Pazartesi
Boımuharrlri: Mûmmi botfc fenik
OCAK 1950
23
Denizeller Caddesi î
Posta Kotunu: 193 ANKARA Telgraf: Zafer Gazetesi Ankara Başmuharrir tel: ........ 15019
Yazı İşleri İdare ....... 15315
AFER
Ruffiin 2 nci sahifede
Tetkikler - Tecessüsler
l’ıl : 1 — No. 269
Fiyatı h*ı yerde 10 kuruştaı
Demokrat Partinin dünkü ilçe kongresinde hazır bulunan delegelerden bir kısmı
Ankara D.P. Merkez Hç»si Kongrelerinden 4 üncüsü
Dünkü Kongre çok heyecanholdu
Bir delege: “Ne yaptılar, yediklerinde bile
tüyü bitmedik yetimlerin
Demokrat Parti Ankara merkez ilçe idare kurulunun yıllık kongrelerinden 4 üncüsü dün sabah saat
bir saatlik fasıladan sonra geç vakitlere kadar devam
9 da Anafartalar caddesindeki To-ros kıraathanesi salonlarında yapılmıştır. İl idare kurulu başkan ve üyeleri, muhtelif delege ve dinleyicilerin de hazır bulundukları toplantı öğle yemeği için verilen
Toplantı ilçe idare kurulu başkanı Atıf Benderlioğlu tarafından açıldı. İstiklâl marşını mütear.ıp yapılan yoklamada ekseriyetin mevcudiyeti görüldü ve tüzük mu-ribince kongre divanı seçimine ge-
hakkı var,, dedi, akşam Çildi. Neticede kongre başkanlığına . ettniş- avukat Osman Şevki Çiçekdağ, i-
♦ (Devamı Sa: 5 Sü: 1 de) L
Komünist Çinliler bir koldan Tibete bir koldan da Hindiçiniye girdiler
30 bin komünist Fransız Hindistam birliklerde muharebeye tutuştu Komünist Çinliler 1500 kilometrelik cebrî yürüyüşten sonra Tibet hududundan 55 km. içeriye nüfuz ettiler
Honkong, 22 a.a. (United Press) — Pekin radyosunun verdiği bir ha bere göre. 1500 kilometrelik cebri bir yürüyüşten sonra komünist bir İlkleri Himalaya dağlarını geçerek Tibet hududundan 55 kilometre içeriye girmişlerdir. Spiker bu harekâ tın gayesi hakkında hiç bir şey söy lememiştir. Bununla beraber Çin* den gelen haberlerde komünistlerin Tibet e yakın Sinkiang eyalet n-de 250 bin kişilik garnizon binaları inşa ettikleri bildiriliyor. Bundan da komünistlerin Tibet'i işgale hazırlandıkları anlaşılmaktadır.
Taipeh, 22 a.a. (United Press) — Resmî milliyetçi tebliğinde bildirildiğine göre. 30.000 komünist ve çeteciden mürekkep bir kuvvet, Fransız Çin Hindistan'ı birliklerine taarruz etmektedir. Harekât Ton-kink eyaletinin kuzey ve kuzey-ba tı bölgelerinde cereyan etmektedir.
iki kere iki dört etmiyor!
vazan • Mümtaz f 'aik FHNİK
kadar, ista- dır. Tiraj hakları dolayısiyle kar-doğ- şıhğuıda döviz ödemiyeeegunzz mal lâzım- 1ar vardır. Bunları bıı 119 milyon-bu, i ♦ (Devamı Sa; 5 Sü: 4 de.
ünyada rakam
■ listik kadar sağlam ve ru bir şey olmama dır. İki kere iki dört ederse, dünyanın her tarafında dörttür. Bu- I nu değiştirmeğe imkân yoktur. Ra- 1 kâm her yerde aynıdır. Sayı her | yerde birdir. Fakat gelin görün ki, ,ı politikada rakam cörûr.n de daha I oynak bir hale gelir. Mahiyetini kay I heder; o bizim mektep sıralarında o-kuduğumuz iki kere iki dört eder ' lâfının iflâs edip de iki kere ilenin hakikaten uç buçuk, fakat istenildiği zaman beş bucuk da ettiği vakidir.
Simdi fikrimizi izah edelim: Dış Ticaret Dairesi Reisinin geçen giin gazetelerde in'Jşar eden beyanatına göre, geçen yılın il aylık devresinde ithalâtımız, 741 milyon kusur lira, ihracatımız 591 miljon küsur liradır. Arada ihracatımız aleyhine 149 milyon lira bir fark vardır. Aldığımızdan İri buçuk milyon liralık az mal satmışız, yani dış ticaret muvazenemiz mis gibi aleyhimizedir. Fakat geçen sene bu açık 214 milyona yakındı; bu sene bu katlar düşmüş olması yine de falihayırdır. Ama, Dış Ticaret Dairesi Reisi bunun da bir izahını yapıyor; ve bu 149 milyonuna düşü:e d üşüre tam -2 milyon liraya düşürüyor. Ona göıe, tediye ı dı. Eu arada muvazenemize tesir etmiyen unsur- Türk Bayrakları ile lar da ithalât rakamlarını kabart- , şılamıya çıkar ' mı.ştır. Mesel bunların içinde Mar- diliyordu. İst; shall yardımı ile gelen mallar var- lini al. ıışıı. Tren
Demokrat Parti ve
İşçi mes’eleleri
—»aa■ Yazan: __
Samed AĞAOĞLU
Kırıkkale D. P.
üçe Kongresi
Köylü kırık kağnı tekerleğine hasret çekerken muhtarlara kadar otomobil
ince Alemdaroğlu ve Özçoban’ın nutukları
Kırıkkale, 22 (Telefonla, — Krı rıkkale Demokrat Parti ilce kon-1 gresi bugün büyük bir heyecan r | çinde parti binasının altındaki kah , vede yapıldı.
Demokrat Parti rozetlerini hamil i yüzlerde halk ve delegeler shbahın i elken saatlerinde davul zurnalar, sokaklarda geziyorlar ve Ankars dan gelecek misafirleri hekliyorlar-ıtlar üzerinde elinde , misafirleri kar in, köylülere tesadüf e tasyon bir mahşer haletinde geldi.
Halk coşkun tezahüratla misafirleri karşıladı, ilce binasına kadar in 6an seli halinde götürdü. Ve derhal kongleye başlandı.
Atatürk'ün aziz hatırasına hürmeten yapılan ihtiram duruşundan sonra ilce başkanı Fuat Seylıun kongreyi ufak bir hitabe ile açtı. Başkanlığa Haindi Bulgurlu, ikinci başkanlığa Arif Oragon, kâtipliklere de iki genç arkadaş seçildi. | fBir senelik mesai raporu okundu. ' Rapor üzerinde çok güzel •. -• de-, mokıatik tenkitler yapıldı. Bu ten ir (Devamı Sa: 5 Sü: 5 de)
Türk işçisi
Demokrat Partinin kıırulmasiyle vet kazanmıştır, memleketimizde yeni bir devir baş- 1 Bu ana değişikliğin tabii netice-l&liiş bulunuyor. Bu yalnız siyasi leri her sahada kendisini göster-hayatta tek parti yerine birden zi- [ meğe başlıyor : yade partilerin mevcudivetini ifa- Hususi sermayenin devlet iktisa-de eden bir değişiklik olmayıp, di faaliyetlerinin rekabetinden ko-memleketin içtimai bünyesinin her* runması lüzumu hissedildi; noktasında beliren derinliğine ve i Devlet iktisadi faaliyetlerinin genişliğine bii- başkalaşma ve yeni- ; hudut ve şümulünün tesbit ve tah-lenıne hâdisesidir. didi artık bir zaruret olarak kabul
Bütün hakların memhai addolu- ! edilmektedir.
nan mutlak otoriter devlet mefhu- j Vatandaş reyinin her türlü teca-mu itibarını kaybetmiş, asıl vazife- | vüze karşı himayesi fikri bütün vasi vatandaş hak ve hürriyetlerinin tundaşların vicdanında yer almıştır, muhlıfazası olan devlet görüşü kuv- j ★ (Devamı Sa: 5 Sü: 5 de)
greyjstiyor
Motorlu taşıt sendikası
işçilerinin dün yaptığı
toplontıda konuşulanlar
Motörlü Taşıt ve Garaj İşçileri Sendikası dün öğ-. leden sonra Halkevinde Ge ’ nel Kurul toplantısını yap-
Sendika başkanı Şeref Kayhan, kongreyi açtıktan sonra başkanlık divanı seçimine geçilmiş ve Haşan Songülcr kongre başkanı seçilmiştir. Söz alan başkan bilhassa isçilere grev hakkının tanınmasına temas ederek Mecliste konuşulan grev meseler.nc ait Halk Partisinde mevcut zihniyetin değiştirilmesi ve grevin işçiye verilmesi lâzım geldiğini, otobüs işçilerine tatbik edilen lokavtın hâlâ devam etmekte ol
Müteakiben söz alan Ankara Bölge Çalışma Müdürü Fazıl Sağlam, grevin, i" m ve memleke' timiz iç n grev hakkının tanınmasının iyi ölmıyacağr m belirttikten sonra 199« ■ n meı yette olan l,
... -,ı ■ tl.
son olarak Grev hakkı ta-
•
ı r ) mı? dt ■ ’
Burun üzerine irinden çıkartılmış b r şoför de şö.vle söylemiştir:
— Sendikanın- bizi beslemesin- lüzum yoktur. Za tim hiz bir avdan beri açız ■
tir ki
★ (Devamı Sa- 5 Sii- (ie)
Ankora Güreş Takımının büyük zaferi
Oransızlar geceki güreşlerde
5i tgşlal-0 mağlûp oldular
Güreşlerin bütün tafsilâtını dikkate şayan bir radyo
röportajiyle okuyucularımıza aynen veriyoruz
ı Şiddetli bir tipi fırtınası yüzün- İlk müsabaka 52 kiloda Halit Ba-j den nakil vasıtalarının bile güçlükle laımrle Fransız Dolre arasındu baş-işiemesine rağmen büyük bir kala- ladı. Halit Balamir elenselerle giriş-Sergi sarayını doldur tL Fransız bu sırada bir kol kaptı fakat kendi oyunu ile Halidin altına düştü. Halit bel kündesine geçmek istediyse de aktaramadı, minder dışına çıktılar.
* (Devamı Sa: 5 Sü: 1 de)
Radyo röportaj: Türk Fransız
Greko-Romcn güreşlerinden ikin 1
cısı de ditn akşam İstanbul Sergi ve ......... --o
Spor sarayında Paris - Ankara ta- 1 balık Spor ve kıınları arasında yapıldı. ı muş bulunmakta idi
kabinesi isteniyor
AKINTIVA |
KÜREK
I
Bitaraf çevrelerin ve müsta i! bazı gazetelerin ortaya allığı yerirde b*r teklif tasviple karşılanıyor 1950 seçimlerine bugünkü iktidar çe ; bir mahiyet taşıması bakımın- i partisiyle muhalefetin hangi şartlar dan ehemmiyetli sayılmaktadır. Zi- j altımla iştira.; edebileceği, hattâ iş- r.ı, muhalefet mahfillerine göre, (İrak edıt) etmiyeceği bahis konusu kabineye girecek ve seçim sırasında ' ■lduğu bir sırada, ortaya atılan hal hükümet kadrosu içinde bulunacak | tarzlarından bin de bjr koalisyon olan bir kaç muhalif Bakan, seçim- I kabinesinin kurulması olmuştur, , lcrin eınnivet ve huzurunu sağlamak
Bu fikir, aynı zamanda, muhale- hususunda, seçmenlerin psikolojisi etin seçimlere girmek veya girme- üzerinde çok müsbet bir tesir yapa-ınök hususunda alacağı karar üzerin- i bileceklerdir, de de büyük ölçüde müessir olabile I A (DrVaıııı Sa: 5 Sü: 3 de) j
K* im demiş, C. il. I*, içinde kaynaşan hizipler var: kimisi Atatürkçü, kimisi değil, di-
Hilmi Uran ın hakkı var: Hükümetle parti arasında su sız-
Yalnız bazı çatlaklarda görünüş başka başka! Biri Atatürkc ciıi uzatan broşürleri bedava basıp dağıtıyor, öbürü, ona heykel dikmeğe kalkıyor!
Doğuya broşürse, İstanbııla da h ■ '.-i!
İleni Ebedi Anıt - Kabir, den )-)fii':ı birde •Flıedi bevkel- tem nesi lâzım değil mi? —
YEDEKÇİ
ZAFER
GÜN GEÇERKEN. .
C.H.P. deki ihtilâf !
Muhip DIRANAS
LJ ;ılk Partisi içinde beliren görüş *■ ayrılığı ve dolayısiylc ikilik bir vakıadır. Hattâ bu ikiliğin gün geçtikçe daha da artıp, had bir safhaya gireceğinden hiç şüplıc edilmemelidir.
Haddizatında bu ikiliğin, hafızamızı yokladığımız zaman, daha 1916 seçimlerini takip eden günlerde bir İnönü - Pekcr mücadelesi halinde başgösterdiğini, sonra ge-nişliye genişleye bir hizipler ihtilâfına dökülerek daha yaygın olarak bir müfritler - mutediller çarpışması şeklinde devanı etmiş olduğunu hatırlıyacağız. Hizip-lenme, yine hatırlardadır ki, 35 lerin ortaya çıkmaslylc başlar ve ıbu esnada İnönü’mün tedricen ikinci plâna doğru çekilme temayülünü gösterdiği ve mutediller cephesinde 35 1er içinden o güne kadar pek tanınmamış, bilinmemiş genç bir simanın ortaya çıktığı ve sistemli bir surette, ve süratle birinci plâna doğru itildiği görülür. Bu genç, tabii tahmin ettiniz, çerçevesiz gözlüklerinin altından şeytani bir kurnazlıkla bakan ve o günden bugüne kadarki siyasî hareket vc faaliyetlerini yakından takip etmiş olanlarca artık bir Makyavcl ruhu taşıdığından şüphe cdilmiycn Nihat Erim’dir.
İnönü, aradığı piyonu bulmuştur. Usta bir şatrançcı mcharetiyle bu piyonu sure süre, satranç tahtasında, rakibin önündeki son haneye getirecek vc orada vezir yapacaktır.
Parti kazanılmıştır. Nitekim rakip olarak oynıyan Poker bu piyonun ilerlemesine mâni olamadığı, üstelik de bir slirü hatâ işlediği için mat olur. Hatırlarsınız ki, Poker en son, en sıkışık durumda, -belki de son bir kurtuluş imkânı aramak vc bulmak varken- üstelik kendi kendine çelme takarak yuvarlanmıştır, böylece de kendisiyle birlikte bütün hizbini mukadder akıbete bir an önce yuvarlanıl ştır.
Bundan souraki hâdiseler daha yakın tarihtir, daha iyi hatırlanır. Hulâsası şudur ki: 35 1er ve onlara katılanlarla birlikte mutediller dediğimiz zümre partide bütün hâkimiyeti ele geçirmiş, ondan sonra da mevkilerini sağlamlaştırmak i-çin sistemli bir surette çalışmayı ihmal etmemişlerdir. Böylcce de, bütün parti denebilir ki, bu galip hizbin kahramanı olan küçük dik-
tatörün, yani Nihat Erim’in hegemonyası altına düşmüştür.
Bununla ıbcraber, kazanılan savaş kat’i bir meydan muharebesi- 1 nin sağladığı tam zafer vc galibiyet değildir. Mutediller imha ed.l nıcıııiş, sadece sindirilmiştir. Hepsi partidedirler, hattâ çoğunluk- ■ taırlar. Her zaman tatsızlık, İh- j tilâf çıkarabilir, hattâ karşı tarafı atfedebilecek büyük oyunlara girişebilirler. Bugüne kadar bunu yapmamışlarsa, azlıklarından, kuvvetsizliklerinden değil, olsa olsa muhalefetin gittikçe artan kuvveti karşısında, Iıcr şeyden önce, ve hiç değilse parti halinde ayakta , tutunabilıncnin hayatî ehemmiyetini idrak etmiş olmalarındandır vc sonra da, nihayet 1950 seçimine kadar önlerinde geniş bir zaman vardır.
Simdi bıçak kemiğe dayanmış bulunuyor. Zamanımızın bîr Hftlet efendisi rolünde olan Nihat Erim’in bütün dehâsını vc kurnazlığım 1 göstereceği zaman gelmiş, çatmış- i tır: 1950 Partisi içindeki bütiin Pc-kcr’cilcri, eski mağlûp silâhşörlcri, i hulâsa kendisinin vc hizbinin iklba-lini tehlikeye düşürebilecek bütün . unsurları bir kalemde imha etmeğe «aP-acrtktır. Bunun için de ilk yöl , seçimlere vc listelere hâkim olmaktır. ı
İşte dâva vc kapatılması, örtülmesi, mümkün olmıyaıı realite buılvr. Vc kanatimizcc eskiden' ınüfı-Itİcr diye adlandırdığımız,! şimdi de kurultayın, seçimlerden önceye alınmasını istedikleri İçin 1 «Kurultaycılar» diyebileceğimiz lıi- i zlp, nc yaparsa yapsın, hangi mad- ' deye (başvurursa vursun, şimdiden ] dâvayı kay betmiş görünmektedir, i Çünkü nc İnönü'nün kendilerine merhameti olacaktır, nc dc Nihat Erim, bugün için kendisine bahşedilmiş geniş müsamaha, kudret vc imkânları boş yere harcıyacak, yahut iyi kullanamıyacak kabiliyetsizlikte bir adamdır.
Bununla beraber mücadeleyi iyi ve kendilerinde mevcut bulunduğundan şüphe etmediğimiz tecrübe vc kurnazlıkla idare edebilirlerse, her şeye rağmen ekseriyet kendilerinde olduğu için, ku-rııltaycılar, bugünkü idbarlaruı-dan kurtulacak, bir çıkış noktası da bulabilirler. Yeter ki, onlara yol gösterecek bir • Bozkurt» önlerine çıksın vc kafalarında yıllardan-beri yeretmiş -Tek Şef., heyulası yıkılsın.
Berberlerin toplantısı
Dünkü toplantıda Gelir Vergisi hakkında bir konuşma yapıldı
Berberler Derneği genel kurul toplantısı dün öğleden sonra Hal-Icovlhdö yapılmıştır.
Kongrenin açılmasını müteakip Ib ı . i ler derneği başkanı Halil Tu ter kürsüye gelmiş ve Atatürk’ün ruhu için bir dakika sükûta davet ettikten sonra raporların okunma sına geçilmiştir.
Müteakiben ilgili bir memur ta-rafından 'ir vergisi Esn : ve kul fa vergilerine dair konuşmalar vfj-, pilmiş, bu arada bazı berberler kul ftt imtihanlarında yolsuzluklar olduğunu ileri sürmüşlerse de imtihan heyetinden bir berber demiştir ki:
Eğer bizim kararımıza itiraz ediyorlarsa İstanbul’daki berberler ( emiyetindön usla dinlotnası alır-laf vc bizi de utandırırlar.
Bundan sonra yeni Yönetim Kurulu seçilmiş ve bazı üyelerin teklif ve dilekleri üzerinde konuşmalar yapılarak toplantıya son verilmiştir.
BİR AÇIKLAMA
Dün Rasim Tınaz imzasiyle aldı-.imiz mektubu Matbuat Kanunu mucibince aynen peşredyoıuz:
■ Bir yıla yakın bir zumundan beri nk'nrada Postu caddesi S-.vns sokak No. 0, kat 2 dc Tınaz Yayınevinde ı :)ıvc (ıtOğim ve Kanaat Matbuasında bastırdığım (Türkiye Esnaf. Ti-(inat vc çiftçi) isimli gozo-ıhibi ve yıv.ı idleri müdürü-siy.ee) guz.etçnizvp de malûm [a/.çto gibi benim do ilân yapmam hakkımdır hu mıokrul olmanız dolavı-damamunız ve oraya bu-,;I bizirn gibi lıflıcıcık
Juk («ocuk ce ı genç bir ur-Ktinni etn ■ haberini ne.
-.izin müCRse azdı. Bir defa
MESELELER
KRİZ GEÇİREN
EH DÜNYA ! =
Milletin itimat ve sevgisini kaybettiğim hisseden İktidar Partis.. müthiş bir sinir buhranı geçiriyor. Her biri birer profesör olan bu zc vâfm. hiddet ve şiddetle her j izhar ettikleri tehdit vc o.-.l; . milleti korkutmoktun ziv. (i(_ dürüyor.
