LİNYİT Kömüründen oduna nazaran çok üstün ısı alırsınız. Halbuki odundan çok daha ucuzdur.
ETİBANK
Yıl: 2 — No. 578
Telgraf adresi : Zafer Ga zetesi — Ankara ★
2 ARALIK/950 CUMARTESİ
BÜYÜK SİNEMA
Dünya Sinema ve Film âleminin 1 numaralı Kadın ve Erkek yıldızları INGRID BERGMAN — GREGORY PECK
ÖLDÜREN HATIRALAR (Spellbound) gibi hâtırası yıllarca unuiulıhıyacak yeni bir dünya şaheserini yarattılar
Pazartesi Matinelerden İtibaren Büyük Sinemada
★ Fiyatı Her Yerde 10 Kuruş * Telefon: 15315, 15619 ve 16882 ★ Denizciler Caddesi : 2 ★ Posta Kutusu : 193
Vazifesini kahramanca başaran
tugayımız cephe gerisine çekildi
Yabancı ajanslar bildiriyor;
Bozgun ancakTürkler sayesinde önlenebildi
Müttefik kuvvetlerin çevrilmesine tugayımızın mâni olduğu anlaşılıyor
İ
ı
Dünya Türke
hayran
Kahramanlarımız
Kore'ye niçin asker gönderdiğimize dair Büyük Millet Meclisine gensorular verildiği şu günlerde kahramanlarımız Kore'ye neden gittiklerini, canlarını dişlerine takıp, döğüşe-rtk, bütün cihana bir defa daha anlatmışlardır.
Türk askerlerinin, Kore topraklarında her hangi çetrefil isimli bir geçidi tutarak, tıpkı Kars'ı müdafaa eder gibi, tıpkı Edirne'yi müdafaa eder gibi, şehit rütbesine erişmeği dahi göze alıp savaşmalarının mânasını daha nasıl izah etmek kabildir?
Onlar, altına imza koyduğumuz bir ahdin şeref borcunu yerine getirirken insanlığı ve barışı korumak için döğüştük-lerini hakkiyle bilerek öyle silâhlarını kullanmıştır.
Stratejinin icabı olarak geri çekilmek lâzım geldiği zamanda bile, mevziine mıhlanıp netice alana kadar savaşan Türk-lerimizin Kore'de yarattıkları hamaset destanları, onların üzer lerine aldığı büyük vazifenin şuuruna ne kadar nüfuz ettiklerine başka delil aratır mı?
Askerlerimiz, meşru bir gazaya meşru bir kararla gittiklerini pek iyi bilerek döğüşmüşler ve Türk milletine lâyık birer evlât olduklarını isbat etmişlerdir.
Milli mücadelede, vatanı kurtarmak için çarpışan kahramanların çocukları, ve hattâ torunları şimdi, insanlığı ve medeniyeti kurtarmak için savaşmaktadırlar. Onlar, er meydanına bir politikanın icabı olarak değil, bir büyük vazifenin kutsiliğini bilerek isteye isteye sevinçle gitmişlerdir.
Mümtaz Faik FENİK
4500 askerimiz, bütün dünyaya 4500 defa anlatmıştır ki, Türk askeri, kendisinden beş misli bir düşmana karşı koymasını bilir. Türk müdafaasını, Türk ordusunu beş misli bir kuvvetle dünya efkârına sunmak, bugünkü 20 milyonluk Türkiye'nin yüz milyon nüfuslu bir kuvvet demek olduğunu isbat etmek demektir. İşte kahramanlarımız, Kore'de çarpışırken bu hakikati de en kem gözlülerin önüne sermiştir.
Kore dağlarında yatan şehitlerimizin azizleşen hâtıraları karşısında iâzimle eğiliriz.
Onları düşündükçe kalbimiz kan ağlıyor; fakat onlar döktükleri kanlarla, Türk'ün daima sarsılmaz bir kale olduğunu isbat etmişler, ve Cenabı Hakkın nur rahmetine kavuşup (Sonu Sa. 4 Sü- 4 te)
Dünya gazeteleri birliğimizden takdir ve hayranlıkla bahsediyor
Paris 1 (Hususî muhabi- , rimiz Metin Toker bildiri- ■ ) yor) — Kore Birliğimizin ) kahramanlığı bütün dün- ; yada olduğu gibi Fransa- 1 da da büyük takdir ve ( hayranlık uyandırmıştır, I Paris'te bulunan milletve- ; killerimiz şerefine bugün ; Herriot tarafından tertip 1 edilen kabul resminde ( Fransız mebusları hayran- , lıklarını milletvekillerimi- ( ze ifade etmişlerdir. ;
Avrupa gazeteleri Bir- ; leşmiş Milletler kuvvetle- ' rini çevrilmekten Türkle- 1 rin kurtardıklarını yaz- -makta ve Birliğimizin kah ! ramanlığı etrafında sütun ' sütun yazılar yazmaktadır- ' lar. Bugünkü Figaro gazetesi «tki gün evvel savaşa giren Türkler fevka- . İade kahramanlık göster- ) diler, demekte, Monde ga- ; zetesi «Kahramanca döğü- ‘ şen Türkler üstün Çin çem ( Sonu Sa 4 Sü. 8 de)-
Kasaplar Derneği
Dernek Başkanı Ulus gazetesinin neşriyatını bir siyaset oyunu olarak vasıflandırıyor
Gerek Ulus gazetesinde gerekse buna karşı gazetemizde çıkan' yazılara karşı düşüncelerini sorduğumuz Ankara Kasaplar Derneği Başkanı Sabri Özkan dün bir arkadaşımıza şunları söylemiştir:
«Derin bir teessürle ifade et-(Sonu Sn. 3, Sü. 4 te)
Kore kahramanlarımızdan bir kaçı: 1 -r 3. Bl. K. Yzb. Necdet Şarman, 2 — II. Tb. Kh. Bl. K. Nazmi Özoğlu, 3 — 4. Bl. K. Yzb. Rıza Vuruşkan, 4 — 5. Bl. K. Cevat Olhon, 5 — 1. Bl. K. Yzb. Ulvi G — 6. Bl. K. Yzb. Beşir, 7 — 2. Bl. K. Yzb. Hayri,8 — II. Bl. K. Yzb. Necdet, 9 — 8. Bl. K. Yzb.
Nedim Aydınoğlu, 10 — 7. Bl. K. Yzb. Turan Özsan, 11 — I. Tb. Kh. Bl. K. Yzb. Hidayet İpek.
Türk tugayının
şanlı başarısı
Dört gün süren çetin savaşın tafsilâtını bildiren haberler gelmeye başladı
’ Seul, 1 a.a. (France Press HR* ' l’.ld.ı-v()ı 1 Ihılır.
iKsT» kvl‘ "'Uj.ıhıtb : ,n kanaatine
T Kolt‘ Ş°nK5°n8 nehrinin güney '■ kesiminde haıeket halinde bu-
binan 4 müttefik t.ımenı. G.e-Tahsin Y.riıt koıııutasın-»iyim (l“kl Tuık Tugayın n 3 gun de-
. vamını temin ettiği kahraman-
ca muharebe sayesinde tasav-S S vuı cdılemıyecek bir bozgun
(Sonu So 4 Sü 5 te)
Gensorulardan biri red
diğeri kabul edildi
Başbakan Yardımcısı Ağaoğlu Hükümetin gensoruya 11 aralıkta cevap vereceğini bildirdi
Dünya güreş birinciliğine bu akşam başlanıyor
İsveç ve Fin güreşçileri muhabirimize kendilerine güvendiklerini söylüyorlar Yaşar Doğu güreşemiyeceğini bildirdi İstanbul, 1 (Süleyman Tekil ter lefonla bildiriyor) — Dünya güreş şampiyonasına iştirak edecek olan güreşçiler birer ikişer gel-
meğe başlamıştır. İlk olarak perşembe günü gecesi saat 21.30 da Fin ve İsrail güreşçileri gelmişler (Sonu Su. 3, Sii. 4 te)
bulunuyordu. Celse açılınca, hemen hemen bütün milletvekillerinin salonda hazır bulundukları görülmüştür. Bu arada C-H.P. Milletvekilleri ile parti başkam Malatya Milletvekili İsmet İnönü de yerlerini almış bulunuyorlardı
Başkan Koraltan, İnönü tarafından verilen gensoruyu okuyacağım bildirdi. Müteakiben Ağ rı Milletvekili Celâl Yardımcı usul hakkında söz aldı ve heyecanlı bir ifade ile verilen gensorunun İçtüzüğün âmir bulunduğu vuzuh ve sarahatten mahrum olduğunu belirtti ve şöyle dedi:
«Altı aydanberi, memleket meselelerini her türlü politika cereyanlarının üstünde tutarak samimi duygularla çalıştıklarının tek örneğini göremediğim (sağdan (Sonu Sa. 4 Sü. 2 de)
Truman’ın mesajı
17 milyar dolar tahsisat istedi
Attlee yarın gidiyor
Nevyork, 1 (Radyo) — Baş- ' zamanda takviyesi için 17 mil-. kan Truman bugün Kongreye yar 850 milyon dolar tahsisat is-bir mesaj göndererek Amerikan temiştir. Amerikan ordusu mev-silâhlı kuvvetlerinin en kısa bir (Sonu Sa- 4 Sü. 7 de)
Kızılay Başkanı N. R. Belger oldu
Vali konağı, kaymakam evlerine ait
tekl’f
Sağlık encümeni kanun teklifini tetkike başladı
Sağlık Encümeni evvelki gün ko misyon başkam Dr. Ethem Vas-safın başkanl ğında toplanarak, Vali konakları ile% kaymakam evlerinin, yerine göre sanatoryum, (Sonu Sa. 3 Sü. 5 te)
Bedri Nedim Göknil Başkanvekilliğine, Dr. Etem gVassaf Genel kâtipliğe seçildiler ..•Kızılay Deı-neği Genel Merkez. Kurulu dün saat 11.30 da Kızılay Genel Merkez binasında top lanmıştır. Toplantıda Devlet Bakanı Fevzi Lûtfi Karaosmanoğ-lu da hazır bulunmuştur.
Genel Merkez Kurulunun bu toplantısında İstanbul Milletveki li Dr. Prof. Nihat Reşat Belger Kızılay Genel Başkanlığına, İstanbul Milletvekili Bedri Nedim Göknil ve eski Kızılay Genel (Sonu Sa. 4 Sü- 4 te)
Kızılay Başkanı İstanbul Milletvekili Profesör Dr. Nihat Reşat Belger
AKINTIYA---1
I____KÜREK
Atıf Benderlioğlu dan inhitat eden
D. P. İl idare kurulu Başkanlığına avukat İrfan Erdem seçildi
Uzun zamandanken Ankara Demokrat Parti İl İdare Kurulu Başkanlığını ifa etmekte olan Atıf Benderlioğlu, Belediye Başkanlığına seçildikten sonra işinin çok fazla olduğunu gözö-nüne alarak Demokrat Parti 11 İdaı-e Kurulu Başkanlığından istifa etmiştir.
Yeniden yapılan seçim neticesinde 11 İdare Kurulu Başkanlığına Avukat İrfan Erdem, İkinci Başkanlığa da Avukat Şeref Kâmil Mengü seçilmişlerdir.
Yeni başkana ve başkanveki-line vazifelerinde başarılar di-
Arslan Arslanyan
Gazetelerde hazin bir havadis okudum: İstanbulda Ermeni patrikliği için seçim yapılmış ve eski Patrik Monsenyör Arslanyan. seçilmediğini duyunca biiyük bir kalb krizi geçirmiş!..
Cenabı Hak. hemen seçil-miyen bilcümle patrikleri bu nevi krizlerden korusun
Fakat her seçilnıiyen Arslanyan mıdır? Daha doğrusu her seçilmiyen patrik midir? Doğrusunu isterseniz, kalb krizi için de her şeyden evvel kalb lâzım!..
YEDEKÇİ
Sayfa: 2
Mes'eleler
İktisadî Devlet
teşekkülleri
ZAFER
| Eğitim Dâvâlanmız

i


Faaliyet neticelerini tetkike başlarken
— II —
Devlet İktisadî Teşekkülleri ve müesseselerin tarzı idare ve mûrakabalarına ait 3460 sayılı kanunun hazırlanışmda istihdaf olunan gaye, memlekette henüz taazzuv etmemiş olan hususî teşebbüslerin hemen kuıamıya-cağı ve memleketin muhtaç olduğu bazı büyük sanayii, devlet sermayesiyle süratle meydana getirmek ve fakat bunların çalışmalarında, devletin malî mevzuatının tazyikini bertaraf edip İktisadî ve ticarî prensiplere göre ve, kanunda tasrih edildiği gibi, «basiretli bir tüccar» vasfiyle hareket etmelerini sağlamaktı.
Bu sebeple; bu esaslara göre kurulan teşekkül ve müessese-lerde birinci plânda iktisadilik hedef olarak tutulmuş ve «basiretli bir tüccar» kaydı mukayyet olarak da Başbakanlığa bağlı umumî nıuıakaba heyetiyle, (umumî heyete) verilmiştir.
Teessürle kaydetmek lâzımdır ki «basiretli tüccar» salâhiyeti son haddine kadar suiistimal edilmiş ve akla hayale gel-miyen israflar yapılmıştır.
Bilhassa 1949 senesi sonuna kadar tayinlerde hiç bir ehliyet ve liyakat aranmadığı gibi bu teşekküllerin meydana getirilmesinde asıl maksadı teşkil e-den iktisadilik de nazarı itibara alınmamıştır.
Bu işlerde maalesef hususî kaprisler ve politika mülâhazaları birinci derecede hâkim ol-
Müdür veya umum müdürlüklere ekseriyetle iktidar partisinde nüfuzlu kimselere mensup olanlar getirilmiş ve idare meclislerine de yine partinin siyaset düşkünleri intihap o-lunmuştur.
Zamanla, keyfiyet ve kemmi-yet bakımından artan tavizler, İktisadi Devlet teşekküllerine tahsis edilen devlet paralarının israfına ve hattâ şahsî kaprislere saıfedilmesine geniş imkânlar vermiştir.
Tesisleri verimli hale getirmek, maliyetleri indirmek için mesai sarfetnıek yerine, lâzım o-lan ve olmıyan masrafların in-zimamiyle teşekkül eden maliyetlere kontrolsüz bir kâr miktarı ilâve etmek suretiyle satıs yapılması ve bü türlüsüne imkân olmadığı takdirde de zararın hâzineye ödettirilmesî daha kolay görünmüş, ancak, neticede iktisadiyatımız bugünkü perişan hale getirilmiştir.
Öte yandan; bir kısım mühim zararlar da gizlenmiş olduğundan bu, teşekküllerin malî bünyeleri tamamen kritik bir durum iktisap etmiştir.
Vakıa, binlerce ve binlerce lira sarfiyle yapılan reklâmlar ve propagandalarla bu işlerin durumu, haricen pelt pariak gösterilmeğe çalışılmış ise de, bu masraflar ve yorgunluklar teşekkül ve müesseselerin haikkî durumlarını gizli yememiştir.
’ 2 milyar gibi millî servetin yarısına yakın bir kısmının bazı türediler elinde kalması ve bunların, bu millî serveti kendilerinin veya mensup oldukları zümrenin emrinde ve propagandasında kullanmaları, halkı, iktisadi bir sefalet içine yuvarlamak hususunda, Devlet bütçesinin israfından doğan kötü neticelerden daha az müessir olma-
Bütiiıı bu noktalarla, teşekkül ve müesseselerde görülen suiistimaller, kanunsuzluklar, israflar ve hattâ ima tarikiyle hırsızlıklar, umumî murakaba heyetinin bilhassa son 4-5 senelik raporlarında açık veya kapalı bir şekilde belirtilmiş ise de bunlar, tamamen eski iktidar partisinin elemanlarından mürekkep olan umumî heyetin kıs. kaçlı ve boğucu havasında sıkışıp kalmıştır.
Şunu da ehemmiyetle kaydetmek lâzımdır ki:
Dün, bu teşekkül ve müesseselerin başında bulunanlardan bir çoğu kıymetli birer miras şeklinde bugüne de intikal etmiş bulunuyorlar.
Her ne pahasına olursa olsun, memuriyetlerinde kalmaları, mü essese ve bankaları mutlaka ellerinde tutmaları hususunda giz 11 talimat almış bulunan br efendiler, bir yandan partilerinin propagandasını yaparken, bir yandan da hem bu gizli ta-
lıcın de kendi kötülüklerini ve dirayetsizliklerini kapıyabilmek için Demokrat Partiye ve onun ekseriyetiyle teşekkül etmiş bulunan mahallî heyete nüfuz etmeğe ve arzularına göre komisyonlar teşkil ettirmeğe çalışı-
Teessürle kaydedelim ki kanuna nazaran umumî heyete dahil olan bu içten pazarlıklı zevat, arzularına oldukça da muvaffak olmuş görünüyorlar.
Umumî heyetin bu eski ve rutinlere vakıf elemanları, umumî murakaba heyetinin raporlarında yer almış olan yeni tenkidle-rin sarsıntılarından hem kendilerini ve hem de diğer yoldaşlarını korumak ve kurtarmak için gizli gizli başka tedbirler de aldıklarından şüphe edilemez.
Esasen bunun belirtileri gözden kaçmamaktadır. Bu efendilere, geçen devrin nizamsızlıklarından istifade edip ceplerini ve bankalarını dolduran ve bugün de demokrat görünmeğe yeltenen bazı kuvvetler de başka kanaldan ve bilmeden müzaheret etmektedirler.
Bu itibarla sayın Demokrat milletvekillerini ve umumî heyet üyelerini ikaz etmek isteriz.
Devlete ve millete milyarlara mal olan ve bugün hâlâ bir suiistimal ve israf kaynağı olarak devam edegolen iktisadi devlet teşekkül ve müesseseleri dikkat ve hassasiyetle tetkike muhtaç bulunmaktadırlar.
Bu hususta fikir verebilecek imkânlar ancak komisyon ve u-mumî heyet toplantılarında elde olunabilir.
Bu toplantılarda yer alan ’ ve gayeleri yukarda kısaca belirtilen öteki üyelerin bütün hareket ve konuşmalarını dikkat ve itina ile takibetmek icabeder.
Aksi halde, idare ve faaliyet tarzlaıiyle elde ettikleri neticeler B. M. Meclisine intikal etmi-yen iıu sinsi yaranın içine nüfuz etmel^ ve onu tedavi itmek müm kün dj-ğildir. İ
Unıitmamalı ki halkın ve efkârı /umumiyenin hoşnutsuzluğunu çeken sebeplerin başlıcala-rı bu teşekkül ve müesseselerin doğrudan doğruya ve dolayısiy-le ihdas ettikleri durumla yakından ilgilidir.
Bunların ıslahı, bugünkü iktidarın en mühim vazifelerinden
Birliğe bağlı bir heyet Amerikaya gidecek Devlet Bakanlığından verilen malûmata göre; Avrupa İktisadî İşbirliği Teşkilâtından bir heyet,, önümüzdeki bir kaç gün içerisinde Vaşington’a gidecektir.
Avrupa nezdindeki Devletleri Avrupa İ gönderdiği bir
İktisadî
Amerika _________„...
özel Temsilciliği;’ İktisadî İşbirliğine ---------mektupla; E.C. A. İdaresinin Vaşington'da bu heyeti kabul edeceğini bildirmiştir.
Bu seyahatten maksat, AvrupalI temsilcilerle, Amerikalı idarecilerin son zamanlarda dünya piyasasında meydana gelen bazı ham madde fıkdanı ve bilhassa iptidaî madde fiyatlarındaki fırlayış hakkında fikir teatisinde bulunmaktır.
Bilindiği gibi; Avrupa İktisadi İşbirliği Teşkilâtı; son zamanlarda bu mevzu üzerinde ciddiyetle durmakta ve uzmanlarına hazırlattığı raporları da konseyin tetkiklerine . sunmuş bulunmaktadır.
Vaşington’da yapılacak müzakereler ve bu mevzuda alınacak kararlar; istihsalin artırılması ve taleplerin kısılması hususunda düşünülecek tedbirler bakımından çok mühim görülmektedir.
İşbirliği Birleşik

