PAZAR
Başmuharriri: Mümtaz Faik Fenik
Denizciler Caddesi: 2
Posta Kutusu: 193 — ANKARA Telgraf: Zafer Gazetesi Ankara Başmuharrir tel: ........ 15619
Yazı işleri, İdare ..... 15315
Fiyatı her yerde 10 kuruştur.
[DEMOKRASİNİNDİ R~|
Ilıt yiin 5 nci sayfada
Orijinal Sinema haberlerini okuyunuz
Dün Bütçe Konuşmaları Sona Erdi
Dün yapılan müzakerelerden sonra
Yeni yıl bütçesi 18 e karşı 383 reyle kabul edildi
İşletmeler Bakanlığı bütçesi üzerinde yaptığı mühim
tenkitlerde Muammer Alakant baskıdan şikâyet etti

Yeni Ingiliz Parlâmentosu
. Kdnııgınoa lopıunuı. ı/vvıeı uemıı-yolları, Devlet Denizyolları, Devlet Havayolları, Posta, Telgraf ve Telefon Umum Müdürlükleri bütçeleri kabul edildikten sonra Çalışma Bakanlığı bütçesinin müzakeresine başlandı. Bütçenin son günü olmasına rağmen Mecliste az bir ekseriyet vardı.
Bakanın izahatından sonra mad-i delere geçilerek Çalışma Bakanlığı , bütçesi kabul edildi.
İşletmeler Bakanlığı bütçesinde de Atmet Veziroğlu, kükürt mev üzerinde durarak dışarıdan ge-★ (Devamı Sa: 6 Sü: 5 de)
Seçim -------
bir şekil aldığı bugünlerde, iktidarın hükümet kuvvetinden^, de âzamî derecede faydalanmağa kalktığı anlaşılmaktadır. Bu Cümleden olmak üzere Bayındırlık Bakanlığından yüksek bir memUr, Samsun limanı maketini yanına alarak Samsuna gitmek ve orada teşhir ede-: rek, lâzımgelen izahatı vermek üzere vazifelendirilmiştir.
, , Yukarıdaki resim, yapılabil-
Jar memnun des.klır; onun .çın ; diği takdirde San,sun limanı- i nanyeue .o..., , Muhafazakarlara dojnı bir tema- „ alacağ, manzarayı g8ster.
Gerçi bir kaç bölgenin yul göstermiştir. mektedir.
..... ★ (Devamı Sa: 6 Sü: 4 de) i,..................................
Yazan: Mümtaz Faik FENİK
I


«■" ngiliz seçimlerinin neticesi artık kat’iyetle belli olmuştur. „ — ~~0---
hangi partiye rey verdiği henüz belli değildir. Fakat buralarda Muhafazakârlar da kazansalar, İşçiler de kazansalar netice değişmiyecektir.
İşçi Partisi 314 Milletvekilliği ile baştadır. Bunun arkasında hemen 294 Milletvekilliği ile Muhafazakâr Parti gelmektedir. Aradaki fark yirmidir. Demek bu seçimlerde İn giliz milleti hemen hemen ikiye ayrılmış, iki partiyi de sıkı sıkı tutarak arada bir muvazene bulmuştur.
Gerçi İşçi Partisi mevcut Milletvekili adedinin yani 625 in yarısından bir fazlasiyle ekseriyeti temin etmiştir; bu bakımdan kabineyi kurmak salâhiyeti kendisindedir. Fakat bunu memleket idaresi için kâfi bir ekseriyet saymamak lâzımdır. Çünkü, İşçi Partisi 1945 seçimlerine nazaran çok gerilemiş, buna mukabil Muhafazakâr Parti de ileri doğru hayli mesafe almıştır. İşçiler 1945 te 393 ken, bu seçimde 314 e düşmüşlerdir. Muhafazakârlar ise 1945 te 189 iken bu defa 294 e çıkmışlardır. Bu netice İşçi ekseriyetine rağmen Muhafazakârlar için bir kazanç, bugünkü iktidar için büyük bir kayıptır. Demek İngiliz halkı 1945 tenberi iktidarda bulunan partiden pek o ka-

C.H.P. BASKISINA AMASYA

f

■:


Büyük Millet Meclisi dün sabah saat onda Raıf Karadenizin başkanlığında toplandı. Devlet Demir-
Osman Coşgiil
Seçimlerde iktidara yakın bir muvaffakiyet kazanan tVinston Churchill
Hakikate aykırı bir rivayet
Demokrat Parti İstanbul İl Başkanının istifa ettiğine dair çıkan şayia ve Ulusun haberi yalanlandı
İstanbul 25 (Telefonla) -Demokrat Parti il idare heyetinde ihtilâf olduğu iddiaları üzerine il başkanı Avukat Esat Çağa şunları söylemiştir)
•— Aramızda ufak bazı görüş ayrılıkları vardı. Bu vaziyet bertaraf edilmiştir. Vaziyet düzeldiğine göre çalışmalarımıza devam ediyoruz. Partimizin kongresi yakındır.»
Diğer taraftan Demokrat Parti Genel Başkanı Celâl Bayar, Pazartesi günü ı Ankaradan şehrimize gele-' cek ve 3 Martta yapılacak I olan il kongresinde bir nutuk soyliyecektir.
★ (Devamı Sa:) 6 Sü: 2 de)
KÖYLÜSÜNÜN ŞAHESER CEVABI
Suluca Bucağı halkı tazyik karşısında, istihkakı olan kömürü alabilmek için topyelûn D.P. den istifa ederek C.H.P. ye geçti, kömürü aldıktan sonra tekrar D.P ye döndü
Amasya, 25 (Telefonla) — Kışın bu amansız günlerinde kömür tevzi işini C. H. Partililer bir baskı vasıtası haline sokmaktan çekinmemektedirler. Bu zavallı zihniyetin çok acı misallerini canlı şekilde bütün fecaatiyle meydana çıkaran aşağıdaki hâdise çok enteresandır.
Yüzde doksan beşi Demokrat bulunan Suluca bucağı halkına kömür tevzi işinde çok fazla müşkilât çıkaran C. H. Partililer köylüye; Demokrat Partiden istifa etmedikçe kömür alamıyacaklarını, söylemiş-
lerdir. Köyde bir grup çoluk çocuğunun istirahatini düşünerek muvakkat bir istifaya karar verip, grup halinde Demokrat Partiden istifa ettiklerine dair bir tomar istifname-yi C. H. Partililere vermişlerdir. Bu, tomar halindeki istifalar C.H. Partisi merkez bucağı ilçe başkanlığı yolu ile Demokrat Parti başkanlığına yol lanmış, fakat bu müddet içinde kömürlerini almış bulunan köylüler iki gün sonra yine grup halinde Demokrat Partiye gelerek mecburiyet
★ (Devamı Sa: 6 Sü: 4 de)
Lig maçlarına dün de devam edilmiş, Emniyet Atıf beye, Hacettepe de Harp Okuluna galip gelmiştir. Yukarıdaki resim Hacettepe — Harp Okulu maçından bir anı tesbit etmektedir.
— Yazısı 0 ncı sayfada —
İkinci Pakistan olimpiyadında birinci geldiler
Lahor, 25 (a,â.) — ikinci Pakistan olimpiyatlarına katılan dört kişilik Türk ekibinden Osman Coşgül 10.000 metrede ve Cahit Önel 800 metrede birinci oLmuşlardır.
Yaşar Doğunun güreşleri
Pakistan elçiliğinden verilen malûmata göre; halen Pakistanda bulunan dünya şampiyonu güreşçimiz Yaşar Doğu bugün Lahor’da Minta Parkta PakistanlI güreşçi Kala Han ile karşılaşacaktır.
Yaşar Doğunun, kendisine meydan okuyan PakistanlI güreşçilerden Sey fülislâm ile de güreşmesi muhte meldir.
AHLEE HİH HER ŞEYE RAĞMEN KABİNEYİ KURACAĞI ANLAŞILDI
Meclisteki ekseriyetsizlik karşısında, Attleenin ne yapacağı meraklabekleniyor
Nevyorkta bir Kulübe baskın
eden haydutlar
Nevyork, 25 (a.a.) — (United
Press) — Dün gece sabaha karşı meşhur Greenvich Village gece klu-bünü soymağa kalkışan ve polise silâh çeken 7 haydudun 4 ü kaçmaya muvafak olmuştur.
Çarpışmada bir haydut, bir poliş, bir seyirci ve iki artist yaralanmıştır.
Klubün sahibi Ailen Bono, vakanın gangster filmlerindeki sahnelere benzediğini bildirmiştir. İş adamları gibi giyinmiş ve yüzleri maskesiz olan 7 haydud saat üçte, bir numaranın bitişi sırasında klübe girmiştir.
Diyarbakır Valisi merkeze çağrıldı
Diyarbakır, 25 (Hususî) — Yaptı ğı baskılarla şöhret bulan Diyarbakır valisi, merkezden telle çağrılmış ve bugün derhal uçakla Ankaraya hareket etmiştir.
Yeni Tefrikamız
Arzu!
Baştanbaşa aşk, macera ve heyecan dolu bu tefrikanın pazartesi günü | neşrine başlıyoruz
Dünkü toplantıdan bir görünüş
B. Milletler Türk Derneğ[toplantısı Ana tüzühde bazı değişiklikler yapıldı, yeni İdare Heyeti seçildi
Birleşmiş Milletler Türk Derneği-I Toplantı başkanlığına Şevket Aziz nin ikinci Genel Kurul toplantısı Kansu, başkan vekilliğine Benâl A-dün saat 16 da Anadolu Klübünde ya rıman, kâtipliğe Faik Reşit Unat se-pılmıştır. ★ (Devamı Sa: 6 Sü: 6 de)
Demokrat Parti Çubuk ilçe kongre sine iştirak edenler — Yazısı 2 de —
Londra, 25 (a.a.) — «United Press» İşçi Partisi kabinesi bugün Başbakan Attleeye istifasını vermiştir. Başbakan Âttlee bunu müteakip yeni bir Sosyalist hükümet kuracağını ilân etmiştir. Yeni kabinenin
★ (Devamı Sa: 6 Sü: 1 de)
Patates ihraç edilecek
Orduluları endişeye düşüren sebepler
Ordu, 25 (Hususî Muhabirimizden) — Ticaret Bakanlığınca bugüne kadar ihracına müsaade edilmeyen patates mahsulünün ihracına müsaade edildiği Bakanlıktan valiliğe gönderilen telgraftan öğrenilmiş tir. (Devamı Sa: 6 Sü: 1 de)
AKINTIYA---1
I____KUR£K
Yorganın başındaki kıyamet I
D ir kâhin 7 Nisanda kıya-met kopacağını söylemiş! Belki doğru belki değil! Kâhinin sözüne inanılır mı?
