SALI
3
ŞUBAT
1948
Onuncu Yıl
No. 3216
idare: Nuruoamaniye No. 11 Tel adresi; »YENİ SABAH» İSTANBUL Telefon: 20795
ABONE
Türkiye Senelik 6 aylık 3 *yhk 1 *yhk
MOC 160Û
800 30G
K».
D
»
bedeli
Ecnebi
M00
2900
1000
800
Kr.
>
»
>
KURUŞ
33 Liraya
SATIŞA ÇIKARDIĞIMIZ
Halis İngiliz su geçmez Trençkot pardesfilerimizi mutlaka görünüz. Mahmutpaşa irfaniye Han No. 9
| YAVUZ KURTARAN
HÜRRİYET VE HAKKIN YILMAZ MUDAFiiYiZ
• * ‘ ’ • • • •. • . c* • • •
* >.
y—
D
-
Meclisin Dünkü Toplantısında
Tezimiz, Amerika Hükümeti nezdinde defalarca ve ısrarla izah edilmişti
bazı
□
1 V ' a
rir sahibinin
II
D fişlprl SudaH
idaia etmesi çok
(A.A.) — Türkiye-plâmndaki durumu-Zoııguldak milletvekili
Sadak Dedi ki:
Avrtıpanın kalkınman iş birliğindi Türkiye yardım vazifesi istiyor. Su.hu korumak yükünü taşımak ynzünaen ekonomini geliştirme
imkânını bulamıyan Tiirkiyenin yaratma hak gîrülemez . . .
sirlere yol açan, hattâ siyasî bir mücadele konusu haline getirilen bu meseleyi yüksek huzunınuzda (Devamı Sa., 4; Sü., 4 deı
• ■
Ankara: 2 nin Marshall na dair, Bay Emin Erişirgil tarafından Bü
yük Millet Meclisi başkanlığına sunulan sözlü soru önergesine kar şılık olarak Dışişleri Bakanı Nec-meddin Sadak aşağıdaki açıklamada bulunmuştur:
— Memleket efkârının ciddî bir alâka ile üzerinde durduğu Amerikan yardım plânı hakkında Büyük Meclise izahat verebilmek i-
•
çın. temaslarımız neticesinde meselenin bir derece aydınlanmasını bekliyorduk. Türlü tahmin ve tef-
İhtiyat, itidal., iyi amma memleket ne olacak ?
1
Cumhurbaşkanı bizzat re mıhsın Halk Partisi kurultayının açılış nutkunda radikal hal şeklinin kendisinin Haik Partisi başkanlığından çekilmesi olacağını söyledi. Sonra her nasıl oldu ise oldu, yine sayın ismet İnönü Halk Partisinin genel başkanlığında kaldı. İzmitte ve Yozgadda bir çok köylü delegeb.ri Celâl Papara bıı durumdan bahsettiler re Cumhurbaşkanının parti riyasetindi rı çekilmesinde ısrar edilmesini dilediler. Acaba bizzat Cumhurbaşkanının yaptığı bir vaidin infazını islemek mi
hanının yaptığı
ifrattır?
“Bizim Ekonomi Bakanlığımız bugün bir Maden ve Sanayi Bakanlığı haline gelmiş bulunmaktadır....,,
Mnrshall Plânına aidi hirkumetln hatalarını belirten JHrişirfjll “Adam yetdiyeceksiniz,, fakat ne olduğa belli olmayan bir teşkilât İçinde adam yetiyınex!„ di dİ
Ankara: 2 (Hususi) — Meclis bugün saat 15 de general AJi Fu-ad Cebesoyun başkanhğatdtt toplandı. Dışişleri Bakanı Ne;xnedcUn
Dün Kırşehirde de büyük tezahüratla karşılandı
V
v
çıkmadı. Ithi\iık Millet Meclisinde de bıı hususta eıı ııfak bir izah ve istizah olmadı. Bu durumun aydınlatılmasının Başbakandan istenilmesi mi ifrattır?
itidal, temkin nakaratı ay-Irnıcid pilâvı gibi Isıtılıp f-umıımi efkâra sunulmakta- •
I
Seçim kanunu
Nisanda
bugün siı muhalefette ifrat u* \ alınanın hoşuna git-
değiştirilecek
cmokrasi devrine girdik diyoruz. Hattâ Ahnıed E-nıin Yalmana kalırca o yolda hajli mesafe de kazanmış buluuuyoruz. Tek korkumuz memleketin karşısında kaldığı yegâne tehlike gerek Halk Partili gerek Demokrat hıitiin müfritlerin hareketleri ve bunların istemi-yerek kızıllara âlet olmalarıdır. “ Bu lardır sıtabp dır.
Bi/>
saplan miyeu hareketleri sıralayacağız:
1 — Atıf İnan gibi hakkında ►önlenmedik söz kalıuıyan ve devlet nüfıuunu kötüye kullandığı
her taraftan teyit! edilen bir adam | bizzat kendisi Meclis tahkikatı a-çıJmasım îMîyerek şeref >e bay niyet ini koruması lâzım gelirken, buna iltifat etmedi, bilâkis bütün Halk Partili arkadaşlarına valvararak ve hattâ kendisi de şahsı i-çln lehte e) kaldırarak tedkikattan kaçındı-
Bü zatın tahkikat sonu adalet huzuruna çıkmasını istemek mi ifrattır?
2 —Haik Partili Atıl Esenbel, —ne kadar da Atıf var— de bir milleti ekili varmış ki tın bası bir
Fransa hududunda altın kaçırırken yakalandı, iş Frao-►ız nıalıkemelerinc düştü. Bıı karanlık işin ve ona müteferri gazetemizde yapılan neşriyatın lavzı-hi bir türlü kabil olamadı. Bu badiklerin üstline de zamanın ör-tösü kapandı. Bıı bahsin aydınlatılmasını istememek mi ifrattır?
3 — Genelkurmay başkanı Salih Oınurtak Gıımhurreisine ıılba-f» dolayısile bir tebrik mektubu göndermiş ve burada ordunun Millî Şefe ebedî bağlılığından dem vurmuştu. Dört yıl irin mtintebab Wr Cumhurbaşkanına ebedî bağ-ühk tezahürünün mânası ne olabilir, dlje soruldu, buna biç cev&b)
eşi mi veya başka bir kadın mı —ki sefirimizin de Fransa hududunda
ismin-bu za-akra-halen
vakiin i-o
Sekiz münhal Millet vekili seçimi yeni kanunla Mayısta yapılacak
Ankara: 2 (Hususi) — Seçim ka nünün gizli oy acık tasnif esaslar] na göre tadili hakkında hazırlanan tasarı Meclise Nisanda gelecek vc Nisan içinde Meclisten çıkarılması na çalışılacaktır. Mayısta yapılacak olan kısmi seçimler bu yeni ka nun esaslarına göre yapılacaktır. Seçim kanununda bu değişiklikten sonra Demokratların da seçimlere katılması beklenmektedir. Alınacak neticeler kısmi de olsa efkârı, umu mlyenin temayülünü göstermesi ba lamından önem kazanmaktadır. Halen sekiz milletvekilliği münhal bulunmaktadır.
At yarışları tamamen Tanm Bakanlığına devrediliyor
Ankara: 2 (Hususi) — Tarım Ba kanlığı at yarışları ve at neslinin |slâbı İçin bir kanun tasarısı hazır lajmştır. Tasarı, at neslinin Islâhı, yet'ştlricilerl koruma ve at yarışla (Devamı Sa., t; Sü,. 4 dit
4 — Matbuat kanunu, hâlâ Reçel) Pekeriıı zincirlerini sıkıştırdığı kanundur. Bunun kaldırılmasını dilemek mi ifrattır?
5 — Seçim kanunu .Ahnıcd E-min ) almanın bile memnun olmadığını arıkladığı bir şekilde işleyip durmaktadır. Bıınuo acele tâdilini istemek mi ifrattır?
6 — Bu seçim kanunu garib bir tarzda işler olduğundan yeni kanun çıkarılınca derhal umumî bir serime geçilerek hakikaten milletin reyini kullanmasını ve halkın dileğine uygun bir bükûmefhı iş başına gelmesini, yani hâkimiyeti millete Dişletmeği istemek ini ifrattır?
7 — Hürriyet Misakı Demokrat Parti kurultayunca kabul edileli bir seneyi aşmıştır. O gündenbeıi bıı Hürriyet Misakı programına dahil tek bîr madde, Demokrat kongrenin isteği çerçevesi içinde' ne halledilmiş ve lınftâ ne de bal-! li cihetine doğru bir adım atılmış- •
(Devamı Sa., 3; Sil., 4 de) ♦
liayar kirveli irde de bir konâ^nnıu { yaptıktan sonra Ankara^ döndfı ’ Kırşehir, 2 (Hususî) — Demokrat Parti Genel Başkanı Celâl Baya? bugün Kırşehno gelmiş ve beş bin Kırşehirli tarafından büyük tezahürat'a kur şılanm ıştır.
Omuzlar üzerinde stadyuma getirilen Celâl Bayaı orada bulunan bir o nadar Kırşehirliye hitab ederek aşağıdaki konuşmayı yapmıştır:
«Kırşehirliler, muhterem arkadaşlar, istiyoruz ki, memlekette Devlet cihazı daha ivı ıs. leşin, istiyoruz İd hükümet mi) Jete daha iyi bir surette hiz-rret etsin. Köylülerimiz mes'ud şehir halkımız müreffah* olsun. Bugün bunlan teinin ed n dı*
(Devamı Sa,, 5; Sü., 7 de)
î
Celâl Bayar
Rusya durmadan nota yolluyor
Amerika Raa notasını reddetti, İtsiysı ile de anlaşma
►
İT
Moskova, 2 (A.A.) — Rus lıükû. nıeti, Amerikan askerî heyetinin I-randaki faaliyeti hakkında İran hükümetine bir protesto notası göndermiştir.
“Gandinin katli Hintliler için yüz karasıdır,,
Hind Hükümet erkânına tehdit mektubları yağmağa başladı, sokaklarda askerî devriyeler gez yor
a ı A İZ. ( / t »Tl ” r 1
f/ *ı
w j
La/. Jv -
fl
ra
L
t:
■T' Vj
t 4//,
A/7
l/jk .* ■ A
1 P- • ıJı wl r V’ / b dh
t
rl
w
K.
VI
İt
> 'c1 ' •» .7*
w®
F. ' f1
£
fandı Nehrtı beratfef (Yazılı B Ino! tayfada^
dt
Moskova radyosunun bıiC-rd.gine göre, notada bu faaliyetin S» vyet hududlannı tehlikeye düşür* belirtilmiştir. Notada, Amerikan sû-baylarının kontrolü altır.ua iıuuuû, bölgesinde tahkimat yap» d ğı vç r yeni uçak meydanlarının ( ?a edildi* gi iddia Edilmektedir. Moskova iad* yosu bundan başka Aîherikan aske-1 ri müşavirlerinin İranı sırat#-i k bir ! Us haline getirmeye çalıştığım bildirmiş ve Sovyet hükûmet!n!n İran hükümetinin durumu ksrşriamnk
fDepamı Sa , 5; Sü d da>
imzalandı
SON DAKİKA
Ankaradabl iki
Amerikan mfişavirl
Ansızın Va$ingtor a dâvet edildi
Ankara: 2 (AP.) — Bugün Ari karada açıklandığın^ gön Amerikan yardım progıamnu bağlı cilan jki ileri gelen asker müşavir istişarede bulunma) .üzer* ; ubizitj Vaşingtona çağrılmışla! d j.
Bu iki askerî müşavir j/rcgnı-mın kara kuvvetleri ge£ gcnerûJ t Devamı Sa . 5; Su > b de>
Sadakın M&rshall plânı hakkında vereceği mühim izahat dolayısile saJc’nda ve samiin localarında büyük bir kalabalık toplanmıştı.
Gündeme geçilmeden evvel ge-iı»ıa. Kâ^ım Karabekiriıı ölümü jç Amerika Ayan ve Me-hpsap L$4(‘lfeleri, Yunanistan, î-rak. îrşjj Meclîslerinden gelöıı ta-23j;çt telgrafları okundu ve bu teJ-gnJirna Başkanlıkça cevab verilmesi kumrallaştırıldı ve bundan sonra başkanlığın teklifi ile Ma-hatına Gand'nin ölümü dolayısile Büyük Millet Meclisinin teessürle rinin Hfrıd Mebusan Meclisine ib-lağ-ra karar verildi ve gündeme geçildi.
KvÇŞÜye gelen Dışişleri Bakanı, Z( g ‘öak mi:>tvekiJi Emin Eri-nhıjgıl de Bakanın izahatından ki soruluna cevab vererek, (diğer suıun2anmj2ds okuyacağınız veçhile beyanatta bulundu.
Soru rahibinin cevabı
E undan sonra söz alan Emin E-de bakanın beyanatından sonra efkâr, umumiyetle uyanan (DciûTnı Sa.t 5. Sü., 6 da)
Enıfn Eri$fr?iJ
canlar Kurulunda n bîr dileğimiz...
Kfiğıt fktiBi (75) kuruy olarak tesbitten e\vel
A^tğEdaki (to) madde insafla inceleasin
»
Sıllıdoz bir vakit hariçten , daha ııcuza getiren İzmit fabrikası, yerli sellüloz ile bunu karıştırarak maliyeti düşürmeğe çalışırken acaba neden dolayı simdi pahalılaşan yabancı sellülozu bir tarafa bırakıp bu işi yerli sellülozla başarma yoluna yitmiyor? Bu beceriksizliğin zararını da basın nu
ödesin?
Ankara 2 (Hu6usî) — Başbakanlık müsteşar muavini Hakkı Kâmil Seçenin başkanlığındaki ıBakanlararası komisyon) çalış-ma ai’na devam etmektedir. Ha-
ber aldığımıza göre komisyon haf ta içinde yaptığı son toplantıda kİ git fiyatları hakkındaki raporunu bitirmiştir.
(Devamı Sa., 5; Sii„ 4 de)
KVIMDtN BİR YAPRAK |
Terceme curcunası
esle) ciaşlannıadan Mebruro Morry'ın torcenıo işlerinin bir rixama sokulması tonıennl-sine dair bir mektubunu okudum. Değer ti mıiUroimt bu
mok tutunda «Alfons «jıackı unvanlı eserini letınek ıctedlğinl fakat tu eseril te»-Mimo etmek
nu görünce bundan vazgeçtiğini yazı-
FULUNAY|
Dode» nin dilimizo nak-başka birinin üzoro olduğu-
yor; memleketin tcrcenıe muhitinde bir (-Aman başkası yapmadan ortaya çıkarıvereyhn.D zihniyetinin şiddetle hükiimferma olmasından haklı olarak şikâyet ediyor ve uHattâ mütercimin kondino acemi yardımcılar tedarik e-dıp üç beş arkadaşla» no sihirdir no kerameti suretılo terceme odiverdıklc-rini» de »lâvo eyliyor.
Bu, tir şey dogıldir. Bir osori nihayet şimdiki vaziyete göre herkos tasarruf eder. Fakat okuyucu ancak bir ıkı cefa attatılabillr. Onda terce-monin iyisini kötüsünü pek güzel so-çeten kuvvetli bir (hakem) kabiliyeti vardı»; ohurtya şaşmıyor.
İlgin—ilmin huzurunu ihlâl eden bas-
ka tarafları da var:
İnanır mısınız? Bana, Pujer Luvn gibi hayli çetin bir muharririn —gü-rültü koparan bir e ■ serini— bir gecede _____ ___J terceme etmekliğim için müracaat edildi. Tabiî reddettin ve a Ne bir, no iki, ne on» gocedo tor ceme etmiyoceğlmi söyledim.
Sonra öğrendim kı on beş yirmi Fransızca bilen çocuklar bulmuşlar.
kitabı paralayıp her birine taksim ot-ınişler. Dört beş saatin içinde olmuş bitmiş!
Fakat ne terceme Yarabbi!!.
Maarif Bakanlığının cNeşriyat iınh reli» nın bazı eserleri bunların yanıır da «Divan Efendisi» gibi Ratır.
Dahası var: Bir vakitler, yanların da konuşurken yanlış kelime kullanacağız diyo korkudan ağız açmadığımız «İlim ve yazı dreydnotlaro ııın mütevazı bir vakar ile cevelan eylediği BabIâli caddosl şimdi ağlanacak kadar ilim fukarası olmuştur. Droydııot no-rede? Çatana bilo yok.
Hem de bunlar öylo eserlere saklırn fLflt/en zuv/ayt cetrtrtntof
^zmir İstiklâl Mahkemesinde neler gördüm?
Atatürk’e suikasılın tafsilâtı ve içyüzü
t
«
OkU Y5JCU
IIİYO
Tefrika No. 1G4
1 Reis — Arkadaşlarınızın faali-I’eti siyasiyesinin na gibi şeyler •Iduğunu anlatınız*
o — Canbulat bey Malt ada esirdi. Faaliyeti yoktu. Cavid bey d-telde oturuyordu, yo! paşa Afganistaııdaki den bahsetti.
— Cemal paşa şarkta iken diğer arkadaşları da vardı. Bunların faaliyeti hakkında nc dinlediniz?
— Enver paşadan şikâyet dinledim. Afganistanda Rusların şüb hesini uyandırmadan Çalışması lâ tundu Halbuki Enver paşa basma cılarla birleşmişti. Memlekete kar-1 şı Cemal paşanın hiç bir faaliyeti yoktu. Derin bir hürmeti vardı. Hattâ Gazi paşa ile muhabereye girişeceğini söyledi. Ana vatana karsı Cemal paşa bir şey söylemedi.
— İslâm İhtilâl Cemiyetleri İttihadı ve Halk Şu ra’an Fırkası namına olan faaliyetlerini biliyor musunuz?
— Mal tada işittim.
— Ittihad ve Terakki namına olan faaliyetleri hakkında ne biliyorsunuz?
— Yine Maltada işittikr Bu Halk Şuraları Fırkası namına olan faaliyetleri ile beraber işittik. Buna cauımız sıkıldı.
— Tâ’mik etmediniz mi? •
— Edemedik arzettığim gibi münhasıran işittik ve müteessir olduk.
— Siz Avrupada iken Talât paşa ile îngriizlerin görüştüklerine dair malûmat aldınız mı?
— Efendim işittim. Görüşmüşler. Fakat bendeniz Cavidden işit ıpiş olacağım. Lütfen ondan sorunuz hafızası da daha kın’vetlidir.
—Ne görüşmüşler acaba?
— Efendim memleket hakkında görüşmüşler. Memleket naf’ine dair olacak. Sonra Talât paşa Şerif pasa ile görüşmüş.
— Sizinle lngiiizler görüştüler
* mi? Veya görüşmek istediler mi?
— Hayır efendim, katiyen.
— Enver paşa ile ..
— Bilmiyorum, efendim haberdar değilim.
— Berlin ve Romada Azmi beji görmediğinizde musirsiniz.
— Hatırıma gelmiyor, görmediğimi zannediyorum. Muhaberemiz yoktur.
— îstihlâs oldu, millî iradenin îstanbulda tatbikine başlandı.
Cemiyeti belediye. Meclisi umu- ( mî intibablan oldu ve intihaba 11 umumiye başladı o sıradaki faaliyetinizden bahsediniz?
— Istan bu la avdetimde rinci düşüncem, gazetemi mak oldu, imtiyaz almak leri ile meşgul oldum. İntişarından 25 gün sonra 3ırinci Lozan konferansında bulunmağa gittim. Bendeniz münhasıran gazetemle
b
elde oturuyordu, yoklu. Cemal , faaliyetin-
meşguldüm. Günde 13 sütun kadar yazı yazıyordum. Bittabi böy le bir adamın hariçte faaliyetine vakit kalmaz. Bir gün Cavid beyi gördüm. Kemal bey ve bazı arkadaşlar gelecek. Gazi paşa hazretlerinin bazı sözlerini söyleyecekmiş, dedim. Gittim. Kemal bev o-rada memlekette bazı faaliyetlerin yapıldığını. Gazi paşanın söylediğini tekrarladı. Kemal’bey de bun laldan şikâyet etmiş, Gazi paşa (Sen böyle söylüyorsun, arkadaşların da avni fikirde mi?> dive er •
sormuş. «Bilmem*' demiş müsaade almış. Görüşmek için ben Kemal beyden ne zaman mülâkat vukubulduğunu sordum. Aradan bir kaç ay geçmiş olduğunu anladım. Hattâ Ziya Gökalpı da Diya-rıbakırdan davet etmiş, ben bu memlekette fesadcı çoktur, onun için «Bu içtima sizin emrinizledir» diye Gazi paşaya bir mektub yazılmasını söyledim. «.Evet doğrudur.» dedi. Sonra sordum. Kemal bey Ankarada ismini hatırlıyama dığım birine mektub yazdığını Gazi paşa hazretlerine arzeyliyeceği-ni söyledi, tçtimada bizim ne olduğumuz mevzuubahis oldu. Ittihaçl ve Terakki infisah etmiş olduğuna göre hepimiz ferdler idik. Ferdi o-larak hareket mecburiyetinde bulunuyorduk. Sonra paşanın etrafın da çalışmak mevzııu üzerinde hiç itiraz edilmedi.
Bendenizin fikrimde ( Ittihad ve Terakki mefsuh olduğu cihetle artık bunda bittabi çalışamıyaca-ğım merkezinde idi. Başka bir fırkaya da intisab etmek istemi-yerek bir kenarda* rahat etmek az mi kafisinde idim. Sonra şekli devlet meselesi mevzuubahis oldu. Neticede Cumhuriyet esasları üzerine müstenid bir idare tesis fikrini hülâsa eden bir karar alındı I ve paşa hazretlerine arzı malûmat edilmesi karargir oldu.
— İçtimalarda kimler bulundu ?
— Cavid bey, Canbulat, Nesimi, Vehbi, Nail, Eyüb Sabri, Doktor Nâzım beyler, bendeniz, Şükrü I bey, Kemal bey. Başkalarını hatır Uyamıyorum.
— Sabri bey?
— Yaktu zannederim, yoktu.
— Haindi Baba?
— Tehattür edemiyorum.
— Doktor Resuhi bey?
— Vardı zannederini.
(Devamı var)
I
Dünkü şikâyet mektu buna gelen cevab
İstanbul vali ıııunviui İhsan Eeemh imzalı ve emni-I »yet müdürlüğü 5132 sayılı mektııb aşağıdadır:
2 Şubat 948 tarih \e 3215 sayılı gazetenizin ikinci say-fasmnı ikinci sütununda (O-kuyucıı diyor ki, vilâyetin diiduıt nazarına) Irnşhğı al-Undu Çarşambada Fethiye caddesi 5 numarada Şükrü Yurtman adresini ve imzasını lıaıi münteşir yazı etrafın da yaptırılan tahkikatta:
Bir müddet evvel mııınni-ley Şükrü Yurtnmnın yengesi olduğu söylenilen bir kadın mevzııııbuiıis evin bir o-desiııı kiralamıştır.
.Aradan bir kııç gün geçtik ten sonra Şükrü yanuıda Ke mal adında bir arkadaşı ile beraber ayni odada gelib geceleri rîe Imlnıağn başlayınca ev sahibi ile aralarında bıı yüzden bir ihtilâf çıkmış ve ev sahibinin odanın tahliyesi hususumla yapmış olduğu ili turlara rağmen odanm boşal t ılnıamasından miiteessiren ev sahibi uıüstecire aid eşya ları dışarı çıkartmıştır.
