HAZİRAN 1950
Yıl: 2 —No. 417
Başmuharrir! t MOmtaz Faik Fenik
HERGÛN BİR HÂDİSE
Jolsûm Caddasl: X
Postal Kutam: 1»1 — ANKARA
Telgraf: Zafer Gaıeteal Ankara
Başmuharrir tel: ........ 1B61»
Yan İşleri, İdare: ....... İMİ»
Fiyata her yerde İŞ kveştar.
Yılanlarla beraber
bir cam tabutta
— Yıvısı X inci nyfaausdJi —
Yedek Subay tasarısı
Mühim bazı esaslar
tesbit edildi
Lise ve muadili okullarla Fakülte ve yüksek okullar öğrencilerinin tahsil sırasında askerlik kamplarında talim görmeleri ve Yedek Subaylık durumları hakkında tetkiklere devam edilmektedir. Tatbik edilecek yeni esasları tesbit etmek üzere dün Yedek Subay okulunda yüksek rütbeli subayların iştirakiyle bir toplantı yapılmıştır.
Toplantıda beliren fikirlere göre, lise ve yüksek mekteplerden kamp kaldırılacaktır. Bu mekteplerden mezun olan gençler er olarak kıt'alara sevkedile-cektir. Kıt’ada altı ay talim ve eğitim gördükten sonra imtihana tâbi tutulacak ve imtihanda muvaffak olanlar Yedek Subay okuluna sevkedileceklerdir. O-kul müddeti altı aydır. Yedek Subaydan mezun olan ehliyetli gençler altı ay da asteğmen olarak kıt’a hizmeti göreceklerdir. Fakat bu müddet Bakanlar Kurulu kararı ile dört aya indirilecektir.
Tasarı hazırlandıktan * sonra Genelkurmay Başkanlığında tetkik edilecek, sonra Başbakanlığa verilecektir. Tasarının Üniversite kamplarından evvel neticeleneceği ümit edilmektedir.
Ankara Bira Fabrikası İşçileri v e Ankara İnşaat Kalfa ve Ustaları Demeği üyeleri Cumhurbaşkanı Celâl Bayar tarafından kabul edilmişlerdir. Üstteki resimde Kalfa ve Ustalar Derneği üyeleri, altta da Bira Fabrikası işçileri Cumhurbaşkanı ile beraber görülmektedir
Yabancı sermaye ve iktisadımız!
Mümtaz Faik FENİK
Emniyet Genel Müdürlüğü
Ali
■ ■ alk Partisi iktidarı, bizzat sahasındaki bütün politikası, |JJ| kendi yarattığı dedikodular | Çetinkayanın elinde kalmıştı. Bir ilII ve karışık hava içinde yabancı şirket ismi duyulduğu za-
memleket meseleleriyle ve iktisadi vaziyetimizin tanzimi işleriyle bir parça olsun meşgul olacak zaman bulamamıştır. Bundan dolayıdır ki, her şey yüzüstü bırakılmıştır. Gerçi eski iktidar, arada sırada bir hareket yaparak, ecnebi sermayenin Türkiyeye gelmesini teşci eder görünmek, ve şahsî teşebbüsü tutmağa çalışır gibi davranmak temayüllerini göstermiştir; fakat hakikati söylemek lâzımgelirse, bu hareket de o günkü şartlar dahilinde sadece nazariye sahasında kalmış, ve a-kademik münakaşa hududunu geçememiştir.
Neden? O zamanlar, memlekette şahsi teşebbüse yatırılacak sermaye mi bulunamamıştır? Hayır, bunu iddia etmek mümkün değildir. Çünkü yurdumuzda bir çok istihsal kaynaklan vardır ki, bunlar Hazreti Nuh devrindenberi olduğu gibi durmakta ve hepsi de ayrı ayrı en ufak bir hareketle canlanacak, ve kendi kendisine sermayeyi yaratıp büyütecek kaynaklar teşkil etmektedir. Bu meyanda, deniz .-Mahsulleri, konservecilik gibi bir çok iş sahalarını sayabiliriz... Fakat bunların hiç birisine el sürülmemiştir. Malatyada kayısının kilosu 10 kuruşa kadar düşerken, mevsim geçince, yine kayısı kurusu 450 kuruşa piyasaya sürülmüştür!
Balıkçılıkta da en iptfllaî usuller kullanılmıştır. Çünkü fazla balık çıkarsa denize dökeriz. Halbuki bütün bunları rasyonel bir çalışma ile kıymetlendirmek ve hattâ fabri. kasyonla mühim bir ihraç metaı haline sokmak imkânları asla düşünülmemiştir.
Evet, hususi sermaye belki bu işe kendisini verecektir. Fakat elde mevcut kanunlar, ve ağır vergiler, işletmeleri o kadar çok kayıt altına almıştır ki, vatandaşlar için hiç bir hareket imkânı kalmamıştır.
İktisadi hayatımızın inkişafı için bütün bu kanunların yeniden gözden geçirilmesi, vergi ağırlığının ortadan kalkması ve iktisadi bünyede tam bir emniyet kurulması gerektir.
Bir vatandaş bir gün giriştiği bir işde, yarın hükümet tarafından el konmıyacağına, bilâkis bunun teşvik göreceğine emin olmazsa nasıl büyük bir teşebbüse kalkabilir?...
Vaziyet ecnebi sermaye için de tamamiyie aynıdır. Yabancı sermaye, iş ve devamlı çalışacak bir yer arar; ve en sağlam neresini görürse oraya gider. Şimdi memnunlukla kaydetmek lâğımdır ki, Demokrat Parti iktidariyle bir emniyet teessüs eylemiştir. Bundan sonra artık yabancı sermayenin korkak olmadığını ve cesaretle İşe atıldığını göreceğiz.
Gayet iyi hatırlarız: Bir vakitler memlekette bir yabancı sermaye düşmanlığı vardı. İmtiyaz müddetleri bitmiyen yabancı şirketler dahi, birer birer hükümet tarafından satın alınıyordu. O zaman Başbakan olan ismet İnönü’nün Nafıa
yabancı şirket ismi duyulduğu zaman, rahmetli Ali Beyin tüyleri diken diken oluyor, ve o, her çareye başvurarak bunları devletleştiriyordu. Bu meyanda askerçe, yani emirle yaptığı işler pek çoktu. Yabancı sermayeye karşı taassup derecesinde bir hiddet vardı. İşte bundan dolayıdır ki, yabancı sermaye Türkiyeyi bırakıp kaçıp gitti! Bunun üzerine işletmelere karşılık bulacağız diye iç istikrazlara başvurduk. Halbuki memleketteki sermaye terakümü, 50 senelik veyahut 901 senelik bir işi bugünden temin edecek derecede çok değildi!...
Evet, 'belki o zaman, yabancı şirketlerin memleketimizdeki çalışma şekilleri ıslaha muhtaçtı. Tür-★ (Devamı Sa. • 8ü: 4 de)

s Ferruh Şahinbuş bu ;■ vazifeye getirildi
İçişleri Bakanlığından münhaller dolayısiyle tayinlere devam edilmektedir. Bu arada Gafur Soyludan boşalan Emniyet Genel Müdürlüğüne eski Havayolları Genel Müdürü ve halen Etibank İdare Meclisinden Ferruh Şahinbaş tayin edilmiştir.
Basın - Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğüne tayin edileceğini bazı gazetelerin yazdığı İçişleri Bakanlığı Tetkik Heyeti üyelerinden Halim Alyot, Bakanlık Hukuk Müşavirliğine tayin edilmiştir.
Mâliyede tayinler
Maliye Bakanlığı Müsteşarı Gı-★ (Devamı Sa. 6 Sü: 7 de)
BAŞBAKAN MUAVİNİNİN MECLİSTE YAPTIĞI KONUŞMA
Memurlarımızın
halka muamelesi
«Güler yüzlü bir idare getirmek için gereken tedbirleri almak azmindeyiz»
Samed Ağaoğlu tekaütlükleri gelmiş bulunanlarla ihtllâstan iki üç ay gibi müddetle mahkûm olan memurların durumlarına da temas etti Meclidin dünkü toplantısında
BUrdur milletvekili Mehmet Özbe-yin halka fena muamele yapan memurlar hakkında Ulaştırma Bakanlığı tarafından verilen karara ve halen tekaütlük müddetini doldurmuş memurlarla ihtilastan mahkûm olan memurlara ve köylülerimizle iş sahiplerinin işlerinin görülmesine dair Başbakanlıktan sözlü sorusuna Başbakan muavini Samed Ağaoğlu şu cevabı vermiştir:
«— Muhterem arkadaşlar, kıymetli arkadaşımızın sualleri dört parçadan mürekkeptir. Ve hakikaten her biri de memleketimizin devlet ve İçtimaî meseleleri ile yakından alâkalı sualleri teşkil etmektedir. Elbette ki Büyük Meclis bu suallerin ileride daha çok teferru atı ile meşgul olacaktır.
Nedir bu parçalar?
Halka fena muamele yapan memurlar hakkında ne düşünülüyor? Bir misal geçmiştir. Ulaştırma Bakanı arkadaşımız yaptığı bir tamimle ortaya sürülerek, umumî olarak hükümet aynı şekilde bütün devlet dairelerine böyle bir tamim yapılıp yapılmıyacağı soruluyor.
Onunla alâkalı olarak köylü işinin vaktinde görülmesi vardır. Müsaade ederseniz bunu köylü diye değil de iş sahibi bütün vatandaşların işinin vaktinde görülmesi diye tavzih edelim. Nasıl tedbir alınacaktır deniliyor?
Sonra tekaütlükleri gelmiş memurlar hakkında neler yapılacaktır?.
İhtilâstan iki üç ay gibi müddetlerle mahkûm olup ta tahliye edildikten sonra tekrar vazifeye alınmış olan memurlar hakkında ne düşünülüyor?
Şimdi arkadaşlar, halka fena muamele yapan memurlar; vicdanımı-
A (Devamı Sa. € Sü: 1 de)
1
im bir konuşma yapan Başbakan Muavini Soru sahibi Burdur milletvekili Samed Ağaoğlu Mehmet Özbey
GEÇMİŞ İKTİDARIN İSRAFINA CANLI MİSALLER
Şarkta C. H. P. hükümetlerinin 20 bin liraya mal ettikleri evler jEskişehirde 3250 liraya iDşa edilebiliyor
T. ocaklarının müsadere
edilmiş olan emlâki
Bir milletvekili bunların iadesini teklif etti
Haber aldığımıza göre Cemiyetler Kanununun 1946 senesinde değişmesi üzerine, lstanbulda yeniden açılmış bulunan Türkocaklannın gelişmesini ve yurdun dört tarafında şubeler açmasını temin maksa-diyle, Tokat milletvekili Halûk Ö-keren tarafından dün Büyük Mil-
let Meclisi Başkanlığına bir kanun teklifi verilmiştir.
Halûk Okeren bu teklifinde Türk ocaklarının lâğvedilmek suretiyle müsadere edilen menkul ve gayrimenkul mallarının iadesini talep etmektedir.
Karı koca memurlardan
birinin tasfiyesi yalanı
---
Bu haber memurlar arasında endişe yaratmak İçin
Dünkü «Ulus» Gazetesi memur kadrosunda karı koca çalışanlardan az maaş alanının tasfiye edileceğine ve ayrıca 30 yıl hizmet süresini dol duran bütün memurların emekliye
General Aldoğan Izmirdede mahkemeye verildi
İzmir, 21 (Telefonla) — İzmir savcılığı bir müddet evvel şehrimiz de yapılan Millet Partisi toplantılarında eski Cumhuğbaşkanı İsmet İnönü’ye lisanen hakaret ve vatan-
* (Devamı Sa. • 8ü: 7 de)
uydurulmuştur ayrılacağına dair bir haber neşret-miştir.
Alâkhlılarden yaptığımız tahkikata göre, masa başında sırf muhalefet olsun diye ortaya atıldığı anlaşılan bu haberin aslı yoktur ve çalışan kan kocadan birisinin tas-cakları haberi de doğru değildir.
Ancak 30 hizmet yılını doldurmuş bütün memurların emekliye ayrıla-takları haberi de doğru değildir.
Anıak 30 hizmet yılını doldurmuş memurlar arasında kendisinden istifade etmek imkânı bulunmayanlar eskiden olduğu gibi ve peyderpey emekliye ayrılacaklardır.
Dün şehrimizde 100 bin liraya yakın bir serveti olan zengin bir dilenci yakalanmıştır.
60 yaşlarında oLın bu dilenci memleketi olan Darende’de dilen meye utandığı için Ankaraya gel-
işini Ali Pişkin olan bu pişkin dilencinin 10 çocuğu vc 20 ye yakın da torunu vardır.
Meclisin dünkü toplantısında Af-yonkarahisar milletvekili Ali İhsan Sabis’in Eskişehirde seylâp amirliği tarafından yardım parası ile satın alınan otomobil hakkında Bayındır lık Bakanlığından sözlü sorusuna Bakan Fahri Belen şu cevabı vermiştir:
•Sayın General Sabis’in; Eskişehir seylâp amirliğine ait otomobil hakkındaki sorularını cevaplandın, yorum.
A )Devamı Sa. 6 Sü: 2 de)
Ingiltereye giden basın hey’etimiz
Gazeteciler fabrika ve tersanelerle gazeteleri ziyaret ediyorlar
Londra, 21 (a.a?) (Reuter) — Türk gazete naşir ve muharrirlerinden ibaret bir heyet Ingiltereye üç hafta sürecek bir ziyaret yapmak için dün akşam tstanbuldan Lohdraya gelmiştir. Gazeteciler İn-gilterenin yaşayış tarzını görmek üzere Dışişleri Bakanlığı tarafından davet edilmişlerdir.
İstanbul Gazeteciler Başkanı ve Cumhuriyet muharirlerinden Burhan
Prof. Dr. Saffet Süıay
Tasdik edilen
seçim tutanakları
Cemiyeti
Gazetesi
_ _______ Feleğin
-Ar (Devamı Sa. « Sü: 4 de)
Saffet Süray profesörlüğe terfi etti
Ankara Üniversitesi Fen Fakülte, si matematik doçenti Dr. Saffet Süray Fakülte Profesörler Kurulunun kararile profesörlüğe yükseltilmiştir. Fakültenin kararı Üniversite Senatosunca da onanmış ve yüksek tasdika iktiran etmiştir.
Büyük Millet Meclisinin dün saat 18 de yaptığı ikinci oturumunda, Ağrı milletvekili Kasım Küfrevi, İstanbul milletvekili Andre Vahram-bayar, Kastamonu milletvekili Fahri Keçecioğlu, Kırklareli milletvekilleri ve Malatya milletvekillerinden Hüseyin Doğan, Abdülkadir Özbay ve Şefik Tugayın seçim tu tanakları hakkında, seçim tutanak, larına vaki itirazları inceleme komisyonu raporları müzakere edilmiştir.
Raporlar, haklarında itiraz vaki olan milletvekillerinin lehinde bulunduğundan, münakaşasız ve heyeti umumiyenin ittifakiyle kabul edilmiş, seçim tutanakları tasvib edilmiştir.
★ (Devamı Sa. 6 Sü: 7 de)
AKINTIYA'--1
L_____KUKEK
Kendimizi tenkiti
Affın şümulü
geniş olmalıdır
S
ekizinci Büyük Millet Meclisinin dağılmak üzere olduğu son günlerde, Halk Partisi iktidarı karşımıza bir af
sarısı ile gelmiş, münakaşalarla, mahkûmların ağzının suyunu akıttıktan sonra, lokmayı geri çekerek onları hüsrana sevketmişti. Bu bedbaht tasarının, macerasını bilmeyen kalmadı.. Halk Partisi hükû-
f Cihad Baban j
metl seçimlerin arifesinde, böyle bir affı hangi mucip sebebe istinat ettireceğini bir türlü kestiıe-mediği için ortaya makul bir sebep
* (Devamı S a. • Sü: 5 de)
C özlü sorular birbirini ta-** kip ediyor... Bir çok milletvekilleri Bakanlardan yığınla sual soruyorlar...
Peki bunları gidip Bakanlardan hususî surette sorsalar da cevaplarını alsalar ve meraklarını tatmin etseler olmaz mı?...
Olur ama, bazı milletvekillerinin, sıkı bir surette çalıştıklarını seçmenlere açıkça ispat etmek nasıl mümkün olur?
Bazı sözlü sorulara bakıyorum da kendi kendime şöyle diyorum:
intihap dairelerine pulsuz mektup! — YEDEKÇİ
S»ayfa:î
ZAFEB
22 - 6 - 1950
Orman işletmesi
Muhip DIRaNa’S
/»D Öcvleün «rinan sanayii ile işti-Ç' çai etmiyerek bu gibi sana-
yi müesseselerini millete malet-ınesi keyfiyeti, üzerinde durulacak ehemmiyetli bir konudur: Bi lindiği gibi, kerestecilik, bugün .. kanunen ve fiilen Devlet Orman İşletmelerinin elindedir. Bıına rağmen, bu işletmelerin büyük bir 111 rakibi vardır ki, o da, geniş mikyastaki kaçakçılık şebekesidir. m Türkiye ormanlarının korunması ve tahripten kurtarılması için, bir de, esaslı surette bu şebekeyle mücadeie etme zoru karşısında-Fs yız. Bununla beraber, bugüne ka-Tc dar lıer türlü mücadele boşa git-ra) miş ve kaçakçılar, Türk ormanla ieı rınm içinde korkunç bir eür’etle 8e: balta sallayıp durmuşlardır ve
‘ durmaktadırlar.
fl5 Orman sanayii ve orman işlet hiı mesi, umumî orman davamızdan ayrı nıütalea efalemiyeceğine göre, si bu işi hususî sermayelere devret-i® meyi sadece İktisadî bir sistemin di- tabiî icabı olarak değil, fakat aynı ‘ zamanda ormanların korunması va: ve geliştirilmesi dâvasiyle de ilgi-11 oaymak lâzımgelir. Binaenaleyh, sar İlk plânda, orman işletmelerinin s1 özel şirketlere devri takdirinde (orman kaçakçılığını önlemek ve mümkün olacak mıdır, sorusu £y halledilmelidir. Zira, bu kaçakçı-lâk lık kat'î surette önlenemediği tak BİI ılirde, Türkiye ormanları pek kı Ak sa zamanda iktisadi hüviyetlerini, v* hem de ebediyen kaybetmiş ola Y11' {-aklardır. Orman ekonomis ni gü-ne göre değil fakat yanııa ve İlâ-yd' nihaye geleceğe göre kıymetlen ' dirınek zaruret ve mecbııriyetind. olduğumuz düşünülürse, dâvayı her şeyden önce, bugünkü istih-bir sal imkâniyle değil, yarınki istih-yQİ sal endişesiyle ele almak zorunda bulunduğumuz hemen anlaşılır. zeb Yoksa, bugün arta kalmış orman-A11 laröh alabildiğine kesim yapıp 1 hem kereste fiyatlarını düşür ve mek, hem millî geliri arttırmak kal. ..............-..
^Belediye başkanlığından
işden değildir. Ama bu, felâketi biraz daha çabuklaştırmak olur.
İşto, Orman İşletmelerinin özel şirklere veya kişilere devri halinde beliren ilk büyük tehlike buradadır. O zaman, bugünkü korkunç orman kaçakçılığını meşru ve kolay hale getirmiş olmaktan başka bir iş yapmamış oluruz ki, bu da fecî ve millî bir hatadır.
Ayancık orman işletmesinden ve oradaki kereste fabrikasından şimdi vereceğim bir misal bu en dişemde ne kadar haklı olduğu mu gösterecektir. Ayancık işlet mesi devlete geçmeden önce, Zln-gal şirketinin malı idi. Bilcümle tesisleri ve fabrikayı bu şirket kurmuş ve muayyen bir müddet
Mezbahada
bir hâdise
Kiitk Psikolojisi

