Başmuharriri: Mümtaz Faik FENİK
15 kiloluk Standard sandıklar
ARALIK 1950
Yıl; 2— No. 602
Denizciler Caddesi: 3 Posta Kutusu: 193 — ANKARA Telgraf: Zafer Gazetesi Ankara Başmuharrir.............. 16882
Yazı İşleri..............15315
İdare ve İlan.............15619
Fiyatı iler Yerde 10 Kuruştur.
Denizciler Caddesi: 3
Posta Kutus
ı: 193 — ANKARA
Tdgraf: Zafer Gazetesi Ankt
Başmuharrir
Yazı İşleri
İd.-ı
ilnr
16882
15315
15619
Fiyatı iler Yerde 10 Kuruştur.
Bütçe Komisyonu toplantısı
Maliye Bakanı geniş izahlarda bulundu
Maliye Bakanı hükümetin, gelir bütçes* konuşulurken gelir vergisinin hizmet erbabına tatbiki mevzuunda yaptığı hesap ve hazırlıkları bildireceğini açıkladı
Bütçe komisyonu dün sabah saat 10 da vc öğleden sonra 17 de toplanarak Maliye Bakanının izahatını dinlemeğe devam etmiş; bu arada bütçe komisyonu üyelerinden bir çokları söz alarak bütçenin umumî heyeti üzerinde görüşlerini açıklamışlardır.
Maliye Bakanı bir evvelki celsede sorulan suallere sabah celsesinde geniş şekilde cevap miş, yeni emisyon yapılmıy ğı, memur meselesi, Gelir V gisinin hizmetlilere teşmil edilip edilmiycccği, millî gelirler, ticaret ve tediye muvazeneleri, para ve sermaye ve devlet plânı hakkında hükümet görüşünü sarih ifadelerle bildirmiştir.
Yeni emisyon yapılmı
Bütçe açıkları için emisyon yapılıp yapılmıyacağı hakkında bir soruya Maliye Bakanı şu vabı vermiştir:
(Sonu Sa- 4 Sü. 7 de)
Kore de Bırleşm ış Milletler kuvvetlerinin Lir çıkarma hareketi
NEFİS ELMAta
İhracat için itina ile hazırlanmış yurdun en nefis elması 15 kiloluk Standard sandıklarda sayın Ankara halkı için çok ucuz fiatla yılbaşı için Cemil Dağlaroğlu takdim eder.
Toptancı Hal 29. Telefon: 13587
İhracat için itina ile hazırlanmış yurdun
nefis elması
15 kiloluk Standard sandıklarda sayın Ankara halkı için
çok
fiatla yılbaşı için Cemil Dağlaroğlu takdir
Toptancı Hal 29. Telefon: 13587
im
Yaralanan
kahraman
askerler
jKorede yaralananların-I üçüncü listesi ;
I'Şehit sanılan biri: subayımızın .-ağ i olduğu anlaşıldı i
16 numaralı resmi tebliğ:
Millî Savunma Bakanlığından tebliğ edilmiştir.
1 — Kore Türk kuvvetlerinden 11 Aral k 1950 tarihine kadar Ja-ponyadaki hasîahanelere nakle, dilmiş plan yaralılarımıza ait liste aşoğıdad r:
Er Mustafa Büyükbaş 2580, er Şükrü Baksan 2587, er Bekir Candan 2544, er İbrahim Düç 2678, or Celâlettin Karay 2599. Onb. Cemal Kinci 2638. Er Musa Ka-rcdil 2556, er Ali Kımıl 2589. Çvş. Mustafa Koca 2562. Er Ali Ozdemir 2616, er Rüstem Son-kurt 2555. Onb. Ömer Yeter 2540, Er Ahmet Yalçın 2613, er Mehmet Durmaz 2812, er Kâzım Erdoğan 2743, er Mustafa Kocabaş 2711, e, Halil Kartal 769, er Hanefi Sanca 2829, er Ali Teşbih 2988. Cvş. Saban Yaylacı 2718. Er Turan Y.ld.rım 2737, er (Sonu Sa. 4 Sü. 6 da)
Bu bütçeyi nasıl Şimal Kore dün tahliye edildi
FENİK
a
r
/j
0
Cumhur Başkanımızla Devlet Bakanı, İşletmeler ve Ekonomi ve Ticaret Bakanları Kongre müzakerelerini takip ederlerken 1
Dünkü müzakerelerde Cumhur Başkanı da bulundu, İşletmeler bakanı ile Ekonomi ve Ticaret Bakanı mütalâalarını bildirdiler
üçüncü kooperatifçilik kongresi dün saat 10 da Dil ve Tarih -Coğrafya Fakültesi konferans
Bir bütçe, devletin bir sene zarfında yapacağı işlerin muhassalasıdır. Burada dpvle-iin muhtelif yerlerden alacağı paralar ve muhtelif işlere sarf-cyliyeceği paralar yazılıdır. Do-layısiylc bütçe, tam bir iş plânıdır. Fakat bir bütçenin mahiyeti sade o senenin gelir ve masrafları üzerine dayanır görünürse de hakikat böyle değildir; çünkü bu gelirler ve bu masraflar, geçen senelerdeki iktisadi, mali, ticari hareketlerin yapılan israflar veya tasarrufların tabii ve zaruri bir neticesidir. Eğer geçen iktidar iktisadi hayatımızda normal bir seyir temin edememişse, eğer dış ticaretimiz açık vermişse, eğer senelerdenberi altın stokları ve dövizlerimiz randımansız işlerde eritilmişse, eğer ahbap kayırma, veyahut seçim propagandası uğrunda bütün devlet dairelerindeki kadrolar çatlayana kadar şişirilmişse, iktisadi devlet teşekkülleri israflar içinde zararına çalışmışsa, şimdi bir anda bunlardan demokrasi abdesti alarak temizlenme-ğc imkân yoktur.
Bizzat, C.H.P. Genel Sekreteri Kasım Gülek son günlerde Ceyhan'da söylediği bir nutukta sureti haktan görünmeğe çalışarak partilerinin şimdiye kadar iktisadi, ticari ve mali sahalarda bir çok hatalar yaptığını iiiarf etmiş, ve bunlardan alınan derslerle bu hataların
istikbalde tamir edileceği vadinde bulunmuştur.
Şimdi insaf sahiplerine sorarız: Bu kadar hatalı bir iktisadi
Hungnam’dan 205.000 asker ve mülteci hiç kayıp verilmeden kurtarıldı
(Sonu Sa. 4 Sü- 4 te)
İş ve İşçi Bulma Kurumu Danışma Heyeti yarın sabah şehrimizde toplanacaktır. Bu münasebetle dün bir hazırlık toplantısı yapılmıştır. Resimde bu toplantıda bulunanlar görülüyor
Dr. Halim
Alyot
General Tahsin
Yazıcının mesajı
salonunda B.M. Meclisi Başkan vekillerinden Sıtkı Yırcalı’mn baş kanlığında son toplantı mıştır.
Kongrede Devlet Bakanı Fevzi Lûtfi Karaosmanoğlu, Ekonomi ve Ticaret Bakam Zühtü Velibeşe, İşletmeler Bakam Prof. Muhlis Ete de hazır bulunmuşlardır.
Saat 10.30 da Cumhurbaşkanı Celâl Bayar da kongreye gelerek çalışmaları takip etmiştir.
Öğleden evvelki oturumda, de legelerden bir çokları söz alarak memleketimizdeki kooeratif-çilik hakkında geniş ölçüde ko-(Sonu Sa. 4 Sü. 3 te)
Konya Milletvekili Saffet Gürol
İngiltere Kıral ve Kıraliçesi
Göçmenler için piyango tertibi
-----, Tokyo, 25 (a.a.) (United Press)
— 10 uncu Amerikan kolordusun dan bildirildiğine göre, Birleşmiş Milletler kuvvetleri Hungnam köprübaşmı tahliye işini tamam-lam-şlardır.
Güney Koreliler de dahil olmak üzere silâhlı kuvvetlere men sup 105.000 kişi ve takriben 100.000 mülteci tahliye edilmiştir.
Sonu Sa- 4 Sü. 8 de)
Konya milletvekili Saffet Gürolun kanun teklifinin dün Mecliste müzakeresine başlandı
Basın - Yayın’a asaleten tayin edildi
Basın - Yayın ve Turizm nel Müdürlüğünü bir detten beri vekâleten ıe etmekte olan Dr. lim Alyot, memnunlukla öğrendiğimize göre, bu vazifeye asaleten tayin edilmiş, tayin yüksek tasdıka iktiran etmiştir.
Genç, enerjik ve bilgili bir. '-daıe âmiri olan Dr. Halim Alyot, Basın - Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğüne, mevcut elemanları yerinde ve iyi çalıştırmasını bilerek nisbeten kısa bir zamanda yepyeni bir çalışma dinamizmi vermiş, Haberler Servisini daha verimli bir hale getirmiş, memleketi tanıtma sahasında teşkilâttan beklenen hizmetin yapılabilmesi imkânları-hazırlamıştır. Fakat bizce (Sonu Sa. 4 Sü. 6 da)
Ge-
Ha -
Ingiliz kralının Noel mesajı
“ Dünyaya korkunç bir harp tehlikesi çökmüş bulunuyor
n'ş ve hararetli tar'ışmalar ol-
Bu mevzuda söz alan bir çok hatiplerin lehle ve aleyhie ileri sürdükleri mütalealar sonunda umumî heyatin oyuna sunulan komisyon raporu kabul edilerek tutanaklar tasdik olunmuştur.
Büyük Millet Meclisi dün saat 15 de başkan vekillerinden Balıkesir Milletvekili Sı kı Yırcalı’n n başkanlığında toplanmıştır.
İki saat devam eden dünkü oturumun, en ziyade münakaşa ve müzakere mevzuu olan bahsi B'ngöl milletvek-Jor.inin seçim tutanakları teşkil etmiştir.
Oturum açıl.nca önce. Bursa Milletvekili Hulûsî Köymen'in Ça-Jışma ve Eskişehir milletvekili Kemal Zeytinoğlunun da Bayındır lık Bakanlıklarına getirildiklerine dair Cumurbaşkanlığı tezkereleri okunmuş ve gündeme geçilmiştir.
Bingöl milletvekilleri Feridun Fikri Düşünsel ile Mustafa Nuri Okçuoğlu'nun seçim tutanakla. r.na dair tutanakları inceleme komisyonu raporu üzerindeı ge-
Göçmenler için piyango
İstiklâl Harbi malûllerinden 10 kişiye verilecek para mükâfatına dair kanun tasarısının kabulünden sonra, Konya Milletvekili Saffet Gürol'un .Göçmen-(Sonu Sa. 4 Sü. 3 te)
J,
si ile kin arasında bir karar vermelidir.
Sandrinham, (Norfolk), 25 (a.a.) (Reuter) — Ingiltere Kralı Altıncı George Noel münasebetiyle yap lığı ve radyodan bütün dünyaya yayınlanan konuşmasında ezcümle şunları söylemiştir:
«— Beşeriyet, tarihinin en ciddî intihabım yapmak mecburiyetindedir. Yani Hıristiyan âkide-
İnsani.k dünyanın yaşamasını istiyorsa, tahrip ve kin için değil, yaratmak için yaşamasını öğrenmelidir. Dünyanın üstüne çöken korkunç harp gölgesi No-elin neşesini ve saadetini hissetmemizi güçleştirmektedir. Bu bu. lamk anlarda fani hayatımız i-lerlomektedir. Cok fena günler geçirdik. Fakat daima ırkımıza has sebatla gözlerimizi iyi ni-sulha çevirdik.»
AKINTIYA KÜREK
Kore birliğimizin komutanı gönderilen tebrikler dolayısiyle teşekkür ediyor Ankara, 25 (Basın - Yayın)
Kore’deki Türk silâhlı kuvvetleri Komutan; Tuğgeneral Tahsin Yazıcı, dün cephedeki ka-
Sonu Sa- 4 Sü. 8 de)
Cumhurbaşkanı
Demokrat Parti Meclis Grupu Başkanlığından
Demokrat Parti Mecli Grupu bugün (26/12/195
Demokrat Parti Meclis Grupu İdare Kurulu Başkanlığından Demokrat Parti Meclis Grupu İdare Kurulu bugün (26/12/1960 salı günü) saat: 10 da toplanacaktır.
Sayın üyelerin teşrifleri
gidiyor
aldığımıza göre Cumhurbaşkanı sayın Celâl Bayar,
bugün trenle Karabük'e hareket edecekler ve oradaki tesislerde tetkiklerde bulunduktan Kırıkkale’ye şeref veıee Cumhurbaşkanımız Kırıkkale-deki fabrikaları ziyaret ettikten sonra Ankara'ya avdet edeceklerdir. Sayın Celâl Bayat’a bu seyahatinde İşletmeler Bakanı Muhlis Ete refakat edecektir.
Ankara Ünivorsiiesi Veteriner Fakültesinde dün gece Korekahramanları için bir toplantı . . yapılmıştır. Resimde bu toplantıda bulunanlardan bir kısmı görülüyor.
Pakistan sefaretinde
Pakistan Büyük Elçisi Ekselans Beşir Ahnıcd ve refikası, dün akşam Pakistan Büyük Elçiliğinde, Kayidi - Azam Mu-lıanlmed Ali Cinnah'ın doğum yılı dönümü münasebetiyle bir kokteyl vermişlerdir. Bu toplantıda Pakistan istiklâlinin büyük banisi Muhammed Ali Cinnah hürmetle ve tazimle anılmış ve Pakistan’a yaptığı büyük iyilikler takdirle yâdedilmiştir.
Bu kokteylde, bir çok devlet adamlarımız, tanınmış fikir a-damlarımız, gazeteciler ve Ankara’nın bir çok güzide şahsiyetleri hazır bulunmuştur.
Kore’deki
Allah yardımcımız olsun I
erlerimize
armağan
Ankara Belediyesi lokum gönderiyor
Ankara Belediye Meclisi bundan evvelki bir oturumunda Kore’deki kahramanlara küçük bir memleket hâtırası göndermeği karar altına almış ve bunun için 20 bin liralık bir tahsisat kabul etmişti.
Haber aldığımıza göre kah-Sonu Sa- 4 Sü. 8 de)
ihııt Erim, yine Ulusta bazı hikmetler savuruyor. Bilmeyiz bu hikmetler şu meşhur Hikmet Kimya Lâboratuvarından mı çıktı?.
Diyor ki: «Dış politika ticaret gibidir; verilenle alınan bchcmahal dcnkleşmeli-dir!»
Dış politikanın ticarete benzediğini de yeni işittik. Zahir eskiden bu politikayı ticaret gibi işletenler de varmış! Acııbıı karaborsacılarının da isimlerini verebilirler
Şaka bertaraf, eğer hakikaten bu politikayı ticarete bcıızcttilerse, Buhran vergisi ödeyenler gerçekten çok olmuştur! — YEDEKÇİ
Sayfa: 2
ZAFER
26712/1950
Göçmenlere yardım için düşünceler
Muhip Dıranas vakkai bir yardım zammı yapılması.
5 — Tütün ve içki gibi mü-keyyifata muayyen bir müddet için bandrol konması.
6 — Memur maaşlarından muvakkat bir yüzde kesilmesi ve Gelir Vergisi Kanunundan istifade ettirildikleri takdirde - ki ettirilmelidirler - ilk ayda ve bir defaya mahsus olmak üzere ele geçecek farkın yarısının göçmen yardımına yatırılması.
7 — Tayyare Piyangosu nevinden büyük bir «Göçmenlere yardım piyangosu, tertibi.
8 — Bütün memlekete şamil ve belli bir günde tutulacak olan millî bir oruç gününün kabulü ve o gün her vatandaşın yapacağı yemek tasarrufunun karşılığını, gönül rızasiyle, göçmen yardımına teberruu.
9 — Memlekette bilcümle fabrika, imalâthane ve atölyelerin bir veya bir kaç pazar, yarım yevmiyeli bir hafta dışı mesaisi yaparak geri kalan yarım yevmiyelerin ve fazla istihsalden mütevellit kârın, göçmen yardımına bağışlan-
10 — Müsamereler, müsabakalar, balolar, konserler tertibi ve saire.
akla gelen
kütüphane
Tarım Bahisleri
Bulgaristan'dan gelen göçmenlere yardım için kurulan komitelerin memleketin her tarafında faaliyete geçtiği haberleri geliyor. Bu dâvanın bir seferberlik halinde ve süratle başarılması için, zengin ve fakir, bütün vatandaşların gönül rısasiyle yapacağı bağışlar ve nihayet pul ve saire gibi klâsik tedbirler dışında aklımıza geliveren bazı düşünceleri aşağıya sıralıyoruz:
1 — Lokantalar, içki yerleri. pastahaneler, hulâsa bütün yiyecek, içecek yerlerinin hesap puslalarına bir «Göçmenlere yardım yüzde onu» ilâvesi.
2 — Sinemalar, tiyatrolar ve bütün biletle girilen eğlence yerlerinden bilet başına bir «Göçmenlere yardım yüzdesi» alınması.
3 — En büyük mağazadan, en küçük tütüncü dükkânına kadar bütün alış veriş yerlerinden sinema, tiyatro, çalgılı gazino, bar v.s... gibi eğlence yerlerinden bir günlük hasılatlarının meselâ yüzde yirmi beşinin göçmenlere yardım olarak ayrılması.
4 — Nakil vasıtaları - tren, vapur, uçak, otobüs, otomobil, tramvay, tünel - ücretlerine muayyen bir zaman için, mu-
Resim tarihinden sayfalar-:
150 üniversiteli, kütüphaneden layı -kiyle faydalanmak için bakanlığa başvurdular
Ankara Yüksek Tahsil gençlerinden 150 kişilik bil" grup, Mil li Eğitim Bakanlığına başvurarak şu dilekte bulunmuşlardır:
«Millî Kütüphane her çarşamba günü öğleden sonra, pazar günleri bütün gün kapalı kalmaktadır. Bu yüzden mezkûr zamanlarda kütüphaneden faydalanamıyoruz. Diğer kütüp hanelere ve okuma odalarına gidiyoruz. Buraları ise gerek teshini, gerekse havalandırılma sı bakımından sıhhat bozucu bir durumdadır. Millî Kütüphane gibi sakin ve iyi bir okuma yeri olmaktan çok uzaktır. İşte bu sebeplerden mezkûr kütüphanenin çarşamba ünleri öğleden sonra ve pazar günleri de kendi kitaplarını okumak isteyenler için açık bulundurulması hususunda gerekli işlemlerin yapılmasını rica ediyoruz. Bu ricamıza karşı eğer açık bulundurulmasını istediğimiz saatlerde temizlik yapıldığı veya o zaman çalışacak memur için kadro olmadığı gibi bize ağızdan bildirilen sebepler ileri sürülecek olursa temizliğin gece ondan sonra yapılabileceğini ve mezkûr saatlerde kitap veril-miyeceğine güre ücretli bir nezaret memurunun iktifa edebileceği hususuna dikkat nazarlarını çekmenizi saygılarımızla rica ederiz.»
Çiftçi borçları tecili üzerinde düşünceler
Nabiler grupu
IV
Bundan ötıceki üç yazıda nabiler grupunun nasıl teşekkül ettiğini, grupun estetiği hakkında münekkit Albert Aurier’-nin, sonra da grupa ilk dahil olan ressamlardan Maurice De-nis’in bizi aydınlatan yazılarını kısaca gözden geçirerek na-bilerin yıkılan nattıralizmin harabeleri üzerinde kurdukları estetiğin yapıcı kısmını mey -dana çıkarmıştık. Bu müsbet kısımda ilk prensip şudur:
Sanat her şeyden önce bir ifade vasıtası, fikir ve ruhumuzun bir ibdaıdır. Tabiat bu yolda ancak bir vesiledir.
Bu suretle sanat tabiatın bir kopyası olmaktan çıkarak sübjektif bir deformasyon haline gelmektedir. Fakat, Gauguin gibi nabiler de bu nazariyeyi güzelliğin aranması suretiyle tashih lüzumunu hissediyorlar. Aynı Maurice Deniş 1936 da Paris’te açılan «Gauguin, Pont - Aven ressamları ve Jullian Akademisi» sergisinin katalogu için yazdığı mukaddimede şöyle diyor: «Dekoratif, estetik ve rasyonel kompozisyon, muadiller nazariyesinin lüzumlu bir düzelticisidir. Bu hal, ifade için, karikatür şeklinde dahi, tekmil nota anahtarı değiştirmelerine, her türlü ifratlara cevaz verir. Objektif deformasyon da sanatkârı her şeyi güzelliğe ifrağ mecburiyetine sokar.»
