iene: I
Numara: 156
Abone Şeraiti
Türkiye için Hariç için
î senelik .... 1200 Kr. ...2500 Kr.
6 aylık..... 600 „ .. 1300 „
3 ,, ..—32$ ....... 700 „
1 „....... 125 „ ....... —
Nuru Osmaniye, Şeref Sokağı, TELEFON: 2O52(k
TF W IMF FF
ZAMn
( Sabahlan Çıkar Siyası âazete )
'A
Mafbaai Ebüzziya, İstanbul
Fiatı Her Yerde 5 Kuruştur
uma 23 Teşrinisani 1934
----------------------------------(
^an ne kadar çok ve-se£ kadar çok sever Henri Perreyve
(Şerhi 3 üncü sahifede)
J
Öz Türkçe
İnönü
İnönü, kurtuluş savaşımızın en büyük, en ünlü, en güzel kazançlarından biri, belki birincisidir. İnönü •dı, söylerken dile çok güzel geldiği gibi işitirken kulağa da çok tatlı gelmektedir. Biz İnÖnünde ( düşmanı ) kaçırdığımız günlerde kimse savaşımızın sonunu getireceğimize inanmıyordu. Hele İstanbu-lu elleri içine almış olan tngilizler, Fransızlar bu savaşta nasıl olsa alt olacağımıza o kadar inanmışlar idi, ki orada büyük bir savaş kazanıp (düşmanı) kaçırttığımızı öğrendikleri (zaman) o kadar kulak vermediler. Bunu ufak birşey sandılar. Yunanlıların bizimle nasıl olsa başa Çıkacakları (hulya)sından vazgeçmediler. Halbuki bu kazanç (mütareke) nin başından beri sonu çok karanlık görünen Anadolu baş kaldırmamızda sanki bir güneş ışığı gibi parladı. Hele her taraftaki kötü (haber)lerden çok umutsuz olan İstanbullu Türkler bu kazancı duyar duymaz artık acı düşüncelerini unuttular, ileriye büyük bir inanma ile bakmağa başladılar. O günlerde tstanbulda bulunup da inönünde kazandığımız büyük (zafer) in sevinciyle yapılan şenlikler görülmeli (di. Sanki Türkün gök yüzünde yeni bir yıldız doğmuş, sanki Türk yeniden dünyaya gelmişti. Başvekil Paşa bu büyük (zafer) yerinin ismini kendine Soy adı yapmakla çok doğru düşünmüştür. Çünkü o gün İsmet Paşa, İnönü sırtlarında yalnız "düşmanı değil milletin makûs taliini de„ yenmek gibi bir eşi bulunmaz büyük iş görmüştür. Geçmişte pek az kumandan böyle bir bakışta küçük gibi görünen, düşünüldüğü vakit büyüklüğü adamı şaşırtan bir (Zafer) kazanmıştır. Onua için Başvekil, bu yerin adını kendine Soy adı yapmağa herkesten ziyade haklıdır. Bundan dolayı kendisini kutlularız.
Ebüzziya Zade
Günün Yazısı
Karışık bir iş
Biz, Avrupada bu sıralarda bir harp patlıyacağma ihtimal verenlerden değiliz. Fakat aynı zamanda ■Avrupa ahvali siyasiyesinin düze-lebileceğine uzaktan yakından inananlardan da değiliz.
Çünkü muhakkak olan birşey var. Devletlerin birçoğu zahiren azamî sulhperverlikten, itilâf arzularından bahsetmekle beraber, bunlardan hiçbiri ortalığın düzelmesine şamimî surette taraftar değildirler. Zaten öyle olmasaydı, Harbiumumî biteli geçmiş olan 16 sene zarfında şu Avrupa ahvalinde muhakkk bir salâh husule gelirdi, hiç olmazsa böyle her gün (harp ha patladı, ha patlıyacak!) endişeleri içinde vakit geçirecek kadar keşmekeşler hüküm sürmezdi.
Yugoslavya kralı Aleksandrın uğradığı feci suikastten sonra bütün dünyada umumî bir nefret hissi gösterildi, bilhassa Avrupa devletleri elele vererek bu gibi faciaların bir daha zuhuruna mani olmak için büyük temayüller gösterdiler, gazetelerde heyecanlı makaleler neşredildi. Siyaset adamları arasında toplanıp konuşmalar oldu. Bunlara bakarak bizler belki e-saslı kararlar verilir de fikirlerde biraz sükûnet ve^devletlerin münasebetlerinde de biraz salâh husule gelir zannettik. Halbuki ilk heyecan ve telâş devri geçtikten sonra devletlerin yine eski anlaşmama yoluna saptık larını görüyoruz. Meselâ İtalya hükümeti, (Marsilya) suikasti meselesinde mesul addedilenlerden meşhur Dr. (Pavliç)i teslim etmemeğe karar verdi. Şimdi (Yugoslavya) mn bunu ve buna benzer sair meseleleri ileri aürerek Akvam Cemiyetine kalyadan şikâyet edeceği söyleniyor. Halbuki bu şikâyet daha evvel Macaristan için vaki olacaktı. Yugoslavya, İngiliz gazetelerinin verdikleri haber mucibince, İtalya aleyhinde Cemiyeti Akvama herhangi bir müracaatta bulunursa; bunun iki devlet arasında, Kral Alek-aandrın vefatından sonra bir aralık başlamış gibi görünen iyi münasebeti bozacağına hiç şüphe edilemez. İtalya Başvekili Müsyü (Musolini) çok hassas bir adamdır.
Ebüzziya Zade Devamı 2 nci sahi fada
Hindistan kanunu esasisi
Bir elleri ile verip ötekisi ile alıyorlar!
Hintliler yeni kanunu esasiden memnun değil, İngiltere bu meseleyi istikbalde alâkadar görüyor!
1
İngilterenin bir çok haklar verir göründüğü halde aynı hakları bizzat elinde tutan bir kanunu esast bahşettiği Hindistanm idare merkezi “Delhi„nin muhterem görünüşlerinden biri
Londra 22 (A.A) — Büyük Britanya imparatorluğunun istikbalini alâkadar eden çok mühim bir vesika dün “Londra uda neşredilmiştir.
Bu belge (vesika) Hindistan Kanunu esasi projesi hakkında muhtelif parlâmento komisyonunun onsekiz aydanberi hazırlamakta olduğu rapordur.
Raporda, hükümetin projesi heyeti umumiyesi itibarile tasvip edilmekte ise de çok esaslı birkaç noktaya ilişilmektedir. İlişilen bu noktalar projeye karşı muhafazakârların yaptığı itirazlara uygun gelmektedir.
Devamı 7 inci sahifede
K Marsilya,, suikasti
Yugoslavya, beklenen muhtırasını verdi...
Romanya ile Çekoslovakya da suikast mesuliyetlerinin tahkikini istiyen bir muhtıra verecekler
Cenevre 22 (A. A.) — Yugoslav heyeti “Marsilya,, cinayetinin siyasal mesuliyetlerine ait Belgrat hükümetinin Milletler Cemiyetine vereceği muhtıranın gerek esas ve gerek şekli hakkında büyük itilâf nazırları arasında tam bir uzlaşma hasıl olduğunu bildirmiştir. M. “Yevtiç„in bu muhtırayı bugün öğleden sonra cemiyet umumî kâtipliğine vermesi ve muhtıranın bu gece neşrolunması muhtemeldir.
Romanya ile Çekoslovakya da
yarın, Yugoslav muhtırasını teyit eden muhtıralarını mezkûr umumî kâtipliğe vereceklerdir. Yugoslav-yanın bu muhtırasını teyit edecek bütün vesaiki ihtiva eyliyecek olan diğer muhtırası da önümüzdeki cumartesi veya pazartesi günü cemiyet umumî kâtipliğine tevdi olunacaktır.
Cenevre 22 (A. A.) — Marsilya suikasti mesuliyetleri hakkında-ki Yugoslayya notası bugün saat 17,30 da Milletler Cemiyeti kâtibi umumiliğine verilmiştir.
Avrupamn seması kararıyor!
M. “Çorçil,,, Alman hazırlığından endişede!
Eski Ingiliz Nazın, mebusların vatanlarından ziyade fırkalarını düşünmelerine de hayret ediv( Esbak İngiliz Nazırlarından
* Çorçil „in Alman tehlikesi artmakta olduğu ve İngilterenin buna karşı hazırlanması lâzım geldiği hakkındaki beyanatını telgraf haberi olarak yazmıştık. Dün gelen gazeteler, bu beyanatın metnini neşreylemektedirler.
M. “Çorçil,, , intihap dairesinde iradettiği nutukta, Alman tehlikesine işaret ederken, Meclisteki mebusların vatanî vazifelerinden daha ziyade fırkalarına itaati düşünmelerinden dolayı da acı acı şikâyet etmiştir.
Mumaileyh demiştir ki:
*— Büyük bir endişe tevlit eden bir mesele vardır. O da hava müdafaalarımızın vaziyetidir. En
Devamı inci sahifede
M. “Çorçil,,
Emniyet müdürü bugün geliyor
İstanbul polisi arasında bazı tebeddülat icra edildi
Bir ay mezuniyet aldığını yazdığımız İstanbul Emniyet müdürü Fehmi Bey evvelki gün “Ankara,, ya gitmiş ve Emniyeti Umumiye müdüriyeti ile temas ettikten sonra dün akşam “Ankara,, dan tstanbula hareket etmiştir.
Fehmi Bey bugün şehrimize gelecek, Edirnenin kurtuluş bayramına iştirak üzre yarın Ankaradan gelecek olan Başvekil Paşa ile diğer zevatın istikballerinde hazır bulunacaktır. Fehmi Bey, bu heyetle beraber, Kurtuluş bayramına iştirak etmek üzere “Edirneye„ gidecektir.
Mumaileyh Ankarada Emniyet Umum Müdürlüğü ile zabıta işleri hakkında temasetmiş, icabeden talimatı almıştır.
İstanbul polisindeki tebeddülât
İstanbul Emniyet müdürlüğe teşkilâtında bazı tebeddülât olacağını da yazmıştık. Bu tebeddülâtın bir kısmı dün tebliğ edilmiştir.
Devamı 7 inci sahifede
Üniversite talebesi gitmiyor
Edirne seyahati kaldı
Üniversite talebesinin, derslerden kalmamak için, Edirnenin kurtuluş bayramına iştirak etmemesine karar verildiği istihbar edilmiştir.
Bugünkü maçlar
Fener stadında :
Bugün Vefa - lataubulspor birinci takımları karşılaşacaktır. Bu maçtan evvel ikinci kümeden Hilâi-Beylerbeyi müsabakası vardır. Ayın sahada öğleden evvel Vefa - istanbulspor B. ve genç takımları oynıyacaktır.
Taksim stadında:
Galatasaray - Beykoz birinci takımları maçı vardır. Yine aynı sahada ikinci kümeden Topkapı - Anadolu takımları ve Galataaaray-Beykozun B. ve genç takımları karşılaşacaktır.
Şeref stadında:
Beşlktaş-Süleymaniye birinci takımları oynıyacaktır. Bu müsabakadan evvel Eyüp - Kasımpaşa birinci takımları ve Beşiktaş - Süleymaniye B. ve genç takımları müsabakası vardır.
Bugün
6 inci sahifemizde
Kış idmanları
Yazan: Atlet Mehmet Ali
Yarın
Spor sahifemiz
Her Abrahams Kov adi t ? Yazan: Atlet Semih
Dünya haberleri Hanımların Spora merakı Lik maçları
v_________:_________________j
Ateş-Güneş
Yapılan teklif Galatasaray! ortadan kaldırıcı mahiyette görüldü
Ateş-güneş kulübünün Galatasaray kulübüne birleşmek hususunda bir tekliftefbulunduğu yazılmıştı.
GalatasaraylIlar dün aralarında hususî bir toplantı yaparak Ateş güneş kulübü tarafından Galatasaray kulübü idare heyetine vaki olan bu teklif etrafında konuşmuşlardır.
Devamı 7 inci sahifede
Yeni “Odesa,, konsolosumuz işe başladı
Odesa 22 (A.A) — Yeni Türk konsolosu Turgut Bey buraya muvasalât etmiştir.
Konsolos, hastanede bulunan vis konsolos Zeki Beyi ziyaret ettikten sonra Hariciye Komiserliği ajanı M. “Gailıınski,, ile , hastane memurlarına, yaralıya en iyi şerait dahilinde gösterilen istisnaî ihtimamdan dolayı Türk hükümetinin teşekkürlerini 'bildirmiş-
Hükümeti ele almak rakabeti!
Balbo, M. Musolininin yerine mi geçecekmiş? İktisadî sıkıntılara çare bulamıyan M. “Musolini„ • ~ı verine“Balbo„nun diktatörlüğü muhtemelmiş!
alyuya hâkim olmak içfn ar a farı t* ra yeni bir mücadele başladığı bildirilen Mareşal "Balbo,, ve M. “Masolini,,
İtalyan başvekili M. “Musolini,, nin yıldızı sönüyor mu ?
Şimdi İngiliz gazeteleri ortaya bu Buali atmakta ve Atlas denizini bir tayyare filosiyle aştıktan sonra “Musolini,, nin kendisine rakip görerek bir nevi menfaya gönderdiği Mareşal “ Balbo ,, nun İtalyada pek fazla taraftar kazanmağa başladığını, o kadar kİ M. “ Musolini ,, ile “ Balbo ,, arasında bir mücadele başladığını
yazmaktadırlar. Bu meyande
“Londra,, da çıkan “Sunday Ro-feree,, gazetesi diyor ki t
“İtalyada yeni bir diktatör mü belirecek?
Atlas açık denizi üstündeki uçuşundan sonra “Musolini,, nin kendisine rakip sayarak yaldızlı bir sürgüne gönderdiği eski İtalyan hava mareşali “Balbo,, dan bahset-tmek istiyoruz.
Devamı 7 inci sahifede
Yağların hepsi karışık!
Bundan böyle hergün satılan yağlar tahlil edilecek
Şehrimizde satılan bütün yağların karışık olduğu nihayet anlaşıldı.
