Pazartesi
2
OCAK 1950
Yıl: 1 —No. 248
Bacmuharrirh Mömtaz Faik Fenik fl
I
Denizciler Caddesi 2 Posta Kutusu: 193 ANKARA Telgraf: Zafer Gazetesi Ankara Başmuharrir tel: ....... 15619
Yazı işleri İdare ...... 15315
Fiyatı her yerde 10 kuruştur.
Yılbaşı gecesi sabaha karşı
İstanbul'da büyük
bir yangın oldu
7 ev tamamen, 3 ev kısmen yandı 2 ölü var
27ailey i sokak ortasında bırakan yangın ne suretle çıktığı katı tespit edilemedi
Dün gece yarısından sonra Süley- Süleymaniyede Vefa caddesinde) maniyede çıkan büyük bir yangın Kadriyeye ait 6 numaralı üç katlı ve altı saat devam ettikten sonra güç- 9 kiracılı ev tamamen, 8 numaralı, lükle söndürülmüş ve 2 kişinin ö- . üç katlı, Ziyaya ait, dokuz evli, do-lümüne, 27 ailenin de açıkta kalma- kuzu bekâr olmak üzere.18 kiracılı sına sebep olmuştur. I * (Devam*‘«a: 5 SÜ- 7 de)
Sivas seyahatinden intibalar: 1
Nifak tohumu ekenler kimdir ?
Yazan : Mümtaz Faik FENİK
Demokratlarının kon- ve kul münasebetlerine müdahale i dolayısiyle yaptıkları edip de bundan iktidar partisi lehi-ir (Devamı Sa: 5 Sü: 4 de)
I
^«releri . . . .
nazikâne davete icabet etmek, bana çok zevkli ve istifadeli bir seyahat imkânı vermiş oldu. Bu suretle Başbakının, bundan beş on | gün evvel, kendi seçim dairesinde ; söylediği nutkun tesirlerini ve partisi lehine yaptığı propagandanın mahiyetini de yakından görmek vc yoklamak imkânını buldum.
Sunu hemen söyliyeyim ki, Sayın Günaltaym. yanına dört Bakan, on ' beş kadar Milletvekili ve dört U- l mum Müdür alarak, hususî trenle I debdebe ve dârât ile Sıvasa kadar gitmesi, ve orada Halk Partisi kongresinde malum nutkunu vermesi, ne kendisi ve ne de partisi lehinde bir hareket olmamıştır. Bilâkis, Başbakanın, nüfuzundan faydalanarak, ve devlet vasıtalarını kullanarak, ; partisi için bu şekilde bir çalışma ' tarzını ihtiyar etmesi, karşı partiye | hücumlarda bulunması, büyük bir ■ ekseriyeti, hem de kahir bir ekseri- | yeti Demokrat olan Sivas halkını ' çok fazla müteessir etmiş ve yerinde yapılmıyan bu yakışıksız propaganda ters işlemiştir. Şurası muhakkaktır ki, eğer Başbakan, bir kaç yerde daha bu şekilde konuşacak olursa, halkı büsbütün bugünkü iktidardan soğutacaklır. Sıvasın zeki ve vatan- .
Çaldaris
Türk-Yunan
yakınlaşması
Yunan Dış Bakanı Çaldaris’in demeci
yeni
mesajı
Tito kızılları müfterilikle itham etti
KONTES
Tito’nım
D.P. çok kuvvetli
Yılbaşı gecesi, şehrin, bütün eğlence yerlerine, pavyonlara büyük tehacüme sebep olmuş ve bir çok yerlerde yer bulabilmek imkânsız bir hale gelmiştir. Yukarıdaki iki resini Yılbaşında eğlenenlerden iki ayrı grupu tesbit etmektedir. Bu müstesna geceye ait diğer resimleri bugün dördüncü sayfamızda bulacaksınız.
Bisküitleri satışa çıkıyor
Yılbaşında eğlenenler
Diyarbakır teşkilâtı
Borbanın yazısı
Belgrad, 1 (a.a.) —Mareşal Tito,. Yugoslav halkına hitap eden yeni yıl mesajında kominform memleketlerinin mütemadiyen söyledikleri gibi Yugoslavyanın kendisini kapitalistlere satmamış olduğunu ifade etmekte ve şöyle demektedir:
• Yugoslavya, kendi gelişmesi için lüzumlu bazı tahsisat almıştır. Fakat bunun mukabilinde kendisinden hiç bir zaman siyasî tavizlerde bulunması istenilıne-miştir. Yugoslavya’nın bu gibi tavizlerde bulunduğu hakkındaki iddialar müfteriler tarafından ortaya atılmıştır. Yugoslavya şimdi olduğu gibi gelecekte de kendisine hürmet gösteren her memleketle işbirliği yapmaktadır ve yapacak- 1 tır.»
Belgrad, 1 (a.a.) — Bor-ba gazetesi bugünkü nüsha-
Sovyet hükümeti ile di-sında şunları yazmaktadır: ğer-Doğu Avrupa memleketlerinin Yugoslavyaya tat bik ettikleri iktisadi abluka, diğer memleketlerle o-. lan işbirliğimizin kuvvetlenmesi ve iktisadımızın kudreti sayesinde akamete uğramıştır.
Halk akın halinde Demokrat Partiye intisap ediyor
Diyarbakır, (Hususi) — Diyarba' kır D. P. Merkezine bağlı yedi ilçe iki ay zarfında yeniden 26 Ocak ve bucak teşkilâtı kurulmuştur. ■ Ç , C. H. P. den istifalar ve D. P. yo iltihaklar her gün biraz daha art^ maktadır. Üye Ikaydına hızla devam olunmaktadır. İki gün evvel Diyarbakır merkezince tanınmıg £ halkın itimad ve sevgisini kazan?
I mış olan bayan Naciye Güran, mem leketin belli başlı simalarından ve I aydınlarınd..n Mustafa Ekinci. Sil ' van ilçesi belediye başkanı Doktor I Yusuf AzizoğJu, I-Iazro bucağının cn biiyülıailesinin reisi olan bucak halkının itimat ve sevgisini kazan-I mış Behran Budak, yüksek tahsilini İstanbul ve Avrupa’da tamamlamış bulunan genç avukatlardan Mehmet Hüsrev Ünal yeni kaydedi
-A- (Devamı Sa: 5 Sü: 4 de)
Çaldaris her iki millet gençliğine müşterek menfaat uğrunda ahenkli bir işbirliği tesisini tavsiye ediyor ,, » | laşmasını intaç edecek ve iki mil-
Dışişleri Bakanı Co’nstantin j let. arasında daha sıkı bir işbirliği - Trakyada ; sağlıyacak olan görüşler daima des
seyahatte Gümülcüne- ' teklemek fırsatını- bulmuş olduğunu ilâve etmiştir.
Türkiye Dışişleri Bakam Necmet tin Sadak ile Strasburg görüşmelerinde çşuğen iki büküme^ arasında mevcut olan dostane münasebetlerin geliştirilmesini incelemekle vazifeli komisyonların teşkilinde olduğu gibi bu görüşlerden bazıları nın fiiliyata da intikalinden dolayı memnuniyetini izhar eden Çaldaris her iki milletin gençliğine, tâ çocuk luklarından itibaren müşterek men faat uğrunda ahenkli bir şekilde işbirliği tesisi gerektiği kanaatini aşılamak lüzumunu ifade etmiş ve bugün Türkiye ve Yunanistan arasındaki münasebetlerin daha sıkı-laşmasını görmekle memnun olacağını ilâve etmiştir.
Atina, 1 a.a. — Başbakan yardım cısı ve r ;; - •
Çaldaris, Makedonya ve yaptığı son _ yi ziyaret etmiştir. Dün bu şehirde 1 bir nutuk söyliyen Çaldaris, Kira ile tutulmuş komünist askerlerinin faaliyetlerine karşı şehir halkı ile ........................u_ğu mu kavemeti övmüş ve Trakya seyahatinin kendisine Müslüman unsur ların işbirliği ve nizamın kurulma- I sı hususunda gösterdikleri gayreti | takdir ve teşvik fırsatını verdiğini belirtmiştir. Başbakan Yardımcısı Türk ve Yunan milletlerinin dünyanın bu köşesinde dinamik bir mevcudiyet göstermeleri zaruretine ve elbirliğiyle yürümek mecburiyetinde olduklarına ve iki milletin müşterek talihine işaret etmiştir.
Çaldaris, Türk siyaset- adamlari-le yaptığı bütün temaslarda iki dev letin birbirlerine daha fazla yakın-
perver evlâtları. Başbakanın parti- mülhakatının göstermiş olduğı de verdiği bu nutuk dolayısiyle düştüğü vaziyeti teessürle kaydediyorlar; ve intihap dairesinde, Demokrattan «imansızlar., diye vasıflandırmasının mânâsını bir türlü anlayamıyorlar.
Bir defa, Sıvasta şunu öğrendim kİ, Anadolu Ajansının bize Başbakanın nutku diye verdiği metin sonradan tashih edilmiş, değiştirilmiş bir metindir. Şemsettin Günaltay, kongrede istediği gibi sert konuşmuş, sonra bu nutuk elden geçerek bazı yerleri tâdile uğramıştır. Galiba onun içindir ki, Başbakan daima seyahatlerinde Ajans mümessili ile, Ulus'un bir muhabirinden başka gazeteci almamaktadır.
Demokrat Parti Sivas il İdare kurulunun raporunda tasrih ettiğine göre, Başbakan son Sivas konuşmasında demiştir ki:
«Elhamdülillah hepimiz Müsliima-nız; Peygamberimiz Hazrcti Muhammet bir avuç arkadaşı ile nasıl eski dini yıkarak, yalnız iman kuvveti ile İran’ı, Bizans'ı titrettiyse, partimizdeki iman kuvveti de muvaffak olup daima iktidarda kalacaktır.» Başbakan sözlerine, bir kaç zayıf imanlının Halk Partisinden ayrılıp, muhalefeti kurduklarını fakat şimdiden dağılmıya başladıklarını yakında darmadağın olacaklarını ilâve etmiştir.
Bu ne biçim bir konuşmadır? Bir Başbakan nasıl olur da kendi partisini imanlılar partisi ve karşı partiyi imansızlar partisi diye gösterir? Bu memlekette başkalarını küi'ranla suçlandırmağa kimin hakkı vardır?
Sıvaslı demokratlar buna karşı şunu söylüyorlar:
Başbakan bu konuşmasiyle bizzat partisinin lâiklik umdesini çiğnemiş, dinî hissiyatı partisi lehine istismar etmek arzusuna kapılmaktan kendisini alamamıştır. Biz lâik bir devletin hükümet başkanı dilinden Allah
Otobüs ve Garaj işçileri sendikası
dün mühim bir toplantı yaptı
Merhum Necati'nin
ölüm yıldönümü
Dün rahmetli Maarif Vekili Necati'nin 21 inci ölüm yıldönümü idi. Merhum Necatinin dostları, akrabaları büyük bir kalabalık halinde dün toplu bir halde Cebeciye giderek merhumun mezarını ziyaret et-★ (Devamı Sa: 5 Sü: 7 de)

74
İŞÇİNİN CÜRÜMÜ NE OLACAK?
İki gün ey Belediyesine Müdürlüğü taralından idare edilen Ankara otobüs seyrüseferi, şimdi Elektrik ve Havagazı müessesesine devredilmiş bulunmaktadır.
Belediye Meclisi tarafından böyle bir devir kararı verilirken otobüs i-daresinden beklenen âmme hizmetinin lâyıkiyle yerine getirilemediği, idarenin bir keşmekeş içinde bulunduğu, adam kayırma zihniyetiyle
evveline kadar Ankara memur alındığı ve bu memur sayı-ıe bağlı Otobüs Genel ı sının son günlerde daha fazla art-laraf.nriur. »u», ciiior. ^ğj ve Ankara seyrüseferi için kullanılan her otobüse 17 idare memuru isabet ettiği pazarı itibare alın-
Diğer taraftan otobüsler Ankara şehrinin ihtiyacını karşılamadığı gibi Belediyeye kazanç ta temin edememektedir. Nitekim bu yıl bütçesindeki yarım milyon liralık açık ★ (Devamı Sa: 5 Sü: 2 fle)
MevSit Kandili münasebetle
Hamdi Aksekilinin
iradettiği mev’ize
Hacı Bayram Camimdeki dersi pek çok aydın ve öğrenci takip etti
Ankara, 1 a.a. — Diyanet İşleri Başkanı Hamdi Akseki 1950 yılbaşına rastlıyan mevlit kandili münasebetiyle yatsı namazından sonra Hacıbayram camiinde çok mühim bir mev’ize icat ederek Hazreti Mu hammed’in insanlık ve peygamber-1 İlk cephelerini tahlil ve lığın bir alılâk
ve insaniyet dini olduğunu misallerle tebarüz ettirmiş ve dersin sonunda bu kutlu günün ve 1950 yılının bütün beşeriyet için tam bir huzur ve saadet mebdei olması dileğinde bulunmuş ve buna binlerce cemaat candan iştirak etmiştir.
, Bu derste pek çok aydınlar ve müslüman- yüksek tahsil öğrencileri de hazır ve fazilet, bir ilim ’ bulunmuştur.
At yarışlarında büyük sürpriz
Kar altında, soğukta ve çamurlar içerisinde dün Hipodromu dolduran binlerce meraklı yine büyük -ziyana uğramış ve çifte bahis iki yüz küsur lira vermiştir. Yukarıdaki resimde şemsiyelerle kendilerini muhafaza ya çalışan meraklılar, faaliyete seçejı karaborsayı seyrederlerken görülmeldodir (Yazısı C ncı sayfada)
Finlandiya’ya’
Sovyet notası
Helsinki, 1 a.a. — Dün Gıomiko tarafından Moskova’daki Finlandiya Elçisine verilen protesto notası hakkında şimdilik hiç bir resmî de meç verilmemektedir.
Bu nota siyasî çevrelerde hararetle yorumlanmaktadır. Kasım a-
A (Devamı Sa: 5 Sü: 1 de)
fâKINTIVâ
KÜREK
Mülk mü, vakıf mı ?
Başbakan İstanbulda söylediği bir nutukta mühim bir haber verdi; ve Halk Partisini memleket idaresi için mütevelli ilân etti!..
Hayrettir; biz bu memleketi, Türk milletinin mülkü biliyorduk; melerse, Başbakana göre vakıfmış!.. Mütevellisi de Halk Partisi!...
O halde Halk Partisini de sayın Başbakanı ile, Hilmi Uranı ile, Nihat Erimi ile hep beraber, doğrudan doğruya Vakıflar İdaresine bağlamaktan başka çare yoktur!...
Zaten Halk Partisinin vakıfla alâkasını Nihat Erimin şalından da anlamamış mıydık? —
YEDEKÇİ

Sayfa; 2-

Muhip DIRANAS
bil î?.ırapn.i..
kaı
t ıjzi Hoz kim
khkları hakkınd
Havlu , hırsı/1 hakkında
diktatörlüğe
olmalı! Bu indide de
U.H.P., her ne sun, iktidarda kaile, millî iradeyi, hiçe ki katları tahrif ederek, çeşitli oyunları meş-3 pÇe’ .Ini'
fkaddös vazifelerini sığ düşünceli bazı ı kanunsuz hare-dar partisini milletin gö-‘ îdir- ■
1 olmadıkça, kendi larmızla, şahsen ısan ve değerli ılduğunuzu zan iş bulunuyordu isi; muhalefeti ukuflu ve kudret kontrolü karşısını akit bocalamakta, hürı-akta, kraldaı arak, demol çok benimsemekte Llık lcışla inzibat _ibi bir vaziyet ; ysa ki, ne yapsa, haı baş vursa memleketi idarede bulunduğunu saklayamamakta dilet de sonu gelnıeyer
ünakaşa-Karadenizlilerin aç-ınu, benim da-lüğür.ıü ve ha ir halde tahat-Geçen mayıs ıda, Karadenizli bir gazeteci sı-ile ele alınış ve bu acıklı du-dan dolayı alâkadarların dik-arını çc • miştiro. Günlerce çalarak incelediğim, bu mevzudaki sa imi hizmc-t. hüsnün alâkanı
andı. Nereden bıı? İstanbul C.
F. il kongresind' mokr.ıtik Türlüv Zavallı radyo.
Beri tarafta da, »Samct Ağaoğlu, «€. H. P. Başkanı mı? Devlet Reisi mi?» diye bütüıı Demokratlara has iyi niyet vc toleransla Inöniı-nüıı durumunu ortaya dokuyor. *' Ah. Ac ıoğlu. bizimkisi hoşuna c-n-ektir. Biz sadece tek bir hakikati, bütün çınlakltğivle, anlamaya ve anlıilmağa çırhsahnı: H. P. dev-
lettir vc devlet C. H. P. dir. Her ilusj birden dc senin bahsettiğin- bı dir. Biz ne söylesek, iş onların bildiğince gidecek! Fakat ben şah-ve ustalıklarının mokrasi denen halk
»ir diktatör- Hamamda nına âlet e-•oriilınüs. i- ı Biz Şark’lı h Bilerek diin-
Demokrasi dediğin
iz, Bakanların habire seya özS’ hat edin propaganda nutukları verdiklerini, bu yüzden hükümet işlerini savsadıklarını yazdık. İki gün sonra, Başbakan Yardımcısı. Bakanların vatandaşla temas etmek, yapılan işleri yerinde görmek için fırsat aramalarının vazifeleri olduğunu söylemek üzere kalkıp Konyaya gitti vc orada bil. diğiniz polemiği yaptı. Şimdi, İstanbul C. II. P. il kongresine bir kuvvet vc nümayiş havası Icat-mğk üzere, bütün Bakanlar Kurulu istanhulıladır!. Başbakan Yardımcısına soruyoruz! İstaııbul-da hangi yapılalı işleri görmek içiiı Vc İstanbullu ile hangi tem; lüzumuna mçbni Bakanlar Kur lu, lonyekun İstanbula gitmiştir?
Encümenlerde bütçe müza leri oluyor. Bu müzakerelere kalı Bakanların katıldığı bile Dışişleri bütçesi konuşuluyor işleri Bakanı yok! Nerede? Y vasta, ya İştanbulda, ya biimc nerede? Ne yanıyor? Ne Türk in Telinin, ııc bir Bakanın, ue il sırta yüklenilmiş bir sorumlulüğ ciddiliğine yaraşmaz bir hafiflikle, dış tehlikeyi, iktidar partisinin seçim mücadelesine, bir kalkan gibi hazırlamakla meşgul?
Ajans haberlerini dinlemek için radyoyu açıyorsunuz! Gece saat yirmi üçe on bes var. Başbakaıpn nutku; C. H- P., C. H. P.. C. H. P.. ,C. H. P. millî husumet andı, millî husumei andı, millî husumet
H.
ORDU If Uh TURLARI
Karadeniz bölgesindeki
açlrr, verem ıstırap


