HÜRRİYET VE HAKKIN YILMAZ MÜDAFİİYİZ
• ’


te
uaı

s*
İ!
/
or
Seçimden
intibalar
ve Sovyet Rusya

)

1
. .7
ı M .
(i
İr- ‘^f.ıı f/j'
i • O- f 4



■*
»


VLl. M1
W?; i
u-5 ‘ j'. H
h



i

/p
VL
j (r**f
M
i. t-
&
ufl
i?
X 1
r J
Radyo gazetesinde lyapılan şayanı dikkat bir konuşma
Rus halkı ve peyk memleketlerin bedbaht vatandaşları bugün içler acısı bir sefaletin pençesinde ve kızıl bir yumruğun altında hem açlıktan hem de korkudan kan ağlamaktadır





L '•


i,


Ankara 18 (A.A.) — Bu akşamki radyo gazetesi, bir cemiyet ve bir politika hâdisesi olarak birinci cihan harbindenberi propagandanın oynadığı ve oynamak istediği role işaret ettikten sonra, Sovyet propagandasına temasla demiştir ki:
Dâvasını, propaganda psikolojisi ile halletmek gayretinde olan memleketlerden biri de, Sovyetler Birliğidir. Politikasının şiarı dünya ihtilâli olan
Moskovanın propagandasında, komünist şuurunun l takviyesi için şu fikir telkin ve şu istikamet takip l edilir: (
1 — Rejim dışı memleketlerde cehennem ha - 7
yatı vardır. 1
2 — Refah ve medeniyet, yalnız Sovyetler Bir- I
liği cennetinde hüküm sürer. I
(Devamı Sa., S; SÜ., 4 de) (

Birbirine zıd İki kutubl.
-----------------------------(
Bizim her gün burada yazdıklarımızı Halk Partililer de söylüyor re tekrar ediyor. Bizim Demokrasi acaba nasıl bir Demokrasidir ki «Halkın dili, Hakkın dilidir, Hâkimiyet Milletindir.» d eni y orda. halkın istediklerine zerre kadar kulak asılmıyor?.
J

Sarıyerde numune bir C. H. P. kongresi
Evvelden tenbit ve teksir edilip dağı tılaıı oy puslalarını kullandıkları delegeler il balkanının takdir ve iltifatına mazbar oldular..
En esaslı tenkid Halkevi, Spor ko'ıına inhisar etti
asan Saka kabinesi, mad-1 di ve nıüsbet, ilk büyük başarısını sağlamış bulunuyor. Amerika'dan (3ü bin) ton
buğday ithali için müsaade koparılmış. Bu suretle kontorllü liat üzerinden, yâni nisbeten düşük bir bedelle zahire tedarik edebileceğiz.
Peker kabinesinin bilhassa Atıf İnan ve Mümtaz ökınen müsellesinin işlemiş olduğu fahiş hatânın tesirleri, böylece, kısmen zail olacaktır. Fakat bu netice Atıf inanların sorumluluğunu zerre kadar azaltacak sanılmamalıdır. Çünkü eski kabinenin dikkatsizliği, hesab-sızlığı, lâübaliliği, hattâ, daha ötesi yâni dost \e yaranına menfaat temin etmiş bulunması keyfiyetleri. dimdik ayakta durmaktadır.
Büyük Millet Meclisinde bu yaralar iyice deyilmeli \e kabahatliler umumi efkârda rastladıkları hüsranın madd\ âkibetîni de çekmelidirler. Yoksa Türk milletinin bu şahısları umumi surette takbih etmesi, kendilerine ve fiillerine bulanık nazarlarla bakmakta devam etmesi kâfi değildir. Çünkü bilhassa Atıf tnan'ın takındığı tavırdan tamamile ve apaçık anlaşılı -yor ki, o işi, kesin olarak, vurdum duymazlığa getirmek istemektedir.
Kendisi İsviçre seyahatlerile dedikoduları avutmak ve uyutmak yolunu tutmuş, fakat muvaffak o-lamayınca, gene mâhud taş sükû -tuna dönmüştür. Ne denirse denil-sin, dilini kıpırdatmak niyetinde değildir. Hem niçin olsun?. Nasıl olsa, söylerler, yazarlar, nihayet bıkarlar, ben de yapdığimla, mii-reffeh bir halde kalır ve yaşarım, (Devamı Sa., 9; Sü. ( ae) ’
1
.......... J
C. H. P. İl Başkanı Sadi Bcktcr
C, H, P, Sarıyer ilçe kongresi dün saat 14,30 da, Büyükderedeki ilçe merkezinde Rasim Feridln başkan lığında yapılmıştır.
II başkam Sadi Bekter, Atif Ö-dül, il İdare kurulundan Meliha Av ni Sözenln de hazır bulunduğu kon gre. saat 17 ye kadar, sürmüş ve gayet sakin bir hava içerisinde ce (Devamı Sa., 5; Sû., 1 ae)
I.E.T.T., iflas
duruma düşmüş
Umum Müdür Baybora Ankaradn temaslara devam ediyor
Bir müddet evvel, E, T, T. idaresi nln lçind bulunduğu mali buhrana bir çare aramak ve elektrik fiyatlarına açllen zam yapd ması hususunda İlgililerle temaslar (Devamı Sa_, 5; Sü, 1 de)
Maliye Nazırı Cavid Beyin müdafaası bugün başladı
Atatürk'e suikandin tafsilât ve içyüzü tefrikamız, bugünden itibaren, mühim bir safhaya girmiş bulunmaktadır. Filhakika bugün, ikinci sahifemizdeki tefrikamızda lltihad ce Terakkinin Maliye Nazırı Cavid beyin, İstiklâl Mahkemesindeki müdafaanâmesini okumağa başlayacaksınız. Cavid beyin müdafaanânıesinden sonra, hemen hemen ayni ehemmiyette, diğer müdafaanâmeler de tefrikamızda yer alacaktır. Bunlar da Nail bey, Doktor Nazım bey, Ardıhan mebusu Hilmi bey, İbrahim Ethem bey, Hüsnü ve Vehbi beyler, ve nihayet Hüseyin Calıid beye (Hüseyin Cahid Yalçın) aid müdafaanâmelerdir. Müdufaanâmelerden sonra mahkemenin tarihî kararını da sütunlarımızda takip edeceksiniz.

Kadınlar dudaklarını boyamadı!
----U--- 1
Yağmur haşlaymcu radyo halka şöyle hitap etti:
«Semsiye ve muşambalar boş yere icad edilmedi. Evlerinizde kalmayı- I TUZ.»
Milano: 18 (AA.) — Roma da olduğu giol Miianodaöa se çimlere tâyin ediier. saatte başlanmıştır,
Seşimler nizam ve sükûnet içinde cereyan etmektedir.
Güneşli sokakları^ oy sandı ğı başına giden gruplar görül inektedir. Bu grupların arasın da bütün efradlle birikte aile ler, rahlbler ve rahibeler göze çarpmaktadırlalr,
Sosyalist çoğunluk partisi nln lideri Pietro Nenni de oyu nu vermek için diğer seçmen ler gibi sırasını beklemiştir.
Buna mukabil seçim bürosu nun önünde bekleyenler ve bil hassa katimlar Milano baş pis koposu Kardinal Schustere yol vermişler ve onu bekletmemiş lerdlr. Baş piskopos oyunu kul landıktan sonra halkı takdis etmiş, halk da kendisini alkış lamıştır,
Şehrin beş büyük hastahane sinde bulunan hastalar mııhte Ûf partiler tarafından kendile rine tahsis edilen otomobillere binerek oylarım kullan-(Devamı Sa, 5; Sü., 3 de)
L x
L,
D
n


• V.'
'F./

I




FA/.
fy.'.

i.
• ‘4
eı/rf




1a». *
m
•1
•/
»
•)
it

fi
, i™"*
;dh






A
"i
•% .
-
T
4
llalyada Komünistler tarafından öldürülen 65 yaşındaki kocasuvn. cesedi başında Amerikan doktoruna, kurtarması için yalvaran bir Italyan kadını ve bu kadından bugünkü seçimlerde hayâ etmeden rey isi iyen Komünist partisi lideri Togliatti (kanarda)
Seçimler Tam Bir Sükûn içinde Devam Ediyor

Komünistler seçimi kaybettikleri takdirde bir dahilî harb ihtimalinden
e
Başbakan De Gasperi
Londra, 18 (B.B.CJ — Bu sa-brh başhyan İtalyan genel seçimlerinin akşama kadar sükûnetle devam ettiğine dair haberler alınmıştır. Akşam üstü sandıklar mühürlenip kaldırılmıştır. Seçime yarın da devam olunacaktır. Umumî tasnif neticesinin çarşamba akşamı ilân edilmesi kuvvetle muhtemeldir. Müşahidlerin bildirdiğine göre genel seçimin birinci günü, hükümet partisi olan Hıristiyan demokratların lehinde kapanmıştır.
• •
Buna nazaran seçimin ilk gününü komünistlerin kaybettiği-ni kabul etmek icab eder. 1
YENİ PARLAMENTO 5'. SAK LAVDAN MÜREKKEB OLACAKTIR
Londra, 18 (A.A.) — İtalyan


BENİTO MUSOLİNİ’NİN DUL KARISI RAŞEL:

41
9
Şimdi Napoli Körfez.ndeki bir adacıkta iki çocuğile müntevi ve sakin bir hayal
Şimdi Napoli Körfez.ndeki bir adacıkta iki çacuğile münıevı ve sakin bir hayat geçirmekte ve bütün ev işlerini bizzat kendisi görmektedir. Bu cesur ve mütevazı annelin günlük hayatını, ümid ve ıztırablarını kendi ağzından din'eyia ------------2—----------------
Benim vakit geçirecek hiçbir hususî eğlencem yok. Odalarla mutbak arasında daima mekik dokurum. Kapı çalındı mı. bilhassa gelen posta müvezzii ise merdivenlere kadar inerim. Hemen her taraftan, bilhassa A-ınerikadaıı mektublar alırım. Haricî dünya ile temasım bu mektublardan ibarettir ve posta (Devamı Sa., b; Sü.. 1 de)
geçirmekte ve bütün ev işlerini bizzat kendisi görmektedir. Bu cesur ve mütevazı
bahsediliyor seçimleri başlamıştır. Sabah altıdan itibaren seçmenler sandıkların başına gitmeye başlamışlardır. Seçimlerin serbest ve gizli olması için gereken bütün
■ Devamı Sa., 5, Sil.. 6 da)
— , ■ ■ —
Dikkate Şayan Bir Hâdise

ra cinayetinin
şahidlerindeıı Muzaffer

i
Sahte bir Subay vesikasile Amerika yardım malzemesinin muhafaza edildiği antrepolara girmek isterken yakalandı
*
t
-
Memleket efkârını uzun zaman danberi meşgul eden ve esran bir 3türlü çözülemiyen Ankara Cinayeti dâvasının Bolu Ağır Ceza malike meşindeki son duruşması esnasında Reşit Mercanın, hâdisenin haki ki faili olaraK itham ettiği tanıklar dan Muzaffer Torun, evvelki akşam Sirkecide Amerikan yardım malzemesinin muhafaza edildiği antrepolar bölgesine gitmiş, nöbet
çiye üsteğmen olduğunu ve Kemal adında bir arkadaşım görmek iste ğile sahte bir subay vesikası dahi ibraz etmiştir,
Nöbetçi, Muzafferin mütereddit hareketlerinden şüphelenerek, vaziyeti amirine bildirmiştir,
Muzaffer Torun şüphe üzerine yakalanmış yapılan sorgusunda su çunu itiraf etmek mecburiyetln-
(Devamı Sa., 5; Sü., 5 de)
• •
v
f
li
«
..
(
s
4
ı
Tjfl,
9.
f
i

V
W
I
I i
4
annelin günlük hayatını, ümid ve ıztırablarını kendi ağzından din'eyia
2
Benim vakit geçirecek hiçbir
hususî eğlencem yok. Odalarla
mutbak arasında daima mekik
dokurum. Kapı çalındı mı. bil-
hassa gelen posta müvezzii ise
merdivenlere kadar inerim. He-
men her taraftan, bilhassa A-
merikadan mektublar
alırım.
Haricî dünya ile temasım
bu
mektublardan ibarettir ve posta
(Devamı Sa., i; Sü, 1 de)
/
• •*
7.',
"4$
t
)1
Pulun ay']





















































Dön yeni bir ^llep daha yardım malzemesi getirdi
Amerikan yardımı gereğince Tür-kiyeye yapılan malzeme nakliyatı devam etmektedir.
Bir kaç gün evvel hamulesinin bir kısmım İzmir de tahliye eden 10 bin tonluk «Seanabla Vlstory^ adlı Amerikan şilebi, dün sabah limanımıza gelmiştir,
Şllebte Trakya birliklerine tahsis edilen motorlu nakli vasıtaları, sahra toplan ve tanklar bulunmak tadır,
Çllebln tahliyesine «tür» başlanmıştır.
Dün gelen mülteciler Göçmenevi önünde
J

Kızıl çetelerin dağlara kaldırdığı ırkdaşlarımız



İmroz tarikile dün yurda gelen 226 t . • HT’ •• 1 ••
mülteci lurkun
Bir müddet evvel, Yunanistan-an komünist çetelerin zulmüne ayanauıayarak İmroz adasına ilti ca eden 226 ırkdaşınnz. dün sabah
1
hazin macerası aÇnakkalc vapurile şehrim 7». inişler, kendileri Sirkecideki göç -menler evinde misafir edilmişler -dlr. (»Devamı Sa., 5; Sû.» 7 de)
gd-
temas ediyor. Kütüphanesindeki lû -ğat rafının yüklü olmasına rağmen komşusunun mânasını sorduğu tnr kelimeyi bilmemiş.. Ötcyo beriye telefonla sormuşlar... Kimse de bilememiş. Bu kolime (Eylemsiz) dlr. Bu satırları yazarken ben no olduğunu anlayamadım. Gene de galiba kimse anlamayacak. Nasrcd-din Hocanın hikâyesi gibi, yazana müracaat lâzımgellyor. Güzol Turkçoml-zo reva görülen no hazin işkonco!... Bir de (yönetmelik) yahud (yönet -menlik) var. Bunun da no olduğu meçhul.
Velhasıl bütün ömürlerinco Türkçe İle uğraşanlar bugün birtakım ahenksiz, mânâsız, köksüz vo bilhassa tatsız kelimelerin karşısında bılmeco hal öder gihi, el şakakta düşünüyorlar.
Halbu ki, öz Türkço diyo kabul fici ilen bu çetrefil kelimeler, lisanda o-kadar yer kaybetmişlerdir ki, konuşurken onları kullanmak bir alay mov-
igcrii coştum Vâ - Nü geçen xuu oluyor. Meselâ birisine «sayın ba-ı( Pl günkü yazısında güzel Türkçe yımlı dediniz mi? Muhatabınız ense-
lisanının uğradığı porişanlığa sino bir şaka tokatı yemiş gibi o da
size buna benzer bir aoaipliklo mııkabo le ediyor. Ciddiyo a
lanlar ise adetâ yüzlerini buruşturup bu hitabdan rahatsız olduklarını açığa vuruyorlar.
Normal konuşma denilince, anadan babadan öğrondığimiz Türkçe konuşuluyor. Hiç bir mccma'da, hiç bir kibar salonda:
— Muhterem beyefendi hazretleri... iltifatınızla bahtiyarım.
Diyocokkon:
— Bay! Yüzünü bana yöneltmen, ö-zümü kutlandırdı.
Demiyoruz. Bunu desek, herkese gülünç olacağımıza şüphe yok. Zaten bir lisanın zenginliği, genişliktir; bir fikri derecesine, kuvvetine göre ayrı ayrı kelimolcrlo ifade kabiliyetidir.
Lisanı özloştirmeh demek onu acı -nacak bir fakirliğo mahkûm etmek değildir. Bügün maalosef Türkço lisanı buraya doğru götürülmek ıstenl -yor.
(Lütfen sayfayı çeviriniz)
SAYFA: 1
T E N T SABAH
19
I
03-CUİ3D
OkUYUCU
m yo
ki
Yazan: Profesör Keııan Öner
- 48 -
Milletin size gönül boşluğu ilo rey vereceğine hiç mi üdlniz yok?... Ü-luiUizliği belli etmeği ve millete aid hükümet makinesini ve emniyet teşkilâtını körlettp şahsi ihtiraslara âlet diye kullanmağı küçüklük say-bııyor musunuz?.. İzzeti nefsiniz böyle bir hareket karşısında eza duymuyor mu?.. Vicdanınızda hassasiyet kalmadı mı?.... ı ■ Memleket hesabına endişeleriniz varsa müsterih olunuz. Merdce Cereyan eden açık ve nâmuslu bir seçimde siz ekseriyet kazanırsnnız her vatandaş, bu lıarara saygı gösterecek, destek olacak, yeni esaslar dairesinde faaliyet göstermeniz için size inıkâu verecektir. Memlekette nâmuslu bir murakabe partisi kurulması, bu imkanın en esaslı teminatı olacaktır. Seçimlerin dürüstlükle kazanılıp kaznnılmadığını lıer vatandaş muhitinde göreceği alâmetlere göre kolayca sezer. Hakikati lehte ve aleyhte tevil edenlerin iddialarına kimse aldırmaz.
Eğer Demokrat Parti ekseriyet kazanırsa keyfî bir yola gidemiyc-cektir. Muhalif bir parti sıfatilo karşılarında bulunacaksınız. Gazetelerin çoğu ve bu arada biz yeni iktidar mevkiine yardakçılık etmiyccc-ğiz, tcııkiıl ve murakabe bakımından muhalif partinin vazifesini tamamlamağı İş edlrteoeğiz. Milletin zararına olarak şahısların sivrilmesine ve birer dev halini alıp kendi kerametlerine inanır bir hale gelmelerine ve yeni baştan halkın bn.şını yemelerine meydan bırakınıyacağız. Dev ölçüsünde şahısların nüfuzundan milletler fevkalâde buhran günlerinde istifade edebilir. Fakat bu nüfuz, norınal zamanlar için bir felâket kaynağıdır. Muhtaç olduğumuz idare, her vazife sahibini meriyete ve hizmete göre seçsin, namerde muhtaç olmayacak şekilde geçindiren, mesuliyetinin hududu içinde kendisine tam salâhiyet veren dürüst ve miirakabeli bir ihtisas mekanizmasıdır.
Umumî hayatın devamlılığı bakımuıdan şu teminat ta vardır ki, Halk Partisi nâmuslu bir seçimde ekalliyette kalsa bile müddeti dört yıl o-lan devlet başkanlığı devam edecektir. Eğer bu seçimde Halk Partisinin iktidar muhiti, dürüst davranır ve memleket sevgisini şahsî ihtirasın üstünde tuttğuıııı lsbat ederse İsmet İnönü’nün yeniden devlet başka nı seçilmesi ihtimali kuvvetlidir. Çünkü bazı hastalıklar ııasıl bünyeyi kuvvetlendirip muafiyet temin eder ise, devlet başkanlığı esnasında parti başkanlığını tecrübe etmiş ve zararını apaçık görmüş bir vatandaşa bu vazifeyi vermek millete çok cazip gelebilir. Bu suretle memleketteki siyasî ahenk sağlama bağlanmış ve İnöniiue uzun ve şerefli hayatı bütün milletin sevgi ve itimadı içinde taıuanılamuk fırsatı verilmiş olur. Bu tarzda bir fırsat, zorla gasbedilmiş bir iktidar mevkiinin sıkıntıları ve vicdan azapları ile mukayese kabul etıuiyecek kadar caziptir. Seçim nıünasebetile İsmet İnönü bir parti adamı gibi konuşuyor. Memleketin partiden çok evvel geddiğini ve tarihi şahsiyeti itiba-rile kendisinin parti adamından ziyade, memleket adamı olduğunu anlayacağı bir gün elbette gelecektir.
Bil satırları pürüzsüz bir memleket sevgisinin illıamile yazıyorum. İktidar mevkiinde şu veya bu partinin ve şu veya bu şalısın bulunması benoe tamamile müsavidir. Yeter ki, milletin iradesi yerine gelsin, herkes hakkına razı olsun ve iş başındaki parti Anayasaya, kanunlara, dürüst prensiplere sadık kalabilsin. Her iki tarafta ayni derecede sevdiğim dostlar \ardır.
Sayın vatandaşlar, en son basiret dakikası geçmek üzeredir. Yarın bu memleket ihtiras uçurumlarına sürünebilir. Bunun ağır mesuliyeti üzerinizde olmaktan çekininiz, korkunuz. Zavallı devlet memurlarını da geçim imkânı ile vicdanları arasında çarpışma mevkiine düşürmeyiniz. Tazyik yolunda sonuna kadar devam ederseniz, bütün halkla beraber âlet diye kullandığınız memurların da ahım almış olursunuz. Çünkü ne olursa olsun, yann onlara keyfî nimet tevzi edecek ve nunun takibine karşı onları himaye edecek bir tegalliip mevkiinde lunanııvacaksiHiz.
Seçim mücadelesinin son emri olarak bütün memurlara halkın
desine hürmet etmek, tazyikde bulunmamak, mazbatalarda hîyle ve sahtekârlık karıktırmamak enirini veriniz. O zaman mazinin kötü taraflarını merdce tasfiye etmiş olursunuz. îyi tarafları lehinize kaydedilir. Seçimin neticesi ne olursa olsun, vicdanınız müsterih olur, milli iradenin serbestçe belirtilmesi sayesinde milletin nihayet saadete ve huzura kavuştuğunu görür, sevinirsiniz...