Fakat Nisan ile Mayıs arasında Türkiyede yeni seçimlerin yapılacağı muhakkak gibidir ...
O halde bu tarihlerde kıyamet kopacak mı dersiniz?
Nasrettin Hocanın hikâyesini hatırlamak lâzım:
Karım ölürse küçük kıyamet, ben ölürsem büyük kıyamet!
Ya hocaya sayın hanımefendisiyle beraber emri hak vaki olursa?
O zaman fevkalâde bir kıyamet midir?
Aldırmayın, hesabımız zaten ruzu mahşere kaldı! —
YEDEKÇİ
ZAFER
26 ’ 2 - 1950
Ticaret -i.»

İTHAF
Bugün nefis bir Pazar gezintisi yapalım sizinle. Ama şöyle biraz uzakça ıblr yere doğru, Kızılırmak kıyılarına doğru. Üstümüzde açıp kapıyan havaya, ı-sının yüksek ıııi, düşük mü olduğuna bakmayın! Kar da yağar, yağmur da yağar; bunların, yapacağımız gezintide bizimle bir nls-beti olmıyaoak. Biz maddelerin içinden, onlara sürünmeden süzülüp geçeceğiz. Ayaklarımız yere basmıyacak ki yorulsak, günlerce gitmlyeceğiz kİ, açıksak, sosasak. Tut ki uçarak gideceğiz; varmak istediğiniz yere de çabucak varacağız. Şair bize kanat ve bugüne kadar maddenin sağlayamadığı bir hız veriyor.
Uzakça bir yere doğru, dedim, yalnızca uzak olsa; bir de tanı-
Arkadaş, senin dediklerin yok, «
Haiay çekilen toprak bu toprak değil. Çık hele Anadoluya, Kamyonlarla gel, kağnılarla gel gayrı, O kadar uzak değil
Çamı bitmiş kavağı azalmış, Gamla örtülü bayırlar, çıplak değlL Yedi ay kıştan sonra, Yeşeren seııln yaşamandır, Yaprak değil.
Yersin, içersin sofrasından, üç yüz senedir, Kuvvetlisin ama kuvvet hak değil Bakımsızlıklarla göçüp gitmiş bir cihan. Mevsimler soğumuş, sular azalmış, Buğday, Selçukllerden kalan başak değil.
Parça parça yarılmış öküz ardında. Parmağı üç pare, tırnağı ak değil. Utanır elin ayağın, Korkarsın yadından görsen, Eli el değil, ayağı ayak değiL
Muhlp DIRANAS madiğimiz, bilmediğimiz yerdir. Gerçi kıyı, Kızılırmak kıyısı! Köprülerinden geçenlmez, suyuna üşüp hnğıılnnınımız, derinliklerinde ruhları yüzen gelinlerimiz, gölcüklerinde yıkananlarımız var. Var ama, bu kadar bizim olan Kızılırmak kıyılarında vatan ve insanlık ûdına, geçmişimiz, günü miiz, geleceğimiz adına keşfedl-lebllecek bir de cihan var kİ, onda seyran edebilmek için, ne çare, bir lıüyük şairin kılavuzluğu gerek. Bu kılavuzun bizim nesilden bir şair oluşu öğüncümüzdür. Haydi, Fazıl Hüsnü Dağlarca, tak mucizeli kanatlan kısır muhayyilemize, al götür bizi bir an önce «Kız ırmak kıyılan» (1) ındakl yüce ve mahzun ülkeye; gerçek vatanımıza:
İnönü armağanı »anut bölümü jürisine
Gün doğar, tarla kuşlan uçuşurlar, Ağır bir aydınlık, bildiğin şafak değil Öyle dalmış ki asırlar süren uykusuna, Ü yandırma
Uyanacak değil
Dertle, sefaletle yüklü,
Siyah leşlerle kararmış, berrak değil Çağlayan ne,
Akan kim,
Kızılırmak değil.
Kardaş, görmüyorum ama hâlâ duyabiliyorum. Geçmiş zamanlar geleceklerden parlak değil. Vakte şahadet edercesine yükselmiş,
Akşam parıltısından, bütün zaferler üzerine. Dağlar dalgalanmakta, bayrak değil.
D. Parti Çubuk İKTİBASLAR İlçe kongresi
Çubuk İlçe D. Parti kongresi 80 delege delege ve yüzlerce Demokrat dinleyici, Ankaradan gelen 11 idare kurulu üyesinden Hamdi Bulgurlu, Avukat Bekir Turna ve Mustafa Yalım’ın iştirakiyle yapılmıştır.
flçe İdare krulundan Osman Bal cı tarafından delegelerin yoklamasını müteakip kongre açılmış ve başkanlığa Hamdi Bulgurlu, ikinci başkanlığa Avukat Bekir Turna ve kâtipler seçildikten sonra Atatürk’ün aziz hatırası için tazim sükûtu yapılmış ve müteakiben ilçe idare kurulunun geçmiş seneye ait faaliyet raporu okunarak ittifakla kabul olunmuştur.
Dileklerin tesbitine geçilerek de-legelerden Nuri, Haşan, Yakup, Osman, Kâmil, Haşim, Mehmet, Haşan, İsmail ve tir “k söz alarak konuşmalar yapmışlardır.
Müteakiben Hamdi Bulgurlu, yeni seçim kanunu İyi olmakla beraber partili arkadaşların dikkatli davranması lâzımgeldiğlnl, kanunda seçime hile ve fesat karıştıracak olanlar hakkında çok ağır cezalar bulunduğunu söylemiş ve müteakiben Ankara Genel Meclis faaliyetinden bahsederek köylere yapılan yardımların ezcümle çeşme, mektep, yol ve Ziraat Bankası tarafından kredi mukabilinde yapılan yardımlarla Marshall plânı gereğince Amerikanın Türk milletine yaptığı yardımın C. H. P. ce istismar e-dilmekte bulunduğunu milletten a-iınan vergilerle yapılan âmme hizmetlerini C. H. P. nin kendi kesesinden yapılmamış bulunduğunu bunların ancak yine halktan alınan vergilerler yapılmakta bulunduğunu söylemiş, hayat pahalılığı, mektep meseleleri hakkında uzun izahat vererek Demokrat Partinin bu işleri ele alarak köylü vatandaşlar için bir yük teşkil eden köylerdeki mektep yapım işlerinin düzenleş-mekte bulunduğunu ve yine Demokrat Partinin ele aldığı seçim kanununun değişmiş ve Orman kanununun da değişmek üzere bulunduğunu söyleyerek sözlerine nihayet vermiş ve sürekle alkışlanmıştır. Bilâhare 6eçime geçilerek İlçe idaer kurulu asil üyeliklerine:
Muhittin Eren, Fahri Olcay, Yahya Arabacı, Haşan Tıra, Yaşar Tü-zün, Abidin Yılmaz, Osman Balcı, seçilmiş ve yedek üyeliklere de Ahmet Saçkesen, Ahmet Acele, Şeref Yılmaz, Mustafa Gökmen, Raşlt özgün, Alişan Gökmen, Ahmet Kök sal seçilmişlerdir. .
I

(1) «Yüzel» dergisinin Şubat 1950 tarihli ve 2 numaralı
sayısından.
bareme tabi tutulacak
Tesadüfen keşfedilen
bir san'at skandali
Mareşal Göring’i kandıran ressam
polis gözü altında yeni bir Varmeer taklidi yapmıya zorlamak! Bu yedinci resim adamın gerçekten eski üstatları kopye etmiye muktedir o-
jİ 945 Mayısında, Hermann Gö*
İring’in çalınmış sanat eserle-
™ rinden mürekkep paha biçil-
mez haznesi bir yeraltı deposunda ... _________...______„_________
keşfedildiği vekıt müttefik uzman- lup olmadığını isbat edecekti.
I lan Almanya’ya koşmuşlardı; sanat1
? eserlerini inceleyip bir rapor ha-zırlıyacaklardı. Avrupa'nın hemen bütün galerilerinden aşırılmış, 1200 ................7 asrın ünlü Hollanda
İbret alınması lâzım gelen bir hâdise
ksak giden İşlerimizden blri-sİ de vergi tahsil usulüdür. Bugüne kadar, bundan şikâyet e dilmiş, hikâyelere mevzu olmuştur. Kimi zaman komik, kimi zaman trajedik sahnelerin meydana gelmesine sebep olan bu usul, hakikaten çok iptidaidir. Kanun fevkalâde elâstikî olduğundan, jş memurun dirayetine kalmakta ve bir sürü pürüzler ortaya çıkarak halkı meccanen senelerce uğraş tırmaktadır.
Bu mevzuda, ibretle mütalea e-dilebilecek bir vak’ayı anlatmaktan geçemiyeceğiz.
Bir değirmenci, günlerden bir gün oturup dururken, bir ihbarname almış, İhbarname bugüne ka dar verilmlyen muamele vergisinin derhal ödenmesini bildiriyor-muş. Adamcağızın gözü rakama ilişince, tüyleri diken diken olmuş. Çünkü istenilen para yekûnu tamam yirmi yedi bin küsur Ura 1 mlş, Değirmenci düşünmüş taşınmış, dört beygirlik bir motörü olduğunu, buna nazaran da muamele vergisinden muaf bulunduğunu hatırlamış, soluğu mal müdürlüğünde almış, her ne kadaı İtirazda bulunmuş İse de dini ete-- --1 memiş ve nihayet İtiraz komlsyo nuna başvurmak mecburiyetinde kalmış.
