Sene: I
Numara: 185
Abone Şeraiti
Türkiye için Hariç iri"
t (ewM 1MO Kr. ?(ns Kr.
r aylık-----W" .----------IJO» .
z ,---------la .-----------.
i , 12$ . — —
a>»»er».ı.(y».^rv«/JbM'* TELEFOMı ZOSZO
Matbmî Fbihziya. MnH f Sabahlan Çıkar Siyasi Gazete J Rat»
Günün yazısı
İtalyan korkusu
İtalya başbakaoı M._ Muidini darılmamı aoı, dünya dûteni için biraz korkulu bir «dam olmuştur. Geçenlerde mabut on iki ada do. layı.de bir Yunan Ccaeraliniu yazdığı yazılar gazetelerde çıkmıştı. Yunan Ceneralı pek doğru olarak bu on ıkı adanın kendi kendilerine hiçbir değ--ri o madiğini. buralarda ekılib bıçııcmiyeceğıni, bir şey ka-zanılamıyaeağıoı, onun için İtalya, ya bu adaların hiç lüzumu olma-dığını söylüyor, »e italyanın bu adatan saklaması, onlardan vaz-geçmemeli ancak Anadoluya karşı için için bir düşünceden ileri gelebileceğini ilâve ed>yordu. Yunan Generalinin bu sözlerini okuyunca I siyasın (Lozan) müzakerelerinde ( Kastellorızo - Meit) adasına da ■e kadar eok düşkünlük ettiği ha-tır imiz ı geldi. O günlerde İta), yaniarın en bilyûk istekleri kendi memleketlerinden yüzlerce mil uzak olan bu küçücük adayı almak idi. Bunun için Lozanda çok uğraştılar. Ara ura bu adayı »ermiyoruz diye (Lozan) müzakere-lerindr bize karşı güçlükler de çı-karıb dururlardı. Bu adanın kendi kendine büyük bir değeri olmadığı v« konferansta Italyan murahhaslarının ağızlarını kapatmağı da istediğimiz için bir gün adayı kendilerine »erdik. İtalyanların bu adaya bu kadar değer »ermelerinin başlıca sebeplerinden biri galiba orada büyükçe bir liman olması imiş. Bu limanda vaktile birim büyük yelkenliler barınır, hatta büyük donanmalar bile sığınabilirmiş. Fakat bat adanın bugün İtalya için kendi kehd.ne hiç bir dağarı yoktur. Yukarıda dediğimiz gibi bir kere bu ada, Italysdan en aşağı bin milden fazla uzaktadır. Sonra adanın ahalisi hep Rumdur. Bunların sayısı şimdi 900 û bulmuş olmalıdır. Daha sonra da adadan !•«)-yanlara ziraat,ticaret bakımından hiç bir fayda beklenemez. Öyle olduğu halde İtalyanların ( Lozan ) da bu adanın ûılûns o kadar düşkünlük göstermelerinin manasını o günlerde de anlamak güç değildi. Şimdi ine bir Yunan cenerali işi büsbütün açığa »urduğu cihetle Balyanın makaalları daha ziyade dil güncemize dokunmağa başladı.
Zaten yazıya başlarken de dediğimiz gibi, Mösyö Musolini darılmadın ama, bugün dünya düzenine, dünyanın rahatına en ziyade engel olan.ardan biri de kendi-sidir. Buna kuşku yok,ki İtalyan Başbakaoı içi rahat etmiyen, daima birçok işler görmek istiyeo, büyük küçük Avrupa meselelerinin h,pliyle uğranmak zevkini alan, »ani durmak dın.enmek bilmiyen bir devlet adamıdır. Durub dururk. Yugoslavya ile bir mesele çıkarır. Fransa ite bütün söylenen sözlere rağmen bir türlü tamamiyle uyuşa-mar.Habeşistanla her iki üç ayda bir kez bir sınır kavgası olur. Avusturya, Macaristan hükümetleriyle dc hiç ara »ermeksizlo, konu,mala-, anlaşmalar, hatta herkes merakta katsın diye kulakdan kulağa fisi1, da,malar yapar, başka defalarda meıe>â Balkanlarda Bulgarlarla biriık oldukları, hiç olmazsa Bulgarları alttan alta kışkırttıkları söylenir. Hulâsa Müsyü Musolim, dediğimiz gibi Avrupa işlerini aşağı yukarı en ziyade karıştıranlardan biri olmuştur. Biz İ.alyaD Başvekilinin değerini, Italyaya bir çok yanlardan yaptığı büyük işlikleri, hela ümran ve halka içtimai muavenet bakımlarından vücudı-getirdiği tesisatı inkâr edenlerden değiliz- Hatta bilakis kendisinin bu doğru işlerine imrenerek bile bakıyoruz. Yalnız şurasını da hiç unutmamak mecburiyetindeyiz, kı İtalyanın kendisi için hiçbir faydan olmadığı halde oniki adamızı tutma* sı ve ardı arası gelmeksizin oralarda tayyare merkezleri yapm s, tahkimatı günden güne arttırman, yani ber hangi bakımdan olursa olsun bizi kuşkulandıracak işler yapmasıdır.
Bu yapılan işlerin d», M. Mu-soiin oın ara sıra bize söylediği dost.uk duygularına hiç te uyar şeyler olmadığını, kendisi de itiraf -dsr, sanırız. İtalyan Başvekilinin It'lyanın büyüklüğü, zengiliği, genişlemesi için çalışmak istemesi kadar tabii birşey olamaz. Fakat en büyük yanlış düşünüş, hatta en büyük suç, kalyanın büyümesini, genişlemesini başkalarının zararında aramaktır. Bu politika, bu gidiş ise hiç te doğru bir gidiş değildir. Bunu M. Musolininio aoiamseını »e bizi boş yere kuşkuya düşürecek garlb garib işlerden vaz geçmesini yürekten dileriz. Çünkü bizim ana topraklarımızdan kimseye bir karış toprak kaptırmıyaeağımız muhakkaktır. O halde elde edilemiyecak birşey için neden bizimle kötü kişi o -malıdır, bundan kime ne fayda olabilir?...
ZAMAN
Gençlerin dünkü içtimai “Talebe Birliğinin dağı* tılması doğru değildir,, Dünkü kongrede, Birliğin idamesi için yapılan teşebbüsler alkışlarla karşılandı
Talebe Birliğinin dünkü kongratina i f firak edenlerden bir grn» Mitlii Türk Talebe Birliği adi kongresini dün saat 14 buçukta kendi binasında akdetznişdir.
İstiklâl tnsrşlyle açılan celsede başkanlık divanı namına Bay ılı ıı «saMimsırn **»(mis«si, vseıpsı«ıiv«|e t
Nedim söz almış ve geçen fevkalâde kongrede kendilerine tevdi idilen İşler hakkında izahat ver-mişdir.
Devamı 5 nici sahifede
Japonyanın muahedeyi feshi bir emri vaki!

4^
Amerikan fitoeunan tayyarelerin iftirakile ton yaptığı maneır ilerden bir görünüş
Tokyo, 21 (A. A.) — Japon-yanın bugün bir tel yazıtı ite “ Vafîngton,. muahtdetinin fethini bildirmeli bekleniyor.
Telyazın, “Vafington,. tef iri
M. "Saito,, ya Amerika hükümetine .eritmek üzere gönderilecektir.
Vaşlagton 21 (A. A.) — Dışişleri Baksaı Bsy “Hz!. demiştir kü Devamı 5 inci sahifede ııesMâsı.sı«ıeı»««*eM|şşıaM«ı siMtaşreı.ı *ıı«ıe«tâM(Mi»
-
Kabinenin istifası haberi yalan
Ankara 21 (A.A) — İsmet İoöoü kabinesinde har hangi bir anlaşamamazlık çıktığına ve kabinenin istifa ettiğine dair çıkan şayiaların tamamen atılsız olduğunu bildirmeğe Anadolu ajansı izinlidir.
22 KİRiımvvel Cumartesi 1934
Doğruyu en temiz sevgi ile sevenler, belki azdırlar. Fakat bu sevgi kadar~ verimli bir sevgi yoktur! Dca„ Stanley
(Şerhi 3 fiucû mhifvds)
Yunanistanda bir hâdise daha!
“Venizelos,, a suikasd davasında jüri olanlara bombalar atıldı
Atin. 21 (A. A.) — M. “Ve-rıizelos,,un hayatına kasdet-meklen ançlu on yedi kinininin muhakemesinde karar verecek Jüri heyeti âzasından dördünün evleri yanında dört bomba patlamıştır. Jüri Azalan şimdi kuvvetli bir muhafaza altındadırlar. Polis büyük ihtiyat tenbirlcri almıştır.
Devamı 5 inci sahifede e.............. ■
Soyadı
Nizamnamesi
Yeni Soyadı Kanununun nasıl tatbik edileceğini, soyadlannın alınma, tesçil edilme şekillerini, kimlerin aynı loyadlannı alabileceklerini gösteren ve Heyeti Vekile kararlyle mer’iyet mevkiine geçen “Soyadı Nizamnamesi. ni bugün 7 nci sahifemiz-de karilerimize takdim ediyoruz.
I ■ — I -s
Samuel Insül yine mahkemede 344 bin dolar dolan-
Beşiktaş sıfıra karşı 2 ile Galatasaray! yendi!
Dünkü Calataıaray - Btfiktaf maçından bir intiba}

Bffiktaça »ıtıra kar fi iki ite maglûb otan Calatatarayın dün çıkardığı takım maçtan eocel
[ Tafsilâtı 5 inci sahifemizde spor kısmımızdıdır ]
Dbn gece ds Aer/svia tetkikitçM Ktirendntihabat tefti f heyeti çalışırken
İntihabata doğru...
Defterler bu sabah her yere asılıyor...
Mebus intihabatı teftiş heyeti. I tan ile rey vermek hakkım hsı. dûn gece saat on buçuğa kakar olanların adedi, kadın ve erkek çalışarak defterlerin tetkiki meaa- ayrı ayn olarak tesbit edilmişse da isini bltirmişdlr heyet âzası çok yorulduğundan
İstanbul nüfusunun umum! mik- ! Devamı 2 inci Sahifede Doktorların içtimai Para vermek enayilik mi?
Bini mütecaviz izauna makabil otuz bif meecvdla kongre akteden doktorlar dünkü içtimaları anlatında
Üçüncü mzntalu Etibba Odasının senelik kongresi dün öğleden şonra Etibba Odası salonunda Dr. 8. Niyazi İsmetin tahtı riyasetinde aktedilmiştir. âMdafaaeee^MşeıamiMMIMi.iBiMlMteşaaMmieeMiatiMaeşşşşııgınşMiaıi
Evvelâ bir senelik çalışma raporu okunmuş ve repo» muhteviyatı mevcud aza tarafından muvafık görülmüştür. Bundan son-
Lâtfen sahifeyi çeviriniz
dırmış !
Şikago 21 (A. A.) — “Samuel Insül „ • karşı açılan davada jüri heyeti geçen gece saat 3,45 den itibaren müzakereye çekilmiş ve kapalı kalmıştır.
Mûc'dei umumi
“ Samuel tmül• i »31. aleyhine dolandırıcılık ituhamında bulun-maşlar.
Insül '* Midde - Vest Utiliti „ şirketinin 344 bin dolarını dolandırmaktan suçludur.
Rus yada mühim bir tevkif
“Zinoviyef,, Yoldaşın tevkif
edildiği an'aşılıyor
Moskova 21 ( A.A. ) — Royter ajansından : Dış işler Bakanlığı, “Zinoviyef. in tevkif edildiğine dair dönen haberleri teyıd veya tekzeb esmekten çekinmiştir.
— Zaman —
‘Zinoviyef. Yoldaş, Rus ihtilâl harekâtında ön safta bulunmuş olanlardan biridir. Bilâhare “Stalin. yoldaşla “Troçki. nin araları açılmağa başladığı zaman evvelâ ‘Troçki. tarafını İltizam etmiş fakat İddia olunduğuna görc*Stalin„ yoldnşm mücadeleyi kazanacağını anlayınca hemen ona iltihak etmiştir. Mamafih o zamandan «■mra ismi pek az anılır olmuş, üçüncü dördüncü derecide bir şahsiyet derecesine düşmüştür.
Yukardaki telgraf doğru ire bundan “Zinoviyef,, in tevkif edildiği ır analınım çıkarmak mümkündür. SeOebi şimdilik meçhul olan bu tevkif, ehemmiyet vermek tastı olmasa gerektir.
îngiltereye Hücum!
Ceneral “Göring,,, Almanyanın Îngiltereye havadan hücum edeceği fikrini gülüne buluyor
Londra 21 (A.A) — Hemen bütün İngiliz gazeteleri. M. "Göring. io Royter ajansın ;n Berlin muhabirine münhasıran verdiği beyanatı gösterişli bir biçimde yazmaktadırlar.
M. “Göring,, beyanatında Almanya tarafından îngiltereye bir hava hücumu tehlikesi fikrini gülüne bulduğunu söylemi; ve gelecek sene, sulh usulleri ile halledilemiyecek beynelmilel bir mesele çıkmıyacağı hakkın-daki ciddi kanaatini bildirmiş ve demiştir ki:
“— Mesuliyet hissi ne kadar az olursa olsun, (felâketlerin en müthişi olan) harbi vasıta olarak kullanacak biç bir hükümet yoktur..
M. "Göring,,
— Hant tnûthif bir çtobii' katan olmaştu da tÇ:ndcki~
Itfden bintac İturtutma/tufit, ifte o bazadon yafat* br^ı Inırtaldam !
— Ya... kurtuldun ?
— Bineceğim vakit *‘dof laftur., diyr* b*nı otoban atmamıflardıt
KAnunuevel 22
“ Londra „daki deniz konuşmaları bir netice vermedi
Gelecek sene konferans toplanabilecek mi ?
Denil «tUhlarını tabdid kooferan- fceleeak »en* toplanmağı için Londrada bir takı» ihzari mdzakeraler yapılıyor ve bu suretle honfe-rıauo muvaffak olması için lemin banrlamyoedu. Telgraflar, bu konuşmaların atiye geçirildiğini haber veriyor ra ihzari mûıakarelerın bâr neticeye bağlaomdığıoı »«yİ* böyle itiraf ediyor.
Bu müzakerelerin bir neticeye bağlanmalına mani olan an mühim aebab Japonyaaın eıki deniz inşaatı nubetioi kabul etmek istememe-»dr. Bu nlabet AmerikaJ için 5, Ingiltere için 5, Japonya için 3 dû. Şimdi Japonya diğer devletlerle müaavi olmak iatiyoe ve bundan makta d. teılihat yarışına girmek olmadığını; maksadın Japoo prestijini korumak olduğunu söylüyor.
Japoniar, İngiltere ile Aanerikaya buou anlatmak için uğraydılar™ da muvaffak olamadılar. Çünkü Ingiltere ile Amerika, Japonyanın kandilarila müaavi olmak hakkını aldıktan aonrn bunu tatbik «luaekte hür olduğunu ve istediği aaman bunu tatbik hu vurunda hiçbir muhalefete uğramıyacağını biliyorlar.
Bunun neticesi olarak Japouva bu aeneoio aonuna varmadan "Vayington,. muahedesinin (»ahini ilân edecektir. Fakat bu muahedenin feshi ilin olunmakla hükmü nihayet bulmaz. Çünkü daha iki tene müddeti vardır.
Oovn için ihtar! konferannn muvaffak olmamurına ve nıürakr-relerin ileriye bırakılmalına rağmen gelecek esne "Vaşlngton,, kon-feranıınıa toplanmam bekleniyor.
Ö. R.
ra varidat ve maaraf bütçeleri tetkik edilmiş, bun» d» itiraz eden bulunmamıştır.
Baroya bonzetilmeli mi ?
Buraya kader tam bir aesaizlik içinde geçe» dünkü kongrede İlk •Ötû bay Ömer Lûtfi »imiş v» doktorlar »raunda şimdiye kadar Etibba Odasına g-irmiyenleria mev eud bulunduğundan kahrederek Etibba Odalarının avukat barolarına benzetilmesi lüzumunu ileri sürmüştür.
Bay Ömer Lütfiein bu fikri bir çok doktorno »öz almasına vesile olmuş, asadan Bay Farid İbrahim, 1929 »eneaindenberi aidatım vermiyeo ban asaşann Istırarları üıerione durmuş ve kendilinin de eskiden verdiği aidat mık-darını şimdi tediye edemiyecek bale geldiğini zikrettikten aonm bu aidalıo verilme meşinde ciddi sebepler olduğunu, buna çara bulanmasını istemiştir.
Para verenler ve vermiyenler ?
Dr. Bay Neşet Osman da azanın odaya olan bo’çlanoın günden güne arttığını ilâve etmiş ve bu suretle heyeti umumiyede sinirlilik alâmetleri baş göstermiştir.
Bay Dr. Neşet O.man iki »ene evvel bakayanın 20 bin lira iken bugün 29 bin lira olmasından dolayı azanın odaya otan borçlanma günde güne arttığım söylemi, ve para varanlar İle vermiyenler arasındaki farkı şu •uretl' izah etmiştir :
" — Bugün aidat verenler ile vermiyenler müsavi tutuluyor. Ve para vermek enayilik gibi birşey oluyor, verenler fedakârlık ediyorlar, vermiyenler işini uydurmuş gibi bir,ey oluyor, görünüş bodur. Odama biraz şiddetli hareket etmeni lâzımdır.,, Borçlarını inkâr edenler?
Bu esnada reis sükûneti temin etmek maksadile »öte karışmış. fakat netice itibariyle o d» şikâyete bnşlıyarak gönderilen tahsildara hakaret edildiğinden bahsetmiş ve bugün "180„ doktorun borçlarından dolayı Ad-liyeye verildiğini, ve mahkemede bunlardan 25iain borcunu inkâr ettiğim, sekiz doktorun eşyasına bac.1 kararı verildiğini söylemiştir.
Bundan sonra doktor Bay Naci, aidatını vermiyealerin afrım istemiş, fakat reis bunu kabul etmi-yerek, bu gibi doktorların çaresiz ve alil kalınca buradan kayıdları-mn silinmesi fikrinin doğra olacağını »öylemi,dir.
Bu sırada operatör Bay Mim. Kemal söz almış ve hasta uzuvları biçağı ile keıib atmağa olan alışkınlığını dili ile de göstererek:
Bunlara iiiştneyio, yalan iatedlkleri takdirde çıkmalarına ra-«' olunl,. nasihatini vermiş, bu suretle cerahatlenmiş apandisitin vereceği fenalıkların önüne geçer gibi uzun münakaşalara vesile o-laeak kabiliyetle bulunan bu bah-al de keıib atmıştır.
Kütüphane yapılacak
İdare heyeti astımdan bay Narım Hamdi söz alarak bay Mim.Ke malin fikirlerini teyid eder mahiyette aöz »öylemi,tir.
Bundan sonra bay Niyazi İsmet
Fransada bir dolandırıcılık daha!
Gün geçmiyor ki Fransada yeni yeni rezaletler baş göstermelin. Birbirini takip eden milyonluk vakalara hayret etmemek elden gelmiyor. Her vakada da iptida içine hükümet adamlarından birinin veya birkaçının ismi karışıyor. DanimarkalI “Moeller. de bu dolandırıcılardan biridir ve şimdi t»mi gazetelerde mevzuubahs olmaktadır.
“Moeller,,, "Rcioes„ de gayri menkul inşaat şirketi namile muhayyel bir şirket kuruyor ve 2 buçuk milyonluk hisse senetleri çıkarıyor.
"Bireir„de de ayni şekilde bir dolandırıcılığa teşebbüs etmiş ve bir kaç milyonda öyle dolandırmıştır.
1935 Senesinde bu adamıo tevkif edilerek lıudud haricine çıkarılmasına karar verildiği halde iki «eoe evvel ölen bir müsteşarın müdahalemle işin durdurulduğu ve müsteşar tarafından yazılan mektubun istintak hâkiminin eline geçtiği söylenmektedir.
l|»ı»aa«tesMM»oM»«ı«ıaım((»olMio«ıaa«ıatıo«otMl,|a,
Başkasına verme!