Yapılan teftişler neticesinde, şehrimizde satılan yağların hemen hepsinin mağşuş olduğu anlaşılmıştır. Bu itibarla belediye yağlar meselesini kökünden halletmeğe ve yağcılarla esaslı surette mücadele eylemeğe karar vermiştir. Bu cümleden olarak zabıtai belediye memurlarından bir kısmı hususî bir
teşkilâta bağlanacaklar ve münhasıran yağ işlerile uğraşacaklardır. Hergün yağcıların sattıkları yağlar tahlil ettirilecek, mağşuş yağ satanlar şiddetle cezalandırılacaklardır. Bu maksatla Fatihteki Belediye kimyahanesinin tevsii kararlaştırılmıştır.
Karaya oturan vapur
Kayalar parçalanacak
Buna rağmen gemi kurtarılamazsa olduğu yerde terkedilecek — Kaza nasıl olmuş ?
İmroz açıklarındaki Atika burnu önünde karaya oturan “ Helvan „ vapurunun tahlisi için dün de çalışılmıştır. Dünkü faaliyet, gemideki hamulenin tahliyesine inhisar etmiştir.
Diğer taraftatan İtalyadan limanımıza gelmekte iken hadiseye muttali olan ve imdada yetişen aynı kumpanyanın “Tevere,, vapuru ka/.azede| vapurun bir kısım hamulesi ile beraber yolcularımda alarak evvelki gün limanımıza getirdiği cihetle, vapurun kurtarılması-Devamı 7 inci sahifede
Kurtarılması mümkün olamazsa olduğa yırdı terkedilecek olan iki buçuk milyon lirettik Helvan vapuru
Çanakkalede İN asıl uurdurdukr
Şimdiye kadar birçok dedikodulara sebep ve yüzlerce cilt eserin yazılmasına sdik alan “Çanakkale,, seferinin içyüzünü, kolis arkasında geçen fyel alınacak entrikalarını teşrih eden ""yiflb tefrikamızı okııyycularımtz alâka ve merak ile takip edeceklerdir. •*
Yarın başlıyoruz
-------------- ■ I .. ------------ '
2
ZAMAN —
Teşrinisani 23
H A RİC î HAB ERLER
I SON jgji HABERLER |
“Sar,, tehlikesi büyüyor
Reyiamın neticesi ne olursa olsun, Fransa ile Almanyadan birinin bunu tanımıyacaği anlaşılıyor
Sardaki vaziyet günden güne vahamet peyda ediyor. Sebep açıktır: Almanlar, büyük bir ekseriyetin kendilerine rey vereceklerine kanidirler. Buna mukabil Fransızlar, Almanların rey alacaklarını, fakat bunu sahte bir takım vesaitle temin edeceklerini ileri sürüyorlar.
Onun için netice ne çıkarsa çıksın iki taraftan birinin bunu tanımıyacaği şimdiden anlaşılıyor. Bu takdirde ne olacağım tahmin etmek de pek kolaydır.
İki tarafta da hisler alevlenecek, ve bir takım hâdiselerin vukuu beklenecektir.
Bu hâdiselerin Avrupa halini tehdit eder mahiyette olduğu söz götürmez.
Gerçi daha şimdiden vahim hâdiselerin önünü almak için teşebbüsler vukubuluyor, fakat bunların müsbet bir netice vermesi de umulmuyor.
Delâil, yakında, yine Avrupamn içinde yeni bir “Alsas Lo-ren„ in vücut bulacağım göstermektedir.
Yeni bir ‘*Alsas-Loren,, ise yeni bir harbin başlangıcından başka bir şey sayılamaz
G ünün yazısı
Karışık bir iş
Deniz müzakereleri çıkmazda..
7 inci sahifeden devam İtalyanın haysiyeti ve izzeti nefsi meselelerinde hiç şakası yoktur. Yugosiavyanın Marsilya suikastin-den dolayı İtalya aleyhinde herhangi bir imada bulunmağa kalkışması kendisini şüphesiz çok asabileştirir. Akvam Cemiyetine gelince o da İtalyaya karşı herhangi bir söz söylemeğe, nasihat vermeğe kolay kolay cesaret edemez. Zaten kalyanın bu gibi meselelerde Akvam Cemiyetine nasıl mukabele ettiğine dair bir misal de vardır. Bundan takriben on sene kadar evvel İtalya, Yanya taraflarında bir kalyan zabitinin öldürülmesi üzerine Yuna-
nistanın (Korfo) adasını topa tutarak işgal etmişti.
O vakit Akvam .Cemiyeti bu işe karışmak istedi, kalyadan sert ve hatta ters bir cevap alarak süt dökmüş bir kedi gibi bir tarafa bü-zülüverdi. İfte vatctile bu tecrübeyi geçirmiş oıan Akvam Cemiyetinin şimdi tekrar Müsyü (Musolini) ye bırşey söylemeğe cesaret edip et-miyeceğı cidden merakla beklenecek birşeydir.
Maamafıb ( Yugoslavya ) nın, İngiliz gazetelerinin yazdığı gibi bu şekilde Akvam Cemiyetine baş vuracağı da daha ka?ı değildir. Hatta Yugosiavyanın aradaki mü-nasebatı büsbütün gerginleştirmemek için böyle bir fikirden vaz geçmesi bile muhtemeldir. Fakat (Yugos.avya) vaz geçmekle beraber, eğer balyanın Marsilya suikastı müşevviklerini himaye ettiği kanaat.nde ise bu da tabii iki tarafın münasebatını düzeltmeğe hadim olamaz. Görülüyor, ki mesele, her hangi cepheden müta âa ve tetkik edilse çıkar bir yol görün-miyor. O halde bizim (Avrupada bir harp çıkmasına ihtimal vermiyoruz, fakat ahvalin düzeleceğine de h.ç inanmıyoruz) demekte ne kadar haklı olduğumuz anlaşılmaktadır. Avrupa işlerinin düzelmesi siyaset adamlarının, biz Türklerin yaptığımız gibi samimiyetle, bu gayeye h zmet etmelerine mütevakkıftır. O samimiyet hem akval-da, hem ahvalde görülmedikçe her hangi bir salâh husulünü ümit etmek tamamen beyhudedir.
Italyadan çekin-
memeli imişiz!
Anadolu hakkındaki en-
dişe \e şüphelerimize mahal yokmuş Romada çıkan “İtalya ve Şark,, mecmuası, Türkiye-İtal-ya münasebetleri hakkında uzun bir yazı yazmıştır. Bu yazıda siyasi münasebetler üzerinde de durularak bilhassa deniliyork i: “İtalya, Türk milletine birkaç defa sadakat delillerini gösterdiği halde Türkiye Anadolu hakkında endişe ve şüphe hisleri beslemektedir. İtalyan d evlet adamlarından biri İtalyanın Şarkta iktisadi genişlemesi hakkında en küçük bir beyanatta bulunursa, Türk gazeteleri hemen lüzumsuz ve müna-. sebetsiz neşriyata başlıyorlar. Halbuki İtalyanın genişlemesi hiç bir kimse aleyhinde değildir. İtalyanın Şarkta arzu ettiği genişleme, kültür ve iktisat bakımındandır.
İtalyanlarla Türkler arasında karşılıklı bir tanışma lâzımdır. Bu iki millet birbirlerini öğrenmelidir.,,
Üç muharebe arasındaki benzerlik
Lehli bir yüzbaşı, “Sakarya,, muharebesile “Vis-tül„ muharebelerini birbirlerine benzetiyor
Varşova 22 (A. A.) — "Asi-atic Riviev,, mecmuasının son sayısında Leh muharrirlerinden mümtaz yüzbaşı M. “Hinter-hoff„ un yazdığı “Ankaraya doğru taarruz ve Varşova muharebesi,, başlıklı bir tetkik yazısı çıkmıştır.
Muharrir evvelâ silâhlı mücadeleye esas teşkil eden siyasal durumu anlatıyor ve büyük devletlerin Anadoluda birbir-lerile karşılaşan menfaatlerini tahlil eyledikten sonra dörtler meclisinin kararile Yunan kıtalarının inişini, Cenevrede ve başlıca Avrupa merkezlerinde yapılan mühim siyasal hazırlıklardan sonra başbyan 1919 ve 1921 Yunan taarruzlarını ve nihayet Yunanlıların Sakarya nehri kıyılarına gelişini, bu ne-hir kıyılarında yapılan ve bir kaç hafta süren kanlı bir savaştan sonra Yunanlıların çekilmeğe mecbur kalışlarını tasvir ediyor.
Sakarya muharebesinden bahsederken muharrir, bu muharebe ile 1920 deki Vistül muharebesi arasında dikkate değer mukaye-
Kim diktatör olacaktı?
Amerikada diktatörlük ceneral “Conson,, a teklif olunmuş, fakat mumaileyh bunu tekzip ed;
Nevyork 22 ( A. A. ) — Faşis suikast teşkilâtı hakkında ceneral “Butler,, in son ifşaatı Amerikan efkârı umumiyesinde büyük bir alâka uyandırmıştır. Bir çok münevverler ve liberal teşekkül reisleri, bu iddialar doğru olsun olmasın, faşist unsurlarınca sarfedilen faaliyetin tehlikeleri üzerine Amerikan milletinin nazarı dikkatini ce'.bedeceklerini söylemektedirler.
Ceneral uButler„in Filâdelfiya-daki arkadaşlarına söylediğine göre diktatörlüğü kabul etmesi Ceneral “Consonna teklif edilmiş ve “Morgan,, bankası da bu işe karışmıştır. M. “Morgan„ın şeriki M. **Lamonn bu ithamın gülünç olduğunu söylemiştir. Diğer taraf.au ceneral “Conson,,da hiç kimsenin kendisine böyle bir teklifte bulunmadığını bildirmiştir.
Fransız ordusunun takviyesi
Paris 22 (A. A.) — Maliye encümeninin ordu bütçesi raportörü M. “Arşimbo,, , ordu encümeninde yeni ordu lâyiha-smın ana hatlarını anlatmış ve bilhassa ordu mevcudu ve levazım meselesi üzerinde ısrar etmiştir. Ordu encümeni, son-
Muahede feshedilince, Amerikalılar Japonyaya yakın yerlerde tahkimata mı başlıyacak ?
Londra, 22 (A.A) — İngiliz Hariciye nazırı M. “Simon,, ile Japon murahhası M. “Matsu-deira,, nm dünkü görüşmesinden sonra İngiliz - Amerikan toplantısının Cuma sabahı yapılmasına karar verilmiştir.
Bu toplantıda M. “Makdo-nald„ “Simon,, ve Amerikan murahhası M. “Norman Davis,, bulunacaklardır. Toplantıdan maksat M. “Simon,, un Japon murahhasiyle yaptığı iki konuşmanın neticelerini Amerikalılara bildirmek ve silâh beraberliği ve mecmu tonilâto meselelerinde mutavassıt bir sureti tesviyenin Japonlarca reddi ü-zerine hasıl olan vaziyeti tetkik eylemektir.
Yeni talimata lüzum yok Japon mehafilinde teyit olun-
seler yapıyor ve bundan sonra hususi bir dikkatle bir sene süren ve askerî olduğu kadar siyasî hazırlıklardan sonra baş-lıyan Türk mukabil taarruzunu tetkik ederek diyor ki:
“Şahsen Gazi Mustafa Kemal Hazretleri tarafından idare edilen bu mukabil taarruz, bir kaç gün içinde Yunan ordusunun tam bir hezimeti ile neticelendi. Bundan sonraki merhaleyi ise, Mudanya mütarekesi, ve 1923-de imza edilen şerefli Lozan sulh muahedesi ie tetevvüç eden ilerleme teşkil ediyor.,.
Tetkikin sonunda Türk-Yu-nan harbi ile Lehistan - Sovyet harbi arasındaki benzerlikleri ve bu benzerliklerin Sakarya ve Vistül muharebeleri arasında bilhassa nazarı dikkati calip olduğunu kaydeylemektedir.
Burada şunu söylemek gerektir ki,bu benzerlikler “Marn, Vistül ve İzmir,, ad ı eserinde Sovyet muharrirlerinden Meli-kof tarafından da ileri sürülmüştü.
Metin yanında, askerî harekâtı gösteren bir çok krokilerde vardır.
. nerilca Reuicümhurııuu devirmek teşebbüsünü haber veren Ceneral “Butler,,
(
radan indirilen 380 milyon frankın da ilâvesiyle yeni levazım yapılmasını ve tahsisatın ilk konulan miktara çıkarılmasını temenni etmiştir. Encümen reisi M. “Fabri,, Baş Vekâlete giderek bu temenniyi M. “Flân-den„ e bildirmiştir.
duğuna göre dünkü müzakere esnasında yeni hiç bit vaziyet hasıl olmamış ve Japonlar Tok-yodan başkaca talimat istemeğe lüzum görmemişlerdir.
İngilizlerle Japonlar Cumartesi veya Pazartesi yeni bir toplantı daha yapacaklardır. Japonlar, İngilizlerin tekliflerine karşı mukabil bir proje vermemişlerdir.
Amerika, Japonya, etrafında tahkimatta bulunacakmı
Londra 22 (A. A.) — Deniz müzakerelerinin girmiş olduğu çıkmazdan bahseden “Mances-ter Goardian,, gazetesi, dün sir ,rCon Simon,, ile M. “Mat-sudeira,, arasındaki mülâkattan sonra vaki beyanata göre resmî İngiliz mehafilinin eskisi kadar betbin olmadığının anlaşıldığını söyledikten sonra diyor ki:
“Bu intiba, müzakerelerin birdenbire inkıtaa uğramamış olmasından bir ferahlık hissedilmiş olduğu suretinde tefsir olunabilir.,,
' Taymis,, gazetesi, Amerikan heyetinin Vaşington antlaşması bozulduğu takdirde mezkûr antlaşmanın bütün maddelerinin ve meselâ bazı mevkilerin tahkim edilmesine dair olan maddenin de hükümsüz kalacağını ve Amerikanın “Gu-am„ adası ile “Manille,, yi ve hatta "Aîeoutiennes., adalarını tahkim etmekte gecikmiyeceği-ni duyurmuş olduklarını yazmış idi. Amerikan heyeti mehafilinde bu kabil bir iddianın Londradaki heyet âzasından hiç biri tarafından ne resmen ve nede gayrî resmî olarak ileri sürülmemiş olduğu kati surette beyan ve “Taymis,, in bu havadisi tekzip olunmaktadır.
