Sene: I Numara: 132
Abone Şeraiti
Türkiye için Hariç için
1 sendik 1200 Kr....... 2500 Kr.
€ aylık 600 „ 1300 „
3 „......... 325 „ 700 „
1 „....... 125 „.......— —
Nuruosmaniye. Şeref Sokağı. TELEFON: 20520
I
L I
--------------------■.--------------------------------------.
Matbaai Ebiizziya, İstanbul I Sabahları Çıkar Siyasî Gazete
Cumartesi 20 Teşrinievvel 1934 “Gençlik tabiatın eseridir. Fakat zamanımızda zekâ ve sanat eseri oluyor,,
Emile Zola
(Şerhi 3 üncü sahifede)
Suikast işi Cemiyeti Akvama mı gidiyor?
Yevmi makale
Avusturya ne halde?
Marsilya suikastinden çıkması muhtemel akibetleri düşünürken hatıra tabiatiyle Avusturyanın bugünkü vaziyeti geliyor. Bundan tam dört ay evvel Viyanada bir suikast yapılmış, Avusturya Başvekili feci surette katledilmişti. Bu cinayeti irtikâp edenle:in maksadı, ne yapıp yapıp Avusturyanın Almanya-ya biran evvel iltihakını temin etmek idi. Halbuki netice ne oldu? Bir kere ortaya kanlı bir hâdise girerek Avusturyanın dahilî ihti-lâfatı birkat daha artmış oldu. Çünkü M. (Dolfüs) ün de, iltihak aleyhtarı olmasına rağmen, memlekette birçok samimî taraftarları olduğu muhakkak idi. İşte sui-kastin ilk neticesi olarak bu taraftarlarla, aleyhtarları arasında bugün bir intikam ve kan davası hâ-dis olmuştur. Sonra Avusturyanın Almanyaya iltihakı meselesi de büsbütün teahhura uğramıştır. Bir kere Avusturyanın,halkın ekseriyeti iltihaka taraftar olduğuna göre, ergeç Almanya’ya iltihak edeceği muhakkaktır. Bu, adeta tarihî, coğrafî ve İktisadî bir zarurettir. Böyle her türlü icabatı tabiiye çiğnenerek ve indî ve cebrî kararlar verilerek yapılan siyasî teşkilât ilâni-haye muhafaza edilemez. Binaenaleyh Avusturya’yı birgün, Almanya ile birleşmekten mennetmek mümkün değildir. Fakat bunun bir vakti merhunu olduğuna da şüphe edilemez. O vakti merhun gelmeden iki devlete birbirini birleştirmeğe çalışmak ise, işi büsbütün karıştırmaktan ve belki de gayeden büsbütün uzaklaşmaktan başka bir netice veremez. Bu, okadar bedihî bir hakikttir ki bunu değil az çok siyasiyatla meşgul olanlar, değil bir milletin mukadderatile oynamağa kalkışanlar, hatta Avusturya ve Al-manyada mektep çocukları bile bilirler veya bilmeleri lâzımdır. Öyle iken büyük bir fırkaya mensup olduklarını iddia eden bir kafile bir gün Viyanada Başvekâlet dairesini basmış ve Müsyü (Dolfüs) ü bildiğimiz feci şekilde öldürmüştür. Bu yüzden Avusturyanın haricî siyaset itibarile düştüğü vaziyet ise meydandadır. Bir kere Avusturya-mn Almanyaya iltihakı ihtimali, sui-kastten evvelki zamana nisbetle herhalde çok azalmıştır. Çünkü bu cinayet, Avusturyanın iltihakı meselesinde alâkadar olan İtalya ve Fransa gibi devletleri büsbütün teyakkuza ve binaenaleyh esaslı surette tedabir almağa sevketmiştir. Şu halde, suikastler müııasebetile her vakit söylediğimiz gibi, Viyana cinayeti, faillerinin maksadına hizmet değil bilâkis o maksadı büsbütün meşkûk bir hale getirmiş, büsbütün uzaklaştırmıştır. Sonra Avusturya, suikastten evvelki zamana nisbetle daha çok zayıf bir hale düşmüştür. Çünkü Müsyü (Dolfüs) ün yerine Müsyü (Şuşnig) namında bir zat Başvekil olmuştur. Bu zat te (Dol-füsjün meslek ve kanaatinde bulunmakta ve müteveffa Başvekilin yarıda bıraktığı eseri sonuna kadar götüreceğini de yemin ile temin eyleyip durmakta ise de, herhalde aynı siyasî meziyet ve kuvveti haiz olmadığına şüphe yoktur. Zaten herhangi siyasi bir yolun, bir gayenin aynı iktidar ve meziyette iki yolcusu, iki muakkibi olamaz. Tarih, bir gaye peşinde giden büyük bir siyasî adamın gaybubetinden sonra onun yerini tutan aynı ayarda bir ikinci adam zuhur ettiğine dair bir tek misal göstermiyor. Binaenaleyh Müsyü (Şuşnig) in Müsyü (Dolfüs)ün yerini tutabilmesi imkânı yoktur. Esasen bu zatin resimlerine baktıkça kendisini büyük bir siyaset adamından ziyade, darülfünun müderrislerinden birine benzetiyoruz. Galiba başlıca meziyeti de okuyup okutmaktır. Çünkü başvekil olmadan evvel vazifesi maarif nazırlığı idi. Şimdi omuzlarına, iktidarından çok fazla bir yük yüklenmiş gibi
Ebiizziya Zade
Devamı 2 inci sahifede
Yeni meb us intihabatı mı?
M. Meclisinin tecdidi intihabata karar vereceği söyleniyor
Büyük Millet Meclisinin feshi şayialarını ortaya çıkaran sebep nedir? Halk Fırkasının program ve nizamnameleri tadil edileceği bildiriliyor Gümrük ve İnhisarlar Vekâletinin lağvedileceği doğru mu?

Meb usların Çarşamba günü fevkalâde içtimaa davet edildikleri Büyük Millet
Ankara 19 (Hususî) — Büyük Millet Meclisinin vaktinden evvel, önümüzdeki çarşamba günü saat 14 de içtimaa davet edilmesi burada birçok şayialar çıkmasına yol açmıştır. Her nekadar meclisin “Marsilya,, suikastı münasebetiyle harici siyasetin her memlekette hassasiyet kesbetmesi yüzünden hükümetle yakından teşriki mesai için mutat içtima zamanından evvel toplanmıya çağırıldığı beyan edilmekte ise de, bu davetin daha ziyade dahi î bir mesele olduğunu söyliyenler de mevcuttur.
Bu sonunculara göre, Millet Meclisi kendi vazifesinin bittiğini ilân ederek intihabatı tecdide karar verecektir.
Görüştüğüm bazı mebuslar buna kuvvetle ihtimal verdikleri halde, bazıları da böyle birşeyin hattâ
Kapandı mı, kapanmadı mı?
Mübadele komisyonunda garip bir vaziyet...
Komisyon dünkü son içtimaim, Yunanlıların talimat alamamaları yüzünden bitiremedi!
Halbuki komisyon, artık hukukan mülgadır
dünkü son içtimamdan bir intiba : Ortada M. “Holştat., ve M. "Hen Dersin.,
Mübadele Komisyonunun bitirilemiyen Murahhasımız Şevki B., iki tarafında
“Muhtelit Mübadele Komisyonu,, tam 11 sene 11 gün gibi uzun bir mesai devresine sığışan hayatını, dün akdetdiği son bir içtima ile artık kapamış ve mevcudiyetini tarihe maletmiş olacaktı.
Türk - Yunan itilâfnameBİnin imzasını müteakip, Tevfik Rüştü beyle Yunan Hariciye nazırı Müsyü Maksimos arasında takarrür eden esaslara göre, 9 Kânunuevvel 1933 tarihinde imza edilmiş olan Ankara mukevelenamesi hükmünce 19 Teşrinievvel 1934 Cuma gecesi saat 24 de, yani dün gece mevcudiyeti hukukan hitam bulacak olan komisyon, Yunanlıların son dakika çıkardıkları bir pürüz yüzünden, işini bitiremedi.
Daha doğrusu, - mukavelenin sarahati karşısında - şeklen ve za
Meclisi binası hatıra gelmediğini söylemekte İsrar eylemektedirler.
Tecdidi intihaba karar verileceğini söyliyenler, bunun sebebini şu şekilde izaheylemektedirler:
Malûm olduğu veçhile, bu kongrenin ekser âzasını mebuslar teşkil eder. Halbuki mebusların müddetleri bir sene kadar sonra bitecek ve kanunen yeni intihabat yapılması lâzım gelecektir.
Mebusluklarının hitamı bu kadar yaklaşmış zevat ile kongrede mühim kararlar verilmek istenilmediği anlaşılmaktadır.
“ — Halk Fırkası grubu ve binnetice Meclis böyle bir karar itihaz edecek olursa* Mayısta toplanacak olan Halk Fırkası büyük kongresinin yeni Meclis âzasından terekküp etmesi maksadı takip olunduğuna hükmeyle-mek lâzımdır.
hiren hitam bu’muş gibi göründü ise de hakikatte, tam ve kat’î neticeye vasıl olamadı.
İki gün evvel haber verdiğimiz gibi, Yunanlılar, gider ayak bize ödemeleri lâzımgelen 32000 küsur İngiliz liralık son bir taksiti “mülklerinin iadesi lâzımgelen daha bazı etablı Rumların bulunduğu, bahanesiyle vermek istemiyorlardı.
Bu me.ele, dünkü ve evvelki günkü içi malarda uzun müzakere ve münakaşa'ara sebep oldu. Bir aralık tarafeyn murahhasları, hükümet merkezlerinden talimat istediler; Ankara ve Atine ile telefon muhavereleri oldu. Bitaraf reis Müsyü Holştat, iki tarafın arasını bulmağa çalıştı ve nihayet, Türk baş Devamı 7 inci sahifede
Esasen Fırka kongresinin Fırka program ve nizamnamelerinin tadilini görüşeceği de söyleniyor. Şu halde bu işin yeni unsurlar tarafından başarılması icap edecektir.
Maamafih Meclisin hemen temdidi intihaba karar vereceğini zannetmek doğru değildir. Olsa olsa müstacel işlerin intacını müteakip ve Kânunuevvel sonunda kış tatiline girerken Meclis temdidi intihabata karar verebilir.
Bu takdirde 1935 bütçesini yeni Millet Meclisi yapacak demektir.,,
Diğer taraftan, Gümrük ve İnhisarlar Vekâletinin lağvedileceği ve işlerinin ya Maliye Vekâletine, yahut İktisat Vekâletine devrolunacağı da söylenilmektedir.
Bu takdirde, Gümrük ve İnhisarlar işlerini alacak Vekâlete yeni bir Müsteşarlık ilâve edilecektir.
Maamafih bütün bunlar henüz şayia halindedir ve tahakkuku kadar ademi tahakkuku da muhtemeldir.
Hakikatin Çarşamba günü anlaşılabilmesi mümkündür. Çünkü Çarşamba günü Meclisin İçtimaını müteakip Fırka grubunun içtimai pek kuvvetle melhuzdur.
Grupta bu hususata temas edileceği zannolunuyor.
Başvekil İsmet Paşa, Fırka grubunda son ayların mühim hâdiseleri, ayni zamanda hükümetin yeni karar ve tasavvurları hakkında izahat verecektir.
Balkan Konseyi
Dün Belğratta toplandı
Belgrat 19 (A. A.) — Ü{ devlet Hariciye nazırından mürekkep olan Küçük İ’jlâf konseyi bu sabah M. “Yevtiç,, in odasında toplanmıştır.
Akşam üzeri de M. Maksimos, M. Titülesko, Tevfik Rüştü Bey ve M. “Yetviç„in iştirakile Balkan antantı konseyi içtima etmiştir. ’—~—7----------------------)
Dünkü ve bugünkü maçlar
Dün havanın yağmurlu olmasına rağmen lik maçlarına devam edilmiştir. Alman neticeler ve mmtaka güreş birincilikleri müsabakaları hakkındaki tafsilât 5 inci sahifemizdedir.
Bu sabah limanımıza gelecek olan İngiliz mektep gemisi takımı ile Fenerbahçe takımı arasında bugün Fener sıtadında bir maç yapılacaktır.
M. “Zairnis,, yine Reisicümhur
Atina 19 (A. A.) — Millî Meclis1, M. “Zairnis,, i 197 reyle tekrar Reisicümhur intihap etmiştir. Ce-neral “Kallaris,, 18 rey almıştır.
Atina 19 (Hususî)—Bugün (dün) saat on birde mi li meclis topland
Ayan ve M -busan âzasından üç yüz otuzu celsede hazır bulunup reye iştirak ettiğinden kanunu esasi mucibince ekseriyet hasıl olmuştur.
Reylerin tasnifi neticesinde hi kûmetin nam-ze i "ulunan M. “Zairnis,, in yüz doksan yedi rey
le beş sene müddetle tekrar cumhur reisliğine intihap olunduğu anlaşılmıştır.
Reisicümhur luk 11, ipka edilen M. "Zairnis
Yagoslavyanın "Ankara,, sefarethanesinde Kral "Aleksa.ndr„ ın istirahati ruha için yapılan dinî ayinde bulananlardan bazıları
Yugoslavyariın teşebbüsleri
Hırvat tethiş cemiyetinin reisleri tevkif edildi
Macar başvekili M. “Gömböş,,, suikast ile alâkamız olmadığı nihayet anlaşılacaktır,, diyor
suikastinin faili Makedonya komitesi fedailerinden
Katil "Kalemen “Vladitnir Görgiyef.
a faciası faili “ Kalemen „ in hakikî ismi “ Vladimir Görgiyef „ olduğu a-malûmdur. Bu resimler Sofya muhabirimiz tarafından gönderilmiş resim katilin pasaportundan, öteki de Sofya polis mtidiriyetindeki dosya-
"Marsilya,,
[Marsily hakkuk eylediği olup şapkalı
sından alınmıştır]
Budapeşte 19 (A. A.)— Politika mehafili, Yugoslav sefaretinin mutat diploması yollarile, Marsilya suikastına dair ban malûmat istediğini, fakat tahkikatı işgal etmemek için hiç malûmat verilmiyeceğini haber almıştır. Mes’ele Milletler Cemiyeti-tine mi gidiyor?