Bu nota değiştirme, her şeyden önce artistin tabiata sadık olmamasiyle yapılacaktır: «Büyük sanat, alelâde his ve heyecanların, tabiî eşyanın birer ikon haline gelmesi, insan his ve hayalinin hayvani taklit gay retlerine galebesi, «güzel, heyecanının natüralist yalana karşı zaferi değilse ne olabilir?» Ve nabiler fotografik resmin yerine resim kanunlarına tâbi bir resmin konulmasını tasavvur ediyorlar. Güzeli elde etmek için ikinci şart da bu kanunlara itaattir ve Maurice Deniş: «Bir tablonun muayyen
bir nizam dahilinde renklerle örtülü düz bir satıh, olduğunu hatırlamak gerektir» diyor.
Yüksek ve mutlak bir tarif. Fakat bir noktada sarih değil: «Muayyen bir nizam» tâbirin -den maksat nedir? Bütün mektepler bu belli nizam üzerinde döğüşürler. Nabilerle fovları ve kübistleri karşı karşıya koyacak olan şey de bu muayyen nizamın tefsiri olacaktır. Na-bilere göre, o tarihte bu muayyen nizam dekoratiftir ve Maurice Denis’in istediği de dekoratif resme avdettir.
Kendisi gibi, nabi arkadaşları da çizgiye en büyük önemi vermekte, bunu uzaktan görülebilecek şekilde sadeleştirmeğe çalışmaktadır. Nabiler, ay-
f Yazan
İhsan Cemal Karaburçak J m «uzaktan görülme» icaplarına uygun olarak satıh boyayı tatbik, modleyi reddediyorlar. Ananevi perspektif yâni üç bu-utlü resim yerine iki plâna irca edilmiş resim, yâni yeni bir espas zihniyeti geçecektir: Bu plânlardan biri fon için, öteki de mevzuun kendisi içindir. Böyle bir eserde arabeskin tatbikine hiç bir engel yoktur ve nabiler buna kompozisyondan da fazla önem atfetmektedirler Resim bu suretle ornö-mantal bir mahiyet kazanacaktır.
Şövale tablolarında dahi bu dekor ve sbjektif ifade arzusu kapıyı gayri temsilî sanata, abstraksyon (tecerruüt) a açık bırakmakta idi. Filhakika fov-larla kübistler bu yola yöneleceklerdir. Nabiler ise bu ifratı reddetmişlerdir. Natüralizm a-leyhtarı olmakla beraber temsilî (figüratif) resim aleyhtarı değillerdir. Gerçi böyle olsalar da prensiplerine aykırı hareket etmiş olmıyacaklardır. Çünkü sembolist fikirleri buna fırsat vermektedir. Fakat mademki fikrin maddede meknuz olduğuna inanıyorlar, tabiata niçin yüz çevirsinler? Muadiller nazariyesi onlara gerçeği inkâr etmemek imkânını bahşetmek-(Sonu 3 üncü sayfada)
Sanayi sayımı hazırlıkları
önümüzdeki aylarda yapılacak olan Sanayi ve İş yerleri sayımı etrafında tetkikler yapmak için İstanbul’a gitmiş olan İstatistik Genel Müdürü Şefik Bilkur, dün uçakla şehrimize gelmiştir.
Belediye Sular İdaresi Müdürlüğü
Bir müddetten beri münhal bulunan Belediye Sular İdaresi Müdürlüğüne Eşref Özand tayin edilmiştir.
Yeni Müdüre vazifeşinde başarılar temenni ederiz.
Kooperatifçiler kongresine gidecek delegemiz
15 Ocak 1951 de Viyana’da toplanacak olan Kollektif Para biriktirme sistemindeki kooperatifler Avusturya işbirliği federasyonunun kongresine Y. Mimar Seyfi Aşuroğlu davet e-dilmiştir.
Kongreye gidecek olan Aşuroğlu dönüşünde intihalarını bir raporla Ticaret ve Ekonomi Ba kanlığına bildirecektir.
Çiftçi borçlarının tecili hak kında Akşam, Cumhuriyet ve Vatan gazetelerinde üç tenkid yazısı çıktı. Biri borç ve vâde mefhumunun zayıflamaması 1-kincisi tecilde takip edilecek yol, üçüncüsü de çiftçiyi cihazlandır-mağa hâdim uzun vâde yerine emniyet, seyyaliyet ve müsmiıi-yet kaybedilmemek üzere orta vadeli kredi açılması hakkında.
Borç borçluyu maddî ve mânevi azap içinde blrakan bir yüktür, herkes hafif dahi olsa herhangi bir yükten kurtulmak için çalıştığına göre borçlu olan da borçtan kurtulmak için çare arar vâdesinden evvel hazırlanır ve öder. Çiftçinin Ziraat Bankasından almış olduğu para vâdeleri mahsul zamanına denk gelmek üzere tesbit edilir ve bundan da borcun ancak idrak edilecek mahsul ile ödeneceği anlaşılır, yâni daha açıkça arze-deyim: ekim ayında bankadan para alan bir kimsenin ekim a-ymda ektiği mahsulünü ancak ağustos ortalarında veya nihayetinde istihsal edeceğinden bu malın pazar yerinde satış keyfiyeti ancak eylül veya ekim ayında vaki olur, şu halde o çiftçinin bir sene vâdeden evvel para alması doğru olmadığı gibi yalnız çiftçiye yardım için kurulmuş ve herhangi tüccarı iş yapan bir bankanın yürüyüş tarziyle yürümesine imkân bulunamamış olan Ziraat Bankasının da bir seneden evvel kısa bir vâdeyi şart koşması katiyen doğru olamaz ve zaten çevirme kredilerinde bir sene vâde azdır, köylünün kalkınması, bol paranın dağıtılması ve uzun vâdeler verilmesi çevirme kredilerinde asgarî üç sene müddet konması ve bu suretle köylüye ve çiftçiye bir az ferahlık temini ve bir sene sonra çevirme kredisinin tamamını ödemek düşüncesinden uzak tutulması ve bu suretle ödeme kolaylığını elde eden çiftçinin mahsul bir az bozuk dahi olsa taksitini tediye edebileceğinden sayın Namık Zeki Aral’ın yazdığı gibi istediği emniyet, seyyaliyet ve müsmiri-yet elde edilmiş olur, aksi halde orta vâde ile zikredilen bu üç nokta elde edilememekten başka çiftçiyi ezmiş, mahvetmiş olu-
Kuruluna bir tayin Kuruuna bir. tayin Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Yönetim Kurulunda açık bulunan Hükümet üyeli-ğ;ne, Tarım Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı Tevfik Tarman tayin edilmiştir.
İşçi Sigortaları Kurumu Yönetim Kurulu üyesi Faik Ök-ten’ih yerine Bakanlık Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdür yardımcısı Memduh Aytürk ta yin edilmiştir.
— Zarar yok canım. Altlıyorum seni.
— Beni gerçekten anlasay-dın, şu anda bana susmamı emrederdin.
— Hayır Peter.. Seni olduğun gibi seviyorum.. Değişmeni istemek aklımdan bile geç-
— Allah yardımcın olsun
— öyle I’eter.. Anıa seni sevdiğime pişman değilim..
-— Pişman olmıyacaksın Katie.. Hiç bir zaman pişman olmıyataksın. Ben de yalnız.. Yalnız ve daima seni seveceğim.
— Onu da biliyorum Peter..
Kızı göğsüne sımsıkı bastırdı. Onun varlığından kuvvet alıyordu. Sonra Catherine’e, Nevyorktaki hayatı hakkında sualler sormağa başladı. O da dayısından bahsederek:
YAZAN----
Halit KURT
lunun vâde mefhumunu zayıflatacak hiç bir sebep de yoktur, herkes borcuna sadıktır, bian-şaı-t malî kudret müsait olsun aksi hali düşünmek çiftçiye karşı bir hakarettir.
Devlet üstadımız Cevat Nizamînin buyurduğu gibi vâde mefhumunu zayıflatmamak için böyle bir tedbiri almamış olsaydı acaba vaziyet ne olurdu? Mahsulünü idrak edemiyen ve dolnyısiyle para sahibi olamıyan ve borcun ödenmesinin pek mukaddes bir vazife olduğunu pek iyi bilen çiftçi, borcunu ödemek için her ne istihsal etti ise onu veya çift hayvanını veyahut da tarlasını satmak çarelerine tevessül edecektir, acaba buna meydan vermeklik doğru mudur? Borca sadakat mefhumunun kuvvetini kabul ettikten sonra vâdeye riayet bakımından laiibaliliği ileri sürmeklik büyük bir hâtadır. Borcuna sadık bir kimse borcunu vâdesinde mutlak öder, aksi halde varlığın
olumamasından (çiftçi mahsulünü idrak edemediğinden) borcun ödenmemesini laübalilikle vasıflandırmağı bir ilim adamına yakıştıramadım.
Bu işin Ziraat Bankasına bırakılması yolundaki düşünceye gelince: Bu işin Ziraat Bankasına ne şekilde bakılması lâzım geldiği ve bankanın bu işde ne gibi tedbir alması icabettiği, çalışma yollarının nasıl olacağı beyan edilmemiştir, biz bunları beklerdik ve bekliyoruz. Velev ki bu iş Ziraat Bankasına terkedil-se, bankacının çiftçi olmadığını mahsulün iyi olup olmadığının gene ziraat memurluklarından ziraat odalarından gelecek raporlarla amel edileceği malûmumuz olduktan sonra bugünkünden ayrı bir şey yapılmıyacak demektir, çünkü bugün de bu yolda alman raporlar vekâlete gider vekâlet de bankaya bildirir ve banka da kendi bünyesinin icabına göre tedbiri alır.
Bu itibarla hiç de izahına lü-
Çiftçi herhangi bir arızî sebeple mahsulünü idrak edemezse bittabi vâdesinde borcunu ö-dıyemez, ödiyemiyecek vaziyete düşen çiftçi ya vaziyeti hükümete bildirerek veya devlet yapacağı tetkikatla bunu tesbit ettikten sonra çiftçinin bu vaziyeti kendisine bildirmeden evvel tedbir alarak bizzaruı- borcun tecilini kararlaştırır, normal yürüyüş de budur, ve bundan gayri de alınacak bir tedbir yoktur ve netekim devlet de bunu takdir etmiş ve bugüne kadar hiç bir' zaman vaktinde yapılamamış olan bu tedbiri derakap kabul ederek çok minnettarlık u-yandıran bir karara bağlamış bulunmaktadır ve buna da borç-
Yardımseverlerin İngilizce kursu
Yardımsevenler Derneği Genel Merkez Başkanlığından: Yardımsevenler Derneğinin Evkaf apartmanındaki Genel merkez toplantı salonunda açacağı İngilizce kursunun ilk dersi 3/Ocak/1951 çarşamba günü saat 11,30 da verilecektir. Evvelce isim ve adreslerini yazdıran isteklilerin Evkaf apartmanındaki Genel Merkez Müdürlüğüne müracaat ederek ayda 10 lira olan ücretlerini yatırmaları ve kayıtlarını yaptırmaları rica
Denizli'de Namık Kemal günü
Denizli, (Hususî) — Büyük Türk Şairi Namık Kemal'in doğumunun 110 uncu dönüm yılı münasebetiyle, Denizli ismet I-nönü Lisesini Bitirenler Demeği tarafından Namık Kemal’i anma günü tertip edilmiştir.
Başta vali, subaylar ve her sınıf halk tarafından doldurulan lise kütüphane salonunda istiklâl Marşı ile törene başlanmış, ulu şairin şahsiyeti, vatanperverliği, milliyetçiliği sahasındaki mümtaz vasıflarını belirten hatiplerin heyecanlı konuşmalarından sonra dahî Kemal’in Türk benliğini ifade eden şiirlerinden parçalar okunmuş, lise son sınıf öğrencileri tarafından, Vatan piyesinden bir tablo temsil edilmiştir.
Denizli lisesini bitirenler derneğinin, müteşebbis elemanlarının çok yerinde olan tertipleri sayesinde Denizli halkı, kahraman ve ünlü şairimizin hayat , ve hatıratı dolu bir gün mıştir.
İki zorbanın marifeti
Elmadağında aşk yüzünden fecî bir cinayet lalenmiş ve 2 kişi mavzerle ağır suretle yaralanmışlardı. Hâdisenin duruşma, sına dün öğleden sonra 2 nci Ağır Ceza Mahkemesinde başlanmıştır.
Vaka söyle olmuştur:
Cemâlettin Kaçar isminde bir genç uzun zamandanberi sevdiği Elmadağmda oturan Havva Demir ismindeki genç kızı, başkalarına vermelerinden muğber olarak kızın akrabalarından Ha. san Yılmaz’dan intikam almağa •karar vermiştir.
Vaka gecesi Cemâlettin Kaçar arkadaşı Dede Kaçar'la beraber birer mavzer tüfeği temin ederek Haşan Yılmaz’ın oturduğu sokağa gitmiş ve eve ateş açmışlardır...
Neticede Kemal ve Hacı Şahin iminde iki kişi mavzerlerden çıkan kurşunlarla yaralanmışlar ve sanıklar da yakalanarak adalete teslim edilmişlerdi.
Bir müddettenböri haklarımda soruşturma yapılan sanıkların dünkü duruşmasında bazı şahit-leı dinlenerek dâva başka bir güne bırakılmıştır.
Ankara’da yeni bir cami
Belediye Başkanlığınca, Say-makadın mezarlığı arsasında modern bir camiin inşa edilmesi düşünülmektedir. Bu hususta İmar Komisyonuna müracaat edilmiştir. Komisyon burada proje müsabakasiyle inşaatın yapılabileceğini bildirmiştir. İn şaata önümüzdeki yıl başlanacaktır.
zum bulunmıyan ve başka bir gayeye hamledilmemesi icabe-den bu kararın devlet tarafından alnmış bulunmasından dolayı esbabının bildirilmesi suretiyle halkın tenvir ve ikna edilmesini istemek ve bu hareketi hafiflikle, çiftçi müntehipleri elde tutmak gibi bir hedefi gaye ittihaz ve küçük politikacılıkla itham etmeklik ne dereceye kadar. doğrudur bilemem.
Varlık olup da borcun vâdesinde ödenmemesi bir karaktersizliktir, bu hal başka türlü de tavsif edilemez, varlığı olmadığından borcunu ödemiyen bir kimsenin hüsnüniyetle borcunu ödemek için çalışması alacaklısına karşı tecil için ricalarda bulunması o kimsenin karakter sahibi olduğunu gösterir, şu halde ortada yanlış verilmiş bir karar olmadığı gibi milleti de karaktersizliğe sevkedecek ne bir hükümet ve ne de karakteri bozuk bir millet vardır.
Particilik zihniyetiyle, milletvekili olamamaklığın iğbirariyle, indî mülâhazalarla yazı yazıl-mamalıdır. İktisat bir ilimdir. İktisatçı o ilmin adamı yâni âlimi demektir, o ilim adamından yerinde yazılarla amel edilecek fikirler İktisadî doktrinler çıkmalıdır.
Cumhuriyetle sayın Doktor Mehmet Uluc’un yazdıkları gibi tecil glecek yılın yükünü iki misli artırmak demektir, bir zaruret karşısında tecil yapıldığına göre müteakip seneler için ne gibi bir tedbir almalıyız ki bu sene yükten kurtulan ve biraz geniş nefes alan o çiftçiyi gelecek sene sıkmamış olalım? Bunun için bir çok usuller olmakla beraber kanaatimce herhangi sene tecil edilen bir borcun gelecek senelerdeki taksitleri otomatikman kendiliğinden birer sene tecil edilmiş olmalı ve hiç bir suretle iki taksit bir araya gelmemelidir.
Fazla istihsalât karşısında, ihracat tatmin etmediği takdirde devlet mübayaa yapmak suretiyle fiyatların fazla düşmesine meydan vermemelidir ve netekim birçok ecnebi memleketlerde bilhassa Cenubî Amerika’da bu usul tercih edilmektedir.
Faiz ve haddi ucuz olmalıdır, bizde kalkınma ancak topraktan olacağına göre, çiftçinin bol ve uzun vadeli krediye çok ihtiyacı vardır. Ziraat Bankasının nizamname ve talimatı bugünün ihtiyacına cevap verebilecek şekilde tâdil edilmelidir, istenilen krediyi karşılıyacak teminat faz la hisseli dahi olsa kabul edilmeli ve bankanın arazi kıymet baremleri bugünkü kıymetlere göre ayarlanmalı ve bu kıymetler üzerinden teminat alınmalı ve o kıymete göre kredi açılmalıdır.
^İÇİMİZDEKİ CEVHER
— Fevkalâde adam.. Diye anlatmağa başladı. Muhakkak onu tanımanı isterdim. Şimdi diyar diyar dolaşarak konferanslar vermekle meşgul. Dönüşünde sizi muhakkak tanış-
— Memnun olurum
— Çalışıp hiç olmazsa kendi masrafımı çıkarmak ister-
ettirmedi. «Dur bakalım. Daha on yedi yaşındasın, dedi. Ben çocukların çalıştırılmasına ötedenberi muhalifini.» Ne tuhaf fikir değil mi?.. Ama dayımın böyle bir çok tuhaf fikirleri vardır... Onun bu fikirlerini benim pek anlamadığını olur ama herkes onu pek takdir edi-
— Ne iş görür?
— Bilmem ki nasıl anlatayım!.. Öyle çok işi vardır ki... Bir kere sanat tarihi öğretir. Profesör gibi bir şey işte..
— (iğrenmekten bahsettin de aklıma geldi. Sen kolleje ııe zaman başlıyorsun?.
— Vallahi.. Dayım bu fikre pek yanaşmıyor. Doğrudan doğruya pek bir şey söylemiyor ama. meselâ: «Allah fili fil gibi çalışsın diye.. Sivrisi-
Yazan: Ayn Rand
neği de oradan oraya uçup dursun diye yaratmış., diyor. Tabiatin kurduğu kanunların dışına çıkmak manasızlıktır. Bu umumî bir kaidedir. Ama sen muhakkak istiyorsan...» kararı bana bırakıyor ama...
— Ama senin cesaretini kırıyor, değil mi? \
— Cesaretimi kırmak istemediği muhakkak.. Yalnız ben de düşündüm ki.. Okulda nasıl olsa pek parlak bir öğrenci değildim. Hem daha önümde
— Kutie bu lâflnr benim hoşuma gitmedi. Sen ötedenberi hep kolleje devamı kurardın. Eğer dayın olacak adanı..
— Onu tanımadan hakkında hüküm verme Peter. Harikulade bir adamdır dayını. Ben ()■ nun gibisini görmedim, öyle
- 13 -
anlayışlı, öyle iyi bir adamdır ki.. Hem de neşelidir. Onunla olduğu zaman insan dünyayı unutur. Saatlerce, bıkmadan, usanmadan, benimle konuştuğu olur. Hiç bir şeyi izah etmekten yılmaz. Arkadaşlarından biri onun için: «İsteseydi dünya kadar para kazanırdı.. Ama parada gözü yok..» de-
— Böyle şey insan yaradılışına uymaz.
— Dur, onu tanı da ondan sonra hükmünü verirsin.. Zaten o da seninle tanışmak istiyordu.. Muhakkak anlaşacağınızdan eminim.. Mühendisliğe çok aklı yatar. Bak Ells-vvorth dayıyı sen de nasıl seveceksin..
— Kim.. Kim dedin?..
— Dayımı canım..
Peter? yutkundu. Sert
Çeviren : Ş. TAYLAN
Keating boğuk bir sesle:
— İsmini.. İsmini tekrarlar mısın?., dedi.
— Ellsvvorth Toohey.. Neye sordun?
Peter’in kolları iki yanına düştü. Gözleri sabit bir noktaya takılmıştı.
— Nen var
Genç adam bir sesle:
— Beni dinle Katie, dedi. Dayınla tanışmak istemiyorum
— Ama niçin?.,
— Onunla tanışmak istemiyorum. Diye tekrarladı. Daha doğrusu, onu, senin vasıtanla tanımak istemiyorum. Sen beni bilmezsin Katie.. Ben insan lardan istifade etmeği düşünen adamlardanım. Senden istifade etmek istemeni. Bunu dünyada istemeni. Anladın mı?
