PERŞEMBE
25
MAYIS
f939
idare yem
lstanb«l Nwruo(maaîy© N© M T©lrr*fı Yeniaabah g»Mİ«*ı İSTANBUL
Telefon — 207M İkinci yıl — No. 380 Her Yerde (3) Kuruş |

günlük s/yasI halk gazetesi
------------—-------------------A
Bir buçuk aydanberi Hatay ve Anadolu tuy" nesinde bulunan kıymetli sanatkârlarımız BAYAN muallA e KEMANİ SADİ Istanbula avdet etmişler, bu Pazar ÇUBUKLU azinosunda seanslara başlayacaklardır.
Yakın Şarkta
Türk Kültürü
Osmanlı imparatorluğu altında toplanan Yakın aŞrk asırlarca medenî bir kardeş gibi yaşadı. Bu -rada,bilhassa müslüman dinine mensup fertler, hiç bir unsur ve milliyet mülâhaza kırına ka -pılmaksızın, müşterek saadet ve felâket günleri geçirdiler. Os -manii imparatorluğunda yaşı -yan bir müslümanın Arap, Arna -vud, Kürd, ne olursa, olsun, yabancı bir devlet tabiiyetinde bulunduğu zannına düşmesine imkân yoktu. Osmanlı ülkesi, heyeti mecmuasile, kendisinin vatanı idi: hükümet kendisinin hükümeti idi.
Osmanlı imparatorluğunun müslüman unsurlarına ancak son zamanlarda milliyet fikri geldi. Bu da imparatorluğun bekasından ü-mid kesildikçe daha ziyadeleşti. Her millet, melhuz bir küçük kabahatte kendi nefsini düşünmek mecburiyetini duydu. Maamafih bütün bu ayrılık âmillerine rağmen, Osmanlı imparatorluğunda, müslüman unsurları arasında, vahdet, kardeşlik ve tesanüd hisleri son dakikaya kadar yaşamıştır. Eğer bir istatistik veya plebiscite yapmak imkânı olsa idi biz o kanaatteyiz ki Türk olmıyan unsurların büyük ekseriyeti Türk’ten ayrılmak istemezdi. Çünkü arada bir ayrılık mefhumu onların zihinlerine sığmazdı.
Fakat bugün bu müşahede maziye aittir. Bu mazinin bir daha geri dönmesine imkân yoktur. Her millet ancak kendi kendisini idare ederse ve hükümetler bu milliyet esası üzerine istinad eylerse siyasî münasebetlerde bir istikrar ve sükûn temin olunabilir. Artık hiçbir milletin diğer bir millete tâbi ve mahkûm bir halde yaşamasına imkân kalmamıştır. Yaşıyanlar bile siyasî ve fikrî terbiyeleri kemal buldukça istiklâl kesbetmek istiye-ceklerdir.
Bu nokta üzerinde ısrar ile duruşumuz, boş hülyalara kapılmadığımızı sarih surette anlatmak ve sözlerimizin yanlış anlaşılmasına meydan vermemek arzusundan ileri gel-inektedir.
Şunu demek istiyoruz ki Yakın Şark’taki şimdi muhtelif hükümetlere ayrılmış müslüman devletleri uzun müddet Türklerle bir arada yaşamış ve Türk kültürüne intibak etmiş bulundukları için, herşeye rağmen, aramızda bir yakınlık, bir irtibat ve karşılıklı bir muhabbet noktaları ve sebepleri çoktur. Bu bir hayal değil bir realitedir. Yakın Şark’ın muhtelif noktalarında gazetemizin bir takım’ aboneleri vardır ki bunlar Türk ırkından olmadıkları halde eski müşterek hayatın verdiği bir yakınlıkla Türk Cümhu-riyeti hâdiselerini lâkip etmek istiyorlar. Türkiye’de de komşularına ve eski vatandaşlarına karşı alâka ve muhabbet çok derindir.
Eğer biz yakın Komşularımızla ve dostlarımızla yakından alâkadar olmazsak, eski kültür rabıtasını idame etmezsek, yavaş yavaş arada bir unutganlık; bir ayrılık ve yabancılık hissi tabiî surette teessüs edecektir. Fakat bir Mısırlı, bir Arap, bir Iraklı bizim için bir Ispanyol, bir Portekizli, bir Trans-valli değildir. Bize çok daha yakındır. Ona karşı içimizde bir muhabbet ve bağlılık hâlâ yaşamaktadır.
Dahiliye Vekilinin Mecl iştekijzah atı
F. Oztrak Tenkitlere Cevap Verdi
Dün Dahiliye, Matbuat, Emniyet, Jandarma, Sıhhiye Hariciye ve Adliye Bütçeleri Kabul Olundu
HARİCİYE VEKÂLETİ BÜTÇESİ TENKİTSİZ TASVİP EDİLDİ
Sıhhat Vekâletinden Temenniler
Ankara ; 24 ( Telefonla ) —
Bugün Büyük Millet Meclisinde Dahiliye Vekâletinin bütçesinin müzakeresine başlanması münasebe-tile Dahiliye Vekilimiz B. Faik Öz-trak mühim izahat vermiştir.
Dahifiye Vekilimiz ezcümÛe demiştir ki:
«— Elimize verdiğiniz kanunların ahkâmı dairesinde kurduğunuz Cümhuriyet idaresine yakışacak surette memlekette emniyet ve esa-yişi daima mütekâmil bir surette temin ve idameye çalışacağımızı va-detmek menim için bir borçtur. Emniyet ve asayiş meselesinin muhafaza edileceğini vâdederken daima bizim için en kuvvetli esas olan kanunların hükümlerine riayetten ayrılmamayı ifade etmek sözlerimi tamamlamak ve sizin arzularınızı yerine getirmek bir lâzimedir sanırım. Gerek jandarma, gerek polis ellerine verdiğiniz kanunların tayin ettiği seyri takib ederek her sene biraz daha mütekâmil bir surette huzurunuza çıkmıya çalışacaktır. Bu sene bütçe dolavısile fasılaya uğramış olan hareketin ileride daha fazla çalışmak suretile kazanılıp telâfi e-dileceğini umuyoruz. Arkadaşlarımız hemen müttefikan jandarma I
/~~—-----------------------------------)
Dahiliye Vekilinin İzahatından:
Bir polis sanatoryomu açılacak. Nahiye mlldür-lerlle nüfus memurlarının maaşları arttırılacak. Evlenme masrafları 655 kuruştan ast kuruşa İndirilecek. Zirai asayiş ve köy salmaları hakkında Meclise yeni kanunlar verilecek. Idarel hususiye ve belediyelerin gelirleri arttırılacak istanbu'unet ve su işi hakkında Vekil ne diyor?
Dahiliye vekilimiz F. öztırak ve polislerimizin oturduğu ve vazi- { fe gördüğü yerlerin gayri müsait [
Yakın Şark’ın sıkı bir dostluk dairesi içinde miittehid ve müttefik bir halde yaşaması ve bu havamın sürekli bir sulh ve sükûn nimetlerinden istifade edebilmesi namına bu amrdide rabıtanın devam etmesi lazımdır. Bu rabıtanın hiçbir zaman bir kültür bağından, mane-vî ve ahlâki bir vahdetten başka bir şekil alamıyacağma bilhassa
Hüseyin Cahid YALÇIN “ (Sonu B üncü sayfamızda)
r------—-------—-—— —
B. Parti Kurultayında Görüşülecek İşler
Cümhurreisimizin İnönü Meydanında Büyük Bir Heykelinin Dikilmesi İsteniyor
( Yazısı 5 nel sayfamızda )
Polonya Arazisinde 4 Alman Tayyaresi
şartlar altında bulunduğunu ifade ettiler. Bunu biz jandarma ve polise karşı gösterilen teveccüh ve iltifatın bir nişanesi olarak telâkki ederiz. Bütçelerimize koyduğumuz tahsisatla seneudn seneye bunu telâfiye çalıyoruz ve yakın bir zamanda bu İki emniyet ve nizam unsurunun dalıa1 iyi yerlerde oturabilmeleri için bütün gayretimizi sarfedeceğiz (Bravo sesleri).
Bu senenin Emniyet bütçesinde hususiyet arzeden bir tahsisat vardır. O da sanatoryom ve prevan-toryomlar hakkında konulan tahsisattır. Bu yine sizin bu meslek mün-tesiplerine karşı gösterdiğiniz şefkat ve itimadın bir nişanesi olacaktır.
Sayın arkadaşlarımızdan bisisi ahlâka kıymet verilmesinden ve buna karşı yapılmakta olan fenalıkların önüne geçilmesinden, ahlâkı ifsad
(Sonu 3 üncü sayfada)
1NGILIZ-S0VYET-FRANSIZ PAKTI
Ingiliz Kabinesi Sovyetlerle Üç Taraflı Bir Pakt Aktine Dair Fransız Plânını Dün Kabul Etti
Dün Poznanda Bu Tayyarelerden Sakatlanan Biri Müsadere Edildi
Italyan matbuatının Polonya ve Paris gazetelerine şiddetli hücumu
Daazig'in Sen Mari kilisesi arasından görünen manzarası
Varşova, 24 (A. A.) — Dört Alman tayyaresi dün akşam Poz-nan’ın doğu cenubundaki Wolsztyn üzerinde uçmuştur. Bunlardan bir sivil tarafından idare edilen ve Çek mamulatından olan biri yere inme-
ğe mecbur olmuştur. Tayyareyi ı-dare eden sivil, yolu şatşrdığını iddia etmektedir. Polonya makamları tahkikat yapabilmek için kendisin1 tevkif ve tayyareyi müsadere et -
(Sonu 7 inci sayfada)
Sayfiye Yerlerinde Ucuzluğun Temini
Belediye, Yapılan Şikâyetler Üzerine Dün Şubelere Emir Gönderdi
Lord Halifaks ve M. Bonnet Cenevreden Döndüler
Müşterilerden Hiç Bir Yerde Ayrıca Su, Masa Ve Sandalye Parası Katiyen Alınmıyacak

Londra, 24 (A. A.) — «Evening Standrda» gazetesinin diplomatik muharririnin bildirdiğine göre, in • giliz kabinesi, Sovyetler Birliği ile üç taraflı bir pakt yapılması hak -kındaki Fransız plânını, bu sabahki toplantısında tasvip etmiştir.
Londra, 24 (A. A.) — Lord Hali-fax, saat 8,40 ta Croydon tayyare meydanına gelmiştir. Kabine, saat 11 de toplanmış ve iki saat Lord Halifax’ın Cenevredeki görüşmeleri ‘hakkında vermiş olduğu izahatı dinlemiştir.
Lord Halifax, kabinenin toplan -
tısından evvel 15 dakika Cham- .
, , . rranoiz hariciye nazırı
berlaın ile görüşmüştür. M Eonnet
Bir Amerikan denizaltı-
sı Suyun Dibinde Kaldı
Kurtarma Ameliyesined Başlandı. Fakat İçindeki
62 Kişilik Mürettebatın Öldüğü Zannediliyor
(Yazısı 3 üncü sayfamızda)
Ruam Kurbanı Bir Veterinerimiz Avrupada bir tecrUbeda ölen Vet. YUzbaşı Kamal Cemilin naşi şehrimize getiriliyor
Fen şehidinin kemikleri yarın merasimle Haydarpaşaya gömülecek
Avrupada tahsilde iken 1934 yılında tecrübe esnasında ruamdan ö-len bakteriyolog vet. Yüzbaşı Kemal Cemilin kemikleri Millî Müdafaa Vekâleti kararile Fransadan İs-tanbula getirilmektedir. Na’şı hamil olan vapur yarınki cuma günü sabah saat 7 de Galata rıhtımına gelecek ve vapurdan merasimsiz olarak motorla Haydarpaşaya nakledilecektir. Askert mertısim Haydarpaşa rıhtımından saat 9 da başlıya-cak va vazife kurbanı fen şehidinin
(Sonu 7 inci sayfada)
Sayfiye yerlerinde halkın ucuz eğlenmesini temin etmek maksadile alınasak tedbirleri tesbit etmek üzere kaymakamlar dün Belediye reis muavini B. Lûtfi Aksoyun reisliğinde toplanmışlar ve bu husustaki tedbirleri tesbit etmişlerdir.
Diğer taraftan sayfiye yerlerindeki plâjlarla gazina ve kahvehaneler
hakkında halk tarafından Belediyeye birçok şikâyetler yapılmıştır. Bu şikâyetler bilhassa şu noktalar üzerinde toplanmaktadır:
Yiyecek ve içecek maddelerinin pahalılığı, servis noksanlığı, müstahdemlerin üst ve başlarının perişanlığı, kirliliği, yiyecek ve içe-(Sonu 7 inci sayfada)
H ER SA B AH
GÜZEL BİR ÖRNEK
Bir meb'usumuz senede 300 lira getiren bahçeli büyük evini talebe yurduna tahsis etti. Artık Erzincan’a okumaya gelen fakir kasaba çocukları bu evde bir melce bularak tahsillerine devam imkânına kavuşmuş olacaklardır.
Memleketin varlıklı ’evlâdlarına bu güzel örneği veren Erzincan’ın hayır ve maarif sever mebusu Bay Abdülhalik Fırat’ı candan tebrik ederken bilhassa yoksul küçük yavruların yüzlerini güldürecek böyle hayırlı teşebbüslerden memleketimizin ne derece mahrum olduğunu da tebarüz ettirmek isteriz.
Servet, irad ve akar nihayet bir kaç yoksulun mahzun yüzlerini güldürdüğü zamandır ki bir asalet mânası iktisab etmiş oluyor ve kâmil bir insan için «hayır sever bir adamdı Allah rahmet eylesin» cümlesi «milyonlar bıraktı» kelimelerine elbette bin kere müraccahtır.
Erzincan’ın altın kalbli mebusunun bu güzel hareketi cidden taklid edilmeğe değer bir örnektir. Haydi varlıklı vatandaşlar, harekete geçin de bize bu iç açıcı mevzua temas etmek fırsatını sık sık bahşedin.
A. CEMALEDDlN SARAÇOĞLU
Sayfa f »
f ENISABAH
MAYIS îyj»
0#?5AV fiA fPA Aff HMf £)wj
HATIRA w ITİRAFLARI^^^
Tefrik. N.101
Yazan : M. SIFIR
Düşman Askerleri Hemen Etrafımızı Aldı
Sür’atle Etraf Araştırılıyor, Cepane Sandıkları Aranıyordu
Mustafa Efendi araba te -darikine gitmişti. Biz de cepane sandıklarına bakıyor, bakıyor; hele geçirilen dakikalara acıyor ve için için yanıyorduk.
Tam o esnada, bağın, şimendifer hattrna nazır olan tümseğinde iki karaltı belirivermişti. Ben basıla -cağımıza hükmetmiştim. Arkadaşlarla beraber tabancalarımızı çekerek o tarafa doğru seğirtmiş, gölgelerin biraz uzağında sıraya dizilmiştik. Heyecandan titriyen bir şada ile seslenmiştim:
— Kimdir o?..
Karaltılar ses vermiyor ve bize doğru ilerliyorlardı. Tekrar ve bu sefer biraz daha yüksek sesle:
— Sokulmayın, yakarız.
Demiş ve ileriye atılmıştık. Fakat işittiğimiz ses hepimizi olduğumuz yerde çivi ile çakılmış gibi durdurmuştu. Karşımızdakilerin Yüzbaşı Yusuf ve kâtip Cemal Beyler olduğunu anlamıştık. İkisinin de yüzleri asık, keyifleri kaçık idi. Yusuf Bey:
— Kara Mehmet, demişti, iş duyuldu pek diyemem. Fakat, vaziyet şüpheli. Modadaki düşman karargâhının bütün ağzıkaralan hep bu taraflara dökülmüşleri Sabahtanberi birşey gözlediler amma maksatlarını pek anlıyamadık. Bir saat evvel defolup gittiler. İş üzerinde ansızın karşılaşmanız ihtimalini düşünerek ne kadar üzüldüm bilseniz... Ne o, sizde de bir telâş var, yoksa siz de mi birşey sezinlediniz?..
Yusuf Bey, söylediklerimi dikkatle dinlemiş, bakkal Mustâfa Efendinin telâş ve endişesini pek yerinde, bulmuştu ve hele tedbirlerimizi pek beğenmişti. Ve:
— Çok teşekkür ederim size, demişti. Zaten biz de bu düşünce ile geldik buraya. Çok oldu mu Mustafa efendi gideli?..
Çok geçmemiş, bakkal Mustafa e-fendi de gelmişti^Üç araba bulduğunu ve biraz sonra, gerideki yol ü-zerinde bulunacaklarını müjdelemişti. Yusuf Bey, cephanelerin muhtelif yerlere dağıtılmasını münasip bulmuş ve ilk iki arabanın Göztepe-deki köşküne götürülmek üzere hemen işe başlanmasını emretmişti. Sıvanmış, sandıkları yol üzerine taşımıya başlamıştık. O sırada gelen iki arabayı doldurmuş, üzerlerini de bağda dikili bulunan yeşil mısır yaprak ve saplarile güzelce yapamıştık. Gece yarısı geçmiş, sabah yakınlaşmıştı. Biz dahp cephanenin üçte birini bile kaldıramamıştık. Yusuf Bey üzülüyor, titizleniyor, yakın ve şüphe edilmiyecek bir yer bulmak için etrafta fırıl fırıl dolaşıyordu. Muhiti çok iyi bilen bakkal Mustafa E-fendi nihayet bunun da çaresini bulmuştu. Hızla elini silkerek:
— Tuh Allah müştakını versin, demişti. Burnumuzun dibinde ve hiç kimsenin aklına bile gelmiyecek bir yer var. Yıkık bir ahır, etrafı da ankaz ile dolu.
Bulunduğumuz bağa dört yüz metre uzaklıkta bulunan bu ahırı hepimiz münasip görmüş ve işe girişmiştik. Gelen arabacılarla beraber bir posta kurmuş, iki buçuk saat içinde, Zeki Beyin bağını pirüpak etmiştik. Yığdığımız cephanenin üzerini de, hiç belli olmıyacak bir şekilde oracıktaki ankaz ile örtmüş ve biraz uzağına Hoca Bekir’i gözcü dikip bağa dönmüştük.
Ertesi günü, vakit öğleye yaklaşmıştı. Mlpavrili ile ben cephane sandıklarının bastırıp düzelttiği ve kalıp halinde izler bıraktığı sahayı bellemiş ve henüz bitirmiştik. Atlı ve yaya yirmi kadar asker kara bağın içine dolmuşlar, etrafı aramağa koyulmuşlardı. Bir düşman zabiti, yanındaki tercümanla sorduruyordu, bana.
. — Kimsiniz siz’
— Gündelikçi rençber.
— Ne yapıyorsunuz burada?.,
— Bağı çapalıyor, çiy yerleri belliyoruz işte.
— Sizi buraya kim getirdi?..
— Bağın sahibi.
— Kimdir bu bağın sahibi?.?
— Zeki Bey.
— Ne iş yapar o?..
— Polis müdüriyetinde baş komisermiş.
— Başkomiser mi, nerededir şimdi kendisi?..
Birbiri ardınca sorulan sualler sıkmıştı beni. Tercümana, bizim işçi olduğumuzu ve bağ sahibi Zeki bey hakkında fazla bilgimiz olmadığını, ve iki gün evvel bizi gündelik ile tutup bağda bıraktığını ve ancak bir hafta sonra geleceğini söyliye-rek gittiğini anlatmıştım. Sözü kısa keserek beli toprağa saplamış ve bellemeğe başlamıştım.
Bağı arıyanlar, ümidsiz yüzle hep zabitin etrafında toplanmışlardı. Görüşüyorlardı. Olduğum yerden işitiyordum.