Arap saçı
■' |,;,v h: binesi, «koııomily—B ticari hı yatı nızın bir eL * den idaresinin memleket menfaatlerine daim uygun olacağı mucip ılc Ekonomi ve Ticıret Ba miıkiarm: birleştirmişti.
Fî" birleşmeden sonra vücudc
■ i' ’ui'.azz.'tm Bakanlığın ida-çok güçlötsier nıüşaha-
• eıJ.-L-ni; ise dc bu husustaki mn-ıfiakr e ik . brsiara atfolun-rnakla iktifa edilmişti.
Silâhı; »• hr ı.ı olan kabine tadilâtında ’n.lde, bu müşkülât :• •.■mm . umış uir.cjk ki. mev-
■ ut Bakanlıklara bir dc İşletmeler Bakanlığı ilâve olunmuştu.
Ekonomi ve Ticaret Bakanlıklarının lir.’csCfrilmesınden kısa bir ' le nefer Bakanlığının (huı- etiilmit olması bazı mah iiiici'dc, niı «dirilmenin isabetsiz ligini öılnuk maksadına atfedilme ise .h , Başbakanın: «Devlet isletmelerinin bir elden idaresi su-
■ tiyle hususi teşebbüslerle devlet ) .ıv-crini aynı seviyede tut-n» 'u-öncesi, bu Bakanlığın ib'ı.ı I? başlıca âmil olmuştur.*
l-i (r’ ki beyanatı, bu Bakanlığın. ’konomi Bakanlığı istihlâf edeceği mülâhazalarını bertaı-af etmişti.
Resme»ı kuruluşu bir yılı dol-!. ı ial: üzere bulunan işletmeler B ıkanlığı. bu müddet içinde. Ekonomi ve Ticaret Bakanlığından devrolunau kadro ve bu kadrodaki memurlarla çalrçagelmiş vc iş çevresi. Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının teşkilâtına gönderdiği bir tamimde belirtildiği gibi, Sü-merbank, Etibank. Maden Tetkik Arama Enstitüsü ile şeker fabrikalarına inhisar etmiş ve mesaisi de. Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının bu teşekküller üzerindeki vazife ve salâhiyetlerinin ifasından ibaret kalmıştır.
Hal ve keyfiyetin bu şekilde olmasına mukabil hükümetçe, Büyük Millet Meclisine sevkcdıimîş bulunan İşletmeler Bakanlığı teşkilâtı kanununun, Başbakanuı bu Bakanlığın ihdası İçin ileri sürdüğü mucib sebep ve yapacağını vade! iiği işlere göre hazırlanmadığı anlaşılmaktadır. Çünkü, tasarıda, devlet işletmelerinin bu Bakanlığa ballandığına dair bir kelimeye tesadüf edilememektedir.
Netice itibariyle, bu tasarı ile bugünkü halin kanunlaştırılmak islendiği ve dolayısiyle İşletmeler B.ıkanlis'ina lüzum olmadığı mânâsı çıkmaktadır.
Başbalcanın, evvelce söylediği, devlet işletmelerinin birleştirilme si ve bir elden idaresi fikrini, doğru bulmaktayız.
Bu fikir, hakikaten mevkii tatbike konulabildiği takdirde, muhtelif Bakanlıklara bağlı devlet işletmelerindeki farklı muameleler berîaı'af edilecek devlet işletmeleri bir elde toplanarak, bunlarla hususi teşebbüs arasında bir ahenk tesisi gibi memleket iktisadiyatı için faydalı neticeler meydana gelebilecektir.
Aynı zamanda, Münakalât, Gümrük ve Tekel ve Tanm Bakanlıklarına d?. lüzum kalmıyacağından büyiik bir tasarruf temin edilmiş olacaktır.
Hükümetin, Büyük Millet Meclisine sevkettiği İşletmeler Bakanlığı teşkilât kanunu tasarısında bu Bakanlığın ihdası dolayısiyle evvelce yapılmış olan beyanata sadık kalındığını görmek isterdik!
Hikmet YAZICIOĞLU
ııntpuş ve hattâ vatan hainliği dc-ecesine kadar vardırılmak isten-' ir, Ankaradan verilen bir tel üzerine, Ordu Valiliğnce yarı i lerde, polis merkezine celp e- ' ek hürriyetim tahdit edilmiş I ğır tahkir vc tehdide maruz bı-'rnıştırn. Bu sebeple Vali Sa-ı ijh Kılıç aleyhine 23.5.1919 günlü bir i ■ lil'.;. ile içişleri Bakanlığına şi- ,
kâyetle bulunmama ve oradan aylar geç.niş olmasına . en hâla neticeden haberdar edilmemiş bulunuyorum. Acaba devlet, ve adalet mefhumu ile Anayasanın bahşettiği I ha.dara riayet bu mudur? Kimbiliı-belki de, Vali sayemde takdir edil- i
Sayın Erim, inanınız bana, şayet , inanmazsanız lütfen teşrif ediniz. Ordumuz güzeldir, görünüz. Fa-I..'. burada vatandaşın hayrına en küçük bir faaliyet yoktur. Tâbiri ! marufu ile : Taş üstüne taş konma- j iniştir! Gerçi, hakikatleri, biz demokratlar, söylediğimiz zaman, tez-vircilik ve fesatçılıkla itham olunuyoruz. $ayet bizim sözümüzü, | bizden sonra, iktidar mensupları i-fade ederlerse mesele yoktur.
Sayın Erim, işte ben yine haykırıyorum... Başta Ordu vilâyeti ol-(duğu halde Karadenizliler, her an açlık tehlikesine mâruzdur. Yardım lavınızda çok acele ediniz. Bu vesileyle şu noktayı da tekrar etmek isterim : Karadeniz bölgesinde, gıdasızlıktan ötürü veremli adedi süratle artmakta ve etrafa dehşet saçmaktadır. İşsizlik ve sefaletin şiddetinden hicret edenlerin hâli yürek sızlatıcı bir şekilde devam etmektedir. Kısacası, Karadeniz halkı', varlık içinde yokluk çekmektedir. Öyle zannederim ki, Türkiye-mizde. bugünkü kadar işsizlik ve sefalet görülmemiştir. Buhran günden güne artmakta, korkulacak bir hal almaktadır. (Yapacağız, olacak!) gibi kuru vaidlere inanan kalmadı. Artık yapınız ve olsun!... Hizmet ve icraatında âdil ve samimi olanlara, hak ve halk daima yar dımcıdır.

en bal ıl oazı ağı.
_ ........ - kadar ih
, ta bazı aksaklıklar husule getirine!. ( tc idi. Haber veı ’Miğmc gör. Yır nanistan- son günlerde memleketinizden 750 ton balık almak üzere akreditif açmış ve mart ayında d ’ yine 500 tonluk bir anlaşma tekli
Üalük Nİİıad bebeyi İstanbul'da
İçişleri Bakanlığı fcınniyct Mü.1 teşarı Haluk Nihad Pepeyi, Ankaradan İstanbul’a gitmiştir.
İsrail'in ilk Ankara Elçisi geliyor
«Evvelki gün İstanbul’a gelmiş olan İşraiFin ilk Ankara Elçisi E-bahu Şasşop Cumhurbaşkanına itimatnamesini vermek üzere bugün j Ankara'ya gelecektir.
l İki motor çarpıştı
Foça, 1 — İstanbul’ari çeşitli yük le İzmir'e gitmekte olan Cemal Sa yaç idaresindeki 32 tonluk Ataoy motoru .ile Çamaltı’ndan hamulesi Ue, İstanbul'a gitmekte olan İsmail Başarn- idaresindeki 72 tonluk E-sen nıötöfü, dün gece saat 20 de F'öç.a karşısındaki Orak adası açık Jarında çarpışmışlardır. Esen motoru sahile 700 metre mesafede bat miş, mürettebat kurtarılmıştır.
Arjantin’in Ankara Büyük Elçisi
Üç gündenberi İstanbul'da bulunan Arjantin'in yeni Ankara Büyük Elçisi Ekselans Dr. Cvenco bugün İstanbul’dan hereket ederek Ankaraya gelecektir. Büyük Elçi burada Cumhurbaşkanına itimatnamesini takdim edecektir.
azımda te- , , .
cî ftr tashih hatası var. .eşkivo- lor, ş.nyhy,
, ..... , , . t:) hnı#.l ■•ıkcnlrlılrlat'
kelimesi iştiyak- olacaktır ve cümlenin doğrusu şöyledir: Din kadar mübarek ve nur olan iştı-
İSTANBUL HABERLERİ
Feshane fabrikası
yangım tahkikatı
Ehlivukuf, keşfini bugün yapıyor
[
İstanbul, 1 (Hususi) — Evvelki i İdare, yaptığı tamimde J(aptanla-sabah Feshane fabrikasının gayrı ra bazı vazifelfeı- ve öğütler vermsk mamul anbannda çıkan yangını dün 1 tedir. Acentelerde yoklama işlerin tafsilâtiyle bildirmiştik. Fabrikada | de daha fazla intizam ve sürat tc-bir blok halinde bulunan gayri ma1 ... - — .......
mul anbariyle arkasındaki montaj dairesi, demirhane ve kesimhane kısımları tamamen, tasfiyehane, marangoz makine dairesi ve ma-' rangoz tezgâf dairesinin de çatıları yanmış bulunmaktadır. İtfaiye dün de hâdise yerinde bir ekip bırakarak herhangi bir yangın tazelenmesi ihtimalini gözönünde tutmuştur.
Diğer taraftan tahkikatın adli safhasına el koymuş bulunan Sav-; cı yardımcılarından Aziz Erku ile ı Eyüp Savcısı Fahri Kazan dün de 1 alâkalıların ' '' ’ ' ’
olmuşla/ ve layısiyle yapılmakta olan «sayım» ve «devrüteslim» işlerinin kimlerin arasında ğeçtiğini ve bu anbarda bekçilik edenlerin mesai cetvelleri üzerinde incelemeler yapmışlardır. Ayrıca, anbar memurunun bürosun da bulunan sobanın yakılma ve sön dürülme saatleri üzerinde durmuşlardır.
Yangından sonra kızgın bir halde bulunan yapağılarla iplik ve de iller ve umumiyetle yanık saha henüz tamamiyle soğumamış bulun duğundan burada pazartesi gününden evvel bir keşif yapılması mümkün görülmemektedir.
Savcılıkça teşkil edilecek c ehli vukur heyeti yarın hâdise rinde keşfini yapacak ve „
rapora göre yangının sebebi daha ziyade tavazzuh etmiş olacaktır Dün sabah Ankara’dan şehrimize gelen işletmeler Bakanı Münir Birsel de doğruca Feshane fabrikasına giderek idari bakımdan soruşturmalaı yapmıştır.
min edeceklerdir. Emir hilâfına ha reket edenler hakkında, idari cezalar tatbik olunacaktır.
Rıza Tevfik dün defnedildi
İstanbul, 1 (Hususî) — Filozof, Şair Rıza Tevfik Bölükbaşınm vefatı derin bir teessür uyandırmıştır. Ailesine ve oğlu Nazif Bölük-başına yüzlerce taziyet telgrafı gel mı.ştir. Cenazesi bugün öğle namazını raüetakib Şişli camiinden kaldırılarak Asrı mezarlığa defnedil--------------------- . miştir. Yaşlı ve genç edibler, şaiT-isticvaplariyle meşgul | 1er. muharrirler ve dostları cenaze anbarda yeni sene do ı töreninde bulunarak büyük bir ilgi olmakta olan «savım, ile takin etmişlerdir. Merhumun mezarı başında; şiirleri okunarak, hatırası yadedilmiştir.
Belediyenin 950 yılı bütçe hazırlıkları
İstanbul, 1 (Hususi) — Belediyenin 950 yılı bütçesinin hazırlıklarına devam edilmekte, Bütçe Komisyonu haftanın iki gününde toplanmaktadır.
ihtiyaç 59 milyonu mütecaviz, fa kat gelir 38 milyon etrafındadır. Bu sebeple komisyonun mesaisi ağır .şartlar içinde geçmektedir. Söylen diğine göre, l?u yıl yeni opera ve tiyatro binası için tahsisat ayrılmı-yaraktır.
olan
vereceği
Yeni üniversite binası
İstanbul, 1 (Hususi) — Lâlelideki yofıi üniversite binası inşaatı de vam etmektedir.
Bilindiği gibi, bu binaya edebiyat fakültesi de nakledilecektir.
Diğer taraftan yanan Güzel
) natlar Akademisi binası, tah kifayetsizliği yüzünden yeniden inşa edilememiş ve bu iş için 950 büt çesine de para konamamıştır.
Son duruma göre, Akademinin bina meselesi, edebiyat fakültesinin Lâlelideki yeni binaya taşınmasına bağlıdır.
Fakülte taşındıktan sonra Fın-dıklı’daki bina Akademiye verilecektir.
İki binayı ayıran duvar ve yanan binanpı iskeleti yıkılacak, boylece geniş bahçeli bir akademi vücuda getirilmiş olacaktır.
Üniversiteli öğrencilere otobüslerde tenzilât
İstanbul, 1 (Hususi) — Şehir Meclisi fevkalâde toplantısının son celsesinde, üniversiteli öğrencilerin ve malûi gazilerin otobüslerde r' 50 tenzilâtla seyahat etmeleri karar laştırılmıştır.
Kararın tatbikine bugün sabahtan itibaren başlanmıştır. Ancak bugün pazar olduğu ve tatil günleri tenzilât yapılmaması kararlaş lırıldığı için üniversiteliler karardan yarın istifade cdebilcceklerdiı Malûlgazilcr vc basın kartı h. milleri de bugünden itibaren yüzde tenzilâtla seyahat edeceklerdir.


Adalet »Sarayı detay projeleri
İstanbul, 1 (Hususî) — Dün sabah Ankara’dan şehrimize gelen Adalet Bakanı, Fuat Sirmen, gazetecilerle görüşürken, İstanbul’da yaptırılacak olan Adalet Sarayının detay projelerinin yapılması için, projeleri esas olarak kabul edilen Mimar Emin Onat ve Sedat Hakkı ile Bayındırlık Bakanlığı arasında bir mukavelenin imzalanmak üzere bulunduğunu, bu projenin ihaleye çıkarılması işinin en geç önümüzdeki yaz aylari içinde yapılacağını söylemiştir.
Karadeniz yolcularına kolaylık
İstanbul, 1 (Hususi) — Denizyoî lafı idaresi, bilhassa Karadeniz dönüş postalarında yük için ayrılan yerlerin kifayetsizliği yüzünden ha sil olan sıkıntıları gidermek ve m?v cpt şikâyetleri önlemek üzere bazı esaslı tedbirler almıştır. Bu arada, gemilerin taşıyabilecekleri yük inik tarİarı yeniden teshil edilmiş ve bütlin gemiler yük taşıma bakımın dan sınıflara ayrılmışlardır.
Ötindan başka, evvelce gemilerin, yük alma hacmi ile tclil’ edilmeden vc haftada kaç gemi ujıı-yâCflğına bakılmadan tertip edilmiş islide yük kontenjanları da bu defa gprnl ve posta adetlerine göre im.mphnm.M.r


Bununla beraber, Tikhonov bu müzakereyi tam bir serahatla anlattı. Bundan başka şahsımı ilgilendiren bir çok kararlardan da bahsetti. Bunlar ya doğru değildi veyahut da ben bulunmadığım brr zamanda tesbit edilmişti. Muka veniet kurulduktan sonra oıııın i-daresi ile ödevli üç üyeden birinin de benim olmam kararlaştrnl-dı.
Pek tabiî hu tasarı, Sovyet ma kamlarının vermek istedikleri ma ııâda alınırsa, Sovyetieı- Birliğinin Polonya’da kurmak istediği yeni nizama karşı affedilmez bir hakaret teşkil ediyordu. Böylece hakimin sğzmdaıı kurtulamıyaça-ğııpı anlamıştım, fakat yine de kendimi müdafaaya teşebbüs ettim.
"Tiklıonov, bu Stjçpulkowski, dedi.
Bir çok dehılar sjze Oğuliçki ile münasebetlerinizin. ınaljiyetütıj sormuştum, ve siz dehana opu,.bükere tesadüfen görmüş olduğunp-zu temin etmiştiniz, Halöüki . o; ııupla S.ovyet|or
HiiKadcIc flpıek için Polonya k»ıv veli» rüdn (ojılaıınıasj Ue iİgffr, kon ferahlar ;ıkdcdiyorui|işsunıız?.. Hattâ bıı toplantılar için yer bile teinin etmişsiniz.
..Bıı kadar yalap yetişir, diye ilâve etti. Yoksa hapishanede ,çjj-riiyeceksiniz ve çabucak , öt^ki dünyayı boylıyacaksınız. Bu kop ı'Cjun.-lı nolr.- konuşulduğunu ve bilhassa kimin evinde tcplanıldr ı.rnı haııa lanı nlnralc mıhı.
iyi değil Bay
r-
V
Şehirlerarası münazaralar
Fakülteler arası tertip edilen mü ızafalar bir hayli çoğalmış ve Ü-vcr.site Talebe Birlikleri gösterilen rağbet üzerine sık sık şehirler arası' münazara hazırlanmasına karar vermiştir.
İlk olarak, î. Üniversitesi iktisat Fakültesi ile, Ankara Siyasal Bilgiler Okulu arasında bir münazara tertibedilmiştir.
-Bekârlık Sultanlık mıdır, değil midir?) konulu olan münazaranın geniş alâka toplıvacağı anlaşılmak tadır.
Ruslar Mahkûm etmtik istediklerini nasıl söyletirler ?
[Rususulü itiraflar
Yazın ; Stypulkovsky (Polonya Millî Partisi Gizli Konsey Başkanı
«Bir kere daha tekrar edetrim ki, niyetim, askerilerimizi, yeni bir savaş birliği haline getirmek için toplamak değildi, diye cevap vermiştim. Bilakis buna jnaııi olmak için onların mukfiddarati ile il'gileıuniye mecburdum. Polonya da yeni siyasî ve aslcerj merkezlere gelince, General Okulicki ile bu meseleyi münakaşa etmedim.
— Bu mümkün mü? Bukonfe tanışta üç kişi idiniz. MeslektaşıJa l'inu bu olayı tasdik ettiler. I$ır ııu Jııkâr etmekle siz, .şerefsiz İTjsan j^ıi hareket etmiş oluyorsu ıı»^,..,$iıp4ij'e kjidar ,Hİz.ib,(b.iy cçn tilnı,c,ıı ııapajjjiiç) ^İpsef sîzi arkadaşlarınızla yüzleş firipek zorunda kalacağız, û zu ıpqn haliniz ne olacak? Demek, toplantı mahallini de siz lıazınla-madıııız?
Bu doğru, diye cevap verdim. Fakat bıına rağmcıı adresini size sarih olarak söyleycmiycce-ğim. Bu müzakere için emin bir yeı- mıhınlıh ödeylonılirilmi*; ol-
duğunıclan, Varşovalılarııı yazları oturdukları bir çok villâların bulunduğu banlitö civarındaki bir ormana gitmiştim. Orada Partimize mensup bir kız üniversite öğrencisine rastladım. Kendisine biı kaç saat için sakin bir yey aradığımı söyleyince beni halalarından birinip evine .götürdü,, o da ertesi gün için evinin bir odasını bize vermiye taahhüt etti. Bu villâlar orman içinde dağılmıştı, gittiğimiz evin tam olarak nerede bulunduğunu size tarif edemiycceğim, ev sahibinin de ismini bilmiyorum, fa Hat oraya gidecek olursam hiç şüphesiz evi tanıyabilirim.
— Bu öğrencinin-ismi nedir?
— .»akoavicka
— Nasıldı?
— Sarışın, uzun boylu,
— Kaç yaşlarında ?
— Yirmi beş, yirıpi altı.
— Nerede oturuyor?
— Bilmiyorum. Mukavemet teşkilâtında luııuriUyetle adresler lıi-liıuniyordır,