Dün sabahın erken saatlerinde Ankara Belediyesine ait mezbaha binası önünde bir hâdise cereyan etmiş ve 300 e yakın kasap ile mezbaha müdürlüğü arasında büyük ( bir ihtilâf çıkmıştır.
Yaptığımız tahkikata göre Ankara kasapları havaların sıcak olması ve bu sebepten mezbahada kesilen hayvanların bozulmaya yüz tuttuktan sonra kendilerine teslim edildiğini ileri sürerek hep birlikte sabahın erken saatinde mezbaha binası önünde birikmişlerdir.
Bu durum karşısında mezbaha müdürü kasapları içeri alamıyaca-ğını ve kesim işinin sıraya konacağını kendilerine bildirmiş ve içeri girmemeleri için de et nakline mahsus üç kamyonu mezbaha kapısına barikat şeklinde koydurmuştur.
Bunun üzerine kasaplar İçişleri Bakanlığına, Belediye Reisliğine
için işletme hakkını almıştı. Fab- . müracaatta bulunmuşlardır, rika, dünya kereste fabrikaları li- I ihtilâf büyüdüğü için D°rJ\ncu
teratürüne girmiş, yani dünya çapında büyük ve mükemmel bir fabrika, bir tesistir. Zingal şirk(|tı zamanında bu fabrika, muhtelit cins ağaçlardan senede yüz elli bin metreküp kereste işlemiştir Devlet eline geçtikten sonra isa bu istihsal birdenb re otuz kırk bin arasımla bir Sebebi şudur:
Bu fabrikanın işletme hakkını aldığı mıntakanın yahut daha doğ rusu Ayancık ormanlarının fennî olarak, senede yüz elli bin metreküp değil, ancak otuz bin metreküp kereste vermeğe takati vardır. Nitekim bu hesaba katılmadığı için, Zingal şirketi zamanında Ayancık ormanlarının büyük bir kısmı, dinlen duruğa kadar, korkunç bir katliâma uğramıştır ve belki de artık yerine getirilmesi imkânı yoktur.
Ormanlarımızı ister devlet, ister fert işletsin: Dâvanın esası, Türkiye ormanlarını tahripten yek olmaktan korumak; ve ebedî bir gelir kaynağı halinde muhafaza etmenin yollarını ve imkânlarını arayıp bulmaktır.
( Belediye zabıta hizmetlerinde çalışmak üzere Akköpıü ve Mey-Killan ismi île iki belediye zabıta karakolu açılmış bulunmaktadır, yın Bu karakolların mevkileri ile icraat sahalarını gösterir hudutları runşağıya çıkarılmıştır. İlân olunur.
ket Akköprü. Karakolu:
ve ı tanbul caddesi 164 numaralı binada 16462 telefon numaralıdır, yo^timesğuttan itibaren şehre doğru gelen İstanbul caddesin’n Rüzgâr-Ka'-ı sokak başına kadar olan kısmın m sol tarafı ile bu sokağın Ulus zannatbaası köşesindeki Pilevne sokağından Soğukkuyuyu ikiye bölerek Tealiye Meslek. Okuluna çıkan yolun vc Maliye Meslek‘Okulundan tibaren Çankırı caddesini takip eden kısmın sol tarafı ile Etlik mın-J^akasının tamamı bu karakol çev resimdendir.
Meydan Karakolu:
Soh Gençlik Parkı kapısındaki kaıgir binada 16469 telefon numaralı, (iır. Atatürk Bulvarının Bankalar kısmında Kedi Seven sokağından ghjSanayi caddesine çıkan yolun sağ kısmı ile sanayi caddesinin Gazi lar/-!-'-si köşesinde birleşen Yenice sokağı ve takiben Kantarcılar ‘sokağı çekle İnönü Bulvarının Mukaddem Camii köşesne kadar olan kısmının ra.3ağ tarafı ve buradan Hasırcılar sokağını takiben demiryoluna ve ŞVenişehir tren köprüsüne kadar olan kısmın sağ tarafı ile Atatürk bir Bıılvarının sağ tarafı bu karakol çevresindendir. (4185)
lağ büt
V
ma
Jpavyon binasının tamiratı açık
— " hoJoi; ZifiM lira 33 Irıır
Biz
hal
Şube Müdürü bir kısım belediye zabıtası kuvvetleriyle hâdise yerme giderek kasaplarla mezbahanın arasını bulmaya çalışmıştır.
Neticede ihtilâf halledilerek eski usulün devamına karar verilmiş ve kasapların içeri kirmesine mâni o-_____________ lan kamyonlar kapı önünden çekil-miktara düşer. . miştiır.
Bir katil hapse mahkûm
, oldu
I Bundan bir müddet evvel Beypa-zarının Kuşbaşı bucağında kadın yüzünden bir cinayet işlenmiş ve yakalanan katil durulması ikinci a-ğır ceza mahkemesine verilmişti.
Cinayet dâvasına dün de ikinci ağır ceza mahkemesinde devam o-lunmuş ve sanık Mehmet Köse 15 sene 5 ay 15 gün ağır hapse ve 2 bin lira ağır para cezasına mahkûm j olmuştur.
İki kadın arasında tehdit mektubu
Cebecide oturan Hafize Akkoca isminde bir kadın savcılığa müracaat ederek imzasız bir mektup aldığını, bunu kendisini kıskananların kocasından ayırmak maksadiy-le yaptıklarını söylemiştir.
Tahkikat sonunda imzasız mektubun Topraklık mevkiinde oturan Firdevs isminde bir kadın tarafından yazıldığı anlaşılmış ve Firdevs savcılığa teslim edilmiştir.
D»vet
Tutanakları İnceleme Komisyonu:
Bugün saat 10 da;
Kitaplıkta toplanacaktır.
Urla îahaffuzhanesi Müdürlüğünden
1— Şartnameye tevfikan Urla tahaffuzhanesine ait 49 numaralı ’ • ------- -_.ıc eksiltmeye konulmuştur.
Keşif bedeli 21689 lira 83 kuruştur.
ntu 2— Tamir işine ait fennî ve İdarî şartnameler müdürlüğümüzden, gürîzmirde Sahil Sağlık Merkezi Baştabipliğinden, İstanbulda Hudut vc ğa Sahiller- Sağlık Genel Müdürlüğü Ayniyat Şubesinden, Ankarada ^Sağlık Bakanlığı binasında Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlü-gürğü irtibat memurluğundan bir lira on kuruş mukabilinde alınır.
3__ Açık eksiltme 30 Haziran 1950 Cuma günü saat 15 de müdürlü-
bujğümüz binasında toplanacak komisyon huzurunda yapılacaktır.
E 4- - Geçici teminat 1626 lira 74 kuruştur.
yap 5 - Geçici teminat müdürlüğümüz veznesine ihale saatine kadar sun yatırılması şarttır.
run 6— Eksiltmeye girecekler 1950 senesi Ticaret Odasına kayıtlı bu-ma,lunduklannn dair makbuz veya ve s ka ile birlikte en az 20.000 liıa mallık onarma işini muvaffakiyetle yaptıklarına dair resmî dairelerden S verilini* belgeyi ibraz etmeleri şarttır. 8185. (4127) (549)
güy ’ ________
gele L f fi ■’ö
~ Ankara Berberler Derneği YU-jjnetim Kuı ulunca Haysiyet Divanı-cev na sevkedilen Selâhattin Özgenç
(314 - S), Tahir Genç (8 - S). Vehbi cakİfısırlılar (128 - S), Adem Süsler —(22 - S), Naci Aktuğ (300 - S), Nuri “Demirbacak (247 - S). Muzaffer ~Kılıçlıoğlu (214 . S), Zülfikâr Şen-be^dağ (155 - S,). Hüseyin Yücecr ^“(132 - S). Osman Dinç (123 - S), —Baki Koçak (81 - S), Ahmet Dönmez de ^269 - S), den mürekkep 12 üyemi -
—zin, 28/4/1950 günlü Kudret gazete.
—sine esnaf aleyhinde yanlış havadis _verdikleri, gerek işverenlerden ge-Bten cevapların tetldkile ve gerekse göHşçilerden hiç bir şikâyet vaki ol-^onadığı anlaşıldığından, yukarıda Nsmi geçen arkadaşların tuttukları Itaç /ol, Demeğimizin hükmî şahsiyetile ite kabili telif olmadığı ve kişiliğini çıkneneide ettikleri sabit olduğundan, . B’jaysiyet Divanında bu meslekdaşla-Derneğimizle alâkalarının sine ittifakla karar veril-
İlân
Ankara Beşinci İcra M. dan:
Bir borcun ödenmesi için haciz edilerek satılmasına karar verilen bir adet harç karma makinası ma te-ferruatile birlikte ve dörtbin lira talimini kıymetle birinci satış günü olan 6/7/950 günü saat 12/30 da Ankara Soğuk Kuyu Atlı Spor Klübü karşısında No. 1 de açık arttırma ile satılacaktır. Mahcuz satılmadığı veya değerinin % 75 ini bulmadığı takdirde ikinci arttırması ayni yer ve ayni saatte 7/7/950 gününde icra edileceğinden taliplerin orada hazır bulunacak memurumuza müracaatları ilân olunur.
(2397)
I
KÜTLENİN RUHİ
KUVVETLERİ
ütleler ve cemaatler halinde insanların psikolojik incelemeleri bir ilim metodu olarak «Ferdî psikoloji» nin mütalâasından çok sonra başlamıştır. Neslimizin geçirmiş olduğu iki büyük cihan savaşından önce daha ziyade materyalist doktrinlere bağlı olan cemiyetler halkın idare iş- ' lerinde psikolojiyi karıştırmazlar; ve insan topluluklamnı müsbet telkinlerle 1 terbiye etmek çarelerine . başvurmaklardı. Halk psikolojisi . nihayet bâzı sayılı ve büyük çapta [ komutanların, liderlerin fıtrî sezişlerine ve bunlara dayanan İdarî tatbiklerine inhisar ediyordu.
Gerçek kütle ruhiyatı bilhassa G. Le Bon’un «Topluluklar Psiko- -----
lojisi» kitabı ile ilgi uyandırmaya , cemaata karışması için fertliğinden başlamıştır. Nitekim bu önemli ki- çıktığı muhakkaktır. Ferdin irade-tabın ilk sayfalarında şu satırları si, bir su damlasının bir ırmağa ka-okuruz: «İçine girmekte olduğumuz rışması gibi, âmme iradesine kanş-devir gerçekten kütlelerin çağı ola- mış; şahsiyeti çok geniş bir halk çaktır. Milletlerin mukadderatı ar- j şahsiyetinin bir parçası olarak kay-
Yazan
Prof. Dr. Haslın Ad»sal
tülere ve haşin iradelere sahiptir?.
Ve neden hiç bir şey bu iradenin , önüne geçememektedir?. Sanki ha-tıftan bir ses gelir ve derhal herkesi bir çeşit çılgınlık kaplar ve bir an içinde genel bir ruh, genel bir ■ heyecan ve duygu doğar ve cemi-I yet âdeta bir tek ruh olur. Bu neler yapamaz?.
Akşam herkes evine dönünce kendi kendine sorar: Hangi kuvvet, tabiatımın ve günlük davranışınım ’ hilâfına olarak ’ bu hareketi yaptırmıştır? İnsanın
bölmüştür.» Bu misalde edip halkı -Müşterek bir ruh» iı varmış gibi ua61,u„.. o------------- mütalâa etmekte ve ferdin herhan-
hassa ilk .büyük dünya savaşının gj bir işinde bir türlü gösteremedi-*—.-sı—i— müşahedeler- ğj heyecan, irade, enerji, dürtü «r , (impulsion) gibi en yüksek ruhî
tık prenslerin nasihatlerine ve ar- , h-------*---- --------
zularına değil, kütlelerin ruhuna | «Müşterek bir ruh, bağlıdır.. Bundan sonra da ve bil- "• * ......
verdiği tecrübeler ve den ilhamlâr alarak «Yeni zaman- o.„. — „------
ların psikolojisi» kitabında kütle | kuvvetlerle donanmaktadır, ruhunun bir çok reaksiyonlarını incelemiştir. .
Esasen zaman zaman şöhretli e-diplerin bazı eserlerinde de halk ruhiyatına ait çok kuvvetli müşahedeler göze çarpmakta idi. işte GUi de Maupassan’ın «Kütle Fenomeni» yazısından bir parça: «Niçin cemaat, uzuvlarından hiç birinin yalnız başına yapmaya cesaret edemediği şeyi yapabilmektedir?. Niçin topluluk önüne geçilemez dur-
Toptenlı
Tarımsal Başarılar Kooperatifi Y öp eti m Kurulu Başkanlığından?
Kooperatifimiz adi genel kurulu, aşağıdaki gündemde yazılı husuları görüşmek üzere 8/Temmuz/1950 Cumartesi saat 16 da Ankara Halkavinde toplanacaktır. Sayın ortaklarımızın belirtilen günde hazır bulunmalarını rica ederiz.
Yönetim Kurulu
Gündem:
1 — Genel Kurul başkanlığı divanının seçilmesi;
2 — yönetim Kurulu ve denetçiler raporlarının okunma-
3 — Bilançonun tetkik ve kabulü ile Yönetim ve denetleme kurullarının ibrası;
4 — Kooperatifin son durumuna göre alınacak katî kararlarla seçilecek yönetim kurulu-nn direktif verilmesi:
5 — Yönetim Kurulu ile dene* çilerin ve yedeklerinin seçilmesi;
6 — Dilekler.
(2404)
Aranıyor
Müsait şartlarla Ankarada çalışa--- ...o„. u aranıyor. —-x»xc«(.cMaui sokak
Km.aciyon Har. 1 inci kat adresine mektupla müracaat (2398)
İlân , ..................
tsmetpaşa Mahallesinde tam kon. cak sigorta prodüktörü a forlu 42 sayılı ev acele satılıktır. Gürelik, Galata Mertebeni Sarraf Avni Altına müracaat edil- Kınaciyan Han 1 ir mesi rica olunur. (2402)
Belediye Başkanlığından
Belediye Zabıta Talimatnamesinin şehir içinde işleyen nakil vasıtalarının uymaya mecbur olduğu sürati gösteren 86 ncı maddesindeki listede otomobiller için yazılı 36 kilometrenin saatte 40 kilometreye çıkarılması ve bu suret’e- tash hi Belediye Meclisinin. 8/6/950 gün ve 725 sayılı kararlarından olduğu ilân olunur. (4166)
Esasen gerçek cemaat dinî, siyasî, ekonomik ve buna benzer affektif mahiyette hisler ve heyecanlarla bağlı olan fertlerin her hangi bir zamanda ve bir de ayni gaye için bir arada vücuda getirdikleri topluluktur. Bu itibarla bunu olağan’ sokak kalabalığı ile karıştırmama-lıdır. Tesadüfle toplanmış ve aralarında hissî menfaat bağlantıları bulunmıyan bir mağaza veya pazar topluluğuna Psiko - Sosyolojik mânada cemaat denemez. Bunun gibi önceden organize olan bir konferans topluluğu, tiyatro seyircileri, bir öğrenciler toplantısı veya akademi Meclisi de (Kollektif psikoloji) konusu olarak ayni şümullü mütalâa çerçevesine giremez. Bunun iç-’ndir kî Sosyolog Tarde^e göre •Kütle Ruhiyatı» sosyolojinin esasını teşkil eder. Durkheim’e göre de kollektif psikdoji sosyolojik ta-biatlidir; zira ancak sosyal bilimler bizi kollektif olaylardan haberdar eder. O halde bütün İçtimaî o-laylar esasında ruhî mahiyettedir; bu itibarla (Sosyal psikoloji) ile (Kollektif psikoloji) birbirinin aynıdır.
İnsanın günlük hayat hareketlerinde hâkim bir rol oynıyan ve birbirinin tersi olarak şevki tabiîler ve zekâ (mantık) kuvvetleri çatışma halindedir. Çok defa bu kuvvet lerden biri ve bilhassa duygular ve iç güdüler insanların toplu olarak bir kütle teşkil ettikleri zaman —bir mitingde olduğu gibi— galebe çalar ve taşar. Alman edibi Schiller’in dediği gibi de o anda •Kadınlar sırtlanlara dönerler.»
Bu kütleleri ilk önce his ve daha sonra dolayısiyle fikir bağları ile birleştiren prensip nedir?.
Meşhur Amerikan Psikoloğu Mc. Dugall'a göre kütlede heyecan sempati yolu ile doğrudan doğruya kar şılıklı olarak geçmekte ve sirayet etmektedir; bunun içindir ki buna (ruhî salgın) denmiştir. Her heyecanı kamçılanma ferdin telkine kabiliyetini arttırır; muhakemesini ve ayırma fonksiyonunu kamaştırmak suretiyle zekâ seviyesini indirir Netekim Psikanalist Jung mübalâğalı bir şekilde şu vasıflandırmada bulunmuştur: «Cemaat kör brr hayvandır.». Fakat bu daha ziyade kütle ruhunun bir «Psikoz» vasfım aldığı yerlerde bahis konusudur.
Asırlar önce Kudüsteki Roma valisinin bütün gayretlerine ve mahkeme manevralarına rağmen Peygamber İsayı kollektif bir neşe içinde çarmıha germiş olan Yahudi
Ankara Berberler Demeği Haysiyet Divanı Başkanı
Hakkı Gürkan (2400)
— Artık sevilmiyen bir kadın, hiç sevilmemiş gibidir. Onun için, sonuncu aşk daima ilk aşktır. Öp beni, ilk sevgilim!
Antuvunet onun dudaklarını a-rarken:
— Canavar! dedi. Lâtife etmek isterdi, fakat aslında onun kendi sinden önce sevmiş olduğu kadınların düşüncesiyle muztaripti.
— Eğer bir gün beni aldatırsan... diye devam etmek istedi, fakat Jak onun sözlerini bir buseyle kapadı.
— Bu ezelî temayı değiştirelim biraz, dedi. Senden bahsedelim. Ben herkese kolay inanan bir ada mimdir. Sen söyle, sen benden ev. vel başka bir erkeği sevdin mi?
Antuvanet, saf, aşkla yanan iri mavi gözleriyle âşıkına baktı.
— Senden başka kimseyi sevmedim, pekâlâ biliyorsun. Kimseyi de sevmiyeceğim.
Jak onun yüzüne dikkatle baktı. Şüphe yoktu. Doğruyu söylüyordu. Gerçekten, ilk sevdiği erkekti. O anda, kadının kendisinden evvel de sevmiş, maceralar geçirmiş olduğunu söylemesini can ve gönülden temenni etti. Çünkü o zaman, günah duygusu, vicdan azabı biraz hafifliyecekti.
Antuvanet onun göğsüne doğru sokuldu:
— Seni tanımadan önce, aşkın bu derece harikulâde bir şey ola

ihcınet EJgSjEfl
Çeviren; KIRDANOpLU
bileceği hayalimden geçmiyordu, dedi. Hem harikulâde, hem korkunç! Evet, Jak, çünkü bana korkunç şeyler yaptırıyor. B.r sel gibi beni kaptı sürüklüyor. Çaresiz, beyhude, çırpınmalar... İrade diye bir şey kalmadı. Sen ne istersen o oluyor. Yaşıyorsam, artık sende, seninle yaşıyorum. Beni kollarının arasına aldığın zaman hâtıra diye bir şeyim kalmıyor. Senin kollarında bulunduğum zaman hiç bir tehlike bana erişemezmiş sanıyorum. Bildiğim, hatırlayabildiğim tek gey var: Sen. Yanındayım, seni seviyorum.
Jak, usul bir sesle:
— Sevgjlim!
Diyerek onu dudaklarından, boynundan, omuzlarından bir sürü öpmeğe başladı. Kadın gözleri kapalı, kolları arasında hare.cet-
• siz, öyle duruyordu. Sonra:
— Ç ık mesudum, çok mesu-
d um... diye mırıldandı.
Jak, onun kulağına eğilerek:
— Haydi yatalım, diye fısıldadı. Antuvanet doğruldu:
Biraz be.:le, olur mu? dedi. Belki daha uyumamışlardu, yukarıdakiler.
Kendini Jak’ın göğsüne doğru gömdü:
— Nasıl olsa bütün geoe bizim... diye ilâve etti.
— Evet, yalnız ortalık ışımadan çıkmam lâzım.
— Bütün bir gjece Jak!... Oh, harikulâde. ilk defa, bütün bir saadet gecesi.
Ayağa kalktı. Jak sabırsızlanıyordu. Gülümsiyerek:
— Peki ne zaman uyurlar, hizmetçiler, diye sordu.
Antuvanet cevap vermedi. Fakat içini çekti.
Jak elektriği yaktı. Antuvanet divana iki kat otu.',muş, dalgın.

