1
15 kiloluk Standard sandıklar
Telgraf adresi : Zafer G
Ankara
24 / Aralık / 1950 Pazar * Fiyatı Her Yerde 10 Kuruş
İhracat için itina ile hazırlanmış yurdun
15 kiloluk Standard sandıklarda sayın Ankara halkı için fiaila yılbaşı için Cemil Dağlaroğlu takdim eder. Toptancı Hal 29. Telefon: 13587
Almanyadan gelen Ütü ve Çamaşır Makineleri Porsolen Sofra ve Çay Takımları
Veli f'andar ve oğlu
Anafartalar Cad. No. 146 — Telefon: 14671
Bulgaristan göçmenlerine yardım
Yardım Birliği bütün yurdda şube açıyor Başkan Refik Koraltan dün vilâyetlere telgrafla mühim bir tâmim gönderdi
Telefon: 15315, 15619 ve 16882 * Denizciler Caddesi : 2 * Posta Kutusu : 193
Turizm Danışma Kurulunda Basın, Yayın vc Turizm Genel Müdürü izahat verirken
Yaralanan kahraman askerler
Millî Savunma 133 yaralıya ait resmi listeyi bildiriyor Millî Savunma Bakanlığının 15 numaralı resmî tebliği:
Bulgaristan’dan gelen ve gelecek olan göçmenlerin türlü i işleriyle meşgul olarak onları müstahsil-bir hale getirmek yo lunda Hükümete yardım etmek maksâdiyle kurulmuş olan «Göçmen ve Mültecilere Türkiye Yardım Birliği» bu mühim memleket meselesinin başarı ile tahakkuku için büyük bir gayretle çalışmaktadır.
Birliğin Başkanı olan Millet Meclisi Başkanı Refik Koraltan imzasiyle dün bütün vilâyetlerdeki tali şubelere tel (Sonu Sa. 4 Sü. 2 de) I
Büyük
Geçenlerde kurulan «Türkiye Eski Muharipler Bankası, faali fete başlamıştır. Bu münasebetle Banka ileri gelenleri Cumhur Başkanı Celâl Bayar'ı ziyaret etmişler, çaya alıkoymuşlardır. Yukardaki resimde Banka mensupları Cumhur Başkanımızla bir arada görülüyorlar
İşçileri süratle
tatmin etmeliyiz
Mümtaz Faik FENİK
Haşan Polatkan'dan inhilâl şartlar içinde kalmalarına sc-eden Çalışma Bakanlığına Bü- bep olmuştur, yük Millet Meclisi Reis vekille- ’ r'-~--—-
rinden Hulûsi Köymen gelmiş-, tir. Yeni Bakan'ın değerli şahsiyeti ve bilhassa işçi meselelerine derin vukufu, ötedenberi I Demokrat Parti tarafından üze- I rinde ısrarla durulan işçi dâvalarını süratle yürüteceğine bize lam bir itimat vermektedir.
I Dâvanın esası bir fabrikada her şeyi yapmak değil, ihtiyaç olan şeyi seri halinde yapmak ' ve her türlü zaman, kudret, emek ve malzeme israfının I önüne geçerek maliyeti düşür-
(Sonu So. 4 Sü- 4 te)
Kore’deki çarpışmalarda şehit düşen kahramanlardan biri de l)r. Yzb. Halil Erdoğan’dır. Şark hududumuzun kale şehri Kars’ın ■Tiknis» köyündendir.
1 — Kore Türk kuvvetlerinden 11 Aralık 1950 tarihine kadar Japonya'daki hastahanelere yatırılmış o-lan yaral lanm za ait üçüncü liste aşağıdadır;
E) DumAuj Ali Birc)$47, er Salih Baştürk 4777, er İbrahim Çelik 573, er Ahmet Çetin 5029, er Arslan De-mirtaş 691, er Mehmet llyas 504, er Yakup Koper 5157, er Şükrü Koparan 4694, onb. Eyüp Kırca 419, er Ömer Lofçalı 340, er Refik Şahin 4206, er Şevki Topsokal 5051, cr Ali Uslu 510, er Satılmış Bostancı 1045, er Ali Canbaz 1081, cr Kâzım Çınarlı 1019, onb. Hüseyin Cayirezmesi 1027, Ahçı Mustafa Gökkaya 1158, er Yusuf Gezer 1063, er Ahmet Karakoyun 1150, onb. Ali Kemerbaş 1083, er Murat Karadeniz 1084, er Kenan Taş 764, cr Duran Yaz-göre 1082, od. Bş. Çavuş
Sonu Sa- 4 Sü. 8 de'
Biliyoruz, Sayın Hulûsi Köy-
men'in üzerine aldığı vazife
kolay bir iş değildir; memlekette hakikaten çok az ücretle
Gedeleç tefsiri denilen bir tefsir
çalışan ve almterini ekmeğine katık yapan işçileri bir anda
tatmin etmek ve onları bir mu-
cize ile derhal refaha, saadete
kavuşturmak mümkün olamı-yacaktır. Ancak ilk hamlede
yapılacak çok mühim işler olduğunu da gözden uzak tutma-
mak lâzımdır. Bu hususta İşletmeler Bakanı ile. Çalışma Bakanı elele verip beraber çalışırlarsa, yani biri fabrikaları-
"Taşlık,, işinde yeni bir safha
Mahkeme kararına rağmen bu arsalar
Turizm kongresi dün sona erdi
İkinci Turizm Danışma Kurulu bir haftalık mesaiden sonra dün toplantılarına son vermiştir.
Pazartesi günü heyeti umumiye toplantısında verilen karara göre, kurul üç komisyona ayrılmış ve bu komisyonlar turizmle ilgili muhtelif mevzuları incelemişlerdir.
Üç komisyonun hazırladığı raporlar İşletmeler Bakanı Muhlis Ete’nin başkanlığın-
da toplanan koordinasyon komisyonunda
tetkik ve tevhit edilerek dün saat 10 da Re-
şit Saffet Atabinen’in. başkanlığında toplanan ikinci Turizm Danışma Kurulu heyeti umumiyesine sunulmuştur.
(Sonu Sa- 4 Sü- 5 te)
mızın, sınai müesseselerimizin. madenlerimizin rasyonel işlemesini temin ederken, Çalışma Bakanımız da, artan istihsale •joro işçilerimizin terfih imkân-
Meclisten tefsir çıkarılarak
İçişleri Bakanı, bir milletve-. sinde İstanbul'daki Taşlık ara-kilinin sözlü sorusu üzerine 20 zisi dolayısiyle izahatta bulun-kasımda Büyük Millet Mecli-1 muştu.
satın alınmış
Bu malûmata göre, Maçka semtindeki bu arazi vaktiyle Sultan Aziz tarafından bir ca-
(Sonu Sa. 2 Sü. 1 de)
Maalesef, bir çok fabrikalarımızın, işletmelerimizin eski iktidar zamanında alabildiğine ihmal edilmesi, standart tipler üzerine istihsal yapılmaması, bir çok tezgâhların boş ve verimsiz bırakılması, işçilerin de hayat mücadelesinde çok zor
1951 yılı bütçesinin gerekçesi
Şehirde silâh araması
Emniyet İkinci Şube Müdürlüğü şehirde silâh arama faaliyetine ehemmiyetle devam etmektedir. Dün gece de emniyet ekipleri, İkinci Şube Müdürü Adil Darıcalı’nın nezaretinde şehrin muhtelif yerlerinde 60 kişi üzerinde arama yapmışlar ve 50 bıçak, 6 kama, bir muşta, bir şiş bularak müsadere etmişlerdir. Bu silâhları taşıyanlar hakkında kanunî takibata başlanmıştır.
Bütçe Komisyonunda
Maliye Bakanı dün izaha£verdi
Muhalifler da bütçenin fevkalâde şartlar altında hazırlandığını kabul ettiler
Bütçe komisyonu dün toplana- I Maliye Bakanı Haşan Polatkan ıak Maliye Bakanının İ$Ş1 büt- bir evvelki oturumda komisyon çesi hakk»ndaki izahatını dinle- üyelerinin sordukları suallere de m.eğc devam etmiştir, * (Sonu Sa. 4 Sü. 6 da)
Güreşçilerimiz 8-0 galip geldi
52, 57, 73, 87 kiloda ve ağır
sıklette tuşla kazandık
İstanbul, 23 (a.a.) — Birleşik Amerika - Türkiye Millî Güre;, karşılaşması bu akşam saat 21 de Spor ve Sergi Sarayında yapıl-mıştır.
Mutad seremoniyi müteakip Islanbul Vali ve Belediye Başkanı bir konuşma yaparak güreşçileri selâmlamış ve her iki tarafa muvaffakiyetler temenni et-
miştir. Takımların
minden sonra millî
müsabakalara
halka takdi-marşlar ça-

narak aşağıdaki neticeler alın-
m-şhr:
52 kilo:
4 dakikada tuşla galip gelen John Harrison - Fehmi Büyük-Celâl Atik (Sonu Sa. 4 Sü- 4 te)
Zafer Kupası verildi |
Gazetemizin tertip ettiği kupa maçlarının sonuncusu dün yapılmış ve Zafer Kupasını Gençler Birliği kazanmıştır. Resimde Gençler Birliği Kaptanı, Başyazarımızdan Kupayı alırken görülüyor. (Dünkü maçların tafsilâtı 3 üncü sayfamızdadır)
Mısır ve Atlantik Paktı
Yeni Çalışma Bakanı Hulûsi Köymen ile yeni Bayındırlık Bakanı Kemal Zeytinoğlu dün vazifelerine başlamışlardır. Yukardaki resimler Çalışma ve Bayındırlık Bakanları dün makamla-
rında vazifeye başladıkları sıra-
da alınmıştır.
Dışişleri Bakan Vekili Akdeniz birliği teşkili lüzumunu belirtti
Kahire, 23 a.a. (Afp) — Mısır Dışişleri Bakan vekili İbrahim Faı-ag .Le Messager» mecmuasına verdiği uzun bir mülakatta, Mısır’ın Atlantik Paktına Türkiye ve Yunanistanla aynı şartlar altında iştirâke hazır bulunduğunu beyan cdcıck demiştir ki:
(— Türkiye ve Yunanistan gibi Mısır’ın da Atlantik Paktına iştirakte aşikâr menfaatleri verdir. Bu iki memleket kelimenin tanı manasiyle Atlantik birliğine dahil olmamakla beraber, Orta Doğuda tehlike ihtimalleri belirdikçe, Atlantik Paktı yetkili komisyonlarına müşahit sıfatiylc delegeler göndermektedirler.»
Bakan vekili bundan sonra Akdeniz bölgesinde dostluk veya ittifak bağlariyle bağlı meni leketlerden müteşekkil bir Akdeniz birliği kurulması lehinde konuşmuştur.
AKINTIYA---1
I____KÜREK
Ya atomu
İsmet İnönü, Çankaya köşkünde devlet pa-rasiyle bir fizik ve kimya laboraiuvan vücuda getirmiş! Şimdi de tutmuşlar bazı arkadaşlar, bu ne israftır diye kıyamet koparıyorlar... Bence hiç hakları yok! İsmet İnönü Cumhur Başkanı oldu diye hiç merak ettiği bir şeyle meşgul olmıyacak mı idi, ilmi tecrübeler yapmıyacak mı idi sanki?
Ya araya araya atom sırrını bulsa idi, yine böyle lâf mı edecektik?
Belki de bulacaktı ama. zaman vefa etmedi!..
YEDEKÇİ
Sayfa: 2
.ZAFER
24/12/1950
Büyük seferberlik
Büyük bir dâva ve imtihanla karşı karşıyayız: Bulgarla-
Muhip Dı n )as
birlikte ve aynı zamanda mil-
rın, en sade insan duygularını
dahi ayaklar altına alarak,
pelperişan bir halde.

ketimize göçe mecbur ettiği
yüzbinlerce Türk bağrımıza basmak.
muhacirini

mak, oba ocak sahibi etmek
ve en kısa zamanda
onların
müstahsil hale gelmelerini sağlamak gibi, bugün, bizden seferberlik halinde bir gayret ve yüz milyonlarca lira isteyen bir çetin dâva ve bir büyük millî imtihan.
En büyüğümüzden en kü-
çüğümüze ve en
zenginimiz-
den en fakirimize kadar bü-
tün milletçe katılacağımız bu seferberlikte göstereceğimiz haslet sadece insanı ve millî hislerimiz değildir. Bunlarla
letçe elbirliği etme gücümüzü.
teşkilâtçılık tarafımızı, bir anda yekvücut oluverme ve hop birden aynı şevk ve hızla aynı gayeye yönelme ve iş başarma kabiliyetimizi de ortaya koymuş olacağız.
Bir kara günde imişiz gibi: topyekûn bir mukadderat beraberliği karşısında ölüm ka-
reket etme zorundayız. Aslın-
da, iyi düşünülürse, hudutlarımızdan içeri çini çıplak bıra-kılıvermiş yüz binlerce yersiz
yurtsuz muhacirin kış kıyametteki perişan hali elbette bir kara gün halidir. Ve onların soydaş olarak ve insan olarak bizi dâvet ettikleri va-
zifenin de, bir harp halindeki
mecburiyetlerimizden pek far-
kı olmasa gerektir.
Elmas sahtekârı tevkif edildi
Samuel Necal, bir liralık taş için 599 lira el emeği alıyormuş
Sohte elmas yapıp satan Wil-liam Samuel Nacal isminde bir Lübnanlı, evvelki gün aksam ü- î zeri Park Palas Otelinde İkinci Şube emniyet memurları tarafından yakalanmıştır.
Yaptığımız tahkikata VVilliam ve kız kardeşi Salimi Bedel, bir kaç gün evvel uçakla Adana dan şehrimize gelmişler ye Park Palas Oteline yerleşmişlerdir.
VVilliam, beraberinde getirdiği elmaslardan iki tanesini, yabancı olduğu ve parasız kaldığı ba-hanesile Refik Emiroğlu ve Ömer Yücel ismindeki iki kuyumcuya 600 zer liraya satmıştır. Bilâhara elmasların sahte olduğu meydana çıkınca, takibata geçilmiş ve Lübnanlı sahte elmas sürücüsü,

Gedeleç tefsiri
(Baş tarafı 1 incide' mi yaptırılmak maksadiyle sahiplerinden satın alınmış, OsmanlI Hanedanının Türkiye topraklarından çıkarılması ü-zerine de hâzineye intikal etmiştir. Bilâhare Emlâk Kredi Bankasına intikal eden arsalardan 7536 metrekaresini 1929 senesinde 45 bin liraya Haşan Cemal Sipahi satın almıştır.
Haşan Cemal Sipahi 1935 ten sonra arsaları parça parça Kemal Gedeleç, İsmet İnönü, Fatma Ağralı, Müzeyyen Gedeleçe satmış, bir kısmı da kendi veresesine kalmıştır. Bundan sonra bu bölge Prost plâniyle şereflenmiş ve kıymetleri mühim miktarda artmıştır.
mîrafir kaldığı otelde yakalan-
Arama
neticesinde

36 adet sahte elmas, 250 dolar, 500 Suriye lirası, 3 adet Ingiliz altım, Beynelmilel Bankanın kredi mektuplan -ve daha bazı şey ler bulunmuştur.
Dün akşam Suçüstü Mahke-
mesinde ilk sorgusu ydpılan VVilligm Samuel Nöcal, Türkiye* ye pasaportlu ve turist olarak geldiğini, evvelce Amerikada ec zacılık ve tüccarlık yaptığım, bilâhara taklit elmas yaparak para kazonmağa başladığım ve taklitleri satmanın Türkiyede yasak olduğunu bilmediğini söyle-
Hakimin, taşların kıymetinin bir lira olduğu halde neden 600
sattığım
sorması üzerine
san.k; 599 lirayı da el emeği olarak aldığım, çünkü; taşları kendisi yaptığını ye yaparken de çok zorluk çektiğini söylemiştir.
Mahkeme, muhakemesine
sanığın mevkuten karar vermiş ve
sanığı ceza evine göndermiştir.
ŞEHRİN SAĞLIĞI
Belediye Sıhhat Müdürlüğü Tifo aşılarına devam ediyor
Belediye Sağlık Müdürlüğü, Tifo vakalarını önlemek nıaksa-dile, bütün esnafa Tifo aşısı yapmaktadır.
Her hafta 600 den fazla esna-
fın aşısı yapılmaktadır. Halkla fazla teması olan Toptancı Hali hamallarına da aşı yaptırmak üzere, Belediye Sağlık Müdürlüğü sıhhî ekipler göndermektedir. Şimdiye kadar 103 hamala Tifo aşısı tatbik edilmiştir.
Sağlık Müdürlüğü bundan başka şikâyet bakıııyndan önemli

Portör muayeneleri
de de durmaktadır.

Ünye’de dokuma sanayii ihya
Haber aldığı Ticaret
ve Ekonomi Bakanlığı Ünye dokumacılığının ıslahı için tedbirler almaya karar vermiş ve ilk is olarak da senelerden beri ihmal edilmiş bir durumda bulunan ünyeye bir küçük sanatlar mütehassısı göndermiştir.
Ticaret ve Ekonomi Bakanlığı tarafından Jnyeye gönderilen dokuma mütehassısı Muammer Önder, tetkiklerinin neticesini Bakanlığa bildirmek üzere An-karaya dönmüştür.
Diğer taraftan Ünye muhabirimizden aldığımız telgrafta aynen şöyle denilmektedir:
İlçemiz ve köylerindeki yünlü ve pamuklu dokumacılıkla kilimciliğin ıslahı için tetkikler yap-mbk üzere Ekonomi ve Ticaret Bakanlığınca gönderilen küçük sonatlar mütehassısı Muammer Önder tezgâhları yerlerinde görmüş ve dokuyucu toplulukları ile küçük sanatların ve birlik çalışmalarının kendileri için olduğu kadar yurt iin de faydalı ve ehemmiyetli olduğunu tebarüz ettiren konuşmalarda bulunmuştur.
i! Ilemiz sanatkârlarının muhtaç olduğu ıslah ve yardım teşebbüsünden binlerce vatandaş ilgili bakanlığa memnunluk ve şükran hislerini bildirir.
Göçmen yolcuları
Haber aldığımıza göre bu hâdise, bir vatanda^n alâkalı ma kamlara yaptığı bir ihbarla yepyeni bir mahiyet almıştır.
Öğrendiğimize göre, sakıt Os manii Hanedanından Şehzade Seyfettin efendi veresesinden bir zat, Taşlık arsalarının hâzineye ve sonradan Emlâk Kredi Bankasına intikali sırasında
Ticaret Lisesinin 4‘ Kore günü „
Ticaret Lisesi Edebiyat Kolu tarafından tertip edilen «Kore Günü, dün saat 14,30 da, Okul konferans salonunda büyük bir kalabalık huzurunda yapılmıştır.
Toplantı, okulun askerlik hocası Yüzbaşı Hikmet Arslanoğlu’ nun kısa bir konuşmasiyle açılmış, Korede şehit düşen kahramanlarımızın ruhlarını taziz için üç dakikalık bir saygı duruşundan sonra programa geçilmiştir.
Edebiyat kolu tarafından çok iyi tertip edilmiş olan konuşmalar alâka ile takip edilmiş ve bilhassa okulun kahramanlık des tanı şiirler takdirle karşılanmıştır.
Irak Elçiliğinde bir imza defteri açıldı
21 Aralığa müsadif Perşembe günü vefat eden İrak ana Kraliçesi için İrak sefaretinde 22/12/-1950 den itibaren bir hafta de
vaııı edecek olan bir imza
ri açılmştır.
defte-
Yedeksubay'da dünkü merasim
Dün sabah Yedek Subay O-kulunda bir merasim yapılmış ve talebeler and içmişlerdir. And içme merasimine İstiklâl Marşım müteakip okul komutanının kısa ve Veciz konuşmasiyle başlanmış ve bundan sonra bir yedek subay talebesi arka-
daşları adına konuşmuştur.
Bundan sonra talebeler grup lor halinde and içmişler ve bunu takiben geçit resmi yapılarak