Nihayet İş anlaşılmış, meğerse oradaki tahakkuk memuru, değirmenciye alt bir beygiri motörün üstüne bindirerek değirmenin beş beygir kuvveti İle çalıştığım kabul etmiş ve beş beygirlik motör-lerin de muamele vergisine tâbi olduğunu kararlaştırmış ve ceza lı olarak tarhiyatı yapmamış mı?
İş bu raddeye gelinceye kadar adamcağızın çektiği sıkıntıyı göz-önüne getirin. Ettiği masrafları (bir hesap edin? Sonra, bu kadaı zarar ve ziyana, girmesine mukabil, hiç bir yerden hiç bir şey talep etmeğe hakkı olmadığını düşünün! Bilmem ama, buna iyi bir usul denebilir mİ?
Temamiyle hakikat olan bu vak’a gibileri çoktur. Her gün bunun gibisiyle veya benzerleriy le hepimiz karşılaşmaktayız!
Seçim, telâşı arasında belki şimdilik bir şey yapmağa İmkân ibu-lunamıyacaktır, lâkin müsait bir zamanda şu işin de bir çaresine bakıp, vazifeliyi de, mükellefi de rahat ettirmenin bir yolunu bulsak çok İyi olacak!
Hikmet YAZICIOĞLU
göre, «Tek ciddî engel boyalan karıştırmak İçin harç gibi kullanılan yağdı. Modem ressamlar bunun için bezir yağı kullanırlar, halbuki bezir renkleri ne kâfi derecede sertleştirir, ne de zamana dayanır. Çok şükür kİ, eski bir el yazmasında Vermeer’in kullandığı yağın tarifini buldum. Onu ben de kullandım ve gördüm ki benim renklerim de her türlü alkol tecrübesine dayanabiliyor.,
Van Meegeren’in kendi Vermeer'l için tesirli bir sahne, İsa'nın Emmaus da müfritleri için ekmek parçalama daki garip müdafaasına başladı. İstediği araç ve avadanlıklar kendisine sağlanarak büyük bir atölyeye tıkıldı.
Kendisini ziyaret eden bir dostu-sahnesini seçti. Yorulmak bir gayret ve hiçbir şeyi kaçırmaz bir dikkatle yedi ay bu resim üzerinde uğraşta. Karısı bile maksadının ne olduğunu bilmiyordu. Eser tamam olunca onu bir kerre daha sıkı bir muayeneden geçirdi. Yüzdeki çatlaklara varıncaya kadar herşey tamamdı. Vermeer’den önceki zamanda boya tabakası uzunluğuna ayrıldığı halde, Vermeer’in eserlerinde çatlamalar ufak, zincirimsi atlamalar şeklinde oluyordu. Oun için Van Meegerin yapma çatlakları da, eski
| Van Meegeren böylece 1946 yıhn-' na ressam şöyle diyordu «Doğrusu işim hiç de basit değil, boyalan pek beğenmediğim gibi, yetesiyle düşünmek fırsatı da bulamıyorum; çalışırken omuzumun üstünden bakarak huzurumu kaçınyorlar. Amma ne de olsa muvaffak olacağım.»
Tablo şekilleniyordu: Geniş bez üstünde altı figür; mabette Isa çocuk ceıjıaat büyükleri önünde! Vermeer’in bütün farik alâmetleri mevcuttu: Mavi ile sarının insanı şaşırtan zengin kademelenişi, teknik incelikler, fırça darbeleri. Gerek dış görünüş, gerek materyal bakımından eser kusursuzdu. Bez 17 ci asrın bezi, renkler ayni kuvvette yanan Vermeer renkleri, porsuk kılından fırçanın çektiği çizgiler yine üstada has 17 inci asır çizgileri idi.
Nihayet 1947 sonunda eksperlerin raporu üzerine Meergeren kalpazanlık suçundan hüküm giydi İse de, ayni yılın sonunda kahrından ve altmışlık çökmüş bir ihtiyar halinde öldü gitti; doğrusu garip bir tarzda -----(.----»---------------------,----
beraet etmişti. Yaşadığı son haftalar I üstadın tıpkısı olmak üzere yapıl-da acı bir teselli şeklinde, fakat mış ve mutfak ocağı üstünde sert-şeksiz olarak biliyordu ki, garip ve . leştirilmlştl.
ikiz hayatında bir türlü tanımadığı Vermeer’in hayatı hakkında bil-l^biliyetlni bütün dünya görmüştü. | diklerine dayanarak, «keşfi» için bir Hana Van Meegeren daha ilk okul'tarlhi hikâye uydurdu. Üstadın balsıralarında iken resme karşı büyük | y.an talebeleriyle işbirliği ettiğini* bi-1930 bir ber, ________________________________
aristokrat çevrelerinden ve Riviera-da yerleşen Amerika milyonerlerinden portre siparişleri alıyordu. Tam o sırada Hollanda ressamları ve tenkitçileriyle çatışmaya başladı. Onlar Van Meegeren’in dikbaşlılığını, acı dilini ve fazla kazancını hazme-demiyorlardı. Satılık bazı HollandalI tenkitçiler kendisine sokulup, - _
münâsip bir ücret karşılında elve- { onu satışa çıkarmadan önce Hollan-rişli yazılar yazmayı teklif ettiler- danın seksenlik sanat eksperi. Dr. se de Van Meegeren şiddetle reddet- Abraham Bredius’a başvurdu. İhti-ti. Onun üzerine adamlar kendisin- [ yflr adam halâ birisi tarafından
■ ' ■ ■ ■ fikri sorulduğuna mağrur, bulanık
gözleriyle eseri şöyle bir süzdükten sonra «Halis» olduğuna dair yazılı bir belge verdL
1937 sonunda kimyevî usuller ve ışınlar eseri muayene eden sayın nyıe Karşuaştıraı ve sonunda ver- ı Koy™11 müzesi de onu «halis» bul-meer’de karar kıldı. Niçin Vermeer , MeTı’
de, başkası değil? Diye sorulduğun I ° hQ’r,o°l «"»i-
da! Çünkü ona hayrandım ve üslûbunu kendine en yakın buluyordum. Hem onun hayatı o kadar az biliniyordu kİ, yeni bir Vermeeıin keşfi akıllara daha kolay yatacaktı,» cevabını verdi.
Eser modem teblî İlimlerin tahlil metoduna dayanabilmeli idi. Eksper. 1 ler renklerin alkole karşı tepkisini sınarlar, boyaların kimyevî terkibini öğrenmek için cilt altı enjeksiyon tecrübeleri yaparlar, bezin enfraruj ve röntgen ışınlariyle fotoğrafını alırlar ve üst tabakayı kuvars lâmbasiyle aydınlatırlardı. Van Meegeren bütün bu ihtimalleri hesaba kattı.
Eline geçirdiği o asra alt el yazmalarından Vermeer’in ne biçim boyalar kullandığını meydana çıkardı. Üstat meselâ san boya olarak kauçuğa benzer bir reçine kullanmıştı. Öğütülmüş taşlardan lâbisla-zuli denilen bir mavi, kurşun beyaz I yerine de tutya beyazı kullanmıştı. Gerçek bir labislazuli mavisi elde etmek için tek bir tüpe bir etek para veriyordu. Sonra anlattığına
• ■ . . , • . ouıun gaıenıer.
bir çok delegeler tabİQ lçinde „______
amalar vaomıslar- re3ganu Jan Vermeer’in imzasını ta-I şıyan «İsa Peygamberi ile hiyanet eden zevce) taplosu gibi parlak inciler de vardı. Eksperler bu son tablo ile zamanımızın en acayip sanat kalpazanalnndan birini keşfedeceklerini akıllarına bile getirmiyorlardı; Gerçekten bu tuhaf bir azizlikten doğmuş, 3000000 dolarlık muazzam bir ticaret dalaveresi idi.
Şkandalın hortlamasına sebep Göring’ln bu tabloya sahip olması değildi, onu çalmamış olması idi. Gâyretli bir HollandalI eksper Gö-ring’in hususî muhaberelerini karıştırarak büyük tablonun bir buçuk milyon gulden’e Göring’ln sanat tellâlı Walter Hofer’e Amster-dam’dan satıldığını meydana çıkardı.
Bir Vermeer’in düşmana satılmış olması HollandalIlar için «işbirliğinin en çirkini İdi. Çünki Vermeer’de Rembrand gibi millî kahramandı. Hollanda'da sayısız caddeler onun adım taşıyor, eserlerinin kopyası en yoksul evlerde bile asılı duruyordu.
Keşfinden fena halde öfkelenen HollandalI eksper tabloyu aldığı gibi memleketine koştu. Eseri Gör ng-in adamına satan kaçmıştı, fakat no-1İ8 onun bu resmi Reinstra adındaki komisyoncudan aldığını öğren mlye muvaffak oldu. Sorguya çekilen komisyoncu İse, onu kendisine bırakanın HollandalI ressam Hans-van Meergeren olduğunu haber verdi.
Van Meergeren zengin bir adamlı, birçok evleriyle iki tane lokantalı misafirhanesi vardı. O bu serveti altı tane büyük Vermeer tablosu satmak suretile edinmişti. Bunlardan beş tanesi Haag, Roterdam ve Ams-terdam müzeleriyle koleksiyoncularına satılmış, altıncısı olan «İsa ile hiyanet eden zevce.yi de Göring almıştı.
İtirafını protokola geçirdiler. O 1937 ile 1943 arasında 6 tane Vermee-re maydana getirmiş ve bu taklitlerden 8 milyon Hollanda guldeni kazanmıştı. Tabloları muayene eden sanat tarihçileriyle bilginler hep aldanmışlar, ayrıca bir şürü Avrupa ve Amerika tenkitçisi bu sahte Vermeer’leri ballandıra ballandıra övmüşlerdi. Sanık ressam eski üstatlarla boy ölçüşebileceğini isbat ettiğini söyliyerek böbürleniyor, bunu bir türlü kabul etmek istememiş olan tenkitçilere (eşek!) diyordu.