Cenevre 19 (A. A.) — Bu sa
Dünyanın en büyük tayyare yarışı dün başladı mı ?
Başladıysa, yarışa iştirak eden tayyarelerin bugün İstanbul üzerinden geçmesi Iâzımgeliyor
On iki millete mensup kırk büyük tayyarenin Londr arasında katedecekleri
Londra ile Avusturalyada ki “Melburn„şehri arasında bir tayyare yarışı yapılacağı malûmdur. Bu yarışa oniki devlete mensup kırk kadar tayyare iştirak edecektir. Bu yarış şimdiye kadar vukubulan yarışların en büyüğü ve en şayanı hayretidir. Çünkü her devlet, ay-lardanberi bu yarış için çalışmakta olup münhasıran yarışa iştirak etmek üzere gayet kuvvetli tayyareler hazırlamışlardır.
O cihetle yarış çok heyecanlı olacak ve şüphesiz çok mühim neticeler verecektir. Yarışın dün Lon-dradan başlaması mukarrerdi. Fa-
bah Yugoslavyanın Milletler Cemiyeti mümessili Milletler Cemiyeti umumî kâtibini ziyaret ederek Marsilya cinayeti hakkında yapılan polis tahkikatı hakkında kendisiyle bir saatten fazla görüşmüştür. Daha evvel Yugoslavya sefiri Milletler Cemiyetinin İtalya umun t kâtip muavinini görmüştür.
Devamı 7 inci sahifede
ile Avusturalyada Melbnrn ilr mesafeyi gösterir harita
kat aşağıya dercettiğimiz bir tel- ? graf, yalnız yarışa iştirak edecek tayyarelerin “Handikap,, larının ta- u ? yin olunduğunu bildirmektedir, “Handikap,, demek, herhangi birL yarışa iştirak edecek vesaitin, kuv- i veti fazla ise bu fazlalık nisbetin-|M de kendisinin geride bırakılması demektir. Telgraf henüz yarışa baş-SB landığını bildirmektedir. 1 -
Belki gece geç vakit yarışınjfS banladığına dair bir haber gelir.I) Faka- bu mevsimde havalar çoldl rr.ütehavvil olduğu için iyi bir ha-; vav i ’izaren yarışın tehir edilmiş ,j Lütfen sahifey i çeviriniz l|Lj
2
Teşrinievvel 20
^SON=#=HABERLER^

i1

il
Deniz Silâhlan Meselesi
Japonlarla Ingilizler gizlice uyuşuyorlar mı? Silâhların azaltılması ve Almanların Yeni Kruvazörü
Dünya sulhu ve Milletler cemiyeti
Japonlara göre Milletler Cemiyeti bir “Avrupa
Londra 19 (A. A.) — Murahhas heyetlerin gelmeleriyle deniz müzakerelerinin başlaması arasındaki oldukça uzun fasıla siyasî mahafilde bazı şayiaların çıkmasına sebep olmuştur.
Bu hususta “ Deyli Herald „ şunları yazmaktadır :
“Dün akşam Japon murahhsı Yamana t onun plânlarını Ingiliz mütehassıslarına verildiği söyleniyordu. Hakikatte ne Bahriye ne de Hariciye Nezaretlerinin plân metninden, Japonların bildirdiklerinden gayri malumata sahip olmadıkları temin edilmektedir. Bir başka rivayete göre iki taraflı görüşme usulünün gayesi sonradan Amerikalılara tevdi edilecek olan bir İngiliz - Japon anlaşması yapmaktır. Japonların böyle bir fikirleri olup olmsdığı meçhuldür,
yalnız böyle birşey İngilizlerin niyetinden uzaktır.,,
Alman gemisinin evsafı
“Morning post,, ise Almanların Doyçland kruvazörünün îskoçya sularını ziyareti münasebetiyle tahdidin istenildiği şekle konulmasının kolay olmayacağını soyliyor ve diyor ki: “Alman kruvazörünün icabında, tayyare gemisi haline gelmek için vesaiti vardır. 6 adet 280 lik, 8 adet 150 lik toplan sayesinde kruvazör kendisinden 3.5 defa daha hacimli gemilerle karşılaşabilir. 1000 millik mesafeyi 20 mil sür’atle ve hiç mahrukat almak ihtiyacında olmadan katedebilir. Ve nihayet yüksek bordalı bütün gemilerden daha mükemmel torpil teçhizatına maliktir. „
kuvvetleri ittifakından,,
Malgari - Kanad 19 (A. A.)—
I Nevyork yolile vazifesi başına giden Japonyanm Italyaya tayin ettiği yeni sefiri M. Yo-taro Sugimera şu beyanatta bulunmuştur :
Birleşik Amerikanın iştirak etmediği bir teşekkül olduğu için Japonya Milletler Cemiyetine tekrar girmeyecektir. Bu
İşsizlerin bir yürüyüşü
Lil 19 ( A. A. ) — İngilizler işsizler gibi, Cenup işsizleri Lil üzerine bir yürüyüş yapmışlar ve dört koldan gelmişlerdir.
Yardım komitesi kendilerine çay vesaire dağıtmıştır, işsizler, ihtilâlci şarkıları söyleyerek miting yerine gitmişlerdir.
Alınan gayet iyi tertibat sayesinde herşey sükûnetle geçmiştir.
başka bir şey değildir gün için Milletler Cemiyeti, muhitinden hariçte tesiri olmayan bir Avrupa kuvvetleri ittifakıdır.
Birleşik Amerika mesaisine iştirak ettiği takdirde Milletler Cemiyetinin dünya sulhunun inkişafında çok mühim bir âmil olacağına şüphe yoktur.
“Roma,, nın nüfusu nekadar ?
Roma 19 (A. A.)— Gazetelerin yazdığına göre Roma nüfusu 1,124,000 e yükselmiştir.
Bir toprak parçası iki kişiyi yuttu
Losangelos 19 (A. A.) — Bir toprak kayması yüzünden 6 kişi ölmüş, iki kişi kaybolmuş ve bir çok kimseler yaralanmıştır. Zarar 150 bin dolardır.
Turhal şeker fabrikası
Dün merasimle açıldı, ismet Pş., iktisadi programın biran evvel başarılması lüzumunu söyledi
Turhal 19 (A.A.) — Memlekette dördüncü şeker fabrikasını açacak olan Başvekil İsmet Paşa ile refakatlerindeki zevat ve heyetleri hamil olan tren bugün saat 16da buraya geldi.
Başvekil Paşa Hazretleri bütün Turhan halkı ve Sivas, Tokat, Merzifon, Havza ve Lâdikten gelen heyetlerle askerî müfreze, mektepler ve işçiler tarafından istasyonda tezahüratla karşılandı.
Şeker fabrikalarının faydaları
Kafile fabrika meydanında toplanarak merasime İstiklâl marşile başlandı. Kürsiye ilk gelen Nuri B. “ Kütahya „ fabrika namına uzun bir nutuk irat ederek Türk vata-
Nuri Beyden sonra kürsüye gelen Başvekil İsmet Paşa Anadolu-nun ortasında yüksek sanayi mû-esseselerinden birinin daha açılması münasebetiyle Nuri [Beyin söylediği sözlere nazarı dikkati celbede-rek şeker fabrikalarının kurulmağa başlandığı zaman şüphelerle karşılandığını işaret etmiştir. îsmet-Paşa Turhal Şeker Fabrikasının da diğer fabrikalardan alınan müsbet neticeler üzerine kurulduğunu söyliyerek millî sanayi olmadıkça refah olmıyacağını İktisadî programımızın biran evvel başarılması lâzımgeldiğİDİ beyan etmiş ve Turhal fabrikasının ve binasının her memlekette görülen büyük fabrikalardan biri olduğunu
Yevmi makale
Avusturya
ne halde?
Birinci sahifeden devam görünen bu zatin başlıca yaptığı şey kapı kapı dolaşıp Avusturyaya bir hâini bulmağa çalışmaktır. Bu hamiyi bulduğu gün de Avusturyanın, zaten pek te sağlam olmıyan istiklâline galiba büsbütün veda etmek lâzımgelecektir. işte suikastı yapanların, Avusturyayı siyaseti hariciye itibarile bugün düşürdükleri vaziyet te budur. Yani Avusturya Almanya ile birleşmek şöyle dursun, bilâkis büsbütün yabancı bir devletin kucağına düşmek üzere bulunmaktadır.
Suikastler, böyle hemen daima istihdaf ettikleri gayelerin makûsu neticeler vermesine rağmen, Avru-pada yine devam edip durmaktadır. Şu halde hiçbir vak'anın, hiçbir dersin kimseyi intibaha sevketmesi imkânı olmadığına hükmetmek lâ-zımgeliyor. Maamafih şurasını da itiraf etmek icabeyler, ki milletlerin mukadderatını idare eden siyaset adamları da esasen sulhd selâmeti temin edecek makul ve durendiş bir yol takibine hiç özenmiyorlar. Ohalde onlar da, tekerrür edip duran facialara şaşmamalılar, bu karışıklıktan biraz da kendileri mes’ul olduklarını düşünerek tuttukları yanlış yolu düzeltmeğe çalışmalıdırlar.
Ebüzziya Zade
olması da muhtemeldir. Yarış eğer dûn başlamış ise, tayyarelerin bugün İstanbul üzerinden geçecekleri muhakkaktır. Hatta gece bile geçmiş olmaları ihtimali vardır.
“Handikap,, lar tayin edildi Londra 19 (A. A.) — Londra ile Melburn arasındaki Handikap yarışına iştirak edecek tayyarelerden 12 tanesi için Handikaplar ’ tesbit edilmiştir. Handikaplar, sa-' atte yapılması kabil olan süratler ve tayyarelerin Melburna gitmele-ı ri için lâzımgeleceği tahmin edilen ı zaman esasları üzerine verilmiştir, ı Diğer 5 tayyareye Handikap ve-ı rilmiyecektir. Çünkü bunlar sürat yarışma girmektedirler.
( Çekilen kur’a, ilk hareket ede-,, çekleri Molison ailesi olarak tesbit ■j etmiştir. Onların arkasından Ame-‘ rikalı Rosacturuna Fıçmoris kal-1 kacaklardır. Hareketler 45 saniye jı fasıla ile olacaktır.
''Italyanlar bir hava re-
I
jlh ‘ Italyaniar bir hava koru kazandılar
'H j : ’ Roma 19 (A. A.) — İta 9 i
L
BQ|j Kayyarcs* tarafından San Fran-?u|tlUİlipiiskodan Havay adalarına uçu-»iırtrfllp1 rak iki bin dört yüz on üç mil öa. )|ılUkzerinde kurulan rekoru 500 lujlloî! I°rm,ftır.
JI
lEtf | Koma 19 (A. A.) — Italyan 14 ^tayyarecisi Mariyon Toppani ENMeniz tayyareleri için dün ha-J|nreket ettiği Montfalconeden . (İ| ;Eritre’de bulunan Mossavaya J hMnahallî saat ile 10,20 de var-m iniştir. Bu suretle tayyareci İ|K 2900 mil katetmiş ve geçen Kâ-iiiıunsanide altı Amerika deniz Jhtayyareıi tarafından San Fran-'İ MtrİP’kodan Havay adalarına uçu-
UFlIlk.__l. • L- . ..._____..

Yaşasın “Hitler,, diye bağırmışlar Atnerikada .Nazi propa-' gandasını tahkik ederken bir hâdise çıktı
Nevyork 19 (A. A.) — Nazi propagandasının Amerika aleyhinde neler yaptığını tahkik eden bir celse de şahitler “Yaşasın Hitler „ diye bağırarak celseyi tezahürlerle karıştırmışlardır.
Polis tezahürcüleri dağıtmış ve Nazilerin celseden evvel içtima salondaki mikrofonu belediye radyo merkezine bağlayan hattı kestiklerini keşef etmiştir.
Mısırda bir düğünde facia
İskenderiye 19 (A.A.) — Bir yerli düğününde bozuk yemek yüzünden birçok Mısırlı zehirle, nerek ölmüş ve 140 kişi de hastahaneye kaldırılmıştır.
..POLİs'te'................
Bir otobüs direğe çarptı
Şoför Mahmudun idaresindeki otobüs evvelki gün Etyemez civarından geçerken önüne çıkan bir çocuğu çiğnememek için direksiyonu aksi tarafa çevirmiş, bu sırada yolun kenarındaki tramvay direğine çarpmıştır.
Çarpışma âni ve hızlı olmuş, otobüsün ön tarafı tamamiyle parçalandığı gibi içindeki dört yolcu ve şoför de yaralanmıştır, Yolculardan Kemal efendinin kolu kırılmış, diğerleri muhtelif yerlerinden yaralanmışlardır.
Yaralılar hastahaneye kaldırılmış ve tahkikata başlanmıştır.
60 numaranın pervaneleri kırıldı
Şirketi Hayriyenin 60 numaralı vapuru geçen akşam Yenimahalle ile Sarıyar arasında sahile fazla sokulmuş, pervanelerinden biri denizdeki büyük bir taşa çarparak kırılmış, diğer pervane de eğrilerek tamire muhtaç bir hale gelmiştir. Kaza üzerine yolcular telâşa düşmüşlerse de tehlike olmadığı anlaşılmış ve vapur yarı sağlam kalan pervanesiyle Yenimahalle iskelesine yanaşabilmiştir. Yolcular başka bir vapura nakledilmişler, 60 numara Halice götürülerek havuza yatırılmıştır.
İki ahbap gibi..
Alman Cenerali ile Mareşal “Peten,, konuştular
Londra 19 (A. A.) — Reuter Ajansının Belgrattan aldığı bir habere göre Kral Aleksandrm defninden sonra Oplenats kilisesi yanında Fransız harbiye nazırı mareşal Peten ile Almanya hava Nazırı ceneral Göring arasında nazarı dikkati celbeden çok hararetli bir muhavere olmuştur.
Fevkalâde süratli bir tayyare
‘ Berlin 19 (A. A.) — Bir fabrika fevkalâde süratli yeni bir ticaret tayyaresi tipi yapmıştır. Bu, tek motörlü, tek kanatlı, yere inecek kısmı açılır kapanır şekilde bir tayyredir. İki kişilik tayfadan başka 6 yolcu ve 600 kilo yük taşıyacaktır. Tecrübe uçuşlarında saatte 340 kilometre yaptığı görülmüştür.