Yine Vatanın ayni günkü nüshasında intişar eden Çilenk köyü muhtarı Muhtar Erpamir in şu mektubunu da lütfen okuyunuz:
Şu dakikada günlerimiz keşmekeş içinde geçiyor. Halkımız vehim ve telâştan başını kaldıramıyor. Buna rağmen ben haz içindeyim. Evlatlarımız ve torunlarımızın yarınki halini gözümle görür gibi oluyorum) Bunlar diyeceklerdir ki: (Biz bütün saadet ve hürriyet içindeyiz. Fakat babalarımız ve cedlerinıiz bize bugünü göstermek için çok zor çekmişlerdir. Haklarımızı nıüşkitUerie çarpışa çarpışa kurtarmışlardır. Politikacıların tazyiklerinden, tehditlerinden yılmamışlar, uğraşmışlar, kahır çekmişler, fakat bunların neticesi olarak hak ve hürriyet nimetlerini bizim için kazanmışlardır.). Yarınki nesillerin bizden esir-gemiyeceği bu takdir ve şükran, bugünkü neslin zahmetlerinin en tatlı mükâfatıdır.
Gönül isterdi ki, bugünkü seçim halkın kendi isteğine bırakılsın, Anayasanın her şeyden üstün tuttuğu halkın hakimiyeti bugünkü Demokrasi hayatının alemi olsun. Halbu ki, 9. 7. 944J tarihli gazetelerdeki İzmir vak ası ve Burmamızda bir çok yerlerde tazyikin fazlalaşması, hepimizde endişeler uyandırmıştır. Seçim serbestisini tehlikede sanıyoruz. Seçimlerin zevksiz, kusursuz. Demokrasi ıprensiplerine mugayir, tam mânasile tahakküm altında ve ezici bir Iıava içinde yapılacağını şimdiden görür gibi oluyoruz. Biz bu hali görmek istemezdik; Eski zamanlazdaki seçim şekillerine girmek istemez idik.
Biz öyle bir seçim isterdik ki. devlet başkam buna bitaraf kalsın, bütün milletin bngünkü acılarına ortak olsun, baskıya uğrayan, dayak yiyen, yaralanan velhasıl aman diyen lıer vatauduşa elini uzatsın, onun ıztırabını beraberce duysun, nüfuzunu milleti tazyikten kurtar- * mak için kullansın...
ka-bu-
ira-

İzmit S. S. Müdürlüğündeki prim tevziatından şikâyet «— İzmit S. S. Müdürlüğünde 23. 2. 948 de memurlara prim dağıtılmağa başlanıldı. Tevziata başlanmaz-dan önce, prim alamayacak memurların mağduriyetleri gözöııiinde tutularak Müdürlüğün kararile, prim atacakların haklarından %4 nisbe-tinde bir tenzilât yapılmış ve hıı miktar, diğer memur- I lara tevzi edilmiştir. I
Diğer taraftan biz İşçilerin menfaati düşüııülseydi ve bize de hiç olmazsa %1 uis-betiııde bir pay ayrılsaydı, olmaz mıydı?
Müdürlük de 200 liradan a-şağı prim alan memura tesadüf edemedim. İşim düştüğü bir günde tevzi edilen prim tutarının 80 bin lira kadar olduğunu öğrenince hayretler içinde kaldım.
Prim tasarısı hazırlanırken, acaba Milletvekilleriınlz bizi düşünmediler mi?
Milletvekilleri, maaşlarına zam tasarısını bir gün içinde kabul ettiler. Bize bir pazar yevmiyesi verilmesi İse senelerce düşünülüyor, öğrendiğimize göre de, 4 seneyi ikmal etmeyen işçiler, pazar yevmiyesinden faydalanamayacakmış. 4 senelik olmayan işçiler, ev geçindirmiyorlar mı? ?
Bu yazınım, ilgililerin dikkat nazarına konulmasını rica ederim.»
İzmit K. Fab. işçilerinden İsmail
Samatyalılann çöpçülere dair şikâyetine cevab
İstanbul belediyesi neşriyat ve istatistik müdürlü-lüğüııden:
«Yeni Sabah gazetesinin 12.4.1948 tarihli nüshasında «Sanıatyada Demirci Osman sokağına çöpçü uğramıyor» başlığUe intişar eden yazı incelenmiş ve mahallen yapılan tahkikat neticesinde mevzuu bahis mahalledeki evlere aid çöplerin en az iki veya üç günde bir alındığı anlaşılmıştır.
Bununla beraber kısa bir zaman zarfında alınması takarrür eden yeni çöp kam-yoıılarile bu semtin çöpleri de muntazaman toplanarak şikâyetlere meydan verilmiye-cektir.»
Türk Hava Kurumu Filosu yurd turnası yapacak Türk Hava Kurumunun ıır filosu, 16 Mayıs pazar sabahı yurd içinde bir dolaşmaya çıkacak, Konya, Adana, Antakya, Gazianteb, Urfa, Diyarbakır, Siird, Bitlis, Van, Karakö-se, Kars, Erzurum, Erzincan, Sivas, Samsun, Çorum bölgelerini dolaştıktan sonra Ankara-ya dönecektir.
• *
İzmir de üçüzler
İzmir, 18 (Hususî) — Dün îzmirin Kahramanlar semtinde oturan Enveriye isminde bir kadın bir batında üç çocuk dün yaya getirmiştir. Çoci’,klann ü-çü de kızdır. Annelerile birlikte sıhhattedirler.
Dün

Darüşşafakanın 75. yıldönümü kutlandı
Dünkü tören çok samimî ve heyecanlı oldu, törene hemen hemen bütün mezunlar iştirâk etti
Darüşşafakanın 75 inci kuruluş yılı pilâvı günü dün sabah 10 dan akşam 18 e kadar süren samimî bir ailo toplantısı zekllnde kutlan, iniştir,
Tekmil Darüşşafakalılarla talebe velilerinin ve diğer güzide davetli topluluğunun iştirak ettiği törene istiklâl Marşile başlanmış. Müdür vekilinin açış sözünü müteakip mektebin eski mezunlarından Togo. merhum İsmail Saf anın (Darüş şalaka) şilrkıi okumuştur.
Bundan sonra Darüşşafakanın bu mutlu gününe katılan Hamiyet Yüceses çok takdir uyan dıran bir konser vermiş, klâsik Türk musikisinden nadide eserler terennüm etmiştir,
• • _ ••
BELEDİYE DE
Edirne kapı, Topkapı ve Yedikule tramvayları birinci mev-kiye çevrildi
BahçekapL ile Edirnekapı, Topka pı. Yedikule arasında işleyen tram vay arabalarının son zamanlarda birinci mevkie tahvil edilmesi, hal kın, hakh olarak şikâyetlerine se beblyet vermiştir,
E, T, T, idaresinin tarmvay ücretlerine zam yapamadıktan sonra bu çareye baş vurması, fakir halkı zorla birinci mevki tramvay arabalarında seyahat ettirmesi halk ara sında hoş karşılanmamıştır,
E. T, T, idaresinin, eskiden oldu ğu gibi, bu hatlarda çalışan araba lann ikinci mevkilerini çoğaltması ve birinci mevki arabaları azaltma sı İstenmektedir .
Topkapı - Eminönü otobüsleri
E. T. T. İdaresi, tecrübe mahiyetinde olmak üzere çarşamba gününden1itibaren on t kikada bir Topkapı - Eminönü arasında otobüs işletmeğe karar vermiştir.
Otobüsler, sabahlan 7.35 -10.35, akşamları da 16.35 -20 00 arasında çalışacaklardı.
Üsküdar Halkevindeki operet
Evvelki akşam. Üsküdar Halke-vinde, genç sanatkârlardan Avnl A mlın yazdığı «Piyanko» isimli, üç perdelik bir revü—operet oynanmış ve kalabalık bir seyirci kitlesi tara fından alâka ile takip edilmiştir,
--------o--------
Fıb Fakültesi yönetim kurulunun toplantımı
Tıb Fakültesi Yönetim Kurulu, Fevkalâde bir toplantı yaparak, muhtelif talebi ve imtihan mesele lerlnl müzakere etmiştir,
Bu müzakereler esnasında, Tıb Fakültesi profesörlerinin hariçte ça lışıp çalışmaması meselesinin de bahis mevzuu edildiği söylenmek tedtr,-
ı
t’-
da
• 1
il
Kanser hitamında Darüşşafaka-njn en yaşlı mezunları ile bugünün öğrencileri birlikte yemekhaneye inmişler, ananevi, etil kuru fasul ye ve pilâvı yemişlerdir.
Öğleden sonra genç bestekâr Ne cip Celâl akordeonla Garb müziğin don pek beğenilen parçalar çalmış, ayrıca Ziya Aydıntanm İdaresinde mandalln birliğinin konseri din lenllmiştlr,
Tablolarla yapılan Ruhlar geçidi; Darüşşafakalıların hafızalarında çok tatlı hatıralar uyandırmıştır,
Saat tam 18 de pilâv günü bittiği zaman mezun Darüşşafakalıların feyiz aldıkları bu ocaktan âdeta ay nimak İstemedikleri her hareketle rinden belli oluyordu.
FA A ZİFTE
Yardımcı öğretmenler
30 lira asli maaş alacak
Mîllî fSği|i£n( Bakanlığınca hazırlanan ve Ortaokullarda yardımcı öğretmen çalıştırılması m derpiş eden kanunun ikinci maddesinin değiştirilmesi hak-kındaki tasan Meclise sevkedil miştir.
öğrendiğimize göre, mezkûr maddede yapılan değişiklik kabul edildiği takdirde yardımcı öğretmenler otuz lira aslî maaş üzerinden aylık alacaklardır.
Milli Türk Talebe Birliğinin tertip ettiği san'at günü
Millî Türk Talebe Birliği E-debiyat Derneği tarafından bugün saat 14 te âminönü Halke-vinde (Türk San’atı) adlı bir san’at günü tertib edilmiştir.
Bu günün programında. Türk şiiri, musikisi ve halk oyunlan da yer almış bulunmaktadır.
19 Mayısa hazırlık
19 Mayıs gençlik bayramı hazırlıkları devam etmektedir.
Bu münâsebetle bugün vilâyette yapılacak bir toplantıda merasime alt bir poragram hazırlanacaktır, Milü Kalkınma Partisinin Osmaniye kongresi
Milli Kalkınma Partisinin Bakır köy Osmaniye ocağının yıllık kong resi, dün sabah 10 da ocak lokalin de yapılmıştır,
Denize düştü
Dün sabah saat 7,20 de Haydar-paşadan köprüye gelen Ülev vapuru İskeleye yanaştığı sırada yolculardan Saim yeğen adında biri de nize düşmüştür,
Saim. kurtarılmış ve Beyoğlu has tahaneslne kaldırılmıştır.
Gecekondu sakinleri
E elerinin yıktırılmak tehlikesinde olduğunu söylüyorlar
«-
Hüküm süren mesken buhranına bir çare olarak evsiz kalan vatandaşların, şhrimizin muhtelif semtlerinde gecekondu ev leri yaptırdıkları malûmdur.
Belediye, fakir halka ucuz ev ler temin edeceği şeklindeki vaadini yerine getirmeden, yeniden gecekondu sakinlerine karşı harekete geçmiş gibi görünmek tedir. Nitekim dün matbaa miza gelen Nişanca gecekondu akinlerinden bir grup, şunları söylemiştir.
Cumartesi günü Eminö-
nü kaymakamı, yanında Knm-kam nahiye müdürü ve şehir meclisi azalan olduğu halde mahallemize geldi Dolaştılar, ve sonra şehir meclis azâları bir kâğıd imzaladılar.
Aynı gün içinde polis vasu-tasile bizlere, onbeş güne kadar evlerimizi tahliye etmek hususunda tebligat yapıktı.
Nişancada 30 gecekondu evi vardır. Biz fakir insanlarız. Kulübelerimizi, dişimizden tırnağımızdan. arttırmak, suret ile--yaptık. Bugün îstanbulda bir odanın kirası 30 liradır. Biz. yada otuz lira verebilecek bir durumda mıyız?- Hem, bu ottu lira lık odayı nereden nulalım.
Belediye bizi sokağa mı atmak istiyor?»
------o-----
Ingiliz müzisyenleri Londraya gitti
Ankarada Türk—İngiliz Müzik-
Festivaline iştirak etnuş olan üç

Ingiliz musikişinası dün saat 14 de Yeşilköyden kalkan, bir Pan-Ame rikan uçağı İle Londraya gitmişler dir.
---------o----------
40 uygunsuz kadın yakalandı
Emniyet ahlâk zabıtası, arama ve tarama ekipleri faaliyetlerine hızla devam etmektedir,
1
Evvelki gece Bcyoğlunda yapılan taramaîar neticesinde 40 uygunsuz kadın yakalanmış, bunlardan 25 i hastalıklı çıkmıştın
----------o---------
Marmara kulübü umumî heyet tolantısı dün yapıld - ■ .
Marmara Klübü, umumi heyet toplantısı, dün sabah yapılmış, başkan Falih Rıfkı Atav bir konuşma yaparak, klübü-ı teşekkülünden bugüne kadar aldığı neticeleri izah etmiş ve mal sahibile yapılan birinci mukavele ve şirketle yapılan ikinci mukavele arasında şirket lehinde bir mukayese yapmıştır.
Bilâhare yapılan seçim neticesinde: birinci başkanlığa Saffet Tancay, ikinci başkanlığa Falih Rıfkı Atay, seçilmişler; idare heyeti âzahklarıaa da Ad-:$n Tüfekçi Vehbi Ergene, Sadi ve Said İbrahim getiri’nuş-lerdir.
(-» İV A A tfA m I
aşkı ve millet mu-yüreğinizi nafile üz-itimad buyurun kİ, mesuliyet babırıdj
!
Atıf İnan’a açık mektub
o ki «özüm beycfondiclğ’nı,
II Mektubunum aldım, gözU rımden yaşlar sızarak oku( dum. Yordon göğe kadar haklısınız^ efondiciğim. Bizim arkadaşlar yalnız zâti devletinizi mes’ul göstermekle büyük haksızlık ediyorlar. Hefe umumî efkâr denilen, o ne yaptığını b'ılmei sürü, yeni arpa ekmeğine (İnantye) adını vermekte nârmı-devletinızi ebedileştirdiler. Ve tarihe mal ettiler amma, hakkı âlinizde gene büyük bir ineateızhkla bulundular. Meselâ o ek* mego; «Pcker hamuru» yahud da da4 ha iyisi «Halk Partisi çöreği' ismi* nl verebilirdi»
(Muhterem eski Bakanım,
«0 memleket habbeti İle dolu meyin vo lütfen bugünkü nesil,
haksızlık edip, yalınız zâti devletinizi yadetse bile, tarih herkese hakkını ■verecek, bugün millete arpa hamuru yut-turanlar arasında kabine arkadaşlarınızın, büyük birer payı bulunduğunu ihmal etmiyecekllr. Mesolâ, 2148 yılında ınekleblordo okutulacak tarih derslerinde sıra «inaniyeı ekmeği bahsine geldi mi, gerek kabine reisi, gerekse, parti erkânınız da raîımette yâdediloccktir. Hani bizler Sultan İbrahim devrindeki Ağalar sal tana U bahsini nasıl ibret ve merakla oku* yorsak, torunlarımız da Halk Partisi hükümetlerinin parlak (!) idare tarzlarını Öylece mütalâa edeceklerdir. Bv itibarla fazla üzülmenize ınahal gc remiyorum.
«Hububatımızı sur'atle satıp şimdi Amerikadan dolarla buğday müb.ıyaa-sına çabalamamız keyfiyetine geûnceı bu ciheti de merak buyurmamanızı naçizane tavsiye edeceğim. Halk sum yüksek politikanızın künhünü ve mahiyetini idrâk etmiş olsa, size dil u-zatmak şöyle dursun, bilâkis atfından heykellerinizi diker. Siz bizim kötü buğdayımızı defedip halka neffs ve kadın pudrası gibi Amerikan unu yedirmek istediniz. Sizin gayeniz bu idi» Fakat ne çare ki, felek yâr olup da Saka kabinesinde de mevki alamadınız; hattâ daha Peker iktidarda iken sepetlendiniz. Yoksa siz Ticaret Bakan-lığınrŞimdiye kadar uhde-i-devledniz-de muhafaza buyurmuş olsaydınız, millet yüzdeyüz Amerikan unundan ınâmul francala gibi bembeyaz ekmek yiyecekti. Zira ihraç politikanıza devam buyurarak,
den çıkarmış olurdunuz ve bu çiftçi memleketi hububat nâmına varsa her şeyini Amerikadan Rcftrt* mek mecburiyetinde kalmış olurdu*. Hem efendim, şanlı altı ok çocuklar olan sîzler ne yaparsınız da, memte ketin hayrine ınâtuf olmaz? Biz cahil gazetecilerin böyle yüksek siyaset cilvelerine hiç kısa akıllarımız erer mi?
Maatteessüf pek kısa süren Bakanlığınız müddetinde mostrasını gördü • ğüınüz cezri - hem de ne cezri - icraat ve faaliyet devam etmiş olsaydı, memleketin cennete döneceğinde, bendeniz kendi hesabıma, zerre kadar şüphe etmiyorum. Ancak tahmin ettiğime göre, yurd, ancak sîzlerin ve mahmilermizin yaşayabilecekleri bir cennet olacaktı. Bizlere gelince, böyle yüksek siyaset bahsinde avamın ne ehemmiyeti olur? Bizler de sîzlerin i-çinde yaşadığınız cenneti seyrede ede içlerimiz açılırdı. İhtişamınız nısbetin-de âtifotiniz do artacağı için etrafınıza serpiştireceğiniz nimet kırıntılarından bizler de müstefid olur, Ve ömrü dovletınize, temadi-i-sihhatinize dualar edorek yuvarlanır, giderdik.
«Aziz İnan,
«Bugünkü velveleye bakıp da o yufka yüreğinizi zerre kadar üzmeyin. 3u memlekette neler unutuldur neler... Bir gün gelir, yeni bir skandal patlak verir, siz de, «İnaniye» ekmeği bahsi de kapanır Hayri meselesini yazmaz oldular.
Baki Cenabıhak
ğışlasın iki gözüm boyefendioiğim.»
FIKRACI
arpayı, çavdarı da eh kOGt ı nt
————
cal hakkında harb mes’uliyeti-l ni dermevan ettiler. Harb mes-| uliyeti içinde üç kişi varsa iki-l sinden birisi, bir kişi varsa ol biri benim. Harb mes uliyetin- i den bana isabet edebilecek hiç/ bir hissei vicdani ye yoktur. ) Hâkim efendiler, harb yapan-) lara, «Mısırı alacağız» diyenlere) ( Bizim ruhumuzda biri Adana ı cüğeri Irak gibi iki Mısır var-ı dar» dedim. «Kafkasyayı istilâ! edeceğiz» diyenlere «Toprak al-1 ırakla ne kazanacaksınız?» de-? dim. Türk m efk üresin in en bü-7 vük müddetlerinden biri olanı Ziva Gökalpın hazır olduğu mecV liste harbi teshil etmediğim söyl leudiği «Bu memleketin muhtaç |l olduğu toprak değil, insandır, i I dedim. «Bu zıya karşısında bu-?l mı telâfi edecek hangi zafer ?| hançi muvaffakiyet vardır ?»J| dedim. Suallerim cevabsız kal-} dı. Üç ay sonra bu harbe gir-} inek için müşkülât çıkardım. | Hülâsa üc ay onlar benimle, ben} onlarla uğraştım. Antant sefer-} lerine gittim. «Sulh taraf darla- ( rma dâvalarını müdafaa ederek i kadar mühlet verdiniz» dedim, t (Kendilerinden Osrıanlı tmnara-?ı torluğunun ımrkaderatınm mev7 zuıı bahis olıruvarağına dair}’ müşterek taahhüdlü taahhüdün}! ine aldım. U
İzmir İ stiklâlMah kem esinde neler gördüm?
gider. Bakın Suad gazetelerimiz bile
Balâda mezkûr olan cinayetlerden ve elli beşinci ve elli altıncı maddelerde beyan olunan fesadlardan biri icra kasdile iki veyahud daha ziyade eşhas bey ninde bir ittifakı hafî teşkil o-lunub da ol ittifakta tasmim olunan fesadın icrası söyle -şilip karargir olduktan başka esbabı icraiyesini tehiye zımnında bazı ef’al ve tedabiri dahi teşebbüs olunmuş ise ol itti fakta bulunan kimseler müeb -beden kalebend olunur.
Ve eğer öyle bir ittifakı hafi de berveçhi muharrer fesadın olamayacağı gibi, aramızda 1 esbabı icraiyesini tehiyei z,m" bir mesele hakkında fikir) ıunda teşebbüs olunmuş bil fide artık imkân kaimıyacak-) il ve tedbir tebeyyün etmeyin yalnız icrası söyleşilerek karar verilmiş olmaktan ibare£ bulunur ise, o halde dahili ittifak .. Yerine (göste-( bulunan kimseler muvakkaten iyi anıma Arab-( kalebend kılınır. Ve eğer boyan olunan cinayetlerden birini icra etmek üzere bir ittifakı hafi -------------- • — - ı tenkiline dair teklif vuku bu -mışız ve büsbütün başka bir mâna i-| İUP da kabul olunmamış ise ol le tasarruf etmişiz.
Vâ - NÛ Türkçemizde bir ikilik ta-
AKViMDEN YAPRAK
fBaştarafı 1 incide)
Bîr misâl:
Aşk — Arabca sarmaşık otu mânasına gelen (aşke) kelimesinden ahn -mış bir kelimedir.. Öz Türkçe kullanmak iddiasına göre, bu kelimenin aslı Arabça olduğu için bunu lisanımızdan çıkarıp yerine tsovgi» kelimesini kullanacağız. Fakat «sevgi» kelimesi «aşk» ı ifade edemez ki, (aşk) a nis* betle bu kelime gayet hafif, hattâ suyuna, tirid bile değildir/
Halbu ki, Türkçemizde bu gönül hâ letini tarif için hevâ var, muhabbet var, , aşk var, sevda varr garâm var, şagaf var... Daha bilmem nefer var..
Bütün bunları bir tarafa bırakaca * ğız. O yürek fırtınalarını, o sevda kasırgalarını yalnız bir (sevgi) ile ifade edeceğiz. Buna imkân var mıdır?
Burada deneoek ki: t Aşkı neden kullanmayalım? O Türkçeleşmiş bir kelimedir. Bizim malımız sayılır.» Ala... Bizim kullandığımız hangi Arab ca kelime vardır ki, onu dilimize almış, yerleştirmiş, hattâ ona hüsbü •
(Devemi var)
»
/
)*
L
sizi dostlarınıza ba-
e
II II