No. 1’6
ARKADAŞIMI HAKİKİ BİR İNSAN PAÇAVRASI HALİNE GETİRMİŞLERDİ
Bütün bu öğrenci hikâyesini baştan başa uydurmuştum. Zira İliç tereddütsüz cevap vermem lâzımdı.
Hakikat .şu idi ki, bizzat kendi evimi bu toplantı için teklif etmeğe karar vermiştim. Sabaha kadar Tikhonov beni sorulan ile hırpaladı. Hiddetle bağırarak :
— Fakat arkadaşlarınızın bıı toplantıyı başka bir zaviyeden gösterdiklerini nasıl izah edebilirsiniz? Onlar Sovyetler Birliğine karşı bir suikasta katlimi, olduklarını inkâr etmiyorlar.
— Eğer sizin söylediğiniz gibi bu yolda itiraflarda bulunmuşlarsa, beııim bulunmadığım bir kon-fernanstan bahsetmiş olmalâvı muhtemeldir.
Daha sonra bir yüzleştirilme sırasında sorguya çekildiğim zaman bir insan paçavrası hafine gelmiş plan arkadaşıma bakarak i l:ive ■rl'timu
— Bu zavallı ihtiyarın sözlerine mi bakıyorsunuz. Burada aylarca kaldıktan sonra kafasında her şey karışmıştır.
Fakat hücreme döndüğüm zaman kendi kendime şöyle düşünüyordum;
— Artık mahvoldum. Çırpınmaktan vazgeç! Eski günlerin güzel hatıralarım saklarsın. Böyle daha iyi değil mi?
Sorgu hâkiminin kabinesinin e-şiğini 63 üncü defa olarak geçtiğim gün bilhassa fena bir haldeydim. Yorgunluktan başka scorbut başlangıcının sebebiyet verdiği diş ağrısından ınuztar iptim. Tik-lıonov’un bundan haberi vardı, çünkü hapishane dişçisini görmeme müsaade etmişti. Bu halimle onun için son darbeyi yemeğe lâyık olgun bir kurban manzarası arzediyordum.
Gecenin ilerlemiş bir saatinde, sabahın üçüne doğru hâkim nihai lıücuma geçmeğe karar verdi.
Rusya’daki kitaplar mevzuu ü-zerinde bir münakaşaya girişmek ile işe başladı. Benden veya arkadaşlarımdan birinden kitaplara karşı olan merakımı öğrenmiş o-lacaktı.
İlgimi görerek, Tikhonov ilk dej fa olarak bana yaklaştı ve bir i göz atmamı emrederek bana »Le- l nin’iıı Hayatı» nı uzattı.
Kitabı bir az karıştırdıktan son I ra masanın üzerine koyarken Tikhonov -
— Onu daim rahatça tetkik e- , diniz, dedi. Aoeiem ypk.
(Devamı v.ır)
Gelir Kurumlar ve esnaf vergileri
Gelir, kurumlar ve esnaf vergileri le vergi usul kanunlarının tatbikatına dünden itibaren başlanacak, yukarıda adı geçen kanunla meriyete girmiş olacaktır.
Evvelce de bildirdiğimiz gibi, ye ni vergiler 951 malî yılbaşında mükelleflerden alınacak, fakat münferit hâdiseler sebebiyle bir kısım serbest meslek erbabı istihkakların dan da bu yıl zarfında vergi tarhe-dilecektir.
Yine meselâ dar mükellefiyete tâbi olup ta işlerini terkedenler de vergiye tâbi tutulacaklardır.
Gelir vergisine tâbi olan mükelleflerden mühim bir kısmı geçen ay defterlerini notere tasdik ettirmişlerdir.
Henüz tasdik edilmiyeıı defterler le diğer hazırlıklar bu ay içinde ikmal edilecektir.
Cambridge Üniversitesinde tahsil imkânları
İstanbul, 1 (Hususî) — Ingiltere tıin Cambridge Üniversitesi, millet lerarası bir burslu tahsil ihdasına karar vermiştir. Yalnız kız öğrencilere inhisar ettirilecek olan bu burslu tahsil hakkında Türkiye Ü-niversiteleri rektörlüklerine de birer yazı gönderilmiştir.
Bu yazıdan anlaşıldığına göre. Üniversitelerimizin muhtelif fakültelerinde mezun olmak üzere bulunan kız öğrenciler, kendilerine verilecek herhangi bir mevzu hakkında hazırlıyacakları tezleri Cambridge Üniversitesine göndereceklerdir.
Tezleri kabul edilmek suretiyle başarı gösterecek kız öğrenciler, önümüzdeki ders yılından itibaren tahsillerini Cambridge Üniver •ifc-ınb ilrm.il rdorelrlerdir
s
3 • 1 -1350
ZAFER
Sayfa: 3
ADYfl• TELEFON-TELGRAF HABERLERİ

Formoza
Bidayetten beri ısrarla be lirtmeğe çalıştık, iki gündür de ısrarla yazıyoruz. Amerikalılar, milliyetçi Çinlilerin son melcei cilan Fonnoza’yı müdafaa etmiyc-ceklerdir.
Birçok yazarlarımızın ve kırçtık müşahitlerin İddialarına rağmen, bizim tuttuğumuz bu iddia, bugün, gelen haberlerden anlaşıldığına göre, hakikat olmuştur: Amerika. Formoza’yı müdafaa etmeyecektir.
Nasıl müdafaa etsin?
Bir arkadaşımın hesapladığına göre, Formoza adası Çin’in kıta üzerindeki topraklarından 90 defa küçüktür. Çin'de yaşıyan 480 milyon lıalkdaıı, Formoza’da oturanlarının sayısı ancak yanın milyondur. Mesele rakkamla kalsa, yine bir şey değil. Formoza, çöken bir Cumhuriyetin infisah etmiş, çıban halinde baş vermiş, işleyen bir noktasıdır. Amerikalıların, bu çıban başını koparmak is-temiyecekleri tabii idi. Netekim. koparmak istememişlerdir.
Sebebine gelince; Amerika. Sovyet Rusya ile ve Sovyet nüfuzu i-le. nasıl mücadele etmek lâzım geldiğini Avrupa’daki tecrübeleri sayesinde öğrenmiş bulunmaktadır. Almanyadan itibaren, bütün Bata Avrupa'nın ancak para, yine para, yine para sayesinde kalkınabileceğini kavramıştır. Anlamıştır ki, harp, kapitalist niza mın hiç bir zaman işine gelmiyen bir iştir.
Amerika, esas itibariyle kapitalist bir sistem üzerine oturmuş bu Ilınmaktadır. Amerika, bugün, buz dolaTu, Ford arabası satın alabile cek müşteri yetiştirmekle meşgul i dür. Şüphesiz ki bu kapitalist sistem, top ve denizaltı, lıattâ atom bombası yapıp satmıya da heveslidir. Ne var ki. devrimizde harpler kısa sürmektedir. Zannettiğimizden daha kısa sürmesi :htimali de vardır. Ve. insanlar, tüfekten sonra süpürgeve çok çabuk ihtiyaç duymaktadırlar.
Bu hususa gözönünde tuttuğu i-çindir ki, Amerika, bu kadar sulh perverdir. Amerika asla harp etmek niyetinde değildir. Çünkü, bugün, o büyük memlekette yaşı-yan 3,5 milyon işsizi, elbetteki harp imalâtındı? kullanmak mümkün ise de. bu işçi ücretlerini ve bu işçilerin yapacakları mallan ö-demenin. yine işsiz olmıyan insanlara terettüp edeceği muhak-
Bütün bu mülâhazalarla, Amerikan siyasetinin yönelmiş olduğu istikameti anlatmak mümkündür:
Çok iş, çok para, yüksek haya* seviyesi.
Amerikan siyaseti, komünizmi yenmenin çaresini bunda bulduğunu zannetmektedir.
İsabetli midir? diye bir sual varit olabilir. Çok işli, yüksek seviyeli bir âlem ile, az işli, çok itaatli ve alçak hayat seviyeli bir dünya ne zamana kadar yan yana yaşıyabilir? Bu dünyalardan birinden birinin ötekine hücum etmesi mukadder değil midir?
Bütün bu meseleyi, Amerika, son bir deneme ile Formoza’da hal letmek istiyor. Formoza, bir ada olmaktan çıkıp da bir doktrin ölçüsü oluyor. Anlayalım bakalım, aç kütleler, açlığa ne kadar tahammül edebilir? Ve açlara muhtaç olan tokların fabrikaları, açlar olmazsa, ne zamana kadar işleyebilir?
Bununla beraber, belirtilmesi borç olan bir husus vardır ki, o da, Amerika’nın, açlan doyurmak suretiyle, dünya yüzünden felâket ve tufanı kaldırmak isteyişi-
Seçim ve linç bahsinde
Truman yeni bir
program yaptı
Güneyliler, zenciler meselesinde Hükümete müşkülât çıkarıyorlar
Key West. -Florida» 1, (a.a.) — sas sahibi olan başkanın idari yar-Geçenlerde bildirildiği veçhile me- dımcısı David Niles ve Philip Mosh, deni haklan korumak üzere hazır- bahis mevzuu program üzerinde ladığı programın kabul edilmesi Beyaz Saray’da Başkan ile uzun sü-maksr.diyle 1950 yılında mücadeleye ren görüşmelerde bulunmuşlardır, girişecek olan Başkan Truman, memuriyet haklarını sağlayan Federal Kanun gereğince harekete geçecektir.
Bu cihetle Beyaz Saraydan res- | tır kanın le -------------------
vaziyetin bu merkezde olduğu anlaşılmıştır.
Yakınlarından öğrenildiğine göre Başkan Truman, medenî haklaı programının tahakkuku için linç a-İeyhtarı federal bir kanunun yürürlüğe girmesinin ve seçimlerde a-daylığını koyanların artık depozito yatırmalarının elzem olduğunu tamamiyle anlamış bulunmaktadır.
Medenî haklar konusunda ihti-
Truman, Birleşik Amerika’nın 'şimdiki durumu hakkindaki mesajım kongreye tevdi edince bu gö-I ilişmelerin mahiyeti anlaşılacak-
»n açıklanmamakla beraber baş- , , , , -
nm maiyetindeki bazı kimseler- Gu~y devlettennden gelen ayan yapılan hususî temaslardan da temsilciler meclisi üyeleri baş a-ziyetiu bu merkezde olduğu an- ™ programına şiddetle karşı _ko-
yacaklardır. Fakat Truman vaziyet-ı ten haberdardır ve Güney devletlerinin bu mevzudaki .muhalefetine rağmen kararında sebat etmek az-' mindedir.
i Filhakika Truman, Güney devlet-! leri kendisini desteklemedikleri halde 1948 seçimlerini kazanmış olmakla iftihar ettiğini müteaddit defa-11ar alenen söylemiştir.