— Her tarafını araştırdık efendim. Ne cephane sandığı ve ne de sandıkların izi var.
— Bağ civarında araba izleri de gözünüze ilişmedi mi?..
—Hayır. O da yok.
— O halde, verilen haber yalan. Getirin muhbiri buraya.
Muhbir sözü kulağımı delmiş, gözlerimi o tarafa çevirtmişti. Muhbir diye getirdiklerini ilk görüşte tanımıştım. Bu zamane şımarığı bir ahbardı. Omuzundaki sırığa takılı süt güğümleri ile, sinsi sinsi bağın kenarından geçtiğini birkaç defalar görmüştüm. Son günü de, süt ister misiniz ağalar diye, sırnaşıklık ederek bağa sokulurken raslamış ve kaşlarımı çatarak biraz da haşlamış-tım. Tercüman ile zabitin karşısında kıvranıyor ve gözleri ile ağzı arasında istavroz çıkararak yemin ediyordu. Elile bellediğim yeri göstererek:
— İşte burada yığılı duruyordu. Sandıklar, ten.Ccüman efendi. Kaşla göz arasında hem sandıkları kaldırmış, hem de yerini kazıp izlerini; kaybetmişler bu damklar. Durup dururken neyime gerek ki, yalan uydurayım da başıma belâ bulayım j Yalnız ben görmüş değilim ki bunu. Kadıköy çarşısında aşçı Melkof da beraberimde idi o gün. Kumandan cenapları lütfen çağırsın, ona da sorsun. Benimki değil, bu adamın sözleridir yalan. İstif istif cephane sandıklan doluydu burada. Kaldırmışlar ve inkâr ediyorlar ise şimdi ben ne yapabilirim ki...
İsmini bilmediğim bu kara yüzlü, söylemiş, söylemiş ve türlü türlü herzeler karıştıraark zabiti aleyhimize harekete getirmek için, soluya soluva körüklemişti. O sırada bizim Hoca Bekirle Nurinin, bağın şimendifer hattına yakın olan tarafından, yolun geçtiği derin yara doğru sü-züldükleri, arkadan da Mipavrilinin bana el ile işaret ettiiğ gözüme iliş-mişti. C Devamı var)
TA K V1 M
25 Mayii 1939 Perşembe
Hlerît 5 Rebiûlâhir 1SS1 Rast: 12 M A Y ! S 1355
Ruzı hnır. 20
Bahar rüzgârlarının sonu
Dağıı saati. 4,34
öğk : 12,11 — tkiadl: 16,10
Ak«a«( 19,28 — Yatsı ı 21,24 laaıak )2,22
ŞEHİR HABERLERİ
POLİTİKA
Emektar Bir Memur
Bay Hüsnü Yıldırır
Fatih Belediye bina tahsil şubesi memurlarından Bay Hüsnü Yıldırır bidayeti memuriyeti olan 317 senesinden düne kadar tamam (39) yü devam eden temiz bir memuriyet hayatından sonra dün arkadaşlarının ve âmirlerinin takdirleri ara -sında tekaüt edilmiş ve bu emek -dar memura hakettiği ikramiye verilmiştir.
İş Kazaları
Dün muhtelif fabrikalarda Uç İşçi kazaen yaralandılar
Dün şehrimizde üç muhtelif işyerinde üç kaza olmuştur:
1 — Büyükdere iplik fabrikasında çalışan ameleden ismailnin kızı Halide işbaşında, kazaen tornavida ile yaralanmıştır.
Yaralı işçi kızın tedavisi yapü -m ıştır.
2 — Eyüpte Bahariye caddesinde kontrplâk fabrikasında çalışan Sait, torna dairesinde dikkatsizlik neticesinde bileğini makineye kaptırmıştır. Yaralı amele Cerrahpaşa hastahanesine kaldırılmıştır.
3 — Paşabahçede ispirto fabrikasında çalışan Mustafa oğlu Haşan, dün makinenin makarasına kazaen sıkışmış ve eli ezilmiştir.
Yaralı amele, hemen Haydarpaşa Nümune hastahanesine kaldırl-mıştır.
Fener nahiye müdürlüğü
Fener nahiye Müdürlüğüne Der-bend nahiye müdürü Nazmi Kolbaş tayin olunmuştur.
BELEDİYEDE :
Belediyenin et işinden ziyanı
Belediye ve Ziraat Kurumunun iştirakile kurulan Et Limited şirketi nin hali tasfiyede olması dolayısile Belediye, şirketin bankadaki mevduatının kendisine devri için tasfiye memurluğuna müracaatte bulunmuştu.
Tasfiye memurluğu bu talebin ticaret kanununa muhalif olduğunu bildirmesi üzerine vaziyeti tetkik etmek üzere işi Daimî Encümene havale etmiştir. Belediyenin şirket do-layısile yaptığı zarar 46 bin liradır.
EmlnttnU meydanında İstimlâk faaliyeti
Eminönü meydanı istimlâkâtı de-vam etmektedir. Meydanın Balıkpa-zarı cihetindeki mescidin bulunduğu 14 adanın istimlâki için sarfolu-nacak para (116) bin liradır. Buradaki dükkânlardan dördünün istimlâk muamelesi tamamlanmıştır. Diğerleri için faaliyette bulunulmaktadır. Ayrıca Mısır çarşısı civarında da 8 dükkânlık bir adanın istimlâki için 60 bin lira verilecektir. Bunun için icabeden muameleler yapılmaktadır-
— --------"X
Okuyucularımız Diyor kİ» Atçılar Çayın Yasağı
Bursa’nın Atçılar çayırı (800) belki (1000) senedenberi kenar mahallelerin ve bahçivanların sütünden istifade ettikleri inek ve mandaların yayılıp barındıkları biı yerdir. Bin haneden fazla zürra ve fakir halkın bayramlarda vesair zamanlarda hariçten Bursa’ya gelen hayvanları da orada barınır-lardı. Halbuki bir senedenberi Atçılar çayırı hayvanlara kapatılmıştır.
Şimdi Atçılar çayırına giremi-yen hayvanlar bağ ve bahçeler arasında dolaşmakta ve buralara zarar yapmaktadırlar. Atçılar çayırının hayvanlara kapanmasının sebebine gelince; Atçılarda senede üç beş defa koşu ve bir defa da panayır yapılırdı ve bu yüzden çayırın etrafı direklerle ve telle çevrilmişti. Çobansız ve başı boş gezen hayvanlar direklerden bir kısmını ve tellefi yıkmışlar, bay baytar bu direklerin muhafazasını çobana ısmarlamış ve:
— Direkleri muhafaza etmezseniz bu çayıra hayvan sokmayı yasak ederim, demiş. Çoban da:
— Direkleri geceleri başı boş gezen hayvanlar yıkıyorlar. Ben gündüzleri buradayım. Tabiî burada bulunduğum müddetçe korurum. Maamafih çayırı siz kaparsanız muhtar heyetleri açar, cevabını vermiş. Çok geçmeden çayırda toplanan hayvanlardan insanlara ve kıymetli koşu hayvanlarına hastalık geçer diye Atçılar çayırında hayvan otlatılması yasak edildi. Vekâlete şikâyet ettik, vilâyete başvurduk; çayırı açtıramadık. Halbuki:
1 — Atçılarda toplanan hayvanlar memleketin damızlık sütlü ve kıymetli hayvanlarıdır. Bu hayvanlardan hastalık sirayet etse köylülerin hiç yaşamaması ve şehirlilerden daha kuvvetli olmamaları lâzımgelmez mi?
2 — Bu yasak fakir fıkara hayvanlarına olmuştur. Bütün gece zenginlerin koyun sürülerde inek ve mandaları Atçılar çayırında ot-luyorlar. Fıkara hayvanları da ahırlarda kapalı ve hapse mahkûm cezalı insanlar gibi acı acı bağırarak vakit geçiriyorlar. Bu hal tetkik edilirse aynen görülür, tahkik olunursa anlatılır.
Hastalık korkusundan Atçılar çayırı hayvanlara kapatılırken bütün şehrin arabalarla toplanan çöpleri, ölen merkep, beygir ve köpek İaşeleri Atçılar köprüsü altına dökülmektedir. Etrafa yayılan fena kokudan başka müzahra-fata üşüşen sinekler şehir içine ve koşu mahalline doluyorlar. Hastalık otlıyan hayvanlardan değil böyle murdarlıklardan çıkar. «Yeni Sabah» bu şikâyetlerimizi büyüklerimize duyuracak olursa hayvan besleyip geçinen birçok bikes kadınların duasını almış olur.
Yeni Sabah — Şayed bu iş yukarıda anlatılan şekilde olmuşsa ve yasak kısmen tatbik olunuyorsa halk üzerinde iyi bir tesir yap-mıyacağı aşikâr olan bu vaziyete bir nihayet verilmesi muvafık olur kanaatindeyiz. _____
Zehirli börek
□Un bir kadın ve İki ço-cuğu safın alıp yedikleri börekten zehirlendiler
Küçükpazarda Hacıkadın mahallesinde Hızırbey sokağında 15 nu -maralı evde oturan Hacı karısı Zehra, Kantarcılarda börekçi Mehmet -ten aldığı böreği, çocukları Hayriye ve Yaşar ile birlikte yemiş ve biraz sonra her üçü de «zehirlen -me» alâimi göstermişlerdir.
Zehra ve çocukları, hemen Ha -seki hastahanesine kaldırılmışlar -dır.
Zehirli böreği satan börekçi de yakalanmıştır.
Börekte, zehirin peynirden mi
Parti Kurultayı
BUyUk Kurultayda Istan-bulu temsil edecek murahhaslar seçildi
Ankarada toplanacak olan Halk Partisi fevkalâde Kongresine îstan-buldan iştirak edecek Parti mümessilleri şunlardır.
İbrahim Kemal Baybura, Doktor Hayrulla Diker, Ferit Hamal. Naci Ali Morali, Faide Esendal.
Beş kişiden ibaret bulunan heyet cumartesi günü hareket edecektir.
DENİZLERDE :
Adadaki su iskelesi
Belediyenin Adalar halkına ya -pacağı su tevziatı için Büyükadada inşa edilmesine karar verilen iske-. lenin inşasına başlanmıştır. İskelenin iskeleti Topanede yeni yolcu salonunun önünde yapılmaktadır. Buradaki yapı nihayetlendikten sonra parçalar vapurla Adaya nakledilecek ve orada yalnız montajı yapılacaktır.
□enlzbank kooperatifi toplantısı
Denizbank kooperatiflerinin u -mumî heyeti toplantısı, yarın eski Denizyolları binasında yapılacak -tır. Nisan ayı zarfında yapılan ilk toplantıda bilânçoda görülen 11 bin liralık açığın nereden husule geldiğini tesbit etmek üzere hesaplarda kontrol yapılmasını istiyen bazı â-zanın bu fikirleri kabul edilmiş ve bir heyet seçilmişti. Bu heyet mesaisini bitirdiği için hazırlanan rapor, umumî heyet muvacehes’^do okunacaktır.
İKTİSAT İŞLERİ :
Balık konservesi ihracatımız
Türkiyenin balık konserveleri ihracatını arttırmak için evvelce muh telif memleketlere yapmış olduğu tecrübe sevkiyatları hariçte müsbet neticeler vermiştir. Ambalâjlarının zarafetine, muhteviyatlarının lezzet ve nefaseti inzimam eden konservelerimize birçok yerlerden siparişler gelmiye başlamıştır. Almanya ve Şimal memleketlerine yapılmıya başlanan ihracattan başka Cenubî A-merika hükümetlerinden Uruguvay-dan da birkaç firma müracaat ederek siparişatta bulunmuşlardır. U-ruguvaydan istenilen ilk parti bu hafta içinde gönderilmiştir. Bu yıl zarfında nümune gönderilen diğer memleketlerden de ehemmiyetli miktarda siparişler alınacağı umulmaktadır.
Pul kollekslyonlarını almak İçin bir firma geldi
Almanyadaki pul kolleksiyonu merakı mektep çocuklarına kadar sirayet ettiği için Almanlar memla-metimizden de kullanılmış posta pulu çekmiye başlamışlardır. Bu sebeple şehrimizdeki kıymetli ve âdi pullardan almak üzere Almanyadan bir firmanın mütehassısı şehrimize gelmiş ve tetkikata başlamıştır.
Bir haftalık İhracatımız
Son haftalar zarfında Amerika, Estonya ve Belçikaya külliyetli miktarda tütün ihraç edilmiştir.
Bundan başka İtalyaya yumurta, Almanyaya, mısır, tiftik, koyun derisi, paçavra, Fransaya koyun derisi Belçikaya mazı, Mısıra, zeytin, sah-lep, Kûbaya halı, Hataya da makarna ve kınnap ihraç edilmiştir.
Almanlar av derisi İstiyor
Memleketimizden av derisi alma}( ve gelecek mevsimdeki av derileri İ-çin de şimdiden bağlantılar yapmak üzre şehrimize üç Alman firmasının mümessilleri gelmiştir. Haber verildiğine göre bu firmalar mevcut av derisi stoklarının tamamını almak için alâkadar tüccarlarla pazarlığa girişmişlerdir. Bu sene kış olmaması münasebetile geçen seneye nazaran az miktarda hayvan avlanmış olduğu için av derisi hasılatı geçen seneye nazaran yüzde kırk nisbetin-de az olmuştur.
veya diğer bir suretle mi hasıl ol -1 duğu anlaşılmak için de börek ar -tıklan tahlilhaneye gönderilmiştir, j
Avrupanın şimal ve şimali garbisinde diplomasi faaliyetleri
Mihver devletleri, ve bilhassa Almanya, Baltık denizinde mahreçleri olan muhtelif Avrupa devletle-rile sıkı münasebat tesisine uğraşmakta ve bu arada bu devletlerle mütekabil ademi tecavüz misakları imzalamak tekliflerinde bulunmaktadır. Bu teklif karşısında kalan İskandinavya ve Baltık devletlerinin hattı hareketleri, Avrupa’nın şimal ve şimali garbisi için büyük bir ehemmiyeti haizdir.
Bu siyasî faaliyetlerde birinin gözettiği hedef sulh cephesinin A-dalar denizinden ve Karadenizden Baltık denizine kadar uzamasının önüne geçmek ve Polonya’yı Bal-tık’tan ayırarak ve şimalden de abluka altına alarak, mezkûr devlet üzerinde ve dolayısile Baltık denizinde mutlak bir hâkimiyet ihdas etmektir.
Bu sebeptendir ki Berlin’in İskandinav memleketlerîle Baltık memleketleri arasındaki münasebetleri nazarı dikkati celbetmekte-dir. Diğer taraftan Almanya’nın coğrafî vaziyeti de bu faaliyeti müsmir kılacak bir vaziyet verebilir. Fakat karşısındaki devletlerin kısmı azami, bîtaraflığı millî bir umde olarak kabul etmiş bulunan ve Avrupa kıtasındaki sarsıntılara katiyen karışmamağı, - tabiî memleketlerine taarruz keyfiyeti müstesna - bir prensip ittihaz etmişlerdir.
İşte Almanya bu devletlere mütekabil ademi tecavüz paktı tekliflerini yaparken bunların bazı emniyet garantileri de tazammun edeceğini ihsas etmişti. Yalnız bitaraf İskandinav devletleri s^le bir halin kendilerini- müstakbel bir harp vukuunda, bîtaraflıklarının manevî ve amelî kıymetinin hiçe ineceğini düşünmüşlerdir.
Bu suretle İstokholm’de toplanan İsveç, Norveç ve Danimarka ve Finlandiya hariciye nazırları bu meselelerin bütün safahatını nazarı tetkikten geçirmişler, ve müstakbel hareketlerinin bîtaraflığa devam ve bu kabil paktların faidesizliği prensibi üzerine dayanabileceğini karar altına almışlardır. Bunun neticesi olarak Norveç, İsveç ve Finlandiya bîtaraflıklarını herşeyi nüzerinde tutarak ve Avrupa kıtasında husule gelebilecek her türlü ihtilafattan mutlak surette uzakta bulunmağı tazammun eden bir bîtaraflıktan ay-rılmıyacaklarını ileri sürmüşlerdir, Yalnız Danimarka vaziyeti değiştirmiştir. Almanya ile sıkı surette temasta ve komşu bulunan Danimarka Alman teklifini, muhtemel bir tecavüzü önlemek kaygusile, teddetmemiş ve Berlinle müzakerelere devama mütemayil görünmüştür.
Halbuki. Baltık denizindeki diğer bir devletler manzumesi daha ziyade nazik bir vaziyettedir. İstiklâllerini Baltık’la anlaşması çerçevesi altında muhafazaya ne kadar azimleri olursa olsun, üç küçük devletin yani Letonya, Litvanya ve Estonya-nın emniyetlerini bizzat kendi kom-şularile müdafaa edemiyecekleri görülür. Diğer taraftan, bu devletlerin, Sovyet Rusyaya karşı yapılacak bir Alman taarruzunun da geçit yerleri unutulmamalıdır. Bu sebeptendir ki, bu devletler iki ateş arasında kalmış vaziyettedirler.
Şimdi bu devletler üzerinde muhtelif hükümet merkezleri mühim fa{ aliyetlerde bulunmakta, Almanlar, nüfuzlarını arttırırken, PolonyalIlar da, buralarda kendi emniyetlerini takviye için uğraşmaktadırlar.
Dr. Rcşad SAGAY
Bir daire mUdürü tekaüde çıkarılıyor
Belediye daire müdürlerinden Abdurrahman 38 senelik tekaütlük müddetini doldurduğundan tekaüd' sevkolunacaktır.
Kolonyacılar yine toplanamadılar
Şehrimizdeki kolonya âmillerinin istihsalâtı daha ucuza mal etmek i-çin bazı kararlar almak üzere dün Ticaret Odasında yapmıya karar verdikleri toplantı dün tekrar başka bir tarihe tehir edilmiştir.
75 MAYIS 193»
Baylar J
YLNİSABAH
SON HABERLER
Dahiliye Vekilimizin İzahatı
f' (Bajtarnfı 1 inci tayfamızda) ' enen cemiyet ve unsurlarla müca-t dele edilmesinden bahsettiler.
, Biz mesuliyeti üzerimize aldığı-; mız andan itibaren aziz milletin İ bizden istediği vazifelerin başında bunun da bulunduğuna kaniiz (Bra-' vo sesleri) ve hâlâ da bu kanaati taşımaktayız. Buna lâzım olduğu kadar ehemmiyet veriyoruz. Buna küçük bir misal olmak için bu senenin ikinci ayının başlarında yazılmış o-lan bir tamimin bir fıkrasını müsaadenizle okumak istiyorum:
1 «Prensiplerimiz arasında ahlâkın faziletin iltizam ve korunması en mühim bir mevki tutuyor. Gençlikte fazilet aşkını vatan ve vazife uğrunda feragat ve fedakârlık duygularının her vesile ile teşvik ve takviye etmek ve bunlardaki yüksek zevki ona daha iyi tanıtmak borcu-muzdur.»
