10
HÜRRİYET VE HAKKIN YILMAZ MUDAFİİYİZ
« ‘ '-1 *■ • ' ■ , *, \ / ' * # . , 1 . . . * 1 . * fj a '
SAYISI HER
YERDE
Tahran; 1 (AP.) — İran meclisi, Birleşik A-merikadan silâh satın almak için müzakereye geçecektir. On milyon dolar tutarında satın alınacak olan harb malzemesi, on iki yıl içerisinde ödenebilecektir.
2
ŞUBAT
Onuncu YU
No. 3215

İdare: Nuruo&manlyc No. İT Tel adreri: «YENÎ SABAH»
İSTANBUL
Telefon: 20795
ABONE BEDELİ
Türkiye Ecnebi
Senelik 2800 Kr. MOO Kt.
8 aylık 1500 » 1900 >
S aylık 800 » 1000 »
1 aylık 300 > 600 > |
KURUŞ
raa Amerikadaa ailâb alacak

j
7


Antidemokratik kanunların değişmesini bir emrivaki sayan
&

1(\
• 4



*
«


8
&
>
fz r e
Receb Peker matbuatı büsbütün köstekleyen yeni Basın Kanununu 24 saat de Meclise getirmiş ve kabul ettirmişti.. Halbuki şu Seçim Kanununun değişeceğini ise en az 4 aydır işitir duruyoruz Cumhuriyet Halk Partisi Başkan vekili bunun sebebini izah edebilirler mi?
7


/


t*
Yozgadda Bayar -Urankarşılaşması
Halk Partisinin bir şeyi istiye-rek değiştirmek arzu ettiği vakit nasıl hareket ettiğine bir misal vermemize sayın Uran müsaade eder mi? (Devamı 3 üncüde)
Demokrat Parti Başkanı Çeldi Bayar

Tarihte hiçbir partinin bu kadar fecî bir netice île karşılaştığı halde idarey İbıırakmam, memleketi başka partilerini ellerine teslim edemem diye inad ve ısrarla feryad
_ ___ lıalde te-
sadüfen demek kabil değil— hem sayın Celâl Ba-yaı tein de C. H. P. li Hilmi Uran ayni zamanda halkla temaslar yap mışlar ve konuşmalarda bulunmuşlardır.
Hlîmi Uranın şahsiyeti ağzından çıkacak sözlere ne kadar inanılması lâzım geldiği milletçe çok tereddüdü mucib bir cihettir, '(/tinkü evvelki yazın belli şekildeki seçimlerini bn zat, tçîşlerî Bakam olarak. Halk Partisi için âlâ ve başarılı bir surette idare etmiş vo uzun bakanlığı boyunca ne seçim sırasında hile ve baskı yapan kİ a re âmirlerine, ne de seçimden Mmra da balkı tazyik eden valilere dokunmağı aklına getirmemiştir. Bütün bunlara rağmen de gazetelere verdiği demeçlerde seçimin tarafsızlık çerçevesi içinde yapıldığını temin etmekte de hiç î»ir mahzur görmemiştir. Bütün ıniHetin gözü önünde cereyan fiden olayları bu kadar pervasızca ve cüretle inkâr etmek kudretini kendisinde bulan bir zatııı başka ♦özlerine ne dereceye kadar îtî-
burasııu
r czgadda —her
ğî!— hem sayın
gazeteci-diyor ki:
înad olunabilir. Artık iıalk efkârı tayin eder.
Milimi Uran Yozgadda Serle konuştuğu vakit
«'Antidemokratik kanunların değiştirilmesi bizim için bir emrivaki elmo^tur» Hakikaten bu ağızda tu cümlenin mânası acaba ne deli hA ola? Evvelâ Hilıni Uranın antidemokratik kanunların vücudunu güzel güzel ve sâkin sakin itiraf etmesi hayretler uyandıracak bir hadisedir. En aşağı üç yıldır Mec-iMe, gazetecilere demeçlerinde, (jartide \e hükümetle antidemokratik kanun tanımadığını hal ve tavrile açıklamış bir adam birdenbire böyle (180) dereceli bir değişiklik nasıl yapabilir? Bunu maslahat icabı ve gönülden gelmiye-yaptığı vakit de yine bir oya-lama politikası güttüğünü gösterecek delili de veriyor, lııtidemok-*a!âk kanunların kalkınış olmasını bir emrivaki gibi gösteriyor. Halbuki yine sözlerinin rnabadinden anlıyoruz ki bu emrivâkiin nıâna-bu kanunların ilgası
Bayar : ** Hürriyet Misakı tahakkuk edecektir.» diyor
ettiği görülmüş ve duyulmuş şey değildir! (lırılınasinın ilk tezahürünü pek yakında göreceğimizi ve bunun da seçim kanununda olacağını C. JHL P. genel başkan vekili temin eriliyor. .
Hilmi L ran yaptığı bir hasbıhalde antidemokratik kanuuların değiştirileceğini, bunun emri vaki söyledi...
olduğunu
Amerikanın
Akdeniz politikası
Amerika ile İtalya arasında bugün bir dostluk anlaşması yapılıyor
l
l
Türkiye ve Yunanistan^ yardımın mânası
•l
I
son günlerde
limanından
ziyaret ettiği 11 al yanın Taranto
bir görünüp
i-'
Amerikan filosun tı 4



Ankara: 1 (Radyo) — Amerika ile İtalya arasında yarın bir dostluk ve deniz anlaşması imzalanacağı haber verilmektedir.
Londra: 1 (A.A.) — B. B. €. nin Roma muhabiri yarın Romada Amerika ile İtalya temsilcileri birasında imzalanacak olan dostluk. liearet ve seyrüsefer antlaşması hakkında tafsilât vermekte-
dir. Bu andlaşmada mevcud beş hükümden birisi şu hususları ihtiva etmektedir:
Ticarî mübadelelerde en ziyade müsaadeye mazhar hükmünün tat tik edilmesi, milletlerarası ticaret ve banka müesseselerinin tanınması, serbest haberleşme ve her i-hi memleketin vatandaşlarına ait (Devamı Sa., 5; Sil., 5 de)
Bir İngiliz Muharririnin hazırladığı senaryoda Atatürk'ü Ptul Mum temsil edecek
Yozgaddan bildiriliyor: — Yoz-gad Halkevindeı gazetecileri kabul eden Hilmi Uran, Yozgadda Bayar - Uran konuşması bir çok mev zulâra dokundu. Bu mevzular arasında, Halkevleri meselesi, Mars-hall plânının bize dokunan kısımları ve antidemokratik kanunlardan bahsetti. Halkevlerinin Demokratlara verilip verilmemesi ü-zerinde sorulan suale Hilmi Uran şöyle ccvab verdi:
(— Bilindiği gibi büyük kurultayımızın Halkevlerinin parti mülâhazası güdülmeden bütün vatan daşlann faydalanmasına açık tutulması prensibini kabul etmişti. Buna tekaddiim eden günlerde De mokrat Partiden bu hususta görüşlerini bildirmesi istenmişti. Fakat onlar, bugüne kadar bu husus taki-noktai nazarlarını bildirmiş değildirler. Halkevleri hakkında (Devamı Sa., 5; Sü,, 4 de)

ara
ılmak
en
mlar
Ankara, 1 (Husûsî) — Haber aldığımıza göre Ingiliz muharrirlerinden Charlotc Frances, 1919 dan ölümüne kadar Atatürkün mücadelelerle dolu geçen hayatını ve inkılâbîa-rmı canlandıran bir senaryo hazırlamış ve bu senaryoyu tedkik ve iceb ediyorsa tasdik edilmek üzere îngi-llk kültür heyeti kanalile Türk ma-kamlarına göndermiştir. Senaryo, Güzd Sanatlar Genel Müdürlüğünde teşkil edilecek bir komisyon taraf.r-dan incelenecektir.
Bugün çıkan bir akşam gazetesi, senaryo kabul edilip film çekimeğe başlanırsa filmde maruf karakter, artistlerinden Paul Muni’nin ba§ rolü alacağını yazmaktadır.
Kimya Enstitüsüne verilen tahsisat
İstanbul Üniversitesi Türk Kimya öğrencileri kongresinin gelçen çarşamba günkü toplantısında ileri stL rilen dilek, tenkid ve temenniler Ü-nlversite ve maarif mehafillnde beklenen tepkiyi yapmıştır.
Verilen malûmata göre kimya talebesinin durumu ile, badema, daba yakından alâkadar olunacak, ihtiyaç
( Devamı Sa,, 5; Sü.. 7 de)
K
r-

II
II
II
II
9
*
Bizce şayet vaki’ ise, bu sırttan hançerleme teşebbüsü beyhudadir. Zira muhalefet bshemahal konuşmak imkânını daima bulacaktır.
f---------
| Gandinin katlinden
sonra
-----o ■ —
Pandit Nehru da öldürülecekti
-----o------
Cr(ımifc(/yo göre Candı, «büyük bir politik şefi» idi
--- Gazete kâğıdı fiyatlarına Sümer Bank Seilüloz ve kâğıt fabrikaları tarafından yapılmak istenen zam meselesi artık Millet Meclisine kadar intikal etmiş bulunuyor.
Geçen gün Mecliste Seyhan milletvekili Ahmed Remzi Yüregir bu mevzu etrafında Sümer Bank Yer li Mallar Müesseselerinin bağlı bulunduğu îktisad Bakanından sualler sordu ve aldığı cevablar hiç de tatmin edici olmadığını ifade etti.
Seyhan milletvekilinin îktisad Bakanı Cavid Ekinden tatminkâr cevab almasına imkân yoktu. Çün kü dâva esasından bâtıldı, çürüktü ve devlet elinde bulunan her sanayi şubesi gibi, kâğıt fabrika-
w partice bu kanunların ilgası hakkında prensip kararı verilmiş ( Xh btl prpnsip kararIal
>«Mır ne prensip kararla-’’ ,7n,1’nF.dlf ,Yln* "ilmi Uranın U.Jkeılen haklımda söyledikleri-ut Gakınız.
Eşitli partilerin hu binalardan •u Unlanmasına prensip karurı erimiş. fakat l|alk ,»arlk| toşkilâtı memleketin her tarafm. (Iü Halkevlerine oturup faaliyette! «•olunduğu için bu kararı tatbike f-eçinnekfe zorluklar oluyormuş ■i bele Demokrat Partinin bu batıdaki fikri sorulduğu halde he-’ tiz cevab alınamamış, bu da te-Yeri.ludü arthrıyormıış. Bu yüzden de bal olduğu gibi devam ediyormuş.
Makikakn işte bu hareket Hü-®nı k ranın tâbirince bir emrivâkl-” ani Türk milletinin büdee-»imden koparılan (50) milyon lira D» yapılan binalar ve her yıl biid-(-den iki küsur milyon tahsisat a-iurak ,9lben Halkevleri sırf Halk Purt,Mnm yararına çalışmaktadır. Honra da partilere eşit muameie ’/apda.agma dair Cumhurbaskan.
‘•»•««at vermiştir. Bn temi-L l" V(! b" anti-
Kemokrat.k kanunları,, kalkmam-Bin nasıl olnr da bir euırivâki ol-tlugunu isbat eder.
Arliderookratlk kanunların kul-


(•
İki şahıs Eyübdle bir fabrikatörden kendilerine memur süsü vererek 100 bin lira rüşvet islediler
karece luna getirilen suçlırarc'an liri tabancalını ateşledi, çıkan esetî jandarma başçavuşunun cebindeki C ) kuruşa rastladı bi> y I e c»
Evvelki gece Eyübde ender rastlanan vak alardan biri cereyan eîmiş-tlr. Muharririmizin mahallinde yaptığı tahkikata göre hadisenin mahiyeti şudur:
Eyübdc, fabrikatör ve tanınmış inşaat malzemesi tüccarı Sabri ÖZ-arslan, bir müddet önce fabr-kasm-da çalışmış bulunan Ekrem adında birisi tarafından 250 bin liralık vergi kaçakçılığı yaptığı iddlasıle Mâliyeye ihbar edilmiştir. İhbar üzerine yapılan tahkikat bir netice vermeyince Ekrem bu defa hile yolu IJ( fabrikatörden para çekmeğe- karar vermiştir.
Nihayet evvelki gün yanma c; matya maliye menıürlanndaiı :«t~i rl Aİkanı alarak Eyübdeki îabııMH-ya gitmiştir. Ekıem içeriye girmemiş, kendisine maliye uzmanı süsü veren Sabri Alkan İçeri girerek bir takım defter ve besablan >
Yakalanıp jandarma kurşun bir tesadüf

jandarma başçavuşunun cebindeki ( ) kuruşa çavuşun hayatı kurtuldu
lan ve sahte zabıt varakaları tarizim
ettikten sonra fabrikatör Sabri
ardana:, ,
«750 bin lira vergi kaçakçılığı
Uğınız ileri sürüldü. Eğer 100
bin Hra verirseniz bu Işı kapatırız*
Ö2-
yap bin
demiştir. Fabrikatör de bu teklife razı olfruış gibi görünerek kendisini yazıhanesine celbetmlştir. Fakat yazıhanede çalışan bir Musevi üe bu adamın heaâb uzmanı değil, küçük
'Devam: Sa., 5; Su,, 7 de)
Dün geceki güreşler
İstanbul Atinayı 2 si sayı hesabile 6 sı tuşla olmak üzere sekiz güreşte de yendi İstanbul - Atina arasındaki gilrea
• teması dUn gece Teknik Üniversite
• lontiiıda yapıldı. Kapalı spor ealo-pu İhtiyacını bir kere daha meydana koyan dünkü güreşlerde ilk göze çarpan büyük bir intizamsızlıktı.
Oüreylerin te/tni/c neticeleri;
»»en »üren bir merasimi müteaklb
gürcşlere başlandı, ilk karşılaşma Wl kiloda oldu.
lstanbulcian Kemal 5 dakika fiS>sa zilyede ruklbı Vakoyanls i ’u*j# yencu.
İkinci müsabaka: 57 kilo:
İfitanbuldan Kenan, Atlnadan Bp (Devamı Sa„ 5; Sü, 1 de)
Dvndrttcm Başbakanı Pandlt Nchru
Yeni D( Dil, 1 (AP.) — Iilndlstanın tırşbakan yardımcısı ve Serdar Val Inbhani Pat el Associated Press nıuha biline pazar gecesi beyanatta bulu, nnrak- de mişi ir ki:
Gan( iye yapılan bu auikasd-dnn fen*. . E; şbakan Pandlt Nehru, Eğitim Ea ân: Mevlana Ebulkalem, Ve ben de öldürülecektik. Bizi öldürecek olan teşkilât meydana çıkarıl-üuatu. Devamı Sa., 5; Sil., 3 de)
larımız da fuzuli masraflara boğulmuş, kırtasî formaliteler yüzün den fasid bir daire içinde ne yaptığını bilmez bir hale gelmiş, temelinden ıslaha muhtaç bir durum da idi.
Bütün nıehareti ve iş bilirliği, yirmiye aldığını otuza satmaktan ve böyle yapmakla da yılda hükümete milyonlarca lira temettü sağlandığını iddia etmekten ibaret Sümer Bank müesseslerinden, Yerli Mallar Pazan, bütün harb müddetince ne yaptı ise bugün de İzmit kâğıt fabrikaları onu yapmak istemektedir. Yani rekabetaiz bir durum ihdas ederek müstehliki alabildiğine sömürmek, fazla o-(Devamt Sa„ 5; Sil., 6 da)

KVIMDEN BİR YAPRAK]
Mahatma Gandhi

Dünya, büyük bir (apotr) kay-botti. Hındistanın vo dolayısi-lc belki bütün dünyanın İstiklâl dâvasının senbo- -T
lü Mahatma Gandhi ' bir Hındlinin kurşu- _____________
nılo öldürüldü. Garibdir... Böyle ö-liimlor, çoğu büyük adamlara mukadder bir âkıbettir.
Gandhinln büyüklüğü ne idi? İnsaniyeti onun vefatıle, sanki şah damarına bir darbe yemiş gibi sendeleten onun hangi kıymeti, hangi meziyeti idi?
Hayatı, mücadelesi tedkik edilirse görülür ki Gandhi (nâ maglûb» bir adamdır.
ihtirası yok... ihtiyacı yok... Bütün varlığı elindeki hak meş'alesi ile ıdo-alino yürümek...
Gandhi, tabiat unsurlarına hükmedecek kadar kavi varlıklarla uğraşmış bir adamdı...
— Seni hapsoöerızl Diyorlar, hemen ayağa kalkıyor ve mahbecc doğruluyor.
— Seni Öldürürüz!
Olyoriar. Söz orucu tutmadığı gün-r
terde ise bu hâdise nerede, olacaksa hemen oraya gidecoğlni söylüyor.
Ruhunu o kadar tasfiye eylemiş kı
Zina ■ ■ ^7 İnsanlığın zaafım toş
j L ( kil eden her türlü
| | hislerden te-,
corrüd etmiş benliği bir (Hümâ) gibi her şeyin fevklndo uçuyor.
Bir tarafta filoları denizlere sığını-yan, topları ağızları tıkayan, altınları vicdanları eriten... Muhleşom ve muazzam bir İmparatorluk!
Diğer tarafta yalın ayak, başı kabak, kendi dokuduğu bir ohrâına bürünmüş âciz bir ihtiyar!
Alman coberutunu önünde diz çöktüren İngiltere, bu çıplak ihtiyarı mat edomedi. Hindistan hududu için-uo bir Hindlıyo hitab etınlyon İngll-tero bugün Gandhınin büyük ölümünün karşısında imparatorluk bayraklarım yarıya indirterek matemine ış-tırâk ediyor vo bununla o da Gandhi kadar büyük olduğunu ısbat ediyor.
Gandhi, vatanının İstiklâlini (resls-tanco passivo) musllhano ınukavoınçl te kurtarmağa muvaffak olmuştur.
sayfnyı pevtrmuı











SAYFA: 2
f E N ! S A B A fi
2
IMMI
|zmir İstiklâl Mahkemesinde neler gördüm?
M ■ _ .m ___■!______
tafsilâtı ve içyüzü
Yatan C
Tefrika No. 1G3
OklYUCÜ
DlYOBkl
Vilâyetin dikkat nazarına
Odasının kapısı kırılarak eşyaları sokağa atılan bir vatandaşın şikâyeti


’ I .
D
Noksan tartan
esnafla mücadele
84 yaşındaki büyücü


J Yani sizin gibi, hiç bir şeyi olmıyan Doktor Nâzım bey böyle söylemiştir; nihayetinde bu mektubu okuduğumuz zaman kala kal mıştır.
ı — Zatıâiinize isticvabatı evve-liyemde arzetmiştim ki bazı zevat daima bir lttihad ve Terakki fırkası yapmak isterlerdi. İ(ara Kemal bunlardan biridjp İhtimal ki Doktor Nâzını bey de ayni fikirde idi.
ı (Reis bey Cavid beyin bu bab-daki eski ifadesini okudu. Bunda cBu rical belki ahval ye şeraitin muvafık olmadığını görçrek bu fikirlerinden vazgeçmişlerdir» deniyordu.)
Maznun — Fakat daima tekrar ederlerdi.
— Peki, demek onlar hemen daima bu fikri taşıyorlardı. 0 halde daima bir lttihad ve Terakki fırkası teşkili fikrini taşıyan adamlarla evinizde yaptığınız bu program, dediğiniz gibi, zayıf bir iş olmaz.
—Bendeniz o fikirde değilim, bu içtimada bulunanların zübdei efkârıdır.
— lfadei evveliyeniz vazıhtır. Harbi umumi neticesinde istifanız ve saire... Yalnız Mondros mütarekesinin sureti akdi hakkında mütaleanıa m es küt geçiyorsunuz.
— Elde bir mütareke sureti yok ki bunlar lıakkmda izahatta bulunayım.
— Meselâ Boğazlar açılıyor. Silâh teslimi gibi mesaili kabineniz ne suretle kabul etti.
— Bu meseleyi ihtidasından ar-zedeyim.
— Sulhe varmak için kabineniz ne yolda yürümüştür.
— Efendim kabinemiz teşekkülünde bu meseleyi derpiş ederek sulh esaslarını tesbit etti.
—Neden sulhe doğru gittiniz?
— Çünkü kabinemizin maksadı teşekkülü bu idi. vaziyeti hakkında di. Bunun üzerine karar verildi. Bir
paşa vasıta bulup Selâniğe gitmek istedi. Diğer taraftan da İngiliz donanması Amirali Galtrop davet etti. Kabine Selâniğe ayrıca bir adam göndermekle baraber Galt-ropla müzakereye karar verdi. Bu mesele kabinede müzakere edilirken Damad Ferid geldi ve sulh müzakeratırıa kendisinin murahhas gönderilmesini Vahideddinin istediğini söyledi. Kabine meseleyi müzakere ve bu teklifi gabul et medi; Rauf, Reşad ve Hikmet bey leri intilıab etti.
— Kendilerine bir program verildi mi?
— Hayır; sadece istiklâlimizi müemmen bir sulh akdi direktifi verilmişti.
— Tavshendin bu mesele etrafındaki hatıratında Türkiye lehinde çalışmak şartile bir lcayıd var.
— Tavshendin Londraya dönmesi mukabilinde böyle bir teklif vardı. Galtrop ile müzakere kabine tarafından takib edilmiştir. Ve nihayet son teklifatın en müsaid bulunduğu ve kendisine verilen imzasız şeraitinin nihayet bulmak üzere bulunması üzerine mütarekenin imzası hakkında murahhas-
Ordularımızın malumat vcril-kabinede sulhe taraftan İzzet


