Yıl: 2 — No. 568
22/KASIM/1950 ÇARŞAMBA ★ Fiyatı her yerde 10 kuruş *
Ankara'nın tanınmış möble mağazası
Bursa Mobilya Pazarı
Teni çeşit tül mo3a ve yer muşambalarımızı bir defa
görmeniz menfaatiniz icabıdır. Anafartalar cad. No. 198
Tel: 140*1
★ Telgraf adresi : Zafer Gazetesi — Ankara A
Telefon : 15619, 15315 ve 16882 * Denizciler Caddesi 2 ★ Posta Kutusu 193
D.P, Grupunda müzakereler
Vilayet konakları israfının mutlaka önüne geçilecek
Erzurumda ev başına 500 kilo kömür verilirken vali konağı kaloriferinde 47 ton kömür yakılıyormuş ! Bursa vali konağı 650 bin bahçesi 200 bine çıkmış
Köprülü dış meseleleri anlattı
Büyük bir âfet: işsizlik
i Demokrat Parti Meclis Gru-, I pu dün saat on beşte Fuat Hulusi Demirelli’nin başkanlığında toplanmıştır. Öğrendiğimize göre, evvelâ, Roma seyahatin- ’ den avdet eden Dışişleri Baka-' nı Profesör Köprülü, Büyük Millet Meclisinin tatil olduğu zamandan bugüne kadar ge-| çen siyasî hâdiseleri izah etmiştir. Bu izahlardan sonra Ankara Milletvekili Abdullah Ge-dikoğlu söz almış, ve Atlantik Paktı hakkında Bakanın düşüncelerini öğrenmek istediğini söylemiştir.
Fuat Köprülü, geçen defa Grup’ta verdiği izahatta da Atlantik Paktı hakkında izahat; verdiğini fakat Hükümette me-(Sonu Sa. 4 Sü» 6 da!
Kore birliğimizin alay sancağı Cumhuriyet Bayramında Tae-gu’da yapı lan törende
Tugayımızın
Kore’de yeni başarıları
Birliğimiz kızılların eski baş şehri civarındaki çeteleri tenkil ediyor Millî Savunma dün iki tebliğ neşretti
vuş Sedat Boran ile er Ali Keskin şehit düşmüşlerdir. Şehitler
Celâl Bayar dün avdet etti
Mesken
dâvası
Memleketimizde maalesef bir işsizlik salgını olduğu muhakkaktır. Hangi sahaya bakarsanız bakınız, bu işsiz insan kütleleriyle karşı karşıya gelirsiniz. Bu işsizlik sade Allah ve vücut kuvvetiyle çalışanlar arasında değildir; üniversite tahsili yapmış gençler içinde de kendilerine münasip bir iş sahası bulamıyanlar pek çoktur. Gazetemize her gün bir çok kimseler müracaat ederek işsizlikten şikâyet etmekle ve bir iş bulabilmek için çırpınmakta-
Vilâyetlere gidiniz, kasabalara gidiniz, hattâ köyleri dolaşınız yığınla vatandaşın aynı şekilde deri yandığını göreceksiniz. Bunlar, ne olursa olsun çalışmak ve ekmeklerini kazanmak azminde olan temiz, mert ve dürüst insanlardır. Fakat ne yazık ki, hiç bir saha bulamamışlar ve ıstırap içinde kıvranmağa mahkûm bırakılmışlardır.
İktisat ilminde bir söz vardır: «Orta kabiliyette olan insanlar
Mümtaz Faik FENİK işsiz kalır» derler, fakat acı ile söyliyelim ki, bizde bu söz iflâs etmiştir. Yüksek kabiliyette olan vatandaşlar arasında dahi işsizler pek çokiur. Bunların derilerini her gün dinliyoruz; nasıl gözyaşları döktüklerini gördükçe, bizim de gözlerimiz yaşarıyor. Ve akşam eve döndüğümüz zaman, yediğimiz bir lokma yemek boğazımıza düğümleniyor. Onları da düşünü-(Sonu Sa- 4 Sü. 4 te)
lanmak üzere memleketine gidecek olan Amerikan yardım plânı Türkiye Mümessili Mr. Russell Dorr şerefine Devlet Bakanı Fevzi Lûtfi Karaos-manoğlu tarafından dün akşam Ankara Palas'ta bir kokteyl parti verilmiştir. Kokteylde Büyük MiUet Meclisi Başkanı Refik Koralian ile Başbakan Yardımcısı Samet Ağaoğ- ; lu. Dışişleri, Maliye, Ulaş- ‘ firma, İşletmeler Bakan- ; larn Amerikan ve İngiliz Büyük Elçilikleri erkânı bulunmuşlardır. Resim bu ; kokteylde alınmıştır. Mr. Russell Dorr’un beyanatı ■ 4 üncü sayfamızdadır.
Ticaret Bakanı Izmirde
C. Bayar’a Bursadan Ankaraya kadar yol boyunca sevgi tezahürleri yapıidı^
Hazırlanan kanun tasarısı Bakanlar Kuruluna verildi
Denizyollarını ıslah kararı
Ulaştırma Bakanı Seyfi Kurtbek Deniz ve HavaYollarıyla P.T.T. nin durumuna dair mühim beyanatta bulundu
Ulaştırma Bakam Seyfi Kurt' I let Denizyolları, Havayolları ve bek, dün saat 10 da Bakanlıkta P.T.T- teşkilâtı hakkında şu de-bir basın toplantısı yaparak, Dev (Sonu Sa- 4 Sü 1 de)
Bugün tüccar ve ihracatçılarla görüşecek İzmir, 21 (Telefonla) — Ekonomi ve Ticaret Bakam Zühtü' . Hilmi Velibeşe beraberinde özel kalem müdürü olduğu halde bugün saat 17.30 da şehrhimize gelmiş ve Karşıyaka istasyonunda inerek doğruca bir akrabasının evine gitmiştir.
Bakan Zühtü Velibeşeyi misafir kaldığı evde ziyaret ettim. Bana İzmir seyahatinin sebebini şöyle izah etti:
«— Hepinizin malûmudur ki, pamuk fiyatlarının birden bire yükselmesi tüccarlarımızla ihracatçılarımız arasında bir ihtilâf doğurmuştur- Yine malûmdur ki, bu ihtilâf İzmirli pamukçuların Ankaraya göndermiş oldukları mümessilleri ile Cumhurbaşkanımıza ve vasıtasile de hükümete duyurulmuştur.
İşte ben, bir Ticaret Bakam (Sonu Sa- 4 Sü. 7 de)
Göçmenleri iskân
B üyük Elçisi Karacabey hatasında tetkikleri sırasında
Köylüye yeni kredi sağlandı
Ziraat Bankasına Marshall plânından
15 milyonluk bir fon temin edildi
hazırlığı
Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Dr. Ekrem Hayri Üstiindağ dün beraberinde Fransız Büyük Elçisi ve eşi ile Bayan Russell Dorr, İngiliz Kültür Heyeti Başkanı ve Bakanlık Müsteşarı ile bazı daire müdürleri olduğu halde Doğumevini ziyaret etmiş ve Baştabip Zekâi Tnhir Burak’la bir müddet görüşmüştür. Bakan ve misafirleri, Doğumevinde müşahede ettikleri mükemmeliyetten ûtürll hıemttUİi|dklhrihi' beyan etHitylörtflr. ' "ı •'
Diyarbakır
D. P. kongresi toplandı
Diyarbakır, 21 (Hususî) — D.P. Diyarbakır il kongresi, 51 delegenin iştirakiyle büyük bir dinleyici topluluğu önünde yapıldı.
Toplantı açılınca, D.P. Bölge Müfettişi, İzmir Milletvekili Mehmet Aldemir, D.P. nin ve hükümetinin siyaset ve programından bahisle, DiyarbakIrlIları çok alâkadar ve memnun eden bir konuşma yaptı.
Bundan sonra; yapılan işler konuşuldu. Konuşmalar sırasında, Diyarbakır Milletvekili Nazım Önenin tuttuğu yolun Diyar bakırlılar tarafından aslâ tasvip edilmediği belirtildiği gibi bu hareketinin Diyarbakır demokratları namına protesto edilmesine karar verildi.
Müteakiben , dilekler üzerinde görüşülerek kongreye son veril-II.
Ziraat Bankası Umum Müdürlüğünde bir kısım şube müdürlerinin Ankara’da toplantıya çağırılması suretiyle önemli bir içtima yapılmış, toplantıya bankanın İstanbul, Tekirdağ, Bafra, Ordu, Giresun, Trabzon, Çankırı, Kastamonu, Yozgat, Kütahya, Ankara ve Bursa şu-•be müdürleri iştirak elmişler -dir.
Banka Umum Müdürü Mithat Dülge’nin başkanlığında yapılan, Umum Müdürlük mütehassıs ve müşavirlerinin de iştirak ettiği bu toplantıda; bu se-neki kuraklık sebebiyle yurdun bir çok bölgelerinde tecile tabi tutulan banka ziraî alacakları-
nın tecil muameleleri ve çiftçilere yeniden yapılacak tohumluk ve saire gibi çeşitli kredi yardımları esasları üzerinde görüşülmüştür.
Bir hafta devam eden müzakereler sonunda çiftçilerimiz lehine çok mühim kararlar alın mıştır. Memleketin muhtelif tabiî ve ziraî karakter arzeden bölgelerinden gelmiş bulunan şube müdürlerinin mahallî durumlar üzerinde verdikleri izahat ve malûmat da nazara alınmak suretiyle verilen kararla-(Sonu Sa- 4 Sü. 5 tc)
Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, dün saat 19 da beraberindeki zevatla birlikte Bursa'dan Ankaraya dönmüştür.
Bursa, 21 (Hususî) — Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, beraberinde İngiltere Büyük Elçisi Sir Noel Charles olduğu halde bu sabah Ankara’ya hareket etmiştir.
Cumhurbaşkanı hareketinden evvel Demokrat Parti Î1 idare kurulu üyesi Hayri Terzioğlunun Jeep aıabasiyle Emirsultan’a gidip babasının mezarım ziyaret etmiş ve on dakika kadar mezar başında kalmıştır. Bundan sonra Emirsultan camii ve türbesini ziyaret eden Cumhurbaşkanı, camideki tamiratın bir an evvel bitirilmesi için halk tarafından yapılan dilekleri alâkadarlara bildireceğini söylemiştir.
Tekrar Çelikpalas’a dönen Cumhurbaşkanı, İngiltere Büyük Elçisiyle birlikte şehre uğıama-(Sonu Sa. 4 Sü- 3 de'
Göçmenlere süratle iş verilecek
Bulgaristan göçmenlerinin iskânı ve işe yerleştirilmeleri için vilâygtlerce hazırlıklara başlan-
Bakanlar Kurulunun .göçmenlerin işe yerleştirilmeleri ve iskânları hakkında aldığı kararlar gereğince, her göçmen sanatile a-lâkalı bölgeye gönderilecektir. Meselâ denizcilikle iştigal eden ler kıyı bölgelerine, teknik işçiler sanayi bölgelerine^ maden işçileri maden mıntakalanna ve çiftçilikle iştigal edenler de zi-(Sonu Sa- 4 Sü. 8 de)
AKINTIYA---1
I____KÜREK
ALMANYA TÜRKİYE İKTİSADÎ İŞBİRLİĞİ
Prof. Dr. Frliz Baade’nin D. P. nin İktisadî prog-ramiyle ilgili bu şayanı dikkat makalesi bugün
2 nci sayfada
Ziruııt Bankası Genci Müdürü Mithat Dlilge
Ticaret muvazenesi
Erzurum’da yapılan vali konağnın banyosundaki mermerlerle çiniler, t-talya’dan, yerdeki parkeler Çekoslovakya’dan getirilmiş!...
İyi ki, o zamanlarda naylon yoklu!. Olsa idi, valiyi-dc naylon diye Amerika'dan idhal ederlerdi!
Bari İtalya’daki sinyorlar da, meselâ Milano’daki vali konağının banyosundaki mermerleri Marmuris’den, çinileri Kütahya’dan getiriseler de ithalâtla ihracat denk gelse!.
Böylece ticaret muvazenesi değilse de, muvazenesizlik muvazenesi tam olurdu!
YEDEKÇİ
ZAFER
22/11/1950
Garp dillerine tercüme dâvamız
TOHUM
TEVZİATI
Ekonomik meseleler
Aka'dan Fıkralar.
Memleketimizi garp dünyasına tanıtmanın yollarını, vasıtalarını araştırıp dururken üzerinde pek az, yahut kayıtsızcasına ve rastgeleden durduğumuz bir ianesi var ki, bence, bilâkis işin en başında gelenlerdendir: Türk edebî
eserlerini garba sunabilmek. Edebî eserler yerine sanat e-serleri demem belki daha doğru olurdu. Fakat meselâ, resim gibi, müzik gibi sanal kollarının başka milletlere takdimi, ifade vasıtaları tek ve beynelmilel olduğu için, bir tercüme dâvasına dayanan edebiyat yanında nisbeten, hattâ nisbeten değil hayli kolay bir İştir. Güzel bir tabloyu, sanat eserinden anlıyan bir Türk de aynı duygularla Geyreder, bir Fransız da, bir İngiliz de, bir Çinli de. Musiki eserleri keza. Nitekim, resim alanında olsun, musiki alanında olsun, Avrupa'nın muhtelif yerlerinde açtığımız sergilerle; Adnan Saygun’un oratoryosu başta olmak üzere, yine çeşitli yerlerde çalınan musiki eserlerimizle, bu iki sanat kolundan, garbı mümkün olduğu kadar haberdar etmiş durumdayız.
Fakat, edebî eserlerimize gelince, bu sefer durum öncekinin tamamen aksidir. Fran-sızcaya veya İngilizceye çevrilmiş birkaç romanımız var belki. Yahut üç beş parça şiirimiz ve nihayet, son zamanlarda da Fransızcaya çevrilen ve Paris’te oynanan bir piyesimiz: Vedat Nedim Tör'ün «Kör» ü~ Ama bu kadarcık şey, bizi edebî hüviyetimizle garba tanıtma bakımından ne ifade eder? Üstelik asıl dâva, kemiyette, yani daha çok sayıda eserin tercüme edilip edilmemiş olmasında değil; keyfiyette yani eserlerin iyi bir şekilde ve tercüme edildiği dilde tadılabilecek bir mü-
Muhip Dıranas kemmellikte tercüme edilip edilmediğindedir.
Bizde, her şeyden önce kabul etmek lâzımdır ki* edebi eserlerimizi garp dillerine mükemmel bir şekilde çevirmeğe ehliyeti olan kâfi bir mütercim kadrosu yoktur. Gerçi Fransızcayı, İngilizceyi, Almancayı şu veya bu dili mükemmel bildikleri iddiasında olan kimseler az değildir. Fakat bunlardan bir çoğunun rivayetleri kendilerinden men küldür, bir kısmının - garp dilini bilse de - türkçesi kıttır, bir kısmının da - her iki dili de iyi bilmesine rağmen bu sefer - edebî zevki, edebi anlayışı veya edebî duygusu yoktur veya pek zayıftır.
Her üç vasfı kendilerinde toplamış olanlara gelince, bütün Türkiye'deki sayıları beşi, onu bulur mu bilmem, - ve sanmam - onlar da kısım kısım, ya sultanî şekilde tembel; ellerindeki millî imkândan memleketi faydalandırma vazifesine kayıtsız; yahut bir köşede alâkadan mahrum ve sırf bu yüzden verimsiz; yahut da bütün gayretlerine enerjilerine ve çırpınmalarına rağmen, başta anlaşılamamak sonra da ypiıkları veya yapacakları işin, daha yazıma başlarken belirttiğim, ebemmi yetinin kavranılmamış olması yüzünden, olmadık imkânsızlıklar, zorluklar, baltalamalar ve anlayışsızlıklar karşısında ellerinden kollarından âdeta bağlıdırlar ve.... kırgın.
Son günlerde Bayan Nimet Borovalı'nın «Douze chefs -D'oeuvre» adiyle neşrettiği ve son devrin tanınmış şairlerinden seçilmiş on iki şiirin tercümesini ihtiva eden kitap vesilesiyle hatırıma gelen düşüncelerin hepsi bu değildir. Yarın da geri kalan düşüncelerimden ve eserin kendisinden söz edeceğim.
Ay sonunda tamamlanmış olacak
Tarım Bakanlığı tarafından muhtaç çiftçiye yapılmakta olan
tohum tevziatı bu
tamamlanmı
ayın sonunda
olacaktır-
Bu aylarda havaların iyi gitme
sİ, ihtiyaca kâfi miktarda tohum tevzi edilmesini sağlamıştır.
Bu sene tohumluklardan 60 bin
tonu, arazisi tabiî afetlerden rar gören muhtaç çiftiye rilmiştir.
Geçen senelere nazaran
on
misli fazla dağıtılan tohumluk-
ların bir
hususiyeti de,
ve ilâçlanmıs olmasıdır-

Yüksek tahsil gençliğinin güzel bir teşebbüsü Habor aldığımıza göre Ankara Millî Türk Talebe Birliği Millî E-ğitlm Bakam Tevfik İlerinin himayesinde, geliri Bulgaristandan gelen göçmenlere tahsis edilmek üzere bir gece tertip etmiştir.
Tertip edilen bu geceye memleketimizin tanınmış ses ve saz sanatkârları iştirak edeceklerdir. Müsamerenin Küçük Tiyatroda yapılması için Mîllî Türk Talebe
federasyonu
teşebbüslere giriş-
miş ve müsbet neticeler

Dün bu maksatla Millî Türk
Talebe Federasyonuna
bir heyet Millî Eğitim Tevfik İleriyi makamında
mensup Bakam ziyaret
ederek çalışmalar hakkında bir görüşme yapmışlardır.
Gazetelerden
Bir makalenin akisleri
Kıbrısa gidecek öğretmenler
Evvelce de bildirdiğimiz gibi Kıbrıstaki Türk çocuklarının yetiştirilmesi için Kıbrıs Türkleri hü. kümelimize müracaat ederek öğ. retmen istemişlerdi. Bu hususda bir çok öğretmenlerimiz daveti kabul ettiklerini Millî Eğitim Ba-kanlğına bildirmişlerdi.
Kıbrısfaki Türk lisesinde öğret, menlik yapmak istiyen öğretmen lerin adedi ihtiyaçtan çok fazla olduğu için Bakanlık bu öğretmenler arasında bir seçme yap mıştır.
Almanya İktisadî
—=== v
- Türkiye işbirliği
D. Partinin iktisadi programı
Yeni Sabah gazetesi Yeni Sabah imzalı başmakalesinde General Bradley’in makalesi münasebetiyle neşredilen tavzih demecini tahlil etmekte ve şöyle demektedir:
«Omar Bradley tavzih etmese bile hakikat ve fiiliyat budur ve bu olacaktır. Amerika - Türk işbirliği temeli çok derin menfaat ve gaye vahdetine dayanan bir kombinezondur. Su üzerinde nakış değildir ki, bir makale ile bozulsun!.)
lan çalmıyor..
Muharrir bundan sonra Avru-panın bugünkü durumunu etraflıca tahlil etpıekte ve ancak hep birlikte çalışılırsa barışa kavuşulacağını kaydetmektedir.
Seçilen bu öğretmenlerin halen bulunduktan okullan ile isim lerini bildiriyoruz.
Yanlış anlaşılan bir makale
Demokrat İzmir gazetesinde Hürrem Kubat, «Yanlış anlaşılan bir makale, başlıklı makale-
sinde, Amerikan Genelkurmay
Türkçe öğretmeni olarak Burdur orta okulundan İbrahim Zeki Ocal, Edirne Öğretmen okulundan Mehmet Durulkan; tarih öğretmenliğine Balıkesir Necati
Avrupada tehlike çanları
Yeni Asır gazetesinde Şevketi Bilgin, «Avrupada en büyük tehlike çanları çalarken, başlıklı yazısında, diyor ki:
«Avrupa birliği fikrinin en hararetli müdafii olan Churchill
Başkanının çeşitli yorumlara
sebep olan makalesinde