Hâdine zabıtaya intikal e-der ctınez mahalline gönderilen memur bu ^-uziyeti tes-blt etmiş ve haklarında tanzim ettikleri evrakı tahkiki-ye ile birlikte kendileri malı kemeye tevdi edilmişlerdir.
Vaziyetin şekli cereyanına göre tavzihini rica ederim.
Not: Vilâyet makamının
bir vatandaş şikâyeti karşısında gösterdiği bu yakın ve süratli alâkayı takdirle anar ken diğer bazı geç* akaiUâmel li makamlara da bir numune teşkil etmesini candan dileriz.
MAARİFTE
Tek tip etmek dâvası henüz halledilemedi
»t
utahassıslann
Belediyece memur edilen nezareti altında yeniden 3 türlü Mtek tip ekmek,, nü
Tek tip ekmek meselesi henüz halledilmiş* değildir. Gerek Toprak Ofisin değirmenlerde, gerekse Belediye murakıblarının fırınlarda kontroLla-rına devam etmelerine rağmen hAlA birçok semtlerde ekmekler bozuk çıkmakta, halk tarafından şikâyeti mucih olmaktadır.
Belediyenin memur ettiği mütehassıs heyetin kontrolü altında imâl o-lunan 850. 8a5 8H0 gramlık ekmeklerin rapotları Belediye Daimî En-
cümenine verilmiş bulunmaktadır.
Encümen verilen raporlar hakkında ilgililerin söylediğine göre, rütu-bet derecesi 37 ve gramı 855 olan ekmek halkı memnun edecektir.
Bu hafta İçinde Daimî Encümenin bir karar vereceği ve ekmek gramının 845 e indirileceği söylenmektedir..
Ekmek gramının lndirllmcslle; ham maddede bir fark olmıyacalctır.
POLİSTE
A D L 1 Y E D E
ilkokul
öğretmenleri
-----o—
Şubat maaşlarını umumî muvazeneden d ü n a 1 dil a r
İr kelime oyunu asını pahalı okuyucularımdan Bay H. Goynwn bana aynod şunun yazmış: (DevUt 0a( nizyolları) idaresindeki harflerle, hği riçten harf ilâve etmeden va bir iki
4
B,
K
en bi-çıkar-mesele-
Terceme Curcunası (Baştarafı 1 tncHLef rorlar ki bir cümlenin sağlam mâna-ıını anlamak şöyle dursun, do&ru dürüst ibaresini bile okumaktan âcizdirler.
Ben, tanıdığım mütercimin eserini okuyamıyorum. Çünkü bazen bir cümlenin içinden çıkamıyorum. Tesadüfen aslı da kütübhanemde mevcud bulu-nuyor; karşılaştırınca ne kadar kan varsa beynime hücum ediyor.
Dayanamadım; bunlardan birino haber gönderdim. Yanlış yerleri, atlanmış cümleleri işaret ettim. Çelen cevab şu idi:
cBtz, bir eseri öyle kelime kelime terceme etmeyiz-.. Bir sayfayı okur, oradaki cümleler fikrîmizde nasıl bir İntiba' husule getiriyorsa ona göre yazarız. Eser, müellifindir; fakat terceme bizimdir; o sahada istediğimizi yaparız.>
Nasıl? Beğendiniz mİ? Buna karşı denecek söz: «Allah belânızı versinb. den başka ne olabiliri
Geçen gün bir yerde Fransızca bir şiiri şöyle terceme etmişlerdi. Hem de aslını koymak cesareti de ihmal dilmemiş hal...
Aslı şudur:
Je vois le vrai fait souffrir Voir c’eet peut etre mourir N’importe au monoell regarde. Ey! nidası olan «Oa kelimesini (au) şeklinde yazılmasını bir tarafa bırakalım teroemeye bakalım:
Görüyorum ki hakikat ıztırab içindedir. |
Görmek ölüm bahasına da olsa Ey gözüm sen gör!
İşin ağlanacak kadar feci tarafı bir ecnebi lisanını bu kadar anlamıyan biri yarın kalkıyor, meselâ Anatol Frans'm bir eserini tercame ediyor.
Öylo bir oehalet uçurumuna yuvarlanıyoruz kİ Allah enuamını havraylasın!
Harbiyedeki yeşil lâha
Belediye Daimi Encümeni tarafından Harbiye arkasında yapılacak o-lan iki numaralı yeşil saha 387.183 liraya ihale olunmuştur.
Bir kollektif şirkete ihale olunan bu saha, haziran ayı sonuna kadar park haline getirilecektir.
C. Lf. P. kongreleri devanı ediyor
C. H. P. Ocak kongrelerine, dün de devam edilmiştir.
Diğer taraftan, bugün de. Beyoğlu. Eminönü. Eyüb. Kartal. Sarıyer ve Silivri ilçelerindeki ocakların kongreleri yapılacaktır.
Doktor Elhenı Vassaf şehrimize geldi
Sağlık Bakanlığı müfettişlerinden Dr. Ethem’Vassaf, Ege bölge sindeki teftişlerini, bitirerek şehri mize dönmüştür.
Edebiyat Fakültesi Talebe Cemiyetinin komünizmle mücadelesi
Edebiyat Fakültesi Talebe Cemiyeti. gayri siyasî olarak ele aldığı Komünizmle mücadele* mevzuu etrafında çalışmalarına devam etmek tedir, Bildirildiğine göre Cemiyet. Yüksek Tahsilde /bulunan talebele rin çoğunun fakir kimseler olması hasebile, bunları komünizme karşı müdafaa için bazı prensip ka rarları almıştır.
Fakülte Talebe Cemiyeti., bu te zi hükümet mahfillerinde müdafaa için, iki kişilik bir heyeti Ankaraya göndermeğe karar vermiştir.
-------o-------
Tekel genel miidiirii Ankaradan geldi
Birkaç gün evvel Ankaraya gitmiş olan Tekel Genel Müdürü Hüsnü Kortel bu sabah şehrimize gelmiş la( aktır.
••
6-
İyi kalbii, dini bütün kadıncağız ona:
— Kızım, zavallı ananın ve baba-nm ruhları şâdolur, bu gece odama gel, güzel sesinle bir Yâsin oku!
Dediği vakit, bazan kendini tutamadan omuz »İlker, hiç tanımadığı anasile babasma karşı böyle bir va-zifesi olmadığını düşünür, yine de dünyada en çok sevdiği ve öz anası saydığı Kadriye Hanımı memnun etmek için başını örter, o-nun odasına giderdi.
Bundan sonra böyle olnııyacaktı. Bilerek, istiyerek anası için dua edecekti.
Gene kız, göz yaşlan yanaklarına sızarak bunları düşünürken Turbanın yeisle büyüyen kupkuru gözlerine, Metinin kanı çekilmiş yanaklarına, doktor Ferdinin öne eğilmiş başına bakamıyor, kendisini ancak şimdi dünyada yapyalnız hissediyordu. Biliyordu ki bu patırdı, bu giriş çıkış, bu göz yaşları ve çığlıklar biraz sonra kesilecek herşey, herkes nor-• mal halini alacak- yalnız onun hayatı bomboş bir kuyu kadar karanlık kalacak. Herkes evine, ailesinin yanına sığınarak gündelik hayatına dönerken o, öksüz, perişan, zavallı bir kız olduğunu daha kuvvetle hissedecek»
Anası onu Darülaceze kapısına bırakıp gittikten sonra iyi kalbli, ince ruhlu ve müşfik bir başka kadın bu çocuğa acımış, onu bağrına basmış-
o-
----------o --
Ticaret Bakanı yarın
Ani araç a gidiyor
Şehrimizde bulunan Ticaret Bakanı Mahmud Nedim Gündüzalp, ted-kiklerine devanı etmektedir.
Bakan, bu arada dün sabah Esnaf Odasında kooperatif mümessillerini, öğleden sonra da Mıntıka Ticaret Mü düdüğünde Sanayi Birliği üyelerini kabul etmiştir.
Bakan, çarşamba günü Ankaraya dönecektir.
Deniz polisi tarafından yakalanan hırsızlar
Bir gemide tayfa bulunan Mehmed Tcrzioğlu İle Sürmeneli Haşan ve Muharrem adında üç arkadaş tedarik ettikleri sandalla Kına h adaya giderek İki ev soymuşlar ve elde ettikleri eşyaları sandala yükliyerek kaçarken deniz polisi ta rafından görülmüşlerdir. Hırsızlar deniz motöninün teknesine bıçak saplayarak batırmak istemişlerse de polis tarafından yakalanmışlar dır. Suçlular Emniyet müdürlüğüne teslim edilmişlerdir. 1
Sopa ile arkadaşını başından yaralamış
Evvelki akşam mezbahaya kesilmek üzere koyun getiren çobanlar dan Mustafa Işık ile Ahmed arasın "da alacak yüzünden kavga çıkmıştır. Kavgaya Ahmedin arkadaşı Mehmed de karışmış ve ikisi bir o-larak Mustafayı bayıltıncaya kadar dövmüşlerdir. Başına indirilen sopa darbelerinin tesirile kafatası çatlıyan Mustafa hastahaneye kal dirilmiş ve suçlular yakalanmıştır.
Metresini yaraladı
Fatihte Viran Medresede oturan Selâhaddin adında birisi evvelki akşam kıskançlık yüzünden metre si Sadıye ile münâkaşaya tutuşmuş tur. Münâkaşa esnasında bıçağını çeken Salâhaddin genç kadını 6 ye rinden ağır surette yaralamıştır.
Kadın Haseki hastanesine kaldı rılnuş ve suçlu yakalanmıştır.
I i
Üsküdar - Bağlar başı arasında çift hal üzerinde tramvay seferleri başladı
Üsküdar - Kısrklı tramvay hattının Bağiarbaşma kadar olan birinci kısmı çift hat üzerinden dünden itibaren seferlerine başlamıştır.
Üsküdar ve Kadıköy havalisi Halk Tramvayları idaresinin kendi işçilerinin yaptığı bu yeni hat seferlerin intizamını sağlıyacağındm bu suret, le sinyal bekleme yüzünden hasıl olmakta bulunan teahhütler de önlenmiş olacaktır.
Bağlarbaşından AltuııUadeye kadar olan ikinci kısmın inşaatına da yakında başlanacağı haber alınmıştır.
Altunîzadeden Kısıklı ya kadar o-lan üçüncü kısma döşenecek olan ikinci hattın, son zamanlarda bu yol üzerinde artan münakalâtın bir takım kazalara sebebiyet vermekte olduğu nazarı dikkate alınarak bu kısma aid olan ikinci hattın Millet-balıçcsl arkasından geçirilmesi hususunda etüdler yaptırılmaktadır.
GalatasaraylI .
Rehanın duruşması başlıyor
Beşiktaşta Vlşnezade sokağında oturan ve bir otomobil sahibi bulu nan Badi adında bir genci kadın yüzünden çıkan münâkaşa sonunda yumruklamak suretile ölümüne sebebiyet verdiği iddia edilen Gala tasaray futbolcularından Reha, 18 sene ağır hapse mahkûmiyet lste-ğlye 1. inci ağır cezaya verilmiştir.
Dâvanın duruşmasına 21 Şubat saat 10 30 da bakılacaktır.
Adliye koridorlarında vahşi hayvan gibi haykıran katil
Dün sabah şehrimtzrip Mehmed Yılmaz adında ve İzmir ceza evinden kaçmış bulunan bir katil yaka lanmıştır. Adllyeye getirilen suçlu jandarmanın plinden kurtulmak is temiş ve vahşi bir hayvan gibi acı acı ulumağa ve etraftakilere saldır mağa başlamıştır. Bu hâdise adliye koridorlarında bulunanları ürkütmüş ve adalet doktoruna şevke dilen katilin deli olduğu anlaşılmış ve kendisi Bakırköy Akıl hastalıane sine kaldırılmıştır.
Mehmed Yılmaz bundan bir sene evvel Antalyada hlr kervanın önüne çıkarak 5 deveyi kesmiş ve deve el Yusufu da boynunu kesmek sure tlle öldürmüştür. Müteakiben para ve eşyaları alıp dağa kaçan azılı katil jandarmaya yakalanmamak için 6 ay ormanda ot ve yaprakla beşlenmlştir. Nihayet yakalanan Mehmed, İzmir ceza evine sevk edil mlş, fakat orada da gardiyanın ku laklarım kestikten sonra yine dağa kaçmış, oradan da şehrimize gelmeğe muvaffak olmuşsa da zabı ta tarafından yakalanmıştır.
— - --o—
DF N1ZD E
“Kars,, Amerikaya hareket ediyor
Devlet Denizyolları idaresinin Kars şilebi perşembe günü Iskende-r un d an krom yükliyerek Amerikaya hareket edecektir.
Kars şilebi Nevyorkta hamulesini boşalttıktan sonra Amerikan yardım malzemesi yükliyerek memleketimize gelecektir.
Tefrika: 58
Aşk ve ’nis romanı
Muazzez Tahsin BERKAND
tı. O çocuk bugün bir gene kızdı am ma o İcadına hâlâ dört yaşındaki çocuk kadar muhtaçtı. O şimdi dünyaya gözlerini kapayıp gitmişti.
Boğazında bir hıçkırık yırtıldı kaldı, omuzları sarsıldı.
— Anne! Anneciğim!
Onun feryadı odadakılerin Üzerinde bir yıldırım tesiri yaptı. Susmuş görünenlerin göz yaşlan tekrar akmağa başladı.
— Verda, bana bak!
Gene kız çekti.
— Doktor bütün öksüz
____ Biz varız kızım. Seni yalnız bı-ralunıyacağız.
Sabiha Hanım da ona yaklaşmış, göz yaşlarile boğulurken onu teselliye uğraşıyordu. Ona yaklaşamıyan İki kişi vardı: Turhan ve Metin... t-klsl de taş kesilmiş gibi ona bakıyorlar, ağlamadan, birşey söyleme-
yavrum. Başını kaldır,
mendilini gözlerinden
ağabey. Ben şimdi büs-kaldım.
den onun göz yaşlarını seyrediyorlardı.
«Ertesi gün ve ondan sonraki günlerde de iki erkek ona yaklaşamadılar. Onun içten gelen ve teselli kabul etmiyen derin acısına tahammül edemiy’orlar, büyük bir endişe içinde ona uzaktan bakıyorlardı
Verdaya gelince, yavaş yavaş, a-ğır ağır, kendi kabuğuna girmeğe uğraşıyor, Kadriye Hanıma aid hâtıraları yeniden yaşamakla ona yaklaştığını sanıyordu.
Hattâ Metinin sevgisi kikalarda ikinci plânda di. Birdenbire hayatını kasırga onda, Kadriye
duygularından başka herşeyl allip süpürmüştü sanki... Yalnız o, uzaklaşınca büsbütün kutlulaşan bir insan kuvvetile varlığında yer almıştı.
ir
Böylece günler ağ,r bir yürüyüşle geçmeğe, sonbahar rüzgârları ağaçlan sallamağa, yapraklan dökmeğe,
bile bazı dû-kalmakta. 1-altüst eden Hanıma a id
tablattcki renkleri değiştirmeğe başladı.
biı sabah, dokt. • Fer li İstanbul» Lnıuek için hasırla .ut ken 1c* ısı;
— Artık apariır.ana göç etmeği düşünmek zamanı geldi, dedi.
Bu, bu sene çok clıenuniyotli bir mesele idi. Doktor taşlarını çattı:
— Biliyorum. Ancak Verdayı ne yuyacağız?
— Ban de jjünlerdenberi onu düşünüyorum. Bizimle beraber gelemez mi?
— Yani büsbütün bıunnle yaşamasını mı ona teklif edeceğiz?
— Başka türlü nasıl olur bilmem ki...
— Çok güç bir vaziyet.. Onu beraber götürsek Turhanı büsbütün yalnız bırakmış oluruz. Taksimdeki apartmana gitse, Turbanla yalnız bir evde yaşamaları yakışık almaz.
— Bu hiç olacak iş değil. Onları başbaşa bırakamayız.
— Ayıramayız da .’.
Umumi muvazeneye geçmiş bulunan İlkokul öğretmenleri, (liln akşama kadar, şubat ayı maaşlarını tamamile almış bulunmaktadırlar.
Umumi muvazenoye geçen; bütün Türk iyede 10 bine; şehrimizde ise 2 bine yakın ilkokul öğretmeni vardır.
Bu münasebetle, durumdan ziyade.dle meıunun bulunan bmlerce ilk eletil öğretmeni; Milli Eğitim Bakanına; Başbakan Haşan Sakaya ve Bdylık Millet Meclisine birer teşekkür telgrafı çekmişlerdir.
DlğPr taraftan; bütün Türldyede-k- ilkokul öğretmenlerinin umumî m j' nzeneden alacakları maaş tutarı, takriben 5.5 milyon liraya teka. bül etmektedir.
İlkokul öğretmenleri, bundan böyle msvşlann’» her ay. bulunduktan ilçelerin malmüdürlüklerinden muntazaman alacaklardır.
Şehir Meclisi toplandj —o—
İstanbul 11 Genel Meclisinin 5 inci seçim devresinin 2 nci yılı şubat top lantılan dün saat 15 de başlamıştır. Meclise Vali Lûtfi Kırdar. başkanlık etmiştir.
Y*optiği konuşma esnasında Lûtfi Ktrdar demiştir ki:
«— İlkokul öğretmenleri kadrolarının Milli Eğitim Bakanlığı teşkilâtına alınmaat hakkındaki kanunun kabulünü beklemek zaruretit diğer bütün illerde olduğu gibi, bizim büd-cemizin de bugüne İcadar tasdikinin gecikmesine âmil olmuştur. Bu se-beble hâlen 1947 büdcesindeki ödenekler dahilinde çalışmalarımıza devam etmekteyiz.
Öğretmenlerin Millî Eğitim Bakan lığı teşkilâtına alınması hakkmdaki kanun henüz kabul edilmiş olduğuna
göre, büdcemizin de yakında tasdik , edileceğini ümid etmekteyiz.>
Valinin konuşmasından sonra Şehir Meclisi üyelerinden emekli general. Cemil Topuzlunun verdiği iki takri- j rln okunmasına geçilmiştir.
Bu takrirlerde. Belediye gelirinin ( arttırılması, limanın başka bir yere nakli ve Galatasaray - Taksim arasındaki caddede seyrisefere engel olmasın diye sinema ve eğlence yerlerinin kurulmasına müsaade edilmemesi isteniyordu.
İki takrirde bir hayli münakaşalara sebcb olduktan nıesi için MUllciye vale olundu.
Son olarak söz
Kırdar. merhum muharrir arkadaşımız Faik Güneri’den açık kalan üyeliğe Adnan ÜnsaTın seçildiğini, gelecek toplantının Cuma günü yapılacağım söylemiştir.
sonra tedkik edil-komisvonuna lıa-
alan Vali Lûtfi |
-------o-------
F F LF T t [E
Bağdad caaaendeki tramvay kaldırılacak
Rağciad caddesindeki tramvay yolu. iki tarafından geçen piyade yolu ile ana yol arasında tehlikeli bir hâil teşkil etmektedir.
ilgililerden öğrendiğimize göre, e e kcek yıl içinde bu tramvay hattı kaldırılacak ve bu yolda troleybüs voya otobüs işletilecektir.
— Zavallı ablanı hep bunu düşünür dururdu. Bu vaziyete pek üzüldüğü her halinden anlaşılırdı onuna düşündüklerini söylemekten çekinirdi. Bütün emeli, ölmeden evvel ken- l di elile Verdayı evlendirmekti- Pek j vakitsiz öldü.
Doktor kaşlarını çattı, dudaklarını ısırdı. O da üilinüı ucuna kadar gelen sözleri telâfi’uz etmekten ka-gryordu. Ablası gibi karısının da, anladıkları halde söylemedikleri bir şeyi açığa vurmaktan garib bir hi-cab duvmalcta idi.
— Acaba onu, muvakkaten olsun, bize davet etsek te sonra uzun dıya meseleyi düşünsek nasıl Sabüıa?
-— Sana doğrusunu söyliyeyim
Bunu da Metin bakımından pek istemiyorum.
-— Çocuksun Akıbet onların deşeceklerini bilmiyor muyuz? tin'bunu açıkça belli ediyor..
— Evet. Fakat...
•Kan koca yüz yüze bakıştılar
sinin de gözlerinden ayni gölge geçti. ikisi de o gölgeyi görmemek için. Önlerine baktılar. Doktor Ferdi sinirli ellerile kravatını bağlamağa çalışırken öfkesini yenemedi,
____ Gllç iş... Hangi tarafa dönsek fona .. Bütün taşı Çamlıca tepesinde giremeyiz ya! • u v >-
uza-olıır
mi?
bir-
Me-
lki-
defa kulUmnad-uı aşağıdaki kolaylıkM çıkarılabilir# i — İllet
— Tezat / — Nezlo b — o. O. T. O — Deve İ — Ziyad
A — Altın
R — Rezalet Y — Veler
— Erim
★
Fikri beğendim; bir de ben tecruof edeyim dadım, şu naUoeierl aldım ı
D — Deveyi güt dadîm,
E — Elinden gelmedi.
V — Vapurların
L — Lâfla yürümez dedim, E — Eyvallah, haklısın! Zır®
T — Tekneler çürük dedin.
D — Oeve kuşu musun? dedim} E — Evet, şüphe mi var? dedirt
N — Ne ış görürsün? dedim.
i — İş mi ararsın? dedin, Z — Zarar etmekle meşgulüm.
Y — Yafcma mı var? dedim, O — O testiler bardak oldu
L — Lâfın pek çok,
L — Lâkın başarın yok, dedim.
A — Allih bize acısın da,
R
I
Raöbım seni ıslah etsin! Işık vermez mum oklun harek J
FIKRACI
Evlenme va’dile
dolandırıcı ık
o
Rana Ea .an — ftıalımut Kefeli dâvası enteıe^aD bir safhaya g.rüi
Atatürkün kalemi mahsus ır.üdür^ terinden Hayatının kızı ve Edebiyat Fakültesi İngiliz filolojisi ©on sınıf talebelerinden 21 yaşlarında Bana Bakan'ı dolazaiirdiği iddiasile 6 ncı asliye ceza mahkemesinde Muhmud Kefeli aleyhinde açılan dâvamn duruşması ca dün de bakılmıştır, lddi-ava ve mahkemede dinlenen iki hol-
*
hidfn ifadesine göre, şehrimizin tanınmış tüccar ve zenginlerinden bi-rirıin oğlu bulunan Mahmud Kefeli gene kızı evlenme vâadüe kandırmış ve Ra’naıus elin ien 15 bin Lralık hır çeki de aitp Ankaraya i:akmıştır. Gene k z mahkemede verdiği i-f adede:
— Mahmud benden bu parayı sana bir otomobil alacağını diye aldı ve sonra da aatınaldıgı otomobili Ankaraya götürdü^ demiştir.
Dünkü celse; duruşmaya gelml-yen sarnk Mahmud Kefelinin celbi için başka güne talik edilmiştir.
EKvNO Mİ:
Fransız parasının kıymeti düştükten sonra
----O-----
Fransa hükümetinin verdiği oır kararla frank kıymetinin düşürülmesinden sonra Fransız firmalar» kİ-halâta başlamışlardır.
Bu arada Partstekl bir fimıa Ticaret ve Sanayi Odasına müracaat e-derek domuz, koyun barsağı, taze va konserve yumurta, kimyon tohumu, lokum ve helva ihracatçılarımız!!» adreslerini istemiştir.
