Cumartesi
25
KASIM 1950 |
Başmuharriri: Mümtaz Faik FENİK Denizciler Caddesi: 3 Posta Kutusu: 193 — ANKARA Telgraf: Zafer Gazetesi Ankara Başmuharrir.............. 16882
Yazı İşleri...............15315
İdare ve İlân.............15619
Fiyatı Her Yerde 10 Kuruştur.
Denizciler Cad. No. 2 de
GÜNEŞ MATBAACILIK T. A. 0.
Güneş Matbaası
her türlü baskı ve dizgi işleri için sipariş kabulüne başlamıştır.
Temiz iş — Ehven fiat
Telefon : 15619
Kore'de umumi taarruz başladı
Kahraman tugayımız merkez kesiminde taarruza katıldı
Türk birliğinin dağlık bölgede başarı ile ilerlediği bildiriliyor
Kore deki umumî taarruzu bizz at idare eden ve dün cepheyi do laşan General Mac Arthur geçen ay Wake adasında Başkan Tru man'ı karşıladığı sırada...
Harp malûllerile şehit yetim veeşleri maaşları
i Mühim
ş bir kanun
; teklifi
;Vali konaklarının
: veremle savaşa ■
• tahsis edilmesi
■ talep olunuyor
Kızılay Kongresinden bir görün üş
Londra Radyosu, 24 (Basın -Yayın) — Birleşmiş Milletler kuvvetleri kuzey batı kesimin de bu sabah mahalli saatle 7.00 de umumî taarruza geçmişler -dir.
40 kilometrelik bir cephe ü-zerinden yapılan bu taarruza Amerikan, İngiliz, Türk, Avustralya ve Güney Kore kuvvetleri katılmaktadırlar.
Birleşmiş Milletler kuvvetleri başkomutanı General Mac Arthur harekâtın ilk safhasını idare etmek için uçakla Tokyo-dan cepheye gelmiş, sonra Tok yaya dönmüştür.
(Sonu Sa. 4 Sü. 5 te)
Tesbit edilen mikdarları bildiriyoruz
Fabrikalarımız
ve işçilerimiz
Mümtaz Faik FENİK
Hâdiseleri yakından tetkik etmek, hakiki mahiyetlerini anlamak için muhakkak onların içine girmek, etrafı görmek, alâkalılarla konuşmak ve alınan intihalara göre hareket etmek kadar iyi bir şey yoktur.
Dün, işte bu maksatla Ankara’da bir fabrikayı ziyaret ettim. Ve orada işçi arkadaşlarla yakından temas etmek, onların meselelerini, isteklerini bir defa daha dinlemek imkânını buldum. Şurasını hemen söyliyeyim ki, bana anlatılan şeyler yalnız, bu fabrikadaki işçilerin dertleri değildir; memlekette umumiyetle bir işçi meselesi vardır. İşçinin hayat standardını yükseltmek onların sosyal ihtiyaçlarını karşılamak, memurlara, ücretlilere olduğu gibi, onlara da ücretli hafta ve bayram tatillerini haklarını temin etmek meselesi vardır. Bu, her vatandaş gibi işçilerin de haklarıdır. Fakat maalesef seneler boyunca bu hakları unutulmuş, işçinin feryatlarına kulak asan olmamış ve işçi meseleleri esaslı bir şekilde ele alınmamıştır. Halbuki sanayileşmeye hız verdiğimiz bir zamanda fabrikalarımızın randımanını arttırmak, işçilerin şevkle çalışmasına imkân vermek, ve nihayet çalışan insanlara huzur temin etmek için işçi meselelerini ciddiyetle ele almak mecburiyetinde bulunduğumuzu kimse inkâr edemez.
O halde, şimdiye kadar neden bir İş Kanuniyle iktifa edilmiş, işçilerin diğer haklan yerine getirilmemiştir? Bunu bir politika mevzuu yapmak asla aklımdan geçmez. Fakat şunu da itiraf etmek lâzımdır ki, memlekette geniş ölçüde sanayi hareketleri başladığı sırada, hemen hemen hiç bir fabrikada rasyonel bir çalışma imkânı temin edilememiş, maliyetler yükselmiş ve bir fabrikanın Standard tipler dışına çıkarak, başarabileceği her işe el atması yüzünden mahdut miktarda elde edilen kâr, ve hattâ uğranılan zarar hazan işçi yevmiyelerini bile karşılamağa kâfi gelememiştir.
Niçin, Finlandiya'dan, Norveç-ten gelen gazete kâğıtları yerli kâğıtlardan daha ucuzdur? Çünkü yukarda izah ettiğimiz gibi bu fabrikalar yalnız gazete kâğıtları üzerine çalışmakta, meselâ asla zarf veyahut parşö-
Kızılay Genel Kurul toplantısı dün sabah açıldı
MÜZAKERELERE BUGÜN BAŞLANACAK |
men kâğıdı yapmağı düşünmemektedir.
Başka memleketlerde parşö-(Sonu Sa. 4 Sû- 4 te)
Kızılay Kongresi Başkanlığına seçilen Büyük Başkan vekili Sıtkı Yırcalı
Dünkü Meclis
Hariciye köşküne dair bir sözlü soruda soru sahibi eski Dışbakanı Haşan Sakayı itham etti
Kızılay Genel Kurul toplantısı dün sobah saat 10 da merkez binasında yapılmıştır.
Kızılay başkan ve dej_eoel?rİ-nin iştirakiyle yapılan genel kurul toplantısında, Sağlık ve Sos-yol Yardım Bakam Dr. Ekrem Hoyri Ostündağ. Büyük Millet Meclisi Boskan Vekillerinden Sıt kı Yırcolı, milletvekilleri, Kızılay Genel Başkonı Al| Rano Tor-hon, Ankora Belediye Başkonı Atıf Benderlioğlu, Sağlık Bakon-lığı ve Kızılay Kurumu ileri gelen leri, şehrimizin tanınmış doktorları hazır bulunmuşlardır.
Kızılay Genel Başkam Ali Ra-na Tarhan kongreyi açmış ve bundan sonra kongre riyaset dini seçimine geçilerek Sağlık Sosyal Yardım Bakam Dr- Ek-n Hayri Ostündağ kongre baş kanlığına seçilmiştir.
Kürsüye gelen kongre başkanı Dr- Ekrem Hayri Ostündağ Kızılflyın çalışmalarından base-derek kongreye başarılar dilemiş ve neticede» başkan vekilleri seçimine geçilmiştir. Neticede Büyük Millet Meclisi Başkan vekili Balıkesir Milletvekili Sıtkı Yır-calı vq Ankara Milletvekili Os-(Sonu Sa. 4 Sü. 3 te)
i YALANI
HABER
Korede bir başgediklimizle iki erimizin şehit düştüğünü ve Millî Savunma Bakanlığının derhal harekete geçerek şehit ailelerine maaş bağlanma muamelesine girişildiğini bildirmiştik.
Bu hususta er, gedikli ve subay
ailelerine bağlanması icap eden maaşlarım, salâhiyelli kaynaklardan öğrenerek, okuyucularımıza erzediyoruz. Buna göre silâh alhnda bulunan kimseler va-ızifcı esnasında malûl kalırlarsa (Sonu Sa. 4 Sü. 6 da)
i
Tarım Bakanının istifa ettiğine dair çıkarılan kasdî şayiayı Bakan yalanladı
Büyük Millet Meclisi dün saat 15 de başkanvekillerinden Fikri Apaydının başkanlığında toplanmıştır.
îki milletvekiline izin verilmesine ait tezkerelerin ka-
bulünü müteakip, ceza kanununun 141 ve 142 inci maddelerinin tadiline dair teklifinin kemisyonda ivedilikle görüşülmesi için Tekirdağ milletvekili (Sonu Sa. 4 Sü. 1 de)
Bayar’ın kabulleri
Avrupa ordusu kurulmalıdır
Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, dün Çankayada, mezunen An-karada bulunan Sofya maslahatgüzarımız Sabri Rızan ile Kütahya valisi Halûk Nihat Pe peyi ve Antalya valisi İhsan Sabri Çağlayangil’i kabul etmiş ve öğle yemeğine alıkoy -muştur.
Avrupa konseyinde delegelerimiz Türk tezini parlak bir şekilde izah ettiler Slrasbourg, 24 (a.a.) (Afp) —
Avrupa Konseyinin bugünkü o-turumunda ilk sözü alan Türkiye delegesi Osman Kapani ezcümle şunları söylemiştir:
(— Geçen yaz mevsiminin na-
zik günlerinde, bütün Türk milleti yekvücut olarak tecavüze karşı ayaklanmıştır-
Korede kızılların hücumlarına cesaretle karşı koyan Türk bir-(Sonu Sa. 4 Sü. 1 de)
Mr. Russel Dorr |Amerikaya gitti
İstanbul, 24 (a.a.) — İktisadî İşbirliği İdaresi Türkiye İcra Komitesi Başkanı Orta Elçi Russel Dorr, beraberinde eşi olduğu halde bu sabah saat 10 da uçakla Nevyorka müteveccihen şehrimizden ayrılmıştır.
MEHMET ÖZBEY
TEKLİFİ HAKKINDA ! NE DİYOR?
Burdur Milletvekili Meh-; met Özbey tarafından vali ; konakları ile Kaymakam ev-, lerinin veremle savaşta kul- ! lanılmak üzere Sağlık ve ) Sosyal Yardım Bakanlığı- ' na devri hakkında bir ka- ■ nun teklifi yapılmıştır. ■
Mehmet Özbey teklifinin ) gerekçesinde ezcümle şöyle ( demektedir: ,
«İnsanlar
arasında en
çok tahribat yapan hasta- ) lıkların başında gelen ve- « remin, son yıllar içinde ( türlü sebepler tesiri altın- ( da, dünyanın her tarafın- ( da arttığı bir hakikattir. J Memleketimizde de sos- ) yal ve ekonomik tesirler ( neticesi olarak bu âfet her (
Sonu Sa- 4 Sü. 8 de)(
Hareketten birkaç
gür» önceki durum
Amerikalı memnun Türk memnun.. Yakında
bu arkadaşlığın neticelerini de göreceğiz
Tarım Bakanı Nihat Iğriboz (Yazısı 4 üncü sayfada)
El dokumacıları
Pamuk
satışı
İ Cumhurbaşkanı \ kooperatif temsilcileriyle görüştü
lara tütün gönderebilir miyiz... Zannetmem...
Bir kaç müntahip adama sigaralarımızdan ikram ettiği^ m iz zaman çok beğendiler... İngilizce bilenler Amerikan siga-j lalarının da esasını Türk tütü? nünün teşkil ettiğini biliyorlar, Bu tütün işini çay vo saire ild mübadele ederek daha ziyada Seylân üzerinde denesek fen^ olmıyacak... Pakistanın uğraşa (Sonu Sa. 3 Sü. 4 de)
İzmirdeki ticarî ihtilâf halledildi
İzmir, 24 (Hususî) — Ekonomi ve Ticaret Bakanı Zühtü Velibeşe, bugün de İzmirli sanayiciler ve pamukçularla hususî mahiyette birer konuşma (Sonu Sa. 4 Sü. 6 da)
AKINTIYA---1
I____KÜREK
Macaristan bize
Numaralı parklar Numarasız işler!
Eski İstanbul Valisi, sayın Lûtfi Kırdar, şu Taşlık işinin müdafaasını adanı akıllı üzerine almıştır. Bugün elbette arsaların fiyatları yükselmişmiş! Elbet-
nota vermiş!
Budapeşte, 24 (a.a.) (Afp) —inin kararı ile Türkiye - Bulga ı nakalenin durduğunu ve bu bir Macar hükümeti 24 Kasımda ristan hudutlarının kapanması- taraflı tedbir neticesi Bulgaris Budapeşte Türk elçiliğine ver- nı protesto etmiştir. Tebliğ o tan dahilinden-geçen milletler-diği notada 7 Ekimde Türkiye- [ tarihtenberi hudutta bütün mü | ( (Sonu Sa. 4 Sü. 2 de)
te 5 milyona çıkan 2 numaralı park, 50 milyon eder-
Yeşil saha bu sayede mu-
radına erenler sahası olmuş! Biz Prost’u inınr müte-
hassısı zannederdik.
^YEDEKÇİ^
Meğer akinesi
Sayfa: 2
ZAFER
25/11/1950
6un Gecen

HAKARET
İlâhi gensoru !
Me - De
DAVASI
San’at bahisleri
Bugünlerde en bayıldığım da, gensoru vatanperverliği. Gensoru açılır veya açılmaz. Benim için ikinci plânda bir iş. Ben, olup bitenlere bayılıyorum. Muhalefetin, vatan, millet ve muhalefet adına her ortaya çıkışı bayağı komiğime gidiyor. Dün, ulemalarının gensoru hakkında yazdığı âlimane yazıyı katıla katıla okudum. Adamcağızı meşhur şalına sar sarmala hemen İngiltero’yo gönder: Birinci sınıf eşantiy-yon. Çünkü onunki kadar pestenkerani mantığı bu derece â-limane bir eda ile ortaya sürüp de, üstelik kendi kendini hapt etmiş turfanda bir politikacıya dünyanın hiç bir yerinde rastlıyamazsınız.
Büyük vatanperver, iktidarı yeniden istilâ peşinde! Gafil olduğu için haklıdır; çünkü arkasında hâlâ, Atatürk var sanıyor: «Yenilirsem de gelir kurtarır» diyor, «hızır gibi
imdada yetişir, sanıyor. A beyim, o İnönü muharebesi bir defa idi. Ve Atatürk de bir de-
fa ölür. Şimdi, bakın can pazarı Kore'de; Mançurya hudu-
du boyunda! İnsanın: «Var mısın?. diyesi geliyor. Ama bana soracaklar: .Taşlıktaki ar-
sayı kapıp da kaçan mı?» eyvallah! 'MIH
Ya, ünlü bir okuyucunun resmini ve ismini basarak müşteri toplamağa çalışan bir çalgılı
gazino ilânı gibi:
.Gensoru
açıldığı takdirde falan da kür-
süye çıkacak» diye yapılan reklâmlara ne buyurursunuz!
Hulâsa yok tabiî! öyleyse aç gensoruyu! Bu işi yaparken sana cesaret versin diye de tut Bölükbaşı'nm elinden; Şallı’ya da yazdır, sonra dayan! Gensoru dediğin ne? Maksat, sonunda Türk müdafaa gücünün, Kore yüzünden, zayıfladığı palavrasını ortaya atıp, Çankaya köşküne giden yola bakmak!
Havagazı Şirketinin iki memuru arasındaki hâdisenin içyüzü
Bundan bir müddet evvel gazetemizde »Havagazı şirketinde bir ihbar üzerine tahkikat başladı» başlığiyle bir yazı neşredilmiş ve bı; yazıda Havagazı ve Elektrik Şirketi idare âmiri Kadir Seçkin hakkında tahkikat açıldığı bildirilmişti. Haber aldığımıza göre, ortada bir ihbar olmayıp sadece kasten çıkarılan bir şayiadan dolayı bizzat Kadir Seçkin tahkikat açılmasını istemiştir. Netekim Kadri Seçkin, hakkın da isnatta bulunduğu iddia-siyle aynı müessesede çalışan Haşan Akkol aleyhine dâva açmıştı.
Dün 4 üncü Asliye Ceza Mah kemesinde bu dâvaya devam edilmiş, savcı Haşan Akkol’un suçunu sabit görerek cezalandırılmasını istemiştir. Duruş -ma başka bir güne bırakılmıştır.
Devlet Tiyatrosuna ait bir açık mektup
Fransız Komedi Tiyatrosu temsili
“Le Secret,,
T Yazan
Adalet SÜMER
Comâdie - Française sosye-, ferlerinden Mme. V6ra Korâne idaresindeki resmî Frahsız tiyatro kumpanyas. iki oün evvel şehrimize gelmiş ve Büyük Tiyatroda temsillerine başlamıştır.
Trup 23 kasım perşembe gecesi ilk olarak H. Ben-nstein'ın 3 perdelik Le Secret isimli piyesini oynadı. Temsilden önce M- Mau-rice Escand bir önsöz yapmış ve bu konuşmanın sonunda Fransız sanatkârları teker, teker takdim etmiştir. Biz tabiî onları o-yun başladıktan sonra yavaş, ydvaş tanıdık ve sanat yönünden bazısını Maurice Escand’ın ifadesini gerçekler, bazısını ise bu ifade yanında daha zayıf bulduk.
Le Secrefnin Paris’te tutulan piyesler arasında olduğu söyleniyor. Eğer biz sanatkârların misafirliklerini bir yana bırakır da hakçasına konuşmak istersek Berntein’ın piyesinin pek de öyle denizaşırı, toprakaşırı memleketlere taşınacak kuvvette bir eser olmadığım söylememiz icap eder- Evet, doğrusu Fransız psikolojisine uygun bir piyes. Kıskanç bir kadın ruhu gdyet ustalık ve zarafetle kaleme alınmış, bol bol da fransızların o ince esprileriyle beslenmiştir. Ama itiraf edelim ki Le Secret oldukça da hareketsiz bir piyestir-Repertuvarlarınm ilkinde misafir Sanatkârların bize daha görmeğe alışmadığımız yenilik ve mükemmeliyette bir eser vermelerini beklerdik.
«Gabrielle (Mme. Vera Ko-rene) kendinden gelmeyen her saadeti yıkmak temayülünde o-
lan bir kadındır. Onun için en samimî arkadaşı Henriette Hoz-leur (Mile. Annia Gaillard) ile genç diplomat Deniş Le Guenn (M- Jacques Torrens) arasındaki aşkı bile bozmak ister. Evenme-lerine mâni olamayınca bu sefer de eskiden Henriette'in dostu olan Charlie ’ Ponta - Tulü (M. Maurice Escand) yî meydana çıkararak kan kocanın arasını açar- Fakat sonradan pişman o-larak hakikati kendi kocası Cons-tant (Maurice Donneaud) a itiraf eder. Bu yüzden Gabrielle kocasının sevgisini kaybeder gibi olursa da neticede Henriette ile Denis'nin birleşmeleri onları da birbirlerine yaklaştırıra
Görülüyor ki Le Secret kıskanç bir kadın ruhunun tahlilidir. Gab-rielle'i Mme. Vera Korene oynadı ve bir yüzü ifrit, diğer tarafı müşfik bir kadının ruhunu ince geçişlerle aksettirerek seyircilerin takdirini kaza^dv Bu ilk temsilde bilhassa Mile. An-nie Gaillard hassas oyunuyla dikkati çekmiş, jön prömiye M. JacquQs Torrens ise, hele ilk perdede, hayli mübalâğalı bir tamperaman göstermiştir-
Misafir sanatkârlar hakkında daha iyi bir fikir edinebilmek için diğer eserlerin de temsilini blekletmefi blhaska klâsiklerden Phâdre’i seyretmek yerinde olacaktır. M. Maurice Escand Phâdre’den çok ateşle bahsediyor. Bu gece onların Racine’in bu meşhur trajedisini aynı ateşle oynıyarak güzel bir oyun çıkaracaklarım .ümit ederiz.
30 yıllık ahlâksız bir sabıkalı dün yakalandı Bir kaç gün evvel şehrimizde bir yaralama hâdisesi sebebiyle sahte bir binbaşı yakalanmıştır. Yaptığımız tahkikata göre, Hüsamettin Süngücü isminde birisi 15 - 16 yaşlarında bulunan Haydar ve Niyazi isim ierinde iki çocuğu kandırarak eski tıp inşaatı, civarına götür müştür. Her iki çocuğun bir miktar para istemesi üzerine Hüsamettin Süngücü ile aralarında münakaşa başlamış ve bu arada Hüsamettinin başı taş la yarılmıştır. Çocuklar bununla da iktifa etmeyip mezkûr kimseyi yalnız bir paltoyla bırakmak üzere çini çıplak soy-muşlardır. Süleymanın vaki şikâyeti üzerine çocuklar polis tarafından yakalanmış ve hak lafında kanunî takibata geçil -miştir. Fakat davacı Süleyman Süngücü hâdisenin ilk safhasını meçhul bırakmak istemiş ve bu arada kendisinin de emekli binbaşı olduğunu söylemiştir. İfadeleri arasında mübayenet görülen bu kimsenin yapılan tahkikat sonunda sabıkalı dolandırıcı olduğu anlaşılmıştır. 30 senedenberi muhtelif şehirlerde dolandırıcılık ve kendi ne memur süsü vermekten 7 mahkûmiyeti ile 15 sabıkası bulunan Süleyman hakkında gerekli tahkikata başlanmıştır.
