fiı Samilia
Kadın mecmuasının 351 ncı 125 Kr. sayısı geld.l NETKİTABEVI
. ] _ No. 327 ★ Telgraf adresi: Zafer Gazetesi - Ankara
Feshedilmesi ne üç gün kalmış
ZAFER
[DEMOKRASİNİNDİR]
ÇARŞAMBA 22 Mart 1950 * Fiyatı her yerde 10 kuruş _Telefon »
Sabahları ilk dostunuz
Sİ® PAL
15619 ve 15315 ★ Denizciler Cad. 2 ★ Posta kutusu: 193
f Kanunu Tasarısı Genişletiliyor
Meclisin Dünkü Toplantısında Af Tasarısı olduğu gibi Komisyona iade edildi
Adalet Bakanına bir sualAcaba Adalet Bakanı bugün Adliye Vekilliğinin hesabını verecek durumda mıdır ?„
Orduda dağıt lan mahut kitap da münakaşa edildi
Genel seçimler 14 Mayısta yapılacak
Meclisin 24 Martta feshedilmesine dair C.H.P. Meclis
grupu dün bir prensip kararı aldı
C. H. P. Meclis Grupu Genel Ku-t rulu dün sabah saat 10.30 da grup ' yij-1 «.Adilerinden Trabzon millet-yeKiu • "'"•♦cunun baş-
kanlığında toplanmış ve scsjm(n ?«• 1 üşenmesi huöusunda bir prensip ka- ; ran almıştır.
Grup toplantısında ilk sözü alan Genel Başkan Vekili Hilmi Uran]
seçimin yenilenmesi hususunda kısa bir konuşma yapmış ve bu hususta bir prensip kararı alınması için ö-nerge vermiştir. Genel Başkan Veki-nnin drmrgesi ittifakla kabul edilmiştir.
C. H- P- Meclis Grupu Genel Kurulunun vermiş olduğu bu karara I * (Devamı Sa: 6 Sü: 7 de)
Inönünün
Seçmen listelerinin hatalı neticeleri
A. FENİK
Kampanyası
âu sütunlarda müteaddit defalar, yeni Seçim Kanununun eskisine göre çok iyi bir adım olduğunu memnunlukla belirtmekten hali kalmadık. Bu arada, millî iradenin tam Ibir şekilde tezahür edebilmesi için, en esaslı bir unsur olarak da kanunu tatbikle mükellef olan kimse ve makamlarda iyi niyetin mevcut olmasını temenni ettik.
Bilindiği gibi elimizdeki kanuna göre, oy kullanma hakkının esası, seçmen kütüklerinde başlamaktadır. Listelerde ismi mevcut vatandaşlardır ki, ancak ve_ancak rey kullanabilirler; ve binnetice bu kütüklerin yanlışsız ve kusursuz bir şe -kilde hazırlanmış olmasıyledir ki halk iradesinin tezahürüne hizmet imkânı vardır.
Bu listelerin hazırlanışında en mühim vazife ve salâhiyet ise doğrudan doğruya idari makamlara verlimiştir; idari makamlar, ellerinde mevcut geniş imkân ve elemanlarla seçmen listelerini hazırlı-yacaklar, partiler ve vatandaşlar ise sadece, bu listeleri kontrol edip gerekirse, itirazlarını yapabileceklerdir.
Halbuki seçmen listelerini hazırlamakla mükellef olan idari makamların bu ana meseleyi lâzım geldiği kadar bir ehemmiyet Ve ciddiyetle ele almadıklarını söylemek mecburiyetindeyiz. Hattâ bu arada bazı idari makamların, yeni kanu nun tatbikinden mütevellit acemiliklerden ve bunlardan husule gele cek aksaklıklardan iktidar partisi I lehine istifadeye kalkışmak istedikleri dahi ileri sürülebilir.
Filhakika, gazeteler, seçmen listele rinin hazırlanışlannda, bunların âde ta yangından mal kaçırırcasına bir sürat ve şaşkınlıkla aceleye getirilmiş bulunduğunu, askı müddeti için de listelerin yerlerinin muayyen ol madiğini ve bunların lüzumu kadar bir ehemmiyetle vatandaşlara duyurulmadığını bir çok muhalif kim selerin işe, listede yer almadıkları nı, ve bu yüzden sandık başlarında vatandaşların oy haklarını kullanma-
larının mümkün bulunamayacağını yazmışlar, idari makamların dikkat nazarlarını çekmişlerdir.
Bütün bu mülâhazalara ek olarak gazetemiz, sayın İçşleri Baka-niyle refikasının listede baba adı, doğum yeri, doğum tarihi gibi kanunî kayıtlardan uzak olarak yer almış bulunduğuna ve bazı muha lif tanınmış kimselerin listelerde namevcut olduğuna işaret etmişti.r Fakat yapılan gayretler ve ikazlar neticesinde memlekette her yerde listelerin düzelmiş olduğunu kim temin ve taahhüt edebilir?
Vakıa kanun, listelerin son şeklidir (Devamı Sa: 6 Sü: 4 de) |
C.H.P. G. Başkanı
Ankara kozalarında nutuk söyleyecek
Halk partisi genel başkanı ve Reisicümhur İsmet İnönü-nün, bugünlerde Meclisin feshini müteakip intihap mın takası olan Ankara kazalarında bir seçim propagandasına çıkacağı öğrenilmiştir.
Bu maksatla, evvelâ Bey-ı pazarı, Polatlı ve Haymanayı ı dolaşacağı bu arada Beypaze-nnda veya Polatlıda mühim bir siyasi nutuk söyliyeceği tahmin edilmektedir.
C.H.P. Başkanı ve Cum-hurreisi İsmet İnönü’nün bilâhare yine seçim propagan-dasiyle alâkalı olmak üzere, yedek seçim mıntakaları o-lan Malatya ve Konyaya gitmesi muhtemel görülmektedir.
ir (Devamı Sa: 6 Sü: 7 de)
I
Büyük- Millet Meclisinin dünkü toplantısında da af kanunu tasarısı üzerindeki müzakerelere akşamın geç saatlerine kadar devam
5 saate yakın devam eden görüşmeler sonunda tasarının genişletilmesi için komisyona iadesine karar verildi.
Söz alan milletvekillerinden Ahmet Ali Çınar, Kâmil İdil, General Vehbi Kocagüney, Hulûsi Oral tasarının mahdut bir çerçeve içerisinde kaldığını, kesinletilmesi icap ettiğini bildirdiler.
Adalet Bakanı Fuat Sirmen uzun bir konuşma yaparak, "tasarının mucip sebepleri ile muhtevası arasında münasebet bulunmadığı yolundaki iddiaların varid olmadığını izaha çalıştı ve 1933 senesinde çıkarılan son af kanunundan bu yana esaslı İçtimaî değişiklikler olduğunu, bu arada bir kaç defa vaki olan af talepleri karşısında efkârı umumiyenin bunu beklediğim bu itibarla tasarının hazırlandığını söyledi.
Bakan sözlerine devamla, tasarının vatandaşlar araşîndaki husumetin söndürülmesi gayesini istihdaf ettiğini, seçim suçlularını affetmeği hükümetin asla düşünme diğini ve esasen bu suçların tasarının şümulüne giremiyeceğini, I mahkûm sayısının 60 - 80 bin olmayıp anerfk 18 . 19 bin kadar olduğunu, hapishanelerin durumu hakkında ileri sürülen mütalâaların maatteessüf doğru bulunduğunu bildirdi.
Dündenberi devam eden müzake relerle tasarının genişletilmesi hak ir (Devamı Sa: 6 Sü) 1 de)
Grekoromen Dünya Şampiyonası
Güreşçilerimiz dün de
iyi neticeler aldılar
Halil Kaya, Ali Özdemir, Muharrem Candaş Tuşla; Celâl Atik ve Tevfik Yüce sayı ile galip
Türk - İtalyan dostluk anlaşması
Stokholm, 21 — Greko - Romen dünya güreş şampiyonasına bu sabah da büyük bir kalabalık huzurun da devam edilmiştir. Türk takımından 52 kiloda Ali Yücel ve 62 kiloda Mehmet Oktav beklenmiyen fakat maalesef haklı birer mağlûbiyet almışlardır. Diğer taraftan Halil Kaya, Tevfik Yüce, Celâl Atik, Ali Özdemir ilk iki günün namağlûp pehlivanları arasındadır. Neticeler şöyledir:
A (Devamı Sa: 6 Sü: 1 de)
Altın cevheri
Dışişleri Bakanı Necmettin Sadak dün Roma’ya hareket etti
Dışişleri Bakanı Necmettin Sadak hareket etmiştir.
Türk - İtalyan dostluk antlaşmasını ’ Necmettin Sadak halen lstanbulda imzalamak üzere dü nakşarn ekspres bulunan İtalyanın Ankara büyükel-le Romaya müteveccihen tstanbula1 çişi ile birlikte bugün Romaya ha-
Bundan 2 ay kadar evvel bir İsveç gemisiyle çarpışarak batan ve pek çok denizcinin fecî surette ölümüne sebep olan Truculent İngiliz Denizaltısı, uzun çalışmalar dan sonra çıkartılarak Thames nehrinin ağzında bir kumsala çe içilmiştir.
Yukarıda, tamirine yakında başlanacak olan denizaltının hali görülmektedir.
Francala ve
beyaz ekmek
1 Nisandan itibaren imâlata başlanıyor
Aldığımız malûmata göre, 1 Ni-1 san tarihinden itibaren francala imaline başlanacak ve yine bu tarihten it (Devamı Sa: 6 Sü: 7 de)
çişi ile birlikte bugün Romaya hareket edecektir. '
Dışişleri Bakanı Sadak dün istasyonda kendisiyle konuşan bir arkadaşımıza bu seyahati hakkında şunları söylemiştir:
«Strazburgda toplanacak olan Av rupa konseyine gidiyorum. Bu seya hatim sırasında Romadan geçeceğim ve İtalyan hükümetinin nazikâne daveti üzerine 3 gün Romada kalıp Türk - İtalyan dostluk antlaşmasını imzalıyacağım.
Strazburgdan sonra da 4 Nisanda toplanacak olan Amerikan yardımına bağlı Avrupa Ekonomik İşbirliği I Nazırlar Meclisine gideceğim.»
C.H.P. Mebusları seçim gezisine çıktı
Konyada para dağıtılıyor
Son günlerde şehrimizde parti faaliyetleri artmıştır. Bu cümleden olarak gerek Demokrat Parti ve gerekse Halk Partisi ocak açmak faaliyetine hararetle devam etmektedirler. Ayrıca müteaddit jiplerle teçhiz edilmiş olan Halk Partili propagiâıda ekipleri de, daha şimdiden il ve ilçe merkezleri-I ne dağılmış bulunmaktadır. Bir-
çokları, Meclisin fesilı kararı vereceği gün olan «24 Mart, tarihini dahi beklemeden intihap dairelerine gitmiş bulunmaktadırlar. Fesih kararını vermek için lâzım olan ekseriyetin elde edilemiyeceğinden korkulmaktadır.
Konya, (Hususi) — Öğrendiğime göre Cumhuriyet Halk Partisi Kon-ir (Devamı Sa: 6 Sü: 6 da)
yüklü bir vapur battı
Taipei, 21 (a.a.) (United Press) — Miliyetçi Çinlilere ait 200.000 dolar tutarında altın cev; er: yüklü bir vapur dün batmış vt -11 Kişi boğul muştur
Bugün bildirildiğine göre, bir komünist sabotajı ihtimaline karşı resmî tahkikat yapılması emredilmiştir.
Panama bandıralı gemi, dün im -dat işareti verdikten sonra Formo-zanın 45 mil uzağında dün sabah batmıştır. 47 kişiden sağ kalan 6 kişi bir balıkçı gemisi tarafından kurtarılmıştır. Maden cevheri tasfiye edilmek üzere Japonyada Lasebo-ya gönderilmekte idi.
Merih Arza yaklaşıyor
Uçarı daireler tekrar göründü
Nevyork, 21 (a.a.) (United Press) — Merih seyyaresi arza, 10 yıldan-beri görülmemiş derecede bir yaklaş ★ (Devamı Sa: 6 Süj 3 de)
AKINTIYA---1
I KÜREK
-kz.
YEDEKÇİ
Afganistan Röportajları
Okuyucularımız tarafından büyük alâka ile takip edilen bu dikkate sayan röportaj serisinden 10 uncuyu bugün son sayfamızda bulacaksınız.
Servet menboı !
İki ihat Erim, Bursada çelik banyosunu yapmış, demir gibi gelecekmiş! Fakat şimdi Bursa’da kozacıların derdine de çare düşünüyormuş!
Bursa, dedim de aklıma geldi. Hani bir memur, mal beyanında bulunurken servetini kanaryadan kazandığını iddia etmişti.
Sinekten yağ çıkarıldığını duymuştuk ama, kanaryadan servet nasıl oluyor?
Fakat sevgili dostlar, şaşmayınız! Bizim diyarda kanaryadan değil, gak gak diyen kargalardan ve papağanlardan bile servet yapanlar varılır!
Hele papağanlar, evet hele onlar! — Yedekçinın YEDEĞİ
Yedinci B. Millet Meclisi
Muhip DIRANAS
Yeğenini öldüren amca
İçtimaî Tetkikler: 2
PULSUZ İSTİDA
edinci Devre Büyük Millet Meclisi de nihayet tarihe karışmak üzere. Anlaşıldığına göre, bu iş 24 Martta olup bitecek. Büyük Millet Meclisinin yedinci devresi için siyasî tarihimiz pek çok şey yazacaktır. Fakat her şeyden önce, bu Meclis, denizde damla kabilinden bile olsa, bir avuç muhalifin, hürriyet ve demokrasi uğrundaki çetin mü-cadelelerlle ün kazanacaktır.
Yedinci devre Büyük Millet Meclisi son bulmak üzeredir. Yedinci devre Büyük Millet Mec lisi, içinde çeşitli partiler ve (bağımsızlar barındırmış olmasına rağmen, tek parti, tek şef devri meclisleri karakterinde bir meclisti. Fakat onu, bir çeşit cumhurluktan, tek demokratik cumlıurluğa giden yolun dönemeç meclisi saymakta isabet var dır. Gerçi bu Meclise, 27 yıllık tek parti zihniyeti lıâkim olmuş tur; çünkü zaten o parti hâkimdi. Fakat yine o parti, bu meclis i-çindedlr ki, kendi kendisinin hatalarını, zaaflarını, sakatlıklarını anlamak imkân ve fırsatını buldu. Nitekim bu yüzden, bir sekizinci Büyük Millet Meclisi-
ne artık, önceki yedi meclise girdiği zihniyetle ve hâkimiyetle girmesinin acabası ve oluru kalmamıştır; giremez.
Simdi bütün ümidimiz Sekizin ci Büyük Millet Meclislııdedir. Bu Meclis, belki de, yeni bir Türkiye’nin, sekizinci değil, birinci Büyük Millet Meclisi olacaktır. 24 Marttan sonraki günler bizi ıbu ümide doğru götürüyor. Ümit gerçekleşir veya gerçekleşmez. Fakat hedefimiz ayni hedeftir. Ona sekizinci merhalede ulaşamazsak, dokuzuncu mer halede, onda da olmazsa onuncu merhalede, ama, mutlaka ve behemehal ulaşacağız. Her şeye rağmen geri dönmek imkânı kalmamıştır.
Yedinci Büyük Millet Meclisini, üzerinde yanılmış bilcümle tartışmaları, tereddütleri ve hay huyuyla birlikte; acı ve tatlı ha -tıralariyle, kabul ettiği deıııokra -tik veya anti demokratik kanun lariyle, fakat lâyıkı vekar içinde uğurlayalım ve gelecek o Büyük Millet Meclisini şimdiden ümitle karşılamaya hazırlanalım. İnşallah : «Kral öldü, yaşasın kral»
Serbest Sütun:
Tiyatromuz doğru yolda değildir
Yoztn : Ahmet Evinfon
U ususi tartışma ve dertleşme I bir özlediğini görsün, beklediğini "hudutlarını aşarak zaman za-l bulsun; ödünç alır gelir, temiz giyer man Basınımıza taşan yazılardan, gelir, vakit bulur gelir ve mutlaka bize memleket ölçüsünde büyük da anlar... memnunluk ve parlak bir ümit veı- j Mucip ve mücbir sebepler ne o-miyen bilmem kaç yıllık blânçosun Itırsa olsun, durum ve hakikat boydan anlıyoruz ki, tiyatromuz; en in- 1owI'’or’ "8”:- an .
saflı hükümle, doğru yol üzerinde. değildir!
Böyle bir teşhisin isabet'derecesini beraberce araştıralım:
Devlet Tiyatrolarımızın başında, bu işin öncülüğünü yapmak mevkiinde bulunanlar veya sanat işlerinde memuriyet almış olanlar, salâhiyetle; halkımızın sahne sanatine karşı rağbet ve alâkasının azlığından acı acı şikâyet etmektedirler. Tiyatronun dar bütçesine gelir sağ . - ----— —
lamak, yenilik yapmak maksadiyle Fakat böyle bir netice, aynı zaman-kendi kadroları dışında eleman ara ■ da bizi: «o hal(^-----’ ’ ’ ’
makta, şaline ve salonunu başka sa yapmalıyız?» -----------
nat faaliyetlerine de açık bulundur. ği için, bence hayre alâmettir. Tırnaktadırlar. 1 * ....
Sanatkârlar; maddî sıkıntıdan, hu 1 zur ve emniyetsizlikten, İdarî hatâlardan, sanat sevgi ve heyecanlarını kaybetmek üzere olduklarından mustarip ve şikâyetçidirler
Tiyatro yazarlarımız; yerli eserlere pek az yer verilmesinden, kendilerini tatmin etmiyen sebep ve bahanelerle eserlerinin geri çevril-1 meşinden Veya aylarca bekledikleri halde müspet - menfi bir cevap a* lamadıklarından dertli ve şikâyetçidirler.
Münekkitlerimizin ciddi tenkitleri salon ve sohbet konuşmalarından ileri geçmemektedir. Hele bazıları yalnız yabancı truplar geldiği zaman ortaya çıkar, sonra kaybolurlar. Kendilerine sebep sorarsanız, samimi karşılanmıyacağından, «ne1 söylüyor?» değil, -neden söylüyor?, denilmesinden çekindiklerini ileri sürerler. Haklı mıdırlar, değilmidir-ler bilmem, fakat çekingen ve şikâyetçidirler.
Sanat ve kültür davamızda bilgi ve yetkilerine inandığımız bir kısım muhterem zevat; Tiyatro bahsinde esrarlı bir sükût muhafaza etmektedirler. Nadiren bu mevzuda konuştukları zaman da işin sadece. --------------- -—~~—
sathına, söyle kırlangıcın suya ka-1 «««mıye calışacağdz. nat çarpması kabilinden, dokunup |1 —
geçmektedirler. Bu meseleyi fazla ■ derinleştirmıye değmez mi buluyor-| lar? Yahut; «belki günün birinde biz de bir tiyatro eseri, yazar veya tercüme yaparız, kırmıyalım, kız-1 dırmıyahm!» diye mi düşünüyorlar, bilinmez... Fakat dert yanarsanız sizden fazla üzülür ve içlenirler, I Hem teselli, hem de şikâyet ederler.
Kuvvetli sağ-duyusu, derin sezgisiyle hergeyi çok iyi gören ve en isabetli notunu veren halk; tiyat- j roya adeta sırt çevirmiştir. Bazıları onu itham ediyor, o da nezaketi icabı; «fiyatlar yüksek, salon lüks, j vaktim olmuyor, eserleri iyi anlıya- i mıyorum...» gibi mazeretler sıralıyor ama inanmayın. Asıl sebebi ben size söyleyim: :
O, kendi sahnesinde, kendi anlı-yabileceği dille konuşan sanatkârı,1 mücadele ettiği hayatı, hayattaki gerçeği, yaşıyan İnsanı, bir kelime ile; (kendini) görmek istiyor. Hele i
Kalecik kazasının Koyunbaba köyünde bir amca yeğenini söğüt ağacı kesmesi yüzünden öldürmüş ve sanık yakalanarak adalete teslim edilmiş ve duruşmasına dün ikinci a ğırceza mahkemesinde başlanmıştır.
