YENİ SABAH
22
NİS
^CUMARTESİ
ovyetlerırı ıngıltereye Mukabil Teklifleri
Sovyetlerin Ingiliz Plânına Cevapları Kayıtsız Ve Hudutsuz Tam Bir Taahhüt Derpiş Ediyor
Sovyet Tezi; Doğu ve Batı Avrupasında Mukavemeti Teşkilâtlandır mak için milletlerin aralarında tamamen birleşmeleri merkezindedir
Bir Haksızlığın Tamirina Dair
Yazan: Hüseyin Cahid YALÇIN
Aldığım bir mektup bir derdi teşrih ediyor. Bunu, anlatılış tarzına göre, ehemmiyet verilmesi insafa ve adalete uygun düşecek haklı bir tazallüm şeklinde gördüğüm için burada bahsetmeyi vazife bildim.
Bir vatandaş, 1325 tarihinde devlet hizmetine giriyor. Muhtelif idare şubelerinde fasılasız olarak çalıştıktan sonra, 1926 senesinde maarif idarelerinden birinin başkâtipliğine tayin olunuyor. Bu tarihten İtibaren 1933 senesi haziranma kadar hususî muhasebeden maaş alıyor. Maarif vekâleti,merkez teşkilâtı hakkındaki 2287 numaralı kanuna istinaden birçok vilâyetlerin maarif idarelerinin mümeyyiz, başkâtip ve kâtiplerini 1935 haziranında hususî muhase beden alarak umumî muvazeneye naklediyor. Bu vatandaş da bu arada aynı muameleyi görmüştür.
Nihayet, 1936 tarihinde, devlet hizmetinde 25 sene 10 ay çalıştıktan sonra, resmen tekaütlüğünü istiyor. Buna Maarif vekâletinden .şu cevabı alıyor:
Hizmet müddeti itibarile tekaüde hak kazanmış ise de hususî muvazenede, maarif idareleri mümeyyiz, başkâtip ve kâtip’erinin geçen beş senelik müddetleri tekaüd kanunu-' nun 66 ncı maddesi mucibince teka-. üd hesabında sayılamaz. Maamafih bu işteki mağdurine meydan vermemek için mevzubahs beş senelik hizmet müddetinin umumî bütçeden tekaüd maaşı tahsisinde hesaba katılmasına dair Maarif vekâletince bir kanun teklif edilmiştir.
Bu cevabı alan vatandaş büyük bir memnuniyet ve minnettarlık hissediyor. Çünkü büvük bir haksızlığa uğnyacaktı. Fakat, mensup olduğu vekâlet sairleri arasında onun da hukukunu gözetmiş ve haksızlığa meydan bırakmamak için bir kanun teklif etmiştir. Maarif vekâleti kendisine düşen adalet ve himaye vazifesini ifa ediyordu
tşte bu vatandaş böyle tatlı bir ümid içinde iki buçuk sene beklemiştir. Nihayet sabrı tükeniyor,, ümidi gevşiyor, işin ne olduğunu anlamak için 5 kânunusani 1939 tarihinde Maarif vekâletine müracaat ederek soruyor. Buna zat işleri müdürlüğünden bir cevap alıyor: Teklif edilen kanun Maliye vekâletince kabul edilmediğinden talebin yeri-
HUseyin Cnhıd YAIX?!N
1 îi„r«
r-————-----------—
Çocuk Sayfamız
Küçük okuyucularımız için; her hafta Cumartesi günleri tertip ettiğimiz «Çocuk sahıfsi»; bu hafta 23 Nisan Çocuk Bayramı müna-sebtile Pazar gününe tehir olunmuştur. ■ 1
Küçük okuyucularımız; büyük bayramları şerefine zengin ve mütenevvi bir münderecatla hazırladığımız' sahifelerini o günkü gazetemizde bulacaklardır. ?■
Fransız Hariciye Nazın Bonne’
)xooooocooooococcocooöîooo(x)oocooooooûcooccoo;x)oo50ooocooûcooooocoooooooooooooocooooc(
İtalyan Haric:ye Nazırının Beyanatı
kalyan - Yugoslav Konuşma ları Bugün Romada Başlıyor
Bu Görüşmelerde, Balkan Antantına Karşı Bir İtalyan Macar - Arnavut - Yugoslav - Bulgar Bloku Teşkili İmkânları Tetkik Olunacak
Yugoslav Hariciye Nazırı Ramadan Berline Gidecek
Roma : 21 (A.A.) — Havas ajansı bildiriyor:
Kont Ciano ve B. Markoviç temeli
Gümrükler U. Müdürü nün Mühim Beyanatı
Gümrük Esaslı İçin
Muamelelerinin Daha Bir Şekilde Tatbiki Tedbirler Alınacak
Evvelki gün Avrupadan şehrimi-1 ze avdet eden Gümrükler Umum Müdürü Mahmut Nedim, seyahati esnasında yaptığı tetkikler hakkında vekâlete izahat vermek üzere yarın Ankaraya gidecektir.
Dün kendisile görüşen bir muharririmize Umum Müdür tetkika-ıı ve Gümrük işlerimiz hakkında şunları söylemiştir:
t— Londrada toplanan Beynelmilel hava, nakliyatında kullanılan benzin ve mayi yağların gümrük resminden ve diğer ithal resimlerinden muafiyet hakkında beynelmilel bir mukavele akdi işini'görüşecek olan konferansta Türkiye

Türkiye-Ingiltere Müzakereleri
Fransız Hariciye Nazırı da Dün Mühim İzahat Verdi
Londra, 21 (A.A.) — Havas A-jansı bildiriyor:
İngiliz hükümeti, hâlen Sovyet mukabil tekliflerini tetkik etmektedir. Bu teklifler, Sovyetler birliğinin bir taarruza karşı komşularını bir taraflı garanti etmesine matuf olan İngiliz plânma cevaptır.
Diplomatik mahfellere göre, İngiliz kabinesi tarafından çarşamba günündenberi tetkik edilmekt eolan Sovyet mukabil teklifleri hudutsuz ve Lım bir taahhüt derpiş etmektedir ki, bu hal Sovyetler Birliği ile bir ittifaka taraftar kabine azası
son İtalyan - Macar görüşmelerinde litikası imkânlarını tetkik etmek atılmış olan bir İtalyan, Macar. Ar- üzere yarın Venedik'te mülâki ola-navut, Yugoslavy teşriki mesai po-
Vekiller Heyeti
delegesi olarak bulundum. Varidat Umum Müdürü ile iştirak ettiğimiz konferans 20 Şubatta oplandı ve Şubat sonlarında nihayetlendi. Yapılan görüşmelerde bazı devletler muafiyet hakkında ihtirazî ka-yılar ileri sürerek tam bir angajmana girmediler. Biz de yalnız1 memlekete girecek transit ve sivil hava gemilerinin ecnebi memleketlerde tedarik ettikleri depolarındaki benzinlerden ve arta kalmış olan mayilerden dışarı çıkarmamak şar-tile resim almamak üzere bazı kayıtlar dermeyan ederek mukaveleyi b uşekilde imzaladık.
(Sonu 3 üncü sayfada)
arasında dahi tereddüt uyanma-mktadır.
Sovyet tezi, Doğu ve Batı Avru-pasında mukavemeti teşkilâtlandırmak için böyle bir bloka iştirak e-den milletlerin aralarında otomatik anlaşmalarla tamamen birleşmeleri icabedeceği mekezindedir.
İngiliz mahfelleri diyorlar ki, İngiliz diplomasisi, Romanya ve Po-loya’nın endişelerini teskin için bu otomatiklikten içtinap edilmesini arzu etmektedir. Sovyetler Birliği yalnız aFransız-îngiliz kurmay an-(Sonu 3 üncü sayfada)
Dün akşam Millî Şefin Başkanlığında toplandı
Ankara : 21 (Telefonla) — Vekiller heyeti bu akşam Cümhurreisimiz İsmet İnönünün reisliğinde toplandı ve içtima geç vakte kadar devam eti.
Mevkuf Ruhi,
Ağ rcezaya Verilecek
Ankara asliye ceza mahkemesi atin davayı se-iâbiya.i haricinde gördü
Ankara : 21 (Telefonla) — Tayyare rezaleti münasebetile mevkuf ' Ekrem Gönig sahtehârlığından suç-lp bulunan Hariciye Vekâleti memurlarından Ruhinin muhakemesine bugün öğleden sonra 2 inci Geza (Sonu 3 üncü sayfada;
ABONE ŞARTLARI Türklyr Ecn.bl X HER YERDE
000 Kr. Saaalitl 2400 Kr. 800 Kr. • *yhtı 1200 Kr. 280 Kr. ) aylı*» 600 Kr. »0 Kr. 1 aylığı 300 Kr. 3 KURUŞ
lek.tl.r ifl. 26, 14, 7.8 4 lira
M. Köseivanofun memleketimizi ziyaretine ait bir hatıra
BULGARTALEPLERİ
Sofya Hükümeti Rumanyadan Arazi Metalibatında Bulundu mu?
Sofya : 21 (Hususî) — Başvesıll da; Buigaristanın 1913 hudutları te-Köse İvanof’un Sobranya hariciye nün olunmadıkça Balkan Antantına encümeninde verdiği izahat sırasın-!
(Sonu 3 üncü sayfamızda)
Madritteki Geçitresmi
30 Mayısa Tehir Edildi
Itp'va o tarihte İspanyadan askerini çekecek mi?
Burgos, 21 (A.A.) — Maârifte] yapılacak olan Zafer geçidi, bundan bir müddet evvel 1 mayıstan
hL.K SABAH
İspanyadaki İtalyan askerliyi rrsminde
15 mayıaa tehir edilmişti. Bu geçit tarihi, bir kere daha tehir edilerek (Soaıı 3 üncü sayfamızda)
Demokles'in Kılıcı
yüzden o memurlarla işi olan esha-bı mesalihin işleri yürümez.
Memurlarımızdan verimli iş istiyorsak onların başları üzerinde ası-lı duran bu Demokles kılıcını, işlerinden çıkarılmak tehlikesini ortadan kaldırmalıyız.
Şayet o memurlar o daireye fazla geliyorlarsa evvelce niçin alınmışlardır? Hiç şüphe yok ki, suç işleyen bir memur azlolıınur, tekaüde sevkedilir. Lâkin tasarruf diye, teşkilât diye bir sürü aile babasını işsiz kalmak tehlikesine maruz bırakmak ta insaf terazisine sığacak bir hareket değildir.
A. OEMALEDDİN SARAÇOĞLU
Arasıra gazetelerde üç beş satırlık şöyle bir havadis gözümüze ili-1 şir: (Falan dairede şu kadar memur açıkta kalıyor.)
İlk bakışta büyük bir ehemmiyet atfetmiyerek okuyup geçtiğimiz bu satırlarda düşünülecek olursa hazin bir facia gizlidir.
Evvelâ o dairede çalışan memurların büyük bir kısmı günlerce, belki aylarca işlerinden çıkarılmak tehdidi altında yaşarlar.
Sonra işlerinden olmak ihtimalinin doğurduğu heyecan ve dalgınlık içinde o memurların görecekleri işten tabiatile hayır gelmez ve bu
TBNİSABAN
2? NİSAN
CRSAA'KAPA MHÎmÎdRi
k hatmaorman
Tefrika No 68
Yazan ı M. SIFIR
Beyazıt Kahvesinde Bir Karşılaşma
Bu Adam Eski Hapishane Arkadaşlarımdan Ali idi

Bu münasebetle takdir veya teşhir kasdile değil, Kemal'in ruhî haleti hakkında dinleyicilerime bir fikir vermek için, şahidi olduğum şu hâdiseyi de anlatmaktan nefsimi menedemiyeceğim. O zamanlar zekâsını, becerikliliğini hayırdan ziyade şerde kullanan bu delikanlı çok yaman bir yankesici idi. Bu husustaki maharetini anlatmak için, gözden sürmeyi bile çalar, sözünü hiç de kâfi bulamıyorum. Bu sözle tarif edilenlerden de çok üstün bir el işçisi idi. Sakarya harbinin devam ettiği günlerde idi. Hoca Bekir’le birleşmek üzere sözleştiğimiz Sirkeci yolcu salonunun tam karşısına isabet eden yüksek kahveye çıkmıştım. Kemali orada bulmuş, ısrarı üzerine de yanında oturmuştum. Dereden, tepeden görüşüyor, gülüşüyorduk. Hem de salondan çıkan yolcuları seyrediyorduk. O sırada kahveyo gelen müşterilerden biri, Zonguldak tan gelen bir yolcunun, salonda düşman polisleri tarafından dövüldüğünü, hırsız denilerek üzerinde çıkan dört yüz liradan fazla bir parasının gaspedildiğini söylemişti ve pençereden parayı alan polisle, salonun duvarına dayanıp hüngür hüngür ağlıyan para sahibini de göstermişti. Tabiî bu polise hep kızmış, zavallı adamcağıza da acımıştık.
Bu esnada, Kemal kulağıma eğilmiş ve:
— Kara Mehmet, demişti, ister misin şu ağlıyan zavallıyı’ sevindireyim ve anafora kondum diye sevinen düşman polisini de yerindireyim?
Ağzımdan:
— Yapabilir misin Kemal bu işi?..
Sözünün çıkmasile Kemal’in yanımdan bir lâstik top gibi sıçrayıp fırlaması bir anda olmuştu. Merakla pençereden sarkmış, Kemal’in hareketlerini seyre dalmıştım. Kahvenin, köşedeki tütüncü dükkânına bitişik olan kapısmdan çıkan Kemal, kalabalık arasında gurur ve azametle gezinen düşman polisinin etrafında, tıpkı bir sansar sinsiliğile dolaşıyordu. Birkaç defada polise sürünür gibi sokulmuş, o sırada da ansızın kaybolmuştu. Ben, Kemalin bir iş beceremediği zannile kıvranıyordum. Duvar dibinde hıçkıra hıç-kıra ağlıyan ve etrafındakilerden bir muavenet bekler gibi mahzun mahzun bakman zavallı Zonguldakh’ya bakıp duruyordum. Aradan on, on beş dakika geçmiş, Kemal hâlâ görünmemişti. Artık, sıkılmış, pençereden geriye çekilmiştim. Başımı çevirince ne görsem beğenirsiniz’. Kemal sağ tarafımda oturuyor, çürük dişlerini göstererek sırıtıyordu. Koynuna soktuğu meşin cüzdanm ucunu gösteriyordu bana. Ve:
— Kara Mehmet, diyordu. Anda-davallmm biri imiş. İkinci sürtünüşümde cüzdanı cebinden aıyınp aldım da farkına bile varamadı Bunları da polis diye kullanıyor düşmanlar değil mi?.
Şaşırmıştım doğrusu. Sade ben değil, kahveye çağırttığımız ZonguldaklIya cüzdanını verdiğimiz sırada, hâdiseyi öğrenen hamallar da taşırmıştı. Hikâyem bununla bitmiyor aziz dinleyicilerim. Bu marifeti kaşla göz arasında beceren Kemal, parasma kavuşan ZonguldaklInın , ’If olmak üzere, memuriyet-!• verdiği »Ui brayl da kabul etme_ mek gibi bir göz tokluğu göstermiş-«• Bu hareketi karşısında büsbütün (aşırmış kalmıştım ve merakla aor-tnuştum:
Niçin almadın Kemal helâllik ile verilen bu parayı?..
Şeytan gibi gülmüş, kulağına eğilmişti. Ve:
— Bu fakirin parası alına- mı hiç. Kara Mehmet? Hem parasız kaldı
ğım yok ki. Az, çok haftada bir iki cüzdan geçiyor elime. Niyet ettim, şu heriflerden vurduğum paralarla ya bir apartıman yaptıracağım ya da bir dükkân açacağım.
Demiş, güle güle çekilip gitmişti. Kemal dediğini gerçekten yapmıştı. Apartıman yaptığını işitmedim amma, gerçekten bol sermayeli bir gömlekçi dükkânı açmıştı.
Bu vak’adan iki gün sonra idi. Yüzbaşı Yusuf beyden aldığım bir haber üzerine, Bevazıd'daki kahveye gitmiştim. Kendisini orada bulamamış ve tabiî beklemeğe mecbur olmuştum. Bir kenara çekilip oturmuş, kendi âlemimde hülyalara koyulmuştum. Yanımdaki masada da iki kişinin oturduğunu görmüş ve fakat merak edip yüzlerine bile bakmamıştım. Bir aralık bu masadaki-lerden biri, oturduğu iskemleyi yerde sürüyerek yanıma sokulmuştu. Hiç te tanımadığım bu adam, kırk yıllık bir ahbap teklifsizliği ile gü-lümsiyerek yüzüme bakmıştı ve çetrefil bir Çerkeş şivesile:
— Merhaba Kara Mehmet, demişti. Nasılsın bakayım., tanıyamadın galiba beni?..
Gerçekten afallamış, karşımdaki-nin yüzüne bakakalmıstım. Hatıralarımı yokluyor, hattâ biraz da zor-luvordum. Yok., yok., yok. Ben bu çehreyi ne tanıyor ve ne de tanıdık larımdan birine benzetebiliyordum. Şaşkınlığım geçmiş, içime bir şüphe düşmüştü. Acaba bu adam bir düşman hafivesi mi idi?.. Eğer öyle ise beni ve bilhassa ismimi acaba kimden Öğrenmişti?.. Meçhul muhatabım, bu sırada ylışır gibi sırıtmış ve biraz daha yanıma sokulmuştu. Sinirlerimi bozacak derecede bir lâübalilikle:
—Hiç te ummazdım senden bunu, demişti. Sultanahmed mehterhanesinde geçirdiğimiz kara günleri hele bir hatırla bakayım. Ne çabuk unuttun beni. Hani bir gün parmaklarımızı kesmiş, çıkardığımız kanları karıştırıp yalamış, emmiş-tik de kankardeşi olmuştuk. Düzceli Mirzek Ali..
