^GUMKTESİ
lıtâ
T.l
N


BİYENİ SABAH T
k


ABONE ŞARTLARI
TBrldy Bcnvbl
900 Kr. Seneliği 2400 Kr. 500 Kr. 6 aylığı l250 Kr.
260 Kr. 3 aylığı 650 Kr.
90 Kr. I aylığı 350 Kr.
•"".ra lulkadıaa firmaıai, m.e. lekeUer İçin 2g, 14, 7.S n 4 Ilı
HER YERDE
GÜNLÜK 8İYASİ HALK GAZETESİ
3
KURUŞ
19 Mayıs Bayramı Bütün Yurtta Kutlandı
Dünkü merasimden iki intiba : Amiral Şükrü Okan nutkunu söylüyor ve Atılay ağır ağır denize inerken
Grüfcüz ve Kudretli Gençliğin Beden Hareketleri Takdirle Seyredildi
Dün Fe.erbahçe stadında muntazam beden hareketleri iftiharla seyredilen genç kızlarımız
Zaruri Neticeye
1 Doğru
Yazan: Hüseyin Cahid YALÇIN
Ortalıkta göze çarpacak bir sakinlik var. Son senede bu gibi durgunluk fasılalarına birkaç defa şahit olduk. İşlerin normal surette yürüye-■ ceğine ihtimal verirken, arkasından yeni bir buhran safhası açıldığını gördük. Onun için, bugünkü sükûnun daimî olacağma inanamamakla beraber istikbali daha emniyetli bir gözle mülâhaza edebilmek kabil o-
Türk İşçilerinin
Büyük Eseri
Yapılan merasim çok muhteşem oldu Krupp fabrikası mümessilinin gazetemize mühim beyanatı
Şehrimizdeki
Merasim
Atletizm, bisiklet futbol müsabakaları çok heyecanlı oldu
Ankaradaki Merasim "I
Gençler; Atatürkün Kabrine Göz
Yaşları ile Süslü Çelenkler koydular
(Yazısı 5 ve 7 İnci sayfamızda)
luyor.
Zaten, bu gibi buhranlı zamanlarda, her geçen gün sulh ve uzlaşma hesabına kaydedilmiş bir kâr teşkil eder. Şimdi de öyledir. Mes’ul devlet adamları meş’um ve feci bir mücadeleden içtinaba muvaffak oldukça ilerde bundan içtinap imkânı daha çok kuvvet buluyor.
Bugün Avrupa vaziyetine umumî bir nazar atfedersek, ilk panik dakikalarında akla gelen vahim ihti-lâtlann zuhur etmemiş olduğunu müşahede ile memnun olmamak kabil değildir. Birdenbire, kara bulutlar Balkan yarımadası üzerinde toplanır gibi olmuştu. Rumanyaya tahmil edilen İktisadî esaretten ve bil-
Atılay denize indikten sonra
(Yazısı 7 ncl sayfada)
hassa Arnavutluk istilâsından sonra, Yugoslavyanın vaziyeti pek zor bir safhaya girmişti. Fakat o dakikadan beri geçen zamanlar meseleyi daha vahim bir şekle sokmadığı gibi ahvali daha soğuk kanla tetkik edebilmek imkânını da verdi. Prens Paul-ün Romanya seyahati münasebetile
Yugoslavyaya mihver devletlerinin mukarreratı tebliğ edilmesini bekli-yenlerin korkuları boşa çıktığını görmek, Yugoslav dostlarımız hesabına ve Balkanların umumî menfa-
ati namına bizi pek sevindirmiştir.
Ayni zamanda, Balkan Birliğinin son dakikaları geldiği hakkındaki iddialar da tahakkuk etmemiş ve Balkan misakı bu çetin imtihandan muvaffakiyetle geçmiştir. Rumanya ve Yugoslavya ve bilhassa Yugoslavya henüz tam ve pervasız bir vaziyet almış gibi görünmüyorlar. Fakat Balkan Antantının gayesi kimseye meydan okumak değil kendi dahilî emniyetlerini muhafaza etmekten ibaret olduğu için, yaşadığını ispat etmek maksadile, gürültülü nümayişler yapmıya ihtiyacı yoklar. Misaka dahil bulunan devletlerin tehditlerine sadakati ve ayni
Hüseyin Cahid YALÇIN (Sonu 3 ü»Hi tayfada)
r.--------------------------
Yeni Sabah,, da Fevkalâde İki Eser;
Çakırcalı Efe
Yazan : Murad Sertoğlu
OsmanlI İmparatorluğuna kafa tutan bu müthiş şakinin akılları durduran sergüzeştlerinden vücuda getirilen roman
YARIN BAŞLIYORUZ...
Komitacılar Peşinde
Yazan: M. Sıfır
Hayatının Onfcej yılını Makedonyaia Bulgar Komitacılarını takiple geçiren Bursalı Ateş Ahmet Çavuşun hatıraları
Yakında Başlıyacağız
r-----------------------
Ebedî Şefin Medfenini Ziyaret InönU ve Bayan İnönü dün Kabre İhtiram buketleri kcydular
Rahatsız bulunan îaşvekilim iz Namına da bir çelenK kondu Ankara, 19 (A.A.) — Reisicüm-hur ismet İnönü ve Bayan İnönü, 19 Mayıs stadyomundaki merasimi müteakip B. M. Meclisi Reisi Ab-dülhalik Renda ile beraber Atatürk’ün Etnografya müzesindeki (Sonu 3 iincii sayfada)
Jüyük ve
Acı Bir Kayıp
Atımat Ağaoğlu dUn sabah vefat etti
1
( *
J. I
■w
Merhum B. Ahmet Ağaoğlu
Türk irfan ve matbuat âlemi bugün en kıymetli bir rüknünü daha kaybetmekle müteellimdir:
Uzun müddettenberi memleketin muhtelif sahalarında t/izmet etmiş ve yurda binlerce talebe yetiştirmiş eski saylav, değerli muharrir, kıymetli âlim Ahmet Ağaoğlu dün vefat etmiştir.
On gündenberi evinde rahatsız bulunan Ahmet Ağaoğlu dün sabah
(Sonu 7 inci sayfada)
Trakyadakî Büyük Kalkınma Faaliyeti
Umum Müfettiş General Kâzım Dirik’in başarılan ve yapılacak büyük işler hakkında “Yeni Sabah,, a mühim beyanatı
General Kâzım Dirik köylüler arasında
Edime (Suretti mahsusada giden. reşlerinden sonra; Trakyadakî bü~ arkadaşımızdan) — Kırkpınar gü-1 (Sonu 3 üncü sayfamızda)
HER SABAH
MUVAFFAK OLACAĞIZ
Dün «Atılay» denizaltı gemimizin denize indirilme merasimi yapıldı Göğüslerimizi iftihar ve sevinçle kabartan ve Türk harbiyei bahıiye-sine öz yurdumuzda yapılmış bir denizaltı gemisi kazandırmış olan dünkü rasime, Cümhuriyet rejiminin nimetlerinden birini ifade eder.
Vâkıa Halicin durgun suları şimdiye kadar Türk usta ve işçisi elinden çıkmış yüzlerce teknenin denize indirilme merasimine şahflt olmuştur.
Lâkin İkinci Abdülhamit idaresi gibi Türk denizciliğini temelinden yıkan ve vehimli bir tegallüpten
sonra modern ve son sistem bir vahidi harbin bir Türk tersanesinde, gönderindeki nurlu hilâli nazlı nazlı dalgalandıra dalgalaııdıra denize inmesini seyrelmek, az zamanda hızlı adımlarla katettiğimiz yolun uzunluğunu ispat eder.
Bugün bir denizaltıyı denize indirdik, yarın bir diğerini denize atacağız ve bir müddet sonra İzmit tersanemizde torpidobot muhripleri, l ruvazörler bile inşa edeceğiz. Ve mademki yapmıya karar verdik, mutlaka muvaffak olacağız. Birçok şeylere muvaffak olduğumuz gibi.
A. CEMALEDDlN SARAÇOĞLU
Sayf* t 1-
YEN ÎS AB AH
1^77/ ■ • - 7^®
Tefrika No 95
Yazan : M- SIFIR
Bostancıdan Cephaneler Nasıl Kaçırılmıştı?
Biz işin Akıbetini Düşünürken Yusuf Bey Teminat Veriyordu
( İşsizlik hepimizi fena halde sıkmıştı. İstanbulu, arkadaşları hatırladıkça gözlerimiz yaşarıyor, yüreklerimiz çarpıyordu. Bayağı sıla hastalığına tutulmuş insanlar gibi iştahımız kaçmış, zevkimiz, hissimiz körelmişti. Tam İstanbul’dan ayrıldığımızın elli birinci günü akşamı birer karış sakal ile Altunîzadeye inmiş ve (....) beyin köşküne girmiştik. Geceyi orada ve çoktanbeıl mahrum kaldığımız pamuk yataklarda geçirmiştik. Ertesi akşam tıraş olmuş, yıkanıp temizlenmiş, temiz elbiselerimizle efendi efendi Üsküdara inmiş ve bir sandalla Ka-bataşa geçmiştik. Yatsıdan biraz sonra da Halepli sokağındaki pansiyonda Yusuf beyin karşısına dikilmiştik.
Ansızın Istanbula gelişimizden hissettiği memnunluğu boynumuza sarılmak ve hepimize ayrı ayn hal ve hatır sormak ile gösteren Yusuf bey, bizimle saatlerce yarenlik ettikten sonra:
— Çocuklar, demişti. İlk günler gibi pek değil amma hatırladıkça sizi yine arıyorlar, Top ömerin kahvesine başvuruyorlarmış. Bir hafta evvel Sürmeneli Kemal söylemişti bunu bana. Hoş nerede olduğunuzu bilseydim, adam gönderip ben de a-rattıracaktım ya sizi, iyi oldu da geldiniz. Fakat, birden meydana çıkmanızı, hele Arapcamisi, ve Kalafat yeri semtlerinde dolaşmanızı hiç muvafık bulmam, ister bir müddet daha münasip bir yerde gizlenin, isterseniz size bir deniz ve gece işi vereyim de onunla oyalanın.. Ne dersiniz?..
Deniz işini hepimiz sevinçle kabul etmiştik. Yusuf bey de hepimize teşekkür etmiş ve yapılacak iş hakkında birçok malûmat verdikten son ra bizi bir odaya yerleştirmiş, kendi ' si de istirahate çekilmişti. Ertesi sabah erkenden hep birlikte Kabataşa inmiş ve Üsküdara geçerek arabalarla Yusuf beyin Gözfepedeki köşküne gitmiştik.
Yusuf bey biraz sonra çağırttığı Mehmet Ali bey isminde bir makineli tüfek yüzbaşısı ile askerî kâtiplerinden Arap Cemal beyi bize tanıtmıştı. O geceden itibaren bu beylerle birlikte çalışacaktık. İşimiz
Zehirlenenler
İki amele delinen bir bjz dolabından, bir kz-dın da peynirden zehirlendi
Divanyolunda aşçı Ömerin dükkâ-nında çıraklık eden Haşan ile Mev-lût, dün birdenbire üzerlerine gelen bir fenalıktan baygınlık geçirmişlerdir. Yapılan muayene neticesinde çırakların Gülhane hastanesine kaldırılmasına lüzum görülmüş, tahkikat sırasında dükkânda mevcut buz dolabının delindiği, buradan çıkan koku ve gazlerden müteessir olarak fenalık geçirdikleri anlaşılmıştır.
PEYNİRDEN ZEHİRLENDİ — Üsküdarda, Arakiyeei Hacı Mehmet sokağında oturan Fatma isminde bir kadın, yediği peynirden zehirlenme alâmetleri gösterdiğinden tedavi e-dilmek üzere Nümune Hastanesine kaldırılmış, hâdise etrafında tahki-kata başlanmıştır;
Ingiliz vs limanlardan sonra piyasada İtalyan talepleri do arttı
Son günlerde Almanya ve İngiltere tarafından muhtelif İhraç maddelerimize karşı vukubulan talepler Brasında İtalyanların Teklifleri de artmıştır. Italyaya ıhrâç”edilmekte olan hububat, kepek, yulaf, yumurta, kitre, palamut, balık satışları

tehlikeli olduğu kadar da eğlenceli idi. Kısaca anlatayım yapacağımız işi.
Makineli tüfek yüzbaşısı Mehmet Ali bey, Bostancıda bulunan Hintli kıtalarından birinin zabiti ile güzelce anlaşmış. Bu zabit, o sıralarda binlerce sandık cephane yığılarak bir depo haline getirilen Bostancı iskelesi ile iskele rıhtımını muhafaza eden bölüğün kumandanı imiş. Biz geceleri bir balık kayığı ile bu iskeleye yanaşacak ve buradan alacağımız cephaneyi Çifte havuzlarda ve sahilde arabalarla bizi bekliyecek o-lan bu zabit beylere teslim edecekmişiz.
Yusuf bey yüzümüze bakıp gülüyor ve:
— Nasıl, diyordu. Kolay değil mi?.. Gecede birer sefer yapar, işinizi bitirdikten sonra yüzbaşı beyin göstereceği yerde yatar ve keyfinize bakarsınız. Bu işi bitirdikten sora da Allah kerim.
Ben yüzbaşı Yusuf beye hem teşekkür etmek hem de beni tereddüde düşüren bazı noktalar hakkında malûmat istemek üzere ağzımı açar ken, bizim Hoca Bekir atılmıştı ve:
— Yüzbaşım, demişti. Eğer dediğiniz gibi ise bu işden daha kolayı olmaz. Fakat, iskelenin üzerindeki Hintli nöbetçiler bizi nasıl tanıyacaklar, orasına aklım pek ermedi benim doğrusu.
Yusuf bey, hoca Bekirin sabırsızlığına alıştığı için kızmamış, gülmüştü, ve:
— Hiç tanımağa, tanıtmağa lüzum yok Bekir, demişti. Serbestçe iskeleye yanaşacak ve kendi öz ma-’m-z gibi, dilediğiniz kadar sandık alacaksanız. Bu ciheti biz temin edeceğiz.
Hoca Bekirin boşboğazlığı tutmuş, haddini, hududunu aşmıştı. Hattâ dayanamamış ve mütalea beyanına bile kalkışmıştı:
— Mademki öyledir, demişti. Ne diye bir balık kayığı ile ve geced? bir sefer yapacağız ve beyhude yere haftalarca uğraşacağız. Bir Arap mavnası bulsak ta, bir iki gecede ne var, ne yok hepsini kaldırsak daha iyi değil mi sanki?
(Devamı var)
Mısır Çarşısı Çarşıdaki esnaftan mU-teçekkfl bir heyet An-karaya gidiyor
Mısır çarşısının belediye tarafın dan hâi olarak kullanılmasına karar verilmesi üzerine Mısır çarşısı esnafı belediye ve vilâyet nezdinde teşebbüslerde bulunarak bu çarşının da kendi isticarlarında kalmasını istemişler ve çarşının lıer türlü tamirat ve yıkıntılarını yapmağı taahhüt etmişlerdir.
Müsbet bir cevap verilmediği i-çin Mısır çarşısındaki esnaflardan çektir. Vali ve belediye reîbiııin se-mürekkep bir heyet bu günlerde An karaya gidecektir.
Bu heyet Ankarada Dahiliye Ve. kâletine müracaat' ederek burasının şimdiye kadar baharat ve emsali emtia satan bir yer öldüğünü ileri sürecekler ve çarşının tarihî kıymetini ileri sürerek her türlü tamirat ve muhafazadan mesul olacaklarını bildireceklerdir.
normal vaziyetten daha ziyade artmıştır. Italyadan tiftik üzerine da istekler vaki olmaktadır.
Teklifleri yapan firmalar tiftiğe mukabil mamûl. iplik satmak arzusundadırlar. İtalyanların bu teklifleri tetkik edilmektedir.
Vali Yarın Ankarava Gidiyor
Yeni bütçenin tasdiki İşini görü-şecak olan Valiye Muhasebe Müdürü de refakat elecek
Dahiliye Vekâleti tarafından tasdik olunmak üzere bir memuru mah susla gönderilen bütçenin tasdiki es. nasında hazır bulunmak ve Vekâlete lâzımgelen izahatı vermek maksa-dile vali ve belediye reisi doktor Lûtfi Kırdar yanında belediye muhasebe müdürü bay Muhtar bulunduğu halde yann akşam trenile An-karaya gidecektir.
Vali ve belediye reisi Ankara seyahati esnasında şehre ait diğer bazı meselelerle de alâkadar olacak, bilhassa belediyeler bankasından istikraz olunacak (5) milyon liranın istikraz muamelelerini ikmal edecektir. Vali ve belediye reisinin Ankara seyahati 4-5 gün devam edecektir.
Şehir bütçesi haziran iptidasma kadar muhakkalT'surette Dahiliye Vekâletinden tasdik olunmuş olarak dönecektir.
Sanatoryomda Bir Vak’a
Kıskanç bir kadın kocasını yaraladı
Burgaz abasında Doktor Mede-nî’nin sanatoryomunda dün bir vak-a olmuştur: Bu sanatoryomda aşçılık eden Geredeli Hüsnü Alagözün karısı Vasfiye Alagöz, kocasının ayni sanatoryomda hastabakıcı Semi-ha Altınbaşla seviştiğinden şüphelenmektedir.
Bu şüphe ile kıskançlık krizi geçiren Vasfiye, dün hastaneye gitmiş, kocasının odasına çıkmış, münakaşaya başlamış, bu sırada Hüsnünün yastığı altında bulunan tabancayı ı kaparak tehdide kalkışmıştır.
I Aşçı,, silâhla tehdit karşısında ta-I bancayı almak için karısının eline sarılınca tabanca patlamış, çıkan kurşun Hüsnü’nün sol serçe parmağına isabetle yaralamıştır. Bunun ii-zerine karısının kafasına bir tabak vuran aşçı, polisin, müdahalesile yakalanmış, hâdise etrafında tahkika-ı la başlanmıştır.