Şahsen iyi ahlâkın ve faziletin timsali olduğuna milletçe inanılmış olan Millî Şefimizin İstanbul Üniversitesinde irat buyurdukları çok kıymetli hitabede 'bu mevzu, en büyük mevkii tutmuştur. Biz hükümet azası o yüksek direktifler dahilinde hareket edeceğimiz gibi bütün milletin ve bilhassa gençliğin Büyük Şefin arzularını en sağlam bir surette tahakkuk ettirmek için bize hertürlü verdimi yapacağına eminiz. Maarif Vekâletimizin bu esaslı noktaya matuf gayretleri de elbette yüksek heyetin gözünden kaçmamıştır. Saadet ve sağlamlığını bozan, vatandaşların ahlâkını ifsada giden sebeplerle her ne suretle olursa olsun daima mücadele ediyoruz ve e-deeeğiz (Bravo sesleri, alkışlar). Partimizin teşkilâtı ve halkevleri-miz bunu baş vazifelerinden saymaktadır. Maahaza bu mevzua şunu da ilâve edeyim ki, sözlerden hiç bir. vakit memleketimizde ahlâk ve fazileti başka memleketlerin dununda olduğu anlaşılamaz. Bilâkis bizim memleketimizdeki ahlâk ve fazilet dünyanın en ahlâklı olan memleketlerinin hiç birinden asla daha zayıf değildir. Bu hususta en ileri ve kuvvetlilerinden olduğumuz şüphesizdir. Bövük milletimizin bu kadar az zamanda başardığı işler de elbette kî bu vasıfların en kuvvetli debileridir.
B . Faik Öztrak bundan sonra, seyrüsefer kazalarının çokluğu hakkında yapılan tenkide geçmiş ve «— Son zamanlarda bu kazaları haddi asgariye indirilmesi için tertibat alınmıştır. Bu tedbirlerin daha kuvvetli olabilmesi için Meclisi Âln^e bir kanun takdim edilmiştir. Bu kanun kabulünüz iktiran -ettiği .günden itibaren alman tedbirler daha müessir olacaktır.!, «demiştir.
Mumaileyh, bilâhare nüfus teşkilâtının takviyesi ve nüfus memurlarının maaşlarının arttırılması için Meclise yakında bir kanun taleri im •dileceğini, nüfus dairelerinin ıslah olunacağını, evlenme masrafilaonna 655 kuruştan 261 kuruşa indirilmesi İçin bir kanunun Meclise verildiğini, nahiye müdürlerinin maaşlarının yeni baremde biraz yüksek tutulduğunu ve istikballerinin daha i-yi bir şekilde temini için çalışıldığını ve kırtasiyeciliğin önüne geçilmek için uğraşıldığını etiyle dikten sonra diğer tenkitlere cevap vermiştir.
Dahiliye Vekilimiz, yol paralarının zenginden ve fakirden ayni nis-bette alınmasının doğru olmadığı hakkmdaki tenkide karşı da:
♦— Bunun üzerinde çok konuşulmuş ve her vasfı tebarüz etmiş bir iş olduğu için buna bir tek kelime ilâvesine lüzum görmüyorum.» demiş ve bilâhare İstanbuİun et meselesi hakkmdaki tenkide geçerek sözlerine şöyle devam etmiştir:
İstanbuİun et meselesi mevzubahs oldu. Bu işin içinden kolay çıkılacak bir iş olmadığını bundan evvel takip ettiğimiz safhalar tebarüz ettirmişlerdir. Ve nihayet az çok memnuniyetsizliği davet eden her iş gibi bunun etrafında da şikâyetler devam ettikçe hakikî kusurları eldu-
ğundan fazla göze çarptyor. Şunu arzedeyim ki, İstanbul mezbahası işi ile meşgulüm. Bu yalnız Belediye işi de değildir. Geniş bir mevzudur. Bugünlük size bir hesap vermek imkânını bulaiyiirim. Belediyeler et işi ile kesilecek hayvanların mezbaha kapısına gelmesinden kesilen etlerin kasap dükkânında satıldığı zamana kadar ki safhadan mes’uldür. Ondan üst tarafının hesabı bittabi belediyelere ait değildir. İstanbul Belediyesinin mezbaha ücreti olarak kilo başına aldığı beş kuruştur. Bundan başka borsa ücreti diye 50 santim alınır ki, bu belediyenin değildir Nakliye kırk para oluyor. Perakendeciye de beş kuruş kâr veriliyor. Minhsysehnecmu mezbehadan tâ satılacağı zamana kadar et üstüne kiloda 11,5 kuruş biniyor. Binaenaleyh bu mevzu üzerinde mütalea yürütülürken bu hesap elimizde bir hata etmemek için rehber olabilir.
Dahiliye Vekilimiz bunu takiben Ankara otobüslerinde bilet ücretlerinin ve ayrıca suyun pahalı olduğu hakkmdaki tenkitlere geçerek rakamlarla izahat vermiş ve Belediyenin bundan bir kazanç beklemediğini, ayrıca bir fedakârlık yapması lâzımgelirse kendi varidatından fedakârlık bile yapabileceğini ve esasen belediyelerin ve idare hususiye-lerin varidatım yükseltmek içim çareler arandığı tenzilâta memnuniyetle temayül .edeceğini söylmiş ve Dahiliye Vekâletinin de bir «.su siyaseti» olduğunu ilâve ettikten sonra İstanbul sularına geçmiş ve yine rakamlarla izahat vererek İstanbul Şehir Meclisinin şehir suyunun metre mikâbına kırk para zam yapmasını vali ve belediye reisi kabul etmediği için bu kararın tatbik e-dihnediğini binaenaleyh İstanbulda suyun pahalı 1 aşmadığını bildirmiş--tİT.
B. Faik Öztrak, İstanbul Belediyesinin elindeki sular hakkmdaki izahatından sonra köy idarelerine geçmiş ve .bir «ziraîasayiş kanunu* hazırlandığını, köy muhtarlarına bir ücret verilmesi işinin mahallî bütçelere ait bir mesele «olduğunu söylemiş ve köylülerin fazla vergiye muhatap tutuldukları hakkmdaki bahse «karşı da:
«— Biz köylünün şehir ve kasaba halkından fazla mükellefiyete tâbi tutulmasına asla tarafdar değiliz, demiş vs alkışlanmıştır.
Mumaileyh, köy salmalarının ancak mecburî işlerde yajpılmasmnı emrolunduğunu ve salma âşi için bir kanun hazırlandığını ilâve etmiş -tir.
Bu izahattan sonra, Medlis; Dahiliye Vekâleti, Matbuat, Emniydt İşleri Genel Direktörlükleri, Jan -darma Genel Kumandanlığı bütçeleri kabul edilmiştir.
Hariciye Vekâleti bütçesi üzerinde ıhiç bir ıhatip söz almamış ve bütçe aynen kabul edilmiştir.
'Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekâleti bütçesinin müzakeresine başlanırken söz alan hatiffler -bilhassa verem, trahom ve sıtma mücadele işleri, yerli seromlar, muhacir ve iskân işleri üzerinde durmuşlar ve Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekili bu rrrütalealara cevap vermiştir.
Bütçe tasvip edilmiştir.
Adliye bütçesinin Adliye istatistikleri içine ve Adliye kâtipleri maaşlarına dair temennilerde bulun -muşlar ve Adliye Vekili Fikret Sı-lay'm cevabını dinlemişlerdir.
Adliye bütçesinin kabulünden sonra, yarın tekrar toplanmak üzere Meclis içtimama nihayet veril -iniştir.
Yurtdaş;
Her zaman için en hakikî dost, en fedakâr yardımcı: Bankadaki tasarrufatındır. Onu hiç ihmal etme.
Ulusal ekonomi
ve
Arttırma Kurumu
Yakın Şarkta Türk Kültürü
(Baştarafı 1 inci sayfamızda) dikkat etmek iktiza eder. Bizden ayrılan eski Osmanlı imparatorluğu arazisinde türkçe söyliyen, Türk kültürüne yetişmiş bulunan milyonlarca halk vardı. Bugün bunlar ne oldular? Yirmi senedenberi onların sayısı azalmakta devam ediyor. Eskiden türkçe konuşan her ana babanın çocuklarına türkçe öğretmekte, onlarla türkçe konuşmakta devam ettiklerine ihtimal verebilir miyiz?
Yakın Şark'ta türkçenin söylenmez olması demek bizleri birbirimize bağlıyan en kuvvetli bir rabıtanın ortadan kalkması demektir. En evvel birbirimizin dilinden anlamalıyız ki kalblerimizin anlaşması da devam etsin. Mısır’da, Suriye'de muhtelif ecnebi kültür müesse-seterine tesadüf edilir. Bunlarm hepsi mensup oldukları milletin dilini ve kültürünü neşretmek için zahmet ve fedakârlığa katlanmaktadırlar. Bunlarm arasında Türk mekteplerinin bulunmaması esef edilecek bir noksan değil midir? Türk kültürünü mahvolmaktan kurtarmak ve eski vatandaşlarımızın arasında yaşatmak bizim için bir vazife sayılmaz mı? Bizim bu uğurda sarfedeoeğimiz gayret şüphesiz ki memlekete tamamen yabancı ırk ve milletlerin gayretlerine nisbette daha kolaylıkla semere verebilir. Zaten oı-alarda manevî alâka mevcuddur. Binaenaleyh bu hazırlanmış zemin üzerinde yeni sağ-llam tohumlar saçdmaktan başka yapılacak birşey yoktur.
Maarif Vekilimiz muhterem Haşan Âli Yücel'in faaliyeti kargısın, da geniş bir saha işte açık duruyor. Meselenin Türklük bakımından arzettiği ehemmiyetle mütenasip bir himmeti onun şuurlu ve ileri dü- i şünüşiinden -beklemek hakkımızdır.
Httaryin Odhıd 1’JdbÇlN l
Erbaa Ve Amasya Ova“ larının Sulanması
1 Buçuk Milyon Liralık Proje Mevkii Tatbika Konuyor
Bir hey’etle Erbaaya giden Sular Umum Müdürünün gazetemize mühim izahatı
Erbaa (Hususî) — Nafıa Vekâleti Sular Umum Müdürü Salâhattin Büke ve refakatlerinde müşavir mütehassıs mühendis «doktor Gruner, Samsun Sular Müdürü Sâbri ve diğer nremurlarile şehrimize gel -miş, Kaymakam Mahmut Nedim Aker ve memleketin ileri gelenleri tarafından karşılanarak Parti binasında misafir edilmişlerdir. Bu vesile -den istifade ederek Salâhattin Bökeden Yeni Saban namına mülâkat rica ettim. Ricamı büyük bir nezaketle kabul eden sayın Salâhattin Büke aşağıdaki beyanatta bulundu:
«Esas projeleri hazırlanmış olan Merzifon, Amasya, Erbaa ovaları üzerinde yapılan etüdleri son bir defa daha mahallinde tetkik etmek üzere buraya gelmiş bulunuyorum. Bu meyanda bir milyon dört yüz bin li ■ raya ihalesi yapılmış olan Tokat kazovasmın inşaat faaliyetini de göz -den geçirdim. Yakın bir zamanda Erbaa ovasile Amasya ve Merzifon o valarmın sulanması projeleri münakaşaya çıkarılacaktır.» demiştir.
Misafir ve refakatindeki mütehassıslar öğle yemeğinden sonra re -gülâtör ve kanal mahalli olan İnönü mevkiine gitmişler, akşam şehre avdet eylemişlerdir. Sabah tekrar tetkikatlarma devam ederek öğleye doğru şehrimizden, halk ve memleketin ileri gelenleri tarafından uğurlanarak Samsuna müteveccihen hareket etmişlerdir Basri Ahmet Ünal ' Yurtta 19 Mayıs Bayramı tezahüratı
Antalya, Erbaa Ve Urfada Yapılan Büyük Merasim
Antalya (Hususî) — 19 Mayıs Gençlik ve Spor bayramı şehrimiz, de büyük bir canlılıkla kutlulanmıştır. Vah ve Parti Başkanı, refakatlerinde Tümbay ile Maarif Müdürü ve Belediye Reisi olduğu halde gençleri tebrik etmişlerdir. «
Merasim, İstiklâl marşile başlamış, lise spor öğretmeni Sırrı Demirin ve talebeden birinin, Ebedî Şef Atatürk’ün Samsuna çıktığı günü, sporun menfaatlerini anlatan nutuklarından sonra, geçitresmi başlamıştır. Müteakiben gösteri hareketleri yapılmış, gençler kesif bir halk kalabalığının kalbden gelen coşkunlukiarile alkışlanmışlardır.
Gece saat 21 de lisemiz son sınıf gençleri tarafından tertip edilen vedâ müsameresinde Faruk Nafiz'in «Kahraman» adlı manzum piyesile «Bir cesaret rekoru» isimli komedi temsil edilmiştir. Gençlerimiz bu temsilde de çok büj|ük muvaffakiyetler kazandığı için alkışlanmışlardır.
Temsilin bir veya iki gece daha gösterileceği anlaşılmıştır. ' ____- - - R. H.
Bir Amerikan Denizaltı Gemisi Su Dibinde Kaldı
Londra, 24 (Hususî1) — Yeni İngiltere sahillerinde dalma terübele-ri yapmakta olan Sgualus tahtelbahiri, bir daha suyun yüzüne çıkmamıştır. Bunun üzerine tayyarelerle 21 dalgıç imdada gönderilmiş ve1 ayrıca müteaddit tahtelbahir ve gemiler imdada koşmuşlardır. Kazazede tahtelbahirin fennî tertibat sayesinde 24 saat suyun altmda kalabileceği anlaşılmaktadır. Tahlisiye gemileri ile Sçpıalus arasında telefon muhaberesi mümkün olmak-tedir.
New-York, 24 (A. A.) — Tahlisiye gemileri, Squalus tahtelbahirinden şöyle bir haber almıştır:
»Soğuktan müteessiriz. Başka bir şikâyetimiz yok. Vaziyetimiz iyi -dir.»
Squalus’un mürettebatı, talitelbahirin teknesine vurmak suretile tahlisiye gemileri ile muhabere temin etmektedirler.
Ses âhizeleri, bu haberleri almaktadır :
Tahlisiye hazırlıkları bu sabah
Filistin Müftüsü İle Şayanı Dikkat Bir Mülâkat
Epey müddet evvel bir gün Lübnan - Filistin hududuna fena giyinmiş bir Bedevi geliyor ve yapılan isticvapta, kendisinin Filistin baş-müftisi Hacı Emin Efendi Elhüsey-nî olduğunu söylüyordu.
Bu adam doğruyu söylüyordu. Tevkif ve hapsedilmek tehlikesine karşı ve Filistin’de kopan kargaşalıkların esaslı âmilini teşkil ettiği kanaatinde bulunan İngiliz otoritelerinin kendini yakalamamaları için bu tebdili kıyafet ile kaçmağı münasip görmüştü.
Suriye’deki yüksek Fransız komiserinin bu vaziyet karşısındaki vaziyeti nazikti. Bu firariyi Filistin’e iade etmek, Fransızlara karşı bütün İslâm âlemini ayaklandıracak, bunu yapmadığı takdirde, dostları ve komşuları İngiliz’leri hoş-nudsuzluğa sevkedecekti. M. de Martte tereddüd etmeksizin baş-müftüyü kabul ederek Lübnan’da' oturmasına müsaade etti.
O zamandanberi müftü, Fransız nezareti altında, Beyrut civarında! bir evde, münzevi bir hayat sür-: mettedir. Herhangi bir yer değiştirmek için, Fransız otoritelerinin müsaadesini taleb mecburiyet indedir. Bu kayıd, ziyaretçi kabulüne de şamildir. Gazetecilere gelince, onlara kapısı kapalıdır. Bu sebepten, bu yazılan yazan Fransız gazeteci müftünün 'kendisini kabul etmesinden çok -memnuniyet 'duyduğunu bahsederek izahatına devam ediyor. Bu gazeteci, müftü -ile konuşurken İnğiMz Beyaz kitabının ortaya koyduğu yeni plândan bah-setmemeğe karar vermiş '©Iduğumu, zira onun fikrini Beyrut'ta rariadı-ğı bazı dostlarından öğrendiğini yazıyor. M-ıiharrire göre, müftü yeni

îngiliz plânını mutlak surette reddediyor ve sebebi de basittir. Beş senelik müddet zarfında Yahudiler ekseriyeti ihraz edemiyeceklerin-deıı, kendileri için meş’um olabilecek bir istiklâle tabiatile mümarıeaı edeceklerdir.
Müftünün kabul edemediği bir noktada, îngiliz hükümeti tarafından teklif edilen arazi satışına müteallik yeni rejimdir. Bu sistemde üç mm taka tefrik edilmiştir. Birisinde, her türlü arazi satışı Yşhu-dilere yasaktır; İkincisinde satış keyfiyeti bazı kayıdlarla bağlıdır; üçüncüsünde de, serbesttir.
Bu müftünün hoşuna gitmemektedir. Aıaplara tahsis edilen memleketin kısmı, dağlık ve çöllüktür.
Üçüncü mmtakaya gelince, hepsinden iyi şeraiti haiz olan bu topraklar fiili olarak daha şimdiden Yahudilerin elindedir.
Muharrir, bunları, müftünün kendisine söyliyecek vaziyette olmadığını fakat, konuşmadan da bunları■ birbirlerine anlattıklarını, birbirle-j rinin fikirlerini okuduklarını yazı-1 yor
Şimdi. Fransız gazetecinin öğren-; mek istediği bir nokta da bizzat ih-■iilâl meşeleriydi? Bu işler halihazırda ne şekilde bulunuyordu?
San aylar zarfında İngiliz'ler kuvvetli bâr faaliyet sarf ettiler, aon üç sene zarfında, îngiliz kara ordusunun bütün kuvvetleri buralardan geçmişler ve yerde birçok ölü de bırakmışlardır. Bütün kasabalar dikenli tellerle ihata edilmiştir. Oralarda idaeri örfiye hüküm sürmektedir. Bütün memleket arazisi üzerinde mütemadiyen tayyareler uçmaktadır... Bütün çeteler, ya roahv ve tenkil edilmiş ve yahud da. Ma-verayi Erd’ün’ün çöl kısımlarına iltica etmişler ve yâhud da dağılmışlardır.
Bazı çete reisleri Suriye hududuna, bitkin, yorgun, açlıktan ölecek bir halde gelmişler ye bunların arasında Abdürrezzak da Palmir’dc mecburi ikameti şariile Suriye hu-dudları içerisine alınmıştır, diğerleri ya öldürülmüş, yahud da, •çöllerde, dağlarda, ellerinden geldiği kadar saklanmağa çalışmaktadırlar. Bu. Filistin’deki Arap isyanının, kat’î olarak ezildiğine mi delâlet ermektedir?
Bu suali soran Fransız gazeteci, cevap alabilmek için müftünün yüzüne Jâkmanın kâfi gelidğini söv-lemektedir. Onun fikrine göre, müftünün nazarında nihavet bulan şev, çete mücadelesi, müsellâh küçtık çetelere karşı rçılan mücadeledir. Fakat şahsî terirism henüz yapılabilir bir keyfiyettir. Bomba, tabanca ve bıçak darbeleri, yalnız başına geçen otomobillere veya otobüriere atılan sürekli ateşler...
işinden Kovulan işçiye Dair
Birkaç gün evvel bu sütunda yazdığım «Ekmekle oynamıyalım» serlevhalı yaza üzerine İnhisarlar Umum Müdürlüğünden aldığımız bir mektupta aynen şöyle denmektedir:
«21/5/939 tarihli gazetenizin 3 üncü sahifesinin son sütununda (Ekmekle oynamıyalım) başlığı altında münteşir yazı, idarece tavzihe muhtaç görülmüştür. Adı geçen maki -nist, vaki ihtara rağmen işini hatâlı yaptığından dolayı âmiri tarafın -dan muahazeye maruz kalmış ve fa kat hakarete uğramamıştır. Bu işçinin inzibatı muhil harekete geçmesi umumî disipline muhalif ol -duğundan İş Kanununun 16 mcı maddesinin E fıkrasının son hük -nıüne ve idaremizin hükümetçe mu-saddak işçi dahilî talimatnamesinin 107 nci maddesine tevfikan vazifesine nihayet verilmiştir.