Ulvi Yenal İstanbul'a gitti
Millî takım çalışmalarını takip etmek üzere Beden Terbiyesi Genel Müdürü Danyel Ak-bel ile Futbol Federasyonu Baş kanı Ulvj Yenal İstanbula gitmişlerdir.
Futbol Federasyon Başkanı Ulvi Yenal millî takım çalışmaları ve İsraile karşı çıkacak olan takımın tespiti ile yakından alâkadar olacaktır.
Öğrendiğimize göre, Ulvi Yenal vazifesine yeni Beden Terbiyesi Teşkilât Kanunu çıkıncaya kadar devam edecektir.
ir el ilânında, sana açık mektup neşretmek fikri, pek öyle herkesin aklına gelir cinsten olmasa gerek. Bu fikir, müddeti, biraz da lüzumundan fazla sürmüş bir dâhinin, ikide bir ortaya attığı, meydana saldığı, piyasaya sürdüğü fasiledendir. Lâkin yeni bir zemin üzerinde yürüdüğümüzü, yeni bir okuyucu ve dinleyici kitlesi karşısında bulunduğumuzu ve yeni bir idrâk, bilgi ve moral denizi içinde yüzdüğümüzü seçemiyen, otuz yıldanberi aynı ağızla, aynı perdeden, aynı gazeli okuyan, bir vakitler başarı kazanan, bir vakitler civarına dehşet salan, bir vakitler de toz - duman içinde okuduğu fermanın imzasını kimseye göstermeden, (benim) diye haykıran bir (Dâhi) nin.
Muhip, bu bahse girmek istemezdim. Çünkü, kaypak bir zemin üzerinde, asılsız ve mös-netslz hayaller etrafında, hele mülevves ve çirkin mevzular çevresinde dolaşmaktan hiç hoşlanmam. Betahsis bu zemin, bütün memlekete yapılacak şekilde şümullü, akıllara durgunluk verecek şekilde fa-sa-fiso cinsinden ve bütün bataklara rahmet okutacak derecede müteaffin olunca, beni' hiç oralarda aramamalıydın..' Gerçi aramadın, ben kendim karcına çıkıyorum. Lâkin içimde bir eziklik, bir derin keder, bir ağır bunalma hissederek.
Buna emin ol.
Muhsin Ertuğrul’un, Tiyatrosu ilânının baş sında, sana doğru fışkıı cavüzünü okuyunca, ' L__ vazife duygusuna kapıldım. U-zun zamandır, resmî bir kisvenin, binişine bürünerek; .tiirlii şanjanlar gösteren bir atlat-] maçalar serisinin şaşırtıcı yollarına saparak ve otuz yıldan-beri tekrarlana tekrarlana âdeta alışılmış, âdeta ısınılmış ve adetâ benimsenmiş, bayağı, pestenkerani aforizmaların gölgesi altına sinerek, devam ettirdiği bu komedyayı, son perdesinden yakalayıp çürük yumurta yağmuruna tutmamak da elden gelmezdi. Bilhassa benim için, çok eski bir hakkın, çok kutsal bir emeğin ve alabildiğine keskin bir husumet ve adavetin hesap bakiyesine el atmamak, korkaklık ve zebunküşlük olacaktı. Binaenaleyh sana yapılan hücumu, bir sürü emsali bana yapılmış olana benzettim ve işte hesap masasına çöktüm. Sen de dinle, okuyucular da dinlesin:
Muhipciğim, Muhsin Ertuğ-rul'un huzuruna, ilk evvel, 928 senesinde çıktım. Eserimin adı (Aktörler) idi. Bir çok defalar kendisiyle görüştüm ve tiyatro mevzuu hakkmdaki fikirlerimi, cesaret ve samimiyetle, önüne attım. Bu fikirlerin, çok genç ve çok yeni bir sanat ele-
Devlet sayfa-ıran te-biraz da
- Ahmet Muhip Dıranas’a
----- Yazan----
İlhan TARUS
J maninin ağzından çıkmış ol-' maları haysiyetiyle, onun nazarında kıymet ifade edeceğini ' düşünmüştüm. Bana gülme, o 1 devirde henüz 19 yaşındaydım " ve Hukuk Fakültesinin ikinci
* sınıf imtihanlarını vermekle ’ meşguldüm. Kısa zamanda an-
* İndim ki, Muhsin, tiyatro mev-' zuu etrafında, kendi görüşün-1 den ve kendi fikrinden farklı
görüşlere, fikirlere, alışkın değildir. Yalnız alışkın olmamak-p la kalsa iyi; bu görüş ve fikirleri ileri sürmeğe cüret e-; denlere iyi gözle bakmaz. Bununla kalsa cana minnet; eğer karşısındaki o görüş ve fikirleri müdafaada ısrar ederse, ' kim olursa ölsün, onu evvelâ nasihatla, sonra tehditle, sonra : da tenkil ile yola getirmeğe ' kıyam eder. Ben bu usullerin ' hiç birisine pabuç bırakmadım. Çünkü görüşüm vç fikrim, ân mahsulü değildi. Derleme de 1 değildi, yarım yamalak edinilire de değildi. Takriben iki ay ’ zarfında Muhsin Ertuğrul’u ya-; nımdan ayrılmış ve karşıma l.' geçmiş buldum. Neticeleri tah-
■ rrıin edersin: Gene bugünkü gi-1 bi Edebî Heyet Başkanı olşn "■ JRefik Ahmöt Sevengil, tek nüs-’ ha el yazması eserimi (kaybetti). Bunu samimiyetle iddia etti, hattâ gazetelerle ilân, et-
■ rafa işaa, teminlerle temin de
■ eyledi. Düşün, ilk eseri Edebî
* Heyetçe kabul edilmiş bir ço-1 cuk yaşta delikanlının inkisa-
■ rını..
Aldırmadım dersem yalan
1 olur. Fakat boşverdim ve. ikinci eserimi ortaya çıkardım. Bunu üçüncü, dördüncü, beşinci eserlerim takip etti. Nihayet kimsenin el süremiyeceği, dil uzatamıyacağı, yanına varamı-yacağı altıncı eserimi ortaya
Demokrat Parti Ankara 11 İdare Kurulunun
Barışseverlerİn dönkü duruşması Hükümetin Koreye asker gönderme kararını dağıttıkları beyanname ile millî menfaatlere zarar verecek ve millî mukavemeti kıracak harekette bulunan Barışseverlerin duruş -masına dün öğleden sonra saat 14 de Ankara 2 numaralı as -kerî siyasî mahkemede devam edildi.
Bu celsede, îstanbulda cemiyet merkezinde yapılan aramada bulunan beyanname ile diğer evraklar tetkik edilmek üzere sâvcıya verilmiştir.
Mahkerpe, Barışseverlerin tah liye talebini duruşma yargıcının muhalefetine rağmen iki ekseriyetle reddetmiştir, . Ayrıca, beyannamenin iki a-dedinin savcılığa verilip yeril-tfiçdiğinin ve hükümetin Ko reye asker gönderme kararının tarihinin teabitini ilgililerden sorulmasına karar verilmiştir.
D.P. Bilecik müfettişliği
Afyon milletvekili Dr. Avni Tan Bilecik parti müfettişliğine tâyin edilmiştir.
Dr, Avni. Tan’a yeni vazifesinde başarılar temenni ederiz.
. — Hayır, Selim., dedi. Göz-
, lerim tyığlı olarak hayatta bir adım bile atmam. Her zaman ’ belki kati olarak, ne istediğimi pek bilmem ama.. İstemediğim şeyleri, emin ol, çok iyi bilirim..
Selim onun söylediklerini ağzından çıkacak her bir kelimeyi biran evvel öğrenmek istercesine, bakışları onun dudaklarına takılmış olarak büyük bir merak ve heyecanla dinliyordu.
Artık içindekini tutamaz hale gelmişti. Gülşen kendisine itimattan bahsettiği zaman nasıl feryada benziyen bir sesle haykırdı ise, yine öyle bağlrırcasına:
— Seni kaybetmek istemiyorum Güllü., dedi.
Gülşen gülmek için kendini zorlayarak:
— Bu yüzden içini ferah tutabilirsin.. diye cevap verdi. Ben galiba hiç bir zaman ev-lenmiyeceğim...
— Bugün için belki henüz bir karar vermedin, ama Gülşen.. İstikbal hakkında da katî bir hüküm yürütemezsin... Hepimizin yarın ne olacağımız, nelerle karşılaşacağımız ne belli?.. Belki günün birinde şenin de karşına seveceğin bir adam çıkar?...
attım: (Karıncalar)!... Bunu, İstanbul Şehir Tiyatrosunun 937 sezonu programında ilân etti, afişlerini yaptırdı ve rollerini tevzi etti. Bu vaziyet karşısında, Muhsin’in, her şeye rağmen (sanat) tabusu karşısında diz çöktüğüne hükmetmek lâzım geliyordu. Ne safmışım: Matbuat Umum Müdürlüğünde (Sadri Ertem) adlı âlet, (Karıncalar) ın, oynanamıyacak derecede ileri fikirli, yeni görüşlü, alışılmamış tarzlı ve ifadeli olduğuna hükmederek, oynanmasını yasak etti. Fakat aynı Sadri Ertem, gerçek müessiri, bir samimî konuşmada, bana itiraftan da çekinmedi.
Burada, yirmi satır içinde hülâsa ettiğim tiyatro yazarlığı hayatımın, ömrümden yirmi yıl aldığını da belirtmeliyim. Bu uzun ve yıpratıcı cidali, bir çok defalar kaybeder gibi oldum. Bu arada hikâye sanatında okuyucularımın iltifatına, gazete ve dergi sahiplerinin a-lâkasına mazhar oldum. Üç tane hikâye kitabı, yüz elliden fazla hikâye neşrettim ve pdı-mı, hiç olmazsa mahdut bir kitleye, duyurdum. Fakat tiyatrodan da vazgeçmedim: Geçen yıl (Çoban Köpeği) adlı eserimi, bu yıl da (Ümit) adlı eserimi verdim. Bütün bunların, cümlesinin, her türlü şartlar ve taahhütler altında, Muhsin Ertuğrul tarafından tutulmuş ve sahneye çıkarılmış e-serlerin pek çoğunun, belki hepsinin fevkinde olduğunu, burada tereddütsüz iddia edebilirim. Senin, Necip Fâzıl’ın ve Cevdet Kudret’in bir kaç eseri müstesna olmak üzere, Türk tiyatrosuna, benim eserlerimin şereften başka bir şey kazandırmıyacağını, her zaman,
Büyük balosu
16/12/1950 Cumartesi günü akşamı ANKARA PALAS salonlarında verilecektir.
Bu balonun her cihetle mükemmel ve eğlenceli olması için şehrimizin yüksek sosyetesine mensup bir çok bayanlar ve komiteler geniş ölçüdeki hazırlıklarını bitirmişlerdir.
Demokrat Partinin bu büyük balosuna muhakkak iştirak edinir.
Bilet Satış yerleri:
Bankalar caddesinde: îpek İş mağazaları. Bankalar caddesi: Tüccar Terzi Kemal Milâslı. Anfartalar caddesi: No. 137 Yalım Ticarethanesi. Anafartalar caddesi: No. 237 Altan kundura ticaretevi. Zincirli Cami sırasında: Bulgurlu Hamdi ticarethanesi. Yenişehir: Rıza Sevinç Billûriye mağazası.
GBK UZ MALIBİr
her yerde, her türlü şartlar ve kayıtlar altında, öne sürebili-
Fakat ne çare? Bir kere Muhsin’in nazarında, tiyatroya (yakın) adam olmak lekesiyle lekelenmiştim. Onun yanma, civarına tırmanmağa, ona karşı söz söylemeğe niyetli olduğumu ikrar etmiştijn. Büyüklerin, hükümet erkânının, bir takım yanaşma ve gözdelerin önünde, dimdik durma kabiliyetinde olduğumu ispat eylemiştim. Bu ağır suçlar, beni, kıyamete kadar bağlı kalacağım sanatımdan uzaklaştırdı, uzak tuttu.
Muhsin, bu nüfuz ve kuvveti nasıl elde etti? Biz biliyoruz ki o, mütareke devrinin başlarında, Ermenilerden devralınan tiyatro sanatında, sadece bir (Aktör) dü. Rusya’ya gidip S^tanislavski’yi, Meyerhold’u ve Almanya’ya gidip Reinhard’ı seyretti. Müteaddit seyahatlerine rağmen İngiltere'de, Fransa’da ve hattâ Hollysvood'da, bir şey görebildiğini tahmin-etmem. Fakat ilk saydığım üç yerden ve üç adamdan, bana da müteaddit defalar gösterdiği, üç (albüm) getirdi ki, burada bu albümleri, birer (kapan) ve birer (sihirbaz sandığı) olarak zikretmekten nefsimi menedemem. En büyük ve ilk başarılarında, Şehzadebaşı sezonunda ve Tepebaşmda, ortaya çıkardığı ve servet, şöhret, başarısına kaynak ettiği büyük piyeslerde döndürdüğü dolap, bu üç albümden aynen mizansen ve dekor kopyacılığı etmesinden ibarettir. Size yalan, bana gerçek: Hauptman’m, Strindberg’ın, İbsen’in piyeslerinde ortaya attığı mizansenler, aynen ve harfiyen, bu albümlerden çıkartmadır. Aynen ve harfiyen seyahat hâtıralarından ibarettir, aynen ve harfiyen tekliftir. Eğer beni dâva eder veya münakaşaya girişip delil ister veyahut vaktiyle tutturduğu kavgaya, çekişe tevessül edip cevap isterse, ispatı işten bile değildir.
Ne diyor, ne diyor açık mektubunda: (Tiyatro eserlerinin kaderlerine kimse tesir edemez. Eser kuvvetli ve cazip olsaydı, seyirciler ve münekkitler, piyes iyiydi ama, sahneye fena kondu, kötü oynandı, derlerdi. Öyle demediklerine göre, size ait olan zaaf yüzünden, niye tiyatroyu kö tül üy örsünüz?)
Bu rütbe cüret karşısında, sınıf dönen kötü talebelerin mantığı bile kaskatı kesilir Muhip; kaskatı kllisir de dağılır, gider. Biz, tiyatro seyircisine ve münekkitlerin topuna, ağız dolusu küfür eden Muhsin Ertuğrul’u unuttuk mu canım? Daha onbeş yıl evvel Se-lâmi İzzet'i cehaletle, Nurullah Ataç’ı dayakla, Refi Cevad’ı (Sonu 5 nci sayfada)
Kore için birinci teklif İki teklifim var. Büyük Millet Meclisimize ve Hükümete saygılı bir ısrarla sunuyorum.
Birinci önemli teklif:
Kore’de şehit olanlara bağlanacak aylıklar hakkındadır. Bu aylıklardan hiç bir tek santim vergi veya başka bir şey kesilmemesi şartı kanuna konmalı. Verilecek 450, veya 135, yahut her ne kadarsa, aylık sahibi o miktarı net olarak almalı. Aman! O eski maliyeci zihniyeti bu aziz ve mukaddes konu üzerinde de fırtına gibi esmesin, estirilmesin...
Bu taraftan kayıtsızlığa ö-teki taraftan alçaklığa kurban olan (Refah) vapuru rahmetlilerine ikramiye verecektik. Miktarını tayin ettik. Maliyeci fırladı, sanki mübarek ciğerini koparıp söküyormu-şuz gibi ağzı köpüre köpüre vergi keseceğini söyledi ve çekip aldı da! Kanuna (bu ikramiye vergisizdir) kaydını teklif ettik, güme gitti. Ve mu vaffak olamayışımıza karşı maliyeci pis pis sırıttı. Bari bu sefer ve bu devirde böyle olmasın.
Eğer bu yazım çıkmadan önce kanun çıkarsa, yine Meclisten ve Hükümetten rica e-derim, hemen bir tâdile başvursun: (Kore şehitlerine verilecek maaş dereceleri budur ve bunlardan hiç bir vergi kesilmez.) desin.
Usul, teamül, mevzuat, bütçe, fasıl, bu bapta kanun var lâfları Türkiye Büyük Millet Meclisi için ne kale duvarıdır, ne aşılmaz uçurum.
Millî hâkimiyette milletin bütün kudret ve yetkilerini kendisinde toplayan, tek mümessil olan Türkiye Büyük Millet Meclisi; milletin, memleketin iyiliğine ve yararına olan her tâdili yapar, her kanunu kaldırır ve yerine başka kanunları koyar. Anayasa’yı bile muayyen şartlar ve mucip sebeplerle tadil etmeğe yetkili olan Millet Meclisinin, Kore şehitlerinin arkada bıraktıklarına verilecek aylıklar hakkında çok geniş ve yepyeni bir zihniyetle hareket edeceğine eminiz.
Ben bu emin oluşta o kadar ileriye gidiyorum ki hattâ bu teklifimi Maliye Bakanımız sayın Ayan, Bakanlığı adına bizzat öne sürecektir. Ve sürmelidir de.
Kore şehitlerimizin arkada bıraktıklarına kepçe ile verir görünerek sapı ile geri söküp çıkarmak gibi bir köhne ve battal maliye zihniyetinin son defa hâkim olmasına, Allah ve millet aşkına meydan vermi-
Aka GÜNDÜZ
Gülşen yine zorla gülerek:
— Yarını bırak... dedi... sen şimdiye, şu önümüzde uzanıp giden yola bak.. Hiç karşıdan bize doğru sevebileceğim adama benzer kimsenin geldiği var mı?.. Yolda kimsecikler yok, gördün mü?..
— Evet, görünürde kimsecikler yok. Fakat ileride.. Meselâ şu dönemeçten sonra karşımıza birinin çıkıvermiyeceği ne malûm? Günün birinde elbet birisi karşına çıkacak Güllü.. Ya onu sen de seversen...
— Hiç kimseyi sevemiyece-ğim ben galiba Selim..
— Buna şimdiden nasıl hükmedebilirsin ki?..
— Nasıl?. Neden?.. Niçin?.. Bilmiyorum Selim.. Bildiğim bir şey varsa o da ömrüm oldukça sevemiyeceğimdir...
— ömrün oldukça mı?..
— Evet, ömrüm oldukça..
— Ya sevilirsen Güllü., ve,
Nakleden: Ş. TAYLAN sonra,., derin., ümitsiz bir aşkla sevildiğini anlarsan, merhamet de mi edemezdin?..
Genç kız hafifçe omuzlarını kaldırdı.. Bakışları uzaklara dalmıştı. ı
— Merhamet... Çok basit I bir his o... diye cevap verdi. Her insim herkese karşı her *
zaman içinde bir merhamet (
hissi duyabilir.. Ama sevgi.. O bambaşka bir şey.. İnsan kal- 1 bini hiç söz dinletebilir, sevmediği zaman onu sevmek için ,
zorlayabilir mi?.. Zorla Sevgi ,
olur mu hiç?.. Ve buna muka- j
bil sevdiği zurnan da, sevmek- 5
ten vazgeçirebilir misiniz kal- ,
binizi?.. j
Glilümsemeğe çalışıyordu. J?a j
kat heyecan içinde olduğu her ,
halinden belli idi. ,
Selim yine onun söylerini t
içer gibi bütün dikkatiyle dinliyordu. Onup sesinde, ve ba- , 1
kışlarının ta derinliklerinde bir i
I Tefrika No. 35
şeyler sezer gibi, olmuştu.
— Ya karşında seni canı gibi.. Canından da fazla seven biri çıkarsa... diye ısrar etti. Ve sen de, onun biitün saadetinin, bütün hayatının sana bağlı olduğunu anlarsan...