BELEDİYEDE :
Sultan Mahmut türbesidir» duvarları
Belediye tramvay durağındaki tarihî türbenin Ankara caddesine bakan kısmının duvarlerı çok yüksek | ve gayrifennî bir tarzda sıvanmış ol I duğunu gören vali ve belediye reisi doktor Lûtfi Kırdar, bunların yıkılarak alçaltılması ve bu suretle An-i kara caddesinin başlangıç kısmının daha güzel bir şekil almasını karar-1 laştırmıştır.
Lûtfi Kırların çayı
Vali ve belediye reisi roktor L it-fi Kırda;- ve refikası bu gün saat 16 da Taıjh/ada Tokatliyan otelinde İstanbul şehir meclisinin 939 yılı ii-çüncü toplantı devresinin hitamı do-layisile İstanbul şehir meclisi aza-larına bir çay ziyafeti verecektir.
Ziyafette şehir meclisi azasından başka belediye daire müdürleri ve gazeteciler bulunacaklardır.
Davetlileri Tarabyaya Boğaziçi iskelesinden kalkacak 73 numaralı hususî vapur götürecektir.
Ankara caddesinin asfaltlanması sürtalendirillecek
Betonarme asfalt olarak inşasına devam olunan Ankara caddesinin ■ inşaat müddeti müteahhit ile altı ay olarak tesbit olunmuştu.
Fakat caddenin Istanbulun çok işlek bir caddesi olması ve inşaatın 1 devamı müddetince gerek halk ve gerek vesaiti nakliye için gelip geç-ı mek çok müşkül bir hal aldığından bu müddetin daha kısaltılması için vali ve belediye reisi fen işleri mü-dürile temas ederek yeni tedbirler almayı kararlaştırmıştır. Alman tedbirler sayesinde caddenin inşaatının 3-4 ay esnasında bitirileceği zannolunmaktadır. ,

Okuyucularımız Diyor ki i Ramili bir radyo meraklısı okuyucunun dileği Biz şehir haricinde oturuyoruz. Yakınımızda elektrik olmadığı için büyük radyo kullanamıyoruz. Ancak basit, kulaklıklı radyolarla İstanbul radyosunun neşriyatını din-liyebiliyorduk.
Fakat istasyonun kaldınlmasi-le biz neşriyattan mahrum kaldık. Vakıa Ankara istasyonu çalışmaktadır. Fakat bizim basit cihazlarımız ses alamıyor.
Bundan üç, dört ay evvel -ismini iyice hatırlıyamadığım bir gaze-tede- okuduğuma göre İstanbul rad yosu muvakkat olarak Beyoğlu postahanesinin üst katında 5 kilovat ve (1961) tulümevc üzerinde neşriyat yapacaktı. Gazeteniz vası-tasile bu yeni radyo merkezinin bir an evvel açılması için alâkadarların nazarı dikkatini celbetmenizi rica ederim.
Ramide, Dcmirkapı:
Mustafa
TarabyaCinayeti
Genç bir âşık sevdiği kızı vurdu
Tarabya’da oturan Angelof İste-fanidis isminde bir genç, Galata’da Yazıcı sokağında oturan dostu Ev-yenya ile bir müddettenberi dargın bulunmaktadır. Evvelki gün ayni semtte dolaşan Angelof Evyenyaya tesadüf etmiş, kıza tekrar barışmak teklifinde bulunmuştur. Kadın, bu teklifi reddedince tabancasına sarılan âşık, iki el ateş etmiş, kurşunlardan birisi kadının sol koluna isabetle yaralamış, yaralı hastaneye kaldırılmıştır.
Hiddetli âşık yakalanarak tahkikata başlanmıştır.
POLİSTE :
İzinsiz silâh taşıyan üç kişi tutuldu
Fatihte İskenderpaşa mahallesinde Peştemalcı hanının 25 numaralı odasında oturan dokumacı İdris ile İsmail ve Yaşarın izinsiz silâh taşı? diki arı ihbar edilmiş, polisçe yapılan aramada îdrisin üzerinde bir tabanca, İsmail ile Yaşarda da birer büyük bıçak bulunmuş, silâhlar müsadere edilmiş, suçlular hakkında takibata başlanmıştır.
Ev bakmıya giden adam delinin tecavüzüne uğradı
Küçükpazarda Kantarcılarda Kı-reçhane sokağında 10 numaralı evde oturan MalatyalI İbrahim oğlu elli beş yaşında İbrahim Altan; Fatihte Guraba Hüseyin mahallesined Şeyh Osman sokağında 3'numaralı satılık eve dün bakmıya gitmiş, fakat mezkûr evde oturan Hüseyin oğlu yirmi üç yaşında Aziz üzerine hücüm ederek dövmüştür.
Aziz ayni zamanda delilik ârazı gösterdiğinedn yakalanmıştır.
Kössls hırsızları
Yedikulede, Kazlıçeşmede Alkodo kösele fabrikasında çalışan ameleden Mehmet ile satılmış, buradan bir miktar kösele çaldıklarından yakalanmışlar, hırsızlık' etrafında tahkikata başlanılmıştır.
Kurşun çakmışlar
Feriköyde oturan İsmail Gökbu-lut ile arkadaşı Mehmet,, Kasampa-şada Küçükpiyale camiind'en söktükleri 25 kilo kurşunu kaçırırlarken yakalanmışlar, kurşunlar müsadere edilmiş; suçilu&r Adliyeye verilmişlerdir.
Kumarbaz ve hırsızlar
Sabıkalı hırsızlardan Kırantolu, Artin ve Hayık dün gece Beyoğlün-da Yeşil sokakta alenen zarla kumar oynarlarken suç üstünde yakalanmışlar, yedi lira kumar parası ile bir çift zar müsadere edilmiş, suçlular Müddeiumumiliğe verilmişlerdir. . -
Denizyolları Ve Limanlar U. Müdürleri
Her iki yeni teşkilât hakkında direktif alarak diin Ankaradan döndüler
Muhabere ve Münakale Vekâletine bağlanarak yeni teşekkül eden deniz müesseselerinden Limanlar ve Denizyolları umum müdürleri İbrahim Kemal Baybura ile Raufî ı Manyasi dün Ankaradan şehrimize I dönmüşlerdir. Her iki müessesenin ! teşkilât projeleri Mecliste görüşülürken Ankarada bulunan umum I müdürler kadrolar ve teşkilât nizamnamelerinin tatbiki etrafında j vekâletle de temaslarda bulunarak I direktif almışlardır.
Denizyolları ve Limanlar Umum Müdürlüklerinin kadroları da tasdikten geçmiş olduğu için her iki teşkilâtın hazirandan evvel faaliyete geçmeleri umulmaktadır.
Muhabere ve Münakale Vekili A-li Çetinkayanm da bugünlerde şehrimize gelmesi beklenmektedir. Vekil her iki teşkilâtın fiilen faaliyete geçmelerinden evvel burada bulunacak müdür ve şeflerle yakından temasa gelerek kendilerile tanışacak ve bazı direktifler verecektir.
Belediyedeki Münhaller
Yeni Büdce gelinciye kadar hiç bir memur alınmıyacak
İstanbul belediyesindeki mün-hallere yeni bütçe dolayisile açıkta kalacak memurlar tayin olunacağından şimdilik hiç bir tayin yapılmı-yacaktır.
Belediye kadrosundan açıkta kalacak memurfar evvelce yazdığımız gibi 80 dir. Belediyede bulunan mün hallerse yalnız muhasebe kadrosunda 50 yi bulmaktadır.
Binaenaleyh yeni bütçe gelir gel mez açıkta kalacak memurlar derhal bu münhallere tayin olunacaklardır. Ancak belediye kadrosunda açıkta kalan memurlar tayin olunduktan sonra belediyede münhal kaldığı takdirde hariçten müracaat edenler tayin olunacaklardır.
Biiyiikadada sarhoş bir boyacının marifeti
Kasınıpaşada oturan ve ev boyamak için Büyükadaya giden Hasaıı oğlu 318 doğumlu Muharrem, dün saat yarımda, kendini bilmiyeeck derecede sarhoş bir vaziyette Çarşı caddesinde gezmekte iken Büyük-ada salimlerinden Ahmet oğlu îdris Çetintaşa sarkıntılık etmiş ve yakalanmıştır.
Suçlu mahkemeye verilmiştir, □övme
Şişlide Türkbe^' sokağında 7 numarada oturan Karabet oğlu Artin dün Beyoğlu polis merkezine müracaat ederek aynı semtte Yunusbey sokağında. 20 numarada oturan Mi-hal tarafından dövüldüğünü iddia etmiştir. Suçlu yakalanmıştır.
Saksılara göz diken sarhoçlar
Yeşilköy sakinlerinden Rifat Çekerle Hüseyin dün sarhoş bir va-1 ziyette Hhzımın kahvesindeki çiçek saksılarını kırmak istemişler, fakat yakalanmışlardır.
Fransa ile Polonya arasındaki askerî temaslar
Bugün, Polonyanın bulunduğu nazik siyasi vaziyet, İngiltere ve ezcümle Fransa ile olan sıkı bağlar dolayisile, Varşova’nın askerî sahada faaliyetlerde bulunacağı şüphesizdi. Polonya hudutları dahilinde askerî ihtiyat tedbirler ittihaz e-dilirken, yüksek askeri makamlar a-ralarında harice kısa ajans haberlerde akseden konuşmalar yapmaktadırlar. Bu arada, son bir iki gün zarfında Polonya Harbiye Nazırı General Kasprzgeky Parise gitmiş, ve orada, Fransız Umumî Erkânı-harbiye reisi General Gamelin ile konuşmuştur.
Umumî mahiyette olarak, bu ziyaretin Fransa - Polonya askerî ittifakı çerçevesi altında, her iki millet arasında daha sıkı bir teşriki mesai zımnında doğrudan doğruya bir temas hali tesisi gayesiie yapıldığı müşahede edilmektedir. Bu temaslar totaliter devletlerin nazarı dikkatlerini celbetmiyor da değildir. Bu noktadan hele so ndiplomasi faaliyetlerini müteakip, Alman ve İtalyan Devlet reislerinin. Fransız hududunda askerî mevkiler ve müstahkem noktaları teftişe kalkışmaları da bir mana ifade edebilir.
Fakat Polonya önünde millî bir siyaset olarak çizdiği yolda ilerlemekte devam etmektedir. Şüphesiz ki, bu hareket Berlin ile Roma nezdinde hoş görülmemektedir. 'Zira, eskiden, Fransa ile Polonya, aralarındaki iyi dostluk bağlarına rağmen, son seneler zarfında birbirlerinden uzak durmıya, ve Varşova daha ziyade Berline mütemayil bir siyaset takibine başlamıştı. Fakat Varşova, büyük Alman İmparatorluğu kurmak gayesiie hareket eden komşusu Almanyanın, Danzig ve koridor üzerindeki talepleri karşısında Berlinin kendisile akdettiği muahedenin şekline rağmen kuşkulanmış, nihayet bugünkü gergin, vaziyet husule gelmiş, yalnız bu gerginlik sulh için çırpınan devletler nezdinde iyi akisler uyandırmış, bu vadide müessir ve müsbet adımlar atılmıştır. Bu sebepten olarak ortaya çıkan İngiliz ve Fransız garantisi ve ittifakı münasebetile Varşova harekete geçmiş ve Harbiye Nazırını Parise göndermiş bulunmaktadır.
Polonya Harbiye Nazırının Fransa hükümet merkezinde askerî mes’ul makamlarla temasta bulunmakla beraber, Polonya - İngiliz anlaşmasının akdinden ve Fransız-Polonya ittifakının takviyesinden sonra zarurî bir keyfiyet olarak kendini gösteren, üç taraflı bir askerî teşriki mesai imkânlarını tetkik ve bunları tesbit yolunda da çalışmak üzere faaliyette bulunacağı an-lhşılmaktadır.
Bu suretle, erkânıharbiye konuşmalarının bu üç devlet beynindeki askerî meselelerin hallile beraber sulh idamesi gayesinde girişecekleri hareketlerde metin ve iradeye müstenit, soğukkanlı siyasetin de daha ziyade açık olarak tezahür etmesine hizmet edecektir.
Dr. Reşad SAGAY
Feci Dalgınlık
Genç bir kız dalgınlıkla örgü İğnesini yuttu
Dün Eyüpte Dalgınlık yüzünden feci bir hâdise olmuştur.
Eyüpte Bülbülderesinde oturan Çatalcalı Hayrinin 16 yaşındaki kızı Saliha dün yemekten, sonra örgü, i-şini eline almış ve bir müddet çalıştıktan sonra örgü iğnesini ağzına alarak pencereden dışarısını seyret-miye başlamıştır.
Genç kız, biraz sonra da dalgınlıkla iğneyi yutmuştur. Zavallı kızın feryadına koşanlar kendisini hemen Haseki hastanesine kaldırmışlardır. 181f‘ m • (
İğne Salihanın midesine indiğinden dün ameliyat yapılmıştır.
20 MAYIS İM».
YENISABAM
tayfa t 3
SON HABERLER
Türk - Ingiliz
Anlaşması
M. Çemberlâyn Dûn Kamarada Mühim Beyanatta Bulundu
Londra. 19 (A.A.) — Chembeı-lain bu gün Avam Kamarasında beyanatta bulunarak Türkiyeden bah-satmiş ve Türk milleti ile onu idare edenleri medhüsena eyledikten sonra demiştir ki:
«tngiliz-Türk müzakereleri öyle bir menfaat ve görüş beraberliği göstermiştir ki, iki hükümet anlaşmış olduklarını 12 mayısta ilân etmişlerdir. Bu anlaşmanın karşılıklı mahiyetine büyük bir ehemmiyet veriyoruz. Bir harbe sürüklendiğimiz takdirde Almanyanın civarında bize bütün kuvvetlerde yardım edecek büyük ve erkek bir milletin bu
Madridde Büyük Zafer Geçidi
f Madrit, 19 (A.A.) — İki gün de-' vam edecek olan Zafer şenlikleri bn gece yarısı başlamıştır. 'Memleketin *her tepesinde ateş yakılmıştır.
Madrid’de saat 9 ile 14 arasında ıskerî bir merasim yapılmıştır. Ge-
Kudüsteki Büyük Çarpışma
3000 kişinin girdiği müsademede 10 Ingiliz polis 100 Yahudi yaralandı
Kudüs, 19 ('A.A.) — Kudüs sokaklarında vukubulan çarpışmalara üç hin kişinin iştirak ettiği tahmin o-lunmaktadır. Dün, .10 İngiliz polisi .ve 100 yahudinin yaralandığı tahmin 'olunmaktadır. Sakaklardaki ■maddî hasar mühimdir. Şehrin civar mahallelerinde hirkaç yahudj •bürosu yakılmıştır. Resmî makamlar Yahudi 'Cemaatinin merkezinde araştırmalar yapmışlardır
ÜHin geceye doğru TölâviV’de bi-, ribirine muhal# olan işçi ve tadilci
ZMHI 939 Ağustosunda
moskovada
Açılacak Olan Büyük a a r g/s/nİ
Ziyaret edecek zevat ilinTvTsan-atin tekâmülüne şahit olacaktır.
Serginin sahası ISO ve istirahata mahsus olan •mütemmim mahal! lise 200 ki ceman 33S hektarlık muhali ihtiva etmektedir.
l»bu sergiye 200.000 kişi i,tirak edecektir.
Burada 200 kadar ıbina ve 50 muht^cm paviyon •ınja edilmiş olup biraların içinde 80,000 adet muhtelif eşya gösterilecektir.
Sergiye muttasıl ye “Kolhoz,, tabir edilen bir «ırei meydan daha mevcuttur ki bütün Soviet (z»rad faaliyetini göstermektedir.
ÇbÜYÜK TENZİLÂTLAR!!!!’ )
Bu fırsatı kaçırmamanızı bilhassa tavsiye ederiz.
I fazla malûmat İsteyenler Galatada 6 ncı Vakıf Hanında İ.NTOURİST
Şarkı Karıp MiimeMilliğino müracaat edebilirler. telefon i «otsa
lunduğunu düşünmek memnuniyet verici bir hâdisedir.
Chemberlain İngiliz - Türk anlaşmasının şümulünden bahsedeıek bu anlaşmanın Akdenizde olduğu gibi Balkanlarda da tatbik edileceğini ve uzun müddetli bir muahede ile bu anlaşma ahkâmının teyit olunacağını söylemiştir.
İngiliz Hariciye Nazırı Moskovaya gitmiyor
Paris, 19 (A. A.) — Salâhiyet-tar mehafil Londradan alman malûmata atfen İngiltere hükümetinin Lord Halifax’m Moskovayı ziyaretini asla derpiş etmemiş olduğunu beyan etmektedir.
çide '220 bin 'kişi işttirak etmiştir. Bunun 15 bini İtalyan, 2500 ü Alınandır. Cumartesi günü Santabar-'bara »kilisesinde ruhanî 'bir ayin üa-püacaktrr. Diplomatların da iştirak edeecği merasim bugün öğleden sonra olacaktır.
Beden Terbiyesi Teşkilât Kanunu
Bazı zaruri sebeplerle bu yıl çıkartamıyor
Ankara, 15 (Telefonla)- — Bütçe imkânları ve diğer bir takım zaruri sebepler dolayısile, «Bednn Terbiyesi Genel Direktörlüğü» 'teşkilât kanunu projesile bu kadronun Büyük Millet Meclisine şevki, bu sene geri bırakılmıştır.
Mevcut kadrolar muvakkaten ipka olunacaktır.
Yahudi grupları arasında çarpışma-, lar olmuş ive 40 kişi yaralanmıştır. Zabıta kuvvetleri işe müdahale set-J miştir.
Sükûn teessüs elmiş gibi görünü-i yor.
I
Zaruri Neticeye Doğru
(Baftarafı 1 inci tayfamızda) yolda yürümek azmini göstermeleri bu uzlaşmanın ne kadar esasTı bir kaynağı olduğunu ispata kâfidir.
