4
Anmcd Kemal StUvrill; Nazlı Tlaver, Abdur rahman Alünib
M. T. A. Enstitüsü Yolsuzlukları

HÜRRİYET VE HAKKIN YILMAZ MUDAFiiYiZ
Yurddaş!....
Millet ıztırab v. ihtiyaç İçinde iken aylık ve yolluklarını artırmak için beyaz oy verenlere Wr dahaki seçimlerde reyini verme demiştik. Son ifşaattan sonra kırmızı oy verenlerin hepsine de pek güvenme ve bu İsimleri de unutma!
Dünkü D.P. Kongresinde ortaya çıkan acı hakikatler
Tl D.P. Milletvekillerinden Ahmed Kemal Silivrili’nin ifşaatı: “Fuad Köprülü bana, Biz kırmızı oy II [I verelim, aleyhte konuşmıyalım, nasıl olsa ekseriyet C. H. P. de.. Biz de paraları alırız,, dedi || )ünkü toplantıda çok şiddetli münakaşa ve mücadeleler oldu

KONGRE'de
Vatan’ın neşriyatı nefretle karşılandı

Bir delege dedi ki: “Kenan Öaer gibi, Türk Maarifini komünist yatağı olmaktan kurtaran bir adama böyle bir iftira, bilmeyiz nasıl reva
görülür
D. P. İstanbul 11 kongresinin ikinci günü, bugün naklettiğimiz toplantı safahatında da görüleceği üzere; başından sonuna kadar, tamamlle gergin bir hava içerisinde cereyan etmiştir, *
Dinleyiciler ve delegeler, yine K. öner ve Celâl Bayar taraftarları olmak üzere iki kısma aynlmfrşlardır. KL öneri tutan dinkyfciler, Kristal salonunun arka tarafını tamamile-
(Devamı 5 incide.
i ■ ' J ■ ■ '■ ■ ■ " —■■■■■ ■ ■ ■■ ----
Halkçılardan Alınan Senedler
★ * * --------------
r
Hürriyet Misakı bazı karnınla rın değişmesi demektir, se bazı formalitelere, encümenlerde müzakerelere Daha mühimmi, Demokrat Parti çoğunluk partisi değildir her istediğini dilediği anda Meclis den geçirsin. Bu muhakkak ki doğrudur ve hâdise Jere uygundur rağmen daha kat’i davranılırsa bonoları ödetme daha kısalacağı umulabilir. Demokrat Parti, nı ve temel prensipleri kurtarmak hususunda
| lerde bütiin memleketin arkasında olduğuna emin olabilin
eçen cumartesi günü Kris -talde toplanan Demokrat Parti kongresinde Demokrat Parti Genel Başkanı Celâl Bayar, iç politika durumunu etraflıca izah eden bir nutuk söyledi.
Demokrat Parti İstanbul vilâyet teşkilâtı adına okunan raporda yazılı bir cümle sayın Bayan böylece tafsilâtlı bir demeçte bulanmağa teşvik etti.
Raporda deniliyordu ki: «Büyük Demokrat kongresi Hürriyet Misakı tahakkuk ettirilemezse Bü yük Millet Meclisindeki Demokrat milletvekillerine Meclisten çekilmek vazife ve salâhiyetini yüklemiş ve çekilme zamanının tâyinini parti idare heyetine bırakmıştı. Bizler gibi hâdiselerin içiıfe girmek fırsatına mâlik olınıyanlar nazarında bu tedbire müracaatın zamanı çoktan gelmiş farzoluna-bilir. Fakat böyle yapılmamasının sebebini bizler bilecek mevkide değiliz. Gelecek umumî kongrede besab vermek mevkiinde bulunanlar îcab ederse ŞÜbhesiz bunun sebebini İzah edecek ve bu İzah -tarla kanaat etmlyenler de orada kendi mütalealannı ileri süreceklerdir.»
Bunun üzerine Celâl Bayar, kongreyi beklemeden, bu nazik nokta hakkında düşündüklerini ve takib etmekte olduğu hareket hattının izahını yapmak istemiş ve oldukça uzun bir nutuk irad etmiştir.
12 Temmuz beyannamesi Celâl Dayara göre, «İstikbale aid yapı-la« ak bir î^n vâdesinde ödenmesi lâzım gelen bir senedden İbarettir. Biz bunu hatve hatve takib ediyoruz, ödenme zamanı geldi* bunun Ödenmesini İstiyece-fjz.»
Maamafih Demokrat Parti b^y-
kanı İleri
muz
Halk Partisinden ve 017un gelenlerinden yalnız 12 Tcin-(beyanname - bonosunu) al-
kenan Öner mes’elesl kongrede âni bir karfjaşalık meydana getirdi...
Hu hususta yapılan tartışmalar
Evvelki gün yapılan toplantıdan sonra dün sabaha tâlik edilen D. P. il kongresi saat tam 9,15 de Kristalde içtima etti.
Amerikan
Filosu
Maltada
Marshall’ın beyanatı
Birleşik Amerika Dışişleri Bakanı
MarshaU

Bu i-muhtaçtır, ki, düşünceler
amma, buna müddetinin Hürriyet MJsakı-yapacağı gayret-

—______________________)
makla iktifa etmemiş, daha bir takım bonolar da alınıştır. Birinci bono, 12 Temmuz beyannamesi i-se, ikinci bono da Orman ve Se -çim kanunlarının değiştirileceği halikındaki son kararlardır. Bu bono veya senedler zamanında ödenmekle kıymet kazanabilir. «Demokrat Parti, bu senedlere dayanarak Meclise teklif ettiği ka -nurıların sür’atle müzakeresi İçin gayretler şadedecektir. Hürriyet Misakının tahakkukunu istihdaf eden bu mevzular hızla Mecllsde müzakere ve kabul edilmezse De -mokrat kongrenin merkezi idare heyetine verdiği vazifenin yerine getirileceğinden asla tereddüd e -dilmiyecektir.»
Bu sözlerden vuzuhla anlaşılı-(Devamı Sa., 3; Sü., 4 de)
Londra, 18 (B.B.C.) — Akdenizde. ki Amerikan filosunu takviye kıtaatı ve malzeme getiren iki Amerikan nakliye gemisi bugün Malta açıklarında demirlemiştir. Akdenizdeki A-(Devamı Sa„ 5; Sü., d da)
Kongre başkanı Hüsnü Başarır ile başkan vekili Bülend Danış mend, yerlerini almış bulunuyorlardı.
Yoklama yapıldı, 86 delegeden 52 sinin mevcud olduğu görüldü.
Afyondan kongreye çekilmiş bir tebrik telgrafı okundu, alkışlandı ve cevab verilmesine karar verildi.
Celâl Bayar, henüz gelmemişti. Milletvekillerine ayrılmış bulunan locada, yalnız haysiyet divanı â -zalan görülüyordu.
Oelâi Bayarm, il merkezinde bazı çalışmalarda bulunduğu söyleniyordu. Rapor üzerindeki mü -zekerelere geçildi.
RAPOR ÜZERİNDE KONUŞMA
Söz alan Salâhaddin, rapor üze rinde şuhlan söyledi!
((— Rapor zayıftır. Bilanço a-çık, zarif değildir. İçinde, sadece büyük büyük kelimeler, şatafatlı cümleler, «monarşi» , «oligarşi» gibi parlak sözlerden başka bir ş«y yok.
Halbuki raporun şöyle olması lâzımdı: «Biz, şunu şunu yaptık, gunu yapamadık...»
Bir yıl müddetle partiden ihraç edilen bir arkadaş, partiye hakaret için gazete bile çıkardı. Bunun la kimse alâkadar olmadı, haysi -yet divanının gözüne çarpmadı bu adam, bir çok toplantılarda baş -kanlık bile etti.»
Delege dedi:
«— 11 ediyoruz,
yardım ettik; beş on para ver -dik, kendi çalıştı, kendi başardı.»
Eminönü delegesi Nihad Küs-ter:
(Devamı Sa.., 5; Sü., 3 de)
Nuri Atılgan da şöyle
idare kurulunu muaheze amma ona hangimiz
Yunanlı çeteciler Korent körfezinde
A
(M.T.A.) genel müdürü İhsan Ruhi Berent bize (12) maddelik ithamnameyi te’yid ve te’kid eden parlak bir fotoğrafı göndermek suretile her şeyi bermutad örtbas edebileceğini sanıyorsa, hemen haber verelim ki, bu
zannında yanılıyor
Havalarda kİ acaiblik

Dün İstanbullular ılık bir sonbahar pazarı yayadılar
Dün hem pazardı, hem de hava sonbaharın en ılık günlerini luskan dıracak kadar da güzeldi. Bu itibarla İstanbullular, yii^ beş çavdarlı ekmek yemenin acısını erkenden sokaklara dökülmek suretile telâfiye karar ver -(Devamı 3au 5; Sü„ 9 de)
Muharrirler de grev yaptı!
1 ■ O 11 —
Londra, 18 (B. B. 0.) — Mu • harrirlerin grev yapması yüzün -don bu sabah Atlnada bir tek gazete intişar etmiştir.
Muharrirler, maaşlarının yüzde 60 arttırılmasını istemektedirler.
Körfezin şimalinde, uçakların da işti rak etliği kanlı savaş devam ediyor Atina, 18 (A.A.) — AFP: Naupac
tlo eyaletinde Korent körfezinin şimalinde Platanos’da çok kanlı birj savaş büyük dlr.
Uçakların
ağır zayiata
kûmet kuvvetlerine şiddetle hücum etmektedirler.
lnadla devam etmekte-kendilerine verdikleri rağmen 1500 çeteci hü-
Atina, 18 (A.A.) ;— Larisadan Vo-loya ve Volodan Larlsaya lşliyen tren Tsalyada nıaynla havaya uçurulmuş tur.
Bir ölü. üç. yaralı vardır.
KA RGAÇALIKLARDAN ZARAR GÖREN YUNANLILAR
Atina, 18 (A.A.) — Kargaşalıklar (Devamı Sa., 5; Sü., 6 da)
f-

Dün Maden Tedklk ve Arama Ens-1 tllücü Genel Müdürlüğünden bir mek tub aldık. Bir yalanlamadan ziyade hâdiseyi gürültüye ve ağız kalaba-lıg-.ua gcurip peçeliy.rek örtbas e’.-mek gayesini güttük» hiss’-.a ver n bu tezkerert evvela birlikte okuyalım:
«Gazetenizin 18/12/1947 ve 14/1/
19*13 gün ve 3109 sayılı nüshalarının 1-5 inci sayfalarında (Maden TeöL kik ve Arama Enstitüsü Yolsuzlukları) ve (M. T. A. Yolsuzluklarını ifşaya başlıyoruz) başlıklı yazılan okundu. 14/1/1948 tarihli yazının da Emin Aziz Foto tarafından gazetenize tevdi edildiği anlaşılmaktadır.
/Devamı Sa., 3; Sü., 5 de)
Jandarma ekipleri ve şehrin asayişi
Evvelki
bir
| Bulgaristan I Almanyadan korkuyormuş!
| Balkanlardaki | > Svoyet bloku | {toplanmak üzere |
Sofya, 18 (A.A.)
gün Bükreşte Rumanya ile dostluk ve karşılıklı yardım and-laşması imzalamış olan Bulgar başbakanı Dimitrofun başkanlığın daki Bulgar heyeti bugün .Sofya-ya dönmüş ve heyecanlı bir halk kitlesi tarafından karşılanmıştır. BULGARÎSTANIN KORKUSU
Sofya, 18 (AP.) — Bulgaristan (Devamı Sa., 5; Sil., 1 de)
■ — -----T~—
Beyinde yapılan “mucizevî,, ameliyat
Londra: 18 (AA) — Missuık e Salnt Louls hastahanesinde bir has taya yapılan «mucizevi bir a ra fil i -yatu hakkında rapor buradaki s (lâ hlyetll tıb makamları tarafından
(Devamı Sa., 5; Sû., 6 ou>
I
&....' '
Oünka maçtan bir gOrilnOg... (Yatın 4 Uııcü sayfamızda»



Ekiplerin Emniyet kadrosundan alınmaları için bir karar verilmesi muhtemel
. örfi idarenin ilgasını müteakib İçişleri Bakanlığı, İstanbul Polis kadrosunu takviye için 400 jandar mayı Emniyet Müdürlüğü emrine tahsis etmişti. Halen polis karakol lannda devriye işlerinde vazife gö
ren bu jandarmalara iaşe ve a r masraf karşılığı olarak muayyen b.r aylık tnhsisat bağlanım? bul n maktadır. Bu İse İçişleri Bakanlığı nnı bıidceslnde mühim bir meb.’1 ğ (Devamı Sa., 5; Sil., 2 de>
AKVIMDEN BİR YAPRAK]
Ni'met ve Külfet
Allah bizo acıdı, Istanbulun kömür İşini bir türlü düzen-liyemedlgimizi, düzcnliyemi-yecogimizi görünoo r > (
bizo şehrin yanı | LJ L |
başında bir kömür ____ _ __________(
madeni ihsan otti. Bir yakıp yüz bin hamdedoliıu.
Şehrin yanıhaşında deıneklo mübalâğa odıyoruın zannolıınmasın. Bu maden, Kâğıdhane ilerisinde (Mandıra) derosi ile (Havvakadın) dcrosı arasındadır. Yâni mosafo o kadar azdır ki İstanbullular könıürsüz kalınca kovayı alıp göze göze madene kadar gidip yakacak tedarik edebileceklerdir.
Hoın do şimdiki gibi vapurlar için poyraz yüzünden Zonguldafta lodos yüzünden Marmaraya yanaşamadı kaygısı da yok. Fok pek Halicin Ke şişlemesi var kı o da nadiren esen bir rüzgârdır.
Şimdi burada bir noktayı aydınlatmak ıstcrıır: Bu linyit madeninin, gazetelerin yazdıkları gibi (M. T. A.) '
nın yânı (Maden Tedkık ve Arama) Kıırumunun uzmanları tarafından ya-p.lan sondajlar neticesinde bulunup
- zahire çıkarılmış bir
; maden olduğunu pek
i zannetmiyorum. 1914
bazı da tc-
Arama
- 18 harbinde bu sahada linyit olduğu malûmdu; hattâ o zaman sanayide kömür yoksulluğunu lâfl cdıyurdu.
Amma Maden Tedkık ve
Kurumu bu (ma lum) u hır harekU noktası gıhı ol o alarak oradan yürümüş vo bu suretle bizi bir dereceye kadar Zonguldak tan müstağni kılmış olabilir.
Yalnız o havabdo» linyitin vücudunu ilk keşfedeni do bu şerefe teşrik loınen ndılûnç bir haroket oîur.
Ne ısu.. şimdilik vaziyet üudur
(«tanbul, kömürsüzlükicn donmak ya toud karanlıkta kalmak (ohtikosindiKi şundıtik — âlı için — varestedir. Fakat tümün böyle devam odecefthıı i 9 zapnediy ersami aldanıyorsunuz.
(Lütfen bayjayı çeviri
c>-
V6
SAYFA: 1
T FJ N I SABAH
| g O C A K W4«
.. ■ T .......
İzmir İstiklâl Mahkemesinde neler gördüm?|


’JTT'1


II >



Yatan Ce R
Tefrika No. 149
OkUYUCU »i YOKki i
genel nıüdu-

83J
D



9

i
i


—_
K ı b r ı s 11
I HER S4BAHİ
— Meclisi Mebu6anda heyeti i-darc vardı. O meşgul olurdu. Bu heyeti idare «otuz kişi kadardı. Ayrıca fırkanın reisi vardı. Hükümete siyasî veçhe veren bu meclisteki fırka heyeti idaresi idi. Merkezi umumînin vazifesi teşkilât ve kongrelere program hasırlamaktı.
— Meclisi umumi kimlerden teşekkül eder?
— Meclisi umumi harb zamanın da oldu. Evvelden yoktu. Biz programımızı îngllizlerden aldık. Av-rupada Yusuf Kemal ve flaşım beyler bize İngiliz fırka programlarını gönderdiler. En son tadilâtta meclisi umumi usulü vazedildi* (Doktor Nâzım meclisi umumi teş kılâtını anlattı.)
Reis, 329 nizamnamesinde meclisi umumînin sal&hiy’etine aid maddeleri okuttu.
— Görüyorsunuz ki istikameti meclisi umumi tâyin eder. Siz merkezi umumî âzalarını mes'uli-yetten tebriye etmek istiyorsunuz.
Nâzım bey merkezi, umuminin yalnız kongre mukadderatının tat bikine nezaret ettiğim anlattı.
— Harbi Umumi senelerinde va zifelerini anlat ?
Nâzım bey Avrupaya talebe göndermek, âaarı'atlkanm muhafazası, bilgi cemiyeti teşkili gibi işlerle uğraştığını, merkezi umumî deki vezaifi teşkilâta bakmak ve kongre için lâyiha hazırlamak olduğunu, merkezi umumî vazifelerinin taksipı edildiğini, bazılarının matbuat ile uğraşuğuu, kendisinin talebe ile uğraştığını söyledi ve reisin sualleri üzerine bunlan tavzih etti.
Reis men’i ihtikâr fcsmisyopu-nu sordu. Buna üç ay devam ettiğini Böylcdi.
— Bunu niçin söylemediniz?
— Unuttum efendim.
— Anlatınız bakalım, sizi neden komisyona intihab ediyorlar?
— Talât paşa intihab etmiş.
Nâzım bey men’î ihtikâr komisyonunun teşkiline sebeb olan vaziyeti ve zincirleme aısulile malların fiyatı artığını bu fiyatları eski fiyatına indirmek için men’î ihtikâr komisyonu teşkil edildiğini anlattı.
— Siz muamelei ticariyeden anlar mısınız?
— Hayır.
— Diğer arkadaşlarınız Resuhi ▼e Cahid beyler azriar mı?
— Hayır.
Ni’met ve külfet
ffio.jElara/1 1 incide)
Herkes buradan kolaylıkla yakacağını tedarike başlarsa bu, nedense, pok boşa gitmez. Zannedersem (zahmetsiz konulan nimetin kadri bilin -mez) gibi bir kanaat var. Belediye, yahud alâkadarlar bunu Önlemeyi düşünürler; o zaman meselâ « Mandıra deresi yakacak ot isi» gibi bir teşekkül meydana getirirler. Bu teşekkül mucıbınoe bu kömürden tedarik ede-^ekJerzn evvelâ vücud * hararetini tes-blt İçin mahalli belediye doktorundan bir run rica nu,
— Teşkilâtınız yok, muanielei ticariyeden anla maaşınız, ne diy® oraya girdiniz? kayıt tutmaz mı-idini» ?
— Hüseyin Cahid beyin kâtibi vardı. Polisten bir komiser vardı. Kayıt tutardı.
— Maaşınız var mıydı?
— Yoktu.
— Onu da uıı hasbetenlillâh yap tını*? Memlekette üç tane namuslu tüccar bulamadınız mı?
— Cahid bey tüccarlarla istişare ederdi.
— Reşid lyaz beye kredi açtınız mı?
— Bilmiyorum efendim. Men’i ihtikâr komisyonunun faaliyeti i-le fiyatlar eski haline rücu* ettiri-lebilmişti. İsmail Hakkı paşa bütün mala vaziyet etti. O kadar ki halka tevzi edilecek mal azaldı va halka ifa etmek istediğimiz hizmeti İsmail Hakkı paşanın yüzünden yapamadık. Aksi takdirde İslâm halkı sıkıntı çekmiyecekti. Vaziyet bu hali alınca Hüseyin Cahid bey Harbiye Nazırına şikâyet etti. Cahid bey vaktile Meclise bütün bunların hesabım verdi. Ve alkışla karşılandı.
— Benim istediğim sizin men’i ihtikârla olan münasebetinizi anlamaktır. Cahid bey düyinler vekili ve daha bir iki yerde âza, siz ve Resuhi bey âza, bunun mânası nı anlamıyorum.
— Madem ki doğrusunu istiyorsunuz söyllyeyim: Talât paşa mata usundan şübhe cdilmiyecek iki kişiyi buraya getirmek isterim* dedi. Herkes benim para ışlerlle meşgul olmadığımı bilir.
— Halbuki bu gibi işlerde ihtisas lâzımdır. Bu mesele harbin şaibeli bir safhasını teşkil eder.
— Bendeniz harbden açık alınla çıktım beyefendi.
— Sen öyle zannedersin.
■(Reis âzaiarla- bir müddet muşa vere ettikten sonra »ordu:).
— Bu safhaya gelmezden evvel düveli merkeziye ile itilâf esasatı-nın nasıl hazırlandığını sormuştum. Siân Alman sefareti erkânl-le temasınızdan bahsediliyor, bu nasıl oldu.
— Bir yangın zuhur etmişti. Al man neferleri yardım ettiler ve bir nefer vefat etti. Sefarete tâzi-yeye gittim. Alman sefiri bir şeyler söyledi anlamadım. *Siz Fransız dostu, Alman düşmanı İmişsiniz,» dedi ve ben kızdım, çıktım marketi umumiye söyledim.
— Halbuki siz bilâhare Türk -Alman dostluğunu tesis ettiniz.
— Evet öyledir. (Nâzım bey AI-manyaya icra ettiği seyahati ve o-rada kendisine nişan vermek istediklerini ve kabul etmediğini bunun üzerine bir vazo hediye ettiklerini anlattı.)
— Nasıl Maarif Nazın oldunuz?
— Bendeniz nazır olmak iatemi yordum. Bir çök teklifler vaki’ olduğu halde ' kabul etmemiştim. Maarif Nezareti için çok i9rar ettiler. İzm ire gittiğim zaman merkezi umumî karar vermişti. Gelir gelmez Nezarete götürdüler.
(Devamı var)