tün ayn bir mânâ da vermişizdir. E-ğer bütün Arabca, Farsça, ecnebi kelimeleri dilimizden atmak gayosini düşünüyorsak, o halde bir satır yazmak mümkün herhangi teatisine tır.
(A?k)
ne koyacak karşılık yok. Sonra «te -zahür» ü lisandan aL ri) kelimesini koy...
cada (tezahür) gösteriş mânasına gel
ıııez ki, tezahür, birbirine yardım yâni (müzaheret) demektir. Biz onu al-
ı kabul edelim. Çünkü yen-
teklifi eden kimse bir seneden üç seneve kadar hansolunur. savvur ediyor ve bunun için bir gaza( MAZNUNLARIN BÎRER Bl-llân ediyor.
Ben biraz daha ilerisine gidiyorum. Türkçe lisanı birdir, iki değil... Bunu bilenler var, bilmeyenler var. diyorum. Ne olursa olsun bu bir (gazây-i-ekber) dir. Bunu yapanların gazâcı miiba -rek olsun!
( RER YAPTIKLARI
1 MÜDAFAALAR
J 25 Ağustos 1926 çarşamba } günü îstiklâl mahkemesi birin-} ci celsesinde ilk olarak Cavid | Bevın müdafaasını dinledi.
_____—----------
Yazan Ca Ü
Tefrika Mo. 238
Bursa ipek gecesi
Bursa Lisesinden yetişenler cemi yetinin tertiplediği «Hursa İpek Qe cesb dün akşam saat 9 dan sabaha kadar, bir çok eğlence ve sürprizler arasında, neşe içinde kutlanmıştık.
Reis__Müdafaanızı dinleme-
ğe amadeyiz.
Cavid Bey
kn rn, senelerdenberi devam ettiği söylenen ağır bir cürümle maznun olarak a'tmış üç gündür emri adaletinizle mevkuf bulunmaktayım. Yevmi te'ki-fımdeııberi İzmir ve Ankaradan yapılan isticvab ve muhakeme-lerile istimâ ettiğim iddia ve ithamnamelerden mülhem olarak kendimi müdafaa edeceğim. Bu müdafaana müddeiumumi beyin iddianamesinde olduğu gibi ikiye ayıracağım. Biri umumî ve diğeri hususî müdafamdır. Uzaktan yalandan bu muhakemeye temas ettirdiğiniz noktaya temas edeceğim. Müddeiumu mî bey bira3 düşmanca bir tarz
Muhterem
hük-
da tasvirimi yaptı. Şahıslarımızın bir ehemmiyeti olmıyabilir. Fakat vaktile işgal eylediğimiz mevki dolayısile biraz itina e-deceklcrdi. Müddeiumumi beyden beklerdim ki bu dâvayı me-seH potalarının önünde evsafı kimyeviyi tahlil eden bir kimyager gibi ve bizim çeşmi şuhu-dumuza görünmiycn bir âlem gibi görerek tahlil ve teşrih eyiiyen bir romancı gibi tedkilc etsinler vo geçtiğimiz yollardan ne gibi his ve âmillerle müteharrik olduğumuzu göstersinler. Her nedense bu derece derin tahlillere lüzum görmediler. Adeta birriyaziye tahlil ile ithamnamelerini serdettiler. Müd deiuınumî bey burada bulunan bulunr.ııyan şehid veya gaib fi-
+ T4KVİÜ
NİSAN 1948

1364 Rumi Nisan
6
19
Pazartesi
T*


Kasım 164 — AY 4 GÜN — 110

IDnamı rı»- ’
Vakitler VasatF Ezani
s. D. S. D,
Güneş 6 15 10 24
Öğle 13 13 5 23
ikindi 16 59 9 08
Akşam 19 52 12 —
Yatsı 21 31 1 38
Inısâlc 4 30 8 38


Amerika
Alicenab
(A, A,) — Lordu bugün, bir de-
I Herbert Morrisoa, Amerikanın Avrupaya I yardımını boyla | vasıflandırdı ı Maııchester: 18
I Başbakanlık birinci »îerbert Morrison, fvlançes terde verdiği »neçte şğyle demiştir: C Eğer âlicenap Amerikan postlarımız imdadımıza yetiş J neşelerdi Ingiltere, yiyecek İs
) Ihkakiarında önemli eksilt-• neler yapmak zorunda kala r :aktı.
I Bir dokuma fabrikasının iş t {ilerine hitap eden Morrissoıı,
) (ngiiıerenin şimdi, Amerika-, I un jardnnile, Avrupada bü~ ' » /ük bir kalınma hareketinin ( | jnderliği ile mükellef kılındı ' İğini toylemiş ve şunları İlâ ( ( fe etmiştir: Eğer bu hareket'
) nuvaıfakiyetle neticelenecek ı » ılursa. harb tehlikesi birkaç
( ;ene zarfında çok daha azsla ı
) saktır »
C HOFF11L4NIN BEYANATI I
) Vaşlngton: 18 (A.A,) — j
J Marshall plânını idare ile |
) vazife i: olan M, Hoffman, bu j j gün burada beyanatta buluna |
) rak, Avrupanın kalkındırılma ] ( sı preg ramına dahil olarak ye | J nı teslimatın yapılmasına mü j | saacie ettiğini bildirmiştir, M. | ı Hoffmanın bildirdiğine göre, 1 f bunlar yiyecek maddesi, kcj l mür vc diğer maddelerden mü | i teşekkildir- Kıymeti 20 milyon j [ dolar; geçen bu maddeler Frau 1 ! sa İtalya ve Hollandaya sevk (
) edilecektir, Bu hafta içinde (
k bundan ayrı olarak sipariş e ı I dilmiş olan maddelerin yekn ( i nu 38 milyon dolara yakuı- , i dın !
ı M Hoffman, Fransaya gön-
r derilecek olan maddelerin şun I [ 1ar olduğunu ilâve etmiştir 4 : 5 658.0000 dolarlık kömür j
) 5,650.000 dolarlık da un. (
[ Vasington: 18 (A A.) —Usu; 1 • E ııomik işbirliğinin idareci ( ı sı Paul Hoffman, Avruparjırı )
) Kalkındırılması programı çer j ı çevesi dahilinde ihraç edile ı
cek olan 37.877,000 dolar kıyı ir ] ı tindeki 312.000 ton yiyecek ( i maddesinin şu şekilde tevzi -) dileceğini bildirmiştir. (
Fransaya 126,000 ton buğ- 5
Italyaya 28.000 ton buğ j
) .;ay, Hollandaya 63,000 ton * c buğday. Avusturyaya buğday ]
) un. içyağı, kuru nohut, at eti ı C ve muhtelif tohumluk, Yuna
) nistana da buğday, un. teksif ı
( edilmiş süt, süt tozu ve balık,
) konserveleri gönderilecektir, 1 \ Vaşingtonda bulunmakta o-J ..:ı Italyan satın alma korniş 1 5 yoııunun İtalyanm çok muh- ( J olduğu kömürleri satın al ' S '. tya derhal hususi bir hüküm ( [ e müsaade olunmuştur,
A V w

Bir uçak kazası daha
------o
Eu defa 28 kişi öldü
Sydney: 18 (A,A.) — Bugün yeni G.r.ede Lac hava alanından hare-i; : eden bir uçak yere düşerek pa ■ ça.anmıştır, Uçakta bulunan 28 yol cn ölmüştür,
»-----
Suriyenin yeni Cumhurbaşkanı
M: 18 (A,A,) — Şükrü Kuatlı şy Dirliği üe Suriye Cumhurbaşkaulı 6.na seçilmiştir.
Rusyadan hudytt harici edilen Amerikan muhabiri
Moskova: 18 (a,a,i _ Kâfcibe.sl ttuafından kendisini casuslukla itham eden bir mektubun İzve.stia raıeteslnde çıkması üzerine Sovyet hükümetinden Rusyayı terket mtk emrini alan Amerikan radyo mıhablrl Robert Magidoff, dün Beline gitmek üzere Moskova dan azılmıştır,
ırnerlkanm Moskova Büyük El-Ch Bedeli Smith ile bir çok Ameri kaılar, sefaret erkânı ve Moskova da bulunan İngiliz ve Amerikan muhabirlerinin büyük bir kısmı . Migidoffı uğurlamışlardır.
Filistinde bir “Arab Cumhuriyeti,, kurulacak
Filistinde savaşan Yahudilere Rus subaylarının komuta ettiği bildiriliyor Kudüs: 18 (A.A.) — Eyl haber al lan Arab kaynaklarından öğrenildi ğlne göre, lîalen Kahirede toplan makta olan Arab birliğinin siyasî komitesi, Filistinde bir Arab Cumhuriyeti hükümeti kurulması için plânlar hazırlamıştır. Bu hükûmo tin ilk başkanlığına Kudüs müftüsü Hacı Emin El Hüseyni getirilecektir, -biri
FİLİSTİNDE VAZİFE GÖREN t
RUS SUBAYLARI
. Kahire: 18 »AP» — Arab Birliği , nin Suriye askeri irtibat subayı, Fi llstinin Şimal kesimindeki Mişmar Hemek bölgesindeki Yahudllerln Rus subayları tarafından komuta edildiklerini bildirmiştir, Suriyeli binbaşı Salah Bızri, bu Rus subaylarının, gayri kanunî yol larla Filistine varan bir vapurla sivil olarak yolculuk ettiklerini ve geçen aylar zarfında mukaddes topraklardaki Yahudi askeri hare kâtlarını teşkilâtlandırarak harekâtı idare ettikl]eri açıklanmıştır. Filistinde Rus subaylarının bulunduğunu teyld eden Ürdün kralı Abdullah da, bu vaziyet karşıdnda ordusu ile Filistin savaşına müda hale edeceğini bildirmiştir, MÜTAREKE ŞARTLARI Lake Success: 18 (AP) — Birleş mis Milletler Güvenlik Konseyi Filistin için bir »ateş kes» emri vermiştir. Karar sıfıra karşı 9 oyla ka bul edilmiş, Rusya ile Sovyet Uk rayna ohlanm kullanmamışlardır, Takrir 6 madde ihtiva etmektedir, Plân gereğince. Arab ve Yahudi Iere Konsey şu talimatı vermektedir: 1 _ Askeri mahiyette bütün faali yellerle şiddet .tethiş ve sabotaj hareketlerine nihayet verilecek tir
Avrupa ile Amerikayı vakHle birbirine bağladığı zannolunan Atlantis kıt’ası b ılunabilecek mi ?
ni verdiğimiz yerdir. Tetkik heyeti radarla sondajlar yapacak ve radar resim alma cihazları sayesinde derinliklerin resimlerini alarak bu derinliklerde neler bulunduğunu anlamaya çalışacaktır.
Sykes, denizin dibinde eski Mısır lılar mkine benzeyen bina enkaz lan bulunacağını kuvvetle ümit et inektedir,
Sykes, bulacağımız şey belki bir yığından Lbaret olacaktır. Fakat bu yığın üzerinde yapacağımız ince lemeler be bunların şekilleri naza rlyelerlmlzi. genişletmeye yarayacaktır,
Harbde Atlantik üzerinde yaptığı bir uçuş sırasında, Atlantis kıtasının kaybolduğu yer civarında deniz altında bazı şeyler görmüş olduğu nu söyleyen ve bunların binaya benzediğini iddia eden Amerikan püotu ile temas etmek istiyoruz,
Sykes bundan başka, Amerika 1-le Avrupanın vaktlle Atlantis kıtası üe birleşmiş tek bir kıta olduğunu da ilâve etmiştir,
Kaybolan üzere At-
Londra: 18 (A.A,) —
Atlantis kıtasını bulmak lancik denizinde aramalar yapacak olan heyetin üyeleri, medeniyetin oaşlangıcı hakkında şimdiye kadar \de edilmemiş olan çok kuvvetli emareler bulacaklar ümidinde oldukları söylemişlerdir.
Ba.-Iarınua eski diplomatlardan Egerson Stkey bulunan 25 kişilik he iç grup halinde araştırmalar yapacaktır. Heyet Atlantis kıtasını bulmak için araştırmalara 8 aya ka dar başlıyacaktır,
Bundan iki bin yıl evvel Eflatuna ihtiyar bir filozof Mısırlıların Atlantis İsiminde garip bir memleketten bahsettiklerini söylemiş, o za mandanberi insanlar bundan bin lerce sene evvel bir medeniyetin hüküm sürdüğü ve bilâhare deniz Lerin kapladığı bu memleketin haya .mi kurmaya başlamışlardır.
25 senedenberl bu meseleyi incele n elcte olan Sykes, Nafenin muhabirine şunları söylemiştir:
Mevzu bahis kıtanın bilinen en oksek noktası, Asor adaları ismi
G------------------------------------------------------------------------------------
' Gününenteresan haberleri!
I ------------------------------------------------------------------------------------)
) Kanser tedavisinde yeni bir
J keşif
| Nevyork: — Dün akşam bir
| Nevyork otelinde Amerikan bilgin.
I lerl şerefine verilen bir ziyafet es ı itasında kansere karşı yapılan mü ? cadelede faydalı olacağı tahmin J edilen yeni bir keşif açığa vurul / muştur,
1 Bu keşif, adi ışık altında tama
1 mile renksiz ve şeffaf olan İnsan
ı hücrelerinin rengini göstermek im
ı kânını veren bir fotoğraf usulü | dür.
t Polarold) laboratuvarında son
J şeklini alan bu yeni usul sayesin
1 de üç dalga uzunluğu üzerinden
} yani hücrelerin bütün renklerini
I iktisap ettikleri uzunluklar üzerin
den Ultra Violet şuaları ile resim-
ler almak İmkânı hasıl olmaktadır.
Bu şeklide alınan fotoğraflar bu
ziyafete davetli bulunan bilginle
re gösterilmiştir, (AA,)
Japon harb suçluları
) Tokyo: — Halen yargılan-
makta olan 25 Japon harb suçlula
2 —Her türlü silâhlı çeteler savaş personeli veya çarpışmalarla İlgili grup veya şahısların Fllistlne gir-melerini teşvik veya yardım ve ge tirtmekten kaçınılacak.
3 — Her t.iirlü silâh veya harab malzemesi ithalini teşvik yolunda ki faaliyetlerle İthal veya satın a Unmasmdan kaçınılacak.
4 — Genel Kurulun gelecekteki 1 Filistin hükümeti konusunu müza
kere ettiği müddetçe, camialardan her hangi birinin hukuk, emel ve ya durumlarım haleldar edebilecek her türlü siyasi faaliyetten ka çımlacak.
5 — Kanun ve asayişin ve bilhas sa taşıt, muhaberat, sıhhat ve iaşe yİ ilgili olaıı amme servislerinin 1-damesl için mandater makamlarla işbirliği yapılacak.
6 — Flllstindeki mukaddes mahallerin güvenliğini tehlikeye düşü rebilecek her türlü hareketten ka çımlacak-
Konsey «ateş kes) emrinin tatbl kini mahallinden kontrol edecek bir mütareke komisyonunun ihda sına dair maddeyi son dakikada takrirden çıkarmıştır-
Diğer taraftan Filistin Arab ve Yahudilerini temsil eden Arab Yük sek icra Komitesi veya Filistin Ya hudl Ajanlığı, silâhların terk edile ceğine dair .şimdiye kadar teşkilâta her hangi bir teminat vermemişler dir,
FİLİSTINİN İSTİKBALİ
. Lake Success: 18 (A,A.) — Filisti nin istikbali hakandaki genel müzakerelere salı günü genel kurulun siyasi komisyonunda başlanacağı i yi haber alan bir kaynaktan bildiril inektedir.
(1
nndan her hangi biri veya bir ka çının İdama mahkûm, edilmeleri halinde, hapishanede İnfazı melhuz olan idamların fotoğrafının çe kümesine müsaade edllmiyeceği anlaşılmaktadır.
Keyfiyet bugün General MC, Art hürün .basın subayı Albay M. P, Echols tarafından ihsas edilmiştir,
Bilindiği gibi Nazi Lllerlerlnin Nürenbergdeki idamları Amerikan ordusu fotoğrafçıları tarafından tespit ve bu resimler sonradan basında yayınlanmıştır, (AP)
Atom araştırmalarında a sun’i el»
Nevyork: — General Electlrc laboratuvarlarmda, Atom araştırmalarında Unlanılmak üzere yapılan aletler arasında, «sunî el» 1er de vardır. Gayet ufak bir hareket le, istenildiği gibi kullanılan bu el lerle makarna yemek, portakal soymak, sikaa yakmak kolayca ka bil olmaktadır,
«Suni el»» atom araştırmasında
Birbirine zıd İki kufubl.
^Başmakaleden devam) diye ınulmketne ediyordur; ki, bu düşünüş tarzının tamamile boş olduğunu iddia etmek de bizim için kolay değildir.
Daha dün Büyük Millet Meclisi huzurunda Slhhat Vekilinin resmî rakam ve sözlerini, Kalk Partili bir Milletvekili, vali ve kaymakamla -rın verdikleri yazılı ve resmî rakamlarla yalanladı da, Behçet Uz gözünü bile kırpmadı. Daha evvel. gazetemizin sütunlarında gene ayni Vekilin bir tıbbî ecza şir-ketiie alakasını neşretmiş idik de, ona da tevil yollu bir cevab yollamakla nıes’ele kapanmış oldu.