Van Meergeren’in ifadesi doğru çıkarsa o bir «işbirlikçi» değil, sadece bir «sanat kalpazanı» durumuna düşecek, fakat bundan da milletler arası bir takım meseleler doğacaktı. Hollanda’nın ileri gelen eksperleri davet edildi. Adamlar korku ve öfke ile dolu idiler, fakat bir kerre gerçek Vermeer diye hüküm-lendirdikleri eserin yine «gerçek» olduğunu oybirliğiyle iddiadan vazgeçmediler. Çünkü bütün haysiyetleri ve hattâ sanat adamı olarak varlıkları eserin gerçek olup olmamasına bağlı idi.
Bütün Hollanda, -basın, kahveler ve evler- meselesinin tartışmasiyle
heves duymuştu 1920 ile arasında, henüz önemli şöhreti olmamakla bera -1930 dan sonra Londranın
liyordu. îtalyanlar «Emmausta İsa» motifi ile uğraşmışlar ve yaptıklarını alıp memleketlerine götürmüşlerdi. İhtimal Venneeride bir (Em-maus’da Isa» yapmış ve bilmediğimiz bir tarihte İtalyaya seyahat etmişti. Mükemmel! Bu yeni Verme-er İtalyada keşfedilmell İdi. Bir dostu tarafından dikkati çekilen Meegren gidip eseri oradan satın alır ve başkasına satardı.
Dedi ve dediğini de yaptı. Eser-ni alıp Mmisterdam’a götürdü, Fakat
KUDRET GAZETESİ SAHİP VE YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ TEVKİF EDİLDİ
Bundan bir müddet evvel Kud ret gazetesinde çıkan bir karikatür Cumhurbaşkanına hakaretâmiz mahiyet taşıdığından savcılık bu gazetenin sahip ve yazı işleri müdürü Nail Ataer hakkında takibata geçmişti.
I Evvelki gün savcılığın tevkif is-| temesine mukabil sulh ceza mahke-’ mesi tevkifin yersiz olduğunu iddia ederek serbest bırakmıştır.
Savcılık mahkemenin vermiş ol-[ duğu bu karara itiraz etmiş ve ev-i rak bir üst mahkemeye gönderilmiş tir.
| Aynı gün dosyayı incellyen dördüncü asliye ceza mahkemesi Nail ' Ataerin tevkifini lüzumlu gördüğün . den gıyabi tevkif karan vermiştir.
Dün Nail Ataer adliyeye getirilerek kendisne karar bildirilmiş ve - akabinde de cezaevine gönderilmiş-. tir.

de tutar yer bırakmamaya azmettiklerinden, o da 1936 da hasımlann-dan öç almıya karar verdi.
Kurnaz manevrasına büyük bir dikkatle hazırlandı. Eski üstatları taklit kabiliyeti bakımından blrbi-riyle karşılaştırdı ve sonunda Ver-
Tasarıya göre er ve onbaşılar
15 lira aslî maaş üzerinden her türlü haktan istifade edecekler
Aldığımız malûmata göre 1861 sa- _____________________M_
yılı kanunun 19 uncu maddesinin haddi 52 kabul edilmiş olduğu vü-değigtlrilmesi ve bu kanuna bir cutlarmdan âzçmî madde eklenmesi için İçişleri Ba- j ne alınarak temditll er ... kanhğınca bir kanun tasarısı ha- ■ için yaş haddi 48 kabul edilmiş ve zırlanmıştır. v"’ t—----
Önümüzdeki günler dr e Büyük rinde düzenlenmesi
Millet Meclisine sevkedilecek olan ■ müştÜr
tasarı şudur: -----7--,— —------
Jandarma muvazzaf hizmetini ya göre temditli jandarma onbaşı ve
pan temditli onbaşı ve erlerin yaş ey erine ve ailelerine harcırah ka- „ . - -------- — ------
hadleri dolunca 1861 sayılı Jandar- gereğince harcırah verilir. I yükte hafif pahada ağır olan bir
• - ’' ’ ı- 1 kanunun 6, 7, 8 ve 4598
sayılı kanunun 7 .inci maddeleri bunlar hakkında da uygulanır.
Bunların kanunen izinli ve hava değişiminde bulundukları zaman-e ve istihkakları kesil-
bilecekleri polis memurları için yaş
cutlanndan âzami İstifade gözönü-
, .... ----1. ^r ve erbaşlar
• için yaş haddi 48 kabul edilmiş ve bu kanun tasarısının bu esaslar üze-
15 YAŞINDA 5 HIRSIZLIK
, Dün şehrimizde 15 yaşlarında bir Yeniden hazırlanan bu kanuna [ çocuk beş hırsızlık suçu ile yakala-Köre temditli iandarma nnhacı va ■ narak adliyeye teslim edilmiştir.
Ergun Güler ismindeki bu çocuk
I
ma kanununun 10 uncu maddesi yarınca yalnız 300 lira ikramiye ve- . rilmekte ve başkaca bir hak tanın- i mamaktadır.
Bu hakların temditll jandarma I ıaş©
onbaşı ve erlerine de teşmili gerek-'--
mektedir. Çünkü jandarmalık hiz- I metini meslek edinmiş yıllarca yıp-1 ranmış aile ve çocuklarının maişetini sağlamaya çalışmış hayat boyunca başka bir iş tutmamış olan bu gibilerin mükâfatını almakta ve barem derecesine dahil olan diğer memurların sahip bulundukları haklardan mahrum kalmaktadırlar. Memleketin her tarafında ve en u-zak karakollarda devlet otoritesini temsil eden ve didinen ufak maaşlı onbaşı ve erlerin 15 lira aslî maaş Üzerinden yolluk çocuk zammı doğum ve ölüm zamanında kanunen izinli ve hava değişiminde bulundukları zamanlarda iaşe istihkakından ve Ankara mesken tazminatından faydalanmalarının eşitlik esasına uygun olacağı pek tabiidir. Ancak 1861 sayılı Jandarma Erat kanununun 2 inci maddesinin C fıkrası gereğince 28 yaşıdı doldurmamış olanların da jandarmaya alına-
mez.
çok hırsızlıkları yapmış ve muhte- ve evler- meselesinin tartışmasiyle lif dükkânların kapılarım delerek I meşguldü. Tartışma salgını çacubak lççeri girmek suretiyle açmış ve j Londra’ya, Paris’e, Roma’ya, Nev-blr hayli para çalmıştır. york'a bulaştı. Hollanda makamla.
Beş hırsızlıktan sanık Ergun Gü- n meseleyi har yandan enine böler dün ilk sorgusunu müteakip tev- yuna çekiştiriyordu. Sonra bir me-kif edilmiştir. I mur şu teklifi yaptı: Van Meergern’l
maaıa tereaauı eımeaı ve ıvıeege-ren’e haznesi için yanm milyon gul-' den ödedi. 1938 Eylülünde eser 450 tane başka Hollanda şaheseriyle birlikte kraliçe Wilhelmina'nın cülus yıldönümü münasebetiyle açı-' lan sergide göz kamaştırdı. Haag-dan, Londra’dan, Paris’ten üşüşen tenkitçiler bu sanat mucizesini ön-| lerine aldılar. Hayranlıkları o kadar büyüktü ki Vermeer etrafındaki salon döşemesini, cezbe hallerinde ayak gürültüsüyle taciz edilmemek ı için,halı ile kapattılar. Birçok tenkitçiler heyecanla bunun en İyi Vermeer olduğunu yazdılar.
Gelecek yıllarda yeni Vermeer kalpazanlıkları olup olmıyacağını kimse bilemez Meegeren öldü, fakat bahtsız davası halâ dünyanın sanat merkezlerinde şiddetli tartışmaların konusu olmakta devam ediyor. Mü-
• dafaacılar onun hiçbir Vermeer tak-: lidi yapmadığını, sadece Vermeer üs-
• lûbunda yeni sanat şaheserleri ya-
• rattğını ileri sürüyorlar. O «yaratıcı
I taklibe suç demek $aiz değildir,
o da bir sanattır. Bu formül kabul edilirse, Van Meegeren’i bütün zamanların bu alanda en büyük usta-ı 1 arından bir saymak zorundayız.
Mesut bir nişan
Akay Kitabevl sahibi Enver' Akba ile Edibe Ddı?in nişan merasimleri dün akşam İki tarafın akraba ve dostlan huzurunda yapılmıştır.
Tar af ey İn e saadetler dileriz.
i1
Martine, şu anda, Mr. Crabbin-den yakasını kurtarmak, ayrıca da bir hafta bedavadan yiyip yatmak lçhı her teklifi kabule hazırdı. Rollo’ya gelince, yani ikinci şah riyetine, onun için bir kadeh içki, bir kadın, her hangi bir zevk çeşidi olsun da ne olursa olsundu; her zaman, her teklife evet denıl-yet hazırdı. Bu durumda her İkisi birden, yani Riilo-Martins, ağızlarında tuttukları mendilin İçinden:
— Hayhay, hayhay, diye cevap verdiler.
— Affedersiniz Mr. Dexter, dişiniz mi ağrıyor? Çok iyi bir diş çl tanırım; hemen...
— Hayır, birisi yumruk attı.
— Ne diyorsunuz? Yoksa sizi soymâk mı istediler?
— Hayır, bir asker vurdu. Albayının gözünü patlatmak niyetin-deydim de.
Mendilini çekip patlamış uda-ğını Crabbin’e gösterdi. Sonradan söylediğine göre, Crabbin’ln şaşkınlıktan adetâ dili tutulmuş. Mar tiııs, büyük muasırı Benjamln DeKter’ln hiç bir eserini okumamış olduğu için, Crabbin’ln bu hayretini anlayamıyordu? değil okumak, romancının İsmini bile
Yozan t Groham Greene
İlk defa duyuyordu. Ben de Dex-ter’in hayranı olduğum için, Grab bln’ln İçine düştüğü şaşkınlığı tabii buldum. Bir üslüpçu olarak Doxter, Henry James ayarında bir romancıdır; hatta kadın ruhunu tahlilde ustasını da geçer. Olsa olsa biraz anlaşılması gçtür.
— «Santa - Fe’niıı münzevî bü-varisl» adlı bir kitap okudunuz mu?
— Hatırlamıyorum. Okumadım, zannederim.