Eski Orman Genel Müdürü Nlzım Batur’dan şikâyet Eski S9NMH
rii Nazını Batur, eski Bakırköy orman bölge şefliği ve muhaaib mutemetliği vmI-fobini gören Hikmet Gün-kutun tam teşekküllü bir hastahaneden aldığı iki aylık istirahat raporu bulunduğu lıalde, bu raporları nazarı dikkate almadan Şiirde gitmesine itiraz ediyor ve Hikmet Günkutiın istirahati hJ kullandığını gören genel müdür, süreni içinde vazifesi başına gitmediğinden balıİMİe kendisini görevinden çekilini* addediyor.
Bu dunun karşısında lük inek Giinkut, Dazıiştaya baş vuruyor ve danıştay âdil bir kararla bu kararın bozulmasına ve Hikmet Günkutun vazifesine iadesine karar veriyor. Fakat asıl işin garibi on beş av gibi uzun bir zaman açıkta kaldığı müddetin maaşlarını bilfiil masası başında çalışmadığı için alamıyor. Bu vaziyet karşısında Hikmet Günkutun İstanbul on blrinoi asliye hukuk mahkemesinde açtığı bir tazminat dâvasına devam e-dilmektedir.
Geçen celsede Nâzım Batur vekilinin talebi üzerine Orman Genel Müdürlüğündeki Hikmet Gün kuta aid bu lunan dosyanın istenilmesine karar verildi. Aradan U-zun bir zaman geçtiği halde ve mahkeme de gün zayi etmeden Genel Müdürlükten istediği bu dosya hâlen Genel Müdürlük hukuk işleri müdürlüğünden gelemediğinden dâvanın taliklue ^bbebiyet verilmiştir.
Şimdiki alâkadarların zan dikkatin] çekmenizi oa ederim.
Eski Bakırköy orman ge şefliği ve muhasib
temetliği vazifesini gören Hikmet Günkut
yeni bir istifa
Reisten sonra Reis vekili de sıhhî sebeblerden istifa ettifrinibildirdi
Ticaret ve Sanayi Odası İdare hı yeti başkanı Mithat Nemliden son ra başkan vekili B fluat Karaos-maıı da vazifesinden İstifa e
tir, Başkan vekili bu İstifasını caret Bakanlığın ada bildirmiştir,
Suat Karaosmm, dün kendisi ile görüşen gazetecilere sıhhi sebepler dolayıslle vazifesinden ayrıldığım esasen daha evvel de böyle bir niye ti olduğunu, o sırada Ticaret Oda sının 1948 yılı büdcealnl hazırla mak lşl İle meşgul olduğundan İsti fasını geciktirmek zorunda kaldığı nı söylemiştir,
Ticaret odasndan salâhiyeti! bir zat gazetecilere şunları söylemiştir.
(— Oda reisi Mithat Nemli İsti-
fa ettikten sonra, vekili olan Sual Karaosman da vazifesinden otoma tikaaau ayrılmış damoktir- Bununla beraber, dün geç vakte kıdaı Sual jCaraounan istifa etmiş değildi Şayet bu İstifasını doğrudan doğru ya Vekâlete vemiş İse bir yoldur— bundanda yoktur.
Bazı gazetelere göre,
hafili bu İstifaların Oda ile Bakan hk arasında bir anlaşmazlık rnev-cut olmasından İler! geldiği mütalâ asında bulunmaktadırlar. Ticaret Bakanı Mahmut Nedim Gündiizaip ın şehrimize gelmesinin de bu İsti fayla alâkalı olduğu söylenmektedir.
—ki yanlış haberimiz
ticaret ma-
EKONOMİ
BELEDİTEDE
o*-ri-
MI-mu-
Avukatların staj müddetleri
t
Avukatların staj müddetlerinin iki seneden bir «seneye indirilmesi hakkında bir takım teşebbüsler olduğu malûmdur. Tahkikatınıza gö re Ankaramn yetkili çevreleri bu na imkân görmemektedir. Fakat on iki ay stajdan sonra tanınmış bir avukatın taahhüdü altında staj yerler sulh mahkemelerine girebJ Geçeklerdir. Hâkim olmak için de stajdan ayn olarak bir imtlhai) u-sulÜ kabul edileceği söylenmekti-dir. * •
Bir evde 1200 liralık esrar bulundu
Halıcıoğlunda Duvarcı Ahmed sokağında 3 numarada oturan Ha M t Keskin adında birinin esrar ticareti yaptığı haber alınarak Emnl yet memurları tarafından evinde yapılan aramada 1 esrar bulunmuştur, metindeki esrarlar muş ve yakalanan altına alınmıştır,
kilo 200 gram 1200 llna kıy mü^dere olun suçlu, nezaret

Türkler
----O----
Parkotelde yapılan toplantıda anavatana bağlılıklarını belirttiler
Evet oda yok, o da!., ün, öğle yemeğini evde yedik* ten sonra, matbaaya gelir kon Aksaray tramvay oskiomo yo-mahallemlz üehkanhlarınlan Oıkbaşa rastladım. O da beniın havanın

Ticaret Bakanı bugün tacirlerle görüşecek
Evvelki gün şehrimize golşn Ticaret Bakanı bugün, Bölge Ticaret Müdürlüğüne giderek Istan bul tacirlerini kabul edecek vs ken dllerile bir görüşme yapacaktır,
50 tonu verilen lhracgt
*
kaldınl-
Kaçar peynirinin ihracatına müsaade edildikten sonra
Ticaret Bakanlığı tarafından on gün önce alınan yeni bir karara gö re »lisansları Bakanlıkça verilmek ı üzere her cins kajar peynirinin ta kasla ihracına müsaade edilmişti. Ayrıca bir firmaya ayda geçmemek üzere
müsaadesindeki tahdld de mıştır. Karar ilân edildikten Aon ıra şehrimizdeki toplancılar, kaşer peynirlerinde 10—15 kuruş yükselme husule geleceğini ve hattâ bu nun tahakkuk etmiş olduğunu söy lemlşlerair, salâhiyetll ma
kamlar bu şekilde kaşer peynirleri nln fiyatlarında yükselme devam e-derse, Ticaret Bakanlıfuıın ihra^ I müsaadesini geri alaeaftmı İleri sür inektedirler,
I

r
ADLircpt
Bir kira ihtikarı dâvası
Eski Gumuşane mebusu Zeol İta dirbeyoğlu, Cihangirde Akoraü yokuşunda sahibi bulunduğu bey» apartmanının 1 numaralı dalft şlnl Salâhaddln Qlvaj)g kiralarken 900 lira hava parası aldığı lddlaslle 5 numaralı Milli Korunma mahire meşine verilmişti,
Davanın duruşmasına mezkûr mahkemede dâvam edilmektedir. Bu defakl celsede dinlenen hâdise şahitleri sanığın aleyhinde İfade vermişlerse de Zeki Kadfrboyoğln iddiayı reddetmiştir- Diğer müdafaa şahitlerinin oelbi İçin duruşma başka güne bırakılmıştır,
İd
Yeni Belediye reis muavinliği
Belediyede münhal bulunan reis muavinliğine tayin edilen B. Nazım Arda şehrimize gelmiş ve Cuma gününden itibaren vazifesine başla mıştır, Nazım Arda 1932 de Anka ra Hukuk Fakültesinden mezun olmuş senelerce kaymakamlık yapmış ve bölge müfettişlik teşkilâtın da çalışmıştır.
Vali ve belediye başkanlığı, bele diyeye aid İşleri Qç muavin arasın da taksim etmiştir. Şimdiye kadar teftiş heyeti reisi tarafından vekâ letcn idare edilen belediye reis mu avlnllğl işleri Naaım Ardaya devre dilmiş tir,
--o
POLt$ TE
Düğün evinde kanlı bir kavga i

•n Hayri adında bir balkçı ile ya tutuşmuşlardır.
Evvelki akşam Küçük çek m ecede Sallk Gültekinln düğününde, dâvet İllerden sağlık memuru Ali Fırtına ve bekçi Süleyman, bir kadın yü s
m
Bu esnada üç akrada.ş bıçaklan na sarılarak birbirlerine hücum.etmişlerdir ... Hâdise sonunda Hayri ağır, diğerleri de hafif surette yara İRnmışl ardır,
......-o-
Türk gazeteciliğinin hayra
11M *1
Türkiyede, hakiki gazetecilik ha yatının meşrutiyetin ilân edilmesi ▼e blnnetice sansürün ve türlü 1da rl baskıların kaldırılmasından son ra başladığına kani olan İstanbul . Gazeteciler Cemiyeti, her sene Tem muzun dördüncü Cumartesini Türk fazeteclilğinin bayram günü olarak osld etmeğe karar vermiştir.
İstanbul Gazeteciler Cemiyeti, bu sene 4 Temmuza tesadüf eden bay ‘ram günü İçin parlak İçin parlak

Istanbulda bulunan Kıbrısll Turkler Parotelde bir toplantı yaparak Kıbrıs atlasında yaşıyan ırkdaşlarımızın durumu hakkında bir görüşme yapmışladır. Bu toplan tıda ..Kıbrıs okullarından yetişenler cemiyeti., nln 136 âzaeıryn çoğu bu lunmuştur, Cemiyetin başkan^ Kıb rıs adasındaki Türk harsının korunma hususunda hükümete ve kendilerine düşen vazifeleri izah e derek:
I
«— Bu yeşil adanın sağlam ve ta mlz havasile büyüyen, kalblcrlnde-kİ. çoşkun vatan ve Türklük açkı njn sesine uyarak ana yurda koşup gelen her Kıbrıslınm, bu şirin a-dada Türklüğün bekası için kendi 6İne düşen vazifeyi yapması lâzım dır. Ana yurdumnzla maddeten ve manen bir İrtibat kurmakla o-radakl Türklüğü ebediyen yaşatma hyız.. demiştir.
Cemiyet başkanı, Kıbrıs Türkleri nln anavatanlarından ve memleket haricindeki evlâtlannan esaslı yardımlar gören Kıbrıslı Rumların ekonomik ve kültürel baskısına mu kavemet edebilmek İçin Türkiye-den hiç bir yardım görülmediğini de belirtmiştir,
Bandırmakların bir temennisi
Tamir edilmekte olan Çanakkale vapurunun, güverte ve ambar teçhizatı, kış seferlerine fazla elve rlşll olmak dolayıslle ekseriyetini fakir halkın teşkil ettiği Bandırma lılar, bu vapurun kendi hatlarında çalıştırılmasını arzu etmektedir.
Alâkadarların Bandırmakların bu ricasını nazarı dikkâte alacağını ümid ediyoruz.
— -- -o--------
Geneleve hapsedilen eli kanalı bir. sarhoş

yamrua se-
çıkardı, do-kadar arzu rahatsız çokindim
• ““S* —
— O da güzel. Hele bir bitirin de ad koyma merasimini o zaman yapa nz.
Aşk ve his romanı
Kasmıpaşada İskele caddesinde
82 numaralı evde oturan Haşan a-dında biri evvelki akşam sarhoş halde Beyoğlunda Zıbada 32 numara lı geneleve giderek kadınlarla münâkaşaya tutuşmuştur. Haşan bu esnada 30 santimlik bıçağım çeke rek genelevdekilerln üzerine hü cum etmiştir- Bir cinayete mahal vermemek için evde bulunanların hepsi dışarı fırlamışlar ve kapıyı dışardan kilitleyerek mütecavizi i-çerlde hapsetmişlerdir.
Hâdiseye polis müdahale etmiş ve yakalanan sanık cürmümeşhud mahkemesine tevkif edilmiştir.
rındo Sabri gibi tramvay bokllyurnıui, güzelliğinden istifade ite Taksime kadar şöyle çık(p hava alacakmış.
Hemen söylemeliyim ki biıtm Sah-ri, eğir başlı bir dolıkanlıdır. Hukuk fakültesine dovam eder ve fakır bir ailenin çocuğu olduğu için de haylazlıkla vakit goçlrmez, derslerine muntazaman dovam odur. Sınıfınm ya i-kincisi, yahud da üçüncusü imiş, mektebini de bu yıl bıtinyormuş. Lalın kısası ilim dağaroıgı doUı, kafan ve muhakemesi yerinde bir genç. En zıya de hoşuma giden tarafı de fikir ve kanaat istiklâline sahib olması» H. partili bazı milletvekilleri gibi bir işaret ü-zerine hemen el kaldıran, evet efen-dımcilerden bulunmamasıdır.
Beni görunco hemen ğirtti, elime sarıldı ve:
— Sızı Allah karama di; bilseniz görüşmeyi ne
luyordunı. Hattâ dün gooe bile etmek istedim amma, matbaadan yorgun, argın döndüğünüzü, bazen yomek bile yemeden yattığınızı valde hanımefendıaan İşittim, onun için tâcız tum.
— Gelseydin mısın? Hiç de din, bilirsin ki Hayrola, bir şoy mı var?
— Efendim, bir mesele hakkında mülaleanızı soracaktım.
— Sormak istediğin neydi evladım? Biraz düşündü; güldü ve birden kararını vermiş gibi;
— Vallahi efendim ister bana gü -lün, isterseniz boni toylukta itlıam edin, fakat ben soracağımı yine soracağım Fıkracı anıca.
— Sor, dedim ya, çocuğum. Bun -da çekinecek ne var?
— Efendim anlamak istediğim şey şu: Tam İki yıldır memleketin münevver evlâdları hürriyet ve domok -rasi peşinde koşuyorlar. (730) gün süren bu kovalama neticesinde bir şeylerin elde edilmiş olduğu mu hak • kaktır, fakat hakiki hürriyet ve sahici demokrasi bakımından kazancımız neden ibarettir? Bu ciheti kere do sızın ağzınızdan işitmek yorum.
Bu sotor düşünmek sırası dana inişti, karşımdaki tertemiz ve körpe kalbi zedolomek istemedim; ilmtdlo -rini kırmaya gönkim razı olmadı:
— Yavrum, bu gibi şeyler kolay olmaz ; zaman tekrar güldü
— Fıkracı
etmiş olmaktan kork-
evladım, sen -yaba no» rahatsız etmiş olmaz-söh| severim Sabri.
bir isti-
gel-
oldum.
mutla-rejimine kırk yıl
bir program hazrlamıştır. O gün akşam üzeri açık hava tiyatrosun da tertip olunacak büyük bir kut lama merasiminden sonra, Bogaa sahillerinin güzel ve şimdiye kadar bu nevi toplantılara açılmamış o-lan hususi bir köşesinde (müsaade edildiği takdirde Beylerbeyi sara, ymda) bir kır balosu verilecektir.
lâzım! Dıyocak ve:
• amca, M®di, biz
kiyetten nisbl bir hurrryet geçmiyoruz ki .^Meşrutiyeti evvel ilân etmiştik ve çeyrek asırdır Cumhuriyet idaresinde yaşamaktayız. Bu itibarla şahla hürriyet ve gerçek demokrasi bizde zamanla yerleşir diyemeyiz, zira bu nosnaıer yurdda çok tan yerleşmiş ve hatta moyvalannı vermeğe başlamış bile olmalı idi, değil mi?
Doğru söze ne denir? Sesimi çıkarmadım, çünkü görüyordum ki luır-şımdaki Türk çocuğu hakikati apa.ık görüyor ve gördüğünü de saklamaya lüzum görmeden'ifade ediyordu.
Sabri Dikbaş düşünceli halimi far-ketmiş gibi devam etti:
(Devamı Sa., 5; Sil., 1 de)
Darüşşefaka lisesi müdürü hakkındaki . karar
«hararet raporu» alınması, rapo-muhtariığa tasdik eitirliınesl, ay eviıı karayele maruz bulunduğu-müebit bir tasdikname için bele-
diye mimarlığına müracat edilmesi... Vo sonra da ovııı linyitle ısınmağa müsald olup olmadığını tedkik için itfaiye kumandanlığından bir kesif raporu tedarik olunması şart olarak İleri sürülür ve netice itibarlle bütün bu evrak daireden dâireye havale e-dile edile kocaman tomarlar haline gelir, o vakıte kadar da yaz gelir, sıcaklaıa tabiallle kavuşulur.
Gülmeyiniz., bu, böyle olur. Çünkü mes’ele bir nesueyi almakta değil, o nesneyi güçlükle atmaktadır; yu -karıda dediğim gibi her metin kadrinin bilinmesi metsiz malik olmamak hükümferma olmasıdır.
Bir işin halli için, kadar kayıd düşersek,
mara atarsak, ne kadar tarih koyarsak o işin o kadar ehemmiyetini arttırmış olduğumuzu zannodiyoruz.
Bu, bizim İçin bir nevi spor, iti-yad ve ihtiyaç teşkil ediyor. Neredeyse bakkaldan zeytin alsak (bordrosunu hazırlıyalım; deflere kaydettir, mümeyyize mühürlet, müdüre • İmza -tat, tediye günü olan çarşamba günü on kuruşluk bir makbuz pulu ile kasaya müraoaat et!» dlyeot.Jz. Onun İçin Allahın ihsanı olan linyit madenini bakalım biz kullan ne hale ko -yaosğız?
şeyde bir nl-için ona zah zihniyetinin
deflerlcre ne ne kadar nu -
— Artık kararımı .verdim., Fevka lâde bir şey olmazsa gelecek yazın sonuna kadar bitireceğim,
— İnşallah. Yalnız bu fevkalâde şeyi kendiniz icad etmeyin. O zaman, hocam artık tenbolllğl ele aldı, talebesine ettiği nasihatleri kep di kulakları işitmiyor, dlyaaegim.
— Esasen meşhur sözdür: (Vâl-Ein,..>
— Biliyorum amma, bunu sizin için kabul etmiyorum. Kat’! karara nızı verdiniz değil mi?
— Evet.
— Boz mü?
— Söz.
— öyle ise elinizi verin hocam.
Tur hanın avııcu ateş gribi yanı -yordu. Genç kız, uzun zaman bu ateşi kendi avucunda duydu. Onun gözlerindeki acaıb parıltı saatlerce gözünün karşısından gitmedi.
■A’
Gcoe... Varda yemek utlarında masa başında Örgü orüyor. kulakla rile de Turbanın içerik! odada korrt poze etmekte olduğu havayı taklb ediyordu.
Birdenbire, gUzcl bir melodi, ru -bundaki sanat sevgisini coşturdu, olduğu yerde duranından fırladı, sa natkârın odurıııa koştu. Onu tebrik edecek, ehocam, bu harikulâde me -
Tefrika : 43
5
-s—
*■
Muazzez Tahsin BERK AND
lodlyi nasıl yaratabildiniz?* diyecek ve bir köşeye Binip onun çalışmasını seyredecekti. * ■ a
Kapıyı açar açmaz, şaşkın bir tavırla, olduğu yerde durdu. Oda karanlıktı. Piyanonun üstündeki şam danlar yalnız piyanoyu ve Turha -nın yüzünün bir parçaaile ellerini aydınlatmakta İdi.
Bu manzara karşısında genç kız, garıb bir korku ile sarsıldı, tik dU şlfncesi, kapıyı yavaşça çekip kaçmak oldu amma, geç kalmıştı. Baş ka dünyadan geliyormuş gibi kısık bir ses:
— Gel yavrum, dedi.
Verda ayaklarının ucuna basurak ilerledi. Karanlık bir türbeye giren bir insan tereddüdü ve saygıaile piyanoya yaklaştı:
Şimdi, şamdanların hafif ışığı altında, karşı karşıya idiler. Verdi, Turhanın sinirli parmaklarının ke -iniklerine, kan damarları beliren
dumardı gözlerine l>e Irmaktan kor -kuyor, içi heyecanla titriyordu.
— Bir »ey mi aöylıyecektte t
Sanatkârın olierl klavyede, gözleri gönç kızda 1(U- Sesindeki boğuk ahenk, onun çok uzaklardan gel -mekte olduğunu gösteriyordu. Ver -da onu rahatsı* ettiği için üzüldü:
— Affedersiniz hocam, dayanama dım, geldim.
— Söyle yavrum, ne i»tiy«w”n? Bu seste şimdi sıcak ve yumuşak bir tatlılık nu saran garlb mak için acele di: '
— Şey... sizi
vardı. Verda. ruhu ürkeklikten sıyrıl -acele cevab ver-
tebrik etmek istemiştim. Son parça öyle harikulade idi kİ...
Sanatkârın göğsünden sevinçli bir nefes taştı:
— Sahi mt söylüyorsun Verda r Demek son kısmı beğendin ha! *Bı. na pok memnun oldum.