Dünkü duruşmada sanıkalrdan Hamdullah ve oğlu Demircinin ilk ifadeleri alınmıştır.
Sanıklardan Hamdullah hâdise esnasında başına yemiş olduğu sopa darbelerinden dolayı konuşamadığını bildirmesi üzerine diğer sanık llamdullahın oğlu Ömer Demirci hâdiseyi anlatarak demiştir ki:
• Ben hâdise günü evde oturuyordum. Babam kendimize ait söğütleri kesmeye gitmişti. Bir kaç ağaç kesip eve dönerken babamın önüne amcam ve oğulları Ömer ve Kadir çıkmışlar ve söğütlerin kendilerine ait olduğunu söyliyerek bırakmasını söylemişler. Fakat babam bunların sözlerine aldırmıyarak kesmiş olduğu söğütlerle beraber eve doğru gelmeğe başladığı sırada amcam ve oğulları babamın üzerine sopalarla hücum ederek dövmeğe başlamışlar. Bu sırada babamın dövüldüğünü bana haber verdiler ben ayırmak için uğraştımsa da babam bıçağını çekerek evvelâ amcama sonra da Ömer ve Kadire saplamaya başladı.
Kadir babamın hemen önünde olduğu için bıçak darbelerini daha fazla o yemiş olacak ki hemen orada öldü..
Bundan sonra bazı tanıklar dinlenmiş ve Kadirin babası da dâvaya müdahil olmak istemiştir.
Duruşma gelmeyen şahitlerin din lenmesi için başka bir güne bira -kılmıştır.
Silâh aramaları
Emniyet ikinci şube müdürlüğü şehrin muhtelif yerlerinde silâh a-ramalarma devam etmiş ve bu arada Şükriye mahallesinde Rami Tü-mayın üzerinde büyük bir bıçak, Altındağ mahallesinde davulcu Zeynel Örükün üzerinde ruhsatsız bir tabanca, Yaşar Tutum ve Ali Demir ismindeki şahısların üzerinde bıçak bulunup bu memnu tabanca ve bıçaklar müsadere edilmiş ve sahipleri C. Savcılığına sevkedilmişler -dir.
Müstebit veya müstebitler kimler?
Roma Hükümdarlarından Neron karısı ile annesine varıncaya kadar birçok vatandaşları suçsuz, sebebsiz öldürdüğünden nihayet kendisi de katledilmişdi.
leyken, yâni: 40 yıllık tecrübe sahibi Baş Rejisörümüzden halkımıza kadar hepimiz birer türlü, Türk Tiyatrosunun halinden şikâyetçi, veriminden gayri memnunsak, müşterek teşhis ve hükmümüzü tekrarlı-yabiliriz:
Tiyatromuz, doğru yolda değ.ild.r! Bu iş böyle olmaz!
Bunca emek, masraf ve fedakârlıklara karşılık, hem bu kadar yıldan sonra böyle bir netice, ilk bakışta ipsana acı ve ağır geliyor.
ilde nasıl olrpalıdır, ne ' düşüncesine götürece-
yatromuz hesabına da ümit, cesaret ve teselli vericidir. Yanlış yolun neresinden dönersek kârdır...
Dava büyük: çağdaş milletlerin medeniyet ve refah seviyesine yükseleceğiz! 600 yıldan beri sürüp gelen, münevverle halk arasındaki de rin uçurumu kapatacağız! Asrı yıla sığdırarak yaptığımızı söylediğimiz inkılâplarımızı, kütlenin kafasına j ve ruhuna intikal ettireceğiz! Hasretini çektiğimiz Demokrasi idaresini gerçekleştireceğiz!... Bizim kültür, eğitim ve sanat mesele ve vazifelerimiz bu büyük davalarla yüklüdür... Hangisine başladık? Ne dereceye kadar başarabildik? Yolun neresindeyiz? Bu sorguların cevabını ehline bırakıyorum. Benim bildiğim şudur: Kültür kalkınmamızda, kütlenin eğitiminde çok mühim yeri ve rolü olduğuna inandığımız | Türk Tiyatrosu, saksıda çiçek bir tiyatro olamaz! Bizim Tiyatromuz; kökleri Yurt toprağına dalmış, gölgesinden milyonların faydalanacağı, meyvesinden her vatandaşın tadacağı bir ulu ağaç olacaktır!...
Böyle bir tiyatro nasıl doğar? Bir tiyatronun; şikâyetten, gösterişten ve kuru disiplin gayretinden çok ön ce, yolu ve prensipleri ne olmalı-! dır? Gelecek yazılarımızda bunu in-
I
Türk - Ingiliz müzik festivali
Türk - İngiliz müzik festivaline 16 Nisanda Ankarada başlanacaktır. Fes tival 18, 20, 22 Nisanda tekrarlanacaktır. Bu festivale iştirak edecekler Halil Onayman, Necdet Remzi Atak, Norman Delmar, Nancy Evanstır. İngiliz sanatkârları Nisan ayının başın da provalarda bulunmak üzere şehrimize gelecektir.
Otel camlarını kıran kavgacı
Evvelki akşam Nil bar önünde kav ga eden Necati ismindeki şahıs Emre Palasa girip camlan kırmış ve telefonun da tellerini kesmiştir. Suçlu polis memurları tarafından yakalanarak suç üstü mahkemesine şevke-dilmiştir. Mahkeme Necatiye 25 gün hapis cezası vermiştir.
Kitaa hırsızı
Metin Turan kardeşi Tekin ve arkadaşı Mehmet Ürgen isimlerinde üç çocuk Sümer sineması karşısındaki seyyar kitapçı İbrahim Kocaoğlunun sandığından 15 kitap çalıp kaçarlarken şuçüstü yakalanmış, polise teslim edilmişlerdir.
Bir yaralama
Evvelki gün Tabarin bar sokağında bir yaralama vakası olmuştur. 3373 numaralı taksinin şoförü Halil İlgaz sabahleyin Sulhi isminde bir şoförle kavga etmişlerdir.
Sulhinin kardeşi Muzaffer, kardeşinin Halil tarafından dövülmesini hazmedemediği için evvelki gün saat 15 sıralarında Hali] in önüne kamyoniyle çıkmıştır.
Muzaffer kamyondan atlıyarak Halilin üzerine bir demir parçası ile yürümüştür. Etraftan yetişenler Muzafferi geri çevirmişler, fakat Mu zaffer ikinci bir hamle ile Halilin üzerine geldiği bir sırada Halil Muzafferi vücudunun muhtelif yerlerinden yaralamıştır.
Yaralı hastaneye kaldırılmış ve sanık da yakalanarak savcılığa teslim edilmiştir.
CABA müstebit kimdir? Kimlere müstebit diyebiliriz? Her zalim yani zamanında müstebit olmakla beraber bazı ihtilâller yapmış eşsiz inkılâplar başarmış, hâlâ eserleri Önem ve ihtişamı ile muhafaza edilmekte olan Dünya çapındaki otoriteler de müstebit midir? Yoksa kahraman mıdır? istibdatta ölçü ve kıstas nedir? Kısa bir tahlilden sonra bu suallere cevap bularak hüküm vermeğe çalı-
Eski Yunanlılar, hâlâ bizim. Kral dediğimiz devlet başkanlarına (Tiran) yani müstebit derlerdi. Bugün bu terim (mutlak şef) anlamında kullanılıyor. Bizdeki (sultan) terimi de aynı manadadır. Sultan, lû-gatta bir milletin başına musallat olmuş kimse demektir. Sultan yani otorite sahibi anlamında kullanılır.
Eski Roma İmparatorlarından Ka i ligula (41-37) o derece müstebit idi ki bir kılıç darbesi ile birden kesi-lebilmesi için bütün Romalıların tek bir başı olmasını temenni ederdi. Bu kral (İncitatus) isimli atını konsül yapmak hevesine kapılarak ata yaldızlı arpa yedirmek ve emrine memur ve hizmetçi tayin etmek gibi çılgınlıklar yapmıştır. Bir akıl ve mantığa sığmıyan zulümleri yüzünden en nihayet Cherûas mahkemesi tarafından idama mahkûm edilmişti.
Yine Roma hükümdarlarından Ne ron, karısı ile annesine varıncaya kadar bir çok vatandaşları suçsuz ve sebepsiz yere öldürttüğünden nihayet kendisi de katledilmişti. Bugün hâlâ her milletin dilinde Neron müstebitler için milletlerarası bir alem olmuştur.
OsmanlIlarda da bir çok zalim hü kümdar tanıyoruz. İyilikleri kötülüklerinden kat kat fazla olan bazıları istisna edilirse, Deli İbrahim gibi sakalına inci boncuk dizdiren, kadın elbisesi giyen, kadın tuvaleti yapan ve haremde vakit geçirerek devleti ihmal eden, Abdülâziz gibi horozlara nişan takan; Abdül-hamlt gibi aşağı yukarı kırk milyonluk bir ifnparatorluğu otuz,, üç sene parmağında oynatan diktatörler herkesin bildiği birer acı hakikattir.
Yine Romalılardan Denys (376 -406) vesveseli ve vahşi idi. Elbisesi altına daima zırh giyerdi. Halktan korkusundan her gece başka bir odada yatardı. Mazlum ve mağdurları için yeraltında büyük kaya par çalarından muazzam bir hapishane yaptırmıştı. Bu hapishanenin bir yerine mahpusların, aleyhindeki sözlerini bizzat dinleyebilmesi için bir tarafı mikrofon diğer tarafı ho parlör işini gören tesisler koydurmuştu. Her zaman bizzat mahpusları buradan dinler ve aleyhinde konuşanları derhal idam ettirirdi.
Yine Roma hükümdarlarından (Phalaris) SicilyalIdır. Milletini senelerce zulmü altında inletti. Bu zalim, tunçtan büyük bir boğa yap-I tırarak İçerisine diri diri koyduğu vatandaşlarını yaktırırdı.
Bunlar kendilerini insandan üstün bir mahlûk telâkki ederek ken dilerine (İlâhî Kayzer) ünvanını ve rirlerdi. Namlarına mâbetler yapı- ,
lir ve ibadetler edilirdi. Ankara’- Şlbl daki (Avgustus) mabedi de irnpa- *sa ,,l. 0 su „ .. . . . . .. . rin pfkan ııır
YAZAN
Halil Rifat
Fransız krallarından 14 üncü Lui: • Hükümdarlar bir mevlâdır, bu bakımdan tebaasına (yani uyruğuna) tasârraf hakkıdır. Krala karşı haklı da olsa ayaklanmak en büyük gü naktır. Krallar tanrının yer yüzünde kâimmakamları (yani ve -killeridir) Allah kralı insanla -ra hükmetmek için yaratmıştır, t-radei seniyeye itirazsız itaat olunur, devlet kral demektir.» diyordu. Baş papazı Bosüe ise «Krallar Allahın vükelâsıdır. Bir kralın tahtı bir insanın değil, bizzat Cenabı Hakkın tahtıdır. Kralların şahsiyetleri mukaddestir ve onu sorumlu tutmak büyük küfür ve günahtır. Hükümdarlar mâbutlar gibidir. Cenabı hakkın istiklâlinden hisse alırlar.» diyordu.
Eski Mısır Firavunları Allalılık id diasında bulunmuşlardı. Beni İsrail’e göre, krallar Alİah tarafından tayin olunurdu. Sümer, Eti, Elam, Frikyalılar ve Galatlar’da türlü türlü efsaneler görüyoruz. Bu efsanelerden bir kısmı BizanslIlar ve bir kısmı da Arap kaynakları yolu ile Islâmlar arasına da girmiştir. Meselâ bazı Osmanlı saray dalkavukları Padişahlara (Allahın gölgesi) demişlerdir. Böyle türlü vahşî karakterler gösteren devlet adamları bu karakterleriyle insanlığı asırlarca zalim pençeleri altında ezmişler, asırlarca önce kurulması gereken medeniyeti türlü türlü zulümlerle önliyerek zamanımıza kadar geciktirmişler ve hâlâ daha geciktirmek istiyenleı- dahi, utanmadan vahşetlerini geçmişte olduğu gibi, Ortaçağ devirlerini yaşatarak devam ettirmek hülyası ile yaşamakta olan müs tebitler yok değildir.
Bunlar böyle olmakla beraber, hemcinsine, milletine, insanlığa, me ı deniyete, demokrasiye büyük hiz-' metleri dokunan kral ve devlet a-damlan da tanıybruz. Meselâ, OsmanlIlarda Fatih, Yavuz Selim, Kanunî Süleyman, Dördüncü Murat, Üçüncü Selim, Abdülmecit, İkinci Mahmut gibi sert ve şedit hüküm darlar.
Fransa’da Röbcspiycr, Napolyon. Rusya’da Deli Petro, Amerika'da Vaşington, bizde Atatürk gibi büyük ihtilâl veya inkılâplar yapmış, yirminci asır medeniyetinde dünya ölçüsünde hisse sahibi olmuş devlet adamları eserlerini alelâde sükunet içerisinde yapmamışlardır. Zamanlarında ve ölümlerinden son ra şöyle böyle tenkitlere hedef olmuşlardır. Bu tenkitlere ba -karak veya irade kudretindeki şiddetlere kapılarak bu gibilere de müstebit diyecek miyiz? Bunlar kes kin zekâ, ileri görüş ve sarsılmaz iradeleriyle eserlerini zaman ve mu hite hakim kıldıkları gibi, tarihte de tek olarak kalmışlardır. Şüphesiz kendi zamanlarında veya devirlerini takip eden asırlarda kendi millî tarihleriyle umumî tarih daima saygı ile anmıştır. Eserleri hâlâ bâkî veya tarihî kıymetlerini muhafaza etmektedir. Bize kalırsa, bu ' gibi otoriteleri takdirde en geniş ve 1. _ ve kıstas, zamanların-
rator Ogüst adına yapılmış böyle' «!“■? »mumiyft ŞMÜkte» sonra bir mabetti. Papalar, cenabı hakka,tla tarAm tarafsız hükmüdür, vekâleten dünyayı idare ettiklerini | Amerikalı (Emerson) bir milletin . söylerlerdi. 1 bütün seciye ve hasletlerini nefsin-
de toplıyan kimselere mümessil insanlar (Represantative men) diyor. İskoçyah Karlayl de; askerlik, edebiyat, tefekkür ve siyaset alanla-nında en yüksek dereceye varmış olan otoritelere (J-Iero) yani kahra-
Biz (le milli inkılâp başbuğumuz Mustafa Kemal Paşaya aynı düşünce ve kanaatla Atatürk ve Ebedî Şei | Unvanlarını vermiştik.
Bu incelemeden aldığımız kanaatla müstebidin tarifine doğra gidebiliriz. Pek çok doğulu ve batılı mütefekkirlerin tarifleri arasında Alfiyeri’nin tarifi dikkate lâyıktır.
Alfiyeri 18 nci asırdaki görüşüne göre, müstebidi şöyle tarif eder: • Hile veya cebir ile, hatta ahalinin veyahut mütegallibenin muvafa -katiyle kanunların üstünde yer a-lan her ferd (Mutlak hükümran) yahut da kısaca (Müstebittir.). Diyor.
Bu tarife göre müstebit olmak için şu dört vasfı haiz olmak lâzımdır:
a) Hileci yani sahtekâr, aldatıcı, düzenbaz, ciddiyetsiz, fırıldakçı olup milletini aldatarak iktidara geçmek.
b) Cebirle yani isyanla, şirretlikle, zorbalıkla iktidara ulaşmak.
c) Mütegallibenin muvafekati alınarak, mütegallibe ile elele verip müşterek menfaatlerine kollek-tif faaliyetle kavuşmak ve bu suretle 11 ve Ortaçağlarda olduğu gibi bir devir kurmak, derebeylere, mütegallibeye, ağalara, kara kuvvete dayanarak taçlı veya taçsız saltanat sürmek.
d) Ahalinin saflığından, samimiyetinden, itimadından veya cehaletinden, yahut kültürsüzlüğünden istifade ederek bir hokkabaz veya sihirbaz gibi, elçabukluğu ile onun reyini almak marifetini göstermek. Ekseriya bu son hokkabazlık oyunları halk üzerinde derhal aksi tesir yaparak ihtilâl veya türlü gizli mukavemetlerle önlenebilmek^ dir. Bu gibileri Yunan ve Arao tarihisinde sık sik görmekteyiz.
Birinci kategoriye girenlerde bu vasıfları görmemize mukabil, ikinci kategoriye girenlerde hiç birisini görmüyoruz. Birincilerde, hürriyet kendi inhisarlanndadır. Meşhur İtalyan Faşist Diktatörü Musolini iktidara geçtikten sonra Faşist partisinin organı olan gazetesinde yazdığı bir makalede «Hürriyet, her milletin yalnız şeflerine mahsuz bir haktır. Halkın her ferdinin hürriyet iddiasında bulunması manasız ve saçmadır.» Diyordu. İşte bu kanaat bütün müstebit ve diktatörlere de teşmil edilebilir. Adalet ve eşitlik fikirleri de kanun üstü olmaktan kurtulamaz. Binaenaleyh birinciler müstebit ve zalimdir. İkinciler kahraman veya mümessil insanlardır.
İstibdat bir ferd, bir zümre veya bir parti veyahut bir ırkdaş grupu tarafından yürütülebildiği gibi, milletler grupu tarafından da dünya ölçüsünde bir istibdat sistemi kurulabilir. İkinci cihan harbinden evvel Faşitslerin ortaya attıkları hayat sahası bir millet istibdatı, top-iyekûn mihver devletlerinin kol-lektif istibdadı da milletlerarası gruplaşmış ve dünya hegemonyası gayesini güden çok tehlikeli bir istibdat sistemi idi. Tarih bunlara (Müstebit milletler) demekle elbet de hata etmiyecektir.
Halil Rıfat
Tehlike (!)
kudıınuz mu? Bilmeni, beli-ren bir tehlike varmış!
İlk evvelâ, bunu, İki Süryani rahibinin ortaya attıkları met kopacak haberine ait bir yazı zannettik. Fakat, daha başlar başlamaz, mevzuun malûm teranelerden birisi olduğunu anladık.
Bayar, Adana’da bir nutuk söylemiş ve «Millet bizimle beraberdir.. demiş. Bu sözü duyan Yalvaç kazasındaki Demokrat vatandaşların «iptidai kafaları» harekele gelmiş ve belediyenin camları- | nı kırmışlar.
Bu hareket çok mühim imiş ve ' «Celâl Bayarm zihni de ağ zindan çıkacak sözlerin köylere gidinceye kadar ne şekil alaca ğmı ve ııe mahsul vereceğini takdirden âciz» imiş!
Yazı, ıbu şekilde ve mabut 1940 | seçimlerine takaddüm eden günlere has bir metot üzerinde devam etmekte ve komünistlik propagandasına kadar her şeyden bahsetmektedir.
Ulus gazetesinin eski Rotatifini, on kuruşluk bir pulun üstüne imza atmak mukabilinde aldıktan sonra muvafık olan bu zata da ancak bu şekilde yazı yazmak yaraşır. Bunda hiç kimsenin tereddüdü yoktur.
Bir gün-Hoca Nasreltine :
— Kıyamet ne diye sormuşlar, ıh ir sual sorarak : met? demiş.
Beriki şaşırmış : Kaç kıyamet var? deyince Hoca, sükûn&ile : Evlâdım, kıyamet iki tanedir. Karım ölürse, küçük kıyamet, ben ölürsem büyük kıyamet kopar! cevabını vermiş.
