Pazartesi
19
HAZİRAN 1950
Yıl: 2 — No. 414
Başmuhorrlrh Mümtaz Faik Fenik
Denizciler Caddeel: S
Poet* Kutusu: İtS _ ANKARA
Telgraf: Zafer Gazetesi Ankara
Başmuharrir tel: ....... İMİ»
Yan işleri, İdare: .... 1U31B
Fiyatı her yerde 1* kuruştur.
İDEMOKRASİNİNDİR)
Hayatı ucuzlatmak için tetkikler
Petrol fiatları da
ucuzlatılacak
Ekmek fiatlarını indirmek
için tetkikler devam ediyor
İşletmeler Baka m Muhlis Ete
“Türk, basınına
yuha!,,
Mümtaz Faik FENİK
HERGÛN BİR HÂDİSE
Eiffel'i uçurmak isteyen genç şair
u hitabı kim yapıyor? Kim | bildikleri yolda devama karar ver-böylc kinle, gayzle ağzı kö- ’ " ......... ‘
pürerek, dişleri gıcırdayarak bağırıyor?.. Türk gazetecilerinin demokrasi dâvasına yaptıkları büyük hizmetleri çekemiyen Moskova radyosu mu? Basının başarılan inkılâp hamlelerindeki rolünü haz- j medemiyen mürteciler, yobazlar ı mı! Kimdir, bütün Türk basınına birden yuha çekenler?...
Aziz karilerimiz, nahak yere düşünmeyiniz; böyle bağıranların kiın olacağım bir türlü bulamazsınız; ve hele bunların Türk hudutları dahilinde yaşıyacaklannı asla tahmin edemezsiniz!... Bunlar maalesef, Millet Partisi kongresi namı altında, Bomonti salonunda toplanan birtakım vatandaşlar arasındaki bir biçareler topluluğudur. Evet, toplanmışlar, konuşmuşlar, seçimleri kaybetmelerinin tek sebebi olarak, Türk basınını bulmuşlar, ve büyük bir siyasî karar vererek Türk basınına yuha çekmişler ..Kahrolsun \ Türk basım!» âvazeleriyle ortalığı çınlatmışlardır. Bu, onlara göre, bir demokrasi sistemi, bir matbuat anlayışıdır!
Hayır, bu memlekette Türk gazetecileri, her inkılâp hareketinde, uhdelerine düşen vazifeleri daima şerefle yapmışlar, ve hak-kiyle başarmışlardır. Biz burada kendimizi övmek istemeyiz; fakat mesleğimizin şeref ve haysiyetini bu gibi mütecavizlere karşı korumak da bizim için bir namus borcudur. O Türk gazetecileri ki, büyük inkılâp hareketlerinde daima her türlü ihtimalleri göze almışlar, hazan karşılarında sallanan yağlı iplerin korkunç hayallerine bile omuz silkip geçmişler, çok kere hapislerde yatmışlar, ve sırf dâvanın muvaffak oluşunu görebilmek için hayatlarını, kazançlarını, ailelerim ve istikballerini tehlikeye koymaktan Çekinmemişlerdir. Bu şekilde çalışan Türk gazetecilerine topyekûn yuha çekmek ve onlara «kahrolsunlar» diye haykırmak cüretin ve küstahlığın daniskasıdır. Türk basınına karşı yapılan bu ağır hakareti, mütecasirlerine aynen ve nefretle iade ederiz.
Halbuki biz zannediyorduk ki, vaktiyle kin ve gayz üzerine bina edilen bu parti mensupları, son çimlerde, halkın serbest reyle verdiği karardan sonra, hiç olmazsa biraz mütenebbih olmuşlar, gittikleri yolun yanlış olduğunu görmüşlerdir. Çünkü bu millet, artık küf-•k rün ve toptan inkârın iflâs ettiği-/A-ni kendilerine ihtar etmiştir; bir partinin ancak prensiplere dayanarak, ve halkın arzusundan ve milli şuurundan kuvvet alarak muvaffak olabileceğini ve böylece güven ka-zanablkcejlnl en vurdum duymaz- [ OByI„oeyı sarayı
lara anlatmıştır. Fakat şimdi görü- da resmî ecnebi misafirlere tahsis yoruz ki, onlar, bu pek yakın ta- olunacak, beynelmilel kongreler rihten dahi ders almamışlar, yine I münasebetime kabuller burada ya
mişlerdir. Hareketlerinde serbesttirler. İstediklerini yapabilirler. Fakat bu arada öyle rastgelene ve hele bu milletin feragatli ve faziletli evlâdlarına uluorta küfür etmeğe, ★ (Devamı Sa. 6 Sü: 4 de)
Hükümet hayatı ucuzlatma yo-îunda alınacak tedbirleri tetkik ederken petrol ve benzin fiyatlar; üzerinde de durmuştur. Bu mevzu üzerinde başlamış bulunan tetkikle! halen devam etmekte ve henüz neticelendirilmemiş bulunmakla be ■ raber şimdilik petrol fiyatlarında tenzilât yapılabileceği kanaatına varıldığı söylenmektedir. Bu söylentilere göre, petrol fiyatlarında dökmede litre başına 6, tenekede ise gene litre başına 9 kuruş tenzilât yapılacaktır. Benzin fiyatlarında şimdilik tenzilât yapılamıyacağı söyleniyor.
Hububat ve ekmek fiyatları
Diğer taraftan, hayat pahalılığı azalma yoluna girdiği ve pahalılık her halde geçen seneden daha az olduğu halde, buğdayın müstahsilden mübayaa fiyatlarını, köylüyü himaye maksadiyle geçen seneki seviyesinde tutmağa karar veren hükümet, şehir ve kasabalardaki az gelirli halk tabakasının başlıca gıdasını teşkil eden ekmeğjn fiyatı üzerindeki tetkiklerine devam etmektedir. Umumiyetle bu sene mah sul geçen seneden bol olduğu için hububat satışlarından müstahsilin eline, geçen seneye nazaran, daha fazla olmak üzere iştira kabiliyeti daha yüksek para geçecek, böylece müstahsilin kalkındırılması dâvası tahakkuk yoluna girecektir.
Hükümet hububatın mübayaa fiyatlarım geçen seneki seviyede tut makla beraber ekmek fiyatlarım, undan alınan muamele vergisini indirmek suretiyle ucuzlatmak mevzuunu tetkik etmektedir. Bu 1 mevzu üzerindeki tetkikler son safhasına girmiş olup yakmda tatbik mevkiine konulacaktır. Söylendiği ne göre ekmek fiyatları kiloda ? kuruş kadar ucuzlayacaktır.
;D. P. Meclis grupu
yarın toplanıyor
Dışişleri Bakanımız Paris'teki temaslarını izah edecek
se-
Demokrat Parti Meclis Grupu yarın toplanacaktır.
Geçenlerde Parise giderek Avrupa İktisadî işbirliğine dahil dev letlerin dışişleri bakanları konseyinin toplantısında hükümetimizi tem sil eden Dışişleri Bakanımız Fuat 1 Köprülü, Demokrat Parti Meclis Grupunun bu toplantısında konseyin müzakere ve kararları hakkında izahat verecek, yaptığı siyasî temasları ve bu arada bilhassa Yunan Başbakanı ve Dışişleri Bakanı General Plastiras ile vukubulan temaslarını anlatacaktır. Bilindiği gibi bu temaslarda iki hükümetin dostluğu teyid edilmiş, İktisadî mevzularda işbirliği yapılmasına karar verilmiş ve müzakereler sonunda müşterek bir resmi tebliğ
Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü neşredilmiştir.
Saraylar bütçesinde de tasarruf yapılacak
Alınacak tedbirlerle bu bütçedeki masraf da yarıya IndiriiebiUcek
Haber aldığımıza göre hükümet alacağı tasarruf tedbirlerini millî saraylara da teşmil etmeye karar vermiştir.
Bu cümleden olarak Dolmabah-çe Sarayının müzeye tahviline ka rar verilmiş olduğu söyleniyor. Sarayda Atatürk’ün vefat etmiş olduğu oda bütün teferruatiyle ölüm ânındaki haline ifrağ edilecek ve öylece muhafaza olunacaktır.
Diğer taraftan Beylerbeyi sarayı
pılacaktır. Yıldız Köşkü milletlera rası kongrelere tahsis olunacaktır.
Hükümet daha da genişleteceği bu tedbirlerle Millî Saraylar giderlerinden de yan yarıya tasarruf etmiş olacaktır.
Dünkü uçok ırodelleri yarışı
Türk Hava Kurumu havacılık dairesi model kısmı tarafından Ankara Ortaokul ve Lise öğrencileri arasında dün bir uçak . model yarışı tertip edilmiş ve yarışmalar sair ) Devamı Sa. C Sü:- 2 de)
Harpokulu’nun dünkü güzel spor gösterisi Törende^Cumhurbaşkanı|ile Meclis âaşkanı ve Başbakanda bulundular
Harpokulu öğrencleri dün 19 Mayıs Stadyumunda bu yıl tehir edilen spor gösterilerini 15 bin seyirci ö-nünde başarı ile yapmışlardır.
Gösterileri takip etmek üzere
Harbokulu gençleri kılıçla jim nastik hareketleri yaparlarken ★ (Devamı Sa. 6 Sü: 1 de)
Çok çirkin bir hâdise
M. P. Kongresinde Türk basınına tecavüz edildi
Bütün Türk gazetelerine yuha edildi
gazeteciler salonu derhal terkettiler
Millet Partisi Genel Kongresine dün de Bomonti gazinosunda devam edilmiştir. Kongrenin hemen açılışını müteakip söz alan hatipler sistemli bir şekilde Türk basınına ulu orta tarizlerde bulunmaya başlamış lar ve zamanla bu tarizler bir tecavüz ve küfür mahiyetini almıştır.
Bu sırada Doktor Cemal İşlet a-dında bir Millet Partili bu tecavüz ler daha ileri götürerek bunları söylemiştir:
— Gazetelerin Demokrat Partiyi tutmalarının sebebi D. P. nin ken-dilevine favizkâr bir tavır takınması ve onları dize getirmek için de maddî menfaatler temin etmesidir. Onları riyakârlıkla itham ediyoruz.»
Bütün bu konuşmaları müteak-ip adının Haydar Seçkin olduğunu k (Devamı Sa. 6 Sü: 1 de)
Avrupa tediye
Birliği plânı
Paris, 18 a.a. (United Press) — Marshall Plânına dahil muhtelif memleketlerin bakanları Avıupada ticarî sahada herhangi bir engeli ortadan kaldırmayı derpiş’eden Avrupa tediye birliği plânı hususunda bugün tam bir anlaşmaya varmışlardır.
Bu uzlaşma, anlaşmasına varıldığı gece yarısından biraz sonra açıklanmıştır. Marshall Plânı dahilinde daha büyük bir yardım görmediği takdirde Belçikanın bu anlaşmaya dahil olmayı reddetmesi üzerine hasıl olan çıkmazdan kurtulabilmek için müzakereler iki gün devam etmiştir. Avrupa İktisadî işbirliği teşkilâtı icra komitesi sözcüsü toplantıyı müteakip verdiği beyanatta her meselede tam bir anlaşmaya varıldığını, Belçikanın tavizlerde bulunc^uğunu ve buna mukabil Belçikaya tavizler yapıldığını açıklamıştır.
Tediye birliğinin gayesi, Mar. shall plânına dahil bütün memle [ ketlere serbest ticarî mübadeleler ir »Devamı Sa. 6SÜ: 2 de)
Devlet Demiryolları İkinci İşletmesindeki İşçilerin temsilcileri ile D. P. Misakı Milli Ocağı İdare Kurulu üyeleri Cumhurbaşkanını ziyaret etmişlerdir. Resimde ziyaretçi heyet Cumhurbaşkanı ile beraber görülüyor.
Türkiyenin İktisadî gelişme projeleri
Hükümetin daveti ile gelen milletleraıası kalkınma Bankası Heyetinin Balkanı BasınB izahat verdi
İstanbul, 18 (a.a.) — Memleketimizin ekonomik gelişmesini tetkik etmek üzere hükümetimiz tarafından Türkiyeye davet edilen ve 14 kişiden mürekkep olan Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına mensup heyetin başkanı James Barker, beraberinde eşi ve tarım uzmanı Laurence E. Kirk olduğu halde bugün saat 17 de İsveç uçağı ile Amsterdamdan şehrimize gel-
Barker. hava alanında hükümeti. I miz adına başbakanlık milletlerarası iktisadi işbirliği genel sekreterliği hususî kalem müdürü Hay rettin Ozansoy tarafından karşılan-
Barker. kendisiyle görüşen Anadolu Ajansı muharririne. Türkiye-ye tekrar gelmekten dolayı duydu ğu memnunluğu belirttikten sonra şnları söylemiştir:
■k (Devamı Sa. S Sü: 3 de)
Solculuktan sanık prof, lor
Yargıtay kararı bozdu vo dâvayı ba§ka ! mahkemeye verdi
Dil ve Tarih, Coğrafya Fakültesi öğretim üyelerinden Behice Boran, Niyazi Berkes ve Pertev Naili Bo-ratav, komünizm yolunda telkinler yapmak suçu ile bir müddet evvel Ankara dördüncü Ceza Mahkemesinde muhakeme edilmişler, bunlar dan Pertev Naili Batarav beraet etmiş, Behice Boran ile Niyazi Ber. kes üçer ay hapse mahkûm edilmişlerdi
Öğrendiğimize göre Yargıtay Dör düncü Ceza dairesi bu mahkûmiyet kararını esasından bozmuş ve sanık larm yeniden ve bu sefer Ankara Birinci Ceza mahkemesinde muha( keme edilmelerine karar vermiştir.
Sanıkların muhakemesine yakın-da Birinci Ceza mahkemesinde baş lanacaktır.
Toprak Ofiste anî teftiş
Öğrendiğimize göre Toprak Mah sulleri Ofisinin iki şubesinde yolsuzluk olduğu ihbarı üzerine mülkiye müfettişleri âni olarak baskın yapmışlar ve tahkikata girişmişlerdir.
Yine bu haberle alâkalı olarak Toprak Mahsulleri Ofisi Umum mü dürü Necati Topcuoğlunun istifa edeceği söylenmektedir.
AKJNTIYA'--------------1
I________-KUJtfJt
'Toplum bilim
£ ski İçişleri Bakanı Erişir» g)l de, Sosyoloji profesörlüğüne talip olmuş! Sosyoloji denilen şey de içtimaiyat! . yâni insanlar nasıl topluluk halinde yaşarlar; nasıl gelişirler?...
Bilmem ki insanlar, Halk Partisi olarak topluluk halinde yaşarlar, ve gelişirler mi?
Ne ise bahsimiz o değil!... Sosyoloji profesörlüğü!.. Sayın Erişirgil bize İçişleri Bakanı iken pratik olarak öğreteceğini öğretti; şimdi iş kürsüye kaldı!..
Fakat son seçimlerde elde edilen neticelere bakarsanız, müşarünileyh profesör değil, doçent değil, asistan değil, sadece talebedir!
Neden mi diyeceksiniz? Talebelerle klan dahi yapamadı!.. -Ordinar» ama, «yus. değil, -profesör» değil! Sadece talebe! — YEDEKÇİ
i
Sayfa)2
ZAFER
Dâvalarımız
Radyolarımız
ne halde?..
İlci vagon arasmdo
ezildi
19 - C -1950
San’at Bahisleri
5 nci kola yer yok
Küçük Ressam Haşan
İlah şu muhalefetten razı olsun! Dizleri hiç te mevzu sıkıntısına düşürmüyor. Eski ka rakterlerini muhafaza eden gazetelerine, şöyle bir göz gezdirmek kâfi!. Beğen beğendiğini seç!...
-Örnek muhalefet» mucitleri, masalarının başlarına geçmişler, Çala kalem, ha babam yazıp duruyorlar...
Ulufeler isten i yorm ur;. Tnpan atılıyormuşl... Tecavüzler oluyormuş!...
On iki senedir, gayret sarfeûip bugünkü hale getirdikleri memleketi. on İki günde düzeltemedi diye. Demokrat Part’ye uğızlahııa geleni söylüyorlar... Ve... Beklemeği öğreneceklerini bild r.yorlar. Elbette beldiyecekle/ vc işlerin nasıl yoluna gireceğini göreceklerdir
Yirmi günlük bir iktidardan, on iki senelik kötü mirası. Iıâlâ dü zeHemedi diye şikâyet etmek, bu sebeple halkm pişman elduğunu zannetmek, en hafif lıbir.yle saflıktır.
Evvelki gün saat 14 sıralarında kömür deposu yanında feci bir tren kazası olmuş ve b'r genç iki vagon arasında kalarak ağır surette yaralanmıştır.
Yaptığımız tahkikata göre, kömür depoları önünde manevra yap makta olan bir lokomotif 9 ve 10 i uncu vagonlarla rampa yapmak isterken bu iki vagon arasından ge- I
— n —
£) undan evveldi yazımızda bir lajC nebze radyo konuşmalarının dilinden bahsetmiş, yazı dili ile, radyo konuşma dilinin ayrı ayrı şeyler olduğunu belirtmeğe çalışmıştık.
Milyonlara duyurulacak olan konuşmaların, yetkili kimseler tarafından gözden geçirilmesi bu bakımdan şarttır. Bunun için tecrübe ve ehliyetleri herkesçe malûm olan bazı muharrirler tarafından t!~ Redaction komitesinin kurulmasına ihtiyaç vardır. İlk bakışta bu (tevhidi üslûp) komitesinin çeşitli mev zu ve üslûptaki radyo konuşmalarını Standard bir ifade ve üslûpla yayınlayacağı ve bu suretle bir nevi edebî sansür olmaktan öteye ge-çemiyeceği düşünülürse de, hakikat böyle değildir. Böyle bir heye- nernen nt tin asıl vazifesi, ifadeleri radyoya | 12,5 lh£
uymıyan metinleri konuşma haline getirmek, onların kuruluğunu gi I vv SU111B uu uıeı-
derecek bazı cazibeler ilâve etmek 1 ni hazırlayan konuşmacıyı —ekse-olacalctır. niyetle geceleri— radyoya kadar I kiketa başlanmıştır.
Şimdiki halde Ankaıa Radyosun- ' çağırarak metni okumağa dâvet ' da iki kişiden mürekkep bir söz ko- etmek, en hafif tabiriyle abestir, mitesi vardır. Bu komitenin vazife- I Onun için radyoda konuşma yap-si, devlete, millete zararlı yayınları mak işi, kendi sahalarında tanınan önlemek, hükümetin aldığı bazı salâhiyetlilerin yapacağı bir iş ol-prensip kararlarını göz önünde tu ; maktan çıkmış, bazı hevesilerin, tarak metinleri sansür etmektir. I amatörlerin eline kalmıştır. Bu komitenin ayni zamanda bazı ' Piyesler için de durum aynıdır, konuşmalar üzerinde -Edebî, fikrî Bazı klâsik tercüme eserlerin hari-değeri vardır, yoktur!» gibi karar- I cinde, İstanbul ' '
lar aldığını da biliyoruz.
Bu heyet bir Redaction heyeti midir, bir kontrol heyeti midir? İş* te bu kesin olarak malûm değildir.
Eğer edebî bir heyet ise, üyelerinin fikir ve sanat âlemimizde tanınmış kimselerden seçilmesi şarttır. Çünkü radyo idaresine çeşitli grat ve seviyedeki fikir ve üim
Yazan
adamlarımızın, sanatkârlarımızın, e-diplerimizin konuşma metinleri gel mektedir.
Bu metinlerin radyoda yayınlanıp yaymlanamıyacağı hakkında bir karar vermek mevkiinde bulunan heyet üyelerinin kendi sahala-
bir ' rında birer otorite —hiç değilse— birer kıymet olmaları şarttır.
Bu arada sırası gelmişken hemen söylemeliyim ki, radyo konuşmaları için verilen ücret 12,5 lira gibi az bir para olduğundan, hayatlarını kalemleriyle kazanan muharrirlerimizden fikir ve sanat adamlarımızdan radyo konuşması temin etmek hemen hemen imkânsız g.bidir.
12,5 lira mukabilinde, yazı makinesiyle yazılmış altı sayfalık bir metin istemek ve sonra bu met-
ve Ankara radyolarında tanınmış piyes müelliflerimizin eserlerini dinlemek artık bir tesadüf olmuştur.
Toplum terbiyesinde Radyofonik temsillerin paha biçilmez faydası gözönünde tutulacak olursa, bunlaı için verilecek ücretler bahsinde çok cömert olmamız lâzımdır.
ir (Devamı 5 inci sayfada)
Kaptan'a mektup
Müsaadenizle evvelâ 7 yaşındaki meslekdaşım ressam Haşan Kaptana selâm ederek başla, çen demiryolu müstahdemlerinden yayım, sonra ona sergisinden bazı Mehmet isminde bir yağcı karşı ta- havadisler vereyim, rafa geçmeye vakit bulamadan iki ( tampon arasında kalarak ezilmiştir.
Ağır yaralı Mehmet derhal has-» bahaneye kaldırılmış ve bÛJ;—*y-savcı yardımcısı Ertuğrul Bayındır . el koymogtur.
Yaralının hayatı tehlikededir. I
Canı hırsızı
itfaiye meydanında seyyar satı- I cılık yapan Aşır Yıldırım isminde , bir genç yine aynı yerde camcılık yapan Abdullah Günala ait cam sandığını çaldığı sırada suçüstü ya- J kalanmıştır.