Söylerken, kemikli elleri beyaz tuğlardan aynimi,, Verdamn iki yş nında hareketmiş duran ellerini tut muştu, Genç kısın iğindeki ürkek -İlk arttı. Kilerini onun iki bu* par çamı kadar soğuk avuçlarından kur t ermek İçin şuursuz bir hareket yaptı. Onun, karanlıklar İçinde pı-nl pınl yanan gözlerinden, sinirli parmaklarından kaçmak istiyordu gimdi.
Aynı te a,lı sesle:
— Harikulâde! dedi. Dıyanöa du ramadım, sizi tebrik içtin buraya koştum. Fakat şimdi pişmanım, sİ zi rahatsız ettim hocam
Belki de farkında olma -
oan parmaklan çırpınıyor, ç^^alerj dikliyor, bütün vorbğile j kuvvet 11 ellerden kurtulmağa çalışıyordu.
Birdenbire Turbanın avuçları açd dı, yerinden kaılcb, •Ambayı yaktı Onun bir şey söylemediğim gören Venda büsbütün telamla sordu:
denıelc devam et-
1
19
OCAK 1948
hayattaki Tur-zaınankl odada
Lüzumundan
t ar vı sı
• __ Artık çalışnuyacak mısınız?
— Hayır. (Zihnim dağıldı.
Biraz evvelki tatlı sesle gimdlki yorgun ve bıkkın şcs blrblrlerlle teaşd yapıyordu. Turhan sorpurt-mu, mu, yoksa öfkelenmiş miydi? Verdanın sanatkâr tarafı büsbüttln {üzüldü:J
— Vah, vah l miyecekoinlz?
— Hayır.
Şimdi gündelik
hanla Verda, her
»karşı karşıya idiler.
♦fazla ağır ve ciddt bir tavır takı . man ve söyliyecek fazla sözü kalma fdığmı anlatmak iatiyen bir boca i-le, yon korkak, yarı nıahcub bir talebe... (
Gönç kız, azarlanmış , büyükle -rin tyanmdan kovulmuş bir küçük çocuk utancüe başını eğdi, ayaklarını sürüyerek dışarı çıktı, kapı-
-
yt yavaşça kapadı. Bu gecenin onun hayatında yapacağı büyüle değişik iliği tahmin edemezdi.
İl'
_____Verda, akşam dörtte seninle •Takdimde buluşur muyuz? Tam yü-Iiüyüş havası. Yukarıya doğru uza-ı mrız.
Gene kız çalmağa devam ederek
I başım çevirdi, Metine gülümsedi.
— Olur, gelirim.
(Devavıı var)
Darüşşafaka okutma kurumu il» İlse müdürü atasındaki ihtilâf dula yısile Bakanlıkça yapılan tahkikat sona ermiştir. Bu hususta hazırla nan rapor bakanlıkça da incelenmiş ve sonucu da okul idaresine tebliğ edilmiştir Bakanlık gördüğü lü zuz üzerine Darüşşaıaka lisesi mü dürü Reşad Alasyamn müdürlük gö revine son vermiştir, Reşad Alasya öğretmen olarak çalışacaktır,
1363
Rumi
K. sâni
6
Pazartesi
TM7
İL-. 11
Kcbûül i
evvel I
7


Kasını 73 — AY 1 — O UN 19
Vakitler Vasati w • a D
s D.
Güneş 7 20 2 12
Öğle? 12 25 7 17
Ikiııüi 14 55 9 47
Akşam 17 10 12 —
Yatsı 18 45 1 36
İmsftlı 5 38 12 30


«Harb yok, fakat sulh da yok!»
Çin ve Atom
I Madam Curi^nin telebe- 1 I Itrinden biri Çin’de atom 1 1 araştırmaları yapacakmış \ INanking: 13 (A A.) — Çin 7
âlimleri hükümete resmen mü 1 racaatta bulunarak, Pekmg 1 Atomun taksimi hakkında I deki Radium enstitüsünde l Atom tetkiklerinde bulunmak 1 üzere, madam Cinlenin lale- ı belerinden Chien şans Sangın 7 idaresi altında bir merkezin 7 ihdası için 400.000 Amerikan 1 dolarlık bir tahsisat verilmesi 1 ni istemişlerdir. I
Gazeteler tarafından veri- I len haberlere göre bu âlim, i son günlerde yeni bir usul keş ? fetmiştir, 7
Başka Çin âlimleri de Atom J enerjisi meselesi hakkında J tetkiklerde bulunmaktadırlar I Çin Geologlarma göre, Çinde I Kiang su Kivaugs ve Suiyııan 1 eyaletlerinde yııranium ma- Z denleri bulunmaktadır, J
I RUSYA ATOM ENERJİSİNİN 1
KONTROLÜ İSTEĞİNDE I
ISRAR EDİYOR J
Nevyork: 18 (A.A.ı — Bir-» leşmiş Milletler Atom enerjisi| nin komisyonu üç aydanberı ı ilk defa olmak üzere Nevyork J ta toplanmıştır. 7
Sovyet delegesi M. Gromyko 7 Rusyanm Atom enerjisinin 1 milletlerarası bir kontrole tâbi J tutulmasına ilk şart olarak t bütün memleketlerin, Atom sı £ lâhlarının kullanılması ve bu L lundurulmasıın meneden bir ı anlaşma imzalamalarını istedi 7 ğini bildirmiştir. j
Kanada delegesi Sovyet tek J lifinin, kabul edilemiyeceğinl i I söylemiştir, i
Churchill
-----û-----
Faştan Ingiltereye dönmektedir
Lisbön: 18 (A.A.) (Reuter) —
İngiliz Elçiliği tarafından dün akşam birdirildiğine göre Faştan Ingiltereye avdet etmekte olan» Winston Churchill, bugün uçakla Lisboune'a gelecektir,
Eşi ve doktoru Lord Moran ken dişine refakat etmektedirler. Wins ton Chuıchıll 20 Ocakta İngiltere de bulunmak ve bu suretle parle-mentonun açılışına iştirak etmek istemektedir.

Gandi
orucuna verdi
18 (A.A,) — Gece
son
Yeni Delhi: gündüz Mahatma Gandiyi tedavi e den miiridlerindpn doktor Sushilâ Mayer, Gandinin gece yarısına doğru bulantılara tutulduğunu ve buhranlı bir gece geçirdiğini* beyan etmiştir, . -
Sabaha karşı iı(? buçukta uyandı rtlan Gandi her.sabahki gibi sabah dualarına iştirak elmiş ve bir kaç mektub jazdıktan sonra ıstiraha te çekilmiştir.
Yeni Delhi: 13 (A,A.) — Orucu bırakmak, hususundaki oıı dakika sunra Gancti. Jçlne glu-koz ilâve ediîmiş-bir barduk .üurîa kal suyu Içnılştlr, Sadere .uk ıcnıek suretilc devanı eejen 121 saat 25 da-kikahk oruçtan soıica bu, kendisi nin ilk yemeğini teşkil etmektedir.
Hristiyan Hindlilerin Müslü manjarm ve Slhlerlıı dualarına al tı saatlik bir zaman avrılnuş, bun dan sonra aralarında Nehru Pâkis tan Yüksek Komheri. Haydar Abad Yüksek Komiseri. Batı pen cab hükümeti başsekreteri kong re başkanı Prasad ile bütün eyalet ferden gelen bir cok temsilciler de bulunan hazırıma portakal dağıtıl mjştır, t ’ r 1
Yeni Delhi: 18 (A.A,» — Saat
12,25 de Gandi orucuna son vermiş tfe.

Suriyede akaryakıt tevzie tâbi tutuldu
Londra, 18 (BBC) — Buriyedta petrol ve sair aydınlatıcı tnad l ler tevziu tâbi tutulmuştur Bu madl*. lor. knuonta satıtacalctu^



Jhon Foster’e göre sulha mâni teşkil eden şey Rus Komünist Partisinin faaliyetidir
Dulles sözlerine şöyle devam etmiştir:
Dostça ve akıllıca gayretler sar-fetmemiz lâzımdır. Bu gayretlerimi zl para ve mal İle desteklemeliyiz. O na göre tertibat almalı va geniş öl çüde harekete geçmeliyiz- Hareket lerimiz bizzat yalnız harbten mülhem ölanlarınkl derecesinde olma lıdır.
Dört Dışişleri Bakanları konferansını akim kalmış olmasını hatırlatan ve Sovyetlerin görüşüne göre tatbik etmek istedikleri siyasetin «harb yok, fakat sulh da yok« siyaseti olduğunu ehemmiyetle be lirten Dıılles sözlerini şöyle bitirmiştir:
Sulha mani teşkil eden şey, Rus Komünist Partisinin, kullandığı propaganda, nüfuz ve baltalama sİ lâhları sayesinde galebe kazanaca ğı yolundaki kanaatidir. Bu mania yı ortadan kaldırmalıyız,
Nevyork: 18 (AA.) — Cumhuriyetçi Partinin dış politika mütehas sisi John Foster Dulles, dün «dış politika cemiyeti» nin verdiği bir öğle yemeğinde söz almış ve şöyle demiştir:
Avrupanm kalkınması plânı kabul ve tatbilt edilmelidir, aksi takdirde büyük bir felâket muhakkak tır,
Londrada toplanan son Dışişleri Bakahları konseyinden avdet ettl-ğindenbeıi ilk defa umumi bir top lantıda konuşan M. Dulles Sovyet ler Birliğiyle Birleşik Amerikanın karşılıklı variyetlerini gözden ge çirdikten ve mütekabil hedeflerini tetkik ettikten sonra neye mal olur sa olsun Marshall plânının lehinde bulunmuş ve hattâ 17 milyar dolar karşılığında olsa bile sulhu sa tın almanın mümkün olmadığına işaret etmiştir,
Filistinde öldürülen
Doğu memleketleriûde yapılacak herhangi değişiklik, Sovyetlerin hoşuna gitmiyecekmiş...
bir

kay-göıe, otuz Nev-( bir
Kudüs: 18 (AP> — Yahudi naklarından öğreni fiğine Judea dağlarında öldürülen beş Yahudi arasında bir de yorklu Moşe Perlman adında
Amerikalı vardı. Moşe Merlman, bu> suretle, Filistin savaşlarında ölen ilk Amerikalı oluyor.
Nevyork: 18 (APı — Filistinde öl dürülen, ilk Amerikalı Moşem Avig dor Pe^lştayn, yirmi iyi yaşındaydı ve ‘hahamlık tahsil ediyordu.
DOĞU
MEMLEKETLERİ VE RUSYA
18 (AP> —Yahudi İşçi resmi bir organı olan ve *
çıkan Davar gazetesi Kıt haberi yayınla-
Kudüs: Partisinin Telâvivde düşten aldığı bir nıaktadLT. Bıı .habere göre. Sovyet
lerin Doğudaki temsilcisi Solod, Do ğu -memleketlerinde her hangi bir değişikliğin Sovyetler Birliği tarafından hoş karşılanmayacağını, Lübnan Başbakanına söylemiştir.
Solod, ancak Birleşmiş Milletler Kuruntunun kararma uygun olarak yakın Doğudaki sınır değişikli ğinin tanınacağını ve yakın Doğıı da barışı sarsan herhangi bir hare ketin, Suriye ve Lübnatu ön safta tehlikeye atacağım eklemiştir,
r


İngillerenin demir ve çelik istihsali
♦ J/Ondra — 1917 senesi için İngiltere demir sanayiinde ekle, edilmişi k ab ede ti Çelil^ mile dan, ol an 12 milyon 500.00ü ton anılmıştır.
Sene sonunda, 3 ocakta, îngil. tere demir ve çelik federasyonun* oa yayınlanan rakamlara göre çelik istihsalinin 12.724.000 tonu bul. dugıı anlaşılmıştır.
1947 senesinin son aya haftalık vasati istihsal evvel aralık ayında elde tıbsaldrn çok aşağı idi. tihsali ibtidal maddelerin
betinde bütün sene içinde gitgide çoğalmış bulunmaktadır.
Bu sanayi İçin lüzumlu kok miktarı da arttırılmıştır. Vazıyet bu çekikle devam edejrsb demir ve çelik federasyonuna göre bu senekl ııtihsolın 144 milyon tonu bulması (A.AJ «Amerikanın seni# yayın
idinde bir sene edilen is* Demir is* artışı n iş-
ihtimali vardır.
i kamımı
- • Voştngton — Ayan
/ Amerikanın sesi» neşriyatına ald
1 ve Dışişleri Bakanlığına yabancı I memleketlere matuf olmak
| haber verme programlar, teşkil et-
meclisi,

AZZAM PAŞANIN EVİNDE YAPILAN TOPLANTI
Kahire: 18 (A,A.) — Arab Birliği Genel Sekreteri Azzam. Paşanın e-vinde yedi saat süren mühim bir toplantı yapılmıştır,
Kudüs müftüsü kral Suudun Ka hire mümessili Şeyh Yusuf Yasin. Irak ordusu Genel Kurmay Başkanı General İsmail Saffet Paşa bu toplantıda hazır bulunmuşlardır.
Toplantı esnasında Filistindeki askeri durum ve Arab kuvvetlerinin teçhizatı meselesi müzakere edilmiştir.
Fra □ sız Maliye Bakanı Londradan ayrıldı
Paris: 18 (A.A.) — Sir Stafford Cripss ile maliye meseleleri hakkında görüşmelerde bulunmuş olan M. Rene bugün, Londradan Parlse hareket etmiştir. M. Mayer, hareke tinden önce gazetecilere şunları söylemiştir:.
Sir Stafford Cripps gibi gayet yüksek görüşlü bir şahsiyetle çalış mak daima bir zevktir. Marshall plânının tatbikini gözöııünde tuta rak Ingiltere ve Fransadaki durum hakkında görüş teatisinde bulunduk-
(A.AJ,
salın
' * ’ ı’ I 4 ’
Arjan-
:;ıek salâhiyetini veren kanun ta. sangını dün oy birligile kabul ot. inletir.
Fransa Arjanlin^en et alacak
• Paris —► İyi haber alan
tin çevrelerinde söylenildiğine göre Fransa Arjantîndon 50 bin ton et batın almak üzere bir mukavelename akdetmiştir. (A.A.)
Amerika. Panamadaki 12 stratejik noktayı tahliye elti
• Vaştngton — Amerikan askeri kuvvetleri Panama Cumhuriyeti topraklarında bulunan 14 stratejik noktadan 12 sini tahliye etmişlerdik
Bu stratejik noktalar evvelce Pa nama İle yapılan reğinee Amerika edilmekte idi.
Gr i i kalan iki c( akla tamamen olan San Jose
mümkün olduğu kadar çabuk tahliye edilmesi kararlaştırılmış olan Rio Hat o hava üssüdür. Bu haber dün AniörlkİA askeri maka tnl arı taralında* bildirilmiştir. (AA.)
bîr anlaşma ge-ta rafından işgal
noktadan biri Sİ tahliye edilecek adayı, diğeri do
Y E N I SABAH

Halkçılardan I
Alınan senetler
sadık kalmak kararında-
Bayan sözlerinin bu nok -bir ciheti bilhassa teba-
(Bafmakaleden devam) yor ki sayın Bayar ve Demokrat Parti merkezi idure heyeti büyük kongreHİn verdiği direktiflere ta-maıuile lar.
Celâl tasında
rüz ettirmek istemiştir: Halk Partililer bn sözlerimizle gûya Meclis üzerinde bir baskı ve tazyik, hattâ telıdid yapmak islediğimizi ileri sürüyorlar ve Büyük Millet Meclisinin azınlığın baskısı altında iş göremiyeceğinl dernıeyan edi -yorlar. Halbuki böyje bir telâkki ile karşımızdakiler tamamile yanılıyorlar. aldanıyorlar. Biz bunu umumi efkâra bildirmek İçin yapıyoruz ve samimî arzularımızın tahakkukunu istiyoruz.
Demokrat başkamnın bu endişeyi açıklaması, sanıyoruz ki çok yenlidedir. Filhakika Halk Partililer samimî olarak böyle düşün -nıezler, fakat Hürriyet Misakını tahakkuk ettirmemek için böyle düşünüyor görünürler aınına, mas kelerin alaşağı edilmesinde tam İsabet vardır.
Celâl Bayar, bundan sonra elde edilen müsbet neticelere doku uınuş, Sıkıyönetimin kalkmış olduğunu. İskân Kanununun yok edildiğini, encümenlerde Polis Salâhiyet Kanununun tâdili teklifi -nin müzakere halinde bulunduğu -mı tebarüz ettirmiştir.
Demokrat Partinin çok müsbet sonuçlar elde ettiğinde şübhe yoktur. Maamafih, geçenlerde de bu sütunlarda açıkladığımız gibi, parti temsilcilerinin Meclisde ve matbuatta daha canlı, daha dinamik hareket etmeleri ve yalnız vaadeli sened ve bonolar almakla iktifa etıniyerek, bu bonoları ö-detınek hususunda daha fazla ısrarlı davranmaları lâzım gelir kanaatini beslemekte devam edi -yoruz. Filhakika Hürriyet Misakı bazı kanunların değişmesi demektir. Bu ise bazı formalitelere, encümenlerde müzakerelere muhtaçtır. Daha mühinııui, Demokrat Parti çoğunluk partisi değildir ki lıer istediğini dilediği anda Mec -lisdeıı geçirsin. Bu düşünceler, muhakkak ki doğrudur ve hâdiselere uygundur amıua, buna rağmen dalıa kat’î davranılırsa bonoları ödetme müddetinin daha kısalacağı umulabilir.
Demokrat Parti, Hürriyet Misa-kını ve temel prensipleri kurtarmak hususunda yapacağı gayretlerde tnıtiitı memleketin arkasında olduğuna eıniu olabilir.
A. Ceıııaleddin Saraçoğlu
Uçak motor fabrikası inşaatı
Ankara: 18 (Hususi) — Türk Ha va Kurumunun Gazi çiftliği yakınındaki uçak motor fabrikasının inşaat ve montaj işleri hayli ilerle miş olduğundan fabrikanın nihayet önümüzdeki bir kaç ay İçerisin de filen işlemeğe geçeceği ümit edil inektedir, Motor binasının ana kıs mı bitmiştir, Elektrik santırall dökümhane motor tecrübe dairesi kantin binaları inşaatıda ilerlemiş tir, Tezgâhların yüzde 80 nin de in şaatı tamamlanmıştır,
• •

Tezgâhdcı inşası bilmek iizere bulunan bir gemide yangın çıktı
Belfast deniz tez-
• Londra
.gâhlanuda inşası bitmek üzer* bulunan 22 bin tonluk Edlnburg Cust-le isindi İngiliz posta vapurunda cUiu gece yangın çıkmıştır. Bu gemi son zamanlarda Prenses Eliza-bctln ha^ır bulunduğu bir merasim esnasında denize indirilmişti.
(A.A.) Prenses Elizabelh gebe imiş
• T/ondra — Daily Miror’un yaZ4 diğına göre Prenses Elizabnth, bu sene sonundan evvel bir çocuğu o-lacağıbı dostlarına söylemiş bulunmaktadır.
Gazete bu münasebetle şunları İlâve ediyor:
cVelluhd Prensesin bir oğlu olursa Kral çocuğa Prince de Galles Unvanını verecektir. Bu Unvan Kralın büyük oğluna münhasfr değil, dir, Kral, dilediği takdirde bunu hanedandan kendisine eri yakın bulunan bir kimseye de verebilir.
(A.A.)
Kimyaya verilecek lıarb genuleri
Nevyork ffrvyork Times ga(
-•
M. T. A. Enstitüsü yolsuzlukları 11 idareci