Bu hikâyede okluğu gibi, beliren tehlike, erbabı tarafından malûmdur. Bu, ne vatan, ne millet, ne de toprak bütünlüğü tehlikesidir. Bu tehlike, iktidarda bulunanların, bunu ellerinden kaçırma tehlikesidir.
İşte, Yalvaç kazasında, kınlaıı camların, iktidarı elden kaçırma endişesi içinde bulunanlar üzerinde, yaptığı tepki bundan dolayıdır.
Yine bundan dolayıdır ki, bütün müfettişler merkeze çağırıl-mış.Düııkü grup içtimaında, fikirleri alınmış ve 24 Martta kendi kendini feshetme karan verilmiştir. Evet, tehlike belirmiştir. Ulus gazetesinin sütun sütun yazdığı uydurma istifalara mukabil Demokrat Partinin her gün daha kuvvetlendiği, bir çığ gibi büyüdüğü ve iktidan ele geçireceği artık onlar tarafından da anlaşıl^, m ıştır.
zaman kopacak?
Hoca, mukabil Hangi kıya;
aoşaflan çekip oektn de oh.... dedikkA ""kepçenin artık ellerinden alınmak üzere olduğunu hissettiklerinden, bundan sonra daha şiddetli yazılarla karşılaşırsak hayret etmemeliyiz. İddiaları gibi, mesele memlekete hizmet ise, üzülmesinler, iktidardan çekilmeleri onların yapacakları en büyük hizmet olacaktır.
Hikmet YAZICIOĞLU
İNGİLİZCE ve FRANSIZCA
Dersleri
Telefon: 15315
I
Martins birdenbire?
— Bunları istediğiniz kadar tek-rarlıyabil irsin iz; fakat sizi sevdi ğ. mi anlamıyor musunuz? dedi.
Anna afalhyarak baktı: «Siz mi?»
Martins:
— Evet, dedi, ben. Ben taklit ilâçlarla adam öldürmüyorum. Ben kendisini başkalarının gözünde büyülten bir riyakâr değilim. Ben sadece içen ve kadınlara âşık olan kötü bir muharrirden başka bir şey değilim. Ben...
— Fakat gözlerinizin ne renk olduğunu dahi bilmiyorum, dedi Anna. Buraya gelmeden önce bana telefon edip de, esmer iniyim, şansın mıyım diye sorsaydmız, yahut bıyıklı mıyım, bıyıksız mıyım diye, emin olun cevap vere mezdim.
— Siz ondan başkasını düşüne-miyecek misiniz hiç?
— Hayır.
Martins:
— Koch cinayeti meselesi aydınlanır aydınlanmaz, Viyanadan gideceğim! dedi. Haryy’yi öldüren Kurtz mudur, yoksa o üçüncü a-dam mı; artık bu beni ilgilendirmiyor. Öldüren şu veya bu, bir çeşit adaleti yerine getinniş. O
Yazan : Graham Greene
şartlar i(»‘nde belki beıı bile aynı işi görürdüm. Böyleyken hâlâ onu seviyorsunuz; bir katili, bir vicdansızı. ..
Genç kız:
— Size evvelce de söyledim, diye cevap verdi, ben bir insanı seviyordum, o kadar. Sonradan ona ait bir takım, şeylerin ortaya çıkması, o insanı ayn bir insan haline getirmez. Harry benim için daima sevdiğim Harry’dir.
— Bu şekilde konuşmanızdan nefret ediyorum. Başım ağndaıı çatlıyor, sizse durnpdan konuşuyorsunuz,
— Ben davet etmedim sizi buraya.
— Sırf beni1 kızdırmak İçin boy le yapıyorsunuz.
Anna birdenbire bir kahkaha attı?
— Çok komiksiniz, dedi. Sabahın saat üçünde evime gellyorsu-
— 33 —
Çeviren : Kırdanoğlu
nuz, sizi tanımam, bilmem, otu rap bana ilânı aşk ediyorsunuz. Sonra hiddetlenip benimle kavga bahanesi arıyorsunuz. Ne yapmamı, yahut ne dememi istersiniz?
— Güldüğünüzü hiç görmemiştim. Bir daha gülsenize. Hoşuma gidiyor.
— ikinci bir kahkahaya değecek kadar da komik değil.
Anna’yı omuzlarından tuttu, ha fifçe sarstı:
— Bütün gün suratımı ezip büzerek komiklikler edeyim, dedi, tepesi üstü durup envai türlü bok kabazlıklarla sırıtayım. Bir yığın eğlenceli hikâyeler ezberleyim...
— Pencerenin önünde durma ynı; perde açık.
Martins:
— Kim olur bu saatte sokakla, dedi. Fakat o anda mihaniki bir
surette gözüne çarpan bir şey, kıza biraz da hak vermek lâzım gel iliğini gösterdi? Sokakta uzun bir göjgenin kıpırdadığını gördü. Fakat aynı anda ayın üstüne gelen bir bulutla da siliniverdi.
— Harry’yi hâlâ seviyorsunuz, değil mi? diye sordu.
— Evet.
— Belki ben de seviyorumdur. dedi, bilmiyorum.
Kollan iki yanına düştü: «ben kaçayım artık» diye ilâve etti.
Evden çıkınca adımlarını açtı. Arkasında biri var mı, yok mu, yalıııt demin pencereden gözüne çarpan gölge alelâde bir gölge mi değil mi? diye merak edip arkasına bakmak lüzumunu duymadı. Fakat sokağın nihayetine geldiği zaman rastgele başını çevirince tanı köşebaşında, kendini göstermemek için duvara adeta yapışmış, hareketsiz duran kısa ve tık-
naz bir insan hayali gözüne ilişti. Martins derhal durdu ve kendisine yabancı gelmiyen şahsı seçebilmek için dikkatle baktı. «Yok sa diye düşündü, son yirmi dört saattir kafam hep onunla meşgul olduğu için hayal mi görüyorum. Hareketlerimi adım adım takip e-deıı adamlardan biri de olabilir. O heriflerin adamlarından biri de olabilir; Harry’yi ayartan ahlâksız eden ve sonra öldüren o namussuzlardan biri. Hattâ üçüncü adamın kendisi olabilir». Durmuş, hep ayni dikkatle bakıyordu. A-dam yirmi adım kadar ötede öyle sessiz, hareketsiz durmakta devam ediyordu.
Yüzünü bir türlü seçemiyordu; değil yüzünü, çene zaviyesini bile , göremiyordu. Adam o kadar hareketsiz duruyordu kİ Martins bir ara acaba hayal mi görüyorum diye düşündü. Birden sert bir ses
— Ne istiyorsunuz? diye bağırdı.
Cevap yok. Martins sarhoşlara mahsus hiddet haliyle avazı çıktığı kadarı
— Cevap versene! diye haykırdı.
İzmir ot yatışları başlıyor
At yarışları her zaman olduğu gibi yine İzmir koşuları ile bu hafta başlıyacaktır. İzmir yarışları yedi hafta devam edecek ve at sahipleri ve yetiştiricileri cemiyeti tarafından yapılan organizasyon sayesinde şehrimizden de müşterek bahislere iştirak etmek kabil olacaktır.
Gazetemiz, programları ve koşuların neticelerini haftanın muayyen günlerinde sayın okurlarına , bildirmeğe çalışacaktır.
Vefa Gençlik Kulübünün müsameresi bu akşam
Ankara Vefa Gençlik Kulübünün tertiplediği müsamere bu akşam saat 21 de Büyük sinemada verilecektir.
Kıymetli ses sanatkârı Hamiyet Yüceses ve Necdet Cici ile seçkin bir saz topluluğunun katılacağı bu müsamerenin fevkalâde güzel geçmesi için zengin bir program hazırlanmıştır.
Müziksevenlere güzel bir gece yaşatacak olan bu müsamere şehrimizde büyük bir ilgi ile beklenmektedir.
ÇOCUK TİYATROSUNUN GÜZEL BİR TEŞEBBÜSÜ
Devlet Tiyatrosunun Küçük Tiyat-ro’daki Çocuk Bölümü, hasılatı tamamen Eskişehir sel felâketzedelerine hediye edilmek üzere 25 Mart Cumartesi günü Küçük Tiyatro’da saat 15 de (Keloğlan) çocuk piyesini temsile karar vermiştir.
Büyük, küçük farkı gözetilmeksizin her yer (,1) liradır. Bilet satışlarına 21 Mart Salı sabahı saat 9 dan itibaren başlanacaktır.
J TAKVİM |
Hicri: 1369 — C. âhır: 3 Rumî:
22 Mart
1366 — Mart: 9
1950 — Çarşamba
Vasati Ezan!
(Devamı var)
ZAFER
Sayfa : 3
- 3 -1950
hDYO-TELEFON-TELGRAF HABERLERİ
I
HER GÜN BİR HÂDİSE:
Güvenlik Konseyi Üyeliği için
Biz se-gi olmuşuz!
^Mkdeniz paktı mı?
ıj^kJ ışişleri Bakanımız, 24 Mart-
^Ii)l ta Roma'da imzalanması mu-
l ^Şlarrer bulunan Türk - İtalyan lo^iostluk andlaşmasmın müzakerele-ıl^Uine başkanlık etmek üzere bugün en2'Mdün) İtalyan başkentine mütevec-"Mihen yola çıkıyor. Bu andlaşmanm Qkj Rkdeniz paktına doğru atılan bir tmj * dmı olup olmadığı ve bir Akdeniz ( ’nL-fının aktedilmesine imkân bu-
Komünist Çinin son gayretleri
S.
!t: l ’aktının aktedilmesine imkân bu-JJ unup bulunamıyacağı bugüne ka-
^*1 11ar bir çok müşahitler tarafından ı Ver9t rorumlanmıştır. Bu konu, belki bu nız sırada hareket eden Dışişleri ' {akanımızın istasyonda gazetecile-
li e ver,nes* muhtemel ıbulunan be-
analla biraz daha aydınlanacakmış ır. Biz, buna intizaren — i «:,u kiıjJ Bakanımızın seyahatinden «iki
• ün evvel, İtalyan hava kuvvetleri ettifc Kurmay başkanı General Mai’ia Ay-iaDL ııon Cat beyanatta bulunarak, Ak-
i kşam bizim bu satırları yazdığı-
______________________son günle-in bu mevzu ile ilgili görünen ba-ı hâdiselerini hatırlatmak suretiy-e, İliç bir zaman taliminden ileri .idemiyecek olan açıklamalarda »utanmağa çalışacağız.
leniziıı müessir bir surette miida-aa edilebilmesi için Türk, Yunan, Mısır ve İtalyan hava kuvvetleri-lin birleştirilmesi lüzumundan ıbah-ietmiştir. Generale göre, Amerikan malzemesi ile teçhiz edilmiş bululan bu kuvvetlerin birleştirilmesi ftolay olacak ve hem siyasî, hem (askerî tesiri haiz bulunacaktır.
u I Ayni gün, Sovyet Rusya, Ache-Uıuson'un 7 maddelik sulh teklifini «reddetti.
« ■
X-
İngiltere Kızılların Konseye kabulü için beyhude uğraştı
i — Lake Success’den bildirildiğine . göre, Sovyetler Birliğinin Milliyetçi Çin delegelerinin hazır bulundukları toplantılara iştirak etmiyeceklerini bildirmesinden sonra Birleşmiş Milletler Kurulunun içinde bulunduğu çıkmazdan kurtarılması için yapılan yeni bir teşebbüs akamete uğramış tır..
İngiliz delegasyonu tarafından ya pilmiş olan bu teşebbüs, Birleşik A-merika, Hindistan, Ekuvatör, Mısır ‘ ve Küba delegeleri nezdinde, Milliyetçi Çin delegasyonunun toplantılardan ihracedilmesi lehinde bir oy alınmasını sağlamıya matuftu. Fakat ne Birleşik Amerika, ne de Mısır ve ne de Ekuvatör, durumlarını değiştirmeğe meyyal görünmemiş-lerdir.
Lake Success, 21 (a.a.) — Dün bil ı dirildiğine göre İngiltere, Birleşmiş Milletlerdeki çıkmaza son vermek üzere kayda değer bir faaliyet sar-fetmiştir.
Filhakika İngiltere, milliyetçi Çin temsilcisini uzaklaştırmak için Güvenlik Konseyinde kâfi derecede oy toplamıya muvaffak olmuştur.
Doğrudan doğruya İngiliz Dışişleri Bakanı Emest Bevin'in emirlerde hareket eden İngiliz Heyeti, geçen hafta milliyetçilerin yerini komü-’ nist Çin'in alması için Ekvator ve Mısır’ın da desteklemelerini temin hususunda çalışmıştır.
Şimdiye kadar Güvenlik Konseyinin ancak 5 üyesi Mao-Tse-Tung’un rejimini tanımamışlardır.
Paris Radyosu, 21 (Basın - Yayın)
Istanbulda yemek pişirenler, bil- sergi açacaklarmış! Kimbilir ne güzel, ne işti-haâver bir sergi olacaktır!
Zaten sıcak yemek denilen şey, bir çoklarımız için ancak sergi mevzuu oldu; giderler, görürler ve hiç olmazsa dumanına tirid geçinirler...
Bana kalırsa yemek pişirenlere karşı, yemek yiyenler de bir sergi açmalıdırlar!
Fakat bu sergide ne teşhir edecekler? Ben size söyliye-yim, cüciiklü soğan!
Daha kibarları için de zeytin ve bir dilim tahan helvası! — A. F.
Meclis köşesi:
DAVET
Anayasa ve Adalet Komisyonların dan Kurulan Karma Komisyon
Milletvekilliği dokunulmazlığının kaldırılması hakkındaki dosyaların incelenmesi için bugün saat 15.30 da;
III numaralı Geçici Dilekçe Komisyonu:
Bugün saat 10 da Geçici Dilekçe Komisyonunda toplanacaklardır.
Bütün bir milleti
titreten cinayet
Sekiz yaşındaki Paul "öldürme beni baba...,, diyordu, fakat...
Bu cinayetler karşısında
küçük çocukları ana ve babalarına -mutlak bir emniyetle
teslim edebilir miyiz?.. Kanu-
nun çocukları himaye etmesi lâzımdır... Madam Gauchet
Marshall yardımı azaltılıyor
Sarre meselesi
yeniden canlanıyor
c )J Yine ayni gün, Makedonya'da lerjJİTito’ya karşı bir isyan hareketindi den bahsedildi ve nihayet Amerika-n(u|inm Moskova Büyükelçisi süratle len kjAtiııaya gelerek Belgrad Büyükel-ını.r5Ç«siyle zannedildiğinden daha kısa ıdan i “rcn ^*r görüşmede bulundu. Bu ■görüşmeyi müteakip Moskova Bii-. Jvükelçisinin Romaya gittiği haber 1 11 ' i çriliyordu.
Bütün bu hâdiselere şöyle bir trıtı j kuşbakışı göz atılacak olursa, şimdili w lik, Kuze^. Afrika ve Yakın Doğu mişt’a memleketlerini de içine alacak ge-ı niş mânada bir Akdeniz Paktından I bahsedilemese bile, Batılılann Kuzey Akdeniz sahilinde sezinledikleri bir tehlikeye karşı köprübaşı tutmak istedikleri anlaşılmaktadır. Ve ’*•’• rîW,^,®.ve karh savunma yolunsun müşterek cepheye" ’tçjjiyor. Zira Tito ve Kominform arasındaki münasebetler hakkında söylenen ve yazılan her şeye rağmen, bu diktatör komünist de; memleketini komünist kaidelere göre idare etmektedir. Sovyet Rusya için, dün de işaret etmeğe çalıştığımız gibi, Titoyu olsa bile rejimini yıkmak asla bahis mevzuu değildir. Çünkü, Yunanistanla İtalya arasında nevrajik bir nokta olarak komünist Yugoslavyadan daha iyi--i tasavvur edilemez. Ve Akdeniz Paktının akdine mâni olmak için Sovyetlerin elinde şimdilik bundan daha iyi bir çare yoktur.
eze al
”"-’V
d-
emi :
flbit
?■
dt t
um• bi .
■î
bC;
ı i
in
,an5(
âb*
&
t.'
Jl

Yapılan tenzilât yerine Amerikan malı verilecek
Londra Radyosu, 21 (Basın - Yayın-) _ Vaşington’dan bildirildiği-
lisi Dışişleri Komisyonu 1951 sene-
dolar tenzil etmeğe ve bunun yerine Fransız . Alman yakınlığının her Arperikan stoklarından artmış olan memleket için de hayatî önemi aynı kıymette yiyecek maddesi yol.haiz olduğuna ve bir Avrupa an-lamıya karar vermiştir. Bu karar iaşmasının esasını teşkil ettiğine her iki Meclis tarafından tasdik e-.............
dildikten sonra yürürlüğe girecek-
tir.
Poncet dostlukten, Almanlar notadan bahsediyorlar
Paris Radyosu, 21 (Basın - Ya-. ..—... _ . ym) — Sanayi ve Ticaret temsil-
•göre, Amerikan Temsilciler Mec ciıerinin önünde vermiş olduğu bir uai Dışişleri Komisyonu 1951 şene-1 demeçte, Almanya’daki Fransız si için Marşal yardımından 1 milyar yüksek komiseri Françioş Poncet,
| İaşmasınm işaret etmiştir.
Yüksek komiser, Almanyamn Avrupa konseyinde yerinin hazır olduğunu ve yakında bu yeri işgal edeceğini ümit ettiğini beyan etmiştir.
Bundan sonra Françoiş Poncet, Fransız ve Alman fikir ayrılıklarının, Amerikan - Slav blokları ara-ı sındaki muhalefet karşısında si-,1 linmesi gerektiğini teyit etmiştir.
Amerikan harp malzemesi teslimatı
Paris Radyosu, 21 (Basın - Yayın) [
— Vaşington’dan bildirildiğine göre, Atlantik Paktını imzalamış mem leketlere verilecek olan kara harp leçiıizatjnjn yüklenmesine önümüz-1 Sarre meselesine gelince, Fran-deki hafta başlanacaktır. Askeri sız yüxsek komiseri, Sarre parlâ-yardım programı gereğince İngilte1 J mentosunun, hür ve demokratik re'ye verilecek olan B. 29 tipinde seçimlerden doğmuş olduğunu ha-
Dün Belgrad ve Moskova Elçilerinin Atinaya koşmaları bir bakı-.na böyle izah edilebilir. Çünkü Yugoslavya ile Yunanistan anlaşacak olurlarsa, iki yanda da Türki -ye ve İtalya olmak üzere; Akdenize inmek tehlikesini gösteren kızıl tehlike bir dereceye kadar ve bir müddet için bloke edilmiş olacaktır.
Bununla beraber şayanı dikkat bir sual de variddir :
Şimdiye kadar bu mevzuda bu kadar lakayt davranıldığı halde, şimdi, bu telâş nedendir? Bu suale, belki de Makedonya’da isyan çıktığına veya çıkacağına dair son zamanlarda gelen haberlerle cevap vermek mümkündür. Fakat bi -zim şahsî kanaatimizce, bütün faaliyet, Yunanistanı kurtarmağa matuftur. Çünkü Yunanistan bugün yine kızıl tehlikesine maruz bulunmaktadır.
Bütün bunları hülâsaten şöyle demek mümkündür : Henüz bir Akdeniz Paktı değil, sadece bir kuzey Akdeniz Paktı kurulmağa çalışılıyor.
Mücahit TOPALAK
DİKKAT
Fiyatlarımızda hiç bir değişiklik olmadığı ve uzun zaman devam edeceğini bildirmeyi Gayret
Terzievi
VAZİFE SAYAR Batladres — 35 — Sivil, Subay elbise, palto par-desü — (5 — liraya Aynca taksitle muamelemiz vardır.