Maamafih, boş hülyalara kapılmıyoruz. Yugoslavya maruz olduğu tazyikten kurtulmuş bir halde değildir. Rahat rahat nefes aldığını zannetmiyoruz. Fakat üzerindeki tehlike vahametini kaybetmiştir. Balkanlı müttefiklerinin icabında ona karşı vecibelerini tereddütsüzce ifa edeceklerini bilmesi ona daha selâmeti fikir temin edebilecek bir âmildir.
Rumanyaya gelince, her şeyden mühim olan siyasî ve mülkî tama-miyetinin masuniyeti artık garanti altına girdikten sonra iktisadiyat sahasında maruz kaldığı tazyiki asgarî hadde indirmek çarelerinden başka düşünecek bir işi kalmamıştır, denilebilir. Yunanistan komşumuz ise bütün bütün rahattır ve, Türk dost ve müttefiklerde daima mütesanit bir halde yürümektedir..
Kendimizin vaziyetimizden is© bahse hemen hiç lüzum görmüyorum. Türk iyenin icabında .bü tün ka-biliyetile müdafaada 'teceddüt etmi-j’eceği emniyet ve istiklâli son -an-' laşma üzerine bütün fentün kuvveti bulmuştur. ıBüfiıük -garp ıdemokrrasi-’ lerile başlıyan mütekabil itimat, emniyet ve hürmet münasebetlerinin ve tanımız m İktisadî ■ ve malî in-' kişafı .üzerinde yakında hayırlı semereler .vereceği kuvvetle ümit o-i Ilınabilir. Bu, Türk«Cumhuriyetinin terakki tarihinde yeni bir devrenin başlangıcını teşkil ettehilecek ıbir mahiyettedir.
Avrupa kılmasında bir -kavga çıkmasını icabedebilecek 'ihtilâflardan bugün göze çarpanı yâlnız Daniig’ meselesidir. Bunun her iki tarafı memnun eSeeâk bir hal çareci bulunmasını temenni etntek beyhude bir zahmettir. Bulunâbllecek çare ancak her iki tarafrrriîirrtkün olduğu kadar *az mcTteeek'bir' tesvrye sureti olabilir. Şimdiki hdltte-bu‘tesviye tarzmm ne'den ibaret ölacağı pek belli ileğildir. Takat gerdk Lehista-nın, gerek Almanyanın -sırf Danzig meselesi yüzünden bir harp .çıkarmak istiyeceklerine ihtimal verilemez. "Yâlnız Danzig Ahnanyayı a-teşle oynamıya sevke'decek kadar cazip bir şikâr değildir. Lehistan ile Ingiltere arasındaki garanti ve Le-, histann teoavüzün anulsakkâk bir harp - demek roiacağrmn anlaşılması bu istikametteki Alman hülyaların; seti .çekmiştir. GBinaenalg^h'-iş .ehem rmiyetini kajtijetmiştir. "Şimdi yalni7( manevî Ibir prestij ve ’zevâhrr ıtğJ runda mücadele ^ediliyor.
Almanya-için'garptelii'küçük devletleri istilâ yolu da 'kapalıdır.’ Zaten Almanlar -böyle bilgeyi hiç bir zaman ciddî bir surette düşünmüş otatma zlardı.
İtâlyaya gelince, Transaya Lkarşı pek ateşli bir takım taleplerden son-.Ta, şimtii vaziyeti daha sakin ve daha amelî bir-gözlegörmiye başlamış olduğu meydandadır. Transarun müstemlekelerini, yahut ana vatana ait topraklarını harpsiz zaptetmek imkânının ‘bulunmaması ve bir harpte de -Fransanm yalnız kalmı-yactfğmın anlaşılması ;i§fihalarm ya-•tışmasma hizmftt-gtmi.ştir. Akdeniz •kıyılarında 'fla'İtdlyan"itilâsına açik başka saha kalmamıştır.
■Binaenaleyh,’hir müddettir herkesi râhatsız eden gürültü ister istemez yatışacak tır. Bunun neticesi de mutlaka askerî hazırlıklar sahasında bir anlaşmaya doğru yürümek olabilir. Çünkü buğürfkli çılgın koşu devam edemez. Bunda en evvel mihver devletlerinin solukları kesilecektir. Ya harp, ya silâhları a-zaltrna ve anlaşma. Bunun ikisinin ■ortasryok.
Hüseyin CfeHIfl YALÇIN
İngiliz futbol takımı Yugoılavyada yenileli
Belgrad, 19 (A.A.) — Yugoslavya başvekili ile birçok Yugoslav nazırlarının dahil olduğu tftuz bin kişilik bir seyirci kütlesi muvacehesinde yapılan bir maçta Yugoslav futbol takımı, İngiliz takımını bire karşı iki sayı He mağlûp etmiştir.
Trakyada Büyük Kalkınma Faaliyeti
(Baştarafı 1 inci sayfamızda) yük ve canlı kalkınmayı, muhtelif kasaba ve köylerdeki kısa zamanda başarılan azîm işleri mahallen görmek ve bunları okuyuculara bildirmek bir meslek ödevi idi.
Yapılan işleri mahallerinde tetkikten evvel en salâhiyettar bir a-ğızdan dinlemek üzere Umumî Müfettiş sayın General Kâzım Dirik’e müracaat ettim. Muhtelif sahadaki faaliyetlerine dair sorduğum suallere değerli general Trakyadaki umumî kalkınma hakkında bana şu be-natta bulundu:
«— Gördüğünüz gibi Trakya baştan başa donanır gibi Cümhuri-yetin yüksek eserierile her tarafı neşe kaynağına dönmüştür.
Büyük şeflerin feveranından hız alarak ve büyük devletimizin Avrupa kıtası sayılan 30 bin kilometre karelik bu topraklarda 48 mahsûl üzerinde Plikültür çeşitli ekim var-’ dır. Kol kuvveti, devletin göçmen siyaseti ile artmıştır ve artacaktır. Boş yer azdır. Nerede boş yer bulunursa fundalık ve Bataklık dahi olsa onları giderme yolu ile hemen pulluğun eline teslim ©diyoruz ve, zaruret oldukça çiftlikler almak su-retile iş ve hareket alanı genişlemek tedir.
Halkın, köylünün sağlık düzeni; iyidir. Sıtma Mücadele «Kurumu .hemen bütün Trakyayı sarmıştır. Ku-J tutulan bataklıklar, çoktur. Böyle-ce hem.toprak kazanılıyor, hem sili-, hati bozan zararlı işler gideriliyor.
Kültür hareketleri en ileri varmış denebilir. Çünkü iki yılda 350 eğitmen köylerimize elektrik ampo-Iü gibi ışık saldılar. 220 eğitmen ay-rıoa Lüleburgazda yetişiyor. 5 ay sonraı onlar da ayni rolü-alacak ve Trakyanm kültür hızına yeni, bir hız katacaklardır.
200 de 1940 ta verilince hemen
hemen Trakyanm irili ufaklı bütün, köylerinin boşluğunu dolduracaktır.
Eğitmenlerin küçük köylerdeki kıymetli roLüruü görmek çok lüzumlu-bir iştir. Birini rgBrünuz, bini için hükmedebilirsiniz. -Eîğtm cnin, girdi -i ği köye kültürün fer unsuru girer.
'Okuma, yazma, aydınlanma, fikir hareketi, ziraat, ekonomi, hayat mektepleri köy fidanlıkları, arıcılık, tavuk, tavşancılık gibi köylüyü kal-! kındıran kuvvetler birbirine sanla- j rak onun elile-köy bünyesine yerleştiriliyor.
Ziraat geniş ve ileri hareket yapıyor, En çok fidanlıklara, kavaklıklara, küçük yeııi koruluklara e-hemmiyet veriyoruz. Lu gün 75 örnek fidanlığımız, 60ÖD fennî arı kovanımız vardır. Sonra iki yılın hava ve iklim şartlan arıcıları güldür müş vc kara kovanları çok kızmış olmakla beıaber beyaz kovanların I en çoğu tutulmuştur.
Bu sene ise arı ve bal yılıdır. Bunlar bu sene kooperatife bağlanacaktır.
175 fennî tavuk istasyonumuz mevcuttur ki bol yumurta ve bol et veren İlci cins demirbaştır.
Geçen sene arıcılık kursu için Budapeşteye giden 13 muallimimiz' tavukçuluk ve tavşancılığı da göz-1 den geçirdiler. Bunlardan çok faydalanıyoruz. .Bu sene kurslara yeniden göndermek istiyorum. Tavukçuluk gibi tavşancılık ta Trakyaya yerleşmiş, sevilmiş, tutulmuştur.
Amerika, Fnansa ve Macar, köy-libsünji iudfaha /iirlilchyen 'âmillerin en başında tavukçuluk, tavşancılık, ve arıclllk gelir. Belki biz-bunlardan daha'ileri gideceğiz. Daha 3-5 yıllık sabırlı ve teknik çdlışmalar buna bizi eriştirecektir.
Yeter ki yurda verimli olmak ligin gönlümüzü tutuşturan aşk ve heyecanımız hararetini kaybetmesin.
Ziraatten bahsederken biraz da meyve ve sebzecilikten konuşalım Trakya bunlar için de biçilmiş kaftandır.
Elverir ki alıcı çoğalsın. Dış piyasa ya sürüm yapmak için o piyasaların sevdiği ve istediği cinsleri yetiştirmek, iyi ambalaj, Standard halinde ve harareti muhafaza eden fogarfik vagonlarla göndermek lâzımdır ki bütün bunlara devlet yolu ile baş vurulmuş ve o yola gidilmiştir. Geçen sene Pırasaya varıncaya kadar
Almanya istedi. Bu işlerin elebaşıları Istanbuldadır ve çalışılıyor. Bizim de Uz'czköprii ve Karabigada birbirini destekliyen kavun satış kooperatiflerimiz vardır. Geçen sene 26 vagon yolladık ve beğendirdik. Bu yıl en az (10) misli yollamak i-çin hazırlanıyoruz. Bunun gibi tavukçuluk ilerledikçe Figorfik vagon larla kesilmiş, beslenmiş tavuk yol-lıyabiliriz.
Çok para getiren bu iş tabiidir ki ifrattan ve tefritten uzak tutulacaktır. Arz ve talep faideleri ve memleket ihtiyaçları birbirine bağlı olduğu için iyi bir programla yapılacaktır. İstekli olan firmalar etüdle-rini bir kaç ay önce dikkatle yaptılar. Asfalt ve demir yollan üzerindeki besi ve yollama " merkezlerini öğrendiler.
Biraz da hayvancılıktan konuşalım:
Trakya denince ilk ağıza meşhur olan hayvancılığımız gelir. İki senedir hayvanlarımızın sayısı çok artıyor. Sebebi şap, şarbon, ruam gibi hastalıklarla amansız TZr savaş ya-pıvoruz. Böylâee.hajvvan hastalıklam plânlı bir çalışma ile azalıyor ve kalkıyor. Bunun tabiî neticesi de elbette verimli olur. Geçen yıl istatistikler yüzde 12-15 arasında fazlalık kaydetti. Bu yıl dahi hava, yağış,* 1 iklim şartları çok yardım ettiği içu, yine bu arhmılaeklivoruz. Kovunla ' •rımız kıvırcıktır. Dağlıç ve kama ko yun denilen karışık nesil belki yüzde 10 kadardır. İnanlıda devletin at ve inek depolarında açılan koç yetiştirme çiftljği dahi bizim.ihtiyacımızı az vakitte kapatacaktır.
At ve boğa depoları
Damızlık at ve boğalarımız iyi bir istikamette artan bir verimle ça lışıyor. Hayvancılığın yem ve gıda işi dahi Fik ve yenco çayırlıkların» arttırmak ve .genişletmekle ıslah e-diliyor. Bu da zaman-işi olmakla beraber köylü buna ve gösterilen yeni örneklere çok uymuş ve inanmıştır.
Biraz da köy bayındırlığından bahsedelim: i
Şehirlerde ve köylerde bayındır; lık hizmeti yarış tarzına girmEŞtid Bunu rakamla ifade etmek kolay oll mıyacaktır. Çünkü henüz yeni ista' .tistikler tamamlanmamış ve bastıî nlamamıştır. İlci aya kadar bu da olacaktır. Köylerde okul, köy kona iği vevikunaa odası ve konuk odas hemen birbirine benzer tarzda ya pılıyor. Köylünün en çok sarıldığ programlı çalışma ile imece farkı dır. İmece hizmeti ve köylerin orta mallarını köy manevî şahsiyetine n-lıp biçmekle husule getirdiler. Yari dım onların isteğini ortaya koyabiliyor. Bir yılda yapacağını iki veya üç yılda yapıyor. Fakat her halde yapıyor. Cumhuriyet idaresinin zevkini, büyük nimetile kalkınma 'hızını bağrına basmış ve benzemiştir.
Trakya köylerinde bu gözle görülür ve elle tutulur bir haldedir.
Çocuk kampları
4 senedenberi açılmakta olan çocuk kampları 15 haziranda 16 yerde açılıyor. Bunların vilâyet bütçelerinde yardım paralan olduğu gibi han gi köy cılız, yorgun ve kuvvetlenmeğe muhtaç çocuklarını gönderirse o köyler biraz ayniyat biraz da para vermek suretile kampları besliyorlar. 2,5—3 ay kamp hayatı yaşı-yan köy çocuklarının 3-7 kilo arasında hazandııldaj'inı ddktor rapor-Jarı bildirmektedir. İzmirde 5 yerde • her sene açılan bu kamplar tam 9 uncu yılını idrak etmiştir.
Film ve foto işleri
(Müfettişi umumiliğin film -ve kutu aielyesi çok muvaffıik olmuş sayılabilir. Hepsi Trakyanuı malıdır. Ayrıca devlet merkezinin kudretini gösteren Ankara filmini ve Ege İzmir Fuarı dolayisile İzmir vilâyetinin ve Manisanm bir filmi bunların arasındadır, iyi örnekler ve sistem-' li çalışmalar yetiştirebildiğimiz kadar köylerimizde ve şehirlerimizde gösterilebiliyor, Vilâyetlerimiz dahi 16 milimetre çapında iki aparel almak üzeredirler.
O zaman negatifleri Edirneden alıp yapacaklardır.
Artık film ve projeksiyon hareketlerini ön safta tutmağa borçluyuz. Çünkü öğretici ve uyandırıcı
Şeker işi Hakkında Son Söz
Piyasamızda mevcut olan kesme şeker buhranı hakkında neşir vazifemizi tamamlamış bulunuyoruz.
Biz bu işde tamamile bitaraf kalarak mevcut buhranın sebeplerini araştırdık ve iki tarafı dinliyerek neticeyi açıkça yazdık. Şimdi bunu nazarı itibara alarak buhranı ortadan kaldıracak tedbirleri ittihaz etmek vazifesi de hükümete düşmektedir. I
Dün bir şirket mümessilinin naklettiğimiz sözlerine bir tüccardan aldığımız aşağıdaki cevabı da neşrediyoruz:
1 — Gazetenizin dünkü sayısında şeker şirketile alâkadar zatın beyanatını okudum. Bu zat beyanatında «İstaubulda son bir ay zarfında kesme şeker üzerinde bir huzursuzluk olduğu muhakka’ktır» diyor. Şeker tüccarları bu zatın bu düriistçe sözlerinden dolayı müteşekkirdirler. Tüccarların da iddiası budur. Son bir ay zarfında taleplerimiz kadar küp alamamaktan ve müşterilerimizin küp şeker isteklerine mukabele edememekten bihuzurduk. Bunu şeker şirketi de bu beyanatiie teyit etmiş bulunuyor .
2— cSandıkta yerli şeker piyasada büyük bir rağbet kazanmıştır, di yorlar. Bu rağbetin sebebi yerli şekerlerimizin kâlite rtibarile Avrupa şekerlerine faik olmasından değildir. Sandıklar içinde bulunması se-■febrle tozsuz olmasındandır. Nitekim torbalar içinde Avrupadan getirdikleri niöböten tozsuz Çek ve Belçika şekerleri, yerli sandıklara da tercihan satılmaktadır. Tüccarın şikâyeti torbalar içinde getirilen, kalitesi bozuk ve yüzde 25-30 derecesinde tozlu bulunan şekerlerdendir. Depolarında bulunan bu tozlu şekerlerden bir parti buhrana nazaran müşteri bulamamıştır. İyi cins şekerler .varken şirket mütemadiyen bu bozuk şekerleri ithal etmekle şikâyetlerimizin temadisin© sebebiyet vermektedir.
□ Ünde istihkâmları teftişe devam ettiler Berlin. 19 (A.A.) — -Eühret, bu sabah Kehl mıntakasmdan İsviçre. hududuna kadar garp hududunun müstahkem mmtakalarını ziyarete devam etmiştir.
Vercelli, 19 (A.A.) — B. Mussoli-ni, .bugün Piemonte’de teftiş seyahatine devam etmiş ve Magiore gölünün cenup sahiline kadar gehniştir.
filmlerin inkılâp ve terbiye bakımından en ileri rol yaptığı muhakkaktır.
Spor ——
Beden Terbiyesi Genel Direktörü General Taner arkadaşımın Edirne-ye ziyaretleri her1 bakımdan çok fia-ideli olmuştur. Gerek buranın, gerek se Tekirdağ, Kırklareli, Çanâkkale, spor hayat ve hareketleri için konuş tuk. Köy davası ve köycülüğün kendine has bir program altında spor hareketi yaşamasını ve ve yaşatması içinden pratik yollar üzerindeki noktai nazar üzerinde konuşuldu. Edirnedcki spor hareketlerinin başında olan vali arkadaşımla gençlerle bir arada konferans halinde saatlerce konuşuldu. Edirııenin tarih ve kültür ve tabiat güzellikleri ile yüksele medeniyet âbideleri karşısında gelecek sene bütün Trak.ya-yı baştan başa donatacak asfalt-yolu da gözönüne alarak burada «ya-pılacak teşkilât vc hemen haşlanacak işler teshit olundu.