Fitre ve zekâtımızı Tayyareye vereceğiz, unutmıyalım ve başkasına da vermiyelim..,.
"l(1>llll|tlMIIIIIIIIII|MIIIİIMMIMMMMlll«*MMI Etibba Odasının bulunduğu bananın tamirile bina dahilinde bir kütüphane yapılmasını teklif etmiştir. Bay Ferıd İbrahim şimdilik buna lüzum olmadığını iddia etmiş, fakat doktor Bay Mubtar Fuad ve Bay Osman Şevki bu bakımdan Bay Ferid Ibrahlmin haksız olduğunu söylemişler, neticede kütüphanenin yapılması ekseriyetle kabul edilmiştir.
Kazanç vergisi meselesi
Bundan sonra en şiddetli münakaşa doktorların kazanç vergisi hakkında olmuştur, doktor Bay Süreyya Kadri doktorların bir aylık kazauçlarına göre sınıflara ay. rılmaaını teklif etmiş, doktor Bay Niyazi İsmet te, bir kanunun taatikl tarihinden Oç aene geçmeden tadil olunamıyacağını izah etmiştir. Ne-tieads bu işin bilâhare müzakeresi kararlaştırılası,Ur.
Duktor Bay İbrahim bütün etibba odalarını bir araya toplıyan bir merkez te,kfl edilmesini teklif etmi, bu da ekseriyetle kabul edilmiştir.
Etibba odasının dönkü münakaşalı kongresinde bini mütecaviz azasından ancak otuz beşi bulunma, banların bir kaçı da kongre eaeassoda salonu terketmialerdir.
İngiliz imparatorluğu nakliyatı arttırılıyo
İki senede herşey tamamen
Londra 21 (A.A.) — Avam kamarasında M. ** Saaaoon „ , Britanya imparatorluğu içinde bava nakliyatının genişlettiril, mezi hakkında tafsilât vererek bu projenin gerçekleş tirlmevi için bütün alâkadar hükümetlerin tamimi olarak el birliğiyle çalışmaları lâzım geldiğini söylemiş ve demiştir ki:
“ — Projede başlıca üç nokta vardır:
1 — İmparatorluğun birçok kısımları arasındaki tarifeleri hükümleştirmek.
2 Seferleri esaslı olarak artırmak.
3 — Birinci tınıf potta ir-salâtını imparatorluk içinde hep tayyare ile göndermek
Projeye göre, hava pot tası Londradan Hindistan* iki, do-
Havada müthiş bir facia oldu
Bir tayyare yıldırım isabeti ile yandı, 7 kişi öldü
Bağdad 21 (A. A.) — Ho-landa tayyaresi henüz bulunmamıştır. Endişe edilmektedir. Bugün 24 İngiliz tayyaresi aramaya çıkmışlardır.
Kahire 21 (A. A.) — Ho-landa tayyaresi “Rutbah,, kuyularının garbında askeri Ingiliz tayyareleri tarafından görülmüştür.
Kahire 21 (A. A) — Resmi olmıyan bir habere göre, Hollanda tayyaresi yanmıştır. Askeri tayyareler, Holanda tayyaresinin yanına inememişlerdir. Fakat, tayyarenin düşmüş olduğunu görmüşlerdir. Tayyarecilerin ne olduklarına dair bilgi yoktur.
Kahire 21 (A.A) — Tayyarenin içinde bulunan üç yolcu ile dört tayfanın aağ bulunması için pek az umud vardır.
Tayyareye bir yıldırım isabet ettiği tahmin ediliyor.
Tayyarenin Kabircden kalkmasından biraz sonra müthiş bir fırtına olduğu haber verilmiştir.
Kahire, 21 (A. A.)— Tayyarelerin üç yolcusu ile dört tayfasının öldükleri artık teyid edilmektedir.
Amstcrdam 21 (A.A) — Kazaya uğrayan tayyarede yalnız Cç yolcu vardı. Bunlar, Aneta ajansı müdürü M. Beretti, bir Holandalı iş adamı olan M. Kort ve Batavya üniversitesi tıb hocalarından M Valş idi.
Amsterdam 21 ( A. A. ) — Hollanda matem içindedir. Resmi ve hususi müesseseler bayraklarını yarım çekmişlerdir. İngiliz Hariciye Nazırı “Paris,, te
Londra 21 (A. A) — Dış işleri Bakanı Bay "Simon,, yarın Bayan "Simon,, ile birlikte Noel yortularını geçirmek üzere Fransanın Cenubuna gidecektir. Bay Simon “Paristen geçerken Bay “Flanden,, vo Bay "Lava!,, ile görüşecektir.
Ingilterede işçilere yardım
Londra 21 (A.A.) — İşçilere yardım için ofis kurulması hakkında hükümetin verdiği proje lordlar kamarası tarafından tasdik olunmuştur.
içinde hava r hazırlanmış olacak
ğu Afrikasına iki buçuk, Sin-gapura dört, Kap'a dört ve Avutturalyaya da yedi günde gidecektir.
Haftada Hindittana beş, Singapur ve doğu Afriasına üç, ve ccnub Afrikasiyle Avu»-turalyaya iki posta yapılacaktır. Seferler geceli ve gündüzlü olacaktır.
Böyle geniş bir iş için zaruri olan alanların yapılması iki seneye bakar. Projenin tatbik edilmesi için alâkadar hükümetlerle konuşuyoruz.,. Bir vapur yanıyor Boston 21 (A. A.) — Ambarlarında yangın çıkan Amerika bandıralı Ontaria vapuru yedekte limana getirilmiştir. Yangın devam ediyor.
Silâh satışları ve İngiltere
Tahkikat heyetine bu ticaretle alâkadar olanlar giremiyecek
Londra 21 (A. A.) — Avam kamarasında, Ingilterenin silâh sanayii ile alâkadar vc bunda menfaat sahibi bir sunin tahkikat komisyonuna alınmıyaca-ğına dair teminat vermesini is tiye o bir mebusa cevaben, M. “Makdonald. tahkikatın Krallık komisyonu tarafından yapılacağını söylemiştir.
Meb’us. komisyonun, logil-terede mütemadiyen şüphe tohumları saçan kimseleri davet edib kendilerinden iddialarını isbat etmelerini istemeğe salâhiyeti olub olmıyacağını sormuştur.
M. "Makdonald„ buna "şüp-be«iz„ cevabını vermiştir.
întihabata doğru
7 inci sahifeden devam rakkamlarıo ceminde bir yanlı,lığa düşmekten korkmuş bu sebebi* bunları bu »abalı erkenden bir defa daha tedkık etmeği muvafık bulmuştur.
Binaenaleyh rakamlar ve bunun neticesinde de lıtanbuldan kaç mebus seçileceği bugün kat’i olarak anlatılacaktır.
Defterler, aşağıdaki tebliğden de anlaşılacağı veçhile bu sabah ber tarafta animi, bulunacaktır.
Defterler bugün asılıyor
İstanbul Saylav seçimi teftiş heyetinden: Yeni saylav seçimi için mahalleler tarafından hatırlanan defterler 22 Birinci kânun 934 cumartesi güaü (bugün) her nahiye ve mahallenin münnsib yerleri-on asılmıştır.
Bu defterler o tarihten itibaren ou beş gün anlı kalacak ve beş ikinci kânun 935 cumartesi günü akşamı kaldırılacaktır.
Adlarını bu defterde görmiyen-ler defterlerin asılı kalacağı on be, güo içinde bunu İstanbul belediyesinde Saylav seçimi teftiş heyetine yan Ue bildirmelidirler.
Radyoda yenilikler
935 Senesi başından itibaren İstanbul radyosu tamamen yeni bir proğramla faaliyete geçecektir.
Programda bazı yeniliklerde tesbit edilmiştir. Meseli her geco bir Bakanlığa ait konuşmalar yapılacak vc o Bakanlığın işlerinden radyo vastasile malûmat verilecektir.
Yugoslav kabinesine kimler dahil oldu?
M. “Yevtiç,, in
Be'grad 21 (A.A.) — Söylendiğin» gör», “Yevt.ç,, kabineyi geniş bir ulusal esas Üzerine kurmağa muvaffak olmuştur. Başbakan. İlk İle Dış işleri Bakanlığını M. *Y«vtiç„ üzerine almıştır.
Belgrad 21 (A. A.)—Avala ajansı bildiriyor:
M. Yevtiç kabinesini şu suretle teşkil etmiştir:
Bogozip Yevtiç Başvekil ve Hariciye nazırı, Jeneral J.bko-viç Harbiye ve Bahriye nazırı, Koyis Adliye nazırı, iszoyadi-noviç Maliye nazırı, Popoviç Ormanlar ve Madenler nazırı, Velimir Popoviç Dahiliye nazı-
-------------B-------------
“Urla,, Bayanları dün “ İzmir „de nümayiş yaptılar
tzmir 21 (A.A) — Saylav seçme ve seçilme öneninin kadınlarımıza verilmesi münasebetiyle Urla kadınları bugün saat on beşte Izmirc gelerek, Cumhuriyet alanında Atatürkün adale önünde şenlikler yapmışlar ve abaka çiçekler koymuşlardır. Bundan sonra Karşıyskaya da geçerek Soğukkuyuda Atatürkün annesinin mezarını ziyaret etmişler ve mezara çelenk bırakmışlardır.
Arnavutlukta
Tiran 21 (A. A.)— Arnavutluk matbuat bürosu, Arnavutlukta karışıklıklar olduğuna dair yabana kaynaklardan çı-
Bolivya ile Paraguaya kim silâh veriyor? Londra 21 (A. A.) — İngiltere hükümeti, birbirlerile harb eden Bolivya ve Paraguya'a silâh gönderilmesi yasağını Belçika ile Norveç'in bozmakta oldukları hususuna Uluslar kurumu Danış komitesinin dikkatini celbetmiştir.
Cenevre 21 (A. A.) — Şako harbi istişari komitesi, bu sabah Bolivya ile Paraguaya gönderilecek silâhlara konulan ambargonun ihlâl edildiğine dair Ingiltere hükümetinin yaptığı ifşaatı tetkik etmiştir.
Ingiliz muhtırasının Belçika ve Norveç hükümetlerine verilmesine karar verilmiştir. Zira, söylendiğine göre silâhlar bu İlci memleketten gönderilmiştir.
Uruguay ve Şili hükümetleri de, transit hakkının ambargoya dahil olmadığına dair birer izahname göndereceklerdir.
Bir muvaffakiyet
Paramavibo-Hollanda Güya-nı 21 (A.A) — Kuraso.ya giden Snip Hollanda tayyaresi Yeşilb-.(run adalarından buraya gelmiştir. Tayyare, Güyan ile Yeşiladalar arasındaki 3600 kilometreyi 18 saatten az bir zamanda almıştır.
Beynelmilel kuvvetler “Sar„ da
Londra 21 (A. A.J — Kırkı zabit olmak üzere 980 kişilik İDgiliz kuvveti Sar’a gitmek üzere bugün Duvr'dan vapura binecekler. Cumartesi günü Sarbrinken'c varmış olacaklardır.
İsveç kuvvetleri "Sar.,da
Stokbolm 21 (A. A.) — “Sar„a gidecek İsveç kuvvetleri, dün saat 21 de alkışlar arasında yola çıkmıştır
Amerikadan gelen " Sar .. Iılar
Berlin 21 ( A. A. ) - Sar reyiâmına iştirak etmek üzere 32 Sarlı Alman Ccnub Ame-rikasıodan bugün Hamburg* gelmişlerdir.
kabinesine muhalifler de girdi
rı, Çiriç Maarif nazırı, Vuyiç Münakalât nazırı, Kojul Nafia nazırı, Maruşiç Muaveneti içtimaiye nazırı, Urban: Ticaret ve Sanayi nazırı, Yankoviç Ziraat nazırı, Aur Bedeni terbiye nazırı, Hasanbeyoviç Vekâlet heyetine memur nazır.
Yeni nazırlar saat 18,30 da yemin etmişlerdir. Yeni kabinede eski radikal muhalefet fırkasına mensup M. Iszoyadi-noviç muhalif radyoıiç fırkasına mensup M. Kojul ve köylü demokrat birliğine mensup M. Yankoviç bulunmaktadır.
karışıklık yok
] kan haberlerin doğru olmadığını ve bütün ülkenin tam bir I sükûnet içinde bulunduğunu bildirmektedir.
B--------------------
Yunanistan istikraz akdetmiyor
Atina 21 ( Huıuıt) — Devlal baokaaı müdürü, hükümetin kâğıd drahmileri krıcnek suretiyle mecburi bir istikrar aktedeceği hakkında çıkarılan şaytslsrın ihtikâr maksadiyle ortaya atıldığını ve hükümetin katiyen böyle bir mak-tadı va niyeti olmadğını beyan etmiştir.
Ingilterede kömür ihracatı
Londra 21 (A.A.) — Ingiliz kömür ocakları sahipleri merkez konseyi kömür ihracatını tanzim için Lehistan kömür ocakları sahiplerile yapılan anlaşmayı tasdik etmiştir.
Lehistan da teşkilâtı esasiye meselesi
Varşova 21 (A.A.) — Âyan, diyetin 26/1/1934 de kabul ettiği teşkilâtı esasiye tadili projesinde barı değişiklikler yapmağa karar vermiştir. Âyan bu değişik! kleri otuz gün içinde bildirecektir.
ıiMiassaısasosıssıaıssısiMittısıraâMiMiaşsaiMtsaaataotaı Dün geceki yangın Büyükderede mebus Bay Talisinin yalısı yandı
Dün gece yarısından Mora BÜ-yükderede piyasa caddesinde Ardahan Mcbuau Bay Tahsioin yaluındaa yangın çıkmıştır.
Havanın rûtgârlı olması söndürme teşebbüslerini güçleştirmiş yanındaki tamamen yandıktan son--a «trafıudakı yalıya da sirayet etmiştir.
Yetişen İtfaiyenin gayretine rağmen yangın saat üçe kadar •öndür ülememişti.
Bir mektepte yangın başlangıcı
Dün gece Şişli Tarakki lisesinde bir bacanın tutuşmasiyle yangın başlangıcı görülmüş, fakat yetişen İtfaiye yangının büyümesine meydan vermemi» tir.
Kânumıevel 22
7 A M A N
3
rnı— » ı !
SÜTUNLAR ARASINDA
“ Napolyon „un aşk mektupları
Telgraflar haber veriyor: Na-poiyonuu aşk mektupları Lon-drada satıldı ve Fransa hükümeti tarafından alındı.
Napolyonun karısı Mari Lüize yazmış olduğu bu mektupların, bir gün gelipte Londrada müzayedeye çıkarılacağı ve 15,000 Ingiliz lirası mukabilinde Fransa hükümeti tarafından alınarak Fransada muhafaza edilmek üzere götürüleceği akla gelir miydi ?
Napolyon bu mektupları, harp sahnesinde karısından uzak bulunduğu sırada, çarçabuk yazıp karısına gönderirmiş!
Bunların anlattığı birşey varsa, Napolyonun. en felâketli muharebelerinden biri ile meşgul iken, geride bıraktığı karısı ila yüzünü görmediği çocuğunu daima hatırladığı ve onları bu mektuplarla okşadı-ğıdır. Napolyonun bu harekeli onu sevenler üzerinde şüphe yok ki iyi bir tesir bırakacak, ona karşı duyulan takdir hislerini sağlamlaştıracaktır.
Bu mektupların öğrettiği bir şey daha var, o da Napolyonun büyük bir a*ker olduğu kadar büyük bir aşk adamı olduğudur. Çünkü mektuplarında aşkın bütün ateşi hissolunuyor. aşkın yarattığı bütün rikkatler, incelikler göze çarpıyor o kadar ki bu mektupları okuyan bir adam, onları yazanın hüviyetini bilmese, bunların "Napolyon,, dan çıkmış olduğuna katiyen ihtimal veremez.
Yine bu mektuplar öğretiyor ki Napolyon, büyük bir is-tirateci adamı olduğu halde istiratecinla bütün icaplarını unuttuğu anlar oluyordu. Çünkü Napolyon bu mektuplarında karısına plânlarından bahsediyordu. Onun bunları karısına ifşa etmesi ise Parise dönmesine mani olmuştur. Napolyon bu pek mühim sırlan kıymetlerini bilmesine imkân bulunmayan bir kimseye ifşa etmekle, yahut bu mektupların başka ellerede geçeceğini he-aaplamamakla başını belâya sokmuştur.
Fakat Napolyon da nihayet bir insandı, ve mektuplarının yalnız karısı tarafından okunacağı ve başka bir kimsenin bunları ele geçiremiyeceğini zannetmekle, her keşten farksız bir insan olduğunu göstermiş oluyor.
/?. •mvmii sıısıoıssıaaaıı«ısıeı»as«taıeıısi*ıısı*ısiMisıif.
Az kaldı bir tramvay kazası oluyordu!
Evvelki gün, Gülhane parkının önünden Sultanahmede çıkan yokuşta çift arabab bir tramvay birdenbire bozulmuştur.
Vaziyetin tehlikesini hisseden vatman, hemen el ve elektrik firenlekini sıkmak ve arabayı durdurmak istemiş ise de mu-vaffak olamamış, her iki firen de işlememiştir. Bu bozuk ara bada bulunan yolculular bir hayli korkmuşlar ve tehlikeli dakikalar gıçirmişlersede nihayet tramvay yoluna devam edebilmek imkânını bulmuştur.
Kadınbirliği ne olacak?
Kadınbirliği İdare heyeti. Reis Bayan Lâtife Bekirin An-karadan avdetini beklemektedir.Bayan Lâtife Bckire gelince ‘‘Kadınbirliği,, ism'nin değiştirileceğine ve bu teşekküle başka bir ad verileceğine muhakkak nazarile bakılmaktadır. Kadın-birliği İdare heyeti, birliğin lağvı cereyanlarının aleyhinde bulunmaktadır.
Çubukluda yeni gaz depoları
Çubuklu gaz depoları Neft Sendikat gaz şirketi tarafından yaptırılacak gaz depolarının sa-hasını tevsi maksadıyle oradaki bostanların sahilden içeriye doğru istimlâki hakkında belediye tarafından açılan dava bitmemiş olmakla beraber, mahkemenin kararı veçhile bir heyet manailine gideren istimlâk edilecek arazininin tayini muamelesini yapmıştır.
Şimdi beldiye, bu araziye tayin edilen kıymetin yüzde yirmi nisbetinde fazlasını, davanın sonuna intizaran Bankaya yatıracak, gaz depolarının da şirketçe hemen inşasına başlanacaktır.
Yirmi sene sonra bu depolar Belediydnin olacaktır.
Seyyah tercümanları için kurs
Şehrimizdeki seyyah tercümanları için Salı günü ilk defa bir kurs açdacaktır. Bu hususta lâzım gelen hazırlıklar ikmal olunmuştur.
Güzel San'atlar akademisi profesörlerinden M. "Matnburi,, kursta İstanbul tarihi ve abideleri hakkında ders verecektir. Her ders, alâkadar abidenin önünde verilecektir.
Aynı zamanda Bay Emir oğlu Ziya da adabı muaşeret dersi verecektir.
İmtihanda muvaffak olamı-yan seyyah tercümanları tasfiyeye tâbi tutulacaktır.
Her sene bu kursta ders veriiib imtihan yapılacaktır.
Galata ithalât gümrüğünde bir haksızlık Gümrük idaresinin hiç şüphesiz en titiz bir dikkatle idaresine çalışılmaktadır. Buna rağmen arasıra gerek muamelâtta, gerek memur işlerinde bazı yolsuzluklara tesadüf edildiği de görülmektedir.