Cem hırsızı Aşır hakkında tali- ,
Merdivenden yuvarlandı |
Özbeyleı* mahallesinde oturan 15 yaşlarında Meral Çelik isminde bir kız Samanpazarı semtindeki merdivenlerden inerken aşağı yuvarlanmış ve bu suretle vücudünün muhtelif yerlerinden yaralanmıştır.
Yaralı genç hastahaneye kaldırıl
mış ve tahkikata başlanmıştır.
Millî Eğilim Bakam döndü
Bir müddettenberi tetkikler yapmak üzere İstanbula gitmiş bulunan Milli Eğitim Bakanı Avni Başman dün sabahki Ankara eks -presi ile gelirimize dönmüştür.
Yazan
Bedri Rahmi Eyuboğlu j
Beyoğlunun en güzel salonlarından birisinde açılan sergi günün her
... saatinde dolu. Bu kadar büyük bir hâdiseye a]âka ile gezilen sergi az
Sergiyi büyük bir sempati ile gezenleri iki grupa ayırmak mümkün. Bunlardan biri kısmı işlerinden çok yaşınla uğraşıyorlar.
— Bütün bunları beş yaşında mı yapmış? Hayret... diyorlar.
Resimlerindeki renk ve biçim cümbüşünün tadına varamadıkları için sayılan- ve boyları ile alâkadar oluyorlar.
Hani bazı antika meraklıları vardır. Evlerine yalnız çok eski sanat eserlerini kabul ederler. Eserlerin : hakikaten güzel olup olmadıkları 1 Metlerinin üstünde evvelden bin umurlarında bile değildir. Yeter ki hiı- hesapla düzelenmiş perdeler var. çok eski olsunlar. Senin işlerinden ' li’ak).ıt bir yağlı boya tüpünün, bir çok yaşınla oyalananlaı- bana 1 antika meraklılarını hatırlatıyorl: İkinci grupu da sanatkârlar ve sanat sevenler kuruyorlar. Bunlardan
I bir kısmı şöyle diyor:
Güzel amma marifet bu tazeliği
vardığı kulak hassasiyetini hatır-„„_______ latıyor. İdilin Piyano hocası, İdil
gördüm. | görmeden on parmağıyla birden ' klaviyeye rastgele dokunurmuş. Küçük müzisyen yanındaki odadan hangi seslere dokunulduğunu birer birer söylermiş.
Tabiat ana onun kulaklarına verdiği kılı kırka yarma gücünü senin gözlerinden esirgememiş. Müzisi-yenler duymasın amma, resimdeki renk ayarı müzikten daha zor olsa gerek. Çünkü müzikte ne de olsa seslerin bir ölçüsü bir nizamı öğrenilen ve öğretilen tarafı var. "■ ki resimde öyle mi? Bütün mı aletlerinin üstünde evvelden bir hesapla düzelenmiş perdeler
bu i pastel lebeş:rinin lar. Resim sanatile mü
'ar. Halbu I ün müzik
. , ı ne ağzı ne dili var.
e. Resim sanatile müziğin np münasebe tı var diyeceksiniz. Bunlardan birisi kulağa öteki göze gider; Niçin resmi kardeş sanatlarla meşelâ heykelle mukayese etmiyor da müzikle yarıştırıyorsun? Çünkü heykel sanati yüzyıllar boyunca resim sanatına o kadar fazla abanmış ki, bir aralık ortada resim diye bir şey kalmamış. Bu gün çok güzel bir heykelden çekilmiş renkli bir fotoğrafa tablo diyemiyeceğimlz gibi, tamamile heykel anlayışla yapılan işlere de resim d yemiyoruz. Avrupa müzelerini dolduran tablolardan çoğu
EMIRGAN’DA i
■ AL
İKRAMİYESİ
ı Güzel amma marifet bu tazeliği, altmışına »‘.adar devpm ettirebil-| mekte. İşlerine kıymet verdikleri meydanda, fakat bu kadar uzağa gitmeleri tuhaf kaçıyor. En olgun eserler.n- yetmişinde veren bir sanatkâr düşün. Eserlerin karşısında hayran olmak yetişmiyormuş gibi:
— Güzel amma ya seksen yaşında artık eli ayağı tutmaz bir hale gelince ne olacak? Keramet doksanı- ( _ -
na kadar bu hızı devam ettirebil- insana boyanmış Yunan heykelleri-nıekte. Demek g.bi oluyor. Bazıları - - — ...
da ötedenberi yeni res.m nı oldukları için senin sergine iğnelerini batıracak yer arıyor. Za- ı manimizin en büyük ressamı diye ' geçinenlerin işlerine bakanak: Bun. I ları benim beş yaşındaki çocuğum , da yapar demez mi idik. İşte beş 1 yaşındaki çocuk onlaı kadar güze) işler ççıkarab.leceğini isbat ediyor- i lor. Bu g.bilerin iyi niyetlerine inan- • madiğimiz için münakaşa etmiyo-ruz. Yeni resmi sevmıyenlerin eskiyi de hiç bir zaman anlamadıkları, na inanıyoruz. Bir de senin resim- ' lerini görüp mesleğe çok geç girdiklerine sahiden üzülen genç res- ; samlar var. Bunların enikonu cesa. retleri kırılmış nerdeyse resmi bırakacaklar. Onları ancak şu sözlerle teselli etmek mümkün: Bu sizin haliniz çiçek açmış bir vişne ağacını görüp .Eyvah b.z niçin bu kadar güzel çiçek açamıyoruz» diye üzülmeğe benzer. Sen şimdi pırıl , pırıl gözlerflid bana çevir.p: E«ı-zıları öyle diyor, bazıları böyle diyor, vişne ağacı da güzel amma sen bu işlere ne diyorsun? Diye sorarmışım Bana gelince:. Çocuktan al haberi diyorum. Resimlerini, usta ressamların eserlerini sevdiğim dar seviyorum. Onları ne zaman görsem yalnız gözlerim değil, aklım da kamaşıyor. Gözlerim ka-kamaşıyor çünkü sen yanyana en iyi geçinen, birbirlerile en iyi anlaşan renkleri cömertçe sıralıyorsun. Aklım kamaşıyor, ççünkü bu neticeye ancak büyük ustalar çok
■ uzun tecrübelerden sonra varabil-( m şler. Senin işlerinde yüzyıllar boyunca gelişen sağlam geleneklere
! dayanan Türk kilimlerinde, Türk çi nilerinde bayıldığım renk ve biçim kucaklaşmasını bulduğum kadar ta ı Kolomptan evvelki Amerika yerlilerinin nakışlarındaki ifade gücünü
I buluyorum. Resimlerindeki renk I düzenlerinde gösterdiğin isabet bana küçük İdilin senin yaşında
i
Ankara Gazeteciler
Cemiyeti kongresi
Ankara Gazeteciler Cemiyeti kongresi yarın saat 11 de Halkevi salonunda toplanacaktır.
Bu toplantıda basın mensuplarını ilgilendiren bazı kararlar alınacağı tahmin edilmektedir.
Çok iyi
Bir Alman pianosu 1500 liraya. Tel: 23728
Satılık Otomobiller
Amerikan İktisadî İşbirliği tarafından aşağıda zikredilen 2 otomobil kapalı zarf usulile satılığa çıkarılacaktır.
1 — 1943 model 4 kapılı Plymouth de Lux;
2 — 1100 tip 4 kapılı Fiat Sedan.
Tekliflerin 23 Haziran 1950 günü saat 12.00 ye kadar Atatürk Bulvarı No. 371 Kavaklıdere’deki dairemize verilmiş olması lâzımdır.
Devren Satılık Cükkân
Yenişehirin en işlek Sakarya caddesi. Numara 39.
Anvutanet, endişeyle baktı.
«Felâket! Treni kaçıracak» diye düşündü: «Ne halt ederim, ne halt ederim!»
Fakat Lüsyen birdenbire durdu ve sert bir sesle:
— Bugün, dedi, beni en can noktamdan vurdun.
Antuvanet asabına hâkim olmı-ya çalışarak hafif bir tonla:
— Ben ne yaptım bugün sana’ Diye sordu.
— Mahkemede sen de vardın. Fecî şekildeki mağlûbiyetimi gördün. Bir kelimeyle olsun beni teselli etmedin. Teselli şöyle dursun, karar bildirildikten sojıra gülümsedin. Tesadüfen gözüme ilişti.
Anvutanet, «Nereye getirecek, diye düşündü. Sonra:
— Fecî şekilde mağlûbiyet mi? Ne münasebet Lüsyen. Ne kadar evhamlısın. Dünyanın en üstad avukatları da dâva kaybedebilirler, değil mi?
— Bu dâvanın başka ehemmiyeti vardı, pekâlâ biliyorsun. Bütün efkârı umumiye, bütün a-dalet muhiti dikkatle takip ediyordu. Ve neticede bir kere daha Jak muzaffer oldu. —Hırsla yumruklarını sıktı— Ah, adaletimiz mükemmeldir! Jak'm müdafaası, her türlü hakikatin üstündedir. Üstndedir, çünkü bizzat Jak, sanığın mücrim olduğunu benim ka.
Ihcmet
Çeviren: KIRDANOĞLU
dar biliyordu. Bu beraet kararı rezilce bir adaletsizlikten başka bir şey değildir.
Antuvanet, bakışlarındaki nefreti saklamak için gözlerini kapa dı «Yalnız kıskanç değil, diye düşündü, aynı zamanda hasût, âdi, küçük...» Birden kendisine bir cesaret geldi:
— Sen böyle söylüyorsun ama, dedi. Akşam gazeteleri Jak'ın par la/, müdafaasını övüp duruyorlar.
— Pek tabi, överler tabiî! Bir zamandanberi Jak’ın bir belâğat dehası olduğunu iddia moda haline geldi. İşini biliyor çünkü. Bütün adliye erkânına ziyafetler, poh pohlar! Söylüyorum, müdafaası her şeyin üstündeydi efendim.
Son senelerde, Jak Darney ile Lüsyen Martel büyük cinayet dâ valarında hemen sıksık karşı karşıya geliyorlardı. Çocukluk arka-
ni rüşte vâsıl oldu. Ve efendim •
kız degliaı. auı-y ---------------—
güzel işlerim ve uyandırdıkları alâkayı muhakkak yeni resmin tuttur ğuna ve büyük bir hızla yayılmış olmasına borçluyuz. Bundan elli se» ne evvel belki senin yaşındaki çocuklar arasında buna benziyen resimler yapanlar vardı, fakat bunlara bir değer vermek, bunlarda yeni dünya keşfetmek kimin aklına gelirdi. Bugün resim dünyasında çocuk resmi diye bir köşe, bir durak var. Çocuk resmi nasıl bir çırpıda Ibize kaybolmuş çocukluğumuzdan tadına doyum olmayan lezzetler getiriyorsa, düşüncemizi aynı hızla I insanlığın çocukluk devrine ulaştırıyor. Biz ressamlar çocuk resrn-leri ile İtalyan Ronesansından geri-ve sıçrayıp orta çağ ve daha gerilere tu mağaralardaki ilk insan resim-| terine kadar gidiyoruz. Bugünün -anatkârı yalnız resimde değil bölün ı.ınat kollarında çocuk ruhundaki tazeliğe her zaman iyi ile bağdaşan anlayışına doğru koşuyor. Bütün sanat kollarında senin g bi küçük Haşan Kaptanlar gelmesini ne kadar isterdim. Düşün bir defa senin yaşında bir Sinanla karşılaşınca mimarlar ne kadar şaşıracak. Yedi yaşında bir Mike-lanj peyda olunca heykeltraşlar ne diyecekler. Ayni yaşta şairler, romancılar, aktörler elele verince ne müthiş bir halka kurulacak. Çocukların büyükler kadar sağlam, büyüklerin çocuklar kadar taze olacağı günler yakındır. Nerede bittiğine akıl sır erdiremediğimiz çocukluk dünyasından bize müjdeler verd ğin için sana ne kadar teşekkür etsek azdır.
Canun Haşan Kaptan, elimde imkân olsa sana yalnız teşekkür etmekle kalmaz, bütün resimlerini renkli bastırırdım, hem de kocaman formda bir kitap halinde. Bu kitabın anasına senden evvel sergiler açan memleketimizin muhta lif mekteplerinden seçilen küçük kardeşlerden de resimler kordum, aralarına tezyini sanatlarımızın en güzel örneklerinden, meselâ halis çinilerimizden kök boyası ile boyan, mış kilimlerimizden, yazmalarımızdan nakışlar serperdim. Kitabımızın adına «Göz nuru» derdik ve onu ışık yüklü bulutlar gibi gök yüzüne, bütün dünya çocuklarına uçururduk. Bu ne keyifti, bir uçuş, ne eşsiz bir renk ve biçim cümbüşü olurdu. Ada dur, bu galiba olacak ta. Mademki Devlet baba senin işlerine tam zamanında lâyık olduğu değeri verdi, resimlerin yalnız memleket çapında değ.l, dünya çaçpında bir ilgi uyandıracak. Sen yeterki bu arzu ile çalış-mağ devam et ve gitgide resimlerinin boylarını büyük tut. Çünkü bu günün resmi dört nala -büyük çapta duvar resmine gidiyor. Heykel mey danav resim duvara. Canım Haşan
ni hatırlatırlar. Zaman heykel-düşma- , lerin boylarını nasıl temizlemişse " no ’A- heykel ağırlığını da öyle g-dermiş. j Bir kurşun torbası gibi resmin belini çökerten heykel gibi olma kaygısından kurtulunca resim sanatı birden havalanmış, renklerin seslerin ve kokuların birleştiği yerde soluğu almış.
Resme kendi imkânlarını bağış-lıyan ustaların işini, fotoğrafın ica_ .11 ve hızla gelişmesi ne kadar kolaylaştırmış. Fotoğraf bir yandan ressamın müşteriler.ni elinden alırken öte yandan oqa en büyük iyi-r' / Ligi yapmış: Onu alelade bir taklit 3“ I sanatı olmaktan kurtarmış. Fotoğraf şaheserleri renkli baskılarla bütün dünyaya mal ederek büyük çapta faydalanan resim sanatı onunla rekabete girişmeyi aklından bile geçirmemiş. Fotoğrafı sadece b.r gramofon, bir radyo gibi kullan-
*Ba- I Zamanınızın resim anlayışını müzikle mukayese etmekte yanılmadığımı sanıyorum. Bir kompozitörün tabiattaki sesleri taklid etmek aklından geçer mı? Bu günün ressamı da eserinde tabiat taklidine ancak onun kadar yer veriyor. Bir Kaptan senin resimleri büyukn du-senfon-nin veya bir sonatın turun- , var panoları için biçilmiş kaftan Ser cu veya mavi olduğu kadar bir g-den hep şunları mırıldanarak çı-tablo da deniz veyahut ağaç olabilir, kıyorum: On beş senelik resim hocalığı ba-na şunu öğretti: Önüne herhangi b.r model konunca kırk talebe içeri- . _____________________________
sinde 39 tanesi ortaya iyi kötü bir bir ressamın işidir. Sağ yanımda resim çıkarıyor. Fakat modeli kal- 1 usul usul morla turuncu konuşür. dırınca bunlar içer.sinde yalnıs res. Beri yanda kuzguni siyahlardan ödü (Kim olmağa elverişli talebelerde bir patlamış beyazlar, ötede çil yavru-seyler çizmek arzusu devam ediyor. 5u gibi dağılmış pembeler, kenarda Kırk talebeden 35 i örneğin uzaklaş- 1 yüzlerce senedir özlediği kahve ması ile adesesi kapanan fotoğraf rengine kavuşmuş bir sarı, beride makinesi gibi stop ediyorlar. Ressam Bursa çinilerine değmiş, yunmuş kişi gördüğü kadar değil gördükle- j yıkanmış memleket rüzgârı, bazar cinden resme elverişli olanları seç- lllk lhk bazan serin) ışıl ışıl yanıyor tiği, benimsediği kadar sanatkâr m£1Vilerin, dilerim Allahtan dert oluyor. görmesin iki kocaman çiçeçk gibi
Canım Haşan Kaptan, senin bu açan gözlerin, minicik ellerin.
ka.
İçimde renkler uçuşur, al yanar, yeşil tutuşur. Ne shirdir ne keramet, ne de elçabukluğu marifet. Bu
sanatkâr mavilerin, dilerim Allahtan
daşiydiler. Bunu bilmeyen yoktu. Hattâ adliyede onlara «Dost rakipler» derlerdi. Çünkü vazife esnasında birbirlerine karşı hiç müsamaha tanımıyorlardı. Hele son zamanlarda Lüsyen rakibinin kar şısında daha sert, daha âmansız bir hal almıştı. Bunun bûr sebebi, bir çok dâvalardan mağlûp çıkması olacaktı. Dâvalar neden çoğu zaman onun tezi aleyhine neticeleniyordu? İhtimal,ya sertliği jüriyi ürkütüyordu, yahut, Jak’ın şihsiyetindeki parlaklık gözü bo-yuyordu. Sesi tatlı, tesiri; jestleri büyüleyici idi..
Hele bu son dâvada Lüsyen büs bütün şiddetli ve asabî konuşmuş tu. Hattâ şahsiyat yapmıştı. Salonda: «Biraz mevzuun dışına çıkıyor» diyenler olmuştu. Adeta sanıkla müdafiini birbirine karıştırmıştı. Bu yüzden jüri üzerinde umduğunun aksine fena bir tesir
Tefrika No. 3
hasıl etmiş ve bunu Jak'ın kıvrak, tesirli, heyecanlı ve kendine hâkim müdafaası büsbütün takviye ederek, neticede iş sanığın berae-tiyle neticelenmişti. Karar okununca Lüsyen hiddetten bembeyaz kesilmiş ve ayağa kalkarak: «Yüzka rası! Rezilce bir adaletsizlik» diye bağırmıştı.
Ayni şeyi şimdi karısına tekrar ediyordu. Birdenbire döndü:
— İlk tebrik eden sen oldun,
koşarak. Dedi.
Antuvanet onun, üzerine dikilen bakışından savuşarak:
— Ne yapaydım, sırt mı çevi-reydim! Herkes ne derdi. Kocasının rakibini kıskanıyor diye düşünmezler miydi? dedi.
Lüsyen cevap vermedi. Tekrar dolaşmaya başladı. Sonra birdenbire durdu:
— Hareketin uygunsuzdu! diye bağırdı.
Bu ınilletia ellerinden ueler çek tiğini bilmemeklikten gelerek, sat köylü çocuğu rolümle ortaya çıkmak ve herkesin de buna inanacağını zannetmek. C. H. P ye yaraşır bir zihniyettir.
Bundan ba(.a, senelerce idare başında bulunmak salâhivet nl, C. H. P. namına kullanan, nüfuz me-
milliyetini bu şekilde kullanmağı itiyad edinenleri, yerlerinden alıp, başka vazifelere getirmenin acını da tırpan atmak koymak balıklan bile güît-örecek kadar komik bir buluştur. Elbette ki, vatandaşa e-za ve cefa edenler ceza görecekler
ve bundan sonra memuriyet nü-
fuzlarını C. H. P. namına kullana-
mıyacaklardır. Bu, yeni iktidarın birinci vazifesidir.
Bu sebeple, nakiller, tayinler oluyor!... llarcirah faslı krbanyor!.. Tasarruf bu mudur? Feryatlarının asıl sebebi, hükümetin içine, kadai sokulmuş elemanlarının artık kendilerine f .ydalı olamıyacaklannı anlamış bulunmalandır!
Hikmet YAZICIOĞLU
Ankara Gozefeciler Cemiyet' korg-eıi
Ankara Gazeteciler Cemiyetin den: Cemiyetimizin kongresi fevkalâde olarak 20 Haziran Salı günii saat 11 de Halkevinde toplanacaktır.
Üyeleri:ı gelmeleri rica olu-
CEM/yETTE
Ün 1er ________
lava Yollan -'ataklı Yafonlar üektrik ---------
'■u inxa .......
'«vano ......
3eşkent Taksi feni Güven Taksi
Merkez Taksi ....
Srsan Taksi ....
4ixin Taksi .....
★
SİNEMALAR VE EĞLENCE
YERLERİ
BUyflk
Ankara
Ulus
(15031): Ruhlar âlemi (23432). Aralnik Kurbanları (22294):
Fiyasta, Aşk Olmn-
(11131):
— .Uygunsuz mu? Sen r; dediğini bilmiyordun kuzum.
—Uygunsuz... Mün .sebetsiz... Gülünç. Gözlerini ondan ayıramı-yordun.. Seni büyüledi mi? Her önüne gelen kadına rahip olacağını mı sanıyor, pis zampara. Ama, bu iş böyle devam etmez... Böyle devam etmez.
Antuvanet sapsarı kesildi. Her şeyi belli mi etmişti! Aklı başından gitti.
— Bıktım artık kabalıklarından, diye bağırdı. Bıktım, yeter olsun kıskançlığın, küfürlerin, her şeyin... Hepsi.
— Ya, bıktın demek her şeyimden. Âlâ, mükemmel. —Lüsyen gülmeğe başlamıştı. Sesinin tonunu birdenbire indirerek— ben dc öyle, sevgilim, ben de öyle... dedi.