Tayfunda ölenler
Maniy 19 ( A. A. ) — Tayfunda ölenlerin sayısı 72 ye çıkmıştır.
İtalyanın yeni kruvazörleri
Roma 19 (A. A.) — Resmî gazete, Triyeste ve Mugg^ano’-daki Odero tezgâhlarında yapılmakta olan iki kruvazöre “Guiseppe Garibaldi,. ve “Lui-gi di Savoia Duca degli Ale-ruzzi,, isimlerinin verildiğini bildiren bir emirname neşretmiştir.
ispanyada son vaziyet nedir ?
Hükümet ne merhametsizlik gösterecek, ne de affedecek...
Barselona 19 (A. A.) — Ka-talonya tam bir sükûnet içindedir. Aralarında Katalonya mebusları olan 44 mevkuf serbest bırakılmıştır.
Bütün siyasî temayüllerin temsil edileceği ve Madrit hükümetinin de tasvip edeceği bir icra konseyi toplanması için teşebbüsler yapılmaktadır.
Dahiliye nazırı radyo ile halka söz söylemiş, hükümetin mümessilleri tecziye etmemek taraftarı olduğu hakkmdaki şayiaları tekzip etmiştir. Dahiliye nazırı, Başvekil M. “Leru,, nun “ne merhametsizlik, ne de afiv,, düsturundan mülhem olduğunu söylemiştir.
İdam kararları
Madrit 19 (A. A.) — Nazırlar meclisi verilen idam kararları üzerinde ayrı ayrı müzakere etmiş ve bu kararları teker teker âli mahkemeye tevdie karar vermiştir.
Madrit belediye reisliğine sabık Dahiliye Nazırı M. Repal Salazar Aloss getirilmiştir.
Bir filin marifeti
Hanovra, 19 (A.A) — Hayvanat bahçesinin bir fili, gardiyanını ağır surette yaralamış ve gardiyan hastahaneye götürüldükten sonra ölmüştür.
Büyük bir ev daha yandı
Halıcıoğlunda on dört
Haiıcıoğlunda Sahak Mesruk efendinin tamir ettirmekte olduğu on dört odalı evden evvelki gece yangın çıkmıştır.
İlk ateşi etraftan gören olmamış ve bu yüzden yangın büyüyerek koca evin dört tarafını sarmıştır.
tdalı ev yandıktan sonra
Mesruk efendinin evi tama-mile yanmaktan kurtarılamamıştır. Yapılan ilk tahikata göre bu yangın, yapıda çalışan bir amele tarafından atılan sigaradan çıkmıştır.
Tahkikata devam edilmektedir.
Dün kuşat resmi İsmet Paşa tarafından inşaatı bitmek üzere nında 20 vilâyeti kaplayan geniş bir saha içinde 150 binden fazla çiftçinin her sene 20 milyon dönümlük tarlasında pancar yetiştirdiğini, şeker fabrikalarının 60 - 70 bin ton maden kömürü ile 25 bin metre mikâbı kereste sarfettiğini ve 2 milyon lirayı mütecaviz ücret verdiğini, yarım milyon tonluk fazla bir nakliye ile nakil vasıtalarımıza yardım ettiğini, fabrikanın inşasında iki milyon gündelik sarfedildiğioi söylemiş ve büyük şefe karşı olan bağlılığı beyan etmiştir.
icra edilen Turhal şeker jabrikasının
■ iken alınan resmi
ve her veçhile emniyet veren bir medeniyet müesses®si olduğunu söylemiş ve halkı hep beraber fabrikayı gezmeğe davet eylemiştir.
Bundan sonra fabrikanın makine dairesi, memur ve amele evleri ve hastahanesi gezilmiş, görülen fevkalâde intizamdan dolayı İsmet Paşa memnuniyetlerini izhar etmiştir. Başvekilin hususî trenle bu akşam saat 20 de Ankaraya hareketi muhtemeldir.
Turhal büyük bir bayram günü yaşamakta ve tezahürat devam etmektedir.
Yunanistan - Arnavutluk
“Besa,, gazetesi, Yunanlılara cevap veriyor
Tiran 19 (A. A.) — Arnavutluk telgraf ajansı bildiriyor:
Yunan matbuatının arnavutluk-taki Yunan ekalliyetinin vaziyeti hakkındaki iddiasına cevap veren “Besa,, gazetesi, Yunan matbuatını eski adetlerini değiştirmemek ve Arnavutluk makamatınm pek cüzî olan Yunan ekalliyetine karşı gûya itisafatta bulunduğu hakkında tah-rikâmiz haberler vermekle itham etmektedir.
Yunan gazeteleriyle münakaşaya girişmek istememekle beraber, “Besa,, Yunanistandaki Arnavut ekalliyeti ile Arnavutluktaki Yunan ekalliyeti arasında bir mukayese yapmağa mecburiyet his etmektedir. Arnavutluktaki Yunan ekalliyeti 20 kişiden ibaret olduğu halde, 47 mektebi ve 92 muallimi vardır. Bu ekalliyet Arnavutluk meclisinde iki meb'us tarafından
temsil edilmektedir. Halbuki intihabat kanununa göre bir meb'us olmak lâzım gelmektedir.
Besa, Arnavut ekalliyetin Yu-nanistanda aynı serbest muameleye tabi tutulduğuna kani olup olmadığını açık ve namuskârane bir surette söylemelerini Yunan gazetelerinden rica etmektedir.
“Besa,, diyor ki: “Arnavut hükümeti mekteplerin idaresini ekalliyet cemaatlerinin eline bırakamaz, bütün hususî mekteplere nezaret etmek mecburiyetindedir.,,
“Besa,, gazetesi, Yunan matbuatının, iki memleket dostluğundaki harareti suğutmağa çalışan bazı mebafile hoş görünmek için mektepler meselesinde bu kadar gürültüler yaptıklarını ve Arnavutluk hükümetinin ise bu dostluğa samimî olarak ehemmiyet verdiğini bildirmektedir.
İsveç Veliahti “Halep,, e gitti
Adana 19 (A. A.) — Kıymetli misafirimiz İsvaç Veliahti Prens Adolf Güstav Hazretleri dün gece saat 12 de hususî trenle şehrimizden Halebe doğru geçmiştir.
“Zara,, da yeni kanal ve köprüler
Zara 19 (Hususî) — Cumhuriyet bayramında Gazi parkına Reisicumhur Hazretlerinin heykelleri konulacak, kazamızı hayata kavuşturan büyük kanalın ve Kızılırmak köprüsü ile daha beş köprünün açılma merasimi de yapılacaktır.
Bolu halkının hükümetten dilekleri
Bolu 19 (Hususî) — Halk bir orman mıntakası olan bu havalide ağaç kesilmesine biran evvel müsaade edilmesi temennisinde bulunmakta, aynızamaada haşhaş ekilmesine de müsaade istenmektedir. Bu maksatla lâzımgelen teşebbüslerde bulunulmuştur.
“Ankara,, daki lik maçları
Ankara 19 (A. A.) — Bugün yapılan lik maçlarında Gençlerbirliği 5-0 Demirspora galip gelmiş, Ankaragücü ile Muhafızgücü arasındaki müsabakayı da 2 - 1 Ankaragücü kazanmıştır.
Teşrinievvel 20
-ZAMAN -
YENİ SENEYE GİRERKEN
Üniversitede devam mecburiyeti
-------------B-------------
Böyle bir mecburiyet koymadan evvel talebeye devam edebilmek imkânının bahşı lâzımdı...
Üniversitede inkâr edilemi-yecek bir faaliyet hıziyle yeni seneye giriliyor, inkılâbı takip eden seneden elde tecrübelerle yeni yeni işler başarılıyor..
Bu gibi işlerde Üniversitenin başına geçen yeni idare adamlarının dahlini kabul etmek lâzım, Cemil Bey fevkalâde salâhiyetlerle mevkiini doldurduğu gibi, Hukuk Fakültesinin yeni dekanı Sıddık Sami Bey de işlerde gösterdiği ciddiyet ve fikri takiple temayüz ediyor.
Ortalıkta şimdiye kadar sürüklenip giden eski bir ilim mü-essesenin yerine verimli bir yurt kurmakta herkes müttefik ve hüsnü niyetle çalışmalar hep buıa matuf. Bununla beraber şimdiye kadar söylediğini ve bu sütunlarda muhtelif vesilelerle tekrar ettiğimiz gibi, tu İslâhat talebenin İçtimaî vaziyeti hiç bir surette nazarı dikkate alınmadan yapılmaktadır. Üniversite denilince tabiidir ki hatıra evvelâ bina, profesörler, talim terbiye talimatname, tedris levazımı gelir. Bununla beraber bu saydığımız unsurlar yalnız başlarına Üniversite demek değildirler. Mefhumu itmam etmek için “talebe,, yide nazarı dikkate almak lâzımdır. Yad bir taraftan talimatname, imtihan usulleri, Profesör derken diğer taraftan da talebe demek lâzımdır.
Şimdiye kadar meşhut olan çalışmalarsa daima bir taraflı olmuştur. Profsörler değişmiş bina tamir edilmiş, yeni yeni c'ddî ve hatta pek fazla ciddî talimatnameler yapılmış, fakat bu talimatnamelerin üzerlerinde tatbik edileceği talebe her na-sıls ı göze görünmemiştir.
Bu yazıyı, kanaatimizce eksik gördüğümüz bu cihete nazarı dikkati celbetmek için ya-zıyoruz.l
Hukuk fakültesi tarafından ilân edilen son talimatnameyi bu noktai nazardan biraz fazla şiddetli bulduk. Bu talimatnameler yapılırken bugünkü gençliğin İçtimaî vaziyetinin de nazarı dikkate alınması zaruridir, kanaatini besliyoruz. Programlar üzerinde esaslı değişiklikler yapılırken "bize adet değil, kıymet lâzımdır,, sözünün-de sarfedildiğini hatırlar gibi oluyoruz. Bazı yerlerde çok doğru olan bu söz bilmeyiz ki Üniversiteye de teşmil edilebilir mi? Daha pek çok münevvere muhtaç olan bu memlekete adet te kıymet te lâzımdır; kıymetli ve kabil olduğu kadar fazla yetiş-dirmek.. Memleketin istiyeceği budur.
Yeni yapılan talimatname dışarıda hayatını kazanan gençleri tahsil hayatından uzaklaştırmaktadır.. İki karpuz bir koltuğa sığmayacağı için ya tahsil veya iş denilmektedir. İlk bakışta doğru gibi görünen bu mülâhazaya hatta iştirak bile edeceğiz. Fakat gözümüzden kaçmaması lâzımgelen şu hakikatleri de meydana koymak âzımdır.
Dışarıda çalışan talebenin ekserisi Anadoludan gelmiş ve tahsil etmek için iş bulmağa mecbur olmuş kimselerdir. Bunlar memleketlerini, az çok müreffeh hayatlarını, terk ederek pis han odalarına, medrese köşelerine, kahve üstlerine yerleşerek hayatlarını hemen hemen peynir ekmekle idame etmektedirler.
Senelerden beri İstanbulda oturduğu halde Beyazıt muhitini parasızlık yüzünden aşamıyanlar ve memleketlerine döndükleri zaman İstnabulu görmemiş olanlar vardır. Bunların katlandıkları fedakârlığa hürmet etmek borç değilse bile lâzımdır.
Diğer memleketler Üniversitelerinde mecburî devam yoktur.Fakülte isminden de anlaşılacağı veçhile dersler talebenin arzu ve iradelerine terk edilmiş; devam edenler, okuyanlar, imtihanda muvaffak olacaklarından etmiyenlere en kuvvetli müeyyide olarak terfi edememek cezası verilmiş ve bu da talebe kendi menfaatini idrakten âciz olmadığı için kâfi telâkki edilmiştir.
Şahsî meziyetlerin ve çalışmaların serbest bir surette inkişafına mey.'aı veren bu na-zariyeyi mevzuubahs bile etmi-yeceğiz. Çok yıpranmış ve üzerinde konuşulmuş bir fikri tekrar ortaya koymaktan fayda ummuyoruz. Yalnız zihnimizi tırmalıyan bir fikir gayri ihtiyarî şu suali sormağa bizi sevkediyor:
Görülüyor ki Üniversiteye yalnız müreffeh çocuklar devam edebilecek, parasız olanlar âli tahsilden mahrum olacaklardır. Talimatname bunu sarahaten söylememekle beraber satırların rvhu bunu ifade etmektedir. Acaba bu fikir cümhuriyet Halk fırkasının maarif prensipleriyle taban tabana zıt değil midir?
Ma’ûmdur ki o prensip, her hangi bir vatandaşı bilâ ücret tahsil seviyesinin en yüksek derecesine kadar çıkarmak sözünü vermektedir Bah'.iyar kimselere tahsil hakkı bahşetmek, imtiyazlı bir gençlik sın finin doğmasına yol açmak demek ol-mıyacak mıdır?
Verilen bu kararları ^şiddetlerine rağmen yine yadırga-
İstanbul Borsası kapanış fiatleri 18-10-1934 çekler
7
Mübadele komisyonun da garip bir vaziyet Birinci sahi feden devam
mazdık. Eğer tahsil hayatının ikinci unsurunu teşkil eden talebeye tahsil etmek imkânları daha cömetçe verilmiş olsaydı! Meselâ Bayazit civarında gençleri ayda onbeş liraya yediren, yatıran bir yurt yapılabilse idi !
Bu takdirde, biz emin idik ki dairelerde istida peşinde koşan bir sürü delikanlılar kendilerini münhasıran tahsile verirler ve bu türlü tabiati zorlayan talimatnameler de yapılmazdı.
Talebenin iyliği için mevkii tatbika konulan tedbirler talebenin natür^sine, daha doğrusu memleketin natüresine uygun değildir. Elde imtihan gibi bir müeyyide varken çalışmayanları imtihan etmek zahmetinden kurtulmak için gecesini gündüzüne katıp muvaffak olabilecek zeki, kabiliyetli istidatları tahsilin nimetlerinden uzak tutmak adalete uygun değildir’
Tedrisata ciddiyet verirken talebeyi de ahçı dükkânlarından, han odalarından, istida peşinden kurtarmak için yapılacak teşebbüsün zamanı çoktan gelmiş, hatta geçmiştir bile.