GAYRET TERZİEVİ İzzet Köroğlu Anafartalar Evkaf İşhanı No. 41» - kat 4
Tel. 16041 — Ankara
65 Amerikan uçarkaleslnin ilk kısmını teşkil eden 4 uçarkale Ingiltere’ye gitmek üzere yola çıkmıştır.
Bu münasebetle bir demeçte bu lunan Amerikan Savunma Bakanı Louis Johnson, bu sevkiyatın 8 Atlantik memleketine daha fazla mik tarda askerî malzeme gönderilmesiyle devam edeceğini hatırlatmıştır.
Japon İmparatoru sarayında yargın
Tokyo, 21 (a.a.) — İtfaiye, bugün imparator Hirohito’nun sarayının bir kanadında çıken yangını söndür mek üzere acele saraya çağrılmıştır.
Ateş, imparator ve karısı tarafın •dan işgal edilen dairenin 100 metre kadar yakinindeki iki katlı ahşab bir binayı tahrip etmiştir.
Bu sırada İmparator sarayda değildi, Şikohp adasında bir seyahat yapmaktadır ve ancak Mart sonunda dönecektir.
Yangın esnasında bir kişi yaralanmıştır.
Dünyanın en büyük uçağı kasara uğ adı
San Antonio, (Teksas) — Dünyanın en büyük ve bu modeldeki yegâne tip olan .Kc-99» askeri uçağı, Kelly hava üssünde akaryakıt deposunda vukubulan bir infilâk neticesinde hasara uğramıştır.
infilâk neticesinde 8 sivil teknisyen yaralanarak hastahaneye kaldırılmışlardır.
Her 18 dakikada mühim bir cinayet
Vaşington, 21 (a.a.) — Federal araştırma bürosu tarafından yayınlanan istatistiklere göre, geçen sene Birleşik Amerika'da her 18 dakikada ehemmiyetli bir cinayet işlenmiştir. İşlenen ehemmiyetli cinayetlerin sayısı 176.329 u bulmaktadır. Geçen yıla nisbetle bütün mem lekette cinayet işlemede yüzde 4,5 nisbetinde bir artış kaydedilmiştir. Bu artış, şehirlerde yüzde 8,5 nis-betindedir.
fırlatmış ve bundan başka Sarre’de 18 aya kadar yeni seçimlerin yapılacağını beyan etnüştir.
Paris Radyosu, 21 (Basın - Yayın) — Alman ajansının bildirdiğine göre, Federal Alman hükümeti uzmanları, Sarre meselesi hakkında tafsilâtlı bir nota hazırlıyacak-lardır. Bu vesika, Müttefik devletlere, Beyaz Kitabın bir eki olarak sunulacaktır.
Böbrek değiştirme ameliyesi
Şikago, 21 (a.a.) — Şikago has-tahanesi operatörleri, bir köpeğin böbreği yerine başka bir köpek böb reği koymaya muvaffak olmuşlar dır. Ayni ameliyatın insanlar üzerinde de tatbik edilebileceği ve. bu ■suretle kansere yakalanmış hastaların ömürlerinin uzatılacağı ümid edilmektedir.
Hidrojen bombası da tecrübe edilecek
Roma Radyosu 21 (Basın - Yayın _ Amerika Savunma Bakanı Johnson, bu yıl Pasifik adalarının birinde Amerika’nın Hidrojen bombası tecrübesi yapacağını açıklamış tır. Tecrübe edilecek olan bomba, Amerika’yım denemiş olduğu atom bombalarından elli defa kudretlidir,
İngiliz meclisinde işçi ekseriyeti 4 kişiye indi
Londra, 21 a.a. — Sheffield saylavı Morris’in istifa etmesi üzerine işçilerin parlamentodaki Çoğunlukları 4 oya inmiş bulunmaktadır. Morris istifa etmek sureti ile, seçimi kaybetmiş bulunan üç eski bakandan Frank Soskics'in tekrar parlamentoya girmesini sağladığını ümi etmektedir.
Hidrojen bombası tecrübesi
Vaşington,21 a.a. (United Press)— Birleşik Amerika atom enerjisi komisyonu ile yakın münasebette bulunan kaynaklar, Birleşik Amerika'nın Nisan ayında hidrojen bombasını tecrübe edeceğine dair basında çıkmış olan haberleri şüphe ile karşıladıklarını söylemişlerdir. Bu kaynaklar, Truman Birleşik Amerika’nın, hidrojen bombası imal etmek hususundaki kararını ilk defa bildirdiği zaman bu yeni silâhın tecrübe için bu kadar çabuk hazır olacağının beklenmediğini söylemişlerdir. Bununla beraber bu kaynaklar, tecrübe zamanı gelince bunun muhtemel olarak atom tecrübelerinin yapılmış olduğu Enivveok Atol'ünde yapılacağını ilâve etmiş -lerdir.
Polonyada kilise mülkü kalmadı
İsviçre Radyosu, 21 (Basın - Yayın) — Polonya parlamentosu dün akşam belediyelerin yetkilerini kaldıran kanun tasarısı ile, kilise mülklerini devletleştiren kanun tasarını oybirliğile kabul etmiştir. Bu suretle kiliseye ait bütün arazi ve mülkler bundan böyle devletin malı olacaktır.
Haydutlukla mücadele
Singapur, 21 (a.a.) — Amerikanın Güney Asya teknik heyeti şefi Ailen Griffin, dün Malezya federal hükümeti memurları ile 22 aydan-beri devam etmekte olan haydud-lukla mücadeleye son verilmesi için Birleşik Amerika”nın ne şekilde yardım edebileceği hususunu görüşmüştür.
Paul Reynaud’nun verdiği demeç
Son - Francisco, 21 a.a. (Afp) — Eski Fransız başbakanı Paul Rey-naud dün «dünya işleri konseyinde. verdiği demeçte şunları söylemiştir:
• En yakın tehlike Asyâdadır, fakat insanlık mukadderatı Avrupada nizama konacaktır. Eğer Sovyet cihangiri Avrupa ve Asyadaki fetihlerimden sonra, Ruhr, Loren, Belçika ve Lüksemburgun teşkil ettiği muazzam ekonomik kudretle Batı Avrupanın 240 milyon nüfusunu il- . hak edebilirse, yeryüzünde millet- ' lerin bağımsızlık ideali ile insanlığa saygı davası ebediyen kaybedil- ; miş olur. '
En, iyi gıda zeytindir
! Bir kilosu ı
110 kuruş
Hurma Zeytin ancak
Yozgat Pazarında bulunur
Yeni hâl No. 13 - Tel: 12766 (489)
Genel kurul toplantısı
T. E. D. Yenişehir Lisesini bitirenler Derneği Başkanlığından:
Derneğimizin fevkalâde Genel Kurul toplantısı 26 Mart 1950 Pazar günü saat 10 da T. E. D. Yenişehir Lisesinde yapılacağından sayın ü-yelerimizin teşrifleri rica olunur. _
Bu toplantıda ekseriyet bulunmazsa 2 Nisan 1950 Pazar günü ayni yer ve saatte tekrar toplanılacak-
GÜNDEM:
1 — Başkanlık divanının seçimi,
2 — Yönetim Kurulunun hazırla-
dığı Ana Tüzük taslağının müzakeresi. 528
}ş sahipleri ile İnşaat Müteahhitlerine I
İnşaat İşleriniz İçin gereken kalfa ve ustalarınızı Posta Cad. Ahmet Erknıen Hanı, No. 24 deki (İnşaat Kalfa ve Ustaları) demeğinden temin edebilirsiniz. (413)
Dr. Şahende Köymen
Çocuk hastalıkları mütehassısı tetkik seyyahatinden dönmüş, hastalarını saat 3 ten sonra Yenişehir Atatürk Bulvarı Ayberk Ap. No. 4 te muayeneye başlamıştır. Tel: 23033 (493)
küçük kızını “ Sinirlendiği için.... boğazlamış...
KM ir hayli zaman var ki, gerek Anglo-Sakson memleketlerin-de, gerekse Avrupa’da çok ö-nemli bir mesele, teşrii meclislere intikal etmiş bulunuyor: Anne ve babaların, çocuklar üzerindeki tedip hakkının derecesi nedir?
Yani anne ve babaların çocuk ü-zerindeki hakları nereye kadar nor mal ve bir çok memleketlerin kanunlarınca kabul edilen tedip hakkı hangi noktaya kadar caridir? Hangi noktadan sonra, ana ve babanın çocuğa zulmettiği kabul o-lunmalıdır? Dayak ve tekdirin derecesi ne olmalıdır.
.Bütün bu meseleleri alevlendiren diğer bazı hadiseler de vardır ki, bunlar, bilhassa Fransa’da teşrii meclisi harekete geçirmiş bulunuyor. Çocuğun, muvazenesiz veya insafsız ana ve babanın eline ter-kedilmemesi; cemiyetin, bu.gibi hallerde müdahale etmesi ve her halde, küçük vatandaşların hayatını teminat altına alan ve daimî bir kontrol altında bulunduran bir dev let teşekkülünün harekete geçmesi. Bütün bu mülâhazaların umumi efkârda yer etmesine; memleketi baş tan başa heyecan ve nefretle titreten iki büyük cinayetin de büyük ölçüde yeri vardır:
Baba, atma beni....’
Yanda resmini gördüğünüz Raymond Thaon adlı adam, çerçeve i-çindeki 8 yaşında sevimli çocuğun babasıır. Paul’ün; babası tarafından öldürülmesi için işlemiş olduğu tek suç, cinayet akşamı, beresi içinde babasının kâfi dereced sarhoş olma sına yetecek parayı getirememiş olmasıdır. Paul, mektepten çıktıktan sonra dilenmektedir. Babası olacak ayyaş, çocuğun bu kazanciyle geçi niyoı- ve hasılat az olduğu akşamlar da oğlunu öldüresiye dövüyor. Fakat Paul, mektepte, vücudünde ve yüzündeki yara bere izlerini, arkadaşlarına, düştüm diye izah ederek aile şerefini kurtarmıya çalışıyor.
Meşum gece
Nihayet mukadder gece gelip çattı. Paul o gün yine bir kaç kuruş dilenmişti. Dilenmişti ama, küçücük yüreğinde diğer çocuklarla beraber, şehir civarında konaklamış olan sirke gitmek hevesi canlanıverdi. Orada bir çocuğun hoşuna gidebilecek her şey vardı. Atlar, filler, maymun lar vesaire... Arkadaşları Paul’ü kandırdılar. Küçük çocuk, sirkte bir kaç saat, efsanevî bir ömür geçirdi, fakat eve dönme saati gelince, felâket baş göstermekte gecikmedi. Ayyaş baba evvelâ paraları istedi. Paul: -Yok, bugün kimse para vermedi. deyince; bir yumruk ve sille yağmurudur başladı. Raymond Thaon, bu kadarı ile de iktifa etmi-yerek; yüzü gözü kan içinde kalhn küçük oğlunu sırtına vurarak, civarda çöplerin nehre dökülmekte olduğu yere kadar gitti ve «Baba... Baba... Atma beni, diye haykırmakta olan oğlunu bataklığa atıverdi.
Raymond Thaon, kendisini isticvap eden polislere: .kızdım piçe... Onun için ölmürdüm» demekle iktifa etmiş.
İşin şayanı dikkat tarafı şu ki, Thaon^ı muayene eden akıl doktorları, evlât katilinin bütün mele-kâtı akliyesine sahip ve normal bir halde bulunduğunu müttefikan bildirmişlerdir.
İkinci cinayet
Bütün umumî efkârı harekete getiren cinayetlerin İkincisi de bir kadın tarafından işlendi. Aynı hafta içinde işlenen bu iki korkunç suç tan ileri gelen büyük tesir o kadar kuvvetlidir ki şimdi hemen herkes bu meselelerle meşgul bulunmakta-du\
Gauchet adında bir kadın da küçük kızını, mektepte derslerinde muvaffak olamadığı için mutfağa çekerek evvelâ dövmüş, sonra saçlarını yolmuş, '
mış ve bL —t...*. ------------------, — „------ . . ---
öldürdükten sonra; bıçakla boynun' tdkdire şayandı. Bu ara, Demokrat dan kesmiştir. Bartın ilçe teşkilâtına ait jipler ve
Kadın, ifadesinde: -Biraz sinirlen 1 tahsis edilen kamyonlar, delegeleri iniştim de.,., demekle iktifa etmiş-1 çok uzak yerlerden taşımak üzere tir. | seferber olmuş vaziyetteydiler...
Bütün dünya, bu çeşit cinayetlerin ' Durumu kısaca hülâsa etmek lâ-tesiriyle mustariptir. Hususiyle ki, zım gelirse; Bugün benim jnüşahe-bu cinayetlerin kurbanları, kendi- de ettiğim Bartın ilçe teşkilâtı, Pro-
8 yaşındaki oğlunu, rakı parası getiremediği için batağa atarak boğan Raymond Thaon
Kızını, parça - parça ederek öldüren Madam Gauchet lerini müdafaa edemiyecek durum-1 da, ana baba, şefkatine inanıpış küçük çocuklardır. |
Şimdi, yalnız en yeni iki misalini verdiğimiz bu cinayetlerin ve umu I
miyetle çocukların bazı ana ve babalardan gördükleri zulmün teker-ı rür etmemesini sağlamak maksadile bir çok Avrupa memleketlerinde ka I nun tasarıları hazırlanmaktadır.
Demokrat Parti Bartın
İlçe Kongresi
Bartın, (Hususi) — Kongreyi ta-|fesyonel bir partiden beklenecek bir kip eden seksen beşlik bir D. P. li ma1iu
intihalarını sorduğum zaman, bana aynen şöyle dedi: (Bartın, Bartın o-lalıberi bu kadar insan topluluğunu kendi bağrında barındırmamıştır!)
İlk telgrafımda da bildirdiğim gibi bu pazar sabahı Bartın, daha sabahlı) erken saatlerinde kongre heyecanının hareketlendirdiği bir man zara arzediyordu.
Başlarında Demokrat Parti Zonguldak 11 idare Kurulu Başkanı sayın Maksut Çivi, ikinci başkan Hak kı Hilâlcı, kurul üyelerinden Suat Başol, Devrek ilçe kurul başkanı Rı fat Sivişoğlu, Mehmet Akın, Dt. muharrir Halit Taşman ve daha bir çok tanınmış zevat ve gazete muhabirlerinin bulunduğu davetliler, kongreden bir gün evvel; gece yarısı ilçeyi şereflendirmişler ve Bartınlı Demokratlar tarafından karşılanmışlardı.
Kongreden çok evvel gelen ocak, bucak delege ve dinleyici üye topluluklarının, Demokrat Milletvekillerinden İncealemdaroğlu başta olmak üzere; ilçe başkanı sayın Hüseyin Balık ve ilçe teşkilâtı tarafından bando İle daha yol ağızlarında
yolmuş, kulaklarını kopar karşılanma merasimlerindeki ince-J gej ilmiş ve bir satırla kafasına vurarak j lik ye gösterilen samimiyet cidden] Hilmi Işık'ır
mükemmeliyete malik ve şayanı hayret bir siyasi olgunluk veçhesi göstermiştir. Demokrat Partinin 950 seçimlerinin arifesinde, D. P. memleket içi teşkilâtından umduğu seçim galibiyetinin daha şimdiden baş lıca teminatı bu olsa gerek!...
Kongre: ana caddede bulunan ve salonunda 500 kişi barındıran büyük kahvede, tam saat 13 de başlamıştır. Kongrenin yapıldığı binanın önü, kesif bir dinleyici kitlesi ile dolmuştu. 350 delegenin ve bir okadar da davetlinin doldurduğu kongre sa.ı-nuna girip, çıkmak mümkün de ğildi. Siyah yazı tahtaları vesair n keme başlar üzeri-den ve eklen ele devredilmek suretiyle alınıp, ve rilebiliyordu.
Yoklamayı takiben, kongre divanı seçimi yapılmış, hemen hemen tam bir ekseriyetle: Cafer Bayrak-taroğlu Başkan, Suat Başol, İkinci Başkan; Necmi Balık, Nuri Bayrak-raktaroğlu da kâtipliklere seçilmişlerdir. .
Bartın Demokrat Parti 4. kongre başkanı, ölümsüz Atatürk’ün hatırasına üç)* dakikalık bir saygı vakfesini teklif ettikten sonra, gündeme e üçe idare kurulundan . ’ın okuduğu yıllık faaliyet raporunun tenkidine geçilmiştir. Söz alan bir çok delegeler raporu çeşitli noktalardan ele almışlar fakat, umumiyetle rapor tam bir tasvip görmüştür, Rapor muhtevasında en çok dikkati çeken nokta bütün ilçe dahilinde 164 ocak ku-★ (Devamı Sa: 4 Sü:3 de)
Sayfa: *
ZAFER
22 - 3 - 195 «
DİLEKLER
I
Ayasofya kilisesinin önü bir mahşere dönmüştü.
Bir aralık bu korkunç kalabalık birbirini ite koka iki tarafa açıldı ve gelen bir heyete yol verdi.
Gelenler kimlerdi acaba?
— 124 —.
12 Kânunuevvel 1952
12 Kânunuevvel, Sen Sipridion yortusudur. Hıristiyanlarca mukaddes tanınan bir gündür.
O gün bütün Bizans sokakların--da garip bir tevekkül, içten içe kaynayan bir homurtu ile karışmaktadır.
Başlarında küçük bereleri, bellerinden aşağıya sarkan Zünnar-ları, ellerindeki haçlariyle ve topuklarına kadar uzanan keşiş elbiseleriyle yüzlerce Bizans rahibi halkın önüne düşmüş, ağır, inil tili dualarla yürüyorlar.
Ta Topkapı ve Edirnekapı taraflarından kalkan ve gittikçe kalabalıklaşan bu güruh, Beyazıt n eydanından Divaııyolunu takip ederek ipodroma, Ayasofya kilisesi önüne doğru akıyordu.
Sabahın erken saatlerinde başlayan bu akın öğleye kadar devam etti. Hava soğuk ve rüzgârlı idi. Bununla beraber kış şiddetli değildi. Ortada kar yoktu.
Kalabalık hakikaten pek fazla olduğu halde ancak bir uğultu işi-tilebiliyor, bağırıp çağırma du-jnılmıyordu. Sanki bir cenazç alayı geçiyordu.
Ayasofya kilisesinin önü bir mahşere dönmüştü.
Bir aralık bu korkunç kalabalık .birbirini ite kaka iki tarafa açıldı, ve gelen bir heyete yol verdi.
Gelenler kimlerdi acaba?.. Herkesin yüzü arkaya çevrilmişti. Fısıltılar devam ediyordu. (Açılın..
. Yol verin... İmparator geliyor!..)
Halk, imparatorlarını görmek için birbirini ezercesine öne atılıyordu. İmparator Kostantin, merasim elbisesini giymiş olarak muhteşem muhafız alayıyla beraber uzaktan göründü. Vakur ve manalı bir sükût ile karşılandı
Kostantinin çehresi çok solgundu.
İki tarafında ve hemen arkasında, Bizansın en meşhur simaları görünmekte idi.
Başvekil ve Amiral Lukas Nota--ras, çatık kaşları ve mağrur eda-siyle ve hemen hiç iki tarafına bakınmadan dimdik yürümekte idi. Franzes, çok heyecanlı ve ihtiraslı görünüyordu.
Papanın murahhası sabık Ki-yef şehri Metrepolidi, Kardinal İzidor, siyah papas elbisesiyle olgun bir insan hissini veriyordu. Aslan Sakızlı olan Midilli Ser piskoposu Leonar da İzidor’un yanı başında bulunmakta idi. (1)
Ayasofya kilisesinin muhteşem kapıları ardına kadar açıktı. Birbirini ite kaka sıkışan ve on binleri bulan kalabalığın arasından bu muhteşem heyet geçti, Ayasof ya kilisesine girdi.