• r ■ ' «r- % ' • • --■■I ı
(Bitarafı 1 incide)
Asıl ve esastan ârl bulunan bu neşriyattaki iddiaların iç yiizll hakkında umumi efkârın aydınlanması için aşağıdaki izahatın verilmesine lüzum hasıl olmuştur.
1 _ 30/6/1947 tarihli, Enstitümüz eski muhasebe müdür muavini Halini Kâhyaoğlu imzasını taşıyah ve gazetenizde yayılanan dilekçede, temas edilen konularr o tarihte Enstitüm üzce beş kişiden mürekekb olarak teşkil olunan tam salâhiyeti! bir heyetin tahkikinden geçtikten ve mumaileyhin Enstitüden ayrıldığı tarihten sonra 17/7/1947 tarihinde kendisi tarafından Enstitümüze ikinci bir dilekçe verilmiştir. Halim Kâh yaoglu bunda, birinci dilekçesindeki iddialarını hususî bir maksadla ileri Sürdüğünü açıklamaktadır. îşbu i-kincl dilekçede aynen: (30/8/1947 tarihinde yüksek makamınıza takdim eylediğim istida, Enstitümüz içinde nıeveud olduğu bilinen, fakat teşhis odilcmiyen gizli bir zümrenin açığa çıkarılması gayesine matuftur.
Beni bu yolda istida vermeğe sev-keden sebeb ve âmil Emin Azizin (Millet) mecmuasındaki hakikate aykırı neşriyatı olmuştur. Enstitü dâhilinde bir komplonun yalan yanlış malûmat ve rakamlar vererek gazetede neşrettirmek sııretile Enstitümüzün manevî şahsiyetini âm-r.ıcmr. hakaretine maruz bırakanların taayyün ve tesbitine hizmet a-maı ile dilekçem tanzim olunmuştur. Nitekim bu dilekçemin bir ben. -eririn Mazlûm Öget ve Neccfet E-geran marifetile Emin Azize vetİldiğini de anlamış bulunuyorum.
T ilrkçenıdc 12 maâdc halinde er-zelliğim hususlar hizmet gayesinden başka hiçbir esasa müstenid değildir. Olayı tavrihşn saygılarımla r.rzf-derim.) denilmektedir.
Fıı dilekçenin aslından fotoğrafla istinsah edilmiş bir kopyesi ilişiktir.
Hal'm Kâhyaoğlunun ilk şikAyet dilekçesi yukarıda 'bildirilen heyetin tahkikine tevdi edilmiş ve heyetçe yapılan soruşturmalar ve in?e’eme-Jcr neticesinde bu iddiaların yersiz olduğuna ve ortada Ceza Kanununun türlil maddelerine _temas eden bir uygunsuzluğun mevcud bulunmadığı na dair müşterek rapor tanzim edilerek makama verilmiştir.
Bu raporu müteakib Halim Kâh-’.’a-.'ğlu tarafından verilip fotoğraflı kopyesi gazetenize gönderilen dilekçe muhteviyatı da heyetçe yapılan tahkikatın ve ovbirliğile verilen ra. porun doğruluğunu .ve isabetini bütün açıklığile teyid eder mahiyette-61 r.
2 — Enütitünıüi aleyhindeki mek tııbları gazetenizde yayınlanan Emin Azız Foto, ehliyetsizliği ve kanuna r vl ırı fiil ve hareketleri hasebile (yedi müdür ve üç şeften müteşek kil inzibat komisyonunun ovbirliğile ittihaz ettiği karara müsteniden) işlen çıkarılmıştır. Görevli bulunduğu sırada, muhtelif hesablardan zim metine getirdiği nakid ve eşyanın istirdadı için yetkili yargıçlıkta, adı geçer, aleyhine açılmış olan dâva sonunda Enstitü alacağının kendisinden tahsiline ve menkul eşyanın aynen teslimine mütedair hüküm alınmış ve bu hiikme müsteniden icra marifetile paranın tahsiline ve men. kul eşyanın aynen teslimi işine teşebbüs olunmuştur.
Bu sebeble adı geçenin Enstitümü zc uygunsuzluklar ve kanunsuz hareketler isnad etmekten güttüğü mal-sad ve gayenin, umumi efkârca kolayda takçiir edileceği tabii oldu------------------------------:------
zetesinin askeri yazarı JHoudson Balchvin’in cnıtn bir kaynaktan a-larak bildirdiğine göre Sovyet Rus 2 yaya bir zırhlı, bir kruvazör, ÜÇ 7 destroyer ve iki İtalyan denizaltı- 1 siyle bir takım yardımcı gemiler I verilecektir. Fakat Rusyanın bun- i ları alabilmesi için harb esnasuuU ‘ TÛı’lcşik Amerika ve Ingiltere ta- I rafından kendisine’ ödiinç vlaralt ve | rlieı'ı hftTO g'cmûeıiul iade 'Mmeâi f şarttır. (A.A.) t
Yunan sularında mayi ne çar- l yan .\m ree t uyuru i
* Atina: — Kuru üzüm yüklü l olarak Kalamatadan Patrasa gitmekf
te İken Yun m denizinde Çanta ,a £ dasitim Kıioneri burnu önlerinde ? bir mayına çarparak batan Norveç / bandıralı «Svelıin gemisinden üç J kişi kaydıdır. Aralarında üç subay / ve nvakini.it \mlunan mürettebat- 7 tam 14 kişi bölen Patrusdadır, J (A.A.) | Aeutdralyııda alim kaçakçılığı )
* Canin» ra: — Milliyiileri tes Z
bil edilmemiş olan ve kaçak altın Z nakliyatı yapan bszı uçkalar Avus / tralyaııuı ıs. - vecleriiıden tayda ) lan.iıoktadırl ır. Sa.uld.ama göre. 7 bu altınlar alım karaborsasının 7 yüksek oldug'i Döğu memleketle- 7 rlne götiîrülnıeKtedtı (A,A.) )
------------------------
• •
S
vemi ektedir.
ikinci dilekçede biz birin-
ğundan, bunlan tafsilâtlı bir şekilde cevablandırmayı lüzumsuz aaywr hakikate tamamen aykırı bulunan isnadlarını red ve tekzib eylerim^


Bu acaib yalanlama veyahut it|-rafriame dikkatle okunursa görülür kİ (M. T. A.) Genel Müdürlüğü, bütün müdafaa sistemini istinad ettirdiği Halim Kâhyaoğlu’nun 17/7/1947 tarihli İkinci dilekçesine, birincisini nakzeder mahiyette izafe etmek istemekte ve hattâ Halim Kâhya oğlunun (M. T. A.) daki yolsuzlukları (12) madde halinde sayan ve tesbit eden birinci dilekçesini (Hususî bir maksadla ileri sürdüğünü açıklar) bir mâna
Halbuki
çişini yalanlıyan hiçbir cihet görme-1 dik bilâkis bu ikinci dilekçenin birincisini perçinliyen muhtevası apaçık meydandadır. Bu zat hülft3atcn demek istemektedir kİ:
«Ben birinci dilekçemi filân zatın falan mecmuada yaptığı yalan yanlı? ifşaat üzerine müessesemizin âm me nazarında hakir düştüğünü gördüğüm için tertib edip makamınıza takdim ettim. MÜessesemlzde o ifşa edilen şekilde yolsuzluklar yok amma benim (12) madde halinde tesbit ettiğim kanunsuzluklar ve yolsuzluklar mevcuddur. Bunu da ekmek yediğim yere hizmet maksadile yazıp rtıakamnıza takdim etmiştim.»
Bu kadar vazıh bir durum ortada durup dururken (M. T. A.) Genel Müdürü Ihsan Ruhi Berent’in bu i-kfnci dilekçenin bir fotoğrafını çektirip bir vesika olarak bize göndermesi, biz gazetecileri de, ağız kalabalığına getirilebilir ve parlak kâ-ğıdlara nefis bir şekilde çektirilmiş fotografiler karşısında şaşırır kalır insanlar saydığının k bir delilinden başka birşey olmasa gerektir. Bilemeyiz (M. T. A.) nın bağlı bulunduğu îkbsad Bakanlığının alâkalı daireleri böyle yaldızlı hapları yutarlar mı? Fakat Genel Müdüre şimdiden haber verelim ki bizim bu yoldaki mugalâtalara karnımız çoktân doymuştur. 4

Gelelim acaib yalanlamanın ikinci fıkrasına:
Sayın Genel Müdür lütfen emin olsunlar ki bize muhasebe müdür muavini Halim Kâhyaoğlu’nun (12) maddelik ithamnamesini tevdi eden zat sandıkları kimse değildir. Bu iti barla tekzibnamenin ikinci maddesi, zerre kadar bizi ilgilendirmez.
Bizim asıl tuhafımıza. giden cihet bir Bakan tarafından yolsuz ve kanunsuz muameleleri Meclis kürsüsünden haykmlan, başka bir bakan taraiından da ^tefessüh etmiş bir idare olduğu veya Genel Müdürünün yahut da müdürlerden hangisinin yalan söylediklerini tayin edemediğim yine Millet Meclisi kürsüsünden umumî efkâra ilân olunan (M. T. A.) nın hâlâ başında bulunabilen sayın Ilışan Ruhi Bferent’in bu ithamları çürütecek ve muhasebe müı dür muavini Halim Kâhyaoglunun (12) maddelik ithamnamesini madde madde red veya yalanlıyaeak yerde meseleyi ağız kalabalığına getirip o cihetlere hiç temas etmemesi ve parlak kâğndlara basılmış fotoğraf bedıalan göndermekle iktifa etmiş bulunmasıdır.
Kâhyoğlunun (12) maddelik itham namesinin «yersiz olduğuna ve ortada Ceza Kanununun türlü maddeleri, ne temas eden bir uygunsuzluk mev cud bulunmadığına dair tanzim olu narı müşterek rapordan kısaca bahse* dip geçen Genel Müdürlük bizo birincisini teyld ve tekid eden ikinci bir dilekçe sureti göndereceği yerde asıl o raporun bir fotografisini göndermeyi acaba neden akıl etmemiş* tir? !
Bütün bu yolsuzluklar silsilesini, hattâ iki Bakanın Meclis kürsüsündeki içler acısı açıklamalarını bir fo tof ra teinin omuzlarına yüklemekle bu İşten yakosmı sıyırabilecegini sanıyorsa sayın Genel Müdüre hemen ı haber . verelim ki hem kendilerini, hem de umumi, efkârı yanıltmaya bey hude gayret - etmektedirler. Çlinkll müteakib neşriyat ve Hşaatnmz da gösterecektir ki (M. T. A.) daki yolsuzluklar, kanunsuzluklar, hattâ Fu-ı.d Sirmenin tâbiri veçhile «kokmuş-luklar» maatteessüf muhafle* be müdlir muavini Halim Kâhyaoğlu’nun (12) maddelik ithamnamesin den dc ibaret değildir. Kaldı ki bu yazıdan bir gün sonra Denizli Milletvekili sayın Reşad Aydınoğlu ile de yaptığımız bir mülAkat e Yeni Sabah» ta intişar etti. Bu nıülâkat hak kında ise (M. T. A.) Genel Müdürü ağız açmamtfktpdır. Acaba neden?! Bu ciheti merak etmekte olduğumu-1 zıt sayın İhsan Ruhi Berent’ten giz-1 lemiveceğiz. |
Eden Londraya döndü
Londra, 18 (B.B.C.) — Eski İngiliz Hariciye Nazırı Arthonv Eden, İran petrol Bahasındaki teJklklorîa* den Lundra-ya dönmüçtllr%
■e*
SAYFA: >>
aktüallteler
Kaza - İlçe
F
7
kayıd ita bir
y>-
tam işini Ak»
• •
edilene masraflı ve zahmetli kaza teşkilatı devlet için do yüktür.
darede yapılacak reform mflh
II nasebetile sayın İçişleri Bakâ nfmıZj kâzaların çoğıltılmail bizim için ideal bir iştir c^yor.
idari teşekküllerin çoğaltılması ve yahud azaltılması evvelâ ilim, sonra da İhtiyaç mes elesidir.
Demek ki yapılan ilmi etüdleTı memleketimizde kazaların çoğaltılmasını bir ideal haline koymuştur.
Memleketimizde kaza teşkilâtını mecburi bir şekle koyan âmil, vilâyetler idaresi kanununun (tıer kaza, vilâyet umumi meclisino muayyen şu kadar âza gönderir) şeklindeki metnr dir. '
Şu halde, idari teşkilâtta kazanın, hikmeti vüoudıı, esas itibarile, bu teşekkülün vilâyet umumi meclisine lüzumu olan âzayı göndermeği temin -dir. Şimdi, acaba bu kanuni
bulunmasaydı, hakikaten, vilâyet nahiye arasında ka*a gibi idari teşekküle ihtiyaç var mıydı?
İdari teşekküllerin azalması ve
hud çoğalması idare edilenlerin idareye başvurup, süratle ıhkakı hak et ınelerile alâkadardır. Avrupada idari teşkilât bu noktai nazara göre yapıl maktadır.
Binaenaleyh, idare edilmek her gün münasebette ve teınasda bulunacağı idare şubelerinin; (askere alma, nüfus, vergi, evlenme, hastalanma va saire gibi) coğrafi noktai nazardan kendisinin en yakınında bulunmaları elzemdir. Fakat ara sıra müracaat edeceği baytar, ziraat memuru, tapu memuru, maarif memuru, gibi idare şubelerinin pek yakında bulunmasına ihtiyaç yoktur.
Şu halde bizde acaba, birinci plânda bulunan idareler, tam teşekküllü nahiyolorde, ve ikinci plânda bulunan lar da nahiyeler arası hizmetleri telâkkisi ile, iiç, dört nahiyenin mer -kezinde bulunsalar, bu ihtiyaca cevaia vermezler mı? Vilâyet ite nahiye arasında tebliğ ve tebellüğ vasıtası olmaktan başka hiç bir işe yaramıyan kazalar da ortadan kalkmış ve vatandaş, nihayet akşam, köyüne avdet e-debilecck bir mesafede bulunan teşekküllü nahiye merkezinde görmüş ve halletmiş bulunur,
halde kaza merkezine gitmek ve geri gelmek ıkı üç gününü alacak, ge * rek masraF, ve gerek yorgunluk iti -barile kendisine daha zahmetli ola çaktır.
İdare, olan bu ağır bir
Dört yüze yakın kaza, sekiz yüza yakın nahiye mevcuddur. Kazalarda ki idare teşkilâtı masrafı, nahıyete -rin üç mislidir.
Şu halde kazaları büsbütün kaldı rıp, tam teşekküllü nahiyeler meydana getirip , halkın her gün temas et ınediğı memurları da, üç dört nahi • yeden birinde bulundurulmalıdır. Bu takdirde, yapılacak tasarruf, bugünkü kaza vo nahiye masraflarından çok büyük olacaktır. ~
Bu tasarruf, nahiye adetlerinin çxî galtılması ve binnetic9 idare edilenin, idare île olacak münasebetim daha kolaylaştıracaktır.
Avrupa teşkilâtında vilâyetlerara • sı, nahiyelerarası hizmetlerin tesisi, vatandaşın idareden kolaylıkla va süratle istifadesini teinin içindir.
Netice: Kaza merkezlen keylüyo uzaktır. İşinin halli daha çok zamana ve daha çok paraya ihtiyaç göster inektedir.
Binaenaleyh köylüye nazaran malî ve coğrafi mahzurları muhakkak olan ve vilâyet ile nahiye arasında bir vasıta! tebliğ ve tebellüğ oîınaklan baş ka bir mevcudiyet hissettirınıyen kazaların lâğvı ile nahiyelerin tam te • şekkülllı bir idari cüzü' olarak ç(> galtılması hor bakımdan Türk köylü' sünün lehinedir.
İhtiyacı olduğu hizmetlerin bir kıs mı da esasen kendi köyünde görül -inektedir. Bu sureti» de idareler, yft* ni hükümet, köylüye yaklaşmış olur.
İOARFCİ
Garsonlar Cemiyeti he-•ablarında yolsuzluk Ankara: 18 fHususi) — Geçvm Ni san ayında kurulan Ankara garson lar cemiyetinin şimdiki garsonla» sendikasının beş kişilik heyet fan. tından bir yıllık faliyeüerine dalı hesaplarında yapılan ıncelemeleı sonunda bazı yolsuzluklar olduftı anlaşılmıştır. Yeni İdare kuruh nun durumu düzeltilebilmek İçi) eski idare kurulu başkam ve üyeler tu mahkemeye verecekleri bildirli mektedic.
SAYFA: 4

IB
9
1
s

| Vefalılar da
Fenerbahçe - Beşiktaş takımları dün senenin en mühim müsabakasını Kadıköy stadında yaptılar. Erken saatlerden itibaren binlerce meraklı stad: doldurmağa başladı ve maç saati henüz gelmediği bir sırada - B takımları maçı oynanırken - biı sel gibi piste taştı. Burada emniyet tedbirlerine hiç itina edilmediğini bilhassa tebarüz ettirmek isteriz. Filhakika sayıların yazıldığı-levhanın ya-■mdaki duhuliye kapısı kırıldığı vakit sahada, beş on polis ve bir manga jandarma bulunacağı yerde, sonradan getirildiği şekilde çok sayıda jandarma ve polis mevcud olsa ve bu gedik derhal kapalıdaydı Fener sahası Kâhtane veya Florya mesire yerleı ino benzemekten kurtulurdu. Maç oynandığı sırada tribünle Çizgi kenarındaki halk arasında hâsıl o-jan yolda kadınlar ve çocuklar piyasa ediyor, korner bayraklarile kaleleri de, omuzunda tüfekler, jandarmalar, - saha İçinde - muhafaza ediyorlardı.
Sahanm ne nisbotte işgal edildiğini, okuyucularımın tam olarak tahayyül edebilmeleri için, Sabrının bir Beşiktaş hücumunda yan gelmek rrkasındon dolaşmak mecburiyetinde kaldığını ve bir polisin daha avu-ta çıkmadan topu Cihada verdiğini jnisa? olarak söylbmem kâfidir, zannederim. x 1
Bu kepazeliğin başlıca sebebi sa-, ha müdürünün işini ihmal etmesi ve İnzibat işini, ancak maç bavlıyacağı sırada, halle çalışmasıdır.
ştmdi dünkü festivalin hikâyesine geçelim: • • t
B. takımları arasındaki, Fenerin 2—0 gallbiyetlle biten, müsabakadan BOTira büyük maçın asi hâkemi bu vazıyette oyunu idare edemiyeceğini bildirdi. Böyleee çeşldli münakaşa, rrbede ve hakem taharrisinden sonra takımlar halkın arasından geçerek sahaya çıktılar ve hakem Bey-kozlu Muşta fanın idaresinde şu şekilde dizildiler: i
Fenerbahçe: Cihad - Murad, Hilmi - Salâhaddin, Samim. Kâmil -Fikret, Lefter,’ Ahmed, Müzdad, Haiti.
Beşiktaş: Edhem - Yavuz, Vedii • Hikmet, Vahid, Çaçl - Sabri, Süleyman Şükrü, Şevket, Faruk.
Oyuna Beşiktaşın vuruşile başlandı. ilk akın hemen Fener İndi ve Hilminin uzun -bir »antreyi aşan top Fenere yapmak imkânını verdi.
Oyun çok süratli oluyor,
jaleden diğer kaleye gayet çabuk ak tanlıyor. Bu arada hakem birkaç ke re, halkı çizgilerden geriye almak 1-çin, oyunu durdurmak mecburiyetinde kaldı.
Beşiktaşlılar daha ziyade ortada.*! yaptıkları hücumlarla Fener kalesini tehdide çahşıyorlar; fakat Samimîn çok güzel oyunu Şükrü ile Şevketi işliyemez hale getiriliyor. San -LAHverdüler de soldan tehlikeli iniş ter yapıyorlar. Lâkin Lefterin geri kalması, Ahmedln de çok ağır dav. rrwp Haildin yaptığı ortalardan bir nette? çıkmasına mâni oluyor.
ilk 15 dakika bu şekilde geçtikten sonra Fenerbahçeliler hâkimiyeti ele, geçirdiler ve haf hatlarının çok netis jHiManndtfn istifade eden Siyah - Be yaz kalesini çenber içine aldılar.
19 uncu dakikada Samimden ı!nde bir pas alan Halld Yavuzu tikten sonra Ahmede bir Hart
verdi. Çıkış yapan Vahid İska geçtiğinden top Ahmedin istediği pozisyonda ayağına geldi ve Fener orta ınVhacimi sıkı bir şiltle köşeden ilk gdü attı. i
Bu gol Beşiktaşı yeniden gayrete getirdi. Lâkin bir türlü toplu şekilde rakib kaleyi tehlikeye .düşürecek bir akın’ yapılamadı. Siyah - Beyaz akmiarı ceza içine kadar kolaylıkla geliyor, fakat asıl neticeyi alacak hareket bir türlü yapılamıyordu.-Bu jıa mukabele daha seyrek yapılmakla beraber Fener hücumları otdııkca tehlikeli oluyor ve Siyah - Beyazı müdafaa bu tehlikeleri berlaıaf et* r.ıek için büyük gayret sarfına mcc. bur kalıyordu.
Devrettin sonları yaklaşırken Beşiktaş yine gevşemeğe başladı ve bunun cezasını hemen gördü. -W ncı | dakikada Müzdad, Salâhaddinden aldığı pası Halide aktardı. Fenerin sol açığı da Yavuzu peşine takıp avut çizgisine kadar topu sürdü ve sıkı bir vuruşla takımının ikinci galibiyet golünü attu Ve devre başka gol
-kalorine vuruşll? hücum
top bîr