verilmiştir.
Dünya milletlerinin binbir si yasî mücadele ve ıstıraplarla geçirdikleri bu devirde birbirlerine karşı insani alâka ve yardıma ne kadar muhtaç olduklarını kabul etmek medenî ve hür milletleri düşen en bariz bir hakikattir.
Uzun yıllaıdanberi insanlık ve hürriyet haklarını çiğneyen bir zümrenin elinden milletleri kurtararak rahat ve huzura kavuşturmak, ıztırap yerine ümit, sevgi ve hayat ışığı vermek hür ve medenî insanlara düşen en kutsi bir vazifedir.
Demokratik idarelerin yaşıyanlar ve hürriyetin mânasını bir kelime ile insanlık hakları diye kabul edenler, bu geniş ve güçlüklerle dolu mücadeleye atılırken kalblerinde bir gurur ve emniyet (kıyacakları pek tabiîdir.
Türk milletinin asil ve fedakâr fertlerinin şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da bu vatan köşesinde ve vatan dışındaki millettaşlarına. göstereceği sahaVet, fedakârlık ve yakınlık bağları Türkün en asil ve derin birer şefkat hâzinesidir.
Aziz milletimizin memleket ı dışı milletlerin sınırlarını aşarak oradaki milletlerin kalb bağları ve hisleriyle bağlandıklarını görmek hepimize huzur veren bir sevinç kaynağı olmuştur.
Asırların zaman yıman tarih muvacehesinde insanları birbirine bağlayan ve felâket zamanlarında bütün insanlık ve medeniyet âlemini bir kütle halinde birleştiren yardımların ne kadar yerinde ve faydalı olacağını takdir etmiyen bir fert tasav vur edilemez. İnandığımız bu insanlık dâvasında bir de medeniyet, hak ve hürriyet yolcularının kervanına karışarak bu yolda yürümeye azmetmiş bulunuyoruz.
Bugün sınır dışında kalmış bulunan yüzbinlerce ırkdaşımız, hasret ve heyecanla bizdeki hürriyet ve demokrasi havasına kavûşriûik için sabırsızlıkla bekliyorlar.
Bize iltihakını istediğimiz bu vatandaşları yurdumuzda yerleştirmek, barındırmak ve müstahsil birer kıymet haline getirmek kararı katisini vermiş bulunuyoruz.
Her vesile ile şefkat vazifesini milletimizin huzurunda ve dünya milletleri arasında isbat etmiş ve istiklâl mücadelemizde büyük fferagat ve fedakârlıkla çalışmış bulunan Kızılaym bu hususta insanlık vazifesini bir kere daha başarmağa hazırlandığını görüyoruz.
Bize iltihak etmeye hazır bulunan ırkdaşlarımızı kısa bir zamanda refaha kavuşturmak en büyük emellerimizdendir. Bu emellerin tahakkukuna yardım edecek olan beynelmilel bir şöhreti taşıyan Kızılayımız şimdi yine yeni bir vazife başındadır.
Bu şefkat kaynağının kuvvet lenmesi ve kâfi derecede semere verebilmesi için Türkiye Kı-zılayı «Göçmenlere yardım millî komitesi» kurulmuştur.
Bu komite memleket içindeki
hitap etmek suretiyle insanlığa olan yaıdmlarının göçmen ırkdaşlarımıza karşı da gösterileceğine şüphemi» yoktur.
Hedefimiz bütün insanlığın huzur, sulh ve sükûn içinde yaşaması ve ıztırap, elem ve gözyaşından kurtularak refaha kavuşmasına hizmet etmektir.
Bu yoldaki muvaffakiyetlerimizin husule gelebilmesi için elbirliğiyle çalışmaya hazır olmamızı ve bu medeniyet yolunda beraberce yürümemizi rica ediyor, asaletine, fedakârlıklarına ve yüksek insani duygula-içinde | faaliyetine yorulmaz bir azim . yardımını sağlıyacaktıç. . rına ^’r ^ere daha inandığım
— içinde devam ederken milletler- Bu milletlerin insanlık hisle- az*z milletimizi en derin sevgi-arası hayır teşekküllerinin de | ı iyle dolu olan asil duygularına | leı imle selâmlıyorum.
Hedefimiz bütün insanlığın huzur, sulh ve sükûn içinde yasamasına izdırap, elem ve göz yasından kurtularak refaha kavuşmasına hizmettir
Yazan :
Dr. Ethem VASSAF
»Kocaeli Milletvekili"
At yarışları
mahkemeye müracaat etmiş ve
kendisine ait kısmın
hâzineye
intikal edemiyeceğıne dair ka-
rar almıştır. Tam yukarda isim leririi saydığımız bu maruf ze-
vatın arsaları satın almak üzere bulundukları tarihe rastlı-
yan günlerde ortaya çıkan bu mahkeme kararı üzerine, Beyoğlu Tapu Sicil Muhafızlığı arsaları yeni sahipler namına tescil yapmaktan imtina etmiştir. Hazine avukatları bir taraftan bu kararı temyiz etmekle beraber diğer taraftan da Büyük Millet Meclisine alelacele bir yorum talebi sevk olunmuştur.
Meseleye vâkıf kimseler arasında (Gedeleç tefsiri) adı verilen bu yorum Büyük Millet Meclisinden kısa bir zamanda çıkmış arsalar yeni müşterilerine verilmiş ve evvelce mahkemeden lehlerine karar alanların elleri böğürlerinde kal-
Şimdi alâkalı makamlar hak sahibinin iddia ve ihbarını e-hemmiyetle nazarı dikkate almışlar ve tetkiklerine başlamış lardır. Tahkikatın neticesi Taşlık arsalarının yukarda adları geçen maruf zevata intiklinde | bir yolsuzluk olup olmdığınr meydana çıkaracaktır.
— Kompliman olsun diye öyle demedim.
— Ben de kompliman olarak kabul etmedim.
— On yedi dolar, Otuz sent"
— Allah sizin miistahakkı-nızı versin. Ben sizi davet mi ettim? Nereden geldiniz?.. Burada iş yok ki size ne iş vereyim? Açlıktan ölmenize razı olamam. Hem sizi sevmedim. Kendinizden öyle eıııiıı bir haliniz var ki.. Sevmedim sizi anladınız mı?.. Her şeye rağmen yine de benimle çalışmak istiyorsanız, yarın dokuzda gelirsiniz. Anlaşıldı mı?
— Peki.
— Haftada on beş dolar veririm. Bundan fazlasına güclinı
— İsminiz?.
— Howard Roark..
— Geç kalırsanız derhal kapı dışarı ederim.
— Peki.
Roark resimlerini almak iizere uzandı. Cameron:
— Bırakın onları burada., diye gürledi.. Haydi artık güle giile..
Keating, Francon’un yanında çalışmağa başladığından-
Bugün yapılacak at yarışları ve
tahminlerimiz
Bugün Sonbahar At Yarışları- I ın on beşincisi yapılacaktır. I
Koşular hakkındaki tahminlerimizi program sinisiyle aşağıya yazıyoruz.
BİRİNCİ KOŞU: Sene zarf ’ mamış A ve rina mahsustur. Mesafesi metredir.
ı-fında koşu kazan-* B grupu Arap atla-1800
Kilo
58
58
51
50
Meclis komisyonları
ADALET KOMİSYONUNDAN KU KULAN SU KOMİSYONU : 25.12. 1950 pazartesi günü saat 10 da. A-
nu. Basın Birll&l Kanununu, Co. 151 Yardımcının kanun teklifini in-
1) Yıldırım (M. Tüzün)
2) Mehtap (A. Coşkun)
3) Verdan (M. Yetiştirici) 58
4) Barış (Nikolaidi)
5) Nonoş (R. Karaköle) 54,5
6) Hilâl (Ş. Aral)
Bu koşunun en kuvvetli atı Mehtap’tır. Fakat uzun zaman-danberi tedavi ve istirahatta olduğu içiçffavoriler araşma girememektedir. Koşunun Nonoş ilet Verdan arasında neticelenmesi en kuvvetli ihtimaldir.
İKİNCİ KOŞU:
İki yaşlı koşu kazanmamış İngiliz taylarına mahsustur. Mesafesi 1400 metredir.
58
54,5
Kilo
53
53
51,5
51,5
51,5 netice-
1) Filiz (K. Tamer)
2) Büker (Simsaroğlu)
3) Kırçiçeği (Simsaroğlu)
4) Canım (K. Kasar)
5) Belkıs (S. Temel)
Geçen haftaki koşunun
sine göre burada favori olarak tutulacak tay Canım’dır. Kırçi-çeği kendisine rakip olabilir.
ÜÇÜNCÜ KOŞU:
A grupu Arap atlarına mahsus handikaptır. Mesafesi 2000
Kilo
67
63
60
57
1) Bahtiyar (E. Somtürk)
2) Kasva (T. Türeray)
3) Hâtıra (R. Akdağ)
4) Akkent (A. C. Sümer)
5) Karasalkım (Eğinlioğlu) 54,5
6) Burak (K. Atlı)
7) Maşuka (t. Özgiıay)
8) Maşallah (Eğinlioğlu)
9) Çınar (N. Temizer)
53.5
53
52.5
52
10) Seyhan (M. Yücehan)
11) Verdan (M. Yetiştirici)
Koşunun mesafesi, atların sik-letleı-i ve geçen haftaki neticeye bakılırsa favoriler Hâtıra ile Maşuka’dır. Fakat geçen haftaki gibi miicadeleli bir yarış yapmaması şaıtiyle, Kasva da bunla? kadar şanslıdır. Bahtiyar da 67 kilosuna rağmen bir sürpriz yapabilir.
DÖRDÜNCÜ KOŞU:
B grupu Arap atlarına sus handikaptır, mesafesi
1800
Kilo
SAYIŞTAY KOMÎS.YONU : 25.12. 1950 pazartesi günü saat 10 da, ol-deki islerin görüşülmesine devanı
TARIM KOMİSYONU : ft.12.1950 pazartesi günü saat 10 da.
mam, bilmem. Fakat şunu biliyorum ki, ne eskisi böyle bir şey söylemiştir, ne yenisi böyle bir şey düşünmüştür. Bir defa seyrüsefer bir resmî nizama bağlıdır. Her müdürün keyfine bağlı değildir. Yol şaşıran değiştirilir. Ve yeni müdür bunu bilecek kadar devlet işlerinde bulunmuş, tecrübeler görmüş, ihtisaslar yapmış, ferasetli bir adamdır.
Sonra dolmuşları yok etmek, idame eylemek müdürün yetkisi içinde değildir. Bu iş şehir ihtiyaçlariyle ilgilidir. Buna belediye karışır. Lüzum görürse kaldırır, görmezse bırakır. Belediye dolmuşların kaldırılmasını hiç uygun bulmadığı içindir ki Belediye başkanı bu işle bizzat meşgul olmaktadır. Dolmuşlar için münasip ve kolay yerler arayıp bulmaktadır. Buna bizzat ben şahidim.
O halde bu maskaralıklar niç'ın?
Bir çok şoförler vardır ki ancak dolmuş yaparak aile geçindiriyor. Önce onları şüpheye düşürerek üzüntüye ve endişeye sokmak; sonra dolmuşa muhtaç olan halkın bir kısmını gayri memnunluğa sevket-ınek, dolmuşlar kalkarsa otobüsler büsbütün kalabalıklaşır ve halk çok sıkıntı çekeceği için, hükümetten, belediyeden yüz çevirir, daha sonra taksi tutmak mecburiyeti halkın kesesine dokunacağı için ademi memnuniyet artar, ve nihayet... Alt tarafını varın siz tahmin buyurun.
Dolmuşlar yalnız şehrin muayyen, mahdut mahalleleri ara sında işlemiyor. Etimesğuttan Mamağa, Yukarı Ayrancıdan Mecidiyenin ötesine kadar çalışıyor. Ankara daha pek uzun zamanlar dolmuşlara muhtaç olacaktır. Sipariş olunan beş on otobüs devede kulaktır. İnşallah Belediyeyi zengin ederiz de elektrik fabrikasını büyültür, troleybüsler bu sayede çoğalır, otobüsler yüzleri aşar, biz de dolmuşlara istif olmaktan kurtuluruz. Dolmuş şoförleri şimdilik keyfinize bakın.
Aka GÜNDÜZ
61
59
56.5
55.5 ı 54
53
52
51.5
51
49
Murat (K. Yapar) Cicim (K. Tamer) Kanunî (E. Oğuz) Celân (M. Kazanlı) Azize (Nikolaidi) Keramet (E. Cumalı)
7) Canan (K. Tamer)
8) Mercan (M. Tüzün)
9) Serap (A. Bostancı)
10) V-I (Akpmarcılar)
Tertip heyeti her nasılsa B gıupuna çifte bahis koymuştur. Fakat herhalde korktukları kadar muazzam bir sürpriz olmı-yacaktır. Koşunun favorileri Cey lan ile Azize’dir. İkinci ihtimal olarak Cicim ve Kanunî’ye oynanabilir. Koşunun sürpriz atı da Keıamet’tir.
BEŞİNCİ KOŞU:
İngiliz atlarına mahsus handikaptır. Mesafesi 1800 metredir.
Kilo
6)
66
53
1) Kontes (F. Yüzatlı)
2) Belle Rose (Nikolaidi)
3) Çimenova (Ö. Şentüı-k) 52,5
4) Amber (F. Yüzatlı)
5) Lades (Akpmarcılar)
Bu koşunun tek favorisi Çi-nıenova’dır. Diğer atların bu sik-lette Çimenova'yı geçecekleri bir sürpriz olur.
Çifte bahis 4-5 inci koşular arasında, ikili bahis 3 üncü koşudadır.
50
50
ATÇI
LİFİMİZDEKİ tEVHER
hakkında adamakıllı malûmat edinmişti. Fraıı-con’un boğazına düşkün oldu-dıığunu, Güzel Sanatlar okulunu gayet iyi derece ile bitirdiğini; çok zengin bir kadınla evlendiğini fakat mesut olmadığını, Connecticut'ta zengin bir taş ocağı bulunduğunu, apartımanının on beşinci Lui (arzında döşeli olduğunu, karısının, bütün mirasını tek kızına bırakarak öldüğünü, bu kızın on dokuz yaşında bulunduğunu ve bir kollejde yetiştiğini hep öğrenmişti.
Bu son haber Keating’i faz-lasiyle alâkadar ediyordu. Francon’un yanında, pek belli etmeden, kızından bahis açacak olmuş; o da: «Ha.. Evet.. Doğru., evet...» diye ağzında hirşeyler gevelenıişti. Keating de kendisinin henüz bilmediği
Yazan : Ayn Rand
bir sebepten dolayı Francon’un kızının mevcudiyetinden bile bahsetmekten çekindiğini anlar gibi olarak lâfı değiştirmişti.
Keating, Francon’un ortağı Licins N. Heyer’le de tanışmış-
Peter Keating arkadaşları tarafından seviliyordu. Onu, aralarında hiç yadırgamamış-lardt. Zaten o her yerde, herkese uyan bir adamdı. Tıpkı süngere benziyordu. Girdiği yerin havasını hemen içine çe-kiverirdi.
Yanı başındaki masada çalışan Tim I)awis’le derhal anlaşmışlardı. Yemeğe sık sık beraber çıkarlar, akşamları da ekseriya tenha bir kahveye giderler. Orada Keating onun Eltrine Duffy adındaki sevgilisi hakkında tınlattığı bitmez
- 11 -
tükenmez hikâyeleri dinlerdi.
David'in bütün şeytanlarının başına üşüştüğü bir gündii. Keating ona «Nen var?» diye sormasına vakit kalmadan o:
— Allah belâlarını versin., diye söylenmeğe başladı. Şu projeyi akşama kadar tamamlamanı lâzım. Halbuki Elaine’-le sözleşmiştik. Bu üçtür başıma geliyor. Son seferinde kız zaten adamakıllı kızmıştı. Hani, şeytan, git şu kâğıtlarını kafalarına fırlat, ondan sonra da bas git diyor..
Keating onun yanma giderek:
— Durun canım. Dedi. Elbet bir hal çaresi buluruz.. İşi brııa bırakın, ben yaparım..
— Haydi efendim.
— Tabiî yaparım. Görürsünüz, kimse farkına bile var-
Çeviren : Ş. TAYLAN
— Peter, sahi yapar mısı-
— Bu akşam hiç bir işim yok. Siz herkes dağılana kadar kalınız, sonra çıkar gider-
— Ama ya farkına varan olursa?.. Siz buraya geleli ne kadar oldu ki.. Bu işi yapabilir misiniz acaba?..
— Kimsenin rııhu bile duy-
— Ama sonra yerimden olurum Pete.. Bu tehlikeyi göze alamam. Elnino’le yakında evleneceğiz. Ya bir aksilik olur-
— Olmaz efendim.
Davis altıda usulca sıvıştı. Keating de onun yerine çalışmağa koyuldu.
Gündüzün hay ve huyuna mukabil şimdi koca atelyede ses seda yoktu. Kcatbıg’in içi-
1 - Muğla Milletvekili Nuri öz.
Iı Sandığı Kanununun 39 uncu nııı.l deslnin B, fıkrasının yorumlnnması-
2 — Kahve ve Çay İnhisarı Ka. nununun geçici ikinci maddesinin his görülenler) ibaresinin yorumlanmasına dair Başbakanlık tezke.
3 - Posta. Telgraf ve Telefon İsletme Genel Müdürlüğü Teşkilât
ve Vazifeleri ve memurları haklımdaki 4454 sayılı kanunun 36 nçı
BÜTÇE KOMİSYONU GÜNDE Mî : 25.12.1950 pazartesi Saat 10
da 1951 yılı bütçesi hakkında Milliye Bakanının umumi izahatı.
ile birden, günün birinde bulada efendi olarak hüküm süreceği hissi doğdu... Şu anda elinde şu kalemi tuttuğundan nasıl emin bulunuyorsa bundan da o kadar emindi.
Dokuz buçuğa doğru işi bitirdi. Kâğıtları Davis’in masasının üzerine bırakarak yazıhaneden çıktı, içi, doyasıya yemeli yedikten sonra insanı saran rehavet gibi, tatlı bir his kaplamıştı. Birden ruhuna bir yalnızlık çöktüğünü duydu. İlk defa olarak annesini özledi. Nevyorkta hiç candan bir kimsesi bulunmadığını düşünerek üzüldü. Ve o zaman Catho-rine Ilalsey’i hatırladı.
Diplomasını aldığı zaman o-nıı bir telgraf çekmiş, fakat sonradan hatırından tamamiy-
le çıkmış gitmişti. Onu hatırlar hatırlamaz da derhal görmek arzusiyie yandı. Hemen bir otobüse atladı. Yollar tlkn-1 nıp da yavaşlamak veya durmak icabetiikçe içinden hep küfürler savuruyor, biran evvel Catherine’e kavuşmak için can atıyordu. Zaten onu hatırladığı zaman hep böyle olurdu. Kendi kendine, acaba onu seviyor muyum?» diye diişiin-dii.
(Devam edecek)
Yardımsevenlerin
İngilizce kursu
Yardımsevenler Derneği Genel Merkez Başkanlığından:
Derneğimizin 3 ocak 1951 çarşamba günü saat 11.30 da Evkaf
Apartmanı 3. kat Yardımseven-ler Derneği Genel Merkez Top( Icihtl salonunda açacağı İngilizce kurstu için isteklilerin aylık on lira ücretleri ile Genel Merkez Müdürlüğüne müracaat e-derek kaydolunmalan rica olu-
Talebe Birliğinin konferansı
A.Y.T.,T. birliğinin tertip ettiği konferanslardan birincisi, 28 /12 1950 perşembe akşamı saat 20.30 da Siyasal Bilgiler Fakültesi konferans salonunda, Prof. Remzi Oğuz Arık tarafından verilecektir. Konferansın mevzuu «Milliyetçiliğin yeni veç hcleriı Uîr. Giriş serbesttir.
NÖBETÇİ ECZAHANELER
Merkez, Sağlık, Gülhane
-TAKVİM-
24 12 1950 — Pazar
Rumî 1366 — Aralık 11
Hicrî: 1370 — Rebiülevvel 14
Sabah 7.03 2.37
öğle 11.58 7.2S
İkindi 14.21 9.48
Akşam 16.33 12.00
Yatsı 1S.10 1.39
İmsak 5.20 12.52
24/12/1950
ZAFER
Sayfa: 3
DışPolitika
Hâlâ mı binaenaleyh, beyler!
Bugünkü durum: II
SoVyet Rusya’nın Almanya meselesini müzakere etmek üzere dört büyük devlet dışişlerinin toplanmasına dair sunduğu notaya batıklar dün (evvelki gün) cevap verdiler.
Rus notasında Almanya meselesinin her şeyden evvel tetkik ilmektedir. Filhaki-
Almanya, müşterek savunmada mütereddit
cr şeyi partileri namına istismarı âdet haline getirdiklerinden. işi şimdi bu vatan uğrunda hayatlarını seve veren şehitlerimize kadar getirmişlerdir.
Pazar günü yapılan bir radyo konuşmasında, sözcü bir çok muharebelerden bahsetmiş de, İnönü muharebesinden bahsetmemiş ve orada şehit düşenlerin hâtıralarını tedirgin etmiş. Muhterem yazar, bu demokratlık mıdır? diye soru-
yükselmek,
Batı Almanya Başbakanı Doktor Adenauer (solda)
Adenauer Sovyetlerle melhuz müzakerelerden bahsediyor
ZAFER Kupasını dün
Gençlerbirliği’kazandı
’zuda batıklarla hangi dereceye kad mutabakata varacakları şimı deıı bilinemezse de Uzakdoğu hâdiselerini takip edenler içi cevap gayet çekicidir. Zira şeyden evvel şu noktayı hatırlamak gerekir ki, Amerika Uzak-doğuda Çin’e ve perde arkasındaki Sovyet Rusya’ya, Formoza meselesinin ayrı bir bahis olarak görüşülmesini teklif man bunu — Çinlilc Rııslar reddetmişlerdi, cevaplarında bütün 1 meselesini bir kül halinde lâhaza ve muhakemesini sürüyorlardı. Birleşmiş - Milletler, daha doğrusu Amerika, bilindiği gibi, bu teklifi reddederek ağır ve sıkıntılı bir durum ihdas etmiştir. Bugün, Sovyet-ler, vermiş oldukları notada Avrupa meselesinin, aynen Amerikalıların Uzakdoğtıdaki siyasetlerine bağlanmış, yani Almanya meselesinin münferiden tetkikini istemektedirler.
Durum şöyledir:
Amerika Uzakdoğu meselesini müzakere etmek istemiyor,
Rusya ise Avrupa bahsine u-mumî heybetiyle yanaşmıyor.
Bu hal tabiî görülmek lâzımdır. Zira, batı âlemi Asya’da hudutlarını müdafaa ederken, komünizm, Avrupa’da parça parça tepelediği memleketlerin hesabının sorulmasından korkar.
Asya’da savaş büyürken ve batılı diplomatlar, ille bütün meseleyi hep birlikte halledelim derlerken, Sövyetler de, Avrupa meselesini bir kül halinde halledelim, diyorlar. Hattâ, denebilir ki, Avusturya ile akdolunacak sulh tasarısını hazırlamak üzere iki gün evvel Londra konferansına yeniden bir bakan yardımcısı göndermeleri bundandır.
Avrupablar nerede kuvvetlenirlerse, Sovyet Rusya başka garip bir oyun çıkarıyor. Nitekim batıkların doğuda açtıkları bu dâva ile, daha doğrusu Çinliler vasıtasiyle kendisinin açmış olduğu bu oyun dolayısiyle Uzak doğu meselesini Avrupa dâvasına bağlıyarak batıkların kolunu bükmek istiyor.
Evet amma, bu muvazeneli herkes anlıyor. İş kolay değil.
Londra Radyosu, (Basın - Ya-ı) — Federal Almanya Başbakanı Dr. Adenauer dün Bonn şehrinde Almanya ile müttefikler arasında Almanya’nın batı müdafaasına iştiraki konusu ü-zerinde cereyan etmekti ölâıi müzâkerelerin yeni taiihî bir ge-lişniönin başlangıcı olduğunu söylemiştir.
Bu müzakereler sırasında: Alınanlara eşit hakka sahip üye muamelesi yapılacaktır. Dr. A-denaııer, müttefiklerin Almânya-yı batı savunmasına iştırâke mec
bur etmemiş oldukları! nınca müzâkerelerin u ceğihi söylemiş ve sözlerine şöyle devam etmiştir:
Fakat zaman kıymetlidir. Şimdi belirmeğe b'aşlıyan batıı müdafaa gayretleri yalnız ba şi idameye Ve Sövyetler Biı'li 16 müzakereler yapılması bir esas teşkil edecek dünya vazenesini yeniden kurmağa tuftur. Fedgral hükümet, diğer Avrupa milletleriyle Amerika Kanada’nın barış arzusunu pa taşmaktadır.
Mücahit TOPALAK
I
DEVLET TİYATROSU BOYOK TİYATRO da
Bu akşam saat 20.30 da Meşhur Italyan Baritonu Otello Bersellini R I G O L E T T O Operasında son defa Pazartesi akşamı saat 20.30 da
HİLE VE SEVGİ
Dram 5 Perde (Son temsilleri) KOÇOK TİYATRODA Bugün saat 11 de Mümtaz Zeki Taşkm’ın KARA BONCUK
Müzikli Çocuk Komedisi 5 tablo; Müzikler: Nâzım 01-gen; Sahneye koyan: Agâh Hün. (Bu pazar bilellerile 31 aralık Çocuk biletleri satılmaktadır.)
Bugün saat 15 de MATİNE Bu akşam sat 20.30 da Nâzım Kurşunlumun MELEKLER ve ŞEYTANLAR
Piyes 3 perde (Halk Matinesi . Halk gecesi) (Son temsiller)
İmtiyaz Sahibi:
Güneş Matbaacılık T.A.O. adına
Başmuharrir1
MÜMTAZ FAİK FENİK
Bu nüshada Yazı İşlerini Fiilen İdare Eden Fatin Fuad Basıldığı Yer: Güneş Matbaası — Ankara
Sovyet notasına
cevap
İngiltere müttefiklerile esas aradığını bildiriyor
Londra, a.a. — 3 Kasım tarihli SoVyet notasına verilen İngiliz notası şöyle demektedir:
İngiliz hükümeti', Sovyet, A-meıikan ve Fransız hükümetleriyle birlikte dört memleket dışişleri bakanları toplantısı için kabul edilebilecek bir temel bulmak imkânlarını incelemeğe ha-
Londra Radyosu, (Basın - Yayın) — Almanya’nın silahlandırılmasının ortaya çıkardığı meseleler üzerinde dört devlet arasında konuşmalar yapılması için Rusya’nın teklifine batılı hükümetlerin cevapları dün öğleden sonra Moskova’daki İngiliz, Fran sız ve Amerikan elçilikleri tarafından Sovyet başbakan muavinine tevdi edilmiştir.
Diplomatik muhabirimize göre, üç batılı devletin görüşü, müzakereleri Rusya tarafından ileri sürüldüğü gibi yalnız Almanya meselesine inhisar etmeyip diğer askıda bulunan bütün anlaşmazlıkları içine almalıdır. İngiltere, Fransa, Amerika nazarında, Almanya meselesi diğer bütün meselelerin görüşülmesi sırasmdn ancak faydalı bir şekilde ele alı-
Paristen alınan haberlere bakılırsa, verilen cevapta, konuşmalar için bir gündemin tanzimi hususunda bir anlaşmaya varmak üzerö dört devlet temsilcilerinin ihzarı mahiyette bir toplantı yapması da İleri sürülmektedir.
Tito yine Kominforma çatıyor
Londra Radyosu, (Basın - Yayın; — Dün Mareşal Tito Yugoslavya’nın tecavüzkâr emeller1 güttüğü hakkında konıinformun yaptığı iddiaları reddetmiş Ve e-ğeı- kominform bizim üç yüz milyonluk bir kitleye hücum etmek niyetinde olduğumuzu zannediyorsa bizi deli addetmelidir demiştir.
Mareşal T ito bu isnatların koni ihformun Yugoslavya’ya hücum etmesi için bir bahane olduğunu söylemiştir. Yugoslavya diğer hiç bir millete tecavüzü aklından geçirmediği sırada ko-nıinfoım memleketleri Yugoslavya aleyhinde fena niyetler." besledikleri için bizzat kendileri silâhlanıyorlar.
Amerikan tankları
Yeniden inşaat için karar verildi
Detıoit, Chrysler şirketi, 1G0 milyon dolar tutarında orta ağırlıkta tank siparişi almıştır. Şirket, siparişi tahakkuk ettirmek için Delavare eyaletinde muazzam bir tank fabrikası kuracaktır.
Bu mukavele, bu nevi tankların kütle halinde inşası yolunda ilk adım olarak telâkki edilmek-
Satılık
Yatak odası, yemek odası, yeni vaziyetle satılıktır. Akay sokak 12 ye müracaat.
İhtisasım dahilinde olduğu için radyodaki sözcü yerine istediği cevabı ben vereceğim:
Sözcünün, hamaset, kahramanlık nümuneleri olan Pi-levne'den, Çanakkale'den, Sakarya’dan bahsetmesi çok doğru ve yerindedir. Çünkü bu muharebelerde Mehmetçik üzerine düşen vazifeyi hakkiyle başarmış ve destanlar yaratmıştır. İnönü'ne gelince, 10 ocak 1337 tarihinde gece saat 3 ten sonra verilen koskoca ricat emri hem de paşa hazret-imzalariyle birlikte ortada durmakta ve bilfiil o zartaya atılan «zafer» hikâyesini yalanlamaktadır.
vaziyette, sözcü pek tabiî olarak, aslı asdarı olmı-şeyi ortaya atıp mahcup olmamak için, bundan bahsetmemiştir.
Fakat nedense, «ben patlıcanın değil, efendimizin dalkavuğuyum!» diyen adam edasiyle hareket edenler, bu işe bilerek ehemmiyet vermemekte ve olmamış vakaların kahramanlığına alışmış paşa hazretlerini, memnun etmek için tarihi bile tahrife yeltenecek kadar ileri gitmektedirler.
Bu zevata. Büyük Erkânıharbiye neşriyatından olan, İnönü muharebesinin içyüzü» isimli eseri okumalarını, onda susmalarını tavsiye ederiz.
Hikmet YAZICIOĞLU
Yabancı dil, hayada yükselmenize imkân verecek en !ı bir merdivendir. Bugün gramofon plâklı Linguafon metodiyle yabancı dil öğrenmek gayet basit bir iş olmuştur. Zira plâklardan istediğiniz dili fasih ve doğru şivesiyle dinlerken aynı zamanda kitabından yazısını takip eder, resimlerde de mevzuu gözlerinizle görürsünüz. Bu üç unsur beraberce çalışırken, siz de dersi otomatik olarak bellersiniz. Ayrıca vazifelerinizi de Enstitü tashih, ve anlaşılmamış her noktayı size pedagojik esaslara göre izah edecektir. Linguafon metodunda fade e.tmek bir zek^ göstermektir. İlişik kuponu doldurup göndererek parasız resimli broşürümüzü isteyi-
Demirspor Gençlere 3-0 yenildi
DEKORASYON
M0BİLYALIK PARİS KUMAŞLARIMIZ
BEyOĞLU‘İSTANBUL
Zafer Kupası maçı dün 19 Mayıs Stadyumunda Gençlerbirliği ile Demirspor takımları arasında yapılmış ve Gençlerbirli-ğinir. 3-0 galibiyeti ile sona ermiştir.
Zafer Kupası maçlarına bundan bir müddet evvel Ankara-nm dört büyük kylübü arasında başlanmış ve Gençlerbirliği ile Demirspor takımları finale kalmışlardı. Final maçı 4-4 berabere sona ermişti. Bu arada, lig maçları ve muhtelif millî temaslar, kupanın galibini belli edecek olan ikinci final karşılaşmasının yapılmasına mani olmuştu. Nihayet bu hafta Ankara bölgesi, sahayı Zafer Kupası final maçı için vermiştir. Maçın tafsilâtı aşağıdadır:
Saat 14.30 da takımlar; şu kadroları ile sahada yerlerini Idılar:
Gençlerbirliği: Orhan, Muzaffer, Kemal, Ali, Haşan, Ayhan, Kemal, İsmet, Ali, Hadi, Celâl.
Demirspor: Abdükadir, İskender, Fuat, Salih, Süleyman, Muzaffer, İsmail, Kadri, Naci, Mustafa, Rıdvan.
Hakem: Hüsamettin Böke.
Maç, iki tarafın karşılıklb a-kmlarile başladı. İlk dakikalarda, Demirspor santraforu Naci sakatlanarak oyunu terk etti ve yerine Niyazi girdi. Gençlerbirliği nisbeten daha iyi oynuyor.
Yedinci dakikada, Gençlerbir. ligi santrforu Ali topu hasım kaleye doğru sürdü ve İsmete geçirdi. İsmet ayağında durdurmadan güzel bir vole ile sağ alt köşeden Demirspor kalesine topu soktu.
Onuncu dakikada, 18 çizgisi içinde Gençlerbirliği bekleri Mustafa’ya kasten vurdu iddiası ile hakem penaltı verdi. Kadri, bu penaltı vuruşu ile topu vuta gönderdi.
Gençlerbirliği, sağdan ve spl-dan güzel kombinezonlarla Demirspor kalesine iniyor. Demirspor müdafaası bu akınları, an cak topu kornere göndermekle önljyebiliyor. Demirsporlular, yaptıkları akınlarda, hasım kalesine yaklaşmadan uzaktan, 18 üzerinden şüt çekmekte iseler de, çektikleri şütler umumiyetle avuta gidiyor.
35 nci dakikada, Gençlerbirliği sağ açığı Kemal sağdan güzel bir inişle Demirspor kalesin yaklaştı, topu sol açık Celâl*
Celâl de Ali’ye geçirdi. Ali-kaleye çektiği çütü Abdül-kadir kurtardı ise de topu elinden kaçırdı. Demirspor orta he-
fı Süleyman yetişerek kornere yolladı.
40 inci dakikada, Gençler sol açığı Celâl hasım kaleye doğru indi, bek İskender’i atlattı ve topu Aliye, Ali Hadiye ve Hadi de Kemale geçirdi. Kemal güzel bir şütle, bu nefis akım gol le neticelendirdi.
Devre 2-0 Gençlerbirliği lehine sona erdi.
İkinci devrede, Demirsporlular sol bek mevkiine Kemal’i ve sol açık Rıdvan’ın yerine de Fuat’ı olarak çıkmışlardı. Gençlerbirliği takımında bir değişiklik yoktu.
Demirsporun akmlan ile devre başladı. Fakat bu akınlar, Gençlerbirliğinin canla başla oy nayan müdafaası karşısında bir şey yapamıyordu.
12 nci dakikada, İskender Ce-lâl’e kasten vurdu, hakem hemen 18 üzerinde Demirspor aleyhine çift vuruş verdi. Ceza vuruşunu Ayhan yaptı. Süleyman zorlukla topu uzaklaştırdı.
Bundan sonra, her îki takıma bir durgunluk çöktü. Top daitni olarak ortalarda dolaşmakta i-di. Devre ortalarından itibaren Demirspor nisbeten düzeldi ve akınlar daha tehlikeli olmaya başladı. 33 üncü dakikada, Demirspor sağ açığı, Gençler kale, sine uzaktan güzel ve kuvvetli bir şüt çekti ise de top üst direğe çarparak dışarı çıktı.
Maçın bitmesine 5 dakika kala. Gençlerbirliği sol açığı Celâl hasım kaleye doğru şahsî bir akın yaptı; Aliye mükemmel bir pas verdi ve Ali yakın mesafeden bu pası gole tahvil etti ve böylece maç 3-0 Gençlerbirliği lehine sona erdi. .
Maçtan sonra, oyuncular şeref tribünü karşısında sıralandılar. Zafer gazetesi Başmuharriri ve Ankara Milletvekillerinden Mümtaz Faik Fenik, bütün oyuncuları tebrik ederek ellerini sıktı ve kupayı Gençlerbirliği takım kaptanı Ali Polat’a verdi.
Fener Admiraya
1-0 mağlûp oldu
Ordu takımı da Vefayı 4 - 1 Yendi
Istanbul, 23 (Hususî Muhabirimiz Süleyman Tekil bildiriyor) — Admira takımı, bugün ilk karşılaşmasını, hakem Muzaffer Akal'ın idoYesinde, Fenerbahçe ile yaptı, vasat bir oyun oynayarak 1-0 galip geldi. Takımlar, şu kadroları İle sahada yer al-
Admiro: Aleksi, Gerhardt, Ma-yer, Soldaies, Toller, Schuller, Cejka, Habitzl, Leningel, Hans, Hoffer.
ilk dakikalarında Fe-misafir takıma naza-
İSTANBULOAN MEK l IJP GHDİ
Demokrasi farelerine
14 Mayıs tütsüsü
cçen mektubumdan beri bir ai daha kötüleşen ahvali âlemden pek fazla müteessir gfrrünmiyen İstanbûlumuz bu iyimserliğini kısmen olsun, düne kadar devam eden güzel havalara borçlu îdi. Gerçekten, güneşli, açk ve ılık hava inşa- 1 sın uskumru bol çıksın; fakir nın mâneviyatı üzerinde büyük I fukara ucuz ucıız yesin, gıda al-' sın. Geri yanı Allah kerim!
İstanbul balıkçılarının bîr ara, yürekleri: «Hop!) etti. Ekonomi Bakanlığının belki de pek yerinde bir mülâhaza ile yaz mevsiminin bazı aylarında balık avını topyekûn yasak edeceği ha-i bu yüzden olan hem-zi telâşe düşürdü. Be-sından yeti-açıkladı da
tesir yapıyor.
Bu gece hava döndü. Sabaha karşı başlayan yağmur ısıyı da kırdı. Gazeteler tzmire kar yağdığından bahsediyorlar. Istan-büla da sıra geliyor demektir. Zaten yeni yıl daima yüzünün akıyla girer, foyası da sonlarına doğru çıkar.
Kışın birdenbire nu ve şiddetli olacağı zı alâmetler vat. Uskumru bolluğu bunlardan biri. Mübarek balık ağlardan taşıyor. İstanbul halkının da yüzü gülüyor tabiî. Tecrübeli İhtiyarlara göre ayva, balık gibi birtakım yiyeceklerin fevkalâde bolluğu kışın ziyade sert olacağına delâlet edermiş. Her halde şöyle böyle Ocak ayını tutturduk. Mart ile beraber topu üç aylık kışımız kaldı. Var
YAZAN
Ercüment Ekrem TALU
timl!) den bahsederek şakalar yapacaklardır amma o da bana, umduklar kadar tesir etmiyecektir.
ba] ık ta halkımızın gönlü ferahladı.
Bilmiyorum: Şimdi vermiş olduğum bu haber ve yürüttüğüm mütalâa üzerine, Demokrat Parti iktidarda iken hiç kimsenin gönlü ferah olmasını kabul etnıiyen malûm kişiler yine ba-na tariz edecek, «Öteden beri iktidar gazetelerine olan sempn-
Duydunuz, tabiî: Birleşmiş Milletler için Nevyork’ta yaptırılmış olan şeddadî binanın otuz katını birden istilâ eden faıelOr insan haklarına ait meşhur beyannameyi kemirmişlermiş. Biz bu insan haklarını kemiren farelerin daniskalarını biliriz. Bun laıdan kurtulmanın tek çarbsi de .14 Mayıs- tütsüsüdür. Bunu da bitteerübe öğrenmiş buluııu-
Buıada dönen rivayetlere nazaran Halk Partisi kendi içinde goniş ıslahata girişmiş. Her şeyden önce de teşkilât kademelerinde tasfiye yapıyormuş. Aidatlarını ödemeyen fizayı der-ceııgi evvel partiden çıkarmağa
Fenerbahçe: Erdal. Müidat, Is. met, Nedim, Selahattin, Mehmet Ali, Zekeriya, Samim, Suphi, Lefter, Halil.
Oyunun nerbahçe, ran daha canlı oynamakta idi. Bu arada birçok fırsatlar kaçıran Fenerbahçeliler, devre sonlar na doğru gevşemeye başladılar. Admira ise daha seri ve daha ahenkli bir oyun tutturdu.
üncü sayfada)
karar vermişler. «Parayı çalar düdiiğü. diye bir atasözü vardır. Gayri ötmiyen düdüğe kim, ne için para versin? değil mi ya?.. Bu sebeple partiden çıkarılanlar çok olacaktır gibime
İstanbulluları son günlerde acı düşüncelere sevkeden bir vaziyet oldu. Haber kimden çıktı, bilemiyorum anıma, en mühim hattâ biricik baı olan Terkos gölünün otuz seneye varmadan kuruyacağ söylendi. Şehirliyi aldı bir endişe! Kışm arada bir, ya teyıye susuzluk çeke halkının tek ümidi, dünyan paresiyle bir o kadar da emek harcanarak akıbet tamamlandığı rivayet edilen ikinci galerinin sayesinde gelecek yıldan itibaren bol suya kavuşmaktı. Bu sefer gölün kurumak ihtimali bu ümidi de suya düşürüyor k lar müdürü imdada yetişti:
— Terkos gölünün kuru bafhis mevzuu değildir!
Dedi de yürekle serpildi.
Sayfa: 4
ZAFER
24/12/1950