Vaziyet karan'.ık
Londra 22 (A. A.),— Royter Ajansının bir tebliğine göre, iyi malûmat alan mehafil, deniz müzakeratı vaziyetini karanlık görmektedirler.
Amerika mehafili, her şey akim kaldığı takdirde Vaşington muahedesinin Japonya etrafında 3.000 mil saha dahilinde tahkimat yaptlmıyacağı hak-kındaki hükmünü münakaşaya mahal olmadığı kanaatindedir-ler.
Amerika gizli zırhlı yap-mıyacak
Vaşington 22 (A. A.)—Bahriye nazırı M. “Svanson,, Amerikanın harp gemileri inşaatının gizli tutulması için yeni emirnameler çıkardığı haberini tekzip etmiş ve mevcut emirnamelerin bu maksada kâfi olduğunu söylemiştir.
Japonyanın katî fikri
Tokyo 22 (A. A.) — Londra deniz görüşmelerinden ötürü neşredilen yarı beylik bir beyannameye göre, “ Vaşington,, ve dokuz devlet ve dört devlet muahedelerinin aralarında hiç bir ilişik yoktur.
Japonya şu düşünüşte direniyor:
Şimdiki pazarlıklarda ancak deniz işleri göz önüne alınmalıdır.
1935 Konferansında, Japonya, İngiltere ve Amerika ile ikişer taraflı barış antlaşmala-rile bağlaşmağı düşünmeğe hazırdır, ancak çok taraflı antlaşmalara katiyen karşı gelecektir.
İngiltere, uzak Şarktaki siyasal işleri ortaya atmak isterse, Japonya buna engel olacaktır.
Gazi Hazretleri
İsveç sefirini kabul buyurdular
Ankara 22 (A.A) — Reisicömhur Hazretleri bugün saat 14 de yeni tsveç sefiri M. Vinteri kabul buyurmuşlardır. Sefir, Gazi Hazretlerine itimatnamesini takdim etmiştir. Kabul eenasında Hariciye vekâleti umum! kâtibi Numan Rıfat Bey hazır bulunmuştur.
Başvekil yarın hareket ediyor
Ankara 22 (Telefonla) — Edirnenin kurtuluş bayramı merasiminde bulunmak özere Başvekil ve Dahiliye Vekili Cumartesi günü “Yarın,, şehrimizden hareket edeceklerdir.
Fahri Bey hakkında bir karar
Ankara 22 (Telefonla) — Posta ve Telgraf eski Umum Müdürü Fahri Beyin İstanbul Telefon Şirketi meselesinden dolayı Devlet Şûrası tarafından tahtı muhakemeye alınmasına karar verildiği haber alınmıştır.
Edirne - İstanbul yolunda 25 beton köprü yapılıyor
Teğirdağ 22 (A. A) — Edirne - İstanbul yolunun Tekirdağ mmta-kasında 25 köprünün betonarme olarak yapılması kararlaştırılmıştır. Bu köprü, Çorlu, Silivri arasındadır. Köprülerin inşaatı yakında münakaşaya çıkarılacaktır. Kışın geçit vermez suların üzerine kurulacak olan bu köprülerin yapılması memleketin iktisadiyatı üzerinde büyük bir ehemmiyet almaktadır.
Köprülerin İDşaatı birinci kânunda ihale olunacaktır.
Soy adları için broşür hazırlanıyor
Ankara 22 (A. A.) — Türk dili tetkik cemiyeti halkımıza kolaylık olmak üzre soy adları için bir broşür hazırlamaktadır. Alfabe sırasile hazırlanan broşürde en doğru soyadları bulunacaktır. Broşür bir kaç güne kadar çıkacaktır.
Beden terbiyesi ve Spor işleri için Maarifte bir komisyon kuruldu
Ankara 22 (Telefonla) — Maarif Vekâletinde Başmüfettişlerden Selim Sırrı Beyin riyaseti altında bir “ Beden terbiyesi İslâhat komisyonu „ teşekkül etmiştir. Bu komisyon memleket sporunu ve mekteplerde beden terbiyesi işlerini düzgün bir hale koymağa çalışacaktır. Gençliği teşkilâtlandırmak yolunda kurulan bu teşebbüse ehemmiyet verilmektedir.
Ankarada Fener - Çankaya maçı
Ankara, 22 (A. A) — Fenerbahçe birinci takımı yarınki cuma sabahı ekspresle şehrimize gelecek ve doğru Ankara Palas oteline inecektir. Otel pavyonunda Fenerbahçe reisi Saraçoğlu Şükrü bey sporculara 25 kişilik bir ziyafet verecektir.
Takım saat 14,30 da [Ankara Gücü sahasında Çankaya takımı ile karşılaşacaktır.
Maçta Başvekli İsmet Pş. hazret-
Posta Başmüdürleri değişti
Ankara 22 ( Telefonla ) — Posta ve telgraf başmüdürleri arasında tebeddülat yapılmıştır. Ankara başmüdürü Naim B. bir meseleden dolayı evvelce vekâlet emrine alman İzmir baş müdürü Enver beyin yerine İzmir baş müdüriyetine, baş müfettiş İbrahim bey Ankara baş müdüriyetine, İstanbul başmüdürü Hüsnü bey Adana
Meclisin dünkü müzakereleri Ankara 22 (Telefonla) — Büyük Millet Meclisi buğun “dün,, Rafet Beyin riyasesinde toplanmış, Beynelmilel havai seyrisefer mukavelesine iştirakimiz hakkındaki kanun lâyihasının birinci müzakeresini yapmış, bazı mebuslara ikişe ■ ay mezuniyet verilmesi hakkındaki tezkereyi kabul etmiştir. Meclis cumartesi günü toplanacaktır.
“Venizelos,, a suikast davası başlıyor Atina 22 (Hususî) — Cumartesi günü Pirede bakılacak o-lan “Venizelos,, suikasti davası için yapılmakta olan hazırlıklara devam edilmektedir. Bu cümleden, olrak, muhakeme günü hadise çıkmasına meydan vermemek için maznun yarın mahkeme konağına getirilecektir. M. “Venizelos,, müddeiumumiliğe yazdığı bir mektupta muhakeme esnastnda hazır bulunmayı çok arzu ediyorsa da bunun uzun sürmesi ihtimaline mebni kendisinin vücudunun elzem olduğu zaman davet edilmesini rica etmektedir.
lerile hükümet ve ecnebi sefirlerle sefaretler erkânı hazır bulunacaklardır. Bir müddettenberi mühim bir spor hareketi görülmiyen şehrimizde yarınki maçın herkes tarafından alâka ile takip edileceği *Hhmin edilmektedir.
Maçın tafsilâtı, mezunen Anka-rada bulunan ajansın Balkan muh» biri Ali Naci Bey tarafından yazılarak, ajans spor bültenleriyle neşrolunacaktır.
başmüdüriyetine nakledilmişler ve Adana başmüdürü Ali En-veri bey vekâlet emrine alınmıştır.
İstanbul baş müdürlüğüne kimin tayin edileceği henüz takarrür etmemiştir.
Bu vazife şimdilik vekâleten başmüdür muavini tarafından idare edilecektir.
Riyasticümhur Orkestrasının konseri
Ankra22 (Telefonla) — Riyaseti-Ciimhur Filârmonik Orkestrasını» senelik konserlerine yarın “Bugün» Musiki Muallim Meketebinde başlanacaktır. Konserler herekse be-dax adır.
Kolinos diş macunu
Ankara 22 (Telefonla) — Sıhhiye Vekâleti “Kolinos,, diş macununun memlekete sokulmasını ınennetmiştir.
İtalya sefiri şerefine ziyafet
Ankara 22 (A.A) — İtalya sefiri M. Lojacono İtalyanın Çin hükümeti nezdine sefir tayin edilmiştir. Mumaileyh yarın şehrimizden ayrılacaktır.
Hariciye Vekâleti vekili Şükrü Kaya Bey M. Lojacono şerefine bu akşam Anadolu kulübünde bir akşam ziyafeti vermiştir. Ziyafette İtalya sefareti ve Hariciye vekâleti erkânı hazır bulunmuşlardır.
Teşrinisani 23
ZAMAN—
3
SÜTUNLAR ARASINDA
Öz dil yolunda
Bir kaç yıl önce, Öz dilin her meramı anlatmağa gücü yettiğine, gücü yeteceğine inananlar ne kadar azdıl Bugün bütün Türk yudu öz dilin her şeyi başaracağına ve en ince, en engin düşünüşleri anlatabileceğine inanıyor.
Bir kaç günlük deneme bile Öz dilin pek çabuk kökleşeceğini birdenbire yeri yarıp fışkırarak bütün yurda gölge salacağını ve Türk ilinde yalnız Türk sözünün kulaklarda çınlayacağını, kafalarda fişli-yöceğini gösterdi,
Bu deneme bütün yurdun öz dile karşı inancını sağlamlaştırdı. Türk ulusu, ulusal benliğini bütünleştirecek olan yeni ve hızlı kımıldamayı sonuna götürmek, onun bütün verimlerini devşirmek için bütün gücü ile yürümeğe, çalışmağa başladı.
Bu canlı ve ateşli yürüme ve çalışma karşısında ve kıvanç duyulmaz da ne duyulur.
Yalnız sırası gelmişken bir düşüncemizi ileri süreceğiz:
Türk okur yazarlarının öz dil savaşında en çok güvendikleri kaynak, Tarama Dergisidir.
öz Türkçenin zenginliğini apaçık gösteren bıı çok değerli dergi Osmanlıca da kullanılan her söze karşı bir çok Türkçe sözler gösteriyor. Fakat bu sözler arasındaki ince ayrılıklar, |örneklerle göstermiyor.
Çünkü bu örnekleri göstermek “ Dregi „ nin değil, Türk sözlüğünün işidir. Geçen kurultayda da Türk Dili araştırma derneği Baz-ganı Bay İbrahim Necmi de derginin yüksek değerini anlatırken, onun eleneceğini, dergide toplanan sözlerin yeniden araştırılacağını ve ona göre çalışarak büyük Türk sözlüğünün ortaya çıkarılacağını anlatmıştı.
Bugün bütün Türk acunu bu Türk sözlüğünü candan bir özleyişle bekliyor.
Her hangi bir Türk sözünün yanhş bellenmesine, yanlış yayılmasına karşı çok kıskanç olan Türk yazıcısı, sözlüğün eksikliğini yana yakıla duymaktadır.
Her yazıcı, herşeyden önce bir dilddir.Onun için her yazıcının bu işle doğrudan doğruya uğraşması gerektir. Yalnız bugün öz dilin temel atma çağında olduğumuzu [düşünerek, sözü dinlenir, bilgisine güvenilir Türk dili araştırma derneği bilginlerinin önderliğini derin bir saygı ile tanımayı bir borç biliyoruz. Çünkü anarşiden korkarız. Yanlışlıktan ürkeriz.
Türk Dili Araştırma Derneğinin oğullarımız ve torynlarımızca da alkışlarla anılacak pek bübük iş başardığı bu sırada Türk sözlülüğünü de çıkarmağa uğraştığına, güvenç duyuyoruz.
Yalnız şunu da söyliyelim ki sözlülüğü beklemek, başlıyan işi ve işin aldığı hızı biç te gevşet-miyecektir.
Bütün bir ulus sarmış olan bir kımıldama, gerçekleştirerek ancak yeni bir hız kazanır.
/?.
Kok kömürü ihtikârı
Matbaamızca maruf bir zattan aldığımız çok doğru mutalâatı havi mektubu aynen dercediyoruz:
tstanbnlda kok kömürü depoları umumiyetle üstü açık arsalardır. Su ve hava tesiriyle kok, kalorisinden mühim bir kısmını kaybettiği gibi ufalanır ve toz kısmı artar ve yağmurlardan sıkleti de bir buçuk mislini geçer. Zaten kıymetinin dört misline satılmakta olan kok bu suretle kış mevsiminde bir daha pahalılaşmış olur. Muhterem gazetenizde kokun pahalılığı hak-kındaki yazılarınızı büyük bir alâka ile okumuştum. Bu yazıyı da onlara ilâve etmenizi ve belediyenin uyanık ve açık göz olmasını ve takibatta bulunmasını herkesin arzu etmekte olduğunu belediyenin nazarı dikkatine vazetmenizi rica ederim.
Gayrı mübadiller bir heyet gönderiyorlar Gayn mübadiller cemiyeti reisi Konya Valiliğinden mütekait Mehmet Hüsnü Beyle umumî kâtip Nihat beylerden mü-teşekkkil bir gayri mübadiller heyeti önümüzdeki hafta içinde Ankaraya gidecek ve alâ--adar makarnada gayrı müba-yeticr b°n°kın hakkında te-vini tîrda bulunacaktır.
Vali ve belediye erkânının adları
Her tarafta memurlar soy adlarını seçiyorlar
Kânunusanide mer’iyet mevkiine geçecek olan soy adı kanunu etrafında şimdiden hazırlıklar yapılmaktadır.
Kendisine bir ad koymıyanlara vilâyet tarafından birer isim takılacağı cihetle vilâyette bu işle meşgul olmak üzere hususî bir teşkilât yapılacaktır.
Diğer taraftan resmî daire ve müesseselerin muhaberatı ve kayıtları Türkçeleştirmeğe başlanılmıştır.
Memurlar Soy adı takmak ve kullanmakta halka rehberlik vazifesini ifa edecekleri cihetle, Anka-rada hükümet erkânı ve mebuslar ve Ankara vilâyet memurları kendilerine öz Türkçe birer Soy adı takmıya başladıkları gibi şehrimizde de bu ceryan gün geçtikçe kuvvetlenmektedir. fek-J
Bu cümlenen olarak bir çok kimseler kendilerine isim takmıya ve bunları nüfusa kaydettirmeğe başlamışlardır.
Bu meyanda Vali Muhittin Bey Kültür, Belediye reisi muavinlerinden Hâmit Bey şen ve şatır manasına olan Oskay, Belediye fen heyeti müdürü Ziya Bey Erden, Daimî encümen azasından İsmail Şevket Bey Maytar isimlerini intihap eylemişlerdir.