geçen mahallî harpten neyi kas-
dettiğini Generalin sözcüsünün
son günlerde AvTupanın fevkalâde büyük tehlikeler karşısında! olduğuna dikkati çeken bir nut-[
kunda batı demokrasilerinin
zamî uyanıklık ve hassasiyetle) kıtanın müdafaasına hazırlan-)
malan icabettiğinden bahsetmişi tir.
Churchill gibi teşhislerinde | nadiren aldanmış kiyasetli bir şahsiyet tarafından tehlike çan-
Noter işçileri bir sendika kurdular
(Ankara Noter ve Büro İsçileri Sendikası) namiyle bir fikir isçileri sendikası teşekkül etmiş ve kurucu ortaklar kendi a-
ralanndg hususî bir toplantı yaparak, nizamnamelerinin 9 uncu maddesine istinaden, Genel Kurul tarafıdan ,yönetim kurulu seçilinceye kadar sendika işleri-
ni tedvir etmek ve sendikayı tem sil etmek üzere kurucular ara-
sından Hüsrev Tamtunalı’yı Başkanlığa ve Ömer Sökmemi baş-
kan vekilliğine seçmişler ve di-
ğer yönetim üyelerini de tayir
etmişlerdir-
Bir köylüyü dolandıranlar
Dün, Atpazarı civarında saf bir köylüyü aralarına alıp üç kâğıt açmak suretiyle 50 lirasını dolandıran Muzaffer Can» Mehmet, Ferit, Necati ve, Orjıan i-simlerjnde beş kişi yakalanmış ve haklarında kanunî takibata geçilmiştir.
Eğitim Enstitüsünden Ali Cengiz Gökoğlu; coğrafya öğretmenliğine Balıkesir Necati Eğitim Enstitüsünden Emin Cakıroğlu Fizik öğretmenliğine Bursa Erkek Lisesinden Cemil Fenman, Ankara Atatürk Lisesinden Abdullah Ev-
renos,- matematik öğretmenliğine
açıkladığını, maksadın pıahallî çatışmalar olmayıp bütün kuvvetleri komünist tecavüzüne kar şı hazır tutmak olduğunu, komünistlerden gelen her tecavüzün Amerika’yı karşısında bulacağında tereddüde mahal olmadığını yazmaktadır.
Kastamonu lisesinden Sabri Be-
şer; kimya kara Atatürk
öğretmenliğine An-liserinden Zeynep
Evrenos; tabiiye öğretmenliğine
Bursa erkek lisesinden Mübeccel
Fenman tayin edilmişlerdir.
Bu husustaki kararname yakın-
da yüksek tasdike arzolunacakhr-
Demokrat Partinin elde et- I tiği seçim zaferi, Türk ( parlâmentosunda 487 milletve- 1 killiğinden 410 gibi ezici bir ek- ( seriyet sağlamak suretiyle, in- ( kılâpçı Atatürkün kurduğu ye- I ni Türkiyeyi tekrar gençleştir- ’ miş ve bir daha yenilemiş bu- ■ lunmaktadır.
1950 deki bu gençleşme hare-keti, her ne kadar, saltanatın ■ ilgası, kadının hürriyete kavuş-turulması, Lâtin harflerinin kabulü ve muazzam İktisadî kalkınma hareketleri gibi Atatürk inkılâplarına benzer bir karakter taşımakta ise de, oy puslala- , riyle ve sükûnet içinde başarı- 1 lan 1950 inkılâbının haiz olduğu önem de kâfi bir derecededir. Atatürkün inkılâp eserleri onun 1 halefi olan İsmet İnönü zama- 1 nında bir hayli uyuşmuş bulu- ) nuyordu. Atatürkün sağlığında i da, parlâmentoya, devlete ve ( ekonomiye hükmeden sadece tek . bir parti ile, memleketteki siya- ; sî sistemin demokrasiye uymı-yan bir karakteri buluhuyoT^u. • Bununla beraber bu parti içinde . iki muhtelif cereyan mevcuttu: İsmet İnönü liderliğinde bulunanlar otoriter hükümet şeklini, -i siyasî ve İktisadî milliyetçiliği ve topyekûn devletçiliği müdafaa ediyorlardı. Celâl Bayar li-derliğindekiler ise, ekonomi sahasında devletçilik yanında hususî teşebbüse de gittikçe daha geniş bir yer verilmesi taraftarı oldukları gibi, tek parti sistemini de hakikî demokrasiye doğru ancak bir intikal merhalesi olarak telakki ediyorlardı. Atatürkün ölümü ve tsrilet înö-nünün cumhur başkanlığına seçilmesiyle tam devletçiler mut- ■ lak bir hâkimiyete erişmiş ve karşı taraf mümessillerini devlet hizmetlerinden ve mühim ekonomik vazifelerden uzaklaştırmıştı.
Gerçi muhalefete yapılan baskı, Faşist veya Nasyonal Sosyalist memleketlerdeki dereceyi bulmamışsa da, Türkiye yıllar-danberi âdeta Faşist veya Nasyonal Sosyalist bir teşekkül haline gelmiş gibi görünüyordu. Bu rejim bilhassa ekonomik sahada memlekete sıkıntı vermek- : te idi. Diktatör devletin mutlak kudreti ve devlete ait ekonomik tesislerin hâkim durumu karşı- • snda, özel teşebbüs için hukukî bakımdan ciddî bir emniyet i mevcut değildi. Bütün bunların ' Türkiyeye ağır zararı olmuştur. ; Yıllarca batı devletleriyle müttefik ve Almanya ile dost olan Türkiye, kendi İktisadî gelişmesi için, bilhassa İkinci Dünya Harbindeki müstesna durumundan faydalanmak mevkiinde i- ;l ken, bunu da yapamamak mesuliyetini taşımaktadır. Küçük ve
Aşağıda neşrettiğimiz makale, Hamburg’da dünya ekonomi arşivi ile Kiel üniversitesi iktisat enstitüsünün işbirliği ile çıkarılan Wirtschaftsdienst adlı mecmuanın 1950 Ekim sayısından aynen alınmıştır. Türkiye, Almanya arasında iktisadi işbirliği imkânlarını izah eden bu yazıyı karilerin alâka ile okuyabileceklerine eminiz.
Prof. Dr. Fritz Baade Çeviren : Hakkı Toklu
orta endüstriyi ihmal suretiyle, tek taraflı olarak büyük endüstriye ve dçylet kapitalizmine ait projeler hazırlanması ve birtakım yanlış plânlar ve hele Türkiye ziraatinin geniş imkânlarının ihmal edilmesi gibi noktalar, Demokrat muhalefet tarafından İnönü rejiminin hataları olarak -ele alınmış ve bu yolda yapılan tehkidlere Türk halktnm kuvvetli bir çoğunluğu tarafından da iştirâk edildiğini
1950 seçim neticeleri göstermiştir.
Demokratların Ekonomi Programı Muhalefet Partisi olarak Demokratlar, Devlet Ekonomisi taraftarlarının karşısına çıkardıkları ekonomi programlariyle bilhassa tabiat ve mahiyetleri itibariyle devlet elinde kalmasında bir zaruret bulunmıyan endüstri şubelerinde, özel teşebbüs için serbest bir saha istemektedirler.
Mes’eleler- Tetkikler
Gizlenmek istenen
şey nedir?
ihat Erim, uzun zaman-dah beri günlük makalelerine hep ayhı terane ile baş-latnaktadir: «Memlekette siyasî huzur ve ertıniyet yoktur.»
Fakat bu nevi bir huzursuzluk ve emniyetsizliğin hangi sebeplerden ileri geldiğini ve ne gibi vakıa ve hâdiselerle tebellür etmekte olduğunu, makalelerinin herhangi bir cümlesinden anlayabilmek mümkün değildir.
Memleketimizde siyasî huzur ve emniyetin kaybolmasına sebep ne olabilir?
Tarihimizde ilk defa olarak milletimizin hür ve her türlü maddî müdahaleden âzâde reyiyle muayyen bir parti iktidar mevkiine geldiği, hâkimiyeti milliye 14 Maysıta, hem lâfzı ve hem de ruhiyle tecelli ettiği için midir ki, siyasî huzurlsuz-luk ve emniyetsizlik doğmuştur. Gerçek demokrasi, bizatihi, siyasî, hukukî her türlü emniyet sizlikle taban tabana zıt bir müessesedir. Bunun aksini iddia kadar abes ne olabilir?
Bir memlekette her türlü huzur ve emniyetin yegâne kaypağı, o memlekette halk idaresinin hâkimiyeti şartıdır. Zira halkın sözü, hakkın sözüdür.

N. LEVENT
Halkın hür iradesine dayanarak ve bu iradeden doğup kuvvet alarak kurulan bir rejim altında, huzursuzluk ve emniyetsizliğe düşebilmek imkânı bulunmaz. Buna ne akıl, ne mantık, ne sosyoloji, ne hukuk cevaz verir. Bilâkis bir memlekette tam mânasiyle her türlü huzur ve emhiyet, ancak halkın hür iradesine dayanan bir rejim içinde teessüs ve inkişaf edebilir. Bu husus, cemiyet ve siyaset ilminin, gayri kabili münakaşa bir mevzuasıdır.
O halde, Nihat Erim, en basit bir mantık ve cemiyet görüşüne sahip bir insanı dahi gül dürecek ve hattâ kendisine açındıracak böyle bir iddiayı niçin benimsemiştir? Buna biri şeklî, diğeri maddî bakımdan iki sebep görmekteyiz.
Şeklî sebep, her totaliter zihniyette en büyük Tağbete maz-har olan Makyavelik propaganda tarzıdır: «...Bir fikri benim-siyecek, her imkân ve fırsattan faydalanarak, bıkmadan, usan-(Sonu 6 ncı sayfada)
Meselâ, memlekette ulaştırma vasıtalarının geliştirilmesinin, devlete ait bir vazife . olarak kalması lüzumuna kimse ciddî olarak muhalefet edemez. Keza, memleketin toprak altı servetlerinin inkişafı mevzuunda ve belli başlı ana sanayiin tesisi yolunda devletin önderlik yapmasına Demokratlar da ciddî o-larak muhalefet edemezler. Nitekim, bugünkü Cumhur Başkanı Celâl Bayar, bir zamanlar Ekonomi Bakanı ve daha sonra Başbakan olarak devlet endüstrisini ve devlet madenciliğini idare eden Sümerbank ile Eti-bank’ı kuran bir kimsedir. Demokrat Partinin ekonomi programı, İsveçte Sosyal Demokrat-ann veya Hollanda’da İşçi Partisinin ekonomi programlariyle ayni zaviyeden mütalâa edilirse, hemen hemen doğru bir neticeye varlır. Filhakika, yeni demokrasi rejiminin, devlete ve özel teşebbüse ait işleri açıkça hudutlandıracağL ve özel teşebbüse bırakılacak ekonomi sahalarında yabancılara da keyfî müdahalelerden zarar görmek endişesi duymadan emniyet içinde çalışma hakkı verileceği ifade edilmektedir. Türkiyenin Demokrat hükümetiyle Amerikalılar ve bilhassa ECA misyona bu prensipler üzerinde tam bir mutabakat halinde bulundukları gibi, gerek memleketin menfaati ve gerek halkın büyük bir kısmının istekleri bakımından da bu yeni prensiplerin devamlı olacağında şüphe edilemez.
Türk - Alman Ticareti
İlk belirtilere bakılacak olur-I sa, Almanya yeni Türkiye ile I pek sıkı İktisadî münasebetlere girişecektir. Türkiyenin dış ticaretinde Almanyanın hissesi 1938 deki istatistiklere göre ithalâtta % 47 ve ihracatta % 42 nisbetlerine vardığı halde, 1945 ten sonra hemen hemen sıfıra kadar gerilemiştir. Türkiye dış ticaretindeki üstün durumumuzu adım adım tekrar elde etmeğe başlamış ve hâlen % 20 nis-betine varmış bulunuyoruz. îstik balin en mütevazı imkânlarına göre dahi, Almanyanın Türkiye dış ticaretindeki hissesinin % 33 e varacağı kabul edilebilir.
(Sonu 6 ncı sayfada)
Melekler Şeytanlar
Yok. Bugün politikacılık etmiyeceğim. Kendilerini muhalif sananlara arada bir gün olsun nefes aldırmak centilmenlik İcabıdır, bilirim. Varsınlar 'bugünlük unutulduklarını sanıp sevinsinler!
Bu sabah bir -yola geliş» ten bahsedeceğim. Bu, yola geliş, Ankara Devlet Konservatuva-rı tiyatro bölümündeki yola geliştir. Kim sağladıysa var olsun. Devlet Tiyatrosu, edebi heyet denilen fikirperestliğin boyunduruğundan kurtulup yer li eserlerle sezonu açmıştır.
«Şakacı» yı görmedim ama, ikinci eser olan «Melekler, Şeytanlar» ı seyrettim.
Bir haftadan beri temsil edilmekte olan bu eser, kuvvetli edebî kültürünü ince ve esprili kalemine uydurmasını bilen Nâzım Kurşunlu’nundur. Kurşunlu gerek radyofonik eserlerinde, gerek sahne piyes terinde gittikçe muvaffak olan bir yazarımızdır. Ve o, tek değildir. Arkasında daha birçok imza sıraya dizilmiştir. Yeter ki o kendisini beğenmiş, kendisinden başkasını tanımıyan edebî kurum ortadan kalksın da yerine yerli bir heyet gelsin. Kullandığım «Kurum» kelimesine bir Türk dili uzmanı gazetesinde itiraz etmiş. Sanısı yanlıştır. Ben «Kurum» u teşekkül mânasında kullanmadım. Kurum, kurulmak, kurum satmak, çalım atmak, koltuk kabartma, kendini dev aynasında görmek mânasında yazdım. Gaflet etmiye!
Sadede geleyim: Küçük Tiyatroda temsil edilmekte olan «Melekler, Şeytanlar» piyesini mutlaka gidip seyrediniz muhterem okuyucularım. Eser melek tıynetli insanlarla şeytan tıynetli bir aileyi tasvir ediyor. Dil çok kuvvetli, espriler çok ince, fikirler çok yumuşak-sağ lam. İbret verici ve düşündü-
Eseri sahneye koyan genç kudretlerimizden Rejisör Mahir Canova başta olduğu halde bütün genç sanatkârlarınızı başarılarından dolayı yürekten tebrik ederim. Hele amca bey, hele yeğeni bayan, hele ihtiyar komşu ile hizmetçi kız Ziynet bin alkışa değer doğr*ısu.
Fakat mutlaka tenkid lâzımsa, nazarlık yerine geçmek ü-zere bir iki şey de ben söyli-
Birinci ve üçüncü perdelerdeki şahnelerin mükâleme mer kezini teşkil eden camh cumba birpg, fazla geriye kaçırılmış. Oda ikinci perdedekinden daha ağır başlı ve eski süslerle bezeli olmalı. Komşu beyin makiyajı ihtiyarlığının derecesini tamamiyle gösteremiyor. Züppe Sermet daha kıvrak* daha hareketli, daha geveze ol mali. O kadar. Münekkid değilim. Bir seyirci olarak söylüyorum. Münekkid ukalâlığını yapacak ihtisasım da yok. Sadece ailelere, gençlere, okuyucularıma hararetle tavsiye ederim. Gidip görünüz.
Aka GÜNDÜZ
-— Kuzum nerede rastladın sen bu adama?.. Diye sordu. O kumar olmıyan yere adım atmaz.. Senin muhitinle alâkası yoktîır..
Gülşen tamaraiyle şaşkına dönmüş bir halde idi. Macit öyle beklenmedik bir şey ortaya atmıştı ki.. Fakat kendisi için asıl beklenmedik olan Selimin şu hırslı hali idi. Nasıl da gözlerini aça aça doktoru yerden yere vuruyordu.. Ona da ne oluyordu sanki?.. Hiç fol yok, yumurta yokken bu kadar kızılır mı idi?.. Öyle ya ortada dönen boş lâflardan başka bir şey yoktu ki..
— Bir bardak suda fırtına çıkarıyorsunuz çocuklar., dedi.
Ve Madde dönerek:
— Yengem yanlış anlamış olacak., diye devam etti.
Macit de şakalaşmağa devam
— Ama nasıl olur? dedi. Bak iyi dinle. Anneme Semiha hanım söylemiş. Semiha hanım da Raif Beyin hanımından duy muş. Raif beyin hanımım sorarsan, o da havadisi, doğrudan doğruya dpktorun kız kardeşinden almış..
Selim bir daha:
— Nerede rastladın bu adama sen Gülşen?.. diye sordu.
— Bir kere galiba bir da-
vette.. veya bir düğünde tanışmıştık. Ama şimdi sokakta görsem belki de tanımam . Kendisiyle bir defa dansettim-di galiba.. Bu kadarlık bir tanışma insanı ciddî kararlara sevkedemez.. Dediğim gibi ortada muhakkak bir anlaşmazlık var..
Selim alaylı alaylı gülerek:
— Bu kadurlık bir tanışma insanı ciddî kararlara sevke-
demez..» demekte yerden göğe kadar haklısın., dedi. Fakat
doktor beyimizin ciddî
karar-
lar verdiği ne malûm?.. Seni
gördü.. Beğendi.. (Afedersin, kaba kaba konuşacağım).. Dişine lâyik buldu. Ve ancak evlenme ile elde edileceğini bildiği için seninle evlenmeyi tasarladı. Oturacağı kadar oturur, usandığı zaman da Alla-
haısmarladığı çeker.. Sırtında yumurta küfesi yok ya... Gülşen gayriihtiyarî irkilerek:
KIZ IKAIUBÎ
Nakleden: Ş. TAYLAN
— Neler söylüyorsun Se- j
lim?. dedi. Doktorun aklından ı
bile geçmemiştir böyle şeyler.. Hatırladığıma göre gayet efendi bir adama benziyordu...
Selim kızgın kızgın parmak- c larını çıtlatıyordu:
— İyi ya.. Madem ki onun l halikındaki kanaatin bu.. Ba- r na da «Allah mübarek etsin. 1 demek düşer öyle ise..
Dedi ve sustu. c
Macit münakaşanın na2İk bir safhaya girdiğini hissederek araya girdi ve işi yeniden şakaya dökmeye çalışarak:
— Hele durun bakalım., dedi. «Allah mübarek etsin..» demeğe daha vakit var. Sizi duyan da her şey kararlaştırıldı, oldu bitti, tş bir düğün gününü tesbite kaldı sanır. Halbuki
karar vermezden
evvel bir de
benim fikrimi danışmanız lâzım değil mi?. Bugüne bugün evlenecek kızın dayısı oğlu-
I Tefrika No. 32
yum. Şu halde dayısı sayılırım. Bu işte bana da lâf düşer.. öyle değil mi Gülşen?..
Gülşen gülerek:
— Tabiî öyle, diye onu tasdik etti.
Aralarındaki gergin hava birden dağılmış., üçü de eski neşelerini bulur gibi olmuşlardı. Macit:
•— Bana sorarsanız.. diye devam etti. Damat hakkında
za onu münasip bulnuyorum.
Ve derinliklerinde garip bir ışıltı yanan bakışlarını Selime çevirerek:
— Ona münasip bulduğum eş başka tipte., diye ilâve etti. Yalnız, doktorun da kendine göre meziyetleri bulunduğu inkâr edilemez. Ve bugün Gül-şenin yerinde bulunmağa can-atan kızların sayısı da sandığından fazladır..
henüz tam ransenyöman almış değilim... Ne karakterde adam olduğunu bilmiyorum. Yalnız katî olarak bildiğim bir şey varsa o da kırk beşine yaklaş-
mış olduğudur.. Kızımızla yaşlarını uygun bulmuyorum doğ-
Komlk bir tavırla dilini şaklatıp, başını sallayarak, Lo-rel’in konuşmasını taklit ederek:
— Haayir.. Hnayir.. diye devam etti.. Koca olarak kızımı-
— Doktorun karısı olmağa can atan kızlar varsa, onların akıllarına şaşarım ben.. Tamah edilecek nesi var bu adamın Allahaşkına?.. Onun gibi a-damlar, daldıkları sefahat hayatına devam edip gitmeliler.. Yaşadıkları çirkefin içine küçük saf kızları da çekip sürüklemeğe ne hakları var?.. Bence, bîr erkek nişanlısının gözlerine bakarken mazisinden utanmamalıdır. Evet, herkes hayatta, ufak tefek, mânâsız
ve ehemmiyetsiz maceralar geçirmiş olabilir. Ancak dürüst bir erkek hislerinin en temizini günün birinde kendine eş olarak seçeceği insana saklar. Evlilik hayatına nasıl hastalık tan dökülen bir vücutla girilemezse, çürümüş, tefessüh etmiş bir ruhla da girilemez ben-Macit koliyle havada geniş ce bir daire çizerek:
— Aman ne büyük lâflar bunlar... dedi., sancak., namus.. aile., yaşasın vatan!.. Yaşasın bu şan!... Sağ ol Selim ağabey... Yalnız bana bir şey unuttun gibi geliyor: Odada „enç bir kızın bulunduğu,......
Selimin heyecanı yatışır gibi olmuştu. Fakat hala sinirli idi. Gülşenin yanında ileri geri konuştuğu için utanmıştı. Kendini mazur göstermek ihtiyacını duyarak:
— Haklısın Macit, dedi. Birden fena sinirlendim galiba. Ama kendimi tutamadım işte.. İğrenç bir tırtılın veya kapkara çirkin bir örümceğin, tap-, taze, güzel bir goncaya doğru ilerlediğini görür de uzaktan seyirci kalabilir misin seıı?.. O pis mahlûku ayağının altına alıp ezmek arzusunu duy-
(Sonıı var)
Türk Ekonomi Kuruntunda konferans
Haber aldığımıza göre 23 Kasım 1950 perşembe günü akşamı saat 21 de Millî Kütüphane salonunda Türk Ekonomi Kurumu üyelerinden Muhlis Fer tarafından «İktisadî bakımdan az gelişmiş memleketlere teknik yardımlar» mevzuunda bir konferans verilecektir.
Hatip, konuşmasında az gelişmiş memleketlere yapılan teknik yardımların hedef ve gayelerini izah ettikten sonra, bilhassa memleketimizin kalkınması bakı mından teknik yardımlardan aza mî faydalanma çareleri üzerinde duracaktır.
Kurum üyeleri ve teknik - e-konomik mevzularla ilgili zevat bu konferansa davetlidirler.
- TAKVİM -
22.11/1950 — Çarşamba
Rumî: 1366 — Kasım 9
Hicrî: 1370 — Safer 10
NÖBETÇİ ECZANELER
Merkez, Çankaya, Anafartalar
22/11/1950
Z AF E-R.
. Sayfa: 3
Birleşmiş - Milletler teşkilâtında
DışPolitikn
Haydan gelen, huya gider!
Dünya’ nm aynası:
Batı Almanya seçimleri
Batı Almanya, üç gün evvel iki büyük eyaletinde seçim yaptı. Bu eyaletler, Wurtemberg -Bade ve Hess eyaletleridir. Bunların ikisinde de Sosyal - Demokrat parti kazandı. Halbuki, bilindiği gibi, federal Alnıanya-da bugün iktidarda olan parti, Başbakan Adenauer’in Hıri yan - Demokrat partisidir.
Tibete vâki tecavüz
bertaraf edilmek üzere
Mümessiller memleketlerinden halâ talimat bekliyorlar
Sosyalistlerin seçimleri zanmaları, hurdan evvelki yazılarımızda izahına çalıştığı sebepler hariç olmak üzere, günkü görünüşüne göre, da olmaktan ziyadç, haricî âmillerden ileri gelmektedir. Filhakika, sosyalistlerin bu zaferi, federal mekanizmaya tesir edemiyecek-tir. En az, federal anayasa göstermektedir. Bununla rnbeı-, dikkate değer bazı noktalar vhrdır, şöyle ki:
Sun'i yağmurlar için yeni savaş âletleri
ırva, tevil götürmez! derler.' Hakikaten saçma, karakuşî hükümler sonunda çıkan ihtilâflarda ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın, tevilin para ettiği asla görülememiştir.
Bu koskoca hakikat orta yerde dururken, bir numaralı demokrasi taraftarı (!) şalcı profesörümüz, kalkmış, halkevlerinin hâzineye iadesi hakkındaki çalışmalara çatmağa yeltenmiştir.
Kendilerinin, esbabı mucibelerini bina ettikleri mesnet Anayasadır. Söylediğine göre, meğerse Anayasa mülkiyet hakkını sarih surette himayesi altına almıştır. Binaenaleyh, tapulu olan malları ellerinden alınamazmış! Yegâne merci mahkeme imiş.
İnsanın bu teklifi yapabilmesi için, bu binaları mahkeme yoluyla elde etmiş, yani alınteriyle kazandığı helâl para ile almış olması icap eder kanaatindeyiz.
Vatandaşın alınierinden ayırıp, devlete vergi diye verdiği paraya, hiç hakkı yok iken el uzatıp ortak olmak ve bu para ile gayri meşru surette mal mülk edinmek, eğer Anayasa gereğince meşru ise o zaman, kimsenin bir diyeceği yoktur.
Fakat iş, salcı profesörün dediği gibi değildir. Kendilerinin pek güzel hatırlıyacakları gibi, ekseriyet ellerinde, iktidar bir tek şefin keyfine tâbi iken dâha bunun gibi nice, nice, yolsuzluklar yapılmış, devlet dairesi nalıncı keserine döndürülerek hep nam ve hesaplarına çalıştırılmıştır.
Şimdi gün gelmiş, çatmıştır! Elbette hesap görülecek haklı haksız meydana çıkacaktır. O sebeple, bu işin Anayasa ile alâkası yoktur.
Kaabili sevk füzeler ve tayyareler, bulutları bir su tulumu gibi akıtacak L
yon yakınlarında, Gier vadisinin aşağı kısımlarda —şimdiye kadar küremiz üzerinde teşebbüs edilmiş olan lardan daha geniş çapta— muazzam bir «taarruz» hazırlanmak-tadır. Büyük bir «sunî yağmur» mütehassısı olan tayyare generali Rubi, bu havalinin insanlarını, kuraktan mütevellit büyük bir âfetten korumak için, bütün servisini faaliyete geçirmiş .bulunuyor.
Bugün, artık, gökten gelip geçen bulutlar, her ne bahasına olursa olsun, kırk kilometrelik bir sahayı sulayacak kadar yağmuı elde edebilmek için bi rer tulum gibi delineceklerdir. Kabili sevk füzeler, bombardıman tayyareleri, kristal halinde gümüş iyodür, karbonik kar, hepsi, hepsi mevcuttur. Gier vâdisindeki bütün fabrikaları kontrol altında bulunduran Val soğutulmuş» bulutlarla sulama
Bulutlan yağdırmak için faaliyete geçen füze ve tayyarelerin temsilî bir resmi
komisyonları
Tibetlilerin hay
rahman timsah
Hikmet YAZICIOĞLU
Sosyalistler, her, iki eyalett de, seçimi kazanmak, için, seçi kampanyası tenyası olarak .-lâhlanma aleyhtarlığını kullu mışlardır. Haİbııkij bilindiği gibi, Başbakan Adepauer, düne kadar silâhlanma, taraftarı idi.
Almanlar indinde,, silâhlanmanın iki mânası vardır. Bunlardan birincisi, Almanya’nın istediği gibi, yani, seçimlerden bir gün evveline kadar, Sosyal - Demokrat Partisi Başkanrnın belirttiği veçhile, Almanya’nın, batıt Av-lupa müdafaasltfa’*4eâtılmaj( ii-zere sîlâhlandırılıilhSi' lâzım geldiği takdirde, bW işin müsavi şartlar ve müsavi haklar tahtında yapılması lâzım geldiği hususunda ileri sürdüğü fikrindedir ki, bu, parti lideri, bahsettiğimiz eyalet seçimleri muzaffe-riyetinden sonra da aynı esas üzerinde idare-i kelâm etmiştir- .