Tefrika No. 8
lsen onu»w -
be.. Daha Bizanaı kuşatan... mın adını bilmiyorsun?
(Bilip de ne olacak? Bilsem de,
.. Ada-
veyaFransua... Hapa.
Hayırlısı olsun...
L| erkesin bir derdi, değirmencinin su derdi!., olduğu gibi, şehrimiz kasaplarının da et deıdi vardır.
Mevsim, mevsim sıkıntısını çektiğimiz bu hayati ehemmiyetteki gıda maddesinin evlerimize gelinceye kadar, ne maceralar geçirdiğini belki birçoklarımız bilemez. Biz, bunun yalnız mezbaha kısmını anlatmakla, iktifa edeceğiz.
Söylendiğine göre, mezbaha, ayaktan satın alınıp kesilmek üze re kendisine verilen hayvani' 1, kesip, yüzüp temizledikten so-ıra altı saat kadar çengelde bekletip kasaplara vermeğe mecbur imiş. Fakat işçisinin az olması ve fenni vesaitinin noksan bulunması yüzünden, hayvanların çengelde kalma müddetleri 18 ile 24 saat arasında uzayor ve bu sıcak yaz günlerinde etlerin kokmasına sebep oluyormuş. Hem vatandaşın sıhhatini, hem de bu işle uğraşanların kesesini bozan bu teehhür kev fiyeti pek tabiî olarak şikâyet mevzuu yapılmış ve Ankara Kasaplar Derneği azalan, merci olarak tanıdıktan belediyeye müra caat etmişler. Buna karşı aldıkları cevabı kendilerinden gelen mektuptan takip edelim:
Zafer gazetesi Yazı işler), Müdürlüğüne:
cemaati bir «Din Psikozu» halinde idi. En eski zamanlardan beri ayak takımı ihtilâlleri ve gayesiz katli I âmian, toptan yangınlar, şehir ih | tilâlleri ve mahkemeleri çok defa sosyal bir nefret psikozunun ifade- I sidir. Çok defa bunlardaki sebep çocukçadır; sırf bir telkinin tesiri- i dir. İşte panik ruhiyatına göre güzel bir misal: 1940, 9 Nisan’da Al- j manlann Norveç i işgallerinden son ra tarihî bir korku paniği olmuş- I tur. i
Esasen sulhsever bir' millet olan Norveçliler, en ağır harp silâhlarını görür görmez ürkmüşlerdir Kaynağı bilinemiyen bir şayia ile, 11 Nisan 940 günü saat 12.30 da İngiliz uçaklarının Oslo’yu bombardıman edeceklerini ortaya yayılır, iki yüz elli bin nüfusu olan bütün şehir kendini korumak için kırlara dökülür. Kısa bir müddet zarfında genç ve ihtiyar, kadın erkek, çoluk çocuk civar tepelere ve ormanlara doğru şaşkın bir halde koşmaya başlar. Bir elinde bir iskemle ve diğer elinde bir tencere olan biı insan yanında ipek entarisini veya kıyma makinesini taşıyan bir ka- I din, ve daha ötede gramofon plâklarını sımsıkı tutan bir biçare!. Bü | tün halk genel bir ruh kamaşması ve şaşkınlığa içinde!. Kısa bir za [ manda Oslo’nun bütün yolları şuu- I cunu kaybederek otomatik olarak î - - - -
hareket eden halk kütleleri ile dol- | meBk,.S“2L' muş ve bir çok ezilmeler ve çarpış- °
malar sonunda ölümler de olmuş tur. Bu insan sütunları arasında c . anda birisi çıkıp da göğe bakmış i değildir. Acaba İngiliz uçakları bombardıman ediyorlar mı?
Halk sabahlara karşı korkudan ve heyecandan soğuktan âdeta müteessir olmıyarak ormanlarda kalmış ve ancak Almanların uyandırma ve teminatiyle evlerine dönmüştür.
Bu ânı şok ve paniğin nasıl baş-gösterdiğini en akıllı olanlar bile izah edemediler ve ancak şunu söylediler: «Biz artık bu anda fertler değildik.». İşte bu kişilik âmilinin kaybolması ile her insan kendini diğer vatandaşları ile hissen birleş miş olduğunu duyar ve bütün elem ler paylaşılır; bir de tasavvur edi-demiyen kollektif bir enerji gelir Ve kütlenin ruhî kuvvetleri zamana, muhite, kamçılayan sebeplere, telkinlere göre de kâh bir feorku, kâh bir zafer, kâh bir dini ivecd veya’ bir kahramanlık olayı karatır.
’ Esasen bir kütlenin hareketlerindeki hedefi doyum arayan müşterek bir maksat tayin eder. Bu gaye de şu veya bu şeye karşı duyulan sempati veya nefretten doğar. Heyecanı reaksiyonlar iç güdüsel bir dürtü ile çabuk kabardığı için her hangi önemli ruhî bir olay sebep olabilir. İstanbul halkının Mareşale yapmış olduğu olağanüstü tarihî cenaze alayı gibi..
Grup psikolojisinde daima yalnız geçici heyecanlar âmil değildir. Ba-zan da insanların heyecanları ve iç güdüsel hayatları zekâları ile } birlik olarak ayni fikir etrafında ! Yangın toplanır. Kütlenin müşterek düşün- g^hî İmdat ce ve birleşmesinin tek hedefi bu •prenıeı. fikri genel bir plâna göre gerçekleş HüVa yoUai; tirmektir. İşte bu şartlar altında o- • larak insan en ferdî olgunlukla en yüksek mâşerî kemale ulaşır.
Türkiyede bütün dünyanın bir örnek olarak takdir etmiş olduğu 14 Mayıs seçimi bu «Kollektif psikoloji» nin gerçek bir tecrübe konusu teşkil etmektedir. Bunu başka bir sohbete bırakmak gerektir.
Ankara
20 - 6 - 1950 günü Ankara kasap esnafından 10 kişi başlarında Anka • ra Kasaplar Derneği Başkanı oldu ğu halde Ankara Mezbahasındaki tahammülsüz ve halkın sıhhatini tehdit eden feci durumu arzedip artık buna bir çare bulunması rica I edilmek üzere Ankara Belediyesi
Reis muavini Bay Ekrem Yalçın kayaya saygı ile müracat edilmiş buna mukabil Reis muavini (Sîzleri dinlemiyorum ve dinlem iyece-| ğim, biz vazifemizi yapıyoruz bil-■ diğinlz yere şikâyet ediniz), de-

Bir Belediye Reis muavini Be-I lediye emrinde çalışan bir mezba-I hada balkın sıhhat.ni son derece ' tehdit eden gayrı sıhhî ve fenni durumdan zuhul etse bile, ıpemle-ketimzide 14 Mayısta vuku bulan ve bütün dünyada akisler yaratan büyük demokrasi hadisesinden tecahül eyleyemez. O demokratik hadise ki, devlet memuru veya sadece vatandaş olarak fertlerin birbirlerine saygı göstermesi ve eski zihniyetlerin terk edilmesi lüzumunu amirdir)
Bu itibarla pek muhterem gazetenizin bu arizamızla mezkûr lüzumu ilgililere ehemmiyetle duyurulmasını derin saygılarımla arz ve istirham eylerim.
Dernek Başkanı ‘ Sabri Özkan
iler şeyden evvel, vatandaş hizmetinde bir müessese olmak mecburiyetinde bulunan ve her za man -var mı, yok mu?» diye münakaşa mevzuu olan belediyenin bugüne kadar olan icraatı bütün AnkaralIlar tarafından malûm olduğuna göre, bu hâdiseyi norma! karşılamamız icabetmektedir. Fakat, belki, her şeye rağmen bir faydası olur ümidiyle, bu hâdiseyi yazmaktan da kendimizi men-edemediğimizi de söylemek isteriz.
Hayırlısı olsun!...
Hikmet YAZICIOĞLU
CEMİYETTE]
L t! Z V M L U TELEFONLAR
Trenler .........
Yataklı Vagonlar
Elektirk .......
Su arıza .. .
Havagazı ........
Başkent Taksi
Yeni Güven Taksi
Merkez Taksi ....
Eısan Taksi .....
Sizin Taksi ....
00 01 12028 14881 1186U 24498 21575 24845 22222 2233.4 11111 21111 22332
boşluğa bakıyordu.
— Ne düşünüyorsun, sevgilim?
— Şey düşünüyorum... Haya-, hayır, bir şey düşünmüyorum.
— Söyle.
— Lüsyen evden çıkarken tabancasını almıştı.
— Evet? Bunda ne var?
— Garip bulmıyor musun?
— Hayır, hiç. Bu zamanda, seyahate çıkarken yanma tabanca almak gayet tabiî. Bir paket cıga-ra için adam öldürüyorlar şimdi. Ben hiç bir zaman tabancasız yola çıkmam. Bir defa başımdan geçti çünkü. Bir kompartımanda göz göre taarruza uğradım. —Gülümsedi— bu akşam buraya gelirken bile tabancamı yanıma aldım.
Antuvanet ona hayretle baktı.
— Niçin? diye sordu.
Evet, sahiden, neye tabancasını almıştı. Düşündü; kendisi de bilmiyordu. Mihaniki bir şekilde al-
Alışkanlık zahir, dedi. İnsan daha iyi kendinden emin oluyor. Sokağa çıkarken cebinde tabancan varsa, daha emniyettesin. Sizin bu semt de geceleri hayli tenha.
Antuvanet birden, hafif bir çığlık kopararak yerinden fırladı.
— Ne yaptın, Jak? dedi.
Jak şaşırdı)
— Ne yaptım?
— Lâmbayı yakmışsın. Perdeler açık. Nasıl oldu da perdelen kapamadım ben. Bahçeden, içerisi olduğu gibi görünür.
Pencereye doğru seğirtti. Jak:
— Bu saatte bahçede kim olur? dedi.
Fakat Antuvanet:
— Aman Yarabbim, diyerek kendini perdenin arkasına doğru gizledi.
— Ne var? Ne oluyor?
Antuvanet:
— Kıpırdama! Bahçede biri var gibi geldi... Bir gölge... Nenin nesi, orada, duvarın dibinde... diye fısıldadı. Ama hayır. Şimdi bir şey görmüyorum.
Jak biraz sinirlenmişti. Sabırsızlık ifade eden bir tonla:
— Sahiden bu akşam çok sinirlisin, dedi. Bu kadar korkacak olduktan sonra, beni hiç dâvet etmemeliydin, sevgilim.
♦ (Devamı vır)
SİNEMALAR VE EÖLENCK YERLERİ
yük (15031):
«•ra (23432)
ıs (22294)
Yeni
Silin
(14040)
(11131)
(14072)
(14071) (13840)
ftuhlar ftlenıl Ara İnik Kurbanları Fİ yasla, A«k Olma-
G (İze İlik İUüıest,
Nevyork Esrarı Harp Muhabiri. Tulumbacılar Kralı İleri. Da£ Deviren Süvari Kalbim Senin Tehlikeli Kadın. İki Cingöz Hnlyvodda

KCZAHANEI.KR
Hayat, Halk, Güray
ur TAKVİM |__
Ruınui: 1366 — Haziran 10
Hicri: 1369 — Ramazan 7 32 Haziran 1950 Cuma Vasati
Sabah öğle İkindi Akeanı Yatsı İmsak
Ezan!