Yazan : Zuhuri DANIŞMAN
Tefrika No: 70
Başmakaleden devam:
Bütün vüzera ve vükelâ geceyi sarayda geçirmişlerdi r bili birer me- ne geldiği sırada kapı açıldı. retlerinin cüml
Bunların her biri unvı memuriyete tayin olundu. Derhal sağdan soldan kürkler ve kaftanlar tedarik edilerek bunlara giydirildi.
Artık eşkiya teşkilâtlanıyordu. Yeni ağalar meydana sıralandı. Binlerce kişi bir ağızdan ( Allah.. Allah) diye bağırarak memuriyetleri tebrik ve ilân edildi. (1)
Et Meydanı gittikçe kalabalıklaşıyordu. Artık isyan korkunç bir şekil almağa başlamıştı.
Saray ne düşünüyor?
Bütün vüzera ve vükelâ geceyi sarayda geçirmişlerdi.
Damat İbrahim Paşa ile vezirler, Arz Ağalarının odalarında sabahladılar. Diğer erkân, Sultan Murat odasında ve Bostancılar dairesinde kaldılar.
Bütün gece kimsenin gözüne uyku girmemişti. Sarayda matemli bir hava vardı. Garip ve ağır bir sessizlik bütün dar ve karanlık koridorları kaplamıştı. Saray iç oğlanları, cari-yeler, bostancılar koridorlarda, bahçede uzun servilerin esıariı gölgelerinde fısıldanarak dola-
Sadıazanı Damat İbrahim Paşa, zaman zaman şiddetli bir asabiyet gösteriyor, bazan da kendini ümitsizliğe kaptırarak derin bir düşünceye da-
Artık sabah olmuştu. Uykusuzluktan gözleri mahmurlaşan İbrahim Paşa, Kaymakam Paşayı, Kaptan Paşayı, Yeniçeri Ağasını ve diğer vezirleri bir kere daha topladı.
Sadrazam eli hançerinde, salonun ortasında süratli adım larla dolaşıyordu. Birdenbire durdu ve herkesin yüzüne dikkatli dikkatli baktıktan sonra:
(Peki, ne olacak? Böyle elimiz kolumuz bağlı eşkiyanın hücumunu mu bekliyeceğiz?.. Vallah bu boşuna geçen dakikaları hepimiz ararız. Neden bir tedbir düşünülmüyor? Tehlikeye maruz olan sade ben miyim?. Vallah bu serseriler bir kere inat ve iradeyi ellerine alırlarsa cümlemizi param parça ederler.)
Sustu ve cevap bekledi. Fa- -------
kat uykusuzluk, yorgunluk, I [J korku ve şüphe bütün erkânı 1 devleti âdeta felce uğratmıştı. Kimse cevap vermedi. Herkes başını göğsüne eğip derin düşüncelere daldı.
İbrahim Paşa büsbütün asabileşti:
(Susuyorsunuz. Padişahın ek ineği cümlenize harem olsun. İçeride zatı şahane sizden tedbir bekler. Siz ise tavşanlar gibi kaçacak delik ararsınız. Vallah yapılacak çok şey vardır. Fakat ordular idare eden bunca vüzeıanın, bir avuç başıbozuk eşkiya karşısındaki titreyişine benim aklım ermi-
Mademki hiç biriniz eşkiya üzerine varmağa cesaret etmez. Ben, Sancak-ı şerifi Orta Kapıya diker, ümmet-i Muhammedi sancak altına dâvet eylerim. Görelim ne olur!.)
Bu, en son tedbirdi. Ve muvaffak olunmadığı takdirde felâket çok büyük olurdu.
Paşanın bu teklifine Yeniçeri Ağası cevap verdi:
(Devletlü!.. Emredersen öyle edelim. Fakat ben kuluna müsaade edersen fikrimi arze-deyim..)
(Buyur Ağa.. Ne ki söylersen dinleriz.)
Yeniçeri Ağası etek öptü ve:
(Devletlü!. Bu bir emri mühimdir. Fakat askerin ve esnafın bunu nasıl karşılayacağını iyi hesap etmek gerektir. Ya Allah göstermesin, hiç kimse icabet etmezse.. Kulu-npz, Yeniçerilerin asla sancak altına gelmiyeceklerine kaniim. Esnafa gelince, uzun zamandır vergilerin ağırlığından müştekidirler. Aklı başında o-lanlar evlerinden çıkmasa bile, birtakım ne idüğü belirsiz kimseler hâlâ eşkiya ile beraberdir.)
İbrahim Paşa bu cesurane mütalâa karşısında afalladı. Biraz düşündükten sonra:
(Varayım Zat-ı Şahaneye arzedeyim..)
Diyerek dışarıya çıktı. Tam Sultan Ahmedin odasının önü-
11» geldiği F. cy..s...
Bostancı başı ile Haseki ağa çıktı. Kapının önünde bakliyen eskilerden birkaçı ile birleştiler. Yine tanı bu sırada koridorun öbür başından Murad göründü. Bostancı Başının ö-nüne dikildi:
— Nereye gideısiz?
Diyo sordu. Bostancı bnşı bu delikanlıyı tanımıyordu.
— Sen kimsin? demek zorunda kaldı.
— Saray-ı Hümâyûn muha-fızlaıındanım. Gerekirse sizinle bile giderim.
— Yürü var işine..
Fakat Murad yakalarını bırakmadı.
Böyle bir hengâmede her şey meşveretle olur.
Bostancı başı münakaşayı daha fazla uzatmak istemedi.
(Zat-ı şahane tarafından âsilere elçi gideriz..)
Bu sözler Muradı çileden çıkardı:
(Tüh!.. Allah kahretsin.. Bu dellâk bozması ile hünkâr müzakereye mi girecek.. Vallah olmaz. Yazıktır, ayıptır..)
Bostancıbaşı bir eliyle Muradı iterek yürümek istedi. Fakat Murad büsbütün celâl-
(Ben de giderim. Vallah bu serserilere ırz ve namus-u devleti payimal ettirmem.)
İşte bu sırada İbrahim Paşa da y.'klaşnıştı.
(Bu delikanlının galiba hakkı var. Fakat mademki zatı şahane böyle arzu buyurmuşlar. Ekmelullah..)
Murad, onlarla beraber yola
■Müthiş bir velvele.. Kulakları sağır eden bir gürültü.. Nâralar, küfürler., ve çılgınca bir sevinç âvâzesi..
(Padişah bizimle görüşmek istermiş!.)
Patrona kendine çeki düzen verdi. Âsilerin Yeniçeri Ağası Kel Mehmet, göğsünü kabarttı. İstanbul Efendisi olan Deli İbrahim yakasını, paçasını düzeltti.
Bostancı başı, içi kan ağlayarak Kel Mehmede yaklaştı:
(Sultan Ahmet Han Haz-
......... cümleye selâmı var. Badehu bu cemiyetin aslını sîzlerden sual, ve aranıza mus-lihun olup muradınızı ifade buyurursanız gûş edersiz, Padişaha arz ve ilâm edeyim. Her ne ise vücuda gelür. Murad olunan her ne ise cevap veresiz.) (1)
Padişahın bu kadar yumuşak davranması âsileri şımarttı. Kel Mehmet ve Deli İbrahim şu cevabı veri
İptida Sadraza
Ağa,
Deli İbra-rdiler:
;am İbrahim İkincisi Kethüdası üçüncüsü Şeyhül, Abdullah Efendi... ve-defterimizde muharrer 37 kişi isim ve resmi ile katledip bize teslim eylesün. Bizle-rin Padişahımızdan bir gûna aczimiz yoktur. Ve kendüleıin den her veçhile razı ve hoşnut olduğumuz malûm-u devletleri olsun. Ancak defterlerimizde tahrir ve matlûbumuz olan adamları bittamanı tarafımıza irsal ederlerse asla bir türlü Padişahımıza sözümüz yok. Yine kelevvel Padişahımız E-fendimizdir. Biz kullarıyız. Hemen var Bostancıbaşı defterimizi ve cevabımızı Padişaha götür.)
Bostancıbaşı bu korkunç ve vahşiyane istek karşısında sap sarı kesildi, dili tutuldu, cevap veremedi. Fakat Murad Ağa kendini tutamadı:
(Bre Kel!.. Bu dünya »senin gibi bir kele mi kaldı ? Ne söylediğini bilir misin?)
(1) Abdi tarihi: Sayfa: 37. (Devam edecek)
Fatih Sultan
Mehmet
Not: Bir çok okuyucularımız Fatih Sultan Mehmet tefrikasının devam e-dip etmiyeceğini ısrarla sormaktadırlar. Fatih tefrikasının ikinci kısmı ha-zırlanmaktadır. Yakında Lâle ve Sultan tefrikası sona erer ermez Fatih Sultan Mehmet tefrikasının neşrine başlanacaktır.
Bulgaristan göçmenlerine yardım
(Baş tarafı 1 incide) grafla bir tamim gönderilmiştir Sekiz maddeden ibaret olan tamimin ilk iki maddesinde Birliğin 22 aralık 1950 de teşekkül ettiği, maksadı, ve idare heyetinin kimlerden kurulduğu bildirilmekte, müteakiben verilen kararlar şöyle hulâsa edilmektedir:
Göçmen ve Mültecilere Türkiye Yard.m Birliği, Kızılay Derneği ile sıkı bir işbirliği halinde çolışacaktır. Teberrular, Kızılay makbuzlariyle alınacak ve şartlı bağış olarak Birliğin emrine tah sis olunacaktır.
Teberrulann ne şekilde toplanacağı ve neler yapılacağı hak. kında kısa zamanda ayrıca malûmat verilecektir .
Hesaplar, Kızılay t kadrosu tarafından gibi Birliğimizin tâli de Kızılay binalarını, olarak kullanabilecektir. Bı susta daha mufassal talimat Kızılay Merkezi tarafından şubelere verilecektir. Bu yolda sıkı bir işbirliğinde bulunulmasına bilhassa dikkat ve itina edilmesini rica ederim.
Tâli komiteler nunu hükümleri reğince derhal lay merkezinde faaliyete geçen yardım birliğine müracaat ederek birlik teşkilâtına dahil olduk, lannı bildirecekler ve bundan sonra birlik başkam ile temasa geçeceklerdir.
Vilâyetlerde kurulan tâli komiteler; kaymakamların başkan, lığı altında ve) mahallî Kızılay teşekküllerinde vazife gören vatandaşlar ye diğer hayır sahibi insanların iştirakiyle; kazalarda ve kazalardaki komitelere muvazi olarak, nahiyelerde teşkilât kuracaklar ve etmeden merkeze dir. .
Bu tamimin 5 numaralı bendine göre azamî üç gün zarfında tâli komitelerin, birliğin statüsü gereğince, merkeze ilti-(1) Abdi Tarihi. Sayfa: 37.haklarını bildirmelerini bilhassa
teşkilâtı ve tutulacağı
hu-
Cemiyetler Ka-ve statümüz ge-Ankarada Kızı-
neticeyi ihmol bildirecekler-
rica ederim.
Dışarlardan, hepimizin bildiği ideolojilerin ve baskıların kurbanı olarak memleketimize akın etmeğe baslıyan kardeşlerimizin yabancılık ve ıstırap çekmeden yerleştirilmeleri, müstahsil bir du. ruma getirilmelerinin, memleketin bugünkü mali imkânları gözö-nüne al nacak olursa, ne kadar büyük zorluklar arzettiği malûmdur. Bu itibarla şubelerimizin ü-zerinde dikkatle duracakları me sele, vatandaşlarımızın hamiyet hislerinin zedelenmemesidir. Dâvanın bir cephesi malî ise, diğer cephesi de yorulmadan, metod-lu ve devamlı olarak çalışabilmek kudretidir. Merkezimiz bu iki husus üzerinde azamî dikkat ve itinanın gösterileceğine kanidir.. Bu hususlarda ayrıca vo peyderpey malûmat verilecektir. Şimdiden arkadaşlarımıza muvaffakiyet diler ve arkadaşlarımızın yüksek alâka ve hamiyet ve vazifeye bağlılıkları ile vatanperverliklerine güvendiğimizi bildirirken muvaffakiyetin teminatım da ,ıu yüksek duygularda bulduğumuzu bildiririm.» Haymanada yerleştirilen göçmenler
Bu kış barındırılmak üzere ilk kafile olarak Ankara İli emrine verilen dört göçmen ailesi Haymana İlcesine sevkedilmiş ve Kaymakamlıkça tanzim kılınan barındırma plânına göre nıüret-tep bulundukları köylere yerleştirilmişlerdir.
Göçmen ailelerinin İlçeye varış laı ında resmî ve hususî teşekküllere mensup vazifeli kimselerle Haymana halk ve Belediyesi tarafından candan bir karşılama yapılmıştır.
Barındırma plânına göre iki aile yerleştirilecek olan Cülûk köylüleri, başka bir köye yerleştirilmek üzere köylerinden göçmekte olan iki göçmen ailesini de köylerinde barındırmayı istemişler ve istekleri şükranla kabul e-
Gülûk köylülerimizin bu alicenaplığı derin takdir toplamıştır.
İşçileri süratle tatmin etmeliyiz
Acı ile söylemek lâzımdır ki, bir çok fabrikalarımız iş bilmez kimselerin elinde kuruldukları zaman kendilerine verilen vazifeden dahi uzaklaşmışlar, gayelerini kaybetmişlerdir. Bazılarında, muazzam israflar maliyetleri yükseltmiş ve istihsali düşürmüştür. İşle bu arada ne olduysa zavallı işçilere olmuştur. Çünkü onlar ihmal edilmiş, onlar sıkıntıda kalmış, onlar el emeklerinin kendilerine temin etmesi lâzım gelen bir çok nimetlerden mahrum bırakılmış-
Hangi fabrikaya giderseniz gidiniz, aynı ıstıraplarla, işçilerin aynı şikâyetleriyle karşılaşacaksınız. Bu fabrikalardan çoğunda işçiler için mesken yoktur. Bir çok işçiler, çok uzak yerlerden, istirahat zamanlarından fedakârlık yaparak işletmelere gelip gitmekte, ve gayri sıhhî yerlerde oturmaktadırlar. Buna mukabil bazılarının aldıkları ücret, değil bir aileyi hattâ bir tek ferdi bile geçindirecek kadar değildir.
Hatırlarda olduğu üzere Demokrat Parti iktidarı işçilere asgari ücret iesbiti için bir talimatname hazırlamış, bir de ücretli hafta ve bayram tatili için bir kanun projesi vücuda getirmiştir. Şimdi Maliye Bakanlığına geçen Haşan Polat-kan bu mevzular üzerinde hassasiyetle durmuş ve en kısa bir zamanda netice almak için esaslı bir surette çalışmışıtır. Bugün, gerek asgari ücret talimatnamesi, gerek ücretli hafta ve bayram tatili kanunu projesi etrafındaki bütün formaliteler ikmal edilmiş bulunmaktadır. Yeni Çalışma Bakanı Hulusi Köymen’den en candan dileğimiz, bu talimatnamenin bir an evvel yürürlüğe girmesini temin etmesi ve ücretli hafta tatili kanununu da süratle Meclise sevkedip çıkarmasıdır. Bunlar Demokrat Parti programında esasen mevcut olan prensiplerdir. İşçilerimizi artık daha fazla sıkıntıda bırakmağa hakkımız yoktur; onları bir an evvel, hiç olmazsa, aldıkları ücretle geçinebilir bir hale getirmek, ücretsiz geçen tatillerini, bayramlarını kendilerine zehir etmemek bizim için bir vicdan borcudur. Bu mevzuda her geçen gün işçilerimizin aleyhindedir. Çünkü her geçen gün işçilerimiz, sıhhatlerinden, gıdalarından ve neşelerinden fedakârlık yapmaktadırlar.
Şimdi yakında Büyük Millet Meclisinde bütçe müzakereleri başlıyacaktır. Eğer işçileri alâkadar eden bu mühim mevzular, biraz daha kıyıda köşede bırakılırsa, bütçe müzakereleri arasına sokmak hakikaten çok zor olur; ve yüzbinlerce işçiyi ve işçi ailesini alâkadar eden bu çok mühim meseleler hayli geriye b'rakılmış olur.
Yeni Çalışma Bakanımızın bu mevzuu süratle ele alıp bir an evvel fiiliyat sahasına koyacağına tam itimadımız vardır; ve kendisinden bunu bekliyoruz. Mümtaz Faik FENİK
güreşçilerimiz
Turizm kongresi
(Başı 1 inci sayfada) Basın - Yayın ye Turizm Genel Müdürünün nutku
Üç komisyonun hazırladığı raporlarla koordinasyon komisyonunun raporu heyeti umumiyede müzakere edilmiş ve raporların kabulünden sonra söz alan Basın - Yayın ve Turizm Genel Müdürü Dr. Halim Alyot şu konuşmayı yapmıştır:
Bütçe komisyonu I _ni Neşriyat:
«— Bir haftadan beri devam eden, İkinci Turizm Danışma Ku rulu çalışmaları sona eriyor.
Kurulunuz, bize, memleketimiz turizminin sür'atle gelişmesini sağlıyacak çok kıymetli direktifleri ihtiva eden dolgun bir program vermiştir.
Memleketimizin turizm sahasında en salahiyetli ve idealist şahsiyetleri tarafından hazırlanmış olan bu programın tahakkuk ettirilmesi vazifesi, şimdi bize düşmektedir. Bu vazifeyi lâyıki-le başaımıya çalışacağımızdan emin olabilirsiniz.
Hükümetimizin, turizm mevzuuna vermekte olduğu ehemmiyet, kurulumuzun toplantıları münasebetiyle Cumhurbaşkanımız, Büyük Millet Meclisi Balkanımız ve Başbakanımızla yapmış olduğumuz temaslarda açık ve kat’î bir şekilde belirmiş bulunmaktadır. Bu kıymetli ve yüksek müzaharetlerden do kuv vet alan bizleı-, turizm dâvamızda kısa zaman içinde emniyetle hedefe ulaşacağımıza inanıyoruz. Bu büyük memleket dâvasında gayemiz, daima ilerlemek, emelimiz, milletimizin huzuruna ak yüzle çıkmaktır.
Üç ayrı komisyon halinde geceli gündüzlü çalışarak hazırlamış olduğumuz tasarılar, ve ayrı ca vazedilen esaslar, turizm dâvamıza yeni bir istikbal vâdedi-yor. Bu çalışmalarımız esnasında, yüksek heyetiniz üyelerinin ayrı ayrı göstermiş olduğu çok geniş işbirliği ve anlayış zihniyetini, burada bilhassa tebarüz ettirmeyi vazife bilirim.
Hepinize ayrı ayrı teşekkür e-der, almış olduğunuz kararların milletimize ve yurdumuza hayırlı olmasını dilerim.»
Kurul Başkanintn nutku
Basın - Yayın ve Turizm Genel Müdürü Dr. Halim Alyot'tan sonra sözplan Turizm Danışma Kurulu Başkanı Reşit Saffet A-tabinen bir söylevle İkinci Turizm Danışma Kurulunu kapamıştır. Reşit Saffet Atabinen nutkunda turizm dâyasına gösterdikleri yakın alâka dolayısiy-le Cumhurbaşkanımızla Büyük Millet Meclisi Başkanına ve Baş bakana teşekkür etmiş, devamla şunları söylemiştir:
«— Tetkiklerimize esas teşkil eden kıymetli malzemeyi çok az elemanla kısa bir müddet içinde hazırlamak liyakatim gösteren Basın - Yayın ve Turizm Genel Müdürü Dr. Halim Alyotu ve Turizm dairesi müdürü Salâhattin Çoruh'u Cevdet Lagaş ve Ziya Termen le bütün ilgili hükümet ve Belediye mümessillerini samimiyetle tebrik eyleriz. Bu gün hu zurunuza sunulan tasarılar, Dilekçeler, diyebilirim ki, sırf bu arkadaşların eseridir. Bu raporların ve kanunların son şekillerini aldıklarını iddia ve ümit edemeyiz.
(Baş tarafı 1 incide) mutlu. Fehmi Büyükmutlu bir kafa kolla rakibini 5 dakika 28 saniyede tuşla mağlûp etmiştir.
57 kilo:
Walteı( Romanovski - Nasuh Akar. Nasuh Akar ilk devreyi ittifakla galip bitirdikten sonra rakibine yerde burgu takarak 8 dakika 30 saniyede tuşla galip gelmiştir.
62 kilo:
Lov/el Gango - Kemal Özkan, üstün bir güreş çıkaran Kemal Özkan ittifakla oalip gelmiştir.
67 kilo:
Northrop — Servet Meriç. E-nerjik ve üstün güreşen Servet Meriç ittifakla galip gelmiştir.
73 kilo:
William Nelson - Celâl Atik. Celâl Atik altta iken kılçık atarak ters Nelson u
79 kilo:
William Smitz - Haydar Zafer. Haydar Zafer ittifakla galip gelmiştir.
87 kilo:
Louis Heintz - Yaşar Doğu. İlk dakikalarda parmağı çıkan Yaşar Doğu, tedavisi yapıldıktan sonra, güreşe devam etmiş ve i
dönmüş ve William
4 dakikada tuşla yen-
Yaralanan
Meclis komisyonlarından, hü kûmet dairelerinden geçerek tatbik sahalarına intikal edinceye kadar, zarurî bazı tadilâta uğrayacaklarını tahmin ediyoruz.
Yalnız, Devlet adamlarımızın sözlerine güvenerek, çizdiğimiz istikametlerden ayrılınmayaca-ğına ve tatbikatın fazla geciktirilmeyeceğine eminiz.»
Millî Eğitim Bakanı Adana’da
Adana, 23 a.a. — Güney - Do ğu illerinde bir tetkik gezisine çıkmış olan Millî Eğitim Bakanı Tevfik İleri, bugün öğleden sonra şehrimize gelmiştir.
Bakan, buradaki tetkiklerini müteakip Gaziantebe gidecektir.
8 dakika 33 saniyede sarma ile Louis Heintz'in s-rtını ^ere getirmiştir.
Ağır:
Cari Abel . Adil Candemir. Adil Candemir rakibini 6 dakika 30 saniyede tuşla mağlûp et-
Bu suretle Türk millî takım) Birleşik Amerika millî takımım 8 - 0 mağlûp etmiştir.
(Baş tarafı 1 incide) cevap vererek hazine hesaplan, Merkez Bankası muamelâtı ve bu arada altın ve döviz mevcudumuzla emisyon vaziyeti hakkında geniş izahatta bulunmuş, son günlerde tedavüldeki para artışının bilhassa toprak mahsulleri ve petrol ofisleri tarafından yapılan mübayaalardan mütevellit olduğunu, binaenaleyh ticari senetlere ve finansmanlara dayanan bu artışın hakikî iktisadi zaruretleri karşılamak itibarile bir enflasyon hareketi addedilmiye-ceğini belirtmiştir.
Maliye Bakanı bundan sonra altın mevcudumuzdaki azalmanın 1949’da Beynelmilel Bankaya yapılmış olan terhin muamelesinin tecdit edilmemesinden ileri geldiğini anlatmış, mevduat durumu ve devlet borçları hakkında geniş izahlarda bulunmuştur.
Maliye Bakanının bu izahatından sonra C. H. P.dın ve eski Bakanlardan Celâl Sait Siren, Ba kan tarafından verilen izahatın kendisini tatmin etmiş olduğunu söylemiş, 1951 bütçesinin fevkalâde şartlar altında tanzim edilmiş olduğu hususuna muhalefetin de bütün hürnüniyetiyle iştirak etme temayülünde bulunduğunu ifade etmiştir. Bu arada Ke mal Eyyüboğlu ve Ferit Melen Bakandan bazı sualler sormuşlardır.
Demokrat Parti milletvekilleri de bilhassa memlekette istihsal durumu millî gelirin seyri ve bu millî gelirden muhtelif mesleklere düşen hisse ve bütün dünyada hüküm süren fevkalâde ahval mü nasebetile memleketin içinde bulunduğu şartların ne derece hükümetçe nazarı itibare alındığı hususunda Maliye Bakanından malûmat rica etmişlerdir.
Bu arada İzmir Bchzat Bilgin, gelir hizmetlilere tatbik
ile hâsıl olan vaziyeti teşrih ederek Maliye Bakanından bu husustaki Geliı Vergisi hesapla-ı-• )ı ve nisbetkıınır. açıklanması-ricasında bulunmuştur.
Üç saat devam eden bu konuşmalar sonunda Başbakan Adnan Menderes söz almış, komisyon üyelerinin izhar ettikleri çok samimî ve ciddî mütalâalardan hükümetin memnun ve mütehassis kaldğını, komisyona karşı i-cabeden ciddiyet ve ehemmiyetle cevap verilebilmek için Pazartesi gününe kadar hükümete mühlet bırakılmasını rica etmiştir.
Bütçe Komisyonu pazartesi günü sabah saat 10 da tekrar toplanacaktır. (T.H.A.)
Gurup ve aşk
(D
Kahramanlar
Ingiliz edebiyat tarihinde yeni bir devrin, realist romancılık devrinin temeli sayılabilen (Gurur ve Aşk), Ingiliz kadın yazarlarından Jane Austen'in en güze' romanlarından biridir. Dilimize Bedia Okan tarafından çev rilmistir. 220 kuruş fiyatla. Milli Eğitim Bakanlığı yoyınevleriyle bütün kitapçılarda satılmaktadır.
ISLÂM ANSİKLOPEDİSİ
(47 nci cüz)
Islâm Ansiklopedisinin 47 nci cüzünün telif ve tertibi bitmiştir. Beşinci cildin ikinci kısmının ipti, dasinı teşkil eden ve (I) harfi İle başlayan bu cüzde tercüme mad delerden başka Ibn Bâce, Ibn Holdün (A. Adnan - Adıvar), Ibn Bîb? (Adnan Erzi), Ibn A’Se-mülkûfî, Ibn Fodlan (Zeki Veli-di Togan), Ibn Arabşah, Ibn Bat. tûta, Ibn Dokmak (İbrahim Ko-Icsoğlu), Irk, İsparta (Besim Dar-kot), Isrtk Köl Mlrîö Bâld), Ibn Abbâd (Ahmed-Ateş) maddeleri yanlarında isimleri yazılı müellifler tarafından yeniden telif e-dilmişrir.
Millî Eğitim Bakanlığı yayın -evleriyle bütün kitapçılarda 2 il-ra fiyatla satılmaktadır.