Antuvanet, hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordu. Korkunç bir endişe duyuyordu. Kocası şüphelen-
mişti. Dakikalar da durmadan geçiyordu. Eğer treni kaçırırsa her şey mahvolmuştu. Jak’ı gelme diye haberdar etmenin imkân ve
ihtimali yoktu. Zaten bu saatte, her hangi bir lokantada yemekte olacaktı. Nereye telefon edilir de nerede bulunurdu. Saat on birde, hizmetçiler yatmış bulunduktan sonra, bahçe tarafından gelecekti
A (Devam var)
ci
(14071):
(13846):
Harp Muhabiri, Tulumbacılar Kralı İleri. Da& Devle n Sürarl
A
ECZAHANELEK
Sakarya. Dermen, Yenişehiı
I TAKVİM |_
Rumi: 1336 — Haziran 6
Hicri: 13G9— Ramazan 3 19 Haziran 1950 Pazartesi
Vasati Ez.-uıl İ
Saiktı 5.2X 8.44 j
İkindi ’ 17.26 8.32 I
Aksam 20.25 12.00 I
Yatsı 22.48 2.04 I
imsak :|02 6.2-1 I
Şahtki:
Mümtaz Faik FENİK
fin nüshada yarıltlertol Cilan
UU-. «d«n: HİK»XT YAZSCrOf l O
BMddığ) y*M
GÜNIS MATBAASI
(ben. Hersek Hârikamdan muşıncane
19 - 6 -1959
ZAFER
Sayfa:
RADYO• TELEFON• TELGRAF HABERLERij
Anlayış faikları
Harp sonu Avrupasuıın, türlü yardımlar ve sarfedilen gayretlere rağmen, hâlâ matlûp derecede kalkmamamış olduğu istatistikleri» ibaret ve devlet adamlarının şikâyet ettikleri acı bir ha kikat halinde ortada durur ve şimdiye kadar teinin edilmiş yardımlaı kesildiği zaman hadis olacak durum endişe ile derpiş olunurken; bu tehlikeli halin sebepleri ara. sında en az inceleme mevzuu olan ve görünüşe göre, ehemmiyeti takdir edildiği halde çaresizlik yüzünden lâyiki veçhile ele alınamıyan meselelerden biri de yardımı yapanlarla yardımdan faydalananların bünyelerindeki ve inkişaf istikametlerindeki farktır. Filhakika, bugün, Avrupanın iktisaden kalkın ması^skeri bakımdan kuvvetli bir hale gelmesi, hüriyet sözünün işitilir ve işittirilebilir mesut ve çalışkan insanlar ülkesi olabilmesi i-çin sarfedlien gayretlerin hemen hepsi, gayenin tahakkuku yolunda ayrı istikametler tutmuş gibidir. Müdafaa bahsinde olduğu kadar İktisadi kalkınırın sahasında da ev-velâ bizzat AvrupalIlar arasında, sonra da AvrupalIlarla Atlantik ötesi dostlan arasında halledilmesi hayli ınaffcül ayrılıkların mevcudiyeti, Avrupanın her mânada kalkındırılması için başvurulan teşebbüslerde kendisini göstermektedir. Meselâ, Avrupanın iktisadi kalkın-masuıın tam bir liberal ticaret sistemine ve âzami mübadele ve iş ve bu yolda yardımı esirgemiyen Amerikanın bu zamana kadar sar fetmiş olduğu gayretlerin istendiği derecede müsmir olamayışına^ evvelâ Avrupanın bir demir perde ile ikiye bMünmüş olması, fakat sonra da ve belki ayni derecede mühim olarak, bizzat AvrupalIların, kalkınmaya ayn ayn mânalar vermeleri sebep olmuştur.
Bunun çn bariz ve mükerrer misallerini Ingiltere vermiştir. Ingiltere, Avrupaya Amerika tarafından yapılan askeri ve mali yardımın her faslından, istisnasız olarak, âzami derecede faydalanmış ve fakat, Avrupanın siyasî, iktisadi ve hattâ içtimai sahada ciddi surette birleştirilmesi bahis mevzuu olduğu zaman, yine istinasız olarak, menfaatlerinde^ en ufak fedakârlığı bile göze alamamıştır. Son olarak Batı Avrupanın kömür ve çelik endüstrilerini birleştirmeğe ma- . tul malûm Fransız tasarısı ortaya atıldığı zaman da Ingiltere ayni çekimser tavn takınmıştır.
Şüphe yok ki, İngiliz işçi hükümetinin tekerrür eden bu çekimser ligin alalâde bir hodbinlik ile izah imkânsızdır. Sosyalist Hükümetin girişmiş olduğu tecrübe böy- . le hareket «»dilmeğini kısma» olsun izah etmektedir. Fakat işte, asıl teh. j tike de, geçici menfaatlerin emrettiği hareket tarzlarında değil, bugün olduğu gibi, liberalizm ile sos- ' yalizmj, bir bakıma İngiltere ile Amerikayı karşı karşıya koyan doktrin farkında ve dünya olaylarını takip ve anlayış farkındadır
Amerika, hürriyeti, hür milletleri korumak için, hür ve mesut bir 1 dünyanın yeniden kurulmam için ( Avrupaya yardım etmektedir. I.â- ■ kin yapılan hu yardım sonunda kurulması beklenen hür dünyanın, Amerikalılar taralından mutasav- : ver ve Amerikan sermayesini» yar , olabilecek liberal bir dünya olması
L Halbuki, Avrupada, en , ■). bugün için bu şartlar mevcut olmadığı gibi, ileride de matlûp I şartların tahakkukunu vaid eden alâmetler yoktur. Bunun muhtelif sebepleri arasında, evvelâ güvenliğin sağlanmamış bulunduğunu ve her memleketin, şu veya bu yoldan, ' kendi başının çaresine bakmak temayülünü göstermekte olduğunu söylemek mümkündür.
Bundan başka, Avrupada bir çok memleketler, hariçteki tehlikenin dahilde başgöstermemesi için birtakım sosyal ve İktisadî tedbirler almak zorundadırlar. Devletin sermaye ile ecir arasındaki münasebet lere müdahale derecesine göre, çeşitli renklerle sosyalizm adını alan bu hayat tarzı, bugün artık bir çok AvrupalI memleketler için bir realite haline gelmiştir. Ne var ki, bu realite, bugün topyekûn Avrupadan umulan ve beklenen hayatın realitelerine uygun değildir. Daha kestirme bir ifade ile denebilir ki, AvrupalIlar, şimdiye kadar, Ame-rikartan gördükleri yardımı, bu yar dimi yapanın dileğine göre kullanmış değildirler. Amerikan yardımı hem haricî tehlikeyi tamamen bertaraf ederek matltp liberalizme imkân verecek kadar, hem dahili sarsıntıları defedebilecek derecede geniş olmamıştır.
Amerikanın bu işten bıkıp vazgeçmesine imkân tasavvur edilemi-yeceğine göre, yardıma, bütün görüş farklarını silecek ölçüde devam •ileceğini söylemek makul olur. Yalnız, iktisadi kaynakların imkân ve gelişmesine göre İstikamet alacak olan bu yardımın, dahildeki tehlike ve huzursuzluğun izalesine matuf refahı temine mi, yoksa güvenliği bozan haricî unsurların izalesi cihetine mİ yöneleceği şimdiden kestirilemez.
Mücahit Topalak
ıdır.
Yüksek Şûranın kabul ettiği
Rus bütçesinde
gizli fasıllar
j HER GÜN BİR HÂDİSE:
Eiffel'i uçurmak
isteyen genç şair
Kuleyi zevkine uygun bulmadığı için berhava etmek istemiş
Gizli polis ve silâh imali fasıllarına mühim tahsisat ayrılmış
Londra, (Nafen) — Sovyet yüzlü sulh kampanyaları Demir per Yüksek Şûrası 1950 bütçesini ol- de dışında olduğu gibi şimdi De-duğu gibi ve «tam bir ekseriyetle» mir perde içinde de müşküllerle tasdik etmiştir. Aylardanberi «Sul- karşılaşmaya başlamıştır. Sovyet hu» istediklerini bağıran Ruslar ta- 1 radyolarının «Polonyada bir grup rafından hazırlanan bu bütçedeki Stokholm sulh andlamasım imza-askerî kısımların bütün demokrasi lamayı reddetti» şeklinde haberler yayınlamaya başlamış olması da buna bir delil addedilmektedir. Diğer taraftan peyk memleketlerde mahallî komünist idareler halk ü-
memleketlerinin askerî bütçelerinden yüksek olduğu kaydedilmektedir.
Fakat ehemmiyetle nazarı itibaa , IutUıutu nuıumusı ıaareıer mms. u-alınan diğer bir nokta da bu büt- I zerinde baskı icra ederek bu sulh çedeki «gizli fasıllar» dır. Bunların ' nminimhınn «h».
arasında gizli polis kuvveti MKD’ ye ayrılan tahsisat, silâh fabrikalarına «sanayi kalkınması» diye ayrılan paralar da dahil bulunmaktadır. Böylelikle sulhçu geçinen Sov-yetlerin aslında nasıl bir siyaset takip ettikleri aşikâr bir surette görülmektedir.
Batının siyasî çevrelerinde kaydedildiğine göre, Rusların bu iki
Kutuplar üzerinde Rus iddiaları
Güney kutounu da Ruslar keşfetmiş
Nevyork, (Nafen) — lgili çevrelerde belirtildiğine göre, Kutuplara karşı gösterilen alâka gün geçtikçe artmaktadır. Bu mesele son olarak Sovyetler tarafından Amerika, İngiltere ve diğer bazı memleketlere verilen notalarla yeniden ortaya atılmıştır. Sovyetler 19 uncu asırda bir Rus kâşifinin Güney Kutbunu bulduğunu iddia etmekte ve bu yüzden de buradaki topraklar üzerinde hakkı olduğunu söylemektedir.
Sovyet hükümeti bundan iki sene evvel de bu yolda bir teşebbüsde bulunmuş ve Güney Kutbu hakkında yapılacak hiç bir andlaşmayı kabul etmiyeceğini kaydetmişti. Zannedildiğine göre, Ruslar bilhassa Güney Kutbunda buluaduğu iddia edilen uranyum damarları ü-zerinde durmaktadır. Moskovanın Güney Kutbuna yeni bir «İlmî heyet» göndermeğe hazırlandığı da Sovyet radyosunun bir yayınından anlaşılmıştır. Ayrıca bundan evvel de Ruslar «balina avcılığı» diye bir çok heyetleri bu bölgeye göndermişlerdi.
Hâdiselerin bu şekilde inkişafı üzerinde Groenland adasındaki A-merikan üslerinin boşaltılmaması-na karar verildiği bildirilmektedir. Hatta bu hususta Atlantik paktı çeyresi dahilinde Birleşik Amerika ile Danimarka arasında bir anlaşmaya varıldığı da kaydedilmekte dir. Esasen Groenland’da mühim Amerikan kuvvetleri yoktur.
Askerî müşahitlere göre, modern stratejide Kutuplar gayet mühim roller oynamaya namzettirler. Bir çok «kısa uçuşların» Kutuplar yolu ile yapılabileceği kaydedilmektedir.
MUHTEŞEM BİR GEÇİT RESMİ
Nevyork, (Nafen) — 68 yaşında bir doktor 44 senelik faaliyeti esnasında dünyaya gelmelerine yardım ettiği 4000 kadar çocuğun bir resmi geçidinde hazır bulunmuştur. Bu doktor 44 senedenberi aynı bölgede yani Missisipinin Kuzey topraklarında faaliyet icra etmektedir.
Serbest Fıkra
Bilmece Bildirmece
emekrasi nedir? Bu bir bil-meçedir ki, bugünlerde dil üstünde fazla kayıyor!. Ne tarafa kayıyor diyeceksiniz? Biz size haber verelim ki, yutkunanları# küçük dilinden boğazına!
İnanmazsanız, Falih Rıfkı Atayın bizdeki demokrasi anlayışım dünkü Ulustaki yazısında bir göz den geçiriniz:
(Bizde demokrasi durmadan sınıf çakan tenbel talebeye göre •okumadan yetilmek, dir. Eski kafaya göre «Eski dili kullanmak; terkipti, terkipsiz yazmak, izafetli, izafetsiz konuşmak, dır. Borçlu için «Ziraat Bankasına senetlerini ödememek» dir. Azgın bir şehvetti için «Dört kadına kadar evlenmek» dir. Hapishanedeki kaatil için «affedilerek vaka günü nasılsa elinden kaçmış olanında hakkından gelmek» dir.)
protokoluna imza toplamaya çalışmaktadırlar. Batı âleminde ise bir vakitler solcu geçinenler de şimdi komünistlerden tamamiyle sıyrılmışlar ve bu Stokholm çağrısını im zalamışlardır.
Umumiyetle kabul edildiği gibi Rusların bu son sulh kampanyaları da yakında tam bir hezimete uğramaya mahkûm görünmektedir.
Sosyalist partileri konferansı
Schuman plânı hakkında bir tasarı yayınlandı
Paris Radyosu: 17 (Basın - Yayın) — Londrada toplanmiş olan Milletlerarası Sosyalist Konferansı, ilk oturumunu, Avrupa Birliğinin incelenmesine hasretmiştir. Bu hususta, biri İngiliz işçileri diğer de Fransız Sosyalist Partisi adına iki çalışma plânı sunulmuş tur.
işçi Partisinin dün akşam yayınlamış olduğu Schuman plânı hak-kındaki karar tasarısı şu 3 noktayı ihtiva etmektedir:
1) Hükûmetlerarası bir teşkilâtla çelik ve kömür milletlerarası teşkilâtının siyasî bir kontrole tâbi tutulması,
2) İstihsal masraflarını azaltmakla ödevli bir milletlerarası teknik ofis kurıılmaşı,
3) Çelik istihlâkinin arttırılası, millî ve milletlerarası sermayenin Avrupa hükümetleri atarafından kontrol edilmedi
Fransız delegesi Guy Mollet, İngiliz işçilerine ciddî ihtarlarda bulunmuş ve Ingiliz delegasyonuna 1948 de Sosyalist Partilerin İşçi Partisi de dahil olduğu hald( Pa-riste Avrupa Birleşik Devletleri prensibi ve millî egemenlikten bir kısmının terkedilmesi lehinde bir takrir kabul etanig olduğunu hatırlatmıştır.
Milletlerarası sosyalist konferansı bu sabah çalışmalarının esasım tesbit edecektir.
İngiliz konsolos muavini Pragı terke davet edildi
Brazzaville Radyosu, (Basın - Yayın) — Geçenlerde Çekoslovak başkentinde yapılan bir yargılama esnasında Batılı devletler hesabına casusluk yapan şebekenin şefi olarak itham edilen Prag hükümeti nezdindeki İngiliz konsolos muavininin 14 gün zarfında memleketi terketmesi Çek hükümetince İngiliz elçiliğinden talep edilmiştir.
Diğer taraftan Pray siyasî çevrelerinde, Prag'daki İngiliz basın ataşesinin yakın bir zamanda memleketi terketmiye davet edilmesi beklenmektedir.
Sarıçiz meli
Eski Ulus başmuharririnin böy Ie tezyifle anlattığı gribi milli iradeyi kullanmak dahi demokrasidir. Yâni Muz gibi bir demokrasi! Ne niyete yeseniz olur! Ye yiyebildiğin kadar!
Fakat talebeye durmadan sınıf çaktıran bir maarif sistemine lâf yok! İzafetli izafetsiz konuşma-yıp da kırk yıllık dağları Engebe yapan emirli, dikteli dil anlayışına söz yok. Sekiz kadınla ayrı ayrı metres hayatı yaşayanlara günah yok.
Kaatili affetmek de demokrasidir, fakat insanları mânen öldürmenin, haksız yere hapse sokmanın demokrasi lügatindeki mânasını siz bir de Fuat Sirmen-
Komünizmle savaşta
i
Avustralyanın rolü
Vaşington, 17 (a.a.) — «United
, Pres»: Dün bir basın toplantısında burada demeçte bulunan Avustralya Hava Bakanı Thomas Whi-te «Bir kısım hava kuvvetlerimizi Birleşik Amerika ve İngiltere ile Güney . Doğu Asya memleketlerinin komünizme karşı giriştikleri savaşa yardım etmek üzere gönderdik» demiş ve toplantıda Sovyet Tass ajansı muhabirinin de bulunduğu halde şunları ilâve etmeyi muvafık gördüğünü söylemiştir:
«Komünizmin demokrasiyle taarruzları dünya çapında bir vüs’at kazanmış bulunmaktadır! Bundan dolayı komünizm bütün hür milletlerin düşmanı sayılmalıdır. Sovyet siyaseti yaşayış tarzımızla kabili telif değildir ve biz bu yaşayış tarzımızı müdafaa etmek azmindeyiz.» Malezyanın bize İngiliz adalarından daha yakın olduğunu müdrik olarak buradaki savaşa iştirak ediyoruz.»
Amerikanın Moskova elçisi Sibiryayı gezecek Moskova, (a.a.) — Birleşik A-merikanın Moskova Büyükelçisi A-miral Kirk dün gece, Sibiryadaki Baykal gölüne hareket etmiştir.
Büyükelçiye, oğlu Roger ile elçilik birinci kâtibi Richard refakat etmektedirler.
Büyükçjçi maiyetiyle Baykal gölü kıyısındaki İrkutsk şehrine 6 günde varacak ve müteakiben Baykal gölünün kuzeyindeki Slydoan-kaya gidecektir.
Büyükelçi 26 Haziranda tekrar Moskovaya dönecektir.
Büyükelçiye, Siberyaya bu seyahati ne maksatla yaptığı sorusuna Kirk, bunun sadece hususî bir gezinti olduğu cevabım vermiştir.
Şükrü el Kuvvetli Suriyeye dönecekmi İskenderiye, (a.a.) — Suriye başbakanı Nazım El Kudsinin dün gec£ eski başkan Şüljrü El Kuvvetli ile iki saat süren bir konuşma yapması, albay Hüsnü El Zaim’in geçen sene yaptığı askerî darbe neticesinden nefyedilen Kuvvetlinin Su-riyeye dönebileceğine dair olan tahminleri yeniden canlanmıştır.
Başbakan Arap birliğinin İsken-deriyede yapmakta olduğu toplantılara iştirak etmektedir.
İsviçre Çekoslovak mallarına tahdit koydu
Roma Radyosu, (Basın - Yayın) — Cenevjedçja bildirildiğine göre, İsviçre hükümetinin işa’rına kadar bugünden itibaren İsviçre’ye Çekoslovak mensucatı sokulmıyacaktır. İsviçre hükümetinin hangi sebeple bu tedbiri almış olduğu bilinmemekle beraber, karşılıksız yapılan bu gibi ithalâtın aynı zamanda İsviçre mensucat sanayiine zararı dokunduğu tahmin edilmektedir.
MÜZİKLE AMELİYAT
Şikago, (N*fan) — Son yapılan tecrübeler gayet iyi neticeler verdiğinden, bundan sonra mevzii A-nestezi ile âmeliyat yapılacak kim selerin asaplarının bozulmasına imkân vermemek makaadiyle bunlara istedikleri müzik parçaları çalınacaktır. Ve böylelikle ameliyat müzikle beraber yapılacaktır. Şimdiye kadar Şikago üniversitesi kliniğin de bu tareda yapılan ameliyatlar gayet iyi neticeler vermiştir.
LONDRALI KEDİLER SICAKTAN
MUSTARİP
Londra, (Nfttan) — Hayvanları koruma cemiyeti tarafından dün açıklandt*Aa gör», geçtn hafta Landrayı kaflayaa *»*k dalgası bilhassa kadOar arastada «mühim» kayıplara aababiyat varnüfhr. Sıcak yüzünden bunalan ve bu yüzden de damlardan sokaklara düşen kedilerin hayvanları koruma cemiyeti mensuplan tarafından toplattırılarak tedavi ettirilm'ş olduğu da ilâve edilmektedir.
le onun eski emir erlerinden öğrenin.
Köylüyü ve çiftçiyi Ziraat Ban kasındaki borçlarını ödeyemez bir duruma sokan bir ekonomik sistemin de demokrasi olduğunu tasavvur edin.
Sekeri otuz kuruş ucuzlatmanın kabahati üstümüzde! Fakat Şekeri beş yüze çıkarıp kıtlamayı gözleme yaptıranlara, yâni şekere bakarak sade çay içirenlere oturup da kaside yazalım.
Evet, adamına göre demokrasi. Eski Ulus başmuharriri Gümüş-haneden gümüş gibi mebus çıksaydı, demokrasi inkılâbı elbette çok mükemmel olurdu! Nerede o eski listeli Tabldot demokrasi! Ne yapalım şimdi hepsi alakarat oldu.
Evet demokrasi nedir? Tepe aşağı olanlar için bir ahret suali, öyle bir ahret suali kİ, siyasette merhum olanlardan geliyor.
Bir ay var kİ, geceleri Pariste Champs - de . Mars, birtakım esrarlı ziyaretçileri sabaha kadar huzursuz yaşıyor. Gezintiye çıkmış çiftlerin üzerine birdenbire kuvvetti elektrik lâmbaları sıkılıyor. Ağaçların arkasına saklanmış gölgeler ve parıldayan korkunç gözler, gelip geçenlerin yüreğini oynatıyor. Nedir? Ne oluyor? diye soruşturanlar, polise müracaat edenler var. Karakolda hepsine ayni cevap veriliyor:
Eiffel kulesi tehlikede. Polis nöbet bekliyor.
