SALI
2
idare: Huraoanumly* N® Tel adresi: (YTXİ SABAH•
İSTANBUL
Telefon:
1AYI01
HKR
’-TCRDff
MART
MS


M]
BBDBLİ
Bcnetri •400 »00 1000
•00
10
KURUg
Kr.
»
*
Onuncu TU
No. 3244
^HÜRRİYET VE HAKKIN YILMAZ MUDAFiiYiZ
Sııad Hayri ükgüblü ve Arkadaşları Adalet Huzurunda
1



i
Avukatlar Divanın Bakandan başkasını muhakeme edemiyeceğini bildirdi

Divan, avukatların noktai nazarlarını reddetti, Savcı okuduğu talebnamesinde sanıkların hepsinin tecziyelerini istedi
Ankara: 1 (Hususi) — Bu sabah saat 10 da Yargıtayda Yargıtay başkanı Halil Özyörükün başkanlığında Yüce Divan kurulmuş ve eski Gümrük ve Tekel Bakanı _ Suad Hayri Ürküblü ile 23 arkadaşının yargılanmasına başlanmış tır. Daha sabahın erken saatlerinde gelen dinleyiciler biiyiik salonda yerlerini almışlardı. Oturum açılmadan sanık avukatlariyle yerli ve yabancı basın mensubları da gelerek yerlerini aldılar. Saat tam 10 da başkan Halil özyörük, arkasından Yargıtay ve Danıştay üyeleri geldiler. Başsavcı Kâzım Berker de yanında yardımcıları ol duğu halde salona girerek en sağ köşede olan makamlarına oturdular. Başkanın başsavcısının sanık lanmn ve avukatlarının önlerinde (Devamı 5 incide'
Törkiyeye verilen tanklar
Vaşington: 1 (AP.) — Türkiyeye yardım programı ile ilgili olarak bu memlekete takriben 100 adet hafif tûük sevkedilmekte olduğu bugün Birleşik Amerika ordusu tarafından bildirilmiştir.
Tankların bir îepanyol gemisine yülüetilmekte olduğuna dair bir haberi tekzlb eden ordu makamları, bu konuda daha fazla açıklamada bulunmaktan imtina etmişlerdir.

Basına beyanatı



Amerikachki mevduatın bloke
Bakan,
edileceğini; Amerika bir liste vermek isters bunun da reddedilemiyeceğini bildirdi

h
e •
//
%== ——— *
Çalışma cakanı da, işçilerin hak temimi yolunda cn sor müracaat edilen te 'birin grev olduğunu, takat bu hakkın mcmleketimiıin bünyesine uymadığını söyledi
Divanı Alide
.W vfc
Maliye ve Çalışma Bakanlan, Gazeteciler Cemiyetinde dün yaptıkları Basın toplantısında
Divanı
•/
talebnamesi
Savcının
Yargıtay Başkanı Halil özyürük ve eski
Hıırrem ŞEREN
Tekel Genel Müdürü
Sırf part işleri mi konuşulmalı?

Elverir ki, her nedense bir türlü satılamıyan vatın elinde zaten banka türlü terin
Barlas gibi gazetecilikle ülfetleri meşkûk ze-olmasına imkân tasavvur edilebilir mi?— Halk Partili gazete-zararlarını Türk mükellefi ödemesin.
İstanbul: 1 ıA.A.‘ — Bııgün Gazeteciler Cemiyetinde iki baka mızın yaptıkları bir basın toplantısında Maliye Bakanı Halid Naz-mi Keşmir, gazetecilerin çeşidli sorularına- aşağıdaki cevbları vermiştir:
taliye Bakanı ile hususî konuşma

EÇEN pazar, Boğazın şirin bir köşesi olan Beykoz, iki partinin görüşmelerine sahne teşkil etti. Demokrat Parti kurucuları, başlarında Celâl Bayar bulunduğu halde, Beykozlu Demokratlarla temas ederek partinin iç durumu hakkında izahat verdiler. Karşı taraf, yâni Halk Partisi de, Cemil Barlas vasıtasile üyelerini aydınlattı.
iki rakib partinin bir yerde birleşmeleri, bir günde ve ayni mahalde toplanmaları, ister tesadüfi olsun ister iltizamı, Re-ceb Peker iş başında iken vâki obaydı hayli fırtına koparır, I)ci ki de silâh bile patlardı.
Bajar Izmire gidiyor diye ken dişini tutamıyarak oraya koşan zamanın Başbakanı Peker, batı İllerimizin bu biiyiik ve giizel merkezinde ne kadar feci bir istiskale uğramıştı. Zavallı Halk Partisi, halkın muhabbetinden mahrum olduğu için, Şefik Şo-yeri kullanmak suret ile ve vilâyet ve hükümet nüfuzunu kötüye harcamak sari ile para ile »dam tutmak yoluna dahi sapmış ve birkaç kişi toplıyarak Pekcri istikbal ettirebilmişti. 1 akat halkın Demokrat Parti lehindeki gösterileri karşısında polise silâh kullandırmak lüzu-mn da duyulmuştu.
iktidar sandalyesinde başka bir Halk Partili Başim-k»n bulunuyor ve Faki hllsl|n(,t H'lh atta azalmaj., trmaviil et-mış olduğu İçin, Bcykozd» övIp polisU, silâhlı hükümet baskı ve askısı görülmemiş, R«-ykO7Un mütevazı kaymakamı da ikineî btr Şefik Söver fedakârlığı göstermek İstememiştir, tlıtlmnl ki Soyer’in partiye karşı gös-
Kenan Öner’I in siyasî hâtıratı
► *
Günler denbert merak ae heyecanla beklenen •enenin bu en mühim ifşaatına
Dün başladık
I İkinci sayfada |
J


terdiği fazla bağlılığın onu Kon ya yollarına düşmekten alıkoya-nıaması idarecileri bir hayli düşündürmüştür. Esasen kanuni durum da bunu Icabettirir.
• t
Her ne hal ise Beykoz konuşmaları îzmlrinki ile kıyaslana-mıyacak kadar sakin ve Demokratik umdelere lâyık bir hava ıDevamı Sa.. 3: SU. 4 de-
Üçüncü bir parti
Do'aşan rivayetler gittikçe bir hakikat mahiyetine giriyor
kenan Öner bu hususta şayanı dikkat bir açıklama yaplı...
kuvvetle
Milliyetçi Radikal vasfı Ke-
Ankara: 1 (Hususi) — Radikal Demokrat Parti adile üçüncü bir partinin kurulacağı anlaşılıyor. Bu partinin liderliğine Hikmet Bayılrun seçilmesi muhtemeldir.
Demokrat Partinin esas malistliktir. Esas umdeleri Ata-türkün, t Köylü Efendimiz* cümle sini siyasî, içtimai ve ekonomik sa hada tahakkuk ettirmektir. Tan-dansı köylüdür. Bu partinin sızan program esaslarına göre yeni parti iki meclis esasını kabul etmekte bu suretle meclisten başka âyân meclisinin teşkilini istemektedir. Cumhurbaşkanı her iki meclisin iç tirâkile seçilecek, müddeti beş yıl olacak, âyân üyeleri her vilâyetten birer üye seçilecek bunlardan başka Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay başkanlarile bilfiil Genelkurmay başkanlığı yapmış olan ze vat emekliye ayrıldıklarından İtibaren âyanın tabiî üyesi sayıla-
cak. Rivayetlere göre Şefik Çakmak da bu partiye girecektir. Mus tafa Kentli ile arkadaşlarının yakında buraya gelecekleri rivayetler meyanındadır.
Kenan Öner ne diyor?
Yukarıdaki Ankara haberi üzerine malûmatına müracaat ettiğimiz profesör Kenan Öner bize şun ları söylemiştir:
(— Haber ve karihanın gittikçe genişlemesine günden gtine da-(Devamı S incide)
o
ı Talebnamede bütün »uçlar ( ayrı ayrı izah olunuyor
Ankara, 1 (Hususî)
Âlinin bugünkü toplantısında savcı aşağıdaki talebi dermeyan etmiştir:
«Tahkikat açılmasına dair Yüce Divan, Istanbulda Tekel Genel Mü dürlüğü İle kibrit ve çakmak Tekel geçici işletmesinde; tutkal Yuna (Devamı Sa., 3; Sil., 5 de)
Celâl Bayar Ankaraya avdet etti
Ankara D. P. kongres'nde Bayarm mühim bir konuşma yapacağı anlaşılıyor
Birkaç gündenberi şehrimizde bulunan D. P. Genel Başkanı Celâl Bayar, dün sabah fi merkezine giderek, 11 idare kurulu â-zalarile uzun süren bir toplantı yapmıştır.
Öğleden soma Parkotelde bir müddet istirahat eden Celâl Bayar, Adnan Menderes, Fuad Köprülü ve Fevzi Lûtfi Karaos-manoğlu, akşam üzeri Haydar-paşaya geçerek 18.15 de kalkan ekspresle şehrimizden ayrılmışlardır.
Celâl Bayar ve arkadaşları; D «Detamı 5 ncide
— Piyasada umumi bir durgunluk vardır. Dolar kıtlığı, sterlin vaziyeti buna m in mü r olmaktadır. Hattâ bu meseleyi Tüccar Derneği de ele almış ve sterline hakikî kıymetine uygun yeni bir kıymet verilmesi hususuna da temas etmiştir.
— Benim mütalccm şudur: Anlaşmalar ve ahdî vaziyetler itiba-rile dolar paritesine göre tesbit et tiğimiz sterlin kurunu kendi kararımızla bir taraflı olarak değiştirenleyiz.
Sterlin durumuna gelince, vaiua resmi kurla serbest piyasa kuru arasında bir fark varsa da öteden beri yanlış olarak tekrar edildiği gibi bloke bir para değildir. Sterlin, ithalât ve ihracatımızda geniş mikyasta rol oynıyan bir para-
( Devamı fl incide)
Geri çağırılan
Çek B. Elçisi
Çeko«lovakyaya değil, Londrsya gitmekte olduğ bildiriliyor
Ankara: 1 (Hususî) — Bundan bir müddet evvel memlekete geri çağrılan ve Türkiyeden ayrılan Çe koslovakya büyük elçisinin Çekos lovakyada husule gelen son değişiklikler dolayısile doğruca Lond-raya gitmekte olduğu söylenmektedir. Diğer taraftan Çekoslovakya elçiliği müsteşarı ile birinci kâtibinin de geri çağrıldığı haber alınmışsa da tevsike İmkân bulunamamıştır.
Basın Yayın Umum Müdürü elçi oldu
-----o----
Ankara: 1 (Hususî) — Basın ve Yayın umum müdürü Nedim Veysel llkin’ln Lahey elçiliğine tâyini Yüsek Tasdike iktiran etmiştir.
Yemende şiddetli air iç savaş var
9
İmam atayanın katlinden sonra kral olduklarını İddia eden 2 şef belirdi
i
K t
Londra, 1 (A.A.)
Yemen kabile şe
Londra, 1 (A.A.) — Yemendeki ihtilâl hakkında B.B.C. nin Orta-Doğudaki muhabiri tarafından verilen malûmata nazaran her ikisinin de Yemen kralı olduklarını iddia ettikleri gefle-
yhlerlnden İhlal
rin idaresi altında iki rakib taraf şiddetli bir savaşa girişmiş bulunmaktadırlar. Bu gruplardan birisi «on Yemen kralının oğlu olan Prens Ahmed tarafın-Devamı 5 ficide
Bakan; Amerikanın, Fransız mevduatını Fransa hükümetine bildireceğinden ma ûmatdar olmadığını söylüyor
Maliye Bakanı Halid Nazmi Keş nur gazeteciler cemiyetindeki top latıdan çıkarken bir arkadaşımız kendisine hususi olarak şu suali sormuştur:
u — Fransa hükümeti dolar teda rikinde uğradığı müşkülâtı nazari itibara alarak Amerikan hükümetinden Amerikan bankalarındaki Fransız mevduatını kendisine ha ber verilmesini istemiş ve Ameri kan hükümeti de bu isteğe muvafa kat etmiştir. Zatıaliniz Meclisteki beyanatınızda Amerikadaki Türk mevduatı hakkında mümasil bir te şebbüste bulunup bulunmadığınızı sarahatle bildirmemiş ve böyle biı talep vaki olsa bile Amerikalıların cevap vermiyecekleıini. söylemiştiniz. Halbuki Avrupa gezeteleri Fransanın teşebbüsünün neticesini bildiriyorlar. Bu şartlar altında ve bu Fransız örneği karşısında böyle bir teşebbüs yapıldı mı
Bakan suale şu kjsa cevabı vermiştir:
o—Bu hususta resmi bLr malûma tim yok, Müracaattan, bahsettiği niz neticenin alındığım bilmiyorum.
Bunun üzerine muharririmiz:
« — Haberin çıktığı gazete elimiz (Devamı 6 incide)
AaZIHE
Bakanı Halid
KŞŞMÎR
Çalışma Bakanı sendika miîmessillerile konuştu
t
Bakan, bugünkü hayat standardı ile ücretler arasında büyük bir fark mevcud olduğunu söyledi..
Bir müddettenberi şehrimizde bulunan Çalışma Bakanı Tahsin Bekir Balta, dün saat 18 de Eminönü Halkevine gelerek sendika mümessillerde bir konuşma yapmıştır.
Bakan sendika mümessillerinin işçi ücretlerinin tek taraflı bir görüşle tesbit edilmesinden şikâyet etmeleri üzerine şu izahatta bulunmuştur:
«— Sendikaların cn başta gelen vazifelerinden biri, muhakkak ki işçi menfaatlerini korumaktır. Ücret meselesinde sendikaların da
tesiri olmalıdır. Yani ücretler, patronlarla sendikaların karşılıklı anlaşmalarda tesbit edilmektedir.
(Devamı S incide'
• •
VIHKN BİR YAPRAK
Aç koyma hırsız olur
Sovyet Polis
İmparatorluğu,,
-------o .
Vandenberg, mühim bir nutuk söyledi
99
Çekoslovak ve Fıniand ya hâdiseleri Türkiyede asabiyet uyandırmış
Vaşington, 1 (AP.) — Büyün bir oturum yapan Birleşik Amerika ayan meclisi, Avrupa kalkınma plânını müzakereye başlamıştır.
Oturumu bir demeçle açan â-yan meclisi dış münasebetler komisyonu başkanı Arthur Van-denbery, 3 üncü bir diinya harbinin başlamasına mâni olun-Ikitrn & nvide


ir gazotedo Ankaradan gelen hususi bir haber gördüm: Bir marşandiz treninde bir soygunculuk olmuş; y - - -
yapılan ihbar vo tah ı kikat üzerino hâdise - _ - - - -___—
faillerinin marşandizin «şef dö tren» I ugar dö fren» lori, «gar dö vagon» ları olduğu anlaşılmış. Maznunlar suçlarını İtiraf etmişler ve «aldıkları az maaşla ailelerini geçindirmeğe imkân bu lamadıklarından bu Işı yaptıklarını» söylemişler vo tevkif edilmişler.
Bu adamları yaptıkları cürüındon dolayı hiç bir zaman nıa’iur görmek fikrındo dogiliz; insan ısınmak için yangın vukuunu temenni edemoz; o-ğor alınan maaşla goçınemiyorsa, ge-çinecok bir iş tutar.
Fakat haddinde gayet basit görüpon bu hırsızlık vak'ası, memleketin en e-hommlyctli bir içtimai bahsine temas ediyor.
Memurları doyuramıyoruz vo zorla hırsız yapıyoruz; atalar sözü malûmdur. «Aç koyma hırsız olur; çok vor-mo arsız olur» derler.
Bugün bu suretle ne kadar yolları-
IULUNAYj
nı şaşırmış olanlar varsa karşımıza hep bu mazeretle dikiliyorlar. Çalanın da rüşvet alanın da kendim haklı
V“1 göstermek İçin Meri-s ... sobeb
ınaaş-
yo sürdüğü bu: «Aldığım
la geçinemiyordum; çoluk çocuğum sefil oluyordu. Yaptım...» Halbuki tevkif edilen gorek cürüm tahakkuk cdincoyo kadar ve gerek tahakkuk ettikten sonra hapishanoyi boyluyor... Bir istikbal yıkılmıştır; gerido kalanlar no olacak7 Bu sefer onların omuzlarına kara sefalot bütün çökecek; fakat cörınU düşünmüyor ki...
ru' çoşınoden içilen suyun ihtiyaç ha-rarotini muvakkaten gidermesi bir kazanç sayılıyor.
Çoğu memur, maaştan gayrı «Anafor» düşünüyor. Bulunduğu ınoımıri-yetto hor iş için az çok bir «kaloml-ye» alan vo aldığını da saklanııyan bir memura bu harokotinfn idarecilik ruhunu incitecek kötü bir fiil olduğunu söyledim. «Haklısınız, dedi; fakat benlin bir karım üç çocuğum (Lütfen sayfayı çevirini**
dchşetile yapan bunu Onun için bu nânıeş
TENİ SABAH
2 Mart ı«48
SaYFA:2
Yazan: Prof. Kenan Ömer Öner
4.’
okrn.cc
01YO Bkl


ü

D

4)
) — a —
Bilhassa kullanmasını bilenler için pok iyi şartlar içinde başlıyan Cumhuriyet devrinin gittikçe tereddiye uğrıyarak, Türk tarihinde az gbrühnüş bir felâkote doğru milleti sürüklediğini görmemek kabil ola-Eıyacak kadar bir vuzuh hâsıl etmiş bulunuyor. İş başında bulıınan-rdan başka bu âkıbeti sezmiyen bulunmuyordu.
Ben doğduğun» zaman üç kıtai arza dal budak salmış görülen OsmanlI îrnpn.ratorluğu, kendimi hissetmeğe başladıktan aonra elim hu inhitat hamleleri nerede karar kılacağı belli olmıyan bir izmihlale doğ-ru koştukça koşuyor, Bulgaristan, Mısır, Bosna - Hersek gibi iyiliğinden ziyade kötülük menbaı haline gelen yerlerden 9arfı nazar edilse bile - bir Frauşız mütefekkirinin de dediği gibi - geldiğimiz yerlere doğru çekile çekile acı bir inkırazın kenarına yaklaşıyor, arzın Avru-paşında, Afrika ve Asyasmda muhtelif ırktan en aşağı kırk milyon halk üzerinde saltanat kuran koca Osmanlı İmparatorluğu her taraftan koğula koğula ufalıyor, asırlık şerefini şerefsiz yollarda arıyor, beşeriyet arasında şerefle anılan Türk milleti kimseye görllnemiyecak kadar zelil bir varlığa, daha doğrusu izmihlâle doğru sürülüyordu.
Kahraman ve celâdet dolu ecdadın çocukları olan 1 ürk milleti, hiç te bu akıbete lâyık olamazdı. Şehir ve kasaba halkının zamanla tereddisi kabul olunsa bile varlığının dörtte üçünü bugün de teşkil eden asil millet, ırkından ve ecdadından aldığı meziyetlerin hiç birini şübhesiz elden kaçırmamıştı. Bu biçare halka cemiyetin eli pek az dokunduğu, medeniyet telâkkilerinin rüzgârı bile üzerinden geçmediği için olanca sâfiyet ve bekâretile faziletlerini, meziyetlerini muhafaza ediyor, Türk camiasının selâmeti için kendisinden istenilen vazife üstündeki fedakârlığa seve seve katlanıyor, kendinin ve evlâdının canını bile mensub olduğu millet varlığı hesabına veriyor, tencere ve sapa-nını da vergi şeklinde ibzal ediyor, kendisi bitiyor ve milletinin var olması için ne lâzımsa tereddüd etmeden yapıyor, fakat ağıl ve Ulur lıa-yatuıdan da kurtulamıyarak cemiyetten hiçbir şey almadan veriyor, veriyordu.
Memleket ve halk için çalıştığını iddia edenler lıerşeyden evvel bu sefaletin elim sebeblerini arayıp bulmağa, bulduktan sonra da ortadan kaldırmağa mecbur oldukları halde bunu yapmak vâdile iktidara geçen her zümre yerine alıştıktan sonra daha ırtarab verici bir istical ile milletin üzerine saldırıyor, kendi zümre ve satvetinin artması için mili-eti durmadan soyuyor, bir tarafta mahdııd bir zümrenin dâ-rât ve ihtişamı göz kanırttırırken öte tarafta saadete kendilerinden lâyık koca bir milletin felâket ve harabisi çoğala çoğala tahammül edilmez bir hal alıyor, maalesef bunu temin eden hükümete de önceleri saltanat, sonra meşrutiyet, daha sonra da cumhuriyet ve halk hükümeti deniyor, asırlık bir idare sistemi, yerinde savıp dururken en sonra bövle idareye soyadı olarak .Cumhuriyet» ismi takılıyordu.
İşte bana Celâl Bey tarafından bu vazifenin tevcih edilmek istenildiği sırada memlekette böyle bir zümre saltanatı kurulmuş, bu zümrenin satvet.ve tahakkümünü takviye etmek ve bu kuvveti millet aleyhinde kullanabilmeli için bu istihkaksız azamet karşısında da sefaletinde göz bir her