ye-geC pas
Beykozu 3 - 0 mağlûb etliler
olmadan 2—0 Fcnc. bahçenin lehlno bitti.
lk^MCİ devre:
Beşiktaşlılar bu devreye takımlarında ufacık bir tâdllât yapmış olarak çıktılar. Faruk hafa, Hikmet do fora geçmiş, Şükrü asıl yeri olan solaçık mevkiini alo ıstı Sahanın it) golden kurtarün . t h , > »v( n Beşiktaşlıların ö (İH. r. •>. a; -a >ü»eE itirazım müteeHL .vlralll
baş/adı*
Siyah - Beyaz i* map lûb vaziyetten kurtulmak San - Lâdverdli. ler de ele gcçirdHdm 2 golün avantajı kaybetmemen için bütün gayretlerini sarfcdlyoriordı.
Oyun bu şekilde heyecanlı ve süratli olarak mütevazin bir halde devanı ederken bazı o} uncuların û^ab-lanna hâkim olamamaları neticesi sertleşmeğe başladı. Bereket ver: in hakem, bazan lüzumsuz olmakla beraber, sık sık düdük çalarak bir hâdise çıkmasına meydan vermedi vo maç netico değişmeden 2—0 Fenerlilerin galibiyetle sor a erdi.
Dünkü maçta F«.nt;lüer galibiyeti hakkeden güzel bir oyun çıkardılar. Galibiyette büyük h^e haf hattına düı.er. Zira Sam m ve Salâhaddin fevkalâde Kâmil vnsaıtan çok üstün oyun çıkararak hcın r j(Mfaanm işine yardım ettiler H m de mükemmel, paslarla hücum nattını b* dediler.
Hücum hattında en iy oynıyan Ba. lid idi. Ayağına tâp geçuği vakit Siyah - Beyaz kilesi tehlikeye düşüyordu. Müdafaa vasattı. Cihada hemen hiç düşmedi, ve kendi takibi oyuncularının verdiği ğcri pasları tut ir.aktan ve avut atmaktan başka bir şey yapmadı.
Beşiktaşlılar biı hafta evvelki maft lûrjyetin acısını çıkarmak ve ligdeki vaziyetlerini kurtarma^ için çok çalıştılar, fakat for hattı tehlikeli bir alnn bile yapamadı.
’ M. Nimet Vykm
VEFA, BEYKOZU S—0 YEXD!
Dün Vefa stadında Vefa ile Beykoz ük devrenin karşılaşmasını yap tıiar. Hakem Feridun Kılıcın idare-(!nde oynanan müsabakaya Vefalılar (Abdullah - Muiîtafa, Muammer -Süleyman, Melih, Hüseyin - Cevdet, Galib, İsmet, Haçik/Haydar) şeklinde Çıktılar.
İlk devreyi Cralibln attığı golle 1—0 lehte bitiren Vefalılar ikinci devrede İsmet ve Cevdet vasıtasile İki gol daha yapaTûk maçı 3- ü ka-• zan d nar.
Amerikalılarla şerbet güreş teması yapılacak
Beden Terbiyesi Genel Müdüril
serbest güre? müeabaJıaian yapmak hususunda Amerika İle temasa geç mİ? bulunmaktadır. Umum Müdür lük Amerikalılarla yaptığı teklifte müsabakayı yapmayı kabul ettikle ri takdirde bu müsabakaların tarih ve yerini tayin hususunu onlara br Takacağını bildirmiştir. Malûm ol duğu üzere 036 olimpiyatlarında, ta kim halinde serbest- güreş birincili ğlnl kazanmış olan Amerika bu branşın en başında gelmektedir. Olimpiyatlar ariferinde Amerikalılarla yapılacak bir temas bu bakım dan bizim İçin çok faydalı olacak tır,
Ankara Basketbol turnuvası

Ankarada yapılan Bölge basket-1 bol turnuvası neticelenmiştir. 12 takımın İştirak ettiği bu turnuva çok heyecanlı olmuş ve birinciliği Siyasal Bilgiler okulu, İkinciliği Harb okulu üçüncülüğü Yedek Su bay okulu kazanmışlardır. Olimpiyat namzetlerinin sicil fişi
Federasyonlar, olimplyada İştirak edilecek spor kollarında ilk seçime dahil sporcuların her türlü hareketi nl kontrol İçin, (sicil mahiyetinde) fiş tanzim edeceklerdir. Bu fişlerin doldurulmaslle heı sporcunun çalış ması ve kendini olimplyada nasıl


•%

hazırlandığı daimi şekilde kontrol edilmiş olacak ve verilecek notlar nihai seçime tesir edecektir.
Ceza yiyen futbolcular


Gazeteciler Cemiyetinin' politika, üstünde mesleki teşekkülü olduğunu belirt
Evvelki hafta Vefa stadında yapı lan Eyiib Davutpaşa müsabakamın da Eyüblü oyunculardan Süleyman Ulvi ve Emin hakeme karşı gelmiş ler ve sporculuğa yakışmayan hare ketlerde bulunmuşlardır. İstanbul Bölgesi Müdürü başkanlık selâhlye tini kullanarak bu oyuncular hale kında bir ay umumi hak mahrum) yeti cezası vermiştir. Ayrıca 21 O-caktâ toplanacak ceza heyeti de bu futborcular hakkında karar vererek lertir. Ayni ceza Beşiktaşlı Kemale de verilmiştir.
_ , .. fll
— - -■ —--------------- ----------
Ankara gazeteciler Cemiyet» kongresi
Ankara: 18 (Hususî) — Ankara Gazeteciler Cemiyeti kongresi dün saat 15 de Halkevinde toplan^ mıştır. Kongre başkanlığına Mec-dl Sayman seçildikten sonra idare heyeti raporu okunmuştur, Koııg re reisi parti ve bir aile iniştir,
Bundan sonra söz alan Mekkl Sa İt Esen bugünkü idare heyetinin en büyük başarısının bazı yıkıcı ve birliği bozucu teşebbüslere rağmen, cemiyette vahdet ve tesanüdü idame ettirmek olduğunu söylemiştir.
Bundan sonra Sabahattin Sön^ mez, Samlh Tlryakioğlu, Emin Ka rakuş, Ratlp Tabir Burak söz ala rak cemiyete nifak tohumu eken kimselerin bundan böyle cemiyete alınmamaları lüzumunu belirtmiş lerdlr,
Bu husus kongrece ittifakla bir prensip kararma başlanmış ve ya nl idare kurulunun bu görüşün ışı ğı altında hareket etmesi uygun görülmüştür, .
Bundan sonra dileklerin tespiti,, ne geçilmiş ve söz alan hatipler İs-, tanbul, İzmir, Adana şehirlerinde ki meslektaşların belediye nakil vasıtalarından yıllardan beri İstifa de ettiklerini beyanla Ankara beie diyesinln meslek mensuplarının bu sarih hakkım bu güne kadar tanj mamış olmasını esefle karşılamış-, lar ve bu hususta belediye başkan lğına bir teessür telgrafı çekilmesi ne karar vermişlerdir,
Seçimler sonunda İdare heyetin» Mekki Sait Esen, Emin Karakuş Ratıp, Tahir, Bilâl Akba, Aka Gün düz, Niyazi Sel, Sabahattin Sönmez, haysiyet divanı üyeliklerine Cemil Sait Barlas, Mecdl Sayman, Adil Akba, Ferudun Osman, Hikmet Ya zıcıoğlu seçilmişlerdir,
C. H. P. nin devletçiliği
Ankara: 18 (Hususi) — Dünkih
Ulusta çıkan C, H, P, nin Dev-ı letçlliği başlıklı başmakalede parti nin devletçilik hakkındaki görüşü açıklanarak şöyle denmektedir; «Artık C, H, P, programında devletin kamu menfaatlerini ve hizmet lerlni ve Milli Savunmayı sağlamak üzere doğrudan doğruya yapacağı işlerin mahiyeti, açık bir şekilde be llrtilmiş oluyor. Bunlar büyük ma den işletmeleri büyük enerji santrallerinin ve ağır Endüstrinin Savunma Endüstirisi Bayındırlık İşle ri gibi büyük teşebbüslerle kamu hizmetlerini ilgilendiren Ulaştırma ve P, T, T, gibi teşebbüslerden lba rettir, Yeniletilerek yorumlanması caiz olmayan bu tahdidi sayışta gösteriyor ki devletin yapacağı lş^ ler kategorisine yalnız ve hususi te şebbüsün başaramıyacağı veya girişmesinde kâr ve menfaat görrnl-yeceği İkdlsadi faaliyetler girmektedir. Bunlar dışında kalan her türlü Ekonomik teşebbüslerin özel teşebbüslerde kurulması teşviki ge rekli yardımların yapılması devletin bir ödev halinde yüklenmesi 1& zınıgelmektedir, C, H( P, progranu daha İleri giderek özel teşebbüslerin tam bir güvenlik İçinde çalış masını sağlamak üzere yurdda hangi işlerin nerelerde ne kadar za mand» ve hangi ölçiitk yapılması nin milli ihtiyaçlar bakımından za ruri ve uygun olduğu devletin belli program ve pilânlarla. ilân etmesi şart kılınmıştır» denmektedir,
I
fENÎ SABAH
TEPEDEN Tel^vâz^-ori inkişaf yolunda
Kasım ayının bidayetinde Ameri kan pazarına bir televizyon maki* naşı sunulmuştur, Bu alıcı maklna piyasadaki ahizelere nazaran yarı fiyatle satılıyordu. Bu yenilik tele vizyon sahasında yeni bir faslın a-çıldığuu müjdelemektedir Artık te levizyoıı da, elektrik, telefon, otomobil gibi olgunlaşmış sayılabilir Bugün Blreşlk Amerikada televizyon iktisadı bir faaliyet şeklini ala bilecek bir duruma girmiştir. Bu sa hada yeni fabrikalar, bürolar açıla çaktır- Ayrıca mühendisler, İşçiler, aktörler ve ilânat lşlerile uğraşanlar için yeni işler açılmış Olacaktır, Televizyon ahlzeslnlri yeni fiyatı topyekûn istllısalâta önayak olacak kadar elverişlidir.
Topyekûn imalât ve rekabete is-tinad eden İnkişaf sayesinde televizyon yakın bir gelecekte bütün Amerikalıların büdcelerlne elverlş 11 olacaktır, Diğer taraltan radye sanayii 1947 yılını 16,000,000 ses alı cı İmalâtlle belirtmiştir- Bugün A-morlkada beş lâmbalık bir radyo alıcısını 10 dolar kadar cüzi bir üc retle satın alınabilmektedir. 10 do lar da yan kabiliyetli bir işçinin gündeliğinden başka bir şey değil dlr. Yeni televizyon alıcıları da böyle bir İnkişaf devresi vaadet-mektedlr. Nitekim, bu gün Ameri kada 20 santim genişliğinde resim yayınlayan bir ahize 180 dolara sa tıh alınabilmektedir. 17,75 satimet re genişliğinde resim neşreden ma kinelerln değerleri 169,50 dolardır, 61 santimetre genişliğinde resim ak eettiren makinelerin fiyatı 3000 do lardır,
Televizyon ahizelerinin ucuzlama sına önayak olan eebebler vardır. Amerikan fabrikatörleri 1948 yılın da televizyonun büyük ölçüde geliş meşini arzu etmektedirler. Nitekim, 1948 yılında Birleşik Amerlkadaki 46 şehirde 63—70 televizyon istasyonu faaliyete geçecektir. Pek tabiî olarak bu istasyonlar, 1947 yılında 175,000 olan televizyon ahizeleri ta lebini en azından 600,000 ne çıkara oaktır,
Amerlkada halen günde bir kaç saat televizyon neşriyatı yapılmak tadır, ilerde teknik kolaylıklar iyi Üen iyiye gelişir gelişmez saatlerce televizyon yayınlarının tanzim edl leceği muhakkak görülmektedir,
Halen topyekûn istihsalâta giriş mlş olan Amerikan televizyon sana yli yakın gelecekte bu İnkişafın bir otomobil kadar Amerikan hayatına nüfuz edeceğini bariz bir şekilde belirtmektedir.
DÜNYANIN EN BÜYÜK ZİRAAT SERGİSİ
Dünyanın en büyük zlaat sergisi Aralık ayında Şikagoda yapılmış, tır, Sergiyi 3,000,000 kişi ziyaret et mlştlr. Bunların arasında diğer memleketlerden gelen zlyaretçileı de vardır, Milletlerarası Davar Ser gisinin 48 İnci dönüm yılı münasebe tiio açılan bu sergiyi ziyaret eden ler 8 hektarlık bir arazide dolaştık lan vakit Amerikan ve Kanada çili İlklerinin en güzel modellerile kar şılamışlardır.
Diğer taraftan 4—H klübünün 2« cı milli kongresi yapıldığı için Bir leşlk Amerikanın muhtelif kısımlaı dan çiftlik lşlerile uğraşan 1400 genç kız ve erkek gelmişti. Bu ara da çiftli kteçhlaatj imşl eden 100 fabrika da sergiye katılmış bulunu yordu.
Serginin devam ettiği sekiz gün zarfında 12,500 çiltlik hayvanı teşhir edilmiştir. Bu hayvanlar huşu si olarak gösteri içir beslendiklerin den herkesin nazarı dikkâtini ceh bedecek bir gürbüzlükte idiler. Ser gide saman ve buğday numuneleri de teşhir edilmiştir. Nümuııe kasap lık hayvanlar müsabakası İki grupa ayrılmıştı, Birinci grupda usta çift çilerin, ikinci grupda ise genç çift çilerin yetiştirdikleri hayvanlar teşhir edilmiştir. Erkek ve kız olmak üzere genç çiftçiler tarafından yetiştirilen bu hayvanlar sergiye getirilmeden bir çok mahalli mükâ tatlar kazanmışlardır,
Birleşik Amerika’da çiftliklerde çalışan gençlerin ne kadar başarılı neticeler aldıklarını belirtmek için a şağıdaki misal kâfidir. Sergide profesyonel kasapi.l: hayvan yetişti ronlorin lştirâk edebilecekleri bir mil sabaka vardı Yaş ve sınıf bahis mevzuu olmadığı için büyük kiiçiik bütün çiftçilerin yetiştirdikleri «aplik hayvanlar müsabakaya bul edilmiştir, ‘Netice it-lbarile müsabakayı da İki genç çiftçi sanmıştır,
Sergiye iştirak eden 4—H klüple ri üyeleri bir çok mükâfatlar kazan
kaka-bu ka


Yine Ve Hep O Mektub:
Verem dâvası-
Genel Merkez Teşkili


4 *
4*
Davamızın adını (Veremle Mücadele) koyduk. Verem, milletimizin bir numaralı düşmanıdır. Binaenaleyh veremle mücadele dâvası millet dâvasıdır ve bütün milletçe, el ve işbirliğile güdülecek bir dâvadır.
«Ben veremle mücadeleyi düşü-* nlirken hep Millî Mücadeleyi hatır larım. Verem, uzviyette her hangi bir Beboble zayıf düsen tarafa saldırır, orada yerleşir ve mel’un işine koyulur. Türkiye de böyle bir zamanında can evinden hücuma uğramıştı.
— Ne yapayım, kolum, kanadım kırık, Bilâh ve cebhanem elimden alınmış, naçar bırakılmış durumdayım. Deyip mukadderata boyun eğmedi, ihtiyar baba - oğluna dayanarak çakmaklısını omuzlayıi) dağa çıktılar, kadın omuzunda on beşlik mermi taşıdı, fakir köylü —gözümle gördüm— güveyiliğin-den kalma biricik püsküllü çorabım, yardım diye verdi. El ele, baş
Suudi Arabistaiiiii
»Ti
Çeviren*. C. Y(

K




Kızgın çöllerin ortasın. Aramco; bugün Suudî bir servet kaynağı hali
uudi Arabistandakl Ameri -kan Arab petrol kumpan -yası dünyanın en büyük pot rol organizasyonu olduğu gibi, aynı zamanda en mühim petrol depoların dnn biridir.
Buradaki petrol istihsalinin inki-»afı ve yapılan tesisat Amerikan en düstrlsinin yeni modellerini ihtiva et inektedir, da kurulan Arabiatanm ni almıştır.
Bazı sesler — bilhassa Ruslar — «Amerikan emperyalizmi»* diye mırıldanmaktadır ki bunlar Arab ses leri değildir. Aramco petrol kuyu -Jannı tedkike giden bir Amerikan gazetesini İbiniasuud, çöldeki merkezi olan Rlyadda kabul etti ve: «A-rameo’nun diğerlerinin yaptığından deha İyi olduğunu biliyoruz. Onu çok kıymetli bir şey olarak muhafaza edeceğim»' dedi.
Suudi Arabistan Aramco’dan uzun ve teminatlı bir iş elde ettiği gibi çok fazla vergi de kazandı. Arabis tanda kaldığım esnada bunun çalışan bir yağ kumpanyası veya bir Amerikan - Arab dostluk cemiyeti mi olduğuna bazen hayret ettim.
İnglltçrede doğmuş ve Amerikan tâbiiyetini kabul etmiş olan yaşlı reis vekili James Mac Pherson bana: «Eğer biz Aıablara yardım edersek, onlar da kendilerine yardım eder -ler. En makul yol Arablarla arkadaş ve bir aile gibi çalışmaktır^ A-rablstan çöllerini delen Amerikan petrol kumpanyalarının çok tecrtl -beye ve bilhassa paraya ihtiyaçları vardır. f
1933 do Ibnissuud, bu imtiyazı Standard Oil kumpanyasına verdL
1936 da da Texas kumpanyası ya n hisseyi satın aldı. Bu petrol işleri İçin bir çok ecnebi firmaları talip çıktığı halde kral Ibnissuud A-merikalıları tercih etti, Sebebini de kendisi şöyle izah etti: «Amorlkalı-ları bir cihetten tercih ediyorum: Çünkü onlar uzaktadır.» Arablann çoğu Amerikalıları memlekete sokmaktan çekiniyorlardı. îbnissuuda bu cihet sorulduğu zaman buna da şu cevabı verdi: «Halk, meçhul o-lan şeyden korkar. Şimdi korktukları adamların 'kendilerine yardımcı olduğunu gördükleri zaman korkuları kalmaz.»
Arablarla iyi geçinmek için Aıııe
mışlar, aralarında meccani tahsile, seyahate kabul edilen bir çok genç ler de vardır. Birleşik Amerlkada parasız seyahate çıkacak olan genç ler bahçe İşleri, toprak muhafaza sı .mahsul inkişafı, camia servisi, çiftlik emniyeti projeleri, çiftlik iş lerinde kolaylık temin eden aletieı ve evde dokunan kumaşlar üzorln deki başarılarını göstereceklerdir-Sergiye İştin»*: eden 12 genç ki? meccani öğretime kabul edihûlşleı diri Bu gençler gerek kendilerinin ve gerekse ailelerine meıısub o-
)«n MH» Uvelerin «İyim eşyalar.». ,™'W
. w ......................... mdku.dlr.AraBstan y.yrcr
meydana getirmek bakımından miis tesna başarılar kazanmışlardır, Bu mükâfatlardan büyük bir kısmı zl rai İnkişaf şahaslle alâkadar bulunan endüstriler tarafından verilmiş tir.
başa, omuz omuza verdik, nemiz varsa ortaya attık, evvelâ çete gibi dövüştük, İnönünde küçük or dumuz süngüsüz savaştı ve nihayet... ( Afyonda bir kasırga gibi
Yazan: ------
Dr. Fahri Can'
koptuk ve Dumlupmaroa düşmanı 'yok ettik.
işte bunun gibi, bu işte de bir Millî Mücadele seferberliği lâzımdır ki, Dumlupınara ulaşalım. Baş ka türlü olamaz.
Bu işi devletin —hele bu zamanında— bmbir ihtiyaca eevab vermeğe mecbur olan btidcesine 'bırakamayız.
Millî müdafaa işi, z^şirep bir devlet işidir. Fakat bugün devlet ve millet ayrı ayrı Meyler değildir. Nasıl ki bir zamanlar donanma yapmayı, yalnız Bahriye Nezaretinden, şimdi de hava kuvvetleri-
*