Buna bir misal vermek için şu hadiseyi kaydetmek kâfidir:
Bay Subhi, Galata ithalât gümrüğü manifesto memurudur. Takriben bir, bir buçuk ay evvel hastalanarak gümrük tababetinden aldığı bir raporla mezuniyet istemiş, bu hususta bir hayli muhaberat ceryan etmiş, nihayet tahkikat tekemmül ederek Baş Müdüriyet kendisine mezuniyet vermiştir.
Müteaddit doktor raporuna, baş müdüriyetin mezuniyet derkenarına rağmen Galata ithalât gümrüğü müdürlüğü Bay Suphinin hastalık, mazeretini kabul etmedikten başka rapora dabi ehemmiyet vermemiş, baş müdüriyetin mezuniyet emrini dahi tanımamıştır.
Bu vaziyet karşısında kalan Suphi 30/10/934 tarihinde istifaya mecbur olmuştur. Bu istifanın altında bazı sebepler ve tesirler olduğunu hisseden Başmüdürlük istifayı kabul et-miyerek, sebebini Galata İthalât gümrüğü müdürlüğünden sormuş, fakat aradan uzun bir zaman geçtiği halde, mezkûr müdürlük bir bir türlü miiıbet ve makul bir cevab vermemiş, tir.
Nihayet bir veya iki gönde verilmesi lâzım gelen bir tezkere cevabının böyle sürüncemede bırakılıb verilmemesi kanunun ruh ve mefhumuna aykırı bir hareket olduğu gibi bir memur hakkının da ziyama sebebiyet vermektedir ki hiç te doğru değildir.
Alâkadar makamların ehemmiyetle nazarı dikkatini celbe-deriz.
Etıbba Odasının sahası küçüldü
Birçok vilâyetler birinci etibba odası mıntıkasına ilhak edildiler
Merkezi Istanbulda bulunan üçüoçü mıntaka etibba odası-nıo mıntakası sahası çok küçültülmüştür. Evvelce bu mın-takaya dahil bulunan Bursa. Kocaeli, Bolu, Zonguldak, Bilecik vilâyetleri sene başından itibaren Istanbuldan ayrılarak birinci etibba mıntakusına ilhak edilmişlerdir. Bu suretle İstanbul mıntakası İstanbul, Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli vilâyetlerinden ibaret kalmıştır.
Bu vaziyet. İstanbul merkezinin Buruda açmak istediği bir şubenin de açılmamasına sebeb olmuştur.
Ankara Lisesinden yetişenler
Ankara Lisesinden yetişenler dün saat 14 de Halkevindo toplanarak kongerelerini yapmışlardır.
Kongereyi eski reis açmış ve bir seno zarfında yapılan işleri anlatmıştır. Bunu müteakiben mali ve idari raporlar okunmuş ve kabul edilmiştir.
Badehu yeni heyeti idare intihabına geçilmiştir.
General “Sarro„ burada oturacak Geçenlerde Ankaraya giden eski Fransız sefareti atcşemiliteri General '* Sarro,. şehrimize dönmüştür. Mumaileyh demiştir ki:
“ — Ankarayı, eskisinden çok güzsl buldum. Her tarafta ilerilense eserleri var; bu terakki bilhassa sanayi işlerinde en fazla göze çarpıyor.
Artık resmi bir sıfatın olmamakla beraber Türk-Frans’z dostluğu için elimden geldiği kadar çalışacağım ve lstanbul-da ikamet edeceğim. „
Adana ve Mersinde satışlar
Evve'ki gün Mersin ve Adana Borsalannda 130000 kilo koza, 90000 kilo çiğit. 130000 kilo buğday, 345000 kilo arpa, 60000 kilo mısır, 50000 kilo, kepek, 100000 kilo da harub satılmıştır.
vs'sıısıeıtHsııaısısıısısıasıısıs.ılsiKiMiKivıssiaırovlsv'a'K
Şerhler
Doğruyu en temiz sevgi ile sevenler, belki azdırlar. Fakat bu sevgi kadar verimli bir seygi yoktur! Dean Stanley
Şerh ve izah:
Ahlâk “iyi,, ye, sanat
“güzel „ e, ilim de “doğru,, ya dayanır.
Doğruya en temiz sevgi bağhyanlar da ilim adamlarıdır. Bunlar bu sevgi yolunda, hayatlarını, hayatta her sevdiklerini bile unuturlar, icab ederse bütün bunları feda ederler.
Doğruya bu şekilde bağlanan bu insanların sevgisi, dünyanın en verimli sevgisidir. Çünkü bütün ilmi keşifler, bunların eseridir ve bıı keşifler bütün insanlığın malıdır.
Bu keşifler, ya insanların ıstıraplarını dindirir, ya sebepleri meçhul kalmış bir takım hastalıkların kökünü kazır, yahud j bilgimizin ufuklarını ge-


Soy adları, levha ve tabelâlar
Yeni soy adlarının levha ve tabelâlara yazılması üzerine, bu tebdilden dolayı levha ve tabelâlardan bir kere daha damga resmi alınmak istenildiğinden şikâyet edilmektedir.
Mamafi soy adları için nüfus idarelerine verilen istidalar puldan muaf tutulduğu gibi, tabelâ ve levhalardan da ayrıca damga resmi alınmaması hakkında emir geleceği umulmaktadır.
Kahve mi, külhanbey yatağı mı?
Rasımpaşa mahallesinde Yel-değirmeni sakinlerinden ismi mahfuz bir kariimiz, bize gönderdiği mektupta, Kadıköyün-do Yddeğirmeninde bir kahvehanenin külhanbey yatağı ve kumarhane olduğunu haber veriyor. Bu kahvehane sahibinin do ismi matbaamızda mahfuzdur. Kariimiz diyor ki:
"Bu kahvenin önünden geçen bir aile bilmiyorum ki içeriden fırlatılmış bir lâfla karşılaşmasın, bu böyle olmakla beraber gün geçmez ki burada bir kavga, bu yüzden de mahalle karma karışık olmasın. Artık bıktık.
Size bir vak'a daha; 20/12/1934 günü saat 12/30 sularında yine bu kahvede oldukça şiddetli bir kavga oldu. Eğer polis memuru Bay Niyazi olmasaydı muhakkak fecaatla neticelenecekti. Sokak ortasında birinin elinde sustalı çakı, diğerinin elinde keser olarak birbirlerine saldırıyorlardı. Müruru ubur adeta durdu. Halk korku ile kaçıştı. Herkes bir tarafa sindi. Ve nihayet polisin müdahalesi ortalığı biraz ferahlattı.
Umumi bir cadde üzerinde, belki bununla onbeş, yirmiyi bulan vak’alardan sonra, niçin bu kahvehane kapatıl mıyor ?
Çok rica ederiz, Polis Müdürü Bay Fehmi'nin nazaraı dikkatini celbediniz.,.
Bir günlük zahire satışları
Evvelki gün İstanbul boralısında 300 ton arpa, 720 ton buğday, 10 ton mısır, 15 ton yulaf satılmıştır.
*at*coos»ssoioe*«iM»«saHtâotMiasMiaiMlsıia(MiaiMio(
nişletir, yahud yaşayışımızın seviyesini yükseltir.
tlim adamlarının bu yolda çektiklerini anlatmak uzun sürer. Fakat bunların içlerinde bir hakikati meydana çıkarmak ve insanları müstefid etmek için canlarını feda eden, hayatlarını zehirliycn, sakat yaşamağa razı olanlar ne kadar çoktur.
Bunlara bütün bu zahmetleri, meşakkatleri, sıkıntıları, ıstırapları göze aldıran birşey vardır: O da doğruya en samimî, en temiz sevgi ile bağlı olmaktır.
Bütün insanlığı yükselten bu sevgidir. Onun kadar verimli hiçbir sevgi yoktur, demek, yalnız doğruyu ifade eder.
ZAMAN
Üniversitede bir hadise daha!
Hukuktan bir talebenin itidalsizliğe kurban gittiği anlaşılıyor Perşembe günü Hukuk Fa-külesinde Üniversite Rektörü Bay Cemil ile talebeden Bay llârnid Tuğrul arasında geçen bir miiooakaşA, Profesörler inzibat meclisine aksetmiş ve Bay Hâmitc bir sene müddetle ihraç cezası verilmiştir.
Hâdise şöyle olmuştur • Birinci sınıftaki Bayanlar Rektörlüğe müracaat ederek kendilerinden evvel sınıfa geleli Baylana arkadaşları için yer ayırdıklarını ve kendilerinin ayakta kaldıklarını söyliyerek şikâyet etmişlerdir.
Bu şikâyet üzerine rektör Bay Cem'ıl derste meseleyi mevzuu bahsederek, herkesin bir yer sahibi olmağa hakkı olduğunu ve yer saklamanın doğru olmadığını söylemiştir. O sırada bu meseleyi izah etmek üzere elini kaldıran ve müsaade isteyen Bay Hâroide rektör, sert bir eda ile:
—- Yerine otur... Ne diyeceğini anladım, demesi üzerine talebe:
— Ben nazikâno bir surette size birşey söylemek için izin istedim, bu şekilde dürüşt bir muameleye maruz kalacak birşey yapmadığımı zannediyorum, demiştir.
Rektör asebileşerek talebenin isim ve numarasını kaydettikten sonra:
— Bir Profesöre ne şekilde hitap edileceğini ben size gösteririm, diyerek dersine devam etmiş ve sonra Bay (Hâmit) i inzibat meclisine vererek Ogün akşam bir sene tard cezasile cezalandırılmasını temin etmiştir.
Hadisenin bize akseden bu şekli doğru ise hayret etmemek mümkin değildir. Çünkü bu takdirde Rektör Bay Cemilin, itidal ve sükûnetle hareket etmediğine hükmcylemek lâzım gelirki bunun da profesörlere no dereceye kadar yaraşacağı çayı sualdir.
Her halde bu cezanın affı cihetine gidilmesi çok iyi olacaktır-
Esasça söylenildiğine göre Hukuk tnlebesi de, ırkadaş'a-rının hüsnü niyetle izahat vermek istediğine kani olduklarından bu cezanın kaldırılması için Üniversite Rektörlüğüne müracaata karar vermişlerdir. Portakal satışları fena gidiyor
Bu sene portakal mahsulü-nün az olduğu, buna rağmen satışların pek durgun gittiği haber alınmıştır.
Son senelerde yegâne portakal alıcımız olan Rusiar, şimdiye kadar üçüocü cins maldan olmak üzere yalnız 6 bin sandık portakal almışlardır.
Bir hamal kalb sektesinden öldü
Dün köprünün Kadıköy iskelesi önünde birisi birdenbire düşüp ölmüştür.
Hemen cclbediien belediye doktoru, ölümün sektei kalpten ileri geldiğini tespit etmiştir.
Yapılan tahkikat neticesinde ölenin, Şişhane karakolu sokağında 56 numaralı evde oturan hamal Hayım Navaro olduğu anlaşılmıştır.
Ç öylesem tesiri yok ussam gönül razı değil
Kıyafet meselesi
Neşredilen bir vesikaya göre 1923 yılının 10 Mayıs - 8 Haziran günlerinde İstanbul da Fenerde “ Pao Ortodoks,, bir kongere, o zaman ki patrik "Me-lelyos» un riyaseti altında toplanmış, kongereye bütün Ortodoksluk alemini temsil eden murahhaslar iştirak etmişler ve bu kongerede kıyafet meselesi konuşulmuş, rahiplerin kıyafeti değiştirilmek için de karar verilmiş.
Kıyafet meselesini tetkik eden encümen o zaman ittifak ile şu teklifi ileri sürmüş:
"Ptthbanın saçlarını kestirmesi caizdir. Mevcud haricî Ruhban kıyafeti yalnız kilise dahiline ve resmi merasime inhisar etmeli vo tahsis olunmalıdır.»
O zamanın Patriği olan “Meletyos., da söylediği nutukta diyor ki:
‘ Fikrimce rübbanın haricî kıyafetinin tebdili bir çok muktedir ve iyi gençleri ruhban mesleğine celbrdecektir.,,
Nihayet kongre de şu karan veriyor:
‘‘Rübbanın saçlarının kesilmesinin ve cemiyet içindeki haricî kılıkların», mevzuatı ka-dimede zikrolunan tantana ve renklerden içbnab olunmak şar-tile sivil elbiselerin üslûbundan uzak olmamasının gerek havari Pavlosun emirlerine, gerek kilisenin kadim muamelâtına uygun ve mutabık bulunduğu hususunda ittifak edilmiştir.,
Pan ortodoks kongrenin bu kararını okuduktan sonra kisve kanununun çıkması Üzerine koparılan gürültünün anlamak güçleşiyor.
Çünkü önce bunun taassub eseri olduğu nûyordu.
Bu kararlar ise işin bu mahiyette olmadığını, Ortodoks âleminin en salâhiyettar ve en kudsı makamının dahi saç kesmeyi, kıyafet değiştirmeyi caiz gördüğünü tam bir vuzuh ile gösteriyor ve meselenin dini tarafını hallediyor.
Kopan gürültü dini mahiyette olmadığına göre acaba ne mahiyettedir ?
sebebini
din? bir zsnnolu-
L.
»ttssteteeıe •eısıesıeiMiı ısiıSieivstsisiMseitMlsiMisl > ı GalatasaraylIların musiki konseri
Galatasaray lisesi talebesi dün lise salonunda kalabalık bir dinleyici huzurunda güzel bir musiki konseri vermişlerdir.
İki buçuk saat süren konser umumiyetle iyi geçmiş ve dinleyenleri hiç sıkmamıştır.
Gençler, bu konserlerinde “Scbubert„“Bctbovcn,,, “Schu-man„ , “Mozart„dan birer parça çalarak bu meşhur üstadla-rın eserlerinden nûmuneler göstermişlerdir.
Gençler Mahfilindeki müsamere Cumhuriyet Gençler Mahfili dün saat 15 de Beyoğlundaki merkezinde umuma mcccancu bir müsamere vermiştir.
Bu müsamerede Bay Müçte-ba Salâhattinin Bay Reşid A-sımla beraber yazdığı "Bir varmış bir yokmuş,, isimli komedisi temsil edilmiştir.
Gençler her müsamerelerin-de olduğu gibi bu temsilde de muvaffak olmuşlar ve şiddetle alkışlanmışlardır.
Cumhuriyet Gençler mahfili bundan böyle her on beş günde bir umuma serbest olmak üzere meccani müsamercler verecektir.
Başkasına verme!
Fitre ve zekâtımızı Tayyareye vereceğiz, uoutmıyatım ve baş-karına da »eriniydim....
Kânunuevel 22
*1
— ZAMAN
♦ -
Zaman Ansiklopedisi
Mikado
Karilerimizden biri yarıyor:
Japon imparatorlarından balııe-dilirken “Mikado,, kelimesi kullanılıyor. Bu kelimenin aslı nedir ? Onu merak ettim. Lütfen izah et meniti rica ederim.
Ma(ka : T...
Cevabımız
Japonya imparatorlarından kahrederken ona 'Mikado., demek. AvrupalIların adetidir. Japonların imparatorları hakkında bu Unvanı kullanmaları, pek nadirdir.
'Mikado, kelimesine gelince, bunun manam "yüksek kapı.dır.Yani Ounanlı devletinin Babıali, tabiri, Mikadonun tam karşılığı »ayılabi. Ur. Nitekim eıki Mısır hükümdarlarının kullandığı “Firavun, ilnvanı da “Büyük Ev, manâlına gelir ve bütün halkın hu büyük “eve. sığı-nabileeeğloi anlatır. 'Mikado,, keli
Mecmualar
Fikir Hareketleri — Yeni Adam
Fikir Hareketlerinin 61 inci nüshası da çıkmıştır. ( Kari Marks)ın bayat ve fikirlerinin tetkikine dair olan devamlı makaleden, (Bcrnar Şova göre hayat felsefesi, izdivaç ve saadet) unvanlı yazıdan sonra (Anton Ziskal nın geçen sene (petrol) hakkında çıkardığı maruf eserden (devler arasında ganimet kavgası) unvanlı bir yazı nakledilmiştir. (Petrol) ûn bugünkü medeniyet ile milletlerin mukadderatı üzerinde haiz olduğu dokunak ( tesir ) hakkında son zamanlarda ( Anton Ziska ) nın bu eseri kadar mühim bir eser çıkmamıştır. Vakıa (Anton Ziska) zaten kendisi ( av ntürye ) mahiyetinde bir adam olduğu için eseri biraz roman gibi yazılmış, biraz mübalâğalı malûmatı havi bulunmuş olmakla beraber, (petrol) etrafında seneler-denberi dünyada dönmekte olan entrikaları, bir taraftan Amerika petrollerine sabib olan (Rokfeller) ile diğer taraftan İngiltere namına Amerika ile rekabete çıkarak nihayet İn-giltereyi dünyanın en zengin petrol hazinedarı haline getiren meşhur (Deterting) arşesindeki mücadelâtı, topsuz tüfeksiz muazzam muharebeyi gayet canlı bir surette tasvire muvaffak olmuş, dünyanın mukadderatına hakim olacak bir ehemmiyet kesbeden (petrol) i
Böyle elbiseler de, dün sokak orlosında kalmış iken ihtiyar bir seegin kadını kandırarak ona ber İslediğini yaptıran genç kızlara doj uıg pek yakışıyor.
(F-.n)bu sözleri söylemekle yüzünden maskesini atmış ve aylardan beri genç kıza karşı bede-dijl lıuıumet va hasedi nihayet İzhar etmiş bulunuyordu. Ondan »onr. (Adel) İn yardımı ile (Seli) yi kanepenin üzerine buşı bir yastığa ay.khrıda diğer yastığa g.)m-k btere yatırdılar. Ondan ,onra (Vükiyel bir müddet kan.penin önünde durup genç kızı hain götleriyle seyretti ve dedi, ki:
mesinden de böyle bir mânâ çıkarılabilir.
Japon ananesine göre ilk Mikado, milâttan 660 rene evvel tahta oturrauştu. Bütün Japon Mikadoları * onun aülâleıinden gelmiş ve bı sülâle bugüne kadar devam etmiştir.
Yine Japon ananesine göre Mikadolar, Güney iiâbesinin neslin-dendirler. J mnu bu iıâhrnln çocukudur. Ve bütün Mikado hanedanı ondan türemiştir. Mikadoların yedili kadındı.
Mikado kelimesinden bahsederken »onu da ilâve etmek gerektir.
Mikado, W. S. Cilbert tarafından yarılan bir operanın adıdır. Bu opera Londrada 1885 de oy-usutnış ve daha sonra da8ÛO kereden fazla oynanmağa devam etmiştir. Bu opera Arthur SuKivan tarafından beatelrnmiştir.
lesoıniâSSânisınenstnseseesnnıasneonsnsesoıseiMinsnsssın
1 için yapılan cinayetleri pek güzel anlamıştır. Onun için mecmuadaki makalesi de istifade ve merak ile okunacak kıymettedir.
Ondan sonra (Henri de Zog-heb) in (Zamanın hakimleri) uo-vaniyle ahiren neşrettiği mühim bir eserden de (Danonçıyo) ya müteallik olan makale de tercüme edilmiştir ki bu kitabın kendisi de ayn ayrı makaleleri de alâka ile okunmağa lâyık, tır.
Bay Hüseyin Cahid Yatçının (Matbuat bayalı, iki şair) makalesi ve sair mutad olan makaleler mecmuanın son kısımlarını teşkil etmektedir. Mütefekkir ve münevverlere mecmuayı tavsiye ederiz.