Belediye böyle mi olur?!
— Sayın Başkan A Benderlioğlu'yu : —
■ Her yiğitin bir yoğurt ye-yişi var.» Bu, hiç eskimeyen bir sözdür. Bunun daha yenisi var. Meselâ: «Her muhalefet dalkavuğunun bir ııaııe yeyişi var.» veya «Her inkılâp düşmanının bir çifte atışı var« falan gibi...
Fakat bugün ben size hepsinden yepyenisini duyduğumu haber vereceğim. Sıkı durunuz, mevkiiniz tehlikededir! Bu yepyenisi şu: «Her muva/ıkın bir tenkid edişi var.»
Bu yaman tehlikeden kurtulmanız için bir tanesi belediyenin köşesine, dört tanesi de şehrin dört yönüne birer nalband dükkânı açtırmanız gerekiyor. Yoksa işiniz hem haraptır, hem duman!
Dün caddede yürüyordum. İki taraf ağaçlı. Bir taraf lâmba direkleriyle bezeli. Yerler gıcır gıcır asfalt ve hafif yağmurdan sonra pırıl pırıl. İleride yokuş denilemiyecek bir meyil. Önümde bir ekme/ veya bakkal arabası. Tek bey-girli, büyücek bir kutuya benziyor. Yokuşumsu yerde beygirin ön ayakları kayıp kapaklandı. Arabacı çekiştirip kaldırdı. Biraz daha yukarıda bir daha kapaklandı. Bu sefer benim de yardım etmem tazını geldi. Kaldırdık. Arabacı bana döndü, teşekkür etti ve sinirli sinirli söylenmeğe başladı:
— Görüyorsun ya efendi! Bu nasıl belediye? Belediye böyle mi olur Bu ayna gibi asfaltları yaparken bizim beygirlerimizi düşünmeyen belediyeye belediye mi derim ben?! Kendi otobüsleri, başkalarının otomofilleri için tepsi gibi asfalt döşesin de bizim beygirlerimiz geçerken kapaklanıp aynaları çatlasın ha! Ağaların hepsi bizim partidendir diye, bizim listeyi sandığa atarız, yerlerine kurulurlar, sonra böy le olur! Beygirlerimize yazık, bize günah değil mi? Sanki eskiler hep asfaltta yürüyorlardı!
— Ama hemşehrim! dedim. Senin beygirin kayarları aşın mış. Belediye ne yapsın?
— Ne İni yapsın? Koca şehir bu, bir kaç yerde nalbant dükkânı açsın! Nalların kayar larını onartacağız diye -Hisar» ın ta, böğründeki Atpazarına mı çıkacağız?
Gülmeyiniz azizim. Durum pek ciddîdir. Eğer caddelerin bir tarafını asfalt bir tarafını Arnavut kaldırımı yapmazsanız gelecek sefer bu hemşehri-rinden zor oy alırsınız. Habe-
Ben şahsî düşüncemden uzak bir çiftçi gözüyle görülebilen işlerin bir azını burada tebarüz ettirmeğe çalıştım.
— Hiç bir şey anlamıyorum »eter.. Ne demek istiyorsun?.
— Anlaşılması gayetle basit. El)swoth Toohey’le tanışmak-için neyi feda etmezdim ki... (ve kendini gülmeğe zorlayarak) «Mühendisliğe çok aklı yatar» diyorsun ha.. Sen dayının bizim meslekte en sözüne itimat edilir bir münekkit olduğunu bilmiyor musun?. Bil-
Mesleğimizi alâkadar eden çevrelerde onun yâzıları her satırına, her virgülüne kadar gökten inmiş bir âyet gibi telâkki edilir. Dayın istediği anda beni ihya edebilir. İşte onun için, senin vasıtanla onu tanımak istemiyorum.
— Ama., ne olur..
— İstemiyorum işte.. İşimi, mesleğimi, yaptığımı, yapacak hırımı, sevmiyorum ben.. Senin böyle şeylere karışmanı istemem.. Dünyada senden başka bir şeyim yok. Senin bu işlerden uzak durman lâzım.
— Hangi işlerden Peter?.
— Bilmiyorum.
Kollariyle kızı sardı, başını onun göğsüne sakladı. Calilerine yavaş yavaş onun saçlarını okşayarak:
(Devam edecek)
Aka GÜNDÜZ
Gazinoda kavga çıkaranların duruşması başladı Geçenlerde Gar Gazinosunda etrafı heyecan ve telâşa düşüren bir hâdise olmuş; üç genç, yanlarında bir de kadın olduğu halde Gazinoda içerek, bilâhare hâdise çıkardıklarından -haklarında takibata girişilmişti.
Bu sabah Beşinci Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan duruşmaya göre hâdise şöyle olmuştur:
Recai İskenderoğlu, Mümtaz Cizrelioğlu ve Cevat Görkmen-oğlu, yanlarında Güngör adında bir genç kıç olduğu halde Gar Gazinosuna gitmişlerdir.
Gazinoda bir müddet içen dört arkadaş, bardakları parçalamaya başlamış ve etrafı heyecana düşürerek hâdiseler çıkarmışlardır.
Bu sırada kendilerini Gazinodan çıkarmak istiyen zabıta memurlarına da karşı gelen' sanıklardan bazıları, komiser muavini İdris Utku’ya ve polis Abdülvahap Gencer’e yumruk vurmuşlar; ayrıca karakolda masaları devirmek, etrafı birbirine katmak istemişlerdir.
Bugünkü duruşmada şahitler dinlenmiş ve tahkikatın tevsii için dâva, başka bir güne bırakılmıştır.
NÖBETÇİ ECZAHANElER Ankara, Erenköy, Ismetpasa
TAKVİM
1370 — R. Evvel 15
Vaıâıt! Ezanı
Sayfa: 3
26/12 1950
ZAFER
DışPolitika
, iftira ve kendini büyük görme!.. İşle C.H. iki senelik idaresi sırasında edindiği mezi-
Patent kendilerindedir
İnfiratçılığın iflâsı
Amerika'da son yapılan 7 Kasını seçimlerinde cumhuriyetçilerin gerek Ayan, gerek Temsilciler Meclisinde, gerekse büyük idari mevkilerin tâyininde demokratları eni konu hırpalamaları üzerine, halen iktidarda bulunan demokrat hükümetin rotayı değiştirerek bir infirat siyaseti tutturacağı intibaı hasıl olmuştu. Halbuki bugüne kadar cereyan eden hâdisat, cumhuriyetçilerin dahi, vaktiyle çok tenkit ettikleri dış politikaya taraftar olduklarını gösterdiği gibi, dün, ileri gelen ayan üyelerinden bir zatın ifadesine göre, cumhuriyetçilerin Avrupa siyasetinden vazgeçmiyeceklerini de ifham etmiştir.
Filhakika, âyan üyesi İves, e-ğer Hoover’in teklifine uyularak Avrupa yardımından vazgeçilirse, bunun bütün Amerika için bir felâket olacağını söylemiştir.
Hoover’in bundan sekiz ay evvel Sovyet Rusya’yı Birleşmiş • Milletlerden tardetmek teklifinde bulunduğu hatırlardadır. Eski Amerika başkanınuı ç( münakaşa edilen bu fikri üz rine cumhuriyetçi bir âyan üy sinin şiddetli bir çıkış yapması ve Avrupa’nın, Hoover’in dile-ğince, terkedilmesinin felâket doğuracağını resmen beyan etmesi Amerikan siyasetinin kiyaset ve fetanet yolunda mühim hatveler kaydettiğini göstermektedir.
Bundan başka, bütün Amerika'da canlanan fikir ^kışına bakılarak denebilir ki, son güne kadar, yani Kore'de büyük komünist taarruzu inkişaf edince-yedek, Amerika’nn başlı başına yaşıyabileceği yolunda infiratçılar tarafından serdedilen fikir hemen terkedilmiş gibidir. Lâkin, Amerika’nın yaşıyabilmesi için muhtaç olduğu unsur Asya mı? Avrupa mı? suali sorulabilir. Bugün bu şuali bizden evvel Amerikalı sayın âyan üyesi vermekte ve batının Asya'yı kaybettiğini itiraf makamında Avrupa’ya dönmektedir. Avrupa ise çok njjzlı bir kıtadır. En kaba sayılan milleti Almanya bile tüfek atmamak için ayak diremektedir.
Bu vaziyet akla bazı ihtimaller getiriyor:
Avrupa, belki de, kendi elcağ-ziyle büyülttüğü bir kıtanın a-damlan için harbe girmeyecektir. Almanya, Fransa ve Italya-nın bu hususta verdikleri misaller kâfidir. İngiltere'ye gelince; ona ne dereceye kadar güvenilebileceğini tarih dahi gösterememiştir.
Bütün bu hususu telhis etmek gerekirse, denebilir ki, Ameri-ka'nn Uzakdoğu siyaseti çözülmüş; ve şimdi Avrupa üzerinde tekasüf etmiştir.
Mücahit TOPALAK
^Amerika Avrupa |‘olmadanfyaşayamaz *
i Hoover'in teklifi çok tehlikeli
Avrupa Orduları Başkomula nt General Eisenhower
iktidarı bu sebeple kaybettiklerini düşünerek hareket etseler ve hakikaten memlekete lüzumlu muhalefet vazifesini yapabilseler!
Muhacir evinde musandaral bulunmadığı gibi onlarda da, asla, zekâvet ve ferasetin zerresi yoktur.
Hâlâ kişiyi kendisi gibi bilmek illetinden de kurtulamadıkları ve muvaffakiyeti ille de bu şekilde harekette bulmakta ısrar ettikleri her günkü haberlerinde ve yazılarında görülmektedir.
Şimdi de kalkmışlar, hakikaten, dürüst, bilgili ve iyi bir idareci olan valimizi çekiştirmeğe koyulmuşlar.
Akılları sıra, bir deli kuyuya bir taş atar, kırk akıllı çıkaramaz! sözünde olduğu gibi, muvaffakiyetini çekemedikleri için, ortaya bir lâf atmak ve işi bu suretle bulandırmak sevdasına düşmüşlerdir.
Hepimiz biliyoruz ki, paşa kazretleri zamanındaki pat patlar, polis kuvvetleri, takip arabaları, hattâ saraylardaki ne taş çıkaran parlak merasimler ortadan kalkmış, tarihe karışmıştır.
O sebeple, ne için «baloda Demokrat Parti ekâbiri parlak şekilde karşılanmadı!» diye ortada bir mevzu dahi yoktur.
O dedikleri şekildeki, ekâbir ancak kendi aralarında-dır. Başkasında bulunmaz, çünkü patentlidir...
Hikmet YAZICIOĞLU
Yeni Bayındırlık Bakanının teşekkürü
Bayındırlık Bakanı Kemal Zeytinoğlu, Bakanlığa tayini münasebetiyle bir çok dost ve arkadaşlarından mektup ve telgraflar aldığı, tebrikleri teker teker cevaplandırmağa imkân bulanıadağından, yakın alâkaya vc şahsına karşı gösterilen samimî itimada gazetemiz vasıtasiyle teşekkür etmektedir.
Meclis komisyonları
Vaşington, aa.. — Vaşington Star gazetesi, Birleşik Amerika'nın Avrupa’yı kendi haline bırakması yolunda Hoover’in yaptığı teklif yerine getirildiği takdirde, memleketin mahvolacağını yazmakta ve şunları ilâve etmektedir:
«Sovyet Rusya’nın Avrupa-ya hâkim olması, Birleşik A-merika için feci bir hâdise teşkil eder. Müşterek düşmana karşı durmaları için AvrupalIlara cesaret vermeli, onlara yar dım etmeliyiz.»
Vaşington İspanyayı tanıyor
Iki taraf büyük elçi teatisine hazırlanıyor
Paris Radyosu, (Basın - Yayın) — Vaşington'dan hükümet çevrelerinde, Birleşik Amerika ile İspanya arasında pek yakında büyükelçi teatilerinde bulunulacağı bildirilmektedir. Buenos Aires’teki eski Amerika büyükelçisi Madrit büyükelçiliğine tayin edilecektir. İspanya hükümetini de Vaşington’da Leküerika temsil edecektir.
İlkokullardaki din dersleri
Bundan bir müddet evvel, o-kullarda okutulacak din -derslerinin programlan, kitapları ve öğretmenlerinin aydınlatılması hususları üzerinde incelemeler yapılmak üzere Millî Eğitim Bakanlığında bir karma komisyonun toplandığını bildirmiştik.
Komisyon çalışmalarını bitirmiş ve bu hususta bir rapor hazırlamıştır. Bu rapora göre, Türk çocuklarının diğer ihtiyaçlarına olduğu gibi, dinî ihtiyaçlarına da cevap vermek üzere ilk o-kullarda din öğrefimi yapılmasının uygun olduğu, Bakanlıkça bastırılmış olan ilk okul din ders leri kitaplarının şimdilik ihtiyaca kafi olduğu, çok öğretmenli ilk okullarda din derslerinin istekli öğretmenlere verilmesi ve çocuklarına din dersleri okutmak is-lemiyen ebeveynin bu hususu sene başında okul idaresine bildirdikleri takdirde bu ders imtihanından muaf tutulmalarının lüzumu belirtilmektedir.
Vişinski salimen memleketine döndü
Paris Radyosu, (Basın - Yayın) — Birleşmiş Milletler Genel Asamblesinde hazır bulunmuş olan Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanı Vişinski dün Moskova’ya varmıştır.
Amerika
sozunu
tutacaktır
Ayân üyesi İves çok dikkate değer beyanatta bulundu New - York, a.a. Cumhuriyetçi Ayan üyesi îves dün verdi-diği beyanatta Dışişleri Bakanı Dean Acheson'un Brüksel konferansında giriştiği taahhütlerin Birleşik Amerikanın yerine getireceğini söylemiştir.
Ayan üyesi îves, Achesön'un azliyle alakâlı eski teklifin yapılmasında ön plânda rol oynamıştır. Fakat İves bu hattı hareketinin Brüksel toplantısındaki Birleşik Amerika temsilcilerine itimatsızlık manasını kast etmediğini belirterek şunları ilâve etmiştir:
İmtiyaz Sahibi:
Güneş Matbaacılık T.A.O. adına Başmuharrir
IMUMSZ FAİK FENİK
Bu nüshada Yazı İşlerini Fiilen İdare Eden Fatin Fuad Basıldığı Yer: Güneş Matbaası — Ankara
Atatürk koşusu
1) 27 Aralık 1950 Çarşamba günü üç grup üzerinden Atatürk koşusu tertiplenecektir.
2) 1 inci koşu Ünüversite ve Yüksek Okullar arasında Kızıl-aydan saat 14.35 de başlayıp Vilâyet Konağı önünde bitecektir.
Bu grubun hakemleri, Cevdet Arun, Faik Gökay, Muammer Pamuk ve Necdet Arığ.
2 inci koşu küçükler arasında Milli Savunma Bakanlığı önünden saat 14.40 da başlıyacak Vilâyet Konağı önünde sona ere çektir. Bu grubun hakemleri İhsan Telli, Alâattin Perksoy, Melih Çığ, Selâhattin Magra,
3 üncü koşu büyük atletler arasında Dikmen Kayak sığınağı civarından saat 14.25 de başlı yacaktır. Bu koşunun hakemleri Cemal Alpman, Taha Carım, Namık Katoğlu, Jerfi Fıratlı, Raşit Giray, ve Besim Aybars,
iler üç grupa da Y. Beden Eği tim Enstitüsü talebeleri yardım edeceklerdir.
3) Bütün atletler 26 Aralık 1950 tarihine kadar isimlerini Beden Terbiyesi Bölge Müdürlü ğüne yazdırmaları ve numaralarını almaları lâzımdır.
4) Hakemler ve atletler 27 Aralık 1950 Çarşamba günü saat 12.30 da 19 Mayıs Stadyumunda toplanacaklardır.
İkmal işleri ve kurtarıcılar
Mutavassıt merkez yok ikmal malzemesi bir oluktan akar gibi emin ve muntazam geliyor
Bu işin gayet muazzam ve fakat basit esaslara dayandığı-
nı söylemiştim. Evet San Fran-siskodan buz dolaplı uçaklarla
yüz binden fazla taze kesilmiş hindiyi buraya getirip ileri ka-
rakol postasına kadar bir anda dağıtan sistem muazzam olduğu
kadar basit olmasa bu işi yapa-
mazdı. O halde nasıl oluyor bu
MüdUHÜCU Teşkilât
(Baş tarafı 2 inci sayfada)
tedir. Maurice Deniş: ( mek şekillerle heyecanl sında sıkı bir münasebet dır. Hâdiseler ruh haletlerini ifade ediyorlar ki bu da sembolizmdir» diyor.
Fikri ifade eden tabiata ne kadar bağlanırlarsa, bizzat bu fikri o kadar iyi ifade etmiş olacaklardır. îdeal sanat, gerçeğe sadık olan, fakat ona madde ve ruh değiştiren bir natü-ralizmdir. Bu ideal o derece yüksektir ki, Maurice Deniş, ümit ve melânkoli ile karışık bir eda ile şunları söylüyor: «Bir gün gelecek, belki tabiata ulaşacaklardır. Yâni eşya hakkındaki telâkkileri o kadar tam, mürekkep ve derin olacaktır ki, başardıkları . sanat eseri canlı tabiatın esas mahiyetini teşkil eden tekmil mantıkî nisbetleri muhafaza edebilecek, bu suretle de madde ile mevzu, ibda ile tersim edecekleri hayal arasında daha büyük bir benzerlik hasıl olabilecektir.»
• Bu memleket bu konfeıaşiarda yapılan anlaşma ve taahhütleri yerine getirecektir..
İves bu beyanatı «Amerikanın halihazır dış siyesetinin mü nakaşası. mevzulu radyo neşriyatında vermiştir.
Fakat bu yüksek muvaffakiyete intizaren nabiler kendine göre realist'olan ve resme hem sübjektifliği, hem de «güzel» endişesini sokan temsilî bir sanat peşindedirler.
Nabilerin nazariyeleıi müs-bet sanat eserlerinden de mülhem olmaktan geri kalmıyordu. Nabiler, tesiri her şeyin üstünde olan Gauguin’in ve sonra Cezanne, Redon ve Puvis de Chavanne’m yanı başında, biraz da modaya tâbi olarak, prerafaelitlerin alelâde eserle-
MILL.I EĞİTİM KOMİSYONU -27/12/1950 Çarşamba günü saat 10
1 — Bursa Milletvekili IIulûsl Köymcn ve Edirne Milletvekili Ce. ıııal Köprülünün, devlet memurları aylıklarının tevhit vc teadülüne dair olan 3656 sayılı kanuna ek 4644 sayılı kanunıpı 11 İnci maddesine bir fıkra eklenmesi hakkında kanun teklifini.
2 — Trabzon Milletvekili Mustafa Reşit Tarakçıogluııun, maarif teşkilatına dair olan 789 sayılı kanunun 22 inci maddesinin yürürlük, ten kaldırılması hakkındaki kanun teklifini.
3 — Fikir vc sanat eserler» hak-kındakl kanun tasarısını görüşmek üzere,
TİCARET KOMİSYONU — Bugün saat 10 da. Afyon Karalılsar Milletvekili Gazi YİSİtbaşının, Toprak Mahsulleri Ofisi Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesine vc 28 lııcl maddesinin kaldırılmasına ve bu kanuna iki geçici madde ek. lcnmcslne dair olan 5621 sayılı kanunda değişiklik yapılması hakkında kanun teklifini görüşmek üzere.
ADALET KOMİSYONUNDA KU. KULAN SU KOMİSYONLARI — Bugün saat 10 da, Avukatlık Kanununu. Noter Kanununu. Basın Birliği Kanununu. Celâl Yardımcının kanun teklifini İncelemek üzere,
SAĞLIK vc SOSYAL YARDIM KOMİSYONU — 27/12/1950 Çarsam, ba günü saat 10.30 da. Urfa eski Milletvekili Vasfi Gergcrin. Bofcaz-lıyan eski kaymakamı Kemalin ailesin* vatani hizmet tertibinden aylık bağlanmasına dair olan kanuna ek kanun teklifini görüşmek üzere toplanacaklardır.
BÜTÇE KOMİSYONU — 26/12/ 1950 Salı günü saat 10 da. 1951 yılı bütçesi hakkında Maliye Bakanının umumi İzahatı.
rine de az çok göz atıyorlar, fakat bilhassa Japon estamp ve kretonlarını dikkatle takip ediyorlardı.
iş?..