k.
PADYO•TELEFON*TELGRAF HABERLERi|
Amerikanın yeni silâh imalâtı
Ren - Vestfalya
seçimleri
W" ederal Batı Almanyanın en S" önemli «memleket» lerin-® den biri olan Ren - Vestfal-ya’da geçen Pazar günü, mahallî parlâmentoyu teşkil etmek maksadiyle yapılan seçimlerin sağcı ve solcu müfrit partiler aleyhine neticelenmiş olduğu anlaşılıyor. Buna mukabil, koalisyon partilerinin, yâni Hıristiyan - Demokrat Partisiyle Sosyal . Demokratların, verilen oyların takriben yüzde 3» ilâ 35 ini kazanarak aşağı yukarı eski durumu sağladıklarım hemen bütün ajanslar ilân ettiler. Bu suretle Al-manyanın 12 milyon nüfusa ve Ruhr Havzası gibi mütekâsif endüstri merkezlerine sahip bulunan bu «memleket» inde müfrit partilerin hezimeti teyid edilmiş oldu.
Hariçten bakılınca hayli önemli gibi görünen bu netice, maalesef, Almanyanın siyasî durumunda her hangi bir noktayı halletmiş değildir. Zira, müfrit partilerin hezimeti denilen şey, sadece komünistlerin, geçen 1947 seçimlerinde kazanmış oldukları yüzde 14 nispetinin yüzde 8 e düşmesinden ve sağcı Al-mau partilerinin hemen ayni nis-bette ehemmiyetsiz sayılabilecek zararlar kaydetmiş olmalarından ibarettir. Buna mukabil iki büyük partinin, yâni Hıristiyanlarla Sosyalistlerin beklenen mücadelesi vu-kubulmamış, bu iki partinin anlaşmak istiyen sol ve sağ cenahları bu yüzden bir nevi mağlûbiyete uğ-uğramamışl ardır.
İzah edelim:
Federal Batı Almanyada esas itibariyle iktidaı-da bulunan Başbakan Adenauer’in Hıristiyan - Demokrat Partisinin Ren - Vestfalya Başkanı Kari Arnold, bu partinin sol cenahım temsil etmekte ve Al-manyaya kapitalist bir rejim tatbik etmek istiyen Adenauer ile mücadele halinde bulunmaktadır. Arnold, bu mücadelede, kendisine iş ortağı olarak, Almanyanın ikinci derece deki büyük partisi olan sosyalistleri bulmuş ve bunların sağ cenahına yanaşmıştır. Bu suretle vaziyetini nisbeten sağlamlaştıran Arnold, 1948 de kömür madenlerinin ve diğer âmme hizmetlerinin devletleştirilmesine karar vermiş ve işçi meselesini sosyalist esaslara bağlamağa matuf tedbirler almış ise de, İngiliz-leı, işgalleri altında bulunan Ruhr da böyle bir «memleket» karariyle esaslı değişiklikler yapılamıyacağı-nı ileri sürerek bu tedbirlerin tatbikine mani olmuşlardır.
Başbakan Adenauer, bir bakıma müttefiklere karşı olan durumu yüzünden, ve bir bakıma da solcu temayüllere karşı duyduğu teneffür-den ötürü, partisi içinde solu temsil eden Arnold grupuna karşı savaş açmıştır. Diğer taraftan, sosyalistlerin Başkam Schumacher de Partisinden sağcı bir hizbin Hıristiyan - Demokratlarla işbirliği etmesinden şikâyetçidir. İki parti de, içlerindeki ayrılığı bertaraf etmek için çalışmakta ve bu yolda bilhassa Ren - Vestfalya seçimlerine ümit bağlamakta idiler. Zira bu seçimlerde gerek Hıristiyanların, gerekse Sosyalistlerin, hattâ müfrit partiler lehine olarak, nisbî bir mağlûbiyete uğramaları, iki parti çoğunluğuna da umumi efkâr nezdinde hak kazandırabilir İL Bunun gibi, iki partiden birinin bariz bir üstünlük sağlaması da, mevcut koalisyon ve işbirliğinin muvazenesini bozarak, parti merkezlerine gruplan muvacehesinde daha kuvvetli bir hareket serbestisi sağlayabilirdi. Halbuki beklenen bu ihtimallerden hiç biri tahakkuk etmedi. Durum, müfrit partilerin hafif bir gerilemesinden başka hiç bir değişiklik göstermedi Bu hal, 12 milyon Almanın, Hıristiyan - Demokratların sol cenahiyle sosyalistlerin sağ cenahından müteşekkil koalisyondan ve bu koalisyonun, Adenauer siyasetine aykın olarak takip ettiği sosyal siyasetten memnun olduğunu ve bunu teşvik ettiğini gösterir.
Bu itibarla, Ren . Vestfalya seçimlerinin, müfritlerin mağlûbiyetiyle neticelendiği kadar, belki daha önemli olarak, Bonn hükümetinin bugünkü siyasetine bir darbe olduğu da söylenebilir.
MDcahit Tooolalr
Hidrojen bombasına tahsisat ayrıldı
Bombanın imalı için artık hiç bir', teknik mani kalmımış",,^
Paris Rayosu, (Basın - Yayın) — İyi haber alan çevrelerde Başkan Trumanın, bir kaç güne kadar kon greden, hidrojen bombasının imali işini hızlandırmak için 300 milyon dolarlık bir kredi istiyeceği bildiril mektedır. Senato ordu servisi tâli komsyonu, Amerikan bahriyesi için atomla işleyen denizaltısı imali ve diğer gizli silâhların yapılabilmesi maksadiyle 350 milyon dolar sar-fetmek yetkisini veren bir kanun tasarısını tasvib etmiştir.
Diğer taraftan iki senato komisyonu, Başkan Truman tarafından bir ikinci sene için teklif edilen askeri yardım programının kabulünü tavsiye etmiştir. Bu kredi, 1 milyar 200 milyon 500 bin dolardır.
Tecrübeler Eylülden evvel yapılacak
Vaşington. (a.a.) — Trumanın hidrojen bombası imalini hızlandır mak üzere 300 milyon dolar tahsisatın parlâmento tarafından tavsip edilmesini istiyeceğine dair haber ler, Birleşik Amerikamn bu yeni silâhı imal edecek devreye vardığının bir delili olarak tefsir edilmektedir.
Bu husustaki îsveçli fizik âlimi Gustav Lungren’in beyanatı hatır-
Ren - Vestfalye seçimleri
Müfrit partiler umumiyetle kaybettiler
Roma Radyosu, (Basın - Yayın) — Batı Almanya’nın Ren _ West-falya bölgesinde yapılan seçimlerde şu sonuçlar elde edilmiştir: Demokrat Hristiyanlar 93, Sosyal demokratlar 65, Sağcı liberaller 23, Merkez Partisi 16 sandalye kazanmıştır. Ren Westfalya’da yapılan bu seçimler, bu bölgede yalnız komünistlerin değil, ayni zamanda sağcıların da hezimete uğramış olduğunu, halkın bu partileri hiç bir suretle tutmadığım ispat etmiştir. Almanya’nın bu bölgesinde yapılan bundan evvelki seçimlerde sağcı olsun, solcu olsun, müfrit pertilerin meclisteki milletvekilleri parlâmen-tounun yüzde 12 sini teşkil ediyordu. Bu defaki seçimlerde ise ayni müfrit partiler parlâmentodaki sandalyelerin ancak yüzde 5 ini kaza-nabilmişlerdir.
İsviçre frangı hakkında şayialar
Bern, (a.a.) — Hariçde İsviçre frangının devalüasyonu hakkında çıkan şayialar hakkında izahat veren Ekonomi Bakanı Rubattel, Millî Mecliste «İsviçre parasına en u-fak bir tecavüzün bile müsamaha edilemiyeceği» ni söylemiştir.
Fransız Cumhurbaşkanı Kanadayı ziyaret edecek
Ottawa, (a.a) — Dışişleri Bakan-
Orta Doğudaki Sovyet diplomatları
Şam (Nafen) — «Al Hadara» gazetesinin verdiği bir habere göre. Kremlin Orta Doğuda’ki bütün Sovyet diplomatlarım Moskovada toplantıya çağırmıştır. Tahmin e-dildiğine göre, bu toplantı esnasında İngiltere, Fransa ve Amerika tarafından Orta Doğuya silâh yardımı hakkındaki beyannemenin A-rap memleketleri üzerinde nasıl bir tesir yaptığı incelenecektir.
Arnavutlukta mücade'« kızışıyor
Londra, (Nafen) — Arnavutlukta Enver Hoca taraftarları ile aleyhtarlan arasında gayet şiddetli bir mücadelenini cereyan ettiği bildi-rilmdktediıt Bilhassa dağlık bölgelerde Enver Hoca’nın artık hiçbir kuvveti kalmadığı ve bunun belli başlı bazı şehirlerde işleri idareye devam ettiği kaydedilmektedir.
Sovyetlar hacı toşımak istiyorlar
Şam, (Nafen) — Bu sene Hacca gidecek olanların sayısı gayet kabarık olacaktır. Bir çok memleketler Suriye Hacılarını taşımak için gemilerini teklif etmişlerdir. Bunların arasında Rusların da bulunması hayret uyandırmıştır. Muhabirlerin be. | lirttiklerine göre, Sovyetler bilhas-
latılmaktadır. Filhakika mezkûr â-lim, hidrojen bombasının imaline dair nazarî meselelerin halledildiği ni ve Birleşik Amerikamn amelî sa hada tatbikata geçecek durumda olduğunu bildirmiştir. İsveç atom ko misyonu başkam olan Lungren, de-lerium ve tritum’un kütle halinde imali keyfiyetinin kendi noktai na zarını teyid edeceği kanaatindedir.
Harp esnasında atom bombası hakkında araştırmaları henk-leştiren fizik âlimi Robert Oppen-heimer’e göre bundan böyle hidrojen bomması imal edilebilir bu bom banın serî halinde imali meselesi de nisbeten kısa bir mühlet içinde mümkün olacaktır. ------------- ----------
Bununla beraber bazı âlimler bu sa bütün Hacıları taşıyabilecek ka-imalin hâlâ güç olduğunu söyle- dar gemi verebileceklerini söylemekte ve bu hususta daha seneler- 1 mişlerdir. Bunların böylelikle Ha-ce incelemeler yapılmasına ihtiyaç cılar üzerinde propaganda yapma, olduğunu belirtmektedirler. | ya çalışacakları zannedilmektedir.
Amerikan ilim çevrelerinde belir Henüz Sovyet teklifine bir cevap ve-tildiğine göre ilk tecrübelerin Ey- 1 rilmiş değildir, lûlden evvel yapılması lâzımdır. Zi- I ra bu tarihten sonra Eniwetokda I Fransaya açılan kredi
rüzgârlar ve iklim bu nevi tecrübe- | Paris Rayosu (Basın - Yayın) — lerin yapılmasına müsait değildir. 1 Avrupa İktisadî İşbirliği Teşkilâtı Eğer silâh bu tarihten evvel hazır Fransaya Amerikadan motor tür-olmazsa tecrübe tarihinin gelecek ' binleri ve elektrik teçhizatı satın ilkbahar veya yaza talik edilmesi ' alması için 2 milyon dolarlık bir
icap etmektedir.
Joliot Curie’ye Amerikan cevabı
— jjışışıeıı DdMiı-lığı tarafından yayınlanan tebliğde Kanada hükümetinin, Fransız Cum hurbaşkanı ve Madam Auriolun 1950 senesi Nisanında Kuzey Ame-rikayı ziyaretle bu tarihte Kanada-da bir kaç gün geçirmek fırsatını bulacaklarını büyük bir memnuniyetle öğrendiği kaydedilmektedir.
Amerikan bilginleri bir bülten neşretti
Vaşington, (a.a.) — Meşhur Fransız atom alimi Joliot Curie’nin atom ' bombasının kanun dışı edilmesini isteyen müracaatı münasebetiyle Amerikalı atom alimleri bir bülten yayınlamışlardır.
Curie’nin teklifini inceleyen bu bültende, eski Fransız atom enerjisi komiserinin bu teşebbüsüne bazı Amerikalı alimlerin de iştirak etmesinin ihtimal dahilinde olduğundan bahsedilmekte veşöyle denilmektedir.
Zamanımızın en büyük atom alimlerinden biri olan Joliot Curie şayet bu sahadaki şöhretini Birleşmiş Milletler atom enerjisi komisyonunu şimdilik içinde bulunduğu çıkmaza sürükleyen üç noktadan birinin hallini sağlayaoak cihanşümul bir çare bulmak yolunda hizmete amade tutacak olursa Curie’nin vazifesinde muvaffak olmasını temenni eden ve ona yardıma hazır bulunan bir çok Amerikalı alimlerin kendisine müzaheret edecekleri muhakkaktır.
Kont Bemadotte’ın kaatllj bulunamıyor Londra Radyosu, (Basın - Yayın) — İsrail hükümeti, Stockholm’da, İs veç'in Kont Bernadot’un katline dair verdiği notaya cevap vermiştir. Bu notada, İsveç notasında, İsrail’in Kont Bernadot’un katilini yakalamakta kasdî ihmal göstermesi ithamı reddedilmekte ve Kont Bernadot’un kendisinin muhafız istemediğine işaret edilmektedir. İsrail hükümeti en samimi taziyelerini bildirmekle beraber Kont Bernadot’un katilinin bulunması için yeniden faaliyete geçmenin neticesiz kalacağına inandığını bildirmektedir.
Serbest Fıkra
Satılık Otomobiller
Amerikan İktisadî İşbirliği tarafından aşağıda zikredilen 2 otomobil kapalı zarf usulile satılığa çıkarılacaktır.
1— 1943 model 4 kapılı Plymouth de Lux;
2 — 1100 tip 4 kapılı Fiat Sedan.
Tekliflerin 23 Haziran 1950 günü saat 12.00 ye kadar Atatürk Bulvarı No. 371 Kavaklıdere’deki dairemize veıilmlg olması lâzımdır.
DİŞ TABİBİ HALIT SUNGUR Anafartalar Vakıf iş Han kat
1.No. 115-Tel: 16245
(177)
HER GÜN BİR HÂDİSE:
Yılanlarla beraber bir cam tabutta
İki ay süren bir ölüm yarışının kahramanları nasıl yaşıyor?
•kİ aydanberi Avrupanm iki a şehrinde, Lille ile Frankfurt’da ölüm savaşı cereyan ediyor. Ya: çılardan biri, Lille’de 45 günd cam bir tabut içinde, yemeden meden (hayır, günde yalnız üç re kadar tuzlu su içerek) yılanl la birlikte yaşıyan değil de ya mağa uğraşan Burmah adlı fal diğeri de Willy Schmidt’dir.
Bundan iki gün evvel, Schm den, Burmah’ya gelen bir telgra 53 günün tam olduğu ve reko kırıldığı bildirilmektedir. Halb Burmah, Lille’deki orucuna j gün sonra başlamış bulunmakta O halde, Burmah’ın rekoru kıra mesi, en az «egale» edebilmesi daha 7 gün yılanlariyle birli cam tabutta yatması lâzımdır belki bu satırların intişarı sıra da, zati şerif ölmüş bulunacak!
kredi açmıştır. Fransız deniz aşın memleketlerine ise madenî eşya satın alımı için 35 bin dolarlık bir kredi tahsis edilmiştir.
Hin d istan da seylâp devam ediyor
Kalküta, (a.a.) — Darjeeling şeh rini tahrip eden heyelanın menşei olan şiddetli yağmurlar Batı Ben-galde Midnapore’da sulama kanal-lannın taşmasına sebep olmuştur. Burada 50 köy sular tarafından istilâ edilmiş tahminen 32 bin hektarlık bir sahayı kaplayan pirinç
• tarlaları hasara uğramıştır.
Öte yandan öğrenildiğine göre, istihkâm kıtaları Siliguri ile Darjee-arasında muvasalayı tesise uğraş-maktaır.
ttalyada grev
Milano, (a.a.) — Kuzey Batı îtal-yada Biella bölgesinde 60 bine yakın mensucat işçisi dün gece grev ilân etmiştir. İşçiler patronlarının geçenlerde varılan ücretler hakkında ki bir anlaşmaya riayet etmediklerini iddia eylemektedirler.
Mısır Ayan Meclisi boykot edildi
Londra Radyosu, (Basın - Yayın) — Mısır Kralı Faruk’un, Mısır senatosu başkanlığım yapmakta olan Liberal Partisinden bir mebusu çıkarıp yerine iktidar partisinden birini koyması üzerine, Mısır muhalefet partileri Mısır senatosunun içtimaim boykot etmişlerdir.______
M erkesin tahmin edebilec
gibi, bu açlık denemeli nin başlıca gayesi para didir. Çünkü, gerek Schmidt, gm se Burmah, bedenlerine verdik bu ıztırabı bedava vermeme kendilerini teşhir ettirmektedir Bununla beraber, seyircilerin j rakını tam mânâsiyle tatmin e bilmek için, orucun yüzde yüz kiki olduğunu anlatmak lâzımdır Bu gayenin tahakkuku yolunda bir takım adlî çarelere başvurulmakta ve meselâ Burmah’ın yılanlariyle koyun koyuna yattığı camdan tabut adlı makamlar tarafından mü. hürlenilmektedir. Fakat her ne olursa olsun, bilhassa Burmah’ın giriştiği teşebbüs şayanı dikkattir Çünkü, bu zat, Alman rakihinip aksine olarak, geniş ve yürümeğe müsait bir camlı odada tek başına, Amerikan sigaraları ve soda içerek değil, ancak yattığı yerde ve yirmi kadar engerek yılaniyle beraber, oruç tutmaktadır. Buna rağmen kendisinden çok daha genç, yani otuz yaşında olan rakihinin (Burmah kırk yaşındadır) bu muvaffakiyetini kabul etmemekte v« nabzı 40 dan aşağı düşünceye kadar oruç ve soğuk hayvanlar refakatine devam edeceğini söylemektedir
Buna rağmen Burmah, vaziyeti düzeltip orucuna devam etmiş ve yılanlarını yine cam tabutuna kabul etmiştir.