Filhakika, muhalefetin tem ağırbaşlı, vatanpırverane muit si karşısında, iktidardan ün kesen C. H. P. topyekûn telâ.1 mü-ş, yaptığım ve yapacağını nuş bulunuyor
Bu cümleden olarak, son günlerde, Kayseri, Balıkesir ve yurdun sair bölgelerinde yapılmakta olan C.H.P. il kongrelerinde konuşan, Devlet Bakanı vc Başbakan Yardım eısı Sayın Nihal Erini, ve İçişleri Bakanı Emin Erişirgil, koskocaman profesör olmalarına rağmen, Demokrat Parti Istişari kongresinin neticesinde yayınlanan beyannameyi anlamamı: görünü-
yorlar ve kasten yanlış tefsir ediyorlar. Oysa ki, memleketin dört bucağından, bu kış - kıyamette, bir çok müşküller içinde Ankara’ya gelen 153 delege vatandaşın temsil ettiği büyük halk kütlesinin karar ve kanaatlerinin bir hülâsası olan beyanname, tamamiyle selis bir türkçe ile kaleme alınmış bulunuyor. Beyannamenin açık manasını anlamamış görünen sayın profesörlere insaf tavsiye ederken, partilerin gaye değil vasıta olduklarım ha tırlatmak isteriz. Memleketin aydın birer çocuğu, devlet ve hükümet a-amı olduklarını unutmamalarını, ■ ak» ı kara. «kara» yı ak görmek bedbahtlığından korunup kurtulma lannı âileriz.
Şu fâni âlemde, iyi hizmet ederek, gök kubbede hoş seda bırakmak, ruh ve vicdan huzuriyle ebediyete intikal etmek, her halde, türlü süfli ihtirastan evlâ olsa gerektir.
rlü bu
Yazan: Feyzi Roztepe
gül-
ıkube
udini (
içinde ve serin kanlılıkla hâdiseleri tetkik etmek ve âdil bir karar almak icabederken (para, ordu cm rinde oldukça, iktidarı benden ala-■ k kuvvet yoktu; .) düşüncesiyle hareket eden zümreye acımak lâ-
Sayın Sıtkı Ynıalı’hın ifade ettiği gibi -iktidar, millet reyi ile geli nıp. millet reyi ile terkcdilen yer* d'ı. Geçmişin gcıef payının ıskat* çıhgı ile geçinmek ıstiycn bir zihniyet kendi kendini tasfiye yoluna gidecektik, vc o gün dc çok yakındır.
miri sal .v.İiın bu s dur. Hor
husustu do: siyle ilân
! raya vv iıiihav-b.h- eserle hem hizmet l\em de çındırıııyk için kaduŞii hi«- biı •Jcn basit bir pol( ( etmek hiç olma; ve gazetenize yal-hâdı-. şöylediı
■ m 1943 - nesinde n beri muhtelif gazele ve dergilerde canla başla kar demedim, kış demedim çalıştım, fakat rahmetlik Anadolu Ajansı mensuplarından Mustafa Sürur'un dediği gibi bir İğnemiz iki olmadı hep patronlara çalıştık ve daima da bizler fena duruma düştük. Bunun misallerinden birini ve hâdise ile ilgili vaziyeti a-sağıya yazıyorum. Babıâli ve hattâ ■lon zamanlarda Ankaraca tanılan Snlâhattin Demiı-kanm Memleket yayınevinde neşrettiği Köye Doğu ru mecmuasına memur oldum ve ilk olarak Salâhattin Demirkanm pek itimatlı memuru İbrahim İsmindeki memurunun yanına verilerek Babaeskiye gönderildim, ve hattâ hiç bir salâhiyetim olmadığı gibi ancak vazifem çanta taşımaktı, muş tevek olarak Babaeskiye gitmem ve beraber abone yapmamız göz önüne alınarak ve ibrahimin de beni orada bırakıp kaçması üzerine ben mahkemeye sevkedildim vc 1 av 20 gün lıapse mahkum oldum. Şimdi gazetem vc şahsım ile hiç biı- alâkası olmayan ve asıl, esasa tamamen ay -kıı-ı bulunan haberinizi tekzip eder ilk çıkacak nüshanızda tavzih edilmediği takdirde adlî makamlara ınü-racat edileceğini saygı ile rica e* elerini. Tınaz Yayınevi sahibi
Ahmet Rasinı Tınaz
VEDİDE EREN
i 1 c
NECDET ERGİN
Nişanlandılar
Ankara: 21/Ocak/1950
İktidar, işi öyle çıkmaz bir raya götürmüştür ki. kör kuyudan ve gafle yâkafin
gün gi' mak, tir-
bdin( eden vallı uğrtınci:ı, k
*t dc Mil
hal
De
içi
?kuşunı
Yemeğin sonlarına doğru, IIüs-revle beraber, danşetmek için Bos tancı gazinosuna gideceklerini ha ber verdi. Orada, davulun başında bir zenci varmış, müthiş bir a-damınıg. Trampeti çalmıyor ada ko nüşturuyormuş!...
Teyzem yardımcı ariyan gözlerini bana çevirdi. Bu işlere bir türlü alışamamıştı. Bir genç kızın, gece vakti, genç bir erkekle, aralarında akrabalık veya resmi bir rabıta olmaksızın gezip tozmasını kabul eemiyordu. Ateşle barut bir arada duramazdı. Amma mevcut olmıyan otoritesini ele a-larak itiraza kalkışırsa netice al mak şöyle_.dursun, üstelik geri kafalı olmakla ittiham edileceğini biliyor, ses çıkaramıyordu.
Zaten küçüklüğündenberi Ayşe'ye söz dinletemezdi. Kız, «babasının bir taneciği» olarak büyümüş ve babasiyle birlikte anasının şefkatine karşı cephe almıştı. Simdi bile oturuşunda kalkışında, karakterinin bütün benciliğin de babasına benzemekle övünür-dü. Eniştem — ona tanrıdan rahmet dilemiye dilim varmıyor — astığı astık, kestiği kestik, zalim bir adamdı. Onun nazarında anasız babasız kalışım bir suç, kimse-izliğim kabahatti. Benim yediğim dayağı hiç bir çoçuk yememiştir. Bana fazileti öğretmek için, onun daima, taze kesilmiş bir kızılcık sopası bulunurdu. İki defa evden kaçtım, iki def-i polislere yakalat ti. Her insanın, ister büyük ister küçük olsun, kendi başına buyruk olrnn-a yolunda edindiğim kanaat lofın basl.ıngıcı ilk değneğin kaba etimde kırmızı bir çizgi bırakma-
| TETKİKLER - TECESSÜSLER j
Ruh âlemi ve
ruhî tezahürler
Görünen ve tecessiit eden ruhlar - Tekrar dünyaya geliş - Ankara’nın idare merkezi olacağını bundan yüz sene evvel bildiren Müştak Dedenin bir şiiri
.'JİOfîEESEÖ
İşçi, Sendika ve grev mes'eleler\.y
I | ş Kanıinüntin baZı maddclcri-
i niıı değiştirilmesi hakkındaki ; kanun tasarısının giinlerdenberi 'levam eden konıışmasi nihayet sona eciU vı 'nııhalcfctin İteri sürdüğü hdtiliı teklifler âlclûsiü rcd-
| 'IctUlerok, liariıirf kabul cdildi.
Biz. işin Hu cephesini hir kenara bira i - ırak, mesöh/yi başka bir ccp-Jiclteh ıi'iitalca ı-lrnek istlyorlız.
Geçen yazımda tecessüd etitrilen ruhlara ait bazı misaller vermiştim (t). Yalnız Spiritiçfue değil aynı zamanda Animique tezahürleri de ihtiva eden bu hâdiselerin ilmi tetkik ve müşahedelerine kendisi bizzat girmeden evvel bu işlerle uğra- • şan vc bunlara inananları «Tımarhanelik» olarak tavsif eden meşhur bilgin, doktor Sezar Lombrozo'nun «Mypnotisme et Spiritisme» adlı kitabının 59 uncu sayfasındaki şayanı dikkat bir müşahedesini aynen aşağıya naklediyorum :
• Kendim de oldukça heyecanlı bir tecessüde şahit oldum. Bu 1882 de Ccnova'da vukua geldi. Yan meczup -Eusapia- insanı şaşırtacak kadar büyük işler yapacağa benzemiyordu. Celsenin başında — şüphesiz alay olsun diye— kendisinden ağır bir hokkayı havada hareket ettirmesini rica edince, bana dedi ki-
(Bu lâtifelcrden ne çıkar? Bunlar çocuk oyuncağıdır. Ben anneni bile göstermek kudretine malikim!..) az sorira, kırmızı camdan bir lâmbanın yarı karanlığında müphem bir insan hayalinin perdeden çıktığını gördüm. Bu kısa hayal, ancak annemin boyu kadardı. Ve o bana gülerek ve kulaklarım ağlı- işittiğinden anlamadığım, fakat diğerlerinin duyduğu bazı şeyler söyliyorek masanın etrafında dönüp yanıma kadar geldi. Çok heyecanlanmıştım; ona, söylediklerini tekrarlaması için rica ettim; bana: (Se zer, fio mio) dedi. İtiraf ederim ki bu. oldukça hayretimi mucip oldu. Zira annemin sağlığında bana daima (Mio fiol) (2) demek âdeti idi. Sonra ricam üzerine masanın etrafında bir kere daha döndü ve ban? bir öpücük gönderdi. Bu esnada Eu sapla» yı. yanındaki iki kişi iyice tutuyordu; ve esasen onun boyu anncnürıkiııdeıı en aşağı 10 santim uzundu. Milano ve Torino da. ve 1307. yularında yapılan diğer sekiz cebede, bu hhyal, bana öpücükler göndererek ve benimle konuşarak, pek az farklı bir şekilde, görünmeğe devam etti.»
D*».. ilmi müşahede ve tetkiklerine büyük bir kıymet affolunarak koyduğu nazuriyeler ve prensipler Üniversite kürsülerinde okutulmak ta olûn bu bilgin doktorun ruha mü-taalllk bu müşahade ve tetkiklerinden şüphe etmek için makûl hiçbir sebep ileri sürülemez.
Bu neviden ehemmiyetli diğer bir vaka da Prof. P. nin başından geçmiştir. Prof. P. Medyum Morgani’-yi evine çağırıyor. Bu sırada Profesörün küçük çocuğu içeride kapısı açık olan odada uyumaktadır. Tecrübede çağırılan ,ve bir müddet evvel vefat etmiş bulunan Prof. P. nip eşinin ruhu geliyor ve çocuğunu görmek istediğini bildiriyor. Bu istekle birlikte inaku havaya kalkarak hazır bulun anlar in hayret ve şaşkınllldaıı önünde çocuğun yatmakta olduğu odaya doğru gidiyor ve yanında duruyor. Çocuk uykusunda derhal anne anne diye bağırarak ellerini masaya doğru uzatıyor. Çocukta bir kucaklaşma ve
| Sinan tlnbulak |
tik tezahürlerden mürekkep iki cephesi buliınduğu görülür. Bunlardan mosâlr rm vc eşyanın oyhamitSı ve yer değiştirmeni, men. iır.’in vü cuduııun kısmen tııhallülü ve buna
uzuvlarının veya uzuvları tamam vprlrklarm teşekkülü «ınimik denilen medyumun bedeni vc bizzat ' kendi ruhu ile ilgili tezahürlere, bil sırâda operatörün veya medyumun kendi bilgilerine vc lisanına uymayan dilde vc yükseklikteki tebligatın alınması, malûmatın verilmesi, musiki aletlerinin çalınması ise spiı-itik tezahürlere tekabül cdpr.
I Maddeden tamunıilc ayrı şuurlu bir varlık olan bedene girmiş veya bedenden ayrılmış bir ruhun gön-; dereceği fkir ihtizazlarının «Vibro-i tiun» ancak kesafet bakımından I kendisile sempatize olabilecek mahiyetteki bir vasatta ve karşılıkta tezahür etmesi mümkündür. Ncte-: kim el havaya çarparak değil aynı i kesafetteki bir varlığa meselâ diğer uir ele veya kesif bir maddeye çar-
I parak ses çıkarabilir. İşte bunun i-| çindir ki medyum mevcut olmadan l lıef- hangi ruhî bir tezahür beklene-' nıez ve animik tezahürler olmadık-; ça spiritik tezahürler vukua gelemez.
; Bu izahata göre spiritik tezahür
öpüşme hali ve yüzünde hasretini Çektiği annesini görmek ve öpmek ten mütevellit büyük biı- saadet beliriyor vc o anda masa yere düşüyor.
Şurası da bilhassa şayanı dikkattir kİ şpiritizma tecrübesi ya-pıldığından bihaber uykudaki çocuk gibi hayvanlar da ğölen hayali hissetmektedirler. Süvarileri bu hayalleri (Fantömcs) gördükleri zaman atlarının şahlandığını gösteren vak’alar tesbit olunmuştur.
Zecchini'nin küçük «Emile- ile birlikte oynayan ve ona alışkın o-lan köpeği de -Emile» nin vefatından sonra ruhu çağırıldığı zaman kulübesinden fitliyor ve zıplıya-rak ne.ş'eli neş’eli havlıyordu (3).
Zabıt ve vesikalarla tesbit edilmiş olan bu hâdiseler binlercedir ve bu tecrübelerin bir çokları büyük bilgin vc Profesörlerin gözleri önünde yapılmış ve bunların raporları ile tevsik olunıüuştur. Bu tarzdaki kontrol ve müşahedelerin en yeni vesikaları .Ancient Egypt Spe-aks - Eski Mısır Konuşuyor- isimli kitapta bulunmaktadır (4).
Eski Mısır tarihi âlimlerinden İn . basit bir fikir intikalinden başka giliz Holmef ile Müzisyen Vood . bir şey değildir ve bu intikal rad-Spiritizmanıh hakikat olup olmadı- yo dalgalarında olduğu gibi beden-ğını tahkik maksadiyle bu işlerle . den ayrılmış ruh tarafından medyu-hiç nieşgul olmamış ve umumî ma- !-------- -------------------------’—
lûmatı pek az Matmazel Roz Meri isminde genç bir medyuma gelen ve kendisine Nona - isimsiz» adını veren bir varlığı ve bunun verdiği tebligatı tetkik ve takip ediyorlar. Bu varlık Babil'li ve oradaki isminin Vantiya olduğunu, İG ncı sülâle zamanında yaşadığını ve Firavun Amen Holep’in zevcesi bulunduğunu ve Mısır’da kendisine talika den dîğfni söylüyor. Bu varlık teşkil olunun fimi heyet önünde o zamana kadar hiç çözülmemiş bulunan 16 ncı sülâle devrindeki mısır havasına mahsus alfabeyi, Mısır lisanının hiç malûmu olmayan telâffuzunu en ufak bir gramer hatası yapmaksızın veriyor ve tercümelerini de yaparak bunları plâklai”' aldırtı-yûr. Ayrıca o devirde Mısır'da söylenen şarkıları, oynanan dansları da plâklara geçirtiyor ve sonradan bir kısmı Mısır’a komşu memleketlerin tarihleri vasıtasiyle tahkik o-lunan ve diğer kısminin hâlen eldeki malûmatla tahkikine imkân bulunamayan bazı tarihî malûmatı da bunlara ilâve ediyor.
İşte yukarıda ismini verdiğimiz ciddi ve ilmi kitap bütün bu tebligatı ihtiva etmekte plâklar- ise Ta-
Biliyöı-lız ki, işçi dâvası diye or-t’iiıa atılmış hir mesele vardır. Harı;. hatıl i if;i için çalışıldığı, sigorta edilerek sağlik vaî!.'yetlerirtln ko rıtnııldilğn, mesai saıtlerirtih tan ■thn edildiği söylenmekte, bunları 'emin İCİn de çeşit Çeşit kanlın cı-ılnıalftatllr. iyi, güZc'l, işçilerimize blilcalım, sağllklari’m köfuya-'rm. ftrflîifı irısâni şartlar ıdtınöa çarlıştrf itlim!
Fakat, acaba bi/ffc i^çi (HVc bir smh’ var multf?
!’tı sualin cevabı, hem güç, İıcm koiı-drı; vahi, mcmlcketitnizde (ıc.o işçi r.ınıl'ı vârdtr, hem yoktur. Varıl".', ciinkii ufak tefek dc olsa I ItnTııırn-r, bir eftdüstrimrz.. madenciliğimiz (/Tdüğtıüa göre vardır.
m un cümlei asabiyesine yapılmak-, tadır. Çedikçi Süleyman Çelebi’nin e' Enis Behiç’e fikir ve düşüncelerini ■ i aynı şekilde intikal ettiren ruhu , bunu nevi şahsına mahsus ifadesiyle I aşağıdaki şekilde tarif ve izaTı ey-I lemiştir :
■ Kalbinde duyduğun sesi bil : Tan-rınıu sesi Bir ses ki mümteni'dir anin vasfe-dilmesi.
; Cehdeyliyem misâl ile tarife ben a-
Eivân-ı taayf’dan süzülen nûr huz-
Yoktur, çiinkii memleketimizde bir iki hususi fabrika hariç, diğer mayi şubeleri devlete ait ’ mücsscselcrdir. Biı müesseselerdc Cahçanhıı- da ta biatiyle devlet me muıu veya işçisidir. Bakırköy, Nazilli. Kayseri, Ereğli bez fabrikalarında. Zonguldak kömür, Ergani bakıt, Kcçi.ıorlu kükürt madenlerinde, Karabük demir çelik fabrikalarında, elektrik, havagazı şirketlerinde, tiincl tramvay, vapur, lıavtız ve doklarda çalışanlar, işçi midir, devlet meûıuru mudur?
Bize kalırsa, bütün buuları işçi sınıfına koymak vc o şekilde mü-talea etmek doğru değildir. İleri sürdüğümüz bu iddia karşısında, ortada tek bir meselenin olması Iâzımgclmcktediı*. Devlet, kendine ait müesseselerde çalıştırdığı işçilerin refahını nasıl temin etmelidir? Evet, düşündüğümüze göre, mesele bundan ibarettir. Çünkü, bu saydığımız meseleler haricinde olan fabrika ve imalâthanelerde çalışanların adedi fazla 'bir şey tutmamaktadır.
Gûya ki uıâvcrâ-yı Kcvâkibden iu-
Hcın tâ iliklerimdeki zerrâta sinmede.
Elhânı, cism-ü canini ohşarken aşk ile, A'sâb tellerinde ııilıâni gezinmede.
Ey benim nüsha-i saniyyeın olan ruh-i Enis Duyduğun şüphe bizim defter-i ef-sûsa geçer. Scrvcr-ii alcnı’i Cibril nasıl ceabey-ledi? Bizdeki mcvc-i ziya öylece Fânûs’a geçer. * (Devamı sa. 4 sü. 4 te)
haı-riyatı Ruhiye Cemiyetinin Bey-- I ncimilel Enstitüsünde mahfuz bulunmaktadır. İstiyenlere bedeli kar I şılığında kopyalan gönderilen bu i plâklardaki şarkılardan bazıları ««» ««».o.
musiki Mecmuasının ilk sayıların- | (3) Hypnotisme et Spiritisme say-
da neşredilmiştir.
Dikkatle incelenecek olursa bü-
I tün bu vak’alarm animik
(1) 15-1-956 günlü nüshada.
(2) -Dostum, demektir. İtalya-! da her ikisi dc kullanılır.
I fa : 184 - 185.
,u,oU (4) Bu kitap İngiliz Kültür Heyc-
ve spiri- i tinin kütüphanesinde mevcuttur.
ZAFERİN TELİF AŞK VE MACERA ROMANI
NUMARACI
I--Yazan : N- A.- Tefrika No: 3-'
Ayşe ile bu hususta tamamen mutabıklık. Vesayet ve müdahale siyasetine karşı var gücümüzle karşı koyuyor, bu çatı altında helkesin dilediği tarzda yaşama hakkına sarsılmaz bir saygı besliyorduk. Fena mı ediyorduk?
Sırf bu bakımdan, onun teklifini destekler yollu lâfa karışarak:
Sırf bu bakımdan, onun teklifini destekler yollu lâfa karışarak :
-- Harikûlâde bir fikir, dedim. Hava çok güzel. Neredeyse mehtap çıkacak. Bitirmek zorunda kal dığım yazılarım olmasaydı sizinle beraber gelmek isterdim.
Zibidinin hassas burnu bir tehlike kokusu alarak suratı asıldı. Kendi kendime : «Korkma hazret...» diye söylendim. Maksat lâtife... meydan senin. Ama göreyim seni, şu sahte âşık maskeni at ve becerikli erkekliğini göster. Kız lıcrşeye teşne.
Ayıp değil ya... İçimden, oğlanın gayesi neyse, onda muvaffak olmasını istiyordum. Bazan belânın ne olduğunu anlamak için belaya çatmak şarttır. Ayşenin mi-zğdintla iSe, bir erkeğe püsküllü baş beledi olinak İçin-ne lâzımsa i’TZldsiyla .ınteVcUttuv.
Teyzem, lâtifemi gerçek sanarak :
— Sen de git oğlum, dedi, açılırsın!
— Anne rica ederim sen karışma... onun benimle bir yere gitmeğe tenezzül buyurduğunu sen gördün mü ki buna inandın?.
Diye Ayşe ileri atıldı. Kaşığını hoşaf kâsesinin yanma bıraktı ve bana, asla bağışlanamıyacak kin dolu gözlerini kaldırdı. İçlerinde yalnız o istihfafımın ulaştığı noktayı kavramıştı.