lanmıza emir verildi,
—Talât paşa ve arkadaşlarına mütarekenameyi kipi söyledi ?
— Bendeniz haber verdim. Son ra mütarekename resmen Meclisi Mebusunda okunduğu zaman Talât paşa Mecliste idi.
— Talât paşa Avrupaya gideceğini size söyledi mi?
— Ha}’ir Talât paşa ile Enver paşa hareketleriııden sonra keyfiyeti mektubla İzzet paşaya yazmış tardı, îzzet paşa bundan ne kadar mütclıayyir olduysa Fethi beyle biz de o kadar mütehay’yir olduk.
— Terakkiperver fırkanın leşek külü esnasmda, Adada sizin eviniz de bir içtima olmuştur. Anlatınız?
— Yalnız Kara Kemal bey davetli idi. Size tuhaf gelecek, Kara Kemal bey elli yaşına gelmiş İliç Büyükadaya gelmemiş. Refikamın yanında söyledi. Refikam da bir öğle yemeğine davet etti. Bu suretle Şükrü beyi de beraber getirmiş.
— Sizin Şükrü beyle bu davet- I te barışmış olmanızda bir maksadı mahsusa vardır,
— Efendim Şükrü beyle bu dâ-vetten bir sene evvelki içtimada barışmış idik. Şükrü bey bu içtimaa geldi. Selâm vcjrdi oturdu. Ve bu suretle barıştık. Büyükadaya Kemal beyle ziyaret maksadile geldi.
— İşte bu dâvette fırka teşekkülünü görüştünüz?
— Hayır, sadece oturduk; yemek yedik; ondan sonra kulübe gittik; üç vapurile de döndüler.
— Hiç kalmadılar mı?
— Havır karmadılar.
— Rauf, Adnan beyle Refct paşa ve saire toplandınız mı?
— Hayır efendim bunlarla hiç bir zaman toplanmadık.
— Gelmezler mi idi ?
— Gelirlerdi. Fakat yalnız olarak... Hiç bir vakit toplanmadık.
Reis: tlsticvabınız bugünlük kâ fi görülmüştür.» dedi bunun üzerine bugünkü muhakemeye nihayet verildi.
Hüseyin Cahid ve Salâh Ciıncoz beylerin muhakemesi
11 Ağustos 1926 çarşamba günü Hüseyin Cahid bey maznun mevkiine getirildi. Kapıdan girerken şapkasını çıkarmıştı. İskemleye o-turdu. Sakin ve tabiî duruyordu. Bir müddet sonra hafifçe arkasına dönerek samiini tedkik etti. Mahkeme heyeti girer girmez herkes ayağa kalktı.
Müddeiumumi Cahid bey hakkın daki iddianın kendisince malûm olduğunu binaenaleyh mahkemeye devam edilebileceğini söyledi ve isticvaba başlandı.
Reis bey, Maltadan avdetten sonra Hüseyin Calıid beyin nerelerde bulunduğunu ve kimlerle gö ruştüğiinü sordu.
Cahid bey îsviçrede bulunduğunu Cavid bey ve Cemal paşa ile görüştüğünü, diğer liderlerden kimseyi görmediğim, Talât paşa-nm Maltada iken öldürüldüğünü, Fransada iken Said Halım paşanın şehid edildiğini, diğerierile muhabere etmediğini beyan eyledi. İsmail Canbulat ile Fransa ve Komada görüştüğünü ve Cavid beyle münasebetinin devamlı olduğunu söyledi.
Çarşambada oturan Hr o-okuyucuınnz bize gönderdiği ınektııbda şöyle demektedir:
—Evvelki akşam evime döndüğümde odamın kapısının kırılmış ve eşyalarımın da sokağa atılmış olduğunu gördüm. Hâdiseyi Çarşamba polis merkezine bildirdim, «İliç bir şey yapamayız mahkemeye müracaat et» ce • vahiyle beni savdılar. O. Sav cısına müracaat ettim, telefonla Fener baş komiseri iğine emir verdi. Fakat odamın kıpısını kırıp eşyalarımı taş-lığa atan ev
sevkeılilmedi. Şimdi ben hakkımı kimden ve nereden arı-yaeağım?
Eşyalarımın noksan olııp olmadığı polisçe tesbit edilmedi? Suçlu neden serbest bırakıldı? Haklı olarak bunları alâkaxlarlnrdan soruyorum. Bir vatandaşın sokakta yatıp kalkmasına ve mesken masuniyetinin ihlâl meşine kanun müsaade mi?
sahihinin oğla cürmiiıneşhuda
edil-eder
cad-
Ça rşaınba Fethiye desi numara 5 de Şükrü Yurtman.
POLİSTE
Kadın yüzünden bıçakla yaralama
Fatihte Çifte Kumrular sokağında 18 numarada oturan Şeref adın da biri evvelki akşam evine döner ken, bir kadın meselesinden araları açık bulunan Ali, Hamdi, Muharrem adlarında üç kişi önünü kesmiştir. Netieede kavga çıkmış ve Şe ref arkadaşları tarafından .bıçakla ağır surette yaralanmıştır. Yaralı Cerrahpaşa hastahanesine kaldırıl mış ve suçlular yakalanmıştır.
-------o ■ ■—
MÜTEFERRİK
Merhum Kâzım Karabekir için mevlût
(Devamı var)
Büyük Millet Meclisi Başkanı Kâ zım Karabeklrln ölümü münasebe-tile Kazhçeşme Gecenkondu sakin leri namına D. P. ocağı tarafından, dün Kazlıçeşme Fatih Sultan Mehmed Camiinde, saat 10 dan 17 ye kadar devam eden bir mevlûd okutturulmuştur.
Mevlfıda yirmiden fazla hafız ve yüzlerce halk İştirak etmiştir.
--------o ------
Arkadaşını bıçakla yaraladı
Tophane rıhtımına yanaşmış bu lunan «Ege» vapuruna mavnadan kömür taşıyan, Kasımpaşalı Muhar rem Toptaş iş yüzünden çıkan mü nakaşa sonunda arkadaşı Salim İle kavgaya tutuşmuştur. Bu esnada eline bir bıçak geçiren Muharrem arkadaşını altı yerinden ağır suret te yaralamıştır.
Yaralı hastahaneye kaldırılmış ve yakalanan, suçlu savcılıkça tevkif edilmiştir.
Kontroller hızlandı, bir sene zarfında 620 esnaf
mahkemeye verildi, 16354 ölçü âleti damgalandı
Kısmetleri açılsın diye iki kıza büyü yapmış, 780 lirayı da alıp gitmiş
M
kullanmakta olduğumuz Ölçme âletleri, 1934 te ka-1782 sayılı ölçüler kanu-
Bugün tartma ve bul edilen nuna uyularak metre sistemine da-
yanılmaktadır. Bu sistemin, okka -dirheıu usulüne nazaran daha girift ve o nisbette hileye elverişli olduğunu nazarı dikkate alan hükümet, daha başlangıçta, belediyelere yeni bazı vazifeler yüldemiş. bu cümleden olarak belediyelerdeki Evzan memur lukları, Ölçü ve ayar memurlukları namlle bir baş memurluğa bağlanmıştı.. Daha sonra, 1911 senesinde, Ticaret Bakanlığmın teklifi üzerine ve işin ehemmiyetine binaen bu teşkilât, ölçüler ve Ayar şefliğine tahvil edümiş; ilk yamanlar fen işleri e
müdürlüğüne, sonra îktısad işleri mü dürlüğüne ve 917 yılı başından itibaren de makine, elektrik vo 9anayi işleri müdürlüğüne bağlı olarak çalışmakta bulunmuştur.
Gerek halk tarafından doğrudan doğruya vâki şikâyetler, gerekse gazetelerin ısrarla üzerinde durduğu eksik tartılı gıda maddeleri satıştan, belediyeyi, son zamanlarda bu işe daha fazla ehemmiyet vermeğe şevketmiş, şehirde noksan tartılı satış yapan esnafla mücadele ve kontrol, bu suretle hızlanmıştır. Bu meyanda, iş başına gayyur memurlardan Naci Buranel getirilmiş, bozuk ve hileli ölçü âletleri kullanan esnaf şiddetle takib edilmiş, vesaitsizliğe rağmen
ânl kontrollar yapılmıştır. Btı kon-troliarda, daha ziyade seyyar esnafın ve pazarcıların boauk ölçü kullandığı görülmüştür. Teşkilât başına getirilen Naclnln kendisinden beklenen şekilde faaliyet gösterdiği ve yıl madan çalıştığı Belediye Tnahafllln-do söylenmekte, bu cümleden olarak bir sone zarfında 880 esnaf hakkında zabıt tutulduğu belirtilmektedir.
Bunlardan 820 al mahkemelere verilmiş, diğerleri hakkında Belediyo cezası tatbik edilmiştir. Ayrıca 16354 aded ölçü Aleti muayene edilerek damgalanmış, 4193 adedinin de damgalan bozulmuştur.
Belediye, hu teşkilâtın daha verimli çalışabilmesi için şehirde 4 grup merkezi Ayar memurluğu ihdas etmiş bulunmaktadır. Buralardaki memurlar, ölçü âletlerini muayene ederek nizam! evsafı haiz olanları damgalamakta, olmıyanlan da geri çevirmektedirler. Ancak, hile yapmağa müstald esnaf, elindeki öiçii âletinin tartı kudretini, damgalandıktan sonra dahi her zaman tahrif edebilir. Bunun önüne geçmek için yegâne çare ânl kontrollerdir. Bunun için de vesaite İhtiyaç olduğu meydandadır. Bu arada, Beyoğlu kaymakamlığındaki memurluğun btna durumu da ıslaha muhtaç görülmektedir. Noksanlar tamamlandığı takdirde, bu yıl, hile yapmağa müstald esnafla daha) esaslı mücadele edileliBelediyece umulmaktadır.
BELEDİYEDE
DENİZDE
9
Şehir Meclisi toplantıları başlıyor
----o----
İstanbul şehir Genel Meclisi Şubat devresi çalınmalarına başlamak üzere bugiin saat 15 de vilâyette toplanacaktır.
Ruzname gereğince İlk toplantı da. han kapılarının satıcılar tarafın dan işgal olunmaması, kiracıları çıkarmak İçin ışık ve suyu kesen ve kaloriferleri yakmayan ev sahip Leri hakkında kararlar alınacak vg Marmara sahilinin güzelleştirilmesi yolundaki teklif incelenecektir. Amerikan kollejinden mezunlar cemiyeti kongresi
..İstanbul Amerikan Kolejinden mezun olanlar cemiyeti» nin yıllık kongresi Beyoğlu Halkevinde yapıl nuştır.
Saat 19 a kadar süren müzakere lerden. sonra İdare heyetine münir Çelebi, İbrahim Hoyl, Eftlın Zaha rlyadis, Süha Sezgin, M argo Marko oğlu, mü rakipliğe de Çörçiyan ve Hüseyin Gülek seçilmiştir.
Denizyollarının yeni kadrosu
Denizyolları idaresi kadrosunda bazı değişiklikler yapılmıştır.
Bu arada Uumum Müdür muavin terinden İzmir Liman İşletmesi mü dü/lüğünde vekâleten vazife gören Haşmet Dülge, bu vazifeye asaleten; Şilepçilik işletmesi Müdürü Hayri isen Dz. Yolları Genel Müdür muavinliğine; muhasebe müdürü Tevfik Pınar da hesap işleri müşavirliğine tayin edilmişlerdir.
84 yaşlarında Rizeli Cemil adında bir İhtiyar dolandırıcılık şuçundan samk olarak asliye 4 üncü ceza mahkemesine verilmiştir. Yapılan duruşmasında davacı 45 yaşlarında Hatice adındaki kadın hâdiseyi şöyle anlatmıştır:
fi— Biz Surtanahmette oturuyoruz. Bu ihtiyar da parkın yanında dileniyorduk Kendisine acıdım, evime götürüp yemek yedirdim ve ko camın eski elbiselerini giydirdim. Dindar olduğunu söylediği için ken dişine hürmet ediyor ve hergün evi me uğradığında karım doyurduktan sonra cebine harçlık da koyuyordum. Git gide samimi olduk İki kızım var btri 23 diğeri de 27 yaşın da Allah kısmet vermedi evlenmedi ler. İşte bu ihtiyar «Ben onlara bir büyü yapayım kİ kısmetleri açllsm. Göreceksin kİ on güne varmaz gelin. olurlar» dedi.
Birgün elinde eski bir muşamba ve at nalı olduğu halde çıka geldi. Büyü yapacağım söyledL Bir tence renin içine su koydu ve « evin içinde ne kadar altın eşya varsa getL rim> dedi. Biz de ne kadar altın kol ye, bilezik ve beşiblyerde varsa hep sini önüne yığdık. Bunları tencere ye doldurup muşambayla kapattı ve onun üstüne de nalı koydu. Son ra bir sürü dua okudu. Çıkıp gider ken de «Sakın yarm ben gelinciye kadar muşambayı kaldırmayın.» dı ye tenbihatta bulundu. Ertesi günü heyecanla bekledik gelmedi. Meğer dolandırılmıştık. Tencerejrl açtığımızda 780 liralık altının yerinde yeller esiyordu. Hâdiseyi polise bil dirdlk ve suçlu yakalandı.»
Sorgusu yapılan sanık suçunu itiraf etmiş veı
c— Hâkim bey, ben 84 ballarımı sefaletle, yaşadım, bari şiı kışımı refahla, geçireyim. Dâvacı nasıl ol sa genç ve zengindir ■ demiştir.
Neticede mahkeme, samğın yaşı mn nüfus memurluğundan sorulma sı için celseyi başka güne talik etmiştir.
I BER SÂ[
Bay Pars’ın muhayyel bir ziyareti kuyucum Şükrü T ok s örün legi üzsrine ben ya Raslh Kaplan, yahud Muhiddin Sa-
ha Pars ve yahud da Süreyya Örgeev* r°ndon birife muhayyel bir mülâkat yapmak ü«re ben Ankara yolculuğu ha zırlıklarile meşgul olurken İstanbulda bulunan sayın Pars çat kapı eve ka* dar çıkagelmez mi7
□aha kapıdan içen girerken:
Seni Ankaraya kadar yormamak için işte ben sana mimir geldim! diye iltilat etti ve günlümü afd(.
Bılmom siz do bilir misiniz? Şayed bilmiyorsanız öğrenin M bay Muhiddin Baha Pars isminin korkunçluğuna rağmen, pek hatırşinas bir zattır. Hu-susi hayatında pek mültelit ve cana yakındır. Hattâ mekteb hocattg, v. gazeteciliği bile vardır.
Zaten Halk Partili ınillotvekillerinden çoğu ferd olarak münta kişiler, dir. Başbaşa konuşurken iktidar mev İdindeki hükümetin beceriksizliklerini, kırdığı potları ve devirdiği çamları, sizi gölgedo bırakacak bir şıdderM ten-kid ederler. Fakat bir araya geldiler mi her nedense dcğişivoriyorJar ve sanki bir gün evvel sizinle konuşan onlardan biri değilmiş gibi kraldan ziyade kral tarafı olup çıkıyorlar;
Her ne ise biz sadede gelelim: Ünlü misafirim, taşıdığı korkunç isimle taban tabana zıd bir cana yakınlıkla sanki kırk yıldanbori tanıyormuş gibi validenin elini öptü, besleme kıza kah vesinin az şekerli olmasını sıkı sıkıya tenbih etti, sonra köşe minderine yan gelerek şeyle söze başladı:
— Fıkracı, seni söverim. Neden diğimi ben de bilmem aınvno işte severim. Ben no senin tasvir ettiğin gi-b. müfrit bir tek parti tarafdarıyım, ne de bazı siyasi rakibleriınin iddia ettiği gibi her teklife:
— Evet efendim, münasibdır efendim, pek güzel olmuş efendim! diyen bir opportünislim...
Kendimi tutaınıyarak
— Hayrola beyefendi Halk Partisinden istifa
Gürültülü bir kahkaha ile güldü, hizınotçi kızın getirdiği kahveden bit yudum almadan evvel altın sigara tabakasından bir sigara çıkararak yaktı, bir tane de bana uzattıktan sonra: — Galiba seni herkese sevdiren şey şu görünüşte masum, fakat biraz düşününce iğneli suallerin olsa gerek. Hayır Fıkracı ben şanlı altı ok çocuklarının safından henüz ayrılmadım ve ayrıliîwya niyetim de yok. Ben partimi delicesine severim.
— Hakkınız da yok değil beyefendi, tabii seveceksiniz. Her şeyinizi ona borçlu bulunuyorsunuz değil mi?
— Hayır her şeyimi (C. H. P.) ye borçlu doğılmı. Bursadaki yüzme havuzu ile Ank3radaki sinema binamı teşebbüs fikrime ve iş bilirliğime medya mim. Hem böylo bir dedikodunun çıktığını istemem. Günün birinde parti: a Bak gazeteler bile yazdı, sen her şeyini partiye borçlu imişsin. Haydi bor cunu öde bakalım!» diyebilir.
— Sahi, hiç aklıma gelmemişU. —Ne zannettin yal Yarın ne olacağını bugünden kimse kestiromez şimdi bunları bırak da sana ziyaretimin sebebini anlatayım: Patronla a-ran iyi midir?
— Bana teveccühü vardır. Bir makale falan neşretmek istiyorsanız çekinmeyin söyleyin.
— Yok camın, «Yeni Sabah> da pek sayın Hilmi — Ne diyecek,
da muhalif olmuş der.
— Tamam, ben bu sözü kendime söyletir miyim hiç?
(Devamı Sa^, 5; Sü-, 1 aej
sordum: yoksa siz de mı ettiniz?
EKuNO Mİ:
Ticaret Bakanının yapacağı tedkikler
Şehrimizde bulunan Ticaret Bakanı Mahmnd Nedim Gündûaalp bugün Ticaret ve Sanayi odasına gelerek bir konuşma yapacaktır
Bu konuşmada Ticaret Odalarının daha faal ve tacirlere faydalı olması konusunun bahis mevzuu e-dihnesi muhtemeldir.
Vapurlarda yangına karşı yeni tedbirler alınacak
Tan vapurunda tedbirsizlik yüzünden çıkan yangından sonra De nizyollan idaresi tarafından bazı tedbirler alınmıştır.
Alınan tedbirler arasında gemilerde taşınacak tehliken eşyaların daimi emniyet altında nakli zikredilmekte, yeni anbalaj şeklileri İhdas olu nacağı ileri sürülmektedir.
Denizyolları idaresince bu husus ta hazırlanan tüzük 15 Marta kadar Ulaştırma Bakanlığına gönderil mlş olacaktır.
Limanlardaki tahmil tahliye kazaları için sigorta
İzmir Ticaret ve Sanayi Odası U-laştırma Bakanlığına limanlarımız da tahmil ve tahliye esnasında mey dana gelecek zararı karşılamak ü-zere bir sigorta tesisinin kurulmasını teklif etmiştir.
İzmir Ticaret ve Sanayi Odası ta rafından yapılan teklif Bakanlıkça tetkik olunmaktadır.

-------o-------
Belediye ilk öğretim tahsisatı kaldırıldı
ilkokul öğretmenlerinin umumi muvazeneye alınması kararından sonra hükümetçe vilâyetlere verilen ilk öğretim tahsisatı kaldırılmıştır.
Belediye budcesinde ilkokul öğretmenleri maaşları için*5.5 milyon liralık bir tahsisat vardı. Buna mukabil hükümet her yıl on bir mil yon lira kadar belediyeye yardımda bulunmakta idi. Maaşların muvazeneye geçmesile yardım kesileceğinden belediye biidcesi altı mil. yon lira kadar bir zarara uğramaktadır.
M ah atma Gandhi
OoftoraA 1 fneideJ
Silâhsız mukavemetinde İngiliz iktisadiyatını sarsan ilk hareket halkın tuz İhtiyacını ancak tabiatın ihsanilo gidermek yolundaki kıyam ile başladı. O zaman Londranın büyük salonlarında >u hareketin elebaşısı ile alay ediyorlardı. Büyük sofralarda porselenden minimini Gandhi şeklinde tuzluklar moda olmuştu.
Fakat ikinci bir hareketle bütün Hindistan pazarları İngiliz malına arkalarını dönünce vaziyet değişti.
İskoçya kumaş fabrikatörleri ve bu fabrikalarda Hindistan boykotajı dola yısile issiz kalan amele, şayed Gandhi o tarafa gelmek budalalığını gösterecek olursa onu parça parça edeceklerini açıkça söylüyorlardı.
Gandhi İngiltereyt ziyaretinde bu fabrikaların bulunduğu havaliye gitti; amele ile konuşlu ve onları ilzam etti. Amele bu adamın kudsiyetine kail oldular.
Cihan fanidir. Ancak büyük insanlar fena bulmazlar, insanların bu türlüsü artık (Baki) nin dediği gibi bu kubbede yalnız bir choş şada» bırakmakla İktifa etmiyorlar... Onların sayhaları yalnız dirileri değil İsrafil sûru gibi ölüleri bde mezarlarından kaldırıyor!
Gandhi yaşıyor
mes’ud ol muş-bizden alamaz, bizden bir şey
Gene kız zoraki gülümsedi.
— Ne diyorsun Metin?
— Sabrın da sonu gelir. İki genel bedbaht etmeğe kimsenin hakkıjrok tur. Vaktile amcam tu. Bugün bu hakkı
— Zavallı adamın istediği yok ki...
— Senin ona karşı duyduğun bu acımanın kuvvetinden korkuyorum. Bu his seni nerelere kadar sürükler?
— Herhalde, baba gibi sevdiğim bir adamın kollan arasına atılacak kadar değil.
— Buna inanayım mı Verda? Bir defa yüzüme bak. Gözlerime bak.
Her saniye biraz daha inen akşam tülleri arasında gözleri birleşti.
— Sevgili, sevgili Verdam benim!
— Metin!
— Yemin et bana; ne okırsa ol. sun benden aynlmıyacağma yemin et!
— Senden başka bir erkek bçnina kocam olmıyacaktır.» Yemin ediyorum,
— öyle ise elini ver. Bugünden İtibaren benim nişaniımsın.
El ele aşağı inerlerken İkisinin de başları dumanlı idi. Yola varmadan evvel durdular. Altın ay başlarının üstünde onlara bakarken Metin Ver. danın başını avuçları arasına aldı». Gözleri ve dudaktan çılgın bir ateş* le birleşti. (
— Verda! Canım benim! Sevgilim benim!
Tefrika: 57
Aşk ve his romanı
| Muazzez Tahsin BERKAND

Vücudlannı saran tatlı sıcaklığın tesirde o dakikada ikisi de kendilerini bir Herkül kadar kuvvetli hissetmekte idiler. Artık bütün hâdiselere karşı durabileceklerini 'sanıyorlardı. Zavallılar!