Yukarıdaki satırlar dikkatle o -kunacak olursa, efkârı umumiyeyi kâfi derece tatminden uzak olduğu görülür. Bir defa bir işte 14 sene çalışmış olan bir adamın, o işte hatâ yapmıyacak kadar usta olması icap eder. Eğer 14 sene çalıştığı yerde ihtar değil, hattâ muahaze -ye maruz kalacak kadar hatâ ya -pıyorsa o işte istidadının sıfır olması lâzımdır. Bu derece kabiliyetsiz bir adamın da 14 sene müddetle makinistlik gibi ince bir işte çalıştır ıiması şüphe yok ki hatâh bir harekettir.
Gelelim asıl davaya! Bu işçi sadece bir tahkire maruz kaldığı zehabında bulunmuş ve hakkını aramak üzere hükümetin en yüksek adalet makamına müracaat etmiştir. Eğer işçinm maruz kaldığı hareket, bâr hakaret değil de sadece bir muahaze ise bunu yüksek mahkeme heyeti takdir ederek işçiye tebliğ edecektir. Bu takdirde işçi, belki de böyle düşündüğü için âmirinden af diliyecektir. Eğer bu hareket cidden bir hakaretse o zaman da kanunun çerçevesi dahilinde i -cap eden hükmü verecektir.
Neden netice beklenmeden ve bu ■adamın sadece namus ve haysiyetini korumak için yaptığı bu hareket, belki de hem kendisinin, hem do ailesinin felâketini bâdi olacak bir şekilde cezalandırılmıştır ° Şeref ve haysiyeti vikaye için gösterilen bu necip hareket, böyle ağır bir ceza ile mi karşılanmalı idi?
Eğer İş Kanununda ve İnhisar İdaresinin işçi dahih talimatnamesinde «namus ve şerefini korumak hususunda hassasiyet gösteren işçiler, işlerinden kovulur» diye bir hüküm varsa - ki hiç zannetmiyorum - ona -diyeceğim yok. Bu hu -susta sayın İnhisarla Vekilinin de nazarı dikkatini celbederim.
MURAD SERTOĞLU
Başvekilimizin teşekkürleri
Ankara, 24 (A. A.) — Başvdcil Doktor Refik Saydaırç, 19 Mayıs Gençlik voSpor 'bayramı vesilesile vaü tebrikâta samimî teşekkür ve karşılık tebriklerinin bildirilmesine Anadolu ajansını memur etmişler-
fecirle beraber başlamıştır.
New Hampshire’de kâin Ports-mouth deniz tezgâhları kumandanı, Squalus'un kırmızı şamandırası ya-yakınında yapmış olduğu cevelân-dan bu sabah aVdet etmiş ve tali -telbahirin kaptanı ile yapmış olduğu telefon muhaveresinin sonunda kaptanın, geminin kıç tarafındaki konıpartimanlarla görüşememekte olduğunu söylediğini, bunun da bu kompartimanlan ve içindekilerin su basmamış dairelere sığınmamış olduklarına delâlet etmekte olduğunu beyan etmiştir.
Tahtelbahirde 56 tayfadan baş -ka donanma namına mütehassıs o-larak üç sivil bulunmaktadır. 16 dalgıç denize inmiştir. Mürettebatın öldüğü tahmin olunmaktadır.
Sayfa»
T t H İl A» * » . ,
25 MAYIS 1939
Sütunlarda Geziler
Cümhuriyet — Verem nedir?
Tilki — Memleketimizde maalesef çok tahribat yapan bir âfettir.
Cümhuriyet - (20000) nazi spor yapmak için Dantziğe gidiyor.
Tilki — Çok acayip bir spor tezahürü doğrusu. Bu tuhaf sporun adı sakın «el çabukluğuna getirip şehri benimsemek» olmasın..
Cümhuriyet — Asfalt caddelere nazır binalar bir renge boyatılmak.
Tilki — Evet, şehrin her kusuru tamamlandı, bir boya işi kalmıştı, ömrüne bereket onu da sen hallettin.
Tan — Tarihte sakal.
Tilki _ Sakalın da tarihe karıştığına göre herhalde meraklı bir bahis olmasa gerek.
Tan — Milletler Cemiyetinin içti-mamda Arnavutluk işi eylüle bırakıldı.
Tilki — Ben demedim miydi? Habeşistan işi daha meydanda duru -yor. Gene encümenler, talî encü -menler ve parlak nutuklarla mesele örtbas edilmesin de...
Tan — Memurluk ticareti.
Tilki — Yeni cins bir alışveriş mi bu?
Vakit — Büyük ve erkek millet.
Tilki — Türk milletinden bahsediyorsun değil mi?
Akşam — Bu ne biçim ucuzluk?
Tilki — Buna kübik ucuzluk derler, hâlâ anlıyamadın mı?
Akşam — Şehir mütehassısı diyor ki: «Kömür depoları Kuruçeş-meden behemehal kaldırılmalıdır.»
Tilki — Gazeteler, ayni şeyi se -nelerdenberi söylüyorlar amma, dertlerini dinletemiyorlar, lnşaal -lah bu sefer Bay Prost’un dediği olur da Kuruçeşmeliler kömür tozu belâsından kurtulurlar.
Son Posta — Kadro hastalığına çare!
Tilki — Memurları alırken hatır, gönülü bir tarafa bırakmaktan başka bir şey değildir.
Son Posta — İki mihverin faaliyeti.
Tilki — Biz bir mihverin mevcudiyetini biliyorduk. Demek ki çiftleşti. Gördünüz mü başımıza gelenleri?..
Vakit — Londra’da hocasının kızını kaçıran Üniversiteli genç bir mecmua tarafından sorulan suallere cevap verecek.
Tilki — İngiltere tuhaf bir memleket. Bizde kız kaçıran delikanlılar mecmuanın değil, sorgu hâki -minin suallerine cevap verir.
TİLKİ
MÜTEFERRİK I
Yenicamide musalla taşı
Cadde üzerine isabet eden Yeni :amiin musalla taşı kaldırılarak daha gerilerde kapalı bir yere konulacaktır.
‘ Havagazı tarifesi
Havagazı tarifeleri tetkik olunarak ayni fiatlar ipka olunmuştur.
HALKEVLERİNDE :
PİYES î '
Emniönü Halkevinden:
25 Mayıs perşembe, 26 Mayıs cuma ve 27 Mayıs cumartesi ak -şamları saat (20,30) da Evimizin Cağaloğlundaki salonunda Gösterit şubemiz amatörleri tarafından (Tipi) piyesi temsil edilecektir. Dave-I rica olunur.
BugO den itibaren M SAKARYA SİNEMASININ Tenzilâtlı Hatları şudur: Balkon ve birinci mevki IS Hususî 25 kuruştur. Programda;
VE KADIN
LAMOUR ve
GEORGE RAFT KADIN KATİLİ ANN HARDİNG ve BASIL ______ RATBORN tarafından
DENİZ
DOROTHY
Alanya Mektubu
[Göçmen Ve Kooperatif Faaliyeti - Gazipaşa Nahiyesinde Çalışmalar-İhtilâs Vak’aları-Limanda seyrüsefer
Alanya (Hususî) — Buraya kırk aile ve 158 nüfustan mürekkep bir göçmen kafilesi gelmiş, muhtelif köylere müreffehen sevk ve derhal ‘ yerleştirilmiştir.
Ziraat Vekâleti de göçmenlerin gelmesinden evvel yüksek mikyasta faaliyete geçerek Ziraat Bankası U. Müdürlüğü ile yaptığı bir anlaşma ' üzerine Ziraat Vekâleti nam ve he- ' sabma olarak göçmenlerden beher büyük insan başına 240 ve küçük çocuklar için de 120 kilo olmak Üzere yemeklik buğdayı derhal dağıtmıştır. Ziraatla meşgul bu vatandaş-1 ların müstahsil bir vaziyete geçme leri için tohumluk zahire ile icabe den çift hayvanatının da bir an ev-; ‘ vel verilmesi vekâletten rica edilmiştir.
Tarım Kredi Kooperatifinin yüksek,' faaliyeti
Hem mahsulât ve sanayii ziraiye-nin inkişafını temin etmek ve hem de mutavassıtlardan halkı kurtarmak için Ziraat Bank Ajanlığı hare-1 kete geçmiştir. Bu çalışmanın neti-», cesi olarak; eski senelerde her nedense Tarım Kredi Kooperatifinden! para almıya heveskâr olmıyan, ve buna yanaşmayan köylüler genjş ı mikyasta kooperatife iştirak etmişler^1
aldığı isabetli tedbirler ve daimî mürakabelerle yakayı ele vermış-
- 1 erdir.
. • Bunlardan Gazipaşa mıntakası ..ta^ldarı Ahmedin 500 küsur lira, . merkez tahsildarı Lûtfinin de 27 lira /kadaf bir ihtilası meydana çıkmıştır. *'
- Bu iki tahsildardan merkez tah-^şild^rı, 937 malî yılında tahsilâta . mahsus kullanmakta olduğu mak-. bü» Cildinden yaprak koparmasın-'fiğia^^olayı aslî cezaya tevdi edilmiş, . ve -mahkemece 30 lira ağır para ce-.■zasıria mahkûm edilerek tecziye e-
dilnıişti. Buna rağmen yine para i-. Şİude çalıştırılan bu şahsın yine bu -kullanmakta olduğu makbuz ■ÖUdinden iki yaprak kopardığı tetki-katta anlaşılınca Cümhuriyet Müd-. deiumumiliğine hemen tevdi edilmiş, ve makamı iddiaca görülen lüzum üzerine zabıta marifetile yapı-. langır araştırmada suiistimalâta de-İâlejt eden makbuzlar meydana çı-klflca mumaileyh derhal tevkif edil-
nlnûştir. . indeid çalışma
Gazipaşa "a ı^ nahiye^
umûmfyesi okum,. p yaa venvnaznuva fevkalâde hevesli, .S-rası husus. m muhitte go- ■
şartUe * binas, yapt.-
^ TEner k Maarif vekilimizin S' ^kUağ.olanbu bilgi y“annu yüksek bir kütüphane .le 'süslemesi temenn. edilir.
Göaüs kabartacak bu
.en Deliye Vekâletinin 25 odalı o-rakÛn kabul ettiği kazalara mahsus hükümet konaklan planmm bu-1 j halk tarafından tamamen bakine başlanılmış ve modern olan'. tXnm alt knıminş^t. da etmiştir. Bu imalâtı smaıyede y
v mikyasta ustalar çalıştınldıgm-± X»tmda diter ü5tk— la inşaat, muvaffakiyetle bitecek-Ur. Feyizli ve ver.mli olan bu çab^ malan ilâveten ayrıca, yme taraf.ndan yeni bir cam. de yap.l mNâhiye halkının k.ş günlerinde l AlÎyeye gidip gelmelerini süratle temin nokta. nazarından yem aç.l-mZ olan yol güzergâh, üzerinde ■ mevcut vek.şm geçit menfez ve köprülerin yağmur rnev simi başlamadan evvel inşasına baş lanmas.ni da sayın Nafıa Vekilimizden istirham ederiz.
Tahsildarlar ve ihtilas
1908 senesmdenben Maliye tahsil islerinde çaldırılan bir tahsildarın makbuzlar üzerinde yaptığı taı n a J ve halktan alıp ta yatırmadığ -zimmetine geçirdiği paralm a yaptu 6ı fiat nazarı dikkati ceme bu hal 937 senesinde ince bir araştırma neticesinde meydana çıkmış, mevkuten devam eden muhakemes Nicesinde beş sene on ay hapse ve
zimmetine geçen paradan ancak tah kik ve tetkiki kabil olan beş bin ku sur liranın emvalinden tahsiline ve „ nisbette de ağır para ce za smave devlet memuriyetinde bundan böyle kullanılmamasına karar verılmış-11 Bunun suiistimali, kanuna aykırı yürüyen hiç bir kimsenin pençeı a-daletten kurtulmadığı, diğer tahsildarlara bir ibret nümunesı olmak lâzımgelirken, bu vaka ve,hâdiseden hiç bir İbret alrnjyan diğer .ta tahsildar da suiistimal yaparların yüksek bir hassasiyet ve vazıfeper-yerllk gösteren tahsilât dairesinin
•^Tevali ve teakup eden bu ve bu gibi yolsuzlukları meydana çıkarmak için büyük bir gayret ve faaliyet gösteren vilâyet kontrol memuru Naci ile kaza tahsilât memuru Su-rurî ve arkadaşlarını kirletmek ve tahkikatı işkâl etmek için mevkuf olan bu zat tevkifinden sonra ikinci bir kere de 12 liralık bir sahte makbuzun yakalanmasından ve bunun Cümhuriyet Müddeiumumiliğine tevdiinden tamamen mün-feil olarak tahsil memurunu tehdit maksadile mumaileyhe: «Sana evvel ce yüz lira vermiştim. Onu bana gönder!» diye bir mektup göndermiştir!..
Bu mektubu alan gayyur ve na-, muskâr tahsil memuru hâdiseyi â-mirine bildirdiği gibi derhal Cümhuriyet Müddeiumumiliğine de res-! men müracaatla bu bapta gerek leh |
Kamalıyı taşla yaraladılar
Küçükayasofyada Özbekler sokağında 23 numaralı evde oturan Halil oğlu Şevket Kamalıyı, dün ayni yerde oturan Abdullah oğlu îsmaili taşla dudağından yaralamıştır.
Bacanın kurumlarını temizlemiyen dükkancı yangına sebep oldu
Bebek caddesinde 278 numaralı aşçı Ali Osmanın dükkânının bacasının kurumlan dün saat 11,5 de birdenbire tutuşmuştur.
Hâdise itfaiyeye haber verilmiş ve yangın derhal söndürülmüştür.
Dükkânının(bacasmı temizlemi -yerek yangına sebep olmak suçile de, Osman hakkında polis tarafından takibata başlanmıştır.
Rezalet çıkaran sarhoş
Galatada Yenizengin sokağında 7 numaralı evde oturan sabıkalı Sabri oğlu Avni, dün sarhoş olmuş ve sokakta rezalet çıkardığından yakalanmıştır.
A «ayadan bir manzara
ve gerekse aleyhindeki tahkikatın derinleştirilmesini istemiştir. Cümhuriyet Müddeiumumiliğince yapılan araştırmada mevkuf tahsildarın kendisini kurtarmak için böyle bir hile icad ettiği tamamen meydana çıkmıştır.
Kaza mal müdürü Zeki, Akseki kazası malmüdürlüğüne tebdil edilmiştir.
Limanda seyrüsefer vaziyeti
Alâiye limanınad seyrüsefer vaziyeti tamamen ıslaha muhtaçtır. Limana gelen vapurlara vesait mera-kibi bahriyeye yolcu taşımak için çalışan sandal adedi 22 olduğu halde kayıkçı olarak çalışanların adedi 40 tır. Bu yolcu sandallarında bulunması lâzımgelen bir çift kürek-iki çift yedek salmastıra, iki çift Iskarmoz ve gemici feneri ve diğer emniyet tertibatı ekserisinde yoktur. Bir kaza vukuunda veya âni bir hâdise ile seyrüsefer esnasında küreklerin kırılmasile sandal içerisinde bulunan yolcuların ne şekilde buhran geçirdikleri ve geçirecekleri calibi dikkat olmakla beraber, bu sandalların ekserisinin döşeme ve örtüleri de yoktur. Bu merakibin bakım hususu da noksandır.
Bu vaziyete ilâveten balıkçılıkla uğraşan ve yalnız senede saydi bahrî rüsumu vermelerinden dolayı 125 kuruş balıkçı tezkeresi almakla diğer tekâlifi hayriyeden affolunan balıkçı sandallarının vapurlara gid’p gelmesi hiç bir kayda tabi olmadığı halde sırf bir pay almak için kayıkçı misillû kayıklarda çalışan ve sanata âşinâ olmıyan ve herkesin hayatile bu tarzda oynıyan şahısların burada yolcu taşıdığı kemali teessürle görülmektedir.
Halkın ve hâzinenin zararını mucip olan bu işlere bir istikamet verilmesini, Muhaberat ve P\nakalât Vekilimiz Ali Çetinkayanın yüksek görüşlerinden bekleriz.
Muhitt'n Nami Kandemir
POLİSTE :

Motosiklet Kullanan Sarhoş
Bir arabaya çarparak arabacı he beraber yaralandı )
Dün Floryanın Şenlik mahallesinden Istanbula gelen 4 numaralı Çorlu plâkalı motosikleti idare e -den Haydar oğlu Sadettin, önün -deki Mustafanın yük arabasına çarparak bir kazaya sebebiyet vermiştir.
Müsademede araba içinde bulıııı Demir ile Mustafa ve Sadettin hafif surette yaralanmışlardır.
Sarhoş bir halde motosiklet kullandığı anlaşılan Sadettiin hakkında bu cihetten de takibata başlanmıştır.
Yurtdaş;
Her zaman için en hakikî dost, en fedakâr yardımcı: Bankadaki tasarrufatındır. Onu hiç ihmal etme.
Ulusal ekonomi
ve
Arttırma Kurumu
Bir İstanbul Polis ) Müdürünün Hatıratı
— 9 _ YAZAN: Emekli TUmbay Halil Aşuroğlu
Nihayet Ferit Paşa Kabinesi Kurularak işe Başlamıştı
Sadrazam Tevfik paşa, Şeyhis-lâm Haydarı zade İbrahim Efendi, Harbiye Nazırı Topçu feriği Ferit paşa, Bahriye nazırı Ali Rıza paşa, Dahiliye nazırı Reşit bey, Adliye nazırı ve Şûrayi Devlet reisi Cemil Molla Bey, Hariciye nazın Yusuf Franko paşa, Nafıa nazırı Şevket Turgut paşa, Evkaf nazırı Ahmet İzzet paşa, Maliye nazın Ata Bey, Ticaret ve Ziraat nazın Abdullah Bey, Maarif nazırı Yusuf Ziya paşa, Posta ve Telgraf nazırı Ekrem Bey.
Hürriyet ve İtilâf Fırkası üçüncü defa teşekkül eden Tevfik Paşa kabinesinin icraatına da hücum ederek İttihat ve Terakki azalarının ekserisinin tevkif edilmesini, mühim memuriyetlere fırkaları azalarının tayini, ekserisi İttihat ve Terakki ye mensup memurların derhal azlini talep ediyorlardı. Gûya bu veçhile hareket edilirse Düveli itilâfiyenin teveccühlerini celp ile vatandaşların ekserisinin İttihat ve Terakkinin aleyhinde olduğunu, ancak onlara mensup ekalliyetin de azil ve tevkif edilerek milletin ve vatanın azamî nef’ine hâdim vc istiklâlini muhafaza edecek bir sulh akdine muvaffak olunacağını muhakkak addediyorlardı.
Üçüncü Tevfik Paşa kabinesi de mütecanis olmadığından ve Hürriyet ve İtilâf Fırkasının mütemadiyen tazyik ve hücumlarına maruz kaldığından istifa ederek 4 mart 335 919 tarihinde birinci Ferit Paşa kabinesi şu suretle Hürriyet ve İtilâf Fırkası merkezi umumî azalarından teşekkül etmiştir:
Sadrazam ve Hariciye nazırı Damat Ferit paşa, Şeyhislâm Hoca Sabri efendi, Harbiye nazırı Ahmet Abuk paşa, Bahriye nazırı Müşür Şakir paşa, Dahiliye nazın Konya valisi Cemal Bey, Adliye nazırı Sabık mebus Sıtkı Bey, Şûrayi Devlet Reisi Seyit Abdülkadir efendi, Maliye nazırı Tevfik Bey (Divanı Muhasebat reisi), Maarif nazırı Ali Kemal Bev (Muharrir), Ticaret, Ziraat nazırı Etem Bey (Sabık Posta, Telgraf nazırı), Evkaf nazırı Hoca Vas-fi efendi, Posta ve Telgraf nazırı Mehmet Ali Bey (Tüccar), Hariciye müsteşarı Keçeci zade İzzet paşa, Meclisi Âya-n reisi Ahmet Riza Bey.