2/12/1950
22 ayda yirmi iki iş ve
Eğitim Enstitüleri
15 suçun faili iki hırsız yakalandı
Dün gece, Yenişehir ve civarında muhtelif tarihlere ait 15 hırsızlığın faili iki çocuk yakalanmıştır. Hidayet Tokal ve Nec-dot Önen isimlerinde 15 - 16 yaşlarında bulunan iki kişi 2 ay zarfında 15 ev ve büfe soymuş-lardır-
Hırsızlığın bilhassa gece yarısından sonra oluşu ve girilecek evlerin evvelden lesbiti zabıta-n n dikkatini çekmiştir. Dün gece Kızılayda bir büfeye giren iki hırsız suçüstü yakalanmıştır.
İlk sorgusunu müteakip Hidayet ve Necdet tevkif edilerek ceza evine gönderilmişlerdir.
Radyoda Kore saati
Dün, Ankara Radyosunun «Koro Saati» nde Ankara Üniversitesi Hukuk Fokültesi Öğrenci Derneği adına Kemal Özalp isminde bir talebe Korede savaşan kahraman askerlerimize hitaben bir konuşma yapmış vo şunlar», söylemiştir:
«Kore savaşlarında hürriyet hâlesi etrafında birleşen imanımızı gayri insani ve emperyalist zihniyetlerinin esiri etmek niye-tile» hareket etmek isteyen bir dikmtöryaya karşı indirdiğiniz daibeyi, fıtrî I kahramanlığımızın asil bir jesti olarak selâmlarız-
Düşman saflarına gönüllerimizde tutuşan yanardağların lavları halinde akışınız kahramanlık tarihimizin şecaat menkıbelerini unutmak gafletinde bulunanlara en canlı ve en yeni bir ihtar olacaktır. Kore topraklarında verdiğimiz ve aziz hatıralarını kalplerimizde yaşattığımız ve yaşatacağımız aziz şehitlerimizin mezarım gönüllerimize kazdık.»
Bundan sonra hatip bir de «Vur» adlı bir şiir okuyarak nuşmasına son vermiştir.
ko-
Balkehrize otobüs seferleri
Dün saat 7.15 den itibaren Balkehriz bağlarına Belediye o-tobüsleri işlemeye başlamıştır.
İlk seferde Belediye Başkanı At‘f Benderlioğlu da bulunmuş ve işletmenin vatandaşlara uğurlu ve iyi olmasını temenni et-
Belediye otobüsleri hergün Ulus istikametinden hareket ederek Cebeci yolunu takiben Balkehriz bağlarına gidecektir.
— II —
5 — Eski Bakan Reşat Şemsettin Sirer, Ulus’ta çıkan makalesinin Eğitim Enstitülerine ayırdığı geniş kısmında, «Bir cemiyetin simasını değiştirmekte iyi ilk okul hocalarının tesirlerinin iyi devlet adamlarının tesirlerinden daha büyük olduğuna..» ve «...İyi bir öğretmeni hizmete koyduğumuz her noktada maarif meselesinin onda dokuzunun halledilmiş olacağına..» inanını belirttikten sonra «... Dünyanın gidişine dikkat eden ve ileri memleketlerin neler yaptığını gören bir insan için eline fırsat geçince ilkokul öğretmenliği mesleğini yükseltme tedbirlerine başvurmamak elden gelmezdi. Eğitim Enstitüleri bu sebeple dâva yapılmıştır.» diyerek Eğitim Enstitülerini şu mucip sebeplerle kurmağa çalıştığını açıklamaktadır: ' a) îleri memleketlerde ilkokul öğretmenliğinin seviyesi, yetkileri, şeref ve refahı bizden daha yüksektir.
b) İleri memleketlerde ilkokul öğretmenleri, lise üzerine kurulu yüksek meslek okullarında yetiştirilir ve bu oklularda, sekiz yıllık bir ilk tahsilin öğretmenliğini yapnıa ehliyet ve yetkisi kazandırılır. Bu hal bu memleketlerde ilkokul öğretiminin sekiz yıla yükseltilmesinin neden kolaylıkla mümkün olabildiğinin sırrını da açıklar.
c) İleri Batı memleketlerinde, ilkokul öğretmenleri, cemiyetlerinin yüksek tahsil görmüş aydınları arasında yer alırlar. Refah ve maaşları da ona göre ayarlanır.
ç) İleri âlemde ilk tahsili sekiz yıla çıkaran sebepler bizde de tazyikini duyurmağa başla-
d) İşte bunlardan dolayıdır ki, öğretmen okullarımızı, tedriçle öğrencilerini bu vâsıflarla yetiştiren ve ileri âlemdeki emsaline benzeyen yüksek okullar haline getirmemiz gerektir.
Eski bakan, bu mucip sebepleri, böylece ortaya koyduktan sonra 12 - 13 yaşında ilkokulu bitiren çocuklardan hiç olmazsa yarısının daha yüksek bir tahsil yapmak istediklerini, buna muvaffak olamıyanlarm, iş hayatına atılmak için bülûğ çağına kadar beklemek zorunda kaldıklarını, Eğitim Enstitülerinde yetiştirilen öğretmenlerle ilkokullar sekiz yıllık birer müessese haline getirildikleri takdirde «Tedriçle önce kasaba ve şehirlerimizden başlamak üzere biz de ilkokullarımızı sekiz yıllık bir tahsil veren ve bugünkü orta okulu da içine alan kurumlar haline getirme yoluna gireceğimiz» i belirtmekte ve nihayet bu ihtiyaç ve zaruretlerin tazyiki altında ortaokul üzerine üç yıllık bir meslekî tahsil veren bugünkü öğretmen okullarının kapatılarak yerlerine lise üzerine iki yıllık yüksek bir meslekî tahsil veren Eğitim Enstitülerinin tesisine girişilmiş olduğunu,
----Yazan----
Aziz BERKER
bu yükseltme hamlesi kısa bir ı kaldırılmasının doğru bir iş ol-zaıııan için duraklasu da bunu I ııııyacağını, kurulmuş ve kurulacak Eğitim Enstitülerinin de liseler yerine öğretmen okullarına istinat ettirilmesi lâzımgel-diğini, Eğitim Enstitülerinde takip olunacak programın, tasarıda belirtildiği gibi, toplu dersler öğretmenliği esasına göre tanziminin hatalı ve bugün ilkokulların dördüncü ve beşinci sınıflarında bütün dersleri ayni zevk ve alâka ile okutabi-lcn öğretmenlerin mahdut sayısı malûm iken böyle bir program takibinin insan ruh ve zekâsına da muhalif olacağını, Enstitülerde İliç olmazsa fen ve edebi-yet gibi bir isim verilerek iki koldan öğretmen çıkarılmasına zaruret bulunduğunu, köylere öğretmen yetiştiren müesseseler bulunduğuna göre muhafaza olunacak öğretmen okulları programlarının da yeniden ele alınarak şehir ve kasaba hayatının icaplarına göre ilkokul öğretmeni yetiştirilmesine devam olunmasının lâzım geldiğini ortaya koyduktan sonra bu düşüncelerimin izahına girişmiş ve Akhisaıda bugün bir orta okul ile dört ilkokul mevcut olduğunu belirterek bu ilkokullardan 20 - 30 yıllık bir zaman hacmi içinde bile kaç tanesinin sekiz sınıflı hale getirilebileceği, nasıl olsa beş yıllık birer ilkokul halinde kalacak olan bu okullara öğretmen okulu mezunu yerine Eğitim Enstitüsü mezunu göndermenin amelî ne faydası olacağı, bu durumun tamamen lüzumsuz ve faydasız olarak devlet bütçesinde neye tekabül edeceği, kurulacak Eğitim Enstitülerine, öğrcthıen okullarından çıkıp da meslekte birkaç yıl başarı ile çalışmış öğretmenlerin alınarak bunları manen ve maddeten yükselme hak ve imkânına kavuşturmak var iken lise
devamlı olarak , durdurmanın kimsenin elinde olmadığını, bu duraklamadan sonra bu işi tamamlamak bahtiyarlığının kaçıncı halefine nasip olacağını bilmediğini, ancak böyle bir halefin çok gecikmeden gelmesi temennisinde bulunduğunu sözlerine ilâve etmektedir.
Makalenin bu kadar vecizdi, bu derece edalı ksnr.nın tahliline girişmeden önce henüz tasavvur ve teşebbüs halinde iken bu konu üzerinde bakanlıkta kendisinin başkanlığı altında yapılan bir toplantıdan bahsetmek lâzım geliyor.
Bu toplantıda, müsteşarlar, talim ve terbiye reis ve âzalan, umum müdürler, müdüıler, şube müdürleri, bakanlık müfettişleri hazır bulunuyordu. O sıraûa talim ve terbiye âzasından olan bir arkadaş, Eğitim Enstitüleri teşkili hakkında, çokalsa ve o nisbette müphem olarak hazırlanmış bir tasarıyı okudu. Bakan fikir ve mütalâaların serbestçe söylenmesi tavsiyesinde bulundu. Bir kaç arkadaş fikir ve mütalâalarını söylediler. Meslekî hayatım itibariyle mevzu ile yakından ilgili idim. Ancak tasarı pek müphem idi. Bu husustaki düşüncelerimi söylemeden önce, her hangi bir iltibasa meydan bırakmamak için, tasarıdan anladıklarımı ve sezdiklerimi izah ederek bu anlayışımın doğru olup olmadığını, tasarıyı okuyan arkadaştan sordum. Doğru olduğu cevabını alınca şu yolda mütalâalarımı , söyledim;
Bil- öğretmen okulu mezunu olarak, öğretmen okullarının, mezunlarına yüksek tahsil veren bir seviyeye çıkarılmasının çok sevinilecek bir şey olduğunu, ancak öğretmen okullarının
mezunları alınmasının doğru mu olacağı, bugün esas menşeleri ilk öğretmen okulları (J(1 ı-ğu halde tâbi tutuldukları kurs ve imtihanlarda başarı sağlayarak ortaokul kadrolarına geçmiş öğretmenlerin münakaşa kabul etmez muvaffakiyetleri ve üstünlükleri malûm iken neden lise menşeinin esası alındığı ve bunun ne gibi mucip sebeplere dayandığı, meslekî hiç bir ideal 1 ve bilgisi olmıyan lise mezunlarından ne durumda olanlarının Eğitim Enstitülerine rağbet edeceği suallerini ortaya atmış-
Bu sualler, şimdi de makale sahibi eski bakandan sorulabilir. Eğer bu makalesinin biricik hedefi olan -Politika ve Şahsî prestij, gayretinden kurtulabilir de bir zamanlar saflarında ve başında bulunduğu öğretmenlik mesleğine saygı gösterirse, tıpkı o toplantıda verdiği cevap gibi:
— İmrendiğimiz memleketlerde bu, böyledir.
leıden sonra derhal toplantıya nihayet verdiği gibi şimdi de bu mahiyette yazılar yazmaktan vazgeçer.
İmrenilen memleketler, kısa bir müddet bulunılan Fransa mıdır, yoksa üç yıl kalınan Hi(-ler Almanyası mıdır? Bunu bilmiyorum. Yalnız başka memleketlere imrenmeden önce taşına, toprağına yüz sürerek, kendi yurdumuzu bilmenin ve tanımanın lâzım geldiğine ve bunun da ancak şuur, akıl, bilgi ve biraz da zekâ ile kabil olabileceğine imanım vardır.
İmrenilen memleketlerden böylece yapılan kopya ve nakiller, makale sahibinin 22 aydaki 22 icraatı gibi sakat ve sapık neticeler meydana getirir.
T
Demokrat Parti Ankara 11 İdare Kurulunun
Büyük balosu