ADALET KOMİSYONU: Bugün saat 10 da, Danıştay Kanununun bazı maddelerinin değigirilme-sine ve bu kanuna bazı maddeler eklenmesine dair kanun tasarısını görüşmek üzçre,
ÇALIŞMA KOMİSYONU: Bugün saat 10 da. Sanayi ve Ticarette iş teftişi hakkındaki 81 numaralı milletlerarası çalışma sözleşmesinin onanması hakkında kanun tasarısını görüşmek üzere,
Buna mukabil, Başbnkan A-denauer’in büsbütün başka biı kelâm idaıe ittiği meydandadır. Başbakan, ballılarla tam bir anlaşmaya yanaşmak istidadında görünmekte idi. Fakat, geçen seçimlerde ve bu son seçimlerde yediği darbeler, bunun hemen hemen imkânsız denecek bir hale getirmiştir.
Londra Radyosu, (Basın - Yayın) — Birleşmiş Milletlerin i-daıî komitesi, Tibet’in Çin tarafından istilâsı meselesinin Genel Kurul gündemine alınması hususumda San Salvador’un teklifi hakkında bir karara varamamıştır. Komite Başkanı îran delegesi intizam, muhtelif heyetlerin, memleketlerinden hâlâ talimat beklemekte olduklarını söylemiştir.
Dün Avam Kamarasında üyelerden biri İngiliz hükümetinin, Çin’in Tibet’i istilâsı karşısında ne yapmak niyetinde öldüğünü sormuştur. Dışişleri Bakan yardımcısı, bu meselenin şimdi Birleşmiş Milletlere ait bir iş olduğunu söylemiştir. İngiltere’nin Pekin hükümetini tanıması, bu hareketleri tasvip ettiği mânasını ifade etmemektedir.
DİLEKÇE KOMİSYONU: Bugün saat 9.30 da,
MALİYE KOMİSYONU: Bugün saat 10 da,
1 — İstanbul Milletvekili Sanı Ydver'in, yeniden basMrilacak para, pul, tahvil, çek vö sair bilumum evrak ve madenî paralar üzerine konulacak resim ve remizler hakkında kanun teklifi-
Almanya’nın silâhlanması hakkında Fransa ve Amerika arasında cereyan eden son müzakerelerin de iyi bir neticeye varmış olduğu haberine rağmen, bu ihtilâfın henüz '“^özülemediği meydandadır. Btti'h'âYialeyh. Sosyal - Demokrat 'Pfırfiyi Bşşkani Dr. Cchumache*r’rn !:,itutunacağı bir nokta daha ;VhV,“demektir.
Bununla beraber, Alman sosyalistlerinin silâhlşj^na aleyhinde bu ayak dirçıpçlgrîni kötüye yoranlar da yok değildir. Alman efkârının mühiıp: bir kısmına tercüman olan bu,partinin zaferi, komünist taraftarı olarak tanıtılmaya çalışılmışlar. O kadar ki, Dr. Schumaclrer’in silahlanmaya karşı ayaklanmasını düpedüz komünistlik saymışlardır.
İngiliz Mısır anlaşması!
’nin barış plânı
2 — İstanbul Milletvekili Ihsan Altmel ve yedi arkadaşının, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı hakkındaki 5434 sayılı kanuna ek kanun teklifini,
Ziraî kalkınmamız nasıl sağlanabilir Türk, Yüksek Ziraat Mühendisleri Biriği «Ziraî Kalkınma» hakkında bir anket hazırlamıştır.
Hazırlanan bu ankette «Toprak meselesi, ziraî nüfus ve zirâat işçileri, ziraafe sermaye ve ziraî kredi, ziraî istihsal, ziraî markeling, ziraî teşkilât, ziraaf-tc teknik vasıtalar, ziraatimizde eleman, ziraat politikamızda istikrar, Türkiyede çiftçilerin teşkilâtlandırılması, ziraî asayiş ve ziraî sigorta, ziraî araştırma ve yayın, tabiî servetlerimizin korunması, köylü hayatının ıslahı, ziraî meteoroloji, ziraî istatistikler, ziraatimiz ve kooperatifçilik, vergi ve resimlerin ziraatimize tesiri, İktisadî buhranlar ve ziraatimiz» meselejeri vardır.
Yukarıda sıralanan soruların dışında ziraatimizin kalkınması ve çiftçi sınıfının hayat seviyesinin yükseltilmesi uğrunda daha ne gibi meselelerin ele alınması ve bunların nasıl halledilmesinin muvafık bulunacağı da sorul maktadır.
Anket, ziraat mevzuu ile ilgili bütün müesseselerle, meslek mensuplarına gönderilmiştir.
Halbuki, doktorun da ifade ettiği gilri, «komünistlik başka şeydir, silâhlanma aleyhinde bulunmak başka şeydir». Hoş, komünist olarak bellediğimiz kimseler gelirlerse, kimin ne olduğunu farketmiye zamanımız kal-mıyacaktır.»
Almanya seçimlerinin bir veçhesi de budur.
Mücahit TOPALAK
Mısır yeni bir andlaşma için müsavi hak istiyor
Paris Radyosu, (Basın - Yayın) — Lake Cuccess’de Mısır Dışişleri Bakanı basına verdiği bir demeçte, Mısır’ın, İngiltere ile 1936 antlaşmasının yerini a-lacak yeni bir antlaşma imzalamak niyetinde olduğunu söylemiştir. Mısır Dışişleri Bakanı, antlaşmanın Birleşmiş Milletler Anayasasına uygun olarak tam bir müsavat esası üzerinde müzakere edilmesi gerektiğini tasrih etmiştir.
Irk ayrılıklarının tasfiyesine doğru
Londra Radyosu, (Basın - Yayın) — Siyasî komite, Hindistan, Pakistan ve Güney Afrika-nın, gelecek 6 ay zarfında, Güney Afrika meseleleri hakkında bir konferans yapmalarını tavsiye etmiştir.
Bu kararda müzakereler sona e-rinceye kadar mevcut ihtilâfların hallinde Güney Afrika kanunlarının tatbik edilmesi lâzım geldiği bildirilmektedir.
Baltık'ta büyük temizleme harekâtı
Nevyork Radyosu, (Basın -Yayın) — Stokholm’den bildirildiğine göre, Riga radyosu, başta Letonya Halk Cumhuriyeti Başkanı olmak üzere, tarım ve endüstri bakanlarının vazifelerinden azledildiklerini haber vermiştir. Kremlin Baltık memleketlerinde büyük bir temizleme hareketine girişmiş bulunmaktadır.
Plân Genel Kurulda çoğunlukla kabul edildi
Beyrut Radyosu, (Basın - Yayın — Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Trygve Lie tarafından hazırlanan ve 10 maddeden •müteşekkil olan 20 yıllık barış plânı Genel Kurulun dünkü toplantısında kabul edilmiştir.
Bu plân Genel Sekreter tarafından, Truman, Attlee Schuman ve Stalin'e gönderilmiş bulunuyordu.
Plân Genel Kurulda 51 oyla kabul edilmiştir. Beş memleket aleyhte oy vermiş bir memloket çekimser kalmıştır.
Barış plânında derpiş edilen hususlar, etraflıca incelenmek üzere ilgili teşekküllere sunula-
Genel Sekreterin barış plânı,
3 — Konya Milletvekili Saffet Gürol'un, göçmen piyangosu tertibi hakkında kanun teklifini görüşmek üzere.
MECLİS HESAPLARINI İNCELEME KOMİSYONU: Bu gün sa at 10 da.
MİLLİ EĞİTİM KOMİSYONU:
Bugün saat 10 da,
SAYIŞTAY KOMİSYONU: 23
11.1950 perşembe günü saat 10 da, 1945 yılı Millî Korunma bi lânçosun.ı.ı görüşülmesine deıvam etmek üzere.
TİCARET KOMİSYONU: BuoÜn saat 10 da,
Toplanacaklardır-
Birleşmiş Milletlerin sulh uğrundaki çalışmaları için yeni bir kuvvet teşkil edecektir.
T.E.D. Yenişehir Lisesini Bitirenler Derneğinin kongresi
T. Eğ. D. Yenişehir Lisesini bi-tiıenler Derneği yıllık genel kurul toplantısı Yenişehir Lisesinde yapılmıştır- Başkanlık divanına Ahmet Tuğaç, Nejat Kılıç, Er-doğdu Ergun ve» Oğuz Hiçyıl-maz seçildikten sonra yönetim kurulu ve denetçiler raporları okunmuş geçen yıl derneğe ilgi gösteren Ankara basınına teşekkür edilmesi alkışlarla karşılanmıştır- Tasvip edilen bu raporlardan sonra seçime geçilmiş ve başkanlığa Yüksel Bozer, baş-kanvekilliğine Ahmet Tuğaç, ge nel sekreterliğe Orhan Ergin, muhasipliğe Erdoğdu Ergun, veznedarlığa Meliha Sayarı, üyelik, lere Beyhan Tuatay ile Oğuz Hiçyılmaz.ve denetleme kuruluna başkan Kemal Gürbingöl denetçi üyeliklere de Ferihan Tan-yol ile Emel Ulubay seçilmişlerdir-
1 barajının gerisinde, bu zaman da, normal olarak senede 800.000 M3. su bulunması ica-bederdi. Halbuki sadece 50.000' M3. var. O da çamurlu bir su olup, türibinler için olduğu kadar insanlar için de kâfi değildir.
Kumaşçılar, 1500 den fazla iş çişi bulunan Givet sunî mensucat fabrikasına daha fazla su verilmesi için- sık sık grev yapın a katdırlar.
Bu zamanda yağmur yağdırmak, katî bir ihtiyaç halini almış bulunmaktadır. Bu hususta, teknik, süratle gelişmektedir. Herkes bilir ki yağmur, bu Jutlardan düşer; fakat bulutların hepsi de, aynı derecede verimli değildirler. Bunu, köylüler, meteorolijden çok daha evvel bilmektedirler, «iyi bulut mevsiminde» yağmurlu bulutla rın, tam bir lâkaydi ile geçme-lefirii ve korrişu topraklara yağmurlarını bıraktıklarını görmek ne hazindir.
Hakikatta, yağmur, karışık mekanizması İsveç âlimi Ber-^erson tarafından çizilmiş olan tabiî bir «yağmur fabrikasın dan meydana gelir. Bu mütehassısa göre, yağmur bulutları su tanecikleri ve aynı zamanda, çok soğuk mıntakalarda teşekkül eden mikroskopik buz kristallerinden ibarettirler. Bu kris taller, ağır ağır büyürler. Bu büyüme, yağmur damlaları haline gelerek bulut içinden dü-şesiye kadar devam eder.
Bu, belki biraz karışık... Fakat «taklid etmek» için ne kadar basit!
«SERPİCİ TAYYARELER»
Yağmur dolu bir bulut üzerine «karbonik kar» taşıyan bir tayyare gönderelim: Alimler
yapılmaktadır. 32 mm. kalınlığında ve 56 Km. uzunluğunda bir sahaya tekabül eden muazzam bir miktarda yağmur elde edilmiştir.
Yeni bir yağmur yağdırma tarzı bulunmuştur: «Zincirleme yağmur reaksiyonu.»
Ne çare ki, bu gibi zincirleme meteorolojik hâdiseler daima zararlı olmaktadır. Fransayı kurak zamanlarda sulamak lâzımdır. Elde bu gibi-imkânlar oldukça, yeni bir harbin imkân dahilinde olduğunu müşahede etmek mümkündür:
«Meteorolojik harp veya yağmur harbi». Bu harbi kazanacak olan tekniktir. Ve onun silâhları da, kabili sevk füzeler, bombardıman tayyareleri, karbonik kar ve gümüş iyodürdür.
Teknik imkânlar arttıkça,
çiftçiyi çok korkutan kuraklık tehlikesi de ortadan kalkacaktır. Bu muhakkak!
N. Nihad ÜLKEKUL
Ziraat sayımı bitti
İstatistik Genel Müdürlüğü Ziraat şubesinden verilen malûmata göre; 1 kasımda başlayan u-mumî ziraat sayımı 18 kasım tarihinde sona ermiş bulunmaktadır.
Ziraat sayımı, umulduğundan çok fazla iyi neticeler vermiş ve intizam içinde bitmiştir.
Şimdiye kadar, 49 vilâyetten sayım neticeleri gelmiş ve yekûnları yapılmak üzere, hazırlanan komisyona verilmiştir. Netice ancak iki ay sonra belli o-lacakhr.
Sayımı ilk defa neticelendiren vilâyet,” Bilecik ve Erzurumdur.
e'
Demokrat Parti Ankara 11 İdare Kurulunun
Büyük balosu
16/12/1950 Cumartesi günü akşamı ANKARA PALAS salonlarında verilecektir.
Bu balonun her cihetle mükemmel ve eğlenceli olması için şehrimizin yüksek sosyetesine mensup bir çok bayanlar ve komiteler geniş ölçüdeki hazırlıklarım bitirmişlerdir. Demokrat Partinin bu büyük balosuna muhakkak iştirak edirfiz.
[Serbest Fıkra

Semiramis’in asma bahçeleri
İmtiyaz Sahibi:
Güneş Matbaacılık T.A.O. adına Başmuharrir MÜMTAZ FAİK FENİK
Dördüncü madde tatbikatı londra Radyosu (Basın - Yayın) — Birleşmiş Milletler Genel Kurulu dünkü toplantısında az inkişaf etmiş bölgeler hakkındaki bir çok teklifi tasvip etmiştir. Bu teklifler köylüyü topraklandırmak, küçük çiftlik sahiplerinin dileklerini yapmak ve bu memleketlerdeki ziraî teçhizat imalâtını arttırmak amacına matuftur.
Bu Nüshada Yazı İşlerini Fiilen İdare Eden
Fatin Fuad Basıldığı Yer:
Güneş Matbaası — Ankara
Kâhta'da il genel meclis seçimi
Kâhta, 21 (Hususî) — ilçemizde geri kalmış olan il genel meclisi seçimi yapılmış, aslî ve yedek üyelikleri demokratlar kahir bir ekseriyetle kazanmışlardır.
Şu tapu işleri de ayrı bir lisan!
Anlayabilene aşkolsun!
İhale, münakaşa, tescil, parsel, metrekare ve saire...
Hepsini bir araya getirin, olsun size bir Taşlık!...
Taşlık değil, Saşlıkl Tadına doyum olmaz...
Nur içinde yatsın. Sultan Aziz ve ondan sonra yaya kalan bir biçare! Sipahi
Saltanatın onkazını beyhude yere temizlememişiz! Ta Sultan Aziz'den kalma metruk cami arsalarını bile, Se-miramis'in asma bahçelerine döndürmüşüz. Bence, Kemal Gedeleci de, İsmet İnönü'nü de, Prosiu da, Lûtfı Kırdar’ın lûifunu da, İstanbul halkı 40 yıl ödeyemez. Biri salmış, öbürü almış, beriki plân yap-
f Sarıçizmeli |
mış, daha öbürü de plânı tasdik etmiş, İstanbul halkı parayı tıkır tıkır saymış!.. Sizin anlıyacağınız sabır ile koruk helva olmuş, ve bütün bu işler, İsmet İnönü'ne 200 bin liralık kârcağız ile İstanbul halkına 5 milyon küsur bir haraca mal olmuş!...
İsmi üstünde Bayıldım yo-
lmam bayıldı veya Hünkâr beğendi do olabilir, âfiycilc tenavül buyurulal...

Meğer bütün bu işler. Taşlık arsası, Taşlık arsası diye dedikodu yapmağa değmez-
mişl Hor vatandaşın mülk edinme hürriyeti olduğu gibi İnönü de her aile reisi gibi, çoluğunun çocuğunun ilerisi için bir arsacık edinmişi
Şimdi Ulus gazetesi, İçişleri Bakanının Meclis kürsüsünde yaptığı açıklamaya karşılık bunları yazıyor ve nerede ise, oh ne âlâ etmişi diyeceği geliyor.
Evet, her vatandaşın mülk edinme hürriyeti vardır, vardır ama, bu vatandaşın da sırf bulunduğu mevkiin yüksek otoritesini suiistimal ederek kendisine yüz binlerce liralık menfaat sağlamağa, ve halka 5 milyon küsur liralık bir şorefiye masrafı ödetmeye hakkı yoktur.
Nur içinde yatsın Sultan Azizi..
buna Anidrit karbonik derler; biz «Pastacıların dondurması» diyelim. Bulutlar üzerine gayet küçük toz parçaları halinde serpilen bu «dondurma», nemli kitlelere milyarlarca ve sıcaklığı sıfırın altında 60 derece olan «teksif tohumları» götürecektir. Böylelikle, milyarlarca kar kristalleri teşekkül e-decek, bunlar da su tanecikleri haline gelecek ve bilinen bir mıntakanın topraklarına muazzam bir su dalgası halinde çarpacaktır;
Kâğıt üzerinde her şey kolaydır. O halde? Faaliyete geçmek lâzımdır. Birleşik Devletlerde, Richmond havalisinde, Avusturya’da, Isviçrede, ziraî ihtiyaçlar için sunî yağmur el-edilmektedir. «Serpici Tayyare ler», kümülüs bulutlarının kaidesi 3.000 M., tepesi 7.000 metre yükseklikte olduğu zamanlar, bu bulutlara hücuma geçmektedirler.
Sydney civarında yağmur, ra darla kontrol edilir. Sadece 150 Kg. lık bir karbonik kar yükü, püskürtüldükten bir kaç dakika sonra, bulut içinde yağmur teşekkül eder. Bir çeyrek saat sonra, bu yağmur, buluttan akmaya başlar.
Meşhur Amerika fizikçi Lang nıuir, kullanılış bakımından, karbonik kardan daha elverişli olan gümüş iyodür kullanmak suretiyle yeni bir sunî yağmur yağmur sistemi meydana getirmiştir.
Böylecc, Havayi adalarında, i’f'.rın alt’nda deıeceıerde «çok
ANKARA RADYOSU
22/11 1950 — Çarşamba
7.2S Açılın ve Program — 7.30 M. S. Ayarı — 7.31 Müzik: Hatif Uvertürler (Pl.) — 7.45 Haberler ve Hau va Raporu — 8.00 Müzik: Ailen Roth.ve Nornıaıı Cloutier Orkestraları (Pl.) — 8.25 Günün programı — 8.30 Müzik: Hafif Müzik (Pl.) — 9.00 Kapanın.
12.15 - 13.15 Asker Saati: 12.‘16 Memleketten SclAm — 12.30 Müzik: Şarkılar — 13.00 Haberler — 13.16 Müzik: Keman Soloları (Pl.) — 13.30 ÖSle Gazetesi — 13.45 Müzik: Film Yıldızlan Söylüyor (Pl.) — 14.00 Hava Raporu. Aksam Programı ve Kapanın.
17.58 Açılın ve Program — 18.00 M. S. Ayarı — 18.00 Müzik: Şarkılar — 18.80 Konumun: Çiftçilerle BnsbaŞa — 18.45 Müzik: Caz Oıkes-
(Pl.) — 19.00 M. S. Ayarı ve Iluber fer — 19.15 Tarihten Bir Yaprak — 19.20 Müzik: Cumhurbaşkanı litı Ar. nıonl Mızıkası — 29.00 Müzik: Güzel Sesler (Pl.) — 20.15 Radyo Ga zetesl — 20 .30 Seçbest Saat — 20.35 Müzik: Tarİbl Türk Müzlfit — 21.15 Konıimna: Hatta Arası Sohbeti
(Muhip Dıraiıas) — 21.30 Müzik:
Sayfa: 4
ZAFER
22/11/1950
Denizyollarımıslahkararı
Başmakaleden devam:
(Başı 1 inci sayfada) meçte bulunmuştur:
«— Denizyolları idaresi de bugün halkın ihtiyaçlarım karşılamaktan çok uzaktır. Gerek şehir hatları, gerekse deniz hatları idaresi üzerinde hal-mütemadiyeın art-
kın şikâyetleri maktadır.
gemilerimiz bakımından çok Çoğu eskidir ve
»I
Umumiyetle tar ve kalite kifayetsizdir, tabii ömürlerini ikmal etmiş duklanndan hem istenilen feleri hakkile göremiyorlar, hem de bakım ve tâmir dolayısile i-dareye zararlı olmaktadırlar.
Gemi seferleri, liman ve iskele hizmetleri, intizam ve kifayet bakımından esaslı bir ıslaha muhtaçtır.