Yeni Adam
(Yeni Adamiın da 51 numaralı nüshası çıkmıştır. Başlıca makaleleri ( Kadın asker olur ve olucaktır) (Acaba ?), (Siyasa acununda olanlar), Ameri-kadaki dünyanın meşhur rasad-hanesi olan ( Mount l^ilson ) rasathanesi hakkında bir ma kale ve Bay (Suphi Nuri) arkadaşımızın (Bursa) hakkında güzel bir tetkiki vardır. (Yeni Adam), memleketimizdeki yenilikleri de tabiatiyle tak-beden bir mecmua olduğu için bu nüshasında (Kültür) kelimesinin öz Türkçe mukabili hakkında ufak bir tetkik yazmış ve eskiden i (Hars) diye Bay Ziya Gök Alp
— Sakın gürültü edeyim deme, rahat dur, anlayor musun ? A bu-dala, neye bizim eve gelipte benim bütün isterimi ve hemblarunı alt üat ettin ? Senin için yırtık elbiselerinle | oombarşe ) de barlarda dana etmek daha iyi değil mi idi ? Böyle bir gecede açıktan gelip mükemmel elbiseler giyinmek, güzel şapkalarla süslenmek, en iyi lokantalarda sabah akşam yemek yemek aklın alacağı bir iş midir ? Kendi kendine bir kere aor bakalım, buna brn tahammül edebiiir-miydinı ?
IVokiye) bir koltuk çekerek kanepeye yaklaştırdı, üzerine güzel-
Bulgaristandaki I ürkler Tazyik ve sürgün devam ediyor
Aileler ile görüşmelerine! bile meydan verilmeden yeniden sürülenler
Sofya 19 (Hususî) — Bııiga-ristanda Türk münevverlerine karşı yapılan tazyik ve tevki- I fal devam etmekledir. Geçen- I lerde Bulgaristan Türk gençleri "Turan,, cemiyetleri reisi Varnalı Ömer kâşif “Petriç,, e sürülmüştü.
Üç gön evvelde Bulgaristan Türklerinin en maruf münevverlerinden Şutnnulu avukat Besim Hilmi Çakalof ile avukat Osman R»şid ve deri fabrikatörü Mustafa Tokaliyef Şumnu-den ansızın kaldırılarak memleketin muhtelif semtlerine sürgün edilmişlerdir.
öğrendiğime göre avukat Besim Hilmi Çakalof ile avukat Osman Raşit mevkufça "Samokaf,, a yollanmışlardır.
Mustafa Tokaliyef ise Kulaya sürülmüştür.
Bunlar okadar ani sürülmüşlerdir ki eşyalarım bile alamamışlar, ailelerile de görülememişlerdir. Şimdiye kadar hayatta olup olmadıkları hakkın da da bir baber alınamamıştır.
Şumuiu avukat Besim Hilmi Çakalof, Bulgaristan Türk mektepleri muallimliğinde. Bul-garistan Türk muallimleri kongreleri ve cemaat islâmiyo reisliklerinde, Evkaf müdürlüğünde bulunmuş maruf Türk gençlerindendir.
Görülüyor ki Bulgar hükümeti Türk münevverlerini muhtelif uydurma sebeplerle tazyi-ka, hatta imhaya çalışmakta devam ediyor.
Zekât ve fitrenizi kime vereceksiniz ?
Fitre ve zekâtınızı bir kişiye vermekle, oha olsa onun eo çok üç, beş günlük yiyeceğini temin edersiniz. Ancak bunları Tayyare Cemiyetine verirseniz ulusal işlerimiz başarılır.
biraz da sakil bir surette tercüme ettiği bu kelimeye mukabil öz Türkçe (Tarım) kelimesini bulmuştur.
Biz dil meseleleri tetkik erbabından olmadığımız cihetle bu (tarım) ın ne dereceye kadar (kültür) mukabili olduğunu bilmesek te şu bilir bilmez her kesin kullandığı kültüre her kesin kabul edebileceği hem manası, hem telâffuzu yakışık. Iı bir öz Türkçe bulunmasını cidden arzu ederiz.
(Yeni Adamjı ciddi ve fikri yazılar okumak istiyen kanilerimize tavsiye ederiz.
ce yerleşip oturdu ve sütüne devamla :
— Şimdi kendi kendine sana ne yapacağımızı sorarım değil mi? Onu cana söyliyeyim. ( Adel Ro-sinool) ile bu yukarıdaki Müıyü (Vericini!) seni alıp beraber götüreceklerdir. Müsyü ( Vertemil) İle beraber gece seyahati senin her halde hoşuna gider.. Sen bu delikanlıya çok tutulmuş gibi gÖ-Tünüyorsun.
Mosmsfih gerek (Adel) ve gerek Müsyü (Vertemil) ite uzun uzadıya beraber katmak işice gelmez-se onlar da seni (azla alakoyaeak değillerdir. Fakat tekrar buraya da gelemiyeceğinl bilmelisin. Hayır, artık buraya gelemezsin. Çünkü bu akşam burada çok şey gürdün ve çok şey öğrendin. Onun için ortadan kaybolman lâzım. Tabii herkes da bu akşamki cinayeti senin yaptığına ve velinimetin olan kadını soyduğuna hükmedecektir.
Bu suretle cinayetin mesuliyeti ister istemez üstüne yüklenecektir. Görüyorsan ya, güzel Matmazel senin vaziyetin gayet mükem-
Anadoluda Seyahat Notları
Havza hakkında tarihî bilgiler
“Tanrım!.. Beni ya kuş yap!.. Ya taş yap!-.,,
"Amasya tarihi» ne göre şimdi ki Havsa nın az daha yukarsında vaktilo büyük bir Kent (şehir) kurulu imiş.
*Â(arülbelâd»ın yazdığına bakılırsa 412 hicri senesi Ağustosunun yirminci Pazartesi gecesi korkunç bir zelzele bu yerlere bir ölüm kasırgası saçmış. Zelzele iki gün sürmüş, yapılar göçmüş, koca bir kilim toprak yarıkları arasında
yok o’muş. Bu tapuncağın ( Mabedin) kaybolduğu yerden kaynar bir su fışkırmağa başlamış. Dulsuz gün dört yana kaynar tular atan bu kaynak da en son dinmiş.
Bu kent (şehir). Hançere veya Gançvre adını taşırmış.
Bununla beraber Havzanın sakı günleri hakkında derin araştırmalar yapan değerli arkadaş Züre-yiroğlu Fuadın ( Yurdumuz ) isimli bitiği | kitabı |, eski Havzayı Hançere şehri diye kabul etmek gerek olduğuna dair bize güzel belgeler | vesikalar ) göstermektedir.
Nitekim [ Isrlhûlümem velmö-lûk] de Mehmed ibni Cafer de bu adı kullanarak şöyle demektedir:
• 93 senei hlcnyesinde Müslime İbnOlâbdülmelik, Abbas Ibnllvelid, Mervan Ibnileelid belidi Rumi gaza edib Müslime Abdûtmelik Amasya şehrini birkaç busun İle beraber fetetmiş ve Mervan Ibnil-velid dahi Hançereye kadar gitmiştir. „
Zübeyiroğlunun kanaatine göre bü. tun bunlardan başka Amasyadan bah' ■edilirken, garbinde bulunan Hançere hakkında mükerrer işaretler kaydedildiğine ve “Tere Akan, şarktan cenuba doğru cereyan ediyor diye bildirildiğine ve Amasya civarında “Ters Akan» İrmağı yanındaki Hınçerenin şimdiki havzadan başka bir şey olmadığına bakılırsa Havzanın eski ismini Hançere olarak kabul etmek lâzımdır. [ Yurdumuz. Sahife : 16 |
*
• •
“Havza» nın belli başlı yıkalı (hamam) larının da bilikli (âlim) tere göre uzuıı bir “tarih» i vardır. Ne yazık ki tarihi araştırmalar, ortadaki bilgileri istenildiği kadar zenginleştirememiştir. Bilinen bir "hakikat, varsa bu da, uzun burunlardan beri budunların, Havza kaplıcalarından büyük asığ (faide) ler gördükleri ve bu yıkak | hamam ) lara sonsuz bir değer verdikleridir.
Bazı bilgin (âlim) lere göre “büyük bansam» eski Romalılardan kainindir.
Bazılarına göre do “Yapı,, nin ‘mimart tarzı, ve ara sıra meydana çıkarılan "kitabe, ler, bunun bir “Selçuk! eseri» olduğuna işkil (şüphe) bırakmamaktadır. Bu ■kinci düşünüş daha sağlam gibi görünmektedir.
meldir. Şimdiye kadar gördüğün nimetlere mukabil bundan sonra da bu cinayetin müsebbibi olmak külfetine katlanman icabed.yor.
(Seli ), yattığı yerde hiçbir harekette bulunmıyor, ( Vokiye » nin sözlerini işitmiyormuş gibi görünüyordu. Filhakika zavallı kız şarı baygın bir hale gelmiş olub müthiş ve Korkunç bir kâbus geçirmekte olduğunu zannediyordu.
Bu sarada yukarıda yatak odasında bir karyolaoın şiddetle yerinden çekildiği duyuldu, iki kadın birbirinin yüzüne endişe ile bakdılar. (Elan) dedi ki ;
— Mücevherleri kasada araman Itrimdi, karyolayı acaba neden yerinden çekti ?
(Roeinbol) :
— Ben yukarıya gidib bir bakayım diyerek aalondan fırladı. (Adel) di- arkasından çıktı, fakat merdivene kadar gittikten sonra tekrar döndü, salonun kapısını yavaşça kapadı, tekrar kanepenin yanına gelib gene kızın üzerine iğildi ve sahte terbiyesini takınarak dedi,ki:
‘Havza Palaz» ne hamamlara gidzn yol
"Sultan Mea'ud hamamı» , "Şasi paşa camii. , "Sadi psşa hamamı, gibi birkaç adile anılan bu yıkak. 665 senesinde Sadi paşa isminde birisi tarafından “vakf„ edilmiş. Zübeyiroğluoun araştırmalarına göre “tarih, de "Sadi paşa, diye birisine rastlanılamamıştır. Ortada burunların bir "telâffuz, yanlışlığı vardır. Sadi paşa, Amasya hükümdarı “Şad geldi, padişah oğulla, rından “Şadi paşa, olta gerektir.
Bu yıkak için, ne seki (derece) doğru olduğu bilinmiyen bir çok masallar da anlatılmaktadır.
“Kız gözü masalı» bunların en büyüğüdür.
Yıkağın Aslan ağısı adı verilen büyük kurnalının anğındaki bir “Küçük Sütun, un “Kız gözü, diye anılması bu masalların ortaya attığı bir türe (usul) dür.
Eskiden burada hükümdar uruk (aile) lerl yıkanırmış. Sözde günün birinde bir Prenses hamamda iken yağ (düşman! lar dört yanı basmış. Hükümdarın kızı ne yapacağını şaşırmış. Bir köşeye sığınmış. " — Ulu Tanrım!.. Beni ya taş yap. ya kuş yap!... Diye çapşa-ğmı ( tasını ] havaya kaldırmış, yalvarmağa başlamış. Tanrı da onu taş yapmış.
Bu küçük sütunun tepesinde ufacık bir oyuk vardır. Bunun içine nereden sızdığı anlaşılamıyan bulanık ve tuzlu bir su birikmektedir. Bu tuhaf bir tesadüftür. Gizli bir (mecra(Jan sızdığına işkil | şüphe | buluomıyao bu suyu bile daba düne kadar “taş olan Prensesin aenelerdenbcrl dinmiyen göz yaşı. sananlar az değilmiş, Bu gülünç anlayış ( zihniyet | ve inanış [ itikat ) lardan elbet bugün artılı iz kalmamıştır bile.
• •
“Büyük hamam, m yanındaki “Küçük hamam. ı yaptırtan Yor-giç paşa zade Mustafa bey İmiş. “Vakıf tarihi. 810 olarak gösterilmektedir. Bunun yanında bir de büyük “imaret, ve “misafirhane, varmış. Bunlar bugün bir yığın topraktır.

• o
Altı kaplıca, üstü otel olarak yıkağın (hamamın) “tarih, i pek etki kuronlara kadar ulaşmaktadır.
Bu yerin varlığını Havza, «ski
— Matmazel müsaade ederse birşey söyliyeceğim. Şu bulunduğu vazıyette kulağındaki küpelerin manası kalmıyor. Bu parlak ve güzel küpeler ancak bir eğlenceye gidildiği vakit takılır. Halbuki an biraz sonra buradan giderken eğlenceye götürülecek değus.uız. O-nun için müsaadenizle küprlrri çıkarayım. Bunları mahsus Madam (Adel) in yanında almadım. Her şeyi yabancıların görmesi tabii muvafık değil. Bunu s.z de takdir edersiniz. Değil mı güzel kız ?
(Vokiye) bunu söyledikten sonra (Seli) nın başını kaldırdı ve ağzına asrili olan atkıyı biraz aşağı sıyırarak kulaklarındaki Pırlanta küpeleri çıkarmağa teşebbüs etti.
Fakat hizmetçi kadının bu cüreti RCUÇ kızın bırdeııb.re fena halde sinirlerine dokundı, bütün korkusuna rağmen ayaklariyle şiddetle tepinmeğe başladı. Bu sırada ayağındaki kunduraların tokası yastığa ilişerek kumaşı yırttı.
Gene kızın bu çırpınması üzerine (Elen) kendisini bıraktı, biraz geri çekildi cebinden madeni bir şişe çıkardı, bunu gene kıza göstererek dedi, ki:
Devamı var
Adı gibi olmağa çalışan bir kasaba
Bayındır 17(Husuri) — İzmirc 70 kilometre demiryoluyie bağıı olan “Bayındır. ın, kaza itibarıle Eğenin küçük fakat çok verimi zengin bir kazası olduğunu evvelki mektubumda tafsilâtile bildirmiştim. Kazamızın 40 köyü ve (30,000) nüfusu vardır. Kaza merkezi ise (2500) haneli onbin nüfusludur, muhtelif cesamette müteharrik fabrikaları vardır.
"Bayındır» da çok acınacak bir nokta göze çarpar. Bu nokta "Bayındır, ın, paranın bol olduğu senelerde yeriode saymasıdır, “ Bayındır ,, da para, su gibi akarken bir çok ihtiyaçlar yapılmamış, bakılmamıştır.
Bereket versin, bugün belediyesini idare eden heyet vc çalışkan reisi dört beş sene evvelisine kadar yerinde sayan belediye ye bir tuz vererek oldukça mühim işler görmüştür ve görmektedir. Dört sene evvel su, elektrik, işleri yapılmışsa da bu günün istemine göre değildir dersek doğru söylemiş olacağız. Çünkü su meselesi büsbütün bitmiş değildir, yukarı mahalleler elân susuzdur. Elektriği zaiftir vc ziyası, santralden uzaklaşdıkca düşmekte* dir.
Belediyemizin bütçesi 60 bin den 50 bin liraya indirilmiş vc tahsil miktarını da 35 - 37 blu liraya çıkarmıştır. Belediye bu bütçe ile dört sene içinde su meselesinden devrolan on bin lira ödemiş, Dört Eylülde mektebi önünde, etraftaki han ve binaları satın alarak iki mey* dan açmıştır.
Şehir içinde iki bin metro lağım açmış vc istasyon cadde sinde ve civarında beşyüz met-roluk bir kanalizasyon yakmıştır. Bunlardan başka yeniden bir gazhane, asri umumi bir helâ yaptırmıştır.
Yine istasyon caddesinde kasabanın şerefiyle mütenasip bir park vc ortasına da büyük bir havuz yapmış, kasabayı baştan başa ağaçlandırmak, yeşil Tire gibi şirinlendirmek kasdiyle on bin fidanlık yetiştiren bir fidanlık meydana getirmiştir.
Bu sene de bir mezbaha ile bir halin temelleri atılmıştır. Belediyenin meşkur işlerinden bi-ride bir şehir bandosu kuruşudur. Gençler birliği azasından caza meraklı gençlerden mürekkep bir bando heyeti kurulmuştur. Belediyemiz bu bandonun masraflarını ve muallimini temin etmiştir.
Dört sene içinde Belediyemiz, Bayındırımızı adıyla denk yapmak için candan çatışmıştır ve çalışmaktadır. Bu münasebetle çalışkan ve değerli Belediye reisini ve arkadaşlarını alkışlamağı bir bore biliriz.
ISIHMUNUlNHIHIMlUlSIMIMIMItlNflIlMHIlllrim Sivas Valisi Mszlûm Paşazade Memduh Paşaya borçlu imiş. Paşa, Havzanın ileride nasıl bir yer olabileceğini keadlrmlş. Memlektte konukları | miıafirleri | ağırlıyacak dûtgün bir * yapı . bulunmamasının bir “ ayıb, olacağını düşünmüş. Genel ‘ musalla » yı yıkmış, halka aid bir suyu zorla akıtmak -üretişle bu “ Yıkak » ı yaptırtmış. Yukarı tarafına bir gazino ve bir park ilâve etmeği de unutmamış.
Kentin (şehrin) iyiliğ oi göte-en bu iş, bir takım kendini bilmezlerin cahilce teşvikleriyle adeta bir "gadab„ re“gakşan» uyandırmış. Bunların elebaşısı olmak ittıham y-le Mahmud ağa isimli bir “hatırı ayılır» m “Alocre» yo sürgün edilmesi bu “galaya, nı ancak bastıra-trilmiş.
“Maarif oteli ve kaplıcaları,, işte böyle tuhaf bir vak’aya da tanık |şahid| olmuş. Sultanlar devrindeki anlayışa (zihniyete) bu ne kadar da acı bir yalım fmisa ].
Dünkü anlayış, bir memleketi bayındırlaştıran bir “iyilik,, e karşı isyan ediyordu.
Bugünkü “düşünüş., , mem’.ekc. tin ber bucağında "bayındırlık,, ve “kültür, güneşleri yaratıyor, Vcdad Ûr/i
Kânu.nevnl 22________
-2AMAN-
5
Meşhur bir Yunanlı dolandırıcıyı nasıl tevkif ettim 2
Deli Tanaş: “Dün bir adam kaçırdılar. Fakat onlar polisten korkmazlar, polise de para verirler,, dediği zaman o kadar sevinmiştim ki!..
— 3 —
Evvelce çıkan kısımların hulâsası:
Halızar sahibi *1323. teflerinde 1176 «ıU/ «amznib yotire heydolunayar ,« Avımı S( /bnlıik politlen mezâvıe bir Yunanlı aelanrfırıcv getiriliyor. Hu edam iki /taı Itceannr ’IO.'.OO. lira dolandırmıştır. Dolandırıcı kefalete Sallanmadan markörden aatıoariliyor. Herif terberl kalınca hrmen sırra kadara batıyor ne ortadan kayboluyor. Hatırat M*(>( firariyi yakalamak ıc'n illa almadan Cn/alayn iniyor. Zira dolandırıcının Yananh alması dolayı tiyle Yunaaltteaa sroısmorı ihtimalini de)kamdytir. Galetada birbirine rokib İM denir bakkalı tanımaktadır, Hanlardan birisi atan ’DeU Yanaş- • «ur-bay ederek kendirinden malbmat alma /• yahyryar.J
Eğer bu işte muvaffak olursam yeni me«!eğimde kendim için iyi bir mevki karanmış olacaktım. Muvaffak olmadığım takdirde tar-dedcekler. Zaten ben de dört gün-ISk polistim. Nihayet bu işte dört gün kaybetmiş olacaktım. Tanaşla beraber birer şarab daha yuvarlayınca cesaretim blraı daha arttı. Kendi kendime:
— No olursa olsun, polis oldum ne elbiae verdiler, ne meç, ne de tabanca. Onların bende alacakları yok, benim dört günlük hizmetim var. Iıterleree tardetsin-ler. Artık bir iştir oldu. Şimdi nöbet geçtikten sonra gitsem de fa-iderizdir. Çünkü "Dûn polis oldu. Bugün izinsiz gidiyor. Bundan fai-de olmaz.„ diyerek bahusus bu fi-raıl meıeleaioden hiddetlenmiş olan merkez memuru benim izinsiz gittiğimi haber alınca derhal kaydının terkinine emir verecektir.