dır.
Her şeye rağmen, diyebiliriz ki, (ibsen'in dediğinin aksine olarak), bize, bu selâmet teknesini torpillemek düşmez. Gün hu gün, saat bu saattir.
Formoza müdâfaa
Fransa-Almanya arasında dostluk
Bir yudum do siz için I
Başbakan son nutkunda:
— Muhalif partiler ve basın, demokrasi dâvasnıda bize yardım etmelidirler!., demiş..
Dlmek, dört senedir, muhale- S fet boşuboşuna çırpınmış ve söy lemiş! Basın, boşuboşuna yazmış ve çizmiş! İkisi de bunca sıkıntı ve tehlikeyi, boşuboşuna göze almış!..
Hadi Öyle olsun!...
Fakat, biraz insaf hocam!...
— Afiyet olsun, demekle deniz suyu içilir mi? — A. F.
YerSeGök Arasında Şu Acayip
Tefrika No: 33 i Dünya!...
Yasam A. S. Esnpâry
Çeviren: Müeahii TOPALAK
Çı.nkayşek’e yaıdım yap İması, a Truman muhalif
Vaşjngton. I (a.a.) -Afp- — İyi haber alan çevrelerden öğrenildiğine göre Birleşik Amerika'nın Ç:-'-karşı siyasetinin anahatlan, Başkan Truman’ın dış siyasî müşavirleriyle perşembe günü yaptığı görüşmesi sırasında tespit edilmişti. Tespit edilen mühim noktalar şunlardır :
1 — Elan Çin milliyetçilerinin e-linde bulunan Formoza adasının müdafaası için bu adaya hiç bir A-merikan kıtası gönderilmeyecektir.
Askerlere göre Formoza adası yeter derecede stratejik önemi taşımamaktadır.
2. — Koıpünist Çin rejimi tanın-mıyacaktır.
3. — Çan - Kay - Şek'e yardıma devam edilecektir.
Ayni çevrelere göre Başkan Truman, bu son noktaya muhalif bulunmaktadır.
Truman, Çan - Kay - Şek istediği takdirde kendisine Birleşik A-merika temsilcileri sıfatiyle değil, fakat hususî mahiyette askerî müşavirler göndermeği tercih etmektedir.
I Adenauer, Avrupa meselesinin bundan ibaret olouğunu söyledi
Bonn, 1 (a.a.) — Federal Alman-
. ya Başbakanı Dr. Adenauer basın Çj” c : muhabirlerine yaptığı bir demeç-a‘! ı te, batı Avrupa memleketleri arasında sıkı münasebetler tesis etmek için yegâne çarenin Fransa ve Almanya arasındaki asu’lık anlaşmazlığın halledilmesi olduğunu söylemiş ve şunları ilâve etmiştir:
Fransa’nın iç siyaset meselelerini, Almanya ile olan münasebetlerin tanzimini daha büyük bir kuvvetle ele almayı serbestçe sağlıya-cak surette halledeceğini ümit e-derim.
Devredilen mallar
Berlin, 1 (a.a.) İngiliz Askerî Hükümeti bugün, eski Alman Devletine ait malların mülkiyetini Berlin Belediye madamlarına terket-, miştir.
yapılan
Bir çeşni iadei mahkeme istedi
Vaşmgton, 1 (a.aj — Rusya hesabına casusluk yapmaktan mah-lcûm olan Dışişleri Bakanlığının es-ki memurlarından Bayan Judith ı Coplon, yüksek mahkemeye müra- I caat ederek yargılanmasının iadesi- , ni istemiştir. Coplon’un avukatı bu talebi mahkûmiyet hükmünün, te- | lefon muhaberelerini dinlemek su- | retile olde edilen delillere dayanılarak verildiği vakıasına istinat ettirmektedir. Halbuki avukatın ka-naatma göre bu deliller mahkemer lerce kabul edilemez.
Coplon’un 40 ay ile on sene arasında bir hapis cezasına çarptırıldığı hatırlardadır.
Sovyetler yine Finiandîyaya çatıyorlar
Londra, 1 (a.a.) — Moskova Radyosunun bildirdiğine göre, Sovyet Dışişleri Bakan Yardımcısı Finlan-diyayı, 1948 Rus - Finlandiya dostluk andlaşmasını ihlâl etmekle itham etmiştir. Finlandiyanın 300 Sov yet harb suçlusunu teslim etmediği ve bu hususta yanlış vesika ve isimler vermiş olduğu iddia edilmekte-
I ----------------------
, Eski bir volkan faaliyete geçti
Meksiko, 1 (a.a.) -Afp) — Guatemala hududu üzerinde Tapaclula j tepesindeki Tocana volkanı dün bîrden bire faaliyete geçmiştir. Halk, büyük bir endişe içindedir.
Volkanın kraterinden büyük duman sütunları yükselmektedir.
Tocana volkanı bu asrın başın-danberi faliyettc bulunmamakta i-di.
Yeni bir casusluk nazariyesi Çasus olmak için güzel ve cazibeli olmıya ihtiyaç yoktur
Los Angeles, l(a.a.) — Fransız mukavemet hareketine iştirak e-den, ve Amerikan gizli mukabil istihbarat teşkilâtında üç sene çalışan Michel K. Thomas, casusluk bahsindeki fikrini şöyle izah etmektedir.
•En mükemmel casuslar kadınlardır, fakat Mata Harilerin modası artık geçmiştir. Bugün kadın casuslarda aranan şey, güzellik ve cazibeden ziyade zekâ ve kabiliyettir. Kadın casusların süslü elbiseler giymekten ziyade Sovyetlerin lisanından anlamaları lâzımdır.
Bugün ağırbaşlı generalleri baştan çıkaracak meş'um kadınlara ihtiyaç yoktur. Casuslar görünürde herkes gibidirler ve kadın veya erkeklerden malûmat elde etmeğe çalışırlar.
Yedi lisana vakıf olan Thomas, Los Angelostaki Yabancı Dil Enstitüsünü idare etmektedir. Thomas’ın kanaatinse iyi bir casus yetiştirebilmek için, bu şahsın zeki ve kabiliyetli olması şarttır. Thomas bu mevzuda şöyle demektedir :
«Casus olarak doğduklarını zanneden, ve mütemadiyen komşularını gözetleyen kimseler çok yanlış bir fikre saplanmışlardır.
Tanıdığım yegâne modern Mata Hari, Fransada doğup Almanyada evlenen ve Sovyet Rusya topraklarında Almanlar hesabına casusluk eden bir Rus kontesidir.
Harbi müteakip, müttefikler bu Rus Kontesini hapse atmışlarsa da yüksek rütbeli bir Fransız Generali onu kurtarmış ve kendi şatosuna yerleştirmiştir. En nihayet Kontesle vazifesi arasında bir tercih yapmak mecburiyetinde kalan General Kontesten vazgeçmiştir.
Bahis mevzuu Mata Hari, nazili kten temizleme işiyle uğraşan bir Amerikan yüzbaşısı ile birlikte gizlice Almanyadaki Amerikan işgal bölgesine geçmiştir. Kontes sahte evrak tanzim eden Amerikan yüzbaşısı, nazilikten temizleme listesinden adını sildirmeğe muvaffak olmuştur. Sonra da, Kontesin Birleşik Amerikaya gidebilmesi için lâzım gelen muamelelere girişmiştir. Amerikalılar bazan oşırı derecede romantik oluyorlar.
Son malûmatıma göre, Kontes Paristc Sovyetler hesabına casusluk ediyormuş.»
Fransız Meclisi fafil yapmıyor
Paris, 1 (a.a.) — Fransız Parlamentosu yılbaşı tatili yapmıyacak-tır. 1949 İçtima devresi normal olarak dün gece son bulacak ve Parlâmento ocak ayının ikinci salı gününe kadar tatil yapacaktı, fakat meclis dün öğleden sonra pazartesi günü fevkalâde olarak tolpanmayı kararlaştırmıştır.
Mücahit TOPALAK
Haifi ile Dominik Cumhuriyeti orasında ihtilâf çıktı
Havana, 1 (a.a.) — Haiti Hükümeti komşusu Dominik Cumhuriyetini, Haiti Hükümetini devirmek ve başkanını katletmek için hazırlanan komplo dolayısiyle, Amerikan Devletleri teşkilâtı nezdinde takbih etmeye hazırlanmaktadır. İ-lâve edildiğine göre Haiti, bu memleket başkentinde geçen haftaya kadar maslahatgüzarlık etmiş olan Dominikli bir diptomatın şehadeti-ne müracaat edecektir.
Depremde insanlar öldü
Manilla, 1 (a.a.)— Geçen perşembe günü bütün Luson adasında hissedilmiş olan şiddetli depremde 10 kişinin öldüğü Kızılhaç teşkilâtı tarafından bildirilmektedir.
Yunun - Portekiz tediye anlaşması
Libzorı, 1 (a.a.) — Dün Yunanistan’la Portekiz arasında tediye ve ticarel anlaşmaları imzalanmıştır.
Serbest Fıkra ;
Sultan Hamidin kuşu!
Sıvastan geleu aziz bir dostum, Yılbaşı gecesini evimde, bana hasretmek lûtfunda bulundu. Kendisini hiç ağırlanamadım; Ankaranın eğlence yerlerinden hiç birine götüremedim! Fakat o beni, tatlı sohbetiyle şadet-ti!
Evet ne diyordum; Yılbaşı gecesi, iki eski ahbap oturmuş, şuradan buradan konuşuyor ve radyo dinliyorduk. 1940 u 1950 ye bağlayan gecenin son dakikaları yak -taşmıştı. Ajans haberlerinden sonra piyango talileri ilân edilecekti. Allah kısmet ederse, onun da benim de dünyalığımız, piyangodan gelecekti!..
Fakat ne dersiniz? İktidar partisi Yılbaşı gecesi bile radyoyu «emri» altında bulundurmaktan ve propagandasını yaptırmaktan vazgeçmemişti!. . Başbakanın İstanbul C. H. P. il kongresinde, ya-radana sığınarak söylediği uzuıı nutkuna tam, 14 dakika 35 saniye hasretmişti'....
Biz de mera kelmiş ve sonuna
kadar dinlemeğe karar vermiş-
uk;... mc oımazsa ou gece olsun, hükümet başkanı, Türk milletine parti gayretinden uzak hayırlı bir dilekte bulunur diye, beklemiştik!. Fakat ne gezer?.
Bu nutuk yine 40 defa dinlediğimiz sıra nutuklardan biriydi; üstelik, Başbakan kendisini ve partisini demokrasinin mütevellisi ilân ediyordu!.
Bu mütevelli sözü üzerine, dostum kendini tutamadı ve su eski beyti bana hatırlattı:
Çün vakfedemezdin ciheti - vakfa tenin,
Mütevelli kızı sevmek nene lâ-zııridı senin!
Radyoda nutuk devanı ededur-suıı, o bana Sivas’ta, Zafer lo k imlasın d a yemek yerken sesini duyduğu bir kuşlan bahsetti/
— ... Bir ara garson ayağının
altına bir iskemle alarak tavanda asılı bulunan 6ir kuş kafesine yaklaştı. Kafesin içinde inek gibi tüyleriyle mini minicik sarı bir kanarya vardı. Fakat, ötmüyordu. Garson, yem verecek, suyunu değiştirecek, diye bakıyordum. Hayır, garson bunların hiç birini yapmadı!... Sadece kafesin altında bulunan, hani, çocuk oyuncaklarındaki şimendifer ve motosiklet kurgusu gibi bir anahtarı çevirdi, çevirdi... Bir anda kanarya, şakır şakır şakımağa başlamaz mı? Gözlerime ve kulaklarıma i nallamıyordum! Bu neydi, canlı mı, cansız mıydı. Hayır, kuşun gagası ve başı oynuyor, kuyruğu titriyor ve... Kanarya gibi şakı yordu!...
Hayretimi gören Sıvaslı arkadaşlar gülerek izah ettiler:
— Bu, Sultan Hamidin bir o-v uıı cağıdır! Lokanta sahibi onu İstanbuldan 75- liraya satın alınış.
Simdi 200 Hra veriyorlar da, sah#ıyor!..
Doğrusu, hu «ayam hayret o-yuncak, daha da fazla ederdi!...
Bir buçuk saat uçtuktan sonra, yağmurun hafiflemiş olduğunu far kettim. Bulutlar hâlâ alçaktaydı, ama, yer yer, güneş ışığının bir tebessüm gibi parladığı görülüyor du. Ben, böyle, güzel havaların hazırlıklarım pek severim. O an için de aynı şeyi duydum. Tepem de, bir kalpak gibi, beyaz bir kalpak gibi bulutlar toplanıyordu. Kü çük bir kümeyi yırtmadan geçtim. Çünkü, ne hacet vardı bu pamuk yığınını çarçalamıya? Ve bu geçişten sonra âlem zahir oldu. A-ma, ben zaten bu âlemin görünü-vereceğini, birden bire karşıma çıkıvereceğini biliyordum. Önümde, uzaklarda, deniz üzerinde, meraya, çayıra benzer bir yeşillik . vardı. Bir ışıklı bir derin yeşildi bu. Tıpkı bir arpa tarlası gibi. Ben her zaman vurgunumdur bu tarlalara. Hele, Güney Fas’da, Sene-galden bu yana binlerce kilometre kum üzerinden uçtuktan sonra, ilk yeşil tarlayı gördüğüm zaman... Ağlarım. Ö gün de, deniz üzerinden uçarken, bu yeşil hayal bende aynı tesiri bıraktı. İnsanlarla meskûn bir yerlere gelmiş olmanın hafifliğini duydum. Çok neşeli idim. Ama nasıl neşeli, bilse-
Prevot’ya döndüm:
— Oldu mu? dedim, tamam mı?
— Tamam, tamam, dedi.
Tunus’a vardık. Benzin alırken, gerekli kâğıtları imzaladım. Her şey yolunda idi. Yalnız, bürodan çıkarken, kulağıma, Paff... gibi bir ses geldi. Hiç bir akis bırakmadan kayboluveren boğuk gürültülerden biri... O anda, hatırıma, bir başka zaman, bir başka yerde buna benzer bir gürültüyü bir kere daha işitmiş olduğum geldi. Garajda bir infilâk olmuştu. Bu kısık öksürükle, bu mel’un gürülü ile iki kişi ölmüştü. Derhal pist boyunca uzanan yola döndüm. Bir toz dumanı yükselmişti. İki otomobil burun buruna vermiş duruyorlardı. O kadar hareketsiz, o kadar cansızdılar ki bu arabalar, insan onları, asırlardan beri buzlar içinde yatıyor sanabilirdi. Bir kısım adamlar, bu otomobillere doğru koşuyorlardı. Bir kısmı da bize doğru geldiler.
— Doktor, aman doktora telefon edin... Başı Başı... diye bağırıyorlardı.
Yüreğime bir sıkıntı geldi. Demek kader, bu canım akşam vaktinde, bu güzel havada bile etmişti edeceğini... Demek kader, etmişti edeceğini meselâ güzel bir bir yüzü harap ederek, bir zekâyı, bir ömrü alıp götürerek... Can düşmanı haydutlar da, çölde, tıpkı bu kaza gibi sessiz sedasız gezerler. Tıpkı bu kaza gibi, onların ayak seslerini de kimse duymaz. Bir zaman, kampta, bir tehlike dedikodusu olur, sonra her şey yatışır. Her şey susar. Aynı sulh, aynı sükûn hakim olur.. Bir hayat da böyle sönmez mi?
Yanımda bulunanlardan biri «yaralının kafa tası çatlamış» di yor. Ben, bu hareketsiz ve kan) başı görmek istemedim. Arkam
döndüm. Tayyareme koştum. Fakat bugün bile hâlâ içimde bir tehdit havası vardır. Ve o gürültü hâlâ kulaklaıımdadır. Bugün duysam, o gürültüyü, bin sesin arasında tanırım. Binlerce kilometre uzaklarda olsa, binlerce metre yükseklerden uçsam, bu se si, kaderin «Hıu...» diyen sesini tanırım. Bu eski öksürüğü, derhal farkederim.
Haydi, dedik oradan... Haydi kalkıyoruz. Yolumuz Bingazi...
II
Yoldayız. Sabahın ikisi. Trablus’a yaklaşırken siyah gözlüklerimi çıkardım. Kum. altın gibi parlıyor. Allahım... Allahım... Hiç insan yok mu bu dünyada?... Nerede kaldı bizim insanlar? Nerede kaldı evleri, bahçeleri? Nerede bu adamlar? Bunlar sadece güzel tesadüflerin eseri mi? în-san bir tesadüf eser imi?... Neredesiniz be adamlar?... Burada, kayadan ve kumdan başka hiç bir şey yok.
Ama, banaııe? Ben .havadayım. Uçuyorum ben. Ancak uçmaya ta allûk eden meseleler beni ilgilen direbilir. Gece, bu yurtların üzeri ne çökmüş. Gece vicdanları uyut muş. Benimle ilgisi yokmuş gibi yaşıyan bu gafil dünya, her geceki dualarını okuyarak, her geceki arzu, ihtiras ve temennilerini uyutarak, kapısını bacasını sür-melemiş, yatağa girmiş. Bu dünya, şimdi benden ayrı, benden ha riç, çaresi olmıyan düşüncelere ve rüyalara" dalmış. Bütün bu manzara. aşağıda görünen bütün bu ev, köy, bir takım ışıklarla, hâlâ yaşamakta olduğunu ima ediyor ama, daha şimdiden, canının j, bir kısmı uç'up gitmiş. Benim bu I dünyadan bildiğim nedir? Sadece ! bu saate doyum olmaz deyip geçi I yorum. Uçmanın sarhoşluğunu I tatmış olanlar için, bu işin izah edilmez aşkına ermişler için bu söz baten kâfidir.
Bu tatlı sarhoşluk içinde, yavaş yavaş güneşten vazgeçtim. Motor duracak olursa, beni kurtaracak olan biiyül: düzlüklerden vaz geçftim. Baha yol gös retleri bir Inrnfn bırnl
a bıraktım. 1 -PARİS : Mehmet isminde Ceza-saplandım' yirli seyyar bir hab satıcısı oğlu lic yaptığı bir münakaşaya fena halde sinirlenerek elindeki şarap kadehini yemeye başlamıştır.
Derhal hastaneye kaldırılan Meh-mede kâğıt ve patatesten mamul bir hamur yedirilerek hayatı kurtarılmıştır.
Papayı öldürecek olan hançer bu defa kendisine hediye edildi ROMA : İspanyol dahilî harbine iştirak ettiği sırada, insaniyete fenalığı dokunuyor diye papayı öl-
rın profilini bir tarafa bıraktım 1 oldum olası geceye Bana, bütün bu âlemden şimdi an cak yıldızlar kaldı.
Dünyanın, böylece ölüşü, ağır ağır, peyderpey oluyor. Benim gözümden de. yine ağır ağır, pey derpey, ışık çekiliyor. Ağır ağır bir oluyorlar yerle gök... Ağır a-ğıı- birbirlerine kavuşuyorlar. Sanki altımdaki toprak bana doğru yükselip bir buhar halinde dağılıyor. İlk yıldızlar, yeşil bir ?'
„ar,ld.,r „ihil,.r Onlar hlli- W pupay,
ru dürmiye yemin etmiş olan Cruoc-hiola isminde bir trolleybüs kon--töktörü bu defa Vatikan'ın hususi kilisesinde yapılan bir âyin sonunda Papa 12 inci Pi’ye tekarrüp ederek kendisine bir İncil ile kendisini Öldürmek istediği bir hançeri hediye etmiş ve Papa'dan af dilemiştir. Kendisini niçin öldürmek istediğini soran Papa’ya : Yalnız atfınızı dilerim demiştir.
Bunun üzerine Papa kendisini takdis etmiş ve İncil ile hançeri a-larak çekilmiştir.
Fransız komünistleri şimdi de Coco - Cob ile tutturdular PARİS : Birtakım Fransız komünist mebusları, Amerikalıların meşhur içkisi Koka - Kula’nın Fransa-ya ithalinin men’i için bir kanun ’âyihası teklif etmişlerdir. Fransız komünistleri bunun umumî sıhhate muzır olduğunu iddia etmektedirler. Fransız Meclisinin bir kaç encümeni bu kanun lâyihasının tetiri.: i hususunda salâhiyetsizlik ileri sürmüşlerdir.
İki piliç yüzünden babasını öldüren genç kız
PARİS ; Kendisine sormadan iki piliçini satan babasını .bir sopa ile öldürünceye kadar döven Leontine bir genç kız, Paris Ağır Ceza Mahkemesince beş sene müddetle ağır hizmete mahkûm edilmiştir.
Bir İngiliz mahkemesinin garip bir kararı
LONDRA : Bir İngiliz hâkimi, kadın tarafından nişan yüzüğünün nişanlısına iade edilmesinin, hattâ yüzüne fırlatılmasının ... Nişanlılık münasebetine halel getiremiyeceği hususunda karar vermiştir. Hâkim
suda parıldar gibiler. Onlar, bilirim o külhanileri, sabaha doğru elmas gibi sert ve parlak görünür ler. Onlar, bilirim, benim gecikmemi, yolumu kaybetmemi, kendilerinden medet ummamı bekliyorlar. Ne zaman düşeceksiniz yıl dızlar? Ne zaman keninizi bu lâcivert ummana atıp intihar edeceksiniz?
Bazı geceler, o kadar çok akan • _ yıldız görürüm ki, sanırım, yıl-, dızlar dünyasında bir rüzgâr esmiş.
Prevot. lâmbaları muayene edi! yor,. Sabit lâmbalarımızla imdat lâmbalarını ayarlıyor. Hepsinin tepesine kırmızı kâğıtlar geçiriyoruz.
Prevot:
— Biraz daha karartayım nn? diyor.
Biraz daha karartıyor. Bir te mas mafsalını muayene ediyor. Bununla beraber, ışık hâlâ fazla. İçerideki bu ışıkla dışarısını görmek çok zor. Bu ışık, hattâ ge’ celeyin bile, eşyanın üzerine yapışan rüyeti mahvedebilir.
(Devamı var)
Muhacir doktorlar
Port, Moresby «Yeni Gine» (a.a.) — Yeni Gine Hükümeti, Avustral-yada çalışmayan muhacir doktorları memlekete kabul etmektedir.
Adada doktorların az olması hasebiyle İdarî makamlar Yeni - Gi-neye yerleşecek otuz muhacir doktor seçmişlerdir. Macaristan, Çekos-lavakya, Polonya, Avustralya, Al- ............. ............... ........
manya ve Baltık Devletlerinden ge- esbabı mucibesinde şöyle demiştir : len bu doktorların hepsi Avrupa I Nişan yüzüğünün iade keyfiyeti-Üniversitelerinden mezundur, fa- , ni gayri kabil rücu bir hareket ka-kat diplomaları resmen tanınmadı- ( bul edecek olursak, kadın kısmını ğı için Avustralyada çalışamamak- w *»-
tadır.
İkisi kadın olan bu doktorlar 1 Sidney’de Pasifik Teşkilâtı Mektc- , binde, üç ay sürecek hususî kurslara devam etmeğe başlamışlardır. , Bu kurslar, Yeni - Ginedeki çalışmalarına hazırlık mahiyetindedir.
' gorauKten sonra ramiye ecuumşıu.
Ancak 18 hükümet doktorunu ih- Halen 56 yaşında olan Tilden ahlâ-tiva eden Yeni Gine Sağlık Teşki- ki bir suç işlemiş olduğundan ötürü lâtmda muhacir doktorlar mühim , hapse mahkûm edilmiş bulunuyor-vazifeler alacaklardır.
en kıymetli imtiyazlarından ve e-debiyat ve tiyatro sahnelerini de en heyecanlı vaziyetlerinden mahrum etmiş oluruz.
Meşhur Tenis şampiyonu Tilden hapisten çıktı
MEŞHUR : Tenis şampiyonu Tilden, 10 ay ve 17 gün hapis cezası ! gördükten sonra tahliye edilmiştir.
Demokrat Parti
Polatlı İlçe Kongresi
Parti Polatlı ilçe kongresi toplanmıştır.
sürle belirtmiş ve bu izahat bütün kongrece hararetle tasvip edilmiştir. Son olarak söz alan il başkanı Osman Şevki Çiçekdağ da:
Veciz, ve heyecanlı bir konuşma yaparak iktidar tarafından son zamanlarda yapılan yersiz hücumlara raüsbet ve kat'i cevaplar vermiştir.
Müteakiben yeni ilçe idare kurulu seçimine geçilerek gizli oyla yapılan seçim sonunda:
Ali Riza Uzunbeyli. Hızır Demiı-______________ m___________ Ab-_____________________.,, Veli Remzi Tümerin seçildikleri anlaşılmış ve müteakiben il kongresine gidecek 11 delege de seçilerek kongre, başkanı Dr. Muhlis Bayram-oğlunun kısa bir konuşmasını müteakip mesaisini bitirmiştir.
Seçim gününün tayini
Ordu, 29 (Hususî) — Trabzon il kongresine giderken Orduda bir kaç saat tevakkuf eden Faik Ahmet Barutçu Halk Partisi binasında C. H. P. liler'v hasbıhallerde bulunmuştur.
Seçim hakkında vaki suale Ba -mtcıı Her ne kadar seçim günü tayin edilmemiş ise de bunu iktidar evvel veya sonraya alabilir. Bu iktidarın bir avantajıdır» demiştir.
Haberi ohnadan C. H. P. ye kaydetmişler
Elmadağdan Osman Özel imzir I siyle aldığımız bir mektupta aynen I şöyle denilmektedir:
I ’ Haberim olmadan C. H. P. sine i .iye olarak kaydedilmişim. Benim I bu husustan zerre kadar haberim 1 yoktur. Bu hususun açıklanması i-.m Elmadağ D. P. merkez bucağr
I na müracaat ederek partiye Kaydol-
I UBı
D.
29/12/1949 tarihinde ________ ,
Havanın muhalefetine rağmen köylerden gelmiş olan delegelerin huzu-riyle cereyan eden kongreye Anka-radan il idare kurulu başkanı Osman Şevki Çiçekdağ, ikinci başkan Dr. Muhlis Bayramoğlu ve il idare kurulu üyelerinden Ramdı Bulgurlu ve Abdullah Gedikoğlu iştirak etmişler ve kendileri kasabanın 10 kilometre civarında kamyon ve oto- ( ------------- ----------
mobil ile gelmiş olan partililer tara : kepek, Abduırahman Tavzar, fından karşılanmışlardır. ' dullah Köfter, Emin Özbey,
Kongre başkanlığına Dr. Muhlis j Qalip ve Bayramoğlu, ikinci başkanlığa Taş-pınar köyü muhtarı ve delegesi İl-yas Önemli kâtipliklere de Emin , Özbey ve Ali Riza Önal seçilerek kongre faaliyete başlamış ve Ebedi Şef Atatürk’ün hatırasını taziz için yapılan ihtiram vakfesinden sonra, ilçe idare kurulu başkanı Abduırah-man Tavzar tarafından bir yıllık idari ve malî çalışmalara ait ilçe idare kurulunun raporu okunarak ittifak ile tasvip edilmiştir.
Bir çok hatipler söz alarak Polatlı belediye işlerinin aksaklıklarını, ziraî kombinaların vaziyetlerini, tohumluk tevziinde yapılan haksızlıkları, hayvan hırsızlıklariyle mücadele edilmediğini, ve işçilerin esaslı bir himaye görmediği hususunu belirtmişler ve yaklaşan umumi seçimler karşısında Demokrat Partinin Polatlıdaki çok önemli duı umu-I nu da açıklamışlardır. | Müteakiben il idare kurulu ve ge-I nel meclis üyelerinden Famdı Bulgurlu söz almış: ! Ankara vilâyeti tarafından il da-| letleri tesisi düşünülen 50 ziraat a 1 letleri işletme merkezi hakkında ■ ı zahat vererek bunun köylüye daha faydalı bir hal yapılması için demokrat üyelerin tekliflerinin e-i.sııslarını unlatmış fakat bunun ıl meeliOttde kabul olunnıamak-ln kal-istcrecek fşrr mıyarak yönetmelik bile okıhıma-ıktım DrtfltO-ıdnn acolo ile kabul Pdlftliftlnî tdbs-
?tin gazetenizle açıklan ederim •
Osman Otel (Partilere art diğer havadisleri 1 iiıietl «.‘»vi'nmızrt.ı lıulacnksınn.)
ton; ZUHURİ DANIŞMAN'1
Şimdi Karomonoğlu aman dilemektedir. Onu son defa olarak bir kere daha affedeyim. Cenabı Hak nos p ede»se, Bizans işini hallettikten sonra Ka aman meselesini de tasfiye ederiz.
— 49
Sadrazam Halil paşa, vakur ve olgun bir tavır ile, Bizans sefirinin safsatalarını sonuna kadar din-ıledi. Sadrazamın bu sakin hali, Bizans sefirini coşturmuştu. Fakat Sözü b.tti .ten sonra ağır ağır ce-(vırbmı verdi:
(Ey, his ve idrakleri, akıl ve iz’anları olmayan zavallılar!. Sizin, ezeldenberi âdetiniz olan hile-Kârlıklarınızı, çoktan anlamıştım. Bundan evvel Saltanatı Osjnani-yenin sahibi olan merhum efendim ve me'.öuıım Sultan Murat, sîzler haktin U ;ûtut ve mü âyeme ti. merhamet ve şefkati d riğ et-, mezdi. Lâkin şimdili hükümdarım ' öyle değildir. Ve zannederim ki | padişahımın celâ iet ve şecaatinden İstanbul dahi kendini kurlara. ; mtyacâkt'r:. Ey akılsız Rumlçr!.. Ahitnamenin henüz mürekkebi •.urumadan Anâdoluya gelerek â- 1 detiniz olan tafra furuşluklannıza başladınız. Gûya bu suretle bizi korkutmak istiyorsunuz. Ben sizin eski huyunuz olan hilekârlıkların ve mug"’âtan'n derecesini bilme’: değilim. Ne elinizden gelirse anı icra ediniz. Şehzade Orhcnı Rumeli hükümdarı ilân e lece ■ r’eğ'l misiniz? Macarları ve Eflj'-.bltırı Tunanın beri tarafına celp ve davet edecek dcj.il misiniz? Size ruhsattır. ed.nız!* Fakat şurasını i i hatıranızda tutunuz ki. bunlar*n hiç birisinin faydası olmıyacaktır. Sonunda her «ezcen m&hrun oia-cnksınız. Şimdilik elinizin -.almış bulunan h’r«kaç parça arazi de, hattâ İstanbul da elinizden alınacaktır.
Elendim Sultan Me’ımeii, bu ahvalin cümlesinden haberdar e-de'eğim. Onun kararlaştıracağı icra olunacaktır..) (1).
Sefirler, bu strt cevap karşısında biraz afalladılar. Fakat Kastan» yinden aidi-.kırı emir'böyle idi. Başka bir şey söyleyemezlerdi, îlalıl Paşa, sefirleri çadırda bırakarak, pad.şahın otağına geldi ve huzura girmek için izin istedi.
-Suitan Mehmet sadrazamı bekliyordu. Soıdu. |
, — Ne haber paşa? Bu sersem rıumlar.yine pç isterler?. . flali) paşa yerlere kâdâı; eğildikten s.’^ra- sefirierin söylediklerini olduğu gibi .padişaha arzetti. Sultan Mehmet biraz da'üzüntü ile İcâşları çaıtimıs ■•■ld’c’u haHe'-sarl razamını dinledi-. Bir müddet düşündü. Sonra:
• (Paşa.z dedi, bu alçak BizanslIlardan her şey beklenebilir. Ben, sulbü evvelâ • onların bozacağını söylemiştim. Demek hata etmemişim. Artık . günah benden gitti. Türk, milleti .çın daimi bir tehlike olan Bizansı aimak üzere harekete geçebilirim Fa :at bu dakikada vazıyet müsait değildir. Bir tarafta Karaman oğlu işi daha tamamen halledilmeden, diğer taraftan şehzade Orhan Rumelide bir fesat çıkarırsa müşkül vazıyete düşebiliriz. B zans sefirlerine âmâl ve efkârından hiç bir şey hissettirmeyiniz. Yakında Edirneye avdet edeceğimi, Edilmeye döner dönmez vadolunan parayı derhal tediye c-deceğiıtıi, imparatorun müsterih olbıasırtı söyleyiniz. Karamanoğ-lu işine gelince, mademki Bizans bu hUekârane siyasete başvurmuştur. Karamanoğlu isinin de sulhen lıalJi gerektir. Simdi Karamanoğ-lu aman dilemektedir. Onu son de-faolarak bir kere daha effedeyim. Cenabı Hak nasip ederse, Bizans işini hallettikten sonra Karaman meselesini de tasfiye ederiz.)
Bizans sefirleri sevinç içinde geri döndü. Karamanoğlunun ricacıları da padişahın af beratını alarak memleketlerine gitti. Anadoluda sükûn iade edilmişti. Bizans işi pa muk ipliğine bağlanmıştı.
cınir almadan durmasının mânâsı ne idi? Bu. şimdiye kadar görülmemiş bir şeydi.
Turhan Beyle Hadım Şahabettin paşa, Sultan Mehmedin iki tarafında ve en yakınında i.iiîer. Pa . dişah onların vzüne baktı. Uzak t ın bi rtakım gürii'tü'cr geliyoı ve bu gürültüler gittikçe şiddetini arttırıyordu.
Devlet erkânı bir şey anlamamıştı. Halil Paşa müteesisr görünüyordu. Sultan Mehmet, Turhan Beyle. Sahabettin paşaya hitap et-
— Gidiniz, bu yersiz tevakkufun sebebini öğreniniz!...
İki adam, derhal atlarını mah-muılayarak ileri atıldılar. Yollar tamamen yeniçerilerle dolmuştu. Küfür, tehdit, nâra sesleri gittikçe daha tehdit edici bir hal almıştı.
Askeri yarara : iki adam nihayet en öne ulaştılar.
Önde, tarifi müşkül bir kaynaşma Vardı. Çelik palalar havada '■av.îv'er cev riyor, kalkanlar birbirine çâr);ıyor ve yumruklar sav uluyordu.
Turhan Bey en öne atıldı:
- Bre v Ha lar!.. Ne istorsiz?
Dive hovkırdı. Bu ■ :ze hinlc-c' ağ'zdan birden an’.....'w. bir he
murtu cevap verdi. Şahabettin pa-
- - Yn' -l.-ifi;:’.!.. Ne istersiz? Şevketin D-) 'ivin etiği hümayu nunfe-rif’erine neden mâni olur-Bu optiklerinizin sebebi nedir?
Aynı İvmurtıı. daha şiddetli o-1 rık gürledi. Bu müthiş homurtular arasında en fazla işitilen kelime (bahçiş) kelimesi idi.
(Pcdistn%!Z mansur ve muzaffer olmuştur.
(B)zle|? ciğuvu, şahanede can ve bas.feda ettik.
(Can ve b^ş feda e leriz.
(Zafer, pâdişâhımıza mübaret olsun!.
(Zaferin şükranesini isteriz.
'Bahşiş isteriz!...
Şahabettin pasa ile. Turhan hey. havaya kalkan kalkanlar, kılıçlar, yumruklar arasında kalmışlardı. Turhan Bey, askeri teskin etmek istedi: .
— Bu ettikleriniz doğru değildir. Şev ;etlû hünkârâ karşı' gelmektir. Bir dileğiniz varsa ağanız gelsin. ’
Bu sırada yeniçeriağ'ası Katırcı Doğan ağa da-' görünmüştü. Yeniçeriler bir ağızdan bağırıyorlardı:
(Biz hakkımızı kendimiz alırız.
Ağalarımızla işimiz yok..)
Katırcıoğlu, ’ kalabalığı güçlükle yarmağa uğraşıyor ve Şahabettin paşa ile Turhan beyin yanma gelmek istiyordu. Şahabettin paşa, yaklaşan yeniçeri ağasına bağırdı:
(Bre ağa nedir bu işler?. Şev-ketlû padişahımızı, at üstünde bekletmek reva mıdır? Bu görülmüş şey midir?)
Yeniçeri ağası, müşkül durumda idi. Asker onun vereceği cevabı bekliyordu. Ağa büyük bir celâdetle.
'.(Olanı gördünüz. Kılıçları sayesinde zafer kazanan padişahımızdan bahşişlerini isterler. Hemen şevketlûya askerin bu arzusunu iblâğ ediniz ve illâ bu cemiyet dağılmaz!..)
Ağanın bn garip kafa tutuşu, as keri coşturdu:
(Devamı var)
İsyan
Oşmanlı ordusu geri dönüyor. Otağı hümayun ve diğer vezir ça-dilâri söküldü. Tuğlar kaldırıldı. Başta padişah olmak ve bütün vezirler rikâbj hümayunda gitmek üzere Bursaya doğru muhteşem Türk ordusu ağır ağır yürüyor.
En muhteşem manzara yeniçeri ordusundadır. Devletin bu ücretli askeri, o asırda dünyanın hiç bir hükümetinde görülmeyen bir ordudur. Elbiselerinin mükemmelli ği, silâhlarının güzelliği, yağız çehreleri, açık göğüsleri ile hakikaten korkunç bir ordu...
Bir buçuk asırdır bu ordu Rumelide zaferden zafere koşmuştur. Bütün Balkanlar, onların zafer nâralaııyle titremiştir.
İşte Sultan Mehmet, bu muhteşem hassa ordusunun ortasında olduğu halde gurur ve azametle Bur suya doğru ilerliyordu.
Ordu Bursa şehrine klastı.
Yeniçeriler usulen önde gidi-y(y|wdL Şehrin ilk sokaklarına girmişlerdi. Hükümdar ve vezirleri daha İyice geride idi.
? Bifdenbire bir duraklama oldu. Şehrin ilk sokaklarına giren yeniçeriler durmuştu. Şüphesiz bütün Oldu da durmak mecburiyetinde J-.alrrİıİjtı.
Sultan Mehmet hafifçe irkildi. Bu flip demekti? Ordunun, hiç bir
Partilerde
Yılbaşında eğlenenler
LMACAMIZIN HALIJ
Tambur)
— 20.10 Küçük Or-
— 20.30 Git
15 Müzik: (
İSTANBUL RADYOSU 2 OCAK 1950 PAZARTESİ
Yukarıdaki resim, Yılbaşı gecesi şehrin muhtelif yerlerinde eğlenen topluluklardan bir kısmını tespit etmektedir.
Ordu vilâyetinde ,w, D- Partinin kuvveti
Ordu, (Hususî Muhabirimizden) — Kaı-adenizde Demokrat Partinin çok kuvvetli bulunduğu Ordu ili, C. II. P. Bölge Müfettişi ve Milletvekilleri tarafından durmadan gezilmekte ve her çareye baş vurulmaktadır. Fakat Ordulular, C. H. inaktadır. Bu kere yapılan C. H. i1, sı il kongresi de partilileri büs-ütün -.üştürmüş ve garip bir haza içinde cerey
Demokrat Pa aikın sevgi ve ıar olmakta, kongrelerin .itmektedir, Yupılan toplantıda, An-^rada, yapılacak 7 Ocak Kongrene gidecek delegeliğe, Isa Çordan. e(zı Boztepe ve Şü :rü Furtun sermişlerdir.
Denizlide D. P. Ocak Kongreleri
Denizli (Hususî) — Çivril D. P. lee kongresine hazırlık olmak ü-:ere köylere D. P. ikinci Başkanı Mustafa Kamarın başkanlığında E-yüp KemahlI, Belediye Başkanı Hamdı Emre, Bekir Gürkan, Kemal Seyik, Mustafa Çiftçi, Halil Tort, Fevzi ve Şükrü Arslan, Mehmet Ö nucar, Süleyman Karakuş, Mehmet KemahlI, Kâmil Erdem, Bekir Çak-nak ve Mehmet Karagözden rekke;. olan hey’el 6 gru •ak ;?.myon ve arabalarl :lahi çalışmak suretiyle congrelerini yapmaktadırlar.
1 _ Kız ı e'.söğüt : 96 Üyeni irakile yapılan bu kongreye den 15 arkadaş iştira ; ederek lı ve samimî bir içinde dert-
)cak Başkanlığını inci Başkanlığa •velinlere, Mehmı
'utlu. Hasip Aktar,