Elmas kaçakçıları isticvapta
Emniyet müdürlüğü kaçakçılık bürosu bir elmas kaçakçılığı tahkikatı yapmaktadır.
Şimdiki halde yakalanıp adliye-ye verilenler ve tevkif edilenler kuyumcu Armenak, Nehabet, Dik-ran Kazazyan, komisyoncu Serkis, kuyumcu Onnik, Bedestendeki gümüşçü Yusuf, elmasçı Yani, kuyumcu Herant Efendilerdir.
Bunlar, Mısırdan şehrimize 640 kırat elmas sokmak ve iki komisere de 150 şer lira rüşvet vermekten suçludurlar. Bunlardan başka bu işlerde rolü olan Sofi . isminde de bir kadın yeniden tevkif edilmiştir.
Sultanahmet Sulh ceza hâkiminin tevkif karariyle tevkifhaneye naklolunanlardan başka, poliste henüz isticvap altında bulunan daha altı kişi vardır. Tahkikata ehemmiyetle devam edilmekt r.
Yeni tramvay tarifesi yapılacak
Tramvay şirketinin yeni üç aylık muvakkat tarifesinin tes-biti için Nafıa Vekâletinden dün Belediyeye emir gelmiştir. Şirketle hükümet arasında ceryan edecek müzakere neticesi daimî bir tarife tanzim edilecek isede bu müzakere şirketle hükümet arasında tahaddus eden dava Şurayı Devletçe bir karara raptedildikten sonra yapılacağı cihetle bir muvakkat üç aylık tarife yapılması kararlaştırılmıştır.
Şirketi Hayriyenin alacağı vapurlar
Şirketi Hayriyenin yeni alacağı dört vapur için tetkikat-ta bulunmak üzere Avrupaya gitmiş olan Yusuf Ziya bey şehrimize avdet etmiştir.
Yeni vapurlar için muhtelif vapur fabrikalariyle temasa geçilmiş ve bunların şartnamelerini göndermeleri ve tetkik edilerek sipariş verilmesi kararlaştırılmıştır.
Yeni vapurlar bugün hali faaliyette bulunan 72 numaralı vapur sisteminde olacaktır.
Yol parası
Yol parasını kânunuevvel ayında vermiyenlerden bu para bilâhara yüzde on cezasiyle beraber tahsil edilecektir.
Sahte 10 kuruş luk yapanlar
Polis ellerinde aletleri ile beraber
iki kalpazanı yakaladı
İstanbul emniyet müdürlüğü kalp on kuruşluk imaline yeltenen Serkis (Melkon) isimlerinde iki şeriri yakalamış ve bunların ellerinde de bazı aletler bularak müsadere etmiştir.
Bunların, Galatada Arkadi sokağında bir evde faaliyette bulundukları anlaşıldığından ta-harriyat yapılmıştır. Tahkikat tam olarak tekemmül etmesi için derinleştirilmektedir.
Yol programının tatbiki tamamlanıyor
Bir kaç sene evvel vilâyet yollarının inşa ve tamiri için beş senelik bir yol programı kabul edilmişti. Bu program gelecek sene ikmal edilecektir. Diğer taraftan şehir meclisinin verdiği karar üzerine, ve bu program cümlesinden olmak üzere Üsküdar iskele meydanının tevsi ve inşasına başlanılmıştır.
Habibe H. neden öldü?
Bir inek tarafından ısır ilan kadının cesedi morga nakledildi
Müddeiumumilik, inek ısırmasından mütevellit bir ölüm tahkikatına vazıyet etmiş ve bir kadın cesedi, üzerinde otopsi yapılmak üzere morga nakledilmiştir.
Ölümünün hakikî sebebi anlaşılmak üzere, şimdi morg mü-essesesinin teşrih taş masası üzerinde yatan bu kadın Tekir-dağı köylerinden birinde oturan Habibe isminde bir genç kadındır.
Bu kadıncağızın şüpheli ölümünün tafsilâtı şudur :
Tekirdağlı Habibe Hanım, bundan iki buçuk ay kadar evvel köyünün bir kenarında do-laşmkta iken, komşularından birine ait olan bir inek kendisine yaklaşmış ve genç kadını kasığından ısırıvermiştir.
Bu dinç köylü kadın ilk zamanlar bu ısırmaya ehemmiyet vermemişse de, bir iki gün içinde hissettiği şiddetli ağrılar nihayet kendisini Tekirdağı has-tahanesine müracaata mecbur bırakmıştır.
Habibe hanımın hastahane-
--------- Şerhler
İnsan ne kadar çok verirse o kadar çok sever
Henri Perreyve
Şerh ve izah:
Ne kadar doğru t
İçini sevgi ile çağlıyan bir insan, hiç şüphe yok ki bu sevgisini asarile is-bat eder. Eseri olmıyan kuru bir sevgi, yaşanmı-yan, cansız bir sevgidir. Böyle bir sevginin vücudu ile ademi birdir. Fakat canlı ve hakikî sevgi, derhal kendini gösterir.
Bu sevgiyi taşıyan insanın eli genişse muhitini bu genişlikten müstefit eder. Her hayır vesilesinden istifade ederek malini verir. Fakat böyleşinin eli dar
Üsküdardada fa- | cialar başladı!
İhtiyar bir adam tramvay altında parçalanarak can verdi
Dün sabah Fener yolunda feci bir tramvay kazası olmuştur.
Çifte havuzlarda sakin sütçü Haşan İbrahim ağa isminde 70 yaşında bir ihtiyar Fener yolunda karşıdan karşıya geçerken tramvay altında kalmış bir müddet sürüklenmiş ve feci bir şekilde ölmüştür.
Haşan ağanin altı ay evvel karısı kuyuya düşerek öldüğü cihetle Haşan ağa biraz delirmiş vaziyette bulunduğundan tramvayın gelmesinin pek farkında olamamıştır vatman isticvap altına alınmış ve tahkikata başlanmıştır.
Halicin temizlenmesi için
Halicin günden güne dolmakta -olduğu malumdur. İlk baharda Belediye ve İktisat vekâletinin müştereken Halici temizlemeğe teşebbüs edecekleri ve bunun için şimdiden bir program hazırlanacağı söylenmektedir.
deki tedavisi 40 gün sürmüş, 40 gün sonra taburcu edilmiştir.
Habibe hanımın, İstanbulda Feriköyünde bir akrabası vardır. Kadıncağız tedaviyi müteakip buraya gelmiş, Feriköy-deki akrabasının yanma gitmiştir.
Habibe, başına gelen hâdiseyi onlara da anlatmıştır. Aradan bu suretle bir kaç gün daha geçmiş, dün bir aralık Habibe Hanıma bir hal arlz olmuştur.
Habibe Hanım, kızarıp morarma ve saire gibi bazı araz göstermiş ve bir kaç dakika içeririnde ölmüştür.
İş bu şekli alınca, Habibe hanımın bulunduğu ev sakinleri zabıtayı haberdar etmişler, zabıta da Müddeiumumiliğe haber vermiştir.
Polis ve adliye doktorları cesedi muayene edince, ölümü şüpheli görmüşler ve cesedin morga nakline lüzum göstermişlerdir. Ceset üzerinde yapılacak otopsi neticesinde ölümün hakiki sebebi anlaşılacaktır.
olsa da ehemmiyeti yoktur. O yine bu sevgiyi ifade edecek nice nice yardım ve iyilik vesilesi bulur. Hiç olmazsa gönül alır, hiç olmazsa bir nasihat verir, yahut bir yol gösterir.
Böyleleri için sevgilerini ifade edecek bir vesile bulmak, en derin ihtiyaçtır ve ihtiyacı tatmin etmezlerse rahat etmezler.
Sevgi ancak asarile, de-lâilile anlaşıldığı için yu-karıki söz, değerli bir hakikati anlatıyor.
ZAMAN
Yeni doğan çocuk nasıl öldü?
Nigâr isminde bir kadın tevkif edildi
Adliye, yeni doğan bir yavrucuğun şüpheli ölümü tahkikatına vaziyet etmiştir. Vaka şöyle olmuştur :
Bakırköy'ünde oturan 30 yaşlarında Nigâr Hanım çocuğunu doğurtmak üzere Bakırköyündeki Doğum evine müracaat etmiş ve burada tabii bir şekilde doğum vukua gelmiştir.
Ancak çocuğun doğduğundan dört beş saat sonra ölmesi şüpheyi davet etmiş, hükümet doktoruna muayene ettirilmiş, doktor, nev-zadın boğularak öldüğüne dair rapor vermiştir.
Bunun üzerine yavrunun cesedi morga nakledilmiş morg, çocuğun doğmadan evvel boğulma fiiline maruz kalabileceğini, doğduktan beş saat sonra da boğulma vakasının tekemmül edebileceğine dair rapor vermiştir.
Müddeiumumilik, morg raporiyle hükümet doktorunu telif etmek ü-zere işi Tıbbı adlî meclisine havale etmiştir.
T.bbı adlî meclisi tetkikatını yaparak kararını verecektir.
Bu kararın verilmesine kadar Nigâr hanım tevkifhaneye nakledilmiştir.
Yedi esrarkeş yakalandı
Muhafaza teşkilâtı ile polis memurları müştereken dün Ka-sımpaşada bir cürmü meşhut yaparak bir esrar tekkesi meydana çıkarmışlar ve 7 esrarkeşi cürmü meşhut halinde yakalamışlardır.
Yakalananlar şunlardır.
Kahveci Osman, karısı Ber-güzar, kahvenin ocakçısı Sadi, Tatar Apturrahman, Kıpti 0-zeyir, sıvacı Ali ve ölmüş Hariciye memurlarından birinin oğlu olan Nürettin Kadri efendidir.
Polise teslim edilen esrarkeşler hakkında lâzım gelen tahkikata başlanmıştır.
İki otomobil tramvaya çarptı
Dün iki yerde tramvay ve otomobil çarpması olmuş ve bu yüzden umumî münakalât yarım saat kadar sekteye uğramıştır.
Bu çarpışmalardan biri Ye-dikule hattı üzerinde olmuştur.
Dün sabah saat sekizde, Da-vutpaşa tramvay caddesi üzerinde ilerlemekte olan ve şoför tbrahimin idaresindeki 1877 numaralı otomobil, birdenbire önüne çıkan bir merkebe çarpıp ezmemek için direksiyonu sol tarafa kırmıştır.
Bu sırada mukabil cihetten 62 numaralı Yedikule tramvayı gelmektedir.
Şoför İbrahim efendi, bir kazayı savuşturayım derken ikinci kaza ile karşılaşınca önüne geçememiş ve büyük bir şiddetle tramvayla çarpışmıştır. Müsademe neticesinde, tramvayın ön kısmı ve camları hasara uğramış, otomobilin ön kısmı da parçalanmıştır.
İşe polis vazıyet etmiş, şoför yakalanmıştır.
Diğer taraftan Seyrüsefer mühendisi de kazanın vuku şekline dair bir rapor tanzim etmiştir.
ikinci çarpışma Eminönünden gelmekte olan ve şoför Hüseynin idaresindeki 3553 numaralı kamyonla Maçka - Ba-yazıt hattında işliyen 129 nu-
Cföylesem tesiri yok pussam gönül razı değil
Hem var, hem yok!
Yeni ölçülerle tartılar kanununun tatbikine geçildikten sonra bir takım yolsuzluklar görüldü. Küçük esnaf içinde bazılarının bir kilolıuk malı, eski okka fiatına sattıkları anlaşıldı. Nihayet bunların ihtikâr yapıp yapmadıklarını resmen anlamak için ölçüler ve ayarlar Başmüfettişinin reisilği altında bir komisyon teşekkül etti. Bu komisyona Ticaret Odasından ve Belediyeden üç âza iştirak ediyordu.
Komisyon tahkikatınım yapıp bitirdikten sonra bir rapor hazırladı ve “ İhtikâr yoktur „ hükmünü verdi.
Ayni raporun sonlarına doğru ihtikâr iddialarının sebepleri de anlatılıyor. Komisyona göre bunun sebeplerinden biri halkın pazarlığa düşkünlük derecesinde alışıklığı, İkincisi en lüzumlu gıda maddelerinin muayyen fiatı bulunmaması ve bu yüzden ihtikâr yapılsa-da tesbitinin imkânsız olması.
Komisyonun bu izahı, meseleyi halletmiyor. Çünkü halkın pazarlığa alışık olması yüzün-densatıcının tutturabildiğine malını sattığı tahakkuk ediyor.
Komisyondaki ticaret odası murahhası Rıfkı bey bu hareketi ihtikâr saymıyor da “esnaf hiylekârlığı,, addediyor ve pazarlık âdetinin kalkmasiyle bu hiylekârlığının ortadan kalkacağını söylüyor
O halde “hiylekârlık,, var. Bu hiylekârlığın manası da malı değeriyle değil tutturabildiğine satmaktır. Buda ihtikârın ta kendisidir.
O halde ihtikâr var.
Bir şeyin hem var, hem yok olmasına akıl eremez. Fakat ihtikâr işinde, nedense öyle I
Hem var, hem yok I
Siz içtihadınıza göre hangisine isterseniz ona inanın 1
L.
Tasarruf haftası hazırlıkları
Tasarruf haftası hazırlıkları devam etmektedir. Bu hususta mekteplerde de tertibat alınmıştır.
zFırka tarafından bir program hazırlanmakta olup bu günlerde maarife tebliğ edilecektir.
Maarif müdürü gitti
Mezuniyet alan Maarif müdürü Haydar bey dün Ankaraya gitmiştir. Kendisine muavinlerden Şevket Süreyya bey vekâlet etmektedir.
Yüz kilo kaçak şarap
Büyük Çekmecede Mimar Sinan köyünde Gazenfer ağanın evinde Gümrük muhafaza memurları tarafından yapılao araştırma neticesinde yüz kilo kaçak şarap ile iki fıçı deru-nunda üzüm hülâsası cibre yakalanmıştır. Şaraplar ve cibreler müsadere edilmiş gazanfer ağa mahkemeye verilmiştir.