Tanımıştım. Neye yalan söyliye-yim, utancımdan göğsüme kadar da kızarmıştım. Cahillik günlerimin gerçekten yüz kızartıcı İşlerimin o zamanlar beni düşürdüğü umumî hapishanede, hakikat bu adamla koğuş arkadaşlığı etmiştik. Ben esrar kaçakçılığından yatıyordum, o da tütün kaçakçılığından. Söyledikleri sahi idi. O kara ve uğursuz günlerin azap ve ıztırabı İçinde kıvranır ken, gene cahillik yüzünden bu a-damm dediğini yapmıştık. Çakı ile çizdiğimiz parmaklarımızdan akan kanları bir fincan tabağı içinde karıştırıp yanlış, ne bileyim ben, işte kankerdeşi olmuştuk ve birbirimize kardeş gibi bakmağa, yardım etmeği söz vermiş, hattâ söz verm kdeğll de büyük büyük yeminler etmiştik. Bütün bunlar bir sinema şeridi hızı ile gözümün önünden geçlvermlşti.
(Devamı var)
Türkkuşunun Bu Seneki Faaliyeti istanbulda da bir kamp kuruluyer
Türkkuşu bu sene yaz faaliyetine geçen senelere nazaran çok daha zengin bir programla girmektedir. Türkkuşunun İstanbul, İzmir, Edirne, Konya ve Adana şubelerinde geçen sene 300 pilot yatiştirHmişti. Bu sene bu miktar İnönü kampında yetiştirilecekler hariç olmak ü-zere 1500 e çıkarılacaktır. Türk 'u-şu şubelerini havi olmıyan vilâyetlerdeki gençler İnönü kampına sevk olunacaklar, buna mukabil Türkku-şu şubeleri bulunan vilâyetlerde ayrıca kamplar kurulacaktır. Istan-bulda bu sene açılacak kampın yeri tesbit edilmiştir. Bu yer Yeşilköy-dür. Bu kampta talebelere A ve B bröveleri verilecektir. Türk Hava Kurumunda her gün Türkkuşuna evvelce devam edip B ve C ve mo-torizm brövelerini alan talebelerin ve henüz yeni kaydolunanların sıhhî muayeneleri yapılmaktadır.
İki dersten sözlü imtihana kalan lise talebelerinin Türkkuşuna alın-mıyacağı hakkmdaki havadisler doğru değildir. Yalnız iki dersten ikmale kalan talebeler tatil esnasında derslerine çalışmaları için Türkkuşuna alınmıyacaklardır.
BELEDİYEDE ;
Yeni Umuru hukukiye müdiirii
Belediyede yeni teşekkül ettiğini yazdığımız Umuru Hukukiye Müdürlüğüne Baroda mukayyet avukatlardan Senieddin gelecektir.
Yeni yapılacak tahsil şubeleri
Belediye tarafından ve 939 bütçesi ile yaptırılması kararlaştırılan yeni tahsil şube binalarının projeleri hazırlanmaktadır.
Sokakla ın sulanması
İstanbul Belediyesi bu yaz sokaklardaki tozun önünü almak maksa-dile mümkün olduğu kadar sık olarak sulamıya karar vermiştir.
Bunun için lâzımgelen su miktarının tesbiti icabetmektedir. Bu miktar tesbit olunduktan sonra suyun müsaade ettiği nisbette, sulanacak ana caddeler ve sokaklar tesbit olunarak sulama işi bir programa bağlanacaktır.
iktisat işleri müdürü Asım Süreyya vazifesinden ayrılıyor
İstanbul Belediyesi iktisat işleri müdürü Asım Süreyya’nın vazifesinden ayrılarak İstanbul Belediyesi Sular idaresi heyeti idare azalı-ğına tayin olunduğunu yazmıştık. B. Asım Süreyya, 1 mayıstan itibaren yeni vazifesine bağlıyacaktır.
Evvelce İktisat işleri Müdürlüğüne getirileceği yazılan Saffet bu vazifeye gelmiyeceği yeni iktisat işleri müdürünün Valinin Ank'aradan avdetini müteakip kararlaştırılacağı anlaşılmaktadır.
Otomobiller İçin yeni duraklar
Son senelerde istanbulda hususî otomobiller bir hayli fazlalaşmıştır. Bu otomobillerin sahipleri tarafından durak haricinde, bilhassa dar sokak ve caddelerde gayri muayyen müdetlerde bırakıldıkları ve bu halin müruru ubura mani olduğu görülmüştür. İstanbul Belediyesi bu vaziyete mani olmak maksadile hususî arabalar için bilhassa Eminönü ve Karaköyde ihtiyaca kâfi miktarda yeni durak mahalleri tes-bitine karar vermiştir.
Mahaler tesbit olunduktan sonra lâalettayin yerlerde duran hususî otomobil sahipleri cezalandırılacaktır.
Taksimdeki eski halâ yıkılıyor
Taksim meydanı karşısındaki eski helanın yıktırılmasına dünden itibaren başlanmıştır-
Pamukçuluğumuz
Pamuk Ve Pamuk ipliği Istihsa-lâtı Sür’atle Artıyor
1938 senesinde Türkiye pamuk istihsali 66.471 tona baliğ olmuştur. Bu miktardan Millî Mensucat ve iplik fabrikalarımızın istihlâk ettikleri miktar 22.274 ton olmuş tur ki, bunun 9.366 tonunu, yani % 42 sini Sümer bank’ın işlettiği Devlet pamuklu fabrikaları istihlâk etmiştir. Bu hesapça memleket umum mahsulünün % 14 ü "Devlet fabrikaları rdTâfmda satın alınmış demektir. Fakat kaliteli, pamuk cinslerinde devlet fabrikalarının istihlâki çok daha yüksek bir nisbet arzeder.
1937 de bu fabrikaların umum pamuk mübayaatmda tohumu yerli olan pamukların hissesi °/o 49, ecnebi tohumlu pamukların hissesi % 51 di. 1938 de bu nisbetler birincisi için % 40 a inmiş, İkincisi için % 60 a çıkmıştır. Diğer taraftan yabancı memleketlere ihracatta da bilhassa iyi kaliteli pamuklara itibar olunması (Yerli cins pamuk ihracatı bir yıl öncesine kıyasla °/o 9 arttığı halde Klevland pamuğu ihracatı % 85 artmıştır.) Devlet fabrikalarının piyasada ihtiyaçları nisbetinde yüksek vasıflı pamuk bulmalarını müşkülâta uğratmıştır.
Son 3 sene zarfında Devlet fabrikalarının pamuk mübayaaları şu seyri takip etmiştir:
Bakırköy Pamuklu Fabrikası 936 da 1.628, 1937 de 1.879, 1938 de 1.896 ton.
Kayseri Pamuklu Fabrikası 936 da 3.849, 1937 de 4.247, 1938 de 3.018 ton
Ereğli Pamuklu Fabrikası 1937 de 1.225, 1938 de 1.363 ton.
DENİZLERDE :
İKTİSAT İŞLERİ s
Muayenesi Yapılmıyan Vapurlar
Muayeneleri yapılmıyan bazı gemilerin sefere çıkmamaları için bir müddet tayin ederek Deniz Ticaret Müdürlüğünün yaptığı tamim üzerine birçok gemiler havuzlanmak i-çın Havuzlar idaresine müracaata başlamışlardı®. Ancak havuzlarda son günlerde fazla miktarda iş olması yüzünden bu gemilerin uzun müddet beklemeleri icabetmektedir. Bu sebeple bazı vapur sahipleri Deniz Ticaret Müdürlüğüne müracaat ederek muayeneleri dönüşte yapılmak üzere sefere çıkmalarına müsaade edilmesini istemişlerdir. Deniz Ticaret Müdürlüğü kendilerine henüz bir cevap vermemiştir.
İlk yaz tarifeleri dün başladı
Şirketi Hayriyenin ilkbahar tarifeleri dünden itibaren tatbik edil-miye başlanmıştır. Tarifeler'muci-1 bince bu akşam saat 21,10; 21,15 ve 22 de Köprüden gezinti postaları yapılacaktır ve yarın da bu tenez-züh seferleri 7 ve 7,30 da sabahleyin yapılacaktır. Bu seferlerin gidiş ve dönüşlü biletlerde yüzde 50 tenzilât yapılacak ve bu biletlerin dönüş kısmı pazartesi günü saat 12 ye kadar muteber olacaktır.
Karatenizde serseri bir mayin görüldü
17.4.939 tarihinde Yaraz ve Trab zon fenerleri arasında ve her iki fenerin 15-25 mil şimalinde seyyar bir mayin görülmüş ve alâkadar makamlara bildirilmiştir. Yapılan araştırmalarda bu mayin bulunamamış olduğundan Deniz Ticaret Müdürlüğü bu mıntakada dolaşacak gemilerin muhtemel kazaya karşı müteyakkız bulunmaları için bir tamim yapmıştır.
Vapur forsları değişiyor mu ?
Denlzbank’m lâğvedilerek Deniz Yolları Umum Müdürlüğünün ihdas edilmesi üzerine evvelce banka tarafından yapılan forsların yeniden tadil edilmesi mevzubahs edilmektedir. Anoak, yapılacak olan bu tadilât, Deniz Yoları İdaresi tarafın-
Nazilli Basma Fabrikası 1937 de 1.443, 1938 de 3.089 ton.
Yekûn itibarile 1936 da 5.477,
1937 de 8.794, 1938 de 9.366 ton.
Bu fabrikalarımızın pamuk mubayaaları son beş yıl içinde senede vasati olarak c/o 173 artmıştır
Beş yıllık program mucibince 939 da işletmeye açılacak olan Malatya fabrikasile birlikte Devlet Pamuklu Fabrikalarının 1939 senesinde sarfedecekleri pamuk miktarı takribi olarak şöyle tahmin olunabiür:
Kayseri Bez 4.150.127, Nazilli Basma 3.177.000, Bakırköy Bez 2.279.283, Ereğli Bez 1.445.264, Malatya Bez 1.110.000.
Yekûn: 12.161.074.
1939 Türkiye pamuk istihsali
1938 in ayni olduğu takdirde bu sene zarfında Devlet fabrikalarının pamuk istihlâki umum mahsule nazaran % 18 e baliğ olacaktır. Bu rakamlar memleket pamuk istihsalinde Devlet pamuklu endüstrisinin gitgide almakta olduğu ehemmiyetli mevkii kâfi bir vuzuhla göstermektedir. Devlet pamuklu fabrikalarında yapılacak tevsilerle bu mevki şüphesiz ki, daha ziyade e-hemmiyet alacaktır. Buna muvazi olarak pamuk istihsalimiz ve bu istihsalde yüksek vasıflı ve ecnebi tohumlu cinslerin nisbeti de seneden seneye memnuniyet verici bir şekilde artmıştır, ihraç imkân ırı da (bilhassa kaliteli pamuklu için) iç piyasada sürüm imkânlarının muvazi bir yükseliş seyri takip etmekte olduğuna göre pamukçuluğumuzun pek müsait bir inkişaf i-çnıde bulunduğu aşikârdır.
Bu seneki ihracat vaz'yeti
Bu sene ıin ilk üç ayma ait ihracat vaziyeti diğer senelere nazaran çok iyi bir vaziyettedir. Alâkadarların verdiği malûmata göre bu senenin ilk üç aymda hemen hemen geçen yılların altı aylığına muadil bir kıymette mal ihraç edilmiştir. Yalnız son zamanlardaki siyasî vaziyet ihraç işlerinin daha geniş bir ölçüde inkişafına kısmen mani olmuştur. Bunun da sebebi, bankaların ihraç mallarının evrakı üzerine avans verilmesini muvakkat bir müddet için tehir etmiş olmasıdır.
MÜTEFERRİK i Istanbulun büyük meydanlarının tenviratı istanbulda yeniden tanzim olunacak meydanların elektrikle tenvirat işi belediye tarafından tetkik olunmaktadır. Bu arada yeniden açılan Eminönü meydanının Yeni camiin üslûbile mütenasip' bir şekilde tanzimi işi Belediye imar Müdürlüğü tarafından tetkik olunmaktadır. Bu arada Taksim Meydanının ve bahçesinin tenvirat işi ehemmiyetle nazarı dikkate alınmaktadır.
Şehltllklarl İmar Cemiyeti şehir Meclisine teşekkür ediyor
Şehitlikleri imar Cemiyetinden:
Edirnekapı Şehitliğinin imarına sarfedilmek üzere Belediye bütçesinden Cemiyetimize (5000) lira tahsisat verilmesinin Vüâyet U-mumî Meclisinde teklif ve kabul o-lunduğunu gazetelerde okuduk.
Vatan ve istiklâl fedailerinin yattıkları yerleri mütevazı bir bütçe i-le imara çalışan cemiyetimizin hayırlı maksat ve gayesine karşı gösterdikleri bu yüksek ve kıymetli alâka ve müzaheretten dolayı u-munıî Meclisin muhterem reis ve azalarına alenen teşekkürü bir vazife biliyoruz.
dan bilâhare tesbit edilecekflrrSöy-lendjğine göre Deniz Yollarının eski forsları yeniden ihya etmesi kuvvetle muhtemeldir.
Akdenizin Garb hav-zasındaki hâdiseler
Beynelmilel siyaset dikkati ve ayni zamanda tayakkuzu celhedecek şeküde seyrediyor. Şüphesiz ki hâdiseler büyük bir vahamet arzetme-se de, ciddiyetinden de kaybetmiş değildir.
Bilhassa fırtına havası, bir müddet Balkanları sardıktan sonra şimdi de Akdenizin diğer ucuna, Garp havzasına geçmiş bulunmaktadır. Buradaki vaziyet, herhangi uzak akisler nazarda tutulmadan, doğrudan doğruya iki bıokun esas devletlerini alâkadar etmektedir. Şimdi bu muıtakalarda İngiltere ile Fransa-nın karşısına Berlin ve Roma mihverinden başka bir de Ispanya çıkmaktadır. Bu suretle İngilizlerle Fransızlar Ispanya dahilî harbinden kuşkulandıkları tehlikeye maruz kalmış mevkie düşmektedir. Berlinle Roma, Ispanyayi ileri sürerek ve arkasından da yardım ederek Akdenizin Garp medhalini set-rile, Fransanın Şimalî Afrika ile o-lan muvasalasını ve İngiliz donanmasının harekâtını haleldar etmeği derpiş etmektedir. Bunun için de Cebelüttarığın karadan Ispanyol toplarının altına vazedilmesine çakşırken, bir taraftan da karşı sahildeki sevkulceyş noktaları, ezcümle beynelmilel bir mıntaka olan Tan-cayı taarruz ve işgal ihtimalleri artıyor.
Diğer taraftan, Madritte, evvelâ 2 Mayıs olmak üzere tesbit edileu (Zafer geçidi) tarihinin 15 Mayısa tehiri, ve bu suretle, İspanyadaki İtalyan gönüllülerinin bulundukları yerlerde, Ingiliz - Italyan anlaşmasına muhalif bir şekil göstermiye-rek, kalmaları ve bazı Italyan dağ alaylarının ispanyaya şevki haberleri de manalı bir hareket halini a-lıyor.
Hele Alman donanmasının bir kısmının, Ispanyol sularında manevraları muhtelif siyasî ihtimaller ve düşüncüler tevlit edecek mahiyettedir. Filhakika Almanların, Versaydan ve İngilizlerle yaptıkları bahrî anlaşmadan sonra vücude . getirdikleri modern ve son tekniğe tevafuk eden harp sefinelerini Av-rupanın bu kısmına göndermeleri muhtelif tefsirlere yol açmaktadır. Bu meyanda, yeni ispanyaya, Berlin - Roma mihverinin siyasetine mutlak surette duhulünü temin için bir tazyik icra etmek, Cebelüttarı-ğa yapüabilecek anî bir taarruza yardımda bulunmak, büyük bir ihtilâf halinde Akdenizdeki imparatorluk yolunun tehlikeye uğraması üzerine Ingilterenin Kap ile yapacağı muvasalâtı ve Fransızların da Afrikadaki hanı maddeleri ve asker lerini sahile muvazi demiryolu şebekesi yarduniyle Atlantiğe ve oradan da Fransanıa garp sahillerine geçirmesi imkânlarım tehlikeye uğratmak, Fransız ve İngiliz donanmasının bir kısmını Atlantikte bıraktırarak Italyanm üzerine düşecek bahrî kuvvetin tazyikim hafifletmek ve nihayet sırf bir gösterip yapmak gayeleri nazarda tutulabilecek ihtimallerdendir.
Buna rağmen Almanların herhangi hasmane bir harekette bulunacaklarını mutlak saymak doğru olamaz. Zira Ballık denizinin kapanması ve hele Akdenizde bulunmaları halinde Alman filosu ciddi tehlikelere maruz kalabilir.
Berlin - Roma mihverinin bu tezahürüne karşı Fransa ile îııgilte-renin müşterek bir harekette bulunacakları tabiî bir vakıadır. Bu takdirde Fransız donanmasının garp sahilinde, Ingiliz donanmasının da şark havzasında faaliyette bulunmak vazifelerini aldıkları da söylenmektedir.
Her ne olursa olsun Avrupa mn bu noktasında da karşılıklı kuvvet* ler birbirlerine yakın ve herhangi bir işarette yekdiğerine girişecek şekilde mevki almış durmaktadır.
Dr. Reşad SAGAY
19 Mayıs Şenlikleri
19 Mayıs şenlikleri için Maarifte dün bir toplantı yapılmıştır.
Bu seneki 19 mayıs şenliklerinin geçen senelere nazaran çok daha iyi olması ve bütün gençliğin tek! bir sahada toplanması kararlaştı rılnuştn*. Bu saha Velidendi olarak düşünülmektedir.
22 NİSAN İM»
TtmiAlAN

SON HABERLER
Macar-Italyan ve Alman-Rumen
Konuşmaları Bitti
Romada Neşredilen Resmî Tebliğ
Rumen Hariciye Nazırını Dün
Eelçıka Kralı Kabul Etti
Roma, 21 (A.A.) — Teleki ve Csaky, dün akşam Budapeşte'ye hareket etmişler ve istasyonda Musolini ve Kont Ciano tarafından uğurlanmışlardır.
Bir Resmî Tebliğ Neşrolundu
Roma, 21 (AA.) — İste''ani A-jansı tebliğ ediyor :
Macar devlet adamlarının Roma-yı ziyareti üzerine aşağıdaki resmî tebliğ neşrolunmuştur:
Kont Teleki ve Kont Csaky Ro-ma’yı ziyaretleri esnasında Duçe ve Kont Ciano ile müteaddit konuşmalarda bulunmuşlardır.
Bu konuşmalar, iki memleket a-rasında mevcut sıkı dostluk münasebetlerinin bariz vasfı olan bîr samimiyet ve itimat havası içinde cereyan etmiştir.