Bir kere kimseye sormadan bu içe giriştim. Sonuna kadar devam etmek Uzun! Diye karar verdim. Ben bu düşüncede iken dükkânın içerisi birer ikiye» dolmağa boyladı. Kalabalık fazlalaştıkça bizim görüşmemiz de o nisbette güçleşiyordu. Canım fena halde sıkılmağa baş'sdı. Tam fırsat ele geçmişken kaçırmak işimo gelmiyordu. Tanaş ta şarabın tesiriyle neşelenmeğe başlamıştı. Tanaşın bu neşesinden azami istifade temini İçin Taneyi bu kalabalık yerden başka bir yere götürmek lâzımdı. Bir aralık:
— Kirye Tanaş, burası kalabalık olmağa başladı, haydi seninle başka bir yere gidelim de sana biraz nasihat |vereyim. Zaten Variller seni sinirlendirmişler, belki şimdi onUr da buraya gelecekler. Neşemizi, keyfimizi kaçırmıyalım, bugün bende biraz fazla yara var, seninle birkaç şarab deha içelim.
Dedim. Bu sözüm üzerine oradan kalktık. Tanaşla beraber Galata rıhtımının arka tarafında hem lokanta, hem meyhane olan bir yere girdik. Birer şarab ısmarladım. Sözü şu suretle açtım.
— Eh. Tanaş «öyle bakalım, derdin nedir? Şimdi burada Variller yokf
Tanaş fazlaca içmiş ve keyif lıu'unuyovdu. Ona Varillerden bahsetmek kâfi idi. Taoaş birdenbire masadan fırladı. Ayağa kalktı halinden pek hiddetli olduğu anlaşılıyordu. Şu suretle söze başladı:
— Beyim sen bu Vaaiileri bilirsin ama benim kadar bilmezsin. Bunlar benim elimdeki vapurların hepsini aldılar. Bununla da kai-msdılar göya ben fena mal aatı-yormuyum. Gemicinin biri hastalanmış, bu da benim mallarımdao olmuş, ben gemicileri schirliyecek-mıyım (Bütün bunlar beni mahvetmek ve bana iş vermemek içindir. Bugün do beni vapurda döğdûler. Halbuki ben onların öyle bir İşlerini biliyorum ki onların bu işten benim malûmatım olduğundan haberleri yoktur. Bugün benim bir sözümle polis onları derhal yakalar ve bir daha da iş yapamazlar. Madam ki bugün beni döğdûler, ben de onlan polise haber ver«er-ğim.
—Onların adam kaçırdığını aöy-liyorsun, bakalım bu iş coğru mudur ? Senin onlara garezin olduğunu herkes biliyor. Buna inanacaklar mı ? Po'.is gidıb Galetadan tahkikat yapacak, o zama seninle Varillerin aranız açık olduğu vebugün de ontsrdsn dayak yed ğio meydana çıkacak o zaman polis de işe ehemmiyet vermiyeeek neticede sana herkes düşman olacak, vc bir daha da seni şarab iskelesine soknıya-caklar. Bunan iyisi sen bu işi bana etrafiie anlat bakalım da polise haber verilecek bir şey midir ? Eğer öyle bir şey varsa onu ben tauıdığım polislere söylerim, o za. man iş başka türlü olur. Eğer po. lise ıco haber verirsen o raman aranızın açık olmasından hem polis işe ehemmiyet vermez, hem de sana onlar bölün bütün düşman o ur ve ve ismini de hafiye diye çıkarırlar..
Tanaş bu sözlerim üzerine biraz düşündü :
— Doğru söylüyorsun beyim, ben cahil bir adamım, bu kadar derin düşünemedim. Sana bu işi anlatacağım. Sen polise söylersen o zaman ben de onlardan .intikam alırım. Ben hükümete [sadık bir deli Taneyim. Ben namuslu bir adamım. Onlar gibi hırsızlıkla, adam kaçırmakla iş görmem.
— Bunlar kimi kaçırdılar, kaçırdıkları adamı tanıyor musun?
— Dün bir adem kaçırdılar. Bundan kim bilir ne kadar para aldılar.
— Bunlar polisten korkmuyorlar mı ?
— Onlar polisten korkar mı? Polise da para verirler.
Dediği zaman sevicimden çıld.-racaktım. Fakat bu ciheti kendisine hissettirmemek için kendimi raptediyor ve bu işle alâkadar imişim gibi görünmemek için:
— Madem ki senin ekmeğinle oynuyorlar, elbette bir gün onlar da belâlarını bulurlar. Hela birer şarab daha içelim.
Diyerek bu işe ehemmiyet vermediğimi göstermek vs Tanışı biraz daha söyletmek için şarab içmeğe teşvik ediyordum. Yine sözü firar meselesine getirerek şu sözleri söyledim:
— Bunlar kaçırdıktan adamları Ukdeden nasıl alıyorlar. Seninlo araları bozuk, senden korkmuyorlar mı?. Ya bir polis görür veyahut bir başkası görüp te polise haber veremez mİ ? Ben buna inaoamı-yacağım kirye Tanaş.
Dedim. Tanaş esasen biraz yaşlıca olduğu gibi çok söyler bir adam olduğundan içtiği şarapların tesiriyle çenesi büsbütün açılmış yüksek sesle bağırmağa başlamıştı. Kendisini ikaz İçin :
— Burada belki bir polis hafi-yesi vardır. Senin sözlerini işitir de bem kendi başına iş açarsın, hem de Varilleri yakalarlar. Deyince Tanaş devam etti:
— Kim isterse işitsin, benim kimseden korkum yok. Ben adam kaçırmıyorum. Kaçıranları haber veriyorum. Keşke burada bir polis on da söylesem onlardan intikam alsam.....
Dedi. Görülüyordu ki Tanaş bunları tamamiylo şarabın tesiriyle söylüyordu. Tab’an korkak olduğu gibi ayık olsa bu sözleri sar-fedemlyeceğıni de bilirdim. Sarhoşluğun tesiri onu Vasilice aleyhine sevkediyor ve onda intikam hislerini teşdit ediyordu. Onu tamamiyle söyletmek için :
— Galiba sen Varillere çok kızmışsın da onun için böyle söy-liyorsun. Yoksa onların sermayeleri varken böyle tehlikeli İşlere hiç girerler mi? Dedim. Bu sözüm üzerine deli Tanaş tahammül ede-miyerek şu suretle vakayı anlatmağa başladı >
Devamı var
Yeni bir icad Mektub ile “ses„ gönderiliyor! Ses ve sadanın zaptında bir nevi kâğıt kullanılıyor! insan sesinin ve diğer sedaların fennen zaptedilib tekrar ak-scttirilmrsine ait re elyevm mevcut bir çok usullere rağmen bu •'sade zapt ameliyesi,. ni ucuz, iyi ve hudutsuz bir zaman için devamlı ve ar yer tutar bir malzeme şeklinde yapmak ş.mdıye kadar hsnüz mümkün olmamıştı. Bu mesele şimdi HollandalI profesör “Holst,, tarafından kendisinin "E ııdhoven,, deki büyük tetkikat labrntuvarlarında halledilmiştir.
Profesör " Holst .. ın kimyevi surette yaptığı bir kâğıt, ses ve sedayı zaptetmekte kullanılmaktadır.
Hu husustaki tecrübeler çok gizli olarak yapılmıştır. Lâbratu-var binaları çok şiddetli bir kon-rola tabi tutulmuş ve burada çalışanların hepsi sıkı bir ketumiyet muhafazasına merbıır edilmiş.er. dir.
Matbuat mümessillerinin tecrübe salonlarına g rmeıioe, oralarda gösterilen fenni ameli,clrrin heps ni msh-cm tutacaklarına dair bir ta-hütname imzaladıktan sonra müsaade edilmiştir. Yalnız ₺es ve sa-danın zaptında kullanılan kâğıdın adi kağıttan ancak üst yüzü itibariyle farklı olduğu ifşa edilmiştir.
Bu kâğıt .avali film şeritleri gibi bir makine vosıtasiyle çevril-mekte ve zapt am> üyesinden «on-ra «es ve «adayı aksettirmeğe daima hazır bulunmaktadır. Kâğıdın mûkâ'rme, muhavere, nutuk, yahut müzik ihtiva eden kıımı ste-oiidiği yerden kesilib bir m'klub içinde istenilen yere güııderllebil-■nektedir.
Yunanistanda bir hâdise daha!
7 inci sahifeden devam Muhakemeye yarın (bugün) Pirede devam edilecektir.
Atina 21 (Hususi) — Gece | saat birde " Pire ağır ceza I mahkemesi jüri heyetinden birinin kaptsı önilnde bir bomba patlamıştır. Bu bombanın bir Otomobil de bulunan iki kişi tarafından atıldığı teshil edilmiştir.
Hâdise işidilince büyük bir tesir yapmış ve yarın (Bugün) Pire mahkemesinde görülecek otan "Venizetos,, a suikasd da-vasiyle alâkadar bulunduğu ka naati hasıl olmuştur.
"Venizelos,. davası maznunları müdddiumumi aleyhinde temyiz mahkemesine şikâyette bulunarak müddeiumuminin ceza kanununa muhalif harekette bulunduğunu iddi ı etn.işlerdir. Temyiz müddeiumumiliği bu şikâyeti tetkik etmektedir. Y unanistanda millî müdafaa işi Atina 21 (Hususi) — Memleketin milli müdafaası için yapılacak teslihatz ve alınacak tertibatı müzakere eden komisyon, başvekilin reisliğinde toplanmıştır. Harbiye bakanlığı müsteşarı bu mecliste, tesliha-tın bütçenin müsaadesi dairesinde ve kısa bir zamanda ikmali için meclisi meb'usana verilen kanun lâyihasını anlatmıştır.
aasa«Mro«ısı>s(ıaıasıoiasıaiosıeıs«ıeıs«ıost«(»-aıotsois(soii Japonyanm muahedeyi feshi 7 inci sahifeden devam " Japonya Vaşiogtoo muahedesini kati olarak fesedindye kadar hiçbir harekette bulonmıyacaktır. Fakat Büyük bir uyanıklık göstermekten de geri durmıyacaktır. „ Londra 21 ( AA. )— Kral dün akşam deniz konuşmalarını yapan Üç Amerikan murahhasını kabul ederek kendilerini yarım saat kadar alakoymuş v» murahhasların karşılaşmış oldukları meseleleri görüşmüştür.
Zarfları bekleyiniz!
Bu ayda Tayyare Cemiyeti evinize zarf bırakacaktır. Fitre ve zekâtınızı bunuo içerisine koyunuz, adınıtr, «animsi yazıb geri veriniz.
!'alimize şükredelim!
Malarya felâketi pek müthiş!
500 bin kişiyi bir taraftan hastalık, bir taraftan açlık tehdid ediyor!
Kolombo 21 (A. A.) — Malarya salgımna tutulmuş olan 503 bio kişiye yiyecek ve içecek dağıtmak işi gittikçe güçleşen bir mesele oluyor.
Uzak birçok köylerde oturan bütün halk bir yerden diğer bir yere gidemiyecek kadar halsizdir. Böylece açlık ta kendini göstermiş ve hastalara iyi olmak ihtimallerini de hemen hemen yok 'etmiştir.
Fazla ölümün önüne geçmek için tek çare, şimd ki halde yüzlerce yardımcı bulabilmek ve parasız olarak büyük miktarda yiyecek içecek tedarik etmektir-
Şimdilik hükümet ulusal yardım için iane toplamağa çalışmaktadır.
Kinin buhranı!
Hükümet 26250 İngiliz liralık kinin ısmarlamıştır. Bu kininler gelinceye kadar kinin papalılığı sürecektir.
Salgına tutulmuş bütün vilâyetlerden acıklı vakalar meydana geldiğini bildiren haberler gelmektedir.
bsıeııeıiasısıaııaısı»s>ssıaısessıısı»(ısıteıaıısı»sı«ııstan Gençlerin dünkü içtimai
Birinci sahifeden deaam Malûmdur ki bu sene başında Üniversite de yeni bir talebe talimatnamesi yapılmış, bu talimatname ile talebenin birlikle alâkası kesilmek iatenmişdir.
Yalnız yüksek tahsil talebesioe I mahsus olan Talebe Birliğinin böy-la bir talimatnameye uyman Birliğin feshi demek olacağı için gençler buna itiraz etmişler ve kanunla verilen bir müsaadenin hususî talimat İla bozulamıyacağını ileri sürerek Devlet Şûrasına müracaat eylemişlerdir.
Birliğin müracaat ve protestoları Verilse istidada talimatnamenin teşkilâtı esasiye kanununun ahkâmına uygun olmadığı gibi medeni kanunun da cemiyetlere müteallik maddesine uymadığı iddia edilmiş ve hürriyeti tahdit eder görüleo böyle bir talimatnomenin ibtal edilmesi istenmiştir.
Dünkü kongroda, alkışlarla taavib edilen bu müracaattan sonra "Birlik,, gazetesinin kapatılmalından dolayı İstanbul Vilâyeti aleyhine Şurayi Devlette ikame edilen dava mevzuu bahıolmuş ve Milliyet gazetesinin Birli* aleyhindeki neşriyatı münasebetiyle ya. zılao protesto mektubu okunarak taavib edilmiştir.
Ada gezintisine dair Bundan sonra idare Heyeti raporunun okunmasına geçilmiştir. Altı aylık faaliyeti zikreden bu raporda bilhassa Talebe Birliğinin Ada gezintisine uzun yerler verilmiş, ve bu gezinti mûaaseoetile talebenin "taşkınlık yaptığı, cam kırdığı,, şeklinde muahezelere cevap verilerek t
•— Türk memleketinde ecnebi isimleri değiştirmek için giriştiğimiz ulusal mücadele Adanın Türk olmıyan unsurlarının Türk gençliği aleyhindeki propagandalarının vilâyetten Birliğe gelen haksız ihtar vesikasında yer aldığı teessüfle görülmüştür, denmiştir.
“Birlik,, gazeteaioin ve sabık reisle neşriyat müdürü Bay Zeki ve Bay Scdadın aleyhine açılan davanın Temyiz mahkemealnce nakzedilme»! umumi memnuniyeti mucib olmuştur.
Talebe Birliğinin manası Daha bir sürü işlerden ve seyahatlerden, yapılan teşebbüslerden bahseden raporu mûteakib söz söyliyen reis Bay Osman demiştir ki:
"— Arkadaşlar, bir senelik temiz ve şerefli bir maziye malik olan Birliğimiz bu memleket gençliğinin kendi içinden doğmuş, ayni ülkü ve gaye İçin çalışmış, dalma gendik hryecanlyle yaşamış
Beşiktaş, Galatasarayı
0-2 mağlûb etti
Beşiktaş • Galatasaray maçı 1 dün Şeref alanında oynanandı. Havanın bozuk olmauna rağ- ! men alanda üç bine yakın seyirci vardı. Takımlar birbirlerinin karşısında şu kadro ile mevki almışlardı:
Beşiktaş: Şevkat, Hüsnü, Nuri, Faruk, Ali, Fevzi, Hayati, Hakkı, Nazım, Şeref, Macid.
Galatasaray: Avni, Osman, Lûtfi, Suavi, Nihad, İbrahim. Necdet. Münevver, Alâeddin, . Fadıl, Daoyal.
Ovun saat 14,20 de Kasım-paşadan Bay Nurinin hakemli-ğile başladı. Lâk devresinde mühim bir rol oynayacak olan bu maçın ilk dakikaları ikinci takımın yekdiğerini denemesile geçti. Bu müddet zarfında Ga-latasaray takımının sağdan Necdet ve Münevver, soldanda Danyal vastnsile yaptığı hücumla Beşiktaş için epi tehlikeli uldu. Buna mukabil Beşiktaş», Hakkı ve Şeref vastasik mün-ferıd hücumlarda mühimdi. Yirminci dakikaya kadar iki tarafın karşılıklı yaptığı hücumlardan birinde Şeref, geriden aldığı uzun bir pası Galatasaray kalesine doğru sürükledi vc ani bir şutla topu kale nin sağ zaviyesine gönderdi. Avni yerinde bir plonjonla topun kaleye girmesine mani ' olduysa da blok* edememesi Nazımın boş kalan Galata»»- | ray kalesine Beşiktaş» galibiyet golünü sokmasına sebep oldu. Beşiktaş takımı böylece ilk golünü zorlu bir şekilde kazandı.
GalatasaraylIlar oyuna tekrar başladıkları zaman bu golün verdiği hızla Beşiktaş kalesine saldırdılar. Fakat Nuri I vc Hüsnünün yerinde müdahe-leleri kale önlerine kadar yaklaşan Galatasaray muhacimlerine şutu atmak imkânını vermedi Bu hücumada Fazıl ve Selâhaddinin beceriksizlikleri de Beşiktaş müdafaasının vaziyetini kolaylaştırıyordu.
Kırkıncı dakikaya kadar devam eden Galatasaray hâkimiyet’, Beşiktaş» tekrar sol
»e kuvvctlrnmij bir teşekkülün ifadelidir, onun başardığı en küçük bir işin şerefi bütün bu memleket geneliğiuindir.
Böyle geniş manalı ve temiz bir teşekkülü gönün birinde sebeb-(iz ve kautsoz inkâr elmek, bütün bu memleket gençliğinin kurduğu şerefli maziyi, temiz ve asil bir istikbali ç.ğnemok demekte.,,
Bu »özler sürekli alkışlarla kar jılanmıştır.
Bu münakaşalardan sonra teftiş aporuoun kıraati İçin kongre .mftâya talik edilmiştir.
*
Yüksek tahsil talebesine
Talebe Birliğinin değişen nizamnamesini ve tatbikat »eklini izah etmek özera bütün yüksele tahail lalebeaine hitaben aşağıdaki satırlar yaıılmışdır:
Arkadaş'ar:
Milli Türk Tateba Birliğinin 9-11-34 tarlhiode toplanan fevkalâde kongresiyle nitamoamenin intihaba dokunan 14 üncü maddesi |u çeki de dcğiştirilmişdir.
"Birliğin İdare heyeti azalan doğrudan doğruya kayıtlıaralar tarafından seçilir. Kayıtlı azalar kongre umumi heyatlnl teşkil eder. Bu kongrede eski idare heyeti raporu tetkik ve tenkit ve yeni idare heyetinin çalışma programı tanzim edilir. İdare heyetinin namzetlerinin namzet olalnlmelerı için kongrede baıır bulunmaları ieabeder. Hvr ihtisas şubeainde idare hayatine azami beş kişi seçilir. İntihap İkinci Teşrin ayında olur. Ve bir-
dan inkişaf eden hücumlar'ıyle gevşemeğe başladı ve Şeref yine geriden aldığı bir pasla Galatasaray kalesine girerken Osman ve Lûtfi tarafından güçlükle durduruldu. Kırk dördüncü dakikada Nazımdan güzel bir paa alan Hakkı topla beraber Galatasaray kalesine girdiyse de ofsayd vaziyette olduğundan sayılmadı ve devre bu şekilde bitti.
Beş dakikalık bir dinlenmeden sonra ikinci devreye başlandı GalatasaraylIların telâfisi imkânı olan bir - sıfırlık vaziyeti kurtarmak için çalıştıkları görülüyor, fakat soldan ve ortadan yaptıkları hücumlar çok muvaffakiyetli oynayan Hüsnü tarafından kesiliyordu. Bu sıra-larada Faruktan yerinde bir pas alan Hayatı Galatasaray kalesine indi ve sol zaviyeden attığı şut, Avninin yatmasına rağmen altından geçerek Ga-latasıray ağlarıua takıldı. Beşiktaş taraftarları galibiyetlerini kuvvetlendiren bu golü uzun uzun alıkışladtlar.
Artık vaziyet belli olmuştu. Galatasaray oyunun bundan sonraki kısmında gol çıkarabilmek için çok uğraştı. On dördüncü dakikada Fadıl» Müncv-uirde aldığı topu Feyzi kor-verden atmakla kesti ve bu köşe vuruşuda neticesiz kaldı. Yirminci dakikada Nıbadın attığı oldukça hafif bir şütü Beşiktaş kalecisi alanın çamurlu olması yüzünden az kalsın tutamıyordu.