İnsanların hayalında öyle devreler olur ki, hâdiseler birbiri ardınca ve son süratle gelir, düşünmeğe, tedbir almağa, hatta nefes almağa vakit bırakmadan bizi alır, sürekler, götürür.
Verdanın da üstünden öyle müdhlg bir kasırga geçti.
Metinle birkaç hafta tam mftnaslle mes’ud oldular. Herkesten gizlice buluşuyorlar, derin aşklarını birbirine tekrarlamaktan en büyük zevki duruyorlar; fakat evin kapısından girer girmez İkisi de eski dost hallerini alıyorlardı.
Saadetlerini başkalarının bilmesine ne lüzum vardı- Hele Turharun böyle bk şübheyo düşmemesi için elle-
rlnden geleni yapmakta idiler. Onun her gün artan melankolisi ikisini de üzmekten geri kalmadığı İçin ancak onun gözlerinden uzakta iken rahat, ca sevişebiliyorlardı.
Bu birleaç hafta, lstanbulua dört bubuçağını gezdiler, tozdular. Her köşede, sonradan Lâtırasile bile hale-can!anacakları kudur güzel saatler yaşadılar. O kadar nıe^’uddular kİ, eve girerken, yüzlerindeki saadet izlerini silmekte çekiyorlardı.
Bir gün BÜyllkadaya gitmişlerdi. Dönüşte Verda Kadıköyde İndi, tramvayla ICısıklıya çıktı. Metinin Galetadaki yazıhanesine uğrama® ieab etmekte idi.
Gene kız, içi timld ve sevinçle do-* lu, köşke girdiği zaman doğruca o-dasına çıktı. O günün unutulmaz saatlerini yalnızca, derinden derino tek rar yaşamak, bunları İçine sindirmek İstiyordu. Metinin tatlı sesini hâlâ kulaklarında^ sıcak ellerini ellerinde hissetmek ona yarım bir sar-
hoşluk vermekte idL
Ne güzel projeler yapmışlar, ne harikulade hülyalar kurmuşlardı! Bunları zihninde tekrarlarken ayni hale canı duymakta idiler.
Yüzünü bol su ile yıkadı, başındaki buğuyu gidermek için saçlarını ıslatıp taradı. Kızaran yanaklarını pudraladı. Başkaları onun iç heyecanım görmemeli, saadetini gözlerinden okumamalı idi!
Zavallı kız, bira sonra hayatını altüst edecek olan faciadan tamnmile habersizdi. Birdenbire yukarı katta bir telâş oldu. Nevvarenln bir çığlığı, hizmetçi kızm alclâcele merdivenlerden indiği duyuldu. ICarşıkl o-danın kapısı açıldı, Sablha Hanımın sesi İşitildi:
— Ne var? Ne oluyor?
— Şey... Hanımefendiye birşeyler oldu. Yemek odasında doktor beye haber vereceğim.
O saniyeden itibaren ev karmakarışık oldu. Doktor Ferdi basamakları
----------o--------- Denize düştü
Bakırköy Akıl hastahanesLııde ça lışan Haşan adında biri, evvelki ak şaın fazla sarKoş bir halde köprü de Adalar iskelesinde dolaşırken denize düşmüştür. Haşan etraftan yetişenler tarafından kurtarılarak Beyoğlu hastahanesine kaldırılmış tır.
ne makalesi? Serum bir yazım çıkarsa Uran ne der? Muhiddin Baha Pars

arasından kc-«.kızım* keli-kapandı. Yü-bir rahatlık,
Ebedi uykusuna
üçer beşer tırmanarak Kadriye Hanımın odasına koştu, Verda korku ve halecandan nefesi tutulmuş bir halde annesinin başucunda yer aldı. Fakat, iyi kalbü ve melek huylu kadın, ölmeden evvel ancak son bir defa Verdaya bakabildi, hafifçe gülümsedi, dudaklarının sik bir nefes halinde mest dülcüldü gözleri züne göklerden gelen bir dinlenme indi, dalmıştı.
Bir çığlık... bir luçkırık... birçok çığlıklar... birçok hıçkırıklar... kadın ve erkek sesleri, geliş gidişler... ölen bir insanın etrafını saran esrarh merasim... Biraz evvel var olan biri, şimdi yok oluvermişti. Nereye gitmişti? Hâlâ yatakta boylu boyunca yattığı halde, bütün kalıbile mevcud olduğu halde, neden yoktu?
Verda, ömrünün sonuna kadar ne bugünü, ne de yanık sesile Kur’an okuyan hocanın sadasındakl derin ve büyüleyici ahengi unııtannyacaktT.
Kadriye Haıunnn ona öğrettiği ve bazı kandil gecelerinde yanına ahp okuttuğu Kur’an bu değildi. Verda kendi sesinin cansızlığını, manasızlığını şimdi anlıyor, o sûreleri sadece annesinin gönlünü hoş etmek İçin tekrarlamış okluğunun farkına varıyordu. Fakat bundan sonra her gece onun ruhunun İstirahat! için okuyacağı sûrelere ruhundan derin birşey akıtacağını biliyordu. ’Devamı var)
■■■T- - -----■ Tl-------------1---
Ticaret Bakanlığı teşkilâtı
Ticaret Bakanlığı, İstanbuldakl teşkilâtım bir araya toplamak için teşebbüse geçmiş ve bu yolda tetkik ve temaslara girişmiştir. Bil-hassa Ticaret Borsasınm bugünkü sıkışık durumundan kurtulması he defini güden bu teşebbüs tahakkuk ettiği takdirde bugünkü. Ticaret Borsası numunelik malların teşhir yeri olacak, sonra Ticaret Odası, Ticaret Borsacı ve l>i ’ge Ticaret mü dürlü.Şü gibi müennuselerf bir bina da toplamak kabil olacaktır.
B:ı İş için şimdiki Yerli Mallar Pazarı («ki Orozdlbak) binası se çilmiştir.
ŞUBAT 1948
’l
1363 Rumi K sânl
20

Pazartesi
1367
Hicri
Rebiül-evvel
21

> 9
Kasım 87 — AY 2 — GUN 33
VakuUer Vaaau Kaaıü
8. D. S. D
Güneş 7 10 1 45
Öğle 12 28 7 03
İkindi' 15 19 9 44
Akşam 17 26 12 —
Yatsı 19 00 1 34
Imsâk 5 30 12 05

1^
4
SAYFA: 3
Hilmi Urandan
/
intizamsızlık!
i
i
üzerinde doğu bertaraf etme
aktüallteler
Hataya ait bir dedikodu
Süveyş Kanalını inşa eden Kontun oğlu, Hatayda bir araziye ait haklarını Almanlara satmakla itham ediliyor
Paris, 1 (AP.) — Süveyş kanalım inşa etmiş olan Ferdi-nan de Lesseps’in oğlu Kont 1 Paul de Lesseps’in ispanyaya ı kaçmış olduğu bu geoe avuka- ] tı tarafından açıklanmıştır. (
Almanlarla işbirliği yapmış i olmakla suçlandırılan Paul de 1 Lesseps, 1946 yılı kasım ayın- j da tevkif edilmiş ve bilâhare j 100.000 frank nakdî kefalet mu j kabilinde serbest bırakılmıştır. 1
De Lesseps, TUrkiyeni Hatay ( vilâyetindeki bir araziye aid ( haklarını Almanlara satmakla ( itham edilmektedir Birinci Dün ya harbi sırasında bu arazi hasara uğramış ve avukatının i-fadesine göre, uluslararası bir ’ mahkeme, de Lesseps'e 2 mil- ( yon Türk lirası tazminat hakkı ( tanımışsa da müekkili bu pa- ( rayı alamamıştın (
Avukat Tfıeodore Coulon, de ı Lesseps’in bir yargıca hitaben 1 yazdığı mektubun metnini de 1 açıklamıştır. De Lesseps bu ( mektubunda şunlan yazmakta- ) dır: ' ı
«Adaletten kaçmak için değil, ? yıllardanbcri uğradığım mağdu- ; riyeti meydana koymak için memleketten ayrılıyorum,* k


Amerika
------Q. ---
Air.; nyaya daha fazla yiyecek maddesi gönderem.yecek



Berlin: 1 (A.A.) — Berlindeki A-merikan askeri idaresi tarafından .bugün yayınlanan 15 günlük rapora göre, Amerıkadan Almanyaya idhal edilen yiyecek maddelerini arttırmak imkânı yoktur.
Almaııyadaki Amerikan Komuta m General Lucios Claypı Almanya ya acele olarak yiyecek temini için» Vaşlngtona yaptığı seyahatinden I Berline dönüş tarihi olan 26 Ocak ta sona eren devreye aid bu rapor da şunlar ilâve edilmiştir:
«Amerika taahüdlerinl yerine go tlrmiştır- Ve getirmeğe devam edecektir. Ancak daha fazla miktarda İaşe maddesi elde edilemiyecektir. Dünya üzerindeki yiyecek maddele rinin tam yetersizliği göz önünde tutulursa, Almanyaya idhal edilmiş olan miktara karşı cömerd davra nıld.ğı anlaşılır.
Eugünkü yiyecek tayuılarınm mu halazası istihsale mahsulün toplan1 masme ve hakkaniyete uygun dağı tımına tabidir. Bu da, doğrudan doğıuya Almanların sorumluluğu altındadır.
Raporda açıklandığına göre, 1 O-cak ile 17 Ocak arasında Almanya daki Amerikan ve İngiliz bölgeleri ne İdhal edilen yiyecek miktarı 145.175 tona ve bedeli 18 milyon do lara yükselmiştir. Bunlar arasında 106.000 ton una tekabül eden 124.000 ton ekmeklik hububat, 8735 îon şeker 5396 ton sade ve zeytin ya 61, 1500 ton patates, 1400 ton balık, 843 ton süt tozu ve 1934 tonluk hur ma olmak üzere bir kuru yemiş sev •hyatı vardır.
Sovyet bölgesinde Ruegen adasın dan idhal edilecek 20 000 tonluk pa tatesin 19.000 tonu gelmiş bulunmaktadır.



Rumanyadan, yola çıkarılan bu ajanların Filistini bir Sovyet üssü haline getirmeğe bildiriliyor...
Ilınmaktadır) - son on iki ay içerisinde Filistine girmiş olan Yahudi mültecilerinin özel surette yetiştirilmiş komünist ajanları olduklarına dair elinde müsbet delil bulundurdu-gunu açıklamıştır.
Şavva bey, bu komünistlerin, Filistini, bir Sovyet üssü haline getirmek için tavzif ettiklerini ilâve etmiştir.
MISIRDA KOMÜNİZM LEHİNDE NÜMAYİŞ
İskenderiye. 1 (AP.) — Cumartesi günü Birinci Faruk Üniversitesinde hükümete karşı ve komünistlik le-hine yapılan gösteriler sonunda 38 kişi tevkif edilmiştir.
Polisin ilâve ettiğine göre, bazı evler taharri edilerek birçok komünist neşriyatı ele geçirilmiştir.
çalışacakları
Londra, 2 (AP.) — Pazar günü, Londrada yetkili bir Ingiliz kaynağının bildirdiğine göre, Filistine sızmak istiyen gizli komünist ajanlarının sayısı artmaktadır.
Bu ajanlardan bir çoğu, geçenlerde Ingiliz harb gemileri tarafından A İçdenizde zabtedilen Panyork ve Pan-kroşint vapurlarında tesbit edilerek sorguya çekilmişlerdir.
Mülteci namı altında Filistine gitmek istiyen bunların hepsi - (sayıları birkaç bini bulmaktadır) - Ruman yanın Karadenizdekl Köstence limanında gemiye binerek, Filistinde karaya ayak basmak gayesile yola çıkmışlardı. Ingiliz harb gemileri ise bunları Kıbrısa çıkarmışlardır.
Filistin Arab komitesinin siyasî temsilcileri olan îzzeddin Şavva bey, - (Londradaki teşkilâtın başında bu-
Cevap isliyoruz
(Başmakaleden devam/
Receb Pekcr matbuat kanununu fikir hürriyeti aleyhine daha ziyade sıkıştırmak istediği vakit bunu Meclise getirmek ve kabul ettirmek için kaç güne ihtiyaç gösterdi? Bunu iyice hatırlamaları lâzımdır. Unutmuşlar İse hafızalarını tazeliyeliın: hlrmi dört saat... Şu seçim kanununun değişeceği, prensip kararı hikâyesini en az dört aydır işitip durmaktayız, ö-Inir istical ile bundaki hassasiyet ve gevşeklik nedep? Matbuat kanununu kökünden ve tek madde ile ilga için ne bekleniyor? Hilmi Urana YozgatJ Halk Partili zevat konuşmalarındık bütıin dedikoduların üstünde en acı hakikatleri bağırmalardır. Dikkat buyuruluyor mu? Demokratlar değil, Halk Partililer... Demişlerdir ki Yozgad yirmi küsur yıl evvel (35000) nüfuslu bir mamur kasaba idi, şimdi bu rakam (10.000) e inmiştir.
Çeyrek asır memleketi idare e-den bir partinin başkanına kendi partisi tarafından verilen güzel bir rakam... Hâlâ onlar vaidlerle, kanun değiştireceğiz sözlerde milleti oyaladıklarını sansınlar... Yozgad erimiş ve bir muma dönmüştür. Tarihte hiç bir parti bu kadar fecî bir netice ile karşılaştığı halde idareyi bırakmam, mem leketi başka partilere teslim edemem diye inad ve esrar etmemiştir.
Seçim kanununu bîr haftada değiştirmeli ve hemen yeni seçimlere geçmeli. Millet kime serbestçe rey verirse o idareyi eline almalı ve her tarafı Yozgada dönmekten kurtarmaJıdır.
A. Cemaleddin Saraçoğlu
Meşhur bir tüccarın yırttığı mukavele
Mehmed Kavalalı, yırtılan bir kâğıt hâdisesi olduğunu fakat bunun kanunî bir anlaşmayı tesbit etmediğini söylüyor...
Ankara: 1 (Hususî) — EvveL kİ akşam şehrimizde meşhur bir tüc-ar diğer bir tüccara İmzalam.ş olduğu 12 milyon liralık bir hususî mukaveleyi zorla imha etmiştir.
Haber aldığımıza göre, vaka şöy 1» cereyan etmiştir:
Türk Ananem Şeker Şirketinin müteahhld elile ithal etmeğe karâr verdiği 20 bin ton şeker münâkaşasına girmek ve kân paylaşmak üzere İstanbulun tanınmış firmalarından Njehmed Kavalalı ile Mah mud Kurutlu bir anlaşma yapmış lar ve bunun üzerine Kavalalı ve Kurutlunun mutemedi İsrael Anka raya gelerek münâkaşaya lştirâk etmiş ve şeker ithali 12 milyon lira ya Mehmed Kavalalı üzerinde kalmıştır. Bu on İki milyon liranın bir milyon lirası iki tüccara ortaklama kâr olarak kalmatakdır. İhalenin yapıldığı günün ertesi; Mehmed Ka valalı Ankaraya gelmiş ve Belvüpa
las otelinde yanında İki kişi daha bulunduğu halde İsraell çağırarak hususi anlaşmayı görmek istediğini söylemiştir.
• _
Israel anlaşmayı çıkarınca da e-line alarak yırtmak suretile imha etmiştir. Bu takdirde ihale Meh-med Kavalalaı hesabına yapıldığı için kân ve zararı da kendisine ait olmaktadır.
İsrael derhal polise müracaat etmiş ve hâdise savcılığa intikal ederek tahkikata başlanmıştır. Mehmed Kavalalı ertesi günü uçakla İs tanbula dönmüştür.
M. KAVALALININ SÖZLERİ
Ankara Muhabirimizin vermiş ol duğu bu haber üzerine kendisile gö rüştüğiimüz Mehmed Kavalalı yır tılan bir kâğıt hâdisesi olduğunu fakat bu kâğıdın kanunî bir anlaş mayı tesbit ve kendisini bu mesele de ilzam eylemediğini söylemiştir.
Moskovaya hoşyöî iinmek içinBelgrad ile Sofya arasındaki rekabet
Sofya: (AP) — Bir çiftçi memleke ti olan Bulgaristanm, minyatür bir Sovyet memleketi haline geldiği bu gün baştan başa bayraklarla dona tılınış olan Sofyada anlaşılmıştır.
Sofyanın bayraklarla donatılmış olmasının sebebi Pazartesi günü a çılacak olan ve iki gün sürecek o-lan Vatan Cephesinin kongresidir.
Vatan Cephesi Partisi, Komünist Partisinden müteşekkildir. Bu parti, Dimltrofun idaresi altındadır. Kongre konuşmaları son bulduk-1 tan sonra. Bulgaristanda her kadın, her erkek, bütün çocuklar, siyasi te şekküller, ticaret toplulukları tan Cephesinin idaresi altına nacaktır..
Vatan Cephesi d^ynıda hiç
Bulgar teşekkülü mevcut olmıya-caktır. v
Kongrenin en ehemmiyetli kısmı, İç ve Dışişleri hakkında Başba kan Dimitrofun vereceği söylevdir.
Bulgar hükümetinin General Mar koşun rejimine karşı bir vazıyet a-
lıp almıyacağı bilinmemektedir. kominformun İlk toplantisi Belgrad: 1 (A.P.) —Pazar saba
hı Belgrad sokaklarında görünen Kominformun altıncı bültenine gö re. Kominform, ilk toplantısını O-cak ayı ortasında, Belgratta yapmıştır.
Neşredilen tebliğin bildirdiğine göre, dqkuz Komünist Partisine mensub üyeler, Kominform için ça
Va-alı-
bir
Fındık ihracatı için tahsis edilmiş olan pl&fon yükseltildi
Adalet Bakanını aleyhin* Dan. ştaya müracaat edildi
idareci ?===• gözile
Batı Avrupa
Birliği
B/r Amerikan âyan üyesi, Türkiye de dahil Avrupa memleketlerini Rus gayelerine engel olacak şekilde kuvvetlendirilmesini teklif odiyer
Baltimore, 1 (A.A.) — Demokrat âyan Üyesi Tydings bugün radyo ile yayınlanan nutkunda şunları söylemiştir:
Ingiltere, Hollanda, Belçika, Fran-

lışae^k_]2ir h^n heyeti vr hlrll£L- îtalya.'Ahnanya>’Türklye’ve di-
meydana getirmişlerdir.
Bu neşir birliği, —«Demokrat Mil letlerin ezelî barşı için .— çalışacak tır.
Toplantı, büyük bir ketumiyet 1-çerisinde cereyan etmiştir. Maama. fih, dolaşan bazı şayialar, böyle bir konferansın, Belgrada çok yakın bir yerde cereyan ettiğini bildirmiş ti.
Kominformun teşkilindenberi ya pılan bu ilk toplantının, Belgradda ki teşkilât bürolarında fazla bir fa nllyet yaratmamıştır.
Hindistan da ticarette
Londra, 1 (A.A.) — Bombayda Ta-ta nazari fizik enstitüsü müdürü profesör Bhabha bugün Reuter muhabirine beyanatta bulunmuş ve ö-nümüzdeki iki yıl içinde Birleşik A-merikada hareket kuvvetini atom e-nerjisinden alan bir meğe başhyacagını
Bugün Londradan reket eden profesör
hülâsaten şu malûmatı vermiştir:
«Birkaç yıl İçinde, bir ticaret ve-
fabrikanın işle-söylemiştir
Hindistana ha-atom hakkında

ya harb gemisi atom enerjlsile hareket edebilecektir.
Atom enerjisi hiçbir vakit yalnız bir memleketin inhisarında olmıya-caktır.
Atom enerjisinin kullanılışı tedricî surette bütün dünyaya teşmil edilecektir.
Atom enerjisini sanayi sahasında kullanacak olan memleketler arasın da Hindistan da bulunacaktır.
ger Avrupa memleketlerini Rus gayelerine bir engel teşkil etmek için yeter derecede kuvvetli bir hale koy mak ve buna bizim kuvvetimizi ilâve etmek Rusyanm böyle bir birliğe karşı neticesinde'zafer olacak bir harbe girişmek kudretini kendisinde hissedecek bir dereceye gelmesini önliyecektir. Ve Amerikanın gayesi de bu olmalıdır.
Bu âyan üyesine göre İngiltere -Fransa ve Amerika hiçbir şey yapmamaya devam ederlerse Rusya bü tün Avrupa memleketlerini yutacaktır. Bundan dolayıdır ki böyle bir ihtimali önlemek İçin Avrupanın kal km m ası programı Rusyanın yayılma plânlarına karşı yegâne mücadele vasıtası olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Londra, 1 (A.A.) — Bir batı Avrupa memleketleri birliği kurulması yolunda M. Bevin tarafından yapılan tekliflere Hollanda, Belçika ve Lüksemburg tarafından verilen ce-vab Londrada çok büyük memnuniyetle karşılanmıştır,
Hollanda, Belçika ve Lüksembur-gun İngiliz - Fransız ittifakına Iştl-rftkl yolundaki müzakerelerin pek ya kında diplomatik yollarla başlıyaca ğı zannedilmektedir.