Bundan ötürüdür ki kıymetli u-mum müdür General Cemil Tanerm büyük görüşleri, takip etmeleri daha geniş faydalar vermişti. Her halde Edirne bir mihrak olacaktır. O-na göre de konfor ihtiyacı, program lı hareketler gözönünde tutulacaktır. Su sporian için de Çanakkale ve hele Tekirdağın ileri yer tutması lâzımdır. Çünkü lstanbulun yanıba-şında ve üç dört saat uzağında bulunan Tekirdağ ve Edirne İstanbul halkının ve gençliğinin cazibe merkezi olacaktır.» v."' '
ATLET
Sayfa ı 4'
TENİSABAR
"(T MAYIS 1939
Sütunlarda Geziler
Cumhuriyet — Filistin’deki nümayişler kanlı bir şekil alıyor.
Tilki — Benim bildiğim o talihsiz ülkede aylardanberi kan dökülmektedir ve hakikat bu merkezde iken nümayişler kanlı bir şekil alıyor demekte mâna var mı?
- ı Cumhuriyet (Peyami Safa yazıyor) — Bütçe hassasiyeti.
Tilki — Koca devletin bütçesinden bahsetmeden hani şu kendi bütçeni bir tevzin etsen nasıl olur?
Cumhuriyet — Nefsine hâkim olmak...
Tilki — Çok iyi bir şeydir amma bazan elden gelmiyor da zorla baklayı ağızdan çıkarıyorlar değil mi?
Cumhuriyet — Almanlar tarafından alman malın Amerika’ya satıldığı doğru değildir.
Tilki — Ayıp olmasın amma bunu sen nereden biliyorsun? Yoksa Al-manlar’ın hasbi vekiliharcı mı kesildin başımıza?..
Cumhuriyet — Süt meselesi.
I Tilki — Yılan hikâyesi gibidir, sürüp gider azizim.
Tan (Felek diyor ki) — Zengin değilim ki sana para vereyim. Versem versem sana bol bol nasihat verebilirim.
Tilki — Akıldaşım sayın Halil Lûtfi zengindir amma o da tıpkı senin gibi hareket eder. Demek ki zengin de olsan gene sîzlerden metelik çıkmıyacak.
Tan — Karışık bir ipekli yatak takımı davası.
Tilki — Pek iyi anlıyamadım; dava mı karışık,»yoksa yatak takımı karışık ipekli kumaştan mı yapılmış?.. Yahu nasıl türkçe bu?..
Tan — Bir kayık yüzünden katil olan adam.
Tilki — Kayığın lâfı mı olur? Beş kuruş yüzünden adam öldürüyorlar.
Tan — Harp olacak mı?
Tilki — Sen ağzını hiç hayra açmaz mısın yahu? Olmıyacak işte.
Vakit — Havzada büyük bir ekim faaliyeti var.
Tilki — Yalnız Havza’da mı ya? Bütün yurdda mübarek köylü dayılar harıl hani çalışıyorlar.
Vakit — Şimal devletleri Almanya ile ademi tecavüz paktı yapmak teklifini reddettiler.
Tilki — Muahedeler paçavra sayılırken hiç olmazsa zahmetten kurtulmuşlar demektir.
İkdam — Vatandaş ne zaman türkçe konuşacak?
Tilki — Türkçe konuşmamakta ısrar edenlerden para cezası alın-mıya başlar başlamaz.
Edirne Postası — Kartal - Leylek muharebesi başladı.
Tilki — Eyvahlar olsun. İnsanların azgınlığı, hayvanlara da sirayet etti desene...
Yeni Asır — (Başmakale serna-mesi) — Daha bir defa aldanacaklar.
' Tilki — Zavallı türkçemiz. Acemi terzi elinden çıkma smokine döndü.
Hatay — Hatay’ın anavatana ilhakı meselesi.
Tilki — Artık yakında tahakkuk ediyor arkadaş. Sen de sevin, biz de sevinelim.
SON TELGRAF — En fakir gazetenin, bile en az dört beş sütununu verdiği bu bahiste «Yeni Sabah» refikimizin gösterdiği hissete şaştık doğrusu...
TİLKİ — «Son Telgrafı arkadaşımız şayet Sultan Hamit devrinde intişar etmiş olsaydı emin olsun ki, Karunu zaman olurdu. Zira gürültüye getirip te «Yeni Sabah, m 19 mayıs bayramı hakkında yazdığı üç sütuna yakın yazıyı hiçe indirmek deyme babayiğitin kân değildir. Sonra arkadaşımız bilir ki, «Az veren candan, çok veren maldan» tekerlemesi Türkün eski bir atalar sözüdür. «Yeni Sabah» 19 mayıs hayranıma lâyık olduğu ehemmiyeti vermiştir ve kimseden bu hususta nasihat almıya muhtaç da değildir. Kaldı kf, zaman da o kadar uzun boylu dalkavukluğa mütehammil değildir.
Sonra bir de aklıma geldi. Baka-lım Son Telgraf gazetesi bu işe ne
KöroğluTam Vaktinde Yetişti
Kara Vezirin Meşhur Silâhşorları Çil Yavrusu Gibi Dağılmış Ortada Hiç Kimse Kalmamıştı
— 43 —
Bıı adam, Kara Vezire doğru yanaştı.
Kara Vezir bir ara etrafına baktı. Fakat görünürde hiç kimse yoktu. En ziyade güvendiği ve en sadık sandığı adamları sanki yer yarılmış ve yerin dibine gömülmüşlerdi. Kılıcına sarılmak ve bu haydut kılıklı adamın haddini bildirmek te aklına geldi. Fakat adam okadar zebellâ gibi duruyor ve kendisine okadar aksi aksi bakıyordu ki buna cesaret e-demedi. Daha doğrusu korktu. Aklına kaçmak ve vefasız adamlarının yanına sığınmak geldi. Geldi amma buna teşebbüs etmeden dört bir yandan sarıldığını ve kaçmak imkânı olmadığını da derhal gördü.
Bu sırada kendisine aksi aksi bakan adam sordu :
— Kimsin sen?
Kara Vezir kekeledi:
— Bana Erzurum beyi Kara Vezir derler. Sen kimsin?
— Bana da adile, sanile Köroğlu derler. Her lıaldc benim adımı duymuş olacaksın. Ben de senin kim olduğunu bilirim. Masum halka türlü zulmü reva gören, ele geçirdiği esirleri en büyük işkencelerle öldüren zulmü kadar kahpeliği de dillere destan olan Kara Vezir ismini dtıymıyan var mıdır?
Kara Vezir ilk defa olarak böyle alenî bir şekilde bu kadar büyük küfürlere muhatap oluyordu. Yüzünün alev alev yandığını hissetti. Dişlerini hiddetle gıcırdattı. Ah, bu adam bir eline geçse kendisini nasıl geberteceğini, etlerini nasıl lime lime edeceğini pek güzel biliyordu. Fakat şimdi hiç bir şey yapacak vaziyette değildi. İstemiye istemiye bütün bu sözleri ve tahkirleri hazmetti, sesini çıkarmadı.
Köroğlu gürledi:
— Kara Vezir, Kara Vezir! Senden bütün bu ^zavallıların, bütün bu masumların kanlarının hesa-ybını sormak isterdim ve soracağım da. Yalnız sen 'bana dalıa çabuk cevap ver! Haşan nerede?
Kara Vezir, Köroğlunun telâşının sebebini anladı. Oğlunu soruyordu. Şimdi gözlerine takılan bu bir çift mert elâ gözün taşıdığı büyük ıztırabı çok iyi anlyoıdu. Bunu görünce için için büyük bir haz duydu. Oh, işte ondan intikam alabilirdi. Acı acı güldü:
— Geç kaldın! diye mırıldandı.
Belki bir yıldırım çarpsaydı Köroğlunu bu anda daha fazla sarsmazdı. Geç mi kalmıştı? Yoksa za-
vallı Haşan?. Daha ötesini düşünemedi. Atının karnına bütün kuvvetile iki mahmuz vurdu. Kır at binicisinden şimdiye kadar asla yememiş olduğu bu şiddetli darbenin altında önce şahlandı. Sonra kurşun gibi ileri fırladı.
Köroğlu elini şimşek süratile uzatmış ve Kara Veziri yakasından tuttuğu gibi atından almış, sürüklemeğe başlamıştı. Kara Vezir boğulacak gibi oluyor ve bir şeyler söylemeğe çalışıyordu. Fakat Köroğlu dinlemiyordu.
Birdenbire yeri göğü titreten bir ses duyuldu:
— Haşan!
Köroğlu oğlunu çağırıyor ve bir sevkitabünin seyrile mağaraya doğru ilerliyordu.
O anda çalılar aralandı ve elinde sapına kadar kan içinde kalmış bir kılıç olduğu halde Haşan göründü. Delikanlı okadar bitkin idi ki güçlükle ayakta durabiliyordu. Köroğlu oğlunu görünce sonsuz bir sevinç duydu. O anda parmakları Kara Vezirin bir çuvala dönen vücudünü bıraktı ve kendisini attan atarak oğlunun boynuna sarıldı.
Haşan, kendini babasının kollarında hissedince kendisini kaybetti.
Şimdi Çamlıbelde yeniden güzel günler başlamışta. Güneş hergün daha parlak olarak doğuyor, Haşanla Benli Hatun her sabah güneşle birlikte u-yandıkları zaman yekdiğerlerini daha ziyade sevdiklerini hissediyorlardı.
Yalnız bundan memnun olmıyan tek kişi vardı: Köroğlu
Evet, dağların bu büyük hâkimi hayatından memnun değildi. Bu saadet, bu hareketsizlik, onun engin denizler kadar coşkun olan ruhunu sıkıyordu. Kır atı ihtiyarlamağa başlamış, her biri bir ) devden farksız olan adamlarının yüzleri buruşmağa, saçları kırlaşmağa yüz tutmuştu. Koca Köroğlu yüzünü aynada görmediği için kendisinin de ayni yolun yolcusu olduğunun farkına varmıyordu.
Bolu beyi sinmiş, korkusundan halka fevkalâde bir adalet göstermeğe başlamıştı. Haydutlar dağlara çıkmaz olmuşlar, Çamlıbelin eteklerinde kurulan köy de bir kasaba olmağa yüz tutmuştu. Köroğlu şimdi sadece sazile başbaşa kalmıştı. Kendisini yalnız o anlıyordu. Dallan bulutlan delen koca çam ağaçları altında eski kahramanlık günlerinin destanım taşıyan coşkun koşmalarını çalıyor, söylüyor, fakat nihayette birinin üstünde duruyordu.
(Devamı var)
Süvarilerimiz Geldiler
Bu sene Avrupada yapılan atlı I miz dün dönmüşlerdir. Resimde sü-üşabakalara iştirak ederek muvaf- varilerimizin nhlrmda karşılanış! fakiyetli dereceler alan süvarileri-1 görünmektedir.
Azılı bir katil tutuldu
Eartın (Hususî) — Kurucaşilde oturan Satı adında bir köylü nişanlısı Eminenin başkasına kaçması üzerine yolda pusu kurmuş ve Emi-neyi çifte tüfeği ile vurarak öldürmüştü. Jandarmalar kaçmağa muvaffak olan bu azılı katili yakalamışlardır. Katil, firarı esnasında muhtarın kızına da tecavüz etmiştir.___________________________
kadar yer ayırmış, dedim. Üşenmeden satırları saydım. Tam 146 satır. Halbuki Yeni Sabahta 19 Mayısa tahsis edilen yazıların mecmuu tam 224 satırdır. Biraz yersiz kaçıyor amma aklıma gayri ihtiyarî:
«Dinimize ta’neden bari müsül-man olsa» mısraı geliyor.
TİLKİ
Sokakta Cinayet Genç bir rettam sokakta; sevdiği kozı tabanca İle vurdu
Evvelki akşam Yüksekkaldırım-da sokak" orsasında bir cinayet işlenmiştir.
Galatada Royâl çîköîatâ fabrika-kendisiııi uzun müddettenberi takip eden Angelo Stefanidi isminde bir Rum kemsjıcı tarafından tabanca ile vurulmuştur.
Gsn kaz, âşıkına yüz vermediğinden çalgıcı evvelce kendisini tehdit etmiş, bunun üzerine kızın ailesi zabıtaya başvurmuştur.
_ .Sırnaşık âşık yine kızın arkasını Bir ummayınca da babası, çalgıcı aleyhine dava açmıştır. -
Buna çok kızan Rum delikanlısı. evvelki akşam işinden dönen sev-
Eski Arnavut Kralı
Zogonun bankalarımızdan birine 2,s milyon lira yatırdığı söyleniyor
Halâ Perapalastâ oturmakta o-lan eski Arnavutluk kralı Zogo, yanındaki bütün parasını şehrimizdeki millî bankalardan birisine yatırmıştır.
Bu servetti 2 milyon 500 bin liraya baliğ olduğu söylenmektedir.
Diğer taraftan Çubukludaki eski Hidiv Abbas Hilmi paşanın köşkünün de kral Zogo ile kraliçenin hemşirelerinin ikametine tahsis o-lunacağı anlaşılmaktadır.
Bugün seyyah geliyor
Bu gün Alman banSralı Milvoke seyyah vapurile şehrimize 300 seyyah gelmiştir. Seyyahlar burada bir gece kalacaklar ve akşamı vapurda yatacaklardır.
İstanbul Belediyesi Turizm Müdürlüğü seyyahların şehri iyi bir şekilde gezmeleri için icap eden tedbirleri almıştır.
Hlddelll sermaye
Küçükpazarda Vatan kahvesinde yatıp kalkan Rizeli Ahmet Ural polise müracaat ederek Beyoğlunda A-banoz sokağında 25 numaralı umu mi evde sermaye Hatice tarafından takunya ile başının yarıldığını iddia etmiş, Hatice polis tarafından tutulmuş, hâdise etrafında tahkikata baş-lanmıştır.
gilisinin arkasından yetişmiş ve”bir şeker Kutıfâunüh’îçftıSnı^ıîtararJı tabanca iTe tızın kaburga kemikle-rini parçalamıştır.
Hastahaneye kaldırılan Evgeni-anın yaralan çok ağırdır.
Yakalanan genç âşık, mütemadiyen ağlamaktadır.
Bir İstanbul Polis
Müdürünün Hatıratı
— 4 — YAZAN: Emekli TUmbay Halil Aşuroğlu ittihatçıların Tevkifi Hâdisesi Nasd Cereyan Etti ?
Hürriyet ve itilâf, Sulh ve Selâmet fırkası mensuplarile İttihat ve Terakki cemiyetinin mebusanı Teşkil eden azalan faaliyette idiler. Bir taraftan da düveli itilâf iyenin İttihat ve Terakki nafiz azalarının tecziyesinin talebi memleketimizde bulunan Alman, Avusturyahların hudut haricine çıkarılması gibi müdahalelerde vaziyet gün geçtikçe müşkülleşiyordu.
Hürriyet ve İtilâf, Sulh ve Selâmet liderleri kabineyi kendi azalarile teşkil etmek, mebusanın ekseriyetini teşkü eden İttihatçılar da Tevfik paşa kabinesini iskata çalışmakta idiler. Gayri müslim anasır da hariçte ve dahilde istiklâl ve istikbalimiz aleyhinde mümkün olan her tür lü tezviratı icraya başlamışlardı. Fener Rum patrikhanesi bir pazar günü Bizans bayrağını bile çekm : | cüretini gösterdi. Bunu haber alır almaz zabıta kuvvetlerde bayrağı indirttim. Badema bu gibi halin tekerrüründe müsebbiblerini derhal tevkif edeceğimi kat’î bir lisanla patriğe bildirdiğimden bir daha bu hale cüret edemedi.
Memleketimizdeki P_umlanp s-leyhimizde harekete teşvik edici kitaplarını toplattırarak kâmilen imha ettirdim.
Ermeniler de aynen Rum patrikhanesini teklit ederek Galatadaki Mahmudiye sokağındaki bütün Ermeni mağazalarına yine uîf pazar günü mevhum Ermeni hükümeti bayraklarını asmışlardı.
Bir daha çekilmemek üzere bayrakları toplattırarak imha ettirdim.
Düveli itilâfiyenin ilk müdahalesi ittihat ve Terakki cemiyetinin nafiz azalarının tecziyesi ile Türki-yede bulunan Alman ve AvustralyalIların hudut haricine çıkarılmasından ibaretti. Tevfik paşa kabinesinin idarei maslahat siyaseti bütün manasile hükmünü icra etmekte ve bu husus için kat’î bir karar verememekte idi. Yalnız müttefik devletler tebaasının ihracına karar verilerek eski Petersburg sefiri Galip Kemali beyin riyasetinde düveli itilâ-fiye azalarından mürekkep bir komisyon teşekkül etti. Bâbıâlide çalışmağa başladılar. Polis müdüriyetine verilen emirde düveli müttefika tebaalarının ikametgâhlarını ve meş guliyetlerini gösteren beyannamenin tanzimde mezkûr komisyona tevdii isteniliyordu. Beyânnamenin komisyona tevdiinden sonra Alman ve A-vusturya tebaaları peyderpey hudut haricine çıkarılmağa başlandı. Bir ay içinde düveli müttefika tebaasından Türkiyede hiç bir fert kalmadı.
Sadrazam beni konağına telefonla istedi. Meclisi mebusanla kabine arasındaki muhalefetten bahsederek ittihat ve Terakki mebuslarının kabineye itimat reyi vermi-yerek iskata karar verdiklerini, buna mukabil de müşarünileyh te meclis fesh için irade istihsal ettiğini söyledi. İstanbul muhafızı ve jandarma umum kumandande bilmüşavere muktezi tedabirin alınması için emir verdi. Fesih günü meclisi mebusan binası civarına İstanbul muhafızlığı tarafından üç bölük askerle müdüriyetten polis devriyeleri sevkedil-mişti. Kabine erkânı o gün meclise gelerek Dahiliye Nazırı Mustafa Arif bey fesih iradesini okudu. Mebuslardan hiç birisi söz BHe istemeden sükûnetle meclisi mebusanı ter-kedip gittiler. Bu suretle meclîsi me busan kapatılmış oldu. Bu icraattan sonra İttihat ve Terakki erkânının tevkifine sıra gelmişti.