Pusan, Kore’nin cenubunda .her türlü teçhizatı olan muazzam bir limandır. Limanın iç kısmında yüz, dış kısmında yüz elli büyük gemi her zaman barınır.. ve en az on iki gemi bir anda ya dolar veya boşalabilir.. İşte burada bir (İkmal Tümeni) vardır. Bu tümen msan, araç, akar yakıt, cephane, silâh, yiyecek, giyecek her şeyi toplar. Bir intizam dahilinde celbeder. Bu tümenin elinde muayyen rakamlar olduğu kadar, âcil ihtiyaç vesaire gibi hususî rakam ve formüller de vardır. Bunun depo, anbar gibi her türlü tesisleri mevcut.. Bu tümen hattâ isterse seyyar fabrikaları bile kurmak iktidanndadır. Hava hâ kimiyeti bu kadar kati olmasa, bir kaç limana da dağılabilir. Bu tümen bütün Kore’deki birliklerin adım adım yerlerini bilir. Ve ikmallerini (Tren, kamyon kafilesi, deniz, hava yolu) ile daima yapar. Daimi lüzumlu şeyler için kendisine söylemeye lüzum yoktur. Her birliğin bu daimî madde ihtiyacını herkesten iyi bilir. Onları göndermez, muayyen kuturdaki bir oluktan akıtır...
Meselâ «Ekmeğim yarın bitecek...» "fliye haber veren kıta yoktur. Burası böyle...
Peki bu oluğun bir ucu Pu-san'da ise diğer ucu nerededir? Mevcutları nasıl bilir bu ikmal tümeni?. O da kolay... Her birlik (Tümen veya müstakil daha küçük birlik) her mevcut verişte bir sureti de bu tümene verir. Bu oluğun diğer ucu da işte bu tümen veya müstakil birliğin bulunduğu yerdedir. Bu birliğin sağa, sola, ileri geri gitmesinin hiç bir kıymeti yoktur. Oluk da peşinden dolaşır...
Tevzi merkezi, mutavassıt merkez diye hiç bir şey yoktur. Yol çok uzarsa belki olur. Fakat Kore’nin cenuptan şimale kadar mesafesi bir menzillik bile değil dir... Bu tevziin istinat ettiği esas da şudur:
1 — Daimî ve malûm ihtiyaç (Yiyecek, içecek, yakacak, akar yakıt, şu, bu.)
2 — Siparişle gönderilecek ihtiyaç (O eşyanın nüvesiyle istenir ve gelir. Onu da ait olduğu şube ister. îta emri, mazbata, ayniyat makbuzu yoktur. Yalnız ne kimse bir tek fazla alır, ne de kimse lüzumsuz eşya verir. Bir tek kâğıt imzalamak kâfidir. Buna fatura da diyebi-
Serbest Fıkra
Kimmiş bu komiteciler?
Ulus'un dünkü yazısına göre. Demokrat Parti iktidara geldiğinden beri bir «komiteci propaganda bürosu» «Başkan. İnönü'nün şahsı ve ailesi efradına her hangi bir çamur sıçratabilmek için çırpınmakta imişl
Tertip üzerine tertip! İftira üzerine iftira imiş!
Bir devlet idaresini, milletin iradesiyle ele almış bir iktidarı, «komiteci propaganda bürosu» sıfatını kullanarak göstermek bilmem nasıl bir cüretkârlıktır?
İnönü, devlet parasiyle Çankaya'da keyfi için bir fizik ve kimya lâboraiuvarı kurmuş, yalan mı?
İnönü, at zevkini tatmin için Çankaya'da bir kapalı manej yeri kurmuş, yalan mı?
İnönü zamanında, halk için
----- Yazan
Sarıçizmeli
bir tek sığınak yapılması düşünülmemişken, Çankaya'da kaloriferleriyle, salonlariyle, banyo daireleriyle bir yeraltı sarayı kurulmuş, yalan mı?
(Gerçi bugün bunlar, devletindir. Fakat bu kapalı manej kimin ne işine yarıya-caktır?)
İnönü, sayın Genel Sekreteri Kemal Gcdcleç'le kolko-la İstanbul'da Taşlık'ia metresi 10 liradan arsa almış, sonra buralarının şereflenmesi için milyonlar harcanmış, yalan mı?
Asma caddeler yalan mı? Yüzbinlore mal olan Şark kahvesi yalan mı? Kırdar yalan mı? Prost yalan mı?
Şimdi Ulus, bu hakikatleri milletin gözü önüne serenlere bir de «Komiteci propaganda bürosu» diye yüzlü yüzlü ad iakmışl Daha evvel söyledikleri Polit Büro iftirası az geldi galiba!
Sade bu değil: bir de tehditleri var:
«İnönü'ye iftira ederek politika yıldızlarını parlatmak veya söndürmemek istiyenle-ri milletin kabarmağa başlı-yan nefreti bir gün mahkûm edecektir. Hem de çok geçmeden mahkûm edecektir.»
İhtilâlden başka hiç bir zaman, hiç bir yerde «milletin kabarmağa başlıyan nefretinin» bazı adamları mahkûm elliği görülmemiştir.
Acaba bunu mu domek istiyorlar? O halde biraz daha sarih konuşsunlar!..
— 8 —
Poyrazoğlu
•Zafer’in Kore Harp
Muhabiri»
acele hallerde saatlerce yol kat-cderler.. Yalnız yemek zamanları mola verirler ki yarım saattir. Ve vasati sürat 25 mildir. Şu halde bir kafile 24 saatte 22 saat yürür ve 550 mil yapar. 50 milini kendi ikmali için çıkarırsanız geriye sağlam 500 mil kalır. Bu şoförler uyumaz mı acaba diye aklınıza bir şey gelmesin. Çünkü muavin de tam bir şofördür. Biri uyur, biri gider. Ve bu suretle bu kafileler
lirsiniz.)
3 _ Komutanlığın verin, diyeceği şeyler (Top, tank, kamyon vesaire gibi...)
Bütün bunlar tahsis halinde ve ambalâjlıdır. Kul yapısı olmasına rağmen iki taraftan birinin aldandığı veya şikâyet ettiği görülmemiştir.
Peki diyeceksiniz, bu kadar basit bir işin muazzamlığt nerede? Onu da anlatayım. Bu işin muazzamlığı kuruluşundadır. Daha doğrusu kuran kafanın içindedir. Zihniyettedir. Bu kafa lalda örümcek yerine dimağ var dır. Buna siz bal peteği de diyebilirsiniz..
İçinizden birisi çıkar da şu işin bir de askercesini anlatıver-
sene derse ona da cevabım şu-
dur: Burada bu işin içinde pişen bizim evlâtlarımız dıı var. Dönünce öğrendiklerini alâkalı-
lara söyliyecekleı- tabiî...
Şimdi bir de kara yolundaki seyrüseferi anlatayım. Bu iş (Kafile - Konvoy) halinde yapılıyor. Bu kafileler bir subay komutasmdadır. Kurtarıcı deni-
len kamyonları vardır. Yolda tamir yapar. Kurtarır. Eğer çaresiz kalırsa, yolun dışına t^ker biralar ve daha büyük kurtarıcılar gelir alır. Bu konvoylar
bazan 1000 millik mesafeyi 48 saatte mükemmelen katederler. Şoför mahalline kimseyi almazlar.. Hattâ bizim birliklerden .birisini nakleden bir konvoydan
bir şoför mahalli rica edilmiş, vermemişler.. Buna mukabil o zat için derhal bir jip tahsis etmişler... Hele kurtarıcılar bir âlemdir. Başkalarını kurtarayım derken daha çok batırdığı bir kamyonu sudan saman çöpü toplar gibi çıkarıyorlar...
rar ama bu da şayanı hayrettir. (Siz filân birliğin komutanı filânsınız değil mi?) Allah Allah adımı nereden biliyor, diye, yüzüne bakmayın. (Yes sör) derseniz kâfidir ve (Pliz) i çeker önünüze geçer, gideceğiniz istikamete kadar şehri çıkarır, (Gudbay) ı basar ve bırakır si-
Yalnız trene henüz hâkim olamamışlar.. Olamamışlar, çünkü onun da henüz pek olunacak tarafı yok.. Maamafih bundan da azamî nisbette faydalanıyorlar. Eskiden bu işleri kendi cürümleri içinde gayet güzel beceren posta tatarlarımız, posta teşkilâtımız vardı. Münasip saatlerde at ve sürücü değişir. Yalnız gündüz yol yapıp geceyi hanlarda geçiren arabaların üç dört misli yol alırlardı. Hattâ bunlar bir de bayrak asarlar, bu sayede herkes onlara yol verirdi. Bu baba yadigârını muhafaza edemedik.. Halbuki araba yerine motoru koyup da bu adamlara verseydik onlar motora uyar ve bizim güzelim ulaştırma sistemimiz de bugün hâlâ yaşardı...
Yollar boyu levha dolu; bunda yapılacak Sürat, köprülerin cinsi, tahammülü, tehlike var
mı, varsa nerede ve ne
cinsten,
her şey yazılı... Bundan başka
büyük küçük bütün şehirlerde size yol gösterecek refakat jip-leri, seyrüsefer memurları hazırdır. Ya bu işi kim yapıyor,
şeniz, cevabım
şu:
polis.. Bunlara çamaşırhane, lokanta, dükkân, büro, mağaza, banyo, hamam ne isterseniz sorun.. Cevap hazır.. O sırada yanında arkadaşı varsa o da size kılavuzluk eder. Konvoyların nereye gittiğini sormazlar, siz de söylemezsiniz... O daha evvelden haberinizi almıştır. Alır götürür. Şüphelenirse sorar, so-
Kesong’tan cepheye kadar o-lan arazinin, yolların, binaların o kadar harap olmadığını söylemiştim'. Bunun bir sebebi de şu.. Köylerde Amerikan pilotları harp hedefi pek görememişlerdir. Görmeyince de yakmamışlar buralarını., Yîalbuki aşağıdaki köylerde enkaz içinde düşman vasıtaları ve tankları da yığın halindeydi. Acaba ellerinde uçak olsa karşı taraf böyle insanca hareket eder miydi? Zannetmiyorum.. Zannetmiyorum, çünkü halkın anlattığı yürekler paralar. Yapmadıkları kalmamış. Diri diri gömmek, fırında yakmak, ocağa atmak, kadına çocuğunu kızarttırmak, insanları şişleyip eşkiya pirzolası yapmak, ne bileyim, akla gelmedik cinayetler...
(Devamı 5. inci sayfada)
ANKARA RADYOSU SALI — 20/12/1950
7.28 — Açılış vc Program. 7.30 — S Ayarı. 7.31 — Bando Müzikleri (Pl.) 7.45 — Haberler ve Hava Ra. poru. 8.00 — Şarkılar - Türküler (Pk) 8.25 — Günün Programı. 8.30
— Hafif Orkestra Eserleri (Pi.) 9.00
— Kapanış.
12.15 — 13.15 — Asker Saati:
(16 M. 8.1 - 1181,0 Kc/s T.A.V. Kısa Dalya Postasıyla Beraber Yayın.) 12.15 — Memleketten Selâm .12.30 — özel Program (Askerin îstcdi&i Ha. valarla). 13.00 — Haberler. 13.15 — Melodiler (Pl.) 13.30 — öftle Gazetesi. 13.45 — Sen Parçalar (Pl.) 14.00
Kapama.
17.58 — Açılış vc Program. 18.00
— Şarkılar. 18.30 — Radyo Salon Orkestrası. 19.00 — S. Ayarı ve Haberler. 19.15 - Tarihten Bir Yap. rak. 19.20 — Yurttan Sesler. 19.45 — Radyo İle İngilizce. 20.00 — Gitar Soloları (Pl.) 20.15 — Radyo Gazetesi. 20.30 - İncesaz (Sultanlyc-gâlı Faslı). 21.00 — Temsil. 21.15 — Serbest Saat. 2200 — Konuşma. 22.15
— Klârinot Solo. 22.15 — Caz. Müzl. fil (Pl.) 22.45 - S. Ayarı vc Haberler. 23.00 — Program vc Kapama.
İSTANBUL RADYOSU SALI — 26 12 1950
12.57 — Açılış vo Programlar. 13.00
— Haberler. 13.15 — öğle Konseri (Pl.) 13.45 — Şarkılar. 14.20 — Konuşma. 14.30 — Şarkı vc Türküler (Pl.) 14.45 — Programlar vo Dana Müziti (Pl.) 15.00 - Kapama.
17..57 — Acilli) ve Programlar. 18.00 — Dans Müziği (Pi.) 18.30 — Türküler Geçidi. 19.00 — Haberler. 19.15 — Kısa Sehiv Haberleri. 19.20
— Caz Saati. 19.40 — Şarkılar. 20.15
— Radyo Gazetesi. 20.30 — Müzik
1 — Başlangıcı, azap. 2 — Mükeın meh iskambilde bir . kâğıt (iki kelime). 3 — Ek. asgari. öyle mİ. kamer. 4 — Birli, kibarlar. 5 — U. Arapça bir harf. 6 — Lüzum, tapı-zafiı gösterme, törpü, kısa zaman, nak. bir isim. 7 — Büyük, bir gıda maddesi, bir İlçemiz. 8 — Bir uzuv, mahkeme kararı, şart edatı. 9 — Kurtuluş, bir erkek İsmi. 10 — Bayağı, lüzum olan (iki kelime).
Yukardan asaUıya:
1 — Musiki makamı, göz rengi. 2 — Edat, ivedi. 3 - Bir oyun, utanma, edat. 4 — Sinirlilik. 5 — Nota. 6 — Bir İmtihan şekil. 7 — Ruh. bir deniz taşıtı, nota. S — Yo-rine getirme, cb. ce. 9 — İze, tersi: gelecekte. 10 — Bir uzuv, öldürme.
11 — Zarar, güzol kokulu bir ot.
12 — Tersi: arta kulan. Başbakan kira, edat. 14 — Asker bilgin (iki kelime), yas. 15 — Acemi, yas.
Dünyasından Çeşitli örnekler (Pl.) 21.10 — Radyo Klâsik Türk Musl. kişi Birllfii Konseri. 21.50 — Konuşma. 22.00 — Saz Eserlorl. 22.20 — Piyano Soloları. 22.45 — Haberler 23.00 — Programlar ve Dans Müziği (Pl.) 23.30 — Kapanış.
AMERİKA'NIN SESf RADYOSUNUN NEŞRİYATI
Amerika'nın Sesi radyosu yayın, ları her akşam Türklyo saatllo 19.15 llo 19.45 arasında Amerlkada 19, 16 vc 13 metro üzcrlndeu, Avru-
pa'da 2.80, 19.70, 19.67 vo 16.99 metro üzerinden yapılmaktadır. Aynı programlar ayrıca lıcr akşam Tür. klye saati İle 20 den 20.30 a kadar
orta dalga 379
tekrarlanmaktadır.
metre üzerinden
Sayfa? 4
ZAFER
26/12/1950
Başmakaleden devam:
Vatan : Zuhuri DANIŞMAN Tefrika No: 72 ’ V f
Bu bütçeyi nasıl beğenmezler?
Atatürk
günü
Yaralanan
kahramanlar
İbrahim Paşa, şaşkınlıktan azil ve nasiplerle uğraşıyordu
(Parçalan şu haini!..)
Diye haykırdı. Fakat Muı ıd gülerek mukabele etti:
(Milletimin uğruna canını feda olsun!. Senin idarende yaşamaktansa.. Fakat o kadar kolay teslim olacağımı san-
Ve müthiş bir kılıç nıübare-zesi başladı. Muıad, bir kaplan gibi ânî olarak hücum etti. Ve bir iki âsiyi yere serdikten sonra beşinci yeri denilen sarayın son avlusuna girdi. Oradan sarayın iç avlularında kayboldu.
SON DAKİKALAR
Revan Köşkünün zarif, süslü salonunda bir toplantı.. Felâket dakikalarının yaklaştığı belli oluyor. İbrahim Paşanın çehresi sapsarı.. Bütün vezirler, elleri göğüslerinde, Paşayı dinliyorlar.
İbrahim Paşa, bitkin, perişan bir halde.. Sözler, âdeta dudaklarından dökülüyor:
(Ben, nasıl olursa olsun, artık öldüm demektir. Fakat hepimizin vazifesi velinimetimiz padişahımızı düşünmektir..)
Ve, birdenbire başı göğsüne düştü. Acaba ağlıyor mu idi? Bir müddet böyle geçti. Sonra, gece padişahın, tahttan indiril meşini tavsiye eden Müftüye, sonra Kaptan Paşaya, Kethüdaya döndü.
(Padişah, seni de, Kaptan Paşayı da, Kethüdayı da azletti) dedi.
Dışarıda âsiler ve Patrona Halil sarayı kuşatmağa başladıkları sırada İbrahim Paşa şaşkınlıktan azil ve nasiplerle uğraşıyordu.
Tam bu sırada Padişah veziri istedi. Kısa bir konuşmadan sonra Arnavut Hoca Zülâli Haşan Efendinin âsilere gönderilmesine karar verildik Esasen eşkiyayı teşvik eden bu yobaz, yeni vazifesini memnuniyetle kabul etti.
— Söyle hoca.. Padişah istediklerimizi verir mi?
Zülâli Haşan Efendi, Patro-na’nın bu gök gürültüsünü andıran kükremesi karşısında şu cevabı verdi:
(Evelâtlar, bilirsiniz ki sizinle beraberim. Ama, padişahın dediklerinden fazla bir şey diyemem. Padişah arzu ettiğiniz vezirleri azletmeği kabul etti. Fakat Müftünün katline şer’an cevaz olmadığı için onun da azlini teklif etti. Diğter vezirlerse padişaha büyük hizmetler ifa ettikleri cihetle bunların da katli muvafık değild'r, buyurdu.)
Patrona gürledi:
(Padişah bizimle alay mı eder? Hele biz yâı-anıınızl» bir görüşelim..)
Patrona, Manav Muslu ije Kahveci Aliyi de aldı ve Orta camie girdi. Dışarıda ve içeride fırtına devam ediyordu. Patrona iki arkadaşına (Ne dersiniz? İşte Padişahın teklifleri..)
Her iki şaki de, Padişahın teklifini kabule taraftardı. Fakat Patrona bunun asla doğ ru olmadığını, bir kere isyan sona ererse, İbrahim Paşanın kimseyi sağ bırakmıyacağını izah etti. Ve sonunda.
(Üçümüzden başka kimsenin duymaması lâzım olan bir nokta daha var. Sade vezirler değil, Padişahın da yerinde kalması caiz değildir. Ama bir kere cemiyetimize takvit verelim.) dedi.
HÜKÜM
Topkapı Sarayında korkunç bir sükûnet var. Bir tarafta Padişah, âsilerin tekliflerini bekliyor, diğer tarafta İbrahim Paşa ve vezirler âkıbet-lerinin ne olaçağnı düşünüyor, bahçelerde, koridorlarda saray erkânı derin bir meçhuliyet içinde kıvranıyordu.
Âsilerin gönderdiği adamlar Orta kapıda göründü. Şimdi sarayın muhteşem kapıları, bu pespaye, haris ve kudurmuş eşkiyanın murahhaslarına âdeta korku ve haşiyet ile açılıyordu.
Orta kapıyı geçen heyet, Servili yolu bir baştan bir huşa geçti. Ak Ağalar kapısı ö-nünde durgun çehreli Saray Ağaları heyeti içeriye aldı. Bir müddet arz odasında beklediler. Sonra Kuşhane meydanın-
dan geçerek saraya girdiler.
Üçüncü Ahmet bu ne idüğü belirsiz adamları ayhkta karşıladı. Evvelâ üzücü, matemli bir sükût.. Sonra Padişah sordu:
— Sizi dinliyorum.
Üçüncü Ahmet çok bitkin ve halsizdi, İki gecedir uyuma-mıştı. Ve şimdi gece yarısı idi. Ölgün ve sarı ışıklar altında rengi büsbütün sararmıştı. Âsilerin Reis Efendisi cevap verdi:
— Şevketlû Padişahım, kulların senden memnundur. Müftü Efendisinin katlinden feragat eylerler. Fakat Sadrazamın, Kethüdasının, Kaptan Paşanın ve diğer vezirlerin katlinden asla vazgeçmezler. Padişahım, her devirde kul, Padişahına feda olagelmiştir. Bunları ver ki tatlı canın kurtulsun!..