— Bu münzevî süvarinin, diye devam etti Martlns, Lost Claim Gulch adında bir kasabanın Şerifi tarafından öldürtülmiiş bir ar kadaşı vardır. Kitap, bu gencin arkadaşının intikamını almaya kadar Şerifi nasıl takip etliğini hikâye eder.
Crabbin:
— Sizin kovboy romanları oku yacağınız hiç aklımdan geçmezdi,
— & —
Mr. Dexter.
Martlns, «Fakat ben kendim kovboy romanları yazarım, diye atılmak lstiyen Rollo’yu zor zaptetti. Onun yerine Martlns:
— İşte ben de bu Albay Callag-han’ı, ayni şekilde takip edeceğim, dedi.
— Hiç bu inimde birini tanımıyorum.
— Harry Llm’l tanıyor muşu nuz?
Crabbin biraz çekingen bir cevap verdi:
— Evet, dedi, fakat şahsen tanışıklığımız yoktur.
— Öyle mi? Benim en aziz arkadaşımdı.
— Ne diyorsunuz? Demek, demek... hiç ihtimal verilmezdi ki, edebiyatla yakından İlgisi olsun.
— B6ûlm dostlarımın hiçbiri-
Çeviren ı Kırdonoğlu —
nln edebiyatla alış-verişi yoktur.
Crabbin’ln gözkapaklan, bağa gözlüklerinin arkasında sinirli ı sinirli kapanıp açıldı. Sonra bağ-
i daştıncı bir tonlar
— Mama fi, tiyatroya maraklı idi, her halde dedi, ahbaplarından bir aktris Enstitüdeki Fransızca erlilerine devam ediyor. Bay Llm bir defa mı, iki defa mı gelip kendisini Enstitüden almıştı.
— Genç mİ, yaşlı mı?
— O, iki o yani: Oo, genç, çok genç. Fakat, orta derecede bir aktris, bana kalırsa.
Martlns. mezarın başındaki, el lerlnl yüzüne kapamış, genç kadım hatırladı.
— Herry’nin bütün arkadaşlarını tanımak İsterdim, dedi.
— Konferansınıza gelir her ha! , de.
. — AvusturyalI mıdır?
— Kendiri AvusturyalI oldu-
ğnnu iddia ediyor, ama zamuma kalırsa Macar. Josephstadh’da çalışıyor. Bay Liın-iıı hüviyet tezkeresi işinde ona hayli yardım et mlş olması pek mümkün, hattâ muhakkak. Scbmldh diyorlar, An-na Schmidt Schmidh isimli genç bir İngiliz aktrisi düşünebilir misiniz? değil mi? Hele güzel de o-lurea... Bu isim be&lik isimlerden bana kalırsa; hakiki adının bu olmadığı muhakkak.
Martine, Crabbln'den alabileceği kadar malûmatı almıştı. Fazlası çıkmaz ondan, diye düşündü. Yorgunluğundan bahsederek, a-danun verdiği on lira değerindeki işgal parasını da cebine atarak odasına çıktı. «Ne kolay para kazanılıyor burda,» diye düşündü: Bir saat içinde en aşağı 12 lira, âlft!.
Yorgundu, yorgunluğunu, ayak kabılannı bile çıkarmadan uzandığı yatağının üstünde daha iyi duydu. Bir dakika sonra, Viyana-dan uzaklarda, sık bir orman için deydi. Topuklarına çıkan bir kar üstünde yürüyordu. Karanlık a-ğaç kuytularından bir baykuş öttü. Martin# birdenbire kendirinin (Devamı var)
TÜRKİYE JEOLOJİ
KONGRESİ KAPANDI
Memleketimizin jeolojisini ilgilen diren İlmî ve ameli konularla üç gündenberi D. T. C. Fakültesinde çalışmalarına devam eden jeoloji kongresinde dün sabah Yusuf Zen -ğinoğlu Türkiye kromit yatakları, Doç. Dr. i. Yalçınlar Türkiyenin vol kanik teşekkülleri, Dr. Mehmet Top-kaya siyah mikanın potaslı gübre olarak kullanılması ve Türkiye için ehemmiyeti ile glstî serpantinlerde kromit araştırmalarını güçleştiren bazı olaylar hakkındaki özel tetkik konularını öçıklıyarak elde etnikleri önemli ve alâkabahş sonuçlan be lirtmişlerdir.
Bundan sonra Dr. Toğan Onay projeksiyonla Türkiye zımparaların da enteresan tekstür tipleri ve boksitle mukayesesi hakkında izahat vererek yeni buluşlannı kongreye anlatmıştır. Nihayet Doç. Dr. Enver Altınlı bir jeoloji enstitüsü ders prog ramı üzerindeki ve Birleşik Ameri-kadaki özel müşahedelerine dair teb Liğini okuyarak jeoloji tedrisatında yeni bazı görüşler ileri sünnüştür.
Gelen bazı önergelerin tetkiki i-çin öğleden sonra da toplanan kongre amme menfaatlerine hâdlm demek olarak memlekete hizmet yolunda yapılması derpiş olunan ve tatbikî jeolojiyi ilgilendiren çeşitli konular üzerinde cereyan eden müzakereler sonunda bazı kararlar İttihaz olunarak bunların tahakkuku l-çin yönetim kuruluna yetki verilmiş ve bu suretle kongrenin çalışmaları nihayet bulmuştur. İstanbul dan ve diğer şehirlerden gelen delegeler kongrenin semereli mesaisin den memnun olarak dün Ankaradan ayrılmışlardır.
Devren satılık
İtfaiye Meydanı, Temmuz Sokak, No. 6-B Bakkaliye dükkânı devren satılıktır.
Müracaat: Tel: 11272
Demokrat Parti Ankara ll İdare Kurulu Başkanlığından
İl', kongresi 12/3/19Ö0 Pazar günü saat 9 da Gar gazinosunda yapılacaktır. Sayın delegelerin tegrifleri rica olunur.
Kiralık
2 oda bir hol ve müştemilâtı Cebeci, Dikimevi üstü Harltı Nirengi noktası karşısı Taylanlar apartmanı,
3. daireye müracaat. (841)
^Ingiliz seçimlerinden
Bir inceleme laboratuarı
Amerikan-Macar
münasebetleri
Ethem İzzet Benice
FELEK
objektif realitesi
Serbest Fıkra
ADYO*TELEFON-TELGRAF HABERLER
*
Yağma mı var ?

Bir şımarıklığın
■k
Söyleşi değil de yazlaşı
L
Amerikada grevler devam ediyor


sonra
I ngiliz seçimleri, İşçi Partisi-■ nin galebesiyle neticelendi fakat muvafakiyet pek parlak olmadı. İşçiler. Muhafazakârlar karşısında ancak hafif bir üstünlük temin edebildiler.
Filhakika, zayıf da olsa, sağlamış olduğu çoğunlukla İşçi Partisinin iktidarda kalmasında hiç bir kanuni mahzur yoktur, lâkin bu kadar rakik bir muvazene içinde, İngiliz hükümeti gibi, en cesur bir sosyalizm tecrübesine girişmiş bulunan bir hükümetin müessir bir faaliyet gösterebilmesi zor olacaktır. Zira, bilindiği gibi, İngiliz İşçi Hükümeti, 1945 seçimlerinden sonra iktidara geldiği gündenberi, memleketin bün yesinde «Kansız ihtilâl» diyebileceğimiz ölçüde değişiklikler yapmağa koyulmuş ve bunların bir kısmını tamamlamış fakat diğer bir kısmını bitirememiştir. Muhalefet, iktidar partisinin bu faaliyeti ve teşebbüslerde ilgili masraflardan ve yüksek vergilerden şikâyetçidir. Şimdi Muhalefet Partisi de hemen hemen iktidar partisi kadar saylavlığa sahip bulunduğuna göre, memleket umumî efkârının yarısı hükümet icraatını tasvip etmiyor, demektir. Bu vaziyet dahilinde, beş fazla, on eksik oyun sağlıyacağı iktidarla hiç bir hükümet, millî hayatın temellerine kadar tesir eden ve ilerisi için bir takım avakip doğuracak icraata girişmek cesaretini kendinde bula-
Buna mukabil denebilir ki, bu çoğunluk esası demokThsMİerin ezelî derdidir. Reyiam, hiç bir zaman hiç bir hükümete mutlak mânada temsili bir mahiyet sağlıyamaınış-tır. Daima iktidardaki partiye muhalif vatandaşlar bulunmuştur. Bunların az veya çok olmalarının nazarı itibara alınmaması lâzımdır. Çünkü bu, o kadar nisbî bir ölçüdür ki, iktidar partisi muhalefete karşı kaç saylavlık derecesinde bir üstünlüğe sahip olduğu zaman karar almak durumundadır da, ne zaman değildir? Meselesini ortaya çıkarır ve bittabi! bu meseleyi kesin surette halletmeye imkân yoktur. O halde, 1 saylav fazlasiyle de olsa, hükümetin meşru, ve aldığı kararların muteber ve umumî efkârın rızasına uygun bir surette alınmış olduğunu kabul etmekten başka bir çare yoklu "
Bu tarzı cak nazari
kavrıyabilir.
Alaimi - sema altından...
İşçiler Birliği dâvâ ediliyor
Neıvyork şehri kömür kıtlığına karşı stok yapıyor
Londra Radyosu, 25. (Basın - Yayın) — Amerikan federal mahkemesi, maden amelesi birliğinin Pazartesi günü yargılanmasını emretmiştir.
Bunun sebebi, çalışmaya avdet etmeleri için verilen emri maden amelesinin reddetmiş ve böylece mahkemeyi istihfaf suçunu işlemiş olmalarıdır.
İşçi birliği başkanı Lewis’in ameleyi çalışmaya avdet için iknaa çalıştığı ve bu suretle işçi birliğinin grevin devamından mes’ul olmadığını zikreden bir talepnamesi de reddedilmiştir.
Dün akşam başkan Truman Pazartesi günü memleketin her tarafında başlayacak olan demiryolu grevinin önüne geçmek için harekete geçmiştir.