Bu kinli bakışlar bana tekrar eniştemi hatırlattı ve sırtım üşüdü. Bence hava hoş demek isti-yerelc, erik hoşafına kaşığımı daK dırdım. Gene tıpkı babası gibi âni bir öfke buhranıyla sotradrn fırladı. Onu görenler tabakları, çanakları birbirine katacak, kalkıp ortalığı kıyamet gününe çevirecek sanırdı.
— Yürü Hüsrev,. çabuk gidelim! diye bağırdı. Peşlerinden sanki atlı kovalıyormuş gibi çıkıp gittiler.
Yapılacak hiç bir şey yoktu.
Teyzem yorgun bir sesle :
— Sen de beraber gitmeliydin oğlum, dedi.
Neden?-diye usorcltım, Ayşe
artık çocuk sayılmaz.
— Sayılmaz amma — diyerek teyzem renksiz dudaklarını oynattı — bir kızı kendi haline bırakırsan ya davulcuya, ya zurnacıya varır.
Ağzımı havluya sildim. Ayşenin zurnacıya varıp varmıyacağını kestiremezdim. Ama davulcuya varabilirdi. Çünkü deminden cazın davulcusunu göklere çıkarmıştı. Teyzeme içimden hak verdim. Diğer taraftan, saadetlerini araştırırken insanları tamamiyle başıboş bırakmanın ne dereceye kadar doğru olabileceğini düşünmeğe koyuldum. Birisini tenltid ederken aynı tenkid hakkını o-nun için de tanımalıyız. Tek taraflı tenkid olmaz. Ayşe bu hakkı lıiç kimseye vermiyor. Onun için ne yapabiliriz? Ne vflr ki, hangi his ve hangi fikir, alıştığımız ve benimsediğimiz inançlara başkalarının da katıştığını görmekten daha tatlıdır? Hayat ve yaşama prensipleri etrafındaki toplu görüşler salgınlaşıp yayıl-madîktan sonra, onların doğruluğu ile eğriliğinin ölçüsü ne olur? Ahlâk üzerine yazılar yazım bir adam hepimizden daha ... ahlâklı. değjldir!
Ayşe ile benim aramda başlangıçtan itibaren keskin, yıkıcı bir çekişme, köklerini derinden 'alan esaslı bir uyuşmazlık baş göstermişti. Ben Ayşenin bulunduğu bir yerde herhangi bir şeye «ak» demek gafletinde bulunmuşsam, Ayşenin nazarında o nesne kasten «simsiyah» kesilmiştir. Ben, ilhamlarını dış âlemden alan aklın zaferine inanırım. O, herşeyi zekâ ile kavramak, alevi maşa ile tutmaktan beter bir ahmaklıkfar.. kehanetini ileri sürer.
Bütün bunlara .ek olarak, bizim tahsil hayatımızda tersine bir kaderimiz vardır. Eniştem ortaokuldan sonra beni okutmadı. Onun fotoğrafhanesine boğaz tokluğuna ortalık süpürüp hizmet edecek az buçuk eli kajem tutan, emniyetli birisi lâzımdı. Yıllarca, mesleğime karşL en ufak bir ilgi duymadan, , fotoğrafçı çıraklığı yaptım. Fotoğrafhane • bu, herkes gelir. Bazan dekolte resimler çıkartmak istiyen genç kızlar ve kadınlar gelirdi. O zaman eniştem beni kapıda nöbetçi bırakır, işini kendi görürdü.' Ben bu artistik pozları ancak siyah,cam üzerinde görürdüm.. Görürdühvde bir hoş o-lurdum. Kimtiilir o resimler çekilirken eniştem ne terler dökmüştür? ! diye düşünürdinh. Amma dökülmijyormuş. İnsan bana ça-biıcdk-, alişıyormuş!..
— Şöyle durun efendim, çene nizi- biraz. daha ( kaldırın. Buraya bakın, tamam!
Uzanan, yarı xçlplak-ınahKtk- biıv kadın 'değil- de sanki bir hamur yığınıdır. 'Yahut-ne* bileyim-nettir?
(Dev.ımı-var)..
O sebeple, devlet, kentli işinde çalıştırdıklarına grev hakkı tanımamakta ve böyle bir hâdiseyi devlete karşı gelme mânâsında anlamakladır. Vaziyet hu şekilde mütalâa edildiği takdirde sendika namı altında kurulmuş bulunan teşekküllerin manasızlığı da kolayca meydana çıkmaktadır. Çünkü, grev hakkı kendisinden ne-zedilmiş bulunan bu sendikalar,
devlete karşı amelenin hakkını koruyabilmek için ne yapabileceklerdir? Esasen devlet, amelenin her türlü hakkını korumak veya tehdit etmek gayesile bir sürü de kanun çıkarmıştır. Bu vaziyette sendikaların nc iş görecekleri i-zaha muhtaç bir sual olarak ortada kalmaktadır. Görülüyor ki, iş ne taraftan bakılırsa bakılsın sakattır.
İktidarın, elinde çalıştırdığı işçilerin harekâtını kontrol etmek ve onları bedenen olduğu kadar fikren de kendisine itaatkâr bir hale getirmek maksadiyle gayrete geldiğini iddia etmek her halde yanlış olmasa gerektir.
Hikmet YAZICIOÖLU
ERZURUMLU ÖĞRENCİLERİN YILLIK TOPLANTISI
Erzurumlu Öğrencilere Y'ardıru Derneği dün öğleden soh’r? Halke-vindc yıllık toplantısını yapmıştır.
Kongre başkanlığına Erzıifüm Milletvekili Salim Altuğ seçîlfniş-tir. Müteakiben de eski yönetim ku rulu râporlaı'ı okührlıuş, bündan son ra yeni yönetim kurulu seçillhişfır.
Derneğin yûni yönetim kuruluna Prof. Rıfkı Burçak. Fahri Erverdı. Dr. İbrahim Bûdak. Süreyya İlgaz ve Fazıl Nâlbantoğlu seçilmişlerdir.
EĞRİDİR YARDIM DERNEĞİNİN DÜNKÜ KONFERANSI
Eğridir vc Çevresi Yardım Derneği Öğrenci Yurdunda tertiplenen serî konferanslardan Türk Edebiyatına toplu bir bakış mevzulu ü-çiincu konferans dün gece Dernek Başkanı Neş’et Ünsal ve Yurt Müdürü Tevfik Tığlı’nın hazır bulundukları okuma salonunda Edebiyat Fakültemi öğrencilerinden Halıt Turhan Ariâmurlu tarafından verilmiş ve dinleyiciler büyük bir ilgi ile konferansı takip etmişlerdir.
önümüzdeki cumartesi günü Mu rat Demiralp (Rönesans Ve bizde fi kir inkişafı) konülu bir köflferans verecektir. Konferarlâı dinlemek serbesttir.
Konferanstan evvel Eğridir ve Çevresi Öğrencileri memleket oyün lârı oynamak vc türküler söylemek suretiyle çok iyi bir hova yaratmış laldır. Bilhassa gençlerin hareketlerinden pek farla mütehassis olan Burhan Sarial Bârla'ya mahsus bir mahalli oyunu alkışlat atasında oy riâmtştır.
Dernek Başkanı Ncş’çt Ünsal ve Yurt Miidüıü Tevfik Tığlı gençlerin hareketlerini büyük bir takip etmiş ve kendilerine ıkiirde-bulunmuşlardir.
ilgi ile
1
ADYO•TELEFON•TELGRAF HABERLER
İsrail’e bir ihtarda bulunarak
Tefrika
No: 51
Yazan: A. S. Exup6ry
YerleGök Arasında
Mao stahn Amerika Doğuda
Mihveri . ■
*
ün. Berlin buhranından bahse derken, bu hâdiseyi Uzakdoğu işlerine bağlamak ve Uzakdoğuda cereyan eden hâdiselerin aydınlığın da mütalea etmek temayülünü göstermiştik. Ve demiştik ki. Berlin hâdisesinin netayicini Asyada bekliyoruz. O satırları yazdığımız sı- ! rada. Moskovada bulunan Mao Çe Tung’tın Stafln 1le bir anlaşma pa- , rafe ettiğine dair haber gelmemişti, j Nitekim böyle bir anlaşma ihtimaline Ibağladığımız komünist taarruzu da başlamamıştı. Yine bıınun gibi, Amerikalılar. Berikideki gar binasın» fttttlara tcrkedlp gitmemişlerdi.
Şimdi. 12 saat zarfında bütün bunlar olmuş, Mao Moskova ile anlaş- [ mış, taarruz başlamış ve Amerikalılar, Berlin oyununun hafifliğini vaktinde idrak ederek Rusları, hu ! bölgede gülünç denebilecek bir dıı ■ ruma düşürmüşlerdir.
I
ı
Çeviren: Mücahit TOPALAK
Hulâsalar
22/1/950
Dünya Basınından
Yolu açık olsun I
| ondra Büyükelçimiz (
" Açıkalın’a göre Türkiyedc ucuzluk varmış!
Hazretin Haklar var: Bir İngiliz lirasını bozduruyor; 8 Türk lirası harcıyor! Bire karşı 8... Bu bolluk ıbaşka nerede var?
Hele ikamet patası İngiliz, harcırah da Dolar olduktan sonra, bozdur bozdur, korkma, har-
Fakat. biz kendisine usulce haber verelim: Tütklyefle bir u-cuzluk var, yok değil ! O da radyodaki nutuklarla demeçlerde! Ama ııe yanarsınız ki, onlar da ne yeniliyor, nc dc yutuluyor! — A. F.
İNGİLİZ BASINI ;
Observcr. Gazetesi -Soğuk Miita-ireke- başlıklı' yâzısındn mTRteflkler .-■fasındaki münasebetlere temas et-nfekte ve rridVcut vaziyetin,’ geçen .■;( nbaharda Pariste tolpanan Dişlileri Bakanlan konferansı esnasında alınan kararlanp devam edip etmediği sorusunu hakir Olarak ortaya attığım ifade etmektedir. Rusların Berlin'de yeniden faaliyete geçtiklerine işaret eden gaz.et.e diyor ki :
•Berlin'de Ruslaı\ vaziyeti yeniden karıştırmak için harekete, geçti ış bulunmaktadırlar. Avusturya ile barış antlaşmasının imzalanması için sarfedilen gayretlerden bir netice beklenemez. Bu şartlar altın-d.ı Paris kararlarından ortada bir rey kalmamıştır. Rualar peykleri vasıtasiyle tahrik hareketlerine devam etmişler ve etmektedirler. Tam bu sırada Sarre bölgesi hakkında Fransa ile Almanya arasında bir anlaşmazlığın zuhur etmesi hiç şüphe yokki teessür uyandırıcı bir key fiyettir. Fransa’nın tedhitlere boyun eğmesi beklenemez. Belki de Fransa kendiliğinden Almanya'ya karşı müsemahakây bir tavır takındı. Bu takdirde vaziyetin değişeceği şüp-rizdir.»
Muhafazakâr -Sanda.v Chronicle» Gazetesi ChurchiU'hn seçim nutkun dan hararetle bahsetmekte ve İngiliz seçimlerinin neticelerinin öfiü-ınü/.deki sene için son derece öneıp lı üir mahiyet taşıyacağını kavdet-ektcdtr.
Şıluday Times.. G r/etesî bu ara-ı(. işçi Partisinin seçim programım ele almakta ve bu programın iyi ve ümit verici olmadığı neticesine varmaktadır.
..Çıbscrver. Gazetesi dc İşçi Partisinin seçim programını bahis konusu etmekte ve iç alanda İşçi Partisinin bir çok iyi işler başardığını .abul etmekle beraber. İşçi Partisinin çalışması sayesinde İngiltere' nin iktisadi durumunda sağlanan başarılar hakkında programda verilen rakamları biraz mübalağalı bulmaktadır. Gazete batı birliği dahilinde İngiltere’nin oynadığı rol hakkında verilen bilgileri de mübalâğalı bulmakta ve batı Avrupa Birliği meselesinde dominyonların son derece hassas davrandıklarına bilhassa işaret etmektedir.
Eütün seçim mücadelesi esnasında tarafsız kalacağını bildiren solcu »Reynold News. Gazetesi, İngil-terede mevcut partilerden hiç birinin İşçi Partisi kadar mükemmel bir programa sahip olmadıkları fikrindedir.
maksadile bu işe atılmış kimse de kilise için can verecektir.
Meselâ siz, Merınoz’a, yüreği zafer dolu olarak Şill And’lanha doğru uçarken, deseydiniz ki . ■ Ne oluyorsun? Götürdüğün postada alelade bir tüccar pusulasından başka bir şey yok... BünUn için hayat tehlikeye atılır mı?». Bu sökünüz üzerine Mermoz size gülerdi. Çünkü o an için Mter-hıoz'un hakikati bu tüccar mektubunda değildi. Mermoz’un hakikati And dağlarını geçerken yüreğinde doğan, adeta yeniden yaratılan o insanda o insanın kendisinden üstün kuvvetlere kafi, tutuğundaydı.
Harbi reddetmeyen bir kimseye harbin fecayiini anlatmak isterseniz, harbi kabul eden bu adamı barbar sanmayın. Onun hakkında bir hüküm vermeden evvel onu anlamlya çalışın.
Ben vaktile, güneyde bir karakola kumanda eden genç bîr subay tanıdım. Rif harbi zamanındaydı. Bizim subaya, iki dağ arasına düşen bir mıntakada bir ileri karakolun kumandasını tevdi etmişlerdi. İki dağda da asi kabileler yaşıyorlardı. Günün birinde Batıdaki dağın kabilelerinden mü mess'illcr geldi. Subay misafirlerini karşıladı. Oturdular, usul ve erkâna Uygun bir tarzda çay içilirken bir yaylım ateş başladı. Doğadaki dağın kabileleri hücum ediyorlardı. Subay, muharebeye başlamadan evvel misafir düşmanları savmak istedi. Fakat bu düşmanlar gitmediler. Biz senin misafiriniz, Seni terkedemeyiz» de diler. Döğüşe katıldılar. Karakolu .'.uitardıktan sonra çıkıp kendi dağlarına gittiler.
Fakat, ertesi gün, bu sefer onlar hücuma hazırlanıyorlardı. Hücuma geçmeden evvel bizim yüzbaşıya elçi gönderdiler. Elçi dedi ki :
— Dün akşam sana yardım ettik...
— Doğru...
— Senin uğruna üç yüz fişek harcadık...
— Doğru...
— Bu üç yüz fişeği versen iyi edersin...
Ve yüzbaşı, bu bedevilerin bir anlık asaletini hiç cır zaman is-, tismar cdemlyecck bir efendi a-dam olduğu için, yarın kendisine karşı kullanılacak olduğunu gayet iyi bildiği üçyüz fişeği çıka-1 rıp verdi.
İnsan için hakikat, onu insan! mertebesine eriştirebilen şeydir. İnsanlar arasındaki münasebetlerde bu asalet ve haysiyeti, kaidelere bağlılık hususundaki mertliği, hayatı tehlikeye koyabilecek olan bu mütekabil hürmeti bilen ve bıtnu, Arapları hem pohpohla- j yan hem dc küçülten iltifatlarla iş başarmak isteyen demagogu
Sen acaba, benim İspanyalı ça- I vuşüm, bıı işte ne bulursun da, içine bir itminan yerleşir? Mukadderatına kaı-Şı gelmediğin intibaını bu işte mi bulursun? Bu, senin başını, uykusuz başını tutup kaldıran kardeş kollarında mı, alay etmeden, acımadan, sadece sana hak vören seni unlıya-rak açılan tebessümde ini1' Çünkü, acımak, iki kişinin, iki ayrı insanın mevcudiyetini icap ettirir. Acımak, ayrı olmak, ayrı hayatlara, ayrı ruhlara sahip ol- , mak demektir. Fakat, insan münasebetlerinin bir merhalesi, bir noktası var ki, orada minnet de merhamet de mânasını kaybediyor. Orada, ancak o noktada insan azad*cdilmiş bir esir gibi ne-fcıs alabiliyor.
Biz, vuktile, iki tayyareden müteşekkil ekiplerle, o zaman henüz asi kabilelerle dolu olan Rio de Oro üzerinden uçtuğumuz zaman bu çeşit birlik ve beraberlik duygusunu tattık. O zamanlar, o hüm malı ve tehlikeli anlarda, ben hiç bir zaman, kurtarılanın kurtarana teşekkür ettiğini duymadım. Aksine, tayyarelerden biı-i pan yapıp posta torbalarının ötekine yüklemek lâzım geldiği zaman, bırlbi-rimize hakaret bile ederdik : -Sövüş, derdik meselâ... Sövüş... İki bin metreden, cereyanlara karşı gltmeseydin pan yapmazdım. Daha alçaktan beni takip etmiş olsaydın şimdi Fort • EtionnCdey-dik...-. Bu söz karşısında, sizin torbalarınızı da yüklemek sureti-le hayatım istihkâr cdOn Ötfeki arkadaş susardı. Sövüş olmanın verdiği bir süklüm püklüm hal i-le, cevap vermez, yere bakardı. Biribirimize niçin teşekkür edecektik? Onun da sizin hayatınızda hakkı, hissesi vardı. Biz, tek bir ağacın dalları idik. Ve beni kurtarana teşekkür etmez, beni kurtaranla ancak iftihar ederdim.
Sen de öyle değil misin, benim İspanyalı çavuşum? Seni uyandıran arkadaşın sana niçin acısın? Seni ölüme hazırlayan arkadaşın, sana neden merhamet etsin? Sen ölmesen o ölecekti. Siz bu tehlikeyi nöbetle, biribiriniz i-çin sineye çekiyorsunuz. Bu dakil kada, arkadaşının seni uyandırdığı dakikada, sana anlatmaya çalıştığım birlik ve beraberlik duygusuna ulaşılır. Ve bu duygunun, ifade edilmesi için lisana asla ihtiyaç yoktur. Ben seni, sertin a-teşe doğru gidişini anlıyorum çavuşum. Son belki, eskiden, Bar-şelon’da fakir bir insandın. Belki yalnızdın. Ne bedenini ne do ruhunu ısıtabilecek bîr varlığa sahip değildin. Sen şimdi burada kendi kendini tamamlamanın, cihanla bir olmanın duygusunu tadıyorsun. Sen, eski parya, aşkı tadıyorsun, aşka kavuşuyorsun.
Senin kafanı filizlendiren siyaset adamlarının iri iri lâkırdıları samimi miydi, değil miydi? Mantıkî miydi, değil miydi? Bunlar ba na vız gelir. Madem ki bu lâkırdılar sehin kafatiı İilizlendirebil-di, demek ki senin onlara ihtiyacın varmış. Sen kendi kendinin hâkimisin. Toprağa düşen daneyi yine tfncak toprak bilir, çavuşum.
Suriye ve Irekın birleşmelerine İngiltere kadar Amer ikada taraftar cck Vc kendi istikbalini kendi tayin edecektir.
2 — İsrail’in Suriye'nin dahili işlerine müdahale eder mahiyetle her hangi bir hareketi Amerika'da • ters bir hareket- olarak vasıflandı rılacaktır.
3 — Suriye ve Irak’ın birleşmesi ancak Suriye ve Irak halkının serbest iradesi bu yolda tecelli ettiği takdirde mümkündür. Amerika böy le bir birleşmenin yakın bir gelecekte olabileceğine kanidir.
Amerika'nın bu hareketleri siya si müşahitler tarafından Irak - Suriye birleşmesini hazır!ı.yacağı mahiyette görülmektedir.
Bu mesvlöde İngiltere'nin de A-merjka ile birlikte hareket ettiği 1 kaydediliyor.
Vaşirtgton. 22 a.a. — Siyasî kaynaklardan alınan haberlere göre. A meria, İsrail hükümetine Suriye işlerine karışmamasını tavsiye etmiş tir. Bu tavsiye İsrail elçisi Eliahu Elath'ın birleşecek olurlarsa, îsra-! II hükümetinin Yahudi müfritlerin hareketlerine mârii olamıyacağnTı j bildirmesi üzerine yapılmıştır. Bu münasebetle Amerikan Dışişleri Ba : kanlığı Orta-Doğu’daki mümessille' j rina böyle müdahale hareketlerine I karşı müteyakkız bulunmalarını bil 1 dirmiştir.
| Amerikan elçisi James Mc Do-I I nald’dan İsrail hükümeti nezdindc 1 ' Amerika’nın görüşünü şu şekilde 1 I belirtmesi istenmiştir:
! 1 — Suriye hükümeti komşuları-1
nın müahalesine müsaade etmivı
Meclis köşesi
Dün, Moskova’da bir anlaşma im zalandığı takdirde, komünist Çinlilerin evvelâ Formozaya çıkarına yapmaları ihtimalinden bahsetmiştik. Halbuki, bugün, bu satırları ■ .yazdığımız saate kadar gelen miip hem haberlerden anlaşıldığına göre, komünist Çin taarruzu Formoza ü-zcrhıe yöneltilmemiş; Şimalde Sin ı Klang eyaleti dolaylarından Tibet ! üzerine, cenupta Hindiçmiyc doğru ' akıtılmıştır. Bu ana kadar anlaşıldı- | ğina göre, komünist Çinliler, halen Kuzeyde Tibet’e de, Güneyde Hin- | dlçlnl topraklarına da girmiş bulunmaktadırlar. Ve bu hareketlere ınü-vazl ota ark, Hinfliçinî hududunda buTntıan 35.000 kadar komünist Çin li askere, derhal Hfmtı adasının karşısına düşen bölgeye hareket emri verilmiştir.