zııııııat erbabı, ne Burayı ayakta tu-ıııeınurlarılır. Bü-batmak üzeredir.
dua etmekten başka
seven her ferdin vazı dört kurucusu bu ümi-
açamıyacak hale gelen koca bir Türk milleti yer almış, Allahtan kurtuluş çaresinin tahakkuk ve zuhuruna ümidden ayrılmış bulunuyordu.
Halka bu ümidi vermek şübhesiz vatanını fesi idi. Fakat ortaya atılan Demokrat Partinin
di tahakkuk ettirecek, bu uğurda can verecek kabiliyette insanlar mıydı ?...
Zaten ulu doğan Millî Kalkınma Partisinden sonra teşekkülü ilân edilen Demokrat Parti bu ümidi başaracak halde miydi?..
Herşeyden evvel hakikati kavnyabilmek için ortaya çıkan bu tarzdaki her teşekkülün teessüsü zamanındaki şartları tahlil etmek bana en aldatmayım bir yol gibi görünüyordu. O zamanki şartlar ise hiç te ümid verecek, halde görünmüyordu
Meşhur San Fransisko ahidııamesinden sonra çok partili bir hükümet ve tek dereceli bir seçim teranesi almış yürümüş, memleketi gittikçe derinleşen bir felâketten kurtarmak için demokrasi usul ve an’anesinin tahakkukundan başka selim bir ilâcın bulunamıyacağı telkin edilip durmuştu. Halbuki biz bu rejimi tâ Meşrutiyet devrinde kabul etmiş, Cumhuriyet devrinde de anayasamızı bu esaslara göre tanzim etmiş bulunuyorduk. Belki de yirmi beş sene idareyi elinde tutan Halk Partisi memlekette demokratik esaslara göre idare cihazının işletilmekte olduğuna inanmış görünüyorlardı. Fakat hakikatte demokratik bir anayasanın maskesi altında işliyen idare makinesi, en koyu bir oligarşinin, zümre saltanatının tam bir ifadesiydi. Seneler süren itivadlarla tıblcı havuza atılmış bir taş parçası gibi, bir merkezi tahakküm etrafında sıralanan dalga daireleri şeklinde o merkezi tahakkümün tâbirleri, sonra teb’i tâbirleri, daha sonra da onlann tâbirleri geliyor, meşru ve gayrimeşru yollarla bunların eline geçen kudret ve servet mukabilinde gün geçtikçe artan elim bir İsrar ve sefahatin yanı başında aç, çıplak ve inim inim inliyen koca bir milletin feryadları işitiliyordu. Türk şehinşahlarına bile nasib olmıyan bir muazzam dârat ve debdebe mahud tablaların muhitile mâkûaen mütenaeib şeklinde zümrelere yayılyor, varlıklarını .kendi fazilet ve liyakatlerinden fazla merkezi tanakkümün şahsına bağlamakta arayamıyan bu zümre elindeki nimetlere ve kendilerine bunu temin eden vasıtalara sımsıkı sarılarak ölünceye kadar, belki de daha sonra milletin kanile şişen midelerini boşaltmamak, ele geçirdikleri nimetlerden uzaklaşmamak için kendilerine nasibin kı&met ettiği varlıkları bahşeden idare sistemini, sistemlerin en doğrusu ve en meşruu olarak kabul edivondu.
(Devamı var)
“Yeni sigara fabrikası Balıkesirde kurulmalı,,
Yeni Sabahın 16 Şubat 948 tarihli sayısının dördüncü şayiasının 5 inci sütununda cdJalıKı sirdeıı küçük haberler» başlığı altında şöyle bir haber xur(lı: «Avrııpadan krepsol idimi edildiğinden (Bahke-ürdeki bul ün ayakkabıcılar fi aydır işsiz...»
Balıkealrl ayakta itilan ue köylü, ne do işçidir, tun luteuk tün esnaf
Sade ayakkabıcılar değil, bü tün esnaf. Balıkesir! kurtarmak lâzıın. Bu Celâl Kayarın da dediği gibi burada fabrika kurmak ile mümkün olur. Şu günlerde İstanbul Mal tepesinde muazzam bir tütün ve sigara fabrikasının kurulacağını gazeteler yazdı. Keşif heyetleri gelip işe başlanacak. Bendeniz bu fabrikanın Istanbnlda değil, Balıke-sirde kurulmasını teklif ediyorum. Balıkesirde yapılacak olan hu fabrikada en a-şağı 2500 işçi çalışacak. 2000 ailenin durumu düzelecek, bu kadar ailenin 5000 çocuğuna istikbal gülecek, işçi 1-11 o esnaf, m o hakkak bir iflâstan kurttıluc&k, hülâsa yurd çapında bir ınes'eie halledilmiş olacak. Böyle bir fabrikanın kurulmasında bütün BalIkesirlilerin, icabetler se, mükellef olarak çalışacak larına ben şimdiden nöz verebilir, lıattâ bendeniz, şimdiden hazır olduğumu boyan dahi edebilirim. Yeter ki bizim Balıkesir kurtulsun...
(Yeni Sabah) bıı lutfu biz den esirgemesin de varsın Ahmed Emin Yalman Hollanda veya Londnidan telsizle haber yollasın dursun 1
Matbuattan ve hükümetten alâka ve yardım bekliyoruz.
Süleyman Abacıgil Karadeniz Ap. alt kat Yenişehir Ankara
M 0 T£FERRİK
Eski Ticaret Bakanı seyahate çıkıyor
e
İstanbul vapuru önümüzdeki cu ma günü Marsilya seferine çıkacaktır.
Şimdiye kadar, müracaat ederek yer ayırtan 80 kişi arasında eski Ticaret Bakanı Atıf İnan da bulunmaktadır.
Diğer taraftan, vapurun bundan evvelki Marsilya dönüşünde, bazı mühim şahsiyetler namına kaçakçılık yaptığı iddiasile gümrük memurları tarafından yakalanarak, dosyası savcılık kaçakçılık bürosu na havale edilen kamarot Haydar Çınarın tekrar eski vazifesine iade siyle, vapurun bu seferinde Marsil y aya gönderileceği hakkında çıkan şayiaları Denizyolları idaresi tek-zib etmektedir.
Üniversitede dün derelere b a f l a R d ı
Aç koyma hırsız olur (Ba^tarafı 1 incide) I bir de yatalak annem var; ayda elli lira alıyorum; ev de kıra...) Ve be- ı niın cevab veremediğimi görünce ilâve' etti: «Allah bile kullorma laşıyamı-yapacakiarı yükü lahmli etmez. Ayda elli lira ile bu yükü taşıyamıyoruz.» Netice itibarile dairelerde anafor iş I sahihleri tarafından omeye çekilen zaruri bir masraf oldu; herkese de o kadar çok dokunmuyor. Bir an evvel İşlerini çıkarmak İçin beş on kuruş fedakârlık ediyorlar. Fakat netice no o-luynr? Maaşla geçinemiyen memurların meslek akide) lerı sarsılıyor. O zaman ahlâk bakımından zayıf olanlar kendilerine edilen emanete do hıyanet eyliyorlar.
Marşandizde vuku bulan 6irkat de böyle olmuştur.
Bunu akar yerinden kesmoli. Memuru tocziyc etmek, daha başka türlü tedbirler almak bu gibi vakıaları önliycmez; memuru terJih eylemek ioabeder; onun k.afa6fndan bir (kay-gu) hatino gelen maişet derdini çıkarmalı.
Bugün ov geçindiren bir aile reisi İçin elti, yüz lira diye bir para rnof-humıı kalmamıştır. Hakikaten üç evlâdı bir karısı, olan vc kirada yat grafikindo Sütun şeklinde
Hükümet bunu nazarı dlkkato almalıdır. Çünkü devlot makinesini yürüten, iHifttAn Aitmaniara iyi bakılmaz-
Tarım Bakanlığının bir kararı Çiniklileri zor durumda bıraktı
Samsun (Hususî) — 23 sene evvel anayurda mübadil olarak gelen ırkdaslardan bazıları da Sa-m. sun Aşağı Çinik köyüne yerleştirilmişti. Bugün bu köyün 1400 rtii fusu vardır. O zaman 3 nüfuslu olan bir haneye 10.5 dönüm erazi verilmişti. O zamanki 3 nüfuslu hane, bugün 6 ve 8 nüfusludur. Ayni mikdar toprakla geçinmeğe mecbur kalan bu gibi ailelerin sıkıntı çektiğini söylemeğe lüzum yoktur. Bu yetmiyormuş gibi Tarım Bakanlığı, aldığı bir kararla 1400 nüfusu doğrudan doğruya sefalete sevketmiştir. Halk, yalnız tütün ziraati ile geçiniyor. Bakar, lık ova kıomı verimli sayılan toprağı memnu* mıntak&ya ayardı ve tütün ekimini yasak etti. Halbuki bu bölgenin tütününü yerli ve ecnebi firmalar çok beğeniyorlardı. Çirukliler, kararın değiştirilmesini istemektedirler.
--------o---------
bir de hastalıklı anası oturan bir adamın ha-1048 6cnesl kooa bir yükselmiştir.
Birinci sömestr tatilinin nihayete ermesi münasebetile, Üniversitenin bütün fakültelerinde dün derslere başlanmıştır-
— Rüştü paşa, Sabit bey ge lirdi.
— Peki sen Kara Kemalin kaçışından ne anladın, kaybolacağını hissettin mi?
— Anlamadım beyim, bazau gider geç gelirdi. Anlamadım.
— Kara Kemalin yazıhane -sinde toplanmalar olmadı mı?
— Oldu efendim. Eskiden hir defa kalabalık da toplanmış lardı.
Müteakiben reİ3, müddelumu miye bir diyeceği olup olmadı ğını sordu.
Müddeiumumi «yoktur» de -di ve esasen cürümle alâkası gö rülemediğinden muhakemesine gryn mevkuf olarak devam e -dilmesine karar verilmesini 'a -leb etti. Mevkuf tahliye edildi
Hasibden sonra erkânı harb kaymakamlığından miitekaid Ri/r, ’.-ty mahkeme huzuruna getirildi. Hüviyeti tesbit edil -dikten sonra 335 de askerlikten Jstifa ettiğini, ticaretle iştigale
«Sivas» tankeri tamir edilecek
Bir müddet evvel Hayfadan gaz| fc^Udlğim" sİySetk getiren Sivas tankerinin tahliyesi1 p 6
bitmiştir.
Gemi makinelerinde görülen bazı ufak ârızaların izalesi için on günlük umumî bir revizyona tâbi tutulacak, müteakiben sefere çıka çaktır.
sa makine aksar, onları yağlamak ve meşru' surette yağlandırmak lazımdır.
dığıru söyledi.
— En zivade rrülSkat yaptığınız arkadaşlarınız kimkrdb?
— Şark Eşya pazarındayım efendim. Evvelce- Millî îdhalât şirketinde bulundum. Bilâhare Naim Cevad bey geldi, sonra da Vasıf beyle çalıştık.
Abdülkadir, Nail beylerle ticaret yaptınız mı?
— Hayır efendim.
Cerrahpaşa verem pav yonu açılamadı Aylarca evvel davetlilere gezdirilen pavyonun hastalara terki adeta imkânsız
Belediyenin Cerrahpaşa hastaha-nesi bünyesinde İnşa ettirdiği 200 yataklı verem pavyonuna »yapılan müracaatlar günden güne artmak tadır.
Bugüne kadar! .kf müracaatların beşyüzü mütecaviz olmasına rağ men, pavyona hasta kabulün» İm kân bulunamamaktadır.
Zira yeni yılın üçüncü ayma gl rllmiş olduğu halde belediye büd cesl tasdik edilmemiştir-
Cerrahpaşa verem pavyonuna müracaat etmiş bulunan hastanın hemen hemen 400 ü meccanen yat makh arzusunu gösteren fakir has talardır.
Paralı hastalar İçin, tarife hazır lanmıştır- Bir yataklı odalar için
ücret 12 lira, üç yataklı odalar 1-çlnde 6. 7, 8, lira ücret t es bil olun muştur-
Fakat müracaat adedinin 400 ü nü fakir hastanın teşkil etmesi kar şısında belediye müşkül mevkie düş müştür.
Alınacak hasta adedi muayyen olduğu cihetle bu 400 hasta İçinden en fakirlerini, bilhassa en ağır has talan seçmek mecburiyeti vardır-
Belediye, büdceel tasdikten geldikten sonra müracaat eden İpasta lan, mütehassıs bir heyete muaye ne ettireceklerdir.
Diğer taraftan büdcede 05 mil yon Ura açık bulunması, belediyeyi hizmetlerini tam mânâslle İfa ede
• memek endişesine düşürmüştür.
Patrik
Maksimos
Patriğin istifası etrafında çıkan şayialar, ortodoksâleminde derin akisler uyandırdı
'Beledî ye djs
İçkili yerler hakkında hazırlanan
ADLÎ YEDE
nizamname
Polis Celâlin katilı
2 2 yıl habse ah kûm oldu
I I
İçişleri Bakanlığı tarafından ha zorlandığını evvelce yazdığıma İç kili yerler ve barlar hakkından ye nl nizamname tatbik şeklini göste ren bir izahname İle dün vilâyete gönderilmiştir.
Bu nizamnameye göre İçkili yor ler yeniden tahdit olunacaktır.
Bu tahdit neticesinde serbest bölge dışında kalan ve nizamname ye nazaran kapatılmaları icap « den içkili yerler, vilâyet tarafından kabul edilecek bir intikal dev resi sonunda kapatılacaktır.
İçkili yer bölgeleri sınırlandırılır ken, türbe, mabet, mescit cami, o kul ve mahalleler nazan itibara alı nacaktır-
V A A HFTE
Hususî mektebler teftiş edilecek
Millî Eğitim Bakanlığı özel okul lar genel müdürü B. Ali Teoman, azınlık ecnebi ve Türk özel okullarını teftiş etmek maksadile, dün sabahki, ekspresle Ankaradan şeh rimize gelmiştir.
Ali Teoman, bugün de muhtelif özel okulları teftiş edecektir.
31 üncü ilkokulun kömürlüğünde bulunan bombalar
Bir kaç gün önce, Beşiktaş 34 üncü okulun kömürlüğünde bulunduğu iddia edilen iki bomba etrafında emniyet müdürlüğü ve diğer ilgililerce yapılan tahkikata devam edilmektedir.
Dün de bir kaç kişinin İfadesi alınmıştır.
öğretmenlerin Denizyollarında tenzilâtlı seyahatleri takarrür etti
İstanbul Muallimler Birliğinin teşebbüsü ile, bütün öğretmenlerin Devlet Denizyollarında yüzde elli tenzilâtla seyahat etmeleri kararlaştırılmıştır.
On gün evvel Üsküdarda bir gece kar,sı kulübesine gelerek kendisini yakalamak İsteyen polis Celâl Cin, gözü mavzerle öldüren sabıkalı hır sızlardan Sürül Şükrü Ozdemlr hakkındaki dâvanın duruşması dün 1 inci ağır ceza mahkemesinde suııa ermiştir.
Bu celsede sanık, mahkemeye ya zı olarak verdiği müdafaaııamesln-de; polis Celâli gece karanlığında görmediğini sadece kendisine lek-trik lereni tutan meçhul şahsa ateş ettiğini, bu şahsın polis olduğunu parkedemedığLrd ileri sürmüştür.
Netice mahkeme kararını bildirmiş, Şükrü Gzdemlrl 22 sene ağır hapse mahkum etmiştir.
Dr. Celâl Muhtarın vasiyetnamesi ibtal edilmek isteniyor Şehrimizin tanınmış zenginlerinden ve Kızılaym kurucularından Dr. Celâl Muhtar 1.5 milyon lirayı geçen emvalini, ölümünden evvel bir vasiyetname Ue Darüşşafakaya hibe etmişti.
M- defa D r Celâl Muhtarın genç kızı 9 uncu asliye hukuk mahke meşine müracaatla vasiyetnamenin İptali hakkında bir dâva açmıştır.
D.ünkû duruşma, iddiayı İncelemek üzere başka güne talik edil mlştir.
Rum Ortodoks Patriği Maksimo sun, istifası etrafında çıkarılan şayialar, son zamanlarda bir çok dedikodulara sebeb olmakta devam etmektedir.
Ayni zamanda patrik Maksimo-sun, patrikhanenin teklif ettiği bazı şartlar tahtında istifa arzusunu göstermesi ve Efesoe metro-politliğinin kendisine verilmesini ileri sürmesi, İstanbul Ortodoks mahfilleri beyninde merak uyandırmıştır.
Maksimosun Efesos metropolit-liğini istemekle, Fahri bir paye edinmek gayesini güttüğü de iddia edilmektedir.
Diğer taraftan, Sen Sinud meclisi, halen vazife başında bulunan bir patriğe, fiilen mevcud olmıyan bir metropoiitlik izafesine salâhi-yettar değildir.
Maamafih patriğin, Sen Sinod meclisine hiç bir resmi müracaatta bulunmadığı söylenmektir.
Ortodoks âleminde derin akisler yaratmak istidadını gösteren bu mesele etrafında, patrikhanede sa-lâhiyettar bir zat şunları söylemiştir:
«— Patrik Maksimosun. sıhhi durumunun bozuk olması dolayı-sile vazifesinden ayrılmak istemesi doğru olabilir. Fakat iddia edil diği gibi, bazı tavizlerde bulunduğu hilafı hakikattir. Yeni seçilecek patrik için de bütün metropolitler namzettir.»
** •

D EN 1Z D E
E) 3 -
Anverse gitmekte1 olan
Bir adam kadın yüzünden arkadaşını bıçakladı Küçükpazarda Demirtaş sokağında 7 numaralı evde oturan Şaban Değirmen evvelki gün kadın yüzünden çıkan münakaşa sonunda arkadaşı Mehmed Güveni iki yerinden bıçaklamışlar.
Yaralı tedavi altına alınmış ve »uçlu yakalanmıştır.
— o--------
Bayan Lâika Karabcy istifa etmemiş
Gazetenizin pazar günkü nüshasında Konscrvatuvardan istifa ettiğime dair hir yazı okudum. Bu haberi tekzib ettiğimin ilk nüs hanızla neşrini kanuni hakkıma dayanarak dilerim.
Lâika Kam bey
Bir Rus vapuru karaya oturdu
Pazâr gecesi saat yanında, tumdaa
mısır jtilklü 7176 tonluk Savogia adındaki bir Rus gemisi K ( . aklarda karaya oturmuştur.
Boğaza girerken diğer Rus gemileri gibi klavuz almayan Savot-gia önce boğazı kapayan çelik maj’in ağlara çarparak bııakııı parçalamış, yolunu büsbütün şaşıran gemi bilâhare karaya oturmuş tur.
Hâdiseyi müteakib Alemdar tah lisiyesi vak a mahalline gönderilmiş, 15 - 16 saat sonra devamlı çalışmalar neticesinde gemi yüzdü rülebilmiştir
Alâkalı makaralar gerekli tahki kata devam etmektedirler.
Karadenizde fırtına tekrar başladı
Evvelki gün biraz düzelen lıava dün tekrar bozmuştur. Sühunet derecesi düşmüş, umumiyetle şimalden esen rüzgârın sürati fazlalaşmıştır.
Karadenizde de fırtına bütün şiddetiyle tekrar başlamıştır.
Hopaya varmış olan İzmir vapuru fırtınanın sükûnetini beklemektedir. Ankara vapuru da fırtına sebebile Vonaya sığınmıştır.
Diğer taraftan, fırtına yatıştığı takdirde Güııeysu bugün Rize seferine çıkacaktır.


İzmir İstiklâl Mahkemesinde neler gördüm?
9


A
Yaran C. R
Tefrika Ko. 1V2
— Zira îlurşid beyle miina sebetiniz nedir?
— Pek seyrek görürdüm.
— Abdülkadirle münanebe -tiniz?
— Şirketinin emrile Avru -paya girmiştim Abdülkadir bev bir defa şirke:© müracaat etmiş m ursil sıfatile ben de bir defa sürüştüm.
— Ardahan mebusu Hilmi bev](» r^ilnrsebetiniz?
— ‘ususî hiç bir münasehe-timiz yoktur.
— Kare Kemal ile? Kendisini tanımam.
— 12 martta siz. Kara Ke -mal, Naim Cevad beyler falan birlikte toplanmışsınız.
— Hayır, bütün vicdanımla temin ederim ki bir dakika otu •rub konuşmadım, bir tesadüf ol
masın.
— Hafız Mehmed beyi tanır mısınız?
— 338 de buraya geldiğim zaman bu zati görmüştüm.
— Istaııbulda nerede oturur sunuz?
— Kızıltoprakta efendim.
— «24 nisanda Riza bey’le bu luvtuk. vaid ettiğimiz terceme-leri yapmak için» diye Hilmi be yin defterinde bir kayıd var?
— Nisan sinde böyle bir şey vardı. Münih te bir yük işi vardı. B-nu? ^'/re’nm Halil Paşa ile getirmiştik. Hilmi Bey şir kete gelmişti. Terceme fmn. ufak bir para verilmek mevz nıbahis-4' Bgh dikte ettim. O yazdı parayı ’-endisir.e
— Kara Vasıf ve Çolak Salâ-haddin Beylerle bir münasebeti-
niz var mıdır?
— Bir buçuk sene evvel Kara Vasıf Beyle müşterek ticaret yapardık. Sonra ortaklık bozul- ( du. Bilâhare fiilen yazıhanemiz kapanmıştır, Salâhaddin Beyle selâmlaşırım.
— Sizin de gayrimevkuf olarak muhakemenize karar verildi.
(Celse tatil edildi. Müteakib celsede Nail Beyin ikinci muhakemesi icra edildi.) .
ÜÇÜNCÜ CELSE
Reis — Geçen muhakemenizde dâvaca mühim görülen bir cihetin izahı lüzumu hasıl olmuş tur. İfadenizde Canbulat Beyden öğrendiğinize nazaran Rauf Beyin teklifi üzerine bu içtimain ■ akdedildiğiui ve neticesini Rauf ' Beye bildi ediğinizi söylemiştiniz. Bu cihetin bir kere daha te-vazzuhu için bu mesele etrafındaki malumatınızı söyleyiniz?
— Kemal Boy içtimaa iştirak etmemek hakkındaki itirazım ü-zerine bulunmaklığımda ısrar etmişti. îctinıadan sonra Ankara-ya geldiğini zaman Canbulat Be-y ifadesinden bunu anladım. Canbulat Bey içtimai takib eden günde Ankara ya gelmişti.
— Rauf Beye malûmat vermiş mi?
— Evet.
— Bir mektubunuzda bir şey yazıyorsunuz?
(Ddvaını ur)