İNONO ANSİKLOPEDİSİ
(31 inci fosikülü çıktı)
Milletvekili vergisinin, edilmemesi
Fener Admiraya
(Başı 3 üncü sayfada) Misafir takımda en çok göze bd tan oyuncu, son defa Iskoçya millî takımına karsı oynayan sağ iç Hobitzl'di. Devre, bu oyuncunun birkaç tehlikeli atanından sonra gol olmadan neticelendi. İkinci devreye, Fenerbahçe ta. kımda değişiklikler yaparak çık tı. Sol içte Ahmet, sağ açıkta Fikret, santrforda Zekeriya oynamakta idi.
Millî Eğitim Bakanlığına bağlı bir büro tarafından yayımlan makta olan İnönü Ansiklopedisinin bu defa çıkan 31 inci fasikü-lünde, bir çok maddeler arasında, bilhassa (Ayan), (Ayasofya), (Ayastefanos Antlaşması), (Aya-suluk), (Ayaş), (Aydın), (Aydın Oğullan), (Aynaroz), (Ayvalık), (Ayvoz), (Azak), (Azerbaycan), gibi maddeler İncelenmektedir. İnönü Ansiklopedisinin bu 31 inci fosikülü, 200 kuruş fiyatla bütün
kitapçılarda satılmaktadır.