Sabah vakti, polisler, yorgun ve uykusuz, içlerinden, kuleye suikas-te teşebbüs eden bu münasebetsiz delikanlıya söve saya, yataklarına dönüyorlar.
uleye suikasti kim hazırlamış? Bu, on dokuz yaşlarında hayalperest bir delikanlıdır. Şairdir. Annesinin, babasının evinden kaçıp bizr müddet şurada, burada dolaştıktan ve bir çok işlere girip çıktıktan sonra, nihayet Parise gelmiş ve genç şair ve talebelerin barındıkları mahalleye yer leşmiştir. Bearn, — (Delikanlının adı) bir gün dört ayağını gerip Parisin ortasında, bir diktatör gibi duran Eiffel kulesine bakmış bakmış da... «Ne çirkin şey... demiş. Ben bunu ortadan kaldırırım...».
Mesele nasıl antapldı?
Paris polisi, bu suikast teşebbüsünden tam vaktinde haberdar edildi. Saint - Germain - des _ Prea
de dolaşan muhbirler, bu semtte o-turan talebelerin elbirliğiyle 25 kilo
plâstik aramakta olduğunu haber verdiler. Bu maddenin müthif bir
tahrip kuvvetine sahip olduğunu bilen polis, işi tahkik etmeğe başladı. Komiserler, taharriler işe ko-
yuldular. Bu infilâk maddesi ne işe yarayacaktı? Gençler bu madde ile ne yapmak istiyorlardı? Ortada şimdilik ne suçlu, ne de suç âletine benzer bir şey bulunmadığı için bittabi kimse tevkif edilemiyor, bütün faaliyet gizli soruşturmalara inhisar ediyordu.
Nihayet mesele anlaşıldı;
«Talebelerden biri Eiffel’i uçurmak istiyormuş...»
Bu neticeye varınca, Eiffel kulesi, geceleri sıkı bir nezaret altına alındı. Lâkin polis, «kaatil» i ancak bir ay sonra bulabildi.
Eiffel kulesine kıymak istiyen Bearn, ufak tefek, sarışın bir delikanlı idi. «Kuleyi çok çirkin bulduğu için ortadan kaldırmak» istediğini söylüyordu. Bu hareketinin ne dinî, ne siyasî hiç bir saikı yokmuş. Bearn, sırf estetik mülâhazalarla ve bu «aşağılık» demir külçesini medeniyetimize lâyik bulmadığı için yok etmek istiyormuş.
Çocuklara dikkat!
Yapılan sorutturma neticesinde Büarn’ın tahrip proje» hakkında '‘n^nfıij ınalânaat elde ettikti. B»ar*. bu igi yapaafcm Mç Mr tasana, Wflh«— çocukla»* zarar mesini istemiyordu. Kulenin dibindeki parkta, sabahtan akşama kadar her saat binlerce çocuk oynadığı için, darbanin, gece el ayak çekildikten sonra vurulması kararlaştırıldı.
Küçüklüğünde ciddî bir terbiye almış bulunan Bâarn’ın sonradan nedense birdenbire gemi azıya almış, s»rseri tabiatli, fakat iyi kalbli ve iyi ahlâklı bir delikanlı olduğu anlaşılınca, kuleye suikast haberinin uyandırdığı ilk korku ve heyecan ânî olarak kahkahaya inkılâp etti. Şimdi herkes bu akim kalmış «Suikast» teşebbüsünden bahisle
Dikkat
Istanbuldan yeni getirdiğim çeşitlerle ucuz elbise giy -mek mi istiyorsunuz, işte size aylardır pahalılıkla mücadele eden GAYRET TERZİEVİNDE görmekle hakikati anlarsınız.
Beyoğlunun tanınmış terzilerinin yanında senelerce çalışarak yetişen İzzet Köroğlu, Evkaf İş Hanı, Kapalı Çarşı üstü No. 410, Tel: 16041, veresiye muamelemiz vardır.
Satılık evli bağ ve arsalar
Keçiören Tepebaşında 1162, 1772 M2 evli bağlarla 1064, 1072 MJ
arsalar ucuz fiyatla satılıktır. Tel. sabah dokuzdan evvel akşam sekizden sonra 23710. (2334)
gülüşmekte. Bu arada B^ara, kefaletle salıverilmiş bulunuyor. Bizzat İçişleri Bakanı delikanlıyı karşısına alarak münakaşa etmiş. Böyle' bir hareketin hiç bir fayda temin 1 etmiyeceğini, sadece medeniyeti' inkâr etmek olacağım anlatmış, âarn’dan söz almış. Dostça ayrılmışlar.
Zaten yıkılmazdı ki...
Eiffel kulesinin kırk senedir müdürlüğünü yapan Mösyö Marc, kendisini işsiz bırakmağa matuf böyle bir teşebbüs karşısında en ufak heyecana bile kapılmamış. İki mühendis muavini ile birlikte, kulenin dibindeki bürosunda otusaaağa devam ediyormuş. Mühendislerden biri şu beyanatta bulunmuş :
«Biz doğrusu pek o kadar heyecanlanmadık. Çünkü kulenin tahribi fiilen imkânsızdır. 25 kilo dinamit, hattâ çok ustaca yerleştirilmiş ı bile olsa, kulenin aycıklarından bi- I
| rinin ancak bir kaç putrelini koparabilir... Bu delikanlı evvelâ hesap öğrensiin....»
Bu münasebetle kule müdürü, Eiffel’in bundan evvel bir kere daha tahrip tehlikesi geçirmiş olduğunu naklediyor:
• 1940 da Almanlar ilerlerken, yük sek komuta heyetinden bir emir gelmiş: Eiffel’i tahrip edin!..»
Derhal bir istihkâm müfrezesi alât ve edevatiyle kulenin dibine gelmiş. Hesap... kitap... Nihayet kulenin tahribi için on beş gün zaman lâzım olduğu neticesine varılmış. Ve... vazgeçilmiş.
Müdürün ve mühendislerin ka-naatına göre, Eiffel, dört ayağı birden dinamitlendiği takdirde, devrilmez, ayakları üzerinde olduğu yere çöker.
Mühendisler s «Bizim suikastçı bunu da hesap edememiş...» deyip gülüşüyorlarmış..
Sayın halka
Türkiye Kömür Satış ve Tevzi Müessesesi Ankara Şubesinden
1950 - 1951 kışı teshin ihtiyacı için kok ve Linyit kömürü dağıtımı aşağıdaki eseslar dairesinde yapıla çaktır.
1 - Soba kömürü: ■
17/6/1950 tarihlî resmî gazetede neşredilen yönetmelik uyarınca kömür tevziinden faydalanmış olanlardan 1950 - 1951 kış mevsimi için yeni beyenneme istenmeyecektir.
İlgililer ellerinde mevcut eski beyanname kuponları ile her hafta yapılacak ilâna göre müracaat ederek kok kömürlerini alacaklardır.
2 — Resmî Daireler, Müessese 1er ve kaloriferli binalar:
Türkiye Kömür Satış ve Tevzi Müessesesi tarafından 1949 . 1950 kışı (geçen kış) için verilmiş olan eski karneleri ile adı geçeçn mües-sesenin merkezindeki Satış Servisine müracaat ederek bu sene için yeni karneleri almaları lâzımdır. '* -¥•
3 Dağıtım 21/6/1950 Çarşamba gününden itibaren başlayacak-
İlân
Belediye Başkanlığından]
Bentderesi köprüsüne inen Kevgirli sokağı imar vaziyetine göre genişletileceğinden işin hitamına kadar vesaiti nakliyenin bu yoldan geçmeleri menedilmiştir. Keyfiyet ilân olunur. (3957)-(506)
Akçakalede silo inşaatı yaptırılacak Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğünden
1 — T. M. Ofisinin Akçakale’de yapıracağs, 466974.92 lira keşif tutarlı Silo inşaatı kapalı zarf usulile eksiltmeye çıkarılmıştır
2 — Eksiltme 28. 6. 1950 Çarşamba günü, Ankara’da Genel Müdürlük binası içinde toplanacak komisyonda yapılacaktır.
3 — Eksiltmeye gireceklerin, t atil günleri hariç olmak üzere, eksiltme günündçn üç gün evveline kadar Genel Müdürlüğe yazı ile müracaat ederek yeterlik belgesi almaları lâzımdır. Bu tarihten sonraki müra caatlar nazara alınmıyacaktır.
4 — Eksiltmeye gireceklerin, 93 9 yılından evvel 100.000 liralık ve bu tarihten sonra da 400.000 liralık bu ayarda betonarma bir inşaatı yapmış ve kat’i kabulünü yaptırmış olduklarına dair belge göstermeleri lâzımdır. Yeterlik belgesi verip vermemekte Ofis yetkilidir,
5 — Geçici güvenlik akçesi 23.3 00 liradır.
6 — Eksiltme evrakı 25 lira karşılığında, Ankara’da Genel Müdürlük Malzeme Müdürlüğünden, Istan bul’da Beşiktaş’daki Afyon ve Malzeme İşletmemizden, Diyarbakır’da Bölge Müdürlüğünden alınabilir.
7 — Ofis 2490 sayılı kanuna tabi olmadığından bu ihaleyi dilediğine
yapıp yapmamakta serbesttir. (3987)
İlân
TÜRKİYE DEMİR VE ÇELİK FABRİKALARI MÜESSESESİ MÜ-DÜRLÜĞÜDEN:
SAF NAFTALİNİN MÜESSESE MİZDE VAGONDA TESLİM ŞAR-TİLE TONUNUN İKİYÜZELLİ LİRADAN SATILMAKTA OLDUĞUNU SAYIN MÜŞTERİLERİMİZE ARZ EDERİZ. s jfc
ilân
Ankara - Gazi Devlet Üretme Çiftlikleri
Merkez Atölyesi Müdürlüğünden
1 — Aşağıda cins t açık eksiltme suretile
ve miktan gösterilen muhtelif ebadda kereste e satın alınacaktır.
Miktan
Muhammen bedeli L. K.
200 m.»
75 m.'
30 m.»
30/6/1950 Cuma
16.000,00
16.500,00
7.050,00
saat 14 de merkez atölyesi mû-
Çam kereste Gürgen Dış Budak
2 — İhale günü _______________,_______
dürlliğü satın alma komisyonunda yapılacaktır.
3 — İdarî ve fennî şartnameler merkez atölyesi müdürlüğünde görülebilir.
4 — Muvakkat teminat 4.466,25 lira olup atölye veznesine veya Ziraat Bankasındaki 4884/64 sayılı cari hesaba yatırılacaktır.
5 — İsteklilerin belli gün ve saatte teminat mnkbuzlarile birlikte
komisyona müracaatları. (3066)
Sayfa: 4
ZAFER
i
( h
T e l€
•T £
■
r. t
b
i i Iİ ‘J c !(
d ₺ U « ı i N
İ i ı •J
...
J—1—ghz^t-ZUMUld DANIŞMAN
Eğer namuskâr bir devlet adamı böyle bir hali irtikâp etseydi müteessir olurdum
— 184 —
Murahhas hemen koynundan çıkardığı bir zarfı göstererek:
— Haşmetpenah!... Tarafı hümayununuzdan imzalanmış olarak efendime gönderilen Semendere mütarekenamesini berayi tevdi getirdim. Efendim Jan Hunyat. kendi imzasını havi mütarekena-menin de kulunuza lûtfedilmesini rica ettiler.
— Yani mütarekenin bozulduğunu mu söylemek istedi?
Murahhas başını önüne eğdi. Sultan Mehmet bu vaziyetten doğacak bütün akıbetleri bir anda zihninden geçirmişti. Yanakları kıpkırmızı olmuş, gözlerinin beyazı kızarmıştı. Mukavves burnunun delikleri, şiddetli nefes ab maktan açılıp kapanıyordu. Eli murassa kabzalı hançerine gitti. Sol elini kalçasına koydu. Şimdi muhteşem bir heykel halini almıştı.
Ağır ve olgun bir sesle söze başladı. Fakat sesinin tonu gittikçe yükselerek bir fırtına halini aldı:
(Gidiniz, babam rahmetullahi aleyh Sultan Murat zamanında Varna muharebesinden önce de Jan Hunyadın yemininden nasd döndüğünü bilirim. Incil üzerine yapılan yeminden dönebilen bir kimse için, altına imzasını koyduğu bir muahededen nükûl etmesinde şaşacak bir şey yoktur. Eğer namuskâr bir devlet adamı böyle bir halı irtikâp etseydi cidden müteessir olurdum. Eğer e-fendın bunu yapmakla lalam Halil Paşanın da arzu ettiği gibi İstanbul muhasarasından vazgeçeceğimi sanıyorsa aldanıyor.
tî-idiniz, efendinize söyleyiniz ki... Ben Türklerin padişahı Sultan Mehmet bin Sultan Muradım. Edimler fethine azmetmişim. Is-tanbulun fethi, fütuhatıma bir başlangıçtır. Emrimde milyonlarca Osmanlı dilâverleri vardır. Karşımda nakzı ahdeden bir naibi hükümet değil, zırhlara garkol-muş bir cihan olsa azmimden dönecek değilim. Efendiniz böylece bilsin. Bir dahi ne kendisi ile, ne de yeni kralınızla akti suln edecek değilim. Hıyanetleri bence müsellemdir!...)
Sözünü kesti. Bu gürleyen ses karşısında elçi adeta erimişti. Belki de elçi başka bir mukabele bekliyor, Sultan Mehmedin yemden mütareke akti için ricalarda bulunacağını zannediyordu. Bu şahane meydan okuyuş elçileri şaşkına çevirdi.
Artık duramazlardı. Sultan Mehmedin bir imasından fevkalâde müteessir olan sadrazam Halil paşa da sapsarı kesilmişti. Murah haslar çıktıktan sonra Sultan Mehmet Halil Paşaya:
— Lala... Seninle biraz sonra görüşeceğim. Şimdi bu adamları al, Topkapı önündeki bataryalarımı, orduyu hümayunumu göster!..
Halil Paşa, müteessir ve mü-teelim çıktı. Murahhaslara muhteşem ve kalabalık Türk ordusunu, o zamana kadar görülmemiş derecede büyük Türk bataryalarım gösterdi.
Türk ordusunun azim ve iradesini, kalabalıklığım, malzemenin bolluğunu, iman ve heyecan dolu sahneleri gören elçiler her dakika daha perişan oluyorlardı.
Sonunda Halil Paşa onları ordugâhın dış taraf ma çıkardı ve:
— Gidiniz, efendinize, çok yanlış bir harekette bulunduğunu söyleyiniz. Lüzumsuz yere padi şahımın gazabım tahrik etmekle hiç bir şey elde etmemiş olduğunu anlatınız. Genç hükümdarımın, niyet ettiği bir işten asla geri dönmiyeceğini efendinizin bilmesi gerekti.
Daha sonra Halil Paşa düşünceli bir halde otağ hümayuna dön -dü. Sultan Mehmedin hiddet ve şiddeti daha sükûnet bulmamıştı. Halil Paşayı görür görmez:
— L*ala bu nedir?
Paşa cevap vermedi:
— Bu nedir lala?.. İşte bugüne değin söylediğin ihtimallerden bir tanesi tahakkuk etti.
Bu taş, bu tariz Halil Paşayı büsbütün müteessir etti.
— Şevke tlû hünkârım dedi, kulunuz temenni değil, tahmin etmiştim. Ve bu endişelerim de hep selâmeti memleket namına i-di.
— Tabiî... Şüphesiz öyledir. Fakat, benim şiddeti azmimi tenkis edeceğini mi sanırsın?
— Asla hünkârım. Tedbirli ol mak muhtemel arızalan hesaba katmak gerekti.
— Macarlar hücum ederler mi?
— Her ihtimali varit görürüm
— Bu takdirde muhasarayı kaldıralım mı?
— Bu, kudretli efendimin bileceği bir şeydir.
Birdenbire Sultan Mehmet tekrar köpürdü:
— Paşa, paşa... Seni bir ken, daha muhasara aleyhinde söz söy lemekten menederim... Menede rim... Anladın mı? Menederim.
— Jlu..müthis feveran karşısında
yaşlı ısddrazam gayet mütevekkil bir tavırla ve sakin bir sesle:
— Menetseniz de, selâmeti memleket mevzuu bahsolduğu vakit fikirlerimi söylemekten fariğ olamam Hünkârım. Mademki devlet ebet müddeti Osmaniyenin Sadrazamıyım. Ceza görmem, hattâ hayattan ümidini kesmek mukadder de olsa mülkü millet namına düşündüklerimi söylemekten fariğ olamam..
Genç hükümdar böyle bir muameleyi beklemiyördu. Ve buna alışmamıştı. Bir an tereddüt etti. İhtiyar Halil Paşanın yüzündeki samimiyeti gördü. |
— Ben de öyle isterim. Şimdi git.. Muhasaranın teşdidi için lâzım olan bilcümle tedabiri İttihaz eyle..
Halil Paşa çıktı.
18 NİSAN 1453
— Bana Kumandan Jüstinyani yi çağırınız!.
İmparator büyük bir telâş için- 1 de idi. İki sûr arasındaki toprak yığınları arasında şaşkın şaşkın dolaşıyordu.
Hassa kumandanı Leon da o-nunla beraberdi ve sebebmi bilmeksizin o da asabileşmiş görünü- ı yordu.
Bir müddet sonra Jan Jüstinya-' ni ve daha sonra da Grandük No- I taral geldi. İmparator derhal . durdu ve sordu: |
— Kumandan, felâketten haberiniz var mı?
Jüstinyani her şeyi bilen bir a-dam tavriyle cevap verdi:
— Eğer işaret ettiğiniz felâket..
— Susunuz. Siz de benim kadar biliyorsunuz. Acaba Başvekilimiz haberdar nydır?
Grandük Notaras da zeki gözleriyle İmparatoru süzdü:
— Haşmetpenah, dedi, bu mukaddes şehrin düşman eline geçmemesi için her nevi tedbirin alın masında resen mesul olduğumu unutmuş görünüyorlar...
★ (Devamı var)
ZAFEE’ln Abone Şartlan
Memleket 1*1
Memleket 4hğs
ıj aylık --------—
Ur».
= DİLEKLER-ŞİKAYETLER = ] Bir Asker ailesine karşı alâkasızlık
Kocam askerlik vazifesini yapıyor. Yardıma muhtar durumdayız. 15 Mayıs 1949 tarihinde, Ankara as-
I
ker aileleri yardım bürosuna bir dilekçe verdik.
Dilekçemizi muameleye koyacaklarını ve memleketimiz olan Afyon Valiliğine, babamızdan veya annemizden namımıza menkul veya gayri menkul bir malımız olup ol-adığmı soracaklarını ve eğer yardıma müstahaksak yardım göreceğimizi, bu işi anlamak için 15 gün sonra uğramamızı bildirdiler.
Bugüne kadar 14 ay gibi uzun bir zaman geçtiği halde evrakımız halen her nedense tekemmül etme-
I
miş bir durumdadır.
Bundan 4 ay evvel bütün istenilen evrakın geldiğini, yalnız mahallemiz ihtiyar heyetinden bir ilmühaber beklediklerini bildirdiler ve 4 aydır da bu ilmühaber tamamlanmamış bir durumdadır.
Bu kere de «kendiniz getirtebilirseniz getirtin» diye Afyon valiliğine giden evrakın tarih ve numarası olan (14/4/1950) tarih ve (6720) sayılı bir pusula verdiler. Eğer kendimiz Afyona gidip o evrakı getirtebilecek kadar paramız olsaydı her halde bu yardımı istemekten sarfınazar ederdik. Devletin kudreti neye yetmez ki, bize bunu söylüyorlar?
Gerek bizi ve gerekse bizim gibi yardıma muhtaç kimselerin bu durumdan kurtarılması için vaziyetin ilgililere duyurulmasını rica ederiz.
Afyon Zaviye Sultan Mh. den Ankara: İçcebeci Şahin sokak No. 1 de Rasime Boyonkoli.
★
YERKÖY’DE BAŞIBOŞ KÖPEKLER
Son zamanlarda ilçemizde başıboş köpekler pek çoğalmıştır. Köpekler gelene geçene saldırmakta, çocukları ısırmaktadırlar. Kuduz vakalarından her ank orkuluyor. Belediye ikaz edilmiş ise de aldırış ettiği yok. Anlaşılan belediyemizi yüksek makamların ikaz etmesi gerekiyor.
Yerköy ; Mustafa Öngöl
★
«MİLLİ PINAR" IN SUYU KESİLMESİN
Altındağ mahallesinde oturan bir memuırum. Mahallemizde elektrik yok. Yol bozuk. Evimize en yakın olan Millî Pınar dediğimiz çeşmenin de suyu zaman zaman kesiliyor. Bu yüzden bütün mahalleli acıklı bir duruma düşmektedir. Eskiden şikâyetlerimize aldıran yoktu. Şimdi de bütün eksiklerimizin derhal tamamlanamıyacağı muhakkaktır. Fakat hiç olmazsa nazlı çeşmemiz her zaman aksa da susuz luktan kurtulsak.
Altındağ mahallesi 1531 No. da Rauf Arın.