Ferit Paşa, kabinenin teşkiline dair iradei seniyeyi istihsal eder etmez bana telefon ederek yarın mutad olan sadaret alayının mütevazı bir surette yapılmasını ve fermanı hümayunun kıraatinden sonra ilk defa benimle görüşmek istediğini söyledi. Sadrazamın Babıâliye kadar geçeceği caddelere polis noktaları ikamesile iktifa edilmişti. Vazife dolayısile ben de Babıâliye gittim. Sadrazamı beklemekte bulunan ve Posta , Telgraf Nazırlığına tayin edilen Mehmet Ali Beyle Maarif nazırlığına getirilen Ali Kemal beyden maadasını şahsen tanımıyordum. Mehmet Ali bey beni onlara, hepsini de bana tanıttırdı. İşte o zaman poliste musırran ıslahat yapılmasını talep eden iki hocanın kabinenin şev-hislâmlık gibi mühim bir mevkiile Evkaf Nazırlığını deruhte ettiklerini hayretle gördüm ve o vakit yaptığım sert, fakat pek muhik ve dürüst mu-, ameleden dolayı onlarla daima muarız bir vaziyette kalacağımı ve belki de Polis müdürü umumiliğinden çekilmem icabedeceğini anladım.
Polis müdürü umumisi olduğum zaman Heyeti teftişiye reisi Kemal Bey Hürriyet ve İtilâf Fırkası azasından olduğundan fırkanın yardım ve delâletile bu mevkie getirilmiş, Vazifesinde gördüğüm lâkaydî ve müsamahakârlığından dolayı azlet-miştim. Kemal Bey bir gün vazifesi babından izinsiz ayrıldığından bir iş için aradığım halde yerinde bulunmadığını öğrendim. Gaybubeti esnasında Tevhidi Efkâr muharriri A-rif Oruç Bey beni görmek istedi. Kabul ettim. Heyeti Teftişiye reisi Kemal Beyin Babıâlide Şeyhislâm Mustafa Hayri Efendi ile görüştüğü- ]
"U veDkendisi d? malûmat almak u-zere Bab.âlide bulunduğu zaman paravananın arkasına gizlenerek Kemal Beyin şeyhislâmla muhave-reler.m dinlediğini şu suretle an-laftı:
Kemal Bey benim Polis müdüriyetindeki icraatımı tenkit ederek bilhassa mevkuf bulunan İttihat ve Terakki erkânına her suretle müsamaha etliğimi ve bütün arzularını yapmakta olduğumu anlatarak şikayette bulunmuş, şeyhislâm da sabretmesini ve yakın zamanda tebdilimin icra edileceğinden bahisle tatmin etmiş. Arif Oruç Beyi dinledikten sonra Kemal Beyi tekrar a-radım. Hâlâ avdet etmediğini öğrenince gelir gelmez beni görmesi lâ-zımgeldiğini tenbih ettim. Avdetinde beni gördü. Nerede bulunduğunu ve izinsiz neden işini bıraktığını sormam üzerine şeyhislâmla görüştüğünü itiraf etti. Şeyhislâm. ne sebeple ve ne sıfatla ziyaret ettiğini ve neler görüştüğünün doğru olarak izahını istedim. Evvelâ fırka işleri için kendisini telefonla istediğini ve hemen dönerim zannile müsaade almadığını Söyliyerek benden bahsetmediğini anlattı, Şeyhislâma. beni ve icraatımı tenkit, ve şikâyet ettiğini duyduğumu anlatınca kızararak kekelemiye başladı İşte o zaman Arif Oruç Beyin duyduklarının ve söylediklerinin hakikat olduğunu anladım. Esasen bütün vazifelerinde tekâsül ve terahisinden ve defe-atla kendisine bü yolda ihtaratımı derhatır ederek azlettiğimi ve hemen memuriyetten çekilmesini İh-tar ettim.
Kemal Bey, irade ile tayin edilmiş memur olduğundan azledemiye-ceğimi ve bu husus için Dahiliye Nezaretinden ancak azlini talep e-debileceğimi söyledi ve bilhassa şeyhislâma dayanarak itirazda bulundu. Emrimin kat’î olduğunu ve memuriyetine nihayet verdiğimi öğrenince daireden çıkıp gitti. Doğruca Dahiliye Nazır vekili ve Evkaf Nazırı Ahmet îzzet Beye müracaatla bu vak’ayı anlatmış, Dahiliye Nazırı da işine devam etmesini ve benimle bu mesele hakkında görüşeceğini söylediğinden tekrar polis müdüriyetine gelerek Üçüncü Şube müdürü Mehmet Beye; ben Dahiliye nazırının emrile geldim ve işime devam ediyorum. Çekilmek sırası şimdi polis müdürü umumisine gelmiştir. Böyle haber verirsin, demiştir. Halbuki zamanın fevkalâde nezaketine mebni polis müdürlüğünü kabulüm sırasında Sadrazam Tevfik Paşadan azil ve nasp hakkında salâhiyeti vasia almıştım. Bu salâ hiyetime binaen hiç bir suretle memuriyetinin bakası caiz olmıyaıı Kemal Beyi azletmiştim. ______________ (Devamı var) Gece nakli tek başıoa meyhaneye giden genç kadın
Cemile isminde bir kadın, tek başına gece vakti, Hürriyeti Ebediye tepesi civarındaki «Ispiro» nun gazinosuna gitmiş ve orada i-çerek sarhoş olmuştur.
Cemile, biraz sonra orada Atıf isminde bir gençle ahbap olarak o-nunla da içmiştir. Genç erkek ve kadın bilâhara gazinodan beraberce çıkmışlar ve Cemilenin Taksimdeki evine gitmişlerdir.
Fakat ev sahibi B. Emin, kiracısı Cemilenin eve bir erkekle beraber girmesine razı olmamış, Cemile ısrar edince de vaziyeti alâka -darlara bildirmiştir. Yapılan tahkikatta Atıfın evli olduğu da anlaşılmıştır.
Sultanahmet birinci Sulh Ceza mahkemesi dün bu davaya bakmış ve Cemileyi, vesikasız gizli fuhş yapmak suçile para cezasına mah • km etmiştir.
• 25" MAVİŞ 193»
Büyük Parti Kurultayında Görüşülecek Mühim işler
Cümhurreisimizin İnönü Meydanında Büyük Bir Heykelinin Dikilmesi İsteniyor
Çakırcalı Mehmet Mahkûm olarak İzmir Hapishanesine Girdi
ÇIKAN KISIMLARIN HULASASI
7883 senesinde Haşan Çavuş a-dında bir zaptiye neferi istinıan eden Çakırcalı Ahmet Efeyi vali Naşit Paşanın emrile öldürmüştür. Bu hâdiseden on sene sonra Ahmet Efenin oğlu Mehmet büyümüş ve ilk iş olarak babalığı Hacı eşkiyanm eski karısını kocası ve çocuğile beraber bir namus meselesinden dolayı öldürmüştü.
Haşan Çavuş bir delikanlı olan Çakırcalı Mehmedi bu yüzden tevkif etmiştir. Mehmet her şeyi inkâr etmektedir.
Haşan çavuşun tahmini doğru idi. Bu cinayeti Çakırcalı Mehmed işlemişti. Sebebine .gelelim:
Öldürülen rençber vaktile Çakır-calıriıh babalığı Hacı Eşkiyanm yânında yanaşma idi. Kadın da Hacının sonradan evlendiği genç, oynak bir kadındı. İhtiyar bir adamın genç bir kadınla evlenmesinin ekseriya verdiği netice bü defa da tecelli etmiş ve oynak kadın rençber-le işi pişirmişti.
Köylü ile beraber bu işi ilk fark edenlerden biri de Mehmed olmuştu. Fakat babalığına karşı beslediği büyük hürmet ve saygı birşey söylemesine mâni olmuş, susmağa mecbur kalmıştı. Vaziyet neden sonra Hacının kulağına gitmiş, hem kadını boşamış, hem de yanında çalışan rençbere yol vermişti. Rençber-le kadın bunun üzerine Ödemiş’e giderek evlenmişler, birkaç ay sonra da bir çocukları olmuştu. Bilhassa bu çocuğun doğumu, rençberle genç kadının gayrimeşru münasebetlerinin en büyük delili idi.
İşte, Çakırcalı Mehmet," babalığı Hacı eşkiyaya oynanan bu namus oyunu üzerine intikam almıya ye -min etmiş ve nihayet bu fırsatı elde etmiş, yapacağını yapmıştı.
Genç Çakırcalı’yı evvelâ Ödemişte dama (1) koydular. İlk istintak larda her şeyi inkâr etti. Hakika -ten kendisini Ayasuluğ köyünden ayrılırken kimse görmemişti. Hatta, cinayetin işlendiği anlaşılan akşam, Çakırcalının arkadaşları ve iki köçek kadın, Çakırcalı üe sa -baha kadar birlikte rakı için zevk ettiklerini yemin ile ikrar ettiler. Bunlar sözlerinde cidden samimî i-diler.
Fakat kurnaz Haşan çavuş bu masallara kanmıyor, bu işi Çakır-calı Mehmetten başkasının yapa -mıyacağını biliyordu. Onun için bu tün çarelere başvuruyor ve bu ci -nayetin Çakırcalı --enmet tarafın dan işlendiğine dair vesikalar aı. tınyordu. Bu arada birkaç defa da Çakırcalının evini anyarak altüst etmiş, fakat aradığı vesikaları elde edememişti.
Haşan çavuş bu araştırmalarından birinde fena bir şey yaptı. Çakırca-lı Mehmedin büyük bir zekâ ile iz bırakmadan işlediği bu cinayeti, mutlaka meydana çıkarmak iste -mesi ve iddiasını tevsik için maddi bir delil aradığı halde bulamaması, onu çok sinirlendirmişti.
Bu hiddet ve asabiyet içinde Ça-kırcalmm evinde tekrar araştırma yaparken Çakırcalının annesini hırpalamış ve yere düşen kadıncağızın karnına martinin namlusunu vurarak:
— Bu piçi buradan mı çıakrdın’ diye bağırmıştı.
Bir efe karısı olan kadıncağıza bu tahkir çok ağır gelmiş. Ve Haşan çavuşla diğer zaptiyeler evden çıkar çıkmaz derhal hapishanedeki oğluna haber yollıyarak kendisine yapılan ağır hakareti bildirmişti.
Dam - hapishane. • |
Tefrikamızda hatıralarından is tifade ettiğimiz evvelce Çakır-caliyi takip eden Emekli Binbaşı B. Bedri
Çakırcalıya bu haber çok tesir etmiş ve hayatının sonuna kadar bunu unutmamıştır. Çelik gibi bir iradeye sahip ve yüzlerce insanı gözünü bile kırpmadan öldürebilecek kadar katı yürekli olan bu adama annesi, Yıkıklar köyünden Çapa -oğlu Ahmetle haber göndermişti.
Ahmet, sözlerini şöyle bitirdi:
— Anan, «eğer Mehmet, intika -mimi almaz, babasını öldüren ve bana bu işi yapan Haşan çavuşu öldürmezse, emzirdiğim süt haram olsun!» dedi.
Çakırcalı Mehmet bu sözler üzerine hiç bir şey dememiş, fakat yalnız kaldığı zaman kendisini daha, fazla tutamıyarak hüngür hüngür ağlamıştı. Bu hareket ona, çok ağır, tahammül cdemiyeceği kadar ağır gelmişti. İşte o zaman intikam hissinin bir yılan gibi bütün kalbini ve benliğini sardığını hissetti. Çakırcalı artık zıvanadan çıkmıştı.
Ödemiş Bidayet mahkemesinden sonra Çakırcalı Mehmet, İzmire sevkedildi. Muhakemesi İzmir İstinaf mahkemesinde yapılacaktı.
İzmirde cereyan eden muhakeme büyük bir hâdise oldu. Vakıâ kendisi henüz tanınmamış bir şaki idi. Fakat babası Çakırcalı Ahmedin yaptıkları unutulmamış, aradan on seneden fazla bir zaman geçtiği halde hâlâ birinci derecede ismi söylenen ve hatırası anılan bir zeybek olarak kalmıştı.
Burada kısaca bir noktaya işaret edelim:
Eski zamanlarda bu dağların hâkimleri olan şakilerle bir kısım eşraf ve mütegallibe adetâ ortak gibi idiler. Bu eşraf ve mütegallibe, efelere erzak, silâh, cepane ve az mik-darda para verir, icabında kendilerini hükümete karşı gizler ve bil -hassa şehirde bir işleri olduğu zaman takip eder; buna mukabil de efeler, o eşraf ve mütegallibenin malını, mülkünü, hattâ hayatını diğer şakilerden muhafaza eder. Düşmanlarını öldürür. Kendisini sıya-net ederdi. Osmanlı hükümetinin, içinde bulunduğu büyük aciz, eşraf ile şakilerin bu şekilde elele vermesini intaç etmişti. Bu yüzden ara -yerde ezilen yine halk, bilhassa kasabalarda oturan fazla zengin ol -mamakla beraber hali vakti yerinde vatandaşlar oluyordu.
Hattâ yine bu cümleden olmak üzere bilâhara dağların en büyük hâkimi olan Çakırcalı Mehmedin, o zaman Aydın Valisi bulunan Kâmil Paşanın oğlu Sait Paşa ile ortak bile olduğunu iddia eden -ler bulunmuştur. Hakikaten Ça -kırcalı Mehmedin bu Sait Paşa ile bir hususiyeti olduğu muhakkaktır.
^Devamı var)
Ankara, 24 (AA.) — Cümhuriyet Halk Partisi ocak kongrelerinden baş-I layıp sıra ile vilâyet kongrelerinde [ toplanan ve mahallerince yapılmak-imkânı olanlar ayrıldıktan sonra e-sas ve ana işlere müteallik olup Parti umumî idare heyetine gelen dilekler tasnif edilerek 29 mayısta toplanacak olan Büyük Kurultaya sunulmak üzere hazırlanmışın
Yurdun her tarafının ilgilendiği bu dilekler, memleket ihtiyaçlarının muhtelif mevzularda bilhassa aşağıdaki ana noktalarda toplandığı nı göstermektedir. Bu hülâsaya atfedilecek dikkatli gözler, halkımızın yurdun ve milletin terakki yolundaki intibahının ve yurt ihtiyaçla-rile yakın ve şuurlu ilgisinin aksini göreceklerdir.
I — Başvekâlete ait dilekler:
1 — İnönü muharebesinin cereyan ettiği sahada piyade siperlerinin olduğu yerde İnönünün bir heykeli nin dikilmesi ve Çanakkalede Türk kahramanlığının şanile mütenasip bir âbide yapılması.
2 — Sanat ve tarihî kıymeti olan âbidelerin tamiri ve iyi muhafazası.
3 — Asrı mezarlıkların her tarafta yaptırılmasına başlanılması.
4 — Memleketin muhtelif yerlerinde mevcut sıhhî maden sularının ve kaplıcalarının islâh edilerek istifade edilir hale getirilmesi.
II — Adliye Vekâletine ait dilekler:
1 — Adliye binalarının ve ceza evlerinin inşası ve ceza evlerinin İslahı.
2 — Olmıyan yerlerde noterlikler ihdası.
3 — Mahkeme teşkilâtının hâlen rnevcut olmıyan küçük yerlere kadar teşmili.
4 — On liraya kadar alacak davalarına ihtiyar heyetlerinin de bakabilmesi.
5 — Bir haftaya kadar mahkûm o-lanların ceza müddelterinin nahiye merkezlerinde geçirmeleri, alelû-mum hırsızlık cürümleri için mevcut ceza hükümlerinin arttırılması, meşhut suçlar kanunu hükümlerinin köylere de teşmili.
III — Dahiliye Vekâletine ait dilekler:
1 — Belediye işleri, şehirlerin i-marı, su, elektrik, işlerini yapabilmek için hükümetçe uzun vadeli krediler temin edilmesi ve köylerin ihtiyaçlarını karşılıyabilmeleri için fakir belediyelere hükümetçe münasip şekilde varidat temini ve yardımlar yapılması.
2 — Nüfus işleri: Evlenme muamelesinin daha kolay bir hale getirilmesi ve harçtan muaf tutulması.
3 — Kayıtsız çocukların nüfusa kaydedilmeleri ve bugüne kadar nüfus kayıtlarını yaptıramamış olan vatandaşların cezasız nüfusa kaydedilmelerinin temini.
4 — Bekârların vergiye tâbi tutulmaları.
5 — Teşkilât işleri:
İrtibat kolaylığı bakımından bazı kaza, nahiye ve köy bağlılıklarında tadilât yapılması ve bazı yerlerde nahiye, kaza ve vilâyet teşkilâtı vü-cude getirilmesi ve mevcut bir kısım nahiyelerin tam teşekküllü hale ifrağı.
6 — Hükümet daireleri:
Hükümet daireleri iyi olmıyafı yerlerde bunların tanzim ve tevsii.
7 — Polis işleri:
Polis teşkilâtının, bulunmıyan küçük kasabalara da teşmili ve mevcut olan yerlerde tevsii.
8 — Köy işleri:
Köy kalkınma işinin plânlatması, bazı mıntakalarda köylüyü tazyik e-den salma işinin kaldırılarak buna mukabil vergilere muayyen bir miktar ilâvesi veya salmanın sıkı feir surette tanzimi, köy kanununun, tatbik edilen yerlerde, hükümlerine tam olarak riayet edilmesi. Köy kanununun tatbik edilmiyen yerlere teşmili, köy kanunu tatbiki işinde bu
kanun dışında köylüye mükellefiyet yükletilmemesi; köy kanununun beşinci maddesile köy meclislerine vörilen kaza hakkına yukarı bir makam nezdinde itiraz hakkı verilmesi.
IV — Maliye Vekâletine ait dilekler:
1 — Alelûmum vergilerin tevhidi ve bir elden tahsili, hayvan vergisinin biraz daha indirilmesi ve çift hayvanlarından vergi alınmaması.
2 — Fındıklık vesaire gibi yeni yapılan bağ ve bahçelerden on sene vergi alınmaması, buğday koruma vergisinde tahfif yapılması.
3 — Köylü tapu senetlerinin harçtan ve köy binalarının vergiden muafiyeti, kadastro işlerinin tesrii, kasaba ve köylere teşmili.
4 — Muhtaç ve arazisiz köylüye emvali metruke, Hükümet ve Evkaf arazilerinin tevzii ve bunların uzun vade ve ucuz fiatlarla satılması.
5 — Eski mütekait maaşlarının artırılması.
V — Maarif Vekâletini*. alâkadar e-den dilekler:
1 — Muhtelif yerlerde mahallî ihtiyaçların karşılığı olarak lise, orta, ilk ve sanat okulları, kız enstitüleri, ticaret lisesi, millî kütüphane ve müzeler açılması.
2 — Mektep kitaplarının ucuzlatılması ve vaktinde dağıtılması ve tedris senesi içinde değiştirilmemesi.
3 — İlk tedrisat işinin umumî bütçeye alınması, olamazsa umumî bütçeden vilâyetlere yardım yaprlması.
4 — İlk mektep muallimlerinin maaşlarının umumî muvazeneden verilmesi.
VI — Nafıa, Münakalât ve Muhaberat, Ticaret ve İktisat Vekâletlerine ait dilekler:
1 — Adapazarı - Bolu hattı inşaatı başta olmak üzere esas demiryollarından bazı şehir ve kasabalar içe-
Cümhurreisimizin İnönü zaferini müteakip alınmış resimleri
risine tali hatlar yapılması.