♦
---------o---------
E ir deşci denize duştu
Evvelki akşam 21 de Sarıyerden hareket eden 54 numaralı Inbisat vapurunun ateşçilerinden Fethi Çini* gör. denizden au çekerken, denize düşmüştür.
Fetlıl Çimgörün deniza düşmesi yolcular tarafından kaptana haber verilmişse de Fethi Çiragör bütün araştırmalara rağmen bulunamamış-•tır.
I
r
1363 Rumi K. sâul
21
S L.l
1367
Hicri Rebllil-
evvel
22
Kastin 88 — AY 2 — GÜN 34
V&£iuar
D
D.
Vasati
8.
Bzanı
a
üıuveş 1 05 1 42
Öğle 12 28 7 02
İkinci 15 10 D 44
Akşaa 17 28 12 R—
Yatsı 19 01 1 34
Iııcsak 5 29 12 02
ita eski aui-der-
çok dâva almak istemez* hergün ba$makal(
Dolaristifeden s yabancılar
a
IAmerika^ tedavülde ₺■• lanan kâğıt paralar perine yenilerin basılman teklif elanda
Vaşington, 2 (AA.) — Yeni Jersey cumhuriyetçi temsilcisi Frank Sundatrom, hâlen Birleşik Amcrlkada tedavülde bulunan kâgıd paraların kaldırılarak yerine yenilerinin konul, ması için hazırladığı kanun tasarısını kongreye sunmak üzere olduğıınu teyid eylemiştir.
Sundstrom’a göre, Birleşik Amerikadaki hâlen mevcud kA-ğıd paraların yerine yenilerinin çıkarılması aşağıdaki faydaları saghyacaktır: '
1 — Birleşik Amerika tarafından yardım görmekte bulunan hükümetleri malî bakımdan kuvvetle destekliyecektir. 2 — Bu hükümetlerin güvenliklerini arttıracak ve bu itibar la bunları komünizme daha kud retle mukavemet edebilecek hale getirecek ve muhtemel üçüncü bir dünya harbi aleyhindeki mücadeleye iştirAk imkânlarını takviye eyliyecektir. '
3 _ Bu hükümetlerin birbir-leri arasında yardımlaşmaları ( imkânlarını daha tesirli hale • S getirmelerine yarıyaöaktır. (
5 4 _ İhtiyaç içinde bulunan (
S Avrupa memleketlerine yardım ( ? bahsinde Birleşik Amerikanın ] S iktisadi imkânlarını daha kuv- ( 2 vetli tahakkuk ettirmesine mü- ] 5 said olacaktır. (
İ5 — Avrupa ve Asyada boy- j lece takviye edilmiş memleket- ( lerin askerî kuvvetlerini kul- 1 * * 4 * * * 8 lanmaları imkânlarım, genişle- ( tecegi için Birleşik Amerikanın ’ «în’irad halindeki milli savun- ( ma- idame yolunda Amerl-kar t yüklendiği ağır malî mü kel-» diyetleri hafifletecektir.
6 — Mevcud dövizler mikda- ( nnın karşılığını yeniden tan- , zim ve tertib suretile Birleşik ( Amerika parasının altın muka- J bilini ıslah ve düzcnliyecektir. ( Sundstrom kendi plânının ( karaborsayı tamamile yok ede-ergini ve vergi kaçınmaları i- ( şinde kontrolü daha tesirli ha- ( le getireceğini böylcce bir kere j daha teyid eylemiş bulunmakta- ( dır. ]
Vasin rrton. 2 (AP.) — Mü- (
meseli Frank L». Sundstrom, A-merlkan dolarını istif eden ya- ı bancıların istifçiliğine bir son j vermek İrin, tedavüle yeni do- ( laHnnn çıkarılmasını teklif et- ( mîştlr.
wa!lace
J
------o-----
Ku cağı 3 üncü Amerikan partisi ıçm filen mücadeleye başladı...
Columbus, Amerika: 2 — (APı — Henry Wallace, üçüncü bir parti kurmak için açtığı mücadeleye dün Ohlodaki nutkuyla filen başlamıştır. Eski Cumhurbaşkanı muavini bu nutkunda ezcümle demiştir ki:
«Komünistlerin hükümeti zorla ellerine geçirmek İstediklerini gösteren hiç bir delil göremiyorum. E-sasen, müstakil bir ruh taşıyan Ko münıstler, dünyadaki Komünist programını değil, bizim programı tnızı destekliyeceklerdir.o
« ben ne Komünistim, ne Sosyalist, ne de Markslsit, fakat, muh-telii. İktisad* ve içtimai fikirleri müdafaa etmekte de hiçbir mahzur bulamıyorum.»
---------o---------
Mıiır, An.erıkan otomobillerinin ithalini yasak etti..
Kahııc. 2 (A.P.) _ IthalâU-İh-racn.t Bakanlığı tarahndan bildiril eliğine göre, Mısıra Amerikan otomo bülerlnin idhali, aksi ilân edilinceye katlaı, yasak edilmiştir.
Bu karar, Amerikan otomobilleri olüküs madde» sayıldığı ve mcnıie ketin dolara ihtiyacı olduğu İçin ve inmiştir.
Z .'«at Bankası kredileri
Ankara, 2 (Hususi) — Bu sabah toplanan İktisadi Teşekküller Murakabe kurulunda Ziraat Bankası raporu müzakere edilmiş, bankanın tütün için çok kredi açarak paranın dondurulması tenkid edilmiştir.
1 ’a k tipi ııc ,z ev r
Ankara, 2 (Hususi) — Evlediycnin yaptıracağı Halk tipi ucuz evlerin örnekleri bazı İlgililerce ihtiyaca elverişli gürUlmomelrtc v. bu hususta acele karar almaklnn kaçınılmak (d-çeldiği bellrtllrhektrılir.
Ya hudiler, Kılınsa aid radyo cihazını çaldılar
iFlistinde kargaşalıklar hızlandı, iki tarafın da zayiatı arttı
Kudüs: 2 (AA-) — Geçen Cuma günü dört radyo neşriyat İstasyonu ile müteharrik bir stüdyo, Yahudl-ler tarafından çalınmıştır. 40.000 11 ra kıymetinde olan bu modern mal teme, Yahudi kaynaklarına göre Kıbrıs adasındaki yeni İngiliz radyo istasyonuna ait bulunmakta idi.
Kudüs: 2 (AP) — Hagana kaynaklarından verilen haberlere göre, teşkilâta mensup Yahudi çetele ri Mekâr Hayim kasabasının Cenu bunda Beyt Safafaya hücum ederek, Arablann «taarruz hazırlıkla nnı» önlemişler ve çarpışmalarda 8 kişiyi öldürmüşlerdir. Bu kaynak lar, orada 150 Suriyelinin toplanmış olduğunu bildirmektedirler.
Diğer taraftan, Plositen verilen malûmata göre. Akkâda Yahudiler, Arab çetelerinin karargâhı olduğu-
Rusya Avustury anın istiklâline tarafdar!.
Londra: 2 (A.A.) — Reuter: — Moskova radyosunun dün akşam bildirdiğine göre Avusturyadaki müttefikler konseyinin Sovyet üye si General Kurasof, konseyin top lantısı esnasında Avusturyada bu lunan müttefik askerî hükümetleri nin kaldırılmasını teklif etmiştir.
General ayni zamanda Avustur yanm istiklâlini yeniden tesis edecek bir andlaşmanm intacı hususunda kötümser olmadığım da beyan eylemiştir.
General Kurasof, sözlerine şunla n ilâve etmiştir:
Avusturya andlaşmasının intacı hususunda Amerikan temsilcilerinin kötümser görüşlerine İştirak etmeyen Sovyetler, Avusturya hükümetine bazı munzam vazlfele rin nakli imkânları üzerinde hiçbir prensip itirazında bulunmamaktadırlar. Ayni zamanda Avusturya hükümetinin işgal kuvvetlerinden herhangi birisine, kontrol mekaniz
İkinci Cephe plânları
Daldın bir Amerikalı çavuş, Genelkurmaya gdnderecej p ânları yan’ışlık.'a Şikagodaki herr.ş'resina göndermiş!
Vaşlngton: 2 (A.A.) — L. P. S: —
Amerikan askeri makamları bir Amerikalı çavuşun çıkarmadan üç ay evvel Şikagoda ikâmet eden kız kardeşine Normandiyaya müttefik ler tarafından yapılacak çıkarma plânlarını gönderdiğini kabul etmektedir.
Bunun bir yanlışlık eseri olarak gönderildiği açıklanmaktadır.
Çavuşun yorgun bulunduğu ve çok hasta olan kız kardeşinden aldığı haberlerle zihnen çok meşgul olduğu ve bu yüzden dalgınlıkla Vaşingtonda Genelkurmay Başkan
£ Rus - Polonya ticaret
1 Anlaşmasının tafsilâtı
I ★ Moskova: — Sovyetler Blrll-J ğinln Ru3—Polonya ticaretine dair I 5 yıl süreli 250 milyon İngiliz lira-I sı tutarında bir plân yayınlaması i ve ayni zamanda PolonyalIlara 8 £ yıl zarfında 125 milyon sterllng ? kıymetinde hayatî teçhizat temin 7 edecek olan bir kredi açması ge-> niş ölçüde bir İlgi uyandırmıştır, ı Ayni zamanda, Polonyanın bu-I günlerde 2U0.000 ton hububat sa-i tın almasına imkân kılacak diğer i bir satış aııdlaşırıasi da £ mlştlr.
t Kuııaduya alınacak 1 yer si z
» * Ottawa: — Dün Kanadada
1 çalışma Bakanı, bahardan evvel i Almanyada kamplarda bulunan 1 20 bin yersiz kimsenin Kanadaya £ gelmelerine müsaade edileceğini J bildirmiştir.
) Bu muhacirler arasında ıooo ka l dar inşaat amelesi bulunmaktadır. 1 Bu işçilerin Kanadadaki inşaat İş | çisl buhranını bir dereceye kadar i önllyeceğl ümit edilmektedir.
( Diğer muhacirler Daraj lnşaa-
İmza edil (A.P.)
20 bin
na kanaat getirdikleri bir eve taarruz ederek bir Arabi öldürmüşler. karısını da yaralamışlardır.
Akkâ civarında bir otobüse yapı lan taarruzda da iki Arab ölmüştür.
Kudüs: 2 (AP) — Bugün Telavlv dolaylarındaki iki Arab mahallesine akın yapan Yahudiler, makina-lı tüfek ateşi himayesinde llorliye-rc-k 3 9Vi bomba İle tahrip etmişler dir. Bu evierln Arab partizanlara ait olduğu İddia edilmektedir.
Diğer taraftan Kudüste, dinamit kullanan Arab akıncılar bir Yabcdi evini uçurmuşlardır. Bütün bu hâdiseler sırasında insanca zayiat ol madiği bildirilmektedir.
Taksim kararından beri ölenlerin sayısı gayri resmî bir tahmin, le 1020 ye yükselmektedir.
masında mevcud anlaşmalarda yer almayan İstisnaî kontrol haklan bahşetmesini önleyen tedbirlerin de incelenmesi icab ettiğini ilâve etmiştir.
General Kurasof, konseye aşağıdaki noktaların incelenmesi maksa dile ilgili kısımlara gereken talima tın verilmesini teklif etmiştir:
1 — İşgal kuvvetlerine aid aske ri hükümetler ve sivil idarelerden elan mevcud bulunanların kaldırıl ması.
2 — İşgal kuvvetlerine karşı işlen iniş bir cürüm bahis mevzuu olmadıkça müttefik mahkemelerinin AvusturyalIlar hakkındaki kazâ haklarının kaldırılması.
3 — İşgal bölgelerinde mevcut as kerî polisin kaldırılması, yahut İşgal
kuvvetlerine karşı işlenen cürümler bahis konusu olmadıkça Avusturya Ma ra müracaata mecbur olmıya-cak şekilde faaliyetin daraltılması, seyrüseferin kontrolü Avusturya polisine bırakılmalıdır.
-
lığına gönderecek yerde, plânları, kız kardeşine yazdığı ’olr zarfa koy duğu anlaşılmıştır.
Meclis tati line
Şubatta kif karar verecek
(Hususî) — Meclisin e* kanunları çıkararak 16 bir nisanda toplanmak karar vermesi
Ankara, 2 ündeki acele şubat günü üzere kış tatlillne
muhtemeldir. Belediyelere yeni gelir temini için hazırlanan tasarının kış tatilinden evvel görüşülmesi şübhell-dir.
tında ve madenlerde çalıştırılacaklardır. (a.A.)
Amerika mazot ve esans ihracatını azaltacak
★ Va.şıngton: — Amerikan hükümeti İhracata tahsis edilen ma zot ve esans miktarını bu senenin İlk üç ayı İçlu beşte bir nlsbetinde azaltmağa karar vermiştir. Bu a-zaltma iki milyon varil miktarında olacaktır. (A.A.)
Amerikanın buğday stoku
■fr Vaşlngton: — Amerika Tarım Bakanlığı ihracat ve dahilde yapılan büyük miktarda İstihlâke rağmen Ocak 1948 de buğday sto kunuıı 280.205 000 hektolitre oldu ğunu, bunun İse 1947 Ocak ayında kine nazaran mühim fazlalık te? kil ettiğini söylemiştir.
1948 senesinin ayni ayında çevdar stokları 5.083.074 hektolitredir. Bu yekûnun geçen İki sene yekûnundan yüksek olduğu da kaydolunmak tadır. (AA)
Uçakların füze ile uçurulmasına çalışılıyor Londra: — Londra civarında uçak alanlarından birinde bir Lan caster uçuğınm füze İle daha ça-
İhtiyat, itidal., iyi ama memleket ne olacak?
(Başmakaleden devam) tır. Şimdi bu Hürriyet Misakımo NÜr'atle tahakkukunu istemek mi ifrattır?
8 — Cumhurbaşkanı bizzat ve şahsen Halk Partisi kurultayının açılış nutkunda radikal hal şeklinin kendisinin Halk Partisi başkanlığından çekilmesi olacağını söyledi. Sonra her nasıl olduysa oldu, yine sayın İsmet İnönü Halk Partisinin genel başkanlığında kal dı. İzmitte ve Yozgadda bir çok köylü delegeleri Celâl Bayara bu durumdan bahsettiler ve Cumhurbaşkanının parti riyasetinden çekilmesinde ısrar edilmesini dilediler. Acaba bizzat Cumhurbaşkanının yaptığı bir vakiin infazını istemek mi ifrattır?
9 — Daha dün kabine şefi Haşan Saka memlekette antidemokratik denecek kanun yoktur, diye haykırıyordu —O Hilmi Uran ki meşhur 21 Temmuz seçimlerini 1-dare etmiştir— Yozgadda antidemokratik kanunların kaldırılmış olduğunu —bu söz de doğru değil ya— bir emri vaki telâkki ediyor. Bu kadar ipsiz, sapsız, birbirini tutmaz sözlere bir ahenk ve nizam verilmesini İstemek mi ifrattır?
Mutedil olmanın mânası bütün bu haller böylcce müzmin bir şekilde yürüyüp gitmesini istemek ve bunu içten dileyen Halk Partisinin ve hükümetlerinin emellerine hizmet etmek midir? Çünkü unutulmamalıdır ki, teenni, ihtiyat tavsiyesi ancak hükümet makinesini ellerine geçirmiş olanların ekmeğine yağ sürmektedir. Biz bu itidal tavsiyelerile afyonlanırken, yine Ahmed Emin Yalmanın bile itiraf mecburiyetinde kaklığı gibi, Amerika yardımından mahrum bırakılıyoruz, ancak peşin para ile mal alacaklar arasına sokuluyoruz. İtidalin ve ihtiyatın mânası bu kalkınma imkân ve ihtimallerinden de, Halk Partisi ve onun şefleri sayesinde, mahrum olmak mânasına mı geliyor? Eğer ihtiyat bu ise çoktan müfrit olmalı ve memleketi bu teenni belâsından kurtarmalıdır. Bilhassa Demokrat Parti liderlerine bu ciheti düşünmelerini tavsiye ederiz.
A. Cemaledılin Saraçoğlu
Kış olimpiyadları
ve derecelerimiz
ݻJ
(A.A.) — Anadolu muhabiri bildiriyor: kayakçısının iştirâ-tehlikell ve zor İniş
St. Moritz, 2 Ajansının özel
27 memleket kile bugün en
yarışları güneşli bir havada yapılmıştır. Binlerce seyircinin hazır bulunduğu bu mühim yarışlarda kayakçılar 850 metre yüksekliğinden başlıyan ve üç buçuk kilometre süren bir mesafede yarışmışlardır
Müsabakaya 120 kayakçı iştirâk etmiştir. İniş pistf yarışın ortalarına doğru biraz bozulmaya başlamış ve kayakçılar inişte düşmeleri neticesi olarak vakit kaybetmişlerdir.
Birincinin Fransız Deliler 2 dakika 55, ikinci AvusturyalI Gobl, 2 dakika 59 saniye ve üçüncü İsviçreli Molitor’ün 3 dakika 0/10 da vo diğer kayakçıların da bir çoklarının
4 ile beş dakika arasında aldıkları
bu mesafeyi Raşld Tolun dört daki-
ka 12 saniye 2 salise, Muzaffer öz-
demir dört dakika 16 saniye 2 salise, Osman Yüce dört dakika 48 saniye
8 salise ve Dursun Bozkurt 4 dakika 37 saniye 1 salise ve Osman Yü-
»• • ••
buk havalanmasını temin İçin çok gizli tutulan tecrübeler yapılmaktadır.
Bu tecrübeler, tepkili motörler üzerinde denemeler yapan servisin giriştiği tetkikler sonunda elde et tlğl neticenin pratik olarak bir u-çak üzerinde yapılan İlk tecrübeleridir.
De Havilland uçak fabrikaları nin v'ilerl, füze İle uçurulan uçak ta bulu lan yolcuların İntihalarını tesbit. İçin yapılacak tecrübelere gönüllü olarak İştiraki kabul etmişlerdir.
Aylardanberl bu tecrübeler Hava Bakanlığ» Eksperleri İle devlet leştlrllmlş' üç uçak fabrikası Eksperleri tarafından dikkatle takip edilmekte idi.
Yapılan denemeler, teknisyenlerin, çok küçük alanlar üzerinde füze sayesinde havalanmanın kabil olacağı yolundaki kanaatlerini takviye etmiştir (A.A.)
.Millet ler a rast pamuk konf er an sı
■jf Kahire: - Milletlerarası pamuk kongresi 1 Nisanda burada toplanacaktır. Miızakereter iki hat
idareci
Malîye Bakanlığın da bir suiistimal
Kullanılmış eski ve kıymetli pulları tekrar yapıştıran
Ankara, 2 (Hususî) — Haber aldığımıza göre Maliye Bakanlığı Mer kez Muhasebe Müdürlüğünde, emirlerine, kullanılmış kıymetli pullar yapıştırılmak suretlle bir istimal yapılmıştır. Tahkikata
Kömür tevziatı bu yıl intizam içinde bitirildi
Ankara; 2 (Hususi) — Havaların Karadeniz bölgesinde yıllardan be rl görülmemiş derecede müsait git mesl neticesi olarak bu yıl kömür nakli hususunda büyük bir kolaylık sağlamıştır. İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerimiz başta olmak üzere hemen bütün bölgelerin ihtiyaçları giderilmiş ve müessese nin hiç bir borcu kalmamıştır. Diğer taraftan halk ihtiyaçları da kar şılanmış ve depolardaki kömür stok lan isdenilen seviyeye çıkarılmıştır.
• •
Çimento geliyor
Ankara: 2 — (Hususi) — Sümer bank Genel Müdürlüğü tarafından İngiltereden alınacak 60 bin ton çi mentonun ilk partisi beş on gün İçinde memleketimize gelmiş olacaktır. İthal edilen çimentonun fi yatı yüz lirayı biraz geçecektir. Bu nunla beraber ilgililer bu sayede piyasanın biraz ferahlıyacağını ü-mit etmektedirler. Diğer taraftan Sivas çimento fabrikasının bir mis 11 tevsi işi kesin olarak bir yılda ta mamlanacaktır.
C, H. P. Gurup toplantısında bugün görüşülecek konular
Ankara, 2 (Hususi) — Parti gru-pu yarın saat 15 te toplanarak gündemde bulunan Salim Altuğun canlı hayvanlar ihracı meselesini, Sabit Sağıroğlunun Erzincan mahsulü fasulyenin Ofisçe niçin satın alınmadığı hakkındaki sorusunu, Bekir Kelepirin murakabe noktasından Ziraat Bankası ile Ticaret Bakanlığı a-rasındakl münasebetler hakkındaki sorusunu, Hasene Ilgazın Türk ka. dınları hakkında Rus delegesinin be yanatı ve murahhasımız tarafından ne suretle cevablandırıldığı hakkın daki sorusunu görüşecektir.
D. P. Genel Kurul toplantısında görüşülecek mevzular
Ankara, 2 (Hususi) toplanacak olan Demokrat Parti Genel îdare Kurulunda Kemal Silivrili, Sadık Aldoğan işlerinin ve Celâl Ba-yarın seyahati intihalarının konuşulacağı tahmin edilmektedir.
Tarım Üniverj.tesi
Ankara, 2 (Hususi) — Orman, Ziraat, Veteriner Fakültelerini birleştirecek bir tarım üniversitesi kurulması hakkındaki tasarı tanm komisyonunda kabul edilerek millî eğl. tim komisyonuna havale edilmiştir. Tasarının kış tatilinden evvel Meclisten çıkması beklenmektedir. Bu takdirde memleketimizdeki üniversitelerin adedi dörde çıkacaktır.
Yakında
■ —■
ce dört dakika 48 saniye 8 salisede almışlardır.
Eski dünya iniş şampiyonu bu i-niş pistinin zorluğundan bahsederken, ckayakcılık hayatımda gördüğüm en zor pist budur» demiştir.
ta devam edecektir. Bu münâsebet £ le kongrenin ilk defa olarak Ame ? ılka halicinde bir yerde toplandı / ğına İşaret olunmaktadır. (A.A.) J Manşı gidip gelme, yüzerek i geçmeğe teşebbüs J
Londra: — Nottlngham tü- ( tün sanayi İşçilerinden 34 yaşın- / da Tom Drawler şimdiye kadar e- ) şlne rast gelinmemiş olan bir yüz- ) me mukavemet yarışına girişmiş ı tir. \
Tom Drawier, Gidip gelme Manş t denizini geçmeğe teşebbüs edecek t tir. Z
ilk defa ingiltereden Fransaya 7 gidecek, karaya ayak basar bas- / maz yeniden yüzmeye başlıyacak J ev Inglllereye dönecektir. (AA.) 1
Rir balıkçı yanmakta olan | bir gemiyi yüzerek çekti | Madrid: — Santo Crur de Te ı ncril limanında benzin vüklii bu ( luııan . Mercurio.» adındaki Ispan t yol gemisinde bir yangın çıkmış- £ tır. Yangının limana yayılmak / tehlikesi gösterdiği sı ;.da a|> ■ '• rlr J sarılmış bulunan gemiye Kudur 1 yüzen bir hal kçı, gemiyi bir ıo- 1 morkövp bağlamağa muvaffak ol ( muş ve böyle»- ç mİ açık'.a-a doğ k ru çekilmiştir. £
Zarar 3 milyon T’ezeta '.ı;..ı;i!i e 7 dilmektedir. İnsanca zayiat yok ’
'II
bir şebeke mi?
hal başlanılmış ve henüz netice bel-r 11 olmamakla beraber böyle bir yolsuzluğun yapılmış olduğu anlaşılarak bazı kimselerin ifadelerine müracaat edilmiştin
Tapuda vatandaşlara büyük bir kolaylık
Ankara: 2 (Hususi) — Tapuda vatandaşların karşılaştıkları güçlükleri bertaraf etmek için Tapu ve Kedostro Genel Müdürlüğü büyük şehirlerde müracaat ve kovalama büroları kurmağa karar vermiştir. Vatandaşların işleri bu bü rolar tarafından takip edilecek ve mukabilinde hiç bir ücret alnma-yacaktır. Bu büro İstanbulda faali yete geçmiştir. Yakında Ankara ve Izmlrde de faaliyete geçecektir.