★
BİNALARDA YENİ NUMARALAR
Evlere birer yeni numara koyup «Artık adreslerinizi bu numaralara göre verin. Eski numaralar muteber değildir» dediler. Biz de dedik-
leri gibi yaptık ve pişman olduk. Çünkü ne mektuplarımız geliyor, ne de havalelerimiz. Mektuplarımızın bu yüzden geri gönderildiğini öğrendik. Ne yapsak, kime müracaat etsek?
Öncebeci Dilim sokak No: 32 (Eski 44). Mürsel abuncu.
★
İŞÇİLERDEN KESİLEN YEMEK PARALARI
Biz, makina ve kimya endüstrisi işçilerinden, Askerî fabrikalar talimatnamesine göre 15 şer lira olmak üzere güya tabldotun ıslahı için yemek parası kesilmişti. Bugüne kadar ıslahattan bir eser ve bir fayda temin edilememekle beraber, bu paralar keyfî olarak bankada bulundurulmakta ve her ay faizi işlemektedir. İşçiye hiç bir fayda temin etmeden kesilen bu paraların iadesi hususunda müracaatta bulun muş isek de katî olarak geriye iade edilemiyeceği tebliğ edilmiştir.
Eğer talimatname gereğince bu paralar kesilmişse, bu talimatname Askerî Fabrikalar talimatnamesi olarak hazırlanmış ve bunu M. S. Bakanlığı onaylamıştır. Biz ise şimdi bu talimatnamenin haricinde kalmaktayız. Çünkü Savunmaya değil, İşletmeler Bakanlığına bağlı, askerlikle ilişiği olmıyan bir kurumuz. '9^
Hangi kanunî yollar dahilinde hareket edelim?
Silâh Fabrikası işçilerinden Mehmet Erpek.
* ★
GERİ KALAN ZAMLAR
Gazi Çiftliğinde Tekel İdaresinin Bira Fabrikası işçileri günde 11 saat çalışmakta, buna mukabil ellerine ailelerini geçindirmeğe yetecek kadar para geçmemektedir. Saat başına ücret 30 kuruştur. Senede saat başına 2 kuruştan 5 kuruşa kadar zam yapılır. Bu sene bu zam da yapılmadı. İşçi mümessilleri bir kaç defa müracaat ettilerse de bir netice alamadılat. Saati 34 kuruşa çalışarak bununla Ankarada aile geçindirmeğe çalışanlarımız pek çok.
Tekel Bira Fabrikası işçilerinden Hüseyin Akbulut.
★
SAĞLIK MEMURLARININ HAYVANLARINA YEM BEDELİ
Gezici Sağlık memurlarına, hayvanlarının yem bedeli olarak ayda 15 lira veriliyor. Halbuki hayvanları için 15 lira yem bedeli alan bucak müdürlerine teftiş yolluğu ismi altında 40 lira, jandarma komu-tanlariyle tekel kolcularına 40 ar lira, müzeler idare tahsildarlarına
25 lira veriliyor. Acaba onların hayvanları daha fazla, bizimkiler daha az mı yem yerler? Jandarmalara hükümet ayrıca 10 lira da ahır kirası veriyor. Bizim hayvanlar için ahır kirası, yem bedeli, hayvan takımı masrafları hep bu 15 liranın . içindedir. Meselâ ben 174 lira alıyorum. Bunun 40 lirasını hayvana sarfettikten, 30 lira kira verdikten sonra geri kalan para ile beş nüfuslu ailemi geçindirmeğe çalışıyorum. Bizlere de hayvanlarımız için mahallin belediye rayicine göre yem bedeli verilmesi için alâkalıların dikkatlerinin çekilmesini rica ederim.
Kırıkkale : Gezici Sağlık memuru Hamdi Alsan.
★
İSKÂN MÜDÜRLÜĞÜNDEN AÇIKTA KALANLAR
İskân ve Toprak İşleri Genel Müdürlüklerinin birleştirilmesine dair olan ve Halk Partisi hükümetince gider ayak kabul olunan 5613 sayılı kanun 1 Haziran 1950 tarihinde tatbik sahasına konuldu. Kanunun neşri dolayışiyle haklı olarak endişe duyan İskân teşkilâtı memurlarına resmî bir yazı ile sureti kafiyede teminat ve hattâ terfi ve terfih garantisi verilmiş olmasına rağmen İskân kadrosu merkez ve taşra teşkilâtından 115 memur kadro harici kaldı.
Eğer bu hareketten maksat memur adedinden tasarruf ise 30 senelik bir ömre malik olan iskânın bir kül ve dünkü bir teşkilât olan Toprağın da ancak bir cüz olduğu göz-önüne alınarak her iki daireden de bir nisbet dahilinde memur çıkarılması iktiza ederdi.
Ne yazık ki bu hak ve maadelet prensipleri hiç de nazarı dikkate alınmadı. Yalnız iskân memurlarının düçarı gadir olmaları ciheti tercih edilerek 20 seneyi mütecaviz meslek hayatımıza elim darbeler indirildi. Yeni genel müdürlük kad rosunda açığa çıkarılan bigünah iskân memurlarından kalan bir çok münhallesr mevcut olup açıkta bırakılan biz zavallı memurlar, bugünün müşkül geçim şartları içinde perişan bir halde beklerken mezkûr yeni genel müdürlük bu mün-hal kadrolara başka yerlerden nak-len memur almaktadır.
U5 memurun tekrar vazifelerine iadesiyle hem mağduriyetimiz? ve hem de bilâ müddet açık maaşı verilmek suretiyle millet hâzinesinin boş yere israfına meydan verilme-mesiiçin bu yazımızın neşrini rica ederiz.
Mülga İskân Genel Müdürlüğü merkez ve taşra teşkilâtından açıkta kalan 115 memur.
— Tarihini söyler misiniz?
— Yirmi Haziranda.
Mahkeme salonu kavuştuğu huzurdan tekrar sıyrılarak bir an heyecanla iç çeker gibi oldu.
— Bu paket kime gönderildi?.
— Fakirlere yardım cemiyetine.
— İçinde ne vardı?
— İki eski yün bluz, oldukça küçülmüş bir elbise, bir atkı, bir kaç bluz daha ve bir de manto.
— Nasıl bir manto?
— Hafif bir yünlü manto. Bir nevi spor mantosu.
Bu sözler sükûnetle söylenmişti Fakat ön sıralarda oturanlar Mis Robert’in şahit bölmesinin kenarını tutan ellerinin sımsıkı sıkıldığından sapsan kesildiğini görebiliyorlardı.
— Krem rengi yünlü, değil mi?
— Evet, daha ziyade bisküi rengi diyebiliriz.
— Bir akşam evvel Bayan İves biı mantoyu giyiyordu, değil mi?
— Öyle olacak, efendim.
— Mantoyu pakete sarmazdan evvel ne halde bulunduğunu gördünüz mü?
— Hayır, görmedim. Paketi ben sarmadım?
— Siz sarmadınız mı? Kim sardı?
— Bayan İves, kendisi.
— Evet, anlaşıldı.
Bir anda parlayan bir muzaffe-riyet parıltısı, savcının çehresine, eski İspanyol engizisyonculannın düşmanının kalbgâhma işleyen bir sual sordukları zaman duyduk lan meş’um ve hunhar zevke benzeyen bir güzellik vermişti.
— Demek mantoyu paket yapan Bayan İves kendisi idi. Sizin elinize nasıl geçti?
— Paket mi?
— Tabiî paket.
— Anlatayım efendim. Pazar günü sabah saat sekizden biraz evvel Bayan İves’in zili çalındı, ben de odasına gittim. Kiliseye gitmek üzere hazırlanmıştı. Yatağının üzerinde büyük bir kutu duruyordu. Roberto biraz evvel zili çaldım, ama duymadın, her halde kahvaltı ediyordun. Bunu aşağıya indir, Mac Donald’
mektupları almağa gittiği zaman götürsün. Postahane dokuz buçukta kapanır.
— Bütün söyledikleri bundan mı ibaret?
— Hayır efendim, bundan ibaret değil. Benden temiz bir çift eldiven istedi, sonra odadan çıkar ken, bunlar Fakirler Cemiyetine ayırdığım şeyler, dün akşamki mantomu da koydum. Bellamy’le-rin otomobilinden yağ sürülmüş, berbat olmuş.
— O kadar mı?
— Ben de, acaba temizlenemez miydi? diye sordum. Temizletmeğe değmez, üç senedir giyiyorum. Diye cevap verdi. Sonra çıktı. Ben de paketi indirdim, Mac Donald’a verdim. ‘
— Üzerinde adres var mıydı?
— Evet, vardı.
— Hangi adres?
— Fakirlere yardım cemiyeti, Nevyork.
— Kimden geldiğine dair köşesinde ufak bir işaret filân yok muydu?
— Hayır efendim. Bayan İves hiç bir zaman böyle şey yapmaz.
— Lütfen yalnız sorulan suale cevap veriniz. Mantonun üstündeki lekelerin ne lekesi olduğundan haberiniz yoktu, değil mi?
— Vardı efendim. Yağ lekesi.
— Ne?
Savcının sesi bu suali sorarken gayriihtiyari birdenbire yükselmişti.
— Biraz evvel mantoyu görmediğinizi söylemediniz mi?
— Hayır efendim görmedim. Ama Bayan İves yağ lekesi diye söyledi.
Savcı birdenbire gülümsemeğe başladı:
— O halde, mantonun üzerinde lekeleri kendi gözlerinizle görmediğiniz için katî olarak bilmiyorsunuz.
— Hayır, efendim.
Rabert’in yüzü biraz daha kızardı, sesi biraz daha katileşti:
— Bayan İves lekelerin yağ lekesi olduğunu söylemiş olduğuna göre, bu sözden zerre kadar şüphe edemem efendim.
★ "(Devamı var)
RADYO
A.l p a r KİREÇ Fabrikası
Taze, topak tozsuz kireç imâl etmekte ve günü gününe teslim etmektedir. Sayın müşterilerimizin her türlü arzulan nazan iti-bare alınır.
Adres: Posta caddesi Ahmet Erkmen ham kat. 3 No. 23 Tel: yazıhane 16566 Tel. ev 21384 (2333)
Hayır muhakkak burada kalmanız daha iyi olacak... Dışarı çıkmamanız lâzım. Hattâ, iyi düşünülecek olursa, sizin gece ve gündüz her saat yanımda, elimin altında bulunmanız bence esastır Serbestsiniz; değilsiniz demiyorum... Fakat, bu odadan bir yere kımıldamıyacağınızı vadederse-niz daha müsterih olacağım.
Fiyorenda hileyi anladığı gibi esas itibariyle bir emir olan bu arzu karşısında buradan çıkamı-yacağını da anlamıştı. Mukavemet ve itiraz etmekten,' hoşnutsuzluk göstermekten sakınarak sadece:
— Pekâlâ, Madam; hiç bir bahane ile hattâ bir dakika bile bu odadan dışarı çıkmıyacağıma size söz veriyorum. Hepsi bu kadar mı?... dedi.
Katerin ona, hâlâ Kraliçeye sual sormakta devam ettiğini ihtar edebilirdi. Fakat, şimdilik yaplıa-cak daha mühim işi vardı. Onun bu sualine:
— Evet, zannederim... Cevabını verdi.
Ve kendini toplayarak:
— Her şeyi önceden düşünmek lâzım. Olabilir ki; talih sizi, saraya mensup olmıyan biriyle karşılaştırır. Size sorulacak olursa, burada arzunuzla bulunduğunuzu, delili de kapıların kilitli olmadık larını söylemeniz lâzım geleceğini hatırlatmağa lüzum var mı bilmem?
Fiyorenda, bu sözlerdeki tehdidi sezdi. Yine hürmetle eğilerek:
— Majestenizi^ söylediklerini aynen tekrar edeceğim, dedi.
Ve kısa bir tereddütten sonra:
— Ya, beni burada mevkuf görüp hayret edenlere ne cevap vereceğim?
Katerin, bir saniye düşündü ve cevap verdi:
Yazan ı MİŞEL ZEVAKO
Çeviren . RAGIP RIFKI
— 58 —
— Saray âdetlerine vukufunuz olmadığı için hoş görülmiyecek bir kusurda bulunmamak maksa-diyle şöyle bir kenara çekilmiş olduğunuzu söylersiniz.
Fiyorenda, alay ettiğini osla belli etmeksizin:
— Majestelerinin hoş görmedikleri gibi... Peki Madam, emirlerinize itaat edeceğim... cevabını verdi.
Katerin ona şüpheli bir tavırla bakarak zihninden geçeni gözlerinde okumağa çalıştı.
Fakat, Fiyorenda, bu ateşli bakışı, masumiyetin verdiği cesaret ve metanetle karşıladı.
Katerin, bu gülümsiyçn simadan asla bir şey anlayamıyacağı-na kanaat getirdi. Kızdığını belirten bir hareketle döndü, küçük kapıya gidip açtı; ama, çıkmadı; başını çevirdi, acı bir tebessümle ağır ağır:
— Dikkat ediniz, boşboğazlık edecek olursanız muhakkak ben duyarım... Ve o vakit, Bastil'de bulunan zavallı Vikontun başına bir felâket gelirse buna şaşmamanız lâzımdır.
Sonra, bu sözlerin husule getirdiği tesiri anlamak için gözlerini tekrar genç kıza dikti ve onun müteessir ve şaşkın bir hale gelmiş olduğunu gördü. Bu defa, galebesinden memnun bir tavırla gülümsiyerek çıkıp gitti...
Sanki Kraliçeyi arkasından han
çerlemek istiyormuş gibi ateş fışkıran gözlerini kapıya diken Fiyorenda, içinden:
«Ah! Menfur, meş’um karı» diye bağırdı.
Bu hiddeti pek kısa sürdü. Büyük bir sükûnete ihtiyacı olduğunu anlıyordu. Koltuğa kendini âttı. Bu defa ağlamadı. Gözü bir noktaya dalarak düşünmeğe başladı.
Ve birdenbire, zihninde bir ışık belirdi:
«Boröver bana, hayli zamandan beri kendisiyle Rospinyak arasında son derece müthiş bir mücade le başlamış olduğunu söylediydi... Rospinyak’m Katerinin adamı olduğunu şimdi öğrendim artık. Anlaşılıyor ki, Boröver’in bu mücadelesi daha ziyade Katerin iledir; buna hiç şüphe yok... İyi ama, Katerinin Boröver’e karşı bu düş manlığının sebebi nedir?... Ne o-lacak... Çüwkü, Boröver, Kont dö Luvr’un dostudur... Ve Kont dö Luvr da Kralın ta konisidir!»
Kaşlarını çatarak, sezinlediği meş’um ve müthiş hakikati bertaraf etmek için harikulâde bir gay ret sarfederek bir an kadar durdu. Ama, şimdi artık bir ipucu elde etmişti; binaenaleyh, sonuna kadar gitmemezlik edemezdi:
«Rospinyak, Katerinin hesabına hareket ederek Boröver’le Kont dö uvr’u, benim odamda kurduğu bir tuzağa düşürdü. Ne korkunç
bir tuzaktl o! Onlar Ferriyer’in sayesinde tuzaktan sağ ve salim kurtuldular... Ferriyer şimdi Bas-til’de bulunuyor ve kafası da kesilmek tehlikesine maruz... Ben Luvr’a geldim, Grifon’la konuş Luvria geldim, Grifon’la. konuştum. O da, Janlis’le askerlerini gönderdi. Bunlar, Boröver’le kontu kurtardılar. İşte şimdi ben de Katerinin mahpusuyum... İşte, bana karşı beslediği mühlek kin ve garazın sırrı budur...»
XXV BORÖVER’İN KÜÇÜK MANEVRASI
Şimdi, Boröver’e gelelim:
Feriyer’in onu, kendisine pek garip gelen bir tarzda terketmiş olması nazarı dikkatini celbetmiş ve bir an mütehayyir kalmıştı. Koşup yetişmek ve : «Ben de seninle beraber geliyorum» demek için bir harekette bulunduysa da, yine düşündü ve:
«Neye yarar?... Onu sıkmış olacağım, buna hiç şüphem yok... Bir şey söylememiş olması söyli-yememesinden veya söylemek istememesinden ileri geliyor» diye düşündü.
Dalgın dalgın onun uzaklaştığını seyretti. Sonra, azimkâr bir tavırla Luvr Sarayının yolunu tuttu. Oraya varır varmaz Kralın hususî dairesine giderek geldiğini haber vermeksizin onun yanına girdi. Sarayda ondan başka kimse böyle bir hak ve salâhiyete malik değildi.
Boröver Kralın yanından çıktığı zaman saat aşağı yukarı akşamın beşi idi. Katerinin yanma gideceğini Krala söylememişti. Geç kalması da, belki bu teşebbüsü yapmakta tereddüt ettiğinden veya ne söyliyeceğini henüz kararlaştırmamış olmasından ileri geliyordu. ★ (Devamı var).
ANKARA RADYOSU
PAZARTESİ — 19/6/1950
7.30 M. S. Ayarı.
7.81 Müzik: Hary Horlick Orekstrası (Pl.)
7.45 Haberler.
8.00 Müzik: Salon Orkestralarından Melodiler (Pl.)
8.25 Günün Programı ve Hava Raporu.
8.80 Müzik: Hafif Müzik (Pl.)
9.00 Kapama-
12.28 Açılış ve Program.
12.30 Müzik: Şarkılar.
13.00 Haberler.
13.15 Müzik: 2 ve 4 Plano ile Moledi-ler (Pl.)
13.30 öğle Gazetesi.
13.45 Müzik: Bing Grosby se Peggy Lee Söylüyor (Pl.)
14.00 Hava Raporu, Aksam Programı ve Kapama-
17.58 Açılia ve Program.
18.00 M. S. Ayan.
18.00 Müzik: Dana Müziği (Pl.)
18.30 Konuşma: (Kitap Saati) Adnan Ö üken.
18.45 Müzik: Melodiler (Pl.)
19.00 M. S. Ayarı ve Haberler.
19.15 Geçmişte Bugün.
19.20 Müzik: Şarkılar.
19.45 Müzik: Tarihi Türk Müziği.
20.15 Radyo Gazetesi.
20.30 Müzik: Dvorak - Vlolonael Konçertosu (Pl.)
Si Bemol Minör Çalan: Pablo
Caznls.
21.15 Konuşma.
21.30 Müzik: Dans Müziği (Pl.)
22.00 Konuama.
22.15 Müzik: Halk Türküleri.
-22.45 M. S. Ayan vo Haberler.
23.00 Program ve Kapama.
İSTANBUL RADYO SU PAZARTESİ — 19/6/1950
14.40
İd.
Açılia ve Programlar.
KariSiieHaflf Müzik (Pl.)
Hafif öğle Müziği.
Çalan :Somiramls Orkestrası.
Şarkı ve Türküler (PJ.)
Serbest Saat. •
(Kamışına veya Müzik).
Orkestra Eserleri (Pl.)
Feli_x Mendelasohn.. Fingal Mağarası Uvertürü.
Çalaıı: Thomas Beecham Londra FlArmonlk Orkestrası.
Gulseppe Verdi.. •"Talilıln Kudreti” çalan: Arturo Toscanlnl id. N. B. C. Senfoni Orkestrası. Programlar ve Kapanış. Açılia ve Programlar.
Fasıl Heyeti Konseri.
■•HÜZZAM'" 1 — Peşrev 2 — Görmedim uysun telek 3 — Yasamanı sensiz 4 — Sana ben 5, — Ümitlerim hep kırıldı 6 — Taksim 7 — Meftun ololrı 8 — Bıktım feleğin
Yukar
Solola
9 — Gönül d Saz Semaisi. Dans Müziği (Pl. Haberler. İstanbul Haberleri. Karışık Hafif Müzfk (Pl.) Gitar Kuarteti Konseri. Serbest Saat.
(Konuşma veya Müzik). Küçük Orkestradan Melodiler, Şarkı ve Türküler. Jacçueline Fronçols Dora'dan Şarkılar (Pl.) Dinleyici İstekleri. (Türk Müziği).
Müzik (Pl.)
. Senfoni No. 3
rçek olan, doğmuş 5 — Eği-nayan cam gibi bir madde, ormanları meydana getirir 6 — Sevgili ölen bir kimseden kalan j 7 — Tekerlek 8 — Bas-
çın dalları, bir
bir dağ hayv
1 — Lûğvetme, rançta bir oyu:
4 — Doğru 5 — Haberleş ta. tersi: Hüküm 7 — Tc çeşidi 8 — Üstüne yazı yazdığım 9 — İdare edenlerle büyüğü, dik 11 — Bi
Dünkü Bulmacanızın Halli:
Soldan Sağa ve Yukarıdan Aşağı;
1 — Husumet, kap 2 — Ulu, ayine 3 Suk. cüda, as 4 — Maraton 5 — Meı etanet 6 — Üre, ilâ 7 — Tapatl, Araş
Müziği (Pl.) anılar ve Kapanış.
(ben. Hersek ofiİLL. Hârikamdan
mususane m» «■«»’
f
ZAFER
, Büyük Kumaşlarında son derece ucuzluk Emprime Vistra Valencia Gandi ORTAÇ'ta Danpink ORTAÇ ta 350 kr. 195 kr. 340 kr.
Emprime çamaşırlık Keten emprime Jorjet emprime
260 kr.
Anversateıı
350 kr.
290 kr.
650 kr.
375 kr.