Biz devam mecburiyetinden evvel devam edebilecek bir hale sokmanın daha lüzumlu olduğu kanaatini izhar ederken Maarif Vekâletinin nazarı dikkatini bu noktalar üzerine tekrar tekrar celbederiz.
*
Dün havc rağmen liJ
Limanımıza gelecek i laşacaklar — Mıntaka
murahhası Şevki Beyin ortaya attı- [ ğı teklif "hükümetlerinin kabulüne talikan,. Yunan hey’etince de tasvip olundu.
Teklif şu idi : “Yunanlılar, bu parayı üçüncü bir devlet bankasına yatırsınlar, aramızdaki mesele, hususî temaslarla halledilip bitirildikten sonra, bu para bize verilsin...,,
İşte dün, akdi mukarrer olan son içtimada görüşülecek mühim mesele de bu idi. Yunan Başmu-rahhası Müsyü Fokas, bu hususta geç vakit Atineden talimat istemişti. Bu talimatın, dünkü içtimaa kadar yetişeceği ve meselenin de nihai bir tarzda halle bağlanacağı zannediliyornu. Halbuki evdeki pazar, çarşıya uymadı) Dünkü şiddetli fırtına yüzünden Atine ile telgraf ve telefon muhaberatı kesilmişti. Bu mahzurun, bilâhare bertaraf edilmesine rağmen beklenen talimat yine alınamadı.
Çünkü, dün, Yunanistanda Reisicumhur intihabatı da yapılıyordu. Dost memleketin hükümet merkezi, kimbilir nasıl hummalı bir faaliyet içinde çalkanmakta idi.. Bundan dolayı Atine, Istanbuldaki Mübadele komisyonunun, mütemadiyen açık bulundurduğu telefonunun ahizesine birtürlü kulağını koyup sorduğuna cevap veremedi ve bundan dolayı da, meselenin halli mümkün olamadı.
İşte bu sebepler dolayısiyle, yapılıp yapılamadığını, bitirilip bitirilemediğini bir türlü kestiremediğimiz son içtima dün, saat 17 de akdedilecekti. Bitaraf reisi Müsyü Holştat, diğer bitaraf âza Müsyü
Hendersin, Türk baş murahhası Şevki Bey, içtima salonuna gelmişler, Yunanlı melektaşlarını bekliyorlardı.
Saat 17, 18 ve ilerlİyen dakikalar.. Nihayet Yunan başmurah-hası M. Fokas salona girdi ve Atineden beklediği talimatı henüz alamadığı için itizar beyan etti. Komisyon âzası aralarında kısa bir müzakere yaptılar. Vaktin gecikmesi ve maddi imkânsızlık doalyı-(iyle içtimâi bugüne talik ettiler. Bugün saat 11 de tekrar toplanacaklardır.
Dün, bir netice alınamadığı için müzakeratın hitamını ve komisyonun infisahını resmen lesbit eden protokol de bittabi imzalanamadı. Halbuki komisyon, -yukarıda söylediğimiz gibi- dün gece saat 24 den itibaren, hükmen mülgadır. O saatten sonra alınacak karar veya yürütülecek muamelelerin hukukan bir hükmü olamaz. Murahhasların
calâhiyetnameleri de dünkü tarihte hitam bulmuştur. O halde, ortada bir komisyon, bu komisyonda müzakere icrasına salâhiyettar kimseler bulunmadığına göre, bugün yapılacak içtimain mahiyeti nedir? Bunu bir türlü anlıyamadık I
Şu halde Yunanlılarla aramızdaki para meselesi, komisyonun dairei salâhiyetinden harice çıktığına göre, iki hükümet beyninde dostane temaslarla hallolunacak demektir.
Muhakkak olan şey, ortada “Muhtelit Mübade Komisyonu,, na-nile, hukukî ve beynelmilel bir 'eşekkülün artık mevcut bulunmayışıdır.
Açılı, Kapanış
Londra 616, 615.75
Nev-York 0,801840 0,801610
Paris 12,06 12,06
Milâno 9.2690 9,2811
Brüksel 3,4014 3,4025
Atina 83,41 —
Cenevre 2,4362 2,4390
Sofya 66,7925 — |
Amsterdam 1,1730 1,177
19,02 X
Stokholm 3,1566 3,1566
Viyana (,2763 —
Madrit 5,8140 5,82
Berlin 1,9730 1,9743
Varşova 4,2050 —
Budapeşte 3,9912 —
Bükreş 79,825 —
Belgrat 34,8625 —
Yokohama • 2,785 —
Moskova 1089,50 i
Tahvil ve Senetler
AçılışKapanış
0/0 5 faizli 1933 lkramiyeli (Erga »0 ”• .97
0/0 7,5 faizli borcu tahvili 1 Türl* 29.40 29,40
! Anadolu D.yolu 1 11 45,60 45,60
„ „ mümessil 49,55 49,60 1
0/0 7,5 Türk B11 ,-
O/o$ Hazine -
Ergani B - 1
Merkez Bank 58- 58—
Tramvay —
|| hanlc nama 10 10
Arılan çimeni o 13,65 13,65
1 Anad. D. Y. 0/.) 60 2 7,30 27,30
!_ RADYO PROGRAMI j 201 ci Teşrin Cumartesi İstanbul.
18,30; Plâk neşriyatı. 79; Fransızca ders. 79,30; Türk musiki neşriyatı. Fahlre' Safiye hanım .ve Refik, Fikret beyler. 21; Eşref Şefik bey tarafından konser. 21,30: Stüdyo caz ve tango orkestrası.
545 Khz. BUDAPEŞTE 550 m.
78,15 Orkestra konseri. 19,30 Karışık neşriyat. 20,30 Çingene orkestrası. 21,25: Haberler. 27,45: Operet parçaları. 23,10: Haberler. 23,15: Plâk. 24: Dans musikisi.
823 Khz. BÜKREŞ 364 m.
13,15; Gündüz plâk, neşriyatı. 78: Hafif öğleyin konseri. 79: Haberler. 19,75; Radyo orkestrası tarafından tanınmış yeni havalerden mürekkep bir popüri. 20-Üniversite. 20,20: Plâk. 20,45: Konferans. 21: Dans musikisi. 22: Haberler. 22,20 Radyo cazının devamı. 23; Haberler. 33,30: Kahvehane konseri.
Khz. PRAG. 437 m.
18,05: Schubertin eserlerinden şarkılar. 18,25: Konferans. 18,35 Plâk. 78,45i Ziraat. 18,55; Amele neşriyatı. 19,05.- Almanca neşriyat. 18,55 22,25; Mandolin koar-teti tarafından konser. 20,45: Musahabe. 21; Bratislavan; Welnbargerin eserlerinden "İlkbahar fırtınası,, İsimli operet temsili. 23; Haberler. 23,15: Plâk. 23,30: Ostravadan radyo orkesrası.
686 Khz. BELGRAT, 437 m.
19.- Muhtelif bahisler. 20,30.- Raklâm-lar. — Plâk. 21; Millî neşriyat. 21,30 Kral sarayının orkestrası tarafından} konser. 23,30 Kahvehane konseri. 24.- Dans plâk-
223 Khz. VARŞOVA, 7345 m.
18,30; piyano refakatiyle şarkılar. — Muhtelif bahisler, 19,15; Mandolin orkestrası, konseri. 19,45; Raportaj. 20; Piyano refakatiyle taganni. 20,20; Musahabe. 20,50; Spor. 21; Popüler konseri. 21,45; Haberler. 22; Piyano konseri. 22,44; Musahabe. 23,15; Dans musikisi. — Musahabe. 24,35: Plâk. 1: Dans musikisi.
841 Khz. BERLİN, 357 m.
İS,İS: Hafif musiki. — Musahabe. 19, 50. Karışık neşriyat. 20.40 Aktiialite, haberler. 21,15.- Operet musikisi. 23, Haberler. — Spor. 22,25: Dans musikisi. 230 Khz. LÜKSENBURG, 1304 m.
Fransız akşamı. 20,25 Plâk. 21; Haberler. 21,20; Taganni. 27,35: Taganni konseri. 22; Konferans. 22,05: Orkestra konseri. 22,40 Musahabe. 24,45; Dans plâkları.
592 Khz. VİYANA 507 m.
18,45: Plâk; 79.20; Halk şarkıları. 19, ) 45 Hafta haberleri. 20,70: Haberler. 20, | 20; Şarkılar.21: Neşeli neşriyat.23 Akşam konseri, 23,30: Haberler, 23,50: Akşam konserinin devamı, 24,45: Peşteden çin-I gene orkestrası.
Dün Beşik îstan
Dün havanın yağmurlu ol masına rağmen lik maçlarına devam edilmiştir. Dün saat II de, Fener stadında yapılan Fenerbahçe - Süleymaniye genç takımları arasındaki maçı baş-' an nihayete kadar hâkim oynıyan Fenerliler 6-1 kazandılar.
İkinci maç Fenerbahçe - Süleymaniye B. takımları arasında yapıldı. Bu maçı Fenerliler faik bir oyunla 6-5 lehlerine bitirdiler.
Üçüncü müsabaka Kasımpaşa - Altmordu arasında oynandı. Kasımpaşalılar güzel oynamalarına rağmen ilk devrede yedikleri iki golle maçı 0-2 kaybeyttiler.
Son müsabaka Fenerbahçe-Süieymaniye arasında idi. Müsabakaya başlanacağı sıralarda yağmurun fazlalaşması dolayisile takımlar sahaya ilân edilen saatten biraz geç çıktılar. Fenerbahçeliler her zamanki kadrolarını muhafaza ediyorlardı. Sü-leymaniydiler bir iki oyuncularından mahrum ve onların yerini yeni oyuncularla takviye etmiş bulunuyorlardı.
Fenerliler daha ilk dakikalarda sür’atli paslarla Süleymaniyı kalesine indiler.
Beşinci dakikada Namığın ayağıyle ilk gollerini kaydeder Fenerliler tek kale vaziyetinde oynıyarak ilk devreyi 3-0 bi tirdiler.
İkinci devrede Fenerbahç muhacimleri güzel bir oyun çı kardılar. Ve bu devrede de i gol daha yaparak maçı 9 - İş kazandılar. Fenerin gollerini-üçünü Muzaffer, üçünü Namık ikisini Fikret ve birini de Ş; ban yaptı.
Beşiktaş stadında 11
Dün Beşiktaş Şeref stadın lik maçlarına devam edilmişn.
İstanbulspor - Beykoz bir(Ja ci takımları maçı, sahanın memurlu ve havanın yağmurlu oleini sından çok zevksiz geçiştir. İlk devreyi hâkim oy masına rağmen 0-1 mağlûpjcdi vaziyette bitiren İstanbuls işe ikinci devrede Beykoz kairsız
Mübadele komisyonu nasıl teşekkül etti, neler yaptı ?
“Muhtelt Mübadele Komisyonu,, nun nasıl teşekkül ettiği, nasıl çalıştığı, şimdiye kadar neler yaptığı ve kimler tarafından temsil olunduğu hakkında elde ettiğimiz malûmatı dercediyoruz:
Lozan muahedenamesine bağlı “Mübadelei ahali,, mukavelesi hükmünce teşekkül eden ve Milletler Cemiyeti kosneyince müntehep 3 bitaraf azadan birinin, münavebe ile riyaseti altında bulunan ve tarafeyn heyeti murahhasalarını da ihtiva eden komisyon, “7 Teşrinievvel 1923,, te ilk resmî içtimaini “Atine,, de akdetmiştir. İlk reis, İspanyol murahhası Ceneral “Dolara,, idi. Bitaraf azalar, İsveçli Müsyü “Ekıtrant,, ile Müsyü “Viding,, den ibaret bulunuyordu.
O zamanki Türk baş murahhası, şimdiki Hariciye vekili doktor Tevfik Rüştü, İkinci murahhası da Berlin sefiri Hamdi Beylerdi. Yunan baş murahhaslığı ise elyevm Cenubî Amerika cumhuriyetlerinden biri nezdinde hüyük elçi bulunan Müsyü Papa tarafından temsil olunuyordu.
Komisyona tahmil olunan vazife Anadolu Rumlariyle Trakya Türklerini “mübadele,, etmek, bunları kendi millî |varlıklannın çerçevesi içine sokmaktı. M. “Venizelos,, un i!eri sürdüğü ve “Milliyetler prensibi,, ne istinat ettirerek kabul ettirdiği bu formül, tatbikatta büyük acılar ve hoşnutsuzluklar doğurabilecek istidat ta idi. Çünkü, müba-dele edilecek taraflar arasında gerek nüfus gerek servet, gerek ferdî | kıymet itibariyle bariz bir nisbet-sizlik mevcut bulunuyordu.
İşte böyle müşkül bir vazifenin ifasına memur edilen komisyon, 12 seneye dayanan müddeti esnasında bu meseleleri halle uğraştı. İki taraftan, sayısı bir milyonu geçen bir insan kütlelini, oradan orayajsevket-ti. Sevkedilemiyen mallarını birbirine karşılık tuttu.| Fakat 12 senelik acı tecrübeler insanların, mazi ve hatıralarını içinden kopartılarak taş tuğla yığınları gibi, idareleri haricinde bir tarafa sürüklenemi-yeceklerini isbat etti.
Komisyon, bu mübadele faaliyetlerini tanzim edebilmek için birkaç “tali komisyon,, teşekiline de lüzum görmüştü. Bu komisyonlar, İstanbul, Atina, Selanik, Drama, İskeçe, Kavala... Gibi mühim şehirlerde çalıştılar; insanları, oradan oraya nakle uğraştılar Neticede 100,000 Tük ve 250,000 Rum yerlerini değiştirdiler...
Fakat dahası var: Komisyonun Iteşekkülündan evvel tahminen 250,000 Tük ve 500,000 Rum, ken-
di kendilerini mübadele etmişlerdi.
Sadece Garbi Trakya Türkleriy-le İstanbul Rumları bu mübadeleden müstesna tutulmuşlardı.
Mübadele işlerinin ceryanı sırasında mübadil, gayrimubadil, “ etabli „ meseleleri gibi ırkî, siyasî ve hukukî meselelerin kördüğümü içinde kalan komisyon, 1924 senesinin 24 nisanında İstan-buia nakletti. Evvelâ Fuat paşa türbesi civarında eski Sadaret konağına daha sonra da Abut ef. konağına ve nihayet İstiklâl caddesinde, son güne kadar içinde bulunduğu “Mavrokordato,, veresesine ait binaya yerleşti.