nı sİ nı hı
sonra bir gece beni
mevtaları

adam kabir-
lîhid*
muazzam 1 âh idleri var-
zengin adamın cenaze* üc Keçe lâhidde bekliyo-bulamamışlar. Nihayet
ye-
ta-do bir
I HER SAflAHİ
Fıkracının hoşuna giden bir fıkra Vüoe Divânda sorguya çekilen* ler arasında Vâkıf Çakmur gibi, Nâzım Batur gibi İkin** ol Dünya Harbinin Türk milyonerleri listesino soktuğu tovâtürü dillcrdo destan kişilerin de bulunması vo bunların nasıl hesab vorecoklorlnin umumi merakı gıcıkladığı hakkında konuşulur ken İz mirin meşhur nutedanlarından Hilâl eozahanosi sahibi Keınat Aktaş, bir Halebll dostunun kondisıno anlat-şu fıkrayı nakletti:
«— Bizim Halebde, çok zengin kimseler vardır, bunlar servetinin hosabı-bilo bitmezler. Bunlardan bir tane-hastalanmış, artık yaşayamayacağı-anlamış. Bu kadar servo^ ve refa-terkettıkten sonra kendisini yor al-
tında metrûk vo mensi bırakmalarına katlanamadı&ından ailesine vasiyet etmiş: rBen olduktan tutunuz. Uç gün.Jlç de beklesin*» demiş.
Bızıın «memlekette
lero koyarlar. Lâhidler, binlerce al’.n sarfiylo yapılmış tafitezzeınin mahallerdir. Bu lâhıdlere vazederler. Her a-ilonin böyle dır.
Arzettıgnn sini üç gün, cck kimse
mcczûb b«r bedeviyi, bu hizmeti y?p-ınıya razı etmişler. Ona bol bol mokle ve bahşişler vûdotunmuş.
Merasim tamam olduktan sonra butu lâhde indirmişler, bedeviyi bir çok yemekler, bir desti su ve
kaç deste mumla lâhde i.oynyjstar Lâhld kapanmış, ortalık kapkaranlık olmuştu. Bedevi, baklava tepö îv rinin başına cekmus ha babam, yiysr-muş.
Akşam olunca lâhıbn duvarı açılarak sual melaıkesı gelmiş Bedevi hemen yere yatıp olu Mbı uzanmış.
Sual melâıkesı o muhteşem vo müzeyyen tabuta vo yerde yatan çıplak bedeviye baktıktan sonra: Bu tabut-

ta yatanın hesabı uzun sürecek, evvelâ şu bedevinin ısını görelim* demişler.
Bodevıye:
— Yalla kalk bakalım: — No emrediyorsunuz?
— (Uzun uzadıya tedkık ettikten sonra) Ulan, o utermookı kuma) ue-dir?
— (Bedevinin önünde parça parça bir futadan bauka bir ooy olmadığından hayralie) Kumaş falan yok efendim. O bizim futadır.
— Vay mes’ûnî Oaıııek sen dünyaya rağbet ederek ouyle tu lalar ve «h-lışamlar temde yasadın hah..
— Aman efendim, büsbütün üryan, gezmemek için ne yapmalı idim?...
— (Bedvvının bu izahını makul gördu.Men sonra incelemeyi biraz daha ileri götürmüşler ve futayı banlayan ıpı görmüşler) Pek ala futa, amma bu ip nedir?
— Futayı bağlamak rçın...
— Ulan rezil! Futanın iki ucunu birbirine baglıyamaz «m idin? Hem futa, hem ip; AHaolan korkmadın ını?
Melaikeden bir tanesi oedeviyı sımsıkı tutmuş, öteki hem futa, hoın ip hal diye elindeki kamçı ile herifi sabaha kadar pataklamış.
Ertesi akşam, artık kendi hesabmın görüldüğünü zanneden bedevi: Bakalım bu herife ne yapacaklar? dı/e dCtşünürken. Yine sual melâıkesı ^bedeviyi yakalayıp sabaha kadar -d,enı futa, hem ip hal...5 diye dövmüşler.
Bedevi üç gece bu ıp;parçası yüuın den durup dinlenmeden dayak yeaık-teıı ve turşuya döndükten sonra zavallıyı bir zembil sarkıtarak lâhidden çıkarmışlar. Yürümeğe bile mecali olmadığından biçareyi bir sedye ile, ö-lüden haber almak ıçm kendisini dört gözle bekliyen ailenin evine götürmüşler.
Ölünün çocukları:
— Nasıl bizim baba, obur dünyada rahat mı? diye sorunca bedevi bolin* deki io parçasını göstererek:
— Bon, demiş, şu ıp parçası için üç gece dayak yadım. Ejer gelip çıkarmamış olsalardı ktmbiltr ne kadar yiyecektim? Sizin baba: Bankada para, apartman, şiflik (çiftlik) mevcud. Nakid vâfir (çok) Vallahlt'âzim Mahşere kadar dayak yer...»

Tek kelime ilâvesine lüzum görmeden sayın Kâmil Ak taşın bu fıkrasını tayyare postasile gönderiyorum, Fatın beycığim. Cümleye selâmlar.
F HIRASI
TAKVİIU ir
*
M ıl R T 1948
1363
Rumi Şubat
18

SALI
11367 Hicri Reblul âhır
20
Kasjtn 116 — AY 3 — GÜN 62
Vakitler
Güneş Öğle ikindi
Ak?am Yatsı lııu.ık
Vasati
9.
6
1
J
15
18
19
â
D. 33
26
35
1
31
Ö7
F.zani
S.
12
6
9
12
1
10
D. 03 (V
w •
35

(s
TAM.
31 1
□8 f|
SAYFA» 8
Marks’tan ı {Kovalanan Yunan âsiler

Mololof'a
kadar..
Arnavutluğa kaçıyorlar
1
böyûk nuammaaı
VaBİnglo®, 1 (A.A.) (.AFP.): Temsilciler Meclisi Dışişleri komisyonu bu jünkü dünyanın komünİBt tâbiye ve stratejisi hak-kındakl izahatı sırasında, Amerikanın, bundan böyle kendi durumunu muhak kak bir zaafa uğratmadan Rusyaya yeni tâvizlerde bulunulmasına artık imkân olamıyacağım ve buna muvafakat edilemiyecegini açıklamıştır.
3 cild kadar tutan ve Kral Marx’dan Molotofa kadar geçen müddet içinde komünizmin son yüz yılım ihtiva eden bu etüd, Rusyanın Avrupa ve As-vada yayılmasına karşı gelecek tedbirleri müzakere sırasında kongreye bir reh ber olmak üzere hazırlanmıştır.
Rapor, dünya la komüniz me karşı savaşmağa imkân verecek tedbirler arasında Amerikanın açık bir tarzda vaziyet almasını zik rettikten sonra şunları ilâve etmektedir:
«Komünist o1 ma yan âlemin kuvvetsizliğinin ve ko münist âleminin kudretinin esaslı âmillerinden biri komünist doktrinlerinin gayet açık olmasına mukabil bizimkinin pek nıiibhem bulunmasıdır.»
Bu rapora göre Amerikanın hedefi, kapitalizmin hatalarına karşı ancak şıd det kullanmak suret ile bir dünya ihtilâlinden başka bir çare olmadığına inanîjji Eeninin aldatum*.’ oıaugu-nu isbat etmek olmalıdır. Zira bu nokta hâlen komü nistlerin yegâne hedefi o-larak kalmaktadır.
Londra. 1 (A.A.----Ko-
münist tehlikesi hâlâ bütün İngiliz gazetelerinin dikkatini üzerine toplamış olup sosyalistlerin organı olan gazeteler de liberal ve muhafazakâr gazeteler gibi bıı tehlike karşısında şiddetle hareket etmekten geri kalmamaktadırlar.
Nevvs Chronicle gazetesi ezcümle şunları yazmaktadır:
Rus dış siyasetinin biivük muamması hâlâ cevabsız kalmıştır. Fakat bu siyasetin fena maksad ve gayeleri anlaşılmış bulunmak tadır. Tehlike işareti veril-- mistir. Ingiliz basını takdire değer bir birlik ve komünist h ıiıı canını sıkan bir açıklıkla M. Gottvvald’ı ve eserlerini takbih etmektedir. Orta seviyedeki bir Ingilizin bir defa daha harbden ve lıarb şayiaların dan bahsetmeye başlamış olması hiddet ve hattâ ü-midsizlikJe görülnıektedir.
Bir Sırp çetesi, son zamanlarda Yugoslavya-ya harb malzemesi gelmekte olduğunu söyledi - Yunan donanmasında ihtilâl Atina: 1 (AP.) — Yunan or- ‘ ‘ ’ " ‘ —- -
duşunun kuzey batı bölgelerinde yapmakta olduğu taarruzlar neticesinde çetelerin Arnavutluk hudu duna doğru çekilmekte oldukları bildirilmektedir.
Bugün Atinaya varan basın haberlerine g6re, Cumartesi günü başlamış olan geniş ölçüdeki harekât 30 millik bir cebhe üzerinde inkişaf etmektedir. Şiddetli ve göğüs göğüse çarpışmalar neticesinde çetelerin elinde bulunmakta o-lan 16 köy kurtarılmıştır. Yunan ordusu birliklerinin Kasadan dağı etrafındaki bölgeyi kontrol altına aldıkları bildirilmektedir. Ayrıca Sprotia bölgesi de çetelerden ta-mamiyle temizlenmiştir.
Yugoslavyaya gönderilen mühimmat
Atina: 1 (A.A.) — Selânikten gelen haberlere göre, son zamanlarda Yunanistana iltica etmiş o-lan bir Sırb çeteci, Yunan makam lanna «Yeni harbler* adlı bir gazetenin bir nüshasını vermiştir. Bu gazete, halen Bosna dağlarında harekâtta bulunan Sırb çetecilerinin neşir vasıtasıdır.
Bu gazete, ekim ayındanberi, Yugoslavyaya, durmadan, tank, top ve makineli tüfek de dahil olmak üzere çok miktarda harb mal zemesi gelmekte olduğunu yazmak tadır. Bu malzeme Rualar tarafından Tuna yolu ile ve Rumanya,



I


Mişelin nişanlısı
—-----t----
Düğün tarihini söylemek istemiyor ----------o----
Farin: 1 (A.A.) - Burada bulunduğu sırabaj'du keddiaine sorulanlara cevab veren Prenses Anne de Bourbon Patme, eski Kumanya kralı Mişel ile Birleşik A-merikaya gitmiyeceğini söylemiş ve düğünlerinin ne zaman yapılacağına dair suali de .şöyle cevab-landırmıştır:
«Yakında yapılacağını biliyorum fakat daha önce düzenlenmesi gereken bıj çok meseleler olduğundan henüz ks.t’i bir tarih teabit e-dllm^mig olduğunu söyliyebHirim.» Eski kralın müııtakbel düşüncelerinin neler olduğu pcı ununa pren ies kral Mişelle tasavvurları hakkında görüşmediği için müsbet bir fay tityUyem i yeleğini bildirmiştir.

İ4

Bulgaristam katetmek auretılo I gönderilmektedir. Bu meyanda 34, motörlü batarya da gelmiştir. Buı silâhlardan bir kısmı Yunan hudu duna gönderilmektedir. Markosun Çeteler manastırından hafif ollâh-iar almaktadırlar.
Yine ayni gazeteye göre, «on za inanlarda Sırp çetelerine iltihak o-den bir Yugoslav subayı, Yugoslav genelkurmayının; Yunanistana karşı mufassal bir hücum plânı ha zırladığını, Yugoslavyada ve Ço-koslovakyada çok sayıda Sovyet askerî öğretmeni bulunduğunu, bü tün peyk memleketler ordularının Sovyet yüksek komutası altında bulunduğunu, Bulgarlstandald Sov yet komiserlerinin 4500 Bulgar su bayından 2500 ünü tardettiklerini, Rumen ordusunun her birliğine sivil bir komiser verildiğini, Polon ya ordusunun da, Polonya üniforması taşıyan 3000 Sovyet subayı tarafından tamamen kontrol altına alınmış olduğunu söylemiştir.
Donanmada ihtilâl teşebbüsü
Atina: 1 (A.A.) — Yunan donanmasına mensub 60 kişi tevkif edilmiştir. Bu şahısların bir harb gemisini ele geçirmek ve çetecilere iltihak etmek için bir ihtilâl çıkarılmasını teşvik etmiş oldukları bildirilmektedir. Bu askerler, bir askeri mahkeme tarafından yargılanacaktır.
Di vanı Âlide savcının talepnamesi

Sırf parti işleri mi konuşulmalı?
fBaşmakaleden devam) (içinde geçmiştir. Bay ar, Fevzi ILfttfl, Adnan Menderes Demokrat L'arti ihtilâfının iç yüzüne aid bir perdeyi biraz daha kaldırmışlardır.
Bu zevatın hikâyesine göre ihtilâfın düğüm noktası milletvekillerine yapılan ödenek zamlarının ya hiç alınmaması veya-lii’id alınırsa Parti Başkanıııa teslim edilmesi keyfiyetidir.
Ufak bir para işinin Demokrat Partide bu derece derin izler bırakacak kadar tesirli olması cidden esefle karşılanacak bir müşahededir. Halk Partisinin kabul ettiği ödenekleri tamaml-Eo- reddetmek ve onlara el sürmemek gibi dürüst ve pürüzsüz bir tesviye sureti ortada dururken her nedense bu yapılmamış ve birkaç bin lira için binbir dedikodu ve entrikanın doğmasına sebebiyet verilmiştir. Bu kiril çamaşırların süratle tasfiyesi sırf Demokrat Partinin menfaati bakımından değil, memleketin umumi ahlâkının saffeti ve yükselmesi bakımından temenniye değer.
Demokrat Partililer işlerini konuşurlarken Halk Partililer de, yine Beykozda, tarafdarlan nın başka mevzular üzerinde duruyorlardı amma o konuların bu ödenek bahsinden daha yüksek, daha afakî olduğunu sanmayın. Cemil Barlas matbuat Eşini parti namına eline aldığını söyliyerek İstanbulda bir parti gazetesi çıkaracağını vâdetnıiş. «Memleket» ve «İ'anin» in kapanmak zorunda kalmalarına ya inip yakılmıştır. Barlas hem de tuhaf bir dil kullanarak demiştir ki: Hüseyin Calıid sağa sola çatarak hissiyatı tahrik etmek için hayli çarelere de baş vurdu ise de yine muvaffak olamadı. Çünkü halk tenkid eden muhalefet gazetelerini daha ziyade tutuyor ve bu hal dünyanın her tarafından böyledlr.
Diinvanın her tarafında hal-kın, umumî efkârın iktidar partisinden ve hükümetlerinden bizar olduğunu ve vaka silktiğini Barlas nereden çıkarıyor? Fransa, İngiltere ve Amerika gibi memleketlerde iktidar organları da muhalif gazeteler kadar satış yapabilirler «Barlas» ın müj desine göre şehrimizde yeni bir rtili refihe. JLavuşacağı z. Halk Partisi dilediği kadar gazete çıkarabilir ve sermayeyi kediye ylikletmekte mahzur gör-mlyebilir. Bu bizi alâkadar etmez. Yalnız bizim üzerinde duracağımız nokta bu zararların nihavet Tiirk mükellefinin sırtın dan çıkmaması ve paraların Hal kevlerine yardım kanalı ve adile hiidceden tefrik edilmemesidir. Nitekim bundan bir müddet evvel İstanbullunun Halkevlerine ne mikdaıda yardım ettikleri «Yeni Sabah» ta rakamlarla çıkmış ve savm valimiz bunıı inkâr etmek şöyle dursun, bu paranın Bakanlar Kıırııhı emrile Halk Particine ve Evlerine verildiğini bir mazeret makamında ileri sür miistü. Elverir ki, her nedense bir türlü satılanuyan - Barlas gibi gazetecilikle ülfetleri meşkûk zevatın elinde zaten başka türlü obuasına imkân tasavvur edilebilir mi? - Halk Partili ga-
L'
idareci =
■■ ■ m • |
== gozıle
r •
Suad Haydi UrgüblünQn| Yunanistana satılması mümkün o-lan kibritlerin satışına resmî makamlar aracı ile bizzat teşebbüs etmesi görevi lo&bı ve hazînenin menfaati cümlesinden iken sırf ar kadaşj Fehmi Ateşi kazandırmalı amaelle mutavassıt olarak araya sokmak ve ticari zihniyetle telifi kabil olmayacak şekilde yüksek fl| yat tâyin etmek Yunan heyetlle Hayrl | müzakereden kaçınmak ve diğer mu tavassıtlara da cevab verdirerek hi mayeslnl tevali ettirmek, B.) Bakanlık tetkik ve murakebe heyeti reisi Kemal Süleyman Vaner bahis konusu olan kibritleri bizzat satışı İle mükellef iken eski Bakan Suad Hayrl Ürgüblünün mütavassit ola rak ortaya çıkardığı Fehmi Ateşin mütavassıtlığıiiı kabul ve İşi buna göre İdare ve ticari fikirlerle telif olunamayacak derecede yüksek bir fiyat tâyin ederek Yunan heyetlle müzakere icrasını oelp ve himaye etiği artkada.?L Zeki Çalığı ise teşrik edebilmek gayretlle lüzumsuz bir tekabetin doğmaspıa meydan vererek için sürücemede kalmasına ve satış imkânını selbe sebeb olmak, C.) Bakanlık tetkik ve mura kabe heyeti âzasından Fikri Fesçi oğlunun eski Bakan Suad Hayrl Ürgüblünün Fehmi Ateşi himaye sadetinde verdiği emirleri tebliğ e derek himayenin gerçeklenmesin^ yardım ettiği gibi akreditif açılma dan opsiyon itasını sağlamak üzere Bakanlık namına emirler vererek Fehmi Ateşi himaye eylemek sure tile her üçünün görevlerini kötüye kullandıklarından dolayı Türk et za kanununun 240 inci maddesine tevfikan
3 — İyidere Kereste fabrikasının mübayaası isinde: A.) eski Bakan

Suad Hahri Ürgüblünün idarenin gıuıluk kereste ihtiyacını haklı nıik tarjndan yüksek ve îaıavanın kapa sitesini bil iltizam noksan hesap etmek, tomruk mubayaasına imkân hazırlamak, mahalle mutahassıs bir takdiri kıymet nöyeti gönderememek, fabrikanın 300 bin liraya nıuoayaasmı kendiliğinden karar laştırınak ve bunu idareye bir emir şeklinde blk/.erek gecekleşnıesini mümkün kılacak şekilde iormalite lerin ikmalini sağlamak. B.) HGRREİVI ŞEL’ENIN DURUMU Bı Tekel Genel Müdürlüğü Hür rem Şeren idarenin duı uum..u yeıu bir fabrikaya ihtiyaç bulunup bulunmadığını münâkaşa eden yazı sııiı geri aaıak yerme nıuuuyaayı mümkün kılacak diğer bir yazıyı ve verilmeyeceğini bildiği fabrikanın samı alınmasına mâni obua muk, kıymet kukdırl için ınalıaiu-ne mütehassıs bir heyet gönderine inek ve bilâkis Bakanın arzusu dai resinde mubayaayı sağlayacak mü sait rapor istihsali için muhalime Cemal Civeleki gândermek, C.ı Is piılo ve ispirtolu içkiler işleri mü dürü Ömer Helik Yaltkaya mahal ine mütehassıs bir takdiri kıymet* heyeti göndermemek ve müöayaa kararma esas olacak üzüm müzake resinde iki raporda mevcut malumattan mubayaaya elverişli olanla' rını alarak aleylıtekileıial meskut bırakmak ve ilgili encümende bu hususta reyini kullanacak âzaları aydınlatmamak. Kereste bürosu şe fi Cemal Civeleke Devlet Orman* işletmesinin Orman Genel Müdür lüğüne ait olduğunu ve bu idare-' nin fabrikaya tomruk vermediğini ve bu yüzden fabrikanın yıllarca muattal kaldığını bildiği lıaide Or man idaresinin mütalâasını almadan eski Bakan arzusu dairesinde rapor vermek seretile görevlerini kötüye kullandıklarına T. c K ııln 240 mcı maddesine-
1 — Eski Genel Müdür muavini' Kemal Hilmi Sarlıça, 2 — Ekrem Necmi İnal. 3 — Tütün İşleri mü dürü Nurettin Esııd Ulıısuı. ı Eski satış şlcri miidiirü Kcr ı • Yal ter, 5 — Eski muhasebe müdürü( L1’/l ı ttUâk
Münir K.ırauik adındaki şahısların i fabrikama mubayaasına ihtiyaç bu luııznadjğjUı ve işletme imkânları | na göre kıymetin haddi lâyikinde olup olmad an tetkik etmeksizin eski Bakan n arzusunu yerine go tirnıek kasdile mübayaaya karar vermek sû re tile görevlerini .savsak ladıklarmdan ayni kanunun 230 maddesinin bilinci fıkranma tevil* kan.
•1 -28 Mayıs 1943 ta iu ve 4426
.sayılı kananla kibrit ve çakmak İn hisarları işletme İmtiyazı kaldırja rak bu inhisarın üjk tıucsi için ku rulan muvâkkat İdarenin kibrit çö nii ve kutu ııral etmek u/eıe 1943. 1944. 1943 yılları tomruk ihalelerin de yapılan yı» buzluklar işinde .A) Suad Hayrl Ürküblı. H» romkal mukavelesinin Idnrt alayhine yanı lan tadillerini tasdik ve bilâhare temdidini kaoııl eylemek, (2) 1945 j'ilı tomruk ihtiyarım kasden arttır ma, (3) işin tek muteabide verilme sini teinin etmek, (4ı iş sarı 11ye suret le
V t
da icra ettirmek. (5 Müdüriyeti İle Valilinde
fBaştaırafı 1 incide) nıataua satılacak glbrit, İyidere ke reete fabrikasının 3atm alınman, tomruk İhaleleri ve kahve satın a lınması İşlerinde sorumlulukları, gö rölen Gümrük ve Tekel Bakanlığın dakl ligin şahıslar hakkında MaU ye ve Gümrük Müfettişlerinin birlik te yapmış oldukları soruşturma so nucunda tanzim eyledikleri rapor da blrlnol derecede sorumlu göster dikleri eski Bakan Suad Ürgüplll hakkında anayasanın 61 ve 67 inoi maddelerine tevfikan ge reken işlem yapılmak üzere dosya nın Gümrük ve Tekel Bakanlığına ladesine Danıştay İkinci dairesince karar verilerek bu babtakl evrak Yüksek Meclise sunulmuş ve beşler komisyonu raporuda alındıktan son ra eski Bakan Suad Hayrl Ürgüblü ve diğer şahıslar hakkında Büyük Meclis Adalet ve Anayasa komisyonlarından kurulu karma komls yon tarafından yapılan soruşturma üzerine tanzim edilen rapora müsteniden eski Bakan Suad Hayrl Ürgüblü İle diğer sanıklar hakkında