Başkan Truman, 250 bin amele ve memuru temsil eden iki birlik arasında çalışma farkları üzerinde çı-
Ahceson komünist idarelerini tenkit etti
Londra Radyosu, 25 (Basın - Yayın) — Amerika dışişleri bakanı Acheson dün akşam demeçte bulunarak, Amerikan tebası Vogeler ile İngiliz tebası Sanders’in Maca-ristanda cereyan eden yargılanmaları ve mahkûmiyetlerinin, Doğu Avrupa komünist idarelerinin, Demir Perdeyi geçilmez bir hale getirmek için tatbik ettikleri programın bir neticesi .olduğunu söylemiştir. Acheson, bu hükümetlerin, büyük halk kitlelerinin batı ile temas ümitlerini kırmak istediklerini, buna karşılık Amerikan hükümetinin, Yugoslavya’ya yardımda devam edeceğini, zira bu memleketin hâlâ Sovyet baskısına mukavemet ettiğini söylemiştir.
■ e muhalefetle bazı noktalar da uyuşmadan icrayı hükümet etmesi mümkün olmadığı gibi meşru da sayılamaz. İktidar partileri üzerinde, umumi efkârın mevcut muhalefet ölçüsündeki tesir ve tazyiki devirlere, memleketlere, medeniyet ve siyasî terbiye seviyesine göre değişir.
İşte bugün, zayıf bir çoğunlukla iktidarda kalan İngiliz İşçi Partisi, en ileri bir memleket umumî efkârının bu tazyikini hissetmektedir. Zira İşçi Partisi, kendisi kadar kuvvetli bir partinin muhalefetine rağmen, devletleştirme hareketlerine devam etmek durumundadır. Bu, onun programı ve prensibi icabı, yani kerameti vücudüdür. İşçi Partisi bu kuvetli muhalefete rağmen buna cesaret edebilecek midir? Hattâ parlâmento tekniği bakımından bu işle-ilgili kanunları tasdik ettirmek imkânını her zaman bülabslecekmi-dir?
İşçi Partisinin sönük muvaffakiyeti bütün bu meseleleri ortaya atmıştır. Bu hale bir çare bulmak için ileri sürülen teklif ve mütalealar ise iki nokta üzerinde toplanıyor: Ya bir koalisyon hükümeti kurmak, yahut da yeni seçimlere başvurmak.
Harp zamanında muvaffak olan milli birlik hükümetlerinin, daha çok sosyal icraat üzerinde duran sulh idaresi için, uygun bir esas teşkil edemiyeceği şüphesizdir. Çünkü harp zamanında aynı gayeye, yani vatan müdafaasına yönelen partildr, suih zamanında yukarda bahsettiğimiz sosyal icraat ve idare bakımından birbirlerine tamamen zıt görüş ve hedeflere sahip bulunmaktadırlar.
Bir çok kimselerin ileri sürdükleri veçhile bir kaç ay sonra seçimleri yenilemek çaresine gelince; bunun da pratik bir faydası olacağı şüphelidir. Çünkü yenilenen seçimler, meselâ Muhafazakârlar lehine bugünkü gibi veya buna benzer bir netice verecek olursa aynı müşkilât baki kalır. Ve bu kuvvetle muhtemeldir, çünkü son seçimler göster miştir ki, İngiliz umumî efkârı bütün diğer parti ve sistemleri bir tarafa bırakarak iki ayrı ve es ıslı fikir üzerinde ikiye ayrılmıştır. Seçimlerde. Liberallerin tamamen bertaraf ediimeri, KomiınMlerin i se bir tek üyelik dahi kazanama-maları, buna mukabil iki büyük p.ır tinin hemen ıııüs.ıvi bir çoğunluk sağlamaları bunun bir delilidir. Bu, aynı zamanda ciddî bir sosyal buhranın ve mücadelenin de delilidir. İngiltcrede hükümet buhranının önlenmesi, parlâmentor manevralarla kabil olmıyacaktır. Hükümet buh ram, bu sosyal kaynaşma devam ettiği müddetçe sürüp gidebilir.
Möcahif TOPALAK
Amerika, Rumen Bulgar ve Macar emvalini bloke etti
Londra Radyosu, 25 (Basın - Yayın) — Birleşik Amerika Romen, Bulgar ve Macar tebalarına ait o-lup Amerikan bankalarında bulu nan paraların dondurulmasına karar vermiştir.
We»terling Singapur’a kaçmış
Cakarta, 25 a.a. — Tarafsız bir kay naktan bildirildiğine göre, Wes-terling 21 _ 22 Şubat gecesi bir Hollanda gemisile Singapur’a kaçmağa muvaffak olmuştur. Karısı ile iki yaşındaki çocuğu ertesi gece Singapur’a hareket etmişlerdir. Bayan We6terling bayan Peter adı altında seyahat etmiştir. Ayni tarafsız kaynağa göre, Westerling ile karısı ve çocuğunu Hollanda bahriyesi yüksek subayları kaçırmışlardır.
Bayan Westerling hareketten evvel kocasının Singapur’a para ve silâh bulmağa gittiğini tekrar Endonezya'ya döneceğini söylemiştir.
kan bu anlaşmazlığın esasını araştırmak üzere bir tahkik komisyonu tayin etmiştir.
Amerikan kanununa göre, böyle bir komisyonun teşkili grevin en az ild ay geri kalmasını intaç etmektedir.
New - York stok yapıyor
New - York, 25 (Nafen- — New-York belediye meclisi başkanı De-cvey’yi kömür stokları yapmak ve fiatların yükselmesine mani olmak üzere tertibat alması için kendisine selâhiyet vermiştir.
Dewey, şahsen yapmış olduğu bir talep üzerine bu selâhiyet kendisine verilmiştir.
New - York şehri kömür amelelerinin grevi yüzünden yakacak sıkıntısı içindedir. New - York şehrinde ancak bir haftalık kömür stoku kalmıştır ve grev devam ederse ilerisi için endişe edilmektedir.
lus’un fikriyatçısı ve fıkracısı Peyami Safa büyük bir hakikati ortaya koyuyorı
— Parise muhalif olarak gidenler, Türkiyeye muvafık olarak döııüyorlarmış!
Öyleyse, iktidar partisi ııe duruyor? Mademki Avrupaya mal ihraç edemiyor, onun yerine, muhalif vatandaş ihraç etsin! Ziyanı yok. Dolarlar, Sterling’lcr gitsin, fakat C. II. P. ye taraftar gelsin!
Lâkin Parise gidenler muva, fıklarsa ki, en çok onlar gidiyorlar, onların dönüşü ne o-lacaktır? Müfrit uygun, diyeceksiniz!
Peki, ya gidenler, müfrit uygunlarsa, o zaman da hepsini sandık (başlarında vazifelendir-melidir ki bir işe benzesin! —
A. F.

Kalemlerde s ey ya ha t!
Berraklığa doğru - Yağma mı var ? - Bir inceleme laboratuarı - Bir şımarıklığın
objektif realitesi-Söyleşi değil de yazlaşı
Berraklığa doğru
Batı Almanya gözden düşüyor
Adenauer’in bir teklifi daha reddedildi
Bonn, 25 a.a. — Yüksek müttefik-konşeyi, başbakan Adanauer’in Alman demir sanayiinin yeniden teşkilâtlanması hakkındaki kanunun Alman hükümeti tarafından hazırlanmasına ait teklifini dün reddetmiştir.
Yüksek müttefik konseyi, işgal statüsü ve Petersburg anlaşmasına ve İngiliz - Amerikan askerî hükümetlerinin 75 numaralı talimatnamesine göre bu meselenin müttefiklere ait olduğunu bildirmiştir.
Bu talimatnamenin tatbik şekilleri halen müttefikler tarafından İncelenmektedir.
Bununla beraber iyi haber alan bir kaynaktan öğrenildiğine göre, müttefik yüksek komisyonu bu hususta kanun yapmak yetkisini muhafaza etmekle beraber Alman uzmanlarının noktai nazarlarım dinlemekte bir mahzur görmemektedir.
Mac Cloy Vaşington’a gidiyor
Frankfurt, 25 a.a. — Amerikanın Almanya’daki yüksek komiserine çok yakın çevrelerden öğrenildiğine göre, John Mac Cloy yakında Waşhington’a gidecektir.
Bu hususta henüz Waşhington -dan resmî bir tavzih alınmamıştır.
Yunanistanda Mürefliplar grevi son buldu
Atina Radyosu, 25 (Basın - Yayın) — Üç haftadan beri devam eden mürettiplerin grevi gece yarısından sonra sona ermiş ve sabah bütün Atina gazeteleri tekrar çıkmağa başlamıştır.
Sovyet - Macar hudud anlaşması
Londra Radyosu, 25 (Basın ■ Yayın) — Sovyet Rusya ile Macaristan arasında dün gece yeni bir sınır anlaşması imzalanmıştır.
Keşmir ihtilâfı hakkında yeni bir teklif
Londra Radyosu, 25 (Basın - Yayın) — Güvenlik konseyinin dünkü toplantısında İngiltere, Amerika, Norveç ve Küba, Keşmir hakkında-müşterek bir teklif yapmışlardır. Bu yeni teklifte Keşmir meselesinin halli için tek bir ara bulucu seçilmesi ve Hindistan ile Pakistan-ın 5 ay içinde Keşmir'deki kuvvetlerini çekmeleri istenmektedir.
Güvenlik konseyi teklifi yakında müzakere edecektir.
genel sekreterliği
Yakın - Doğu Radyosu, ( Basın -Yayın) — Mısır hükümeti Lübnan başbakanı Riyat El Sulh’dan Arap birliği genel sekreterliği kabul etmesini istemiştir.
Mısır hükümetini böyle bir teklifte bulunmağa şevkeden sebep, eski Irak başbakanı Nuri Sait paşanın Kahire seyahati sırasında şimdiki Arap birliği genel sekreteri Abdurrahman Azzam paşanın çalışmalarından memnun kalındığını ihsas etmiş olmasıdır.
Siyasî mahfillere göre, böyle bir değişiklik Arap devletleri arasındaki şimdiki duruma tesir etmeyecektir. Çünkü Haşimî Ürdün krallığı Arap birliği camiasından, güttüğü siyaset bakımından zaten ayrılmış vaziyettedir. Çünkü Büyük Suriye davasını tahakkuk ettirmek için çalışmaktadır.