Ankara, 1 (Hususî) — Fındık İhracatı için Ticaret Bakanlığınca tahsis edilmiş olan plâfon, ihracatçılar Birliğinin talebi üzerine 10 milyondan 15 milyona çıkarılmıştır. Ayrıca ca tiftik ihracatı için ayrılan iki milyon liralık plâfonun bitmediği de görülerek tiftik ihracatçılarına istedikleri 1 milyon liralık yeni bir plâfon temin edilmiştir.
Ankara
lığı i’e vilâyetin ayrılması
Ankara, 1 (Hususî)
Belediye başkanlığile vilâyetin ayrılması hakkındaki tasarı Meclis gündemine alınmıştır. Tasarının önümüz deki çarşamba günü Mecliste görüşülmesi beklenmektedir. Tasarıya gö re Ankara Belediye Başkam Belediye meclisince seçilecektir. Tasarının komisyonda müzakeresi sırasında Belediye zabıtasının da durumu mev zuubahis edilmiş ve komisyonda hazır bulunan içişleri Bakanı şimdiki halde Belediye zabıta işleri, Belediye kanununun TDO tındU
dayanan Bakanlar Kurulu kararile Ankara polis teşkilâtınca deruhde edilmişse de yeni bir kararla bunun ayrılmayıp belediye zabıtası görevini ifa etmekte olan polis kuvvetlerini doğrudan doğru>ra Belediye Başkan-lıgğı emrine ve yetkisine tevdi eylemeye ayni kanunun maddelerinin müsaid olduğunu esasen zabıtanın tevhidi hakkında da bir tasarının hazırlanmakta olduğunu söylemiştir. Belediye Başkan yardımcılarının durumları hakkında da içişleri Bakanı İstanbul vllâyetile Belediye Başkanlığının ayrılması hakkında hazırlanacak tasarıda bir hal suretinin bulunacağını söylemiştir.
Yalova kaplıcasının bir yıll'k zararı
Ankara. 1 (Hususî) — Yalova kap lıcalan işletme idaresinin 913 malî yılı hcsablarınm tasdik edilmesi haic. kındaki tasan Meclis gündemine a-lınmıştır. Tasarıya göre Kaplıca 1-daresl 943 yılında 198.423 lira zarar etmiş bulunmaktadır.
Ankara
Yabancı bulunan getiril-
Tüccarın mal beya
Vergi sistemi, vatandaşın vaziyetine hakkile tetabuk
derse, gerek tahsili ve ge tediyesi çok kolay olur.
Vatandaş, seve seve oemiyete ol borcunu öder ve bundan zevk duyar Fakat, matrahlar ve nisbetler, v tandaşın hakikî vaziyetini karşıl
yaoak olursa, tahakkukta saklamala yanlış beyanlar, kanunun incelikleri don istifadeler, tahsilde aksamala tehirler ve bakiyeler meydana gel tedir.
Nihayet mükellef ile idare arasın
senelerce süren lüzumsuz didişmel hasıl olmaktadır.
Memur, mos’uliyet tehdidi altınd ki fazla gayretkeşliğinden bazen ga rımemnun, mükellef, mücadoieden v bu halin meydana getirdiği istikra sızlıktan bitkin ve heyecanla netice beklemektedir. Hattâ, bazen, mally memurları bile, pürüzlü işlerin dosy larında tevlit ettiği şikâyetçidirler.
Vaziyetin taraflar duğu bu mahzurları için hükümetin bazı tedbirler alaca bu hususda söz söylemeğe en fazla lâhiyetli ağızdan öğrenilmiştir.
Filhakika, gelir vergisi matrahını tâyini, mükelleflerin, inal beyanınd bulunmalarını mecburi kılmak tadı Fakat mükelleflerin her hangi bir sulsüz şekle ve ihtiyatlı bir tedbir müracaat etmelerini önlemek üzer gelir vergisinin tatbiki zamanına k dar, şimdiden, mal beyanına dâve tazamnıun eden bir fıkranın mer’iye te olan kazanç kanununa ilâvesi d şünülüyormuş ve ikinci nokta olara da, bu ilâvede beyan müddetini har başlangıcı olan 1939 senesine teşıni derpiş ediliyormuş. 3u kanun metn nin mükellefleri nakden alâkadar e miyeceğine, ve makabline teşmil y pan malî bir kanun mes elesi mevzuu! bahis olmıyacağına göre, böyle bir ka nun mali nazariyata da münafi görül menıektedir.
Hükümetin bundan maksadı, harM başladığındanberi mükelleflerin kan zançları ne olmuştur? 3u kazançla menkule ve yahud gayrımenkııle na sil inkılâb etmiş vo nasıl Jsiın değia tırmiştir.
• •
Ankara
Rusya, A^many^Jaki idare teşkil Atın a daha fazla . *Siril memurlar^ gönderecek...
—-----o-----
Berlin, 1 (A.A.) — 'Reuter): Kurl-horat’taki Rus genel karargâhüe atkı siyasî temasları olan Alman mahfil terinin bildirdiklerine göre, AJmanya-dakl Sovyet idaresinde büyük değişiklikler yapılacaktır. Bu idarede daha şimdiden tekeri memurların ye rini sivil memurlar almaktadır. Buta sebeb sivil memurların Alman me murları ve siyaset adamlarile daha memnuniyet’ verici münasebetler tesis etmek için daha uygun olmalarıdır. Rus Başbakan muavini Lavrenty Zerla’nın Almanyaya yapmış olduğu seyahattenberl bu değişiklikler tedricen kendini göstermeye başlamıştır:
--------------------------------------------------------------------1
j[Gününenteresan haberleri!
ha Medarı hastalıklar okulu araş tırnıa servisi taralından İnsanlar daki Malarya hastalığı hakkında çok büyük ehemmiyeti olan bir ke şif yapılmıştır.
Bu hastalık üzeılnde incelemeler yapan doktorlardan İkisi Profesör Shortt ve doktor Garnham, 7 gün evvel aşılanan bir maymunun ka raelğerinde inkişaf halinde Malar ya mikroplarına rastlamışlardır. Bu parazitle yapılan bütün arama lara rağmen şimdiye kadar mevcu diyetleri keşfedilmemiş olan Malarya neslçlerldir.
Bir Tıb Ingiliz dergisi bu neslç lerln daha evvel bulunamamış olması sebebini nesiçler nlsheten bü yük olduklarına ve âlimlerin şlm diye kadar daha küçük mikroplar
aramış olmalarına ve bu küçük şey lerln aranmasında kullanılan nıe-tod*rın büyüklerin mevcudiyetini göstermediğine hamletmektedirler.
Neslç halindeki bu parazitler, 20 sene yaşıyabllmektedlrler. Parazitlerin diğer şeklinin İse ancak üç senelik bir ömrü vardır. (A.A )
Avusturalyanın ihracatı
Canberra: — içinde bulundu ğumuz mali yıl zarfında Avustral yanmn yapacağı İhracatın ceman yekûn 390 milyon Ingiliz lirasını bulacağını tahmin etmektedir. Bu miktar harbden evvelki beş senenin ticaret hacmi vasatisinden yüzde 20 vazladır. (A.A )
Mısırdaki kolera salgınına aid bir bilânço
* Cenevre: — Dünya Sağlık teş kllatmın tali komisyonu huzurunda konuşan Mısır Sağlık Müsteşarı Suşa Paşa, son günlerdeki Köle ra salgını hakkında uzun bir rapor vermiştir.
li«5 den beri Mısırda bu hastalı ğın çoğalması görülmemiş olmak la beraber 20805 vaka'kaydedilmiş, bunlardan 10276 sı ölüm İle neticelenmiştir. Demek ki ölüm nlsbe tl yüzde ellidir.
Suşa Paşa, aşı göndermek surenle Mısırın bu hastalığa karşı mü cadele etmesine yardım etmiş o-lan bütün hükümetlerin allcenablı ğım övmüştür. Şuşa Paşa 15 Şubattan İtibaren bütün Mısır halkının Koleraya karşı bir defa daha aşılanacağım bildirmiştir.
(A-A.) Juponyada gangsterlik ir ’l’okio; — Bir Japoıı kangste-rl dün bir bankayı soymak İçin on bir kişiyi öldürmüştür. Kendi nl Belediye Sağlık Müfettişi diye tanıtan bu adam, mevcud Dlzante ri salgını dolayıslle bankayı dezen fekte ettiğini söylemiştir. Ceman yekûn onaltı kişiden mürekkep o-lan bankanın personeline ve müdürüne derhal bir koruyucu İlâç almalarını emretmiş ve bu İlâcı bir şişe İçerisinde kendilerine ver mlştlr. Sağlık tedbirlerine karşı büyük bir saygıları olduğundan banka memurları ilâcı İçmişler ve derhal titremeler geçirmeğe başla muşlardır.
içlerinden on bir kişi hemen öl müştür. Sahte müfettiş fırsattan İstifade ederek kasaları boşaltmış ve kaçmıştır. (AA.)
Don Juan İsviçrede
Lozan: — İspanyol tahtım İd dia eden Don Juan, dün akşam Rouadan Londraya gelmiştir.
(A.A.) Malarya (sıtma) için yeni bir keşif
Londra: — Londra hıfzıssıh

X





Bir kcliıne ile mükelleflerin manev ve ruhi haletlerini tebellür ettir mektlr. Derpiş edilen bu kanunda»! lîüldy» IIURUHIV4I—»»m— dır. |
Hakikaten hükümet bu suretle bı taşla üç beş kuş vurmuş olacaktır.
1 — Karaborsa işlerine karışıp, gay ri meşru’ kazanç tomin eden mükellef ler.
2 — Kazançlarını kendi üzerlerin de göstermiyenler.
3 — Hususî vaziyetlerden istifade edip muazzam kârlar elde eden mükellefler.
4 — Şimdiye kadar, ödedikleri ver gilerdeki hüsnüniyet veya suiniyetleri.
5 — Bundan sonra ödiyecekleri ver giler matrahının hakikate dayanması
Evet, memurları, her hangi bir şa’ beden siyanet için, mal beyanına d« vet eden vazıı kanun, vakit kaybetm den, bir ihtiyat tedbiri olarak, gelil vergisi mer’iyete girmezden evvel derhal tüccarı mal beyanına dâvet o’ melldir. Bu suretle en kısa bir zamar da, memleketimiz için kolosal denilı cek kadar servet ihzar eden, suinlyt sahibi tüccarı, hem devlet ve hem d vatandaş öğrenmiş olur.
Bu tedbir, vergi kanunları önünd müsavatın tesisine yardım öder. V vatandaşı kazancı ilo mütenasib verj ödemiye mecbur oyler.
Yekûnu muhakkak beş altı milyo lira olan bu para devlet büdcesir girer. j
Efkârı umumlyenin dedikodusunda da dürüst tüccar kurtulmuş olur. I
İDARECİ
Ankara, 1 (Hususî) — Adalet Bakanı tarafından Ankara Cumhuriyet savcılığı baş yardımcılığından başka bir vazifeye tâyin edilmiş olan Zeki Kumrulunun bu tâyinin usulsüz olduğunu ileri sürerek Adalet Bakanı aleyhine Danıştaya baş vuracağı haber alınmıştır.
Yabancı memleketlerde kamplarda bulunan soydaşlarımız
’ Ankara. 1 (Hususî) — memleketlerde kamplarda soydaşlarımızın memlekete
mesi yolunda Bakanlar Kurulunda hazırlanmakta olan kararname son şeklini almıştır. Bugünlerde yürürlüğe girecek olan bu kararnameye göre buralarda bulunan soydaşlarımızın yurda getirilmesi işi iskân Genel Müdürlüğü tarafından idare edilecek ve hükümetçe bu işin istendiği gibi yapılması için gerekli yardımlarda bulunulacaktır.
tekrar başlayacak
Ankara, 1 (Hususî) — İsveçîe o. lan ödeme anlaşmamız gereğince Is-veçten idhalâtımızı karşılıyacak İsveç kronu bulunmadığı için bu memleketten idhalâta müsaade olunma-makta ve idhalât talebleri zarurî o-larak bekletilmektedir, isveçliler yakında piyasamızdan muhtelif mallar ve tütün mübayaa edeceklerini bildirmişlerdir. Bu takdirde tediye he-sablarından tahsil edilecek imkân dahilinde .döviz talebleri, mevzularının ehemmiyeti ve müracaat sırasına göre dikkate alınacaktır.
Avukat «tajyerlerinin toplantısı
Ankara, 1 (Hususî)
Barosuna kayıdlı avukat stajiyerleri dün ağırceza mahkemesi salonunda İstanbul Barosu stajiyerlerinin An-karaya göndermiş oldukları temsilcinin de iştirâkile bir toplantı yapmışlar ve kanunun sakat ve haksız hükümleri etrafında yaptıkları uzun münakaşalardan sonra tam bir birlik halinde bu hususta yapılacak tadilâtın bir an evvel tahakkuk ettiril-mesi için ilgililer nezdinde teşebbüse geçmek için bir heyet seçmişlerdir.
Ankara belediye reisliği
Ankara, 1 (Hususî) — Ankara vilâyeti İle Belediyenin ayrılması hak-kmdakl kanun tasarısı, Meclisin çarşamba günkü toplantısında müzakere edilecektir. Tasarının kabulü halinde Belediye reisi seçimi, şubatın ilk yarısında Belediye meclisi tarafından yapılacaktır. Bu takdirde Belediye reisliğine en kuvvetli namzed olarak Ankara Halkevi Başkanı ve Belediye meclisi üyelerinden doktor Ragıb Tüzün ileri sürülmektedir.
Tûrk-îngiliz t cıret anlaş-ması bir sene te udit edildi
Ankara, 1 (Hususî) — 945 te Londrada imzalanan Türk - İngiliz ticaret anlaşması müddeti dün akşam sona ermiş. fqkat muayyen müddet İçinde taraflar mukaveleyi feshettiklerini bildirmedikleri için anlaşma bir sene temdid edilmiştir..
«Ciddiliğe dönüş» .
Şanghay: — «Ciddiliğe dö- J nüş» programı gereğince Ondört i Dansingin hükümet makamları ta ( rafından kapatılmasını protesto Z etmek üzere dört bı 1 dansöz ve 1- ? ki bin bar müstahdemi öğleden 7 sonra Sosyal İşler bürosunu tama » mile yağma etmişlerdir. Bu taarru l zu takip eden kargaşalık esnasın Z da on dört dansöz ve ikisi ağır ol / mak üzere kırk polis memuru yars) lanmıştır. (A.A.) 1
Daha sert benzin 1
Roma: —Ansa Ajansının bil 1 dlrdiğtne göre, Pasquelko Uplnosa i ve Oetano Fuardo adındaki iki İtal Z yan benzini sert bir hale getirme Z ğe yarayacak bir usul keşfettikle / rini İddia etmişlerdir. 7
Yanmasına Imknn olmayacak bu ) sert benzin gerek taşıma gerekse 1 muhafazada bir çok kolaylıklar ar ( zedecektlr. Z
Hükümet makamları halen bu Z yeni keşfin kullanma İmkânlarını ? tedklk etmektedirler. (A A.» /
Gazle işliyen türbinler z
Şf Londra: — İngiliz Bahriyesl / şimdi gazle işleyen türbinlerin kul ’ lanılması İçin tecrübeleı yapmak 1 tadır. Amirallik dairesi, denizcilik ( tarihinde yeni bir devrin başlangı ( cı olabilecek olan bu projeler için Z büyük meblâğlar harcamaktadır. ?
(AA .1 ’
• •

Dünkü zelzele
İstanbul: 1 (A.A ) — Kandilli i sadhanesinden bildirilmiştir.
Bugün Türkiye saatlle saat 13 48 dakika, 26 saniye geçe merkez i sünün İstanbuldan uzaklığı 350 1 lometre hesaplanan şiddetlice b deprem kaydedilmiştir. 1
Sesten daha süratli giden tepkili uçak Vaşington: 1 (A.A.» — Koııtr—i nıiral A. G. Noble ile deniz mühe dişleri, sesin süratinden daha yı| sek bir süratte tepkili bir uçak i şaşına muvaffak olmuşlardır. E uçağın kâli »ürati her ne kadar I ınanılle tesgit edilmemiş ise de se hiyetli mahfillerin tahminine gö ,bu süratin saatte hızı 2-100 kilom! dir.
Bu yeni r.fosel uçak ilk hareke esnasında bir füze İle tahrik ede nıektedl*
Kadıköyündc toplattırılan
. duvar ilânları
«Türkiye Okutma Derneği» tarafından, iki gün evvel, Süreyya sinemasında tertiblenen suare için bastırılan duvar afişlerinin pulsuz ve hileli oldukları tesbit edilmiş ve top-hıttırtlarak alâkadarlar aleyhine takibata tioçihniflt ir



(
. * . ‘ ■
_____________________________________________________________________________________________________________
TENÎ SABAH
■I
bilhassa akşamın ilk saatle-
şöyle
*

elektrik hatlarının şehir da-bozuk olması ileri sürülmek-
Türk-heyetl
zamandanberi Demokrat Partili pek fazla kin bağlıyan C. H. P. bu müfrit muhtan muhtelif
huzurunu
tanıtmaya çalışmıştır. Demokratların davam -
Esasen gayemiz; enerjimizi, imkânlarımızı devlet ve ferd olarak kullanmadığımızı ortaya koymak^ plânsız yaşamanın, bu vatanın rengini nasıl soldurduğanu, gelecek nesillere ne gibi derdler ve ızfırablar yüklediğini açık'ayarak bunlardan hisse kapmak ve luna göre davranılmasın sağlamaktır, davranmaktır.
SAYTAı 4
Bir köy muhtarının ‘ I LAnadoiudanNotiar mhMerl

Karamürsellin Subaşı
J köyü muhtarı D. P. mensublarıo dan
1 • • • J •• I !•
birini dövdü...

Karamürsel, (Yeni Sabah) İlçemize bağlı Subaşı höyünde bir dayak hâdisesi cereyan etmiş, ve Demokratlardan Şükrü Kurt isminde bir vatandaşımız Muhtar Hüseyin »en tarafından, köy ihtiyar odasında dögülnıüştür.
öğrendiğimize göre hâdise olmuştur:
Eskidenberi Demokrat Parti men-subianna türlü bahanelerle tehdidler (uıvuran ve çalışmalarına mâni olan Muhtar, müfritlerdendir. Demokrat Parti Oeak teşkilâtı Subaşında kurulurken müteşebbislere çok zorluklar çıkarmış ve köyde aleyhlerinde pek ağır propagandalarda ve ithamlarda bulunarak elinden geldiği kadar köylüye Demokrat Partiyi fena olarak Fakat h çalışmalarına dayanamıyarak partinin kurulmasına mâni olamameış tır.
O
Jere
»in
vesilelerle vatandaşların kaçırmakta ve haklarını çiğnemekte dir. Nihayet işi daha ileriye götüren Hüseyin Türkmen, Demokrat Parti ûzalarmdan bulunan Şükrü Kurt'un bir iş için ihtiyar heyeti odasına mü racaatını fırsat bilmiş ve köy ihtiyar heyetinden iki kişi ile birlikte köy öğretmeninin huzurunda: (Seni öğretmenimize hem iftira ve hem de haksız yere şikâyet mi ediyorsun?) diyerek üzerine hücum etmiş, yumruk ve tekme ile döğerek dışarı atmıştır. Yaralı bir halde Ka-ramürscle getirilen Şükrü Kurt Hükümet tabibliğinde tedavi edilerek
~kcn(Haine X haftalık rapor verilmiş* I
■■ ı
Mahkemeye verilen C. H. Partisinin bu müfrit muhtarının yargılanmasına yakında başlanacaktır
——------------------

Adapazarı-Geyvı yoluıda otobüs soyanlar
----O---
Sanıklar Adapazarında yargılanacak


Adapazarı, (Yen! Sabah) — Bundan birkaç ay evvel Adapazarı -Geyve yolunda gece vakti otobüsün önüne çıkıp silâh tehdidi altında 10 yolcuyu soyan Adapazarı köylerinden Kâzım Çellkkan, Servet Al-1 bayrak, Talisin Bal, Bahaeddin Rahat Said Çelikkan, ve 15 sene ağır hapse mahkûm olup Cezaevinden kaç mış olan sabıkalı Basri Ersoy adlarında altı kayduddan beşi jandarma: tarafından yakalanarak îstanbula Sıkıyönetim komutanlığına sevkedil inişlerdi.
Sıkıyönetimin ilgası üzerine sar lâhiyetsizlik kararına evrak mevkuf sanıklarla dapazan C. Savcılığına
soruşturmaya başlanmıştın Sanıkların elebaşısı azılı haydud Basri Er-çoy henüz yakalanamamıştır,
-------o-------
Konyada konser



»
bağlanan birlikte A- • gelmiş ve





san-
Konya, (Yeni Sabah) — Ses ^kârlarımızdan Müzeyyen Senar • Işıl 23, 244, 25 geceleri şehrimizde gelirinin bir kısmı Çocuk Esirgeme Kurumuna verilmek üzere konser vermiştir. Kendisine Hakkı Derman, Şerif içli refakat etmiştir. Konyaklar, sanatkâra büyük bir alâka göstermiştir. Işıl da Konyayı çok beğen iniştir.

D&zcedeki maçlar


Düzce, (Yeni Sabah) — Geçen pa Bar günü Düzce - Akçakoca Taner, Düzce Gençlik Klübü arasında şild maçı yapılmış ve bu maçı Düzce Gençlik klübü 3—T kazanmıştır.
Boluda yapılan şild maçını Bolu Orman okulu Bolu Gençlik klübünü 6—1 yenerek kazanmıştır.
1 Şubat 1(T48 pazar günü karşılaşacak Düzce Gençlik Bolu Orman klübü maçında
takımdan iyi bir oyun çıkarmalarımı bekleriz. Galib gelen takım Bolu (Udini alacaktır.