İNONO ANSİKLOPEDİSİ (32 inci fosikülü çıktı)
İnönü Ansiklopedisinin 32 inci fosikülü de çıkmıştır. Bu fasikül-de, geçen fasikülde başlayan (Azerbaycan) maddesine devam olunmakta ve (Azerî Musikisi), (Azerî Türkçesi) gibi başlıca maddeler inceJflnmektedlr.
(A) harfinin olduğu kadar dör a'üncü cildin de Sonu olan İnönü Ansiklopedisi nin bu 32 inci fosikülü, 150 kuruş fiyatla bütün kitapçılorda satılmaktadır.

BİNA VE ARAZI VERGİLERİ GELİR MEMURLARINA REHBER (+)
Kâzım Güneş tarafından hazırlanan «Bina ve Arazî Vergileri Gelir Memurlarına Rehber» adlı kitap mevzuu itibariyle 1833 sayılı arazi, 1837 sayılı bina, 3492 sayılı kanunların ilga olunmayan maddeleriyle 5228 sayılı inşaatı teşvik, 5237 sayılı Belediye gelirleri, 5432 sayılı vergi usûl konunu ve nihayet 5625 sayılı tapu harçlarına ek kanunun münhasi-ren bina ve arazi vergilerine taallûk eden hükümlerini ve bu kanunların süreri tatbikatine ait Maliye ve İçişleri Bakanlıklarından yazılmış bulünan tamim ve tebliğlerle vergi usûl kanunu i-zahnamesİnin bir hûlâhsosım vq nihayet bina vergisinin 25-1200 lira gayrî safi irat üzerinden mes ken veya akar olduğuna göre vergi ve resmin, ne mikdor tahakkuk edeceğini gösteren bir tahakkuk toblosunudö ihtiva etmek, tedir.
! Bu devrede daha bozuk bit , oyun oynayan Fenerbahçeliler ; tamamı ile misafir takımın tesiri altında kaldılar. Bu yüzden, bütün devre müddetİnce bir müdafaa oyununu kabule mecbur kalan Fenerliler, nihayet devre sonlarına doğru Admira sol içinin 18 pas üzerinden çektiği bir dömi vole ile mağlûp duruma düştüler. Fenerbahçe, oyun sonu na kadar devam eden Admira-nm tazy^inaVn kurtu’bmiyarak sahadan 1-0 mağlûp ayrıldılar. Hakem maçı çok kötü idare etti.
Ordu Karması — Vefa Maçı Bu maçtan evvel Ordu takımı ile Vefa karşılaştılar. Ordu tekini nm fevkolâde oyunu Vefayı 4-1 gibi ağır bir mağlûbiyete
Hakem Mehmet Reşatın idaresinde yapılan maçta takımlar sahada şu şekilde yer aldılar: Ordu takımı: Erdoğan (Remzi), Rıdvon, Mehmet, Mustafa, Nec( det, Eşref, Erol, Refik, Recep, Fahrettin, Salim
Vefa: Zeki (Sami), Mustafa, • Rahmi, Zeki (Gültekin), Melih. 1 Selahattin (Nusret), Isfe’ndiVar, Galip (Aziz), Garbis, Kâzım, Is- 1
Maçın ilk golünü 15 nci daki- | kada Vefalı İsmet atlı. 1-0 mağ- | lûp vaziyete düsen Ordu Takımı fevkalâde ahenkli bir oyun tut- { turdu ve hemen bir kaç dakika j sonra Fahrettin beraberlik ve Salim de galibiyet gollerini çıkardılar. Birinci devrenin bitme- ray ile karsılaşacakhf-
Mevzu itibariyle derli toplu ve mevzuunu^ fek kitabı olarak va-sıflandırılabilecek bu kitap Özel Idaveler gelir memurlar» kadar emlâk ve akor sahiplerine de yardımcı olmak dolayisiyle tavsiye olunur.
(+) Güneş Matbuasında tab edilmiştir. Satış ve tevzi yeri: Ankara - Anafartalar Çocuk Sarayı Cad, Emek Kitapevi. Fiatı: 2 lira.
(Bo$ tarafı 1 incide) Rıza Aydın 1175, er Ali İbrahim Arar 1267, er Kâmil Özalp 1271, er Mustafa Ak-süek 1475, er Hüseyin Aslan 1465, er Hakkı Aybulut 1372, er Hacı Alhıner 1393, er Mehmet Burhan 1563, Çvş. İbrahim Bilgin 1460, er Salih Demir 1398, onb. Rüs-tem Dalrms Dalay 14)9, mirtas 1391, rer 1442, 1173, er 1389,
Mustafa
! Hikmet Senyıldiz 1392, er
Sefahattin Sanlı 1473, er
1 Mehmet Yaman 1456, er
' Nuri Yalçın 1354, er Ali Oz-demir 1407, er Selim Alkan 1535, er Ali Altunöz 1565, er Mustafa Arslan 1520, er İsmail Arslan 1562, er Mehmet burhan 1563, Çvş. Ib-’ rahim Bas 1551, er Kâzım
1 Başormak 1530, er Mustafa
Cuma 16)9, er Ahmet Çiçek 1568, Çvs. Salih Demir 1564, er Haşan Deniz 1604. er Ahmet Gezer 1630, Onb. Mehmet Karaca 1665, er Haşan Karpuz 1612, er Kâzım Özbek 1600, er Şükrü Orenli 1623, er Mehmet Ali Öngörmüş 1538, onb. Hacı Altunyurt 1751, er Mehmet Aşkar 1760, er Mahmut Artık 1689. er Mahmut Acar 1842, er Mehmet Akçeşme 1783, er ehmet Cengiz 1839, er Süleyman Duman 1750, er Ahmet Doğan 1764, er Hamdi Doğan 1809, er Rıfat Elibol 1713, er Murat Irvan
1 1742, er Isa Kuyumcu 1830,
’ er Ömer Kader 1840, onb-
■ Bayram Korakök 1797, er
Abdullah Kılıç 1736. er Mu
harrem Kavşur 1799, er
Mehmet Çaylı 1828, er Geredeli Halim 1824, bs. gd. Haşan Özkan 1682, er Kahraman Zor 1714, er Ali Ağca 1922, er Durmaz Dipli 2004, er H,dır Güngör 1972.
i er Abdullah Kılıç 1991, er Hüseyin Keskin 1861. er Şevket Ökçaz 1902, er Meh-met Yavık İ915, er Mehmet Aydın 2106, er Halil As-lanba; 2067, er Mehmet Azgın 2128, er Fevzi Avcı 2114, er Recep Alkan 772, er Homo Beklaş 2125, er Kemal Balçık 2112, er Şükrü C)Pİok 2113, er Hanefi Çeler 2077, er İbrahim Doğan 2716, Gd. çvş. Fazlı Can 2020, er Mustafa Karael 2098, er Yusuf Oğmaz 2035, er Ahmet Taş 2076, Çvş. Ahmet Onal 2027, er İsmail Akman 2281, Bş. gd. Rüs-tem Çakın 2186, er Numan Erdoğan 2221, er Yusuf Fu-runcu 2328, er Hüseyin Mutlu 2193, er Halil Vezir 2291, er Fahri Aşut 2477, er Hpseylh Akyay 2455, er Şaban Asit 2517, er Niyazi Bulut 2372, er Ali Cesur 2408, er Ahmet Enaz 2445. er Mehmet Kalmaz 1405, er Amet Kaya 2456, er Abdullah öner 2490, er Arif Önder 2390, onb. Mehmet Sö-zer, er Sadettin Sarı 2429, er Hüseyin Sayanlar 2391, er Feyzullah Turgut 2419, er Mehmet Uysal 2447, er Mustafa Yıldız 2511. er E-mir Sait Yılmaz 2452, er Os-mon Yelkovan 2363, Çvş. Dursun Yüksel 2450.
2 — Yaralıların çoğu kısa bir zamanda iyileşebilecek durumdadır. Bakımları mükemmeldir .
Ç »**♦%*♦**♦♦%**♦***********--» Hamamonü — Yeni Doğumevi Çocuk Hastalıkları Mütehassın
Dr. İhsan Can
Haftalarını hergün saat İS teD İtibaren kabul eder.
Anafartalar caddesi Kur karjısı No ' 394 Bekman Apartmanı.
ve ev Tel
1453. er Abdi er Fehmi De-er Mustafa E-er Mehmet Gül Mustafa Koşaltı er İsmail Kayacı 1408, Emin Kayan 1491, er Ozdem 1456, er Özkan 1477, er
junlu Cami
Muayenehane 1B8R8.

sine üç dakika kala Salim Ordu Takımının üçüncü golünü de attı.
İkinci devre oyun karşılıklı bir mücadele şeklinde geçti. Erol bu devrenin dördüncü dokika-smda Ordu takımının dördüncü golünü attı. Maç 4-1 Ordu takımı lehine sona erdi.
Ordu takımı yarın Galalasa-
DOKTOR
Abidin Şakir Ara
Mevki Hastahanesi Göz HaslalıkkIan Mütehassısı Anafartalar Cadd. Adllyo karsısı Sakarya Apt. No. 7. Heı gün sqat 15 ton sonra hasta kabul eder.
24/12/1953
ZAFER
Sayfa-. 5
Sema, ve Samah’a dair
Yazan : Halil Bedi Yönetken
Scma' bilindiği* gibi' eskiden Mevlcvîlerin, özel âyinleri esnasında özel kılıklar iç;ndc yaptıkları âyin raksıdır, ki, bunda mihver etrafında dönmek esastı. Samah ise, Sema' kelimesinin halkilcşmiş şekli olup vaktiyle Alevî köylülerin özel, ayinleri esnasında yaptıklap rakıs-lardı. Samah'lar, Sema’^ar gibi yalnız dönmeden ibaret^olmayıp, Halay oyunlarını hatırlatır şekilde çeşitli figür ve nevileri vardır. Mevlevi scma'ı herkesin önünde yapılırdı. Samah ise yalnız Alevîler arasında gyhpnirdı. Samah Türk halkı oyuklarının seetaire kısmını teşkil eJdr ve büyük Türk dans folkİfift' kadrosuna girer. Sema' isi1 folklor kadrosu dışında kalıt'/ klâsik Türk müziğine paralel brV şehir sanatı kadrosuna girek’Bu o-yunların eski Türk dini 'Ştfman-lıkla ilgisine gelince; sdîı zamanın mühim Türk müzik-bilgini, bizzat mevlevî olan 'rahmetli Rauf Yoklu İstanbul kont(crva-tuvar neşriyatından (Türk musikisi klâsiklerinden Altıncı-cilt: Mevlevi Ayinleri 1) adb?3ritabın mukaddimesinde bu konuya dair şu satırları yazmıştın: ){Zaten biliyoruz ki eski Türklerin Şa-manlık adı verilen dinlerinde bir takım merasim ve ayinler»yapılırdı. Bu ayinlerin nasıl yapıldığına dair etraflı malûmatımız yok ise de bunların içiu^P dinî mahiyeti haiz raksların,bulunması, ve bu raksların da Mevlevi lerın raksına benzemesi^ ihtimali çok kuvvetlidir. Çünkü son asırlarda orta Asya'yı dolaşan Avrupalı seyyahların çşcrlerin-den naklen musiki tarihlerinde görülen resimlere göre Asya'daki Türk kabileleri arasında Mcv levîlerin raksının hemen de aynı denilecek şekilde ve dinî mahiyette raksların hâlâ yapılmakta olduğu anlaşılmaktAdır, Mevlâ-nâ'nın Orta Asya'da Bclh şehrinde doğmuş ve pek geııç yaşta Konya’ya gelmiş bir Tfirk olduğunu düşünürsek, yaşadığı mistik hayatın icabı olariik vakit vakit manevî, ruhanî zevk ve neşe ile coştuğu, mutdkİVvlflar lisanında vccdii hal ve cezbe denilen haleti ruhiye İle hallendiği vakit, ta ŞamanlılC devrin-denberi Türklerin ana yurdunda cari olan tarzda ralo-elmiş olduğuna şüphe etmemekliğimiz lâzım gelir. Eski Türklerin dinî raksını Anadolu’ya getirenlerden biri de Mevlânâ olduğu bu suretle kabul edilince Meylânâ-dan sonra onun tarifeline girenlerin aynı tarzda’ yaks ve kendi tabirlerince Seran'ettiklerine, daha türkçesi/döndüklerine ve nihayet Mevlânâ’/nn oğlu veya hafidi zamanında tertip ve ihdas edilen musikUi ve raks-lı Mevlevi ayinlerinin tarihi men şeinin de eıı eski Türk u^ksı olduğuna muhakkak nazarı,jle bakabiliriz.) ,
Bu kitabın neşrcdildjği,,tarihten 7 yıl sonra, 1911 dç.l^cktaşî Alevî müziğinde ihtisas sahibi bizzat Bektaşî olan r^ıjımetli Vahit I.Ûtfi Salcı O. ı z . ı I urk dinî ayinleri) adlı kıtafamda Rauf Yekta'nm yakardaki ifadesini şu satırlarla çerhetmiye çalışmıştır: (Aşağıda anlatacağımız delillerden de anlaşılacağı
i gibi enki Türklcrdcn kalım ve Şamanîlikten gelen dini ve millî Türk rakslarının devamı, Farisî I metinlerle dolu olan Mevlevi a-| ) inlerinde olmayıp, asırlardanken dualarını Arapça ve Acem-ıcden tecrit ederek Türkçe oku yan ve İlâhîlerini »Nefes» adı altında Türkçe okuyan ve bütün âdet ve an'anelerini eski Türk kabilelerinin getirip dininden ve harsından esirgeyerek saklayan ve kuvvetli bir inat ile düne kadar icra edilegelen Anadolu ve Rumeli'de yer yer kesafet halinde ve birbirlerini müteakip köylerde yerleşmiş bulunan ve Mevlevi âdetlerine milyonlarca defa kahir bir ekseriyette üstün olan Türk Alevî kabilelerinin nakıslarındadır.)
Bize göre, Mevlevi ve Alevî ayin rakisları olan Sema’ ve Şamalı eski Türk dinî-sihri raks geleneğinin devamıdır. Kanı-Şa-nıaıı, Baksı - Ozan'ların kimler ve danslarının ne biçim şeyler olduğunu, onlarla Sema’ ve Şamalı' arasında ne gibi benzerlik ve münasebetler bulunduğumu incelemeye kalkmadan diyeceğiz ki eski Türk müzik ve raks geleneği, hem sema’, hem şamalıda devam ettirilmiş. Türkün müzik ve raksa karşı olan eski bağlılığı her ikisinde de yaşa-(itmiştir. Nasıl ki bu gelenek ve bağlılık Anadolu'da eski Ahî zaviyelerinde, sonra «Sohbet» a-lemlerinde de devam ettirilmişti. Asya'da İslâmlıkla Şamanll-ğııı beraber yaşadığı Türk çevrelerinde bu dinî - sihri raks geleneği yaşamakta berdevamdır.
Enteresan biı
macera romanı:
Mevlânâ’dan
rübaîler
Bir kaç gün önce ölümünün G77 nci yıldönümü münâsebetiyle Konya'da bir ihtifal merasimi ya pılan Büyük Türk Mevlâna Ce-lâleddin - i - Rumî’nin bir kaç
Aşktan başka hiç bir hemde-min yok. Ne önüm var ne sonum, ne başlangıcım. Can, içimden seslenmede: Ey aşk yolunun tembeli, bu uğurda beni de oyna.
ÜC
Bu, bahar mevsimi değil, bambaşka bir mevsim. Her gözün mahmurluğu bir başka vuslattan. Her dal oynamada ama her dalın oynayışı başka bir sebeple.