Bilindiği gibi, Hainan, Hong -Kong'ıın çok daha Güneyinde ve Fransız Hindiçinîsine yakın bulunan bir adadır. Ve bu adada bir zamandır çete muharebeleri cereyan etmektedir.
Mısır vaziyetini
Kudiis hakkında
Arapların görüşü
Silâhlanma, tecavüz gayesi gütmüyormuş
I Kahire. 22 (a.a.) — Dışişleri Bakanı Muhammed Salâhaddin Bey bugün basına beyanatta bulunarak demiştir ki :
Mısır ordusunun kuvvetlendirilmesi için aldığımız karar, bazı A-merikan çevrelerinde yanlış tefsir edilerek, Mısır’ın mütecaviz bir vaziyet almak temayülünde olduğu neticesine varıldı. Bu neticeye varılmasının sebebi Mısır'ın batı ile ■loğu arasındaki stratejik durumudur. Halbuki bu kararı millî bütün lüğümüzü müdafaa gayesile almış bulunuyoruz. Mısır ve Arap devletleri birleşmiş milletlerin silâhların tahdidi kararma, mer’î olduğu müddetçe riayet etmişti. Fakat şimdi vaziyet değişmiştir. Emniyetimizi korumak için kuvvetli bulun mamız lâzımdır. Bizimle dost geçinmek isteyen hür milletlerle dost geçinmek kararındayız.
Dışişleri Bakanının bildirdiğine göre, 8 ay önce kapatılan Libya -Bu en yakın ihtimaldir. Bundan Mısır hududu tekrar açılacaktır, biraz daha vahim bir tehlike arze- , den ihtimal, komünist Çinlilerin, ! Hindiçinî’dc Fransızların kukla imparatoru Bao - Dai’yi bertaraf e- . derek, tanıdıklarını bildirmiş oldukları »Demokrat» Ho Şi Minh ile iş- I birliği etmeleri, bu suretle Kızıl As- cJctt S1-- ... — --
yanm hndollar.n, Güne» Çin denizi Hükümetine girmeyi reddet
sahillerine kadar ırötütmcleridir. Bu riniflerdır.
takdirde, Amerikanın, Filîpinler, O- 1 « ’---
klnava ve Japonyayı ihtiva eden muvakkat müdafaa hattı hakikaten tehlikeye düşmüş olacağı giıbi, Cenubi Hint adalarının, yani Endonez-vanin akıbeti dc meşKük kalacaktır.
Haînatı bölgeye
O halde Kuzeyden, Sin Kiang’dan Tibet’e girerek Nepal hududuna kadar. yani Hindistan kanılarına kadar sarkacak olan komünist kuvvetlerle, güneyden Hainan adası da dahil olduğu halde Kuzey Hindiç'.niyi Bengalc körfezi hizasına kadar kesecek olan diğer komünist kuvvetleri, Güney Doğu Asyayı nefsi As-yadan tamamen ayırmış olacaklar- , dır.
Italyan Kabinesi kurulamıyor
Roma, 22 (u.a.) — Liberal Parti-sonra, sağcı sosyalistler de De
Garreau uzlaşmasına Arap'ar -nzı dpğil
Cenevre, 22 a.a. — Arap sözcü riiniin kanaatine göre, Kudüs'ün milletlerarası hale getirilmesi rıak kındaki Garreau uzlaşması- Birleşmiş Milletler Güvenlik Knnse yinde müzakere edilirken Arap lîHetlerinin muhalefeti ile kar-şilahacaktır
Güvenlik Konseyi Başkanı Fran sız Gdrrdau tarafından hazırlanan uylaşma' tasarısında Kudüs'te yalnız Yahudi vc Hıristiyanlarca mukaddes sayılan yerler milletlerarası rejime tâbi olacaktır Şehrin diğer kısımları mer'i olan mütareke hükümlerine göre Haşimi ve Ürdün İsrail'in elinde kalacaktır
Konseyde bulunan yegâne Arap temsilcisi ve Irak delegesi Muhammed Fadıl Cemali bu uzlaşmıya kar şı Arap memleketlerinin takınacağı hareket tarzının -menfi- olacağını kaydetmiştir Cemali, bu tasarının tudil edilmesini vc 1947 toplantılarında güvenlik konseyince alman karar veçhile Kudüs’ün konsey tarafından idare edilmesini istiycce-ğirij bildirmiştir
Garreau, tasarısı hakkında ne İsrail, ne de Arap memleketleri tarafından resmî bir teklifte bülıtnul madiğini söylemektedir
Degasperi dün gece Cumhurbaşkanı ile görüşerek vaziyeti bildirmiştir. Fakat henüz bir koalisyon kabinesi kurmaktan vazgeçmediği anlaşılmaktadır. Buhran daha devam edecek olursa Degasperi Cumhurbaşkanına, liberaller ve aağcı sosyalistlerin iştirak etmemesi kar-i şısmda bir hükümet tcşki.me im-
Bütün bu felâketli duruma rağmen, denebilir ki, Çin komünistleri- l)U nunuıncı xu,KKtne „r
ain Formoza ya hucum etmemeleri, olmadığını söylemek zorunda yani Amerikan müdafaa hattının kalacaktır, yakınma gelmekten kaçınmaları, I •hiç olmazla Un gün için- Moskovada 1 cereyan eden müzakerelerin mahi ; yeti ve Mao çe Tnng’un niyetlerini aydmlatmak bakımından cDteresaıi-
Macaristan'da devletleştirme işleri
Paris Radyosu, 22 (Basın - Ya-I yın) — Macaristan’da küçük ticarethanelerin tedricen devletleştlril-
Yugoslavya'da Komünist olmıyanlorda seçime girecek
Belgrad, 22 (a.a.) — Yugoslav Meclisi, genel seçimlerden evvel yaptığı son toplantıda kabul ettiği bir kanunla komünist nüfuzu altında bulunmıyan muhalefet partileri mensuplarının da adaylıklarını koyabilmelerine imkân vermiştir.
DAVET
Adalet Komisyonu ;
1 — Posta Kanunu tasarısı,
2 — Orman Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesi hakkında kanun tasarısını,
3 — Malatya Milletvekili Mahmut Nedim Zapcı’nın Türk Ticaret Kanunun 502 nci maddesinin değiştirilmesi hakkında kanun teklifini,
4 — İskân ve Toprak Genel Müdürlüklerinin birleştirilmesi hak-kındaki kanun tasarısını görüşmek üzere 23.1.1950 pazartesi günü saat 15,30 da.
Adalet ve İçişleri Komisyonlarından kurulan karma komisyon :
Danıştayda aç)k bulunan Daire Başkanlığı ve bir üyelik seçimi yapılması için 23.1.950 pazartesi saat 15,30 da.
Bayındırlık Komisyonu ;
1 — Maraş Milletvekili Emin Soy sal'jn, köylerin içme suları ve küçük sulama işleri hakkındaki kanun teklifini,
2 — Gümüşüne Milletvekili Şükrü Sökmensüer ve Kars Milletvekili Akif Eyidoğan’ın köylere yardım fonu tesisi hakkındaki kanun teklifini görüşmek üzere 23.1.1950 pazar tesi günü saat 10 da.
Çalışma Komisyonu :
Zonguldak Milletvekilleri Emin Erişirgîl ve Sabri Koçer'in, işçilere hafta tadilinde gündelik ödenmesi hakkındaki kanun teklifini görüşmek üzere 23.1.1950 pazartesi günü saat 10 da.
Dilekçe komisyonu:
23/1/1950 Pazartesi günü saat 10 da;
Dışişleri Komisyonu ;
Milletlerarası Denizde Can Emniyeti Konferansı Nihai Anlaşmasının (B) işaretli ekini teşkil eden Denizde Çatışmayı Önleme Tüzüğünün» onanmasına dair kanun tasarısını görüşmek üzere 23.1.1950 pazartesi günü Kamutaydan sonra.
Geçici Komisyon ;
Milletvekilleri Seçimi Kanunu Tasarısını incelemek üzere kurulan geçici komisyon 23.1.1950 pazartesi günü saat 10 da kitaplıkta.
Kitaplık Komisyonu :
23.1,1950 pazartesi günü saat 14,30 da Kitaplıkta.
Millî Savunma Komisyonu :
Yedeksubay ve yedek askeri memurlar hakkındaki 1076 sayılı Kanuna bazı maddeler eklenmesine, bu kanunun ve bu kanunla ilgili 1111 ve 3803 sayılı kanunların bazı hükümlerinin kaldırılmasına dair olan kanun tasarısını gÖrüşm°k Çizere 24.1.1950 şah günü saat 10 de, toplanacaklardır.
hareket tarzile mukayese eden kimse, o kimse, oğer onun fikrine aykırı bir fikri muçlafaa ediyorsanız, sizin hakkınızda istihfafla karışık bir merhamet duygusu besleyecektir. Ve haklıdır da...
Ama siz de haklısınız haıbten nefret etmekle.
(Devamı var)
Çan Kay Çek’in, el’an Amerikalı- rCTnanexerın tcanccn atvıeucjune lardan almış olduğu silahlarla mü- I mesi jçjn aıınan tedbirler tatbik (lafaöya çalığı bu ada, yalnız mil dilmeğe başlanmıştır. Bir çok ku-llyctçi Çin hükümetinin son mclceı yUrncu, kürkçü ve elbise mağaza-değil, aynı zamanda Amerikan İti ltlTmın devletleştirilmiş olddğu ha-bafinın da tfr dereceye kadar sem- bor verilmektedir. boHititir.
I
Bugün, yarın, Formoza’ya bir çıkarma yapılmazsa, Mao’nun Amc- | rikalılara yanaşmak İstediği netice- I sine varmak hatalı olmıyacaktır. O zaman, Moskova anlaşmalarının ki- , sırlığına hükmedilebileceği gibi, komünist Çinle Amerika arasında mü- ı ııasebetler teessüsüne dc intizar olu- j, nablleccktfr.
Mücahit TOPALAK
Londradaki Arjantin Elçisi istifa etti
Paris Radyosu : 22 (Basın - Yayın) — Londra’daki Arjantin Büyükelçisi vazifesinden istifa etmiştir. Bazı müşahitler bu istifayı son zamanlarda Arjantin’de rejimin değişeceğine dair baggöstcren söylentilere atfetmektedirler.
Bulgaristan Yunan hududunu tahkim ediyor
Paris Radyosu, 22 (Basın - Yayın-— Bulgar Hükümeti, Yunanistan’da bolşevik aleyhtarı bir Bulgar lejyonunun kurulması yüzünden Yunan hududundaki güvenlik tedbirlerini arttırmak zorufidâ olduğunu bildirmektedir.
in
Şerbetti Fıkra ;
Ne günlere kaldık!
Buğday Konferansı
Londra, 22 (îj.a.) — Birkaç gün-denberi Londra’da toplanmakta o- I lan milletlerarası buğday konferansı Japonya ve Almanya tarafından bu teşkilâta üye olmak için yapılan teklif hakkındaki kararını talik etmiştir. Önümüzdeki ay içinde toplanacak olan İcra Komitesi meseleyi inceleyecek ve teşkilâtın gelecek toplantısında umumî heyete su nacaktır.
Hidekl Yukavo’ııun yeni çalışmaları
Nevyork, 22 (a.a.) — 1M9 Nobel Fizik Mükâfatını kazanan ve halen Columbla Üniversitesinde profesör olan Japon âlimi Hideki Yukavo, dün «maddenin yapısı» nı inceleyen yeni bir nazariye üzerinde çalışmakta olduğunu bildirmiştir.
Japon âlimi nazariyesini yakında -Phyoical Bevlew- mecmuasında • mahallî olmayan sahaların Quan-tum nazarlyesl- başlığı altında yayınlayacağım açıklmıştır
A aşağıya, nakledeceğim vak’a-yı okuyan Türk, Müslüman, Hıristiyan, muvafık, muhalif »bütün* vatandaşların vicdanına danışıyoruz:
— Vatandaşın hayatiyle, sıhhatiyle, mülkiyet hakkiylc, bu kadar alay cdeıı bir idareye karsı ııe yapmalıyız?
Yılbaşmdanbcri, Karanfil sokağında 51 numaralı apartımanın 9 dairesine ait kömürlükler, kırmızı balmumu ve rc-rniİ mühürle mü hürletımiştir. Sıfır altı M yı bulan soğuklarda dokuz kiracı ailenin kömürlüklerinden kömür almağa haklan yoktur!
Dünyanın hangi hukuk ve nizam devletinde bu gibi haller gö-rühnüşdfir?
Bir başkentte, dokuz ailenin ço luğutıu çocuğunu kışta kıyamette paradiyle aldığı kömüründen haftalarca kim mahrum edebilir? Buna hangi nizam ve kaillin müsaade edebilir? Biz «övllyecek lâı hııhmıyonız’
Bundan (bir hafta evvel, bir o-
E“—• Yatan; ■■■■;■ ■■
Surıçizmeli I
kuyucumuzun şikâyeti üzerine hâdiseye muttali olduk; o ailenin uğradığı bu korkunç vaziyete, bir doktor olan Belediye Reisinin dikkatini çeklik.
Nc yalan söyüyelim; bıı ikazı mız karşısında belediyenin derhal, senelerdir uyuduğu uykudan uyanacağını umduk ve kömürlüklerin açıldığı haberini ümitle bekledik...
Meğer he kadar yanılmışız! Üç gün evvel foto mhabirimizin teshil ettiği resimlerin intişarına rağmen, bu insaniyete sığmaz ve yakışmaz cezanın hâlâ devam ettiğini esefle vfc hayretle gördük.
Dün günlerden Pazardı; ortalık aya/ Ve 'ı.r kariş kor olmasına rûğ mert, aklın, havsalanın ve Vicdanın alımyacağı bu meseleyi ye-■ imfo h.rar verdim Ev-
lâ, () kömürlüğün kirmızı haimu-
mu üzerine mühürlenmiş halini gözlerimle gördükten sonra, kira olların bir kaçiylc görüştüm; bana içlerini şöyle döktüler:
— Gûya, apartıman sahibi, kömürlükleri plâna uygun şekilde yaptırtmamı;. Fakat bu Işde bizim ne kabahatimiz var? Biz apartı-manı kömürlükleriyle beraber tutmuşuz, içine odunumuzu, kömürümüzü koymuşuz; üzerlerine de kendi malımız olan kilidi, elimizle asmisrZ! Cezrt alacaklarsa, işte apartıman sahibi, Ankara’da başka bir apartnnanda oturuyor; ona gitsinler! Bizi, teneke teneke karaborsadan kömür almağa ve çotuğumuzu çocuğumuzu bu kışta ve kıyamette titretmeğe kimin hakkı vardır? Üstelik bıı apartı-manda iki tane de lolıılsa, bir kaç da hasta vâY...
Sayın okuyucularım! Sizi fazla müteessir etmiyeylm; bu apartr mıiıı, İçişleri Bakanlığın tam kar-rismdski olukta T1 numarada
Ancak, bizim dışımızda yaşı-yan müşterek bir gaye life kardeşlerimize bağlandığımız zaman nefeö alabiliriz Ve tecrübe bize gösterir kİ, sevmek birlbltimiZe bakmak değil, hep beraber aynı istikamete bakmaktır. Arkadaşlık, ancak, aynı ipe bağlanıp aynı tepeye doğru tırmanmakla o-lur. Aynı tepede buluşan arkadaşlar arkadaş olurlar. Bu böyle olmasaydı. biz ne diye, konforun bu kadar ilerlemiş olduğu bu devirde çöllerde bir lokma suyu, bir lokma ekmeği bölüşmekten zevk duyardık? Bu noktada, sosyologların nazarlycleri ne mâna ifade e-dobilir? Ben bilirim, içimizden her kim tatmışsa çöldeki ıstırap ve mahrumiyeti payetmonin tadın, onun için geri kalan zevklerin bazların hepsi artık beyhude-dir.
Ve belki dc bugün, etrafıııuz-daki dünyacın çatırdar gibi olması bundandır. Çünkü bugün herkes, kendisine, benim sana anlatmaya çalıştığım cuşişi verebilecek dini aramakla meşguldür. Çünkü hepimiz, biribirlne zıt kelimeler altında ayiıı atılışı, aynı kurtuluşu arıyoruz. Belki, muhakemelerimizin eseri olan metotlar üzerinde biribirimizden ayrılıyoruz a ma, gayede biriz. Gayelerimiz bir.
Bu böyle olunca, artık hiç bir şeyfe hayret etmememiz lâzım. İ-çinde uyuyan meçhul şahsiyetten haberdar olmayan, fakat bir kere. Barselon’tın anarşistler tarafından müdafa edilen bir mahzeninde, feragat, fedakârlık, yardım ve adalet duygusu İle bu meçhul şahsın uyanıverdiğini hisseden kimse bundan böyle ancak tek bir hakikat tanıyacaktır . Anarşistlerin hakikati. Butıa rrtUkûbil, İspanya manasfırlarmda korku içinde diz çökmüş dun edenleri kurtarmak
Adana D. Parti İlçe Kongrelerinin 6 ncısı
Adana, 21 (Hususî) — Adanu’da n.unu, 7 Ocakta yapılan D. P. ilce kongrelerinin 6 ncısı, dün , kongre ve son hâdiseler ■ Kafaisalı’da yapıldı. Millî Mücadc- " ’’ ’ ’ “ ’
le günlerinde Kuvayı Millîye ru bunun vo çete hareketlerinin doğduğu KaraisalI, D. P. kongresi münasebetiyle, dün cidden müstesna
Ûitişaıi :rrrr, etrafında Karaçalıları aydınlattılar.
Bu konuşmalardan sonra,, Ad^ua da Ç.H.P. den henüz istifa ederek D. Parti saflarında yer alan genç v(----------___ ___________, , güzide vatandaşlardan Dr. fiilini biı- gün dalla yaşadı. Adana ve Cey ■ Yalçın, Dr. Ziya Eker. Dr. $uavi Han’dan kongreyi takip etmeğe ge-1 Binoka.y, Dr. Turan Aşlamacı, Dr. len demokratların mUteMMId lak- lhsan °na1' »«brjllBtör «tebmal silerle şehre girişleri, kararstdıla-1' ~‘ " u——"•’
rın hCyfecanlı tezahüratına vesile
1 oldu.
1 inci başkan Aziz Ocakçıoğlu. 2 nci başkan Rcşad öüçlü. Kâtip Yu suf Ayhan, Mchmecİ Şalıinoglu ve Zahid Akdağ'dan teşekkül eden kongre divanı alkışlar arasında ye-| rini aldı.
92 delegenin ekseriyetinin iştirakiyle Torös dağlarının bu bahar Kol kan şehrinde 6 sgat süren kongre■; de, bilhassa, orman ve yol meselesi ehemmiyetle ele alınarak ten-1 ıkltler yapıldı. C’.H.P. nln birer has-kıçı unsurları haline gelon orman âmir ve momurlarının D.P. li vatandaşlara karşı zalimane mutımc-1 leden çekinmedikleri, kanun hüküm lerini hiçe sayarak C’.H.P. iller lehine vazifelerini kötüye kullanm.il-. tan perva etmedikleri misallerle' . n latılarak birer ibret ve esef tablosu halinde gözönüne serildi.
Sıra seçimlere geldiği vakit pi. -li reye baş vuruldu ve KaraisalI D. P. yeni ilce idare heyetine Ali Durak, A’i Çopur, Abtulluh Ongun, Cevdet Yegana, Mehmed Sapmaz, Aziz Eren Mehmed Yücesov seçildiler.
Kongre gündemindeki meselelerin maddeler, halinde müzakeresinden sönrâ, kongre başkanı Aziz O-, ( .'kcıoğlu. kongre 2 nci başkanı Re I şad Güçlü Ceyhan D P. idare he I yeti b.İskanı Dr. Se(lad Barı vu i/ birer koriüfma yaptiraka Demokrat ] Partinin ,'ınr( niesoloj()ri„ seçim kn
tinli. tüccar Hüseyin Yıldırım , lehine tezahürat yapılarak şu şözler söylendi:
; — Saflarımızda yer alan genç ve
' vatanperver münevverlerimizin D. | P. ye, dolflyj.41.vte bütün memlekete hizmetleri büyük olacaktır. Köv I lülorle münevver şehirlilerin Demokrat Parti saflarında elbirliği yapmaları mutlaka hayırlı vc me-
I sud neticeler doğuracaktır. Başı-i mıZda münevver rehberlerle bu dâvayı kazanacüğımızdah zerre ka
I dar şüphe etmiyoruz!
Kongre geç vakit sona erdi ve Adanalı, Cevhanlı misafirler şehrin dışına kadar uğurlandılar.