Eoluda klübilo her iki

Afyon Karahisara umumî bir bakış
— 2 —
Afyonrda öğretim ve Eğitim işleri—Çocuk Esirgeme Kuru-ytnnun faaliyeti — Şehrin mesireleri — Maden suları hayat bahaiılı — Limon, portokal, mandalina, bolluğu — Afyonda küçük saıdatlar — Zürra^ın duruma — İçme suları — halkın sosyal bü. yesi — Spor kulüpleri
ekmek, un gibi gıda maddeleri diğeı şehlrlore nazaran daha ucuzdur. Di ğer maddeler başka yerlere muadil dlr. Şohırdc bina Sıkıntısı,her yerdi olduğu gibi buradada fazladır.
iki üç odalı adi bir ev kırk elli liradan aşağı tutulamaz. Apartman ların kat kiraları yetmiş liradan başlamak üzere 120—130 liraya kadar çıkar,
Bu kış burada portakal, limon, mandalina, elma ve armut çok u-cuz satılmaktadır.
Eğlenti yerlerine gelince, senenin muhtelif mevsimlerinde bazı tulûai kumpanyalar, gelmekle beraber ba zan da ciddi tiyatro Trupları gel mekte ve bir kaç oyun verdikten sonra gitmektedirler.
Şehirde biri Çocuk Esirgeme Ku rumuna ait olup Halkevi tiyatro sa lonunda olan sinema ile diğeri ö-zel teşebbüsle kurulmuş Lâle sineması olmak üzere iki sinema vardır Halk sinemalara çok rağbet gös termektedlr, bu İki sinema halkı memnun etmek İçin güzel ve kıymetli film getirmeğe gayret etmektedirler.
Senenin muhtelif mevsimlerlndo meselâ 23 Nisan. 30 Ağustos. 29 E-klm ve yıl başlarında balolar veri) mekte nezih geceler geçirilmektedir, Birde yedinci işletmenin kendi memurlarına ait bir Lokalleri vardır, burada memurlar kendi arala nnda eğlenmekte ve İstirahat etmektedirler.
Halkın yüzde 40 ı sanatla, yüzde 20 si ticaret ve taşıt, (nakliyat), işlerlle yüzde 16 sı çiftçilikle uğraş
ÖĞRETİM VE EĞİTİM İŞLERİ
Maarif işlerlle Sosyal yardım cl. hetlne gelince: Merkezde 8—10 kadar İlkokulla bir orta okul, bir 11-M ve birde Kız ve Erkek sanat oku) lan vardır.
Bu son iki okuldaki tahsil yeni modem binalar içerisinde verilmek tedir. Öğretim ve Eğitim norma) vaziyettedir, büyük bir canlılık müşahede edilmektedir.
İnhisarlar ve Tekel müdürlüğü İle Bayındırlık ve bölge spor mü-dürlklerl yeni İnşa edilen binalarda vazife görmektedirler-partiler ve halkevi
Hark Partisi ve Halkevi Türk tar zı mimarisinde inşa edilmiş muaz zam binada bulunmaktadır.
Burada Halk ve Demokrat namla rile İki büyük siyasi parti vardır.
Halk Partisi başında tüccardan Bay Hacı Sabrı Uğnrsoy ve Demok rat Partide avukat Bay Halil Hilmi Borca bulunmaktadır.
Lise Fransızca öğretmeni Bay E-dib Alinin başanlığında bulunan Halkevine gelince her her sene kış ve yaz zamanlarında lisan, matematik, müzik, spor ve diğer kurslar açılarak gençlerin ve okurların bl) glleri takviye edilmektedir.
Halkevi kitaphaneslnden mü-talâa suretlle İstifade edilmektedir.
Yeni ve modern bir bina içinde sa kin ve mütevazi bir surette fakat pek büyük bir enerji ve şuur kay nağile çalışmakta olan Çocuk Esirgeme kurumu, Başkam Saym Bay Arif Koçoğlunun yılmaz çalışmak ve faaliyete ve büyük feragati ne-n(r xp m. ı oıı-
yük gelişmeler göstermiş ve gö6ter mektedlr.
Şehir ve (civarı Jarından toplan
mı^visnçüK oksuz, yetim ve fa
kir çocuklar burada yatırılmakta giydirilip yedirilmekte ve terbiye edilmektedir; hepsinin sıhhati ye rinde gürbüzdürler. Geceleri Kurumda yatmakta ve gündüzleri okullarda tedris edilmekledirler.
Bu suretle bir çok vücutlar mahv olmaktan, bir çok zekâlar sönmek •n kurtulmuş, memleket ve cemiye ue nafi bir vücut olarak yetişmekte türler.
Bu küçük yavrular kinde daha okur çağına gelmjyenlerde vardır.
işte bu güzel ve sakin bina içinde görülen ve yapılan bu çok temiz vo başarıcı işler başlarında bulunan çok Saym Bay Arif Koçoğlunun tükenmez gayret ve çalışkanlığına medyundur. Bu tarzda çalışmak sayesinde bu Kurum, memleketimiz de misil bulunmayan bir müessese haline gelmiştir, şayanj şükrandır, ne kadar teşekkür ve takdir edilse azdır.
Yeni yapılmış büyük ve asri bir bina İçinde Posta ve Telgraf ele-' mantarı yeni bir usulde geceli, gündüzlü mütevaziyane, namuskâ-rane vazifelerini görmekte ve ener jl sarf etmektedirler
Şehirde lnşaası geçen sene tamamlanmış ve herkese açılmış bu lunan bir memleket hastahanesl ile bir de askeri revir vardır.
Çok temiz ve muktedir ellerde bu lunan bu iki müessesede herkese ve bilhassa hastalara çok iyi ve lhtl-mamlı muamele yapılmakta ve gönülleri alınmaktadır.
şehrin mesireleri
Şehrin Batısında trenle yanm sa at bir mesafede romatizma hastalı gına nafl -«eçik hamamları» var. dır Burada, gelenler için adi bir o-tel İle barınacak küçük küçük iptidai şekilde taş odalar mevcuttur.
Ve ayrıca yurdun her tarafında çok rağbet gören Karahisar maden sulan meşhurdur. Mühürlü şişelere doldurularak şehre ve memleketin her tarafına sevk edilmektedir. Şi. şelor İade edilmek suretlle yarım kiloluklar 20 ve bir kiloluklar 40 kuruş fiyatla satılmaktadır. Şişeler İade edilmez İse bir misil fazla fiyat alınır.
Birde Sülün, Teber Çakır köy ve diğer sair köylerle şehir kenarında kİ ziraat fidanlığı gibi seyir yerle-rile bağları vardır. Yazlar! halk bu ralara gelip eğlenir ve İstirahat e-derler.
HAYAT PAHALILIĞI
Bazı maddeler diğer mahallere nazaran bahalı, bazı maddeler İse ucuzdur. Meselâ et, tere ve zeytin vatı, cebze meyva gibi şeylerle
devlet memurları ve başka İşlerle meşgul olmaktadırlar.
KÜÇÜK SANATLAR
Af yon kara hisarın d a küçük sanat lardan en ileri olanlar saraçlık demirdik, arabacılık ( araba imali), keçecilik, dericilik taşçılık sanatla tidir.
Bilhassa buranın kaymağı ve kaymak şekerinin şöhreti bu civar da tanındığı gibi bütün memleket te de tanınmjştjr. Son zamanlarda sucuk ve kaşar peyniri imaline de başlanmıştır.
ZİRAATIN DURUMU
Afyonka ra hisar bölgesi, Afyonun (Haşhaş) ın çok ve eyi cins yetişti ği bölgelerinden biridir, hattâ bu civar halkının dörtte üçü yemekle rinde haşhaş yağı kullanmakta ve küsbesfnide sağım hayvanlarına yedirmektedirler.
Şimdiye kadar Afyon ekmekle İş tlgal eden çiftçiler son yıllarda bu te mahsul fiyatlarının düşüklüğü yü-tünden mümbit tarlalarına verimi e yİ olan pancar ekmekte ve bu yüzden hayli menfaat görmektedirler.
Çiftçi mahsulu çok eyi olduğu görülen pancarın yanında her sene tarlalarına çok miktarda buğday ve arpa ekmektedirler.
Kasabalım yakın dolaylarında biı çok bağ ve bahçeler vardır; buralarda semiz otu, salatalık, üzüm, ar mut, elma, karpuz, kavun gibi ya» mevsimi meyvalar yetişmektedir.
Burası, lfthana, prasa, patates, ıs panak gibi kış sebzelerlde yetiştir, mektedlr.
Liseden mezun olanlardan bir çokları yüksek tahsil veren okulla ra bilhassa Hukuk, Tıb, Eczacı ve Baytar Fakülte ve okullarına devam İle buralardan memlekete fay dalı birer uzuv olarak yetişmektedirler.
İÇME SULARI
Afyon suları eyi, temiz ve tatlıdır, «Taş Pınar» «Kadın Ana» sula rı gibi: Şehir içme suyu olan Kasın suyunu «Kadın Ana» denilen bir Türk kadını tarafından hayrat olarak getirilmiştir.
Membaı olan Kışlacık köyünden ve dağlar arasından arklar vasıta» sile şehre akıtılan bu su bidayette gayri muntazam bir surette şehre verilmiş, Cumhuriyet devrinde ta-Î)lr edilerek düzenlendikten son-â inşa edilen büyük depoya arklar dan toplatılan şu buradan demli borularla şehre isale edilmekte ve abone olan evlerle sokak çeşmeleri ne verilmektedir. Teşekkül eden ö zel bir şirket bu suyun İdare vo tavzlatlle meşgul olmaktadır. Şirke tin hisse senetleri tamamen Afyon halkının elindedir.
HALKIN MEDENÎ DURUMU
Ahali hoş sohbet ve sokulgandır. Erkeklerinin ekserisi medeni kıya.
Çanakkalenin elektrik derdi
Çanakkale, (Yeni Sabah) — Bele diyenin yeni elektrik santralı yapılarak işlemeye başlamış ve şehir İki sene gazla aydınlandıktan sonra ışığa kavuşmuştur. Şimdi elektrik santralında Üç motör vardır. Bunlardan ’ en büyüğü 366 beygir gücünde olup yataklarının zayıf olmasından dolayı çalıştınlamarrmktadır. Diğer iki 150 beygirlik makinelerden de ancak birisi çalışmakta vo buna da sebob olarak hillnde tedlr.
Işık
rinde o kadar az gelmektedir ki ekser kahve ve gazinolarda elektrikle beraber lüksler yanmakta ve aydınlanma bu suretle temin edilmektedir.
Elektrikle tenvir babalı ve lüksle ay dınlanma daha ucuza mal olduğundan bazı kahveciler lüksü, ışığının bol ve ucuzluğundan dolayı tercih etmektedirler.
Bu arada Belediye sarfiyattan ta-earruf etmek için bazı sokaklara cereyan vermemekto ve şehrin yalnız ana caddesini aydınlatmaktadır.
Bu gidişle Çanakkalenin elektrik dâvasının halledilip veya edilmediğini bir türlü önlıyamaz olduk.
ÇANAKKALISDB BAHAR
Şehrimizde mevsimin kış olmasına rağmen bir bahar havası hüküm sürmektedir. Şimdiye kadar görülmemiş t!r şekilde devam eden havalar o kadar neşe İle karşılanıyor kİ daha şimdiden mÜM&id zamanlarda kırlara çıkanlara raatlan-m aktadır.
Birkaç gün müstesna rüzgâr dabra güneyden esmekte ve bunun s(bcbll« hemen hemen bütün ağaçlar çiçek açmaktadır. Bazı civar köylerin kuytu yerlerinde bul man tarlalarda ar. paların başaklanmağa başladığı hay retle görülmektedtr.
Bilhassa deniz, yazın dahi görüL mcmlş bir sâklnlik arzetmekte ve halkın çoğu paltolarını çıkararak ges mcktedlr.
Baharın bu kadar erken gelmedi daha doğrusu kış mevsiminin tutu-nnmadan gitmesi memnuniyetle kar Ulanmaktadır.
yapılacak
Ticaret Bakanlığı tarafından alınan yeni bir kararla mezbahada, gelen hayvanların barınmaları için kapalı bir yer inşa edilecektir. 150 bin liraya yapılacak bu barınakta ayrıca bir de baskül bulunacak, böylece hem hayvanlar kapalı yerde barınmış ve hem de üstü kapalı bir yerde tartılmış olacaklardır.
Yreni askeri müze açılacak
Haber aldığımıza göre Ayasofya-daki eski askeri müze binasının tek rar askeri müze müdürlüğüne verilmesi Müzeler müdürlüğünce uy-vun görümediğlnden Maçkadakl eski Sllâhhane binasının Milli Savunma Bakanlığı tarafından askeri müze olarak kullanılması kararlaştırılmıştır. Fakat Sllâhhane bi-naajnm silâh deposu olarak İnşa e-dilmlş olması ve bilhassa katların tahta parmaklıklardan İbaret bulunması binanın bu halile müze ola rak kullanılmasına imkân vermemektedir.
Almanya ile ticaret
Türk—Alman ticaret anlaşması etrafında çalışmalar devam etmek tedir.
Öğrendiğimize göre gelecek ay 1-çinde Dış Ticaret Umum Müdürünün başkanlığında Fıankfurta gL * decek ticaret heyetimiz, orada Ingiliz Amerikan işgal makamları ve İşgal Almanyası ticari makamlarile temaslar yapacaktır.
Yakalanan uyyuisuz kadınlar
Emniyet ikinci şube ahlâk zabıta sı memurları evvelki akşam Beyoğ lunda ara sokaklardaki meyhanelerde fuhuş maksadile gezinen 15 kadını yakalayarak muayeneye sevk etmişlerdir. Ayrıca Beyoğlun-da iki, Şişlide bir ve İstanbul tara Tında da İki randevu evi basılmış tır. Randevucu kadınlar da yakala narak sevcıljğa teslim edilmişler-dlr.
Jettedir, bazılarile köylüler potur, şalvar, çaket gibi şeyler giymektedirler. Herkesin başında şapka ve ya kasket vardır.
Kadınlarına gelince, büyük bir kısmı yalnız başlarına bir atkı aU mak suretlle sokaklarda dolaşmak ta dl&er bir kısmıda açık olarak gezmetedlrler.
SPOR KLÜBLERİ
Epor hayatına gelince: Şehirde Asker Gücü, Demir Spor, ICocatepe ve Gençlik Spor namlarile dört Spor klübü vardır, Bunlar her Cu martesi ve Pazar günleri şehir sta dında oynamakta ve halk tarafın, dan alâka ile taklb edilmektedirler
Karlı ve yağışlı havalarda kapalı Balonda voleybol oynanmaktadır.
SON

Trakyada Devlete düşen vazifeler

Türkiyemizin bugün dünya devletleri içinde iktisadi faaliyet ve istihsal cebhclorinden kıymetlendirilmesi icabettiğl zaman muhtelif Bualle-re cevablar aranması tabiîdir.
Meselâ:
— Türkiyemiz r sanayi momlcke- P keti midir?
— Hayır. I
— Türkiye denizci bir memleket midir?
— Denizleri geniş, sahilleri tizim, fakat hayır!
— Türkiye bir ziraat memleketi midir?
— İtalya, Arjantin, Avustralya hattâ Rumanya, Macaristan ve Bulgaristan gibi memleketleri düşünürsek yine hayır!
Bugün için bunların hiç biri değil, lâkin plânlı ve bilgili bir çalışma ile ele alınırsa, Türkiye bunların hepsidir; hem sınaî, hem ziraat, hem denizci, hem de büyük bir ticaret merkezidir.
İşte Türkiyeyi, tabiî kudretlerinin gerektirdiği mesaiye kavuşturan kimReler memleketi idare ediyoruz demeğe hak kazanabilirler. Yoksa onun, bütün varlıklarını in kişaf ettirme vadisinde bir şey ya-pamıyanlar bu sıfattan mahrum sayılabilmeleri gerektiği gibi, işgal ettikleri makamlardan da derhal uzaklaşmaları bir vatan borcudur.
Buna rağmen memleketin emek himmet, ilgi ve aşk istiyen dâvaları karşısında liyakatleri ve mbk-tesebatlan, kifayetleri olmıyan kimselerin, hâlâ geçer akçe gibi iş başında bulunmaları geleneğinin devamı, bugün daha çok hissedilir ıztırablar tevlid etmekte olduğunu, saat farkile ölçebiliriz, lak dış piyasada temsıfJe3eû mâTı suller dikkate alınırsa bunların başında tütün, fındık, üzüm gedmektedir. Bağcılığın yalnız Trakyada ne olduğunu kısaca belirtmiştik. Şimdide tütüncülüğe bir göz atalım:
Balkan Harbinden sonra, düşman elinde kalan bir kısım Osman lı ülkesindeki Türklerin, anavatana göç edenleri içinde, tütüncülük le geçinenlerden Trakyada kalanlar, burada tütüncülüğü geliştirmişlerdi. Ege ve Samsun bölgelerine nazaran nefaset itibarile ikin ci derecede olan Trakya tütünü harman yapma ve İhraç maddesi olma bakımlarından milli gelirimi zi arttıran bir mahsuldür. Eti se-beble tütüncülüğün daima inkişaf etmesini arzulamak esastır.
Balkan Harbinden sonra hızlanan tütün ekimi bilhassa 1927 -1928 senelerinde en yüksek dereceye varmıştır. Lâkin tohumleı rn standardizasyona tâbi tutulmaması ve yakın bir ilgi ile tütün e-kimini çoğaltacak tohum gide etme kolaylıkları gösterilmememi bilhassa satımda güçlükler çıkarılması, tütün ekiminin istenken dereceye varmasına sed çekmiştir
Bugün «Vize» de sığır dili. Lüleburgaz» da Yunan tohumu. -E-dirne» de Karagum gibi çeşitli to lıumların kullanılması karşısmda-gereken müdahalenin yapılması i-le daha verimli bir tohum ve usul tatbikîni hâkim kılmak icabetmek tedir.
Bu husus da gerek ziraat, ge e> se inhisarlar vekâletince göz öftün de tutulur ve harekete geçilire» Trakyanm tütüncülüğüne hiznet edilmiş olunur.
Hayvancılık ise değil bir vekaletin, devletin ana programında orman dâvası kadar yer'almağa, önem kazanmağa lâyık bir senet kaynağıdır. îşte Trakya, bu kaynağı besliyen vatanmıızm elverişli bir parçasıdır. Trakyanm geriş çayırlıklarını, mer’alarım göz önüne alırsak hayvancılığın Trakya kalkınmasında en başta tutulması gerktiği daha iyi anlaşılır. Gerek biiyük, gerekse küçük başlı hayvanlar için pek müsaid oian Tıak-yada hayvan nesillerini ve cinslerini ıslah edici teşebbüslere m yer vermek icabeder. Bu arada bıJ hassa mer’aları Trakyada çoğaltmak ve köylünün esasen mev ııd rağbetini karşılamak bir zarurettir.
Trakya koyunu, yünü, eti. sudu bakımından çok makbuldür. T?. H-yanın kıvırcığı koyun etlerinin cn nefisidir. Yünleri ise uzun parlak ve yumuşaktır. Bu bakımdan Karaman Dağlıç gibi lara nazaran kıymetlidir.
Sığırlarına gelince: Oldukta bt'
elyafla,
koyun-
ludurlar. Çifte elverişli ve mukavemetlidirler. İneklerin aüdleri az «ayılmaz. Hern iş görme, hem süd verme, hem de etlerinin lezzetli olması cebhelcrinden Trakyanm sığırı, koyunu bir özellik gösterin
f-------YAZAN-----------
I Şaban Taşkın Şehidoğlu j
Bu sebeblerledir ki Trakyada hayvancılığın geliştirilmesi, mühim Mr ihraç servetinin bol bol ve oldukça kolay temin edilmesi, zahmetsiz olarak döviz kaynaklarına sahib olunmaaı demektir. Bundan ötürü de Trakj’S hayvancılığı üzerinde ısrarla durmak lâzımdır.
Hayvancılığa mUvazi olarak mandıracılığı daha modem bir hale koymak, müstahsilin ve mtlsteh likin yiizünü güldürmek de en ö-nemli bir tedbir ve gayret olur. Bugün Trakya mer'alannda besle* nen hayvanatın siidlerinden yapılan yoğurt ve peynirlerin nefaseti malûmdur. Böyle olduğu halde teşkilâtsızlık, takibsizlik bu millî servet kaynağımızdan gerektiği kadar istifade edilmemesine sebeb olmaktadır. Peyniri ile meşhur E-dime de bugün bu şöhretini hak ettiğini tasdik ettirecek bir yudum peynir bulmanın zor bir iş olduğunu itiraf etmeliyiz. Buna göre hay vancıbk dâvasının ayrılmaz bir parçası olarak m an d ra işlerinin masa başında değil, yerinde halledilecek şekilde teşkilâtlanması zamanı geçmiştir bile...
Trakya toprağının bu cebheier-den kıymetlendirilmeeini belirttikten sonra bilhassa ağaçlandırılmasına temas etmemek büyük bir ek siklik olur.
Çünkü Trakyanın en gın boşluk dçlcua ^öalorln hor goydon ewel görmek istediği şay ağaçtır. Ağacın, toprağın tabiatına yaptığı faydalı müdahale ile beraber, o-
İktibaslar
Aç ve tehlikeli Avrupa=— Çeviren ; C. I
a
trçok senelerdenberi Avrupa-hin büyük bir kısmı açlık ç>k inektedir. Milyonlarca insan günde 1500 kalorilik bir tayının ya-$amaye kAfi gelmemeâi yüzünden çok ıztırab içinde bulunmaktadır.
Fa müzmin hastalık kendisini yalnız midede hlssettirmemektedir. Bil müddet sonra 1500 kalorilik bir tayın dolayısile ba$ ağrısından muzta. rlb olduğunuz gibi bütün vücudunuz da zayıflık ve boşluk hissedersiniz. Açbk, sonraki yiyeceğinizin nereden geldiği düşüncesinden maada bütün tcmayüllennızi ortadan kaldırır. İnsanın yegâne düşüncesi yiyecek olur. O ne kuvvetli idealdir!
Burası işte Viyanadır. Elektrik ce riyanı kesilince beyhude yere mumlan aradığım zaman hiç birini bulamadım. Çünkü apartmanın oivann-da dolaşan bir amele onları alıp küçük parçalara ayırarak boş midesine indirmişti.
Verilen 1500 kalorile yalnız müteessir olmakla kalmazsınız, ayni zamanda açlık ta hissedersiniz. Bütün vücudunuz zayıflamağa başlar» vücudunuzdaki buruşukluklar büyür vo gri renk alır. Hem de on yaş daha büyük görünürsünüz.
Yüzünüz ıztırabh bir şekil alır vo tebessümünü kaybeder. Yanaklari-mzdaki inhinalar silinir ve gözleriniz çukurlarında derinleşir. Bu vaziyetin meydana gelişinde halihazırın tesir-jrrinln bulunduğu muhakkaktır.
Meselâ Viyanahlar iyi tabiatlerini kaybederek gamlı ve asabi oldular. Mes’ud ve tok zamanlarda bîr tebessümle anlatılacak olaıj bir hâdise, bu şerait altında büyük asabi feveranlara sebebiyet verir. Batıdaki bazı arkadaşlarımız bizi dört başı mamur bir yemeğe dûvet ettikleri zaman yediğimiz yemeğin azlığı karşısında şaşırırlar.
Halbuki bu yemeğin hazmı için lâzım gelen ifrazata sahib oltnadıgı-mızdan bu kadar çok yemeğin altın, dan kalkamıyoruz, insan açlık çekmeyi öğrenince bolluğa kavuştuğu zaman tekrar yemek yemeği öğrenmesi lâzımdır. Gıdasızlık bir nevi sersemlik doğurmaktadır. Avrupai Jar t azan otomobillerin tâ yanına ıca
nun dış görünüşüne de ettiği hizmet izahtan müstağnidir. Ağaç, üzerinde büyüdüğü toprağın yalnız güneşin yakmasından, rüzgârların yalazısmdan, yağmurların kamçısından, sellerin baskısından korun -malda kalmıyor, aytlâ zamanda bl rer’-eapa tesiri yapan neviden
böceklerin toprakta barınmalarına, rütubetin hemen kaçmamasına, toprağı zararlı kuralardan koruyacak kuşların kendi ü-zerlerinde yuvarlanmalarına, yap raklarile kuvvet aldığı toprağın beslenmesine ve bulutlan z.ıman zaman üzerine çekerek rahmetin düşmesine, hayvan tozunu süzmesine frrsat veriyor, âm;l oluyor. Kök ktsmile de toprağın içiııdek-cevherleri harekete getirerek dn-ha çok fayda verecek bir vâsat hazırlıyor. Şn halde, ağaç, toprağın hem pulluğn, hem koruyııcusı hem de besleyicisidir, sağlığımı zın, neş’emizin de hadimidir. Bunların hepsinden önde gelert biı vasfı da tabiatın rengi, süsü, elbisesi vazifesini görmesidir.
Trakya, beton yapılar, kırmız kiremitli evler, bacaları j-ükselmiı fabrikalar kadar ve onlardan daha fazla ağaca muhtaçtır. Zaten ağaç la beslenmiş bir Trakya karşımıza çıksaydı, bir çok noksanlardan meydana gelen boşluklar gözlerimizi karartmıyacak. ağacın, saçtığı renk, yaptığı gölge ve çıkardı ğı ses bizi teselli edecekti.
Halbuki bugün Trakya İler fidanı zamanında bin liraya mal o lan Ankara yanında, çorak uir böl ge halindedir. Bozkırın, ağaç beslemekte ve yetiştirmekte fenbel o-Ian huyunu değiştirmek içuı n( derece terirter vapı'dığı bu suretle medenî bir şehlrin ve bölgenin kaçınılmaz ıınauru olan ağaçla An (Devamı o nctda
dar sokulmakta ve tehlikeyi birdenbire görerek kaçmaktadırlar.
Aç Avrupada işçiler tramvaylarda uyuklamakta ve bazan tezgâh başlarında kendilerinden geçmektedir. 1er. Sınaî kazalar dehşet verecek derecede çoğalmıştır. Yüz binlerce AvrupalI vücudiarında mukavemetin azalmasından dolayı vereme kurbar. gitmektedirler. Bilhassa zührevi îiöls-talıklar, mide, barsak iğtişâşMn ve daha buna mümasil derdler, göz hastalıkları ve gıdasızlığın sebeb otluğu gışai muhati bozuklukları mayısız derecede çoğalmıştır.
En hüzünlü tarafı mekteh çağındaki küçük çocukların vereme kolay lıkla kurban olmalarıdır.. Bunlar Ur bir çoğu ölmekte ve mühim bir ( n. mı da bu derdin tesirlerini tutyatl iyi müddetince taşımaktadırlar
Fakat gıdasızlığın ruh an ve bedenen yaptığı tahribat en ziya(>e 14-20 yaşları arsamdaki gençlerde görülmektedir. Ekmek ve aynı (leruceâ* eğlenceye karşı aç olan genebk kendisine bu iki şeyi temin etten b '( *>ap gi bir fırsatı kaçır m amAktâdır •* ra bor s ada ve kaçakçılıkta temin e-dilecek kân meşru bir sur?(n. ^»»nelere verecek bir iş Çoktur Koçlar ekseriya kendilerini satmak!au-r .ır Gerek erkek ve gerekse kızlrfr. bayatı buldukları ve görlükl.M» kabul etmektedirler.
Bir Alman operasında «öylen-* ğ gibi «Evvelâ yemeli, sonra iyi • olmalı» şiarı kabul edilmiş g •»« Wr Hırsızlık ve cinayet reljoru Avrupa-nın aç memh ketlerindi ğıüdlnş vt yükseliş kaydetmektfdn. Âçb’fim .i* nayidc yapmış olduğu fehâ t/uUrl*** de az değildir. Bu \iizdbn işçilik «/(• işlerin kalitesi çok düşmüştür Çümcl! açlık insanları yalnız kendi mevcudiyetini idam* etmek için Utmın ge len şeylerin teminine sevkeder. Aç *>t adamda muhakeme kuvveti köılaş. miştir. Bunlar herhangi bir vâade kat şı kendilerini satmakta hiçbir zamnn toreddüd etmezler. Sosyalistlerin Vt-yanada söyledikleri gibi «Tokluk hürriyettir ve hürriyet de (olduk tur». Son olarak şunu da ilâve edelim ki «Aç Avrupa tehlike)! bir rupadır».