Halk Partisinin kabine âzası a-rasuıda böyle zaif elemanlar bulundukça, memleketin bu heyete fazla güvenmesine imkân olur mu? Nitekim Milletvekili olmayan Halk Partililer de, şurada burada, yapılan kongrelerde feryadı göklere çıkarmaktadırlar. Daha dün Beşiktaş ve Beyoğlu Halk Partisi kongrelerinde halka: «Hani Başbakan bize ucuzluk vaadetmiş idi? Ondan vaz geçtik, lıayat bu kabine -nin zanıauında daha ziyade baha-Iılaştı..» diye Hızlanmıştır. Hattâ bir partili: «Neden kabine âzası seçilirken bu kadar dikkatsiz davranılarak silik şahsiyetler seri halinde Ticaret Bakanlığına getiriliyor?» diye bir sual sormuştur. Bu sorunun cevabını tabiatiie, Beyoğlu veya Beşiktaş ilçe başkanı verecek değildir. Çünkü bu söz onlara müteveccih değildir.
Beyoğlu toplantısında söz alan çok uyanık olduğu ifadesinden anlaşılan bir yurddaş, demiştir ki: «Karşımızda muhalefet yok, Halk Partisinden nefret eden bir zümre vardır. Biz böyle gidersek, onlar karşımıza bekçi Melımed Ağayı bile çıkarsalar, seçimleri gene kazanacaklardır.»
Bu İfadede bir hakikat payının bulunduğunu inkâr etmek kabil midir? Gene bir başka vatandaş kongrede haykırmıştır: «Filanca Vekil arpa veya bilmem ne satarak yüzbinlerce liraya konmuş, 7 Eylülde bir takım baş belâsı kararlar alınmış. Bütün bu dedikodular partimizin prestijini sarsıyor. Suiisti -mâl yapanlar hakkında adlî tâki -bata geçilmesi, partinin nâmusunu kurtarmak için farzdır.» Bu hi -tab ne karlar selim bir düşüncenin mahsulüdür. Zaten bu itibarladır ki. biz Halk Partisi çoğunluğunu daima iktidara yapışmış, çok mah-dud bir zümre ile karıştırmak is -temiyoruz. Halk Partisinin geniş kitleleri bizim kadar iktidarın yolsuzluklarından, beceriksizliklerinden şikâyetçidir. Onlar da bizim gibi cidî murakabe, Demokrasi ve mes’uliyet yaradılması ve tatbik e-dilmesi tarafdarıdırlar.

İstanbul ve Ankara’da yapılan Halk Partisi kongreleri bu fırka zimamdarlarının gözünü açmaya yararsa, o bile bir nimet sayılmalıdır. Halkın dileklerinden faydala-ıııldığını göstermek için şu Atıf İ-nan ve arkadaşları behemehal Yüce Divan huzuruna çıkmalıdır. Meclisde resmen yanlış, rakamlar vererek Milletvekillerini iğfale re -saret edenler kabinede bir dakika duramaınalıdır. Uydurma sihlıat raporları alarak mezuniyet koparanlar takbih edilmelidir ve bir daha böyle lâübali hareketlere meydan verilmemelidir.
Bizim her gün burada yazdıklarımızı Halk Partililer de söylüyor ve tekrar ediyor. Bizim Demokrasi acaba nasıl bir Demokras ki, «halkın dili. Hakkın dilidir. Hâkimiyet Milletindir» deniyor da, halkın istediklerine zerre kadar kulak asılmıyor?
A. Cemaleddin Saraçoğlu
ki teklikeli şualara karşı bir muhafaza tedbiri olarak kullanılmak tadır, (A.P,)
Çörçil, «Doktor» oluyor Oslo: — Dün gece resmen bil dirildiğine göre, Winston Churchill 12 mayısta İsveçe gelecek ve ken dişine Oslo Üniversitesinin fahri doktorluk unvanı verilecektir,
Churchill İsveçte kral Haakonun misafiri olarak kalacaktır, Chor-chlllin karlsllo beraber gelmesi beklenmektedir, (AP)
Amerikanın ithalât ve ihracatı -fc Vaşlngton: — Amerikan Ista tistlk bürosu, Amerikanın lthalâ tın-ın ocak ayınca 545.8 milyon, şubat ayında 528 milyon dolar art tığını, İhracatının ise 1,090.7 mü yondan 1.086,3 milyona düştüğü nü bildirmektedir, (A,A.)
Kolombiyaya 10 milyon dolarlık borç verildi
Vaşlngton: İthalât ve llıra
cat bankası dün, son hâdiseler es nasmda yıkılan veya harap olan binaların yeniden İnşa veya tamir
idareci
aktüailteler
Yunanîstana gide cek Millî takım
oyuncuları seçildi
Milllî takım namzedleri dün B. muhtelitine karşı yaptıkları maçı 3 - 1 kazandılar
7
Beykoz Elektrik!
Dün Şeref stadı yine mülıim günlerinden birini yaşadı, önümüzdeki hafta millî formayı giyecek futbolcularımızı görmek üzere havanın soğuk olmasına rağmen, İstanbul futbol meraklıları stadı doldurm’.ıglardı,
ilk müsabaka birinci küme so-ııuncupu Beykozla ikinci küme birincisi Elektrik takımı arasında yapıldı. Beykoz için birinci kümede kalmak, Elektril için de birinci kümeye terfi edebilmek bakımlarından çok büyük bir e-hemmiyeti haiz olan bu müsabaka hakem Feridun Kılıcın i-daresinde çok sert bir şekilde cereyan etti. ı
îlk devre; Elektriğin daha! üstün oyunile daha çok Beykoz, yarı sahasında geçti. Lâkin bil-i hassa Ragıbın çok enerjik ojti-nu Elektriğe gol fırsatı vermedi devre 0—U berahnv. bitti.
Batı Almanya’da yabancı bankalar şube açabilecek
Frankfurt; 18 (A,A.) — Almanlar la dünyanın geri kalan kısmı arasında, normal ticari münâsebetlerin teessüsüne yardım etmek için Almanya’daki Ingiliz Amerikan, böl gesinde bazı yabancı bankaların şu be açmalarına müsaade edilecektir, Bu batılcalar 1 temmuz tarihinden itibaren faaliyete geçecektir,
Ingiliz Dışişleri Bakanlığının söz cülerınden birisi tarafından yapılan bir beyanata nazaran bu ban kalar ancak Birleşmiş Miletler teş kiiâtına üye olan veya harp sırasın da bitaraf kalmış bulunan memleketlere ait olabilecektir,
FRANSA DA ALMAN DEVLET BANKASI ANLAŞMASINI TANIDI
Londr i 18 »BBC.) — Anglo—A-merikan işgal bölgesinde kurulma sına karar verilen Rayşbank’ı Fran sız devlet bankası tanımıştır,
İtalya - Polonya ticaret anlaşması
tu
Roına 18 ıAP) — İtalya ile Polonya arasında bugün aktedilen bir anlaşma mucibince, İtalya bu yıl zarfında bu memleketten 750 bin ton kömür getirtecektir,
Aynı müddet zarfında Polonya da Italyadan 7,750.0000 sterling tavında mamul ithal edecektir,
-------o--------
Bevin Paristen Londraya döndü
• •
parı.;. 8 AA,) — M, Bevin dün Londraya gitmek üzere Paristen ay rılmıştır.
Hareketinden evvel M. Bevin, Fransız Cumhurbaşkanı M, Vin-certi Aıırlol ile bir görüşme yapmış, tır.
lerl İçin Kolombiya Cumhuriyeti r ne 10-milyon, dolarlık istikrazda 1 bulunmayı kabul ettiğini bildirmiş I tir, (A,A,) l
20 yıllık Başbakan i -*■ Ottova: — Kanada Başbaka Z nı M, Macüenzie King, çarşamba 7 günü Başbakanlığa gelişinin 20 in J ci senesini kultayacaktır, J
İngiliz memleketleri camiasına » dahil hiç bir memlekette bu ka- I dar zaman bir Başbakanın iktidar J da kaldığı görülmemiştir. (A.A,) | Kapalı daire uçak rekoru J Londra: Havllland uzman I
pilotu John Derry, tepkili» Havil- i lân 108, uçağile 100 kilometre kapa L lı dünya rekorunu, saatte vasati ( 975 kilometrelik bir süratle uçarak 7 kırmıştır, )
Azamî sürati saatte 1020 kllomet- 1 reyi bulmuştur, (A,A,) I
Ingiltırenin kömiir istihsali 7 -fc Londra — İngiliz kömür İs- | tlhsalâtı geçen hafta 4 267.900 to- I ııa varmıştır. Bu mlkdar 1940 dan i beri senenin bu devresi İçin kay- l dedümlş olan en yüksek rakam- ı dır. Mart ayı zarfında yapılan İh- | racat 900,000 tona varmıştır. Şu- | bat ayı zarfında bu İhracatın mlk. J dan 7233.000 tondur. (AA.) •


3-0 mnğlub etti
İkinci devre: Rüzgârla Elektrik kalesine yüklenen Sarı -Sil ahlılar 2 nci dakikada Enve-rin ayağile ilk gollerini kazandılar. Bu golden sonra oyun oldukça sert bir şekil aldı.
Rüzgârla birlikte oynıyan Bevkozlular 33 üncü dakikada yine Enverin ve 43 jincü dakikada penaltıdan Fuadın ayağile iki gol daha çıkarıp maçı 3—0 kazandılar.
Önümüzdeki hafta Beykozla Elektrik ikinci karşılaşmalarını yapacaklardır.
MİLLİ A TAKIMI B TAKIMINI 3—1 YENDİ
Beykoz - Elektrik maçından sonra millî takım namzedleri iki muhtelit halinde sahaya çık tılar ve hakem Samih Dııranso-yun idaresinde şu tertibde dizildiler’
A takımı: (Kırmız» formalı):
Cihad - Muracl, Vedii - Salâhaddin, Bülend, Hüseyin - Fikret, keller. Alrmed, Kemal. Şük rü.
B takım»: (Beyaz formalP
Erdal Yavuz, İsmet - Naci, Samim. Muzaffer - tsfer.diyar Erol, Galib, Hikmet, Halid.
Ovuna A takımı başladı, fakat B takımı rakib kaleye yüklenmekte gecikmedi. Takımların tertibinde, daha ziyade o-yuncularm şöhretlerine önem verilmiş olduğu için A takımı B takımının karşısında eziliyordu. İkinci dakikada Galib ilk fıratı kaçırdı. Dakikalar ilerledikçe rüzgârla birlikte oynıyan B takımı canlı çalışmalarla A takımı varı ahasında ovnama-ğa başladı. Lâkin oyuncular a-rasmda en basit bir anlaşma bile olmadığı için bütün gayret ier boşa gitti. Bu arada biri Haüd ve diğeri Naci vasıtasile kaleve yollanan iki şüt korner le önlenebildi.
21 inci dakikada Salâhaddin geriden çıkardığı topu sürerek rakib kaleye kadar indi ve Lef-tere mükemmel bir pas verdi. Defterin de topu durdurmadan Ahmede aktarması A takımı santrforuna ilk golü çıkarmak fırsatını verdi. Ahmed köşeden bir vuruşla tonu B takımı ağlarına soktu. Bu sırada Yavuz çıktı. Erdoğan girdi. Oyun bun dan sonra dureunlastı. Naci ile Kemal ve Halidle Muradın kar şılıklı müıadelelerile zaman zaman heyecanlı dakikalara sah-ne olan ilk devre vaziyet değiş meden 1—0 A fakımı lehine bitti.
İkinci devre:
Bu devreve takımlar oyuncularını değiştirmiş olarak çıktılar: B den Erol A va Fikretin vanına geçmiş. Kâmil de Erolün Erdoğan da Erda’A1 yerini almışlardı.
B takımı ovuna vine hızlı başladı. 4 üncü dakikada Hikmet, Cihadın çıktığı bir sırada, topu kaleve sokamadı. B nin gayreti 10 dakika kadar sürdü. 14 üncü dakikada of-i savt vaziyette iken Ahmed topu Siikrüve verdi. O da sıkı bir şütle ikinci golü yaptı. Bu gol A takımını coşturdu. Üstüste akınlarla rakib kalevi bunalttılar. Bu arada Erdoğan çok güzel kurtarışlarla birkaç gole mâ ni oldu. Nihayeti takımının baskısından kurtulan B takımı bilhassa açıklar vasıtasile yine hücuma geçti. 26 ncı dakikada Halidin çektiği kornere müdahale etmek imkânını bulamıvan A takım müdafileri arasından îsfendiyar sıkı bir şütle B nin ilk golünü çıkardı.
Ovun bu golle yine canlanır gibi oldu ise de Lefter Erdoğa-ııı da geçip kafa ile 3 üncü golü de atınca her iki taraf da işi gevşek tutmağa başladı ve bu deneme müsabakası 3—1 Kırmızı takımın galebesile ‘sona erdi.

Dünkü müsabakada her iki takımda da tam bir anlaşmaya şahid olamadık, maamafih Kır mızı takımda ufak bir tadilât daha verimli neticeler alınmasını sağlıyabilir.
Millî takımımıza Yunanistan da muvaffakiyetler dileriz.
M. Nimet ÜYKEN YUNANİSTANA GİDECEK MÎLLÎ TAIUM OYUNCULARI SEÇİLDİ
23 Nisanda Atinada yapıla-
«j
n
Seyrüsefer işlerinio tanzimi ehrimizdeki seyrüsefer işlerb nin tanzimi mes’elesi, Nasred* din hoca hikâyelerinin sonsur tuğuna benziyor. Bu işler ile uğraşa^ iki komisyondan resmi olanı gene ton lanmif ve raporunu tamamlamıştır.
İstanbuldakl seyrüseferi, be memurlarından ziyade teknik ele? manlar idare edecekmiş. Burasını iyb oe anlayamadık. Yâni 6 noı şubenin seyrüsefer polisleri seyrüsefer işi ile meşgul olmayacaklar, bu iş için idare* yo yeniden teknik elemanlar alınacak* farmış. Bunlar da olsa olsa, en aşağı yüksek yol mühendisleri olacaktır.
Yonlİ teknisyenler, şimdiye kadar olduğu gibi, verecekleri işaretlor ite, seyrüseferi mi tanzim edecekler, yok( aa bir kaza vukuunda yaptlması lâzım-gelen tahkikat ve zabıt tutma işlerini mi, yapacaklardır. Eğer böyle ise, yüksek heyete bir de hukukçu ilâve etmek iâzımgelir.
Üçüncü bir nokta kalıyor ki, bu da, bu yeni teknisyenler belki, seyrüseferi güçleştirmek noktasından, cadde ve yolların istikametlerini değiştirecek ve kaldırım, parke ve asfalt caddo lerin tamire muhtaç olanlarını tayin ve tesbit edeceklerinden, her ne olur ise olsun, bu yüksek heyetten Istan* bul seyrüseferi çok istifade etmiş o lacaktır?
şoförler imtihanlarına ehemmiyet ve rîlme9i mes elesinde imtihan heyetinin, daha pek çok cidi davranması lâzım değil elzemdir. Görülen ve bilinen şoförlerin içinde bu işin ehemmiyetini müdrik olmayan, ehliyetsizler var. Bu kabili inkâr değildir. Bunların teknik bilgisizlikleri, yalnız seyrüseferi işkal etmekle kalmıyor, nakil vâsıtası sahihlerini sermayeleri noktasından da mutazarrır etmektedirler. Meselâ bazı o-tomobil ve otobüs şoförlerinin hareket ve durdurma şekillerini tetkik etmek ve bunların bilgisizliklerini anlamağı .kâfidir. Fakat, heyet raporundaki, kaza yapan şoförlerin ehliyetnamelerinin geri verilmemek üzere istirdad e-diimesi kararı hem çok keskindir vo hem pek çok haksızdır.
ıSünyanın on meşhur, en bilgiçli ş«) fönj kaza yapabiliyor. Kaza, bir ta -ralli değildir. Belki iki veya çok ta -rallidir. Yapılan ince teknik tetkikat, kazanın bertaraf edilmesinin imkânsız olduğu ve şoförün de insanın elinde o lan bütün tetbirleri almasına rağmen kazayı atlatmak imkânı olmaoığı Haficesine varır ise, şoför vesikasının 9* finden alınıp iade edilmemesi büyük bir idaletsizlik olur. 3u cihetin alınacak kararda nazarı dikkatten dür tutulmaması hakkaniyet icabıdır..
•Fakat, şehir halkının hayatını uo» lev beş on dakika için olsun, ellerinde tutan şoförlerin, belki bir, ikisini iş başında alkol veyahud buna ben zer keyif verici maddeler almış olabiliyorlar. işte bilhassa gece ondan sabaha kadar devam edecek fasılasız ita ciddi teftişler ile bu hususta ıneşhud cürümler yapıp, bunların ellerinden, Islâhı hal etseler bile, katiyen geri verilmemek üzere ehliyetnameleri is tirdad edilmelidir.
Şoförler ve seyrüsefer memurları i-çin ihtisas kursları açılması keyfiyeti yerinde düşünülmüş ve karar altına a İmmiş bir mevzudur. Vereceği netice parlak olmasa bile, belediye için mas* ırafı mucib olmayacak bu işin yapılması muhakkak menfaatli olacaktır.
Seyrüsefer talimatnamesinin bugünkü ihtiyaçları karşılamayan hükümlerinin değiştirilmesi ve bu talimatnamenin şoförleri ve seyrüseferi alâkadar eden kısımlarının broşür halında basdırılarak alâkalılara tevzi edilmesi keyfiyetine gelince:
Talimatname hükümleri ihtiyaca gl re tadil ediliyor, broşür halinde bat* tınlıyor, alâkalılara tevzi ediliyor. İq bununla bitmez.
Talimatname ile alakalılar yalnıı seyrüsefer memurları ve şoförler değil dlr. Asıl halk alâkalıdır. Talimatnamenin en kuvvetli taraflardan biri haktır. •
Binaenaleyh, Sağlık ve Sosyal Yar* dım Vekâletinin verem, tifüs, kolera gibi, sari hastalıklar için pek haklı olarak yaptığı ve muhakkak güzel neticeler verdiği enfes ve broşür sisteminin, belediye tarafından tatbik e-dilmesidir. Halkın en kuvvetli tarafı gözüdür. Kazaların vukuu sebebleri bu afişler ve broşürlor ile daha iyi canlandırılmış olur, ve kazalar da mümkün mertebe hiç olmaz ise hafif atlatılır.
Talimatname seyrüsefer memurlarının, şoförlerin vazifolerinl tayin ettiği gibi, yolları herhangi şokildo olur ise olsun işgal edonlorin do hukuk ve vazifelorlnl göstorınelidir.
İDARECİ
“9
etk millî maçta Türk takımını teşkil edecek oyuncular seçilmiştir Bu ojmncular şunlardır: (Cihad, Erdoğan, Erdal, Mu-rao, Vedii, Salâhaddin, Bülend, Hüseyin, Muzaffer, Naci, Samım, Fikret, Erol, Ahmed, Şük rii, Halid, Hikmet. Lefter, îs-fendiyar.
SAItBAl 4
r E N î SABAH
19 NİSAN 1948







r
4*4

Havsa hal binass
——ITT0---
inşuai yetince diğer semtlerde sebze dükkânlar inin satışlarına mani olunmak isleniyor
I t
I
—•

D. P. nin çalışmaları

t Hazırlanan büyiik bir 2 temsil imkânlar bulu-I) nursa, diğer şehirlerde ( 1 de oynanaca k C
Bl W )
Bözöyük: (Hususi) — İlçemiz D, P, teşkilâtı, partimizin diğer 11, ilçe teşkilâtı gibi yuıd çapmda kendi üne milletçe tevdi edilen vazifeyi ameliye kadar maddi mahrumiyet ler içinde başararak Demokrasi a Jamuda kendisine ayrılan yeri şeref fc almış bulunmaktadır,
Gençlik arasında lujftiirel tesanii diı "Sppr—Müzikü kolları kurmak ıe aliler arasmda şosyal tesanüdii de «evişlerl öğretim yurdu köycü-J.i-kn kollan meydana getirmek su n iile gerçekleştirmek gayesindeyiz,
Bu mukaddes .gayemizin tahakku tu için ihtiyacımız olan maddi menfaati sağlamak gayesi İle Tem 41 kolumuzun hazırladığı, Temsilimi Fj ilçemizde temsil ettikten sonra İs tanbul Şehir Tiyatrosunda veya mü sait bir yerde; Ankarada Opera bi »asında veya başka müsait bir yer de; Eskişehir de Yeni, Asri sinema lann birinde diğer büyük illerimiz den arzu edilen-yerde ayni progra mı tekrar etmek İstiyoruz..
■■ ■



..«e

Büyük bir±t( zahüratia kurSilanan Demokratların binlerce fnsaü dnünde yaptıkları konulmalarda C. H. P. ye ve iktidara şiddetle hücum edildi. Paı tinin her zamundan daha şayiam olduğu söylen d'