Komisyonun en velût ye hararetli çalışma seneleri İstanbulda geçmiştir. Burada birçok pürüzlü meseleler senelerce süren müzakereler, inkıtalar, yeniden talimat almalar, murahhas değiştirmeler... gibi mütemadi bucalamalar içinde halledilebiimiş, bilhassa . “Etabli,, meselesinin halli, komisyona geniş bir nefes aldırabilmişti. İstanbul Rumlarının muayyen bir kısmile, garbı Trakya Türklerinin kısmî bir akalliyeti etabli addedildiler; bu gibilere birkaç yüz lira raddesinde bir tazminat dağıtıldı.
Mübadele meselesinin filen hitamından sonra tali ukomisyonla-rm vücuduna lüzum kalmadı, bunlar lâğvedildi. Asıl komisyon ise, mübadeleden doğan ihtilâfların ve iddiaların halliyle senelerce uğraştı. Bu komisyonun istinat ettiği hukukî vesikalar şunlardı :
1 — 1923 tarihli Lozan mübadele mukavelenamesi.
2 — 1 Kânunusani 1926 tarihli Ati itilâfnamesi.
3 — 10 Haziran 1930 tarihli Ankara itilâfnamesi.
4 — 9 Kânunuevvel 1933 tarihli Ankara mukavelesi.
Komisyon devam ettiği müddetçe Türk ve Yunan hükümetlerinin ödediği masraf yekûnu 20 - 30 milyon lirayı buluyor. Bu paranın yarısı bizim, yarısı Yunanlıların kesesinden çikmıştir.

Muhtelit Mübadele Komisyonunu teşkil eden son murahhasların isimleri :
Reis: Müsyü Holştat, bitaraf âza: Müsyü Hendersin, Türk baş-murahhası : Şevki Bey, ikinci murahhas: Esat Bey, müşavir âza; Fuat Bey, Türk heyeti kâtibi umumisi: Rasih Bey.
Yunan başmuralıhası: Müsyü Fokas vesaire.
- ZAMAN -
Teşrinievvel 20
Deniz Silâhlan Meselesi
_ __Almanyada dinî
TlEEbirmücadele var
Japonlarla İngilizler gizlice uyuşuyorlar mı? Silâhların azaltılması ve Almanların Yeni Kruvazörü
Londra 19 (A. A.) — Murahhas heyetlerin gelmeleriyle denil müzakerelerinin başlaması arasındaki oldukça uzun fasıla siyasî mahafilde bazı şayiaların çıkmasına sebep olmuştur.
Bu hususta “ Deyli Heraid „ şunları yazmaktadır :
“Dün akşam Japon murahhsı Yamanatonun plânlarını İngiliz mütehassıslarına verildiği söyleniyordu. Hakikatte ne Bahriye nede Hariciye Nezaretlerinin plân metninden, Japonların bildirdiklerinden gayri malumata sahip olmadıkları temin edilmektedir. Bir başka rivayete göre iki taraflı görüşme usulünün gayesi sonradan Amerikalılara tevdi edilecek olan bir Ingiliz - Japon anlaşması yapmaktır. Japonların böyle bir fikirleri olup olmsdığı meçhuldür,
Yevmi makale

Avusturya
ne halde?(
Birinci sahifeden devam görünen bu zatin başlıca yaptığı şey kapı kapı dolaşıp Avusturyaya bir hami bulmağa çalışmaktır. Bu hamiyi bulduğu gün de Avuaturyanın, zaten pek te sağlam olmıyan istiklâline galiba büsbütün veda etmek lâzımgelecektir. İşte suikastı yapanların, Avusturyayı siyaseti hariciye itibarile bugün düşürdükleri vaziyet te budur. Yani Avusturya Almanya ile birleşmek şöyle dursun, bilâkis büsbütün yabancı bir devletin kucağına düşmek üzere bulunmaktadır.
Suikastler, böyle hemen daima istihdaf ettikleri gayelerin makûsu neticeler vermesine rağmen, Avru-pada yine devam edip durmaktadır. Şu halde hiçbir vak’anın, hiçbir dersin kimseyi intibaha sevketmesi imkânı olmadığına hükmetmek lâ-zımgeliyor. Maamafih şurasını da itiraf etmek icabeyler, ki milletlerin mukadderatını idare eden siyaset adamları da esasen sulhd selâmeti temin edecek makul ve durendiş bir yol takibine hiç özenmiyorlar. Ohalde onlar da, tekerrür edip duran facialara şaşmamalılar, bu karışıklıktan biraz da kendileri mes’ul olduklarını düşünerek tuttukları yanlış yolu düzeltmeğe çalışmalıdırlar.
Ebüzziya Zade
olması da muhtemeldir. Yarış eğer dün başlamış ise, tayyarelerin bugün İstanbul üzerinden geçecekleri muhakkaktır. Hatta gece bile geçmiş olmaları ihtimali vardır. “Handikap,, lar tayin edildi
Londra 19 (A. A.) — Londra ile Melburn arasındaki Handikap yarışına iştirak edecek tayyarelerden 12 tanesi için Handikaplar te s bit edilmiştir. Handikaplar, saatte yapılması kabil olan süratler ve tayyarelerin Melburna gitmeleri için lâzımgeleceği tahmin edilen zaman esasları üzerine verilmiştir. Diğer 5 tayyareye Handikap ve-rilmiyecektir. Çünkü bunlar sürat yarışına girmektedirler.
; Çekilen kur’a, ilk hareket edecekleri Molison ailesi olarak tesbit
*

fasıla ile olacaktır.


ir=/,

1
IH1 _ _ _______________
t ■'(etmiştir. Onların arkasından Ame-Invrikalı Rosacturuna Fiçmoris kaili*!'kacaklardır. Hareketler 45 saniye |p................;
l||ltalyanlar bir hava rekoru kazandılar
! Roma 19 (A. A.) — İtalyan ■»tayyarecisi Mariyon Toppani L jdeniz tayyareleri için dün ha-İreket ettiği Montfalconeden Eri t re’de bulunan Mossavaya Ânahallî saat ile 10,20 de var-l iniştir. Bu suretle tayyareci 2900 mil katetmiş ve geçen Kâ-aunsanide altı Amerika deniz îayyaresi tarafından San Fran-uskodan Havay adalarına uçu-«rak iki bin dört yüz on üç mil zerinde kurulan rekoru 500 nil farkla kırmıştır.
yalnız böyle birşey İngilizlerin niyetinden uzaktır.,,
Alman gemisinin evsafı "Morning post,, ise Almanların Doyçland kruvazörünün İskoçya sularını ziyareti münasebetiyle tahdidin istenildiği şekle konulmasının kolay olmı-yacağını »oylıyor ve diyor ki: “Alman kruvazörünün icabında, tayyare gemisi haline gelmek için vesaiti vardır. 6 adet 280 lik, 8 adet 150 lik topları sayesinde kruvazör kendisinden 3.5 defa daha hacimli gemilerle karşılaşabilir. 1000 millik mesafeyi 20 mil sür’atle ve hiç mahrukat almak ihtiyacında olmadan katedebilir. Ve nihayet yüksek bordah bütün gemilerden daha mükemmel torpil teehiza-
| tına maliktir. ,,
j
Yaşasın “Hitler,,
diye bağırmışlar a
Amerikada .Nazi propa-’ gandasını tahkik ederken bir hâdise çıktı
I
Nevyork 19 (A. A.) — Nazi propagandasının Amerika aleyhinde neler yaptığını tahkik eden bir celse de şahitler “Yaşasın Hitler „ diye bağırarak celseyi tezahürlerle karıştırmışlardır.
Polis tezahürcüleri dağıtmış ve Nazilerin celseden evvel içtima salondaki mikrofonu belediye radyo merkezine bağlayan hattı kestiklerini keşef etmiştir.
Mısırda bir düğünde facia
İskenderiye 19 (A.A.) — Bir yerli düğününde bozuk yemek yüzünden birçok Mısırlı zehirle, nerek ölmüş ve 140 kişi de hastahaneye kaldırılmıştır.
..POLİSTE..................
Bir otobüs dire-
ğe çarptı
Şoför Mahtnudun idaresindeki otobüs evvelki gün Etyemez civarından geçerken önüne çıkan bir çocuğu çiğnememek için direksiyonu aksi tarafa çevirmiş, bu sırada yolun kenarındaki tramvay direğine çarpmıştır.
Çarpışma ânî ve hızlı olmuş, otobüsün ön tarafı tamamiyle parçalandığı gibi içindeki dört yolcu ve şoför de yaralanmıştır, Yolculardan Kemal efendinin kolu kırılmış, diğerleri muhtelif yerlerinden yaralanmışlardır.
Yaralılar hastahaneye kaldırılmış ve tahkikata başlanmıştır.
60 numaranın pervaneleri kırıldı
Şirketi Hayriyenin 60 numaralı vapuru geçen akşam Yenimahalle ile Sarıyar arasında sahile fazla sokulmuş, pervanelerinden biri denizdeki büyük bir taşa çarparak kırılmış, diğer pervane de eğrilerek tamire muhtaç bir hale gelmiştir. Kaza üzerine yolcular telâşa düşmüşlerse de tehlike olmadığı anlaşılmış ve vapur yarı sağlam kalan pervanesiyle Yenimahalle iskelesine yanaşabilmiştir. Yolcular başka bir vapura nakledilmişler, 60 numara Halice götürülerek havuza yatırılmıştır.

"""“Tevrat,, ı da, “Incil,, i [de beğenmiyorlar ve...
Millî Bosyal (rejimin ilk günle-
J tünden biri Almanyada başlıyan (pilise mücadelesi “ Millî bir din „ ropagandası ile ve bazı eyaletlerdeki din rüesasının azli ile had bir | Ne»fhaya girmiştir. Mücadelenin se-gjjebi, Almanyada hıristiyanlık aley-yjjjide başlıyanceryanlardır.Bu ceryan* tar«ra ay®k olan profesör Berg-buijiann ile doktor Rosenberg bir ta-gm eserler de neşretmişlerdir. Pro-ç^H-sör Bergmann "Almanyanın millî jçjQilisesi„ adiyle neşrettiği eserde ^jne(irlerini şu cümle ile hülâsa etektedir : “ Bizim, ya bir Alman ıhımız olmalı. Yahut hiç 'olmazlı !„
)oktor Rosenberg de hıristiyanlığın l-khudilikten türeme olduğunu ileri İşsizrüyor ve Tevrat’ın menfur bir (İ2C kın tarihinden başka bir şey ol-ve adığı, İncilin de mazlum ve ayak ytında sürünen insanlara hitap rtiğini iddia ediyor. Ona göre Çay.lman kilisesinin her şeyden ev-ler»el vazifesi, hıristiyanlar arasında rek ardeşçe sevgiyi tavsiye değildi. Ziillî kilise her şeyden evvel “millî yesaysiyet» i düşünmelidir. İnsaniyet-mişi^k. insanları gevşeten, zayıflatan ■T âr amildir ve bu sebeple bir teh-vykedir.
1! Sonra Hıristiyan kilisesinin kardeşçe sevgi mefhumunu telkin etmesi yüzünden Avrupa memleket-erinin her birinde bir Yahudi, bir **^ŞZenci vatandaşlık haklarını iktisıp ediyor. Halbuki millî Alman kili-sesi her şeyden evvel ari ırkı üsttün tutmalıdır.
Almanyada türeyen bu millî cer-deyan Katolik ve Protestan kilisele-serini de birleştirmeği özlemekte, bununa mukabil Katolik ve ve protes-ma.tan ricali ruhaniyesi bu ceryana karşı gelmekte, bu yüzden de Al-manya içinde din ve vicdan hürriyeti bir buhran geçirmektedir.
“Taymis„ gazetesi bu münase-jp betle yazdığı bir baş makalede şu sözleri söylüyor:
“Millî serhatlarla bağlı olmıyan hıristiyanlık şuuru, Almanyada vu-kubulan hareketler yüzünden, de-r. rin bir heyecan geçirmektedir. Aca-t ba Almanya’da vukubulan siyasî itisaflardan sonra dinî itisaflar da m. başlıyacak ? Acaba mesihe muhab-J' bet telkin eden mütevazi vaızlar, l) nazilliğe muhalif fikirler besleyen k siyasilerin uğradıkları zalimane mu-v 7 k
amele ile mi karşılaşacaklar?
Almanyada mahbusbazı sosyalist ve komünistlere reva görülen muamele hakkında gelen haberler, Almanyayı medeni usul tutan milletler arasında saymanın caiz olup olmayacağına dair şüpheler uyandırıyor.
Ç Her Hitlerin ilân ettiği maksatlardan biri Almanyanın maneviyatını yükseltmektir. Onun bu maksadı ancak cihanşümul bir saygı ile karşılanabilir. Fakat hiç bir g: millet, insanlığı alçaltan usul ile d, yûkseltilemez. Almanyanın Millet-p 1er ailesine tam müsavat dairesinde avdetini temenni edenler onun siyasî ve dinî hürriyetine tekrar S* kavuşmasını özlemektedirler. Çün-rukü bunlar olmadan bir millet ne ditamamile medenî, ne de tamamile ..hırıstiyan olamaz. „
gibi gayet dikkatli surette muayene etti ve onu da götürüp yine çekmeceye bıraktı.
Ondan sonra hep beraber oda-' dan çıktılar. (Hano) en ger'de kakarak kapıyı kilitledi ve anahtarı Mcebine koydu.
Sonra (Perişe) ye sordu, ki: , — Hizmetçi (Dokiye)nin odası
|syukarı katta öyle mi ?
H (Perişe) başile tasdik işareti
İttikten sonra öne düşerek merdi-ene doğru ilerledi.
Bu sırada aşağıdaki merdiven-en çıkan sivil bir adam göründü, u adam elinde kırbaçların ipi gibi ıce, fakat sağlam bir ip parçası |tmakta idi.