En mühim meselelerde bilhassa bilhassa Merkezî Avrupa ve Tuna havzası meseleleri en son hâdiseler ve umumî vaziyet te mütalea edilerek tetkik olunmuş ve gerek siyaset, gerek ekonomi sahalarında daha buvük bir istikrarın nefine ola-
İtalyan - Yugoslav Konuşmaları Başlıyor
(Baş tarafı 1 inci sayfada) I caklardır. |
Bu fıkra hiç şüphesiz Yugoslavya-1 yı istihdaf etmekte ve Macaristan, Faşist mahallindeki umumî kanaate göre Yugoslavya ile bir dostluk paktı ve hattâ bir ademi tecavüz an- I laşması akdi de gecikmiyecektir. Bunun için Macaristan İtalyanm tav «iyesine uygun olarak Yugoslavyaya! karşı her türlü toprak ve ekalliyet isteğinden vazgeçecektir. Elverir ki Yugoslavyaya ekalliyetlerin mukad- j deratı hakkında bilhassa kültür sa- | hasında bazı teminat versin. ;
Burada Bulgaristamn iltihak ede-' ceği ümit olunan bir Tuna ve Balkan 1 Devletleri konfederasyonu projele- • tinden hariç olarak görüşmelerin Yugoslavyanm antikomintem paktına muhtemel bir iltihakına da taallûk etmesi mümkündür.
B. Cianonun Belgrad’ı mihverle sarih surette elbirliğine şevke çalışacağı bildiirlmektedir. Roma’nın bir Budpeşte - Belgrad - Tiran -Sofya bloku, Balkan Antantının nihayet bulmasını temin edecek ve Roma’da zannedildiğine göre de Türkiye, Yunamsan ve Romanya’yı düşündürmekten halî kalmıyacaktır.
Salâhiyettar mahtellerden öğrenildiğine göre, B. Markoviç, 26 Nisanda Berlin'e giderek Von Ripen-ropla görüşeceklerdir. Almanyanm teşebbüsü ile karşılaşan bu ziyaret bir malûmat teatisi mahiyetinde o-lacak+ır.
Böyle bir projenin esas şartı Budapeşte ile Belgrad arasında yakınlaşma idi. Şimdi İtalyan politikasının b uilk hedefinin tamamen tanak-kuk ettiğinde artık şüphe yoktur.
İtalyan - Macar görüşmeleri haklındaki tebliğin bir fıkrası (dost devletler arasında iş birliği politikasına bilhassa inkişaf verilmesi için mutabık kalındığı»ni kaydetmektedir
Roma, 21 (A.A.) — îyi malûmat almakta olan mehafîle nazaran 1-talya’nın Budapeşte ile Belgrad a-rasında bir mukarenet vücude geti-rilmesile meşrut olan İtalya, Yugoslavya, Arnavutluk ve Macaristan arasında sıkı bir mesai birliği siyaseti tesisi maksadile sarfetmekte olduğu gayretler, hemen hemen muvaffakiyetle neticelenmiştir.
Yarın Bay Ciano ile Bay Marko-riteh’in Venedikte yapacakları top-
Bir Haksızlığın Tamirine Dair
(Baş tarafı 1 inci sayfada) ne getirilmesine imkân görülmemiştir.
Bu vak’ayı hikâye eden vatandaş, yazdığı mektupta diyor ki: Maarif idarelerinin mümeyyiz, başkâtip ve kâtiplerinin hususî muvazeneden umumî muvazeneye alınmaları tabiî ki bir vekâletin teklifi neticesi idi. Kendi arzu ve müracaatleri üzerine vaki olmuş bir keyfiyet değildir ki hizmet müddetlerinden beş senelik tenzili gibi haklarında acı bir mahrumiyet cezası tatbikine lüzum hasıl olsun.
Şimdi bu vatandaşlar hakkında hasıl olan vaziyet şudur: Tekaüd kanununun 66 ncı maddesi yüzünden bunların hizmetlerinden beş sene tenzil edildiği için, ne muva-zenei umumiyeden tekaüd edilen memurların hukukunu muhafaza eden 1683 numaralı kanundan istifade edebiliyorlar ne de hususî muvazeneden maaş almakta bulunan memurların tekaüd hakkına ait 2097 numaralı kanunun himayesine sığınabiliyorlar. •
Bu vatandaşların haklan nasıl muhafaza olunacak?
Hususî ve umumî muvazeneler dediğimiz teşekkülfit ayni devletin değil midirler? Garip olan bir nokta şudur: Demiryollarında ve mülga tütün, müskirat ve barut inhisar-' larında ücretle çalışmış olanların ve maaşlı memuriyet müddetleri on beş seneyi dolduranların bu idarelerde ücretle geçirdikleri hizmet müddetlerinin ve gene Maarif vekâletinden gösterilen lüzum üzerine, 1938 haziranında hususî muvazeneden umumî muvazeneye nakledilen ilk tedrisat müfettişlerinin hususî muvazenede geçen müddetleri tekaüd hesabına idhal olunuyor. Çünkü bunlar için 3028 ve 3407 numaralı birer kanun yapılmış ve haklan bu kanunlarla temin olunmuştur. İstisnaî muamele yalnız Maarif idareleri mümeyyiz, başkâtip ve kâtip-, lerinin tekaüdlüğü hakkında tatbik olunuyor.
öyle görünüyor ki Maliye vekâleti bu kısım memurların haklarını muhafaza için Maarif vekâleti tarafından teklif edilen kanunu reddettikten sonra, noktai nazarını değiştirmiştir. Çünkü «hususî idareden Vakıflar Umum Müdürlüğüne ve Vakıflar Umum Müdürlüğünden hususî idareye geçmiş veya geçecek olan memurların maaşlı hizmetlerini tekaüdlük için meşrut olan kanunî müddetin hesabında mütekabi-len nazarı itibara almak üzere» bir kanun kabul etmiştir.
Şu izahata nazaran, tekaüd hesaplarından beş sene tenzil edilen Maarif memurlarının da artık istisnaî bir muameleye maruz kalmaları için hiçbir sebep kalmamıştır demek oluyor. Maarif ve Maliye vekâletlerinin müşterek bir himmetleri ortadaki acınacak vaziyeti izaleye kâfi geleceği şüphesizdir.
er;;--VAl.riM
Ekrem König Rezaleti
(Baştarafı 1 inci sayfamızda) Mahkemesinde başlandı. Evvelâ; Ruhi isticvap olundu ve bilâhare müddeiumumi Baha Arıkan; Ruhinin suçuna nazaran muhake-kemesinin; ancak Ağır Cezada yapılması lâzımgeldiğini söyledi. Mahkeme; kısa bir müzakereden sonra bu talebi kabul etti. Ve suçlu ile evrakın Ağır Cezaya şevki kara-rile muhakeme bitti.
Madritteki Geçit Resmi (Baştarafı 1 inci sayfamızda)
30 mayısa bırakılmıştır.
Malûm olduğu üzere İtalya bu geçit resminden sonra oradaki as-kerlreini derhal geri almayı taahhüt etmiştir.
Valânsiya’da Geçit Resmi
Madrid’in zafer geçidinin icrası tarihi henüz tesbit edilmiş değildir. Valânsiya geçit resmi, ihtimal pazar günü yapılacaktır.
rak iki hükümetin elde ettiği neticeler memnuniyetle müşahede edilmiştir.
İki taraf devlet adamları memleketlerinin hareketini Roma-Berliu mihverinin bariz vasfı olan adalet ve sulh hedeflerine doğru götürmek hususundaki mutabaka larını teyit eylemişlerdir. Bu maksatla, dost memleketlerle olan teşriki mesai siyasetini bilhassa inkişaf ettirmeye karar vermişlerdir.
Macaristanla Yugoslavya bir Dostluk Muahedesi Imzalı-yacaklar
Budapeşte, 21 (A.A.) — Pester Lloyd gazetesinin bildirdiğine göre Macaristan ile Yugoslavya arasında yakında bir dostluk ve ademi tecavüz muahedesi imza edilecektir.
Gafenko Belçika Kralı tarafından kabul edildi
Brüksel, 271 (A.A.) — Romanya Hariciye Nazın Gafenko bu sabah buraya gelmiş ve saat 10 da Kral tarafından kabul olunmuştur.
Yarın sabah Londra’ya hareket edecektir.
lantı, Yugoslavyanm muvaffakiyetini istihsal etmeyi istihdaf- eyle mektedir.
Yugoslavya'nın muvafakat etmesi muhtemeldir.
İtalya Hariciye Nazırının beyanatı
Belgrad : 21 (A.A.) — Politika ga-zetesinin Roma muhabirine beyanatta bulunan Kont Ciano, İtalya-nın Arnavutluktaki hareketinin (t-talya ile Yugoslavya arasındaki te-sanüdü ve mütekabil mesai birliğine yeni unsurlar ilâve etmiş» olduğunu söylemiştir. Yugoslavya ile dostluk, taly’anın haricî siyasetinin başlıca esaslarından biridir ve öyle kalacaktır.
B. Ciano, yakında Venedik’te yapılacak olan görüşmelerin İtalya ile Yugoslavya’yı yekdiğerine bağlıyan rabıtaları daha ziyade kuvvet! ndi-receğine kani bulunduğunu ilâve etmiştir.
Hitler Küçük Devletlerden Soruyor
Ruzvelte; İstiklâlinizi tehlikede görerek siz mİ müracaat ettiniz ?
Paris, 21 (AA) — İyi haber a-lan diplomatik bir membadan öğrenildiğine göre halihazırda Roosevel-te vereceği cevabı hazırlıyan Hitler, reisicumhurun nutkunda telmih ettiği küçük devletlere istiklâllerinin Almanya tarafından tehdit edildiğine kani olup olmadıklarım ve reisicumhurun müdahalesini istemiş o-lup olmadıklarım sormakla meşguldür.
Dünkü Meclis Toplantısı
Ankara : 21 (A.A.) — Bugün doktor Mazhar Germenin başkanlığında toplanan B. M. Meclisi, îskân Kanununun tetkiki için muvakkat bir encümen teşkilini tasvip etmiş ve B. M. Meclisi 1939 yılı iklncikânun -Şubat ayları hesabı hakkmdakl mazbatayı kabul tmşitir.
B. M. Meclisi müeakıp toplantısını gelecek Çarşamba günü yapacaktır.
Mussolininin Nutkunun Akisleri
Nev-york 21 (A.A.) — Musollni-nin beyanatı Nev-York Times tarafından Hitler’in Roma-Berlin mihverinde hâkim bir vaziyette bulunduğuna bir işaret şeklinde tefsir e-dilmektedir.
(Musolini’nin Roosevelt’e cevap vermek işini arkadaşına bıraktığı meydandadır.)
Musolini’nin (Coğrafi hatlar) tabirini ele alan bu gazete, şunları i-lâve eylemektedir;
(Bu tabirin mahdut servetlerinin esiri olan ve diğer milletlerin zararına olarak genişlemek isteyen İtalya ile Almanya’nın mutad taleplerinin yeni bir şekilde takdiminden ibaret olması ihtimali vardır.)
Bükreşteki intiba
Bükreş, 21 (A.A.) — Stefani A-jansmdan:
Duçe tarafında-ı Capitole’de irad edilmiş olan nutuk, çok büyük ve müsait bir intiba tevlit etmiştir. Gazeteler, Bai' Musolini tarafından irad edilmiş bulunan nutkun beynelmilel hâdiselerin tekâmülüne daha ziyade cesaret verici bir manzara bahşetmiye matuf olduğu mil-taleasını serdetmektedirler.
Gazeteler, 1942 senesi Roma sergisi için Roma’da yapılmakta olan muazzam hazırlıkları tebarüz ettirmekte ve bunun «için Duçe tarafından sulh lehine söylenilmiş olan sözleri muhik bulmaktadırlar.
Amerikan gazeteleri takbih ediyor
Vaşington, 21 (AA.) — Musoli-
Sovyetlerin İngiltereye
Mukabil Teklifleri
(Baştarafı 1 inci sayfamızda) laşmalanna benziyeu bir İngiliz -Fransız - Sovyet karşılıklı anlaşmasının her hangi bir kollektıf sisteme esas teşkil edebileceği kanaatindedir.
Diğer taraftan, Sovyetler Birliği Polonya ve Rumanya’ya verilen ve Sovyetler Birliği tarafından muhtemel bir taarruzu da derpiş eden Fransız ve İngiliz garantilerinin bir ' Sovyet taarruzu ihtimalini hariç tutacak şekilde tadil edilmesini tercih etmektedir.
Keza Sovyetler Birliği, Polonya ve Rumanya’ya Sovyet garantisi verilmeden önce bu iki memleket arasındaki anlaşmanın yalnız Al-manyaya karşı olmasını ve bu mem lekete karşı aralarında bir askerî müdafaa anlaşması akdetmelerim arzu eylenfektedir.
iyi malûmat alan mahfeüere göre, Sovyet teklifleri hakkında Ingn-liz intibaı tamamen gayri müsait olmamıştır. Zira, Rusya emniyet teşkilâtına samimî bir surette iştirak niyetinde olduğunu açıktan a-çığa göstermiştir. Ancak salâhiyet-li bir kaynaktan bildiriliyor ki, Sovyet teklifleri Almanya’nın muarız olduğunu açık bir surette ilân ve barış teşkilâtı yerine bir nevi çevirme sistemi tesis etmek demektir.
Bu teklifler, yerine getirilcZğ' takdirde, Almanlar, emniyet teşkiil bahan esile bir çevirme manevrasına maruz bulunduklarını hiç şüphesiz alenî surette iddia edeceklerdir.
asi mahfeller, böyle tam bir it-frndan kabul edilemiyeceğini ilâve tifakın Polonya ve Rumanya tara-ediyorlar.
Nihayet, böyle bir anlaşma yalnız İtalya, Portekiz ve Ispanya’yı çileden çıkarmakla kalmıyacak. memleketleri İngiliz politikasına müsait bir surette istihale ettirmek hususundaki son imkânı da ortadan kaldıracaktır.
Paris : 21 (Hususî) — Senato ka-riciye komisyonunun toplantısı iki buçuk saat sürmüş ve Be. Boone Beynelmilel vaziyet hakkında tam ve sarih beyanatta bulunmuştur.
Nazır, Polonya,, Romanya ve Yunanistan hakkında yapılan beyanatın ehemmiyetle şumülünü tasrih ederek görüşmelerine diğer alâkadar devletlerle de faal bir şekilde devam ettiğini bunların da yakında
ni’nin nutku hakkında resmî mah-fellerde gösterilen ketumiyetn aksine olarak gazeteler, (Musolininin cevabını) doğrudan doğruya takbih etmekte ve bu cevapla reisicumhur tarafından yapılan teklifin sadece reddedilmiş olduğunu kaydeyle-mektedirler.
Paris Matbuatı Ne Diyor?
Paris, 21 (A.A.) — Musolininin nutkunu mevzu bahs eden Petit Journal diyor ki:
Musolini, İtalya ve Alm tanya’nın faaliyetinin sulha ve tesanüde istinat ettiğini söylemekle iktifa ediyor. Vakıa Avusturya’nın ve Çekoslovakya’nın ilhakı muharebesiz olmuşsa da Habeşistan’ın ve Ama-vutulğun ilhakları hususunda ayni J şey söylenemez.
Figaro, şöyle yazıyor:
Malik bulunduğumuz her türlü vasıtaları tamamile müdrikiz. Bizimle, diplomatik, normal yollarla ve mantık dairesinde müzakere ed-i lebileceğini ve fakat işi şantajcığa dökmemek lâzımgeldiğini zamanında anlamamış olanlar, şimdi vaziyetlerini, kendilerini düşünsünler.
Petit Parisien de diyor ki:
Madritte yapılacak olan Zafer geçiZnin 30 mayısa tehiri ve dün akşam Douvres açıklarından geçerek İspanya sahillerine doğru yol alan Alman filosunun hareketleri Musolininin dün söylediği nutuk yanında en büyük teyakkuzu ica-bettirecek hâdiselerdir.
neticeleneceği ümidini bildirmiştir.
B Bonne, mesajından dolayı B. Roozvelt’i tazim ile yâdederek bu mesajın bansa büyük bir hizmet olduğunu söylemiş ve sözlerini alınan tedbirlerin tamamen tedafüi mahiyette ve beynelmilel vaziyeti karşı-1 lamak için alınır ış olduğunu kaydederek bildirmiştir.
Türk - Ingiliz Müzakereleri
Londra : 21 (A.A.) — Times gazetesi .yazıyor:
İngiliz resmî mehafili, bir Türk gazetesi tarafından bildirildiğinin hilâfına olarak Türk - İngiliz, müzakerelerini müsbet bir tarzda neticelenip bitmiş olduğunu beyanda tereddüt göstermekledir.
Maamafih mezkûr müesselerin iki memleket arasındaki anlaşmanın ve tecavüze karşı gelmek hususundaki müşterek arzularının bir delilini' teşkil etmek itibarile büyük bir memnuniyet izhar edilmektedir.
Bulgar Talebleri
(Bast-arafı 7 in--i sayfada) girmiyeceğini ve bitaraf kalacağını söylemesi parlâmento mehafilinde pek iyi bir tesir bırakmıştır.
Bükreş : 21 (A.A.) — B. Köseiva-nof’un dünkü beyanatı üzerine Bul-garistanın Kumanyadan arazi metali batında bulunwış olduğuna dair bir şayia çıkmıştır. îyi malûmat almakta olan mahafile nezaran Bulgaristan, Rumen hükümetinden hiçbir talepte bulunmuş değildir.
Bükreş : 21 (A.A.) — Bulgarista-nın Rumanyadan toprak taleplerinde bulunduğu resmen tekzip olunmaktadır.
Öğrenildiğine göre Macaristan , İtalyanm tal bi-lebi üzerine, Yugoslavya'dan araziye müteallik bir girna mütalebede bulunmamayı kabul etmiştir.
Berlindeki heyetlerin Dünkü ziyareti
Berlin : 21 (A.A.) — Führerin yıldönümü münasebetile Berline gelmiş olan heyetler bugün olimpiyat tesisatını ziyaret etmişlerdir.
Maarif Vekilinin Üniversitedeki Tetkikleri
Maarif Vekili Haşan Âh Yücel dün sabah Ankara’dan şehrimize gelmiş ve kendisi Haydarpaşa’da Maarif Müdürlüğü erkânı ve arkadaşları tarafından karşılanmıştır. Mumaileyh, Haydarpaşa’dan doğruca lstanbula geçmiştir.