(D Hayrullah efendi tarihi, cilt, s, sayfa 5K, 559 — Dukas sayfa 132.
Balcıkhisırköyü Belediye Bask?
ünde yapılmış
■in ı Mehmet Ali Karaman, Murat 3rc :n Osman Yıldız, Kerim Kok-naz, Abdullah Işık seçilmişlerdir. Peniden 25 vatandaşın partimize Itihaki hu kongreye hususi bi ıcvccan vermiştir.
3— Koçakköyü: ilçeden sekiz .adaşın iştira -.ile kongresi yapılan )u köyde Mestan Taşkın ve Ali lıza Demirtaş Halk Partisinden is-ifa ederek D. P. ye iltihak-etmiş-pı-dir: Opak idare . kuruluna Ali Türkyılmâz.. esten ' Taşkın, Mustafa. Yaşar, H. Ali Demirtaş, Ali Rıza Demirtpş .seçilmişlerdir.
4 — Sundurluköyu : İlce ikinci Şâşkanı Muştala Kaıriar, Niyazi Ya &ci ile 6 kişilik bir heyet trenle bu köye vardıkları zaman köylü Demokratlar misafirlerini karşılamışlar ve ocak binasında gece yaptıkları kongrede hazır bulunmuşlardır.
5 — Ocak heyetine İsmail Yıldırım, Ali Çetinkaya, İbrahim Gündüz, Ahmet Bozkürt, Ahmet Bici seçilmişlerdir.
«Nuri Dcmirağ Millî Kalkınma Partisinin ezeli Lideridir..»
Milli Kalkınma Partisinden şu mektubu aldık :
^Gazetenizin 15 Aralık 1949 tarih ve Y’ıl 1, Numara 230,. altıncı sahi-fesinin üçüncü sütunundaki yazınızda (köprü meseleöiİ sabık Millî Kalkınma Partisi Lideri Nuri De-mirağı da dilo getirmiştir) 'diye mevcut olan yazınızda olduğu gibi iuri Deniirağ Partinin sabık Lideri leğil bidayet teşekkülden itibaren lideri olduğundan Matbuat Kanununun maddei mahsusasına tevfikan aynı sütunda tashihi cihetine gidilmesini saygı ilç rica ederim.» Millî Kalkınma Partisi Umumi Kâtibi Y.
Hiisnü Bakalımoğlu
— İşte, görüyorsunuzya, karşınızdayım, Madam, henüz ölme-
Katerin, endişeli bir tavırla başını sdlladı ve Rospinyak’a onun pek iyi bildiği bir eda ile bakarak:
—Haydi, bana her şeyi en ufak teferruatına kadar mufassalan anlatınız.... hiç bir şey unutmamaya bilhassa dikkat ediniz, Rospinyak... dedi.
Artık, işin lamı cimi kalmamıştı... Rospinyak, hâdiseyi, cereyan ettiği şekilde anlattı. Doğruyu mu söyledi acaba? Bu suale
»Evet, aşağı yukarı doğruyu söyledi» diye biliriz... Şu kadar ki, kendi izneti nefsini yaralıyan bazı noktalara hafifçe temas etmiş ve aynı sebep dolayısiyle diğer bazı yerlerini de değiştirmiş, tadil eylemişti. Bunlardan gayrisi, tama-miyle doğru idi.
Vakanın anlatması bitince, Kate-
— O, Fiyorina dediğiniz kız, hani Mösyö dö Luvr’u size tercih ettiğini bana söylemiş olduğunuz ve bu sebeple ölümünü temenni ettiğiniz kız-mı Diye sordu.
— Evet, odur, Madam.
— iyi amma, aşk işleriniz, öyle buna söylediğiniz gibi fena bir durumda .^İmasa gerek... kızın, Bo-röver’i, sizi öldürmekten menetmiş olmasına nazaran herhalde size pek bigâne olmadığı anlaşı-
Rospinyak, hiddetli bir homurtu ile:
— O beni sevmiyor, Madam ... diye iddiasını teyit etti.
Katerin, kayıtsız bir tavırla:
Yazan
— Doğru, o çiheti siz benden daha iyi bilirsiniz... dedi.
Ve gözlerini ona dikerek:
— Sevdiğiniz o kızın önünde mağlûp olmanız herhalde iyi bir şey değildir... Mösyö dö Rospinyak, kadınlar umumiyet itibariyle mağlûp erkeklerden nefret ederler.
Raspinyak cevap vermedi; fakat, siması korkunç bir hâl aldı. Gözlerini ondan âyırmıyan Katerin, içinden:
»Ne alâ, işte Boröver’e karşı ateş püskürüyor. Şimdi müsterihim: artık kendisi, kendi intikamı için çalışacak.»
Dedi ve biran düşündükten sonra dalgın bir tavırla:
— O falcı kız Boröver'in bir mu-hibbesidir... bu mühim nokta unutulmamalı... kim bilir belki?... sözlerini söyledi.
Ve daha ziyade dalarak, kendi kendine tekrarladı:
— Falcı kız!... falcı kız!...
Ve sanki dimağında doğan fikirler, ani olarak belirli bir hâle gelmeğe başlamış gibi, birdenbire:
—• Ben sizden, o falcı kızın hakkında doğru ve kati malûmat istemiştim... dedi.
— Eğer Majesteleri emir buyururlarsa o malûmatı hemen şimdi verebilirim.
Mişol Zevako — Çeviren : Rogıp Rıfkı
— Evet... hayır, şimdi değil... sonra düşünürüz bunu. Rospinyak, o kızı bana getirmeniz lâzımı... karşımda, onun fala baktığını görmeği merak ediyorum.
— Ne zaman emrederseniz...
— Şu günlerde onu size söylerim... aklıma geldi de söylemiş bulundum; amma, tedkike değer bir fikir bu... evet, onu düşüneceğim.
Katerin, bu ana kadar mütereddit, dalgın bulunuyordu. «Evet, onu düşüneceğim» dediği andan itibaren dalgınlıktan kurtularak Rospinyak'a baktı ve onun da kendisine üzüntülü bir nazarla baktığını gördü.
Onun içinden neler geçmekte olduğunu analdı ve teminat verdi:
— Merak etme, o kıza fenalık edecek değilim... buraya gelecek, arzum veçhile fala bakacak ve şahane surette bahşişini alarak gidecek....
Sonra, koltuğuna yerleşerek.
— Şimdi, anlat bakalım, seni dinliyorum, Rospinyak... dedi.
Rospinyak, o gün yaptığı teşebbüsleri anlattı. Bu sefer, doğrudan ayrılmadı; herşeyi olduğu gibi söyledi. Kardinal dö Loren vel Sen-Jermen Vidamı ile olan muhaverelerini harfi harfine söylemekle
42
kalmadı, göğsünden iki bono ile Kardinal tarafından verilen kendisine tam salâhiyet verildiğini bildiren iki tezkereyi, Katerin’in dirseklerini dayamakta olduğu masanın kenarına hürmetkârane bir tavırla koyuverdi.
Ana kraliçe, bu kâğıtları aldı, yoksa olmamış mıyıdı? Gözlerini büyük bir dikkatle ona diken Rospinyak, bunu anlıyamadı; çünkü, katerin büyük anlaşılması imkânsız bir hâlde bulunuyordu. Biran kadar düşündü. Sonra, vakur bir eda ile kaleme uzandı, bir kâğıt aldı, bir kaç satır çiziktirdi.
Rospinyak, yüreğinin koparcası-na çarptığım hissetti. Katerin’in doldurduğu bu kâğıdın, hazinedarı tarafından ödenecek bir bono olduğunu anlamıştı.
Ana Kraliçe, bu bonoyu Rospin-yak'a uzatarak tatlı bir tebessümle:
— Rospinyak, bu, memnuniyetimin küçük bir nişanesidir ve size ettiğim vaıtlerle alâkası yoktur... Muvaffak olduğunuz takdirde ben de o vaitlerimi çok fazlası ile yerine getireceğim. Ve muvaffak olacağınıza da inanıyorum... ben bu işin, son derece mükemmel surette tertip edilmiş olduğunu görliyo-
rum... siz, öteden beri takdir ettiğim gayet becerikli bir adamsınız... sözlerini söyledi.
Rospinyak, kâğıdı aldı ve derin bir hürmetle eğildi.
Doğrulunca:
— Ne emir buyuruyorsunuz, Madam? dedi.
— Giz’lere hizmet etmekte devam ediniz; verecekleri her emre itaat ediniz.
— Her emre mi?
Katerin, vakurane:
— Evet, her emre... fakat, hemen bana haber vermek şartiyle...
—-Ya, bu bonolar, Madam?
— Onlar sîzindir, alınız... bu iki emri de koynunuza koyunuz.
Rospinyak, kâğıtları aldı ve tit-yen eliyle koynuna soktu.
Katerin, memnun bir tavırla:
— Gidiniz, Rospinyak, işleriniz yolundadır... diyerek ona izin
XV
Rospinyak işe başlıyor
Rospinyak, yerlere kadar eğilerek odadan çıktı. Yalnız kalan Katerin, fikrini inceden inceye, her ihtimâli gözönüne getirerek tahlil ediyor, gözleri bir noktaya dalarak:
— Fail... diye mırıldanıyordu.
Bekleme odasında, Kraliçenin verdiği bonoyu okuyan Rospin-yak’ın gözleri seviçle parladı; için-
• Elli bin Frank!... Madam Katerin, herşeyi yolu ile yapıyor; bana işlerimin yolunda olduğunu söy- , lemekte hakkı varmış...»
(Devamı var)
2 OCAK 1950 PAZARTESİ
M. S. Ayan — 7.31 Müzik: (Pl) — labcrler ve hava raporu — 8.00 Mü-ır — 8.15 Müzik: (Pl) — 8.25 sramı — 8.30 Müzik: (Pl) —
LÜZUMLUTELEFONLAR Yangın ................ 00
Sıhhî imdat ........... »1
Trenler .......
Hava Yollan ...
Yataklı vagonlar Su Anza .......
Elektrik ......
Havagazı ......
Başkent taksi .
Yeni Güven Taksi Sizin Taksi ...
Merke* Takzi ..