2 — Hat boyunda nüfus kesafeti ve İktisadî faaliyet dolayısile ihtiyaç görünen yerlerde ara istasyonları yapılması, ambarlar tesis ve mevcutlarının tevsii.
3 — Devletin başladığı su ve kurutma işlerinin tevsi ve teşmili.
4 — Şehirleri biribirine bağlıyan esaslı istikametlerdeki yol ve köp-1 rülerin islâhı, yol vergilerinin yalnız yol işlerine sarfı,
. 5 — Samsun, Trabzon ve Merisn limanlarının inşası ve bazı iskelelerde mendirek, iskeleleri olmıyan sahil şehirlerinde de iskeleler yapılması.
6 — İhtiyaç görülen küçük kasaba ve nahiye merkezlerinde de Posta ve Telgraf merkezleri açılması.
7 — Halka ucuz radyo temini, köylerin radyolanması için köy idarelerinin mecbur tutulması.
8 — Alelûmum hayat pahalılığını kaldırıcı tedbirlerin alınması.
9 — Çimento, şeker, gaz, benzin, mazot, Hatlarının daha çok ucuzlatılması.
10 — Pamuklu mensucatın ucuzlatılması, kömür Hatlarının halkın iştira edebileceği hadde düşürülmesi ve alelûmum ev mahrukatının u-cuzlatılması.
11 — Afyon müstahsillerinin toprak Ofisi ile mevcut vaziyetlerinin islâhı ve alelûmum afyon istihsal ve satış işinin düzene konulması.
12 — Muhtelif yerlerde şeker, mensucat, meyan kökü, konserve, iplik, pamuk yağı, sabun, kösbe, kendir, meyva kurutma, pirina, çay, çuval, şayak fabrikaları açılması.
13 — Pancar Hatlarının arttırılması.
14 — İhtiyaç görülen bazı sahil şehirlerimize vapur uğratılması ve navlunlarının tenzili ve sefer tarifelerinin ihtiyaca uygun şekilde tanzimi.
15 — İstihsal ve istihlâk kooperatif işlerinde hariçte kalan ve muayyen mevzularla iştigal eden iş zümrelerinin de kooperatifleştirilmesi-nin temini.
16 — Yerli fabrika mamullerinin satışlarında mutavassıt ellerin kal-dırlıması.
17 — Balıkçılığın islâh ve himayesi.
1* —Lüzum görülen yerlerde ticaret odası, Toprak Ofis Ajanlığı ve bankalar şubelerinin açılması.
19 — Alelûmum ticaret işlerini kolaylaştıracak ve mahsullerimizi kıymetlendirecek bazı müteferrik lekler.
VII — Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâletine ait dilekler:
1 — Doktor ve sıhhat memuru, e-be eksiğinin her yerde tamamlanması.
2 — Olmıyan yerlerde hastane, İispanser, eczane açılması.
3 — Sanatoryomların arttırılması, sıtma, trahom, verem, frengi mücadele teşkilâtının arttırılması ve mın-takalannın tevsii.
4 — Kininin ve alelûmum ilâç fi-atlarının ucuzlatılması, doktor vizite ücretlerinin bir nizam ve disiplin altına alınması.
5 — Çok çocuklu ailelere yardım şine hükümetin fazla ehemmiyet yermesi, kimsesiz çocuklar için devlet yurtları açılması.
6 — Muayyen mıntakalarda ront-ken merkezlerinin açılması, hükümet tabiplerinin muayyen zamanlarda köyleri dolaşıp sıhhat kontrolü yapması.
7— İskân işlerinin süratle tanzimi ve mmtakalannda sıhhati bozan bataklıkların kurutulması.
VIII — Gümrük ve İnhisarlar vekâletine ait dilekler:
1 — İspirtonun, tuzun,’ barut ve saçmanın ucuzlatılması.
2— Ziraat işlerinde kullanılan ve gümrük muafiyeti dışında kalan diğer ziraat alât ve edevatının da gümrükten muafiyeti.
3 — İstasyonlarda tuz satışının temini ve tuz ambarlarının çoğaltılması.
4 — Şarapçılığın islâh ve himayesi.
5 — İnhisarların alacağı yaş mey-vaları vaktinde ve değer fiatında alması ve mevcut güçlüklerin bertaraf edilmesi.
6 — Gümrük muhafaza teşkilâtının genişletilmesi.
7 — Köylü ve halk sigaralarının ucuzlatılması, köylü için sigara kâğıtlı tütün paketlerinin de satılması, Türk sigara ve tütünlerinin nefasetinin arttırılması.
8 — Müsait yerlerde tütün ve töm-
beki ekilemsine izin verilmesi, tütün mmtakalannda müstahsil malının iyi muhafazası için ambarlar yapılması ve imalâthaneler tesisi, tütün zürraının maruz bulunduğu müşkülâtın kaldırılması için tedbirler alınması. I
si.
IX — Ziraat Vekâletine ait dilek-ler:
1 — Orman kanununun tatbikatını kolaylaştırıcı ve bu hususta halkın müşkülâtını izale edici tedbirlerin alınması, nizamname ve talimatnamelerin basitleştirilmesi.
2 — Köylünün ziraat işlerinde kul lanmak için ihtiyacı olan ağaç v« kerestenin daha kolay temini.
3 — Kereste ve mahrukat ruhsatiyelerinin vaktinde ve kolaylıkla verilmesinin temini.
4 — Devlet ormanlarındaki yabani fidanların halka meccanen verilmesi.
5 — Her cins damızlıkların ve haraların çoğaltılması.
6 _ Baytar ihtiyacının temini.
7 — Fidanlıkların çoğaltılması, ve her iklime göre meccanen fidan dağıtılması, ipek böcekçiliğinin ve ko-
(Sonu 7 inci sayfada)
Saytfaı t
■r 11» r s » • a tı
25 MAYIS im
İNSAN
Yazan: HUsameddln Nuri
Kırk kırk beş yaşlarında vardı.. «Haydud bir adamdır» diye şöhret bulmuştu., onu gören herkes birbirine:
— «Kalpsiz geçiyor!» derlerdi.
Bu kara cümle onu tanıyan tanı-mıyan bütün kazalarda o kadar derin bir yer bulmuştu ki sahiden kalpsiz yaşıyor sanırlardı..
Hakkında söylenenlere bakılırsa, bir kürek mahkûmu imiş., bundan on sene evvel birkaç kişi öldürmüş.. senelerce zindan köşelerinde kara talihinin yürekler sızlatan çilesini doldurmuş. Bir gün nasılsa bu kara talihi yaver gitmiş te başkaları yüzsuyu hürmetine ilân olunan umumî bir afdan istifade ederek tekrar zindandan kaldırımlara sürüklenmiş., kurtulalı henüz akı yedi ay oluyormuş., fakat bu müddet zarfında da gene yapmadığı fenalık kalmamış.
Etrafa o kadar dehşet salmıştı ki herkes ondan büyük bir korku ile kaçıyor. Hattâ hangi sokakta yürü-se bütün, evlerin kapıları, pencereleri birdenbire kapanıyordu. Sanki geçtiği yerlere bir ölüm sükûneti dağıtıyordu..
Korkunç ve insafsız bir mahlûk heybeti vardı vücudünde... İri geniş omuzlarında taşıdığı mağrur bir başı vardı., vahşi nazarlarını şekil-leştiren saçlarına karışmış sakalları, balta ile yontulmuş bir kaya parçası hissini veren yüzü; ruhunun dışına taşan isyanlarının tam bir ifadesiydi., ilk nazarda onun ne kadar ıztıraplı günler yaşadığı yüzünde yerleşmiş keskin izlerden kolayca okunuyordu.
Kulaktan kulağa duyduğum ona bir gün ben de rasladım.. kardan bir fırtına ile çalkalanan aydınlık bîr akşamdı., paltosuzdu., dilim dilim olmuş ceketinin; insanlığı utandırmak için dışarı vurduğu kuru ve kara etleri gözlerimi bulandırmış-
DinarBelediyesinin İsabetsiz Bir Kararı
Belediye doktorluğu için bu seneki bütçeye de tahsisat konmaması teessürle karşılandı
Dinar (Hususî) — Şehir Meclisi ■ toplandı. Bütçeyi yaptı. Bu sene de Belediye Doktorluğu için tahsisat ..koymadı. Dinar Belediyesi eczacı -i ya, sıhhat memuruna niçin para ver mez? Hem sağlık propagandası tcş kilâtı da yoktur. Bu defa Hükümet Tabibine (20) lira vererek Belediye Doktorluğunu yaptırmak yolu -au tutmuş, pazarlıkta mutabık kalmıştır. Halbuki, Hükümet Tabibi -nin işi çoktur. Nüfusumuz 50.000; köyümüz 100 den fazladır. Vekâletle 20 lira ile ehvenişer kabilinden iş gördürmek siyasetinin her tarafta iflâs ettiği ve tatbik edilmediğini bir çocuk bile bilir. Hükümet Tabipleri, bir yemek listesi gibi sık sık değişir, memleket aylarca he -kimsiz kalır. Halbuki bir Belediye Doktoru olsa, Hükümet Tabibi gi -.dince ona da vekâlet edebilir. Sene-lerdenberi memleketin arzusu şu • dur: 90 - 100 lira maaşlı bir Belediye Doktoru getirilmelidir. Mem -leket sağlığı bir hekim gözile mu -rakabe edilmelidir. 20,000 hasta hemşeri tanırım ki parasız bakıl -mak mecburiyetindedirler. Mahallî görgü ve skolâstik tesirlerden ileri gidemiyen; rasyonel ve pratik bir adım atamıyan Dinar gibi Belediyelere Sıhhat Vekâletimizin derhal müdahale ederek:
«— Hayır, olamaz. Bütçeyi değiştiriniz. Size bir doktor elzemdir. Senede vereceğiniz 1,000 lira ile 10,000 liralık istifade edeceksiniz», demesini istiyor ve rica ediyoruz. Çünkü memleket sağlığı tek doktorla yürümüyor. Çünkü Dinar, nüfusu kalabalık, köyü çok, hastalığı çeşitli, büyük bir memlekettir.
tı., bu soğuğa rağmen titremiyordu. Belki titriyor görünmemek için kendini yeniyordu., iki elini pantolonunun ceplerine sokmuştu., bir yuvaya hasret çeken kuşlar gibi o iki el de incecik bir pantalon cebinde tatlı bir sıcaklık arıyorlardı..
Herkes gibi nedense bu canavar tanınan adamdan korkmadım., içimde bilmediğim bir merak ve yanıklık duyuyordum., onun sefaletine ■takılan gözlerimi ayırtmıyordum.. Çökmüş omuzlarının üstünde taşımaktan usandığı yorgun başı göğsünün üzerinde idi., gidiyordu., kim bilir nereye gidiyordu.
Ne sessiz bir geceydi bu., kimsesizlik kokuyordu., ben de yürüyordum.. her yardımdan, her ümidden zak boş varlığını sürüklediği bu yollara daha ne kadar derd ortaklığı edeceğini kendinin de bilmediği sersem adımlarından belli idi.
Birdenbire durdu., ilerdeki sokaklardan birinden iki büklüm bir ihtiyar çıkmıştı., çini çıplak denilecek kadar üstü başı perişandı.. ona doğru ilerliyordu. O sanki sabit bakışlar ile olduğu yerde heykel-leşmîşti.... Yanyana oldular... İhtiyar zavallı hareketlerle onun kulağına birşeyler fısıldadı... Sonra ikisi beraber yürümeğe başladılar., bir sokak köşesini saparak kayboldular.
Döndüğü zaman üzerinde ceketi yoktu., yırtık paramparça bir gömlekle kalmıştı. O halde ayni sessizlikle yoluna devam etti., yürüdü.. yürüdü.
Sonra, yürüdüğü yolla beraber onu kucaklıyan iri çamlardan birinin altmdaki buz tutmuş bir kanepeye oturdu., yüzünü kollarının arasına alarak orada hareketsiz ve sessiz kaldı..
Merak edip önünden geçtim., belirsiz hıçkırıklarla ağlıyordu..
Ya sıtma mücadelesi teşkilâtı, yahut Belediye Doktorluğu her halde lâzımdır.
M. A. A.
9g X 8
Ordu II» Gir )*un ara-, »ında kolay münakale temin olunacak
Ordu (Hususî) — Vilâyetin mühim ihtiyaçlarını gözönünde tutarak Ankara’ya giden valimiz Bekir Sami Baran büyük neticeler elde etmiştir. îyi öğrenildiğine göre Maliye vekâletinden iki sene müddetle. ödemek üzere borç para alınarak Ordu ile Giresun arasındaki yıkık Melet ırmağı köprüsünün yaptırılması da bu meyanda kararlaştırılmıştır.
Eskidenberi bu köprü yüzünden iki şehir arasındaki, vesaiti nakliye pek güç işlemektedir. Şimdi bu vaziyetin telâfi olunarak yolun muntazam bir vaziyete sokulacağından halkımız çok memnundur.
İsmail Bozkurt
Bıgada köy muhtar ve kâtip kursu bitti
Biga (Hususî) — Kaza merkezinde 15 gün devam eden köy muhtar ve kâtip kursu nihayete'ermiştir. Kursa 150 muhtar, 50 kâtip iştirak etmiş ve kendileri köy işleri hakkında lüzumlu bilgilerle teçhiz edilerek köylerine dönmüşlerdir. Kursun son günlerinde sayın Çanakkale valisi Atıf Ulusoğlu kazamıza gelerek kursu teftiş etmişler, ormanlar ve ağaç sevgisi hakkında çok istifadeli ve alâkalı bir ders vermişlerdir.
rfM&OO
Yurtda 19 Mayıs Nasıl Kutlulandı
Çanakkale, Kütahya Ve Bigada Yapılan Tezahürat
Çanalckalede 19 Mayıs bayramında âbideye çelenk konduktan sonra
Çanakkale (Hususî) — Ebedî Şe-1 fimiz Atatürk’ün Samsuna ayak
bastığı tarihin yıldönümüne rast-lıyan 19 Mayıs Spor ve Gençlik bay-1 ramı burada Cumhuriyet alanında parlak bir surette kutlulanmıştır.
Şehir baştan başa bayraklarla donatılmış, Cümhuriyet alanı binlerce halk ile dolmuş ve törene İstiklâl marşı ile başlanarak Parti, Halkevi, mektepler ve sporcular hazırladıkları çelenkleri merasimle Atatürk anı dm a konmuşj anıt bir çiçeK bahçesi halini almıştır.
Çelenk koyma merasiminden sonra ortaokul kız talebelerinden bir | talebe ve gençlik namına da sporcu gençlerimizden Emin bugünün bü-, yüklüğü hakkında birer nutuk söylemişlerdir.
Nutuklardan sonra ortaokul erkek ve kız talebelerinin jimnastik hareketleri seyredilmiş ve bu talebelerimiz sahayı dolduran kalabalık halkın içten gelen samimî alkışlarını toplamıştır.
Talebelerin jimnastik hareketlerinden sonra sporcular arasında atletizm müsabakaları yapılmış, bu müsabakalarda birinci ve ikinci gelenlere vali Atıf Ulusoğlu ve general Ali Rıza’nın elile Halkevi hediye ve madalyaları verilmiştir.
Öğleden sonra da Türkgücü sporcuları ile Kirazlı jandarma takımı arasında bir maç yapılmış ve bu maşta Türkgücü spor klübü 3 gol yemekle mağlûp olmuştur. Galip gelen Kirazlı takımına Halkevi spor komitesi başkanı Ali Kasapoğ-lu tarafından Halkevi kupası verilmiştir.
Akşam da Halkevinin temiz ve nezih rıhtımında tertip edilen gardenpartide geç vakitlere kadar eğlenilmiş ve halk neşeli bir bayram geçirmiştir.
Kadir Aytaç
K K X
Bigada
Biga (Hususî) — 19 Mayıs Gençlik ve Spor bayramı; orta, ilk okul talebeleri ve îdman yurdu gençlerinin iştirakile Çınarlık spor alanında, kalabalık seyirciler huzuri-le büyük tezahüratla yapılmıştır. Merasime saat 9 buçukta ortaokul talebelerinin söylediği İstiklâl mar-şile başlanmış ve bu esnada şanlı bayrağımız spor alanındaki direğe çekilmiştir. Müteakiben ilçebay Hık met Yavuz, yanında askerî komutan, Parti, Halkevi, Belediye baş-kanları ve Kültür mümessili olduğu halde talebe ve sporcuların bayramlarını tebrik etmişler ve selâm-Iamışlardır.
Merasim reisi, sporculardan öğretmen Mümin ve orta okul talebesi tarafından bugünün tarihî kıymeti, sporun bir milletin beden kabiliyet ve karekterini yükseltmek hususunda, yurd müdafaasında oynadığı büyük rolü tebarüz ettiren nutuklar söylenmiştir.
’ Bundan sonra talebe ve sporcular resmi geçit, beden hareketleri
ve saat 12 ye kadar devam eden bir çok müsabakalar yaparak kazananlara ikramiyeler tevzi edilmiştir. Geçen senelere nisbetle bu sene ortaokul talebelerinin giyiniş ve be-
Bıga îdman yurda gençleri spor bayramında
cen hareketlerinde büyük bir intizam ve canluık göze çarpıyordu. Merasim ve müsabakaların hitamından sonra İdman yurdu gençleri aziz şehitlerimizin abidesine ve Akbaşın unutulmaz kahramanı Hamdi beyin mezarına çelenk koymuşlardır.
Cihad Ozangil
98 98 88
Kütahya’da yeni stadyom da açıldı
Kütahya (Hususî) — 19 Mayıs şenliklerine, saat on dörtte şehir stadında başlandı ve Cümhuriyetiıı Kütahya’da yeni bir eseri olan şehir stadı, tribün ve sahasını halka ilk defa olarak bu mutlu günde açtı.
İstiklâl marşı, binlerce halkı millî birlik havası içinde sararken bayrağımız yavaş yavaş direğinde yükseldi ve tâ yükseklerde, yerini buldu. Bundan sonra kıymetli valimiz Hâmit Oskay çok mânalı hitabesini irad etti. Bu hitabeyi, lise beden terbiyesi öğretmeni Nevzat Turgayın ateşli sözleri takip etti, sonra geçit resmi başladı. Liseliler, jandarma okulu, Tayyare alayı ve Bölge sporcuları, Kütahya İstasyon futbol takımı, bütün bu gençlik, muntazam ve sert bir yürüyüşle şehir büyüklerini selâmladılar. Geçit kolunu takip eden atlılar, ruhların en hassas yerindeki millî duyguları sanki şahlandırdı. Enerjik Halkevi-mizin çok yerinde harcadığı b:r emekle, Altıntaş nahiyesinden da-.vet edilen kırk kişilik bir cirit ekibi millî kıyafetleriyle oynak atlarının üstünde geçerken, halk heyecan içinde alkışladı, alkışladı.
Liseli genç kızların onuvaffak hareketlerinden sonra terkettıkleri sahayı, gene liseli gençler doldurdular ve bu kızlı - erkekli yarınki neslin dinç vücutları, göğüsleri sevinç ve ümitle kabarttı. Liselileri diğer sporcular takip etti. Beden hareket-sporcular takip etti. Beden haraket-terinden sonra birlikler arasında spor müsabakaları yapıldı ve en sonda yağız köylülerimizin ciridi, bu an’anevî millî oyunumuz, büyük alâkayı topladı.
Merasim sonunda, ruhlarında
/-----------------------
Sultan Aziz Devri Başpehlivanları -Akkoyunlu Kazıkçı Karabekir-
- 50 - YAZAN : SAMİ KARAYEL
Arabada Sivaslı Bekir-le Alay Ediyorlardı
Kavasoğluna, Arnavutoğlu “ Sen Bekiri Eş Tut ! „ Diyordu
Saraya döndükten sonra; Ma -karnacı ile aramız biraz şeker renk olmuştu. Çünkü; durup dururken kendisine hasım bir pehlivan ol -muştum. Üç saatlik bir huzur gü -reşinde bana, hiç bir şeycikler yapamadığı gibi birkaç kere de kendisi tehlikeye düşmüştü.
