Perşembe
22
OCAK ıeıa
Tel «öreri: .YENİ SABAH» İSTANBUL Telefon: 10795
Onuncu Yıl
No. 3204
B ABONE BEDELİ
Türkiye Ecnebi
Senelik 2â00 ®r. 6400 Kr.
e aybk 1M0 » 2&00 >
9 aylık M0 » 1000 »
1 aylık 300 > 600 >
KURUŞ
ti
En mükemmel hal çaresi Türkiyenin hâkimiyetidir...»
Sir Knatchbull - Hugessen, Karadeniz ve Çanakkale boğazlarındaki seyrüseferin kontrolüne dair Montrö mukavelesinin vazıhlaştırılmasını tavsiye ediyor.. Fakat...
Demokrasi
Çıraklığı Devresi
r------------ ★
Balk Parti kurultayında Ankarada Hamdullah Sub-hinin sözlerine kolay kolay tahammül edilebilendi mi? Lstanhuldaki son Demokrat kongrede Kenan Önerin istifası çok büyük bir soğukkanlılıkla incelenebildi ml? Bu sarsıntıları ve rahatsızlıktan Demokrasi gelişmesinin tabii icablarından saymak lâzımdır. Amma hayır ve selâmet yine Demokrasidedir.
J
türlü ve
feda ileri alel-bile
hep «Kanunu Esasi» nin met-koydurur ve bu kanunun ge-olarak hükümden kaldırıldı -İfade ederdi. Hattâ 1908 yı-
urdnmuz, şimdi bir Demokrasi çıraklığı devrine girmek hevesindedir. Yalnız bu yol, öyle başlangıçta sanıldığı pbl, dümdüz ve ârızasu bir yol değildir ve ilerlendikçe
(eşitli engellerle karşılaşılmakla dır.
Halk Partili müfritler sade Demokrasi degib hattâ ileri Demokrasi yapmak iddiasındadırlar anıma toptancılık devrinden artakalma kanunlardan zerre bile etmek İstemezler. Halbuki Cinsinden vazgeçtik, basit ve ftde Demokrasiyi elde etmek
(etin mücadele merhalelerinden geçmeyi ve aşmağı istilzam eder.
Bu memleket Demokrasi tecrübesini birkaç defa yaptı. İkinci Abdülhamidin cülusu başlangıcındaki «Mcbusan Meclisi» denemeği hükümdarın baskı ve şiddeti güzünden, hiç yaşayamadı. Fakat büıriyetin şöyle garib bir kudreti ve cazibesi var ki, hiç bir müste-bld, tam ve mutlak istibdadı tatbik ederken bile, ben istibdad yapıyorum diyemiyor ve Demokrasiye muhabbetini izhar ediyor. Nitekim İkinci Abdülhamid de, (33) yıl saltanatı süresinde, her yıl neşrettirdiği salnamelerin başına nîni çlci ğmı
hnda ikinci defa «Meşrutiyeti i -dare» yi, Rumelilideki ayaklanma üzerine, kabule mecbur olan padişah, matbuata yaptığı tebliğe şu kelimelerle başlıyordu: «Tesisi eelili hilafetpenâhîden olan Kanunu Esasi..» yâni (33) yıl tatbik etmediği, hattâ tatbik etmek ne kelime, büsbütün zıddına hareket e(lîp her gün bir maddesini ayaklar altına aldığı Kanunu Esasinin kurucusu olarak yine kendisini gösteriyordu.
Halk Partisi de Cumhuriyet rejiminde Anayasayı en demokratik temcilere dayadı. Fakat çeyrek a-sırlık tatbikatta hep toptancı zihniyetle hareket etti, bunu da in -kilâbların bir zarureti olarak izah eyledi ve üç yıl evvel Hürriyet ve Demokrasi güneşi ufuktan, sisler arasından, yükselmeğe çabalarken, esasen Demokrasi ve Hürri -yeti memlekete ben getirdim, diye iftihar hakkını da muhafaza (Devamı Sa„ 3; Sü.t 4 de)
--------------------
MÜBAREK MEVLİDİ NEBEVİ
13-24 Ocak 1048 vo 11-1? R«-blDIevvel 1387 tarihine müsadif cuma günü akşamı ^Cumartesi gecesi) mübarek Mevlidi Nebevi olduğu İlân olunur.
İstanbul Müftülüğü

J
10
idare: Nunıosmanlye No. 17 j SAYIb. HFR
YERDE
13
I •
I
H U R R i YET VE HA K K İN YILMA Z M U D A F i i Y i
Stalin ölmedi!
Moskova, 21 (A.A.) — (Reuter); Moskova radyosu tarafından bugün bildirildiğine göre. Stalinin hastalığı hakkında bu ay içinde basında havadisler çıkalıdanberi ilk defa olarak Stalin bu gece Leninin hatırasını anmak için Moskova operasında yapılan bir toplantıya İşti» râk etmek suretile halka görünmüştür.
Sır Ankara Dilcik E/ç»yi irien Cumhurbaşkanı inönil ile berabsr
Sadık Aldoğan’ın teşrii masuniyeti
Anayasa Komisyonu generalin sözlerinde açık bir tahkir kasdi bulunmadığına ve teşrii masuniyetinin kaldırılmasının devre sonuna bırakılmasına karar verdi
Ankara: 21 (Hususi) — Meclis gündemine alınan anayasa komls yonunun bir raporuna göre Afyon milletvekili General Sadık Aldoğa nm teşrii masuniyetinin kaldırılması devre sonuna bırakılmalıdır, Raporda devletin emniyet kuvvetle rini alenen tahkir ettiği İddia o.
(Devamı Sa., 5; Sü., 2 de)
Türkiye ye kredi

Marshall plânına göre kredi açılmı-yacağına dair haberlerin esası

Ankara: 21 (Hususi) — Marshall plânı gereğince Türkiyeye kredi a-çılnuyacağma dair haberler hakkın da İlgililerden yaptığımız tahkika ta göre meselenin aslı şudur: Tür klyenln tediye muvazenesi İlk dev rede açık değil fazla verecektir. Bundan ötürü kendisine bağışla ma veya kderl şeklinde değilde pe (Devamı Sa., 5; Sü., 5 de)

I
imece yüzünden çıkan hâdise
---o---
Çanakkale Valisi Ferid Nomer’ia bir mektubu
Dün Biga İlçesi Emniyet komiserliği kanalilc Çanakkale valisinden a-yağıdaki mektubu aldık:
Yen! Sabah Gazetesine
İstanbul
^Gazetenizin 15 Ocak 918 günlü nüshasının birinci sayfasının 2 ve ü 1nci sayfasının 3 ve 4 üncü sütunlarında (Jandarmalar tarafından yeni bir dayak ve İşkence) hâdisesi başlıklı yazı tamamen asılsız bulunmak tadır. (Devamı âa«. bı SÜ^ d

r r- 7 •" * I
General Badik Aldoğan

Tekel Bakanının dünkü beyanatı
“Rakı fiatlarınin artırılı ıası bütün alkollü içki fiatlarını ilgilendirdiği iç n bu hususdaki tedkikler b tmeden birç'-y söy enemez„
Bir haftadanberi şehrimizde bu lunan Gümrük ve Tekel Bakam, Çalışmalarını bitirmiş, dün saat 16 da bir basın toplantım yapa -rak gazetecilere aşağıdaki beya -natta bulunmuştur:
«— Tekel idaresinin Istanbulda
Dün Tüccar Derneği mensubları ile bir hasbıhalde bulundu
Tacirelrin bazı
I
Birkaç gündefiberl şehrimizde bulunan Ticaret Bakam Mahnnıd Nedim, Gundüzalp, Tüccar Derneği taraîuıdan Galata Yolcu Lokanta «ma düvet mumcu», dün aaut


Londra, 21 (AF.) — Bugün «Ro-yal Empirea Cemiyetinin bir toplan, bamda demeç veren îngilterenin eski Ankara Büyük Elçisi Sir Hugb Knatchbull - Hugessen, Karadeniz ve Çanakkale Boğazlarındaki seyrüseferin kontrolüne dair Montreux mu kavelesinin vazıhlaştırılmasını tavsi ye etmiş fakat herhangi bir değişik, lik halinde dahi Türkiyenin egemenlik hakkının korunması lüzumunda ısrar etmiştir.
Knatchbull - Hugessen, Rusyanın, harbin nihayetindenberl Boğazlarda bir Rus üssü elde etmek ve bu ge-çidlerin idaresine iştirâk etmek üze re Türkiyeyi tazyik etmekte olduğunu söylemiştir.
Eski Elçi ezcümle şunlan beyan etmiştir: «Büyük Britanya mukavelenin yeniden gözden geçirilmesine dair bir konferansa iştirâke her zaman hazırdır. Fakat Boğazların mev Buato uygun bir şekilde istimalinde herhangi bir tefrik gözetilmemek kaydile, en mükemmel hal çaresi Türkiyenin egemenliğidir. Geçid hak kı meselesi bu esasa göre mütalea edilmeli ve ikinci plânda kalmalıdır.
(Bir ticaret gemisinin neden ibaret bulunduğunu tavı^ ve^tarif için Montreux mukavelesinin iûdili lâzımdır. Meseleyi şu şekilde de ortaya koyabiliriz: Hangi gemiler harb gemisi tarifine girmektedir? Hattâ bu takdirde de «kara sularına tecavüze bilir, larla
vak’alan bahis mevzuu ola-Türk hükümeti bu gibi vak’a-doğrudan doğruya İlgilenmek, (Devam» Sa,, 6; Sü., 6 da)
Meclisin
toplantısı
Sıra bekleyen yargıç adayları hakkında Adalet Bakanının izahatı
Ankara, 21 (Hususi) — B. M. M. Goneral Kâzım Karabeklrin başkanlığında toplandı. Millî Eğitim Bakanının teklifi üzerine özel idarelerden maaş alan öğretmenlerin maaşlarının umumi muvazeneden alınması hakkmdaki kanun tasarısının Maliye, Büdce, içişleri, Milli Eğitim ko-(Devunıı Sa., 5; Sü., 5 de)
ki fabrikalarını ve teşkilâtım şim diye kadar etraflıca görmemiştim. Bu müesseseleri yakından görmek ve aynı zamanda Ege tütün piya Hasının hazırlıklarını tedkik mek üzere îstanbula geldim.
(Devamı Sa., 5; Sû-, 6 aa>
et-
mühim teklifleri
15,30 da butiin demek üyelerinin İşti raklle bir toplantı yapılmıştır,
Bu toplantıda Bakanla birlikte İç ve Dış Ticaret Umum Müdürü, rDevavu Sa.. 6; Sü., 3 de)
■____1B.
ridesinii Tekzib Eden Ede
A. Emin Yalmanın benimle neden meşgul olduğunu anlamıyorum; politikadan samimî olarak çekilmiş bir adamım, politikada kimseye de rakib değilim..»
41
■ .m
hezeyandır!..,, altıncı cuma günü akşamı Parkotelin umumî salonunda Tevfik Rüşdü A-rasla haşhaşa yemek yemişmiş. BİR POLİS ROMANI GİBİ^ (Vatan> imalarla dolu bu haberi verirken bir zamanlar pek ayıblar göründüğü Falih Rıfkı gibi konuş-makta ve şöyle bir dil kullanmakta-r (lır;
| (Kominformaya yâni komünist par tileri haberleşme bürosuna, Türkiye-deki intibaları ve temasları hakkında 1 maıûmat vermek üzere Belgrada hareket eden Smiç’in bu yemek esnasında Bay Tevfik Rüşdü Arasla, herhalde bugünlerde havaların çok iyi gittiği hakkında konuşmuş olmadıkları ve günün siyasi mevzulanna da temas forma’da bir vazife alacağı kuvvetle muhtemel bulunan Büyük Elçi, hareketinden iki gün evvel yâni ayın on (Devamı Sa , 5; Sü., 3 de/
“ Vatan’ın neşriyatı serapa
Dünkü «Vatan> in birinci sayfasın-da, 72 puntoluk )uitlerle bir haber ,i İntihar etti.
«Vatan Matbaacılık ve Gazetecilik Anonu.ı şirketi» nin naşiri efkfcn bu sefer c'e eski Dışişleri Eakant Tev 5 fik Rüşdü Arasa saldırıyor ve öiln- | kü yazısının başına koyduğu: «Ke-minformanın faaliyeti', «Yugoslav Büyük Elçisinin Tevfik Rüşdü ile teması» gibi imalı 6ernamelerle eski Dışişleri Bakanını bir komünist değilse bile hararetli bir «komünizan» olarak tasvir ediyordu.
Bilindiği gibi Yugoslavyanm Türkiye Büyük Elçisi «Simiç hükümet» tarafından memleketine çağırılmış ve geçen pazar akşamı da Belgrada müteveccihen yurdumuzdan ayrılmıştı.
«Vatan» ın iddiasına göre komin-
Thvlik Eu^dil Araş
İzmir den “Vatan,, a Telgraf.,
Millet, lâyık olduğunuz cevabı ergeç verecektir "Milliyetçi insanlar hakkmdaki çirkin neşriyatınızdan
Telgraf, Mustafa kentli, emekli Gl. R. Akdcjğu, Harun ilmen, Refik Hayraktar, M. Çelebi ve Orhan kaftancı imzalarını taşıyor...
Dün gece îzrolrden, bir nüshası da «Vatan» gazetesi başyazarı Ahmed Emin Yalmana hitaben gönderilmiş olan bir telgraf aldık. Bu dikkate şayan telgrafı aşağıda bulacaksınız:
«Müfrit ve komünizm âleti diye; hücum ettiğiniz hürriyetçi ve nıilll-
Balkanlar mühim günlerarefesinde Aaglo - Amerikan bloku, Yunan mes’elesi karşısında katı harekete geçmek üzere...
Atlna: 21 (A.A,) — Akdenizdeki -Amerikan donanması komutanı ı Amiral Bierl bir Destroyer ile Pire ye gelmiştir, Amiral Bierl Selânlğe j gitmeden evvel yunan Harbiye Ba kanı ile görüşecektir,
Atina: 21 (A.A.) — Akdenizdeki Amerikan filosunun kumandanı Vizamiral Bierlnln bayrağını taşı yan oDyees» muhribi bu sabah Pi re limanına gelmiştir. Amiral Anıt rinan Deniz Ataşesi Amiral Suniler lânel tarafından k . nmı.«:
sal
devam ediyor
-----------O------
Son günlerde staovum kapılarında göze çarpan (A. 073) plâka sayılı bir otomobil
----o-----
Büyük Millet Meclisinde De aokl'at Milletvekili Scnihi Yürütenin isbat-lı, delilli; vesikalı ve fotoğraflı açıklaması üzerine, memlekette geniş çapta tatbik edilen resmi plâkalı o-tomobillerl hususi işlerde kullanmak, bunları hanımefendiler ve mahdum beyler emrine tahsis etmek usulüne bir eon verileceği hattâ bunun tatbikine bile başlandığı, bir takım fu-zûlî arabaların garajlara çekildiği yazıldı İdi.
Fakat aradan pek o kadar uzun (Devamı Sa., 5; Sü.> 1 de)

yetei insanlar halikındaki çirkin neşriyatınızdan sonra gazetenizi elinden atanlar yalnız biz olmıyacağız millet size lâyık olduğunuz cevabı er geç verecektir. İki sene evvel Hüseyin Cahld’le yaptığınız münakaşada (Devamı Sa., 5; Sü., 6 da)
Dyeesu muhribi 24 Ocakta Selâni* 1 ğe gidecektir,
İNGİLİZ HAVA KUVVETLERİ
Atina: 21 (A.A ) — Orta Doğu ■ (Devamı Sa., 5; Sü., $ de)
Efkâr-1- Umûmiye
Bana midemi kazı yacak, karsaklarımı guruldatacak, aç
Sayın Ticaret Bakanının, İşgal buyurdukları makamın, ne de recoyo kadar ori oldukların» bilmiyorum.
bildiğim bir şey var İse kendilerinin mu-hatablarını hakikaten bir çıkmaza sokarak (habt) ötmek kudretine lazia-Sile mâlik bulunmalarıdır.
Bakan, şu ınahııd «Tek tıp ekmek» namı ılo midemizi fesada uğratan «kara nesne» den bansederken sözünü tarta tarta şöylo söylemiş:
— Tuk tıp ekmeği biz değil, efkârı umumiye istemiştir!
Buyurun bakalım.
Siz şimdi gazeteci olun da bu söze karşı oevab verin. Ne diyebileceksiniz ki? Hiç.. Bıına verilecek cevab: — Ya., öyle mı elendim? Vallahi bilmiyorduk., bilmediğimiz içindir kı, onun aleyhinde yazmak oür etinde bulunduk. Affedersiniz. Öyle ise ya-şasin tok tıp ekmek!
n b?ldv ıkârı uir.tııniyenbı vakit vakit Gaı t.: ,îûi ı Knıe eza ıçm rı • Vâı /altığı ı *'nndı> »'ij
ICelâl BayarJ Balı keşi re
l hareket etti |
Bir müddettenberi şehrimizde bulunan D. P. Genel Başkam Celâl Ba-yar; dtln akşam beraberinde Eıum Sazak, İhsan Şerif ve «Vatan başmuharriri A. E. Yalman olduğu halde, Balıiıesire gitmek üzere Bandırmaya hareket etmiştir.
Celâl Eayar, kendisini uğurlıyan gazetecilere'şunlan söylemiştir:
«— Yarınki (bugün) Balıkesir D. fDevamı Sa., 5; Sü., 1 de)
bu hâlet tecelli edince hükümete*
— Bun artık beyaz ekmek, yahud pamuk gibi francala yomiyeceğiın.
hğı tokluğa tercih ettirecek bir şey bulun!
Drye (ilham) yahud (âlcın-ı-ıne-uâm) da (nefh-i-ırâde) gibi (mistik) bir vasıta ile talebdo bulunuyor; bunun üzerine Bakanlar Heyoti de onu (atının için (Tek tıp ekmeği) sunuyor.
Bakındı hele şu efkârı umumiyenın yaptığı İşe., durup dururkon bize bu oyunu oynadı. Yalnız bize mi ya? Kııkûnıotc de... Onun bu arzusunu yerine getirmek emeli ile ekmek şeklindeki bu (kerpiç) ı bulup meydana çıkfîrmak için kımbıhr noler çekmiş -terdir.
Ha! Simdi bakalım, efkârı umumiye nv zamana kadar bundan arzusunu fflacnk? Yanı ne vakit perhizden çı • kûOOk ?
savjuyı te
İAYFA: a
Z

Atatürk’e suikasttın
/.
i

Yutan Cı Ra
— Hizmet etmek için...
— Memlekette bir çok isyanlar olduğunu, lstanbulun ne vaziyet Aldığını biliyorsunuz memleketi iflâsa sürüklediniz, memlekete gel meniz faydalı mı olurdu?
Memleket dahilinde çetin bir mücadele devam ederken düşman memleketin en feyizli yerlerini işgal ederken iyi mi olurdu?
— Arkadaşlarımızdan bir çoğu orada idi.
— Fakat firar edenler değil! Bu muhakeme memlekette otura-Duyacağınıza en büyük delildir, o zamanki harekâtınız sîzi buraya kadar getirdi.
— Muhakeme ediniz göreceksiniz ki Ankara aleyhinde bir harekâtta bulunmadım.
— Oradan çıktıktan sonra niçin memlekete gelecektin, kongrenin inhilâl kararım kabul ettiıj mi?
— İt ti had ve Terakki (Teceddüde) inkılâb etmişti.
— Bu suretle yok olduğunu ka-| bul ettin mi?
— îttihad ve Terakki infisah etti kabul ediyorum.
— öyle ise bilâhare o faaliyetinizi gayrı meşru* olarak kabul ediyor musunuz?
— Kendi hesabıma evet, başkası için değil.
— Zaten başkası için seni mesul edemeyiz ki... Kendi hesabına kabul ediyor musun?
— Evet ediyorum.
(Reis bunun üzerine celseyi beş dakika tatil etmiştir.)
İkinci Celse
İkinci celse saat on altıda açıldı. Müdhiş bir sıcak samiini bir müddet için bahçeye kadar çıkar inişti.
Reis — Devam ediniz.
Nâzım bey. Talât paşanın şe -lıadetinden sonra Enver paşanın kendisini Moskovaya çağırdığını, fakat gitmediğini, sonra Enver paşanın Berline geldiğini ve Anadoluya girmek istediğini söylediğini, Baha Şakir beyle Resuhi bey lerin Enver paşanın yalnız oldu -ğunu ve gitmesini tavsiye ettikle rini ve Enver paşanın birlikte Moskovaya gittiğini, orada muhtelif Müslüman memleketleri murahhasları olduğunu ve bunların metalibini mezcederek Moskova hükümetine muavenet talebini ha vi bir müracaatta bulunarak si -lâh istediklerini ve Moskovada se fir Ali Fuad paşaya müracaat e-derek Ankara ya karşı hasım ol -madıklarını ve Mustafa Kemal pa