Denizyolları idaresinin malî du. rumu da iyi değildir. Hususile yol cu nakliyatında rakipsiz olmasına rağmen idare zarar ve ziyandadır. İdarenin statüsü icabı olarak tam bir işletme muhasebesi tatbik edilmemektedir. İdare nin bu yıl açığı 16 milyon 964-488 liradır. Tarifeler maliyete müessir unsurlardaki ' artışı takip etmemiştir. Tenzilâtlı tarifeler idarenin ziyanında mühim yer tutmaktadır.
Doniz ve şehir hatlarındaki personel fedakârane çalışmaları ve işlerinin ağırlığı ile mütenasip bir şekilde tatmin ve terfih edilmiş değildr.
3 — Denizyollarının gemi, mal zeme ve vasıtala bakımından takviyesi ve kalkındırılması.
Bu tedbirlere» ve bu umumî kalkınmaya ait kanunî mevzuat ha zırlanmaktadır. Kısa zamanda büyük Millet Meclisine sunulacaktır.
Hava Yollan
Hava seferlerimiz, öğünülecek bir emniyet içinde yapılmakla beraber halkın ihtiyacım kar-şılıyacak durumda değildir. Milletimizin hava seferlerine heves ve itimadı hızla artmaktadır. Hususile uzak bölgelerimiz için ha. va seferlerini çoğaltmak zaruridir. Fakat hava yollan idaresinin teşkilât, malzeme ve tesisleri büyük ölçüde bir reforma, kuvvet-landirilmeye ve genişletilmeye muhtaçtır. Memleketimizde sivil havacılık işleriîe havayolları işletmesi birbirine karıştırılmıştır. Bu suretle hem havayolları işlet mesi güç bir duruma sokulmuş, hem de sivil havacılığın gelişmesine» mâni olunmuştur-
Millelerarası anlaşmalar gereğince sivil havacılık hususunda yapmağa mecbur olduğumuz işlerde çok geç kalmış durumda yız.
Deniz sanayii ifrat derecedeki bir devletçilik sistemi altında don durulmuştur. Hususî teşebbüs inkişaf imkânım bulamamıştır. Devlet deniz sanayii ise, bürokratik teşkilât ve çalışma sistemleri, malî kayıtlara bağlılık, malzeme temini zorlukları dolayısiyle gemi tamirlerinden gemi yapımlarına geçememiştir. Hattâ tamir ihtiyaçlarını bile tamamile karşılayamamaktadır.
Denizciliğimizin bu hale düşmesinin esas sebepleri, idare or-ganizasyonunun kifayetsizliğinde
Herşeyden önce, deniz politikamızı tesbit edecek ve bunun tatbik ve inkişafını takip ve kontrol edecek merkezî yüksek idare teşkilâtımız katiyen kifayetsizdir. Bu sebepledir ki, inkişaf için birçok şartlan haiz olduğu halde Türk denizciliği şimdiye kadaı gideceği yolu tâyin edememiş ve türlü istikametlerde, bocalamış durmuştur-
Denizyolları idaresine gelince, bu idare esasen, statüsü ve teşkilâtı itibarile başka memleketlerde nadir tesadüf edilen bir şekildedir. Her biri ayrı birer işletme olan on çeşit teşekkül sı kı bir merkeziyet usulü ile idare edilmektedir. Bu kadar çeşitli teşkilâtı idare edebilmesi için ise merkezî idare mekanizmasının çatısı pek zayıf tutulmuştur. Bundan başka ve daha mühim olarak da, bütün idare «katma bütçe» dediğimiz sisteme tâbi tutulmuştur. Bu şartlar altında denizyolları idaresinin, bugünkü duruma düşmesi gayet tabiidir. Asıl mahiyeti itibarile iktisadi ve ticarî bir teşekkül olan deniz işletmesinin bu kadar ağır idari ve malî köstekleri© serbest çalışmasına imkân tasavvur edilemez. Târifelere, limanların seçilmesine, seferlerin tanzimine türlü politik ve demagojik kuvvetler tesir etmiştir. Bunun neticesi olarak keyfî târifeler meydana gelmiş ve bunlar da ne halkı memnun etmiş, ne de idareye kazanç temin edebilmiştir.
Denizyolları inhisarı millî ihtiyaçları karşılıyamadığı gibi ida. reye de zararlı olmuş ve kıyılarımızda küçük tonajın iş sahasını da daraltmıştır-
Hava yollarımızın büçeleri do açık ile kapanmaktadır-
Hava yollarını, milletin ihtiyaçlarını karşılayabilecek duruma çıkarmak için şu tedbirler alınacaktır:
1 — İdarenin statüsü değiştirilecek ve sivil havacılık işleriîe hava yollan işletmesi birbirinden ayrılacaktır- Hava yollan idaresi iktisadi ve ticarî bir işletme imkânını bulacaktır.
2 — Personel statüsü yeni teşkilâta göre yeni baştan tanzim edilecektir. Yava yollan personelimiz, hususîle pilotlarımız, mesleklerinde hakikten değerli arka, daşlanmızdır. Statülerini, mesleğin hususiyetlerini dikkate alarak tanzim edeceğiz.
3 — Ygni ve büyük hava meydanları yapılmasına, diğer mey. danlann değiştirilmesine ehem-miye vereceğiz.
P.T.T- İşleri:
P.T-T. İdaresi de halkın ihtiyaçlarım tamamile ve kifayetli bir sakilde karşılıyamamaktadır. Hususile halkın telefon için yap. tıklan şikâyetler uzun yıllardan-beri devam edegelmekte ve gittikçe artmaktadır.
Şehirlerarası telerfon konuşma, lan teknik bakımdan tam bir emniyet içinde cereyan edemediği gibi miktar bakımından da imkânlar ihtiyacı karşJamaktan çok uzaktır. $ehir ve kasabaların telefon ihtiyaçları seri bir artış göstermektedir. İktisadî faaliyet merkezlerinde ise telefon darlığı had bir şekildedir.
Bu vaziyet karşısında P-T.T. i-daresi büyük zorluklar ve imkânsızlıklar çinde kalmıştır. Bir taraftan yeni ihtiyaçlar hızla artarken diğer taraftan mevcut tesisler ve şebekelerin mühim bir kısmı tabiî ömürlerini bitirmiş ve yenilenmeleri kati bir zaruret haline gelmiştir-
k)$ık yerlerg yeni tesisler serpiştirmekten ibaret olmayıp, mevcut tesislerin aksamadan çalışmalarını temin edici revizyonları ve takviyeleri de ihtiva e-den, ve hızla bir inkişaf gösfeır-mekte olan ekonomik ve sosyal ihtiyaçları zamanında ve tam (J-larak karşılamayı temin edecek şümullü bir plân olması lâzımdı-Böyle hakikî bir plânlama şimdiye kadar yapılmamıştır. İmkânsızlık sadece ihtiyaçların tam zamanında karşılanmaması değil, aynı zamanda mühim ölçüde malzeme* ve para israfını intaç etmektedir.
Muhaberelerin gizliliğini do hı çe saymışlar.
P.T.T. bahsinde çok mühim o-lan bir meseleyi de açıklamck istiyorum:
Biliyorsunuz ki Anayasamızın 81 nci maddesi muhaberenin giz. liliğinin muhafazasını emretmektedir. Esefle söylüyorum ki Anayasanın bu maddesi sabık idare tarafından tamamile hükümsüz bırakılmıştır- Vatandaşların mektupları açılmış, telgrafları kon trol edilmiş ve telefonları dinlen miştir. Postahanelere konulan memurlar vasıtasiyle vatandaşlar mqktup atarken gözletilmiş ve kutulardan mektuplar alınmıştır-Vatandaşlarımı kat'î surette temin ederim ki Demokrat Parti Hükümetinin vazifeye başlama-sile beraber Anayasanın 81 inci maddesi tam bir surette yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
P.T.T- durumunun ıslahı için alınacak tedbirlere:
P.T.T. idaresinin kısa zamanda ıslahı ve kalkındırılması için her-şeyden önce idare statüsünün ve teşkilâtının rasyonel bir şekilde yeniden tanzimine karar vermiş bulunuyoruz.
Personel statüsü de tam bir revizyona tâbi tutulacaktır- Yeni tesislere ehemmiyet vermekle berabebr mevcudun takviyesine ve bütün işletme mekanizmasındaki inkişafın rasyonel bir plâna bağlanmasına çalışıyoruz. Bu esaslar üzerinde tatbik edeceğimiz büyük bir reform ile P-T.T. teşkilâtımızda önümüzdeki yıllar içinde esaslı bir kalkınma temin edeceğimizden emin bulunuyo-
Büyük bir âfet: İşsizlik
yoruz: Vo diyoruz ki, bu vatandaşların da bizim gibi çalışmak, yaşamak haklarıdır. Onlar da ekmeklerini alın terleriyle ve kafalariyle kazanmalı, şimdilik mesut ve müreffeh değilse bile, hiç olmazsa, çalışarak yaşamak imkânlarını bulmalıdır.
İşsizlik işte böylece büyük bir dâva halinde gözümüzün önündedir; bir çok el emeği, kafa emeği stoklan, kahve köşelerinde, mahalle aralarında, loş ve rutubetli kerpiç evlerde çürümekto, küflenmekte ve heba olmaktadır. Halbuki, madenleri, toprağı, ormanları nasıl kıymetlendirmeğe çalışıyorsak, bunun için kafa yoruyor, plânlar hazırlıyorsak, insanın fikir ve el emeğini de öyle kıymetlendirmek, daha doğrusu her şeyden evvel insana kıymet vermek mecburiyetindeyiz. Bu kıymet insanidir; iktisadidir; sosyaldir; hulâsa memleketin maddî ve manevî kalkınması, maddî ve manevî savunması için her şeydir.
Yine teessür duyarak söyli-yelim ki, bu kıymet uzun seneler ihmal edilmiş, bir köşede bırakılmış, ve bu yüzden hem millî gelirimiz, hem sıhhatimiz, hem iktisadi durumumuz mütemadiyen mail bir satıhla kayan yağmur damlaları gibi aşağı düşmüştür.
Isfırabın kaynağı işsizliktir; sefaletin kaynağı işsizliktir. Ve ahlâk sukutunun dahi en mühim sebeplerinden biri de bu-dur. Memleketteki cinayetlerin, boşanmaların, hırsızlıkların, istatistiklerini tetkik ederseniz, fuhuş üzerinde incelemeler yaparsanız, hep o menhus âfetin korkunç bir cadı gibi karşınıza dikildiğini göreceksiniz!
Görülüyor ki denizcilik işleri miz de baştan başa yeniden organize edilmeğe muhtaçtır.
Bu maksatla alacağımız tedbirler şunlardır:
1 — Bakanlığın denizcilik işlerde uğraşan teşkilâtım günün ihtiyaçarım karşılıyacak duruma sokmak, denizcilik işlerinde merkez teşkilâtının esas vazifeleri Şunlardır;
Denizcilik politikasını tesbit etmek ve bunun umumî plânlama, teknik ve ekonomik kontrolünü ve çalışmaların koordinasyonunu temin etmek
Deniz amme hizmetlerinin tan-
Deniz personeli statüsünü yeniden tanzim ve deniz okulunun yeniden organizasyonu ve tekâmül ettirilmesini temin
2 — Denizyolları işletmesi i-daresine İktisadî ve ticarî bir statü verilmesi-
Çok fedakâr bir şekilde çalışmakta olan P.T.T. personelinin çalışma ve hayat şartlan ağırdır. Bu arkadaşlarımız başka memleketlerdeki emsaline -nis-betle çok daha fazla çalışmaktadır. Memleketimizde pazar ve tatil günleri çalışmaları da diğer memleketlere nisbet edilemiyecek kadar çoktur.
Teknik personeli yetiştirme tarzımız kifayetsizdir. Gayet değerli ve nazarî bilgileri mükemmel gençlerimiz vardır ki pratik tecrübeler için hiç bir imkân bulamamışlardır.
İdarenin malî durumu kötüdür-İdarenin borçlar yekûnu 140 milyonu aşmıştır.
İşlenme masrfları gittikçe artmaktadır- Gelir, masrafları as-lâ karşılıyamamktadır. İşte, 2.1. 1950 tarihinde İstanbul basınına yapılan resmî beyanatta senede 7 milyon lira kâr ettiği zikredilen telefon idaresinin hakikî durumu budur.
P.T.T- İdaresinin bu hale düş-mpsinde asıl âmil olan, idarenin iyi organize edilememiş olması, politik ve demagojik tesirlerle çalışmalarının karıştırılması, ve bürokratik olarak idare edilmiş olmasıdır. İdarenin bugünkü statüsü ve teşkilâtı rasyonel bit çalışmaya imkân verecek durum, da değildir- Eski idare tarafından yapıldığı ilân edilmiş olan sekiz senelik bir plân, tamamlandığı zaman dahi ihtiyaçları kar-şılıyacak bir plân olmaktan çok uzaktır.
İhtiyaçların takdirinde dahi on yıllık bir gerilik müşahade edilmektedir- Umumî plân, yalnız sı-
Bayar geldi
(Başı 1 nci sayfada) dan doğruca înegöl’e hareket etmiştir.
B. M. Meclisi Başkanvekille-ıinden Hulûsi Köymen, vali vekili Hilmi İncesulu, D.P. Müfettişi Cemal Tunca, Belediye reisi Ş. Ferit Akçor, D.P. adına Hay-ri Terzioğlu, İsmet Bozdağı, İ-negöl’e kadar kendilerine refakat etmişler ve iyi yolculuk temennisinde bulunmuşlardır.
İngiltere Büyük Elçisine hediye
Bursa, 21 (T.H.A.) — Cum-huıbaşkaniyle beraber şehrimize gelen İngiltere Büyük Elçisine Belediye Başkanı Ferit Âkçor Bursa, sanatına örnek teşkil edecek geyik saplı iki bıçak hediye etmiştir. Bu hediyeyi nezaketle karşılıyan Büyük Elçi, duyduğu memnuniyeti ifade ederek demiştir ki:
«— İngiltere an'anesinc göre, bıçak yalnız satın alınabilir. Hediye olarak verildiği takdirde küçük bir bedel ödemek âdettir. *Bu itibarla şehir adına lütfen verdiğiniz hediyeyi kabul ettim. Fakat bıçağın şeametini izale için siz de lütfen şu küçük bedeli kabul buyurunuz.»
Bundan sonra Büyük Elçi, Ferit Akçoı'a büyük bir samimiyet ve tebessümle bir beş kuruşluk uzatmıştır.
O halde her sosyal felâketle mücadele ederken evvelâ işsizlikle savaşmayı birinci plânda ele almak mecburiyetindeyiz. Yoksa verem âfetinin genişlemesine sadece bir iki dispanser açmakla, veyahut hastanelerdeki verem yataklarının adedini arttırmakla mani olamayız. Fi-' rengiyL penisilin veya diğer ilâçlarla tedaviye kalkışmak, istenilen neticeyi temin edemez; randevü evlerini basmakla, kapamakla ahlâkı düzelte-
Biz evvelâ marazın ârazını bulmak ve oradan işe başlamak zorundayız. Kanaatimizce, nasıl bir bina yapmak için evvelâ temel lâzımsa, millî bünyeyi dimdik ayakta tutabilmek için de evvelâ işsizlik heyelanlarını önleyecek sağlam iş temelleri kurmak gerektir.
Hele memleketimiz makineleşmek yoluna girdikten sonra, işsizliğe karşı mücadelede çok daha esaslı tedbirler almak, birinci derecede bir vatanî borçtur. Dünküler bugünü düşünmemişlerdir; fakat biz bugünden yarını düşünmek zarureti karşısında bulunduğumuzu asla unutmamalıyız.
Cumhurbaşkanına hakaret suçlusu
Bundan bir müddet önce, U-lus meydanında, Baraja gidecek otobüs mahallinde duran biı- hususî otomobile binmek istiyen Haşan Çepin isminde birisinin, orada bulunan otomobil sahibiyle' münakaşa esnasında Cumhurbaşkanına gıyabında lisanen hakaret ettiği tesbit edilmişti.
Bir müddetten beri 3 üncü asliye ceza mahkemesinde yargılanan Haşan Çepinin bu sabah ki duruşmasında dinlenmek üzere çağırılan şahitler gelmemiş ve mahkeme gelmiyen şahitlerin de celbi için bir başka güne bırakılmıştır.
Nüfusumuz yirmi bir milyona yaklaşmış bulunuyor. Bir memlekette nüfus fazlalığı çok iyi bir şeydir; fakat çalışan, kaliteli ve müstahsil nüfus ondan çok daha büyük bir zarurettir. Üç, üç buçuk milyonluk bir Hollanda üç yüz milyonluk bazı âvâre memleketlerden neden üstündür? Çünkü orada insanın kıymeti bilinmekte, insan kıymetlendirilmekte ve bu kıymetin karşılığı alınmaktadır. Eğer biz, 21 milyona yaklaşan nüfusumuzun içinde çalışacak ve istihsale hizmet edecek insanları kıymetlendirebi-lirsek, eminiz ki, Türkiye, en kısa bir zamanda «büyük devletler» dediğimiz camia içinde kendine mümtaz bir mevki yapacaktır.
(Başı 1 inci sayfada) ı-ın hulâsası şudur:
1 — Bu sene kuraklık sebebiyle mahsulü yüzde 33 ü bulmamış ve borcunu ödeyemiye-cek vaziyette olan köylülerin borçları, mıntaka, ilce ve il itibariyle tecile tabi tutulmuştur.
2 — Mahsul noksanlığı, kanunen tecil haddini teşkil eden bu nisbetten dûn olan yerlerde dahi çiftçi borçtan, mahsul eksikliği nlsbetinde ferdî ve İdarî tecillere tâbi tutularak, borçları gelecek seneye bırakılacaktır.
3 — Bu muameleler koopera-tifortakları hakkında da aynen tatbik olunacaktır.
4 — Bü tecil muameleleri, çiftçiye külfet ve masraf tahmil etmemesi maksadiyle yeniden senet tanzimine mahal kal-mıyacak surette ve formalitesiz olarak halledilecektir.
5 — Borçları tecile tâbi tutulan çiftçilerin, bu seneki istihsal ve çevirme masraflarını kar şılamak ve bilhassa tohumluk ihtiyâçlarını temin etmek üzere Bankanın teşebbüs ettiği kredi hadleri dahilinde yeniden yardımlar yapılması kararlaş -tırılmış ve bunların şekilleri tes bit edilerek banka şube ve a-janslarına tamimi takarrür etmiştir.
6 — Bu toplantı münasebetle bankanın yeni sene için mahallî vaziyetlere göre umumî ve husussî ihtiyaç ve talepler tetkik edilmiş ve şube müdürlerinin lüzum gösterdikleri ziraî ve ticarî plâsmanlar verilmiştir.
7 — Bunlardan ayrı ve daha mühim olarak muhtelif bölgelerde Amerikan Marshall yardımından karşılanılarak getirilen ve ayrıca bankanın, inisiyatifi ile Marshall Plânı harici yabancı memleketlerden gelip çiftçiye tevzi olunan traktör ve sair ziraî âletler için bankaca uzun. vade ile çiftçilere verilmekte olan kredilerin tatbik ve inkişaf şekilleri üzerinde Ankara’da bulunan E.C.A. Ame rikan yardım heyeti mümessillerinden Mr. Pine ve Antzrikan sefareti tarım ataşesi ve Tarım Bakanlığı nezdindeki Amerikan heyetinden bir mütehassısın iştirakiyle görüşmeler yapıl mış, iki gün süren bu görüşmelerin^ neticesinde Türkiye .zira-atinde makine tatbikatının gelişmesi, yayılması ve iyi kullanılması mevzuları üzerinde mü him esâslar tesbit edilmiştir.