Gülşen, yine hafif hafif başını salladı. Fakat bu sefer cevap vermedi,
O zaman Selim birdenbire, boğulur gibi bir sesle:
— İşte seni öylesine seven biri var., diye devam etti.. Hayatta yegâne düşüncem... yegâne arzum... yegâne ümidim sensin benim Gülşen... Seni nasıl sevdiğimi bilemezsin.. İşlerlnii düzeltene kadar birkaç ay daha sana hislerimi aç-matnağr kendi kendime karar vermiştim). Ama artık sabrım, tahammülüm kalmadı.,
Beniin olmanı.. Bütün bütün hayat boyunca benim olmanı istiyorum,.
Heyecandan nefesi tutularak soluk soluğa kalmıştı. Şim di ondan bir cevap bekliyordu. Biraz evvel gözlerinin söylediğini anlar gibi olmuştu. Fakat bunu bir de onun kendi ağzından duymak için yanı-
Gülşen kendini bir tehlikeden korumak istercesine vücudunu geri çekerek kollarını i-leri atmış gözleri de korkuya kapılmış gibi irileşmişti. Hay-kınrcasına:
— Ya Gülüz?., diye soruverdi.
Çığlığa çok benziyen bu ses te hayretle karışık öyle bir dehşet vardı ki Selim şaşırdı. Genç kızın, kendisini itmek i-çin uzanan ellerini tutarak a-vuçlarına aldı. Onları yavaş yavaş okşıyarak:
— Ne oluyorsun? Ne var? Gülşen diye sordu. Ne demek istiyorsun? Anlamıyorum ki..
Gülşen biraz kendino gelir gibi olmuştu. Biraz evvelki ha linden utanıyor ve birdenbire o kadar boş bulunduğu için kendi kendine kızıyordu. Başı göğsüne düşerek ancak işitile-bilen bir sesle:
— Gülüz’le nişanlı değil misiniz?... diye söylendi.
Selim bütün bütün şaşkına dönmüştü.
Gülşen'in bir şeyler bildiğini anlamıştı. Nereden bildiğini ve ne kadara kadar bildiğini şu anda kendi kendine soruşturacak halde değildi. Yalnız kendisini onun karşısında suçlu görüyordu ve onun bu dereceye kadar hayat hakkında bilgisiz oluşuna şaşıyordu. Bu kızcağıza hakikati nasıl anlatabilecekti.
— Gülşen, dedi. Emin ol Gülüz’le aramızda hiç bir zaman evlenmek bahis *nevzuu olmamıştır. Ne ben onunla evlenmeyi düşündüm, ne de o-nun aklından, karım olmak hiç bir zaman geçmedi. İnanıyorsun değil mi bana? Birbirimize verilmiş hiç bir sö-
(Devanı edecek)
Trenlerin hareket saatinde yapılan değişiklik
Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğünden bildirilmiştir:
Bazı trenlerin Haydarpaşa’ya varış ve Haydarpaşadan kal kış saatlerinde zarurî sebeplerle değişiklik yapılmıştır.
1/12/1950 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek bu değişikliğe göre,
12 N. Ankara ekspresi treni Haydarpaşa’dan 20.30 yerine 20.05 de;
54 N. banliyö treni Haydarpaşa’dan 19.55 yerine 20.13 de;
16 N. Adapazarı treni Hay— darpaşadan 7.10 yerine 7.20 de kalkacak ve 11 N. Ankara ekspresi treni Haydarpaşa’ya 9.15 yerine 9.20 de varacaktır.
İki kömür hırsızı yakalandı
Dün, İstasyonda bulunan kömür vagonlarından 40 kilo kömür çalan Osman Kayıkçı ve Cevat Güldeden isimlerinde iki kişi yakalanmış ve haklarında kanunî takibata geçilmiştir.
Meclis Komisyonlarında
Dilekçe Komisyonu: Bugün saat 9.30 da toplanacaktır.
TAKVİM
25/11/1950 — Cumartesi
Rumî: 1366 — Kasım 12
Hicrî: 1370 — Safer 13
Vasati Ezan,
öğle İkindi Akşam
İmsak
2.:
NÖBETÇİ ECZANELER
Ceıbeci, Yenişehir, Hayat

ZAFER
Sayfa; 3
DışPolitika
Sudan’da
plebisit
1936 tarihli Ingiliz - Mısır andlaşmasmın Mısır hükümeti tarafından feshi teşebbüsü üzerine Kanal bölgesinde bulunan İngiliz kuvvetlerinin mevcudiyeti gibi, Sudan'ın istikbali meselesi de yeniden canlanmış bulunmaktadır. Mısır, bir eyaleti telâkki ettiği Sudan’ı istemekte, İngiltere ise, Dışişleri Bakanı Bevin’in ifade etmiş olduğu gibi, bu memleketin halkının kendi istikbali hakkında bizzat karar vermesi lüzumunu ileri sürmektedir.
Bilindiği gibi, Sudan üzerinde İngiltere ile Mısır müşterek bir idare tesis etmişlerdir. 1899 da akdolunan bir mukavelename ile bugüne kadar devam ede gelmiş olan bu müşterek idare, Mısır’ın istiklâl kazanmasını müteakip çok girift ve daimî surette anlaşmazlık doğurabilecek bir mahiyet almıştır. Çünkü, Mısır, Sudan’ı istemekte ve bu büyük memleketin «Nil vâdisinin vahdeti* esasından madut bulunduğunu iddia etmektedir. Bununla beraber, bugüne kadar Mısır’ın bu iddiaları tahakkuk safhasına girememiş; Ingiltere, müşterek idareye iştirakte devam etmiştir.
İdare eden devletlerin durumu böyle iken, muazzam bir toprak parçası üzerinde 7 milyon nüfus barındıran Sudan’da da Mısır’ı veya İngiltere’yi isteyenlerin mücadelesi devam etmiştir. Öyle görünüyor ki, Sudan’ın kuzey de, büyük şehirlerde oturan ve Arap kültürüne sahip bulunan halkı Mısır idaıesini istemekte; daha güneyde kabile hayatı geçiren kütleler ’sc rastgele telkin lere tâbi olarak, kâh İngiliz, kâh Mısır idaresini tercih etmektedirler. Bununla beraber, bütüıı bu mücadele havası içinde, Mısır idaresine, daha doğrusu Mısırla birleşmeğe taraftar olan partinin üstün bir faaliyet derecesi gösterdiği ve dâvayı Mısır lehine halledecek g*îbi göründüğü bir sırada, yukarda bahsettiğimiz muahede feshi meselesi ortaya çıkmış ve bir anda işin bütün rengi değişmiştir.
Mısır’ın İngiltere île mevcut andlaşmasını feshetmek için teşebbüslerde bulunduğu ve bu konuda Kahire’de yarı resmî müzakere ve yoklamalar yapıldığı bir sırada, umumiyetle Mısır başkentinde oturan ve burada hususî bir nezaket ve itibarla karşılanan İsmail El Azharî namındaki zatın süratle Hartum’a avdet ettiği, bir ç,ok gazetecilerin gözünden kaçmamıştır.
İsmail El Azharî, Sudan’ın Mısır’la birleştirilmesini isteyen partinin başında senelerce mücadele etmiş bir zat olarak tanınmaktadır. Ve Kahire sarayında görmekte olduğu itibar da bundan ileri gelmektedir. Lâkin, Mısır’ın büyük itimadına sahip bulunan bu zat, Kahire’de Dışişleri Bakanı ile İngiliz elçisi, Sudan meselesi üzerinde becellc-şirlerken memleketine döner dön mez, senelerden beri müdafaa ettiği dâvayı, yani Mısır'la birleşmek tezini bir tarafa bırakarak, bütün Sudanlıları ve Sudanlı par tileri ittihada davet etmiş ve memleket halkının, istikbalini bizzat tayin etmek üzere plebisit yapılmasını istemiştir.
Mühim bir dâva da millî birliğin teessüs edivermesi ve plebisit gibi en makul usule başvurulması şüphesiz ki mesut bir neticedir. Bununla beraber, bu mesut neticenin en az bugün için Mısır’ı tatmin etmediği ve Sudan dâvasını ne olacağı peşinen kestirilemiyen halk oyuna bağlamanın Mısırlı idarecileri memnun etmediği aşikârdır.
Ingiltere'nin durumuna gelince; şüphesiz ki bunu kestirmek zordur.. Lâkin kulağı delik bir gazetecinin, Mısır Dışişleri Bakanı ile İngiliz Büyük Elçisi Ste-venson arasında cereyan ettiği
S Güney Kore i Cumhurbaşkanına göre 7Z |B. Milletler Kore’nin iç fişlerine karışmamalıdır
Syngman' Rhee, 3 bu 'konuda şiddetli bir \lisan kullandı
Kore ve Amerikan murahhasları Güvenlik Konseyinde
Seul, 24 a.a. — Cumhurbaşkanı Syngman Rhee, hükümetinin Birleşmiş Milletlerin Kore ic işlerine müdahalesini hiç bir zaman kabul etmiyece-ğini söylemiştir.
Bu beyanat, Güney Kore Cumhurbaşhanı tarafından Birleşmiş Milletlerin yatıştırıcı tavrına karşı yapılan , en şiddetli hücumlardan birisini teşkil etmektedir.
Rhee, programını- izah ederek bu programdan bir santim ayrılmıyacağını bildirmiştir:
Millî Mecliste evvelce seçilmiş olan 200 Güney Koreli saylavın yeri baki olduğu halde boş bırakılan 100 üyelik i-çin yalnız Kuzey Kore’de seçimlerin cereyanı.
Birleşmiş Milletler tarafından izhar edilen arzuya rağmen Kore’de genel seçimlere geçilmesi bahis mevzuu -değildir. Fakat «Birleşmiş Milletlerin cumhuriyet hükümetine
yaptığı hizmeti nazqrı itibara alarak şimdiye kadar bu teşkilâtla açık bir muhalefete girişmeği bertaraf ettik ve Se-ul’e gelecek olan Birleşmiş Milletler Kore Komisyonunun meseleye bir hal çaresi bulmasını beklemekteyiz. Fakat Birleşmiş Milletlerin iç işlerimize müdahelesini hiç bir veçhile müsamaha ile karşılıyamayız.
Tek taviz: Rhee, kuzey eyâletlerine tâyin ettiği valilerden bahsetmemiştir.
Bu valiler «Meclis seçimlerini hazırlamak için» Kuzey Kore halkı tarafından seçilecek tir.
Rhee, sözlerine şöyle devam etmiştir:
Komünistlerin ilham ettikleri savaş sözde halk tarafından se-vilmiyen hükümetimizin idaresini yalnız güneye inhisar ettirmiştir.
Bu beyanatın metni, istihbarat Bakanlığı tarafından Se-ul’de neşredilmiştir.
PULSUZ İSTİDA
Dünya’nın aynası:
Pekin yine şikâyetçi
Amerikan uçakları yeniden tecavüzde bulunmuşlar
Pekin, 24 a.a. (Afp) — Pekin
radyosu perşembe günü yeniden
Cin topraklarının Amerikan uçak
lan tarafından
bombalandığım
vc makineli tüfek ateşine tutul-
duğunu bildirmiştir-
Radyo, bu taarruzların 15-18 Kasım tarihlerinde yapıldığım ve Amerikalıların 2 ilâ 4 uçaklık gruplar halinde hareket ettiklerini ileri sürmüş ve uçakların Çin topraklarında bulunan çok sayıda kasabalar üzerine yangın bombaları attıklarım iddia et-
Alman polis kuvveti
imtiyaz Sahibi:
Güneş Matbaacılık T.A.O. adına Başmuharrir
MÜMTAZ FAİK FENİK
Bu Nüshada Yazı İşlerini
Fiilen İdare Eden
Fatin Fuad
Basıldığı Yer: Güneş Matbaası — Ankara
iddiasiyle açıkladığı bir konuş -manın bu hususta hayli aydınlatıcı bir mahiyet taşıdığı kanaatindeyiz. Mısırlı devlet adamının «Sudanlılar, İngilizlerin çekilmesini istiyorlar, tarzındaki iddiasına, İngiliz diplomatı: «Bana gelen haberlere göre öyle de-
ğil..) cevabını vermiştir.
İngiliz diplomatına gelen haberler doğru ise, Sudan plebisiti İngiltere lehine sürprizlerle dolu olabilir. Lâkin bu sürprizlere şaşmamak lâzımdır. Çünkü ma dem ki İsmail El Azharî gibi fa voriler yetiştirebiliyorlar... Ve madem ki Sudan’da yalnız 200
bin kişi okuma yazma bilmektedir...
Mücahit TOPALAK
Otomatik silâhlar kullanılması kararlaştı
Bonn, (Nafen) — Batı Alman ya polis kuvvetlerinin yakında otomatik silâhlarla takviye e-dileceği bildirilmektedir. Şimdiki halde 87.000 kişiden ibaret olan Batı Almanya polisi elindeki silâhlar mevcut durumda bir hâdise çıktığı takdirde işine yaramıyacak kadar zayıftır. Bu polis birliklerine şimdi mit-ralyözler ve otomatik tabancalar da verilecektir. Çoğu 1873 senesinden kalma silâhlarla mücehhez bulunan polis bundan sonra en son modern silâhları kullanabilecektir.
Doğu Almanya’da Sovyetle-rin kuvvetli bir komünist Alman ordusu teşkil etmeleri ve buna modern silâhlar vermeleri üzerine Batı Almanya işgal makamları bu yolda tedbirler almaya mecbur olmuşlardır. Do ğu Almanya’daki kuvvetlerin emrinde ayrıca tank ve topçu birlikleri de bulunmaktadır. Bu na karşı batılılar Batı Almanya’daki askerî işgal kuvvetlerini arttırmaktadırlar. Önümüz deki hafta içinde yeni Amerikan takviye kıtalarının Batı Almanya'ya gelmelerine intizar edilmektedir.
Sen garip bir çalgıcısın neyine gerek gümüşlü zurna ?
Kendilerine muhalif süsü verenlerin, huyları malûmdur. Her hangi bir meselede keskin zekâlarının (!) erdiği kadar mugalâta yapmağı ve ortalığı karıştırıyorum zannın-da bulunmaları artık alıştığımız bir taktiktir.
Yenicami’in önünde söyledikleri yalana Sirkeci’de inanacak kadar sağduyu (!) sahibi olan bu eski iktidar düşkünleri halen yeni bir hülyanın peşine düşmüş bulunmakta ve bundan büyük işlerin çıkacağına inanmış görünmektedirler.
Onlar zaten öyledir, fazilet devri diye isim taktıkları on iki senelik devrenin bütün seyyiatı ortada durmakta, kenarda köşede kalmış bulunan teferruatı ise her gün birer birer vatandaşların hayret nazarları karşısında açıklanmaktadır.
Bütün bunları bir kenara bırakarak, hiç yoksa, Sayın Cumhur Başkanının Büyük Millet Meclisini açış nutku üzerinde durmalarını akıl edebilmelerini çok isterdik.
ı O günü hatırlamak ferasetinde bulunsa idiler, Kore’ye asker göndermek meselesi hakkindaki Cumhur Başkanının sözlerinin Meclisin büyük ekseriyeti tarafından nasıl karşılandığını ne geniş bir alâka ile alkışlanarak tasvip edildiğini anhyacaklar ve girişmek istedikleri taktiğin muvaffak olamıyacağını kestireceklerdi.
Fakat bu çeşit aklı selim onlarda ne gezer?...
Hikmet YAZICIOĞLU
Kore Röportajları
(Başı 1 inci sayfada) tığı İslâm Ekonomik Birliği de bunu kolaylıkla temin eder zan-nındayım.
★ '
Bugün sabah kahvaltısı hoşumuza gitti. Fakat öğle yemeği o kadar iyi değildi.. Veyahut iyi idi de biz artık Türk yemeği ister olmuştuk... Hakikaten ben de o vaziyetteyim. Apikoğ-lu sucuğu, pastırma, kaşar peyniri, fasulye piyazı, fasulye pi-lâkisi, ıskara balık... burnumda tütüyor. Bundan sakın yemeklerimiz fenadır mânası çıkarmayın... Bilâkis beş bin kalori üzerinden ve mükemmel şeyler yiyoruz. Fakat ne yaparsınız ki millî yemeklerin hasretini çekmemek de mümkün değil...
Akşama doğru haberi aldık. Bu akşam Generalin de dahil olduğu ikinci kafile iki trenle gelecek. Amerikalılar ayni tertipte hazırlıklarını yaptılar.. jipler, kamyonlar, kılavuzlar irtibat subay ve erleri, her şey hazır.. Yemekler hazırlandı.. Koğuşlar temizlendi. Noksanlar tamamlandı... Akşam yemeğinden sonra istasyona gittik. ; İlk tren 8,30 da ikinci tren de 11 de geldiler ve dünkü gibi karşılanarak kışlalara yollan-
Bu geliş daha muhteşem olmuştu. Çünkü Tugayın Bandosu bu kafilede idi. Caddeler İzmir Marşı, Pilevne Marşı, Harbiye Marşı gibi bir çok Türk marşları çalan Türk bandosunu ve bunu takip eden binlerce kişilik bir yürüyüş kolunu seyreden halkla doldu ve taştı... İzmir nerede, Kore nerede demeyin.. Siz de bilirsiniz ki Adalar hariç Koro Asyanın en doğusu, İzmir de aşağı yukarı en batısıdır. Garptan Şarka geliş... Bu geliş değil âdeta atlayış oldu. En garptan gelenler en Garbın marşını da getiriyorlar.. Bu marşı çalan, ama burada çalan dudaklar neler hissettiler bilemem.. Benim içim içime sığmadı.. Gözlerimden sıcak ve tatlı yaşlar boşandı. Parmaklarım buz gibi, tüylerim diken diken... Allahtan artık hiç bir dileğim kalmadı... Bu geceyi nasıl geçirdiğimi bilmiyorum... Sevinç gözyaşının mânasını bugün daha iyi öğrendim....
İstasyonda generallerini bek-liyen subayların ve erlerin babalarını karşılar gibi el öpmesi, generalin de hepsini ayrı ayrı kucaklaması görülecek manzara idi... Bundaki haşmete muhakkak —yedi kandilli türbe— bile gıpta etmiştir... ve zannetmem ki hiç bir evlât babasını ve hiç bir baba evlâdını bu kadar hasretle kucaklasın..
Kaynaşmış bir kütle asıl burada... Bu beş bin Türkün kaynaşmasına dost ve düşman muhakkak ki herkes hayran... Bu kıta bu arkadaşlığın semerde- , rini çok yakında idrâk edecek.. Hepimiz dua edelim...
Amerikan garnizon komutanı Generali elinden gelen bütün ihtimamla misafir etti. Dost bir ordunun generaline gösterilebilecek her şeyi yaptı... Amerikalı memnun Türk memnun.. Ve pek yakında bu arkadaşlığın da neticelerini göreceğiz..

Gece yerleşmek hayli güç oldu. Subayların eşyaları yine yctiştirilememişti. Fakat Amerikalılar ne yaptılar, yaptılar bu kafileye de yatacak temin ettiler. Bu kafile de 20 Ekim gece yarısından sonra istiraha-
te çekildi. Ertesi gün bir kafilemiz daha kalıyordu ki bu da akşama doğru geldi. 21/10/1950
günü akşamı bütün sefer kuv-
vetimiz
garnizonda toplanmış
oldu. Şimdi bütün gayretimizle
çalışıyor, kendimize çeki düzen veriyorduk...
Bir taraftan insan,bir taraftan malzeme ve silâh temizliği devam ediyor, asıl mühimmi de, iaşe işi bizim levazım heyeti tarafından devralınıyordu. Demek ki yavaş yavaş yemeklerimiz de Türkleşecek ve artık biran evvel vazifemize başlamaktan gayri endişemiz kalmıyacaktır. İşittiğimize göre yarın veya ö-bür gün vasıtalarımız da gelecek.. En çok beklediğimiz radyo. Ankara Radyosunun neşriyatını haber aldık ama henüz
dinliyemedik.. ve ancak 25 E-
kimde dinliyebileceğimizi talimin ediyoruz.