Oyunun bundan sonraki kısmı daha ziyade Beşiktaş» lebine cereyan etti. Fakat heı iki tarafın yaptığı bütün çalışmalar neticeyi değiştirmedi ve bu suretle birinci devrenin en mühim karılaşmalarından biri olan bu maç ta Beşiktaş» 2-0 galibiyetile bitti.
Diğer maçlar
Sabahleyin yapılan Beşiktaş-Süleymaniye B. takımları maçını Beşiktaşlılar 2-0 ve ikinci kümeden Topkapı-Eyüb maçını da Eyüplüler 1-0 kazandılar.
ıMMSSSSaSMSSSMMMCMMSatMMMâMI 4l«ısssiı«tsı*sıssa>
liğe kayıtlı azalar muayyen bir yere konmuj bir «andığa rey atarlar. «rçrae tar.hı asgıri on gün evvel iıâo edilir va aagarî iki gün devam eder. ,,
Bununla hem yûktek okuyucu geuçuğin bünyesine en uygun bir tarza varılmış, ham de mekteplerin ayrıca «ınırları bir parça daha ortadan kaldırılmış oluyor.
Bütün »rkadaşlarımıno. Bitliliğin her işinde gö«terdikleri temle alâka ve duygularını bu «eçimde-de göstereceklerine eminiz.
Sizi gazete ile ilân edeceğimiz Kurultay vc seçime çağrıjroruz. Seçim:
1 — Kayıtlı aza listelerine göre olacak ve bu listeler mekteplerde asılacaktır. Mekteplerde ası-lamıyan listeler »eçim «andığı yanında bu'unsoktır.
2 — Seçim «andığı Milli Türk Talebe Birliği avının alt katında bklunaeaktız.
J — Liıtelerde adı bulunmıyan arkadaş'ar «andık başında hüviyet varakalarını gösterecek bir giriş kâğıdı dolduracaklar ve bundan »onra arçıme katılacaklardır.
4 — idare heyeti İsteklileri seçim gününden evre yapılacak bir kurultayda ayrılacaktır. Ayrılanla-rın adları veçlm sandığı başında ilân edilecektir.
$ — Kurultayda yalnız yeni yıl programile idare heyetioin iatek-leri kararlaştırılacaktır.
6 _ Seçim günü kurultayda söylenecek ve gazetelerle de ilân edilecektir.
7 _ Reylerin aynlmaaı, seçleı bittiğinin ertesi günü öğleden »oo-ra yapılacak ve her i«l«yen arkadaş bulunabilecektir.
Seçim heyeti
—ZAMAN—
Kâounuevcl 22
| Hikâya MÜNZEVİ 1 Yatan: | • J
İktisat işleri
Hiç Yu;.a tepesine çıktınız mı ? Bilmem. Oraya gitmek biraz üzüntülüdür ama oturması, havası ve manzarası pek enfestir.
Gönül açan tatlı mavi .bir deniz; berrak ve temiz bir sema; insana can veren serin bir hava ve ta lıtanbulu da içine alan. Boğaziç.ioiu binbir güzelliği ile işlenmiş emsalsiz ve muhteşem bir tablo...
Ben elemlerimi unutmak, kafamı temizlemek, hayatimi aç-X'mak için arasıra oraya gide-rim ve ne zaman gitsem, be-yaz sakallı, yani ihtiyar, fakat bir genç kadar dine, yıpranmış elbiseli bir fakir ile karşılaşırım.
Bir gün susamıştım. Kahveden aldığım desti elimde, kuyu başına gittim, ihtiyar orada, çıkrığı çekiyor... Kcndisilo konuşmak için iyi bir fırsatı
— Merhaba baba, dedim, •en bırak da suyu ben çekeyim.
— Yok, diye cevab verdi, işte ben çekiyorum.
— Haydi öyle olsun.
Ve ikimiz de testilerimizi doldurararak, kuyuyu örten kulûbcciktcn çıktık. İhtiyar önde ben arkada yürüyorduk. Kahveyi geçtik. Tepenin İstanbul» nazır sırtı üzerindeki ağaçlardan birinin gölgesi, beDİm yerim di. Oraya gelince;
— Baba, dedim, oturmaz mısın? Karnım acıktı, biraz ekmek peynirim var, beraberce yeriz.
— Peki, cevabını verdi, herkesin nimetini kabul etmem amma..
Sesinde bir nevi şikâyet, daha doğrusu tatlı bir sitem vardı. Çok güzel konuşuyordu. Herhalde okumuş bir adamdı.
Söze yine ben başladım:
— Ne zaman gelsem, dedim, sizi burada görüyorum.
— Evet, ben bir münzeviyim.
— Ya kimseniz yok mı?
— Maalesef veya elhamdülillah hayır I
Sustum. "Maalesef veya el-ı hamdülillâh hayır,, m manası ne idi ?
Bu deruni sualimi anlamı? olacak ki içini çekerek:
— Uzun hikâye, dedi, beni inzivaya »ürljkliyen hâdise bir kaç cild roman olabilir. Ve birdenbire çehresi sertleşti, gözlerimin içine bakarak ilâve etti:
— Ben, insanlardan kaçıyorum, çünkü onlardan nefret I ediyorum!
— Niçin? Diyecektim, siz dc insan değil misiniz ? İnsanların şayanı nefret olduklarını söylemek, size de bundan bir hisse ayırmaz mı? Fakat diyemedim kim bilir adamcığazıo başına neler gelmişti de bu kadar yese kapdmıştı I Bütün insanları fena zannediyordu ve kendi kendini cemiyeti beşeriyenin içinde teçbir eylemişti I,..
Ben böyle düşûnerkcn, ihtiyarın yüzü yine değişti, söylediklerine adeta peşinatı olmuştu. Sesi titiriyerek dedi ki:
— Sizi gûcendiriyorsam.... Sıkıyorsam... Söyleyin...
— Yok, hayır, devam ediniz. Sizi dinlemek ve sizi teselli etmek istiyorum.
— Ben zavallı bir kadının çocuğu idim. Dikkat ediniz, bir kadının çocuğu diyorum, bir babanın değil...
Ve gözlerinden kopan iki damla yaş, ta aksakallarının ucuna kadar yuvarlanarak ye. re düştü.
Bu hali kalbimi parçalıysa ve dilimi tutan ihtiyar sözüne devam etti:
— Annemin bir ortağı, bu-nun da biri benden büyük, biri

neyim, Diye tepin-
aydınlatan
şaşırmıştım.
kiiçük iki oğlu vardı. Kocam yaşıyordu. Bcu buna "baba, diyordum ve «ahiden babam sanıyordum. Annem öldüğü gün beni öyle kucaklayışı, beni öylo bir teselli edişi vardı ki hatta bizzat kendisi öldüğü vakit cesedinin üstüne kapanmış. ağlamış ve ağlamıştım!
Evet, onu çok seviyordum. Çünkü babam zannediyordum. Halbuki bu ölümden sonra işler değişti. Üvey annem hem kendi namına ve hem de kardeşlerim namına mahkemeye raliracant etti, ne diye, biliyor musunuz?
Ben babamın oğlu değilmişim, hattâ annemin de oğlu değilmişim! Annem sandığım kadın, çocuk doğurmak kabiliyetinden mahrum olduğu için miş ki babam zannettiğim erkek ikinci zevce olarak keudisini almış ve üvey ağabeyim bildiğim adam dünyaya gelince boşanıb atılmak tehlikesini sezen zavallı kadın, beni nereden buldu ise bulub "işte ben doğurdum,, diyerek herkesi aldatmış imiş..
Ah I... Acaba bu doğrumu idi? Yoksa beni üç bin lira kadar tutan mirasımdan mahrum bırakmak için şcnîane uydurulmuş bir yalan mı ?
Kaç defalar onların mezarlarına giderek ağaldım, yalvardım, haykırdım, geceledim.
" Allah aşkına söyleyiniz, ben sizin çocuğunuz mıyım ? Değil miyim ? Kimim, nereden geldim ?„ dim I
Hcyhatl Beni kimse çıkmadı 1
Nc diyeceğimi
Acaba bu ihtiyar, biraz kaçık mı? Diye düşündüm. Fakat içimde birşey de kırılmış gibi idi. Kalbim sızlıyor, dimağım çathyacak gibi sıkdıyordu.
İhtiyar yine birdenbire sertleşerek ve görmek için bakarak :
— Siz buna belki inanmazsınız, dedi. Fakat işte vesikaları... Elini koyouna soktu, kalın, sarı bir zarf içinden »olmağa başlamış kartonlu iki resim çıkardı. Biri gruptu. İçinde üç erkek çocuk, iki kadıo ve aşağı yukan karşımdakini andıran nuranî çehreli sakallı bir ihtiyar vardı.
Parmağı ile üç çocuktan birini göstererek:
— işte, bu benim I Dedi.
öteki resim, zavallı maaha-tabımın babam veya babst sandığı adam olacaktı. Bunu iyice tetkik ettim. Karşımdaki münzeviye o kadar benziyordu ki..
— Fakat, dedim, bu mutlaka babauızdır. Baksanıza tıbkı size benziyor. Anlaşıbyor ki size alçakça bir iftirada, bir suika9ttc bulunmuşlar. Annenizde mutlaka masumdur. Bunu siz neden takdir etmiyorsunuz? Vicdanınız hâdiseyi bu şekilde hal-etmiyor mu?
Bedbaht ihtiyar elimden resimleri alarak acele ile cebine yerleştirdi, ayağa kolktı:
— Size teşekkür ederim, fakat insanlar beni anasız, baba-«z, meçhul ve şüpheli bir mahlûk olarak görmekten zevk aldılar, buna mahkûm oldum, buna mahkûmum! Diyerek uzaklaştı, gitti.
■ft
Bu hizmeti de unutma!
Tayyare Cemiyeti evinize yuo-li|hkla zarf buakaıaroış olta bite, •iz ufak bir emekle fitre ve ze-kâtımı. Tayyare Şubeline vere-bilirsiniz. Ulusal işlerde nelerden çekinilir ki ?.,.
Balkan misakı ökonomik konseyi ne zaman ve nerede toplanıyor ?
"L’lndependance Roumaine,, gazetesinde okunduğuna göre. Balkan anlaşmasına dahil dört devlet murahhaslarından mü-rekkeb olarak teşekkül edecek ve dört memleket arasındaki ökonomik münasebetleri daha ziyade sıklaştırmak için en iyi çareleri arayıp konseye bildirecek olan Balkan itilâfının ökonomik konseyi murahhas heyetleri teşekkül etmiş ve dört devlet murahhaslarının isimleri birbirlerine bildirilmiştir.
Ökonomik konseyinin ilk defa Atinada toplanmamda kararlaştırılmıştır. Konseyin hangi tarihte toplanacağı daha te-mamen tesbit olunmamış ise de bunun 1935 ilk Kânunun başlangıçlarında olması çok muhtemeldir.
Bulgar yaş meyva ihracatı (artıyor
Bulgar gazetelerinde okunduğuna göre, Bulgaristan bu seno harice 3740 vagon yaş üzüm -çıkarmıştır. Geçen sene çıkardığı yaş üzüm 1957 vagon idi. İharac olunan yaş erik mik-darı, geçen sene 80 vagon iken, bu sene 490 vagonu bulmuştur. Geçen sene 175 vagon olan ceviz ihracatı bu sene 187 ye çıkmıştır. Elma ihracatına gelince, geçen sene 37 vagon harice çıkarılmış iken bu sene ancak 7 vagon çıkarılmıştır. Geçen senenin 15 vagonuna mukabil, bu sene 37 vagon tur.

domates ihraç olunmuş-
Geçen sene Bu sene
vagon vagon
Küçük soğan 70 43
Biber 43 48
Tütün 1622 1348
Yumurta 2300 2119
Canlı tavuk 241 224
Kesilmiş tavuk 174 265
Yunan ticaret filosu
ne kadar ?
Yapılan son istatistiklere göre 1 Teşrinisani 1934 tarihinde
fRADYO PROGRAMI ,
Cumartesi 22 K. Ev\el
İSTANBUL:
17,30 Üniversiteden nakil: İn-Icilâb derileri, Sayın Receb C. H. F. genel yazgaaı. 18: fraosızca dara. 18,30; Jimnastik: Bayan Azade. 13,-10 Pisle dam musikisi. 19,30 Dünya haberleri. 19,40 Plâk, karışık musiki. 20 Maarif Vekâleti namına konferans. 20,30 Müzik solo, Bay Nejat. 20,50 Sjwr konuşman Bay Eşref Şefik. 21,1$ Ajans ve borsalar. 21,30 Radyo orkestran. 22 Radyo, tcsz ve tango orkestrası.
BRS1.AV;
17 hafif musiki. 19 aktüalite. 19,50 sözler. 20 nael neşriyatı. 20,15 gelecek haftanın programı. 21 haberler. 21,10 operalardan şarkılar. 23.30 dana musikisi.
BUDAPEŞTE:
18,25 şarkılı konser. 19.20 »3ı-ler. 19,45 p'âk. 21 radyo tiyatrosu. 22,40 haberler. 23 Verea çingene orkestrası. 24 catband.
BÜKREŞ:
13,15 Gündüz neşriyatı. 18 Rumen musikisi. 19 haberler. 19,15 Konserin devamı. 20 Konferans. 20,20 Plâk. 20,4$ Konferanı. 21 Rumen operası azasından Lya Poplin şarkıları, sözler. 21,4S Caz-band. 22,45 Radyo orkestrası.
LAYPZİG:
21 haberler. 21,15 Paul Laoke bizzat eserlerinden çalıyor, (Brelinden nakil) . 23 haberler. 23.20 dans musikisi.
VİYANA:
17,40 Bando mızıka. 18,35 Dua. 19 Halk oyuuları. 19.25 Halk şarkıları. 19,50 Aktûalite. 20,05 Ha. bezler. 20,15 Koro konseri. 21 Noel neşriyatı. 23 Haberler. 23,30 Daos musikisi.
Yunan ticaret filosu şu gemilerden mürekkepli.
Tonilato
1.596,746
55,790
1,652,535
Sayı
585 Gemi
696 Yelkenli
1281 Yekûn
1934 senesi sonlarına doğru bu mikdara
gemiler ilâve
şu
edilmiştir :
Tonilâto Sayı
153.231 37 Gemi
629 9 Yelkenli
153,860 46
Kadrodan silinen Yıınan ge-
milcri ise şunlardır:
Tonilâto Sayı
7,603 6 Gemi
551 3 Yelkenli
8,154 9
fabrika-
Yunan tire törlerinin bir talebi Geçenlerde Yunan tire fabrikatörleri bir toplantı akdey-Icmışier ve püyük bir Fransız markasının dikiş tireleri için bir nevi damping yapmakta olduğunu ileri sürerek ecnebi memleketlerden gelecek tirelerin gümrük resminin iki misline çıkarılmasını hükümetten istemeğe karar vermişlerdir. Yunan çorap fabrikatörleri birleşiyor
Ecnebi rekabetine karşı durabilmek için Yunan çarab fabrikatörlerinin birlik yapmak üzere oldukları haber alınmıştır. Süveyş kanalında Yunan gemiler!
Portsait Yunanistan konsolosu Müsyü “NikoM nun 1934 senesi ilk dokuz ayı zarfında Süveyş kanalındaki hareket hakkında aid olduğu Yunan makamına gönderdiği rapordan aulaşıldığ.oa göre Süveyş kanalından geçen Yunan gemileri beşinci sırada gelmektedir.
Dördüncü sırada Italyanlar bulunmaktadır. Geçen sene Süvcşten geçen Yunan gemilerinin tonilatosunu "171,000., iken bu sene "410,000,, e çıkmıştır.
•*«••••• esitssMsasseııeıssseeMisısaiMlssntMisesMSVtrM
İstanbul Borsası kapanış i Halleri 20-12-1934 ÇEKLER
Londra Açılış 620.50 Kapanış 623,
Nev-York 0.796S54 0,79475
Faril 12,06 12,0375
MOiao 9,2996 9,29
Brüksel 3,40 3,3956
Atina 84.0210 83,8675 1
Cenevre 2.4S70 2,4514
Sofya 66,9290 6S.8M0 1
Aınıterdam 1,1771 1,1748
Prag 19,03 18.995
Slokholm 3,125 3,1183
Viyana 4,3140 4,3060
Madrlt 5,817$ 5,8031
Berlin 1,98 1,9767
[Varşova 4,2125 4.205
Budapeşte 4.212$ 4,20$ il
|BiHcreş 79,1(1$ 78,9575 |
Belgrat 35,1575 35.0925 İl
[Yokohama 2,745 2.74
Moskova 1085, 1037,50
Altın Nukut Alı? 936 Sat.| | 937
Mecidiye 41 42
Banknot 239 240 ||
M# 5 «killi l»İJ
İkran.lyell (Ergini) U'D 7,J 111x11 Tllzk H>«u lülı.-İUt
AnadaK. İŞ.yolu | || . „ mUmciMİ
0'0 ?,$ Türk H II
I 0'0 s Hazine
Erg sal
28,05
$0,10
70
97
2.225
13.
28.75
$0,10
70
97
2,225
13.

An.d. D. y. O,',)
adam “Lüpesko„nun maceraları
Yazan: darba Jonesko No. 17
İsmi dünya gazetelerine senelerce sermaye olan Romanyah meşhur kadının aşk maceraları
Fırtına bütün dehşetilo esiyordu. Saray, hiddetten köpürüyordu. Bilhassa kraliço bu izdivacın en şiddetli aleyhtarı idi. Çünkü cn büyük oğluna şahaue bir izdivaç tasarlıyordu.
Siyasiler ateş saçıyorlardı. Çünkü bu izdivacı bir aşk eseri değil, yeni nesli eski nesle kar-■ şı harekete getirmeyi istihdaf eden bir suikasd neticesi sayıyorlardı.
Romanya halkı, K.ırolun evlenmesinden fevkalâde memnundu. Karolttn bu yüzden tevkif olunduğu yayılınca, halk derin bir gayız duyduğunu gizlemedi vc Karol hemen tahliye olundu. Fakat onun Zizi ile görüşmesine imkân verilmiyordu.
Bu sırada muharebe yeniden bnşldı. Romanya, Macaristnana karşı hareket etti vo Karol cepheye gitti, kıtasile birlikte harekâta iştirak etti.
Karı koca Odescde nikâhları kıyılmasının akibindc ayrılmışlar ve Karolun ancak Macaristan k-ferinden muzaffer dönüşüne kadar bir daha buluşmamışlardı
Karola tahmil olunan mecburî ayrılık, onu acı ümitsizliklere düşürmüştü. Kendisi bir kaç kere anasına babasına müracaat ederek yalvardı, yakardı. Fakat bunların biride fai-de vermedi, bilâkis zarar getirdi.
Çünkü Parlâmento toplanmış vc Karolun Zizi ile izdi-vacını feshetmişti
Karolun harb cephesinden kanıma gönderdiği mektupların çoğunu okudum. Bunların hepsi en ince, en samimî hislere tercüman oluyordu Fakat karı koca bir nûddet mektuplaşmağa olsun imkân buldukları halde sonraları vaziyet değişti Karolun, mektupları Ziziye varmıyor, Zizinin mektupları Karola gelmiyordu. Ikiside bunun hikmetini anladılar.
Karol bu sırada ne yaptığını şöylece anlattı:
— Biz de bunun Özerine bir plân kurduk. Gazeteler vasuta-siylc muhabere edecektik. Gerçi bu iş biraz müşkülce idi. Fakat başka bir çare bulamadık. Beni Ziziye söyliyecekleri mi, gazetelerin muhabere sütununa göuderiyor, O da bana aynı sütunda cevab veriyordu. Hic bir kimse bizim bu şekilde muhabere ettiğimizi anlıyamadı vc keşfedemedi. Ben her gün gazeteyi ele alınca muhabere sütununu okuyor ve Zizinin ne yazdığına bakıyordum- Buna mukabil o da aynı şekilde hareket ediyordu.