Maarif Vekilimiz dün öğleden ev-evvel saat 11,30 da Üniversiteye giderek Üniversite rektörü ve dekanlarla temas etmiştir.
Vekil bügün de Maarif Müdürlüğüne giderek tetkikatta bulunacaktır. B. Haşan Âli Yücelin şehrimizde bilhassa Üniversite işlerile meşgul olacağı anlaşılmaktadır.
Milletler Cemiysii Komyi Toplanıyor
Cenevre : 21 (A.A) — Milletler Cemiyeti Konseyi, 15 Mayısta toplanacaktır. Ruznamede 10 mesele vardır. Bilhassa Çin Hükümetinin Uzak Şarkın vaziyeti hakkındaki müracaatı bu meyandadır.
Yeni Bir Hava Hattı Beriin - kokyo arasında bugün tecrüeb seferine başlanıyor
Berlin : 21 (A.A) — Von Gab-lenz ve Helm tarafından sevkedilen «Ju - 51» markalı Alman tayyaresi bugün öğleden sonra Atina, • Belgrad, Kalküta ve Bangkok yolile Tokyo’ya hareket edecektir. Sefer, 10 - 12 gün sürecektir. Bu sefer Almanya ile Japonya arasında muntazam bir bat ihdası için tecrübe mahiyetinde olarak yapılmaktadır.
Bir Günde Amerikaya /üren Altınlar
New-York, 21 (AA.) — Amerika Bankasının bildirdiğine göre, yalnız tek bir günde Amerika’ya 25 milyon 333 bin dolarlık altın gelmiştir.
Son Avrupa hâdiselerindenberî Avrupa’dan kaçarak Amerika'ya gelen ve âtıl bir halde duran sermaye yekûnu 4 milyar dolan geçmiştir.
Tahranda Yeni Elçilik Binamız açıldı
Tahran, 21 (A.A) — Anadolu Ajansının hususî surette gönderdiği redaktörü bildiriyor:
Dün saat 18 de yeni Türkiye büyük elçilik binasının kuşat töreni yapılmıştır. Hâdise Türk-îran dostluk ve kardeşliğinin yeni canlı tezahürünü teşkil eylemiştir.
Gümrükler U. Müdürünün Beyanatı
(Ba«tara*ı T inci »avfamırda)
Kongrede beynelmilel hava nakliyatını kolaylaştıracak mevzular üzerinde müsbet kararlar alındı. Kongre bittikten sonra Fransız gümrüklerinde tetkikat yapmağa memur edildim. Ve ilk olarak Paris sonra Marsilya ve Havr limanlarında bazı tetkikler yaptım. Oradan dostumuz Yımanistana gelerek Atina. Pire gümrüklerini gezerek Selâniğe geldim. Ve buradaki gümrük vaziyeti ile serbest gümrük mın takasında tetkikatta bulundum. Tetkiklerim çok istifadeli oldu. BîThassa Londra. Paris ve dost Yunanı standa fevkalâde hüsnü kabul gördüm.
Yeni hasırlanmakta olan Gümrük Kanunu propesi bitmek üzeredir. Avrupa gümrüklerinde gördüğüm vaziyetlerde yeni kanuna uygun şekilde bazı esaslar vardır. Bu gün gümrüklerimizde ıslah hedefi, tüccara mümkün olan kolaylığı gös termek+tr. Gümrük muamelelerinin daha esaslı bir şekilde tatbik edilmesi için yeni tedbirler alacağız. Avrupadaki seyaahtim yeni Gümrük Kanununun tatbiki şekilleri için çok istifadeli olmuştur.»
11 NİSAN 1939
Saffeı 4
23 Nisan Bayramı
Pazar gUnll Beyoğlunda muhtelif merasim yapılacak
23 nisan Hâkimiyeti milliye ve j Çocuk bayramı münasebetile yapılacak merasimi dün kısaca yazmıştık. Bugün de; Beyoğlu kazası dahilinde o gün yapılacak merasimi kaydediyoruz:
O gün saat 10 da 29, 10, 11, 12, 1 35, 13, 45, 47 inci resmî ilk okullardan ve özel okullardan takriben 1000 çocuk 29 uncu ilkokulda top- ı lanacakl ardır.
Bu talebeler, öğretmenlerinin nezareti altında tam saat 10,45 te Taksim Abidesinin etrafında Beyoğlu Maarif Memuru tarafından gösterilecek yerlerde vaziyet alacaklardır.
Bahriye Bandosu, saat 10,45 te Taksim’de bulunacaktır.
Ayni saatte Beyoğlu kaymakamı, Parti Başkanı, Halkevi başkanı, ilk okul çocuklarına yardım Birliği başkanı, Çocuk Esirgeme Kurumu Başkanı, Kızılay Başkanı, Beyoğlu Emniyet Âmiri, Taksim Nahiye müdürü Taksimde bulunacaklardır.
Saat 11 de çalınacak (Ti) boru-siyle selâm vaziyeti alınacak, bando İstiklâl Marşını çalacak, talebeler ve halk beraber söyliyecekler-dir. Bu arada bayrak direğe çekilecektir.
Belediye, Cümhuriyet Halk Partisi, Halkevleri, Yoksul ilk okul çocuklarına yardım birliği, Çocuk E-sirgeme Kurumu, Kızılay ve diğer teşekküller tarafından gönderilecek çelenkler âbideye konulacaktır.
Beyoğlu Halkevi Başkanı Ekrım Tur, Hâkimiyeti milliyeye, Çocuk Esirgeme Kurumu Başkanı Dr. Fethi Erden Çocuk Bayramına dair sözler söyleyecekler ve 12 nci o-kuldan bir talebe duygusunu anlatacaktır.
Kürsü ve hoparlör tesisatı Taksim Nahiye Müdürlüğünce temin o-lunacaktır.
Taksimde icabeden inzibatî tedbirler, Beyoğlu Emniyet amiriyle, Taksim Nahiye Müdürü tarafından alınacaktır.
Şişli Nahiyesinde
Saat 11 de Şişli Halkevi önünde civar okullar talebeleri ve halk toplanacak, merasime İstiklâl Marşile başlanacaktır.
Halkevi Başkanı Ahmet Halit Yaşaroğlu bir hitabe irad edecektir.
Erkek ve kız talebeler tara'm-dan Çocuk Bayramı hakkında şiirler okunacak ve nutuklar söylenecektir.
Kasımpaşa ve Hasköy Nahiyesinde
Mmtakalarm vaziyetine göre i-cabeden toplantılar yapılacaktır.
Halkevlerinde
Beyoğlu ve Şişli Halkevleri tarafından yaptırılmış olan elbise ve sair eşya kendi mmtakaları dahilindeki çocuklara tevzi edilecektir. Beyoğlu Halkevinin Köycülük u-besinden bir heyet Kilyos köy ine giderek köylü kardeşlerle bayrımı tesid edecektir. Köylü çocukları i-cin hazırlanmış olan elbise ve sair giyecek eşya, ilâç ve yiyecek maddeleri tevzi edilecektir. Şişli Halkevi tarafından Dağcılık Klübünde büyük bir çocuk balosu verilecektir. Halkevleri salonlarında ve sinemalarda çocuk temsilleri verilecek ve filmler gösterilecektir.
TIK1IA1AH
V/VZ.ASI : /^U^-AP P£RTOgi-U
Köroğlu Haykırdı:
“Erkekseniz Kılıçlarınızı Çekip Karşıma Çıkınız ! Size Köroğlunun Kim Olduğunu Anlatayım !■) y---------------------------------------
- 15
— Henüz hayır...
— Neden?
— Arzedeyim. Biz, Köroğlu ortadan kaybolduktan sonra oranın boş olduğunu zannediyorduk. Fakat öyle değilmiş. Binayı yıkmak için oraya giden ameleler, binanın bir sürü haydut tarafından işgal e-dilnıiş olduğunu görmüşler ve ancak kaçıp, canlarını güç kurtarabilmişler. Bunun üzerine bugün yanlarına asker alıp yeniden gidecekler.
— Allalı, Allah, acaba kim bu adamlar?
— Ameleler tanıyamamışlar. Yalnız çok aksi suratlı ve çok iri yarı adamlarmış.
— Hay Allah belânızı versin.. Şimdi ne yapacağız? Köroğlu da yanında iki kişi olduğu halde goldl. Bundan sonra büsbütün birşey yapmayız. Artık gece uyumak, bir dakika rahat yüzü görmek bizim için haramdır. Yapılacak yegâne şey, bütün askeri seferber edip Çamlıbeli sardırmak, ne pahasına olursa olsun, kendilerini ölü veya diri yakalamaktır. Şimdiden tezi yok, derhal hazırlıklara başlanmalıdır.
Köroğlu, Hoylu Bey ve Ayvaz, Çamlıbeli tırmanıp, kalenin önüne geldikleri zaman hayretle dura-ladılar. Çünkü Köroğlunun bomboş bıraktığı kalenin pencereleri açıktı ve bacasından duman çıkıyordu Bu da boş olmayıp, içinde insan bulunduğuna delildi. Köroğlu hiddetle gürledi :
— Ohır iş değil... içindekiler kim acaba? Fakat kim olurlarsa olsunlar, buraya gelmeğe, Köroğlunun evini işgal etmeğe nasıl cesaret etmişler, buna hayret ediyorum. Ben, ölmeden, benden izinsiz içeri girecekleri öldüreceğime yemin etmiştim, buna rağmen buna cesaret etmişler ha!
Bunu der demez hemen kılıcını sıyırdı ve Çamlı-beli titreten bir sesle haykırdı:
— Hey, içeridekileri Erkekseniz kılıçlarınızı alıp karşıma çıkınız! Size Köroğlunun kalesine girmenin ne demek olduğunu öğreteceğim!
Bu ses üzerine, kalenin içinde bir hareket oldu. Az sonra kapıdan birer birer altı kişi çıktı. Doğrusu ya, altısı da çam yarması gibi iri yarı, gözlerinden baİY’Iarından, bilekleri pek, yaman kişiler oldukları bir anda belli adamlardı.
Fakat hiç birinin elinde kılıç değil, birer küçük bıçak bile yoktu. Hepsi, uçmak ister gibi şaha kalkmış kır atının üstünde, kabarmış bıyıkları, keskinleşmiş bakışlarilc bir kat daha heybetli görünen Köroğlunun önünde diz çöktüler. Boyunlarını uzattılar. Öylece durdular, içlerinden en irisi Köroğluna döndü:
— Senin kılıcın önünde boyunlarımız kıldan incedir Köroğlu! Yalnız kerem et, izin ver de sebebini anlatalım.
Bu vaziyet karşısında Köroğlunun hiddeti yatıştı :
— Anlat bakalım!
— Biz, çok uzaklardan senin şöhretini duymuş, senin zalimlerin düşmanı, zayıfların, kimsesizlerin kurtarıcısı olduğunu işitmiş insanlarız. Senin yanında kalmak, sana hizmet etmek için kalktık, buraya kadar geldik. Fakat seni bulamadık. Bunun üzerine
Haşan Deposu Yangını
Dün B. Haşanın sorgusu yapılarak qeş de şahit dlnıendl
Haşan deposu yangını tahkikatı bitmişti, tahkikat neticesinde (teşvik) suçile ikinci sorgu hâkimliğine verilen B. Haşan, dün Adliyeye gelerek mezkûr sorgu hâkimliğinde isticvap olunmuştur.
Ayrıca; dün bu mesele hakkında beş te şahit dinlenmiştir.
gelmeni beklemeğe karar verdik. Çok şükür işte gel- (Devamı var)
Bu Hafta SÜMER Sinemasında Büyük İspanyol Şantözü ve Dansözü EMPERIO AR GEN TINA
İspanyolca Sözlü ve Şarkılı
MORENA KLARA Zengin ve emsalsiz filminde takdir alkışları toplayor. EKLER JURNAL da Arnavutluk hâdiseleri M. LÖBRUN'un yeniden Reisicumhur seçilmesi... Versayda yapılan merasim vesaire
Bugün saat ı ib 2.30 da tenzilâtlı matineler
din. İstersen bizi kabul et. Etmezsen ne yapalım, boynumuzu büküp gitmeğe hazırız.
Bu sözler, Köroğlunun üstünde çok iyi bir tesir yaptı :
— Kalkın yerden! Diye söze başladı. Hoşgeldi-niz, safa getirdiniz Burada senlik benlik yoktur. Hepimiz elde vereceğiz. Öyle çalışacağız.
Bu sözler altı iri yarı adam üzerinde çok iyi bir tesir yaptı. Hepsi sevinçle yerlerinden fırladılar- Vör-oğlu kılıcını yerine koyarken sordu :
— Adın ne senin?
— Ecelianan!
— Senin?
— Dellâk Haşan.
— Senin? #
— Dağdeviren!
— Senin?
— Selâm vermez!
— Senin?
— Kabresığmaz!
— Ya senin?
e —Benim de Zincirkıran! V
’ — Çok iyi.. Bu benimle gelen yiğltin ismi de Hoylu Beydir. Bu dclikanlınınki de Ayvaz!
Şimdi, hepiniz sözlerimi dinleyin. Benim güttüğüm gaye haydutluk, başkasının alın terile kazanmış olduğu parayı çalmak, yani hırsızlık değildir. Ben, insanların içinde yaşadıkları halde hakikatte hay dut ve hırsız olan, ötekinin berikinin parasını kahpece yollardan çalarak kendi cebine atanlarla bu kahpe ve kancık haydutlarla dövüşürüm. Hepimizin gayesi bu olacaktır.
Şimdi bu gayeden çıkmayacağınıza, kılıcınızı hiç bir vakit bir masumun, bir zavallının üzerine çevirmeyeceğinize, hiç bir vakit vicdanınıza aykırı tir iş yapmıyacağmıza namusunuz üzerine yemin ediniz.
— Yemin ederiz!
— Pekâlâ öyle ise anlaştık demektir. Şimdi bir kuzu çevirip hep birlikte yiyelim. Bir müthiş açız.
Ertesi günü Köroğhmu çok erkenden uyandırdılar. Köroğlunu uyandıran nöbetçi tayin ettiği Selâm-vermezdi. Köroğlu, uyandırıldığı için gayri ihtiyarî bir küfür savurmuştu. Çünkü kaç gündür hayatı yolda geçmiş, uyku falaaıı uyulmamıştı. Şimdi hiç olmazsa yirmi dört saat deliksiz bir uyku çekmek niyetinde idi Ne diye kendisini rahatsız ediyorlardı?
— Ne var, ne ne diye uyandırıyorsun beni?
— Sarılıyoruz Köroğlu. Bolııdan beş yüze yakın atlı Çamlıbele doğru geliyor. Manevraları bütün dağı sarmak böylece bizi kuşatmak, ölü veya diri mutlaka ele geçirmek.
— Nereden öğrendin bunları?
— Az evvel, aralarından kaçan dört kişi kestirme yoldan çıkarak buraya geldiler, haber verdiler. Silâhlarını da hizmetimize koymak istiyorlar.
— Telâşlanmağa lüzum yok. Ben yalnızken bile kaç defa ayni şeyi yapmağa teşebbüs ettiler. Halbuki şimdi kaç kişiyiz. Elbette kendilerini tepeleyebiliriz.
— Fakat bu sefer plânlan başka İmiş. Doğrudan doğruya kaleye hücum etmiyeceklermiş.
Üsküdar Adliye Sarayı İnşaatı
Yanan Üsküdar Adliye binası ye-' rine inşa edilmesi kararlaştırılan yeni (Adliye Sarayı) inşaatına süratle devam olunmaktadır.
Binanın bir an evvel ikmali için amele ve usta ekipleri ahiren arttırılmıştır.
Diğer taraftan Adliye Vekili, Is-
tan’mİ Adliye Sarayının da stfraLe yapılmasını arzu etmektedir.
Bu husustaki kat’î kararın önümüzdeki günlerde tebliğ olunması U.eklenmektedir.
Yukarıdaki resmimi j, Üsküdar Adliye sarayı insafını gösteriyor.
TILSIMLI SPOR:
ATLETİZM
Maddî, Manevi Kuvvetimizi Kâfi Derecede Tamamlandırmak için En Ziyade Ehemmiyet Vereceğimiz Spor Atletizmdir
Yazan t ATLET

Türk c. uefızminin nüvesini teşkil eden İstanbul atletlerinin beklediğimiz dereceyi tutabilmesi için kendilerini çamur deryası Taksim stadı gibi sahalardan kurtarıp yukarıdaki Ank ra stadı gibi modern sahalara biran evvel kavuşturmamız lâzımdır.
Geçen Cumartesi günü İstanbul okullar spor bölgesi bayanlar voleybol müsabakalarının hitamında beden terbiyesi öğretmeni arkadaşlar ve sporcu gençlerle memleket ve milletin en çok muhtaç olduğu sporu tayin için ufak bir musahabede bulunduk.
Azim, sebat, itimadınefs kabiliyet lerini ümit ve neş’eyi hep birden artıran bir spor -olup olmadığı, varsa hangisi olduğunu soran bir arkadaşa orada verdiğim cevabı mevsimin ilk koşu müsabakalarının yapıldığı bugün makale şekline sokarak burada okuyucularıma da takdim ediyorum.
Kuvvet, cesaret, azim, sebat, iti-madınefs kabiliyetlerini ümit ve neş’eyi arttıran spor vardır..
Hangisidir biliyor musunuz? Memlekette hiç ehemmiyet verilmi-yen, daima ve mütemadiyen ihmal edilen «ATLETİK» sporlar!
Filhakika koşma, atma ve atlamalardan ibaret olan atletiz msporları, bizim en çok muhtaç olduğumuz halde maalesef son zamanlara kadar ehemmiyet vermiyor ve kendi hali-1 ne terkediyorduk. Her şeyi bertaraf vatanın coğrafî ve siyasî hududu göz önüne getirilecek olursa her an ihtimal dahilinde bulunan bir düşman hücumuna karşı Türk vatanını, Türk istiklâlini ve varlığını korumak için bütün Türk gençlerinin koşar, atlar, çevik ve azimkar, metin ve tamamile itimadınefs sahibi olrak yetişmeleri bir zaruret ve zarureti milliyedir.
Acaba atletik sporlar, bu evsafı temin edebilir mi?.. Muhakkak ki eder. Çünkü atletik sporlar, ferdî, her şahsın kendi başına başarmaya
ği, sporunda muvaffak olmak için kendi kuvvet ve gayretinden başka hiç bir kuvvetten ümit beklemiye-ceği sporlardır.