Şimdi bugün öğleden sonra, eratın çarşıya çıkışını ve gezişlerini anlatayım size... Evvelâ iki taraf da merakta... Bizimki-
ler merakta burası nasıl yer diye.. Onlar merakta şu işittiğimiz ve ancak gece karınlığında görebildiğimiz Türkler nasıl insanlar diye... (Hakikaten ge-
ce caddeler karanlık, fakat söndürmeden değil, tesisat yok). Nihayet bu iki kütle birbirleri-
ne kavuştular.. Ezelden âşıkmış gibi hemen de anlaşıverdiler... Zaten ilk kafileden biraz da âşi-
nalık var.. «Haşim nika Türkü — Merhaba Türk», «Haşim Nika Korean. da «Merhaba
Koreli, demek... Şimdilik bu kadar yetişir elbette.. En çok çavuşlar hoşuma gidiyor... Saf Anadolu çocukları... Sağ kolundaki ay yıldızı gösterse soldaki
nişan, solunu gösterse sağdaki
ay görünmiyecek korkusiyle
öyle bir süzülüşleri var ki görmeyin...
Sokaklar muhtelif milletlerin
fotoğrafçı, filimci ve gazetecisiyle dolu.. Mehmetçik bunlara poz vermesini o kadar iyi bili-
POYRAZOĞLU
Akoğlunun katli dâvâsı
Bundan iki sene önce, şehrimizin tanınmış zenginlerinden İbrahim Akoğlu ile Ayşe Nazireyi öldürdüğü iddiasiyle 2 inci ağır ceza mahkemesinde yargılanmakta olan Sabri Po-lât’ın duruşmasına dün de devam edilmiştir. Savcı, tornavida ile açılan sandığın yeniden teşkil edilecek bilir kişinin tet kikinden geçmesini istemiş ve mahkeme bir başka güne bırakılmıştır.
Buckingham sarayında ziyafet
Londra, a a. — Londra'ya yaptıkları üç günlük resmî ziyaret sonunda Hollanda kraliçesi Juli-
ana ve prens Bernhard şerefine Ingiliz kral ve kraliçesi arafın-dan Buckingham sarayında bir ziyafet verilmiştir. Çok samimî cereyan eden bu ziyafette Hollanda hükümdarları ile Ingiliz krallık ailesi erkânından başka
çok mahdut sayıda davetli hazır bulunmuştur.
Hollanda kraliçesi ve prens Bernhard, Cuma sabahı uçakla Lahaye'ye hareke# edeceklerdir.
Hiroshimadanberi
Japonyayı ki3a bir zaman içinde ziyaret etmek imkânını elde edince şu üç mühim Japon şehrini gezmeği arzu ettim: Tokyo, Kyoto ve Hiroşima. Ziyaretlerime Tokyodan başladım. İlk intibaım asri hayata karşı aşırı bir iptilânın bulun-
Japonya •••
yuna kiraz çiçekleri resimleri yaparlar.
duğu idi.
Uzak Şark şehirleriyle mukayese edildiği takdirde şehir geniş sokaklara ve bulvarlara sahip vo tomizdi. Haricî görünüşü itibariyle bir garp şehrinden tamamiyle farksızdır. Fakat Japonlarla kısa bir temas sizi bir kaç asır geriye götürmek için kâfidir. Bir Japon kadını mükemmel bir İngilizce ile bana, evlendiği gün babasının, kendisine çok güzel ve kıymetli bir hançer hediye ettiğini, bu han-
Tam bir Japon evi dekoriyle süslenmiş olan evinde dostum Mutsuru beni yemeğe davet etti. Yemekte iken bahçe tarafındaki kapının iki kanadını açınca beyaz çiçekler içinde bir düzine kadar kiraz ağacı göründü.
Bu manzarayı seyrede ede ye-
mek yedik.
Yemekten sonra Elçiliğin em-
rime tahsis ettiği ve şoförü bir
Japon olan otomobil ile Mutsu-
ru’yu gezmeğe davet ettim. Ha reketimizden biraz sonra bisik-
letli yaşlı bir köylü arabamıza çarparak yere düştü. Şoför bir-
denbire durdurarak
arabadan
çeri saklamasını
ve kocasının
şerefini ve namusunu lekeliye-
cek bir harekette bulunduğu tak
dirde kendisini nasıl öldürmesi
lâzım geldiğini bu hançerin ona hatırlatacağını söylediğini anlattı. Diet meclisi üyelerinin ilk defa olarak bir AvrupalI gibi giyinmeğe başladıkları zaman bu garp elbisesinin pantalonunu nasıl giymeleri lâzım geldiği ü-zerinde bir hayli tartışmalar olmuş ve pantalonun ön kısmının arkaya gelecek şekilde giyilmesine karar vermişlerdir.
Gazeteci olduğum kadar bir büyük İngiliz gazetesinin muhabiri sıfatiyle de bir çok mühim Japon şahsiyetlerinin evlerine dâvet edildim. Hemen bütün Ja-
atladı vc ihtiyar köylünün yardımına koştu. Halk etrafımıza toplanmıştı. Bir polis memuru gelerek tahkikata başladı.
İhtiyar köylü' kaldırıldığı zaman elinden kan akıyordu. Ben, ihtiyarın şoföre bir tokat atacağını zannediyordum. Halbuki
şapkasını yavaşça çıkararak şoförü selâmladı. Şoför, selâmı
mağrurane bir şekilde iade etti, çünkü içinde yabancılar bulunan bir elçilik arabasının şoförü idi. İhtiyar köylü şoförü tekrar tek-
rar selâmlamağa devam ediyor-
du. Mutsuru bana aralarında
pon münevverleri gözlük kullanırlar. Belki Japonların gözlerinde doğuştan bir zafiyet bulunduğu zannedilebilir, halbuki bunun asıl sebebi Jap^on dilinde okuyup yazma öğrenmenin zor olmasındandır. 10, 12 yaşındaki bir Japon çocuğu, 1500 muhtelif harfi öğrenmek mecbu riyetinde kalır. Bir gazeteyi tam bir şekilde okuyablimek için 2500 harfi bilmek lâzmdır. Bir’ insanın yaşını doğduğu günden hesaplamayıp, ana rahmine düş tüğü günden itibaren sayarlar.
Tokyodaki hayat diğer bütün işgal altındaki memleketlerin hayatına benzemektedir. Harbin neticelerinden çok zarar görmüş ve ekseriyeti teşkil eden insanlar bulunduğu gibi karaborsacılıktan faydalanarak servet yapmış açıkgözler de vardır. Eskiden hali vakti yerinde ve zengin olan sınıfa mensup olan kimseler bugün çok kötü duruma düşerek sırasiyle evvelâ mücevherat gibi kıymetli eşyalarını, daha sonra evlerindeki mobil yalarını, elbiselerini satmak mecburiyetinde kalarak geçimlerini terhine çalışmaktadırlar. Fakat Japonlar sefalete karşı hayret edilecek bir şekilde ken dilerine has bir disiplinle tahammül göstermektedirler. Büyük bir sefalet içindeki böyle insanların hallerinden şikâyet etmelerine ve isyan etmelerine imkân yoktur. Bunu bir millî izzeti nefs meselesi sayarak kat lanırlar. İşgal makamları nez-dinde hallerinden şikâyette bulunmağı küçüklük addederler.
Japon imparatoru bugün dahi Japonyanın büyük ve mukaddes bir simasıdır. Onu tabaasının gözünde küçültmeğe çalışan her faaliyet iflâsa mahkûmdur. İmparatorun kendisini, fâni bir Japon vatandaşı olduğunu, mağlûbiyetten sonra resmen ilân etmesine rağmen, bugün dahi o yeryüzünde ulûhiyeti temsil e-den bir varlık addedilir. İmparatorlarını gördükleri zaman büyük bir heyecanla yaşlılar o-nun önünde diz çökorler ve diğerleri itaatkâr ve hürmetkar bir şekilde «banzai» diye bağırırlar.
geçen konuşmayı tercüme etti. İhtiyar köylü biraz içki içmiş ve arkadaşlariyle beraber kiraz bahçelerini gezmeğe çıkmış, kazanın kendi hatası yüzünden olduğunu söyliyerek özür dilemiş. Şoför de arabayı iyi idare edemediğini ve kendisinin bu kazaya sebep olduğundan bahsederek mazeretini bildirmiş.
Burada bütün kazalar hiç bir tartışma, hiç bir hakaret ve bağırma olmadan kapatılmaktadır. Ölümle neticelenen bir kazada ölenin cenaze masraflarını alâkadar makamlar öderler, işte , o kadar.
Kyoto’ya gitmek için yerlile i rin bindiği tVenle mi, yoksa A-merikalılann bindiği trenle mi seyahat edeceğimi benden sordular. Birinci halde lüks, hususî trenle gidecektim. Öteki tren ise harbi kaybeden bir .milletin halkına mahsustu. Ben bu İkinci treni tercih ettim. İstasyon o kadar kalabalıktı ki bir yere yerleşmenin imkânı yoktu. Bir kondüktöre müracaate mecbur kaldım. Kondüktör bir yabancı olduğumu anlayınca bana gayet nazik davrandı ve kendi kompartımanında yer verdi.
Kyoto ve civan pek emniyette değildi. Bir çok azılı çeteler şehir ve civannı haraca kesiyorlardı. Dostum Goyo bana garip olduğu kadar da düşündürücü bir vaka anlattı:
Genç bir hırsız bir eve girerek bulduğu kıymetli eşyayı, elbiseleri ve bir şişe de viskiyi
alarak kaçmış. Viski ile adamakıllı sarhoş bir halde kaç saat sonra hırsızlık yaptığı eve gelmiş, ev sahibi vakadan habersiz uyumakta olduğundan genç hırsız kendisini uyandırarak bütün çaldığı eşyaları, viski hariç iade etmiş ve büyük bir üzüntü içinde ev sahibinden affetmesini
Japonlar arasında itaat ve disiplin o kadar ileri gitıyıiştir ki bu hasletler deliler arasında bile görülür. Bir akıl hastahane-sinde bir delinin, hastahane müdürünü gördüğü zaman gayet hü,rmetkâr bir tavır takınarak selâm verdiğini gözlerimle gördüm.
Kyoto’da büyük bir çocuk kalabalığı ve ekseriyeti teşkil e-den gebe kadınlar göze çarpıyordu. Bana refakat eden bir Amerikan doktoru dedi kİ :«A-merikada olsam çocuklara âzâ-mî ihtimam için elimden geleni yaparım. Fakat Allahın buraya bir sari hastalık vermesini istiyorum. Çünkü bu nüfus arfışı başka türlü hafifletilemez. Geçen sene 2 milyon çocuk doğdu. Bunlar ne yeyip no içecekler?»
Hiroşima bana ilk önce alelâ-de bir şehir intibaını Verdi! Şehrin içinde infilâk merkezinin etrafını çeviren büyük bir harabe hâlâ mevcuttu. Şehrin diğer kısımlari yeni evlerle'ye büyük mağazalarla dolmuştu. Şehir sekenesini teşkil eden insanların bütün Japon şehirlerinde görüldüğü gibi yüzlerinde hiç bir mâna okunmıyoriju. Onların üzerinde bomba Fır tesir yapmamış gibi idi. Sebzelerin boyları gayri tabiî bir şekilde büyümemiş ve yeni dikilenler de tabiî inkişafına devam etmekte idi.
Şehrin hastahanesine yaptığım bir ziyarette gördüm ki bu müthiş infilâkın eserleri hâlâ mevcuttur. Yoşıkava adında beyaz giyinmiş bir Japonun arkasında ve kollarındaki ciltte pen-be bir renk almış bir çok yaralar vardı. Kendisi infilâk esnasında bombanın patladığı yerden bir kilometre mesafede tramvayda bulunuyormuş. Bir tecrübe Kobay’ı gibi kendini bütün dünya tıb adamlarına göstermiş hattâ bu sebepten Amerikaya bile seyahat edeceğini umuyordu.
Atom bombası Hiroşimalıları korkuttuğu kadar da sevindirmiştir. Onlar bu korkunç felâketi büyük bir yer depremi gibi kendilerine has büyük bit ââbır ve metanetle kabullenmişlerdir. Japonlar ancak dünya basını yayınlarını okuduktan sonradır-ki Atom bombasının insanlık için bir cinayet olduğunu Öğrenmişlerdir. İnfilâktan sonra bu (Sonu 5 inci sayfada)
Soldan sağa:
1 — Sonuna (ı) gelirso Antt/rika-nın yaptığı bir yardım olur (İki kelime), atın yavrusu 2 — Mosafo,
Bugün Amerikalıların Japon-yada hiç bir mukavemetle kar-
şılaşmamaları imparatorun sayesindedir. O milletinden, memleketlerini işgal edenlerle iyi geçinmelerini ve iş birliği yapmalarını istemiştir. Halk imparatorun bu arzusuna o kadar
büyük bir itaat göstermiştir ki bugün Japonyada hiç bir has-mane nümayiş olmadığı gibi Japonlar, galipleri daima güler yüzle karşılamaktadırlar.
Mart sona geldiği zaman Japonlar bütün politika gürültülerini dünya hâdiselerini âdeta birdenbire unutuverirler ve ki-
raz ağaçlarının çiçek açma mevsimini kutlamağa hazırlanırlar. Japonlar kiraz ağacını çok severler. Anneler çocuklarını, kiraç çiçeği koklatmak için ağaçların dallarına doğru kaldırırlar. Mektep talebeleri bo-
ANKARA RADYOSU CUMARTESİ — 25/11/1950
7.28 — Açılıg ve Program. 7.30 — S. Ayarı. 7.31 — Vals. Polka vo Paso Doble’ler (Pl.) 7.45 — Haberler vo Hava Raporu. 8.00 — Türküler (Pl.) 8.25 — Günün Programı. 8.30 — Mozart - Fa Majör Piano Konçertosu (Pl.) 9.00 — Kapama-
12.15 — 13.15 — Asker Saati:
(16. m. 83 . 17840 Kc/a T.A.V. Kısa Dalya Postaaiyle Beraber Yayın). 12.15 — Memleketten Selâm. 12.30 — Askerin İstediği Havalar (Pl.r 13.00
— Haberler. 13.15 — Klâsik Saz E-scrlcri. 13.30 — öftlc Gazotcsi. 13.45
— Şarkılar. 14.00 — Radyo Salon Orkestrası. 14.30.— Tango. Rumba. Konga vc Samba'lar (Pl.) 14.55 — Konuşma: Spor Haberleri. 15.00 — Kayıp Mektupları. Hava Raporu. Akşam Programı ve Kapama.
16.58 — Açılış ve Program. 17.00
— Gocuk Saati. 18.00 — S. Ayarı. 18.00 — Dans Müziftl (Pl.) 18.30 — Şarkılar. 19.00 — S. Ayarı ve Haberler. 19.15 — Tarihten Bir Yaprak. 19.20 — Yurttan Sesler. 19.45
— Radyo 1le İngilizce. 20.00 — Gitar Soloları (Pl.) 20.15 — Radyo Gazetesi. 20.30 — Serbest Saat. 20.35 — İncesaz (Hlcazkâr Faslı). 21.15 —
gurbette kalanın ölçü birimi, ters boylifti 4 — Bal nuk 5 — Torsi:
özlediği 3 — Bir i: eski bir Türk yapan, etmen, do-bclirtl, nota. Bek
tagl. ilâve 6 — Tersi: çok deftir, tersi: baaıboa. kaba bir kumaş 7 — yeni, hisar, doğruluk 8 — Walt Dlsney’ln eseri 9 — Kepazeliği, tersi Satıcı 10 — Tersi: Mecnun, küçük
Yukarıdan aşağıya:
1 — Hastalık, faydalı 2 — Utanma. bir ilimiz 3 — Bir içki, bağı bos 4 - ED 5 - Ham kavurt Ğ — Güzel sanatlar 7 — Nota. bjf-„u?uv. bir harfin okunuau 8 — Belirti, hane 9 — Edat. Tl 10 — Esas emirler (iki kelime) 11 — Fransada bir şehir, ırmağın gcçtlftl yer 1? — Bir İsim, akıllı 14 — Eşik, torsi: ilâh 15 — Tek, bir müessesenin yazı iğlerini yapan.
Tcrtibcdcn: N. Ü.
Uvertürler (Pl.) 21.35 — Opera Aryaları (Pl.) 22.00 — Konuşma. 22.15 — Şarkılar. 22.45 — S. Ayan vc Haberler. 23.00 — Dans Parçaları (Pl.) £3.30 — Program ve Kupama-
ZAFER
25/11/1950
Sayfa: 4
Dünkü Meclis
El dokumaları
Başmakaleden devam:
(Başı 1 inci sayfada) Şevket Mocan tarafından ileri sürülen teklifin geçilmiştir. Bu söz alan Adalet Özyörük, 141 in maddelerin tadiline dair bir tasarının yakında Meclise sunulacağını bildirmiş, bu itibarla Şevket Mocan’ın teklifi ile hükümetten pek yakında gelecek tasarının birleştirilmesi lüzumu na işaretle, şimdiden bir karar almanın doğru olmadığını be -lirtmşitir.
Bu suretle teklifin görüşülmesi hükümet taasrısınm Mec lise gelmesine tehir edilmiş ve Ankara milletvekili Salâhattin Benli tarafından verilen «gay-rîmenkule tecavüzün defi» ne ait cezaların arttırılmasını derpiş eden kanun teklifine geçilmiştir.
Bu arada söz alan C.H.P. Bin göl milletvekili Feridun Fikri Düşünsel, tekliflerin komisyonlarda müstaceliyetle müzake -resi için tüzükte bir şekil olma dığını, bu itifarla heyeti umu-miyenin reyine müracaatın ha tali bulunduğunu ileri sürmüş tür.
Başkanın tüzüğün ilgili mad desindeki sarahati belirterek oya sunduğu bu telkif de reddedilmiştir.
Hariciye köşkü meselesi Müteakiben, Samsun milletvekili Muhittin özkefeli’nin «Hariciye köşkü» hakkında Baş bakanlıktan sözlü sorusunun görüşülmesine başlanmıştır.
Prof. Köprülünün verdiği
Soruyu cevaplandırmak üzere kürsüye gelen Dışişleri Bakanı Prof. Köprülü, resmî malûmata göre, durum hakkında açıklamalarda bulunarak demiş tir ki:
«1 — Saraçoğlu Başbakan sı-fatiyle hariciye köşkünde ikamet ettiği müddetçe elektrik, su ve havagazmdan başka bir masraf bakanlık tarafından ö-denmiş değildir.
2 — Haşan Saka Dışişleri Bakanlığı vazifesini ifa ederken hariciye köşkü için yukarıda arzettiğim masraflardan başka jîr masraf yapılmamıştır.
3 — Haşan Sakanın Dışişleri Bakanlığı esnasmda ikamet etmekte bulunduğu kendi evinde, kordiplomatiğe verilen ziya fet masrafları müstesna, kendi evinin tamir, tâdil ve telvini i-çın hiç bir ödenek tahsis edilmemiştir.
Esasen bu mülk hususî emvalden sayıldığı için devletçe bunun tamiratına ait her hangi
müzakeresine münasebetle Bakanı Halil inci ve 142 inci
bir masraf yapılmıyacağı Maliye Bakanlığınca tasrih edilmekte ve hariciye köşkünün o-narılması hakknda muhtelif senelere ait şu rakamlar veril -mektedir:
1942 de 5159, 1944 de 748,
1945 de 354, 1946 da 43.313,
1947 de 102.406, 1950 de 6.500 lira.»
Bu sırada, bir milletvekilinin «Mestureden bir şeyler var mı?» şeklindeki sözlerine karşılık Köprülü «Mesture mestur ol duğıı için ve esasen isminden de anlaşılacağı veçhile bunun kay d: kuydu olmadığından, bu hususta malûmat veremiyeceğim» diyerek mukabele etmiştir.
Soru sahibinin izahatı
Söz alan soru sahibi Muhittin özkefeli verilen izahatı tat minkâr bulmadığını söyliyerek, Saraçoğlunun Başbakan olduğu halde hariciye köşkünde otururken, Dışbakanı Haşan Saka nın da kendi evini resmî kabul ler için devlet parası ile «tadil, tezyin ve telvin» maksuduyla 60-70 bin lira harcadığını be -yanla; bunun bir suiistimal, bir zimmet olduğunu ileri sürmüş ve şunları ilâve etmiştir:
«Çok muhterem arkadaşlar;
îşi ve sözü bağlıyalım, daha fazla uzatmıyacağım. Madem ki bu açık ve katî suiistimaldir, zimmettir, bunu Haşan Saka ödiyecektir ve mahkemeye suçlu olarak verilecektir. Bakın ki bu milleti kimler ve nasıl i-dare ediyordu. Ya o tahsisatı mestureler? Kafamda bu isti.-fam bir çengel gibi takılı duruyor. Sonra da böyle bir şahıs yüz kızartıcı bir suçun faili o-lunca ortada mevcut Seçim Ka nununa ve diğer kanunlara göre nasıl olur da milletvekili seçilebilir. Tutanakları henüz Meclis encümeninde olduğuna göre, Komisyon ve Meclisin bil hassa dikkatini çekerim.