Gazete muhbirleri her gün polis müdüriyetine gelerek ittihat erkânının ne vakit tevkif edileceklerini ve kimlerden ibaret olduğunu anlamak istiyorlardı. Bu bapta henüz tekarrür etmiş bir karar olmadığından bittabi bu sualler cevapsız kah-yordu.
İstanbul halk'ı da tevkif mesele-
Mütareke yıllarında İatanbulda’ıi beynelmi’el zabıta heyeti oturan General Fullerle Kont Koprini-dir. / yakta duranlar sağda Frans z zabıta âmiri Sckaldi, pol s müdürü Halil Aşuroğlu we İnğiliz Vilyamdir.
sile alâkadar olmakta idiler. Birkaç gün sonra kafime kat’î kararını vererek yirmi iki kişinin tevkif listesini hazırlamıştı. Bunların arasında İttihat ve Terakki İstanbul mebusu ve ayni zamanda şeker işi yaparak yüz binlerce lira kazanan Karasu efendi de bulunuyordu. Kabinenin içti-maında İstanbul muhafızı Ahmet Fevzi paşa, jandarma kumandanı Ali Kemal paşa ve beni de bulundurarak listedeki eşhasın tevkiflerini emrettiler. Bu listenin mevkii tatbike konması için kabine azalarının listeyi imza eylemelerini teklif ettim. Aksi takdirde kanunsuz ve u-sulsüz tevkiflerine taraftar olmadığımı arz üe ısrar edildiği takdirde istifa edeceğimi söyledim.
Sadrazam önünde duran listeyi imzalayıp Dahiliye Nazırına uzattı. Ve sıra ile hepsi imzalıyarak verdiler. 31 kânunusani 335/919 gecesi polis müdüriyetinde İstanbul muhafızı, jandarma umum kumandanı toplandık. Verdiğimiz kararlar gece yarısından sonra telefon merkezlerindeki muhaberatı kat ile üçümüz ayrı ayrı mıntakalarda hareket ettik. Listede mevcut olan-İttihat ve Terakki erkânının şeref ve haysiyetlerini muhafaza etmek şartile halk görmeden sabaha kadar hepsini polis müdüriyeti umumiyesine otomobillerle şevkettik. İçlerinden Karasu efendi ertesi günü saat yediye kadar müsamaha edilmek üzere tevkifine memur birinci şube müdür muavini Fahri bey vasıtasile iki yüz bin liralık bir çeki hemen bana göndereceğini teklif etmişti. Tevkifine memur olanları iğfal edeceğinden ür kerek umum jandarma kumandanı Ali Kemal paşayı Nişantaşında ikametgâhı olan Rozantal apartımanı-na göndererek hemen tevkifini rica etmiştim. Müşarünileyh apartıma-na giderek Karasu efendinin kendi katından çıkarak alt kattaki Fransız tebaasından bir şahsın himayesine iltica ettiğini ve tevkifine müma neat edildiğini telefonla bana bildirdi. Pangaltı polis merkezinden hareket etmeden evvel general Folona telefon ederek üç Fransız jandarmasının vereceğim emre göre hareket etmesi şartile derhal Rozantal apar-tımanına şevkini istedim. General Folon muvafakat ederek yola çıkarıldığını cevaben bildirdi.
(Devamı var)
Hububat mıntakalarında kuraklık
Yurdun bir çok yerlerinde bu sene havaların müsait gittiği halde Konya ovası ve civarında yağmur-suzluktan ekinler icap ettiği şekilde inkişaf edememiştir.
Bu havatiden piyasaya gelen haberlere göre bu kuraklık bir müddet daha devam ettiği takdirde bu seneki hububat mahsulünün çok zarar göreceği bildirilmektedir.
20 MAYIS 1939X
YENİSABAH
Sayfa ı •
Kızlarımız geçit resminde
Üç Şehir Atletizm Müsabakaları
Birinci gün 130 Puanla İstanbul
Başta Ankara 2nci İzmir 3 üncü
Muzaffer tek adımda Türkiye rekoru yaptı
AnkaralI Adnanın kazandığı iboo M. mllstasna bUtUn birincilikleri İstanbul atletleri aldı
Düdkû atktizm müsabakalarında derece alan atletler sıra ile Kâm 1, Adnan, Nuri, Cemal, Muzaffer, Hayri Mustafa Muhittin
Fenerbahçe stadında Atatürk ) büstüne çelenk konurken
Jimnastik Şenlikleri
5000 Talebenin beden hareketleri çok iyi oldu
' Üç şehir atletizm müsabakalarına dün Fenerbahçe stadında başlandı. Atletizm federasyonu asbaşka-nı Şinasinin de hazır bulunduğu ve sekiz binden fazla bir seyirci önünde icra edilen müsabakalarda mevsim başı olmasma rağmen çok iyi dereceler elde edildi. Tek adım atlamada 7,10 metre atlıyarak Türkiye rekorunu kıran henüz 19 yaşında bir genç olan Muzaffer, 1500 de
4.18 le birinci gelen AnkaralI Adnan, yüksekte 1,81 i kolaylıkla aşan Süreyya, 110 maniayı 16.1 le kazanan Vasfi ve iyi yarış yapan AnkaralI gençler, Kâmil ve Hayri, 100 metreyi 11.3 le kazanan İrfan, ilerisi için ümit verici yarış yaptılar. Çok iyi organize edilen dünkü müsabakalarda elde edilen teknik neticeler şunlardır :
110 metre: Birinci Vasfi 16.1 (İstanbul), Süha (İzmir), Yavru (İstanbul), Kâmil 17.4 (Ankara), Hayri (Ankara), Ali (İzmir).
Yüksek atlama: Süreyya 1,81 (İst.), Jermi 1,77 (A.f, Muhittin (A.).
Gülle atma: Arat 13,22 (İst.), Şerif (İst.), Süha (İz.), Atıf. .
100 metre: İrfan 11,3 (İst), Cemil (İz.), Vedat (İst.), Vahit (İz.), Fikret (A.),
1500: Adnan 4.18.4 (Ankara), Hüseyin (İstanbul), İbrahim (İst.), ökkeş (A.), Kemal (İz.), Rasim (İz.),
Bu koşuda Adnan günün en iyi yarışını yaptı.
Cirit atma: Şerif 48,15 metre (İst.), Varak (İst.), Muhtara-(Ankara), Süha (İz.), Feyyaz '(İz.).
Uzun atlama: Muzaffer 7,10 met re (yeni Türkiye rekoru) Vakur 6.80 (İz.), Ömer 6,59 (Ankara), Çaroğlu 6,44, Vedat 6 (İzmir).
Bu müsabakada 6 atletin 6 metre üstünde derece alması, Muzafferin 7,10 gibi beynelmilel bir derece tutması atletizm için büyük kazançtır. (Uzun atlama Balkan rekoru
7.18 tür.) -----*
400 metre Cemal 53.8 (İst.), Nu
ri 54.5 (Ankara), Zare (İst.), Lût-fi (İz.), Ali (İz.).
400 x 4 metre (Galip, Furuzan, Hana, Zare) takımı birinci 3,39.8, ikinci (Nuri, Mustafa, Adnan, Şevki) müteşekkil Ankara takımı, ü-çüncü İzmir takımı.
Müsabakaların birinci günü 130 puvanla İstanbul birinci, 56 puvan-la Ankara ikinci, 52 puvanla İzmir üçüncü olmuştur.
Bu gün 200, 800, üç adım, 5000 disk ve 4 x 100 ile dün ikmal edile-miyen sırık atlam» müsabakaları yapılarak 3 şehir atletizm müsabakaları bitirilecek, galiplere mükâfat, lan hemen verilecektir. "
Dün görüştüğüm atletizm federasyonu asbaşkanı Şinasinin atletizmin istikbali için olan düşüncelerini müsabakaların hitamında bildireceğim.
Atlet
98 98 98
Edirnede 19 Mayıs bayramı çok giizel geçti
Edirne, (Hususî) — Bu gün E-dirnede 19 mayıs gençlik bayramı çok heyecanlı ve canlı bir şekilde kutlulandı. Sabah saat 10,30 da stad yor önündeki caddede toplanan mek teplileı ve halkı General Kâzın Dirik vali, komutanları selâmladıktan son ra sahada tribündeki yerlerine gittiler.
Sahada yapılan büyük geçit resmini ve istiklâl marşını müteakip lise başmuallimi Fahri 19 mayısı güzel bir nutukla açtı. Kız ve erkek mekteplilerin beden hareketleıi çok güzel oldu
Fatih Halkevi Bandırmada 1-2 galip
Bandırma 19 (Hususî) — 19 mayıs bayramında andırma futbolcuları ile kaışılaşmak üzere davet edilmiş olan Fatih Halkevi yaptığı maçı güzel bir ejrundan sonra 2-1 kazanmıştır.
19 Mayıs Spor ve Gençlik bayramı, dün Kadıköyündç Fenerbahçe stadında, muazzam, tezahüratla çok parlak bir şekjlde teşit edildi.
Günün çok erken saatinden baş-lıyarak, Kadıköye ak§.n kalabalık, saat 9 a doğru, Fenerbahçe stadına giden yollara, bir izdiham manzarası vermivşti. Binlerce jnsan, müteaddit yerlerde inzibatî kontrollerden geçerek stadyoma gidiyordu.
Saat" 9 da, stad tamamen dolmuştu. 15000 den fazla bir kalabalık tribünleri, ayakta duracak yerleri, kenardaki çimen sahayı doldurmuştu.
Kalabalık arasında vali ve belediye reisi Lûtfi Kırdar, Orgeneral Fahrettin Altay, İstanbul komutanı korgeneral Halis Bıyıîday, bir çok mebuslar, vilâyet ve belediye erkânı göze çarpıyordu.
Törene saat 10,Q5 te vali ve komutanın gençleri teftiş etmesile baş landı. Bu sırada 5000 den fazla kız ve erkek mektepli, 500 kadar sporcu sahada yer almıştı. Muntazam ve yeknesak kıyafetli bu gürbüz gençlik seyircilerin göğsünü iftiharla kabartan heybetli bir manzara teşkil ediyordu.
Vali, her mektep kümesinin ö-nünden geçerken:
(— Merhaba gençler, nasılsınız?
diye soruyor ve tek bir ses halin d.-
(— Sağol cevabını alıyordu.
Teftiş bittikten sonra, bando ortaya geldi ve yalnız beş bin gencin değil 15000 seyircinin de iştirakile istiklâl marşı söylndi ve direğe bayrak çekildi.
Müteakiben vali ve belediye reisi Lûtfi Kırdar, hazırlanan kürsüye çıktı ve alkışlarla zaman zaman kesilen aşağıdaki nutku söyledi:
«— Azuz yurttaşlarım, büyük ve şerefli bir günün yıldönümünü yaşıyoruz ve o derece büyük ve kutlu bir gün ki bize huzur, refah ve terakki hamleleri içinde yaşatan cüm huriyetimizin doğmasına, kurulmasına ilk adım teşkil etmiştir, denilebilir.
Hatırlarsınız, "bundan 20 yıl önceki, 19 mayısta İstanbul ve daha bir çok vatan köşeleri yabancı orduların işgali altmda bulunuyordu. Memleket ufukları meşum bir talihsizliğin derin karanlığına gömülmüş gibiydi. 18 mayısı 19 mayısa ulaştıran karanlık gecenin sabahında Samsun sahillerine sarışın bir güneş doğru. Vatanı yuvarlanmakta,
olduğu felâket uçurumunun kenarından çekip kurtarmak azmile yola çıkmış olan Mustafa Kemal 19 mayıs 1919 da Samsunda Anadolu toprağına ayak bastı ve o günden itibaren Türk illerinin üstündeki u-ğursuzluk bulutları dağılmağa başladı. 19 mayısın yıldönümünde elbette ki o büyük başlangıcın, büyük kahramanının kalplerimizde ebediyen tazim hislerile sarılı olarak ya-şıyacak olan büyük hatırasını anmadan söze başlıyamam.
Aziz İstanbullular, aziz gençler, mektepliler,
19 mayıs, takvimde Türk enerjisinin harekete geldiği gün vatan müdafaası için şahlanıp ileri atıldığı günü gösteren mukaddes bir tarih sahifesidîr.
Hür, müstakil ve kuvvetli Türkiye, memleketin yarınki parlak, verimli, saadetle dolu istikbali için bu günün gençliğine istinat ediyor. Kafasının için bilgi ışığı ile aydınlanmış, vücudü sağlam, maddî ve manevî pratik kabiliyetlerle yeGşti-rilmiş bir gençlik istiyoruz. Çocuklarımız hayat için lüzumlu, müsbet ve kaideli bilgileri verirken onların gerek ruh ye gerek beden itibarile sıhhatli, çevik ve atık olmaları için çalışıyoruz.
Nizamlaştırılmış spor, bu gayeye ı varabilmemiz için en ehemmiyetli vasıtalardan biridir. Okul sporu, terbiye vasıtaları arasında birinci derecede gelen bir kıymettir ki, çocuklarımızın hem sıhhatlerini, hem iradelerini, hem de hâdiseler karşısında çabuk karar verme ve çabuk tatbike geçme kabiliyetlerini kuvvetlendirecektir.
Aziz İstanbullular,
Bu güzel toplantının yapılacağı yeri tayin için her sene türlü güçlüklerle karşılaşılıyor. Güzel İstan-bulun tabiî, coğrafî, tarihî değerlerde mütenasip bir inkişaf ve ümrana mazhar olması için teşebbüs edilen belediye işleri arasında spor sahaları vücude getirmek meselesi de ön saftadır.
Gelecek yıl, 19 mayıs şenliklerini yeni stadyomumuzda yapabilmek dileği, bize azmimizi bir kat daha kuvvetlendirecek surette heyecan vermektedir.
Bu temennimizin bir an önce hakikat olması için var kuvvetimizle çalışacağız.
19 mayıs şenliklerini açıyorum. Hepinizi saygı ile selâmlar, bayramınızı sevgi ile kutlularım.!
Validen sonra Üniversite ve yüksek okullar namına kürsüye çıkan Tıb Fakültesinden Fahri Kurtuluş, heyecanlı bir hitabe lrad etti ve ezcümle dedi ki:
«— Arkadaşlar, yurttaşlarım,
Vatanı, parçalanmış, toprakları düşman askerde dolmuş, namusu, hayatı, her şeyi tehlike içinde kalmış olan bir millet, esareti kabul et-miyen hislerini, bütün dünyaya haykıracak ve inandıracak bir şefe riıuhtaçtı.
Böyle kaarnlık bir devirde Türkün semasında bir «Güneş» doğdu Bu, emsalsiz milletimizin bağrından fışkıran millî deha, Mustafa Kemerdi.
Memleket hayatımızda esaslı bir inkılâp çığırı açan 19 Mayıs, işte bugün gençliğin bir jimnastik bayramı günüdür. Bir milletin sağlamlığı (Sonu 7 inci sayfada)
Vali meralimden evvel nutuk verirken
İstanbul - Edirne Bisiklet Yarışı
Birinci Merhaleyi 8,26 Saatde Istanbuldan Haralâmbu Kazandı
Bisikletçilerin Istanbuldan hareketleri
Edirne, (Hususî) — İstanbul -Edirne, — Edirne, İstanbul büyük bisiklet yarışının birinci kısmı bu gün saat 4,30 da Edime Atatürk anıtı önünde şu şekilde neticelendi:
1 — Istanbuldan Lâmbo 8,26 saat
2 — Eskişehirden "Osman T 5 metre farkla)
98 98 98 98 98
Okullar Muhteliti
Kulüpleri 4-2 Yendi
Matbuat takımı Beşiktaş tekaütlerini 3-1 kazandı
Dün Fenerbahçe stadında ve üç şehir atletizm müsabakalarından sonra İstanbul klüpleri muhteliti ile okullar muhteliti bir karşılaşma yap tılar.
Takımlar şu kadrolarla oynuyorlardı:
Okullar muhteliti:
Cihat; Osman, Bülent; Enis, Zalil, Metin; Bülent, Hüseyin, Cihat, Niyazi, Tank.
Klüpler muhteliti:
Mehmet; Valastardi, Drakos; Arşiver, Etyen, İbrahim; Mustafa, Bambino, İsmail, Hakkı, Şeref, Di-ran.
İlk dakikada sıkı bir hücum yât pan okullar muhteliti sağ iç Hüse-yinin ayağile ilk gollerini yaptılar. Güzel oynıyan mektepliler 21 inci dakikada da sağ açıkları vasıtasile ikinci sayılarını çıkardılar. Birinci devre bu şekilde bitti.
İkinci devrenin ilk dakikalarında, Hakkı klüpler muhtelitinin ilk golünü attı. Mektepliler buna derhal cevap vererek üçüncü golü yaptılar. 40 inci dakikada Valastardi, klüpler muhtelitinin ikinci sayısını penaltıdan yaptı. Son dakikalarda Bülendin ayağile bir gol daha çıkaran mektepliler 4-2 galip geldileı.
Bu maçta mektepliler, cidden güzel ve enerjik bir oyun oynadılar.
Matbuat takımı
Beşiktaş Halkevinin tertip etmiş olduğu spor bayramı Şeref stadında dün intizam içinde yapıldı. Matbuat takımı, Beşiktaş klübünün eski ve
3 — Istanbuldan Cemal ( 10 metre farkla)
4 — İzmirden Kemal (15 metre farkla)
5 — Ankaradan Orhan, Eskişehirden Zekeriya.
Yarışın ikinci kısmı olan Edime İstanbul müsabakası yarın yapıla çaktır.
yeni futbolcüleri, atlet ve güreşçileri geçit resminden sonra matbuat takımı maçı başladı.
Matbuat takımı:
Nejat, Osman Münür, Ercüment Salâhattin, Celâl, Murat, Şazi, Ulvi, Sedat, Ahmet Adem, Besim.
Beşiktaş tekaütleri:
Mehmet, Tevfik, Rüştü, Muammer, Cavit, Şevket, Şeref, Şükrü, Edip, Nuri, Pertev.