Ekmek yapıcıları
Ekmek yapıcılar dün birleşik esnaf bürosunda toplanmışlar ve yeni intihabat yapmışlardır. QReyIerin tasnifi uzun sürdüğünden netice ancak bugün anlatılacaktır.
maralı tramvay arabası arasında olmuştur.
Müsademe neticesi her ikisi de hasara uğramış, kamyonun şoförü Hüseyin efendi polis gelmeden kaçmıştır. Vaziyetin tesbiti işi yirmi dakikadan fazla sürmüş bu zaman esnasında tramvay münakalâtı sekteye uğramıştır.
4
- ZAMAN -
Tejrînîsani '2 i
_____
Zaman Ansiklopedisi
Bir sual
Sarikai hakikat muaademei efkârdan çıkar Namık Kemal
Du choc des idees jaillit
Geçenlerde (fikir ihtilâfına tehammül gerek) unvanile yazdığımız yevmi bir makalede bu memleketin en büyük vatan ve hürriyet rehperi olan Namık Kemal merhumun (Barikai hakikat musademei efkârdan çıkar) vecizei meşhuresini bilmünasebe zikreylemiştik. Dikkatli ve meraklı kariimizin birinden aldığımız bir mektupta Namık Kemal merhumun bu vecizesinin (Viktor Hugonun) nun (Du choc des ideet jaillit la lumiere) ve-cizesinden alınıp alınmadığını, yani Kemal Beyin meşhur tabirile bir Fransız şairinden fikir intihalinde bulunup bulunmadığı soruyor.
Viktor Hugonun yukarıda fransız-cası nakledilen vecizesi, şüphesiz Kemal Beyin cümlesinden evvel yazılmrştır. Bu, yumurtada kıl aramak kabilinden Namık Kemalde de kusur arayan bazı muharrirlerce evvelcede görülmüş ve mevzubahs edilmişti. Fransızca cümle, Kemal Beyin cümlesinden evvel iradedil-diğine ve Kemal Beyde Paris seyahatinde Fransızca tetebbüatını arttırmış olduğuna göre ihtimalki Viktor Hugonun bu sözü gözüne ilişmiş ve kendi vecizesini yazarken
Türk dili ve edebiyyatı hakkında araştırmalar Muharriri Köprülüzade M. Fuat
Köprülüzade Fuat Bey yukarıdaki ünvan altında 300 sabifelik büyükçe bir eser neşretmiştir. Türk dili ve edebiyatı ünvanını verdiği bu eser, isimden birdenbire hatıra gelebilaceği veçhile, Türk edebiyat ve dili hakkında bir kül halinde uzun tetkikatı havi değildir. Fuat Beyin, muhtelif senelerde muhtelif gazete ve mecmualarda neşretmiş olduğu birbirinden ayrı mevzulara ait mekaleleri bir araya toplâmış, böyle büyük bir kitap halinde neşretmiştir. Maamafih kitabın birinci bahsi, (Türk edebiyatına umumî bir bakış ) ünvanını haiz 1932 de Aokarada verdiği bir konferans teşkil etmektedir, ki 25 6ahifelik olan bu bahis başlı başına Türk edebiyatının muhtasar ve müfit bir tarihçesi kıymetini haizdir.
FuatBey kitabının mukaddimesinde bazı tetkikatına ait isimleri doğru yazabilmek için eski Türkçe harfleri kullanmağa mecbur olduğunu, eğer matbaaların böyle İlmî meba-hise ait hususî harfleri olsaydı buna meydan kalmıyacağını söyliye-rek matbaalara kabahat buluyor. Fakat kitapta yalnız (isim haslar) değil birçok mısra, beyitler, hattâ tekmil manzumelerde eski Türkçe harflerle yazıldığına göre bunların hepsi için matbaalarda ayrı ayrı şekil aramakta mana yoktur. Meselâ Türklere has olan Tuyug nazım şekli hakkındaki makalede o nazımlardan getirilen misalleri -ki bunların hepsi tam birer rubaidir, - yeni hurufa hangi şekil ilâve edilirse edilsin, asıllarını anlata-
Millî Roman
Bu aşk ona, yalnız mal ve mülkünü fe da etmek ıztırarım değil, bütün imanını da kaybetmek mecburiyetini tahmil eylemiş bulunuyordu. Son aylarında Bülentten başka birşey düşünmemişti, Bületten başka bir varlık tanımıyordu. Ölürken de aynı imanı taşıdı, yalnız Bülendi düşündü , ve ona baka baka can verdi. O, | Bülendi sevmeseydi belki daha bir kaç yıl yaşardı. Uğradığı aşk, yaldızlara sarılı bir zehir oldu, hayatını kısalttı. Fakat kadın, severek ve sevildiğine inanarak öldüğüne
la lumiere
Victor Hugo
bundan mülhem olmuştur. Maama-fih ekseri büyük mütefekkir ve şairlerde tesadüf edildiği veçhile bu bir tevarüt eseri de olabilir. Şayet Kemal Bey bu güzel vecizeyi (Viktor Hugo)dan mülhem olarak iradettise oda kendisi için bir na-kise değildir. Bahusus, ki ifadede okadar salâbet veselâset vardır, ki bu kuvvet ancak Kemal Beyin üslûbunda görülebilir. Esasen cümlenin Fransızça ve Türkçesi arasında ufak bir mana farkı da var. Viktor Hugo, (efkârın müsademesinden yalnız nur çıkar) diyor. Bu, daha şümullüdür. Filhakika müsademei efkârdan nuru hakikat, nuru irfan, nuru marifet, nuru terakki, nuru itilâ velhasıl beşeriyete manen ve maddeten her türlü yükseklik veren bin türlü ışık çıkabilir. Kemal Bey ise (müsademei efkârdan yalnız barikai hakikat çıkar) diyor. Şu halde Kemal Beyin vecizesi, Viktor Hu-godan ilham alınarak ta yazılmış olsa (Nur hakikat) ta tahsis vardır. Vakıa (hakikat) ta insanların itilâsı için lâzım olan istinatgahların en büyüklerinden biridir, fakat alelit-lâh (nur) kadar şamil ve vasi manalı değildir.
cak surette yazmağa imkân yoktur. Dil tetkikatını yapabilmek için bu manzumeleri mutlak eski hu-rufla dizmek mecburiyeti vardır. İşte Fuat Bey bu mecburiyete binaen eserinde eski ^Türkçeyi kullandığı halde, kabahati matbaalara yükletmek istiyor. Matbaaların bu işte nasıl kabahatleri olabilir, ki Alfabe olarak kanunen kabul edilmiş şekillerden başka şekil ihdasına matbaaların salâhiyetleri yoktur. Böyle bir şeye kalkışacak olsalar kanunen mes’ui olurlar.
Eski Türkçe kelimelerin aynen edası için yeni hurufa yeni şekiller ilâvesi lâzım ise bunun tayini ve tatbikini matbaalara yükletmekten ise Fuat Bey Kendisi gibi bu ilmi mesai! ile uğraşanları toplamalı, bu eşkâli tayin etmeli, ondan sonra hükümetten müsaadesini almalıdır. İş bu safhalardan geçip te resmiyet kespettikten sonra da matbaalarda aranılan şekiller bulunmazsa o zaman matbaalara kabahat bulunabilir.
Esasen Fuat Bey eserinde yalnız has isimler için değil, fakat alelâde nazımlar için de eski harflerden istianeye mecbur olmuştur. Meselâ Hatib oğlunun Anadolunun dinî tarihi itibarile fevkalâde mühim olduğunu söylediği manzum eserinden koskoca bir nazmı da, okuyanların anlıyabilmesi, edebî kıymetini ölçebilmesi ve ahenginin zevkine varabilmesi için eski Türkçe ile dizdirip bastırmıştır.
Kitapta ikincinci mühim makale, (Divanü Lügat - it - Türk) hak-
Tefrika No: 70
memnundu. Bunu gülen bakışlarıy-le anlatmıştı.
Ressam biran ölüye baktı, onunla geçen tatsız günlerini hatırladı ve yeniden hayata dönmüş gibi derin bir inşirah içinde cesedi selâmladı :
— Rahat uyu, dedi, bıraktığın serveti iyi kullanacağıma emin olabilirsin !..
Bu, mühim bir para bırakarak ölen babasının na’şı önünde: “Sen öldün malların yaşıyor! „ diye bağıran ahlâksız evlâdın kullandığı
Sokakta bir ölüm
Sirkeci de Ankara otelinde yatıp kalkan 60 yaşlarında hamal Hüseyin, dün sabah köprünün Adalar iskelesinde dolaşmakta iken ansızın düşmüş ve ölmüştür.
kında tetkikatı havi bahistir.
Evvel emirde bir noktaya Fuat Beyin nazarı dikkatini celbedelim. Bu kitabın ismi (Davanı lügat al -Türk) şeklinde dizilmiştir. Bu isim bu şeklinde, ne kitabın asıl ismi gibi Arapçadır, ne de Türkçedir. Bu tarzı imlâ, Arapça kitap’ardan bahseden Frenklerin imlâsına benziyor. Aceba Fuat Bey, bu lügat hakkındaki tetkikatına Türkçede matbu nüshayı esas ittihaz etmedi de Frenklerin neşriyatına mı istinat etti? Çünkü kitabın hakikî ismini şöyle imla etmek lâzım: Kitabü Divanı lûgat-it-Türk. Eğer (Kitabi kelimesi kaldırılırsa o vakit te kalan terkibin l’rabi böyle olmak lâzımgelir:
(Divanü lügat - it - Türk)
Bunlar birdenbire ehemmiyetsiz teferruat gibi "görünüyor. Halbuki tetkikatının esasını kelimeler teşkil eden ve bazan bir kelime nin manası ve imlâsı için sahifeler tahsis eden bir müdekkik, mühim bir eserin bir harekesinde bile yanlış yapmamak iktiza eder. Şu ufak itirazdan sonra makalenin mevzuuna geçelim.
Bu Türk lügati harbi umumî esnasında Maarif Nezareti tarafından bastırılmıştı. Fakat kıymeti hakkında lügatle beraber bir de tetkikname neşredilmenıişti. Fuat bey bu makalesiyle lügatin mahiyetini iyice anlatmış oluyor. Bilhassa sahibi lügat (Mahmut Kaşgerî)nin, kitabının Arapça mukaddime Türkler hak-kındaki "gördüm, ki yüce Tanrı devlet güneşini Türklerin burçlarından doğdurmuş, göklerdeki dairelere benziyen devletleri onların saltanatları çevresinde dönmeğe başlamış, onlara Türk adını kendisi takmış,, gibi sözlerinin nakledilmiş olması çok şayanı takdirdir. Dokuz yüz sene evvel bir Arap Halifesine takdim edilmiş olan bir eserin mukaddimesinde Türkler hakkında bu kadar iftihara şayan sözler söylenmiş olması Türk namının ne kadar yüksek olduğuna ne büyük bir bürhandır. Yazıkki o zamanki Maarif nezareti lügati bastırırken 6u mukaddemeyi arapçadan Tûrkçeye tercüme ettirmeği düşünmemiştir. Maamafi Maarif Nezareti nin bu gafletine, o zaman Türkçülüğün şimdiki gibi taammüm etmemiş olması belki sebep teşkil etmiştir.
(Mahmut ibni Hüseyin ibni Mu-hahammedülkâşgerî) bu mukad-demesinde (Türk dilini öğreniniz. Çünkü onların uzun saltanatı var) gibi bir Hadis de zikretmiş ve Fuat Bey bu Hadisi de makalesine nakleylmiştir.
Velhasıl Fûat Beyin bu lügata hasrettiği makale, zannederiz, lügatin mahiyetini Türklere isbat için ilk yazılan yazıdır, Bizim elimizde olsaydı bu yazıyı biraz tevsi ederek ayrı bir risale halinde neşret-tirirdik.
Fuat Beyin kitaoında daha bir çok mühim makaleler vardır. Ezcümle Ali Şir Neva’i hakkındaki makalede çok kıymetlidir. Ali Şir Neva’i ismini içimizde bilmiyen ve ara sıra ondan bahsetmiyen yoktur, fakat kim olduğunu, şiirlerinin mahiyeti ve bilhassa tesirleri hakkında yine içimizde malûmatı olan da pek azdır. O cihetle bu makaleyi de çok faideli bulduk. Yalnız burada da bir ufak nokya ilişeceğiz. Fuat Bey makalesine (Türk Klâsik Edebiyatının uzun asırlardanberi yetiştirdiği "binlerce ? „ sanatkâr arasında ) sözleriyle başlıyor. Türk Edebiyatının bugün elde edilebilen en eski nümuneleri ancak onbir asır evvele ait olduğuna göre bu onbir asırda binlerce sanatkâr nasıl yetişmiş olabilir? Bizim değil, hattâ
ağzı andırıyordu. Zaten arada bir fark ta yoktu.
Bülent, vaktinde ölen kadını son döşeğine yatırmak ve üstüne toprak yorganı örtmek için mümkün olan isticali gösterdi ve mezarlıkta yalnız fedakâr sevgilinin cesedini değil, bütün hatıralarını, hatta hayalinin en geri kalan izlerini de bıraktı, evine döndü. Şimdi serbest, tamamiyle serbestti. Kuvvetli veya zayîf bir takım kayıtlarla, şartlarla kendine bağlanmış olan aparhman-ların, dükânların ve üstelik ölüden arta kalmış olan elmasların, incilerin, zümrütlerin de artık hakikî sahibi idi. Zenginliği şu ölüm hâdisesiyle tekemmül etmişti.
Bu sebeple seviniyordu, iliğine kadar neş’e içinde idi. Fakat İçine karıştığı kadın alemine taallûk eden düşünceleri çok çapraşıktı. Bunların bir düzene konmasını, plânlarının tamamile yerine gelmesini istiyordu, tşte bu yüzden kafasındaki karışık hesaplar yüzünden neş’esi biraz bulanıyordu. Ve o bulantıyı gidermek için biraz hızlı yü-
Anadoluda seyahat notları
Doğan güneş: Kayseri
Şehrin hangi tarafına bakılsa parlak bir istikbalin izleri görünüyor
geriden bir görünüş
Yeni Kay
İsmi büyük, kendisi sönük bir belde.
Basit sokaklar, caddeye ben-zemiyen “cadde,. 1er.