1

TENÎ SABAH
BATTA T 5
2 ŞUBAT 1948
Gandi’nin katlinden sonra

Kâğıtlara yapılmak istenen zamlar
İslâm Tarihinin En Meraklı Bahisleri
Islâmda mezhebler ve fırkalar nasıl
, nt liîiâr. Savulun yoldan» — îslâmiyette ilk kötü
ı (jid'at — Haçinû ve Emeri rekabeti — Mühim bir hâdise — I Muariyenin sabrı — Halid Bin I elidin oğlunun verdiyi ders — Emirlerin toplantısı
__________ 45_________________
rn
Osmanın şahadetinden Alinin de sorumlu tutulmasına gelince, bu iş-de Aliye uzak yakın herhangi mües-siriyet ve müşevvik vasfım yüklemek ve mesuliyetlere onu da iştirâk ettirmek dahi güçtür. Ali; Osmandan nasihat ve korumasını asla esirgemiş değildir, ölümüne mâni olamamışsa bu tetkisizligi; onda değil, Os-manın kararsız idare ve zayıf iradesinde ve kendisinin âdeta bir cCuın-hurbdkkanlıgı umum! kâtibi» durumundaki akrabası, ve müşaviri (Menan) ın uğursuz entrikalarında ve yine nüfuzlu akrabasının, kasden ona katiyetle yardıma geçmemiş bulunmalarında aramak gereklidir.
İzahatımıza devam eyledikçe, bütün bu cihetler daha çok açıklanmış olacaktır. 1
Osman’ın bütün akrabası bir takımının yaşlan küçük olmasına ve ken dilerine tercih olunması lâzım gelen tecrübeli ve bilgili büyüklerin mevcud bulunmasına rağmen önemli bölgelere vali yapılmışlardı. İhtiyarladıkça Osman’ın akrabasına karşı bağlılığı ve onlann kusurlarım görmemekteki ısrarı, kararlarında tered-aüdden kurtulamaması artıyor, buna mukabil tâyin eylemiş olduğu emirlerin baskılan da halkın şikâyet ve nefretlerini çoğaltıyordu. Her gün bir bölgeden gelen jra bir şikâyetin veya bir ayaklanma başlangıcının korkunç haberlerde Halifenin huzur ve sükûnu kadar, Medinedeki İleri gelenlerin endişeleri de artıyordu.
tik Şia fırkası Sebe’yenin vazu (Abdullah Bin Sebe’) ise Basra, Küfe halkını kışkırtmakla kalmıyor, Mı sırdaki fiilî teşviklerine şiddet ve vüs’at veriyordu. Osmanın her biri, birer müstakil hükümdar durumundaki, akrabasından valiler değil, hattâ Umeyye ailesine mensub olanların büyükleri de işi azıtmışlardı. So-kaklaıda, caddelerde^ muhteşem kıyafetler, önlerinde ve arkalarında silâhlı maiyet ve kölelerde dolaşırlarken. yasakçıları bağırıyordu:
— Emîr (.........) geliyor, savulun
yoldan !-.
îslâmiyette ilk kötü bid at, Osman zamanında, onun ailesi Umeyye hanedanı büyüklerinin çıkardıkları bu (savulun yoldan) âdetidir. Halk: itilip kakılıyor, döğülüyor ve yol kenarına çekilmeğe mecbur bırakdıjror, ve her çekilişinde bütün bu münasebetsizliklerin sebebi saydıkları Halifeye karşı kin ve gayzı artıyordu.
Emeviler, gösterişi bu kadar deri vardırırken, Hâşim oğullarında dahi onlan çekememezlik ve içlerinden
»■

Resulü Ekrenıin yetişmiş olmasının verdiği •ögünmc hislerile ( Bizler, daha çok şerefli ve ileriyiz.» denilmeğe başlamıştı. Cahiliyet devrinin (Hâkimi) ve (Emevî) rekabeti yeniden doğmuştu, gün geçtikçe genişliyor ve iki daima bütün tedbir makta ve onları en verimli, en ehem miyetli ülkelere emir ve vali yapmakta devam eyliyordu.
Böylelerden biri de; Osmanın Küfe valisi ana bir kardeşi olan (Velid Bin Ukkabc) olup yirmi üç yirmi dört yaşlarında mübalAtsız bir genedi. Velid; makamının iktiza ettirdiği a-gjr başlılığı uzun zaman muhafaza edemedi. Sefahetc ve içkiye daldı. Hattâ bir sabah namazı vakti; akşamdan kalma sarhoşluğun baş ağrısını gidermek üzere sabah keyfi ya. payım derken gıda (!) sini taşırmıştı! Bilindiği üzere, o devirlerde namazlarda imamet vazifesini emirler, ve en üstün idare âmirleri ifa ederlerdi, (Velid) de sabah namazını kıldırmak üzere Mescidin mihrabına vardı, amma sarhoşlukla dört rikat kıldırdı. îş bu kadarla kalsaydı, yine iyi olurdu. Kendisine uymuş cemaate dönerek:
— İsterseniz, rikatleri daha da Çoğaltayım, nasıl ister misiniz? deyince, cemaatin şaşkınlığı dehşet şeklini aldı. Durumun vehametini anlıyan adamları onu koltuklayıp sarayına götürdüler. Şikâyetler üzerine Osman onu değiştirdi, amma yerine tâyin eylediği (Said Bin-ül-Âs) da akrabası idi. Bu adam, da makamını* dolduramadı. Memleket büyüklerinin gönüllerini kazanmak için, akşamları onlan emaret sarayına dâvet eyler. orada konuşurlardı. Küfenin eg-Tn-KiM>- ^yfrnp -bu- -topl an ü 1 ara deva m eylemekle beraber ne emirlerine ısınmış. ne de onu tâyin eyliyen Hali-feden ınemmnrlcaîmışlardı. Yine bir gece sohbet olunurken, (Emir Said) in ağzından:
— Trak bölgesi. Kureyşin öz bahçeleridir! çıkıverince, başta meşhur kumandan (Eştcr) olmak üzere bulunanlar öfkelendiler, Eşter daha ileri gitti:
— Kılıçlarımızla fethettiğimizden Ötürü Allahüteal&nın bizlere genimet kıldığı. Irak bölgelerini senin ve senin kavmin (Kı/reyş demek istiyor) babalarından kalmış bostanları mı sanıyorsun!
büyük nile arasındaki açıklık çoğalıyordu. Halife Osman; bu anlaşmazlıklara çare ve anyacağma, akrabasına inan-
(Devemi var)
Dün geceki güreşler
(Battaran 1 incide t
Fis e ittifakla ve sayı hesabtle galib.
Üçiincii müsabaka: 62 kilo:
Istanbuldan Mehmed Oktav, 1- dakika 32 saniyede Atinalı Krlbs’u tuş
Her Sabah:
Bay Pars’ın muhayyel bir ziyareti
(Baytar afi 2 incide)
— Aman üıtad bırakın söylesinler, belki ancak bu sayede bir daha milletvekili seçilmeniz imkân dahiline girebilir.
Bu makul mütaleam karşısında biraz durakladı. Fakat kabadayılığa yine leke sürmemek için:
— Hayır, dedi, reyler açık, tasnif gizli kaldığı müddetçe benim milletvekilliğim sigortalıdır,
— Evet amma, seçim kanunu değişiyormuş.
— İşit de inanma! der gibi bir hareket yaparak:
— Onu o zaman düşünürüz, diye devam etti, ben senin patrona makale yazmak için değil, başyazılarında benden bahsetmemesi için tavassutunu ricaya geldim. Onun nazarında ben müfritin müfrltl bir partiliyim. Halbuki Halk Partici üyeleri içindo benden hür nur.
Kendi
— En
var gel alt tarafını sen kıyas et! diye (Wmdümse de tablf bem etmedim. O şöyle devam etti;
Sonra da memul hılâfma seçim kanunu değişirse yeniden intihabım yüzde yüz tehlikeye düşeceğinden o-nun matbaasında bir garete parmak •itiyorum.
— Cazete muhalif mi olacak efen* fllmî
— Tabii; milletvekili seçilmedikten Sonra gazetem muvafık olacak değil fi... Dedi ve hepimize »yrı ayrı veda Merak çekildi gitti.
FIKRACI ı *"•
tuşla galib kilo ittifakJa

düşünceli»! pek nâdir bulu-
kendimo: düşünceîlsl zatıâlinlz İseniz
incide) serlsino
(Reuter):
kilo _
1 dakika
26
la yendi.
Dördüncü müsabaka: 62 kilo îstanbuldan Hâşim 9 dakika 51 saniyede Atinalı Sudis’e
Besinci müsabaka: 67 Gazanfer Retmczîs’e sayı hesabilc galib.
Altıncı müsabaka: 73
Istanbııldan Kandemlr
saniyede Atinalı Krosteridis’i tuşla yendi.
Yedinci müsabaka: 27 kilo
Istaııbuldan Mustafa Çakmak 13 dakika 55 saniyede Atinalı Kabas. tis'e tuşla galib.
Sekizinci müsabaka: Ağır sıklet
Mersinli Ahmed 4 dakika 21 saniyede Çardls’e tuşla galib.
Atinalı güreşçiler Iklncf karşılaşmalarını Ankara gllreşcilerUe yapacaklardır.
Kış Olimpiyadlarındaki takımımızın durumu ümid verici
St. Moritz: 1 (A.A.) — Anadolu Ajansının özel muhabiri bildiriyor:'
İki buçuk kilometrelik iniş yarışına yarın girecek olan takımımız son yaptığı denemelerde bu mesafeyi dört dakikada inmiştir. Bu denemede kayakçımız Kerami Sakarya ayak bileğinden sakatlan mıştır. İniş yarışına girecek diğer bazı namzedler bu inişi üç buçuk dakikada yapmışlardır. Milletlerarası Olimpiyad komitesi iniş müsabakalarına girecek milletlerin kayakçılarını bundan evvelki mil letlerarası yarışlarda aldıkları derecelere göre, altı sınıfa ayırmıştır. Bu sınıfların en iyilerinin dero çelerine göre ve kyr’a çekümeksl-zin Önce yanşa girmeleri komite tarafından karar altına alınmıştır. Yani en iyi kayakçılar en İyi şartlar altında yarışlara girecekler ve küçük derece alanlar da en kötü şartlar altında yani pistin hemen bozulmuş bir zamanında müsabakalara gireceklerdir.
Milletlerarası yanşlarda böyle adaletsizlik vâki değildir. Komite-
(Bajtarafı 1
Gandlye yapılan sulkad dahil olup olmadıkları sorulunca, şu cevabı vermiştir:
— «Bunu size şimdi açıldıyamıya-cagım. Hâdise, adliyeyc intikal etmiştir ve bu konuda, söz söylemem doğru olmaz. Fakat şuna emin olabilirsiniz ki, ortada bir suikasdcı şe-beke vardır. Tevkifata devam edil-mektedir.*
SU t KASD ŞEBEKESİ
Yeni Delhi. 1 (A.A.) — Hindistan Başbakan Muavini Serdar Patel'in bugün bildirdiğine göre. Gandi’nin öldürülmesinden sonra yapılan tahkikat neticesinde Hindistan hükümetinin belli başlı üyelerinden bir çoğunu öldürmek gayesini güden bir komplo ortaya çıkarılmıştın Serdar Patel kendisinin, Hindistan Başbakanı Pandit Nehru ve Müslüman olan Millî Eğitim Bakanı Mevlâna Azad-la kendisinin de öldürülecekler arasında bulunduklarını ilâve etmiştir.
Yeni Delhi polisi bugün öğleden sonra Mahasabha'nın genel sekreterini de tevkif etmiştir. Bombay bol gesinde 20 kadar şahıs tevkif edil-m iştir.
Bombay. 1 (A.A.)
Gandinin katlinde suç ortağı olduklarından yahud sadece Gandıyi değil, fakat çölüme mahkûm edilmişler lis tesiı ne dâhil diğer milli liderlerin öldürülmesi için hazırlanmış suikasd İle münasebeti olduklarından şüblıe edilen 20 kişi Bombay polisi tarafından tevkif edilmişlerdir.
Yapılan dikkatli araştırmalar sadece Bombayda değil, fakat Delhi, Batı BengaJö ve ayni zamanda doğu Pencab eyaletlerine kadar uzanan bir suikasd tertibatını meydana çıkarabilecektir.
Polis teşkilâtına mensub yüksek rütbeli memurlar âzami çabuklukla tahkikat yapmak için uçakla dominyonun muhtelif kısımlarına hareket etmişlerdir.
Yeni Delhi. 1 (AP.) — Gandinin katilini tevkif etmiş olan emniyet makamları, bu adamın itiraflarını a-çıklamıvorlar.
Delhideki gazeteler pazar günü yaptıkları yayında, katil Godseııln bazı itiraflarını açıklamışlardır.
Godsc, Hindistanm çeşitli bölgelerinde bulunan ve bu suikasd şebekesine dahil olan birçok şahısların ismini bilıtirmlştir. Gandiyi öldürmek istiyen bu şahıslar isimleri açıklan-mıyan başka şahıslan da öldürecek-lerdir.
Godsenin itirafı üzerine, Delhi, Bombay ve Pıınjabım doğusile Ben-galin batısında, faaliyette bulunan bir çete meydana çıkarılmıştır.
Gandi öldürülmeden birkaç gün ev vel ıııhTcWFfflWTTr i.ntdak
eden bomba, bu çete tarafından âvır-mıştı...
Nehrunun verdiği bir nutuk sırasında. cebinde bir bomba glzliyen ve derhal tevkif edilen adam, daha God se ile yüzleştirilmemlştir. Soruları münferiden devam etmektedir.
SUIKASDIN SEBEBİ
Yeni Dalhl: 2 (AP) — Hind Ma-sabha Partisi, askeri bir teşeşekkül dür. Teşkilât mensupları, eski Hind kanunlarına dayanan dini bir Hin distan yaratmak hedefini gütmek-tesirler.
Bu teşkilâtın yaptığı propaganda lar yüzünden, Hind Müslümanları na karşı düşmanlık artmıştır.
Beyanatta bulunurken çok yorgun görünen Patel demiştir ki:
—«Hükümet ve polis teşkilâtı bü yük bir hassasiyetle çalışıyorlar, ve bu suikastçı şebekesi ezilecektir.»— Tafsilâta girişmek İstemeyen Pa tel şunları eklemiştir:
«—Pakistana, ve umumiyetle
Müslümanlara karşı fa21a müsama hakâr davrandığımızdan, bizi top-, yekûn ortadan kaldırmak istiyorlardı.»— j
GROMİKAYA GÖRE..
Lake Success: 1 (A.A.) — Güven İlk konseyi delegc-lerl M. Gandhlnin hatırasını hürmetle anmışlardır. Sovyet delegesi M. Gromiko Hindistan milletine teessürlerini bildirmiştir. M. Gromiko Gandhinin büyük bir politika şefi olduğunu söylemiş ve adının Hind milletinin bağımsızlığı İçin yaptığı savaşta e-
cv
nin son toplantısında takımımız şefi Asım Kurt ve Amerikalılar bu karara itiraz etmişlerse de istenen netice alınmamıştır. Takımımız ya rışa pislin hemen, bozulmuş bir şekilde bulunduğu anda iştirûk e-decektir. Bu iniş yarışma 125 kayakçı girecektir. Slalom yarışlarına iştirak edip etmiyeceğimiz, yapılacak son denemelerden sonra karar altına alınacaktır.
Bern elçimiz Yakub Kadri Ka-raosmanoğlu ile ataşemiliterimiz Hakkı Atıl ekibimizin yarışlarında bulunmak Özere St. Mortiz’e gelmişlerdir.
St. Mortiz: 1 (A.A.) — Anado lu Ajansının özel muhabiri bildiriyor:
Ollmpiyad komitesinin teşkilâtı bir çok tenkidlere mâruz kalmaktadır. Hattâ İsviçre resmî mahfilinde bile komitenin faaliyetinin hoşnutsuzluk uyandırdığı görülmektedir.
Başlarında Sovyet spor teşkilâtının ikinci başkanı olduğu halde açılış merasiminden bir gün sonra buraya gelen Rus sporcuları Ollm-piyadlara müşahit olarak istirâk
kalacağını sözlerine
devam ediyor
etmektedirler, bediyen bağlı ilâve etmiştir.
Teessür
Yeni Delhi: 1 (AP.) — Pazar]
gecesi, Gandinin küllerinin yanma arzı ihtiram mahiyetinde bir demet çiçek bırakan Paııdit Nelıru, ağlamıştır. Nehru, küllerin yanında iken dedi ki:
«— Bapuji! Bapuji! İşte çiçek getirdim. Hiç olmazsa bunları bugün küllerinize ve kemiklerinize takdim edebiliyorum. Yarın bu çiçekleri nereye ve kime sunabilece ğim?»
Bapuji, Hind lisanında, müşfik bir mânada kullanılan baba anlamına gelir.
Küllerin yanından ayrılan Hindistan başbakanı, akrabalarının ibadete devam etmelerini söylemiş tir.
«— Burada bir sahne yaratmak istemiyorum... Eve dönmeliyim...» diyen Nahrunun gözlerinden ırmak gibi yaşlar boşalıyordu.
Şimdi öğrenildiğine göre, küllerin bir kısmı, Delinde, mukaddes Jumna nehrine dökülecek, ve kemiklerin diğer parçaları ise diğer mukaddes nehirlere atılacaktır.
Gandinin cesedinin külleri, bir yığın halinde tuğladan yapılmış bir plaformun üzerinde duruyordu. Merasim bittiği vakit, küllerle ne yapılacağı henüz tesbit edilmiştir.
Küllerin Ganj nehrine mi, yoksa Jumna, nehrine mi atılacağı he nüz kararlaştırılmamıştır.
Adet mucibince, küllerin arasında Gandinin tam olarak yanmıyan bazı kemikleri bulunmaktadır.
Merasim bitmedi
Yeni Delhi: 1 (AP.) — Gandinin oğlu, katledilen babasının küllerine karşı yapılan merasimin bit mediğiııi söylemiştir.
Pazaı sabahı, mukaddes Jam-nu nehrinin yanıbaşmda cesedle-rin yakıldığı yerin etrafı muazzam bir kalabalıkla çevriliydi. Herkes ibadete devam ediyordu.
Iialk Gandinin vurulduğu yerden toprak alıyor
Yeni Delhi 1 (AP.) — Gandinin katledildiği yer, taraftarları tarafından altmış santim derinliğinde ve otuz santim kadar genişliğinde bir çukur haline getirilmiştir. Zira herkes, vurulduğu yerden bir avuç toprak almaktadır. Polis, james değneklerle herkesi dağıtmağa çalışmışsa da, toprağı yüzle rine süren ehaliyi dağıtmağa muvaffak olamamıştır.
Malıatma Gandinin sevdiği bütün eşyalar, cesedinin konmuş olduğu odaya yerleştirilmiştir.
a-
Uran karşılaşması (Baştarafı I tncide) kurultayımızın vermiş olduğu prensip kararının tatbik şekli şubatın ilk haftasında toplanacak o-lan divanımızda görüşülüp karara bağlanacaktır.»
Bundan soııra Marshall plânına dair konuşan Hilmi Uran şunları söyledi:
«— Marshall plânı henüz kat'î şeklini almış değildir. Dışişleri Ba kanı bu hususta Meclisin pazartesi günkü oturumunda gerekli izahlarda bulunacaktır. Bununla beraber, şunu söyliyebilirim ki hükümet iddia edildiği gibi dâvanın ehemmiyetini kavramamış değildir. Vaşington elçimiz Amerikan hükümeti nezdinde gerekli te maşları yaparken, Ankarada da dâva en ön plâna alınmış bulunmaktadır. Bu arada Amerikan bü yük elçisinin faaliyetini şükranla anmak isterim. Anlcaradan ayrılmadan önce edindiğim malûmata göre, Amerikan hükümeti meseleyi yeniden ele almış, bizden dokümanlar istenmiştir. Marshall plânının kredi karşılığı yardım görmek esasından faydalanacağımızdan ümid varız.»
Sözü, antidemokratik kanunların değiştirilmesi mevzuuna getiren Hilmi Uran dedi ki:
«— İç politika hayatımızda itidale doğru bir gelişme kaydedildiğini belirtmek isterim. Her iki parti bu yoldaki ilerlemeyi geliştirmek için gerekeni yapmak zaruretindedir. Antidemokratik kanun lann değiştirilmesi bizim için artık emrivaki olmuştur. Esasen bu hususta Meclis grupunun prensip kararı üzerinde çalışmalara başlandığı malûmdur. Bu çalışmanın ilk tezahürlerini çok yakında göreceğiz. Bu arada seçim kanununun tâdil edilmiş şekli ile kabulünün bir oy meselesi olduğunu söy-liyebi liriz...
Hilmi Uranın sözleri
Yozgad (Hususî) — Demokrat Parti il kongresinde bulunan başkan Celâl Bayar partili arkadaşla rina lıitab ederek aralarında bulunduğundan büyük bir zevk duyduğunu söyledikten sonra istikbal hakkında çok ümidli olduğunu belirterek demiştir ki;
— Bir partili demek fikir birliği yaratmak demektir, biz burada toplanıp memleket meselelettni konuşur ve görüşlerimizi birbirimi ze anlatırken, sonunda bu meseleler üzerinde bir görüş beraberliğine varırız. Bu fikir tesanüdü yarın gayemizin tahakkukuna yardna e-
• • •
• •