En büyük sıkıntı
Burmah’nın en büyük sıkıntısı, sırtüstü veya yüzükoyun yatmaktan başka çaresi bulunmayışı ve yılanlarilye daimî surette meşgul, olmak mecburiyetinde kalmasıdır Fakirin yatmaktan yanlan açılmıştır ve işin en kötü tarafı, yılanların bu yaralı taraflara hücum etmeleridir. Zira, Burmah, daimî surette
yılanlarla meşgul olmak zorundadır. Hayvanlar en ufak bir ihmal ve lâkaydi halinde derhal hücum edip fakiri ısırıyorlar.
Son zamanlarda, böyle bir ihmal neticesi bir engereğe kendini kap-, tiran Burmah’nın sol kolu kütük gibi şişmiş ve ateşi yükselmiş ise de, fakir alkollü küçük bir pansı-. manla iktifa ederek orucuna devam etmiştir.
Bugün Burmah’nın, bu garip re-koru kırmasına altı gün kalmıştır. Bu satırları okuduğunuz sırada, kara bir haberin gelmemiş olmaması, şartiyle...
İnşaat ilânı
Burmah, şimdiye kadar, yılanlarla birlikte bir cam tabutta kal, mak tecrübesini müteaddit defalar tekrarlamış bir adamdır. Rah^yı HİQt.li» annesi Fransızdır. Henüz nikâh muamelesi tamamlan, mamış bir eşi vardır ki, bu kadın, geceleri, el ayak çekildikten sonra, Burmah’yı beklemektedir
T. C. Ziraat Bankası Genel
Müdürlüğünden
1 — Aşağıda mahalli, keşif bedeli, Geçici teminatı, ihale günleri yazılı yapılar kapalı zarf usulü ile
Yapı yeri Keşif tutan
eksiltmeye konmuştur.
Geçici teminat İhale günü Saat
ÜSTÜN KALİTE + ASGARÎ FİYAT -
MAHİR
Hazır - Ismarlama Elbise Manto ve tuhafiye
ANAFABTALAR ALSAN-CAK Sok. 27 (1 inci NOTER KARŞISI) Tel: 16475
Ah şu Demokrat Parti!
D akm hele şu Demokrat Par-ti iktidarının yaptığı işe!
ti iktidarının yaptığı işe! I & w
Köylülerden buğdayları pahalıya I O. Ç. Metim€ClQgü alacağım, ekmeği ucuza sattıra- 1 cağım demiş de, vaidini yerine getirmemiş. Gene Halk Partisi iktidarının tesbit ettiği fiyatları tutmuş! Köylü de bunu görünce hayal kırıklığına uğramış!
Kim yazar bunu diyeceksiniz? Kim yazacak, Ulus refikimiz! İşini gücünü bırakmış da köylü vatandaşlarla temas etmiş ve bu neticeyi öğrenmiş! Hangi köylü vatandaş diyeceksiniz? Orasını pek karıştırmayın! Masanın başında dahi insanın hayalinde köylü vatandaşlar canlanmaz mi? Zati Sungur geldi, bizim Halk Partililer Vantrolog numaralarının daniskasını öğrendiler!
Peki bu vaidi kim yapmış? Par
ti programında mı var? seçim beyannamesinde mi var? Hükümet erkânı mı, resmen beyan etti? Hayır! O halde kim buğdayı pahalı alacağım, ekmeği ucuz satacağım demiş? Orasını pek karıştırmayın! Ortada resmî bir söz olmasa da kahvecinin «İçseydi!» diye tuttuğu çetele hesabı gibi •Söyleseydi!» Derler ve söylemiş gibi üzerine fikir bina ederler...
Ama geçen sene kıtlık vardı; buğday karaborsaya kaçmasın, anbarlanmız boş kalmasın diye alım fiyatları yükselttiler.
Bu sene mahsul bereketli! Hem ucuzluk da var. Köylü, Halk Partisi iktid^'i zamanında yap-
tığı ve ödeyemediği borçlan öde* sin, eline bol mahsu*len fazla para geçsin diye hükümet buğday fiyatlarını yüksek tuttu! Kabahat, Demokrat Partinindir!
Geçen sene köylü 5» kile buğdayı için şu kadar para alacaktı; bu sene 100 kile buğdayı için iki misli para alacak: Kabahat Demokrat Partinin!
Geçen sene köylü, eline geçen para ile en zarurî ihtiyaçlarını bile karşılayamıyordu; bu sene biraz refaha kavuşacak: Kabahat Demokrat Partinin!
Hayat ucuzluğa doğru gidiyor: Kabahat Demokrat Partinin!
Bu sözleri söyllyenlerdekl man tıka, iz'ana gelince, bunu pek onlarda aramayın! Çünkü ellerindeki mantık stokunu eskiden süpürge çöpü ekmekle katık edip millete yedirmişlerdi I
Fakir, camdan bir tabut İçinde sırtüstü yatmaktadır. Yanma müteaddit zehirli yılanlar konmuştur. Bu yılanlar, muayyen bir zamandan sonra açlıktan ve havasızlıktan öldüklerinden, cam tabuttan çıkarı-Lp yakındaki bir havuza atılmak-trdır. Havuzda antiseptik bir su vardır. Burmah’nın yılanlarım yemlemek lüzumu hasıl olduğu zaman ekseri büyük kazalar başgös termektedir. Çünkü, dışarı ile ancak bir camdan boru vasıtasiyle temas eden fakirin yanına yeni yılanların konması sık sık korkunç hâdiselere sebebiyet vermektedir. İlk günlerde, bir engerek yılan Burmah yı he nasılsa elinden sokuver-miştir. Bunun üzerine fakirin kafası tanmmıyacak bir hal almış, lâkin, fakir hiç bir tedaviye luzum göstermeden, günlerce hararet i-çlnde (rucuna devam etmiştir.
Daha ntfihim bir kaza da son gunerde, yani orucun 45 inci günü bulduğa günlere tesadüf etmiştir. Bu sırada, fakirin ölen yılanları yerine Afrikadan getirilen Piton cinsi iki büyük kara yılanın konmasına teşebbüs edilmiş ise de, yılanlar evvelâ kafesin dışında huysuzluğa başlamış ve halkı bir hayli telaşa verdikten sonra, içeri girdikten sonra da, Burmah’nın sehhar hareketlerine aldırış etmeden fakiri dolayıp ve aynı zamanda cam tabutu kınp, zavallı adamı yarı belinden yukarı, dışarı sürüklemişlerdir.
Sahibi:
Mümîaz Faik FENİK
Bu nüshada yazıişlerini fiilen İdare eden. HİKMET 1AZİC1OĞLU
Basıldığı yer:
GÜNEŞ MATBAASI
1 — Amasya Şubesi 162.900. —
2 — Hafik Ajansı
3 — Elbistan (
4 — Kalan «
5 — Ayancık
6 — İskilip «
2 — İstekliler bu işlere ayn ay n teklif verebilecekleri gibi tama mına da iştirak edebilirler.
3 — Her işe ait eksiltme dosyası (20) lira mukabilinde Ankara'd;
İnşaat Müdürlüğünden alınacağı gibi her işin ait olduğu Şube ve Ajan sında bedelsiz olarak da görülebilir. JHkUb. - _______________I
Eksiltmeye iştirak için dosya al ınması şarttır.
4 — İsteklilerde aranan şartlar eksiltme şartnamesinin 12 ine maddesinin (1) fıkrasında yazılıdır.
5 — İsteklilerin resmî tatil ve bayram günleri hariç ihale günle rinden üç gün evvel İnşaat Müdür lüğünden, yeterlik belgesi almalar larttu.
6 — Postada olacak gecikmelerden dolayı istekli bir hak İddia edf mez.
7 — Banka ihaleyi yapıp yapmamak veya tercih hakkını mv
hafaza eder. (1127)
Türk Hava Kurumu Gene! Merkezinden
1— Her birine (70) lira fiyat biçilen (70), tane galvanizli benzi bidonu ile kilosuna (3) lira fiyat konan (1.400) kilo hintyağı açık a;i tırma ile satılacaktır.
2— Bidonların muhammen bedeli 4.900, muvakkat teminatı 361 hintyağının muhammen bedeli 4.200, muvakkat teminatı 315 liradır.
3— Artırma: 27 Haziran 950 tarihine rastlıyan Salı günü saat (1( da Sergievindeki Merkez binasında Levazım Müdürlüğü odasında y ‘ pılacaktır.
4— Bidonlar Etimesgut hava meydanında, hintyağı Ergani al nında görülebilir.
5— İstekliler artırma günü temi natlurlyle birlikte komisyonda b zır bulunmalıdırlar.
Kurum ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir.______________________
İlân
TÜRKİYE DEMİR VE ÇELİK FABRİKALARI MÜESSESESİ M DÜRLÜĞÜDEN:
SAF NAFTALIİNİN MÜESSESE MİZDE VAGONDA TESLİM ŞA TİLE TONUNUN MKİYÜZELLİ LİRADAN SATILMAKTA OLDUĞUÎ SAYIN MÜŞTEKİLERİMİZE ARZ EDERİZ.
Sayfa:4
«AFİM
22 - 6 -195»
SîT3
_________________. lulUuJluJUlr -Jgtfazarf^UHURİ DANISWW-l«T^a*!
Falcı dahi olsa ona bir kere kendini
^faMs^JîSKaiZîmr P« ■■'1 r
müdafaa ettirmeliyiz
— 187 —
Kostantin falcıyı tanımıştı. O-nun hakkında söylenen sözleri de işitmişti. Görünüşe göre bu falcı, Bizans içinde panik yaratmağa çalışan bir haindi.
Kostantinin içi sızlıyordu. Ne yapacaktı? Ne yapabilirdi? Onu serbest bırakamazdı, onun hakkında idam emri veremezdi... j, a Kostantin başını önüne eğmiş dü-)p0 * şünüyordu.
(pg. d İmaDaratorun etrafında vavas leı ae, * oaşıamıştı. Tanınmış kumandan-
( h lar, zabitler de oraya gelmişler, fır, hâdiseyi işitenler bu garip kıya fetli falcıya kin ve garaz ile bakice n mağa başlamışlardı. sj , a Homurdanmaların tonu gittikçe le b artıyordu. rii h İmparator düşünmeğe vakit bı-
( “ rakmak için nazarı dikkati başka vaı Zi tarafa çekmeğe gayret etti, ve nü- \ Jan Longus (Jüstinyani) ye dön-sar dü: sı * — Kumandan dedi, surların ta-
( 0! miri tamamlandı mı? ve Ol Jan Longus cevap verdi: Ey “ — Mümkün olduğu kadar... lâk | Hendeğin bir kısmı temizlettiril-BİP 11 di. Surdaki gedik de asma dalları, Ak .çuvallar, ve çalılarla kapatıldı. vî — Bu alelacele tamirat Türkle-yı]( rin bir hücumuna mukavemet e-Arı ‘ -der mi?
yıl( 1 — Türklerin hücuma kalkacak-
"lan daha kat’î değil haşmetpe-heı
h,n )’ — Fakat biz her an böyle bir
bir hlhücumu beklemeliyiz.
yOj 85 — Hakkınız var. Biz de ona Hej .v^öre hazırız. Türkler surlara yak-zek Şaştıkları vakit ne şekilde karşı An Ykonacağı hususu kararlaştırıldı.
f *a İmparator gülerek ona baktı: ve ‘ — Siz cidden değerli bir insan-ka1 /^ınız kumandan... Muhakkak kisi-ren'"*l^i Bizansa Allah gönderdi. reg Jan Bangus başım önüne eğdi, ola £ Bir sükût oldu. Orada toplanan-g J.arm homurtuları devam ediyor-vaı iu. Falci bir kenara çekilmişti.
( Sükûtu, Venedikli kumandan KiliarPolfun bozdu: yın — Haşmetpenah!... Bu vatan rurışa,ıaini hakkında ne ceza verile-ket :ektir? ve İmparator bunalmıştı. Cevap yo!r germedi. Bir falcıya, bir de Dol-Ka( :'un’a baktı. Yine bu sırada Cine-zac -izli Kattaneo atıldı:
V ' ' — Haşmetpenah... Böyle bir se-gu vı-' il falcı, mademki asıl Bizanslılan yılxLbğfal etmeğe cesaret ediyor. Mü-lar a"aade ediniz de ben onun pis kala^ um şu lâğımların içine akıtayım, sok Ve kılıcını çekti.
(dır. Meşhur Broşyardi kardeşlerin girpann küçüğü onun önüne geçti ve 1 ani i- -olunu tutarak: çekle — Acele etmeyiniz. Bizim mem-ra./ağekette ve şövalyelik hayatında gYeâahkûm da kendini bir kere ol-bir Bulun müdafaa etmelidir. lağ. - " büt
V
ma(
(• tut( jpav — Broşyardi’nir
Biz hal-
lis leı hij
I I
nı;
d
Fa
İmaparatorun etrafında yavaş yavaş bir kalabalık toplanmağa başlamıştı. Tanınmış kumandan-
— Bana yine hain demezseniz söylerim...
— Hayır ...Söyleyiniz...
— Türk oklarından sakınınız... Çünkü bir düşman oku görünüyor...
Broşyardi sapsan kesilerek elini çekti
Cinevizli Kattaneo bir küfür savurdu:
— Palavra... diye haykırdı... | Palavra... Bu murdar mahlûk hepimizi istediği yola götürüyor..
Jan Longus ona döndü: I
— Haydi Kattaneo... Eğer cesaretin varsa bir kere de sen falına baktır...
— Korkacağımı mı samyorsu- ' nuz kumandan...
Bunu söyliyerek ve hakaretâmiz bir tavırla falcı kızın yanına yaklaştı ehni uzattı:
— Bir kere de benim falıma bak bakalım. Ne martavallar atacaksın? Dedi.
. Margarit, bu kendisine hakaret eden şövalyenin elini tuttu, fakat avucunun içine bakacağına onun gözlerinin içine bakmağa başladı.
Bu sihirli gözlerin mânâlı, esrarlı bakışı sabit bir şekilde devam ettikçe Kattaneo'nun vucü-dünde garip bir ürperme husule geldi.
Şövalye titriyordu. Bu hâkim bakışlardan kurtulmak istiyor, fakat asla gözlerini, Margaritin gözlerinden ayırmağa muvaffak olamıyordu
Margarit ağır ağır söylemeğe başladı:
— Asilzadem... Bedbaht bir a-d amsınız...
Kattaneo titredi ve kaşlarını , çatarak irkildi:
— Yalan söylüyorsunuz...
— Hayır'şövalyem... Avucunuz-; daki işaretler böyle söylüyor. I Bahtiyar değilsiniz. Bahtiyar değilsiniz. Çünkü...
— Söyleyiniz. Çünkü?.
— Çünkü asilzadem, bu dünyada sizi seven bir tek kadın yok... Ve siz bu yüzden cidden bedbahtsınız...
Kattaneo, kıpkırmızı kesildi, etrafındakilerin kendisini istihza ile süzdüklerinin farkında idi. O dakikada yerin dibine geçmeğe razı idi. Fakat Margarit bırakmıyordu Sözüne devam etti:
— Hayat çizginizde bir kesiklik var.
Kattaneo sapsan kesildi
— Anlamıyorum... Bu... demektir?...
Ne
★ (Devamı var)
I = DİLEKLER-ŞİKAYETLER = ] Öğretmenlerden kesilen Yapı Sandığı aidatı ne olacık?
Yedi yıl evvel ilk okul öğretmenlerini ev sahibi yapmak gayesiyle bir teşekkül meydana getirilmiş, adına «İlkokul öğretmenleri yapı sandığı» denilmişti. Bu teşekkül gayesine vardığı takdirde elbette faydalı bir müessese olacaktı. Fakat sandığın statüsiyle bu gayeye varılamıyacağı az zamanda anlaşıldı. Lâkin sandık aidatı öğretmenlerden mecburî olarak kesilmeğe devam edildi. Vermek istemiyenler inzibat meclislerine sevkedildiler. İş matbuata aksetti.
Geçen yaz Ankarada toplanan genel kongre sandığı ıslaha gayret etti. Üyeler ortaklığın mecburî olmaması gerektiğini müdafaa ettiler. I Sayın Bakan fikrimizi kabul etmiş görünüyordu.
En mühim mesele sermaye idi. 1 Mevcut statüye göre, ortakların ö- 1 dedikleri yüzdelerle yüz beş bin j öğretmene ev yapılabilmesi (200) seneye bağlı idi! Bu basit hesap üzerine Bakan sandığa uzun vâdeli kredi temin etmek vaadinde bulundular. Bu teminat ve söz üzerine sevindik ve beklemeğe başladık. Hâlâ bekliyoruz. ı
Bakanlığın genel kongreyi biran 1 evvel toplayarak bu sandık me?e- | leşini bir karara bağlamasını te- ; menni ederken sandıktan ümit olma- 1 dığına göre evvelce kesilmiş paralarımız iade edilmelidir. |
Yapı Sandığı Temsilcisi , Naci Tiryaki.
TELEFON İSTEYEN KÖY
Bâlâ ilçesine bağlı, şoseye iki kilometre, ilçeye 2 saat mesafede bu- ( lunan köyümüzün telefona çok büyük ihtiyacı vardır. Köyümüze te- 1 lefon verildiği takdirde civarımızda 1 bulunan 11 köy de bundan istifade 1 edebilecektir. Şimdi ânî bir hasta- ! lık veya her hangi bir hâdise halinde zamanında haber verilemiyor ve bundan büyük mahzurlar doğuyor.
Köyümüzün bu hayatî ihtiyacının karşılanmasını Ûlaştırma Bakanlığından rica ederiz.
Bâlâ İlçesi Köşeli köyü halkı adına Ahmet Öztürk.
Adalet Bakanına duyurulması rica sındayım: Kayserinin Gesi bucağına Turan köyünden Ahmet oğlu Duran Atalay dört Halk Partilinin iftirası yüzünden iki aydır sorgusuz sualsiz Kayseri Cezaevinde yatıyor. Bu vatandaş 14 sene askerlik hizmeti yapmış, en nihayet Kurtuluş Savaşında parmaklarını vermiş yaşlı biridir. Bu vatandaşın süratle muhakeme edilerek cezasının çek tirilmesi, yoksa serbest bırakılması ve bu takdirde onun haksız yere yatmasına sebep olanların cezalarını bulmaları tabiîdir. İstediğimiz adaletin süratle tecellisidir, iltiması değil...
Ankara makine ve kimya endüstrisinde işçi Ahmet Atalay.
■k
YÜZDE YÜZ ZAM!
Niğde vilâyetinin Çiftehan ilçelerinde banyo ücretleri 25 ve 50 kuruş iken bu ayın 16 sında birdenbire ücretlere yüzde yüz zam yapıldı. Burası hasta tedavi yeridir, eğlence yeri değil. Alâkalıların bu işe el koymalarım temenni ederim.
Çiftehan Yeni Otelde Nusret Çatır.

AÇIK MUHABERE
Adana, Yıldız otelinde Bay Enver Seyhun’a:
Gazetemizin yarım sayfasını işgal edecek uzunlukta ve üçüncü bir şahıs hakkında mahkemede isbatı bizce mümkün olmıyan iddialarla dolu bir açık mektubu neşretmeğe mazuruz, saygılar.

•Halk Efkârı» imzasiyle yazı gönderen okuyucumuza:
Şikâyet ve temenni mektupları- i na okuyucularımızın sarih adresle- 1
rir ve imzalarım atma-
ları J '-.im

Ankara, Burhan Şamal: Mektubunuzu neşretmemize kanunî imkân yoktur. Saygılar.

İKTİSADÎ DEVLET TEŞEKKÜLLERİ BAREMİ DEĞİŞTİRİLMELİ
3656 sayılı Barem Kanununa göre maaş alanlarla müsavatı temin etmek için 3659 sayılı İktisadî Devlet Teşekkülleri Barem Kanununun tadili hakkında bundan evvelki Meclise bir kanun lâyihası verilmişti. Ancak, Meclisin vaktinin daralması ve seçimin araya girmesi hasebiyle Devlet Demiryollarıyla Asjcerî Baremler tadil edilmiş, İktisadî Devlet Teşekküllerine ait derece meselesi geri bırakılmıştı.
Bugün hükümetin Ziraat Bankasına yüklediği vazife herkesçe malûmdur. Böyle olduğu halde, geceli gündüzlü mesaî takip etmeden az bir maaşla didinerek çalışan banka mensuplan 1947 den beri mağdur olmuş ve beş seneden beri de bir alt derece maaş almışlardır.
3656 sayılı Barem kanununda birinci derece bin lira olduğu halde 3659 sayılı İktisadî Devlet teşekküllerine tabi memurlatd® 875 liradır. Aradaki farkın neden ileri geldiği ni anlıyamıyorum. Bankamız memurlarına tahmil edilen vazifeler çok ağır ve ühimdir. Bu kadar ağır bir yük ve mesuliyet altında çalışan memurlann haklarının daha fazla yenmemesi için Barem işinin hallini ve bir derece farkının verilmesini gazeteniz vasıtasiyle arkadaşların nazarlarına arzederim.
T. C. Ziraat Bankası, Polatlı Muavini: Demir Gürleten.
Bellamy Cinayeti I
„, ZAFEB’İN POLİS TEFRİKASI
Yazanı France» Noye» Hart Çeviren: S. Yazıcıofilu
_______________________Soralım ■u falcıya bakalım... Bu şekilde areketinin sebebi nedir?
Venedikli Dolfun dudak büktü: — Bir falcı için de mi usule iayet?...
İmparator biraz nefes aldı:
w Pr?™"±i’nin hakkı var. 'alcı dahi olsa ona bir kere ken-Uilll ini müdafa ettirmeliyiz, günizn Orada bulunanlar kendiliğinden ğa Sat***® ayninu^a5dl- Bir kısmı fal-Pii, inin derhal öldürülmesini, bir gürb2=ısmı muhakeme edilerek öldürül-tın£ğu ıesini istiyorlardı. Ve falcı kızı tek- ikin, vakur söylenenleri dinli-buığürordu.
B Gürültü artmıştı. Her kafadan yap ir ses çıkıyordu İmparator bu sun vatunataya nihayet vermek için fal-run ’ " . kıza döndü: maiı — Adınız nedir?
_ıallun'Kız, orada bulunanları titreten maılık .............
S ver güy olm — Jüsl gele
Profesörlüğe terfi eden Doçentler
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi eski çağ tarihi doçenti Dr. Halil Demircioğ-lu eski çağ (Grek - Roma) tarihi profesörlüğüne, Antropoloji doçenti Dr. Muzaffer Şenyürek fizik Antropoloji profesörlüğüne, eski çağ tarihi doçenti Dr. Afet İnan eski çağ (eski Şark) tarihi profesörlüğüne ve İngiliz dili ve edebiyatı doçenti Orhan Buriap İngiliz edebiyatı profesörlüğüne terfi etmişlerdir. Terfileri yüksek tasikten çık mış olan yeni profesörlerimize mem leket hizmetinde daha büyük başa rılar dileriz.

IZMİRDE BULDANOĞLU HANI
İzmir’de Atatürk caddesinde Bul-danoğlu hanının kiracılarından 14 ünün imzaları ile aldığımız mektupta şöyle deniliyor:
Buldanoğlu hanında senelerden-beri yerleşmiş, ticarî isim yaymış kimseleriz. Binayı geçen sene Merkez Bankası 360 bin liraya satın aldı. Şimdi burasım yıktırıp belki milyonlar sarfiye banka binası yap tıracakmış. Bu tasarruf devrinde bu doğru mudur? Bankanın 20 . 25 sene evvel yapılmış binası sapasağlam dururken, bu binanın yanında bizim hanın arsasından daha büyük boş bir arsa varken koca binayı yıkıp bizleri açıkta bırakmak insafa, akıl ve mantıka sığar mı? İlgili makamların dikkatini çekmenizi rica ederiz.