İç içe girmiş bir ev yığını. Çimento ve betonun ne olduğunu bilmiyen iptidaî yapılar.
Gecenin matemli - sinesinde Fransız ve İtalyanlar gibi eski ve yeni E lebiyatları çok zengin olan milletlerin bile böyle binlerce sanatkârı yoktur ve zaten o kadar zenginlik hiçbir millete nasıp olamaz. Bu sözü Fuat Bey birazda zamanın icabına uymak için kaleminden kaçırmış olsa gerek. Böyle sözleri biz gazeteciler yazabiliriz. Çünkü yazılarımızın nihayet bir günlük ömrü vardır. Fakat Fuat Bey âyarında müdekkiklerin günlerce çalıştıktan sonra yazdıkları on, yirmi sahifalık İlmî makalelerde böyle lâübâlilikler pek yakışmıyor.
Eserdeki diğer makalelerden bahsetmeğe sütunlarımız müsait olmadığına müteessifiz. Kitap heyeti umumiyesiyıe Türk dili, Türk tarihi edebiyatı hakkında özlü malumat almak isteyen gençler için kıymetli bir menbadır. İçimizde bu meseleler hakkında on satır yazmağa liyakati olmadığı halde cilt cilt kitap yazan ukalalar ve fırsat-cular bulunduğu bir zamanda Fuat Beyin bu eserinin kıymeti bir kat daha artmaktadır.
Kitap, Kanaat kütüphanesi tarafından neşredilmiştir. Fiyatı 100 kuruştur. Bu fiat pahalıdır. Vakıa böyle ciddi eserlerin sürümü azdır. Fakat Fuat Beyin her eseri okunur. O cihetle Kanaat kütüphanesi daha az tamakârlık edip daha ucuz fiat koymalı idi. Çünkü hakkı telif istisna edilirse bu kitabın beheri kütüphaneye nihayet 15 kuruşa mal olmuştur. Birde kitap dikişsizdir. Firenkler böyle kitapların bir tanesini dikişsiz satılığa çıkarmazlar. Kanaat kütüphanesi, ki işini bilir bir kütüphanedir, 100 kuruş fiat koyduğu bu kitabı pekâlâ e! dikişiyle diktirerek müşterilerine hizmet etmiş olabilirdi.
Hamiş — Fuat Bey, kitabının mukaddimesinde Fransızca (Trans-cription - istinsah) kelimesinden maada bir de (Translitteration)ke-lîmesi kullanmıştır. Bu kelimenin mânasını anlayamadık. Esasen Fran-sızcada litteration gibi bir kelime olamaz. Ona bir (trans) eki ilâve edilip de böyle bir kelime nasıl vû-cude gelmiç ve bunun mânası nedir, Fuat Bey bunu izah ederse karilerini memnun eder. Yoksa bu kelime bir tertip sehvi mahsulümü dür?
rümek, kuvvetli ve kat’I adımlar atmak ihtiyacını duyuyordu.
Evindeki ilk hür geceyi hep bu düşünce ile geçirdi. Tasarladığı plânları bir daha ve bir daha gözden geçirdi, eksiklerini tamamladı, fazlalarını tayyetti. Bu zihnî çalışmadan içine bir ferahlık geldi, güzel güze! uyudu ve sabahleyin kalkar kalkmaz hizmetçiye bir otomobil getirtti, şoföre Naciye Hanımın adresini verdi.'
Evet, güzel dulun evine gidiyordu. Onun bir düzüne insanı toplıyarak kendini maskaraya çevirdiğini, en ağır sözlerle haysiyetini kırdığını, hatta düşünmüyordu, inci ile nişanlanmıya söz verdiği dakikadan beri kafasında sıralanan düşüncelerin başında Naciyeyi görmek vardı. Geçmiş günleri ve vakıaları düşünmeğe lüzum görmiye-rek plânını tatbik etmeğe azmetmişti, küçük bir helecan hissetmek-sizin boğulduğu eve, kendini koğan kadının evine doğru yol alıyordu.
Naciye, henüz sabah tuvaleti ile oturuyordu. Karşısında birdenbire onu görünce ilkin şaşırır gibi
kaybolan bir zavallı.
İşte dünkü Kayseri.
ismi saygılı, özü değerli bir yurt.
Geniş caddeler, n ü m u n e “bulvar,, 1ar
Dört yana serpilen muntazam mahalleler. Ufukları göl-geliyen heybetli binalar.
Gecelerin zifirî karanlıklarım bin bir ışık içinde boğan pırıltılı bir “bahtiyar,, .
Feyizli bir idarenin sinesinde yücelen dinç ve zinde bir “sanayi merkezi,,.
Doğan bir güneş, tşte bu günkü Kayseri.
“Kayseri,, ye bir bakış, “dün,, ile “bugün,, arasındaki farkı ne kadar da açık bir bir ifade ile icmal ediyor.
Asırlardan beri her türlü “itina,, dan uzak kalan “Kay-seri,, ye Cumhuriyetin hediye-lediği şey altıyüz senenin veremediği "yürüyüş hakkı,, ve “yükseliş imkânı., dır.
İktisadî ehemmiyetlerine ve kıdem haklarına rağmen daima unutulan zavallı bir şehrin enkazı üzerinde bugün yalnız bir “yığın vait,, değil, “sayılamıya-cak kadar çok semere,, 1er parıldıyor. Şehrin hangi tarafına bakılsa son on bir sene içinde görülen büyük işlerin iftihara değer demetleri yanında büyük bir “istikbal,, in kuvvetli izleri ışıklanıyor.
"Kayser,, inin maruf bir muharriri, şehirden bahsederken diyor ki:
"Bizde her işte hükümet ön ayak olur. İçtimaî bütün kalkınmalar da ancak devir hükümetinin şiarı hâkimdir. Onun içindir ki Osmanlı devrinde bütün millet hükümetle beraber uyumuş ve hükümet halkla beraber yerinde saymıştır. Bu, bütün Türkiye şehirlerin eski devirden nasiplerini aldıkları tarihî faciadır. Devir kapandığı güne kadar bu facia devam etmiş ve o günden beri her sahada olduğu gibi umumî
oldu. Fakat gözlerinde kuvvetli bir kararın ışığı pırıldıyan genç ressam, o ağır tavrile gözüne çok güzel göründü. Altında bulundukları sakfin sakladığı hatıralar hayalinde canlandı, aldığı ve verdiği bazların sekri damarlarında dolaş-mıya başladı ve birden heyecana kapılarak onu açık kollarının içine çağırdı :
— Madem ki, dedi, geldin. Yerini al!
Fakat Bülent, o açık kollara kendini atmadı, tatlı bir tebessümle güzel kadını selâmladı ve bir iskemle alıp yanı başına oturdu:
— Naciye banım, dedi, sizinle ciddî surette görüşmeğe geldim.
O, dudaklarında kalan alevli bir iştihayı içine sindirmeğe çalışarak sordu :
— Ne görüşeceğiz?.. Buyurun, söyleyin, sizi dinliyorum.
— Ben evleniyorym, elbette işittiniz, İnci hanımı [alıyorum, bir hafta sonra nişanlanıyoruz, bir ay geçmeden de nikâhlanacağız.
— Bunu bana müjdelemeğe mi geldiniz, çok hayvanmışsınız.
Rizede Mandarin
mahsulü iyi
Rize (Hususî) — Vilâyet dahilinde bu sene mahsul vaziyeti iyi olmuştur.
Bilhassa her cins meyva meb-zulen bulunmaktadır. Yalnız fındık rekoltemiz pek zaiftir. Bunun da hemen her tarafta fındık ağaçlarına arız olan [bir hastalığın sebep olduğunu ve fındıklar daha kemale gelmeden yarısından fazlasının döküldüğü için her seneki mahsulün ancak yarısı elde edilebildiğini Fındık bahçe sahipleri yana yana anlatmaktadırlar.
Bu yüzden ihracat yarıya inmiştir.
Bundan başka bazı yerlerde fasulyalarla elmalarda çıkan hastalıklar bu mahsullerin de azalmasına sebep olmuş ve Domuzlar da mısır tarlalarına çok zarar vermiştir.
Vilâyette teşekkül eden Mücadele heyeti mevsim dolayı-siyle bu zarar veren hayvanlarla mücadeleye girişmiş ve tertibat almıştır.
Bu sene Mandarin mahsulü geçen seneye nisbeten çok iyi ve fazladır. Daha şimdiden toplanıp satışa çıkarılmakta ve bir taraftan da İstanbula sevk edilmektedir. Son on gün zarfında iskelemizden yapılan ihracat miktarı sekiz bin kiloya baliğ olmuştur.
imar sahasında da baş döndürücü faaliyet başlamıştır.
Anadoluyu gezenter ve yakından tetkik edenler bu faaliyetler karşısında hayret ederler. işte Kayseri bunun en güzel misalidir. „
“Kayseri,, nin en büyük mazhariyeti, kurulan bir proğramı lâyıkiyle tatbik edebilecek ehil ellere malik olması.
Şehirde yalnız yeni fabrikalar kurulmıyor, hakikî bir “imar fabrikası,, yorulmak bi-mez bir azimle işliyor.
Ve .... bu fabrikanın ustaba-şıları cidden mütehassıs kimseler.
"Kayseri tarihi,,, ilerleyiş günlerini kaydederken bunların ele başısı Vali Nazmi beye hiç şüphesiz geniş sahifeler ayıracaktır.
“Kayseri,, dev adımlariyle ilerliyor.
Ali Hikmet Paşa gibi “imar,, sahasında şöhret almış bir kumandana mahkiyeti de onun için ayrı bir talih.
— Hangi köşeme baksanız mutlaka Ali Hikmetin bir gölgesini bulursunuz.
Diyen bir “Balıkesir,, g.bi yarin de “her köşesinde irnar-cılıkta üstat bir kumandanın güzel eserleri pırıldayan,, bir “Kayseri,, görüleceğinden şüphe edilemez.
Vedat Ürfî
— Umduğunuz kadar değil, buraya bu evlenmeden memnun olmadığımı söylemeğe geldim.
— Gülünç konuşuyorsunuz.İnci-yi almamak için benimle mi görüşmek icap eder. Yoksa kararınızı benim delâletimle mi ona tebliğ etmek istiyorsunuz. Eğer böyle bir fikriniz varsa yanlış kapı çaldığınızı size söylemek mecburiyetindeyim. Ben ne muhabbet tellâlıyım, ne birbirine kırılmış gönüller arasında postacılık yaparım.
— Bırakmıyorsunuz ki sözümü bitireyim Naciye Hanım. Ben evlenmek kararından dönmüş değilim. Yalnız düşünüp taşındım, İnci ile izdivaç etmeği tatsız buldum. Yine evleneceğim, mutlaka evleneceğim, lâkin onunla değil.
—Aman, yeni bir müjdeye kulağımı açayım. İzdivacınız saadetini kime lâyık görüyorsunuz beyefendi.
— Ben bu saadeti dileniyorum,
arıyorum.
— Nerelerde ?
— Sizin kapınızda, sizin e?‘gr. nizde, sizin kalbinizde!
Devamı * '
Teşrinisani 23
—ZAMAN—
7
Karaya oturan
Silâhsızlanma meselesi
Öküzlerden evel araba-yı koşmak doğru mu ?
vapur
Birinci sahifeden deaam nın pek güç olmıyacağı ümit edil-mektektedir.
Kaza mahalline gönderilen “Se-zar„ ve “Alemdar, tahlisiyeleri ile normal şekilde kurtarma atneliye-ai intaç edilemezse daha müsbet ve kat’i bir netice almak için bir nevi hususî dinamit istimal olunacak ve bu şekilde, vapurun içine saplandığı kayalıklar berhava edi-c ektir.
Maamafih henüz bu hususta kat*î bir karar verilmesi için birkaç gün daha beklenilmesi muvafık görülmektedir.
Diğer taraftan kara sularımız dahilinde ceryan etmekle beraber bu hadiseye alâkadar rnehafilimiz tamamen bitaraf nazariyle bakmakta ve hatta gemianı tehirle muhaberatına mümanaat edilmemektedir.
Loyit Triyestino acentesine gelen malûmata göre, vak’anın sureti ceryaoı hemen hemen tavazzuh etmiş gibidir. Alâkadarlar, evvelce de yazdığımız gibi, kazada gemi süvarisini mesul görmemekte ve kazanın tamamen kesif bir sis tabakasından ileri geldiği fikrinde bulunmaktadırlkr. Hâdisede geminin durdurulmaması meselesine gelince, bu husnstada gemi süvarisinin kabahatli olmadığı, çünkü açık denizlerde sis vukuunda gemilerin durmal mecburiyeti olmadığı anlaşı'mıştır. Bilâkis bir sis hÂdis-si vukuunda hali seyirdeki her hangi bir gemi, en yakınindeki deniz fenerini bulmak ve ona göre rota takip etmek mecburiyetindedir
Helvan vapuru da bu usule tevfikan yakininde bylunduğu Bozca ada fenerini ararken sisin kesafetinden ışığı görmek mümkün olamamış ve üzerinde yürünülen tul ve arz dereceleri lâyıkiyle tesbit edilememiştir. Körü körüne seyreden gemi, bu suretle, anî olarak karaya oturmuştur.
Her türlü tedbirlere rağmen geminin üçdört gün zarfında kurtarılma işi neticelenmediği veya neticeleneceğine dair müsbet bir emmare görülmediği takdirde geminin olduğu yerde terk edilmesi ihtimali de mevcuttur.
Bu takdirde kumpanyanın zararı iki buçuk milyon liret kadar tutacaktır.
Ateş-Güneş
Birinci sahifeden devam
Toplantıda tetkik edilen bu teklife nazaran, Ateş-Gûne, idare heyeti tarafından teşkil edilecek bir komite Galatasaray kulübünü idare edecek ve kulüpler buhşecektir.
Uunku ıçtımada okunan bu teklif şiddetli itirazlarla karşılan™,, ve Sevr muahedeai,, tavaif edil-iniştir.