Haşan Saka kürsüde
Muhittin özkefeli’den sonra söz alan C.H.P. Trabzon millet vekili Haşan Saka, hiç bir suiistimali olmadığını, devlet parasından şahsî evi için bir tek kuruş dahi sarfetmediğini, yalnız devletin resmî ziyafetleri i-çin para ödendiğini söylemiş ve bunun da pek tabiî olduğunu ileri sürmüştür.
Demiryolları ile liman idarelerinin teşkilât kanununda bazı değişiklikler yapan tasarı ile, ulaştırma ve bütçe komisyonlarının raporlarının kabulünü müteakip celseye son verilmiştir. Büyük Itfillet Meclisi Pazar tesi günü saat 15 de toplanacaktır.
El dokumacılığının kalkındırılması hususunda hükümet tarafından alınan karar gereğince Ticaret ve Ekonomi Bakanlığı tarafından Ankaraya da -vet edilen Dokumacılar Küçük Sanat Kooperatifleri temsilcileri dün saat 15 de Ticaret ve Sanayi Bakanlığı salonunda son ve umum heyet toplantılarını yapmışlardır.
Smırkent delegesi ve îsparta milletvekili Dr. Tahsil) Tola’nın başkanlığında yapılan dünkü toplantıda ilk olarak bir nu -maralı komisyondan gelen rapor okunmuştur.
Bu raporda, Küçük Sanat Kooperatiflerine ait fenni tesis paralarının Halk Bankasına devredilmesi ve kooperatifin bu bankaya ortak olması derpiş e-dilmekteydi.
Uzun müzakerelerden sonra rapor ekseriyetle kabul edilmiştir.
Bundan sonra kooperatife ham madde temini ve mamûlle-rin sürümü hususunda hükümleri ihtiva eden 4 numaralı komisyon raporları da temsilciler tarafından müzakere edildik -ten sonra kabul edilmiştir.
Vaktin gecikmesi göz önüne alınarak ve bu sabah saat 9 da toplantıya devam edilmek üzere müzakerelere son verilmiştir.
Toplantıdan sonra temsilciler Gar Gazinosuna giderek şereflerine verilen kokteylde hazır bulunmuşlardır.
Bu sırada Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, Devlet “ Fevzi Lûtfi Karaosmanoğlu, Başbakan Yardımcısı Samet A-ğaoğlu, İşletmeler Bakanı Prof. Muhlis Ete, Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Salih Korur ve Ticaret ve Ekonomi Bakanlığı Müsteşarı Faruk Sünterde kok teyide hazır bulunmuşlardır.
Bakanı
Cumhurbaşkanı, kooperatif temsilcileriyle bir saatten fazla hasbihalde bulunmuş ve 3 gün denberi devam etmekte olan müzakereler hakkında izahat al mış ve el dokuma sanayii ile yakından alâkadar olmuştur.
Tarım Bakanı Nihat İğriboz-un istifa ettiğine dair gerek bir ajans tarafından ve gerekse Halk Partisi mehafilinde bir şayia çıkarılmıştır.
Fabrikalarımız
Korede umumî
Harp malûllerinin maaşları
Avrupa ordusu
Bu haberin hakikatle asla ilgisi yoktur. Nihat İğriboz istifa etmemiştir, vazifesine devam eti inektedir.
Nihai İğriboz, istifasını yalanladı
(Başı 1 inci sayfada) likleri kütle halinde milletimizin şerefli itimadı ile desteklendiklerini hissetmektedirler.
Bu hususta çok mânalı bir hadiseden bahsedeceğim. Cumhurbaşkanımız Celâl Bayar Büyük Millet Meclisinde yaptığı demeç te Birleşmiş Milletlerin davetine icabetle hükümetin Koreye derhal asker göndermek kararını aldığım bildirdiği vakit bu sözleri karşılayan sürekli alkışlan hâlâ işitir gibi oluyorum-
Bu suretle Türkiye Birleşmiş Milletleri camiasına bağlılığının müspet delillerini ibraz etmiştir. Simdi batıdan ancak mütekabil teminatlar beklemektedir. Bu Assamblenin bazı üyelerine hitap ederek kendilerine şunu soruyorum:
Bir komünist kuvvet tarafından Boğazların kontrol edilmesini kabul edecek misiniz? Bu kuvvetin birdenbire Yakın Doğu. Süzeyş kanalı, size sıkı sıkıya bağlı bulunan denizaşırı memle-ketlera en serî münakale yollan üzerine çökmesini kabul edecek misiniz?
Atlantik Paktına dahil olmamız bizim için fevkalâde ciddî bir keyfiyettir. Bundan dolayı bir Avrupa ordusu projesini hararetle karşılıyor ve bunun tahakkuk etmesini istiyoruz. Avrupa ordusunun teşkilinde memleketlerimiz işbirliğinin en bariz bir delilini görüyoruz. Bundan dolayı bu ordu hakkındaki düşüncelerimizi size tasrih etmek istiyorum. İlk tahlilde bu orduyu, ilk tecavüze uğrayacak milletin imdadına yetişebilecek bir kuvvet olarak görüyorum- Teca vüze uğrayacak bu millet ister Türkiye, ister Yunanistan, ister Berlin'in cesur halkı, ister İsveç
Bu kuvvetin aynı zamanda ve bilhassa Yakın Doğunun emniyetini temi etmesi lâzımdır. Bu
diğer Atlantik ve kendilerine bulunduğumuz ve Birleşik A-ve mutlak mu-
suretle hareket Paktı devletlerinin bilhassa bağlı Fransa, Ingiltere merika'nın derhal kabelelerini beklemenin teminatım teşkil edecektir.»
Sadri Maksudi Arsal’ın nutku
Strasbourg, 24 a.a. (Afp) — Avrupa toplantısında Osman Kapani’den sonra söz alan Ankara Milletvekili Arsal meslek-daşınm izahını desteklemiş ve süratle kollektif bir müdafaanın teşkili lüzumuna ve Avrupa’yı tehdit eden tehlikeye assamble-nin dikkat nazarlarını çekmiştir.
Arsal, medeniyet ve milletler hürriyetlerinin müdafaası için acele olarak bir Avrupa ordusu teşkili için assamblenin hükümetler nezdinde ısrarda bulunmasını istemiş ve demiştir ki:
«— Atlantik ve Akdeniz’in yekvücut olduğu hiç bir zaman hatırdan çıkarılmamalıdır. Biri feda edilirse diğeri muhafaza e-dilemez. Karar size aittir. En fazla tehlikeye maruz memleket lerin temsilcileri sıfatı ile vazifemiz bu tehlike üzerine dikkat nazarlarınızı çekmektir. Tehlikeyi devletler arasında yapılacak siyasî müzakereler ile bertaraf etmek istemek safdillik o-lur. Bu tehlike ancak gereken kuvvet ve savunma tezahürü ile önlenebilir.
Ankara, 24 (T.H.A.) — Tarım Bakanı Nihat İğriboz’un istifa ettiğine dair bugün Anka-rada bazı raviyetlerin dolaşması üzerine bir muhabirimiz kendi-sile temas etmiştir. Nihat İğriboz, bu şayiaların tamamile a-sılsız ve uydurma olduğunu muhabirimize söylemiştir.
Kızılay kongresi
(Başı 1 inci sayfada) man Şevki Çiçekdağ kongre baş kan vekilliklerine seçilmişlerdir. Başkanlığa Sıtkı Yırcalı vekâlet etmiştir.
Kızılayın, meml©ketimizin mad dî olduğu gibi manevi hayatında da mühim işler başardığım söyliyen Yırcalı kongreye başarılar temennisinde bulunmuştur.
Müteakiben gündeme geçilmiş v© hesap ve dileklerin tetkiki için iki komisyon seçimi yapılmıştır.
Komisyon seçimlerinden sonra kongre başkam takrirleri okumuştur- Birinci takrirde belirtilen Atatürk’ün muvakkat kabrini ziyaret teklifi kabul edilmiştir. Kongrenin Cumhurbaşkanına tazim ziyareti yapıması hususunda ki tekif reddedilmiş ve bunun yerine kongrenin dileklerini bildirmek üzere Cumhurbaşkanının ziyaret edilmesi teklifi kabul edilmiştir.
Macaristan bize
nota verdi
(Başı 1 nci sayfada) arası yollardan Macaristanla gidip gelme münakalât imkânı kalmadığını ve bundan dolayı Macar hükümetinin bu tedbirleri protesto ettiğini ve neticede her türlü maddî kaybı Tür-kiyeye tazmin ettireceğini bildirmektedir.
ve işçilerimiz men yapılmaz mı? Yapılır, saksı kâğıdı, sigara kâğıdı yapılmaz mı? Yapılır! Ama bunların da kendilerine göre fabrikaları vardır; veyahut mevcut gazete kâğıdı fabrikaları ayrıca büyük siparişler alacaklarına a-kılları keserse, ayrıca bir de bunlar için hususî tezgâhlar kurarlar, halbuki bizde fabrika deyince, her nevi eşyanın burada yapılabileceği hesaba katılmış, fakat seri halinde siparişler alınmadığı için esaslı bir şekilde kâra geçilememiştir.
Benim edindiğim intibaa göre, devlet elindeki fabrikaların şimdiye kadar kârlı bir şekilde çalışıp değil sade piyasayı, işçileri dahi tatmin edememesinin başlıca sebeplerinden biri de bu-dur. O halde işçi dâvasını halletmek için maliyeti düşürmek, Standard tipler üzerinde çalışma^, ve ancak büyük siparişler olduğu zaman tezgâhlan onu göro tanzim etmek gerektir. Eğer sanayi hayatımıza bu şekilde bir çalışına tarzı girecek olursa, işçilerin sıkıntısı ortadan kalkacak, sade fabrikaları değil onları doyurmak belki terfih etmek imkânı elde edilmiş olacaktır. öyle ise, işçi dâvası dediğimiz zaman bunu hem iş yerlerindeki çalışma imkânları ve hem de işçinin sosyal durumu ile beraber mütalâa etmek gerektir. Şurasını unutmamak lâzımdır ki, bu iki mesele birbirine tamamiyle bağlıdır. Ve ayrılmalarına imkân yoktur.
Eğer bu husus şimdiye kadar düşünülmediyse, her şey oluruna bırakıldıysa, bunda işçinin kabahati nedir? İşçi ne demeğe çok küçük bir meblâğ mukabilinde çalışmağa mecbur bırakılmıştır? İşçinin işten kaçındığı yoktur, İstediği şey yalnız karnının doyması, ıstırap, çekmeden yaşayabilmesi, ve nihayet hafta tatilini kendi hesabına değil, belki bir haftalık çalışma karşılığı elde ettiği bir hak olarak kalb istirahati ile yapmasıdır.
Buna karşı itiraz edenler bize şunu söylüyorlar: İyi ama, memlekette 200 bin işçi varsa, bir ayda 5 tatil gününden, bir milyon iş günü, senede 12 milyon iş günü eder. Üst üste, yevmiyeleri 2 lira hesap etsek, senelik rakam 24 - 25 milyon lirayı bulur. Bizce bu mazeret hiç bir zaman makbul değildir.
Vatandaşlara insan olarak bir takım haklarını temin ederken bunu asla para ile ölçmeme-liyiz; ölçmemeğe mecburuz; bir taraftan da ücretli hafta ve bayram tatillerinin karşılığı da iş randımanını aramalıyız. Bunu yukarda söylediğimiz gibi fabrikalarımıza rasyonel çalışma metodlarını soktuğumuz zaman pekâlâ elde edebiliriz. Hem sade bu değil, işçilerin hayat seviyesini de yükseltmek imkânlarını buluruz.
O halde, bugün için yapacağımız şey, işçilere süratle ücretli hafta tatilini temin etmek ve işçilerin hayat şartlarını düzeltmektir. Öbür taraftan rasyonel çalışma ile, ve bir çok muattal: tezgâhları işletme ile bu paranın karşılığını bulmak ve kırtasiyeciliğe boğulan, gayesini kaybeden fabrikalarımızı doğru ve verimli yola sevketmek, ve onları ticarî bir zihniyetle işletmek de alâkalıların birinci derece vazifesi olmabdır.
Mümtaz Faik FENİK
taarruz
(Başı 1 inci sayfada) General Mac Arthur taarruz başarı ile neticelendiği takdirde harbin sona ereceğini bildirmiştir.
Bu sabah yayınlanan tebliğde tarruzun 24 üncü tugayı takiben bütün Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin iki cephe üzerinde ilerlemeleri ile başlamış olduğu bildirilmektedir.
Cephenin doğu kesiminde mevzi almış olan Birleşmiş Mil letler kuvvetleri düşman hatla-r.nı yarmışlardır.
Doğu sahili boyunca ilerleyen Güney Koreliler Sovyet hududuna 100 kilometreden
az bir mesafede bulunmaktadır
lar. Harekât katî bir safhayâ gir mek üzeredir.
Umumi taarruz başlamasından evvel komünist hatları Bir leşmiş Milletler topçuları tarafından şiddetle dövülmüştür.
Basın muhabirlerinin tahminine göre kuzey batı kesiminde Çinli askerler de dahil olduğu halde takriben 100 bin kişilik bir komünist ordusu bulunmak
Umumî taarruzun başladığı haberinden evvel, batı devletleri temsilcileri ile Çin mü -messilleri arasında görüşmeler yapılmış olduğu yolunda bazı şayialar mevcut bulunmakta İdi.
TUGAYIMIZ DAĞLIK ARAZİDE İLERLİYOR
Bundan sonra kongre üyelerinin T.H.K., Ç.E.K-, Yardım Se-
venler Derneği ve Ankara Verem le Savaş Dernek ve Kurumlan na sevgi ve saygı izhar edilmesi teklifi de reddedilmiş ve esasen kongrenin bu dernek ve kurum-lara sevgi ve saygısı bulunduğu belirtilmiştir.
Tepkili uçaklarda ateş kabiliyeti
Nevyork, Nafen — Cok seri uçan tepkili tayyarelerde ateş etme kabiliyetinin azalmakta olduğu görüldüğünden şimdi bu nu önlemeye matuf çalışmalara girişilmiş bulunmaktadır- Bu u-çaklar o kadar süratle yer değiştirmektedirler ki, silâhların tesirli bir şekilde pilotlar tarafından kul lamlması imkânsız bir hale gelmektedir. Bunun için şimdi girişilmiş olan çalışmaları^ başlıca gayesi elektrikli hesap makinelerinden istifade edilerek atış hesaplarının yapılmasıdır. Birleşik Amerika havacılık labora tuvan müdürü Mr. Engelwood hesap makinelerinden faydalanarak yapılacak bir «elektrikli beynin» gayet süratli giden uçaklarda atış hesaplarım muvaffakiyetli bir şekilde yapabileceği ka naatini ileri sürmüştür.
Tokio, 24 (aa.) (Afp) — Birleşmiş Milletler kuvvelerinin bu sabah Kore cephesi batı kesiminde giriştikleri büyük taarruza Türk tuğayı da iştirak etmiştir-Bu suretle Türk askerleri birleşmiş milletler cephesinde ilk defa harekâtta bulunmaktadırlar.
Türk birliği şimdiye kadar cephe gerisinde faaliyette bulunan çetecileri temizlemekle meşguldü.
Türk tuğayı bu harekât esnasında o derece varlık ve bilgi göstermiştir ki, Türk askerlerine ilk hatlara çıkarak bizzat gene rai Mac Arthur’ün idare e/tiği büyük taarruza iştirak etmek em ri verilmiştir.
Dokuzuncu kolorduya bağlı olarak taarruza girişen birinci Türk tuğayı kuzey doğu cephesinin merkez kesimindeki dağlık arazide ilerlemeğe devam etmek tedir.
Gl. YAZICI'mn BEYANATI
Londra Radyosu, 24 (Basın -Yayın) — Korede bulunan Türk tuğayınm komutam general Tahsin Yazıcı askerlerinin cephede harekete geçecekleri günü esasen sabırsızlıkla beklediklerini, Korede havanın soğukluğundan mustarip olmadıklarım, getirttikleri kalın elbiseleri giydiklerini gazete muhabirlerine söylemiştir.
27 Kim. ilerlendi
Tokyo, 24 (a.a.) — (United
Press): Bu sabah umumî taarruza geçen kuvvetlerden 24 üncü tümene mensup başlıca birlikler 15 millik bir ilerleyiş kaydederek, batı sahilinde, Chonju’ya giden yolda ilerlemeye devam etmektedirler.
Amerikan kayıpları
Vaşington, 24 (a.a.) (Afp) — Savunma Bakanlığı bugün Küredeki Amerikan zayiatının 17 Kasımda 29.996 kişi olduğunu bildirmiştir. Bunlardan 4.993 kişi ölmüş, 20.568 kişi yaralanmış 4.439 kişi de kayıptır. Kara ordusunun zayiatı 25.667, bahri-yenin 320, bahriye silâhendaz-larınm 3.756, hava kuvvetlerinin 243 kişidir.
Mac Arthur’ün teftişi
(Başı 1 inci sayfada) 6 derece üzerinden maktuan vazife maaşı bağlanacaktır-
Erler için bu miktar şu şekilde tertiplenmiştir- Birinci derecede vazife malûlû olan bir er 75, ikinci deredecede 65, üçüncü derecede 55, dördüncü derecede 50, beşinci derecede 45 ve altıncı derecede 40 lira alacaktır. Ölümü doğuran sebep harpten ileri geliyorsa, bu takdirde vazife malûlü maaşlara ayrıca gene 6 dereceden olmak üzere harp malûlû zammı yapılacaktır. Bu miktar da şu şekilde tespit edilmiştir: Birinci dereceden bir harp malûlüne 60, ikinci derecede, 50, üçüncü derecede 40, dördüncü derecede 30, besinci derecede 25, altıncı derecede 20 liıa,- yani birinci drecede bir harp malûlüne veya aile efradına kesintisiz her ay 135 lira verilecektir. Eğer harp malûlü o-lan er, malûliyetine sebep olan hadisede büyük bir fedakârlık yaptığı komutan tarafından belirtilirse, harp malûlü zammı miktarının yüzde yirmi beşi kadar bir para 135 liraya eklenecektir. Er şehit düşmüşse 135 liranın yansım karısı, diğer yarısını da çocukları alacaktır. Bu a-rada şehidin malûl babası veya anası (65 yaşım doldurmuş da olabilir) eğer muhtaç bir durumda ise, yetim meyanmdan sayılarak maaş alacaklardır.
Şehidin karısı olmayıp çocukları varsa her çocuğa 135 liranın yüzde otuzu verilecektir. Fakat bu miktar hiç bir zaman tahsis edilen parayı geçemiyecektir-
Subay ve gediklilerde ise vaziyet şu şekildedir:
Subay v©ya gediklinin hizmet müddeti aranmaksızın 30 seneden hesap edilerek emekli kanununa göre evvelâ tekaüt edi-
lecektir. Emeklilik maa$ nisbeti-nin yüzde altmışı artırılarak vazife malûliyeti zammı olarak kendisine veya ailesine verilecektir. Ayrıca subay veya gedikli bir harp esnasında malûl bulunmuş ise bu gibilere de 6 derece üzerinden harp malûlü ma aşı bağlanacaktır. Bu miktar da, birinci derecede olanlar için 250, ikinci derecede 200, üçüncü derecede 150, dördüncü derecede 125, beşinci derecede 100 ve altıncı derecede 75 lira tesbit edil
Harp malûlü zammı tevkifat-6iz olarak malûle veya aile efradına verilecek, fakat gerek vazife malûlü maaşı gerek 30 yıl hesabı ile bağlanan tekaüt maaşından 75 lira çıkartıldıktan sonra geri kalanından vergi a-lınacakhr.