16/12/1950 Cumartesi günü akşamı ANKARA PALAS salonlarında verilecektir.
Bu balonun her cihetle mükemmel ve eğlenceli olması için şehrimizin yüksek sosyetesine mensup bir çok bayanlar komiteler geniş ölçüdeki hazırlıklarını bitirmişlerdir.
Demokrat Partinin bu büyük balosuna muhakkak iştirak ediniz.
Bilet Satış yerleri :
Bankalar caddesinde: İpek İş mağazaları. Bankalar caddesi: Tüccar Terzi Keme» Milâslı. Anfartalar caddesi: No. 137 Yalım Ticarethanesi. Anafartalar caddesi: No. 237 Aitan kundura iicaretevi. Zincirli Cami sırasında: Bulgurlu Hamdi ticarethanesi. Yenişehir: Rıza Sevinç Billûriye mağazası.
— Şu halde öyle sanıyorum ki ben evlenemiyeceğim yengecinim. Selim farkında olmadan, bana istediğim gibi bir sevginin şu fâni dünyada mevcut olamıyacağıııı öğretti. Bazı dersler insana pahalıya mal oluyor yenge.. Ben de bu dersi, kalbimdeki ideal’iıı ölümü pahasına öğrendim.. Ve i-deal öldükten sonra kalbimde hayat namına hiç bir şey kalmadı. Mademki istediğim gibi, sevilemiyeceğim, ben de sevmemeğe çalışırım.
— Katî kararını vermiş gibi konuşuyorsun, Gülşen?..
— Ne yapayım yenge, başka türlüsü elimden gelmez...
Ve birden boşanarak ağlamaya başladı.
Yenge artık ne diyeceğini bilemiyordu. Yeğenini şefkatle kucaklayarak:
— Vallahi çocuğum.. Dedi. Seııi nasıl teselli edeceğimi, kalbine nasıl meriyet telkin edebileceğimi ben de şaşırdım. Sana hakikatleri oldukları gibi göstermek., ve hayatın icap lanna uymak gerektiğini anlatmak isterdim.. Ama bir türlü anlatamıyorum ki.. Yahut da sen anlamak istemiyor-
Gülşen başını onıın göğsüne yaslıyarak:
***************************•
(turaladıktan
yenge?..
(m( İkili İKAMI
ak ıstemıy
.. dedi.. Ama anlayamıyorum işte.. İçim öyle kırgın ki.. Maddi, manevî yorgun hissediyorum kendimi,. Bırakın beni Teyze Annemle gideyim.. Hemen yarından tezi yok gidelim biz... Hemen gidelim.. Belki bu sene İzmirc beraber gideriz. Orada biraz dinlenir, kendime gelirim.
Yenge onu kararından caydırmağa çalışmadı. Sadece:
— Belki de hakkın var., dedi. Yalnız kalıp uzun uzun düşünmen, hakikatleri görmeğe çalışman lâzım senin.. Yalnız buradan kaçar gibi uzaklaşmanı herkes mânalandırnıaz nıı dersin?.. Bütün dostlarımız bir iki ay daha burada kalacağını biliyorlardı.
— Evet ama yengeciğim, araya bu hastalığını girdi. Siz bir bahane icadeder doı larıınızı idare edersiniz..
Nakleden : Ş. TAYLAN ten, dediğini gibi gerçekten de ı çok yorgunum. Nasıl olsa bir- ı az dinlenip kendime adamakıllı gelmeden eskisi gibi toplan- ; tılara da iştirak edemiyecek-tim, yokluğum da belki farkı- ’ na varılmaz..
— Öyle ama...
— Ne olur yenge.. Müsaade (
edin de gidelim biz.. i
— Hiç olmazsa bir kaç gün t
daha sabretsen.. Sıhhatini ta- ı
mamiyle bulmadan gidersen (
aklım sende kalacak. i
— Her gün biraz daha iyi- s
leşiyorum yenge.. Merak edecek bir şeyim yok ki... i
— Hem Selim...
— Selimle şimdilik yüzyüze gelmesek daha iyi... anlatırsınız...
— Onunla niçin seıı konuşmak istemiyorsur
— Konuşarak bir neticey arabilmenıize imkân yok ki..,
J Tefrika No.
maz.. Acımıza acı aktmanııı no mânası var?
Sesi, sönen bir nefes kada yavaşlamıştı.
Yenge ona meranı anlatamı-yacağına artık kani olmuştu. İçini çekerek:
— Pekâlâ.. Ne yapalım., dedi. Selime ben anlatırını. Yalnız sana son olarak bir kere daha sormak istediğim bir şey var.. Kararını verirken iyice düşündün, taşındın mi katî ölarıık red
Genç kızın başı önüne düşmüştü, bir solukta:
— Evet yenge?., dedi..
— Hiç bu kararı değiştirmen ihtimali yok mu?.. Bana kalırsa katî cevabını vermez-nıeseleyi iyice kalfanla bir kere daha en Selime bit az da-ck istediğini söyli-
eşyalarını toplarken içinden mütemadiyen: «Gitmek istiyorum. Bir an evvel buradan uzaklaşayım.. Sevmiyorum o-nu.. Sevmiyorum..» diye tekrar edip duruyordu. Kafasında durmadan dönen bu sözleri kalbine dinletebilnıeyi ne kadar isterdi. Aklı: «Sevmiyorum onu...» diyor, fakat hisleri kararsızlık içinde bocalıyordu. Eskisi gibi sevmiyordu artık. Bu muhakkaktı. Kalbi ve hayatı birdenbire boşalmış gibi ^di. İşsiz, güçsüz, gayesiz, ü-mitsiz kalmıştı.. Bundan böyle günlerini nasıl dolduracak, düşüncelerini ne ile nıeşgııl edecekti...
Bir çekmeceyi boşaltırken eline resimler geçti.. Bunlar
Sanayi Kongresi şubat sonunda toplanacak
Türkiye Sanayi Kongresinin şubat ayı sonunda yapılmasına karar verilmiştir.
Kongre için Ticaret ve Ekonomi Bakanlığında haz-rlıklar yapılmaktadır.
Memleketimizin tanınmış iktisatçı ve sanayicilerine birer mek tup yazılarak sanayi kongresinin mevzularının ne olması gerektiği hakkında mütaâaları sorulmuştur. Bu suretle Ticare Bakanlığına hangi mevzuda yardım edebilecekleri anlaşılmış o-ıcaktır. Bu arada sanayicilerir izhar ettiği arzuya istinaden sanayi kanunu tasarısı da bu kongrede konuşulacak ve son şeklini alacaktır.
Deveci!
Külshin sıkı nıı?
Milli Mücadelenin ilk zamanlarında idi. Merhum Yunus Nadi tarafından Ankara-da çıkarılan (Yeni Gün) gazetesi, bir gün şu fıkrayı neşretti:
Bir bölgenin veziri teftişe çıkmış. Kafile ile yolda giderken ağaç altında yan gelmiş birisine rastlar. Adamcağız bir şeyler haykırmaktadır. Kulak kabartır, işitir ki a-dam biteviye avaz avaz sormaktadır:
— Deveci! Külahın sıkı mı? Adamcağız esrarkeşmiş, çek miş çekmiş mastor olmuş. Bundan başka bir şey söylemiyor. Ayıldığı zaman sormuşlar, şu cevabı vermiş:
— O ağacın dibinde oturuyordum. Bir deve kervanı geçiyordu. Deveci en önde. Eşeğinin üstüne kurulmuş çubuk tüttürüyor. Başında da ipek poşulu kırmızı külah. Havada dolaşan bir çaylak külahı ciğer sanmış olacak ki birdenbire süzülüp geldi, külâhın ibiğinden yakalayınca havalandı. Külâh iyi giyilmiş olacak ki alıp götüremedi. Deveci de semerin üstünden havalanmağa başladı. Bacaklarını sıklığı için eşeğin de ayakları yerden kesildi. Derken birinci deve yükseldi Derken beşinci, onuncu, derken baktım ki kırkıncı da uçmak ü-zere! Belki bir yardımım dokunur diye son devenin kuyruğuna yapıştım. Benim de ayaklarım yerden kesilip minare boyunca havalanmayım mı? Baktım, çaylak devecinin başından külahı bir söküp götürse halimiz hem yaman olacak hem duman! Onun için soruyordum:
— Deveci! Külahın sıkı mı? O gün bu fıkra doğrudan doğruya ölmez Atatürk için yazılmıştı ve ona şunu soruyordum:
— Kemal Paşa! Bütün bir milleti etrafına alıp başa geçtin. Büyük, tehlikeli bir ha -rekeie giriştin. Âlâ. Fakat kü-lâhın sıkı mı?
Atatürk külahının fevkalâde sağlam Ve sıkı olduğunu zerrece itiraz götürmez bir şekilde isbat etli.
Sam Amca da, üst - Amerika'nın timsalidir. Hemen hemen bütün hürriyetçi dünyayı peşine taktı. Tertip sıra gözetmeksizin elbirliği ile; silâh birliği ile; nutuk, demeç, konsey, söylev birliği ile yürüyüp gidiyorlar. Amca Sam kervan-cıbaşı. Ben de Kore'deyim. Mastorum. Deniz kenarında kıdurmuş kervanı seyrediyorum ve halini gördükçe haykırarak soruyorum:
— Hey sayın Amca Sami Hey kervanbaşı! Külahın sı-
Aka GÜNDÜZ
***** ******************* ****
Linyit kömürü ile evinizi en ucuz, en müsait şartlarla ısı- ■ tabilirsiniz.
EUBANK
geçen yaz Boğazda çekilen fotoğraf la rd..
Gözleri Güliiz’ün güleç bakışlarına takılınca birden irkildi. Bn resmin alındığı günü hatırlıyordu. Ona bu pozu ver-kadar Macitle Selim az Taşmışlardı. Genç kadın çimenlerin üzerine serilerek uzanmıştı. Başını yana atmış saçları rüzgârdan dağılmıştı.. Güneşi, baharı, içine çekmek istiyormuşçasına derin bir soluk aldığı burun kanatlarının lıafif gerilmesinden belli idi. Gözleri kısılmış, dudakları bir gülümseme ile aralanmıştı. Yaşadığı, yaşamaktan zevk aldığı her halinden belli idi.
Bu resim, yalnız çekildiği günün o ânını tesbit etmekle kalmıyor sanki Gülüz’ün bütün hayatını temsil ediyordu. Hep böyle neşeyi, güzelliği içine çekerek yaşamıyor mu idi?.. Ne demişti bir gün Gülüz?..
••Bir gün bir gülü koklarken ilk olarak yaşadığımın, var olduğumun farkına vardım ben...» demişti..
Sonra: ..Hayat bizim elimize verilen harikulade bir musiki âletidir. Ondan herkes kendi kabiliyetine göre bir ses çıka-
(Sonu var)
Görünmez kaza
Dün akşam saat 17.20 de Radyoevi önünde bir kamyon kazası olmuş ve bir kişi yaralanmıştır. Şoför Mehmet İlhanın idaresindeki 31149 plâka sayılı askeri kamyon süratle Ulustan Yenişehir istkametine giderken radyoevi hizasında, önündeki taksinin anide durması üzerine çarpmamak için direksiyonu polis kulübesinin bulunduğu tarafa doğru kırmıştır. Hız-m alamıyan kamyon polis kulübesini parçalamış ve içinSe bulunan polis memuru Abdürrezzak Yardımcı hafif surette yaralanmıştır.
Zabıta, hâdise etrafında soruşturmalara başlamıştır-
Kongreye Davet
Ocağımızın yıllık kongresi 3/12/1950 tarihine rastlıyan pazar günü saat 14 de Tepebaşı Çoraklık durağı Rıza Sevinç e-vinde yapılacağından sayın mil-letvekilleriyle ocağımıza kayıtlı üyelerimizin ve partili arkadaşlarımızın teşriflerini rica ederiz.
Keçiören Ocak İdare Kumlu
TAKVİM
CUMARTESİ — 2 12 19j3
Hicrî: 1370 — Safer 20
Rumî: 1366 — Kasım
Vasati ı
ı 19
Ezani
NÖBETÇİ ECZANELER
Ankara, Erenköy, Anafartalar
2/12/1950
ZAFER
Sayfa: 3
DışPolitika
“Süngü tak...,,
Biz bir kere süngü takmıştık. Hicrî 628 tarihinde, Eriuğ-rul Gazi kumandasında Anado-
luya giren kuvvetlerimiz, dö-ğüşen iki ordu bulmuşlar ve bunlardan mağlûp tarafa yar-
Kanada Dışişleri Bakanına göre
Kore’de Atom bombası kullanmak harp çıkarır
dım etmişlerdi. Bu ordulardan hangisinin ne taraf olduğu bi-
linmiyordu. Lâkin mağlûp düşen tarafa el vermek erkeklik şanı idi. Yine bu şan uğrunadır ki, Eriuğrul Gazi, maiyetinde bulunan bazı kimselerin, gali-
Bahan böyle bir teşebbüsü tasvip etmediğini söyledi
PULSUZ İSTİDA
Mal, canın yongasıdır’;
Öyle görülüyor ki, üzerinde hassasiyetle durulan yegâne mevzu, Kçre’deki Birliğimizin vaziyetidir.
İlk yolculuk haberinin duyıılmasiyle birlikte başlıyan heyecan ve alâka gün geçtikçe artmış ve bütün memleketin
tek düşüncesi haline gelmiştir.
Bııgün yedisinden yetmişine kadar, herkes oradan, kahramanlarımızdan bir haber alabilmek, onların dillere destan
olan yararlıklarını öven izahatı dinliyebilmek için can atmakta, sabahlara kadar muhtelif radyo merkezlerini araştırmakta, fakat, tatmin edici bir habere tesadüf edememek-
tedir.
Tanıdığımız, akrabamız, yakınımız olsun, olmasın, ora-
be yardım ederek ganimetten istifade fikrini reddedip, harp şansı hemen hemen sıfıra inmiş bulunan Selçuk ordusuna müzahir olmuştu.
Ve bu suretle bir imparatorluk kurmuştuk.
O günden bu yana, kınından çıkan pala veya süngü kılıfına girmiş değildir. O kadar ki, bu kınından fırlamış aieşsiz silâha bugün bile ihtiyaç duyulmakta ve Türkün, adlükeremine, hat-
Başkan Truman General Ju cilıs Clay’e nişan takarken
ya giden 4500 Türk hepimizin malıdır. Onun kederini, sevincini paylaşmak, gösterdiği kahramanlıkları duyarak iftihar
etmek artık bizlere vazife olmuştur.
Radyolarımızda, Türk Birliğine nit menkıbelerin, tafsilâtiy-le. anlatılması, buna bir yer ayrılması çok muvafık olacak ve herkesi memnun bırakacaktır.
Bundan bnşka, İkinci Dünya Harbinde, bilhassa Ankara’da, halen saati söylemekte olan (05) numara, alınan bir tertibat ile her yarım saatte bir değişen son ajans haberlerini vermekte ve pek de revaç görmekte idi.
Milletin bir tek kalb haline geldiği bugünlerde bu tedbirin de alınarak, haberlere susamış bekleşen vatandaşların tenviri cihetine gidilmesi de çok iyi olacaktır.
HtKMET YAZICIOĞLU
tâ çok uzak ülkelerde bile, ihtiyaç duyulmaktadır.
Hicrî 628 tarihinde taktığımız süngü, elân parıl parıl yan maktadır. Ne bir imparatorluğun çöküşü, ne fertlerin infisahı, ne yeni medeniyetlerin gelişmesi, ne teknik, ne hayat şartları, bir demir parçası ucun da pırıldayan bu ruh kıvamını
bozamamıştır.
Hicrî 628 mayısında taktığımız süngüyü, altı yüz bu kadar sene, Allah şahit, şan ve şerefle gezdirdik. Bu süngüyü zayıfın ve zebunun göğsüne ' batırmadık. Bilâkis, zayıfı himaye etmeğe uğraştık. Hattâ, Fran-çois gibi zayıf kıralları bile kurtaran biziz. Onun şerefinedir ki, ordumuz Avrupa'da hiç bir düşmanla karşılaşmadan bir gezinti yapmış ve yine onun hatırı için, Akdeniz'i bir Türk gölü haline getirmiş olan donanmamız Toulon sahillerini bombardımanla oturulmaz bir hale getirmiştir.
Çünkü biz, süngümüzü, mağlûba yardım için çekmiş bulunuyorduk.
Ottawa, 1 a.a. — Kanada Dışişleri Bakanı Pearson perşembe günü basına beyanatta bulunarak Kanada’nın Kore’ye karşı atom bombası kullanılmasına muhalif olduğunu bildirmiş ve derpiştir ki:
Çin’le resmen bizi harbe sü-rükliyecek şekilde hareket etmek doğru değildir.
Atom bombasının kullanılması ihtimali hakkında per-
şembe günü Başkan Truman tarafından yapılan beyanat hakkında ne düşündüğünü soran bir gazeteciye Dışişleri Bakanı Kore’ye atom bombası atılmasının harbi genişletmek tehlikesini meydana çıkaracağı kanaatinde olduğunu bildirmiştir.
Zaten Truman’ın beyanatı Ottawa makamlarında hayret uyandırmıştır.
Dünya* nın aynası:
Yetmiş dört yaşındaki ihtiyarın garip aşkı
Bir imparatorluğun zayıf tarafları olması mukadderdir. Bunlardan biri ve en mühimmi, imparatorluk gibi muğlâk bir mekanizma kurarken yerli ve yabancı fertlerin haklarını muhafaza edebilmektir. Hemen hiç bir fatih veya kumandan bu esası kuramamıştır. Biz bu işi de hallettik. Bunun sureti halli akıncılarımızın kumandanı Ya-kup Paşanın sözlerinde mündemiçtir: «Zayıfa silâh çeken asker benim askerim değildir.» Bunu devlet şefleri de hüviyet ve hareketleri ne olursa olsun, tamamlamakta gecikmemişlerdir.
On dokuzuncu asırda, hasta adam diye alay mevzuu edilen biz, Kırım muharebesinde süngü taktık. Bizim vaktiyle Eflâk - Buğdan adını verdiğimiz eyalette süngü takan da yin 1 biziz. Çanakkale'de bütün d, nyaya aynı silâhla meydan okuduk. Bütün bu harekâtta, mütecaviz olanlardan başkasının burnu kanamadı.
Bu süngü, bize has, mukaddes ve iman dolu bir süngüdür.
O kadar ki, bugün bile, tekniğin bu derece gelişmiş bulunduğu bir devirde, Kore’de askerlerimiz süngü takıyorlar.
Demek ki kaderimiz bu: Mağ lûba yardım etmekle başlayıp yine mağlûba yardımla aynı silâhla işi hallediyoruz.
Bu süngüyü kullanmasını biz o kadar iyi mi biliyoruz? Başkaları yok mu?
Mücahit TOPALAK
Ispanyol basını uyanık
Turuman bombayı ne zaman kulla nacak ?
Madrid, 1 a.a. (Afp) — Başkan Truman’ın atom bombası hakkında verdiği beyanat, İspanyol başşehrinde, heyecan uyandırmıştır. Akşam gazete -lerinin tefsir edebilmelerine imkân vermek için haber geç neşredilmekle beraber, gazeteler birinci sayfalarında büyük başlıklarla Truman’ın Birleşik Amerika’nın Kore. harbinde atom bombası kullanılması meselesini tetkik ettiğini bildirildiğini haber vermektedir ler.
İspanyol radyosunun milletlerarası meseleler temsilcisi, gece yarısı yayınında bu habere temas ederek şöyle bir netice çıkarmaktadır: «Truman bu heyecanlı beyanatiyle muazzam bir silâh olan atom bombasına Kuzey Amerika’nın malik olduğunu ve sulhün korunması için kullanmıya karar ver diğini ima etmektedir.»
Attlee Truman görüşmesi
İngiliz Başbakanı habersiz bir teşebbüse geçmiş
Nevyork Radyosu, (Basın -Yayın) — Beyaz Saray Basın Sekreteri Charles Ross, İngiliz Başbakanı Attlee’nin pek ya -kında Kore buhranı ile diğer meseleler hakkında Başkan Truman’la görüşmek üzere buraya geleceğini bildirmiştir. Ross, görüşmenin Vaşington’da vukubulacağını ve Başkanın bunun kat’î tarihini bugün İngiliz Hükümetinden öğreneceğini ümit ettiğini söylemiştir. Sekreter, bu görüşmenin gelecek bir kaç gün içinde vuku-bulmasının kat’î olduğunu belirtmiştir.
Edinburg Düküne Cnmhur Başkanı Bayarın hediyesi
Cumhur Başkanı Celâl Bayar tarafından Edinbuıg Dük’üne hediye edilen üç at bir kaç güne kadar bir Türk gemisiyle Malta’ya götürülecektir.
Kasaplar derneği
meye mecburum ki Ulus gazetesi yaptığı hakikatlere aykırı neş
ıiy^t ile Ankara Belediyesini,
esasen senelerdenberi