(Bernar) bu adamı görünce de-,ki:
— (Düret) sizmisiniz? Sabahdan efenV* 8İzden haber bekliyordum. duğu'8yö (Han°)» bu polisimizi sabah velkit8)deki mağazaları dolaşıp bu i^ ıde tutduğu ipi hangi mağaza-mamr Batt|ğını tahkike memur etmiş-büyüv’ Bu ip Mad“m (Dorre ) y* b°8-rafını ’Ç'n ku,lanl,an *P oluP onun
=2Hıristiyanhk aleyhtarlığı
Ödemişte mektep az
180 mevcutlu ortamektep busene
250 ye çıktı ve taştı
Ödemişin ilkmekleplerinden :
ödemiş 10 (Hususî) — Küçük Menderes çukurunun en ilerilemiş, tanınmış kasabalarından olan Ödemişimizde maarif işleri, vilâyetimizin diğer kasabalarına nisbeten en önde gidenidir. Böyle olduğu halde şayanı şükrandır ki halkın okuma havesi çok yükselmiş olmasından mevcut mekteplerimiz müracaat eden talebelere kâfi gelmemektedir. Ödemişin yüz bin nüfusu ve 4 nahiye, 116 köyü vardır. Bu mevcut nüfusa karşı 59 mektep faaliyettedir. Bunlardan başka 17 mektebin yapılması 934 senesi sonunda, 11 mektebin de 935 senesi sonunda bitecektir. Kazanın muallim kadrosu 90 asıl, 12 vekil muallimdir. Bu kadro ile mektep adedi karşılaştırılırsa daha çok muallime ihtiyaç olduğu anlaşılır. Mektep demek muallim demektir.
934 senesi sonunda tamamlanacak olan mektepleri de ele aldığımız takdirde daha 22 muallime ihtiyaç olduğu apaçık görünmektedir. Köylü, çocuğunu okutabilecek geniş sınıflı mektebe kavuşmuştur, acaba sınıfta yer bulabilir miyim? Diye kaygusu yoktur. Fakat kaza merkezi böyle değildir. Nefsi Ödemişte okuma çağındaki çocuklar 1807 erkek 707 kızdır. Bu mevcuttan okuyabilenler 1525 dir. Çeçen seneden okumıyanların adedi 384 dür. Bu sene okuma çağma girenleri de hesaba katarsak bu yekûnun ehemmiyeti derhal anlaşılır. Bu sene ilk mekteplerden 63 talebe şahadetname almıştır. Buna karşılık bugüne kadar müracaat edenlerin adedi 250 yi geçmiştir. Bu gibi müraca-
boğazından çıkardık.
(Hano), yeni gelen memura derhal yaklaşarak sordu :
— Tahkikatınızdan ne netice hasıl oldu, bir şey öğrenebildiniz mi ?
— Evet efen.im, (Garbo) sokağında Müsyü (Korval ) in dükkânından dün akşam saat dokuzda, yani dükkânın kapanacağına yakın genç bir kadın geiip hu ip parçasına benzer bir yumak ip satın almış.
Bu genç kadın, koyu kül rengi bir elbise giyiyormuş, başında büyük bir şapka varmış. Dükkân sahibi Müsyü ( Korval ) a Matmazel ( Seli ) nin fotoğrafın)! gösterdim. Müsyü (Korval) mağazadan ip alan genç kadının bu fotoğrafa tamamiyle benzediğini söyledi.
Polis memurunun bu sözlerini büyük bir sükût takip etti. Kimse sesini çıkarmağa ve hele (Verte-mil) in yüzüne bakmağa cesaret edemiyordu. (Hano) bile, bu son delilden pek müteessir olmuş gibi görünmekte, o da, İngiliz mühendisine bakmamakta idi.
Zafer ilkmektebl
atlan reddetmemek için bir namzet defteri açılmıştır. Bu rakamlar gösteriyor ki hali hazırda Ödemiş kaza merkezinin mekteplepi müracaatlara kâfi gelemiyor, tam dershaneli bir mektebe daha şiddetle ihtiyaç vardır.
Ödemişimizin bir de orta mektep dileği vardır. Küçük Menderis Çukurunun bir tanesi bulunan orta mektebimiz, yalnız Ödemişin değil, Küçük Menderisin kasaba ve köylerinden yetişen ilkmektep mezunlarının da müracaat yeridir.
Bu mektebin geçen seneki talebe mevcudu 180 di. 21 mezun çıkınca 159 kaldı. Buna karşılık bugüne kadar kayit olunanların adedi 90 küsurdur. Şu vaziyete göre mektebin mevcudu bir sene içinde 180 den 250ye çıkmıştır. Bir sene içinde bu kadar fazlalaşan talebe adedi tabiatiyle gelecek senelerde daha ziyade kabaracaktır. Ve o zaman bugünkü teşkilât hiçbir suretle ihtiyaca cevap veremiyecektir. Bugün mektebin üç sınıfı, bir de şubesi vardır.
Yalnız ikinci sınıfta 80 talebe vardır. Bu çokluk muallim için ne kadar güçse talebe için de o kadar güç ve zararlıdır. Bu kadar yüksek mevcutlu talebeye bir değil iki muallim bile güçlükle meram anlatır. Bu günkü yetiştirme tarzına göre, bu mevcutlarla vazife görmek bir muallim için çok zordur. Onun için Ödcmişliler orta mektebe iki şube daha açılmasını Maarif vekilimizden dilemektedirler.
Bundan sonra hepsi birden merdivene teveccüh ederek yukarı çıktılar.
Altına Fasıl
(Elen Dokiye) nin
Anlattıkları
(Elen Dokiye) yukarı katta küçük bir odada bir hasta bakıcısının nezareti altında bir koltuğa uzanmış idi. Yine hastalıktan kalkınış insanlar gibi sapsarı idi. (Hano) ile arkadaşlarının odaya girdiğini görünce zahmetle yerinden kalktı. Bu kadın, otuz beş kırk yaşlarında, uzunca boylu, açık şimali, sert fakat iyi yüzlü bir köylü kadın olup (Hano) nun tarif ettiği Nor-mandyalılara tamamile benzemekte idi.
İlk söz olarak dedi,ki:
— Komiser efendi, sizden çok rica ederim, her şeyden evvel benim bu evden çıkıp gitmeme müsaade ediniz. İsterseniz beni hapse götürünüz, fakat herhalde bu evde bırakmayınız. Bizim madamla bu
Tosyada yeni Belediye meclisi
Tosya *13 (Hususî) — Ayın yedisinde başlayacağını bildirdiğim belediye intilıabı tayin edilen dört günlük müddet zarfında neticelenmiş, bu müddet içinde şimdiye kadarki intihaplarda hiç görülmemiş bir ekseriyet reyini kullanmıştır. Mevsim hasebiyle kasba ahalisinden çoklarının bağlarda ve iş sahalarında bulunmasına rağmen belediyenin ve Fırka teşkilâtının almış olduğu iyi tedbirler müntehiplerden yarıdan çoğunun reyini kullanmasına ve intihabın müddeti zarfında tamamlanmasına âmil olmuştur. Bu intihapta reyini kullananlar iki bin beşyüze yakın olup bunun yarısını kadınlar teşkil etmek-dir. Halk reyini umumiyetle Fırka nameztlerine vermiştir. Yirmi âzadan yedisi değişnrş-tir. Yeni belediye heyeti Teşrinisanide vazifeye başlayacaktır. Yeni meclisin belediye için yeni bir mesai programı kabul etmesi çok muhtemel bulunmak-todır.
Üzüm ve incir satışları
İzmir 18 ( A. A. ) — Bu ayın üçünden sekizinci günü akşamına kadar borsada dokuz buçuk kuruştan yirmi üç kuruşa kadar on üç bin dört yüz altı çuval üzüm ve beş kuruştan altı kuruşa kadar dokuz bin yediyüz otuzyedi çuval incir satılmıştır.
Eşek anlan ilemücadeel
Muğla 18 (A. A.) — Bal arılarının düşmanı olan eşek arıları ile mücadele bu sene de açılmış ve geçen seneden fazla muvaffak olunmuştur. Bu mücadelede 240 binden fazla eşek arısı öldürülmüştür. Arıcılar bu muvaffakiyetten çok memnundurlar.
Tepebaşı Şehir Tiyatrosunda Bu akşam
Akşam 20 de
Cürüm
ev
Ceza
Yazan: F. M.
Dostoyevsky
Tercüme ec
kuıbgl B«lediyesl îehirTYyatroıu | |UI| HİIIIIıiiiııııılllllr !U : Reşat Nuri
Eski Fransız tiyatrosunda Bu akşamdan itibaran saat 20 de YARASA
Operet 3 perde. Besteliyen Yo-hanın Strauss. Tercüme eden: Ekrem Reşit.
evde senelerle okadar bahtiyar vakit geçirdik ki şimdi Madamın aşağıda bir odada cesedi yatmakta olduğunu düşündükçe adeta çıldıracak gibi oluyorum.
Kadın bu sözleri söyledikten sonra koltuğun üzerine adeta yıkıldı ve ağlamağa başladı.
(Hano) derhal kadının yanına gitti ve nevazişkârane bir suretle dedi.ki :
— Müsterih olun, kendinizi üzmeyin ne kadar dertli olduğunuzu pek iyi anlıyorum. Belki burad (Eks) te dostlarınız vardır, isterseniz onların yanına gidebilirsiniz.
(Dokiye), bu cevaptan çok minnettar olmuş gibi göründü, dedi ki:
— Bu lûtfunuza çok teşekkür ederim. Benim için hakikaten burada bir gece daha geçirmenin imkânı yoktur. Bunu düşünmek bile beni korkudan bayılacak hale getiriyor.
— Çok alâ, bu mesele hallolmuş demektir, mademki burada bildikleriniz vardır, onların yanına gidebilirsiniz.
Devamı var
Te*rinfeTT«l 20
— ZAMAN —
7
Yugoslavyanın teşebbüsleri
7 inci sahi/eden devam
Budapeşte 19 (A.A) — Üç gün kalacağı Varşovaya gitmeden evvel Eaşvekil M. "Gömböş,, verdiği beyanatta Marsilya cinayetinden ta-hassül edecek vaziyet hakkında hiçbir endişesi olmadığını söylemiştir.
M. “Gömböş,, Macaristanın bu meselenin tamamen aydınlanmasını istediğini vejnesele tamamen meydana çıkınca, Macar hükümetinin herhangi bir hükümet unsurunun, ne de herhangi bir Macar tebaasının bu menfur cinayetle alâkadar olmadığının sabit olacağını ilâve etmiştir.
Yeni suikast şayiaları çıkarılıyor
Paris 19 (A. A.) — Marsilya faciası neticesi olarak meselâ Avusturya Başvekili M. „Suşing„ ve M. “Piyetri» gibi şahsiyetlerin katledildiğine dair yanlış haberler dolaşmaktadır.
Fransız matbuatı bu neşriyattan şiddetle müteessir olmuştur. Ve bu neşriyatın yegâne gayesi Avrupa efkârı umumiyesini tahrik olduğu kanaatına varmıştır.
Dahiliye nazın M. Marşando, halkı yanlış haberlerin kolayca kabuluna karşı ikaz eden bir tebliğ neşretmek lüzumunu hissetmiştir.
Bu gibi neşriyatı yapanlar hakkında takibat açılmıştır.
İki reis tutuldu
Roma 18 — Marsilya suikastinin muharriki ve cinayette suç ortağı oldukları zanniyle “Torino„da *An-te Pavliç„ ile “Egon Kuvartermik» yakalanmışlardır.
Ele başı oldukları anlaşıldı Roma 19 (A. A.) — Havas ajansı muhabirinden : Marsilya suikastinin muharriki ve cinayette suç ortağı oldukları zannedilen “Ante Pavliç,, ile “Egon Kuaternik» in ifadeleri, maznunların her türlü iştiraki reddetmelerine rağmen, “Pavliç,, in Hırvatistanı şiddet istimali ile ayırmak İ6tiyen Ustraşi-lerin reisi olduğunu tesbite müsaade etmektedir. "Pavliç,, elli yaşında kadardır. Ve Yugoslavyadan kaçtıktan sonra gıyaben idama mahkûm olmuştur.
“ Kualernik „ e gelince, zannedildiğine göre bu adam Mar-silyada faaliyet göstermiş olan tethişçi grubun reisi “Egon Kra-mer„ in ta kendisidir. ‘.Kuaternik,, sene başında Zağrep suikastini tahrik etmiş ve mahkeme, o zaman, “Kuaternik,. in vaktinin büyük bir kısmını bir Alman sanayicisi ile evli olan kız kardeşinin yanında geçirdiğini tesbit etmiştir.
Sofya muhabirimizin verdiği malûmat
Sofya 18 (Hususi muhabirimizden) — Bulgar polisi katil (Kale-men) in hakiki hüviyetini tesbit etmiştir. Bu adam, birkaç gündür bütün dünya matbuatında yazıldığı veçhile Makedonya ihtilâl komitesi âzasından "Vladimir Cörgiyef» tir. Şoför “Vlado,, lâkabile tanınmıştır. “Paris,, Emniyeti umumiye müdürlüğü, “Kalemen,, adının sahte olduğunu anlayınca yalnız Yugoslavya polisine müracaatla kalmamış, Boraya da müracaat ederek Bulgar polisinin yardımını istemiştir.
"Sofya,, polis müdürlüğünün ilk işi, katili arandığı ilân edilen MakedonyalIlar içersinde taharri etmek olmuştur. Evvelce bildirdiğim gibi, daha geçen ayın yedisinde Sofya polis müdürlüğü Makedonya ihtilâl komitesine mensup bazı kimseleri aramakta ve bunlara 15 gün zarfında teslim olmaları lüzumunu gazetelerle ilân etmekte idi. İsimleri zikredilen bu adamlar arasında bugünkü katil "Görgiyef» de vardır.
Katilin sabıkaları
Bu adam İştip kazasının Patrik köyünde doğmuştur. Bu köy umumi harpte yanmıştır ve o zaman 14 yaşlarında olan “Görgiyef,, ba-basile Redüplerin "Kameniça,, köyüne gidip yerleşmiştir. Babam elyevm orada yaşamaktadır. Katil Sofyada bundan birkaç sene evvel komünist mebuslarından Hacı “Di-mof„u öldürmekle maznun bulunuyordu. Fakat, cürüm sabit olmamıştı, bilâhara, yani 1930 senesinde “Naum Tomalefski,, isminde maruf bir MakedonyalInın katlinden dolayı tevkif edilmiştir.