Tefrika No. 152
şanın emrinden çıkmıyacaklarını ve Enver paşanın Mustafa Kemal paşaya mektub yazdığını ve Ankarada İslâm kongresi toplanması fikrinden feragati tavsiye i-çin kendisinin de ayrıca bir mek tub yazdığını söyledi ve Enver paşanın Anadoluya niçin muğber olduğu hakkındaki suale cevaben Enver paşanın Varaugel ordusunu Yunanlıların alarak Anadolu -ya sovketmek istediklerini duyduğunu, halbuki Varangel ordusu kumandanının kendisine müracaatla bundan Yunanlılar aley -hine istifade mümkün olduğunu söylediğini ve Enver paşanın bu fikrini Ali Fuad paşaya söyledi -ğini aynı zamanda Bahaeddin §a-kir beyi Balkanlara gönderdiğini ve Yunanlılara müşkülât çıkarmak istediğini söyliyerek Anka -raya yazmasını rica ettiğini ve bunun için Naim Cevad beyin mo | törle Istanbula gönderildiğini motor almak Cevad Enver
duğunu ve Ali Fuad paşaya bundan dolayı sitem ettiğini söyledi.
— Yalnız bu kadar mı söyledi? Naim Cevad beyin Anadolu sahil lerinde Halk Şûralar Fırkası programını dağıttığı için tevkif edil diğini söylemedi mi?
— Hayır söylemedi, anlattı. Bundan dolap şa Fuad paşaya sitem
paşa demiş ki: «Telgraflar geç git ti, geç geldi.»
ve Anadolu sahillerine benzin için uğradığı zaman. Nairn beyin tevkif edildiğini ve paşanın bundan muğber ol
Bu kadar Enver pa etti. Fuad
Efkâr-1- Umûmiye
(Bitarafı 1 incide)
Zira yine onun tarafından hükümete:
f Devamı var)
ir
Hamdi Babanın oğlu imzalı m ek t ıı b sahibine — Dediğiniz gi -bi, ben Ankara muhakemelerinde bulunmadım, ve yine sizin de teslim ettiğiniz gibi bu safhayı o zamanki gazetelerde çıkan nıahke -me zabıtlarından alarak neşrettiğimi daha başlangıçta açıkladım. Şayed merhum pederiniz hakkın -da yazılanlarda bir noksan veya yanlışlık varsa bunu bize filân ve ya falan zattan öğrenmeyi tavsiye edeceğinize, bizzat kendiniz bil dirmiş olsanız daha kısa bir yol -dan maksada varılmış olmaz mı?
Ben Memduh Şevket Escndalı şu saatte nerede bulabilirim? Aka gündüzü nasıl ele geçireyim? Tarihî bir vak’a anlatılırken teferruatı bilenler bildiklerini açıklarlar ve bu açıklamalar da neşrolunur. Medenî ülkelerde tatbik edilen usul budur. Noksan veya yanlış bulduğunuz kısımları bir an evvel bildirin ki neşredilsin. Saygılar.
C. R.
Beyaz ekmek ve francala yerine verdiğiniz kara şeyi yiyeme-Bu riyazet vücudumdaki zaten
bana dim. olmıyan (lahm-ü-sahm) ı bütün bü -tüne eritti. (İ'tikâf) a girip kırk gün bir zeytin tanesile «kifâf-ı-nofs> fiden evliyaya döndüm. Şu köhne ka-lıb o kadar hassasiyet kesbettl kİ «Çin-i-Mâçun» dan bir (bonz) yahud (Hind) ile (Sünd) den bir (fakır) I-çini çekse ben burada neye hayıflandığını biliyorum.. Fakat artık kâfi. Zira fazlasına gidersem o kadar fıafif-liyeceğim ki ruhumla bedenim beraber pervaz eyliyecek!..
Bunun üzerine tekrar beyaz ekmeğe kavuşacağız ve sayın bakan için beyanatı ufak bir değişiklikle tekrardan başka yapacak bir şey kalmıya • cak:
— Beyaz ekmek ve francalayı bir değil, efkârı umumiye istemiştir!
Yalnız meşhur bir mesel vardır: ( Sakalıma bastığın bir şey değil
yol olur!» derler, bu beyanat da öyle olacak.
Meselâ:
— Canım şu et mes'olesi neden bir türlü halledilemiyor? Dediniz mi? Oerhal:
— Onu biz değil, efkârı umumiye halledilmemesim İstiyor!
Diyecekler.
— Nakil vasıtalarındaki bu İntizamsızlık bu izdiham...
— Onu biz değil, efkârı umumiye istiyor.
— Kömür tovziatındakl...
— Onu biz değil, efkârı umumiyo İstiyor.
Halbuki efkârı umumiye ne onu, ne de bunu istiyor. Efkârı umumiye r&Hıhıu isliyor!
• e
HER SABAH\
E>İ¥O
f
•Tj

Evkaf mevlud okutuyor
İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğü tarafından Vak fların hayır şartla nnı yerine getirmek üzere 23/1/948 Cuma günü öğleden sonra Nuru Osmaniye ve ikLndi namazmdan sonra da Beyazıd camiinde mevlûd okutulacağını memnuniyetle haber aldık.
Vaktile Bülende karşı duyduğu aca ıb, karmakarışık hlslerdeki eksLkltk ba gün o kadar bariz bir şekilde meydana çıkmıştı ki gene kız Bülendi sevdiğini sanmış oluşuna bile gülüyordu.
— Meğer hakiki aşk karşısındş tereddüd edilmezmiş, diyordu. Seviyor muyum? sevmiyor muyum? diye düşündüğü zaman bir insanın sevme diği anlaşılırmış. Bak şimdi İçimde en ufak bir şübhe var mı? Fakat Metini ne zaman sevmeğe başladım? İşte bunu merak ediyorum, bir zaman tayin edemiyorum. Galiba onu her zaman sevmiş te anlamamıştım. Birlikte geçmiş devamlı hayat beni aldatmış.
Verda, yatağında uzanmış, gözleri açık, dudaklarında tatlı bir gülümseme, bütün vücudunda gevşek bir tenbelllk, geçmiş günleri hatırlamağa çalışıyor, her hatıra, kesik kopuk razılık
İşte oğlan
yorlar. Küçük oğlan bu hırçın ve şımarık kızcağıza karşı ne kadar müş fik ve fedakâr! Bütün oyuncaklarını, en kıymetli resimlerini onun önüne seriyor. Küçük kız, büyük bir binada, bir çok çocuk arasında ve biraz da başı boş yaşamanın getirdiği ka-yıdmızljkla bu fedakârlığı anlamıyor, oyuncakları ve kıymetli resimleri haris ellerlle toplayıp benimsiyor.
ve bir film parçası halinde, ka-odanın içini aydınlatıyordu, minimini bir kızla küçük bir çocuk evde, bahçede koşuşu-
|*
i Çoruh Valisi Zeki , Köymene açık mektub I
11 genel meclis seçimiado I ı dairei intihabiyolerln kaza I namına yapıldığına göro, 9461 senesi Ağustos ayı .sonların- I da yapılan bu seçinilore llo- I patla Demokrat Parti toşki- I lâtı nıevoud olduğundan, I iştirak etmiş ve her sandık I başında seçim kanununa is- I tinaden birer mümessil gön- I dermişti. I
Sandık başlarındaki seçim I memurlarının bitaraf kalma- I sı kanuni iken, Halk Partisi- I ni iltizam ederek yaptık- I lıırı yolsuz ve kanunsuz lıa- | reketlerinden dolayı Demokrat Parti müım^şslllcriniıı mahallinde tarizim ettikleri zabıt varakalarım Hopa D. P. başkanlığına vermişlerdir.
Parti Bsk. da seçim kanununa dayanarak asıllan ka ra savcılığına, suretleri de merkez genel başkanlığına göndermişlerdi. Hopa savcılığına verilen bu zabıt varakalarını bir emirle savcılıktan aldırdığınızı ve sandık ballarındaki seçim memurlarının ya bir karara ve yahud bir emre istinaden bir gün olsa bile memur edildiğini ve bunların rlni mulıakemata tııbi ları iddlaslle aldığınız
rakları dairei intihabiyesî o-laıı Hopa idare heyetinden geçmesi lâzım iken ve neticeden de alâkadarların haberdar edilmesi icab ederken bir sene dört ay katlar bir zaman geçtiği kaide bu husus hakkında resmen bir malûmat alamayan Hopa par ti başkanlığından anladım.
Namzet meyanında bulunmaklığım dolayıslle gayri ka nuni hareketlerle kaybedilen hakkımızı aramak İçin bu a-çık mektubu göndermeğe mecbur oldum.
Sayın vah: Madem ki san dik başındaki memur, kanunsuz ve yoi>uz hareket etmediler, idare heyeti men’i muhakeme kararı niçin vermedi? Neticeden parti başkanlığı neden haberdar edilmedi ? Bu hareketiniz Demdir rat Partinin sandık başlar*-na gönderdiği mümessillerin tanzim etlikleri zabıt varakaları hakikati teyid etmez mi?
Sayın vali: Bu . mektuba cevab vermediğiniz takdirde sizin do suç ortağı olarak bu defa açık mektubumuzla İç Bakanlığından hakkımızı arıyaeağtz. Hürmetler.
Hopa: Eski genel meclis üyesi, Ahmed Kurtoğlu
kabul m eınıı olduktu ov
Antenlilerin fertik ve baklava gecesi
Gaziantep Kültür Demeğinin İstanbul şubesi tarafından 4 şubat çar şamba günü akşamı Taksim Belediye gazinosunda saat 21 den sabaha kadar devam etmek üzere bir Fıstık ve Baklava gecoehıin sürprizlerle dolu olacağı pek neşeli geçeceği söy. lenmektedlr.
»
Hamdullah Subhi
1

r



aleyhindeki dâva
$
L
İddiaya göre Bay Tannöver Fatihteki Subhipaşa köşkünün elektrik tesisatı tamir bedelinden 724 lirayı ödememiş...
İstanbul Milletvekili Hamdullah Subhi Tanrıöver aleyhinde 1 inci asliye ticaret mahkemesinde bir tazminat dâvası açılmıştır. İddiaya göre Hamdullah Subhi, Fatihte Horhor caddesinde Subhi Paşa köşkünün e-loktrlk tesisatını tamir için MI hal Msvromlhalis ve N. Mandlka Koflek tlf şirketine 3224 Ura ödemeği ta-ohhüd etmiştir. Gene iddiaya göre bunun 721 lirasını ödememiştir.
Bundan evvelki celselerden birinde dinlenen H. Subhi aynı şirket aleyhine mukabil dâva açtığını aöyhyerek bu şirketin binayı tamir için 50 bin lira aldığını, fakat tamiratı eksik yaptığını iddia etmiştir.
Bu defakl duruşmada her iki taraf avukatları müdafaa için mehil istediklerinden çölse istok veçhile başka güne talik olunmuştur.
/
EKONOMİ:
ADLÎ YED E

Bakanın ou gün tekrar izahat vermesi muhteme.’
etmiş, heyeti
halin.
Türk - İngiliz ticaret anlaşması müddeti bitiyor
Türk - İngiliz ticaret anlaşman 30 nifanda sona erocoğl halde, tarafların hiçbiri anlaşmanın feshi veya temdidi hususunda teşebbüse geçme iniştir.
İlgililerin söylediğine göre yeni anlaşma yapıldığı takdirde ban değişiklikleri ihtiva edecektir.
[•IH U
Tatün dikilmeli yasak addan yerler hakkında Bakanlığın yeni bir kararı
Harb dolayıslle tütün diktirilme meşine müsaade edilmeyen yerlerde bazı sebebler dolayıslle tütün dikil iniş, bu yüzden tütünlerimizin kalite sinde küçük bir değişiklik olmuş-/ tur, ,
Bunu nazarı İtibara alan Bakan lık İlgililere lâzım gelen tamimi göndermiş ve mevzii yasak toprak lan ilân etmiştir,
Bu tahdit sayesinde tütünlerimiz eski şöhretini kaybetmeyecek ve müşteri bulmakta güçlük çekme yccektir, Bundtn nıaksad. harb şartlan sebeblle kaliteden ziyade miktara ehemmiyet verme yolunda teessüs eden ve tütüncülüğümüzün İlerisi İçin tehlikeli görülen gidicin önlenmesidir,
/ partmana çarpan otomobil •
Şoför Muzaffer Eroinlerin İdaresindeki 43398 plâka numaralı taksi dün akşam üzeri Beyoğlunda Bira selvller caddesinden geçerken kar şısına, Bektaş Turan adında bir seyyar satıcı çıkınca şoför fren yap iniştir, Fakat bu esnada takıl ara basl kızak yaparak 85 numaralı «Deniz ^apartmanına bindirmiş ve Bektaş da tekerlekler arasına yu varlanmıştlr, Neticede otomobil dev rllmlş ve ağır yaralı Bektaş Turan Beyoğlu hastahanesine kaldırılmış tır, Yarallnln slhhî durumu tehll kelidir,
Hâdisenin tahkikatına başlanmış tir,
Hergün aleyhine bir dâva açılıyor
Hergün gazetesinde «Damga» isim 11 film hakkında çıkan yazıdan dolayı, filmin baş artisti Sezer Sezen, rejisör HÜrrem Erman tarafından savcılığa müracaat edilerek hakaret dâvası açılmıştır. Basın bürosu savcılığınca dâva mevzuu yazı tahkik edilmektedir.
o—, ■■ ,
POLİSTE
Şehrimizde bulunan Ticaret Bananı Mahrnud Nedim Gündüzalp, beraberinde Dış ve İç Ticaret Daireleri reisleri olduğu halde dün Öğleden ev ve i Ticaret Odasını ziyaret Oda durumu hakkında, İdare İZ3lanndan izahat almıştır.
Bıkan bundan sonra, heyet
de gelen yeril film âmillerlle görüşmüştür. Yerli film sanayiinin İnkişafına mâni olan engellerin kaidml-mıaı ve yeTİi fiLmin ihraç edtlebll. meal hususunda alınan prensip kararları Üzerinde mutabık kalınmıştır.
Bıkan 1.30 da Tüccar Derneğinin Liman lokalntasında tertib etttği top luntıya işlirâk etmiştir. Bugün saat 11 de Gazeteciler Cemiyetine gelerek ağiebl ihtimal, vatandaştan hoş-nud bıraknuyan tek tip ekmek hakkında gazetecilere yeniden izahat ve. recaktir.
l
I

Kemal Silivriii ile muhayyel
aha Demokrat Parti kongre -sinin gürültülü bir safhaya gjrdıgı Mndinıc:
— Fikraa, demıylug, galiba sana yina yoi göründü. Kenan Önerin istilâsı, aç4k »yıektıcou filân (Hricen muhakkak ki AahaK yine senm üa -flfMa pathyacak, muhayyel ınülıkatlar yapmak İçin ya Burtayi, yahud da Ankarayı toyityacaksm..
Fıkat şeytan kulağına kurjun, ne patron, ne de Fatm t>oy ak*ı adıp de henl şuraya buraya saldırmadı ar ve kongrenin UediModusu arısında vjt’ tymı bile unutmuş gölündüler. Halouki AhnKd Kemal Silivrİfl* rıa -hud baklayı ağzından çıkarır çıkar • ııuz, latu omar ıozr soytemechm ben yol tazırkğına oaMaoım tan-minimde yanılmadığımı aa, q . birile, olaylar isbat etti.
Dün sabatı, ma ıha ay a gırerkon daha kanıda Ocktaş patronun beni t>ck Ierti4ini müjdeledi. Aramızdaki konuş mayı anlatacak değdim; yalnız he -men Ankaraya harabat edip DonuMe rat nulletvekillerinden $u ayhkfarj, yıllıklara zam meselesindeki kırnıırı c>. beyaz oy meaMsmi yakından In-memur edildiğimi söyleyip geçeceğim. Hemen itiraf -etmeliyim ki, Ahmed Kemal Sılıvrılimn o ta -dına doyulmaz Rumeli şivesile:
— Vallahi de aoğruyu zâyUtyorum; bıliâhi de., ekmek beni minierinden ma ortada: buue koy!*
ğuna İnandım, re daha haşhaşa bir görüşeyim diyerek, Istan bulda bulunmasından biltslrtade, kan dişini (Ue ge;irdım. Zavallı 8ıUvriii, Taksimde o hazin itiraflarına saimu tevkii eden Kriataiın altındaki kah -veüanedo oturmuy nargile içiyordu:
Yanına yaklaşhm, kendimi tanı t-t'ra, ziyaretimin sebebini anlattım.
Canının sıkgm olduğu her hareketinden belli oluyordu, raaaaıafih ^Fıkracı*/ olduğumu öğrenince yüzü güldü ue sırtımı okrayarak:
— Şöyle karşıma otur da «ât çift lâf atalım be kızan! diye Ulıiat et -tı, hattâ bir kahve de ısmarlamak konukseverliğini gösterdi.
— Kemal beyciğim, diye sbze başladım, sen hem Pumeliti, hem eski oir komiteci olduğun Mide, nosil oldu da Fuad Koorülu gibi İstanbullu b»r muhallebi çocuğu seni a t La ti ı?
(Derin bir gbğus geçirdi, etinde tutmakta olduğu marpucu şuralıma doğru uzatarak;
— Abe evlâd diye sordu, sen hiç dağda gezdin mi? Komitecillk ettin ml?\ ‘ ? ' 1
— Yooo ne münasebet! Keştş dağına bile çıkmış değilim.
— Öyle ise sen halden anlamazım. Komiteollikte bir usul vardır; Verilen söz tutulur.
— Peki 1ar mi?
— Daha far hiç bu di?
eğer yılan söylüyorsam çarpım!. VokmonUı yo • sonrı ben kendi nesabı-»İslemem amma yan ce-kabilinden (brr şey otau • Maamaflh işi bîr ke •
incelemek için SUr/rıh ile
Efenin yaptıkları
Yarın uçakla
Amerikaya gidiyor
su ret 11 e para koparmak is-Bu esnada İzzet adında biri müdahale etmiş ve buna Efe, bıçağını çekerek üze-
kal
teh
Aslen Gönenli olup bir müddetten beri şehrimizde bulunan Osman ffife adında bir gene, evvelki akşam, Tak simde Kapanca sokağında 18 numarada Sürcyyanm evine giderek ran-devuculukla itham etmek ve şantaj yapmak tcmlştir. hâdiseye içerliyen
rlne hücum etmiştir. Neticede fzzet ağır surette yaralanmış ve baygın bir halde Beyoğlu hastahanesine dınlmıştır.
Silâhile daha birçok kimseleri dtd ederek haraca bağlamış olan
man Efe yakalanarak nezai'ete aitn-m ıştır.
Otomobilin çarptığı genç öldii
Eminönündt otomobil tamirciliği yapan Salâhaddin, evvelki gün tamir ettiği 2105 sayılı taksiyi graja götürürken Atlamataşında direksiyona hâkim olamıyarak arabayı kaldın, ma blndlrmlştir. Bu esnada yolun kenarında bulunan Mehmed adında bir gene taksinin sademesine maruz kalarak ağır Cerrahpaşa mıştır.
Mehmed.
kurtanlamıyarak bir saat sonra ÖL müştür.
surette yaralanmış ve hastahanesine kaldınl-
yapılon tedaviye rağmen
o--------
Annesini sopa ile döven evlâd
Uaküdarda, Ayasma caddesinde, Mahmudefendl sokağında oturan Mahmud Esad Can adında bir geno evvelki akşam kendini bilemiyecok derecede sarhoş bir halde evine dönerek ihtiyar annesinden parı istemiş ve alamayınca da münakaşaya tutuşmuştur. Bu esnada eline geçir-
viı

Doviet Denizyolları Umum Müdürü, Amerikadan satın alman 6 yolcu gemisinin tamir ve tâdil işlerini halletmek üzere yarın Pan Amerikan yolcu uçağile Nevyorka hareket edecektir.
Yupuf Ziya Erzln, kendisile konu- ' fan gazetecilere ezcümle ştuUarı soy lemiftLr:
c— Eu benim tayyare İle ilk 3e-yahıtimclir. Üç mühendisimizle birlikte - eğer bir aksilik çıkmazsa • yarın hareket ediyorum.
Amerıkada hem altı yolcu gemimizin tamir ve tâdil işlerile uğraşaca. ğını, hem de fabrika ve tersanelerimiz için lüzumlu olan motor ve tezgâhların mübayaasını yapacağım, v



Kaşar peynircilerden sened istendi
Kaşar peynirinin ihracına müsaade edileceği haberi, îç Ticaret Dairesi başkanı Cemal Azmi Arda ta- ' rafından yalanlanmıştır. i
Bakanlık, tacirlerden ihracata mü- j aaade edildiği takdirde iç kaşar peyniri fiyatlarının yeceğine dair noterlikçe birer sened istemektedir.
Tacirler, iç piyasada yüksel nılyeceğinl garanti takdirde kaşar peyniri İhracına müsaade edilecektir.
piyasada yükselnıi-musaddak
fiyatların ettikleri
6
diği sopa İle annesini dövmeğe başlamış ve hâdiseye müdahale eden kardeşi Ruhi Cemil Canı da kama ile 10 yerinden ağır surette yaralamıştır. Ağır yaralı Nümune hastahane. sine kaldırılmış ve suçlu yakalanarak savcılığa teslim edilmiştir.
Aşk ve his romanı
Muazzez Tahsin BERKAND
Zavallı Metin, ne tatlı, ne candan bir ağabeydi o zamanl Nelere taham mül etmemişti!
Başka bir gün, bahçedeki havuza düşmüştüm. Motlaln telâşlı çığlığı ve göz yaşlan!
— Koşun. Verda havuza düştü. Bo. ğulacak, ölecek!
O gün Metinin gözleri ne üzüntülü İdi!..
Turbanın beni yannın bir müzik sanatkârı olarak müjdelediği gün de Metinin gözler! yaşarmış, dudaklan titremişti. Sevlncden mİ? Heyecandan mı?
Daha yakın günler; Viyanaya seyahat hatıralan... O zaman hayatımda Blllend vardı O arka plânda idi. Aall ruhlu Metin! Nasıl olup ta en ulak bir şikâyet bile etmemişti. Demek ki Bülendi cidden sevmiş olsaydım Metin her zaman o alllk vaziyette kalacak, hislerini belli etmlyecok-tt. Demek aşkı fedakârlıklara kadar gidiyordu! O halde kahramanca

seviyordu. Çok eskidenberl.
Şimdi gene kız ilk konser gününü hatırlamıştı. O zaman dikkat etme' diği şeyleri bugün görebiliyordu:
— Kalabalık salon alkış tufanı altında inlerken kulislere kaçmış, heyecanımı, sevinoiml hooamın göğsüne sokularak saklamak istemiştim Halbuki o dakikadaki Metini görür gibi oluyorum şimdi: Yanakları kızarmış: göz bebekleri alev alev yanmış, ellerini uzatarak bana doğru ilerlemiş, iki adım attıktan sonra olduğu yerde mıhlanmış kalmıştı. Ben beşimi hocamın göğsünden çekip gö? lerlmi açtığım ve etrafımdakllere gülümsemeğo çalıştığım zaman da onun yanaklarının kanı çekilmiş, dudakları solmuştu. Fani tebrik İçin uzanan eli titremekte idi. Onun bu heyecanını, bu Umldslz duygularını o zaman anlamamış ve görmemiş ol. duğıım İçin kendim! affedemiyorum çimdi,
Verda başım yastığın üstünde sa-MMHRUB —■ r» ■ ■■ iPb
Tefrika: 46