Makarnacı; bir daha huzurda yapacağımız bir güreşte belki mağlûp olurum korkusile durmadan benim aleyhimde bulunuyordu.
Diyerek sözlerini burada kesen Kavasoğlu etrafına bakındıktan sonra:
— Ali Bey; bu ne iş?.. Bu kadar çenebazlık ettiğim halde daha hâlâ yarı yolu tutamamışız. Bir kere kavuşsak Edirneye.. dedi.
Ali Bey; gülerek:
— Pehlivan, sen varken can sı -kılmaz, korkma yarı yolu da biti -rir, Edirneye varırız. Şimdi bunları bırak, acaba güreş nasıl olacak bu sene dersin?
— Neolacak, hiç? Arnavutoğlu ile ben eş tuttuktan sonra; meydanı kim alabfîir bizden?.
Arnavutoğlu, alay makammda ve zavallı Bekiri küçük görerek, Kavasoğlunun sözlerine şu yolda mukabele etmişti:
— Ben, seninle eş tutmam be!.. Sana eş çıktı. Teheyy!.. Bekiri eş tut İbrahim be!
hâdise tahrik eserimidir?
Kavasoğlu, Amavutoğlunun bu alaylı mukabelesine gülerek şu cevabı vermişti:
— Baka bey!.. Hiç mazaya keçi eş olur mu abe kızan?..
Bekir, olduğu yerden hep bu sözleri işitiyordu. Fakat, tek bir cevap vermediği gibi, bu lâflara kulak misafiri olduğunu bile hissettirmiyordu. Boynunu bükmüş, olduğu yerde duruyordu.
Kavasoğlunun lâflarına Ali Bey mukabele etti:
— Doğru, Kavasoğluna Bekir eş olabilir mi?..
Arnavutoğlu sordu:
— Neden Ali Bey?..
— Neden olacak?.. Kavasoğlunun dediği gibi hiç manda keçiye eş o-lur mu?
— Peki amma, ben de Bekir gibi okkasız bir adamım... Ben de keçi gibiyim.
— Sen başka!.. Bekir başka!..
— Belli olmaz bu Ali Bey...
— Ne de olsa mal meydanda...
Harem ağalarından biri de lâfa karıştı:
— Ali Bey, şu fukara Bekiri salıvermeyiniz, Kırkpınar güreşinden sonra. Çiftliğe götürüp bir iş veriniz. Besleyip bir başpehlivan yapınız.
Ali Bey, haremağasının bu sözleri üzerine gülerek:
— İlâhi ağam; görmüyor musunuz? O da benim gibi ihtiyarlamış, bundan sonra, ne yapsaniz para etmez...
Ve.. Bekir’e dönerek:
— Bekir, kaç yaşındasın?
— Eh!., otuz kadar var efendim, dedi.
Ali Bey, Bekirin verdiği bu cevap üzerine haremağasma dönerek:
— Gördünüz mü ağam?.. Otuzdan sonra, pehlivan olur mu hiç adam?
— Doğru...
Kavasoğlu tekrar söze karışarak:
Ebedî Ata’ya en büyük minneti, millî İnönü’ye en büyük bağlılığı ve gençliğe en büyük imanı taşıyan halk, şehrin dört bir köşesine dağıldı.
Gece, Halkevi güzel bir halk gecesi ter’ip etti.
®s. Turgut
— Ben, yirmi bir yaşında başa gü-reşirdim Ali Bey...
Diyerek Bekirle alay makamında da:
— O, artık bizim Haşan ağanın dişleri dökülmüş çoban köpeğine dönmüş be!, dedi.
Bu söz üzerine hepsi Bekire bakarak gülüştüler. Bekir, hiç ses çıkarmıyordu.
Hattâ gülümsemiyordu bile... Elbiselerinin içine büzülerek bilâkis küçülmiye ve kendisini belli etme-miye çalışıyordu.
Fakat; içinden de çeneleri elinde bir sütçü ustası gibi Kavasoğlunun lâflarını kalbinin üzerine acıyla kentikleyip duruyordu. Bir an Kırk-pmara varıp şu, padişah huzurunda güreş tutmuş babayiğitlerle boy ölçüşmeyi istiyordu.
Hattâ; bir aralık Kavasoğlunun şu sözlerine de fena halde kızmıştı.
Kavasoğlu şöyle söylemişti:
— Keçeci de pehlivan mı idi be? Sıvastan pehlivan çıkar mı?..
Bekir, Keçeciyi şahsan görmemişti. Fakat; anasıl Sivaslı olan pehili-vanın çok yüksek bir kuvvete malik olduğunu biliyordu.
Kavasoğlunun SivaslIlarla alay etmesini hazmedememişti. Ona Kırkpmar meydanında Sıvasluım ne demek olduğunu göstermeli idi.
Hattâ Kavasoğlunun, Sivaslı tabirine kızan Arnavutoğlu bHe şu yolda cevap vermişti:
— Hayri İbrahim be!.. Sen yalnız, Deliormendan mı pehlivan çıkar zannediyorsun ?
Ve., elile kendini göstererek:
— İşte; ben de Kastamonuluyum... ben, pehlivan değil miyim?, demişti.
Kavasoğlu, Amavutoğluna alay tarzında:
— Senin Kastamonulu olduğuna bin şahit lâzım. Kimbilir neler olmuş senin ödünde be?..
Bekir, bütün bu sözleri yüreğine basmıştı ve içinden de:
— Ha; demek Arnavutoğlu Kel Haşanın memleketinden, demişti ve hakikaten Kastamonudan iyi pehlivan çıkardı. Kel Haşan da. yabana atılır takımdan değildi. Fakat; Ka-rakucakçı bir güreşçi olduğu için namı padişahlar huzurunda, saraylarda söylenmiyordu.
Fakat, Anadolunun saf ve temiz havası içinde yaşıyan bu babayiğitlerin Köroğlu gibi dilden dile söylenen ve efsanelenen namları vardı.
Hulâsa. Bekircağız kederlenmiştı, üzülmüştü. Onu en ziyade kızdıran şu idi:
— Sıvastan da pehlivan çıkar mı?
IDevamı
Erbaada
Erbaa (Hususî) — 19 Mayıs burada çok canlı olarak tes’it edilmiştir. Gençlik, merasime ehemmiyetli bir kadro ile iştirak etmekle bera -ber, mekteplilerimizin çok güzel ve muvaffak beden hareketleri zevkle seyredilmiştir. Bugünün şerefine Belediye sinemasında bandonun iştirakile Kaymakamunız Mahmut Nedim Aker'in riyasetinde büyük bir aile toplantısı yapılmış, misa -firler, zengin bir büfeden izaz edilmişlerdir. Toplantı geç vakte ka -dar samimî bir hava içinde devam etmiştir. — Basri Ahmet Ünal
Urffada
Urfa (Hususî) — Şehrimizde 19 Mayıs bayramı büyük bir coşkunluk içinde kutlanmıştır. Genç kızlarımızın ve erkek kardeşlerinin beden hareketleri takdirle seyrolun -muştur. — Naci Balak
SÎyfn 7
25 MAYIS 1939 .
YENÎS AB AH.
Beden terbiyesi bütçesi 200 binden 685 bin liraya Çıkarıldı
Ankara, 24 — Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğünün 1939 yılı bütçesi encümenden çıkarak Meclis ruznamcsinc alınmıştır. Genel Di -rektörlüğe 685.600 lira tahsisat kabul edilmektedir.
Genel Direktörün aylık Ücreti 600, Genel Sekreterin 500, muavininin 350 ve emir zabitinin 150 li -ra dır.
9 adet federasyon başkanına üç yüzer, muavinlere iki yüzer, sekreterlere yüz ellişer lira verilecektir. Teftiş dairesi, hesap işleri dairesi ve saha ve tesis daireBİ başkanla • rina da üç yüzer lira verilecektir.
Neşriyat müdürü, muhaberat ve muamelât müdürü, zat işleri ve si-
cil hesap müdürü, müze ve kütüp-
hane müdürleri 250 şer lira alacaklardır. Bütçedeki memur ve müstahdemlerin ücret tahsisatları 240.300 liradır.
İstişare heyetinin harcırah ve zarurî masrafları için bütçeye 3000 lira konmuştur. Spor faaliyetleri için 157.394 ve mıntaka teşkilâtlarına yardım için de 150 bin lira tahsisat vardır.
füzme müsabakalarına başlanıyor
939 deniz sporları mevsimine girdik. Sporcu ve klüplerin hazırlıkları devam ederken beden terbiyesi umum müdürlüğü de mevsim yüzme müsabakaları programlarını tesbit etmiş, mmtakalara tebliğ etmiştir.
Tesbit edilen programa göre bu sene îstaflbulda yüzme müsabakalarına 18 haziranda başlanacak, 13 ağustosa kadar hazırlık, bölge teşrik, Halkevi teşvik, federasyon teşrik, bölge şampiyonası teşvik ol -mak üzere çalışma ve mükâfatlı 9 müsabaka yapılacaktır.
Karanlıkta
İşlenen Cinayet İki suçlu dlln 12 şer sene hapse mahkûm oldular
Yeniköyde İtalyan mandırasında yatmakta olan Ali oğlu Mehmet isminde bir adamı bir gece vakti mandıraya girerek katil kasdile yaralamaktan suçlu emin Ali ile ar -kadaşı Ramizin bir müddettenberi Ağırcezada devam etmekte olan muhakemeleri dün akşam netice -lenmiştir.
Yaralı Mehmet, 74 gün hastaha-nede yatarak iyi olup çıktıktan sonra Koyulhisardaki evine gitmiş ve davasmdan vazgeçmiştir. Fa -kat, hukuku umumiye namına muhakemeye bakılmıştır.
j Dün akşam saat 19 buçukta bildirilen karara göre, bu hâdisenin sebebi tesbit olunamamıştır. Fakat : suçluların katil kasdı ile Mehmedi yaraladıkları sabit görülmüştür. Bu sebeple Ramiz 12 sene hapse mahkûm edilmiştir.
Emin Âli ise hapishanede eroin içmekten dolayı 3 ay hapis cezası almış olduğundan bu ceza da dahili hesap edilerek 12 sene, bir ay 15 gün müddetle hapse mahkûm ol -muştur.
Müddeiumumiliği tahkir •uçlusunun muhakemesi Şehrimizdeki bankalardan birine sahte çek ibraz etmekten suçlu Ta-cettin isminde bir komisyoncu; evvelki gün, Ağırceza mahkemesinde müdafaasını yaparken Müddeiumumîliği tahkir suçile cürmü meşhut mahkemesine verilmişti.
Asliye dördüncü Ceza mahkemesinde dün bu davaya bakılmıştır.
Evvelâ suçlu, iddianamesinde tahkirimiz kelimeler bulunmadığını söylemiş ve kendisinin iyi türk-çe bilmediğini iddia etmiştir. Mahkeme bundan sonra Nurullah, Besim Şerif, Cemil Kıvırcık ve E-tem Ruhi ismindeki dört avukatı şahit olarak dinlemiştir. Bu dört şahit te iddianamenin tahkir dolu olduğunu ve tahkirlerin zımnî de -ğil, sarih bir şekilde bulunduğunu beyan etmişlerdir.
: Muhakeme, mezkûr iddianameyi 1 tetkik işin kalmıştır.
Ruam Kurbanı Bir Veterinerimiz (B aş t ar afi 1 inci sayfamızda) cenazesi şehitliğe götürüleccrek hazin merasimle gömülecektir.
DAVET
Veteriner Tatbikat Mektebi Mü’ dürlüğünden:
Fransada Enstitü Pasteur de tahsilde iken tecrübeler esnasında ruamdan ölen bakteriyolog Vet. Yüzbaşı Kemal Cemilin kemikleri Is-tanbula nakledilmektedir. Cenaze töreni 26 mayıs 939 yarınki cuma günü sabat saat 9 da Haydarpaşa rıhtımından bağlıyacaktır. Bütün İs-tanbulda bulunan meslektaşlar ve yakınlarının bu elemli merasime iştirakleri rica olunur.
■Sayfiye Yerlerinize Ucuzluğun Temini
! (Baştaraf, 1 inci sayfam,zda) eek ,eylerde lüzumu kadar temizi,, «e riayet edilmemesi, masa ve sandalyelerin eksikliği, kır kahve ve I gazinolarının kirliliği ve perişan manzarası, kır kahve ve gazinoların-da bazan kahve ve çay gibi içilen şeylerin parasından başka ayrıca masa ve sandalye parası alınması
Belediye reisliği bu şikâyetlerle ehemmiyetle alâkadar olmuş ve dün bu hususta tekmil şubelere mühim bir tamim göndermiştir. Bu mühim I tamuni aynen yazıyoruz;
«Yenilecek ve içilecek şeylerin makul bir surette ucuzlat.lmas. için iktisat işlen Müdürü bugünlerde butun mmtakalarda tetkikatta bu-bulnacaktır. Bu hususta kendisile iş birliği yapılarak alınacak tedbirlerle paahlılıktan şikâyetin her halde ö-nune geçilmesi. Bilcümle noksanlar üzerinde derhal faaliyete geçilerek eğlence ve dinlenme yerlerinde bu noksanla™ giderilmesi neye mütevakkıfsa derhal yapılması vebu ei-I b' yerlerde ayrıca su. masa ve san-I dalya parası alınmamasının temini
I Baz, eğleıjce ve dinlenme yerle-I Cüdana Çamhca
ve Uskudarla Kadıköy aralarında ve “dalarda işlıyen arabalardan bir kısminin harap ve kirli olduğu görüldüğünden- bunlardan köhneleş, m-şotanlann her hangi bir kazaya meydan verilmemek üzere işletil-mekten men’i ve kirli olanların te-mışlettirilmesi.
diXU«"a* y“*'1 Cihetler ««rinde dıkka le durularak çok sık ve ısrarh bu- şekilde takibat yap.lması ve hal-km hiç bir suretle şikâyetine mey-dan iVerümemesi ehemmiyetle bil-
Öğrendiğimize göre Belediye tk tısat Müdürü Saffet bu haftadan iti. baren mmtakalarda tetkiklere baş emir^ ve Belediyenin yukarıdaki emıriermm tatbik edilip edilmediği-I I de kontrol edecektir.
Polonya Arazisin. de 4 Alman Tayyaresi ' mi,leXM'"*'‘ ' "" | 8^ttr' sar,h esrarengiz adamlar!
Varşova, 24 (A A ) r»~ı gazetelerinin doğu Prusyasmda^ ■^"diklerine göre, Polonya hudii-duna yakın bazı yerlerde Alman makamları sokaklardan baştan sa-X “ k]mte,er geçirerek bunların
gr yaran Polonya mültecileri ol-ı dugunu ilân etmektedirler.
Bunlarla beraber bazı kimseler buramı arasında civar Alman ka-sabalarmın sakinleri bulunduktan -m görmüşlerdir.
Roma, 24 (A A ) a ı
-eleri, Itaiyan^^^ ^«hedesinin imzam üzerine Fran-ve Polonya matbuatmda intişar ^aku9XktdydeûdehyaZdar «nçbU 'kU8t“b “veX
I renç. olduğunu bildirmektedir.
ispanyadaki Italyan Askerleri Bunları Kalyaya nakletmek Uzero s vapur Napoliye gitti
Roma, 24 (A. A.) — İspanyadan dönecek İtalyan lejyonerleri, Napoliye 30 mayıs ve yahut 1 haziranda çıkacaklardır. Bugün lejyonerleri geri getirmek için sekiz vapur daha Kadiks’e gitmek üzere Napoli -den hareket etmiştir.
Alman askerleri de çekiliyor
Vigo, 24 (A. A.) — ıKondor- lejyonuna mensup Alman gönüllüleri yarından İtibaren kendilerini Hamburg'a götürecek olan «Robertley», «Der Deutsche» ve «Wilehelm Gus-tlof» vapurlarına binmeğe bağlıyacaklardır.
Bir otomobil kazarı geçiren I giliz Valde Kraliçesi gözünden tr.uztarip
Londra, 24 (A. A.) — Resmen bildirildiğine göre, valide kraliçe Mary, gözünden hastalanmış ve geceyi fena geçirmiştir. Kraliçenin göz doktoru Vruise, hastayı gerek dün akşam, gerek bu sabah gör -müştür.
Hamldlya Taklrdağında
Tekirdağ, 24 (A. A.) — Marmara limanlarını dolaşmıya çıkan Ha-midiye bu sabah Tekirdağına gel -miştir. Halk, mektep gemisini gezmektedir.
Büyük parti kurultayında görüşülecek işler (Baıtarafı 5 inci tayfada) zacılığın ıslâhı ve genişletilmesi, tohum dağıtılması ve para yardımı yaplıması.
8 — Ziraat aletinin kolay ve ucuz taksit ile tedarikinin temini.
9 — Muzır hayvanlarla ve ziraî hastalıklarla mücadele işinin genişletilmesi ve vasıtalarının ve bilhassa kükürtün ucuzlatılması.
10 — Alelûmum tohumların ıslahı işi, toprak mahsullerinin standardizasyonu işi ve ziraî kombinaların, dahilde ziraat fabrikaları ve amelî ziraat mektepleri açdması.
11 — Ziraat memullarının ihtiyaçlarının izalesi.
12 — Ziraat Bankasının açacağı kredi ve alelûmum kredi kooperatifleri hakkında mıntakaların hususiyetlerine göre bazı teklifler.
Camları allarken sokağa uçan kadln
Anadoluhisarında Fındıklı caddesinde 12 numarada oturan Yusuf kızı 46 yaşında İrfan Ayten dün ayni yerin Baruthane sokağında 22 numaralı evin camlarını siler -ken ayağı kayıp yere düşmüştür. Bu sukut neticesinde zavallı kadın yaralandığından tedavi altına alınmıştır.
Tashih ilânı
İstanbul 4 üncü İcra memurlu -ğundan:
Yeni Sabah'ın 23 5 39 nüshasının 7 nci sayfası birinci sütunundaki 39 1561 dosyamıza ait gayri -menkul satış ilânında ilk ihalenin matbaaca sehven 20 haziran per -şembe olduğu dizilerek neşredildi -ğinden ilk ihalenin 29 haziran 939 perşembe saat 14 - 15 bulunduğu tashihen ilân olunur.
Kenan Güler ve arkadaşları
Perşembe gürü akşamı Yeşilköy Aile Bahçesi
ÇAM SAKIZI
Hokkabaz
EGE TİYATROSU
Nureddin Gençdur ve arkadaşları geçensen temsiller verdiğiyazlık tiyatrolarda Haziran
dan itibaren temsillerine başlıyor
UÇ GÜNLÜK RADYO PROGRAMI
PERŞEMBE: 25/5 939
12.30 Program.
12.35 Türk müziği - Pl.
13,00 Memleket saat ayarı, a-jans ve meteorolojji haberleri
13.15- 14 Müzik (Karışık program - Pl.)