İstanbul kadastro müdürlükleri sekize çıkarıldı
Ankara: 2 (Hususî) — İstanbul bölgesinde mevcut dört kadostro müdürlüğü sekize çıkarılmıştır. Şehrin kadostrosunu bir an evvel tamamlamak için kurulan müdürlükler Sarıyer, Feriköy, Beşiktaş ve Bakırköy kadastro müdürlükleridir.
Amerikan n ihracatda tahdıd kararı
Ankara: 2 (Hususi) — İsvlçre-de çıkan Les Nouvelles Economiques gazetesi 23/1/948 tarihli sayısında şu haberi neşretmiştir. 1 Mart 948 den itibaren Amerika Birleşik dev Jetleri tarafından Avıupada yapılacak bütün ihracat evvelâ bir ihracat lisansı verilmesine tabi oiacak tır. Bu hüküm Türkiye ve Rusya dahil olmak üzere Batı Avrupamn bütün memleketlerine ve Büyük Britanya ve Tancayada tatbik olu nacaktır. Amerika Ticaret Bakan lığının beyenatına göre bu tedbir malların büyük bir İhtiyaç mevcut olduğu bölgelere şevkini temin ve dünya kalkınmasına hiç bir vardı mı olmayan müstahsalatm şevkini tahtit etmek maksadile alınmıştır.
Avuket stajyerler ne dair Eayurun maka.esi
Ankara: 2 (Hususî) — Bugünkü Kudretteki başmakalesinde Hikmet Bayur avukat stajyerlerinin duru muna temas ederek şöyle demekte dir: (Hukuk Fakültesini bitiren bir ganç yargıç olmak isterse yer açıl ması için uzun zaman bekler eğer avukat olmak isterse kanunlara saygı gösterdiği taktirde hiç para kazanmadan üç yıla yakın bir müd deti staj ve yeni imtihanlarla geçirir dolayısile avukat olmak İçin ya Hukuktan çıktıktan sonra kendi sini üç yıl daha besleyecek bir aile nin çocuğu olmak yahut da kanunun stajyerlere yasak ettiği bir İşe gizlice girip geçimini sağlamak gerekir. Ama öbür yandan bir çok yerlerde avukat İşleri Hukuk tahsili yapmamış olan dâva vekillerinin e-lindedir. Onlara bu yolda çalışmak iznini veren kanun ayni işde Hukuk mezunlarının elini ayağını bağlamıştır.» demekte ve kanun yapar, ken bilhassa memleket ihtiyaçlarının ve zaruretlerin göz önünde tu tulınası lüzumuna işaret etmektedir.
Fran'cın düşmesina dair ilgililer ne diyor?
Ankara: 2 (Hususi) — Fransı? hükümetinin Fırankın kıymeti ü-zevlnde yaptığı para ayarlaması hakkında ilgililer şu mktelâada bulunmaktadırlar. Fransa 11e aramız da 936 tarihli tediye anlaşmasınu göre frankın kıymetinde bir değişiklik ve bir düşme hasıl olduğu taktirde aradaki noksanın ikmali meşrut olduğu yani bize kambiyo garantisi verilmiş bulunduğu için Fransa bankasındaki 553 milyon kû sür Fransız frankı alacak bakiyemiz son para ameliyesl üzerine 442 milyon llâveslle 995 milyona çıkarılmıştır. Fransaya bu ayarlamadan önce ak redifsiz mal satmış olanlardan çoğu Fransız frankından başka bir pa ra İle hesap yürütmüş oldukları | çiıı frankın değerinin düşınesilc bir zarara uğramış olmıyacaklaıdır Ayır şekilde Fransız frankı üzerin d' iı mal "satmış olanları ise pik mclulıt olacağı tahmin edilmektedir. Fransız yu:, k oluşu alnv.'jırzı da km düşmesi tır
Hık Partisi Diva ı toplanıyor
Ankara, 2 (Hususî) — Halk Parti? ılı un cuma günü saat 10 (r.ı b-, (KiK aktıı Divanın kat i gündemi >ı >t _y'ı« i ı ize vı-lecek olun Hilmi '(•■.uct >U*tlnık'iı artTHiV edî-
frankının değerinin bizim Fransadan mal güçleştiriyordu. Fran bu güçlüğü aea’iıniş-
aktüalltelerj
Maarifin, ah şu mektebleri
H lim yapmak istlyen doktoru.
II tedkik ve tetobbu yapaınadıkl^ çok hastaya bakmak İW
denileblliyor ki, üniversiü mekteblerimizde, tanı profesörlere sahih olma 4 bu zevatın, hocalık mes o-
tak-k >
tt.ck
|j tedkik rından tenıczler.
Avukatlar, ler. Muharrirler, yazmak dâvasını gütmezler. Hocalar, çok ders saati almaktan çekinirler.
Hattâ içlerinden bir çokları, şahsi servetlorini, tedarik etmeleri lüzumlu olan kitablara tahsis ederler.
Meselâ: Bir doktor, azami sekiz sa* □tlik mesai zamanının dördünü ancak dört hasta muayenesine, ve mütebaki kısmını tetebbua, bir avukat, ancak dört dâvanın müdafaasına, bir muhaf rır haftada iki başmakale yazmaca» bir hoca da ancak üç saatte hazırh-yabilocoği bir saatlik dersin takririne hasr ve tahsis edebiliyor.
İlini erbabının beynelmJel kıta takati ancak bu kadardır. Fazla meselden randıman beklemek abestir. Aksi iddia, taraflar için aldatıcıdır.
Tabii bu noktai nazar, ilim yapılap Üniversite ve yüksek mekteb hocaları içindir.
Pek tabii olarak, ilk ve orta tedrisatta, derslere hazırlanma müddeti, bu kadar olamaz. Daha azdır, üniversite ve yüksek moktebler kürsülerinin hakikî mes’uliyetini omuzlarına alan profesörler hazırlanma için bu zamanı koymak mecburiyetindedirler, hat di vicdanen borçludurlar. Hattâ daha i-leri gidip, ve yüksek mükemmel istiyorsak, ği haricinde, başka bir is ile meşgul olmamaları, ve kendilerini yamı. ve yalnız iline vermeleri lâzımdır.
İşin umumi görünüşünün böyle olması lâzım gelirken, Maarif Vekât-ti yüksek ınekteblerde, dersleri ve hocaları, standardize eden yeni bir siste n bulmuş ve tatbik etmektedir.
İdarede, rasyonalizasyon, nor» lalizaa yon ve standardizasyon sistem.m bununla ilk defa Maarif VekâU’i tatbik ile meşguldür. Şöyle kİ:
Elde mevcud, ilk, orta ve yüksjJ* mekteb adetlerini, hor günkü saat a-detlerini ve nihayet hoca adetlerini hesab etmiş, vo bir darb ve bir siın ameliyesinden sonra, harici nıete göre her hocaya şu kadar düşer demiş ve bunu bir tamınla teb idarelerine bildirmiştir.
Meselâ, ilk ınekteblere 26 - 30 saat, orta mckteblcre 18 - 24 saat, nihayet yüksek nıekteblere 12 - 18 saat.
Üniversite, nasılsa bu taksimden kendini kurtarabilmiştir.
Yukarıda izah ettiğimiz veçhile, ilk ve orta tedrisattaki ders saatleri adedi, derslerin umumi mahiyetleri itiba-rile pek o kadar münakaşayı mucib değildir.
Fakat yüksek tedrisatta kabul edilen bu nev usûl standardizasyon, bu mekteplerin ilmi seviyelerini baltalı-yacaktır.
Hem, anlamadığımız bir nokta var, o da, tedrisat itibarite, yüksek mektep olan Mülkiye ile Hukuk ve Ticaret mektebi ile İktisad Fakültesinin ve Parlsteki (Ecote Des Hautcs • Etudes Comnıerciales) in ne farkı var dır?
Proforma verilen cevaplarda fakül telerin ilini yaptıkları ve leblerin meslek mektebi fark görüyorlar.
Bu düşünüş şeklinin hiç bir münasebeti olmadığı bugün anlaşılmış bir keyfiyettir.
Otomatik harici kısmet nazariyesb nin tatbikatı yüksek ticaret mektebinde, iktisad ve lisan gibi derslerin muhtelif sınıflarda, vekâletin meşhur tamimine uymak için, on iki ders saatinde bir tek hoca tarafından tedris suretile yapılmak üzeredir. Artık bu profesörde fikir selâmeti ve dersinde) de ilim lur.
Hoca usulün aıı mülâhaza ötmek gerektir.
Maarif Vekâletinin bu tamıııu, niversiteden farklı olınıyan yük:ek
mektcblerın ilmi seviyelerim dû -irmekte, ve hoca yetiştirmek usulünü altüst etmekte ve hocaların vcrmı ka-| biliyetlcrini azaltmaktadır.
Maarif Vekâleti tamiminin etliği pratik vc otomatik usuhı xti> ir co, gayrı ihtiyari, insanın aklına esk Maarif Nazırlarından H..işim p: m merhumun bir vecize getııtekirdir.
Ah, şü mekteblor ol:n;>Aivdı...
İD A Fil Cİ
• •
yüksek inek-olmalarında
hakikat ilf
kıymeti aramak biraz abes o-
yetiştirmek hususunda da ne kadar sakîm olduğunu
bu
bir
U-
Vâ z v "i oku ' t a -ı dair bir
• • • f*
l e Kil h
’iı İÇ huy
caı
, ,ö
înıann, Hat.b, yüksek din açılması a k a ı n
Ankara, 2 (Hususî) — Konya Mil 1(‘.v lirii Fi’.iin Çökmen w U> arl ar (!;>>. i( ııut l-.eıı Er.\-kaıi' >3(
lı.ıunı, i-ialıb e Vâiz okbU.u.l-sek dir okulları açılmasına v. rai L'.t'b ...>;atn Diyanet i I(anb.4,ii(c. >!• vredıl'neıi'ic dıUt bu nıın ;..:Uifınd(- lıuh'nınır.ia' lir >*f 't kbVıI^M'idur.'i Kın.11
nn l-r •
I
I
(
i
5
■e
I
1
' EN T SABAH
ilozofi ve
san’atkarın inzivası
>
Bazı fikir adaklarımın, feliefî görüşlerini YahuJi dâvası gibi giıuük politika maa’eUleriae sokmağa; ressamlarımızın tablo taslaklarile dinamik bir dünya manzarasını hacimlerin dilile çizgileştirn.eğe; fikir piyasa um tıkamış bir takını şairlerimizin apaş *edasilew ko .uştuk 1 arıııı görüyoru1 ak L.
İLOZOF ve sanatkârı inzivalarından koparıp nin
şamatacı siyaset sahasına indirmeği gaye bilen bir zihniyot» garb
de olduğu kadar bizde de, şaşkın bir üstünlük vşhml içinde kendisini tü-.dcctmedtn önce dünyaya son yalancı panltılarnu dağıtıp durmaktadır. Ba ti fikir adamiannuzın, felsefi görüşlerini Yahudi dâvası gibi günlük politika meselelerine sokmağa; ressamlarımızın, tablo taslaklarile dinamik bir dünya manzarasını hacimlerin dilile çizgileştirmeğe; fikir piyasasını tıkamış bir takım sairlerimizin apaş «edasile» bir ânın realitesini tesbite çalıştıklarını görüyoruz. Şübhc yok ki İkinci Dünya savaşının yıkıntılar ortasında bağdaştırdığı bir insanlığın kaynaşan ihtiraslarına düzen vermek filozof ve sanatkârın işidir. Fakat umumî hayatta bize rehberlik etmek kaygusile a-ramıza katılan bu fikir havarileri her soydan maddi ihtiraslara esir olmuş, fikirden daha çok «aetion > un baş döndürücü hazzına kapılmışlar-
• dır.
Böylece orta yerde rehbersiz ‘kalmış bir topluluğun fikr sağbğım korumak, onun zararlı bir istikamette gelişmesini önlemek vazifesi devletin sırtına yüklenmiş bulunuyor. Siyasî akidesinin tahakkukunu düşünen devlet ise. yolunu şaşırmış olan filozof ve sanatkârın ve kafaları ve kalblcrl çelmek hususundaki mehabetlerini, muvakkat bir zaman süren saltana tının devamı için istismar etmekten başka birşey yapmıyor.
Şurası muhakkak ki üç sefil siyasi ihtirasların propagandacısı mevkiine düşürülen filozof, ve sanatkârın maskara bir hüviyetle aramızda dolaşmaları, bize yakın olmakla bizi daha iyi idare edeceklerini sanmaları gerçekten üzücü bir manzaradır. Eueriin her zamandan daha çok onları tekrar hakiki vatanlarına, İnzivalarına iade* etmek zarnreti vardır.
Filhakika, yaşama ihtivacı, medıü sıkıntılar insan oğlunu daima îneî-yaklarlle haşhaşa bırakmıştır. Onıı. I bu zavallı durumdan kurtarabilrcik ■ olan - llUısadl-bir kalkınmanın yanı
• başında - ince bir duygu ve» yüksek »bir fikirdir. İşte ayıklanmış saf bîr
düşünce ve asil hislere sahib bulunar. »fikir adamları, (insan oğlunu .düşüncenin dinlendirici limanına ulaştıran rehberlerdir.
Tabiatle insan arasındaki mücadelenin amansız bir şekilde meveud »l-duğu eski devirlerde korku, kaçınıl-1 maz bir duygu idi. îlinı, tabiata hâkim- olmakla korkuyu tam amile (fc-? ğilse bile falzasile yenmeğe muvaffak olmuştur. Fakat bugün bu korku yer değiştirmiş, dışından daha çok içe aid bir mahiyet Imıştır. Artık tabiatın korkunç âfetlerinden ziyade teknik bir geliş-me kaydeden cemiyetin içimize yatırdığı aşırı ihtiraslardan korkuyoruz. Bu sebebden dolayı saadeti kendimizde değil dışarıda aramağa mec bur kalıyoruz.
İnsan oğlunun saadetini çelen «Machinalisnıe» in «.makincillğin £e-Vb olduğu bu korkuyu, inzlyalaım-da kendilerini çok kuvvetli hisseden fdozof vc sanatkârdan başka kim ortadan kaldırabilir! Onlar, metafizik bir âlemde, bizi bazı kuruntuların ar kasından koştursalar bile hiç olmaz sa ( axiome ların çeşidliğine dayanıp istikamet değiştiren izafi hakikatle-! rin iğin dan kurtarmış olacaklardır. XIX uncu asrın büyük mütefekkiri ■ E. Renan bu hususta- bakın ne diyor: Açıkça itiraf etmeliyim ki etki rüyalar olmaksızın asil ve mçs'ud bir hayatıp temellerinin yeni baştan atı labileceğini tasavvur edemtyoıum. Hakiki hâkimin, uzak ufuklardan! kendilerini çevirip âdi zevklerin üze Tir.de gezdirmesi lâzım geldiği farazi yesi, gerçekten tiksindirici bir şeydir. Esldsl gibi biz yine realiteyi temaşa etmek kabiliyetimizden zevk almakta devam edelim.»
Bugün İlini vc teknik’in meydana getirdikleri konfor haddizatında iyi birşey olmakla beraber kötü netic*:-3er doğurmuştur. Maddi kaygularüu (ian başka bir düşünceleri olmıjran birçok kimselerin inzivadan ve kendi kendilerinden ürküp kaçtıklarına şa-hid oluyoruz. Hele Birleşik Amerika-da bu durum yaygın bir hal almıştır. Artık Alfred de Vigny’nin stoik bir gurur ifade eden şu mısraları, hâtırası İnsanın İçini burkan bîr devri terennüm ediyor;
BilyüJc olan sükûttur, geriye lca-lan herşey aczin ibaretleri!
Gürültüden ve kaba realite enâi-jeslnden tiksinen filozof ve sanatkârdı sükûn ve İnzivaya muhtaç olme>
e
lan kadar tabiî ne vardır! Ancak Onların bu firar arzuaunda» bir ilgisizlik, bezgin ve ölü bir hal görmemek lâzımdır. Zira onlar’ bizden uzaklaştıkları nisbette diri ve toplu bir görüşe. 60201110x101 bir güce sahih olurlar. Victor Hugo’nun dediği
— Yazan i ■ ......
Nâzım Kemal
gibi, onların bir taksi şada» olabilmeleri için sükûnun uğultulu durgun luğuna ihtiyaçları vardır.
Filozof ve sanatkâr, cemiyetin bütün derdlerin!, acılarım, arzularım belli biı şekle bağlamak için inzivaya çekilen kahramanlardır. Düşünce ve tahassüsleri milyonlarca insanın kafasında ve gönlünde kök salan böyle kah’ amanlaruı içinde yaşadıkları İnzivar hayatına rağmen yalnız oldukları nasıl iddia edilebilir!
Sitede hüküm sürmekten feragat etmiş oldukları farzedilen bu hakiki rehberlerin, fikhlerile bizi doldurarak aramızdan bir an eksik olmadıklarını söylemek yerinde olsa gerektir. Hattâ onlar, bu fâni âlemdeki inzivalarından daha büyük bir inziva olan öteki âleme > göç ettikleri zaman bile bize bıraktıkları fikrî mi. ras sayesinde bizimle beraber sayılırlar.
Hakiki filozof ve sanatkârlar, cemiyetin hayalini, ebedi kılmağa çalıştıkları bir kıymetler ölçüsünde, istikbale uzatan aynalardır. Fakat bu aynalar, birbirlerini kakan kütleler ortasında daima kırılmağa ve cemL yeti kırık bir hayal kırıntısı halinde
ak^ttlrmeğe mahkûmdurlaı*.
^AgoTa» ya inmiş filozof ve-sanatkârlar, üniversel. ahlAka olduğu - kadar üniversel hakikate de dirsek* çevirmişlerdir.
Onlar, esen $lya6İ fırtınalara uyarak sınıflara1 ha» birçok hakikatlerin mevoufli'bulunduğunu ve izafilikte bağdaşmayan «mutlak bir gerçeğin* insan kafasının bir vehminden başka birşey olmadığını Hicriye sürmüşlerdir. Burjuvaya elverişli gelen* bir gerçek yanında ameleye uygun düşen bir gerçeği kabul etmek istemişlerdir.
ı Onlar, ideal dünyanın hiçliği yanın da lâni dünyanın güzelliğini övmekle dünyayı âhlretten ayırdıklarını sanmaktadırlar. Halbuki farkında olmuyorlar ki insani sının belli bir güzelliğe bağlamakla şaltnuş ve yaşama oluyorlar.
rölyasl akidelere,
dar bin görüşe ayale uyduran filozof ve sanatkârın eseri malı» adamlarının» sınıf mücadelelerine katılmakla mürşidlik kabiliyetlerini kaybet* tiklerini açıkça görüyoruz.
Fikir verasetine inanmıyan ve tarihin kondllerinden başladığını zan-neden bu «yenilik» mü'minlerlnln e-ünde cemiyetin müesses kıymetleri müzeye kaldırılması lâzım gelen bir meta’ haline girmiştir.
Fakat emin olalım ki hakikî mür-şidlerln, «Tanrı dağındaki» İnzivalarında, bizi kurtuluş sabahına, götürecek asil düşünce ve duyguları söylemeğe başlıyacaklan zaman* pek ya kındır.
onun.ruhunu bo-gücllnü azaltmış
materyalist ve
Kemal
Almanya’da İngiliz Amerikan Mâliyesi
Sanayide iş hacmin;n
Teknik noktayl nazardan, Al-nıanyadaki müçeterek İşgal bölgelerine alt mali meseleler hakkında İngiltere ve Amerika arasında varılan yeni anlaşma, lngilterenin üze rlnden dolar tehahhüdünün kalk-tuas bakımızdan son derece enteresandır.. Milletler arası borç ödeme safhasında dolar gediğini kapamak için, lngilterenin bütün milli gayretini sarfetnıekte olduğu bir zaman da, bu anlaşmanın büyük bir değe ri vardır.
1947 senesi Kasım, ve Aralık ayla xı He bütün 1948 senesi için. Alman yadaki İngiliz—Amerikan işgal böl geslne İthal edilen ve dolarla ödenen malların ödenmesini Amerika inerine almış bulunmaktadır. Almanyaya ithal edilecek mallardan, Ingiltere, ancak sterlingle İş gören bölgelerden tedarik edilmek üzere ancak 2 milyon sterlinlik bir teahüd altına blrmlştir. Fakat anlaşma müddeti olan 14 ay zarfında • Ingiltere- mallarına taşınması için 180 gemiyi Amertka limanlarından Almanya limanlarına bir sefere mahsus olmak üzere tahsis etmeyi deruhte etmektedir.
Görüniiçe göre, her iki bölgeyi l-dare etmek İçin lngilterenin ayda 8 milyon sterling .«arfetnresl gerek metteydi, her ne kadar yeni anlaş ma mucibince yapılan yardım fazla' görünmemekteyse de, Ingiltere dein büyük istifadeler temin ettiği ne şüphe yoktur, işgal masrafları, Ingllterede vergi verenlerden tahıl edilmekte devam edecektir.
Ticarette muvazenenin temini •bir dünya meselesidir.
Geçen ayın 18 inde, Avam Kama rasında devlete sermayesinin nerele re yerleştirileceği meselesi müzake re edilmiştir. Bu müzakereler esna sjnda, İngiliz Maliye Bakanı umumi ekonomik durumunu izah İçin bu fırsattan istifade etmişti.
Sermayenin sarf edilmesi hususun da söz alan, S!r Stafford Cripps, e-ger 1948 senesi İçin kararlaştırılan bütün plânlar tatbik edilecek olur sa 1.600 milyon İngiliz lirası harcanmış olacabını söylemiştir- Yeni program bu masrafj 1.420 milyon sterlinge İndirmektedir. Maliye Bakam, muhakkak surette lüzüm gös termlyen malzeme masraflarından tarfmazar edilerek, Sanayinin bu me selede İşbirliği zlhniyetlle hareket etmesini istemiştir.
Masrafların ödenmesi hususunda, İngiliz halkmuı cesaretle taham
artması ve masraflar mül gösterdiği hayat seviyesinin düşüşünden bahsetmiş, fakat dış ticarette müvavene teminin yalnız kjsa vadeli bir Ingiliz meselesi ol-amvıp, bunun uzun vadeli bir dün ya meselesi olduğuna işaret etmiş tir.
Beyanatının hulâsasını yapan, Sır Stafloıd Cripps, bir müddet 1-çln lngilterenin altın stoklarında tır gedik vücut bulacağını söylemiş, fakat ertesi seneye İtimatla bakılabLleceğini ilâve etmiştir.