O şarapla sarhoşum ki kadehimdeki nakış aşk. O ata binmişim ki gem'i aşk. Ay yüzlü sevgilimin aşkı, büyükUbir iş amma ben, o kişiye kulum ki onun kulu, kölesi aşk.
*
Ne ben benim, ne sen sensin, ne sen benim. Hem ben benim, hem sen sensin, hem sen bensin. Ey 11üten güzeli, beni öyle bir hale koydun ki şaşırıyorum: Ben mi şenim, sen mi bensin?
■k
Beytimi de su alıp götürdü, güzelimi de, şiirimi de. Bir seldir geldi, varımı, yoğumu sildi süpürdü, ilendeki iyiliği, kötülüğü, zabitliği zaten ay ışığı vermişti, yine ay ışığı aldı gö-
AĞLAYIŞ
Bir dağda bîr acı rüzgâr esti mi.
Koca dağ yetinden sallanır ağlar
Bir serçe, bi|t daldan uçup küstü mü Ta.. Uzak illere yollanır ağlar...
Bir yüce çlrt'ardan bir filiz düşse Bir yaprağı 'Uçan yele kalışsa Dalında iki kuş yanık ötüşse
Yüco çınar bin yıl yıllanır ağlar
Bir ana sözünü duysa öksüzü
Ses etmez, ^aş. dolar öksüzün gözü Anadan ayrılsa bir yavru kuzu ikisi de Mo» Me.. dillenir ağlar
Dağ, dere gozerkon bir çiçek koklum Kopardım çiçeği göğsüme laktım Ardımdan bulutlar eridi. Baktım
Dağ, dero pcri«an hallenir ağlar.
Aşık Battal komaz sazı bir türlü
O aşkın özünden yangın, kederli
Yalnız kendisince ünlü, hatırlı
El içinde doll bollenir ağlar... Orhan BABAOĞLU
YANKEE PAŞA
Edison Marshall'ın aynı' adı taşıyan eserinden, İzzet Tarhan tarafından Türkçeye çevrilmiş olan Yankee Paşa, Amerikada kızıl derili yerlilerle mücadelenin henüz hararetli olduğu bir devirde başlar. Sınır boyunda doğmuş olan romanın kahramanı Jason Staıbuck, anne ve ba-bas nm kızıl derililerin bir baskınında kaybeder. Henüz onbeş yaşında bir delikanlı olmasına rağmen Jason, baskım yapanların hepsini öldürmekle intiko-m m alır. Kendisini artık simi boyuna bağlayan bir rab.ta kalmamıştır. Herşeyi satıp savarak büyük şehirlere doğru yola çıkar. Esasen kendisinin büyük maceralara namzet olduğuna dair kökleşmiş bir kanaate sahiptir.
Vardığı ilk liman şehri Salem-de, alışılmamış güzelikte, kibar bir aile kızı olan Roxana ile tanış r ve sevişir. Fakat k z kürerim vermiştir: Çok sevdiği babasını sıkıntıdan ve doloyısiyle annesinin dilinden kurtarmak için zengin bir tüccarın oğlu olan Jock ile evlenecektir. Jasona da, mitolojide Jason gibi, denizlere açılıp Altın Yünlü Post'u aramasını söyler.
Romanın Amerikada cereyar eden kısmı burada bitmektedir Türk okuyucuları için asıl enteresan olan k.sım bundan sonrı başlar. Roxana sevmediği zengin delikanlı ile evlilik hayatı sürmeğe tahammül edemiyeccğini son dakikada anlamış ve beba. sı ile birlikte Avrupa yolculuğuna çıkmıştır. Roxanamn hareketinden geç haberdar olan Jason da kızı takiben Avrupaya yelken a-çor.
Vakaların cereyan ettiği önse-kizinci asırda Akdeniz irili ufaklı korsanlarla doludur. Roxana-mn bindiği gemi Cezayirli bir korsan taraf ndan batırılmış, kız ortadan kaybolmuştur. Kızın boğulduğuna inanmayıp, Sarkın esir pazarlarında cariye olarak satıldığına kani olan delikanlı sevgilisini aramaya karar verir.
Fakat bir Hristiyan için o devirde Islâm âlemine girmek kolay değildir. Jason Islâmiyeti kabul ve Selim ad.m alarak Cezayir Daisinin hizmetine girer. Islâm dünyasının, daha doğrusu OsmanlI İmparatorluğunun kapıları Selim için artık açılmıştır. Seyahatleri kendisini Istanbula, Iz-mire ve Anadolunun kervan yollan üzerinden Irana, Tatar ülkelerine götürür.
Aşk ve macerayı sürükleyici bir üslûp ve tam bir vukufla mez-cetmcsini bilen yazar, bu muhteşem romanı ;u cümlelerle kapatmaktadır:
■ Bütün bunlar başımdan geçti, çünkü hayat vo ben birbirimize âş kız. Bana öyle geliyor ki, topraktan gelip gitme olmayan melekler neler kaybettiklerini bilmiyorlar! Yüksekte taşman meş'a İçlerinle âdi, tozlu, küçük dünya, eğer günün birinde sana huzursuz semalarının ötesinden bakarsam, hasretini çekip özleyeceğim seni - Ramazan ayi gibil»
idrak ve gaflet
Yazan: Ahmet EVİNTAN
Faust’tan hatırlarsınız; Tanrı gökyüzünde başmeleklerini ve şeytanı huzuruna çağırıp:
— Kâinatımızda her şey ne durumdadır? diye sorar. Meleklerin hepsi de Ulu Tanrıya lâyık hitaplarla; bütün eserlerin yüksekliğinden, azametinden, bütün yaratıkların rahatından. huzurundan bahsederler... Tanrı, memnun ve müf-tehirdir.
Sıra topal şeytana gelince; o, kendine has sert ve serkeş diliyle konuşur:
— Ey, Tanrım; yüksek tâbirler kullanamıyacağım için beni affet. Güneşle dünyalar hakkında söylenecek bir şey bilmiyorum. Ben yalnız insanların azap çektiklerini görüyorum. Eğer ona - yâni insana -göklerin nurundan bir ışık - yâni idrak - bahşetmemiş olsaydın herhalde biraz daha iyi yaşayabilecekti.
Tanrı kızmıştır, gazapla sordu:
—■ Sen, her zaman yalnız şikâyet etmek için mi gelirsin? Dünyada hiç bir şey sana hoş görünmüyor mu?
— Hayır Tanrım! Ben orasını, her zamanki gibi, cidden fena buluyorum. İnsanların sefaletine acıyorum. O kadar ki; bazan ben bile bu zavallılara eziyet edemiyorum.
Kolayca anlaşılıyor ki; şeytana göre insan oğlunun bedbahtlığı (idrak) ten mütevellittir.
Bugün de dünyamızın ve insanların hali, şeytanı haklı çıkaracak durumda olsa gerek. Çünkü; dertsiz, şikayetsiz kimseye rastlanmıyor. Aklı ve idraki yerinde olanlar: «Ya deh-re gelmeseydim, ya aklım olmasaydı» diye çırpınmaktadırlar. «İnsan, idraki nispetindo
mustariptir» sözünde de bir isabet vardır.
Namık Kemal:
«Ne
mümkür
zülm ilo.
bid-
âd ile imhayı hürriyet,» :(Çalış (idraki) kaldır, muktedirsen ademiyetten..»
demekle, insanlığın büyük ve ezeli hürriyet mücadelesinde çektiklerinin tek sebebini (id-
rak) e bağlamaktadır.
Hiç unutmam: reklâmının şatafatına kapılıp rahmetli bir sahne sanatkârımızın temsille-
rini seyretmek üzere, bir kaç konservatuvarlı arkadaşla birlikte Ilalkevinc gitmiştik. Seyirciler arasında o zaman mem İsketemizde misafir bulunan bir tiyatro mütehassısı da vardı. Temsil dönüşü kendisinden, yarı şaka, yarı ciddi, intihalarını sorduk. Bu yaşlı sanat kurdu, küçük bir tereddütten sonla, aşağı yukarı şöyle demişti:
— Sanat namına büyük ıstırap duydum. Fakat sanatkâra da imrenmekten kendimi alamadım. Çünkü; adamcağız, ne yaptığının farkında değildi ve çok mesuttu.
A. de Müsset bir piyesinde iki şahsı şöyle konuşturur:
Çelyo — Deli olduğun için ne kadar mesutsun..
Octav — Mesut olmadığın
için ne kadar delisin..

Yıllarca önce bir yaz tatilinden faydalanarak memleketime gitmiş ve bir pazar günü de vaktiyle memur olarak çalıştığım, halen de kadrosunda bir çok arkadaşlarım bulunan bir müesseseyi ziyaret etmiştim. Vakit öğleden sonraydı, müessesesinin kantinine girdiğim zaman büyük bir orta masası etrafında oturmuş, ekserisi tanıdık, 30 - 40 kişinin birden ayağa kalktığını gördüm. Şahsıma zannettiğimi bu büyük nezaket karşısında mahcubiyetten ezildim. Ve;
— Estağfurullah; Allah aşkına rahatsız olmayın., sözleri ve telâşlı hareketlerle onları oturtmaya çalışırken yakınımda bulunan bir arkadaş beni sükût ve sükûna dâvet etti. İrkilerek
dikkat kesildim: Radyoda, o zamanların programı icabı öğle neşriyatını müteakip İstiklâl Marşı çalmıyordu.
O gündenberi ne zaman (gaflet) lâfı edilse, sebebini i-
zah edemediğim tuhaf bir tedai ile, hemen başımdan geçen bu hazin olayı hatırlarım. (Ga-
fil insan) denilince de gözümün önünde, gayri ihtiyarî, şu hayalî tablo canlanır:
Bir tarafta; bambaşka vo ulvî bir maksatla ayağa kalkmış, ihtiram vakfesinde dimdik
duran insanlar... Beri tarafta da
bu kalkışı, kendi şahsına karşı, lâyık olduğu bir hürmet diye kabul eden zavallı bir mağ-
rur...