12028 14881 11568 21578 24846 24848 99771 22333 23333 ................. lllll SİNEMALAR VE EĞLENCE YERLERİ
(15031): Periler dünyası (23432: Pamuk Prenses, * Yedi Cüce
(22294): Sporun zaferi (14040): La Traviata (11131): Korsanlar Kralı Kaptan Ki t (14072): Dişi haydut. Kovboy Şarkısı (14071): Gönüller Kraliçesi, Kadınlar Çiftliği

NÖBETÇİ ECZANELER Güray, Derman, Jstanbul
Büyük Ankara
Ulus
Yeni Park

Sus „
_| TAKVİM I.
Hicri 1369 — Rebiül’evvel: 13
Rumi 1365 — Aralık: 20
2 OCAK 1950 PAZARTESİ
Vasat)
öftlc İkindi
Yatsı
İmsak
Ezani
[
- 1930
ZAFER
^(Başmakaleden devamı
Sovyet notası
ekenler kimdir ?
Yozon :
Yazan: Paul Ândersor;
Müşerref HEKİMOĞLU
Senelerdenberi açılmayan demi; kapıyı aralanmış görünce yavaşça içeri girdim ve bir müddet oldu ğıım yerde kaldım, yürüyecek yol bulamıyordum. Hiç bir ayak izi yoktu. Alabildiğine büyümüş a-ğaçlar uzun dalları, geniş gölgelerde bahçeye bambaşka, bir van-şete kaçan garip bir güzellik veriyordu. Herşeyde ihmal edilmiş, insan elinden uzak kalmış bir hal, bir avarelik vardı, Ağaçlar birbirine sarılmış, sarmaşıklar her tarafa tırmanmış, çam dalları yerlere ka- ' dar eğilmişti. Diz bo£u yükselmiş otlar üzerinde yürümek bana garip bir zevk verdi.
Güzel bir şiirin mısrâlarmı okur gibiydim. Her adımda ayrı bir 1 renk, koku ve ses güzelliği karşıma çıkıyor, bu tabiat şiirinin birer mısra; halinde bana tabiatta herşeyi bulmanın zevkim, tabiata yaklaşmanın rahatlığını söyliyor-du.
Vaktiie bir kambriye olduğu anlaşılan bir köşede güllerin kokusunu teneffüs ediyor, renk güzelliğinin en zengin ifadesini buluyordum. içimizdeki arzular gibi canlı i ve ateşli olan kırmızı güllerden ' kokuları kadar baygın bir renkte . 1 oncalanan kayısı, ruhumuzda hayalden köpükler yapan beyaz me- I nekşe güllerine kadar her çeşit gü- 1 iü kucağında toplayan bu köşe galiba bahçenin en şahane köşesi diye düşünürken bir manolya ağacının gölgesinde kaybolan havuza doğru yürüdüm. Havuz bir martı şeklindeydi. Boynunu teşkil eden köprünün üstüne çıkıp etrafı seyrettim. Ortada güzel bir kadın heykeli vardı, etrafına dökülmüş manolya yapraklarile bembeyaz bir ılâheyi hatırlatıyordu. Manolyaların kokusunda da bu ilahenin bakır kokusunu duyuyordum adeta. Havuzdaki kurbağalar bu ilâneye serenatlar yapıyor, öteden bir bülbül sesi buna cevap veriyordu.
Hanımeli ve yasemen dallarının sarmaş dolaş olduğu başka bir i köşeye ilerlerken bu bahçe bir aşk ' beldesi diye düşünmekten kendimi alamadım. Herşe.v insana aşk ilham ediyordu çünkü... Birbirini kucaklıyan, ağaçlar, bir sadakat senbolü olan sarmaşıklar, toprağın yermek arzusile büyüyen otlar, bir birine kim bilir neler fısıldayan kuşlar, suda çift çift oynaşan balıklar hep birere sevişme ânınday-dı.
Gözlerim gayri ihtiyari kiişkü aradı. Fakat sakin görünüşünde bir aşk hayatı tasavvur edemedim. Yanılmıştım zira yavaş yavaş yaklaştığım tarasasmda gayet güzel bir masa hazırlanmıştı. Herşey iki kişilikti. Ve bu tertemiz, çiçek gibi masa insana anca.: mes ut hir çift tahayyül ettirebiliyordu.
Yavaşça arka tarafa geçtim. Buranın, bahçenin ön kısmının aksine olarak tamamile bakımlı bir manzarası vardı. Sebze tarlaları, meyva ağaçları ve alabildiğine u-zanan bir bag... Bağı geçince iki yol ayrılıyordu. Bilinin sonunda yine bir kapı vardı ve bahçıvana benzer, yaşlı bir adam elinde ekmek torbası olduğu halde içeri gir diğine göre köşkün işleyen kapısı buydu herhalde.
Diğer yol büyük bir çam korusuna gidiyordu. Koruda küçük birer köşkü hatırlatan üç 'kulübe vardı. Merakla birinin kapısına yaklaştım. Kolayca açıldı. Şaşırmıştım. Bu kapının açılmasiyle senelerce geriye gitmiş veya şarka doğru bir adım atmıştım çünkü. Rahat sedirleri, sedef kakmalı sehpaları, ipek örtüleri, mine işlemeli şamdanı ve nargilesiyle tam bir şark salonundaydım. Duvarlarda feraceli, maşlahlı, yarı çıplak, çırıl çıplak kadın resimleri vardı. Bu resimlerin herbııi bir san’at eseriydi. Herbirinin altında ayrı bir tarih vardı. Fakat hepsi aynı kadındı. Yumuşak hatları, nazlı bir edası vardı. Bakışları hazan berrak, bazangölgeliydi. Dudaklarındaki gülüş her tabloda ay rı bir ifade almıştı. Öyle ki insan onu seyrederken mes’ut mu, bedbaht midiye bir türlü karar veremiyordu.
Bu kararsızlık içinde ikinci kulübeye doğru yürüdüm. Bu kupkuru bir odaydı. Yerde bir hasır, üzerinde bir ot minder, tahta bir sehpa, bir boş sigara paketi, ağzına kadar izmarit dolu bir tabla ve duvarlarda resimler yine...
Bu resimlerin hepsi bir ızdıra-bın ifadesiydi. Onları seyrederken ınuzdarip bir ruh karşısında eğildi ğimi hissediyordum.
Bu ızdırap bazan sakindi, için için yanan bir yanardağ gibi... Bazan coşuyor, coşuyor, taşacak bir yer arıyordu. Bazan isyankârdı.
Sonra yavaş yavaş bir sükûnet başlıyor, bütün renk ve şekillerde bu ızdıraba teslim olan bir ruh konuşuyordu.
Son kulübeye yakalşınca kulağıma sesler geldi. Bütün bu gördüklerim rüya değildi demek.
Pencereye sokulup içeri baktığım zaman gördüğüm canlı tablo diğer iki kulübede seyrettiklerimin sonuncusu gibiydi.
İçerde güzel bir

. ... olduğu halde hafif hafif yanıyordu. Önünde yaşlı bir kadın o-turmuş, bir yandan yün örüyor, bir yandım gayet eski bir şarkıyı mırıldanıyordu. Bembeyaz saçları. ■ çok muntazam hatları vardı.
Onun, biraz evvel şark kulübe- , sinin duvarlarında gördüğüm yaşmaklı kadın olduğunu hemen far-ketûm. Seneler güzelliğinden çok şey ir almış yüzü buruşnıuştu. Fa duvarda birşeyie- çizen ihtiyar ürkeğe bakan gözlerinde son suz bir huzur vardı. Dudaklarındaki gülüşte ı aniız saadet ifade edi- ; ycı-du.
İhtiyar, ellerinin titremesine n.ğrnen durmadan çalışıyordu. Va , kit vakit gözlerini kadına doğru çeviriyor, çok kısa bir an gülüm-siy erek ba.ıtıktan sonra yine fır- , çasını sürmeğe devam ediyordu.
Bu tabloda insan Allah'ı buluyordu adeta. Bu dünyadan uzakla- , ra. insan ruhunu dinlendiren, huzur. sükûna kavuşturan renklerdi I
G ..y m ihtiyari -Ne güzel...» demişim. ikisi birden yerlerinde doğrüMnlar Kadın kapıyı açarak taii bir sesle İşte «üçük bjr mü- j tâcessisl* dedi.
Senelerdenberi karşıki köşkte oturduğum halde bir defa bile yüz lerini görmediğimi, bu yüksek du varların arasında ne var diye daima merak ittiğimi, ve bugün arka kapıyı aralık görünce içeri girmek , arzumu yenemediğimi söyledim.
«Evet seneler var ki insanlardan uzağız.» dediler. «Hem de artık in sanlarla aramızda en küçük bir münasebet yok. Zaten hiç bir za- j man olmamıştı ki... Onlar bizden öyle çok şey aldılar ki...» |
Hayretle yüzlerine baktım. Erkek acı acı gülüyor, kadın şefkatle onun omuzunu okşuyordu. «Niçin? • diye sordüm. Bakıştılar. Anlatalım mı, anlıyabilir mi? di-yenhiı- bakışmaydı bu.
Sonra ihtiyar ressam anlatmağa başladı. -Dünkü nesil bize sadece ızdırap verdi. Bu köş.ıün biricik kut- ujım. .karımı sevdiğim .zaman beni dünyanın en alçak, en cür’-etkâr İhsam olarak vasıflandırdılar. Çünkü ne mevkiim, ne şöhretim, ne de param vardı. Yegâne varlığımı teşkil eden fırçam ise s.'dece alay ve istihza vesilesi idi. ” ini bir ressam pOçası olarak gö-
■ , kızlarını o o» ressam parça-ı evdiği için affedemiyorlardı. ı a;, bizim için bir yüz kara-•at Onu sevmediği bir insanla lendırerek bu aşkı öldürmek istediler. O zaman bir çılgına dönüp yabancı ellere kaçtım, bu ızdırabı mı fırçamla dağıtmağa çalıştım. Ne hazindir ki bu ızdırap bana hem şöhret, hem servet kazandırdı. Sonra tekrar memleketime
Bu
P ' nc .sağlamasını hiç
W, î"! I yerinde bir hareket saymayız.
® ■ ÖS | Sıvaslı Demokratlar, Başbak;
i ayrıca, mühim bir tenakuza da düs-löndünı. Hayat seyrini'değiştirmiş, ' lüğünü sövicmekten kendilerini a-i’u köşk satılığa çıkarılmıştı. Ben lamıyoriac. Çünkü bir camia içinden idim. Bıı- zamanlar sevgilimin do ayrılan Hazret i Muhammet ile hir lastiği bahçe benim için en büyük kaç arkadaşının mücerret iman ktıv-1 -elli oldu. Şu gördüğünüz ilk vetine dayanarak İran vc Bizıuısı kulübede oturur, onun hayalimde- tehdit etmesi misali, bizde C. H. P. ki varlığını canlandırmağa çalışır si camiası içindefı ayrılarak demok-lim. Onun da ızdırap çektiğini, o- rası yolunda büyük bir merhaleye r.un da hâlâ beni sevdiğini ruhum ' ulasan insanların ancak millî dâvayı ııı.-/ettiği için bir gün karşımda halletmeğe muktedir olduklarını w. iince hiç şaşırmadım. gösterebilirdi! Bu itibarla, Başab-
k-ranaınamış kaçıp gelmişti kan hem yanlı? bir tez. hem de Xı Jıkerne aylarca sürdü, ve şimdi ı yanlış bir misal almıştır, uzak olduğumuz insanlar bizim i- I ~ çin neler söylediler, bize neler yap ' ular bilseniz,!. Nihayet karım yata- ■ ğa düştü ve senelerce kalkamadı. İIU uuııawnv İkine, kulubedck. rcunler bu B- ,dll
«ırep seuelrnnm. canlan kurş. da_ Urislnin ikülci dün.
duyouğum isyanın ifadesidir. - ------------ • •
Kulübedeki şaheserler tekrar ; gözümün önüne geldi. O. «Şimdi rahatız artık* diye devam etti.
Karun da ban de hayatımdan a- «aus.uunc,
nna.de .r. nnunur. Çunku dünya harbine t.rmememMn sebe-....n ura. amanın güzel . binı, devlet reisinin hareketine de-m» j?ransjzjarın mağlubiyeti üzerine
asının mahsur kalması neticesinde bize malzeme yardımı yapılmaması haliyle İzah etmiştir.
Görülüyor ki, iktidar, tenakuzlar içindedir. Kendileri arasında dahi, hiç bir meselede tam fikir birliği ve göriiş uirtiği yoktur. Herkes ağzına nasıl gelirse, o şekilde konuşmakta ve böylüce hepsi tezattan tezada .:ü ı ûkîem u t kte dîr.
ı Taratan olması lâzım gelen bir ’ Başbakanın, bir parti kongresinde ou şekilde konuşmalar yapması, ve } memleketin büy ük kitlelerini teın-| sil eden Demokrat Parti mensuplarına nimansıztlar. sıfatını reva gör mesi, bu bakımdan Demokratlar; büyük bir tepki husule getirmiş v( Demokrat Parti kongresinde buna gereken cevap verilmiştir.
Vatandaşlar arasında dostluk, kardeşlik, samimiyet fikirlerinin yer-le-i iesi lâzı ^geldiğini söyleyen iktidar partisi ınensupkırının bıınu eveviâ kendi nefislerinde tatbik etmeleri, vc başka! ırtndan ona göre karşılık beklemeleri en doğru yoldur. Bir muhalif partiye, «imansız vasfını reva görmek ve nihayet Hazreti Muhammettcn misal alarak bu fikri takviye etmek, vatandaşlar arasında döStlnft 'Tıağlfcn kutmal mıdır? Eğer bu dostluk, kardeşlik samimiyetse nifak tohumları saçmanın nasıl olduğunu bize izah edebilirler mi?
Acı ile söyleyeyim ki, iktidar yaptığı hareketin nereye vardığım ve ne tesirler doğuracağını tahmin etmekten dahi âcizdir.
İşte Şemsettin Giinaltaym son Sivas nutku, Sivas Demokratlan arşındaki tesanüdü büsbüttin kuvvetlendirmiş ve mücadelelerinde onlaı için yeni bir enerji kaynağı olmuştur. Bu nutuktan sonra Sıvasta gör düğüm manzara ve birlik bana bu kanaati telkin etti.
Mümtaz Faik FENİK
Sıvaslı Demokratlar ıııülıim bir noktaya daha işaret etmektedirler; Ha tula ytîathı- ki. Saşbukan Şemsettin GüııaHuy. ‘inha evvel propagan-yte yaptığı konuşmalar-
ra harbîne sokmamak suretiyle bü-.uk bir felâketten kurtardığını ileri .örmüştü. iîolhnia, Dışişleri Balsam Necmettin Sadak Sıvasta Başbakanı kendi huzurunda tekzip etmiş, ikinci
li6m. arük öğrendik, Apıa neye ’ yarar kı ömrümüzün büyük bir dona.ı.
kısmı, insanların taassupları, telâkkileri. kaprisleri uğrunda he-be oldu.
Kulübeden çiKmış, yürümeğe başlamıştık. Bağı vc sebze tarlalarını geçiyorduk. Onların yanya-ııa, kolkola, birbirlerine destek o-laıak .yürümeleri insanın içine do kunacak kadar güzeldi.
Güneş çoktan batmıştı. Köşkün ön tarafındaki çamlar arasından ay doğuyordu. Hafif bir rüzgâr e-siyor, ağaçların yapraklarına çarparak kulağa güzel bir musiki his ( sini yeren güzel sesler çıkarıyordu. Öteden kurbağaların sesi ge-1 liyordu. Bahçedeki çeşit, çeşit çi-__________ çeklerin kokusu bir tütsü halinde küçük bir i gecenin ruhuna dağılmıştı.
i Benim bir kaç saat evvel dinlendiğim gül köşesine gelince ressam, j eliyle karısının arkasından kâyan atkıyı düzelterek. «Bahçenin bu tarafına dokunmağa kıyamıyoruz.» dedi, «insan eli değmeden bize daha güzex geliyor. Oldukları gibi, hiç değişmeden.'.. Her güzellik ' öyle değil mi zaten?-
Bir bülbül sesiyle sustu ve âşinâ bir dosta seslenir gibi Çapkın! Mehtabı görünce dayanamadın değil ı&J ■ dedi*. Sonra y*ne.bana dönerek İşte bizim müziğimiz, bizim şiirimiz...- diye devam etti? • Senelerdenberi burada her akşam ayrı bü- konser dinliyoruz. Bazan rüzgârı, bazan bülbülleri, bazan kurbağaları...
Ama bilmem bunlar size bir şey
, Sesinde tuhaf bir şey vardı, hem siteme, hem merhamete benziyor-
du.