Daha iyi bir ticaret muvazeneli. Borçlanıl ödenmesi bakımından son zamanlarda lngilterenin ithalâ tında bir takm kısıntılar yapması nın tesirleri görünmeye başlamıştır. Kasım ayı zajrfmda İthalât yüzde 15 düşmüştür. Kasan ayın-ia bir ay evveline nazaran 23.750 000 Ingiliz liralık, daha az ithalât yapıl m>ş olup, bu rakkam son on iki ay zarfında en düşük rakkamı teşkil etmektedir, ihracat ise o ay zarfın da 102.250.000 Ingiliz lirasını buldu ğundan, Kasım ayında ancak 32 milyon sterllngllk-bir açık kendini göstermiştir ki, bu. da Şubattan be rl en İyi bir netice teşkil etmekte dlr.
Ekim ayının rakkamlannı tahlil edecek olursak, lngilterenin açjğı nm yarısının Amei’lkada olduğunu anlarız.
Yüzde nispetini ele alacak olursak, şu rakkamları müşahede edebiliriz :
Lâtin Amerikadan lngilterenin satın aldığı inallar, 1938 senesi zar fmda yüzde 7, 1947 senesinin Hazl ran ayında başlıyaıı ilk dört ayında İse yüzse 8, 6, 1947 senesinin son dört ayında İse yüzde 6 yı bulmak t aldır.
İş hacminin basiretli İdaresi:
Hükümetin önemli sanayide işçi liğl kontrolü altında bulundurması millî ekonominin önemli kısımların elan biridir. Bu kanun 6 Ekim tal iminde meriyete girdi, ve ilk 4 hafta zarfında son derece muvaffakiyetli neticeler doğurdu. Kontrol altında bulunan sanayilerde lstihsalât kendini gösterir derecede arttı ve bu arada mecburi işçilik bakımından Iş Bakanlığının nüfuzunu kullanmasına İhtiyaç olmadı. Yalnız 10 İşçiye karşı selâhlyet kul lanıhnası gerekti. Du rakkamm ö-neml, iş büroları tarafından 321 bin 350 kişiye İş bulunduğuna İşaret e-dllecek olursa daha ziyade kendini gösterir. Bu rakkam, bundan evvel
«Sovyet Rusya Dışişleri Bakanı ile Amerika Dışişleri Bakanı a-rasında son zamanlarda göze çarpan görüş ayrılıkları hakkında, Dışişleri Bakanımızın bizi aydınlatması yerinde olur.»
Kendisine buf-soru sorulan gürbüz ve uzun boylu adam yerinden sıçrıyarak, muhatabını kendisinden ayıran masanın üzerine iki e-liyle. abanarak şu cevabı verdi:
«Sayın mebusa, aynı sekizinde verdiğim beyanata bir göz atmasını tavsiye edeceğim. O beyanatıma ilâve edecek başka bir sözüm yoktur, ancak şunu tekrar edebilirim ki, memleketimiz bahis mevzuu iki memleket hakkında an’a-nevi dostluk hisleri beslemektedir.»
Sözlerini bitirdikten sonra yerine oturup iki elini panlalonun cep lerine soktu.
Maalesef, soru sahibi kendini tatmin edilmiş saymadı ve tekrar söz alarak şunları'»söyledi:
«Sayın Dışişleri Bakanı, bizi tat min edici sayamıyacağımız son derece kaçamaklı bir cevab verdi. Biz kendisine çok minnettar olabiliriz anşart ki...»
Demokrasi Yüksek »Mektebi:
iBu sözler, size Mr. Sevinle Mr. Çörçilin Avam Kamarasındaki müzakerelerini hatırlatmıyor mu? Maalesef yanılıyorsunuz, sevgili okuyucular, çünkü »yukarıda okunduğunuz bu satırlar, Westanin»ter 1 Parlâmentosunun minyatürden bir taklidi -olan Hampstead Parlâmen tosu zabıtlarından alınmıştır.
Yukarıda sözlerini dinlediğiniz hatiblerden biri muhalefet başkanı, diğeri ise sözde Parlâmento-jıun Dışişleri Bakam idi. Tıpkı hakikî Parlâmentoda olduğu gibi, bunlardan ı birincisi muhafazakâr diğeri ise İşçi Partisine mensub bulunmaktadır.
Bahis mevzuu minyatür Parlâmento 60 senelik fylr maziye maliktir. Harb içinde lçtimalannı dur duran Parlâmento, bugün 50 inci celsesini yapmış bulunmakta ve bu vesile ile altın jübilesini kutlamaktadır.
Londramn bu şirin mahallesinde yaşıyan bu Parlâmentonun kurucuları, zamanlarında alelâde vatandaşların da siyasî meselelerle ilgilenmeleri icabettiği kanaatini beslemekte, ve meselâ hükümetle Parlâmento ve memleketin selâme ti bakımından alınan kararların öneminin belirtilmesi icabettiğine kani bulunuyorlardı. Bu fikirlerini tatbik sahasına koymak istiyea zevat, 1887 senesinde bu yüksek Demokrasi okulunu kurdular. Her ne kadar, 200 üyeye malik bulu-• nan Hampstead Parlâmentosuyla rekabet edemezlerse de, lngiltere-nin bir çok şehir ve köylerine bu nevi Parlâmentolar kuruldu.
Şimdi mebuelann nasıl seçildiklerini ve bunlardan bakanların nasıl tâyin edildiklerini inceliyelim. Her üye yeni bir namzet ileri sürmek, hakkını haiz bulunmaktadır. Bu yeni namzetten, siyasî 1 ikillerini ve temsil etmek istedikleri1 böl geyi bir kâğıda yazması istenir. Eğer namzedin İleri sürdüğü böl-. genin bir temsilcisi yoksa ve kendisine Parlâmentoca itiraz edilmiş se, yeni namzede yerini almasına müsaade edilir. Kendisi fikirlerine göre, ya muhalefet yahut da muvafakat saflarında yer alır. I
Parlâmentoda ekseriyeti temsil I eden parti, kendi üyelerinden mürekkep bir kabine kurar. Maama-fih, bu küçük Parlâmento meselelerinde* daha fazla liyakat kesbe-dilebilmesi için, bu kanun West-ıninster Parlâmentosuna nazaran biraz daha elâstiki bir şekilde tatbik edilir. Meselâ ayni celse sırasında, hükümet iki üç defa noktayı nazarını ve partisini değiştirir, îşçi kabinesinin düşmesine ve liberallerin iktidara geçmesine de karar verilebilir.
Hampstead Parlâmentosu, her çarşamba günü belediye binasının toplantı salonunda içtima eder. Kürsüde, meclis reisi oturur, kar-
- •
ki 4 halfaya nazaran yüzde 58 bir artış ifade etmektedir. Ekim ayı zarfında sivil işlerde 95.000 kişinin daha fazla istihdam edilmesinin se bebi de bu kanundur-
Evvelce İş aramıyan bir çok işçi Ekim ayı zarfında sanayide çalış, maya başladı, ve başta gelen sanayi lerden Ziraat, kömür diistrilerine girenlerin i geçti.
Elde edilen önemli
biıl pamuk işçiliği sahasında meydana gelmiştir. Evvelce ayde 300 i? çl kaybeden bu sanayi, bu sefer 2400 İşçi kazanmaya başladı. Ayda 100 İşçi kaybeden dökümcülük sa nayli İse Ekim ayında 1600 İşçi kazandı-
ve çelik en-adedi 39.000
neticelerden
Robert Mackay
(
i
¥
Korkunç bir iftira!..
Yazan : Muzaffer Kayar
•
Gürzü taşi-olan bu ciâ-üzerine ko-
Üyelerinin,
Minyatüyarlâmento
Heyecanlı müzakerelere sahne olan Hampsefead parlâmentosu
VVestminster parlâmentosunu örnek ittihaz «den bir İngiliz müessesesinİD jübilesi...
»psinda, hazine namına reisin önüne bir madenî kasa koyan büdce raportörü oturur. Sözcünün sağın dn bakanlar ve taraftarları yerleşir. solunda ise muhalefet üyeleri yer alır.
Avam Kamarasında müzakerelere «sükûn, sükûn> sesleriyle başlanır ve bu İhtarla ayağa kab-kan mebuslar meclis reisini, arkasında topuz olduğu halde, salona girişini takib ederlor. yan, iktidarın timsali mi hazine masasının yar.
Hakikî Tarlâmento
Hampstead Parlâmentonu üyeleri hakkında ne düşündüklerini, bunları komedi oynryan aktör yerine koyup kenuladıklarını anlamak en t( resandır. |
Kayde değer, önemli noktalardan biri bu sözde Parlâmento üy( leoinden bir çoklan, kendilerin) hakiki Parlâmentoya seçürmişler-dir. Halen, Avam Kamarasında, ' Hampstead Parlâmentosundan yetişme 10 üye mevcud bulunmakta dır. Bırmebuslar, siyasî meselelerine vâkıf olmaları keyfiyetini, eski Parlâmentolarına medyun bu lunmaktadırlar.
Hampstead Parlâmentosunun es ki üyeleri arasında, Ramsey Mac-donald, A»quith, Lord Reading ve bugünkü Portland dükünün bulunduğunu söylemek, hu Parlâmento nun önemini izaha kâfidir. Bundan başka, hakikî Parlâmentoya girmiye muvaffak olamıyan bir çok namzetler, Hampstead’e girerek Tteelli bulabilmişlerdir.
Yükfcek sınıfın müzakereleri: Hampstead Parlâmentosunda, ki çegit rutin vardır.
1 — Evvelden bildirilen suallerin cevabiandmlma6i.
2 — Hükümet tarafından, veya muvafakat ile muhalefet tarafından, hattâ her hangi bir mebus tarafından ileri sürülen bir gündemin müzakeresi.
Her bakan,-kendisine gerek tah rirî olarak gerekse şifahen sorulacak suallere cevab verecek derecede günlük meselelerden haberdar olmalıdır. Spiker, 30 dakika müddetle f»öz alarak, bahis mevzuu meseleler hakkında izahatta bulunabilir. Kendisinden sonra-İ8tiven mebuslar 10 ar dakikalık *
birer konuşma yapabilirler. Tıpta Avam K*maraaıuda olduğu gibi, e»öz .iatiyen «iıer hangi bir mebus, evvelâ spikerden izin almak meo buriyetindedir. Rey toplama sırasında, mebuslar ayrılmakta bazıla n muvafakat kapısından diğerleri de diğer kapıdan sıra ile dışarı çık nuya başlarlar. Müzakerelerin ha-vaıu/ tamamen nizamî olup, üyeler İlişlerine mağlûb oldukları anlar-da bile her hangi bir hâdiseye mey dan verilmemektedir.
Hülâsa, Hampstead Parlâmento su ile Westmiııster Parlâmentosu arasında, büyük bir fark görülme mektedir. Yegâne fark, Hamps-♦ead Parlâmentosu üyelerinin senede 21 şilinglik bir aidat vermeleri buna mukabil Avam ‘Kamarası Üyeleri halka yaptıkları hizmet mukabili bir ücret amalarmdadır. Netice « olarak şunu söyliyebihria ki; Hampstead Parlamentosu A-vam Keunarasına girmek iatiyen-ler için ihzari bir mektebtir.
Egon Larson
► lı
k
Dış Bakanının Meclisteki izahatı
şçıklama fırsatını verdiğinden dolayı Zonguldak milletvekili e ayın Emin Brişirgile teşekkür ederim.
Havadan nem kapan fakat bu keskin hassasiyetlerim, yüklendikleri ağır vazifenin tarurî icabı saydığım muhalefet partisi sayın arkadaşlarımız, bu işi de hükümetin hatâ hanesine geçiriverdiler. Acele ettiklerine kendilerini inan-durabilirsem ayrıca bahtiyarhk du yacağım.
16 lar konferansı
Aziz, arkadaşlar,
Bildiğiniz gibi, • Marahall p)âxn adı verilen Avrupa1 taıikanma projenin in ilk hazırlığı,» geçen 12 Tem mü/du Pariete toplânart 16 lar kop f M ansı tır.’
m i t esi» çalışma
çalışmaları ile bşşlamıg^
Kö'
ıpa Ekonomik BirEği halinde çalışan konferans programı ve Amerikaya gönderilecek umumî raponın ihtiva. edeceği unsurlaa? hakkında bazı prensip kararları verdi. Bu; karar lar şöyle hülâsa edilebilir:
1 — Her memleketin karşılaşu-ğn güçlükleri yenmek için sarlet-tiği.gayretler ve diğer Asrupa memleketlerinin kalkınması içiu yaptığı hıametleı
2 — Her memleketin, derpiş e-'diien dört yıllık devre İçinde kaynaklarını ve istihsal kuvvetle-
t
*...Bu hâdise ile bir daha anla
d>m ki. kadınların veya kızların en çirkininde bile gurur ve bir gösteriş merakı vardır. Yoksa hiç bir ka dm veya kız,-kıymet verilmeğe lâ-ylk değil midir »
Oenç kız. kendisini çılgınca ve ter temiz bir aşkla seven bir muharri rin korkunç akibetlcrl müjdeleyen bu cümleleri nasıl yazdığına halâ hayret ediyor, artık onun aşkından şüphe duymağa başlamış bulunuyor du Gerçi Mcdiha, bir romancının, fikir, kanaat ve duygularlle, yazıla n arasında bazan tezadlar olablle ceğlne inanıyordu; fakat onun ya Ularında kadınlardan dalma nef ret eder bir taktik kullanmasını artık hoş göremezdi. Bu halin bir kaç defa tekerrür ötmesi, genç'kızın benliğini zedelenil?, İtimadını sarmış, aşkının kuvvetini azalt-MUştı. • "T" 4
O gün bir pastalıanede buluşacaklardı. Mediha, sevdiği adamın ga sete sütunlarına aksettirdiği bu ka naatlerindekl hakiki maksadı talıli) etmekle, asabının bir hayli bozuldu tunu hissetti. Ayna arşısında man tosunu giyerken artık kati kararını vermişti.
Bugün randevusuna, her zaman kİ gibi tam vaktinde gitmedi.’Bunu kasden yapılıştı, bundan şikâyet e-dip etmemesi de Medlhayı tenvir e-debilecektl.
bırakarak ayağa kalktı, Hareketle-Romancı, sigarasını kül tablasına bırakarak ayağa kalktı hareketlerinden onun da yeni geldiği an!aşı byordu. Zarif bir tebessümle sevgilisini karşılapan romancı,
— Sanki geç kalacağınız İçime doğmuştu Meoıha, dedi,
Ve birden değişti. Medinanın. yu zündeki neşesizlik, onun geniş mu hayyelesinde bir çok İhtimaller ya retti.
— Görüyorum, ki sözünüze sadık kalabilmek İçin gelmiş bir İnsanın ruh haleti İçindesiniz. Söyleyiniz ba na, bir şeye mİ sinirlendiniz yoksa?
Mediha, ayni soğuk kanlılığını muhafaza ederek oturdu. Aralarında bir çok dakika, sükûtla geçti. Ni bayet Mediha:
— Ben hayatımda, bütün insanlar gibi bir çok hatâlar işledim, de di; fakat bunlar içinde sizinle (ta-Dişnıaklıgnn kadar hiçbiri büyük olmadı. Bu hatünın azabını bugün bütün acılığile bir daha yaşadım.
Romancı, genç kızın müphemimi dolu sözlerinden hiç bir şey an layamamıştı. Büyük bir hayret i-ştode:
— Ne demek istediğinizi anlıya-madım Mediha, dedi. Hangi büyük hatâdan ve onun azabından bahse diyorsunuz?
— İşinize gelmediği için anlıya-dınız; müsaade ederseniz izah
buyurayım! Belki yine yanıldım; fakat kati kararımı verdikten sonra beni yolumdan İliç bir şeyin don dürmediğini bildiğiniz için bunu anlatacağım!
Bana karşı son günlerde büyük hlr |&kaydi gösteriyor, yazılarınızda ikide bir, kadınlardan nefret et Uğinizi belirtiyorsunuz! Geçen gün okuduğum bir hikâyenizde bunu bir daha anla d. m.
Aziz dostum, siz kadınlardan nef ret. edlyorunuz belki benden de -Bu şartlar İçinde sizinle anlaşma ■ıız İmkânsız! Dostça ayrılalım...
Bu itiraf ve teklif, genç romancı yı çıdırtacak bir hale getirmişti. A-•abjna hâkini olamasaydı, sevdiği balde genç kızı tokathyacaktı. Bu i-tlraf, onun benliğinde bastırılmaz bir ihtilâl yaratmıştı ve muhakkak kİ bu, ömrü boyunca tesirini kay-betmıvecekti
Medıhaıuıı bal rengi, süzgiinı bakışlı gözlerine baktı, baktı ve sonra:
— Bu konuda tek kelime söylemek istemezdim; fakat beni konuş mağa ve bu hususta kendimi müda faaya zorla mecbur ettiniz. Herşey den evvel şunu söylemellğhn Medi ha hanım, ben kadınlardan ve kız-
i I*
nın geliştirmek için sarfedeceği gayretler,
3 — Üye devletlerin gerek kendi ihtiyaçlarını karşılamak, gerek birbir1print, y.''i'dın etmek için-yapacakları bütün gayretlerden sonra, yine nçik kınlan ihtiyaçlarını ka paınak'itin yakacak, enerji, çelik, gıda mn«)drinvi,ı diye vasıtaları ve saire muhtaç buhnıdakları yardım.
4 _ Bıı yardımı asgarî hadde iıtdircbîhnd; ve nıilletleraıası ticareti yeniden kurarak dünya re-fairmın gel umresini temin etmek i-dn daha ıv gibi tedbirler alınması gerektiği.
Kiiponıu hazırlanmasına esas o-lacalt bilgilerin derlenmesi için bir devlete sual cedveİleri gönderilmiş tir Bu sual eedvelleriade, 1938 se-uesınv aıd malûmat esas ittihaz e-
i; nakil vasıtalar’!, te1
şeklinde•
H ■ ~ r
Jardan nefret ed°cek hale gelmiş kadar mecaraperest bir- insan değj Um. Kaldık! siz kanaatinizde haki) dahi olsanız, hayatımda nefretle ba kamıyacağım. bir kız varsa, o da sizdiniz. Zira sizden nefret etmiş bulunsaydım, herşeyden önce sizi sevemez veya konuşmağı bir zül t« lâkkl etmekten vazgeçemezdim.
Sizi 1yi ve makul düşünen bircim se olarak tamdım, bu hatânızı tas hih etmek lüzumunu duyacağın ızj düşünmekte bahtiyarım. Belki vd ya muhakkak olan bir hadise‘varı oda fikrinizde İsrar etmenizdlr. Ger Çl şimdiki halde bu yanlış fikir ve hükümden iyi düşiuıen hafızanızı tecrid edemeyebilir ve beni kadın duşroanı olarak vasıllandırabilir-Aİnlz; fakat zaman, Jou düşünceleri nizin .batıl bir inanıştan hiç de farklı olamadıklarını zorluk çekmeden ispat edecek tir.. Bana hangi yü rekie ve hangi hâdiselere istinaden bu damgayı vurdunuz? Siz herşey den evvel yazılarımda sizden bahsetmediğimi anlamalıydınız ve bu fikirierln kahramanlarına ait oldu ğunu bilmeliydiniz,1 Mediha.
Genç kız, ayağa kalkmıştt Ne i-natçı kızı
— Gidiyorum, dedi; beni bir ds ha aramazsanız, bilhassa mermıur olacağım!
— Yaa!?
★
Aradan yıllar geçti... Genç romar cı artık lhttyarlarruştı. 'fû kat ka! binde Medlhaya karşı duyduğu aşk halâ tazeliğini muhafaza ediyordu O gün, sanki onun duygularında bir değişiklik yapmıştı- Medihanm o ağır ve korkunç iftirasından son ra yazdığı yazılarda hep kadınlardan nefret eden bir kahraman ya ratauşt:
Genç bir.arkadaşı, onu nişanına, çağırmıştı. O böyle merasimlerde bulunmaktan hiç bir zaman zevk durmazdı- Yanlızljğıiiı ve aşkının azabım bir'daha yaşamağa tabam mül edemiyordu; takat geııç arkadaşın; oğlu gibi seviyordu. Zaten kısır kaılan babalık uiiygtunrmı, Necdet! sevmekle tatmin etmişti.
•
Mahşer yerme donmuş saıOuu rınce, ilk Işı kendisi gıoı muyur kimselerin toplandığı «oçeyı a±a-mnk oîdu. Fakat -golüne goraıteıfle rin hemen hepsi gencıi ve aûus e-diyoriardı.‘Bu*ınanzara, unun na-rap Kalbinde büyük mr uınktsızıâK, uyandırmıştı. Ihtıyarak, hır de ou nuıı yanuıoa ünuusuliK!
Nerede ise dûneot^a. ucaç
Kızlara bir il«n karşuunau uu,. m.«.a tenâz melerle uu ..u(a
yıllarca evvel, kemilsinucaciiJi uu^aaiL^ût eden sözlerini iıaurlddı. c, mİ
lıl: 2* azı n(~ a t m el a iı (. p kad hi1«a« nefret etmişti. Anıma a
Unda bu cesareti ve ouyguları dinde bulamamıştı.
geldi, berabeive- vir u
yürûuoler. Musauu ... ...»
ve genç bir kız varaı. Afjuıane...x
gözlen hayretten dışarıya çaktı, sanki..’Bu genç kaz .
nekaûar da oenzıyordu?..
Necdet, onları tanıştırdı.
— Romancılarımızdan Kamil.. Annem Mediha ve hemşirem b’el-ma ...
ihtiyar romancı, eHnı uza&ırRen. hayatında bukadar kuvvetli ön he yecan geçirmediğini anlamıştı. Demek Mediha. evlenmişti...
Yaşlı adamın gözlen yaşaruı Me diha da ağlıyordu. Gençlik y -harının o tertemiz aşkını bir .ılç zu.-un den nasıhda öldürmüştü Mcdına
Söma, bir romancının buvıe göz ler! yaşlv bir halde kendisine uak-masına ua ftmbu sord u:
____ Ağabeyim, yeni bir eser .j u ladığıDiZi söyledi, ismini lütı • . • -inisiniz?
Romancı, Mcdthaya bakarak
— Korkunç bir iftira! Kızım de dİ. Ve derin bir göğüs boşal arak tekrarladı:
— Korkunç bir iftiraL..
•% . i-
dilmekte ve 1951 v.lına kadar (ı-zanan devreler için, istihsal, mıh-lâk. idualât ihtiyacı, iliıııç imkânı ve igtihaal vasıtaları ihtiynem ı a-id ta-iınninler yapılması ı^teıuack-te idi. Hükümetiniz o zammı istenilen bütün bu malûmatı kımute-ye venniştir.
İktisâdiL İşbirliği
p.ıris knnfcranemın taponunda 16 memleketin kalkınmaları için flk önce kendi imkânlarını kullan m’lnrr ve geri kflan ihtiyaçları i-çln sardım istemeği kamrlsstır-dd.l.'itı kuvv.ıtle belirtilmektedir. Her memleket juilli sahada bütün gayreti ile çalışacak, 16 memleket arasında İktisadî bir işbirliği kurulacaktır. Her memleket İktisadi ve malî muvazenesini sağlamak, kıymeti dnğişmiyen bir paraya sa /Devamı Sa., 5; .Sil., 1
*
â
YENİ SABAH
SAYFA : 5
*
*
4 ( L
Bakanlar Kurulundan bir dileğimiz
Meclisin dünkü toplantısı
(Baştara/ı üncüde) hib olmak hedefini güdecektir. 16 devletten her birinin istihsali art-tırmak için sarfedecekleri gayretlerin ve bu menıleket*er arasında işbirliği ve karşılıklı yardım programlarının gerçekleşmesi için A-mcrikadhn geniş ölçüde yardım görmelerine zaruret olduğundan 1948 - 1951 yıllan içinde yapılacak idhaiât, raporun ayrı bir bölümünde izah olunmuştur. Rapo-ruıı diğer bir kısmında 16 memleketin gene bu yıllar içinde tediye nıiivazenesi açıkları tesbit ve izah edilmiştir.