Bergama: (Hususi) — Demokrat Parti mensubjan Ege gçzisi müuâsebctile bugün de Bergama yı ziyaret etmişlerdir, Öğleye kadar bava yağmurlu olduğu haldo halk sokaklara dolmuş ve İzmir-den gelecek misafirleri beklemeğe başlamışlardır. Misafirler Berga-naaya girerken halk tarafından a) kışla ve yaşa varol seslerile karşı lanmışlardır. Misafirleri getir(n o tomobil yekûnu 150 yi geçkindi. Bütün Bergama sokakları otomobil ile dolmuş, caddelerden geçecek yer bulmak müşkül ekmişti.
Demokrat Parti merkez bucağının önünde toplanmış ve ilk olarak söz alan Bergama avukatlarından Halûk ökeren misafirlere hoş gel diniz diyerek, gosterdilderi yakınlıktan ve Demokrasiye karşı olan bağlılıklarından dolayı halka teşçk kür etmiştir. Halûk Ökerenden son ra idare kurulundan Dr. Hüşamed din Petek alkışlar arasında balkona gelmiş ve Mukaddes yurdumuz da serbes olarak konuşmak söz söy
■... 11 "■—
Ayancıkta yapılan orman suiistimali
Iskarta mal arasına kırmızı marka ikinci mal kereste karıştırılmak suretile külliyetli miktarda İstanbul» mal kaçırılmak istenmiş ve japıîan ihbar üzerine keresteler iskelede tutulmuştur.
Ayancık: (Hususî) — Ayancıkta Orman işletmesi kereste fabrikasında fırınlı katın kerestelerinden ıskarta mal arasında fazla miktarda kırmızı marka ikinci ma] kereste karıştırılmak suretile tah ta anbarından vagonlara yüklene ıek gemiye yüklemek ve istanbula sevk edilmek üzere tahmil tahliye iskelesine sevk edilmiş ve vaki ih bar üzerine iskelede yapılan kont rolda satılan keresteler sarı marka ıskarta okluğu halde kırmızı marka ikinci mal sevk edilmek is tendiği görülerek müdüriyete maiû mat verilmiş ve zabıt tanzim edile rek işe vaziyet olunmuştur.
İşletme Müdürlüğünün yaptığı tahkikat neticesinde yalnız kayın tahta anban memuru Muzaffer Benderlinin suçlu olduğu görülerek işine son verilmek suretile mesele kapanmış addolunmaktadır.
SLÇLl KİMDİK?
Bu meselede birinci derecede emniyeti sui istimalden malı sevk eden kaynı tahta ambarı memuru Muzaffer Beııderli suçlu olmakla beraber bu işle alâkalı \rir çok kim
Eksik olmasın. Bir baba dostum vardır. -Yaşı altmışa samimiyet peyda ettiği halde, kırkından fazla göstermez. Zorla değil ya. A-damda hiç gam kasavet denilen şey yok. Saçında tek beyaz tel da hi göremezsiniz. Kısa bir boy, tek tük sakallı tombul tombul yanaklar, burun gölgesi bıyık kavisli bacaklar başlıca eşkâlindendir. Bu hari dergâhından yetiştiği halde bilâhare nişanlısının ihanetine uğ rayıp kendini içkiye vermiş. Konuşması da bir alemdir. Mübarek öz Türkçe'ye sanki boykot yapmış. Meselâ: (İvedi) ye (!) hâlâ müs tacelder. Der ya. Maşa ilen tutsa nız dilini yine dönd üremezsiniz. Ne vakit kendisine görsem:
. — Yahu ne zaman evlenecek-
sin? Bak J’aşın ilerledi. Hayat her saman insana pembe görünmez. Kendine münasip bir hatuncağız bulsana. Derim. O, yaş meselesi mevzubahis olduğu için rengi uçarak:
— Efendiciğim; fakirinizin varidatı malûmu devletinizdir. Onun için evli bir hanım arıyonun.
— Hoppala... Yani kocalı bir ha tuna mı kapılanmak istiyorsun? Senin galiba cinayet salgınından • haberin yok.
— Yok efendiciğim, ağzınızdan yel aİ6in. Yani konaklı hanımefendi istiyorum.
— A paşam; Konaklı hanım da seni ne yapsın? der gülüşürüz.
Epey zaman oldu. Birde baktım hazret soluk soluğa geliyor. Kapıyı çaldı daha ilk adımını atar atmaz:
— Ah efendiciğim, bendeniz tutuldum.
— Hayrola fare kapanına mı? yoksa şehir jandarmasına mı?
— Nükteyi de pek seversiniz bey fendi. Anhyacağınız bir hanıma

ederin ve bir teşkilâtın mevcudiye ti Dazan dikkâti celp etmektedir. Bu şebekenin meydana çıkarılma sı lâzımdır.
Sevk edilen bu mal mubayaa e den tüccat veya tüccarın Ayancık tâki mümessili ç komisyoncusu) kimdir, bu komisyoncunun Büro ve fabrika dahilinde ilgili bulun-lpğu şahıslar kimlerdir, bu cihetlerin a ranın ası lâzımdır. Ambar memuru Muzaffer Menderli bu işi yanlış lıkla yapmadığına göre malı Ayan çıktan sevk eden ve lstanbulda te sellüm edecek olan ve daha bir çok kimselerin bu işle ilgili bqlun duğu meyandadır.
Tahkikat şafhasınm derinleştirilmesi suretile suç unaklarjnm meydana çıkarılması Orman U-mutn Müdürlüğü ve dolayısilf Ha zinenin menfaati iktizasındandır.
Orman Umum Müdürlüğünün bu iş üzerinde ehemmiyetle durarak bir müfettiş göndermesi tu buna mümasil daha bir çok yolsuzlukları meydana çıkarabilir.
İvmeğe malik olmamızdan dolayı memnun olduğunu ve niyetinin nu tuk söylemek değil halkın derdini dinlevib dertlerini halka anlatmak olduğunu, -Demokrat Partinin bir parti olarak gayesinin iktidarı ele almak olduğunu ve bu şekilde mü cadek* etmeyen bir partinin parti olnmıyacağmı, Demokrat partinin Reisicumhura eığmdığmı söyliyen lcıı aldandıklarını, son zamanlarda yapılan Rus propagandasından asla kokmadıklarını vc Demokrat Partinin bir kaç kişi tarafından yıkılacak bir ahşap ev olmayıp, bir bütün olduğunu ve kuvvetini rpilletten aldığını milletten alınan kuvvetin asla mağlub olamıyaca-ğını söylemiştir, Bilhâhare avukat Rauf Onursal söz almış, De -mokrasinin milli idareye sahib ol ması)» gerektirdiğini ve Demokrat Partinin 25 sençlik kâbustan milleti kurtarmış olduğunu, mille tin kusurlu ve kusursuz olanları ayıracak kabiliyette bulunduğunu, Demokrasinin memlekette kökleşmesini istemeyenlerin sandalynla-rını gaybetpıek korkusunu taşıdık larjııı, Halk Partisinin Demokrat gelişmelerden korktuğunu, emelinin Türk milletinin göğsüne otu-rub nefesini kesmekten ibaret bulunduğunu, Receb Peker kabinesi nin millete kûbuslu günler yaşattı ğını, milleti ve matbuatı susturma]» için.elinden gelen her şeyi yap tığını, milletin C, H, P, sine karşı sevgisinin kalmadığını ve Hilmi U ran adını işiten her vatandaşın ve Demokratların tüylerinin diken diken olduğunu, Milleti sıkıntılı va ziyete sokanların bu gün kimisinin İsviçrede kimisinin de başka yerlerde bulunduğunu belirtmiştir.
Haydar Dündar konuşmasında
Demokrat Partide güvensizlik ve kargaşalık bulunduğunu iddia e-denlerin buraya gelib görmelerini, her nekadar C.H.P. ile Demokrat Parti tüzüğündeki bazı umdeler bir birine uygun ve Demokrat Par ti tarafından bu umdelerin bazıla n alınmış ise de, C. H. P. nin kendi tüzüğünde bulunan umdele ri bile benimsemediğini, köylünün mahrumiyet içinde olduğunu, bugün harice .buğday ihraç edilirken köylünün arpa ekmeğini bile bulamadığını, iktidarı elinde tutan C. H. P. nin bunları zerre kadar düşünmediğini söylemiştir.
Osman Kapanı ve diğer bazı ha tiblerde konuşma yapmışlar ve bin lerce halkın âlkışlarile karşılaşmışlardır. Misafirler buradan Zey-tindağa müteveccihen tezahâıat i-çinde ayrılmışlar ve bu vesile ile Bergama hiç görmediği tarihi gün lerden birisini daha yaşamıştır.


)■
Havza (Hususi) — Henüz borcu ödenmemişsede on binlerce lira sarf ile meydana getirilen hâl bi nasından dolayı, bütiin halk Bele diyeye müteşekkirdir. Amma, hâl binasının var olması demek, kazanın sair semtlerinde sebzeci bulundurulmaması mı demektir Bu anla şılamamıştır. Kazamızda bulunan se kiz mahalleden beş tanesi yakınlı ğı t.Jtibarlle yukarı çarşıya merbut olduğu halde, bu çarşıda bulunan bir sebceclye dahi ticaret etmeBİ müsaade edilmemiş ve dükkânı ka pattırılmıştır, Bu beş mahalle sa-kinleri yarım kilo soğan almak t. çln şehrin kıyısı demek olan hal bi nasma kadar gitmek zaruretinde* dlrler, Yukarı çarşıda dükkânı kapattırılan zavallı, dört. aylık kira karşılığını veremiyecek kudrette ol duğundan. hâl binasından dükkân kira layamadığı İçin bugün, perişap sefil bir vaziyettedir.
Diğer taraftan hale taşınmağa mecbur ettikleri sebzecilerden, bu defa 048 yılı sonuna kadar olan 8 aylık kira tutarlarım da memur ve müstahdemlerinin maaşlarını vere çekleri bahançsile -tahsil etmişlerdir, Sebzeci esnafının bir çoğu, ka zanç veya ticaret vergisi gibi bir ta lep anında mal ve terazilerinin hac zlnl. esefle ileri sürmektedirler, Yi ne şikâyeti mucip bir nokta daha varsa, şehirdeki bazı bakkalların sebze satmalarına göz yumulması cihetidir.,
Biitun sebzeciler esnafı belediye den, iıalk ve memleket menfaatinin düşünülmesi bizlerin ezilmesi mi diye sormaktadır,
Havzada Halkevi ve Gençl.k kulübü ne halde
Havza (Hususi) — Bir sene evvel genç ve müteşebbis arkadaşların temsiller vermek ve şahsen bağış farda bulunmak suretile, teminine muvaffak oldukları ayakkabı, don, gömlek, top vesaire, gibi spor leva Zımatı yok olmuştur. Bu levazımatı ' ' anacak kimseleri, sahipsizleşti ıecek şekilde idare vaziyetinden o-lanlar, Bu memlekete lâzım değil, Ehliyetli, müdebbir ve muhafazakâr arkadaşları iş başma getirmek gerek, ontoir çift ayakkabı, formalar, toplar ne olmuştur
Eu hal karşısında bir yenisini almak için tutan olan meblâğı verecek kadar zengin, bağışlıyacak ka dar cömert olduğumuza hükmedeceği geliyor insanın. Geçenlerde yağ murlu bir gündü, ayağında spor a yakkabısı olduğu halde gezen bir arkadaşa, teslim etmesini söylediğim zaman, «kimi bulupta kime teslim edeceksin» dedi. Gerçi haki kâtte böyledir. Halkevinde olsun, Halk Partisinde olsun, tabelâ ve bi nasından başka bir temsiliyet yoktur, Bu vaziyet karşısında değil spor levazımam, 8—10 tane kırık ha zaren sandalya ile. Hilmi Uranın Havzayı ziyaretinden beri silinmemiş olan iki koltuk, bir kanepe ve bir masanın yerinde olduklamna (Şükredilsin-.
S&u’at Karnavalı
- - —ı ____
Saygısızlıkla savaşmayı prensip haline sokan, geleneği asaletle yuğrulmuş Türkün; günlük yaşayış tarzımızdaki aksaklıklardan tefekkür alanındaki lâubaliliklere kadar kendi varlığını bütün uygunsuzluklara karşı koyması, bugün her zamandan daha mukaddes bir vazife halini almıştır.


tutuldum.
— .Eh hayırlısı olsun. Bari etli yağlı mı?
— Hay ağzınız dert görmesin. Otûzbeş yaşlarında, .enine boyuna 'dalyan gibi bir kadın. Kocası altı ay evvel vefat etmiş. îdiras olarak da S(angiizclde ıbir ev bırakmış. Bir dost vasıtasile tanıştık. Doğrusu biçilmiş kaftan.
—Eh, inşaallah nişana geliriz.
— Yoook... Kerem buyrun efen diciğim. Nişandan evvel yapılacak iş var. Bugün ne günlerden? Sah. Hah perşembe günü Sarıyerde bizim Cemal beyin yalısında bir akşam yemeği tertip ettim. Nurettin ve Alâaddin beyefendilere de her nekadar zahmetse bir haber yolla-yıverin. Onlar da teşrif etsinler.. Müstakbel refika da gelecek, sazlı sözlü bir âlem yaparız. Asıl mühim mesele bakalım hanımı bçğe-necekmisiniz? Ne yapayım efendiciğim, kulunuzu hoş görünüz. Müstakbel refika ile iftihar ediyorum. Muhakkak beklerim. Dedi ve gitti.
Gitti ama benim de içime bir kurt girdi. Hanım enine boyuna imiş, bu ise küçücük birşey. Kocanı altı ay evvel ölmüş. Ne hakikatli kadıncağızmış ki; hemen evlenmeye kalkmış. Sonra henüz bir iki defa görmekle yabancı bir adamın evine gidilir mi?.. Ne işe bakalım sonu ne olacak diyerek Nurettin ile Alâattine gittim. Meseleyi anlattım. Onlara da eğlence lâzım, derhal kabul ettiler. Hattâ zatında-Alâattin ile böyle yerlere gitmek istemem. îki kadeh yuvarladınjı, çılgına dönüyor. Herşeyi unutup onunla uğraşıyoruz. Ne yapalım. Asaf bey İsrar etti gönlü hoş olsun.
Perşembe günii ahşamı altıda Ak sarayda birleşip gitmeğe karar vardüc.
fayda mevcud mudur.
Şiibhe yok ki sanat adamının kuellandığı kelimeler, halkın aşındırdığı kelimelerden tama-mile farklı değilse bile hiç olmazsa daha yüklü olanlarıdır.
ON günlerde bazı yenilik düşkünü sanat adamlarımız, kullanmakta oldukları dili sadelik hevesile boz mayı bir marifet sayıyor; nesir de cümlenin bulandırmak düzenini, şiirde ölçüyü atmakla eskiden ayrılabilecekleri böylece basit ve özlü olanı yakalıyabi-lecekleri vehmine düşüyorlar.
Yaratıcı güçlerini kelimelerde tüketerek alelâdeliğin ötesinde, teşbih ve istiarelerden başka birşeyin mevcud olmadığına ina nıyorlar.
Sanat karnavalında, gerçek çe.şidli tefsirlere imkân güzeli ve doğruyu bir günlük ömre sahib şiir ve sanat endişesine bağlıyan bu sanatkârlar, çılgın bir neş’eyle Agorayı eğlendirmeyi en büyük gaye biliyorlar. Cüce sanatlarının vücuda getirdiği karnaval adamını ateşe vererek ölmez eserlere susamış okuyucunun gözleri ö-nüne bir şehri âyin manzarası serdiklerini zannediyorlar.
Halbuki böyle bayramlarda alacalı bulacalı, renk renk kumaşların gizlediği sefaletlerin hazin tarafını bütün belâgatile konuşur bulursunuz. Bir tek gü ne inhisar eden bu karnaval ak şanımda, bakaj-sınız ki yine göz İer paslı, dudaklar kilitlidir. Ve okuyuou, kendisine terceme e-serlerden doyurucu bir pay çıkarmak için ateşi sönmek ne tilmiyen duygu ve düşünceler uğrunda, sanatkârı yolun kıvrımında terketmiştir.
Agoraya sadece hoş görünmek kaygusile içli dünyasını soysuz kelimelerin hayasızbğı-na teslim eden sanatkârın, sanat karnavalında geçirdiği tecrübeden güdücü bir ders almadığına şahid olmak kadar hazin ne vardır! O, böylece âdi mistifikasyonlarla o-kııvucunun tecessüsünü uyandırarak sürünün vicdanına sokulmayı tasarlarken, kalabalığın çekilip gittiği tozlu bir yolda vine görürsünüz ki, inziva-silc baş başa kalmıştır.
Seyredilenle seyirciyi birbirine karıştırmağa imkân olmadığına ve bu ikiliğin ayrı kalması mukadder bulunduğuna göre, sürüye katılmakla katıl-,mamak arasında sanatkârın lehine kaydedilecek bir kazanç tasavvur edilebilir mj? Sanat eserini kapalı bir yerde gösterecek yerde meydanlarda teşhir etmek için küfrün ağır bastığı kelimelerin zilletine baş vurmayı denemekte bilmem ki bir

Zira o, çok zaman duygu ve dii öüncelerin kaynaştığı renkli ve seçkin kelimeleri kendisine va-srt'* kılmağı tercih eder. Onları, veren bir teıkib içinde eritir. Onlara havai.ve hissin uğultusunu daha derine vardıran bir kuvvet eklemeği arzular.
Sanatkâr, alışkanlıklarla törpü tenmiş halkın diline yararlı olmayı, ona harikuladeliğin' havasından ürpertiler getirmeği hedef tutar. O, kelimelerin örgülerinde mânanın açıklanmasından daha çok onun tedailerde genişlemesine, ehemmiyet verir. Ustata seçilmiş bazı hecelerden büyülü bir âlemin yükseldiğini, kavranması güç katardık şeylerin anlaşılır bir hale sokulduğunu görmek ister. Ve yine o bu maksadla dilin, ifadeyi derli toplu bir şekilde sınırlayan açıklığını üstün bir realiteye yeltenir.
Buna karşılık aşın kc* sarhoşluğunun aklî zedelediği sanat karnavalında, küfürle karışık çığlıklarla sokağa dii şen sanatkâr ise - iyi veya kötü -, artıkları mâşerî vicdanda kök salan kıymetleri yakmak ve fikir dünyasını yeni bastan' kurmak emelindedir. O. düşün-! ce ve sanatın denemelerinden sızan gerçeklerle sırtını çevirmiş tabiatın dağınık güzelliklerine şekil vermek hususunda in sanlığın zahmetle elde ettiği zaferlerin nedametini yaşıyor. İlmin sebeb olduğu tehlikeli bir faaliyetin yükü altında e-zılmiş, dünü bugüne ulaştıran1 bap-ı koparmak ve mide zarure-1 tinin mevdana koyduğu topal1 bir estetiğin yardımile «yeni» i yi tesis etmeği dilevor. Düzenli oiamn yerine düzensizi, koymak çılgınlığına; kübizm surerelizm gibi orijinal bir ad takmağa, bayılıyor. Düşünce ve duygu fukaralığına zenginlik; hayal ve renk yoksulluğuna; safhk ve. basitlik diyor. '
Edebiyat ve sanat alanında ] kelimelerin yüz yıllar boyunca
kazandıkları hayatiyeti, dinamizmi göz önünde bulundum nadan, onların, lügat kitablarında uyuklayan statik ve bodur-mânalarına tutunarak iptidaîye, basit olana dönmekte; hattâ daha ileriye vararak tiksindirici bir küfürden fazla birşey ifade etmiyenlerine sapla*: inakta herhalde şerefli bir hareket, payı mevcud olmasa gerekHr,
Bu sebebden dolayı, saygıaız-lıkla savaşçıyı prensip haline sokan geleneği asaletle yoğrulmuş Türkün; günlük Yaşaynş tarzımızdaki aksaklıklarJan tefekkür alanındaki lâtiba’... i İtlere kadar kendi varlığını te' lid e-den bütün uygunsuzluk!a; e kar şı koyması, bugün heı* îamar dan daha çok mukaddes ıir va zife halini almıştır.
Nazını E ıial
aşmağa^ ulaşmaya
bir hare-
1
belediyenin makbuz üstündeki ih-naili
Havza (Hususi) — E bekliye-mlzin tasarrufunda olan.hamamla: da müşteriler için matbu mak buzu kullanılmaktadjr. Buaıın üstünde yine matbu olarak lû kurr yazılıdır. Aynca lâstik il(
o5 rakkamı da makbuz jütünde mevcuttur. Hamama giriş 35 kur-tur. Tab’mdan 10 kuruş o|ar düzenlenen makbuzlar necka 35 ruş üzerinden satış, görmek₺®dir. Bu hal bazı meşru mazeretlerd neş’et ediyorsa, matbu olara.k y zılan U0» kuruş neden i’ câl edı! memiştir.? Haklı olarak s.ıi znıın.
memiştir.? Haklı olarak s yol. açan bu ve bu gibi vaziyeti Belediyemize? angarya telakki e. memelidir...
Joe Luuis, antrenmanlar't ba ) ladı
* Nevyork: — 23 Hazira. a._ faa edecek olan Joe Louls Mlşiga da şampiyonluğu Unvanım ı'üda da Bloomlng Dale yakınla ı ,(a b; çiftliğe çekilerek antrem.- .ara başlamıştır,
Rakibi Jersey Joe Walc. i. da New-Jerseyin G.-eniock Pa. kan: pınma maça hasırlanmakta dır, ıs mayıta ayni şehrin Pomtor. Lfıkes kampına nakledecek olan Louls y? dmıcılarlle eldiven giymeğe baş)) yacaktır, (Ap,
Yemen kralı bir uçak - dm aldı
Sana: — Yemen İme;..ı jJah yanın satın aldığı Junker ağı Sanaya dün gelmiştir. a.A.)
Evlere şenlik Asaf evleniyo
— Ha, ha, ha, gülüştük.
Konu§up gülüşürken yalıya geldik. Kapıyı çaldım. Biraz sonra merdivenlerden paldır küldür birisi indi. Asaf kapıyı açtı. Aman efendim çocuğun adeta etekleri
------ Yazan --------
| Ali Z. Çobnnoğlu j
uçuyor. Üstüne bir İngiliz gömleği giymiş, sinek kaydı traş olmuş, tat lı tebessümlerle:
— Aman efendiciğim nc şeref. Buyursunlar, buyursunlar.
Alâattin:
— Hanımefendi de gekli!eı mi? Htmen dirseğimlo vurdum. Sim di münasebetsizliğe bakın. Hâl hatır sormadan hanımefendiyi soruyor. Bereket Asaf anlamadı.
— Hayır elendim, henüz bu.vur madılar .
İçeriye girdik. Asaf önümüze düştü, yalının rıhtımına çıktık. De niz kenarında mükellef bir sofra, Soğuk mezeler konmuş, sıcağı herhalde sonradan gelecek. İçkiler buz lapn içinde. Asaf:
— Denize yakın olalım diye mapayı balkonada kurmadım.
Hep birden:
— Pek güzel efendim.