İki sene hapishanede yattıktan sonra 14 Kânunusani 1932 de serbest bırakılmış ve aynı senenin 15 temmuzunda ortadan kaybolmuştur, Bulgar polisi, katilin barice çıktığını ve o zamandan beri bir daha
Bulgaristan» gelmediğini tespit etmiştir. Halbuki bu adamın gayri kanun! yollardan Bulgaristan» girdiği ve Makedonya ihtilâl komitesiyle Hırvatların teröristleri arasında kuryelik yaptığı ve hatta Sofyada "Mihallof» tarafından öl-dürtülen bazı kimselerin katili bulunduğu da anlaşılmıştır.
"Sofya,, Emniyeti umumîyesi, "Paris,, polisinin müracaatı üzerine hemen faaliyete geçerek katil “Görgiyef,, in müdüriyette mahfuz dosyasile “Paris,, ten verilen malûmat üzerinde tetkiklere başlamış ve katilin parmak izlerile "Görgiyef,, in Sofya polis müdürlüğünde mahfuz dosyasındaki parmak izlerinin aynı olduğunu tesbit eylemiştir. Böylelikle polis müdürlüğü derhal Perise malûmat vererek hakiki katilin şoför “Vlado,, lakabiyle maruf “Valadmir Görgiyef,, olduğunu bildirmiştir.
Katilin zevcesi ağlıyor
Katilin Sofya'da “Kozloduy,, sokağında 75 numaralı evde, oturan bir de karısı vardır. Bu bedbaht kadın tek odalı bir evde sefil ve fakir bir ömür sürmektedir. Polis müdürlüğüne celbedilerek kendisine “Kalemen,, in gazetelerde çıkan fotografisi gösterilmiş ve bunun kocasiyle bir müşabeheti olup olmadığı sorulmuş. Zavallı kadın ufak bazı benzeyişler bulunduğu cevabını vermiştir.
Madam “Trayanka Görgiyeva,, kocası hakkında şunları söylemiştir:
“ — Kendisiyle daha 1925 de evlendik. Çok iyi yaşadık. Kendisinden şikâyet edecek hiç bir şey yoktu. Mes’uttuk. Fakat 15 Temmuz 1932 tarihinde bana haber bile vermeden ortadan kayboldu. İki senedenberi bekliyorum. Nerede olduğunu, ne yaptığını da bilmiyorum. Bu müddet zarfında beni aramadığı gibi parada göndermedi. Böylelikle el işi yaparak mayşetimi temine mecbur oldum.
Kadıncağız polislere lâzımgelen izahatı verdikten sonra:
— Fakat, ondan hâlâ bir haber yok mu? Diye sormuş.. Ve kendisine Kralın katili "Kalemen,, in bizzat kocası olduğu söylenince:
— Demek ki o... Diyebilmiş ve ağlamağa başlamıştır.
Katilin babası da şaşırdı
Polis, katilin pederini de celbe-derek malûmatına müracaat etmiştir. İhtiyar, oğlunun iki senedenberi nerede bulunduğunu bilmediğini söylemiş ve kendisinden bir haber alındığı zannına düşerek sevinmiştir.
Bu anda kendisini istintak eden polis :
— Oğlunuzun ne yaptığını biliyor musunuz ? demiş.
— Hayır. Ne yapmış?
— Yugoslavya Kralını öldürmüş..
Zavallı ihtiyar hiç beklemediği bu cevabı işitince hemen tapınmağa ve ağlamağa başlamıştır.
Bulgaristanda teessür
Katilin “Görgiyef,, olduğu anlaşılması, burada müthiş bir tesir uyandırmıştır. Polis müdürlüğünün resmî tebliği neşroluncıya kadar matbuat bu hususta tek. bir satır yazmamıştı. Bugün matbuat katil "Vladimir Görgiyef,, ten bahsetmektedir.
Memleketimizdeki umumi matem
Ankara 19 (A.A.) — Yugoslavya kralı Aleksandr hazretlerinin dün yapılan cenaze merasimi mü-nasebetile Türkiyenin her tarafında bayraklar yarıya kadar çekilmiş, bütün eğlence yerleri kapalı kalmıştır. Bütün Türkiye halkı dost milletin derin acısına ortak olmuştur.
Huzur ve
rahat içinde
100
defa traş olmak ancak bir adet
HAŞAN
Traş bıçağile mümkündür
Dünyanın hiç bir yerinde bu kadar mükemmel bir traş bıçağı yoktur. Haşan markasına dikkat taklitlerinden sakınınız.
Dünkü yağmur İstanbul sokaklarını dereye çevirdi...
Artık kış kendini göstermeğe, havalar soğumağa başladı. Dûn sabah şehrimize yağan yağmurdan ıonra hava biraz açılmış, buna alda; »ip şemsiyesiz sokağa çıkanlar öğley* müteakip tekrar başlıyan yağmurla hâlâ kendilerini yazda zannetmenin cezasını çekmişlerdir.
Bir aralık sağnak şeklinde devam eden yağmur, bermutat şehrimizin sokaklarını göle çevirmiş, bir çok yerlerde karşıdan karşıya
KARİ MEKTUPLARI
L______________________(1
Üsküdar tramvaylarından şikâyet
Üsküdar Bağlarbaşı ahalisinden Ahmet Faik, Recai, Zeki, Osman, Nuri, Ziya imzalariyle aldığımız bir mektupta, “Üsküdar halk tramvaylarından,, şikâyet edilmektedir. Bu mektupta deniliyor ki:
"Biz Bağlarbaşı halkı, yeni yapılan Kadıköy hattından istifade edemiyoruz. Çünkü Bağlarbaşından Kadıköye geçmek için bir defa Karacaahmede kadar birinci mev-hide 8,5, ikinci mevkide 6,5 kuruş vermek lâzımdır. Sonra oradan bu defa ikinci mevkide 8,5 kuruş vererek Kadıköyüne gitmek lâzım geliyor, hem de bir kayli beklemek şartiyle 1
Yani Bağlarbaşından Kadıköye gitmek asgarî on beş kuruşa ve bir saate bağlıdır.
Bu hususta şirkete müracaat ettik. Heyeti fenniye müdürü şu garip cevabı verdi:
" — Bağlarbaşınm yüz kişiden ibaret müşterisi için ayrıca ve doğruca vagon işletemeyiz l„
Bu cevap aynı zamanda yanlıştır, çünkü Bağlarbaşından Nuh kuyusuna kadar asgarî iki bin hane vardır ve sahiplerinden çoğunun işleri Kadıköyündedir. Binaenaleyh müşteri adedi belki binden de fazladır.
NitekimJ evvelce Bağlarbaşın-dan Kadıköyüne sekiz, on otobüs işlerdi. Bunlar daima dolu idi ve ücretleri de çok ucuzdu. Acaba şimdi bütün bu yolcular vefat m: ettiler ?
Yok, bunlar tramvaya iltifat etmiyorlarsa , o halde de kabahat şirketindir ve sebepleri de meydandadır: Ücretler pahalıdır, nakliyat ağır ve fenadır, birkaç yerde aktarma müşkülâtı vardır.
Sonra, şirket müştsriyi az görüyorsa, o halde halkı yaya gitmeğe mahkûm etmek doğru değildir. Bari eskisi gibi otobüsler işlesin de onlarla gidip gelcl m.,,
— Zaman —
Bağlar başı halkının bu şikâyeti çok haklı görünüyor. Ehemi-yetle nazarı dikati celbederiz.
Fatihte nüfus işleri yürümüyor
Muhtar imzasile ald-ğımız bir mektupta, Fatih kazası Nüfus dairesinde işlerin pek yavaş yürüdüğünden şikâyet ed.liyor, Hatla bir muamelenin haftalarca ve aylarca devam ettiği liâve olunuyor.
Ehemmiyetle nazarıdikkati celbederiz.
geçmek mümkün olmamıştır. Bereket versin yağmur mütemadiyen devam etmemiş, bir taraftan da temizlik amelesi sudan yürünmez bir hale gelen sokaklarda faaliyete geçerek müruru uburu temine çalışmıştır.
Resimlerimizden biri temizlik amelesinin bu faaliyetini, diğeri de dere şeklini alan bir sokakta yağmur fasılası esnasında çocukların kayık yüzdürmesini gösteriyor.
Malatyada bir komisyoncuya verilen sandık Devlet Demiryolları inşaat müfettiş muavinliğinde 53 üncü kısım mühendisi Ruhi bey, bize gönderdiği bir mektupta, Malatyada 15 Eylül tarihinde parasını peşin vererek Haydarpaşaya gönderdiği iki sandığın hâlâ gelmemiş olmasından şikâyet ediyor ve şayet bir haftaya kadar| sandıkları yine gelmîyecek olursa Malatyadaki o nakliyat komisyoncusu hakkında müddeiumumiliğe müracaat edeceğini bildiriyor.
Bir insanlık vazifesi
Kadıköyünde Tavus caddesinde Ülkü tütüncüsü İrfan Efendi, bize gönderdiği bir mektupta rozet takıldığı ve iane toplandığı güplerde bunlara yalnız Türklerin iltifat ettiğini, gayri Türk olanların rozet takmaktan ve iane vermekten çekindiklerini söylüyor ve bu halin doğru olmadığına nazar dikkati celbederek “hayır ve şefkat müesseslerine yardım etmek her insan için bir insanlık vazifesi değil midir,, diyor.
Mektuplara ne oluyor?
Son günlerde mektupların uzun zamdn postanede kaldığı, sahiplerine pek geç vasıl olduğu, bazan da hiç gelmediği hakkında şikâyetler vaki olmıya başlamıştır.
Bu cümleden olarak, tanıdıklarımızdan biri namına teşrinievvelin ikisinde Adapazarından postaya verilen bir mektup kaybolmuştur.
İki haftadan fazla bir zaman-danberi lâzım gelen yerlere müracaat edilerek bu mektup aranmış ise de bulunamamıştır. Posta müdüriyetinin ehemmiyetle nazarı dikkatini celbederiz.
Arkadaşının elbisesini çalan amele
Fındıklıda Tepebaşı sokağında panorama yanındaki yapıda çalışan Recep, ayni yapıda amelelik eden Ahmedin elbisesini diin çalmış ve kaçmağa baş-mıştır.
Etraftan görenler Ahmcdi kovalamışlar, biraz sonra da işe polis vaziyet etmiş ve hırsız yakalanmıştır.
Mübadele komisyonun da garip bir vaziyet Birinci sahi feden devam
murahhası Şevki Beyin ortaya attığı teklif "hükümetlerinin kabulüne talikan,, Yunan hey’etince de tasvip olundu.
Teklif şu idi ı “Yunanlılar, bu parayı üçüncü bir devlet bankasına yatırsınlar, aramızdaki mesele, hususî tamaslarla halledilip bitirildikten sonra, bu para bize verilsin...,,
işte dün, akdi mukarrer olan son içtimada görüşülecek mühim mesele de bu idi. Yunan Başmu-rahhası Musyû Fokas, bu hususta geç vakit Atineden talimat istemişti. Bu talimatın, dünkü içtimaa kadar yetişeceği ve meselenin de nihai bir tarzda halle bağlanacağı zannediliyornu. Halbuki evdeki pazar, çarşıya uymadı! Dünkü şiddetli fırtına yüzünden Atine ile telgraf ve telefon muhaberatı kesilmişti. Bu mahzurun, bilâhare bertaraf edilmesine rağmen beklenen talimat yine alınamadı.
Çünkü, dün, Yunanistanda Reisicumhur intihabat) da yapılıyordu. Dost memleketin hükümet merkezi, kimbilir nasıl hümmalı bir faaliyet içinde çalkanmakta idi.. Bundan dolayı Atine, Istanbuldaki Mübadele komisyonunun, mütemadiyen açık bulundurduğu telefonunun ahizesine birtürlü kulağını koyup sorduğuna cevap veremedi ve bundan dolayı da, meselenin halli mümkün olamadı.
İşte bu sebepler dolayısiyle, yapılıp yapılamadığını, bitirilip bitirilemediğini bir türlü kestiremediğimiz son içtima dün, saat 17 de akdedilecekti. Bitaraf reisi Müsyü Holştat, diğer bitaraf âza Müsyü
Mübadele komisyonu nasıl teşekkül etti, neler yaptı ?
"Muhtelt Mübadele Komisyonu,, nun nasıl teşekkül ettiği, nasıl çalıştığı, şimdiye kadar neler yaptığı ve kimler tarafından temsil olunduğu hakkında elde ettiğimiz malûmatı dercediyoruz:
Lozan muahedenamesine bağlı “Mübadelei ahali» mukavelesi hükmünce teşekkül eden ve Milletler Cemiyeti kosneyince müntebep 3 bitaraf azadan birinin, münavebe ile riyaseti altında bulunan ve tarafeyn heyeti murahbasalannı da ihtiva eden komisyon, “7 Teşrinievvel 1923» te ilk resmi içtimaim "Atine,, de akdetmiştir. İlk reis, İspanyol murahhası Ceneral “Dolara,, idi. Bitaraf azalar, İsveçli Müsyü “Ekstrant,, ile Müsyü “Viding,, den ibaret bulunuyordu.
O zamanki Türk baş murahhası, şimdiki Hariciye vekili doktor Tevfik Rüştü, İkinci murahhası da Berlin sefiri Hamdı Beylerdi. Yunan baş murahhaslığı ise elyevm Cenubî Amerika cumhuriyetlerinden biri nezdinde büyük elçi bulunan Müsyü Papa tarafından temsil olunuyordu.
Komisyona tahmil olunan vazife Anadolu Rumlariyle Trakya Türklerini "mübadele,, etmek, bunları kendi millî |varlıklarının çerçevesi içine sokmaktı. M. “Venizelos,, un i!eri sürdüğü ve "Milliyetler prensibi,, ne istinat ettirerek kabul ettirdiği bu formül, tatbikatta büyük acılar ve hoşnutsuzluklar doğurabilecek istidat ta idi. Çünkü, mübadele edilecek taraflar arasında gerek nüfus gerek servet, gerek ferdî kıymet itibariyle bariz bir nisbet-siz’ik mevcut bulunuyordu.
İşte böyle müşkül bir vazifenin ifasına memur edilen komisyon, 12 seneye dayanan müddeti esnasında bu meseleleri halle uğraştı, tki taraftan, sayısı bir milyonu geçen bir insan kütleşini, oradan oraya’sevket-ti. Şevkedilemiyen mallarını birbirine karşılık tuttu.| Fakat 12 senelik acı tecrübeler insanların, mazi ve hatıralarını içinden kopartılarak taş tuğla yığınları gibi, idareleri haricinde bir tarafa sürüklenemi-yeceklerini isbat etti.