Başlıca itiraz noktaları
Amerika hükümetinin, koııferon sı takib eden yetkili uzmanları, hazırlanan raporun Amerikada istendiği gibi müsaid tesir bırakmı-yacağım ileri sürerek konferansa, bazı tadiller yapılmasını teklif etmişlerdir. Bu itirazlar başlıca §u noktalarda toplanıyordu:
1 — İstihlâk eşyası ile tesis mal zemesinin birbirinden iyice ayrılması,
2 — Malî istikrara ve para istik rarına aid faslın kuvvetlendirilmesi,
3 — istihsali arttırmak için her devlet tarafından büyük gayret sarfının taahhüt edilmesi,
4 — Milletlerarası ticarette engellerin kaldırılması ve bir gümrük ittihadı veya ittihaolan kurulacağının derpiş edilmesi,
5 — Yardım tatbikatını kolaylaştıracak bir teşekkül kurulmasının taahhüdü,
6 — Raporun muvakkat mahiyette olduğunun tasrihi.
Paris te bu isteklere göre tadil edilen umumî rapor 22 Eylül 1947 tarihinde imzalandıktan sonra İngiliz temsilcisi Sir Oliver Franksın başkanlık ettiği icra komitesi tarafından Vaşingtona götürülerek. Amerika Birleşik Devletleri Dışiş leri Bakanı Mr. Marshalla sunuldu.
Türkiyenin cevablan
Türkiye hükümeti Pariste komi tenin yolladığı sual varakalarına verdiği cevablarda, bir taraftan bugünkü istihsallerimizi, bunun kendi gayretlerimiz ve mevcud vasıtalarımızla ne kadar çoğaltabileceğim izi, bunlardan ne mikdannı içerde istihlâk edebileceğimizi ve ne mikdarı diğer devletlere verebileceğimizi, idhal ihtiyaclarmuzm neler olduğunu ve ilerde ne suretle inkişaf edebileceğini, diğer taraftan istihsali çoğaltmak için ne gibi yardımlara ve malzemeye ihtiyacımız bulunduğunu, bu yardım lar yapıldığı takdirde istihsalin ne suretle inkişaf edebileceğini bil Girmiştir. Bu bilgilere göre, memleketimizin gerek ziraat, gerek ma ?nlcr ve saire gibi iptidaî maddeler stihsalâtını Avrupa ya müessir bir. şekilde faydalı olabilecek bir dere ceye çıkarmak için, plânın yürürlük süresince, 1 Temmuz 1947 fiyatlarına göre 615 milyon dolarlık malzemeye ihtiyaç bulunduğu tesbit edilmiştir.
Bu rapor Amerikada Harriman komitesi tarafından tetkik edilmiş ve nihayet Avrupa kalkınma plânı (Recovery) adı altında, baş-l kan Trumanın mesajı ile birlikte bir kanun tasarısı kongreye sunul muştur.
İki vesikanın başlıca esasları
Büyük bir hacim tutan bu iki vesikanın başlıca esaslarını, meşe tenin mahiyetini anlatınıva vara-ması bakımından arzede yim:
a) Tasvibi istenen yardım mik-ian 17 milyar dolardır. İtirazları ızaitmak için, hükümetin kendisi. ?aris konferansının 22 milyarlık teklifinden beş milyarını indirmiştir.
b) Müddet 4 buçuk sene üç aydır. İlk on beş ay için yardım 6 milyar 800 milyon dolardır. Mtite Irkisi diğer üç yıla taksim edilmiştir.
c> Erinci fıkradaki yekûn hakkında umumî bir karar verilmemekle beraber her yılın hissei i-çın o yı ın ba(jmda yeni bir tahsisat alınacaktır.
d) Gıda, mahrukat ve sun i gub re gibi istihlâk madWerinin şılığı hibe olarak, makine ve emsali gibi istihsal vaaıtalarinm karşılığı borç olarak verilecektir.
e) Hükümet, yardım görecek memleketlerin her biri ile paranın istimal tarzı hakkında iki taraflı anlaşmalar akdedecektir.
f) Dört buçuk senenin sonunda sarfedibnemiş para kalırsa bunun ne yapılacağı, yardımı alan memleketle Amerika arasında ayrıca karariatırılacaktır.
g) Bedelleri yardım narasından yani dcflarla Ödenmek üzer? gıdaî ve diğer iptidaî maddelerin bir kıs pı Birleşik Amerika tarafından Kanada ve Cenubi Amerikadan sa
alınacaktır. Böylece hem o memleketlerin dolar ihtiyacı karşı lanmış, hem de Amerikan ihracatı dahili zaaflarından korunmuş Olacaktır.
h) Millî paraların istikrarını temin maksadile dolar tahsisi programdan hariç tutulmuştur. Yardım görecek olan 16 memleketin İktisadiyatı düzelir ise ona, istik
ran için ayrıca dolar bulunacaktır.
i) Yardım parasının idaresi i-çin Amerikada (Avrupa işbirliği idaresi) namile bir teşekkül kurulacaktır. Bunun başında bir Ad-ministrateur bulunacaktır. 16 memleket hibe ve borç taleblerini buraya bildireceklerdir. Bundan başka, yazdım görecek memleketlerdeki Amerika sefaretlerine bağ lı olarak çalışmak üzere (iktisadi işbirliği şefi) unvanile 16 memur tâyin olunacaktır. Bunlar, o nıem laketlerde paralann mahalline sar fedilip edilmediğine de bakacaklar dır.
j) Nihaî karar vermek hakkı A-merika Hariciye Nezaretine aid o-iacaktır.
k) Başkan Truman kongre müzakerelerinin 1 Nisana kadar bitirilmesini istemiştir.
Amerika kongresi bu suretle ko nuşnıalara başlarken, 16 devletten her birinin durumu hakkında Ame rika hükümetinin teknisyenleri ta rafından tetkikler yapılmış ve bu tetkikler, ayn ayrı 16 broşür halinde hazırlanmıştır.
Tütkiyeye aid olan broşür basılıp henüz elimize varmadan Ame-rikadan aldığımız bir rapordan şunu öğrendik:
Türkiye ziraat ve miden bakımından Avrupa kalkınmasına yar dım edebilecek bir memleket olarak ayrılmış, fakat altın ve döviz stoklan ve dış tediye muvazenesi ilk 15 ay için yeter göründüğünden, bu makinelerin satın alınmasında, kendisine sadece ıüchan hakkı tanınmıştır. Bu rüçhan hak lamın Türkiyeye başlı başına bir yardım sayılmasının sebebi şudur: Marshall plânının şumül dairesine giren bütün memleketler, bilhassa makine ve teçlıizat, 1 Mart 1948 den itibaren, Amerikadan ancak hususî müsaade ile ihraç e-dilebilecektir.
Marshall plâuının mânası
Bu haber üzerine Vasingtonda daha sarih malûmat almak üzere yaptığımız ilk teşebbüse şu cevab verilmiştir:
Türkiyeniıı ihtiyacının esasları-• *
nı teşkil eden hesablar beş senelik ekonomik inkişaf plânına dayanmaktadır. Bu inkişaf plânının Türkiye ekonomisinin ilerlemesi ve binnetice Avrupa kalkınmasına yardımı bakımından faydalı olduğuna inanıyoruz. Fakat Marshall plânı milli bir iktisadi inkişaf plânı değil, harbden yıkılmış Avrupa nın yeniden inşa plânıdır.
İtirazlarımıza cevab
Bu rnütaleaya Amerikada ilk i-tirazlarımız şu suretle karşılanmıştır:
Türkiyenin, ilk 15 ay içinde dış tediye hesablarını ve döviz ve altın mevcudunu sıhhatle tahmin ve hesab ettiğimizi iddia edemeyiz. Türkiyenin 170 milyon dolar kıymetinde altın mevcudu vardır ve kâğıt para karşılığı yüzde 60 nisbetindedir. Diğerlerinde, meselâ Italvada bu karşılık yüzde 1 civarındadır. Türkiye bugün tedariki imkânsız olan maden ve ziraat makinelerini peşin para ile satın alabilir. Bu da esaslı bir yardımdır. Bu suretle artacak istihsal maddelerini satarak kısmen dolar temin eder ve nihayet, Türkiye e-konomik plânı için milletlerarası bankadan istikraz yapabilir ve A-merika ı müzaharet
Türk i ve
*
hususta da kendisine eder...»
hakkında bu görüşleri iyice belirtmek ve varılan neticede Amerikan teknisyenlerinin tali minilerini daha açık surette anlatabilmek için, Marshall plânı çer çevesinde hazırlanan ve Türkiyeye aid bulunan 15 numaralı borşür-den bazı parçaları yüksek meclise aynen okumayı faydalı bulurum.
Türkiyeye aid tasarı
Marshall yardım plânı bakurundan Türkiye hakkında hazırlanan bu tasarı şöyle başlıyor:
«Türkiye, harbin tahribatına mâruz kalmamıştır, bundan dolayı Avrupa memleketlerinin çoğunun karşılaştığı İktisadî kalkınma meseleleri ile kıyaslanacak problemlerle karşı karşıya değildir. Türkiyenin müstakar bir hükümeti vardır ve iki büyük siyasî parti dış politikada birleşiktirler.
e 1945 denberi Türkiye daimî o-larak dış baskıya maruz kalmış ve bu baskıya azimle mukavemet etmiştir. Fakat bu mukavemet, lnyk hükümetinin G00 bin kişiyi altında tutmasını ve bu su-retle ciddî bir maliye ve çalışma kudreti problemi ile karşılaşmasını -ıca-bettirmiştir. !
cBu probleTnıcre ragmen> Tür^; yenin millî istihsali hattâ nü-fuB başına istihlâki harbden evvelkine nazaran bir mikdar artmıştır. Harb esnasında fiyat seviye8İ 5. nemli mikdarda yükselmiş, fa]{at muhasamatın sonundanberi fiyatlar ve tedavüldeki para miktarı müstakar bir hale getirilmiştir.
«Türk dış ticareti en yüksek seviyelere erikmiş vaziyettedir. Millî Savunmaya biidcedcn ayrılan büyük tahsisat, Türkiyede ziraat, madencilik, endüstri ve ulaştırma alanlarında harbden evvel bnsla-
mis olan gelişme hızını yn Taşla t-mışlır. Bununla beraber, teknik yardım ile birlikte nisbeten az ser mave tahsisleri bu sahalarda ıııü-lüm neticeler elde etmeğe imkân verecektir. Bilhassa Marshall plânına katılan diğer memleketlere yapılacak hububat ve kömür ihracatından belirecek bu işler için ge rekli sermaye tahsislerini, Türki-yenin, kendi kaynaklarından yapa bilmesi gerekir. Fakat Türkiyenin Avrupa kalkınma programına .katılan, diğer memleketlere yapılacak ihracat maddelerinin istihsali ni artırabilmek için lüzumlu ve mevcudu az teçhizat ve maddelere ihtiyacı olacaktır.*
Tasarı, son senelerde Türkiye-de sınaî ve ziraî istihsalin yavaş yavaş arttığını izah ettikten sonra şöyle devam ediyor:
( Türkiyede ulaştırma vasıtaları ihtiyaca yetmemektedir, ve ınev-cud vasıtaların durumu harbden evvelkine nazaran kötüdür. Her ne kadar nakledilen eşya miktarı 1939 danberi yüzde 50 nisbetinde artmış ise de çok mikdarda ziraat mahsullerinin ve bilhassa hububat ve meyvanın ulaştırma kifayetsizliği yüzünden ziyan olduğu malûm dur. Ayni suretle Zonguldak limanındaki yükleme noksanı ve buna mukabil ulaştırma kifayetsizliği kömür istihsalinin genişlemesini önemli surette tahdit etmektedir. Bunların ıslahı ve kamyon nakliyatının gelişmesi pazarlara ulaşma imkânları sağlıyarak ziraî istihsali mühim mikdarda teşvik e-de çektir.»
Daha aşağıda, Türkiyenin 1 mil [ yar 200 milyona varan büdcesinin yüzde 50 den fazlası millî savunmaya gittiği yazıldıktan sonra şu satırları okuyoruz:
«-Millî Savunma yükü azaltılın-caya kadar, Türkiye istihsalinin arttırılması, madencilik ve ziraat sahalarında işçi tasarrufuna imkân veren makinelerin ve ulaştırma vasıtalarının ıslahı ile kabil olabilir. Hükümetin, yo) inşası, su lama ve sudan elektrik istihsali projeleri var ise de, bu projeler kısmen men de kuvveti meşinin
yüzünden tahakkuk edememiştir. Millî Savunma yükünü azaltmak imkânı bulunmadığı takdirde büyük gelişme projeleri için gerekli sermaye imkânı
döviz yokluğundan, kıs*-büdce imkânları ile kol ve mahallî inşaat malze-millî. savunmaya tahsisi
ağır bir
dövizin, milletlerarası kaynaklarından temini mevcud olsa gerektir.
Türkiye hükümetinin
masraf yükünü enflâsj’on yoluna gitmeden finanse ettiği görülür. Türkiyenin büdce işlerinde şübhe-siz ıslâhat yapmak imkânı mevcud olmakla beraber, millî savunma ihtiyaçları azaltılmadıkça mas raflarda mühim bir indirme imkânı görülememektedir.»
Tediye muvazenemiz hakkında A-merâkan tasarısında şu tahminler ileri sürülmektedir:
(Devamı Sav 6; Sii., 1 de)
•J
Gandinin katli
Yeni Delhi: 2 (AP) — Hindistan Kurucu Meclisinin bugünkü oturu munda bir demeç veren Başbakan Panciit Nebru eczümce şunlarjn soy lemistir:
«Hükümetin İktidarda kalmasını veya çekilmesini, banşı teinin ve i-ade konusunda göstereceği başarı tâyin edecektir. Buna muvaffak o-lamazsak idareci vasfına lâyik ola mıyacağımız gibi Malıatma Gandi nin müritleri sıfatına da lâyik ola mıyacağımız aşikârdır.
«Özel bir şahıs ve hükümet başka nı sıfatile, en büyük hâzinemizi ko rumakta gösterdiğimiz başarısızlık tan hicap duymaktayım. Yıllar-danberi ve bilhassa son aylar zarfında memlekete bir şiddet ve kin havası çökmüştür. Mahatma Gan dinin bize tevdi ettiği dâvaya hizmet edeceksek, bu zihniyete karşı mücadele edip memleketten bu kin ve şiddetin köklerini söküp atmalı, yız. j
Bir Hindu sıfatile, diğer bir Hin dunun Mahatmaya karşı el kaldırmış olması bizim için bir yüz kara sidir.n
Bu arada Cumna nehri kıyısında Gandinin yakılan nâşmdan hasıl olan küller torbalara ve kül hâline gelmeyen birkaç kemik parçası da bir vazoya konulmuş ve torbaların ağzı mühürlenerek kırmızı ve beyaz güllerle süslenmiştir.
hükümet üyelerine GÖNDERİLEN TEHDİT MEKTUPLARI
Yeni Delhi: 2 (AA.)
distan kabinesinin başlıca üyeleri, öğrenildiğine göre, şimdiye kadar alışılmamış nisbette tehdit mektupları almağa başlamışlardır. Baş bakan Nehru l.e tanınmış siyasi 11 derler bugün cğleden sonra yapıla cak büyük mitingde söz alacakla-r^clan, polis, olağanüstü ihtiyad ve emniyet tedbirleri almak zorunda kalmıştır.
ASKRRf DEVRİYELER
Yeni Delhi, 2 (AP.) — Birkaç ay evvel vukua aelcn büvük karışıklık.
Hin-
(Baştarafı l incıdti
İzmit Kâğıt fabrikası müdürü Adnan Berkav vc diğer ilgililerin dc görüşleri tesbit edildi’:t en sonra filigranlı gazete kâğıtlarının ti yatlarını (75) kuruş olarak tesbit etmiştir. Evvelce (60-85) kuruş o-larak tesbit edilen fiyat yerine halen kararlaştırılan (75) kuruş» Bakanlar Kumlunda incelendikten sonra kesinleşecektir.
Bakanlar Kurulunun dikkat nazarma
Yukarıdaki Ankara haberinden anlaşılıyor ki iş bilmezliği ve ticarî bir zihniyetle idare edilmediği için astan yüzünden pahalıya mal eden Sümer Banka bağlı İzmit kâğıt fabrikaları allem etmiş, kal lcm etmiş, fakat bu yıl da kâğıt fiyatlarına (15) kuruş zammetme nin yolunu tutmuştur.
Yukarıdaki haberde de bildirildiği gibi yakında Bakanlar Kurulunda bir defa daha incelendikten sonra kat ileşecek olan bu (75) kuruş fiyatın tesbitinden evvel a-şağıdaki açıklamamızla bir kere de Bakanlar Kurulunun dikkat 11a zarını çekelim dedik:
1 — lzmitte iki kâğıt ve bir de sellüloz fabrikası kurulmuştur. Sellüloz fabrikasında odun çeşitli ham maddelerden başka samanlar, keten, kendir, pamuk, pirinç sapları, meyan kökü posaları gibi ot sınıfı ham maddelerden de sellüloz istihsal olunabilir. Paçavralar ve mensucat sanayii artıkları da kıvmetlendirilebilir. Tesisat
*
memleketimizde yetişen bütün bu çeşidli ham maddeler göz önünde tutularak plânlanmış ve kurulmuş tur.
2 — Sellüloz fabrikamızın kapasitesi her iki kâğıt fabrikasının ihtiyacından fazla olarak hesab-lanmıştır (senede 18500/ tona) fazlası sun’ı ipek ve sellüloz için düşünülmüştü.
3 — Buna rağmen kâğıt imalâtı için hariçten sellüloz celbinden
»•
bahsedilmesi ve buna mecburiyet hissolunması sellüloz fabrikamızın lâyıki veçhile işletilemediğine bariz bir delildir.
4 — Tomruk halinde odun fiyat lan pahalı ise kereste imalâtının arlıklarını işlemek lâzımdır. Fabrika bu artıkları işliyebilecek makinelerle mücehhezdir. Esasen kalas, kereste ve tahta imalâtına elverişli tomrukları parçalıya ıak, sellüloz kazanına koymak tamami le gayrı iktisadi bir acemiliktir.
5 — Lüzumsuz umumî masrafların maliyet fiyatı üzerinde müessir olduğu şübhesizdır. Meselâ; fuzulî olarak iki buçuk milyon liraya inşa olunan ikinci iskele (kâ ğıt fabrikaları tam randımanla ça-
. lışabildiği takdirde dahi) ton ba-şuıa (5) liralık bir tezayüde sebeb olmaktadır. Tam randıman olan (24000) ton kâğıt alma hesabına dayanan bu rakam 947 senesinde (18500) ton imâl edildiğine göre ayni nisbette artacak demektir.
Diğer lüzumsuz sarfiyat bu artışı sadece büsbütün arttırmağa yarıyor.
Klor fabrikasının zararları, art makta olan memurlar ivin inşa e-dilmekte olan ikametgâhlar belki bunlar için fabrikada yaptırılan mobilyalar, gazinolar ve burası i-le evlerde istihlâk olunan elektrik cereyanları ve asıl mühimmi fabrika daki memur çocuklarına şehirdeki ilk mektebe kadar yorulmaktan kurtarmak için meydana getirilen muazzam Sümer mektebi, masrafları maliyet unsurlarını gösterme ğe kâfidir sanırız.
6 — Fabrikalann makinelerini vermiş olan firma ile mukavele akdolunurken randıman için garanti istenmiş ve mukavelenameye lahikalar raptolunmuştu. Bunlardan birisinde personel grupu da tesbit olunmuştur. Fabrikaların verimi bu listeye göre firmaca garanti edilmişti. Bugün görüyoruz ki mezkûr liste bir kaç misli aşılmıştır. Bu kadro fazlalığı da bit-
At yarışları tamamen Tarım Bakanlığına devrediliyor (Baştarajf ı incide) n mevzularını tamanıile Tarım Ba kanlığı yetkisi içine sokmaktır. Bundan sonra yalmz Tarım Bakan lığının tesbit edeceği yerlerde ve Bakanlığın İdaresinde yarışlar yapı lacak ve hipodromlar kurularak müşterek bahis oyunları İdare edile çektir. Tarım Bakanlığı müşterek bahis için birde yönetmelik hazır lamaktûdır.
Bundan başka Türkiye at yarışla n kurumu adı ile bir buçuk milyon lira döner sermayeli bir de kurum teşkil edilecek bu sermaye yetmedi ğl takdirde bir milyon liralık daha istihraz yetkisi olacaktır. Ankara je htr hipodromu da, içişleri Maliye ve Tarım Bakanlıkları temsilcilerinin tesbit edecekleri bir fiyatla tarım ba kanlığına kiraya verilecektir.
lardanberl ilk defa olarak sokaklarda yine asker! (tevriyeler dolaşmağa başlamıştır. Tuna eyaletinin Sangll şehrinde büyük bir dokuma fabrikası yakılmıştır. Maddî hasarın 10 milyon rupi} eden fa.da olduğu tahmin edilmektedir.
tabi maliyet üzerine tesir ediyor.
7 — işin başında ehil baş bulun madiği için sellüloz randımanı mu kavelede derpiş olunan normal haddin çok aşağısına düşmüştür.
Meselâ mukavelede yüzde (42)! olarak tesbit olunan sellüloz verimi yüzde (23) ilâ (29) arasında | bocalamaktadır ki bunun maliyet üzerine tesiri yüzde (45.5) ile yüz de (32,4) kadardır.
Bu hesablara göre sellülozun to nunurı (400) liradan fazlaya mal olmamasına hayret etmemek ve muazzam zayiatı önliyerek sellülo zıı normal fiyatına indirdikten son ra kâğıdın maliyetini tesbit etmek lâzımgelh’ken fabrika, hariçten ge tirttiği ve (650) liraya maJettiği sellüloz ile bu hesabları yapmaktadır. Sellülozu bir vakitler hariçten daha ucuza getiren fabrika, yerli sellüloz ile bunu karıştırmak suretile maliyetini düşürmeğe çalışırken nedense bu defa yerli sellüloz ile bu işi başarma yoluna gitmemiştir.
Fabrika bizi orman umum müdürlüğünün odun vermediği cevabi le karşılıya bilir. O vakit biz de kendisine kereste imalâtı artıkları ve sellüloz imaline yarıyan diğer iptidaî maddeleri ileri sürerek mukabele edebiliriz.
Bizim bildiğimize göre hariçten alınan sellüloz ile bir kilo kâğıt, yüzde yirmi fire nazarı alınmamak şartile 56, 70 yerli sellüloz ile (45, 82) mal olmaktadır.