Neticede Galataaaraybların bir kısmı bu teklife hiç cevap veril-mOtalâa,mda bulunmuş-
Buna mukabil dijer bir kıa.m da dermeyen edilecek mukabil şartlarla Galatasarayın i.tiklâlinden hiç bir zaman hiç bir fedakârhkta bnlunam.yacaj.n n ve At.şgüneşli-ler birleşmek i.tiyorlars. dojrudan dojruya Gakta,araya girmeleri lâ-zım geldiğinin anlatılmasını iltizam etmişlerdir. Bu içtimada Galata-aaray klübûnün bu günkü vazıyet. de tetkik edilmiş »e yı-kılma, ihtimali varit ve mev-zuubahs bile olamıyacajı ve klü-bün kendi menabii ile yaşayabile-ceği tesbit olunmuştur.
Hakim olan kanaat Ateş - Güneş tarafından yapılan bu teklifin Galatasaray, ortadan kald.rıeı mahi-yette olduğu merkezindedir. Haber aldığımıza göre, idare heyeti bu teklif etrafında eski Calatasa-rayhlarla konuşacak ve bu zevatın da mütalealarmı alacaktır.
Emniyet müdürü bugün geliy r Birinci sahifeden devam
Buna nazaran, Fatih kazası merkez memuru Mehmet Ali Bey Beyazıt vilâyeti emniyet memurluğuna, İstanbul Emniyet müdürlüğü ikinci şube ikinci kısım başmemuru Cemal Bey Siirt vilâyet emniyet memurluğuna, Üsküdar merkezi birinci komiseri Ali Rıza Bey Zonguldak emniyet memurluğuna; Fatih merkezi birinci komiseri Salih Bey Mardin emniyet memurluğuna, Sirkeci istasyon komiseri Burhan Bey Gûmüşane kadrosuna tayin edilmişlerdir.
Bualardan başka, İstanbul Emniyet müdürlüğü kadrosunda daha başka değişiklikler de beklenmektedir.
Fehmi beye, bir aylık mezuniyeti bitincıye kadar müdür muavini Hüsnü bey vekâlet edcektir.
Rus Hariciye komiseri, silâhsızlanma komisyonu reisi M. Hendersonun fikirlerini amelî bulmuyor
müsbet kararlar
Moskova 22 (A. A4 — Tas ajansı bildiriyor:
M. “Litvinof,, Cenevrede Silâhsızlanma kon-ferausı bürosunda iradettiği nutukta, devletlerin silâhsızlanma sahasında derpiş edilen tahdidat ▼e taah b ü d a 11 deruhte etmeğe muvafakatlerin i temin imkânsızlığı s e be bil e, konferans mesaisinin durduğunu hatırlatarak bu vaziyetin devam ettiğini ve M. "Henderson,, tarafından tasavvur edilen mahdut bir nisbet halinde de olsa
ittihazına müsaade etmesi pek muhtemel olmadığını söylemiştir.
M. Henderson tarafından ruz-nameye konulmuş olan silâh imal ve ticareti meselesine temas eden M. “Litvinof,, Sovyet heyeti mu-rabbasasının bu hususta hiç bir itirazı olmadığını ve Sovyet Rus-yada ne hususi silâh imai&tı, ne de hususî silâh ticareti mevcut olmadığı için teklif edilen sistemin mezkûr mem'ekette filen cari bulunduğunu soyliyerek, diğer memleketler de bu yola girdikleri takdirde bunun memnuniyetle karşılanacağını ilâve etmiştir.
M. “Litvinof,, yalnız imalâtın ve ticaretin değil, aynı zamanda silâh transitinin de ilân edilmesini teklif etmektedir.
Hindistan anunu esasisi
Birinci sahifeden devam
Raporda çok mühim olarak şu üç teklif yapılmaktadır:
1 — Zabıta işlerine ait herhangi bir nizamname o nııntakada İn-gilterenin mümessili olan vali tarafından tasdik edilmedikçe mer’i olmıyacaktır.
2 — Tethiş hareketlerine karşı mücadele icabettiği takdirde İngi-iz hükümeti Hint hükümetinin her dairesini murakabe etmek için salâhiyeti tammeyi haiz bulunacaktır.
3 — îngi tireden gelecek mallara karşı konulacak tarifeler hak-kınde umumi valinin veto hakkı olcaktır.
Parlemento azası şimdi komisyonun raporunu öğrendiğinden meseleyi bütün teferruatiyle tetkik edebilecektir. Bu projenin müzakeresi beş ay kadar sürecektir.
Bundan sonra maddelerin tetkikine geçilecektir. Gerek son raporun onsekiz ay gibi uzun bir zaman zarfında hazırlanması ve gerek parlementoda rapora uzun bir müzakere devresi ayrılması, Hindistan imparatorluğu kanunu esasisinin tadili işine İngiliz efkârı umu-miyesinin ne büyük bir ehemmiyet verdiğini göstermeğe kâfidir.
Bir ellerile verip öteki ellerile alıyorlar!
Londra (A. A.) — Hindistan komisyonunun raporu hakkında mütalâalar yürüten M. “Lansburi„ , inkisarını açıkça bildirmiş ve demiştir ki:
“— Biz elimizle iktidar veriyoruz, yine biz elimizle bunu geri alıyoruz.,,
Hindistanlılar dominyon teşkilâtı istiyordu
Yeni defti 22(A. A.) — Hindi.-tan teşkilâtı esasiye İslâhatı komisyonunun raporu hakkındaki umumî intiba, Hindistan efk&rı umumiyesinin komisyonu, Hindistan için dominyon teşkilâtını tasvip etmemiş olmakla muabaze ettiği merkezindedir. Bununla beraber Hindistanlılar teklif edilen teşkilâtın ileride amele hükümeti iktidar mevkiine geldiği zaman tadil edileceğini ümit ediyoriar.
Sahipleri Hindistanlı olan “Kal-kûta„ gazeteleri komisyonun tekliflerini “ geri teklif „ diye tavsif etmekte müttefiktirler.
Müslüman Hintliler meyus
Kalkûta 22 (A.A) — Hindistan kanunu esasisi hakkında hükümetin hazırladığı projeyi tetkik eden parlâmento komisyonunun raporu hakkında müslümanlar umumiyetle fikirlerini henüz bildirmiş değitler-
Rut Hariciye komiseri M. “Litvinof,, Milletler Cemiyeti içtimalarmın birinden çıkarken
M. "Henderson,, un daimî silâhsızlanma komisyonları ihdası hakkındaki teklifine gelince, M. ‘‘Litvinof,, herhangi bir silâhsızlanma kararlaşmadan böyle bir ko
misyon ihdasının öküzlerden evvel arabayı koşmak demek olacağını söyliyerek :
“—Yakın bir istikbalde hiç bir şey yapamıyacağını bile bile bir komisyon ihdas etmek bunu evvelden tasdik demektir,, demiştir.
Buna binaen, Sovyet heyeti mu-rahhasası daha geniş bir vazife ile ve bütün emniyet ve sulh zımanla-n meseleleriyle meşgul olmak üzre daimî bir teşekkülün ihdasını teklif etmiş ve bu teklifin M. “Henderson,, un teklifiyle müvazi olarak tetkini teklif eylemiştir.
d r Ancak, bunların yegâne gazetesi olan “Star of İndia,, bu tekliflerin Hintlileri meyus ettiğini yazmaktadır.
“Çorçil.e göre Hindistan meselesi tehlikelidir
Eski İngiliz nazırlarından M. “Çorçiln , intihap dairesinde Hindistan meselesi hakkında irat ettiği bir nutukta ezcümle demiştir ki:
“ —Mücadelelerimizden birincisi Hlndistanda mes’ul bir yerli idare teşkil etmek ve inzibat kuvvetlerini yerli hükümete bırakmak hak-kındaki tehlikeli teklifi ret etmek, İkincisi de Sosyalistleri yenmektir. Bu iki mücadelenin her ikisinden de muzaffer çıkmak için henüz vakit vardır, fakat az zaman sonra iş işten geçmiş olabilir.
Eğer gelecek sene bütün zamanımızı Hindiatanın yerli idaresi hakkındaki lâyihanın müzakeresine hasredecek olursak ve eğer hükümet bu teklif üzerinde ısrar etmek suretiyle muhafazakârlar fırkasını yarmağa devam edecek olursa, müşterek düşmanımıza karşı koymak için kalkınmağa vaktimiz kal-mıyacaktır. Bunun önüne geçilmesini ve fırka teşkilâtının henüz vakit müsait iken bu meseleyi halletmesini temenni ederim.,,
Evinde sığır kesip satarken
Unkapanında Haydar mahallesinde oturan Ahmet isminde biri, Fatihte Çarşsnba pazarından bir sığır sat:n alarak eve getirmiş, evinde kesip ötekine berikine satmağa başlamıştır. Biraz sonra bunu haber alan zabita, mezbaha haricinde sığır kesüp, satış yapmanın yasak olması dolayısile, Ahmedin evinde taharriyat yapmış ve satılmak üzere kesilmiş bulunan 124 okka et müsadere edilerek mezbahaya gönderilmiştir.
Ahmet hakkında kanunî takibat yapılmaktadır.
Avrupanın seması kararıyor! Birinci sahifeden devam aşikâr ihtarlara rağmen bütün sene içinde bu hususta hiçbir şey yapılmamıştır. Almanya gayri meşru bir surette gizlice, sür’atle silâhlanıyor. Yalnız teşkilâtlı askerî tayyarelerde bile Almanyanın bir seneye kalmadan bizi geride bırakacağını gösteren bir çak deliller de vardır. Fakat Almanyanın teşkilâtlı askerî tayyarelerinden başka, bir çok ihtiyat pilotları ve tayyareleri olan devâsâ bir sivil tayyareciliği vardır ve bu sivil tayyarelerden çoğu bizim askerî tayyarelerimizden daha seridir.
Yine bunlardan bir çoğu birkaç gün, hattâ bir kaç saat içinde bomba tayyareleri şekline sokulabilir. Bunlara karşı bizim ne elimizde mevcut, ne de hazırlamakta olduğumuz birşey vardır.
Süratle kararmakta olan Avrupa seması ve bu memleketin Av-rupaya karşı |taahhütleri hakkında nazırlarımızın sık sık verdikleri beyanat, naran itibara alınırsa, vatanperver nazırların bu korkunç mes’uiiyet yükünü sırtlarında taşıyarak aylarca işlerine devam etmeğe hazırlandıklarını görmek ve parlemento aralarından birçoğunun fırkalarına itaati, milletlerine karşı vazifelerinden daha yüksek tuttuklarına şahit olmak insanı hayretler içinde bırakıyor.
Mister “Baldvin,, Avrupayı hayrete ve heyecana sîvkeden en vasi, şumullû ve çok metin bir söz söylemişti. “Hudutlarımız Ren’den başlıyor,, demişti.
Bcaba bit zevat emin olabilirler mi ki bugün Almanyayı kontroliarı altında bulunduran kimseler de cevaben: “ Bizim hudutlarımız da Taymistir,, demiyeceklerdir.
Mister “Baldvin,, in bu vasi be-natı yalnız kalmadı. Onun yanında birde Başvekilin beyanatı vardı. Nihayet şunu da hatırlıyalım ki bu zat beş senedenberi Başvekil olarak bulunuyor. Ohalde aceba ne dedi? Daha geçen gün “Ecnebi milletlere misal teşkil etmek arzusiyle müdafaa kuvvetlerimizi elimizden geldiği kadar, hatta daha fazla azaltmıştık,, dedi. Eğer hükümet bu iki beyanatı yanyana koyar ve ondan sonra acı ve endişe verici hakikate bir au bakacak olursa, millî bir zaruretin yaklaşmakta olduğunu görecektir ve eğer emniyetli, müttehit ve sulhperver bir siyaset takip edilmek isteniyorsa bu zaruret büyük bir gayret ve cesaretle karşılanmalıdır.,,
Hükümeti ele almak rekabeti 7 inci sahifeden devam
Duçe “Balbo,, nun gitgide çoğalan şöhretinden işkillenerek onu çölün ortasında görmeği daha elverişli bulmuştu.
Fakat bugün “Balbo,, “Musoli-ni„ nin karşısına yine bir engel gibi çıkıyor.
Geçenlerde, ltalyanın Habeşistan içlerine doğru yayılmak istediğini yazmıştık. Habeş ülkesindeki bu Italyan yayılışına ön ayak olan “Balbo,, dur. Bugün ltalyanın geçirmekte olduğu İktisadî zorlukları aşmak yolunu böyle bir yayılıştan bekliyenler, Balboya taraftarlık göstermektedirler.
ltalyanın iktisadi işlerini düzel-temiyen, diplomatça birçok muvaf-fakiyetsizliklere uğrıyan “Muso-lini„ nin adı ise gittikçe sönmektedir.
Fransız - Rus uzlaşması, buna karşı Almanya ile bir itilâfa muvaffak olamadığı için, “Musolinin politikasına ağır bir darbe teşkil etti.
Şimdi “Balbo,, nun saldırıcı emperyalizmi doğrudan doğruya “Mu-solinl ye dokunuyor.
Diğer taraftan Habeşistan» yayılış Italyaya tuzluya oturmaktadır, İtalya boyuna borç bulmağa uğraşıyor. Bundan birkaç ay evvel “Musolini„ nin lireti yerinde tutabilmesi için Fransa bankası ona elini uzatmıştı. Şimdi he Fransa böyle yeni bir yardımda bulunmak için ltalyanın Akdenlzde kendisile boy ölçüşmekten vaz geçmesini istemektedir.
Bundan başka, İngilizlerle Fran-sızlar “Balbo,, nun plânlarından endişe etmektedirler.
Hele Fransızlar “Balbo,, nun Habeşistandaki ilerleyişini iyi gözle görmemektedirler.
Böylelikle mareşal “Balbo,, nun politikasile M. “Musolini,, karşı karşıya dikilmiş duruyor. Bakalım bu karşılaşmanın sonu nereye çıkacak?.,,
Mançuri, Zeplin satın alıyor
Tokyo 22 (A. A.) — Man-çuri hükümeti, Okyanus servisi içinAlmanya'dan bir kaç Zeplin satın alacaktır. Bunların bedeli bakla ve Çin bezelyesi ihracatıyla ödenecektir.
Vitamin, kalori, gıda, sıhhat
Haşan
Özlü unlarında bol mikdarda vardır.