Gülhanede tıbbî
müsamereler başlıyor
Gülhane Tıp Akademisinin mutat tıbbî müsamereleri bugün bağlıyacaktır- Müsamere konula-
rı aşağ ya yazılmıştır. Müsame-ro Gülhanede büyük yeni pavyondaki anfide saat 11 - 13 a-rasmdadır.
1 — Bir vak’a münasebeti ile Evving tümörü ;Anatomo - patoloji asist. Muzaffefr Güldoğan.
2 — İki emicolectomi vakası, Prof. Recai Ergüder; Baş Asist. Celâl Tümer.
D. P. Samanpazarı 3 numaralı bucak kongresi Demokrat Parti Ankara Saman-pazan 3 numaralı bucağının yıllık kongresi 2/2/1950 cumartesi akşamı saat ,20-30 da merkez ilçe binasında yapılacaktır.
3 — Yüz plastiği vakası; çene cerrahisi Prof- Muavini Cihat Borçbakan.
4 — İki ileitis terminalis vakası; Prof- Kâmil Sokullu.
5— Uzun kemik kırıklarında enelouage ile alman neticeler; Doç. Orhan Toygar.
İmtiyaz Sahibi:
Güneş Matbaacılık T.A.O. adına Başmuharrir
MÜMTAZ FAİK FENİK
Bu Nüshada Yazı İşlerini
Fiilen İdare Eden Fatin Fuad Basıldığı Yer: Güneş Matbaası — Ankara
6 — Her üç cins malaria paraziti ile husule gelmiş mixte bir
malaria koması vakası; İntaniye
Baş Asist. Cenani Derman.
C. H. P. den bir istifa
Kırıkkale x (Hususî) — Deble bucağı halkevi kâtipliğini yapmakta olan koyu C.H.P. lilerden Arslan Özer, vazifesinden ve partiden istifa etmiştir-
IDünya Basınındanl . hulâsalar —I
İNGİLİZ BASINI:
Bu sabahki İngiliz gazeteleri, İngiliz Başbakanı Attlee’nin Başkan Truman ile Vaşington-da buluşmak istediğine dair teklifini büyük başlıklar altında yayınlamaktadırlar.
Daily Telegraph gazetesi haberi memnuniyetle karşılamakta ve bunun, huzur verici bir hâdise olduğunu kaydetmektedir. Gazete, iki devlet adamının tecavüzü önleme bahsinde en fazla kuvvete sahip bulunan iki devleti temsil etmeleri bakımından, açıkça görüşebileceklerini ilâve etmektedir.
Manchesicr Guardian gazetesi iki devlet adamı arasındaki bu buluşmanın her bakımdan iyi neticeler doğurabileceğini kaydetmektedir.
Times gazetesi atom silâhının kullanılıp kullanılrnaması meselesi üzerinde durmakta ve bu kadar korkunç bir silâhın kullanılması meselesinin ancak hür milletler tarafından tâyin edilebileceğini kaydetmektedir.
Times gazetesi hür dünya milletleri arasındaki tesanüdü memnuniyetle belirtmekte ve bu tesanüdün tam mânâsiyle tecelli etmesi-gerektiğini önem le kaydetmektedir.
edilen ve bu mağduriyetleri halen devam eden Ankara kasapları aleyhine tahrik ile binneti-ce kasapların haklı olan müraca atlarını duyurmakta güçlüğe ve bu yüzden esnafı ümitsizliğe düşürerek halkın etsiz kalmasını intaç ile bu halin yaratacağı huzursuzluğu siyaset oyunları yolunda istismar etmek gibi bir gaye takip ediyorsa söyliyeceği-miz tek söz masum ve son de-
rece mağdur Ankara kasap esnafının âdi siyaset oyunlarına âlet edilmemesini mümkün kılacak bir insaf gösterilmesini rica etmektir.
Ankara'da bulunan diğer bilcümle esnafın kâr hadleri muhtelif tarihlerde İktisadî şartlara uyularak defaat ile yükseltilmesine rağmen sekiz senedir tek bir santim artırılmadan kiloda
12 kuruş ve tahminen yüzde 6 gibi pek cüzi bir kârla çalışma-
ya icbar edilen Ankara kasapları, siyasî gayeler uğrunda tah-
rik edilmek istenen Ankara Belediyesinden, kasaplık hayvan
piyasasındaki yükselişlere göre narh alamazsa bu hal cüzi olan
kârı da ortadan kaldırdığı kasapların mahvını intaç çektir.
gibi
ede-
Siyasî maksat ve gayelerle cümlesi çoluk çocuk sahibi bir
avuç vatandaşın
ekmeği
ik-
tisadi hayat ve istikbali ile per-
Vali konakları
(Başı 1 inci sayfada prevatoryum, yerine göre de, haslahane veya dispanser olarak kullanılmak üzere Sağlık Bakanlığına devredilmesi hakkında Burdur Mlletvekili Mehmet Özbek tarafından verilmiş olan tasarıyı/ incelemiştir.
İlk olarak mevcut vali konaklarının bu gibi işlere elverişli o-lup olmadıkar* hususunun Sağlık Bakanlığı kanaliyle tetkik edilerek komisyona bilgi verilmesi uygun görülmüştür. Aynı zamanda bu meselenin daha esaslı ko-nuşulabilmesi için İçişleri Bakanlığının vali konaklan hakkında Meclise getireceği tasarıya in tizar edilmesi de düşünülmüştür-
Komisyon, tasarının gerekçesin de üzerinde önemle durulmuş o-
lan verem mevzuunu, çok ehemmi
yetli ve hassasiyetle takip edilmesi gereken bir konu olarak ele almış ve verem afetine karşı alı-
ınacak tedbirler meselesin! görüşmek üzere hdsusî bir toplan-
tı yapılmasını kararlaştırmış-
vasızca oynamak herhalde alkışlanacak ve vicdanen takdir edilecek bir hareket olmasa gerektir.
Hiç değilse bundan böyle zavallı kasap esnafını âdi siyaset oyunlarına vasıta kılmamaları vicdanen ümit ve temenni olunur. Bu konuda Ulus gazetesine Dernek Başkanlığınca gönderilen açıklama bugün intişar etmemiştir. Eğer neşretmenıek-te ısrar edilirse Dernek Yönetim Kurulu kanunî yollara müracaattan herhalde geri duınıı-yacaktır sanırım.»
“ Seni her zamankinden daha çok seviyorum seninle evlenmek istiyorum,,
Genç kız, ihtiyar adamın kendi sine yaptığı izdivaç tekiflerinde bıkmış, utanmıştı. Ne garip b aşk romanı idi bu... Marie, başka bir yere gitmek istiyordu. Fakat inatçı aşıkı, pekini bırakmadığı gibi, tehdit bile ediyordu. Nihayet, Raymond Hubert’in teşviki ile, mahkemeye müracaat etmekten başka çare bulamadı.
Mahkeme, ihtiyar Charrler’i 26.000 frank para cezasına çarp tirdi. Acaba, vazgeçecek niyetinde müstebit olduğu testo ediyor. Marie ile evenmek istiyormuş! Yaşı biraz fazla ise de, gönlü gençmişl Hâlâ da, yorulmadan, ayni kuvvetle kalemini kullanabiliyormuşl
Zira ihtiyar âşık çok yazıyordu- Marie’nin avukatı, mahkemede, garip, değişik, daima samimî olduğunu izhar eden fakal bu samimiyette de tuhaflıklardan başka bir şey bulunmayan mektuplarım teşhir etli. Bu, asla vazgeçemiyeceği biı
MEZARDAN AŞKA
75 lik âşık, ölümle aşk da bir fark buluyor, meselâ: Sevgilisi «Tas bebeğe» şunları yazmıştı:
«Bu gün, ikindi üzeri mezarlığa gittim ve mezarımı görerek, orada ne yaptığıma boktım- Mezar taşım hazır. Yakında yerine dikilecek. Yakında, vuracak olan biı saatin sesiyle büyük bir facia olacak...»
"Şayet, dargınlık arıyorsan, samimî konuş, ateşle oynama. İstikbâl bir sır âlemidir. Bu demektir ki, Allah, sana lâyık olduğun mükâfatı verecektir. Sen, katı yürekli ve merhametsizsin. Senin laş kalbin beni mahvetti, ümitsizlikle mücadelede devam ediyorum ve ölünceye kaçlar, bütün kuvvelimle, bu ulvî aşkımı müdafaa edeceğim- Eğer, sana bir yerde rastlarsam, nedeyı bir câni olabileceğimi anlayacaksın.»
Başka bir zaman, marazî bir muhayyilenin mahsulü olan kâbuslardan bahisle:
«İkimiz de ölmüş, yatağa uzanmıştık... henüz vücudumuz sıcak ve katı idi. Sen bana, yaralarını sarmamı rica ediyordun- Birden, ikimiz de uyandık.» diyor.
İhtiyar âşıkın hassasiyeti birdenbire zail oldu. Zavalli adam, zorardan, paradan ve izzeti nefisten bahis açtı.
DURUŞMANIN ARİFESİNDE ŞUNLARI YAZDI:
«Askım sönmemiştir... Bana istediğin eza ve cefayı çektir. Ben seni daha çok seveceğim. Sana bir şey söyleyeceğim. Ben-zengin ve hür bir insanım. Yegâna arzum, seni bütün maddî sıkıntılardan kurtararak saadete kovuşturmaktır. Seni esaretten kurtarmak isliyorum- Seninle evlenmek istiyorum. 500.000 frank lık servetimi sana vereceğim. Senin için, Nis’te bir villâ alacağım. Orasını da mobilya ile döşeyerek sana mal edeceğim. Her zaman seni ve bunları düşünüyorum- Sen, benim hayalımın nuru ve hayatıma hayat katan bir güneş olacaksın. Bu mektubun, bir alkolik veya bir deli tarafından yazıldığım zannetme-.-
Sana ayrıca ayda 20000 frank ce,p harçlığı vereceğim. Senden son ricam şudur:
Gell sevgilinin kollan
girl Seni öyle giydireyim ki, benim taş bebeğim ol. Sana bunları yazarken sevinç gözyaşları döküyorum- Çünkü, istemek yapabilmektir.
Bana muayyen bir zaman yerde randevu ver. Pembe hayatın ne olduğunu, sana, sevgilin göstersin. Hayatımın hazînesi... Kucak-kucak buseler...»
Aşk mektupları yazmaktan bı mış olan ihtiyar âşık, hiç olmaz sa, bir kelimelik bir cevap isti yordu. İşin tuhaf tarafı, sevdiği kıza bir mektup numunesi göndererek, aynım yazmasını da rica etti:
«Sevgili Edmond,
Beni saadete kavuşturmak mealinde yazdığın mektuplara ce-van veremediğim için affını rica ediyorum. Ben, çılgınca bir hiddete kapılmış ve seni üzmüş olabilirim- Sevgilim, bana eza yapma; gel, beni gör, kucağındaki sıcaklıkla ısınmak istiyorm. Ne
İhtiyarın asıkı Ma rie oldukça güzeldi
kadar sevineceğimi tasavvur edemezsin.
Bir iş buldum, fakat bu işle, ay lık bütçemi tanzim edemiyorum. Bana yardım et, sevgilim. Ben, ne sefih, ne de hâyâsız bir insanım (»on bana sevgilim. Senden başkasına gönül verdimse, dünyanın en alçak insanı olayım. Her kusurumu hoş gör. Bence, bir ihtiyar adının taşıdığı mukaddes mefhûm, dejikanlınm-kinden daha kıymetlidir. Fakat hayır, sen ihtiyar değilsin. Oğlundan daha zindesin. Kalbin altın gibi. Beni şımartlığırpn farkında mısın, sevgilm? Nerede o mes’ut günler? Ben bu (sefalet içinde nasıl yaşarım? Her 2aman seninle beraberim- Bana , güzel şeyler alacaksın. Seninle beraber olmaktan sonsuz zevk doyacağım.
Aşkında bu kadar samimî olduğunu bilmiyordum. Şayet, beni seviyorsan, sevgini göster... senin hoşuna gitmek için güzelleşeceğim. Sana, masraflarımı
ufak bir bilânçosunu yapıyorum. Sana bir telgraf çekerek, falanca günü gelmeni ve o günü serbest olduğumu söyliyeceğim. Seni bütün kalbim ve aşkımla ku-
Bu mektup nümunesi, hiç bir zaman, 18 yaşında genç ve güzel bir kız olan Marie tarafından yazılıp gönderilmedi.
N. Nihad UIKEKUL
komisyonlar^
DİLEKÇE KOMİSYONU: Bu gün aat 9.30 da.
EKONOMİ KOMİSYONU: 4/12/
Türküler (Pl.) 8.25 — Günü ramı. S.:tO — CesltU Hatif
ISTANBUL RADYOSU CUMARTESİ — 2 12/1950 ).57 — Açılın ve Progru
. 13.15 — Daııs
.00 — Şarkı (Pl.) 15.00
ANKARA RADYOSU CUMARTESİ — 2 12/1950

Sayfa: 4
ZAFER
2/12/1950

Birliğimiz cep’ıe gerisinde
Başmakaleden devam:

(Baş tarafı 1 inci sayfada) diği gibi bu şehir Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin yeni müdafaa hattından geridedir. Bu haberi veren telgraftan Tugayımızın şimdilik cephe ihtiyatına alındığı mânasını çıkarmak miim kündür. Millî Savunma Bakanlığının daha evvelki harekâtı bildiren tebliği ile bahsettiğimiz tel gıafı ve Tugayımızın son günlerdeki harekâtını bildiren telgrafları aşağıda veriyoruz. Tugayımızın döıt günlük harekâtına dair mufassal telgrafı okuyucularımız diğer sütunlarımızda bulacaklardır.