ADALET BAKANINDAN RİCA
Şu şikâyet ve dileğimin sayın
aenkli bir sesle:
1 — Magarit...
Dedi. İmparatorun arkasında ıran iıri yan bir adamın gırtla-' ndan garip bir ses çıktı. Impa-ıtor gayri ihtiyarî eliyle susma-A için işaret etti Bu ses, hassa ‘ ımandanı Leonun sesiydi. Mar
dik
Mne--------------------------- ------
cevina ‘rit adını işitir işitmez Trendini 31 (ıy betti
rak M . İmparator sormağa devşam et-“(22 — j^e jg yaparsınız? “Den— Falcıyım.
~K;li'Bu sırada Margaritin başmda-be dağ kukuleta yavaş yavaş sıynlmış, '
—(132 :yecandan penbeleşmiş yanak- ( p v11 sülirli gözleri, yarı çıplak o-
“Ba*/uzları görünmüştü.
de i(269Bu görünüş birdenbire orada —ân. olananlar üzerinde tesirini gös-—sinerdi. Bu anî şaşkınlıktan istifade nUZveı den fa^cı Broşyadi kardeşle- j “ ' ı küçüğünün yanma yaklaştı ve .. . n ‘ olduğunu anlamağa vakit bu 1 go^şçihıuyan Broşyadinin elini yakala-fat0 smi ~ stersenİ7- asilzadem sizin fa- ' N. uza bakayım...
kaç’'° ’ Dedi. Broşyadi iki tarafına ba-ite kabildi, reddetmedi, elini ona tes-çıkn cnch etti.
Bij0y-Ş’alcı aMrgarit tatlı, ahenktar da ^mız esrarlı bir sesle:
—Asilzadem, altın gibi bir kal-,ı‘z var. Bu kalp Bizans için ol-ğu kadar, başka bir şey için de ■pıyor. Mes’ut olacaksınız. Yal-
vata^", Uz
In 8Üzd vata bir '
| .
»ustu. Broşyadi heyecanla kıza rıyordu. Kız bir müddet susatan sonra:
Onları afaroz ediyor... Bütün dini bütün hıristiyanlara, onlara hücum etmelerini, yabani, muzır hayvanlar gibi onları tepelemelerini emrediyor... İşitiyor musunuz, madam: Yabani, muzıı hayvanlar gibi... Dünyayı bu üç canavardan kurtaracak olan kimseyi şimdiden takdis ederek günahlarını affediyor.
Dudaklarını ısıran, gözlerinden kıvılcımlar saçan Katerin, tehdit, kâr bir tavırla doğrularak:
— Bunların fetvada yazılı olduklarına emin misiniz? diye sordu.
— Tamamiyle eminim,- madam.
Diyen Boröver, gayet lâkayd bir tavırla ilâve etti:
— Bu hâdise, madam, doğrudan doğruya sizi tehdit eden bir tehlikedir ve ben de bunu size haber vermeği kendime bir vazife addettim. İşte bu vazifeyi de yap tim; artık söyliyecek başka bir sözüm yoktur.
— Yal. Demek, tahtın sadece Giz efendilere kalması için sevgili oğlum muzir bir hayvan gibi tepelenecek ha!...
Katerin, bu sözü müthiş bir homurdanma gibi söylemişti. Korkunç tehdit karşısında her şeyi unutmuştu. Sanki yalnız imiş gibi düşüncelerini açıkça izhar ediyordu. Müstehziyane müthiş bir gülüşle:
— Bay Giz, benim buna müsaade edeceğimi sanıyor ha!... Ahmak, sersem, budala, sefil katil!.. Oğlumu öldürecek, mirasına konacak!... Avucunu yalasın! Hele o Loren bjr gelsin!... Yavrusunu müdafaa eden bir ananın ne olduğunu ve neler yapmağa kadir bulunduğunu biliniyorsa, ben bunları ona öğretirim!... Evvelâ, Bur-bon'larla yapılı -nak istenilen bu ittifak yapılamj yajcak... Bu işi
mın adını bıımıyoıı)u»“
(Bilip de ne olacak. Bilsem
de, I yük bif dikkatle
Hatay İli Köy Okulları Yaptırma Komisyonu Başkanlığından
1 — Köylerde yaptırılacak o kul binaları ikinci maddede gösterildiği şekilde dört grup halinde ayrı ayrı eksiltmeye konulmuş-
Grup No. Köyün adı Keşîf bedeli İlçesi Lira Geçici teminatı
Krş. Lira Krş,
1 Akıllı Narlıca Antakya 20.256 50 1.519 24
2 Avsuyu Hacıpaşa « 20.688 Altınözü 53 1.551 64
3 Babatorun Büyükburç « 22.159 96 1.664 68
4 Çamsan Dizin Kırıkhan 20.256 Reyhanlı 50 1.519 24
3 — Eksiltme 26/Haziran/1950 Pazartesi günü saat (10) da Millî Eğitim Müdürlüğünde Komisyon huzurunda yapılacaktır.
4 — İnşaat işlerine ait keşif, şartname vesair evrak her zaman
için Millî Eğitim Müdürlüğünde görülebilir.
5 — İsteklilerin eksiltme gününden en az üz gün evvel İl Makamına müracaatla alacakları yeterlik belgesi, teminat makbuzu ve.
ya banka mektubu ve 950 yılı Tica ret Odası vesikasiyle birlikte ilgili Komisyona baş vurmaları ilân olunur.
Yazan ) MİŞEL ZEVAKO C»vlr«n . RAGIP RIFKI
— 61 —
künden değiştiriyorlar.
ben üzerime alıyorum... Hele ba« şuna... Acaba o Loren, oğlumu tepelemek için kuvvetlerini arttırmak istemesine benim aptalca göz yumacağımı mı sanıyor?...
Katerin ayağa kalkmıştı; ibadet odasmda sıçraya sıçraya gidip geliyordu. Kelimeler de sıkılmış boğazından, boğuk bir homurtu gibi çıkıyordu.
Boröver bir kenara çekilmişti. Kraliçenin, kendisinin orada bulunduğunu tamamiyle unutmuş ol duğunu görüyordu. Onu büyük bir dikkatle tarassut ediyor ve içinden:
«İşte, dişi kaplan uyanıyor, pen çelerini çıkarıyor, dişlerini gösteriyor... Vay Loren’lerin haline!... Dişi kaplan onların üzerine atılacak ve haklayacak...» diyordu.
Katerin birdenbire sükûnet buldu. Galiba, kendisine tevcih edilen darbeyi çelmeğe ve kahir bir darbe indirmeğe müsait mukabil manevrayı bulmuştu. Filiyat sahasına geçiyordu. Ve o andan itibaren, kendisini korkunç bir hale koyan o sükûnetim, o soğukkanlılığını tekrar bulmuştu. Kısa bir an ıu-hunu bütün çıplaklığıyla meydana koymuş olduğunu unutarak yine maskesini takındı ve rolünü oynamağa başladı.
— Bana vermiş olduğunuz malûmat kıymetli... Cidden pek kıy-metliJ Bunlar, tasavvurlarımı kö-
Hâlâ tereddüt eder gibi görünüyordu. Belki de söyliyeceği kelimeleri arıyordu. Şimdi, daha büyük bir emniyetle söze başladı:
— Bana bu iş hakkında tam mâ-lûmat vermemişler. Kiralın tehdit edileceğini aklıma getirmiyordum. Ama, mademki şimdi onu tehdit ediyorlar... Benim de vazifem taay yün ediyor. Ne yapacağımı henüz ben de bilmiyorum... Fakat, bildiğim bir şey varsa o da, sizi te min ederim ki, ben hayatta bulundukça Giz’ler asla, asla, anlıyor musunuz, asla oğullarımın yerine geçemiyeceklerdir.
Kraliçe bu sözleri öyle katî ve azimkâr bir tavırla söylemişti ki Boröver, içinden:
«Tamam, artık müsterihim: Katerin, el altından bin bir meşakkatle, kurnazlıkla hazırladığı şeyi, kendi elleriyle bozmağa çalış-tığı sırada ben de kendimi tamamiyle Kralın şahsım müdafaaya hasrederim. Çünkü, zannıma göre Kral, muvakkat bir fasıladan sonra son derece tehdit edilmiş olacaktır. Başka bir isteğim yok-» dedi.
XXVI BORÖVER’İN TEHDİDİ
Bu esnada, Katerin, en sevgili oğlu, Hanri’nin hayatını kurtaran adama biç olmazsa bir teşekkür etmek lâzım geldiğini düşündü. Dil dökmekte hasis değildi. Gayet
— 63
— Orsini, Bay Bellamy’nin o tomobilinin lâstik tekerleklerinin markasını biliyor musunuz?
— Elbet biliyorum. Üçü eskidir Royal Gord markadır. İki arkadakiler, bir de öndekilerin biri. Öndeki sol tekerlek Silvertorn Cod’tur, bir ay evvel yardım ettim, beraber taktıktı. Bir de yedek lâstiği vardır, o da Ajax-tır.
— Ajax’ın tekerleğe takılmamış olduğuna kafiyen emin misiniz?
— Tamamiyle.
— Otomobili en son ne vakit gördünüz?
— Saat yedi buçuk sularında, kapının önünde iken.
— Ajax hâlâ yedekte miydi?
— Evet, öyleydi.
— Ayın on dokuzuncu gecesi Bay Bellamy’yi tekrar gördünüz mü?
Evet, o akşam Bay Bellamy’yi tekrar görgüm.
— Saat kaçta?
— Ona beş kala.
— Yalnız mıydı?
— Hayır, yanında bir hanım vardı.
— Hanımı tanıdınız mı?
— Tabiî tanıdım.
— Kimdi bu hanım, Orsini?
— Hanım mı? Bayan Patrick Ives’di.
Luizi Orsini gibi rol yapmağa müstait bir adamın ağzıhdan bu sözler öyle bir çıktı ki, mahkeme salonundaki her baş, Bayan Patrick İves’in saçlarını altından daha kıymetli bir meta haline getiren sonbahar güneşinin altında oturduğu köşeye doğru çevrildi. Kendisini süıfn bu gözlerin şüpheli bakışlarını sanki hiç farket-memiş gibi, Sue İves, Stephen Bellamy’ye doğru döndü. Onun hayretle açılan gözlerine kaşlarını kaldırıp gülümsiyerek, hattâ arkadaşça bir tavırla, -ben demedim mi?» der gibi hafifçe başını sallayarak baktı.
— Bundan emin misiniz?
— Zerre kadar şüphem yok.
— Kendisini nasıl tanıyabildiniz?
— Tıpkı sizin sesinizi nasıl duyuyorsam, sesini öyleee duydum. Şimdi sizi nasıl görüyorsam, onu da öylece gördüm.
— Bu nasıl mümkün oldu?
— Bay Bellamy’nin otomobilinin fenerleri yanıyordu. Otomobilden indiği zaman durdu, pencereme doğru baktı.
— Siz nasıl oldu da o sırada pencereden dışarıya bakıyordunuz, anlatır mısınız?
— Evvelâ bir aralık mecmuayı okurken uyuklamışım. Sonra saate baktım, ona on vardı. Kendi kendime, Luizi oğlum, yarın sabah altıda kalkacaksın. Yapılacak dünya kadar iş var. Artık uyusan iyi olur, dedim. Yataktan kalktım, pencerenin yanındaki düğmeyi çevirip lâmbayı söndürecektim. Fakat tam o esnada kapıdan bir otomobil girdi Ha, işte Bay Bellamy eve döndü, dedim. Sonra tekrar dışan baktım; çünkü merak etnjiştim. Bay Bellamy gelir gelmez otomobilini garaja koyar. Halbuki, şimdi evin ö nünde durmuş, otomobilden inen oır hanıma yardım ediyordu. Hanım olduğu yerde durmuş benim pencereme bakıyordu, o vaki ben kendisini gündüz gibi aydınlıkta gördüm. Fakat o beni görmedi, çünkü benim odam karanlıktı. -Yemin ederim ki içeride ışık gördüm» dedi, Bay Bellamy de, «Sue kuzum böyle şeylere takılma. Koşa koşa trene gitti, gö-zumle gördüm» diye cevap verdi. Belki bizim fenerlerin ışığı aksetmiştir, yürü., dedi. Bayan İves de, •Şelki öyledir, ama yemin ederim kı, gözlerimle gördüm.» diyordu. Sonra artık işitemedim. Çünkü onlar içeriye girdiler. Ben de inme inmiş gibi olduğum yerde kal, dım. Çünkü ben Bay Bellamy’yi daima namuslu, dürüst bir adam olarak tanırdım.
— Pekâlâ... Orası bize lâzım değil. Tekrar çıktıklarını gördünüz mü?
— Evet gördüm. Bes on dakika sonra çıktılar. Tek söz söylemeden otomobile binip gittiler.
— Bay Bellamy ne vakit dÖDdü, biliye®1 musunuz?
Hayır. Çünkü otomobili garaja koyarken yan uyandım, fakat kalkıp saate bakmadım.
—■ Oldukça sonra mı?
— Epeyce sonra.. Fakat bir saat mi, üç saat mi, beş saat mi bilemem. Gözümle göremediğim şeyi biliyorum, diyemem.
— Evet, çok iyi edersiniz. Bu kadar, teşekkür ederim. Buyurun, siz de suallerinizi sorabilirsiniz.
Orsini, kaim sesine zoraki bir tatlılık vermeğe çalışmasına rağmen kırmızı yüzünde tamamiyle aksi bir ifade okunan avukat Lambert’e doğru döndü.
_________(Devamı var)
RADYO - BULMACA
sevimli bir tavırla:
— Bay Boröver, dedi, bana öyle bir hizmette bulundunuz ki bunu, emin olunuz, hiç bir zaman unutmıyacağım. Size, candan teşekkür ederim. Sizden başka biri olsaydı, bir mükâfat verirdim... Fakat, sizin kabul etmiyeceğinizi bildiğim için bunu yapmıyorum.
Lâkin, işin kötü tarafı şu ki, Boröver’in bir isteği vardı ve bu arzusunun yerine getirilmesini son derece istiyordu. Kaşlarım çatarak:
— Majesteniz aldanıyor. İlk ve son defa olarak sizden bir şey rica edeceğim. Kraliçenin ricamı kabul edeceğini ümit ediyorum. _ Katerin, yakalandığını anladı. Âdi bir lûtufta bulunmak onun için mühim bir şey değildi; çünkü o, istenilecek şeyin birisine ve rilecek bir unvan, bir rütbe, bir vazife olacağına emin idi. Bununla beraber, düşmanını tezlil etmek hevesine mukavemet edemedi ve ayni sevimli tavırla, biraz da istihfafkâr bir eda ile:
— Zaten ben de bu mağrurane hasbîliğin temadi edemiyeceğini düşünmüştüm. Söyleyiniz Şövalye, eğer benim elimden gelecek bir şey ise...
Kraliçe, bundan daha beceriksiz bir harekette bulunamazdı, izzeti
nefsine indirilen bu darbe karşısında şahlanan Boröver, içinden: «Ya, demek beni, kendine biı çok yalvarttıktan sonra hakaretle önüme atacağın kestirilecek bir kemiği, yerde sürüne sülüne zeli-
lâne bir surette isteyen bir köpek zannediyorsun ha!... Ve bunu da, bir majesteye tumturaklı elfaz ile hitabetmeyi icabettiren âdete uy-
mak budalalığını gösterdiğim için yaptın... Ben sana, âdetleri, majesteleri gösteririm hele dur sen,
Katerin!...» ★ (Devamı var)
Kumaş fiatlannda son derece ucuzluk Emprime VİStia VaİGllCİa
Gandi
^ı Büyük Kumaşfiatianndason derece ucuzluk EmprimeVistra Valencia Gandi
!] Danpink ORTAÇ’ta 350 kr. 195 kr. 340 kr
ORTAÇ'ta
Anafartalar Cad. Adliye fcarşıaı Kö*o Mağazası, No. 3M
Tel: 11135 Ankara
Emprime çamaşırlık Keten emprime Jorjet emprime
260 kr.
350 kr
290 kr
18 Renk hakiki İrlanda keteni 900 kr
Maden direği naklettirilecektir
Ereğli Kömü-lerî işle'mesi Genel Müdürlüğünden
Devlet Orman İşletmesinden satın alınarak işletmemizce Akçakoca'ya en fazla 70 kilometre mesafeye kadar olan şoselerdeki ystif mahallerine depo edilen ve 1950 senesi sonunu kadar edi-l ) jçcek olan tahminen,
i 1000 Metreküp
’( .Maden Direğinin bulundöklan istif mahallerinden alınarak Akçakoca iskelesine nakille, tahliye ve istifi işi müteahhide verilecektir.
1 — Taliplerin şartnamedeki esaslar dairesinde muvakkat teminat mektup veya akçesini, Ticaret Odası vesikasını ve evvelce bu mevzuda yaptıkları işlere ait nakliyat kâğıtlarım, teklif mek-tuplariyle birlikte tevdi etmeleri.
2 — Bu işe ait şartname;
Ankara’da - - -
İstanbul’da . —----------------,----------,
Zonguldak’ta İşletmemiz Ticaret Grup Müdürlüğünden, alınabilir.
3 — İhale 5/7/1950 Çarşamba günü saat 16 da yapılacağından, teklif ve teminatları havi kapalı zarfların en geç aynı gün saat 15 e kadar İşletmemiz Başkâtipliğine verilmesi lâzımdır.
Müddet bittikten sonra verilecek teklifler kabul edilmiyece-■ ği g.bi, postada vukubulacak teehhürler de nazarı itibara alınmışa yacaktır.
)rdn. 4 — İşletme İdaresi ihaleyi dilediğine yapıp yapmamakta serbesttir. (4089)
gir.
s re ta. ■i, gâ.
»t
e h). kal.
Vyı
gali.
bi.
un
u 1
it k li

Eti Bank Genel Müdürlüğünden,
Etj Bank İstanbul Şubesinden,
ve Paraşüt Kampı açılıyor
Anversaten
650 kr
Total
375 kr.
Mimoza emprime
875 kr.
Panama erkek şapkaları 12,75 ve 17,00 Lira
NEVYORKa EN KISA YOL!
Son Terms |ipri
S4S, İskandinavya Hava Yolları nın « Uçan Yataklı Vagonlar» diye anılan DC-6 uçakları, Cuma sabahı saat 9.40 da sizi Yeşilköy’den alıı ve Cumartesi sabahı saat 9 da Nev-york’a bırakır!...
Hiçbir Hava Şirketi, sizi, İstanbul’dan Nevyork’a bu kadar çabuk götüremez... Buna bir de SAS uçaklarındaki konfor ve an'anevi İskandinav misafirperverliği ilâve edilecek olursa, artık İstanbul - Ne\»/ork yolculuğunun tercihan S )1 S He yanılmasındaki isabet kendiliğinden meydana çıkar.
VMJV
4//Yİ/YİS SYSffM

Muammer Karaca
Kbahk dpı’re
Necatlbey mahallesi Flruzağa sokağında Gezi apartmanında. Her saat kapıcıya müracaat ed-lebilir.
(2406)
Satılık
İyi kullanılmış yatak odası takımı bugün Belediye Mezat Salonunda açık arttırma ile satılacaktır.
DİKKAT:
Bu satış yalnız bir gün için-(2407)
Kl*alık Üst Kat
Üç oda. Elli, Cebeci İltekin İlk Okulu yanında No. 25 (2372)
Satılık ev ve arsa
Hamamönû’nde asfalta on beş metre cephesi altında üç dükkânı bulunan 19 odalı ahşap bir ev. Çıkrıkçılar yokuşuna 21 metre cephesi olan 5®» metre murabbaı arsa satılıktır. Müracaat Atatürk Bulvarı, Foto apartman, daire: 1. Saat 15-18 arası müracaat
Sntılık çiftlik
Karacakaya bağlarında 60.000 m! üzerine 6 odalı vJlâ, ahır ve mezru arazisi olan çiftlik satılıktır.
Akif Alpaslan
Vakıf İş Han No. 106 Tel: 14838 (2380)
Opereti
Osman Bikes'in
1 — Türk Hava Kurumu İnönü kampına lise veya yüksek tahsil (örmüş 50 genç alınacaktır.
2 — İsteklilerin yaşı 21 i geçmemiş olmak, boyları 1.66 dan aşağı ılmamak lâzımdır.
j 3 — Tam kuruluşlu hastahanelerin birinde, sağlık durumlarının itruşa elverişli olup olmadığı tesb it edilecektir.
«B) brövesini alanlar yüksek ehliyetnameye haiz olurla.
— Kşmp 1 Temmuzda açılacak (3) ay devam edecektir.
‘ *6 — Kampa seçilenlerin yol masrafları Türk Hava Kurumunca ödetecektir.
7 —t Kampta üstün başarı göster enler Türk Hava Kurumu kadrosu-ı» öğretmen adayı olarak alınacaklardır.

rt
l

Sivas Çimento Sanayii Müessesesı
Müdürlüğünden
Müessesemize ehliyet ve liyakatlerine göre yevmiye verilmek izere bir aşçıbaşı alınacaktır.
İsteklilerin gerekli belgeleriyle Müessesemize başvurması ilân olular. (4090)
V
Maden direği naklethrı'ecektır Ereğli Kömü'lerl İş e'mesl G»nel Müdürlüğünde
Devlet Orman işletmesinden satın alınarak İşletmemize B; bölgesinin muhtelif istif mahallerine depo edilen ve 1950 senesi sonuna kadar edilecek olan tahminen,
2.500 Metreküp
Maden Direğinin bulundukları istif mahallerinden alınarak, Bartın iskelesine nakille tahliye ve istifi işi müteahhide verilecektir.
1 - Taliplerin şartnamedeki esaslar dairesinde muvakkat teminat mektup veya akçesini, Ticaret Odası vekiasını ve evvelce, bu mevzuda yaptıkları işlere ait nakliyat kâğıtlarını, teklif mek-tuplariyle birlikte tevdi etmeleri.
" üt şartname; 1
Eti Bank GeneJ. Müdürlüğünden,
_________ : Eti Bank İstanbul Şubesinden,
Zonguldak’ta . İşletmemiz Ticaret Grup Müdürlüğünden, alınabilir.
3 — İhale 5/7/1950 Çarşamba günü saat 16 da yapılacağından, teklif ve teminatları havi kapalı zarfların en geç aynı gün saat 15 e kadar İşletmemiz Başkâtipliğine verilmesi lâzımdır.
Müddet bittikten sonra verilecek teklifler kabul edilemiyece-ği gibi, postada vukubulacak teehhürler de nazarı itibara alınmı-yacaktır.
4 — İşletme İdaresi ihaleyi d iledigine yapıp yapmamakta serbesttir. (4088)
I ...................
Acele satılık ev eşyası
Sofra takımları, yorganlar, halılar, antika el işleri ve her türlü ihtiyacı temin eden eşya var. dır. Acele geliniz. Satış 10 gün devam edecektir. Yenişehir İsmet Paşa cad. No. 7 (2388)
Bir
Yol İnşaatı ilanı
Etibank Genel Müdürlüğünden
I — Nallıhan ilçesinde, Sarıyar hidroelektrik santralı civarında
1 şosesine kadar, B ankamızın yaptıracağı yeni iltisak ile ve sabit fiat vahidi esasına gö-
J)4»
ı l — Nallıhan
■(kara - İstanbul , inşaatı işi, kapalı zarf usulü y ^eksiltmeye konulmuştur.
2 — Bu iltisak yolunun tahmin iekizyüz kırkbin ikiyüz doksan üç
3 — Bu işin muvakkat teminatı lııı5 bir lira yetmiş iki kuruştur.
i 4 — Eksiltme evrakını görmek isteyenler Bankamız İnşaat Şube-inde görebilirler ve satın almak için (50) lira bedel mukabilinde Jankamız Muamelât Şubesinden te darih edebilirler.
. 5 — Eksiltmeye iştirak etmek is teyenleı in, ihale gününden (10)
lün evvel, eksiltme şartnamesinin (8) inci maddesinde gösterilmiş olan vesaiki, Bankamıza ibraz etmeleri şarttır.
ı 6—Eksiltme 14.7.1950 tarihli C uma günü saat 16.00 da Ankarada Jenel Müdürlüğümüz binasındaki eksiltme komisyonunda yapılacak-
edilen ilk keşif bedeli (840.293,—) liradır.
(37.361,72) otuz yedi bin yüz all-
.9*
nl-
İ7 — Teklif zarfları, eksiltme şartnamesine uygun tanzim edilmiş ola-ak ihale günü saat (15)e kadar makbuz mukabilinde Genel Müdürlüğünüz İnşaat Şubesine verilmiş olmalıdır.
8 — Bankamız, ehliyet vesikası verip vermemekte ve ihaleyi yapıp ’apmnmakta serbesttir. (4050)