bildir-
en zi-millet
Amerikan politikası (Bitarafı 1 incide) mülkiyet haklan hakkında teminat verilmesi.
Andlaşmanırt müddeti tâyin edil memiştir. Andlaşma njüşterek bir andlaşma veya andlasmayı imza eden taraflardan birisi tarafından feshedilebilir.
Roma radyosuna göre
Londra: 1 (A.A.) — Roma rad yosıı, Amerika ile ltalj^anın yarın Romada bir dostluk ve ticaret and laşması imzalıyacaklannı bildir-1 miştir. Andlaşma hakkında henüz mufassal malûmat mevcud değilse de ajans haberlerine bakılırsa bu andlaşma mahdut müçidetli ol-puyacaktır. Bu suretle Amerika, harbin son bulduğu gündenberi ilk defa olarak biı* Avrupa memleke-tile andlaşma imzalamış olacaktır. Ayni andlaşma gereğince Amerika ile İtalya arasında on senedenberi kesilmiş bulunan resmî ticaret mü nasebetlcri de yeniden başlamış o-lacaktır.
Amerikan Dışişleri Bakanlığı haberi teyîd ediyor
Vaşington: 1 (A.A.) — U.S.I.sJ Amerika Dışişleri Bakanlığı, ya rın Romada İtalya ile Amerika a-rasında imzalanacak olan andlaş-manın tel ulaştırması, gümrük resimleri, para râyiçleri, muhace: ret, hükümetle yapılacak ticari iş ler, hava seferleri, ticarî metodlar ve teb’aların himayesine mütedair hükümler ihtiva ettiğini inektedir.
Andlaşma, ayni zamanda yade müsaadeye mazhar hükmünü ihtiva etmektedir.
Türlüye ve Yunanistana Amerikan yardımının mânası
Vaşington: 1 (AP.) — Marshall geçen hafta, İngiltere ile Birleşik Amerikanın stratejik bir bölge o-lan Akdenizin müdafaası için müş terek bir plân hazırlandığını yalanlamıştır.
Amerika hükümeti, bu bölge i-çin hiç bir gizli andlaşmanm yapıl madiğim, fakat bu sahanın emniyette bulunması için kesin kararlar alındığını teyid etmiştir.
Türkiye ve Yunanistana gittikçe gelişen yardım bunu göstermeğe kâfidir.
Akdenizdeki Amerikan harb gemilerinin varlığı ve Mellaha hava üssünün yeniden kurulması, Amerikanın ciddi tedbirler aldığını gös terir.
önümüzdeki aylar içerisinde, Sovyetler Birliği ile Amerika ara sında bir çok cebhelerde krizin en yüksek noktasına varacağı anlaşılmaktadır.
Amerikanın, Yunanistanı ilkbaharda çetecilere karşı girişeceği genel taarruzda destekleyeceği mu hakkaktir. Çetecilerin Yugoslavya TT" r i «t«11 drrrr ttc~ kadar yar-
dım görecekleri tamamiyle meçhul ise de, dizginler Kremlinin e-linde bulunacaktır.
Roma: 1 (A.A.) — L. P. S.
İtalya Dışişleri BakanLığının bir sözcüsü dün, Italyan limanlarında bulunan Amerikan gemileri hakkında izahat vermiştir.
Sözcü, Amerikalıların normal yollardan bu limanları ziyaret mü saadesini talebetmiş olduklarını ve İtalyan hükümetinin buna müsait cevab vermiş bulunduğunu ve esasen bu işte tek ilgili ve yetkili tarafından da İtalyan hükümeti olduğunu söylemiştir.
Sözcü, İtalyan hükümetinin bu münasebetle Sovyet Rusyaya bir nota vermiş olduğunu da ilâve etmiştir.
ve kitabcıları da hâlâ da didinip
nıüesseselerinin
işçiden ziyade
decektir.
Arkadaşlar, şurasını katiyetle ve salâhiyetle söylüyorum. Hürriyet Misakı tahakkuk edecektir. Sadece ve sadece vatandaşın tabiî haklarını ifade eden on iki Temmuz beyannamesi cumhuriyet kanunlarına uygun olduğundan elbette yerini bulacaktır. Baskı i-lânihaye devam edemez. Hürriyet Misakını bu millet bu kadar kuvvetle ele aldıktan sonra, tahakkuku elbette gecikmez.»
• Bunlar tahakkuk edecektir, diye kuvvetle söylüyorum. Bunun sebebile ne olabilir, Meclis ekseriyeti onlarda, hükümet cihazı onların elinde, devlet otoritesi onlar la beraber, biz neye güvenerek ideallerimizin tahakkuk edeceğini bu kadar kuvvetle iddia edebiliyoruz ? ’ x
Unutmayınız ki bizim bütün bun ların karşısında yenilmez bir kuvvetimiz vardır, o da milletin bize müzaheretidir» demiştir.
Bundan sonra din meselesine temas eden Celâl Bayar şöyle demiştir:
«— Her ana baba evlâtlarına din dersi vermekte muhtardır. Bu nu ilk gününden itibaren kabul etmiş ve programımıza koymuş bulunuyoruz. Bu sahada ana ve babalara yardım etmek de Demokrat Parti için bir borçtur. İktidara geldiğimiz zaman bu meseleyi ele alarak programımız dahilinde vicdanımızın sesine tâbi olarak elbette ki halledeceğiz.
D. P. genel başkanı sözlerini şu cümle ile bitirmiştir:
(ı— Dünyada, millet iradesine karşı durabildiğini tarih kaydetmemiştir. Bunun içindir ki, daima ve daima milletin istediği olacaktır...»
1 incide) larak gazete kâğıdı işinde biz ayrıca bir siyasî maksad da- sezmekteyiz ki bu cihet Millet Meclisinde saym Ahmed Remzi Yüreglr tarafından kâfi derecede belirtilmemiş tir. Bu ciheti de açıldıyacağız.
Harbden evvel en iyi cins gazete kâğıdının kilosu, îstanbulda devri teslim, bütün gümrük, nakliye, hamaliye taşıt ücretleri de dahil (9) ile (10) kuruş arasında oynardı. Hem de ne kâğıt! Kilosunu bugün gazetelerin (65) kuruşa mal ettikleri lzmitin gaze te kâğıdından ziyade güllaca, ve yahud sünger kâğıdına, benziyen, kaba, perdahsız kâğıd: ile kıyası dahi kabul etmiyecek aefasette bir mal.
Harbin patlak verreîsile her şeyin fiyatı yükseldi fakat şurasını belirtmek yerinde olur ki harb i-çinde bile Almanvadan, hattâ ls-veçten, hattâ hattâ tâ Kaııadadan getirtilen kâğıtlar bile burnumuzun dibindeki İzmit fabrikamızın bugün kilo başına taleb ettiği (95), (105) kuruşun varışına dahi yaklaşmış değildi.
Buna rağmen harb içinde ve harb sonrası Türk basınının kâğıt yüzünden neler çektiğini bir Allah bilir bir de mecmua ve gazete sahib Jeri. Münakale zorluğu, döviz almak müşkilâtı ve her şeyin üstünde de mahud o yerli malı kullanalım!© te kerlemeleri arasında elinde parası devlet kapılarında dilenciye dönen bütyn tacirler gibi, Türk gazeteci, mecmuacı didinip durdular, durmaktadırlar.
Sümer Bank hemen hepsinde,
memur kutlanmak hastalığı, israf ve iş bilmemezliktir mi ki, kayatlarm da mahalle bakkalından bile doğru dürüst alış veriş etmeyi becereme-miş kimselerin, hısım akrabalık ve yahud yaranmak gayretile hiç anlamadıkları işlerin başına getirilmeleri ve bilhassa ticaretin nazımı olan rekabetin mevcud bulunmama sı yüzünsen masraflar muttasıl nasıl artmışsa İzmit kâğıt fabrikasında da hal böyle olmuş ve bir gün gazete kâğıdının kilosu ayda (15000) kiloya kadar (60), ondan fazlasını da (85) kuruşa sattığı halde bu müessese ziyan ettiğini ileri sürmek gibi fecî bir dalâlet içinde yüzer bir hale gelmiştir.
Gaye muhalefeti susturmak
— olmasın!...
Döviz verilmediği için dışarıdan kâğıt getirtmenin imkânsızlığı kar | şısmda kâğıt fabrikalarımız, aharın kesesinden mirasyedilik kabi-I linden. işçiden, ziyade memur kullanır. beş kâğıt hamuru kazanından üçünü, sırf cehalet yüzünden, kullanılmaz bir hale getirip o çat lak kazanların düşük randımanlı I çalışmalarından doğan israfları da I mamullerine ilâve suretjle güya ticaret ederken bu müessese, en büyük müstehliki ve binaenaleyh müşterisi olan gazetelerden başka Maliye Vekâleti kırtasiye depolarını da canlarından bezdirmiş ve bugünkü durumun tahassülüne | sebebiyet vermiştir.
I Biz iddia ediyoruz ki İzmit kâğıt fabrikası iş bilir ellerle ve tama-mile ticari bir zihniyetle İdare e-| dilmiş olsa idi, Avrupadaki kâğıt i sanayiinin harb yüzünden meflûç bir lıale geldiği şu günlerde yalnız memleket ihtiyacını ucuz fiyatlarla karşılamakla kalmaz, ayni zamanda çeşitli kâğıt, mukavva ' ve saire ihracı suretile memlekete bir hayli döviz dahi temin edebilirdi.
Diğer taraftan ziyan ettiği için gazete kâğıt fiyatlarına zamlar yapmıya kalkışan İzmit kâğıt fab rikası müessesesinin bu sene, birinci hamur kâğıdın kilosundan (40). gazete kâğıdına çok yaklaşan ikinci hamur kâğıt fiyatından da (30) kuruş tenzilât yapmak mecburiyetinde kaLdığı göz önüne alınacak olursa gazete kâğıt fiyat lanna yapılmak istenen zamların biraz da gizji siyasî maksadlara dadandığı iddia olunabilir. Zira kilosunu (95) ve (105) kuruşa kâğıt alıp da altı sayfası (10) kuruşa satılan bir gazeteyi neşre devam müşkül değil imkânsızdır. Bayilere nüshası, toparlak hesab, (7) kuruştan satılan altı sayfalık bir gazetenin valnız kâğıdı nüsha başına (4.50) kuruşa baliğ olur ' ki, aradaki farklar tahrir, terttb, istihbarat, tabı, müstahdem ücreti gibi en zarurî masrafları karşılamak nasıl kabil olabilir?
Muhalefet susturulamaz.
Ancak Îstanbulda Halk Partili gazeteler rağbetsizlikten birer birer sönüp gittikten sonra muhalefet basınını da bu suretle yok etmek arzusuna da lıamledilebilecek bir son fiyat arttırma manevrasının muvaffak olabileceğini biz ken di hesabımıza sanmıyoruz. Zira, şayed maksad bu ise, acaba düşünülmüyor mu ki. muhalefet basını, günd lik büyük gazeteler yerine, hattâ yazı kâğıdına pedallarla basılmış minnacık, fakat yine ten-kid edici yazılan muhtevi nüshalar halinde yine intişar edebilirler, haftada btr, on beş günde bir çıkabilirler amma mutlaka çıkar-
I

lar.
Yerli Mallar müesseseler! me» mur çokluğundan kadın hamamıj na döner, ve halk, müessese tatil edilirken «Holivud boşandı!» dly$ alaylar eder, fakat bütün bü fazla masraflar halka ödetilin
Kâğıt fabrikalanmız bir fabrika dan ziyade bir müdürler ve memurlar klübü haline gelir, kazanı lar çatlar, müessesenin başındaki mütehassıs elden kaçırıldığı içid ziyanına çalışan bir «dostlar alış verişte görsün!, tezgâhı haline lir, fazla masraflar matbuatın ve dolayısile yine halkın sırtına yük* lenmek istenir.
Sonra da bu memlekette bütün bu israf kaymaklarının bağlı bulundukları bir bakanlık vardır vİ bu bakanlığın adı —zalim istihza— «rîktisad Bakanlığıdır. İşte bu iktisad nedir bilmiyen teşkillerin bağlı bulundukları «İktisad* Bakanı kalkar, Mecliste «Maliyet fiyatları? nın yüksekliğinden dem vurmak cesaretini kendinde bulabilir ve buna da «Devletçilik yapıyoruz!? ismi verilir.
Bu çaptaki bir komedya gülünç olmaktan çıkıyor da bir haile mahiyetini alıyor: 18 milyonun zararına oynanan bir haile.

Şurasını da ilâve edelim k «Yeni Sabah ın elinde kendini ancak on üç gün idare edecek kâğıt kalmıştır. Kilosu (95) kuruştan kâğıt mübavaası bahis mevzuu olamıyacağına göre 1947 yılına aid olup parasını dahi tediyu ettiğimiz kâğıda da yeni fiyat tatbik edilmek istendiği ve bu yüzden mütebakisi gönderilmekte ge ciktiği takdirde intişarımız dahi tehlikeye girebilir. Bu ciheti de alâkalılara açıkça bildirmeyi fay» dalı görmekteyiz.
YENİ SABAH
Kimya Enstitüsüne verilen tahsisat
( Baytara fı 1 incide)
lar varsa temini cihetine gidilecektik
Diğer taraftan perşembe günkü kongre münasebetile mezkûr dernekten aldığımız bir mektubu da aynen neşrediyoruz:
Gazetenizin 29 ocak 1948 tarihli nüshasında 28 ocak 194S de yapılan Kimya öğrencileri Demeğinin kongresinde söz alanlardan Enstitü direktörümüz Ord. Prof. Dr. Arndt'in kimya enstitüsünün, harablığı ve bakımsızhğlle dekanlığın hiç alâkadar olmadığı yazılmıştır. Halbuki Profesör Enstitüde öğretim vaziyeti ni izah •ederken:
1 — Zikredilen antipodluğun biı konfigürasyon farkından ileri geldiğini konfigürasyon farkının ise hel yıl Enstitüye kabul olunan öğrend sayısı ile. çalışmaya müsaid yer sa yısının farkından ileri geldiğini,
2 — Fen Fakültesinin bütün daL lan için birer bina yapılırken. Kimya Enstitüsü binasının plânlarının ger! bırakıldığı,
3 — Enstitüye bir yıldanberi hiç kâfi tahsisat verilmediği hususlarına işaret etmiştir.
Vaziyetin aydınlatılması için bu açıklamanın yayınlanmasını saygılarımla dilerim.
İstanbul Üniversitesi Türk Kimya öğrencileri Derneği Genel Sekreteri:
Muammer Çetinçelik
Bir şantaj hâdisesi
derecede bir maliye memuru oldug*u nu söyleyince hâdise polise bildirilerek suçlu yakalanmıştır. Suçlu, Ek-remi bulmak üzere otomobille Orta-köyo götürülmüş, Ekrem bulunmuş, tur. Tam otomobü hareket edeceği sırada Ekrem kanamdan mendil istemiş, mendil getirilerek cebine konmuştur. Buradan, salâhiyet dolayısü-le Eyüb jandarma karakoluna götürülmüşlerdir.
Jandarma komutanlığına getirilen suçlular hakkında zabıt tutulurken Sabri Al kan (maliye memuru) ansızın cebinde saklı bulunan tabancasını çekerek evvelâ fabrikatöre ’kl el ateş etmiştir* Kurşunlar koluna İsabet etmiş, Sabri korunmak için yere yatmıştır. Sabri, fabrikatörün öldüğünü zannederek bu sefer karakol komutanına ateş etmiştir Çıkan kurşun çavuşun sol göğüs cebindeki madenî 1 kuruşa İsabet etmiş, büyük bir tesadüf eseri olarak karakol komutanı muhakkak bir ölümden kurtulmuştur. Bunun üzerine o-dada çetin bir boğuşma başlamış, bir hayli mücadeleden sonra trbanca sahte hesab uzmanının elinden alınmıştır. Bu sırada tabancadan bir kur şun daha çıkmışsa da isabet vâki olmamıştır. Madenî kurusa isabet e-den kursun, para üzerindeki yazıları emdiğinden kurşunda yazılar aynen durmaktadır.
Yapılan tahkikat neticesinde tabancanın, otomobllu binerken cebine konulan mendilin içinde ofiarak Ek-reme verildiği. Eklemin de seri bir hareketle tabancayı Sabrinln cebinr aktarma ettiği anlaşılmaktadır.
İki suçlu da tevkif edilmiştir.




9
s

r*-
Fenerbahçede hâkim bir oyundan sonra Beykozu mevsimin gol rekorunu kırdı
7-0 yenerek
oyuncusuna rağmen - ikinci devreds tam 5 gol atarak iyi oyunlarının mü kâfatinı görmüşlerdir.
Bey kozlular 3 bek sisteminde başladıkları oyunlarını, gol yedikçe değiştirmişler ve dolayısile her oyuncu hemen her dakika arkadaşile yer değiştirmiştir.
Fenerbahçe Halil ve Fikretin sakat olarak oyuna iştirftk etmelerine ve birçok goller kaçırmalarına rağmen mevsimin gol rekorunu kırmışlardır..
İlk devre kendilerine emin olarak oynadıkları görülen Fenerlilerin, i-kinci devrede ne yapacağı merakla bekleniyordu. Fakat Lefter ve Haildin fevkaMkle günlerinde olmalar* yüzünden bu devre tam 5. ilk devrede de 2 gol yaparak gol adedini 7 ye çıkarmışlardır. #
Maça saat tam 14.30 da başlandı. Takımlar Fenerbahçe: Cihad - Mı. rad, Hilmi - Salfthaddin. Samım Kâmil • Fikret, Erol. K. Halil, LcLvr Halld.
Beykoz: Orhan - Nuri, Kâzım -Nusret. îdris, Sami - İsmet, Cemal. Fııad, Enver, Bedri.
Goller yapılış sırasile aşeğ caki şekilde olmuştur:
1 inci gol: 8 inci dakikada Beykoz
kalCBinin karıştığı bir anda Fikretin sıkı bir dış ştltü İle,
2 nci gol: 30 uncu dakikada Fikret Erol kombinezonunun neticesi olmuştur. Golü Erol sıkı bir şiltle yap nnştır.
3 üncü gol: 2 nel devrenin 6 ncı dakikasında, Halid, Lefterin İleri bir pasına yetişerek yapmıştır.
4 üncü golü Beykoz kalesinin karıştığı bir anda yine Halid yaptı.
5 İnci golü ileri bir pas yakalıyan Halid, 6 ve 7 nel golleri de bugün çok güzel bir oyun tutturan Lefter yapmıştır.
Hakem Sulhi Garan maçı iyi idare Mti. S. Muhlim
İKİNCİ KÜME MAÇLARI Demirspor: 2 — Anadoluhisar: Anadolu; 2 — Taksim: 2
O
Çek Sparta takımı memleketimize geliyor
Ankara, 1 (Hususî) — Çekoslovak yanın maruf futbol takımlarından •Sparta, şubat sonunda memleketimize gelecektir. İlk maç İstanbul Prag muhtelit maçı olacaktır. Sparta, memleketimizde 4 maç yapacaktır,
Bitaraf Gözle
vermi-
Basketboldaki Durumumuz
iki bek
Şevket olduğu
( Son yaptığımız ecnebi tema-laıı göz önüne alarak karar vere-F cok olursak basketboldü çok ..ayıl ve ibtldai bir vaziyette olduğu I muz neticesine varırız. Vakıa Yıınanistanda iyi netice aldık; hat I tâ Yunanlıların iadel ziyaretlerinde Istanbulda kaybettiğimiz 1 Türk—Yunan milli maçmı ka.anabi:irdlk. Çünkü hatırlarsınız kİ | bu maçı sırf sistem değiştirmek ve vr v sisteme İntibak edeme L mek yüzünden kaybetmiştik. Fakat Çeklerle yaptığımız maçta l rc':ı> m , niad>k ki öğrenecek ve t..:..a)nhyacak çok eksiklerimiz k vnrn>!ş Gedikleri gözden geçirelim: ilk akla gelen büyük İhtiyaç l nedir ’ Ecnebi mütehassıs- Yerli antrenörler yetiştirmeye çalıştık J lan e-lemanlara ne öğretirler? E lüklerini değil mi Ya bilme-J diklerini nasıl öğreneceğiz?
’ Kolejde hocalık ettiği yalarda Türk milli takımım Mr Habs » bıırg çalıştırmıştır. Yunanistana giden gençleri de o | seçti. K:sa bir zaman zarfında çok şey öğrendik ve | gördük. Habsburgun mektep ile kontratı bittiğinde i alıkoyacak ve geçindirecek meblâğı belki Federasyon L mezdi Fakat bugün Avrupada en iyi dereceleri alan Z hut bu branşta çok İleri oldukları münakaşa kabul
ı lonyalı veya Estonyalı bir antrenör getirmek ve bu İhtiyacı makul / öir masrafla kapamak kabildir ikinci dava salon meselesidir. İki 1 bin kişilik bir spor salonumuz yoktur. Halbuki Amerlkada birinci | sınıf basketbol maçım oıı dört biııkişi seyreder. Bahsedilmekte , olan belediye sarayının yahut asgari beş bin kişi alabilen ve yük » ek mühendis gibi hususi sayılabilecek bir teşkilâta bağlı olımyan go) olmadın bir salonun ne kadar elzem olduğunu bu sayıların arasındaki J farkla bir dereceye kadar İzah etmiş oluruz. Hiç bir yerden eksik J olnıjyan hakem derdine gelince: Yok değil; çok var; hem hepsi de ehliyetli ve iyi hakemlcr.Fakat ne çare mektep maçlarım gene oy nıyan mekteplerin hocaları idare ediyor. Tabiatile bir hercümerç t r gidiyor Arttırsınlar şu hakemlik üceretlni demeğe de bir türlü dilimiz varmıyor. 1
Ehemmiyetle ele alınması icap eden bir mesele de Gazi Terbi
İstanbul lig maçlarına (.dn Vefa Te Kadıköy stajlarında devam edil, di. Günün en mühim karşılaşması .Vefa stadında icra edilen Beşiktaş -Vefa müsabakası idi. Siyah - Beya^-lılar çetin bir mücadeleden sonra bu zorlu maçı 1—0 kazanmağa muvaf-fak oldular.
Kadıköy ünde yapılan Fener - Bey-yoz müsabakası da çok rahat ve hâkim bir oyun çıkaran San - Lâciverd Jileıin 7—0 galibiyetile nihayetlendi.
BEŞİKTAŞ - VEFA
4—2 Beşiktaş aleyhine bir vaziyette iken yarıda kalan B. takımla-n maçından sonra hakem Şazl Tez-canın idaresindeki takımlar sahaya çıktılar. x
Beşiktaş: Eılhem - Yavuz, Vedii -Haşan. Vahid, Çaçi - Süleyman, Hikmet, Şükrü, Şevket, Faruk.
Vefa: Abdullah - Mustafa B&ha-dir - Hüseyin, Galib, Süleyman -Cevdet, Melih, İsmet, Haçik, Haydar.
Oyuna Beşiktaş başladı. Hemen ortada kesilen Siyah . Beyaz akını soldan mukabele gördü. İlk dakikalar her iki tarafın da canlı çalışma-larile müsavi şekilde cereyan ediyor. Beşinci dakikadan sonra Vefa daha tğır basmağa başladı. Lâkin ceza îizgisine kadar haf hattının yardı-mile gayet kolaylıkla inen Vefalılar asıl netice alınması lâzım gelen yerde. şüt çekememek yüzünden, muvaffak olamıyorlar.
Arada bir Beşiktaşlılar ortadan Şükrü vasıtasile akın yapıyorlarsa da Vefa müdafaası gol fırsatı yor.
16 ncı dakikada Hikmetin arasından verdiği ileri pası çok müsaid bîr pozisyonda
halde avut a atarak ilk mühim fırsa-1 tı kaçırmış oldu. Bu fırsatın kaçışı1 Siyah - Beyazlılan gayrete getirdi' ve oyun müsavi bir şekil aldı. !
30 uncu dakikada Faruk geriden kaptığı topla âni olarak Vefa kalesine indi ve güzel bir orta ile topu . Şükrüve geçirdi. Şükrünün « verdiği j nefis pası Hikmet iki metreden avu. ' ta atmak suretlle ikinci bir fırsat kaçırmış oldu.
33 üncü dakikada Şevketin gemiden sandellediğl topa Şükrü yetişti, tam siit çekeceği sırada Abdullah ayaklarına atıldı. Top yana fırladı.1 Şükrü tekrar yetişerek şüt çektise ( de Abdullah topu kornere atarak ka • leşini muhakkak bir goldan kurtarmış oldu.
Beşikteşm kaçırdığı bu fırsatlardan sonra hücum sırası yine Yeşil -1 Beyazlılara geçti. Fakat daha zivade soldan akın yapmak İstemeleri ve Hpv(jann korkak oyunu bu hücumlardan bîr netice çıkmasına mâni oldu. Ve ilk devre ] 0 -0 h’t.ti.
Ikhıci â^vre:
Her iki taraf ta gol çıkarmak az-1 mile gayretli oynuyorlar. Beşiktaş uzvn paslı bir ovun sistemi tatbik ediyor. Şükrünün solaçığa geçmesi ; Sivah - Beyaz hücumlarının daha müessir olmasına sebeb oluyor. Ni-' - - -- _____-........—_____________
tekim 28 inci dakikada Süleymamn ( Enstitüsünden mezun olan jimnastik hocası namzetlerinin ye sürüklediği bir Beşiktaş alanında yapılan orta Vefa kalesini karıştırdı. Üstüste atılan şiltler muhtelif o-yunculara çarptı ve netice top sola geçti. Şükrü de önü boş vaziyette sıkı bir vuruşla takımım galibiyete ulaştıran maçın yegâne sayısını k«ay de muvaffak oldu.
Devrenin mütebaki kısmı karşılıklı alanlarla, netice vermeden geçti ve bu mühim maç 1—0 Beşiktaşın galibiyetile nihayetlendi.
Dünkü müsabaka zevkli ve düzgün cereyan etti. Her iki taraf ta temiz oyun çıkarmağa gayret ettiler. Şasi oyunu güzel idare etti.
M. Ninıct ÜYKEN FENERBAHÇE - BEYKOZ Dün Fenerbahçe ve Beyoz klüblerl Fenerbahçe stadında oldukça kalabalık bîr seyirci kütlesi önünde kar. şılaştılar. İlk anlar Beykozun hâkimiyeti altında oynanan oyun dakikalar geçtikçe; Fener baskısı alt’na girmiş ve bilhassa - fiakatlanan 2
yetiştirdi ve faydalarını onu burada temin ede-blr Çek ya-etmlyen Po
tlştilrncsi tarzıdır. Memleketin her köşesinde fışkırmakta olan i genç neslin aras:ndakl gizli istidatları bulup çıkarmak, teşvik et i mek gibi mühim ve milli bir vazifeyi üstüne alan bu arkadaşlar ( talebelerinin bedeni ve fitri kaoiliyetlerinl inkişaf ettirebilecek na î zari ve ameli bilgilere sahip olmalıdırlar. >
Çalıştıkları ve ellerine aldıkları her dâvada ön plânda yer ala / bilecek bir yaradılışta olan memleket çocuklarının yetiştirilmesi } tarzı Atatürkün de «sağlam kafa sağlam vucutta bulunur» sözü ile y ‘ işaret ettikleri gibi istikbalimizin emniyetidir. i
Vural Kakmacı k
y
Ayni ağacın dibinde ayni köp(gn katledilmiş olarak öldüğünü görünce hayrete düştü. Civarda bulunan köylülere:
— Bu köpeği niçin öldürmüşler? diye sordu. Köylülerden birisi:
— Bilmiyoruz, dedi. Enıîrinıiz Hac câc’a bunun
— Demek
öldürdü!
— Bizzat
sebebini kim sorabilir? zavallı hayvanı Ha» âc