rikan petrol kumpanyasının bir Müs lümanlığı kabul etmesi kaldı. Kum panyanın 2000 memuru Müslüman amele ile beraber cuma gününü tatil olarak kabul etmişlerdir. Namaz vakitlerinde de bütün iş tatil odilmektedir. Hattâ kumpanyanın mektcblerinde Hıristiyanlığı hatırlat maması için kampana da çalınma-maktadır.
Kumpanyanın diğer iyi hareketi de memurlarına araboa öğretmesi -idir. Bu surette Tnemurlarile Arab a-nıele arasında her hangi bir suıtc-fehhümün önüne geçilmiştir.
Tahsilin yağmur gibi az olduğu bu diyarda, gaz kumpanyasının açtığı mektebler çöllerdeki vahalar kadar göze çarpmaktadır. Kumpanya amele arasında 8 ilâ 18 yaş arasındaki müstaid gençlere 3 senelik bir kurs açmıştır. Burada, arabca, İngilizce, sıhhat bilgisi, matematik öğretilmektedir. - .
ileride 6 senelik bir mekteb açıl ması ve burada mesleki bilgiler ve rilmesi ve çak müstaid olanların Anıerikaya gönderilmesi düşünülmek tcd>r.
Kumpanyanın bunu düşünmesi sırf malî cihettendir. Çünkü Amerika-dan 8 elen bir amele yol parası h&mo kumpanyaya (3000) dolara mal oL, maktadır. Aynı zamanda maaşlar gayet yüksektir. Yerli Arabları ye tiştirmek ve onları tatmin etmek çok kolay bir iştir, önümüzdeki sene 26 milyon dolar earfile amele için mükellef yatakhaneler, yemekhaneler yapılacak ve hâlen hurma lifinden yapılan kulübelerde yaşa -yan amele bu suretle rahata kavu-şacaktır. 4 •
Arabistana her yıl 7.5 santim yağmur yağmaktadır. Ve bu kıtada hemen hemen bir ırmak da yok gibi dir. Fakat buna rağmen kumpanya mn kazdığı kuyular asırlarca süren bir susuzluktan sonra kum tabakalarının altında ve derinlerdeki su -ları satha çıkarmaktadır. Evvelce dört ile beş gün süren bir kurak sahanın ortasında şimdi kumpanyanın sulan hayat vermektedir.
Bu pınarların başında beş bin devenin toplandığı görülmektedir.
Aramconun tulumbaları yalnız gazları dışarıya akıtmıyor, paraları da içeriye çekiyor. Fakir bir millet olan Suudî Arabistanın eskiden yegâne kazanç kaynağı Mekkcye ge len hacılardan alınan paraydı, bu para Amerikan doları ile senede 7 milyon tutmaktadır. Halbuki A-ronıconun ameleye verdiği ücret bu kadardır.
Her fıçı petrol için Aramco krala 21 sent verir ki; bu, dünyada vo rilen primlerin en yükseğidir. Serte de 21 milyon dolan bulmaktadır.
Birkaç sene içinde istıhsalât iki misi! de olacaktır. Eu hasılattan kral hükümet merkezi olan Rıada ve ecnebn^Un (jtur(Uıklan
elektrik şetiıgnekte, yollar ..doşçjncl; te. aynı zamanda elli mil
Çiddeyc
uzakta SU gvt-İÇ' rcce£injn (0* ğunu idhal eden bir men *( ettir. Kral, temettüden alman paralarla tcbeasının muhtaç olduğu şeker, buğ day. oirjnç gibi maddelerle pamuk,
(Devamı 6 ncıdaj
19 OCAK 1M6
»i Milli Müdafaa Vekâletimi *» beklemiyor ve buna milletçe, ( I-birliğile çalışıyor ve başanyore k, bu çok önemli millî sağlılı iş ı-de yine milletçe yapmağa mec tınız.
Bunu yaparken şahsımızı, kan mızı, çocuklanmızı, kardeşlerimizi amansız bir dertten korumuş ve kurtarmış olacağımız İçin dâva hemen hepimizin ayrı ayrı gah: i dâvasıdır ve netice olarak da, bir nelime ile, toptan millet dâvasıdır.
' Gerçi barış içindeyiz. Fakat bu mel’un düşman hem bilhassa genç İtrimizi, aydınlarımızı seçerek her yjl bizden bütün bir Çanakkale Şe-i idleri kadar kurban ahyor. Bana önlemek borcumuzdur. A)
«Sâvâş düzgün bir teşkilât vc mükemmel vasıta ile ohır.-Bundan yedi yıl önce Sıhhat ve İçtimaî Mı fıvenet Vekili bulu&n rahmetli Başvekil Doktor RefLk Saydama müracaat ederek verem dâvas.nıs teşkilâtlanması yolunda dilekte bölünmüştüm. Bana 3.1.932 t;.ri-bini taşıyan bir mektubla vçr ,iğj cevabda şöyle diyordu: (.., M m-leketimizde"verem hastalığı İle ,ü cadele için muntazam bir teşk it yapılması düşünülmüş ve h; ‘.tâ Ankarada Hilâliabıner Merkezi u-mumisinin himayesi altında v( merkezi umumî binn3i da-hllind tefrik olunan dairei mahausad; Türkiye Verem Mücadelesi Cemi yeti Merkezi Umumîsi, karar verilmiş ve icabına dahi te vessül olunmuştur
On yedi yıl iniş ve İcaba tu.
Peki amma,
(İyi iş altı ayda çıkar) dlje bi ata sözil varmış. Derdin korkum luğuna, ihtiyacın derinliğine rağmen bizde altı ayda değil, «n al yılda bile çıkmadı.
Bu mektubdan on iki yazdığım bir yazıda da miştim:
• ... Halbuki aradan

• • f
...î'
evvel (karar veri' tevessül olunmuş)
hani? Nerede?
yıl sont. şöjde (ie-

on üç yı-geçtiği haMe İstanbul, İzmir ğib bir kaç büyük şehrimizde mahalli olarak ve arzuya, mürvets kalnu? varidatla çalışan teşekküllerden başka bir şey mercud değildir v( düşman tamamen boş bulduğı meydanda dört tarafa kuduzca salmaktadır. Hem de na3tl?
Bu itibarla hiç zaman kaybetmeden, Hava Kurumu, Çocuk E-sirgeme Kurumu giöı başlı başına bir (Türkiye Verem Mücadei» Cemiyeti Genel Merkezi) nin kurulması ve derhal işe başlanarak, bu teşkilâtın köylere kadar götürülmesi zarurîdir.
Bu teşkilâtın basma gönüllü i-dealistler gelmeli, tahsisat, kristal masa, maroken koltuk kellim-leri hiç bir mâna ifade etmemelidir.
Millî Mücadelede naad şeke: sandığmı yazıhane, kulpu kın) kahve fincanını hokka diye kullan dıvsak yine asîl, feragatli, Kuvn yi Millîye ruhiyle çalışmalıdır...» (2)...
Bu millî ve hayati dâvayı elç a-lan milletler buna benzer teşkilât-ia çok büyük başarılar elde etmiı •ferdir.
Meselâ Fransada t Cemite natio nal de defence Coııtre la tubercu lose) vereme karşı savaş millî ko-miteai adı altında çalışan teşekkt liin sağladığı başarının azametin» şu rakamlarda görü ’oruz:
918 de Fransada 70 dispanscı varken 935 de 820 olmuştur. 918 de 3000 üç binden ibaret olan ve-’ rem yatağı 935 de 7231M yetmiş i ki bin sekiz yüze çıkmıştır. Yim bu jul içinde Fransadaki sauator yom, prevantoryom sayısı 451 dört yüz elli birdir. Bu rakamlar yalnız anavatana aittir.
Eski ve yeni dünya milletleri i-çinde Fransadan çok daha ileri ba şarı elde eden memleketler olduğunu da göz önünde bulundurmak faydalı olur.
. ★
Istanbulda son günlerde topla naıı kongrede bir veremle mücadele oeıutyeti umumi mericeBİnin kurulmasının karar aluna alındığını okuduğum zaman duyduktur memnuniyete, geçmi? yılların ver diği kırıklığın korkusunun da karışmış olduğunu saklamamalıyım.
Bu ana teşkilâtın istediğimiz vı beklediğimiz şekilde kurulup i|€ banladığı gün, milletçe en sevinçli günlerimizden birj olacaktır* Bu yolda âcizane düşündükleri mİ2i söylemeğe -—voya tekrara— devam etmeğe çalışacağını.
Doktor Fahri Oaa
A
(1) Yeni Sabah 6.1i 4!
(2) Vui Sabah 24.10 uu
OCAK 1948
YENİ SABAH
4ATFA t 5
j îslânT Tarihinin En Meraklı r ahisieri }
Islâmıla nezhebler ve fırkalar nasıl dogda? -------------r-Şia fırkaları-------------------------------------- — Allah sandıklarının buyruklarını tutmı-— İlk Şialar — Gnlv ve ifrat, (Ebubekir) ve (öttıer) i; (Ali) den üstün sayan ^ii âlimi kimdir?
_____________31_________________________________
YjiiaııtH. RA’idK »GAM
Hazret! Ali; bir gün mescide gitmek üzere evinden çıkınca, kapı ö-nünde toplanmış »bir cemaatin yerlere kapanarak kendisine secde ettiklerini görüp hayrette kaldı, ara-lirında şöyle bir konuşma geçti:
— ılmamı Ali — Bu ne demek o-luvcr, yaptığınızı biliyor musunuz?
Topluluğun başındaki cevab ver.
di:
— Sen, (O) sun!
— Nasıl (O); ben kimim?
— Sen; Allahsın. O Allah kİ; on
dan gayri Tanrı yoktur.
— Susunuz: yazıklar olsun sizle^
re! Ağzınızdan çdcanı bilmiyorsu -nuz. Bu söz, küfürdür. Hemen tövbe ve istiğfar edip bundan »dönünüz. Yoksa hepinizi öîdürtürüm.. i
Ali; bunlara benzeyen insanları araştırdı ve hepsine ilç gün içinde tövbe ederek küfürden uzaklaşmala rnı emreyledi.
Bunlar; (Ali) nin (Ruhi lâhûtî) nin Aliye (Ricat) ine o mı şiardı, ki e Allah nırt dahi buyruklarına aldırmadılar. Bir kısmı; diri diri yaktmldığı, bir takımı öldürtüldügü halde ıdahi Itikadlanndan dönmediler.
işte bunlar; Şia fırkaları içinde (G&live) ve (Müellihe) şubesidir kl Aliye bağlılıkta onu Tannbğa yükseltecek kadar ileri gidiyorlardı.
ister bunlar-misillû; İslâmiyet e-sasiarına tamamile aykırı tealime merbut kalan müfritler olsun, ister (Esnâ Aşeriye) ve (Zeydiye). gibi u-sulü islâmda ve akaidi asliyede mu gayiri selâmet fikirleri olmıyaniarı kastedilsin hepsi de GŞia’) vasfı .altında toplandığından bu tâbir hakkında izahat vermek icab ediyor.
Mezheb fırkaları üzerinde te’lifat sahibi eski ve yeni musanniflerin h e p s İ ’ de Kibarı Furakı Lslâmiye sırasında Şia’ fırkalarına önemli bir yer «ayırmışlardır. Bu mezhebin bazı şubeleri sâliklerinin birer millî egemenliğe sahib olarak bugün de mevcud bulunmaları, onlar Üzerinde daha fazla durulmağı zaruri kılıyor.
fŞia’) hareketi mezhebiyesini tür İÜ bakımlardan incelemek kabildir: lı ismin menşe’i ve hududu, 2) Kuruluşlarında müessir ve muharrik olan tarihî şahsiyetler ve hâdiseler; 3) Bu mezheblerin Islâm tarihinde ve medeniyetindeki tesirler!, 4 ı Usulleri ve talimatı; 5) Bugünkü durumları. ... ve saire. .
Mevzuun bütün kısımlarım şark kaynaklarına dayanarak, açıklatma ga çalışacak ve böyle yaparken şah si sevgi ve bağlılıklarımızdan uzak îaşıp sadece tarihi olaylann seyir • leri üzerinde tarafsız kalmağa kat edeceğiz.
(Şıa’>; tarafdar mânasınadır. nemli Türk âlimi Antebll Asım !a; (Kûmûs) tercemcslnde:
(Şia’; bir kimsenin modan' kuv . zetı olacak müttefik otbâ' ve ensa-rıriA. deniyor. Ol kimse, mezkûr tay fa ile mütekavvi olup nam vejşöh-rot buîduğu jçin itlâk olunmuştur. Bu lâfz; imamı AH* ve hanedanına
Sen Tanrısın.’ yanlar — (Şia) nırı tarifi — İlk Şialar
Fazlı Ali — I
Tanrılığına ve peygambere ve derece inandırıl dedikleri inşa -
dik
O-
Mol





faa tutu -
il -
A. Mür.ib, bundan sonra, D. P, nin eski faaliyetlerine ve seçim -lerdeki ımıvaffâkıyetlerine de temas etti. Ve sözlerini şöyle bitirdi:
«— 11 idare kuıı'ıluna her şeyi söyiiyebilİFsiniz. Fakıt şu veya bu D. P. li arkadaştı lehinde veya aleyhinde bulunmadık; tüzük âhkâmıırdan bir saniye dahi ay -nlmış değiliz. * . *
Haysij'et divanı başkanı Hüsa-meddin Giray da şöyle konuştu:
«— Lâyıkıle çalıştık. Fakat, hiç bir arkadaş hakkında verdi -ğimiz kararı, usulünden t'azla a -çıklıyamayız. Hakkaniyete aykırı hareket etmiş bulunuyoruz.»
Bilâhare, dün, Eminönü hakkında bazı ithamlarda bulunan Ahmed Ateş, hakkında verilen kararların yerinde olduğunu söyledi.
âciz
hedefe ulaşmaktır; yalancılık değildir. 3
Poker zamanında dönen dolap ların hepsini gördük, rey hırsız -hklanna dahi şahid olduk.
Kanaatlerimi bu milletin
bir ferdi olarak söylüyorum. İnsaniyet perver bir şekilde düşünür sek bize aptal derler, D. P. nin zaferlerini la2la görüyor ve onu yıkmak istiyorlar.» PARALAR, HAYIR KURUMLA-
RINA VERİLMEMELİDİR, ÇÜNKÜ..
Milletvekillerimizin iade edecek leri paralan hayır kuramlarına vermelerini istemiyorum. Çünkü hepsi C. H. P. nin elindedir. Bu -nun için, bu paraların D. P. nin taraftarı-
Her Sabah
ivet o da yok, o da!..
(Başlara fı 2 inciden
— Anlıyorum, siz beni y« se düşürmemek, kalbimdeki ümıd ışıfcını sön -dürmemek için böyle konuşuyorsunuz. Yoksa ben "Yeni Sabah» ı muntazaman lakıb ederim, ne düşündü -günüzü de pek iyi bilirim. Bence bu memlekete en ziyade fenalık edenler Halk Partili müfritler değil, *Mem « lokette hürriyet muharebesi kazanıl -o'ı! diye ayaz avaz haykıran yalanoı havarilerle bu samimiyetsiz nümayiş -lere aldanmış yanlarıdır.
Bineceğimiz 8özünü şöyle
görünen somıın pehli -
tramvay yaklaşıyordu, bağladı:
— Biri çıksa da bana memlekette sahici hürriyet vo gerçek demokrasi nihayet yerleşti mİ? diye soracak olsa, bilir misiniz ne cevab verirdim Fıkracı amca?
— Ne cevab verirdin oğlum?
— İstibdad yok amma, sahioi hürriyet do namevoud! derdim.
Evet Sabrı Dıkbaşın hakkı vardı: Bugün için memlekette o da yok, o da.
I
FIKRACI
ve (I-aid o-itıkad
dost olup sevgi be&liyünlere tağlip tankıle itlâk olunup hattâ anlara ismi hâs oldu.» Ve Islâm âlimlerinin en büyüklerinden Seyyidi Şerifi Ctlrcanl; arabca (Tâ'rifat> kitabında: '
9
iHazretl Aliye taraftar olan kim selordir ki Resulü Ekremden sonra (İmamet) in ona geçtiğine marnet) in ona ve evlâdına lup onlardan ajn-ılnıadığına
eylerler.- Suretinde tarif ediyorlar. lYlne Islâm ilim âleminin pek nıute ber kitablanndan «Şerhi Mevafık--:da;
tŞia’; Aliye bağlanmış olanlardır. Resulü Ekremden sonra celi veya hafi nas ile (İmam) odur: derler ve imametin ondan ve evlâdından Çıkmadığına ve zıılm ile başkalarına geçmiş görünse de yine ona ve evlâdına İnhisarına takiyye yoliyle L tikad eylerler.»
Diyor.
Islâm cumhuriyetinin ilk iki bü -yük reisleri (Ebu Bekir) ve (Ömer) zamanlarında hiç bir kimseye (Şii) ve hiç bir topluluğa (Şia’) adı ta-kılnıamıştır. Alinin mttkteseb ve şahsı haklan ihmal olunarak Osman hilâfet makamına ^geçirilince ailesi
* fcrdlerinin ve mensublannm tesirlerine kanıldı, idareyi onların ellerine bıraktı. Halim ve zayıf iradeli Os-manın icraatı halkı memnun edemedi. Bu memnuniyetsizlik tslânılar aras-mda dilşünüş ve bağlanış ba -kımiarmdan ayrılıkları genişletti.
Ashahdan bir kısmı ile onlara u-yanlar. ki mutad tabiri ile bunlara Selrfive mesleğine sâdık kalanlar dahi denilebilir; şahsiyetlere müte-; veccih ve saygı duygularının
iman usulleri arasına karıştırılmasından ve sebebi ne olursa olsun (Nass) 1ar dizerinde tefsir ve tevil leri derinleştirmekten uzak kalmağı lüzumlu buldular. vakalar ve 7at1sn inceliverek fikir ve dil tar -tışmalan yapmaktan çekindiler.
Ashabdan ve halktan bir takımı da; sihrlyet ve mensubiyet, idame! nüfuz ve menfaat veya tesisi sal -tanat ve hâkimiyet kaygusıı, va-hud (Osman) m haksız ve fecî ölü münün uyandırdığı infial ile bu ölü mün müessir veya müsamahakârı sandıklan zatlardan nefret ve te-baud eyliyerek Osman taraftarlarına temayül eylediler. Bunlara «Şıa’i Osman» 'denildi.
(Devamı var)