İlk devrede Edip Beşiktaşın yegâne golünü yaptı. İlk devre 1-0 Beşiktaş lehine.
İkinci devrede oyun daha seri oldu. Salâhattin ilk dakikalarda penaltıdan birinci, Ahmet Adem birbirinden güzel iki gol yaparak matbuat takımını 3-1 galip variyete getirdi ve devre böylece matbuatın galibiyetile bitti.
86 88 98
İstanbul sporcuları namına şehitlik va hastahanoler ziyaret olundu
İstanbul mmtakası namına böl» ge büro şefi Falit, Beykoz klübü reisi Hüseyin, Davutpaşa klübü ıeisi ömerden mürekkep bir heyet dün deden sonra Edirnekapısındaki şe hitliği ziyaret ederek bir çelenk kojj muşlar, bilâhare Gureba ve Gümüşsüyü hastahaneleriııi ziyaret ederek İstanbul sporcuları namına hastala ra sağlık dilemişler ve sureti mah-susada hazırlattırılmış olan sigara ve kolonyaları hastalara tevdi etmişlerdir.
Sayfaı
T t N I S A I A H
20 MAYIS 193»
Başka Ülkelerdeki İnsanlar
FAYDALI BİLGİLER
Sihirli Tokmak
İnsanların Minimini Dostları
Fakat zannetmem ki bu oyunu oynıyasınız!.. Böyle oyunlar ancak Çapkın ile Bıçkın gibilere mahsustur. Çocuklar kapının yanma yaklaştıkları vakit Yemenili nine ateşin karşısında bir sandalya atmış, keyif yapıyordu. Tam ihtiyar kadınların , uyuklamak sevdikleri bir saatti.
Yemenili nine, ne Çapkının «Sır tıma tırman, tokmağa yetişirsin» dediğini, ne de ayak seslerini işitmedi. Fakat tokmağın üç kere şiddetle: Çat! Çat! Çat! diye vurulduğunu duyunca yüreği oynıyarak fırladı:
— Yarabbim bu ne? Acaba böyle kapıyı vuran kim?..
Lâkin kapıyı açınca hem korkmuş; hem de şaşırmıştı.
— Muhakkak birisi kapıyı çaldı... Bak tokmağın biraz parıltısı kaçmış, dedi. Sonra tokmağa dönerek sordu:
Tokmak, tokmak, söyle bana, Kim dokundu şimdi sana?.
Şimdiye kadar böyle bir fena mu ameleye uğramamış olan tokmak kesik kesik cevap verdi:
Yemenili dadı, Yemenili dadı, Bıçkın ile Çapkın kapıp çaldı.
Fakat Yemenili nine çocukların bu adlarını bilmiyordu. Onun için tokmağın ne demek istediğini anlamadı.
— Böyle bir kapı çalış işitme-miştim. Fakat kim çaldı? Bunu bilmek istiyorum.
Tokmak bundan fazla konuşa-mıyordu. Daima «Çapkın vurdu», «Çapkın vurdu» diyordu. Yemenili ninenin canı çok sıkıldı:
— Eyvah, sihirli tokmak yanlış cevap veriyor...
Diye okadar meyus olmuştu ki, ağlamağa başladı. Fakatağlamanın bir neticesi çıkmıyordu. Böylece bir kova su alarak kapının önündeki a yak izlerini sildi ve tokmağı tekrar parlattı:
Sandalyasma döndü ve biraz son ra yine uykuya daldı. Dışarıda Çapkın ile Bıçkın evin etrafında gizlene • rek Yemenili ninenin kapıyı silmesini seyrettiler. İçeri girince Bıçkın dedi ki:
— Bu oyunu tekrar edelim mi?
— Haydi!..
BİR az da şaka
Ayıkla pirincin taşını
— Dün giydiğim gömlek nerede anne?.
— Yıkamak için ıslattım yavrum.
— Gördün mü ettiğin işi? Bu gün tarih imtihanı var. Bütün notları ince ince o gömleğin koli arma yazmıştım. Şimdi imtihana nasıl gireceğim ?
Çocuk mantığı
f Annesi Ayteni büyük annesine öğle yemeğine götürmüştü. Sofraya oturulmadan evvel annesi Aytene ellerini yıkamasını söyledi. Ayten mırın kırın ediyor, yerinden kalkmak istemiyordu. Anne annesi küçüğün bu haline bakıp:
— Canım, çocuğun elleri fazla kirli değil, bu seferlik ellerinf yıkamadan sofraya otursun, dedi.
Halbuki Aytenin annesi:
— Hayır, hayır. Annelerin sözünü dinlemek lâzımdır. Haydi git, çabuk ellerini yıka! emrini verdi.
Ayten, İs tenliye istemiye Musluğun yolunu tutarken annesine dön-dü:
H .. — Peki anue’ dedi' ben *enln sözünü dinliyorum amma,“seni neye senin annenin sözünü dinlemiyorsun
Böylece bu iki haylaz bir daha kapıya sokuldular ve bir daha patırdı işitildi:
— Çat! Çat! Çat!
Zavallı nine yine dışarı fırladı, fakat bu defa da kimseyi göremedi. Tekrar tokmağa sordu, tokmak bu sefer büsbütün bitap bir halde ce-| vap verdi:
Alı nine! Yemenli! nine, Çapkınla Bıçkın vurdu yine!
Zavallı nine acı acı gözyaşları dökmeğe başladı.
— Yarabbim! Sen bana acı.. Sihirli tokmağım artık bozuldu. Artık şimdiden sonra kimin kapıyı çal dığını söylemiyecek.
Ağlaya, sızlıya giderek bir kova su daha getirdi. O gün üçüncü defa olarak temizliğe koyuldu. Bu esnada sütçü geldi:
— Ne oldu Yemenili nine? Söy le bakalım neye ağlıyorsun?
Zavallı nine müthiş tokmak darbelerini ve sihirli tokmağının bozulup saçma şeyler söylediğini anlattı. Sütçü dedi ki:
— Çapkın ile Bıçkın mı?.. Bunlar ikisi köyün en yaramaz çocuğudur. Tokmak doğru söylemiş. Şimdi siz pencerenizden gözetlersiniz. Bu iki haylaz tekrar gelirlerse arka kapıdan dolaşır, onları enselersiniz!..
Yemenili nine tokmağın bozulmadığına çok sevinerek sütçünün fikrini dinledi. Çapkın ile Bıçkın bir daha gelmezler zannediyordu. Fakat yanıldı. Biraz sonra kafaları gözüktü, sonra yavaş yavaş sokuldular.
Yemenili nine halı silktiği sopayı alarak arka kapıdan yavaşça dışarı çıktı.
— Çat! Çat! Çat!. Yine tokmağın sesi... Çapkın ile Bıçkın kapıya doğru bakarak, memnun kahkaha larla kaçıyorlardı. Fakat başları arkaya doğru çevrilmiş olduğundan doğru Yemenili ninenin kucağına gittiler. Yemenili ninenin halı silkmesi bütün köyde meşhurdu. Çapkın ile Bıçkın o gün evlerine dönerken ötelerini berilerini tutuyorlar ve bir daha Yemenili ninenin evinin önünden bile geçmemeğe yemin ediyorlardı.
Cici Anne
-SON-
Şu gördüğünüz insanlar Şimalî Avustralyada kâin Amhem mınta-kasında yaşıyan yarı vahşî kişilerdir. Bunlar Totemlere taparlar.
Gıdaları hayvan eti ve otlardan ibarettir. Hayatları garip, kendileri cengâver, garip itikattan vardır. U-zun bir mazisi otan bu kabile şimdiye kadar kendi hususî âdetlerinden hiç birini değiştirmiyerek bütün ananelerine sadık kalmış insanlardır. Kabile erkânmdan bir kısmının ü-zerlerine giydikleri elbiseler babadan dedeye intikal eden bir çok hurafelerin sembolüdür. Bu elbiseler dinî merasimlerde giyilir ve bilâhare büyük bir itina ile saklanır. Bu elbiseler âdeta o ailenin bir remzi o-larak sayılır, ve daima ailenin en
Kabahat kimde ?
Anne — Yalçm, dün öğretmen seni, sınıfta papuçlarını ve çoraplarını çıkardığın için cezalandırmış. İnsan, sınıfta hiç papuçlarını, çoraplarını çıkarır mı?
Yalçm — Çıkarır ya! öğretmen bana bir insanın ellerinde ve ayaklarında kaç tane parmak vardır? diye sordu; ben de ellerimin parmaklarını saydım, amma ayaklarınım parmaklarını kunduramın üzerinden sayamazdım ya! Sorgusuna doğru cevap vermek İçin papuçlan-mı, çoraplarımı çıkardım. Kabahat onda.
Çocuk sualleri
Yalçm — Baba «Kişi arkadaşından bellidir» ne demektir?
Baba — Yavrum, bir insanın arkadaşına bakarak, iyi mi yoksa fena mı olduğunu anlamak mümkiin. dür demektir.
Yalçm — Peki .baba, iyi bir çocuk fena bir çocuklar arkadaşlık e-derse acaba iyi çocuğa mı fena çocuk derler, yoksa fena çocuğa mı iyi çocuk derler?..
Tuhaf İtikatlı İnsanlar
muteber kimseleri tarafından giyilir.
Ayrıca dinî merasimlerde kabile erkânının vücutlerine yukarıda gördüğünüz şekilde garip çizgi ve şekillerden ibaret resimler yapılır. Bunları vücudünde iftiharla taşıyan lar kendilerine sırra ermiş addederler.
XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX
Bacaksızın marifeti
Gülsen — Anne, bir mum ancak üç, dört saat dayanıyor, sonra bitip sünüyor amma havagazı öyle değil.
Anne — Bunu nereden biliyorsun?
Gülsen — Odunluktaki havagazı lâmbasını bir hafta evvel yaktım, yanar bıraktım. Hâlâ bitip sönmedi de...
i Kurbağa. Kardeşin Ziyafeti )
— ı ..*♦*
Mayıs Ayı Şaşırtmacası
1 — Kurbağa kardef çok «ev-3 4 — Bütün arkadaşlarını ildiği yağmurlu bir günde balık| yafete davet etti. Onlar bu da-avlamağa gitti. S veli meserretle kabul ettiUr
5 — Kurbağa kardeş çabuk gö'e döndü ziyafeti hazırlayacaktı. Fakat balık okadar güzel kokuyorduki kurbağa kardeş de öyle açtı kil..
— Oltasını ; sepetini alınca göle indi ve avlanmağa^ başladı.
3 — Bir kocaman balık tuttu kı zarttı. Bir fincan da kahve pişirdi Fakat balığı yemedi.
6 — Misafirler gelince baktıklar ki balığın hepsini kendi yemiş
Arı, hepimizin sevdiği tatlı balı I yapan faydalı ve ehli bir hayvandır. İnsanlar anların balından istifade [ için onlara hususî evler yaparlar ki bunlara «Kovan» denilir. Anlar bu kovanlann içinde sürü ile barınırlar. Bir sürüde on binden otuz, kırk bine kadar arı bulunur. Bu arı sürülerini tek bir an idare eder. Buna -dişi olduğu halde- «An beyi - denilmiştir. Anlann erkekleri yalnız baharda meydana çıkarlar. Bunların adedi mahduttur. Bunlar iri gözlü ve şişman vücutlüdürler. Kovanda en çok «Dişi arı» bulunur. Fakat bu dişilerden ancak bir tanesi yumurtlar. Bu, narin vücutlü bir arıdır ki «Bey» ismini alır Diğer dişiler «Kısır» dır. Yumurtlamazlar. Bunlar «işçi anlar» dır.
Her kovanda yalnız bir bey vardır. Eğer ikinci bir bey zuhur ederse ya eski beyle yeni bey kavga eder; bir tanesi ölür; böylece diğeri kovana hâkim olur. Yahut eski bey yeni beyin vücudüne tahammül edemez; çok kere kovandan kaçar. Zaten kovanda arılar pek çoğalmışlardır. Arı beyinin kaçtığını gören binlerce arı, an beyinin arkasından koşarlar, Bunların içindeki erkek arılardan bir tanesi an beyini yavrulamak ii-zere aşılar. Sonra «işçi arılar» tekmil «Erkek arı» lan telef ederler.
Arı beyi bir da’/ konar. Bütün gelen anlar da birbirlerine tutunarak salkım şeklinde bir küme yaparlar. İşte buna (Oğul verme) denir. Arıcı hemen bir sepet alır. Dalı sil-keliyerek bu kümeyi sepete düşürür ve sepetteki arılan boş bir kovana koyar. Bu yeni cemiyet orada
Çocuklar! Bu resmin içinde gördüğünüz ağaçlardan, yapraklardan, çocuklardan, bebeklerden başka tamam (10) tane hayvan veya kuş gizlidir. Şayet bunların hepsini resmin üzerinde boyayıp resmi keser ve bize gönderirseniz güzel ve ter-biyevî bir hediye kazanabilirsiniz. Zarfların üzerine: «Yeni Sabah gazetesi bilmece memurluğuna» cümlesini yazmayı unutmayın. Adreslerinizi de açık ve okunaklı bir surette yazınız. Bilmece mektuplarım pos
yeni bir hayâta koyulurlar. Artık yeni mesken vücude gelir gelmez işler de başlar. İşçiler, karınlarını teşkil eden halkalar arasından dışarı çıkardıktan balmumu ile peteklerini hazırlarlar. Bu peteklerdeki göz göz odacıklann her birine an beyi birer yumurta bırakır. Bu yumurtalardan (on altı günde) dişiler çıkar. (Yirmi günde) kısır dişiler, (yirmi dört günde) erkek arılar çıkar. Bunlar beyaz, küçük, gözsüz kurtlardır. Bunlara işçi arılar yiyecek getirerek beslerler. Bir kaç gün sonra kurt lar oldukça büyürler. Sonra iyice büyüyünce tam bir an halinde mumu dfelerek dışarı çıkarlar. Kovanda ölen arıları işçi anlar dışarı çıkarırlar. İşçiler odalann üzerlerini mumla kapatırlar. Kışın kendilerine gıda olmak üzere hazırlarlar. Çünkü arılar hazırlanmış peteklerin göz lerini balta doldururlar. Bu bal anları kış uykusuna yatmazlar. Hepsi kovanın içinde dururlar. Mdhtaç olduktan gıdayı baharda çiçekler bol olduğu zamanlar topladıkları bu baldan tedarik ederler. Fakat bilirsiniz ki insanlar bu balların hepsini anlara bırakmaz, mühim bir kısmını alırlar.
An soktuğu zaman yapılacak şey iğne içeride kalmışsa onu çıkarmak, sonra da üzerine nişadır ruhu sürmektir. Eğer o yerin üzeri hava almasına mani olacak bir madde ile kapatılıp hava almasına meydan verilmezse şişmek tehlikesi de bertaraf edilmiş olur. İğnesini kaybeden zavallı arılar da az sonra ölürler. Demek ki bu iş kendileri için hayatları pahasına mal oluyor.
ta ile açık gönderirseniz (30) para lık posta pulu kâfi gelir.
Bu şaşırtmacayı çözenler a.’asın da çekeceğimiz kur’ada hediye kazanacak talihli küçük okuyucularımızın isimlerini haziranın üçüncü cumartesi günü çıkacak «Çocuk say fası» nda bulursunuz.
Istanbuldaki okuyucularımız kazandıkları hediyeleri cuma günleri hüviyet varakatarile idarehanemizden almalıdırlar.
20 MAYIS 193»
Y E N ! S A B A H'.
S»yf«ı T ■
Atılay Denize
İndirildi
İ Dün, Türk bahriyesi için çok mutlu bir gün idi. Zira senelerden sonra ilk defa olarak Türk mühendiş ve İşçilerinin de katılan emeğile dünyanın en modem bir tahtelbahirini denize indirmek saadetini idrak etmiştir.
; Ay sınıfı denizaltı gemilerimizden Atılay’ın, Kasımpaşadaki tarihî Val-1 de kızaklarında tekne inşaatı bitmiş ve muazzam tezahüratla denize indirilmiştir.
Daha sabahtan itibaren davetliler, tahtelbahirin inşasını deruhte etmiş bulunan Krupp müessesesinin temin ettiği motörlerle Köprüden merasim mahalline gelmişler ve ihzar edilen mevkilerde yer almışlardı. Bir gelin gibi süslenmiş olan A-tılay, az sonra terkederek denize ineceği kızağında pırıl pırıl yaniyor ve davetliler tarafından büyük bir zevkle seyrediliyordu. Yanında da inşaatı çok ilerliyen ve Ay sınıfı tahtelbahirlerin en muazzamı olacak olan Yıldıray denizaltı gemisi duruyordu.
Saat tam 12 de Ordu Müfettişi Orgeneral Fahrettin Altay, İstanbul Komutanı Korgeneral Halis Bıyık-tay, Korkeneral Ali Fuat, Amiral Şükrü Okan ve refikaları, yanlarında Vali Dr. Lûtfi Kırdar, polis müdürü Sadri Aka ve polis Birinci Şube Müdürü Ekrem olduğu halde kızak mahalline geldiler. Krupp müesse-sesi, namına da müessesenin Alman-yadan gelen direktörü HerrSchru-edler, müessesenin diğer yüksek memur ve mühendisleri, Alman baş konsolosu vardı. Gazeteciler de mevkilerinde yer almışlardı.
Merasim, bahriye bandosunun büyük bir muvaffakiyetle çaldığı İstiklâl marşı ile başladı. Bunu müteakip ilk sözü Krupp müessesesi direktörü alarak ezcümle şu nutku söyledi:
«— Muhterem davetliler,
Krupp müessesesi tarafından Türkiye hesabına yapılan 4 tahtelbahirden üçüncüsünün denize indirilmesi vaktinin geldiğini beyan e-derim. Müessesem namına lütfen davetimizi kabul ederek gelmiş bulunan hazıruna teşekkürlerimi sunarım.