HALIO1VUN BUCAĞI ÇEVRESİNDE HALK PARTİSİNDE ÇÖKÜNTÜ
Ankara merkez ilçesinin Haika-vun bucağına bağlı Soğucftk köyündeki Halk Partisi ocak başkanı Şevket Candan ile 82 kişiden ibaret ü-vesi partilerinin gidişini beğenmiye-rek toptan istifa etmişler, ocağın defter vc kayıtlarım Halkavün Halk Partisi bucak idare heyetine teslim ederek hen birlikte Demokrat Partiye geçmek iizeıe müracaatta bulunmuşlardır.
| Böylece Anktu'anın bir köyünden daha Halk Partisi ortadan kalkmış bııjıınmııktııdır.
' İkide bir Demokrat Partide çöğün I tu olduğunu diline dolayan Ulus I gazetesine bu hâdise her halde özlü bir cevap olacaktır.
MERİH
— Budala... Sana yaklaşma diyorum.
— Budala mı dedin? Vay canına... Bana şimdiye kadar hiç kimse böyle bir söz söylememişti. Bayağı fena oluyor. Şu bana budala diyen katırı görmek isterim.
— 69 —
(Mars)
— Allah kısmet ederse şu İstan-bulu uzaktan olsun bir kere görmek aklıma esti.
— İstanbul bizim değil ama...
— İşte ben de ona kızıyorum ya.. Neden bizim değil diye. İki tarafındaki topraklar bizim olsun da, kara çalı gibi ortada o ne diye duruyor? Bizim padişahların bu hiç akıllarına gelmiyor mu acaba diye düşünüyorum.
İhtiyar, bu saf Anadolu köylüsüne şefkatle baktı:
— Hoş söylersin Haşan ama, bu İŞ o kadar kolay olmasa gerek.
— Bana da inadına his zor görünmüyor. Hani bazan akla yelken ediyor da gideyim şu İstanbu-lu ben alıvereyim bile diyorum.
Etrafta bir gülüşme oldu. Bu Haşan, hoş bir delikanlı idi her halde. Çünkü şaka ettiği muhakkaktı. İhtiyar dayanamadı:
— Hoş şeyler söylersin ama Haşan, bu İstanbul sizin köy gibi bir şey değildir. Kocaman bir şehirdir.
— Görelim bakalım. Yalnız şu var ki İstanbulun içindeki insanların döğüşten yana pek yüzleri yokmuş. Belki çeşitli şeyler olur. Bilinmez ki... Hele bir gidelim.
— Hemen mi?
Yolcu yolunda gerek.
— Yollarda yalnız başına kork-
Hasan şöyle bir ihtiyara baktı, baktı, sonra:
— Şu söylediğin hiç de halis bir Türke yakışmıyor.
İhtiyar, Haşanı içi muhabbetten sarsılarak bir müddet seyrettikten sonra:
— Ne diyelim. Mademki gideceksin, yolun açık olsun. Hak dilediğine ulaştırsın.
Haşan, bu sözlerinden sonra vedalaştı. Biraz ayrılır ayrılmaz yine şakrak bir türkü tutturdu. Sık ormanlar arasındaki patika yollarda kayboldu. Fakat tatlı ve mert ses bir müddet daha duyuldu.
— Hancı bana bir su ver!.
— Gir içeriye de iç.
— Canım sen bir maşraba su ver de ötesine karışma.
— Akşam oldu. Bu sırada yola çıkılmaz.
— Benim için gece ile gündüzün farkı yoktur.
— Ne güzel palavra atıyorsun. Gören de seni Zaloğlu Rüstem zanneder.
— Ben Zaloğlunu görmedim ya, hani görmek de isterdim.
— Kemiklerini kırardı.
— Kolay değil bu...
Bu sırada, hanın arka tarafındaki pınar başından bir takım sesler, ince bir kadın feryadı işitildi. Haşan hemen kulak kesilerek o tarafa doğru bakmıya başladı.
— Ne oluyor orada?
— Başkalarının işine burnunu sokma.
— Yahu bir kadın bağırıyor be... Feryat ediyor. Haydut mu onlar?
— Karışma dedim ya.
Haşan, hancıyı eliyle şiddetle itti:
— Sen de amma hissiz bir odunmuşsun.
Bunu söyledikten sonra Haşan, hanın arka tarafındaki sık dallar arasına doğru atıldı. Yaklaşınca anladı ki, pınarda su doldurmağa gelen bir köylü kızma iki veya öç kişi saldırmıştı. Belki de kus dağa kaldırmak istiyorlardı. Haşan, büyük bir hiddete kapıldı. Yüzü kıpkırmızı oldu. Gırtlağı yırtıhrcasına haykırdı:
— Heyyy!. Ne oluyor orada?... Bırakın §u kadım bakalım!..
Yarı karanlıkta ancak seçilen a-damlardan birisi cevap verdi:
— Yoluna git...
— Yolum buradan geçiyor. Hem bu yol da hoşuma gidiyor.
— Budala... Sana yaklaşma diyorum.
— Budala mı dedin? Vay canına... Bana şimdiye kadar hiç kimse böyle bir söz söylememişti. Bayağı fena oluyor. Şu bana budala diyen katırı görmek isterim.
— Dayağı hakettin. Yaklaş da başkasının işine karışmağı sana gösterelim.
— Acele etme, geliyorum.
Haşan, bir sincap gibi dalların arasından sıyrılarak pınar başına geldi. Üç haydut, elinde destisi o-Ian bir kızı dağa doğru sürüklemek istiyorlar, kız da korkudan gözleri dışarı fırlamış bir halde çırpınıyor, haykırıyordu.
— Hiç de böyle bir alçaklık görmedim. Namusunuzla şu kızcağızı bırakıp da çekilseniz... Bir kıza karşı üç hayvan... Vallahi ayıp... Billahi ayıp... Sizde utanmak yok mu?
Haydutlardan birisi daha fazla tahammül edemiyerek belindeki kamayı çıkardı ve Haşanın üzerine saldırdı. Daha evvel bunu hesap etmiş olan Haşan bir kahkaha atarak:
— Aman şu kurbağaya bakındı hele...
Diye hucümu karşıladı. Kama o-
lan bileği bir mengene gibi yakaladı ve şiddetle büktü. Haydut hiç böyle bir karşılık beklemediği için şaşırdı ve acıdan bir boğa gibi böğürmeğe başladı. Fakat Haşan, geride kalan iki hayduda yetişebilmek için birincisinin işini çabucak bitirdi. Pınarın etrafındak kayalar arasına fırlatıp attı.
Sonra, bir kaplan çevikliği ile onların üzerine atıldı. Böyle bir hücumu beklemeyen haydutların çenlerine birer yumruk vurdu. A-ralarında şiddetli bir boğuşma başladı. Fakat pazularının kuvveti, bir boğayı bile yere serecek kadar acı olan Haşan, bu iki haydudu yerden yero vuruyordu. Haydutlar bu çılgın adamla başa çıkamıya-caklarını anlamışlardı. Süratle ormanın haranlıklarında kayboldular.. Şimdi Haşan, genç ve güzel bir kızla akşam karanlığında karşı karşıya kalmıştı.
Kız, minnettar gözlerle ona bakıyordu. Haşan da bir müddet onu seyrettikten sonra:
— Eh, hadi artık evine git, bir daha da böyle geç vakit yalnız başına ormana girme...
Kız ses çıkarmadı, hâlâ bekliyordu. Haşan biraz şaşırarak tekrarladı:
— Hoppala... Şimdi de. evine dönmeğe mi korkuyorsun? Demek işimi gücümü bırakarak bir de seni evine götüreceğim ha... Haydi bakalım, düş önüme...
Kız başını önüne eğerek yürümeğe başladı. Haşanın içinde tuhaf bir gıcıklanma vardı. Bu kız onun hoşuna gitmişti. Ama, derhal kendi kendine utandı. Ve içinden söylenmeğe başladı:
(Ama huysuz adammışım. Bir zavallı kızla yalnız başıma kaldım diye bak aklımdan neler geçiyor?. Seni leş kargası seni... Seni utanmaz hayasız seni... Kızı haydutların elinden kurtarırken bir kahraman kesilmişti. Şimdi ise sinsi bir porsuk gibi koku almıya çalışıyor sun. Ah kalpazan... Ah aslan postu giymiş tilki...)
Haşan, kendi kendine boyuna söyleniyor, aklına gelen hakareti kendine savuruyordu.
— Hah, dedi, işte geldik. Hadi, hadi... Bana teşekkür etmeğe lüzum yok. Evine gir bakalım. Bana da Allaha ısmarladık.
Kız bir şeyler söylemek istiyordu Fakat Haşan geniş adımlarla süratle köyün yanındaki patikadan ormanın içine daldı.
Maceralı bir hayat
Üsküdar sırtlarında bir sabah... Güneş epeyce gökte yükselmiş bulunuyor. İri gövdeli bir ağacın köküne yaslanmış olan Ulubatlı Haşan, neş'e içinde karşıki sırtları, uzakta sisler arasına gömülmüş bulunan Bizansı seyrediyor. Yanında kimse olmamasına rağmen yüksek sesle kendi kendine söyleniyor:
(İyi etmişim de gelmişim. Güzel bir memleketmiş İstanbul... Deniz de hoşuma gitti. Şu yumruklarımın kaşınmasına da ne demeli? Galiba canım kavga istiyor. Hele bir karşıya geçelim. Rumlarla biraz şakalaşmak fena olmıyacak. Hem İstanbulu da bir yakından görmüş olurum. Vakıa etrafında duvar varmış diyorlar ya... Duvar da aşılmıyacak bir şey değil ki...
(Devamı var)
Hazırlıyan: Nihad ÜLKEKUL
★ Güneşin etrafında muayyen bir mahrek çizen gök cisimlerine seyyare (gezeğen) adı verilir.
★ Seyyarelerin güneş etrafındaki hareketlerini sistemli bir şekilde ortaya koyan Kopernik olmuştur. Ancak, Kopernik Arz'ın ve diğer beş seyyarenin mahreklerini daire olarak kabul etmiştir.
★ H nci asırda Kepler, ortaya attığı kanunlarla seyyarelerin hareketlerini hakiki olarak izah etmiştir. Kepler’e göre : Seyyareler güneş etrafında bir elips (beyzi) çizer ve güneş bu elipsin odaklarından birinde bulunur.
★ Güneşe olan yakınlıkları itibariyle seyyareler şöyle sıralanırlar :
Merkür (Utarit), Venüs (Zühre), Arz, Mars (Merih), Jüpiter (Müşteri), Satürn (Zühal), Uranüs, Neptün, Plüton.
★ Bunlardan başka Mars İle ju-piterin (yani Merih ile Müşterinin) mahrekleri arasında rasatlanan yüz lerce gök cismi de seyyareler arasındadır.
★ Eskidenb^ri bize olan yakınlığı ve rasatlanabllmesl bakımından en çok dikkati çeken 6eyarelerden biri de şüphesizki Merih (Mars) tır.
★ Güneşe olan uzaklığı 227.8 X 108 olun güneş etrafındaki devrini G87 günde tamamlar. Dönme müddeti 24 saat 37 dakika 22 saniye ve e-ğilinıi 21 derecedir.
Bu eğilme arzmkine yakın olduğundan Merih'te de arzdan olduğu gibi mevsimler vardır.
Ortalama kutru 6784 km. olup kütlesi yerin kütlesinin takriben on da biridir.
★ Uzun müddet Merih’in sathı rasatlanırsa daima görülebilen karalar ve denizler ve bir de 1877 de astronom Schiaparelli tarafından rasatlanan kanallar görülür. Kanallar zaman zaman ve bazı astronomlar tarafından görülebibniştir.
★ Merih sathının 3/8 i yeşil lekelerle örtülüdür. Az çok mevsimlere göre değişen bu lekelerin yosunlu mıntıkalar veya bataklıklar olduğu tahmin edilmektedir. Karalar kırmızımtırak renkte olup Merih sathının yarısını kaplar, buraların taşlık ve kayalık yerler olmaları muhtemel görülmektedir.
★ Merih’te hava olduğunu isbat eden bazı deliller vardır : Kışın seyyarenin kutuplarında meydana gelen büyük beyazlekeler kış müd-dctince devam eder; baharda ise kü çülür ve yazın bazen kaybolur. Bu beyaz lekeler bir kutupta varken diğer kutupta yoktur. Böylece, Atmosferden yağan karların bir kutba döküldükten sonra, buharlaşıp öteki kutupta tekrar kar halinde düştüğü anlaşılır.
★ Merih'te hava olduğunu Astronom Wright daha iyi ispatlamıştır :
Wright, Merihin, bir kere, mavi ışığa karşı hassas ve bir kere de kırmızı ışığa hassas plâklarla fotog rafını almıştır. Mavi ile alınan fotoğrafta yalnız beyaz kutup lekeleri, kırmızı ile alman fotoğrafta ise diğer bazı satıh lekeleri daha görülmüştür. Atmosfer mavi ışınlan tutar (soğurur). Bu sebepten dolayı mavi plâklarda Atmosfer bir perde gibi bütün sathı kaplar. Atmosfer kırmızı ışınları tutmadığından lekeler görülebilir. »Şu halde e-ğer Merihte hava olmasaydı alınan bu iki fotoğraf arasında bir fark olmaması icabederdi.
★ Bundan sonra ki yazımızda Merih hakkında diğer bazı bilgileri vererek başka seyyarelerden de bahsedeceğiz.
«Aceleye lüzum yok... evvelâ gelsinler, görelim, dedi.
Bu sırada, sahanbğa çıkmış olan Boröver, açık kalan pençereye git ti, eğildi ve dar sokağa baktı. Kimseler yoktu... yalnız, Bura-kan’ın pencereden attığı iki şeririn cesetleri evin kapısının bir kaç adım ötfesinde yerde yatıyorlardı.
Bir şey göremeyince dinledi. Kulağı gayet hassastı... Henüz u-zakta bulunan bir süvari kıtasının boğuk gürültüsünü farketti.
Fransua da onun yanına gelmiş, eğilmiş, bakıyor ve dinliyor du. Boröver ona şöyle bir bakınca, durumlarının vahimliğini onun da takdir etmiş olduğunu anladı. Onun halinde üzüntü ve teessüre
delâlet edecek hiç bir şey görünmüyordu.
Kendisine gelince, o
zaten kara-
rını vermişti. Bununla beraber
kendisini teselli etmeyi tecrübe e-derek:
«Bununla beraber, onların bizim için gelmekte oldukları ne malûm... ortada bunu isbat edecek hiç bir şey yok... inelim aşağıya, bakalım ne oluyor...» diye düşündü.
Fakat dudaklarında beliren, şüphe ve tereddüde delâlet eden tebessüm, bu teşebbüsün husule getireceği kötü neticeler hakkında onun hiç aldanmadığını gösteriyordu.
Amma, bu teşebbüsü tatbik mev kiine koymaya bile vakit bulamadılar. Merdivende, Strapafor, kısılmış sesiyle :
İNSANLIĞA İHTAR
attırabilir
Ruh âlemi ve
ruhî tezahürler
GELİR VERGİSİ
Fierre Devaııx
MUZlft
Cebeci
MlizJk — Küçük
RADYOSU
23 OCAK 1950 PAZARTESİ
SİNEMALAR VE
EĞLENCE YERLERİ
1950 Yılı içinde kıya metkopacak
Güney kutbunda toplanan büyük buz kitleleri dünyaya takla
Bir çok bilginler, bu yıl, arzın öm rünü tamamlayacağı kanaatındadır-lar.
Şüphe yok ki, üzerinde yaşadığımız seyyare çatırdıyor. Biz hâlâ a-tom bombası İle ve atom bombasından daha üstün tahrip kuvvetini yılında berhava olacaktır. Pekâlâ... haiz olan Helium’lu üstün atom bom bası ile uğraşıyoruz. Halbuki, tabiat bize, Hiroşima ve Bikini de görülen »ölüm güneşlerini» alelâde birer,kestane fişeği mesabesinde bırakacak semavi şenlikler hazırlıyor.
Bilginlerin iddiasınca, arz 1950
•k (Başta rafı 2 inci sayfada)
Binlerce misalle tevsik olunan ve I halen Şimalî Afrika’da «Murabıt. | lar arasında mütaammim bu'unan bedenlerinden ayrılmamış ruhlar a-rasındaki fikir intikali kabul olunur ve bunlar hakkında hiç bir şüphe izhar edilmezken taraflardan birinin bedeninden ayrılmış olması takdirinde — alınan tebliğin doğruluğunu gösteren vesika ve delillerin tahkik ve tetkikine lüzum gö-rülmeksizin — aynı derece müsbet bir vakıanın ceffelkalem reddedilmesi makûl ve mantıki bir hareket sayılamaz.
İster dolu olsun ister boş gibi görünsün bütün kâinatın muhtelif kesafetdeki maddeler tarafından ta maınile ihata edilmiş bulunduğu ve maddenin aslının hareketten başka bir şey olmadığı bugün ilmen sabit olmuştur.
Galile kanunu ismi de verilen meşhur Atalet Kanununa göre harici bir tesirin müdahalesi olmaksızın maddenin harekete geçmesinin, hareket halinde iken durmasının veya hareketini tâdil etmesinin mümkün bulunmaması muvacehesinde meş’ûr bir varlığın müdahalesi kabul olunmadıkça mevcudiyetimizi yalnız maddî bir varlığa ir-caa çalışmak hiç bir veçhile müm-lrün olamaz. Aksi takdirde ilim bindiği dalı kesmiş olacaktır.
Ruhî tezahürlerle ilgili diğer müşahedeleri gelecek yazımda sayın okuyucularıma sunacağım.
Sinan ONBULAK
fakat, nasıl?
22 Şubat 19-17 tarihinde, küçük çapta bir serseri yıldız, Sibiryada, Silhotelin dağlarında dünyaya çarptı. Bu bölge Amur bölgesinde bulunmaktadır. Ve küçük çapta bir ! serseri seyyare dediğimiz bu cisim, 1000 ton ağırlığında idi. Saniyede 20 : kilometre süratle gelip dünyaya t bindirdi ve biranda alev haline in- ■ kılâp etti. İnfilâk 200 kilometre mesafeden işitildi. Bu hâdiseyi derhal : takibe koşanlar, düşen cismin hemen hemen saf denebilecek demirden mürekkep olduğunu tesbit ettiler.
Siberyonın, gökten gelen bu dar- !
belere maruz kalışı ilk değildir. 30 Haziran 1908 tarihinde de dev cüsseli bir gök taşı, Tunduralarla kaplı bir araziye çarparak 20.000 metre yüksekliğe kadar bir alev sütunu fışkırttı ve orta boyda iki eyalet topraklarına muadil bir bölgede ha yat namına hiç bir şey bırakmadı. İnfilâktan doğan hararet 65 kilometre mesafeden hissolundu. 110 kilometrede beygirler yere düştüler. Bu kuvvet ve kudret hiç bir atom bombasında bulunamazdı.
Bununla beraber, gök taşlarının rekoru, meşhur «Uçan Dağ»a aittir. Gökten düşen bu kütle, Arizona’da 400 metre derinliğinde ve 1500 metre kutrunda bir çukur açmıştır. Hattâ, 850 milyon dolar sermayeli bir kumpanya: platin, iridium, nikel ve küçük siyah elmas parçalarından müteşekil olduğundan şüp-! Iıe edilmiyen bu semavi hâzineyi iş ' letmek için müsaade ist
I Saati — 22.15 Müzik: (Pli Ayarı ve haberler — 23.00
İSTANBUL RADYOSU
23 OCAK 1950 PAZARTESİ
LÜZÜMLUTttf. FONLAR 00 91 12028 14881 11568 21578 24846 24846 999.99. 22333 23333 11111
Yangın
Sıhhi imdat ......
Trenler ..........
Hava Yolları .....
Yataklı vagonlar Su ânı»
Elektrik .........
Havagazı ........
Başkent tefesi
Yeni Güven Taksi Sizin Taksi Merkeı Taksi .....
*
Ankara
(15031) : Tatlı belâlar (23432) : Eski dost (2.2294) : Mağlûp
Edilmiyenler
(14040) : Büyük günahkâr (11131) : Yalan
(14072) : Çöl definesi (14071) : Yalan (13846): Mağlûp
Edilmiyenler
★
NÖBETÇİ ECZANELE?
Sağlık, Merkez, İsmetpaşa
Gelir Vergisi tatbikatı yılbaşı dan itibaren başlamıştır.
Müessesemiz her iş yerinin kanu ni defterlerini tutmakta ve vergi ile alâkalı bütün işlerini tam ehliyet ve ketumiyetle ve en uygun şartlarla yapmaktadır.
MUHİT
MUHASEBE MALİ İSTİŞARE TAKİP İŞLERİ MÜESSESESİ (Anafartahır Cad. Vakıf iş Hanı) Kat 3, No. 317, Tel: 16666 (124)
Bıı korkunç yılanla oynayan 6 yaşındaki kızcağızın babası
geçenlerde böyle ufak bir yavruyu ölüm tehlikesine maurz bırakmak suçu ile mahkemeye ver.lnüşlcrdir. Eva adını taşıyan bıı yavru Paris ka harelerinden birinde her gccc tekrarladığı Ibu numara sayesinde kendisinin ve ailesinin hayatını kazanmaktadır.