Komisyon, kân dahil sellülozla imâL edilen ve 71/7 kuruşa mal olan kâğıt diferansiyel fiyatın azamisi olan (85) kuruşu da ortadan kadırarak kâğıda yuvarlak hesab 75 kuruş üzerinden bir fiyat tesbit etmektedir. Bakan lar Kurulunun mütalea ve tedkiki ne arzedilen bu rakamın nasıl karşılanacağını tayin etmek müşküldür. Avrupadaki emsali âyarında kurulmuş bulunan sellüloz sanayii müessesesinin verimsiz ve ajtsak bir hale düşürülmesi yüzünden her sene Bakanlar Kurulunu ve gazetecilerle mecmuacı ve kitab-cıları işgal eden bu işin bu sene olsun iyice incelenerek kat’î bir karara bağlanmasını ve müessese nin işten anlıyan ellere tevdi edilerek aenelerdenberi hepimizi ü-zen bu dâvaya bir son verilmesini temenni ederiz. YENİ SABAH
** •
itibare kuruşa kuruşa
yabancı
Halk Partisi Kongreleri
----------------u--------- Binbirdirek Ocak Kongresinde yeni li Başkanı bir konuşma yaptı
C H. P. Eminönü ilçesi Binbirdi-rek ocağı yıllık kongresi, dün saat 21 de Eminönü Halkevinde yapılmıştır. Kongrede ayni zamanda Merkez Bankası müdürü yeni 11 Başkanı Sadi Bekler, Atıf Ödül, Dr. Akil Muhtar ve diğer parti ileri gelenleri de hazır bulunmuşlardır.
Kongreyi ocak başkanı Zekeriya Polatkan açmış ve Atatürk için yapılan bir dakikalık tazim sükûtundan sonra, kongre başkanlığına Fikret Oyman intihab edilmiştir.
Yılhk rapor ve malî bilânçonun o-kunmasmdan sonra dilekler faslına geçilmiştir
Müteakiben söz istiyen C. H. P. yeni İl başkam Sadi Bekler, ezcümle şunları söylemiştir:
«— İçinde bulunduğumuz durumun tahlilini şöyle yapabiliriz:
Bir memleketin, bir devletin; İçtimaî, iktisadi, siyasi hayalı; her zaman için iç âmillerle, dış âmillerin bir arada müşahede edilebilmesile açıklanabilir.
Bugün bir oluş karşısındayız Hem de dünya ölçüsünde bir oluşun ifadesi bizi kendisine râmediyor.
Dünya bir nizamsızlık içindedir.. Cıvataları gevşemiştir; şimdi bunları sıkmak için çalışılıyor.
Biz de ayni durum karşısjııdayız Biz de kendimizi yeniden kurmak istiyoruz.
Bizler, yâni C. H. P. yeni bir dü* zen kurmak için her türlü imkâna ve kâfi derecede elemana malikiz.
Arkadaşlar, Üstlerle temasa geçmenin zorluğundan bahsediyorlar, haklıdırlar.
Milletvekili maaşlarına temas ettiniz. Bunun yaptığı tepkiyi Merkeze bildirdik. Bu meselenin yeniden Parti grupunda müzakere edileceği yolunda 15 - 20 gün önce Merkezden cevab aldık.
Bugün büyüle bir parti seferberliği içinde bulunuyoruz Hepimiz için başarılı olsun!»
•
Son dakika
(Baıtaraft 1 InMt)
H. L. Mac Bride ve hava kuvvetleri şefi Albay E. B. Marshall o-lup bu gece Istanbula hareket e-deceklerdir.
General Mac Bride her hangi bir tefsirde bulunmayı reddetmiş ve yalnız Amerika Birleşik Devlet leri Harbiye Bakanlığı yardım pro gramının inkişafına aid doğrudan doğruya bir rapor istediğini söyle m iştir.
Bu iki ordu subayı gitmiye hazırlanırken vardım programının
( Baytara f t 1 incide J endişenin bir kısmının zail olacağını, bıı endişenin tamamen kalkmasının yapılan hatânın tashihinden sonra mümkün olabileceğini söyl i yerele bu hususta hazırlanan raporun hatalı esaslara dayanmasının Türk milletine eza verdiğini, zira Marshall plânı ortaya atıldığı zaman Türkiyenin Avrupa kalkın masına iştirak edebilmekten dolayı. büyük bir zevk duymuş olduğunu bildirdi. Sözlerine şöyle devam etti:
*— Raporu hazırlıyanlar tediye muvazenemizi yanlış hesab etmişlerdir. Kendilerinin Türkiyenin peşin para ile malzeme alabileceği ve hattâ altın dahi verebileceği baklandaki mütalealanna asla iştirak etmiyoruz. Hiç bir Türk hükümeti elimizdeki altın stokunu malzeme karşılığı olarak vermeğe, cesaret edemez ve bu mesuliyeti yüklenemez. Raporun gerekçesinin hatalı esaslara dayanması bizi üzmüştür.
Raporu hazırlıyanların memleketimizi İsviçre ve Portekizle mukayese etmeleri eğer şaka değilse cidden çok tuhaftır. Rapordaki Türkiye kendi yagıyle kavrulabilir şekhnaekı ifadenin Türk efkârı u-mumiyesinde psikolojik tesirleri büyük olmuştur. Bunun bir vehim den ibaret olduğunu biliyoruz. Fa kat buna rağmen kötü tesirler u-yandırmış ve Amerikanın ekonomik alanda olduğu gibi politik a-landa da Turkiyeyi yalnız bırakabileceği ihtimalini’ akla getirmiştir. Fakat evvelce de söylediğim gibi bu bir vehimden ibarettir ve bu hâtanın düzeleceğine inanıyoruz. Bu hâdiseden bizim için a-lınacak derslere gelince bu gibi konferanslara gidecek olan heyetler iç teşkilâtımızı desteklemelidir. Bunun için ilk yapılacak şey gerçek bir Ekonomi Bakanlığı kur maktır. Bu gibi bilgiler ekonomi Bakanlığında normal olarak bulunması gerekli bilgilerdir. Bizim Ekonomi Bakanlığımız ise bir ma den ve sanayi bakanlığı haline gel
Rusya durmadan nota
(Başaralı I fncide) maksadile gerekli tedbirleri almasını beklediğini ilâve etmiştir.
Tahran, 2 (A.A.) — Tahran radyosu Azerbaycan hududu üzerinde memnu yeni askeri bölgeler meyda. na getirileceğine dair Moskova radyosunun vermiş olduğu haberleri yalanlamış ve şunları ilâve etmiştir: RUSYANIN İRAN HARKINDAKİ.
İDDİALARI YALANLANDI
Vaşington, 2 (A.A ) — Dışişleri
Bakanlığı bugün, Amerikanın İran ordusunu teşkilâtlandırdığına, bunun ise Sovyetler Birliği için muhtemel bir tehdid teşkil edeceğine dair Moskova radyosu tarafından ileri sürülen iddiaları madde madde yalanlamıştır. Dışişleri Bakanlığının resmi sözcüsü bugün şunları söylemiştir:
Birleşik Amerikanın İranı bir as.
Arlaki Candan’ın
cenaze merasimi
o
Törenle Münir Nureddiı de dahil bütün Türk sanatkârları hazır bulundu
Ölümünü teessürle haber verdiğimiz kanunî Artaki Candan dün merasimle gömülmüştür. Merasim dc, akrabaları, kendisini sevenler. Şehir Tiyatrosu artistleri, kadın ve erkek ses ve saz sanatkârları, yerli film mensublan olmak üzere büyük bir kalabalık hazır bulunmuştur. Dinî âyin, Beyoğlu Balıkpazarı Üç-Horan kilisesinde 15.30 da yapılmış, Türkçe konuşan bir rahib Artaki’ııin Türk musikisindeki mevkiinden bahsetmiş, ve bu musikinin paha biçilmez kıjTiıe tini belirterek müteveffanın bunu daha Tıb tahsilinin birinci senesinde anlıyarak o zamandanberi kendini Türk musikisine vakfettiğini söylemiştir. Âyin esnasında fasıl okuyucularından Ağyazar Ağlaryazar, Hüseynî makamından ve ErmeDİ dilile dinî bir parça o-kumuştur. Törenin muhtelif safha larında ağlıyanlar arasında Münir Nureddiıı Selçuk ta göze çarpmak ta idi.
Müteveffa, Şişli Ermeni mezarlı ğma gömülmüştür.
Diınitrof, Truman doktrinine hücum. Sovyetleri ise methetti
Sofya: 2 (A.A.) — Bulgar Vatan Cephesi ikinci kongresinin açılış mü nasebetlle Bulgar Başbakanı Dİ. mitrof söz almış ve Bulgarlstanın İstikbali hakkında beyanatta bulun muştur.
Dlmitrof şunları ilâve etmiştir:
- Truman Doktrini diğer memleket ler ve bilhassa Halk Demokrasisini kurmuş olan memleketler üzerinde devamlı bir baskıdan başka .61rşey değildir. Bu Doktrin memleketlerin içişlerine devamlı bir müdahale te
deniz kısmını deruhde etmek üzere amiral T. G. W. Settie An karaya varmıştın
? et-
raalıd'.rt'ur ki Marsbıtl almak ite para alma»
mişdir ki böyle bir Bakanlığa tuzum varsa da bunun yeri Ticare Bakanlığı yanındaki bina değil Sû mer Bank binasıdır. Ekonomi Ba kanlığı memleket çakında olmalı dır.
İkinci bir mesele de Basın Ya ın Genel müdürlüğüdür. Bizler mmı leketimizi yabancılara tanıtla ık mecburiyetindeyiz ki bu işi de bir genel müdürlüğün görmesine ’m-kân yoktur. Adam yetiştirmek lâzım diyeceksiniz, fakat ne olcb ğn belli olmıyan bir teşkilât içinde de adam yetişmez. Ümid ediyonıa ki Amerikalı dostlanmız bugü.ı hatâyı tashih edeceklerdir. Pc dn para ile madzeme alın demek, siz Avrupa kalkınmasına, iştira! meyin demekle müsavidir. Zira e-limizdeki bir mikdar dövizle »Kaçağımız malzeme gayet Şunu da ilâve edeyim plânı gereğince kredi kalkınma bankasmdan •arasındaki fark büyüktür ve biz bu farkı da pekâlâ müdrikiz. Türki yenin kalkınmaya iştirake hakkı vardır ve Amerikalı dostlarınım da bundaki menfaatlerini anlıya caklan muhald(aktrr.^
Bundan sonra bazı hava anlaşmalarının onanması lıakkınd > nun tasarılarının müzâkerelerine geçilmiş ve çarşamba günü sn?t 15 de toplanmak üzere oturur > son verilmiştir.
Dışişleri Bakanmın beyanatı na •> karşılandı?
Ankara: 2 (Hususi 1 — D. -
ri Bakanının bu günkü, izoluı l dln-uktl tas-
Mecliste büyük bir alâka ile lenmiş ve HaLk Partili leri tarafından zaman zaman vib edilmiştir. Buna mukabil
mokrat Partili milletvekilleri beyanatı gayet sakinime I:.ıışıt»m: lardır. Umumî Jcanoat şuduı ki Dışişleri Bakanının izahatı gay-c esaslı olmakla beraber beyi: aı efkârı umumiyetle uyunun ve hükümetin vaktiyle bıı işe ger-.3: a ehemmiyeti vermemiş oltiv.âu a naatini silememiştfr.
r.v. e-
%
• i /
ki-bu-
••S •
kerı ve stratejik üs haline geni ğc çalıştığına dair verilen ha • hiçbir esasa dayanmamaktaJ r.
Sözcü -bununla beraber îraıu’a len iki Amerikan askeri heyeti lunduğunu, bunlardan birinin p manın tensiki için içişleri Bakar, na yardım ettiğini, İkincisinin de idj rî meseleler ve ordunun yetiştirilmesi usulleri hakkında Harbiye Bakan lığına tavsiyelerde bulunduğunu söy lemiştir.
AMERİKAN . İTALYAN ANLAŞ MASI İMZALANDI
Roma, 2 (A.A.) — Bir İtalyan • Amerikan dostluk, ticaret ve seyri-sefain andİ3şması bu akşam Chigl sarayında yapılan bir merasim esnasında İtalya Dışişleri Bakanı Kor*t Carlo Sforza ve Amerikanın Roma Büyük Elçisi James Dunn tarafında© imza edilmiştir.
Celâl Bayar
(Baş tarafı ' 1 htcidol
ğer memleketleri tedkik edecek olursak buralarda iradenin halk e lind-a olduğunu görürüz. Anlaşıl .114 bir hakikattir kİ, tek taraflı düşünmek ve tek taraflı hareket etmek bizim arzularımızı ve millî gayelerimizi yerine getirmiyor ve getirme» miştir. Bu memleketin hak ve hürriyetini müdafaa İçin eline silâh verdiğimiz temiz memleket çocuklar, hakka ve vatandaşa karşı değil, hak. kı ve vatandaşı korumak için kano, nl yollarla salâhiyetlerini kullanacaklardır. Buna aykırı hareket edenlerin sonu muhakkak ve muhakkak hüsrandır. Vergilere gelince: Vergilerde kazançla mükellefiyet »atbaşı beraber gitmelidir. Kazanmıyan bil İnsandan vergi alınırsa onun sermayesi alınıyor demektir. Ziraat verimli şekilde işlemedikçe köylü malııu değer fiyatına satmak imkânını bulamadıkça kalkınma sözlerinin Laf v( güzaftan ibaret olacağını biliriz. Bit taraftan köylüye toprak vereceği! diye kanun çıkarıyoruz, öte yandan köylünün merasına el uzatarak ls tihsaline engel oluyoruz.
Hâkimiyet milletindir. Gelin beraber üç defa hâkimiyet kavıdsız şart, sız milletindir diye bağı raimi.
Bundan sonra hep bu den hâkimi, yet milletindir, dıve bağır diniştir Celâl Bayar yine beş bin Kırşehirlinin yaşa, varol, Allah seni başımız dan eksik etmesin âvâzeîcri aracın da uğurlanmışlar.
BAYAR ANKAJ^ADA
Ankara, 2 (Hususi) — Ct-lal Ba yar bu akşam Ankaraya avdet et miştir.
şebbüsnnden ibarettir Bıı Dokfr:ı. gereğince bfttün mürteci reitn ı r Demokrasiye ve sulha düxt lan bütün elemanlar açıkça görmektedir.
Nihayet «Amerikan inhis > nın Atom politikalarım t den Dlmitrof şunları > v )-ı-.
Başta büyük vc youi'ın(;
ler Birliği İle günden ■: leneıı suîiı zümresi. D ı Sosyalizm Emperyalizme ka seci halinde durmaktadr
*
p m o-
v.u d ’..ı:
•
ı rr’b •b
ikid e(
Sov- «el
K • ■ 1
• •!
i
’FAVTA- «
TEN! saban
«
B
tara/ı 5 incide) seneslnih Ük beş ayında (TürlıJyenm ihracat fazlalığı devam fimi?, fakat haziran, temmuz ve a-mistos aylarında, bilhassa idhalâtın Artması yüzünden, ticaret muvazenesinin aleyhe döndüğü bildirilmiştir. 1047 senesi heyeti umumiyeslnln senesindeki kadar büyük ol-Damakla beraber, Türkiye için bir uıracat fazlası göstermesi umulmakladır. Her ne kadar Türkiyenin umu fnl mal mübadelesi muvazenesi leh-e ise de, 1947 senesindo Amerika birleşik Devlellerile olan muvazene-ri aleyhte tecelli etmiş ve Türk hükümeti bu ticaret açığını kapıyabll-Jnck için altın satmak zorunda kal-Kaşiır. Bu açık bilhassa, harb dola-fısite tecil edilmiş fevkalâde geniş Otomobil, kamyon vesair makine id-hülâtından ileri gelmiştir. 1917 selesinin Ük 10 ayı zarfında Türkiye, t m altın rezervi 196 milyon lira, yâ-₺i takriben yüzde 30 azalmıştır.^
Türkiyenin siyasi durumu hakkm-’da aynen şu satırları okuyoruz:
Türkiye hükümeti esas itibarile hem istikrarlı, hem sağlamdır. Harbin sonundanberi TÜrkiyede demokratik usuller Gaıb usullerini t ili parlâmento dir. Başlıca iki km*
programının tamamı bakımından zb rai istihsalde umulan artış, sınaî istihsaldeki artmadan daha büyük bir ehemmiyeti haiz olacaktır. Sınai istihsal, yaşama seviyesinin uzun dev mcmle-dercce Bu ga-Işcllikte
süratle gelişmiştir, takib eden çok par-sistemi yürümekte-siyast parti, bir ta-
iç ekonomi ve politika mesele* terinde şiddetli anlaşmazlık halinde iseler de dış politikada miittehiddir-
-
1923 te Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundanberi hükümet, memleket sanayiini vc kaynaklarını geliş-t irmeye gayret etmiştir. Sınaî ve ticarî gelişmelerin büyük ekseriyeti j a devlet malıdır yahud devlet tara-fmoan desteklenmektedir. Harbin so rundanberi serbest teşebbüsü teşvik maksadile hükümet kontrolünün hafif mikd&rda gevşediği müşahede e-dilmoktrdir.
Son 25 sene azrfında hemen lıer sahada yapılan ilerlemelere rağmen mîlletin kendi yeterliğini sağlamak te?*, bbüsleri ve millî savunma kaygılan, memleketi muvazenesiz bir gelişmeye şevketmiş ve bu hal, ziraat ve madencilik gibi ana sahalardaki g-lişmcyi. geciktirmiştir. Son zaman Isrda salahiyetli kimselerin beyanatı bu hah tashih edici tedbirlerin ö-ncmle düşünüldüğünü göstermektedir. •
Rapor şöyle devam ediyor:
NisbeLsiz derecede çok insanın » lâb altında bulundurulmasının mem kket ekonomisinde husule getirdiği af.ır yük, Türkiye ekonomik kaynak lanr.m tam vc muvazeneli gelişmesi-nr. başlıca engel teşkil etmektedir. Türk yen n kol kudreti ve kaymakla:
makta olduğundan, yükünün bundan sonra Ls».h(al ve istihlâk seviyelerinde kötü tesirler yaratabilir ve şimdi îda-n A ettirilen nazik iktisadi muvazenen n süratle yıkılmasına sebcb ola* bilir. H(r ne kadar Türkiyenin döviz kaynaklan no im al ihtiyaçları karşı-1 yacak mikdarda görünüyorsa da,1 bu kaynaklar dış baskılar neticesi f.skeri teçhizat idhali İcabettiği tak-1 dil de bu îdhalâtı finan.se edecek İmkânları crğ'lıyamıyacaktır.» |
S zlrrl yormuyorsam, müsaadeniz- ( te bi ar ( zhn devam edeyim. Çünkü vesika. Tilrkiyeye yardım
I
Amcrikada hazırlanmış
> d.r.
ikinci kısmını teşkil e-■»a programında TiirkL bahsinde şöyle deniyor: ;i»ı kalkınma programın-rolü, ana ihtiyaç mad( üni, Avrupanın ve dün-r. ihtivacLannâ uygun olarak art jıkt r. Bühıı. Türkiyenin ziraat, J ıs. maden teçhizatını ve di-
yeli yükesltilmesi yönünden ket ekonomisi için birinci ehemmiyeti haiz olacaktır, yeyc erişebilmek için, ziraî
çsaalı bir randıman artışı ve önemli bir makineleşmeyi peşinen kabul ct mek gerektir. Amerika Birleşik Dev lctlcri teknisyenlerinin Türk hububat istihsali tahminleri, kalkınma devresi zarfında bütün hububatta yüz ele 10 artış beklemenin daha realist olacağını ifade etmektedirler. (Türki yenin verdiği tahminler yüzde 30 ar-♦iş gösteriyordu). İstihsaldeki bu çoğalma İhracatta da esaslı artışa yol açacaktır.
«Kalkınma programı gereğince, yeniden madenlerde kullanılacak nıo kine temin edileceğini farzederek, Amerika Birleşik Devetlcri teknisyenleri gelecek dört sen zarfında istihsalin yüzde 50 arttırılabiloccğinî talimin etmişlerdir.
İhracatımız faslında:
«Birleşik devletler mütehassısları Türkiyenin 1916 takvim yılı ihracatı olan 214 milyon dolara mukabil 1918 ilâ 1949 ihracatının 270 milyon dolar tutacağım tahmin etmektedirler.>
Denildikten sonra 1948 - 1919 durumu İçin şu neticeler gene Amerikalı teknİBiyenler tarafından tahmin olunuyor:
«İhracatın kıymet itibari le takrl. ben yüzde 45 i kalkınma programına katılan diğer memleketlere sevkedl-lecektir. Bu memleketler Türkiye ekmeklik hububat İhracatının yüzde 50 sini diğer hububat ihracabnın hepsini, kuru mevva ihracatının yüz, de 45 ini ve bütün ihracatın takriben yüzde 33 ünii alacaklardır. Buna ilâveten kalkınma programına katılan memleketler do Türkiye et ihracatının, hayvani ve nebati yağların, kils benin ve diğer ziraî mahsullerin ha tın sayılır kısımlarını alacaklard -. Amerika Birleşik Devletlerinin Tü *k ihracatının kıymet ilibarile yüzde 15-20 sini (başlıca tütün ve bundan başka az mikdûrda deri ve av derileri, madenler ve diğer m4 telif ham maddeler) alacağı ümid îMÎUmektedlr. Diğer Amerika memleketlerile yapılacak ticaretin ehemmiyetsiz olacağı tahmin cdilmcktedir.> ı
Nihayet, umumî mından rıhyor:
• «Her
delerinden hiç biri, mikdar itibarile bütün Avrupaya başlı başına malzeme temini bakımından büyük ehemmiyeti haiz değilse de, Türkiye nıüş terek kalkınma gayretine oldukça önemli yanlımda bulunabilecek durumdadır*
Engin sabrınıza sığınarak, Tüıki-yeııln yardım plânında yerini tâyin etmek için hazırlanan tasandan ba-
*
zı parçaları uzunca okumaktan maksadını, yüksek heyetiniz huzurunda, ehemmiyetli gördüğüm şu neticeleri belirtmek içindir:
1 — Marshall yardım plânı çeı-çevesi içinde Türlciyeye aid bu Amerikalı teknisiyeulrr raporu, bakımdan, memleketimiz
gayet iyi ııiyet U bir görüşle hazırla-e mistir.
; ’ 2 -dilekle» ’n
lı okbıfnım» Rpb”l
. 3 Türkivcn:n
dnraa yükünün
. en***»! olduğunu r
4
maclRn
ve
I başarılması lüzumumla bizimle birliktir
5 — Ziraat ve maden istihsalimiz yeni makine ve levazımla benzerine, Türkiyenin Avrupa kalkınmasına ö-nernli derecede yaıdıın edecek duru mtt girebileceği teslim ediliyor.
6 — Ancak hu makine ve levazımı, Türkiyenin ilk 15 aylık devrede peşin para ile satın alabilmesi gerektiği ileri sürülüyor. Altın mevcudumuz ve - kendi tahminlerine gö-
Türkiyenin Avrupanın kalkınmasına yardımı bakı-Anıcrlkada şu neticeye va-
ı
I ne kadar Türk ihracat mad-
i halihazırda tamanıile kullanıl-nıillî savunma her artışı,
umumi hakkında
aRuaugum
tr.-« ^k-s'nin
ırr. ve
T ftj^.nnın Aer ;(Kİkn rolü •Tü-P’y* n ste.l:; ta?hca
>>t hSaı
yan t»lTJ ulaştır f *» t* eh’zatı ve bu teçhizatı müessir olarak kullanılabilmesi için İÜ-tumlu teknik yardımın sağlıyacağı m il maktadır. Türkiye, bu madde-; erin teminini kendi kaynaklarile fi-£ans** ’ *(•*•)( durumda olmak gerekli r/?