18 Renk hakiki İrlanda keteni 900 kr.
Panama erkek şapkaları 12,75 ve 17,00 Lira
İYol İnşaatı ilanı
Etibank Genel Miidiirliiğiinılen
1 — Nallıhan İlçesinde, Sarıyar hidroelektrik santralı civarında Ankara - İstanbul şosesine kadar, B ankomızın yaptıracağı yeni iltisak yolu inşaatı işi, kapalı zarf usulü ile ve sabit fiat vahidi esasına gö-p/ eksiltmeye konulmuştur.
Türkiye Kömür Satış ve Tevzi Müessesesi Ankara Şubesinden
Kok Kömürü Tevziatı
Radyolarımız ne halde ?.
Jl J — Bu iltisak yolunun tahmin edilen ilk keşif bedeli (840.293,—)
I RSekizyüz kırkbin ikiyüz doksan üç liradır.
3 — Bu işin muvakkat teminatı (37.361,72) otuz yedi bin yüz alt-
. mış bir lira yetmiş iki kuruştur.
ı 4 — Eksiltme evrakını görmek isteyenler Bankamız İnşaat Şube-I sinde göreb lirler ve satın almak için (50) lira bedel mukabilinde
I Bankamız Muamelât Şubesinden te dûrih edebilirler.
! 5—Eksiltmeye.iştirak etmek isteyenlerin; ihale gününden (10)
i ‘ gün evvel, eksiltme şartnames nin (8) inci maddesinde gösterilmiş olan | vesaiki, Bankamıza ibraz etmeleri şarttır.
6 —Eksiltme 14.7.1950 tarihli C uma günü saat 16.00 da Ankarada
• I Genel Müdürlüğümüz binasındaki eksiltme komisyonunda yapılacak.
İ ,ır-
7 — Teklif zarfları, eksiltme şar ..namesine uygun tanzim edilmiş ola-| frak ihale günü saat (15)e kadar mak buz mukabilinde Genel Müdürlüğü
müz İnşaat Şubesine verilmiş olmalıdır.
ı 8 — Bankamız, ehliyet vesikası verip vermemekte ve ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. (4050)
n.1^,—ı—ı —..............ı ................... m. ı........
Ruh ve zekânın neş’esi, emsalsiz manzaralarının güzelliği ile fi
ABANT GÖLÜ
t.
Çorum Devlet Hastahanesi
1 — Hastahanemizin 1950 senesi ihtiyacı seksenbir kalem (768-1 68 kuruş) kıymetinde ilâç ve Tıbbi malzeme açık aksiltme ile ı alınacaktır.
ı *" 2 — Şartname ve malzeme Uato leri Ankara ve İstanbul Sagbk
1 Müdürlüklerimde ve Çorum Devlet Hastahanesinde her gün göriilebi-
r 2
■
1950 — 1951 kışı için evvelce soba kömürü beyannamesi vermiş olanlara yapılacak kok kömürü tevziatı aşağıda gösterilmiştir.
I — Muameleleri yapılacak ve kömürleri aynı günde verilecek olan beyanname numaraları:
Müracaat günleri Satış yerleri 21/6/1950 Çarşamba Beyanname No. 22/6/1950 Perşembe Beyanname No. 23/6/1050 Cuma Beyanname No. 24/6/1950 Cumartesi Beyanname No.
ULUS Sanayi Cad. Belediye Müzayede • Salonu karşısında No. 10 1—10 311—411 1001—1100 2350—2450 3570—3670 5220—5270 6000—6100 7000—7100 8000—8100 9000—9100 10000—10100 11000—11100
YENİŞEHİR Necatıbey Caddesi No. 59 11—100 1430—1530 2000—2100 3000—3100 4000—4100 5000—5050 17715—17815 18000—18100 19000—19100 20000—20100 21000—21111
'' StlOT NtfflEEZt Anharlar caddesinde Kok Kömürü Deposu 40001—40100 41000—11100 42000-42100 43000— 43100 44000—44100 45000—45100 46000—46100 47000—47100 ‘ 48000—48100 49000—49100 59801—59900 123401—123500 127100—127200 159001 — 159100
2 - Resmi Daire, Sefaretler, ila ı.-haneler, Okullar, Kaloriferli binalar ve Sınai Müesseseler için müracaat y|ri: Yenişehir Mühendisler Birliği binasındaki Müessese Merkezi Satış Servisi: Telefon No] 24022.
Soba kömürleri İçin izahat almak isteyenler Anbarlar caddesinde Kok Depnsu yanındaki Şube Mer ,.kezinç v^ 23905 nımıalab telefona müracaat edebilirler.
Gişe saatleri:
Öğleden evvel : 8.30- -1.2.00
Öğleden sonra : 14.00- 17.00
4 — İstenilen vesikalar: Beyanname kuponu ve nüfus hüviyet cüzdanıdır.
5 -- Bir hafta zarfında muameleleri yapılacak beyannamelerin numaraları Pazar ve Pazartesi günleri sabah gazeteler inde ilân edilecektir.
Zîyretinizi bekliyor
Yataklı Vagonlar Acentesinin 24 Haziran (ABANT) gezisine siz de katılınız. — Tel: 11565 - 11572.
«aya®
Ankara icra Gayr, mcııkul Satış Memurluğundan:
3 — Taliplerin veya vekillerinin lüzumlu belgeleriyle ihale günü hrlan 26. Haziran. 1950 tarihinde saat 14 de Çorum SağPk Müdürlü-[Kirid* hazır bulunmaları ilân nhı mır ( ) 2886'
V.
İngiliz çim tohumu
En üstün kalite — En uygun fıai — Orijinal anbalajlarda, katkısız (Rye - Grass) ve (Trifo lium repens) Çim tohumları — Spor sahaları için hususî halite tertiplemek üzere ayrıca (Fes-tuc.ı robra) ve (Pno pratense) çeşitleri de bulunur...
SAPUNCAKİS
Şehir Ççekevi
Bankalar Cad: N(ı. 42 - TeLpfnn: J4).rı5 (23-I5J
Bayındırlık Bakanlığından
ı Bakanlığımız Su İşleri Reisliği için pazarlıkla üç adet su tulumbası alınacaktır. Pazarlık 22/Ilaziran/950 Perşembe bünü saat 15 de B«yın-idirlik Bakanlığı binasında malzeme Müdürlüğünde yapılataktır.
İsteklilerin şartnameyi Malzeme Müdürlüğünde görmeleri ilân (4047)
i-
1;
.•
I
BU HAFTA MARGARET LOCKWOOD ve JAMES MASON gtb İki büyük yıldızın birlik! büyük bir
RUHLAP ÂLEMİ -Place Of Ane’s ûwn.
16.15—18
haberleri
Gişe 15081
Mfid. 2407 •-
A».koro Veremle Savaş Derneği suvarası BARAJ GAZİNOSU 23 Haziran 1958 Cuınj NOT: 20.30 dan itibaren. Yemek arzu edenlere yemek servisi vardır.
Otobüs gidip gelme temin e-dilmiştir.
Davetiyeler: Gülhane, Yenişehir, Ankara, Çankaya eczahane-ı4eri. Dernek merkezi Tel: 13079
■
Jji 4 büyük oda, banyo ve mutfak-»ta her gün sıcak su, tam konfor. Jlj Müracaat Sümer sokak 10/10.
(2250)
Kiralık kaloriferli daire
Noter memurlarının
toplantısı
Ankaradaki noter memurları evvelki gün Anafartalar, Evkaf İş Hanı üçüncü katta Demokrat Parti iki numaralı merkez bucağı salonunda toplanarak durumlarını görüşmüşlerdir. Noter memurları ne İşçi Sigortaları Kanununa, ne de Me muıin Kanununa tâbi bulunmakta, fakat Ceza Kanununa göre memur addedilmektedirler. Noter memurları bu vaziyette Adalet Bakanlığına müracaat ederek haklarının korunmasını istemeğe karar vermişlerdir.
Toplantıda tesbit edilen e-zaslaı şunlardır:
1— Noter Kanununun 20 inci mad desinde sayılan ayrılmalarda meslekî bilgisi mahkeme başkâtibinden daha üstün olan ehliyetli Noter memurla) inin vekil olarak seçilmesini;
2— On sene başarı ile Noterlikte çalışmış olan memurların Hukuk mezunlarından talip olmayan yerlere imtihansız Noter muavinliğine tayin edilmelerini;
ipotek olup satılmasına karar ve. I riien Ankara’nın Mamak'ta 2119 ada 1 parsel numaralı 91930 metrekare miktarındaki tarlanın 16 hissede bir tıissesi aşağıda yazılı şartlar ıç nde açık arttırma İle atışa çıka-rıfıpıjtır.
Durumu:
Şehir Mezarlığı ile Fen Tatbikat Okulu arasındaki sahadadır. Gayrimenkul içinde diğer bir hissedar tarafından yaptrılan tek katlı bir ev ile ahir satıpa dahildir. Ev önün, de kuyu, ufak ağaçlar vardır. Diğer I kısımları ağaçsız ve ziraate elve- j lüdkiü^., Jiuzey Jusın;pdaki Kara- | görmez deresinden bir kısım tarla sulanmakta ve diğer kısım bulunmaktadır. Tamamına y__________a
bin lira ve satılacak hisseye 4375 lira kıymet takdir edilmiştir.
Şatış şartlan.
1 — Satış 13.7.950 Perşembe gii-nii ,-aaı 10 dan 11.30 a kadar dairemizde tahmin edilen değerin yüzde yetmiş beşini bulmak şartile yapılacaktır. O gün istek bu değeri bulmazsa son isteklinin yüklenmesi yerinde kalmak şartile 24.7.950 Pa--aı tesi günü saat 10 dan 11.30 a kadar yapılacak ikinci arttırmada en çok arttırana satılacaktır.
2 — Arttırmaya girenler tahm.n edilen değerin yüzde yedi buçuğunu güven akçası olarak vereceklerdir. Satış peşin para iledir. İstenildiğin, de yerimi gün kadar süre verilebilir. Dellaliye ve birikmiş vergiler satış parasından ödenecek ve tapu harç giderisin! alıcı verecektir.
3 — Satış parası zamanında ödenmezse icra kanununun 133 üncü ■maddesi gereği yapılacak ve alıcı üyat eksikliğinden sorumlu bulunacaktır.
4 — İpotek sahibi alacaklılarla lg dilerin bu mal üzerindeki haklarını faiz ve gideri hakkında ile: i ördüklerini belgelerde birlikte 15 ,’ün içinde daireye bildirmeleri ge-•eklid r. Bildirmezlerse »atış paramın üleştirilmesine gircmiyecekler-iir.
ı 5 — Şartlaşma bugünden başlı-/arak dairemizin 949/287 numaralı iosyasmda görülebilir. istekliler daha evvel satış şartlarını görmüş re kabul etmiş sayılacaklardı^. İlâh ılunur.
3— Noterlikten her hangi bir suretle çıkmaları veya çıkarılmaları veya ölümleri halinde yardım sandığından kendilerine yardım yapılması, hastalıkları halinde ücretsi; tedavilerinin ve tedavi ve hastaha-ne masraflarının ve tedavi ve istirahat zamanındaki ücretlerinin vt eme.dilik haklarının tanınması, biı Noter memurları baremi yapılmas ve muhtaç olanlara teminat karşılı ğmda Noteı Yardım Sandığınca ikraza» yapılması...
SatıLk ev
Küçük Bahçelievlerde bütün konforu mevcut 4 oda, bir hol, mutbak, belâ, banyo, bahçesi bakımlı, asfalt üzerinde uygun fiyatla satılacaktır. Mutavassıt kabul edilmez. Müracaat Pa -zardan maada mesai saatlerinde telefon 12240. Boş olarak teslim edilir. (2249)
A (Başlarafı 2 ncide) I Bunlardan başka, her müracaat Avrupa ve Amerikada geniş halk eden okuyucuya karşı, ___________ses, bilgi,
yığınlarının (radyolar vasıtasiyle . mikrofona hâkimiyet meziyet ve eğitim gördüğü bir devirde yaşıyo- kabiliyetleri aranmaksızın— İs ------------------------------- ... ıaşBül- nammm stüdŞ%rart Türk musikisi adına zevk yerine tiksinti yaratan öyle kötü sesler dinliyoruz ki, İstanbul gibi Tü'.k musikisinin en değerli icracılarının bol bol bulunduğu bir yerden bu seslerin geldiğine bir türlü inanamıyoruz.
Haki.ıat şudur ki, Istanbulda her
ruz. Üniversite dershanelerine ka- taabül ~ radyusı dar giren radyonun bizde de belli açık tutuluyor, başlı bir eğitim ve öğretim vasıtası -J— - --- ■ olabilmesi için, İstanbul ve Ankara radyo mikrofonlarının başına sık sık ilim, fikir, ve sanat adamlarımızın çağırılmasını bekliyoruz. Bu değerli şahsiyetler, bazan işlerinin çokluğundan bahsederek, bazan şuaur ki, ıstanouida her
mikrofona seslerinin uygun düşme- türlü eleman mevcut olduğu halde diğini ileri sürerek radyoda konuş- 1 programsızlık yüzünden Türk mu-mak istemezler. Bu takdirde yapı- gikisi tam bir muvaffakiyetsizlik lamk onlardan bir radyo metni içmde yayınlanmaktadır. Tıpkı, unu, bu metni radyoya sesi şekeri, yağı olan bakkalın helva n k!r -v.,4.—I. yapmasını bilmemesi gibL
Bu arada, İstanbul radyosunda okuyan bazı solistlerin «piyasa ağzı» ile güzelim şarkılarımızı bozduk larını; umum.yerle eserleri değ ştıre rek kendi keyiflerine göre yayın yaptıklarını üzülerek söylemez isterim.
Ankara radyosunda şarkı prog. ramları, İstanbul radyosunda olduğu derecede intizamsız değilse de pek de parlak değildir. Bu radyonun şarkılar repertuarı çok geniş olduğu halde, bilemeyiz nedendir, son günlerde hep de acemi, amatör, Türk musikisindeki kıymetlerine şüpheyle bakılan bestecilerin eserleri yayınlanmaktadır. Tahmin olunacağı üzere, bu eserlerin ekserisi tatsız tuz suz şeylerdir. Bu husustaki dikkat ve titizliği herkesin malûmu olan Mesut Cemilin müsamahasına doğrusu hayret ediyoruz.
Artık, her sahada Türk musikisinin değerli hocalarının toplandığı bir radyoda, sanatkârları, seslerinin müsait olduğu makamlara göre sınıfLondırıkcan sonra, onları başıboş ve gelişi güzel, provasız yayınlar yapmaktan menetmek zamanı çoktan gelmiştir.
Bundan sonraki .yazımızda, Ankara ve İstanbul radyolarının çeşitli müzix yayınları üzerinde duracağız.
lacak iş, onlardan bir radyo metni istemek ve b” zzz'.
uygun düşen bir spikere okutmak-
programsızlık yüzünden, Türk mu-
tır. Zaten bu gibi işler için, İngiliz I ve Amerikan radyolarında olduğu
gibi muhabir spikerlere ihtiyaç vardır. Bu muhabirler, ayni zamanda kalburüstü aktüaliteyi de vermek bakımından hemen her radyo için elzemdir.
MÜZİK YAYINLARI
Bir müzisyen olmadığım için Ankara ve İstanbul radyolarının müzik yayınlarını şahsen tenkld veya takdir edecek değilim.
Ancak, bu hususta bana rehberlik eden bazı musikişinaslarımızın ve radyo (Posta kutusuna) mektup gönderen halkımızın fikirlerinden faydalanacağım:
Bilirsiniz ki, Ankara radyosunda »Tarihî Türk müziği» konserleri vardır. Bu konserleri sevmiyenle-rin sayısı, sevenlere nazaran mukayese edilemiyecek Kadar büyüktür. Gençlerimiz, tarihi Türk müziğinin pek ağır ve uyuşturucu olan havasım hiç beğenmiyorlar. Keza köylerimiz için de tarihî Türk müziği hiç b.r şey ifade etmez. Bilir mi siniz ki, bu musikinin en insafsız düşmanlan bayanlardır. Hele onlar, uzun uzun söylenen bestelerden bucak bucak kaçıyorlar. Kala «ala bu misikiyi seven küçük bir grup kalıyor Onlar da kulak dolgunluğu ile bu musikiye âşinâ olan yaşlıla-rımızdır. Bu sözlerimle An.ıara vt İstanbul radyolarından tarihî Türk müziği yayınlarının kaldırılmasını isted-ğım anlaşılmasın. Böyle b.r şey düşünmüyorum. Erbabının söylediğine göre, kılâsik musikimiz, gerek teknik bakımdan, gerekse melodi zenginliği ve ifade derinliği bacımından en haysiyetli musiki-mizdir. Ama şimdi tarih olan bjı musikiyi haftada üç defa hem de uzun uzun yayınlar yap -mak suretiyle halkımıza sunmak bilmeyiz ne dereceye kadar doğrudur. Tarihe mal olmuş bir musikiyi bu kadar uzun programlar halinde yayınlamak, modern Türk musikisinin hiç bir kıymet taşımadığı veya mevcut olmadığı vehmini yarataz mı?
Haftada bir defa, titiz ve dikkatle hazırlanmış bir progıamla tarihî Türk müziği yayınlarım yapmak, melodi zenginliği ve ifade derinliği çok Ü6tün olan bu musikiye karşı halkımızın zevk ananesini devam ettirmiye kâfi gelir sanıyoruz. Hem bu suretle pek de zengin ol-mıyan kılâsik Türk musikisi reper-tuvarındaki eserlerin sık sık tekrar edilmiş olmasının önüne geçilir.
ŞARKILAR PROĞRAMI
İstanbul radyosunun şarkılar prog ramı, hemen her.cesin kabul ettiği gibi tam bir intizamsızlık içindedir. Bakıyorsunuz, öğle neşriyatın-da plâklarla çalınan bir şarkı veya Türkü, akşam yayınında herhangi bir solist tarafından tekrar ediliyor. Ertesi gün, ayni şarkıyı başka bir okuyucu söylerse hiç hayret et meyiniz.. Çün.cü şarkı ve türkü programlarını İstanbul radyosunun Alaturka müzik yayın şefliği değil, sanatkârların kendileri, keyiflerine göre yapıyorlar.
Dün yapılan atletizm
yarışması
Dün 19 Mayıs Stadında yapılan atletizm yarışmalarında aşağıdaki teknik neticeler alınmıştır.
100 metre:
1— Doğan Acarbay 11,2/10
2— Turgut Sağman 11.3/10
3— Yusuf Yerdeş 11,5/10
200 metre:
] Doğan Acarbay 22.1/10 (Yeni 'Türkiye rekoru)
12-- Turgut Sağman 22.8/10
3—Yıısuf Yerdeş 23.—
300 metre:
J— Ekrem Koçak 1.58.2/10
2— Abdullah Gökpinar 1.59.2/10
3— Şahap Uluç 2.01.6/10 Yüksek:
1— Mahir Aıas 1.76
2— Turan Çelik 1.71
3— İbrahim Menteş 1.71 Cirit:
1— Halil Zıraman 60.53
Almanyoyu girecek yebare serrrıove
Vaşington, (a.a.) — İngiltere, Fransa ve Amerika, Almanyaya yapılacak haricî sermaye plâsmanı üzerindeki tahditlerin azaltılmasına karar vermişlerdir. Amerika Dışişleri Bakanlığı, bu kararın neticeleri görüldükçe tahdidatın daha da azaltılacağını bildirmiştir. Müttefik yüksek komisyonun bu haı e :etinin Alman federal Cumhuriyetinin ekonomik kalkınmasına yardım edeceği ümit edilmektedir.
BEŞ AY UYUDUKTAN SONRA UYANDI
| Madrid, (a.a.) — Victoria Velas-co Campos adındaki «uyuyan ka-c din» 159 gün devam eden derin uy-■vjr kuşundan dün beklenmedik bir sı-37a lira racja Uyanmı§ Ve tabiî bir şekilde | konuşmaya başlamıştır. Kadının derin uykusuna beş Ocakta daldığı hatırlardadır. Uykusu esnasında, • kadına burun deliklerine sokulan bir sonda vasıtasiyle gıda verilmiş fakat bu usulden vazgeçilerek beş Şubattan itibaren serom iğneleri yapılmaya başlanmıştır. Bilâhare yanlış teşhis yüzünden hastaya beyin ameliyatı yapılmıştır. ■
Hasta kadının tedavisini sonradan üzerine alan doktor Lopez İborl, kadının hastalığı hakkında kati mahiyette malûmat veremiyeceğini söylemiştir.
Doktor, kadının sıhhî durumunun halen daha iyi olduğunu ve tamamiyle hastalığından kurtula bileceği ümidinin mevcut olduğunu „ ilâve etmiştir.
Pakstan Azınlıklar Bakanının
demeci
Yeni Delhi, (GHH) — Dün Kal küta radyosunda bir konuşma yanan Pakistan Azınlıklar Bakanı A. Malik iki memleket arasındaki iktisadi bağların, iki memleketin hayatı yüzünden tesirinni önemini ...W...WİA. belirtmiş ve ezcümle şöyle demiş- nı’rspor kulüplerinin daha verimli tiı Bu mühim bağın, her hangi ’ ’ ..........
bir siyasî anlaşmazlığın neticesi o-larak çözülmesi iki memleket.n de muazzam iktisadı sıkıntılara duçar olmasına sebep olabilir.»