Açılan dâva dolayısiyle mütaleası sorulan bilirkişiler yılanın -Piton. cinsinden olduğunu ve 9 dereceden aşağı sıcaklıkta herhangi bir tecavüze girişemiycceğini, bundan başka zehirsiz olduğunu da bildirmişlerdir.*
Küçük Eva'nın üç metre boyundaki bu soğuk arkadaşı en çok tavşan yemekten haz etmektedir.
Dâva Eva’nın ailesi lcJıiııc neticelendiğinden küçük kız numaralarına tekrar başlamış bulunmaktadır.
J TAKVİM |
Hicri; 1369 — Rebiül’âlur: 4
Rumi: 1365 — Ocak: 10 23 OCAK 1950 PAZARTESİ
VaaaU
PAPAZ ÇAYIRI
Yazanı
Mlşel Zevako — Çeviren ı Ragıp Rıfkı
63
— Sakın inmeyiniz aşağıya!... kendinizi kurdun ağzına atmış o-lacaksınızl diye bağırdı.
Aynı anda, merdivenin üst başına çıkan Strapafor, sessiz bir suale cevap olarak :
— Bu, usul dairesinde ve fevkalâde bir surette tertip edilmiş bir sürgün adt... sözlerime inanınız!... Ah! Baylar! Adamakıllı bir tuzağa düştük biz... Kralın maiyet askerleri, muhzirler, mübaşirler, ok çular, yaya ve atlı askerler... her taraftan, Sen sokağından, Papazlar yolundan, küçük çayır yolundan buraya, bu sokağa ve bilhassa bu eve geliyorlar...
Fransua :
— Peki amma, kuvvetlerin bu suretle yayılıhasının sebebi nedir? Diye sordu.
— Zındıklara karşı hareket!... Küçük Ceneve denilen yerin burası olduğunu bilmiyor musunuz efendim? Küçük Ceneve de, Sen-Medar yakınındaki Patrik Bosta-nı gibi, Tanpl kirazlığı gibi Protestanların yani Lüter'cilerin, Kal ven'cilorin ve son günlerde halkın taktığı isimle söyliyelim zındıklan yuvasıdır... Hepsini cehennem» alsın!... İmdi, bütün bu dinsizler semtlerini veya bilhassa
içinde bulunduğumuz bu semti tamamiyle yıkıp harabetmeğe karar vermiş oldukları anlaşılıyor... İşte, cn büyük felâket bizim için burada bulunmuş olmaktır... Anlıyor musunuz, efendim?
Strapafor’un verdiği izahatı büyük bir dikkatle dinliyen Fran-
— Anlıyorum, dedi. Ve Borö-ver’e doğru mahidar bir tebessüm le :
Bu sefil heriflerin demin avazları çıktığı kadar, tıpkı dediğiniz gibi kahrolsun Kalven'ciler! Kahrolsun zındıklar! Diye bağırmalarının sebebini şimdi anlamaya başlıyorum. Devam ediniz, yiği-tim, hakikaten bize pek mühim şeyler öğretiyorsunuz.
Strapafor, Kralın bu iltifatından duyduğu sevinçle :
— Tabiriniz veçhile bu kuvvet yayılmasından biricik maksat, bu mahalledeki bütün zındıkları birden yakalamaktır. Polis şefleri, bütün evlere girecekler ve yukarıdan aşağıya arıyacaklardır. Ve beni en ziyade endişeye düşüren şey de, onların bilhassa göz diktikleri bu sokağın sondan ikinci evidir... Bizim bulunduğumuz, bu evdir efendim... Bizler de gün görmüş, tecrübe görmüş insanla-
rız efendim... Söylenen sözlerin altında neler gizlenmiş olduğunu anlarız biz, efendim... Şayet, bu arbedede yolunu şaşırmış bizim gibi bir kaç dini bütün katolik bulunur ve bunlar da, zannederim bizler gibi, biraz can sıkıcı olurlarsa... herifler, fırsat bu fırsattır diye onların yakalarına yapışırlar ve şıpınışı temizleyiverirler.
Hiddetlenen Korpodibal :
— Allah belâlarını versin!... bakalım, o dini bütün katolikler, salhanede kesilen koyunlar gibi kendilerini boğazlatırlar mı?
Burakan:
— Öyleya!... diye tasdik etti... asıl bilinecek nokta budur!
Trenkmay, o müessir sesiyle :
— Baylar, dedi, Strapafor bize gördüklerini açıkça bildirdi. Amma, size söylemeği unuttuğu bir tehlike var ve ben de bu tehlike-ya dikkat nazarınızı çekmeyi vazife bilirim. Baylar, bu küçük ma haileyi saran kuvvetler küçümsenemez. Bu kuvvetler mühinı ve büyük miktardadırlar... Böyle olmakla beraber, bunlar, kendilerine iltihak eden kalabalık halk kitlesine nisbetle hiç hiikmündedirler. Ben halkı pek iyi bilirim, baylar. Bu kalabalık hiç de hayra alâmet değildir. En önde, tanı-
dığım bir kaç şüpheli sima gördüm; bunlar döğüşmek hırsiyle yerlerinde duramıyorlar... pek iyi anladım : Bu halkı adamakıllı kışkırtmışlar... bu sebeple, okçuların, askerlerin elinden kurtulup da bu çılgın halkın eline düşenlerin vay haline! Sen Baruobe ve Sen Pankras Hazretleri bizleri onlardan korusun... Yoksa hapı yutarız âlimallah...
Strapafor’un verdiği izahat gibi Trenkmay’ın sözleri de, yalnız Boröver’le Fransua tarafından değil, Fiyorinda tarafından da büyük bir dikkatle dinlenmişti... Sunu söyliyelim ki, kız, diğer üç kişiden daha fazla dikkat kesilmişti...
Boröver, vereceği karan geçit resmindeki bir asker gibi topuklarını birleştirerek dimdik bekliyen iki yiğite, birden bire :
—Pekâlâ, dedi, gördüğünüz, anladığınız veya keşfettiğiniz şey leri mükemmel surette anlattınız. Simdi (Burakan, Koıpodibal ve strapafor'u göstererek) üçünüz şu merdivenin başında durunuz... ve kimse bu sahanlığa ayak basmasın... Anladınız değil mi?...
Trenkmay, sen de şu pencereye... bak, fakat sakın kendini göstereyim deme... evi istilâ ettiklerini görünce hemen gel bize haber ver...
Boröver'in sözleri biter bitmez, pek mükemmel yetiştirilmiş olan dört silâhşor, kendilerine gösterilen yerleri hemen işgâl ediver-mişlerdi.
(Devamı var)
Sabah öğle İkindi Akçam Yatsı
1 nıtak
11
T ATEH’l» Abone Şartlan
Memleket İri
aylı» ------------— M
t
11 ylı* « M Ura
I » — 10 »
ZAPEK’Id İlin Şartlan Badik ____.....— -------—. İS lira
1 «» I «nca tayTadR ora.--- * »
4 tlncfl «m.....S »
8. •• fl- eı aayfad» »m.-- S »
Poffum. NlkAh. Ni»*n. Olfljn, »e MavlOt llAninn S «antlmi raaonemek «artıyla U Ura.
Devamlı İlinlar için braarf tarlia tatbik edillz
Sahibi ve Başmuharriri
MÜMTAZ FAİK FENİK
Bu nüshada yazılşlerini fiilen
İdare eden: Hikmet YAZICIOÖLU
Basıldığı yer:
GÜNEŞ MATBAASI
23 - 1 ■ 1350
ZAFER
Dünkü Kongre çok heyecanlı oldu
Başmakaleden devam ı
iki kere iki
s
* (Baştarafı Birincide) ladjğı konuşmasında bir müddet , kinci başkitiılığa Lt'bip Divanlıoğ- , önce gazetemizde de ele alınan vc lu, kâtipliklere de Emin Akşam ve -........ 4 .......
Sefer Yıldız seçildiler.
Bankan Ciçekdağ'ın kısa vc veciz bir konuşmasını müteakip A-tatuık'un mânevi huzurunda bü dakikalık bir savgı duruşu yapıldı vc çalışmalara geçildi. İlçe idare kurulu başkânı bir yıl-l»jc çalışma raporunu okuduktan «onriı soz al(in delegelerden Suat Erohöz, Turgut Yurtcrı. Cevat Örnek ve Hüseyin Demirel bilhassa kuruldaki teftiş ve murakabe mev-zularına temas ettiler. Diğer delegeler de aynı mivzüda muhtelif cephelerden mütalea ve mülâhazalarını beyan ettiler. Bundan sonra geçen yılın mali raporu okundu vc raporun incelenmesi için beş kişilik bir Emisyon seçilerek toplantıya ara verildi.
Öğleden sonfaftî oturumda mahalli dileklerin tesbiti cihetine gidildi. Söz aran hatiplerden bilhassa Turgut Yürderi, Marshall yardımından asıl gaye olan köylüyü topraklandırma ve kalkındırma konularında değil bütçe uçaklarını kapatmak hüsusunda istifade edilmekte olduğu üzerinde durdu. So-ğulcak köyünde C. H. P. den istifa edip D. P. ve geçen 82 vatandaştan bahsedildi. Mehmet Atamer, önümüzdeki seçimler için Çok harlılıklı ve sağlam çalışmak lüzumundan söz açtı. 11 genel meclisi ötelerinden Abdullah Gcdikolğu: Nelerden bahsedeyim. Hangi birinden bahşedeyim. Derdimiz. ıstırabımız o kadhı- çok ve büyük ki..- diye baş-
jmasmda: -Ben cıe eıe aıınuıı vc v. rı. r.. ye ınıııua partisi değil e İnsan Atatürk'ü- (İHTİRAS) partisi diyorum.’ dedi. ..................... Bundan sonra söz ulan delegeler-
enginleştirdiği konuş '. II. I’. ye iktidar
bîlhâssa Büyük ve ....... —-------
müze dil uzatan bir kitaptan bah-setti vc Bu kitap C. H P kongre- den Yunus Karakaş. Zafer Gökçer.
ie (lueı İndeki fiyatı bir lira o Ah Tuncer " " '~''~
göstcrilmcsinc rağmen) pa olarak dağıtılmıştır Bir ta-ijet ve hadislerle halkı avla-çalışan bu paçavta, tamamen .ı .asetc âlet eder bir mahiyet aktadır Ve bunu yapan lâikliğiyle. mkılâpçıhgiyle övünen bir •.âıtidir, yani C. II. P. dir. Onların ikide bir temcit piltvı gibi tekrarladıkları dini siyasete âlet eden insanlar değiliz biz ve dini siyasete âlet eden insanlardan asıl biz nefret ederiz.» dedi.
Heyecanının yer yer devamına mâpi olduğu bu konuşmasını Gc-Jikoğlu,: İşte 946... İşte 950... Yıllar gcUp geçiyor. Ne yaptılar bugpqe kadar. Nelerini gördük. Yedikule-rinde bile tüyü bitmedik yetimlerin hakkı var- diyerek sözlerini bitirdi.
Gedikoğlunun uzun uzun alkışlanan ve bravo sesleriyle teşci edilen bu .sözlerinden sonra söz alan hatiplerden bilhassâ Cevat Örnek hayat pahalılığından söz açtı ve: Bir halaskar yetişsin artık imdada — Kulak asılmaz -oldu dâct-ü feryada irticali beytiyle sözlerini bilirdi Bir başka delege memleketimizin en aktüel konularından o-l.ıiı gıev hakkı meselesinde iktidarla D. P. nin birincinin aleyhinde olan anfi-demokratik durpmu belirtti. Îİyâs Boran adında 6() lık ak sakallı bir delege güzel misallerle
larak
kı
__________ ve bir çokları, memleketimizin bugün içinde bulunduğu feci durumdan ve seçimlerde iktidarın kullancağaı menfi taktiklerden bah Kettiler. Bunlardan bilhassa genç ou hatio Mehmet Aksoy: -İktidar dinden imandan dem vuruyor. Ne mutlu bize ki 3 - 4 sene gibi kısa bir zamanda dinsizleri dine, imansızları imana getirdik. Kanlarını tahlil ettireceğiz. Eğer onlar da bizim gibi Türk oğlu Türkse elbetteki inşa fa gelecekler, elbette ki dürüst bir seçim yapacaklardır dedi ve sürekli alkışlarla karşılandı.
Mahalli .dilekler hakkındaki muhtelif delegelerin bu konuşmalarından sonra geçmiş devreye ait malî raporun müzakeresi ile gelecek devreye ait tahmini bütçenin okunmsaı ve müzakeresine geçildi. Karşılıklı samimi ve müsbet esaslara dayanan tartışma ve tenkitler yapıldı.
Bunlardan sonra yine aynı samimî hava içinde yeni idare kurulu seçimi ve üst kongreye gidecek delegelerin seçimine geçildi.
Meı'iıez ilçe kongresi idare kurulu üyeliklcrihe: Hilmi Toygar, Mehdi Mıhcıoğlu, Salih Gürkan, Ali Zağ-pusat, İsmail Arman, Vecihi Ilürkuş, Zafer Gökçer.
Yedek âzalıklara da: Atıf Ben-deı-lioğlu, İrfan Erdem, Avni Altın, Hüseyin Benadam, Hulusi Dağtaş, Ali Hıza Oktay, Hâlnit Öktern seçildiler.
yere gelir gibi olduysa da hakem düdük çalmadı ve bu üç dakika da ‘"“t"’" ay^ğa kalktılar.
Nihayet son dakika gelnfıişti. Gü-..jukiu dc.c.... ve gü-
olamadı. Oyun hareketsiz geçıyoıuu. çeş bitti. Hakemler Ahmet Bulutun Halit bir kol kaptı, Fransız minder • ittifakla kazandığını ilân ettiler.
. . . -------1 tî KİLO
Tevfik Yüce ile Fransız Verden mindere çıktılar. Güreş ayakta başladı ve dördüncü dakikaya kadar
* (Baştarafı Birincili.
Halit mütemadiyen oyun tatbikine
iiaıu ınuıvnıaMij’t»* vj —•---------- ,-------- .
çalışıyor. Bu sırada bir pundunu böyle geçti,
çalışı yut. --
bulan Fransız ayağa kalktı, bir sal- ........................
to denemesi vantı. fakat muvaffak 1 reş ayakta devam ediyordu olamadı. Oyun hareketsiz geçiyordu. [ çeş b:": w^nmıOr AhmPt T
dışına savruldu. Bu esnada da birin- , ci devre beraberlikle sona erdi. Halit. atılan kur'ada alta düştü. Fıan-, sız üstte burgu takmağa çalışıyor, fakat oyunu iyi tatbik edemiyordu
fakat oyunu j.vi tatbik edemiyonlu . j|ü Uraf fla
Halit ama bel bn şey yaoahuyor. Oyun gayet tat-
kuıtulmal. için 5 ., y dpvaın ediyor. Devre de böylece
bir iurlu oyun alamıyordu. beraberlikle sona erdi.
11l-)in rlakika bu vazıyette bitti ve ____
İlk üç dakika bu vawctla b, 11, ,, al(o düştü Oyyn
Hal.( bâ-lâ. L. .!.,.»□/ Tevfik bir kol ka-
kem.n dudugu de bn.abeı r/klblnl slrlüstü dü,ürdü. Fa
geçen Halil evvela Kle sonra bel gelmişti, tuştan
kündesine geçli, tam Çevireceği si- Kaı
ıTk ’lO. takti k-utadu. .
ve bu seter Kley. çrfUiyerek şev.r . oyundan oyuna
ve ou p. . k'Fransız Sık sik tuş tehlikesi geçiri-
mCg° b± İNd F i denmeğe ^r. Bu arada Fransızm iki omuzu omuzu )ete gcld _ • _ da yere geldiyse de hakem görmedi
Neticede hakemler Tevfiği puan ve ekseriyetle galip ilân
omuzu vere geıaı. rıaııoı* çalışıyor, köprü kurmasına imkan , üa-v yok. Fakat Fransız bu fevkalâde zor N{ vaziyetten dönerek kurtuldu. Halit 2”1 e
yine tek Kle taktı ve ani bir saldı- , euııer.
vok. Fakat Fransız bu fevkalâde zor
rışla fransızı çevirdi. Rakip köprüye , geldi, fakat fazlâ dayanamadı ve n ' dakika 45 saniyede Fransızı tuşla yendi.
73 KİLO
Bu kiloda Ali Özdemir, Fransızla-jrın teknik ve dün akşamki yegâne galibi Chesnau ile karşılaşıyor. Güreş yine denemelerle başladı. Fransız az sonra bir salto ile Aliyi altına
57 KİLO |
Şampiyonlarımızdan Nasuh Akar- »•*) “7—-; ,
lâ Fransız Bruncttini arasında başla- laldı. Alı birdenbire FransiZin arka-yan güreşin ilk saniyeleri deneme- , sına dolanarak üste çıktı. Şimdi lerlc geçti. Nasuh bilekten işlemeğe, Fransız altta Alı üstte. Güreş ççk ________ KT:ı_n..-.„ il» | ciizel cerevan ediyor. İki güreşçi do
Fransızm iki. kolu da Adil Candemi-rin elinde, yan hakemi tuş oldu diye ihtar etti. Orta hakemi kabul etmiyor... Bir santim kaldı. Gidi-[ yor...
Nihayet Fransız her türlü mukavemetin faydasız olduğunu görerek kendini minderin üstüne attı: r"-müddet: 4 daki 40 saniye...
AĞIR SIKLET
Günün son güreşine Muharrem Candaşla Fransız Gantzer çıktılar Gonk çaldı. Ayakta birbirlerini de-deniyorlar.
Muharrem belden kavrayarak arkasına dolandı. Supleksle kaldırarak yere attı. Muharrem üstte Fran sız atta. Tek Kle takmaya çalıştı. Olmadı ve boşandı. Fransız minderin dışına doğru emekliyor,. Bu es-, nada Muharrem bir burgu ile kıvırdı ve Fransızı mindrein kenarına düşürdü. Tam omuzları yere geleceği sırada kendisini dışarı atmağa mu vaffak olan Fransız tuştan kurtuldu.
Ortaya gelmesiyle beraber Fran-sıza bir burgu takan Muharrem Can-daş, rakibinin her türlü mukavemetini kırarak 2 dakika 27 saniyede tuşa getirdi.
Neticede Ankara takımı Paris takımını besi tuşla olmak üzere bütün sikletler de yenerek müsabakayı 3—0 kazandı.
Tuş
IVLIV ........ ------
çalışıyor. Nitekim yan savurma ile I rakibini âttı. Fakat minder dışına ■ geldi. Hemen arkasından Nasuhun | tatbik ettiği bir göğüs çaprazı da ı neticesiz kaldı. Nasuh müthiş bir e-nerji ile çalışıyor ve işi çabuk bitirmek istiyor. Nitekim ani bir el-1 ense ile rakibini altına allP ekmeğe başladı. Bu şifâda bir kapan almak istiyen Nasuh alta d’üştü ise de çabuk kalktı ve dev.re de böylece bitti. Hakemler ilk devreyi berabere i-lân ettiler.
2 inci duvre başlar balanı az Nasuh Fransızı yere vurduyşa c(â çabuk kaçırdı. Nasuh oyundan oyuna geçiyor... Arku arkaya taktığı göğüs çaprazlarından Fransız, arjcak minder dışında kurtulabiliyor. Filhakika hakem de Fransıza kaçik oylamamasını ihtar etti. Nasuh mütemadiyen oyun arıyor, Frânşız da müdafaada kalmayı tercih ediyordu. Bu arada Nasuh rakibini tek kolun dan çeke çeke minder ortasına gfetir di ve arkasına dolanarak üstünden aşırdı. Yere yıkılan Fransız atik bir çevrilişle yine ayağa kalktı. Az sonra tekrar yıktı. Fransız bundan da kurtuldu. Nasuhun arka arkaya tatbik j ettiği oyunlarla Fransızı hayli hır- i palıyor. Göğüs çaprazından bel kün- | değine geçen Nasuh Fransızı kal-' dırdı ve yere indirdi ve bu sırada | güreş de sona erdi.
Neticede Nasuh Akar puan hesabile' ve ittifakla galip ilân edildi.
62 KİLO
Tecrübesiz bir güreşçi olan Alı- I met Bulut ile Fransız Biell karşılaş tılar. 1 ci dakikada ortada ve a ' ' geçti. Oyun n
güzel cereyan ediyor. İki güreşçi do seri halinde oyundan oyuna geçiyorlar. Fransız hâlâ altta. Ali çift Kle ı almak isterken Fransız ayağa kalktı.
Devre beraberlikle sona erdi.
Kur’ada Fransız alta düştü. Ali hemen bir kle takti, Fransız dönc-| rek kurtuldu. Ali tek kapana geçti derhal çiftledi ve yaydı. Fakat vü-cudünü aktaramadı. Güreş çok heyecanlı oluyor. Ali tekrar kapan vuruyor. Nitekim kapanı çiftliyerek kanırmağa başladı. Fransız köprüde. Ali kanırıyor, köprü kıtllıyör, kınlıyor, kırılıyor, nihayet.. Tuş...
Bu suretle Fransız takımının en kuvvetli güreşçisi Ğhesnau Ali Öz-demire 3 dakika 33 saniyede tuşla yenildi.