Ankara
IJtf-


Umumî Nakli yut Kollektif Ortaklığı
İstanbul şubesi
(emiş Vapur İskelesi No. 11 de 21741 telefonunu müşterileri emrine açmıştır.
Yc
Sivas Çimento Sanayii Müessesesi Müdürlüğünden
Park, bahçe, fidanlık ve benzeri ziraat işlerinden anlar ve bu filerde çalışmış Orta Ziraat Okulu mezunu bir elemana ihtiyacımız fardır.
1 Verilecek ücret ayrıca tesbit ve kendilerine tebliğ edilmek üzere alip olanların gerekli belgelerile müessesemize baş vurması ilân o-unur. (4177)
2 — Bu işe
Ankara’da İstanbul’da
Toprak Mahsulleri Ofisi Ankara Bölge Müdürlüğünden
1— Yeşilhisar aııbârımıza gelecek veya buradan diğer mahalle-sevkedilecek Ofisimize ait hububat, bakliyat, un vesair maddele-yiikleme ve boşaltma işleri geçen ihaledeki fiyatlar pahalı göriıl-
Emlâk alım satımı
Ankaranın her yerinde ev, apartman, arsa, bağ almak ve satmak istiyenlerin müracaatları rica olu-
Müjde
Haymana Belediye Başkanlığından
Radyoaktivitesi ve Terkibi itibariyle her türjtt Romatizma, Siyatik, Nevralji, Lumbago, Astım, Ekzama, Cilt ve kadın hastalıklarına fevkalâde şifalı tesiri denenmiş olan:
Haymana Kaplıcaları 15 Haziran 1950 den itibaren sayın müşterilerine açılmıştır.
Ankarada Haymana Oteli önünden her giin muntazam otobüs seferleri vardır. (4120)
ire .
düğünden yeniden açık eksiltmeye çıkarılmıştır.
2— Eksiltme 28/6/950 tarihine rastlayan Çarşamba günü saat 15.30 da Ankara Bölge Müdürlüğü binasında teşekkül edecek hususî komisyon önünde yapılacaktır.
3— İsteklilerin (500) lira geçici teminatlarını eksiltme saatinden bir saat öncesine kadar Silo yanındaki Ankara İşletme Şefliği veznesine yatırmaları ve alacakları makbuzla Komisyona baş vurmaları lâzımdır.
4— Bu işe ait şartlaşma ve sözleşme tasarıları 5 .lira karşılığında
Müdürlüğümüzün Ticaret servisi ile Yeşilhisar anbar Şefliğinden temin edilebilir. (4162)
ITlus meydanı Mühendis Hanı No. 5 Musa Yılmaz Tel: 16668, Ev 15233 (2378)
Acele Satılık
Müzayede salonunda yatak odası takımı, beşik, çocuk arabası ve karyolası satılıktır.
)ıaı
Dikişli siyah boru satın alınacaktır
Toplantı
Ankar.% Batı Müziği Sanatkârları Derneği Başkanlığından:
24/6/950 Cumartesi günü saat 14 de Ozder pavyonunda olağan üstü Genel Kurul toplantısına sayın üyelerin gelmeleri. BAŞKAN
(2405)
Maden d)-eği naklettirilecektir
Ereğli Kömürleri işletmesi Genel Müdürlüğünden
Devlet Orman işletmelerinden satın alınarak işletmemizce Devrek ve Ereğli bölgelerinin muhtelif istif yerlerine depo edilen ve 1950 senesi sonuna kadar edilecek olan tahminen.
7.500 Metreküp
Maden Direğinin bulundukları istif mahallerinden alınarak iskele ve istasyonlara nakille, tahliye ve istif işi müteahhide verilecektir.
1 — Taliplerin şartnamedeki esaslar dairesinde muvakkat teminat mektup veya akçesini, Ticaret Odası vesikasını ve evvelce bu mevzuda yaptıkları işlere ait nakliyat kâğıtlarım, teklif ınek-tuplariyle birlikte tevdi etmeleri.
2 — Bu işe ait şartname:
Ankara'da ’ ’ ” ' ..... ”
İstanbul’da _____.__________
Zonguldak’ta : İşletmemiz Ticaret Grup Müdürlüğünden, alınabilir.
3 - İhale 5/7/1950 Çarşamba günü saat 16 da yapılacağından, teklif ve teminatları havi kapalı zarfların en geç aynı gün saat 15 e kadar işletmemiz Başkâtipliğine verilmesi lâzımdır.
Müddet bittikten sonra verilecek teklifler kabul edilmiyeceği gibi, postada vukubulacak teehhürler de nazarı İtibara alınmıya-oaktır.
4 — İşletme İdaresi ihaleyi dilediğine yapıp yapmamakta serbesttir. (4087)
Ankara Elektrik Havagazt ve Otobüs işletme Müessesesirden
1— 3000 metre İJ dikişli siyah boru teklif verme usulü ile satın alınacaktır.
2— Mevcudu olanların tekliflerini en geç 1/7/950 gününe kadaı müessese Umum Müdürlüğüne göndermeleri ilân olunur.
Kiralık kat
Tasarruf evleri birinci cadde No: 65. Dört oda, bir hol, elektrik, su, havagazı, bütün konforu havi. Tel: 31370.
Kݻ1
Toplantı
25 Haziran 1950 Pazar akşamı saat 20.30 da Ankara Halkevi salonunda bir Hindistan Gecesi tertip ed.lmiştir. Bu gecede İzmir Milletvekili Prf. Bayan Halide Edip Adı-vaı- tarafından bir konferans verilecektir. Bundan başka H.nd şarkıları söylenecek ve enteresan filmler gösterilecektir. Bütün Hindistan dostları ve arzu buyuran sayın An kuralılar bu geceye daveti dirler.
Türkiye - H ndistan Kültür Cemiyeti
iler akşam saat 21.15 (le
Yeni Sinemada
ü ne ş
: Eti Bank Genel Müdürlüğünden, Eti Bank İstanbul Şubesinden,
Zatı Sungur
Temsilleri muvaffakiyetle devam ediyor
Çayırhan Yetiştirme Yurdu
VI M HerSevl
ve Kolay Temizler! . VİM Pa»to kalıplarının kolay vo buk torrfizler. Bir veya İki defa b kapları VİM ile ovalayınız derhal yaj «serleri ve kara lekeler kayıp olur. VİM kullanınız temizlemeleriniz daha kolay daha çabuk ve daha emin olur.
Müdürlüğünden
Yurdumuz makinelerinde çalıştırılmak üzere 200 lira kadro- ücretli şoför ehliyetli hür makinİBt alınacaktır.
Taliplerin evrakı müsbiteleriyle bcrabıp Çayırhan Yuıd Müdürlü, güne müracaatları. (4002)
Sayfa:6
ZAFER
!
Memurlarımızın halka muamelesi
1- I diye bağırıp durmaktadır, hesap so-ı- | ruyorum ve diyorum ki, bundan
Başmakaleden devam
r
c
h r: ir
(I ti
*3 )1 ■c
1.
11
i-s'
u
a a'