Subay ve gediklilerin kendilerine veya ailelerine'verilecek bu para şu şekilde tertiplenmiştir.
Eğer subay veya gedikli hayatta ise maaşım olduğu gibi kendisi alacaktır. Fakat ölmüş se, şehit maaşının yarısını karısı, yansını da yetimleri alacaktır. Eğer yetim adedi ikiden fazla ise çocuklara tahsis edilen paraya annenin parasın -dan bir miktar aktarma yapılacak ve bu hal çocuklar babalarından kalan şehit maaşını kanunen kaybedinceye kadar devam edecektir. Bu arada şehidin muhtaç ana ve babası da (baba 65 yaşını doldu-muş olması şart) yetim muamelesi göreceklerdir.
Şehidin ailesine ayrıca iki maaş nisbetinde ölüm parası verilecektir. Eğer şehit 30 sene yi doldurmuşsa maaşı nisbetin de maaşının bir senelik tutarı ikramiye olarak ailesi tarafından alınacaktır.

Askerî
olimpiyat
Genelkurmay spor kurulundan öğrenildiğine göre, 1953 yılında İstanbul’un zaptının 500 üncü yıl dönümünde İstanbul’da beynelmilel Askerî olimpiyatlar ' yapılması düşünülmektedir.
Son -Askerî spor konseyinde, Türk delegeleri bu şekilde bir Askerî olimpiyat yapılması teklifini ileri sürmüşlerdir. Ecnebi memleketler, bu olimpiyadın yapılmasını esas itiban ile kabul etmişler ve 1951 yılında Fransa’da yapılacak konseye, Türk delegelerinin bir organizasyon plânı hazırlıyarak getirmelerini istemişlerdir.
Alâkadar makamlar, bu organizasyon raporunun, Genel Kurmay Başkanlığının muvafaka-
tini alarak hazırlanmasına başlamışlardır.
Bu sene ve gelecek sene içinde askerî spor kurulumuz, bir çok beynelmilel spor temaslarının organizasyon işini üzerine aldığı için tecrübe de artacaktır.
DÜNYA GÜREŞ ŞAMPİYONLARI İLE, KARŞILAŞACAK
YENİ GÜREŞÇİLERİMİZ
2 ve 3 Aralıkta; İstanbulda, Spor ve Sergi sarayında yapılacak olan dünya güreş şampiyo-
nasından maada, hususî mahi-
yette bir müsabakanın daha yap tırılması kararlaştırılmış bulun maktadır. Bu müsabaka yeni güreş istidatlarımızla misafir güreşçiler arasında olacaktır.
Tokyo, 24 (a.a.) — (Afp)— Bu sabah girişilen umumî taarruzdan sonra bugün saat 13’
de Birleşmiş Milletler kuvvetleri takriben 18 kilometre mesafe
kat etmişlerdir. Mac Arthur cepheyi teftiş etmiş ve ilk hatlara 7 kilometre mesafeye gelmiştir.
General Mac Arthur teftişi esnasında demiştir ki:
.— Askerleri Noelde aileleri-
nin yanına göndereceğime dpir yaptığım vadi tutacağım.
«Dondurucu bir soğuğa rağmen açık bir jeep otomobilinde dolaşan Mac Arthur, taarruza iştirâk eden Amerikan tümenle-
ri komutanlarının
karakollarını
Birinci derecede harp malûlü olan subaylara tahsis edilecek para miktarı llira olarak şy şekilde tesbit edilmiştir: -m Vazife Harp 30 yıl hesabiyle malûliyeti malûliyeti emekli muamelesi zammı % 60 zammı Yekûnu
Rütbesi
Yarbay 312,50 187,50 250 750
Kıdemli Binbaşı 275 165 250 690
Binbaşı 237,50 142,50 250 630
Kıdemli Yüzbaşı 200 120 250 570
Y'üzbaşı 175 105 250 530
Kıdemli Üstteğmen 150 90 250 490
Üstteğmen 125 75 250 450
Teğmen 112.50 67,50 250 430
Asteğmen ' 100 160 250 410
As. Me. Muavini 87.50 52,50 250 390
Birinci derecede harp malûlü olan Gedikli Erbaşlara tahsis edilecek para miktarı lira olarak şu şekilde tesbit edilmiştir:
Rütbesi 30 yıl hesabiyle emekli muamelesi Vazife malûliyeti zammı % 60 Harp malûliyeti zammı Yekûn
3 temditli
Başgedikli 200 120 250 570
2 temditli
Başgedikli 175 105 250 530
1 temditli
Başgedikli 150 90 250 490
Başgedikli 125 75 250 450
Başçavuş 112,50 67,50 250 430
Üstçavuş 100 60 250 410
Gedikli çavuş 87,50 52,50 250 390
Pamuk satışı
Güreş Federasyonumuzun bu hususta alâkadarlar nezdinde yapmış olduğu teşebbüsler, müs bet netice vermiştir. Bu itibar-
la, dünyaya nam
salmış güreş-
çilerle yeni yetişen Türk güreşçilerinin müsabakaları hayli alâka uyandıracaktır. Bu müsabakalar neticesinde, ağır siklet şampiyonlarımızdan irfan Atan, isveçli meşhur Antonson ile kar şılaşacaktır. Yine 87 kiloda Alınanlara karşı muvaffakiyetli bir güreş çıkarmış bulunan Orhan Çakar, isveçli Palm ile güreşecektir.
Bundan başka bu müsabaka-
larda AnkaralI Bekirin de yer alacağı kuvvetli bir ihtimal da-
hilindedir. Diğer güreşçiler henüz seçilmiş olmamakla bera-
ber, aralarında Kemal Demirsü-
ıen, ve Süha Karkan gibi isti-
datlarımız vardır.
Mühim bir
kanun teklifi
Müteakiben gündemde başka bir madde bulunmadığı göz önüne alınarak bu sabah saat 10 da tekrar toplanmak üzere müzakerelere son verilmiştir.
Dr. Orhan Balkan
Anafertalar caddesi Çocuk Sarayı karşısı, Karde-seci han: 249,
Tel: Muayenehane 15793
Tel: Ev 23271.
ziyaret etmiştir.
Tugayımızın bağlı olduğu kolordunun harekâtı
Tokyo, 24 (a.a.) (United Press)
Dokuzuncu kolordu
komutanı
General John Coulter, ikinci ve yirmibeşinci Amerikan tümenlerinin yeni Birleşmiş Milletler büyük taarruzunun ilk altı saatinde ehemmiyetli ye köklü kazançlar elde ettiğini söylemiştir.
(Başı 1 inci sayfada) yapmış, bu arada ileri sürülen çeşitli dilekleri cevaplandırmış tır.
Bakan saat 17 de sanayi odasında tertip ettiği bir basın toplantısında da pamuk ihtilâfı tütün mevzuu hakkında gazetecilere şu izahatı vermiştir:
«Pamuk mevzuunda alivre satılşardan doğabilecek sarsıntıları mümkün olduğu kadar karşılıklı bi ranlayış havası i-çinde önlemenin kabil olacağı kanaati ile bu hayırlı işe delâlet etmek için hususî mahiyette buraya gelmiştim.
Satıcı ve alıcılara, mümessiller arasındaki temaslarda ken dilerine sulh yolunda yürümelerini tavsiye ettim. Bu sahada alıcılar tarafından yapılan teklifin kabulü en iyi bir hal Çc.resi ne gidildiğini memnuniyetle gördüm. Alivre satışlar mahsulün piyasaya geldiği tarihe kadar yapılmış olduğuna göre, fiyatların yükselmesi yüzünden taraflardan biri için hasıl olçın zararın o günün fi-yatiyle kapatılması lâzımdır.
Anlaşmada ise, bu tarihteki zararın alıcı ve satıcıya müsavi nisbette taksimi şeklinde kahul edilmiştir. Bu tesviye tar zı toplantıda bulunan alıcı ve satıcılar tarafından kabul edilmiş olmakla bu çetin mesele karşılıklı bir anlayış ve hüsnüniyet havası içinde halledilmiş bulunmaktadır.
Toplantıda hazır bulunanına yan satıcıların da bu tesviye suretini kabul edeceklerini ü-mid ederim.
Hüsnüniyetle yapılan bu an-
laşma İzmir pamuk piyasası ile onun şerefli tüccarlarının sene lerdenberi idame ettikleri itibar ve şöhretlerini de devam ettirmiş olmaktadır. Piyasaya huzur vermek için iki tarafın gösterdiği bu karşılıklı hüsnüniyetle varılan netice beni şah sen çok mütehassis etmiştir.
Tütün mevzuuna gelince,, u-mumi olarak endişeli bir vaziyet yoktur. Gerek müstahsile, gerekse tüccara lüzumlu krediler temin edilmiştir. Piyasa açıldığı zaman bu vaziyetin du rum üzerinde müsbet tesirler yapacağı şüpheden varestedir. Müstahsilin her suretle yardım göreceğinden emin olmak lâ -zımdır.»
Zühtü Velibeşe yarın şehrimizden ayrılacaktır.
Hindistanda Bankaların verdikleri krediler
Yeni Delhi, 24 (H.H.S.) —
Hindistan maliye bakanının verdiği malûmata göre, son yedi ay içinde Hint bankaları 22-89 milyon rupi tutarında kredi açmışlardır. Bu krediler endüstri şubelerine yapılanlardır.
Thorez Rusyadan ne zaman dönecek ?
Paris, a.a- — Fransız komünist partisi sekreteri Auguste Le Coeur, halihazırda tedavi için Moskovada bulunan komünist partisi başkanı Maurice Thorez -in 1 Ocakta Paris’e dönmüş olacağım açıklamıştır.
(Buşı 1 inci sayfada) gün biraz daha fazla tahribatını hissettirmekte ve verilen rakamlar endişe verecek bir durum arzetmek
Bu acı halin, memleket müdafaası ve ekonomisi ü-zerinde derin tesirler u-yandırdığı ise izahtan varestedir. Bu âfetle mücadele için alınmış ve alınacak olan tedbirler meyanın da vali konakları ile kaymakam ve bucak müdürü evlerinden faydalanmanın çok isabetli bir hareket o-lacağma kani bulunmakta-
Bu binaların yerine göre sanatoryum veya prevantoryum ve yerine göre de hastane veya dispanser o-larak kullanılması için Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığına devrini temin edecek ilişik kanun teklifi hazırlanmıştır.»
Mehmet Özbey’in bu tek lifinin Demokrat Parti Meclis Grupunuh geçenki birleşiminde vali konakları hakkındaki bir soru münasebetiyle yapılan tartışmalardan hemen sonra verilmesi çok alâka çekicidir. Bursa’da binasına 650 bin, bahçesine de 200 bin lira sarfedilmiş olan vali nağının küçük çapta mükemmel bir hastane olabileceğini düşünenler vardır.
Mehmet Özbey, vali ve kaymakamlar nerede oturacak? sualine de kısaca şu cevabı vermiştir:
«— Yapılan bu binalar birer kâşanedir, onlar için 15 - 25 bin lira arasında mütevazi evler yapmak her zaman için mümkündür.»
ko-
25 11/1950
San’at bahisleri
Başı 2 nci sayfada) iptidailik ve ümmilikle itham ve tehdit eden, bu adam değil miydi? Seyircilerine bühtanı, hakareti ve tecavüzü ise, bütün ömrünü dolduracak derecede kesif, devamlı ve sürelidir. Biz onun, İstanbul Şehir Tiyatrosunda, sırf kendi hevesi uğruna, ne bayağı eserleri, inadım inad diyerek aylarca oynattığını, ne kıymetli oyunları, sırf kapris uğruna, (tutmadı) diye afişten kaldırttığını, bilmiyor muyuz? inanmazsanız gidin, İstanbul seyircisine, İstanbul münekkitlerine, hattâ İstanbul aktörlerine sorun! O-nun hiddeti, kin ve husumeti uğruna ne piyesler, ne sanatkârlar heder oldu? (Anna Kris-ti) adlı şaheser, sırf Raşit Rıza oynadı diye, onun suikastı yüzünden, terzil edilmedi mi? Sırf kendisinden daha kuvvetli aktördür diye, Raşit Rıza, 1950 yılına kadar, şurada burada, süründürülmedi mi? Rejisör ve sahne vazıı bulsun diye, devlet parasiyle dolaştırıl-dığı Avrupalardan, zavallı (Re-nate Mordo) ile birlikte *dön-r-rdi mi? O koca tiyatro adamı (Ebert), sırf onun kini ve gayzı yüzünden, memleket dışı edilmedi mi? Ondan daha iyi sanatkâr oldukları, ona karşı tiyatro lâfı ettikleri ve onun görüşüne, bilgisine sadece dikkat ettikleri için, bir sürü değerli artist, seyyar tiyatroculuğa sürülmedi mi?
Muhsin Ertuğrul, tiyatro sahasında, kendinden fazla, hattâ kendirtden başka söz sahibi yetişmesin, sivrilmesin diye, bu memleketin aktörünü, yazarını, teknisiyenini, dekorcusunu, münekkidini ve seyircisini, al- c aşağı etmek doktrinini tuttur- j müş, öyle korkunç, öyle kavi, r öyle cüretkâr bir diktatördür, j Uzun söze lüzum yok: Sahneye j çıkardığı yerli piyeslere bakınız ve bunları nasıl, ne şekil-ae sahneye koyduğuna dikkat c ediniz: Her ışık zerresi, her r mizansen noktası, her ince 1 başarı unsuru, daima ve da- c ima, ürkütücü bir hasislikle îûtfedilmektedir. Ben kendi nefsime, yirmi yıllık bir seyirci sıfatiyle, Türk sahnesinin Şehzadebaşı salaşlarında dahi, (Melekler ve Şeytanlar) dekoru derecesinde aşağı, fakir, müptezel bir dekor görmedim. Bu ne şundan, ne de buıldan: Muhsin Ertuğrul’un, o asırlık korkusundandır.
Ankara Bölge Barosu
3499 sayılı, avukatlık kanununun 64 üncü maddesi gereğince aşağıdaki hususları görüşmek üzere Ankara Bölge Barosu Genel Kurulunun yıllık toplantısı 2.12.1950 cumartesi günü saat 10 da Dil - Tarih ve Coğrafya Fakültesi konferans salonunda yapılacak ve kanunî nisap hasıl olmadığı surette 9.12.1950 tarihinde yine aynı mahalde^ ve aynı saatte icra edilecektir.
Saym arkadaşların teşrifleri rica olunur-
GÜNDEM:
1 — Yoklama ve açılış,
2 — 1950 yılı çalışma raporunun okunması,
3 — 950 yılı hesap raporunun okunması,
4 — 951 yılı bütçesinin görüşülmesi,
5 — Süresi bilen Baro Bas-kanmın seçilmesi,
6 — Süresi biten yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi,
7 — Yedek üye seçilmesi,
8 — Haysiyet divanına aday
üye seçilmesi. 6110
Bir daktilo aranıyor
Akşamları saat 17 den 21 e kadar haftada üç gün dörder saat çalışmak üzere süratli yazabilecek bir daktilo bayana ihtiyaç vardır, isteklilerin Evkaf apartımanı dördüncü kapı dördüncü kat numara 5. Pazar günleri 9-11 arası müracaat.
ZAYİ — Nüfus hüviyet cüzdanımı kaybettim. Yenisini a-lacağımdan eskisinin hükmü
Dinç Okuldaş
ZAYİ: Ankara Belediyesinden alıdğım 4206 No. lu kamyon plâkasını kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
6102
Richard Costain Lid.
ZAYİ: Ürgüp Nüfusundan aldığım ve içinde askerlik durumum yazılı nüfus cüzdanımı kaybettim. Yenisini alacağım- ■ dan eskisinin hükmü yoktur.
Mustafa Paşa K. den Mehmet Ali oğlu 1326 doğumlu Raşii ORHAN. 6106
DEVLET TİYATROSU BÜYÜK TİYATRODA
Bu gün saat 16 da Cumhurbaşkanlığı Filarmoni Orkestrası 2nci Filarmoni Konseri
Kiralık
Kaloriferli
Apartıman Dükkân Depo
Maltepe Gazi Mustafa Kemal Bulvarı Koç Talebe Yurdu karşısı Maltepe a-partmanında kaloriferli lüks daireler, büyük dükkânlar, imalâthane, depo olmağa elverişli muntazam geniş zemin kat kiralıktır.
6107
Kiralık Oda
Ulus Anafartalar Caddesi Mühendis Hanında 8 numaralı oda (yazıhaneye ve terzilere elverişli) devren kiraya verilecektir. İçindekine müracaat.
6108
Kiralık müstakil ev
(Aydınlık Evlerde) 4 oda, hol, çamaşırhane, hizm. odası v.s. (No. 23) Görmek için şantiyeye, kira hususunda görüşmek istiyen-lerin de Ziraat Fakültesinde Lif Teknolojisi Enstitüsünde Dr. Aziz Alpaut’a lütfen başvurmaları.
6114
Fevkalâde Arsa
Fevzipaşa Mahallesi Ardıç sokak No. 10 da.
760 metrekare ardiye ve apartman yapılmaya müsait imarca parsellenmiş arsa satılıktır.
Müracaat: Tel: 13591 den pazar günleri hariç gün görüşülebilir.
2957
Satılık
Bahçelievler, Yurtyapı, Tasarruf ve Küçükevlerde, apartmanlar, arsalar ve evffer kısmen de bankaya borçludurlar.
Güven Emlâk: Ticaret Han kat: 1, No: 1. Tel: Yz: 12175, Ev: 13764. 6087
Satılık bakili bağ
Seyran başlarında 7 dönüm. Atpazarı yokuşu No. 100 de Bakırcı İsmail İpek.
6103
Gayrimenkul malların açık artırma ilânı
Kırıkkale İcra Memurluğundan:
Bir borçtan dolayı açık artırma ile satışına karar verilen Kırıkkalenin Yukarı Öz mevkiinde olup tapunun 943 şubat ve
16 sayısında kayıtlı 6433 M2 tarlanın tarafları şarkan Mehmet veresesi, garben Hacı Mustafa veresesi, şimalen hark, cenuben tren yolundan istimlâk edilen kısım ile çevrili gayrimenkul tarlanın şimal kısmında 22 metre kadar u-zunlukta bir bina mevcut olup bu binanın 13 metrelik kısmının üç metre derinlikte . olmak üzere açık ve duvarının taş olduğu, diğer 9 metrelik kısmının ise bir kat olup üzeri kiremitle kapalı ve içersinde boş iki şarap deposu ve duvarı da tuğla olan bu gayri menkulün heyeti umumiyesinin şimal kısmında ayrıca 65 adet kavak ağacı bulunan işbu gay-rimenkule halihazır durumiyle takdir olunan 5250 lira kıymet üzerinden aşağıda yazılı şartlar dairesinde açık artırmaya çıkarılmıştır.
1 — Birinci artırma 14/12/950 perşembe günü saat 14 den 17 ye kadar Kırıkkale icra Dairesinde yapılacağı ve sürülen pey takdir edilen kıymetin % 75 şini bulduğu takdirde müşterisine ihalesi icra kılınacaktır. Şayet % 75 şi bulmadığı takdirde birinci artırmada son pey süren talibinin yüklentisi yerinde kalmak şartiyle ikinci artırma 25/12/950 pazartesi saat 14 den
17 ye kadar aynı icra dairesinde ve en çok pey sürene ihalesi yapılacaktır.
2 — Artırmaya iştirak edeceklerin takdir edilen kıymetin % 7,5 ğunu güven akçesi olarak vermiş olacaklardır. Satış peşin para ile olacaktır. Del-lâliye ve asker ailelerine yardım akçesiyle birikmiş vergiler satış bedelinden ödenecek, tapu harç ve giderlerini alıcı verecektir.
Kurtuluş D. P. İdare Kurulu Başkanlığından
2/12/1950 günü 3 No. lu bucak Parti kongresi icra edileceğinden ocağımıza kayıtlı üye arkadaşlar ile delege seçilen af kadaşların 27/11/1950 pazartesi saat 19.30 da ocağımıza teşrifleri rica olunur.