79 KİLO
CelâL Atik'le Fransız Bruanandu mindere çıktılar. İlk saniyeler ayakr ta geçiyor. Celâlde kendine güvenen bir hal var. Güreş ayakta devam e-diyor. Celâl boyunduruklara başladı , nihayet üçüncü boyundurukta Fran-■ sızı çökertti. Arkasına dolanmak is-tiyor. Fransız altta, Celâl üstte, Fransız altta ve ancak emekleyerek minder dışına çıkmak suretiyle Celâlin hamlelerinden kurtuluyor. Celâl tek Kle aldı, bu sırada devre bit-ti. Hakemler berabere ilân ettiler. 1 Kur’ada Celâl alta düştü. Fransız bir türlü oyun tatbik edemiyor. Ce-1 j lâl tortop olmuş, âdeta dinleniyor. 3 I dakika sona erdi. Şimdi Celâl üstte. I Düdükle beraber Celâl bir bel kün-desi aldı, arkasına dolandı, tekrar Karşnaş küfldeye geçmek i&tedi, olmadı. Min-AlfadaorliSJve ayakta tlcr kenanndalar, FtMsızı bir kol müsavi ve hareketsiz bir Mv* Çevirmeğe başladı. Fran-«evir takip ederken Ahmet birden slz y0I',m köPrüde ikcn zorla «"e-arkasına dolunarak rakibini altına , hfldi. Celâl bu seter tek kapana, ora-aldı. Ahmedin baskısı üç dakika ka- ıfliın kaz kanadına geçti ve çift kaz dar devam etti Az sonra da devre ! inadını rakibini sırtında kilitledi
Kura atıldı ve Ahmet alta düştü. Bu arada Fransız az daha kendi o-yunu ile tuşa geliyordu. Fakat çabuk kurtuldu. İlk üç dakika böylece sona erdi ve 2 inci üç dakika için bu sefer de Ahmet üste çıktı.
Ahmet üstte Fransızdan daha iyi çalışıyor. Arka arkaya iki dc-fa kol kaptf. Krahsız ççvi'iü’rkon sap. dakikada kendini kurlardı, Ahmet Fransız üzerinde oyundan oyuna geçiyor.
Kabinesi isteniyor
İf (Baştarafı Birincide)
Bu fikri ortaya atan müstakil gazeteler meyanında Hürriyet gazetesi de bulunmaktadır.
Gazeteye göre, Günaitay kabinesi, bugünkü kadrosiyle bir seçimin a-ğırlığinı çekebilecek durumda değildir. Hükümet kadrosu içinde, bir seçimin muhataralarına göğüs gerebilecek kudrette bir Bakan veya Bakanlar grupunun mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. Bu vaziyet dahilinde yapılacak olan seçim, hem kabine için hetn de, umumî efkâr üzerindeki tesiri bakımından zararlı o-labilir kanaatini izhar eden bazı mahfiller, şimdilik, bi;ç koalisyon ka binesi üzerinde durmaktadırlar.
Filhakika, seçim emniyetinin he nüz plâtonik bazı temennilerden ileri gidemediğini, ne adli, ne de idari garantinin sağlanamadığını ileri sürenlerin, bugün için tek çare, yani vatandaşa emniyet telkin edebileceği tek vasıta olarak, bir koalisyon kabinoei üzerinde durdukları anlaşılmaktadır.
İktidar partisinin böyle bir telkini naşıl karşılayacağı şimdilik bilinmemekle beraber, bunun, seçimlerin şelâmeti bakımından tek çare olduğunu iddia edenlerin sayısının gittikçe artmakta olduğu öğrenilmiştir.
Buna muvazi olarak muhalefetin henüz ne düşündüğü bilinmemekte-
i ve ani bir savuruşla Fransızm iki omuzunu da yere yapıştırdı.
87 KİLO
| Adil Candemirlo Fransız Davido-ı viç karşılaşıyor: Ayakta denemeye | başlandı. Fransız hücuma geçmek is-| tiyor.^Adil anî bir kafakolla Fran-| SİZ! çökertti. Fransız altta Adil üst-j tc. Adil çevirdi bir omuzu yetde A-| dil bastırıyor, ikinci omuzunun ye-I re değmesine az kaldı. Adil zorluyor.
-------------- ıFransızda mukavernctsizlik alâmet-j Bıı sırada. Fransızm, iki-omuzu da - lori ■ haşladı. . Gidb/or... Gidiyor . 1
dört etmiyor!
daıı çıkarmak gerektir. Marshall j yardımı ile gelen inallar, 84 milyon, tiraj haklan He gelenler ise 35 mil yon lira tutarındadır. Elti mi 99 milyon? Düş bunu 149 milyondan. Geride kaili .50 tnilgojı... Demek ha kiki açltf. 50 milyondur.
Hem dahası var.. Bu sene mahsul fetta gittiğinden haliçten buğday it-hajine mecbui’iyât hasıl olıhyştur. Bıjnıın için île 28 milyon lira Ödenmiştir. Halbuki her sene bu eılene-cok değildir, Çıkar bu 28 milyonu 50 milyon lirçılık açıktan, geri ne kalır, 22 milyon mu? Adam sen de 22 milyonun |âfl im olur...
Hem son bir aylık rakamları da bilmiyoruz. Eğer İhracatımız bu tempo ,ile gitmişse bu dıı aşağı yukarı ödenmiş sayılabilir. Vc ticaret muvazenemiz denk gCijr. Hani hu izahlara biraz dalıa devam etsek, şu 1-19 milyon liralık açığı tamamen kapayıp hattâ beş on milyon fazlalıkla geçmek dahi miirnk'iindür.
Demek artık o vefakâr, o sadık, o direk gibi dosdoğru rakamlara da itimat yok. Demek onlar da isted«K: leri gini makiyaj yapıp bize öyle görünüyorlar. Hazan büyük oluyc-ri.vorlaf; hazan d:ı küçüİüveriyor-lar...
Fakat hayır, Dış Ticaret Dairesi Umum Müdürünün izahları ne katlar doğru, 110 kadar yerli yerinde olursa olsun, bizim de bu bahiste söyliyecek sözlerimiz vardır. Bir defa iktisadi vaziyetimiz üzerinde tesir eden muvazene ithalât ve Hı-racat arasımla ki mukayeseden haşıl olajı ticaret muvazenesi değil, ınu-1 ayyen bir devre zarfında, ibizimle yabancı memleketler arasındaki tediyelerin muvazenesidir. Yani bu müddet zarfında bizden nc kadar döviz çıkacak, bize ne kadar döviz girecektir? Buna bakmak gerektir. Senelerdenberi sürüp giden tediye edilecek borçlar vardır. Ecnebi sermayenin dışarı çıkacak faizi vardır. Buradaki ecnebilerdi ailelerine gönderdikleri para vardır. Bi zim dışaıdaki mcmurlaı-ımızın. heyetlerimizin harcadıkları para valdır. Mar-heB yardımı gereğince bize yapılan yardımdan buradaki A rnerikân heyetlerine ödediğimiz masraf vardır. Bütün bunlar, tediye muvazenesi üzerinde tesir c-deıa unsurlardır.
Nihayet Marshall plâniyle yapılan yartlımların -hibeler dışında- bize ilerisi için bir borç tahmil eden khs-mı vardır.
Bu sene ithal ettiğimiz 28 milyon liralık buğdayı ^normal şartlar dahilinde görmesek bile, meselâ gelecek sene ihraç edeceğimiz pamukların kurt yüzünden, kurak yüzünden bu senek! kadar olabileceğini İtim iddia edebilir?.. İhracatımızın artan bir tempo ile gideceğini nasıl söyli-yebiliriz? Halbuki, ihracatımız harbin başından 194G yılma kadar daima bir fazlalık göstermiş, 1946 da paramızın düşürülmesiyle birden bife sun’î bir şekilde yükselmiş, fakat sonradan tepesi aşağı gitımşlir.
Halbuki ihracat 1946 yılında 432 milyon lira iken vc ticaret muvazenesinde 208 milyon lira ielıde bir fark kaydedilirken 1947 de ihracat 652 milyon liraya çıkmış, fakat bıuıa rağmen muvazene 59 milyonla aleyhimize dönmüştür.
Onun için Dış Ticaret Dairesi Baş-kanmın söylediğine hak vermek lâzımdır., Dış ticarette, sadece kuru rakamlar bir şey ifade etmez. Fakat mugyyen bir devre zarfında bizim dışarı tediyeye mecbur olduğumuz dövizle, dışarıdan almağa mecbur olduğumuz dövizler arasında bir mu kayese yapmak yani tediye muvazenesini lehe çevirmek gerektir. Fakat bu .hususta fikir .söyleyebilmek için elimizde maalesef esaslı rakamlar yoktur. Yalnız 1318 senesinde 248,640 milyon liralık bîr açık vardır. Halbuki bu açık ticaret muvazenemizde 219 milyon liradır.
Tediye muvazenemiz nasıl kapanmaktadır. Altın! Evet altın ve riyoruz veya döviz veriyoruz ve ka patıyoruz. Onun içindir ki 1945 de 157 ton olan altın stokuhıUz 1948 de 96 tona düşmüştür.
Bugünkü stoklar da bundan çok daha aşağıdır.
Buna 11c zamana kadar dayanabileceğiz? Altınlarımız sıfıra varıncaya kadar..
Onun 'için müsaade ederlerse Söy üyelim kî, bu vaziyetle bu iktidarın Tih'kiyenin iktisadi vaziyetini düzeltmesine imkân yoktur. O halde makalemize başlarken söylediğimiz bir sözü burada biz tashih edelim. Rakam lıer yerde aynıdır. İki kere iki lıer yerde dört ederi Hattâ politikada da... Fakat politikada bunu üç buçuk veya (beş buçuk diye gösterenler ergeç hatalarını anlamak •zorunda kalacaklardır.
Mümtaz Fcfîk FENİK
Yıldız Mağazası *
¥ ¥ ¥ ¥¥ ¥¥ ¥¥¥¥
PEK YAKINDA
SÜRPRİZ,,
Gömleklerini satışa arzedecektir.
\DRES: Ülüs Meydanı No: (i — Telefon 11603 (132ı 1 J -■ -
★ (Baştarafı Birincide) 1 mezuniyetler sağlanması; (madde :|
Orman ve Toprak Kanotılaıunân | 88). şalisi mülkiyet prensibini ihlâl -et- j ~ .....
memesi lüzumu artık bir münakîişa ■: mevzuu değildir.
Türk dili devlet müdahalesinden âzade kılınmıştır.
Türk işçisinin hakları müdafaa, e-dilmekte ve birer birer kazanılmaktadır.
Hulâsa bir cümle ile memleketimizde büyük bir ruh ve zihniyet değişikliği inkâr, şüphe ve tereddüde imkân bırakmıyacak kadar açık bir şekilde meydana çıkmıştır.
Bu ihtilâlsız olarak başarılmış öy le bir inkılâp hamlesidir ki bundan evvelki bütün inkılâplarımız gibi ilham vc irade kaynağı yalnız Türk Milletidir!
Demokrat Parti Türk Milletinin ilham ve iradesini en iyi idrak eden bir teşekkül hareketinin hakiki darı olmuştur.
Yarın büyük seçir.üleı-den sonra, millî irade Demokrat Partiyi mem- 1 leketin idaresi vazifesûne davet et- ' tiği takdirde Parti programında i- |' lân edilmiş olan pT6nBipleıi talebi- ! '■ kat sahasına koymak sın-etiyle Türk ı Milletini refah ve saadet yolunda | yükseltmeğe çalışacak ve elbette ki , muvaffak olacaktır. .
Şimdi Demokrat Parti proğra- I nıında Türk işçişi için kabul çdil- [, iniş bulunan prensipleri ve yenilikleri sıı-asiyle tetkik ve tahlil e- I ileceğiz. [
grev istiyor
★ (Baştarafı Birincide) İdealimiz çirkin değildi^. sumun bir hakkıdır. Şimdiye k'ad-d Ceeon olavl;ır hizi itpv r
Demokrat Partinin programında işçilerimiz için kabul edilmiş bulunan bu esasların hepsi medenî dün- - —naaa
yanın gerek kanunlarla, gerek mil- Seçen olaylar bizi grev istemek meç letlerarası anlaşmalarla çalışan in- , buriyetindc bıraktı. Bizim hakları-
sanın hakkı olarak benimsedikleri mlz lâyıkı ile tanındıktan sonra prensiplerdir. Bugünkü sanayileş- i ten mesele halledilmiş olacakta, o-)Yiîc iclikcnli tnlrnilr’-— töhiis iccilori hir narr.-al»■
mış ve istihsali teknikleşmiş olan , fobüs işçileri bir parnak tareti cemiyette işçi milli iş bölümünün **e fırlayıp atıldılar. Ev kinuen^
belli başlı unsurlarından birisini , arzusu ılc hareket etmeyiz, ,fakat teşkil etmektedir. ' ^h.11 a-zularımızll? hareket cUWz
Demokrat Parti Türk işçisine hak ( İşçilerin sözlerine, cevap veren lavının tanınması lâzımgeldiğini söy Çalışma Müdürü Fazıl Sağlam, islerken işte bu realiteye tercüman çinin menfaat ve arzularını yerine olmuş bulunuyor. 1 getirmiye çalıştıklarını ileri sür-
~ müştür.
Bundan sonra sendika başkanı Şe-ref Kayhan da işçilere grev hakkının tanınmasına temas etmişte
Yeni seçilen. İdare Heyeti, otobüs idaresinin işçilere bir nevi lokavt yaptlğuıı ileri sürerek en yakın bir zamanda, mahkemeye müracâat e-dilmesini umumî heyete teklif etmiş ye teklif çoğunlukla kabul edil, miştir.
olmuş bulunuyor. Yarın Türk Milleti iktidarı Demokrat Partiye tevdi ettiği takdirde programda yer almış bulunan bu prensiplerin tatbik sahasına ■. konul-
___;____w. __________ masiyle Türk İşçisinin maddî ve sıfatiyle bu inkılâp ( manevi seviye ve şartlan ileri mem ve yılmaz alem- 1 leketler işçilerinin seviye ve şart- ' i lavına -yükselmiş olacaktır. Yukarıda tasnifini yaptığımız e-şas^arın tatbik-sahasında Türk ig-I çişine temin edeceği yeni hayat ve | çalışma şartlarını her esası ayn ay-
[rı ele alarak gösterelim :
i îşçiler için her çeşit sigorta tesisi: İçtimaî sigorta bugün ileri cemi-| yellerin kabul ve tatbik ettikleri içtimai tesanüt tedbirlerinin başında gelmektedir. İşçi sigortaları ise
l İçtimaî sigorta mefhumu içinde hususî ehemmiyeti haiz bir şube teş-
| kil eder.
İşçilere ait çeşitli sigortalar bilhassa şunlardır :
D
2) ------------
3) İşsizlik Sigortası;
| Bu işçi sigortalarının her biri ây- ' ıaf da ağır kayıplara uğramıştır.
■ rı ayrı kısımlara bölünmüş bulunu- Honkong. 22 a.a. (United Press)
| yor. Her kısmın tatbikatta değişik [ _ Hainan adasından gelen haber-
I
■fc (Baştarafı Birincide)
Taipeh, 22 a.a. (afp) — General Lin Piov kuvvetlerinden 30 biti askerin Fransız Hindiçinısindeki son ve Kaobang şehirlerine taarruz ettiklerini bildiren haberinükır zey Hindiçinîdeki askerî kaynaklara atfen verildiği bildirilmektedir.
Milliyetçiler tarafından verilen bu habere göre, Çin komünistleri Hindiçinî’ye Horşi Minh kuvvetleriyle birlik olarak girmişlerdir. Tonkin hududunda cereyan eden , muharebeler esnasında her iki- ta-
Programın işçilere taallûk eden hükümleri »umumî p^nensipler» başlıklı birinci kısmın 5. 6, 7 nci maddeleri ile »sosyal meseleler» başlıklı 88 inci maddesinde yazılıdır.
Bu hükümleri şöylö 1 tasnif etmek j mümkündür : , 1 (
a) İşçiler için her (.leşıt sigorta tesisi; (Madde : 5 ve 88).
b) İşçilerin sendika kurmak hak
iarının tanınması; (madde : 7), W41 a......c »9. v.a.an W¥.tı
c) İşçi sendikalarının grev hak- I rafından teminat altına alınmış ve
kının tanınması; (madde : 7), . işçinin ücretinden en Lk 2.
d) İşçilere iş bulma tesisatının [ sintiye meydan verilmeden tesis
âmme işi olarak kurulması; (mad- dilmiş olmalarıdır. 1U11 uıvaoıuua uuı
de : 5), Bunun içindir ki işçi sigortaları- ■ dâr atılmışlardır.
e) işçilerin ve ailelerinin maddî I nın karşılığını düşünürken işçilerin ve manevî refahını temin edecek i ücretleri bir memba olarak akla gel- 1 iktisadi ve teknik tedbirlerin alın- I memelidir.
ması; (madde : 88), Demokrat Parti işçi sigortalarını '
f) Kalifiye işçi yetiştirilmesi; 1 bu prensiple kuracak ve yine btı
(madde : 88), [prensiple tatbik edecektir.
g) İşçiler için ücretli tatiller ve I j.
Kaza sigortası; Hastalık sigortası;
I
ihtiyarlık sigortası.
yoı. ner Kısmın laıoiKaua aegışiK ; _ Hainan adasından gelen-haber-teknik safhaları ye meseleleri var- \ lere göreı komünist cetelertne jku- i | dır. Fakat hepsinin müşterek nok- [ zey-batı sahillerine doğru umumi ’ tası bir âmme işi olarak devlet ta-, taarruza geçmeleri emredilmi|tir. ■
■ gu taaml2un gayesi karaya ffka- W
ufak bir ke- cak kuvvetlerle birleşmektir. Mil-5_. liyetçiler,e gör6| komünistler âdânın ortasında bulunan dağlara ka-
Kırıkkale D. Parti üçe Kongresi
* (Baştaraû Birincide)
‘killere ik-e başkanı tatminkâr te-r verdi ve rapor kabul edildi. ;ap ve bilanço bir komisyona havale edildi. Komisyön tedkikatı-nı .yaparken, kongre de dilekleri ko nuşmıya başladı. Köylü vatandaş-_______ _____
ların ballıca derdi hükümetin alâ- i yük ve kasızlığı idi. Köylüler ' nından kalma karasapan _ __________ _____
kâğnı tekerleği bulamazken, gazete- i etti: lerde muhtarlara kadar otomobil I —
| Demokrat Partiye geçerek millet
I hizmetinde’ bulunduğunu .söyledi.' 5t
I Bundan sonra sözüne devam eden i [hatip; Kınkkalede ilk adımda be-' ! lediyenin ne kadar alâkasız olduğunu gördüğünü, yolların bir bataklık iıî.ande Lıilunduğunu, bu bü ----- — . - - kalabalık kaâabada bu va-nuh zama- ■ ziyetle kai: taşacağını utnmadiğiriı ve kırık Isöyliyerek s-'-rlerine söyle devan.
AYDINLIK EVLER YAPI KOOPERATİFİ YILLIK KONGRESİ
Ankara Aydınlık Evler Yapı Ko-Samet AĞAOĞLIJ ; op.eratifi 1949 yılı genel kurulu dün -----------------! saat 15 de Halkevinde toplanmış, gündemindeki işleri görüşerek yönetim kurulu ve denetçileri ibra et tikten sonra ortakların teklif . ve dileklerini dinlemiş ve gelecek yıl t işleri için önemli kararlar aldıktan [ sonra Dil Tarih - Goğrafye-n i tesi Dekanı Bekir Sıtkı Baykal'i
1 başkanlığa seçerek eski yönetim ku | ıplu üyeleri ile denetçileri ipka et-
Beş saat bîlâfasıla devam eden kongre saat 20 de sona ermiştir. ,
— Bataklığa ancak şehirlerden 1 uzak, insan camiası, olmıyart yerlerde. yani Afrika'nın çöllerinde, uzak yerlerinde tesadüf edilir.»
, Bundah sonra Karadeniz kiyıla-. rındaki halkın sefaleti hakkında her kesin gözlerini yaşartacak misaller vererek:
Ne yapalım, davacı kadı oluı-sâ bu Hal böyle olur.» dedi.
İşçilerin refahı ile millet fçürsü sünden alâkadar olduğunu, fakat maalesef yine parmakların rol oynadığını, söyliyerek seçim möşâle* sine geçti ve ne kadar çâlışSalar mil letin ruhundan fışkıran milletin iradesinin tecellisine hiç bir vasıta ile mani olamıyactOdarını, belirterek, tekrar, işçi ve grev meselesine döndü. Ekmek ve şerefle öynıyan tensikatçıları, grev hakkını vferıiıek istenıiyeûlerı ve bir gün,işçirün»buna kavuşacağına kuvvetle inandığı nı, »kasketliler!» diye hakaret ettik lprini, öz miİJet evlâtlarının bugün bu memleketin sahibi olduğunu, söyledi. Alınan vergiler mahalline sarfedilmiyerek, lüks ile hayat.temin edenleri lanetledi ve son olarak seçim hürriyetinden ve sândık da* laverelerinden,. 945 seçimlerindeki İşlerin artık. tekrar edilmesinin ıhı kansız olduğılhu belirterek çök alkışlandı.