Ziraat Bankası Umum Müdürü Mithat Dülge dün bir muharririmize ayrıca şu beyanatı vermiştir:
«— Memnuniyetle vatandaşlarıma arzedeyim ki; Amerika Birleşik Devletlerinin Türkiye-ye yaptığı Marshall yardımları meyanında Türk çiftçisini makine ziraatine kavuşturmak hususundaki yardımını arttırmak ve hızlandırmak maksadiyle Zi raat Bankasına 1950 yılı için verilmesi mukarrer olan 15 hıılyöri liralık yardım fonunun kabul ve tediyesine dair olan mukavele yarın (bugün) Devlet Bakanı Fevzi Lûtfi Karaos-manoğlu ile Amerikan yardım heyeti arasında imzalanmış olacaktır. Ziraa Bankası bu yar -dım sayesinde çiftçiye yüzde 2,5 gibi az bir faizle ve uzun vade ile traktör ve sair ziraat alâtı ve vasıtaları için yüzde 80 nispetinde kredi yardımları yapacaktır.
Bu vesile ile büyük ve kıy -metli dostumuz Amerikan millet ve hükümetine şükranları -mızı ve bugünlerde istirahat ve tatilini geçirmek üzere Amerika’ya giden Mr. Dorr’a teşek -kürlerimizi sunarız.»
un
D.P. Grupunda müzakere
Şimdiye kadar maalesef unutulan bu çok mühim mevzuu bir an evvel, ve her şeyden önce lâzımgeldiği kadar büyük ehemmiyetle dikkate almak, ve bunun üzerinde ciddiyetle ve plânla çalışmak mecburiye-
Mümtaz Faik FENİK
beyanatı
Amerikan Yardım Plânı Türkiye Mümessili Mr. Russel Dorr, gazetecilere verdiği beyanatta, memleketimizden iki ay müddetle üzülerek ayrıldığını, Noel ■ tatilini memleketinde geçireceğini söylemiş, Tüıkiyenin demok ı-atik rejime dünya milletleri a-rasında Sarsıntısız olarak giren yegâne memleket olduğunu belirtmiş ve Kore’de savaşan Türk birliği hakkında da demiştir ki:
;_2. Dünya sulhunun müdafaasına iştirâk eden devletler arasında müşterek hareketlere büyük bir anlayış gösteren Türkle-rin bu kararı, cihan efkârı umu-miyesinde çok müsait karşılanıştır.»
Russel Doır, cenup vilâyetle-ne yaptığı son seyahatten çok iyi intibalarla döndüğünü ve mezuniyetinden istifade ederek köy yollarımızın inşası mevzuunda Amerika’da faydalı temaslarda bulunacağını söylemiştir. I
) (Başı 1 inci sayfada)
sul bir vazife alan kimsenin is-
- tikbalde olacak hâdiseler hak-. kında dahi, bu hâdiseler daha . tekevvün etmeden bir fikir söy ) liyenıiyeceğini bildirmiştir. Fu-. at Köprülü, bilâhare, Atlantik . Paktı devletlerinin Akdeniz . müdafaasını plânlaştırmak için ı Türkiye’ye yaptıkları müraca-. atı anlatmıştır. Bakan dış me-. seleleri izah ederken Kore me-. selesine de temas etmiş ve Bir-ı leşmiş Milletler karşısında girişilen taahhüdün yerine getiril-
. diğini ve bunda Türkiye’nin ilk i defa teşebbüsü ele aldığını ve diğer milletlere de nümune ol-, duğunu söylemiştir.
Fuat Köprülü, Amerikan Ge-
- nel Kurmay Başkanı Omar
- Bradley’in makalesi hakkında ı da bir soruyu cevaplandırmış,
ve bunun türkçeye çevrilen hu-
- lâsasının yanlış tefsirlere yol
- açmış bulunduğunu, fakat hü-r kûmetin derhal lâzımgelcn ted-c birleri aldığı ve nihayet bunun
- tnvzih edildiğini bildirmiştir.
' Bu arada Feyzi Boztepe’nin, 1 Başbakanlık Hususî Kalem Mü-‘ dürü Basri Aktaş'ın Viyana El-3 çiliğine tayin edileceği hakkın-
■ da Ankara Ajansı tarafından ‘ neşredilen bir havadise dair
sorduğu suali, Bakan, bu habe-
■ rin Başbakan’ın istifasına dair ‘ uydurulan habere ek olarak uy-1 durulmuş bir yalan olduğunu r söylemiştir.
Dış politika hakkındaki bu ’ müzakereler kâfi görülmüş, bun ‘ dan sonra gündemin diğer maddelerinin müzakeresine geçil-1 miştir.
Bir JTiğde milletvekilinin 938 den sonra posta idaresince bastırılan pullarda Cumhuriyet kelimesinin neden kullanılmadığı hakkında Ulaştırma Bakan-’ lığından sorduğu suale Seyfi ’ Kurtbek cevap vermiş ve pul meselelerinin esaslı bir şekilde ’ ele alındığını, bunların yakın n zamanda hallolunacağını bil-' dirmiştir.
Bundan sonra Çorum Millet-1 vekili Ahmet Başıbüyük’ün va-! li konaklarındaki israf hakkın-daki sözlü sorusuna İçişleri Bakanı cevap vermiştir.
1 Bakan, valilerin teıpsil - ettilç-. leri sıfatla lâyık bir yerde otur-malarını tşbi(î gğrrpek ica.b.£ttj.-. . ğ:ni ancak lükse kaçılmaması . ve israfın önünün alınması için i tedbirlere başvurulduğunu ve bunun için bir de talimatname . hazırlandığını, ve bütçe konu-. şulurken bu masrafların da e-ı saslı bir surette tetkik edileceğini söylemiştir.
Bundan sonra takrir sahibi ı söz . almış vali konaklarının,
- kaymakam evlerinin çok lüks ı olduğunu, buralara muazzam
- paralar sarfedildiğini, ve yalnız
- Çorum’da, vali konağındaki c müstahdemlere ayda 225 lira i verildiğini ve vilâyet konağı ı masrafının ayda 800 lirayı bul-5 duğunu söylemiştir. Bu israfla-ı rın önü alınmak lâzım geldiğini 1 de sözlerine ilâve etmiştir. Bu
bu arada hatip, Bakan'ın valilerin temsil ettikleri sıfatla lâ-1 yık bir yerde oturmalarını tabiî görmek lâzım geldiği' hakkında ‘ ki sözünü ele alarak, «Bakanı ’ hâlâ 1946 da Samsun vilâyet : makamında oturur gibi görüyo 1 rum» demiştir. Bu söz Grup’ta gürültülerle karşılanmış, hatip sözlerinin yanlış anlaşıldığını, bunda hiç bir kasıt gütmediğini, Bakan’ın eski bir vali olduğunu göz önüne alarak konuştuğunu söylemiş, bu mesele ; böylece kapanmıştır.
Bundan sonra Erzurum Milletvekili Bahadır Dülger söz almış, valilerin hakikaten temsil ettikleri mevkile mütenasip bir yerde oturmalarının zarurî bulunduğunu ancak, israfın da ortadan kaldırılması gerektiğini bildirmiş ve Erzurum vilâyetinden misaller almıştır.
Bahadır Dülger'in söylediğine göre, Erzurum’da bugün valinin oturduğu bina, Erzurum’-I da yapılan vali konağı binalarının beşincisidir. Hepsinde lük-. se kaçılmıştır. Erzurum’da halka ev başına ancak 500 kilo kö-, mür -verilirken bu binadaki kaloriferlere 47 ton kömür sarfe-dilmektedir. Binanın mermerleri, ve banyosunun çinileri İtalya’dan, parkeleri Çekoslo-, vakya’dan getirilmiştir. Eski bir vali bunu nümune evi olarak yapmış, sonra içine yerleş-
Bu arada «hangi vali? Kim o?» diye sesler yükselince, bu Valinin, Bursa’dan şimdi Samsun’a nakledilen Hâşim îşean olduğunu tasrih etmiştir.
Bahadır Dülger otomobillere de temas etmiş, valinin otomobillerinin ancak ilçelere ve vi-* lâyet dahilindeki diğer yerlere
gitmek için kullanılacağını, hal buki meselâ Erzurum’da otomobille ancak Aşkale ve Ha-sankale’ye gidilebileceğini valinin diğer yerlere gitmek içi nâ-fianın ciplerini kullandığını şu halde lüks otomobile ihtiyaç olmadığını söylemiştir.
Bundan sonra heyecanlı bir hitabe irat eden Sıtkı Yırcalı, valilerin, kaymakamların devlet şerefine lâyık yerlerde oturmasını tabiî gördüğünü fakat bizim mücadelemizin bu konaklarla, bu otomobillerle değil, bunların temsil ettiği zihniyetle olduğunu söylemiş ve büyük israflardan uzun uzun dert yenmiştir.
Sıtkı Yıcalı’nın bildirdiğine göre Bursa’daki vali konağına 650 bin lira harcanmıştır. Ve bahçesinin tanzimine de 200 bin lira gitmiştir. Sıtkı Yırcalı, işte bu nevi zihniyetlerle mücadele etmek lâzımgeldiğini bil -dirmiş ve uzun uzun alkışlan-nıştır.
Bundan sonra söz alan İçişleri Bakanı, Grup’un temayüllerinin anlaşıldığını ve bundan sonra bu mevzudaki çalışmaların bu temayül dairesinde olacağını söylemiş ve alkışlanmış-
Grupun müzakereleri saat 20 buçuğa kadar devam etmiştir.
Kore birliğimiz
(Başı 1 nci sayfada)
' «Çete tenkilinin büyük zorluklarına rağmen Kore savaş birliğimiz, 19 kasım harekâtı esnasında aldığı mükemmel tertibat-! la düşmanın baskın teşebbüsünü boşa çıkarmakla kalmamış, aynı zamanda zayiat verdirerek esirler almıştır. Bu başarılı ha-
• rekâtta kıtamız hiç bir zayiat i vermemiştir.»
I Kahramanlarımız bir köprüye ! yaplan hücumu püskürttüler
ı Londra Radyosu, 21 (Basın -
• Yayın) — Türk tugayı cephe gerisinde Munşan nehri yakınında
. înjin nehri üzerinde hayatî e-. hemmiyetteki bir köprüye yapı-. lan bir komünist hücumunu püs-. küıtmüştür.
Bu köprü Seul’un kuzey batı cephesinde uzanan ana ikmal yo . lu üzerinde bulunmaktadır. Bu . savakta,Türkler iki (comünist öl-i ’cfürmüş 6 düşmanı yaralamış ve t bir miktar esir almışlardır.
. Bundan başka Türk tugayı . gene Seul’ün güney batısında bir . komünist çete kuvvetinin geri-. den yaptığı taarruzu da püskürt , müştür.
Amerikan Ordu Dairesi sözcüsünün beyanatı Vaşington, 21 a.a. — (AFP): . Kore harekâtında Türk kuvvet-( leıinin oynadıkları role dair bir , gazeteci tarafından sorulan sua-■ le cevap veren Ordu Dairesi söz-( cüsü Türk kuvvetlerinin hemen hemen mütevali şekilde devam eden savaşlara girişmiş olduklarını bildirmiştir.
Sözcü, Türk kuvvetlerinin eski komünist başkenti Pyongyang’ın güneyinde ve 38 inci arz dairesi civarındaki bölgede bulunan komünist çetecileri temizlemekle meşgul olduklarını belirtmiştir.
Ticaret bakanı
Fransız artistleri dün geldiler
23, 24, 25 kasım akşamları saat 20.30 da Büyük Tiyatroda temsiller verecek olan Madam Vera Korene idaresindeki «Co-medie Française» trujıu dün u-çakla Beyrut’tan Ankara’ya gelmiştir.
Fransız sanatkârları hava meydanında Millî Eğitim Bakanlığı ve Basın - Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü temsilcileriyle Devlet Tiyatrosu ve Konservatuvar mensupları ve Fransız Büyük Elçiliği erkânı tarafından karşılanmışlar, kendilerine buketler verilmiştir.
Fransız sanatkârlarından Ma dam V6ra Korâne ile M. Mau-rice Escande dün akşam Ankara radyosunda Türkiye’yi ziyaret intihalarını anlatmışlar, bundan sonra Fransız şairlerin den bazılarının şiirlerini oku -muşlardır. Bu arada sanatkârlardan Vera Korene, ziyaretleri ne tekaddüm eden günlerde vefat eden şair Orhan Veli Kanıkın hâtırasını anmak maksa -diyle onun şiirlerinden ikisini radyoda okumak suretiyle misafir bulunduğu memlekete kar şı Fransız inceliğini gösteren bir harekette bulunmuştur. Orhan Veli’nin radyoda, Fransız-caya Nimet Boroyalı tarafından tercüme edilen «Kitabe-i sengi mezar» şiiri ile diğer bir şiiri okunmuştur.
Şiirlerden sonra radyoda modem Fransız müziğinden bazı parçalar çalınmıştır.
(Başı 1 inci sayfada) olarak tüccar ile ihracatçı arasındaki ihtilâfa anlaşma yolu ile bir hâl çaresi bulmak üzere* İz-mire geldim- Izmirde yalnız bir gün kalacağım ve yann öğleden sonra tertip edilecek bir toplan tıda tüccar ve ihracatçının arasını bulmaya çalışacağım.
Yani benim buradaki vazifem, meseleyi mahkemeye intikal ettirmeden halletmektir. Bunda muvaffak olursam pek tabiidir ki, çok memnun olacağım. Bir anlaşmaya yanlamadığı takdirde de benim Ticaret Bakan* olarak yapacağım başka bir şey yoktur»
Bakan «şehirde pamuk meselesinde tüccarla ihracatçı bir anlaşma yoluna gitmediği takdirde hükümetin pamuk ihracatım lisansa tabi tutacağı hakkında bir rivayet dolaşmaktadır, doğru mudur?» sualimi de şu şekilde cevaplandırdı:
«— Bunlar sadece hususî maksatlarla uydurulmuş, hakikatle hiç bir alâkası olrmyan sözlerdir- Sunu herkes iyi bilsin ki; Hükümet katiyen böyle bir yola gitmiyecqktir. Pamuk ihracatı şimdi olduğu gibi serbest olacak ve lisansa tabi tutulmıyacakhr. Bu rivayetleri bu şekilde yalanlamakta mezunsunuz.»
Ekonomi ve Ticaret Bakanının beyanatından da anlaşılacağı üzere yarın öğleden sonra muh-
Mesken dâvası
(Başı 1 inci sayfada) ev ve inşaat malzemesi ithali gibi hususlardır. Bu yolda bazı muafiyetler- derpiş edilmiştir-
Büyük şehirlerimizi âdeta kaplamış bulunan gece kondu arsalarının parselâsyonu işindeş yapı yollar kanununun fiilî durumu, belediyelerin muaddel imar plânlarına uydurulmaya çalışılacaktır. İmar plânnna uygun olan yerlerde gece kondulann arsa bedeli alınmak suretiyle derhal tapusu çıkarılacak, fakat birden fazla gecekonduya sahip olanlara başkaca bir hak tanmmıya-cakhr. Bu yapılar belediye tarafından istimlâk edierek evi olmı-yanlara satılacaktır-
Ucuz mesken inşası için de bir takım kolaylıklar tanınmıştır. Belediyeler katma bütçeli daireler don arazi satın alabilecek ve ayrıca eşhasa ait araziden elveriş li kısımları da istimlâk edebilecektir. Bilhassa müstahdem ve işçiler için kooperatifler kurulmasını âmir hükümlerin ucuz ev inşaatında sür’at ve ferahlık yaratacağı umuluyor.
Belediyelerce hazırlanacak talimatnameler dairesinde yapılacak ucüJ ,eylpr 120 metre kareden büyük, olmıyacakhr. Keza ev tipleririi: de belediyeler tesbit edecektir.- Bu meskenler on sene müddetle bir\q vergisinde^ muaf tutulacaktık .Ruhsatsız yapılan yeni bina yeya ilâve kısımlar bu muafiyetten istifade edemiyecek ve sahipledi 1000 liraya kadar para cezakma çarptırılacaktır. Keza bu avlar, tekaüdlük ve ölüm gibi hâdisdler müstesna on sene müddetle Sqtılığa çıkanlamıya-caktır.
Portatif ey ve inşaat malzemesi ithali de çok kolaylaşacaktır. Zira bu hususta gümrük muafiyeti tanınmaktadır.
Diğer taraftan emlâk ve kredi Bankasının, ucuz mesken inşası için inşaat masraflarının yüzde 75 nisbetinde bir krediyi tercihan açması da derpiş edilmektedir. (T.H-A)
Göçmenleri iskân
(Başı 1 inci sayfada) raat bölgelerine yerleştirilecektir.
Yerleştirilecekleri bölgelere gö re valilikler emrine verilen göçmenlere hükümetçe yapılan yardım, valilik emrine geçtikten 15 gün sonra kesilecektir. Hey valilik kendi emrine verilmiş olan göçmenlere bu müddet içinde bir mesken ve iş bulmak mecburiyetindedir- Bunu te*min maksadile vilâyetlerde teşkil edilecek «göçmenlere yardım komitesi» ne ba zt salâhiyetler tanınmıştır. Boş bulunan veya fazla odası olan binalarla, kışla, mektep, camilerden mesken olarak istifade edilebilecek, aynca halkın nakdî ve aynî yardımlardp bulun-ması do sağlanacaktır. (T.H-A.)
temelin Ticaret Odası salonunda İzmir tüccar ve ihracatçılarının iştirakiyle bir toplantı yapılarak pamuk satışlarının sebep olduğu ihtilâf mevzuu üzerinde Bakanın arabuluculuğu ile bir anlaşma yolu aranacaktır-
22/11/1950
FERNANDEL
VE TOAIJEIDIİ
Sayfa; 5
Fransız filmciliği ve\ sahnesi büyük artist Fernandel’de yeni bir deha
___ZAFER...... ~ ~ '_
Siîiem a
Jermie'nirı Portresi
daha kazanmış bulunmaktadır
Charles Plisnîer’in meşhur romanı «Meurtres» - (Cinayetler), Richard Pottier tarafın -dan geçenlerde filme alındı.
Baş rolü Fernandel oynuyor.
Meurtres, bir trayedidir, ve kardeşleri tarafından delilikle itham olunan, iyi bir adamın a-cıklı hayatını anlatır.
Bu filmde Fernandel bizi gül dürmiyecektir.
(Regain), (Angele), (Le Scho-untz), (Nais), (La fille de Pu-satier) nin unutulmaz yaratıcısı Fernandel Meurtres de tebessümünü unutturuyor, maskesini düşürüyor ve karşınızda büyük artisti, zamanımızın en kuvvetli karakter artistlerin -den Fernandel’i buluyoruz.
Sanat tarihinde gerek kome di ve gerekse trajedide muvaffak olunan tipleri bulmak zordur ve bulundukları zaman ise büyük artist unvanını almakta kusur etmezler.
Fernandel de devrimizin bu büyük artistlerinden biridir. Raimus ile kuvvetli bir'dramını kaybeden Fransız sahnesi ve perdesi Fernandel’le yeni bir deha kazanmıştır ve bunun için talihlidir.
JENNll
Bu senenin ortalarına doğru şehrimizde Jennie’nin Portresi isimli bir film göreceksiniz. Filmin mevzuu Robert Nat-■ han’ın on sene evvel yazmış olduğu kitabından alınmıştır. Ve bir hayalete aşık olan genç artistin hikâyesidir.
Selznick or-
hissi film çı -karmıştır. Me -tafizik meselelerin filme ak-settirilmesi çok güç iştir ve bu na şimdiye ka dar ciddî, ilmi ________
şekilde hemen Joseph Coiien ve Jannifer Jones
hiç teşebbüs e- Poriraii of Jennie'den bir sahnede
dilmemişti. William Dieterle ve Selznick bu işe ilk teşebbüs e-denlerdir. Fakat, maatteessüf muvaffak olamadılar.
Muvaffakjyetsizliklerinin se-