I
(




Jandarma ekipleri ve
za
şehrin asayişi (Baştara/» 1 incide) tutmaktadır, Son günlerde bıta vakalarının azalması hasebile
içişleri Bakanlığının bu tahsisatı kaldıracağı ve dolayısüe jandarma kadrosunun Emniyet teşkilâtından alınması için ay başına kadar bir karar alınacağı söylenmektedir.
Salahiyetli kaynaklardan öğren dlğlmlze göre İstanbul Emniyet Müdürlüğü zabıta teşkilâtında da yeni değişiklikler yapılamktadır, Lise mezunu ve ona muadil tahsil li gençlerden arzu edenler polis kolejlerine sevk edilerek modern bir tedrisatla yetiştirilmektedirler. Bilhassa İstanbul polis teşkilâtının münevver ve tahsilli elemanlardan teşkil esas İttihaz edilmiştir,
Diğer taraftan hırsız ve katillerin kolaylıkla yakalanması, suç fa illerinin tefrikL için ayrıca moderri bir parmak İzi şubesi kurulacaktır.
Havalardaki acaiplik
(Baştaralt 1 9ncide) nıh) gibi »uLâhın daha erken saat lerinde halk fevc fevc köylere, mesire yerlerine dağılmışlar, kah be felekten bir gün çalmışlar, ak şamlara kadar çoluk çocuklarile gezip tozmaklardır.
Gerçekten havaların anormal bir şekilde açık gitmesi, bir ba -kımdan kömiirsüzlükten kıvranan halkı memnun etmekte ise de bir taraftan da bademlerin ve bir kı sim eriklerin çiçek açmış bulun -ması ve tâbiri mahsus ile ♦aldanmış olan* bu ağaçların ilk soğuk larda kavrulacaklar! ve önümüzdeki ya» mevsiminde nıeyvanm az olacağı endişesini doğurmak • tadır. |
Ancak şurası muhakkaktır kt
arada; ekseriyetin oyu ile il kuruluna ve haysiyet divânı
Ka
ön in-
daha ederim; talihsizli
hepimi-
burada izah etmesini
üzerine, A. Kemaî
1 i milletvekillerine
olmuş
ziya -genel
>
(Ba^tarafı l incidel
Eminönü ilçesi yalnız babına çalıştı, muvaffak oldu. Bu -nun için de. il idare kurulundan soruyoruz: Hangi ocak ve bucak lara gidip derd dinlediler? Hiç! Reylerimizi bugün düşünerek ve receğiz. çünkü büyük bir ideal uğrunda, bu davaya atıldık» de -di.
Kadıköy delegesi Sami Makta-laıı şöyle konuştu:
— Yalnız şunu söylemek iste rinı: İdare kurulu bütün yıl için de bir tek faaliyette bulunmuş -tur: ıBu da partiye aid paraların toplanma şekli üzerindeki tamimdir. 11 idare kurulu bu tamimi liyet raporuna almıştır. Yani zükte bulunmıyan bir kaydı, zükte göstermiştir.»
Prof. Sani Yaver (Kadıköy
çe başkanı) söz aldı, şunları söyledi :
YILLIK RAPOR BİR ACZİN İTİRAFIDIR..
e— Adalet terazisindeki iki ke feıun hakkını vermek lâzımdır; amma yıllık parti raporu, dün de söylendiği gıty, bir aczin ifadesi olarak ksr^mıza çıktı.
Birbirimizden şübhe etmeden tek görü?: ve tek kalble çalışmak emelimiz olmalıdır.
İşte Kenan Öner - Fuad Köprülü meselesi de bunun aksini is bat eden bir hastalığın eseridir.» KENAN ÖNER MESELESİ
Beyoğlu delegesi Salahaddin ra yavuz-da: %
(■— Raporu tenkid etmeden ce. arkadaşlarıma biraz saflı olmalarını tavsiye Rapor, ne yazık ki bir ğın kurbanıdır.
Aramızdan ayrılması,
znn teessürünü mucib olan Kenan Öner, raporun bu söylediğim ta -lihsizliğe uğramasına sebeb tur. *
Rapor, bir il raporundan de büyük bir kongre, yani
merkez raporunu andırıyordu.
Delege, yeniden Öner meselesine temas etmek istediyse de bir uye rapora devam diye bağırdı» salondakiier bunu yuhalarla kar-şılıyarak ( sözlerine vam* diye bağırdılar, le konuştu:
— (K. Öner) adı îskenderuııa kadar bir ber ismi
Üyeler madiyen kısmı da lardı. Bir üye Peygamber* sözünü geri al dedi. Delege geri aldığını söyledi. Kongre başkanı da müdahale ederek delegeyi susturmak istiyordu.
Delege tereddüd içindeydi, ye -niden »açıkla- -devam et- diye bağı tanla i oldu.
Kongre başkanı Hüsnü Başarır, delegelerin arasına girerek, itidal tavsiye ediyordu.
Salahaddin Karayavuz bunlara, şöyle mukabele etti:
(— Beni burada susturursanız başka yerde konuşur, haykırırım;
Bu esnada delegeler «hakikat istiyoruz, konuşsun söylesin» dİ -ye bağırıyorlardı. Bazıları da ko-nuşturulmazsa çıkıp gideceklerini söylediler.
Muhalif üye ve delegeler ise ayağa kalkıp Salâhaddin Karaya vuzun üzerine yürümek istediler.
Salonda tam mârıasile bir gaşalık hüküm sürüyor, yer münakaşalar oluyordu.
Kongre reisliği mevkiine lend Danişmend geçti ve «Salâ -haddin Karayavuz devam edecektir* dedi.
ABDÜRRAHMAN MÜNfB KONUŞUYOR
Haysiyet divanından AbdürraJı-man Münib söz aldı, ezcümle şun lan söyledi:
«— Rapor için esaslı tenkidler yapılmış olmasından mahzuz ol -dum. Tenkidler arasında bazı iyi hazırlanmamış olanlarına da te -sadüf ettiğimi söylemeliyim.
Meselâ, bir arkadaş «Hürriyet Miaakından bahis yoktur, dedi.
Raporda Hürriyet mısakından bahsettik ve onun üzerinde mü -talea beyan etmk hakkı da genel kurula aiddir, dedik.
Sonra, ocak ve bucaklara idare kurulundan kimse gelmedi, deni -liyor. Düşünün; 7 kişilik bir ida re kurulu — ki teiri ayrılmıştır — tstanbulun bütün ocaklarına na -sil gidebilirdi. Amma biz elimizden geldiği kadar, bucak ve ilçe
• *
devam, de-Delege şöy
Vardardan peygam-gibi dolaşıyor.»»
ikiye ayrılmışlar, müte-bir kısmı (• devam*, bir rapor- diye bağırıyor-( Peygamber»
Bu idare na-kongrenıa teşekkürü sunuldu.
Kongre başkanı, dun teşekkül e-den Mali Komisyonun çalışmalarına bir saat kadar daha devam ede ceğini söyledi- Bir saatlik vakti boş geçirmemek için delegelere söz ve rildi.
Kâzım Yurdakul saz istedi ve şöy le konuştu:
AHMED KEMAL SILİVRİDEN HESAP SORULUYOR
o— D, P. milletvekillerini biz seç tik, biz muaheze edebiliriz. Bunun için Mecliste mebus maaşlarınırr zammı için beyaz rey veren A Ke mal Silivriliden; bu hareketinin se bebini bize, İstiyoruz,
Bunun
S 1 1 i -v r 1
ve D, P, ileri gelenlerine ayrılan locadan inerek, mikrofona geldi; şöyle konuştu:
— Bu meseie, içimde bir aydanbe rl mühim bir dert halini aldı. Gaze telerin yazdığı gibi, ağzındaki bak layı çıkaramadığım için müttees-slrim.
Gittiğim her yerde, bu beyaz oy meselesine temas ediliyor, Bir defa, ben paraya tamah eden bir adam değilim? MecLıste paraya ihtiyacı olmayan 20 kişi varsa, bunlardan biri de benim.
Hâdiyesl size izah edeyim: laşırken Feridun Fikri Düşünsel ko luma girdi Dedi ki: Sen partide nüfuz sahibi bir adamsın. Bize yardımını esirgeme. Demokratlar aleyhte oy vermesinler de, parayı alalım » Aylıkların yetişmemesine de, bazı mlHetvektllerlnin 948 yılı-
Bir gün Meclis koridorunda do-nın bütün harcıralarmı aldıklarım size misal olarak gösterebilirim.
Ondan ayrılınca parti grupuna gittim grup, F. Köprülünün baş kanlığında toplan inişti. Dedim ki:
«— Beni Feridun Fikri çevirdi, bir teklif yaptı. Isbat ederim ki. D, P, milletvekilleri bu parayı almağa hazırdırlar,» Köprülü:
o— Arakadaşlar tassib ederee, ben de ederim. Yalnız, biz kırmızı oy verelim ve aleyhte katiyen konuş-mıyalım; »asıl olsa ekseriyet C, H, P, de... Biz de paraları almış oluruz,»
A. Kemal Silivrilinin bu
rl üzerine; bazı delegeler alaylı bir sesle:
«Aferin milletvekillerine» ı" bağırmışlardır. A. Kemal Silivrtli devamla;
«— Yalan söylüyorsam AUah canımı alsın, ben bunu Celâl Ba-yara da anlattım. Emin Sazak da bana şöyle dedi:
«— Camın, boş ver, kırmızı oy kullanırız, paralan da alırız. Ben beyaz oy vermenin yükü altında ıztırab çekemem onlar, böyle ha reket edince, ben de mecburen beyaz oy verdim. Siz olsaydınız, ne renk oy verirdiniz?
Delegeler:
— Kırmızı, kımızı! diye hay -kırdılar.
Bunun üzerine A_ Kemal Siliv-rlli söylerine devam etmek istedi. Meseleyi yeniden bütün vuzuhu 1-le açıklamaya çalıştı.
Bilâhare Kâzım Yurdakul, yo -niden konuşarak: (
«
di. Partimiz, ekmek, tuz ve Boğan yiyerek çalışmak istlyenler partisidir!» diye haykırdı.
Kâzun Yurdakul'un açıklamasından sonra, bir takrir daha veril -di. A. Kemal Silivrilinin alacağı aidatı nereye vereceğini açıklama sı isteniyordu Yemden mikrofona gelen A. Kemal Silivrlli:
«— Daha almadım ki vereyim, aldığım zaman da canımın istedi ği yere vereceğim, bunu da ilân ederim.»
Muammer Çakmaz (Fatih delegeni) de ş(5y!“ konuştu:
'— Bizim için politika yapmak
sözle-
i
kar-yer
Bii-

kömür tevzi milessosesl ve İstanbul tramvay ve elektrik idareBj talihi yâver kurullardır, ve bu yıl havalar bu kadar açık ve ılık git memiş olsaydı, ham kömür istihlâki , hem de Havzadan kömür nakil meselesinde bir çok müşkül lerle karşılaşılacağı yüzde doksan dokuz muhakkak gibi idi.
diye
Bu iz alı beıi tatmin etme

TEBRİK delegesi)
i, tamamen dahili bir mc-
it-
da da tarihi
ve karakter bezirgânlıkla-millete neye mal olduğunu, bize bahşettiği tarihimize anlıyâbilrrsinlz.
ka ra rına terked i İm esi ,yım.»
KEMAL SlLlVRtLİYt
Nazlı Tlabcr (Beyoğlu de şunları söyledi:
(— Burada parti prestiji vardır. Bir kelime ile A. Kemal Silivrlli oar-w ti prestijini herşeyiv üstünde tutmuştur. Teşekkür ve tebrik ederim.3
Esad Cağa da:
«— Bu mesele esasen Haysiyet divanına intikal etmiştir. Bunun için kifayeti müzakere, teklif inin reye ko nulması lâzımdır.»
Oya konuldu; müzakere kâfi görüldü .. Bilâhare milletvekilleri aidatlarının fazlasının iade edilmesi yolunda milletvekillerine bir telgraf çekilmesi teklif edildi. O da oy bir-liğile kabul olundu. Bu şekilde; aidatlar D. P. kasasına verilecektir. SALAMON ADATONUN TAVZİHİ
Daha vakit olduğu için Salamon Adato da söz alarak şunları söyledi:
«— Milletvekilleri arasında hakikaten ihtiyaç içinde bulunanlar vardır. E. Köprülü de belki bu yolda bir temayül göstermiştir.
Ödenekler, çek şeklinde verilir. Arkadaşların çoğu, esasen Ankarada bunları Partiye vermişlerdir. Bazıları da bu ödeneklerden hiç istifade etmemek kararını almışlardır.
Kanaatimce, bu Ödenekleri Hazine ye bırakmamalıdır. Çünkü C. H. P. • bunların hepsini tutar, Halkevlerine veriverir.»
KİMLERİZ, NİÇİN SAVAŞIYORUZ!
Fatih delegesi Rauf Karadeniz de şöyle konuştu;
Kimleriz, niçin savaşıyoruz? İki insan tipi vardır.
Bîr’ (bana ne) ci zihniyeti taşıyanlardır. Diğeri de herşey üzerinde, yeni bir şey öğrenmek iötiyen, çalışan, didinen zümredir.
Bugün siyasî bir partinin âzaları-yız. Muhakkak kİ, bunu meslek edin iniş değiliz.
Bu memleketi sevmek ve hizmet etmek lâzımdır. Büyük bir dâvaya atıldık.
Ahlâk nnjn bu asırların bakarak
BU MİLLET flfBS'ULLERDEN HER
ZAMAN HR3AB SORACAKTIR...
Bilsinler kİ, bu millet mesüllerden her zaman hesab soracaktır.»
Delege İbrahim Samav da, söz is-tlyerek matbuata teşekkür etti ve.
«_ a. Kemal Silivrilinin takib ettiği siyasette hatâ vardır.» dedi. Bu hatâyı uzun uzun izah etti. ARKA SIRALARDA MÜNAKAŞA-
' ’LAR
Bu esnada arka sıralarda bazı üye ve delegeler arasında yüksek sesle cereyan eden münakaşalar duyuluyor, bazı üye ve delegelere hüviyetleri soruLuyordu.
SaJâhaddin Karayavuz, yeniden söz alarak: «A. Kemal Silivrill ağabeyimizi, bu çaptaki samimi hislerinden dolayı tebrik edeceğiz. Fakat D. P. namına hoş görnüycceğiz.» dedi. REEIK KORALTAN KONUŞUYOR Bundan sonra söz alan Refik Kor. aitan şunları söyledi:
c___Muhterem arkadaşlar, iki gün
denberi devam eden kongrede; hepi-1 nizin • demokrasi aşkınıza yakından vakıf oldum, gurur ve heyecan duydum.
Milletimiz, geniş bir siyasî olgunluğun içindedir.
Aıkadaşlar; diyorlar ki Türk milleti demokrasi dâvasında, tttenildiği kadar hazır dvğildir. Bunu da diyenler, muhasımlarımız; yâni bugünkü durumdan maddeten müstefid olan-1 lardır.
istediler kİ. bu asli teşebbüsü de. ‘ Siyasî hürriyet aşkını da, durduralım, yok edelim. 1 j
D .P. safında yer Alan kardeşlerimiz, Türk milletine yakışan bir asaletle bunu önledi .göğüsledi. '
Bizim istediğimiz şey çok stuledlr: j Kayıdsız, şartsız hürriyetin tatbiki!.
D P. de bu gaye için yılmadan, çe. binmeden bu asil hareketine devam edecektir! (alkışlar)»
Koraltan bundan sonra. D. P nin geçmiş faaliyetlerini izah ederek, söz Irrine şöyle devam etti:
(— Dâvamız ümld verici gelişmek yolundadır.
şekilde

W


Bu dâvayı dcstekliyen asil Türk milletine müteşekkiriz. D. P. milletvekilleri de, ayni yolda sizin hisleri nize tercüman olarak mücadelelerine devam ediyorlar.
Biz ayni şiddetle çalışarak, hükûl meti karşımızdan çekilmeye mecbur ettik.
Biz, aylar geçti, 12 Temmuz Beyan namesindeki ana fikirleri tatbik etmeye, ettirmeye çalıştık.
12 Temmuzdan evvelki durum şöy-leydl: Yer yer, Anadoluda D, P. sa-ı fında yer alanlar tazyik altında inliyorlardı; Bizim acılarına tercüman olmamızı istiyorlardı. Bu tazyikleri yapmak tan çekinmiyen ve Demok-» vatları her türlü isnadlarla lekelemek istiyorlardı. Komünistlikle dahi ham edTyorlardı.
Geçen ayın sonlarına doğru Ulusda Nihad Erim tarafından bu beyanname üzerindeki
sır ifşa edilmiş bulunuyordu.
Zaferden zafere koşan Atman orduları Stalingradda çıkamaza girdikleri zaman Hitler, kendisin^ yapılan tavsiyelere uyarak geri dönseydi. şimdiki vaziyete dünya, duçar olmazdı.
İşte biz de, size uyarâk, itimadınızı kazanmaya çalışarak bu za fere ulaşmak için çalışıyoruz. Bu zaferin bayramını tes’id etmek günlerine yaklaşıyoruz.
Kin ve husumet dalgalarına yer vermiyerek asil dâvamıza devam edeceğiz. Bazı, nahoş hâdiseler ol sa dahi, yolumuzda yürüyeceğiz.
inandık, inanacağız, söz mille -tindir dâvasını tahakkuk ettireceğiz.
Millet derdi, konuşturuldukça devasını bulacaktır. Birbirimize' kırılmayın!..
Demokrasi, bir milletin ruhunda, vicdanında uyuya kalmış kuv vetlerin meydana çıkarılmasıdır.
Arkadaşlar; milletin mesud ya rınmı hazırlamak için, idealimize doğru azimle yürümek kararını*’ alacaksınız. ı
Türk milletinin hürriyet ve kur tuluş dâvasında yolunuz sun, zafer sîzindir!»
Kongrenin, öğleden merkezinde devamına oy
le karar verildi. Celse tatil edil -di.
Fakat, merkez binasının dar olması hasebile; samiinin içeri a-lmamıyacağı söylendi. ı
Bu arada, kongrenin başka ver de yapılmasının kanuna mugayir olduğu ileri sürüldü, itiraz yerin de bulunarak, ekseriyetin verdiği karar geri alındı ve kongre bu sa bah saat 9,30 a talik edildi.

açık ol -
sonra i! birliği i-

Amerikan filosu
(Baştana/» 1 incide) merikan lolosundan MMway uçak ge-misiic iki kruvazör de Malta açıklarına gelmiş bulunmaktadır. Deniz piyadeleri ve harb malzemesinin yarın Akdeniz Amerikan filosuna geçirilmesi beklenmektedir.
Londra: 18 (A A.) — Dün Malta ya 20 Amerikan gemisi gelmiştir.
Vaşington: 18 (AA.» — (Usis)
Amerikan Dışişleri Bakanı Mars-hall yabancı haber ajansı tarafından verilen bir haberi reddederek, Avrupanm kalkmınaslie ilgili olup halen kongrede İncelenmekte bulu nan tekillerin akseri üsler edinmek yolunda tasarılar ihtiva etmediğini] bir kere daha teyid ederek şöyle de iniştir:
Avrupanm kalkınması İçin Ame rikanın yapacağı yardım programı, Avrupaljlara iktisadi yardım karşı Lığı olarak Amerika için askeri üa ler sağlamayı derpiş ve tasavvur et memektedir, Amerikan yardımının tek gayesi kalkınma programına İş tirâk eden AvrupalI milletlere iktl sadi kudret ve kuvvetlerini kazan maları yolunda yardımda bulunmuştur.
Beyinde yapılan “mucizevi,, ameliyat
IBattaratı l tncıdn> tetkik edilmektedir, Bahis mevzuu ameliyatta beynin bir kısmının ke silmesi lcabetmekteydl. Ameliyat muvaffakiyetle neticelenmiştir. A-naeliyat edilen hasta M, Harold Blırkc, bundan beş yıl önce hastalı ğa tutulmuştu, Hastalığın İlk belir tileri sağ kolunu kullanamaması şeklinde başlamıştır, Bunu müteakip söl bacak tutulmuş ve nihayet konuşması imkansızlaşmıştı,
Yunanlı çeteciler »Hası ar u1 den zarar gören ve hâlen içtima! Muavenet Bakanlığı tarafından iaşeleri temin edilen Yunan vatandaşlarının sayısı ocak ayında 455.U00 1 bulmuştur.
Bunların iaşesi 19 milyar drahmi-ve ihtiyaç gösterecektir.