Cennetten kovulmak pahasına da olsa inançlarından zerresini feda etmiyen, her şeyo rağmen karakterini bozmıyan, eğilmiyen topal şeytana sempatim sonsuzdur. Fakat şu (idrak) bahsinde kendisinden ayrıldığımı saygılarımla arzede-rim. Halini, haddini, yerini ve yolunu müdrik bir Bedbaht, bir Mustarip olmayı; gülünç, zavallı ve Gafil bir Mesut olmaya elbette tercih ederim. Bu nunla beraber, şeytanı güldürecek, Gafilleri sevindirecek yeni bir Gaflete düşmekten sakınmalıyız:
Akıl ve idraki küçültmek veya kötülüyor görünmekte ne şeytan, ne de biz insanlar samimi değiliz tabiî. Akla ve idrake hücum ederken asıl
Anlayan dinleyici
Anlamak ve dinlemek... Anla-d.ktan veya anlamaya başla-d k'an sonra dinler..yk mi, yoksa dinledikten sonra anlamak mı? Birbirinin içinde mezcolmus bu iki mefhum ve fiiliyat bizi çok uzun ve yorucu düşünceler içinde bırakabilir. Bizim bu gün için istediğimiz «anlayan dinleyici» lorin var olmasıdır. Ve en kestir, me yol da, dinleye dinleye anlamaktır. Bherck dinlemek uzun bir çalışma devresi ister. Artık bu gibi çalışma devresi geçmiştir. Bütün sanatkârların olduğu gibi, müzisyenlerin de yegâno derdi, anlayan dinleyici ile karşı karşıya gelmesidir.
950 - 951 sezonu bu bakımdan ümit vericidir, ümit vericidir derken akla gelen iki ihtimali de kısaca aç.klamadan geçemiyece. giz. Birincisi; bu güne kadar süre gelmiş olan gösteriş, yani elbise veya kendini göstermek ve ertesi günün sanat dedikodusunda kendisine düşen yeri alabilmek; İkincisi ise, bu sene, gayel yerinde olarak, fiallar üzerinde tenzilât yapmak gibi bir yol tu-tulmas dır. Bu iki ihtimal dahil olmak üzere» müzik hareketlerine gösterilen alâka epeyce ehemmiyetlidir. Biletlerin satışa çıktığı gün bir iki saat içinde bitmesi hayli düşündürücü ve ayni zamanda sevindirici bir şey olmuştur.
Acaba dinleyenlerde anlayış başgöstermiş midir? Gösteriş ve bir iki saatlik eğlence düşünceleri ölmüş, onun yerini müzik sevgisi ihtiyacı mı almıştır? E-ğer böyle ise, sanat ve bilhassa müzik hayatı için bir dönüm noktasında bulunuyoruz demektir.
Anlayan dinle,yici, bizce, en başta şu vas.fları taşır:
1 — Çal cı ile kompozitörün qnlaşıp anlaşamadığım pek âlâ
2 — Eserleri değerlendirebilmekle, gerek kompozitöre, gerek çalıcıya lâyık olduğu mevkii verebilir.
3 — Memlekette ne gibi hareketlerin temin edilmesinin icap ettiğini hisseder. Ve ele geçirdiği fırsatlarda beklediği bu hareketi desteklemekden geri kal-
4 — Hepsinden mühimi, dinleyici olarak salonda doldurduğu tek bir yere mukabil, çalıcıya ve kompozitöre en büyük hızı vermiş olur.
Buna yerinde ve haklı olarak fikirlerini de kattıktan sonra mesele kalmam şhr.
Anlamak ve dinlemek. Dinlemek ve anlamak. İşte bugün istenilen şey. Dinlediğini anlıyan ve dinlediği müzik üstünde söz söyleyebilen herkes birer anlayan dinleyicidir.
Bugünün bu dönüm noktası için en büyük temennimiz; devamlı ve ilerleyici olmasıdır. Memleket kültüründe hatırı sayılır bir mevkii alan müziğe gösterilen bu rağbet sayesindedir ki, deienere olmuş fikri sabit meselelerle ve bugüne kadar beklenip, şimdi ortaya çıkan hakikati türlü maskelerle örtmüş olanlara iyi bir ders verilmek üzeredir. Bu yolda atılacak her adım, dönüm noktasını yaşayan bugünün sanatı için birer vesika olacaktır.
Ali Kemal KAYA
akılsızlığa ve idrak noksanlığına karşı büyük hıncımızı ve zehirli hicvimizi boşaltmak is-
Aklınıızla bin yaşıyalım!..
Şen kadın
Susuz isteklerini omziren velut çeşme. Tatlı sam, ılık huvuz, elâ bakışlı seher Senden gelir kalbino nefret, dostluk ve neşe. Teninin kokusuna sığındığı geceler.
Gün olur hislorini öpüşleri gıdıklar. Hülyalarına aşkın bol heyecanlar taşır. Kararsız düşünceli kıskanç huyları sarar Saçlarında ellerin rüya gibi dolaşır.
Hayalin örnekleri neşenin monbaı sen Sensiz kalan gönülde çiçeklenir acılar. Bahçemize yolların mihneti dökülmeden Her iklime hasretsiz sar bizi aşkınla nar.
İsmail Safa ESGİN
Çürüyen otlar
Bilinmez hangi şehirde
Yaşarsın aşktan habersiz, Küçük çakıliaşım nasıl bulayım? Kaybolmuşsun bir kocaman nehirde.
Bu kimin çocuğu, der, seni görenler. Benim çocuğum, diye, sesim gelir uzaktan; Bunca kötülüğü bağışlatır gözlerin Yanakların kızarır ağlamaktan.
Bir gün sokakta rastlasam, ellerini Alsam avuçlarıma okşasam; Sıcaklığını sanır da misralarımdan Kız kardeşimsin sanırlar belki.
Son orada, ben burada Birbirimizden habersiz,
Ayrı yaylalarda yeşeren otlar gibi Bckleye bekleye çürüyecoğiz.
Cahit KÜLEBİ
Kahraman Türk
«Bir milletin karakteri, fikir ve sanat eserlerinde akis bulmalıdır» nazariyesine uyarsak, bizde, sanat eserlerinin özcüğü diyebileceğimiz zübdcsi, kahramanlık üzerinde toplanmak lâzımgelir. Saint Simon'un hayalî insaniyetçiliği iflâs ede-liberi, milletlerin, vahşî emellerle yırtıcı saldırışlarda bulunması değil, fakat hak, vatan, insanlık yolunda kahramanlıklar göstermesi dünya i-çin bir iehassür mevzuu olmuştu. Geçenlerde yetmişi a-şan olgun başı, Nobel'in mükâfatı ile taçlanan çağdaş İngiliz filozofu, büyük üstadım Bertrand Russel «Yirminci asrın fikirler tarihi» adlı meşhur eserinde der ki: «Hanidir moral temelleri gıcırdayan dünyamızı tahkim edebilmek, yâni maddenin karşısında (mânevi) yi silâhlandırabilmek için geçmiş asırların kıtalden zevk a-len tiplerini değil, insanlığa şeref olan büyük kahramanlarını örnek edinmek, onların gölgesinde barınmak lâzımdır. Güzel bir gaye ve hakla alâkalı bir dâva uğruna kendini verecek serdengeçtilere fakir dünyamızın, şifa serumu bek-lercesine ihtiyacı vardır.»
Büyük filozof haklı değil mi?
Fâni bir beden çatısı üstünde sallanan şu bir külçe kemik yumrusu başta, güzel ve haklı olan için bir iman yangını iu-luşiuramıyacak kadar ateş yoksulluğu varsa, insaniyetin de iflâs borusu ötmüş demektir.
Girii'i havadan fetheden tepeden tırnağa müsellâh Alman orduları da fevkalâde bir maharet göstermişlerdi; fakat asla, kahramanlık değil. Hangi dâva uğruna idi bu saldırış? Dünyaya tek başına egemen olmak istiyen bir delinin akıbetini dünya yürek çarpıntısı ile beklemede, onun muzaffe-riyeilerine bir kahramana uzatılan alkış ve iahsinle değil, bir gasıbı elemle seyreden kimselerde görüldüğü üzere, lânet duygulariyle mukabele etme-
Fakat Türk bunun için mi bugün Kore'de döğüşmckiedir. Ona uzanan masum Korelilerin minnet dolu kolları ve Birleşik Milletlerin hayranlık ve şükran duyguları bu savaşmanın haklılığını ve kahramanlık vasfını pek âlâ belirtmiş bulunuyor. Zati oldum olası o. dâvasını batıla değil, hakka dayamış; kendisine sığınan düşmanını korumak için, aynı soydan gelen kardeş orduları ile bile çarpışmaktan çokinmemiş-
Bir zaman, kendisine din gayretkeşliği ile saldıran Küf-far ordularına karşı, Allahın ulu adını yükseklerde tutmak 1 uğruna, bir zaman ahde vefa uğruna, hülâsa her zaman hak uğruna vuruşan Türk, küçük (
Yazan : Rüştü ŞARDAĞ
■ bir Altmordu hanlığı iken büyümesine göz göre göre sabret-
- iiği Moskoflarla, sonradan öy-ı leşine savaşlara atılmıştır ki, rahmetli Ebüzziya'nın çıkardığı : bir hesaba göre, geçen iki asrın 33 senesi yalnız Moskof harpleriyle geçmiştir.
Ncrdc kaldı ki bugünkü Rus, dünkü meşum saldırıcılığını hürriyetsiz, vatansız ve Allahsız bir sistemle bilemiş bulunuyor. Kore'de bu çeşit bir düşmanla, dünya ordusu içinde saf tutup döğüşen Türk, Münih" kepazeliğinden bu yana, dünyanın susaya geldiği cesaret ı destanlarından birini daha yazmıştır. Bu destan için söylenen-’ 1er arasında Amerikan Senatosu üyelerinden Logd'un dedikleri, çocuklarımıza belletilecek mertebededir. «Cesaret, kahramanlık, sebat eninde sonunda galebe çalan faziletlerdendir. Bu faziletler hususunda Türkiye ile boy ölçüşecek başka millet tanımıyorum.»
Türkün bugünlerde kahraman vasfı üzerinde dünyaca kıyametler koparılırken birdeki bu sâkin, vakur edayı da unutmamak lâzımdır. Çünkü bu da milletimizin kahramanlık kadar önde gelen bir özelliğidir. Türkün, savaş meydanına atılıncaya kadar çehresini kaplıyan o garipsi durgunluk ve tavrına karışan masum kalenderlikle bu beklenmez şahlanış arasındaki psikolojik bağı da çözmemiz lâzımdır. Rıhtım boylarında, yavan ekmeğine kalık etmek üzere, içtiği çeşme suyunu müteakip kaldırım taşlarını kendisine yas -tık yapan, umumî yerlerde, nakil vasıtalarında, çoğu vakit hafife alınmayı bile hoş gören, trenlerin mevki koridorlarından üçüncüye doğru seğirtmesi için kondüktörün sert hitabına büyük bir teslimiyetle itaat eden Türkle (Ferman padişahın dağlar bizimdir) diyecek kadar pervasız Türk arasında fark yoktur. Şu gem tanımaz şahlanış kadar, o ezeli rıza ve tevazu da bu yüce milletin mayasına karışmıştır. Baki'nin, Kanuni'yi tasvirinde olduğu gibi «Demir kuşaklı cihan pehlivanları» ne kadar oysa, (Ölüm ucuz diyorlar korkarım ölem) diyecek kadar nasipsiz hayatına baş eğen odur.
Türk kahramandır. Bu eski hakikati dünya, bir kere daha öğrenmiş bulunuyor. Fakat dünyanın öğrendiği bir şey daha var: Türk kadar hiç bir millet böylesine kahraman olduğu halde, bu kadar silik yaşamaktan hoşlanmaz. Hiç bir arslan yavrusu, Türk kadar, kuzu postu içinde gözükmekten zovk duymaz.
O kahramanlıktaki ihtişam kadar, ievazudaki asalet de dikkate değer değil mi?
DİKKAT!
Kar ve kış üzerine yazılmış şiirleri ayırmağa karar vermiş olduğumuz Sanat sayfasının hazırlıkları tamamlanmaktadır. Şiir vermek isiiyenlerin 29 Aralık cuma akşamına kadar şiirleri ni bize göndermeleri lâzımdır.
Sayfa 31 Aralık Pazar günü neşredilecektir.
Sayfa:J5 ~ _____... -•
ZAFER
24 12/1950
1951 Yılı
bütçesinin
neşredildi
Yenilik, Yenilik, Yenilik!
gerekçesi
(Dünkü sayımızdan devam) Derhal söylemek icabeder ki, 1950 bü çetini yazılı olduğu şekilde mukayeseye esas tutmak L.zi sahip bir görüse ulaştıro-ır.az. Çünkü yazılı sekil ile 1950 bütçesini gelir ve giderlerin ha-Lkî b 1 ifadesi olarak kabul etmek müml.ü 1 değildir. Türlü sebeplerle veyd politika icaplarına
• /iıl-' Ok 1950 bütçesinde yanılt . c tahminlere istinat olunduğunu, hattâ doha bidayetten görmek çok kolay olurdu. Bundan başka, hâzineye külfet tahmil eden bi. takım masrafların da zamanında bütçede gösterilmeyerek ancak bütçe Meclisten çıktıktan sonra yeni masraf kanunları, çıkarılmak yoluna gidilmiş olduğu da bir hakikattir. Yani bütçenin tanzimi sırasında derpiş edilmesi mümkün ve aşikâr olup da bütçede yer verilmemiş hizmet karşılıkları ehemmiyetli bir yekûna baliğ olmaktadır. Ayni zamanda 1950 bütçesinin hazırlamsında, gelir bütçesini sun î olarak yükseltmek veyahut b’.r kısım masrafları olduklarından eksik kaydetmek suretiyle bütçeyi denk göstermek gibi endişelerin hakim olduğunu gizlemeğe imkân yoktur. Böyle tanzim edilmiş bir bütçeyi mu-kayyeseye esas olarak almamak hususundaki fikrimizin haklı görüleceğine eminiz.
1950 bütçesi hazırlanırken, lü-zumü ve mikları malûm halde bütçeye alınmamı;
bir kısım masraflardan bazılarını burada zikretmek suretiyle vaziyeti aydınlatacağımıza kaniiz.
Meselâ, Milletvekili seçimlerinin öne alınacağı bilinmeyen bir ha kikat değildi ve mevcut kanunla ro göre bu seçim yenilenmesinin (3.595.161) liralık bir tahsisat konulmasını icobettireceği aşikârdı. Böyle olmasına roğmen bu tahsisat 1950 bütçesine konulmamıştı.
Yine bütçenin tanzitni sırasında yenileneceği muhakkak olan seçimlere sarf olunacak ve miktarı (5.000.00) liraya baliğ olacak olan tahsisat keza 1950 bütçesine konulmamıştır.
Mâliyenin faiz ve acyo tertibine konulan paranın .kifayet etmiyeceği malûm iken sene içinde ek ödenek talebi ile karşılanmak üzere bu tertibe takriben (I.OOO.OODj lira eksik konulmak suretiyle geçiştirilmiştir.
Bütçe kanununun kabulünden sonra çıkarılan kanunlarla 1950 bütçesine yeni masraflar da tahmil edilmiştir ki, bunlar tabiatiyle
1950 bütçesinde görülmemektedir. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü bütçesine tapulama isleri için konulmuş olan (4.627.691) liralık tahsisat bu vaziyetin bir misalini teşkil eder.
Bu ve bunun gibi misaller taaddüt ettirilebilir. Bu misallere, katma bütçelerle iktisadı devlet teşekküllerinde de rastlamak mümkündür. Meselâ, her yıl (800.000) ton civarında olan devlet Demiryollarının kömür ihtiyacı (300.000) ton noksaniyle, (500.000) ton olarak gösterilmiştir. Bundaki maksat aşikârdır.
Sıkı bir tarama neticesinde bu nun gibi daha başka misalleri de ortaya çıkarmak mümkün ise de bunların burda ayrıca tafsiline lüzum görmemekteyiz.
Bu arada bir çok Milletlerarası anlaşmalara katılma paylan ile Anadolu Ajansı ödeneğini, Emniyet ve Jandarma birliklerinin giyecek ödeneklerini teşkil edip, malî yıl basının değişmesi münasebetiyle iki aylık muvakkat bütçede yer aldığından 1950 bütçesinde görülmeyen ve fakat
1951 bütçesine könulduğu için 1950 ve 1951 bütçelerinin mukayesesinde İ 951 bütçesi aleyhinde bir fark irade eden (4.902.030) liralık tahsisatı da zikretmek icabeder.
Bu izah ettiklerimiz, bütçelerin tanziminde vuzuh ve samimiyet kaidelerine riayetten az veya çok uzaklasılmakta. devam edilmiş olduğunu göstermeğe kâfidir. Ancak bunlar doğru yazılmış olsa dahî, bu, bir yıllık devlet faaliyetlerinin malî neticelerini olduğu gibi göstermeğe kâfi gdmez. Çünkü devletin faaliyet sahası yâlnız umumî muvazene-ye giren çalışmalara inhisar etmemektedir.
Devlet gelir ve giderlerinin u-mumî bir muhasebesi yapılarak bizde devlet açıklarının her se* neye isabet eden miktarı sahih olarak hesap edilmek ve bilinmek icabederse, katma bütçelerle İktisadî devlet teşekküllerinin binnetice devlet hâzinesine intikal edecek olan açıklarım da
hesaba katmak zarurî olur.
Meseleyi bir misal ile a/d.n-latmıs olmak için arzede,i rı ki, 1950 yılında Devlet De i - /olları (18) küsür milyon lira ve Posta, Telgraf ve Telefon idaresi de (22) küsür milyon lira açık vermiş bulunuyor.
P. T. T. idaresinin yıllardır bu surotle vermekte olduğu açık-' r (50,003.000) lirayı lecavüz et-1 s bulunmaktadır. Esasejı devlin ,)idan yıla kabaran borç ' '.hu yalnız bütçenin verdiği ç klordan değil, bu suretle katma bütçelerle İktisadî devlet teşekküllerinin de yüklediği külfet, lerle kabarmış bulunmaktadır.
Katma bütçelerle iktisadi devlet teşekküllerini de içine dan bir yıllık devlet faaiyetinin. yılın başlangıcından hakikî muhasebesini yapabilmek ve hakikî durumu olduğu gibi görebilmeyi mümkün kılacak bir hesap sisteminin kurulması lüzumu kendisini şiddetle hissettirmektedir.
Büyük Meclisçe ve umumî efkârca durumun ana hatları ile bir kakışta kavranabilecek hale gelmesi bütçede samimiyet, vuzuh ve millî murakabenin gereği gibi isleyebilmesi bakımlar.ndan ihmal olunmıyacak bir zaruret odllduğu mütalâa olunmalıdır. Bu yılki bütçe çalışmaları arasında hükümet, devlet faaliyet sahalarını kavramak üzere devletin gelir ve giderlerini ve hakikî oçık miktarım gösterecek bir usûl üzerinde izhari çalışmalar yapmıştır. Bu ihzari çalışmaların neticesi, sırasında arzolunacak-hr.
1950 ve 1951 bütçelerinin umumî manzarasına böylece bir göz attıktan sonra şimdi burada teshilinde fayda gördüğümüz bir husus üzerinde de durmak isteyeceğiz. Bütçelerin yüzde muayyen bir nisbeti donmuş ve sabit bir halde.olur. Bir bütçenin kendisinden evvelki bütçelerin hamu lesipi ve karakterini bir nsbet dairesinde bünyesinde taşıması tabiidir. Bizim bütçemizde bu nis-bef ise en yüksek hadlerde bulunmaktadır. 1951 bütçesini tetkik ve mütalâa ederken bu cihetin ehemmiyetle gözönünde bulundurulması zaruridir. Bu bahiste vereceğimiz kısa izahat hükümetinizin 1951 bütçesine ne dereceye kadar hakim olabilmek imkânına sahip bulunduğunu göstermeğe kâfi gelecektir.
Çorap satışlarında ve fiyatlarında görülmemiş yenilik
Sayin Bayanlara Müjde
Amerikadan yeni ithal edilen First ûuality marka muhtelif Nylon çorapları
Deniz lüks çorap deposunda
Renk albümleriyle birlikte bir defa tetkik ediniz. Müessesemiz 2 çift Nylon çorap ferilerine (6) maylık bir tamir kuponu vermektedir
Deniz lüks ÇORAP DEPOSU
Ucuzluktan bütün müşterilerinin istifadesini sağlayabilmek için 2 çiftten fuzla çorap almala-nı da ayrıca rica etmeyi vazife bilir.
Fiyat Listemizi Arzediyoruz
Gül dikişli Nylon
Mari Antuanet
Hosiery Beautiful
Kapalı Çarşı No. 33
I
Mevlûdu Şerif
51Dupont Nyloıı 525
Exguisite Nylon 590
% 100 Nylon 550
Lovely 660
Deniz Lüks Çorap Deposu
Kurmay Albay Sabahi Aytöre-nin ölümünün 40 inci gününe tesadüf eden 27 12/1950 çarşamba günü öğle namazım müteakip Hacıbayram camiinde ruhuna mevlûdu şerif okunacağından dostlarının ve arkadaşlarının teşrifleri rica olunur.
Aytöre Ailesi
Bütçenin gider kısmında sabit bir hale gelmiş olan kalemlere ve rakamlara kısaca bir göz atılırsa bu hakikat derhal kavranılmış olur.
Filhakika bütçede zat maaşları ve Millî Savunmaya ait özlük haklar -da dahil olmak üzere (693.893.106) liraya baliğ olan çeşitli personel masrafları ve yollukları vardır ki, mevcut kanunlar değişmedikçe, sıkı bir tasarruf zihniyeti hâkim kılınmadıkça bu rakamlarda tasarruf yapmak şöyle dursun bilâkis bunların her yıl artmasının önüne geçmek bile müşkül olur.
Bunun yanında (125 milyon 734.133) liraya baliğ olan devle* borçlan da vardır ki, bu mik tar devlet taahhüdü altında bulunan sabit bir rakam şeklindedir.
(Devamı yarınki sayımızda)
Kiralık daire
YARIN MATİNELERDEN İTİBAREN
The Doctor And The Girl •
âl
Harikulade filmler serisinin en mükemmeli
Vatandaşlara Müjde!
Dün Saat 11 de satışa başladık. Yakında Halde 33 No. lu Kooperatif dükkânında devam edeceğiz.
Nazilli Belediye başkanlığından
Nazilli’de bir günde «20 saat zarfında üç ton) buz yn-bir tesisat yapılacaktır.
! — Keşif bedeli 27.200 liradır. Eksiltme 5/1/1951 tarihin de toplanacak Encümen tarafından yapılacaktır.
3 — Eksiltmeye posta ile ihale saatinden evvel gönderilmiş sarflar kabul edilir.
4 — Bu işe ait şartnameler bedelsiz olarak talep üzerine
ilir. Ve gönderilir. (17597) (9327) 2762 •
TAZE BALIK!
TAZE BALIK!
Ölüm
Devlet Demiryolları Hareket Dairesi memurlarından Cevdet Hanef'in eşi, Ada Kaymakamı Orhan Kürkcü-er ile Müzeyyen Güven’in hemşireleri (Macide Hanef) Müptelâ olduğu hastalıktan kurtulamıyarak 23.12.1950 günü Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 24.12. 1950 günü öğle namazım müteakip Hacı Bayram camiinden kaldırılacaktır. Mev lâ rahmet eyleye.
Eşi Cevdet Hanef 6359
DOKTOR
Aziz Tevfik Yeginsoy I DAHİLİYE MÜTEHASSISI I Her gün hastalarım saat 1 15 aen itibaren Hamamö-nü, rlolk Eczahanesi karşısındaki Nizameddin Apartmanı No. 2 de kabul eder. Telefon: 15343.
aranıyor
Ulus, Dışkapı veya Denizcile caddesi havalisinde en dası, geniş holü, banyo fağı bulunan bir apartman dairesi aranmaktadır. Alâkadarların Zafer gazetesi (Özel) rı ■ktupla müracaatlar
I
Biz resimdeki gibi vatandaşlarımızın hizmetindeyiz... AnkaralIların balık ihtiyacın
ucuz fiyatla temin ediyoruz.
Yeni Hal No. 33 Necip Ayabakar
Yeni Artistler
İŞTİRAKİLE
ÇOCUKLAR DA GELEBİLİR.
Bütün hassas kalbleri titretecek içli ve nefis bir şaheser Baş Rollerde: GLENN FORD - GLORİA DE HAVEN Not: Haftanın programları yalnız Pazar, Pazartesi ilân edilecektir. Fevkalâde ahval hariç, günlük ilân çılçmıyacaktır. Her Cumartesi, Pazar 10 - 12 de Ucuz Halk Matinesi olacağı sayın müşterilerimize duyurulur.
Müdüriyet
24/12/1950
ZAFER
S:r/fn: 7
BÜYÜK Mağazada \
Taksitle Satış Başladı ;
Subay ve Memurlara Kolaylık ;
Adres- Anafartalar Adliye Sarayı, yeni mağazalar karşın No. 30"
BÜYÜK Mağazanın
ZENGİN Kadın, Erkek, Çocuk, Bebe Tekmil GlYıM EŞYA Çeşitlerini
Mutlaka görünüş
— Tel: 15149 — Hikmet Ünal ve Ortağı Kollektif Şirketi Ankara Şubesi
BÜYÜK Mağazanın
İthal Ettiği Avrupa Kumaş
’ve yerli kostümlükleri müşterilerini memnun edecek vasıftadır;
Garantili elbise dildir
BÜYÜK Mağazanın
Meşhur Alman Mamulâtı
VEKA Markalı Radyoları Gelmiştir
I
Teşekkür
U:un zamandan beri görme hissimi tamamen iptal etmiş olan gözümdeki katarakt ameliyatını tam bir muvaffakiyetle yaparak beni yeniden dünyaya gelirmiş cla.ı, Gülhane Haslahanesi Göz Kliniğinde basta çok ğerli profesör Süreyya Gördüren olmak üzere, ge-ıek ameliyatım ve gerek has ianede bulunduğum müddet içinde ihtimam ve bakim k . esirgemeyen bütün dok .. . lemşire ve hastabakıcı-cfa derin minnet ve şükran ı i bildirmeyi bir borç
İ: i . İHSAN YALCINLI
(6352)
Yılbaşı geliyor.....
Hediyelerinizi
BEĞEN MAĞAZASINDAN
teinin edebilirsiniz.
Taksitle satışımız devam ediyor
Avrupa ve yerli kürk mantolar, trençkot, çocuk mantoları vc erkek palto, pardesü, trençkotlarimızı görmeniz menfaatiniz icabıdır.
Dikkat! kürk tamiri ve garnitür yapılır.
Anafartalar cad. BEĞEN Mağ. No. 290 ALİ FUAT ÜNAL Tol: 15327
Nakliyat yaptırılacak
Toprak Mahsulleri Ofisi Ankara Bölge Müdürlüğünden:
1 — Develi ambarında mevcut veya bundan sonra mübn yaa edilecek Ofisimize ait hububat, bakliyat vesair maddelerde1 4000 tonun Yeşilhisar’a taşınması işi, evvelki ihaledeki fiyat Inr pahalı görüldüğünden yeniden açık eksiltmeye çıkarılmıştır
2 — Eksiltme 4/1/1951 tarihine rastlıyan perşembe giinü 'saat 15.30 da Ankara Bölge Müdürlüğü binasında teşekkül erle
•ek hususî komisyon önünde yapılacaktır.
3 — İsteklilerin 4000 lira geçici teminatlarını eksiltme san tinden bir saat önceye kadar Silo yanındaki İşletme veznesin yatırmaları ve alacakları makbuzlariyle komisyona başvurma ları lâzımdır.
MEVLÛT
Yol siiirv iri sofılrcok
k’.rrl- Tobelet
Kc.İjrTrrli 3 odalı daire. Aparlemeııt 3 Rooms With Cfcniral hcatlng. Tel: 24792.
(6351)
Toplantıya çağrı
Ikt sadi Devlet Teşekkülleri Sü-
merbank pazartesi
komisyonu
25.12.1950
10 da Ban-
ka binasında toplanacaklir.
Sayın üyelerin teşrifleri komisyon başkanlığınca rica edilmektedir'. 2777
r ——'I
Aranıyor
Türkçe - İngilizce veya
TÜRKÇE — ALMANCA
Tecrübeli, seri yazabilen daktilo. Maaş yüksek Müracaat: Transtürk Şirketi, Ege Han, 2. Postane Cad.
No. 70 Saat 10 - 12. 6341 g
Adapazarı Belediye Başkanlığından
400 - 500 beygirlik Dizel tipi akuple' bir elektrojen grubu satın alınacaktır.
Taliplerin 7/1/1951 akşamına kadar bedeli ile teslim müid? detini havi tekliflerini göndermeleri ilân olunur. (9384) 2773
4 — Bu işe ait şartlaşma ve sözleşme tasarıları beş lira knı sılığında Müdürlüğümüz Ticaret Servisi ile Develi ve Yeşilh’ sar Ambar Şefliğinden temin edilebilir. (9221) 272?
; Devlet Orman İşletmesi '
Orman Genel
ETERNR
otomatik s(-ati
ETERNA
Saatları Türkiye Mümessili
FEHİM AKAY
Itlanbut
Ankara valiliğinden
1 — Bayındırlık Bakanlığınca birinci ve' ikinci derecede
ehliyetli yapı kalfası yetiştirmek maksadiyle (Yapı Kalfalığı) Ankarada üçüncü kursu 1 Aralık 1950 cumâ günü saat 16 da Samanpazarında İstiklâl Mahaflesmde eski İstiklâl ilk okulunda açılacaktır. • )ı. ‘
2 — Teknik Okulu mezunu olmayıp da devlet daire ve bei.
tediyelerinde inşaat Fen Memuru unvaniyle yapr işlerinde vazife görmüş ve görmekte olanlardan ehliyetler! Bayındırlj-k Bakanlığında sabit görülenler (ehliyetleri Bayındırlık Bakan; l'ğ-nca tasdik edilmiş olanlar) devam mecburiyeti olmadan B'.v ndırlık Bakanlığınca açılan Yapı Kalfalığı kurslarını^ □ütün imtihanlarına tabi olurlar. Muvaffak oldukları takdirde ’:ondilerine derecelerine göre birinci veya-ikinci'derecede kal.. pâ ehliyeti verilir. . ' - '1 ı
3 — İkinci maddede yaz,ılı şartfafı Fıaiz olanlardan kilra
imtihanlarına girmek isteyenlerin en. geç 25 Ocak 19.51 güni). ne kadar bir dilekçe ile Ankara Valiliğine müracaatları ilâh f|1unur.________________________' (8859)' — 2711,
T«l: İstanbul: 28523. 6244
Eskişehir - Mayıslar Pamuk Deneme ve Üretme Çifiiği Müdürlüğünden:
İstekler Ülkesine
İstekler Ülkesine
Kitopçılar'a ve Tel: 25936 müracaat Fiatı 100 kuruştur.
1 — Mayıslar Pamuk Üretme Çiftliği tarafından 13 ton kadar akala tel pamuğu 5/1/1951 cuma günü saat 14 te Eskişehir Hükümet dairesindeki büromuzda komisyon tarafından a$ık arttırma suretiyle satılacaktır.
2 — Şartname ve numuneler büroda mesai saatlerinde gö-' rülebilir.
3 — Geçici teminat akçesi olan 3412 lira 50 kuruşu ihaleden bir saat evvel Eskişehir Ziraat Bankasındaki 653 hesabırriıza yatırmaları ve buna ait makbuzu komisyona ibraz etmeleri lâzımdır
4 — Fiyat lâyık hadde görülmediği takdirde komisyon kati 'haleyi yapıp yapmamakta temamen serbesttir. (9337) 2760
Dikkat... Dikkat:
özel İdareler Gelir Müdür ve memurlariyle emlâk ve akar sahiplerinin beklediği ve Kâzım Güneş’in hazırladığı
Bina ve A^azi gelir memurlarına rehber
Adlı kitap satışa çıkarılmıştır. Fi: 2 lira
! Satış ve tevzi yeri: Anafartalar Çocuk Sarayı Cad. Emek ’Kitabevi — Ankara. 3054
Müdürlüğünden
1 — Orman Genel Müdürlüğünün ihtiyacı için alınacak 11' □det Teodolit kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur.
2 — Teodolitlerin muhammen bedeli 3550 lira olup gcı teminatı 2662 lira 50 kuruştur. Kat’î teminat ihale bedelin % 15 idir.
3 — İhale 10/1/1951 çarşamba günü saat onbeşte Ormaı Genel Müdürlüğü binasında müteşekkil Satınalma Komisyonun da yapılacaktır.
4 — Kanunî vesikalarla birlikte yeterlik belgelerinin ek bulunacağı zarfların 10/1/1951 günü ihale saati olan 15 den ’■ saat evveline kadar makbuz karşılığında Komisyon Başkanlığa na verilmesi şarttu1. Posta gecikmeleri kabul edilmez.
5 — İsteklilerin fennî ve İdarî şartnamelerini görmek daha fazla tafsilât almak için Ankara’da Orman Genel Müdü lüğü Zatişleri ve Levazım Müdürlüğüne, İstanbul’da, ve İzmir Te Orman İşletme Müdürlüklerine başvurmaları. (9344) 277
MÜSADERELİ ÇAM KALAS SATIŞI
Devlet Orman İşletmesi Eurdur Müdürlüğünden:
1 — İşletmemize bağlı Uğurlu deposunda mevcut 209,559 metreküp çam kalas açık arttırma suretiyle satılığa çıkarıl mıştır.
2 — Beher metreküpünün muhammen bedeli 80 liradır
3 — Arttırma 29/12/1950 tarihine rastlıyan cuma günü s? at 15 te Bucak Orman Bölge Şefliğinde yapılacaktır.
.4—- Muvakkat teminat 1257 lira 35 kuruştur.
5 — Şartname Orman Genel Müdürlüğünde, Ankara, Istan bul, Aptaiya, Afyon, Denizli, Eğridir.-Burdur Orman İşletme-Müdürlüklerinde, Bucak ve Uğurlu Orman Bölge Şefliğinde gi) rülebilir.
6 — İsteklilerin belirli gün ve saatte Bucak Bölge Şefliğin de komisyona müracaatları ilân olunur. (9268) 2740
Devlet Orman İşletmesi Adapazarı Müdürlüğünden:
1 — İşletmemizin Kayalar bölgesi ormanlarından istihsal imal edilerek (Çarka) istif yerine indirilecek tahminen 188.20C metreküp kayın Dolap, Lobut ve talpa kerestesi artırma ile satılacaktır.
2 — Kayın Lobutların metreküpü 114 lira 60 kuruş, Dolar ve talpa kerestesinin 112 lira 40 kuruştur.
3 — Kati teminat % 15 hesabile 3202 lira 16 kuruştur.
4 — Artırma 3/1/1951 çarşamba günü saat 15 te Adapazarı işletme müdürlüğü binasında toplanacak komisyon huzurun da yapılacaktır.
5 — Bu işe ait şartname Orman Genel Müdürlüğünde, İz
mit, İstanbul, Ankara İşletme Müdürlüğünde, Adapazarı, K:ı yalar Bölge Şefliğinde ve İşletmemiz müdürlüğünde görülebilir. * *1 "i'=»F
İsteklilerin belli gün ve saatte evrakı müsbitelerile birlik te komisyona müracaatları ilân olunur. (9361) — 276f
24 Aralık 1950 Pazar günü öğle namazım müteakip Kore şehitlerine it-hafen Kurtuluş Camii Şerifinde Mevlûdü Şerif okut-lurulacağından arzu buyuranların teşriflerini rica ederiz.
Ziya Radyo Ticarethanesi - Ankara
(6343)
Ankara Yollar 4.
Bölge Müdürlüğünden:
1 — Bölgemize ait 23 adet muhtelif marka yol silindiri n ğıda gösterildiği şekilde üç gün zarfında pazarlıkla satılacak'.
a) 26/12/1950 sah günü;
S-'ıhk
Hohner (Akordeon) bedeli 280 lirad r. Bankalar caddesi Cündoğlu Mağazasına müracaat. (6331)
Doktor
Ferid Şaiıenk
D. D. Yollan Hastanesi Dahiliye Mütehassısı ve Başhekimi
Hastalarından öğleden-sonra saat 18.30 a kadar muaye-hanesinden ve ondan sonra da evinden aramalarım rica ad er-
Muayenehane: Anafartalar Cad. San sokak No. 7. Telefon: 14255 — Ev: Yenişehir, Necalibey Cad. No. 6- Telefon: 24844.
Dr. Zekiye Kazuk
Doğum ve Kadın Hastalıkları Mütehassısı, seyahatten dönerek hastalarını kabule başlamıştr.
Denizciler caddesi Mutlu Ap. Daire 1. Tel: 16746.
ANKARA 1 İNCİ İCRA MEMUR.
'.UCUNDAN:
Saat 11 de birinci grup 2 adet silindirin satışı. Muham. -bedel bin üçyüz yirmi (1320) lira geçici teminatı doksan doku? (99) lira
S.aât 15 te ikinci grup 3 adet silindirin satışı. Muhammer tedel dokuz yüz (900) lira, geçici teminatı altmış sekiz (68) li
S-'-ıt 16 da üçüncü grup 3 adet silindirin satışı. Muham- r ' 1 ü'viîz elli (350) lira, geçici teminatı yirmi yedi (27) İ ra
b) 27/12/1950 çarşamba günü;
Saat 11 de birinci grup 3 adet silindirin satışı. Muhaı-ım-n Sndel b‘n dört yüz kırk (1440) lira, geçici teminatı yüz sekiz '108) lira
Saat 15 te ikinci grup 3 adet silindirin satışı. Muhamrr' )edel dörtyüz elli (450) lira, geçici teminatı otuz dört (34) li’
Saat 16 da üçüncü grup iki adet silindirin satışı. Muhamm beddl beeyüz (500) lira, geçici teminatı otuz sekiz (38) lira.ı ı
c) 28/12/1950 perşembe günü;
Saat 11 de birinci grup 3 adet silindirin satışı. Muhamı bedel bin dört yüz kırk (1440) lira, geçici teminatı yüz sek ■ T 08) lira.
Saat 15 te ikinci grup 3 adr* silindirin sat r’. Muhımr ' ’ıedN dörtyüz elli (450) lira, ge-:ci teminâtı otuz dört (34) 1
Saat 16 da üçüncü grup 2 cd-( silindirin s-»’’-:. Mub-’m’ ■ bedel bin altmış (1060) lira, geçici teminatı seksen (30) lira.
2 — Pazarlık Ankara Etlik yolu üzerindeki Bölge Müdi’ 'üçünde Arttırma ve Eksiltme Komisyonu huzurunda yapıla -aktır.
3 — Bu işe ait şartname çalışma saatlerinde Bölge Müdür-iiğünde, silindirler (tatil günleri hariç) her gün saat 10 - 11 30 •ras'nda Bölge Müdürlüğü sahasında görülebilir.
4 — 2490 sayılı kanun ahkâmına uyularak müracaat olun-
-•-■ ".ân olunur. 2776
Hasfahâne madenî eşyası safın alınacak
İ-çi Sigortalar-
Kurumu
Satınalma Komisyonundan:
Mahcuz sahş kararlaştırılan bir adel matbaa küçük keski bıçak makinesinin 1 nci salış/ 23 12 950 Cumartesi günü saat 11 de Biricik matbaasında yapılacak, mahcuz muhammen kıymetin %75 ini bulmassa 25 12 950 Aralık Pazartesi günü ayni mahal ve saalte ikinci satışı ya-
pılacağından alıcıların satış ye-