ELLİ BİR YAŞINDA
BiR GENÇ KIZ
Sessiz film devrine yetişmiş olan okuyucularımızın çok iyi hatırladıkları Gloria Swanson bugün hâlâ genç kızları kıskandıracak bir canlılık ve cazibe ile sinema tarihindeki şöhretini muhafaza etmekte ve HollyWoodun genç yıldızları ile rahat rahat boy ölçüşmektedir.

Bir cinsî cazibe kraliçesini Gloria Svvanson’dan daha iyi kim canladırabilir? t;
51 yaşının baharında bulutttfn bu büyük anneı en son «Surtscf' Caddesi» isimli filmini çevîrıhli
başlamış, bir kaç ufak rol almış fakat bu uzun sürmemiştir. Holly-lwood onu 1915 yılında tanımıştır- Bundan sonra gıpta edilecek jliri muvaffakiyet ve eşi bulunmaz ibir şöhretle karşılaşıyoruz. Bu ve hâlâ 63 film önceki gençlîğN1 yıllarına kadar devam edi-cazibesini hattâ daha fdİ’- lyor- Bu V'Harda Gloria perdeyi
lasiylc muhafaza ettiğini îsbat
etmiştir. Cinsî cazibenin lûŞcff
mânâsım ararsanız tatminkâr bir Vcevap bulamazsınız. Bu öylc'bir şeydir ki, sahibi, sevimliliği île, güzelliği ilp, konuşmasiyle ' hasıl herşeyi ile sizi baştan' çıkarır, şeytana uydurur. «Cîtıif cazibe tacı Gloria'dan başka kime yaraşır?» diye sorulacak bir suale cevap verebilir niz?
Gloria kendisinin güzel olmadığım söyler ve belki de değildir. Fakat onda öyle bir sihir, öyle bir keramet vardır ki karşısında duramazsınız. O, lûgatlaki cinsî cazibe tâbirinin tam karşılığıdır, üstelik şeytanî bi zekâya sahip, iyi bir dost ve mükemmel bir sanatkârdır. Sessiz film zamanında sahip olduğu bu hususiyetleri bugüne kadar nasıl muhafaza edebildiği sorulunca Gloria -tlnsan-lar kendilerini zamana uydurmasını bilirler- 1920 senelerinde göz alıcı, alacalı bulacalı, cicili bicili elbiseler giyilirdi. Kadınlar bir çiçek yerine, yarım düzino çiçek takarlardı ve bunlar gayet tabiî şeylerdi. Artistler de bu bakımdan herkesten farklı değillerdir- $imdi daha sade, ne bileyim daha erkekçe bir kıyafet modası var. Meselâ bir erkek pantolonunu andıran eteklikler giyiliyor. Ben şahsen böyle şeyleri hele şehir içinde hiç giymek taraftan değilim. Fakat dediğim gibi insan kendisini zamana uy durmalı.» diye cevap veriyor.
Gloria, sinema meraklılarının hâlâ kendisini banyo sahnelerinde hatırladıklarım söyler. İlk filmlerini meşhur rejisör C. B Do Mille çeviren Gloria’mn perde hayatım şöylq hülâsa edelim:
Sinoma hayatına 1913 do Chicago'daki Essanay şirketinde

ıbtrakarak sahnqyc geçiyor ve şöhrötini orada devam ettiriyor. )Bu arada yalnız iki film çevir-■jnbh'r, «Father Takes A Wife — ıPederbey Evleniyor» ve son fil-«ni «Sunset Boulevard — Sunset
Gloria Swansonn
viren ilk Amerikan artisti olmasıdır. 1924 de La Belle şirketi hesabına «Madame Sons Gene» i-simli filmi çevirdi. Bir kaç sene sonra da kendi film şirketini tesise, muvaffak oldu. Gloria 1929 da ilk sesli filmini çevirmiştir.
Tecrübeli bir komedyen olan Gloria Swanson’a göre komedi bütün sahne sanatlarım en zorudur ve bir komedyenin muhakkak iyi bir dansör olması lâzımdır. Tekrar cinsî cazibe kraliçeli-Öina dönüşünü Gloria şöyle anlatıyor:
«Bu elbiselerden, kürklerden ve 30.000 dolarlık elmaslardan daha fazla bir şeydir. Her şeyden önce yürümek, hareket etmek ve konuşmak-.. Bilhassa yürümek çok mühimdir. Bu anda bütün gözler üzerinizdedir. En ufak bir falso bütün şöhretinizi sıfıra indirebilir. Sonra bakış, yâni göz-kullamlışını da unutmamak
Gloria Swanson'a bir glamour (cinsî cazibe sahibi) olabilmek için nelere ihtiyaç olduğunu soro-
Cadc rsi». Bu filmi Paramount he~ sabır.a çevirmiştir. Filmin senaryosu Charles Brackette ve Billy Wilder tarafından yazılmış, onlar tarafından sahneye konmuş ve idare edilmiştir.
Gloria Hollywood’a ilk geldiği zaman sahne ve sos tecrübelerinden sonra bir ses artisti olmasına karar verilmişti- Halbuki komediyen oldu ve Bobby Vor-non ile arka arkaya bir kaç komedi çevirdi. Daha sonra onu Triangle kumpanyası hesabına çevirdiği ağır dramlarda gördük. Bunları da C.B. De Mille in çevir, diği ve ona şöhretini temin eden filmler takip etti.
Gloria Sıvanson'un diğer bir hususiyeti de Fransa’da film çe-
Küçük ayaklar, mavi gezler, koyu kahverengi saçla-, revımli beyaz dişler, pürüzsüz bir ten... Alacağımız cevapta bütün bunlar var- Fakat ayrıca, rank, şahsiyet, cazibe ve tavır arasında bir a-henk de lâzım ve bu yolda Swanson'a erişmek için daha bir kaç düzine şarla sahip olmak..-
Gloria son filmi için yapılan sahne tecrübesinden biraz şikâyet ediyor ve diyor ki:
«Şimdiki gençler biraz müşkülpesent. Fotoğraflarımda 35 lik bir kadın gibi gözüktüğümü söy-liyon rejisör Billy Wilder, esasen ağarmış olan saçlarımı adamakıllı beyazlatmaya kalktı. Bu filmde oldukça geçkin bir kadın olmam lâzımmış. Bense kâfi derecede yaşlı göründüğümü zannediyorum. Fakat neme lâzım film hakikaten muvaffak oldu. Rejisörler ve rol arkadaşım Wil-liam Holden yaman sanatkârlar. (Sonu 6 ncı sayfada)
Spencer Tracy ve K
HeptnımjMLarada
'Filmde Tracy bir müddeiumumi, Hepburn ise avukattır ve işin fena tarafı evlidirler..
bebine gelince:
Bu gibi meselelerin mütalea sında ihtiyaç olan sükûnetin ta mamile yokluğudur. Film muaz ?am bir gürültü hercümerci i-çindedir. Müzik de gayet ağırdır (L’Apres midi d’un Faune) them olarak alınmış olmasına rağmen aranjmanın yersizliği ve bozukluğu yüzünden beklenilen tesiri yapmaktan uzaktır.
Artistle hayaletin arasındaki münasebet senaryoda iyi tes-bit edilemediği gibi, Joseph Cot len’in o hiç değişmeyen ağır rol yapma tekniği ve Jannifer Jones’in on altı yaşındaki kız romantikliği senaryonun bozuk luğunu büsbütün ortaya çıkarmaktadır.
Artistlerin arasında yalnız Ethel Barrymoriun muvaffak olduğunu söyliyebileceğiz. Di -ğerleri de maatteessüf Cotten
Filmin en muvaffak olmuş ciheti fotoğrafıdır. Bilhassa Nevyorkun ve Central Park’ın manzaraları cidden nefistir.
Her şeye rağmen, okuyucula rımıza, bu filmi görmelerini tavsiye ederiz. Zira hiç değilse bir tezi müdafaa etmektedir ve gayet muvaffak eserler verebilecek yeni bir çığır açmaktadır.
Tracy vc Ilepburn altıncı defa olarak, beraber bir film çevirdiler. Filmin ismi «Adam’s Apple» ve bir komedidir.
Filmde Tracy bir müddeiu -mumî, Hepburn ise avukattırlar ve işin fena tarafı evlidirler. Kıskanç bir kadın metç’esile
Holivuttan haberler
Lana Turşer anne rolünde oynıyacak
Beyaz perdenin güzel yıldızlarından Lana Turner en son çevireceği (My own Life) «Benim Hayatım» ismindeki filmde anne olarak rol alacaktır.
Meşhur küçük yıldız (Mar gareth O’Brien) Lana Tur-ner’in kızı olarak oynıya -çaktır. Spencer Tracy’yi aynı filmde baba rolünde oynat -mayı düşünüyorlar.

Bir Türk filmi Amerika'ya gidiyor Memlekette esaslı filmler yapan Turgut Dcmirağ, bu sene 6 film çevirecektir. Bu filmlerden biri gösterilmek üzere And Film tarafından j Amerikaya gönderilecektir.

Yeni parlayan yıldızlardan Richard Widmark ile
yakaladığı kocasını tabanca ile yaralar. Netice malûm: Mah keme. Tracy müddeiumumi, Hepburn da kadının avukatı. Gördünüz mü olanları. Dâvanın sonunda kadın beraet eder, ko cûsile barışır, bu sefer de bizim ikj t^Jyıkçu mahkemeye düşer.
ler. Bir sürü yarı komik, yarı acıklı hâdiseden sonra barışırlar.
Filmi alelade bir komedi di-yç seyrederseniz fçna değildir. Fakat Tracy ile Hepburn’u gör ineğe giderseniz sukutu hayale uğparsmjz.
Buna da sebep mevzuun alelâdeliği olsa gerek.. Tracy ve Hepburn gibi iki kuvvetli sanatkâra daha mükemmel bir çerçeve, bulmak lâzımdır, Buna rağmen filmi okuyucularımı za tavsiye, ederiz.
çevirmiş olduğu (No way out) «Dışarı çıkmasın» filminde Linda Darnell çok yorgun düşmüştür. Yıldız film bittiğinde bir sene istirahat edeceğim diye yakınlarına söylemiştir.
Sayfa: 6
ZAFER
22/11/1950

“A„, “B„ ve "Genç,, Millî takımların kadroları
3, 8 ve 10 Aralıkta yapılacak millî karşılaşmalar için çalışmaya başlanıyor
A, B ve genç millî futbol takımlarımız 3, 8 ve 10 Aralık tarihlerinde üç karşılaşma yapacaklardır.
Bu temasların ilki 3 Aralıkta İstanbul’da, Türk - İsrail (A) takımları, İkincisi 8 aralıkta Türk - Mısır genç millî takımları Kahire’de, üçüncüsü 10 Aralıkta Türk - Fransız (B) millî takımları Ankara’da karşılaşacaklardır. Ayrıca 6 Aralıkta İstanbul -) Telâviv karma takımları temsilî mahiyette bir karşılaşma yapacaklardır.
A ve B millî takımlarına, çağırılan futbolcular şunlardır:
Galatasaraydan: Gündüz, Bülent Eken, Reha.
Fenerbahçe’den: Müjdat, Hilmi, M. Ali, Kâmil, Halit, Zeke-riya, Selâhattin,
Beşiktaş’tan: Vedii, Süleyman, Şevket, Recep,
Vefadan: Şükrü, Galip,
İstanbul Emniyetten: İbrahim, Muammer,
Ankara Demirspordan: Abdül-kadir.
Genç millî takıma çağrılan futbolcular:
Galatasaraydan: Turgay, Muzaffer, Naci,
Fenerbahçeden: Erol, Lefter, Beşiktaştan: A. İhsan, Fahrettin, Kâmil, Cihat.
Vefa’dan: İsfendiyar, Melih, Rahmi, Kâzım.
Adaletten: Bülent.
Beykoz’dan: Haşan. Harbokulundan: Mustafa Er-tan,
1950 Tenis müsabakaları klasmanı
Ankara Bölgesi Tenis Ajanlığı Tertip Komitesi ile yaptığı toplantıda 1950 müsabakalarına göre klâsmanı şu şekilde yapmıştır:
Tek erkek:
1 — Suat Baykurt
2 — Şefik Fenmen
3 — Erol Bolel
4 — 5 — Kemal Daş, Uğur
Sevindik
6 — Engin Balaş
7 — .8 — Feyyaz Berker, Ve-
dat Abut
9 — Celâsin Lüy
10 — Nadi Doğanel
11 — Arslan Daş
12 — Fethi Yücel
13 — Rafet Akpınar
14 — Asım Kurt
15 — Mahir Azkara
Tek Bn.:
1 — Bahtiye Musluoğlu
2 — Yıldız Akın
3 — Jale Arnom
4 — Günsel Erer
5 — Beria Berker
6 — Melek Poyraz
7 — Muallâ Toser
8 — Rezan Tanpmar
Cuniorlar (Gençler):
1 — Yıldırak Daş
2 — Yıldır Akın
3 — Aykut Sporel
4 — Birol Egeran
5 — Yalçın Alataş
6 — Ercan Atatür
Ankara Karagücünden: Salim. Hacettepe’den: Burhan, İzmirspordan: Tarık,
İzmir Karagücünden: Erdoğan (kaleci).
A, B ve genç millî takımlarının çalışma programı:
1 — 23 Kasımda İstanbul’da saat 10 da genç millî takım, saat 14 de A ve B millî takımları antreman.
2 — 24 kasımda saat 10 da her iki millî takımın müşterek antremanları.
3 — 26 kasım pazar günü saat 14,30 da Dolmabahçe stadında millî takım nazmetleri - Elfs-borg maçı.
4 — 28 Kasımda genç millî takımı antıemanı,
5 — 29 Kasımda A ve B millî takımları antıemanı.
6 — 3 Aralıkta İstanbul’da Türk - İsrail millî takım karşılaşması.
7 — 5 Aralıkta genç millî takım Mısır’a hareket edecek 6 a-ralıkta Kahire’de idman.
8 — 6 Aralıkta İstanbul - Telâviv karma takımları kaışılaş-
9 — 7 Aralıkta (B) millî takımı Ankara’ya hareket edecek,
10 — 8 Aralıkta Türk - Mısır genç millî takımları Kahire’de karşılaşacak.
Aynı gün (B) millî takımı Ankara’da antreman yapacaktır.
11 — 10 Aralıkta 19 Mayıs stadında Türk - Fransız (B) millî takımları karşılaşması yapılacaktır.
Boksörlerimiz
Italyada yenildi
15 puana karşı 3 puanla mağlûp olduk
Napoli, 21 a.a. — (Alp): ltal-yan amatör boksörleri takımı, Türk takımını üçe karşı on beş puanla yenmiştir.
Bütün maçlarda Fransız Seher man hakemlik etmiş ve her maç üçer dakikalık üç ravuntta yapıl-
Jüri heyeti Türk ve İtalyan-lardan teşkil edilmiştir.
Maçların tafsilâtı aşağıdadır:
Sinek siklet: Pozzali (İtalyan sayı hesabiyle galip gelmiştir.
Tüy siklet: Berraccia (Italyan), Hüsnü (Türk) berabere kalmışlardır.
Hafif siklet: Visentin (İtalyan), Mustafa (Türk) ü sayı he-
Beden Terbiyesi Bölgelerinde yapılan teftişler
Beden Terbiyesi Ankara Bölgesinde yapılmakta olan teftiş nihayete ermiş ve müfettiş raporunu Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğüne vermiştir.
Diğer taraftan İstanbul Bölgesindeki teftişe de devam edilmektedir.
Bu arada İstanbul Bölge Müdürü Vahi Oktay aslî vazifesi o-lun Bakanlık müfettişliğine alınmış, yerine Sait Salâhattin Ci-hanoğlu getirilmiştir.
Ellibir yaşında bir genç kız
(Başı 5 inci sayfada)
Bu film çevrilirken bütün çalışanlar Gloria'mn arkadaşlığı na, anlayışına vq sanatına hayran olmuşlar ve ona üstünde şu sözler yazılı gümüş bir tabaka ediye etmişlerdir: »Yıldızların en büyüğüne»
Gloria Swanson, 15 yasmdan-beri sahne hayatının içinde yuvarlandığım söyliyerek ev islerinden, yemek pişirmekten hiç haberi olmadığını haklı olarak itiraf ediyor.
Nasıl genç kaldığım soranlara şunları tasviye ediyor:
Perhiz, yâni yemekler arasında kimyevî bir muvazene, tuz lüzumsuz bir madde, vitamin ve lezet bakımından daha İyi olduğu için tazyikli tencerede haşlanmış sebzeler. Mazide ve halde yasamaktan vazgeçip daima yeni şeyler peşinde koşmak. İhtiyarlıkla mücadeleye kalkışmamak, çünkü bu herkese mukadderdir. Gloria, gemç kalmanın kendisine ailesinden irsen intikal ettiğini ve annesinin 70 yasında iken 50 sinde gözüktüğünü v» büyük annesinin de seksenlik ol duğu yıllarda hâlâ gençlik arzulan ile -dolu olduğunu söylüyor
Gorial Swanson, Hollywood'da kirada oturur. Nevyork'da 5 inci Avmuede bir apartmanı vardır Seyahati, hareketli hayatı çok cever, meslekî toplantılara, gençlik birliklerinin konferanslarına gider. Bos vakti yok gibidir. Kofta tatilini geçirmek için Paris'e gittiği bile vâkidir. Son filmini çevirdiği günlerde bütün genç yıldızlar onun etrafına toplanmaktan büyük bir zevk duyuyor lardı.
Gloria, 5 defa evlenmiş ve boşanmıştır- Bu talihliler sırası ile, Wallace Beery, Herbert Somborn, Marquis de la Falaise de ki Coudray, Michael Farmer ve VVilliam Davey’dir- Dç çocuğu vardır. Çok zengindir ve hayatın simdi onun için yeniden başladığı söylenebilir. Gloria Swanson’un öldüğünü sananlara hatırlatalım ki, o ölmemistir ve 1951 yılı Akademi Mükâfatını kazanmaya namzettir...
Ekonomik meseleler
sabiyle mağlûp etmiştir.
Hafif - Orta siklet: Paredoni (İtalyan), Vural (Türk)ü sayı hesabiyle yenmiştir. Dolpiaz (İ-talyan), Melek (Türk) ü sayı hesabiyle, Ayhan (Türk), Celot-ti (İtalyan) ı sayı hesabiyle yen
mişlerdir.
Orta ağır siklet: (Alfonsetti (İtalyan, Suphi (Türk) berabere kalmışlardır.
Ağır siklet: Cavicchi (İtalyan), Şaban (Türk) ü yenmiştir.
Voleybol
turnuvası
B. T. Ankara Bölgesi Sportif Oyunlar Ajanlığından:
Voleybol küme tasnif müsabakalarının kırmızı grupu teşkilinden,
a) Harpokulu, Gençlerbirliği, Kayaşspor, Matcspor, Jandarma Gücü, Uluçınar.
b) Yukarıda adı geçen kulüp ve güç temsilcilerinin kulüp yetki kâğıtları ile birlikte 24/11/ 1950 cuma günü saat 18,00 de Bölgeye fikstür çekmek üzero gelmeleri.
c) Belirli günde Bölgede temsilcisi bulunmıyan kulüp ve gücün turnuvaya alınmıyacağı alâkalı kulüplere tebliğ olunur.
Zeytinyağı alınacak
Garp Linyitleri İşletmesi Müessesesi Müdürlüğünden:
Kapalı zarfla: 4 ton 1 - 1,5 asitli filitreli zeytinyağı. 30 ton 2 - 2,5 asitli filitreli zeytinyağı alınacaktır.
Şartname: Tavşanlı’da Müessese Merkezinde, Ankara’da Etibank Genel Müdürlüğünde, İstanbul’da Etibank İstanbul Şubesi Müdürlüğünde, İzmir’de Bornova Caddesi No. 71 de G.L.İ. İrtibat Bürosunda, Balıkesir’de G.L.İ. Direk Bürosunda, Tunç-
bilek, Değirmisaz, Soma bölgeleri başmühendisliklerinde, Ayvalık, Burhaniye, Edremit Ticaret Odalarında görülebilir.
Eksiltme 8/12/1950 cuma günü saat 16 da Tavşanlı’da Müessese Merkezinde yapılacağından teklif mektubunu havi zarf ların eksiltme saatinden bir saat evveline kadar verilmiş olmas’ lâzımdır. Eksiltmeye gireceklerin istiyecekleri bedelin % 7,5
nisbetinde teminat akçesi vermeleri şarttır. Postada vukubula-cak gecikmeler nazarı itibara alınmaz.
Müessese ihaleyi dilediğine kısmen veya tamamen yapıp yapmamakta serbesttir. (8590) 2525
Tetkikler
(Ba$ı 2 inci sayfada) madan, mütemadiyen tekrar edeceksiniz. En kısa bil* cümle ve en basit kelimelerle ifade e-deceğiniz bu fikir, zayıf su dam lalarının. zamanla koskoca bir mermeri delişi gibi, muhatabınızın üzerinde mutlaka bir iz bırakacaktır. Onun zihninde nihayet bir (acaba?) uyandırabil-mek, telkinde muvaffakiyetin ilk şartıdır.» İşte kullanılan metot aynen budur.
Maddî sebebe gelince: Memlekette siyasî bir huzursuzluk ve emniyetsizlik olduğu yolundaki isnadın mütemadiyen tekrarı ve zihinlere yerleştirilmeğe çalışılması, Halk Partisinin, menşei meşkûk 200 milyon liralık emlâu ve emvali üzerindeki resmî incelemelerin, kendileri için nâhoş bir karara varabilmesi ihtimaline karşı, gerekli propaganda zeminini hazırlamak içindir.
Başlangıçta kıt kanaat geçinebilen bir parti, on beş senede ve bu fakir memlekette 200 milyon lira gibi muazzam bir servete nasıl kavuşmuştur? Siyasî cemiyetlerin varidat membaları kanunen malûm ve muayyendir. Tasarruf edebilecekleri gayri-menkulleı- de sırf faaliyetleri için elzem olanlardan ibarettir. Bir taraftan resmî tahkikat iler leye dursun, diğer taraftan yapılan hususî tahmin ve beyanlar göstermektedir ki, Halk Par tisinin üyelerinden aldığı aidat bir kaç bin lirayı geçmemektedir. Partiye vâki münferit bağışlar ise 200 milyon yanında pek cüz’i kalmaktadır. Üstelik bu parti, muhtelif vesilelerle ve bilhassa seçim propagandalarında milyonlarca lira da sarfet miş bulunmaktadır. O halde?...
Tahkikat yakın zamanda sona erecek ve Halk Partisinin gerek doğrudan doğruya, gerekse araya koyduğu teşekküllerle Devlet hâzinesinden kendi mâ-melekine naklettiği muazzam servet, haksız iktisap hükümleri dairesinde elbet geri istene-tektir. Halk Partisinin, kanun emri olan böyle bir karara karşı, gene kanunda belirtilmiş yollara başvurma hakkı şüphesiz mahfuzdur. Fakat asıl mesele, bunun yanısıra koparacakları tezvir fırtınasına ve açacakları propaganda kampanyasına, vatandaşlar nezdinde müsait bir hissî zemin yaratmaktır. İşte bu lrissî zemin, şimdiden tekrar
(Bası 2 nci sayfada)
Alman ve Türk millî ekonomileri karşılıklı olarak birbirini tamamlama bakımından fevkalâde müsait şartlar arzetmekte bulunduğundan, Türk - Alman , ticaretinin inkişafı, Almanyanın ticarette rakibi memleketler tarafından da müsamaha ile ve tamamiyle tabiî olarak mütalâa edilebilir.
Batı dünyası için Türkiyenin siyasî ve stratejik önemini nazara alarak, bu memleketin ileride Marşal plânından sonra da Amerikadan yine bir yardım göreceğine hemen hemen muhakkak nazariyle bakılabilece-ğinden, Türkiyeye yapılacak Amerikan yardımına, kısmen Almanyanın da katılacağı üç taraflı bir mübadele mekanizmasıyla daha makul bir şekil verilebilir: Bu suretle Amerikanın Almanyaya göndereceği hani madde ve gıda maddeleri mukabilinde, Almanya tarafından da Türkiyeye — Amerikan yardımına mahsuben— endüstri mamulleri verilebilir.
Türkiye dış ticaret hacminin pek yakında harpten evvelki seviyeyi aşması mümkündür. Tür kiyenin envestisman ihtiyacı da pek fazladır. Memleketin zengin imkânlarının geliştirilmesinde devlet teşebbüsleri yanında özel teşebbüsler de makul bir yer aldıktan sonradır ki, memleketin envestisman ihtiyacı bütün azametiyle tezahür* edecektir.
Bu gelişme sırasında, ziraa-tin de enerjik bir kalkınma kaydedeceği emniyetle söylenebilir. Bu suretle Türkiye, ziraî mahsulleri sayesinde, endüstri mamulleri ithalâtının ve bilhassa envestisman ihtiyacının oldukça büyük bir kısmını eskiye nazaran daha iyi bir şekilde karşılayacak durumda olacaktır. Tür kiyenin ihraç ettiği ziraî mahsuller arasında tütün,, üjaühb İh--cir, fındık gibi zarurî gıda maddeleri mahiyetinde olmıyanlar bulunduğu gibi, buğday, yağlı tohumlar, yemlik hububat, pamuk gibi gittikçe önemi artan hayatî mahiyette maddeler de bulunmaktadır. Almanya gibi Avıupanın diğer endüstri memleketleri de bu gibi mahsulleri dolar sahasına dahil memleketlerden temin edebildiklerinden, bu maddeleri kısmen Türkiye-den sağlamak suretiyle dış ticaretin bu istikamete çevrilmesi, dolar açığının da ıslahı demek olacaktır. Marşal Plânı sona erdiği zaman Türkiyenin dış ticaret hacminin 390 milyon dolan bulacağı umulmaktadır ki, bu da aşırı bir hayal değildir. Türkiye dış ticaretinin bu hacmi içindi Almanyanın 120 - 150 milyon dolarlık bir yer tutması da tamamen normaldir.
Yeni Türkiyenin Alman ekonomisine verebileceklerinin hepsi yukarda yazdıklarımızdan ibaret değildir. Diğer imkânlardan da yarınki yazımızda bahsedeceğiz.
Satılık Eşya
Yatak, yemek ve misafir odası takımları vesaire. Yeni vaziyette azimet do-layısiyle, ehven fiyatla satılıktır. Telefon 22511 A-kay sokak 12 numaralı Fethi Bey köşkü 14 - 20 arası müracaat.
DİKKAT 1
Bu defa Almanya’dan getirtilen Bayar Boyalarla her ■ çeşit eski ve yeni yünlü, ipekli kumaşların istenilen ren- ■ ge boyandığını ve haki kumaşların da arzu edilen renge I tebdil edildiği ve kuru islimle yapıldığı ilân olunur. ■
İkinci Anafartalar Sevinç D Kola evi No. 197 B
Tel: 15295