Binaenaleyh bu sporla uğraşanlar, istenilen evsaf ile muttasıf olmayı yaptıkları sporlardan meburen öğrenirler. Yahut bu sporlarda muvaffak olmıyarak terkederler. Nitekim memleketimizde birçok gençler bir taraftan teşvik ve rağbet görmediklerinden bir taraftan da azim, sebat, mütemadi gayret, ümit ve itimadınefs kendilerinde görmediklerinden evvelce başladıkları halde sonraları atletik sporlaır terket-mişlerdir.
Atletik ve ferdî sporların mühim faidelerinden biri de her sporcunun sıhhat ve vücudüne azamî bir ehemmiyetle itina etmesini cebren öğretmesidir. Eğer bir koşucu veya atlayım vücut ve sıhhatini ihmal ederse sporunda muvaffak olamaz, Cem’î sporlarda olduğu gibi en müşkül en yorgun anlarında bir arkadaşından imdat bekliyemez. İşte bunun içindir ki, dünyanın her tarafında bir atlet ile bir futbolcunun sıhhat ve vücut kuvvetlerine verdikleri ehemmiyet mukayese edilemiyecek derecede farklıdır. Çünkü bir futbolcu yorgunluğu hasebile başaramadığı herhangi bir işte kabahali çıkarabileceği veya yardım görebileceği 10 arkadaşa maliktir.
Buna mukabil bir koşucunun itham edeceği veya yardım görebileceği kendinden başka kimi vardır? îki tarafta bu cihetleri pek iyi takdir ettiklerinden biri gençlik kuvvetini ne kadar iyi idareye ehemmiyet verirse diğeri de o kadar ih-
çalışacağı, kendinden başka hiç bir malkâr olmaktadır. kimseden yardım görmeden yapaca- (Sonu 7 inci sayfada)
/pVk 2B.ÜYÜKFİLM
Sinemasında BİRDEN
1-BRODVAY KUKLASI
Küçük Yıldız ŞİRLEY TEMPLE'nin bugüne kadar yaptığı en güzel ve en eğlenceli filmi. Fransızca Sözlü 2 - OTOMOBİLLİ ÂŞIKLAR Bu (ene Fransada çevrilen en zevkli en eğlenceli operet Baş rolldrde: CLAUDE MAY■ COLETTE DARFEUIL - ALERMF Dikkat: BRODVAY KUKLASI sa.t: 2,30 - 5.25 - 8 20 OTOMOBİLLİ ÂŞIKLAR; «at 1 - 3.50 - 6.40 - 9.45 Tenzilâtlı biletler ta® saat 2.30 a kadar verilir.
i ‘
Şikârını Eterle
Bayıltıp Soymak isteyen Genç
ileri Yürüyüş
Açık Arazide Müsavi Şartlaı Altında Çarpışacaktık
□ün başlanan muhakeme sinde deli olduğu iddia edildi
Bundan bir müddet evvel; bir gece vakti Beyoğlunda evine gitmekte olan bir tüccarın arkasından ü-zerine atılarak onu eterle bayıltıp soymak istiyen İsviçreli Alber Mül-lerin muhakemesine dün başlanmıştır.
Dünkü celsede vak’anın sureti cereyanı halikındaki tahkikat raporları okunmuş ve bilâhare maznunun avukatı, Müller’in deli olduğunu iddia etmiştir.
Muhakeme; maznunun Tıbbı Ad-lî’de muayenesini kararlaştırarak celseyi talik etmiştir.
Ermeni Kumandanının Vaziyeti Takdir Edemediğini Veyahut Sinirlerinin Pek Kuvvetli Olmadığını Aldığı Vaziyetten Anladım
işte Erzurum mevkii müstahkemini müdafaaya karar veren Ermeniler de bizim Edirnede yaptığımız hatayı irtikâp etmişlerdi. Gerçi biz Edirne’de beş ay Heri mevzilerimizi müdafaa etmiştik. Fakat meselede vahidi kıyasî zaman değil taarruz kuvvetlerinin tazyiki derecesidir. Hat açmış, muharebeye hazırlanmış üstün kuvvetlerle telörgüleri dışarısında kale topçusunun himayesinden uzaklarda muharebeyi kabul etmek demek, mağlûp olunca galip kuvvetlerle birlikte mevkii müstahkeme girmek demektir. Halbuki bir mevkii tahkimden maksat kuvvet azlığını mevkiin kudretile üstün bir hale sokmak demektir. Edirne’de mevkii müstahkem kumandanı ve erkânıhar-biyesindeki haleti ruhiyeyi yakından gördüğüm için Erzurumdaki Ermeni kumanda heyetininkini de anlıyordum: Hattı aslideki muharebe kale kumandanlarının sinirlerini gevşetiyor! Düşman uzaklarda kaldığı müddetçe daha ziyade kalb istirahatine maliktirler. Tıpkı tehlikeye maruz kalan bir insanın telâkkisi gibi. Halbuki bir çok muharebelerden alınan derslerle tesbit olunan kale talimatnamesi kale kumandanına pek açık olarak vazifesini ihtar ediyor ve arazii hâriciyenin, ileri karakol mevkilerinin ve hattı aslinin kıymet ve kudreti harbiyelerini izahla birinden diğerine çekilmek zamanlarını apaçık gösteriyor. Fakat her işde olduğundan daha ziyade muharebede insanları idare eden yalnız kafaları değil, ayni zamanda sinirleridir. Bu da yaratılış meselesidir. Muharebede düşüncenin hâkimiyeti; bir dereceye kadar da nazarî bilgiyi tatbikatla kökleştirmek suretile kısmen elde edilir.
T c ■
Yeni yapılacak yol'arın programı
İstanbul Belediyesi bu sene yapılacak yolların programını tesbit e-derken İstanbul Parti Kongresinde halk tarafından yapılan talepleri nazarı itibara alacak ve programı buna göre tesbit edecektir. Belediye yol isine 3 sene zarfında 2 milyon lira sarfedecektir.
ıı cezalı otobüsün ruhsatiyeleri geri verildi
Eski vali Muhittin üstündağ zamanında otobüslerinin ruhsatiyeleri alınarak müddetsiz olarak cezalandırılan 11 otobüsün ruhsatiyeleri iade edilmiştir. Bu otobüsler Keresteciler - Eyüp hattmda çalışacaklardır.
'Hitler Bismark gemisinin denize indirilmesi merasiminde
Alman Donanmasının Vasıl Olduğu Mertebe
Sür’atle Kuvvetlenen Alman Deniz Kuvvetlerinin Bugünkü Vaziyeti
Erzurumu müdafaa edecek olan Ermeni kumandanının vaziyeti takdir edemediğini veyahut sinirlerinin pek kuvvetli olmadığım aldığı vaziyetten anladım ve buna pek sevindim. Çünkü açık arazide müsavi şartlar altında çarpışacaktık. Ve birlikte Erzurum sokaklarında boğuşacaktık. Ordu kumandanına yaptığım teklif bu esasa dayanıyordu. Ordu kumandanı Vehip Paşa da Balkan harbinde Yanya kalesi kumandanı idi. Her halde onun da kale muharebelerindeki bilgisi yalnız nazariyata değil, ameliyata dayanıyordu. Bunun için teklifimi kabul edeceğini ümit ederek çok sevinçli idim.
9 martta karargâhımı Yeniköyden Tazegüle naklettim. Sabahleyin hararet derecesi 2 santigrad idi. Hava karlı, her taraf kar örtülü idi. İki aydan fazla zamandanberi soğuğa ve kara o kadar idman etmiştik ki, bugün bize bir bahar gibi geliyordu. Üstelik Erzurum cephesine yaklaşmak zevki de vardı, üç saatlik bir atlı yürüyüşle 15 kilometre harita mesafesi olan Karabıyığa geldik. Yeniköyden buraya kadar sahra demiryolu güzergâhı yapılmış. Karabıyık-fan itibaren Erzuruma doğru mükemmel demiryolu gidiyor. Karabıyıkta ufak bir istasyon var. Burada öğle yemeğini yedik. Hava hayli ısındı. Lerece + 2 oldu.
Karabıyıktaki Rus erzak ambarları olduğu gibi duruyor, iki yüz tondan fazla has unu artık afiyetle benim askerlerim yiyecek. Ambarları dolaşırken duyduğum zevkin derecesini tarif edemem. Rusların askerlerini beslediği has un ve bu ayarda yemeklik hepimizin hayretini çekti. Sonsuz gıda, sonsuz malzeme ve sonsuz asker! Fakat sonsuz mağlûbiyete de onlar uğradı. Asırlardanberi Türklüğün mahvı emelile milyonlarla can ve para sarfeden Çarlık Rusyasının uğradığı bu âkibet hakkında karargâhımda felsefe yürüten arkadaşları dinlemek de zevkli bir şeydi. Bizi Erzurum’a kavuşturacak olan bu erzak ambarmda her türlü felsefeyi dinlemekten ve kabul etmekten tabiî bir şey olamazdı. Pek samimî ve pek âhenkli olan karargâh arkadaşlarımın samimiyetlerine bir arkadaş gibi benim de karışmaklığım hoşuma giderdi. Benden de ne düşündüğümü soran arkadaşlarıma şunu söyledim:
— Ruslar elviyei selâsede 40 yıldır oturuyorlar. Buralarda ise henüz üç yıl kadar kaldılar. Farzedl-yorum ki yol, demiryolu, köprüler vesair nafıa işlerimizi kendilerine konturatla vermiştik. Şimdi kat’î kabul muamelesini yapacağız. Eğer vazifelerini lâzımı gibi yapmamışlarsa ve yol boylarınca şu Karabı-yık ambarı gibi iaşemizi, Mamahatun, Erzincan depolan gibi malzememizi temin etmemişlerse Çar hükümetinin kalpazanlığına pek kızacağım. Fakat geçtiğimiz şoseler, köprüler ve şu sahra demiryolu ve hele şu erzak amban bize güzel şeyler göreceğimizi va- —•■— — “■
dediyor. Ermenllerin bu amban yakmıyarak bize İcrini uydurdukları bildiriliyordu. Erzurum’un bir darbe ila zaptını temin etmeleri ha-
Erzurumda çifte minarenin kapısı kikaten her türlü felsefeye zemin olabilecek mahiyettedir. Eğer Erzurumu ümit ettiğim bir darbe ile kurtarabilirsek daha zevkli olarak filosoflanmı dinleyeceğim. Fakat ordudan ters bir cevap alır da Erzurum’un mahvını seyre mahkûm edilmek istenirsek o zaman da siz beni dinlersiniz!
Bu sonuncu ihtimal erkânıharplerimin de neşesini kaçırdı. Bana sordular:
— Böyle bir menfi emir alırsak ne yaparsmız?
Şu cevabı verdim:
— Vaziyetin benden istediğini yapmak için her mes’uliyeti kabul etmekten çekinmem.
30 küsur yıl evvel îstanbuldan Vana giderken geçtiğim yola çıkmış bulunuyörâum. Fakat o zaman pek küçük olduğumdan buraları hatırlıyamıyordum. Erzurumda başım yarıldığı için içine düştüğüm havuzun bulunduğu yerler hakkında canlı hatıralarım vardı. Oraları görmiye büyük iştiyakım vardı.
Karabıyık’tan üç çeyrek saatte Tazegüle geldik. Karasu buz tutmuştu. Üzerinden yaya geçtik. Taze-gül 180 evli bir köy. Fakat Ermeniler çekilirken 100 kadar ev yakmışlar. 30 kadar da çocuk, kadın ve ihtiyar şehit etmişler. Kalanlar da pek az birşey ve ihtiyar, kadın, çocuk bunlar da öteberiye kaçarak kurtulmuşlar.
Zavallı halk bitkin bir halde ve hiç bir şeyleri kalmamış. Ordumuzun içindelri evlâtları sağ olarak gelmiş mi diye delice oraya buraya koşuşuyorlar. Hepsini topladım ve her birerlerine birer gümüş mecidiye dağıttırdım ve dedim ki :
— iki üç gün sonra Erzuruma gider, çarşıdan öte beri alırsınız.
Ağlayışlar, dualar bizi de heyecanlandırdı. Bunlara yemek ve ilâç muaveneti için de icabedenlere e-mir verdim.
Menzil yarından itibaren Erzincandaki 36 ncı fırka ve kolordu kıtaatı ve Erzincana gelecek olan ordu karargâhının kademesi için günde 12 ton erzak getirecek. Ayrıca 10 martta 440 sandık mühimmat ve 10 dan sonra da her gün 40, 17 Marttan sonra da günde 60 sandık mühimmat getirecek.
Bu vaziyete göre 36 ncı fırkadan bir alay daha Kargına kadar alabileceğimden fırkaya bunun için telgrafla emir verdim.
Tebliği resmide; lngilizlerin Filistin cephesinde faaliyeti ve Hicaz asilerinin de bu faaliyete hareket-
(Devamı var).
Macar - Slovak Hududunda Çarpışma Slovakların taarruzu Üzerine mukabil bombardıman yapıldı Budapeşte : 21 (A.A.) — Resmen bildirildiğine göre Slovaklar, dün akşam saat 21,15 te Sawobremete’de Macar hudut muhafızlarına taarruz etmişlerdir.
B usabah saa 6 da Slovak topçuları mezkûr kasabayı bombardıman etmişlerdir. Kasabanın üstüne beş obüs düşmüştür. Macar muhafızları mukabele etmişlerdir.
Macarlar tarafından zayiat yoktur.
Bir Macar zabiti bu hâdise -v»ık-kında tahkika yapmakadır.,
Şam Parlamentosu
Dün bir ay müddetle tatil edildi
Şam : 21 (A.A.) — Yeni Nasuhî Buhari kabinesi millî bloka muhale-fe e maruz kaldığından 20 Nisandan itibaren parlâmentoyu bir ay müddetle tatil etmiştir. Binnetice ekseriyet erkânından birçoğu, bilhassa Sadullah Djabri fırkası reisi ile fırka nın birçok müsa fi nazaırları hükümetle olan tesanütlerini ilân etmişlerdir.
Şehrin vaziyetinde mahsûs bir salâh görülmüştür. Dükkânların ekserisi açılmıştır. Haleb’de de çarşıların hemen hemen kâmilen açılmış olduğu bildirilmektedir.
Memlekette çocuk haftası
Ankara : 21 (A.A.) — 23 Nisan günü başlıyacak olan Çocuk Haftasının bütün yurt içinde geniş bir surette kutlulanması için Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Merkezi tarafından bütün merkezlere lâzım gelen direktifler verilmiş bulunmaktadır.
Genel Merkezin Ankara’da yapılacak tören için hazırladığı programa göre, 23 Nisan Pazar günü yapılacak geçit resmine okullar talebe mümessillerde ilkkoulların son sınıf talebeleri iştirâk edeceklerdir.
Çocuk Haftasının devamı müdde-tince çocukların eğlenmesi için muhtelif eğlenceler ve müsamere-ler tertip edilmiştir. ' *
Hitlerin hazır bulunduğu büyük bir merasimle Alman saffıharp gemi si Tirpitz’in denize indirilmesi Reich-in harp bahriyesinin yeniden teşkili safhasında yeni bir devirdir.
Bu yeni vahidi harp için seçilen isim bile, bugünkü Almanya idarecilerinin eski imparatorluk bahriyesinin an’anelerini ihya iradesini göstermektedir.
Scharnhost, Gneisenau, Graf -Von - Spee, uzak denizlerde mücadele eden gemilerin, hatırasını yâd etmektedir. Geçen 8 kânunuevvel a-yında denize indirilen tayyare ana gemisine, nakliye ve harp işlerinde kullanılan kabilisevk balon muci-di Graf Zeppelin’in ismi konulmuş ve (35,000) tonluk ikinci büyük Al man harp sefinesi de 2 nci Kilyomun donanmasının siyasî ve teknik yapıcısının ismini almıştır.
Fakat ne de olsa, bugün şahit o-lunan denize indirme keyfiyeti durmadan bir çalışmayı ve Alman donanmasının inkişafındaki sürati göstermektedir- Filhakika bu hu -susta Almanlar çok çabuk ilerliyorlar. Üçüncü ağır kruvazör, Prinz • Eugen 22 ağustos 1938 de, tayyare anagemisi Graf Zeppelin’in ayni senenin 8 kânunuevvelinde ve ilk "mu harebe gemisi,, Bismarck’in 14 şubatta denize inmesi şayanı dikkattir. Ve nisanın birinde de Tirpitz’in ayni şekilde denize indirilmesi çok mânalıdır.
Bu son iki sefine, 1936 bütçesinde yer buluyordu.
Donanmanın esas kadrosu 26000 tonluk Gneisenau (21 mayıs 1938) ve Scharnhorst’un (bu senenin bi -dayetinde) hizmete girişi ile oldukça takviye edilmiştir. Buna rağmen Alman donanması 1914 harbindeki Alman muharebe kuvveti yanında zayıf kalmaktadır. O zamanlar Alman donanması üç tane mükemmel saffıharp gemisi (ikisi gayet modem idi), elli kruvazör, yüz elli torpido, ve bidayette otuz denizaltı gemisine malikti.
Şimdiki halde, Alman bahriyesinin istikametindeki vasıflar, bu cihete doğru bir meyil göstermemektedir- Bu siyaset daha ziyade iki gayeye istinat etmektedir:
1 — Yakında bahrî üs olarak organize edilecek olan ve Kiel kanalının mütasavver genişlemesile daha kolay görünen, Memel limanı vasi -tasile Baitıkta hâkimiyet temini;
2 — Okyanuslarda, ezcümle, demokratik milletlerin birleşmesi halinde onların kuvvetini artıracak ticaret ve ithalât deniz yollarında yani Atlantlkte Fransız ve Anglosak-
son seyrüseferine ve ticaretine mücadele açmak.
Bu yaz mevsimi nihayetinde İtalyanların (35.000) tonluk iki adet se ri saffıharp gemileri Atlantik Okyanusunda, bugünkü halde üç tane ”Cep kruvazörlerile,, birlikte hare -ket edebilecektir. Bu üç gemi, Daut-schland (10 bin ton, 26 mil sürat, altı adet (28) santimetrelik 8 adet (15 santimetrelik ve (10) buçukluk on dört tayyare topu) ile 26000 ton luk Gneisenau ve (Scharushorst)tan ibarettir.