son tahkikatın açılmasına ve yargı lanmaları yapılmak üzere Ankara da Viice Divanın kurulmasına ka rar verilmiş olmakla gönderilen ev rak incelendi:
YOLSUZLUKLAR SERİSİ
1 — Kibrit imalinde kullanılan tutkalın kibrit ve çakmak Tekel muvakat idaresince A) eski Bakan Suad Hayrl Ürgüblünün arkadaşı olan Ateş Tuırikal Limited Şirketi hissedarlarından Fehmi Ateşi Himaye maksadile muvakkat işletme de kâfi miktarda stokun mevcudi | yetine ve hariçten daha eyi vasıfta ve ucuz fiyatla tedariki elde imkân dahilinde bulunmasına rağmen e vir nıermek, B) muvakkat işletme müdürü Tevfik Taşçının fabrikanın stok miktarının yeterliğini ve daha ucuza ve daha iyi evsafta tut kal tedarikinin mümkün olduğunu bildiği halde kasten bir senelik sto ku 10 aylık göstererek ve piyasa hakkında yanlış malûmat vererek kanaati hilâfına 20 ton tutkal mü oayaasıiıı istemek, C.) Bakanlık tetkik ve mürakebe heyeti azasın dan Fikri Fesçioğlunun da görevi İcabı Bakanı ikaz durumunda iken bilâkis eski Bakanın arkadaşı Feh mi Ateşi himaye maksadile verdiği emrin makul mutalealara rağmen hiç olmazsa 20 ton olarak infazım temin etmek suretile görevlerini köt.iive kullandıklarından dolayı T. C- K- 240 maddesine göre;
2 — Yunanistana satılacak I kibrit işinde. A) eski Bakan
T
|aktüallfeler|
Atatürk çiftlikleri ve 850276 lira zarar
ürkûn atası, Atatürk, bütün tMİMt, hayvanat ve domlrbaf larlle beraber 193T senesinde
tasarrufu altındaki çiftlikleri çok sev* difti memleketine hediye etmiştir. Alt} ay sonra bu çiftlikler devlet ziraat işletmeleri burumuna devredilmiştir.
Atatürk, bu çiftlikleri de, her şeyi gibi yoktan var etmişti. Maksadı tek^ nik ile, sebat île çahşmanm ne büyük notioeler verebileceğini bütün memlekete fiilen göstermek idi. Ziraat usulleri düzeltmiş, ve binnetice istihsali artmış olan bu çiftlikler, köyleri kalkındırma yolunda devietoe alınan ve alınacak olan tedbirlerin hüsnü intibah ve inkişafına çok cnüsaid, birer âmil ve mosned olabilecek vaziyette idiler.
Nitekim, iyi idare ve iyi bakım bu çiftliklere 1042 sonesinde 759413 lira kâr temin etmiştir.
Nihayet, her. şeyimizde olduğu gibi» iyi idare ve iyi bakım, yerini fena ida4 reye, fena bakıma ve alâka ve kayıd-sızlığa terkedivermco, 759413 lira kâr 1946 senesinde 690000 ve 1947 senesinde ise 850267 lira zarara inkıiâb etmiştir.
Bu zarar, bu nısbet dairesinde do* vam edecek olursa, 1950 ve yahud 1955 yılında iki milyona çıkmamasına ve bir gün de hazîneye senevi bir iki milyon zarar veren bu tesislerin elden çıkartılmamasma sebob yoktur.
Fena idareden dolayı, milleti bu kadar zarara sokan üç beş memur, bu hareketlerinden dolayı, hesab vermek mecburiyetinde kalmıyacaklar mıdır?.
1942 senesindenberi devlet ziraat işletmeleri burumunun başında bulunan lar, Ziraat Vekilleri de dahil olduğu halde bu neticeden teessür duymadılar mı?... Bu baba mirasının yolsuzluklar ve fena kullanmalar ile bu halt getirdiklerinden dolayı Büyük Atanın ruhunun endişe ve azab içinde olduğır nu bilmiyorlar mı?
Millet namına den, ve olduğu edeceğini gerek millete vadeden
işle yakından ilgilenmesini can ve gönülden rica ederiz.
| İDARE0İ
bir gaz türbini ile bu ge-olağanüstü bir sür’at ve kazanmaları sağlanacak-
• •
en çe-
I
Deniz harbleri için mühim silâhlar
üzeli toplarla atom silahları taşıyj Çok gen ş harekât sahasına malik deniz aitılar - Muazzam dubalar üstüne kurulacak seyyar üsler oynıyacaktır. Bu madenlerden önemlisini teşkil etmekte olan lik, muazzam tazyiklere mukavemet edebilmekte ve yüksek bir dayanıklık göstermektedir. Islah edilmiş milerin kudret tır.
Çürüğe çıkanları zırhlılar
Londra: 1 (A.A.) — İngiliz hükümeti ^Malaya». «Revenge», «Re solution, ve • Ramillies* adındaki zırhlıları harb gemileri listesinden çıkmmıya karar vermiştir.
İngiliz amiralliği şimdilik yeni atom silâhlan hakkında daha fazla tafsilât elde edilmesine intizarca bu gemilerin yerini doldurmayı düşünmektedir. Bu gemiler 32 se olarak ayrılmış bulunmaktadırlar.
İncili/, savunma biidccsinde kısıntı
Londra: 1 (A.A.)
Londra: 1 (A.A.) — Britanova-j nın denizcilik muharriri şunları yazmaktadır:
Yem deniz harb silâhları arasın 1 da çok geniş bir hareket sahasına malik bulunan denızaltılarla sallara j’erleştirilmiş bulunan füzeli toplarla atom »silâhları taşıyan sal lar mevcud bulunmaktadır. Bu ge üşmeler normal harb gemilerinin sonunu ifade eder bir mahiyet ta şımaktadır. Halen tecrübe edilmek te olan veni denizaltılar atom dev rinin en «iiıatli saffı harb gemileri kadar süratli olan ve çok derinlere dalar T. iki hafta müddetle kalabilen zırhlı dev denizaltılanmn tekâmül ettirilmemiş ilk modellerini teşkil etmektedirler.
Muazzam dubalar üstüne kurulacak olan seyyar üsler ilerdeki sa vaşlann garib harb gemileri tarafından kullanılacaktır. Yeni 1 madenlerin geliştirilmesi geleceğin1 filolarının inşasında büyük roller
zetelerin zararlarını Türk mükellefi ödemesin. Lâkin ııe çare ki maalesef bu paraları halk ödeyor ve bu da pek yazık ve giiııalı oluyor. Zira sade «Memleket» gazetesi macerasının partiye yâni Türk mükellefine iki yüz bin liradan aşağıya mal olmadığı muhakkak gibidir.
Fikrimizi hülâsa etmek lâzım gelirse denilebilir ki her iki parti de son Beykoz konuşmalarında memleketin ciddî ve âcil bir devâ istiyen hayatî derdlerine temastan ziyade şahsiyat ve şathiyatla uğraşmışlar, Türk milletinin beklediği \e umduğuna cevab vermekten uzak kalmışlar dır.
A. Cenıalcddin SARAÇOĞLU
I





düşünmektedir. Bu gemiler ııedenberi hizmette olup hurda
İngiliz Sa-
vuruna Bakam M. Ale^aııder, son zamanlarda hükümet tarafından neşredilmiş olan Beyaz Kitabla ilgili olarak Avam Kamarasından savıuıma siyasetinin tasvibini iste
mistir. Bakan, malî sene irin takriben. 692 mB.von îngilTz liralık bir büdce sunmaktadır. Bu rakam, ge çen şenel-ine nazaran hayli diişilk tür..
• • •
bu hediyeyi k(bul e-gibi hüsnü muhafaza Atatürke ve gerek Devlet Reisimizin bu
Yaradı Maşallah!

-z
Lalap fşa
Emil. (j. NOğıo vazf yj tâyin üii.di
t
Ankara: 1 (iltuosi) şa DemokiTt P;ırt* başkanı: ( gü bildirilen Lulupr.
( r»(Rl uıhk enirine ab n EiûniS’*? C» •»
üncü sıuü e r
■ ı • •
k.anı Hüsnü k n
4
ne tâyin cd
mistir.
»
*
a. ini


1 İU[
:»t di knyr* M ■ * Kendi
I
O ■ •
r-Ir
|(S ün ün enteresan haberleri
V__________________________
Uullmıda kraliçesinin 50 inci Cilliis yıldönümü.
£ La Haye: - Hollanda önümüz deki pazar günü kraliçe IVlIhcl-nıiıieniıı tahta çıkışının elline} yıl dönümünü kutlayacaktır. (A A) Arjantin filosu manevralarını bitirdi
ic Buenos—Aires: Buz denizi bölgesinde da bulunan Arjknıliıı filosu, biç bir hâdise d(în Pıierto Beigranddakl üssüne döUTnüştiir (AA.‘
Belize: — tı.giliz kıyı muhafız gemisi snipe. in gelişi i)e İngiliz kuvvetlerinin dcıtsklenmlş bulun dııju hiıkkmd^ dün akşam burada.
I kİ GuatemalalI mahfillerden çıka I rılan söylentiler resmen yalanlan
I maktadır
i ( Snlpc,) kıyı muhafızı haleli Trt z nldad limanında bulunmaktadır.
i Ingiliz kara latalarının» Surstouo
1 ırmağım çıkartma şalopelan İle I geçtikten sonra İngiltere Hondu ( ra^ı Güney bölgesini Flamalarla ( tahdld ettikleri haberi de yalanlan ( mıştır. Ingiliz komutanı General z Tennan bu İki havarin asılsız ol | dugunu teyld ayleijrıiştlr Bu baya
• •
— Güney manevralar açık deniz ol nıak3izın

nat, Burada, hâdisenin sona ermiş bulunduğu intibaamı doğurmuş tur. (AA.)
Times auzelesiııin başmuharriri fildi!
Londra: — Time? gazetesinin başmuharriri 57 yaşında olduğu halde ölmüştür. Kendisi sıhhati 1-çin çıktığı seyahat esnasında Do ğu Afrlkada Darüsselâmda bir yol cu gemisinde vefat etmiştir. Mil ttveffa Barrlngton Words, 1913 se nesinde Tlınese İntisap etmiş, 1041 senesinde başyazar olmuştu.
(BBC.)
İtalyun. radyoları sustu
Londra: — Italyan radyo İş çileri grev yaptığından İtalyan radyoları susmuştur Ö.)
Havan adalarında kortliinist ajanları
Mûüsachussets: — Massa-chussets eyaletinin yfirdınvej v%Usl olan Arthur Coolldga verdiği bir demc-çte, Amerikan bayrağı altın da bulunan Havayi adaları bölgesin deki Komünistlerin çok nüfuzlu olduklarını ve bütün bu Pasifik bölgesiui ellerine geçirmek İçin çalıştıklarını açıklamıştır.
Padfikteki bu stratejik bölgenin
----------------------------------
■ i| _______________ / yavancı bir devlet hesabına çah şan ajanlar tarafından Komünist lerin İdaresi altına geçmesi tehU Ingiliz haca kuvvetleri anavatan keşi mevcuttur. (AP)
ffelçikada nüfus başına ayda
8 kilo ekmek veriliyor Brüksel: — İ»?e Bakanlığı nın Pazar gün,i neşrettiği resmi tebliğe göre, undan yapılan pasta, makarna ve buna mümasile »ıda maddeleri tahdidatı kaldırılacaktır. Maamafih ekmek bu karara daha İthal edilmemiştir; beher nufus. başına ayda sekil ekmek veril moğe devanı edilecektir. (AP, Av /Kirlisinde ölen Fransız komutam
■fa Baden Baden: — 3iin bura da tertiplenen bir av partisine’' bir kazaya kurban g'.den Fransız bölgesi işgal kuwet,srl komutanı General Sevezln Ölümü şöyle ol muştur:
Yaban dcmı.Tİarır.tfau birine a falan kurşun hayvanın belkemiği üzerinden sjçraiMiş ve dotjru Gene rallo kalbine İsabetle derhal Öl mesins sebep olmuştur. (AA.) Mayna çarpan kömür gemisi fa Varşova: — bandıralı
VMM gemisi, 10 gün evvel kaybo
lan İvan kömür gemisine ald en ■ kazdan bir kısmını Polonyanm z Tarlow limanına getirmiştir. Ba J tan geminin 14 kişilik müıetteba J tından hiç bir iz bulunamamıştır. I Geminin bir mayna çarparak bat ı tığı tahmin olunmaktadır. (A.A) l
Mantgo



benzin istihkakı
fa Londra: Bugün burada bil dirildiğine göre. İngiliz hava kııv vctlerl anavatan filolarının ben zln İstihlâk miktarı son flört ay İçinde yüzde 17 nisbetlnde :ı - İtil mıştır. Halbuki bidayette bu tasar ruf lcln vüzdo on nlSbettnde bir
•A •
miktar tr -blt edilmiş bnhınniııkra idi. '.\A.ı
i//, liı lriktuıu (fidigor
\ Londra: — Mareşal
m?ry bu ay nihayetine doğra Bel çlkaya gidecek ve Belçika ordusu nun misafiri olacaktır. (A A.)
İr jant i fideki (renler 5 dakika dtu da
Londrv: — 5jronJkliğine gö 1 ' re Arjantinde bugün öğleden sotı I ; ra bütün trenler beş dakika t vak ( * kuf edecek vo geçenlerde Arjantin i hükümeti tarafından .satjn alınan \ İngiliz Deınlryol şebekesinin \rjan 4 tine intikalini düdük çalarak kut k Uyacaklardır. (A.A ) i




rek tomruk fiy; ıluıuu u ıııemek ve bu yolda soı.riı lan tezkeı-f c( v:ıbı alı'1 eksiltmeyi- çıl-.u ıuk, «üt it teklif sahibi Hlisniı U.'.. ğı yolundaki- ıııüna:..( muşken, incel’ uıccinı nlıye tevdidt ıs : -.u t Hüsnü Ulusu ya pUaıı nin yüksek ol,tu-ti o müdürlüğün iı.ulctbaı ğı teskereden -tıkışık i tomrukların ı'.itr»- .c!-., t; si! mamada y;;ttr/n -Ufk-sı . addit defalar mukaveleye ı -İlkler vuku bulmasına rai* ıııct ğıtın bozulması cihetine sitmemek. (8ı Hüsnü Ulus nakliye n.ükûıidi olmadığına göre Orman Geuei Mü dürlüğüııe vatınlmus: oıütealıidi il filendiren tomruk teminatım idareye yüklemek ve bnâkis Hiisııü U lusun nakliye ınut.t a'.ıidl olduğu hakkında ve kendisine avans veril mediğl hakkında iı. kikât hilâfına yazılar yazmak. (9ı kibrit idaresini ilgilendirmeyen 1 milyon liradan fazla sarfiyatı kibrit idari -*ııe yap farmak.
B) Eski Orman Genel Miidür vekili Naiın Battır: ılı Orman tomruk fiyatını Tekel Bakanlı-*
gına vaktinde bildirmemek. (2) Fiyat öğrenmek istiyen mliteah hidlere yüksek olacağı endişesini uyandıracak pıalûınüt vermek ıptlan teklifle-


Jbdece ııak mutekitliğinden İbaret iken bu e k ( 111 meye çıkarıl m n m a k eksiltmeyi pek kıstı ’oir zaman Orman genel temas ede
l-l»
«.£1
•a.ı İsi ılHUd ■İl» Ut dı akn ol •.e Has ki: ı7) bcdcli-ı geusi yazdı halde
Y(? '.’R ın“tte t »siz ■. ba
«.i » i 11
41
*
Lff

I » . • 1 t M ■
suvetile Teke’ j rin yüksek HM (ihnm-una sebebiyet verllerel: rıa .inenin zararına , vesile ittihaz etnıek, (3) Müte-ahhid Htisnü Ulusla normalin üs tünde münasebet tesis ederek memurlar arasında Hüsnü Ulus lehine bil’ cereyan uyandırmak ve kaçak tomruk nakline meydan vermek. (C) Tedkik ve murakabe âzasından Fikri Fejcioğ-lu: (1) 191. yılı tomruk eksilt-nıesine Hüsnii Ulus lehim* ikü»
D'’ 'rı /ı 5 nCtU®
I l
FEN! SABAH
9 MART 1948
| Edebiyat ve Terk d
I
Tarihten bir yaprak
Wv •