bey
Davet günü Aksarayda buluş .-tuk. Aksaray neresi, Sanyer neresi? Üstelik sıcak bir ağustos günü. Vapura kadar tramvaya binseniz; herkes nefesini birbirinin ağzından alıyor. Vapurlar ise Anadolu ve R.umeli iskelelerinin teker teker hatırını soruyor. Otobüs lere de bir saat evvelden adaylık koymak lâzım. Hülâsa dolmuşta karar kıldık. Dolmuşlarda dolmaz oldular. Mübarek tam sekiz kişi alıyor. Ne ise efendim Aksarayda dolduk Taksimde boşaldık. Yine dolduk Sarıyer’de boşaldık. Yalıya doğru ilerlerken;
■r- Hay Allalı razı olsun şu Asaf dan. Böyle sıcak bir giinde et-raz deniz havası almayı nasip etti. Diye içimden söyleniyordum. O sırada aklıma Alâattini ikaz etmek geldi.
— Bana bak. Dedim. Sululuk e-dersen Asafı, Hadiyanımın yanında küçük düşürmüş oluruz. Ona göre ayağını denk al, fazla kaçırma.
— Hiç öyle şey olurmu Aliciğim? tik defa tanıştığım insanların yanında gayet ciddi durduğumu bilirsin.
— İkinci seferde de boruyu patlatırsın.
Ben;
— Eh nasılsın bakalım bey ?
— Aman Ali beyfendi sormayın. Heyecandan çatbyacağım. Ha-diyanuna bendeniz refakat etmek •istedim. Olmaz, henüz resmen bağlanmadık. Dedi-
Kendi kendime; etraftan görür-leı diye yol arkadaşlığını kabul etmiyor ama ziyafete gelince bağın hususiyeti resmiyetle karmakarışık oluyor diyerek düşünürken kapı çajındı, Hadiyanım geldi.
Filizi renkte, japone kollu bir en tari giymiş, kara kaşlı kara gözlü, ağzı burnu yerinde; boyalı saçlı oldukça uaun bir hanım. Yürürken hafif kırıtarak tebessüm Asafçığun bizi teker teker tırısken. hanım Fransızca ler mırıldanıyor. İçimden, nııu sonradan görme diye
dim. Söylenecek lâfın Türkoesi dururken Fransızcasuıı söylemekte ne mâna var? Ne ise efendim otur dıık, Asafta Hadiyanımın yanına oturdu. Dereden tepeden konuşmaya başladık. Asaf- bir içeri koşuyor bir yanımıza geliyor. Anlaşılan misafirleri tam mânasile ağırlamak istiyordu.
Ortalığı alaca karanlık basmıya başlayınca midelerde hareket bas-
A saf
ediyor, taııış-birşey-bu ba-söylen-
ladı. Sofrada olmıyan yok. Allah bereketini arttırsın Zekeriya sofrası gibi. Kadehler doluyor boşalıyor yine doluyor. Asaf boyuna bana ikram ediovr.
*
— Ben içmem tövbeliyim.
— Ama Aliciğim yalnız bu akşamın şerefine. ,
— Akşamın şerefini merefini bir tarafa bırak. Daha geçen sene ameliyat masasının sakatçı dük kânına döndüğünü bilirsin .
— öyleyse bir bardak bira.
Hatar için içiyorum. Asaf adam akıllı «sarhoş oldu. Hadiyanımın burnuna girmiş, ağzı da rakının te sirile felce -uğramış £ibi. Hanımın da ondan aşağı kalır yeri yok.. Yalnız o; mütemadiyen içtiği hal de dipdiri. Anlaşılan eski ayyaş -lavdan.
O sırada Yuşa tepesinin arkasından ay doğmağa başladı. Asaf mehtabı görür görmez, bütün döndü ve Yahya
• okumaya başladı.
•r
«Dönülmez akşamın
.vız, vakit çok geç
Bu son fasıldır ey ömrüm, na-
Mil geçersen geç»
Alauddin de sırf bir beyit söylemek için Fikretlen okumaya başladı.
«Sarmıştı afakim bir dııdu mıı-aamiıl
Hir zulmeti beyza ki, pey a pey mütezait» Ağızlar bir tarafta, gözler bir tarafta herkes manalı ananasız söyleniyor. Asaf, birdenbire yerin den fırlayarak.
- - Ben denize giriyoııun. Demez mi.
Ben:
— Hadi otur yenine, gece vakti denize girilmez.
— Hayır efendim gireceğim.
Anlaşılan çocuğun buharı ba-
şma vurdu. Ne yapalım gir dik. İçeri gitti, beş dakik: mavo ile guldi. Ve kendin: attı. Hem yüzüyor, hem d-«Üshüdardan gerer iken
bir
Katip uykudan uyanniK
*ıitfibmun Türküsünü söylüyor. O sn .ö( sandallardaki balıkçılar.
— Çabuk denizden çık. Lıye ba gıuşnıaya başladj. Bu bağırıştırlar arasında evin hizmetkârı i gelmiş - herhalde ayık ol. , m t .
de-
“va oonr
Uenir
ıldı db vağmu: g() ier
lar arasında evjn f ‘
gelmiş - herhalde ayık o! r.ı, beni buldu ki - ;
— İki bey geldi. Sizi görmek ı. tiyor. Dedi.
— Bir dakika geliyorum. Dedir Asafı denizden çıkardık. Meget . _ _ _ ----- öir ı
11
başı büs -Kemalden
ufkunda-
çocugun peşine kel kafalı bir balığı düşmemiş rpi. Ne ise çai hui (ardık. Asaf giyinmeye gır-Ben de kapıya. Beylerden 'biri keı dini tanıttı.
Biz ahlâk zabıtasınrianız.
— Pek güzel ama; bizim -dj tayla alakamız yok.
— •Sizin yok ama, içerideki ka dinin var. O kadın meşhur tuzu i çılardandır. Şimdiye kadar kaç k Sinin- canını yaktı. Nihayet jmra da yakalamıya muvaffak, olduk..

da yakalamıya muvaffak, olduk.. Müsaadonizle alıp götürelim.
Şimdi olanı gördünüz mü? A.-; serhoş kafa ile hâdiseyi anla maazallah cinayet çıkar. Menini lara siz bir dakika .bekleyin do dim. Asaf henüz giyiniyordu. H;: diyaaunı kapıya çağudm. r dın; memurları görür germez f
Ka
- - *
nahklar geçirdi.Kapmın frûinde d ran bir otomobile üçü birden-b:* diler ve gittiler. Asafa da şerhe lugu geçtikten sonra hâdiseyi aı. lattyn. Evvelâ parladı, s)nra v tıştı.
O gündenberi çocukcağız ,(Ko nakli hanım) lafını unuttu.
19 NİSAN 19W
YKNY 8IBIB
SAYFA:5
Beni rahat bırakın
sabah yanma köyden küçük bir
___1 w____________«î/lûr CİTIİO
fBaştarafı 1 iııuide) yı açrp okurke biraz vakit ge-yı açıp ve hayattan zevk almış oluyorum.
Benim hayatım size yeknesak görünebilir amma benim ■ için normal yaşayıştır. Zira ben daima bir ev kadınının mütevazı hayatını yaşadım.
Kızını Annamaria’ya gördürdüğüm tek iş alış veriştir. Her çocuk alarak pazara gider. Öyle sanıyorum ki bu çocuğu da yanma almasının sebebi, bizden daha muhtaçlara izzeti nefislerini incitmeden biraz ekmek verebilmek arzusudur.
İngiltere, Kıbrıs’ı büyük bir askerî üs haline getiriyormuş
Londra; 18 (AP) — Beyrut men şeli Bir Tass Ajansı haberlerinde, Büyük—Britanyaııın Kıbrıs adasını büyük bir askeri üs haline getir nıekte olduğu ileri sürülmektedir,
Bu malûmatı resmi kaynaklar -dan edindiğini kaydeden haber şu şekilde devam etmektedir:
( Ingilizler adanın merkezinde a-ğır bombardıman uçakları için Lir üs inşasına bazlamışlardır. Bu Or ta—Doğunun en büyük hava alanı olacaktır, Amerikalılar da adada as keri bir üs kurmaktadırlar--)
Tass ajansının bu haberi Lon-dradaki Sovyet monitörü tarafından yayınlanmıştır,
1. E.T.T., iflâs edecek bir duruma düşmüş (Baştarafı 1 incidej
da bulunmak üzere Ankaraya gl-den heyetten belediye reis muavin terinden Muhtar Acar, dün sabah ki ekspresle şehrimize gelmiştir.
E. T, T, umum müdürü. İ. Kemal Baj'bora ve idareye mensup iki mtl tehassısmda bu halta içinde şehri mizo dönmeleri beklenmektedir, İlgililerden öğrendiğimize göre; şimdilik resmi dairelere verilen elek trik fiyatlarına zam yapılması ve tam tarife tatbik edilmesi kararlaş tırılın^ştır,
Halkm istihlâk ettiği elektriğe zam. bahis mevzu değildir.
ilgililer, E. T. T. idaresinin 2 ey liil kararlarından, memur ve müstahdemlerine hükîımet tarafından zam yapılmasından ve resmi devlet teşekküllerine verilen kâmiir fi yatlurmm yükseltilmesinden sonra çok müşkül oir duruma girdiğini ileri sürmekte, idareye yadım e dilmediği ve zam teklifleri kabul o Ummadığı takdirde E. T, T. nin if lâs edeceğini ve İstanbuluıı elektrik siz kalacağını iddia etmektedirler.
Kömür fiyatlarına yapılan zam. idareye yılda 800 bin liralık bir iaz la masraf tahmil etmiştir-
Diğer taraftan haber verildiğine göre E. T, T. idaresi Silâhdarağa e-lektrik santralı için sipariş ettiği 10 milyon liraljk malzemenin bede lir.i ödeyemiyecek durumdadır,’
Elektriğin kilovat saati başına yapılacak üç kuruşluk zam İdareye yılda 2 milyon lira gibi fazla bir gelir temin edecektir,
Satıyerde numune bir C.H.P. kongresi fBaştarafı 1 incide) reyan^etmiştlr.
Kongreye İştirak eden otuza ya kın bucak delegesi arasında , gerek yıllık luare heyeti raporu okunduk tan sonra, gerek dilekler faslında, söz söyliyen ancak bir iki kişi olmuş ve bunlar da sadece mehalli bir tki derdi tebarüz ettirmişlerdir, ilçe baştanının .okuduğu yıllık mesai raporunda, en fazla Halkevi çalışmalarına temas edilmiş ve ö vülrnek istenmiştir. Rapor oya konulduğu zaman, ittifakla kabul ıe-dilmiştir,
Bilâhare, hesap ve büdce encümenleri yap larak bunların on beş dakikada ( hazırladıkları., raporlar okunmuş ve yine ittifakla kabul e' dilmiştir.
Bu arada sadece bir delege Rumi (ikavağı iskele ve limanının Islâhı, diğer bir delege de. Halkevi spor k( lunıın takviyeye muhtaç olduklar, nj öne sürmüştür.
.idare heyeti seçimlerine geçildiği sırada, önceden teksir edilmiş ovl pusulaları delegelerin ellerine tutuş! .turulmuş ve böylece yapılan seçim] sonucunda da; idare heyeti asli! üyeliklerine şunlar seçilmiştir: (
Dr, Turhan, Burhan Baştunarj Hilmi Kaptana. Sadi Üzler, Fuad^ Peközer, Sabrl Başaran, Haşan Bcd’ rettin- ) !
. Son olarak, bir konuşma yapan İT başkanı Sadi Bekter, delegelere hl| taben: j
(• — Deminki seçimlerde gösterdi! ğiniz beraberlik, bize ilerisi için] ümd verdi,u demiştir, * |
ŞİLE İLÇE KONGRESİ ] C, H. P» Şile ilçe kongresi de dünı yapılmış ve orman kanununun ak! saklığı yüzünden düştükleri feci dul rumu öne süren delegeler, C, H. P.l yi şiddetle tenkid etmişlerdir*


t J
Bu evin işi size az gibi görünür. Fakat sabahtan akşama kadar oturduğum yok. Aııcak yemek vakitleri sofraya oturdu ğum vakit dinlenebiliyorum. Bu da nisbî bir istirahat, Zira yemek yerken de her lokma arasında sofra ile mutbak arasında mekik dokumak mecburiyetindeyim. Zaten yemeklerimiz u-zun sürmüyor. Bizde lükse ka-kacaıııyan her mütevazı aile gibi yeyip içiyoruz. Sonra biz hiçbir zaman öyle karışık ve yapılma ması güç yemeklerden hoşlanmadık.
MUSSOLİNİ AİLESİ BUĞUN NE YİYOR f
Tıpkı köyümde olduğu gibi evde yapılmış hamur işleri yeriz. O da evde unumuz varsa yahud Amerikadan kolipostalla un gönderilirse. Sonra şayed bu labilirsek biraz et ve mevva. Hemen hemen hiç şarab içmeyiz çocuklar alışık değillerdir.
Bu suretle okuyacak pek az vaktim kalıyor. Akşamları gazetelere şöyle bir göz gezdiririm Bu gazeteler ekseriya Na-polide çıkanlardır. Tanımış olduğum birçok kimselerin mu-kadderatile alâkadar oluyorum. Fakat son zamanlarda gözlerim çok zayıf düştüğünden okuma beni yoruyor.
Kocamın satın aldığı ve onun yadigârı olan eski gözlüklerimi değiştirmek istemiyorum. Çünkü felâketten kurtarabildiğim biricik şey şahsî elbiselerimle bu gözlüklerdir.
HERŞEYf ALMIŞLAR!..
Artakalan herşevimizi ya çaldılar yahud mühürlediler ve haciz altına aldılar. Son zamanlarda doğduğum vilâyetteki kü çük arazimiz bile mahkeme ka-rarile elimizden alındı. (Ostil) deki köşkümüzü de aldılar ve aile hayatımızın son izlerini de mahvetmiş oldular. Bütün çamaşırlarımızı. eski bir kılıcın kınını, şeker kutularını, kocamın giydiği iç çamaşırlarını ve kolalı yakalarnu, hattâ Anna-maria hasta iken giydiği ketr-sayı bile müsadere ettiler. Bütün bunlar müzayede ile satıldı. (Rocca della Kaminate) deki eski ev oturulacak bir halde değil, panjürleri bile çalmışlar. Ev karmakarışık kâğıdlarla dolu eski bir kışlaya benziyor ve duvarları sallanıyor. Kövlüler kocam Mussolininin kitablarıııı paylaşmışlar. Şayed .oralardan gececek olursan kitablarımızı kövlülerin eliûde görebilii’sini. Bu sefalethaneyi muhafaza için de bir «albay» ı nöbetçi koymuşlar. Bu adam kırk kişili öl dürdüğü için «albay» rütbesini kazanmışmış. Doğrusu süratle terakki etmiş bir adam!
KAYBOLAN EVRAK...
Hususî evrakımızı ve bilhassa kocamla muhaberemizi kaybetmiş olduğumdan dolayı müteessirim. Kaybolan evrak arasında (Ciano dosyası1, ( Buffa-rini Guidi) dosyası vardı. Sonla (Bir senenin tarihi) nin müsveddelerde kocam Mussoli-rıinin bizden ayrılmadan biraz evel bana teslim ettiğin (Mad-cielena hapishanesi* hatıratı da vardı. Faciadan iki gün evvel kendisile buluşmuştuk. Bu evrakı (Come) deki bir evde bırakmıştım. Sonra oradan Jcav-boîmuşlar. Bu evin sahibini hacız memurlarına bildiremedim aroma kocamın (VaJteline) ye meşini ve varlığını emniyet al-duğu son mektubu muhafaza e-dehildim. Bu mektubu aldıktan sonra kocamla telefonla konuşmuştuk. Dünkü gibi hatırımda ve sözleri hâlâ kulaklarımda çınhvor. Kendisine dikkat etmesini ve varhtını emniyet altına almasını söylediğim vakit bana:
— Hayır Raşel. mukadderata boyun eğeceğim! demişti.
(Arkası yarın)