Millî Savunma Bakanlığının
9 numaralı resmî tebliğ: .Tugayımızın 29 kasım 1950 günkü muharebelerde çevrilmiş bulunan bil- taburunun iki bölüğü düşman hatlarını yararak birliğine katılmıştır.
30 Kasım 1950 sabahı bu taburun iki bölüğü dc çemberi yararak onlar da tugayına iltihak
Bugün Tugay, yeni mevzilerinde savunma tertibini almıştır. Zayiat henüz belli değildir.» Cephe gerisine vardılar
Pyongyong, 1 a- »■ (United Press) — Türk askerleri kanlı muharebe sahasından yaralılarını sırtlarında taşıyarak küçük gruplar halinde 50 mil (takriben 90 kim.) yürüdükten sonra buraya geldiler.
Kunuri’de komünist çemberinden kurtulduktan sonra ikinci Amerikan tümeninin gerisinde artçı muharebeleri yaparak yeniden toplanmak üzere buraya gelen askerler aç, yorgun ve mu vaffakiyetle çarpıştıktan sonra geri çekilmeğe mecbur kalmanın verdiği teessür içindydiler. Bütün bu hale rağmen silâhlarını ve yaralılarını birlikte getirdiler Yaralılar yol boyundaki hastanelere yatmak istemiyorlar, ken di tugaylarını özlüyorlardı. Tugay Komutanı General Tahsin Yazıcı’nın irtibat subayı Yüzbaşı İsmail Çataloğlu vaziyeti şöyle izah etti:
.— Kunuri’de tekrar toplanmak üzere muharebeler vererek oraya kadar geldik. Fakat toplanmamıza vakit kalmadan Çinliler yine yetişti. General oradan da ayrılmamıza karar verdi ve askerlerine Pyongyang’a doğru orada tekrar toplanmak üzere dağınık olarak yürüyüşe geçmelerini emretti. Fakat bu emri tatbike geçmeden önce Sunşon yolu üzerindeki ablukayı kırmağa çalışan birliklere yardım etmemiz talimatını aldık. Cephane ve yiyecek yokluğuna rağmen verilen emirlerin hepsini yerine getirdik. İşte hikâye budur.
Generalin emri veçhile dağıldık ve yürüye yüıüye buraya geldik. Yaralılarımızın çoğunu sırtımızda getirdik.»
Fakat bütün bunlara rağmen Türkler yeniden teşkilâtlandık -tan sonra ilk fırsatta tekrar Çin Hicrin karşısına çıkacaklarını söylüyorlar.
Daha evvel gelen haberler
Londra, 1 a.a. (Reuter) — Reuter Ajansının Kuzeybatı Kore’deki muhabiri Macartney bildiriyor:
Bir Amerikan taburu evvelki gün, Kaechon’un doğusunda sarılmış bulunan Türk Tugayına doğru ilerlemiş ve tugayı «oldukça iyi bir durumda» bulmuştur. Tabur Komutanı Ohio’nun Toledo şehrinden yarbay James H. Skeldon, Türklerle beraber İngiliz Middlesex alayının mevzilerine döndükten sonra Reuter muhabirine göğüs göğüse savaşlarda süngü muharebesi yapmak zorunda kaldıklarını söylemiştir. 30 uncu alaya mensup olan bu tabur geçen gece yansı tamamiyle çenber içine alınmış o-lan ve geri çekilmek için dö-ğüşmeye mecbur kalan Türk kuvvetlerinin bu geri çekilme hareketini desteklemiştir.
İngiliz Middlesex alayının bir taburu dün kıtalarından ayrı düşmüş iki Türk eri görmüşlerdir. Bu erler gçri gitmeyi reddederek İngiliz taburu ile kalıp döğüşmek hususunda ısrar etmişlerdir. Gene Middlesex alayının bir taburu bugün bir köyde yaralı bir Türk eri bulmuş ve ilk tedavisini yaptıktan sonra has-tahaneye sevketmiştir. Ben, bu yaralı Türk erinin bir jep a-
robasından Charlton’lu er .John Tomlin ile birlikte refakatlerinde Croydon’lu er İ’ony Maile olduğu halde geri götürülürken gördüm.
Bugün 20 kadar Türk, A-nıerikan taburu ile beraber Çinliler tarafından tesis edilmiş olan yol mâniasını ajnııyu muvaffak olmuştur. Bunlar ayrı dil konuşmanın güçlüğü yüzünden esas birlik içlinden ayrı düşmüş bulunu: oıı-l'dı.
Dünyanın en iyi muharipleri
Vaşington, 1 a.a. (Usis) (Sa at 10.45 telsizle) — Amerika Millî Savunma Bakanlığının Kore’deki bir sözcüsü, Türk kuvvetlerinin hâlâ düşmanla süngü süngüye çarpışmakta olduğunu söylemiş ve sözlerine devamla, «Çarşamba günü söylediklerimi tekrarlamaktan keıı dimi alamıyorum: Türkler dünyanın en iyi muharipleridir» demiştir.
Bir Amerikan gazetesinin hayranlığı
Vaşington, 30 (Basın - Yayın) — Korede canını dirine takarak çarpışan Türk askerierinin kahramanlığı, Amerikan Lms nınm ilk sayfalarına intikal t ■ des an halini almıştır.
Dün sabahki New - York He-rald Tribune de, Seul’daki hususî muhabirine atfen şu yazılar çıkmıştır:
«Biraz talih eseri, faka esas i-tibarile Türk Birliğinin kahramanca dövüşmesi neticesi, Kunu «kasabasının kuzey ve batısındaki Birleşmiş Milletler kuvvetleri gece basmadan kasabanın dar sokak lanndan düşman çenberine düşmekten kurtularak geçmekte idiler. Bu esnada, Türkler kasabanın kuzey doğusundaki dar vadide ayatlannı hiçe sayarcasına dövüşüyörlardı. Buradaki Türk tabur kumandanlarından biri, durumun vahameti dolayısiyle kendisine geri çekilmek üzere verilen mütevali emirlere aldırış etmiyerek muannidane savaşıyor du. Şehrin doğusundaki Ingiliz tugayı bu esnada ağır bir -baskı altında bulunuyordu- Geceleyin arkası çevrilen sekizyüz kişilik bir Türk taburuna kumanda eden I İstanbullu binbaşı Mithat Ulu-1 ünlü kendilerini saran Cinlileri, ı süngür hücumu ile yarıp kırkım sügüden geçirerek püskürtmüş-1
lerdir. Türk bibnbaşısı, ricat için verilen emirleri kahramanca reddetmekte devam etmiştir »
Vaziyet ümitsiz değil
Vaşington, 1 a.a. (Reuter) — General Mac Arthur «İnde-pendent Magazine» ve «United States News And World Re-port» mecmualariyle yaptığı hususî mülakatta, «Bugün Kore’deki askerî durum ciddi ve ). zik olmasına rağmen, ümit-. z olmadığını belirtmiştir.» Şimdilik atoma lüzum görülmüyor
Tokyo, 1 a.a. (Afp) — Gene-ınl Mac Arthur’ün istihbarat çivisi şefi olan subay bugün ore cphesınin kuzeybatı ke-ımindeki Birleşmiş Milletler . uvvetlerinin kararsız duru-unu komünist Çinlilere kar-ı atom bombası kullanmasını icabettirecek kadar ümitsiz sayı: amıyacağını söylemiştir.
General Mac Arthur Kore savaşlarına ait her kararını evvelâ Vaşington’un muvafakatı-v aldıktan sonra ittihaz etti-(ni bildirmiştir.
8 inci ordu ileri genel karargâhı, 1 a.a. (United Press) — 8 inci ordu sözcüsünün bildirdiğine göre, ikinci tümen Kunnuri’nin güneyinde içine düştüğü çemberden bir yolun birhava edilerek açılması suretiyle, kendi gayretiyle kurtulmuştur. Zayiat hakkında bir tahmin mevcut olmamakla beraber, büyük miktarda malzeme terkedildiğî zannedilmektedir. Tümen sekizinci ordu ile tekrar irtibat temin etmiştir. Ufak çarpışmalardan sonra gece hiç bir taarruz olmamıştır. Geri çekilen 8 inci ordu birlikleri Pyongyang’m 25 ilâ 35 mil etrafında uzanan müdafaa hattına varmışlardır.
Çinliler ilerliyor
Tokyo, 1 (AP) — Associated Press muhabiri Don Huth'ın bildirdiğine göre 10.000 komünist Çinli, ağır malzeme ile birlikte Chongchon nehrini geçerek güneye doğru ilerlemektedirler. Kuvveti bilinmiyen diğer bir komünist kuvveti I Sarı Denizden 17 mil mesafede bulunan Kunu’ya erişmiştir. Bu birlikler zırhlı birlikler tarafından takviyeli bulun-I maktadır.
Koredeki Kahramanlarımız tarihin şeref burcuna yükselmişlerdir.
Belki mozarlan bile -belli doğildir. Fakat yerleri kalbimizin en sıcak köşesindedir.
Gaziler, ölenlerin asalet ve hamaset mirasiyle yurdumuza döndükleri zaman hor birini, her şehidin ruhunu ve cismini de beraber getiren bir kaç kahraman olarak selâmlıyacağızl
Kore'den, hamaset destanlarının sel gibi aktığı şu günlerde, askerlerimiz Ankara'dan ayrılırken Ayaşlı kadınların aynalar üzerine sular dökmeleri gözümüzün önünde canlanıyor!
Su gibi gidin, su gibi gelin!..
Cennete gidenlerin yolu zaten nurla aydınlıktır. Gaziliğe erişenlerin yolu da, aynı şeref ve şan pınarından geçer!..
141 inci Alay Sancağı, şimdi sade Türk milleti değil, bütün medeniyet dünyası, tazimle senin karşında selâm duruyor.
Renginde barut izleri, nesrinde kurşun yaraları varsa, bil ki sen bunlarla bütün Türk tarihini ebedileştiriyorsun! Taşıdığın ayyıldız, şimdi, bütün medeniyet dünyası üzerinde sıya-not edici bir melek kanadı gibi dalgalanmaktadır.
141 inci Alay Sancağı! Çünkü sen dimdik, ve levend ihtişamınla bir millet seciyesini temsil ediyorsun!...
Mümtaz Faik FENİK
'■
Bakanlar
Kurulu
Meclisin dünkü toplantısı
Türk tugayı
Cumhur Reisi
Truman
17 milyar dolar j tahsisat istedi
(Başı 1 inci sayfada) cudu 2.750.000 kişiye çıkarılacak tır. Başkan ayrıca atom enerjisi için de 800 milyon dolarlık tahsisat istemiştir.
Başkan Truman mesajında şöyle demektedir:
«Bu tahsisat, Koredeki Birleşmiş Milletler harekâtında bize düşen vazifeyi ifa etmek ve dün yanın başka taraflarında askerlerimizin harekâtına ihtiyaç hasıl olduğu zaman kullanılmak üzere, silâhlı kuvvelerimizin takviyesi için istenmektedir»
Esnaf cemiyetleri tanışma {yemeğinde bulundu
Dün akşam Gar Gazinosunda Ankara Esnaf Dernekleri JBirli-ği tarafından bir tanışma yemeği tertip edilmiştir.
Cumhur Başkanı Celâl Bayar ve Büyük Millet Meclisi Başkanı Refik Koıaltan Esnaf Dernekleri Birliğinin tanışma yemeğinde bulunmuşlar ve hep birlikte akşam yemeği yemişlerdir. Şoförler Cemiyeti Başkanı Abdullah Caner yemeğe başlanmadan evvel kısa bir hitabede bulunmuş ve Cumhur Başkanı ve Meclis Başkanınm yanlarında bulunmasından duydukları zevki tebarüz ettirerek birlik namına teşekkür etmiştir.
Toplantı saat 23 e kadar samimî bir hava içinde devam etmiş ve bu sırada salondan ayrılan Cumhur Başkanı davetliler tarafından içten gelen bir sevgi , ve saygı ile dakikalarca alkışlanmıştır.
(Başı 1 inci sayfada felâketinden kurtulmuşlardır.
Türk Tugayı, müdafaasını deruhte etmiş bulunduğu Kunnuri’nin doğu ve kuzey kesiminde, bütün bu kesimin hpy-ran kaldığı cesaretle tutunması sayesinde komünist kuvvetleri büyük kısmının Şongşong nehrinin güneyi boyunca uzanan ve sahile ulaşan yoldan geçmelerine mâni olmuştur. Eğer Sinanju ve Pyongyang’a giden yol bütün gün, yâni düşmanın mukabil taarruzunun 4 üncü günü de kesilmemişse bu, Türk Tugayı sayesinde olmuştur.
Cephede hüküm süren teşkilâtsızlık ve haberlerin ulaştırılmasındaki güçlük sebebiyle bu kahramanca çarpışma hakkında etraflı malûmat almak kolay olmamıştır. Bununla beraber geçen günler zarfındaki harekâtın cereyanı şöyle olmuştur:
Bir hafta kadar evvel Türk Tugayının büyük kısmı, çetecileri temizlemekle meşgul olduğu güney kesiminden yukarı çıkmış bulunuyordu. 12 kasımda Tugay bölüklerinin hepsi General Tahsin Yazıcı’nın ileri batlardaki karargâhı civarına toplanmış ve bundan evvel tasarlanmış ve müttefik taarruzu için mevzi almağa hazırlanmış bindirilmiş 25 inci tümen kuvvetlerinin işgal ettiği Kunnuri’den Anju’ya giden yol üzerinde küçük bir köyde toplanmıştı.
Türkler, bahis konusu 25 inci tümenin ihtiyat kuvveti o-larak kalacak ve cephe ilerledikçe peyderpey kendilerine gösterilen mevzilerde yer alacaklardı.
Taarruzun ilk günü
Taarruzun ilk iki günü 25 inci tümen ilk hareket hatlarını uzaklara götürmüş ve a-yın 25 inde Türk Tugayı daha yukarda kuzey istikametine çıkmak emrini almıştır. Ancak aynı gece düşmanın âni baskın halindeki karşı taarruzu başlamış ve Çinli grupları müttefik mevzilerine sızmışlardır.
25 inci tümen tarafından işgal edilen cephe taarruzlara dayanmış ve Pyongyang ile Unsan arasında tutunabilmişse de öteyandan 2 inci kolordu tarafından tutulan sağ kanat süratle çökmüş ve 26/11/1950 sabah* bu kuvvetlerin inhiza-mı tam ve kâmil bir mahiyet almıştır.
Bu kıtalar hakkında müttefik komutanlığı hiç bir haber almamış ve bunlar, Çin kuvvetlerinin büyük kütleler halindeki mevcudiyeti karşısında karmakarışık bir halde ricate başlamışlardır.
Sağ kanat bilhassa olmadığı için durum ümitsiz bir şekil almış ve kezdeki Birleşmiş Milletler kuv vetlerinin Hepsi kuşatılmak tehlikesine düşmüştür.
İkinci gün
İşte o zamandır ki 26 kasım pazar sabahı 25 inci tümene iltihaka hazırlanan Türk Tugayı, Kunnuri kuzeyindeki sağ kanat mevzilerine süratle yardım emrini almıştır.
Türk tuğayına mensup birlikler hemen harekete geçmişler, önce bir takım küçük Çin birliklerine rastlamışlar ve onlarla savaşa girişmişlerdir.
Türk tuğayının solunda 5ong-şong ırmağı kuzeyinde bulunan 24 üncü Amerikan tümeni o sırada henüz tutunmağa çalışıyordu. Türk tuğayının sağ kanadında artık hiçbir şey yoktu. Yalnız 2 nci kolorduya mensup ve güneye doğru karmakarışık surette ricat ederek toparlanmağa çalışan münferid ve tamamiyle tec-rid edilmiş birlikler bulunmakta idi.
Türk tuğayının sağ kanadı kuzeyde 24 üncü Amerikan tümeninin işgal ettiği mevziler etrafında bir çark hareketi yapmıştır.
Dördüncü gün
28 kasım günü Türk tuğayı savaş hattının yeni kilid tası sayılan ve ana mevzii teşkil eden noktayı tutmak emrini almıştır. Bu suretle Şongşong ırmağı boyunca deniz kıyısına kadar uzanan yol üzerindeki bütün müttefik cephe hattı gerisine düşman kuvvetlerinin sarkmasının önüne geçmiştir-
Ulaştırma hatları ekseriya düşman tarafından kesilmekte bulunduÛundan 27 ve 28 kasım günleri cereyan eden çarpışma safhaları henüz etrafiyle bilinememektedir. Bununla beraber 27 ve 28 kasım geceleri- Türk tuğayı mevzilerinin düşman tarafından kuşatılmış oduğu öğrenilmiştir.
Türk askerleri geri ile teması yeniden tesis eden çok şiddetli bir süngü hücumu ile düşman baskısını parçalamışlar ve muta-arnz Çin kuvvetleri savaş yerin de büyük sayıda ölü bırakmak suretiyle bozguna uğrıyarak kaç mak zorunda kalmışlardır. Bu arada bir miktar da esir alınmıştır.
Bir tümene karşı
Başkan Truman, komünist Çin liderlerinin Moskova ile sıkı bir münasebetle bulunduklarının bilindiğini ve bu münasebetin bir dünya harbi doğurmak bakımın dan tehlike gösterdiğini söylemiş ve Birleşik Amerika ile diğer hür devletlerin geri dönmek tehlikesine maruz bırakılmaması için bu tahsisata ihtiyaç olduğunu i-lâve etmiştir.
Başkan Truman mesajım şu cümlelerle nihayete erdirmiştir:
«Bu buhranlı anlarda millî men foatlar ön plânı teşkil etmektedir.
Ne olursa olsun, Birleşik Amerika elinden gelen her türlü gay reti sarfederek sulh ve hürriyeti idame ettirmeye karar vermiş bulunmaktadır.»
Derincede
bir yangın
Türk kuvvetlerinin kahramanca hücumları sayesinde bu kesim tutunmuş ve 29 kasım günü en az 10.000 kişilik bir tümen olduğu tahmin edilen düşmanın giriştiği taarruz, her ne bahasına olursa olsun tutunmağa karar riştiği taarruz, her ne bahasına azimli durumu karşısında akamete uğramıştır.
Bu suretle Sinanju’dan Pyong-yang’a giden yol serbest kalmış ve birleşmiş kuvvetlere mensup 4 tümen tam bir intizamla ve kuşatılmaktan kurtularak yeni müdafaa hatlarına kayıp vermeden ’çekilebilmiştir.
Simdi akşamın alaca karanlığında ardı arkası kesilmeyen müt tefik taşıt vasıtaları bu yolu tahliye ile gerilere doğru çekilmektedir
Böyece ricat edebilmiş olanların hepsi kurtuluşlarım kime borç lu oduklar.ım, bilmektedirler-Türk tuğayının emsalsiz başarısı ağızdan ağ)za dolaşmaktadır.
Aitlee'nin seyahati
Ofisin bir petrol tankı alev aldı
İzmit, 1 (Telefonla) — Bu gece İzmit şehri ile Derince köyü çok büyük bir yangın tehlikesi atlatmıştır.
İzmit’le Derince arasında bulunan Petrol Ofis istasyonunun 18 numaralı petrol tankından diğer bir tanka hususî bir tertibatla nakledilen petrol bu tertibatı çalıştıran motörün kontak yapması ile alev almış, yükselen alevler muhitte telâş ve heyecan uyandırmıştır. İzmit Belediye itfaiyesi Sellüloz müesseseei itfaiyesi derhal hâdise mahalline yetişmiş, ayrıca Gölcük Deniz Fabrikaları itfaiyesi de vaka mahalline gelmiştir.
Alev almış olan 18 numaralı tankın etrafında evvelâ ateş kontrol altına alınmış ve bilâhare petrol yangınlarına karşı fevkalâde bir bilgiye sahip olan Askerî Deniz itfaiyesi efradı ellerindeki son sistem makinelerle yangını söndürmüşlerdir.
Hâdise yerine Kocaeli Valisi Burhanettin Teker ile Polis Müdürü gelmişler ve lüzumlu tertibatın alınmasına nezaret etmiş-
Londra, 1 a.a. (Afp) — İngiltere Başbakanı Clement Attlee pazar günü Vaşingtona gidecektir. Resmen bildirildiğine göre hareket saati henüz tesbit edilmemiştir. İmparatorluk Genelkurmay Başkanı Mareşal Sir William Slim muhtemel o-larak İngiltere Başbakanına refakat edecektir.
İngiltere Başbakanı müzakere etmek istediği mevzuların bir listesini Başkan Truman’a bildirmiş bulunmaktadır. Kendisinin Amerika’da bir hafta şadar kalacağı tahmin inektedir.
Celâl Bayar’ın Başkanlığında dış politika işleri görüşüldü
Bakanlar Kurulu dün sabahtan itibaren gece geç vakte kadar toplantı halinde bulunmuş ve çalışmalarına devam etmiştir.
Bakanlar Kurulunun bu toplantısına daimî surette Cumhur Başkanı Celâl Ba-yaı- başkanlık etmiştir. Bu uzun süren müzakerelerde görüşülen esas meselenin bütçe üzerindeki çalışmalar olmaktan ziyade son günlerde yeni ve mühim safhalar arzeden dış siyaset meseleleri olduğu tahmin edilmektedir. (T.H.A.)
«Ben böyle asker görmedim»