bulunacak memurumuza
müracaatları ilâr
olunur.
(9347)—(2770)
DOKTOR
MAZHAR NAİBGİL KADIN HASTALIKLARI DOĞUM MÜTEHASSISI Doğumevi Doktorla -andan — Her gün saat 15 den sonra kabul eder. Tel: 25506.
Adana Orman İşletmesi Müdürlüğünden:
1 — İşletmemizin POS ormanlarından istihsal ve imal edilerek Kumbükü, Egner, Soğukoluk ve Adana’nın Cephanelik istif yerine indirilmiş bulunan aaşğıda istif yeri, miktarı, muhammen bedeli, %7^5 hesabiyle teminat tutarları yazılı 8912,604 M1 kereste, 646,519 M: Ürdün tipi travers ile 1330 metreküp çam tomruğu artırma ile satılacaktır.
Parti Muh.B. T.nafı
1 — Hastane ihtiyaçları için 553 kemerli karyola, 34 ayarlı karyola, 2 ekstansiyon karyola. 64 ranzalı "karyola, 2 doğum karyolası. 55 arkalık, 10 yatak kaldırma cihazı, 4 fraksiyon c:-bazı, 2 ekstansiyon cihazı, 485 tükürük hokkası, 35 madenî ezlong, 29 portatif sedve. 15 arabalı sedye, 40 çöp kabı, 23 pedallı çöp kapı, 16 port irrigalör, 17 port küvet (çiftli), 19 port küvet (tekli), 5 trommel taşıma arabası, 8 yaralı ayak mahfa-•ası, 4 fahiz temdit miznbesi, 3 eskabo, 51 sepetli çocuk arabası, 1 çocuk banyosu, 2 çocuk terazisi, 2 narkoz dolabı, 21 alât do-' b' 2 âlet masası, 15 pansuman, masası, 4 madenî masa ve iş-
le. 606 çekmeli etejör. 23 döner tabure, 83 sabit tabure. 34
--ıunvone masası, 10
nisaiye muayene masası, 9 pansuman ara
3 poft trommel (birlik). 2 port flakon. 2 port boite (ikili). q ,.n.^qr|r dolabı, 44 paravana, 22 yemek tevzi arabası, 18 Erel ‘ipi dosya dolabı, 3 cenaze sedyesi, 17 torbalı kirli çamaşır ara-
18 kirli mevad kutusu; açık eksiltme usulü ile satın alı-
nacaktır.
2 — Birinci maddede yazılı levazıma ait şartname ve nü--unp’er İstanbul’da Nişantaşında İşçi Sigortaları Kurumunun h-çi Hastahanesinde her gün saat 9 — 12 arasında görülebilir.
3 — Bu malzemeler İstanbul’da gösterilecek hastahane veya dispanserler binalarında yerlerine konulmuş vaziyette teslim edilecek ve bu is için başkaca ücret talep edilmiyecektir.
4 — Taahhüt edilen eşyaların bedeli her bir malzeme ta--ıa-ı'-n teslim edildiği zaman ödenecektir.
5 — Satınalma Komisyonu, imalden evvel ve sonra malze-r,ıin kontrolünü kendi tâyin edeceği eksperlere yaptıracak ve
■"•tnameye uymıyan mallar iade edilecektir.
6 — Acık eksiltmeye gireceklerin:
Ticerpt ve Sanayi Odasınca kayıtlı bir imalâthane sahibi
1945 senesinden bu tarafa resmî veya yarı resmî

-sseselerc bu nevi hastahane malzemesi yaptığına ve kusuı-'”? lesH"i ettiğine dair alâkalı dairlerden alacakları vesikaları iha-
İçkisi? güzel ve eğlenceli bir gece geçirmek istiyenlere müjde
Yılbaşı münasebetiyle
(|31 ARALIK PAZAR akşamı saat 21.30 da Yeni SİNEMADA
EĞLENCE GECESİ
Kıymetli ses ve saz sanatkârları iştirakiyle zengin musiki programı: Semahat Ergökmen, Nevin Demirdöven, Saime Sinan, İsmet Uğurlu, Sadi Hoşses, Muzaffer Birtan, Nusret Ersüz
Ayrıca
Orta Oyunu, Karagöz, Monolog ve Taklitler
Fiyatlar: 400, 300, 200, 150 kuruştur.
Dikkat
. C.ns ve mevki numarasına göre her bilete parasız, kura ile çeşitli hediyeler dağıtılacaktır.
I_________________________________ ________ ______...
PHILIPS
saçan 1951 modellerini
görünüz.
ORTAÇ
adedi
Deposu
Cinsi
Menşei
Adet M;

7 Kumbükü
10 Kumbükü
7 Egnerde
40 Egnerde
1 Soğukoluk
1 Soğukoluk
23 Adana
Çam kereste
Ürdün tipi tra-
Tırak Or. malı Yapraklı „ Tırak „
Erikli
Çam tomruk
21286 2138,552 11579 1191.798 21075 2161,593 29604 3420,661
3842 122,944
8055 523,575
1887 1330,000
103 16520
103 9210
113 18320
113 28990
68 627
101 3970
76 7580
rününde Komisyona ibraz etmeleri şarttır.
7 — Açık eksiltmeye çıkarılan eşyaların muhammen bede-'“8 bin lira olup geçici inanca akçesi (11850) liradır.
8 — İhale, muamele vergisine tâbi olmıyan müteahhit üzende kaldığı takdirde taahhüt olunan ihale bedelinden muarne-
vergisine tekabül eden miktar tenzil edilir.
9 — Taahhütlerini yerine getirmiyenlerin teminatları ir- ’ kaydedilir
10 — Açık eksiltme 5/1/1951 cuma günü saat 14 de Komisyon binasında yapılacaktır.
11 — İşbu şartlar mukavelenin bir maddesi hükmünü ’
12 — Komisyon ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. (3057)
2 — Artırma 3/1/1951 tarihine rastlıyan çarşamba günü saat 10 da KaraisalI Bölge Şefliği binasında toplanacak komisyonda yapılacaktır. Satışa zaman kâfi gelmediği takdirde 4/1/1951 de de devam edilecektir.
3 — Satılan partiler içinden çıkacak çürük ve kırıklardan hacme % 10 nisbetinde keresteyi seçip depoda bırakma hakkı alıcıya verildiği gibi satılan mal bedellerinin ödenmesinde 6 ay vadeli banka mektupları da kabul olunacaktır.
4 — Çam tomrukları 45 ilâ 60 metreküplük istifler halinde olup hor istif bir parti olarak satılacaktır.
5 — Buna ait şartname ve listeler Orman Genel Müdürlüğünde, İstanbul, Ankara, Mersin, Antakya orman işletme müdürlükleriyle Kayseri, Tarsus, Konya ve KaraisalI bölge şefliklerinde görülebilir.
6 — İsteklilerin belirli günde teminatlariyle birlikte komisyona müracaatları
Radyo salonumuzu ge-
moblesız Fıyatıa-/gundur. Yeni model Paillard pikaplar, şase olorak salıça arzedilmistir. Tel: 11135
Muhtelif hurda inşaat malzemesi, hurda çuvallar ve sair hurda'ar satılacaktır
Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğünden:
55 -kalem muhtelif hurda inşaat malzemesi; hurda çuvallar ve sair hurda malzeme 27/12/1950 çarşamba gününden itibaren ve her gün öğleden sonra saat 14 te başlamak üzere, malzemenin bulunduğu yerlerde açık arttırma yolu ile satılacktır.
istekliler hurda malzemeye ait liste ve şartlaşmaları Genel Müdürlük Malzeme Müdürlüğünde görüp çuval şartlaşmalar:-m 1,5 lira karşılığında temin edebilirler.
Ofis, 2490 sayılı kanuna tâbi olmadığından ihaleleri dile diğine kısmen veya tamamen yapıp yapmamakta serbesttir.
(9363) 2775
ORTAÇ
Camajır makineleri
• em koku yapmay balarım fiyat vo h«
hususta
hararetle tavsiye ederiz
Anafartalar Caddesi No. 224
arttırınız, gözlerinizi! bozmayınız
Floresante
Lâmbaları ampul fiyatı kadar sahsa arzettiğimizi müjdeleriz.
ORTAÇ
Sayfa: 8
ZAFER
24 12/1950
Oynayanlar:
Ralph Richardson —
June Dupres
BOMONTi
GAZİNOSU
Her akşam mevcut kadroya ilâveten Arap âleminin ve Mısır Lalkınııı en m •ş'ıu-' rakka esini sayın Anka a l alkına takHnııle mü .sn-S'-ııriz sc'f duyar Her Pazar raat 15 de fevkalâde içkisiz AİLE Matinesi Dikkat: Yılbaşı akştmında i. itibarca
Müzeyyen Senar
Yılbaşı gecesi için Sahnemizde Masa kaydına başlanmıştır.
ŞEIIRAZAT
Kore’den geliyorum
Milli Büyük Piyes 3 perde 3 tablo HALKEVİNDE MUAZZAM I BİR TEMSİL HADİSESİ j 28, 29, 30 Aralık (perşembe, cuma, cumartesi) saat 21 de ve 30 Aralık pazar saat 15 te yalnız 4 müsamere.
Şoförler Derneği yararına Eşsiz bir eser M Numaralı yerler: 250 — 150 — 100 kuruştur.
h. Biletler: Adliye karşısı Büyük Otel, Kapalı Çarşı üstü Der-Snek Merkezi, Ulus Sineması altındaki gişe ve yeni Sinema altındaki Ali Tümen gişesinde satılmaktadır.
BESLER
Bisküvi ve Çikolatalarını tecrübe edenler üstün nefasetini mutlaka tasdik ederler
Halk Pasta salon ve diğer pasta ve şekercilerle büyük bakkaliyelerden ısrarla BeSİCT mamullerini arayınız.
Dünyanın en meşhur
‘ Mossant de lux„
Şapkaları gelmiştir.
" Barsalino » ve « Habig »
Çeşitlerinin
En üstün kaliteleri ile yeni gelen Avrupa kravatlarının en zengin çeşit ve bol desenlerini Ankara'da yalnız Ayla Tuhafiye Mağazasında bulabilirsiniz.
Bankalar Cadd. No. 9. Tel: 11060. T.R.B.
IB E N G’A L
İSRAİL RADYOLARI
Gayet itina ile ve birinci sınıf malzeme ve işçilik ile yapılmıştır. Transformatörlü, 6 .lâmbalı, 3 ve 4 bantlı. Gayet hassas sesli radyolarımız gelmiştir.
Yılmaz Elektrik
3 Anafartalar Hükümet Caddesi No. 1. Tel: 15750.
S Orman Çiftliği Satış Mağazası karşısı.
■ a33zas^QBEaKZDs^(flu)ısısKr'^KssnHinEBmHaB)MaiM
' Çetifişl
500.000
MİLLÎ EPİYANĞÖI
1951 İKRAMİYE PLANI
TÜRKİYE h BANKASI ,
Tüccar, yazıhane ve esnafın nazarı dikkatine
Senenin hitam bulması ile önümüzdeki sene için bu ay içinde, tasdik ettirilmesi icabcdcn ticarî defterlerimiz
bol çeşitli ve ucuzdur.
Bu meyanda büro malzemelerimizin
ğunu sayın müşterilerimize arzederiz.
de eksiksiz oldu-
Bir defa görmek menfaatiniz

M. NACİ AKSEKİ HİLÂL KIRTASİYE MAĞAZASI
Anafartalar Caddesi No. 324. (Çocuk Sarayı Sus Sineması yanı). Tel: 13266. 6217
Bebe, Küçük, Büyüklere
En giizel senebaşı hediyesi
Adalet Battaniye
î sidir etikete dikkat
YENİ ve ANKARA Sinemalarında
JANDARK’m ölmez hayatını canlandıran bu film 17 milyon liraya malolmuş, eseri ve BERGMAN’ı şahikalara yükseltmiştir.
J A N D A R I(
(Tamamen Renkli)
Filmin uzunluğu dolayısiyle seanslara dikkat:
Yenide : 9.30 - 12.30 - 15.15 - 18 - 20.45
ANKARA'DA : 10 15 - 13 - 15.45 - 18.30 - 21.15
[Yılbaşını nerede geçireceksiniz?
B Ankara Halkevi salonlarında mükemmel caz, çok sevi-■ len Kars, Erzurum ve Konya folklorları, çeşitli salon oyun-' B ları ve sürprizlerle dolu bir yılbaşı gecesi tertiplenmiştir. S Az masrafla sabaha kadar çok güzel bir gece geçir-Imck isterseniz mevcudu azalmakta olan davetiyelerinizi Anafartalar Caddesinde Florya Spor ve Bankalar Cadr1 sinde Yıldız Kırtasiye mağazalarından, o gece kapıdan temin edebilirsiniz.
Meslekî ve Teknik Okulları 6349 Talebe Yardım Cemiyoti
Kiralık
Kavaklıdere Güven evlerinde üst kat, müstakil dört oda bir hol, kalorifer, telefon ve diğer fennî tesisatı tamam daire kiralıktır.
Müracaat: mesai saali içinde 21000 15 telefona; mesai saafi dışında 23208 6354
Bugün saat 10 d
14 de normal matine
S. B. Fakültesi
Talebe Cemiyeti Genel Kurulu
İntim Lokal
Yılbaşı gecesi için
Masa kaydına başlamıştır
Tel: 23579
HM —- UJIB1IIMIII————
Teessiirk bayılanlara,Çarpıntıya, Sinir buhranlarına NEVROL CEMHL ^DAMLASI DERHAL F£RAHIANDIRH{£VL£RİNİZDE MUUAKA BULUNDURUNUZ
PARK Sinemasında
En korkunç maceralarla kanlı bir çete reisinin eline esir düşen bir doktorun
YILMAZ REİS
(Türkçe Sözlü)
Baş Rollerde: WALLACE BERRY RİCHARD CONTE
Seanslar:
SUS Sinemasında
, 14.30 - 16.30 - 18.30
ı gece 21 de Harman Sonu Dönüşü
Görülmemiş bir mevzu, her j ailenin seyredeceği bir film (
BIRAKILAN ÇOCUK ?
Oynıyanlar: (
Handan Karaokçu - Vedat ? Karaokçu - Cahit Irgat (
Seanslar:
14 . 16 - 18 GECE 20.30 da '
HARMAN SONU DÖNÜŞÜ $
27 12 1950 çarşamba günü saat 19.00 da fakülte konferans salonunda, 210 üyenin yazılı isteği üzerine, olağanüstü genel kurul toplanacaktır. Keyfiyet bü tün üyelere duyurulur.
Gündem:
1 — Yönetim Kurulunun faaliyet ve durumunun tetkik ve mü-
2 — Dilekler.
DÜZELTME: Dünkü nüshamız-
da 5 inci sahifenin birinci sütu-
nunda
en alt kısmında
Sinema
ilânları yanındaki ilânın başlığı «Ankara 1 nci İcra Memurluğu»
olacak yerde «Ankara Ticaret Odasından» şeklinde çıkm şt.r. Düzeltir, özür dileriz.
SÜMER Sinemasında
Şimdiye kadar görülmemiş derecede tüyler ürpertici korku ve esrar dolu bir heyecan kaynağı
KARA CANAVAR
36 kısıfrı tekmili birden
SEANSLAR:
II ■ 13.30 - 16.30 - 20.30
ÜÇ SİLÂHŞÖRLER
Son seanslarıdır istifade
12 de ucuz 16.15—18.30—21 normal matine
Yelpazeli Kadın «THE FAN» Oymyanlar: Jeannc Crain - Richard Grcen - Modelcine Ccrol -Georges Sar.ders
’ Allo!. AIlo!..
BURASI
j 100 Yataklı
BÜYÜK OTEL
Ankara Anafartalar Caddesi No: 304 Adliye Sarayı karşısı Tel: 15665 Telgraf: Büyük Otel.
Her odada sıcak, soğuk su ve kalorifer
Bizim prensipimiz ALMAN USULÜ «Müşteri her işte haklıdır»
FİYATLAR: Bir yataklı oda 350 veya 400 kuruştur. İki yataklı oda 500 veya 600 kuruştur. Üç yataklı oda her bir
i yatağı 250 kuruştur,
Ankaranın en mükemmel yerinde yeni yapılmış modern möbleli bir oteldir.
Müdüriyet: Berlin'de Otel Tempo ve İstanbul’da Romans Lokantasının sahibi HÜDADAT MUM.
NOT: Yakında zemin katında SARAY LOKANTASI ve ayakta AMERİKAN BAR açılacaktır.
Mutfak şefi: İstanbul’da Bahçekapı'da HÜDADAT Lokantasının eski şefidir.

Yarın Matinelerden itibaren
Yeni Sinemada
(Belami)
Guy de Maupassant’nın ölmez şaheseri

Comments (0)