Bu, müthiş bir teklifti. Âsiler ısrar ediyorlardı demek.. Üçüncü Ahmet bu müthiş teklifler karşısında büsbütün şaşırdı. Kolları yanı başına düştü. Başını önüne eğdi.
— Siz burada bekleyiniz, bir kere görüşeyim.
Diyerek dışarıya çıktı. Bir saatten fazla gizlice bir çok kimselerle görüştü. Fakat bu arada İbrahim Paşa ile temas etmedi. Halbuki İbrahim Paşa sonsuz bir merak ve heyecan içinde âsilerin son tekliflerini öğrenmek istiyordu.
Nihayet Padişah, tekrar heyetin yanma geldi. Dudaklarında kandan eser görünülüyordu. Kesik kesik:
(Bana teklif ettikleriniz.. çok., çok korkunç.. Patrona oğluma selâm söyleyiniz.. Vezirleri bana bağışlasın.. Hepsini azlederim. Ama katilleri nice mümkün olur!.)
Âsilerin kadısı Deli İbrahim:
(Olamaz Şevketlû.. Bunda ısrar ederler. Yoksa senin., tac ve tahtın bâki kalma'z..) diye bağırdı.
Sultan Ahmet son defa bir teşebbüs daha yaptı:
(Günah olur. Hepsi de ma-! sumdur. Bu millete hizmet etmişlerdir. Bana bağışlasınlar. Ne dilerlerse yaparım.. Her birine mevkiler, mansaplar, irad ve akar veririm. Vezirlerimi bana bağışlasınlar..)
(Olamaz Şevketlû!...)
Padişah sustu. Başı göğsüne düşmüştü. Belki ağlıyordu. Sanki rüyada imiş gibi sallanarak dışarıya çıktı. Bostapcı-başıyı çağırdı. Gece karanlıktı. Koridorlarda bir ölü sükûtu hüküm sürüyordu. Biraz uzak sarı, ölğün bir fenerin ışığı, gölgeleri daha korkunç bir şekle sokmuştu.
Gece yarısı çağırılan bostan-cıbaşı korka korka yaklaştı ve padişahın ayaklarına kapandı. Sultan Ahmet, tarifi imkânsız bir heyecanla şu emri verdi:
(Bostancı... başı.. yanına yarar adamlarını., al..)
Sultan Ahmet hıçkırıyordu. Hıçkırıklar arasında devam etti:
(Yarar adamlarlını.. al.. İbrahim Paşayı... Kethüdasını... Kaptan Paşayı.,..)
Süstü. Söyliyemiyordu. Kelimeler boğazına tıkanmıştı. Bir müddet yaşlı gözlerle meçhul bir noktaya daldı.
Şimdi hayalinde lâle bahçeleri, çırağan sefaları, Saadabat âlemleri canlanıyordu belki.. Bir rüya âleminde idi., ve bu âlemde hep yanı başında sevgili damadı, kızı Fatma Sultanın kocası, Sadrazam İbrahim Paşayı görüyordu. Ve nedimin şarkıları kulaklarında çınlayordu:
vam etti:
(Üçünü de., al.. Orta kapıya götür., ve sabah olmadan... ah... sabah olmadan.... git., bre hain!. Vazifeni gör...)
Emir kati idi. Bostancıbaşı yerlere sürünerek çekildi. Artık İbrahim Paşayı ve arkadaş farını hiç kimse kurtaramazdı.
Bostancıbaşı uzaklaşırken Sultan Ahmet kulaklarında, İbrahim Paşanın şu meşhur davetiyesi çınlıyordu:
Ezelden ahdi memlûkün, çırağı
serisin beni ihyaya det/letle, saadetle.
Şenindir hane, yoktur minnetin şevketlû hünkârım Kerem kıl, sohbeti helvaya gel, ikbalü şevketle. O vakit Sultan Ahmet daha fazla kendini tutamadı. Kimsenin bulunmadığı dar koridorda başını, ateşler içinde yanan başını duvara dayadı ve bir çocuk gibi hıçkıra hıçkıra ağlamağa başladı. Zaman zaman kanı çekilmiş dudaklarından anlaşılmaz kelimeler dökülüyordu.
Sebeb
FACİA
Sabaha doğru.. Orta kapı ö-nünde uzun boylu çavuşların dimdik dikildikleri görülüyor.
Biraz sonra, Kuşhane meydanından üç gölge güründü. Arkalaında sert ve haşin adım larla bir kaç kişi daha geliyordu.
Karanlıkta bunların kimler olduğu belli olmıyordu. Orta kapı önüne gelince, fenerin altında bu sendeliyerek yürüyen üç kişinin çehresi görünür gibi oldu.
Bunlardan birisi, on üç senedir Osmanlı imparatorluğu-Sonu 5 inci sayfada/
Kooperatifçilik kongresi
(Bas tarafı 1 incide) nuşmalar yapmışlar, yabancı devletlerdeki kooperatifçiliklerle mukayeselerde bulunmuşlardır.
Bu yıl yapılmakta olan kongrede ilk defa olarak Cumhur-
başkanının da bulunmasından
büyük bir memnuniyet duyduklarım bildiren delegeler, şükranlarını belirtmişler ve konuşmaları-
na devam ederek hazırlanan ka-
nun tasarısı üzerinde titizlikle durmuşlardır. Kooperatiflerin mü-
rakabe işinin Başbakanlığa bağlı bir teşkilâtla idare edilip edi-
lemiyeceği mevzuu üzerinde de mütalealar ileri sürülmüştür.
Delegelerden birisinin, eski bir kooperatifçi sıfatiyle aralarında bulunan İşletmeler Bakam Muhlis Ete’nin bu mevzuda fikirlerinden istifade edeceklerini belirt-
mesi üzerine; Bakan kürsüye gelerek, kooperatifler hakkında kısa bir konuşmayı müteakip, murakabe işinin Başbakanlığa bağlı bir teşkilâtla yapılmasın dan ziyade, diğer memleketlerde olduğu gibi noter teşkilâtına
mümasil yeminli bir heyetle ya-
pılmasının daha
muvafık olaca-
ğını belirterek, sözü Ekonomi ve Ticaret Bakam Zühtü Velibeşeye
bırakmıştır. Ekonomi ve Ticaret Bakam da kooperatifçilik hakkında kısa bir konuşma yapmıştır.
Bir safa bahşedelim gel şu dll-i nâşâde, Gidelim servi revamm, yürü Sa’dabade..
Bindi bir zevraka damadı ile hazreti şah
Birdenbire Sultan Ahmet kendine geldi. Sarayın cellâdı demek olan Bostancıbaşı, karşısında bir heyulâ gibi bekli-
Bin müşkülâtla sözlerine de-
Göçmenlere için piyango
(Başı 1 inci sayfada) lere yardım için bir piyango tertibine* ait kanun teklifinin müzakeresine başlanmıştır.
Kürsüye gelen teklif sahibi Konya Milletvekili Saffet Gürol, geniş izahlarda bulunarak yeni bütçede göçmenlere ayrılan tahsisatın az olduğunu, tasarı kabul edilirse martta çekilecek piyangodan 3 milyon lira temin olunacağını söylemiştir.
Başkan, mevzu ile ilgili Bakanın bulunmayışı karşısında, müzakerelerin gelecek oturumdu devam edilmek üzere celseye son verilmiştir.
Büyük Millet Meclisi yarın saat 15 te toplanacaktır.
ticarî ve malî sistemin bakiyesi üzerine bina edilmesi zarurî olan bir bütçeden ne gibi bir mucize beklenebilir?
İktisadî sistem bir anda yıkılıp yerine yenisi ikame edilemez: devlet hâzinesinde eriyen altınların, dövizlerin yerine derhal yenisi konamaz. 7 eylül kararlarının bü millete çok pahalıya mal olan neticeleri bir süngerle silinir gibi bir günde kökünden kazınamaz. Kadrolardan taşan memurlar kollarından tutulup kapı dışarı ahlamaz. Zonguldak kömür havzası gibi senede milyonlarca ve milyonlarca zarar veren müesseseler, bir hamlede düzeltilemez; düzeltilse bile, onların şimdiye kadar üzerimize yığılan borçları tasfiye edilemez.
Başka yerlerde bir gelir kaynağı olan Posta Telgraf ve Telefon İdaresi bir senede 22 milyon lira açık vermiştir. Devlet Denizyolları zararına işlemiştir. Teke/ İdaresi büyük masraflar içinde bunalmıştır. Büyük Millet Meclisi binası için milyonlarca ve milyonlarca para harcanmıştır. Et kombinaları ejderi 100 milyon lirayı yemeğe hazırlanmıştır. Her tarafta alabildiğine lüzumsuz inşaata girişilmiştir. Malatya'daki İsmet İnönü heykeli 750 bin lira, Erzincan'daki ise 250 bin liradır. Savarona durduğu yerde binlerce lira yakmaktadır. Kızılcahamam'daki Orman .Sarayı bilmem kaç yüz bin liraya çıkmıştır.
Dünkü bir lira ile bugünkü bir liranın satın alma kabiliyeti arasında ne kadar büyük bir fark olduğunu ev masrafını gören her aile reisi pekâlâ takdir eder. Paranın kıymetini düşürenler onlardır; memlekette iş hacmini daraltarak devlet gelirini düşürenler onlardır: ağır vergilerle, bir çok kimseleri vergi kaçakçılığına sevkeden onlardır; memlekette hususî teşebbüs erbabının iş görememesine, sebep olan onlardır; alabildiğine naylon ithaline mü-sade eden, Bursa'daki ipekçilik sanayiini öldüren onlardır. Kendi kurdukları bazı fabrikaları bugün ne yapacağını bilemez hale sokanlar onlardır.
Memlekette işsizlik almış yürümüştür; kazancı vasat olan vatandaşlar ıstırap içindedir. İşte Demokrat Parti iktidarı memleket idaresini iktısaden bu vaziyette devralmıştır. Devamlı hatalarını bizzat kendileri itiraf ediyorlar. Bu hataların tevlideitiği neticelere dayanan bir bütçeden ne gibi bir mucize beklemek kabildir?
Üstelik dünya durumu da son zamanlarda çok ciddî bir şekil almıştır. Kore'de bilfiil harb olmaktadır. Amerika fevkalâde ahval vaziyeti ilân etmiştir. Truman'ın Noel mesajı meydandadır. Hiç bir zaman dünya bu derece acı bir Noel geçirmemiştir. Maliye Bakanımızın söylediği gibi Nevyork piyasasında kıymetler geçen seneye nazaran yüzde 40 yükselmiştir. Türkiye’deki fiyatlarda da zarurî bir tereffü olduğu muhakkaktır. O halde şimdi nasıl olur da Demokrat Parti iktidarının bir anda memleketi gülistana çevirmesi beklenebilir?
Yarın Ankaraya ilk gelişinin yıldönümü kutlanacak
Atatürk’ün Ankaraya gelişinin yıldönümü münasebeti ile Beledi ye ve Ankara Kulübü tarafın-
dan yarın
için bir anma
hpzirlanmışbr.
Yarın Resmî daireler ve mües-
seseler Bayraklarla süslenecek, gece şehir elektriklerle donatılacaktır.
Hazırlanan proğrama göre, o gütı Beden Terbiyesi Bölgesi tarafından tertip edilen Atatürk kosusu yapılacak ve 50 millî kıya fetli atlı Dikmende Kızılyokusta Atatürkün gelişini temsilen kar* Silanacaktır.
Müteakiben, Millî Savunma Bakanlığı önünde bekliyenlere iltihak edilecek ve Atatürk Bulvarını takiben Hükümet Konağına varılacaktır. Hükümet Kona-
ğında günün mânasını belirten biı konuşma yapılacak ve sıra-sile Atatürkün heykeline çelenk
konacak,
Samanpazarı
Atatürkün muvakkat kabrine gi-
dilip büke; konacaktır.
D.P. 4No. lu
Bucak kongresi
7 ocağın delegeleri ile kalabalık bir partili iştirak ettiler
D.P. 4 No.lı bucak kongresi dün saat 14 de pek kalabalık bir partilinin iştirâkiyle merkez ilçe binasında yapılmıştır.
Kongrede Ankara Milletvekillerinden Abdullah Gedikoğlu, Ta lât Vasfi Öz, Ömer Bilen, Salâ-haddin Adil.Dağistan Binerbay, Belediye İl ve Genel Meclisi ü-yeleıi ile Ankara İl İdare Kurulu Başkanı avukat İrfan Erdem, avukat Zafer Gökçer, avukat Bekir Turna, Merkez ilçe Başkanı İsmail Arman, Mehdi Mıh-cıoğlu, ve 7 ocaktan gelen 60 delege ile beraber kalabalık bir partili kitlesi hazır bulunmuş-
Kongre, Bucak Başkanı Mu-hiddin Algın’m anî rahatsızlığı yüzünden Başkan Vekili Fethi Altay tarafından açılmış, Atatürk’e ve Kore’de şehit düşen aziz Mehmetçiğe bir saygı du-
ruşu yapılmıştır.
Kongre divan seçiminde Mus-
tafa Yalım başkanlığa seçilmiş ve gündem gereğince idare kurulunun raporu okunarak İdarî ve malî kısımlar üzerinde müzake-
reler açılmıştır. Neticede rapor, ittifakla tasvip edilerek eski idare kurulunun ibrası karaılaşmış-tır.
Bundan sonra dilekler faslına
geçilmiş, ocak kongreleri tarafından tesbit edilen dileklerin
ekserisinin belediyeyi ilgilendiren hususlar olduğu görüldüğün
den bunların, kongrede hazır bu-
lunan belediye üyeleri tarafın-
dan Belediye Meclisine sunulma-
sına karar verilmiştir.
Bundan sonra Ankara millet-
Miras kötü, istikbal karışıktır. Böyle bir vaziyette de yeni iktidarın yeni bütçesinde bütün fuzulî masraflar kısılmıştır. Buna mukabil, sarfedilecek para ile eskisinden çok daha fazla memleket menfaati sağlanmıştır. Meselâ bugün Millî Müdafaa için ayrılan miktarla, mu-harib kuvvetlerimiz daha çok kuvvetlenmiştir. Bayındırlık işleri, su işleri, yol işleri için tahsis edilen paralarla daha fazla verim elde etmek kabildir. Çünkü bir çok israfların, önüne geçilmiştir.
Bir bütçede mühim olan esas, tahmin edilen geliri elde edebilmek ve bu gelir karşılığı yapılacak işleri âzami haddine çıkarmaktır. İşte her şeye rağmen bu temin olunmuştur.
Şüphesiz Demokrat Parti iktidarının ikinci senesinde bu işleri çok daha iyi tanzim etmek kabil olacaktır. Çünkü gelecek bütçeler, bu seneki çalışmalara dayanacaktır. Mesele bütçenin yüksek olmasında değil, iş hacminin büyük olmasındadır. Keşki daha büyük işler yapsak, memleketin iktisadi hacmini daha çok gelişiirsek de bütçe bugünkünün iki misli olsa... Ama eski iktidar zamanında olduğu gibi iki buçuk milyar borç bırakarak, ve bu borç-
vekillerinden Salâhaddin Adil, Ömer Bilen, Talât Vasfi Öz, Da-ğistaıı Binerbay, İl İdare Kurulu Başkanı avukat İrfan Erdem birer konuşma yaparak görüşülen meseleler üzerinde izahlarda
bulunmuşlar ve uzun uzun alkışlanmışlardır. Bundan sonra idare kurulu seçimi yapılmış, Muhittin Elgin, Hayri Helvacıoğlu, Nazım Kınacı, İsmail Göktürk, en çok rey almışlardır.
Yedekler: Ferhat Nuri Yıldırım, Mustafa Çakmak, İsmet Saı-gutan, Salih Türkben, Rifat Rrıncı, Saip Taşkın, Halim Gürken.
Üst kongreye seçilen delegeler: Muhittin Algın, Fethi Altay, Nazım Kınacı, İsmail Göktürk, Salih Gürkan, Ferhat Nuri Yıldırım, Nazif Yormaz, Nazım Sünter, Tevfik Yorgancı, Hayri Helvacıoğlu ve Şemsi Demiı-kan.
Kaza kurbanları
Chicago, 25 (a.a.) (United
Press) — Noel tatilinde Ameri-kada muhtelif kazalardan 486 kişi ölmüştür. Bunlardan 371 i otomobil kazalarında, 56 sı yan gınlarda, 2 si tayyare kazasında ve 57 si de çeşitli kazalarda ölmüştür.
lan daima yükselterek değili.
Verimli bütçenin esası ancak bu şekilde tanzim edilir. Nitekim Birleşik Amerika'da yüz milyarı aşan bütçeden kimse asla şikâyetçi olmamıştır.
Mümtaz Faik FENİK
(Baş tarafı 1 incide) Veli Alıç 2873, er İbrahim Altln-ok 2865, er Ali Balcı 2996, er Hidayet 2899. er Ali Çolak 4926, er Bayram Dağlı 2882, er Hayran Erdoğan 2999. Onb. Mehmet Kartal 2870. Er. Mehmet Zor 2872, er Yusuf Akay 3087, Yusuf Acar 3045. Onb. Sadettin Boz-kurt 3169. Er Haşan Başkaya 3152, qr Abdullah Durgun 3182. er Omsan Doğan 3071, er Süley man Dönmez 3055, er Haşan Durmaz 3128, er Haşan Ali Ezer 3050, er Ali Efe 3109, er Hüseyin Göncü 3148, er Mehmet Meşe 3C26, er Haşan Ozyörük 3042, er İbrahim Sıtkı 3025, er Mustafa Turan 3192, er Duran Yaşar 3177, er İbrahim Çevik 3234, er Kâmil Ercan 3214, er Ferzende Eralmış 3233, er Mehmet İleri 3276, er Salih Karaca 3248, er Mehmet Karakuş 3277, er Zeynep Kayrak 3263, er Mehmet Taşer 3268, et İzzet Topatan 3261, er Yakup Akbaş 3399. Çvş. Ahmet Ak 3424, er Kâzım Ateş 3388. Bş. Gd. Mustafa Dumlu 3364. er Mahir Dağlı 3396, er Mustafa Dönmez 3514. Onb. Mehmet Kara 3431. Er Mehmet Ozsanoğlu 3435, er Mustafa Oz-demir 3412. Çvş. Veli Pınar 3407. Er İbrahim Şahin 3408. Çvş. Ahmet Telsiz 3430. Er Mehmef Tuna 3418, er Fuat Uyanık 3382, er Bayram Yeşil 3452, er Haşan Acar 4407, er Mehmet Bayram 4387, er Mustafa Bayraktar 4416, er Mehmet Dinç 4359. Gd. Çvş. Fevzi Demirel 4257. Er Ihsan Gün gör 4351. Gd. Çvş Mustafa özen 4255. Er Asım Gökçem 4151. Gd. Cvş Muzaffer Selçuk 1169. Er Mehmet Yeşilot 4187. Onb. Ha-şim Gedik 897. Er Şevket Taşkın 880, er Hüsnü Ecderyılmaz 4690, er Tevfik Gölet 578. Çvş. Ali Taşkın 363. Er Mustafa 'Çiçek 3852. Onb. İsmail Gürçan 5214. Er Hüseyin Sarhoş 3869. Onb. Nurettin Aydınalar 5287. Er Sa-lâhattin Bal 5123, er Hacik Çe-likattan 5020, er Ömer Damar 4874, er Abdullah Deveci 4989. er Kadir Ek 4910. Onb. Süleyman Esen 4957. Er Hamza Güncer 4985, er Rıfkı Gücendi 4961, eı Abdullah Harun 4868, er Mehmet Kuyucu 790, er Kadir Parlak 4999. Bş.Gd. Ali Tekkoc 4829. Er İsmail Uzun 4901, er Rasim Uçur 5333. Onb. Ali Oğer 5120. Er Osman Akyol 4494, er Halil Bahçeci 843, er Fahri Atcama 4463, er Mehmet Erol 4486, er Ali Ozaltan 4434. Çvş. Cavit Sökmen 4465. Bş Çvş. Süleyman Kı-lav 4445. Er Eşref Sütçüoğlu 4480, er Ali Uğur 739, er Halil Şimşek 500, er Ahmet Yılmaz 4483, er Turhan Özkan 5089, er Fahrettin Sevimli 4916, er Ramazan Tumaç 4986, er Kadir Ali Bayram 4573, er Haşan Koyuncu 724.