Kilisenin içi de hıncahınç dolu idi. Ahaliden girebilen içeriye girmişti. Giremiyler dışarıda idi. Kilisinen içinde belki beş altı bin kişi vardı.
İmparator ve maiyeti mihraba kadar gittiler. Orada imparatora mahsus bir taht hazırlanmıştı.
Ayasofya, yahut hikmetullah mabedi o gün tarihî bir an yaşayacaktı. Orada Bizansın âkıbetine tesir edecek olan kararlar verilecekti.
En mühim konuşmalar mihrap Önünde oluyordu. Uzakta kalanlar bir şey işitmiyorsa da, birtakım kimseler, konuşulan sözlerin en mühimlerini ağızdan ağıza dışarıya kadar duyuruyorlardı.
İmparatorun sağında, Ortodoks Patriği Gregoir yer almıştı. Gre-goire kin dolu gözlerle bakan Başvekil Notaras, solunda idi. Yüzlerce kardinal, metrepolid, keşiş bir daire şeklinde sıralanmıştı.
Sen Sipridion’un cismi ile diğer mukaddes eşya, parlak merasimle kiliseye nakledilmiş bulunuyordu.
Kilisede bütün papaslar, devlet adamları ve halk ikiye ayrılmış bulunuyordu. Bunlardan bir kısmı Patrik Gregoir ve arkadaşları idi ki Roma ve Bizans kiliselerinin birleşmelerini istiyorlardı.
İkinci kısma ise Zelot’lar deniliyordu. Bunlar, bu kilise ittihadının düşmanları idiler. İki kilisenin birleşmesine en fazla aleyhtar olanlar, başta Notaras ile, Arşi-mandirifler olduğu halde Jorj Skolaryus adını da alan meşhur patrik Acunadius idi.
Rodos Rahibi Neofitos da ittihadın en büyük düşmanlarındandır
İmparator, Bizansın selâmeti için bu iki partinin birleşmesine çalışıyordu. Fakat ihtilâf o kadar köklü, ihtiraslar o kadar ateşli idi ki bunları birleştirmek muhakkak ki ya gayri mümkün, yahut da zordu.
Bu toplantıda ittihat taraftarı 300 rahip hazır bulunduğu halde, patrik Gemadiyus ve ona taraftar olan rahipler, papaslar, diyakos-lar, arşimandiritler ve keşişler
murahhası nutkunu
Belediyenin ucuz arsaları
Bir okuyucumuzdan aldığı 1 mız mektup:
«Belediyenin halka tevzi et tiği ucuz arsalar 5218 sayılı •kanun gereğince bilâ harç vc rüsum yapılması lâzım gelir- I ken Belediyece projelere damga pulu ve ayrıca ruhsat harcı ve bundan başka da | Belediye proje, bürosu önünde mevcut olan kalfalara 30 lira vererek projeleri imza ettirdikten sonra almak suretiyle halk bir çok külfetler ve masraflar karşısında kalmaktadır. Alâkadarların dikkat nazarını çekmenizi rica ederim.
Naci Kocaçimen
Yakın Tarih ve Politika
RADYOSU
Bir Demokrasinin katli
Beneş'in son sözleri şu olmuştu: "Baş eymiyeceğim, bundan emin olabilirsiniz „
bulunmıyorlardı. Çünkü Genna-diyos bir manastıra kapanmıştı, taraftarları da onaya toplanmışlardı.
İmparator bütün ricalarına rağ men Patrik Gennadiyus’u bu toplantıya getirememişti.
Nihayet Papanın kardinal İzidor, tarihî iradetti.
(Muhterem rahipler.. Muhterem BizanslIlar!.. Sen Sipridion’un yevmi mahsusunda, bu mukaddes günde burada, yeddi İlâhiye mevdu şehrin korunması için lâzımge-len tedbirleri almak üzere toplanmış bulunuyoruz.
Ben ki Hazreti İsanın yeryüzünde vekili, Hıristiyanlık âlemi- 1 nin la yuhti (hata etmez) başkanı Papa Cenaplarının . vekiliyim...)
İzidor sözlerine devam edemedi. Evvelâ müthiş bir homurtu başladı, sonra kilisenin kubbesini çınlatan acı ve haşin bir ses yükseldi :
(Kardinal İzidor!.. Burada hiç bir sıfatınız yoktur, biz BizanslIlar Papayı başkan tanımıyoruz!..)
Bu sözleri haykıran Başvekil Notarastı. Ona taraftar olanlar müthiş bir velvele kopardılar. Homurtular kilisenin dış tarafına intikal etti. Dışarıda binlerce ağızdan birden haykırmalar duyuldu :
(Papayı tanımıyoruz... BizanslI kalmak istiyoruz..
Buna mukabele eden kinci grup da haykırıyordu :
(Roma ile birleşelim..- Hıristiyan âlemi ile birleşmek istiyoruz.
Bu velvele arasında Kardinal İzidor sözüne devam edemedi. Sustu.
Kilisenin içinde ve dışında : (Kahrolsun Arşimandritler!...) Buna mukabil,
Kahrolsun Azimitler!... Sesleri yükseliyordu.
İmparator işe karışmak zorunda kaldı :
(Dostlarım!. Sevgili BizanslIlarım!.. Susunuz! Dinleyiniz!.. Herkes sıra ile fikrini söylesin!.. Muh terem kardinali dinliyelim..)
(Dinlemiyoruz!.)
(Dinlemek istemiyoruz!-. ) (Susunuz, dinleyelim..) Dakikalarca devam eden bu feryatlardan sonra zahirî bir sükûn hasıl oldu. Kardinal İzidor tekrar sözlerine başlayabildi :
D. Parti Bartın
bu
(Devamı var)
(1) Şolomberje. Sahife 15. Ham mer. Sahife 279.
kongresi
★ (Baştarafı 3 üncüde) rulduğu ve teşkilâtsız ancak birkaç köyün kaldığı ve bunların da yakında teşkilât kadrosuna alınacağını müjdeleyen satırlardı.
idare kurulunun hesap vaziyeti de gözden geçirilip, heyeti umumi-yece kabulünü müteakib, gündem mucibince dilekler faslına geçilmiş ve Alim Ateş adlı vatandaş, Ereğli kömürleri îşletmesince seçimlerde Demokrat diye mimlenmesini müteakib, bilâhare jandarmanın elinden çektiği çileyi, gördüğü işkenceyi çok veciz ve dinleyicileri teessüre sev-keden bir konuşma yapmıştır. Ali Yücebaş, Hamza Ölmez, Mahmut Öz, Haşan Genç, Ekrem Avcı, Ali Dalgıç, Mustafa Kök, Mustafa Kayık, Reşad Savaş, Ahmet Ülker, Osman Kalkan, Behçet Geşçalp, Şahin Kayık, gibi bir çok köylü hatipler insanı şaşırtan bir mantık ve mevzu çeşidi içinde kongreyi saatlerce peşlerinden sürüklemişler, heyecandan heyecana sevketmişlerdir. Kendi kö yünde açlıktan ölüp, cebinde ekmek yerine, ot çıkan kendi köylü hemşe-risine ağlıyan ve kongreyi ağlatan Bostanlar köyü delegesinden tutun da, Demokrat Partiden istifa etme dikleri takdire tarlasını onlara sür-dürtmiyeceğini kendilerine ihtar e-den ağaya, içlerinden en yaşlıca o-lanınjnı «ne senin tarlanı sürer, ne de Demokrat Partiden istifa e.deriz» diyen mert ve imanlı Demirciler kö yü demokratlarına kadar hemen hep si Anadolunun dert yığınından ibaret olan hayatının en veciz şekilde izahını yapmışlardır.
Saat 21 e doğru umumî istek üze rine il idare kurulundan Suat Başol söz almış ve iktidar partisinin bugünkü haleti ruhiyesini belirten ve memleket ölçüsündeki durumunu a-çıklıyan çok güzel bir konuşma yap iniştir.
Suat Başoğlu takiben bütün hazi-runun İsrarlı istekleri üzerine, milletvekili Sayın İncealemdaroğlu söz almak zorunda kalmış ve değerli milletvekili, geniş mukayese imkânları veren çok şümullü bir konuş-
Muhteşem bir fecirin aydınlığında tren Provence ovalarını geçerken hislerin düellosu gittikçe sertleşmişti ve Philippe’in garda karşıladığı, acıdığı ve yardım edeceğini vaad ettiği erre, teessüründe samimi ranmıştı.
Şimdi otomobilde göğsüne yüzüne rüzgâr çarparken yine hislerinde samimi idi. Kendinden geçmiş tekrar :
— Benim küçük Kathleen’im, diye mırıldandı.
Philippe’in onu götürdüğü o-telde öğleden sonrasını uyumakla geçirmişti. Fakat güneş kay-ıbolmuş, gecenin soğuğu hissedilince, yanlızlığın saatleri başlamıştı.
Pierran'in bir düşmanı vardı: Yanlızlık. Kendisine yasak ettiği bir mücadele vardı : Nefsine karşı mücadele.
Otomobil eve varmağa acele ediyor ve Pierre’in yanında, endişesini avutmak için kulüpteki arkadaşları yoktu, ona refakat eden, ancak Simone'un bıraktığı tesirin zevkiydi. Az olmakla beraber, kederini dağıtmak, onu memnun etmek için ıbu (jna kâfi idi...
Yarını beklemek varken neden bu otomobili almış yola çıkmıştı? Uykusuz bir gecenin korkusundan mı, yoksa Philippe’in tavsiyelerinin aksini yapmış olmak için mi? Bunu tahlil edemiyor, onu teşvik eden gayri şuuri bir hissin tesiri ile hareket etmişti.
İstirahat salonunda Philippe onu terkettikten sonra, Pierre bütün iradesini kaybetmişti. Heyecan içinde, kendini feda etmekte, bilhassa Kâterin onu sevdiğini itiraf ettikten sonra, ne fevkalâdelik olabileceğini tahayyül etmişti ve aynı zamanda mazideki âşklarına tekrar lâyık olabildiği takdirde, yeni birleşmelerinde vücut bulacak fevkalâdeliği tahayyül etmişti.
Bu iki tahayyül ona, bu intizar gecesinde, Katerin’in de uyu-yamadığı ve sabahı beklediği e-vin civarına gitmeğe sevketmiş-ti. Ondan sonra ya bütünlük gidecekti veyahut yarın -Geldim, eskiden geldiğim gibi, pencerelerinize bakmaya geldim-diyebilecekti.
«Baş eğmiyeceğim. Bundan emin [olduğu takdirde, ne yapabiliriz?»
1---- Beneş, bu sualini tekrar etti: -Ne
yapabiliriz?... Bize kimse yardım etmez. Bunu Moskova da biliyor!»
.25 Şubat sabahı olanlar acabazaşi kâr değil midir? Beneşe - Masaryk’e de — memleketi Kızılordu istilâ-, sından yalnız kendilerinin kurtarabileceğini söylemiş olacaklar. On lar hükümetteki değişikliği tas -vip etmek ve böyle hareket etmeğe onları sevkeden saikleri gizlemek zorunda kaldılar.
Beneş ile Masaryk ecelleriyle mi öldüler, yoksa katil mi edildiler? Bunu bu anda bilmeğe imkân yoktur. Benim gibi Ripka da Masaryk-in intihar ettiğine, Beneş'in ise mâ nen ve maddeten harap bir halde öldüğüne inanmaktadırlar. Hududun öte tarafında duran Kızılordu nun tehdidi, 1938 de olduğu gibi 1948 de de kimsenin yardım etmi-yeceğinin bilinmesinden doğan büyük ümitsizliktir ki nihai teslime yol açmıştır.
Lâkin Ripka’nm kitabının ehemmiyeti Çekoslovakya faciasının son günlerinin hikâyesinden değil, tes lime tekaddüm eden devrede komü nistlerin ne büyük bir dikkatle plân larını kurduklarına dair ihtiva ettiği delillerden ileri gelmektedir. Bu kitap, komünistlerin bir demokrasiyi devirmek için kullandıkları usullerin tafsilâtını açıklamaktadır.
Komünistler plânlarını 1945 baharında kurdular. Beneş, ilk kurtuluş kabinesini kurmak için Moskova’ya gitmeğe ikna olundu. Orada, Başbakan olarak Zdenek Fierlinger’i seçsin diye onu kandırdılar.
Bu mükemmel bir intihap hissini veriyordu; o tarihte Moskova’da Büyükelçi olan Fierlinger Stalin’in gözündeydi. Diğer taraftan, sosyal demokrattı. Beneş, Fierlinger’in giz li bir komünist olduğunu bilemezdi.
olunur.»
Bu sözler, Cumhurbaşkanı Be-neş’in o zaman Çekoslovakya Dış Ticaret akanı olan Herzert Ripka •ya söylediği son sözlerdi. Konuşma, 20 Şubat 1948 akşamı Prag'da Hradcany Sarayında vuku buluyordu.
Beş gün sonra, hasta ve tecrit e-dilmiş olan, şiddetli baskı altında bulunan Beneş başeğmek zorunda kaldı. Tamamen komünist kontrolü altına olan yeni bir kabine kurdu.
Altı ay sonra, Beneş ölmüştü. Jan Masaryk intihar etmişti. Çekoslovakya «bir halk demokrasisi» olmuştu.
Ripka: «Bugüne kadar, demektedir, o meşum 25 Şubat sabahı Hrad-cany’de olup bitenler hakkında bir şey öğrenemedik.» Halbuki «Esir edilen Çekoslovakya» adını taşıyan ve Londra’da 18 şiling fiyatla Gol-lancz müessesesi tarafından neşredilen kitabında Ripka bir ip ucu vermiş gibidir.

Ripka ile mesai arkadaşları Cum hurbaşkanını «müteessir ve endişeli» bir durumda bırakmışlardı. Ripka, «Rus ordusunun Çek hudutlarında toplandığı ve Çekler komünist partisine" başeğmedikleri tak-, dirde bu ordunun müdahale etmeğe hazır bulunduğu» hakkındaki komünist rivayetlerinden bahsetmişti. Bu rivayetlere kendisi o tarihte inanmıyordu.
Beneş, şu cevabı vermişti: «Sizin gibi ben de, Moskovanın silâhlı bir müdahalesinin icab ettireceği tehlikeleri göze almıyacağını zannediyorum. Bununla beraber, Rus kıtalarının hududu geçmesi ihtimalini hesaba katmamazlık edemem. Bu
ma yapmıştır.
Müşahit delege Hakkı Hilâlcı’nın Başkanlığındaki sayım neticelenmiş olduğundan, alkışlar arasında yeni ilçe idare kurulu bildirilmiştir.
Bu neticeye göre: Hüseyin Balık, Hilmi Işık, Hüseyin Arslanbölük, Sabri Palabıyık, Davut Turna, Emin Arslan, Ömer Erki asil; Rahmi Bayrak, Yusuf VarnalI, Ahmet Ülker, Vedat Bankoğlu, Enver Fırat, Nuri Alemdar, Sabri Özeken yedek olarak seçilmişlerdir.
İl kongresine gidecek delege seçimini takiben, yeni ilçe idare kurulu ve bütün delegeler ayakta olmak üzere and içmişlerdir.
Heyeti umumiyesi bakımından _. , _ .
Bartın kongresi cidden çok başarılı anda onu devirmek için çalıştılar, olmuştur. Emniyet polisi (SNB) ile içişleri
Çeviren: NUSAT
Yazan t B. Valmer
Bir randevuya gider gibi ne şeli idi, sanki alelade ıbir randevuya yetişmek için kurnazlıkla, müsaade almadan bir ahbabın otomobilini kullanmış gibi. Si-mone gittiğini Philippe’e söylediği zaman, arkadaşının takınacağı tavrı tasavvur ediyordu.
Neşeli ve âşıktı...
İşte, koyda yıldızların izi, işte-ufak ada ile fundalıkları. Ve bir kaç dakika sonra araba Pi-erre’in şoföre verdiği emir üzerine tren geçidinin önünde du-.racak.
Pierj-e, yolun en ufak kıvrımlarını hatırlıyor... ağaçlar büyümüş, fakat kuma çarpan denizin hışırtısı hep aynı, denizin, çamların, gecenin kokuları, çiçeklerin hafif rayihaları hiç değişmemişti, ve, Pierre kokulara mukavemet edemezdi... Sanki kokular, karışık hislerinin çarpıştığı ruhuna, istikamet veriyordu...
Araba durdu. İnmek lâfım.
Pierre otomobili alıkoyacak mı geri mi gönderecekti? Geri yollarsa daha şairane olur. Diğer taraftan Philippe merak e-decek ve gün ağardığı zaman, Pierre smokininle biraz gülünç olacaktı. Fakat yarın Katerin’e geceyi, bütün geceyi bahçelerinde hayale dalmakla geçirdiğini anlatmak daha tatlı olmıyacak mıydı? Ve şoföre hitaben :
— Siz Nice’e avdet edin, dedi.
Yokladığı cebinde kâfi miktarda sigara ve kibrit bulunduğunu anladıktan sonra, Pierre tren yolunu geçti... ve nasıl a-çılacağını unutmadığı bahçe kapısını ittikten sonra, evinin hududundan içeri girdi.
XIV
Pierre, kayalar arasndaki mer divenden villâya doğru inerken, gözlerinin gerçek şeyleri görme-
si için tekrar lâmbayı yakmış o-lan Katerin, arkasındaki yastıklara dayanmış, kolları yorganın üstünde uzanmış, elleri çarşafa yapışmış, yatağında oturuyordu. Bakışları bir elinden öbürüne gidiyordu.
Kolay ve basit şeyleri düşünmek için kendini zorladı :
Manikürcüyü çağırması zımdı, kuşları ve bahçesile uğraşmaktan parmakları ve tırnaklan bozulmuştu. Süsüne artık düşkün değil miydi? Görül-miyen taraflarına ihtimam gösterdiği halde, kuşlarını ıbesle-mek, çiçekleriyle uğraşmak için . ellerini ihmal ediyordu. Halbuki erkekler soyulmuş vücudu tasavvur etmeğe cesaret etmeden baktıkları ellerdir.
Ve çıplhk vücudun bütün sırtarını öğrendikten sonra yine baktıkları, kıymet biçtikleri, tenkid ettikleri, ellerdir.
Artık çarşafın üzerinde gördüğü kendisinin değil fakat Hedvvidge’in elleridir. Katerin bugün izam ediyor : Parmaklarının birinde ancak Ibir çizik var, fakat vaktiyle kıskanç iken, hakikaten kendisini ihmal etmişti, sırf gururdan, «ona» bir rakibi olduğunu ispat edecek bir mücadeleye meydan vermemek için, istiyerek kabalaşmıştı. Halbuki kuzini bahçe makasına, yemliklere dokunmaya cesaret edemiyerek, çiçek toplamak için bile kalın eldivenler takıyordu.
Ve Katerin düşünüyor :
«Hata etmişim, insan mes’ut iken kendini müdafaa etmesini bilmeli». Sevgi ile temasını kaybetmişti, huysuz sinirli, haklarına sahip olmuştu. Çok defalar Pierre’e «Kocam değilsin, benim âşıkımsm» diye fısıldamıştı. Bir âşık ise, üzerinde hak iddia etmekle muhafaza edilmez, onu tutmak için, insanı nefsinden üstün daimi mücadeleyi göze al-
lâ-
*
Yalta modeline uygun demokrat bir koalisyondu. Lâkin Fierlinger, en mühim bakanlıklar olan İçişleri ve İstihbarat bakanlıklarına komünistlerin getirilmesini sağladı ve böylece polis ile basın ve radyonun kontrolünü elde etti. Millî Savunma Bakanlığına «partisiz» general Svoboda getirildi. Bu zat, Rusların tam itimadını haizdi.
İş başına getirilen her komünist bakan ve memur, yeni demokratik sistemi tatbik edecek ve geliştirecek yerde Moskova’nın emredeceği
Bakanı Noşek’in komutasındaki (sey yar müfrezelerin» teşkili hayret verici bir olaydır.