Sayın misafirlerim; bu gemi, teknik ve san’at iribarile deniz inşaiye-sinin bir şaheseridir. Bunu vücude getirmek hususunda Alman mühendis ve işçilerile beraber Türk teknik adamlarına ve işçilerine de medyunuz. Bu kızakta yapılan Atı-lay’ın, Alman tezgâhlarında vücude getirilen eşlerile ayni kabiliyette olduğunu sureti kat’îiyede temin ederim. Bu hususta bize büyük yardımları dokunan Türk hükümetine ve Türk ordusunun büyüklerine teşekkür etmeyi de bir borç sayarım.
Bu geminin adını koyan en büyük asker Atatürktür. Onun ismile beraber bu isim de ebediyyen yaşıya-caktır.
Atılay!
Senin bugün Türk bahriyesine iştirakinin Türk bahriye ve ordusuna uğur getirmesini ve her tehlikeye karşı koymasını niyaz ederim.
Sizi Türkiyenin büyük Devlet a-damı Cumhurreisi tsmet İnönünün şerefine üç defa «Hurra!» ya davet ederim.»
Amiralin nutku
Direktörün türkçeye tercüme e-dilen ve şiddetle alkışlanan nutkundan sonra Amiral Şükrü Okan söz aldı ve aynen şu nutku söyledi:
(— Sayın davetliler;
Çok yakın tarihe kadar üzerinde birçok tekneler kurulup itmam edilen bu tarihî kızaktaı bugün de iki denizaltı gemimiz kurulmuş ve itmam edilmiş bulunmaktadır. Hükümeti Cümhuriyemizin Cermanya Verfe sipariş ederek iki adedini Al-manyada ve iki adedin de şu gördürünüz kızakta ikmal ettirdiği bu teknelere Ebedî Şefimiz Atatürk’ün Yüksek tensiplerile de sırasile Sal-dıray. Batıray Atılay ve Yıldıray î-simleri verilmiştir. îşte bugün yüksek huzurunuzla denize indirilmesi törenini yaptığımız denizaltı gemimiz de Ay sınıfı dediğimiz bu dört denizaltı gemimizden ismi Atılay o-landır. Birkaç dakika sonra temiz sularımız üzerinde sevimliliği ile '"~'r aİ£Jcak olan bu teknede sulh.,
19 Mayıs
(Bertarafı 5 inci say famızda) ve istikbalinin kuvvetli oluşu, yetiştirmekte olduğu gençliğinin vü-cutçe, ruhça, ahlâkça kuvvetli bulunuşuna tâbidir.
Şimdi, orta mektep ve liselerde o-kuyan mesud Türk çocukları, sîzler düşman süngüsü, yabancı bayrak görmediniz ve ebediyyen görmiye-ceksiniz.
Arkadaşlar, yurlaşlarım, büyük milletim;
Ne mutlu bize ki, hâdiselerin baş döndürücü bir sür’atle biribirini ta-j kip ettiği, dünya siyasetinin büyük buhranlar geçirdiği şu nazik günlerde, millî bir günümüzü heyecanla, yaratıcısının hatırasına yaraşır bir esaletle kutluluyoruz.
Dün, bir Atatürk’e, bugün bir İn-| önü’ye sahip olarak yaşıyan büyük Türk milletti, senîn sayende tarih | bu deha silsilesini sona erdirecek değildir.»
Daha sonra Beden Terbiyesi teşkilâtı namına futbol hakemlerimizden Tam özerengin, bir nutuk söyledi.
Sıra, geçit törenine gelmişti.
En önde mekteplerin ve spor teşekküllerinin bayraklarını taşıyan gençler geçtiler.
Onları eskrimci, kayakçı ve fut-ı bolcu Üniversiteliler takip etliler. I Daha sonra kız mekteplilerimiz gö-| ründüler. En sonda erkek mektepli-] 1er ve sporcular geçtiler.
Bu sene bir yenilik olmak üzere sıralar dokuzar kişilik tertip olunmuştu. Büyük bir intizam ve parlak bir muvaffakiyetle nihayetlenen bu geçit resmini, devam ettiği 15 dakika içinde stadyomu dolduran halkın dinmfren alkımlarını topladı.
Sıra, idman hareketlerine gelmişti.
Evvelâ kız talebeler, Kız Muallim Mektebi Beden Terbiyesi öğretmeni Mesadet’in kumandasında hareket yaptılar.
Bundan sonra da erkek talebe, i Muallim Mektebi öğretmeni Ferhad j ın kumandasile ayni hareketleri tekrarladılar.
Kız ve erkek talebenin geniş mikyasta bir muvaffakiyet kazandığını kaydetmek icabeedr.
vifak ve daima barış içinde bulunmak için bu tekneleri yaptıran Cüm-huriyetimize ve onun şerefli ve kudretli büyük ordusuna diğer gemilerimiz gibi kutlu ve mutlu olsun.
Karşınızda, gördüğünüz, teknik şaheseri olan bu sevimli gemiyi hepimizce malûm yüksek Alman sanayii saflarında da şerefli mevki almış olan Cermanya Verf firması kendi mühendislerde, kısmen kendi işçij leri ve bürün ekseriye|ile de Türk işçilerimizle meydana getirmiş bulunmaktadır. Bu yüksek teknik eserlerini Atılay denizaltı gemisi şeklinde demirden bir âbide gibi önümüzde bulunduran, temaşalarımıza arzeden Cermanya Verfe ve onun sayın direktörüne, mühendislerine, âmirlerde bütün işçilerine ve iftihar ederek sevinç ve zevk duyarak kendi Türk işçilerimize ve İnşaat komisyonu başkan ve azalarma içten takdir ve teşekkürlerimi bildirmeyi kendim için vecibe addederim.
Cümhuriyetin biz denizcilerden de esirgemediği feyizleri ve himmetlerde muharip ve muavin gemilerimizin gün geçtikçe hem adetlerinin, hem kudretlerinin çoğaldığını hepimiz sevinçlerle görmekteyiz. Bu sebep ve fırsatla da büyük cumhur Başkanımız ve Mdlî Şefimiz İnönü-ne, milletimize ve hükümetimize büyük mareşalimize ve sa»ın Millî Müdafaa vekilimize de donanmanın minnet ve şükranlarını kendiminki-lerle birlikte bütün bir saygı ile huzurunuzda arzederim.»
• Orgeneral Fahrettin Altay’ın sözleri
Daha sonra Ordu Müfettişi Orgeneral Fahrettin Altay şu sözleri söyledi:
«— Sayın davetliler!
Bugün denize indirilecek olan Atılay denizaltı gemisine Türk kara, hava ve deniz ordularının selâmını sunarım. Arkadaşlar, bu gördüğünüz gemi maddeten harp âleti, fakat manen bir sulh âmilidir ve sulha hizmet edecektir. Ona olan selâmımız bu noktadandır. Bu gemiye isim veren Büyük Atatürk için bir saniye başlarımızı eğelim. Yaşasın Türk milleti, yaşasın İsmet İnönü!»
Gemi denize iniyor
Bundan sonra Krupp mümessili Bayan Şükrü Okan’ı, gemiye isim a-nası olmayı teklif etti. Bayan Okan kabul ederek şu sözleri söyledi:
«— Atılay! Sana muvaffakiyetler ve muzafferiyetler dilerim!» Ve şampanya şişesini Atılaym burnuna vurarak kırdı.
Gemi gittikçe hızlanarak denize doğru kayarken, bando şen havalar çalıyor ve halk şiddetle alkışlıyordu.
Davetliler bundan sonra perapalas otelinde ihzar edilen büfeye davet edildiler ve burada izaz edilerek çok güzel bir vakit geçirdiler.
Krupp mümessilinin gazetemize beyanatı
Atılay denizaltı gemisinin denize indirilmesi merasiminde bulunmak üzere Almanyadan sureti mahsusada gelen Herr Schruedter Perapalas o-telinde bir arkadaşımıza şu beyanatta bulunmuştur:
(— Türkiye Krupp müessesesinin çok eski bir müşterisidir. Müessese-miz Türkiye namına ilk gemileri tâ 1888 de yapmıştır. Bunlar Berki Satvet, Peyki Şevket ve Nusret torpitolarıdır. Bundan sonra deniz siparişlerinde bu ay sınıfı dört' tahtelbahir gelmektedir.
Müessesemiz, Türkiye ile olan münasebetlerine çok ehemmiyet vermektedir. Bu iyi münasebetlerin daima devam edeceğini ve daha ziyade tekemmül edeceğini ümit ediyorum. Ben, şahsen bu münasebatın devam ve inkişafına elimden geldiği kadar çalışacağım.
Bu sırada şu noktayı da bilhassa tebarüz ettirmek isterim ki, müessesem Türkiye hesabına ticaret gemileri de yapmış ve yapmaktadır. Trak, Sus ve Marakaz Krupp tezgâhlarının mükemmel eserleridir. Bu gemilerde asla bir kusur olmadığını bilhassa tebarüz ettirmek isterim.»
Autılay’ın evsafı
«Attılay» da, Almanya’da «Kiel» limanında, Germania tezgâhlarında
Ankaradaki Merasim
Maarif Vekili de bir nutuk söyledi
Ankara 19 (Telefonla) — Bütüıt Ankara bu gün saat 7 den itibaren akın akın stodyoma giderken mektepliler de muazzam kafileleı halin-
inşa edilip bir müddet evvel limanımıza gelmiş olan «Saldıray» denizaltı gemimiz gibi deniz sathında (934) tonilâto maı mahrecinde son sistem bir vahidi harbimiz olup altı tane torpito tiyoyi ve bir tane de 10 santimetrelik seri ateşli topla mücehhezdir.
Malûm olduğu üzere «Ay» sınıfı denizaltı gemilerimiz dört tane olup bunlardan iki tanesi yani «Saldıray» I ve «Batıary» Almanyada Germania i tezgâhlarında inşa edilmiş veya e-dilmekte bulunmuş; «Aatılay» ile «Yıldıray» da öz yurdumuzda inşa ı edilmiş veya edilmekte bulunmuş-I tur.
Almanya’da inşa edilen gemilerimizden «Saldıray» ın inşaatı biterek limanımıza gelmiş ve memleketimizde yapılan iki denizaltı gemi-j mizden «Aatılay» da dün denize indirilmiştir.
j Bu suretle Almanyada inşaatı bil-: mek üzere bulunan «Batıray» ile yurdumuzda denize indirilmesi bir gün meselesi haline gelmiş olan «Yıldıray» henüz hali inşada bulunmaktadırlar.
Bu suretle Almanyada inşaatı bir-«Saldıray», «Aalılay» ve «Yıldıray» deniz sathında (934) tonilâto maı mahrecinde üç eş gemidirler. Yalnız «Batıray. bu üç gemiden (250) tonilâto daha büyük, yani «1185» tonilâto maı mahrecindedir ve mayın dökme tertibatile mücehhezdir. Bu dört gemi de asrın en modern ve en mütekâmil silâhlarıdır.
Şenlikleri
de stadyoma ileniyorlardı. Saat 8 e doğru Maarif Müdürü Rahmi ile 24 kişiden mürekkep bir gençlik mümessil heyeti Etnografya müzesine gideıek Ebedî Şefin kabrini hürmetle ziyaret ettiler. Bu ziyaret esnasında ellerinde bahar çiçekleri ile süslü çelenkler taşıyan gençler hıçkırıklar arasında çelenkleri Atalarının kabrine bıraktılar. Bu heyet sonra Ulus meydanına geldi. Mekteplilerle beraber buraya da çelenkler konuldu. Mahşerî bir manzara gösteren stadyomdaki geçit resmi pek muntazam oldu. Maarif Vekili Haşan Âli Yücel bu büyük günün manası hakkında güzel bir nutuk söyledi. Bunu genç bir kızın nutku takip etti. Bundan sonra talebe ve halk hep bir ağızdan şeref tezahürü yaptılar. Koca stadyom hep bir a-ğızdan üç defa Şa, Şa, Şa diye haykırdı. Gençlik «Dağbaşını duman almış» şarkısını söyledi. Bundan sonra telebe sahayı terkettiler.
Su İşlerimiz
Ankara (Telefonla) — Belediyeler bankası, Maraş ve Burnovanın tesisatını çok ucuz ve muvaffakiyetli bir tarzda yapan Titaş firmasiyle diğer şehirlerimizin su işleri üzerinde bir alnaşma yapmak tasavvu-rundadır. Bu takdirde birçok şehirlerimiz susuzluk derdinden kurtulacaktır.
Keza, uzun zamandanberi üzerinde faaliyetle çalışılan Bursa ovasının ıslah işi de tamamiyle bitmiştir. Su politikasının ilk büyük eseri olan bu işten sonra Adana ovasının ıslah işlerine başlanacaktır. Bu işin de Bursa ovasının ıslah ameliyesini yapan ayni firmaya verilmesi muhtemeldir.
Ceviz büyüklüğünde do'u
Çorlu (Hususî) — Kazamızın Mi-sinli köyüne 5 dakika kadar devam eden ceviz büyüklüğünde dolu yağmıştır...
Bu arada köy halkından Kara Salim adında birisinin evine pek şiddetli bir yıldırım düşmüş ve derhalı evde yangın husule getirmiştir. Halk yangını söndürmek için kova, kova süt ve su dökmek suretile ateşin önünü almış ve sirayetine meydan vermemişlerdir.
Polis prevantoryomu
Ankara, 19 (Telefonla) — Emni-yet Umum Müdürlüğü memur ve mensupları, vilâyetlerdeki polis memurları için bu yıl birer prevantor-yom inşası kararlaştırıldı. Bu mak-ı şatla- Umum Müdürlük bütçesine I tahsisat kondu.
İstanbul HalkTiyaîrosu
Kenan Güler ve arkadaşları Cumartesi güaü akşamı Kadıköy Kuşdili sinemarj»
BU DAVA
BÖYLEBİTTİ
Pazır gündüz Üsküdar İnş rah bahçesinde
KADIN piyes 6 perde
ANKARA TltATROSÜ
San’atkârları
Pek yakında temsillerine başlıyor Yazlık lahçelerde ve
haftada üç gü :
( ocamustafapaşa
Aile bahçesinde)
Mudanya İlâve Pazar Postas
21 Mayıstan itibaren Pazar günleri saat 20.00 de İstanbul dan Mudanya'ya ilâve bir posta kaldırılacaktır.
Gemliğe kadar gidecek bu posta Pazartesi sabahı 8.30da k,!lkarak *aa‘ 1135 de ^tanbula dönecek ve s.at 13.00 de tekrar Mudany.’ya kalkarak Mudanya'dan ss.t 17.00 de mutat dönüş seferini yapacaktır. Bu itibarla Pazartesi günlen İstanbul'dan Mudanya’ya yalnız 13.00 de vapur kalkacaktır.
Büyük ve Acı Bir Kayıp
(Baş tarafı 1 inci sayfada) birdenbire fenalaşmış ve biraz sonra da teslimi ruh etmiştir.
Merhumun cenazesi bu gün öğleye doğru Teşvikiyedeki evinden kaldırılacaktır.
Cenaze namazı Teşvikiye camiinde kılınacak ve sonra Feriköy mezarlığındaki ailesi makberesme bırakılacaktır.
Merhumun hayatı ve hizmetleri ölümü bütün memleket için elim bir ziya olan B. Ahmet Ağaoğlunun Türk fikir, ilim ve matbuat âlemine
yaptığı hizmetler pek çoktur. Kendisine «Türkçülük» cereyanında hususî bir mevki ayırmak lâzımdır.
B. Ahmet Ağaoğlu memleketi-
mizde «Türk Ocakları nın kuruluşunda büyük âmil olmuş, bu ide etrafında uzun yıllar çalışmıştır.
Merhum 1869 senesinde tevellüt ’ etmiştir. «Ağaoğlu» ailesi Erzurum-dan Karabağa hicret ederek oraya.
yerleşmiş ve «Karabağ» beylerinden
Hakverdi ailesile sıhriyet peyda et-
miştir.
Ahmet Ağaoğlu 1888 senesinde
Hukuk tahsiline başlamış bilâhare
Avrupaya gitmiştir. 21 yaşından itibaren muhtelif lisanlarda pek çok yaızlar yazmış, Türkçe gaezteciliğt başlamadan evvel «Islâma göre» ve «İslâm âleminde kadın» isimli Rus-
ça bir risale yazıp neşretmiştir.
1911 de «Türkyurdu» tahrir ailesine girmiş ve orada çalışmağa başlamıştır.
«Türkocakları» nın teessüs ve inkişafında büyük hizmetlerde bulunmuştur.
-Türkçülük» hakkında muhtelif fikrî, İlmî mevzularda müteaddit gaetze, mecmualarda sayısız maka-leler yazmıştır.
Üniversitede ve Hukuk Fakültesindeki profesörlükleri esnasında memlekete yülerce münevver talebe yetiştirmiştir.
Kuvvetli bir vatanpeıver, âteşin bir inkılâpçı olan Ahmet Ağaoğlu ilk defa 1315 te mebusluğa seçilmiş, işgalde îstanbuldan sürülen vatanper ferler arasında Maltaya gönderilmiştir.
Maltadan avdetinde de derhal Anadoluya geçerek millî mücadeleye iştirak etmiş ve Atatürkün emrinde sadakatle çalışmıştır.
Millî mücadeleden sonra da Kars mebusu seçilmiş, bilâhare tekıar profesörlüğe avdet etmiştir.
70 yaşında bulunan merhum öm rünün bu son yılında da neşriyat ve matbuat hizmetinden ayrılmamış, başmuharrirliğini yaptığı «İkdam» refikimizde 10 gün evveline kadar muhtelif kıymetli makaleler yazmıştır.
Fakat 10 gün evvel artan rahatsızlığı onu en nihayet yatağa düşürmüş ve zalim ecel dün de aramız dan ebediyen ayırmıştır.
Ölümü bütün memleket için çok acı bir ziyan olan merhuma Allahtan mağfiret dilerken kederli ailesine, kızlarına en derin taziyetleri-mizi sunar ve ayni zamanda Türk matbuat ve fikir âlemini de taziyeye muhtaç görürüz.