edil-
Fransız Başbakanı Londra'ya gidiyor
Bir Amerikalı subay, Türk-lerin fevkalâde cesaret ve hamasetle dövüştüklerini söylemiş ve «Ben şimdiye
Böyle asker görmedim» demiştir.
İlk güçlerin endişesi hava keşif raporlarının Kunnuri kesimi batısında askerlerle dolu kamyon kafilelerinin Anju is -tikametinde hareket halinde bulunduğunu bildirmesi üzerine ortadan kalkmıştır.
Bundan sonra bomba uçakları Kunnuri’nin güney ve doğusundan kütle halinde müdahalelerde bulunarak dost kuvvetlerin kurtulmasına yardım ettiklerini bildirmişlerdir. Bu raporlarda dost kuvvetlerin hangileri olduğu tasrih edilmemekle beraber herkes konusu olan kuvvetlerin Tugayı olduğu ümidini etmiştir.
Londra, 1 a.a. (Reuter) — Fransa Başbakanı Rene Pleven ile Dışişleri Bakanı Robert Schuman, Attlee ve Bevin’le görüşmek üzere yarın buraya geleceklerdir.
takrir oya kondu ve kabul edildi.
Bu arada bağımsız İzmir mil letvekili Halide Edib Adıvar muhalif oy verdi.
Böliikbaşı ve Türkoğlu’nun Gensoruları
Millet Partisinin Meclis’teki tek mümessili Osman Bölükbaşı ile Mardin bağımsız milletvekili Kemal Türkoğlu’nun Kore’ye*'as ker göndermeye dair hükümetçe alınan kararın Anayasaya aykırı olmak yönünden mütalâası mevzuundaki müşterek gensoruları okunarak kabul edildi.
Ne gariptir ki tek muhalif yine Halide Edib Adıvaı- oldu.
Müzakereler 11 Aralıkta açılacak
Kürsüye gelen Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Samed Ağaoğlu, gensoruya cevap vermek üzere hükümetin 11 Aralık günü hazırlanmış olacağını beyan etti.
Bundan sonra, bir hukuk öğrencisinin, yönetmeliğin 15 inci maddesinden faydalandırılmadan, Fakülte kaydının silindiğine dair, Meclis’e verdiği dilekçe üzerine, geçen celse başlıyan müzakerelere devam olundu.
Komisyon kararının, Üniversite muhtariyetine müdahale o-lacağı mütalâası ile meseleyi heyeti umumiyeye getiren Bahadır Dülger’in, itirazları üzerine birçok milletvekili söz aldı. Bu arada Millî Eğitim Bakanı Tev-fik İleri, öğrenci ile hoca arasına girmemenin lüzumunu belirtti. Neticede komisyon raporu kabul olunarak bu talebeye yeni imtihan hakkı tanındı.
Mpelis pazartesi günü 15 te toplanacaktır.
(Baş tarafı 1 inci sayfada) ne münasebet sesleri) muhalefet partisi için bir hareket noktası teşkil eden bu gensorunun açılmasını görmek ve bu açılmayı kabullenecek arkadaşların safında yer almak bana sürür verirdi. Bu yolda verilecek reylere tehalükle ve bütün bir gönül iştiyakı ila reyimi katmayı çok arzu ederdim. Hal böyle iken neyleyim ki tüzük hükümlerinin zedelenmemesi mülâhazası ile takririn iadesini isleyen de ben oluyorum.
Bu itibarla ağı geçen 157 nci maddenin mevzubahis edildiği esaslar dairesinde yani istizahla bulunulmak birer birer eksiklerinin tamamlanması birer zarurettir.
Bu cihet ifa kılındıktan sonra tekrar Meclise sunulmak üzere gündemden çıkarıbp soru sahibine iadesini heyeti cemilenizden istemek mecburiyetinde kaldığımı arzederken takrir sahibinden de Tüzük icaplarım cami bir tarzda bu Gensoruyu Meclise getirmek ve müzakereye mevzu yapmak bahtiyarlığından bizi mahrum kıl mamalarım temenni ederim.»
Celâl Yardımcıdan sonra kürsüye gelen gensoru sahibi İnönü, verilen takrirde, görüşme esaslarını tavzih edecek işaretler bulunduğunu söyledi ve bazı izaha ta başladı. Bu sırada Başkan, İnönü’ye hitaben: «Paşanı, yalnız, esasa girmeden usul meselesi hakkında noktai nazarınızı lût fediniz, onun üzerine Meclis'ten bir karar alınacaktır.» diye müdahale etti.
İnönü devamla şunları söyledi:
-----Dünyada büyük hâdiseler oluyor. Bu hâdiselerin Türkiye-nin siyasî ve askeri emniyetine tesiri var mıdır? Bunu öğrenmek istiyoruz. Eğer varsa buna karşı hükümetin mütalâaları ve karşı tedbirleri nelerdir?»
Bazı milletvekilleri, izah edilen bu hususların, takrirde bulunmadığını söylediler.
Müteakiben, gensorum üğün 157 nci maddesin Idıığundan reddine dair
80 bin göçmenin iskân meselesi
istenilen meseleler belirtilmek suretiyle
Önümüzdeki aylar içinde Bul garıstandan memleketimize gel mesi .muhtemel olan göçmen ırkdaşlanmızı barındırmak mak sadiyle teşekkül etmiş olan Merkezî İskân Komisyonu çalışmalarını tamamlıyarak 250 bin göçmen vatandaşın iskân ve muvakkaten barındırılması için hazırladığı raporu Başbakanlığa göndermiştir. Başbakanlık tarafından yapılmış olan tamim gereğince her vilâyet hazırlıklarına başlamıştır. Diğer taraftan komisyon, Devlet Demiryolları ve Denizyolları ile işbirliği yaparak gelecek olan göçmenlerin muhtelif vilâyetlere taksimi için gerekli tedbirleri almış bulunmaktadır. Bu arada ilk partide 1 70 ile 80 bin kadar göçmen ırkdaşlarımızın muvakkaten yerleş I tirilmeleri için Edirne ve Tekir-dağdaki göçmen evleri yeniden I takviye edilmiş bulunmaktadır.,
Kızılay başkanı
[Başı 1 inci sayfada)
Nerededir ?
karsısı No. Apartmanı, ve ev Tel:
Biliyor musunuz?
İstekler Ülkesi
Hamamönü ğumevi Çocuk Hastalıkları Mütehassısı
Dr. İhsan Can
Hastalarını hergün saat 15 ten itibaren kabul eder.
Anafartalar caddesi Kıır-junlu Cami 394 Bekman Muayenehane
Başkanı Ali Râna Tarlıan baş-kanvekillikleıine, Kocaeli Milletvekili Dr. Ethem Vassaf Genel Kâtipliğe, Balıkesir Milletvekili Enver Güreli muhasip üyeliğe, Merkez Bankası îdaıe Meclisi Başkanı Kemal Zailli Sürer vezne üyeliğine ve Tekirdağ Milletvekili İsmail Hakkı Akyüz teftiş üyeliğine seçilmişlerdir.
rhevcut dertıal
bahis Türk
Türk Tugayı kendisine emanet edilen vazifeyi sonuna kadar başarmış bulunduğundan artık geri çekilebilir.
Şongşong kuzeyinde kalan kuvvetler bu suretle hiç kayıp vermeksizin ırmağın güneyi-, ne çekilmek imkânını bulmuşlardır.
Avam Kamarasında Türk kahramanlığı övüldü
Londra, 1 a.a. (Reuter — Dün Avam Kamarasında cereyan e-. den müzakerelerde muhafazakâr saylavlardan Henıy Hopkinson, Kore’de harekâta katılan Türk tugayının .Kahramanca hareketinden. sitayişle bahsetmiştir.
Ilopkison sözlerine şunları ilâve etmiştir:
Paris, 1 a.a. (Reuter) — Fran sız Dışişleri Bakanlığına mensup bir sözcünün bu gece bildirdiğine göre, eğer Başbakan Rene Pleven Fransız Millî Meclisinde itimat oyu kazanırsa muhtemelen Vaşington’a gidecektir.
Pleven ve Dışişleri Bakanı Robert Schuman yarın Attlee ile Vaşington’a hareketinden evvel buluşarak, kendisine Fransız noktai nazarını izah edip Fransa ile İngiltere arasında tâm bir anlaşma sağlamağa çalışacaklardır.
Kore kahramanları günü yapılacak
Istonbu, 1 (T.H-A.) — Millî Türk Tolebe Birliği tarafından önümüz deki günlerde bir «Kore Kahramanları Günü» tertip olunacaktır-Bu törenin memleket çapında bir heyecan günü olması için geniş hazjrlıjklar yapılmaktadır. Aynı zamanda törenin radyo ile yayınlanması için de gerekli teşebbüsler yapılmıştır.
Dünya Türke
Neler görüşülecek?
Vaşington, 1 a.a. (United Press) — Başkan Truman ve İngiltere Başbakanı Clement Attlee, bir kaç güne kadar burada bir görüşme yapacaklardır.
Bu görüşmede 3 üncü dünya; harbini önleme çareleri müzakere edilecektir.
Üçüncü gün
27 kasım pazartesi günü oldukça az sayıda düşman kıtaları kuzey doğu cephesine münferid taarruzlarda bulunmuş ve bu kuvvetlerin büyük kısmı 2 nci kolordu döküntülerinin gerilerine sarkmağa başlamıştır.
Düşman pek kısa bir zaman zarfında Türk kıtalarının işgal etliği kesimin 30 kilometre güney doğusunda bulunan Tokşon’a varmış ve bu mevzii geçmiştir.
Ayn, dakikada 2 nci Amerikan tümeni ricata başlamışlardır.
Bu arada düşman sızıntıan daha ehemmiyet kesbetmiş ve Çin blrikleri bazı yerlerde Amerikan tümeninin ricali yüzünden açık kalan kesimlerde! Türk mevzilerinin kuzey batış,ng ulaşmıştır-
«— Senelerden beri kendi topraklarını müdafaa için tam seferber bir halde bulunan bu birliğin daha önce, Birleşmiş Milletler dâvası uğruna savaşmak üzere kendini uzak topraklarda dövüşür bulması heyecan verici bir olaydır.»
Bir Fransız gazetesinin yazısı
Paris, 1 a.a. (Afp — Figaıo gazetesinin tefsiıcisi, Sinanju ve Anju mıntıkalarında dövüşen kıtaların tarpamen çevrilmesinin müttefik kuvvetlerin sağ kanadı ye bilhassa Türk tugayının kahramanca mukavcpıeti sayesinde önlenebildiğim yazmakta vo ancak birkaç günden beri harbe gi ren Türk tugayının fevkalâde bir kahramanlık göstermiş olduğunu ilâve etmektedir.
İyi haber alan çevrelere göre Başkan Truman ile Clement Attlee arasında müzakere edilecek noktalar şunlaı-
1 — Kore harbinin aldığı vahim vaziyet ve atom bombasının hangi durumda kullanılacağı.
2 — Batı Avrupa’nın silahlandırılması.
3 — Dünya sulhünü tehdit eden tehlike karşısında Birleşik Amerika, İngiltere ve diğer Atlantik devletleri arasında temin edilecek işbirliği meselesi.
Gene aynı çevrelerin ileri sürdüklerine göre Başkan Truman ve Attlee’nin dünyanın içinde bulunduğu buhranı ön lemek üzere doğrudan doğruya Sovyet Rusya ile müzakerelere girişmeleri muhtemeldir.
Mülakat salı günü
Vaşington, 1 (a.a.) (Afp) — Beyaz Saraydan resmen bildirildiğine göre Truman ve Attlee salı günü görüşeceklerdi!;.
(Baş tarafı 1 incide) berini şüngü ile yardılar» diye yazmaktadır. France - Soir gazetesi ise «Sekizinci ordunun sağ.cenahını tutan Türkler müthiş Çin akını karşısında bir a-dım bılç gerilemiyerek sekizinci orduyu çevrilmekten kurtardı» demektedir. Komünist gazetelerine gelince .Amerikalılar Türkler sayesinde kurtuldu» me alinde yazılar neşıetmek-
Bütün yabancı çevrelerdeki kanaat şudur: .Türkler ne kadar iyi asker olduklarını bir kere daha gösterdiler. Türk ordusu barış hizmetinde muazzam bir kuvvettir. Türkiye’ye yardım şarttır ve bu yar -dım arttırılmalıdır. Yakın Doğu’da bir kızıl istilâyı ancak Türkler önliyebilir-ler.»
DOKTOR
Esat Eğilmez
Seyahatten dönmüş ve hastalarını kabul etmeye başlamıştır-
Muayenehane: Tarko han No.- 16 - 17 Tel: 16989.
Ev: Demirtepe Sümer sokak Güneş Ap. 27/3 Tel:22989


Sayfa: 5
2/12/1950________________ - - - -______________________________________________________________
ZAFER
leilaıny Cinayeü