1 h il
1
a
I
ı
)
t
B
J t
I
i
1
1
1
i.
t
e
o
(
3
i
i
I
r
İı ı r ı r i
V
1
y
ö
i
★ (Ba, tarafı 1 incide) zın bir tarafım açalım, bu memlekette şikâyetlerimizin hemen hepsinin temelinde devlet memurunun bir ruyi abûsundan şikâyet vardn-. Bunu hepimiz çok iyi biliriz. Devlet idaresinin iyi yürümesinin şartlarından birisi de güler yüzlü ve tatlı sözlü bir idare olmasıdır. (Bravo sesleri) Bu hükümetimizin kendi muvaffakiyeti, Meclisimizin muvaffakiyeti ve devletimizin muvaffakiyeti için şarttır. Güler yüzlü bir idare getirmek için lâzımgelen bütün tedbirleri almak azmi kat'î-sindeyiz. (Bravo sesleri, alkışlar).
Bu tedbirler nelerdir? Ulaştırma Bakam bir tamim yapmış. Bütün devlet daireleri tamim yapabilir. Kanunların kendilerine verdikleri salâhiyetler dahilinde tamimler yapabilirler. Vatandaşa fena muamele yapan memurların kanunların gösterdiği istikamette tecziyesi için emir verebilir. Bunlar teknik vasıtalardır. Prensibimiz şudur: Tekrar ediyorum, güler yüzlü bir idare getireceğiz arkadaşlar.
Köylünün işinin, vatandaşın işinin çabuk görülmesi:
Arkadaşlar, bunun iki büyük â-mili vardır, bu iki büyük âmil de hatta bire irca edilebilir. Kontrolsüz geçmiş uzun yılların, tek parti sistemi ile geçen uzun yılların tabii neticesi işlerin gecikmesidir.
Arkadaşlar, memlekette büyük bir rejim tebeddülü olmuştur, mu-rakabeli sistem kurulmuştur elbet ve elbette ki, işler çok daha süratli gidecektir. Bunun yanında, yine buna benzer başka sebepler, maddî ve ruhî sebeplerle tekevvün etmiş olan bu, işleri geciktiren hastalıkların da ortadan kaldırılması lâzım gelir. Nedir bu hastalıklar? Bir misal vermekle iktifa edeceğim arkadaşlar:
Tek parti sistemi, murakabesiz sistem. Bunun içindir ki, kanunlarımız formalitelerle doludur. Arkadaşlar bu formaliteleri ortadan kaldırdıkça ve onun yerine salâhiyet ve mes’uliyet mefhumlarının karşılıklı ikamei sistemi işler daha süratli yürüyecektir, arkadaşlar. (Bravo sesleri ve alkışlar).
Ihtilâs ve irtikâptan bir kaç aya mahkûm olanlar... Bunun müddeti altı aydır. Altı ay irtikâp ve ihtilâs suçundan mahkûm olanlar artık devlet hizmetinde kullanılamazlar. Burada hükümetimizin katı azmi şudur: ihtilas ve irtikâp suçlarında miri male taallûk eden, suçlarda, şimdiden sonra hakikaten suçlu olarak mahkûm olmuş vatandaşlar devlet hizmetinde kullanılmamalıdır.
Bir söz vardır, vakıa, temas edilen mevzuun hududunu geçmemelidir, fakat sırası geldiği için arze-deyim «Esrarengiz Mesneviden aldım, çaldunsa miri malı çaldım.» işte bu zihniyet öldürülecektir. Bu vaziyette olan memurlar varsa, bunlar m adetlerini iyice bilmiyoruz. Bunların tetkik edilmesi lâzımdır. .Bu tetkıkata başlanmıştır.
Soruya vereceğim cevap bundan ibarettir.»
Başbakan yardımcısı Samed Ağa-oğludan sonra kürsüye gelen soru sahibi Mehmet Ozbey, Başbakan yardımcısının verdiği cevaba teşekkürlerim bildirmiş ve ezcümle de miştir ki:
•— Bazı mühim noktalan huzurunuzda açıklamak istiyorum. Bir iki misal vereyim elaha iyi anlaşılmış olacaktır. Her gün hepimiz Leşte» deste mektup alıyoruz, bunları işimizi gücümüzü bırakıp takip etmeğe zamanımız müsait değildir. Baltanınız da muztariptir, fakat bundan asıl mtıztarip olan milletimizdir. Namütenahi dertleri miz vardır. Onların devlet dairelerinde işleri halledilemiyor.
40 öğretmen arkadaştan bir mektup aldım, terfi etmişler, aradan bir sene geçtiği halde hâlâ terfileri yapılmamış.
Burdur’da iş hayalı çökmektedir. 600 aile göç etmektedir. Kafiyen a-lâkadar olunmamıştır.
Arkadaşlar, bir köyün ideali e-lektriğe kavurmaktır. Kurna ve Yarı köyleri elektriğe kavuşmuşlardır. Fakat 840 lira elektrik vergisini vereonediğinden dolayı çıra y akmaktadır La r, elektrik lâmbaları örümcek bağlamıştır. Kestel ve Sö-ğüt’ün kaaa yapılacağı vadinde bulunulmuş fakat asla yapılmamıştır.
Çaldır ve Yuvanın 40 kilometre yakınında su vardır, fakat dereden a- , ----- . _ —. ...
kan su o civarı dizanteri ile muz- . evvelki devre milletvekili olan aır-tarlp etmektedir. | kadaşlar hakları olmadığı halde al-
Nihayet arkadaşlar, bir mütekait mış oldukları fazla maaşları geri arkadaş açtır, bir senedir maaşı ve- .....1“1—
rilmemıştir. Hülâsa hükümet dairelerindeki memurlar iyi çalışmamak tadırlar. Şu evrak üç elden geçip çıkması icabederken 10 masa dolaşı yor, çünkü memur çoktur.
Sayın arkadaşlar, İzmir Elektrik şirketi Belçikalıların elinde iken su .elektrik ve gaz işleri 30 memurla idare ediliyordu. Aynı tesisat bize geçtikten sonra memur sayısı 300 e yükselmiştir.
Arkadaşlar, memur miktarı hakikaten çoktur. Resmî istatistiklere bakacak olursak 938 de 88.000 olan memur sayısı, sekiz sene sonra 946 da 222.000 e yükselmiştir. Bizde memur sayısı o kadar çoktur ki Amerika atom, İngiltere radar yaparken biz de bütün zekâmızı memur kadrosunu kabartmakta, şişirmekte kullanmışız, desek caizdir.
Üzülerek huzurunuzda beyan e-derim ki. köylü demiyelim, bütün vatandaş diyelim. Vatandaş iki günlük köyden geliyor, memur onu kapıdan gördüğü zaman hemen haşlıyor, git yarın gel. Akşam yatmak için parası yok, yiyecek gıdası yok. Uzaklardan gelen köylünün işlerinin tez elden yapılması icabeder arkadaşlar:
Çalışma sistemimiz gayet bozuktur. Ben yabancı memleketlerde bir dostuma Allaha ısmarladık dediğim zaman memur dostum kalkıp elini bile vermemiştir, aradaş-lar. Bizim burada ise daireler kahve halindedir. Çalışkan memurlarınız çoktur. Bunlar bu büyük kürsüden hürmetle selâmlarım. Hatta o kadar çoktur ki, dosyaları koltuğuna alıp sabahlara kadar çalışırlar. Ama bu meyanda tenbel memurlarımız da vardır.
Arkadaşlar; bir ciheti de yüksek huzurunuzda arzetmek isterim; bu cihetleri nazarı dikkate almıyan Cumhuriyet Halk Partisi hakkı olmadığı halde bar bar hesap sorun
versinler.
| Sonra arkadaşlar, bu büyük kür. I' süden şunu hatrlatmak isterim. İçimizde tekaüt maaşı alıp da aynı zamanda memur maaşı alanlar vardır. Bu millet o kadar zengin değildir, biz Marshall yardımı ile bütçemizi kapatmağa çalışıyoruz. Bu, Sultan-I ahmette dilenip Ayasofyada sadaka I vermeğe benzer. Bizim paramızı har camakta çok hassas olmamız lâzım dır. Devlet bütçesinden çift maaş alanlar vardır, bunları tek maaş a-lır hale kalbetmek lâzımdır.
Arkadaşlar;
Bilhassa yüksek huzurunuzda bugün hakikati belirtmek isterim ki; kadın memullarımız çoktur. Kadın memurlarımızı hürmetle selâm larım ama, akşamlan saat 5-6 dan sonra Bakanlıklardan ve bankalar-dn çıkan kadınlara baktığımız zaman arı kovanından çıkar gibi çıktıklarım görüyoruz. Bunların içinde lâyık olanları muhtaç olanları vardır. Bunlar çalışsınlar ama tahsili ve kıymeti olmıyan akşama kadar örgü örüp, fal bakmakla vakit geçirenler de evlerine dönsünler.
Bunlardan hastabakıcılar, ebetler, öğretmenler müstesnadır.
Arkadaşlar; kadın memurlarımız dan genel bütçe, katma bütçe ve devlet İktisadî teşekküllerinde çalışanların yekûnu 30.046 dır. Bunların içerisinde 10.679 evli, 19219 u bekârdır. Bunlar evlenmeye asla tenezzül etmiyorlar.
Ve bunlar yuvalarına sevkedildi-ği zaman bir kolordu miktarında çocuk meydana gelecektir. Bu itibarla bu işte çok hassas olalım. îşe kabiliyetli olanları alalım. Kahve köşelerinde bom boş oturan üniversite mezunu gençlerimize iş bulalım.
Sayın Ulaştırma Bakanına yüksek huzurunuzda aldığı bu çok yerinde tedbirden dolayı teşekür e-derim.
Bayındırlık Bakanı ve Ali Ihsan
Yabancı sermaye ve iktisadımız!
kiyeye sermaye getirenlerin sömürmelerine müsaade edemezdik. Fakat her memlekette yabancı sermaye nasıl işliyor, nasıl çalışıyorsa, bizde de bu işe ona göre bir nizam vermek pekâlâ mümkündü. Bu yapılmadı; Ali Beyin zihniyeti lıer İşe hâkim oldu; ve yabancı şirktelerin hepsi birer kangrendir diye kesilip atıldı.
Nihayet hatalar meydana çıkmış, ve bunun tashihi çareleri düşünülmüştür. Evet, ecnebi sermayeye muhtacız, bu sermaye ile Türk mühendisi, Türk iş adamı, Türk işçisi büyük bir çalışma imkânı bulabilecektir. Şu hakikat nihayet anlaşılmıştır; sermayeyi getirmek başka, işin idaresini yabancıya vermek yine başkadır. Bu fark artık idrak edilmiştir. Dışarıda faydalı is ariyan, ve kendi memleketlerinde her türlü teşebbüs sahası artık dolduğu için kabından dışarı taşmak istlyen yığınla sermaye terakümleri vardır. Bunlan pekâlâ kendi el emeğimizle ve kendi imkânlarımızla İşletip memleketteki bir çok istihsal kaynaklarını değerlendirebiliriz.
Fakat şunu da söyliyelim ki, ecnebi sermaye kendisine dalma bir emniyet arar. En ufak bir şüphe karşısında derhal ürkek bir hale gelir; çekinir, ve kaçar. O halde ecnebi sermayesini getirmek ve işlemek için bir tekim kanunların ona göre ayarlanması veyahut hususî mukaveleler akdi lâzımdır.
Tekrar memnunlukla söyliyelim ki, memleketin İktisadî durumu, şimdi Demokrat Parti iktidarı sayesinde normal bir hale gelmiştir. ATtık ortada şahsa göre değişen keyfî kararlar yoktur. Bundan dolayıdır ki, ecnebi sermaye yurdumuzda rahat rahat çalışma imkânlarını bulacak, bu da bizim iktisadi gücümüzü arttıracaktır.
Demokrat Parti, sade bu mevzuda bile memleket iktisadiyatına yapacağı yardımla iftihar edebilir.
Mümtaz Faik FENİK
Affın şümulü geniş olmalıdır
bizi
t. -
★ (Ba) tarafı 1 İncide) koyamadı. Bundan dolayı da affın şumulü etrafında da müşterek bir karara varılamadı. Tasarının encümendeki ilk müzakeresi telaşlı bir zamana rastgeldi. Affın mebdei ve şumulü müzakere oldu.. Anlaşıldı ki, bu aftan pek mahdut kimseler İstifade edecektir. Halbuki her Milletvekilinin kafasında mahbesten kurtarılması lâzım gelen birisinin hayali yaşıyordu. Ona gö-reı herkes ortaya yeni, yeni teklifler sürüyordu. Nihayet, tasarı Meclise geldi, orada da önüne gelen bir önerge verince, komisyon başkanı Hulki Karagülle fevri bir kararla tasarıyı encümene geri istedi. İşte o zaman Meclisin içinde bir kıyamettir koptu. O ana kadar efkârı umumiyenin- karşısına sevimsiz bir çehre ile çıkmamak isteyen bir çok Milletvekilleri Meclisde söz almamışlarken koridorda dinamit 1 fıçısı gibi patladılar. (Efendim böyle şey olmaz... Herif kadını vurmuş, çocuğunu da duvara mıhla mış bunu af mı edeceğiz?) gibi söz ler söylediler ve her biri, birer suçun müşterek tarafım ele alarak feryadı kopardılar.. Binnetice proje geri alındı. Ve kanuniyet iktisab edemedi.
Demokrat hükümet iktidara geldikten sonra ağza uzatılarak geri çekilen mey vay ı tekrar sahiplerine uzatmanın çaresini aradı.. Şimdi yeni bir af tasarısı ile Meclisin huzuruna gelmektedir.
Demokrat hükümet bu sefer selefi Halk Partisi hükümeti gibi, affa mesnet teşkil edecek bir sebep bul-makda güçlük çekmiyecektir. Bu memleketin tarihinde ilk defa olmak üzere Millî hakimiyet esası üzerine bir devlet kurulmuş bulunuyor. 14- Mayıs hadisesi, yeni bir
dir. Bunlann hepsinden fazla olarak dünya bir harp geçirmiştir. Eu harbin memleket bünyesinde açmış olduğu yaralan sarmanın zamanı gelmiştir. Harbin tevlid ettiği öyle siyasî cürümler vardır ki, bunların aslî faillerinden olan ecnebileri af etmiş ve Türk vatandaşı affedilme-miştir. Bu gibi muvazenesizlikleri de tasfiye etmenin elbette zamanıdır.
Kaldı ki, af tasarısı, bir af tasarısı olmakdan ziyade çok haklı olarak bir tecil tasarısı olmuştur. Hükümet, mahkûmları bir kayıt ile affa tabi tutacaktır. Bir daha suç işlememek, eğer bunlar tekrar suç işleyecek olurlarsa, eski cezalarını da beraber çekeceklerdir.
Onun için biz, affın çok şamil olmasını temenni edenlerdeniz. (Vay efendim, devletin parasını yedi) diye az bir para ihtilas eden memura tekrar hayat hakkı vermemek doğru olmadığı gibi yeni bir devrin eşiğinde, birer namuslu vatandaş olarak cemiyet arasına katılmak isteyenlerin de bu arzularına imkân bahşedilmelidir. Bir af veya tecil esası kabul edildikten sonra bunun geniş olması, gayet tabiîdir. Ve biz hükümet tasarısının bu zihniyetden mülhem olmasını temenni ediyoruz.
Cihan BABAN
Kara Güçleri bugün karşılaşıyor
Dün gazetemiz spor sütunlarında bildirileh Karagüçleri maçları biz-
ııuyuı. 11- ouairnen ıvaraguçıerı maçıaıı uız.-
umumî af için, başlı başına bir se- I zat g -p geneı Md. Vildan Aşir Sa-beptir. Demokrat hükümet düşü- vaşır’ın yakın alâkasile çimen ta-nebilir ki: Yeni bir zihniyetle caza ] miri durdurulan 3 No. lu büyük sa. kanunundaki ağır hükümleri tadil hada bugün saat 17 de başlıyacak-pdprpktir. hu itibarla, eski ceza-
* (BMUrafı 1 İncide) yas Akdeniz’in Maliye Tetkik Kurulu Başkanlığına, Hazine Genel; Müdürü Sait Erginerin müsteşar yari dımcılığma, Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürii Ekrem Şahenk-in Başhukuk Müşavirliği ve Muha-, kemat Genel Müdürlüğüne, Müste-| şar yardımcısı Muhittin Gürün’ün Bütçe ve Malî Kontrol Genel Mü-| dürlüğüne, Hesap Uzmanları Kuru-) lu Başkanı İsmail Özüt'lin Müste-I şar yardımcılığına, Hazine Genel Müdür yardımcısı Nail Gidel’in1 Hazine Genel Müdürlüğüne tayin-| leri yüksek tasdika iktiran etmiş-, tir.
★ (Baştarafı 1 incide)
Havadis tamamiyle doğru değildir. Otomobil yardım parasiyle alınmamıştır. Selefim zamanında Bakan lık emriyle satın alınmıştır. Bu otomobil 17 bin liraya değil 13 bin liraya satın alınmıştır. Lüks bir otomobil de değildir.
Otomobil satılmamıştır. Ankaraya getirilerek garaja konmuştur. Bu meyanda Bakanlık teşkilâtındaki 30 otomobil de faaliyetten alıkonmuş-tur. (Bravo sesleri, alkışlar).
Bakanlar Kurulunca otomobil israfını önliyecek tedbirler alınmaktadır. Bu hususta bir karara varı-[ lıncaya kadar bu otomobiller kul-larulmıyacaktır.
Bununla beraber burada bir noktayı belirtmek isterim:
Memleketimizdeki zelzele felâket mmtakalannda inşaat işlerinin ne kadar bati cereyan etmiş oluğu •cümlenizin malûmudur. Şarkta yap tırılmakta olan 286 memur evi de beş senedenberi hâlâ ikmal edilememiştir.
Eskişehirde kısa bir zamanda 250 evin inşası bitirilmek üzeredir. 250 evin de inşası taahhüde bağlanmıştır. Önümüzdeki kışa kadar hükümetiniz bu miktarı 1500 e çıkarmak ve bütün felâketzedeleri kıştan evvel yerleştirmek azmindedir. (Sü rekli alkışlar).
Şarktaki 2—3 odalı evler 20. bin liraya Eskişehirdekiler ise 3250 liraya mal olmaktadır. Bineanaleyh kısa bir zamanda 250 ev yapmış o-lan memurlarımı cezalandırmak şöyle dursun ayrılırken kendilerine teşekkür ettim. Ve tamamiyle muvaffak olurlarsa taltif etmek niyetin deyim. (Bravo sesleri).
Münasebet düşmüşken şıinu da tebarüz ettireyim ki; Şarktaki bir takım inşaat selefim tarafından dur durulduğu halde bunu bilmiyen muhalif matbuatın bunu bize atfederek bir bardak suda fırtına yaratmalarını icraatımızla tekzip ede
ceğiz. (Bravo sesleri, alkışlar).
Bu mevzu üzerinde gösterdikleri dikkatten dolayı sayın milletvekili Sabis arkadaşıma teşekkürlerimi sunarım. (Bravo sesleri, alkışlar).
Bakandan sonra söz alan soru sahibi Ali İhsan Sabis demiştir ki:
«Muhterem arkadaşlarım- sayın Bayındırlık Bakanının vermiş olduğu izahattan dolayı kendilerine teşekkür ederim. Ben esasen bu kadar küçük bir vakayı bu kürsüye getirmeyi düşünmyordum. Lâkin temsil ettiği veyahut gösterdiği zih niyet itibariyle burada mevzubahs etmek istiyorum. Vicdanen çok müs terihim ki, oradaki seylâp âmiri bu hatayı yapmamıştır. Bundan dolayı, verilen bu izahattan ferahlık hissediyorum. Çünkü o memur yapmış olsaydı işin şekli daha başka olurdu. Hatayı eski Bayındırlık Bakanının yapmış olduğu an laşılıyor ki, esasen bizim mücadele etmek istediğimiz hatalı zihniyeti bizzat eski Bayındırlık Bakam yapmıştır. Her yerde otomobil sa-fası ile hareket etmek, her yerde lüks iptilâsı, mirasyedi zihnietiyle devleti idare etmektir. Hatta bu kürsüden vaktiyle, icabederse köy muhtarlarına kadar otomobil veri, riz, diye bağıranları biz işitmişiz-dır.
İşte bu zihniyettir ki, bizi daima fazla masraflara düçar ediyor.
Benim bütün vekillerden de istirhamım Bayındırlık Bakanının gösterdiği hassasiyeti kendi Bakanlıklarında da göstererek, aynı lüks hayatı, aynı zihniyeti takip edenler olursa buna mani olmak ve bir an evvel bu fuzulî’ masrafları kaldırmaktır.
(Biüp de ne
Bayındırlık Bakanına gösterdiği hassasiyetten dolayı tekrar teşekkür ederim, aynca da memurun da bir kabahati olmamasından dolayı memnuniyetimi ifade ederim. (Alkışlar).
İngiltereye giden basın hey’etımiz
* (Bay tarafı 1 incide) başkanlığındaki heyet fabrikaları, tersaneleri ve gazete idarehanelerini ziyaret edecektir.
Burhan Felek İngiltereye gelişin de şunları söylemiştir:
.__Türkiyede îngiltereyi ve Ingi.
lizleri alâkadar eden meselelere karşı derin bir alâka olduğunu sizi temin edebilirim. İngiltere demokrasinin beşiğidir ve biz de demokraside ciddî ilerlemeler yapıyoruz.»
Burhan Felek şunları ilâve etmiştir:
«— Bundan başka Ingiltere bizim müttefikimizdir ve her zaman' karşılıklı menfaatlerimiz vardır.»
Tiyatrocuların ziyaretleri
Londra, 21 (a.a.) (Reuter) — Türk tiyatro mahfillerinin dört i-leri gelen üyesi olan tiyatro yazan ve münekkidi Lûtfi Ay, tiyatro yazarı Cevat Başkut- komedya artisti Vasfi Zobu, dram artisti Kemal Gürman, dün Londradaki ilk günlerini büyük bir faaliyet içinde geçir mişlerdir.
Sanatkârlar İngiltere tiyatro âleminde tetkiklerde bulunmak için Londraya gelmişlerdir.
Sanatkârlar meşhur Sadlers Wells Bale Mektebini ziyaret ederek ln-gilterenin bale mensuplarını nasıl ytiştirdiğini görmüşler ve gece meş hur Covent Garden Operasında son temsili seyretmişlerdir.
Sanatkârlar dün Londrada bir ge zinti yapmışlardır. Lûtfi Ay, Reuter muhabirine şunları söylemiştir:
(— İngiltere tiyatro çevrelerinde yaptığımız tetkiklerde kendi mem. leketimizin tiyatrosunda da tatbik edilebilecek bir çok şey öğrenmeği ümid ediyoruz.»
edecektir, bu itibarla, eski ceza- ' larla mahkûm olanlar varsa onlara yeni imkânlar hazırlamak, &lbet doğrtı olur.
Memleketin veçhesi değişmiş memlekette yeni bir fikir ve ruh in- — _ _
kılâbı olmuştur. Bu fikir ve ruh rumdan kurtarmıştır, inkilâbırun hatırı için, hapishane- | Bugün saat 17 de Ankara K.G.-lerde bulunan suçlu vatandaşlara Erzurum K.G., saat 18.50 de îstan-bu yeni devrede yeniden faal müs. 1 ' 1 v n oa
tahsil unsurlar olmak imkânını vermek doğrudur.
Fakat Demokrat hükümet düşünebilir ki: Hayat pahalılığı bu memlekette nisbetsiz derecede artmıştır. Halbuki memur maaşları bu pahalılığa nisbetle çok gerilerde kalmıştır. On lira ihtilas ettiği için, beş sene hapse mahkûm ettiğimiz insanlar mevcuttur. İhtilas 1,0 7İm-
tır.
Stad iç sahasının kısa zamanda yapılmasına teknik imkân olmadığı anlaşılmıştır.
Bu suretle bölge ve genel müdürlük Karagüçlerini müşkil bir du-
bul K.G. - İzmir KG., 24 Haziran Salı saat 17. de İzmir K.G. - Erzurum K. G., saat 18.50 de Ankara K.
gine ' G. - İstanbul K. G., 26 Haziran Pazartesi saat 17 de İzmir K.G. - Ankara K.G., saat 18.50 de İstanbul K. G. - Erzurum K. G. karşılaşacaklardır.
Maçların çok sürprizli olacağı umulmaktadır. Bilhassa İstanbul ve Erzurum K. G. leri geniş bir böl-
Seçim tutanakları
* (Baş tarafı 1 İncide)
Van milletvekillerinin seçim tutanakları hakkındaki görüşme, bir prensip kararına varılmak üzere başka güne bırakılmıştır.
İdareci üyeler kurulunun nakil j vasıtaları hakkındaki 3827 sa^Aı’ kanuna bağlı 1 sayılı cetvelde degi' şiklik “yapılmasına ve bu kanuna ek 4832 sayılı kanunun kaldırılma, sına dair kanun teklifi ve bütçe komisyonunun raporunun müzakeresi sırasında Kayseri müstakil mil letvekili Suat Hayri Ürgüplü söz almış ve Meclis başkan ve başkan | vekillerine ait iki arabanın devrinin-. Maliye Bakanlığına yapılmasının i doğru olmadığını, bu devir esnasın ( da vasıtaya ait bir çok kıymetli kıs mın heder edildiğini, bu itibarla ha zine menfaatinin haleldar olduğu-ğunu bildirmiş ve bu işin doğrudan , doğruya idareci üyeler tarafından i yapılmasını istemiştir.
Başkan vekillerinden Sıtkı Yır-cali, elde mevcut mevzuatın bu işin Maliye Bakanbğına yaptırılmasını j gerektirdiğini, maamafih idareci ü-yelerin bu hususta çok titiz davra-; nacaklarını söylemiştir.
Sözlerine devam eden . Yırcalı, ’ kaldırılması mevzubahs olan oto-' mobillerin iki adet olduğunu, bunlardan bir tanesinin Meclis başkanı | nın şahsına tahsis edilen ikinci otomobil, diğerinin de başkan vekille- ; rine tahsis edilen otomobil olduğunu açıklamıştır.
Bundan soiıra müzakerelere geçil ' miş ve kanun teklifinin birine- gö- , rüşülmesi tamamlanmıştır
Meclis yarın toplanacaktır.
z
t( •
insanlar mevcuttur. İhtilas ve zim- Erzurum K. G. leri geniş bir bol-met suçları arasında müsavatsızlık geyi temsilen geldiklerinden içle-
—---------------O-..........................-...... •
bir takım insanların gadre uğra- ] rinde bütün memleket sporsverle-masına imkân verdiği gibi, Adalet 1 rinin beğendikleri ve tanıdıkları duygularımızı da rencide- etmekte- oyuncular bulunmaktadır.
BETON DEMİRİ
General Aldoğan Şî
ir (Baş tarafı 1 inçle-daşları kanunlara karşı saygısızlı-F aı ğa teşvik ettiği idiası ile emekli ge-' neral Sadık Aldoğan aleyhine ye- ti] ni bir dâva ikame etmiştir. yi
Diğer taraftan İstanbul savcılığı) bi " -------,..4 dI
d I
IC
DEVLET DENİZYOLLARI-ö
ve Limanları Genel Müdürlüğünden
16 Günde
5 Memleket
Yaz aylarının en muhteşem turistik seyahati
4 Temmuzda başlıyor
İstanbuldan hareketle BEYRUT — İSKENDERİYE — NAPOLÎ — VİLLEFRANCHE (Nis
10 bin tonluk TARSUS gemisi 4 Temmuzda --------------- -------- -------------- --------- ----------------
ve Montekarlo’nun limanı) —CENOVA — PİRE arasında çok cazip bir turistik sefer yapacaktır.
Yaz tatilinizi Akdenizde geçirmek fırsatım veren bu seyahati kaçırmayınız
Biletlerinizi Denizyolları merkez ve tali acentelerinden, Yataklı Vagonların bütün acentelerinden ala bilininiz.
ittifak yapılamj yajcak...

f—
[•«! İTHAL Fiyatına PERAKENDE Satılmaktadır.
| transco şu. ‘rrrr.

î 1 â n
Belediye Başkanlığından
Belediye meclisi 8/6/950 günlü oturumda Koçhisar iri tuz perakende kilosunun (9) kuruş fiyatla satılmasına karar vermiştir.
Sayın halka ve alâkadarlara ilân olunur. (4167)
Belediye Başkanlığından
Anafartalar caddesinin, Postane caddesi ile Alsancak sokağı arasındaki kısımda ve yalnız sol tarafta hususî otomobillerin durmalarına Belediye Komisyonunun 14/6/950 tarih ve 3534 sayılı karariyle müsaade edilmiştir. İlân olunur. (4164)
Belediye Başkanlığından
Dil - Tarih ve Coğrafya Fakültesi ile İsmetpaşa Kız Enstitüsü arasındaki Kızılay Caddesi asfaltında seyredecek taşıtların Atatürk Bulvarına çıkmaları yasak edilmiş, ancak Atatürk Bulvarından bu caddeye giriş serbest bırakılmıştır.
Belediye Komisyonunun buna dair 14/6/950 tarih ve 3497 sayılı bu kararı ilân olunur. (4165)
Çayırhan Yetiştirme Yurdu
Tapılacak ve satın alınacak eşyanın cinsi
Miktarı
B. Tahmin i'iatı Lira Kr.
Muvakkat teminatı
00 00 00 00 00 00 00 00 00
tarafından mahkemey verilmiş olan Aldoğanın İzmir ve İstanbuldaki dâ valarmın birleştirilmesine dair şeh rimiz savcılığının, İstanbul savcılığına yaptığı müracaat kabul edil-' memiştir. Ve İstanbul savcılığı bu kararı bir kaç gün evvel İzmire bildirmiştir. Fakat dâvaların birle? tirilmesini daha münasip gö İzmir savcılığı, İstanbul savcılığı nın bu kararının bozulması içi mahkemeye müracaatta blunmuş-tur.
Yargıtaydan gelecek cevaptan son ra generalin duruşmasına haşlamlı çaktır.
Postal (30—40 numara) 175 Çift 12 (
Lâstik iskarpin (30—40 numara) 175 » 5 (
İskarpin (30—40 numara) 80 » 11 (
Lâstikli tire çorap 600 » 1 C
Kasket 175 » 2 C
Kumaş elbise dikimi 180 Kat 6 C
Gocuk dikimi 180 • 5 C
İç çamaşırı dikimi 360 » i
Frenk gömleği dikimi 360 ) 4
1 — Yukarıda yazılı postal, lâstik ayakkabı, kasket satın alınacak, elbise, gocuk gömlek ve lecektir.
2 — İhale 10/7/1950 günü saat 10 da Nallıhan Mal Müdürlüğünde yapılacaktır.
3 — Nümuneler Yurt Müdürlüğünde ve Nallıhan Mal Müdürlüğünde görülebilir.
4—İhaleye gireceklerin belirh gün ve saatte Nallıhan Mal Mü-, dürlüğündeki satın alma komisyonunda teminat makbuzlariyle hazır bulunmaları. (4091)-(541)
00
00
00
00
00
00
00
20
40
iskarpin- çorap ve s iç çamaşırı diktiri-
Hamamönü = Teni Doğumevi Çocuk Hastalıkları Mütehassısı
Dr. Ihsan Can
Hastalarım her gün saat 15 de^ ' itibaren kabul eder.
Anafartalar caddesi Kur -şunlu Cami karşısı No. 394 Bekrnan apartmanı. Muayenehane ve ev Tel: 15888.
Ankaralı sayın hemşerilerime
Asri Mezarlıktaki 1 ve 2 numaralı Ankara taşı mermer a-tölyelerime, dargelirli hemşe-rilerimi sevindirmek için lâ-hitsiz mezarlara defnedilen cenazelerin mezar tezyinatını tek katlı bordur mezar komple 125 lira, beton lâhit 70 lira ve atölyeye müracaatla sühulet olarak taksitle de muamele yapılır.
Abrî Mezarlık civan asfalt üzerinde Halil ilik.
MARGARET LOCKVVOOD e JAMES MASON gibi 1 büyük yıldızın birlikte yarattıkları büyük bir »aheeer
RUHLAP ÂLEMİ
Place Of Ane’s Own» 14— 16.15— ll.M—11
haberleri
Gişe 18011

Comments (0)