Yeni Sabah'ın I
İLÂN FİYATLARI I
Başhk
1
2
3
5
6
inci
»
»
» k »
maktu olarak sayfa,
>
»
• >
»
•ab timi
»
>
>
Hr. 1500
600
400
800
260
154
kendisi öldürmedi. Kopekleri öldürün diye eınjr vermiş. Adamları da gelip öldürdüler.
Adamcağız, elini başına vurarak:
— Eyvah, dedi. Biz ne bedbaht insanlarız ki hallerine gıbta ettiğimiz ^ipekler bile Haccâc’ın zulmüne maruz kalıyorlar.
Tarihlerde yazılı olan bu fıkra ve buna benzer diğer fıkralar, Haccûcın zalimliğini pek güzel belirtirler.
Haccâc, bazan zekâsını pek şey-tanca kullanırdı. MeseiA bir gün Haccâc'ın meclisine, Kerbeiâda Hazret! Hüseyin'i şehld eden şahıs girdi. Haccâc, ona sordu, o da sorulan
Trakya ve Edirne dâvası
(Baştarajı 4 üncüde) harayı teçhiz etme uğrunda ne ka dar milyon aarfedildiği hatırlanır sn, Trakyanın esasen hiç de zora meydan veımiyen, lüzum göster-mi.yen toprağını ağaçla kaynaştırmak Işden bile değildir. Fakat bu da nedense ele alınmamış yalnız rahmetli Kâzim Dirik (1) bu hususta oldukça şahsî gayret sarfet-nıiş ve kudreti, ilgisi kadar da hasıla elde etmiştir.
Bu durum da gösteriyor ki mem leketin ağaçlandırılması gibi geniş bir sallaya taallûk eden işlerin görülmesinde gereken emek, ferdî kuvvetlerin fevkindedir. Trakyanın ağaçlandırılması için de bir teşkilâta ihtiyaç vardır. Bunun için önce büyük fidanlıklar vUcude getirmek lâzımdır. Buralardan temin edilecek fidanlarla yapılacak ağaçlandırma işine de hiç şübhesiz ana yolların iki tarafını ağaçlamakla başlanmalıdır. Bu cümleden olarak Edirne - İstanbul asfaltının bugünkü çıplaklığı giderilmeli, keza Edirne - İstanbul demiryolunun iki tarafı da arazinin durumuna göre ağaçlarla çevrilmelidir. Bundan sonra Çorlu suyu, Ergene ve Meriç kıyıları hususi surette ağaçlandırılmak, hattâ Meriç boyunda suya yakın arazide bilhassa kavak fidanlıkları vticude getirilmelidir. Bu faaliyetin daha iktisadi olması için de yetiştirilecek kavakları kâ . ğıt sanayiinde ana madde olan Ka nada kavağı cinsinden seçmeli, böylece memleketin en mühim bir ihtiyacına maya olacak maddeyi en basit bir ameliye ile elde etmiş olabileceğiz.
Bundan başka müsamahaya meydan bırakılmaz bir şekilde her köye ve köylü vatandaşa ağaç yetiştirmesi mükellefiyeti yüklenmeli böylece ağacın nimetlerinden köylümüzün faydalanması sağlanmalıdır. Zira köylümüz bu vazifesini nedense yapmamıştır ve yapmamaktadır.
Haydi geniş arazide ekim için vasıtası yok, tohum az, sermaye kıt, bunu kabul ediyoruz; fakat köylü vatandaşın köyünün içinde ve evinin avlusunda bir tek fidan bulundurmamasına ne denilir? Bakmaları büyütmeleri için kendilerine ve köy idaresine zaman zaman verilmiş olan fidanların kurutulup öküz dürtmek ve hayvan gütmekte kullanılmasına da asla göz yumulapaaz...
Devletin hissesine düşen önderlik vazifelerini başarmadığı nokta lan acı acı belirttik. Köylü vatandaşların da şahsî kudretlerini ve şevklerini bir,fidanı yegerttmiyc-cek köylerini ve evlerini yeşilden yeşillikten mahrum bırakacak şekilde harcamalarını affetmek asla caiz değildir. Bugün Trakya köylerinin çoğu, bir kanş gölgeye has ret çekmekte, hayatını toprakla bağdaşma ve uğraşma sııretile temin eden insanlar nedense Trakya toprağı gibi bereketli bir toprak üzerinde vazifelerini görmemekte, bilâkis ağaca karşı kırma, kesme suretile zulüm yapmaktadırlar. Bu realite karşısında köylüye bu alanda bir mükellefiyet yüklemek kanaatimizce yerinde olur. Bu mü kellefiyetin köylümüze dert ve yük olmaması ise yine köylünün elindedir. Ağaca bakmak ve büyütmek gibi köylünün ana faaliyetine uygun bir işde ihmale kendisi ni kaptırmamakla bir yük gibi gö rünen iş bir zevk haline girer. En yakın zamanda Trakyanın bu müb rem ihtiyacı kanuni mükellefiyet yollarile sağlanmalıdır.
Değil Akasya, Karaağaç, Çınar, Kavak, Söğüd yetiştirmek, Trakya gibi verimli bir toprak nimetine şükran nişanesi olarak yer yer, bucak bucak çamlıklar vücude getirmek, halkın vatanseverliğinin bir canlı ve müstesna ifadesi yerine geçer. Bu mertebeden sonradır ki bir meyvacılık yapılabilir.
Trakya toprağının, Trakya ikliminin vasıfları, şartları meyvacı-lık için çok elverişlidir. Halbuki toprak malısıılü olan meyvayı, köylümüz şehirde, şehirli elinden almaktadır. Bu da ziraat hayatı-
" 35 Liraya ■
Hakikî tu geçirmez gabardin İngiliz Trençkot pardetüleri
Ayrıca: Bayanlar için 25 lira satış muhayyerdir; cultan Hamam Dikranyan han No. 11-Ü Abdurrahman Kalyon
Çam Tomruğu Satışı Kütahya Devlet Orman işletmesi Müdürlüğünden
Çam tomruğu satışı, beğirmenözü nel
>
»
»
Yapılacak iş Mahal ve mevkii Mlkdar ve cinsi
Muhammen bedel; İlk teminatı :
Müddeti İhale İhale ihale
1 ünde

şekli tarihi yeri
— Yukarıda

1
2
3
4
Belıer
101.663 1Ö6 483
93.209
29.816
RADYC
»•»•»>■ Proyvaa
PAZARTESİ — 2/2/194$ Açıljş ve program.
Müzik.
7 29 Açıljş ve di
7 30 M. t. Ayan,
7,30
7 45 Haberler
8 00
820
8 45
8 00
1229
12.30
1230
İstasyon
101.063
106.483
93.209
29.816
parti
>
>
>
merteküpii 63 teminatı
>
>
>
ün
»
>
>
deposu. M3
>
>
>
Ura ı %
>
>
»
Çam
>
»
50
7.5
>
>
>
tomruk •
. « S t
kuruştur. ' — hesabiyle 407.92
»
»
»
427.26
374.00
11964
ı
liradıf
>
>
t
1,3.00
13 13
13 30
14.00
17 58
18 00
18.00
1830
suretlle
günü
saat 15 de.
M3
>
>
>
On beş gün
Açık arttırma
10/2/948 tarihine rastlayan salı Kütahya Orman İşletmesi Müdürlüğü.
cins ve miktarı yazılı emval ayn ayn dört parti ha açık arttırmaya çıkarılmıştır.
2 — Buna alt şartname Ankaıada Orman Genel Müdürlüğünde, İs-taııbulda Orman Başmühendisliğinde, Eskişehir, Uşaf, Afyon, Tavşanlı orman işletme müdürlüklerinde görülebilir.
3 — Taliplerin İhale gününde avrakı müsblte ve İlk teminatları
ile komisyona müracaatları. (943)
Giyim Eşyası Tedarikinde Hakikî Kolaylık
SAĞLIK GİYİM EVİ.» toptan satışlarına birde parekende kısmı eklemiştir. Resmi Daire ve hususi müessese memurlarına | TAKSİTLE de satış yapılacaktır. En temiz malzeme ve işçilikle hazırlanmış erkek ve çocuk elbiseleri, paltoları, pardesiileri, trenç I kotlan, gömlek ve pijamaları, kadın manto ve trençkotları, halkı miza birinci elden yapılan satışların bütün faydalarını sağlamaktadır.
Mısır Çarşısı Kapısı Yanında
Fındıklıyan Han No. 18/19
CJnsi
Miktarı Fiyatı
ilk teminatı
Lira K.
ıra 5û
Alâtı .Tıbbiye 1 kalem 1500 Hra
Guraba hastahanesine lüzumu olan bir kalem alâtı tıbbiye açık ek ailtmeğe konulmuştur. İhalesi 9/2/948 tarihine rastlayan Pazartesi günü İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğünde toplanan'komisyonda yapılacak tır gCTffluTıHjrTîiıî-'pllri çniıjuıj zamanlarında levazım bürosunda görüle bîîîr. (981)
FgömlekçI i. MOTOLAİ
I Beyoğlu, İstiklâl Cad. 128. Sümer Sineması yanında, Tel: 43092 I
| Biiytik Tenzi âtlı Satış |
mızın ve ziraî geleneğimizin iptidaîliğine parlak bir işarettir. Biz | Trakyada kötüye işaret olarak parhyan bu fena durumu iyiye çevirebiliriz. Trakyayı İstanbulun ve bizzat TrakyalInın yer yer mey va bahçelerile renklenmiş kına ’ topraklı bir hâzinesi haline getir mek kolaydır. Yeter ki çalışılsın. Bilhassa Trakya, üzümleri kadar, kaysılan. kirazları, canerikleri, şeftali ve armudlarile meyvacılık ta Türkiyemizin en önde gelen bir köşesidir. Edirne kaysısının Ma-latyamnkinden taam edilince daha makbul tutulduğunu belirtmeliyiz. Trakyanın bilhassa Edirne-de yetişen altıparmak kirazının lezzetini diğer vilâyetlerimizde ye tiştirilenleıde bulamadığımızı tecrübe ile öğrenmiş bulunuyoruz.
Trakyada doğacak olan meyva-cılığm İstanbul gibi bir hamisi ve tabiî pazarı olduğunu da düşünürsek bölge halkına meyvacılığın neler kazandıracağı ve Trakyada bugünkü sefaletin içinde gizlenen
zenginliği ve parlak istikbali görmüş. anlamış oluruz.
Esasen gayemiz, sefaletimiz i-çinde servetimiz bulunduğunu, varlık içinde yoksul bir hayat yaşadığımızı, enerjimizi» imkânlarımızı devlet ve ferd olarak kullanmadığımızı ortaya koymak, plânsız yaşamanın, bu vatanın rengini nasıl soldurduğunu, gelecek nesillere ne gibi derdler ve ıztırab-lar yüklediğini açık Uyarak bunlar dan hisse kapmak ve buna göre davranmaktır.
Şaban Taşkın Şehidoğlu
(1) Eski İzmir valisi v. Trakya umumî müfettişi, 3 Temmuz 1911 de ölmüştür.
İmtiyaz bâhibi:
A. CEMALEDOİN SARAÇOĞLU •
Yaaı İşlerini fiilen idare eden:
Yaaı lflari Müdürü: FATİN FUAO Dıaüdiği Yer:
«Yani Sabah» mürettiphanesi
Ba.ildiği yar: «Gün Basımevi»
iki □e ol-
Cinayet
Tefrika No. I I 3
1900
19.00
19 15
19.20
?2.00
20-15
20 30
2035
2100
21 15
21 45
22 0.)
22.15
22.45
2245
23.00
t
Müzik: Tangolar (Pl.)
Çeşitli Hafif’
Müzik (Pl.)
Müzik: Şarkılar (Pl.) Kapanış.
Açıljş ve program.
M. s. ayafı,
Müzik: Operetlerden
Parçalar (Pl.)
Haberler.
Müzik; Havai Müzikleri (PJ.) Müzik.
Kapanış.
Açıhş ve program
M. s, ayarı,
Müzik; Dans Müziği tP),)
Müzik: Hafit Melodiler t’pj.)
Müzik; Şarkılar.
M. s. ayarı.
Haberler.
Geçmişte Bugün
Müzik; Karışık Şarkjl^r.
Müzik: Piyano Solpjarı (Pl) Radyo Gazetesi
Serbest Saat.
Müzik: Opera
Potpurileri (PL
Konuşma.
Mlizfk: Şarkılar ve Türküler Müzik.
Konuşma. 3. M. M. Saat» Müzik; Dans Müziği -Pl • M. s. ayarı.
Haberler.
Program ve Kapanış.
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1 1 1
l 1 ■
! 1 1 ’■ 1 1 1
E !■ i . İBI
|(ı | ı 1 ■ 1 1 - 1 İM
■ 1
t * 1 >■ i ! 1
I ; !■ 1 1
1 1 I l ■l 1 L.
J
3
4
â
6
9 i
l s
koldan Sağ*:
ı — üZiiı ühçülük; 2 — Köpeğin uğursuz sayılan bağır.naşı. Sonur.a • T) ilâvesile gellrat olur; 3 — Çağ, .... ile Aslı; 4 — ilgi; 5 — Başma *B) gelirse devamlı olur, İve »aynen); 6 — Fransızca sanat, Yunan halkına verilen isim, »D ilâvesile sağın aksi olur. 7 — Tersi yanın ş manâsına, Devir; 8 — İhşaş, Münasebetsiz; 9 — Harçı duvara dö> mek için kullanılan alet, İtıkaâ
takandan A sağıya ■
9
1 — Hindistanda bir din. Neticesiz; 2 — Sonuna »Vı ilâvesile bir vapurumuz olur, Saflaşma (su i-çin); 3 — İpliğin sarılmış şekli Beygirlere vurulur; 4 — üm »ay ni), Para birimi; 5 — Fiyaka. El emir; 6 — Bir ayın ismi. Edat; 7 -Tersi bavul, Bütün; 8 — idrarda bulunur, Başına (R) ilâvesile »Al laha) olur; 9 — Sivri ve uzun bı-çak, Nisbet.
EVVELKİ BULMACANIN HALLEDİLMİŞ ŞEKLİ
12 3 4 5 6 7 - t o 9
D E M O K R A s * c
alem ■ U c u 1 • l\
n 1 5 ■ I H A L E
AH E Z A B i A f
■ ABA ŞH fal K. A
E R AT ■İS A B Z
P 1 İLİ K! I Z A N
ı f,a d EİB İA H ı
Y EJNİB L Û T U F
İSTANBUL BELEDİYESİ QEHİR TİYATRO1 ARİ Baat 20 de Dram
Kısmı:
KÖŞEBAŞI
Yazan: Ahm* Kudsl Tccer:
Telefon: 42157.
suallere cevab verdi:
*
— Hazretl Hüseyin’i katleden sen misin?
— Evet, yâ Emir!
— Nasıl öldürdün?
— Evvolâ mızrakla vurdum. Sonra kılıçla yaraladım ve daha sonra başını kesmeyi başka birisine havale ettim.
— O halde Cennette bir arada bulunamazsınız.
Bu mecliste Küfe ve Şam halkı, nın ileri gelenleri hazır bulunuyordu. Kûfeliler, Haccâc’ın (o halde Cennette bir arada bulunamazsınız» •ötlorini şöyle tefsir, kabul ve ta«-
Onun öldüren
dik eltiler:
— Haccâc doğru söyler. Hazretl Hüseyin ltni Resulallah>ıı\ makamı Cennettir. Kendisini
adamla Cennette bir arada bnlun-masma elbette imkân yoktur. İbni Resul olan katilin gideceği yer Cehennemdir.
Kûfelilerin tefsirleri hiç şübhe yok kİ yanlış değildi. Haccâc, o hükmü bu mânayı kasdederek vermiş olabilirdi Haccâc’ın böyle düşünüp hüküm vermesi, Kûfelilorl memnun etmişti. Zira onlar, Hazretl Hüseyinin şahadetinden dolayı müteessir
olmuşlardı. Onu öldürehln öohennem
UR olduğuna inanıyorlardı. I-Iaccftc’ın kendileri gibi düşünmesi, bu imanla, rını kuvvetlendirmişti
Gelelim Şamlılara... Bunlar da ayni sözü şöyle tefsir, kabul ve tasdik etmişlerdi:
— Haccâc doğru söylüyor ve tıbkı bizim gibi düşünüyor. Hazretl Hüse-ylnln kendi katili Cennette yerleşme sini akıl kabul etmez. Zira Hüseyin, Müminlerin racşrû Emhine muhalefet ve İsyanda bulunmuştur; Müslü-manlar arasında kan dökülmesine sebebiyet vermiştir. İslâmları tefrikaya düşül ineğe, nizamları bozmağa so beb olanların döğülmesi lâzımdır.
Hüseyin'in katili, Allaha taat üzere bulunduğundan, ehli cennettir.
Haccâc’ın ayni cümle ile her tarafı iltizam ve memnun etmesj; rnüdhiş bir şeytan! zekâya malik
dıığunu açıkça göstermektedir. Halbuki «Hüseyin ehli Cennet’ onu öldüren de ehli Cehennemdir* demiş ol saydı’ Şamlıların akidelerine muhalif konuşmuş olurdu Bu suretle onları gücendirebilirdi. Hüseyinl öldüren ehli Cennettir» dediği takdirde Kûfelilerin ltalblerinl kırmış vaziyete düşerdi. Hem Şamlıları, hem de Kûfelilerl memnun etmek; ehemmiyetsiz bir kelime yıp cidden ince ve tezahürüdür..
Haccâc’ın zulmü.
şeklinde tecelli ederdi. Böyle lûtuf-lara nail olanlar, neticeyi merak ve' korku ile beldlyerek rnüdhiş azab [ içinde UıvıanırJarJı.
canbazhtfı olma-sevtanl bir zekâ.
> •
bazan da lütuf
Komedi Kısnu:
İPEKÇİ MER
HUM
> I
ALmed Nuri;
•I
Yazan: fbnlrrefik Telefon: 40409.
Salı Talebe temsili saat 19 da; zar günleri 15 de matine; Cumartesi ve Çarşamba günleri 14 de Çocuk Tiyatrosu.
(Devamı var)
Zayi
Çatalcaıun Boyalık nahiyesi nüfus memurluğundan aldığım ve 1-çlnde askerlik durumum yâzıh nüfus cüzdanımı kaybettim. Yenisini Çıkaracağımdan eskisinin hükmü yok* tır.
Catalcanm Yassıv’rnn köyünden ’îmln oğlu Emir