Ruslar, diğer müttefiklerden evvel Prag’a girip şehri kurtarabilmek için, general Eisenhovver’e müracaat ettiler ve General Patton'un ilerlemekte olan tanklarının Pilsen'de durdurulmasını bazı hissi sebepler ileri sürerek sağladılar. Tabiatile, binlerce Çek’in boş yere ölmesine sebep oldu. Batılılar durakladılar, Ruslar şehre girdi. Görülüyor ki komünist plânı çok önceden dikkatle hazırlanmıştı.
• O tarihte Rus niyetlerinden şüp he edilmemiş olması insana bugün garip geliyor. 1946 senesine varın caya kadar, Jan Masaryk hâdiselerin hakikî mahiyetini, ve bunların seyrine mani olamıyacağını, anlamıştı. Bir kere daha Çekoslovakya onu kendi kontrolü altına sokmak istiyen kudretli ve amansız bir kom şu ile karşılaşmaktaydı.
Çekoslovak’yanın dış işlerine yapılan müdahalenin kabul edilmesi halinde iç istiklâlin belki sağlanabileceği düşünülüyordu. Zannedildiğine göre, Stalin, Prag’ın batı ile olan «köprüleri yıkmasını», ve Sovyet nüfuz bölgesine dahil olduğunu kabul etmesini istiyordu.
Çekler bu şekilde hareket etme-ve gayret ettiler. Stalin’in emri ü-fcerine, Marshal Plânı konferansına gitmekten imtina ettiler. Gene tam bir itiaatla Fransız-Çek ittifakının tazelenmesi için girişilen müzakereleri inkıtaa uğrattılar.
« Doğu ile batı arasındaki köprüler yıkılımıştı». Çekoslovakya tecrit edilmişti, ve artık Sovyetler ona istedikleri muameleyi istedikleri za man yapabileceklerdi. İki unsur, süratle hareket edilmesini âmirdi. Evvelâ, Titonun komüniform sürüsünden ayrılmasını telâfi edecek seri bir «zafer» lâzımdı. Saniyen, 1948 de yeni seçimler yapılacaktı.
Demokrasi ideallerine bağlı Çeklerin kendi arzularına göre rey kullanacakları aşikârdı. Bu şekilde ha reket ettikleri takdirde, komünistlerin büyük bir mağlûbiyete uğrıya-cakları muhakkaktı.
Bundan başka, sosyal demokratlar Fierlinger’i partipin liderliğinden tardetmişlerdi. Yüksek rütbeli bjr Sovyet subayı bu hâdise üzerine R'ipka’ya şöyle demişti: «Biz buna aslâ tahammül edemeyiz.»
Bütün bu anlattıklarım, Çek faciasını iyice hulâsa etmektedir. Çek demokrasisi 1948 de katledildi. Zira Stalin ona tahammül edemiyordu. Nasıl ki Hitler de aynı sebep yüzünden onu 1939 da deviriver-mişti.
H.ı
22 Mart 1950 — Çarşamba
M. S. Ayarı. (7%
Müzik: Hafif melodiler (Pl;. Haberler ve hava raporu. Müzik: Çeairtl müzik (Pl).
Günün programı.
Müzik: Hafif orkestralar çalıyor (Pl).
Kapanııj.
Açılıg ve program.
M. S. Ayarı.
Müzik: Şarkılar.
Haberler
Müzik: Potpuriler (Pl). öftle gazetesi.
Müzik: Karen Kemple söylüyor (pl)
Aksam programı, hava raporu ve kapama.
Açılın ve program.
M. S. Ayarı.
Müzik: Şarkılar.
Konuama (Çiftçilerle basbaça)
Müzik: Caz oıkestralarından. Tony Pastor (Pl)
M. S. Ayarı ve haberler
Geçmişte bugün.
Müzik: Paul Hlndemith - Senfoni Paul Hlndemith idaresinde Berlin Filûrmonl orkestrası (Pl).
Konuama (Maliye Bakanlığı adına) Müzik: Halk türküleri.
Radyo gazetesi.
Serbest saat.
Müzik: (Tarih! ttlrk müziği) Konuşma: (Milli tarihimizden sahneler — H. N. Orkun)
Müzik: Dans parçaları (Pl). Konuşma: B. M. M. Saati.
Müzik: Varyete müzikleri (Pl). Müzik: Klâsik saz eserleri.
M. S. Ayarı ve haberler.
Boansa
LÜZUMLUTELEFONLAR
Yangın ..........
Sıhhî imdat ......
Trenler ..........
Hava Yollan .....
Yataklı vagonlar Su flnza ........
Elektrik ........
Havagazı ........
Başkent taksi ...
Yeni Güven Taksi Sizin Taksi .....
Merkez Taksi ....
Ersan Taksi .....
00
91 12028 14881 11566 21575 24846 24846 92222 22333 22333 11111 21111
*
SİNEMALAR VE EĞLENCE YERLERİ
Biytk
Aı)k)rı
Ulus Ye«l Park Sunar
Su
Cebeci
(15911) 1 Eararençta^-----
(Z34M) ; Kalbim senin için
Çarpıyor
(22294) 1 Bu evde nc var î«* (14949) : Aak bestesi (11131) t Uyumıyan adam (14973) ı Tarzanın zaferi (14971) :Uyumıyan adam (18846) : Şeyhin a8kı
masını bilmesi lâzımdır. Ve e-ğer insan iradesinin zaafına kurban olursa, suçlu yine kendisidir.
Pierre ona ihanet etmiş ise kabahat Katerin’de idi, Hedwid-ge’i davet emeği teklif eden Pierre olmamıştı ve mademki rakibi gelmişti, dövüşmüş olmalı idi ve (bunu yapmıyarak mağlûp edilmiş ise şikâyete hakkı yoktur. Mary’nin nasihatlerine, Pi-erre’in Hedvidge’e karşı duyduğu kine ve nedametine rağmen onu kovmuş olmaktan kabahatliydi. Eğer Pierre evinden kovulmuş, karısından ve çocuğundan uzak, terketmiş olduğu o kötü hayata tekrar dönmüş ise, suçlu yine Katerin’di. Ve Pierre daha fazla sükût etmiş ise yine kabahatliydi, çünkü ona bir tuzak kurarark iyi bir insan olamıyacağını merhametsizce gös termek istemişti.
Ve böylelikle Pierre’i mazur göstermek ihtiyacı ile Katerin kendini kabahatli görmeğe çalışıyordu.
Elleri çarşafın üstünde büzüldü.
Pierre’in Hedvvidge’i terk edişinin rezaleti, kâfi bir intikam olduğunu zannetmişti. Fakat bu gece, Katerin daha kuvvetli bir intikam istiyordu. Ellerinin arasında Hedwidge’in olmasını arzu ediyordu.. Onu haklamak, ondan her bahsedişinde Mary’nin dediği gibi, cesedi üstünde oynamak istiyordu. Ve işte, bu kızı rezil edebilmek için Raymond Barda-ne’ı bir kaç arkadaşıyla Folies - Bergeres’e göndermeğe, hakaret ederek, ıslık çalarak o âşif-teyi kepaze ettirmeğe niyet ediyor.
Pierre ile onu ayıranın, sahnede çıplak bacaklarını teşhir ederek, zqferi ihtişamında ve se-fatında bulan yalnız bu kadın olduğu fikrine saplanıyor. Ve sonra şöyle niyetleniyor: Pierre Hedıvidge’den intikam alırsa e-ııu af edecek. Fakat ne şekilde? Bunu kendi de bilmiyor, sadece intikamının alınmasını ve af etmesini istiyor, çünkü Pierrc’e karşı arzusu var...
(Devamı var)

NÖBETÇİ ECZANELER
Cebeci, Bayer, İsmetpaşa
Garanti Bankasının
yeniyıltoplantısı
Bankanın kâr nispeti nazarı dikkati çekecek dereceye çıkmış bulunuyor
Garanti Bankası umumi heyet içtimauıdan bir görünüş
Türkiye Garanti Bankası Genel Kurulu evvelki gün saat 15 te bankanın Anafartalar caddesindeki u -mumî merkezinde 1950 yılı toplantısını yapmıştır. Bu toplantıya banka ortaklarının yüzde sekseni iştirak etmiş bulunuyorlardı.
Toplantıyı Yönetim Kurulu Başkam Cabir S. Selek açmış ve müzakerelerin devamı müddetince bu içtimaa başkanlık etmiştir. Cabir S. Selek bu vesile ile memleketimizin ekonomik durumu, piyasa hareketleri ve bankanın iktisadı sahadaki çalışma- ve hizmetleri etrafında geniş izahlarda bulunmuştur.
Bankanın 1949 yılındaki çalışmalarının anlayışlı ve temkinli bir me şai temposu içerisinde dikkate değer gelişmeler kaydettiği genel kurul tarafından takdirlerle karşılanmış ve Yönetim Kurulu tebrik edilmiştir.
1949 yılında 1948 e nazaran banka
mevduatında % 50 nisbetinde bir artış vukua geldiği görülmüş, ortaklara net % 8 kâr dağıtma karan alınmıştır.
Sermayesinin % 20 den fazlasını geçen yılın son ayında tahsil eden bankanın bu kâr nisbeti, hakikatte % 10,13 gibi bir rakam ifade etmiş olması itibaryile bilhassa dikkati çekmiştir.
Genel kurulda konuşulan meseleler arasında bugün, umumiyetle nama muharrer bulunan banka hisse senetlerinin 1/3 nün hamiline muharrer hale getirilerek borsada kote edilmesi de kararlaştırılmıştır.
Bundan sonra Yönetim Kurulu ibra edilmiş ve tekrar aynı kurulun 1950 yılı çalışmalarına devam etmesi karar altına alınmıştır.
Memleketimizde hususi teşebbü -sün muvaffak bir örneği sayılan Garanti Bankasının yeni yılda da başarılar sağlamasını temenni ederiz.
ftSlf |f AT ORTAÇ'ta Bali Marka Hakiki Minyon Gül Marka ORTAÇ HsF ■ BnLI Nylon Çorap Fiatları: 535 krş. 550 krş. 525 krş.
ARI
SERT SAKALA: 0,10/
Sayfa : '
11135 Ankara
(
t
Anafartalar Caddesi No. 224 Adliye karşısı Köşe Mağaza Ankara
KI/llANIHIl
Ankara
Lira
Sular kesilecek
DOKTOR
Ankara Sular İdaresinden :
I
2290 sayılı Belediye Kapı Kollar Kanunu
88
to
10
POKE PL
Aziz Tevfık Yeginsoy DAHİLİYE MÜTEHASSISI
Devamlı UAnlar İçin hususî tarife tatbik edilir.
Memurlar Kooperatifi arkasında Adres: ADkara Veremle Savaş Derneği m*rkej binam
Meaılekei
ıa aylı* ................
8 » „...................
« » ..................w
OaırteV" 4/6rı(Urilr4 rtraM vo yoııla naretUltin edilmelin lada edilmat. lltnlardnn mesuliyet kabul odUaıes.
ZAFER’In hin Şartları
.................... jö j,ıra
2. tö 8 Unca şayiada Hm.... ı )
L Mİ tKyfr.da 3ji. ......... j ,
6. V(J 0. cı taylala 8m.... S »
Dr.gum, NiUAt, KIiimi, »o
uanlwı B luntlral gecûıemok •artlyle 18 lira.
18 Mart Cumartesi akşamından itibaren
Tanınmış Patis Revü Heyeti BALLET KELLENROC Aynı programda Londra BBC. Radyo Yıldı SUNNY LESTER Iranlı akrobatlar TRİO MAFFİ Endülüs Bülbülü PAOUITA SERRANO ve atraksion tipik orkestrası SOLERA ESPANOL JOSE CASTRO iştirakile Her pazar saat 17 deı matine bütün program iştirakile
k
vvjhdulal
BESLER, NEŞELENDİRİR
İSTANBUL- RIZA PAŞA YOKUŞU ŞflRKHAN TEL-24766
Ersan Taksi Ltd. Şirketi
23 Nisan Çocuk Bayramı
münasebetiyle, gördüğü fevkalâde rağbete bir mukabele olmak üzere
Müşterilerinin çocuklarına lüks taksileriyle bir gezinti
tertip etmiştir.
Bu gezintiye 5 ilâ 10 yaş arasında 100 çocuk iştirak edecek ve çocuklar 7 otomobillik kafileler halinde iki parti olarak. Çiftlikteki Hayvanat Bahçesine götürülecek ve şirketimiz nezaret ve muhafazası altında gezdirilecek ve bahçeye giriş bedel leri tarafımızdan ödenecektir.
ti sonunda evuı XpPdi evinden otomobille alınacak ve gezin -. . ,C Kafile Şirket merkezinde topla-
nacak ve hep beraber hareket edilecektir.
BTT GEZİNTİ MÜNHASIRAN
ERSAN TAKSİ Ud.
(Tel: 21111)
Müşterilerinin çocukları için tertip edilmiştir. Çocuklarını bu güzel gezintiye iştirak ettirmek . istiyen müşterilerimizin adres ve isimlerini şimdiden yazdırmaları rica olunur.
Telefonla otomobil istiyen her müşterimizin adresi yazılmakta olduğundan müşterilerimizin adresleri esasen şirketimizce bilinmektedir.
Binaenaleyh bugünden itibaren şirketimiz müşterileri meya-nına girecek her aile de ERSAN müşterisi addolunacaktır.
Vâki müracaat adedi 100 den çok fazla olacağı için hepsini kyşılamıya maalesef imkân olamıyacaktrr. Bu sebeple 100 çocuk bütün müracaatlar arasından kur’a ile seçilecek ve geziye iştiraki kazananlar Ulus ve Zafer Gazetelerinin 20 Nisan nüshasında ilân edilecektir. (491)
YENİ DEVRE İÇİN KAYITLARA BAŞLANDI
1— Kurs Mart sonunda
2— Müddet’2’aydır,
3— Okulun ücreti motöı- dersleri arızalar ve direksiyon talim leri dahil 132.5 liradır.
4— Amatörler için yalnız direksiyon dersi verilir. Ücreti 50
, liradır.
Müracaat saati 14 - 18 arası. tsnıet paşa Cad. No. 4 Telefou: 21649.
(508)
DİŞ TABİBİ HALİD SUNGUR
Anafartalar Vakıf İş Hanı kat
1. No. 115 - Tel: 16245.
(377)
Tapulama işleri için Memur alınacak
Tapu ve Kadastro GenelMüdür!üğünden:
1 — Ankara merkez ve ilçelerine bağlı köylerde tapulama işlerinde çalıştırılmak üzere kadastro teknisyeni ve yardımcısı alınacaktır.
Teknisyenlerin yüksek bir mektepden veya liseden ve yardımcıları nın da orta okuldan mezun olmaları ve askerliklerini yapmış bulunma lan şarttır. Hukuk mezunları imtihansız alınacak ve diğer istekliler müsabakaya tabi tutulacaktır.
2 — Teknisyenlere köylerde çalışıldığı günlerde Barem Kanunu na göre alabilecekleri maaşlarına ilâveten 4.5 lira ve yardımcılara 3 er lira yevmiye ile ayrıca elbise ve ayakkabı da verilecektir.
3 — Lise ve orta okul mezunlan 3, hukuk mezunlan bir aylık kursa tabi tutulacaklardır.
4 — Müsabaka sınavı Ankarada Genel Müdürlükte İstanbul ve İz-irde Grup Tapu Sicil Müdürlüklerinde 25/3/1950 tarihinde yapıla ktır.
5 — İsteklilerin dilekçe ve tahsil belgeleriyle ve Memurin Kanu-
nunun 4 üncü maddesinde yazılı sair vesikalarla birlikte Ankarada Genci Müdürlüğe İstanbul ve İzmirde Grup Tapu Sicil Müdürlüklerine müracaatları. (1699) . (168)
»
16
8
Un
Atpazarı su deposuna giden 400mm. Lik ana boruya yapılacak rabıt dolayısı ile 23/3/1950 Perşembe günü sabah saat 8 den 23/3/1950 günü akşamı saat 20 ye kadar Hisar ve civarı, Bahçelievler, Küçükev ler, İstasyon civarı, Denizciler caddesi, Atufbey mahallesi ve civarı ile teı-fl borusuna bağlı abonelerimizin suları kesileceğinden sayın abonelerimizin ihtiyatlı bulunmaları ilân olunur. (1704) ■ (169)
15190
Tel : 12603
| SPOREL TİCARET EVİ
En Yüksek Evsafta ithal ve Yerli SPOR Malzemesini
bulabilirsiniz. Her tiirlü Sf OH malzemesi siparişi kabul edilir. Zamanında ve itina ile hazırlanır İngiliz kumaşları toptan satılır.
Adres: Bankalar caddesi Vagonli bitişiğinde
Yurt sokak No: 3
Her boyda mevsimlik 800 cins palronlu modellerimiz
S geldi. Kaçırmayınız. Atatürk Bulvarı No. 211
S Aksoy Kitabevi, Telefon: 22564.
1
Ojeni özşahin (Esenyei) KADIN TERZİSİ
Mevsimlik Modelleri ile İşine devam etmektedir. Fiyatlar her yerden ucuzdur.
ADRES: Kooperatif civarı, Kutlu Sokak, No. 3
ZAFER’Jn Abone Şartlın Memleket îy! 13 arlık 8 »
İnşaat Eksiltme ilânı
Etibank Genel Müdürlüğünden:
Etibank Genel Müdürlüğünden :
— Garp Linyitleri İşletmesinin Soma madeni mıntakasında yapılacak hava hattı, lavuar temel leri ile müştemilâtı, 100 ve 270 kişilik işçi yatakhane binaları, y olların ıslahı ve şantiye tesis işlerinin inşaatı kapalı zarf usulü ile sabit vahidi fiyat esasile eksiltmeye çıkarılmıştır.
2 — İnşaatın tahmini mecmu bedeli,
TL. 709. 136.60
lira ve muvakkat teminatı 30 117.86 liradır.
3 — Eksiltme dosyası Ankara’da Etibank İnşaat Şubesinde ve Eti-
bank İstanbul Şubesinde görülebilir ve 40 lira bedeli mukabilinde satın alınabilir.
4 — İstekliler eksiltme şartnamesinin 8 inci maddesinde yazılı vesika-
ları eksiltme gününden en geç (10) gün evvel müracaatla birlikte Etibank Genel Müdürlüğüne vermeleri ve eksiltme tarihinden itibaren en geç (3) gün evvel İnşaat Şubesinden eksiltmeye girmeğe mahsus bir fennî ehliyet vesikası almaları lâzımdır.
5 — Eksiltme 10.4.1950 pazartesi günü saat (16) da Ankara’da Etibank
Genel Müdürlüğü binasında yapılacaktır. Teklif zarflan eksiltme şartnamesine göre tanzim edilmiş olarak ihale günü saat (15) e kadar makbuz mukabilinde Etibank İnşaat Şubesi Müdürlüğüne teslim edilmiş olacaktır.
Postada vaki olacak gecikmeler nazarı itibara alınmaz.
6 — Banka ehliyet vesikasını vermekte ve dilediğine ihaleyi yapmak-
ta serbesttir. (1645)
r1
■ B. C. G. Verem Aşısı mmbi
Tatbikatına Ankara Veremle Savaş Demeği 1 No. lu Dispanserinde devam edilmektedir.
Aşı yaptırmak istiyenlertn her gün saat 9 - 12 arasında müracaat etmeleri rica olunur.
BİR İNGİLİZ FİRKATEYNİ İSTANBUL’A GELDİ
İstanbul, 21 — Albay C. D. Car ter komutasında bulunan İngiliz do nanmasına mensup 1900 tonluk «Pe lican» firkateyni, bu sabah saat 9 da limanımıza gelerek Dolmabahçe önünde demirlemiştir. Pelıcan Firkateyni limana girerken 21 atım topla şehri selâmlamış ve Selimiye-den ayni atım topla mukabele edilmiştir.