Dışarı çıktığım zaman bir başka âlemden, bir masal veya rüya cenininden ayrılmış gibiydim. Gördüğüm hakikat mıydı, bugün hâlâ böyle insanlar var mıydı?... Buna bir türlü karar veremiyordum.
•ir (Baştandı Birincide) I lunmuştur. belediye tarafından kapanmıştır.
Islahı gayrikabil olan otobüs idaresinin Elektrik ve Havagazı mü-essesesine devriyle ^alıa verimli bir hale geleceği düşünülmüş ise de, maalesef ilk günden itibaren bunun mümkün olaınıyacağı yine eski zihniyetle çalışılacağı görülmüştür.
Çünkü dün de yazdığımız gibi se-nelerdenberi otobüs idaresinde çalışan 7-1 işçi daha evvelden hazırlanmış bir tertiple istifaya mecbur tutulmuşlardır. Ekserisi 7-8 kişilik a-ile sahibi bulunan işçiler günü gününe geçinen İçimseler oldukları halde bugün işsiz güçsüz kalmışlardır.
Otobüs ve garaj işçileri sendikası dün bu hususta bir toplantı yaparak, haksız kararı protesto etmişlerdir.
Dünkü toplantıda sendika başkanı Şerif Koyral kısa bir hitabede bulunmuş ve açığa çıkarılan işçilerin durumunu acı bir lisanla ifade etmiştir.
Sendika başkanı, otobüs idaresinin bu hareketini (Lockont) ile izah ederek müsebbiplerinin cezalandırılmasını, bir kaç gündenberi fakrü zaruret içinde günlerini geçirmiş o-lan işçilere tazminat verilmesi yoluna gidilmesini istemiştir.
Bundan sonra söz alan garsonlar sendikası başkanı İsmail Araş da Şerif Koyranın sözlerine iştirak etmiş ve otobüs idaresinin bu hareketinin İş Kanununun 74 üncü maddesine uyduğunu söylemiştir.
Diğer taraftan işlerinden çıkartılan bazı işçiler Çalışma Genel Müdürüne giderek vaziyeti anlatmışlar, bunun üzerine Z.iya Er kut da telefonla Emin’İplikçiye: «Biz size» idarenizden oazı tensikat yapın, dedik fakat toplu bir şekilde işçi çıkartın demedik* demiştir.
Otobüs idaresinin bu 74 işçiye gönderdiği tebliğ sureti aşağıdadır.
«İşletmemizin 1/1/950 tarihinden 1-tibaren Ankara Elektrik ve Havagazı işletme müessesesine bağlanması Belediye Meclisince kararlaştırılmış
D.eP. ÖilârbâMi’
UskilMâİi
Birleşmiş Milletler nezdindeki İngiliz delegesinin -ifşa ettiği cerhedilmez hakikatleri neşgadıyoruz
Vfr us mahreki dahilindeki t •^ırki milli ekalliyetlerin Sovyet hükümeti tarafından sistemli bir şekilde imha edildiklerine dair deliller o «adar çoğalmış bulunmaktadır kı artık hiçbir şüpheye •nâhai bırakılmamaktadır.
Gerek Sovyet resmi beyanatları ve kaynaklarından, gerek itimada ayan firari ve mültecilerin sayısız ifadelerinden toplanarak teraküm eden bu delillerdir ki Birleşmiş Milletler genel kurulu nezdindeki İngiliz heyeti tarafından geçenlerle • ’
bazı | huriyetleri Yüksek Şura S«\ - nının Vlac°f.
Rus Sovyet Federatif
| Cumhuriyetleri Yüksek
: kanlığı sekreteri ....P.
★ (Baştarafı Birincide) ymda Finlandiya’yı ziyaret eden Sovyet Kültür Heyeti üyeleri tarafından geçenlerde Sovet basınında yayınlanan bazı makaleler hatırlatılmaktadır. Bu makalelerde Finlandiya’nın Rusya’ya karşı vaziyeti şiddetle tenkit edilmekteydi.
Bu çevrelerde ayni zamanda neticesi yeni Fin Cumhurbaşkanının tayinine müncer olacak 15 Şubatta yapılacak seçimin hazırlıkları a-rifesinde Rusyanın Fin Komünist Partisini tekrar iktidara getirmek başka- | üzere hareket geçip geçmiyeceği so ; rulmaktadır.
Nihayet Fin hükümetinin birçok defalar Sovyet makamlarına Rus tab’alarını iade ettiği ve buna benzer son muamelenin 1949 nisanında cereyan ettiği hatırlatılmaktadır.
ilâve edildiğine göre, bazı harp suçlularının hükümet makamlarından gizli olarak Finlandiya’ya saklanmış olmaları mümkündür.
Sosyalist büro baş-......................... Bukurof .Moskova, Kremlin, 25 Haziran 1946
Müşterek suçluluk:
Bu, hayret verici bir ,
Sovyetler veya diğer bir totaliter tarafından neşredilmiş bulunan karanamelerin pek azı canavarca niyetleri bu derece açığa vurmuş- ' tur. Bolşeviklerin «müşterek suçlu-luk( mefhumu - ki nazilerin «Sip- I apılan ithamların esasını teş- penhaftung. fikrine pek benzemek- j (iniştir. tedir - Sovyet imha siyasetinin te- ‘
En ıcşmiş Milletlerin bu genel melini teşkil etmektedir.
;ut ul toplantısında Sovyet hükûme- Kremlin’in '----------------‘r'~
;.ıe yöneltilen ana hatlarile şöyle -çen - İnuguş ulusa edilebilir: *—1—■*’--■ •
Alman ordularının cenubi Rus e Kafkas cephelerinden çekilme-erinin hemen akabinde Sovyet hü-iır.ıeti, harp esnasındaki durumla-ını «vatanseverliğe aylcırı» ve Sovyet devletine karşı husumet ..................... ......
fi'.öe eden- diye vasıflandırdığı din suçu, diğer sadece lazı uıa:. vc eski İslâm milletlerim 'tün akraba ...
mhfı etme.- için büyük ölçüde bir .i-rr, .. nyay., avışmiştir.
Müslüman olan tatarlara ve Çekenler, Kalır.uklar, Karacalar, Ballarla r gibi eşkâl Kafkas ırklarına •arşı So.yetlerce girişilen harekâ-ın tamamen başarılı olduğundan» iüphe edilemez.
Askeri harekât:
Bugün bilinen gerçeklerin ispat ittiğine göre, bu kampanya, basit ı iir polis tedbiri olarak değil, lâ- 1 :in baştan başa büyük bir askeri iareket olarak tasarlanmış ve tat-nk olunmuştur. Gayesi, kurban /arak seçilen milletlerin tamamen lâğıtılınası ve hattâ irnhasıydı.
Binaenaleyh, N. K. V. D. kıt’ala--ırun iştirakile 1943 de ve müteakip thelerile yapılan bu harekâtın Ehistka* ile, yani, . sözde müfrit .nsuıların kütle halinde temiz-enmesi veya tevkif olunması faa-ı.vetile hiçbir ilgisi yoktur.
Sovyet hükümeti, ufak milletlc-.n hamisi ve bütün milli ekalliyet-arin haklarının müdafisi rolünü ıkınmaktan pek hoşlanır. Bu iddi-lara karşı bütün dünya şunu söy-jrnek durumundadır: En es.ü za-ıanlardanberi y-''— v---------------
ölgelerinde yaşayan milletler bu-ün - birer millet sıfatile - artık dır. Sovyet ıevcut değillerdir. • •
Bir Sovyet karanamesi:
Bu gerçeği ispat, eden nihai ve m mukni delili Sovyet hük3meti 4z-zat sağlamıştır. Bu delil, Rus Sovyet Federatif Sosyalist Cumhu-İyetlcrımn Yüksek Şurası tarafm-lan 4S haziran 1946 da imzalanan c ertesi gün Izvcstia- gazetesinde leşredilen bir kararnamedir. Kaf-cas muhtar cumhuriyeti ile Çen-;en - inguş muhtar cumhuriyetlerinin lâğvedildiklerini teyid eden an karanamenin metni aşağıda-
vesikadır.
Yarım asrın
adamı
Milletlerin bu genel metini teşkil etine itedir..........
ı_ «. ’** ,. karanamesinde «Çe-
„ , ve Kırım muhtar cumhuriyetleri halkının kısmı küllisinin vatan . hainlerine karşı hiç bir mukabil harekette bulunmadıkları* yazılıdır. Böylece, bazı kimselerin suçu otomatik surette herkese teşmil edilmektedir.
Sovyetlerin nazarında, bir fer-ferdin bü-. . - - ----ve taallükatının lâkin
bütün vatandaşlarının da suçluluğunu teşkil eder. Halbuki hiç olmazsa naziler, kendi rejimlerine muhali* olan bir kimsenin yalnız akrabalarının onun ines’ul tutarlardı.
Hitler rejimi, ancak tek bir kere Sovyetlerin Kafkas, Kırım, Volga Almanları ve - daha az ölçüde - j baltık milletlerine yaptıkları vahşi muamelenin eşini yaptılar, o da i yahudilere karşıydı. Nazilerin ya-hudileıe karşı açtıkları kampanya da bir ırkın sistemli bir şekilde imhasını sağlamak için düğünül-müş ve tatbik olunmuştu. Öldürülen yahudilerin altı milyondan az olmadığı talimin olunmaktadır. Sovyetlerin kendi millî ve ırkî ekalliyetleri aleyhine giriştikleri sütle halinde imhp kampanyasında belki daha az sayıda insan öldürülmüştür. Lâkin kurban sayısının bi- . raz fazla veya az olması esas meseleyi değiştiremez.
İmha vasıtaları;
Bütün dünyanın hatırladığı gibi, 1 yahudileri öldürürken nazilerin başlıca vasıtası zehirli gaz odalarıy- ! dı. Nazi imha kamplarındaki kor-Kafkas ile Kırım kunç usullerin Sovyet hükümetin- ’ ıı«»ı— r.. ce kOpya ecjiidjğj iddia olunmakta- ( , Gw.,wt m a.ramlan, kütle halin- ] de tev ıif, kütle halinde idam, ha- | pis, ve bilhassa halkı uzak bölge- ] leıe dağıtmak ve mecburi iş kamplarına sürmek gibi kerfdi an’anevî J usullerine başvurmakla iktifa et-mişlerdir. Bu dağıtma - -lafa sürme ameliyesi, tarafından karşılaşılan takat ve tahammülünün katkat fevkinde olan şartlar dolayısij-le ted-r*ci bir imhaya bedeldir.
Bu korkunç kampanyanın tatbiki şekli:
Münferit raporların sabır, eniek, ve dhıkotle toplanması neticesinde bugün artık kat’iyetle
Vaşington, 1 a.a. — «United States News And World report* adlı A-merikan dergisi yarım asrın adamı olarak Woodrow Wilsop’u seçmiştir. United States Ne^s'in bu kanaati Wilson’un milletler cemiyeti ile bilhassa toprak bütün lüğü, ve bü yük Veya küçük bütün milletlerin bağımsızlığına dayanan bir kollek-tif güvenlik sistemi kurmak istemiş olmasına istinat etmektedir.
Wilson'u takip eden belli başlı devlet adamları ise sadece onun dünya siyasetini tekrar ele alıp tat-«suçu-undan bik etmişlerdir.
Istanbuld’a büyük
af» Birincide) ev tamamen 10 numaralı üç katlı, ahşap, Fahriyeye ait 7 kiracıya ait ev tamamen, 10/1 sayılı üç katlı ahşap. Necmettin'e ait ev tamamen; 1 sayılı iki katlı Abdurrah mana ait 4 kiracılı ev tamamen; 3 numaralı, üç katlı, ahşap. Şâhin Hoşgörene ait 2 kiracılı ev tamamen; 3/2 sayılı iki katlı, yine Şahın Hoş-görene ait ev tamamen; 5/1 sayılı, iki katlı ve ayrıca 5 numaralı, beş katlı Adil Biray'a ait evler kısmen, İmaret sokağında 6 ve 3 numaralı evler de kısmen yanmıştır.
7 ev tamamen, 3 ev de kısmen yanmış bulunma itadır.
Yangın 8 numaralı evden çıkmış ve bu evde kiracı bulunan 33 yaşında Cafer kızı Semiha Gültuna alevler arasında kalarak kendini kurtarmak için pencereden sokağa atlamıştır Su .ut pek feci olmuş, kadıncağız kaldırıldığı Haseki hastaha-nesmde bu akşam ölmüştür..
Aynı evde yaralı bulunan 2 yaşındaki Kadriye de bu sabah hasta-hanede vefat etmiştir.
İstanbul İtfaiyesi rruntaka âmiri İsmail, vazife esnasında ağır yaralanmıştır. Yangın sırasında, çöküntünün altında kalan itfaiye âmiri, elinden ve başından yaralanarak K iıastahaneye kaldırılmıştır. .
«vcmA- I Yangın, gece yarısından sonra 1.50 u. »usu.. beyan «vanl»xi mektepten ibhar edil-
lunabHır ki 1943 senesi kampan- ")»§: bir dakikada itfaiye ekipleri j asında Sovyetler Kafkas ve İL- ’ 8
rım uulletlerini tamamen imha et- ahşap evin birden mek için yukarda sayılan usulle- olduğunu görmüşlerdir, ■rin hepsine ayni zamanda başvur- 1 *J"
muşlardır.
Tesbit edildiğine göre, binleri bulan N. K. V. D. mensup- | tan kurtarılmıştır, lan Çeçen - İnguş ve Kınm cumhuriyetleri bölgesine girmişler ve bütün, halkı tevkife başlamışlardır. Bu hâdise 22 şubat 1943 de vuku bulmuştur. Mukavemet edenler kuvvet istimali ve kütle idamlarla bastırılmıştır, sonra, yakalananlar, yani, milyonlarca insan, hayvan nakline mahsus vagonlarla başka bölgelere sürülmüşlerdir. Bu muazzam ölçüdeki sürgünler esnasında Sovyet-ler, kadınları cukalrı da ana
ve kamp-kurbani ar ve insan
'BMtarn.fı Ririncf dilen b. P. iller arasında bulunmak Bundan başka kısa mü d det(?arfmdo binlerce üye kaydında muvaffak olunmuştur. Kaydolan lar içerisinde C.H.P' den istifa e den belediye encümen, belediye met lis üyeleri köy ve mahalle rnuhta ve ihtiyar heyetleri nek çoktur Hazırlıklayım bitirmig olan, on bir ocak ve bucak açılmak azottadır. Bir iki gün tehirine yağmurların devamı sebep olmuştur. Bu durum karşjsmda Diyarbakıra demokratların 950 seçimlerinde zafer soğuyacaklarına kati gözle bakılmakta- , dır.
ı Kadroda yapılan tasarruf sebeplerlfc siz, 1/1/950 tqxi|u tibaren açlâta, kalmış bulun nuz. Buttan7 kanuni haklar m'‘vtfril- • mesi Belediye Meclisinin kararı iktizasından olduğundan bu husustaki müracaatınızı Belediye Zat İşleri Müdürlüğüne yapınız.-
Ankara elektrik ve havagazı işletme müessesesinden size tebliğ e-jilmek üzere almış olduğum emrin bir sureti yukarıya çıkarılmıştır. Bilgi almanızı dilerim.
Otobüs İşletme Müdür V.
Ahmet Şadan Yelkenci
Buna mukabil İdare, çıkan işçilerin yerine işçi almaya başlamıştır.
Gene yolsuz ve keyfi muamele neticesinde işinden çıkartılmış 8 numarak hareket memuru Halit Özdoğan Otobüs İşleri Genel Müdürü Emin İpekçiye hitaben şu mektubu göndermiştir:
Sayın Beyefendi;
İki gün evvel otobüs idaresinden işime son verildiği hakında bir mektup aldım. Bu yüzden asabımın çok bozuk olması dolayısiyle derdimi şi-faen » anlatmağa imkân bulamadığımdan ancak tahriren bildirmek mecburiyetinde kaldım. Af buyurmanızı istirham eylerim.
Bendeniz 941 senesindenberi otobüs idaresinde biletçi ve sonra hareket memuru olarak çalışmakta idim. Bu müddet zarfında bir suretle tecziye görmediğim gibi sicilim de gayet temizdir. Buna rağmen işime son . verilmiştir. Bu yazımı ciddî olarak 1 radı allemThîrpaîamı^tır? yazıyorum. İdarede hırsızlığı ile ma- ' tetkik ettiriniz, işletme şetınaen ma ruı olup çaldıkları para ile ev bağ iıcja emin olduğunuz her hangi bir sdahibi olanlar ve bir zamanlar bi- kimseye sorunuz, işimden çıkarılma-letçileri istedikleri hatlara gönder- ! rna ufak bir engel bulursanız hiç mek için araba satan adamlar riya- bir hak talep etmiyeceğimi vadede-kurhkları ve işletme şefinin meşhur küfürlerine karşı ses çıkarmayıp «»«.«.« ««.»»*«. »« «u)u *«vm(u»»»«.u »«-Allah ömürler versin Beyim diyen- ğmarak hakikati aydınlatmanızı yal-ler elyevm işbaşında istihdam edil- varır hürmetlerüni takdim ederim. rnı-U.- vc birim gibi numusiyle ça- j 8. No. lu hareket nıemnru
Elmadüğda D. P, ye geçenler
Elmadağ. 11 (Hususî) — 1 Aralık 1949 dan itibaren Demokrat Parti ye 20 vatandaşımız müracâat etmi-ve üye olarak kaydedilmişlerdir.
seler kapı dışarı edilmektedirler.
Sayın Beyefendi;
Dinim ve Allahım üzerine yemin ederim ki bu kadar zamandanberi çalıştığım halde sırtıma giyecek bir sivil elbisem olmadığı gibi hiç bir yerde de bir kuruş param yoktur.
Dört nüfus sahibiyim, almakta olduğum para ile ancak kıt kanaat geçinmekte ve annesinden yem almak üzere ağzını açan yavru kuşlar gibi benim götüreceğim bir kuru ekmeği bekleyen iki yavrumun iaşelerini düşünürken haksız yere kar-I şılaştıgım bu çirkin hâdise bütün ef-ı radı ailemi hırpalamıştır. Sicilimi1 | tetkik ettiriniz, işletme şefinden ma
Sizin temiz ve asil vicdanınıza sı-
Çeüçen - fnguş muhtar Sovyet 4csyaitat Cumhuriyetinin lağvını ze Kırım muhtar Sovyet Sosyalist . D mhuri yetinin Kırım Oblast’ına -ihvilini ilgilendiren kanun.
-«Büyük vatanseverlik harbi esna-undsu. Sovyetler Birliği milletlerin ‘İman - .faşist müstevlilerine karşı mavatanlarının şeref ve istiklâlim cahrumanca müdafaa ettikleri sı-’ada. Alman ajanlarının tahrikine kendilerini kaptıran bir çok Çe-)en ve Kırım tatarları Almanlar tarafından teşkilâtlandırılan gönüllü birliklerine katılmışlar ve rızıl ordu birliklerine karşı silâhlı savaşa girişmişlerdi. Bundan başka, Almanların emri üzerine, cephe ilerisindeki Sovyet otoritesine karşı gelmek için çeteler teşkil etmişlerdir. Bu arada. Çeçen - İnguş ve Kırım muhtar cumhuriyetleri halkının kısmı küllisi bu vatan hainlerine karşı hiçbir mukabil harekette bulunmamışta*.
Bundan dolayı, Çeçenler ile Kırım tatarları Sovyetler Birliğinin air bölgelerine yerleştirilmişler ve ötıralarda kendilerine hem toprak verilmiş, hem iktisadi kalkınmaları için hükümetçe gerekli yardım yakılmıştır. Rus Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyetleri Yüksek Şurası başkanlığının teklifi üzerine, Çeçen - îngush muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti lâğvedilmiş ve Kırım muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği Yüksek Şurası başkanlığının te.difİ ile Kırım Oblast’ına tahvil edilmiştir.
Rus Sovyet federatif Sosyalist Cumhuriyetleri Yüksek Şurası:
(1) Çeçen - İngush muhtar Sovyet Sosyalist cumhuriyetinin lağvını ve Kırım muhtar Sovyet Sosyalist cumhuriyetinin Kırım oblast-na tahvilini tasdik etmeği,
(2) Rus Sovyet Federatif Sosya-
list cumhuriyetleri anayasasının 14 . üncü maddesinde gere.di tadilleri 1 \ .ıpnmgı kararlaşt 1 ı nııgtır. ■
Kı-
vak’a mahalline geldikleri zaman, S alevler arasında
İtfaiyenin sabaha kadar devam e-cicn çalışması herkesi, baştaıj başa sayıları ahşap olan semt, tamamen yanmak*
I tan kurtarıimışur.
| Yangının ne suretle çıktığı henüz kat'i olarak anlaşılamamıştır,'
Merhum Necati’nin
halinde Bundan
ölüm yıldönümü ir (Bastara h RîrtnMde)
i ilişler ve-onun büyük inkılâp hareketindeki hizmetlerini takdirle akmışlardır.
Izmirin işgalinde derhal silâha sa-erkcklerden ve ço- ' nian ve Müdafaai Hukuk Cemiyetin babalarından ayır- ,{e faal bir rol oynıvan ve nihayet mağa azami surette dikkat etmiş- Cumhuriyet Maarifinin temellerini terdir. atan Necatıyı rahmetle yâdederir,
Böylece sürülenlerden bazıları---------------------------------------
bilinmez bölgelerde belki hâlâ yaşamaktadırlar. Lâkin böyle olsa dahi, bu Sovyet hareketinin tam ma-nasile «genocide» (bir ırkı imha) olduğu ve birer ırk, millet, veya dini cemaat olarak eski Çeçen ve Kırım cumhuriyetleri halkının bugün artı.; mevcut olmadıkları inkâr götürmez bir hakikattir.