18.30 Program
18.35 Müzik (Halk şarkıları -Pl.)
19,00 Konuşma (Ziraat saati)
19.15 Türk müziği (Fasıl heyeti)
20,00 Memleket saat ayan, a-jans ve meteorolojji haberleri
20.15 Türk müziği
1 — Uşşak peşrevi
2 — Suphi Ziyanın Uşşak şarkı: (Dökülmüş zambak gibi)
3 — Salâhattin Pınarın Bayatî şarkı: (Delisin deli gönlüm)
4 — Tanburî Cemil beyin Muhayyer şarkı: (Pür lerze olur)
5 — Rahmi beyin Muhayyer şarkı: (Serapa hÜBnü ânsın)
6 — Halk şarkısı: (Urfalıyım ezelden)
7 — Osman Nihadın Kürdili Hi-cazkâr şarkı: (Gözümden gitmiyor)
8 — Kâzım beyin Kürdili Hicaz-kâr şarkı: (Rani değil)
9 — Raif beyin Kürdili Hicaz-kâr şarkı: (Rengi ruhsarına)
10 — Muhayyer türkü: (Bugün ayın on dördü)
21,00 Konuşma
21.15 Esham, tahvilât, kambiyo-nukut ve ziraat borsası (fiyat)
21,25 Neşeli plâklar - R.
21.30 Müzik (Küçük orkestra-Şef: Necip Aşkın)
1 — Sorge - Köy evinde ışıklar vals
2 — Cari Crick - Ren kıyılarında ben evimdeyim - Melodi
3 — Trapp - Fuji - sanın etrafında müzik sesleri - Fantezi
4 — Leopold - Yeni dünyanın eski şarkıları
5 — Arnold Meister - Bohemya rapsodisi
6 — J. Strauss - Hayat size neşe versin
22.30 Müzik (Opera aryaları -Pl.)
23,00 Son ajans haberleri ve yarınki program
23.15- 24 Müzik (Cazband - Pl.)
CUMA: 26/5/939
12,30 Program
12.35 Türk müziği . Pl.
13,00 Memleket saat ayarı, a-jans ve meteorolojji haberleri
13.15- 14 Müzik (Senfonik müzik - Pl.)
18.30 Program
18.35 Müzik (Operetler - Pl.)
19,00 Konuşma (Haftalık spor servisi)
19.15 Türk müziği (Fasıl heyeti)
20,00 Memleket saat ayarı, a-jans ve meteorolojji haberleri
20.15 Türk müziği
1 — Osman beyin Hüzzam peşrevi
2 — Musullu Osman beyin Hüz zam şarkı: (Neşeyabı lütfün)
3 — Etem efendinin Hüzzam şarkı: (Eşki çeşmin)
4 — lsak Varonun Hüzzam ştiki: (Bilmem bende nasıl)
5 — Ahmet Rasim beyin Segâh şarkı: (Benim sen nemsin)
6 — Ayaş türküsü (Ayva çiçek açmış)
7 — Sadettin Kaynağın Muhayyer şarkı: (Seni ey dil)
8 — Sadettin Kaynağın Muhayyer şarkı: (Adına and içerim)
9 — Leminin Uşşak şarkı: (Ru hunda buldum)
10 — Leminin Uşşak şaı kı: (Ne ler çektim neler)
21,00 Konuşma
21.15 Esham, tahvilât, kambiyonu kut ve ziraat borsası (fiyat)
21,25 Neşeli plâklar - R.
21.30 Müzik (Riyaseti Cümhur Fil. Ork. Şef: Praetorius)
1 — Ermanno Wolf - Ferrari-Divcrtimento Re majör, op. 20.
a) Vaıiazioni su un tema cap-riccioso
b) Canzonc Pastorale
c) Siciliana
ç) Final, Rondo
2 — Adnan Saygın: Divertinıen to
3 — Claude Debussy: La mer.
a) De l’aube a midi sur la mer
b) Jeux de vagues
c) Dialogue du vent et de la mer
22.30 ‘Müzik (Melodiler)
23,00 Son ajans haberleri ve yarınki program
23,15-24 Müzik (Cazband - Pl.)
CUMARTESİ: 27 5/939
13.30 Program
13.35 Müzik (Neşeli müzik-Pl.)
14,00 Memleket saat ayan, a-jans ve meteoroloji haberleri
14,10 Türk müziği
1 — Hicaz peşrevi Salim bey
2 — Udî Cemilin Hicaz şarkı : küstün bi sebep böyle)
3 — R. Fersan Hicaz garkı : (Ey benim konca gülüm)
4 — Yesari Asımın Hicaz şarkı: (Bilmem neye bir puseni)
5 — Kemençe taksimi
6 — S. Kaynağın Şehnaz şarkı: (Dalda bir ishak öter)
7 — Saz semaisi
8 — Şehnaz longa
14,40-15,30 Müzik (Karışık prog ram - Pl.)
17.30 Program
17.35 Müzik (Dans saati - Pl.)
18.15 Türk müziği (Fasıl heyeti)
19,00 Konuşma (Dış politika hâ-1 diseleri) ’
19.15 Türk müziği
1 — Şehnaz Puselik peşrevi
2 — Dedenin Şehnaz Puselik bestesi: (Bir devlet için)
3 — Cavide Hayrinin Şehnaz Puselik bestesi: (Ateş gibi bir)

İstanbul Belediyesi ilânları
Beher metre murabbaına 6 lira bedel tahmin olunan Aksaray yangın yerinde 48 ipei adada 1385 harita numaralı arsanın yanında 2 metre yüzlü 30 metre murabbaı Belediye malı arsa satılmak üzere açık arttırmaya konulmuştur. Şartnamesi Levazım müdürlüğünde görülebilir. İstekliler 13 lira 50 kuruşluk ilk teminat makbuz veya mektubile birlikte 31/5/939 çarşamba günü saat 14,30 da Daimî Encümende bulunmalıdırlar.
(3433) (B)
Nafıa Vekâletinden :
Eksiltmeye konulan iş :
1 — Büyük Menderes tabilerinden Çürüksu üzerinde yapılacak regülatörle Sarayköy ovasını sulamak üzere açılacak kanal hafriyat ve sınaî imalâtı keşif bedeli «446.579» liradır.
2 — Eksiltme 15/6/939 tarihine rastlıyaıı perşembe günü saat İlde Nafıa Vekâleti Sular Umum Müdürlüğü su eksiltme komisyonu odasında kapalı zarf usulile yapılacaktır.
3 - İstekliler eksiltme şartnamesi, mukavele projesi, bayındırlık işleri genel şartnamesi, fennî şartname ve projeleri 22 lira 33 kuruş mukabilinde Sular Umum Müdürlüğünden alabilirler.
4 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin «21.613» lira «16» kuruşluk muvakkat teminat vermesi ve eksiltmenin yapılacağı günden en az sekiz gün evvel ellerinde bulunan vesikalarla birlikte bir dilekçe ile Nafıa Vekâletine müracaat ederek bu işe mahsus olmak üzere vesika almaları ve bu vesikayı ibraz etmeleri şarttır.
Bu müddet içinde vesika talebinde bulunmıyanlar eksiltmeye iştirak edemezler.
5 — isteklilerin, teklif mektuplarını ikinci maddede yazılı saatten bir saat evveline kadar Sular Umum Müdürlüğüne makbuz mukabilinde vermeleri lâzımdır. Postada olan gecikmeler kaBuî eOTmez.
«1789» «3329»
Kastamonu Nafıa Müdürlüğünden:
1 — Kargı kazası merkezinde projesi mucibince yeniden inşa edilmekte olan hükümet binasının 939 yılı içinde ikmal edilecek (17223) lira (83) kuruş keşif bedelli kısmının evrakı keşfiyesine göre inşaatı kapalı zarf usulile ve bir ay müddetle evvelce münakaşaya çıkarılmış ve yapılan ilân neticesinde talip çıkmadığından 2490 sayılı kanunun 40 inci maddesine tevfikan komisyonu tarafından mezkûr inşaatın bir ay müddetle eksiltmesi pazarlıkla yapılmasına karar verilmiştir.
2 — ihalesi 29 Mayıs 939 pazartesi günü saat 15 de Kastamonu Nafıa dairesinde toplanacak komisyonu tarafından yapılacaktır.
3 — îstiyenler bu işe ait evrakı keşfiye ve fenniyelerin suretlerini Ankara, İstanbul ve Kastamonu Nafıa Müdürlüklerinde görebilirler.
4 — Talip olanlar ihale gününden bir hafta evvel bulundukları vilâyete resmen müracaat ederek bu işi yapabileceklerine dair vilâyet makamından bir ehliyet vesikası sımaları ve % 7,5 muvakkat teminatı olan (1314) lira (88) kuruşluk muvakkat teminatının bulundukları vilâyet Ziraat bankasına yatırılarak makbuzunun Kastamonu Nafıa müdürlüğü adresine gönderilmesi ve 939 Ticaret Odasınca tescil edilmiş vasikalarlle teklif mektuplarının ihale zamanına kadar komisyona posta ile g*Linş bulunması şarttır.
5 — Postaların gecikmesinden dolayı zamanında gelmiyen teklif mektupları ve evrakı müsbiteler nazarı itibara aluımıyarak sahiplerine reddolunur.
6 — Buinşaata dair tafsilât isti yenlerin bir mektupla Kastamonu Nafıa Müdürlüğünden sorabilecekleri ilân olunur. (3337) ,»•
4 — Leminin Şehnaz Puselik bestesi: (Nan firkat)
5 — Sedat öztoprak Şehnaz Pu selik bestesi: (Cûşedip göz yaşı)
6 — Keman taksimi
7 — Şehnaz Puselik şarkı: (Yan dım deminden)
8 — Deniz oğlunun Şehnaz Puselik şarkı: (Yolun bulmam)
9 — Dedenin Şehnaz Puselik şarkı: (Bir dilberdir)
10 — Sedat öztoprağın Şehnaz Puselik saz semaisi
20,00 Memleket saat ayan, a-jans ve meteoroloji haberleri
20.15 Temsil (Mahmut Dağlara düştü. Yazan: Kemal Tözem)
21.15 Esham, tahvilât, kaırSûyo-nukut ve ziraat borsası (fiyat)
21,25 Neşeli plâklar - R.
21.30 Müzik (Küçük orkestra • Şef: Necip Aşkın)
1 — Naundrof - Arzu - vals
2 — Lincke - Yeşil vadilerde bir randevü
3 — Micheli - Memleket hasreti-Seıenad
4 — Leuscher - Mazurka-Fan-tezi
5 — Künneke - Dans süitinden «Blues»
22,00 Haftalık posta kutusu (ecnebi dillerle)
22.30 Müzik (Kabare müziği -Pl.)
23,00 Son ajans haberleri ve yarınki program
23,15-24 Müzik (Cazband - Pl.)

Sayfa t tT
Y Q W î S A B A H
25 MAYIS 1939
MAZON M E Y V A TUZU
İNKIBAZIdefeder.MİDEveBARSAKLARI kolaylıkla ve tnülâyim bir şekilde boşaltarak rahatlık ve ferahlık verir, HAZIMSIZLIK, ŞİŞKİNLİK, BULANTI, GAZ, SANCI, MİDE BOZUKLUĞU, BARSAK ATALETİ, İNKIBAZ, SARILIK, SAFRA, KARACİĞER, MİDE EKŞİLİK ve YANMALARINDA ve bütün mide ve barsak bozukluklarında kullanınız.
MAZON MEYVA TUZU son derece teksif edilmiş bir tuz olup yerini tutamıyan mümasil müstahzarlardan daha çabuk, daha kolay ve daha kat’î bir tesir icra eder Horoz markasına dikkat. Yalnız toptan satış yeri: Mazon ve Batan Ecza deposu. Yeni Postane arkası No. 31 İstanbul
Bir tek tüp sizin de bu neticeyi almanıza kâfi gelecektir!
Bugün ilk iş olarak bir ftADYOLİN
asınız ve bitınciye kadar her yemekten «onra kullanınız. Bu müddet sonunda dişlerinizin evvelkinden daha çok parlak, çok daha beyaz ve çok daha temiz olduğunu göreceksiniz.
RADYOLIN'm belli başlı iki hususiyeti vardır. Evvelâ dişlerdeki kir tabakasını söker, yemer, içki ve sigara dumanının husule getirdiği lekeleri çıkarır, sonra dişleri yıkar, parlatır ve mi ropları % 100 öldürür.
S’bah, öğle ve akşam her yemekten sonra günde 3 defa


SAÇ EKSiRi
KOMOJEK
Saçları besler, köklerini Kuvvetlendirir, dökülmesini önler, kepeklerini giderir.
İNGİLİZ KANZUK ECZANESİ
Beyoğlu - İstanbul
Mudanya Hattı

Pazar günlerine mahsus gidiş - dönüş tenzilâtlı tenezziih ve kombine biletleri
Mudanya hattı yaz tarifesinin devamı müddetince geçen sene olduğu gibi yalnız pazar günlerine mahsus olmak üzere gidiş-dönüş tenzilâtlı tenezzüh ve kombine biletleri satışa çıkarılmıştır. ‘
1 — Kombine biletler: îsatnbul'dan Mudanya’ya gidiş-dönüş birinci mevki vapur, Mudanya ile Bursa arasında gidiş-dönüş otobüs ve dönüşte vapurda yemek ücretleri dahil olmak üzere (385) kuruştur.
2 — Tenezzüh biletleri: İstanbul’dan Armutlu, Mudanya ve Gemliğe gidiş-dönüş birinci mevki vapur ücreti (225), ikinci mevki vapur ücreti (100) kuruştur.
Tafsilât almak istiyenlerin Karaköydeki acenteliğimize müracaat etmeleri ilân olunur. Telefon: 42362.
ADYOLiN
ZAYİ
İstanbul Müffiliğinden almış oldu ğum 12/6/936 tarih ve 622 sayılı ihtida vesikamı zayi ettim. Yenisini çıkaracağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Zizda
Beşiktaş İcra Memurluğundan:
Evvelce Fatihte Dülgerzade mahallesinde Çamaşırcı sokağında 17 No. lu evde oturmakta iken halen ikametgâhı meçhul Alâeddine: Haciz edilen bir adet Singer dikiş ma-
kinesi 1/6/939 tarihine tesadüf eden perşembe günü saat 13 den 15 e kadar İstanbul Sandal Bedesteninde açık arttırma suretile paraya çevrileceğinden ilân tebliği makamına kaim olmak üzere ilân olunur.
(18028)
Dünyaca maruf
"PEUGEOT,,
Bisikletleri münhasıran
BAKER
Mağazalarında satılmaktadır.
Sultanahmet üçüncü Sulh Hukuk mahkemesinden:
Matildi ve Artemsiya ve Anastas-ya ve Kaharik'in şayian ve müştereken mutasarrıf oldukları Istan -bul Çarşı mahallesinin Çuhacı han sokağında (2735) ada ve (10) parsel ve eski ve yeni (11) kapı numaralı ve (8,50) metre murabbaında-ki dükkânın izalei şüyuu zımnında füruhtu takarrür ederek müzaye -deye vazolunmuştur. Heyeti umu -miyesinin kıymeti muhammenesi (900) dokuz yüz liradır. Birinci a-çık arttırması (28/6/930 tarihine müsadif çarşamba) günü saat (10 dan 12) ye kadar icra kılınacaktır. Kıymeti muhammenesinin yüzde yetmiş beşini bulduğu takdirde o gün ihalei kafiyesi yapılacaktır Bulmadığı takdirde en son arttıranın taahhüdü baki kalmak üzere on beş gün müddetle temdit edilerek ikinci açık arttırması (13/7/939) tarihine müsadif perşembe günü saat (10 dan 12) ye kadar icra o -lunacak ve o gün en çok arttırana ihale edilecektir. ipotek sahibi alacaklılarla diğer alâkadaranm işbu gayrimenkul üzerindeki haklarını hususile faiz ve masrafa ait iddialarını evrakı müsbitelerile yirmi gün içinde bildirmeleri lâzımdır. Aksi halde hakları tapu sıcilierile sabit olmadıkça satış bedelinin paylaşmasından hariç kalacaklar -dır. Müterakim bılûmum vergiler borçları nısbetinde (hissedarlara) ve dellâliye ve vakıflar kanunu mucibince verilmesi lâzımgelen yirmi senelik taviz bedeli ve ihale pulu ve tapu masrafları (müşteriye) aittir. Arttırma şartnamesi işbu i-lân tarihinden itibaren mahkeme divanhanesine talik kılınmıştır. Talip olanların, kıymeti muhammenesi • nin yüzde yedi buçuğu nisbetinde pey akçasını hamilen o gün ve saatte İstanbul Divanyolunda dairei mahsusasında Sultanahmet üçüncü Sulh Hukuk mahkemesi başki -tabetine 939/17 numara ile mıira -caatları ilân olunur.
| Dr. Hafız Cemal j
Lokman Hekim ;
■ Dahiliye Mütehassısı :
Divanyolu 104 ■
■ Muayene saatleri pazar hariç :
■ her gün 2,5 - 6 sah, perşembe !
■ ve cumartesi sabahları 9 - 11 S
fukaraya T. 22398 î


loo.ooo terce
Kadının
Nazarı dikkatini celbeden
KREM PERTEV
İnce bir zevkin, titiz ulr İtinanın derin bir tecrübenin mahsulüdür.
Emlâk ve Eytam Bankasından
Senelik kirası T. L. Nevi
Esas
Yeri
De po-
zitosu T. L.
C. 31/2 Fındıklı Perizat hatun mahallesi Dolmabahçe sokağı No. 37 62.40 Asma kat 9;36
C. 17/2 Beşiktaş Kıhçali paşa çöplük iskelesi No. 8 313.— Depo 46.95
C.180/1 Üsküdar Küçük Çamlıca Toptaşı cad. No. 240. 60.— Setler kahvesi. 9.-
Adresleri yukarıda yazılı gayrimenkuller açık arttırma u-sulile kiraya verilecektir.
İhale 5/6/939 pazartesi günü saat ondadır. İsteklilerin bildirilen gün ve saatte depozito akçesile birlikte Emlâk servisine gelmeleri.
_____________________________________(775» (3616*
8 Vatandaş Paranı Avrupa Mallarına Verme! " Memleketimizde Türk işçilerinin elile vaDilan KARTAL
Avrupadakilerın-den daha ucuz, daha sağlam ve daha şıktır. Sandalya almadan bir kere görünüz.
Sandalyaları
Siparişlerinizi Mahmutpaşa - Kürkçü İç han No. 12 ye vermeniz. ■
Fatih Sulh ikinci Hukuk Hâkimliğinden:
Cemal: Samatya, Kocamustafa-paşa mahallesinde Mektep sokağında 14 numarada oturan (122) apolet sayılı eski üçüncü komiser.
Üsküdar Malmüdürlüğüne izafeten İstanbul Mulıakemat Müdiri -yeti namına hazine vekili tarafın -dan mahkemenin 1939 58 esas numaralı evraka istinaden aleyhinize ikame eylediği alacak davasının icra kılman duruşması sonunda otuz lira yirmi kuruşun dava tarihi olan 23/9, 937 tarihinden itibaren yüzde beş faizle birlikte ve beş lira ücreti vekâletin sizden tahsiline 8/5/939 tarihinde temyizi kabil olmak üzere gıyabınızda karar verilmekle başkâtip ihbarnamesi maka-muıa kaim olmak üzere on beş gün müddetle ilân olunur. 39/58
Üsküdar Sulh birinci Hukuk Hâkimliğinden :
İzmir Gümrük muhafaza alayı eski komutanı Hüseyin Faik.
Hâzinenin diğer kimselerle bir • likte aleyhinize ikame edilen alacak davasından dolayı ikametgâhınızın meçhul b ılunduğu yapılan tebliğat ve tahkikattan anlaşılmış olduğun -dan 15 gün müddetle ilâaen tebliğat icrasına ve muhakemenin 21/6/939 çarşamba günü saat 10 a talikine karar verilmiş olmakla gün ve saati meşkûrda Üsküdar Sulh Hukuk mahkemesine gelmeniz lü zumu tebliğ olunur. (939/116)
Sahibi: A. Cemaleddin Saraçoğlu Neşriyat müdürü: Macid ÇETİN Basıldığı yer: Matbaa! Ebiizziya