Yalan
ğa sola çevirdi, huysuz huysuz inli-yerek hoşnudsuzluğunu belli etti. Fa kat gec kalmıştı. Metine çok ıztırab çektirmişti. Hep kendi anlayışsızlığı, kayıdsızlığı yüzünden...
Halbuki şimdi hakikati çok iyi görüyordu. O da Metini sevmişti. Hat. tâ onu kıskanmıştı. Bunu pekâlâ hatırlıyordu:
Bir gün arkadaşlarla birlikte Caddebostan plftjına gittikleri gün Nu-ranı, Büyükada gezintisi günü dn Yıldızı kıskar.mıştı. Metin onlara Çok yakınlık gösterdiği için, akşama kadar hırçınlıktan, huysuzluktan kur tutamamıştı.
Bir gece de, Avrupadan gelen vo dünyaca tanınmış olan bir piyanisti dinlemek için Turhan, doktor Ferdi ile karısını ve Kadrlye Hanımla onu locasına elâvet etmiş, Metin de kendisine parterde bir kolluk (»lmıştı İşte o gece, can kaîağîîo piyanisti dinlerken gözlerinin bllftlhtiyar sık sık Merini aradığını va onun yanın-
daki sarışın, güzel bir kızla konuş, masını kıskandığuıı hatırlıyordu. Konserden sonra Metine sormuştu:
— Yanındaki hanım kimdi?
— Bir arkadaşımın kardeşi.
— Onu nereden tanıyorsun?
— Bir iki defa çaylarda, balolarda rastladık. Arkadaşıma gittiğim zaman da onu görüyorum.
— Güzel kız değil mi?
— Evet, hem güzel, hem de bilgilidir.
— Ya?!..
____ Edebiyat Fakültesinden diplomalıdır.
— Ya?!..
— A1rv mı ediyorsun?
__ Hayır, ne münasebet? Dinlivo-

son sözleri sftyliyen hırçın sem kulağında çınlıyordu. O güzel
rum.
Bu hâlâ sarışın kızı, kendisinden daha malû-
matlı olduğu için, belki de sarışın dır diye kıskanmıştı. Hattâ bu hâtıra zihninde uzun zaman yaşamış, bh fırsatını bulup ona sormuştu:
— Sen sarışın kadınlan esmerlere tercih ediyorsun değil mİ? I
Metin gökten düşen bu süsle şaş- ] mış, gülümsemiş:
— H/ıyır, demişti Rence renk ba. his mevzuu değjjdlr ve olamaz da.
— Sence mühim olan nedir öyle ise?
— Sevmek ve beğenmek.
(Devamı var)
«



size verilen sözü tutnradı-
da soruyorsun be! Tutsa-halicr başıma gelir miy*
(Devamı Sa.t 5;Sü.> 1 at/
Rektörün ziyareti
İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof, Sıddık Sami Onar dün Milli Türk Talebe Birliği merkezini zıva ret etmiştir.
Rektör talebe birlikleri arasmda ki münâsebetler üzerinde durmuş ve Milli Türk Talebe Birliğine Üni verslte Lokalinden, Üniversite Yar dım Sandığından İstifade imkânla rınj sağlamaya çalışacağını vadet-.mlştlr,
Muhtelif mevzular üzeı'ııde -saat 21.30 a kadar süren konuşmalar so nuııda rektör, «uzun zamar.d. n be xl arzu ettiğim muhtar Üniversite •nln muhtar teştikülerini gurmek benim için iftihar vesilesidir . demiş ve birliğin şeref defterine M. T. T, Birliğimize be/arılar temennisile.« ibaresini yazarak imzalamıştır.


1SÖ3
Rumi
K. sâni
9
4
OCAK 1948
r(FVIMI
r:
1367
Hicri
Bebıül-eyvel
Kasım
Perşembe
10
7Û — AY 1 — GÜN 22
l
Va kitlen
Güneş
Öğle ikindi
Akşam Yatsı
Wiük
Vız» ti
8.
7
12
14
17
18
5
D.
İD
26
68 13
48
37
Ezani
8.
0
X
i
9
12
1
12
D 07 14 46
36
26
I


I
(
J
I

SAYFA’: 3
Demokrasi
Yunanistanı ıkıve
aktüallteler
Dekanı seçildi
adaları
••
c
n
1
Meclis
Öğren
I
bura -
rejimi,
ayırma
1» w t
arın Fakültesi
t
•-

Sir mümrm'Z İran Şohıfu ziuaret «boyıifidu*
rsıirtan iurfon/rnıı/ariHi» i s i e m i f
r.ran, 2 (AP.) — Gazetelerin verdiği bir habere göre, Bahreyn Adaları halkını temsil eden Gizli bir mümessil» Tah-rann gelerek gerek Şah la, ge. rek Başbakan İbrahim Hakkı Hâkimi İle görüşmüş ve onlara Bahreyn Adalarının İrana iltihak etmek için büjHlk bir iştiyak duyduğunu bildirmiştir. Abdullah Zire adındaki bu mü-messilin, görüşmeler esnasında: ir^ bizi destekliyecek olursa kaîk.mr ve boynumuzdan yabancı boyunduruğunu atarız» dediği zikredilmektedir.
Malûmdur ki. zengin petrol kaynaklarının bulunduğu Bahreyn Adaları, hâlen Şeyh Sir Süleyman İbni Hâmid el-Halife-nin idaresi altındadır ve bir anlaşma ile ıngiltereye bağlıdır Bu adaların başlıcası olan Bahreyn Adasındaki petroller îng’iız ve Amerikan şirketleri tarafından işletilmektedir.
«îranname* gazetesinin verdiği malûmata göre, Bahreyn mümessili İrana şu tekliflerde bulunmuştur:
1 _ Irar. Meclisine Bahreyn Adrdarından bir mebus kabulü;
2 — İran radyosunda Bahreyn Adalarına mahsus vapm yapûması;
3 — Adalarda îran kültürünün yayılması:
4 — Hürrezv. şehirdeki Bah-reyr.hlerle temas için bu îran lîmaiuiıa hususi memurlar gönderilmesi.
♦Demokrat îran» gazetesinin verdiği bir habere göre, eski Barbakan Kıvamussaltana, kahine*» düşmeden az evvel, îngl-Iiz Buvük Elçisine, îranın Bah reyr* adalar* üzerindeki hakkından vazgeçmemek azminde ol-üğunu bildirmişti. Başbakan HA-kîım de diin bir demecinde (1-ran mı İletir, m Bahreyn üzerindeki hakların - koruyacağını belirtmiştir
ito da da Atom
varmış

sahib
Trieste, 21 (AP,) — Bugün îtal. yan taraftarı. La Voce Llbera? ga-zetesi Mareşal Tito’nun söylediğini ib . i rlrdüğ-’i hır demeci yayınlamış-Lr.
Gazeteye göre Tito, 18 kasım 947 de kemünist partisi icra konseyinin Zagreb’de yaptığı bir toplantıda Yu. goslavyanın, reaksiyonu kesin olarak imha için atom bombalarına, fü-zeli uçaklara ve 150 tümene olduğunu beyan etmiştir.
la Voce Llbera» gazetesi, metninin bir aydanberi eline bulunduğunu, fakat hakikaten söylenilip söylenilmediğine kanaat getirilinceye kadar yayınlanmasının geciktirildiğini ve de Gaulle taraftarı bir Fransız gazetesi tarafından da f ay m lanmış olduğunu yazmaktadır.

demeç geçmiş
Fransız Genelkurmay Başkanı Londrada
Londra: 21 (AP) — Fransız ordu su Genelkurmay Başkanı General Georges Revers. İngiliz askeri mü etr.ese ve tesisatını gezmek üzere buraya gelmiş ve İmparatorluk Ge nelkurmay Başkan muavini Tuğge neral Slr Frank Simpson tarafın dan karşılanmıştır,
Hastalıkların tedavisi ve
• a
Vf
buçuk sokmak ticaret tarafın
olmaktan (A,P.)
50 inci
— 940 da 95 mukaveleyi
443 kuruşa
bir
llvıcdet ıncılnde heyetin ruionyf
vardığı bngu en
Avukat Btajyerleri hakkında garib bir proje
Ankara: 21 (Hususi) — Avukat Stajyerleri hakkında Adalet Bakan İlgınında bir jjroje hazırladığı ma* lûmdur. Bakanlik hazırladığı pro jede staj müddetlerinde hiç bir de ğışlklik yapmamakta İmtihanın da nazariden ziyade ameli yapılmasını teklif etmektedir, Bakanlık yalnız stajyerlerin suh mahkemelerine t İrme hakkı verilmesini kabul et mektedir, Bakanlığın hazırlanmış olduğu bu teklif avukat stajyerleri ain hâkim stajyerliği ile mütevazln Pir hale getirmek üzere teklifte bu lunan Fcrudnı Fikri Düşünselin teklifi il© tan alt bulunmakta ve staj hükümlerinde aşağı yukarı lılç ür değişikli^ ihtiva etmemektedir
İngiltere ve Amerika, Türkiye ile derhal askerî bir anlaşma yapması için tavsiyede bulunmuşlar
Bükreş, 21 (AP.) — «üniversul»
ve cTimpul» gazeteleri, metin ve baş Jığı aynı olan, fakat her ikisinde de tarih ve kaynak kaydı bulunnnyan bir yazı neşretmişlerdir. (Yunanista-nı ikiye ayırmak için bir plân» başlığını taşıyan bu yazıda şöyle denil, mektedir:
«Öğrenildiğine göre, İngiliz ve A-merikan hükümetleri Sofulisc Türkiye ile askerî bir anlaşma yapmak üzere derhal müzakerelere başlanmasını teklif etmişlerdir. Bunun üzerine, Yunan Genelkurmay Başkan muavini Ankaraya gitmiştir. Türkiye, bu ittifakı kabul etmek için, herşev-den evvel, Yunan Trakyasını işgal etmek ve bundan sonra, Çanakkale Boğazının cenubuna düşen Limnos adasının uzun müddet rilmesini istemek gibi sürecektir.
Türkiyenin bu ikinci rika da desteklemektedir. Zira Amerika, Yunanistandaki durum karşısında bu adanın Türkiyeye geçmesini kendi menfaatlerine uygun gör-
I kendisine ve-1 iki şart ileri
i
talebini Ame
Modası geçmiş harbjjemileri!
İngiltere, “Meşhur fakat modası geçmiş,, harb gemilerini hurdaya ayırmaya karar verdi
Londra, 21 (AP.) — Bugün Lord-lar Kamarasında beyanatta bulunan Amirallikti airesi birinci Lordu vis-kont Hail, Ingilterenin, meşhur fakat hâlen modası geçmiş 4 Zırhlı ile muhtemel olarak 7 kruvazör dahil, bir mikdar daha küçük tonajda harb gemisini hurdaya ayırmayı kararlaş tırchgını açıklamıştır.
Vıskont Halfa göre zırhlılar sökülecek ve diğer gemilerden bazıları müttefik memleketlere satılacaktır. Keyfiyet aynı zamanda Avam Kamarasına da tebliğ edilmiştir.
Hurdaya ayrılıp sökülecek zırhlılar şunlardır: Qucn Elizabeth, The
Atom tcmbasma karşı en iyi korunma çaresi
Bo^ha atılırken orada bulunmamaktır
Charleston, (Noıth Carolina) A-, merlka, 21 (AP) — Amerikan Donanması Atlas Okyanusu filosu komu taıu Amiral VVillıam Blandy, dün gazetecilere verdiği bir demeçte (Atom bombasına karşı müdafaa silâhı olmadığım söylemek saçma bir iddiadır, demiştir.
Bikinide yapılan Atom bombası tecrübesini İdare etmiş olan Amiral Atom bombasına kaışı nasıl koru nulabileceğine dair tafsilât verme
«Atom masalı!» Vaşlngton: — Amerika Atom Kuvveti Komisyonu Başkanı Da-vid E, Lillenthal, radyoda verdiği bir konferansta. Atomdan edilebl lecek faydaları başlıca üç madde de toplamıştır:
1
önlenmesi:
2 — Nebat ve hayvanların nasıl büyüdükleri hakkında yeni mâlû mat edinilmesi sayesinde, daha fazla istihsal ve beslenme yolları nın açılması:
3 — Hayat şartlarının düzeltil mest,
Lillenthal, dinleyicilerine »Atom masalı» na saplanıp kalmamalarını tavsiye ederek demiştir kİ:
« Atom gücünün sadece bomba İmâlinde kullanılabileceği, bir ma saldan İbarettir, Bu kuvvetle İnsanlığın yararına bir çok şeyler ya pdablllr ve buna İnanılmaktadır kİ Atom, korkunç bir şey çıkacaktır.» Sudan anlaşmasının yıldönümü
* Kahire: — Sudanın müşterek idaresi hakkında imzalanmış olan anlaşmanın 40 nci yıldönümü mü
mektedir. Esasen Amerikan hükûme ti Limnos adasında askeri bir üs kurulması için lâzım gelen krediyi açabileceğini, fakat buna mı^ıbil bu üssün kendi emrine verilmesini istediğini Türkiyeye bildirmiş bulunmaktadır.
AMERİKA YALANLIYOR
Atına, 21 (A.A.) — Yetkili resmi mahfiller, Birleşik Amerikanın tavsiyesi üzerine Yunan hükümetinin bir Türk - Yunan ittifakının akdi hususunda teşebbüse geçeceğine ve Türkiyeye Ege denizinde üsler vereceğine dair yabancı memleketlerde yayınlanan haberlerin tamamile asılsız olduğunu bildirmektedirler.
Ayni mahfiller bu söylentiyi, A-merikanm Ankara Büyük Elçisi Vv il son'un, Cumhurbaşkanı İnönü ile yapnnş olduğu görüşmeye atfetmek, tedirler. İyi haber almakta olan mah filler bu görüşmenin Marshall plânından faydalanacak olan 16 memleketin iştirak edeceği bir konferan. sın toplanmasile ilgili olduğunu temin etmektedirler.

Valiant, Nelson ve Rodney, saffıharb kruvazörü Renoıvn'un da hurdaya çıkarılacağı bildirilmektedir. Bu tasfiyeden sonra İngiliz donanmasında en az 5 aded modern zırhlı kalacaktır: Duke of York, Howe, King George V., Anson ve Vanguard zırhlılar*.
Hail, bu tasfiye kararının atom bombasının gelişmesi yüzünden verildiğini yalanlamış ve şunları söylemiştir:
( Donanmada el’an zırhlı muhafaza etmekteyiz ve bu gemilerin büyük bir harb kudretini haiz bulundukları kanaatindeyiz.»
inekle beraber müdafaa vasıtaları arasında yeraltı çimento istihkâm laı; bulunabileceğini söylemiş, A-tonı bombasının da bir müdafaa si lâhı vazifesini görebileceğini korun ma çarelerinden bir diğerinin de » Atom bombası atılırken orada bu lunmamak» olduğunu da ayrıca ilâ ve etmiştir,
Amiral Blandy bu demecini, bu rada yapılan deniz tesisatını zlyare tl esnasında vermiştir,
nâsebetlle dün birinci Fuad Ünl verslteslnde çıkan karışıklıklar sö nunda 18 talebe tevkif edilmiştir. Waftçılarla Müslüman kardeş ler arasında vukubulan hakiki çarpışmalardan sonra Kahirede olağanüstü durum ilân edilmiştir, (A,A,) Atlantik üzerinde yolunu kaybeden uçak
i |Günün enteresan haberleri] l (--------------------------------------------------------------------------J
Birliği İle yapılacak bir ticari anlaşmayı müzakere edecektir, (A,A,)
Fransadaki eski İngiliz biıyiik elçisi filmcilik yapacakmış! Londra: — Daily Mail gazete sine, göre, Fransadaki eski Ingiliz Büyük Elçisi Duff Cooper daimi o larak Fransada İkâmet etmek nl yetindedir. Eski Büyük Elçi bura
Lizbon:—«Western Aairllnes» da, gayesi Fransada filmler çevir şirketine mensup bir Skymaster uçağı, İçinde 40 yolcu bulunduğu halde sabah saat 15.10 da Lizbon hava alanına mecburi İniş yapmış tır,
Nevyorka müteveccihen Roma dan Asor adalarına gitmekte olan uçak Atlantik denizi üzerinde şid detil bir fırtmaya tutulmuştur. Yo lunu kaybeden ve benzini de azal m:ş bulunan uçak, geri dönmüş ve kazasızca Llzbona İnmiştir.
(AA> İsviçre, Rusya ile ticaret anlaşması yapacak
Londra: — İsviçro Radyosu bildiriyor:
Bir isviçro murahhas heyeti dün trenle Moskovaya mütevesslhen hareket etmiştir, Heyet Sovyetler
Çıraklığı Devresi
(Başmakaleden devam) etti. Hürriyet ve halk hûklmiye -tinin öyle bir çekici hali var ki, onıı yıkanlar, ayaklar altına alanlar bile hep onu kurmuş ve korumuş olmakla göğüslerini kabart -mak istiyorlar.
Şimdi memleket azimle ve istekle bn sisteme sarılmış bulunuyor. Fukat lıer atlımda çeşitli engeller karşısında kalmak, hem mukadder, hem de tabiîdir. İliç şübhe yok ki en ağır çelmeler ve engeller Ilalk Partisinden ve onun hükümetlerinden gelecektir. Nimet sofrasından uzaklaşmış tehlikesi ancak halkın hâkimiyetini elde etmesile tahakkuk edebileceğine göre, ona karşı tedbirler almak, hileler düşünmek iktidar partisinin, dar mânadaki, menfaati icabı olabilir. Nitekim Kaplanlar, Parslar, şunlar, bunlar hep bu nevi sakat düşiincelller kitlesini teşkil eder.
Maamafilı, Demokrasinin daha şumiillü güçlükleri de olabilir: Kurulacak çeşidi! partiler, tecrıi -İşsizlikleri yüzünden, münakaşa usullerine tam mânasile riayet edeıııiyebilirler. Esasen tenkide katlanmak kolay bir şey değildir. Halk Parti' kurultayında, Anka-rada Hamdullah Sublıinin sözlerine kolay kolay tahammül edile-bilindi mi? İstanbuldaki son De -nıokrat kongrede Kenan önerin istifası çok büyük bir soğukkanlılıkla incelenebildi mi? Bu sarsıntıları ve rahatsızlıkları Demokrasi gelişmesinin tabiî icabların-dan saymak lâzımdır. Amma ha -yır ve selâmet yine Demokrasidedir. Baksanıza bir Silivri!! kürsüye çıkarak ne kadar kirli çama -şırlan teşhir etti ve biitiin dele -geler de «kimleri seçmişiz!» diye ne kadar hayıflandılar. Demek ki Silivrili gelecek seçimdeki talihini, pazar günkü konuşmasile, tâyin etmiş oldu. Şimdi bu tartışmalar, bu kirli çamaşırları ortaya sermeler olmasaydı şimdiye kadar gizli kalmış bu hakikatler meydana çıkar mıydı? Elbette ki çıkmazdı. Emin olunuz ki, bir çok Halk Partililer de kaderlerini Meclisdeki ve haricdeki ifadcleri-le mühürlemiş oldular. Nitekim Halk Partili bir milletvekili seçimlerde reyler gizil ve tasnif â-lenî kararı verilince kendisini tu -tamıyarak: «öyle ise bize dan gitmek düşüyor» diye hazin hazin söylenmiştir.
Demokrasi ve hürriyet işte böylece milletvekillerinin söz ve fiillerinin neticelerini göstor -ineğe yarayan kuvvetli bir ayna olur ve muhakkak ki şef sisteminde olduğu gibi muayyen şahıslar, koltuklarında, yıllanamazlar.
Halk Partisi kendi yaptığı man Kanununu değiştirmek yor, hatâ işlediğini kabııl ve raf ediyor, fakat yeni kaınıııu da ben tatbik ederim diyor. Halbuki yanlış hareket edenler, gerçek demokraside çekilirler, yerlerini vak tile o yanlış hareketi tenkid etmiş olanlara terkederler. Bu usullere birdenbire alışıvermek hiç kolay olur mu?
A. Cemaleddin Saraçoğlu
Or -istilâ -
| Haşan Saka’ya aid asılsız bir haber
Ankara: 27 (Hususî) — Bugünkü Cumhuriyet gazetesinde Başbakan Haşan Sakanın Trabzon Demokrat Parti başkanlığına bir telgraf çekti
mek olan bir film şirketinin direk törlüğünü deruhde edecektir. Bu Şirket İngiliz film prodüktörlerin den Sir Aleksander Kordanın yar dunma mazhar olacaktır, (A.A.) Fransada buğday ekili arazi ne kadar?
Parla: — Tarım Bakanlığı, Fransada buğday ekili bulunan toprakların 4,300.000 hektardan İbaret olduğunu tesbit etmektedir. Harbden önce, buğday ekilen topraklar 5 milyon hektarı tecavüz etmekte İdi. (A,A,)
Neı yorkta soğuktan 36 kişi öldü
Nevyork — Halen Birleşik Amerikada hüküm sümü kte olan soğuk dalgası, bu kış vuku bulan ların en şiddetlisidir. Bu yüzden
Solcu profesörler dün tekrar Üniversiteye müracaatte bulundular
I
Ziyanın yerine yeni üzere bugün saat 17 toplanmışlardır. Ya-profesör Hûmid De-
Ankara, 21 (Hususî) — İstifa eden-Dil - Tarih ve Coğrafya Fakültesi Dekanı Enver dekanı seçmek oa profesörler pılan tasnifte relinin dekanlığa seçildiği anlaşılmış