Sözü iki taraftaki, evvelce vu-kUhulan kargaşalıklara getiren Bakan şöyle deni ştir:. «Üç haftadan-beri Hintli Azınlık Bakanı arkadaşımla çalışmaktayım. Çalışmalarımız ççok iyi neticeler vermiştir. İki memleket arasındaki buhranlı anların tamamiyle ortadan kalktığına inanıyoruz.»
I
Harp Okulu spor bayramı
Bugün saat 16 da, 19 Mayıs Stadında Harp Okulu gençlerinin spor gösterileri yapılacaktır. Her sene J9 Mayısta büyük bir alâka ile seyredilen ve büyük bir-reğbet gören bu gösteriler 19 Mayıs gençlik bayramı spor hareketleri bu sene yapılmaması dolayısiyle Harp Okulu genç leri, bütün sene çalışıp hazırladıkları bu gösterilerini bugün yapacaklardır.
I-Iarpokulunun spor oyunlarından •onra Harpokulu futbol takımı ile Karagücü takımı çırasında bir de I maç yapılacaktır.
19 Mayıs Stadının kapalı ve a-çık bütün tribünleri davetiyelidir.
Demirspor Kulüp ed takviye ediliyor
D. Demir yollan Beden Terbiyesi Müdürlüğü önümüzdeki sezon muhtelif şehirlerde bulunan De-
Devir
Yenişehir Kızılay karşısı 221 Soysal İş Hanında ticaret için geniş bir daire Bulvar üstü olmak üzere devir yapılacaktır. Müracaat: Kapıcıyı; (2363)
çalışmaları için şimdiden gerekli tedbirler almaya karar vermiştir.
Bu meyanda İstanbul Dem:r-sporu da yeniden alınacak bir. çok oyuncularla takviye edileceği gibi, Ankara Demirsporundan da Şevket Demiriepe Antrenör olarak gönderilmektedir.
Demiryolları İdaresinin bu spordaki müspet çalışmalarının devamlı olmasını ve muhtelif spor kollarına teşmilini bekleriz.
Ankara Bisiklet yarışı diin yapıldı
150 kilometrelik Ankara şampiyonası bisiklet yarışı dün yapılmış tır. Ankara Beşiktaş Kulübünden Yaşar Erdal yarışı rakiplerinden 8 dakika evvel bitirerek Ankara şam p yonu olmuştur. İkinci Sadık Şen, üçüncü Kâmil Çat’tır. Kendilerini tebrik ederiz.
Kiralık iki daire
Üçer oda, birer hol, su ve elektrik. Toplu para verene tenzilât yapılır. İç Cebeci Telli-ktıya sokak No. 15/8.
SATILIK EV — Ön Cebeci Ozan iar sokağı nihayetinde 115 A. 2 müs takıl katta üçer oda. Su, gaz, elek trik, bahçe, köşebaşı. Üst katta Ga. libe müracaat (2322'
Meclis Komisyonlarının bugünkü toplantısı
Meclis Hesaplarını İnceleme Komisyonu: Bugün saat 10 da,
Acıaıet nonus.ıonu: Ankara Millet vek Jı Hamıt Şevket ince n.n Noter Kanununun 18 mcı maddesinin değiştirilmesi hakkindakı kanun tekirimi görüşmek üzere bugün saat 10 da;
Dilekçe Komisyonu: Bugün saat 10 da;
İç.şleri Komisyonu? Danıştay Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesi ve bu kanuna bazı maaaeıer eklenmesi hakkında kanun tasarısın; görüşmek üzelre bugün saat 10 da;
Maliye Komisyonu: 1 — Eskişehir Milletvekili Muhtar Başkurt ve 6 ar kadaşının Çriıeıer Ç-ftlıg» arazisinin şagılleri adına bedelsiz olarak tapuya bağlanması hakkında kanun tek.
2 — Seyhan Milletvekili Sinan Tekelıoğlu nun, Dılekçeç Konusyo-nunun 25.9.1947 tanhh haftalık ka-.ar cedvel.ndeki 466 sayılı kararın Kammay’da görüşülmesine dair öne.ges.nı görüşmek üzere bugün saat 10 da;
Sağlık ve Sosyal Yardım Komisyonu: Denizli Milletvekili Kemal Öncel’in D.lekçe Kom.syonunun 33.11.1950 tarıhb haftalık karar ced-veJindeki 2959 sayılı karatın Kamutayda göruşülmesjıe dair önergesini görüşrrufc üzere bugün saat 10. da;
Tutanakları İnceleme Komisyonu: Bugün saat 10 da kitaplıkta;
Ulaştırma Komisyonu; Devlet Demiryolları ve Limanları İdarei U-mumiyeS-nin teşk.lât ve vazifelerine dair olan 1042 sayılı kanunla bu kanunun ek ve tadillerinde değ şik-lik yapılmasına ve bu kanuna yeni bazı hükümler eklenmesine dair olan 4577 sayılı konunun 4 üncü maddesinin değiştirilmesi hakanda, kj kanun tasarısını görüşmek üzere bugün saat 10 da toplanacaklarda toplanacaklardır.
Doktor Mahir Mavioğlu
Doğum ve Kadın Hastalıkları Mütehassısı. Atatürk Bulvarı Foto Apartmanı, Daire 1, her gün 15-19 muayenehane tele-fon: 11151 — Ev telefon: 24522
ÖMER HATİPOĞLUNUN RESİM SERGİSİ
Değerli ressam ve romancılarımızdan Ömer Hatipoğlu’nun resim sergisinin 20 Haziran 1950 Salı günü saat 17.30 da Ankara, Dil ve Tarih -Coğrafya Fakültesi, küçük salonunda açılacağı haber alınmıştır. Sergi on gün devam edecektir.
Sayal: 6
ZAFER
Dünkü at yarışları sürprizle neticelendi
Başmakaleden devam
“Türk basınına
19 - 6 - 1950i
Moskova emrindeki
Dün yapılan yedinci hafta yarışlarının programı oldukça zengindi. Bilhassa koşuların ekserisinin handikap olması favorileri seç meyi de güçleştiriyordu.
Yedinci hafta sürpriz haftasıdır diyenler pek aldanmadılar. Filhakika Gazi koşusundaki kadar büyük bir sürpriz olmadı ama çifte bahisin 24, ikili bahisin de 62 lira vermesi kazanan atların fazla tutul madıklarını gösteriyor.
Birinci koşuda İzabel rakiplerini çok kolay geçti. Arap taylarına mahsus ikinci koşuda ise KarasaJ-kımı favori olarak tutanlar pek azdı. Halbuki İzmir yarışlarında fena koşmamış olan bu güzel tayı ihmal etmemek lâzımdı. Nitekim koşunun favorisi olan Seyyareyi geçmekte hiç zorluk çekmedi.
Üçüncü koşu A. Grupu Arap atlarının handikapı idi. Bu koşuda jokey Zekeriya çok güzel bekledi ve bu mesafenin rekorunu yaparak birinciliği kazandı. Arkasında A-tom, Nadide ve Selçuk ikincilik için çok mücadele ettiler. Atomun 66 kilo ile yaptığı koşu fevkalâde idi.
Dördüncü koşuda Gazi koşusunun İkincisi bir boyun farkla Artık’a geçildi. Bu netice için de bir sürpriz diyebiliriz.
İngiliz atlarının handikapında jokey Bahrinin güzel binişi Pullunun galibiyetini kolaylaştırdı. Ar-
kasında, hafta içinde bir kaza geçiren Çamtepe ikinci olunca ikili bahisin kâr payı 63 liraya çıktı.
Son koşuda da ikili bahis olsa idi her halde daha az para miyecekti. Çünkü Kanunî’nin 1 riler arasında hiç ismi yoktu. Mamafih 165 kuruş ganyan da fenci değil.
Koşuların resmî neticeleri:
Birinci koşu: 2 yaşlı İngiliz tayları 1000 metre.
1— Karamehmedin İzabel 56 K. Reşat
2— Canım 53 K. Rıdvan
3— Tarsuslu 54.5 K. H. Ahmet
Diğer taylar: Hicran, İlkiz. Müddet: 1,02, üç boy, yarım boy.
Gan. 130, Plâse 140, 300 kuruş.
İkinci koşu: Arap tayları 1200 metre.
1— O. Eğinlioğlunun Karasalkım 54 K. Mehmet.
2— Seyyare 52.5 K. H. Ahmet
3— Seklavi 54 K. Ömer
Diğer taylar: Meteor, Bedevi, Be devi kızı, Civelek, Altay. Müddet: 1,24, üç boy, iki boy.
Gan. 505, Plâse 110, 100, 110 Kr. Üçüncü koşu: A. Grupu Arap tayları, Handikap 2200 metre.
1— E.| Somtürk’ün Bahtiyar
K. Zekeriya
2— Nadide 57 K. Rıdvan
3— Atom 66 K. Bahri
4— Selçuk 61 K. Reşat
Diğer atlar: Havari, Yunt, Tufan, Uçar, Akkent, Harika, Dabi. Müddet 2,29, 5 boy, yarım boy, 1 boyun.
Gan: 385, Plase 150, 270, 345 Kr. Dördüuncü koşu: 3 yaşlı İngiliz
ı ver-
favo ; atları 2200 metre.
• 1— S. Temelin Artık 54,5 Kr. Bahri,
2— Dorreo 56 K. Şakir
Diğer atlar: Amber, Saratoga. Müddet; 2,20, bir boyun, uzak.
Gan. 315, Plâse 100, 100 kuruş.
Beşinci koşu: İngiliz atları, handikap, 2400 metre.
1— E. Özsoyun Pullu, 53.5 K. Bahri
2— Çamtepe 46 K. Salâhattin
3— Mimi 46 K. Şakir
Diğer atlar: Desdemona, Comtes-se, Duc, Fanfare, Derebeyi. Müddet: 2,36, bir boy, bir boyun.
Gan. 350, Plâse, 150, 235, 150 Kr. Altıncı koşu; B. Grupu Arap atları 2200 metre.
1— Enver Oğuzun Kanunî 50 K. Rıdvan
2— Maşallah 59 K. Mehmet
3— Çınar 63 K. Bahri
Diğer atlar: Düldül, Maşuka, Buket, Akyüz, Murat, Mesut. Müddet: 2,32, üç boy, bir boy.
Gan. 1650, Plâse 330, 170, 240 Kr.
Çifte bahis: Bahtiyar - Pullu 24 lira 10 kururş. İkili bahis: Pullu -Çamtepe 63 lira 45 kuruş.
ATÇI
55,5
Harp okulu spor gösterisi
* (Baştarafı 1 incide) stadyuma gelen Cumhurbaşkanı Celâl Bayar halkın şiddetli alkışla-riyle karşılanmıştır. Şeref tribününe geçen Cumhurbaşkanı B. M. M. Başkam Refik Koraltan, Başbakan Adnan Menderes, Bakanlar, Genelkurmay başkanı Orgeneral Nuri Yamut ve generaller ile beraber gösterileri takip etmiştir.
Saat 16.05 de Harpokulu öğrencileri sahada yerlerini aldıktan sonra, törene İstiklâl Marşı ile başlandı.
Öğrencilerin ilk olarak kılıç ve tüfekle yaptıkları jimnastik gösterileri alkışlarla karşılandı. Bunu takiben sahada «ATAM, yazısı ile Atatürk’ün büstünün yer alması şidetli alkışları davet etti.
Bundan sonra öğrencilerin boks, eskrim ve jıu - jıtsu hareketleri halk tarafından alâka ile karşılan dı. Ayrıca yer jimnastiği, barfiks, paralel, tramplen, branda ile at lamalarda ve engelli yarışlarda da muvaffak olan öğrenciler, sahada vatan haritasını çizerken bir subay da mikrofonda yurdun işgalinden kurtuluşuna kadar geçen zamanı anlattı.
Son olarak öğrenciler hep bir a-ğızdan Harpokulu marşım söyliye rek törene son verildi.
Uzun bir zamandanberi gösteriler için muntazam olarak hazırlan makta olan Harpokulu öğrencileri, her yıl olduğu gibi, bu yıl da göstermiş oldukları başarı halkın sık sık alkışlarına vesile olmuş ve davetlilere güzel bir spor günü yaşa-tılmıştır.
Bu gösterideki başarılarından dolayı Harpokulu öğfencilerile öğretmenlerini biz de tebrik ederiz.
Harpokulu - Karagücü maçı
Gösteriler sona erdikten sonra Harpokulu ile Karagücü takımları arasında hususî bir futbol karşılaş ması yapılmıştır.
Hakem Faik Gökayın idaresinde takımlar sahada aşağıdaki kadro Iarla yer alılar.
Harpokulu: Remzi, îsmet, Rıdvan, Mustafa, Necdet, Rahman, Vasıf, Sabahattin, Hakkı, Sabahattin, Hüsnü.
Karagücü: Selâhattin, Cevat, Fik ret, Yüncü, Mehmet, Murtaza, Savaş, Salâhattin, Sabahattin, Kâzım, Salim.
Oyunun ilk dakikaları karşılıklı akınlarla geçti. 5 inci dakikada Mustafadan ileri bir pas alan sağ iç Sabahattin, yakın mesafeden Harp okulunun ilk golünü yaptı. Bu golden sonra Harpokulu oyunda hafif bir üstünlük kurdu. 21 inci dakikada kalecinin tereddüdünden istifa de eden Hakkı Harpokuluna ikinci golü de kazandırdı. Devre de 2—0 Harpokulunun lehine sona erdi.
İkinci devre Karagücü oyuna hız la başladı ise de, forvet hatmin bo zuk oyunu sayı yapmak imkâm vermedi. 20 inci dakikada Vasıf 3 üncü Harp okulunun golünü de yaptı.
Devrenin sonlarına doğru Karagücü biri penaltıdan olmak üzere iki gol çıkardı. Maç da 3—2 Harpokulunun galibiyetiyle sona erdi.
Türkiyenin iktisadi gelişme projesi
★ (Baş tarafı 1 İncide)
«— Türkiye hükümetinin daveti üzerine memleketinize gelmiş bulunuyoruz. Tetkiklerimiz takriben 3 ay kadar sürecektir. Bu arada Türkiyenin muhtelif bölgelerini dolaşacağız.
Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankası 47 memleketin iştiraki ile ekonomik kalkınmayı geliştirmek maksadı ile teşekkül etiş bir müessesedir. Esas gaye, milletlerarası ti caret sahasını, karşılıklı menfaatleri gözönünde tutarak daha çok inkişaf ettirmektir. Türkiye de bu müessesenin bir üyesidir ve sayın Mekin Onaran da bu bankanın ida-recilerindendir.
yuha!,,
saldırmağa asla haklan yoktur. Biz onlara son bir defa halisane tavsiye ederiz: Milletin güvenini kaybetmelerindeki sebebi başkalarında arayacak yerde kendi gözlerindeki merteğe baksınlar. Biraz dikkat edecek olurlarsa, görürler ki, politikaları ve hattâ partilerinin hikmeti vücudu iflâs etmiştir: Neden mi diyeceklerdir? İşte sebepleri a
1 — Politika sacayaklarından birini üzerine bina ettikleri muvazaa diye bir şeyin mevcut olmadığı, se- : çimlerle tahakkuk etmiştir. Muva- ' zaa isnadı sadece kendi iddiaların- ı dan ibarettir.
2 — Tavizlerine hedef olarak aldıkları İnönü millî irade ile mevki- I inden uzaklaştırılmıştır. Bu suretle iktidarda değil, muhalefette ve hücumda da prensipleri bırakıp, bir j tek adama tevveccüh etmenin ne kadar hüsran doğurabileceğini görmüşlerdir.
3 — Sacayağın üçüncüsü, küfür, isnat ve uluorta kuru gürültüdür. Millet, bu seçimlerde, sağduyusuna dayanarak, asla bu tarzda bir harekete itibar etmediğini, prensip ve iş aradığını isbat etmiştir.
Öyle ise, politikasındaki «Teslis» in üçünü (birden bir anda kaybeden bir partinin artık hayat şartı kalmamıştır. O, siyasette intihar etmiştir; fakat tam can çekiştiği sırada, bir de bütün gazetelere topyekûn «kahrolsun; yuha!» diye bağırarak, son ölüm kurşununu da yine kendi beynine, kendi, sıkmıştır! Artık mevtayı rahmetle de anamıyacağız. Çünkü bir inkılâp uğrunda gaza edenlere karşı çetecilik yapmış ve imansız ölmüştür.
Karilerimizden özür dileriz. Eğer bundan sonra gazetemizde Millet Partisi adına tesadüf edemezlerse, günah bizde değildir. Çünkü müs-lümanlıkta «ziyareti kubur» yoktur!.
Tanrı taksiratlarını affetsin!
Mümtaz Faik FENİK
Fransız komünistleri
Bir İsviçre gazetesi Fransız Politbürosunun
tahrik
1 945 ve 1946 Fransız komünist , 1 partisinin Fransada iktidarı
• âdetâ meşru bir şekilde ele geçir
| meşine ramak kaldı. Bunda muvaf-
• fak olmamış olmasının başlıca iki I sebebi vardır: Evvelâ, idarecileri-I nin şayanı esef hatalarına rağmen, i Fransız milleti büyük bir sağduyu
sahibidir. Saniyen, Fransız polit-j bürosu içinde büyük bir tereddüt i başgöstermişti.
I Fransız politbürosu:
Fransız politbürosu, ehemmiyetleri itibariyle aşağıda sıralanan kimselerden terekküp etmektedir:
1— Maurice Thorez - Fransız komünist partisi genel sekreteri, par. tinin umumî siyaset âmiri. Partinin gizli ve açık bütün parası onun e-lindedir. Partinin stratejisini o tayin eder.
2— Andrâ Marty - Fransanın ilk bolşevikL F. T. P. (nişancı ve partizanlar teşkilâtı) ile milletlerarası tugayların şefi.
3— Jacques Duclos . Propaganda ve tahrik şefi.
4— Marcel Cachin - Bir Fransız komünist cumhuriyetinin kurulması halinde Cmhurbaşkanlığma getirileceği söylenen adam.
(Hakikatte, Cachin, ancak temsilî bir rol oynamaktadır. Asıl dördüncülük mevkiini işgal eden, U-mumî İşçi Federasyonunun mutlak âmiri Benoit Franchon’dur. Bu zat, bu sıfatı dolayısiyle, Politbüro toplantılarına resmen iştirak etmek hakini haiz bulunmamkakta, lâkin gayri resmî toplantılarda bulunmak ta ve komünist gizli teşkilâtında
Dünya şampiyonasında Ingiliz takımı
Avrupa tediye birliği plânı
•A- (Baj tarafı 1 incide) yapmalarını temin etmektir. Tediye birliği, AvrupalIlar arası borçları tasfyie edecek bir teşekkül o-lacaktır. Sözcü şu mühim meselelerde bir anlaşmaya varıldığını ilâve etmiştir:
1 — Belçika meselesi,
Bankanın gördüğü esas işlerden bir tanesi de memleketlerde ekonomik gelişmeyi daha kolaylaştırmak maksadiyle tetkikler yapmak ve gerekli raporları hazırlamaktır. Heyetimiz Türkiyede bulunduğu müddet zarfında bu işle meşgul olacaktır.
Bir kaç ay evvel Türkiye hükümeti Milletlerarası Bankaya müracaat ederek Türkiyeye bir heyetin gelmesini ve ekonomi sahasında tetkiklerde bulunmasını talep etmiş ti. Banka, bu davete icabet ederek bir kaç haftalık çalışmalardan sonra heyetin üyelerini seçmişti.
Bu üyelerin bir kısmı bankanın esas idare erkânına mensuptur. Bir kısmı da müşavir olarak bu heyet için vazifelendirilmiş uzmanlardır. Hepsi kendi faaliyet sahalarında büyük başarılar sağlamış kimselerdir.
Çok çirkin bir hadise
★ (Baş tarafı 1 incide) öğrendiğimiz bir adam da kürsüye gelmiş ve bütün Türk matbuatına dil uzatarak şöyle demiştir:
— Basın Millet Partisine karşı en büyük suçludur. Bizi mağlûp eden D.P. veya C.H.P. değildir. Milletin unvanını sarsan (oradaki gazetecileri işaret ederek) işte şu basın yanlış yoldadır arkadaşlar. Sert konuşulmuş diyorlar; basın da güya gücendirilmiş. Vay beyim vayl... Celâl Bayarın bir köye gittiğini yazıyorlar, İnönü’yü adım adım takip ediyorlar. Millet Partisinin teşkilât kurduğu yerleri bile bildirmiyorlar. Kahrolsun basın!»
Haydar Seçkin adım taşıyan bu adam kürsüye gelinceye kadar bütün isnatları soğukkanlılıkla dinleyen gazeteciler bu sözlerin büyük bir ekseriyet tarafından çılgınca alkışlandığım görünce, salonu ter-ketmek kararına varmışlar, fakat bu sırada salonun çıkış yolu tıkan mış olduğu için yan pencereden at-Lıyarak dışarı çıkmak mecburiyetinde kalmışlardır.
Bu arada Haydar Seçkin hücum larına devam etmiş ve demiştir ki:
«— Böyle matbuata yuha olsun yuha!.. Sizi yuha çekmeye dâvet ediyorum.»
Bu yuha dâvetine kongrenin büyük bir ekseriyeti iştirâk etmiştir. Kongredeki bu yuhalar ve -kahrolsun» sesleri gazeteciler caddeye çıktıkları sırada da hâlâ duyulmakta idi.
2 — Avrupa tediye birliğinin müddeti.