—, ZAFER İN POLİS TEFRİKASI
Yazan: Frances Noyes Ilarl Çeviren: S. Yazıt ı»6lu
Yeni lijşriyat:
Eşrefi.» şiirleri çıktı
Yarım asırdanberi memleketi karış karış dolaşıp incelemelerde bulunan ve edebî şahsiyetlerimizi tanıtan eserleriyle tanınmış, «15» kitaplık EDEBÎ ÂBİDELER müellifi Nevşehirli Mimar Numan Kıyat; bu defa, Türk hiciv edebiyatının büyük üstadı EŞREF’in, bazısı hiç bir yerde çıkmamış olan 100 den fazla şiirini, güzel bir kapak içinde yayınlamış bulunuyor.
Numan Kıyat, bu eseriyle de, hem EDEBÎ ÂBİDELER serisine bir kitap daha ilâve etmiş, hem de Eşrc ’ ‘ n ' hayranlarına, edebiyat t.- .ihine hizmette bulunmuştur.
Temiz bir baskı ile çıkan Eşref’in şiirleri 50 kuruş gibi bir fiyatla satılmaktadır.
Arzu edenler: (Mimar Numan Kıyat, Zafer sok ığı No. 34 — Ankara) adresir. len isti-yebilirler.
Kore Savaş Birliğimiz Mektupları
Ankara P. T. T. Başmüdürlüğünden:
Kore’de bulunan Savaş Birliğimizin onbaşıdan üst rütbedeki çavuş, üstçavuş, başçavuş ve başgediklilerle subaylarına gönderilen mektupların geç gittiği haber alınmıştır. Bu mektupların normal posta ücretine ilâveten her on gram ağırlık için 40 kuruş hava taşıma ücreti vermek suretiyle, en kısa zamanda ulaşmalarının mümkün bulunduğu sayın halkımıza duyurulur.
(8716)
Ankara yollar 4. bölge müdürlüğünden
Yol Silindiri satılacak
1 — 33 adet muhtelif marka hurda yol silindiri kapalı zan usulü ile satılacaktır.
2 — Kapalı zarf arttrması 12/12/1950 salı günü saat 15.3 da Etlik yolu üzerindeki Bölge Müdürlüğünde toplanacak ko nisyon huzurunda yapılacaktır.
3 — Zarfların saat 15.30 a kadar komisyona verilmesi lâ zımdır. Para gibi umumun elinde bulunan şeylerle mühürli zarflar kabul edilmez.
4 — Muhammen bedel 14.450.00 (ondört bin dört.vüz elli lira olup geçici teminat 1084 (bin seksen dört) liradır.
5 — Şartname ve cetveller çalışma saatlerinde Bölge Mü iürlüğünde; silindirler tatil günleri hariç her gün saat 10-11 3f ırasında Bölge Müdürlüğü sahasında görülebilir.
6 — 2490 sayılı kanunun ahkâmına uyularak müracaat ()
lunması ve postada vukua gelecek gecikmelerin kabul edilemi •eceği ilân olunur. (8736) 2578
MEVLÛT
Sevgili annemiz Adviye YıJlçınkaya'nın aziz ruhuna ithaf edilmek üzere ölümünün kırkıncı günü olan 3 Aralık Pazar günü öğle namazım müteakip Hacı Bayram Ca- , miindo mevlût okunacağından, kendisini seven ve arzu buyuranların teşrifleri rica,
Hadiye Taşkın, Süleyman
Taşkın, Bilâl Yalçınkaya. (6156)
— 135 —
cevap verdi. Şurasını açıkça anlatayım; sevgili, kıymetli yavrularınız kaldırım kenarlarında can verseler dahi bana vız gelir. Haydi bakalım, şimdi buıadan defolun!
Artık nefes alamıyordum. Hakikaten boğuluyorum zannettim; fakat gayret edip ce-vapvap verdim:
— Ben ihtiyar bir kadınım Madeleine! Bu yaşımda senin önünde diz çöküp yalvarıyorum; iki yavrumun hayatlarını perişan etme!
— Oof! Bıktım usandım, çocuklardan da bu rollerden de.. Son defa söylüyorum, bu evden güzel güzel çıkıp gidecek misiniz, yoksa sizi zorla mı sürükliyeıek dışarıya atayım ?
Yanı başıma o kadar yaklaşmıştı ki iğrenç lavantasının kokusunu duyabiliyordum. Sıcak, tatlı, boğucu bir koku idi. Bir adım kadar geriledim.
— Bana dokunayım demeyin! Sakın dokunayım demeyin! diye haykırdım.
Ve yine o kötü, o heyecanlı kahkahasiyle gülerek iki eliyle omuzlarımdan tuttu, beni itti. O kadar şiddetle itti ki, bir anda dizüstü düştüm. Toplanmağa çalışırken elimdeki çantayı düşürdüm, içinde ne varsa hepsi halının üzerine yayıldı. Başıma çıkan kan, şakaklarımda, kulaklarımda zonk layaıak yere dökülen şeylere bakakaldım.
Hâkim Carvcr, birisi bize şiddetle el kaldırım vurduğu zaman, en âciz, en zayıflarımızın bile etinde, kemiğinde, kanında isyan edip şahlanan şey nedir? Ben bu isyan eden şeyin kulaklarımda avaz avaz haykırdığını duyuyordum. Duyuyordum, ve bir yandan da halının üzerinde, elimi uzat-sam tutabileceğim bir yerde pırıl pırıl parlayan bir âletin durduğunu da görüyordum. Bu âlet, güllerin kuruyan dallarını kestiğim bıçaktı. Bu dal lan kesince güller bir kat daha yükselip büyüyor, filizleniyorlardı. Gözümü bıçaktan a-yırmıyara' olduğum yerde diz çöktüm. Böyle bir anda insanın bütün hayatı gözlerinin ö-nünden geçer deıjer. Ne kadar doğruymuş!
Testekerlek gümüşten bir ay altında gül bahçesi yemyeşil yapraklariyle pırıl pırıl yatıyordu.... Pat’la Sue terasta,
birbirlerinin omuzuna ve beline kollarını sarmış oturuyorlar; gözlerinde güneş, saçlarında rüzgâr oyunlar yapıyordu.... Kızıl bakır rengini almış kumlukta çocukların mavi önlüklerini görüyordum... Birdenbire bıçak elimde olarak ayağa kalktım.
Bir tek defa haykırdı. Hem de o kadar yüksek sesle değil. Düşerken masaya tutundu, işte o zaman müthiş bir gürültü koptu. Dışaıda, o anda birisi oldukça yüksek sesle gülüyordu. Piyanonun kenarına tutundum, lâmbayı üfledim. Evin merdivenlerinden birisi çıkıyordu. Hiç kımıldamıyor, nefes dahi almıyordum. Zil çalındı, evin arka taraflarından, uzak bir yerlerden aksetti. Birisi kapıyı yokladı.
İşte her şey bitti. Her şeyi biliyorlar. Kapıyı açmazsam, kırıp da girecekler, diye düşündüm. Fakat kapı kırılınca-ya kadar yerimden oynamama-ğa karar verdim.
Bir dakika sonra merdivenlerden birisi indi. Ana yoldaki kumların üzerinden yürüyüp giden biı insann uzaklaşan ayak seslerini duydum. Biraz daha bekledim. Dışarıda, ağaçlıkların arasında birisi kımıl-dayoımuş gibi geldi, fakat bir dakika sonra bu ses de kayboldu. Gittim, pencereyi kapadım, perdeyi indirdim.
Müthiş bir tehlike içinde bulunduğumu, derhal karar vermek, derhal hareket etmek lâzım geldiğini biliyordum. Elektrik fenerimi hemen buldum, yaktım, düğmesini sıkıştırdım, yere, yan' başıma bıraktım. İki elimin de serbest kalmasını istiyordum. Yalnız lambayı yakmağa cesaret edemedim. Kapıyı zorlayan insanın tekrar geleceğinden korkuyordum. O anda elmasları alacak olursam, cinayetin hırsızlık maksadiyle yapılmış o-lacağına hükmedile -eğini dükündüm; ve evvelâ ölmüş olduğuna l at yyen kanaat getirmek istedim. (Devamı var) ,
Bu yol bahçıvan köşkünün etrafını çeviren çitin sol tarafına isabet eden bir aralığa çıkar. Bu aralıktan geçip evin ön tarafındaki merdivenlere geldim. İçeride, sağ taraftaki pençerede hafif bir ışık görünüyordu. Hiç durmadan merdivenlerden yukarıya çıktım. Ön kapı biraz aralık bırakılmıştı. İtip açarak içeriye girdim. Kapının iç tarafında bir anahtar vardı. Biran tereddüt ettim sonra anahtarı çevirip kilitten çıkardım, çantama attım Çünkü, sözlerimi bitirmeden kalkıp giderse diye korkuyordum.
O sırada benim içeriye girdiğimi duydu ve:
— Allah nzası için ne oldu?
( clemiyeceksin zannettim, diye haykırdı.
Ben odaya girdiğim zaman ; ı :ası dönüktü. Piyanonun ü-zvuıdeki aynaya bakıp saçla-uu kabartıyordu. Piyanonun üzerinde bir lâmba yanıyor, saçlarını pırıl pınl alevlere benzetiyordu. Hakikaten harikulade bir surette güzeldi; ama ben bu penbe beyaz sarı saçlı, mavi gözlü tiplerden hoşlanmam. Trudie’nin dudaklarında K. ayni kıvrımı gülmüştüm; onun da kirpikleri böyle mânâsız derecede uzun ve kıvırcıktı.
Derken, birdenbire aynadan beni gördü. Yüzündeki neşe ansızın şüpheli, zalim ve insafsız bir mânaya çevrildi. Olduğu yerde süratle dönüp beni yukarıdan aşağıya kadar süzdü.
Biran böylece durduktan
— Burada ne arıyorsunuz? diye sordu.
— Madeleine, seninle Pat hakkında görüşmeğe geldim, dedim.
— Ya, öyle mi? Sefa geldiniz. Demek şimdi de sizin, bir kadının arkasına saklanıyor ha! Gidin ona söyleyin, kendisi gelsin!
— Benim buraya geldiğimden onun haberi yok, tezkereyi ben buldum.
— Başkalarının mektuplarını almak yüzünden insanı hapse gönderirler, biliyor musunuz? Kendi oğlunuzun mektuplarını çalıp gizlice okuyorsunuz, ha! Yaptığınız şey ayıp tır, utanın! Hem de bu suretle ne kazanacağınızı umuyoısu-
Biraz daha yaklaştım:
— Bu işte benim şahsımın hiç bir ehemmiyeti yok, Madeleine, beni bir tarafa bırak. Ben bu akşam buraya, oğlumu rahat bırakmanı istemeğe geldim.
Bu sözü duyunca bir kahkaha savurdu. Öyle bir kah-
— Vah vah, bu kadar yolu nafile yere yürümüşsünüz. Ken dişi gelince, her ikiniz hakkın-daki fikrimi ona da söylerim merak etmeyin.
— O gelmiyecek. Dallas'la-, ra poker oynamağa gitti. Diye cevap verdim.
Birdenbire öfkeden kıpkırmızı kesildi.
— Yalan söylüyorsunuz! gelecek. Geleceğini siz de biliyorsunuz! Siz buradan çıkıp gidecek misiniz?
— Madeleine beni dinle! Bu yoldan eline geçecek saadet avuçlarında kuruyup kalacak! Onu ne kadar seversen sev, nafile! dedim.
Yine bir kahkaha attı:
— Onu ne kadar seversen sev, ne demek? Pat’dan mı bahsediyorsunuz ? Pat a tırnağım kadar kıymet verdiğim yok. Yalnız, ne kadar parasını almak kabilse hepsini alacağım, ve bu işi ne kadar çabuk yapabilirsem, her ikimiz için o kadar iyi olacak. Bu noktayı siz de, oğlunuz da iyice anlasanız fena olmaz.
— Bunun böyle olduğunu ben de biliyorum, ama itiraf etmeğe cesaret edeceğini tasav vur edemezdim. Sen yaptığının ne olduğunu idrâk edecek insa*n değilsin. Ömürlerinde sana zerre kadar zararları dokunmamış olan iki masum, yavrucuğun sıhhatleri, neşeleri, rahatları ve emniyetlerin? feda ederek zevkini tatmin edemezsin! İşte bunu yapamaz sın! diye haykırdım.
O alçak, o çirkin gülüşiyle bir kahkaha daha savurdu, sonra ı .dik dişlerinin arasından ıslık gibi çınlayan bir sesle:
— Yapamam, öyle mi? diye