Tfirk - İngiliz Ticarî görüşmeleri
----o----
Ankara: 21 (Hususî) —Tanınmış İngiliz Maliyecisi Summer Welles Smthin Ankaraya yaptığı ziyareti takiben başhyan Türk İngiliz ticari görüşmeleri yakında yeni safhaya girecektir, Hatırlarda olduğu üzere yürürlükte bulunan ve Londra-da İmzalanmış bulunan Türkiye ve İngiltere ticaret anlaşmasının müd deti bu aym sonunda bitecektir, 945 anlaşması hükümlerine nazaran taraflardan biri 31 Ocak akşa nuna kadar anlaşmayı festhetmedi ği takdirde mevcut anlaşma kendili ğinden bir yıl daha uzatılmış olacaktır, Ancak fesih halinde de an laşmanın Nisan sonuna kadar fiilen yürürlükte kalması kabul edilmiş bulunmaktadır. Ankarada hasıl olan intiba tarafların anlaşmayı fe sih yönüne gitmeyeceği fakat yeni görüşmelerin eskisinden farklı bıı anlaşma yapmak gayesi güdeceği merkezindedir. Esasen devam etmekte olan konuşmalar sonunda ye ni bir anlaşma yapmak imkânı e) de edildiği takdirde İse mevcut an laşma tabii olarak yürürlükten kal kacaktır,
Milletvekilliğine seçilecek Profesörler hakkında
Ankara: 21 (Hususî)
gündemine alınan bir tasarıya gö re Ankara Ünlversltesile Başkentte 4936 sayılı kanun hükümlerinden faydalanacak olan diğer yüksek, öğ retim kurumlan öğretim üyelerinden Milletvekilliğine seçilecek olan lar seçildikleri dönem müddetiııce öğretim görevlerine devam edebi lirler—mütoevkij» _
Milletvekilliğine seçilenlerin öğ-tim görevlerine devamları ilgili mü esseselerin yetkili kurumlanılın ka rarlarına bağlıdır, Başkent dışı Üni versiteler öğretim üyelerinden mil. letvekilliğine seçilenleri Ankara Ü-niversitesi ve yukarıda adı geçen yüksek öğretim kurumlan ihtiyaca göre görevlendirilebilirler. Bu suret le görevlerine devam etmeyi kabul eden bu öğretim üyeleri milletveki
li bulundukları müddetçe ıııensub oldukları müesseseden hiç bir ay lık ve ücret alamazlar, Ancak Aka denıik yükselme haklarından istifa de edebilirler. Milletvekilliğinden ayrıldıkan zaman mensup odukan müesseselerde derecelerine uygun açık kadro bulunmazsa kadro sağ lanıncaya kadar bunlarrn aylıkları ve tazminatları mükteseb derecele rlne göre ilgili miiesseseseler büdce lerlnin maaş ve ücret bölümleri ve tasaıruflanndan ödenir.
ğl haberi ilgililerce tekzip edilmekte ve böyle bir telgraf olmadığı söylenmektedir.
N
36 kişi ölmüştür,
Dün Pensilvanyada Orson ve Ver j montda Lydonvllle şehrinde şuhu net sıfırın altında 32 dereceye düş müştiir, (A,A,) I
Ruhr bölgesinde şimdi grev ’ de yapılıyor I
•^•Kolonya: — Ruhr bölgesinde | kİ yiyecek buhranına karşı protes to maksadlle tertip edilmiş olan 150ü tramvay İşçisinin grevi, dun ’
Kolonyadaki Ulaştırma servislerini I hep birden hareketsiz bir hale ge I tirmlştir. Fabrika işçileri vazifele | rlne yaya gilmişlci’r, ,
Grev hareketinin diğer teşekkül , iere de sirayet etmesinden endişe edilmektedir, (A,A,)
Ameliyat yaparken Ölen doktor
Roma: — Bir kadın hastası nın göğsündeki kanserin ameliyatını yaparken Viterbe hastahanesi ııln operatörü doktor Arnıande Scala anî olarak ölmüştür. Ameli yat operatör asistanların tarafın, dan tamamlanmıştır, (A,A,)
Iiir İspanyol balıkçı gemisi battı
Salnt Sebastlen; — «Çanto» ismindeki İspanyol balıkçı gemisi Passages yakınlarında batnuşür.
11 mürettebattan altısı boğulmuş tur, (A, A,)

tır.
Solcu profesörler bugün Üniversiteye müracaat ederek çıkarılmaları hakkında itirazda bulunmuşlardır. Yakında Üniversitelerarası kurulu toplanarak bu itirazları tedlcik edecektir.
Hikmet Bayurun mühim maka leşi


Ankara: 21 (Hususi) — Bu gün kü Kudrette, Bay Hilmi Uranın A masya Söylevi başlıklı makalesinde Hihmed Bayur şöyle demektedir: (C, H, P, içinde devlet adamı kıtl) ğı olsa da pervassız sözcü eksikliği olmadığı apaçık görülmektedir 12 Temmuz beyannamesindeki di) ile Amasya söylevi arasında göze çarpan büyük fark geçen aylarda C, H, Partisinin kendisini ne kadar toparlamış olduğunu ve yeniden na sil bir gururla konuşmaya başladı ğını çok iyi belirtmektedir, Bay Hilmi Uran C, H, Partisi hükümette rinin kimseyi inandıramadan tek rarlıya durdukları bazı iddialar: bir kere daha ele almıştır. Ekonc mik durumdaki kötülüğün askeri masraflardan doğduğu lâfı bu kabildendir. Hükümet hayatı bahali-laştıran vurguncuları ve muhtekir | leri yakalarsa bin bir İsrafa son verirse 7 Eylül kararları kadar yanlış tedbirler alm>yacak kadaı ■ kifayet gösterirse ondan sonraki dıı I rum için «bundan fazlası olmuyor çünkü büyük bir ordu beslemek ze ru var. bunu herkes anlar. Böyle' yapılacağı yerde iş başındakiler bir sürü yolsuzluk kabiliyetsizlik ve is rafın sonuçlarını örtmek için aske ri ödenekleri bir kalkan gibi kullan makta devam ettikçe onların hiç bir şeyine kimsenin güveni olmaz...
Memle::tte rrevcjcl Eczah ae'er
Ankara: 21 (Hususi* diğimlze göre bugün memleketim:’ de mevcut eczalıanelerin sayışı 542 dir- Ilimizanı mu— den 184 ünde (İstanbul hariç* ecza hane vardır, Eczahanesi olmayan yerlerde eczahane açmak istiyeııle re ilgili belediyeler yer verecekler dir, Eczacılar Birliği de kredi aca çaktır,
Evvelki günkü Farti grupu toplantısına dair mütem
I
n.im malûmat
Ankara: 21 (Hususî) — Dünkü parti grupu hakkında aldığımız mütemmim mâlûmata göre dünkü oturumda bilhassa tartışmalı olarak cereyan eden iki mesele olmuş tur. 1 — Parti konuşmalarının ifşa sı. 2 — Halk Partisini kalkındırmak ve partiye yardım konusu ifşa me selesinde müzakerelerin ne suretle duyulduğunu kimlerin ne suretle ifşa ettiklerini bir türlü kabul etme yenler bunun çok tabii olduğunu 400 kişi arasında geçen müzakerele ri gizli kalamayacağını ufak bir ip ucu ele geçiren muhabirlerinde I-şin alt tarafını tamamlayabilecekle rlni müdafaa eden mutediller ara sında çok şiddetli tartışmalar olmuştur. Bu arada bazı mllletvekll lerl de yalmşlıklara meydan veril memek için gazetelerin tenvir edil meşinin en doğru olduğunu ileri sürmüşlerdir. 2 — Partinin kalkın dırılması mevzuunda da aldığımız mütemmim malûmata göre Cavid Ural Halk Partisinde de mütevazı olarak çalışmasını kabil olduğu ka dar tasarrufa riayet edilmesi lüzu munu İleri sürmüş ve bu mevzuda da muhtelif misaller İleri sürmüştür. Bu arada parti parası İle çı kan gazetelerin durumları da mev zubahls olmuştur, Yardım mev zuuııda Behced Kemal Çağlarda söz almış Kemal Satır da partinin kalkındırılması mevzuunda konuşa rak bazı hususlar hakkında grup üyelerini tenvir etmiştir. Son soz almış olan genel sekreter hatiplerin sözlerini cevaplandırmıştır, Kâzını Taşkend aleyhine
bir kaııu dâvası
Ankara: 11 (Hususi) kuruş olan sandıkları 945 şe kadar uzatarak alarak şeker şirketini milyon liraya yakın zarara dan şeker şirketi alclıiııe mahkemesinde Sümerbank dun açılan dâvadan sonra savcılık ça eski şeker şirketi umum mudürti Kâzım Taşkent aleyhine kamu dâ ; ması açılması için hazırlık tahkika tına başlannuştir, dosyaıunda ya kında mahkemeye intikali beklen nıeklndlı


Sokakların mütemadi bakımı adde ve sokakların nıütema« di bakımı, belki bu yolların tesisinden daha mühimdir.
Yüz binlerce lira sarfile meydana getirilen bu cadde ve sokaklar bakım sizlik yüzünden her sene hayatları « nın asgarî yüzde on beşini kaybetmektedirler. Bahusus bizde, yapılan yollar fenni şartlar altında yapılına4 dışından bu müddet maatteessüf dört beş seneye inmektedir. İstinye, va Bağdad caddeleri şoseleri meydanda, t Mütemadi bakıma tâbi olınıyan yol ye caddelerin nihayet altı yedi senede geçilmez bir hale gcldlfti ve bilâkis mütemadi bakım, buralarının Ö-mürverini pek çok uzattığını, Avrupa istatistiklerinde görmekteyiz.
İstanbul şehri sokaklarının, bu itibarla ciddi ve hakikî şekilde bakımı için, yine, bunun bir müteahhide verilmesi lüzumunda ısrar edeceğiz.
Bu tarz, Belediye için daha az maı raflı ve daha çok randımanlı olacak tır.
He»’ gece on ikiden sonra yolların bozuk taraflarını tesbit edecek olan müteahhid şirket memuru, arkasın dan gelen tâmir ekibine derhal bo zukluğu gidortecek ve sabahtan ev • ve1 yol eski iyi vaziyetine girmiş bu lunacaktır. Belediye yol müferüşinir vazifosi, tamirin iyi olup olmad:g nı miîrakabe etmekten ibaret kalacak tır.
Filhakika İstanbul Belediyesi, pek küçük tamirleri, daha doğrusu, elek trik, su, havagazı, mecra gibi tesı sat vey.ı tamirat için açılan çu .urla rın kapatılmasın! bir ınü'ca;» Jdc s a miş ve İstanbul kazal .r na buralariı yalnız bu müteahhide ya.,l znnı.îi emrini tebliğ etmiş, fakat bu hmU ınadî tamirat işi değil, sokafuar fa öa zı hususi sebeplerden açıian çukurla rın kapatılması işidir.
Bizim, üzerinde durduğumuz mes’e le, İstanbul cadde ve sokaklar.«nn m;i temadi bakımı işidir.
Zamanla husule gelen ve la.nira ih tiyac gösteren bu yolların bat r.nı ı müteahhid şirkete verildiği ta ‘ -e yollarda çukur açınak k. : ıri.n ;ı bi tesisatın yol altın;; ^iriA*.ûnö kj dar, hu vaziyet bizzarur eJ:
çektir.) Eleklrık, h(ıv ıoazı, ı.a îv.Vj su hi-.osseueierı de -bu u^kır.ı rafına igtırâk etmek ıncvburıyelınded.r-ler.
Şu halde, İstanbul Belediyesi, yu • karıda isimleri geçen şirketler ile anlaşarak ve kendilerinden iştirâk his • seleri alıp, kendi büdcesinden her sene bu iş için sarfettıği meblâğı da I-lâve ederek bir müteahhid şirket bulup, İstanbulun bitmez tükenmez der dinin bir tanesini ve hattâ en mü -himmini halletmiş olacaktır.
Bu suretle Belediye, herkesin şikâyet ettiği sokakların bakımsızlığını, az bir masrafla giderir, İstanbul halkı da medeni bir şehirde olduğu gibi, rahatlıkla yayan yürür ve yaîıud arabasında sarsıntısız olarak gezinti* sini yapar.


İDARECİ
D. P. Tefenni ilçe kongresi ------------o-----
iki vatandaşı ı maruz kaldığı işkence protesto e i 1 d i
Ankara: 21 (Hususî) — Tefea-nideıı bildirildiğine göre 18 1 943 günü toplanmış olan Tefenni D. P, ilçe kongresine tazyik yapmak üze re bir gün evvel bir düğün strasın da delegelerden Osman Demirci ve Mehmed Bayur sarhoş oldukları bahanesile düğün evinden çıkanla rak ellerine kelepçe vurulmuş ve dipçik darbelerile jandarmalar tara fından karakola sürüklenilmiş ve orada türlü işkencelere tabi tutul muşlardır. Mağdurlar ertesi günü zabıtaya mukavemetten mahkeme ye verilmişlerse de suçları sabit göriılnıeyerek beraatleıine ve jandarmalar hakkında takibat yapıl masına karar verilmiştir. Hadisi kongrede büyük heyecan uyandır mış ve şiddetle protesto edil relj icap eden makamiara müracaat edilmiştir,
Divanı Ailn ar ta toplanıyo"
Ankara: 21 (Hususi) — E?«ci kel Bakanı Suad Ilayri Ütgüplü arkadaşlarını yargılayacak olar Yıice Divan 1 Mart Pazartesi "iint saat 10 da yargıtay salonunda il₺ toplantısını yapn -ak* 1 11 >r. Dâ.vohv bilgim sanıklara gönderilmiştir

Polonya İr g llerec e ı ma'zeme sıtın alıyor Londra: 21 (AP) — İn
15 milyon İngiliz lira>ı k malzeme satın alacak b: Lond raya
•llifdnd
SAYFA:4
a
[EDEBİYAT BAHİSLERlj
Geçmiş gün
J
YEN I SABAH
.‘'Sterlinle ihracat l—yapılamaz
Hâşim Nahid Erbil


rab Edebiyatın! toplu bakışlar
— fi —
ilk satırlar hiç olmazsa tarihten hakikat getiren müsbet ifadeler olmalı . Biz ciddî vesikalara istinad etmeden ve mantıkî deliller serdet-meden medeniyetin ilimle aynı yaşıtta olduğunu iddia edemeyiz.
“YAZAN:—
MEHMED KEMAL DÜLGEROĞLU
( Arab — Fars Fi'olojisi talebesi ) _I
■■■■rı r 1IW"II ııan rwı I

olan çöz. tarihin bizlcre töreler,
ve masallar, folk



osy ologl a r ırt m g v z u u
cemiyetle, psikologların meg-e çalıştığı ferd, kaydettiği asırlar bojmnca, yazısız (şifahî - bilhassa, fiestanlar, hikâye lor, ritmik raka Jar ve yaşanmış tıatıralar) vo yazılı (tahrirî - bilhassa, yazılar, pa«
pirtis, kemik ve çanak, çömlek üzerine yazılanlar, kitabeler , paralar, wsilcalar) bir takım eseçler bırak -nnştır.
Bu eserler, çoğrafî vo jeopolitik gartlar altında aslına mümkün ol-clvğu kadar sadık kalarak bugüne İntikal etmiş ve Renaissance’dan £onra hakikî veçhelerini gösteren müsbet ilimler (Les Sciences Posi -tives) in çizdiği metod sayesinde de medeniyeti doğurmuştur.
Medeniyetin bu ilk eserlerinde, evvel an^lyse, sonra synthöse rol oynamış ve metafizik devrinden arta kalan bîr görüş tartına dahi meydan vermeden ilim haline if -rağ edilmiştir.
O halde ilim, orta zaman felsefe sinin çizdiği hududlar dahilinde, tesadüfi bilgi zikzaklarile hakikate erişmek istemiştir.
îlim, bu tesadüfi devrelerin süzgecinden medeniyeti şübhe altında tutmak (teniren suspect) zaruretini tsnlarca omuzlarına yüklemiş ve bunu bir vazife bilmiştir.
Bu şübhe ancak ve ancak septik olabilir. O zaman mukayese, arama ve bulma* istifa - ayıklama ve muhite irca etme vasıtnian ile yakın çağlara kadar baki kalan bir iilm müessesesine veya şekline muh tac olduğumuz anlaşılır. Maalesef bu mümkün olamamıştır. Pek tabiî yaşama kaygusu, hayat için müca dele. göçler, yeryüzünün yıldırıcı âfetleri, insan topluluklarını oradan oraya sürüklemiş ve miras O-Jarak kabul ettiği mazinin bütün medeniyet organlarını olduğu yere bırakmak mecburiyetinde kalmıştır, duğumuz medeniyetin mihrakında bir hissedir. Tahlif edilmemek ve milliyetçilik sevdası güdülmemek şar tlle bu noktadan bize kadar, yâni dünden bugüne, maziden hale ka -dar geçen müddeti medeniyete sığ iftrmak, işte son asırların takib et tiği İlmî görüşün ruhu gayesi budur.
İnsanlık dünyasının
kaydettiği İlk medeniyet acaba bu noktadan mj başlıyor, yoksa mitolojinin hududsuz sahasında kabul ettiğimiz bilgi toplulukları (stan -dartı) bir cüz olrak mı karşımıza çıkmıştır? Üçüncü bir tez olarak yakınlaşma ve anlaşma duygusu -nun beşiği olan klândan görüşlerini maddî (!) vasıtalarla kamçılayan bugünkü dünyaya kadar gelen muhteris evlâdların mı meşru addettikleri haklar asıl medeniyeti ihda et miştir. Bunlara hayır veya evet diyemiyeceğiz. Bu tezler, Avrupa Amerikan, Hindistan ve Mısır üni versitelerinde hayli münakaşa ve dedikodular meydana getirmiş ve nazariyelerin çoğalmasına sebeb olmuştur. Yazımızın çizilen ve tâç -yin edilen hududlanm aşmamak şar tile şunlan söyliyebllirlz:
Mitolojinin vasıfları, felsefe tarihinde sıralanan ve birer birer müs takil olan ilimler gibi ayrılmamış ve mübhemiyetinden asla soyundu-rulamamıştır. Batı dünyası profesör İtrinin İddiası olan bu cümle şura da bitiyor: Mitoloji gerçi bir ilimlere dönüş ve vasıfları ile onları ihata ediştir. Fakat malı kİ mitoloji manasının dahi kendi sıhriyetini ifşa
ten sakınan bir esrar bahçesidir.
Yazı ile başlayan tarihî, ilmin milâdî olarak ele alabiliriz, fakat bizi kim temin edebilir ki ilmin vesikalaştırdığı ilk yazı ve onun İlk İşaretleri, dünya tarihindeki his ve fikiılerîn ilkidir.
Bildiğimiz ve bilmediğimiz medeniyetler dünyası, İşte bu mitolojinin (esrar) bahçesindeki çiçeklerdir. Av gust Compte Matematikten sosyolojiye kadar sıraladığı İlmî diziyi, mitolojiye tatbik etse idi, bugünkü duyuşla görüş zaviyelerimiz hiç şübhe-efz değişecekti.
O halde, medrese ve kilisclerlh
kiliseleşmiş efsanelerini mi kabul
edelim, yoksa çöllere ve bozkırlara ilim seyyahları gibi giderek İşe yeniden mi bağlıyalım? Hiç şübhe tılz burada da susmağı konuşmağa tercih ediyoruz. Çünkü bizi bize tanıtan ille rşık Hümanizma olmuş tur. Hümanizma ötesi bulutlu vo karanlıktır ve anlamak iştlyakımı-yıldjran mübhemfyet perdesi altındadır. Bir milletin kendisinden, edebî hareketlerinden vo medeniye-tinden bahsetmek istediğimiz zaman