2 — Yaralıların çoğu kısa bir zamanda iyileşebilecek durumdadır. Bakımları mükemmeldir.
17 numaralı resmi tebliğ:
Milîî Savunma Bakanlığından tebliğ edilmiştir.
14 numaralı resmi tebliğde şe~ Killer arasında adı gejçen Kd. Üsteğmen Cemalettin Çağların sağ ve sıhhatta olup vazifesi başında bulunduğu birlik komutanlığından bildirilmiştir.
Kahraman yaralılarımız Süveyşie bekleniyor Korede, Kunuri meydan muharebesinde kahramanlık destan-
ları yaratan yaralı gazilerimizi getiren vapur Perşembe günü Süveyş'te olacaktır.
Kahramanlarımızı orada hiç bekletmeden yurdumuza nakil i-çin gerekli bütün tedbirler MiHî Savunma Bakanlığı ve ilgili makamlarca alınmış bulunmaktadır..
Eskişehir hava hastahanesine mensup bir kısım doktor ve hem şireden müteşekkil bir sağlık heyeti önümüzdeki günlerde Süveyş'e hareket edecektir.
Kahramanlarımız Süveyjten memleketimizde hasla nakil uçak larımızla getirilecektir. (T.H.A.)
Dr. Halim Alyot
(Başı 1 inci sayfada)
Dr. I-Ialim Alyot’un en büyük hizmeti ve başarısı, Basın - Yayın Genel Müdürlüğünün aynı zamanda Turizm Genel Müdürlüğü olduğunun hemen hemen ilk defa onun zamanında hazırlanması ve bu mühim memleket işinde hamleli hareketlere girişilmesidir. Devlet Bakanı Fevzi Lûtfi Karaosmanoğlu’nun bu münasebetle belirttiği gibi, İstanbul’da 300 odalı turistik bir otel inşası işinin tahakkuk safhasına girmesinde Dr. Alyot’un hizmet ve emeği çok büyüktür.
Dr. Halim Alyot’u tebrik eder ve memleket hizmetinde başarılarının devamını dileriz.
Bütçe komisyonu
(Bas tarafı 1 incide)
«— Şunu arzedeyim ki, umumî muvazene içinde devletin â-dî masraflariyle âdî bütçe açıklarını kapatmak için emisyon yapılmayacaktır. Bütçe elinizdedir. Devlet bütçesinde emisyon yapılacağına dair bir kayıt olmadığına ve bütçenin sureti tanzimi ile beraber tatbikin de kontrolü yüksek heyetinizin elinde olduğuna göre, bu sualin cevabını istemek boş yere teminat İstemek demektir. Bu sualin cevabı olsa olsa katma bütçeli dairelerle İktisadî Devlet Teşekkülleri için sorulmak icabeder.
Kendilerine târiz teşkil etmi-yeceğini bilsek bu cevabımız başka olurdu. Bize katma bütçeli daireleri yılda 117 milyon lira açık verir vaziyette bırakıp gittikleri halde şimdi katma bütçeli dairelerin borcu için emisyon yapıp yapmıyacağınızı söyle yiniz diyorlar.
İktisadî Devlet Teşekküllerine gelince, ağır yükleri meydan da olmasına rağmen maalesef yeni bir takım teşebbüs ve inşalara girişilmişti.
Biz, gerek katma bütçeli idarelerin, gerek İktisadî Devlet Teşekküllerinin bünyeleri üzerinde ıslâhat yaparak bunları zarına işleyen ve bütçeye yük-olan müesseseler halinden çıkarmak kuramdayız.*
Memur meselesi
Maliye Bakanı memur meselesini bir üyenin mütalâaları üzerine şu şekilde izah etmiştir:
(— Arkadaşımız memur meselesine temas ettiler. Ve Belçika ve İsviçre gibi memleketlerdeki memur sayısı ile bizdeki memur sayısını umumî nüfusa nisbet e-derek bizdeki memur sayısının çok az olduğu gibi bir neticeye vardılar. Bu şekildeki bir mütalâa meseleyi tamamen ters tarafından tutmak olur. Belçika’da ve İsviçre'de amme hizmeti vatandaşın ayağına götürüldüğü halde bizde böyle bir şey yoktur. Bu bakımdan hizmeti görenlerin sayısını bu hizmetten faydalananların sayısına kıyas edecek olursak bizdeki nisbetin çok yüksek olduğu görülür. 1939 daki umumî muvazeneye dahil olan dairelerdeki memur sayısı 41,580 iken, 1950 başında bu mik tar 84,663 e yükselmiştir. Millî Savunma, jandarma ve Gümrük Muhafaza teşkilâtında çalışanlar bu sayının dışındadır.
Her çeşit personel masrafları bugün bütçemizin yüzde ellisinden fazla bir tahsisatı bel’et-mektedir. 1939’da personel giderleri 109 milyon, 1940 da 126, ' 1941 de 143 milyon iken bu artış seyri mütemadiyen devam e-derek 1950 bütçesinde yazılı şekilde 654 milyon liraya baliğ olmuştur.
Gelir Vergisi ve memurlar
Maliye Bakanı, Gelir Vergisinin memurlara teşmili için hükümetin hesap ve teklifler hazır ladığını da açıklamış ve demiştir ki:
«— Gelir Vergisinin memurlara tatbik olunup olunmıyacağı bahsine gelince; evvelce de arzet tiğinı gibi vergi değişikliklerinin memleketin İktisadî bakımdan istikrar ve inkişaf zamanına rastlaması icabedeıdi. Bugün biz Gelir Vergisinden ne miktar varidat elde edeceğimizi bilememek durumundayız. Onun için hizmet erbabına gelir vergisinin tatbikinin bir yıl tehiri düşünülmüştü. Bir tarafta vergi adaleti, diğer tarafta bütçe emniyeti meselesi böyle bir karara varılmağa âmil olmuştu. Ancak hükümetiniz gelir vergisinin hizmet erbabına bu yıl tatbik edilmemesi mevzuunda İsrarlı bir noktai nazar müdafaa etmiyecektir. Bu bahsin konuşulma sırası, gelir bütçesinin müzakeresi sırası olduğu için hükümetiniz o zamana kadar gelir vergisinin hizmet erbabına tatbik edilmesi nlevzuun-da yaptığı hesap ve hazırlıkları yüksek heyetinize sunacaktır..
Başbakanın sözleri
Vaktin ilerlemiş olduğu ve celsenin bugün saat 10 a bırakılması ileri sürülmüş ve komisyon bunu kabul etmiştir.
Bu kararın ittihazından biraz evvel komisyona gelmiş olan Başbakan Adnan Menderes, kısa bir konuşma yapmak istediğini söyliyerek, hükümet gerekçesinin ve hükümetçe komisyona verilmekte olan izahatın istikameti nı belirtmiş, Amerikalılarla yapılan müzakerelerin bugün bulunduğu noktada ne kadar ümitli olunabilirse hükümetin o kadar ümitvar bulunduğuna işaretle Ferit Melen tarafından ileri sürülen endişeyi cevaplandırmıştır. (T.H.A.)
e
(Ba$ tarafı 1 incide)
Bu geniş çapta tahliye harekâtına iki hafladanberi başlanmıştı. Hungnam'dan en son kuvvetler Pazar sabahı Türkiye saatiyle 7.36 da çekilmişlerdir.
Neşredilen tebliğde baraj a-leşi sayesinde son 48 saat zarfında gemilere yüklenen Birleş miş Milletler kuvvetlerinin, çok tehlikeli vaziyette bulunmalarına rağmen, hiç kayıp vermediği bildirilmektedir.
Tebrik
Vaşington, 25 (a.a.) (Afp) — tPhilippine Sea) uçak gemi$:n-den Hungnamda tahliye harekâtının bitliği haberi alınınca ordu Bakam Pace Hungnamdaki hartkulâde harekâttan dolayı Mac Arlhur'u telgrafla tebrik elmiş, ordu kurmay başkam Genc-nal Collins de General Mac Ar-Ihur'e tebriklerini sunarak, Ko -renin kuzey doğusundaki köprü-başında 10 uncu kolordunun tahliyesi harekâtına iştirak etmiş o-lan bütün er ve subaylarına tebriklerinin iblâğına tavassutunu rica etmiştir.
Seul'un tahliyesi
Seul, 25 (a.c.) (United Press)
— United Press muhabirinin hükümet mahfillerinden öğrendiğine göre, Seul halkının yarısından biraz fazlası tahliye edilmiş bulunmaktadır.
Kaesong düştü
Tokyo, 25 (a.a.) (United Press)
— Komünist Pyongyang radyosunun bildirdiğine göre. Kuzey Koreliler 38 inci arz dairesinin 3 mil güneyinde ve Seul’un 35 mil kuzey batısında bulunan Kae-son askerî mevkiini zaptetmîş-lerdir. Komünist radyosu, kızılla, rın ilerlemelerine devam ettiklerini ve Birleşmiş Milletler kuvvetlerine ağır zayiat verdirdiklerini ilâve etmştr.
Yazıcının mesajı
(Bas tarafı 1 incide) rargâhından Yeni Sabah gazetesinin Kore muhabiri Alâattin Berk vasıtasıyle Basın - Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğüne hitaben, yayınlanmak rieasiyle, şu mesajı göndermiştir:
Aşağıdaki haberin aziz milletimize yayınlanmasını rica ede-
Kore’de Türk silâhlı kuvvetlerinin yaptığı muharebeler do-layısiyle, asıl milletimizin tak-dirkâr duygularına tercüman olan muhtelif teşekküllerden ve zevattan telgraflar ve mektuplar almaktayız. Vazife başında bulunduğumuzdan şimdilik ayrı ayrı cevap vermek imkânını maalesef bulamadık. Daima Allah’a ve dualarına dayanarak, istediğimiz, aziz milletimizin takdirlerine mazhar olmak, her ferdimiz ve kıtamız için'büyük bir mefharet ve bahtiyarlıktır. Bu mazhariyet kuvvetlerimizi beslemiş ve tazelendirmiştir. Büyük milletimizin bu takdirlerine karşılık en derin minnet ve şükranlarımızı sunarken huzurlarında tâzimle eğiliriz.
Kore Türk silâhlı kuvvetleri Komutanı Tuğgenera Tahsin Yazıcı
Koredeki erlere
armağan
(Başı 1 inci sayfada) raman er ve subaylarımıza takdim edilmek üzere 5000 paket lokum gönderilecektir. Belediye, ambalaj için kutular ısmarlamış, nakliye için de muhtelif hava yolları idareleriyle temasa geçmiştir.
Bu hazırlıklar biter bitmez 5000 paketlik lokum, Ankaralı hemşehrilerin küçük bir hediyesi olarak Kahramanlarımıza en seri bir şekilde ulaştırılmış olacaktır.
Belediye Başkanının telgrafı
Diğer taraftan dün Ankara Belediye Başkanı Atıf Benderli-oğlu tarafından Kore Birliğimizin Komutanı General Tah-
sin Yazıcı’ya şu telgraf gönde-
«Koredeki imtihan meydanında
Türkün sevk ve idare ve savaşda
ki yüksek
vasıf ve kabiliyetini, kudretini bütün dün-
yaya isbat eden birliğimizin değerli komutanlarına, subay erbaş ve erlerine Ankara Belediye Mec Jisinin ve bütün hemşehrilerin
şükrân ve sevgi duygularım ve 22 milyon kardeşimizin gece gündüz sîzler için dua ettiklerini arz eder, Ulu Tanrının daima sîzlerle beraber olmasını ve Birliğimizin zaferden zafere ulaşmasını yürekden dilerim sevgili komutanım.
Ankara Belediye Başkanı Atıf Benderlioğlu
Sayfa: 5
26/12 1950
ZAFER
1951 Yılı Bütçesinin gerekçesi neşredildi
Lâle ve Sultan
(Dünkü sayımızdan devam ) Bunun için dc bir evvelki!
yıl bütçesinin ilk rakamlarını hareket mebdei olarak almak ve bu rakamlara yeni yıl bütçesinde yer aldığı halde evvelki bütçeye maksatlı olarak konulmayan veya o bütçe çıktıktan sonra kabul edilen çeşit- j zaran, sunduğumuz
ü kanunlarla, o sene ihtiyacını ek ödenek şeklinde yahut ak -tarmalarla karşılıyan ve fakat müteakip yıl bütçesini mükellefiyet altına sokmuş bulunan rakamları da ilâve etmek suretiyle neticeyi bulmak gerektir.
Binaenaleyh 1950 bütçesini 1951 bütçe teklifimizle mukaye se edilebilir bir hale getirebilmek için, daha evvel izah ettiğimiz gibi, aşağıda altı maddede gösterdiğimiz rakamların da nazarı itibara alınması zaruridir.
1 — 1950 bütçesinin yatırım-1: r dışında kalan hizmetler i-çin ayırdığı ödeneğin, Meclis-Vn 'ikan ilk rakamlara göre ı.ıiktarı (1.235.136.952) liradır. Iltı’.buki 1950 bütçesinin hakiki ib'vacı, bu miktara (9.395.161) liu-lık bir ilâve daha yapılma-s nı icabettiriyordu. Bu miktar. noksan konulmuş olan milletvekilleri ödenekleriyle seçim giderlerinden ve faiz, acyo masraflarından ibarettir ki, bütçenin gider rakamlarını az göstererek hakiki açığı küçültmek için bidayeten bütçeye konulmamış, sene içine biralı Jmıştır.
2 — 1950 yılına ait hizmetlerden bazılarının karşılığı, yukarıda izah edildiği üzere mali sene başının marta alınması* rebebiyle 1949 yılına ilâve e-dilen iki aylık ek ödenek kanununa ithal edilmek suretiyle 1950 yılı hizmetlerinden bir kısmının karşılığı 1949 bütçesinden ödenmiştir. Bunların baliğ olduğu rakam (4.902.030) liradır.
3 — 1950 yılı bütçesi Meclis-. ten çıktıktan sonra kabul edilen çeşitli kanunlarla 1950 bü.l çesine «klenen ek ve olağanüstü ödenekleri de hesaba dahil etmek icabeder. Bunların yekûnu da (2.910.011) liradır. Her ne kadar bu miktar aslında (4.630.711) lira ise de Tapulama Kanunu dolayısiyle verilen (4.627.961) liranın (1 milyon 720 bin 700) lirası personel masraflarına ait olup müteakip (4) numaralı fıkradaki
(38.143.127) lira meyanına da- ■ hil olması dolayısiyle burada bu miktar indiirlerek bakiyesi gösterilmiştir.
4 — 1950 yılından evvelki tarihlerde veya 1950 bütçesi Meclisten çıktıktan sonra kabul e- ! dilmiş olan çeşitli kanunların ' icabı olup 1951 yılı bütçesine ' ithali lâzımgelen masraflar tutarını da, mukayeseyi tamamiy- 1 lc doğru olarak yapabilmek i- ! çin, 1950 rakamlarının yanın- 1 da görmek icabeder.
1951 bütçesinin carî masraflar kısmına ithali zarurî bulu- 1 nan bu gibi masraflar yekûnu 1
(38.593.127) lira, yatırım kısmı- !
na ithali zarurî bulunan ' (5.100.000) lira olmak üzere ce- ' man (43.693.127) liraya baliğ 1 olmaktadır. (
5 — Geçen yıl bir kısım hiz- f metlerin bütçe dışı yapılan sar- 1 fiyat ile idare edildiği ve bu yüzden de bütçe rakamlarının küçük gösterildiği anlaşılmıştır, t
Bununla kanun ve karama - 1 melere uygun olmıyarak Top- 1 r. k Mahsulleri Ofisine yaptırıl- ’ mis olan et ve balık işlerini kas ' detmek istiyoruz. (
Prensibimize uymamakla be- 5 r: ber, olduğu yerde bırakmaktan t® veli iit edecek zararı önlemek maksadiyle ve memleket şartlarına uvacak makûl 1 Ölçüler dahilinde idare etmek -niyetiyle bu isler için zarurî o- 1 Jarak bu sene bütçeye (14 bin 119) liralık ödenek konulmuş- 1 tur. Bu bakımdan 1951 rakam- ' larını, geçen yıl rakamları ile J kabili mukayese bir hale ge- £ tirmek için eski yıllarda alın- 1 n.ış kararların zarurî bir külfe- 1 ti olan bu miktarın 1950 rakam r lan ile bir arada mütalâa edil- *■ n.esi lâzımgelmektedir. 1
6 — Mukyeseyi tam yapmak
ve tuttuğumuz prensibe sadık ' kalmak için de 1950 bütçesin- 1 de bir senelik olarak yer alan ' ve bu sebeple 1951 de bulun- I mayan masrafların da bu he- i saplaşmada indirilmesi lâzım ( gelmektedir. I
Bu kabil masrafların tutarı
?da (14.809.161) liradır.
i Yukarıda altı grünta hülâsa ı ettiğimiz bu zam ve tenzillerin ( icrasından sonra geçen yılın bu
- seneki bütçe rakamı ile muka-
- yeseye esas tutulabilecek mik-c tarının (1.547.418.731) lira oldu-
- ğu görülmektedir ki, buna na-
2 bütçenin
"cçen yıl bütçesinden olan fazlalığının ilk nazarda görüldüğü gibi (89.894.729) lira olma-v:p (29.684.561) lira olduğu an-1 "lacaktır.
Gene bu izahattan anlaşılacağı üzere geçen yılın bütçe a-ç'ğı bidayette gösterildiği gibi (173.939.000) lira olmayıp (200. 985.902) liradır.
1951 bütçesinin 1950 bütçesine göre açık fazlası olan (29.684.561) lira ise, carî hizmet masraflarının bu miktarda artırılmış olmasından değil bu seneki bütçemize geçen yıla n: zaran (38.282.048) lira fazla vrt’rım ödeneği konulmuş olmasından mütevellit bulunmaktadır.
Keyfiyet başka bir zaviye-eten ele alınırsa, geçen yılın (206.985.902) lira olan açığına karşı (266.190.611) liralık bir yatırım yapılmak suretiyle 1950 bütçesinde, yatırımlar için bütçe gelirlerinden (59.204.709) lira tahsis edilmiş durumda iken 1951 bütçesiyle (232.513.292) liralık bir açığa karşı (304.472. 659) liralık yatırım ödeneği konulmakla bütçe gelirinin (71. 959.367) lirasının yatırımlara ayrılmış olduğu görülmektedir.
1950 ve 1951 yıllarına ait yukarıdaki mukayese rakamlarına göre kısımların tahlili şu neticeyi vermektedir:
1 — Birinci kısım: Teşrii ö-deneklere müteallik bulunan bu kısmın mukayeseye esas tutulan:
1950 rakamı
1951 rakamı
9.082.291 9.027.059
lira olmak üzere hemen birbirine yakındır.
2 — ikinci kısım: Bu kısım, her çeşit yolluklar hariç olmak üzere personel giderlerine ’ taallûk etmektedir. _ mukayeseye esas ’
1950 rakamı
Bu kısmın tutulan: 1951 rakamı
679.217.653
tim ve bu mahiyetteki masraf-1 (44.000.000.) lirayı aşmaktadır, lan ile Sağlığ.n hastahaneler, Muamele Vergisi Kanunu üze Millî Eğitimin okullar masrafla- rindeki çalışmalar devam etmek rı gibi. Bu kısmır esas tutulan: 1950 Rakamı
381.437.228 3
Lira olup, her iki senenin rakamı cüz’i bir farkla hemen birbirinin aynıdır. Bundan, bu gibi hizmetlerde bir inkişaf olmadığı mânasını çıkartmamalıdır. Zira buradaki inkişaf bu gibi hizmetler için yatırımlar kısmında artırılan ödeneklerle karşılanmıştır.
5 — Besinci Kısım: Bu kısım dairelerin c içen ve eski seneler borçların teşkil eder. Devlet borçları bütçesinin zat maaşlarından geri kalan ve miktarı (121.484.580) lira olan iç ve dış borçlar yekûnu da bu kısma dahildir. Bu kısmın mukayeseye e-sas tutulan: 1950 Rakamı
mukayeseye te olup, bu verginin bugünkü haliyle mucip olduğu adaletsiz-1951 Rakamı | liöi ve itirazları bertaraf edecek ------------I bir esasa bağlanması başlıca 381.177.241 (düşüncemizi teşkil etmektedir.
1951 Rakamı
12.775.328
Lira olup, 1951
yıla nazaran (4.958.805) bir artış göstermektedir.