gazetesinin böyle âdi bh bulunmağa hakkı yoktur en hassas noktasından in-
oNu.
rbravo* sesleri d a ki-
Kongre’de (Bitarafı 1 i)tciw is içgat etmişlerdi. Bunlar kongreye gelen delegelerin Uuııaııule • Gelâ' Bayarcılar arasından seçilmiş olduklarını da iddia ediyorlardı,
Ayrıea, delegelerdon birinin K, Öner Tneselesine temas etrack iste* mesı de; yer yer bir takım münaka. şala ra'yol açmıştır.
Kongrenin durgun bir safhasında da; Kadıköy delegesi Said Şamil, matbuatın hizmetlerine teşekkürle başhyan sözlerine başka btr vccht vererek; bilhassa ^Vatan» gazetesinin neşriyatına temas «ederek şunları söylemiştir:
(— Vatan gazetesinin neşriyat* bizi çok müteessir etti. Kısaua; bu gazete hatâ etmiştir.
Vatan gazetesi, Kenan önerin İs. tifası +
selemizi ele alarak, bizi komün Ut* lere âlet olmuş gibi göstermek iste miştir. Biz komünistlere asla âlet olmadık, ölmıyacağız da...
Hem, Kenan öner gibi bir adama bbvl“ bir suç isnad edilemez. Bunu blilüıu Demokratlar namına şiddetli ıc Idr-dcrim. Kenan Öner gibi; TUrlı maarifini komünist yatağı olmakta» kv^aTan btr adama, böyle bir IftiraL, yı, nasr> revâ görüyorlar, anlamıyo „ rum. ,
Vatan isnadda 1 Kalbimiz cin m Iştır.
Aramızda, komünistlere âlet olmuı bırz adam tasavvur etmek istemiyo nız.
Kenan Öner; bilâkis bu büyül çapta millet ve memleket dâvasında; - adatet huzurunda - bir eski Bakanı mağlûb ederek, komünistleri yrkmıştır. (^Ukışlar)
Onun için bunu yazanlar hatâ etmişlerdir. Vicdanlarımız önünde 9uq luduriar. Vatan gazetesinin neşriyata ru protesto ederiz. (Alkışlar, bravo sesleri).
Biz Kenan öneri sadece (şahsiyat) yüzünden kaybettik. Ummanla-rt andıran bu büyük adamm bir ka şık suda boğulması hakikaten ağlanacak sevdir.*
Said SamlI, sözlerini kırgın ve daı gm bir sesle şhvle bitirdi:
Plz b’i gazeteye kırıldık ve krre^n
Bu sözler üzerine; * bütün delegeler ve dinleyiciler, ‘ tıâtibi şiddetle a^’ış-İBdılar hnttA ranma kadar giderek ♦tebrik rdefder
Dr-leeelerin
İmbrrra devam etti.
o anda, kısaca bütün kongre; üye din fikrine tamamile iştirâk ederek dtVaten* nrsrivattnı nefretle karşı* ladığını ^açıklamış oldu.
Bulgaristan /Imanyadan krr ııvorıruşl
(Baytarafi ı incvif>> ve Kumanya arasım ta, sekiz mao delik bir.dostluk , işbirliği ve kar şılıklı yaTdım anlaşmasına dair o lan haber, iki hükümet tarafın -dan aynı zamanda açıklanmıştır.
Bu anlaşmaya göre, itende \ ı-pılacak işbirliği Uzrtnde anlaşın ı-ya varılmıştır.
İki memleketin emniyeti, istik-lâliyeti karşılıklı olarak koruna cak, Almanya veya heıhangi d: -ğer bir memleketten gelecek ta>r nız birlikte karşılanacak toprak bütUnhiğü sağlanacaktır.
Beyannamenin, Birleşmiş Mil-letler kurulunun ruhuna uygun (>» duğu söyleumekte ve bütün eko c mik meseleler üzerinde yakın I r anlaşmanın yapılacağı gibi, güm -rük birliğinin kurulması için lı: -zırlıklara geçileceği eklenmekti.-dir.
Bulgaristan ve Kumanya, maddî manevî ve kültürel işbirliğini en yüksek mertebesine vardıracak lardır.
BALKANLARDAKİ KIZIL BLOK
Londra. 18 (A.A.) — Tamnmif
yorumcu Ower, cAvrupanm durumui başlıklı bir makalesinde ezcümle şur ları yazmaktadır:
Doğu Avrupa da Sovyet blokunun bünyesi süratle gelişmekte ve sağlam Uçmaktadır. Bütün peyk devletleri birbirlerine ve ayrıca belli başlı or. tak olan Sovyetler Birliğine bağlamak için bir stra askeri ittifaklar yapmak düşünülmektedir.
Bunların ilki Bulgar - Yugoslav andlaşması .olmuştur. BulgaristanlI SovyetJer BhHği. Çekoslovakya, Ma-oaristan ve Kumanya ile Macaristan arasında askeri ittifaklar kurulması için müzakereler başlamış veya başlamak üzere bulunmuştur. Daha şlm didon Çekoslovakya İle Sovyetler Birliği araaında yeni bir andlaşma imzalanacağından bahsedilmektedir.
B»ı yeni andlaşmtdar yepyeni bir model üzerinden hasırlanmaktadır. Bunlar sadece bir Alman tecavüzünün tekrar baş göstermesi ihtimalini derpiş etmekle kalmamakta fakat avni zamanda başka bir devlet tarafından yakılacak her türlü tecavüzü göz önünde tutmaktadır. Bu yeni andlaşnıular »Sovyetlerin yeni (İW ccbhe» doktrininin esasına dayanma! tadır.
1
Suudî Arabistanın petrol kaynakları
(Bitarafı 4 üncüde) kamjrefi ve otomobil almaktadır.
W42 de Arablatanda 300 motörlU *M)ta olduğu halde, bugün 8500 E faaledir. Hali hazırda kralın bebeği Elharo denilen bir vaha-i nüm un c çiftliğidir. Burada mu Vum bir kuyu vardır. Efokle cer filen dolaplar bile günde boş yüz Bönüm araziyi sular. Amerikalılar pu çiftliği de modernlze etmektedir fer. Üç bin dönüm araziyi sulaya -tak bir tesis vüouda getirmişlerdir.
Amerikalılar yaptıkları inoelome -terde su bulunduğu takdirde bu top faklarda yakıcı rüzgarlara ve kız -im kumlara rağmen domates, soğan, patlıcan: alfa otu ve kavun, karpuzun mükemmel yetişeceğini ftmtamışlardır.
Bir dönümde 60 kile buğday yetiştirmişlerdir. Halbuki Texasta dönüm başına 13 kile buğday alın • İniştir. Alfa otu Amerikada senede beş defa kesildiği halde burada yit mi günde bir kesilmektedir. Bu söz ler insana bir sihir gibi tesir etmekle ve krala da aynı tesiri yap -maktadır. Son zamanlarda bu projenin başında bulunan mühendisin sırtını îbnissuud sıvamış ve: (Slz mucizeler meydana getiriyorsunuz. On beş sone daha burada kalmalısınız demiştir.
Kendisine 1700 dolar bahşiş vermiştir. Bekâr olan mühendise de Amorikava giderek bir kadın bulup evlenmesi için yol masraflarını taahhüt! etmiştir.
lbnlssuuda giden ziyaretçilerin hiç birisi boş dönmemektedir. Kumpanya dn ahbablanna Arab atları, kılıç 1ar, hançer ve halılar vermektedir.
lbnlssuudun diğer bir fikri de bu nümune çiftliklerini Arablstânda çoğaltmaktır. Ve aynı zamanda Ri-ad ile Basra körfezi arasında 32.5 milyon dolar sarfile bir demiryolu yapmaktır.
Aramco günden güne büyümektedir. 7000 nüfuslu meskûn Arab ka. sabaları çok geçmeden 35 bin nüfu9 lu birer şehir olacaklardır. Aramco İle ortak olan diğer kumpanya da Basra körfezinden Suudî Arabistan
Kaverayi tîrdünden Akdenize ka lar uzanan 1050 millik bir petrol bor a şebekesi yapmaktadır. Bu şebe ko günde 300 bin fıçı petrol şevke desek ve tesisat 1949 da ikmal edile .'ektir.
Aramconun diğer müşterek kum -Eanyalarla birlikte yapmakta olduğu u şebekeler için vasati masrafı 1.800.000.000 dolardır kİ Amerika -Hin şimdiye kadar harice verdiği en büyük sermaye budur. Bu sermaye Biyaset oyunlarına âlet edilmiye-cektir. Kumpanya müdürü şöyle söy İçmektedir: -Biz Arablarla iş birliği yapıyr ruz. Gaz ve amele on. larda sermaye bizdedir.»
RAüYO
( Program «
PAZARTESİ — 19/1/19#
7,?8 Açiİlş ve program,
7,80 M, s, ayarı,
7.30 Müzik: Hafif Müzik: (Pl,)
7,45 Haberler,
8,00 Müzik: Marşlar (Pl,)
8,15 Müzik: Türküler (Pl,)
8.30 Müzik: Çeçltli Hafif Müzik (Pl.)
9,00 Kapanış,
13,28 Açılış ve program
18,80 M s. ayan,
12.30 Müzik. Şarkılar
13,00 Haberler,
18.15 Müzik. Hafif Müzik
13,40 Müzik.; Manhattan Müzikleri (Pl.)
14,00 Kapanış,
17,58 Açılış ve program,
18,00 M, s, ayan,
18.00 Müzik: Dans Müziği (Pl,)
18.45 Müzik: Saz Eserleri vu
Oyun Havalan,
19,00 M. s, ayan,
19.00 Haberler,
19.15 Geçmişte Bugün.
19.20 Müzik: Karışık Şarkılar,
19.45 Konuşma,
20,00 Müzik: Hafif Melodiler (Pl,)
20.15 Radyo Gazetesi.
20.30 Serbest Saat.
20,35 Müzik: Tarihi Türk Müziği,
21.20 Müzik: Radyo Salon
Orkestrası,
22,00 Konuşma: B. M. M, Saati,
22.15 Müzik: Dans Müziği,
22.45 M, s, ayarı,
22.45 Haberler.
23.00 Program ve Kapanış.
Azı
İSTANBUL BELEDİYESİ ŞEHİR TİYATROLARI
Saat 20 do Dram
Kısmı:
KÖŞEBAŞI
Yazan: Ahnıed
Kudsl Tecer:
Telefon. 42157.
Komedi Kısmı:
İPEKÇİ MER-
HUM
Yazsj\: fbnirrefik Ahmed Nuri; Telefon: 40409.
Salı Talebe temsili saat 19 da; Pa zar günleri 15 de matine; Cumartesi ve Çarşamba günleri 14 de Çocıık Tiyatrosu.
Bayındırlık Bakanlığı İstanbul Malzeme Gurup Amirliğinden:
Yarım milimetre kalınlığında Avrupa malı 2 ton sobalık siyah saç !evha satın alınması (2800) lira muhammen bedelle açık eksiltmeye çı kanlmıştır,
isteklilerin şartnamesini dalred.- görerek (210) liralık geçici teminat makbuzu ve 948 yılı ticaret odası belgeleıile 21/1/948 Çarşamba gü nü saat 15 de Galata Karaköy Perçemli sokak Cemaat hanında grup amirliği S, A, komisyonuna gelmeleri (43)
t
imtiyaz sahibi: A. CEMALEDDİN SAKAÇOÛLU - Yazı işlerini fi-
ilen idare eden: Yazı işleri müdürü: FATİN FUAD — Dizildiği Yer: (Yeni Sabah» mürettiphanesi - Basıldığı yer: «Gün' Basımevi»
Devlet Denizyolları İlânları
2/OOAK/948 — 27/OCAK/948 ’(DAHIL) TARİHLERİ ZARFINDA AŞAĞIDA İSİMLERİ YAZILI MATLARIMIZA KALKACAK VA
P URLARIN İSIMLERÎLE KALKIŞ OÜN VE SAATLERİ VE YANAŞACAKLARI RIHTIMLAR.
— Salı 5.00 de (Aksu), Cuma 5.00 de (Bakır) ve Cumartesi 5.00 de (.Güneysu) Galata rıhtımından kalkar,
NOT: (lstanbııldan Cumartesi sabahları kalkan ve Trabzon’a kadar gidip dönen Trabzon postası badema on beş günde bir yapılacaktır.)
— Çarşamba 5 00 de (Tırhan) Sirkeci rıhtımından kalkar.
— Pazartesi 9 00 da (Kemal). Tophane rıhtımından kalkar.
— Salı, Perşembe, Cumartesi ve Tozar 9.00 da (Sus). Galata rıhtımından kalkar.
— Cuma ve Pazartesi 8.15 de (Sus Galata rıhtımından kalkar. Çarşamba. Cumartesi ve Pazartesi 20.00 de (Çanakkale) Tophane rıhtımından kalkar.
Salı ve Cumartesi 19.00 da (Saadet). Tophane rıhtımından kalkar.
— Pn-nı 19 00 da (Antalya). Sirkeci rıhtımından kalkar.
*— Çarşamba 19.00 da (Kemal). Tophane rıhtımından kalkar.
Çarşamba 17 00 do (Buran) ve Cuma 17.00 de ı Mersin) Sirkeci rıhtımından kalkar.
— Çarşamba 11.00 de (Etrüsk) ve Cumartesi 11,00 de «Ege> Galata rıhtımından kalkar. İSKENDERUN HATTI — Salı 17.00 de (Erzurum) Sirkeci rıhtımından kal kor.
— Cuma 12.00 de (İstanbul). Galata rıhtımından kalkar.
TELEFONLAR
Deniz Hatları İşletme Müdürlüğü: (44678) Santraldan (81) İstanbul Baş Acenteliği: (42362) (653)
KARADENİZ HATTI
İNEBOLU HATTI
İZMİT HATTI
MUDANYA HATTI
BANDIRMA HATTI
KARABIOA HATTI
ÇANAKKALE HATTI
İMROZ HATTI
AYVALIK HATTI
IİZMİR HATTI
BATI AKDENİZ
...


\7 •• { EZ' • •
Yuniu Kumaş oıparışı Alınacak
Sümerbank İplik ve Dokuma Fabrikaları Müessesesi Müdürlüğünden:
Defterdar fabrikamızda tek gran ve Vigogne kumaşlar için alınacaktır.
Alâkalılann şartnamesini
almak üzere müessesemiz satış müdürlüğüne müracaatları.
Müessese satışı yapıp yapmamakta serbesttir. (455)


en olarak imâl edilecek Ştrayh-takriben 160.000 metre sipariş
görmek ve mütemmim malûmat
-
Erimiş Sadeyağı Alınacak Balıkesir Necati Eğitim Enstitüsü Müdürlüğünden
Çoğu
Cinsi
Geçici
Fiyatı teminatı İhale şekil Tutan
3,800 4.500 Sade yağ erimiş 600 2025,00 Kapalı zarf 27,000
1 — Balıkesir Necati Eğitim Enstitüsünün 1948 akçalı yılı sonuna kadar İhtiyacı olan yukarıda cins ve mikdan yazılı erimiş sade yağı ka palı zarf suretile satın alınacaktır,
2 — lnulesi 4/11/1948 Çarşamba günü saat 15 de Necati Eğitim Enstitüsünde yapılacaktır,
3 — Eksiltme teklif mektuplarının 4/11/1948 Çarşamba günü saat 14 de kadar Enstitü Müdür başyardımoılığına verilmiş olması lâzımdır,
4 — Şartnameler hergün iş zam Enstsltüde görülebilir,
5 — Postada gecikmeler kabul edilmez,
6 — İsteklilerin muayyen gün ve saatte teminat makbuzları ve diğer belgeleri ile birlikte Enstitüde bulunmaları ilân olunur, (683)
Toprak Mahsulleri Ofisinden
En çok 600 ton kadar dokuma bezi Sümer Bank iplik dokuma müessesesine ait Haliç kenarındaki depolarından veya ayni müeasesenin malını taşıyan gemilorden ve vagonlardan Maltepe Sümer Bank tesislerine taşıma, tartma ve istifleme işi 19.1.948 pazartesi günü saat 10.30 da pazarlıkla isteklisine ihale edilecektir.
Şartlaşma Toprak Mahsulleri Ofisi bölge müdürlüğü bez tesellüm ve sevk heyetinde görülebilir. Muvakkat inanca 900 liradır.
• (682)

Aşk - Macera - Tarih - Cinayet
A
J
Yftzant Muharrem Z. korgıınal
— Her asker bir çukur kazıp bir şehid arkadaşım gömebilir. Fakat bu iş; İkinci derecede yapılacak bir iştir. Daha evvel yaralı ar dadaşlarımızı taşıyıp tedavi altına almamız lâzımdır. Onların hem ya lalarının; hem de açlık ve bilhassa susuzluklarının verdiği tahammül eliz ıztırab içinde inlemelerine, bu suretle Ölmelerine hangi vicdan razı Olur?
Hilâfet postunu ele geçirmekten başka bir şey düşünmiyen Abdüırah man; yavaş bir sesle:
— Evet; dedi; her vicdan buna razı olmaz. Lâkin binlerce ölü ve yaralı arasından bizimkileri ayırıp karargâha taşımak, bu harbi kazan maktan daha zor bir iştir. Sonra Haccâc, yaralılarımızı taşımamıza müsaade eder mi T
— Etmesi lâzımdır. Çünkü onlar da kendi yaralılarını taşımak istiye çeklerdir.
Abdürrahman, pek Ünıidsiz; cesa retsiz ve isteksizdi. Hak vermiş ve razı olmuş gibi görünerek:
— Böyle ufak içlerle beni meşgul etmeyin; dedi. Nasıl isterseniz öyle yapın.
Türk, beyi; başka bir şey söyleme di. Çadırına döndü. Başını avuçları aramna aldı. Düşünmeğe ve kendi kendine söylenmeğe başladı;
— Biz; Haccâca zalim diyoruz, halbuki kendisine yardım ettiğimiz Abdürrahman da zalimlikte ondftn geri kalmıyor. Allah, post kavgası uğrunda dinden, imandan çıkarcasına vicdansızlaşan bu zalimlerin elin den milletleri ne zaman kurtaracak tır? Hak için, hürriyet için çarpı-
Tefrika No.lOt
şanlar, bir zalimin vücudunu ortadan kaldıralım diye mecburim dİ -ğer bir zalime hizmet ödiyorlar.
Ben de böyle hareket eden zaval lılar arasında bulunuyorum. Ab( dülmelik ibnl Mervan devrilip onun yerine Abdürrahman ibnl Muham -med halife olursa halka zulüm edil mlyecek mi; Abdullahın hak ve hürriyetlerine riayet edilip Adil ida re kurulacak mı? Hayır! Alem yine aym âlem; devran yine aynı devran olacaktır. Ancak hak ve hür riyet için çalıdan, mücadele eden, herhangi bir zalimin buyruğu altına girmeden savaşan kitlelerin gallblye ti sayesindedir ki insanlık biraz refaha kavuşabilir. Bizim bugünkü mücadelemiz bize bir şey kazandırmaz.
Türk beyi doğru düşünüyordu*
g—
Yurdlarını istilâ; hürriyetlerini müdafaa uğrunda çalışan bu arslan milletin arslan evlâdları, başka bir zalimin istlbdad postu sahibi olması na yardım etmiş bulunuyorlardı. Hal tyuki onların istedikleri bu değildi. Türk yiğitleri; hak ve hürriyet istiyorlardı; her yerde, her lşde, her hususta adalet istiyorlardı.
Türk beyi biraz daha * düşündü; kendi askerlerini toplıyarak;
— Arkadaşlarım, evlâdlarım; diye bağırdı. Biz; bir maksad için harbediyoruz. Bu maksadın ne oldu ğunu hoplnlz biliyor ve dAvamizın kudsiyetino inanıyorsunuz. Fakat Ö-lon ve yaralanan arkadaşlarımızı kital meydanında bırakan, onların defin ve tedavi işlorile hiç meşgul olmayan Abdürrahman ibnl Muham med, bu hareketli©, bizim yardımımıza lâyık olmadığını isbat etmiş -tir. Bu gece haıb meydanına gidip yaralı arkadaşlarımızı emin bir ye-ro taşıyacağız. Şohld düşen arkadaş lanmızı da Allahın rahmetine hava le edeceğiz ve ihtilâl ordusundan ayrılıp gideceğiz. İstibdada karşı açtığımız mukaddes mücadeleye kim senin tâbli olmadan devam edece*
(Devamı k >
ö Lâmbalı





beleriyle meydana gelen eşsli kıymettir. İmâlindeki sağlamlık ve
bir
hassasiyet, hatlarındaki zevk ve incelik bu yeni RCA radyosunu hakikaten rakipsiz bir hale koymuştur.
İhtiva ettiği kısa, orta ve uzun dalga sahaları üzerinden tekmil radyo program* larını en açık ve dlnllyabillrsiniz.
pürüzsüz bir

şekilde
f*latı 830 80 Lirası bakiyesi:
Lira Peşin 8 Taksitle
Sabırsızlıkla beklenen
BATARYAM rca RADYOSU
Elektriğin girmediği yere dahi, RCA girer!., Nitekim Batarya He işleyen QB55 mode|| PCA radyosu, hassasiyeti dolayısile er» uzak İstasyonları dahi yuvanıza rahatça nakledecek meziyettedir.
/! no(/ /u iy^si: 90 Kah I Lı^Jıyfii: ı,5 Vdt.
.■
/ p' X


4ı IuAmbalı
QB 55 Modeli
Yalnız Peşin Satış: Flatı 210 Lira i Batarya hariç)
'/'/Tza

Radyo tekniğinin RCA daima birinci
meziyetleri
tekâmülünde gelmektedir* ve
RCA’nın teknik
ince zevki başka hiçbir radyoda bulunamaz RCA radyosu uzun seneler arızasız şekilde çalışabilecek surette mâmûl olup, gözünüz kapalı alabileceğiniz yegân© radyodur.