ve temiz
sayfalara

uzaktan unutma ötesinde etmek -
Bunun akti dc vâkldir. Güneşin nârı beyza halinden kopan dünya -mız, sokurken vo> hışırında hayat dalgalarını meydana getirirken, eze lî kudret ve kuvvet kaynağı (garb kaynaklarına göre tabiat, şark kay naklarma göre Allah), beşer müdrl kesini kendi çizdiği bir plânla mı ayarlıyor, ilk ses nereden gelmiştir7 İlk yaprak nasıl yeşermiştir ve yer değiştiren ilk hareket nasıl olmuştur? Şimdiki psikologların mevzu, larının özü olan Ruh ile uğraşmayıp onun eserterile uğraştıkları gibi, bunları da kendi Branche’îarında lnceliyenler illet (cause) olarak hiç bir şeyi mevzularına ittihaz ede -mezler. Bu noktadan sonradır kİ, asıl ilim başlıyor demektir.
Kanaatimize göre, yolun nc oldu ğunu ve nerede bulunduğunu araştırmak değil, idrâk ve ihsaslarımı-zın gayret ve teşviklerde yolun han gl tarafından yürüyüşümüze başla-dığıınjzı bilmektir. Buradan düşüncelerimizin h.ç bir zaman orta za maniardalci ıskolâstik zihniyetini doğurduğu zehabı uyanmasın. Biz, insanlar, biraz da ezelî varlığın Ih-da ettiği bu yolda uyanan nefes sa hibleriyiz. Onun için buraya kadar çok kısa olarak bir cbaos . cosnıos sistemini ve bu merkezden mihveri (yeniden doğuş) olan medeniyet -ilimi hatırlatmak kaydile esas mevzuumuza geçebiliriz:
İlim, insan cemiyetlerinin ilk Allah mefhumu ile başlamış ve mo -zar görmiyen bir eseri olmuştur. Edebiyat, mezar görmiyen bu ilim de yürüyüşü, hazırlar ve san’at denilen kardeşlle beraber ileri ve müs bet görüşle ri janzîm eder. ___________
Beşer tarihinde îlim, edebiyatın birer kolu olan söz ve yazı ile baş lamış, Aristo ve Gazali ile emeklemiş, Auguste Compte ile ilmi düşü nüşü (La pensle scientifique) nü yapmış ve cüz’den küfe doğru giden hakikî ilerlemelerle son asırlara kadar gelmiştir.
İnsanın arama ve bulma tecessü sündc-n doğan fikir mücadelesi, şuur lu çalışmalarla idrak etme gayesi var ve bu anda bir maya gibi mev cud oldukça medeniyet asıl kıymetini her zaman muhafaza eder.
Muhakememizde, Aristo, Gundişa pur, Hâlic-üI-Hâkim, Câbir, Zehra-vî, BirÜnî, İbnirrltşd, Harvey, lbni] Nefis, Leonardo da Vinci, Archime des, Copemlc, Galile, Bacon. Des -cartes, Pascal. Spinoza, Nevvton, Leihnitz, Kant, Roussean gibi isimler ilmin durulmağa başladığını ve bilimlerin kendi cihetlerinde norma! seyirlerini takib ettiklerini ha-1 fırlatırlar.
Bu hatırlayışta ilimlerin müstakil olarak birer birer hürriyetlerine ka vuştvklannı ve ilki riyaziyat, sonraki sosyoloji olmak üzere bir çok kolla ra ayrıldığım da ilâve edelim.
Bütün bu müstakil kollarla nazari olarak ügiai olan edebiyat, bir ehram manzarası arzeden mesullye ti Ha tarihin yüz yıllarına doğru gidildikçe kaidesi genişler ve o dere cede bilgi hifiseai artar.
Edebiyatı tarih olarak ilmi sıralamada düne doğru takib ve tetkik edecek olursak bugünkü doğ -matızm, realizm; romantizm* den cilâlı taş devrinin mağara duvar -larındakl yazı ve resimle başlayan duygulara kadar basamaklarından aşağı inilen merdiveni hatırlatır.
Edebiyat hu basamaklara dökül -müş çiçekler gibidir. Onları elde et mek ve toplamak için muhakkak aşağılara doğru inmek ve kaide o* laralc ele aldığmız tarihe kadar nüfuz etmek lâzımdır.
Ne zaman ilimde ve onun ana kolu olan güzel sanatlarda (bilhas sa edebiyatla) müşahede Cobser-vation) yi ele alırsak aklımıza der hal miltetlerîn etnografya temellerine dayanan tarihsel hara ve kültür lerl gelîı*. Bu müşahede de terkib u-zuvla rı:
Mantık, psikoloji, sösyoloji, pedagoji, hukuk, ahlâk ve tahlil uzuv lan da:
Jeopolitik, etnoloji: filoloji, antro polojl; tarih, coğrafyadır.
Bu iki grupuri birbirlerine zînclr-leşmc ve lçiçe geçme şekillerinde edebiyat tarihi bütün çafhalarlle tezahür eder.
Millet, Ernest Renamn tarif ettiği olgunluk çağma dar edebiyatta onun yak uydurur ve ona istihaleler geçirir-
gellnccyo ka -İlerlemesine a-muvazi olarak
Dcvletlcşmiş ırklardan vcva topluluk arzeden millotlerdcn meydana gelen mahallî ve şifahî edebiyat, Milâdın dördüncü asrından sonra fetihlere ve keşiflerle genişlemek istidadını göstermiş, rejim sistemleri de nıetamorfozlaşarak klâsikleri Jo . .«a »v ğurmuştur.
\ İlk medeniyetlc-| rln şairleri mev-cud oldukça ve i-_________ I çjnde bulundukları fikir havasını birbirlorine devrettik çe o medeniyetin sahihleri olan mil let ve ırkların da ilerledikleri (misal: Arablaı\ Yunanlılar) ve edebi yatı sÖntlldeşcn toplulukların dağıl dığı (misal : Romalılar, Âsûr-lular ve Hunlar) ciddî olarak ele alınırsa ve niçinl araştırılırsa edebiyatın daimî olarak ilerlediği ve ayıklanarak durulmağa, lnkll&blar boyunca sarsıntılar geçirmeğe, fetihlerde nâfiz olduğu ve işgallerde ma-dûn kaldığı ve bunları asırlar devamında bize kadar getirdiğini yine edebiyat tarihinden anlıyoruz.
Buraya kadar medeniyetin ilme ve edebiyata dayandığım, millî câ miamn yaşayabilmesi için hava, sj gibi zarurî ihtiyaçlardan başka mu hakeme kudretinin de (hislerin bediî ifadeleri) baştan sona kadar yü rümesi lâzım geldiğini, buradan ede biyatın tarihle beraber mevcud olduğu ve ilmin mabedleşmesi netice sinde realiteyi kazandığını ve dünya siyaset ile çok yakından alâkalı olduğunu bir parça olsun anlattık. Şimdi asıl mevzuumuza gelilim:
Arablar tarihle beraber dünya sahnesine çıkan mümtaz ırklardan biridir. Onların da diğer ırklar gibi şübhesiz medeniyetleri ve edebiyatları vardır. (Yukarıdaki izah bu fi kirleri İsbat misyonerlerin haline gelen medeniyetinin nn göz kamaştıran medeniyetinden mülhem olduğu kanaatini vermek -tedir. Orta zamanlarda (395-1452) İspanya, cenubî Fransa, Sicilya, cenubî İtalya, Balear adaları, Gi --rlt ülger A-ftTTrrnT*-e da lafında hâ kim bir Arab - İslâm medeniyetinin mevcudiyetini kabul eden dünya 1-llm kaynaklarına göre, san’at, felsefe ve edebiyatın bir koldan, Astroloji, astronomi, riyaziye, tıb ve kimya (simya) nın diğer koldan birbirlerine dayanarak ve cüzüleri-ne destek vererek Avrupa Renals -sance’ını mez bir Şuubıya milletler,
Mimleri tarafından çizilen bu mede niyeti, her türlü taassubdan uzak tutsa ve reformu yapsalardı fen şarkın eseri olacaktı.)
İkinci yazımda artık şairlerinden ve cahiliyet verdiği hususiyetlerden rlz.
eder.) Müsteşrik ve pek çoğunun itiraf izahlan, bize Avrupa İspanyadaki Arabla-
hazırladığı şiibhe götUr-hakikattir. (Arablar ve denilen diğer Müslüman kurulan ve usulleri şark
bu ırkın İlk edebiyatının bahsedebil! -
Balıkesir DP. merkez ilce kongresi
1 bra-
Mehmed seçilmişler
faaliyet ra dahilinde
Balıkesir, (Yeni Sabah) — D. P. ilçe kongresi dün yapılmıştır. Kongrenin yapıldığı Paşa camii yanında Haşanın kiraatiıaııesinin içine ve dışına büyük bir dinleyici kitlesi toplanmış bulunuyordu.
Saat tam 19 da kongre açıldı. Kongre başkanlığına Salâhaddin Başkan, ikinci başkanlığa lıim Sarı, kâtipliklere Karabey, Hilmi Belgin dir.
Bundan sonra yıllık poru okunmuş, ilimiz D. P. nin kazandığı muvaffakiyet belirtilmiş ve C. H. P. teşkilâtının 'iyice çökmüş bulunduğu an -latılmış ve bunların partili arkadaşların çalışmaları neticesinde el de edildiği tebarüz ettirilmiştir.
Yapılan gizli seçimde Salâhud-dip Başkan, Dr. Aptinsabır Şa -hin, can, lek, llyas Özyemişçi, idare heyetine

İsmail Şekerci, İsmail Gür -Sadri Aktarma, Zühtü Özme
seçilmişleıdir.
Yedek üyeler şunlardır* Ahmed Ozan, Emin Kutver, Tevfık Yolde mir, Hilmi Belgin; İsmail Şener-gin, İsmail Nalbantoğlu; Şeref Zarplı.
11 kongresine katılacak delegeler ise şunlardır;
Ali Rodop; İbrahim Sarı, Meh med Karabey; İsmail Şenergin; İsmail Nalbantoğlu; Emin Kut -ver, İbrahim Köse, Esad Budak -oğlu; Hilmi Belgin; İsmail Şeker ci, İsmail Gürcan, Ahmed Uzan, llyas özyemişçi, Vecib Kutman, Receb Değirmenli.
İmin çok terakki ettiği böyle zamanlarda bir milletin İktisadî işleri; sistemsiz, plânsız idare edilemez. Medeni milletlerin hepsi, ilmi anlayışla kendi işlerini çeviriyorlar.'Eski Amerika Cuınhurreisi Ruzvelt; akıl ve zekâ nın idare memurlarına mahsus bir imtiyaz olmadığım takdir ettiği için (Büyük başlar) unvanı altında bir çok mütefekkirlerden teşekkül etmiş bir müşavere heyeti kurmuştu.
Memleketimize gelince; bazı A-merikan iktisad mütehassılarının; (İktisadî anlayışsızlık) ile bizi itham ettiğini evvelce de yazmıştık. Halbuki Türk vatandaşları arasında onlar derecesinde iktisaddan anlıyanlar. Türk milletinin akıl ve idrâk haysiyetini korumak için olsun bizi şu satırları yazmıya icbar eden hâdise, tütünlerimizin sterlinle ihracı hakkında verilen yeni kararla buna benzer yanlış harektlerdir:

İthalât ve ihracatı hızlandırmak volile hayatı ucuzlaştırmak için Türk parasmm kıymeti, Sterlin ve dolannkine nisbetle* yarı yarıya indirilmişti. Fakat Sterlin düştükçe düştü ve şimdi de devaluation ihtimalde karşılaşıyor!... Ayarlama kararımızı, bu işten kazanan Ingilizler methetmiştiler. Şimdi tütünlerimizi de sterlinle satarsak belki ticaret ajanları bizi methedecekler; lâkin öğünülecek bir vaziyette değiliz:
Paramızın kıymetini düşürmekle ihracat mallarımızı satamayız; çünkü bunlara müşteri çıkmamasının sebebi; —maliyecilerimizin sandıklan gibi paramızın sterlin ve dolara nisbetle pahalı olması değil,— fiyatlarımızın fâhiş bir derecede yüksek olmasıdır. Bu yük selişi de evvelâ hükümet, ve sonra onu taklid eden tüccarlar meydana getirdiler!...

Yeni kararlann yanlışlığını objektif olarak izah edelim:
1 — Tütünlerimizin sterlinle ihracına, ve bunun karşılığı olarak süs eşyasının da Idhaline müsaade ediliyor:
a) Merkez bankasında yatan sterlinlerle, istediğimizi dış piyasa dan satın alamıyoruz; öyle ise sterlinin artması, neye yarar?
b) Sterlinin dâvaluation tehlikesi karşısında elimizdeki paranın değeri, belki yan yarıya inecektir;
c) Fiyatı mutedil bir nîabete indirirsek tütünlerimizin hepsini dolarla satmak mümkün olaoilir;
d) Buna imkân bulunmazsa, kellesini bir sigaraya feda edecek kadar tütüne rağbet gösteren memleketlere bunu, taka3 usulile satabiliriz.
e) Ticaret Bakanlığı, ithalât lis tesine dahil olmıyan süs eşyasının da idhaline müsaade ediyor; lâkin kıymetli dövizlerimizin mühim bir kısmının tırnak ve dudak boyasile Naylon gibi şeylere, «Tedkik seyahatleri» ne sarf edildiğini gördük. Şimdi de tütün karşılığı; kadife, ipek kumaşlar, eskimiş otomobil ve kamyon mu gelecek?
Lâkin memleketimizin istihsal kudretini arttıracak modern ma -kine ve âletlere ihtiyacı var!.
İhracatımızın %20 si nisbetinde olan tütünlerimiz, lüzumsuz şeyler için sarfedilirse, ithalât ve ihracat müvazenesini nasıl elde edeceğiz?.
2 — Zeytinyağının ihracı için de ayni tarzda mukaddimeler yapılmaktadır. Bu işte ihtisası olan bir tüccarı siz de dinleyiniz: zeytinyağı, «Akdeniz» havzasına in-. hisar ediyor: Ispanya 300 milyon kilogram; İtalya 150; Yunanistan 80 milyon yağ istihsal etmektedir. Bizim istihsalimiz ise 25 - 40 milyon kilo arasındadır. Ege mınta-kasını istilâ etmek plânını tasarlamış Italyanlar, burada kuracakları tasfiyehanelerin yerlerini bile tâyin etmişlermiş.» çok şükür, Italyanın kendisi istilâya uğradı; lâkin biz, zeytin mahsulü işini hâlâ yoluna koyamadık: Bizim tasfiyehanelerimiz, saydığımız memle-ketlerinkine nisbetle en kötüsüdür. Zeytinlerimizin bu yıl kurtlu olduğu da söylendiğine göre asidi de fazla olacak. Bununla beraber istihsal miktarı için verilen rakam doğru ise, nüfusumuza göre adam başına iki buçuk kilo bile düşmez. Hükümet eğer bir kilonun fiyatını hiç olmazsa 100 kuruşa indirir, ve bu fiyatı piyasada devam ettirirse, ihtiyaçtan fazla çıkacak yağı ihraç edebilir. Aksi
halkın gıdasını azaltmış olur, ve yalnız zeytinyağından Altındağ yapanlar bu işte kazanır.
3 — Ticaret Bakanlığı* sekiz on senedir lıarb eden «Çin» den şeker alacakmış!..* Fakat böyle bir şey yapacağına, şeker fabrika-
takdirde
«Çukurova» bir memleke-
Zi-ba-
larıııı çoğaltmak, üzüm, incir, pek mez v. s. mahsulleri arttırmak vc sarfetmek daha doğru olmaz mı?
4 — Kaşar peyniri kartlanıyormuş; bunu da ihraç edelim, diyenler var, lâkin eğer bu kadar çoğaldıysa, neden kilosu 480 kuruşa satılsın? Eğer 100 kuruşa indirilirse, et yemıyen fakirler, hiç olmazsa bunu yerler;
5 — ’Fındılct* mahsulünü gizlice ve ucuzca toplıyanların mevcud olduğunu bir gazete yazıyor; bunun da sterlinle ihracını istiyenler olacak... Lâkin fındıkçıların geçen sene oynadıkları oyunla, 7 Eylül kararını baltaladıklarını hükümet de gördü. Fındıkçılık oyunu bu sene de tekrar edecek mi?
6 — İkinci Dünya Muharebesi sırasında Istanbulda bir çok maka ra fabrikaları meydana gelmişti. Ekonomi Bakanlığı; bunlara İplik vermediği, ve dışarıdan makaranın idhaline müsaade edildiği i-çin 20 fabrika kapanmış, ve işçileri de boşta kalmıştır. Ticaret Bakanlığı; ithalât listesini böyle mi yapıyor?
7 — Bizdeki Merinos koyunlajrı, yünlerile beraber dejenere olmuş; fakat hem Avusturalyadan Merinos yünü idhal ediliyor, hem de koyunlarunız ıslah edilmiyor!...
8 — Kömür madenlerimiz varken, bazı fabrikalarımız, kömürsüz lükten işleyemiyor.
9
te yetecek kadar pamuk, hububat yetiştirmeğe müsait iken, içinden su geçen topraklan bile geçen sene yandı, kavruldu.
10 — Fasulye 100, pirinç 160 a iken bakliyatın sterlinle ihracına da teşebbüs edenler var!...
Daha neler, neler..,

İhracat ve ithalât işlerinin raat, Ekonomi, Maliye v. s.
kanlıklarla alâkası varsa nasıl o-luyor da memleketin zirai, sınai, ticari işlerini temelinden baltalıya cak kararlar alınıyor?... Bütün bunlar, mâliyenin masraf büdcesi-nin kapatılması için mi yapılmaktadır?...
Bir İstanbul gazetesinin 7.1.948 nüshasında ‘Maliye Bakanının düştüğü hata> başlıklı bir yazı vardı ki, bizde ve Amerikada fiyat mukayesesini yapan Maliye Bakanımızın yanlışlığını, maddî delillerle gösteriyordu, ikinci Dünya muharebesini yapmış İngiltere ve Amerikada fiyatlar, bizde olduğu kadar yükselemediler; Maliye Bakanının doğruluğunda ısrar ettiği 7 Eylül kararı, %500 nisbetinde hayat pahalılığını arttırmıştır! tu giliz maliye bakanı Dalton, Ingil-terenin iktisadi zaruretlerini idrâk edip de masraf büdcesini kısmadığı için yerini, böyle şeylerden an-lıyan Ekonomi Bakanı S. S. Crip-ps’e terketti, İngiliz büdeesi, iktisadi bir anlayışla yapıldığı içindir ki, Ingilterenin bazı istihsalâ-tı, eskisine nisbetle %20 fazlasile artıyor. Fransada bile istihsallerin bazısı, muharebeden evvelki nisbe-te yükseliyor. Memleketimize gelince; —istihsalâtı arttırmak şöyle dursun— hem istihsal ettiğimiz mallar satılamıyor, hem de millî sanayiimizi öldürecek kurarlar alj \ nıyor!,..

Sözün kısası: Allah bu milleti; gümrük varidatını kendi kesesinden ödemek, ve ihracatçılara milyonlar kazandırmak için yaratmadı, Yanlış kararlarla milletin iktisadi kudretini azaltmak, millî müdafaamıza da zarar veriyor; çünkü Millî Müdafaa, iktisadi kudrete dayanır. Bize yardım eden Amerikalıları da şübheye düşürüyoruz, çünkü kıymetten düşmüş ster liııle çok kıymetli mallarımızı mübadele etmek, böyle şiibhelere yol açar. İngiltere; iktisadi işlerde kendisine yardım eden Amerikaya karşı bile tefevvuk dâiyesile rekabetten çekinmiyor. Fakir milletimize acıdığı da yoktur. Sterlin için devaluation mukadder iken sterlinle muamele etmek, bile teşe atılmak olacak:
İhracatımızı arttırmak tedbirler alınmalıdır:
1 — Sterlinin değeri kuruşa indirilmeli;
2 — Bütün ihracat mallarının] fahiş fiyatları makul hadlere indirilmelidir. Hükümetin bu işte zor kullanmaya da hakkı var; çünkü dünyanın bugünkü halinde ve hiç bir medeni memlekette serbest ticaret olamaz. (Meselâ buğdayın fiyatını tâyin etmiş olan hükümet, neden ihracat mallımın fiyatını tâyin etmesin, varanı tüccarlar da, öbür vatandaşlar gibi biraz zarar etsinler, türkçesi 7 Eylül karan ilga edilmelidir.)
3 — îngılizler, elimizdeki sterlinle istediğimiz malları bize satmazlarsa ne Ingiltereye nc dc ster lin blokıına ihracat y?pmamalıyw.
büe a-
için şn
Beşyiiz
•Onu ne zaman tanıdım?.
Bunu şimdi hatırlamak, güç
»
dolu tekir-
böy-
ve
Mil
Pök güç... Hafızamı, yorarcasına kurcaladığım halde, geçmiş zamanı karanlık dehlizinden çekip çıkara miyorum,
Belki onbeş, hattâ yirmi sene evveline alt olmalı...
Yedişer yaşlarımızda İdik, komşuyduk, dalma giydiği beyaz ipek es vaplarj, san saçlan, iri mavi gözle ri; kocaman kırmızı kurdelesile ne sevimli kızdı...
Nana... Bu, onun kendi adı mıydı, yoksa, senelerin yüzünü hâfi-zamdan dildiği veya harap bir ha yal enkazı hâlinde bıraktığı bu hatıraya bu ismi ben nıi veriyordum
Bilemem...
Tertemiz çocukluk günlerinden hatırladıklarım, şimdi pek silik, pek donuk....
Bu basık tavanlı meyhanenin, içki kokulu, sigara dumanı havası içinde çocukluğumun miz hâtıralarına el uzatarak letmek istemiyorum.
—Barba... Barba..
— Oriste...
— Bir şişe daha...
Evet, bir şişe daha... İşte !• başlıyor bu,„ Bir şişe daha, Bonra diğer şişeler...
Bu gece, bir yolculuğa çıkıyorum, dünya umunımda değil...
Sağımda solumda, masalarda, peykelerde, benim gibi saçları sa kalları uzamış insanlar, bağırarak konuşuyor, şakalışıyorlar.. Keder, hepsinin yüzlerine ayni maskeyi geçirmiş..
Dirseğimi yasladığım peykenin karşısındaki duvarda, geçmiş senelerden hir pencere açıldı; güneş li brr bahçe, yeşil paııcnrlu bir ev...
Pencereden, altın sarısı güneş ışığının çerçevelediği bir baş u-zandı, beyaz, ince bir el sallandı, az sonra bahçe kapısından, beyaz ipek bir esvap, zamanını şaşırmış bir hayal gibi yanıma geldi:
— Haydi top oynıyalım...
— Peki, sen istedikten sonra,.
Fakat, köşe kapmacaya ne dersin?-.
— Ona da peki... Mademki sen böyle istiyorsun...
Bir ağaca yüzümü çeviriyor sa yiyorum.
— Haydi...
Saklandığı yeri bilerek koşuyorum, bahçenin az ilerisindeki terkedilmiş bir ev yıkıntısının çatısı 1 altına...
Yıkık duvarın köşesinden beyaz, ipek esvabın ucunu görüyorum;
— Yakaladım seni!...
~- Kurnaz...
— Haydi, mükâfatımı isterim...
Yanağını uzatıyor, onu öpüyor, saçlarını okşuyor, ve...
Bir dirsek vuruşu ile kendime geliyorum. Sarhoşun biri, geçerken çarpmış olacak. Artık, o hayâl yine çok uzak, yalnızlığımla başbaşayım...
— Barba, tazele şu şişeyi...
Amma, bu sondur. Bu geee u-xcm bir yolculuğa çıkacağım. Oku duğım bütün kitapları ewclâ ya kacak, sonra küllerini Cenub rüzgârlarına savuracağım—
Bu yolculuk, içte...
Yaşlandığını da kı duvarda, di: Ben dış âlemle meşgulken, geç miş zaman penceresi, seneleri kır baçlamış...
Bu pencereden, yine ayni güneş li bahçeyi görüyorum. Terkedilmiş ev yıkıutısınuı üstünde ?ık‘ bir ev yükselmiş... Güneşli bir yaz günü Neşe doluyum,,, İçimde, dünyayı koçaklamak arzusu...
Zamanını şaşırmış hajâl, bahçe kapısından yine görünüyor. Bu cz. hafızamda halâ şekillene
böyle bağlıyacak
peykenin karşısın pencere yine açıl-
• •
4 — Kadife, ipekli kumaş ve bü-' tün süs eşyasının ithali yasak e-diln. eli.
5 — Tütün!? berabcı bütün ihracat mallarını, istihsal kudretimizi arttıracak modern makine, â-letier; ve bizim sanayiimiz, münakale ve ziraat işlerimiz için zaruri olan maddeler mukabilinde (îsviç re. hvrç. İspanya, Çekoslovakya, Mac.snsr.an, İtrlya, Belçika, Fdteh menk Danijnarka, Kanada, Çin» Hindistan ve nihayet Birleşik A-meuka. Arjantin v.ptj, memleket-lert satmaya çalışmayız.
Bu isi: milyonlara mal olan ♦Tetkik heyetleri» yapmadıysa bari Ticaret Bakanlığı üzerine al-sır. Brınu-nia beraber hükümet, artık bir üttisadî kalkınma planı yaps n.
Ih .İDİ Nahid Erbil \ltah vu Şeyüm müca-i!o 8.1.318 do çıkan nıa-
külvL kî ( --bul vo Zaluaı kdîınele