t

ARALIKTA
Yeni devremiz açık’
Okul olarak inşa yeni binada hazırlıklarım baştan başa tamamlayan ANKARA
Şoför Okulu
Tedrisat atölyesinide açmış ve öğrencilerin kuvvetli öğretmenler nezaretinde devamlı süratle amelî çalışmaları da sağlanmıştır.
Ayrıca direksiyon ders a-dedi arttırılmış ve bu yüzden okul ücretine hiç bir zam yapılmamıştır.
Kayıtlarınızı bir an evvel yaptırmanızı tavsiye ederiz Yeni adresimiz: Mebus evleri önü Teknik üniversite karşısı No: 4 OTONAM garajı altn Telefon: 32649 6147
1951 yılı
takvimi
kü-
Pek çok ilâve, yeniliklerle I çük ebadda yakında ç kıyor-6162
G.E.E. öğrenci derneği başkanlığından
Tüzüğümüze göre aralık ayı içinde yapılması gereken genel kurul toplantısı 6 Aralık 1950 çarşamba günü saat 20 de Enstitümüz konferans salonunda yapılacaktır. üye arkadaşların belirli saatte gelmeleri rica olunur.
Dernek Başkanlığı
Gündem:
1 — Yönetim kurulu ve denetçilerin raporlarının okunması,
2 — Tüzük üzerinde yapılacak tadilât,
3 — Yönetim kurulunun ibrası,
4 — Dilekler ve yeni soçim.
6161
Demokrat Parti Samanpazan 3 No. lu Bucak Başkanlığından: Bucağımızın senelik kongresi 212.1950 cumartesi akşamı saat 20-30 da D.P. Merkez ilçe binasında yapılacaktır-
Delegelerimizin, Bakanlarımızın, Milletvekillerimizin, İl Gencıl Meclis üyelerimizin ve Belediye Meclisi üyelerimizin teşriflerini
Bucak İdare Kurulu
İşçi Bayan aranıyor
Nakış - Oıgü - Dikiş makina-s nda çalışmasını bilen işçi ba-
yan aranıyor. «
Ulus Meydanı Yeni Birke Mağazasına müracaat. (2978
Dikkat Dikkat
Tam yağlı eski kaşar peynirinin perakende bir kilosu Yozgat Pazarında
300 kuruş yenihal No. 13 Tel- 12766.
OSMAN Karabaş
6146
ZAFER'in Abone Şartları
çakmakları pipo, ağızlıklar, sigara ve para çantaları makbule geçer hediy elikleri mağaza-
mızdan temin edebilirsiniz. YENİ BİRKE MAĞAZASI ULUS Meydanı Troleybüs durağı
Turşu meraklılarına müjde
Bcşiktaşın tanınmış turşucusu Ahmet Mahdumu
Salih Sorkun
bu defa yine Yeni Halde 3 No. da Hüsamettin Çağlayan yanında nefis turşu ve turşu sularım satışa arzet-mekte olduğu sayın Ankara halkına arzolunur. 6160
Kiralık daire ve oda
4 oda, bir hol. sandık odası. Kaloriferden .gayri tekmil konfor Maltepe Özveren sokak 37 7 ye caal. Ayrıca tek odc lıkt.r.
6159
Devle# Demir Yolları Di» Tabibi i
Nevzad ESENER
; Her gün saat 16 - 20 ara-
; sında hasta kabulüne baş- ; ’ lamıştır. Adres: Sağlık Ba
■ kanlığı yanııida İsmet Paşa
■ caddesi No. 6 4 (Tel: 26111)
I (6127)
Kiralık Daire
Maltepe Özveren sokak, Er-yılmaz Ap. No: 27 de. Havagazı, su ve elektriği olan 4 odalı bir daire kiralıktır.
Müracaat Telefon: 24482
(6155)
Kiralık
Kaloriferli
Ap rtıman Dükkân Depo
Maltepe Gazi Mustafa Kemal Bulvarı Koç Talebe Yurdu karşısı Maltepe a-partmanında kaloriferli lüks daireler, büyük dükkânlar, imalâthane, depç olmağa elverişli muntazam geniş zemin kat kiralıktır. ___________________6107
Buhara Halıları
ANKARA
ASLİYE BİRİNCİ HU KOK YARGIÇLIĞI
950/203 Esas 950/615 karar
Dâvâlı: İsmail Şahin - Ankara ceza evinde mahkûm ikan halen adresi meçhul olup Düzce-nin Sarıçökekler köyünden.
Karınız Arife Şahin tarafından şiddetli geçimsizliğe müstenit açılan boşanma dâvasının yapılan duruşması sonunda:
Asker kaçağı bulunduğunuz, işlediğiniz bir suçtan dolayı ecza evine girdiğiniz, bu sebeplerden dolayı karınızla aranızda riddetli bir geçim-izlik mevcut olduğu ve kabahatin sizde bulunduğu sabit görülmüş olduğun-’ dcın boşanmanıza vc 1517 kuruş mahkeme masrafının size aidiyetine 13 10 950 tarihinde kabili temyiz olmak üzere karar verildiği, adresinizin mcçhûliyc-inc binaen ilân olunur. (6153)
Takriben 80 senelik, ince ve zarif Buhara taban ve seccade-Teff' 4 Arötîk 1950 Pazartesi günü müzayede salonunda satılmaktadır.
Görmeye ve
almaya değer-
(6145)
Kırıkkale Belediye Başkanlığından
1 — Belediyemiz için teklif toplamak suretiyle 2-3 tona iında bir adet kamyon alınacaktır.
2 — Verilecek tekliflerde arabanın evsafı, tonajı, fiatı v-modeli ayrı ayrı bildirilecektir.
3 — Araba Kırıkkalede teslim alınacaktır.
4 — İlân vergi ve resimler teklif sahibine aittir.
5 — Teklif verecek müessese en geç 4/12/1950 Pazartes 'ünü saat 13 e kadar belediye süreli komisyonuna bildirmeler »arttır.
6 — Postada gecikmeler kabul edilmez. (8704)—(2556)
Tapu ve Kadastro Genel müdürlüğünden
1 — Tapulama ekipleri ihtiyacı için 100 adet çadır kapalı zarf usulü ile satın alınacaktır.
2 — İhale 13/12/1950 tarihine raslayan Çarşamba günü salt 15 de Ankara’da Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü satmalına komisyonunda yapılacaktır.
3 — Satın alınacak 100 adet çadırın muhammen bedel-(82500) lira olup geçici teminatı (5375) liradır.
4 — Bu işe ait şartname 4 hra 15 kuruş mukabilinde sat n-ılma komisyonundan temin edilebilir.
5 — Teklif mektupları kanunun aradığı diğer belgelerle beraber ihale günü saat 14 de kadar satmalına komisyonıfna ‘.eslim edilmiş bulacaktır.
6 — Postada vaki olacak gecikmeler nazara al'nmıyacak-
tır. (8535) — 2548
Memleket İçi
12 a»nk ......2S Ura
Memleket Dışı
12 aylık ............ 65 Ltra
3 » ........... 16 »
Cnzclcye gönderilen evrak ve.
•mzılar neşredilsin edilmesin iade edilmez.
DEVLET TİYATROSU Büyük Tiyatro'da Bu akşam saat 20.30 da F. Schiller’in HİLE ve SEVGİ Dram 5 perde Türkçesi: Zahide özveren
Sahrteye koyan: Renato Moıdo
Doktor
Ferid Şahenk
D. D. Yolları Hastanesi Dahiliye Mütehassısı ve Başhekimi
Hastalarından öğleden sonra saat 18.30 a kadar muaye-hanesinden ve ondan sonra da evinden aramalarım rica
Muayenehane: Anafartalar Cad. San sokak No. 7. Telefon: 14255 — Ev-. Yenişehir, Necatibey Cad. No. 6- Telefon: 24844.
Satılık otomobil
Unvan: Necip Yoluç, Sicil No: 3347.
Ankarada Küçük Esat Bağlar semtinde 41 numaralı evde oturan 1 nci Anafartalar semti Vakıf işham 209 2 No. lu mahalli ticarî ikametgâh ittihaz ve veteriner ve cerrahî âlet ticaretiyle iştigal edan Ticaret Odasının 10 174 numarasında kayıtlı T. C. Tebaasından Necip Yoluçiun yukarıda yazılı ticaret unvaniy-le noterlikten tasdikli imzası şek linin Ticaret Kanununun ahkâmına uyularak 1 12 1950 tarihinde tescil edildiği duyurulur.
(8907) — 2623
Dağ vitesli vc eksiksiz iyi işler durumda Mersedes - Benz marka bir spor otomobil 2 12/1950 Cumartesi saat 15 de Ye/ıişehir, Sümer sokak No- 66 da N. Toker Ap. yamnda açık arttırma ile satılacaktır-
Kiralık daireleri
üç ve beş oda birer hollü konforlu iki daire kiralıktır. SNâııik caddesi nihayetinde Kız-lırmak sokak No. 32 Tel. 26440. 6149
. Satılık ev
Yolculuk dolayısiyle Küçük ev-1er 57 sokak 11 numaralı, dört oda hava gazı ve güzel bahçesi bulunan bir ev satılıktır. İçindekilere müracaat- Telefon 31223.
sebebiyle boşanma yapılan yargılaması
i Saat alacaklara ;
Ankara Asliye üçüncü hukuk yargıçlığından (949 404)
Dâvâlı: Nuriye Korkut: Adapa-zarında Yqpıcılar mahallesinde Bakkal Rüştü Aliyle halen ikametgâhı meçhuldür).
Kocanız Ali Korkut tarafından aleyhinize açılmış olan şiddetli geçimsizlik sonunda:
1 — Medeni Kanunun 134, 140 ve 150 nci maddeleri gereğinco tarafların boşanmalarında,
2 — Yargılama gideri olan 3370 kuruşun sizden alınmasına 3.10.1950 günü karar verilmiştir-
3 — İşbu ilâm bir sureti size tebliğ edilmek üzere mahkeme divanhanesine asılmıştır.
Tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde temyiz yolu açıktır. İşbu ilân tebliğ yerine kaim olmak üzene ilân olunur.
6158
I Mağazamızın yeni açtığı (saat reyonunda kadın, erkek ; altın bilezikli kol saalları ile ; cep, duvar, masa, büfe sa-
) allarım almadan evvel n,a-I gazamızın iç vitrinlerini bir îkere görerek mütehassıs sa-! alçımızdan izahat almanızı
) tavsiye ederiz.
YENİ BİRKE MAĞAZASI
ULUS Meydanı Troleybüs
i
Toprak ve iskân işleri Genel müdürlüğünden
Toprak teşkilâtı ihtiyacı için (7) adet takeometre âleli satın alınacaktır.
Muhammen bedeli 23100 lira, geçiçi teminatı 1733 liradır.
Eksiltme 18/12/1950 tarihine rastlıyan pazartesi günü saat 15 de Genel Müdürlük binasında kapalı zarf usulü ile yapılacaktır.
Âletlerin fenni vc idari şartnamesi Genel Müdürlüğümü' Lezavım Müdürlüğünden parasız olarak alınır.
Kapalı teklif mektuplarının eksiltme saatinden bir saat önceye kadar Komisyon Boşkanlığına teslim edilmesi şarttır.
Postada vukubulacak gecikmeler nazarı itibara alınmaz.
İdare ihaleyi yapıp yapmamkat serbesttir. (8773) 2606
Tokat Belediye Başkanlığından
1 — Meydandaki buğday pazarı mahalli yanma 15526 lira 6 kuruş keşif bedelli ikinci bir yaptırılacak buğday pazarı kapab zarf usuliyle eksiltmeye konmuştur.
2 — İhale 22/12/1950 cuma günü saat 14 de Belediye binasında ve encümen huzuriyle yapılacaktır.
3 — Talipler 22/12/1950 cuma günü saat 13 de teklif mek-tuplariyle birlikte teminat mektup veya makbuzlarını Eelediye Başkanlığına vermiş olacaklardır. Bu saatten sonra vukubulacak müracaat ve postadaki gecikmeler hükümsüz addedilecektir.
4 — Yaptırılacak ışın bedeli 1951 bütçe yılında ödenecektir.
5 — Bu işe ait fenni ve hususi şartname Belediye Sayman lığından parasız olarak alınır.
6 — Teklif edilen fiyat haddi lâyık görüldüğünde korniş
von ihaleyi yapar. (16410) (8910) 2624
Açık eksiltme ilânı
İstanbul Bayındırlık Müdürlüğünden:
1 — Pendik Bakteriyoloji Enstitüsünde yapılacak çeşitli tesisat işleri açık eksiltmeye çıkarılmıştır:
Keşif bedeli (24590) liradır.
Eksiltme 21/12/1950 tarihinde perşembe günü saat 15 te İstanbul Bayındırlık Müdürlüğünde toplanacak komisyon tarafından yapılacaktır.
2 — Bu işe ait evrak şunlardır: Mukavele, eksiltme, bayındırlık işleri genel hususî ve fennî şartnameleri, proje keşif hu-lâsalariyle buna müteferri diğer evrak, dairesinde görülebilir.
3 — Eksiltmeye iştirak etmek için taliplerin 1844 'İra 35 kuruşulk muvakkat teminat yatırdığına dair makbuz ibraz et-
mesi vc 1950 yılında ticaret odasında kayıtlı bulunduğuna dair belgeyi hamil olması, eksiltme gününden tatil günleri hariç (3) gün evvel vilâyet makamına müracaat ederek ehliyet vesikas’ alması vc yukarda ikinci maddede yazılan evrakı görün eksiltme şartnamesinde yazılı kayda göre kabul ettiğine da r imza!.' ması şarttır. (8877) 2621
Kıymetli kürk, kristal ve Fil dişi biblolar
Bir Ermin şal (gece için) bir kamçak (erkek yakası), biı faberje salata kâsesi, gümüş çatal ve kaşığı ile bcıaber, bir gümüşlü kristal şeker tabağı, fildişi biblolar ve saire...
Aralık ayının bir, iki üçüncü günleri, 10—14 c kadar Atatürk bulvarı Yağcıoğlu apartınıanı 257/8 görülebilir.
3 Aralık Pazar akşamı saat 20.30 da G. Verdi'nin RİGOLETTO Opera 4 perde Müzik idaresi: Adolfo Çamozzo Sahneye koyan: Aydın Gün
KÜÇÜK TİYATRO'da Bu akşam saat 20.30 da Hazım Kurşunlu'nun Melekler ve Şeytanlar Piyes 3 Perde Sahneye koyan: Mahir Canova
3 Aralık Pazar günü saat il de
KARA BONCUK
Müzikli çocuk komedisi 5 Tablo
Yazan: Mümtaz Zeki Taşkın Müzikler: Nâzım Ülgen
Sahneye koyan: Agâh Hün (Bu Pazarın bileti bitti) (10 Aralık Pazar gününe ait çocuk biletleri satılıyor)
Sayfa: 6
ZAFER
2/12P1950
EMLÂK BANKASI
AKŞAMINA KADAR EN AZ 200 LİRALIK BİR HESAP AÇTIRMAK SURETİLE SİZDE BU ÇEKİLİŞE İŞTİRAK EDİNİZ.
tesvul .
TÜRK TİCARET BANKASI
SERMAYESİ : T.L. 4.400.000
İHTİYATLAR : T.L. 1.876.184
BANKAMIZIN 100.000 LİRALIK
950 Yıl. ikramiye Plânının 5 inci Çekiliş Tarihi:
11 Aralık 1950|
Bu çekilişe iştirak edebilmek için:
j— Müşterilerimizin—
I 1 ARALIK 950 Akşamına kadar. Tasarruf he-I saplarında 100, Vadeli hesaplarda 1000 lira bu-I lundurmalan veya mevcut hesaplarını bu miktarlara yükseltmeleri lâzımdır.
DİKKAT :
Vadesiz Tasarruf Hesapları faizlerinin Gelir Vergisin' Bankamız öder.
Vadeli hesap sahiplerine isabet edecek ikramiyeler YÜZDE 25 fazlasiyle ödenir.
Fazla tafsilât için gişelerimize müracaat edilmesi.
Millî Talebe Federasyonu
Göçmenler Yararına
5/12/1950 gecesi 20.30 da

10 ARALIK 1950 PAZAR GÜNÜ SAAT 21.15 te
BÜYÜK SİNEMADA
HİSAR KULÜBÜ YARARINA
Mevsimin en büyük müsameresi
• •

Üstad Münir Nurettin Selçuk REFAKAT
Taklit Kıralı
Cevat Kurtuluş
tarafından
İmiiasyon Müzikal EDENLER
Halk türkülerinin sevimli
yıldızı
ZEHRA BİLİR
ve Saz Heyeti
, (Yeni ve zengin programiyle)
Sadi Işıl ay - İzzettin Öhte - Feyzi Aslangil
Biletleri Büyük Sinema gişesinde ve Ulus Meydanı Elektrofen mağazasında satılmaktadır
Fiyatlar: 10, 7.5, 5, 2.5 liradır. 6157
V.
Satılık otomobiller
1 — Sevrole çok iyi durumda taksinıetresile birlikte, tediyatla kolaylık.
2 — Buick 4 kapılı, otomatik vitesli 49 model, hususî taksi olarak az kullanılmış. Tediyalta kolaylık.
OTONAM
Garajı Bahçelievler yolu Telef. 32649. 6148
Samsun belediye başkanlığından
Büyük Sinemada Memleketimizin en seçkin sanatkârlarını topladığı geceye katılmakla hem güzel bir gece geçirecek, hem de binlerce ırkdaşınıza yardım etmiş olacaksınız.
Neriman Altındağ ve arkadaşları Millî oyunlar festivalinde en muvaffak ekipler tarafından millî oyunlar
Biletlerinizi Bankalar Caddesindeki Milli Piyango gişesinden ve Büyük Sinema gişelerinden temin edebilirsiniz.

Taklit üstadı Cevat Kurtuluş
Yalnız
(Piyes) Devlet Konserva-tuvarı talebeleri tarafından
r

ALLIS^CHALMERS
(Mihvaukee 1, Wisconsin U.S.A.)
1 — Elektrik santralında mevcut çalışmaz bir halde bulunan 30 ton ağırlığında eski DEUTZ Dizel gurupları 3000 lira bc-del üzerinden açık arttırma suretiyle satılacaktır.
2 — Muvakkat teminatı 225 liradır.
3 — İhalesi 19/12/1950 salı günü saat 16 da Belediye Encümeni huzurunda yapılacaktır.
4 — Şartnamesi her gün Belediye Yazı işleri Müdürlüğünde görülebilir. (8808)—2592
Proje müsabakası
Samsun 19 Mayıs Yapı Kooperatifinden:
1 — Samsun 19 Mayıs Yapı Kooperatifinin yaptıracağı üç ev projesi Türk yüksek mühendisleri, yüksek mimarları,
vc Mimarları arasında müsabakaya konulmuştur.
2 — Her tip evin yalnız birinci gelen proje sahiplerine dört lira mükâfat verilecektir.
3 — Şartname ve arsa plânı istiyenin adresine parasız gön-
4 — Taliplerin Samsun Bankalar caddesi 1 inci noter üs-de Tuzcuoğlu hanı No. 7 de kooperatif başkanı Rami Ozan’a
aatları ilân olunur.
5 — Mükâfatımız az ise de ortaklarını birer mesken sahibi
mak amacı ile kurulmuş olan Kooperatifimizi teşvik ve hi-
sayın fen adamlarının müsabakamıza iştirak rica olunur. (8588)—2512
İzmir Belediye Başkanlığından
Umurbey mahallesinde Darağaç mevkiinde 1388 ada ile 1426 sayılı ada arasında kapanan 1527 ve 1514 sayılı sokaklarda Belediyeye ait 381.50 metre kareden ibaret yer kapalı zarftı arttırma suretiyle satılacaktır. Muhammen bedeli 15260 lira ve geçici teminatı 1150 liradır. İşin ihalesi 11/12/1950 pazartesi günü saat 15 dedir. İsteklilerin 2490 sayılı kanunun tarifatı dairesinde hazırlıyacakları teklif mektuplarım ihale günü en geç saat 14 de kadar encümen başkanlığına vermeleri lüzumu ilân olunur. (8800)—2591
Gaziantep Valiliğinden
Cinsi Muhammen bedeli Geçici Teminat
Ev 25000 Lira 1875 Lira
Mülkiyeti özel İdareye ait olan yukarda cinsi, muhammen bedeli, geçici teminatı yazılı Emniyet Müdürlüğü bitişiğindeki ev kapalı zarf usuliyle arttırmaya konulmuştur. İhalesi 11 Aralık 1950 pazartesi günü saat 10 da İl makamında yapılacaktır. İsteklilerin 2490 sayılı kanunun hükümleri dairesinde müracaatları lâzımdır. 16284 (8853)—2611
~ "' 1 -1 " " ... ——— II ■.
Mağazamızda yapılacak umumi tadilât ve tevsiat münasebetiyle
Görülmemiş UCUZLUK devam ediyor
Yeni fiyatlarımızı sunuyoruz
Pamuklular Li. K. : İpekli kumaşlar: Li. K. ■ Yünlü kumaşlar Li- K. Erkek kumaşları Li. K.
• Hereke 20,—
Kadife Emprime 5,50: İpek Kadife Avrupa 20,-: Ingiliz ipliği mantoluk 16,90: - Merinos 22,—
Kadife Emprime 6,20: - Ipekiş amaroza 12,50 Ingiliz ipliği mantoluk 23,50: Mulineler 18,50
Kadifo düz en 90 10,— 1 Yeni desen sambalar 9 . 13,— ( Mantoluk fantazi 26 27,—: j Nadide desenler 17,50
Keten Avrupa 5,50 j Anver saten 5,75 : ; Fransız mantoluklar 35 60,— ' Ingili2 kuponları
Keten Fransız 1 Ağır Mongol , Fransız robluklar 15
- Emprime jorjet 3,75 j Ipekiş robluklar 9,90 130 — 160 Lira
4 en keten (En 220) 16,50 • Sire saten 4,90 Medyana robluklar 7,40 Kaşe 10,50
Sabahlık Düvi.in Tobralkalar 2,90 2,— : İpek birman İpek krepsefen 4,50 5.90 ’ Fantazi robluklar - Fantazi robluk (En 130) 1175 6,25 ; Paltoluklar Fantazi caketlik 23 - 30,— 14,50
Ayrıca UCUZ parça sergisini görünüz ipekişi - Yünişi 2972 Bankalar caddesi No- 23/25 Tel: 12180
Watherprooî
Bay ve Bayan trençkotlan en ucuz fiyatlarla Ortaçta
bulabilirsiniz.
38 liradan 100 liraya kadar Çocuklar için zengin çeşitler Telefon: 1111S
Mantoluk
ve yünlü Toplukların en güzel çeşitleri
Sizin için getiriyor ihtiyacınızı almazdan
ORTAÇ’a
uğrayınız.
Jarse yünlülerin en zengin çeşit ve renkleri mevcuttur. | Fantazi faylar
ALLIS - CHALMERS
Mamulâtı ÇİME.NTO FABRİKALARI dünyanın dört bucağında çalışmaktadır.
Sanayi Makineleri Kısmı Türkiye Umum Mümessili
Tetico Teknik Ticaret Limited Ortaklığı
Ulus Meydanı. Ulus Hanı — ANKARA- 2979
r1""" - ......
Satılık Matbaa makineleri
Bir adet İşler vaziyette Duplex tabı makinesiyle yeni vaziyette bir adet otomatik 57X 82 ve bir adet 70X100 König - Bauer düz baskı makinesi ile komple müceliithane satılıktır.
Zafer gazetesi İdare Müdürlüğüne müracaat
ki ■ ... ............—)
Borsalino
Şapka çeşitleri ve en zengin renkleri ile yeni modelleri gelmiştir.
ORTAÇ
daima sizin kesenizin
dostudur.
Türkiyeda ilk defa olarak s.-nemamızda müzikal ve danslı filmler kraliçesi
BETTY GRABLE’nin
yarattığı renkli müzik ve dans şaheseri ASK KOPROSO (Renkli)
(When My Baby Smiles At Mc)
Seanslar: 14 - 16.15 - 18.30 10 - 12 de ucuz matine
21 — En son dünya haberleri, Truman'a yapılan suikast
Tel Gişe: 15031 Müd. 24075 Numaralı yerlerinizi evvelden aldırınız-
vat, Eşarp, Kazak, Çorap
Sizleri bekliyor.
Anafartalar Caddesi No. 224 Adliye karşısı, köşe mağaza |
Eldiven ve yünlü çeşitlerimiz
Robdeşambr
Robdeşambr, Gömlek, Kra
gelmiştir.
flf ORTAÇ

Comments (0)