Bu asrî hareket filosunun yanm-da bir müddet sonra (19250) tonluk bir tayyare anagemisi de ahzimevki edecektir. Bu gemi ayni zamanda bir seri kruvazör mahiyetindedir. Graf Zeppelin şüphesizdir ki mutedil bir tayyare miktarı, yani 40 kadar tayyare taşıyabilecektir. Fakat 150 m- lik 16 top ile, 105 m. iik on tayyare topu üe hareket serbestisine malik olduğu gibi kendisini müda -faa ve icabında mükemmelen ve yalnız başına taarruzda bulunabilir. Bu geminin resmî sürati saatte 32 mildir.
Kruvazör kısmı, şimdiki halde, Versay muahedesinden sonra inşa edilen 6 bin tonluk, 6 kruvazörden müteşekkildir. Süratleri 32 mil oldu ğu gibi 3100 beygirlik kudretinde dört motörlü olan gemiler, ezcümle Nürnberg ve Leipzig, icabında korkunç bir akıncı gemi mahiyetini a-labilir.
10 bin tonluk yeni bir ağır kruvazörler serisi hazırlanmaktadır. Bunlardan üç tanesi denize indiril • miştir:
Almanya, îngiltereye karşı, o -nun gene muadili bir denizaltı kru-veti ortaya koymayı arzu etmiştir. Ve bunu da süratle tahakkuk ettirmektedir.
Umumî harpte, Manş denizinde ve İrlanda denizinde tahrip noktasından küçük harp vahitlerinin daha fazla müsbet netice vermesini u-nutmıyan Almanya büyük tonajlara kemiyeti tercih etmiştir. Daha şimdiden Almanların elinde modern 60 kadar denizaltı gemle! vardır: Otuz tanesi 250 tonluk, yirmi tanesi 500, on tanesi 712 veya 740 tondur.
Toıpito filotillası da çabucak te-zayüt etmiştir. Daha şimdiden donamında on yedi torpito muh -ribi (28.182 ton) - on üçü teegih • ta veya proje halinde - 12 tane (9600 tonluk), ve otuz tanesi de tesgâhta veya proje halinde bulunmaktadır. Bu küçük tetkik, silâhlanmanın nasıl bir hızla ileeriedi-ğini göstermektedir-
S«rf*ı *
YENİ3ABAK
22 NİSAN IS»
Bankerin ölümü
Amerikan Hikâyesi Çeviren; Cevad Tevflk En son
Edward Brooks ölü bulunduğu vakit kolunda bir sargı vardı. Sargı açılınca yarası olmadığı görüldü. Cinayet fevkalâde bir zekâ ile tertip edilmişti. Brooks’un yarası olmadığı için kolunu sarmasına ihtimal verilemezdi. Şüphesiz kolu vurulduktan sonra sarılmıştı.
Komiser birkaç ahbabını evine davet etmişti. Toplantıda, henüz mahiyeti anlaşılamıyan cinayetlere intikal edilmiş; bu suretle bankerin katil keyfiyeti tekrar dirilmişti. Misafirlerden biri şu mütaleayı yürüttü:
— Brooks’un kolundaki sargı, bir işaret olsa gerek... Her halde banker intikam maksadile öldürülmüştür.
Komiser koltuğundan ileri atılarak:
— Hayır!.. İntikam almak isti-yen düşmanına uyku ilâcı vermez. Eğer Brooks’un katili ona uyku i-lâcını vermek iktidarında idiyse neden onu birdenbire öldürmedi?
Tam o sırada telefon çalındı. Sesin tesiri, komisere elektrik gibi çarptı. İyilik yapmak iptilâsında olan biri, komiserin rahatını bozarak ona hikmeti anlaşılmaz bir iş yontmuştu. Komiser:
— Affediniz., diyerek bitişik odadaki telefon ahizesine koştu. Telefonda, Maidway hapishane müdürünün ince sesi canlanıp belirmiye başladı:
— Grice!. Yarm asılacak olan cani Sam Donovan seni görmek arzusunda bulunuyor. Bundan dolayı seni rahatsız ettiğime müteessi-ifm. Fakat cani mühim birşey söy-liyeceğini ve sizden başkasına bu sim tevdi edemiyeceğini; bunun da Edvvard Brooks işine taallûk ettiğini ilâve ediyor. İdamını taahhüre uğratmak için böyle bir teşebbüste bulunduğunu tahmin ederek sizi kullanmak istediğine zahip oldum-sa da böyle bir fikirde olmadığını tekrar tekrar söyledi.
Komiserin çehresini ansızın bir bir keder bulutu kapladı. Hapishane müdürünün sözleri ona soğuk bir duş gibi tesir etmişti:
— Pekâlâ, işte derhal oraya koşup geliyorum, dedi.
Komiser, kapının önünde duran otomobile atlıyarak hapishanenin yolunu tuttu. Yolda kendi kendine: (Acaba Edward Brooks’un katlile bu herifin ne alâkası olabilir?) diye düşünüyordu. Hapishanenin büyük kapısı göründü. Komiserin o-tomobili sallana sallana kayıp içeri sokuldu. Gardiyanların refakatile, idam olunacakların zindanına inmek bir dakika bile sürmemiş; ca-nile derhal yüzyüze gelmişti.
— Beni görmeyi arzu etmişsin?.
Cani, demir karyolanın çarpık tarafını alayla göstererek:
— Evet buyurunuz... îşte sana muhteşem bir koltuk... Yan gelip rahat edebilirsin. Fakat maatteessüf sana ikram edecek bir sigaram yoktur, dedi.
Komiser, imayı anladı. Kutusundan bir sigara aldı ve caniye uzattı.
Donovan, komiserin sigarasına hemen kibrit çaktı. Komiser, bu mert ve cesur herifi zindanda görünce pek acıdı. Çok zamanlar bu gibi caniler delikten kurtulmak için yaltaklanıp ağlarlardı. Fakat Donovan tam manasile soğuk kanlılığını muhafaza ediyordu. Cani madenî bir sesle :
— Buraya bak!.. Seninle benim -muhtelif san’at ve hünerlerimize rağmen- aramda daima hakikî ve güzel, bir muhabbet mevcuttur. E-limden geldiği zaman kafanı pat-latmıyacağım demek istemiyorum. Çünkü sen her zaman benim kanımın peşinde koşuyorsun. Birçok defalar biribîrimizle köşe kapmaca oynamışızdır. Fakat ne çare ki, bu işde sen kazandın. Beni tuzlayıp -idamdan kinaye- turşu etmezden evvel ufacık birşey var ki, sen onu bilmek için can atıyorsun.
(Acaba nedir o?) diye komiser meraktan çatlıyordu.
— Broojo’un çarpıJdı^ Vak'ayı
hatırlarsın.. Âlâ... Zannederim ki. soluğu öbür dünyada almazdan evvel, bu işin hakikî mahiyetini bilen tek bir adam sıfatile sana hikâye e-decek bir kimseyi can ve yürekten elbet te dinlemek istersin. Eminim ki bunu sana bildirmekten ba büyük bir ziyan gelmez. Şimdi dana bu cinayeti sen mi işledin ? diye soracaksın. Ben onu hem yaptım, hem de yapmadım.
Komiser Donovan\n lâkırdısını keserek:
— Senin kamburların biribirine benzer. Hiç bir vakit ıslah olmadın. Hep çorak çöllerde kafanı şuraya buraya çarptın. Bu cinayeti de her halde sen işlemışsindir.. dedi.
— Ben bu işi görmekle beraber hakikat halde katil değilim.
— Bu nasıl olabilir?
— Biraz sabırlı ol!.. Şimdi anlatacağım.
Komiser ihtarı nezaketle karşıladı. Cani devam etti:
— Bir gece evimde otururken, bir adam geldi. Azacık keyifli idi. ltimad edilecek bir yerden gönderilmiş olduğunu anladım: Çabucak mevzua yanaştı. Ertesi akşam için soğuk ve menfur bir cinayetin taslağı beyninde dolaşıyordu. Bana verecekleri beş bin doları düşündüm. Oldukça tatlı göründü.
Nihayet birçok dil yarışından sonra muvafakat ettim. (Kimi tuzlamak istiyorsun?) diye sordum. (Banker Edvvard Brooks’u)
Fakat bu iş saat dokuzla on arasında yapılmalıdır, dedi. Tayin ettiği saatte davranacak olursam, hiç sıkıntı ve tehlikeye maruz kalmıya-cağımı söyledi ve evin plânını da verdi. Sonra (Yanlışlık olmasını istemem. Sağ kolunda bir sargı var. Ona bak, yanılmazsım.) diyerek savuştu. Araştırmalarım neticesinde Brooks’un vucudünü ortadan kaldırarak intikam almak istediklerini öğrenebildim. Ertesi akşam bankerin oturduğu evin damına at-lıyarak etrafını dolaştım ve usulca içeriye girebildim. Adam oturup tetkikata dalmış ve arkasını bana çevirmiş bir vaziyette idi. Kolundaki sargıyı da uzaktan gördüm. Pencereyi açtım. Birkaç saniye sonra adam kafasını koltuğa dayatıp istirahate çekildi. Bu vaziyet o kadar mükemmel idi kî; işin kolayca bitmesine yardım etti. Meğerse dolandırıcı banker intihar etmek istemiş; fakat cesaretsizliğinden bu işi başkalaşma gördürmüştü
Komiser;
Bayıltma işi ne oluyor?., diye sordu.
Cani cevap verdi:
ölümü duymamak için uyku ilâcı içmiş ve yanlışlığa mahal kalmamak için de, nişan olarak koluna sargıyı sarmıştı.
Komiser, sigara kutusunu caniye uzatarak:
— Bir sigara daha iç!., diyerek apışıp kaldı.
İzmir Mektubu:
İzmir Mülhakatında Da At Yarışları Yapılacak
Ankara - İzmir Tayyare Seferleri Muvaffakiyetle Devam Ediyor
31 domuz öldürüldü
Nazilli, (Hususî) — Köy ihtiyar heyetince Begel ve Malkayası mevkilerinde tertip edilen sürek avına köylümüz büyük bir alâka göstermiş ve ava gidilen mahal köyden 3-4 saat uzak ve sarp olmasına rağmen 60 kişinin iştirakile sabahtan akşama kadar devam eden büyük bir av yapılmıştır.
Bu avda büyüklü küçüklü 31 tane domuz öldürülmüş ve öldürülen domuzların kuyrukları kaza Ziraat mütehassısına teslim edilmiştir.
Haftaya başka bir mıntakada sürek avı yapılmak üzere hazırlık yg. pılmaktadır.
(23 Nisan Çocuk Bayramı)
ÇOCUKLAR : Sizin Bayramınızda büyüklerinize, arkadaşlarınıza tebriklerinizi size bu bayramı yaratan Çocuk Esirgeme Kurumunun kartlarile yaparsanız yoksul kimsesiz kardeşlerinize yardım etmiş olursunuz!
İzmir (Hususî) — Pazarın bu gÜ zel gününde yapılmakta olan at koşularının üçüncü haftası ikmal ediliyordu. Yarış ve Islah Encümeninin bu üçüncü koşusu da diğer ikisi gibi ayni minvalde devam etmiş ve muvaffakiyetle hitama ermiştir.
Birinci koşuda Yaman birinci, Musul ikinci, Çelenk üçüncü gelmiş tir. ikramiyesi 170 liradır. Mesafesi 2000 metre idi.
İkinci koşunun ikramiyesi 340 lira ve mesafesi 1000 metre idi. Bu koşuda Gaza) birinci, Cemre ikinci, Gazve üçüncü gelmiştir.
Üçüncü koşu tay tecrübeleri koşusu idi. Bu koşuya altı tay iştirak etmiş birinciliği Karanfil, ikinciliği Ece, üçüncülüğü de Yatağan kazanmıştır.
Dördüncü koşunun ikramiyesi 615 lira ve mesafesi 2200 metre idi. Bu uzun koşuda özdemir birinci, Tomru ikinci, Baylan üçüncü gelmiştir.
Son koşu da 1600 metre ve ikramiyesi 230 lira idi. Bu koşuda da Dandi birinci, Kümisarz ikinci, Pa-rista üçüncü gelmiştir.
Bu at koşularının bu sene mülhakatta da yapılmasını temin için bazı teşebbüsler vaki olmuş ve bazı kararlar verilmiştir. 7 Mayısta ö-demişte ve 21 Mayısta Bergamada iki mülhakat koşusu yapılacaktır. Bu iki koşuya 900 lira ikramiye tahsis edilmiştir. Baytar müdürü tetkikat için Bergamaya gitmiştir.
Malûm olduğu üzere İzmirde 23 Nisanda Islah Encümeninin son koşusu ve 30 Nisanda da Muhasebei-hususiyenin büyük at yarışları yapıldıktan sonra yarış meraklılarının Bergama ve ödemişe gidecekleri tabiidir.
Ankara - İzmir Tayyare Postası
Ankara - İzmir tayyare postalan muntazaman devam etmektedir.
Sarhoş Şoför
İdare ettiği kamyonu kir arabaya ve tir tramvaya çarptırdı
İzmir, (Hususî) — Evvelki jece saat on bir sıralarında İnönü caddesinde bir hâdise olmuştur. Akhisar belediyesinin 64 numarasında kayıtlı kamyonu idare eden Ömer oğlu Hayrettin, İnönü caddesini takiben yoluna devam ettiği sırada 310 numaralı binek arabasının arka kısmına çarptırarak kısmen tahrip etmiştir. Araba içinde yolcu bulunduğu için yolcuları yaraladığım zanneden şoför durmıyarak makinesine hız vermiştir
Şehit Fahrettin karakolunun haber vermesi üzerine Karantina merkezi bu kamyonu tevkif için düdük çalarak işaret vermiştir.
Kamyon şoförü yakalanacağını anladığından son süratle yoluna devam etmiş ve durmamıştır.
Kamyon, süratle yoluna devam ettiği sırada Karantina bekleme yerindeki bir tramvay arabasına da çarparak arabyı tahrip etmiş ve süratle yoluna devam etmiştir.
Suçlu, kamyonu Şehit Nazım sokağında terkederek kaçmış ve gece yarısından sonra sıkı takibat neticesinde yakalanmıştır. Şoför Hay-rettinin kamyonu idare ettiği sırada sarhoş olduğu anlaşılmıştır.
YENİ NEŞRİYAT
Çocuk çıktı
Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Merkezi tarafından çıkarılmakta o-lan (Çocuk) adlı derginin (135) inci sayısı çıkmıştır. Yurt yavrularının sağlık, sosyal, kültürel durumlarının inkişafına hizmet eden bu kıymetli dergiyi çocuklara, çocuklu ana ve babalara tavsiye ederiz.
Bükreşten Bombaya bir rekor maksadile uçmakta olan meşhur tayyareci Kont Huriştayn 2500 met re irtifaında memleketimizden geçerken makinede bir ârıza olmuş ve fırtına yüzünden Bodrum civarında karaya inmeye mecbur kalmıştır. Makine sakatlandığı için seyahatine devam edememiş ve istan-bula avdet eylemiştir.
Fuar Hazırlığı
Fuarda yapılacak açık hava tiyatrosu inşaatı bir müteahhide ihale edilmiştir. Tiyatro 2500 kişi alacaktır.
Ağaç Bayramı
Perşembe günü Kültür Parkta a-ğaç bayramı münasebetile kısa bir merasim yapılmış ve saat dörtte vali muavini, belediye reisi ve Bursa mebusu Fazlı Güleç hazır bulunduğu halde Parkın bir çok taraflarına çam fidanları dikilmiştir.
19 Mayıs Bayramı
19 Mayıs jimnastik şenlikleri için şimdiden hazırlıklar başlamıştır. Bir iki mektep arasında temas halinde bulunan komitelerden başka bütün mektep müdürleri yakında vilâyette umumî bir içtima affedeceklerdir. Geçen sene Kızılçulu sahasında yapılmış olan jimnastik şenlikleri esnasında talebenin çok müşkülât çektiği, hem mesafenin uzunluğu, hem de yolların tozlu bulunması yüzünden gidip gelmek pek zor olduğu için bu sene jimnastik şenliklerinin Alsancak stadında yapılması takarrür etmiştir. Talebeler arasında bu karardan memnuniyetle bahsedenler çoktur.
• Mısırdan avdet edip Ankarada birkaç konser vermiş olan Münir Nureddinin arkadaşlariyle yakında lzınire gelerek izmirde de konser vereceği haber alınmıştır.
Ulvi Olgaç
Şehir Meclisinin Dünkü Toplantısı
İstanbul Şehir Meclisi dün saat 15 de toplanarak ruznamedeki meseleleri müzakere etmiştir. Ruzna-menin ilk maddesinde makam ve Daimî Encümence müştereken tanzim kılınan mülhak bütçelerin varidat ve masraf esbabı mucibcsi ve bütçesi, Bütçe Encümenine havale olunmuştur. Bundan sonra ruzna-menin müzakeresine geçilmiş ve yapılan birkaç teklif alâkalı encümenlere havale olunmuştur. Ruzname-den sonra meclise verilen iki takrir okunmuştur. Bunlardan biri Âbbas Hilmi Paşa’nın yalısından yapılacak istifade şeklinin süratle kararlaştırılması lüzumunu ihtiva ediyordu. Diğeri de Mecidiyeköy ve civarının kanaliza8yonsuzluğu yüzünden açılan çukurların çabuk kapanmadığı ve bunun süratle önüne geçilmesini istiyordu. Bunlar da divanı riyasete havale olunmuştur.
Şehir meclisi salı günü Öğleden sonra toplanacaktır.
(23 Nisan Çocuk Bayramı) Bayramda Çocuk rozetlerini seve, seve göğsünüze takınız! Bunun varlığile Kimsesiz, Yoksul Yavruların Sağlığına Koşulacaktır.
Aile yuvasının şenliğini, varlığını İÇKİ ve KUMAR yıkar.
Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Merkezi
Sultan Aziz Devri
Başpehlivanları
- Akkoyunlu Kazıkçı Kara Bekir -
- ao - YAZAN ■- SAMİ KARAYEL
Amasya Pehlivanları Güreşi Uzatıyorlardı
Vakti Geçirmek Ve Asıl Güreşe Zaman Bırakmamak istiyorlardı
— Ben, bir Amasyalı sıfatile bu yolda kahpeliğe tevessül etmeği reddederim. İki kardeş delikanlılarını biribirine çatıştırmak vebalini üzerime almam...