v. killerde çıkmıştır. Özür di-
...I ,,
Afif Vesârf
ttiyor.
j— Sevgilim, bak, bugün mekte bi bitirdim, artık seni annende® istemek Jgjn fazla bekhyemem, hemen, hemen evlenmeliyiz, n( dersin?
' Mademki sen istiyorsun...
— Sen. istemiyor muson sevgk bi1" evimiz olacaka İçinde biz oturacağım, çatısında kırlangîçlai’ yuva yapacak, evimi 22 k^ışlarla P«tylas/a/ca,ğız...
Burada, hafızamda bir karanlık, müthiş ve korkunç bir düşüş var.
Meyhanenin havası, ue-kadi»^ da ağrrla^tı.,. Bu yapışkau, boğu cu hava, beni boğacak... bitirecek..
Buğulu pencerelere, yağmur damlaları, iri iri düşmeğe başladı.
Yağmurun, selin, tayfunun indimde hiç bir değeri olamaz artık;
Bu geee, uzun bir yoiuuluğa ç; klıyorum...»
-Ar
Hîkayemi burada kestim, nriis-eddelere bir göz attıktan sonra kâğıtları katlayarak cebime koydum, kahvecinin hesabnn gördüm çıktım,
Hahvelerde çalışmak güç, gürü) tü ohıyor. tavla oynayanlar, koi lamım bütün kuvvetile pulları şak istiyorlar... Dışarda, yollar ıslak tı. Ben kahvede dalmış yazarken, dışarıda sahiden yağmur yağı yormuş.
Semâ, kara bulutlarla kapanık. Rüzgâr, ince ince nasıl da içine işliyor insanm...
Tuhaf bir haleti ruhiye içersin de, hikâyemin tesiri altında gibiyim... Demek insan, baznn kendi kendine de tesir edebiliyormuş...
Bir nevi Kendi kendini büyüle yiş...»
Yorgun kafam, bu bahsi fazla kurcalamadı.
Havada, daima ayni ıslaklık... Kuprüvü reçiyorum, gözlerim şöy le bir denİ2e kaydı; sular, nasıl da soğuk, buz gibidir şimdi...
Hikâyemde şöyle bir cümle var dı: Bu gece uzun bir j-olculnğa a kaçağım... diye.
Tereddüdüm, çok kısa sürdü:
— Yürü dostum, yürü... ded’iE. kendi kendime:
Şeytan, azapta gerek...
Ve. yürüdüm.
Fakat, ne iyi olurdu, hâtıralar F"?^haden gelmeseydi insanın!...
Bvlıheşirde Spor hareketleri
I -----o---
Karesi Ge. ç! k Klübü ua
tcp.antısı
Bıuızesir: (Yeai Sabah' — Kar» si gençiis kiubunün yıll.k topûıutı sı Pazar günü saat 14,00 de Genç-lik Lokalinde İcra edilmiştir, gre başkan) ğma bereliye reisi u vini Rasım Ta.: seçildi kâtiphkı.n Hilmi Boyacıoğlu, Necati Sa.. a getirildi.
Klüp kurulduğundan itibaren f» afiyetleri ihtiva'eden idare heyet raporu okundu- Bundan sonra büd cejr geçildi 1948 gelir ve gider rakamları ittifakla kabul edildi. D.lei let kısmına geçildi ve klübe butbal bok.s güreş kumlan hakkında esaı h tavsiyelerde bulunuldu Yeni idi re heyetine şu zatlar seçildi Asli azalar. Ferid Tüzel. Rasiıu Tan. Nc cat Türksu. Hihm Baleıoğlu, Cihac Arbek, Ziya Ktırdakul, Abidln Ta, lav. Şefi Ulu ve Münir Yenal,
Yedekler: Etem Gündüz, Se.vt Ergün, Alâeddhı Gürkey. Sürey.vr Yuınu, Mehmed Bayraktar, Necat' Saymci.
yeni İdare heyetine başarılar dh, riz.
Şacii Bozuk. Hamail Kaya,
*
---------o---------»
Balı' es rde sevd’ğû kız n b«b asını kfat’ec’eı M hmed aldığı yaralardan ö uü
Balıkesir: (Yeni Sabah) — Ge çen Pazar günü Değlrnıisazda ks yüzünden bir kişi öldürülmüş: ur Hâdiseyi kısaca bildiriyorum.
Kadalfçllik yapmakta olan AMııiı gzel bir kızı vardır... Ahmed ısmir de bir genç şevdik bu kızı Alider istiyor, Âli bu teklifi reddediyor Reddcdilditjne Ç®k. kızan Ahmiec doğru eve gıdeıek çifteyi kapıyor; yoluk rastgeldiği kıZjd babası Alıy arkadan vuruyor, Can acısı ile ger. dönvn Haûıifcl çan haville d.rba' ileri atılarak elindeki bıçakla Alı rnedi ağır surette yaralıyor, Tahlc kat yapıluıaktachr,
Muhabh'inhzden squ geıen bir ha beıle Değirmisazda kızını vermedi ği için BalIkesirli Kadaifçi Aliyi Öl düren Ahıacd Tahsin, kavga netice sinde elmiş olduğu yaralar dolayı sile ölmüştür.
Vecizi BtçakçıoĞlu


X

22 OCAK 194®
f E N I S A t? A B
SAYFA : 5
| İslâm Tarihinin En Meraklı Bahisleri

(Şia) usulünün ilk kurucusu — Allahın baldan askerleri! İnsana lapanlar! — Galiye
______________ 34__________________

Ticaret Bakanı
Ya»an t M. RA1F OGA*
(Abdullah ibni Sobe’) e gclincoı Bu adam; Müslüman olmadan evvel Yahudi âlimlerinden vc rivayete göre (Sana) lı bir hahamdı. îslâmiye-ti kabul için (Musevilik) ile (Müslümanlık) üzerinde tortrçma ve mu. kayese yapmağa taiib oldu. Bu işi: Ali; üzerine aldı. Dini bir münakaşaya giriştiler. Ancak Ali nin verdi* ği izahat, gösterdiği debiler karşısında söz bulamadı; aczini teslim ve idrâk ederek İslâmiyet! tasdik ve kabul eyledi, amma, Alinin ilmine ve üstünlüğüne o derece vurulup bag landı ki, bu bağlanış onun; Ali’nin «fâaliyetinde tereddüd edenlere karşı daima isyankâr durum takınması, nı gerektirdi. Şöyle ki: (Osman) devlinde bir gün, Umeyve ailesine mensüb bazı zatların da hazır bu-lurdüklan bir toplantıda söz; As-babcan hangisiniu üstün olduğuna intikal eyleyince oradakiler; on on boş isim sıraladılar ve fakat (AJi)-yı anmadılar. Abdallah: Ali’nin fazl ▼e takaddümünü ileri sürdü; rücha-mnı kabul ettirmeğe çalıştı, uğraştı Hiç kimsenin aldırmadığım ve yanaşmadığını görünce fena halde canı sıkıldı, çok müteessir oldu. Zeki adam, o zaman:
— Gafiller, dedi, insan olarak ken dişine bir fazl mevkii vermediğiniz Aliyi: sîzlere «Allah» olarak tanıttı rıo tapındırayım da görünüz!
Sözünü tuttu, ilk Şiî mezhebi o-lan (Sebe’iye) yi kurarak, hem dediğini yaptı ve yaptırdı, hem de mez betini yayarak ve en önemli propagandayı yaparak Mısır ihtilâlcilerini ayaklandırıp (Osuran) m şahadetinde baf rolü oynadı!

Ibn.’ Sebe'; Osman zamanında meyi dana atılmıştır. İşe Basrada başlatıl. «Hazret! Isa. nasıl ölmedi de tekrar dünyaya gelecekse, Hazret! Mu-bammed neden gelmesin!, Hârun na. sil Musa'nın yardımcısı idi ise A4i de Ekremîn vâsisi ve vezir idir.
Osman; onun hakkını gasbeyledi ve Hilâfeti hile ile aldı!» yolunda sapıklıklar yapıyor ve cahil ve gafil bir topluluğu kendisine bağlıyordu. /Easra) da dikiş tutturamadı, felâkete uğradılacağmı anlayınca Küfeye geldi, oradan da ürkütülünce Şama geçti, o sırada Muaviye Suriye





Her Sabah
Kemal Silivrilî ile muhayyel mülakat
(Baştarafı 2 incide)
— Şu işin iç yüzünü biraz anlat -lanıza bana.
— Anlatacak bir şey kaldı ını» ahretlik? Evvelâ Feridun Fikri geldi, ağzımdan girdi, sonra Fuad Köprü -lüye te*.: gittim o burnumdan çıktı, tan dc ..il cami arasında kalmış bey-nenıaz gibi ortada kalıverdin: bel.
— Bari siz de kırmızı oy vereydi -nız?
— O zaman da Feridun Fikriye verdiğim sözü tutmamış olacaktım.
— Peki
Elindeki nargilenin çağırıp hesabı gördü, ayağa rak:
— Şayed, dedi, gençliğimde olsay • dı evvelâ Feridun Fikriyi temizler, sonra da Köprülünün leşini yerlere »erer, ondan sonra da dağa dım. Amma yarlık var...
— Aman
korunmayın,
/Oktan geçti. Şimdi dağa var amma, sizin zamanınızda olduğu gibi komitecilik İçin değil, kayak eğlenceleri için Uludağa çıkıyorlar...
Bir cevab vermedi, lâhavio çeker gibi başım bir iki defa salladıktan sonra, elimi bile sıkmadan, dükkândan çıktı.
şimdi ne marpucu etrafına
olacak?
hiddetli cioladı,
? • ““
hiddetll garsonu kalka-



neyl&yiın ki terde
çıkar-
Ihti-
Kemal beyclgim o sizin dediğiniz devirler çıkanlar
böyle

FIKRACI
Celâl Bayar Baııkesire hareket etti
(Ba/fturap 1 incide)
P. Î1 kongresinde bulunmak üzere dftvct edildim. Aynca Kütahyadan geçerek Eeklşehlre gidecek, oradan tzmite döneceğim. BilAhare 27 ocakta An karaya avdet edeceğim. Seyahatim esnasında, kongreleri yakından takib edeceğim gjbl, parti teşkilât ile de alâkadar olmak fırsatını bulacağımdan eminim. îstanbuldan enk İv* intibalarla ayrlnyorum.»
valisi idi. Herifin tezviraü onun dikkatinden uzak kalamadı. Şamdan sür gün eyledi.
İbni Seb’e, bu kere (Mısır) a vararak ifsadât ve telkinatına orada kuvvet ve vüsat verdi, bir taraftan da Küfe ve Basradaki dostlarile mck tubiaşarak oralar halkını da Osman aleyhine kışkırtmaktan geri durmuyordu.
(Baştaı atı l incide* ı Ticaret Odası ve İhracatçı Birlikle rl Umumi kâtipleri de hazır bulun muşlardır,
Toplantı, Dernek Başkam İzzet A koşman tarafından açılmış. Der ııeğin faaliyet ve çalışma prensip leri üzerinde Bakana kısa bir iza hat verilmiştir.
Bu arada üyeler namına Bakana teşekkkür edilmiş, söz alan bazı ü-yeler de dileklerini ortaya atmışlar dır,
ilk söz alan Muhlis Erdener, memleketimizdeki tediye sistemleri nin kararsızlığından bahsederek bu sistemlerin tüccarı müşkül bir du ruma sürüklediğini ve bir çok fır şatların bu yüzden kaçırıldığım söylemiş ve Bakanlığın İngiliz lirası üzerindeki direktiflerinden faydala narak onbeş günden beri derneğin hassasiyetle inceleme-hususta hazırla-da yakm bir za sunulacağını be




İbni Sebe' sapıklığı azıttı. Bir gün Hazret! Ali’ye:
— Sen, Hak Tanrısın!
Deyince, Ali; onu fena halde azarladı ve taraftarlarile birlikte sürgün eyledi. Abdallah; sürüldüğü yerde de rahat oturmadı. Mezhebini neş re ve taraftarlarını günden güne çoğaltmağa çalıştı.
Ali nin ölümünden sonra; Sebe iler; Lir kat daha fırsat buldular ve çoğaldılar. Hattâ, daha müfrit bir takım yeni Şia mezhebleri de çıktı.
işte, Şia usulünü kuran ve (Ali) nin (Afdaliyet) ve (İmamet) t vacib olduğu iddiasını ilk öne süren bu şahıstı. (Sebe’lve) ye göre:
«Alî; ölmemiştir. - onun katilinin öldürdüğü Ali suretine girmiş bir şeytandt - Ali: göklere çekilmiştir. - bulutlar içinde dolaşmaktadır. - , Gök gürlemesi; onun sesidir - şimşek kamçısıdır - şeytanları koğalar -elindeki kamçı ile onları döver vö bağırarak korkutur - dünyanın sonunda yere inecek ve cihanı adaletle dolduracaktır.*
Bu mezhebe uyanlar; şimşek çakıp gök gürledikçe:
— Aleykesselâm, yâ Emlrilmü’nıl-nin! derlermiş!

(Fadlı Ali) yâni. Ali’nin Ustünl’J-gfl keyfiyeti: Şia* usul ve tealiminin başında gelir. İmamet hakkının Ali vc evlâdına inhisarı, imamın masum -zann* ^voyairn^ inek tün t oluşu, takly-ye. kitman meseleleri hep buradan teferrû eyler. Bu aebeble. Şia fırkalar nn çeşidleri üzerinde izahata geçmeden, talimatının dayandığı temellerle. kökleşmesinde âmil ve mü-easir olan bir takım tarihi hâdiseler üzerinde durulmak Icab eylemekte, dir.
sözlerine devam
büyük bir ler yaptığım bu nan bir raporun, manda Bakanlığa lirtmiştir.
Muhlis Erdener, la:
«— Memleket döviz buhranı kan şıs’nda bulunuyor Evvelce sterlin dövizi müsaadesi verilmeyen mem leketlere şimcükl halde »terine sa tışiar yapılmasına müsaade verildiğinden bir çok firmalarla ticari mü nâsebetlerimizin bu yüzden kesildi ve vaziyetimiz,
ma girdi. Bu hususta siplere dayanan alınmalıdır,).
Bunden sonra kinalp, gezdiği
lerinde mesul makamlai’ın, mesle ki teşekkülerle yaayana çalıştığını, bu takdirde memleket meııfaatları nin asla kaybolmadığuıı ileri süre rek, memleketimizin de böyle bir teşekküle ihtiyacı olduğunu söyle-
nrü§kıH bir duru esaslı pren istikrarlı kararlar
söz alan Moiz Te Avrupa memleket

a
fDevamı var)
\Z\ZXZ
Sadık AldoÇan’ın teşrii masusiyeti (Ba^ tarafı 1 incide > lunan Afyonkarahisar milletveki li Sadık Aldogaum Demokrat Parti kurultayında bugünkü idare tarzı m tenkit ettiği sırada Abdülhamid zamanındaki bucaklarda nasıl halk teşkilâtı yok idiyse nasıl orada na hive müdüıü efendi gibi halkın ba ?ma çökmüş ise bugün de öyledir, Yani eski hamam eski tas yalınz tellaklar değişti dediği ve bilhassa Ulus gazetesinde intişar eden mek tubunda da bu sözlerini yâııl eski köy eski haille duruyor. Şimdi ise zabtlye yerine Jandarma kaim olmuştur diye tavzih eylediği anlaşıl makta ve hakikaten sarf olunan bu sözlerle yapılan teşbih çok çirkin ve bir milletvekilinin haiz olmasf lâzım gelen vefcar ve ciddiyete ay kın bulunmakta İse de hazırlanan komisyonun raporunda da belirtil diğl üzere bu sözlerin kendi parti kurultayında ve İktidar idaresinin bozukluğunu beyan sadedinde söy lenmiş olmasına ve devletin emniyet kuvvetlerini tahkir maksadına matuf olduğunu gösterir mahiyette bulunmamasına binaen yapılmak istenen kovuşturma İle yargılanma nin dönem sonuna bırakılmasına çoğunlukla karar verilmiştir, den mektedir, Bu karara İtiraz eden Ahmed Konuk İle Ekrem Oran İse komisyonun milletvekili dokunul-mazlıgınm komisyonca devre sonuna bırakılabileceğini ancak zikre dilen mucib sebeplerin meni muha keiît kar.aül mahl^n(ie olarak mahkemelerin istiklâline müdaha le mahiyetinde olduğunu söylemiş lerdir. Meselenin Mecliste geniş tar tıkmalara sebep olacağı tahmin e dilmektedir.
Celâl Bayar. dön ak$am; İçel Milletvekili Rarnazanoğlu, yeni tl başkanı Abdurrahman MUnib, 11 İdare kurulundan Salih Keçeci ve birçok Demokrat partili tarafından teşyi edilmiştir.
di.
«— Bu ticaret inkişaf afişleri, Tica I ret Bakanlığına bağlitfiC ve Bakan lık büdcesinden buna tahsisat ayır maktadır») dedi.
Cudl Biıketde kurulacak ıktlsad Meclisinin üzerinde hassasiyetle du rulması ve hakiki bir iş görecek: organ halinde kurulatası, lüzumu na işaret etmiş, Ticaret Odalarının sclâhiyellerüıin genişletilnıest hususunda bazı tekliflerde bulun muştur, Cudl Birtek bugünkü ha-' lile Ticaret Odalarava tüccarın di löklerini karşılayamayacak kadar acz içinde bulunduklarına bu yüz den formaliteleri a azaltılmasını telif etmiştir,
Bu suallerden soura Ticaret Ba kanı tenvir mahiyetinde olmak ü-zere söz almış, toplantının hasbi hal mahiyetinde olduğunu ileri sü rerek böyle münevver bir kitle’ ile karşı karşıya geldiğinden dolayı sevinç ve heyecan duyduğunu belirt miştir,
Bakan sırasile suallere şu cevap lan vermiştir:
«— iç ve dış ticaretimizin nıunta zam bir şekilde yürümesini biz de arzuluyoruz. Böyle sistemli şetekkül levden ekle edeceğimiz bilgi, çalış malarımızı düzene sokacağına vd bu husustaki programnrnzjn hazır lan masında faydalı olacağına man maktayız.
Arkadaşlarım, yapacakları teklif Ierln İncelenerek bir .sonuca varılmasında bir şüpheye düşmesinler ve bize itinıad etsinler.
Dağınık istek ve fikirler karşısın da kalan Bakaııljk için doğru ve i-sabetli kararlar almanın müşkülâtı nı takdir edersiniz.
Bakanın bu sözleri, dernek üyeleri tarafından alkışlanm:.} ve topian tı samimi bir hava içinde saat 18,30 a kadar devam etmiştir,



Balkanlar mühim günler arefesinde (Bastararı I incide) Ingiliz hava kuvvetleri kumandan lığı halen Auııa civarında bulunan hava filllarıuın Yunaıılstanı terk etmeleri geri bıiaktırilraişlr. Salâ-hiyetli Ingiliz mahfillerinde bu fi oların gelecek hafta Yunanistan dan ayrılmalarının kaıarlaştırilmiş olduğunu söylemektedir, Bu birlikle rln hangi sebeple Yunanistanda alıkonulduğu açıklanmamıştır.
Atina: 21 (A.A,) — Ingiliz hava kuvvetlerine mensup bir harekât grupu Yunanistanda kalacaktır, Orta—Doğu Başkomutanının hare ket hazırlıklarının durdurulması hususunda vermiş olduğunu emir bîr veda ziyafetine gitmekte olan subayları büyük bir hayrete düşür ınüştür.
MÜHİM manevralar
Vaşlngfon: 21 (AA.) — (Usis) — Amerikalım İkinci bahriye silâ-hendazlat] tümenini de İhtiva e-den Amiral W. H, P, Blandy kuman dasındaki Atlantik filosu birlikleri Batı Atlantik bölgesinde ve Caıaip adaları civarında 9 Şubattan 19 Mar ta kadar devaı'n edecek kara ve de nlz manevraları yapacaklardır,
iki uçak gemisi, üç hafif kruva zör, 3 denizaltı, 5 seri tovplto. ihraç gemileri, bir çok hücum botu ve petrol gemisi bu manevralara işti rak edecektir, .
Bahriyeye mensup kara uçakları da bu manevralara katılacaktır,
Manevraların en mühim kısmini Puerto Riconun doğusunda Viesques Culebra bölgesine yapılacak karaya çıkarma ve İndirme hareketleri teş kil edecektir,