Saat 9.15 te Deniz Komutanlığı a dına bir vizıta subayı firkateyne giderek Albav Carter'e «hoşgeldiniz. demiştir.
Bir esrar kaçakçısı yakalandı
Dün şehrimizde esrar kaçakçıbğı yaptığı iddiasiyle Leman Alp isminde bir kadın yakalanmış ve savcılığa teslim edilmiştir.
Esrar kaçak hâdisesi ile ilgili sanılan Leman Alp hapishanede ceza-| sini çekmekte olan Faik Şat isminde bir mahkûma beş gram esrar ver -1 miştir. Kadın oradan ayrıldıktan sonra Faikin üzerinde esrar bulun I Madde: 14 — Her yapı yerinde plân ile fennî hesapların ve ruh • I muş ve esrarı nereden aldığı sorul-satnamenin bir levhaya asılı olarak bulundurulması lâzımdır. du&u vakit Faik Lemandan aldığını
söylemiştir.
Yapı sahibi ruhsatnameyi astıktan sonra l5e bajhyacafc günü üt Samk Leman Alp dün savcılığa gün evvel Belediyeye haber vermeğe mecburdur. (1738) - (171) I teslim edilmiştir.
Belediye Başkanlığından
(İnşaat sahiplerinin dikkatine)
2290 sayılı Belediye Yapı Yollar Kanununun 14 üncü maddesi ruhsat ve projelerin inşaat yerinde daimi surette bulundurulmasını ve işe başlama gününün 3 gün evvelden Belediyeye ihbar edilmesini âmir bulunmaktadır.
Cezai muamelelere meydan verilmemek üzere kanun hükümlerine aynen riayet edilmesi ve banka kredisi gibi hususat için Belediyemizden icap eden suretlerin alınabileceği ilân olunur.
Sahibi;
Adviye FENİK Yüzüşlerini fiilen İdare eden HİKMET YAZICIOĞLU Basıldığı yer:
Güneş Matbaası
Ankaranııı en güzel semti, Anafartalar caddesinin merkezi verinde, havası ve geniş manzarasiyle emsali bulunmayan
BÜYÜK OTEL
Kalorifer, sıcak su ve 300 metre karelik geniş terası ile bütün konforu lıalz olarak yakında açılacağını sayın müşterilerimize müjdeleriz.
Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankasından :
Memleketimizle Yunanistan arasında 21 Temmuz 1949 tarihinde imzalanan Ticaret Anlaşmasına ek gayri ticarî alacakların tasfiyesine mü teali i k protokol:
2 Nisan 1949 tarihli Ödeme Anlaşmasında derpiş olunamayan ve Türk ve Yunan mevzuatının serbest döviz olarak transferine müsaade etmediği mebaliğle ticarî olmayan her nevi Türk ve Yunan alacaklarının birbiri ile mahsup edilmek suretiyle transferini mümkün kıldığından Yunanistan’da bu kabil matlupları bulunan Türk tebaasının bu alacak lavını Yunan Bankası nezdinde Muhtelif Türk alacakları, hesabına yatırmak suretiyle Türkiyeye nakledebilecekleri bildirilir. (1759) (172)
Otomobil ve traktör sahiplerine müjde Her çatpa gıank mili hassas ola-sas olarak taşlanır. Bilumum silindir rektifiyesi sibob ve yuva taşlama işleri, komple motor tamiri kısa bir zamanda .yapılır.
NOT: Yapılan işler garantilidir. Kardeş Atölyesi Çankırı caddesi No. 117 Kal ser-Frazer garajı içinde Ankara (527)
Kiralık Değirmen
Etimesgut bucağındaki büyük değirmenin yan hissesi kiralıktır. Tel: 14875. (507)
DEVLET TİYATROSU BÜYÜK TİYATRO’da 24 Mart Cuma akşamı saat 21 de Eskişehir Sel Felâketzedeleri Yararına
Devlet Tiyatrosu Sanatkârları tarafından
ÖZEL MÜSAMERE Fiyatlar: Parter 10 ve 7 lira.
Balkon: 5 ve 3 lira. Biletleri satılmaktadır.
KÜÇÜK TİYATRO’da
26 Mart Pazar günü saat 11 de Eskişehir Sel Felâketzedeleri Yararına KELOĞLAN
Masal 5 Tablo
Her yer (1) liradır
Biletleri satılmaktadır
Prof. Dr. Bırhan URUS
Deri ve Tenasül Hastalıkları Mütehassısı
Hastalarını Anafartalar Toygar Apartmanı 1 inci Noter üstündeki muayenehanesinde her gün saat (16 - 19) arasında kabul etmektedir. TeL 15151
CUMHURBAŞKANLIĞI FİLARMONİ ORKESTRASI
13 üncü Halk Konseri
25 Mart 1950 Cumartesi günü saat 15 de
Şef: Ferıd ALNAR
1 —G. Bizet (1838 - 1875)
1. inci Senfoni, Do majör
a) Allegro vlvo
b) Adagio
c) Allegro Vivace
ç) Allegro Vivace
10 dakika ara
2 —F. Liszt (1811 - 1881)
Macar Fantezisi «Piyano ve Orkestra için»
Çalan: Selçuk URAZ
3 —J. Brahms (1833 - 1897)
Macar dansları.
DEVLET TİYATROSU BÜYÜK TİYATRO’da
25 Mart Cumartesi saat 15 de Cumhurbaşkanlığı Filarmoni Orkestrası
13 üncü Ilalk Konseri Franz Liszt’in Macar Fantezisi Solist; Selçuk URAZ
Hastalarını her gün saat 15 den itibaren kabul eder.
Hamamönü Halk Eczanesi karşında, Nizameddln apartmanı No. 2 — Tel: 15343.
ZAFER
22 - 3 -
Sayfa: •
Af Kanunu tasarısı genişletiliyor
Boşnokakdn devam:
■fr (Baş tarafı birinci de) kında beliren temayüle hükümetin de memnuniyetle uyduğunu söyleyen bakan, bir sual üzerine birinci maddeden istifade edecek suçlu sayısını bilmesine imkân olmadığını, fakat ikinci maddeden istifade edecek suçluların, hükümete hakaretten 7, Cumhurbaşkanına hakaretten 10, askerî isyana teşvik ve anayasayı tağyirden 9, Meclise hakaret ten 1, komünistlik propagandası yapmaktan 41, ve casusluktan 80 ceman 155 kişi olduğunu bildirdi.
Aadalet Bakanı, konuşması sırasında Ahmet Tahtakılıç ve Osman Nuri Koni tarafından bu tasarının bazı yan ağyarı korumak maltsa-diyle hazırlandığı yolunda yapılan isnadın yerinde olmadığını da kaydetti.
Bakandan sonra kürsüye gelen Adalet komisyonu sözcüsü de Mecliste beliren temayüle komisyonun da iştirak ettiğini ve 2 inci maddeyi geri almağa rıza gösterdiğini ifade etti.
Ahmet Tahtakılıç, Meclise getirilen tasarının samimiyetten mahrum bulunduğunu, hiç bir zaman bir af mahiyetini taşımadığını, tasarının birinci maddesinin muayyen tarihe kadar işlenmiş suçlaı hakkında kamu dâvası açılrruyan-lan zikretmesiyle bunu ifade ettiğini, seçim suçlarının 1946 - 50 seneleri arasında işlendiğini bunların hiç biri hakkında kamu dâvası a-çılmadığını herkesin bildiğini, tasarının esas gayesinin hakkında kamu dâvası açılmıyan suçların defterini kapatmak olduğunu, Adalet Bakanının bu maksadını örtmek i-çin ikinci maddeyi mahdut bir çerçeve içine alındığını ve tasarının asıl üzerinde durulacak noktasının birinci madde olduğunu, tasarının her türlü İçtimaî adalet ve hukuk mefhumlarından uzak acaib bir nesne olduğunu bildirdi ve tasarının heyeti umumiyesl ile komisyona iade edilerek bir günde yeniden tanzimini istedi.
Tahtakılıcın bu konuşması Adalet Bakanı ile aralarında şiddetli münakaşaları mucip oldu.
Tekrar söz alan Adalet Bekanı, samimiyetsizliğin en büyüğünü Tah takılıcın yaptığını, tahteşşuurunda bir vehim bulunduğunu, muhalefet yaparken realiteler dışına çıkma-
ması lâzımgeldiğini söyledi.
Yeterlik önergesinin kabulünden sonra tasarının genişletilmesi hakkında verilen 15 e yakın önerge o-kundu. Önergeler reye konmadan kürsüye gelen Adalet Bakanı umumî heyete reylerini kullanırken yan lış bir tesire kapılmamalaıı için izahatta bulunacağını bildirerek söze başladı ve ezcümle dedi ki : •Bir arkadaşımın irşadı ile halen merî olan seçim kanununda seçim ' suçluları içinde dâva ikame için tayin edilen müruru zaman 6 ay olarak zikredilmektedir. Bu müddet çoktan aşılmış bulunduğu için Tahtakılıcın iddiası varid olamaz..
Bunun üzerine kürsüye gelen Tahtakılıç, üç ay evvel de seçim yapıldığını, bu çeşit oyunları çok gördüklerini, Adliye Vekilinin vazifesinin vatandaşların rie konuştuklarını tesbit için vatandaşlar arkasına sivil polisler takmak olmadığını söyledi ve sözlerini bitirirken «Acaba Adliye Vekili vekâlet sandalyesinde yaptığı adliye vekilliğinin hesabını verecek durumda mıdır?» dedi.
Bu ifade bir çok C.H.P. liyi kızdırdı ve dışardan müdahaleleri mu cip oldu.
Adliye Bakanı bir daha söz alarak, vazifesinin hesabını her en vermeğe hazır olduğunu söyledi. Tahtakılıcın tasaTinın olduğu gibi komisyona iadesi için verdiği takrire C.M.P. den Hulûsi Oral ve Ali Rıza An da lehde oy verdiler. Fakat takrir ekseriyet tarafından red dedildiği için birinci maddenin müzakeresine geçildi. Tasarının geniş letilmesi hususunda verilen diğer takrirler birinci maddeyi alâkadar etme'fnekte ve yalnız ikinci maddenin komisyona iadesini istemekte idi.
Birinci madde üzerinde ilk sözü alan D.P. den Muammer Alakant, etraflı bir konuşma yaparak bu maddeye neden muhalif olmadığını izah etti ve ezcümle dedi ki : •Bir af kanunu çıkarılırken yalnız muhaliflerin kurtulmasını istemek Ve diğerlerinin kurtulmasını istememek içtimai adalet anlayışı ile bağdaşamaz»...
Osman.Nuri Koni, birinci maddeye eklenen fıkra ile milletvekillerine af hakkının tanımamasını tenkid etti ve seçim suçlarının yal-
nız seçim kanununda zikredilenlerden iboret olmayıp vatandaşa işkence yapmak, sahtekârlık yapmak gibi ceza kanynu hükümleri arasına giren seçimle alâkalı suçları da ihtiva ettiğini ve bundaki müruru zamanın 6 ay olmadığını söyledi ve Adalet Bakanının her hangi bir seçim suçlusu hakkında takibat yapıldığına dair misal veremiyece-ğini bildirdi. Ahmet Tahtakılıç da ayni mealde bir konuşma yaparken Osman Nuri Koniyi destekledi.
Tahtakılıcın bundan önceki konuşması sırasında C.H.P. den Niyazi Aksu ayıp diye bağırmıştı.
Buna karşılık veren Tahtakılıç bu milletvekilinin ayıp kelimesini kendisine yakışır şekilde kullandığını ve orduda dini siyasete âlet eden kitap dağıttığını söyledi. Bunun üzerine Niyazi Aksu oturduğu yerden «Yalan söylüyorsun, iftira ediyorsun» diye bağırdı.
Sözlerine devam eden Tahtakılıç, bu kitabın Ulus matbaasında bastırıldığını, bazılarının üzerinde Niyazi Aksunun imzasının bulunduğunu söyledi.
Abdurrahman Konuk, bu maddeye mebusların ithal edilmesinin bir istisna yapmak için olmadığını bilâkis istisnayı kaldırmak için bu fıkranın eklendiğini söyledi. ,
Antalya milletvekili Niyazi Aksu kendisine isnat edilen bu vakayı Zafer gazetesinde okuduğunu, böyle bir kitabı ne gördüğünü, ne adını bildiğini, r\e de şeklinden haberi olduğunu ifade ederek bu neşriyatın külliyen asılsız olduğunu ifade etmek istedi.
Adalet Bakanı, böyle bir hâdiseden dolayı takibat yapıldığını söyledi.
Tahtakılıç tekrar söz alarak, U-lus matbaasında basılan bu kitabı evinden getirmeleri için evine adam gönderdiğini söyledi, ve Niyazi Aksu’nun bunu Ordu’da dağıttığını bir çok kimselerden işittiğini söyledi. Bu uzayan müzakereler karşısında Başken Raif Karadeniz komisyona birinci maddeyi de ikinci madde ile birlikte yeniden tetkik için geri almak isteyip istemediğini söyledi ve neticede bu teklif ekseriyet tarafından da kabul edildiğinden tasarının, genişletilmesi için olduğu gibi komisyona verilmesine karar verildi.
Meclis yann sabah saat 10 da top lanacaktır.
Seçmen listelerinin hatalı neticeleri
ni tamamiyle İdarî makamlara bı-
rakmış değildir; seçmenlere, muayyen müddet ve şekil altında şikâyet ve itirazlarını yapmak gibi kon trol haklan tanımıştır. Fakat bu
mühim meselede halkımızın ve memleketimizin özelliklerini, ken-
dine has karakterlerini ve ihmalkârlıklarını gözönünde tutmak lâzım gelmez mi? Bir çok vatandaş -lar sandık başına gidip rey kullanmağı şiddetle arzu ettikleri halde, gerek İdarî makamların kendilerini lâyikiyle tenvir etmemiş olması yüzünden ve gerek işlerinin güçlerinin vesair meşguliyetlerinin mevcudiyetinden listelerde isimlerini aramağa zaman ve imkân bulamamışlardır.
Partiler tarafından vazifelendiri-
"ZAFER,, Afganistan’da : 10
Babiir Şahın mermer Türbesi önünde....
Ayşe Mebrure
AfganlIlar, günlük hayatlarında oldukları kadar şenliklerinde de vakur. Bir hafta süren bayramda tek bir hadise olmadı.
Grekoromen dünya şampiyonası
len müşahitlere gelince: Bunlar ancak muhtarlıklarca hazırlanan ve kendilerine gösterilen listelerdeki vatandaşlarla parti mensuplarının kanuni bir şekilde kütüklere geçip geçmediğini kısmen kontrol etmeğe muvaffak olmuşlardır. Bir misal o-larak, D. P. Çankaya bucağının 89 kişiyi ihtiva eden bir şikâyet ve itiraz listesi hazırlandığını ve bunları ait oldukları makama tevdi eylediğini zikredebiliriz. Fakat memlekette her bucağın veya ilçenin vazifesini bu şekilde yapıp yapmadığını, partili ve partisiz herkesi kontrol edip etmediğini nasıl kestirebiliriz? Münevver olsun, cahil olsun, pek çok vatandaş, ıbugün dahi, seçmen listelerinin seçmen kartına esas olduğunu henüz bilmemektedir. Bu hususta hiç de kabahatleri yoktur; çünkü yeni kanunun yeni .şekilleri, vatandaşlara kâfi derecede anlatılmamış ve buna lüzum dahi görülmemiştir.
Biz eminiz ki, yann seçmen kartlan tevzii başladığı sıralarda şikâyet ve itirazlann yekûnu pek çok artacaktır. Yukanda söylediğimiz gibi, kanun hükümlerine göre, seçmen listeleri esas tutularak seçmen kartlan tevzi edilecek olursa, sandık başında pek çok vatandaş oy hakkına sahip olamıyacaktır. Bu vaziyetin de çeşit çeşit netice ve mesuliyetleri olacağı şüphesizdir. Zira, yann seçmen kartlanndan mahrum vatandaşların yekûnu kabardığı ve seçimin selâmeti ve millî hâkimiyetin tam tezahürü tehdit altına girdiği takdirde, muhalif par tiler de ibu vaziyete kayıtsız kala-mıyacaklardır.
Bundan başka seçim günü, sandık başlannda göz göre göre oy hakkından mahrum edilen vatan-
Büyük bayramlarda Koç dövüştürmek âdettir
Inönünün seçim kampanyası
★ (Baş tarafı birinci de)
İnönü'nün bu ziyaretine takaddüm eden günlerde ise, Ankara vahşi Pazar günü Ayaşa gitmiş, v, Halkevinde hükümet memurları ve’ piyade alay komutanının dahil bulunduğu bir toplantı yapılmıştır. Vilâyetçe bugünlerde ilçelerin mek tep, su, yol ihtiyaçlarının sağlanacağı vaadedilmiş, İnönünün yaptığı hizmetler alenen belirtilmeğe ça lışılmıştır. Bu gayretin ve vaadle-rin bir taraftan İnönü’yü istikbal için bir kalabalık toplamağa diğer taraftan da Halk Partisinin propagandasını yapmağa matuf olduğu anlaşılmaktadır.
Bütün bu gayretler sonunda İn-onunün söyliyeceği nutukların kanun dairesinde her türlü tesirden uzak tarafsız ve pürüzsüz bir seçim tavsiyesine mi, yoksa kendi partisinin seçim propagandasına mı münhasır kalacağı önümüzdeki günlerde anlaşılmış olacaktır.
Genel seçimler 14 Mayısta yapılacak
* (Baş tarafı birinci de) göre 24 Mart Cuma günü 8 nci Büyük Millet Meclisi kendi kendini feshedecek ve seçimlerin yenilenmesi kararını verecektir.
C. H. P. Grupu başkanlığı tarafın dan neşredilen tebliğde her ne kadar seçimi yenileme keyfiyetinin Kamutaya arzedileceği bildiriliyor-sa da ekseriyet partisinin kararma dayanan bu arzın eclis çoğunluğu tarafından bila itiraz kabul edileceğine muhakkak nazariyle bakılmaktadır.
fganistan bu yıl, istiklâlinin otuz ikinci yıldönümünü kutladı. Her sene olduğu gibi, kutlama merasimi tam bir hafta devam etti. Geceleri, her yer pırıl pırıl ışık i-çinde. -Çemen» tâbir olunan semtte futbol maçları bütün hızı ile çekişiliyor.
Çemen, açıklık bir yerdir. Oraya giden yol, geceleri ışıklarla pırıl pı-rıldır.
Bu semt, ismine lâyık bir yeşillik te, Oraya giden yol ise, bilhassa geceleri, bizim Kapalı Çarşının yağ -likalarını, yani gelinlere tel duvak
ve pırlanta kiralayan esnafların geçidini hatırlatıyor. Elektrik direk -leri boynnea tenvirat yapmışlar. Hemen bütün Kâbil halkı, mağrur, müs terih, sevinçli, o parlak ışıklı caddede kaynaıyor. Yolun iki yanı
★ (Baş tarafı birinci de)
52 kilo: Ali Yücel pasif bir güreşten sonra Mısırlı Abdülhamite ittifakla yenilmiştir.
57 kilo: Halil Kaya gayet atak güreşmiş ve rakibi Fransız M. Faure'u 6 dakika 5 saniyede tuşa getirmiştir. Faure, bu güreşte kendini beklendiğinden daha iyi müdafaa edebilmiştir.
62 kilo: Mehmet Oktav, Çekoslovakyalı Bohumil Kurtz ile yaptığı maçtp sayı hesabiyle mağlûp olmuştur. Bu karşılaşmanın ilk dakikasın da Mehmet Oktav bel sarmasına teşebbüs etmiş, fakat Kurtz kurtulmağa muvaffak olmuştur. Maçın ilk safhası berabere geçmiştir.