Atom bombası hakkında tafsilât
Nevyork, 25 (a.a.) — Haftalık Life dergisi, atom bombasının basitleştirilmiş bir şemasını neşretmektedir. Bu dergiye göre bombanın =kal bi», hr biri .235 uranium. dan yapılmış üçgen şekline dört çubuğu-ihtiva eden iki alüminyum yarım küreden ibarettir. Bu çubuklar, birbirlerinin içine girmektedir. Raylar üzerinde bulunan ve takriben 7 kilogram ağırlığında olan yarim ki-relerden biri diğerinden bir metreye yakın bir mesafededir. Bomba infilâk ettirilmek istenildiği zaman füze raylar üzerinde hareket eden yarım kürenin diğeriyle temasa gir meşini mümkün kılar ve «uranium» 235- kütlesi o zaman zencir halinde parçalanmanın ve atom infilâkının vaki olduğu 14 kilogram ağırlığa varır.
Atom âlimlerine göre atom bombası imalinin güçlükleri, uranium 235 ten yapılmış üçgen çubukların bütün satıhları üzerinde birbirine tam manasiyle intibak ederek geçmesini teminden ileri gelmektedir. Bu intibak mikrometre ile ölçülmek te ve alelâde mekanik birleşmelerde bu intibakın inhiraf derecesi bilinmemektedir.
Bir bakıma iyi seyahat!
ün gece Operada koltuk komşum bir Bakan’dı!
Cumhuriyet devrinin sayısız nimetlerini nasıl inkâr edebiliriz! Bir koltukta hem Tekel, hem Gümrük Bakanı koskoca bir Bakan, onun yanında ve aynı hizada bir... Bir Sarıçizmeli yanyana düşmüşlerdi!
Eski devirlerde böyle bir man zaranın akla ve hayale sığar tarafı yar mıydı?
Hep aklımdan tatlı tatlı bun ları geçirerek oyunun birinci kısmı olan -Köylü Namusunu-zevkle dinledim...
İkinci kısımda «Palyaço» nun görünmesini bekliyorduk! Bu a-rada Sayın Bakan, hemen arka sına isabet eden koltuklardaki can ciğer ahbabı bir karı koca ile dostça bir muhavereye koyuldu...
Bu da demokrasinin güzel örneklerinden biriydi; görüşme o kadar tatlı ve hararetli idi ki, hani, tanımadıklarının muhaverelerini dinlemek ayıptır, dese-
I" Vazan : —-
Sarıçizmeli I
niz de alâkalanmamak elden gelmezdi! üstelik Bakanımız, gizli kapaklı konuşmuyordu, ben de hamdolsun, sağır değildim! Fakat ne de olsa, bu muhaverede Bakanın sarfettiği bir tek cümle, onun hâlâ eski zihniyette oldu ğunu açıklar mahiyette olmasaydı, burada nakletmeme hiç Ibir sebep olmıyacaktı. Sadece, aşılan bunca merhale ve güçlüklere rağmen, bir Bakaıı’m eski zihni yetini belirtmek içindir ki, bu görüşmenin bazı kısımlarını aşağıya alıyorum.
Sayın Şerafcttln Bürge, bu kış tan pek rahatsız ve şikâyetçidir; ah, şu seçimler bir bitse ve yaz gelse, diyor. Çünkü, Bakanımız, çoluğıınıı çocuğunu toparlayıp vapurla bir Akdeniz seferine çıkacak, Pire, Ceııuva, Marsilya, İskenderiyeye gidecek ve tekrar İstanbula dönecek..
Eh... Bundan da tabiî
bir yaz programı olamaz; her vatandaş gibi Tekel Bakanının da seyahat hürriyeti vardır.
Fakat... Bakamınızın demokrasi anlayışımızı kökünden baltalayan şu cümlesine ne buyurur-
— Siz de gelin, tenzilât yaptı
Sayın Bakana sorabilir miyiz? Denizyollarının kâr etmesi için herkese eşit olması lazımgelen tarife ve nizamlarında acaba bir Bakan, tanıdıklarına nasıl bir tenzilât yaptırabilir? Yine mi ve hâlâ mı imtiyazlı zümrenin imtiyazlı eş ve dostlariyle karşı karşıya geleceğiz? Hiç olmazsa önümüzdeki devreler olsun, altık kanun ve nizamlar karşısında hepimiz aynı eşit haklara sahip olmıyacak mıyız?
Fakat bu lâflarda da demokrasi anlayışında bir tenzilât, diyecek siniz!.
Lâkin bu son tenzilât, böyle düşünen Bakanları da de topyekûıı iflâsa götürecek hiyettedir!...
ine Yeşilköy hava meyda-nındayım. Engin ufuklara, zengin bulutlara doğru havalanmağa hazırlanırken içimde, garip bir his var. Bunu gider ayak anlatmak, bulanık suları berraklaş-tırmağa uğraşmak (benim için se-nelcrdenberi üzerinde titizlikle durduğum bir vatan borcudur. Ne rütbe, ne madalya ve nişan, ne de muıısap ve Milletvekilliği peşinde koşmadığımı, herkes pekâlâ bilir. Çünkü benim için bir Milletvekili olarak bir vilâyeti temsil etmekten daha ziyade bütün memleketi temsil etmek ve müstakil bir gazeteci sıfatiyle, fikirlerimi behemehal herkese dikte etmek daha caziptir. Bü -tün Amerika, Okyanusya, Japonya ve Kolombiya bilir ki ben bir taraftan insan haklarını koruma, öbür taraftan hür fikirleri yayma ve daha 'üstten liberal bir âlemin cazip prensiplerine dayanma sayesinde, böyle daima havalarda umumî efkârı kalemle idare eden bir gazeteciyim. Elbette ki İspanyolca, İtalyan -ca, Rumca öğrenenleri methetmek ve partiler üstü akıncı bir ruh sayesinde kin cephesindeki yeri feragat ve insanlığa has emellere bırakmak vazifemdir. Onun için benim uzlaştırıcı prensiplerimi kaibul etmiyenleriıı, teyzelerinin halalarının, tirunlarının, bacanak ve baldızlarına varıncaya kadar kin cephesinde yer almaları kadar tabii bir riziko yoktur. Bunu gözyaşlarımı firenleyemeden burada tekrar etmek daima sandal-yaya bağlı kalmak gibi bir feragat eseri gösteren otuzbeşler adına mukaddes bir vatan borcudur.
Şimdi biraz sonra pervaneler dönecek, bu homurtular arasında ıben de yeni bir âlemin penbe hülyalarına dalarak hayalimdeki on musluklu şadirvanların berrak sularını içeceğim. Şu tarihi anda kanatlanırken Cenabı Hak’tan tek temenni ettiğim şey, hayır kuvvetlerinin, şer kuvvetlerine galebe çalarak pasaportumu evde unutturmamış olmasıdır. İşte ben berrak ufuklara gidiyorum. Başınız dinç olsun!
NOT — Ve makale daha üç sütun devam eder.
Ahmet Emin Yalman
_____YAZAN ____
Yedekçi
D ugüıı, Fifi’nin keyfi yerinde idi; galilba sağ tarafından kalkmıştı. Giyindi, kuşandı, doğruca Mimi’lere gitti... Dün akşam-danberi Mimi’yi görmemişti. Kim bilir, o da onu görünce ne kadar sevinirdi. Kapıyı çaldı:
— Zırrr!...
Biraz sonra kırmızı yüzlü hafif bıyıklı, orta katı balkonlu, bacakları kilise direği gibi bir Ermeni kızı kapıyı açtı:
— Buyursunlar efendim...
— Mimi evde mi?...
— Biraz müzika yapooor da... Evet içeride hakikaten bizim Necmi’nin en son okuduğu plâk çalmıyordu!.. «Adalar sahilinde bekliyorum!..»
Fifi içeri girdi. Fakat hayret, Mimi başını dönüp ona bakmıyordu bile, çok meşguldü... Kafasını hasır örgülü Lui Kenz bir iskemleye eğmiş bir şeyler arıyordu.
— Hayrola Mimi?. Ne yapıyor-
— Sorma başıma gelenleri...
? Ne o iskemlenin üzerinde iğne filân mı kalmış?
— Hayır, canım...
— E öyle ise?..
- Şey!.
— Ne şeyi?)’
— Demin bir kaza yaptım da, şu hasır örgünüp hanği deliğinden geçtiğini arıyorum!...
b — Günlük fonksiyonumuz, realitenin ince metematik teorileri içinde kaybolmıyacaktır.
c — Bundan muhalefeti rıklığı, memleket iradesinin coşku tezahürleri içinde şapkasını çıkarıp, dürüst ve demokratik bir heyecana yerini verecek ve bundan Siirt’le, İstanbul arasında Marshall plânına dahil tiraj hakları son derece faydalanacaktır.
Bir kompromi esasına gidilme mesi lâzımgeldiği hakkında aydın fikirlerimizi Yakılacak Kitapta c, b, a, fıkralarında topladıktan sonra şimdi r, j, f, e, d, ve hulâsa alfabenin sonuna kadar olan harflerdeki fasıllarda izah etmek ve alfabeyi bitirdikten sonra bu millet mektebinden yaldızlı diploma almak mümkündür.
Biz yeni seçimlere bu inanla, bu güvenle, bu bayındır realitenin sübjektif, objektivitesi ile giriyo-
Şu anda, Ingiltere’de umumî seçimler yapılmakta ve herkes hür insanlar gibi reyini kullanmaktadır. Bu arada Yalmancık ta hüviyet havasını mini mini ciğerlerine doldurmak için pır demiş Londraya kadar uçmuş! O, ufaraktır; uçar. Fakat bizim bu arada Demokrat Partisini, milli husumet andçılarıııı, kayık salıncaklarına bindirip sallamak ve sonra da muhalefeti dönme dolaba koyup uyutmak vazifemiz değil iniydi?