Tevfîk Rüştü Arasın

„ a cevabı

adöın>
yürü*
sarra-
Bize

I
(Baytara fı 1 incide) ettikleri kuvvetle tahmin edilebilir.
Ciddi ve ağzından Çıkan sözlerin mahiyetini ve mesleğinin şerefini tak dir eden bir gazeteci ancak mevsuk ve reddi imkânsız vesikalar elde et-1 tikten sonra bu kadar sarih ithanı-■ larda bulunabilir.
Diğer taraftan Yalman ve benzerlerini nar 11R ik tida rd a bul uzı mrui. i L-ları için çekinilecek bir tarafları karmamış olan zatlara hücum edebilecekleri ve saldırabileeeklcrl de biliru miyen birşey değildir. Fakat ne de olsa sadece Atatürk merhuma on j dört yıl fasılasız Hariciye Velcilliği etmig Tcv/ik Rüşdü Aras'in hiç ol-1 mazsa bu mazhariyeti, «Vatan,» baş yazarını bu eski Türk devlet aleyhinde bu kadar uluorta mekten alıkoymalı idi.
; Ata merhum gibi bir ihsan
fı tarafından yıllarca Dışişleri Ba, kanlığında bulundurulmuş vc tutulmuş bir insana herşey denilebileceği akla gelir amma günün birinde bu zatın Türk düşmanlarlle işbirliği yar pabileceğl iddia olunamaz sanırız. Çünkü böyle bir iddia yalnız hedefini yaralamakla kalmaz, hedefini a-«arak daha yüksek makamları da zedeliyeblhr.
KimbiUr hangi maksadlarla yapılanı bu isnad hakkında îstanbulda bulu-( nan eski Dışişleri Bakanı Bay Tev. tık Rüşdü Arasa müracaat ettik ve bu korkunç İtham karşısında ne diyeceğini kendisinden sorduk, şunları söyledi:
— Hangibirisini yalanlayım Baştan başa yalan, serapâ hezeyan.
Geçen cuma günü ben Yugoslavya Büyük Elçisi Mösyö Simiç’le ne Park otelinde, ne de başka bir yerde baş- j başa yemek yiyemezdim, zira o gün ailemizin danıadlarından Sadullah BîrseFde yemek yedim.
Ondan evvelki, yâni ayın dokuzuna rast Uy an cuma günü ise izzet A koşman Beyin evinde bir Norveç vapuru süvarisi şerefine verilen ziyafette bulundum. Binaenaleyh o cuma gü. nü de Bay Simiç’le başbaşa yemek yiyemezdim.
Bana kalırsa Ahmed Emin Yalman ya aldığı haberi yanlış almış, yahud da kendisine fena malûmat ve direktif verilmiş. Ben Mösyö Sirnlç'e No-elden çok evvel, daha kendisinin memleketimizden ayrılacağına dair ortada hiçbir haber yokken. Taksimde. Ankara Pazarı yanında mcyvacı dÜk'KÖnmda rastladım. Kendisi de dükkana meyva almak İCln gelmişti. Selâmlaştık, hal hatır soruştuk. Bonl o akşam yemeğe d&vet etti. O akşam meşguldüm, itizar ettim. Ertesi ak-gam birlikte yemek yememizi rica etti. Ve ertecl günü de ikamet ettiği Parkotele gittim, akşam yemeğini birlikte yedik sonra da Taksim Belediye bahçesine numaraları seyre gittik. HAdlse bundan İbarettir.
Ahmed Emin Yalmanın benimle neden meşgul olduğunu anlamıyorum. Politikadan samimî olarak çekilmiş bir adamım ve bövle oldufiu
Tekel Bakanının dünkü beyanatı
Çünkü dediğnn
safsatalardan haberim o[mu-
ki Mösyö Sımıç. • -Vatan* m Avrupaya şeyahatiuden av-
için de gazeteleri bile muntazaman takib edemiyorum. Bu yüzden .Vatan* ın aleyhimdeki yazılarını doat. lar haber verdiler.
gibi bu yor.
Kaldı yazdığı
vel de beni dâvet etseydi ve benim devaktim müsaid bulunsaydı bu Jâ-veti yine memnuniyete bul ederdim ve herhangi bir sefir veya lîp-lomat olsa ayni tarzda hareket eder ve dâvetiııi ayni memnuniyetle kabul ederdim. Benim ecnebi diplomat ve elçilerle konuşmalarım sadece ah bablığa münhasır ve şayed bahis açılırsa bu konuşmalar ancak memleketimin hayrına ve müdafaasına aid sözlerden ibaret kalır. Bng-ka türlüsüne zaten imkân tasavvur edilebilir mi?
Sonra dediğim gibi dahilî siyaset cereyanlarile de hiçbir alâkam yok ki «Vatan» beni bu yüzden çürütmeğe kalkışsın. Harice karşı memleket benim için bir bütündür. Bunu Ah-med Emin Yalmanın takdir etmemesine imkân yok... Dedim ya! Bu hücumdaki maksad ve gayeyi gerçekten anlıyamıyorum. Kimseye politikada rakib değilim. Yaşarsam istikbali bilemem amma yakın senelerde politikaya avdet niyetinde de bulunmuyorum. Çünkü üç sene frçin ticarî bir kontratla bir işe bağlı bulunuyorum-..»
bir tecavüzde halkı muhtar hakaret
imece ‘ He üı-ve te-,
İmece yüzünden
fBa^tarafı t ^ıctde)
Köy yollarında bazı kimselerin çalışmaması yüzünden çıkan hâdisede jandarmanın kimseye bulunmadığı^ Bilâkis yapmamağa teşvik ve tiyaı kurulu üyelerine
cavüzde bulunan Ömer Dursun un yakalanması sırasında bir jandarma erinin sağ gözü üzerine vuraralr ra. porla on günde iyi olur derecede gü* ' zünün şişmesine sebebiyet verdiği ve ı bu Ruretle Blgaya sevkedilerek C. Savcılığına teslim edildiği ve iki şikâyetçinin ise jandarmaca değil muti tar tarafından dövüldükleri kaymakamlığa şifahî müracaatiarile C. sav cıhğına verdikleri iki dilekçeden vo tahkikat sırasında alınan ifadelerinden anlaşılmıştır. Matbuat kanununun 48 İnci maddesi gereğince g*&. zetcnizln ilk çıkacak nüshasının ayni sayfa ve sütunlarında Itakikattn açıklanmasını rica-ederim. Saygılar:» Bîgada Çanakkale Valisi Fcrid Nömer

önlenebilecektir,
kakmması için


I s* t i h ıH
Sadrı esbak merhum Kâmil Paşa mahdumu ve Bay Hikmet Bayurun amcası Ziraat Bankası Umum Müdürlüğünden emekli Bay Şevket Bayurun vefat ettiğini teessürle haber aldık, merhuma mağfiret ve kederli ailesi efradına ve sayın meslektaşımız Bay Hikmet Bayura ve sabırlar dileriz.
(Uaijtarafı i ûvrttej
Birkaç gündeırberi, Cibeli cü -tün, kutu fabrikalarını ve franrir a-tölyesini, tütün enstitüsünü. Phşa bahçe fabrikasını, bira, likör, ktb rit fabrikalarını gczcHm. Bunların mesai tarzları üzerinde incelemeler jraptım.
Mamullerimizin evsafının yükseltilmesi ve bazıları hakkında vu kubulan şikâyetlerin önlenmesi bakımından alâkadar müessese mü dürlerile müştereken bazı ıslahat esasları kararlaştırıldı. Bu suı itle yeni fabrika ve tesislerimiz uii cüda gelinceye kadar şimdilik eli mizdeki vesaitle mamullerimiz hak kındaki şikâyetleri önleyici gere -ken bütün tedbirler alındı.
Tekel mamullerinin bazı verler de kâfi mikdarda bulunmadığına gelince: Filhakika» son zamanlarda yer yer yüksek nevi sigara mamulatı noksanı görülmüştü Yüksek nevi sigaralardaki satış -ların birdenbire artmış* olması > buna âmil olmuş ise de kutu ima lâtında derhal aldığımız tedbirler le bu buhran önlenmiştir.
SİGARA FABRİKASI
Yeni kurulacak fabrikalar için de en ehemmiyetlisi sigara fabrikasıdır. Bu fabrikanın modern ve rasyonel çalışır bir teste olması için tekniğin son icablarmdan istifade edilmek maksadile bir A -merikan firmasile anlaşmaya va-
* > rıldığı ve bu firmanın yurdumuza gelen mütehassıslarının lüzumlu malûmatı idareden alarak avam projeyi hazırlamak üzere Ameri-kaya döndükleri malûmunuzdur. Fabrikanın makine ve tesisatı için Amerikan Eksport and İmport bankası kredisinden istifade imkânları sağlanmıştır.
Bulunduğumuz yıl içinde bu fab rikanın temeli atılacak ve üç sene de ikmal edilecektir.
BfRA FABRİKALARI
Bira, harb içinde tekele geçmiş tir. idareye devrolunan Îstaubîii ve Ankara fabrikaları kapasitelerinin yekûnu 8 milyon litreden i-baretti;
1940 yılında, 8.3 milyon litre-olan bira istihlâki her vıl büyük mikyasta artmış ve 19*1-7 yılında 17,7 milyon litreye çıkmıştır.
Artan bu ihtiyacı karşılamak ü zere harb içinde bu iki fabrika-ye kadar çıkarılmıştır. Buna rağmen mevcud fabrikalarımızla de -vanılı surette yükselmekte olan istihlâki karşılamak mümkün ola mamaktadır. Bu sebebden, yurdun muhtelif yerinde yeni bira fabrikalarının kurulması kararlaştırıl -mış ve gerekli ihzari çalışmalar ikmal edilmiştir.
İzmir, Adana ve Diyarbakırda kurulacak olan bu fabrikaların şartnameleri yakında ilân edile -çektir. Ayrıca İstanbul ve Ankara bira fabrikalarımıza da lüzum lu ıslahat yapılmaktadır.
Bütün bu çalışm alarımız netice Iendiği zaman bira imalâtımız 30 milyon litreye çıkarılmış olacak -tır.
ŞARAP FABRİKALARI VE ŞARAP MEVZUU
Tekel idaresinin şarapçılık pro gramı, hem şarapçılığımızı bağcı lığımızla mütenasip bir seviyeye çıkarmak, hem de yaş üzümlerimi zi bu yoldan değerlendirmek he -deflerini gütmektedir.
idare» bildiğiniz gibi, yurdun 29 muhtelif yerinde örnek şarap evleri kurarak üzümlerimizin şarap bakımından değerlerini incelemiş ve şarapçılığa elverişli ü-ziinık ri tesbit ederek lüzumlu gö rülen yerlerde fabrikalar inşasına başlamış ve bunlardan bir kısmını ikmal etmek üzere bulunmuştur.^ ■ ’ ’ ’
Şunu da söyliyeyim ki, biz mem
Türkiye’ye kredi fBaıtaraft ı incide) şin para karşılığında malzeme verilmesi şeklinde bü- yaıdun yapıla çaktır, Daha sonraki devrede ise te diye muvazenesindeki küçük açıklar ve dolar kıtlığı kontrol ve tah dit tedbirlerlle Türkiye iktisadi
muhtaç olduğu krediyi milletler arası mutat vasıtalarla bilir. Bu netice yanlış hesaplara dayanmaktadır, Bu neticenin düzeltilmesi için Maliye Bakanlığının teşebbüse geçeceği tabiidir. Bu gibi hesaplara ve mütalâlâra dayana rak Türkiye İsviçre ve Portekize kıyas etmek ve ayni muameleye ta bi tutmak memleketimizin meydan da olan istisnai durumunu takdir mızın kapasite8i_18^£ milyon üçg
temin ede
de hatâ etmek olur.
Son İnönü Wilson mülakatının bu mevzu etrafında olduğu kuvvet
_________ , .... _
le talimin edilmektedir, YARDIM MİKTARI ARTTIRIL ABILEC EK
Vaşlngton: 21 (AP) — Resmi ma kamlardan haber veıildiğiue göre, Amerikan Dışişleri Bakanlığı Türki yeye, Marshall plânından hissesi ne düşecek miktarı arttırabileceğini bildirmiştir,
Marshall plânında Türkiyenln 18 milyon dolarlık bir yardıma lhti yacı olduğu tesbit olunmuş, fakat Türkiye hükümeti buna verdiği ce vapta, Amerikanın önümüzdeki dört sene için Türklyenin mali duru ıııunu hesap ederken fazla İyimser davrandığını bildirmişti. Soıı habere göre, Türkiyeden, daha ne ka dar bir yardıma ihtiyaç gördüğünü bildirmesi istenilmiştir. Esasen, resmî bir şahsiyet, evvelce tesbit e dilen rakkamm. alınacak yeni ma lûnıata göre, değiştirilebileceğini İşaret etmişti.
• •



I



t


Meclisin toplantısı fBat(aru*ı ? fnrMa1 misyonlarından beşer kişinin istlrft-kilt geçici bir komisyon teşkili mem nunlııkla karşılandı. Müteakiben dilekçe encümeninin elinde bugün 7000 e yakın dosya bulunduğunu eğer ikinci bir komisyon kurularak eski işlerin bu komisyona havalesi yapılmazsa işin içinden çıkmak kabil ol-mıyacağını söyledi, 10 kişilik dilekçe komisyonu teşkil edildi.
Sıra bekliye» yargıç adayları hakkında Feridun Fikri Düşünselin söz İÜ sorusuna cevab veren Şlnasl Dev rim tâyinleri yapılmıyanlurı şu tasnife tâbi tuttu: «Birine! grup kadın adayları, bunlar adliye kadrolarında muayyen mlkdar bulunmaları esası üzerine kurulmuş olup adodlerl 201 dir. Askerlik yapmamış olan ikinci grup: 158 aday tâyinlerini beklemek tedlr Bundan başka 174 aday askerliklerini bitirmiş bunlar da, yin emirlerini bekliyorlar. Adalet bazımıza 78 münhal vardır. Bu
zarurî ve tabiîdir, biz bu a iayları himaye için şu tedbirleri aldık: Mutlak bir sıra usulüne tâbi- tuttuk, bu sıralan bozmadık. Bu adayları kâ*-
* tlbllk İcra memurluğu münhalleri-ne tâyin ettik, muvakkat bir zaman İçin başka Bakanlıklarda İş bulanların sıralan gelince bunları adalet cihazına tâyin ettik. Geçen sene Ma 11ye Vekâletinden 150 kişilik venl. kadro aldık. 1917 deki adayların tâyinleri bu sene yapılacaktır. Bu «enekl adayların tâvlnl ise 949 dan
da tâ-el-da


İzuıirden “Vatanca telgraf t-Husturttn )
siz hakikî renginiz! belli etmiştiniz, Milletin o zaman gözöniindun kaçma yan o kızıl renk ebediyen siziııdir. Hulbulâı Kenan önedi nıilhŞ^ .nar muslu ve milliyetçi, bir mücahıd olarak tunır, onu ne siz vc ne de hamileriniz yıkamazsınız. İhtilâfı millet halleder, söz milletindir.
Doktor Mustafa Kentli, emekli General Rıısim Akduğu» doktor ınü4 hvndis Harun İlmen, Refik O. Bay-rakdar. Mustafa Çelebi, Orhan Kaftancı.
evvel ynpılmıyacaktrr.»
Feridun Fikri söz alarak Bakanın İzahatının yalnız İdarî bakımdan mü lalca olduğunu, aksi takdirde adalet cihazının bazı kıymetlerden mahrum kalacağını, teab ederse bir kısım yeni kadro almak ve bir kısım te-kaüdlük müddetleri yaklaşmış olanları tekaüde şevket.mck lâzım geldiğini söylemiştir. Meclis Cıınıa günü tekrar torlanmak üzere dağılmış tır.
lekette şarapçılığın inkişafını 1», ha çok huausî âmillerin bu yo: -daki teşebbüs ve çalışmalarından bekliyoruz. Şarapçılığımız inlĞ.şa -fim sağlamak maksadile bir lir -re şaraptan savunma ve istihlâk rrrgisi olarak alınmakta bulunan cem’an 20 kuruşluk verginin ya -riya indirilmesi hususunda bir ka nun tasarısı hazırlanmıştır. Aynı zamanda iyi vasıflı şaraplık ü-ztinr istihsalini arttırmak için bağ cılara, yeni bağ tesis etmek üzre kredi verilmesi lranunla tırd-mış ve senede 250 bin liralık ik-raz salâhiyeti ahiTmıştır.
10 yıl içinde ikraz edilecek 2 5 milyon lira için bir program hazırlanarak 15.700 dönümü Trak yada olmak üzere yurdun nıukt7 Uf yerinde cem’an 231300 dönümlük yeni bağ kurulması di‘q>iş o-lunmuştur.
Rakı fiyatlarının art t ırı İr.-..usun gelince: Bu mevzu sadece -atayı alâkadar etmeyip bütün alkollü -iç ki fi.vatlarını ilgilendirdiği ci -h Je bir kül halinde tedkik edil mektedir. Yapılmakta olan tet -kikler bitmeden bu hususta bir şey söylenemez.
Tekel mamulatının dış pi- ısa -laıdaki satışları için yapılmış o -lan anlaşmalar tahakkuk safhasına girmiştir. Pek j akında sigaralarımız ve içkilerimizle Londr BelçTk-a, îsıûçre, piyasalarına, fiilen-girmiş bulunacağız.
Bakan Ankaraya dönmüştür.
Otomobil saltanatı
(Ba^tarafı 1 incide) müddet geçmeden eski usule avc edilmek temayülünün başladığım e-sef vc hüzünle görmekteyiz. Şu daı ve sıkıntılı zamanda hiç olmazsa mL let hazînesinin bu kadar göze batar israflardan korunması ve .Türkün yasağı üç gün sürer tekerlemcsimr. hamlardan silinmesi icab eder ka-naallndevlz,
B*zl bu satırları yazmaya sevimden müşahede mühirr maçların r.ndığı günlerde Beşiktaş kapısının önünde (A. 073* revmi kal: bir otomobilin, maçı . üzere içeriye girmiş olu-n z engine muntazaman şahı i dır.
Resmî bir plâka taşıyor bu » bayı millet sahibine, hu. şübhe ~lz—füthrU —mn çim a Jgy iv l j ı ~ı uty'--eus etmiş değildir.
-Diğer taraftan e9ki Barbakan S ık rû baracoğlunun şehrimizde bulunur.-gıı samanlara tesadüf eden bu hâdise, sayın Saraçoğlunvn malûm maq ve at koşusu merakile kendisinin mk sık bu arabanın içinde görülmüş olduğu şayialarile birlenince dudaklarda hafif birer tebessüm telim;ektedir.
Belki bu dedikoduların aslı yoktur da maç meraklısı eski Başbakan fut bol seyrine bizler gibi ya tramvayla yahud da otobüsle gitmekte, bunu yapabilmek için de duraklarda dakikalarca sıra beklemektedir ve o resmî plâkalı otomobilin stadyom ka pisin da- muntazaman bekletilmesi hu dedikodulara sebeb oîmalctadır. Bu takdirde dahi, benzini millet kesesin den ödenen, resmî arabaların böyle eğlence ve mesire yerlerinde teşhir edilmemeleri ve böyle dedikodulara sebebiyet vermemeleri lüzumu aşikâr olur. Zaten biz de bu satırlar’ artık farz olan bu lüzumu belirtme*■ İçin karalamış bulunuyoruz.
aeyretı. sofcı b
..>na*
Türk - Ingiliz ticarî
mübadeleleri