Sordum:
— O zaman kullandığınız imzalar ne idi?
Cevab verdi:
— Ben Stefao diye imza atıyordum. Zizi de Velerı adını almıştı.
Bu muhaberelerin her biri samimi ve canlı bir aşk numunesi idi. İki aşık, herkesin gözünden uzak, politikacıların entrikalarından azade bir surette birbirlcrilc anlaşıyorlardı.
Çok geçmeden iki aşık birleştiler. Efkârı umumiye bu iş üzerinde fikrini açıktan açığa söylüyordu. Karolun dostlan onun lehinde çalışıyor, saraya meram anlatmak için uğraşıyorlardı. Nihayet Kral da Karol ile Zizinin birleşmelerine razı oldu. Kan koca **Mona»-tirca,, da kendilerine bir yuva kurdular ve tatlı, bahtiyar bir hayat geçirmeğe başladılar.
İki aşık mes'ud yuvalarında
safa nörüyorken politikacılar onları nasıl ayırmağa muvaffak olacaklarını, onların rüyalarına nasıl son geçeceklerini tasarlıyorlardı.!
Umumi Harb, Romanya'yı dağıtmış parçalamıştı. Fakat politikacılardan herbirinin kendi ihtirasları peşinde koşması, harb felâketinden de daha büyük bir felâklti. Böyle olmasaydı, Karol ile Zizinin sevgisi ve saadeti, uzanır giderdi.
Fakat harb sırasında vuku bulan bu cvlepmeyi, »ulh yıktı. Mukadderatın bu cilvesini anlamak için hakikatleri izah etmek gerektir.
Müttefikler harbi kazanmışlardı. Almanya, Fransız, Ingiliz askerlerinin savleti karşısında yıkılmıştı. Harbin ganimetlerini toplamak ve paylaşmak sırası gelmişti. Romanya ise, harpten cn çok istifade eden, en çok ganimet taphyan unsurlardan biri idi.
Fakat Romanyada yapılacak en büyük iş, memleketi derle-yib toplamaktı. Onua için bütün siyasi meseleleri gözden geçirib onlara yeni bir kıymet vermek gerekti.
Umumi harpten doğan Romanya, harpten önceki Roman-yanın iki misli idi. Nüfus çoğalmıştı.
Memleket zenginlemişti. Muhteris Romanyalılar, Romanya-nıa mukadderatını, kendisin» eş olmıyan bir kadını alan Veliahda bırakmak istemiyorlardı. Bunlara göre Veliahdın bir miralay kızı ite evlenmesi, müthiş bir tenezzüldü, çekilmez bir saygısızlıktı.
Saray da bu fikirde idi.
Fakat Karolun vaziyeti hakkında başka bir fikir de vardı. Onun izdivacı halk arasındaki mevkiini sarsmamıştı. Bilâkis, halk bu izdivaçtan memnun olmuş, sevinmiş vc:
— Vcliahtın karısı Roman-yabdır. Birdendir! demeğe başlamıştı.
Romanyanın neresine gidilse halkın bu sözleri söylediği duyuluyordu. Halk bu hissini a-çıkça ifade ediyor ve Karolun bu izdivaçla daha fazla gözüne girdiğini gösteriyordu.
Politikacılar, harb sırasında Karolun halk tarafından sevilmesine göz yumuyor, hatta bunu istismar ediyorlardı. Harb bittikten sonra politikacıların da fikri değişti. Bunlar, Karolun nüfuzunu tehlike saymağa başladılar re izdivacını bahane edinerek onun aleyhinde uğraşmağa koyuldular.
Davamı var
Zamanın takvimi
Bugünkü hava
Yeşilköy rasat merkezinden aldığımız malûmata göre dün bava tazyiki 758,3 mitimitre, en fazla sıcaklık 12, en az 6 derece İdi.
Bugün hava ekıeriyetlo kapalı ve yağmurlu olacak, rûıglr poy. razdan kuvvetli esecektir.
KAanncerel 22
— ZAMAN —
7
S oy adı nizamname s i Soyadları nasıl olacak?-Aynı soyadını kimler alabilir?-Seçim hakları-Soyadlarının tesçili işi
Soy adı kanunun» gire Dabili-ye Vekâleti Urafından teklif ve Şûrai devletçe taavib olunan •‘soyadı «i-ıamoameaiain. mer'iyet mevkiine konulmasına karar verildiğini telgraf havadisi olarak yazmıştık. Herkesi alâkadar edrn bu nizamnameyi aynen aşat'Z* naklediyoruı: BÖLÜM 1
Hususî hükümler
Madde 1 - Her Türk, d» adından başka soyadı da taşıyaçaktır. Soyadı olmıyauUr 2/7/1936 günie-mecine kadar bir soyadı seçil» 32 inci madde hükümlerine güre bunu nüfus kütüklerine ve doğum kâ-ğıdiarıoa yazdıracaklardır.
Madde 2 — Söyleyişte. yazışta imzada öz ad önde, soyadı sonda olmak üzere bütün harfleri söylenerek veya yazılarak kullanılabileceği gibi söyleyişte ve yazışln öt adaız yalnız »oy adını kullanmak ve imzada öz adıu ilk harfini öz adı iki tan* ite her ikisinin ilk barflerioi veya birinin ilk harfi ile ötekinin tümünü ve soyadının tümünü yazmak caizdir.
Madde 3 — 2/7/1936 günleme-cine kadar soy adlarını seçil» nüfus kütüklerine yazdırmıyauların soy adlarını 30 uucu maddeye göre vali veya kaymakamlar seçerler.
Bu gûnlemeçten sonra soy adları nüfus kütüklerine vardırılmadıkça kullanılamaz. Soy adında yapılacak değişiklikler nüfus kü-tükleriııde yazılmadıkça sayılmaz.
Madde 4 — Soy adları, Kanunu Madeni bükümlerine göre mahkeme kararı ile değiştirilir. Kanunun neşrinden evvel kütüğe yazılmış veya yazılmamış soy adı bulunanlar 2/7/1936 günlemecine kadar bu soy adlarını değiştirerek yeni bir soy adı alabilirler; ancak eski soy adlarını değiştirenler veya yeniden eoy adını alanlar, yeni aldıkları soy adını kütüğe yazdırdıktan sonra mahkeme kararı olmadıkça değiştiremezler.
Bu yeni seçimden kendini zararlı ve alâkalı görenler mahkemeye gidebilirler.
BÖLÜM n Soy adı
Madde 5 — Yeni takılan »oy adları Türk dilinden alınır.
Madde 6 — Soy adı yalnız olarak veyahud (oğlu) ile birlikte kullanılır. Tarihte tin almış olanlara ve kanunla verilen unvanlara ilişik bildiren »oy adlarında ( oğlu ) ekinin kullanılması mecburidir.
Madde 7 — Soy adlarına (Yan, Of, Ef, Vic, İç. is, Di», Puloı, Aki, Zade, Mahdumu. Veled, ve Bin) gibi başka milliyet anlatan va başka dillerden alınan ekler ve kelimeler takılamaz, takılmış olanlar kullanıUmez. Bu eklerin yarine (oğlu) konulur.
Madde 8 — (Arnavud Oğlu, Kûrd Oğlu) gibi umumi surette başka milliyet gösteren (Çerkeş Haşan Oğlu, Boşnak İbrahim Oğlu) gibi başka milliyete ilişik anlatan (Zoti, Grandi) gibi başka dillerden alınmış otan soy adları kullanılamaz ve yeniden takılamaz.
Madde 9 — Bir aşirete veya kabileye ilişik anlatan soy adları kullanılamaz ve yeniden takılamaz.
Madde 10 — Eski ve yeni Dev-let kadrosundaki rütbe ve memuriyet bildiren soy adlan kullanılamaz ve yeniden konamaz.
Madde 11 — Umumi edeblere uygun olmıyan veya gülünç veya iğrenç olan veya hakaret anlatan soy adları kullanılamaz vs yeniden takılamaz.
Madde 12 — Tarihte ün almış büyüklere ilişik anlatan »oy adları bu kişilere iUşık resmi kayidlrrle, belgelerle sabit olmadıkça kullanımız ve yeniden takılamaz.
Madde 13 — 7, 8, 9, 10. 11 ve 12 nei maddelere aykırı olarak takılmış adlar nüfus kütüklerine vr dr.gom kâğıtlarına yazılamazlar. Yazı.mı, atanlar nüfus kütüğünün bulunduğu yer kaymakamının veya valisinin yazılı eınrile çizilir ve bir şerhle yenisi yazılır.
Madde 14 — Bir »oydun grlrr. aileler, soy ad|arı yoksa veya değiştirmek istiyorlarsa, ortak bir »oy adı aeçib nüfus kütüklerine vr doğum kâğıtlarına yazdırabilirler; anezk bir soydan olmıyanlar ortaklaşa aynı soy adını alamazlar.
Madde 15 — Bir köyde bir kasabada, bir şehirde bir soydan ob mıyaolar aynı soy adını seçmiş olurlarsa, bu ad bunlardan ilk müracaat eden İçin kabul olunub di-ğerlerioikl drğijtirtirilir. Değiştirmemekte iersr edenler olursa, bunların adlarına (büyük, küçük) gibi bir sıfat veya herhangi bir ek ilâ-vesile öbürlerinden ayırd ettirilir ve o yolda nüfus kütüklerine ve doğum kâğıtlarına geçirilir.
Müteaddit nüfûs dairelerine ayrılmış olan şehirlerde, nüfus dairelerinden her biri bu maddenin tatbikinde bir kasaba addolunur.
Aynı aile efradından biri tarafından bir mahalde tesçil ettirilmiş olau soy ao'ı, o aile efradının diğer mahallerde bulunanları tarafında taşınması, bu madde hükmünden müstesnadır.
BÖLÜM IH
Soy adı seçim hak ve vazifesi
Madde 16 — Nesebi sahih olan çocuklar, babaiannın soy adını taşırlar. Nrırbi »ab.b olmıyan çocuklar, analarının »oy adını takınırlar. Ancak bu çocuklar baba'a-rıoıo tanıması ile veya hâkimin kararı İle babanın soy adım alırlar.
Madde 17 — Ev'âd edimleo çocuk, evtâd edin-oin »oy adını taşır. Ev âdlık mukavelesi bozulur?» kendi babasının soy odını alır.
Madde 18 — Kadın evlenince babalının soy adını b-.rakıb kocasının »oy adını alır.
Kocası ölen kadın isterse kocasının soy adını kullanmakta davam eder, isterse babasının eoy adına döner. Babasının soy adına dönmek istiyen kadın buou Ur yıl içinde nüfua kütüğüne yazdırmağa mecburdur.
Madde 19 — Evlenen dul, evlendiği günden itibaren yeni kocasının loy adını alır ve eski koca-sının eoy adına bir daha dönemez.
Madde 20 — Evliliği bozulan veya boşanan kadıo bozulma veya boşanmadan sonra bu kocasının adını kullanamaz.
Madde 21 — İster baba «il e birlikte, ister ayrı yeşasın baba, reşid olmıyan çocukları için soy adını seçer va nüfus kütüğüne ve doğum kâğıtların» yazdırır.
Bu çocuklar bu adı kullanmağa mecburdurlar.
Mümeyyiz olan reşid, »oy adını seçmekte serbesttir.
Evli kadınların soy adlarını kocaları seçerler ve ııiifus kütüklerine yazdırırlar.
Madde 22 — Evliliğin feshi veya boşanma hallerinde çocuk anasının yanında bile oİM çocuklara •oy adı seçme hak ve vazifeei babanındır.
Madde 23—Baba ölmüş ve karısı evlenmemiş olursa ve yahııd baba akıl hastalığı ve»kıl.zayıflığı yüzünden vesayet altında bulunuyor ve evlilik de devam ediyorsa çocuklara soy adı takmak ve nüfus kütüğüne yazdırmak hak ve vazifesi onaya geçer. Ancak babasının kayld ettirilmiş soy adı var ise, ana bunu değiştiremez.
Madde 24 — Babanın ölümü ile ana evlenmiş veya bab» akıl hastalığı ve akıl zayıflığı yüzünden vesayet altına alınarak evlilik zeval bulmuş ise, çocuklara soy adı seçme ve uüfus kütüğün? yazdırma }>ak ve vazifesi babanın kan hısımlarından en yakın erkeğe v» bunların en yaşlısına ve kan hısımlarından reşid erkek yokta vasiye aid olur.
Madd» 25 — Akıl hastalığı ve akıl zayıflığı yüzünden vesayet altına alınmış bulunan reşidin soy adını babası, yoksa anası, o da yoksa vasisi seçer ve nüfus kütüğün» yazdırır.
Madde 26 — Bir evde yaşıyan öz, üvey ve kayın (ana, bab», bü-yük an», büyük baba ve kardeşlerinin) ve diğer kan, civar ve sihri hıaımların soyadlarını seçtirib nüfusa yazdırmak vazifeai aile Tercisine aittir.
Bu akrabalardan bir soydan olmıyanlar» aynı soy adı takılmaz.
Bu akrabalardan reşid olmı-yanların ve akıl hastalığı ve akıl zayıflığı dolayıaile vesayet altında bulunanların soy adını takmak hak
ve vazifesini taşıyan başka kimse yoksa bu aile reisi bunların »oy adını vazifeli mamurlara seçtirib nüfua kütüğün» yazılmak üzere takib eder. Ancak bunlardan reşid olmıyanlar, rûşüd yaşına girdiklerinde ve hastalar iyileştiklerinde mahkemeye müracaatla bu adları değiştirebilirlsr.
Madde 27 — Babası, anan, baba tarafından erkek kan hısımı o'mıyan veya olub ta akıl hastalığı ve akı) zayıflığı yüzünden vesayet aitında bulunan küçüklerin soy adını vasileri seçer ve nüfus kütüğüne yazdırır.
Aynı v.ıziy-t e olııb akıl haı-lalığı ve akıl zayıflığı yüzünden vesayet altında bulunan reşidlrrin de soy adım vasileri seçer ve nüfus kütüğüne yazdırır.
Madde 23 — Aoaaı ve babası ve baba tarafından erkek kan hısımı ve vasisi bolunmıyan veya anası ve babası belli olmıyan çocukların soy adlarını köylerde muhtar ve ihtiyar heyeti araları ve mahallelerde belediye mümeı-alileri kaymakamların v« vilâyet nserkeılerinde Valilerin muvafakatini alarak seçerler ve nüfuz kütüklerine yazdırırlar.
Madd» 29 — 27 ve 28 inci maddelerde yazılı çocuklar, rûşüd yaşına geldiklerinde kendilerine takılmış soy adlarını mahkemeye müracaatla değiştirebilirler.
Madde 30 — 2/7/1936 güote-mecina kadar kendilerine toy adı zeçmıyenlcre vali veya kaymakamlar veya bunların memur edeceği kimseler tarafından soyadı teçillb nüfus kütüklerine ve doğum kâğıtlarına yazdırılır re bu suretle seçilen soyadlarını bu kimseler kutlanmağa mecburdur.
Madde 31 Soy Adı Kanunu ile bu nizamnameye göre başkalarına soy adı seçmekte kendilerini haklı görenler arasında çıkacak ihtilâflar, kasalarda kaymakamlar v» vilâyet merkezleri ile b.ı mer-merkezirre bağlı köylerde valiler veya bunların memur edeceği kim-•eler tarafından katiyetle hallonur.
BÖLÜM IV
Soyadlarının yazımı
Madde32 2/1/1935 guıılenıecindets 2-7/1936 günlemecine kadar her •ile reisi evindekilerden «oy adı seçmek hakkı kendisine aid bulunanlar için ad seçerek ve soy adı seçmek hakkı b.ışkaiarına aid bulunanlara bu adları seçtirerek köylerde muhtar ve ihtiyar heyetine, mahallelerde belediye mümessilin» yazdırmağa ve defterde kendi evi sırasını günlemeçliyerek imzalamağa veya mûhürhıneğ.- veya parmak banmağa ve doğum kâğıtlarına bnnların soy adlarını koydurmağa mecburdur.
Kendi aoy adını bizzat yazdırmak istiyen reşid erkeklerle dullar da bu müddet içinde adlarını »eçib bu defterlere yazdırırlar ve doğum kağıdlarına koydururlar.
Madde 33 — Muhtarlar va mahallelerde belediye mümessilleri 28 inci maddede ynzılı kimselerin soy adlarını 2/7/1936 günlemecine kadar seçil» hatırladıkları »oy adı defterlerine yazmağa ve h.zalarını imzalamağa ve buou valilere veya kaymakamlara imzalatmağa mecburdurlar.
Madde 34 — Köy muhtar ve ihtiyar heyetleri nüfus dairelerinden verilecek numunelere göre kendi köylerinde yaşıyan yerli ve yabancı ber ferdi, yerlileri ayrı ve yabancıları ayrı deftere olmak üzere aile stresiyle aoy adı defterine adlarını geçirib hizalarında »oy adlarını yazmağa ve soyadını seçmek kakkı olan her aile reisin» veya reşitleri kendi haneleri hizasını güolemaçtirerek imzalatmağa veya mûhürletmeğe ve mühür de yok(» parmak iziyle tasdik ettir-meğ mecburdurlar.
Köyde yaşıyan her ferdin bu defterlere yazılması mecburidir.
Göçebeler dahi bir yerde nüfus kütüğüne kayitli olsunlar, olmasınlar bu defterlere yazılacak ve hizalarıo» kayitli oldukları nüfus daireleri işaret olunacaktır.
Madde 35 — Her belediye, bütün mahallelerine bir»r mümessil veya memur tayin ederek 2/7/1936
I günlemecine kadar hu memur veya mümessillere mahallelerin yerli veya yabancı bütün fertlerini ve bunların soy adlarını, Nüfus Genel Müdürlüğünce hazırlanacak ve nüfus dairelerinden verilecek örneklere göre yerli veya yabancı soy adı defterlerine yazdırmağa ve her ev hizasında o evd-kilerin eoy ad-larını seçmeli hakkına malik olan kimselere gönlemeçtirerek imzalat, nrnğn 33 üncü maddede yazılı kimseler için o maddede gösterilenlere imza koydurmağa veya bunlara mühürletıncğc ve yozı bilmiyeolere parmak iziyle tasdik ettirmeğe mecburdur.
Belediyeler, kendi esnırlan İçinde yaşayan göçebeler» »id olmak üzere ayrı bir defter tutmağa ve bunların nüfusa yazılı oldukları yerleri de bu defterlere yazdırmağa ve kayıdlı olmıyanlara kayitsiz İşareti vermeğe mecburdurlar.
Madde 36 — Muhtarlar, defterlerinin altını ihtiyar heyeti «lalarına da tasdik ettirerek birer nuı-hasını makbuz mukabilinde kaymakamlara ve vilâyrt merkezlerinde nüfus müdürlüklerine tealim »derler. Diğer nüshalarını da muhtar ve ihtiyar hayalleri köy odasında saklamağa ve demirbaş olarak kendisinden sonra gelenlere bırakmağa mecburdurlar.
Madd» 37 — Mahallelerdeki memur ve mümessiller de hu defterlerin altını tardik ederek makbuz mukabilinde belediye reislerine tealim ederler. Belediye reisleri bunların altını brlediye «ncüıııeııle-rine tasdik ettirdikten sonra kazalarda kaymakamlara ve vilâyet merkezlerinde valilere makbuz mu kabilinde verirler. Diğer nüshalarını da demirboş o'.arak belediyede »aklarlar ve kendilerinden sonra gelenlere bırakırlar.
Madde 33 — Gerek muhtarlar, gerek belediye reisleri bu defterlerin muamelesini 2/7/1936 gün'e-nzecine kadar bitirmeğe ve 15/7/936 güokmecioe kadar tasdikli olarak kaymakamlara veya valiler» vermeğe becburdıırlar.