— Ne olur ki?..
— Ne olur, olur mu?.. Binlerce atlı biribirine girerse hiç olmazsa yirmi otuz maktul verilecek demektir.. Bu adamların çoluk çocuğuna yazık değil mi?. Ben, bu şekli reddederim, mağlûp olmayı kabul ederim, bunu etmem...
— Eh... Başka ne yapabiliriz öyle ise?..
— Ağam, ben size yapabileceğinizi söyliyeyim!.. Bekirle beni, ne yapıp yapıp meydana ikindiden sonra çıkarınız... Yani akşama iki saat kala falan...
— Bundan ne çıkar?.
— Çok şey çıkar., ben nasıl olsa Bekiri, iki üç saat karşımda eğliye-bilirim... Müdafaaya geçersem kolay kolay beni mağlûp edemez., yalnız; zaman uzarsa kesilirim. İşte o vakit mağlûp olmam yüzde yüzdür... Bu sebeple akşam olur, gece olur ve bilmoeburiye Amasyada olduğu gibi | güreşi berabere ayırırsınız.
— Çok münasip... Güzel bir düşünce..
— Güreşi geçe bırakmak kolay... Küçük pehlivanların güreşlerini biçimine getirerek uzatmak..
— Evet; anladım...
— Yalnız, dikkat ediniz... Bekirle benim müsabakamda SivaslIlar; Tokatlılar ve Kastamonulular brr-leşemezler... Kendi pehlivanları yenildikleri için herhalde bizim tarafı tutarlar..
— Bu fikrinde yanılıyorsun pehlivan?.. Bilâkis hepsi aleyhimize birleşmişler.. senin mağlûp olduğunu istiyorlar...
— Nereden öğrendin bunu?..
— Temaslarımla...
— Pek âlâ; ne olursa olsun... Güreşi geçe bırakın siz... dedi.
Ağa; Ayıboğanın yanından ayrılmıştı. Beylerin ve ağaların çadırına geldi. Meseleyi mahrem olarak AmasyalIların ileri gelenlerine açtı.
AmasyalIların ileri gelenleri Ayıboğana hak vermişlerdi. Bir kargaşalık çıkarmaktan ziyade, güreşi geçe bırakmağı daha muvafık bulmuşlardı.
Güreşler başlamıştı. Küçük pehlivanlar meydanı doldurmuş çarpışıyorlardı.
AmasyalIlar, güreşleri geç bırakmak için desteye, ortaya, büyük ortaya, başaltına güreşecek küçük pehlivanlarına teker teker talimat vermişlerdi. Bu pehlivanlar, hasım-larını mağlûp etmekten ziyade güreşlerini uzatacaklardı.
Hakikaten; güreş meydanına çıkan Amasyalı küçük pehlivanlar her vakit mağlûp ettikleri hasımla-rını bu sefer yenemiyorlardı. Etraftan bu hali gören Sivaslılar, Tokatlılar, Kastamonulular bağlaşıyorlardı:
— Ülen Amasyalılar duragalmış-lar be!..
Halbuki; Amasyalılar manevra halinde idiler. Küçük güreşler uzadıkça uzuyordu. Hakemler ve güreşe memur ağalar heyeti vaktin gecikmemesi için bazı güreşleri berabere bıraktırmak istedikleri zaman müsabaka meydanında bulunan Amasyalı pehlivanlar beraberliği kabul etmiyerek güreşmekte ısrar ediyorlardı.
Gürültüler, patırdılar o kadar ço
ğaldı ki; bunları halletmek için zaman Büsbütün ölüyordu.
Vakit, ikindiye yaklaştığı halde daha büyük orta güreşlerini bitire-memişlerdi. Hakem heyetinde bulunan Haşan ile Yürükoğlu ortaya çıktılar.
Yürükoğlu elile işaret ederek bağırdı:
— Heyyy!.. Durun bakalım!..
Bu ses üzerine binlerce seyirci sesini kesmişti. Biribirlerile güreşenler durmuşlardı.
Yürükoğlu kalın sesile şunlan söyledi:
— Güreşler, gecikiyor... Daha büyük orta müsabaka yapmaktadır., başaltı pehlivanları da soyunup meydana çıksınlar... Başa güreşecek pehlivanlar da hazır olsunlar.»
Bu sözler bittikten sonra; güreş tekrar başlamıştı. Meselenin inceliğini hiçbir tarafın ağaları anlıya-mamıştı.
Yalnız; tecrübeli ve çok görmüş ve geçirmiş olan zeki Yürükoğlu anlamıştı. Yanında bulunan Kel Haşana şunlan söylemişti:
— Haşan, Amasyahların basımlarını mağlûp etmeyip güreşi uzattıklarının sebebini anladın mı?
— Yoo... Yenemiyorlar işte... Herifler köel iki em işler be!..
—Ondan değil, mesele başka.
— Ne gibi?.
— Ne gibi olacak?. Daha hâlâ anlıyamıyor musun?
— Hayır?..
— Başpehlivanları için güreşi geçe bıraktırmak istiyorlar., dedi.
Taşköprülü toy olduğu için işin inceliğini bir türlü kavnyamıyordu. Yürükoğlu gülerek sözlerine devam etti :
— Amma yaptın Haşan be? Güreş geçe kalırsa Bekirle, Akkoyunlu-nun güreşi geceye kalır ve berabere aynlmalan kolaylaşır..
Deyince; Kel Haşanın aklı başına gelmişti. Ve:
— Tamam; söylediklerin doğru.. Amasyalılar yaman be!..
Elile meydan yerinde büyük ortaya güreşen AmasyalIları göstererek :
— Ban hele!. Nasıl tutuyor güreşi... Hep müdafaada imiş gibi hareket ediyor.. Karşısındaki her vakit mağlûp ettiği bir pehlivan... Bak tutuyor mu biyol?.. Doğrusu Yürükoğlu, sen çok zeki ve tecrübeli bir pehlivansın?.
— Eh!. Senden yaşlıyım. Çok gör dük bu dalgaları biz.. Ben, hiç yutar mıyım ? Bu sebeple işi çaktım ve meydan yerine çıkarak başaltım da müsabakaya çağırdım. Bak, dikkat et... Amasyalılar meydana ne kadar geç gelecekler... Hattâ, birkaç defa çağırdıktan sonra...
Hakikaten; Amasyalılar nazlana, nazlana soyunuyorlardı. Meydana çağırıldıkları halde geç gelmeğe çalışıyorlardı.
Kel Haşan; dalavereyi anladığı için köpürmüştü. Meydana çıkıp A-masyalılann kurnazlıklarını ilân etmek istiyordu.
Fakat; Yürükoğlu bu acemi ve cahil delikanlıyı yerinde tuttu ve durdurdu. Daha salım ve nazik bir şekilde AmasyalIlara karşı koymayı düşündü. H9.sana hitaben :
— Kızma; bak şimdi onların kurnazlıklarına karşı ben ne yapacağım?.. Sen benimle beraber meydana gel..
İki pehlivan çok geçmeden meydan yerine dikilmişlerdi. Yürük-oğlunun tekrar kalın sesi işitildi :
(Devamı var)
n NİSAN İM»

Uyf«' 1
Askerlik Bahisleri
Dünyanın En Muazzam Faciasını Unuttuk mu?
Büyük Harp Bize Kaça Maloldu ?
Devletler sayısız
10 milyona yakın insan zayiatına
Son zamanlarda dünya yeniden umumî bir boğuşmaya sahne olmak tehlikesi karşısındadır. Her millet tepeden tırnağa kadar silâhlıdır ve her devlet bütün dikkatile komşusunun harekâtını gözlemektedir.
Halbuki 1914 — 1918 Cihan Harbi üzerinden henüz yirmi sene geçmiştir ve bu harbin insanlık için ne yaman bir âfet ve musibet teşkil ettiği henüz hatırlarda olsa gerektir. O elîm günleri yaşamamış olanlarla korkunç maziyi unutmuş gibi yine harpten, silâhtan, taarruzdan dem vuranların hatıralarını tazelemek için şu satırlara göz gezdirmek kifayet eder:
(1914 yılında Umumî Harp başladığı zaman merkezî devletlerin (Almanya - Avusturya - Osmanlı imparatorluğu ve Bulgaristan) (120) milyon nüfusu karşısında İtilâf dev letlerinin (İngiltere - Fransa - Rusya - Belçika ve İtalya) 278 milyon insanı bulunuyordu;
1918 yılında ise (1,344,000,000) nüfuslu tamam (25) devlet Almanya imparatorluğu ile hali harpte idi.
Almanyada 13,25 milyon asker harp hizmetine alınmıştı. Avustur-yada 9 milyon, Fransada 7,9 milyon, Büyük Britanyada 8,3 milyon, îtalyada 5,2 milyon, Romanyada 1 milyon, Belçikada 0.4 milyon. Rus-yada 10 milyon, Türkiye ile Bulga-ristanda cem’an 2,5 milyon, İtilâfın küçük devletlerinde- cem’an 1 milyon asker harp hizmetine alınmıştı.
Alman ordusunun kuvveti 1 A-ğustos 1913 te 3,9 milyon 6 Eylül 1916 da 8,2 milyon 11 Teşrinisani 1918 de 8 milyona baliğ idi.
Almanya için zayiat en çok o-lan zaman, Cihan Harbinin ilk haftaları ve 1918 in ilkbahar taarruzu (di. Bu taarruz, Mart - Haziran zarfında 114,251 ölüye ve 73,470 kayıp ve esire ve 500,000 yaralıya malolmuştur.
Fransızlar da en ağır zayiata ayni veçhile harbin ilk aylarında ve sonra Verdun muharebesinde şubattan haziran 1916 ya kadar olan zaman zarfında maruz kalmışlar ve hattâ bu sırada Fransızların zayiatı hemen hemen Almanların
Yıldızelide Ümran Faaliyeti ilerliyor Değerli Kaymakam Ve Belediye Reisi Kısa Bir Zamanda Birçok işler Başardılar
SPOR
ATLETİZM
Alman Mallarına Yüzde 25 jümrük Zammı Amrlkanın yeni kararı bugün tatbik olunuyor
Nev-york, 21 (A. A.) — Alman ithalâtına tahmil edilen yüzde yirmi beş nisbetinde munzam resmin tatbik tarihi olan 22 nisanın yaklaşması Amerika’ya nakliyat yapan Alman vapurlarının zamanla hakikî bir yanşa başlamalarını mucip olmuştur.
(Hamburg - Amerika Linie) idaresi, Amerika’nın Atlantik sahilleri limanlarında bulunan veya Nev-york’a doğru gitmekte olan 11 Alman vapurundan üçünün munzam resim tatbik edilmeden evvel hususî surette kiralandığını ve her zaman Büyük Okyanus sahilleri servislerini yapan diğer üç geminin de ambarlarındaki eşyaları Nevyork-ta tahliye etmek emrini aldıklarını bildirmiştir.
Almanyada muayeneye çağırılan askerler
Berlin ı 21 (A A.) — 1S19 ve 1920 sınıflan 24 Nisandan 10 Hazirana kadar askerlik şubeleri muayene komisyonlarına müracaata davet edil-mlşlerdlr. ,
maddî zayiattan başka da uğradılar
zayiatından ziyade olmuştur.
Nihayet Fransızların Mart - Haziran 1918 ilkbahar taarruzunda 167,000 ölü ve 266,000 yaralı zayiatı olmuştur.
îngilizler için Somme muharebesi en çok zayiata sebep olmuştur. îngilizler bu muharebede 150,000 ölü ve 318,000 yaralı vermişlerdir.
Harbin umumî zayiatı Almanya için 1,808.545 ölü ve 4,237,143 yaralıya baliğ olmuştur. Bu miktara daha 14,000 renkli müstemleke askeri ilâve edilmek lâzımdır.
İngiltere’nin uğradığı ölüm zayiatı mecmuu 869,000, Fransanm 1,354,000, İtalya’nın 600.000. Romanya’nın 159,000, Belçika’nın 115,00 dir.
Harbin vukuu ve cereyanı sırasında Almanlar tarafından 200 muhtelif mermi nev’i imal edilmiştir. Bunlardan 170 i yeni imalâttandır. Harbin sonuna doğru mermi ihzarı ayda 11 milyona baliğ olmuştur.
Seferberlik mukavelelerine göre her gün 1200 tane tüfeğin orduya teslimi lâzımgeliyordu. Bu ihtiyat daha ilk muharebelerde sarfedil-mişti. Bilâhare ayda 250,000 tüfek imal edilmiştir.
Yeniden makineli tüfekler imali ayda 200 adet itibarlle başlamış ve teslimat miktarı 1917 iptidasında ayda 7000 e çıkmıştı. 1918 senesinde ise aylık teslimat 13,000 e baliğ olmuştur.
1917 de yeniden hafif top imalâtı ayda 3000 idi. Harbin sonlarına doğru cephede 19,000 ağır top bulunuyordu. Yeniden lâğlm atıcı cihazlar imalâtı 1917 de ayda 443 adette ve lâğım bombaları imalâtı da ayni senede ayda 11/4 milyona baliğ idi.
El bambası aylık imalâtının en çok olduğu zaman 1916-17 kışı olup 9 milyon idi.
1917 de piyade mühimmat imalâtı 2340 milyon fişeğe, yakın harp cephane adedi 110 milyona, barut imalâtı 100 milyon kilo ve infilâk maddeleri imalâtı da 235 milyon kilograma baliğ olmuştur.»
Yıldızeli (Seyyar Muhabirimizden) — Yıldızeli Sıvasın girin ka- ' sabalarından biridir. Eski adı (Ye-nihan) olan şimdiki (Yıldızeli) cen net gibi yurdun her nedense oldukça geri kalmış ve gönlün istediği inkişafa henüz mazhar olamamış bir kazadır. Maahaza genç ve faal idarecilerimizden kaymakam Bay Hilmi Tuncel bu geriliği muzaaf çalışma hamleleriyle biran evvel telâ*-fi edebilmek için var gayretiyle çalışmakta ve kazanın değerli belediye reisi de bu faaliyete candan iştirak etmektedir.
Bay Hilmi Tuncelin fasılasız mesaisi sayesinde köprü inşasına başlandığı gibi pek kısa bir zamanda kazaya temiz su. teminine teşebbüs, edilmiştir. Ayni zamanda kasabanın temizliğine, caddelerin ve binaların ehemmiyetle imarına gayret edilmektedir.
Dar bir belediye bütçesinin verdiği imkânlar nazarı dikkate alınacak olursa Yıldızelinin genç kaymakamının ve değerli belediye reisinin muvaffakiyetleri bir mucize kıymetini alır. Bir taraftan kasabanın sıhhî ve bediî ihtiyaçları tatmin edilirken, bir taraftan da (Çamlıbel) adlı bir at sporu birliği teşkilâtı vücude getirilmeğe ve kazada bir Halkevi tesisine dahi başlanmıştır.
Yıldızeli kaymakamı B.
Hilmi Tuncel
Yıldızelililer de başlarındaki değerli idarecilerle elele verip şirin yurtlarının biran evvel intizam ve refahına birbirleriyle müsabaka e-derecesine çalışmaktadırlar.
Hulâsa bugün Yıldızeli hummalı bir ümran faaliyetine sahne olmakta ve bu gayret delvam ederse bu şirin kazanın yakında tanınmıya-cak bir hale geleceği kuvvetle ümit edilmektedir.
Alman filosu Ispanyol sularında giderken
Amerika Filo suda; Büyük Okyanosa Çıkmak
üzere Panamadan geçti
Londra, 21 (A.A.) — Ispanya’ya gitmekte olan Alman donanmasına mensup bir torpido, bu sabah saat 6,15 de Douvres açıklarında gözükmüştür.
Amerika filosunun hareketi
New-York, 21 (A.A.) — Stefani Ajansından:
Mirror gazetesi, Amerika filosunun kat’î emirleri hamil olduğu halde Panama kanalım geçmek üzere bulunduğunu ve mezkûr filonun büyük Okyanusa geçtikten sonra hiç kimsenin bilmemekte olduğunu yazmaktadır.
::hs: :::::::::::: :isis9s:ski
Esrarengiz
Bir Tahtelbahir
Kanada fabrikalarını korku İçinde bıraktı Ottawa, 21 (A.A.) — Halifax li-maninin kılavuz gemilerinden birinin kaptanı olarî Hatter, Halifax limanına kısmen suya dalmış bir tahtelbahirin gitmekte olduğunu gördüğünü hükümet makamlarına bi-1 dirmiştir.
Bir Casusluk isi
Ottavva, 21 (A.A.) — Müdafaa Nazırı Mackenzie’nin deniz ve hava devriyelerinin Halifax limanı civarında yaptıkları araştırmalar neticesinde bir tahtelbahir mevcudiyetine dair bir emmareye tesadüf etmemiş olduklarım meclise bildirmesine rağmen, parlâmento mahfelerinde bu hususta endişe izhar edilmektedir.
General Griesbach, bu tahtelbahirlerin bir İngiliz veya Amerikan gemisi olmadığına dair hükümetçe kanaat getirildiğini söyliyerek bu tahtelbahirlerin şu halde Kanada sahillerinde casusluk yapmakla meşgul olduğunu ileri sürmüştür.
Diğer cihetten müdafaa nazırı Ontario elektrik santrallarile fabrikalarının etrafında son derecede müteyakkız bulunulmasını emretmiştir.
Sahillerin himayesi için hususi tertibat alındı.
Halifax, 21 (A_A.) — Dün görülen denizaltı gemisinin ne Amerika-
Tahrandaki Düğün
Iran Şahı Heyetimizi Kabul Ettiler
Tahran : 21 (A.A.) — Anadolu ajansının hususî surette gönderdiği redaktörü bildiriyor:
Alâhazreti Humâyun dün saat 17 de Türk heyetini Gülistan sarayında kabul buyurmuşlardır. Kabul esnasında Hariciye Veziri B. Âlâm ve Türkiye büyük elçimiz Enis Akaygen de hazır bulunmuştur. Heyetin geliş gidişinde saray bahçesinde hassa alayından bir müfreze selâm resmini ifa eylemiştir. Evvelâ Heyet Reisi. B. Rana Tar-hah huzuru Şahinşahîye girmiş, Alâhazret bilâhare bütün heyeti kabul ederek âzadan her birine ayrı ayrı kıymetli yüksek iltifatlarda bulunmuştur. Kabul merasimi 40 dakika sürmüş ve Türk heyeti kardeş İranın büyük şefinin huzurun-
ya, ne de îngiltereye ait olmadığı anlaşılmıştır.