7 — Yedinci Kısım: Küçük tamir ve tesislere taallûk eder, kısmın mukayeseye 1950 Rakamı
125.734.133 rakamı geçen liralık
Bu esas tutulan: 1951 Rakamı
1146.602 618.153
Lira olup, 1951 miktarı geçen yıla nazaran (528.449) lira noksan bulunmakladır.
Yatırımlar:
Bu yıl bütçede, carî hizmetlerden ayırarak mütalâası fayda lı ve zarurî görülen ve daha ziyade bir program mevzuunu teşkil eden yatırım giderlerinin karşılıkları ayn bir cetvelde gösterilmiştir. Bu kısmın mukayeseye esas tutulan: 1950 Rakamı
1951 Rakamı
679.267.978 lira olmak üzere 1951 ödeneği 1950 ye nazaran (9.050.325) liralık bir noksanları arzetmek-tedir. Bu keyfiyet, sunduğumuz bütçede personel masraflarında geçen yıla nazaran (‘•050.000) liralık bir indirme vapmış olduğumuzu ifade e-
Fakat bunun ehemmiyetini sadece bu dokuz milyonluk bir indirme olarak görmemek lâzımdır. Meseleyi daha iyi derinleştirmek için personel giderlerinin eski senelerdenberi sürüp gelen seyrine bir göz a-tarsak bu sene yapılanın ehemmiyeti derhal göze çarpar.
Personel giderlerinin on senelik seyri bu giderlerin (100) milyondan (679) milyona yükselmiş 'olduğunu göstermekte clup, seneler arasındaki artış vasatisi (58) milyon civarındadır. Biz bir defa bütçeyi bu (58) milyon liralık yıllık vasati artıştan kurtardığımız gibi (9) milyon da ilâveten indirmiş vaziyetteyiz.
3 — Üçüncü kısım: Yönetim giderleri: Dairelerin, kırtasiye, basılı kâğıt, yakacak, aydınlatma, ısıtma, öteberi giderleri, yolluklar taşıt işletme ve o-narmalaı gibi masrafları ihtiva eden bu kısmın mukayeseye e-sas tutulan:
1950 rakamı
1951 rakamı
38.213.617 hra olup 1951 _______
yıla nazaran (2.094.391) liralık bir artış göstermektedir.
Bu da, bu kısma giren masrufların haddi asgariye inmiş olması dolayısiyle, tarım, bayındırlık, sağlık gibi en verimli sahalarda artırılacak olan çalışmaların eski öd- nekler içerisinde idare r ’ c.;i kabil olmadığı cihetle ’')51 bütçesinde karşılık göster ’ lunmasından /
4 — Dördüne Hizmetleri: Bu çeye giren c‘ maksatlar m ifc hizmetlerin yani itelerin yahrıml
40.308.008 ödeneği geçen
266.190.611
Lira olup, 1951 in geçen nazaran fazlası (38.282.048) lira-d r. Yani önümüzdeki yıl yatırım hizmetlerine bu miktar fazla tahsis yapılmış demektir.
Bu bahiste, ayrılan fazla tahsisatın yanı başında yatırımlar hakkındaki görüş ayrılığına işaret etmek lüzumlu olur.
Filhakika eski yıllarda, yukarıda da temas edildiği üzere yurt iktisadiyatına doğrudan doğ rüya yard.mı olmayan ve mem. leket ölçüleriyle mütenasip bulunmayan mevzular, birinci derecede yatırım sahaları olarak 'ele alınmış bulunduğu halde hükümetiniz yatırım anlayışını ve imkânlarım, İktisadî kalkınmayı doğrudan doğruya ve kısa zamanda sağlayacak mevzulara tevcih etmiş bulunmaktadır.
1951 bütçesinin gider akkındaki bu izahattan gelirler kısmına da kısaca edeceğiz.
1951 bütçesinin gelirler _______
nu (1.344.590.000) lira olarak tahmin olunmuştur. Gelir bütçemizde, kaldırılmış vergiler bakiyeleri ile birlikte vasıtasız vergiler (504.420.000) lira tutmaktadır ki, bu miktar gelirlerin umumuna nisbetle {% 37.48), vergi gelirlerine nisbetle de (% 39.80) i teşkil etmektedir.
Vasıtasız vergiler haricinde kalan bilcümle muamele ve istihlâk vergileri, teke! hasılatı, tedavül vergileri ve harçların tuta, rı da (761.960.000) lira olup, bu miktar gelir bökesinin (% 56.70) ine, vergiler yekûnunun (% 60.20) sine baliğ olmakladır.
Vergiler haricinde kalan devlet gelirleri ise (78.210.000) lira olup, bu miktarın, gelirlerin u-mumuna nisbeti (% 5.82) dir.
Görülüyor ki, vasıtalı vergiler, vasıtasız vergilere nisbetle bütçemizde daha mühim bir yekûn tutmaktadır. Mükelleflerin İktidar» ile mütenasip olmayan vasıtalı vergilerin ağırlığım bertaraf edebilmek için çalışmaktayız.
Ancok, bu nevi vergilerin devlet varidatı içinde işgâl otmokte oldukları mühim yekûndan bir anda vazgeçmeğe imkân bulunamayacağı tabiidir. Fakat vergi adaleti bakımından bu çok mühim meselenin halli İçin ilk adım olmak üzere un vc unlu maddelerden muamele vergisi kaldırılmış, şekerden alınmakta olan ist hlâk vergisinde de azalt, malar yapılm ş bulunmaktadır. Bu kaldırılan muamele vergisi ile nisbeti indirilen istihlâk ver-aksi
304.472.659
ola:
da
kısmı
sonra
İptidaî bir karakter taşımakta olduğu muhakkak olan hayvan-laı vergisinde yapılacak ameli-yenin ilk kademesini teşkil etmek üzere, bu vergide (% 20) nisbetinde bir tenzilât yapılması kararlaştır.İmiş ve bu indirme^ nin tekabül ettiği (6.000.000) lirayı mütecaviz kısım gelir bütçemizin tanziminde nazara alınmıştır.
Gelir bütçesi gerekçesinde ge. Jirlerimiz hakkında, kısımlar ve bölümler itibariyle geniş izahat verilmiş olduğu için burada ayrıca tekrarlanmamıştır.
Buraya kadar vermiş olduğumuz izaha!ı hulâsa etmek ve tak dim etliğimiz bütçenin mahiyetini k.casa tebarüz ettirmek için evvelâ şunları ifade edelim:
1951, yılı bütçesinin hazırlan-nıakta olduğu şu günlerde dünyanın İktisadî, malî ve siyasî şartları geçen yıla nazaran tamamen değişmiş ve hu değişiklikler memleketimizde de tesirini göstermeğe başlamıştır.
Bütçenin gider kısmında görülen ve üzerinde çok esaslı kanunî değişiklikler yapmadan artık tasarruf imkânı kalmamış olan personel masrafları, devlet borç, lorı, kalma bütçeli dairelere verilmesi gereken ödenek, vergilerin muayyen bir kısmı üzerinde yapılan tahsisi varidat gelecek yıllara sari taahhütler, başlanmış olan bir takım inşaat ve teşebbüslerle bir kısım teşekkül ve müesseselere verilmek zorunda 'Jcalıhan tahsisat yekûnunun bütçe giderlerinin % 84 ünü bulduğunu ifade etmek, bu hale getirilen bir bütçe üzerinde esaslı değişiklikler yapabilmenin müşkülâtım göstermeğe kâfidir.
Fakat bütün bu zorluklara rağmen hükümetiniz bütçe üzerinde azımsanmıyacak tasarruflar ve operasyonlar yapmış, günün zaruretleri karşısında Millî Savunma bütçesine (10) milyon lira ilâve etmiş, personel masraflarında yıllardan beri devam ede-gelen ve yıllık vasatî olan (58) milyon liralık artışı durdurduktan maada (9) milyon liralık bir tesarruf temin etmiş, şeker istihlâk vergisi ile, un ve unlu maddelerin muamele vergisinden (44) milyon liralık bir indirme yapmış, hayvanlar vergisinde (6) mil yon liralık bir tenzilât yapılmasını kararlaştırmış, yatırımla' mevzuunda bütçeye, geçen yi( bütçesine nazaran fazla tahsisat ayırmakla iktifa etmemiş, bu sahada memleketin malî ve İktisadî imkânlarına uygun yeni bir görüş ikame etmiştir.
Bütün bunlara rajmen hükümetiniz, yukarıda tafsilâtı ile arzolunan sebeplerden dolayı programının ve düşüncelerinin daha fazlasını bu yeni bütçe ü-zerinde akse’tirmemiş olmasından müteessirdir.
(SON)
Sporcuları Koruma Derneğinden
Sporcuları Koruma Derneği Genel Kurulu 30 Aralık 1950 Cumartesi günü saat 15.30 da Ankara Atatürk Lisesinde yıllık top-loptisım ya paça ki r. üyelerimizin toplantıya gedmeleri ilân olu.
Toplantı gündemi:
1 — Genel Kurula Başkan, Baş kanvekili, iki kâtip seçimi,
2 — Derneğin 1950 yılı faoliye-tirii bildirir raporların okunması,
3 — Okunan raporlar, Derneğin çalışmaları hakkındaki, üyelerin tenkit ve direktiflerinin dinlenmesi.
zarurî bu-
"elmiştir.
m genel büt-erin kuruluş in yaptıkları anlık ve dallar dışında kalan aslî hizmetlerinin karşılığım teşkil eder. Meselâ, Tarımın ziraat, hayvancılık, zirai mücadele, eği- gisinin 1951 bütçemizdeki
4 — Ana tüzüğün bir maddesinin değiştirilmesi hakkında Istan, bul Şubesinin teklifinin incelen-
5 — Derneğin 1951 yılı teklif bülçesinin kabulü,
6 — Yeni İdare Heyetinin seçimi. (3028)
ZAYİ — 1950 yılı kömür istihkakıma nit 6392 ordino numaralı kantar fişimi kaybettim Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur
6366 Hüseyin Çobankaya
(Başı 4 üncü sayfada) nu idare eden, Sadabat kasırlarında, Üsküdar saraylarında Lâle ve Çıragan sefaları yapan Sadrazam damat Nevşehirli İbrahim Paşa idi.
Elbisesi perişan idi. O muhteşem endam, şimdi birdenbire çökmüştü. Başı göğsüne düşmüş, kolları yanına sarkmıştı..
Orta kapıdan girdi. Orta kapının yan taraflarında kalın kapılar yer altındaki zindanlara açılırdı. Bu kapının önüne gelince birdenbire irkildi. Kendi kendine dudaklarından gay-
(E1 hükmü lillâh...) kelimeleri döküldü., ve sonra, buz gibi soğuk, rutubetli, yosunlu zindanın karanlıklarına daldı.
Artık onu bu mahzenden, bu zindandan kimse kurtaramazdı..
Bir inilti.. Bir feryat... ve nihayet sonsuz bir sükûn..
Sarayın basık kubbeleri, karanlık köşeleri, baltacılar dairesi, kubbe altı tarafları ve servili yol tüyler ürperten bir sessizlik içinde idi.
Ay, sapsarı çehresi, hüzünlü yuvarlağı ile nice facialar gölmüş köhne Bizansin üstünde yükselirken, Orta kapının müh teşem kapıları facialı gıcırtılarla açılıyordu.
Sabah oluyordu. Bizansın sisli ufuklarında matemli bir güneş yükselmeğe başlamıştı.
Saıaybumunun suları, garip ve esrarlı bir şırıltı ile sahile vuruyor, saray bahçelerindeki matemli servilerin gölgeleri altında, kubbeli harem daireleri nin önünde yüksek ve muhteşem kavuklaı-iyle ağaların, bal tacıların dolaştıkları görülü-
Bütün sarayda ölüm koka-
Nihayet Orta kapının yüksek kapıları korkunç bir velvele ile açıldı. Üç öküz arabası çıktı. Arabaların önünde sakin, müteessir adımlarla yürümekte idi.
Aıabalarıh içinde, İbrahinı Paşanın, kethüdanın, Kaptan Paşanın boyunları kısılmış, mosmor olmuş çehreleri ve upuzun serilmiş cesetleri görünüyordu!..
Arabalar, garip gıcırtılarla Ayasofya’nm yüksek duvarlarını sıralayarak ağır ağır Et Meydanına gidiyordu (1).
Bu devir böyle kapanmıştı.
Arnavut Patrona Halil, Manav Müslu ve Kahveci Alinin yaktığı isyan ateşi muvaffak olmuştu.
FİRAR .
— Artık ağlamanın sırası değil..
Genç ve güzel kızın hıçkırık larını durdurmağa imkân yoktu.
— Ağlıyacağım.. Ağlamak istiyorum..
— Şimdi sırası değil.. Fakat Cenabı Hakkın adına yemin ederim ki, bu tellâk bozması Patronadan bu intikamı alaca-
— Neye yaı-ar!.
Şimdi artık gidelim. Bak
Kore röportajı
(Bası 3 üncü sayfada)
Bütün bunlardan (Piyong -Yang hariçtir. Malûm burası kızıl Kore'nin merkezi ve Setliden sonra en büyük şehir... işte bu şehir aklınca bir Stalingrad -yapılmak istenmiş.. Güneyden gelen Birleşmiş Milletler ordusu mukavemete çarpınca şehrin şimaline bir paraşüt tümeni atarken hem Güneyden sıkıştırmış, hem de havadan... Bıı suretle de bulmuş belâsını... ve yok olmuş.... Komünist olmıyanların birçoğunu kesmişler.. Bitaraflar şaşkın şaşkın dolaşıyor. Komünistlerin becerebileni kaçmış, beceı-emiyeni yakayı ele vermiş. Şu Amerikalılar hakikaten efendi adamlar. Şimdi bu zevat-ı aliye Pusan’da izzet-ii ikram içinde yaşıyorlar!...
Şafakla beraber uçacak binlerce pilot, hindinin de tesiriyle mışıl mışıl uyuyor. Hava irtibat subaylariyle telsizleri cepheye geçtiler... Küçük kılavuz uçaklar hemen yakınlarımızda.. Bun lur birer küçük dalma ile esas uçaklara hedef gösterecekler... Ve biz ihtiyatta olmamıza rağmen topçumuz Kolordu topçusu ile birlikte mevzide.. Mehmet toplam başında uyuyor... Yâni bizim uykudan.. Tek gözle ve topçuların âdeti veçhile tek kulakla... Ben de sabırsızlıkla sa- ı balıı bekliyorum.
POYRAZOĞLU I
Salih Ağa da ayni şeyi söylüyor. Fırsat bu fırsattır.
Salih Ağa, kızın kolundan tuttu.
— Muradın hakkı var kızım.. Şimdilik âsiler zafer sarhoşluğu içinde.. Bir kere selâmete çıkalım, sonra düşünürüz..
Yeşil entarili kız, evvelâ Salih Ağanın, sonra sevgilisi Muıad Ağanın yüzüne uzun uzun baktı.
(Siz ne isterseniz... fakat ben., bu faciayı asla unutmı-yacağım..)
Muıad da ilâve etti:
(Ben de...)
Ve sonra kızı aralarına alarak, dar sokaklara daldılar.
İbrahim Paşanın ve arkadaş l.ırınm katli, halk üzerinde 0-kadar büyük bir tesir yaratmıştı ki.. Bir kaç gün sonra, bu faciayı canlandıran destanlar yazılmağa başladı.
Bu destanların en tanınmışı
Perşembe günü kopdu büyük galebe Oluklarım cümle oldu harabe Leşimi çıkardı bilin araba Üryan olub kaldığıma ağlarım.
On üç yılılır ben de etdim vezaret Bunca evkaf yapdım etdim akaret
Lâyık mıdır bana bunca hakaret
Hakaretle öldüğüme ağlarım.
Varın söylen oğlum giysün karayı Çıraklarım gitsün beni arayı Harab olsun Üsküdarın sarayı Düşmanlara kaldığıma ağlarım.
Yaşa Sultan Mahmud tahtında yaşn Fermanın yürüsün dağ ile taşa Öksüz kaldı oğlum Mehemmed
Anın yetim kaldığına ağlarım.
İmdat etsin bana Kırklar
İbrahim Paşaya maktûl
dediler, Leşimi cümle köpekler yediler Namazını kılınmadığına ağlarım. ON —
(1) Ahmet Refik. Lâle Devri.
Ayla-danb ri
Beklenen
Ta- ihî T b ika
Fatih Sultan Mehmet
Zuhurî Danışman'ın u-zun müddettenberi gazetemiz için hazırlamakta olduğu bu fevkalâde eseri pek yakında sütunlarımızda zevkle okuyacaksınız-
Tafsilâtı bekleyiniz
DEVLET TİYATROSU BUYOK TİYATRO'da Bu ak$am temsil yoktur. Gi$e Kapalıdır
27 Aralık Çarşamba, saat 2.30 da
31 Aral.k Pazar saat 15 de G. Verdi'nln
R I G O L E T T O Opera 4 Perde
Perşembe akşamı saal 20.30 da F. Schiller'in HİLE VE SEVGİ
Dram 5 Perde (Son temsilleri)
KÜÇÜK TİYATRODA Bu aksam saat 20.30 da
Nâzım Kurşunlu'nun MELEKLER ve ŞEYTANLAR Piyes 3 perde (Halk Matinesi . Halk gecesi) (Son temsili-r) 27 Aralık Çarşamba 14. do, 31 Aralık Pazar saai 11 de Mümtaz Zeki Taşkın’ın KARA BONCUK Müzikli Çocuk Kor.ıcdisi
5 Tablo (Çarşamba, Pazar temsillerde, yeniden çıkarılan ? Ocak Çocuk biletleri yn. ı satılacaktır.)
İt" lir vHgfcine v-- b-yannameye tabij mükelleflerin dikkat nazarına ).
Bankalarda ve İktisadî Devlet Teşekküllerinde uzun ( seneler Muhasebe Müdürlüğü yapmış olan S
Muhsin Sungur
Muhasebe işleri Bürosu
açmış vç tam teşkilâtla faaliyete başlamıştır. I
Her türlü istişare, hesap tetkiki, envanter, bilanço ve ' beyanname tanzimi işlerinizi emniyetle tevdi edebileceğiniz yegâne müessesedir.
ADRES: Tarko Han No. 11. Tel: 16917. 6347
Güven Samsun nakliyat anbarı Ankara - Samsun ve t lopa arasında her gün saat: 8.30 da karşılıklı muntazam OTOBÜS VE
Ankara - Samsun
Arasında her gün TAKSİ seferleri devam etmektedir. Bu cihetlere ve yurdun her tarafına ev eşyası vesair emtianın nakliye işleri garantili bir surette kabul edilir. MÜRACAAT: ANKARADA:
GÜVEN SAMSUN NAKLİYAT Ambarı. Sanayi Cad. Konfor Palas altında No. 17. Tel: 16990. SAMSUNDA: (Otobüs)
SELÂMET GARAJI. T ?1. 505, Taksi: Ankara Garajı Tel: 513.
UYGUN FİYAT
GARANTİ MUAMELE
SÜR'AT
RAHATLIK
Mevlûdu Şerif
f
Kurmay Albay Scıbahi Âytöre-nin ölümünün 40 ncı gününe tesadüf eden 27 12/1950 çarşamba günü öğle namazım müteakip Hacibayıam camiinde ruhuna mevlûdu şerif okunacağından dostlarının ve arkadaşlar.nin teşrifleri rica olunur.
A/töre Ailesi
Mevlût
Kore topraklarında ebediyete tevdi ettiğimiz aziz ve kahraman şehitlerimizin ruhlarına ithaf edilmek üzere 28/12/1950 perşembe günü saat (18) de Atıf-bey Birlik Camiinde mev-lût okunacaktır.
Sayın büyüklerimizin ve halkımızın teşrifleri rica ölünür. •
Atıfbey mahallesi Altındağ Polis Merkezi Bitişiği.
Işidilmemiş kelepir
İngiliz Kumaşı, Çift yelek, orta beden YENİ FRAK ucuza satılıktır.
Müracaat: Terzi Mustafa. A-nafartalar Zafer sokak No. 36
' ı gosl ıvy’nı»ll olaı I '■
30 Aralık 950 tarihinde saat
15 de ikinci defa yaplacak olan
toplantıya mümessil Ankara Halk evine
menfaatleri
icabıdır.
t.ıy-nı için gelmeleri
6365
Hasta bakıcı
Laboratuvar işlerinden anlar. Hususî hastanelerde ve doktor muayenehanelerinde çalışmak isteyen bonservisli bir erkek hastabakıcı iş arıyor.