Sayın Milletvekilleri ve Meclis müniesiplerine
Uç seneden beri evlere binlerce yemek dağıtmakla İstanbul halkının büyük sevgi ve takdirini kazanmış olan
MEŞHUR
ÇELİK KASALARI
3AIJKA TREZOR TESİSATI
M. NEDİM İRENGUN
Hal No. 1-87 Tel. 12699
Devren satılık dükkân
Ekrem Yeğen
Yemek tevzi müessesesi bu kere Ankara B. M. M. de iyi teşkilât yaparak lokanta dahilinde fevkalâde nefis döner, yoğurtlu, pide arası. Bursa işi kebaplarla, alaturka ve alafranga yemek, pasta ve alaturka tatlılardan müteşekkil bir servis ihdas etmiştir. Bundan başka da şimdilik sayın milleivekilleriyle Meclis müniesiplerine münhasır olmak üzere evlere yemek göndermek suretiyle abone kaydetmektedir.
Abono olmak ve şeraiti öğrenmek isteyen milletvekili ve müntesiplerinin lokantaya kadar zahmet buyurmaksı-zın Meclis'teki 11670 No. ya telefon etmek su-
reliyle abone olabilecekleri saygı ile arzolunur.
Bahçeli Evlerde faal çalışmakta olan Manav dükkânı devren satılıktır. Her gün hor saat görülebilir. Müracaat: Telefon
Devlet Orman İşletmesi
Çam kerestesi satılacaktır
Devlet Orman İşletmesi Fethiye Müdürlüğünden:
1 — İşletmemiz Kestanelik bölgesi Divre Pırnaz Orman içi istif yerinde mevcut 2445 adede denk 231.722 M3. çam kereste», si iki parti halinde ve açık arttırma suretiyle satışa çıkarılmış-
2 — Satış 4/12/1950 pazartesi günü saat 15 de Fethiye İşletme Müdürlüğü binasında toplanacak Komisyon önünde Japı-l lacaktır.
Kerestelerin beher metre küpünün muhammen bedeli 81 lira 50 kuruş olun yüzde 7.5 hesabiyle geçici teminat alınır.
3 — Bu işe ait şartname, ebat listesi Ankara Orman Genel Müdürlüğünde, Ankara Merkez, İstanbul, İzmir, Denizli, Aydııi. Muğla, Köyceğiz, Antalya, Mersin, Adana, Antakya İşletme Müdürlükleriyle Fethiye Belediyesinde ve Bölgesinde görülebilir
4— İsteklilerin belli gün ve saatte evrakı müsbite ve ilk teminat möktuplariyle Komisyona müracaatları. (8696) 2549
Tiyatro da
Resmî Fransız turnesi (COMEDİE FRANCAISE SOSYETERLERINDEN) Vera Korene - Maurice Escande - Maurice Donne-aud • Annie Gaillard - Cla-risse Deudon - Genevieve Pagc-Jacques TorrensJean Demailly.
23 Kasım saat 20-30 da H. Bernstein’da.ı Le Secret
24 Kasım saat 20.30 da . H- Becque’den La Parisienne
Musset’den Un Caprice 25 Kasım saat 20.30 da Racine’den Phedre
Fiyatlar: 10 - 7,5 - 5 - 3 “ttru;
İler Salı gününden iti-Büyük Tiyatro gişesinde çatılmaktadır.
La„.„_________________
D. P. Etlik Merkez Ocağı İdare Kurulu Başkanlığından: "'.'Etlik merkez ocağı kongresi '26/11/1930 pazar günü saat 14 de yapılacağından sayın üyele rin ocağa teşrifleri rica olunur. Ocak İdare Kurulu
ıış- r;
I
Devlet Orman İşletmesi Koyulhisar Müdürlüğünden:
1 — İşletmemizin Kelkit kenarı orman dışı istif yerinde rşıevcut 1928 adede denk 558,056 metreküp çam tomruğu (17) parti halinde ve 1404 adede denk 516,589 metreküp köknar tom -jığu (7) pajti halinde 6/11/1950, tarihinden itibaren 15 gür ■nüddetle açık artırma suretiyle satışa konulmuştur.
2 -v- Açık artırma 28/1^/4950 »alı günü saat 14 de yapılâ-
cp’ktm ’ "
Çam ve köknar tomruklarının muhammen bedeli 40 liradır
3 — Bu işe ait şartname Ankara Orman Genel Müdürlü-'r’ vo Merkez İşletme Müdürlüğü, İstanbul, Sivas, Tokat, Ş. Kara-ı-sar, Refahiye, Ordu, Niksar işletme müdürlüklerinde, Suşeh
i Mesudiye, Zara bölge şefliklerinde görülebilir.
4 — İsteklilerin belli gün ve saatte müsbit evrak ve ilk
eminatlariyle Komisyona müracaatları. (8608) 2523
Devlet Orman İşletmesi Sındırgı Müdürlüğünden
1 — İşletmemizin Bulak bölgesi Cehennemdere istif yerinden bir parti halinde (291) adet muadili (65,515) Metreküp İn-?e Çam tomruğu beher metreküpü (28) lira (65) kuruştan, vr bir parti halinde (275) adet muadili (117,678) metreküp kalın Cam tomruğu beher metreküpü (37) lira (45) kuruştan açık arttırma suretile satılacaktır.
2 — Arttırma 6/12/1950 Çarşamba günü saat 14 de Sindiril Devlet Orman İşletmesi Müdürlüğü binasında toplanactjjk komisyon marifetiyle yapılacaktır. Beher parti için % 7,5 hesâ-bile geçici teminat alınır.
3 — Bu işe ait şartname ve ölçü listeleri Ankarada Orfnab Genel Müdürlüğünde, İzmir, İstanbul, Balıkesir, Bandırma İg; 'etme müdürlükler ile Akhisar, Bigadiç Orman bölge şefliklerinde görülebilir.
4 — İsteklilerin belirli gün ve saatte müsbit evrak ve ge*
-"’ci teminatlarile birlikte komisyona müracaatları ilân -ol uttur. (8610) — 2546
Satılık ev
İller Kooperatifinin en güzel yerinde ana caddeye yakın 5 odalı ev boş teslim edilmek
Güven Emlâk
Ticaret Han Kat L No. 1
Tel: Yz: 12175, Ev: 13764
Satılık kamyon
1950 modeli Praga Marka 8 bin km de yeni ve faal vaziyette şahlıktır.
Müracaat: Anafartalar cad-Himayei Etfal Ap. No. 7 Tel: 14085. (6092)
lanıp durulan .Siyasî huzursuzluk ve emniyetsizlik» teranesiyle lıazırlanmağa çalışılmaktadır. Millete ait servetin, hak sahibine iadesi mecburiyeti karşısında, vatandaşa şu şekilde hîtap edilecektir: «Biz size D.P. iktidara geçtikten sonra memlekette siyasî huzur ve emniyet kalmadı, demiyor muyduk? İşte, muhalefeti yok etmek için, mallan müsadere olunmaktadır...»
Fakat malûm terane, millî kalkınmamız yıllarca yüzüstü bırakılarak parti kasalarına aktarılan milyonlarca liranın meşkûk menşeini öıtemiyecektir.
N. LEVENT
Dikkat |
Uzun müddet kiralık I ve satılıktır
Çankırı Caddesinde asfalt üzerinde köşe başında Ulusa yakın 55 odalı, 28 banyolu oteldir. Resmî dairelere de elverişlidir.
Taliplerin aynı yerde 44 No. ya müracaatları ilân o-lunur. Telefon: 11505. 6046
; Dr. Bahaettin t Kökdemir
► Birinci Sınıf Dahiliye
Mütehassısı
* _Seyahatten dönmüştür. Gü-
* nÜh her saatinde hasta ko-
) bdl eder, Anafarlalar Cad.
‘Nq: 202 Köklü Apr- Kat: 3 ’ Xçt 14544 veya 31208 den ! Sorulabilir. 5895
Devloi Orman İşletmesi Sındırgı Müdürlüğünden
1 — İşletmemizin Bulak bölgesi 330 No. lu havzasında damgalı ve numaralı ağaçlardan (10.000) adet «1000» metreküp Mısır tipi travres imal ve Simav - Demirci şosası kenarında Ak
az deposuna nakil ve istif işi açık eksiltme ile yaptırılacak-
2 — Kesim, imâl nakil işi muhammen bedeli (30) liradır Geçici teminat % 7,5 hesabile (2250) liradır.
3 — Eksiltme 6/12/950 Çarşamba günü saat 15 de Sındırtr İsletme Müdürlüğü binsında toplanacak komisyon marifeti-’p varılacaktır.
4 — Bu işe ait şartname Ankarada Orman Genel Mudîi-’ü Simde, İzmir Orman Baş mühendisliğinde, İstanbul, Balıkesir Mersin. Antalya İsletme Müdürlüklerde Akhisar, Bigad’-
Bulak bölge şefliklerinde görülebilir.
5 — İsteklilerin belirli gün ve saatte müsbit evrak ve ge-
liri teminatları ile birlikte komisyona müracaatları ilân olu nur. (8609)—2547
Devlet Orman İşletmesi Eskişehir Müdürlüğünden:
1 — Çatalcık bölgesinin Çirçır deposunda 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26 numaralı istiflerde mevcut aşağıda müfredatı yazılı 830adede denk 520,439 metreküp çam tomrukları yedi parti halinde 17/11/1950 tarifinden itibaren 15 gün müddetle açık arttırma suretiyle satışa konulmuştur.
2 — Açık arttırma 1 Aralık 1950 gününe rastlıyan cuma günü hizalarında gösterilen saatlerde Eskişehir Orman İşletme Müdüriüğü binasında toplanacak komisyon Önünde yapılacaktır. Tomrukların beher metreküpünün muhammen bedeli 55 lira 15 kuruştur. Her parti için yüzde 7,5 hesabiyle geçici teminat alınır.
ı Teminatı
İstif No. Adet M3. Dm3. Cinsi Lira Kr. Tarihi Saati
77
106
97 109
133 174
134
51,732 Çam T. 214,00
69,350 „ 287,00
63,345 263,00
64,213 „ 265,00
87,150 „ 361,00
101,398 „ 420,00
83,251 „ 345,00
ve ölçü listeleri Ankara Orman
10 da 10/30 da
11 de
15 de 15/30 da
16 da
................. 16/30 da Genel Müdürlüğünde, İstan-
1/12/1950
20
21
22
23
24
25
26
3 — Bu işe ait şartnameler . _ . . bul, Afyon, Kütahya ve BilecikOrman İşletme Müdürlüklerinde görülebilir.
4 — İsteklilerin belirli gün ve saatte müsbit evrak ve ilk teminatlariyle komisyona müracaatları. __ " __ .. Mait (8659) 2551
22/11/11950
ZAFER
Sayfa: 7
Sayın Yolcu;
GÜVEN SAMSUN
Yolcu Nakliyat Anbarını bir defa görmek menfaatini! icabıdır Otomobillerimiz son model ve lükstür.
Ankara’dan Hopa’ya
kadar yolcu ve eşya alınır.
Hareket saati her gün muntazaman 8.30 dur.
Her yolculuk ve nakliye işlerinizde yegâne enıniyr ve rahatlığın «GÜVEN SAMSUN» Anbarında olacağım unutma.
Adres: Sanayi Cad. Konfor Palas altında No.17. Tel: 16890
Proje müsabakası
Samsun 19 Mayıs Yapı Kooperatifinden:
1 — Samsun 19 Mayıs Yapı Kooperatifinin yaptıracağı üç tip ev projesi Türk yüksek mühendisleri, yüksek mimarları. Mühendis ve Mimarları arasında müsabakaya konulmuştur.
2 — Her tip evin yalnız birinci gelen proje sahiplerine dört yüz lira mükâfat verilecektir.
3 — Şartname ve arsa plânı istiyenin adresine parasız gönderilecektir
4 — Taliplerin Samsun Bankalar caddesi 1 inci noter üstünde Tuzcuoğlu hanı No. 7 de kooperatif başkanı Rami Ozan'a müracaatları ilân olunur.
5 — Mükâfatımız az ise de ortaklarını birer mesken sahib'
yapmak amacı ile kurulmuş olan Kooperatifimizi teşvik ve hi-fnaye maksadîyle sayın fen adamlarının müsabakamıza iştirak etmeleri rica olunur. (8588)—2512
Türkiye Kızılay Derneği Genel merkezinden
Türkiye Kızılay Derneği 1950 yılı kongresi 24 Kasım Cuma günü saat 10 da Ankarada Yenişehirdeki Kızılay binasında! toplanacaktır: ,
Kongre gündemi:
1 — Kongrenin başkan ve başkan vekilleri ile kâtiplerinin seçilmesi.
2 — Ana tüzüğün (40) inci maddesinin (â) fıkrası gereğin-
ce, biri hesap ve diğeri dilekler için 7 şer kişilik iki komisyon seçilmesi. 11 '*
3 — Bu komisyonların verecekleri raporlar üzerine, 1/1/949-31/12/1949 tarihine kadar yapılan işler hakkında Genel Merkez Kutulu raporu ile bilanço ve kesin hesaplarının ve Denetleme Komisyonu raporunun incelenmesi ve kabulü halinde Gene) Merkez Kurulunun ibrası.
4 — 1951 yılı bütçesinin onanması.
5 — Ana tüzüğün 44 üncü maddesi gereğince Genel Merkez Kurulundan kıdem sırasiyle çekilecek beş üyenin yerlerine be-_asıl ve beş de yedek üye seçilmesi.
6 _ Denetleme komisyonu üyelerinin ve yedeklerinin sc çilmesi.
7 — Genel Merkez Kgrulu tarafından yaılan tekliflerin gö
rüşülmesi. ' •’ (2828)
Sııltahsııyu Harası Müdürlüğünden
1 — Kurumda 1950 yılı içinde yapılmış tam yağlı Edime tipi 400 teneke peynin 30,11.1950 perşembe günü saat 15 de An* kara Veteriner Müdürlüğünde,Hara satış komisyonu marifetiyle açık arttırma suretiyle satılacaktır.
2 _ Geçici teminat 714 liradır. Vasıf ve şartlar Ankara -Malatya Veteriner Müdürlüklerinde ve harada görülebilir.
3 — Taliplerin belirli gün ve saatte teminatlariyle birlikte
komisyona mürâcaatarı ilân olunur. (8472)—2197
Devlet Denizyolları ve Limanları Genel Müdürlüğünden
1 —. Yolcu vapurlarının hareket gün ve saatleri Ankara’da' pşağıdşki yerlerden öğrenilebilir.
13137 D. Denizyolları Ankara Bürosu Şf. ligi.
12Q28 ı
12045 1 D- Demiryolları Danışma Bürosu.
11565 ı yataklı Vagonlar Bürosu.
11572 |
12797 Ankara Posta cad. Antaş seyahat bürosu.
2 — Yabancı memleketlere sefer yapan vapurların bilet ücretleri 13137 No. dan sorulabilir.
■3 — Yabancı memleketlere sefer yapan vapurların hareket gün ve saatleriyle bilet ücretleri bütün tali acentalarımızdan öğrenilebilir. 15856 (8648)—2542
r..................................................... )
UIİLLVS OUERLfiiID EHPORT E0RP0RRTI0I1
üCti&fturL
Beyoğlu, İstiklâl caddesi No. 392-394 İstanbul Telefon ) 49244 Telgraf: TURKMOTOR-İstanbul
JF VNIVERSAL
KOMPLE MOJÖRLERİMİZ GELMİŞTİR,
YENİ
Istenografi kursu
Ankara Ticaret Lisesi Müdürlüğünden:
Okulumuzun Akşam Istenografi Kursuna öğrenci yazımı başlamıştır. (8651)—2541
inşaat ilânı
Sümerbank Genel Müdürlüğünden
1 — İzmir Dokuma Fabrikası 2 inci kısım inşaatı birim fiyatı esasiyle ve kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur
2 — Yapılacak inşaatın keşfi (2.400.000) lira ve geçici teminat miktarı (85.750) liradır.
3 — Eksiltme evrakı Ankara’da Sümerbank Genel Muamelât Müdürlüğünden (100) liraya alınabilir.
4 — Eksiltme ll/Aralık/1950 pazartesi günü saat 16 da An kara'da Sümerbank Genel Müdürlüğünde toplanacak komisyon marifetiyle yapılacaktır.
5 — istekliler teklif evrakı arasına, şimdiye kadar yapmr oldukları bu gibi işlere ve bunların bedellerine, firmanın teknik teşkilâtının kimlerden teşekkül ettiğine dair belgeler koyacak lardır.
6 — Bu eksiltmeye iştirak edeceklerin bir taahhütte (1.000.000) liralık benzeri betonarme karkas ve çelik konstrük siyon inşaatını bizzat ikmal ederek kabullerini yaptırmış olma lan şarttır.
7 — Banka işi dilediği şekilde yaptırmakta serbesttir.
Hububat satışı yapılacak
Hatay Devlet Üretme Çiftliği Müdürlüğünden:
Çiftliğimiz ambarında mevcut aşağıda miktarları yazıl 1950 yılı mahsulü hububat 4/12/1950 tarihine rastlıyan pazar leşi günü saat 14 tc ReyhanlI’daki Çiftlik Merkezinde açık ar tırma ile satılacaktır.
Mahsuller ReyhanlI’daki ambardan bütün masraf müşteri ve ait olmak üzere dökme halinde teslim edilecektir.
Şartnameyi ve hububat nümunelerini görmek ve fazla taf sılfıt almak istiyenler her gün ReyhanlI’da Çiftlik idaresine, Is ■ anbul’da Devlet Üretme Çiftlikleri Yollama Memurluğuna, An kara - Gazi’de Üretme Çiftlikleri Merkez Deposu Müdürlüğün müracaat edebilirler.
Geçici teminat talep miktarı tutarının % 7,5 u nispetinden' isteklilerin belli gün ve saatte muvakkat teminat ak" : •’.vle birlikte ReyhanlI’daki Çiftlik Merkezinde hazır bulun ■ ■ arı ilân olunur.
Satışa Çıkarılan Hububatın
Muhammen bedeli üzerinden Geçici