Madde 39 — Köylerde muhtarlar ve mahallelerde memurlar veya mümraaillnr, bu defterlerin bitirilmesi için 2/7/1936 giin-lemecini beklemeğe mecbur o'oaı-yıb köylerinde veya muhallelriude bulunan nufu.u ı yazılması bitince derhal tasdik ederek muhtarlar, kaymakamlar» veya valilere belediye memur ve mümessilleri de belediye reisine teslim ederler.
Belediye reisleri de şehir veya kasabanın bütün mahallelerinin bitirilmesini beklemiyerek yazımı biten mahallelerin defterlerin: üçgıin içinde tasdik edıb kaj makamlara veya velilere teslimle mükelleftirler.
Madde 40 — Defterler, keyma-kamlar» veya volilere teslim edildikten sonra bu defterlere yazıl-mıyarak açıkta kaldıkları anlaşılan kimselere için örneğine uygıın »oy adı kâğıdı doldurularak soy adını seçmeğe »alâlıiyetli kimseler tarafından altı imza edileceği gibi köylerde muhtar ve ihtiyar heyetleri ve k.ıaaba ve şehirlerde belediye reisleri tarafından tasdik olunub ayrıca nüfua dairelerine imza mukabili teslim olunur. Bu ayrı kâğıtlara yazılanlar köyde muhtarlar tarafından köy soy adı defterine ve şehir ve kasabalarda belediyelere» o mahsilerin aoy adı defterine yazılmak va hizası imzalanmak veya mühür veya parmak iziyle tasdik edilmek mecburidir. Nüfus daireleri de bu deft«rlerde ilimleri hizasına tesellüm imzasını koyacaktır.
Madde 41 — Köylere ve mahallelere aoy adı defterlerini yapmak ürer» talob vukuunda ücreti o köy sandığından veya belediyeden verilmek üzere kaymakamlar veya valiler tarafından muvakkat memurlar tayin olunabilir veya mav-cud nüfus veya diğer daireler memurlarından münosiblcri bu işle tavzif edilebilir.
BÖLÜM V Soyadlarının nüfus kütüklerine ve doğum kâğıtlarına işlenmesi
Madde 42 — Valiler va kaymakamlar, teslim olunan defterleri
imza mukabili nBfus müdürlerine ve memurlarına tealim ederler. Bu defterler o nüfus dairelerinde cild-leoerek demirbaş eşya gibi saklanır ve zimmetle devro'uour.
Madde 43 — Her köy defterine, yerlisine ayrı, yabancısına ayrı olmak Üzere birden bavlıyarak hane numarası gibi «oy adı numarası konacaktır. Her mahalle defterine da köy defteri gibi yerlilere ayrı, yabancılara ayrı o'.mak üzere numara yürütülecektir. Bir köy yeya Biahalledrn - defterlerden sonra -ay-ı »oy adı kâğıdı gelirse bu kâğıtlar bu defterlere raptedilecek ve soy adı nunıaron bunlar üzerinde de yürütülecektir.
Madde 44 — Her köy veya mahallenin »oy adı defterleri kabilse ayrı ve değille münasib mi(-darı bir araya getirilerek eildlene-erktir.
Mailde 45 — Her köy ve her mahallenin soy adı defterleri o köy veya mahallenin nüfustaki esas defterlerine işlenecektir.
Madd» 46 — Soy adı, eaas defterlerine yazıldıktan sonra o soy adı sauıp'.er.nin doğum kâğıtlarına yazılıb nüfua dairelerinin resmi mûbür ve mensurun im.-asiyle tasdik olunur.
Yabancı'.ar için soy adı defterleri niıfur dairelerine geldikten sonra nüfus daireleri bu defterlere iatinad ederek bunların soy adını doğum kâğıtlarına yazmakla beraber kayıdlı bulundukları yer nüfus kütüklerine yazdırılmak üzere ma-hailelerine bildirirler.
Madde 47 — Soy adlarını, t»»i defterlerine işlemek ve doğum kâğıtlarına yazmak lizere vali ve kaymakamlar nüfus dairelerine diğer dairelerden lüzumu kadar yardımcı vermekle mükelleftirler.
Nüfus daireleri, jrardımcı gelen memurlara ayrı köy vs mahalleler vereceklerdir. Her memur kendisine vrrtlen köyün veya mahallenin »saa defterlerini ve doğuna kâğıtlarını işlemeğe mecburdur.
Bu memurlar, işledikleri aoy adı defterlerinin taraflarından işlendiğini anlatan bir şerh yazorak altını tasdik etmeğe ve nüfus dairesi memuruna da tasdik ettirmeğe mecl ırdur.
Bir eıas defterin» geçirilen »Oy adlarının hepıi doğum kâğıtlarına yazılmamış olursa bu perakende doğum kâğıtlarına aoy adları nüfus memuru veya memur edeceği kimse tarafından işlenebilir. Ancak bu yolda doldurulan doğum kâğıtlarına yazılacak şerhlerin nüfus memurları tarafından imzalanması lâzımdır.
Madde 48 — Nüfus memurları, kâtipleri vo yardımcı gelesi memurlar soy adı defterlerini ana kütüklere v» doğum kâğıtlarına işlerlerken Soy Adı Kanunu hükümlerine vo bilhassa bu nizamnamenin 7,8.9,10,11,12 ve 13 üncü maddelerine aykırı olub olmadıklarına dikkat etmeğe ve aykırı olanları işlemeyib kaymakamlığa ve vilâyet merkezlerinde valiye bildirmeğe ve bu makamlardan gelecek emirlere göre işleri yürütmeği’ mec. hurdurlar. Valiler ve kaymakamlar bu hususta icnb edeu emri 24 saatte vermekler mükelleftirler.
Madde 49 — Nüfus memurları, 2-1-1935 gûnlcmeeiodeıı başlıyarak nüfua kütüklerin» yazacakları doğumların soy adlarını da beraber yazarlar.
Soy »dsız hiç bir doğum yazamazlar. Yeniden Tabiiyete alınanlar da nüfus kütüklerine soy ad-larlle birlikte yazılırlar.
Madde 50 — Köy ve mahalle aoy adı defterleri tamamen esas defterlerin» ve doğum kağıt arın» işlendikten sonra gelecek perakende soy adı kâğıtları nüfus memuru veya kâtipleri tarafından işlenecektir.
BÖLÜM VI
TûrlO hükümler
Madde 51 — Soy adı defterlerine, soy adı kâğıtlarına soy adı için verilecek arzuhallere ve belgelere, doğum kûğıdlarına yazılacak soy »dı şerhlerin» pul yapıştırılma».
Madde 52 — Soy adlarını nü-fu> kütüğüne ve doğum kâğıtları-
Konyada düdük “Konyâ,, halkı sıkıntıdan kurtarıldı
Konya 19 (Hususi) — Kon-yada ne düdük çalındığı, ne de davul çıktığı, bu yüzden de halkın orucunu bozmak ve. sahur vaktini anlamak için acınacak müşkülât çektiği hakkında " Zaman „ da çıkan ya» nazarı dikkate alınmıştır.
Belediye, sesi zait olan çorap fabrikası düdüğünden başka istasyonun düdüğünü de öt-türtmeğe başlamıştır. Bu suretle halkın ihtiyacı nazarı dikkate alınmış ve sıkıntının önüne geçilmiş bulunuyor.
“Aydın,, da çalışmalar
Aydın 20 (A.A.) — Halkevi kolları bütün üyeleri Neşetin başkanlığı altında toplanarak Halkevi ve kültür işleri üzerinde uzun uzadıya konuşmuşlardır. Ve toplanmada her kolun bu gönedek yaptığı işler gözden geçirilmiş ve bundan sonra yapacakları işler kestirilmiştir. Ulusal kalkınmalara öncülük yapan Halkevi çalışmalarına daha çok hız verecektir.
Zonguldak muallim birliği uyuyor gibil Zonguldak 8 (Hususî}—Zonguldak okutanlar birliği yıllar-danberi yalnız ismi olmakla kalmış, hiç bir varltk gösterememiştir. Şurası esefle kaydedilebilir ki Vilâyet merkezinde bulunan üç ilk okul okutanların-dan birbirini Unıınıyao meslektaşlar vardır.
Birlik toplanmak için müstesna günler beklemektedir ki bu yüzden de ancak senede bir, iki toplantı yapılabilmektedir. Biz yarının büyüklerini ellerine teslim ettiğimiz bilgi rehberlerinde içtimai, mesleki toplantılar ve geçen senelerin uyuşukluğunu unutturacak esaslı çalışmalar beklerken Maarif mÛ-dOrdnün de himmetini esirge-miyeceeini umarız.
Vitamin, kalori, gıda sıhhat
Haşan özlü unlarında bol mikdarda vardır.
Yulaf, pirinç, mercimek, irmik, nişasta, patates, türlü ve sair özlü unlarla beslenen çocuklar gürbüz, sıhhatti, neşeli olur. Ha«an markasına dikkat Taklitlerinden sakınınız.
na yorma işinde ihmali görülen memurlar hakkında kaymakamlar bir haftalığ-ı, valiler onbeş günlüğe kadar ınaaş kesme cezası verebilirler.
Bu kararlar kafi olub ilk ödenecek maaştan kesilir.
Madde $3 — 2/7/1936 günl»n»«-c.ne kadar aoy adını, köylerde muhtarlar» ve şehir ve kasabalarda, mahallelerdeki belediye memuruna veya mümeaMİlerlne, veya nüfus dairelerine bildirmiyenlcrden beş liradan oı» beş liraya kadar ve bu iş için bu oizamnomedc verilen hükümetçe verilecek olan vazifeleri yapmakta ihmali görü.en muhtarlar İle ihtiyar heyetleri atasının her birinden ve belediyelerce mamur edilenlerden 10 liradan elli liraya kadar hafif para cezası alınır.
Bu cezalar mahallî idare heyetleri korariyle verilir ve vali veya kaymakamların tasdikiyle kııtile-»ir.
Madde 54 — Bu nizamname hükümleri 2/1/1935 tarihinden itibaren tatbik olunur.
Madde 55 — 2525 nomaratı kanuna göre hazırlanmış ve Şûrayı Det* letçe görülmüş olan bu nizamname hükümlerim Dahiliye Vekili yürütür.
— ZAMAN —
Kânunueve) 22
Tenviratınız için an birinci nevi lâmba kullanınız.
Lâmbasını kullanmakla hem ışıktan kazanır, hem de cereyandan yani paradan tasarruf edersiniz.
PHİLİPS LÂMBALARI
Türkiye umumi mümessilliği
Helios Müessesatı Galata, İstanbul “•
Rus Antrasit ve ALnan Koku
Ev sobaları ve salamandralarına mahsus
N EHVEN FIAT - EN İYİ MAL Antrasit 33 kiloluk mühürlü çuvallar içinde tcs'lm ediyoruz. Siparişlerinizi yapmadan evvel bir kere müracaat ediniz “ATLAS,, MAHRUKAT İS. - S. KORHANİDİS ve ŞKİ.
Galata Rıhtım caddesi N. 25. Telefon 40019
İstanbul İthalât Gümrüğünden
141 Lira 66 kuruş bedeli keşifti Sirkeci rıhtım üzerinde kâin
1 numaralı anbar dahilinde bulunan nümuuchaueuin dahilinde (nümunelik eşyaların vaz’ı için olbabtaki keşfi mucibince sabit ahşab zaraf imali pazarlıkla münakaşaya konulduğundan talih-. lerın 27 Kânunuevvel 934 Perşembe günü saat 15 de İstanbul
İthalât Gümürüğûnde müteşekkil Kom.siyonu Mahsusa müracaatları ilân olunur. (8482)

AKGÜN
KADIN TERZİHANESİ
Her ay Almanyadan yeni modeller getiriyor Şık ve ucuz elbise yapıyor Beşiktaş Dere Caddesi 131 numara
İstanbul Belediyesi ilânları

İstanbul Belediyesinden:
Yapılmakta olan kanalizasyon işi dolayı,iyle 22/12/934 tarihinden itibaren Küçükpazarda Hacıkadın, Mağazalar, Hızırbey-köloanı, Topaç, Hızırbeyçeşmesi Iflek ve Ortaminare sokaklarının bütün nakil vaııtalanna kapalı bulunacağı ilân olunur. "8613.


^nnhjşaHaT^^îüdüdüğündenT^
Tahminen 4826 Kilo 5588 „
Iskarta Kaneviçc : - İp :

I nümuncleri ko-Kınnap : | misyondadır. Çul :
Bu dört kalem köhne ambalâj levazımı Bahriye deposunda teslim şartıyla pazarlık suretiyle satılacağından isteklilerin 27/12/934 Perşembe günü saat 14 te "% 15,. teminat parala-riyle Cibalide Levazun vo mübayaat şubesine müracaatları.
‘'8600.,
245 1867
Çul
Deniz yolları
İŞLETMESİ
A Tenteleri: Kataköy - Köpriıoajı Tel. 42%2-Sirk-d Mûhiirdarzade nam H>(> T.l: 22740
Mersin yolu
ERZURUM vapuru 23 Birinci Kânun PAZAR giinii suut 10 de Mersine kadar.
(6602)
Ayvalık yoJu
MERSİN vapuru 22 Birinci Kânun Cumartesi ginîi saat 18 da Izmire k.ıdar. '85031
Far Macunu
Karadeniz yolu
VATAN vapuru 22 Birine Kânun Cum ırtesi gönü sa t 181e Hopa'ya kadar. "8t»20„
Far Buğdayı
Farelerin bulunduğu ınihalle (Far ) Havan fare tehirinden buğday nevileri serpilerek bütün fareler öldürülür. Buğday nevilerinin beher adedi bir adet farevi muhakkak surette Öldürür. Ve bu ölen fareler kokmaz ve kaskatı bir hale gelir. Ve istimali gayet basittir.
Far macııniylc far buğday dunelerı bir arada istimal edilirse farelerin ana baba ve ecdatları kûlliyen mahvu perişan olacakları muhakkahr.
Buğday nevilcriylc macunlarının beher kutusu 25 ve büyükleri kırk kuruştur, ikisi bir arada 40 kuruştur. Deposu Haşan Ecza Deposudur.
far macununun ince bir ekmek parçası ürerinde «örülerek ve ufak ufak kesilerek veya hamur, pastırma, vc her nevi yiyeceklere hafif surette sürülerek farelerin bulunduğu raah.ıllebıraktlır. Fareler bunu kemaliiştiha ile yerler. Vederhai ölürler. Ve bir daha kokmazlar
1935
Her kitapçıda bulunur.
Matbuat almanağı çıktı
İçindekiler
1935 de neler olacak ? Yarınki harb-Eaki ve yeni gazetocilik - İktisadi buhran ne inanına kadar serecek?
Abidin üaver, Ahmet Hidaşet Ercûmend Ekrem Muharrem Feyzi, Refik Ahmed, Selim Sırrının yazıları.
Kültür, sıhhat, ev, ilim, dünya, apor bahisleri, A-m eli bayat bilgileri, faideli malûmat, Bayanlara?, işleri ve saire re saire mükemmel bir takvim mobhrtv
Senelerin cilde yaptığı fenalığın en güzel tamircisi
H E M
O
O N Basura karşt en iyi ilâçtır. Kanı keser, ağrıyı gide-rir, memele-ri söndürür. Gî
Her yemekten evvel bir çorba kaçığı APERİTİN kullanan iştahla yemek yer, yediğini sindi--ir. Mide ve bar,akları kuvvet-enir. Aperitin her ev için el-îzem bir ilâçtır.
A A A A AR.
İstanbul Millî Emlâk Müdürlüğünden .*
Cins ve meıkil , Senelik kirası
Lira
Müddeti
144
170
2 .en.
2
Tophanede Topçular caddesinde 375/385
No. lu dükkân.
Gala tada Kara Mustafa paşa caddesinde Galata gümrüğü karşısında 197 No. lu mağaza.
Yukarıda cins ve mevkileri yazılı dükkânlar kira va müddetler üzerinden açık arttırma uıuliic raya verilecektir. İsteklilerin vc şeraitini öğrenmek isteyenlerin 2-1-935 Çarşamba günü saat 14 de % 7 buçuk pey akçeleriyle müracaatları. “M. "8546,,
hizalarındaki ayrı, ayrı ki-
İmtiyaz sahibi: Ali.
UwomJ aaşriyatı idare edeo yau işleri müdürüı C. Bikmot Matbaai EbOenya
Ak B A
Ankara d a A K B A kitap ( evinin birinci şubesi modern ( bir şekilde Maarif Vekâleti jkarşııında açılmıştır. A K B A j kitap evleri her dilde kitap, ] mecmua, gazete ihtiyaçlarına 4 cevap vermektedirler. Gerek 4 kitaplarınızı gerek kırtasiyc-4 nizi en ucuz olarak, gazetemi-4 zin günü geçmiş nüshaların j da AKB A kitap evlerinden ’ tedarik edebilirsiniz. Devlet ş matbaası neşriyatının Ankara-4 da ısatış yeri AKB A kitap 4 evleridir.
4 AKB A Merkezi Telefon 3137 4 Airinci Şube 1741
4 ikinci Şubo ı Saman Pazar
(
Dermojen
I BELSOĞUKLUĞU
VE FRENGİYE YAKALANMAMAK İÇİM EN IVf İLAÇ
PROTEJİN dir
KE* ECZANEOC BULUNUR.
Eski Fransız Tiyatrosunda
Jdıi/Tmatresu Bu ,fc,.ro
20 de
Deli Dolu Operet 3 perde Yazan: Ekrem Reşit Bcsteliyen Ce-nıcl Raşit
Cuma matineleri 14,5 da
Tepebaşı Şehir Tiyatrosunda
kixt«1 FjtltfişHİ iehirTt’yijîroju
Aksum suvare raat 20 de
HAMLET
S perde Yaran :
W. Şekspir Tercüme «den:
Ertuğrol
Muhsin
Cuma roatinceri 14,5 da

Ozan Opereti
(Eski Süreyya] Şebzadebaşt Ferah tiyatrosunda Muhlis Sabahattin.
Fahri Güldürür - İsmail Dûm-bûllü Göremiyenlerin arzuları üzerine yalnız bu gece
Gül Fatma
Operet 3 perde
Pek yakında Porde Arkası
Haftalık
Sinema ve Tiyatro
Programları
: Parrfa* FSerMn
: Çard,
: tkl gdnSl bir olaaıa : Pr.oı Ahmed ı Kaıak kalbi
: Bitimi) trıfanl
: llkbonar rnal fefidi
MELEK
İPEK
TÜRK
SÜMER
SARAY YILDIZ $>K
AIXAZAR. Cirit def.na L'LHAMRA t 37 N.t* r«ıa»,
MİLLİ Kr^Iiç^ Kr itlin -
HİLÂL :
ALEMDAR .
?JllR Tl -
ATROSU : //ım/d
I ŞEHİR OPERlirt : Drll dala KADIKÖY :
SORF.YYA i Kraliçr KriHin
I HÂLE : Prrnı Yanla -(kirli C*y*

İ OOOOOOOOOCOOOOOOOOOC 006000$
ckzetna. yara, bere, yanılt, çat-lak, ustura yaralan vc saireye karşı mücerrep en iyi ilâçtır.
oooc oooooooooooooooooooooooc
Ci|t, Zührevi hastalıklar 8 mütehassısı
Dr. Hafız Cema’
Dahiliye mütehassısı
Cuma ve pazardan başka günlerde öğleden sonra «aat (2,5 dan 6) ya kadar tstanbuL da Divanyolunda (118) numaralı hususi kabinesinde hastalarını kabul eder. Muayenehane ve ev telefonu : 22398. Kış. hk telefonu 22519
Yoksul çocukları düşünün
Kış geldi. Kışın cogujundan ve bu sogujun getirdiği hastslık-lordan yoksul yıırttnı'arımızı korumak hepi mi tin boynumun borçtur. Bu borcu ödemi} olıuak için kullanumadı^ıma e«ki çııua-şıriarıınııı, çocuklarımızın «ki. lorini Çucuk esirgeme Kurumııon verelim.