Türk antrenörü Nuri Boytorun, Oktav’a bazı talimat fısıldamak istemiş, fakat seyirciler, Çek güreşçisi lehine şiddetli alkışlarla, kasdi olarak, Boytorunun sesinin duyula-bilmesine imkân vermemişlerdir.
Güreşin ikinci safhasında Mehmet Oktav alta düşmüş ve Kurtz, Oktavın sırtını yere getirmeğe iki defa teşebbüs etmiştir.
Son devrede Kurtz çok yorgun olmasına rağmen aldığı puvanlarla maçı ekseriyetle kazanmıştır.
67 kilo: Tevfik Yüce (Türkiye) Giacomo Gesino (İtalya) ya galip gelmiştir.
İlk devreyi her iki müsabık berabere bitirmişler ve yerde devam e den müsabakada Tevfik Yüce üstün güreşmiştir. İkinci devrede Tevfik Yüde İJölyanın kojunu (kapmağa çalışmış, müteakiben bel sarmasiy-le rakibini köprüye getirmiş, fakat Gesinonun köprüsünü kıramamıştır. Son devrede Yüce üştün güreşiyle müsabakayı ittifakla kazanmıştır.
73 kilo:
73 kilonun son maçında güreşçimiz Celâl Atik rakibi YugoslavyalI Cuzdi ile yaptığı karşılamayı bariz bir üstünlükle ittifakla kazanmıştır.
Bu maçta çok güzel güreşen Atik, daha ilk dakikalarda mükemmel bir kafa kol ile rakibini mindere bastırmıştır. YugoslavyalI Cuzdi Atiğin demir pençeleri altında kımıldaya-maz bir halde yatarken bütün foto muhabirleri maçın bu nazik anım tesbit etmek üzere hareket geçmş-ler, fakat İsveç güreş federasyonu sekreteri Sten Svensson mindere çıkmalarına mani olmuştur.
Birinci devreyi 3 - 0 kazanan Atik hâkimiyetini ikinci devrede aynı hız la devam ettirmiştir. Bu devrede Cuzdi nizamsız hareketlerinden dolayı iki ihtar almıştır.
Atik üçüncü devrede Cuzdi’nin tuştan kaçmak için kurduğu köprüyü çok uğraşmasına rağmen kıramamıştır.
Karşılaşmanın Celâl Atiğin tam bir zaferi ile neticelenmesi coşkun ve devamlı tezahüratla karşılanmış ve halk kendisini teşci için mindere hücum etmiştir.
79 kilo: Ali Özdemir Belçikalı Henri Boddin’i 6 dakika 25 saniyede tuşla yenmiştir. Belçikalı pasif güreştiği için bir de ihtar almıştır. Yaşar Doğu’nun takımdaki yerini alan Özdemirin bu parlak zaferi şiddetle alkışlanmıştır.
87 kilo: Muharrem Candaş, Yugos lav rakibi Ivan Gombar’ı 10 dakika 23 saniyede tuşla yenmiştir. Muharrem Candaş, büyük bir üstünlükle greşmiş, fakat kaçamak güreşen rakibinin sırtını, bir fırsatını bulup mindere dayamakta biraz zorluk çekmiştir.
Ağırda ise fıçı vücutlu Çekoslovak güreşçisi Alois Kesner, çetin rakibi Adil Candemiri puan hesabiyle 3 - 0 yenmiştir.
Gece 67 kiloda Tevfik Yüce, bu kategorinin ikinci turunda, Fransız Andre Vendaine’i ittifakla mağlûp et
FinlandiyalI Haapasalmi’ye mağlûp ilân edilen İtalyan Gesimo ile Tevfik Yüceye yenilen Fransız Ven-daine, bu kategoride, elimine ol -muşlardır.
Keza, 67 kiloda Macar Gal'a yenilen Yugoslav Honatarski, İşviçre’li Besson’a yenilen Yunanlı Petmezas, DanimarkalI Höirupa yenilen Lübnanlı Damage, İsveçli Reije yenilen Norveçli Eriksen ve Mısırlı Haşana yenilen Çekoslovak Tuhy da elimine olmuşlardır.
Puan durumu
Stokholm, 21 a.a. (Reuter) — 52 kiloda alınan ferna puvanlar şunlardır :
Johansson, İsveç sıfır, Molla Ha-şimi (İran) 2, Hamit, Mısır 2, Ali Yücel, Türkiye 3, Norveçli Clausen, FinlandiyalI Vitala ve Çekoslovakyalı Kronowetter elenmişlerdir.
57 kiloda puyan vaziyeti şu merkezdedir :
Halil Kaya, Türkiye sıfır, Lom-bardi, İtalya 1, Finlandiya 1, Hassan, Mısır 2, Pettersen, İsveç 4.
Lübnanlı Şehap, Belçikalı Newis ve Çekoslovakyalı Dolesji elenmişlerdir.
62 kiloda fena puvan alan güreşçiler şulardır:
Andenberg, İsveç 1. Taha, Lübnan .1. Kandil, Mısır 2. Kurz, Çekoslovakya 2, Mehmet Oktav, Türkiye 4. Talosela, Finlandiya 4. Leisin, Danimarka 4. Macar Hullay, Fransız Biela ve Norveçli Huseby elenmişlerdir.
Vehbi Emre ne diyor?
Stockholm, 21 axı. (Özel Muhabirimizden) — Türkiye güreş federasyonu başkanı Vehbi Emre bugün şu beyanatta bulunmuştur :
■ Bugünkü karşılaşmalarda Ab Yücel ile Mehmet Oktav’ın yenilmesini beklemiyorduk.
Ali Yücelin rakibi Mısırlı Abdül-hamit ondan biraz daha üstün güreşti, fakat Kurz ile Oktav arasında cereyan eden maç oldukça müsavi cereyan etti, fakat Kurz haklı olarak galibiyeti aldı.
Diğer taraftan Kandil'in Norveçliye galibiyeti itirazlarla karşılanmasına rağmen, verilen karar çok yerinde idi.
Şayet bu müsabakalarda eski kaideler tatbik edilseydi alınan neticelerin daha başka olacağını zannetmiyorum.»
Merih Arza yaklaşıyor
★ (Baş tarafı 1 incide) ma kaydetmektedir. Fakat bilginler bunun, uçan dairelerin yeniden mey dana çıkması için bir sebep teşkil edemiyeceği kanaatini izhar etmek tedirler. Bilindiği gibi Merih, zaman zaman bu gibi ziyaretlerde bulun -maktadır. Bakır renkli seyyare, bu son ziyaretinde arza 40 milyon mil yaklaşacaktır ki bu mesafe, astronomik anlamda bir taş atımı mesafesi kadar kısadır. Astronomlar seyyarenin 23 Mart Perşembe günü tam güneşle karşı karşıya geleceğini ve küremizin her iki seyyarenin tam or tasına düşeceğini söylemektedirler.
Uçan daireler
Meksiko, 21 (a.a.) (Afp) — Bir kaç günlük gaybubetten sonra meşhur uçan daireler dün tekrar memleketin güneyinde gözükmüşlerdir. Burada halk, 100 den fazla uçan dairenin geçtiğini tesbit etmiştir.
Haberlere göre gök, müthiş sü -ratle hareket eden gümüş renkli dairelerle kamilen kapanmıştı. Bun lar 2 saat sonra kuzey batı istikametinde kaybolmuşlardır.
Haberlerin tasrih ettiğine göre, manzara, dürbünsüz olarak tama-miyle görülmekte idi, binaenaleyh müşterek bir psikoz bahis konusu olamaz.
Bu münasebetle uçan dairenin ilk defa 3 Martta Meksikanın kuzeyinde görüldüğünü kaydetmek yerinde olur.
Daha sonra uçan daireler, birbiri peşi sıra kuzeyden güneye doğru sıralanan şehirlerde görülmüşlerdir.
Işıklı yuvarlaklar
Ferrare, 21 (a.a.) (Afp) — Dün Ferrare göklerinde bir uçan daire görülmüştür. Görenlerin ifadelerine göre, bu arkasında beyazımtrak bir iz bırakarak süratle kuzeye doğru giden ışıklı bir yuvarlaktır.
Bogota, 21 (a.a.) (Afp) — Barran-guille şehri halkından bir çoğu çok yükseklerde, mihverleri üzerinde' dönerek uçan daireler görmüşlerdir.1
daşların meşru ve mukaddes haklarını aramak yolunu tntacaklan muhakkaktır. Bu yüzden, hoş olmayan huzursuzluklar ve sızıltılar doğması hiç bir zaman arzuya şayan değildir.
Binaenaleyh ekmek karnesi verildiği zamanlardaki gibi, eşit bir titizlikle oy hakkına sahip her vatandaşa seçmen kartı tevzi etmenin çare ve imkânları, şimdiden aranmalıdır. İdarî makamların düştüğü hataların cezasını, oy hakkından mahrum kalacak vatandaşlar çekmemelidirler.
meydan. Kimi yerde pehlivanlar gü-
reşiyor, kimi yerde koçlar döğüşü-
yor. Bazı yerlerde de

var. Halk, zevkine göre, bu gösteri-
lerden birinin etrafına toplanmış,
memnun...
İntizam ve asayişi temine memur olan polis teşkilâtı, içi hah döşeli ça dırlarda konaklamış. Çadırların için de, radyoya varıncaya kadar her türlü konfor mevcut. Afgan polisi, asayişi, azami konfor içinde sağlamaya çalışıyor...
Bunun için de seçmen kartı tevzii, ev ev dolaşmak suretiyle yapılmalı ve bu arada eldeki hatalı lis-
telerin eksiklikleri de tamamlanmalıdır.
Kanaatimizce bu hususta yargıçlar, hattâ kanunun dar çerçevesinden daha geniş bir anlayış ve tesa-müh zihniyeti göstererek kanunun
asıl maksut ruhunu yerine getirmeli-
dirler.
Biz henüz vakit varken, İdarî makamların ve alâkalı yargıçların bu hususta dikkat nazarlarını çekmeği ve onların iyi niyetlerinden faydalanmağı vazife biliyoruz.
A. FENİK
Hiç bir vukuat yoktur
İşin dikkate değer tarafı, bir hafta süren bu bayramda hiç bir hâdise olmayışıdır. Kazasız belâsız biten bayramın şpn gecesinde Çemen kulübü de şenliklere katıhyr. Ateş oyunları ve havai fişekler ile bayram son buluyor.
Avusturya ile dün geceki Boks maçları
İstanbul, 21 (a.a.) — Şehrimizde misafir bulunan Avusturyanın Gle-genfurt atletik sport kulübü boksörleri ikinci karşılaşmalarını bu gece Sergi ve Spor Sarayında takviyeli Boks İhtisas Kulübü ile yapmışlardır.
Alınan neticeler şöyledir:
51 kilo: Mesruf - Gausterer. Gaus-terer galip geldi.
54 kilo: Recep ile Kuster arasın-1 daki maç berabere neticelendi. |
58 kilo: İstavridis - Everhardt. Everhardt mide krampı geçirdiğin den İstavridis hükmen galip ilân e-dildi.
62 kilo: Vural - Müller. Vural ittifakla galip geldi.
67 kilo: Erol - Kraxner. Kraxner ittifakla galip geldi.
73 kilo: Ayhan - Khleger. Maç berabere neticelendi.
80 kilo: Cafer - Beşseler. Beşseler teknik nakavtla galip geldi.
' " DOKTOR ———
Hoyrünrfsa AKaN
Çocuk hastalıkları mütehassısı Hastalarını Pazardan maada her gün kabule başlamıştır.
Hamamönü, İnönü Bulvarı No. 203. Daire 8. (280)
Çemen kulübünün oldukça kuvvetli bir cazı var. Bu cazı Ferruh bey idare ediyor. Ferruh bey epey zaman evvel Türkiyeden buraya gelmiş ve burada ev bark sahibi olmuş bir vatandaşımızdır. Yalnız verilen baloya erkeklerle «haricî» kadınlar gidebiliyorlar.
Bayramın diğer bir hususiyeti de, bu mesut münasebetle açılan sergidir. Bu sergide, AfganlI kız talebelerin işlemeleri başta olmak ü’ zere memleketin bütün mamûlatı teşhir edilir. Fakat, «hariciler» nez-dinde en çok alâkayı çeken maddeler el işleri ve işlemelerdir.
Bundan başka, Afganistanın bir de mavi taşı vardır ki, güzellikten yana bizim Erzurumun siyah taşı ile boy ölçüşebilir. Afganlı sanatkârlar, «sen ki lâciverdi» adını verdiklerin bu taşla çok güzel eşyalar imâl ediyorlar.
Serginin, yünlü ve pamuklu ku -maş kısmı da enteresandır. Bu ku-
maşlar, Kâbil civarında harıl hani çalışmakta kumaş fabrikalarından gelir. Bu fabrikaların yanında, «Hac-carı Neccan» adını alan atölye, bir çok Avrupa mallarından hiç de geri kalmıyacak evsafta ev eşyası imal eder.
Kâbil, hayatından, hünerinden, kabiliyetinden memnun yaşayan tatlı bir şehirdir.
ÇOCUK BAYRAMI
İki senedir, çocuk bayramı da bu şenlikli ve şenliğe teşne olan şehrin hayatına yeni bir şeyler getiriyor. Bir gün süren çocuk bayramı, Babür Şahın türbesine yakın bir yerde, kadınlar ve çocukların işti-rakile kutlanıyor. Bu arada bir de «Gürbüz çocuk» müsabakası tertip ediliyor.
Babür Şahın türbesi, asırdide a-ğaçlarla çevrili, rahat ve gölgelik bir yerdir. Gerek türbenir •»«—«‘t—-civarının bakımına bü, ______
miyet veilmiştir. Mayıs ayında orada çocuklar cıvıldar, kadınlar fiskos e-derler. Bizim olan bu Şahın, AfganlIlar tarafından bu kadar hususî bir muamele görmekte oluşu, bir Türkün yüreğini oynatır, insan, şahın türbesine bakıp heyecanlanmaktan, çok kere bayramı göremez.
Şahın türbesini çevreleyen gölgelikte güzel bir çayhane vardır. Gün düzleri orada çay içilir. Güreş edilir. Geceleri erkekler, modern yüz me havuzunda kulaç atarlar.
Bütün bu modern asar karşısında, Babür Şah, mermer kabrinde, ama çok güzel, bir mezarı insana arzu ettirecek kadar güzel olan türbesinde sessiz bir asalet içinde yat -maktadır.
24 Mart Cuma günü seçimin yenilenmesi karan verileceğine göre asgari 45 gün sonra yeni seçimlerin yapılması seçim gününün de bir Pazara tesadüf ettirilmesi lâzım olduğun -dan 1950 seçimlerinin 14 Mayıs Pazar günü yapılacağı kati olarak anlaşılmaktadır.
Bu tarihten 20 gün evvel adayların ilân edilmesi ve bunu müteakip de seçimlere 12 gün kala da partilerin radyolardan istifade ederek seçim propagandalarım yapmaları ve seçimden iki gün evvel de bu propagandalara son verilmesi yeni Seçim Kanunu hükümleri iktizasından olduğu malûmdur.
Francala ve beyaz
irbenin gerekse ,
)üyük bir ehem iUt,^reh ıs avında orada irilmiş
Hut ayına gelince...
Hut ayı, yani Şubat içine tesadüf eden günlerde AfganlIların başka bir bayramı var. Bu ayın üç Cumasın da üç kere bayram adiyorlar. Karta Çıhar semtinde, «Sahih» denilen açıklık bir sahada bayram yerleri kuruluyor. Ve o semte doğru gadiler ve otomobillerden müteşekkil bir kervan akın ediyor. Meydan çocuk, satıcı, kebapçı ile doludur. Hemen adım atılacak yer yok gibidir. Ke -hapçıların etrafa saçtıkları kokular, içki kullanmayan müslümanlar için bir aperitif yerinç geçebilecek kadar nefistir.
Atlı karıncalar dönmekte, salınca* lar havalanmaktadır. Gökte, bir sürü, hayır uçan daire değil, uçurtma görülür. Afganlılar uçurtmaya «Gu-di Paran» derler. Bu uçurtmaları çocukluğun, kaçış ve kurtuluş ifadesini taşıyan bu kâğıttan tesellileri, her mevsim Afgan semalarında görülür.
f"_ — 1
Fenerbahçeliler Kulübünün
Senelik Balosu
25 Mart 950
Cumartesi akşamı
Ankara Palas Salonlarında
, Balo Komitesi misafirlerinin o geceyi neş’eli geçirebilmesini temin için her türlü eğlenceleri hazırlamak ve bilhassa atraksiyonların tertip ve idaresini Sait Çelebi’ye tevdi etmiştir.
O gece pavyon kapalıdır. Otelin Bar kısmından istifade edilebilir.
Balo davetiyeleri Klüp Lokali, Süreyya Pavyonu, yeni Birge ma- I gazası, ve Ankara Palastan temin edilebilir.
( — J
m- tarafı birinci de) tek tip ekmek imaline son ve» ilmiş olacaktır.
Yeni beyaz ekmek bir müddet evvel Amerikadan ithal edilen unlardan imal edilecek ve şimdiki ekmek lere nazaran çok daha beyaz ve piş kin olacaktır.
79 - 81 randımanlı undan imal edilecek ekmeklerin gramı değişmi-yecek fakat un hariçten ithal edildiği için fiyatında 2 ilâ 3 kuruşluk bir zam yapılacaktır.
Bu arada belediye iktisat müdürlüğü bugün Yenişehir Halk fırının da yeni tip ekmek tecrübeleri yaptıracak ve alınacak neticeye göre 1 Nisan tarihinden itibaren imal e-dilecek olan beyaz ekmek için bazı hususlar tesbit edilecektir.
C.H.P. Mebusları
seçim gezisine çıktı
★ (Baş tarafı birinci de) ya Bölge Müfettişi Hıfzı Oğuz Be-kata ve İl başkanı Vehbi Bilgin bütün kazaları dolaşarak parti ilçe başkanlarma para dağıtmağa başlamışadır. Bu meyanda Akşehir ilçesine 45.000 lira verilerek bir kısım vatandaşlara teklifler yapılmıştır. Demokrat Parti tarafından bir heyet köyleri ve kazaları dolaşmağa çıkacaktır. Bu mevzu üze rinde dün Akşehirin Turgutlu Budağında binlerce Demokrat vatandaş huzunında bir konuşma yapan Himmet Ölçmen millî iradenin temelini teşkil eden reyler üzerinde her hangi bir haksızlık yapmanın yalnız kanun nazarında değil, Allah nazarında da bir suç ve günah olduğunu anlatmıştır.
Konya il kongresi hazırlıkları
Konya, 2ı (Telefonla) — Celâl Bayar ve arkadaşları, Cumartesi günü Konya il kongresinde bulunmak üzere aynı gün saat sekizde Ankaradan Konyaya müteveccihen otomobille hareket edeceklerdir.
Bayarın da hazır bulunacağı Kon ya il kongresine büyük ehemmiyet verilmektedir.
Kongre’ye, Konyanın 12 ilçesinden gelecek (500) ü mütecaviz delege ve binleri aşan dinleyici ve misafir iştirak edecektir. KonyalIlar misafirlerini karşılamak için şimdiden hazırlıklara başlamışlardır. Ankara ve diğer civar vilâyetlerden Demokrat Parti mümessilleri ile Ankara ve İstanbul matbuat mümessilleri de davet edilıpiş-ler dir.
Bayarın, seçimler arifesinde ak-tedilen ve son vilâyet kongrelerinden biri olan, Konya il kongresinde vereceği nutka Demokrat Parti mahfillerinde ve memleket umumî efkârında büyük ehemmiyet verilmektedir.

Comments (0)