Kilo fiyatı Tutan
Miktarı Ölçü Krş. Lira Kr.
İaşelik buğday 170 Ton
teminatı
Karfiçe çivisi alınacak
Devlet Demiryolları Haydarpaşa Satmalına Komisyonundan:
1 — 30000 kilo muhtelif ebatta Karfiçe çivisi kapalı zarf usuliyle satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedeli 21752 lira 50 kuruş olup muvakkat teminatı 1631 lira 44 kuruştur.
3 — Şartnameler komisyondan parasız olarak dağıtılmak? tadır.
4 — Eksiltme 6/Aralık/1950 çarşamba günü saat 11 de Haydarpaşa Gar binası dahilindeki Haydarpaşa Satmalma Komisyonunda yapılacaktır.
Teklif mektuplarının o gün saat 10 a kadar makbuz mukabilinde komisyona verilmesi veyahut muayyen olan saatten evvel ele geçecek tarzda iadeli taahhütlü olarak posta ile gönderilmesi. (8476)—2502
Bayındırlık Bakanlığından
15/11/1950 günü saat 15 de Bakanlık binası dahilinde Malzeme Müdürlüğünde yapılan eksiltmesinde 26 adet taş ker çesinin Trabzona nakliyesine ait teklifler komisyonca haddi lâ yıkında görülmediğinden 2490 sayılıl kanunun 43. maddesi gereğince eksiltme 10 gün müddetle uzatılarak 27 Kasım 1950 Pazartesi gününe bırakılmıştır.
Bu işe ait muhammen bedel (13000) on üç bin lira olun ge çici teminatı (975) dokuz yüz yetmiş beş liradır. Şartname Ma' zeme Müdürlüğünde görülebilir.
İsteklilerin eksiltme günü saat 15 de komisyonda hazır bu lunmalan ilân olunur. (8589)—(2536)
Arpa 800
Yulaf 100
Ak darı 55
Nohut 35
Ay çiçeği 67
25 42.500,00
18 144.000,00
15 15.000,00
14 7.700,00
19 6.650,00
25 16.750,00
3.187,50
10.300.00
1.125,00 577,50 498,75
1.256.25
(8615) 2537
Deri satılacak
Türk Hava Kurumu Çubuk Şubesinden:
1 — Aşağıda cins ve miktarı yazılı kurban derilerinin : 3/11/1950 perşembe günü saat 10 da ihalesi yapılacaktır.
2 — Talip olanların yüzde 7.5 pey akçeleriyle birlikte Çubuk Şubemize müracaatları.
Cinsi Adedi
Kitap bastırılacak
1 — Açık eksiltme suretiyle (25000) adet Annelere öğüt adlı kitap bastırılacaktır.
2 — Muhammen bedeli (4500) lira, muvakkat teminatı (337) lira (50) kuruştur.
3 — Numune ve şartnamesi Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Merkez Müdürlüğünde görülür.
4 — Eksiltme 6 Aralık 1950 Çarşamba günü saat (10.30)
da Çocuk Sarayında yapılacaktır. (2947)
Şile Belediye başkanlığından
1 — Şile’nin meşhur plajlarında soyunma yerleri, gazino vc asgari yüz otomobil alabilecek bir otopark yaptırılacaktır.
2 — Mezkûr tesislerin arsaları Belediyece istekliye muayyen bir müddet için tahsis edilecek, buna mukabil istekli müd detin hitamında tesisatı olduğu gibi Belediyeye devredecektir.
3 — Bahis konusu müddet, tesisatın nevi ve mahiyeti vt geliri derecesine göre, Belediye ile istekli arasında kararlaştırılacak ve keyfiyet mukaveleye bağlanarak notere tasdik ettirilecektir.
4 — Arzu edenlerin 1/12/1950 tarihine müsadif cuma giinü
saat 11 e kadar Şile Belediye Başkanlığına müracaatları ilân ölünür. (8591) 2524
Sığır derisi ....................... 280
Tiftik derisi ...................... 375
Koyun derisi........................ 205
Kıl derisi ./ ....................... 91
Çıplak derisi ....................... 95
Yekûn ............................. 1046
Yekûn ................... 1046
Balıkesir Valiliğinden
Balıkesir Eskikuyumcular mahallesi 97 ada 3 parselde Özel İdareye ait dört katlı ve betonarme olarak inşa edilmiş alt katında kalorifer dairesi birinci katında iki hol büyük bir misafir salonu bir yemek salonu, üç oda, bir kiler odası, ayrıca mutfak ve mutfak üzerinde 100 numarasiyle iki oda, ikinci katta dört oda bir hol ve ayrıca zĞmini mermer döşemeli H.raçası, üçüncü katta üç oda, 100 numara ve salonu olup bi-banyo dairesi ve buradan bir kapı ile mutfak üzerine çıkan n-.'.nın her katında su ve elektrik tesisatı mevcuttur. Bina bah-•esinde otomobil garajı bitişiğinde bahçıvan odası ve ayrı hizmetçi odası ve asri şekilde yapılmış hayvan kümesleri, yetiş-çam ağaçları bulunan mesahai sathiyesi (2078) metreka-c’rn ibaret binanın mülkiyeti kapalı zarf usulü ile satışa çı-karlmıştır.
P/nan n muhammen bedeli (160.000) lira olup geçici te-ıin-'tı (9250) liradır.
İhale bedelinin birinci taksiti peşin, diğer üç taksiti mü-v taksitlerle üç senede ödenecektir. Binayı ve şartnamesi-"ö--ıek isteyenler her gün Balıkesir özel İdaresine müra-ı‘ edebilirler.
İhale 6 Aralık 1950 gününe rastlıyan çarşamba günü saat 15 tc Balıkesir İl Daimî Komisyonunda yapılacak ve teklif mektupları ihaleden bir saat evveline kadar komisyona ve-. lmiş bulunacaktır.
Keyfiyet ilân olunur. (8671)—2552
Devlet EkonomiKurumlan Özel komisyonu toplantısı
Devlet Ekonomi Kurumlan Genel Kurulunca Etibank’ın 1949 yılı muamele ve hesaplarını incelemek üzere seçilmiş o-lan komisyonun 23/11/1950 perşembe günü saat 10 da Eti-bank merkezinde toplantısı kararlaştırılmıştır. Üyelerin teşrifleri rica olunur. (8661)—2550
Tapu ve Kadastro Genel müdürlüğünden
1 — Tapulama ekipleri ihtiyacı için 100 adet çadır kapalı arf usulü ile satın alınacaktır.
2 — İhale 13/12/1950 tarihine raslayan Çarşamba günü sa-t 15 de Ankara’da Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü satın-1-ıa komisyonunda yapılacaktır.
3 — Sat:n alınacak 100 adet çadırın muhammen bedeli JL'500) lira olun geçici teminatı (5375) liradır.
4 — Bu işe ait şartname 4 lira 15 kuruş mukabilinde satın-)lma komisyonundan temin edilebilir.
5 — Teklif mektupları kanunun aradığı diğer belgelerle beraber ihale günü saat 14 de kadar satınalma komisyonuna teslim edilmiş bulacaktır.
6 — Postada vaki olacak gecikmeler nazara alınnııyacak-
tır. (8535) — 2548
Watherprooi
Bay ve Bayan trençkotİBn en ucuz fiyatlarla
Ortaçta
bulabilirsiniz.
38 liradan 100 liraya kadar
Çocuklar için zengin çeşitler Telefon: 11113
Mantoluk
ORTAÇ’a
Borsalino
Şapka çeşitleri ve en zengin renkleri ile yeni modelleri gelmiştir.
ORTAÇ
daima sizin kesenizin
dostudur.
Robdeşambr
Rohdeşambr, Gömlek, Kra-I vat, Eşarp. Kazak, Çorap Eldiven ve yünlü çeşitlerimiz gelmiştir.
ORTAÇ
Sîzleri bekliyor.
, Anafartalar Caddesi No. 224
Sayfa: 8
ZAFER
22/11/1950
TÜRKÜM. DOĞRUYUM, ÇALIŞKANIM. YASAM KÜÇÜKLERİMİ KORUMAK, BÜYÜK-/ LERİMİ SAYMAK, YURDUİ MU, ULUSUMU ÖZÜMDEN! ÇOK SEVMEK; ÜLKÜM YÜKSELMEK, İLERİ GİTMEKTİR. VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA A R M A Ğ ?. N OLSUN.
«. .
E^/DENiZLEg KAPLANI
— 4 —
Masal:
Delik tıkayan’ın kısmeti
Anlatan : Mehmet Necati ÖNGA Y
«Delik Tıkayan, bir çay... Delik Tıkayan bir kahve... Delik Tıkayan bir şerbet...» diye sesle-niyormuş, müşteriler.
Ortada genç kahve garsonu, müşterilerinin isteklerini yerine getirmek için dört dönüyormuş-
Garsonun asıl adı, Cemal’mış, ama ona bir sebepten ötürü kahvede herkes «Delik Tıkayan» di-
yormuş.
Gene bir gece kahve ağzına kadar dolu imiş. Müşteriler durmadan: «Delik Tıkayan, şunu getir; Delik Tıkayan, bunu götür, deyip dururken, kahveye sarıklı, cübbeli iki adam girmiş. Bunlar da kahvenin bir kösesine olurmuşlar. Birer çay ısmarlamışlar. Buğusu üstünde çaylarım içerlerken, yanlarında oturan adamlardan birisine sormuşlar: «Garsonun adı yok mu da Delik Tıkayan diye çağırıyorsunuz?»
Adam: cAdı var, var amma, dur hele kendisini çağıralım da si ze anlatsın » Demiş. Garsonu çağırmışlar- Garson anlatmış: «Der viş Babalarım; bundan bir hafta evvel bir düş gördüm. Düşümde susuzluktan yanıyordum. Uzun bir yolda imişim. Yol boyunda sıra sıra çeşmeler gördüm. Hangi çeşmeyi açlıysam, sular akmadı. Uzaklan bütün
çeşmeleri akar gördüm,- yanlan-1 ne varınca kurudular. Belki yirmi çeşmeye yanaştım- Bir damla su içemedim- Bütün su delikleri tıkandı.
Ertesi gün düşümü burada, işte şu köşede oturan Köse Da-yı’ya anlattım.
Düşümü dlfil/en Köse Dayı, bana: Bütün Delikleri tıkamışsın. Adın, bundan sonra Delik Tıkayan olsun, dedi.
«O günden bu yana beni hep Delik Tıkayan diye çağırırlar.»
Gece saat 11 e doğru kahve kapanırken, iki Derviş çıkıp evlerine gitmişler-
Sabahleyin 1- Derviş arkadaşına: «§u Delik Tıkayan'a acıdım. Ona pişmiş, kızarmış bir tavuk dolusu altın götür. Zavallı Delik Tıkayan fakirlikten kurtul-
II. Derviş, hocasının dediğini yapmış. Delik Tıkayan'a bir tavuk götürmüş içi altın dolu-
Tavuğun geldiği sırada Köse Dayı kahvedeki köşesinde oturu-yormuş- Köse, bu adamın akşam kahveye gelen yabancı Dervişlerden İkincisinin olduğunu hemen anlamış. Tavuğun içinde ne bulunduğunu da sezmiş, il, Derviş gidince, Delik Tıkayan’ın yanma varmış:
«Sat bana bu tavuğu Sana 5 akça vereyim »
O zamanın parası olan bu 5 akça ile beş ay bir ev güle güle C₺çinirmiş. Delik Tıkayan, I. Der-viş’in gönderdiği tavuğu 5 akça-ya Köse'ye satmış-
Akşam üstü I- Derviş, II inci Der'iş’i tekrar göndermiş: «Git bak. Delik Tıkayan tavuğu ne yaptı?» diye.
II. Derviş gelfniş, tavuğun 5 ak-çaya satıldığım öğrenmiş. Meseleyi I. Derviş’e bildirmiş. I. Derviş bu işe çok üzülmüş-
I- Derviş, ikinci gün de bir hindi kestirmiş, kızartmış; içerisine el in dodurmuş; Delik Tıkayan'a yollamış. Götürene: «3unu yemezsen, Derviş Baba sana gücenecek de» diye sıkı: sık, tenbih etmiş.
Köse yine orada imiş. Hindinin içindekini sezmiş. Delik Tıka-yan’a yanaşmış: «Bu sefer sana «20» akça var. Hindiyi bana ver.» demiş- Allem etmiş, kallem etmiş- Hindiyi onun elinden almış.
(Devam edecek)

1 No. lu bulmacamızı doğru
çözüp hediye kazananlar
Ddlyolcrl
İle gönderil
ı. Bir
Lûtfl Süel. Mimar Sinan S. 1 No. 170 Kayseri. Bir ıık kitabı.
Köse: MU B. Ankara hir. Bir kutu sulu boya.
3 üncü Akkan qüue. zarı özgen, mahallesi ,Layl No. 31/22 Ankara. Bir ali
21 nel Aytcn Çevik: Arazi Kodast .0 Müdürlüftü Teknisyeni Bahri Çevik oliyle Beypazarı . Ankara. Bir adet çocuk kitabı.
Şükriye KökBal: Ulus ilk I Ankara. Bir adet (Saldln Yazısı) kitabı.
ıııcu Ali Güvenir: Meşrutiyet sİ Hatay sokak Nezihe Keıj-Iroftlu Ap. No. 7/6 Bir adet (Silk) kitabı.
Bilmece - Bulmaca
cü Çetin Çizen: Karşıyaka okak Nü. 1 İzmir. Bir yeni Çocuk masallar) kitabi.
Eğlenceli resim
Çocuklar, işte size bu hafta da başka bir eğlenceli resim... Haydi, bakalım, hemen boyalı kalemlerinizi hazırlayın da işe bajnyalım. Yalnız bu sefer en az *}beş boyalı kalem kullanacaksınız, onun için biraz dikkatli olunuz.
Hazırlığınızı tamamladınızsa elinize evvelâ mavi kaleminizi
alınız ve (I) işaretli yerleri boyayınız. Bundan sonra" (II) numaralı yerleri yeşile, (III) nu -maralı yerleri sarıya, (İV) nu-ırıaralı yerleri kırmızıya, (V) numaralı yerleri de kahverengine boyayınız.
Bakalım ortaya çıkacak olan resim sizi güldürecek mi?
Ortaköy
Erdem Ataıpcr: Atamer kar. doaler: K r. Ereği;. Bir At(i)
Bahcellevlor
ANNEM
Hayrl 1
Bir adet (L&font tabı.
13 üncü Mustafa Gazete ve bilet bayi; el lu. Bir adet /Nar Tanesi) kitabı.
14 üncü Güngör Alışır: Mithat Paya mahallesi 2 nel makas 30 allc-llk apartman No, 30 Zonguldak. Bir adet (Bcg Türk Masalı) kitabı.
15 İnci Orhan Tan: İller Kooperatifi Sümcrbank evleri No. 27 An kora. Bir adet (Parmak Çocuk Ma-salları) kitabı.
16 ncı Tuna Toksöz: Orta okul
Benim melek anneciğim; Onu ben pek çok severim. Her sabah elini öper, öyle okula giderim.

Biraz başım ağrıyınca. Ona dünya zindan olur; Onun müşfik elleriyle Hastalığım şifa bulur.

Sabahleyin orken kalkar. Beni okula gönderir «Yaramazlık yapma, çalış!» Diyerek öğütler verir.

Annemin sözünü dinler. Her dediğini yaparım.
Dünyada herkesden fazla, Anneciğime taparım.
Semiha TÜRKSEVER
Soldan sağa doğru:
1 — Büyük bir millet adı.
2 — Köylerde büyüklere de-
Yukardan aşağıya doğru :
1 — İçerisinde oyun seyre-
dilen yer.
2 — Bayrağımızda bir renk.
Yukardaki bulmacayı hallettikten sonra aşağıdaki 4 numaralı bilmece kuponiyle birlikte bize gönderiniz. Zarfın üzerine de (Zafer Gazetesi Çocuk Sayfası Sekreterliğine, Ankara) diye yazınız. Zarfın bir köşesine de büyük harflerle BİLMECE No. 4 diye işaret ediniz. Doğru haDedenler arasında çekilecek kur'a neticesinde sîzlere çok güzel hediyeler dağıtacağız.
Bilmece kuponu 4
Korsan düşündüğünü tatbikte gecikmedi. Kılıcını fırlattığı gibi kendini denize koyuverdi.
Bu Doğan'ın ilk zaferiydi. Kendi kendine:
— Varan bir... dedi-
Sonra da geriye dönerek babasını aramıya koyuldu. Bir düşman kadırgası daha ateş almış, cayır cayır yanıyordu. Levendler kendilerinden geçmişleş, durma dan palalarım sallıyorlardı. Epeyi korsan yere serilmişti- Kara Süleyman da levendlerinin yanında yer almış, savaşıyordu.
Doğan babasını ortalıkta göremeyince heyecana kapıldı. Biran düşündükten sonra bir ipe tutunarak seren direğine tırman-mıya başladı. İki üç metre yükseldikten sonra etrafı gözledi. Kara Süleyman kaptan köprüsünün yanında dövüşüyordu. Doğan hemgn aşağıya indi. İhtiyatla o tarafa doğru yürüdü.
Bu sırada gök gürültüsünü andıran bir ses işitildi. Gemi zelzeleye tutulmuş gibi yerinde sallanıyordu. Bir iki saniye sonra mesele anlaşıldı. Cephanelik a-teş almıştı-
Karşı tarafta korsan gemileri de yanıyordu. Hattâ bir tanesi batmak üzereydi. Kavga eski hareketini kaybetmişti. Herkes can derdine düşmüştü. Korsanlar kurtuluşu kendilerini denize ğt-makta buluyorlardı.
Levondler Kara Süleyman'ın emrini bekliyorlardı. Kara Süleyman gür sesiyle:
— Haşan Çavuş... diye bağıdı-
Haşan Çavuş .kolundan yaralanmıştı. Gömleğinden yırttığı bir parçayla kendi kendine yarasını sarıyordu- Çağırıldığım duyunca yerinden fırladı:
— Efendim, dedi-
Yazan: Ahmet Nedim
Konuşmıya başladılar:
— Bu cephanelik nasıl oldu da aleş aldı Haşan Çavuş?...
I — İki nöbetçi vardı. Ikiside yiğitti. Herhalde şehit oldular. Yok sa oraya kimse adımım atamazda
— Bir ihanete uğramıyalım?
— Hayır. İçimizde haram süt emmiş tefc kişi yoktur.
— Bunu ben de senin kadar biliyorum, fakat ne de olsa inşanızı aklına geliyor-
— Peki şimdi ne yapacağız? Levendler senin emrini bekliyorlar.
— Düşmana iyi bir ders verdik, □çe karşı birdik. Yine de Tanrının yardımiyle öcümüzü almış sayılırız. Ne yapalım kısmette canımız kadar sevdiğimiz Kara Kalyon’u kay-betmekde varmış. Merak etmeyin leventlerim, yakında yeni bir Kara Kalyon'la denize açılacağız. Yeter ki, siz sağ olun...
Kara Süleyman sözlerini bitirince bir an durdu. Yelkenler do ateş almıştı. Vakit geçirmek, her ah' biraz daha ölüme yaklaşmak olâcalfta.
Doğan babasının yanma gelmişti-“Oğlunu yanında görünce Kara Süleyman:
f,v?j^«Min mi? dedi. Sonra da
terim, gemiyi terke-deteğn. Acele küçük bir sal ya-pıriıiç- ...Götürmekte olduğumuz kIWn(ÛWıaZineyi ona yükliyece-
bir kaç dakika içinde ’CCı ^btTçalişarak küçük bir sal neyddlgf getirdiler. Hazîneyi bu-ı hcfVükliyerek denize indirdiler. İşte bü sıtada şiddetli ikinci bir gürültü ddha işitildi. İhtiyat cephanelik de ateş almıştı..
(Arkası var)
OYUNCAK AT
| Biliyor muydunuz? |
★ Atatürk'e Kemal ismini aritmetik öğretmeninin koyduğunu;
★ İlk buharlı makinanın on sekizinci yüz yılda İngiltere’de yapıldığını;
★ Viyana Müzesinde bir e-rik çekirdeği büyüklüğünde o-lan dünyanın en küçük kemanının bulunduğunu ve bu kemanı çalmak için saman çöpü büyüklüğünde bir yay kullanıl dığını;
ir Atların deniz seyahatine hiç tahammülleri olmadığını ve saf kan yarış atlarının sert bir deniz yolculuğundan sonra altı ay kadar koşamadıklarını;
★ Hiç durmadan işliyecek olan bir saatin yılda 140.000 defa tik-tak yapacağını;
ir AvrupalIların Türklerle münasebete başladıktan sonra traş olmayı, türlü kokular kullanmayı, sofrada sürahi, bardak blundurmayı öğrendikleri-
★ Orman adamı denilen Orangutan’ın, maymunların en az insana bçnziycni olduğunu;
★ Bin kilo çelikten mürek kepli kalem ifcin 400.000 kalem ucu yapılabileceğini;
★ Eski Mjşırlıların güneşi, her sabah garip bir kuş tarafın dan yumurtlanan bir yumurta zannettiklerini;
BİLİYOR MUYDUNUZ?
sı. ooljau ı
Kitapları tedavi eden enstitü
İşte çocuklar, bugün do sizo başka bir oyuncak... Horhaldo dörtnala giden bir at pek hoşunuza gidecek. Yukarda bir
resim görüyorsunuz.- Bu resmi
kalın bir kartona veyahut bir mu-
kavvaya yapıştırınız. Ortadaki
uzun kâğıdın iki tarafındaki atlan iki tarafa kıvırınız. Ahn birinin eğerindeki uzun çıkıntıyı diğer atın eğerindeki iki çizgiyi keserok geçiriniz- Ortadaki kâğıdı da atların ayak kısmına yapıştı-
Bütün bunları bitirdikten ra isetrseniz bu güzel oyuncağı istediğiniz renge boyayınız.

Artık yapacağınız bir şey kalmadıysa alın birinin burnuna şöyle hafifçe bir dokununuz. Nasıl küçücük allarınız dörtnala koşuyorlar değil mi?
İtalyada, kitapların bütün | maddî noksanlarını inceleyip gideren bir enstitü mevcuttur. Bu enstitü kitapların dayanık-lığını, çürümelerinin sebeplerini, kitapların çürümesini önlemek için veya çürüme olayını azaltmak için çareler araştırmaktadır. Enstitüde, içinde eski yazılar, kıymetli ve eşine seyrek rastlanan kitaplar ve son 2000 yıl içinde elle yazılmış veya basılmış olan eserlerin ge çırmiş oldukları devrimi gösteren büyük bir müze bulunmak tadır.
Müzede bulunan büyük bir koleksiyon, güve ve diğer ha-şcratın kitapları nasıl kemirip harap ettiklerini göstermekte -dir. Bu kolleksiyonda, yangınlarda mahvolmuş, böcekler tarafından doğranmış veya rutü-betten çürümüş gayet nadide ve kıymetli kitaplar bulunmak tadır. Yine bu kolleksiyonda, vaktiyle Sicilya, Kalabriya, Ir-piniya ve diğer yerlerde vukua gelmiş olan şiddetli yer sarsıntıları esnasında zarara uğramış eserler bulunduğu gibi, Herku-lanum’da yanmış olan risaleler le eski Mısırdan getirtilmiş o-lan Papirüs kâğıtlariyle diğer enteresan dokümanlar da bulunmaktadır.
Roma’daki Kitap Hastalık-
ları (!) Enstitüsünde, harap olmuş kitapların tamiri için çareler arayan bir de laboratu -var vardır. Bu laboratuvarda bilhassa eski parşömenlerin muhafazası ile ilgilenmekte ve bunların çürümemesini sağlı-yacak olan çeşitli araçlar aran makta olan bir çok uzmanlar vardır.
Bu laboratuvar sayesinde î-talyada gayet ince ve dayanıklı bir kâğıt türü yapılmıştır. Bun dan başka uzun zaman için sak lanması icap eden vesika ve risalelerin yazılmasına yarıyacak özel bir parşömen de yapılmıştır. Laboratuvarda, vaktiyle ya zilmiş olan kitap ve mektuplar, aynı cinsteki kâğıttan bir parça yapıştırılarak tamir edilmektedirler. Laboratuvarm yanında bulunan küçük bir fabrika, bun dan 200—300 yıl evvel bitki liflerinden yapılmış olan kâğıtların aynını yapmaktadır.
Bn enstitüde yapılan araştır malar o kadar iyi sonuç vermiştirler ki, yakında yalnız t-talyada değil, dünyanın her tarafında bulunan eski ve kıymetli eserlerin çürümelerinin önüne geçilmiş olacaktır. Çünkü artık kitap hastalıklarının ilâcı bulunmuştur, denebilir.
N. Aliınkaya

Comments (0)