«Genocide»in tarifi:
Sovvet makamlarının bütün ekal- .......
liyetlerin haklarını müdafaa ettik- , mek. İcri iddiası karşısında*, bütün dün- j (E) ya, bu feci olayları u:'—1SJ1“ — «Genocide anlaşmasının gön.' . ” ’’
nu işlediklerine zerre he yoktur.
Ne gibi hareketlerin «Genocide. teşkil ettiğini tesbit eden ve Birleşmiş Milletler genel kurulu tarafından 9 aralık 1948 de kabul olunan anlaşmaya göre, «Genocide» tabirine bir millî, teknik, ırkı ve-
aşağıdaki fiillerin her hangi biri dahildir:
(A) Grup mensuplarını mek.
(B) Grup mensuplarına vahim bir bedeni veya zihni zarar ika etmek,
I (C) Grupa, onu bedenen vc i maddeten tahrip ederek hayat : utlarım kasden tahmil etmek.
. (D) Grup dahilinde doğumlara
o-ani olacak tedbirler tahmil et-
öldiir-
Bir grupa mensup çocukları bilmelidir. ,:nrla diğer bir grupa nakletmek-tarifine ; Bugün mevcut delillere istîna-Sovyetleıin ırkları imha suçu- (len, Sovyet hükümetinin icrââtı kadar şüp- her beş madde bakımından da «Ge-noeıde- teşkil etmektedir.
Talihi» ne garip bir cilvesidir ki Birleşmiş Milletler nezdındeld Sovyet delegesi A. P. Morozof Şovyfet heyetinin «Gemicide» .mlaşmarıta taşvip ettiğini bildirmiş ve üstelik, anlaşmanın b-);ı eksikli-deri dola-
Sayfa: fi
2 - i - 10M
Birine* devrenin son Lig maçlandadünyapıldı
G. Birliği Atıf beyi 5-1, Ankaragiicii de Muhafızgücünü 6-1 mağlûp etti
Dün yapılan son karşılaşmalarla birinci küme lig maçlarının ilk devitesi sona erdi. Dünkü maçlar tipi halinde yağan kar ve bir çamur deryası haline gelen 19 May Stadının dış sahasında cereyan ti ve bir didişme halinde geçti.
Üçüncü küme maçları ise, dij sahaların artık oynanamıyacak ha le gelmesi yüzünden tehir edilmiş ti. Hakemlerin, tam manasiyle gay ri nizami bir hal alan sahada birin ci küme kulüplerinin dünkü maçlarını tehir etmesi icabederdi.
Dün de işaret ettiğimiz gibi 19 Mayıs Stadının o güzelim çimen sahaları berbat bir hale gelmiştir. Buraları eski haline getirmek için şimdi binlerce lira masrafı göze almak- lâzım gelecektir. Belki de bundan sonraki haftalarda maçlar tehir edilecektir, neye yarar ki iş işten geçmiş bulunuyor.
Dün 4 takım arasında yapılan maçların neticelerini kısaca anla-
Günün ilk karşılaşması saat 12.30 da hakem Ömer Tanyerinin idaresinde Gençlerbiriiği ile Atıfbey a-rasında yapıldı. Takımlar şu kadrolarla oynuyorlardı:
Gençlerbiriiği: Necip, Muzaffer, Sait, M. Ali, Haşan, Ayhan, Ham-di, Ali, Ali, Mustafa, Rauf.
Atıfbey: Osman, Gündüz, met, İhsan, Mümin, A. Hikmet, Orhan, Doğan, İsmail, Burhan, Selâ-
Oyuna hafif yağan kar altında başlandı. İlk dakikalarda hücuma geçen Gençler, Hamdi, Ali ve Mus tafa vasıtasiyle üç gol kazandılar. Yerin çamurlu olması t lunu imkânsız bir hale ---------- ,
den maç, başladıktan pek az sonra bir didişme haline geldi ve sonuna kadar bu şekilde devam etti. Zaman zaman Atıfbeyliler rakiplerinin kalesini tehdit ettilerse de, küçük paslarla inmek istediklerinden muvaffak olamadılar ve devre 3-0 Gençler lehine bitti.
İkinci devre: Yine çok zaman A-tıfbeylilerin hakimiyeti altında geçti. Bununla beraber uzun paslarla rakiplerinin kalesine inen Gençlerin akmları daha tehlikeli oluyordu. Nitekim 10 uncu dakika da Gençlerin solaçığı Rauf dördün cü- golü kaydetti. Nihayet 30 uncu dakikada Atıfbeyliler, üstüste kaçırdıkları fırsatlardan sonra santrforları vasıtasiyle tek gollerini yaptılar. Devrenin son dakikala- ! rında Mustafa Gençlere 5 inci golü de kazandırdı ve maç ta 5-1 G. Birliğinin galebesiyle sona erdi.
İkinci karşılaşmayı Ankaragücü ile Muhafız Gücü yaptı. Hakem Reşat Önen'in idare ettiği maça takımlar şu kadrolarla çıktılar:
Ankaragücü: Semih, Fethi, Fikri, Nevzat, İsmet, Haşan, Recep, Halûk, Nezihi, Fikret, Yalçjp.
Muhafızgücü: Salâhattin, Yün-
cü, Cevat, Necdet, Halil, Mehmet, Cemal, Kâzım, Sabahattin, Salim, Halil.
Oyuna tipi halinde yağan kar altında başlandı ve 5 inci dakikada Ankaragüçlüler Nezihinin ayağı ile ilk gollerini kazandılar, iyi bir müdafaa tatbik eden Ankara Güçlüler rakiplerine fırsat vermediler ve devrenin bitmesine yakın sağaçıklarf Recep vasıtasiyle ikinci gollerini de çıkararak devreyi 2-0 lehlerine bitirdiler.
İkinci devre yine oyun A. Güçü-nün hakimiyeti altında geçti ve devrenin muhtelif dakikalarında Halûk, Recep ve Nezihi A. Gücüne üç gol daha kazandırdı. Nihayet Sabahattin Muhafızın ilk ve son golünü çıkardı. Oyunun bitmesine yakın yine Nezihi Ankara G. nün altıncı golünü de kaydetti ve maç ta 6-1 Ankaragücünün galebesiyle neticelendi.
Dün yapılan maçlarla birinci kümQ Lik maçları sona erdi ve G. Birliği takımı hiç yenilmeden 30
Feci dîr Otomodil kazası I
İzmir, (Telefonla) — Bugün sabaha karşı şehrimizde bir kişinin ölümü ve üç kişinin ağır yaralan-masiyle netirelenen feci bir otomobil kazası olmuştur.
Hadise şudur: İzmir 1239 plâkalı taksi Halkapınar’dan Alsancağa ge lirken anlaşılmıyan bir sebeple e-lektrik direğine çarpmış ve bu müsademede Yunanistan’dan yeni gelen Tüccar Yorgi isminde biri derhal ölmüş şoför muavini ve diğer bir Yunanlı tüccar olan Limini a-ğır surette yaralanmışlardır.
Yaralılar hastahaneye kaldırılmışlar, savcılık hadiseye el koymuştur.
Yunan Hükümeti tarafından zaptedilen bir Türk motörii
İzmir, 1 (Telefonla) — Antalya'dan gelen haberlere göre Kaş limanına bağlı Kalkan matörü içinde hayvan yüklü olarak Rodos’a gittiği sırada Yunan hükümeti ta-afından zaptedilmiştir.
Yaptığım thakikata göre hadise
1942 senesinde karasularımızda kaçakçılık yapan bir Yunan motö-rü Gümrük Muhafaza teşkilâtımız tarafından yakalanarak şahinler Antalya’da mahkemeye sevkediV miş ve mahkeme kararı ile satılr mntörü Hikmet Selçuk ad»n4«ı p;r şahıs almıştır. Büyük tadilât ve tamir gören bu motor, 7 sene sonra açlık çeken Rodos'a hnvv.ın ?ö türmüş, fakat geminin eski sahibinin müracaatı üzerine Yunan makamları bu motorun mal1arinı tahliye edip motöre elkoymuşlar ve i-çindeki mürettebatı d'şarı atarak Türkiye’ye göndermi«’erdir. Hadise Ain bir*teessürle kar-. , .. gemi sâh’bi Türk Pü-| kümetine müracaat e4orek hakkı-aranmasını istemiştir.
Kartal ve ÛUADRAT “• Çizmelerini tercih ediniz Dünyanın en lüks ve sağlam çizmeleridir.
Vatandaş: Pahalılıkla mücadele ediyoruz, aşağıdaki en ucuz fiyatlarla çizme satışı başladı.
Birinci mal Kartal
22 No. dan 29 No. ya kadar 8 lira
Birinci mal Quadral
19 No dun zH Nu.ya kadar 5.50 lir*
30
35
39
23
30
35
40
ŞABAN KULAK; Güven Kundurn Mağ
Saraçlar Çarşısı No. 107 Tel: 11919.
29 . » 8 75 .
34 . . 11.00 ■
38 . , 16.00 .
44 . . 21.50 .
zam, Çıkrıkçılar Yokuşu.
(15191
MEYDAN
Son hafta olan dün, koşu
Antalya’da derir I ^'lanmış ve gerr
Memleket dı*ı
''»vurnlı »lanlar lısl
Kirdik Oda
Atatürk Bulvarı S. Soysal Han No. 37 devredilecektir. İsteklilerin Han kâtibine müra -caat etmesi.. (1637)
ZAFER »n Hin Şartlar.
ZAFER’ln Abone SartJ*n Memleket Lcl
İstanbul lı g maçlarının ilk karşılaşmasında Fenerbahçe, senenin en güzel oyununu çıkararak şampiyonada en şanslı durumda olduğunu isbat etmiştir. Yuk arıda Fenerbahçeliler görülmektedir.
i getirdiğin- At Yarışları
meraklılarına acı bir gün oldu
Çifte bahsin, meşhur sürpizlerden biri sayesinde 211,50 lirayayühselmesi, kaybedenlerin hiitle azametine en bariz bir delildir, ikili de 15,65 lira verdi
Kayak yarışları gibi kışın ortasına kadar devam eden at yarışları nihayet sona erdi. Hem de tam bir sürprizle... Çifte bahsin bulunduğu koşulardan birincisinde, her kazandığı koşu bir sürpriz sayılan Ankara, favori atları geçince senenin ilk günü müşterek bahisle talilerini deneyenler hayal sukutuna uğradılar. Diğer koşuyu da pek fazla tutulmayan Cananın kazanması bir kaç tabiinin dolgunca para almalarını sağladı. •
Birinci koşu A. grupu Arap atla-rıria mahsus handikaptı. Bu koşuya 5 ât yazılı idi. Bunlardan Hatıra koş turulmadı.
Startta Kovboy başa geçti ve her koşuda, olduğu gibi son virajda yakalanacağı ümit edildi ise de bu sefer »taşıdığı hafif kilodan istifade ederek birinciliği rakiplerine kaptır, madı. Arkasından Bahtiyar ikinci, Benliboz üçüncü oldu. Müddet 2,35.
Ganyan 505, plâse 245, 195.
İkinci koşu: Koşu kazanmamış B. grupu Arap atlarına mahsus 2000 metrfelik hapdikaptı. Bu koşuya iştirak eden 8 attan Düldül, Murat ve Volga favori olarak tutuldu. Koşuyu- başta götüren Volga virajı dö-
i puvanla devreyi birincilikle bitirdi. Ankara’nın Kırmızt-siyahlıları-nr tebrik ederiz.
Hava müsait olduğu takdirde ö-nümüzdeki haftadan itibaren Puvan cetvelinde baştan itibaren derece alan 6 takım ile geri kalan beş takım arasında maçlara devam edilecektir.
Niyazi SEL
Ankara Defterdarlığından:
il Saymanlık Müdürlüğü ile Çankaya Mal Müdürlüğünden e nekli dul ve yetim maaşı alanların 5434 sayılı kanunla yapılacak fçdiye’e-rin ödenebilmesi için bu kanunun 90 uncu maddeni ile konulan hüküm gereğince vermeleri gereken beyannameler hazırlanmıştır.
Alâkalıların Mal Sandıklarına baş vurarak bu beyannamelerden birer nüsha alarak doldurduktan sonra Vermeleri bildiril r (11115)
Öğrendiğimize göre Varilli ergisi sahibi arkadaşımız Yaşar Nabi 5 Ocak 1949 tarihinden itibaren -Meydan» ismi altında siyasî bir mizah mecmuası çıkarmaya bağlıyacaktır. Yeni neslin en kuvvetli sanatkârlarını içinde toplr yacağı haber verilen bu yeni arkad.-»şımızn muvaffakiyetler dileriz.
MUDANYA PAZARI
YENİ HAL No. 4
müşterilerinin yeni yıllarını kutlular. Hakiki sele, yeşil kırma ve terbiyeli, kalamata ve çok nefis çeşitli zeytinlerin geldiğini müjdeler.
Zeytinci HAKKI KAYAN (5)
İller Bankasından
Hidroelektrik tesisatı su ve yapı kısmı inşaatı yaplırd»e;.ktıi’
t— Çoruh iline bağlı Hopa ka(ab«aı hidroelektrik tesisatınız. ıs ve yapı kısmi inşaatı yaptırılacaktır.
2— İşin keşif bedeli 106988.lira ve geçici tenııtıst 6309.43,— liradır
3— İhale 17 Ocak 1950 Sah giınij saat 15 de Bankamız ihale komisyonunca yapılacak il ( inceleme .«() nuı?ı» huri idare Meclisince taştikıni müteakip kesinleşecektir
4— Teklif mektuplarının en g(-ı 17 Ocak Seli günü saal 12 ye katar Bankamıza ınu tbuz mukabilinde teshini şarttır I* •studa vey* »jar (uret4e nakı ■ )labil«*ek gecikmeler mızai. ılıbui:e ilınnvı?
â— Bu işe ait ihale evrakı 5.— fire bedel mukabilinde Bankamızdan veya Belediyesinden alınabilir Projeler Barınaniız'U. görülebilir
fi— Eksiltmeye gireyılmek için Bayındırlı * Bakanlığına eksiltme gününden en az üç gün evvel yaptıklar) benzeri ışieıı gösterir belgelerle müracaat ederek bu işi yapabilecek kabiliyette olduklarına dair yeterlik belgesi almak şarttır. . ,
7— Banka ihaleyi yaınp yapmamakta veya işi dilediğine vermekte serbesttir. HCıP7) (627) .
----------- ----------------——- ......-r “--------- Belediye Başkanlığından: Resmî Daire ve Kurullarla h^r türlü Ölçü ve f'aıtı aletleri ‘■'alan ve kuilat aulaiııı nazarı dikkatine !
tartı âletlerinin J95Ü yılı yülık yoklamalarına başlananından 948 yıh ilk yoklama veya yıllık yo dama damgasını taşıyan ölçü sahiplerinin l/Ocak/950 günü nderr;)l/Ocak/95ü günü akşamına ka dar sözü geçen âletlerin cinsini, çekerim, sayısını, markasını ve miktarla nnı bildirir ve 16 kuruşluk pullu bit beyanname' ile Elektrik Şirketi yânındaki buz fabrikasında bulpnan Grup Merkezi Belediye Ayar Memurluğuna müracaat ederek gerekli belgelerini almaları, bü sure i-çlnde müracaat etmi.venlerin. damgasız üiçb ve tam âleti kütlanmış sayılarak haklarında cezai muamele yapılmak üzere C. Savcılığın» verilecekleri ilân olunur. (10998) (856V
M ,
///er Bankasından
Hidroelektrik Tesisatı Su ve Yapı kısmı inşaatı yaptırılacaktır
1 — Ödemiş kasabasına bağlı Bırgı bucağının hidroelektrik tesisatının su ve yapı kısmı inşaatı yaptırılacaktır
Işın keşıl bedeli 111676.18 lira ve geçici teminatı 6833.81 lira-
3 — İhale 10 Ocak 1950 Sah günü saa» 15 de Bankamız ihale ko-syonunca yapılacak ilk inceleme sonucunun; idare meclisince tasdi-ıı müteakip kesinleşecektir.
4 — Teklif mektuplarının en gec 1ü Ocuk 1950 Salı günü sam .1 ve kadar Bankamıza makbu? mukabilinde ıesjımı şarttır P'«tad~ vej sair suretle vaki olabilecek gecikmeler nazarı itibara alınma?
5 — Bu işe flit ihale evrak. 5 - lift. Jm»1pI .mukabilinde Bankamdan veya belediyesinden alınabil.r.
gününden en a? uç «ün evvel var t !(’ g'feteri'» ''•(?
elerlle müracaat ederek hu işi yanabilecek ■( ıb l, verse (.l-4nkk)r)n(» ,air yeterlik belgesi alıu.aK ainU"'
7 — Banka ihaleyi yapıp vanm -rwıkto ve.vi» isi rlHecbsine vermekte serbesttir. (-10592) (6201
İşçi alınacaktır
Tershane Gnl. Md- Gölcük
.12
Fabrikalarımızda tebrit makineleri ve buz dolaplarında çalışmak üzere mütehassıs işçiye ihtiyaç vardır. İıptıhan neticesi .tahakkuk Edecek ehliyetine göre yevmiye verilecektir. Talip Planların müracaatları. (10842) (644)
İller Bankasından
nünce ağırlaştı ve Murat ile Düldül önde kaldılar. Fakat düz yolda Ankara ikisini de yakaladıktan sonra Muradın iki boy önünde birinci ol du. Müddet 2,36.
Ganyan 735, plâse 195, 155 ve 185 kuruş.
Üçüncü koşu İngiliz atlarına mahsus handikaptı. Batak pist üzerinde ağır kilo taşıyan atların kazanamayacağı zannediliyordu. Halbuki Eli-yeşil ahırının Okşan ve Modalısı a-ğır kilosuna rağmen, bu mevsimde üçüncü defa koşuyu rakiplerinin ö-nünde bitirmeğe muvaffak oldular. Son metrelerde Desdemona’ya ge-çilmeseydi Lady de ahır arkadaşları ile beraber potoya girecekti. Müd det 2,20.
Ganyan 210, plâse 260, 210, 120 kuruş.
Dördüncü koşu B grupu atlarına mahsus handikaptır. 1800 metrelik b koşuya G at girdi.
Donjuan ile Azize koşunun ilk yarısında epey önde gittiler ise de viraja yakın yerlerini geriden gelen atlara bıraktıalr. Düz yolda yeriden kuvvetle gelen Canan jokey Reşa-dın güzel binişi sayesinde koşuyu kazandı. Nadide ikinci, Akkent ü-çüncü oldu. Müddet 2,18.
') Uçuncu koşunun galipleri Ş. Elıye şıl’ın Motlalı ve Okşan ı
I Son koşuya 3 at kaydedilmişti. Bunlardan Meram rakiplerinin yanma hiç sokulmadı Pullu ile Derebeyi biraz çekişir gibi oldular ise de 'Pullu son metrelerde kolaylıkla rakibinden ayrıldı. Müddet 2,08.
Ganyan 145 kuruş.
İkili bahis. Okşan - Modalı 1565 kuruş. Çifte bahis: Ankara, Canan 211 lira 50 kuruş verdi.
Atçı
İstanbul lig maçları
MEŞRUTİYET CADDESİ BABAOĞULLARI APART. TUNA BERBERİ
Ömer Mert
Sayın müşterilerinin yeni yıllarını candan kutlular, saadetle geçmesini diler.
(1)
Hidroelektrik Tesisatı Su ve Yapı kısmı inşaatı yaptırılacak
1 — Sivas iline bağlı Divriği kasabası hidroelektrik tesisatının su ve yapı kısmı inşaatı yaptırılacaktır.
2 — İşin keşif bedeli 221.909.96 Ura ve geçici teminatı 12345.50 liradır.
3 — İhale 10 Ocak 1950 Salı günü saat 15 de Bankamız ihale komisyonunca yapılacak ilk inceleme sunucunun idare meclisine tasdikini müteakip kesinleşecektir.
4 —Teklif mektuplarının en geç 10 Ocak 1950 Salı günü saat 12 ye kadar Bankamıza makbuz makablimde teslimi şarttır. Postada veya sair surette vaki olabilecek gecikmeler nazarı itibara alınmaz.
5 — Bu işe ait ihale evrakı 5.— lira bedel mukabilinde Bankamızdan veya Divriği belediyesinden alınabilir
6 — Eksiltmeye girebilmek için Bayındırlık Bakanlığına eksiltme gününden en üç gün evvel yaptıkları benzeri işleri gösteril belgelerle müracaat »ederek bu işi yapabilecek kabiliyette oldukların» dair yeterlik belgesi almak şarttır.
7 — Banka ihaleyi yapıp yapmamakta veya işi dilediğine vermekte
serbesttir (10589) - (621)
CUMHURBAŞKANLIĞI FİLARMONİK ORKESTRASI 7. HALK KONSERİ
7 Ocak 1950 Cumartesi günü Saat 15 te
Şef: Feriıl ALNAR
1 — G. Rossini (1792 - 1868)
İl Signor Brusclıiııo Uvertürü
2 — B. Viotti (1753 - 1824)
Kemaıı Konçertosu, No. 22, La minör
a) Moderato
b) Adagio
c) Agdtato assai
Çalan: Necdet Renizi ATAK
10 Dakika ara
3 —- H. Wieniawski (1835 - 1880)
Keman Konçertosu, Re minör, op. 22
a) Allegro moderato
b) Ronıanza (Andante ııoıı t-roppo)
c) Allegro Con fuoco
Birinci küme puvan durumu
M
Y
G
M
A
P
B
i
2
1
2
10
7
4
1 1
3
4
4
G 7 7
9
2
5
5
Gençlerbiriiği Demirspor Hacettepe cü
Muhafızgücü Havagücii
Maltepe
Atıfbev

10
10
10
10
10
10
10
10
10
10
10
C
4
4
2
3
2
11
7 lfi 15
23
27
28
24
35 30
36
Dün ve evvelki günkü neticeler
İkinci devre İstanbul lig maçlarının ijk gününde Fenerbahçe - İs tanbulsporu 5-0, Beşiktaş da Emniyeti 51 yenmişlerdir.
Lig maçlarına bugün de İnönü Stadında devam edilmiş ve Galatasaray Kasımpaşayı 3-1, Beyok da
diş Tabibi
HALtD SUNGUR
Çankındaki muayenehanesini Anafartalar Vakıf İş Haıu kat 1. No. 115 e nakletmiştir. (1579)
FAİK FENİK
)4v nüstada vazı islerini tiiieı îd*r« eden: Hikmet YAZTCTnöa ■ ptyMfy ver
ONAN MURETTİPHANFS» Basıldığı yer MATBAASI

Comments (0)