• •
ı kıyametin vukuu hakkındaki i-J naııçlarda zaaf gösteriyor, bir-
■ takımları ise tenasüh, Hulul ve ' clümden sonra ric'at’e (2) kail
oluyor, ve bir şahıs üzer.rde rhrrarak onun ölmediğine ölme si caiz olmadığına, zamanı gelin ce geri döneceğine inanıyorlar
■ ve böylece «din, racûle itaattir» J Birer racüle bağlanmayanın ’ dini yoktur.» kavlin İsrar ey-
) liyorlar!
ı Şehrestanî; bu izahatı verdik ! ten sonra (Muhtariye) kolunun
) Muhtar B. Ubayd’m ashabı ol-r cıuklarını ve Muhtarın evvelâ r Havaric’den olup sonra Abdul-b lah B. Ziibayr mensubu ve on-ı dan sonra Şiî, daha sonra Key-
) sanî olduğunu yazıyor, ki buna t şahsiyetlerdir, amma Keysan
göre Keysan ile Muhtar ayrı I uın kim olduğu, nereden nasıl [ çıktığı hakkında da hiçbir iza-[ hat vermemektedir.
I Hangisi doğru olursa olsun,
Seçimden intibalar
(Baştarafı 1 incide J mak üzere seçim bürolarına gelmiş Iprdir,
Askerler yürüyüş kolunda gelmiş ler ve sıralarını beklerken halk şar kıları söylemişlerdir,
Kadın seçmenlerin kendilerine yapılan tavsiyeleri dikkâte alarak pusluları yapıştırırken lekelememek için dudaklarına boya sürme dikleri görülmüştür,
Mühim
ımştır,
Polis ve
mürekkep
civarında beklemektedirler,
REY KULLANANLARIN ÇOĞU KADIN
Roma rad

emniyet tedbirleri alm-
Gümrük memurlarından müfrezeler komiserlikler
içişleri
• •
Roma, 18 (AP.) yosu, Romanın birçok kesimlerinde, saat 17.30 a kadar seçime iştirak edenlerin yüzde yetmiş beş olduğunu ve oyların en çok kullananların kadınlar tenkil ettiğini bildirmiştir.
YAĞMUR YAEMAĞA BAŞLAYINCA
Roma, 17 (A.A.)
Eakaıılığma gelen raporlara göre saat 14.30 a kadar seçimler her tarafta tam bir sükûn ve intizam dahilinde cereyan etL m iştir.
Saat 14 e doğru Romada havanın bozulmağa ve yağmur yağmağa başlaması üzerine Roma radyosu halka şunları söylemiştir:
«Şemsiye ve muşammalar boş yere icad edilmemiştir... Seç-1er, yağmur sîzleri evde alıkoy-mamalıdır... Herhalde ya şemsiyeniz yahud da muşammanız vardır. Öğleden sonra seçim vazifenizi ifa ediniz. Size bu söz ler’ Söylediğimiz sırada seçim yerleri müsaiddir. Acele ediniz, hemen oraya gidiniz.»
ÇANLARIN DAVETİ
Roma: 18 (A.A,» — İtalyada 25 se nedenberi ilk defa yapılan seçimler de 28 milyon 900 bin İtalyan Kö-münizminin aleyhinde veya lehin de oy verilmiştir,
Bütün kiliselerin çanları seçmen lerini vazifeye dâvet etmek için ra bahın erken saatlerinden itibaren çalmaya başlamışlardır. Seçimlerin başlamasından daha iki saat evvel halk seçim sandıkları önüne kuyruk halinde sıralanmıştır.
OY SANDIKLARINI MUHASARA
Londra: 18 (A.A,» — İtalyadan a İman son haberlere göre, oy sandık lan bugün oylarını kullanmak isti yenler tarafından âdeta muhasara altına alınmıvtır, Bazı şehirlerde öğleden sonra saat üçe doğru seç menlerin yüzde ellisi sandık başla nna gelmiş bulunuyordu.
Üç saat sıra bekliyeıı seçmenler
Roma 18 (AP) — Üç yıldanbe-ri komünist nüfuzu altında bulu -nan ve bu nüfuza karşı koyan «Sosyalist Birliği partisinin faali yetine sahne olan sanayi şehirlerin den Turin’de, seçim saatinin ka -panmasına dört saat kala, oy mev cudunun yüzde doksanının kulla -nıldığı bildirilmiştir. *
Bu nisbet, şehrin göbeğinde ise, yüzde yetmişi açmıştı.
Venedikte de. saat 15 de, oyla -rın yüzde yetmişinin kullanıldığı bildirilmiştir.
Milanodaki seçmenler, oy sırala nmn gelmesi için, bazı hallerde üç saat kadar beklemek zorunda kal mışlardır. içişleri Bakanı, sıra bek leyenlerin oylarını kullanmaları i çin, kapanış saati olan 20 den son ra da oylarını atabileceklerini bil dirmiştir. Sıra bekleyenlerden hiç birinin, oyunu atmadan çevrilme -yeceği temin edilmiştir.
Yalnız sakat olanlar değil, fakat en ağır hastalar bile oylarını kullanmışlardır. Bu olay, İtalyan -ların bu seçime ne derece ehemmiyet verdiklerini göstermeğe kâfi -dir.
Resmi şahsiyetler oylarını nasıl kııllaudılar?
Roma 18 (A.A.) — Halk cephesi tarafından yayınlanan bir teb
iki kahkaha kralı
BUD ABOTT ve LOUCOSTELLO’nun
* .
M
5
947—948 dc çevrilen
f
yegâne filmleri
Sü^ER Sinemasında
ÇOCUK BAYRAMI ŞEREFİNE
ı
I

Keysan ve muhtar — Kehresla ni ne diyor? — İslâm tarihinin karunlık ve korkunç bir siması kârlar — Kcrbelûnuı intikamı Yalancının yalanları! hiret
don çıkan mânalar! —
Yine Mehdi! — Tövbe-Altın tepside kesik kelleler! — Keysaniye'nin yaub inançları — Dünya ve A-batıran ve yeni bir devlet ku
(Din, raciil itaattir) — Amca ile yeyen Mehdiliğin alâmetleri Güvercin melekler!
öldükten sonra ruhun hayvanlara geçişi — Gir devleti ran Şi’a fırkaları yıcılar!
Muhtar; müdhiş bir macera a-danu, insanların ruhî temayüllerini anlar, toplulukları kandırmağa ve idare etmeğe muktedir fkluğu kadar da gözünü budaktan sakınmaz, haris ve cüretkâr, yamar, bir ihtilâl başbuğudur. İslâm tarihinin bu simasını müfteri, (cok yalan söyliyen)
Keysaniyenin tesisinde Muhtarın rolü en baştadır ve bu sebebi© onu müessis saymak hiç te hatalı olmaz. Mekke'de müstakil bir Hilâfet makamı kuran lbni Z’.ibayrile Şamdaki Emeviye s:, ltanatına karşı Küfeyi istilâ edir Musulu da ele getirerek bağımsız bir Şiî hükfnneti tesis ederek on altı ay kendi ernîr ve amirliğini devam ettirebilen
Kızıl propaganda ve Sovye^Rusya
bir mahpusiyet, otuz ve sefalet olmuştur. Rusya insanına getir bugün, bu cennette
fBaştarııfı 1 incidej
3 — Dış âlem, sefaletin, eşitsizliğin nümunesidir.
4 — Dış .âlem, emperyalisttir.. Kapitalist sistemin, egemen çevrelerin esareti altındadır.
5 — Komünizm dünyaya saadet getirecek, milletler esaretten kurtulacak, yaşama hakkını, hürriyet hakkını kazanacaktır.
Moskova, bu propagandasında hedefe ulaşmak için bir millet fert lerini birbiri aleyhinde tahrik et -meyi ve milletleri hükümetlerine karşı isyana sevketmeyi, başlıca gaye olarak ele almaktadır.
Görüldüğü gibi komünist propagandasında telkini unsurlar hakimdir. Yalan ve iftira, hakikati tağyir, hakikati inkâr esastır. Kin karşısında mağlûp olmuştur. Ve bu mağlûbiyet, şiddet, tazyik gibi vasıtalara müracaat neticesini doğurmuştur.
Sovyetler Birliği cenneti insanı -nın nasibi, otuz senelik bir esaret, otuz senelik senelik açlık Komünizmin diği istirap.
halk kütlelerinin çalışma isteksizliği şeklinde ifade bulmaktadır.
Birkaç gün önce Moskovanın bir feryadı, halk kitlelerinin haleti ru hiyesini aksettiriyordu. Moskova, kömür, ayakkabı, ekmek, mensucat sanayiinde çalışanları, aşağı kalite mal çıkarmakla suçlandırmış, bunların şiddetle cezalandırılacağı nı ilân etmiştir. Bu ihtarın mânası açıktır. Rusya insanı bıkmış, kendisi için çalışmadığını anlamıştır.. Açtır.. Bakımsızdır. Rısaca, her şeyden mahrumdur. Propaganda i-le avutulmamaktadır. Bu arada dikkate değer bir hadiseyi kaydet mek isteriz:
Henry Wallace’in kim olduğunu bilirsiniz. Birleşik Amerikanın eski Cumhurbaşkanı yardımcısı ve ticaret bakanıdır. Truman doktrinine, Ma i shali plânına düşmanlığı ile maruftur. Komünist propagandasının elinde muazzam bir âlettir, işte bu Amerikan devlet ve politika amadı, ( Barışa doğru adında bir kitap yayınlamıştır. Wallace bu kitabında Sovyet liderleriyle ko münizme şiddetle hücum etmekte, bilhassa komünistlerin Sovyet tec-* * •■*• •
rit kamplarında tatbik ettikleri öl dürücu usullere. Rusyada fikir hür riyetine karşı vazolunan kontrol siyasetine vurmaktadır.
VVallace ayni zamanda Moskova
ligde seçimlerin baslamasındanbe-ri hiç bir hadisenin vuku bu lına iniş olduğu belirtilmektedir.
Milânoda polis memurları tara -fıııdan lıiınaye-edilmekte olan res mi şahsiyetlerin ilk defa oylarını kullanmış olmaları keyfiyeti komünist seçmenlerinin nümayişlerde bulunmalarına sebebiyet ver -iniştir.
muzlim ”e korkunç eh 1 i sü nııet â 1 im 1 er i; kezzab

nın Hitler’le işbirliği yaptığına da işaret etmiş, Rusya insanının hiçbir tenkid hakkı olmadığını belirtmiş ve Amerikan komünistlerine hitapla, Marksizm imanını kabul etmiş olan Amerikalıların, mâlik oldukları en büyük nimeti tepmek te olduklarını söylemiştir.
Yine görüldüğü gibi, propaganda, akli selim karşısında, tesirini kaybetmekte, hüküm icra edememektedir. Tahmin edeceğiniz gibi, Wallace da bundan sonra MoskovalI propagandacıların nazarında, artık bir mürtecidir.
Sevgili dinleyicilerim, Moskovah propagandacıların kavrayamadı -ğı, kavrayamıyacağı hakikat, yalan ve düzenle, milletlerin mukad deratına hâkim olunamıyacağıdır.. Komünizmin, bir millet bünyesine getirdiği felâketin canlı misalini, Rusya insanında gördüğümüz gibi, bu felâketi kurban edilen peyk memleketlerin durumu da, insanlığın gözü önündedir. MoskovalI propagandacılara sormak istiyoruz:
Zahire ambarı Rumanya niçin açtır?. Nazi istibdadı altında bile ekmeği olan Rumen halkına, şimdi neden, 250 gram ağırlığında bir gün buğday ve altı gün mısır ekmeği verilmektedir.
Günde 250 gram ekmeğin ne demek olduğu düşünülecek olursa. Rumen halkının maruz kaldığı felâketin derecesi anlaşılır. Kuman yada rastlanan, bir hadise de şudur:
Ruslar, Rumen malı buğdayla -rı, geceleri vagonlara doldurur, Rusya istikametine sevkeder. Ayni vaginlar, bir müddet sonra, Rus-yadan geliyormuş gibi, tekrar Ru manyaya getirilir. Yine geceleri sa hillerden vapurlara yüklenen sığır lar, inekler, sabaha karşı Kösten-ceden karaya çıkarılır ve halka, Moskovanın hediyesi diye yutturul mak istenir.
*
(Devamı Sa., 6; Sü., 6 da)
Ankara cinayeti
fBaştarafı 1 incideJ
de kalmıştır,
Muzaffer verdiği ifadesinde, An-karada subay bir arkadaşının elbi sesini giyerek resim çektirdiğini ve vesikaya da bu resmi yaptıştıdığınj itiraf etmiş ve Ankaraya-gitmezden evvel arkadaşı Kemali görmek için -u. ziyareti yaptığını söylemiştir.
Hakkında sahte vesika tanzimin den dolayı ayrıca tahkikat açılmış olan Muzaffer hakiki maksadı büyük bir titizlikle araştırılmaktadır,
Muzafferin bu ziyareti, birçok tefsirlere yol açıcı mahiyette olup, Ankara-cinayeti dâvasının bütün esrarını aydınjatacağıda söylenmektedir, • •
Ankara Cinayeti dâvasının duruş masına bugün Boluda devam edile çektir.





İki Açıkgöz
aydutlar arasında

En kahkahalı ve gülünçlü
komedisi
olarak vasıflandırırlar. Ve başardığı işler arısında bir kısmının adalet muktezası sayılabileceğine imaeıı de «Cenabı Hak; hak dinini hazan fâcir bir odam ile dahi teyid eyler.» mealinde bir Hadisin mevcudiyetinden bahsederler.
Keysaniye (j. kaları; üç bakımdan incelenebilir:
Kerbelâ faciasının müseb-


italyada seçimlere dün başlandı

fBaştarafı 1 incide) • tedbirler alınmıştır.
Resmî daoreler tarafından verilen son rakamlara göre, secim defterlerine kayıdlı bulunanların sayrsı 29.097.985 dir. Bunlardan 15.199.418 i kadın, 13.8ğ8.567 si erkektir. ITALYAN CUMHURBAŞKANI NE DİYOR?
Napoli, 18 (A.A.) — Curalıuı1 başkanı Enrico de Nioola seçim dairesindeki üniversiteye konmuş olan sandığa oyunu attıktan sonra hava yolile Komaya gitmiştir.
Seçime iştirak ettikten sonra demeçte bulunan Cumhurbaşka nı de Nicola şunları söylemiştir:
— Seçimlerin tam bir sükûn vc intizam içinde geçmekte olduğunu sanıyorum. Bundan çok memnunum. Çünkü bütün dünyanın gözleri bizim üzerimize çevrilmiş bulunmaktadır.
BAŞBAKAN DA OYUNU KULLANDI
Roma. 18 (A.A? —Bu sabah oyunu kullandıktan sonra Baş-ı bakan de Gasperi Castelgandol-fo'va gitmiştir.
Muhabirlere demeçte bulunan de Gasperi. neticeden emin bulunduğunu söylemiştir.
«Halk -iyaseti düşünmekten uzaktır»
Roma 13 • A.A.) — Mahallî saat 17 de Romalı-seçmenlerden yüzde altmışından fazlası oylarını kullan mışlardı.
öğle ivmeğinden sonra Roma halkı seçim sandıkları başına da ha büyük kütleler halinde gelmişlerdir.
Secimler tam bir sükûn içinde ce reyan etmektedir.
Caddelerde ve sokaklarda dola -şan zırhlı otomobiller ve polis je-epleri olmasa Roma, bugün her pazar günkü halini muhafaza etmektedir.
Yarın akşama kadar içki satma lan yasak edilen kahvelerde müşteriler azdır. Eğlence yerleri mü-tad veçhile acıktır. Bunlar normal surette işlemektedirler.
Mahalle sinemaları Önünde içeriye girmeyi bekleyenler gülüp §a kalaşmaktadırlar. Halk siyaseti dü şüıımektr?n uzaktır. *
İngiliz knınünistleri işçi partisinden çıkartılarak
Londra 18 (A.^.j — Bugünkü İtalyan seçimlerinde komünist taraftarı İtalyan sosyalistlerinin lideri Neımîye muvaffakiyet temen nişinde bulunan oir telgraf gön -derilmiş olması hadisesi karşısın -da, İngiliz işçi partisinin göstereceği ilk tepkinin partiye mensub komünist üyelerin bir arada partiden çıkarılmaları olacağı tahmin e dilmektedir.
Komünistler seçimi kaybederlerse
Londra İS (A.A.) — İngiliz cEmpire news* gazetesinin haber verdiğine »öre, İngiltere, Fransa, Hollanda. Belçika ve Lüksemburg Dışişleri Bakanları. İtalyan komü nistleri seçimlerde kazanmadıkları takdirde bütün batı Avrupada ka* nşıklıklar çıkarmak maksadile bir komünist komplosunun tertip miş olduğunu bildirmişlerdir.
Bu işi hazırlayanların ayni manda Ingiliz sendikalarının
Bevin’in dış siyasetini takbih eden karar suretlerini kabule ikna et -meyi tasarladıkları söylenmekte -dir.
Haber verildiğine göre, belli baş lı Avrupa komünist liderleri bu son hafta zarfında gizli toplantılar yapmışlardır. Komünist kon -trolü altındaki sendikalara Amerikan yardımından faydalanan hükümetleri sarsmak için seferber olmaları emrinin verildiği de ilâve edilmektedir.
IÇ HARB İHTİMALİ
Londra; 13 (A.A.) — Nafenin sİ yasi muharriri yazıyor:
Avupa için nazik bir vaziyet arşeden ve üç hafta devam edecek o lan savaşın ilk hareketleri bugün seçimlerin yapılmakta olduğu Ital

edil
za-M.
bıb ve mücrimlerini cezalandır-f mak üzere hesabsız Müslüman! kanı akıtılmasına sebeb olanı ihtilâl harbleri, - 2 ı Muhtarın! maddi hâkimiyetini kuvvetlen-S ■ İnmek üzere maneviyatı ele! geçirmek j-olile hareket ve te-S şebbüsleriııden doğan Keysani-! ye mezhebi; ki lbni Hanefiye-? ııin (İmamet) ini kabul ve( (Mehdî1 i iğini iddia ederek Be-? da’ itikadı vesair Ebatii ve hu-s rafa t usulleri arasına sokarak? dalâlet ve cehalet yapan birçok! fırkaların kökü olmuştur. Key--? saniye inançları arasında Beda’ı başlıca yeri tuttuğundan buc ınezheb fırkasının bir adı da) (Bedaiye) dir. (1), - 3) Bu kö-j ke mensub bir Şia fırkası Ab-) (Devamı var) ir (V Bedaf; evvelce irade .oluS 7ii’.ı bildirilenin sonradan f/ıhî-C jrnm '.âhir olması. Vâni ihbar) ile budusun birbirine uymat.ıml sidir, t Itride izah edilecektir. ) (3) İleride lıer biri hakkından tafsilât vardır. 2
J
yada icra edilecektir. Demokrasili* kuvvete ba.^ vurmaları jnümk :;; lan Italyan KomünUtierlniu lebdi dine karşılık vernıiye hazırda *r( Seçimlere 98 parti iştirak etmekte? se de bunların ancak altlının eld di bir müzaharet temin etmeleri imkânı mevcuttur, Komünistler halk cebhesjne dahil bulunan Sos. yalistlerin önemli bir kıenu .tarafından desteklenmektedirler Bu grup karşısında Hristiyan Demokratlarla diğer Komünist partiler mevcuttur,
Her hi)iı«i bir partinin ka’. bir çoğunluk kazanacağı zannedilme, inektedir, Umumî temayül, Komi nist halk cephesi her hangi bir pas tiden dalıa fazla oy kazansa o dahi Köminist aleyhtarı milli bir kaöl nenin kurulması yolundadır, Boyij bir karar İç harbin patlamasına yol açabilir ve İngiltere ile Amerika en kötü ihtimalleri «özününde tutarak ciddi hazırlıklar yapmışla! dır.
Eğer, muhakkak göründüğü Komünistler, bugün kaybedecek ı-lurlarsa Moskova şu tedbirlerden birini seçebilir:
1 — Yugoslavların Trieste. civarındaki Gorlziayı ele geçirmiye teşebbüs etmelerine müsaade etmek
2 —"Yugoslav ordusunun İtalyan Komünistlerini desteklemek inaksa 4.Ue Italyaya girmesini temin et -me. Birleşik Amerika bu son ihtimal tehakkuk ettiği takdirde İtal-yan hükümetinin imdadına koşma yı taahhüt etmiştir. Hiç şüphesiz c zaman İtalyada İspanyol İç harbin de mevcut olana mu rum belirecektir,
Italyanlar bugün oylarını kullan dıkları sırada Stalinln birinci kut lası Tito karışıklığın belirmiş olduğu Trieste bölgesine Yugoslav kuvvetleri yığmaktaydı. Romadar alınan haberlerde bildirildiğine gö ye. Tito bu bölgedeki garnizonlar? beş bin kişi daha göndererek tak viye etmiştir ve şehir civarında mü him askeri hareketler cereyan et-mektedi. Diğer bir haberde tam bi kolordunun hudut bölgesinde mevki almış olduğu bildirilmektedir.
Bundan başka haber alındığıüs göre. Fransa da İtalya ile arasın daki hududu takviye etmektedir ve Amerikan deniz kuvvetleri İtalyan sularında manevralar yapmaktadır lar.
SEÇİMLERİN NETİCESİ NE ZAMAN BELLİ OLACAK
Roma, 18 (A.A.) — Bütün îtaı- • yada seçim sandıklan saat yirmide (Gmt) kapanmıştır. Seçimlere yarın saat yediden saat on dörde ka dar devam edilecektir.
Yarın akşam kısmî neticelerin belli olacağı tahmin edilmektedir. Kesin netice ancak salı günü akşamı bildirilebilccektir.
Saylavlar meclisi için verilen oyların neticeleri çarşamba günü bil dirileeek ve âyan meclisi için verilen oyların neticesi ise daha sonra belli olacaktır.
nyol ıç harb şabih bir du-
Y unanistanda
fBaştaralı 1 incide)
Mülteci ırkdaşlanmız, kendileri le konuşan bir arkadaşımıza şuı. lan anlatmışlardır:
(— Komünist çeteler, köylerim: zi basarak, bizleri dağlara kaçırd; lar. Silâhımız olmadığı için onlara mukabele edememiştik.
Bizde, telkin suretiîe Yunanistan aleyhine nefret uyandırmağa çalışı yorlar. Markosun idaresi altında Demokrat bir hükümet kurduklarını ve ergeç Yunanistam Faşitlerdeu temizleyeceklerini söylüyorlardı.
Gıdamız, günde sadece 250 gram lık mısır ekmeğinden ibaretti; Bu açlık, diğer taraftan esaret, bizi çılgına çevirmişti. Kaçmak lçtn artık; fırsat kolluyorduk.
Bizi kaçmazdan bir gece evvel, bir Türk köyüne gönderdiler. Zor. la bütün evleri yağma ettirdiler, x
İşte o gece, nöbetçilerin uyuma sından istifade ederek Mihor kasa basına kaçabildik.
İmroz adasına ayak bastığının dakikada kendimizi cennette zan nettik. Rrtık hür Türkiyenin ay yı dizlı bayrağı altında yaşayacağı mızdan dolayı büyük bir sevinç v emsalsiz bahtiyarlık duymakt: yız.»
Hükümetin teeşbhiLsleri
Ankara 18 (Hususi) — Garbı Trâkyada bulunan Tiirklerin Yu-nanistandaki iç hadiseler dolayısi-le büyük müşkülâta-maruz kaldık ları ve çetecilerin takiplerine uğradıkları malûmdur.
Hükümetimiz bu ırkdaşlarımızın durumlarile yakından alâkadar olmaktadır. Yunan hükümeti d bu Türklerden arzu edenlere pasaport vermekte ve bazı kolaylıklar da göstermektedir.
Bu hususta ilgili mahfillerde do bazı tedbirler düşünülmekte ve bu arada arzu edenlerin anayurda nakilleri için vapur gönderilmesi, anayurda gelecek olanların oradaki hak ve emlâkinin mahfuz tutulması derpiş edilmektedir.
Garbi Trâkyada yaşayan Türkle rin yekûnu 100 bin kisive baht? oLuıaktudır,
SAYFA: •
M
t
Parker "51.. : TL. 52 ve 44 Paıkeı “VS..: TL. 36 ve 32
Parker Majör: TL. 32 Parker Duofold : TL-22 Parker Viciory :TL. )2,50’
STAUBO LİNE
Oslo, Norveç vpur kumpanyası Nevyork ile Türkiye arasında muntazam vapur seferleri.
I
boyanır.
• e
İmtiyaz sahibi:
RKIYESBANKASI
I
7
1,750 000 30000
renk atmaz, demire sürülür.
150.000 Metre
V
D
KÜÇÜKYALI da
' '----*--------- BAHÇELİ EV
7
I
Dsbkovîç veşk
TRANSMARIN îıveç Vapur Kumpanyası HeLLnborg */a HERA £6/Nlsan/948 Bekleniyor
Hamburg, Rotterdam ve An-vesten. Bu limanlar için yük kabul eder 3ECKY
s/s
22-27/5/948
Ayni Umanlardan ve için s/s ULLA 1-5/5/948
Yukarıda gösterilen Umanlardan yük getirecek ve ayni U-manlar İçin yük kabul eder
STEVENSON LİNE
Şimali Amerika muntazam hattı
s/s DİANA H. PONCHELET 5/MayiS/948 de
Nevyorktan Bekleniyor
H. PAYKUHİÇ
Yugoslav muntazam hattı Adriyatik Umanları İçin
Yogolinya - Riyeka s/s ZUZEMBERK 18/Nisan/948 s/s Hercekovina l/MayiS/948
Tiryeste ve Rivakadan yük getirir ve bu Umanlar için yük kabul ederler.
s/s Kong Haakon VII
28/Nisan/948
M/S HAV
12/Mayıs, 948
s/s SÖNNAVİD