i t
Ahaı«(! Muhib Dranas’m *Iç dramını» hikâye ettiği MBaba„, Faust gibi metafizik cümleler yapan miicerred fikirlerde realite arasındaki çatış naya kendisini esir eden bir kahramandır. O, Faust kadar ölgün bir ruh rnerte ;eslne y ükselememişse bile hiç olmazsa bu modele uygun en güzel bir m sal olması .1 bilmiştir
ni çepçevre kuşat*» maddî eşya da oir uğursuzluk kokusu bu -lur. Kınlan şeyler, onu ürkütüyor.
Babanın kırı, hoppa, şık elbiselere, moJ°rn mobilyalara,
I- \ a z a n ı
Nâz* 1 m KEMAL j
Gölgeler, şair Ahmed Muhib Dranasm kaleme almış olduğu üç perdelik bir dramdır. 1946 da Şehir Tiyatrosunda oynanan bu eseri, görmediğim için onun Bahnedeki muvaffakiyet derece sini bilmiyorum. Fakat görmüş olsayehm bile onu sahneden koparıp kafama yatırır ve orada gevretmeği daha çok tercih e -derim. Zira Gölgeler bir kişinin 'kelimelerle susmak arasındaki Mücadelede» iç dünyasının fariasıni vaşıyan «babanın» dı-îrmıdır. Bu eserin, sahnede ba çrn kazanıp kazanmamış olma Si beni pek çok ilgilendirmiyor. Goethenin Faııstu tekniğe sığın ayan büyük bir dramdı. Sha -k( spearein Hamleti tekniği zorla y; n bir düşünceler ve duygu -13r örgüsüydü. Ne zarar? kafa-jnı, tiyatronun asırlar boyunca kazandığı hareket olgunluğu -nrn gerisine götürmevi. İdâsik, romantik, sembolist gibi tiyatro m^kteblerinin zaferlerini hesa -ba. katmamayı istiyorum. Beni nıazur görsünler; bu dramatik e^eri. bugünün sahne tekniği -temscac'Iarırun ötesine götürüp tahlile çalışacağım.
Eserin mevzuu gayet basit -tir: Kuruntulu bir babanın genç bir karısı, hoppa bir kızı ve ma teryalist olmağa mütemayil fi -kirlere sahib, delişmen bir oğlu var. Fakat baba, kafasında sabit bir fikir halinde ideal bir noktaya ulaştırdığı «nar çiçeği uşak ve hizmetçi kadın, onun, tını heder edecektir. Emekdar uşak ve hizmetçi kadın, onun, gönden güne artan asabî muvazenesizliklerinin far kındadır -lar. Komşu, onu teselli eden bir dosttur. Ancak babanın «iç dra mı» teskin edilemiyen vehimli bir azabdır. Ve sonunda o, yaşama iradesini kaybederek çıldırır ve ölür.
Eser, uşakla hizmetçi kadın arasındaki bir konuşma ile baş tr. Baba, âdeta dağınık biı- «şahsi yetler çoğunluğu ■ içinde fikirleri j ve duygulanın bu iki kahraman dan başka kafasmda yarattığı anne, kız, oğul, delikanlı, komşu gibi kahramanlara söylete -çektir:
İçtimaî mevki farklara, in -san üstünlüğünü ifade edemez. Hayat, herkes tarafından mü -zavi bir şekilde paylaşılması ge reken bir oluştur. Halbuki bizi kovalayan gerçek şudur ki, in -san oğlu topluluk hayatında bir tefrik yaratmış «tahta atla, can lı at-, fikirle reeli birbirinden ayırmıştır. Hizmetçi kadın, babanın dili ile konuşuyor:
Tahta at» hatırasız ve geleceksiz, değişmiyen bir zamanda bağdaşmış duruyor.
Baba, komşunun görünmesi le sevinmiş, onun geleceğini ön ceden hissetmiştir. Fakat komşu, babanın kendisi veya daha çok onun iç dünyasında şekil al mış bir gölgedir. Babanın ger -çekte karısı da yoktur. Zorlu bir d ıygu sıtmasile tasavvurunda mevcud nar çiçeği elbiseli kadı nı yakalamağa cavaşırken karşı-ama anne yani karısı çıkıver -iniştir.
Baba, nar çiçeği elbiseli ka -dinin portresinde taze ve ideal hayatı tükenmezliğe, zenginliğe kavuşturmak için çırpınıp dur -maktadır. Hayal ve hatıralar d;invasi, bir zaruret dünyası de ğildir. Orada biz, düşünceleri -m izi doıu dizgin koşturabiliriz. irademiz, hayatın katı maniala rina çarpmaz. Dilediğimizi unu tvr, dilediğimizi hatırlar, diledi ğîmır.i yaratırız Ve işte ilâh olmanın sırra ancak bövle bir file me çimekle mümkündür.
Halbuki komşu, i-.teal bir p!ân da ’ nvatını sınırlayıp kendi gü cü île kurmak istiven babanuı knrşısma dizilıois -.nun "şahsi-siyeb'er çoğusluğunu» iflâs ettirmeği gaye bilen rraddî bir en geldir.
Kumıntıdu bir ruh, tasavvur larm aynasında babayı realite endîşesinin ötesinde topal oldu ğu vehmine bile düşürmüştür. Topallık düşüncesi, ona gerçek topallıkdan daha çok eza veri -vor. Babanın ruhu, Ölgün bir kuşka. mihveri etrafında dönmekledir. O, kendi kendisile faz la bfş başa kalmakla imkânsız fakların hududunu aşırılığa kadar götiîrmüRtür.
Realiteden ti’: inen vehimli bah ). ic hayatımızı bir saat rak faa^ na bağlı gibi görür ve kı -kar. 9, psikolojik bir refahın ta nassiirü nesirdedir. Ve kendisi-
lükse düşkün bir kızdır. O, babanın maddi şeylere karşı duyduğu nefretin bir sembolüdür. Kızın nişanlısı da bu soydan göl ge bir_yaılıktır.
Babanın karısı, anne, ise nar çiçeği elbiseli kadının bir taslağıdır. İhtiyarın kalasında ebedî bir güzelliğe bürünmüş duru -yor. Oğul, babanın kan ve kemi ğine bağlanan bir veraset işare ti değil, onun kuruntusunun bir mahsulü, idealinin azab verici şımarık bir gölgesidir.
Baba, tasavvurundaki haya tı realiteye tatbik etmek hlil -yasındadır. Oğlu oua düşündüğünün bir vehimden ibaret ol -duğunu söyliyccek. Halbuki o, eflatuncu bir görüşle ideye faziletini iade etmek hevesirçdedir Fakat oğlu, gerçek fi kirin dün yada yeri olamıyacağıııı, yaşa maııın fikirden önceki yerini bulması lâzım geldiğini söyler. Sanki o, oğlunu konuşturarak kendi kendisile bir fikir cidaline girmiştir; ve istihzasının hede -fi. kendisinden başka bir kim -se değildir.
Kemal .halini, hikmeti, düşünce olgunluğunda arayan eski ile bas döndürücü bir süratle ilerlemeği terakki hamlesi sayan yeni arasmdaki çatışma, sahne deki şahıslarda ifadelini bulan reel bir temas olmaktan daha çok babanın kendi şnurunda ay dınhğa çıkarmağı denediği bir dualizmdir.
Kırmızı rengi; hayatm, beya zı; hiçliğin, sihk ve uçucu bir varlığın remzi farzeden baba, renklerin arkasında hayat ve ö lümü, doğuş ve bitişi -oğlunun ağzında- birleştirir. Ve unutulmuş bir aşkın küllerini karıştı rarak bir şahsiyetler çoğunluğu nun aynasında, komşusu ile ya ni kendi kendisile derdleşir. Bu, bir diyalog değil, bir moloğdur.
Anne, oğul, kız ve nişanlısı, babanın kadın ve aile hakkında düşüncelerini söylemesine fır -sat veren sun'î mahlûklardır. O, sahnede tek başına fikirleri -ni oynamak isterken teknik zarureti yüzünden bir aile sahibi olmayı uygun bulmuştur. Bıi varlıkların hic birisine ehemnıi yet vermez. Onu, idealinde tesel li eden bir tek varlık vardır: Nar çiçeği elbiseli kadın.
F akat babanın tasavvurunda yürüttüğü nar çiçeği elbiseli kadınla muhaveresi, bize Mus -set’in şairle ilham, perisi arasın daki konuşmayı hatırlatıyor. Halbuki onun iç dramını yaşa -yan Faust gibi metafizik bir davranişla derin ve düşündüıü cü sözler söylemeğe hazırlan -mış bir hali vardı. İnsanın, bu i dealist ihtiyara «sesin bu kadar titremesin diyeceği geliyor.
Narcisse gibi suların büyülü aynasında kendi tasavvurunda ki varlıkları tek bir mihverin et rafında çevirip, kendi kendisi -nin üzerine eğilmek, bu gerçekten güç bir iştir. Baba, iç dünyasının manzaralarını, düşünce taslaklarını seyrederken kendisini gölgelere teslim etmiştir. Varacağı nokta, elbette ki deliliğe giden yolun üstündedir. Ve görüyoruz ki birinci perdenin sonunda hizmetçi kız, bu sinir hastasına ilâcını getiriyor.
Fikirlerin sessiz havasında teneffüs etmeği zihnî bir faali yet haline sokan baba, gölgeler âleminde ruhunu gezdire gezdi re nihayet eşya ile anlaşmanın onların sırrına aşina olmanın bir kolayını bulacaktır.
«Bazan insan bir koltukla, bir çiçekle anlaştığı kadar hiç bir insanla anlaşamıyor.»
Ahmed Muhib Dranasm «baba» sı Dante gibi hayat yolunun ortasına» değil sonuna varmış bulunuyor. Ve o bu hızla herke sin ve her şeyin aksadığını vehmederek içinin kendisini alıp götürdüğü dünyaya göç edecek tir. «Nar çiçeği elbiseli» kadını kafasında nasıl yarattı ise Öyle ce pek âlâ lldürebilir. Fakat bu nu yapamıyor. Zira hatıra ol -muş bir düşünce ölümden de kuvvetlML.
İkinci perdenin VII inci sah nesinde baba, gölge bir hüviyet le kargısına diktiği komşuyu «ö-
lünıüıı kendisi» sayacak kadar fikıileştirnuştiı*. Burulan sonra fikirlerin çenberini daralta duralla, onu, hayatıu kabuslu bir uykusuna götürdüklerini göre -receğiz.
Baba, artık kendi elile ya -rattığı iç faciasının sonuna, deliliğin eşiğüıe kadar gelmiştir, bize bu uçuruma düşmeden ön çeki baş dönmesinin hikâyesini anlatacaktır. Artık gölge var -Iılcların vurduğu aynalar karar rnışlır. Onun, anne, kız, oğul şekli altında ortaya saldığı göl geler toplanıyor. Dışarıya ak -settirdiği dram bitmek üzeredir Konuşmalar uzun susmalara dönmüştür. Yarattıklarını dü -şiirüp kıran bir ilâh üzgünlüğü ile bazı sayıklamalara dalacak-tır. O. çetin ideler dağının tene sine idealist bir filozof azmile çıkmak isterken düşüp ölüm teh' likesi geçiriyor. Onun havai -delikanlı ile fısıltılı konuşmasın da söyle dediğini işiteceğiz:
»İhsan tırmandıkça kavıvor. Uçucum aşağıdadır zanneder -sin değil mi? Hayır! Bir defa sırt üstü yatmaya gör; uçunim yukarıdadır.»
Baba artık cok yükseklerdedir. Meçhule doğru kayan dil -şünceleri şüphe adını taşıyacak. Anne bir şüphe, kız bir şüphe, delikanlı bir şüphe oyunudur. Garib bir şübheler balosunda-yız». Ve ikinci perde bu şübhele-rin üstüne iner. I
Baba, üçüncü perdede inşa -nın içinde bulunduğu halden kurtulma arzusunun hazin zaferini hayatile ödiyecektir. Dok tor ile anne sahnesi gülerimi -zin önüne, dünya ötesindeki bir iradeye sahib olmak istiyen in sanın faydasız çırpınışlarını serecektir. Halbuki normal insan, dünyaya aid iradeye bağlı kala bilen insandır.
VI mcı sahneden itibaren ba banın yani düşüncelerinin göl -ge varlıklar şeklinde yaratan mahzun ilâhın reel mevcudiyeti ni bile kaybederek bir fikirler manzumesinde eridiğini, kendi sesinin hançeresinden çıkmayıp kulisten aksedecek kadar fikrî leştiğini görüyoruz. O artık eş yanın düzenini bozan bir denk gibi hemen oradan kaldırılmalı dır.
Baba, öldüğünü tasavvur e derek hayallerde baş başa, göz leri arık bir nevi temaşa uykusuna varıyor. Ve bu iç dramın sahnelerde dokunan hareketleri» kulise intikal etmiştir. Anne, babanın hayalî ölümü karşınsın da kulisten telâşla bağırıyor; kız, kulisten sesini duyurarak ağlıyor. Evdekilerin hepsi kulisten feryad ediyorlar. Aralarından onu, bayılmış zannederek teselli arayanlar var. Fakat baba, "insan gücünün erişemediği noktadadır» Orada yorgunluğunu gideriyor.
Halbuki sahnede materyalist oğul, annenin daha önce davra nıp ele geçirdiği kasanın anahta nnı anvor. Kız kendisine düşe cek miras hakkına kavuşmak kaygusuna düşmüştür. Nişanlı, kasanm anahtarını ele geçirmeğe muvaffak olamadığı için kızı, bı rakip gidiyor.
Nar çiçeği elbiseli kadın babanın havalî ölüsü önünde üz -gündür. Gözlerinde onun aksi var. Zira o, babanın kendisine en cok kıvmet verdiği asil bir düşüncedir. Komşu, onu hayalî ölünün baş ucundan çekip gö -türmiistür.
Ve baba kabuslu uykusun -dan uyandığı zaman, tam bir sİ nir buhranı içinde, aklî zedelen miş bir halde, rüyasını uyanık bir havai uykusunda devam ettirmek ister ve kaçıp giden göl gelere şöyle bağırarak düşüp gerçekten ölür.
«Gittiler... Gittiler... Şimdi şimdi ben ne yapacağım?»
serin tahlilinden an’aşılıyor ki Ahmrd Muhib Dr anasın ic fa elasını hikâye ettiği baba Faust gibi metafizik hamleler yanan ve münerred fikirlerle realite a tasındaki çatışmaya kendisini e sir eden bir kahramandır. Onun deliliği ve ölümü bizi gerçekten sarsıyor. Baba Faust kadar olgun bir ruh mertebesine yüksele memişse bile hiç olmazsa bu mo dele uygun en güzel bir misal olmasını bilmiştir.
Şüphe yok ki, Ahmed Muhib Dranas bıı eserce tiyatro sahasında ölmez eserlerin ilk muvaf fak bir örneğini vermiş sayılabilir.



Nftzrm Kemali

w
Dalgalı humma —İnsan Brucel-losls— ismi verilen bir hastalık var dır. Bu hastalık insanlara, hastalık lı hayvanlardan ve bunların sütlerinden geçmektedir- Hastalık neti cesinde üşüme, hararet ve başdön meal husule gülmektedir. En öııcmll sari hastalıklardan biri olan dulga lı humma İçin lılç bir tedavi usulü bulunamıyordu. Son zamnnlarda Sİ kago Üniversitesine mensup D C-Wesley Elselo ile Dr. Normaıı Mccul lough strepomycln vo sulhadlazhıe kullanmak Buret'lle kombine bir tedavi usullle 13 hastayı iyileştirdik lerlnl bildirmişlerdir. Yalnız Strep-tomycln veya sulfadlazlne kullanmak suretile hiç bir müessir netice elde-edilemiyordu. Penisilinin tatbikinden de bir netice alınamamıştır. Tedavi edilen İlk hastada 17 aydan beri bu hastalığın en cüzi bir eser) dahi müşahede edilememiştir. Dİ ğer hastaların durumlarının da çok iyi olduğu ayrıca belirtilmiştir.
YENİ BİR HALİTA
Averlcan Şmelting And Rcflning kumpanyası son zamanlarda alü mlnyom. teneke ve magneslumdan teşekkül eden ve makinalann ima lâfında demirin yerini tutabilecek evsafta yeni bir hâllta meydana getirmiştir. Tenzaloy isini verilen bu yeni halita alüminyom dökme parçalarının pahalıya mal olacak bir hararet tatbikatına lüzum gös termeden dövülebilen Wr demir kudretini bünyelerinde toplamaları nı sağlamaktadır. Senelerden beri bu önemli mesele üzerinde alâka gösteriliyordu.
Renk ltibarile beyaz olan ve pasa mukavemet eden bu yeni halita dö kümden sonra, oda hararetinde 10 ilâ 14 günlük bir bekleme devresine t&bl tutulduktan sonra, azami kuv vetlnl elde etmektedir- Demir ve hurda buhranını gözönünde tutacak olursak hususi bir tekniğe lü zum göstermeyen TenZaloyun üstün değeri derhal anlaşılır.
MADEN ÎSTIHSALÂTI
1947 yılında Birleşik Amerlkada ve Kanadada istihsal edilen madenler Ve mnflnnli laLllıznraL 12.40a.00q1000 dolarla bir rekor tesis etmiştir. Bir leşlk Amerika madenler bürosunun bildirdiğine göre, 1946 yılma ait re kor bugünkü başarıya nazaran yüz de kırk nlsbctinde bir eksiklik t eş kil etmekteydi. İstihsalin artması ne tlcesinde dolar değeri de yükselmiş tir. Son zamanlardaki petrol Istlh sal&tı azamî dereceye yaklaşmakta dır. Bu alanda Birleşik Amerika İh tlyatı inkişaf ettirmektedir. Birleşik Amerikanın 1947 yılındaki ba kır. kurşun teneke istihsalâtı bun dan evvelki zirvelere nazaran düşüklük ve dahili ihtiyaçlara naza ran çok düşüklük arzetmektedir. Geçen sene, büyük ölçüde bakır, kurşun ve teneke ldhalâtına ihtiyaç hâsıl olmuştur-
GENÇ İDARECİLER
13 Şubat 1948 günü Amerikan İz çileri Mlmıesotaya bağlı Minnea-polls ve bu şehre bağlı bulunan köyleri İdare etmişlerdir. Bir hafta da Massachusetts eyaleti İlse öğren çileri tarafından kontrol edilecek, tir. Blrşellk Amerikada her sene gençlere böy le bir fırsat verilmektedir, ve tâyin edilen bir günde İdare işlerile tama men gençler meşgul olmaktadırlar. Günün birinde bütün tam mesull yetle çalışacak olan gençler böyle ce şimdiden mahalli, köy ve eyalet hükümetlerinin nasıl çalıştıklarım öğrenmek bakımından ellerine bir fırsat geçirmektedirler.
Bir gün için olsa dahi hükümet dairelerinin İdaresini ele almak 1-şl sadece bir formalite keyfiyeti ad dedilemez. Nitekim, delikanlılar tes bit edilen günde idareyi ele alma dan seçim mücadelesine girişmek mecburiyetinde kalmaktadırlar. E sasrı ve intizamlı bir secimden sonra ancak makamlarını işgal ede bilmektedirler. İdareyi ele aldıkları gün, evvelce tesis edilmiş esasları nazarı itibare almak sıırctlle bir çok önemli kanun lâyihalarım bile onaylamaktadırlar. Kısaca, gençler bir gün için idare ettikleri bütün dairelerdeki önemli işleri karara bağlamaktadırlar.
«Gençlik Günü» hükümet dairele rinde çalışan memurlar için biı- ta tll günü değildir. Bu memurlar o gün vazifeyi ele almış olan gençle ro mesuliyetlerini biitün teferrua tlle İzah edip, vazifelerinin yerine getirilmesi hususunda kendilerine yardımda bulanmaktadırlar.
Birleşik Amerika hükümet, daire lerinde çalışan memurlar iyi bir hükümetin maholli sevlyesile başla dığına ve istikbalinin de halen genç olanların iştlrâklle ilgili olduğunu idrâk etmektedirler.
• *
Abdülhamid ve Safinaz Stili
0
Abdülhamid daha şehzade iken Valde Sultanın delâletle Safinazla gizlicç nasıl evlendi ?...
ENKLİ ve parlak bir ilkbahar sabahı idi. Dolmabahco sarayının bahçesini süsliyen
palmiyelerin altındaki rengârenk siinbüller ve lâleler etrafa baygın bir korku ve eşsiz bir güzellik saçıyorlardı. Sahilde oynaşan dalga-lur, dallarda uçuşan kuşların tatlı nağmeleri sabahın bu ahengini âr deta efsaneleştiriyordu. Eten hafif ve serin bir rüzgârdan üşüycur-muş gibi ürperen yapraklar üzerindeki şebnemler, güneş ışıklan altında olmas gibi parıldayordn.
Şehzade Abdülhamid sabahın erken saatinde kalkmış tabiatın bu güzelliğini doya doya seyre dal mıştı. Haşin olmasına rağmen ruhunun ince bir tarafı da vardı. Şiirden, tabiatten ve bilhassa güzel kadından pek hoşlanırdı. Zaten c-nun çapkınlığını sarayda bilmiyen yoktu. Hareme girdiği zaman câ-riyclcr etrafını alırlar, kendilerini beğendirmek için kadınlıklarının bütün işvelerini ortaya dökerlerdi. Abdülhamid bunlarla yalnız eğlenir, hiç birisine gönül vermezdi. Onun nazarında kadın manolyaya benzerdi. Kokladıkça açılır ve açıldıkça da kıymetini kaybederdi. O zaman onu atıp yenisini bulmak ve yenisini koklamak lâzımdı.
Abdülhamid kafasından geçen tatlı düşüncelerin tesiri altında âdeta kendinden yan geçmiş bir halde parmaklığa dayunmış ve da! dığı hayal âleminden uzaklaşma mak için gözlerini de kapamıştı Fakat bu an çok sürmedi. Bir ar. kulağına bir ayak sesi geldi. Etrafına bakındı. Biraz ötede ağaçla nn arasından beyaz bir gölge çiçeklere sürünerek ilerliyordu. Merak etti ve uzaklaşmak üzere olan ayak seslerine doğru koştu. Bu sırada ufak bir çığlık işitildi:
— Ay efendimiz siz burada mildiniz?
Bunu Böyivon giHLyuı c câriyelerinder. Safinazdı. Abdiil-hamid, yeşillikler arasında beyaz bir çiğdemi andıran Safinazın siyah ve parlak gözleri karşısında içinden bir şeyin burkulduğunu his seder gibi oldu. Ne söyleyeceğini şaşırdı. Yalnız göz göze bakıştılar. Safinaz eteklerini eline aldı. Kısa fakat sık adımlarla koşarak ağaçlar arasında kayboldu. Abdül lıamid hâlâ olduğu yerde duruyor ve kızın kaybolduğu yoldan gözlerini ayıramıyordu.
İçinde bir alevin yükseldiğini hissetti.
Çünkü ikisi de birbirileıiui seviyorlardı.
akşam yine bahçede buluş-Parlak bir mehtab etrafa


*
Abdülhamid saraj’da ilk defa gördüğü bu kızı araştırıp malûmat edinmek için her çareye baş vurdu. Ve muvaffak da oldu.
Safinazı Tunuslu Malımud Paşa Abdülâzize hediye etmiş ve Padişah ona sarayda en güzel daireler den birini tahsis ederek yanına bir çok halayıklar vermişti. Valde Sul tanın himayesine bırakılan Safiııa za diğer cûriyeleıden çok farklı daha doğrusu hususî bir muamele yapılıyordu. AbdülâV.iz Safinazı kendisine zevce yapmak istiyordu. Fakat kız bunu büyük bir cesaretle reddetmiş ve o zaman bunun sebebini kimse anlıyamnmıştı.
Halbuki Abdülhamidle Safinaz her gece gizlice bahçenin veya sarayın tenha bir yerinde buluşuyor lar ve saatlerce başbaşa kalıyorlardı, delice
Bir tular,
baygın bir aydınlık serpiyordu. Ha va o kadar sakindi ki ağaçlarda ufak bir yaprak, bile kımıldamıyor du. İki sevgili ele-le tutuşup pal-miyolerin koyu gölgesi altına otur dular. Bir an saf ve temiz bir aşkın ifadesi olan manalı bakışlarla
iktifa ederek konuşmadan durdu- J lar. Sonra kız söze başladı: I
— Sultanım. Hayatta kat’î bir' azim, bir emelim var. Beni hakikî bir muhabbetle sevecek, ebediyen bana merbut olacak vulalcâi' bi(| erkeğe eş namuslu bir anııe olmak isterim. Çocuklarımı büyüt çin tertemiz kalmasını istediğim, ellerime kocamdan başka hiçbir erkek eli süı ühniyccektir.
İşte sana ebediyen merbut kalacak koca, âşık benim...
— Bu bir tek sözle isbat e-*''-mcz. Zamanla ve fiilî 'd. liller ister. Ben ruhumun bütiin salfetile eöy-liyeyinı. Daha ilk nazarda kalbim size lâkayıd kalmadı. Tavııiaruuz ve sözleriniz sizin sevilmeğe lâyık bir erkek olduğunuza gehadel ediyor. Fakat ben seveceğim erkeğin muhabbetine başka kadınların iş-tirâk etmesine tahammül edemem.