Binaenaleyh, Kanada hükümeti aahülerin himayesi için hususî tedbirler alınmıştır.
İki torpido ve İki mayln gemisi meçhul denlzaltıyı arıyor
New-York : 21 (A.A.) — Ottawa-dan bildirildiğine göre Kanada Millî Müdafaa nezcrci, balıkçı gemilerinin gördüklerini haber vermiş oldukları esrarengiz tahtelbahiri aramak üzere Halifax körfezine iki torpido ile iki mayn gemisi göndermiştir.
dan kalplerinde, yüzlerinde unutulmaz derin heyecan izleri taşıyarak çıkmışlardır.
Tahran : 21 (A.A.) — Anadolu ajansının hususî surette gönderdiği redaktörü bildiriyor:
Türk heyeti, Türk askerinin misafir edilmekte bulunduğu Harbiye mektebini ziyaret eylemiştir. Mektebin methalinde bir talebe müfrezesi selâm resmini ifa eylemiş ve mekep Kumandanı Tümgeneral Yüzdeenpenah arafmdan kaışıla-nan heyet -modern mektebin yatakhane, dersane ve atış yerlerini gezmiştir. Türk erlerinin büyük misafirperverlikle izaz edildikleri odalar da görülmüştür. Kumandan dairesinde heyete çay verilmiş, samimî görüşmelerde bulunulmuştur.
Tahran : 21 )A.A.) — Anadolu ajansının hususi muhabiri bildiriyor:
Başvekil B. Oam İle B. Tarhan arasında ziyafetler taati olunmuştur.
Tahran : 21 (A.A.) — Anadolu a-’jansınm hususî muhabiri bildiriyor:
Saadabad paktı konseyinin İçtimai pek muhtemel olarak 'avın 28 inde yapılcaktır. Kat’î tarihinin tesblti Irak’dan Nuri Sait Paşanın Tahran’a muvasalatına bağlıdır. Nuri Sait Paşa riyasetindeki Irak heyeti matemleri münasebetile ancak düğünden sonra Tahran’da bulunacaktır
(Baştarafı i cü sayfada)
Böyle iyi huylan itiyat edinmiş fertlerden atletizm devresini ikmal etmiş gençlerden teşkil edilecek muhtelif cem’î spor takımları da pek tabiî olarak az zaman zarfında azamî bir terakki ve tekâmüle mazhar olurlar.
Şu halde memleket ve milletin en çok muhtaç olduğu sporlar, ferdî sporlar, atletik sporlardır. Binaenaleyh dahilî spor siyasetimiz daima aletizmi tertip, eşvik ve himaye olmak lâzımgelir.
gg gg gg
Kırkpınar güreşleri galiplerine verilecek mükâfatlar
Mayısın ilk haftasında yapılacağını evvelce haber verdiğimiz Kırkpı-nar güreş müsabakaları için pehlivanların hazırlıkları devam ederken esasen her sene büyük alâka ile takıp edilen yiğitlerin harmanı olan bu güreşlere rağbetini arttırmak i-çin C.H.P. nin yakından alâkadr o-larak bu güreşlerde kazancak pehlivanlara derecelerine göre verilmek üzere altı ok işaretini taşıyan 12 saat yaptırmağa karar verdiğini bu mükâfatları müsabakaların hitamın da hakem heyeti başkanı Kırklareii Meb’usu Bay Şevket Ödül’ün merasimle galiplere vereceğini memnuniyetle haber aldık.
İstanbul — Edirne Bisildet yanşı
19 Mayısta yapılacak İstanbul -Edirne bisiklet yarışına Balkanlar dan da iki takım iştirak edecektir. Türkiyeyi temsil edecek takımın seçilmesi için 14 Mayısta Ankarada 175 kilometrelik bir yarış yapılacaktır.
-------------------------------' Bugün Yapılacak Soor Harbketleri
İstanbul Atletizm Ajanlığı tarafından tertip edilen mevsimin ilk koşularına bugün Fenerbahçe stadında saat 14,30 da başlanacaktır.
Yapılacak koşular şanlardır:
50, 100. 200, 400, 800, 1,000. 110 mâni 50X4, 100X4 metredir. Ve bayrak koşulan 1
Gençler Birliği gelmedi
Pera ve Şişli ile iki maç yapmak üzere şehrimize geleceğini dün bildirdiğimiz Gençler Birliği Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğünden icap eden izni alamadığı için gelememiştir.
Fenerbahçe - P*ra
Pazar günü yapılacak Gençler Birliği - Pera karşılaşması yerine saat 11 de Fenerbahçe - Pera karşılaşması yapılacaktır. Maçta cezası biten Fikret ile Güneşten Fenere geçen Rebü de oynayacak hakemliği Şazi Tezcan yapacaktır.
Okullar Ar’sı
Futbol’ve Voleybol Müsabakaları Taksim sahasında: (Futbol)
Vefa — Pertevniyal Saat 15 de Kabataş — Işık, Saat 16.15 de, Kabataş sahasında: (Voleybol)
Haydarpaşa — İstanbul, Saat 15,30 da,
Darüşşafaka — Galatasaray, Sa at 14,30 da,
Işık _ Bölge San’at, Saat 14,30 da,
Boğaziçi — İstiklâl, Saat 15,30 da, '
İstanbul lisesi sahasında: (Kızlar)
Boğaziçi — İstanbul kız lisesi 15 de
Çamlıca — Selçuk, Saat 16 Şişli Terakki — İstiklâl, Saat 17
RADYO |
CUMARTESİ 22/4/39
13.30 Program. 13,35 Müzik (Bir konserto - Pl.) 14 Memleket saat ayan, ajans ve metreoroloji haberleri. 14,10 Türk müziği (Halk türküleri ve oyun havalan).
Sivaslı âşık Veysel ve İbrahim
1 Takdim eden: Sadi Yaver Ataman.
14,40-15,30 Müzik (Neş’eli müzik - Pl.)
17.30 Program. 17,35 Müzik (Dans saati - Pl.) 17,55 Konuşma (Çocuk Esirgeme kurumu - Çocuk Haftasının açılışı). 18,15 Türk müziği (Fasıl heyeti).
Celâl Tokses ve Safiye Tokay.
19 Konuşma (Dış politika hâdiseleri),
19.15 Türk müziği:
Çalanlar: Vecihe, Reşat Erer, Ruşen Kam, Cevdet Kozan.
Saz eserleri ve Mustafa Çağlar.
1 — Tanburî Cemil - Şetaraban peşrevi.
2 — Tanburî Cemil - Ferahfeza saz semaisi.
3 _ Vecihe - Kanun taksimi.
4 — Tanburî Cemil - Suzidilâra saz semaisi.
5 _ Haydarbey - Pembe kız.
6 — Salâhaddin Pınarın - Baya i şarkı - Artık yetişir.
7 — Udî Ahmedin - Karcığar şarkı - Tiri çeşmanınla.
8 _ Udî AhmedLn - Karcığar şarkı - Beni bigâne mi sandın.
9-t- Şevki Beyin - Uşşak şarkı -Bu dehrin germü serdinden.
10 —.......- Türkü - Ekin ektini
çöllere.
20 Ajans, meteoroloji haberleri, ziraat borsası (fiyat). 20,15 Temsil (Hâmld gecesi)
Radyo temsil kolu tarafından.
21.15 Memleket saat ayarı. 21,15 Esham, tahvilât, kambiyo - nukut borsası (fivat). 21,25 Neş’eli plâklar R. 21.30 Müzik (Küçük orkestra -Şef: Necip Aşkın).
1 — Wacek - Marş.
2 — Brusselmann - Köyde kar.
3 — Stilp - Marş.
4 — Kornzak - Geceleyin Viyana.
5 — Grunow - Berlin Viyana valsı.
Hapishanede Yangın
Mevkuflardan üçü kömür, on beşi ölüm halin* geldi
• New-York, 21 (A.A.) — Şiddetli bir yangın Massachusetti Devletin* de kâin Worcester Kontluğunun hapishanesini tahrip etmiştir. Ha* pishanede 250 mevkuf bulunmakta idi. Yangın, hakikî bir panik husule getirmiştir.
Mevkuflardan üçü, kömür haline gelmiş. 15 i ağır surette yaralan*
Roma Sergisi
Diplomatlar dlln medeniyetlerin ollmplyadını gezdiler
Roma : 21 (A.A.) — Mussolini arafmdan dün Capitole’da okunan raporu dinliyen zevat ile ecnebi memleketlerin mümessilleri öğleden sonra, Duçe’nin tâbirince medeniyetlerin olimpiyadı mesabesinde olacak olan beynelmilel Rom® sergisinin hazırlık inşaatını gez» mişlerdir . Misafirler sergini* umum komiseri ile diğer yükseli memurlarına serginin plânında daha şimdiden tebarüz eden bu muazzam eser ve Roma’yı serginin merkezine bağlıyacak olan bu mâ-jıidar mıntakanm intihabında gösterilen isabet karşısında duydukları hayranlığı bildirmişlerdir.
(23 Nisan Çocuk Bayramı
Minimini yavruların göğsünüz® takacakları rozetleri kabul edlf niz. Bu yardımlarınızla yoksul yavrulan kurtarmış olacaksınız.
6 — Hartmann - Güneş ışığında dans.
7 — Hippmann - Fantezi.
22 Haftalık posta kutusu. 22,30
Müzik (Bale müziği - Pl.) 23
Müzik (Cazband - Pl.) 23,45-24 Son ajans haberleri v® yarınki program.
N
22 NİSAN 1939
ısınız
Kamalohri
Galata Taptas han İstanbul
Dr. İHSAN SAMİ ■
BAKTERİYOLOJİ
LABORATUAR
Umumî kan tahlllfitı, frengi noktai nazarından Vasserman ve Kalın teamülleri, kan küreyvatı sayılması. Tifo ve ısıtma hasta lıklan teşhisi, idrar, balgam, cerahat, kazurat ve su ahlilâtı, ült ra mikroskopi, hususî aşılar isih-zan. Kanda üre, şeker, Klorür, Kolesterin makinalarınm tayini, Divanyolu No. 113 Tel: 20981
İstanbul Belediyesi ilânları
Dr. Hafız Cemal
Lokman Hekim
Dahiliye Mütehassısı
Divanyolu 104 Muayene saatleri pazar hariç her gün 2,5 - 6 salı, perşembe ve cumartesi sabahlan 9 - 12 fukaraya T. 22398
ZAYİ — İstanbul İthalât Gümrüğünden aldığım 149 lira 3 kuruş kıymetinde 1420 sayılı 27/1/939 günlü makbuzu zayi ettim. Yenisini alacağımdan hükmü olmadığını bildi-
Zührevî ve cilt hastalıkları
Dr. Hayri Ümar
öğleden sonra Beyoğlu Ağacamii
karşısında No. 33 Telefon 41358
Beyoğlu Kaymakamlık ve Belediye Şubesi binasında olup kısmen Arap harflerde ve kısmen de Fransızca olarak tab edilmiş bulunan ve 6,700 kilo tahmin edilen haritalar, beher kilosu 12 kuruş tahmin bedelile açık arttırmaya konulmuştur. Şartnamesi Levazım Müdürlüğünde görülebilir. İstekliler 2490 sayılı kanunda yazılı vesika ve 60 lira 30 kuruşluk İlk teminat makbuz veya mektubile beraber 8/5/939 Pazartesi günü saat 14 buçukta Daimî Encümende bulunmalıdırlar. (B) (2767).
*
Beyoğlu Kaymakam ve B. Ş. Müdürlüğünden Halıcıoğlu Abdüsse-lâm sokağında 23 No. lu harap ev duvarının bir hafta zarfında hedmen veya tamiren mahzurunun izalesi için mal sahibi adresi bulunamama-sından ihtarname makamına kaim olmak üzere ilân olunur. (2733).
Havzbot “Yüzer Ev„


Sahibinin Askerliği
Dolayısile Satılıktır.
İki yaz mevsimi Kalamışta, Suadiye önünde veya Paşabahçe koyunda takdir ve gıpta ile seyrettiğiniz Havzbot= (Yüzer Ev) satılığa çıkarılmıştır. Yaz mevsimini maaile sıhhî bir surette geçirmek istiyen deniz ve denizcilik severler için bulunmaz bir fırsattır. İsteklilerin Taksimde General Receb sokak Mübarek apartmanında (1) numarada Bay Receb Erkmana müracaatları.
Bayan GABY WAGNER hakikî yaşını itiraf nasıl güzelleştiğini izah ediyor Tokalon kreminin terkibinde Viyana Üniversiteshıden ’ meşhur bir Profesörün keşfi ve Biocel tabir edilen kıymetli gençlik cevheri vardır. Akşamları yatmazdan evvel pembe rengindeki Tokalon kremini kullanınız. Siz uyurken o, besleyici ve güzelleştirici tesirini gösterir. Cildiniz yumuşayıp güzelleşir ve buruşukluklarını giderir. Gündüz için de beyaz rengindeki Tokalon kremini kullanınız. Siyah benleri yok eder ve açık mesameleri sıkıştırır ve cildinizi beyazlatıp kadife gibi yumuşatır. Bu basit usulü bilen her kadın, cgünde beş dakika. daha genç grünebilir ve tene yeni bir güzellik verebilir. Tokalon kreminin semeresi garantilidir. Aksi takdirde paranız iade olunacaktır.
ve bu derece cazip bir tarzda
On gün kadar evvel çektirdiğim fotoğrafımı gördükçe gözlerime inanamıyorum. En aşağı 40 yaşında -görünüyorum. Alnımda ve gözlerle ağzımın etrafında buruşukluklarım vardı. Tenim esmer ve sert idi. Bu gün ise cildim yumuşak ve dostlarımın gıpta nazarile baktıkları açık ve buruşuksuzdur. Herkes benim hakkımda 35 yaşında olduğum halde ancak 25 yaşında göründüğümü söylüyor. Yegâne cilt unsuru olan Toka lon Kreminin gece için Pembe rengini ve gündüz için beyaz renkteki-ni kullanarak güzelleşmeye muvaffak oldum. Tokalon kremini tavsiye ettiğim dostlarımdan birçokları da benim gibi memnuniyetbahş semeresinden hayrette kaldılar.
Cild unsuru olan Pembe renkteki
71
Traş olduktan sonra cil- | dinize krem sürmeyiniz. |
POKER
Deniz Hastahanesi cilt ve zührevî I hastalıklar mütehassısı
DOKTOR
Feyzi Ahmet Onaran
Pazardan maada her gün 3 den sonra hastalarını kabul eder. Adres: Babıâli Cağaloğlu yoku-şu köşebaşı 43 Numara.
GÜMRÜKLERDE ÎŞLERİ OLAN MÜESSESELERE
Çaker Yazaroğlu
Gümrük komisyoncusu
Galata, Ziraat Bankası Karşısında Çanakçılı han No. 34 - 35 Telefon : 35,95
Traş bıçakları cildi yumuşatır ve yüzünüzü pamuk gibi yapar.
traş bıçaklarını ısrarla isteyiniz.
TÜRK TİCARET BANKASI A.Ş
Her yerde POKER
MERKEZİ: ANKARA
APARTIMAN DÖŞEYECEKLERE
Sandalyalar, Karyolalar, Portmantolar
vessir her nevi ve şık mobilyalar Fabrika tiatına satılıyor Asrî mobilya mağazası : ÂhlTI3t FfiyZİ
İstanbul Pızapaşa yokuşu No. 66 Tel, 23407 *
TÜRK HAVA KURUMU
27nci TERTİP
Büyük Piyangosu
Birinci Keşids: 11-Mayıs-939 dadır.
Büyük İkramiye: 40.000 Liradır.
Bundan başka: 15.000, 12.000, 10.000 liralık ikramiyelerle (20.000 ve 10.000 ) liralık iki adet mükâfat vardır...
Yeni tertipten bir bilet alarak İştirak etmeyi İhmal etmeyiniz. Siz de piyangonun mes'ud ve bahtiyar! rı arasına girmiş olursunuz...
Her Nevi Banka Muamelâtı
KUPONLU
VADELİ MEVDUAT
Adapazarı Bandırma Bartın Bolu
ANKARA:
telefon : 2316
Türkiyenin
T E
cJmum Müdürlük:
Bursa
her tarafında
L G R A F A
TURkBANK
Gemlik I
İzmit |
Safranbolu
Tekirdağ
muhabirleri vardır.
□ RESİ
- Şubeler: TİCARET
İSTANBUL;
Telefon : 24477-8
Adalar Sulh Mahkemesinden:
1 — Heybeliada sanatoryomunda vefat eden Akşam gazetesi müret-tiplerinden Halil Osman, Burhaned-din oğlu Şinası, İsmail kızı Emine, Ahmet oğlu Hilmi Gürkan, Ali Rıza kızı Muzaffer, Yusuf kızı Ehliman, Nuri Mısır, İbrahim Aybat, Ahmet Rasim, Büyükadada ölen seyyar fotoğrafçı Diyonls, bahçıvan Pandeli ve Heybelidada ölen Kavurmacı oğlu Fransin terekesine vaz’ıyed edilmiş olduğundan veraset iddiasında bulunanların üç ay ve alacaklılarla
borçluların bir ay zarfında vesaikile I H ve eşyaya talip olanların da 26/4/ ' 939 tarihine müsadif Çarşamba günü saat onda satış yeri olan mahkeme koridorunda hazır bulunacak memuruna müracaat etmeleri.
2 — Büyükadada ölen Yorgi oğlu Nikoliye ait eşya da ayni günde saat on dörtte eski Bahçıvan yeni Baş lala sokağında eski 15 yeni 23 No. lı hanede satılacağından talip olanların mahalli mezkûrde hazır bulunacak alâkadar memurlara müra-caatleri ilân olunur. (271101

!
Parisin En Son Model kadın şapkaları Beyoğlunda
BAKER
Mağaza.srı ıın yeni
Kadın Şapkaları
Dairesinde teşhir «dilmektedir. Gelin.z; İntihap ediniz.
k1"— Çocuk Hık mi ■"■■3
IDr. Alımed Akkoyunlu S
Taksim - Talimhane Palas No. 4 I LPazardan mada her gün J?
sonra y
Sahibi: A. Cemaleddin Saraçoğlu
Neşriyat müdürü: Macid ÇETİN
Basıldığı yer: Matbaai Ebüzziva