Daha aşağıda:
T İrk yenin ticareti ve milletler-ıvasi >ir
F.k •»yrn.n Paris konferansına sun. *nğu icr
teli k
ihtiva plAnlar müî caba fazla sone için senede 100 milyon dolarlık geniş bir sermaye ya-t-rdmasmı icabettirmektcdir. Bu ge-îişir • programının birçok tarafları esas itibarile Avrupanın kalkınması I ♦•ygıaını dışında kaldığından, Türk plân nın yalnız doğrudan doğruyu Avrupanın kalkınmasına yardım e-d».c( k ilgili kısımlarını nazarı dik kat»’ almak mümkün olmuştur.>
Broşürde bilhassa şu satırları tebarüz ettirmek isterim:
Bu rapordaki Birleşik Devletler tahminlerine ulaşılırken, Amerika B. te«ik Devletleri teknisyenleri baş langıc noktası olarak Avrupa îktı-radî işbirliği komitesinin raporundaki tahminlerden istifade etmişlerdir. ^Türkiye, ekonomisi ve ihracatı bakımından daha ziyade ziraî b(£ memleket olduğundan, kalkuuna
tnliye muvazenesi hakkında nok'-aya d»ha dikkat etmelidir.
B»ı rapor. Tiuk’Venin ileri itîharile hak.
o*ir mîllî mü M»n'»:k erci»şmriero tpvld edlvor.
*
Bı» ranor T ziraat ve
n .yol
Umanların ve rte’rtr’k islerinin
1
I
n halât ve tediye muvazeneleri > i, ileri görüşlü ve uzun vâ-a kmma programı ihtiyaçlarını «■«Pvordıı. Bu programa aid hâlâ umumî olarak tekem-'
safhasındadır. Fakat beş veya ı
I
I i
BİT gÜR luyul /tllli DÜŞ, Ktl-
fede dolanmağa yıkmıştı. Halk atasında ah imde î)lı frisan gibi geziyordu. Ma) ve hareketlerinden pak zeki ve hazırcf-vab bir z;ıl ohhığnıuı anladığı adamın bııisih- konulmağa başladı. Nihayet bir ınÜnaK(hei getirin:
— Haccâc hakkınıhıki fikrin nedir? diye sordu.
Karşısındakinin Haccâc olabilçcc-ğini hatır ve hayalinden bile geçlr-nıiyen Aral), şu cevabı verdi; f
— Kûfoliier, onun Semûd neslinden olmasını vehmederler. Halbuki o, şerrin tâ kendisidir.
— Böyle olduğunu ne biliyorsun?
— Yaptığı fenalıklar, zulüm ve işkenceler meydandadır. Allah net etsin!
Bu nıüdhiş cevab üzerine çıkması icab eden Haccâc, kızmadı ve soğukkanlılığını dı. SAkin bir sesle sordu:
— Benim kim olduğumu bilir misin?
— Bilmem.
—• Şimdiye kadar beni uzaktan ve-
ona 1A-
çileden katiyen bozma-
re - ihracat bedellerinden eklo edebileceğimiz döviz bakiyeleri bu iddiaya mesned olmaktadır.
7 — Prensip meseleleri ameli bakımdan başlıca görüş farkımız bize verilecek malzemenin döviz ile peşin ödeme İmkânımız etrafında toplanmaktadır.
NİHAÎ TEŞEBBÜSLERİMİZ
Bu tahmin ve görüşlere itirazlarımızı bildirdik. Gerek burada, gerek Vaşingtonda yaptığımız teşebbüsler dc, Türkiye durumunun çeşitli ceb-helerden ehemmiyetini, siyasi ve ccğ ' rafi vaziyetimizin sebeb olduğu malî ve iktisadi zorlukları kuvvetle belirt tik. Ekonomik kalkınma olmadıkça istihsalin artmıyacağım ve İstihsalimizin artması ve Avrupa kalkınması ] na yardım edebilmemiz için de makine ve levazıma mııhtac olduğumuzu anlattık. Bunu satın alacak dövizimiz mcvcud olmadığı, dis ticaret vc tediye hesablarımn doğıu tahmin lere dayanmadığı hususunu dikkatlerine arzettik. Paris konferansı raporunda, krediye ve dövize ihtiyaçları olmadığını açıkça beyan »t m’? olan İsviçre ve Portekiz ile Türkiyc-yi ayni ayarda tutmanın havsalaya sığmadığını söyledik. Türkiyenin. harab ve yardıma muhtaç sayılan ba tı Avrupa memleketlerinin bugünkü harab durumlarına dahi erişebilmesi için yıllar vc yıllar lâzım olduğunu söyledik.
Bu teşebbüs vc temaslarımızda A-merika hükümeti mümessilkıi geıek burada gerek Vaşîngtonda TÜrklve-ye karşı her zaman gösterdikleri dik katli ve derin alâkayı gösterdiler. Gö rüş ve düşünüşlerimizi büyük bîr dostluk vc anlayış zihniyet ile göz ö-nllnde tutacaklarını bildirdiler.
Bu münasebetle bir noktayı büyük meclis huzurunda tebarüz ettirmek isterim: Marshall yardım plânı hakkında ileri sürülen gelişigüzel fikirler çoktur. Ajnerikan yardımı hususunda mübalâğalı telâkkilere, hattâ n»’n cazlb havailere rastlıyoruz.
• •
Sözlerimiz lan projenin saymıştım.
Amerikalı
rımızda. bilhassa şu noktayı bdîi^t-nıekte ısrar gösteriyorlar: ,
Marshall plânında para yardımı veya açık kredi asla bahis mevzuu değildir. Bahis mevzun olan program, evvelâ 16 devletin kendi gayretleri ve müşterek işbirliklerilo kal kınmaya çalışmaları birbirlerine yar dım etmeleridir. Bu rnünferld ve nıüş terek gayretler harcandıktan sonra noksan kolan kısımları Amerika ta-mamlıyocaktır. Yani bu 16 devletten her birinin Amerikadan satın alacakları makine ve levazımı dolar mevcudu olmıyan memleketlere Ame rika kredi ile verecektir. Yardımın mahiyeti bundan ibarettir. Kısacası aç memlclcetlere yiyecek yardımı ya pılacak. harb neticeleri dolayHÜe Amerika ile tediyesinde açık veren memleketlerin bu dolar açığını Ame rika kredi ile kapıyacaktıv. Bu krediler, devre devre kısımlara bölünmüştür. Her devrenin sonunda, bu kredilerin nasıl harcandığı ve bu kre di ile satın alınan makine ve levazımın ne şekilde kullanıldığı, bundan Avrupa kalkınması için istifadeli neticeler çıkıp çıkmadığı her memlekette yerinde tedkik ce müsbet ise diğer açılacaktır.
Türkiyeye gelinen,
larımız dediler ki, ilk 15 aylık ve 5 milyar 800 milyonluk kredi devresinde, Türkiyenin, kendisine lâzım olan ziraat vo maden makinelerini, peşin dolarla satın alabileceği neticesine tcknisiyenjeri.miz vartnıştır. Fakat kongrede konuşulan yardım programında ve bıı suretle kongreden çıkacak kanunda, yard nı görecek memleketler vc yardım rakam-lan mevcııd olmıyacaktır. Trknislyen lerinılzco hazırlanmış bu rapor ve ra kanıların kanunî bir mahiyeti yoît-tur. Bunlar, sadece vaziyeti izah makaadilc, birer misal olarak hazır-! lanmıştır. Bazı muğlak mesele ve rakamlar üzerinde, Aınerlkada yapı-1 lan bu döviz vc dış tediye tahminleri doğru olnııyablllr. Kanuıı gereğine?
I
Un ta-
başında, kongreye sunu ana prensiplerini kısaca
dostlarımız, konuşmate-
edilerek, neti, bölüm krediler
Amerikalı dost
kaimlik olduğunu söyllycrek ve maden istihsallerini arttı-makimlerin. Tllrkiyeyo de Ure verilmesi zaruretini ifade ot-
tAvln edilecek «adminstrateur» yardım hususunda geniş tevzi ve dil salâhiyeti olacaktır. Henüz kftt’î hiçbir hüküm ve karar mevcud olmadığı cihetle. Türkiye hükümetinin Avrupa kalkınmasına yardım mesi için krediye ihtiyacı olduğunu belirten malûmat vc hesablan nazarı dikkate Alınabilir ve Türkiye, şlnı-didrn, ekonomik kalkınma istikrazı için milletlerarası bankaya da mü. racaat edilebilir. Amerika bu sahada da kendisine müzaheret edecektir.
Biz. kendilerine. Türkiyenin bu devrede dahi lüzumlu makineleri satın alacak döviz stokları olmadığım ve elimizdeki altın stokunun. Amerikalı teknlaiyenlerio hazırladığı ra-poıda da belirtildiği şekilde, hiçbir dış yaldım vo kredi ile yapılanı)va-cak anda millî mübıem ihtiyaçlarımıza ziraat racak dİ ile
tik. Ekonomik kalkınma plânı çerçevesi içinde, ziraat vo maden istik şaline tehiri olan yok liman, su, o-lcktrik enerjisi gibi işler için millet-leıarası bankadan istikraz İstemek zorunda bulunduğunuzu ardntîhk. Dileklerimizi. Türklyoyo vo TürkU yenin kuvvettenmeMriO büyük deCer veren her zamanki yardım arzusu ile karşıladılar.
TEMASLARIMIZ DEVAM ETMEKTEDİR
Bu meseleyi alâkadar eden vc A-merika ile aramızda henüz konuşma mevzuu olan rakam vo hosab teier-ruatı hakkında huzurunuzda açıklamalara girişmeyi doğru buluyoruz.
Karşılıklı dostluk ve iyi niyet havası içinde başlıyan temaslarımız devam etmektedir. Gerek Avrupaya vardım plânı çerçevesi içinde istediğimiz yardım, gerek ekonomik kalkınma pıojelerimiz için milletler arası bankadan îstiveceğimiz İstikrazlar Üzerinde çalışmalara başlanmıştır. istenilen bütün yeni malûmat kendilerine verilmektedir. Bu temas ve konuşmalar neticesinde, umuyoruz ki dileklerimiz yerinde görülecek, Türkiyenin kendi kalkınması ve zk rant vo maden istihsallerinin art maaile Avrupaya yardım etmesi imkân lan sağlanacaktır. Temaslarımız ve ça!» şmalenmız ilerledikçe Büyük Meclise malûmat vermek hükümetin vazifesidir..
Aziz arkadaşlar,
Avrupanın kalkınman işbirliğinde Türkiye, yerdim vazifesi istiyor. Memleketimiz sekiz yıldır vc hâlâ gelirinin yansını millî müdafaasına harcamak zorundadır. Herkes iç:n her çeşit kalkınmanın ilk şartı ola»ı sulhu korumak yükünü, bu ağır yükü taşımak yüzünden ekonomisini özlediği gibi geliştirme imkânını bulanman Türkiyenin yardıma hak iddia etmesi çok görülemez.
3 9 U B A T 1948
BORSA
A
SALr — 3/2/1948
I. MOTOLAI
Hakikî
35 Liray;
»u geçirmez gabardin Trençkot pardeeüleri
Ayrvv». Bayanlar için 25 lira «satış muhayyerdir
Sultan Hamam Dikranyaa han No. 11-12 Abdurrahman Kalyon
z
îst. Borsumın 8/J/948 Dyatl toödra Nmork
Aniâterdana £e?evI?
Brüksel rraj ytokholn
Lizbon
9 +
GENERAL ELECTRIC a m p u I u gözlerinizin dostudur
ÖluüJuük 0e. dbujnjtte. kaktı
T
MEŞHUR
GÖMLEKÇİ
Beyoğlu. İstiklâl Cad. 128 Sümer Sineması yanında, Tel: 43092
Büyük Tenzi’âtlı Sat 19
Eyüb Sulh Hukuk Yargıçlığından: 947/112
Mebmed, Niko, Teodora, Vaso ve Kostinln Şayian mutasarrıf oldukları Fatihte Eğri Kapu Avcı Bey mahallesi, eski Papas, yeni Kazma cı, sokak, eski (9) yeni, (11) No. lu ev mahkemenin izale! şuyu ilânına müsteniden açık arttırmaya ç> karılııiıştır.
Kıymet ve evsafı:
Mezkûr gayri menkul iki kattan ibaret olup kapıdan girildikte: orta büyüklükte adi taşlıklı bir sofa, karşısında bir mutfak, bir helâ ve mutfaktan çıkıldıkta ufak bir bahçe keza sofanın sağında ev, dahiline girildikte kırmızı taşlık, üç basa mak merdivenle çıkıldıkta solda bir oda ve keza dokuz bir basamak la ikinci kata çıkıldıkta, bir sofa, bi ri büyük biri küçük iki oda, üst kat tavam ve altı kat bağdadileri tamire muhtaç, elektrik, su yok ah şap evin tamamına (1600 ı liralık kiynıet takdir edilmiştir.
1 _ işbu gayri menkulün şaı tııa mesi 2/2/948 tarihinden itibaren 947/112 No: ile herkesin görebilece ğini teminen Eyüb Sulh Hukuk Yar gıçlığında açık bulundurulacaktır.
2 — 23/2/948 tarihine rastlayan Pazartesi günü saat 14—15 arasında yapılacak birinci arttırmasına tahmin edilen kıymetin yüzde 75 ini geçmek şaı tile en çok arttıra na ihale edilecektir. Verilen bedel yüzde 75 illi bulmazsa en çok arttı ranın teahhüdü baki kaluıak şar-t-ile ihale on gün daha uzatılarak 3,3/948 tarihine rastlayan Çarşam ba günü ayni saatlerde yapılacak ikinci arttırmada en çok arttırana ihale edilecektir-
3 — Aarttırmaya iştirak edecekler artı rrna saatinden evvel muhammen kiymetln yüzde 7 buçuğu nisbetinde pey akçesini satış memurluğuna vermiş olmaları lâzımdır. Bunların yani arttırmaya işti ıak eseceklerin daha evvelden
ri menkulü görmüş, beğenmiş ve şartnameyi tetkik etmiş olmaları 1-cap edeceğinden bu hususa matuf itiraz dinlemez, ihale tarihine kadar birikmiş vergi ve masraflar hissedarlara aittir. İhale pulu. 20 senelik Evkaf Taviz bedeli, satıştan sonraki masraflar, tellaliye ıcs mİ müsterlve aittir. İpotek sahibi
alacaklılarla diğer alacaklılar bu gayri menkul üzerindeki haklarım ve hususî İle faiz ve manrafa dair olan iddialarını evrakı müsbitlerile beraber (10) gün içinde satış memurluğuna bildirmeleri icab eder-Aksi takdirde hakları tapu sicilli İle ve veraset ilâmı İle sabit olma yanların satış parasının paylaşma, sından hariç bırakılırlar işbu gayri menkul ilânda ve şartnamesinde yazılı olduğu üzere satılacağı ilân olunur.
-- - ( ■ ■ —
İstanbul Asliye Altıncı Hukuk Yargıçlığından: 947/1488.
Dâvacı Halime Akleylâk tarafından dâvâlı Kasımpaşa Yahya Kahya mahallesi Pirinçl sokak 31 No. da mukim Mehmed Akleylâk aleyhine açılan Boşanma dâvasına aid arzuhal sureti davalıya tebliğ edilmek üzere yazılı adresine gönderi] miş isede mumaileyhin mezkûr ikâ metgâhı terk ile semti meçhule git tiğinln beyanile iade kılınması üze rlne H. U. M. K. nun 141—142—143 ve 183 cü maddelerine tevfikan iade kılman dâva arzuhalile muhake nıe gününü gösterir dâvetiye varakasının mahkeme divanhanesine 947/1488 No da kayıtlı işbu dâvaya dâvâlının 15 güıi içinde cevap ver meşine karar verilmiş ve bermuci-bi karar arzuhal ile dâvetiye varaka sı mahkeme divanhanesine asılmış olmakla dâvalınm yukarda yazılı müddet zarfında dâvaya cevap ve rerek muhakemenin 18/2/948 Çar şamba saat 14.30 da mahkememiz de hazır bulunması veya bir vekil göndermesi lüzumu tebliğ yerine geçmek üzere ilân olunur. 16/1/948
gay
Z Â Y İ : — İst- Emniyet Müdürlüğünden alnnş olduğum 22 Eylül 947 Ta. 14731/3213 sayılı Pasaportu zayi eylediğimden yenisini çı kararak eskisinin hükmü olmadığı nı yayarım Rıza Gülüıııay
esham vb TAKviUT
% 7 941 Demiryolu $ olu f
% ö Kalkınma 2
* 'î Milli Müdafaa 3
6 64] ti 6 Kalkınma
m rrofva
729
130
7.30
745 8.00 8 16 830
9-00 12 29
12.30 12.30 1300 13.15 14.00 1758 18.00 1800
18.30
18 45
19.00
19.00
1915
19.20
19.45
20.09
20.15
20.30
20.35
21.20
21.30
21.45
22.15
22.45
22.45
23.00
Açılı? ve program. M. s. ayarı. Müzik. Haberler
Müzik: Marşlar ırı.ı Müzik: Türküler (PİJ Müzik. Kapanış.
Açıl}? ve program M. s. ayan, Müzik: Karışık Şarkılar. Haberler. Müzik. Kapanı?.
Açıh? ve program M. s, ayarı. Radyo Dans Orkestrası. Konuşma.
Müzik: Saz ^erleri ve ovun Havaları-
M. s. ayarı Haberler.
Geçmişte Bugün.
Müzik: Tarihi Türk Müzifc* Konuşma-Müzik.
Radyo Gazetesi ı Serbest Saat
Temsil.
Serbest Saat Konuşma.
Müzik: İnce Sa».
Müzik: Radyo S^nfon» Orkestrası.
M. s. ayarı Haberler. Program ve Kapanı?
8ULM&C&
--------
12 3456 7 89
€
4
l
S
4
)
t
• i ! 1 • 1 | ı h
1 I 1 * .
1 >■! L L >
1 ı ı iR : 1 ı
£1 : |M| İlli
1 1 I Hl 1 it
{.*11 1 I »
M l ö 1
ı ■ - IJJ -. ;
SoldM 8»fa:
1 -
bil. Ne tf/*
\ (*.-aŞU,
..(ualı-
X
W
I s
I
Aşk - Macera - 1 arih - Cinayet
Vetaıı; üıılıaB re»! Z. korjjısna3
ya yakından hiç görmedin mi?
— Görmedim, ilk defa görüyorum.
— O halde kendimi tanıtayım.
. — Çok iyi edersin.
— Ben Haccâc’ım!
Meğer bu adam, Haccâc'dan daha az soğukkanlı değilmiş. O da vaziyetini bozmadan zâlim Emlre sordu:
— Sen benim kim olduğumu bilir
nıîr.in, yâ Haccâc?
— Hûyır, bilmem.
— Ben, Benî Âmir kabilesinden ftzadlı bir köleyim. Her ay üç glin de 11 olurum. Bugün, mecnunluk günlerimden dahâ ziyade deliliğim tuttu.
şüret fazla iteri gidip seni boğmağa teşebbüs etmedim.
HaccAc, gülerek şu cevabı verdi:
— Ben, senden daha azgın bir deli olduğum l;in cünun halinden anlarım. Delilik icabı olarak seni affediyor ve hayatını bağışlıyorum. Sakın bir daha gözüme görünmeyesin. Maazallah, o zaman bir akıllı günüme rastlarsın da tatlı canından o-lursun. *
Evet, Haccâc, lütuf göstererek a-damın kusurunu affetmiş ve hayatı, nı bağışlamış*!. Lâkin bu lütuf da bir nevi zulümdü. Zira o şahıs, bîr gün tekrar Haceâc’la karşılaşmak
Tefrika No. 1 8 4
yaşama-
unutulup
endişemle daimî azab içinde ga mahkûmdu.
Kütübhano raflarında sayfalan toz tutmuş tarih ve men-
kıbe kitablarını karıştırarak Hac-câc’ın lütuf şeklinde tecelli eden zulümlerinden meraklı bir yaprak daha okuyalım:
Haccâc, bir gün arkasına yüzden fa2İa asker alarak ava çıkmıştı. Askerler arkadan geliyor, kendisi on. lardan daha süratli olarak önden gidiyorlardı. Aradaki mesafe, ancak yarım saatlik bir beklemeden sonra kapanabilecek kadar açıktı ve mütemadiyen dc açılmakta W
İmUvaz babibÎ!
A. CEMALEDDİN SARAÇOĞLU -lası î|larini fiilen idare edan: Yan İlleri Müdürü: FATİH FUAD
Dizildiği Yer:
«Ytni Sabih> müratiiphaneai Aaaıldıgı yer: «Gün Basımevi»
Röporte etmekten gelen yazı çeşidi; 2 — Bir kadın ismi hirde kullanılan basit bir t sıtası; 3 — Bir harfin ı Yemin, Sorgu edalı; 4 -
yan, Geri verme; 5 — Yalnız sesi çıkmaz (ata sözü), Hakiki kan ısoy adı); 6 — Beyaz soy, Başına (K) ilâvesile yıkanınca tenden çıkan şev olur; 7 — a kiinıJâ törele negatif kutup; 8 — Ayı yuvası. İçki, Sonu ııa (H) ilâvesile nal çivisi olur; 9 --Farsça ben, becerikli.
lukandaM Aşağıya:
Haccâc, bir dönemeci dönünce, ansızın selclz. on deve ile karşılaşmıştı. Develer, hızla at süren Haccâc’dan ürküp sağa, sola kaçışmağa başladılar. Az ileride yıkık bir duvar vardı ve bu duvarın arkasında develerin sahibi olduğu anlaşılan bir ârâbl oturuyordu.
Ârâbî, fırlayıp ayağa kalktı. Yüzünü Haccâc’m bulunduğu tarafa çevirerek gayet haşin bir sesle:
— Sen kim oluyorsun ki böyle pırıl pırıl elbiseler giyerek bu yârü ağyardan hâil yere gelip benim develerimi ürküttün; üstelik te istirahat!-m e mâni oldun?
Haccâc. cevab vermedi. Atım rerek ârâbi’nln vamna gitti:
— Esselâmü aleyhe yâ Arabi! ye selâm verdi.
Ârâbî, hiddetinden köpürüyor; velcrini ürküt* ıı vo bozan Haccâc’m (Çin nofslle mücadele ediyordu. Verilen selâmı kabul etmeyip:
1 — Bir yumurta yemeği, Bilgin 2 — Tahsisat, Sorgu edatı; 3 — Teı si kalın sicim, Ahmak; 4 — Vâki Bağlamak; 5 — Almanyada bir ne hir, Adliye vekilinin soy adı; 6 — Ayağın bükülen kısnu, İnce işleme;
— BaşıiK) İlâvesile adale olur Anlaşma; 8— Sonuna (MA) ilâve e dlllrse gözü açık asker olur, Nota; 9 — İçinde çamaşır yıkanır, Gizi' şey.
IVVKUCÎ BULMAÇANIN MAULKDÎLMİÇ ŞffKLî 1 23456789
sil-
di-
de-kendi rahatini üzerine atılmamak
( Devamı var*
j
2
3
s»
4
5 t /
i
*