i
Sevgilim benim, yalnız benim olmalıdır.
— Vallahi istediğin gibi yapacağım. Kirlendiğimiz zaman sana lâyık bir koca olacağnn. Saraydaki bütün odalık ve câriysleri uzak-
Y a ı a n i-----
emal Yener
:ıll
luiftırocağun. Burada yalnız sen hâkini' olacaksın.
Bu kâfi değil. Ben sarayda değil, sizin gönlünüzde hükümran olmak isterim. Buna da zn m a n 1 deliller görmeli, kanaati etmeliyim.
— Peki ne delil istersin? Seni İnandırmak için ne yapayım ?
— Yalnız sabrediniz.. Mütekabil emniyet zamanı gelmesini bekleyiniz.
— Bekliycceğim, sana malik olmak için ne- emredersen yapacağım.
Abdülhamid bu son sözü söyledikten sonca ikisi de sustular ve başbnşa vererek denizin sahile çar pıp dağılan dalgalarının şırıltılarını dinlediler. Saatlerce böyle baş başa ve eltle kaldılar ve jöne geldikleri gibi kimseye görünmeden aynldılar.
Her geçen gece Abdiilhamidin
Büyük Sanatkârların Havatı
Şopenin san'afı, aşkı, su hayalleri ve hazin ölümü.
iU
tek-nwVfehe 2pirt»vor. delikanlı olarak ta
Frederik Şopen Polonyada doğdu. O memleket ki her za -man Rus çizmelerinin altında in lenaiş, çarların korkunç istibda dına maruz kalmıştı. Düşman borularının tiz sesi Varşova so kaklarında duyulmuş, düşman atlarının nal sesleri akisler bı -
i akmıştı.
Babası Nikola Şopen bir fran sız muhaciri idi. Kontes Walevs kanın şatosunda hizmet ettiği sırada müzikden anlayan, klavsen çalan güzel Jüstina ile ta -nişti ve sevişti. Evlendiler. E -ger bu aşkı duvmasa idi Nikolo Fransavı unutamıyacaktı. Bu aşkın mahsulü Frederik Sopen oldu. 22 şubat 1810 da bir şatoda gözlerini dünyaya açtı. Her aksam piyanoda ona ninni ça -lan bir annenin cocuğu olarak bizyüdü. Babası Harb Akademisinin biraz sonra fransızca profesörü oldu. Beş yaşında Şor»en mÜFİk’e heveslendi. Anasından, hocasından ders aldı. 11 vaşın da ona uzun müddet müzik der si verecek meşhur .Tozpf Flsne-rin ihtimamma terkedildi. Gü -zel bir cocııktu. Kirniklrri ıı^un yüzü sevimli hovu zarifdi. Yii -rfiv'"si’”rîo bir letafet vardı ^k serîveHç kız kardeslerîle polka oynardı.
Andının rar edivor. malınım bir nııuvordıı.
Una li^ocîni hitirdi V07 ta-tilnrîni «afonim bulundu^’ kov c-n^b'îv’or tabiatı ve hn’kı se
İlk seyahati nebatat hocasile beraber geçti. Varşovanın kala bılık sokakları, muhteşem bina lan onun üzerinde heyecan u yandırdı. Operada Weber'in Freischütz adlı onerasını dinledi Bu sırada sih.it kâr kemanı ile Varşevavı peşinde siirüküven ît civan Paganinivi tanımış oldu Kişner, ona diinvayn dolaş -masııv bilhassa Perise gitmesini ısrarla tavsiye etmişti.
1820 de Vjvfliıav.ı gjf.ti. 8u-ıpan onun konserinde şöyle hav kıımışti:
(Şapkaları çıkarınız, eğiliniz işte hir dâhi karşınızda duruyor).
Tekrar köyüne döndü. Orada (Konstaıısıı) adında bir kızla tanışıp sevişti. Bu aşk uzun ınüddtt devam etti.
1831 de Rus işgaline uğnyan Polonyada ıı kaçırıldı. Giderken bir avuç toprağı hâtıra olarak götürdü. Arkasında bıraktıklara e-peyee gözyaşı döktü. Uzun bir yol cııiuktan’sonra Paıise geldi. Bu p^hat ve kültür dolu şehir ruhun-1
içindeki aşk ateşini biraz daha a-levlendiriyor ve sabrı biraz daha □2aUyordn. Eu hal fazla aüremez-du Nihayet bir gün herkesin ö(*le uvkuâuna- daldığı bir sırada Ab-diühamid, hareme geçti. Kendisine çok itimad ettiği Valde Sultana herşvyi olduğu g)bi anlatarak o-xnm yardımım rica ettL Valde Sul tan Ri.hzadeyi çok sevdiği için ona elinden geden yardımı esirgemiye-ceğini vâdetti.
Valde Sultan ak$)am üzeri Ab-düiâzizin yanına giderek Safinazuı hastalandığını ve tebdilhavayn ihtiyacı olduğunu söyledi. Sayfiyeye gitmesi için Podbahm muvafakatini almağa muvMTak oldu. Safi-naz erteli gün Orta köydeki yalıya • Abdiilhnmid de ndı.
gı türiildü. Bittabi gizlice oraya ta.-n.
Arada sırada Aüoi lâzizc Safı-nazın sıhhatinden malûmat vi'r'-'n Valde Sultan bir gün kızın öldüğünü söylediği zaman kendisini çoktan unutmuş olan Padişah bu haberj tahkika lüzum bile g irmedi. Bu «ure-le Abdülhamid Safi-nazla evlendi ir r. Fakat Abdiilâzi-zin hal’ına k..j.;r bu izdivaç gizli tutuldu. Abüıln mıd Padişah o-luııca Safinaz da resmen. Kariıne-fendi ve dolayısile sarayın yegâne hâkimi oldu.
terini sevdiklerini zannetti-
rn.j. ııakkim, nıağ-
ordu.
hassastı. Bıı acınan fihnıu’.(ıı Şv penin gün
yen
da emsalsiz tır hayret ve Iukâir yaratn işti. Ecrtıi mahfillere girdi. Büyükler)- taruştı. List onun en iyi dostu oldn. Ona kadın muharrir meşhur Jorj Sandi w şhr kralı AJî-red Musset’vi tuuıtiı.
Birçok koreerJerde Şopen kendisini bu döşlün sayesinde- Parise sevdirmiş oldu. Her taraftan teklifler aldı. Buniann* içinde • binme gönlünü kaptırmıştı. O. Jarj S and idi. Be ra beı vaşamıva başladılar Birb.
ler. Jorj Sand. rur bir kadındı. Şopeni hasta rulx addediyor, ona acıyun bir s.vgiyl hakr.ot !u. Hhlbtrid Frederik Şopvn
sevgiden
geçtikar'.^r. ire. hastalığ-nı tedavi nuıks?«* Mayorka adnican-na 1S39 da gr- â r. Orada gacele-rin fıı tına ve yaj:nı •'.arını, denizlerle uğuldaym korkunç kuş seslemini duyu; o: y ni eserler besteliyor, hep ge( ’t-r: çalışıyordu.
F.vkat dalla fazla hastalandı. Nihuyet T849 ri: P)ris(- döndut -. ArnJprına hir soçtık’nl. giriH. Şo-peıı memlvk'fhnd' n fena haberler aldı. 3evdik'»ı;. oosılan. sika ı.'.-;-lara Ruslar t. • Pndan k: rsnaa dizilmişti. Memleketine yardım etmek için dünyayı dolaşarak konserler verdi.
Nihayet çok yoruldu, çok lisandı 1849 da Parıste 17 ekimde borç ve sefalet içırtdc fak ‘ Jorj Sanddan uzak menekşe'' içinde gözlerini kapadı.
Madlen kilisesinde cenaze me rasimi yapıldı Kendi yaptığı marş fünebı ı ı; hudı.
Per la Şez mezarlığında -Bel lininin- yanına gömüldü. Mezarının üstüne varanından gelirdi ği bir avuç taptık vesiyeti iize riııe serpilmişti.
e
Çanakka'e ’eki ş ddetli yağmurlar
Çanakkale Yehl Sabah! - Biı kaç gün evvelsi 5l(P'etli kar fırtın-sından sonra Knvah'm birdenbire l(
yüzünden civar
.abjrd:ğı görülmek
(1
hfmen yanind-.it San çay ve Ezim Menderes çayındı ‘ e görü
dosa çevitrCrril’ ve t*u arada yağan kuvvetli’yagmuri daki çayların tedlr.
Çanakkalenin denize dökülen içinden geçen mühim miktarda yükseline mektedlr. Bilhassa Menderes çav Ezlncde köprüye yakın bir yükse , nıe arzetmek tedlr. Öğrendiğimi göre Kumkale avasjnın bazı kısın Jarı su altındı, bulunmaktadır.
Cahid Güven,

2 MART




YENİ SABÂfi
SAYFA: o
ik toplantısını yaptı
■■ ■ ■ —---------
(Baştarafı 1 incide) hoparlörler bulunmakta idi. Ayrıca duruşmayı takib edebilmek ü-zere gazete muhabirleri de dahil olmak üzere oturumda üyelere sanıkları ve avukatlarına birer kulaklık verilmişti. Başkan sanıkların çağrılmasını söyledi. Başta Suad Hayri olmak üzere diğer sa nıklar da salona girerek yerlerini
emir ve arzusu üzet’ine yerme getirmemek ve hiç olmazsa mll-dürtler encümenine göndermemek. anlaşmanın feshini kolaylaştırmak makşadile istihsal olu nan Ticaret Bakanlığı yazısını Bakan emir ve arzusu dahilinde muamele mevkiine koymamak, Takib firmanın tekliflerini Andri vadise bildirerek ayni fiyat indirmesini temin için kendisine mühlet vermek ve daha ucuza teklifler yapılmış olmasına rağmen 320 dolardan Andriyadise ihale icrasını temin için başkasının yerine getiremiyeceği şartlarla ekailtme ilânı yapılması yo lunda Bakanın Kenan Yalter va sıtasile yaptığı tebligatı yerine getirmek.
C) idare hukuk müşaviri Münir Karacık: Diğer firmaların tekliflerini Andriyadise bildirmek, verdiği yaztlı mütalea hilâ fına Viakuvo çekilen telgraf müsveddesini hazırlamak., daha ucuz teklifler yapılmış olmasına
Bat taraft 9 üncüde
celendirmek yolunda eski Bakanın arzusunu sonuna kadar destekleyerek kuvveden fiile Çikar-inak, (2) Ayni işte en aşağı teklif yapanın Hüsnü Ulus olmadıkını bildiği ve anladığı halde o-nun uhdesine ircaını teminde İsrar etmek, (3) Hiisnü Ulus le hine mukavele projesinde tadı-lât yapmak. (4) Hüsnü Ulus mukavelesinin akdinden evvel yapılan Tomkal teklifini Bakanlığın 6eri usulleri hilâfına kas-den geç tebliğ etmek, (D) Tomruk şefi Ragıb Karaca: Görevi hududunu aşarak 344 bin 333 liralık teminatın idarenin faiz getiren bankadaki parasındau Ödemeyi sağlamak, (2) Mukavele hilâfına getirilmiş tomrukları az göstermek suretile bunları kubulü kararını sağlamak suretile görevlerini kötüye kullandıklarından T. C. K. nun 240 ncı ve E. Kibrit muvakkat işletme müdürü Tevfik Taşçı Orman fiyatlarını vaktinde tesbit ederek rağmen 32o’dolardan' Andrîvadis o surette eksiltmeye çıkarma- ...............
mak, 2 Milyonu aşan 1945 yılı tomruk eksiltmosini iki üç gün gibi çok kısa bir zaman içine sıkıştırarak tebligata uygun ola Fak gelen kanalı zarfları bir he yet huzurunda açmamak. Kibrit fabrikası Müdürü Kemal Hak güder 2 milyonu aşan tomruk Eksiltmesini iki üç gün gibi çok kısa bir zaman içine sıkıştırmak. hazırlanan mukavele projeleri hilâfına Hüsnü Ulus mukavelesine lehte hükümler koymak, şartnameye diğer müteah hidleıi yıldıracak ağır şartlar koymak, tebligata uygun olarak gelen kapak zarfları kendiliğinden açmak ve açılan bu zarflan Murad Akyüze vermek.
Kibrit fabrikası Müdür Muavini Murad Akyüz şartnameye diğer ınüteahhidleri yıldıracak teknik ağır şartlar koymak, 21 pubat 945 tarihli mektublar mu-hatablarına posta ile gönderildiği halde Hüsnü Ulusa aid olanı elden götürmek. Hüsnü Ulusun diğer talihlere nazaran daha kolaylıkla hazırlanmasına imkân vermek suretile eksiltmeye fe-sad karıştırmaktan ötürü ayni kanunun 366, 2 ci maddesi dairesinde ve bundan başka her üç sanığın fesih sebebleri mev-cudken mukavelenin devamına meydan bırakmamak, mukavele şartları dışında gelen Hüsnü U-lus tomruklarının bedel tenzili ile kabulü yolunda ve salâhiyet haricinde karar vermek ve kararın verilmesine yardım ytmek ve Tomkal mukavelesinin idare aleyhine tadilini sağbyacak ha-rrj-ctlerde bulunmak ve ayrıca Tevfik Taşçı ile Kemal Hakgii-dcr. müteahhid Hüsnü Ulus tarafından orman idaresine yatırı] ması gereken 334.333 liralık teminatın idarenin bankadaki faizli narasından ödenmesini sağlamak suretile görevlerini kötüye kullanmalarından ötürü ayni kanunun 240 ncı maddesi ve Hü71ü Ulus Kibrit idaresinin 19^5 vılı, tomruk idaresinin uhde inde kalmasını temin mak-8P/’.iJe Vakıf Cakrnura 100 bin hra ledivcsiui taahhüd etmek suretile eksiltmeye fetıad karıştırmaktan ötürü ayni kanunun 366. 1 inci maddesi ve kereste tiiccan \akıf Çakrnur: İşletme





I
idaresinin 1945 vılı tomruk ihtiyacının jusını gizli mukaveledeki şeriklerine ve 1945 yılı tom-r t- ihti-.-nciiim itasını da miite-ahbid Hüsnü Ulusa bağlıyacağı m^-ya ıtj temin etmek ve ayrıca 19 •’» vıjı tomruk eksilfmeşine fc ık-i hulum'uğu Tomkal şirketi namına istiL’âk eylediği halde avni zamanda (dHli ,biv taa.hhüd sr 'eâiJe Hiinnü UUıala da anlasa m’n- ^eve kanştır-n' n' kftpmıuı) 278 v 1 maddelerine tevfikan cezalan verıhne^ ve 1946 yılı ih-tivacı için satın alınacak kahve mubayaası 1^^. A) Ba_
kan Suad Hayri Ürgüblü idare hukrık müşavırıuin yazılı müta-leasinı geri aldırmaya çâlışm&k. Bakanlık iiukuk müşavirinden maksudına uygun mütalaa taleb etmek, idar e hukuk müşavirinin yazılı mütaleası hilâfına Andriyadis anlaşmasının infazım ve bu anlaşma işini akreditif açtır-m°jmı emretmek, anlaşmanın devamuu ifham edecek tarzda telgral çektirmek, akdin feshini kofıvisştjrmak maksadile intih-Ba 1 olunan Ticaret Bakanlığı ya. :(ian istifade cihetini aramamak, daha ucuz teklifler yapıl-ı'ı uqna ruğraeın can Andrıyadise ihale icrasının tcı ’m için Bıışşuanuun yerine ?miyeceği şartlarla eksiltme ettirmek.
A Gen*! Müdür muavini TTIvi
yadının jtasını gizli mukavelede-
rak mllz**’3
kanunun'2,7X
ve i. maddelerine tevfikan
320 dohır




j. c n %
• • w
ra
I i*

an. ekr
° •tfu su he

- ’l vc
ItkHı
»ı
) n
•nuıımn ltw
•^e »( ûmaûj
uhdesine ihale icrasını temin i-çin başkasının yerine getiremi-yeceği şartlarla eksiltme ilânı yapılması yolunda Bakan tarafından verilen talimatı nmhatab larına telefonla tebliğ etmek :
Kahve çay şubesi Müdürü Mu zaffer Sakıç: Firmaların mahrem kalması lâzım gelen tekliflerinden Andriyadisi haberdar etmek, 350 dolarlık fiyatın kabulünü alım komisyonundan karar almaksızın Viakua’ya bildirmek ve riyasetindeki alım komisyonu âzasına yanlış malûmat vermek.
Genel Müdür Hürrem Şeren: 5 bin liradan yukarı olan kahve mubayaasında bir lüzum ve zaruret ileri sürmeksizin ilân yap tırmamak, 317 dolarlık teklif bulunmasına rağmen 350 dolar lık V iakua teklifini incelenmeden ve karar almaksızın ka bul ederek firmaya bildirmek.
Bakanlık hukuk müşaviri Şem
şeddin Akçoğlu: Bakanın arzusunu yerine getirmek için iyice tedkik etmediği bir iş hakkında hukukî mesnedden âri mütalea


vermek suretile memuriyet gö-ı evlerini kötüye kullandıklarından T. C. K. nun 240 ncı ve Müdürler Encümeni âzasından Tuz işleri Müdürü Ekrem Necmi I-nal, muhasebe Müdürü Abdül-bakı Bilmez, Genel Müdür Muavini vekili Mehmed Ali SaJPur aleyhte neşriyat başlamış olmasına rağmen 8 şubat 946 tarihli encümen toplantısında dosyala-ıı iyice tedkik etmeksizin karar vermek suretile Görevlerini savsakladıklarından ayni kanunun ve komisyoncu Atto Andrl-yadis Tekel İdaresinin 1946 yılı ihtiyacı olan 3 bin ton kahveyi vermek üzere yüksek fiyatla yaptığı anlaşmada akreditif açıl masını teminen Bakana verilmek kaydı ile Bakana nıaJırem 1 dostu Vakıf Çakmur delâletile ' rüşvet teklif eylemek ve bunu 2^mak üfere 25 bin bened! imzalamak, kereste tücca M X dkıf Cakmur Andriyadis an-SArBn?11 akrediüf açtırmak için Bakana verilmek kavdile rüşvete delâlet eylemek ve bunu teminen 25 bin dolarlık sened al rpa(îiSUret^e aynı kanunun 22-'e öl mcı ve cümlesinin 68 69 uncu maddelerile cezaları veril'-67 H:U- alan anayasanın 7, ve İÇ tüzugun 176 ncı mad-£ ™ k“r«lan Yüce






O?aştarafı 1 incide) dır ve mevcudii da gi “ikçe azalmaktadır.
Altın satılınıyacak
- - Hükümet altın sutışı yapacak diyorlar?
—Şimdilik böyle bir şey düşün müyor ve lüzunı görmüyoruz.
Amerikan bankalarındaki Türk
. paraları
— Amerika bankalarında Türk vatandaşlarının movduatı hakkında düşündükleriniz nedir?
- Bu mevduat dâvası bir müddeti en beri gazetelerde yer aldı. Her gün yeni rivayetler çıkıyor. Ben Mecliâte soru münnsebetilc ve elimizde mevcud olan malûmata müsteniden bunun miktarı hak kında bir fikir vermeğe çalıştım. Bunun bir kısmını açılmış ve henüz lehtarına tevdi edilmemiş akreditifler bakiyesi, bir kısmının Merkez Bankasının tevdiatı, geri kalanın da 8-10 milyon civarında olmak üzere hususî urnevduat olduğunu söylemiştim. Bu mevduat bakımından mevcud usul ve teamülleri, gizlilik kaidesini izah ettim. O zamanki beyanatımda şimdilik değişecek bir şey yoktur. Yal nız iki şey birbirlerile karıştırılıyor:
Amerikadaki bazı mevduatın bloke edilmesi meselesi meydana çıktı. Bu, tasavvurda bir şeydir. Yarın hangi hal suretinin kabul edileceği malûm değildir. Ameri-kada mevduatın bloke edilmesi yeni bir şey değildir. Harb içinde de bu kabilden tedbirler alındı. Bazı maksadlarla Amerikada blokaja tekr ar gidilmesi mümkündür. Bu blokaj, tatbik edilecek deblo-kaj sistemi sayesinde mevduatın şu veya bu istikamete sevkedilme sini temin edebilir. Bunların hiçbiri henüz katileşmiş değildir. Ta savvur halindedir. Bunu, eşhas bakımından gizlilik meselesile karıştırmamak lâzımdır. Biz dalıi ba zı prensipler dahilinde dışarıda bulunan kimselerin Türk bankaların daki mevduatını bloke etmekteyiz. Ancak bankalarda tatbik edilen gizlilik prensibi daima mahfuzdur. Dolaşan rivayetlere rağmen Amerikanın her hangi bir hükümete, o hükümet tebaasına aid mevduatı. sahihlerinin isimlerini bildirdiğine dair elimizde resmî hiç bir malûmat yoktur. Böyle bir şey tahakkuk ederse ve bize de verme lj?ri mümkün olursa elbette almamaklık etmeyiz.
— Ticaret ataşesinin gönderdiği söylenen rapor hakkında mü-taleanız nedir?
— Almanyadan dolar mukabilin de aldığımız 5-6 milyon tutarında bir pamuklu mubayaasına girişmiştik Başka yerlerden aldığımız pamuklular ihtiyacı karaladığı i-çin daha tasarrufu temin etmek maksadile Amerikalılara dolar yerine sterlin teklif ettik. Kabul etmediler. Taksite bağlanmasını is tedik. Bunu da kabul etmediler ve peşin dolar tediyesi hususunda İsrar ettiler ve bir hal sureti olarak dolar temini ieiıı her zaman yaptıkları gibi Amerikadaki altınları mızı dolara tahvil etmek suretile tediye yapmamızı tavsiye ettiler. Benim bildiğim .bundan ibarettir. Sonunda bu siparişten de iki fin muvafakatile sarfı nazar di.
— Amerikadaki altınımız miktardadır?
—Altınımızın bir kısmı, Merkez Bankasındadır. Cüz’î kısmı Is viçrede. mühim kısmı da Amerika dadır. Altınlar, harb esnasında ticari aktivite bakiyesi olarak elimi ze geçmiştir. Bir kısmı da hai'b
tara edil-
I
ne
Divanda icra edilmek üzere bu yolda Kamutayca 10/2 947 giin ve 1567 sayıh karar verilmiş olduğundan sanıkların celbi ile duruşmalarının yapılması ve suc larımn şp vbgkü vbgkyü şbzgkö nın tâyinini istemekle evrak tevdi olunur. 6/12 947.)
Demektedir. Bu suretle savcı bütün evrakın bir hülâsasını yap makta ve her suçluya isnad olunan kısımları izah etmektedir.
f t iıur
Yazılarımızın çokluğundan «İs-lâmda Meehebler ve Fırkalar Nasıl Doğdu » tefrikamızı koyamadık. O-kuyucularımızdan özür dileriz.