4 casus idam edildi
Memel, 19 (A.A.) — Alman diva-nıharbi, Meeml arazisinde ikamet etmekte olan 4 Litvanyalıyı idama mahkûm etmiştir. Bunlar, casuslukla itham edilmişlerdir.
Yazımızın çok uğundan (Sultan Aziz devri Başpehlivanları) tefrikamızı koyamadık karilerimiz-den özür dileriz.
Feci Bir Tren
Kazası
Balıkesir (Hususî) — Dün saat on dörtte Bandırma ile şehrimiz arasında feci bir tren kazası olmuştur.
Öğrendiğimize göre, vak'a şöyle cereyan etmiştir:
Saat on dörde doğru Bandırmadan şehrimize gelmekte olan 1282 numaralı marşandizin önüne Sığırcı-Aksakal istasyonları arasında çift atlı bir yük arabası çıkmıştır. Marşandizle yük arabasının karşılaşması çok âni olmuştur. Bunun için ne arabacı ve ne de makinist kazaya mâni olabilecek bir tedbir alabilmiştir. Bu çok feci çarpışma neticesinde iki beygir parçalanmış, araab harap olmuş, arabacı da muhtelif yerlerinden ağır surette yaralanmıştır.
Kazayı müteakip tren biraz ileride durmuş ağır yaralı olan arabacı bir vagona alınmıştır.
Şehir istasyonunda indirilen yaralı derhjl memleket hastanesine kaldırılmıştır. Kaza hakkında tahkikat yapılmaktadır.
Bir Ceset Bulundu
Dün sabah Beşiktaş vapur iskelesinde 35 yaşlarında bir aramın cesedi bulunmuştur.
Beyoğlunda oturan ve Teolos isminde olan bu adam. 20 gün evvel evinden çıkmış ve bir daha dönmemiştir.
Ölümünün sebebi ehemmiyetle a-raştırılmaktadır.
Ceset Morga kaldırılmıştır.
RADYO
CUMARTESİ 20/5/39
13.30 Program.
13.35 Müzik (Bir konserto-Pl;
14.00 Memleket saat ayarı, ajans ve meteoroloji haberleri.
14.10 Türk müziği: •
1 — Nişaburek peşrevi.
2 — Ziya paşanın nişaburek sem-disi: (Ey gül ne acep).
3 — Ziya paşanın nişaburek sem-disi: (Bin zeban söylersin).
4 — Fahire Fersan: Kemençe taksimi.
5 — Ahmet Rasimin rast şarkı: (Bir gönlüme bir hali perişanıma bak)
6 — Ali Rifat Beyin nişaburek şarkı: (Meyledip bir)
7 — Nişaburek saz semaisi.
14.40 Müzik (Neşeli plâklar-Pl.)
15.30 Millî küme müsabakaları (19 mayıs stadından naklen).
17.30 Program.
17.35 Müzik (Dans saati)
18.15 Türk müziği (Fasıl heyeti).
19.00 Konuşma (Dış politika hâdiseleri)
19.15 Türk müziği:
1 — Cemil Beyin kürdilihicazkâf peşrevi.
2 — Boğosun kürdilihicazkâr şarkı (Güller açmış bülbül olmuş bir ka) rar).
3 — Şemsettin Ziyanın kürdilihi» cazkâr şarkı: (Güvenme hüsnüne).
4 — Salâhattin Pmadın kürdili* hicazkâı* şarkı: (Ne gelen var).
5 — Kemal Niyazi Seyhun: (Ke« mençe taksimi).
6 — Artakinin kürdilihicazkâr şarkı: (Ay dalgalanırken).
7 — Vasilin kürdilihicazkâr saz semaisi.
8 — Dedenin uşşak şarkısı: (Ağlatırlar güldürürler).
9 — Hicaz türkü: (Sürmelimin gözlerine)
10 — Gerdaniye türkü: (Ey serenler serenler).
20.00 memleket saat ayarı, ajans ve meteoroloji haberleri.
20.15 Temsil: (Werther) Yazan: Goethe.
21.15 Esham, tahvilât, kambiyo -nukut ve Ziraat borsası (Fiyat).
21.25 Neşeli plâklar - R.
21.30 Müzik (Küçük orkestra -Şef: Necip Aşkın)
1 — Keber B61a — Kelemek avı-Balet müziği.
2 — Heuberger — Şarkda süitin-den-Rakseden kızlar.
3 — Niemann — Vals boston. 1
22. Haftalık posta kutusu.
22.30 Müzik (Balet müziği-Pl.) 7
23 Son ajans haberleri ve yarınki
program.
23.15-24 Müzik (cazband-Pl.)
20 MAYIS 1939
Sayfa ı •'v
H O R N
Alman Radyoları VE TEK KELİME:
P H O N
Y
MÜKEMMEL
1 — Seste sadakat ve kudret
2 — Çift kudretle çalışan lâmbalar
3 — Paraziti kesen hususî toprak prizi
4 — Yeni sistem termik sigorta
5 — Reaksiyon negatif tertibatı
6 — 13 metroda ı itibaren kısa dalga
7 — Anti Feding tertibatı
135 liradan itibaren
8 Plâk değiştiren Otomatik Mobilyalı gramofonlar
125 Lira
Türkiye mümessili, Rikardo Levi halefti
FİLİPPO LEVİ Havuzlu han - İstanbul İstanbul acentası OSMAN ŞAKAR Galata Bankalar Cad. No. 47 Voyvoda Han Zemin kat Telefoa; 42769, l eyazıt: Üniversite Cad. 28 Kadıköy: iskele cad. No. 33/2
12 AY VADE İLE SATIŞ
Adapazarı - Sapanca Gezinti Trenleri
Haydarpaşa - Adapazarı - Haydarpaşa gezinti trenleri 21/5/939 Pazar gününden i*ibaren işlemeğe başhyacaktır. Kalkış ve varış saatleri aşağıda gösterilmiştir. İstasyonlardan fazla tafsilât alınabilir. (3331)
I inci tren I İjîcİ iren
Haydarpaşadun 6.55 Adapazarından 18,90
hareket: 2 inci tren hareket: 2 nci tren
7.30 İS. 56
MüthişSırt Ağrıları ALLCOCK biitıin ıztıı»btara nihayet verir. Bay J. L. yazıyor: «Harpte çok defalar çamurlar üzerinde kalıyordum. Neticesi olarak dehşetli sırt ağrısına müptelâ oldum. Bilâhare işimin başındı, iken bu ağrılarla kıvranıyordum. Nihayet sizin kıymetli ALLCOCK yakılarını tecrübe ettim. Anî tesiri sayesinde ağrıtanın zail oldu ve bu illetten tamamen kurtuldum.
Siz de ağrılarınızı ALLCOCK yakısı ile dindiriniz. Saçtığı sıcaklığı OTOMATİK BİR MASAJ gibi ağrıyan yerin etrafına yayarak teskin ve bütün ağrıları defeder. ALLCOCK mafsalların yorgunluğuna iza! eder ve LUMBAGO, SİYATİK veya iltihabı âsab halatında d ni ALLCOCK yakısı safî ve müessir bir devadır. Fiatı: 27 1/2 kuıu.ştu
DEMÎR KÖPRÜ İNŞAATI
Nafıa Vekâletinden:
1 — Balıkesir vilâyetinde Balıkesir - Kepsut yolundaki '‘Simav” ,e “kille” köprülerinin kenar ayakları kâgir’orta ayak ve kirişleri demir ve döşemesi betonarme olarak yeniden inşaatı (92 500) lira keşif bedeli üzerinden kapalı zarf usuliyle eksiltmeye çıkarılmıştır.
2--Eksiltme 2—6—939 tarihine müsadif cuma günü saat (16) da Nafıa Vekâletinde şose ve köprüler reisliği odasında yapılacaktır.
3 — Eksiltme şartnamesi ve buna miiteferri diğer evrak (463) kuruş mukabilinde adı geçen reislikten alınabilir.
4 — İsteklilerin eksiltme tarihinden en az sekiz gün evvel bir istida ile Nafra Vekâletine müracaatla bu gibi inşaat yapabileceklerine
dair müteahhidlik vesikası almaları lâzımdır.
5 — Eksiltmeye gireceklerin 4 üncü maddede bahsedilen vesika ile Ticaret Odası vesikasını ve (5875) liralık muvakkat teminatlarını havi olarak 2490 sayılı kanunun tarifatı dairesinde hazırlıyacakları kapalı zarflarını ikinci maddede yazılı vakitten bir saat evveline kadar komisyon reisliğine makbuz mukabilinde vermeleri lâzımdır.
(1365) (2567)
İstanbul Belediyesi ilânları
Keşif bedeli 30121 lira 77 kuruş olan Floryada yaptırılacak istinac duvarı inşası kapalı zarfla eksiltmeye konulmuştur. Eksiltme 22/5/939 Pazartesi günü saat 15 te Daimî Encümende yapılacaktır. Şartnamesi 151 kuruş mukabilinde Fen İşleri Müdürlüğünden alınabilir. İstekliler 2490 sayılı kanunda yazılı vesikadan başka eksiltmeden en az sekiz gün evvel Fen İşleri Müdürlüğünden alacakları ehliyet vesikasile 2259 lira 13 kuruşluk ilk teminat makbuz veya mektubile beraber teklif mektuplarını havi kapalı zarflarını yukarda yazılı günde saat 14 e kadar Daimî En-ciipıene vermelidirler. Bu saatten sonra verilecek zarflar kabul olunmaz.
(B) (3106)
İ'
r Karaağaç muesseacsi için bir tane hesap makinesile Belediye Merkez muhasebesi için iki tane büyük yazı makinesi 670 lira tahmin bedelde açık eksiltmeye konulmuştur.
Şartnamesi Levazım Müdürlüğünde görülebilir. İstekliler 2490 sayılı kanunda yazılı vesika ve 50 lira 25 kuruşluk ük teminat makbuz veya mektubile birlikte 22/5/939 pazartesi günü saat 14 buçukta Daimî Encümende buluşmalıdırlar. (3153)
Çektiği ıstırabların mes’ulü kanisidir
NEVROZİN
■bbhhbb Dr. İhsan Sami ■■us
Öksürük Şurubu
I Öksürük ve nefes darlığı, 1 boğmaca ve kızamık Öksü-I rükleri için pek tesirli ilâç-®IIB tır. Herkes kullanabilir. ■
Kaşelerini tecrübe etmiş olsaydı ona cehennem hayatı yaşatan hu muannid baş ağrısından eser kalmıvacaktı.
Deniz Hastahanesi cilt ve zührevi hastalıklar mütehassısı
DOKTOR
Feyzi Ahmet Onaran
Pazardan maada her gün 3 den sonra hastalarını kabul eder.
Adres: Balnâli Cağaloğlu yokuşu köşebaşı 43 Numara.
EVROZİN
Bütün ıstırabları dindirir, baş ve diş ağrıları ile üşütmekten müte-vellid ağrı, sızı \ e sırcılara karşı bilhassa "müessirdir.
NEVROZİN
Mideyi bozmaz, kalbi ve böbrekleri yormaz.
Karaeiğer, böbrek, kumlarından mütevellid sancılarınız, damar sertlikleri ve şişmanlık şikâyetlerinizi U Rİ N AL ile geçi.iniz
URINAL
Vücudda toplanan asid ürik ve oksa at gibi maddeleri eritir. Kanı temizler. Lezzeti hoş, alınması kolaydır. Yeaıekle.-den sonra yarım bardak su içersinde alınır.
İNGİLİZ KANZUK ECZANESİ
Beyoğlu - İstanbul
Eyüp Kazası idare Heyetinden:
Müzayedeye vazolunan es lâkin
Kıymeti Z ra Mıhalleve Hudut Muta- Mutasar-
mukayye- mıki ya kariye- ve tam- rıfın his- izahat
desi Cinsi tan No. si evsafı fin ismi se miktarı
eski yeni Ramide ye-
360 Bahçeli Om ni mahalle tapu Çorapçı Tamam ev 13,13 19,21 kaydın- S-lıh
da
Şerait
Balâda bertafsıl izah olduğu üzere Salih’in gümrük vergisinden olan deynine mukabil uhdei tasarrufunda bulunan yeni 19, 21 No. lı bahçeli ev şeraiti âtiyeye tevfikan mevkii müzayedeye vazedilmiştir. Şöyle ki:
Madde 1 — tarihinden itibaren yirmi bir gün hitamında iha-
lei evveliye tarihinden itibaren de on gün zarfında yüzde üçten noksan olmamak üzere ve vukubulacak zamlar bilkabul müzayedesine devamla müddeti mezkûre hitamında ihalei katiyesi icra olunacaktır.
Madde 2 — Müzayedeye iştirak eden talipler bedeli müzayedenin yüzde on nisbetinde teminat akçesi ita eyliyecekler veyahut o nisbette muteber kefil göstereceklerdir.
Madde 3 — Tekabül edecek bedel ihalei katiye muamelesinin akabinde teminat akçesinin mahsubundan sonra nakden ve defaten Defterdarlık Malsandığına tesviye edilecek ve müddet zarfmda ademi
tesviyesi halinde müşteri oeyııinde nükûl etmiş addedileceğinden depozito akçesi mevkuf tutularak emvaligayrimenkulesinin füruhtu hakkın-dak inîzamnamenin onuncu maddesi hükmünce tekrar müzayede icrasile tekerrür edecek bedeli sabıkından noksan zuhur ederse farkı masarifi vakıasile maa depozito akçesinden mahsup edileceği gibi kifayet etmediği takdirde üst tarafı dahi talibi evvelden tahsil ve istifa edilecektir.
Madde 4 — Taliplerin ı§bu müzayedede şeraiti hilâfında vukubulacak iddia ve salâhiyetleri mesmu olmıya cağı gibi yüzde bir tellaliye ile ferağ harcı ve masarifi sairesi müşteriye ait olacaktu-. (3501)
Zaaîiumuoib Kansızını, Bomaıızma, Sıraca, Kemik, Sinir hastalıklarına, cılız yavrular, yıiriiyenıiyen, diş çıkaramıyan çocuklar, dermansız ihtiyarlar, solgun kızlar, vereme istidadı olanlar HAŞAN KUVVET ŞURUBU’ndan içmelidir. Kanı arttırır, iş-tiha verir, şifaî tesirleri çoktur. Fennî surette imal edilmiş, içilmesi kolay ve lezzetli bir şuruptur. Küçük büyük her yaşta istimal edilebilir.
inhisarlar IJ. Müdürlüğünden:
Naklolunacak Sevk mm takası tuz miktarı
Ton
Ton başına nakliye ücreti Kuruş
18 000 Karadeniz limanları
12 000 Akdeniz limanları
10 000 Marmara denizi limanları
40 000
Mi Bedel Teminat
Lira Lira
350 63000 4725
300 36000 2700
150 15000 1125
285 114000 855C
I — 939 malî senesi zarfmda Çamaltı ve Foça tuzlalarından Karadeniz, Akdeniz ve Marmara denizi lynanlarına cem’an 40.000 ton tuzun nakli işi şartnamesi mucibince kapalı zarfla eksiltmeye konmuştur.
II — Her mıntakaya naklolunacak miktar ve muhammen bedellerile teminatları yukarda yazılıdır.
III — Eksiltme 5^VI/939 pazartesi günü saat 15 te Kabataşta Levazım ve Mübayaat şubesindeki Alım komisyonunda yapılacaktır.
IV — Şartnameler her gün sözü geçen şube ile Ankara ve İzmit başmüdürlüklerinden 570 kuruş bedel mukabilinde alınabilir.
V — Talipler gerek üç mıntaka için birden ve gerek 1 veya 2 mın-taka için teklifatta bulunabüirler. Bu takdirde verecekleri teminat akçesi teklif edecekleri mıntakaya ait miktarlarda olmalıdır. Fiatlar had-di lâyık görüldüğü takdirde üç mıntaka için birden yapılan teklif tercih edilir.
VI — İstekliler mühürlü teklif mektubunu kanunî vesaik ile % 7,1
güvenme parası makbuzu veya banka teminat mektubunu ihtiva edecek olan kapalı zarflarını ihale saatinden bir saat evveline kadar «saat 14 e kadar» mezkûr komisyon başkanlığına makbuz mukabilinde vermelidirler. Postada vukubulacak gecikmeler kabul edilmez. (3476)
BETONARME KÖPRÜ İNŞAATI
Nafıa Vekâletinden:
1 — Kırklarcli ve Tekirdağ vilâyetleri dahilinde Çerkesköy - Vize • Kırklareli yolu üzerindeki Ergene, Çayırdere, Soğucakdere köprülerinin betonarme ve yine ayni yol üzerindeki Büyükdere köprüsü döşemesinin de ahşap olarak yeniden inşaatı (67.224) lira (22) kuruş keşif bedeli üzerinden kapalı zarf usulile eksiltmeye çıkarılmıştır.
2 — Eksiltme 5/6/939 tal ihine müsadif pazartesi günü saat (16) da Nafıa Vekâletinde şose ve köprüler reisliği odasında yapılacaktır.
3 — Eksiltme şartnamesi ve buna müteferri diğer evrak (.337) kuru) mukabilinde adı geçen reislikten alınabilir.
4 — İsteklilerin eksiltme tarihinden en az sekiz gün evvel bir istida ile Nafıa Vekâletine müracaatla bu gibi inşaatı yapabileceklere dair ehliyet vesikası almaları lâzımdır.
5 — Eksiltmeye gireceklerin dördüncü maddede bahsedilen vesika ile 939 senesine ait Ticaret Odası vesikasını ve (4612) lirahl muvakkat teminatlarını havi olarak 2490 sayılı kanunun tarifatı dairesinde hasırlı-yacakları kapalı zarflarını ikinci maddede yazılı vakitten bir saat evveline kadar makbuz mukabilinde komisyon reisliğine vermeleri muktesittir.
(1851) (3488)
Sahibi: Ahmet Cemaleddin SARAÇOĞLU
Neşriyat müdürü: Macit ÇETİN Basıldığı yer: Matbaai Ebüzziya