(9 NÎSAN 194H
etniğe//arfj .
uyanın
. . . her fün elyMİ. Ucarl ve rr^ıi ıshaların başlıca almalarını farımaktadır Bur^oo dahi. Parker dünyonın an çek istek celbedtrn dolma jalemi olarak tanınmiflıı.
en çok
ma
« • emi ı
20/Hazlran/948
Yukarıdaki vapur Nevyortan limanımıza mal getirecek ve limanımızdan LATAKE — BEYRUT — HAYFA — İSKENDERİYE ve NEVYORK için yük ve yolcu kabul eder. Bütün tafsilât için Galata Tophane Eski Yolcu Salonu karşısında Frank. Han 3. Kata müracaat Tel: 44707/8
Limanımızda bulunan KORA vapuru:
PİRE — BEYRUT — İSKENDERİYE -■ PORTSAID ve aktarma ile AVUSTRALYA ve CENUBİ AFRİKA
için yük kabul edecektir-Fazla malûmat için, Galatada Hovagimyan han 147/1 No-da:
DEMETRIUS J. ZERVOUDA-KJS
vapur acentasına müracaat rica olunur. Telefon: 42199



X. --------- . ---
İSTANBUL BELEDÎmat ŞEHİR TİYATROLARI Baat 20 de Drtnr Kısnu:
DÜŞMAN Yazan : Andre Paul Antoine . Türkçesl : Lûtfi Telefon: 42157 Komedi Kısmı: KAŞ YAPAYIM
DERKEN
Yazan : N. Nancey H. De uorsse Tüı-kçesi: Vasfl R. Zobu, R. Baran Telefon : 40409
Salı talebe temsili saat: 19 da
Pazar günleri 15 de matine; Cumartesi ve Çarşamba günleri 14 de Çocuk Tiyatrosu.
Yeni Sabah'ın İLAN FİYATLARI ■r. İMO 000 400 300 2SO ISO
Başlık
1
2
5
6 j ti
İnci
»
»
»
maktu olarak sayfa,
»
)
)
san timi ı
»
)
)


En güzide halkın toplandığı seçkin muhitlerde, jPaıker dünyanın en çok tsıek celbeden dolma kalemi olarak tespit ediliyor Bu isteği yaratanı kalemin her tarafında müşahede edilen hassas işçilik vç bu kalemin sihirli yazışıdır
İ4 ayar altın ucu başındaki kısım, yıpranmaz kıymetli madenden mamul olup, kâğıdın üzerinde tuy gibi kayar.
Valnız bu kalem, size kuru yazan Superchrome mürekkebini kullanabilmek zevkini verebilir. Başlıca kırtasiye mağazalarında bulunur.

Türkiyede Mümessili : ELİ BURLA ve Ortoklorı — Goloto, İstanbul
NBUL'da


SU İLE HAZIRLANAN VE D. D. T. LI HAKİKİ İNGİLİZ
BADANA BOYALARI
Bir oda sadece 5 lira ile
D. D. T. lidir. Çabuk kurur, hiç koku yapmaz. İstenildiği zaman yıkanır, çıkmaz, Hariçte, dahilde, duvara, tahtaıa.
3,5 Ubrelik orijinal ambalaj 22 M2 boyar.
Türkiye satış yeri:
SABRİ K1L1ÇOC.LU VE ORTAKLARI Tl RK LİMİTED ŞU.
Tünel caddesi No. 22 Galata Telefon: 42119
- -

Tekel Genel Müdürlüğünden
Tek Kordelâh lâğım fitili
Üç katlı katranlı lâğım fitili
Lâstikll fitil
1 — Yukarıda .miktarı yazılı maddeler pazarlıkla satın alınacaktır
2 — Pazarlık 14 Mayıs 948 cuma günü saat 15 de Kabataşta Genel müdürlük Tekel maddeleri şubesi al m şubesi komisyonunda yapılacak-
»
3 — Şartlaşma her gün adı geçen şubeden alınabilir,
4 — isteklilerin belirli giin ve saatte teklif edecekleri fiyat üzerin den yüzde 7,5 güvenme paralarile birlikte mezkûr komisyona gelmeleri,
5 — İdare kısmen veya tamamen ihalede serbesttir, 4483)
"k
SATILIK MOTOR | 40 beygirden yukan işler halde I 1 değirmen motörü satılıktır M Müracaat İstanbul, Galata I Büyük Balıklı Han, Arşın I Sokak No: 1 I
Tel: 42771. I
A. CEMALEDDİN SARAÇOĞLU
Yazı işlerini fiilen idare eden:
FATİN FUAD
Dizildiği yer
(Yeni Sabah» mürettibhanesi
Basıldığı yer: «Gün Easımevıı
Devlet Orman İşletmesi Eüyükdere Müdürlüğünden
1 — Orman Genel Müdürlüğü Merkez ve taşra teşkilâtına aid 82 kalem matbu evrakın kâfiıd, kap ve cild malzemesi İşletmemizden veril, mek üzere dizgi, baskı defter haline konulup cildlenmesi işleri 15/4 ’948 den itibaren 15 gün müddetle açık eksiltmeye konulmuştur.
2 — Eksiltme 30/4/948 Cuma gllnü saat 15 de İstanbul Bahçekapı Limanhan Orman Başmühendisliğinde toplanacak komisyon önünde yapj lacaktır. Tahmin bedeli 6900 liradır. %7,5 hesabile geçici teminat oluruz.
3 — Bu işlere aid şartnameler Ankarada Orman Genel Müdürlüğü ve Merkez Orman Işletmesile İstanbulda Orman Başmühendisliği ve Müdürlüğümüzde görülebilir.
4 — isteklilerin belli gün ve saatte- müsb;t evrak ve ilk teminatlarile
komisyona müracaatları. «4852»
— Gözünüz aydın ey benim has vezirlerim! büyük düşma-tunun, artık hayatının son günlerini yaşamağa başladı. Sevgili cariyem Kameriye, onu zehirli-yerek öldürmek vazifesini üzerine almış bulunuyor.
RİF VE KÖLESİ
Eski kitablann yazdığına göre, Habeşliler, o zaman Zuhal vidızma tapıvor’.ard Fakat i-kinci vezir Rif. gizlice Hazreti İbrahim dinine zirmişti. O din üzere amel ve ibadet ediyordu.
Rif, hiçbir şey bilmediği halde herşey bilir görünen bir şarlatan değildi. Gerçekten âlim adamdı. Bütün hikmet kitabla-niıı okumuş, bunla m mânasını anlamıştı. Cifir iimi sayesinde, olmuş ve olacak gizli şeyleri açığa çıkarmakta üstaddı Hazreti İbrahim dininde olduğu irin Arabları çok seviyor; kendi milleti olan Habeglilerdeft

Tefrika No. 10
.♦* !

s
Muazzam Şark Efsânesi •
frı tıiiîiırre&jra X. korf|wami|
E t î 7

âdeta nefret ediyordu. Fakat bunu kimseye sezdirmiyordu. Hele Ahmaklar kralı, zalimler elebaşısı Seyfürraad’dan hiç hoşlanmıyordu. Elinden gelse, onu bir kaşık sura boğacaktı.
Rif, Arab hükümdarı Sultan Zülyezen’e tertib edilen suikaed dan pek müteessir olmuştu. A-rab hükümdarını ölümden kurtarmayı bir vicdan borcu biliyordu. Gelip sahihsiz bir araziye yerleşmekten, Myük bir şehir; kasabalar, köyler kurmaktan başka kabahati olmı-yaû devletli bir hükümdarın
böyle kahbece öldürülmesine as la rıza gösteremezdi.
Rif, kararını vermişti. Ne bahasına olursa olsun, Sultan Zül-yezen’i kurtsracektı. İtimad ettiği kölelerden birisini çağırttı;
— Sar.a bir mektub vereceğim. dedi. Bu mektubu, Arab hükümdarı Sultan Zülyezen’e götüreceksin.
Köle, hiç düşünmeden cevab verdi:
— Peki efendim!
— Fakat senin Arab hüJrthn-dania bir mektub götürdüğünü kimse bilmiyecekl
Kızıl propaganda ve| Sovyet Rusya | /Boş tarafı t) incide) Yine sormak istiyoruz: Komünizmin Yugoslav halkına kazan »I dırdığı nedir? Yugoslûvyada halk, niçin pirinçe hasret kalmıştır? Ni I çin ayda, o da muntazam olmamak I şartiyle, yalnız bir kilo «t verilmektedir? Niçin Yugoslav köylü-I sü istihsalini tamamen hükümet o-fifiine teslim etmeğe mecburdur? I Niçin, köylüye, bu istihsalinden, yaşayacak derecede hisse verilmi-1 yor? ya Bulgaristan? |
Bulgar halkı da. açhk ve aefale tin kollan arasındadır. Bulgarista nın yiyeceği de sömürülmekte, Ru manya ve Yugoslavyada olduğu gi bi, Rusyaya götürülmektedir.
Bulgar halkı, bugün ayda iki yumurta, üç ayda tir 200 gram şe ker ve 250 gram ay çiçeği yağı almak hakkına maliktir. Halka gün de nüfus başına ancak 300 gram mısır unundan yapılmış ekmek ve' ölmektedir. 1
Fakat Bulgarietanın birçok yerlerinde, halk bu miktarı almaktan bile mahrumdur. Dükkânların ö-nünde sıra olan halkm çok defa, boş olarak geriye döndüğü görülüyor. Halk Rusyada olduğu gibi, karnını suda haşlanmış lahana ile doyurmak mecburiyetinde kalıyor. Bulgar gazeteleri, halkın Ağustostan itibaren yüzde elli nısbetinde buğday ekmeğine kavuşacağını i-lân etmekte ise de. halk, bu kabil vaidlere, meşhur 9 Eylül inkilâbm danberi, yani Bulgaristanın komü nistleştirildiği gündenberi alışıktır.
Bulgar köylüsünün bir endişesi de, kendisinden istenen yumurtayı verememesi korkusudur. Bulgar makamları, köylüden, her gün ma lik olduğu tavuk nısbetinde yumurta istemektedir. Ya tavuklar yumurtlamazsa. Bulgar köylüsü, gecelerini bu korku içinde, uyku -suz geçirme ktedir. İşte komüniz -min bir millet bünyesinde vücude getirdiği tahribatın birkaç hazin misali. Bütün bunlara ilâve olarak artık mürteci olan Wallace’m da yazdığı gibi, hc-r türlü hak ve hürriyetten mahrumiyet.
MoskovalI propagandacılar, bugü ne kadar bu hakikati, maskeleme politikasile kapatmaya muvaffak olamamışlardır ve olamayacaklardır. MoskovalI propagandacıların gittikçe artmakta olan asabiyet ve hezeyanı da, bundan ileri geliyor.
Fakat ilâve edelim ki, çıkmayan canda ümid vardır. Dünyanın muvazenesini, yalan ve tezvir ile bozacaklarını zanneden bu propagan dacılar, hür âlemdeki işbirliği ham lelerini gördükçe, hayal sukutlarının derecesinde, sald.rgan olmaya devam edeceklerdir.
Ferdî hodgâmlığı. mümeyyiz vasfı elan milletlerarası ahenge cağına, milletlerin'
memleketlerin harabiyetinden isti-rap duymıyacağına şüphe yoktur. Tarih, totaliter zihniyete sahip o-lan hiçbir politikacının milletinin ve insanlığın nef'ine hizmet etti -ğini kaydetmemiştir.
Vatan mefhumu, millet ve milliyet mefhumu, aile mefhumu, hür cemiyet mefhumu olmıyan bir rejim. ancak felâket ve musibetlerin kaynağıdır. Yine hiçbir tarihî hâdisede, totaliter rejimlerle, millet hâkimiyetine, ve milletlerarası mu vazene ve işbirliği prensibine-daya nan rejimlerin anlaşabildiğine. anlaşabileceğine şahit olmadığımız gibi, hür âlemin komünizmle, bağdaşabileceğine. anlaşabileceğine de ihtimal vermiyoruz. Ve hattâ, ihtimaller dışına da çıkarak imkân göremiyoruz. Binaenalej h gözönün de bulundurulm.'sı gereken hakikat şudur:
Hiir insan, varlığını id(:me edebilmek için, komünizm mikrobile amansız bir mücadele mecburiye -tindedir. Komünizm eyle bir mikroptur ki, ancak alil, zayıf bünyelerde yaşama kudretini haizdir.
Tedavide yapılacak ihmaller, î-talyada olduğu gibi nazik anlar ya ratır. Bu itibarla Türk milleti, bu hastalık karşısındaki şuıır ve idrakile, hassasiyeti ve sarsılmaz durumu ile, ne kadar övünse yeridir. İstikbal hür âlemindi!.
RADYOS
Bugtfakü Program
PAZARTESİ — I9y4/lSig
7 29 Açmf ve ProğTam
7 30 M. S. Ayan
7,30 Müzik; Marşla (P],j
7-45' Haberler.
8,00 Operet Parçalan IPJ)J
8,20 Mü2ikı Film Müzikleri (pj.j
8,40 Müzik: Çeşitli Müzik (Pj,/ 9 00 Kapamş.
12.29
12.30
12.30
1300
13,15 Müzik: Şarkılar. Türkü)*»-14,00 Kapanış,
17,58
18 00
18,00
Açılış ve Program. M- S- Ayan.
Müzik: Çeşitli Müzik (py Haberler
Açılış v© program M. S. Ayan»
Müzik: Karışık Solo Şarkılar , Müzik: Türküler. Müzik: Saz Eserleri, M. S. Ayan.
Haberler.
Geçmişte. Bugün
18,30
18.45
1900
19- 00
19.15
19,20 Müzik: Çeşitli Sololar (piu
19.45 Konuşma.
20.0# Müzik: Şarkılar.
20.15
20- 30
20,35
21.15
22,00
22.15
22.45
22.45
23,00
Radyo Gazetesi.
Serbest Saat.
Müzik: İnce Saz, Müzik.
Konuşma: B, M, M, Saati
Müzik: Dans Müziği (P1.) M. S. Ayarı, Haberler.
Program ve Kapanış,
4
BULMACA
----*---
1 2 3 4 5 6 7 8 9
J

4
6
6
) /
L
(
1 .1 1 1 IB
i 1 ■ ı ı 1 ı i
1 1 1 !K Ift
1 i )■ ;ki i
m ı b a
, 1 1 1
m: ı 1 1 |B|
1 iBi 1 1 i
-LL ■ l 1 İ )
SOLDAN SAĞA )
politikasının bir idarenin, düşman ola-eefaletinden,
1 — Türkün uğrunda can verdiği,
2 — ikisi ortası; Büyük bir şehir;
3 — Rusyada bir dağ; 4 — Ecdad. U zakhk nidası, Tersi bir emir; 5 — Gönül G — Eğlendirmiyoruz-. 7 — Üzerine söz verilir; 8 — Tersi su, Nasada; 9 — Sonun tersi. Maçlarda verilir.
YUKARIDAN AŞAĞI i
— Bilmezler efendim-
— Yaşadığın müddetçe bundan kimseye bahsetmiyecek-6in!
— Etmem efendim!
— Eğer mektubumu hükümdarımızın az evvel yola çıkardığı cariye ile adamlardan daha evvel götürüp Arab hükümdarına teslim edebilirsen seni âzad ederim, hem de zengin yapa) 'm! Ömrünün sonuna kadar rahat yaşarsın!
Tavanı kble, ummadığı bir zamanda âzad edilerek hürriyetine kavuşacağını duyunca
kendisini zaptedemedi. Efendisinin ayaklarına kapandı. Ağlamağa başladı. Çünkü herkes gi bi o da anasından hur doğmuştu O da ayni güneş altında, ayni dünya üstünde, ayni tabiat içinde aynı havayı teneffüs ederek büyümüştü. Bazılarına yâr. bazıların bâr olan talih, o-nu hür iken esir; efendi iken köle edivermişti. Fakat o bu halinden yine memnundu. Zi ra Rif gibi yüksek vicdan sahibi bir efendinin eline düşmüştü. Halbuki zalim efendilerin insafsız kırbaçlan altında inli-yen nice zavallı köleler vardı, ki bunlar da nihayet insandı.
Köle, efendisinin acele ile yazdığı mektubu aldı. Uç defa öpüp alnına değdirdikten sonra koynuna soktu. Kara donlu bir ata bine» ek şehre doğru kanatlı kuş gibi süzüldü.
(Devamı var)
1 — Hükümdar; Argo lisanjnaa bir tabir; 2 — Başına ıS) gelirst hız1 olur. Renk; 3 — Az, pişmiş yı mutra; 4 — Duvarlara asılır; 5 — Çocuk oyunu; 6 — Kanun; Tuzak; 7 — Erkek, Oyunu meşhurdur; 8 — Tersi bir isim, Dahi; 9 —Nakil vas tası-
1

* c
4
6
t
i
s

1 2 3 4 5 6 7 8 9
EVVELKİ BULMACANIN HALLEDİLMİŞ ŞEKLİ
f Önerve IYücel dâvası!
ÜÇÜNCÜ KİTAB
i İddia ve Karar
Profesör Avukat Kenan tiner tarafından ve öner - Yücel
) üçüncü kitabuıı
) bu eser nefis bîr
[ silip satışa çıkarılmıştır. Mik 1 dan pek mahdut olduğun-( dan tükenmek üzeredir. Meni
) leket çapında bir dâvanın ta-, manılayıcı kitabı olan bu e-
) ser her Türk münevverinin [ kütübhanesinde yer alacak
) bir kıymet ve ehemmiyette-
) dir. Kitabcılardan arayın.
Fiyatı 17ö kuruştur.
i *
( «Yücel - öner:) dâvasına
* aid Profesör Kenan önerin ' eserlerinden birinci ve ikin-[ cl cildlerin mevcudiarı tü-ı kenmek üzeredir. Bu kıymet J li ve ibret verici kitablann
• her üçünü de Ankara eadde-[ sindeki «Kanaat» ve «İnkı-l lâb» Kitabevleriuden tedarik
edebilirsiniz.
neşrolunan dâvasının teşkil eden şekilde ba-
I