Yulaf, pirinç, mercimek, irmik, nişasta, patates, türlü ve sair özlü unlarla beslenen çocuk a - gürbüz, sıhhatli, neşeli olur. Haşan markasına d kkat. Taklitlerinden sakınınız.
Zamanın takvimi
TEŞRİNİSANİ
Resmî sene 1934 Rutu kasım 23 Hicrî K.sene 1353 Rumî sene ' 1350 1 2 inci Teşrin 10 1
6
CUMA
| Sabah İMSAK 1
ı S. D. şaDan s. D. 1
2 12 ıs 2 29
6 57 13
6*la İkindi Akşam Yatsı
S. D. S. D. S. D. S. D.
7 15 9 45 12 — 1 36 E..J
12 14 30 16 46 18 22 Zevali!
Bugünkü hava
Yeşilköy Rasat merkezinden aldığımız malûmata göre, dün hava tazyiki 767 milimetre bir sıcaklık en fazla 22 ve en az 5 derece idi. Hava kapalı ve yağmurlu geçmiştir.
Bugün de hava kapalı olacak ve rüzgâr poyrazdan mutedil olarak esecektir. Yağmur yağması ihtimali vardır.
İstanbul Borsası kapanış lıatleri 22-11 -1934
ÇEKLER
Açılış Kapanış
'Londra 629,75 630,50
Nev-York 0,794195 0,7928
Paris 12,06 12,03
Milâno 93125 93017
Brüksel 3,4040 3,3181
Atina 83,7614 83,5534
Cenevre 2,85 2,4495
Sofya 85,8925 65,7287
Amstcrdam 1,1750 1,1730
Prag 12,025 12,9785 1
Stokholm 3,0870 3,0870
Viyana 4,3075 4,2970
Madrit 5,82 5,8040
'Berlin 1,9260 1,9734
'Varşova 4,2075 4,1967
Budapeşte 4,1082 4,0980
Bükreş 79,2940 74,0975
Belgrat 35,02 34,9333
Yokohama 2,7380 2,7284
Moskova 1090,25 1093,
Tahvil ve Senetler
Açılış Kapanış;
04) 5 faizli 1933
Ikramlydi (Ergani)
0/0 7,5 faizli Türk .
borcu tahvili i 27,40 27,45
Anadolu D.yolu j u 47,9( 45,30
» „ mümessil 49,0! 49,40
On 7,5 Türk B II
0/0 5 Hazin*
Ergani B
Merkez Bank —
58 58
Rıhtım
İş bank nama
Aralan çimento 13,75 73,75
An ad. D. Y. 0/0 W 27,30 27,25 j
— Hilâliahmer —
MERKEZİ UMUMİSİNDEN:
Eskişehir ambarında: 2,40 boyunda ve 1 metro kutrunda iş bağlanır maateferruat mükemmel bir torna ve iâstik geçirmeğe mahsus bir pres tezgâhîarile bir itfaiye otomobiline verilen fiatler haddi lâyik görülemediğinden 24/11/934 tarihinde tekrar müzayedeye konulacağından taliplerin müracaatleri (5014)
Himayei Etfalin Anka-rada vereceği balo
B. M. M. Başkanı Kâzım Paşa Hazretlerinin yüksek himayeleri altında Türkiye Himayei Etfal Cemiyeti menfaatine 6-12-934 Perşembe günü akşamı Ankara Palas salonlarında verilecek olan millî kostümlü balonun çok zengin ve eğlenceli olması için büyük bir özenle çalışılmaktadır.
Balo gecesi zengin bir de piyanko çekilecektir.
Geçen sene yalnız Hanımlar arasında yapılan millî kostüm müsabakası bu 6ene erkekler arasında da yapılacaktır. Müsabakada kazananlara kıymetli hediyeler verilecektir.
Bilet Fiatları
Bir Bey iki Hanım için 6 lira Bir Bey bir Hanım için 5 lira Yalnız bir Bey için 3 liradır.
Halkevınde Konferans ve konser
Halkevinden :
1 — 26/11/1934 Pazartesi günü saat (17) de Cağalolunda-ki Merkez salonumuzda Müze ve sergiler şubemiz komitesi âzasından ve Asarıatika müzeleri Şark eserleri mütehassısı Hikmet Turhan Bey (Ayıntaplı mütercim Asım efendinin hayat ve eserleri) hakkına pro-jeksiyonlu bir konferans verecektir.
2 — Bu konferanstan sonra Konservatuvardan bir heyet tarafından bir Oda musikisi ve şan konseri verilecektir. Konferans ve konser herkese açıktır.
Geyve Asliye Hukuk mahkemesinden :
Akhisarın Çardak karyesinden motörcü Mustafa efendi tarafından Muazzez Hanım aleyhine Geyve Hukuk mahkemesine ikame ve isrihsal eylediği 11-2-933 tarih ve 3/16 No. lu boşanma kararı müddeialeyha-nın ikametgâhının meçhuliyetine binaen tebliğ ettirilmemiş olduğundan H. U. M. K. nun 141 inci maddesi mucibince tebliğ makamına kaim olmak üzere ilân olunur.
Süreyya Opereti
Bugün matine saat 15 de Beyoğlu Mulenrujda Kadınlardan Bıktım Operet 3 perde Yazan: Yusuf Sururi Loca 200 Mevki 40 - 25
Bu akşam 20,30 da
Osküdar Hale Tiyatrosunda
Kadınlardan Bıktım Loca 200 Mevki 40 - 25
Yarın akşam Beşiktaş Sümer Tiyatrosunda Karım Namusludur
Teşrinisani 23
i
SE
3C
9E
Fiyatta: Rekabetsiz yürüyüş
MÜJDE
]
İstanbul Belediyesi ilânları
Eminönü Kaymakamlığından: Başı boş olarak bulunup tahtı muhafazaya alman bir av köpeğinin sahibi her kim ise bir hafta zarfında gelip almadığı takdirde satılacağı ilân olunur. “7989,.
[
SIHHATİNİ SEVENLERE
AfyonkarahLar Madensuyunun hazımsiz’.iğe, Karaciğer ve böbrek rahatsızlıklarına karşı şifaî hassalarından istifade edenlerin adedi gün geçtikçe artmaktadır.
AFYONKARAHİSAR MADENSUYUNU
içenlere kolaylık olmak üzere »u kamyonetle n-rinin yerlerine kadar gönderilmekte ve ayrıca lik kasa arla da su verilmektedir.
Umumî satış yeri: Yenipostane civarında AksaraylIlar hanında Hilâiiahmer «atış mağazasıdır. Telefon: 29062 6016
* S?
Eminönü Kaymakamlığından: Başı boş olarak bulunup tahtı muhafazaya alman kurt cinsinden bir köpeğin sahibi her kim ise bir hafta zarfında gelip almadığı takdirde alelûsul satı'acağı ilân olunur. “7990,.
—--------------------------
| * | İstanbul Evkaf Müdürlüğü ilânları) * |
1 — Şişli, Meşrutiyet, Ebe kız sokak 26 - 28 No. Iı Valide Apartımanının 7 No. lı Dairesi.
2 — Çarşıda Kürkçülerde 31 No. lı Dükkân
3 — „ Feracecilerde 4 „ „
Yukarda yazılı mahaller 935 senesi Mayıs nihayetine kadar kiraya verilmek üzere arttırmıya konmuştur. Tutmak istiyenler 3/12/934 Pazartesi günü saat on beşe kadar Evkaf Müdüriyetinde Vakıf Akarlar kalemine gelmeleri. “ 7965,,
Zafiyeti umumiye, iştihasızlık ve kuvvetsizlik halâtında büyük faide ve tesiri görülen
FOSFATLI
Dişlen Kurtarır!
Diş etlerini Kuvvetlen -
Ağız kokusunu defederl
Ağızdaki jütün muzır mikropları
a/
sİ
o/o 100 il]
Öldürür!
Far Macunu
Far macununun ince bir ekmek parçası üzerinde sürülerek ve ufak ufak kesilerek veya hamur, pastırma, ve her nevi yiyeceklere hafif surette sürülerek farelerin bulunduğu mahallebırakılır. Fareler bunu kemaliiştiha ile yerler. Vederhal ölürler. Ve bir daha kokmazlar istimal edilirse farelerin ana baba ve ecdatları
ŞARK MALT
HULÂSASI
kullnınız.. Her eczanede satılır.
Satılık Ev
Küçük Mustafapaşada Ayakapu caddesinde beş odalı ve bahçeli bahçe ve matbahında birer kuyusu bulunan kâgir bir ev acele satılıktır. Görmek istiyenlerin bekçi Haşan ağaya pazarlık için dç İnlrsarlar koruma san/ığuıda Hilmi Beye müracaatları.
h
Far Buğdayı
Farelerin bulunduğu mahaıie ( Far ) Haşan fare zahirinden buğday nevileri serpilerek bütün fareler öldürülür. Buğday nevilerinin beher adedi bir adet fareyi muhakkak surette öldürür. Ve bu ölen fareler kokmaz ve kaskatı bir hale gelir. Ve istimali gayet basittir.
Far macuniyle far buğday daneleri bir arada küliiyen mahvu perişan olacakları muhakkatır.
Buğday nevileriyle macunlarının beher kutusu 25 ve büyükleri kırk kuruştur. İkisi bir arada 40 kuruştur. Deposu Haşan Ecza eposudur.
SgM
İMALDE SAN’AT
Mevaddı iptidaiyede: Birincilik ve tazelik
Müstahzaratında Nefaset
£ncak 19 senelik ayni saha üzerinde devamlı ve mütekâmil bir çalışına sayesinde (ÇAPA MARKA) Pirinç unu fabrikasının ettiği muvaffakiyetin ’ mahsulüdür.
Halkın sıhhat ve menfaatini düşünerek, müstahzaratının en fennî vesaitle imaline çalışan (ÇAPA MARKA) fabrikası iştirak ettiği yerli ve beynelmilel sergilerde fevkalâde altııı madalvelerle takdir ve taltif edilmiş ve daima sıhhatini koruyan, zevkini muhterem halkın rağbetine mazhar olmuştur.
Tercih: Sizi
pirinç unlan Mercimek „ Bezelye „ Patates
ve torba ve çorbalık
aldatmıyacak en doğru hakikat işaretidir. Yegâne öz Türk
Marka
I
san’at eseri
Müstahzaratı
15 — 50 gramlık pakte ve kıılu Kara biber
„ — „ „ „ „ Kırmızıbibe”
». — »» ). „ „ Tarçın
»ı — » „ „ „ Yenibahar
„ — „ Kimyon
„ — .. »» „ „ Sahlep
„ — » )» „ ,, Zencefil
Karanfil Şişe
KapsülFı beyaz biber Tuzluk „
vesaitle ihzar ve imal edilmiş
en nefis Nişasta son sistem
1-2 ve 1-1 kutu sofra tuzları. Adres: Beşiktaş - Kılıacli, Çapa
Marka Telefon : 40337
j Biber ve Baharat Ticarethanesi
Her nevi halis Kırmızı ve Karabiber ile muhtelif Baharat bulunur. Ağzının tadını bilenler dükkânımıza bir kere uğrarlar. Toptan ve Perakende Tahmis Caddesi Numara: 48
ALGOPAN
"“""""“Cevat
Soğuk algınlığı, nezle siyatik, baş ve diş ağrıları için en faydalı ve müsekkin ilâçtır, Bütün eczanelerden 1/6/12 lik orijinal madenî kutularda olmak üzere isteyiniz-
Tepebaşı Şehir Tıyatrc sunde ndüz matine at 14,5 ta kşam suvare saat 20 de
Madam
San Jen
Komedi 3 perde
1 - B şhogıç Yazanlar: Vik-toryen Sardo ve Emil Mora
Tercüme eden : Seniha Bedri H.
İstanbul Belediyesi
JehirIYyaîrosu
Deniz yolları
İŞLETMESİ
Acenteleri: Karaköy - Köprübaşı Tel. 42362-Sirkeci Mühürdarzade ■MU Han Tel: 22740 UE»
Karadeniz yolu
VATAN vapuru 24 ikinci Teşrin Cumartesi günü saat 18 de Hopaya kadar.“7964„
Ayvalık yolu
MERSİN vapuru 24 İkinci Teşrin Cumartesi günü saat 18 da İzmire kadar. 7963
İstanbul Milli Emlâk Müdürlüğünden :
Beyoğlunda Hüseyin ağa mahallesinde Tarla başı caddesinin Kalyoncu karakoluna bakan kısmında kâiu 180, 182 No. lı tahminen 94 metre murabbaı arsanın bedeli defaten ve nakten verilmek şartiyle beher metre murabbaı 13 lira üzerinden açık arttırma usulile satılacaktır. İsteklilerin 13/12/934 Perşembe günü saat on iki buçukta 92 liradan ihâret pey akçelerde müracaatları. *• R „ “7900,,
İmtiyaz sahibi: Ali. Umumî neşriyatı idare eden yazı işleri müdürü: C. Hikmet. Matbaai Ebüzziya
Eski Fransız tiyatrosunda Şehir tiyatrosu operet kısmı
Gündüz matine saat 14,5 ta Akşam suvare saat 20 de
BU BİR RÜYA
Operet 3 perde, Besteliyen Ferdi Yazan: Selma Muhtar H.
— Zührevî ve cilt hastalıkları — Mütehassısı
Dr. HAYRI ÖMER
Öğleden sonra Beyoğlu Ağacamii karşısında 133 No.
Te1: 435 36
Asipirol Necati; Necati
Geyve asliye hukuk mahkemesinden:
Geyve hazinei mâliyesine izafeten vekili Süleyman Bey tarafından sabık Mal Müdürü Saim Kadri aleyhine açtığı alacak davasının icra kılman tahkikatında müddeıaleyhe gazete ile vaki olan tebligata rağmen muayyen günde gelmemiş olduğundan hakkında gıyap kararı ittihaz edilerek tebliği zımnında tahkikatın 2-12-934 Pazar saat ona talik kılınmıştır. Vakti mezkûrde tahkikat dairesine gelmeniz veya itiraz etmez ve tarafınızdan bir vekil de göndermediğiniz takdirde H. U. M. K. nun 405 inci maddesi mucibince bir dahi mahkemeye kabul edil-miyeceğiniz ilân olunur.
eczanesi