teşekkür
Son nefesine kadar b.üyük bir le ragat ile milletinin hakiki lıürriye ti için çırpman .ve bu uğurda hiç bir kuvvet önünde eğilmeyen aile büyüğümüz HÜSEYİN AVNİ ULAŞ ı ebedi lstirahatguhma tevdi ettiğimizden dolayı, bizim kadar acı duyarak gerek cenaze meıasl-mine iştirak etmek ve gerek mek tubla, telgrafla veya evimize kadar zahmet ederek taziye lütfıuıda bu hı ;.n akraba ve dostlarımızla, alâ kalarmı esirgemeyen resmi maka mata be amirlerine ve Erzurumlula nn teessürlerine tercüman olan Eri rıızıım belediyesine ve Galatasaray ll-esl mensuplarına ayrı ayrı te )*k küte büyük acınır/ nıünl oldu; ;ıı-don bu husi!,ı "azetem 'n tav.u^u
*
Maliye Bakanı ile hususî konuşma fBaştarafı 1 incide) dedir Arzu ettiğiniz takdirde tak dur. edebiliriz, demiştir.
Keşmir bu teklife de şöyle muka bele etmiştir:
—) Gazeteler yazabilir. Resmiyet ifade etmedikten sonra okuyup öğ renmekte bir fayda ummuyorum.» Bundan sonra Maliye Bakanına aşağıdaki İkinci sual tevcih edil-iniştir:
. — Elimizdeki sterlinlerin çok ltlğu bir sıkıntı yaratmıyor mu? ve bu dövizin kıymetindeki tahavvulât tan endişe etmezmlsiniz?
Halld Nazmi demiştir ki:
„ — Dolar sıkıntısı hissediyoruz, Maaır.alih gittikçe eriyen sterinle rl dış piyasa hareketlerin kulla myoıuz. Parayı dolara göre ayar keyfiyetinde münferit hareket ede mevlz.
Muarrlrlmiahı son suallde şu o] muştur:
' - Hazine TJunıum Müdürünün A meriktıdaki temaslarından müspet neticeler alındı mı? ve bu temaslar ne

eibl bir gayeyi istihdaf etmekte d»! r
Bakaıı bu suale de kısaca:
( — Hazine Umum Müdürü tek* nik malûmat tır- Temaslı K. ılkın ma Bûi tediğhulz Mti bini verinin tır


başlangıcında hıgiltereden yaptığı nuz 15 milyon sterlin k istikraz ne ticesidir.
Altınlarımızın Amerikada kalma sında bir mahzur yoktur, istediği miz zaman getirtebiliriz, satabiliriz ve tekrar Amerikan piyasasın dan altın da alabiliriz.
hazine umum müdürünün amerikadaki temaslar
— Hazine Müdürü Amerikada ne gibi temaslarda bulunacaktır?
— Hazzne müdürü. Amerlkaya henüz varmıştı kİ ben İstanbula gel dim. Orada daha ziyade Elçimizin demasları sırasında kendisine tek nik yardımcı olarak refakat edecek ve Amerikalıların isteyecekleri ma lî. ticari ihsai malûmatı verecektir. Nitekim bu işi biz de burada Ameri ka Elçisine vermek suretile yapıyo ruz. Bunun dışında milletler arası İmar bankasile hakkında yarı res mi temaslar yapacak ve onların noktai nazarım alarak yapacağımız resmi müracaatların zeminini hazırlıycaktır.
16 LAR KONFERANSINA VERİLEN MAÜMAT
— Patisteki 10 .konfesansma veri len malûmatın acele hazırlandığı ve bu itibarla noksan olduğu iddia edilmektedir. Oraya verüon malûmat, efkârı umıuniyeye aızedllc mez ini?
— Konferansa verilen malûmat, Ekonomi Bakanlığının baş müşavi rinin riyasetinde ve her bakanlığın mütahassıslarmm çalışması sureti le toplatılmış ve Hariciye Bakanlı ğı kanalile sunulmuştur-yeti umumiyesl Dışişleri Bakanlığın İûmata sahib olmakla beraber he
Her Bakanlık kendi verdiği mada temerküz etmiş ve bunlar aynen Patise gönderilmiştir. Bu malûmat esaslı çalışmalar neticesinde elde e dilmiş olub öyle iddia edildiği gibi noksan ve aceleye gelmiş şeyler de ğiidir. Malûmat, konferans tarafın dan kısa müddet zarfında istenildi ği için aceleye gelme bahsi bunlar dan galat olsa gerektir.
VERİLEN MALUMAT
— Gelir vergisi bu sene çıkacak mı? memleket iktisadiyatı ve lıazi ne menfaati bakımından vaziyet ne olacaktır
— Geğir vei'gisi bundan evvelki — Paristeki 16 lar konferansına ve de tasarıyı geri aldık. Meclisteki reaksiyonları gözönünde tuttuk-Sert taraflarını yumuşattık, tekrar şevkettik- Bir komisyon devamlı su rette çalıştı. Kanunu biraz daha yumuşatmak suretile incelemelerini bitirdi, fakat gelir vergisini tamamlayan usul kanunu —kİ 400 madde kadardır.— Bu mosiyon. ta mamlle bitirmeğe vakit bulamadı.
Vergi, kanunu, nisan devresinde heyeti umumiye.ve sunulacak vazi yettedir- Usul kanunu ise. bir iki aylık mesaiye muhtaçtır.
Kamutaya bu 600 madde sunu] duktaıı sonra nasıl bir seyir eder bunu şimdiden söylemek müm kün değildir. Eğer 948 sonuna kadar neticelenirse tarhiyat 950 sene sinde, 1949 senesine kalırsa 1951 se nesinde bu kanuna göre yapılacak demektir. Kanun henüz ikmal edil memiş olduğu halde memleketin her tarafından bir takım * yanlış mutalealara tesadüf edil inektedir-Kanunun mahiyeti nedir bunu si ze kısaca izay edeyim:
Bu kanunla bugünkü sistemi ta mamile değiştiriyoruz. Eski sriteııı kabili müdafaa değildir ve bir kısım mükellefler için kabili tahaııı mül olmadığı gibi diğer bir kısmı için de son derece hafiftir HİKinet erbabı ortalama yüzde 24—2 ı ni.s'oe ı tinde vcr&l vermektedir, Bu. çok a gıldır. Yeni kanunla bunların ver( gileri çok hafitüyecektir Hâzinenin feda ettiği matrah, aşağ! .vuka n 500 milyon civarındadır.
ÇALIŞMA BAKANININ \ ERDİĞİ İZAHAT
İstanbul, 1 (A.A.)
takib
İstanbul, 1 (A.A.) — Bugün iki Bakanım, z İstanbul Gazeteciler Cemiyetinde bir basın top lantısı yapmış ve bu toplantıda Çalışma Bakanı Tahsin Bekir Balta gazetecilerin çeşitli sorularına aşağıdaki izahatta bulunmuştur:
«İşçiler iç .’ hir em.kliü1 gortası kanun tasarısı Bakanlık ta seçilen bir komisyonda İncelenmektedir. Bu tedkikler bittik ten sonra ilgili Bakanlıkların mütaleaları alınacak ve Bakanlar Kuruluna seyredilecektir. Son şeklini almadığı için esaslar hakkında şimdiden birşey söylenemez.
tş ve işçi bv’ -ıa me-’u md?. tanınmış vabancı uzmanlardan da faydalanmak ^eşebbüsiinde-yiz. Bununla beraber iş sanıldığı kadar kolay değildir. Henüz başlangıçtayız Yeni ve dar teşkilâtımızla bütün iş yerlerine nüfuz etmiş değiliz. îş yerlerinin kesif olduğu bölgelerde iş verenlerle sıkı temas etmek lâzımdır. Bilhas -a î tnnbul. İzmir
Bursa, Adatm kilnt ımızı (1 )h') lüzuıynmt dr yız. Her vat ■(

I I
.îiR I
İ fl€l






kolay değildir. Bu, İktisadî kalkınmanın bize bahşedeceği imkânlarla mukayyeddir. Bu sftha da ileri memleketlerde tatbik o-lunan usulleri tedkik ediyoruz ve tecrübelerinden faydalanmağa çalışıyoruz. Şübhesiz memleketimizde yeni yeni işletmeler kurulması lâzımdır. îş sahaları açılmalıdır. Hiç şübhesiz bu temennimiz tahakkuk edince her vatandaşa iş bulunabilecektir.
FİKİR İŞÇİLERİNİN DURUMU
Fikir işçileri dediğiniz meslek sahihlerinin durumunu düzenlemek için eski Bakan arkadaşım zaınanuıdanberi Bakanbkca ân-1 ödemelere başlanmış bulunmak- • tadır. Eiz bu işin tahakkuku için teşebbüslere hız vermek kararın davız, ancak ilgili meslek erba-b’nın bize bu konuda yol göstermesi, ihtiyaçlarını bildirmesi ve incelemelerimizde bize yardım etmesi lâzımdır.
GREV MESELESİ
Grev meselesinin politik ve teknik iki cebhesi vardır. Memleketimizin bugünkü durumu ve işçi teşekküllerinin tam istediğimiz gibi gelişmemiş olması bakımlarından bu mevzuun esaslı olarak düşünülmesi lâzımdır. Grev yapan işçiye kendi teşekkülleri tarafından muayyen zaman geçinecek kadar para temini icabeder. Sendikalar henüz bu durumda bulunmuyorlar. îş kanunumuzdaki grev yasaklığı-mn kaldırılmasını kabul ettiğimiz takdirde ayni kanunun derpiş ettiği mecburî tahkim sisteminin de kaldırılması gerekir ki, işçi teşekküllerinin bugünkü durumu karşısında işçi lehine bir hareket olmaz. Bunu esaslı olarak gözönünde bulundurmak lâzımdır/
I
Çalışma Bakanı Sendika mümessillerde konuştu
(Baştarafı 1 incide) Çalışma Bakanlığı bu konu üzerin de hassasiyetle' durmaktadır. Bugünkü ücretlerle, hayat standardı arasında gerçekten büyük bir fark vardır. Rantabl olan işletme leı-de ücretlerin arttırılması için çalışıyoruz. Fakat burada dikkate alınmağa değer bir mesele vardır ki, bu do. hayat pahalılığıdır. Ücretlere yâpüacak zam, mali-
• * yete tesiri dolayısile hayat pahalı ğma sebeb olacaktır, öyle bir çare düşünmek zorundayız ki, ücret meselesini hayat pahalılığına tesir etmeden halletmeliyiz.
Tramvay idaresi nakil vasıtalarına yaptığı zamma muadil olmak üzere ücretlerine de zam yapmış, bu suretle idarenin büdcesinde bir açık meydana gelmiştir. Hükıı met bunu büdeesinden kapatamaz; ; zira bu takdirde vergi mükellefle riııe yani bir külfet tahmil edil- ı miş ıolur.
İşletmelerimizin çoğu teknik ba kımdan takviye edilmek, az adam la çok iş gördürmek usulü sağlan mak şartile ücretlere zam yapılabilir. kanaatindeyim. Ücretlere, zam. i§ piyasasının tanzimi meselesidir.»
•İş mahkemelerinin kurulması
her (iki tarafın da menfaatine olacaktır.»
İş yerlerinin 'bakımsız ve gayrı sıhhi olduklarından acı acı şikâyet eden sendika mümessillerine Bakan şıı cevabı vermiştir:
Gerçekten itiraf etmek lâ-zıtngelir ki, bugünkü iş yerleri sıhhi bakımdan müsait bir durum arzddecek mevkide değildir.
îş verenlerle yapacağım konuşmada bu mesele üzerinde ehommi yetle duracağını. Kaza gibi hallerde. işçinin en yakın ha6tahane, sağlık yurdu ve eczahanelerde acilen tedavisi hususundu temaslarda bulunmaktayız.
Bakan, yarın Aııkaraya dönecektir.
Yemende şiddetli bir iç savaş vur
ÇBaştarafı 1 incide) dan i lar? edilmekte, diğeri ise Abdullah Vezir'in başkanlığında hulunınnktadıı. B.B.C. muhabiri olup bitenler hakkında açık bir fikir edinmenin güç olduğunu bildirmektedir. Bazı tebliğlere nazaran Prens Ahmede sadık olan kuvvetler başkente yaklaş maktadırlar. Dİğeı* bazı tebliğler ise bizzat Abdullah el Vezir tavafından idare edilmekte olan Yemen kıtalarının Prens Ahmetlin genel karargâhına doğru yaklaşmakta olduğunu bildirmektedirler. Arab Birliğine men sııb bir heyet Yemene müteveccihen yolda bulunmaktadır. Bu heyet, tahkikatını bitirinerc’e ka dar Arab T-’.irli^i ne Bren? Ahme di ve ne de Abdullah el Veriri Yemen Kralı cnbttv.
P-rie. 1 fA foıI l;n A b ));'
nllah ol Veaî ak famnıp'a-
\ ) ____
1 'i C4
T * .

bil-





Celâl Bayar Anka-raya avdet etti fBastarafı 1 incide) idare kurulu başkanı Abdurrah-nıan Münib Berkan, Î1 idare kurulu âzaları ve D. P. liler tarafından teşyi edilmişlerdir.
Gayet neşeli ve mütebessim görünen Genel Başkan; İstanbul dan ve bilhassa Beyltoz toplantısından iyi intibalarla ayrıldığını bevan etmiştir.
C)LÂL DAYARIN ANKARA KONGRESİNDE KONUŞMASI MUHTEMEL
Ankara, 1 (Hususî) — Celâl Bayar ve Demokrat Parti kurucuları yarın şehrimize gelecekler, varın toplanacak Demokrat Parti vilâvet kongresine iştirâk edeceklerdir. Celâl Bayann kon grede önemli bir görüşme yapa-cağı anlaşılıyor.____________
Üçüncü bir parti
(TBaştarafı 1 incide) ha fazla hayret etmekteyim. Bu kadar ilerlemiş ve program esaaa-tında ittifak edilmiş bir parti hakikaten kurulmuş veya kurulacak hale gelmişşe bundan kat’î surette haberdar olmadığımı bildirebilirim. Maahaza Demokrat Partinin . tahakküme dayanan hat ve hareketi alar lâle güç memleketi Halk Partisinin eline terketmekten başka bir netice ver miyeceği için böyle bir inhilâlden evvel memleketi sevenlerin hakikî bir muhalefet partisini vücude getirmeye çalışmalarını memleket hesabına hürmetle karşılarım .

ve muvazaa ihsas eden vak’-tcmadî ettikçe tabiî bir inhi-uğrıyacağını tahmin etmek değildir. Böyle bir hal ise
“Sovyet Eo.is İmparatorluğu,, (Baştarafı 1 incide) mak üzere programın kabul edil mesi lâzım geldiğini söylemiştir.
Ayan meclisine, tarihin bir dö ııüm noktası olabilecek bir kararla karşı karşıya bulunmakta »lduğunu hatırlatan Vandenberg ezcümle şunları söylemiştir:
«Plân 3 üncü bir dünya harbi başlamadan bunu önlemeyi göz önünde tutmakta ve İktisadî kar gaşalığa karşı savaşmaktadır.»
Plâna iştirâk etmekte olan 16 Avrupa memleketi İktisadî keşmekeşten kurtarılmalı ve dünya nın bu vâsi ve dost bölgesüıin Çökmesine müsaade edilmemelidir. Tecavüz veya tavafımızdan gösterilebilecek lâkaydî yüzünden demir perde Atlantik kıyılarına kadar uzanmamalıdır.
Buna rağmen Marshall teklifinde Sovyet polis imparatorluğuna karşı bir tehdid mevcud değildir. Başlıca gayemiz âdil bir barış kurmaktır.
Diğer bir harb düşüncesi men luıumuzdur. Fakat dünyayı Va-şingtoııla Moskova arasında tak sim etmek totaliterci fikri barışı temin edemez. Böyle bir fikri kabul nihaî ve muazzam felâkete tekaddüm edecek şerefsiz bir mütareke olacaktır.»
İlk devre için tahsisi teklif edilen 5.300.000.000 rakamını müdafaa eden Vandenberg, prog ramı akamete uğratabilecek kesintiler yapılmamasını tavsiye et -iniştir.
■TURKIYEDE ASABİYET»
Londra: 1 t.AA.) — Anadolu A-j ansının özel muhabiri bildiriyor:
Observerin slyas) muharriri. Çe kûslovak .-adaki darbeden ve Sov yet Rus-amn Finlandiya üzerinde ki tazyikinden sonra Avrııpacla or taya ç kan durumu yorumlıyarak ezcünık- çıınlan yazmaktadır:
Çekoslovak darbesi ve Rusya ta rafından Finlandiya üzerine yapılan tazyik Tiirklyede büyük bir asa bivet uyanı'1 r.niştir. Türklyede Rusyanın. Bat.dan ve Kuzeyden sonra, gelecek beklenmedik hareke tine Gü:ip. ie teşebbüs etmesi lhtl malinden endişe edilmektedir. Bu nuııla beraber. Rusya Amerikalılar la yaptığı doğrudan doğruya teınas lar neticesinde, kendisi tarafından Türkiye, Yunanistan veya ‘İrana karşı yapılacak bir tecavüzün der hal yeni bir dünya harbine sebep olacağını anlamıştır. Ve bunun 1-çincllr kİ, Rus.vanın şimdilik sinir hnrblle iktifa edeceği zannedilmek tedır.
lun anların emin bir kaynaktan öğrendiklerine göre Prensin kar ' desi Emir Seyfüiislâm Ahmed, S.maa şehrine girmiştir.
7TCW| wrıı
aldılar evvelâ sanılrlann hlivlyetlş ri teabit edildi. Bundan sonra aanılt lardan Kemal Sağhca}Ta aid başkanlığa gönderilmiş sağlık raporu okundu. Bu raporda Kemal Sağlıca bir mliddettenberi rahatsız bu lunduğu için duruşmaya gelemedi ğini bildirerek duruşmadan vareste tutulmasını istiyordu. Raporun okunmasından sonra başkan son tahkikatın açılması hakkmdaki ra porun okunacağını bildirdi. Bu efrada sanıklardan Hüsnü Ulusun avukatı ayağa kalkarak söz istedi. Müekkili hakkında âmme dâva sı açılmadığını, âmme dâvasının açılmasının da Yüce Divanın ye‘ kişi dışında müelliflerin maddelerine müekki linin tulmasını istedi.
Bundan sonra Vakıf Çakmurun vekili de müekkilinin bu duruşmadan hariç tutulmasını istiyerek bu husustaki noktai nazarını belirtti. Söz alan avukat Fehmi Kural da Yüce Divanın Anavasa
• • yetkileri mevzuu üzerinde ve Yüce Divanın Danıştay tay üyelerile başsavcıların ların vazifelerinden dolayı çekleri suçlara bakmıya yetkili olduğunu diğer sanıkların buluşmalarının ancak umumî mahkemelerde görülebileceğini söyliyerek bu hususta bir misal verdi, ve meselâ hayat pahalılığına eebeb olan bir Bakan bu yüzden Yüce Divana verilmesi halinde bütün tüccar vs esnafın da Bakanla birlikte Yüce Divana verilmesi lâzım gelecek midir? dedi.
Bundan sonra Tekel genel müdürü adına avukat Hüseyin Fevzi Hakman mühadil avukat olarak duruşmaya kabulü için başkanlığa bir dilekçe verdi, dilekçe okunduktan sonra heyet bir karar vermek üzere 15 dakika müzakere o-dasına çekildi. 15 dakika sonra he yet salona döndüğü zaman başkan, Divânın Kemal Sağlıcanın is tediği göz önünde tutularak duruş madan vareste bırakılmasına Tekel genel müdürlüğü adına dâvaya müdahil olarak kabulünü istiven avukat Hüseyin Fevzi Kakmanın dileğinin kabulüne oy birliğile karar verdiğini tefhim etti.
Bundan sonra Büyük Millet Mealisinde öze! hir komisyon tarafından hazırlanmış olan son tahkikatın açılması hakkmdaki rapor ların okunmasına başlandı. Ewe-
I lâ kahve işine bilâhare tomruk işi ne aid raporlar okunduktan sonra oturuma saet 15 de devam etmek üzere son verildi.
İkinci celse
Öğleden sonra saat 15 de Divan yeniden toplanmış ve Meclis Komisyonunun hazırladığı raporların okunmasına devam etmiştir. Raporların okunması iki saat kadar sürmüş bundan sonra başsavcı diğer sütunlarımızda bulacağınız talebnamesini okumuştur.
Bundan sonra başkan sabahki celsede müekkillerinin yargılanma sının Yüce Divanın salâhiyeti haricinde olduğunu iddia eden avukatların mütalealanna karşı savcılığın ne düşündüğünü sormuş başsavcı Kâzım Berkir müdatîier ta rafından ileri sürülen taleblerin yer siz olduğunu bu dâvada Bakanla ismi geçen zevatın sıkı bir iştirâk halinde olduğunu söliyerek mü-dafilerin taleblerinin reddedilmesini istedi.
Bunun üzerinde Divan ara kara rı vermek üzere istişareye çekildi ve bir saat süren müzakerelerden sonra saat 6,25 de başkan Divanın bu husustaki kararını bildirdi.
Kararda müdafilerin taleblerinin gerek usûl gerekse Anayasaya uygun olmadığına yüksek makice me tâbirinin Yüce Divâna da şamil olacağına Bakandan gayri sanıklar için ayrı dâva açılmasına H zum olmadığına bu bakımdan dâ vaya devam olunmasına karar ve rildiğini bildirdi ve vaktin gecik miş olması dolayısile yarın saat 10 da devam etmek üzere oturuma son verdi.
yarınki oturum
Yarınki oturumda kahve meselesi hakkında sanıkların sorgulan na başlanacaktır.
Savcının istediği oe^a mikdarı
Ankara: 1 (Hususi) -- Savcının geç vakit okuduğu iddianamede sanıklardan Suad Hayri tügüb lii, Tevfik Taşçı, Fikri Rescioğlu, Cemal Süleyman Vam l, Hıirren Şeren. Ömer Refik Yaltkava haklarında sulh ceza kanununun görevlerini kötüye kullanmaktan ceza kanununun 240 mcı maddesinin tatbikini istomiştır. Bu madde 3 aydan 3 seneye lcadur hapis, ceza yı hafifletici sebcbler bulunduğu takdirde bir aydan az olmamak ü-zere hapis ve muvakkaten veya müebbeden memurivetten matru-nıivet cezasını ihtiva etmektedir. Diğer taraftan sanıklar hakkında '840 mcı nıekkecliı madde n dar ağıı îii'ktedü