Komisyon, bu mübadele faaliyetlerini tanzim edebilmek için birkaç “tali komisyon,, teşekiline de lüzum görmüştü. Bu komisyonlar, İstanbu1, Atina, Selânik, Drama, tskeçe, Kavala... Gibi mühim şehirlerde çalıştılar; insanları, oradan oraya nakle uğraştılar Neticede 400,000 Tük ve 250,000 Rum yerlerini değiştirdiler...
Fakat dahası var: Komisyonun teşekkülündan evvel tahminen 250,000 Tük ve 500,000 Rum, ken
Hendersin, Türk baş murahhası Şevki Bey, içtima salonuna gelmişler, Yunanlı melektaşlarını bekliyorlardı.
Saat 17, 18 ve ilerliyen dakikalar.. Nihayet Yunan başmurah-hası M. Fokas salona girdi ve Atineden beklediği talimatı henüz alamadığı için itizar beyan etti. Komisyon âzası aralarında kısa bir müzakere yaptılar. Vaktin gecikmesi ve maddî imkânsızlık doalyı-(iyle içtimai bugüne talik ettiler. Bugün saat 11 de tekrar toplanacaklardır.
Dün, bir netice alınamadığı için müzakeratın hitamını ve komisyonun infisahını resmen lesbit eden protokol de bittabi imzalanamadı. Halbuki komisyon, -yukarıda söylediğimiz gibi- dün gece saat 24 den itibaren, hükmen mülgadır. O saatten sonra alınacak karar veya yürütülecek muamelelerin hukukan bir hükmü olamaz. Murahhasların salâhiyetnameleri de dünkü tarihte hitam bulmuştur. O halde, ortada bir komisyon, bu komisyonda müzakere icrasına salâhiyettar kimseler bulunmadığına göre, bugün yapılacak içtimain mahiyeti nedir? Bunu bir türlü anhyamadıkl
Şu halde Yunanlılarla aramızdaki para meselesi, komisyonun dairei salâhiyetinden harice çıktığına göre, iki hükümet beyninde dostane temaslarla hallolunacak demektir.
Muhakkak olan şey, ortada “Muhtelit Mübade Komisyonu,, na-nile, hukukî ve beynelmilel bir ’eşekkülün artık mevcut bulunmayışıdır.
di kendilerini mübadele etmişlerdi.
Sadece Garbi Trakya Türkleriy-le İstanbul Rumları bu mübadeleden müstesna tutulmuşlardı.
Mübadele işlerinin ceryanı sırasında mübadil, gayrimubadil, “ etabli „ meseleleri gibi ırkî, siyasî ve hukukî meselelerin kördüğümü içinde kalan komisyon, 1924 senesinin 24 nisanında İstan-bula nakletti. Evvelâ Fuat paşa türbesi civarında eski Sadaret konağına daha sonra da Abut ef. konağına ve nihayet İstiklâl caddesinde, son güne kadar içinde bulunduğu “Mavrokordato,, veresesin» ait binaya yerleşti.
Komisyonun en velût ye hararetli çalışma seneleri İstanbulda geçmiştir. Burada birçok pürüzlü meseleler senelerce sûren müzakereler, inkıtalar, yeniden talimat almalar, murahhas değiştirmeler... gibi mütemadi bucalamalar içinde halledilebilmiş, bilhassa .“Etabli,, meselesinin halli, komisyona geniş bir nefes aldırabilmişti. İstanbul Rumlarının muayyen bir kısmile, garbi Trakya Türklerinin kısmî bir akalliyeti etabli addedildiler; bu gibilere birkaç yüz lira raddesinde bir tazminat dağıtıldı.
Mübadele meselesinin filen hitamından sonra tali komisyonların vücuduna lüzum kalmadı, bunlar lâğvedildi. Asıl komisyon ise, mübadeleden doğan ihtilâfların ve iddiaların halliyle senelerce uğraştı. Bu komisyonun istinat ettiği hukukî vesikalar şunlardı :
1 — 1923 tarihli Lozan mübadele mukavelenamesi.
2 — 1 Kânunusani 1926 tarihli Ati itilâfnamesi.
3 — 10 Haziran 1930 tarihli Ankara itilâfnamesi.
4 — 9 Kânunuevvel 1933 tarihli Ankara mukavelesi.
Komisyon devam ettiği müddetçe Türk ve Yunan hükümetlerinin ödediği masraf yekûnu 20 - 30 milyon lirayı buluyor. Bu paranın yarısı bizim, yarısı Yunanlıların kesesinden çıkmıştır.

Muhtelit Mübadele Komisyonunu teşkil eden son murahhasların isimleri :
Reis: Müsyü Holştat, bitaraf âza: Müsyü Hendersin, Türk baş-murahhası : Şevki Bey, ikinci murahhas : Esat Bey, müşavir âza; Fuat Bey, Türk heyeti kâtibi umumisi: Rasih Bey.
Yunan başmıırahhası *• Müsyü Fokas vesaire.
—ZAMAN—
Teşrinievvel 20
8
vna&k
TELEFÖlN KİEN
Kısa,Orta uzun dalgalı neşriyatı temiz ve pürüzsüz bir şekilde nakleden 1935 modeli TFLEFUNKEN - 127 sayesinde musiki ihtiyacınızı tatmin edebilirsiniz. Bu derece mükemmel bir makine şimdiye kadar bu kadar ucuz fiata satılmamıştır.
Galata'da Bourla Biraderler ve Şürekâsı müessesesinden Tele-funken’in (12) numerolu katoloğunu isteyiniz. Orada üç yeni modelinin tafsilâtını bulacaksınız.
Haşan özlü Unl arı
- Kamaştırmıyan bir ziya ile — • Müşteriyi celbetmek lâzımdır.
Mağazalardan olduğu gibi vitrinlerden de çıplak, kamaştırıcı lâmbaları uzaklaştırmak lâzımdır.
Deniz yolları
İşletmesi Acenteleri: Karaköy - Köprübaşı Tel. 42362-Sirkeci Mühürdarzade
Han Tel: 22740 MMİ
Karadeniz yolu GÜLNİHAL vapuru 20 Birinci Teşrin CUMARTESİ günü saat 18 de Hopa-ya kadar. “6880,,
Ayvalık yolu MERSİN vapuru 20 Birinci Teşrin CUMARTESİ günü saat 18 da Ayvalığa kadar. "6881,,
. A. A. A. A. A. A. A. A. A. A A j Emrazı Dahiliye i 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4
4 -
«^Telefon: 23035 (3577) v|
Hıfzı sıhhat Mütehassısı Doktor Muallim
ŞEKİP HABİP
Avrupadan dönmüştür. H. s-talarını Ayasofya, Yerebatan caddesi Hacı Süleyman ef. apartımanmda kabul ediyor. Cumartesi, Pazartesi, Perşembe günleri öğleden sonra.
.E
Vitamin Kalori Gıda Kuvvet Kudret Kan Can Hayat Sıhhat Neş’e Nefaset
CX)OQOOOO.x.OOOOOO 300000OOOOOC ICi]t, Zührevî hastalıklar © mütehassısı
Dr. Feyzi Ahmet x Babıâli Ankara caddesi No. 43 x Cumadan başka hergün sa- £ bahtan akşama g
Telefon: 23899 O
cooooooooocoooooooone0000008
Arpa özü
Yulaf özü
İrmik özü
Türlü özü
Bakla özü
Nohut özü
Pirinç özü
Çavdar özü
Nişasta özü
Patates özü
Bezelye özü
Fasulye özü
Mercimek özü
Beyaz Mısır özü
HÜLÂSA OLARAK
İYİ DAĞITILMIŞ VE TAMAMEN MÜNTEŞİR BİR ZİYA VASITASİLE VE İYİ OPALİN CAMDAN DİFFÜZÖRLER
VEYA (INDIRECT) TENVİRLE LÂTİF BİR ZİYADAR MUHİT MEYDANA GETİRMEK LÂZIMDIR
S A T i E
İyi tenviri VERESİYE olarak yapar.
Çocuklarınıza yediriniz, istediklerini ve sevdiklerini bıktırmıyarak değiştire degiştire yediriniz. Vitamini ve kalorisi çok olan bu mükemmel özlü unlarla yavrularınız neşeli, sıhhatli, tombul, kanlı canlı olurlar. Çabuk büyürler, çabuk diş çıkarırlar, kemikleri kuvvetlenir, ishal olmazlar. HAŞAN ÖZLÜ UNLARtLE YAPILAN MAHALLEBİ ve ÇORBALARIN ve tatlıların ve pürelerin ve yemeklerin lezzetine payan olmaz. Haşan Ecza deposu. Taklitlerinden sakınınız. Haşan markasına dikkat.
■Hk TÜRK Lokanta ve Gazinosu *(■■■ Eski LONDRATelefon: 40227 Muganniyeler: Hamiyet - Melâhat - Bereli kız - 1 Dürdane - Belkis - Fatma Hanımlar. Saz heyeti : Kemani Nubar - Kemençeci Sotiri, Piyanist Anjel - Udi ■ Mısısırlı İbrahim - Klarnet Ramazan. Okuyucular : Ağyezar Ef. Hafız Yaşar Bey, Solis Mustafa Ef. S Saz Tam saat 18 de başlar. i- HÎLÂLİAHMER-1 9 MERKEZİ UMUMİSİNDEN: 1 Eskişehir anbarında : Muhtelif mengeneler, yağdanlıklar, makineye müteallik ■ M levazım vesaire 21 Teşrinievvelde. j|| Muhtelif cıvata, saplamalar, otomobil makas yaprakları, S W vesaire 23 Teşrinievvel 934 tarihinde satılacağından taliple- ■ y rin müracaatları. (3679)
Univeriste Mübayaat Komisyonundan: Üniveriste Tıp Fakültesi Hayati Kimya Enstitüsünde yapılacak olan tamirat ve tesisatı 29 - 9 - 934 Cumartesi gününden 20 - 10 - 934 cumartesi gününe kadar kapalı zarf usulile ihale edilmek üzere münakaşaya konulmuştur. Talipler hergün Mübayaat komisyonuna müracaatla dosyasını tetkik edbilirler. Münakaşa günü olan 20 - 10 - 934 Cumartesi günü saat 15 te . Komisyonda teminat mektuplarile birlikte hazır bulunmlan i ilân olunur. “6169,, Zafiyeti umumiye, iştihasızlık ve kuvvetsizlik halatında büyük faide ve tesiri görülen FOSFATLI ŞARK MALT HULÂSASI kullanınız.. Her eczanede satılır.
Üniversite Mübayaat
* | İstanbul Evkaf Müdürlüğü İlânları | * | Komisyonundan: Üniversite Merkez binası bahçesinde yapılacak olan rasathane binası inşası şartnamesine tevfikan 20/10/933 tarihinden itibaren 20 gün müddetle ve kapalı zarf usulile münakaşaya konulmuştur. Talipler hergün Mübayaat Komisyonuna müracaatla dosyasını tetkik edebilirler. Taliplerin ihale günü olan 10/11/934 Cumartesi günü saat 15 te Üniversite Mübayaat Komisyonunda hazır bulunmaları ilân olunur. “6874,,
' 160 kalem alâtı tıbbiye. 1 Gureba hastanesinde 934 senei mâliyesi zarfında lüzumu olan t, 160 kalem alâtı tıbbiyenin alenî surette icra kılınan münakaşacında talip zuhur etmediğinden mezkûrülmikdar alâtın ihalesi pa-| Jzarlık suretiyle ve üçüncü defa olarak Teşrinievvelin 24 üncü Çar-^şamba gününe temdit edilmiştir. Talip olanların şeraiti anlamak Ij&zere hergün Levazım kalemine ve ihale günü de saat 14 de it idare encümenine müracaatları. (6876)
İmtiyaz sahibi: Ali. Umumi neşriyatı idare eden • yazı işleri müdürü C. Hikmet Matbaai Ebüzziya
•__• 1 KT ■ • grip, nezle, baş ve diş ağrılarının
Sipirol INeCati; kafi ilâcıdır. Deposu : Bahçekaptda
ADAPAZARI
T’ SAKASI
Merkezi Adapazarı
İstanbul şubesi: Dördüncü Vakıf
han zemin kat Tel. 22042
Kumüsyon ve ticaret kısmı: Tel. 23623
Galata şubesi Tel. 43201
Üsküdar şubesi Te). 60590
İtimadı Millî Tel. 41937
Sermayesi: 1,200,000 İhtiyat akçası: 130000
ŞUBELERİ
Bandırma, Bartın, Bilecik, Biga, Bolu, Bozüyük, Bursa, Düzce, Eskişehir, Hendek, İzmit, Karamürsel, Kütahya, Mudurnu. M. Kemal Paşa, Galata. Gemlik, Gerede, Geyve. Safranbolu, Tekirdağ, Üsküdar, Yenişehir.
Müsait şartlarla mevduat, havale kabul eder. Tahsil c senet ahr. İkraz muamelesi yapar. Mevduat faizleri müdüriyetle görüşülerek tesbit edilir.
i Kumüsyon ve ticaret kısmı her nevi femtiai ticariye satı-
şına delâlet eder.
(İtimadı Millî) kendi sigortasıdır.
-= ................. =ı
Ankara Radyosundan:
Bir Spiker
Aranıyor
Ankara radyosunda spikerlik yapacak bir kadın veya erkek zata ihtiyaç vardır. Mesai zamanı her gün saat 19 dan 21 e kadardır. Buna mukabil münasip bir ücret verilecektir. Aranılan evsaf şudur:
1 — Umumî malûmatının mükemmeliyeti.
2 — En aşağı bir ecnebi lisan ve bilhassa tercihan Fransız-
cayı iyi bilmek.
3 — Cerbezeli ve çok serbest olmak.
4 — Bilhassa ahenktar ve tatlı bir sese malik olmak aynı
zamanda bu sesin fonijik olması da lâzımdır.
Talip olanların tercümeihal varakaları ve vesaiki lâzimelerile beraber Matbuat Umum Müdürlüğüne müracaatları rica olunur.
Seçilecek zevatın imtihanları bu ayın 22 inci Pazartesi günü saat 15 te Matbuat Umum Müdürlüğünde toplanacak Radyo Komisyonu huzurunda yapılacaktır.
Salih Necati