ARALIK
başında yeni devremiz açılıyor Kayıtlarınızı bir an evvel yaptırmalısınız
Ankara dSİ ŞOFÖR OKULU
Yeni adresimiz:
Mebus Evleri önü Teknik Üniversite karşısı Oto-nam (Bahçeli Evler yolu) Garajı altı. Tel: 32649.
Tavzih
Devren kiraya verilecek dükkân Cemal Çapraz’ın şekerci dükkânı değildir. Başka iki dükkândır. Düzeltiriz. 6105
Yüksek Mühendis Mimar ve Müteahhitlere
Her türlü resim, plân kopyalan ve hesap işleri kısa zamanda az ücretle yapılır.
Fosta kutusu 3518 Saman-pazan. 2959
Sayfa: 5
Vergi Dairesi Müdürlüğünden
ödevlinin adı ve soyadı
Hüseyin Sakızcı Hafız Güner Ahmet Şimşek Naciye Kıpçak Nüsret Ünver Niyazi Pak
İsmail Ağaoğlu
Osep Esenyel
Kemal Kutu
Ahmet Yücel
Haşan Karaözbek
Şemsi Akgün
Reşat özeş
Ali Nihat Burak
Muzaffer Timurcan
Remzi Polatçelik
Ahmet Çürük
Piyesleri oynanmıyan, bu yüzden de kendisine hücum eden yazarlardan bahsediyor. İnsanlığımdan utanmasam, ona şu cevabı verirdim: Hepimiz karşındayız! Hepimiz, bütün bir nesil, bütün bir millet, karşındayız! Bütün Türk romancıları, bütün Türk şair ve hi-kâyecileri, bütün Türk sanat -kârları ve sanatçıları... Hepimiz karşındayız. Biz, görülmedik ve işitilmedik bir komplonun seyircisi kalacak tıynette ve otuz senelik martavalın gürültüsüne pabuç bırakacak kıratta değiliz.
Bu akşam saat 21 de (KOMEDİ FRANSEZ TEMSİLLERİ) 26 kasım pazar akşamı 20.30 da RİGOLETTO Opera 4 perde G. VERDİ
Müzik İdaresi: Adolfo Ca-mozzo; Sahneye koyan: Aydın Gün.
Satılık Buz dolabı
Yeni vaziyette 7 ayak Philco buz dolabı ve çok mükemmel vaziyette Kanada mutondore palto. Ayrıca Amerikan erkek elbiseleri. Görmek için 27 Kasım pazartesi sat 15 ilâ 19 arası Atatürk Buvarı No. 100 Tuna Apt. Daire 13 e müracaat-
6112
Satılık Dükkân
Atpazarı Kayseri Caddesi No. 44 de demirci dükkânı.
Atpazarı yokuşu No. 100 de Bakırcı İsmail ipek.
6103
Çıksınlar, (rakip) olmak tehlikesini arzetmiyen üç buçuk kişilik taraftarları, onu müdafaa etsinler.. Biz hepimiz, muhakkak kıymetten düşmüş bir kindara karşı eserlerimizin oynandığı devri idrâk edeceğiz. Bunu iyi bil Muhip ve bunu iyi bilsin.
Sağlıcakla kal dostum.
Ş. İlhan TARUS
KÜÇÜK TİYATRO da
Bu akşam saat 20.30 da Nâzım Kurşunlu'nun MELEKLER ve ŞEYTANLAR Piyes 3 Perde
Sahneye koyanı Mahir Canova.
Aranıyor
Toptancı Bakkaliye Mağazasına bir tezgâhtar alınacaktır. Liyakatına göre ücret verilir. Kısa tercümei halini el yazısiy-le 3522 No. lu Posta Kutusu adresine mektupla bildirmeleri ilân olunur. 6103
3 — Satış bedeli zamanında ödenmezse İcra ve İflâs Kanununun 133 üncü maddesi gereğince muamele yapılacak ve alıcı teminat noksanlığından ■sorumlu bulunacaktır.
4 — İpotek sahibi alacaklılar ile taliplerin bu mal üzerindeki haklarını faiz ve gideri hakkında ileri sürdükleri belgeleriyle birlikte 15 gün içinde dairemize bildirmeleri gerektir. Bildirmezlerse satış parasının üleştirilmesine giremiyecekler-dir.
5 — Bu satışa ait şartname 27/11/1950 gününden itibaren dairemizin (950/57) T. No. lu dosyasında her gün görülebilir.
istekliler daha fazla bilgi e-dinmek istedikleri takdirde bu tarihten itibaren her gün öğleden sonra müracâat etmeleri aksi takdirde satış günü satış şartlarını daha evvel görmüş ve kabul etmiş sayılacakları ilân olunur.
Kırıkkale İcra Memurluğu
TEŞEKKÜR
Kızımızın doğumu dolayısiylo Ankara Doğumevinde gösterilen dikkat ve ihtimama teşekkür e-derken doğumevi Baş Tabibi Ze-kâi Tahir Burak’ın yüksek himmet ve idaresine, doktor ve hem sirelerin alâkasına minnet ve şükranlarımızı bildirir. Gördüğümüz mükemmeliyetten dolayı müessese ve • mensuplarım tebrik
Mustafa Çığır Yusuf Ersoy Mustafa Atak Mustafa Subaşı Halil Büyükyazan Mehmet Ali Yarka Ohannes Demir Yaşar Türkmenoğlu Kemâl Karakullukçu Sokrat Kadifeli
İsmail Moray Murat Tekinözger Ramazan Umaç Yaşar Toprakçı Şevket Satılmış Osman Erol
Ali Güven Cavit Koçer
Harun Karahan ve Nazmi Develi
Hakkı Fahri Tuncel İsmail Yazgı
Halil oğlu Mehmet Kara İsak Faraş
Aron Lâtin
Mehmet Kilimciler Gökşin Ekni Ali Ersoy
Hatice Yatman
Süleyman Kahraman Behice Kızıl
Agâh İdem Ahmet Erdal Rıza Saraç Arif Doğan
Afyon Karahisar Çavuşofilu Mah. No. 20 de
Akköprü Kum ocakları No. 17 de
Misakî Millî mahallesi Çerkeş S. No. 36/44 de.
Gazi M. Kemal Bulvarı Nilüfer Ap. No. 1 de.
Bahçelievler 47 inci S. No. 3 de
Sümer mahallesi Selânik S. No. 65 de.
Altındağ mahallesi Sığmaklar Kar. No. 24 de.
Tabakhane Mah. Cicioğlu S. No. 14/A.
Yenice Mah. Kosova sokak No. bilâ.
Içhisar Kağnı sokak çöpçü Muharremin evinde.
Yalçınkaya Mah. Firuzağa sokak No. 15 de.
Necatibey mahallesi Uçan S. Ateş hanı No. 4/1.
İstanbul mahallesi Tomrucuk S. No. 11 de.
Nevşehir Tahtacami Mah. No. 106 da.
İnönü Bulvarı No. 99, Posta Cad. Yiğenoğlu Ap. No. 4 de. Nevşehir Tşhtacami Mah. No. 106 da.
Yenice Mah. Derman S. Yenidoğan Mah. Eskişehir Sokak No" 564/37 de.
Yenice Mah. Temiz Sokak No. 1 de. izzettin Mah. Taşpınar S. No. 7 de.
Yenituran Mah. Orta ark sokak No. 149/7.
Dumlupınar Mah. Gazeller Sokak No. 24 de.
Ulucanlar Caddesi No. 112 de
Asmaaltı Yalçın sokak No. 24 İstanbul - Eminönü Demirfırka Mah. Berrak S. No. 8 de.
Yenişehir Necatibey Cad. Tevfik Çanlıoğlu Ap. No. 16/2 de. Koyunpazarı arka Sokak No. 10 da.
Tabakhane mahallesi Tabakhane Cad. No. 89 da.
Yenihayat Mahallesi Camikenarı S. No. 18 de.
İzmir Kâzım Dirik Cad. No. 30 da.
Fevzipaşa Mah. Açık sokak No. 2 de.
Nevşehir Yiğitlik Mah. Danışmanlı S. No. 135 de.
Yenice Mah. Ordu sokak bilâ No. da.
İçcebeci Cihan sokak bilâ No’ da.
Yenice Mah. Kosova S. Soysal Ap. No. bilâ.
Yenidoğan Mah. Eskişehir S. No. 29 da.
Hocapaşa Zafer sokak No. 17 de.
Dikmen Bağlan No. 44 de.
İtfaiye Meydanı Safranhanı No. 69 da. öneebeci Misafir sokak No. 179 da.
Yeğenbey Mah. Yapıncak sokak No. 5 de. İstiklâl mahallesi Kumrucuk sokak No. 19/A. İstanbul Dizdariye Çeşme sokak No. 12/2 de. Anafartalar No. 370 (Demirfırka Kapıdağ No. 5 de). İstanbul Bevazit Anadolu Lokantasında marangoz. Sakalar Mah. İnönü Bulvarı No. 49 da.
Yenihayat Mah. Çaykenarı civarı No. 522/1 de. Ulutaş Mah. Sarıkadın sokak No. 4/1 de.
Sakalar Mah. Leylekli sokak No. 4L/43 de. Kayabaşı mahallesi Kayabaşı S. No. 26 da.
Kırgız mahallesi Sakızlı sokak No. 21 de.
Kelkit ilçesi Irha köyünde.
2395, 2426, 2729, 3828, 4040, 4437, 4565 sayılı mülga kanunlar gereğince kazanç ve fevkalâde zam vergilerine ve 5432 sayılı vergi usul kanununun 330 uncu maddesi gereğince kusur cezasına tabi tutulmuş olan yukarıda ad ve soyadile bilinen adresleri yazılı mükellefler mevcut adreslerinde yapılan araştırmalarda bulunamamışlardır.
işbu ilânın yapıldığı tarihten başlıyarak bir ay içinde Denizciler caddesi Yeğenbey vergi dairesi müdürlüğüne bizzat veya bilvekâle müracaat etmeleri veyahut taahhütlü mektup veya telle açık adreslerini bildirmeleri bu suretle adres bildirenlere süre ile kayıtlı resmî tebliğ yapılacağı bir aylık süre zarfında bulundukları yeri bildirmiyenler veya müracaat etmiyenler adına Salınmış bulunan vergiler hakkında tebliğ yapılmış sayılacağı ilân olunur. (8775)—(2569)
Kolay aileleri
Satılık Matbaa
makineleri
Bir adet İşler vaziyette Duplex tabı makinesiyle yeni vaziyette bir adet oto-Imatik 57 X 82 ve bir adet 70 X 100 König - Bauer düz baskı makinesi ile komple mücellithane satılıktır.
Zafer gazetesi İdare Müdürlüğüne müracaat
Otomobil satılacak,,
Devlet Demiryolları Ankara 2 inci İşletme Komisyonundan:
1 — idaremizin Ankara motor atölyesinde bulunan bir a det «Pöjo) marka otomobilin satışına ait açık arttırma 10 gün müddetle uzatılmıştır.
2 — Muhammen bedeli (1500) binbeşyüz lira geçici inancası (112,50) yüz on iki lira elli kuruştur.
3 — Otomobil mesai saatlerinde motor atölyesinde tetkik
edilebileceği gibi şartnamesi de komisyon kaleminde görülebilir. ■*)*■ V ’• M
4 — İsteklilerin 2 Aralık 950 Cumartesi günü saat 11 de te-
minat makbuzları ve kanuni vesikalariyle komisyonumuza müracaatları. (8749) — 2572
Dünyanın
aynası
(Baştarafı 3 üncü sayfada) hailevî vakayı görmek için şe-hire, dünya bilginlerinin, gazetecilerin ve mühim şahsiyetlerinin akını başlamıştır.
26 Kasım Pazar günü saat 11 de
KARA BONCUK
Müzikli Çocuk Komedisi 5 Tablo; Yazan: Mümtaz Zeki Taşkın; Sahneye koyan: A-gâh Hün- (Bu pazarın biletleri bitmiştir) 3 ve 10 aralık pazar temsillerine ait Çocuk Tiyatrosu biletleri satışa çıkarılmıştır.
Büyük Tiyatro Tel: 10370 Küçük Tiyatro Tel: 11169
İnşaatçılara Müjde
Kelepçeleri ile birlikte takriben 6500 metretul boru iskele satılıktır.
Çankaya’da Amerikan sefir evi inşaatında görülebilir.6102
Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi Birinci Ticaret Dairesinden:
İLAN
Hiroşima’nın sakinleri kısa zamanda bu şehrin, dünyanın bir tecessüs merkezi olduğunu gördüler ve bu şehri dünyanın bir kültür ve sulh-ü sükûn merkezi olarak yeniden imar etmek için kollarını sıvamış bulunmaktadırlar.
Çeviren : Efdal AR1KOL
Sel:
Dâvet
Demokrat Parti 1 No. lu bucak Başkanlığından:
Bucağımıza bağlı aşağıda yazılı 3 ocağımız kongre gün ve saatleri yazılıdır. Belirli günde üyelerin teşrifleri ilân olunur.
Yenidoğan 5 No. lu ocak 26. 11.1950 saat 11 de ocak binasın da.
Yılmaz ocağı 26.11-1950 saat 14 te ocak binasında-
Doğru yol ocağı 26.11.1950 saat 17 de ocak binasında.
(950/321) Borçlularına yüzde 45 tediyede bulunmak suretiyle konkordato teklif eden Ankara Anafartalar caddesi 235/8 sayılı dükkânda tüccar Ziya Erlerin konkordato muamelâtım tedvir etmek üzere komiser tayin edilen Şevki Çağırankaya tarafından mahkememize verilen 16/11/1950 günlü tozkere ile, konkordatonun kabul ve tasdiki mütalâa kılınmış icra ve iflâs kanununun 296 nci maddesi hükmüne tevfikan bu hususta komiserin 15/12/1950 cuma günü saat 11 de istitnaına ve itiraz eıden ler varsa haklarım müdafaa etmek üzere bu celsede hazır bulunabileceklerine karar verildiği ilân olunur. 611)
Devlet Konservatuvarı binasında açık eksiltme ile mozaik döşeme üzerine ahşap döşeme.
Radyatör önü kafeslemeleri ve balet bar küpeşteleri yaptırılacaktır
1 — Keşif bedeli 3836 lira 55 kuruştur.
2 — İnşaata ait keşif ve şartname her gün Devlet konserva-tuvarı müdürlüğünde görülebilir.
3 — Eksiltme 12 Aralık 1950 Salı günü saat 15 de Okullar Saymanlığında yapılacaktır.
4 — İsteklilerin yüzde 7,5 geçici teminat olan 287 lira 74 kuruş vermesi ve ellerinde yeterlik belgesi olması lâzımdır.
(8763)—(2570)
Ankara Doğumevi Baştabipliğinden
Müessesemizce açık eksiltmeye konulan 3513 lira 80 kuruş muhammen bedelli 41 kalem ilâca ait ilânın 23/11/1950 Perşembe olarak basılması lâzım gelirken 24/11/1950 Perşembe olarak basıldığı görüldüğünden bu işe ait ihalenin 10 gün uzatılarak 5/12/1950 Salı günü saat 14.30 da Ankara Doğumevinde yapılacağı ilân olunur. (8751)—(2571)
i
DOKTOR
Esat Eğilmez
Seyahatten dönmüş ve hastalarım kabul etmeye başlamıştır-
Muayenehane: Tarko han No: 16 - 17 Tel: 16989.
Ev.- Demirtepe Sümer sokak Güneş Ap. 27 3 Tel:22989
6115
DEVLET TİYATROSU BÜYÜK TİYATRO'da Cumhurbaşkanlığı F. Orkestrası 2nci Filârmoni Konseri 25 Kasım Cumartesi günü saat 16.00 da
Dr. Hans Hoerner vo
Şef: Ulvi Cemal Erkin
1— F. Schuberi (1797 - 1828)
7 nci Senfoni Dö Majör
a) Andante ve Allegro, ma non troppo,
b) Andante Con moto
c) Scherzo ve Finale (Allegro vivace)
10 dakika ara
2— U. C. Erkin (1906) Keman konçertosu
a) Allegro guisto,
b) Adagio,
c) Allegro,
Çalan: Erdoğan ÇAPLJ
3— U. C. Erkin Köçekçe.
Not: Üçüncü Filârmoni Konseri 9 Aralık’tadır.
Akif Alpaslan
Sigorta ve Emlâk Bürosu
Sigorta, emlâk alım satımı kira ve ipotek işleri kolaylıkla yapılır.
Adres: Anafartalar Vakıf Iş Hanı, Kat: 1, No. 106.
Tel: 14838, Ev: 24405. Posta Kutusu: 368, 6104
Afyonluların toplantısı
Afyon İli Yüksek Tahsil Gençliği Yardım Derneğinden:
İzmir Defterdarlığından8
Siimerbank Genel Müdürlüğünden
Aşağıda cins ve evsafı yazılı makineler satılacaktır, isteklilerin kapalı teklif mektuplarını en geç 11 Aralık 1950 Pazartesi günü saat 15 e kadar genel haberleşme servisine vermeleri makineleri görmek için de her gün öğleden sonra inşaat şubesine baş vurmaları ilân olunur.
Banka satış yapıp yapmamakta serbesttir.
Markası —
H.O.H.
Cinsi
1 — Plân teksir makinesi
Ödevlinin adı ve
Soyadı
ITilmi Toprak
Verginin nev'i Kazanç vergisi ve cezası
2 — Developman makinesi
3 — 1 adet teksir camı
4 — 20 adet Fanus
5 — 25 adet ark kömürü
Ozalit

Evsafı Çift ark lâmbalı işler vaziyette Amonyak buharlı (Makine yedeği) (Makine yedeği) (Makine yedeği)
(8748)—(2573)
ZAYİ: Ürgüp Nüfusundan aldığım ve içinde askerlik durumum yazılı nüfıis cüzdanımı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Mustafa Paşa K. den Mehmet Ali oğlu 1330 doğumlu Arif ORHAN. 6106
Derneğimizin yıllık alelade u-mumî heyet toplantısı 10 Aralık 1950 pazar günü Ankara Halk-evinde saat 13 t© yapılacağından, sayın üye ve hemşerileri-m:zin teşrifleri önemle rica olu nur. Gündem: 1 — Yönetim kurulu faaliyet raporunun okunması, 2 — Donetçiler raporunun okunması, 3 — Yönetim kurulunun ibrası, 4 — Yeni yönetim kurulu, denetçiler ve haysiyet divanı üyr. ve yedeklertinfh seçimi, 5 — Dilok ve teklifler-
6113
Adresi
İstanbulda Fincancılar yokuşu 21/1 No. da ithalât Taciri
Yukarıda adı ve soyadı yazılı ödevli icrayı ticaret ve ikamet eylediği yeri terk eylediğinden ve nereye gittiğini bilen olmadığından süre ile kayıtlı resmî tebliğ yapılmak üzere iş vc ilân tarihinden itibaren bir ay içinde yeni maliye vergi dairesine bizzat veya bilvekâle müracaat eylemesi ve yahut taahhüt-!ü mektup veya telgrafla açık adresini bildirmesi vergi usul kanununun 93 üncü ve 95 inci maddeleri mucibince İlân olunur
(8774)—(2568)
Bu Akşam 25 Kasım Cumartesi Saat 20.30 da
VERA KORENE
Ticaret ve Sanayi Odasından
Unvan: Ihsan Şenkartal
Sicil No.: 3342
Ankarada Yenişehir semtinde Serçe sokağında 7/3 numaralı evde oturan, Denizciler caddesinde 6 No.lu mahalli ticarî ikametgâh ittihaz ve komisyonculuk ticaretiyle iştigal eden Ti-''-ret Odasının 3/98 numarasında kayıtlı T. C. tebaasından İhsan Şenkartal'ın yukarda yazılı ticaret unvaniyle noterlikten tasdikli imzası şeklinin Ticaret Kanununun ahkâmına uyularak 24/11/1950 tarihinde tescil edildiği duyurulur. (8744)(2574)
(Komedi Fransez Sosyeterlerinin idaresinde)
VEDA GECESİ münasebetile. temsil heyetinin büyiik muvaffakiyeti
PHEDRE
Satılık Kompressörler
İNGERSOLL - RAND markalı D - 85 model benzinle müteharrik iki adet çift tabancalı yeni vaziyette kompressörle ray ve vagonetler acele satılıktır. Müracaat Zonguldak Posta Kutusu: 38 — Telefon: 202. (2954)

Sayfa: 6
ZAFER
Watherprooı
Bay ve Bayan trençkotlan en ucuz fiyatlarla Ortaçta bulabilirsiniz.