3 — Kredileri tükenecek olan memleketlerin vaziyetlerinin tes-biti.
4 — Tediye birliği faaliyete geçe-
ceği zaman borçlar hususunda alı-
nacak tedbirler.
Dünkü uçak modelleri yarışı
★ (Baş tarafı 1 İncide) at 10 da plânör alanında yapılmıştır.
Lâstik motörlü uçak modelleri arasında yapılan müsabakada birin ciliği Aydan Ayra, ikinciliği mesut Yücel, üçüncülüğü Ergin Iğrek, dör düncülüğü de Selim Aslan almışlardır.
Plânörcüler arasındaki müsabakada birinciliği Mesut Yücel, ikinciliği Mehmet, üçüncülüğü Şahin Çam ve dördüncülüğü Ergin Igrek kazanmışlardır.
Derece alanlara muhtelif hediyeler verilmiştir.
Size şunu da ilğye edeyim ki mis yonumuzu teşkil eden üyelerden hiç biri şahsî iş veya politika maksadı ile Türkiyeye gelmemiştir. Hepimiz Türkiyenin ekonomik gelişmesini daha fazla sağlamak için gereken raporları hazırlamak ve gereken tavsiyelerde bulunmakla vazifeliyiz.
Heyetimiz aşağıdaki üyelerden müteşekkildir;
Heyet başkam James M. Barker, ikinci başkan ve iktısad profesörü B. U. Ralchford, endüstri ve elektrik enerjisi uzmanı Theodore J. Rauffelb, ulaştırma uzmanı E. R. Hondelick, tarım uzmanı Laurence E. Kirk, âmme hizmetleri uzmanı Emery Olson, sağlık uzmanı Wil-liam Lightbody, tarım ekonomisi uzmanı Nicholls, ekonomi uzmanı Murray Ross, banka ve kambiyo uzmanı Robert Remie, kredi meseleleri uzmanı Steward Masons, yar dımcı üyeler, Robinson, Robert W. Rervvin, Eugene Troy, Rosalind Williams.
Londra, (United Press) — Dünya futbol şampiyonluğunda İngiltere’yi temsil edecek olan 21 fut bolcu, Haziranın 12’sinden itibaren Londrada topalnarak hafif antrenman ve teknik konuşmalara başlamışlardır. Takım bir hafta kadar bu şekilde çalıştıktan sonra Brezilya’ya hareket edecektir.
Takım için bir çok kimseler İngiltere futbolünün özü demektedir. Oyuncuları seçmek üzere teşkil edi. len komite, tam dokuz ay İngiltere içinde ve dışında binlerce mil yol katederek 21 oyuncuyu teker teker seyretmiş ve üzerlerinde etüdler yap mıştır. Oyuncular seçildikten sonra (a) ve (b) takımları teşkil edilmiş ve her iki takım da Brüksel’de Lizbon’da, İtalya’da muhtelif maçlar yapmıştır.
İngiltere ilk maçını Şili ile 25 Haziranda yapaoaktır.
Takıma seçilen 21 oyuncu hakkın da toplanan malûmat aşağıdadır.
Bert Will'ems, (Kaleci) İngiliz takımı için en kuvvetli kaleci Frank Swift olduğu halde Swift yakın zamanda futbolu bıraktığından dolayı takıma alınmamıştır. Swift’ten sonra gelen en kuvvetli namzet Bert’di. Bert, uzun boylu ve çok çevik bir kalecidir.
Ted Ditchburn: (Kaleci) Ted, yeni şöhret kazanmış, çok müoadeleci bir oyuncudur. İlk defa, iki sene evvel İsviçre ile bir millî maç yapan İngiliz takımında yer almıştır. Bazı kimseler, onun kendisini göster meye, çalım satmaya meraklı olduğunu söylerler.
Alf Ramsey: (bek) son dört sene içinde meşhur olmuştur. Sağlam bir oyuncudur, kale önünde çok iyi yer tutmasını bilmektedir.
rim... Anladın mı? Meneaenm. ı r„ müthiş feveran karşısında'
• Hamamönü = Yeni Doğumevi ■
• Çocuk Hastalıkları Mütehassısı (
■ Dr. Ihsan Can
[Hastalarını her gün saat 15 den
► itibaren kabul eder.
• Anafartalar Caddesi No: (
[ 394 Bekman apartmanı. Mua-[
[ yenehane ve ev Tel: 15888. J
Heyet bilhassa şu mevzularla meşgul olacaktır:
1 — Mevcut ekonomik istihsalin tahmini,
2 — Yerli ve yabancı sermayenin en iyi ne şekilde kullanılabileceği hakkında tavsiyelerde bulunmak,
3 — Tarım ve endüstri istihsalini arttırmak için takip olunacak me-todlar hakkında tekliflerde bulunmak,
4 — Ekonomi gelişmeyi kolaylaş tırmak ve teşvik maksadiyle ekonomik ve malî teşkilâtı ıslah etmek i-çin raporlar hazırlamak.
Çalışmalarımızın Türkiye için ol. duğu kadar Milletlerarası Banka i-çin de hayırlı neticeler sağlıyacağını ümit ediyoruz. Heyetimizde üç muh telif memlekete mensup üyeler de bulunmaktadır. Türkiye hükümetinin hakkımızda göstermiş olduğu yakın ilgiye de teşekkür etmeği bir borç biliyorum.
Jack Aston: (sol bek) Manchester United’in en iyi oyuncularından sayılmaktadır. Kendisi daha evvel sol iç oynamakta idi. Bir maçta zaruret halinde sol bek oynamış ve o zamandanberi bu mevkii muhafa za etmiştir. İyi şüt çeken ve temiz oynayan bir oyuncudur.
Laurie Scott: (sağ bek) Arsena-lin bu kıymetli oyuncusu son senelerde dizinden sakatlanmıştı. İngil-terenin en süratli bekidir. 100 yardayı 10 saniyede koşabilmektedir.
Bili Eckersley: (bek) sert oynayan, fakat yanındaki oyuncularla iyi anlaşan bir oyuncudur. İkinci ligte oynamaktadır.
I senedir İngilterenin en tanınmış o-I yuncularındandır.
Billy Nichoison: Takımının kıy -metli bir oyuncusudur. Soğukkanlı olduğu kadar, hücumda ve müdafaada takımı için büyük bir kvvet-tir. Bilhassa »--endi kalesi önünde tehlikeli zamanlarda gösterdiği soğukkanlılıkla meşhurdur.
Jim Taylor: (Haf) Kanadada yapılan bir maçta, komitenin dikkatini üzerine çekmiştir. İyi bir şütör-dür.
Henry Cockburn: (Sol haf) yerden verdiği kisa paslar, bilhassa hü camlarda forvetleri çok memnun etmektedir.
Jack Milburn: (forvet) her pozis. yonda sert şütler çekebilen bir oyun cudur. İngiliz takımında muhtelif maçlarda santrfor oynamıştır. Rıo’da forvetten başka bir yerde oynıya-cağı tahmin edilmektedir.
Stan Mortensen: (forvet) İngiliz takımlarında en süratli forvetlerden biridir. Santrfor ve sağ iç mevkilerinde muvaffak olmaktadır. Müthiş bir süratle, karşı taraf müdafaasının sol kanadını geçmekte ve her iki ayağı ile şüt çekebilmektedir. Ona «İngiliz takımının tehlikeli a-damı» lâkabını takmışlardır.
Roy Bentley: Geçen sene İngiliz takımına grmiş ve istikbal vadeden bir santfor olarak kendini göstermiş tir. İç oyuncusu olarak da çok kuvvetlidir. Orta hafları kolayca atlatmakta ve umulmadık zaviyelerden umulmadık zamanlarda gol atabilmektedir.
Wilf Mannion; (Sağ veya sol iç) İngiltere takımının emektar oyuncu., larındandır. Bilhassa, santrforları besliyen güzel pasları ile meşhurdur. Kendisine, «takımın beyni» lâkabını takmışlardır.
Tom Finney (forvet) İngiltere takımlarında en zeki futbolculardan biri olarak tanınmıştır. Top kontrolünde ve boş yerler; görmekte üstaddır.
Stanley Matthevvs: (forvet) dünyanın en iyi futbolcularından biri olarak tanınmıştır. Top sürüşü ve hasım oyuncuları şaşırtarak geçmesi eşsizdir. 53 kere beynelmilel olarak bir rekor kırmıştır.
Eddie Bailey: Hasım taraf bek -leri tarafından zor tutulan zeki, iyi şüt çeken bir oyuncudur.
Jimmy Mullen: (sol açık) 1939 senesinde henüz 16 yasında iken mes- ' hur qlmaya başlamıştır Açıktan1 hızla top sürüşü ve aniden dönerek çektiği şütlerle meşhurdur
Billj' Wright: (haf) uzun boylu,
topu hiç ayağında 'utmayan bu o- ,--------a--------- ----------
yuncu, takımın kaptanıdır. Kendi | Gül Kupası atletizm yarışmaları sinden uzun boylulara bile kafaya B. T. Ankana Bölgesi Atletizm A-çıktığı zaman top kaptırmamasiyle janlığındam meşhurdur. Hücumları iyi beslemek !V
te ve hasım taraf akmlarını tam zamanında kesebilmekıcdır.
Lauri Hughes: (orta haf) yeni . . . .
meşhur olmuş, şimdiye kadar yalnız talihinde olmak üzere ve aynı prog Portekize karşı millî takımda oyna. -------•••“« v.— ;m
mıştır. Canlı oyunu ile komitenin dikkat nazarını çekmiştir. Uzun vu ruşlu iyi bir
Jim Dickinsc... -w.., -—•— -----------
ve gösterdişli bir oyunu vard.r. İki tır.
~zk Evvelce ilân edilen 3 üncü ve 4 tam üncü küme Gül Kupası atletizm ya j rışmaları Başbakanlık Kunası maçı dolayısiyle 20/6/1950 ve 21/6/1950
ramın tatbiki suretile her iki gün de de saat 16 da yapılacaktır.
NOT: 16 Haziran 1950 tarihinde müdafidir. I saat 18.00 de 2.000 metre mesafe ü-
inson: (sol bek) süratli | zerinden rekor denemesi yapılacak-
plânlarını ifşa
t umumiyetle müessir bir rol oyna-] maktadır.)
5— François Billoux - Moskova-da yetişmiştir, bir nevi alaydan ye-
j tişme ihtilâl subayıdır. İhtilâl kuvvetlerinin kurmay başkamdir.
6— Arthur Ramette _ Şimal ko-J münist federasyonu genel sekreteri.
t 7— Charles Tillon - icra unsurları şefi. Haşin bir adam.
8— Raymond Guyot - Seine ko-. münist federasyonu şefi, (en mühim t Fransız komünist federasyonu bu-. dur.)
9— Etienne Fajon - Merkez eğitim şubesi sekreteeri ve kominforra
j ile irtibat ajanı.
10— Leon Mauvais - Duclos ile Marty'nin yanında bilhassa teşkilâtlandırma işleri ile meşguldür.
11— Waldeck Rochet - Ziraî bal-’ talama mütehassısı. .
12— Marc Dupuis - Ulaştırma sa-
1 botaj mütehassısı.
Komünist partisi dahilinde ileride mühim mevkiler işgal edecekleri söylenenler de şunlardır: Thorez’in gözdesi Laurent Casanova, Victor Michaut ve Auguste Lecoeur. Bunların üçü de parti merkez komitesine mensupturlar, Politbüroya mensup olmamakla beraber toplantılarına iştirak ederler. Bu arada başka komünistler de zikredilebilir: U-mumî işçi kongresinden Franchon, Raynaud, Monmousseau, Racamond, Tollet, Lebrun ve Marie Couette; kadın ve gençleri komünistliğe teşvik mütehassısları: Madame Tho-rez (Jeannette Vermersch), Madame Viilon (cabık Madame Vaill-ant _ Courturier), G. Cogniot, M. Paul, vs.
Unutmıyalım ki diğer bütün yabancı komünist partilerinde olduğu gibi, Fransız komünist partisinin bünyesi de ehram şeklindedir. En başta, sureti terkibini izah ettiğimiz Politbüro bulunur. Partinin stratejisini o tasarlar ve tesbit e-der.
Sekreterlik:
Onun hemen altında, parti sekreterliği bulunur. Sekreterlik, icra organıdır. Sekreterlik şefi olan Thorez böylece komünist icra uzuvlarının başıdır. Etrafında (bazan sekreter unvanını haiz) mütehassıslar bulunur. Duclos, Marty, Mou-vais, vs.)
Merkez komitesi:
Merkez komitesinin 100 âzası vardır. Partinin parlamentodaki milletvekilleri bunlara bazan ilâve o-lunur. Komite nadiren toplanır ve her hangi bir hakikî salâhiyeti yoktur. Direktif vermez, bilâkis sekreterlik vasıtasiyle politbürodan e-mir alır
Millî Merkez:
Millî merkez heyeti, asıl mes’ul kimseleri ihtiva eder. Bunlar, prensip itibariyle merkez komitesi, tatbikatta ise genel sekreterliğin teklifi üzerine Politbüro tarafından tayin olunur. Asıl mes’ul unsurların hüviyeti gizli tutulur. Çok kere, ortada paravan rolünü oynayan bir adam ve arkasında asıl ipleri çeken başkası bulunur.
Millî merkezin dört şubesi:
Millî Merkez, aşağıda dört şubeye aymlır:
1— Teknik şube . Matbaa, teksir ve haberleşme vasıtaları mütehassıslarım vs. ihtiva eder ve parti için gerekli vesikaları, risaleleri, kitapları, sahte hüviyet vesikalarım vs. vücude getirir.
2— Depo şubesi - Gizli silâh, mühimmat, malzeme ve propaganda malzemesi depolarını teşkilâtlandırır.
3— İstihbarat şubesi - Bütün muh bir, casus ve mümasil kimseler buraya bağlıdır. Bu şube, aynı zamanda, polis teşkilâtı içinde taraftar kazanmak faliyetini idare eder.
4— İrtibat şubesi - Diğerlerinden daha mühim olan bu şube, memleket içinde ve memleket dışına bütün emir ve muhaberatın ulaştırılmasını sağlar.
«Bölge» lerden «hücre» lere:
Fransa, beheri birkaç vilâyet ihtiva eden ve başlarında Politbüroya karşı mes’ul bir şef bulunan 26 büyük bölgeye ayrılır. İdarî bölgelere tekabül eden komünist teşkilâtı a-şağıda gösterilmiştir: Vilâyetlerde ... Bölge teşkilâtı.
Kazalarda ... Şube teşkilâtı. Nahiyelerde ... Tâli şube teşkilâtı.
Köylerde ... Mahalle teşkilâtı.
Mahalle teşkilâtı ayrıca «hücre» lere ayrılmaktadır ve 10 komünistten mürekep her hücre üçer kişilik üç grup halinde teşkilâtlanır. Yani, bir grupa dahil olanlar, ancak birbirlerini tanırlar ve diğer gruplara kimlerin dahil olduğunu bilmezler. Ancak hücre başkanı, emrindeki do-kuz kişinin kim olduğunu bilir.
Tahrik ve propaganda: Milletlerarası komünizm, el ata- | bildiği her memlekette muvazi 1“’ ’
bir irtibat bulunmıyan »«= -----ı
doğruya Beria'nın M. G. B. teşkilâtı tarafından sıkıca kontrol edi- | len üç servis kurmuştur.
ediyor
Üç servisin esas itibariyle gizi olmayanı «Agitprop» denilen v Fransız, -tahrik» ve «propaganda kelimelerinin kısaltılmasından adı nı alan birinci servistir. Bunuj meşruiyetini ekser memleketler ka bul ettiği için, gizlenmesine maha kalmamaktadır. Bu servis, pek u fak farklar müstesna, resmî komli nist partisinin aşağı yukan kendi sidir. (Lâkin unutmamalıdır ki ra mî ve meşru komünist partisini ardında gayri meşru, gayri kanın bir gizli parti vardır ki ilk fırsatt -zaten idare etmekte olduğu, diğe rinin yerine geçecektir.)
Silâhlaı ihtilâl teşkilâtı:
Bunların biri, silâhlı ihtilâl sej ı visidir. Buna dahil bulunan ve resmî komünist partisi ile hiçbir tel ması olmıyan gizli gruplar silâhı bir ihtilâl imkânlarım hazırlar, bal; talama ve tethiş unsurlarını kendi, ne tevdiederler, silâh ve mühimma depoları vücude getirirler ve kızı ordunun memlekete girmesine mü. 6ait şartların ihdasına çalışırlar.
Casusluk ve kontrol servisi:
Üçüncü servis te - Diğerleriyle hiçbir teması olmadan - siyasî, askerî, sınaî ve İktisadî casuslukla uğraşır ve kominformun en korkunç unsurlarının idaresindedir.
Bu servislere mensup olanlaru hiç biri diğer servislerdekilerle te maşta bulunmaz, hattâ c-nları kafi yen tanımaz. Misal olarak, komünist teşkilâtının son halkası olan hücreyi alalım: Fabrikalarda tahrik ve propaganda ile meşgul olan gruplar baltalama, isyan veya ca suslukla uğraşan unsurları kafiyen tanımazlar. Böylece, bunlardan ta mamen bihaber olup bir hücreyi dahil olmağı kabul eden bir işçi sadece ruhunu feda etmekle kal. m az, aynı zamanda kendi hayatı ile aliesinin hayatım büyük bir teh. likeye maruz bırakır.
Fransız komünist partisinin kav veti:
Lâkin bu anlattıklarımız, partiniı dış hâdiselerden neden müteessiı olmadığım da izah etmektedir. Ko münist partisinin 1939 dan 1945 e ka , dar kanundışı ilân edilmiş oİR'% parti üzerinde zararlı bir tesir-4 etmemiştir. Halktan gördüğü r betin çoğalıp azalması da fazla rol oynamamaktadır.Partinin 1944 dı 300.000, 1946 da 850.000, 1948 de 700.001 taraftarı vardı; 1946 da seçmenleri!) yüzde 25 i, 1948 de yüzde 6 sı ona oy vermişti. Bu iniş çıkışlar m hiçbiı ehemmiyeti yoktur. Miihim olan komünits partisinin kendi kadrola rım sımsıkı ayakta tutabilmesidir.
1949 da, Fransız komünist parti» nin esas kadroları asgarî 10.000 kişi den mürekkepti. Bunlar, diğer par tilerde olduğu gibi, mesai saatleı dışında haftada bir iki akşam a matörce politika ile uğraşan kimse ler, değil, parti tarafından daim maaş alan profesyonellerdir. Bun lar her şeyi partiye borçludurlar v hayatlarının her saatini Batıya bil mezar kazmak için sarfedilen gayretlere hasrederler. Bu 10.000 kişi Politbüronun emrinde bulunan ihtilâl kadrosudur ve gerek bunlar vasıtasiyle, gerek komünist parti sinin 700.000 âzası ve umumî iş kongresinin 1.500.000 âzası sayesind , Politbüro kendi diktatörlüğünü^. \ milyonluk bir millete tahmile1’ \ Taşmaktadır. Bunda muvaffak oF ’ masına da ramak kalmıştır. ı j
Marty - Thorez ihtilâfı:
Bunun başlıca sebebi, Fransız Po i litbürosunda hasıl olan görüş far| i kı idi. O gün gibi bugün de İK muhalif görüş vardır. Birincisine göre, bolşevikler, kuvvet, cebir vei kanlı bir ihtilâl sayesinde iktidart gelmek arzusundadırlar. Bu görü] şün başlıca müdafii, Fransanın iü bolşeviki, halk işçi cephesi kurucusu ve milletlerarası tugaylar teşkilâtçısı Marty’dir. Tillon, Mauvais Fajon, Frachon, ve sabırsız bir kat, genç eleman bu görüşe taraftardır lar ve kendilerine muhalif grupu «Titoculuk» la itham etmektedirler
Thorez’in liderlik ettiği diğei grup ise kansız usullerin iktidarı yükselmek, hatta kabilse bunun i çin kanunî yollara, yani demagoji] baltalama ve tedrici taraftar kazanı maya başvurmak fikrindedir. 19$ de, de Gaulle, Gouin, Bidault ve Rai madier, Fransız kabinesine komü-| nistleri de aldıkları vakit, Thojeı şöyle demişti: «Biz, hükümet parl fisiyiz. Her tarafta, mes’uliyetleri-| mizin gerektiği şekilde hareket et meşini bilelim». Dört sene sonra] şiddet taraftarları ağır bastıklar* vakit, şöyle diyordu?
«Kızıl ordu Paris'i işgal ederse..; Fransız işçileri meselâ Polonyada ki işçilerin yaptığından farklı bi| şekilde hareket edebliirler nü.^.
Marty ile Thorez arasındakf ‘ tilâf seyrini takip etmektedir. Ma' amafih, bu ihtilâfın Fransız komü-
a t®
[enerarası Komuıuını, cı aıa- • ..
i her memlekette birbirine I nizmini zayii atabllecejıne güven-ti olan lâkin aralarında hiç I mek yanlış olur. Moskova tetikti iibat bulunmıyan ve doğrudan dır ve istediği zaman bu lhtUM
kendi lehine ve Fransa aleyhini halledecektir.
(Journal de Geneve gazetesinden
•■I
Pl
■•.t
cevap verdi:
(ben. Hersek ofiltL. Hârikamdan musnkane
Comments (0)