Müracaat: Zafer gazetesinde Mehmet Koçyiğit adresine müracaat. 6370
Kiralık daire aranıyor
Dışkapı, Ulus, Denizciler caddesi ve havalisinde, en az iki o-dalı, bir hollü olan bir daire aranmaktadır. Zafer gazetesinde «özel) remzine mektupla i üracaat.
KAYSERİ İKİNCİ ASLİYE HUKUK YARGIÇLIĞINDAN:
Kayserinin Yenice İsmail mahallesinden Fatma Suveren vekili Avukat Enver Aklanın Erkilet Dere mahallesinden Mehmet Suveren aleyhinde açtığı boşanma dâvasında dâvâlının adresi meç. hûl olduğundan kendisine ilâ-nen g.yap kararı tebliğine karar verilmiş olup yargılama gönü olan 29/1 951 gününde gelme, diği veya vekil de göndermediği takdirde hakkındaki yargılamaya gıyaben devam olunacağı gıyap kararı yerine kaim olmak üzere ilân olunur. Esas 6950 '596 (3065)
Bayınc’trlık bakanlığından
Teknik Okulu fen memurluğu kısmının 1946 yılı mezunlarından Nuri Gültaş’ın 31/8/1950 tarihinde terhis olduğu anlaşıldığından görev almak üzere 15 gün zarfında Bakanlık Zatişleri Müdürlüğüne başvurması, aksi halde mecburî hizmeti bakımından hakkında kovuşturmaya başlanacağı ilân olunur.
Ankara Ticaret Odasından
Sicilli Ticaretin 1188 numarasında müseccel olan Haraççı Kardeşler 1. Kâni, Î.T. Nedim Kol. Ş. nin noterden tasdikli mukavelenamesinin vaki olan talep üzerine 25/12/1950 tarihinde tescil edildiği ve adı geçen mukavele örneğinin aşağıda neşredilmekte olduğu ilân olunur.
EK MUKAVELE No. 21012
2998 sicil numarasında kayıtlı Haraççı Kardeşler t. Kâni M. Nedim kollektif unvanlı Şirkete ait ve Ankara I. ci noterliğinden musaddak 30/0cak/1940 tarih ve (15000) No. lu mukavelenamenin 8 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve esas mukavelede yazılı olmıyan 11 ( on birinci) madde ile bir ele ek madde ilâve edilmiştir.
DEĞİŞEN MADDE
8 — Kâr ve zararın % 60 (yüzde altmışı) izzettin Kâni Ha-raççı’ya ve % 40 (yüzde kırkı) Mahmut Nedim Haraççı'ya ait olmak üzere taksim edilir. ,
EK MADDE
Ş!rketin müddeti 1 Ocak 1951 tarihinde hitam bulduğundan bu tarihten itibaren 10 (on) yıl müddetle temdit edilmiştir.
ADRES:
Ankara’da Anafrrtalar caddesinde 166 No. lu ticarethane sahipleri İ. Kâni Haraççı ve M. Nedim Haraççı.
Haraççı Kardeşler Kollektif Şirketi
İşbu ek mukavele altındaki imzanın şahıs ve hüviyeti dairece maruf M. Nedim Haraççı’nın olduğunu tasdik ederi'".
Bin dokuz yüz elli senesi aralık ayının yirminci günü.
20 Aralık 19r(0
Ankara Birinci Noterliği Resmî mühür ve imza
Bu ek mukavele altındaki imzalardan biri şahsî hüv:y. t dairemizce maruf izzettin Kâni Haraççı’nın olup yanımda imzaladığı cihetle tasdik kılındı.
Beyoğlu Birinci Noteri Abidin Binkaya Resmî mühür ve imza
Sayla: 6
görünüz.
Allo!. Ailo!..
BURASI
100 Yataklı
BÜYÜK OTEL
PHILIPS
Radyo salonumuzu ge-
saçan 1951 modellerini
ORTAÇ
Ankara Anafarialar Caddesi No: 304 Adliye Sarayı karşısı Tel: 15665 Telgraf: Büyük Otel.
Her odada sıcak, soğuk su ve kalorifer
Bizim prensipimiz ALMAN USULÜ «Müşteri her işte haklıdır»
FİYATLAR: Bir yataklı oda 350 veya 400 kuruştur. İki yataklı oda 500 veya 600 kuruştur. Üç yataklı oda her bir yatağı 250 kuruştur.
Ankaranın en mükemmel yerinde yeni yapılmış mo dern möbleli bir oteldir.
Müdüriyet: Berlin'de Otel Tempo ve İstanbul'da Romans Lokantasının sahibi HÜDADAT MUM.
NOT: Yakında zemin katında SARAY LOKANTASI ve ayakta AMERİKAN BAR açılacaktır.
Mutfak şefi: İstanbul'da Bahçekapı’da HÜDADAT Lo kantasının eski şefidir.
8
Kapalı eksiltme ilânı
İstanbul Bayındırlık Müdürlüğünden:
1 — İstanbul Fındıklıda yanan Güzel Sanatlar Akademisi yerinde yapılacak birinci kısım inşaatı kapalı zarf usulüle ek siltmeye çıkrılmıştır.
Keşif bedeli 520000 lira 91 kuruştur.
Eksiltme 8.1.1951 tarihinde pazartesi günü saat 15 te İstan bul Bayındırlık Müdürlüğünde toplanacak komisyon tarafın dan yapılacaktır.
2 — Bu işe ait evrak şunlardır: Mukavele, eksiltme Ba yındırlık İşleri Genel hususî ve fennî şartnameleri, proje, keşif hulâsasiyle buna müteferri diğer evrak dairesinde görülecektir.
3 — Eksiltmeye iştirak etmek için taliplerin (24550) lira 04
kuruşluk muvakkat temniat yatırdığına dair makbuz ibraz et mesi ve (1950) yılında ticaret odasında kaydı bulunduğuna dair belgeyi hamil olması, eksiltme gününden tatil günleri hariç 3 gün evvel vilâyet makamına müracaat ederek ehliyet vesikası alması ve yukarıda ikinci maddede yazılan evrakı görüp kabul ettiğine dair imzalaması ve buna ait 2490 sayılı kanun mu cibince hazırlıyacağı teklif zarflarını 8.1.1951 pazartesi günü saat 14 e kadar İstanbul Bayındırlık müdürlüğüne vermes’ lâzımdır. (9179) — 2729
Eskişehir - Mayıslar Pamuk Deneme ve Üretme Çiftiği Müdürlüğünden:
1 — Mayıslar Pamuk Üretme Çiftliği tarafından 13 ton kadar akala tel pamuğu 5/1/1951 cuma günü saat 14 te Eskişehir Hükümet dairesindeki büromuzda komisyon tarafından açık arttırma suretiyle satılacaktır.
2 — Şartname ve nümuneler büroda mesai saatlerinde görülebilir.
3 — Geçici teminat akçesi olan 3412 lira 50 kuruşu ihaleden bir saat evvel Eskişehir Ziraat Bankasındaki 653 hesabımıza yatırmaları ve biına ait makbuzu komisyona ibraz etmeleri lâ zımdır.
4 — Fiyat lâyık hadde görülmediği takdirde komisyon kat5 ihaleyi yapıp yapmamakta temamen serbesttir. (9337) 2760
İstanbul Sıhhî Kurumlar arttırma ve eksiltme Komiryonundan
Beyoğlu ilk yardım hastahanesinin sterlizasyon cihazı ka palı zarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur.
1 — Eksiltme 3/Ocak/1951 çarşamba günü saat 15.00 de Ca-ğaloğlundaki Sağlık ve S. Yardım Md. lüğü binasında toplanan Sıhhi Kurumlar Satınalma Komisyonunca yapılacaktır.
2 — Muhammen bedeli: Montaj dahil-olmak üzere 28.000 liradır.
3 — İlk teminatı: 2100 liradır.
4 — İstekliler, bu işe ait şartnameyi çalışına günlerinde komisyonda görebilirler.
5 — İsteklilerin, cari seneye ait ticaret odası vesikası ilr 2490 sayılı kanunda yazılı belgeler ve bu işe yeter ilk teminat makbuz veya banka mektubu olduğu halde teklifi havi kapal zarflarını eksiltme saatinden bir saat evveline kadar makbu mukabilinde komisyona vermeleri.
6 — Postada vaki- gecikmeler şayanı kabul değildir.
ZAFER
26/12/1950
Möbleli ve möblesiz. Fiyatlarımız uygundur. Yeni model Paillard pikaplar, jaso olarak' ıjo arzedilmijtir. Teli 11135 f
hararetle tavsiye ederiz
MIELE
ORTAÇ
Çamaşır makineleri ve son sistem koku yapmayan gaz sobalarım fiyat ve her hususta
Lâmbaları ampul fiyatı kadar! ucuza satışa arzettiğimizi I müjdeleriz. i
ORTAÇ
Anafarialar Caddesi No. 224
Satıjımz arttırınız, gözlerinizi! bozmayınız
Floresante
Dikkat... Dikkat:
Özel İdareler Gelir Müdür ve memurlariyle emlâk ve akar sahiplerinin beklediği ve Kâzım Güneş'in hazırladığı
Bina ve Arazi gelir memurlarına rehber
Adlı kitap satışa çıkarılmıştır. Fi: 2 lira
Satış ve tevzi yeri: Anafaıtalar Çocuk Sarayı Cad. Emek Kitabevi — Ankara. 3054
Devlet Orman İşletmesi
Pazarlıkla çam odunu satışı
Tcvşanlı Devlet Orman İşletmesi Müdürlüğünden:
1 — İşletmemizin Ealıköy istasyonunda mevcut 500 ton çam ıdunu pazarlıkla satışa çıkarılmıştır.
2 — Odunların beher tonu 24 lirgdır.
3 — İsteklilerin alacakları kadar odunun tam bedeli ile İş-
'etmemize müracaatları ilân olunur. (9362) 2790
Devlet Orman İşletmesi Düzce Müdürlüğünden:
1 — İsletmemiz kereste fabrikası istif yerinde mevcut 56225 adet karşılığı 803,863 metreküp normal köknar kerestes' ■) narti halinde ve 3 - 6 ay vadeli banka mektubu ile açık artırmaya konulmuştur
2 — Açık artırma 12/1/1951 cuma günü saat 15 de Müdür-
’üğümüz binasında toplanacak komisyon huzurunda yapılacak tır. V ' ’
3 — Metreküpünün muhammen bedeli 100 lira olup her parti için % 7,5 hesabiyle teminat alınır.
4 — Bu satışa ait şartname ve ebat listeleri Orman Genel Müdürlüğü ile İstanbul, Ankara, Bolu, Adapazarı ve İşletmemiz müdürlüklerinde görülebilir.
5 — İsteklilerin belli gün ve saatte geçici teminat akçala-riyle birlikte mezkûr komisyona müracaatları. (9300) 2789
Devlet Orman İşletmesi Adapazarı Müdürlüğünden:
1 — İşletmemizin Kayalar bölgesi ormanlarından istihsal, imal edilerek (Çarka) istif yerine indirilecek tahminen 188,200 metreküp kayın Dolap, Lobut Ve talpa kerestesi artırma ile satılacaktır.
2 — Kayın Lobutların metreküpü 114 lira 60 kuruş, Dolar ve talpa kerestesinin 112 lira 40 kuruştur.
3 — Kati teminat % 15 hesabile 3202 lira 16 kuruştur.
4 — Artırma 3/1/1951 çarşamba günü saat 15 te Adapaza-işletme müdürlüğü binasında toplanacak.komisyon huzurun-
Orijinal Fransız S E L M E Rj
Plakları iQ ge I m i ş t i Tj
Huırican
Civilisation
(agaın)
i Cac Cac
Mexıcainc
Je Dansc
Un Pandero
L ange rougc
Quı sait quı
sait Dans
(Fıansızça) Etoile dcs Noicro»
A noche able
da yapılacaktır.
5 — Bu işe ait şartname Orman Genel Müdürlüğünde, İzmit, İstanbul, Ankara İşletme Müdürlüğünde, Adapazarı, Kayalar Bölge Şefliğinde ve İşletmemiz müdürlüğünde görülebilir.
İsteklilerin belli gün ve saatte evrakı müsbitelerile birlikte komisyona müracaatları ilân olunur. (9361) — 2765
Orman Genel Müdürlüğünden:
Orman Genel Müdürlüğü Tarsus Bölge Orman Fidanlığın--Uı dikime tam elverişli ve büyüme kabiliyeti çok fazla olan bir ıuçuk milyon Kanada kavağı yetiştirmiştir.
Bu kavakların beheri 2 kuruş ) gibi gayet cüzi bir bedel karşılığında vatandaşların hemen emrine âmade bulunmaktadır.
Bundan başka Ankara, Eskişehir, Elâzığ, Samsun, Erzurum, Manisa, Bedirge - Hatay, Çankırı Lüleburgaz, Sivas, ve Kızılcahamam fidanlıklarında kavaktan başka muhtelif nevi fidanlar da mevcuttur.
Kavakların bir yaşındakileri 2 kuruş ve iki yaşındakileri de 5 kuruş bedelle satışa arzedilmiştir.
1000 adedi için Bölge Fidanlık Müdürlüklerine daha fazlası için de Orman Genel Müdürlüğüne baş vurulması.
Kavak diken hem kendini hem de yurdunu zenginleştirir.
(9328) 2759
Adana Orman İşletmesi Müdürlüğünden:
1 — İşletmemizin POS ormanlarından istihsal ve imal edilerek Kumbükü, Egner, Soğukoluk ve Adana’nın Cephanelik istif yerine indirilmiş bulunan aaşğıda istif yeri, miktarı, muhammen bedeli, %7,5 hesabiyle teminat tutarları yazılı 8912,604 M1 kereste, 646.519 M:ı Ürdün tipi travers ile 1330 metreküp çam tomruğu artırma ile satılacaktır.
vo diğer yeni plâklarımızı arayınız.
İSMAİL DORMAN Adliye karşısı Anafaıtalar ANKARA
BOMONTi
ŞEIIRAZAT
GAZİNOSU
Her akşam mevcut I kadroya ilâveten Arap âleminin ve Mısır halkının en meşhur rakkasesini sayın Ankara halkına takdimle müessesemiz şeıef duyar Her Pazar saat 15 de fevkalâde içkisiz AİLE Matinesi Dikkat: Yılbaşı akşamından itibaren I
Müzeyyen Senar
Yılbaşı gecesi için Sahnemizde Masa kaydına başlanmıştır.
Devren satılık yazıhane
Posta caddesinde Ege Hanm-| da möbleli, telefonlu şık bir ya- | zıhane devren satılıktır.
I No. ya iclefon edilmesi.
16997 (6364)
Muhterem abonelerimize
Ankara Elektrik Havagazı vo Otobüs İşletme Müessesesin-den: .
Oturdukları yeri müesseseye haber vermek suretiyle terk edip abonelikten çıktıkları halde, abone olurken cereyan açtırmak için tediye ettikleri teminat akçelerini geri almamış olan müşterilerimiz, ellerindeki makbuzlarla müessese veznesine müracaat ettikleri takdirde teminat akçeleri derhal kendilerine iade edileceğini bildiririz.
Tahsildarlara tahsil edilmek üzere verilen elektrik ve havagazı makbuzlarına yapıştırılan damga pullarının masrafı müesseseye aittir. Tahsildar her ne suretle olursa olsun pul parası olarak müşteriden para tahsil edemez. Böyle bir talep vukuunda keyfiyetten derhal müessese müdürlüğünü haberdar etmelerini sayın abonelerimizden rica ederiz. (9326) 2763
ETERNfl
SUMERBANK
lira liralık Hereke halis*
Tasarruf Mevduatı
1951 Yılı İkramiyesi
4 KEŞİDEDE
100.000 Liradır
İlk çekilişi: 31 Ocak 1951
1 Adet 10.000,—
1 ) 2.000,—
1 ) 1.000,—
4 ) 500,—
4 ) 250,- -
ve ayrıca 50 - 100 liralık muhtelif para ikramiyeleri bu- ■ lunan bu keşideye katilmak için, ”
31 Aralık 1950 ye kadar );
Bankamızda 100 liralık bir hesap açtırmak kâfidir. S Her 100 liraya hyrı bir kur’a numarası verilir. B
İkramiyelerin vergisi Bankamıza aittir. (8846)-2598 fl
, _ z
Devlet Denizyolları ve Limanları İşletme Genel Müdürlüğünden
1 — Yolcu vapurlarının hareket gün ve saatleri Ankara’da aşağıdaki yerlerden öğrenilebilir.
13137
D. Denizyolları Ankara Bürosu Şf. ligi.
646,519
Parti adedi
Deposu
Cinsi
12023
12045
ı D. Demiryolları Danışma Bürosu.
Kumbükü Kumbükü Egncrde Egnerde Soğukoluk
BÜYÜK Mağazada
Taksitle Satış Başladı
Sııbay ve Memurlara Kolaylık Adres: Anafarialar Adliye Sarayı, yeni mağazalar karşın
Soğukoluk
Adana
2 — Artırma 3/1/1951
Adet M'
Çam kereste
Ürdün tipi travers
Tırak Or. mali 21286 Yapraklı
Tırak
Erikli
11579 21075 29604
3842
8055
1887
11565
11572
103
103
113
113
68
101
76
16520
9210
18320
28990
627
3970
7580
Çam tomruk
tarihine rastlıyan çarşamba günü saat 10 da KaraisalI Bölge Şefliği binasında toplanacak komisyonda yapılacaktır. Satışa zaman kâfi gelmediği takdirde 4/1/1951 de de devam edilecektir.
3 — Satılan partiler içinden çıkacak çürük ve kırıklardan ?ıacme % 10 nisbetinde keresteyi seçip depoda bırakma hakkı alıcıya verildiği gibi satılan mal bedellerinin ödenmesinde 6 ay vadeli banka mektupları da kabul olunacaktır.
4 — Çam tomrukları 45 ilâ 60 metreküplük istifler halinde olup her istif bir parti olarak satılacaktır.
5 — Buna ait şartname ve listeler Orman Genel Müdürlüğünde, İstanbul, Ankara,
Mersin, Antakya orman işletme müdürlükleriyle Kayseri, Tarsus, Konya ve KaraisalI bölge şefliklerinde görülebilir. |
6 — İsteklilerin belirli günde teminatlariyle birlikte komisyona müracaatları
(9363) 2775
BÜYÜK Mağazanın
ZENGİN Kadın, Erkek, Çocuk, Bebe Tekmil GıYıM EŞYA Çeşitlerini
Mutlaka görünüz
No. 300 — Tel: 15149 — Hikmet Ünal ve Ortağı Kollektif Şirketi Ankara Şubezi
12797
unyinm cn kûrfk otomatik
ETERNH
Saafları Türkiye Mümessili
FEHİM AKAY ' I
IsJnbul :
Tel: İstanbul: 28523. 6244
DOKTOR
MAZHAR NAİBGİL KADIN HASTALIKLARI DOĞUM MÜTEHASSISI Doğumevi Doktorla -rından — Her gün saat 15 den sonra kabul eder. Tel: 25506.
J Yataklı Vagonlar Bürosu.
Ankara Posta cad. Antaş seyahat bürosu.
2 — Yabancı memleketlere sefer yapan vapurların bilet üc-j
retleri 13137 No. dan sorulabilir.
3 — Yabancı memleketlere sefer yapan vapurların hareket
gün ve saatleriyle bilet ücretleri bütün tali acentalarımızdan öğrenilebilir. 17842 (9399) 2792
Nazilli Belediye başkanlığından
1 — Nazilli’de bir günde (20 saat zarfında üç ton. buz yapan bir tesisat yapılacaktır.
2 — Keşif bedeli 27.200 liradır. Eksiltme 5/1/1Ö51 tarihinde toplanacak Encümen tarafından yapılacaktır.
3 — Eksiltmeye posta ile ihale saatinden evvel gönderilmiş zarflar kabul edilir.
4 — Bu işe ait şartnameler bedelsiz olarak talep üzerine
verilir. Ve gönderilir. (17597) (9327) 2762
BUYUK Mağazanın \ BÜYÜK Mağazanın
İthal Ettiği Avrupa Kumaş ! Meş,uır Alman Mamulatl .
re yerli kostümlükleri müşterilerini memnun edecek vasıftadır IV EK A Markalı Radyoları Gelmiştir
Comments (0)