38 liradan 100 liraya kadar
Çocuklar için zengin çeşitler Telefon: U1M
Jarse yünlülerin çeşit ve renkleri
ORTAÇ’a
uğrayınız.
Fantazi faylar
Mantoluk
ve yünlü roplukların en güzel çeşitleri
Sizin için getiriyor ihtiyacınızı almazdan
mevcuttur.
Borsalino
Şapka çeşitleri ve en zengin renkleri ile yeni modelleri gelmiştir.
ORTAÇ
daima sizin kesenizin
dostudur.
25/1171950
Robdeşambr
Robdeşambr, Gömlek, Kra vat, Eşarp, Kazak, Çorap Eldiven ve yünlü çeşitlerimi? gelmiştir(
ORTAÇ
Sizleri bekliyor.
Anafartalar Caddesi No. 224 Adliye karşısı, köşe mağaza.
TÜRK TİCARET BANKASI
SERMAYESİ : T.L. 4.400.000
İHTİYATLAR : T.L. 1.876.184

BANKAMIZIN 100.000 LİRALIK
950 Yılı ikramiye Plânının 5 inci Çekiliş Tarihi:
11 Aralık 1950|
Bu çekilişe iştirak edebilmek için: -Müşterilerimizin—ı 1 ARALIK 950 Akşamına kadar. Tasarruf he- I saplarında 100, Vadeli hesaplarda 1000 lira bu- I lundurmaları veya mevcut hesaplarım bu mik- I tartara yükseltmeleri lâzımdır.
DİKKAT :
Vadesiz Tasarruf Hesapları faizlerinin Gelir Vergisini Bankamız öder.
Vadeli hesap sahiplerine isabet edecek ikramiyeler YÜZDE 25 fazlasiyle ödenir.

Fazla tafsilât için gişelerimize müracaat edilmesi.

Mağazamızda yapılacak umumi tadilât ve tevsiat münasebetiyle
Görülmemiş UCUZLUK devam ediyor
Yeni fiyatlarımızı sunuyoruz _____________
Pamuklular Ll. K. : ipekli kumaşlar lî. k. ; Yünlü kumaşlar lî- k. : Erkek kumaşları Lİ. K.
Kadife Emprime 5,50: İpek Kadife Avrupa 20,— : Ingiliz ipliği mantoluk 16,90 Hereke 20,—
Kadife Emprime 6,20 ; Ipekis amaroza 12,50 Ingiliz ipliği mantoluk 23,50 , Merinos 22,—
Kadife düz en 90 10,— ' Yeni desen sambalar 13,— ; Mantoluk fantazi 26 27,— Mulineler 18,50
Koten Avrupa 5,50: ; Anver soten 5,75 Fransız mantoluklar 35 60,— ; Ingili*. kuponları
Keten Fransız 7.10 : 1 Ağır Mongol 6,50 . Fransız robluklar 15 22,— :
4 cn keten (En 220) 16,50 ; Emprime jorjet 3,75 ■ Ipekis robluklar 9,90 : 130 — 160 Lira Ko$e 10,50
Sabahlık Düvilin Tobralkolar 2,90 2,— Sire saten ) İpek birman 4,90 4,50 ’ Medyana robluklar \ Fantazi robluklar 7,80 11,75 ■ Paltolukiar Fantazi caketlik 23 - 30,— 14,50
Ayrıca UCUZ parça sergisini görünüz jpekişi - Yünişi 2956 Bankalar caddesi No- 23/25 Tel: 12180
f —
DtKKAT
Tiryakilere müjde Kahve 10 liraya Halis temiz ince ve taze kahve ancak Tiryaki kahve ve çay ticarethanesinde bulunur
Sahibi: SAMİ SAZLIK
Merkezi: Anafartalar, Hükümet caddesi, Orman Çiftliği karşısı Tel: 12966.
Şube: Hamamönü No. 138 — Tel: 13345. (5929)
Ankara Valiliğinden
1 — Sıtma Savaş Başkanlığı müstahdemlerine kumaşı ve bütün masrafı terziye ait olmak üzere açık eksiltme ile 11 kat elbise ve 11 adet palto diktirilecektir. Tahmin edilen bedel el-biseler için 85 ve paltolar için 85 liradır.
2 — Eksiltme ve ihalesi 28/11/1950 salı günü saat 15 te Sıtma Savaş Başkanlığında toplanacak komisyonda yapılacaktır.
3 — Muvakkat temint muhmmen bedelin yüzde 7.5 dur. Katî teminat yüzde 15 tir.
4 — Vasıf ve şartlar her gün adı geçen dairede görülebilir. ! 5 — İsteklilerin muayyen gün ve saatte teminat makbuzları ile birlikte komisyonda bulunmaları ilân olunur.
(8463)—2481
İzmit Belediyesinden
1 — Keşif bedeli 122873 lira 64 kuruştan ibaret parke kaldırım yol ve teferrüatı inşaatı 2490 sayılı arttırma eksiltme ve üıale kanununa göre kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konul-muştur.
2 — İhale 5 Aralık 1950 tarihine rastlayan Salı günü saat 15.30 da İzmit belediyesi encümeninde yapılacaktır.
3 — Geçici teminat 73934 lira 68 kuruştur.
4 — İstekliler en az 60.000 liralık kaldırım işini bir defada yaptıklarını gösterir veya 100.000 liralık işi bir defada yaptıklarını bildirir belgeleri ile ihaleden 3 gün evvel beledi ye başkanlığına müracaatla fen İşlerinde yeterlik belgesi ala Gaklardır.
5 — İstekliler kapalı zarflarını kanunun tarif ettiği şekilde hazırlıyarak ihale saatinden bir saat evvel beled:ye baş-kanljğınb vereceklerdir.
6 — Bu işe ait keşif şartname vesair evrak İzmit Beledi-
; esi Fen İşlerinde görülebilir. (15881)—(8669)—(2553)
Türkiye Demir ve Çelik Fabrikaları müessesesinden
Satış ve şevkte sürati sağlıyarak sayın müşterilerimizin siparişlerini vaktinde yetiştirmek maksadiyle, 22/11/1950 tarihinden itibaren yapılacak yeni siparişlerden, yalnız Hadde Mamulleriyle bunların normal dışı ve kırpıntılarına şamil olmak üzere aşağıda gösterilen en az sipariş miktarlarının tesbiti kararlaştırılmıştır.
1 — Vagonla yapılacak sevkiyatâ ait, her siparişin beher kalemi en az 5 tondur.
2 — Fabrika sahasından sayın müşterilerimizin kendi nakil vasıtalariyle teslim alacakları hadde mamullerinin en az sipariş niktarı beher kalem için bir tondur.
3 — Saç mamullerimiz yukarıdaki kayıtlardan dışarı bırakılmıştır.
4 — Normal dışı hadde mamulleriyle, demir kırpıntısı satışlarında beher kalemin en az sipariş miktarı bir tondur.
5 — Sayın müşterilerin, yukarıda gösterilen miktarlardan
aşağı sipariş kabul edilmiyeceğine göre, bu hususu ehemmiyetle nazarı itibara almalarını rica ederiz. (8633)—2544
Hurda kamyon ve oto yedek parçaları satılacak
Ankara Yollar 4. Bölge Müdürlüğünden:
1 — Bölge Müdürlüğü sahasındaki hurda kamyon ve oto yedek parçaları kapalı zarf usulü ile satılacaktır.
2 — Muhammen bedel 6.089.20 (altı bin seksen dokuz lira yirmi kuruş) lira olup geçici teminatı 457 (dört yüz elli yedi) liradır
3 — Kapalı zarf arttırması 11/12/1950 pazartesi günü saat 15.30 da Etlik yolu üzerinde Bölge Müdürlüğünde toplanacak komisyon huzurunda yapılacaktır. Zarflar saat 14.30 a kadar ■komisyona verilmelidir.
4 — Bu işe ait şartname-ve cetveller çalışma saatlerinde Bölge Müdürlüğünde; kamyon ve yedek parçalar ise tatil günleri hariç her gün saat 10 - 11.30 arasında Bölge sahasında görülebilir
5 — Postada vukua gelecek gecikmeler ile para gibi umumun elinde bulunan şeylerle mühürlenmiş zarflar kabul edilmez.
6 — 2490 sayılı kanun ahkâmına uyularak müracaat edilmesi ilân olunur. (8720) 2566
Toprak ve iskân işleri genel müdürlüğünden
Genel Müdürlüğümüz toprak teşkilâtı ihtiyacı için altı kalem yatacak eşyası açık eksiltme usulü ile satın alınacaktır.
Muhammen bedeli (8970) lira, geçici teminatı (673 liradır.
İhale 13/12/1950 çarşamba günü saat 15 de Genel Müdürlük binasında toplanacak komisyonda yapılacaktır.
Nümuneleri ve listesi her gün Genel Müdürlüğümüz Levazım Anbarında görülebilir.
İsteklilerin ticaret vesikası, ilk teminat mektubu veya makbuzları ile birlikte belirli gün ve saatte komisyonda hazır bulunmaları. (8650) 2567
Devlet Orman işletmesi ilânları
Devlet Orman İşletmesi Sındırgı Müdürlüğünden
1 — İşletmemizin Bulak bölgesi 330 No. lu havzasında
damgalı ve numaralı ağaçlardan (10.000) adet «1000» metreküp Mısır tipi travres imal ve Simav - Demirci şosası kenarında Ak saz deposuna nakil ve istif işi açık eksiltme ile yaptırılacak-
tır.
2 — Kesim, imâl nakil işi muhammen bedeli (30) liradır. Geçici teminat % 7,5 hesabile (2250) liradır.
3 — Eksiltme 6/12/950 Çarşamba günü saat 15 de Sındırgı İşletme Müdürlüğü binsında toplanacak komisyon marifeti-le yapılacaktır. ,
4 — Bu işe ait şartname Ankarada Orman Genel Müdürlüğünde, İzmir Orman Baş mühendisliğinde, İstanbul, Balıkesir. Mersin, Antalya İşletme Müdürlüklerile Akhisar, Bigadiç ve Bulak bölge şefliklerinde görülebilir.
5 — İsteklilerin belirli gün ve saatte müsbit evrak ve ge-
çici teminatları ile birlikte komisyona müracaatları ilân olunur. (8609)—2547
Devlet Orman İşletmesi
Sındırgı Müdürlüğünden
Malzeme satışı
Ankara Yollar 4 üncü Bölge Müdürlüğünden:
1 — Belgemiz sahasında mevcut 4005 adet hurda varil j )300 adet boş benzin tenekesi ve takriben 10 ton saç kırpıntı-s kapalı zarf usulü ile satışa çıkarılmıştır.
2 — Kapalı zarf arttırması 8/12/1950 Cuma günü saat 15.30 ( a Etlik yolu üzerindeki Bölge Müdürlüğünde toplanacak ko-r lisyon huzurunda yanılacaktır. Zarflar saat 14.30 a kadar ko-ı lisyona verilmelidir.
3 — Muhammen bedel 10285,00 (on bin iki yüz seksen l )ş) lira olup geçici teminat 772,00 (yedi yüz yetmiş iki) lira-
4 — Malzemeler çalışma günlerinde saat 10-11,30 arasında, I^plge atölye sahasında, şartnameler çalışma saatlerinde Bölge Müdürlüğünde görülebilir.
5 — Para gibi umumun elinde bulunan şeylerle mühürlü z .rflarla postadaki gecikmelerin kabul edilemiyeceği ve 2490 s yılı kanun ahkâmına uyularak müracaat edilmesi ilân olu-n ir- (8695)—(2554)

Açık eksiltme ilânı
İstanbul Bayındırlık Mü düdüğünden:
I 1 — Şişli'Çocuk Hastahanesi kalorifer tesitatı onarımı açık Lsiltmeye çıkarılmıştır.
! Keşif bedeli (24988) liradır.
Eksiltme 11/12/1950 tarihinde pazartesi günü saat 15 te İst.
Manisa Vakıflar müdürlüğünden
1 — Kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konulan iş: Manisa’da Muradiye Camiinin iç kısmında taş çürütme ve kaplama, sıva,, kalem vesair işlerinin keşif ve şartnameye göre onanırımın yapılması.
2 — işin keşif tutarı (20001.03) liradır.
3 — Eksiltme, 27/11/1950 pazartesi günü saat 10 da Manisa Vakıflar Müdürlüğü binasında toplanan komisyon huzurunda kapalı zarf usuliyle yapılacaktır.
4 — Eksiltme şartnamesi ve buna bağlı belgeler Ankara’da Vakıflar Gene’ Müdürlüğü İnşaat Müdürlüğünde ve İstanbul’da Vakıflar Başmüdürlüğünde, Manisa’da Vakıflar Müdürlüğünde görülür ve okunur.
5 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin usulüne göre (1509) lira geçici teminatı Manisa Vakıflar Sandığına yatırması ve eksiltme şartnamesince ticaret odasından aldıkları vesikayı ibraz etmeleri mecburîdir.
6 — İsteklilerin bu işe girebilmeleri için 1950 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğünden alınmış yeterlik belgelerini ibraz etmeleri de mecburidir.
7 — İsteklilerin yukarıdaki maddelerde yazılı vesikalariy-le birlikte üçüncü maddede yazılı gün ve saatte Manisa Vakıflar Müdürlüğünde toplanan komisyona müracaatları ilân olu-
8 — Postada vaki gecikmeler kabul edilmez. (8433) 2475
İstanbul Posta Telgraf Bölge Başmüdürlüğünden
1 Bölgemiz ihtiyacı için numune ve fennî şartnamesi veçhil» 1450 takım elbise kapalı zarf usuliyle diktirilecektir.
2 — Bu işe ait eksiltme 27/11/1950 Pazartesi günü saat 15 de Başmüdürlük Alım Satım Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Muhammen bedel 22392 lira, geçici teminat 1679 lira 40 kuruştur.
4 — Alâkalılar nümuneleri ve şartnameyi görmek, geçici
teminatı yatrmak üzere Başmüdürlük Levazım Şefliğine belli gün ve saatten bir saat evveline kadar 2490 sayılı arttırma ve eksiltme kanununun 31 inci maddesi gereğince hazırlıyacakları teklif mektuplarını numaralı makbuz ‘mukabilinde komisyon Başkanlığına tevdi eylemeleri ilân olunur. 15137 (8326) — 2467
1 — İşletmemizin Bulak bölgesi Cehennemdere istif yerinden bir parti halinde (291) adet muadili (65,515) Metreküp İnce Çam tomruğu beher metreküpü (28) lira (65) kuruştan, ve bir parti halinde (275) adet muadili (117,678) metreküp kalın Çam tomruğu beher metreküpü (37) lira (45) kuruştan açık arttırma suretile satılacaktır.
2 — Arttırmg 6/12/1950 Çarşamba günü saat 14 de Sındırgı Devlet Orman İşletmesi Müdürlüğü binasında toplanacak komisyon marifetiyle yapılacaktır. Beher parti için % 7,5 hesabile geçici teminat alınır.
3 — Bu işe ait şartname ve ölçü listeleri Ankarada Orman Genel Müdürlüğünde, İzmir, İstanbul, Balıkesir, Bandırma İşletme müdürlüklerile Akhisar, Bigadiç Orman bölge şefliklerinde görülebilir.
4 — İsteklilerin belirli gün ve saatte müsbit evrak ve ge-
çici teminatlarile birlikte komisyona müracaatları ilân olunur. (8610) — 2546
Istenografi kursu
Ankara Ticaret Lisesi Müdürlüğünden:
Okulumuzun Akşam İsienografi Kursuna öğrenci yazımı başlamıştır. (8651)—2541
Bayındırlık Müdürlüğünde toplanacak komisyon tarafından ya-P
acaktır.
2 — Bu işe ait evrak şunlardır: Mukavele, eksiltme, bayın-lık işleri genel hususî ve fennî şartnameleri, proje keşif hü-asiyle buna müteferri diğer evrak dairesinde görülecektir.
3 — Eksiltmeye iştirak etmek için taliplerin (1875) liralık
)50) yılında ticaret odasında kaydı bulunduğuna dair belgeyi h mil olması, eksiltme gününden tatil günleri hariç (3) gün ev-v 1 Vilâyet makamına müracaat ederek ehliyet vesikası almaş' v yukarıda 2 inci maddede yazılan evrakı görüp eksiltme şart-n meşinde yazılı kayda göre kabul ettiğine dair imzalaması § rttır. (8504) 2534
d lî
n ıvakkat teminat yatırdığına dair makbuz ibraz etmeleri (i...............
Karfiçe çivisi alınacak
Devlet Demiryolları Haydarpaşa Satmalına Komisyonundan:
1 — 30000 kilo muhtelif ebatta Karfiçe çivisi kapalı zarf usuliyle satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedeli 21752 lira 50 kuruş olup muvakkat teminatı 1631 lira 44 kuruştur.
3 — Şartnameler komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır.
Prof. Dr
Kemal Serav
Muayenehanesini Adliye karşısı Sakarya apt. No. 2 ye naKİeimiştir- Tel: 13772.
Yağmurda ıslanmadan, soğukta üşümeden, elbiselerinizi temizletmek için otomobil servisimizden istifade edin.
Servis Telefonu
4 — Eksiltme 6/Aralık/1950 çarşamba günü saat 11 de Haydarpaşa Gar binası dâhilindeki Haydarpaşa Satınalma Komisyonunda yapılacaktır.
Teklif mektuplarının o gün saat 10 a kadar makbuz mukabilinde komisyona verilmesi veyahut muayyen olan saatten evvel ele geçecek tarzda iadeli taahhüdü olarak posta ile gönderilmesi. (8476)—2502
Demokrat Parti İncirli Bağlan ve Aşağı Eğlence Ocak Başkanlığından:
Ocağımızın kongresi 26.11.1950 pazar günü saat 10 da İncirli Bağlan 40/3 No. lu apartmanda yapılacaktır- Sayın üyelerimizin teşrifleri rica olunur.
Büyük
Tiyatro’da
Resmî Fransız turnesi (COMEDİE FKANCAISE SOSYETELERİNDEN) Vcra Korene - Maurice Escande - Maurice Donne-aud • Annie Gaillard - Cla-risse Deudon - Genevieve Page-Jacques Torrens-Jean Oernailly.
25 Kasım saat 20.30 da Racinc'den Phedre Fiyatlar: 10 - 7,5 - 5 - 3
Biletler Salı gününden itibaren Büyük Tiyatro gişesinde satılmaktadır.
KİRALIK DAİRELER
Maltepe kapalı durak, Akıncılar sokak No, 22. Telefon: 23640. 6069
15585
Etilen Müesscsesi
X
Müzayede ile kıymetli eşya satışı
26 Kasım Pazar günü saat 11.00 do
İngiliz ve Viyana mamûlâtı salon, yemek, yatak odası takımları, yazıhane ve kütüphane, Arabesk salon takımı, berjer, koltuklar, divanlar, briç masaları, duvar saati, frijider, havagazı ocağı, avizeler, şifoniyer, şamdanlar, abajurlar, vitrin ve saire.
Auction sale
Complete high clas shouse -hold Furnishings and antiques. Vienna and English Manufac-
47 inci sokak No. 2 Yurt Yapı Kooperatifi, Bahçelievler.
(6088)
Bugün Matinelerden İtibaren
Harikulade mevzu ve şa-
hane temsil kudretiyle hâ-
tırası ebediyen yaştyacak nefis bir film
TUNA AĞLIYOR (The Red Danube»
Baş Rollerde: Walter Pidgeon —
Janet Leigh —
I'etcr Lawford —
Angela Lansbury
Seanslar:
10 - 12 de ucuz matine
14 - 16.15 - 18.30 - 21 Ayrıca en son Dünya Haberleri Türk - İsrail Millî
Numaralı yerlerinizi evvelden aldırınız — Telefon Gişe: 15031, Müd: 24075

Comments (0)