I
’K
bulunduğunu, çeşit fikirlerine ve kanun istinaden izalı etti v( bu dâvadan hariç tu«
'a göre durdu Yargı-bakan-işliye-
ci faten-b? I bu
i-
Tl
ihtiva ct-

t Ta « (
, I
SAYFA: •
İLAN
Yurdda Gördüklerim, Duyduklarım
Balıkesirde
Ahmed ATEŞ
Balıkesir — Bir kaç güııdenbe-|i Bandır!»n ile Manyas arasına nsıiams devam edcYı yağmur, kar K oldukça da soğuk altında melik dokuduktan »onıa nihayet Ba-iLesir hAptıkaçtılarındaa birine lendiml atarak Bahkesirc (Eski Jall Faali Öüleç ile Canbaz Babacın) bir hayli dedikodusunu gaze-It sütunlarında takib ettiğimiz Ba ıkeûr vilâyetine yollanmıştım.
Yanımda oturan yolcu gazeteci, fldı.ğıinnı, Balıkesir® de gitmekte Wiıiuud\ığumü Ö^TfcrüDce ecvmmiş Jth.cak kİ hemen sigarayı elime tu TuHidrciu. Ah beyefendi ...diye sö-L taşhyan yol arkadaşım içini (eklikten sonra:
— Valimiz, geçen hafta beledi-Et erkânı ile köy ve kasaba ir heyetlerinin göz yaşlan
Et erkânı ile köy ve kasaba muh-mt heyetlerinin göz yaşları aracın vedr. edip yeni tâyin olduğu lan life gitti» dedi,
O zavallıları hiç sormayın. Beca ©&yix haberini duyar duyjpaz fenalıklar geçirmiş, asabi buhranlar i-cinde kıvranıyonnuç. Aynlışı gözeri ile görmeğe tahammül edemi-vecegi için Halk Partisi erkânı kendisinin teşyi merasiminde hazır bulunmamasını münasib görmüştür.
Canbaz baba her ne kadar bu emre itaat etmemek ve merasime İştirak etmek ısrannı göstermişse de köyünün etrafını saran Balı-kesirin Halk Partisine mensub on beş on altı yaşlarındaki çocuklardan mürekkeb bir heyet buna mâni olmuştur.
Ve neticede Canbaz Baba istasyona kadar gelememiştir. Canbaz Babanın ziyaretine imkân olup olmadıkını sorduğum arkadaşım doğ rudau doğruya gidecek olursam imkânı bulunmadığını biliyordu.
Bunun sebebini sordum.
Zincirlikuyuda iki Rus yanarak öldü
Zincirlikuyuda Pavli adında 75 yaşlannda bir Rus ile kansı Paşonun oturduklan kulübede evvelki gece sabaha karşı yangın çıkmış alevler kulübeyi sarmıştır.
Yangını gören bekçi itfaiyeye haber vermişse de 10 dakika içinde Paşo ile Pavli yanarak öl müşlerdıı.
Hâdisenin tahkikatına nöbetçi savcı muavini el koymuş, cesed-lerin defnine ruhsat verilmiştir. Sarhoş bir öğretmenin başına gelenler
Biı lise öğretmeni evvelki gün yanında karısı ve 10-15 talebesi olduâru halde Küçüksuya gezme ğe girmiştir.
Bir hayli içtiktçn sonra sarhoş o’un öğretmen deniz kenarında gezinirlerken karısile münakaşaya tutuşmuştur. Zaten kafası dumanlı olan öğretmen bıı esnada muvazenesini kaybederek denize düşmüştür.
Bunu gören talebelerden bir kan derhal denize atlıyarak öıh etmenlerini boğulmaktan kur taiTn ıslardır.
uygunsu: kadın ve i kumarbaz yakaturıdı Evvelki akşarn Emniyet, ekipleri tarafından yapılan aramada, şehrin muhtelif semtlerinde 23 uygunsuz kadın, 4 kumarbaz yakalanmıştır.
Sular idaresinin kamyonu bir adamı çiğnedi
Şoför Ahmed idaresindeki Su laı İdaresine aid kamyon, evvelki akşam Şişli Sıhhat Yurdu ö-nünden geçerken Receb adında birisine çarpmış ve ağır surette yaralanmasına sebebiyet vermiş tir.
Receb ürnidsiz halde Şişli has-tahanesine kaldırılmıştır.
t e küçük hırsız yakalandı
Necati Aslan, Hüseyin ve Çetin adında on yaşlannda üç çocuk evvelki gece Hasköy iskelesine bağlı bir motöre girerek 60 liralık eşya çalmışlardır.
Suçlular, çaldıklan eşyayı satarken yakalanmışlardır.
Iiir kız çocuğu kayboldu
10 yaşında esmer, üzerinde kırmızı ka7.ak ve eteklik bulunan Sl-mavlı Hürmüz İsminde bir kız çocuğu Cağaloğlu Mollafenan sokağında 42 No. !u evinden geçen cuma rtesi sabahı bir iş için çıkmış ve bir daha evin® dönmemiştir. Eh( mmiyetH araştırmalara rağmen ailesi ve pçlls tarafından dört gündenberi bulunamıyan bu kız çocuğypun âklbeti muhitte dikkat tc alâka ile tâ^ub edilmektedir.


İkinci sigaraları ateşledikten Sonra güldü ve sözlerine şöyle devam edorek:
— Qnu behemehal görmek ister Îeniz, Yeniköy muhterim bulup on an bir tavsiye almanız lâzımdır. (fedi.
Hayretle yüzüne baktığımı an-lıyan arkadaş:
— Bu muhtar, Halk Partisinin gözbebeğidir. Ve vilâyetimizin köy lere tevzi edilen mensucatın mümessilidir.
Manifaturacılıkla hiç ilgisi olmı ynn bu muhtar binlerce liralık mensucat tevziatına Balıkesir mebuslarımızdan birinin biraderi ile sahib olmuşlar ve bu tevziat münn sebetiyle de kısmen olsun köy Demokratlarını çevirmeğe koyulmuşlardır. Halbuki bu koyvı Demokratlar çevrilmek şöyle dursun mensucatı bile almıyorlar. İşte Yeniköy muhtarı bu kadar sahibi salâhiyet olduğu için giden valimiz bu mensucat işini ona nasıl emanet etmiş ise Canbaz Babayı da öyle emanet etmiştir», dedi
Bu ara, kaptıkaçtımız. Balıkesi-rin arka sokaklarından köy kaldırımlarını andıran şosemsi yolu takiben kamyon ve nıotörlü vasaiti naküyelere mahsus istasyon mahalli olan bir mahalle girmiştik.
Çantam elimde indiğfm zaman etrafta bir takım lıaykırışmalar duvdum.
)
«Çanakkale ye iki lira... Ayvalık postası kakıyoru... Edremlde bir kişi... Somaya gidecekler... Haydi Bandırmaya... Bursaya on kişi.. .)
Kamyon, otobüs ve kaptıkaçtıların şoför muavinleri avaz avaz haj kırıyordu.
Oldukça bizim îstanbulun hamallarına taş çıkartacak olan hamallar, sülük gibi yolcuların eşya lanna yapışıyor ve birbirlerine rekabet ederek tenzilâtlar tarikile eşyaları taşıyorlardı.
Biz de bir garip ile anlaştıktan sonra bavulu sırtına vurduk. Yol arkadaşımla vedalaştıktan sonra soluğu doğruca gazetemizin muhabiri Vecihi Bıçakçı oğlu ile havimiz Halil tbrahimde aldık.

-


»•a **• -s *
S.-
i.*
FV f



• )

fa •
••
Batrkoy Sulh Hukuk Yargıçb-ğınüan. 042/521
Akıl hastalığına müptelâ olan Ha blbe Namı diğeri Fatma Sabiha ile rlnin medeni kanunun 355 inci m a d deelne tevfikan hacir altına alınmalına ve 300 uncu maddesi gere ğince annesi Ayşe Medlha Eı günün velAyetı altına verilmesine ve u-mur ve hususatma ana ve veli sıla tı ile kendisinin tam selâhlyetl ha 12 olmak ve bundan böyle bakıp l-dare etmesine \e keyfiyetin 360 ın cı madde gereğince ilânına karar verildiği usulen İhın olunur.
Jetti Neşriyat:
VETO
Yeni çıkan 4 uncu sayısı çıktı.
Bu sayının Sinema, Moda sayfala n çok zengin olup. Hikâye, Röpor taj Karikatür ve Şiirler sayfalarını süslemektedir.
ZAYİ: — Kızım Ayşe. Hayrl ye ve oğlum Akif, Haşan. Hüseyin Ozyağcıl&nn nüfus cüzdanları za yi olduğundan hükmü yoktur. Ye nişini Çıkaracağım-
Babaları
Mehmed Özyağcılar

Hakiki Ingiliz menşeli su geçmez Tf ENÇKOT j PARDESÜLEH 35 Liradır Satışımız muhayyerdir ABDURRAHMAN KAL YON Dikranyan Han 11 — 12 Sultan Hamam



t
t
2 MART 1948
e
İKİNCİ PARTİ İTHAL MALI ŞEKER SATIN ALINACAKTIR
Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketinden
Hususî şartnamesinde yazıh vasıf ve şartlar dairesinde olmak üzere ikinci parti 15c000 (on beş bin) ton metrik ithaD malı beyaz granüle rafine şeker satın alınacaktır»
İştirak edecekler 16 Mart 1948 salı günü aaat 16 de Şir-| |ketin Ankarada Atatürk Bul/an 347 numaradaki merkezinde jartnamede yazıh teminat mektublarile birlikte bulunmaları ri |ca olunur. I
| Şartnameler Şirket -Merkezinden veya İstanbulda B*hçe kapıda Taş Han 3. cü kattaki İstanbul Bürosundan temin olu
33
j kapıda Taş _______ ________
I nabillr.
I Tesbit ediien saatte hazu bulunmıyanlar açık fiat indir meşine iştirak ettirilemlyeceğinden isteklilerin tam Etm
I da Şirket Merkezinde bulunmaları ilân olunur. (1499


I borsa
İst. Borsasmin 1,3/848 Londra Nevyork Parla Cenevre Amsterdafn Brüksel Prağ
Btokholm Lizbon
%
%
%
t
%
FJya+iajç
11,3886 i«(x-' 1,3089
«6-7270 1G5 5463
‘ 68887 , 6-60
11-2493
ESHAM VE TAHVİLAT
? 941 Demiryolu 8
6 İkramjyeU
Milli Müdafaa 1
G Kalkınma 3
7 Milli Müdafaa j
7 Milli Müdafaa 6
7
7
Milli
Milli Milli

I
Müdafaa
Müdafaa 3
Müdafaa 4
20-83
P5-73
20.60
21 33
20.13
20 40
RADYO
M BugAnkt Progva
SALI — 2/3/1948
%
(Satılık Oda)
İstanbul Defterdarlığındanı
Kıymeti Temi nata
Cinsi
G A I B
13 yaşında Hanife ismindeki kızım yirmi iki giin-denberi kayibdir. Gerek ken dişini gören ve gerek vasıta ile bir tarafa verildiğini bilen varsa insaniyet namına haberdar edilmekliğimi rica ederim.
Babası:
Satılmış SajTiu Bakırköy Barut fabrikasında
Dosya No
Lira Lira
7-29 Açılış ve program-
7.30
7.30
745
800
8 15
M, s, ayan,
Müzik; Hafif Müzik: (PL) Haberler.
Müzik: Marşlar ıFl.) Mpzlk: Çeşitli
Hafif Müzik (Pİ-)
Müzik. Film Müzikleri ıPl.) Kapanış.
Açılış ve program-M- s. ayarı.
Müzik: Radyo Salon Orkestrası-Haberler-
Miizik Karışık Şarkılar. Kapanış.
AAçılı# ve program.
M. s. ayarı.
Müzik: Dans Müziği 'Pil Konuşma.
Müzik: Şarkılar.
M- s. ayarı.
Haberler.
Geçmişte Bugün.
Müzik: Yurddan Sesler. Konuşma.
Müzik: Keman Soloları ‘Pl.l Radyo Gazetesi. Serbest Saat.
Müzik: Insesaz
Konujma.
Müzik:
Müzik: Varyete
Müzikleri (P1.)
Dans Müziği 'Pl.l M. s- Ayan, Haberlef.
Program ve Kapanış.
52301/223 Eminönü, Dayahatun mata. Kızlar ağa’ı 450 84
1 han alt kat 831 ada. 22 parsel eski ve yeni
2 kapı «aydı 1. 50 M2 oda.
Yukarıda yazılı oda 25/2/948 de açjk arttırma He satışa çıkarılmış ta da istekli çıkmadığından satış ON Ot’M uzatılmıştır,
isteklilerin geçici teminat makbuzları ve nüfus cüzdanlarlle 6/3/948 cumartesi günü saat 11 de Millî Emlâk Müdürlüğündeki komisyona başvurmaları- »Müracaatların bîr gün evvelden yapılması) (2630)

İnci
santimi
(
»
)
1
-
Kenan O* neşrolunan dâvisıûin teşkil eden şekilde ha-
maktu olarak sayfa,
»
)
»
)
Bir 9V sahibi flmtli hır için bir gayedir.
Türkiye İş Bankası
Bu arzunuza ulaşmanjı için Bize imkân sağlamıştır. Bunan faydalanınız.
Türkiye İŞ Bankacında tasarruf hesabım yoksa derhal bir hesap açtırmış.
*•
Yılda dört defa ikramiye çekilişi: Her çekilişte 1 EV, ARSA ve dolgun para ikramiyeleri...
18TANBU1 BELEDİYESİ
ŞE1IİK TİYATROLARI
8a&t 20 de Drarr
Kısmı:
BAYKUŞ Yazan : Halld Fahri Özansoy Telefon : 42157
I
Komedi Kısmı: büyük CEMAAT
Türkçcsi: Şlnasi îmre; Telefon: 40405
Sal» Talebe teınaili saat 10 da; Pa zar günleri 15 de matine; Cumartesi ve Çarşamba günleri 14 de Çucıık
Bir genç Türklüğü tahkirden yargılanacak
Tahlr adında 28 yaşlarında bir genç, Türklüğü tahkir iddlaslle 1 İnci ağır ceza mahkemesine veril mistir.
«Kastamonu» şilebi Amerikaya gönderilecek
Kastamonu şilebi dün Mersine vâsıl olmuştur. Şilep tahliyeyi mü teakib lskenderuna gidecek ve ora dan krom aldıktan sonra Nevyor ka müteveccihen hareket edecektir. Kastamonu dönüşte yardım malzemesi getirecektir.

BIRKOMPRIME





8.45
900
İ229
12,30
12 30


Yeni Sabah'ın
İLAN FİYATLARI
İ Baslık
2
3
5
6
Kr. 1500
500
400
300
260
150
13 ÜO 13 15 1400 1758 1800 1800 18 30 18.45 19-00 1900 19.15 19-20 19-45 2000
4,

*


t
RIR ' t KARŞI

1 ’ •

x
Pirinç Alınacak
Kars-Cilavuz Köy Enstitüsü Müdürlüğünden
Tutan Muvak. teminat
Lira Kr Lira_Kr
1950 00
Miktarı Muh. Bed.
Kilo _L. Krş.
20Ö00 “ 1 30'26000 00
Yukarıda mıkdarı, muhammen bedeli yazılı pirinç ka-
Cinsi __ Pirinç (İğdır)
1
zarfla ihaleye çıkarılmıştır.
2 — Pirinç İğdır pirinci veya bu kalitede pirinç olacaktır.
3 — ihale günü 17/3/1948 çarşamba saat 15 dir.
4 — Bu işe girmek istiyenlerin kanunî belgeleri, muvak -teminatları ve teklif mektublarını havi kapalı zarflarım
kadar komisyon baş-
palı
Bu işe girmek istiyenlerin kanunî belgeleri, muvak -
kat
17/3/1948 çarşamba günü saat 14 de kanlığına vermeleri.
5 — Pirinç Cilavuzda teslim alınacaktır.
6 — Bu işe aid şartname ilmerkezinde Millî Eğitim Müdürlüğünde görülebilir. İsteklilerebedelslz gönderilebilir. 2270
— Nedir bu iş?
— Bu Emevtler çok zâlim a-damtaı . Yalnız kerkilerini düşünü} otlar. Başkalarının hak ve hukukuna asla riayet etmiyorlar. Hilâfeti hükümdarlığa çevirdiler. Meselâ Abdülmelik îb-ni Mervan Mal gibi hükümdardır. Fakat herkes ona Halifei MüSİimîn diyor. Onun veziri o-lan Revh de riyakâr bir adam...
— Bütün bunlardan bana ne?
— Bütün bunlardan bana ne diyorsun da benimle niçin har-bediyorsun ?
— Çünkü düşmanımsm.
— Senin düşmanın ben değilim, Emevîlerdir ve onlar benim düşmanımdır. Aralarına girdim, saraylarına sokulmanın kolayını buldum. Halifeden bol bol bahşiş alıyor, aldığım bahşişleri o-nun düşmanlarına dağıtıyorum. Sen çok zeki bir adarna benziyorsun. Ayni işi sen de yapabilirsin. Bana teslim ol. Seni Ve-Bİriâzam Revh’e götüreyim. O,
| Öner ve Yücel dâvası
ÜÇÜNCÜ RİTAE
İddia ve Karar
Profesör Avukat ner tarafından ve öner - Yücel üçüncü kitabını bu eser nefis bir
silip satışa çıkarılmıştır. Mik darı pek mahdut olduğundan tükenmek üzeredir. Mem leket çapında bir dâvanın tamamlayıcı kitabı olan bu e-scr her Türk mütevverrinin kütüblıancslnde yer alacak bir kıymet ve ehemmiyettedir. Kitabcdardan arayın.
Fiyatı 175 kuruştur.
İkinci Çekiliş: 1 Haziran
Gişelerimizden broşür isteyiniz!
İmtiyaz sahibi: A. CEMAJLEDDİN SARAÇOĞLU - Yazı işlerini fiilen idare eden: Ya» işleri müdürü: FA TİN FUAJD — Dizildiği Yer: «Yeni Sabah» mürettiphanesi - Basıldığı yer: «Gün Basımevi»
20.15 2030 2035 21-15 2130
22.05
2220
22.45
22.45
23.00
9
BULMACA
----*----
12 34567 89
• 1
J
2
i
4
b



ta ı
i
SOLDAN SAĞA :
Grip - Baş - Diş ve Romatizma
AĞRILARIN A KARŞI

w



• *
• • ■ ' w - * X
• w . Al
Mn

1 — Bir yardım müessesemlz; 2 — Hürriyetin zıddı, Birinci; r3 — Fransa ihtilâlinin meşhurlarından. Gıda; 3 — Bir cins kumaş. Dahili bir uzvumuz; 5 — Kıbrjsta bir kasa ba; 6 — Tersi eskiden Anadoluda kurulmuş bir devlet. Bir cins gramofon; 7 — Lâtince üç. Tersi cüzi 8 — Arabca su, Vücuttaki şişkinlik. Bir eleman; 9 Sıhhati bozuk.
YUKARIDAN AŞAĞI :
accâc-ı Zâlim]
Aşk • Macera - Tarih - Cinayet
Ifcianı Kuhurrem Z. korg»uul Tefrika No. f 33
kendisine iltihak edeni derhal affedip hizmetine alır ve Halifeye tanıtır. Bugün Şam sarayında en az yüz kişi vaıdıı ki bunların [hepsi Halifenin, ^nevilerin düşmanıdır. Gizli gizli çabgı-yorlar, ihtilâlcilere el altından yardım ediyorlar.
Saf Horasanlı, bu sözlere inanıp Haccâc’a teslim oldu. Eac-cfljc, onu götürüp Revh’ln huzuruna çıkardı ve;
— Bu cengâveri af buyurun, dedi. Farkında olmadan iicHere iltihak etmiş. Onları Halife hazretlerinin taraf dan zannedivor-
muş.
Vozir, cengâveri gözden geçirdi. Onun saflığına kanaat getirdi. Hüsnüniyet sahibi bir kahraman olduğuna inandı ve hizmetine aldı.
Haccâe. bu kurnazlığı sayesin de hem muhakkak bir ölümden kurtulmuş, hem de âsileri zorlu bir elemandan mahrum etmişti. Bu cengâverin adı Hişamdı.

Zaman geçmiş, hâdiseler birbirini taklb etmiş, Haocâo-ı-Zâ-llnı Irak Emirliğini elde etmiş, Hlşamı da yanına alarak işkeü-
cecibaşıbğa tâyin eylemişti.
Birdenbire yokluktan varlığa kavuşan cengâver Hişam, kendisini ne c'dum delisi sanmış, maziyi tamamen unutmuş, namusu atmış, vicdanı söküp fırlatmış ve nihayet makine gibi nasıl kr»ulursa öyle işliyen insan şeklinde bir işkence âleti ha lino gelmişti. Emirleri şuursuz tatbjjj ediyor, fakat tatbik esnasında şuuruna kavuşai'ak zulüm ve işkenceden fevkalâde zevk alıyordu.
Vaktaki üç hi®i kayn.;- suda işkenceye mahkûm edildi, zin-
dancıbaşı da ayni âkıbete uğradı, Hîşamın aklı başına geldi. Kendisinin de ileride zindaııcı-başı gibi olacağını düşünerek ihtiyar gardiyana iltica etti. Me seleyi anlattıktan sonra dedi ki:
— Sen benim en aziz ve en eski dostumsun. Bugün zindan-cıbaşıyı kaynar suya attırarak bağırta bağırta öldürten Hac-câc, yarın benim için de böyle bir ceza terfih edebilir. Şimdiden başımı kurtarmak mecburiyetindeyim. Ne yaparsan yap, oana yardım et, beni kurtar! Ben, böyle olacak insan değildim.
İhtiyar gardiyan, biraz düşündü. Sonra:
— Dostum, dedi. On sekiz hüc reye bakıyorum. Seni bunlardan birisinde muhafaza etsem razı mısın ?
— Razıyım.
(Devamı var)
1 — Yürüdüğümüz yol; 2 — Uy günlük; 3 — İncelik ve kibarlık; 4 — Tersi dışında » mânâsına gelir, Mir millet; 5 — Bir rabıt edadımn kısaltılması, Tersi lâtince iiç ayak 11» mânâsına gelir; 6 — Beraberlik bu mürekkep kelimeyle ifade edilir; 7 — Kalburun incesi; 8 — Meşhur sihirli deynek. Atlantlkte bir takım ada; 9 — Receb Pekerln fırtınalar koparan meşhur kelimesi.
EVVELKİ BULMACANIN HALLEDİLMİŞ ŞEKLİ 123456789
i
2
i
4
5 t
7
9 L
S|O S Y O L O| J 1
1 . T A A T «| K1 1 R
y olcu h:e!r i
aimiamrii y,o ■
s!o;m;yiâ!bI«‘s a
EİBİIIİA N T|A)K Y
T’ 1 İA S HÂS Ö R
BiI.İHıA,V R u:P A
K!A K'A H R HİN