Kemal Özçoban’in konuşması
Bundan sonra Afyon Milletvekili Kemal-Özçobâiı heyecanla kürsüye çıktı. Bugünkü karlı havada duyduğu heyecanı hiç unutmıyapıığmı demokratları bugün Halk Partisinin görmesini çok istediğini, Afyon köylerinde sefaletten bunalan pek çok halk olduğunu, buna mukabil bütçenin milletin refahıhı gösteren yaldızlarla süslendiğini, bu paranın çoğühun Halk Partisi propaganda- . sına sarfcdildigini, İktisadî düzenin olmadığını ve iktisadi düzen olmayınca da refahın da mümkün ola-mıyacağını, çok güzel ve canlı. Misaller vererek Kırıkkale demokrat I larını tenvir etti. Ve her yerde Kırıkkale demokratlarını saygı İıe. a-nacağını söyliyerek o kadar heyecanlandı ki. ifadeleri herkesi ağlat j mıya başladı. Bu heyecan arasında ve sürekli alkışlarla sözlerine son 1 verdi. [
Bıindan sonra ilce idare kurulu I seçildi. Bu kurula: 1
Fuat Şeyhun, Kemâl Ayanoğlu, I Haşan Öztok, Muammer Gümüş-göz, Eyüp Bal, Seyfi Işık, Osman Erdoğan seçildiler.
. 15 delege de il kongresi için seçilerek . geç vakte kadar devam getirilmediğini ve nihayet den kongreye son verildi.
verileceğini görüklerini teessüf ve hayretle söylediler.
Kongra çok hayecanlı ve ateşli devam ediyordu. Bu aralık hesap komisyonu tedkiklerini bitiriğlni bildirdi. Kongreye sunulan rapor alkışlarla kabul edildi. Çünkü, bu kadar yokluk ve baskı arasına bu varlığı çıkarmak, ancak demokrat olmıya bağlıdır. Denildi. Ve bu suretle rapor kabul edildi.
950 yılı tahminî bütçesi de okundu, o da aynen kabul edildi.
Bundan sonra 11 idare kurulundan Ramiz Eren söz alı. Kınkkaîe-lilere şöyle hitabetti:
.— Sayın arkadaşlar, Ankara De mokratları namına sizi selâmlarım. Bugünkü karşılaşmanız benim gezlerimi yaşarttı. Sizinle iftihar edeceğim. Her yerde ve her zamkın bahsedeceğiz. Davamız büyüktür. Fakat, bu büyük davayı bugün sizden aldığını ilham halletmeğe en büyük bir destek olacaktır. Halk Partililer bunu görsünler ve utansınlar. Millet içinden fışkıran De-mokrât Partiyi bugün yenecek hiç bir kuvvet kalmamıştır. Dört senedir çektiğıfniz üzüntülerin ne$çflsi seçimi kazanmaktır ve kazanaca-
Bundan sonra kürsüyp-gelen.Ka-fız Yaşar Kuşoğlu: Bugünkü heyecanın göğsünü kabarttığını söyledi ve biiyük dava için- gece gündüz çalışan köylü vatandaşlara kongreyi kutladı. Muvaffakiyetin bizde ol duğunu ve ne kadar çırpınırlarsa çırpınsınlar, millî iradenin tecellisine set çekemiye.ceklorini izah ptti ve iktidarın Türk Millerinin mütevellisi olmadığını, 946 seçimlerinin bîr daha tekrar edilemiyeğini kuvvetle bildirdi- .
Üçüncü olarak süz alan Bekir Turna da: iktidarın Demokrat Partiye olan isnatlarının onu sarsrnr yacağını, kendileri demokrasiyi 'kUrdUklarltiı iddia ettiklerini, demokrasinin ise milletin ruhundan fışkırdığını unuttuklarını, rey hakimiyetine el uzattıkları takdirde onlara milletin galeyanı cevap vereceğini söyledi.
Alı Rıza Alemdaroğltrmııı konuşması
Bundan sonra kürsüye gelen Zon guldak Milletvekili Ali Rıza lnceır lemdaroğlu büyük bir heyecanla Kara Elmas diyarının yüzlerce işçisinden selâmlar getirdiğini ve i memleketin selâmeti için küçük yaştan beri nasıl çalıştığını, I-Ialk Partisi saflarında İliç, bir dileğinin 1 yerine •
SÖĞÜTLÜLER DERNEĞİNİN
DÜNKÜ TOPLATISL
Memleketimizde ilk defa kurulan ve gayesi istidatlı vatandâşlara mu ayyen bir zamanda ödemek şartiyle faizsiz yardımda bulunmak olan Söğütlüler Derneği Genel Kurul toplantısı dün Halkevinde yapılpus tır.
Dernek Başkanı Emel Senuioğlu kongreyi açtıktan sonra kısa, .bir zaman içinde elde edilen muvaffakiyetleri izah etmiştir. .
Müteakiben yönetim kurulu raporu ve denetçiler raporları okunduktan sonra yeni idare heyeti seçimine geçilmiş ve son olarak da üyelerin teklifleri üzerinde konuşmalar yapüpuştır. ,
DIŞ TABİBİ
HALtD SUNGUR
çankındaJd nr,.ıycneh*ne5İDİ
«mtaUu Vaizi İ, amu
1 Nv 115 O RâHctanMil'.:
.. ..
Satılık lüks ev
İki kat, 5 er oda, üst katı boş, kalorifer, sıcak su,. gömme banyölar, fayans geniş balkon. .•.(») •
Ulus Meydanı Mühendis Hanı No. 5 Musa Yılmaz Tel: 16668 - Ev: 15233 (123)
Unutulmuş eşya
Yeni Güven Taksi de 3 çift el' diven ve 1 tek küpe unutulmuş’ tur. Tel: 22333.
Mehmet Emin Selamoğm
Müzik Sevenlere
En son çıkan Cuz ve Alaturka Halk Şarkıları Plaklarını' ay0* zamanda notalarını Ankaradâ yegâne en bol güzel çeşitlerim isteğinize göre almak isterse^*?. Adliye Sarayı karşısında No- 250
İsmail Dorman
Kırtasiye ve kitap evinde bulursunuz
Her çeşit müzik nıototları
OHTAÇ'TA; Poplin çizgili gömlekler 975 Krş. Amerikan Flanel pijamalar 1475 Krş.
Ortaç Anafartalar
Cad. No. 224 Tel: 111.35
Adliye karşısı köşe mağaza ANKARA
- CEBECİ SİNEMASI
nın açılış töreni münasebetile
Bugün metinelerden itibaren
Dünya çapındaki bir film hârikası!
Dâhi
AAağlûp Edilmeyenler
Unconguered,,______(Renkli)
Gary -Cooper - Paulett
Goddard - Boriss Karloff
Binlerce Figüran, hakiki harp sahneleri, göz kamaştırıcı dekorlar, AŞK ve MACERA FİLMİ
CEBECİ ULUS Sinemolarluda
NOT: Filmin wwntağu münasebetiyleı
• - ; 14.30 - 17.15 - Suare: 20.20
ı 13.30 - 16 • 18.30 Suare: 21.15
Tel: 22294 — Ulus
I Otomobil ve motor
'(£8 dPiım fâjliff faüMı Sto.
Rejisör Cecıl B. De. Mılle'in yorottığı şoheser
Cebeci Sinemasında seanslar: Ulus Sinemasında seanslar
Tel: 13846 — Cebeci
t- Kartal ve GUADRAT ""
) Çimmelerini Tı-rcih Edinir..
Vatandaş! Rekabetten dugtm ucuzluk İşte böyle olur pahalılıkla mücadele ediyoruz. Çizme fiyatları 750 kuruştan değil 5 liradan başlar
Kartal çizmelerinin fiyatları
22 No.dan 25 No.ya kadar 700 Krş.
26
30
33
35
37
39
Bu fırsat bir defa ele geçer
devrimizin ifadesidir
Ticaret Odasının Müsaadesi ile..
A
Ankaranın en lüks, fantezi manifatura ve g'yim eşyası mağazosı olan I
mevcut
Adem Naraş
(132)
Fiyatlarla
Müddet muayyendir
Anafartalar Caddesi No. 180 Telefon: 15186 ÜLKÜ GİYİMEVİ
Onu öğrenmek içi fırsattan faydala
ANKARA ŞOFÖR OKULUNDA devre kayıtlarına başlanmıştır İşmctpaşa Cad. No. 4 — Tel 21649 Her giin saat 14 18 araş
müracaat edilmesi
— Sermayesinden aşağı
— sermayesine ve tenzilâtlı
Fiyatlar baş döndürücüdür
20 No
23
26
30
33
35
37 40
Adres: ŞABAN KULAK: Güven
Çıkrıkçılar Yokuşu Saraçlar Çarşısı No. 107
Telefon : 11919
29
32
34
36
38
45
puadrat çizmelerinin fiyatları •.dan 26 No.ya kadar 500 Krş.
25
29
32
34
36
38
44
ı Kundura Mağazası
Zayi
Polatlı nüfus idaresinden aldığım nüfus cüzdanımı kaybettim Yenileri alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
1331 Doğumlu Tahsin Cavbazar
Beyoz Gül Berberi
Adliye karşısı Sebat Berberinden ayrılarak Çıkrıkçılar Özkan Kardeşler Ap. altında 29 No. dükkanı açtığımı sayın ınüş
Adem Naraş Beyaz Gül Berberi
Çıkrıkçılar No. 29 (136)
Zayi
İstanbul giriş gümrüğünden aldığım 5929 No. lu beyannameye ait, 8/59 No. lu 17/3/949 günlü mahsup makbuzunu kaybettim. Yenisini çıkaracağımdan eskisinin hükmü vnk tur. (1009) Yosuz Zaıa
Devlet Deniz Yolları ilânları
75Û
825 1000 1050 1500 1550 2100
(15’9)
Bir adet az kullanılmış cip (Jeep) otomobili satın alınacaktır Ankara Elektrik Havagazı ve Otobüs İşletme Müessesesinden:
1 _ üniversal Cip marka çift diferansiyelli (arazi vitesli). 30.000 kilometreden fazla çalışmamış vaziyette bir adet otomobil teklif ver me suretiyle satın alınacaktır.
2 — Elinde böyle otomobili olup da satmak istiyenler, otomobilini daha evvel müesseseye göstermek suretiyle teklif mektuplarını en geç 26/1/1950 tarihine kadar vermeleri ilân olunur. (432) - (39)
Bursa İli Daim! Komisyonu
Başkanlığından :
Bursa Sarıabdullah mahallesi Ünlü caddede, üst katta üç oda, alt katta iki dükkân bir yazıhaneyi muhtevi 25000 lira muhammen kıymetli Özel İdareye ait bina satışı ihalesi 7/2/1950 Salı günü saat 15 de Komisyonumuzda yapılmak üzere kapalı zarf suretiyle arttırmaya konul muştur. Şartnamesi komisyon kaleminde görülür. İsteklilerin 2490 sayılı kanunun hükümlerine göre hazırlıyacaklan teklif mektupları ile 1875 liralık teminat makbuzlarını havi kapalı zarflarını ihale saatinden bir saat evveline kadar komisyona vermeleri lâzımdır.
Postada vukubulacak gecikmeler kabul edilmez.
(375) - (33)
Ankara Belediye Başkanlığından:
Posta caddesinden itibaren Anafartalar, Ulus, Bankalar ”e Posta caddelerinde trafik istikametleri aşağıda gösterildiği şekilde değiştirilmiştir.
1 — Samanpazarı istikametinden gelen bilumum nakil vasıtaları Balıkpazarj noktasına vardıklarında doğruca Anafartalar caddesini takip ederek Ulus'a geleceklerdir. Bu nakil vasıtaları hiç bir zaman Pusta caddesine, üst baştan, aşağıya sapmıyacaklardır. Yük kamyonları ile arabalar hakkında evvelce ilân edilen yasaklar bakîdir.
2 — Ulus’tan ve muhtelif istikametlerden Samanpazarma gitmen istiyen nakil vasıtaları ancak Bü^ük Postahane caddesin*, aşağıdan yukarıya takip etmek suretiyle Balıkpazarına çıkacaklar ve buradan Samanpazarı istikametine gideceklerdir. Havyan arabaları Postahane caddesini amuden katedeceklerdir.
3—Bentderesınden Samanpazarı istikametine gitmek istiyen bütün nakil vasıtaları Konya sokağını takip ederek Işıklar caddesine ve oradan da Balıkpazarı meydanına çıkacaklardır. Konya sokağı bütün nakil vasıtalarının geliş ve gidişine açıktır.
4 — Bütün nakil vasıtalarının birinci Anafartalar caddesinden Sa nayi caddesine girişleri serbesttir. Bu caddeden, aynı noktaya (Anafartalar caddesine) çıkış, yasak edilmiştir.
5 — Atatürk Bulvarından bütün nakil vasıtalarının Turan Sokağına girmeleri yasak'edilmiştir. Bu sokak Bulvara çıkacak olan bütün nakil vasıtalarına serbesttir.
6 — Beygir arabaları Hekimlersokağından Anafartalar caddesini aınuden katedecekler ve Alsancak, Hayırlı ve Tandır sokakları ta-km ed’lerek Sanayi caddesine çıkacaklar. Bu caddeden Turan Sokağına girerek Bulvarı amuden katedecekler ve buradan dn Şehir Lo-lı- ntası aralığına girecekler, ve yahut Büyük Postahane caddesini aınuden geçerek Sanayi caddesini takip edeceklerdir.
7 — Belediye Zabıta?' Talimatnamesi hükümleri ile istisna edikti nakil vasıtalarından başkaları bu lâzimeye riayete mecburdur.
3 — Bu hususlar, l/Şubat/1950 tarihinden itibaren tatbik edilecektir.
9 — Yukarıdaki mecburiyetler 18/1/950 gün ve 301 sayılı Encümen kapariyle Belediye yasakları arasına alınmıştır.
Şoförlerin mağdur olmamaları için yukarıdaki hükümlere uygun hareket etmdleri ve mevzuubahis cadde ve sokaklar üzerinde taşıt lan bırakmamaları ilân olunur. ... (47)
Hangi Model AUSTİN intihap ederseniz ediniz
ALDINIZ DEMEKTİR
Büyüklük, stil, sürat ve ekonomi bakımından sizin tam aradığınız otomobil işte bu AUSTİN lerin bir tanesidir. Belki cezbedici A 40 Devon'u veya lüks A 70 Hampshire'i veyahut da gösterişli ve sür'alli A 90 Converfible, (tente ile örtülebilir) beğeneceksiniz. İşte bu A90 modeli Birleşik Amerikoda 11,850 mil mesafeyi 7 gün içinde kotederek 63 Amerikan oto rekorunu kırmıştır ve saatte vasati 70.54 mil yol almıştır. Bu arabalardan hangisini beğenirseniz beğeniniz, şimdiye kadar emsalini görmediğiniz en mükemmel motörü almış olacaksınız.
PARÇA ve SERVİS
Austin servis teşkilâtı bütün dünyaya yayılmış olduğundan Austin sahipleri gerek parça ve gerekse servis ve tamir hususunda Austin'e güvenebilirler.
E
A 40 DEVON KAPALI model arabalar 40 fren beygir kuvvetinde ve motörü üstten supaplıdır. Bunun ön takımı antipanten tertibatlı olup arkaya açıl ' ' menteşeleri gizlidir.
A 70 HAMPSHIRE KAPALI model orobolor 68 fren beygir kuvvetinde ve motoru üstten sü-poplıdır. Direksiyondan vitesli olan bu oramda üç kişi rahatça oturabilir.
A90 ATLANTIC CONVERTIBLE tipi orobolor 88 fren beygir kuvvetinde olup motörü -çift karbüratörle mücehhezdir. Siper camı bombeli ve ön takımı antipanten tertibatlı ve direksiyondan viteslidir.
Bütün izohotı ojogıda adresi yazılı acentesinden hemen olabilirsiniz
ARİF ALP
Karaoğlan Ticaret Hanı altı
ANKARA
C (
D
Devlet Deniz Folları ve Limanları İşletme Genel Müdürlüğünden
1— Yolcu vapurlarının hareket gün ve saatleri Ankarada aşağıdaki yerlerden öğrenilebilir:
13137) d. Denizyolları Ankara Bürosu Şefliği
11565)
11572)
12028)
12045)
2— Yabancı memleketere sefer yapan vapurların bilet ücretleri
13137 No. dan sorulabilir. (45) 834 (481)
Yataklı Vagonlar bürosu.
D. Demiryolları Danışma Büroau
• • •
Devlet Denizyolları ve Limanlan İşletmesi Genel Müdürlüğünden
24/Ocak/1950 — 30/0cak/1950 (dahil) tarihleri zarfında aşağıda isimleri yazılı hatlarımıza kalkacak vapurların isimleriyle kalkış ve kalkacakları rıhtımlar
gün ve saatleri
KARADENİZ HATTI
İNEBOLU HAİTİ
BANDIRMA HATTI
KARABİGA HATTI
ÇANAKKALE HATTI
İMROZ HATTI
AYVALIK HATTI
İZMİR HATTI
İSKENDERUN HATTI
Çarşamba 5.00 de (Dumlupınar), Perşembe 5.00 de (İzmir) ve Pazar 5.00 de (Corum), Galata rıhtımından kalkar.
Cuma, 4.00 de (Anafarta), Sirkeci rıhtımından kalkar.
Salı, Perşembe, Cumartesi ve Pazar 9.00 da (Sus), Galata rıhtımından kalkar.
Çarşamba 20.00 de (Konya - Saadet), Tophane rıhtımından kalkar. Cuma 8.15 de (Sus). Galata rıhtımından, Cumartesi 20.00 de (Konya - Antalya), tophane rıhtımından kalkar, Pazartesi 8.15 de (Sus), Galata rıhtımından, akşam 20.00 de (Konya). Tophane rıhtımından kal kar.
Salı ve Cama 19.00 da (Mersin). Tophan® rıhtımından kalkar.
Pazaç 18.00 de (Ülgen). Sirkeci rıhtımından kalkar.
Çarşamba 18.00 de (Ülgen). Sirkeci rıhtımından kalkar.
Çarşamba 9.00 da (Bursa) ve Cuma 17.00 de (Saadet). Sirkeci rıhtımın dan kalkar.
Çarşamba 11.90 de (Etrüsk) ve Cumartesi 14.00 de (Giresun). Galata rıhtımından kalkar.
Salı 17.00 de (Aksu). Sirkeci rıhtımından kalkar.
Gar Gazinosu
Üts kat salonunda her akşam
tMeşhur İspanyol koro atraksiyonu
SOLERA DE ESPANA
Endeluz Bülbülü
PAÜÖİTA SERRANO JOSE CASTRO iştirgkile
Her pazar saat 17 de matine
Tel- 15190
xeı’ 12603 (108)
—m,!.,— , „
TELEFONLAR
Deniz Hatları İşletme Müdürlüğü: (44678. Santraldan (81. İstanbul Baş Acenteliği: .44696»
NOT: Karadeniz hattı yük postasına kaldırılan Dumlupınar vapuru hava muhalefetinden boğazdan çıkamadığından geri çevrilmiştir.
Bu postayı aynı gemi 25/1/1950 Çarşamba günü sabahı Istanbul-dan hareketle programındaki mutad iskelelere uğrıyacaktır.
(46) 836 (482)
Tasfiye Halinde Bulunan Kumtaş Limited
Ortaklığı Tasfiye Memurluğundan:
Taş, kum, çakıl, kireç istihsalini tenünen ocak açmak, tuğla, kiremit imalini teminen tesisat yapmak ve bu gibi ocak ve tesisatı satın almak, işletmek ve mamulatını satmak maksadiyle kurulmuş olan ve Sicilli Ticaretin 1482 numarasında müseccel bulunan Kumtaş Limited Ortaklığının 29/12/1949 tarihinden itibaren feshine ve tasfiyesine ve Türkiye Emlâk Kredi Bankası Umumî Muhasebe Müdürlüğü Şeflerinden Turgut Yalın’la Emlâk Bank Yapı Limited Ortaklığı Müşaviri Talât Asal’ın tasfiye memurları olarak tayinlerine bu Ortaklık Umumi Hev’etinin 28/12/1949 tarihli fevkalâde toplantısında karar verilmiştir.
Bu itibarla Kumtaş Limited Ortaklığından her ne sebepten olursa olsun alacaklı bulunanların bu alacaklarının gerçek ve mevcut olduğunu isbata yeter vesikaları ile birlikte Ticaret Kanunu gereğince. Ankara’da Atatürk Bulvarında Türkiye Emlâk Kredi Bankası Genel Müdürlüğü binasındaki tasfiye memurluğumuza müracaatları lüzumu ilân olunur. (131) (18)
İllS ■ Mevsim sonu münasehetileYünlü, ipekli, Pamuklu Kumaşlarında Adres: Anatartaiar cadde»
İ la W GSI lı i aât-öSI Büyük Ucuzluk Yapmıştır. Fiyatlarımızı Muhakkak Görünüz
(142)
Comments (0)