oy. ıu
Lk
iflr
T-
t •
• X n
23 bin İn
Londra: 21 (A A.) — Ticaret Bn kanlığı tarafından neşredilen» sta tistiklere göre Türkiye He Ingiltere arasında tirad mübadeleler IS47 senesinde geçen 194# ya nazaran büyük bir çoğalma göstermiştir,
Ingiitereden Türklyeye yapılan uçak satışlarının bu çoğalmada bü yük bir pnvı vardır. 1947 de Türki yenin Ingiitereden. ithal ettiği naa kineler dc bir evvelki seneye naos ran pek daha tozla uımuş ;r
Fillukllca Türk. - on yıl • .'inde Ingiitereden. iki rmlvon 4
glliz liralık uçaz ve bh jnHyon 473 bin 161 İngiliz liralık makine sattn. almıştır. Mun telif İngiliz maınul&t; İthalâtına gelince, bunun miktarı 1946 da 541370 Ingiliz lirasından i İm ret İkisi 1947 de 1.304.440 İngjlir lirasına baliğ olmuştur. Türldyenin Ingiltsıeden yaptığı diğer ithalât ta da ayni çuğslma ı örülmcktedlr Demir ve çekkceıı umnıûl eşya: 7?flJS7 İınşMta llraaı.
Demirden başka madenlerle ms nıûl eşyer. 31 î.000 İngiliz lirası,
Hırdavat eşyası: 33Gı41'I İngllk lirası,
Elektrik malzemesi: 6Ü2.84C Ingf İte lirası.
Kimya müstahzaratı ve tıbbî ea: 799,000 İngiliz lirası
S* VFA: •
Y INÎ SABAH
22 oca jt iM8
4
unsurları
umdeleri te-euretile izah
doğruluğunu
Bir okuyucumuzdan aldığımız >tHd yatısını ve fikri çalışmaları laşvik maksadile, aşağıya dercedi foruBi
Vatansever kimdir? Derhal ce-ivab verelim:
1 — Her namuslu insan vatanseverdir.
Namuslu kişi ise:
4-) Doğru insan,
B) Haysiyet sahibi insan,
C) Vatan ve milletini daima tncnfaatlerine tercih eden ve muvaffak olmuş kimseleri kıskanmı jraır insan,
D) Fazilet sahibi ve hürmet • kâr insan,
E) ltikad sahibi insandır.
Böyle bir kişinin neden dolayı vatansever olduğunu ker teker incelemek edelim:
A) Doğru adem
peaba kim karşı gösterir? Evde ebeveynine, kardeşlerine, muhitinde komşularına, arkadaşlarına -vazife aldığı müessesede âmirine, birlikte çalıştığı işçilere - mek tepte hocalarına, temasta bulun -duğtı talebelere - nihayet orduda üstlerine, silâh arkadaşlarına -size, bana değil mi? Büylece doğ ru insan ailesine, muhitine, iş ha yatma, vatan müdafaasına faydalı olmuyor mu?
O halde vatanın zarar görme -diği bilâkis faydalandığı adam, vatanseverdir.
C) Her şeyin olduğu gibi, men faat mefhumunun da şeri, ehveni şeri ve faydalısı vardır. Şeri, bütün kıymetleri sadece kendi namına istimale kalkışmaktır. Bu kabil menfaatperestliğin vatan uğ runa feda edilmesinin jüce bir fedakârlık, feragat sayılamıyaca -ğı bedihidir. Kastimiz meşru men faatlerin vatan, millet namına hi be edilmesini tazammun etmektedir. Meselâ öyle bir an gelir ki vatan sizden (en küçük bir karşılık bile ödemeden) hesabsız çalışma, mahrumiyet, tahammül, is ter. Bankadaki paranızı, ailenize aid mücevheratı, elinizdeki her türlü vesaiki, hattâ ve hattâ canınızı ister. İşte bunlar verilmek ve yapılmakla vatan için şahsi menfaatler feda edilmiş olur.
Bu fedakârlıklar mukabilinde vatan TfurtuIacaRtıı. ‘VEtan ise M zindir ve onun kurtulması ailenizin, kardeşlerinizin, ananızın, ma lınız, namus ve şerefinizin kurtul ması demektir. Belki siz ölecek -6iniz, fakat sizden olanlar, zürri-yetiniz, milletiniz yaşıyacaktır.
Böyle bir ölüm, bir Türk ebediyen var olmaktır.
D) Fazilet diyoruz. Bunun nasını uzun boylu izaha hacet müyorum. Hepimiz biliriz ki, leş, sahtekâr, dolandırıcı, riyakâr, arsız, onursuz,
kumarbaz, hak hukuk tanımıyan, iftiracı, içi hasetle, kinle dolu bir insanda faziletin (f) si dahi yok tur. Bu fena huylan temizliyen, silip süpüren şey namus duygusu dur. Yâni namuslu olmaktır. Namuslu insanın varacağı en son menzil ise fazilet kucağıdır. Fazilete erişmiş bir kimse milletin mumla aradığı en büyük mânevi kıymet olduğuna göre her fazilet sahibi insan eşsiz bir vatansever dir.
Hürmetkârlık aile hayatının e-sasım teşkil ettiği gibi hayatının da mihrakıdır bilir. Karşılıklı hürmet fertleri, dolayısile vatanı
ulaştırır. Yeter ki hakikî hürmet I le cali hürmet yekdiğerine kanştı nlmasın ve saygı lâyık olana ya pilsin.
E) Kişiyi hayvanlıktan kurta -ran, ona insanlığını tanıtan nedir? Allah korkusu, değil mi ? Allah korkusu hissetmiyen bir insan ta lavvur ediniz. Böyle bir adam, hemcinsinden korkar mı ? Katiy -yen. Kanundan mı korkar ? E-ıret. Fakat kanun korkusu kâfi gel leydi, hapishane diye bir şey bulunmazdı. Kanunlar bütün şidde-tile hüküm sürdükleri halde yüz □inlerce, milyonlarca mücrim ceza »vlerinde çürüyor. Hangi memleketin ferdlerinin imanı kuvvetli se o memlekette millet daha ça-□uk refaha, saadete ulaşmakta ve nsaniyete has mevkiine yüksel -oıektedir. Yeryüzünde böyle bir -kaç millet var. Bu kavimlerin ha pishanelerinin tenhalığının aksine vatandaşlarının yürekleri imanla mücehhezdir. Ve âmme hizmetleri fevkalâde düzgün işlemektedir. Acaba onlar kanunlarını hayat şartlarına daha iyi bir şekilde mi intibak ettiriyorlar? Belki. Lâkin herhalde bu ciheti sizin, benim kadar diğer memleketlerin adalet adamları da düşünüyorlar. Ve maalesef ferahlık duyulacak neticeler alamıyorlar. Buralarda ferd terin işi vicdanlarına bırakarak
için
mâ gör kal hırsız fitneci
cemiyet denile -ve sevgi ikbale
hattâ vicdanlarını da derkenar edip Allah sevgisinden uzaklaş -malan kanunların randımanını dü Bürüyor, işe yaramaz hale getiriyor.
Bu vaziyeti önliyecek çare nedir? Tekrar edelim: Allah korku sudur. Allahtan korkan ferdi: Çahsına, ebeveynine, komşuların. Size, bana, binnetice milletine i* nalık yapmasına imkân yoktu. Şu halde itikad sahibi insan vata severdir.
2 — Vazifeşinas insan vata te verdir.
Bu söz mübalâğasız doğrudur Biz vazifeyi namus telâkki ede riz. Zira iyi biliriz ki vazifemiz yaptığımız müddetçe yaşamağa vatanın havasını teneffüs etmeye milletin bir cüzü sayılmaya hakk nıız vardır. Vazifeyi ihmal iş o cağını, aile ocağını nihayet mil let ocağını söndürür. Her şey ka bedilir. Vazifenin sona cnnesi, fil ri ve bedenî kabiliyet herhang bir işte çalışmaya müsaade ettiğ müddetçe mevzuu bahsolamaz. U lusu canlı bir makine, vatandaş lan da bu makinenin birer pare; sı olarak kabul edersek ortayr çıkan muazzam makiııen'n nıunt. zam surette işliyebilmesi onu te. kil eden parçaların sağlandığına maksada elverişliliğine bağlıdır.
Herhangi bir parçanın kendisin-, den daha mütekâmil, daha yük sek bir örneği yerini almağa hazır bulunmadıkça, vazifesini terk memleket işlerinin sekteye uğra • ması demektir. Mevzuu bahis pa» çanın vazife başında vaktindıı ev vel ârıza göstermesi, bilhassa âr zanın dışardan görülüp tamir edilememesi bütün bütün felâkettir. Ferd ister hamal, ister esnaf, ister sanatkâr; ister msmur, isteı rençbr. olsun, yaptığı işe hiyanet karıştırmadığı takdirde fuzulî bir insan olmaktan kurtulacağı gibi, vatanına karşı vazifelerim de yap mış olur.
İpini omuzuna vurup zamanında işbaşı yapan hanıal, dükkânını vaktinde açıp büyük bir titizlikle, namuslu insana yaraşır şekilde satış yapan esnaf, - işine hile katmayan sanatkâr • şevkle, intizam, doğruluk ve feragetle vazife gören memur, toprağının veri mini ux»n--*T4>Eu«he.r. Lir ya
ratacağım, yarının milletini yetiş tiriyorum düşilncesile hareket e -den öğretmen, - ulusun alisini ken dişine bağladığını hesablıvarak ça lışan talebe - aşkla, .memleket menfaatlerini göz önüne alarak görevine sarılan işçi - vicdani ve âdilâne kararlar veren hâkim -memleket ve milletin selâmeti namına komutanlarının öğrettiklerini kulağına altın küpe yapan asker vatanseverdir.
İÜ — Ailesine muti insan vatan severdir.
Millet nedir? Tereddüt etme -den cevab verelim: Büyük bir ai ledir. Aile sevgisi yuvaya canlılık enerji, kudret, kuvvet verir. Kud retli, sağlam ailelerden müteşek -kil millet fırtınalar karşısında sar sılmayan asırlık ağaçlar gibidir.
Onun yekdiğerine kenetlenmiş kök bağlantılaıını sökmek imkân sızdır. Böyle milletlere fenalığa kalkışanlar dokundukları yerde bütün ulusun, gücü azmi, ve mu kavemetile karşılaşırlar. Bazı a-ğaç yapraklarının ilkbaharda yeşerip sonbaharda sarararak alelâ de rüzgârların tesirile u^up git -tikleri gibi aile kuramayan mün-ferid şahıslardan mürekkeb milletler de öylece fırtınaların önünde sendelemeye ve sürüklenmeye mahkûmdurlar. Binaenaleyh ailenin örf, âdet, an'ane ve yüklediği hizmetlere canla başla bağlı -lık gösteren ferd hiç şüblıesiz va tanseverdir.
IV — ilim sahibi ve sağlam bün

— Bir taraftan haıb edeceksiniz, bir taraftan da Talhayı ya ölü veya diri olarak bana getireceksiniz. O. nu getiren askere servet ve man-sab vereceğim.
Emir, askerlerin hoşuna gitmişti. Talhayı müştereken öldürüp veya yakalayıp servete kavuşmak 1-çin aralarında şirket kuranlar bile vardı. Halbuki Talha ile arkadaşları, şimdi kimbilir nerede bulunuyor lardı Onları hâlâ İhtilâl ordusunda zannedenler, boş boşuna aramak zah metine katlanacaklardı.
Her ne hal ise... nihayet netleeli muharebe başladı, gündüzlü birkaç gün devum
Haccâcı Zâlim umduğu büyük za -feri kazandı. Abdürrahman ibni Eş' asın iki yÜ2 bin kişilik ordusu şan oldu. Artık kaçan kaçana, valayan kovalayana...
Haccâc, her tarafa tellâllar
karttj. Bunlar, her tarafta şöyle nL da ediyorlardı:
— Ibnl Eşaauı askerinden her
kafi Geceli, etti vo
peri ko-
çı -
SERİ İR CıLJ altındaki damarlar içinde kanın hareketi yavaş olduğu gayrika-bill inkârdır. Bu İtibarla Krem Pertev Cildi yumuşatmakla kan deveranının intizamını temin eder. Bu intizamın temini kanın tabii ceveiâmnın husulü (İçmektir kİ neticesi: Cildin revnak ve taravetidir.
^REh' P 'EV
Cilde ebedi güzellik verir.
Hakikî İngiliz
35 Liraya ■—-geçirmez gabardin Trençkot pardeâüleri
Ayrıca: Bayanlar İçin 25 lira satış muhayyerdir Sultan Httiııam Dlkranyan han No. 11-12 Abdürrahman Kalyon

dallarında
Artık her- i çalışmak

I BORSA
için on mu böyleeinin iş. ihtisası
yeli insan vatanseverdir.
Zamanımızda ferdler heı mevzuda salâhiyetle hüküm verecek mertebeye erişemiyorlar. 20 inci asrın parolası, her şeyi değil, bir şeyi bilmek, fakat iyi bilmektir. Bu bakımdan insanlar b( lki çağı nıızın ilim seviyesine göre cahil kalmakta , lâkin kendi branşların la, seçtikleri meslek kemale ermektedirler, şeyi öğreneceğim diye
saçma bir çocuk hevesi halini al- ] mıştır. Bundan dolayı kişinin kıı lak dolduracak kadar umumi ma lûmat edindikten sonra bütün knv vet ve kabiliyetini beğendiği mes lek dalma hasretmesi şayanı arzu dur. Yine bilmediği hususları zaruri ise öğrenmesi, değil-e bilir görünmemesi icab etmektedir. Zira sahte bilgiçlik kişiyi mııvaffa-kiyetsizliğe , haksızlığa . memleke ti de felâkete sürükler. Bilmediği ni bilmiyeıı adanı, hele bu geçid insanın ahlâksızı vataıı zır mikroptur. Çünkü elinden gelen yegâne
dahilinde olmayan meselelerde, yanlış, saçma sapan hükümler ver mek ve kendisini İlim sahibi göstermek maksadile ödevinde ger -çekten yetişmiş kişiyi cehaletle ithama kalkışmaktır. Zira bu kabil adamda öğrenmek kabiliyeti olmadığından hasedinden başka -larını aşağılamakla veya kirletmekle münevverler, temiz insan -lar sınıfına katılacağına dair hissiyat yaşamaktadır. Bunlar va -tansever kişinin asla tevessül et-miyecği şeylerdir.
öz kıymetlerin parçalar halinde bir araya toplanması dünyalara bedel kudret kaynaklarını yaratır.
işin, ilmin şereflisi, şerefsizi olmaz. Memleket ihtiyaçlarına ce vab veren her bilgi, her iş. bü -yük bir kıymet ve şeref taşır. Hü lâsa edelim: Aklının, ilminin erme diği işlere karışmayan, şahsi olgun luğunun müsaadesi nisbetinde tilerine aldığı vazifeyi başarmaya çalışan insan vatanseverdir.
Narnt tanyeri


Boğazlara aid mukavele naşı’ tâdil edilebilir?
(Baş tarafı 1 incide)
icabında geçid telcbini reddetmek yet kisin! haiz olmalıdır.
(Harb gemileri meselesine gelince, yegâne çare bütün ilgili memleketlere eşit haklar vermektir. Şübheli hallerde kontrol hakkı veya müşave ıeye dair bazı kayıdlar da bulunmalıdır.»


28 Ocak 1948 Çaışaınbp. günü limanımızda beklenilen İngiliz bandıralı:
P A H A N G
Vapuru PİRE - FAMAGUSTA - İSKENDERİYE - PORTSA-İD İçin yolcu ve yük kabul edecektir.
AVUSTRALYA ve CENUBİ AFRİKA
için doğru konşimento ile mal kabul edilmektedir.
Fazla malûmat İçin Galata, Hovagimyan Han, Rıhtım Cad. 147/1.
DEMETRİUS J
ZERVOUDAKİS Vapur acentesine müracaat rica olunur.
Telefon: 42199
Yeni Sabah ın
HAN FİYATLARI
, Başlık
j 1
2
3
5
6
inci
»
»
»
>
maktu olarak sayfa,
»
»
»
>
santimi
»
»
»
>
Kr. 1500
500
400
300
250
150
İSTANBUL BELEDİYESİ
QEBJR TİYATROLARI
Saat 20 de Dram Kısmı:
KÖŞEBAŞI Yazan: Ahmt^ı Kuds) Tecer:
Telefon; (2157.

Komedi Kısmı: İPEKÇİ MER-Hüm

I •


Ahmed Nuri;
Yazan: Ibnirrefik Telefon: 40409.
Salı Talebe temsili saat 19 da; Pa zar günleri 15 de matine; Cumartesi ve Çarşamba günleri 14 de Çocuk Tiyatrosu.
Komyon Dış ve Iç Lâstikleri Satışı Mîllî Eğitim Basımevi Müdürlüğünden:

CLnsl
Kamyon dış lâstiği
Kamyon İç lâstiği
Bir tanesinin (% 15) muvakkat Miktan tahmini fiyatı pey akçesi
12 )
2 )
400 Ura
60.00
9/1/948 Cuma günü saat 15.5 e bırakılan açık arttırmasına ylno IstekU çıkmıyan evsafı şartnamesinde yazılı kamyon dış ve iç lâstikleri pazarlık satışı 26/1/943 Pazartesi günü saat 15,30 da yapüacağmdan isteklilerin yazılı ve gün saatte kati teminatları İle idare komisyonuna başvurmaları, (723)
imtiyaz sahibi: A. OEMAJLEDDÎN SAJRAÇOÖLU - Yazı iğlerini fiilen idare eden: Yazı işleri müdürü: FATİN FUAD — Dizildiği Yer: «Yeni Sabah* mürettiphanesi - Basıldığı yer: «Gün Basımevi»
I
Narenciye - Postası (Anafarta) vapuru 27/Ocak/948 Salı günü saat 20.00 d® Sirkeciden Narenciye seferi postasına kalkacaktır,
Gidişte Çanakkale, İzmir, ve Antalyaya uğrayarak Alanyaya kadaı . decek ve dönüşte Flnlko, Bodrum Güllük. İzmir ve Çanakkaleye uğj rayacaktır,
Yolcu ve yük İçin acenteliklerimize müracaat edilmesi,
Devlet Deniz Yollan İlânları
İst, Borsacının 21/1/948 Fiyatları
Londra
Nevyork
Paris
Cenevre
Amsterdam
Brüksel trağ
Stokholrn
Lizbon
li,38 Ö| £82.62
2,3301
63,7270 105.6468
77,8860
11,2495
ESHAM VE TAHVİLAT

% % % % % % % %
7
7
7
5
6
6
7
7
1934 Sivas Erzurum 1 20—• 1934 Sivas Erzurum 2—7 19,85 041 Demiryolu 2
041 Demiryolu 4
941 Demiryolu 6
Kalkınma 1
Millî Müdafaa 1
Milli Müdafaa 4
21,10 MM),60
95,25
95,25
20,10
İstanbul Belediyesi
Başkanlığından
sayılı ke
aşağıdaki
Belediye Daimî Komisyonunun 16/1/948 gün ve 419/628 rarile mahalli futbol maçlarının âzami duhuliye ücretleri şekilde tesbit edilmiştir,
Keyfiyet İlgililere ve sayın halkımıza ilân olunur, AÇIK TRİBÜN 75
KAPALI TRİBÜN S00
NUMARALI YERLER (en fazla 450 adet olmak şartile) 400
Kuruş,
>
>
(873)
9
Teknik Okulu Müdürlüğünden
Yıldızda bulunan okulun Aralık 948 sonuna kadar 504 Ura tahmin bedelli ve 38 Ura ilk teminatlı yemek artıklan açık arttırmaya konu) muştur,
İsteklilerin 30/1/948 Cuma günü saat 15 de arttırmanın yapılacağı İstanbul Cağaloğlunda Yüksek Okullar saymanlığında ilk teminatla nnı yatırmış olarak bulunmaları, (413)


-
1

4 EV, 4 ARSAİ
(0
O




E
-7
)

Şen bir yuvaya sahip olmak isterseniz, TÜRKİYE IŞ BAN-KASI'ndaki tasarruf hesabınızı en az YÜZ liraya yükseltiniz. Hesabınız yoksa derhal bir hesap açtırınız.
TÜRKİYE İŞ BANKASI
1948 PLANI
200.000 LİRALIK İKRAMİYE
Yılda dört çekiliş: Her çekilişte 1 EV, 1 ARSA ve dolgun para ikramiyeleri...
Birinci Çekiliş: 1 MART
Hesaplannda altı yüz Liradan fazla paracı bulunanlar her beş yüz Liraları için çekilişlerde ayrı bir kur a numaracı alacaklardır.
Ayrıca, 21 Nisan 1948 de ÇOCUK HESAPLARI için tengiu ikraruiyeli çekiliş.
9

I Haccâc -ı Zl
... -■■■—- Aşk - Macera -larih - Cinayet
Ynznnt Miilun vem Z. korgo-Hİ Tefrika No. 104
kim gelip teslim olur ve itaat edeı so, onun oürmü bağışlanacak, haya tına dokunulmıyacaktır.
Bu ilân üzerine kafile kafile tes limler başladı. Teslim olanların atlarını, silâhlarını alıyorlar, kendilerini dc muhafaza altında yorlardı.
bulundur»
Artık Kû* öyle yap.

Haccâc, işini bitirmişti.
feye dönebilirdi. Nitekim
tâ. O zamana kadar eşi görülmedik
bir merasimle şehre girdi. Muzaffer ku mandanı karşılamak için bütün halk sokaklara dökülmüştü. Geçeceği yo! lara halılar, kilimler döşenmiş çi-
çekler »erpllmiştl. Güzel sesli kadınlar, gene kızlar hep bir ağızdan zafer şarkıları söylüyorlardı. Küfe, tu kadar parlak ve muazzam bir tarihi gün yaşamamıştı,
Haccâc, kazandığı zaferden dolayı pek mağrurdu. Kendisini yedinci kat gökto sanıyordu. İstikbaline çıkan insanları karınca gibi küçük görü* yordu. Kasrül-emâre’ye girip naka-nuna oturunca ilk emri şu oldu:
— Harbden sonra kendiliklerinden gelip teslim olanları teker teker getirin
Emir, derhal yerine getirildi Hac», câo. galenlerin hepsine:
— Ey zavallı, diyordu. Eğer küfrü ıkıaı- eyleyip tevbe ve tecdidi iman edersen, itaatin makbulümdilr, Aksi hakle seni katlettiririm.
Bazıları küfürlerini ikrar ve tecdidi iman edip canlarım kurtarıyorlar; bazıları da ölümü göze alarak bu büyük günahı irtikftb etmediklerinden dolayı katlediliyorlardı.
Bu arada bir (1e ihtiyar getirdiler. Bu ihtiyar, harbe bilfiil lştirâk etmemiş, fakat Abdürrahman îbni Eş-as’r. büyük yardımlarda bulunmuştu Haccftc, ona da ayni emri verdi. İhtiyar, kılları bembeyaz olmuş ka. "•n kaslarını çatarak:
— Yâ Emir, dedi. Rabbim olan Bâritealâya seksen senedir ibadet e derim. Bir katil için küfrü ikrar c dersem benden alçak ve nâmerd b*r kul olmaz. Ne kadar ömrüm kaleb kİ.. Gelecek ölümü daima beklemek teylm.
Haccâc, küfürlerini ikıa retmiven diğerleri gibi bu ak sajlı, ak sakallı, âbid ve zahid ihtiyarı da katlettirdi.
Ondan sonra bir ihtiyar daha getirdiler. Haccâc. onun da küfrünü ikrar etmiyecegini tahmin ediyordu. Malûm sözleri söyledi. İkinci ihtiyar, Haccftc’ın tahmini hilâfına:
Yâ Ernîr, dedi. Sen hile ile küf-Illle
yoktur. Ben, nef-senden iyi bilirim. Benim neı-Firavurla Hâııutiı’dan (1) dalı: dır 'Devamı vm
rürnü ikrar ettirmek istersin, vo hud’ava ihtiyaç Fİ mİ sin», ekfv
(871)
M Program
PERŞEMBE — 22/1/1948
7.28 Açılış ve program,
7,30 M, s, ayan,
7.30 Müzik: Marşlar (Pl,j
7,45 Haberler, 8,00 Müzik: Salon
Orkestralarından Çeşitli Parçalar (Pl,)
8.30 Müzik,
9,00 Kapanış,
12.28 Açılış ve program,
12.30
12.30
M, s, ayan, .
Müzik: Radyo Salon
Orkestrası,
Haberler,
Müzik: KıAışık Şarkılar
Kapanış,
Açılış ve program,
M, s, ayan,
13,00
13.15
14.00
17,58
18,00
18,00 Müzik; Radyo Dara Orkestrası,
18.45 Müzik: Şarkılaı
19,00 M, s, ayan,
19,00 Haberler,
19.15 Geçmişte Bugün,
19,20 Müzik: Yurddan Sesler
19.45 Müzik: İnce Saz
20.15
20.30
20,35
21,2?
21.30
Radyo Gazetesi,
Serbest Saat, Temsil,
Serbest Saa^ Müzik,
Konuşma
Müzik,
2145
22,00
22,20 Müzik,
22,45 M, s, ayan
22,45 Haberler,
23.00 Program ve Kapanış,
Yeni Neşriyat
ÇOCUKLARDA VEREM HASTALI. Gl NA81L TANIMALI ? NE YAPMALI T..
İlkokulların her sınıfında bir tane bulunması, her Öğretmen taralından okunup bilinmesi elzem bir eser. 10 kuruş. Neşreden: (Muallim Fuad Gücüyener — Anadolu Türk Kıtab 'deposu).
MİLLET
Bu siyasi mecmuanın 103. ün* cü sayısı çıkmıştır,
YAZI SANATI
Gazi Eğitim Enstitüsü öğretmen, terinden Said Yada Yazı sanatı^ adile, güzel yazıya meraklı her okuyucunun İstifâde edebileceği bir eser neşretmiştır.
Bu kıymetli eseri, okuyucularımıza hararete tavsiye ederiz
AFİYET
Doktor Hafız Cemal Lokman Hekim tarafından 15 günde bir neşredilmekte ulan bu sağlık gazetesinin 21 üncü sayısı da çıkmıştır. Okuyucularımıza tavsiye ederiz.*
İLÂN
Kadıköy ikinci Sulh Hukuk Yar giçlığnıdan: 947/694
Göztepe istasyon caddesi 34 No da mukim olup Savurun Avine kö yü hane 100 e kaytlı Mehmed Yavuz Tekinin anası Neriman ve baba s, Sabri Tekinin ölmüş olmaları iti barile vesayet altına alındığı ve yu kandaki adreste mukim büyük ba bası Kâmil Şeiniııin vasi tayin edil diği yayınlanır, (841)
Z A Y : İ — Yapı Kredi Banka, ndan almış olduğum 120742 aile uzdanım) zâ.vi etilin. Yenisini ala .-.ağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Kadıköy Yeldcğirmeni Yeşilay bok: No: 37 ReLik Omur