Anadolu Ajansı, Mister Çör-çil’in tngilterede dürüst bir seçim olduğu hakkındaki nutkunu neşretmekle en azdan bir hiffet göstermiş ve böylcce dürüst seçim isteyen Demokrat Partisi ve Genci Şef Büyük Bayar için fena bir örnek vermiştir. Değişmiyen hakikat şudur ki, 25 senedir bizi bütün badirelerden C.II.P. kurtarmıştır. Onun kiyaseti, dirayeti, inayeti sayesinde ben bir taraftan Ulus Başmııhariri, diğer taraftan C. II. P. Grup Başkaııvekili, öbtir taraftan Filistin Uzlaştırma Ko-msiyonıı üyesi ve nihayet Türk Basın Birliği Başkanı ve İstanlbul Milletvekili olarak Cenevre’de, Paris’te yaşamak ve böylece yataklı uçaklar mabudu olmak imkânlarını temin etmişimdir. Sehpalar kuranlar, parmaklariyle iiç ayak işareti yapanlar, zemzemsiz kefenden bahsedenler, gelsinler de benim Cenevrede sürdüğüm hayatı görsünler! Görsünler ve bunu, Halk Partisinin feragatli, faziletidir mahalle muhtarlarına anlatsınlar! O feragatli, o çalışkan, o istikbali gören muhtarlar, kasketli ve poturlu kara kalabalıktır ki, benim devamlı surette Av rupada, Amerikada yaşamamı temin edecek, asîl oylarını kullanacak ve böylelikle Demokrat Partisinin propagandaları kendi bazo-beııdli milis kuvvetleri içnldc boğularak Tanin gazetesine benziye-
L’ek çıkar yol, dolarla ________________
■ bolluğu (emin edebil bütün tedbir
Hüseyin Cahit Yalçın
T ürk milletini topyekûn sevindiren ülkülü bir Seçim Kanunu, sayın, pek sayın daha çok sayın Günaltay hükümetinin yüksek, pek yüksek, daha yüksek C. H. P. iktidarının, olağanüstü başarısıdır. Bunun objektif bakımından, memleket realitelerine göre, sübjektif tezahürü şudur: 1— Sıırt’da benim tekrar Milletvekili olmam sağlanırsa Türkiye opinyon’u şu şekilde tezahür edecektir.
a — iyimser bir âlemde yaşamak imkânları karamsar düşünceleri millî bir vazife halinde yi yenecektir.
ördünüz mlı başıma gelenlc-ri? Sanki ben Dil Kanununun Oleiklerini (kelimelerini) ço-maklıyormuşum (sabote ediyor-muşum) , oysa ki, Dil Kurumu, beni üyelikten atlatarak kurumlularla kurumsuzlar arasında ayrıklar yaptı! Ama ne de olsa bencileyin bu kışın dibi gelecek ve çiçeklemde (baharda) yakıtımlar (sobalar) kalkacak ve tüm borulardan kurumlar dışarı akacaktır. Görürüm o zaman ben tilcik lerimle oynuyanları! Varsa çıksın lar bakalım böyle ekinli (kültür lü- kişiler!. Almışlar ellerine bi koalisyon tilciği, onunla herkes esrikleştirmeğe (mestetmeğe) ba karlar. Bize Türkçemizi zengin leştirmeği gerek.
Koalisyon diye tilcik haııği bucakta görülmüş? Bu kökünde iki tilciğin evlenmesi ile güne gel miştir (doğmuştur). Tilciğin bir tanesi kovalıdır ki, bakraçlı anlamına gelir. Öbürü ise siyon'dur, salt Yahudi deyimindedir. İkisi birleşince etti mi sana bakraçlı Yahudi?..
Ama beğenmezler beni... Tutarlar bakraçlı Yahudi yerine Koalisyon derler...
Böylelerine kızılır mı hiç, bencileyin kızılmaz, koşunlar tilciğin, tüp anlamını (asıl mânâsını) bozsunlar; ama, benim dediğim de-
Nurullah Ataç
Sıvasta D. P. nin
seçim hazırlığı
S.vas (Hususi) — Yeni milletvekili Seçim Kanunu İçişleri Bakanlı-1 ğından telle Valiliğe tebliğ edilmiştir. Kanun hükmüne göre kütük lerin hazırlanmasına süratle devam edilmektedir. Diğer taraftan gerek Demokrat Parti, gerekse H. Partisi teşkilâtları yeni seçim kampanyasına girmişlerdir.
Demokrat Parti il idare kurulu her akşam umumî toplantılar ter-tibetmiye başlamıştır. Bu toplantılar büyük bir alâka ile karşılanmakta ve muhtelif memleket meseleleri ile seçim işleri görüşülmektedir. Yeni Seçim Kanunu umumiyet itibariyle Demokrat mahfillerde memnuniyet uyandırmaktadır. Temas ettiğim Demokrat Parti ileri gelenleri, bu Seçim Kanunu ile zihniyet de değişmedikçe 946 seçimlerinin haziı\ bir neticesinin daha te-cejli edebileceğine işaret etmektedir ler.
Seçimler arifesinde köy teşkilâtlarında da bir canlılık başgösteı-miş ve Halk Partisinden kitle halinde istifalar başlıyarak Demokrat Parti Ocak, bucak ve ilçe teşkilâtları kuvvetlendiıilmektedir.
Demokrat Parti mahfillerde seçimlerden ümitli görünmektedirler. Bu arada Halk Partisi de çalşmala-rına başlamıştır. Sivas il teşkilâtı muhtarlara emir vererek kapı kanı dolaşmasını ve vatandaşın reyini Demokrat Partiye vermemesi için ' ‘ " ' ve çarelere başvurul-
masını istemişlerdir. Muhtarların başvurduğu bu taktik aksi neticeler
doğurmakta ve mevsimsiz kapı çalışlar tebessümle karşılanmaktadır. Zira münevver Sivas halkı 30 yıl-danberi içerisinde bulunduğu hayatı değiştirecek bir Demokrasi zihniyetinin tahakkukunu beklemektedir.
Demokrat Partinin çalışmaları havaların düzelnıiye yüz tutmasından sonra daha ileri merhaleler ka-tedecek ilçe bucak teşkilâtlarına partililer göndereceklerdir.
Parti teşkilâtı Sivas’ın 1200 köyündeki seçim sandıklarında parti müşahidi olarak bulundurmak üzere birer asil birer yedek müşahidi şimdiden tesbit etmiş gibidirler.
Kızılcahamomdo
D. Partiye kayıtlar
Kızılcahamam .(Hususi) — İlçemize bağlı Ciğirleı- köyünden Ali Rıza Erdem 18 rey sahibi ailesi ile birlikte partimiz beyannamesini dol durmak suretiyle üye yazıldığı bunu takiben şimdiye kadar kanunî bir borçmuş gibi Halk Partisine aidat veren vatandaşların usulsüz tahsilâttan kurtulmaları için köy ocak başkanlığımıza müracaat ederek partimize kaydolundukları nuniyetle öğrenilmiştir.
Keza ilçemizin Gebeler köyünde inhilâl eden muhtarlık seçiminde köy ocak başkanımız Mahir Öcalan-ın ittifakla muhtarlığa, 4 Demokrat da üyeliklere seçilmişlerdir.
2 A *
Sayfa j 4
ZAFER
26 - 2 - 1950
Ticaret n~L--.
I-M
ygaani ZUHURİ DANIŞMAM
— 102 —
3 Mart Cuma Akşamı 21,30 da

Muhterem Başvekilimiz hissiyatına mağlûp oluyorlar sanırım. B;z Roma ile ittihat etmekle Lâtin Kilisesi tahakkümü altına girmiş olmayız... Kardinal hazretlerinin mütaleası çok yerindedir.
Büyük Sinemada
Kıymetli ses san’atkârı
NECMİ RIZA AHIZKAN
Konseri
îşte sîzleri bunun için topladım. Burada herkes müsavidir. Bence en küçük bir fikrin dahi kıymeti vardır. Herkes çekinmeden hatırına gelebilen fikirleri açıkça söylesin. Cenabı Hakkın inayetiyle mukaddes şehrimizi kurtaracak çareleri arıyalım..)
Bu uzun nutuk, acı ve öldürücü bir sükûtla karşılandı. Kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. Tehlikenin büyüklüğü meydanda idi.
Yavaş yavaş herkes fikrini söylemeğe başladı.
Evvelâ kardinal, dinî bir âyin yapıyormuş gibi, uzun Zünnarını eline dolayarak ve sağ elini takdis eder halde kaldırarak şunları söyledi:
(îsa ve Meryem muinimiz olsun. Biz iyi Hıristiyanlar bütün kalbimizle Cenabı Hakka bağla -nırsak mukaddes şehrimiz her türlü felâketten âzâde kalır. Şehrimiz üzerine çöken bu felâketin en büyük sebebi, dinsizlikten başka bir şey değildir. Hâlâ Lâtin kilisesi ile ittihat meselesi halledilmiş değildir. Bunun bir an evvel neticelenmesi ve böylece Papalığın ve bütün Hıristiyan âleminin yardımının temini gerektir.)
Bir homurtu başladı. En ziyade asabiyet gösteren Grandük Nota-ras idi. Kardinal sözünü bitirir bitirmez Notaras söze başladı:
(Şark’la Garbın birleştiği yer -de, Hıristiyanlığın yegâne kalesi olan mukaddes şehrimiz tehlikeye düştüğü vakit iyi Hıristiyan ■ lar daima imdadımıza koşmuştur. Bunun için ayrıca Lâtin kilisesinin tahakkümü altına girmeğe neden lüzum görülsün?)
Franzes:
(Muhterem Başvekilimiz hissiyatına mağlûp oluyorlar sanırım. Biz Roma ile ittihat etmekle Lâtin kilisesi tahakkümü altına girmiş olmayız... Kardinal hazretlerinin mütaleası çok yerindedir. Avrupa Hıristiyanlık âleminin müzaheretini temin etmez, zarurî ise bu ittihat muhakkak yapılmalıdır.)
Notaras:
(Zarurî olmadığım isbata hazırım. Bin yıldanberi müstakil bir kilise olarak idare edilen Ortodoks cemaatinin asla bu birleşmeye taraftar olmadığını Franzes herkesten iyi bilir.)
Kardinal:
(Mesih hakkı için söyledikleriniz doğru değildir. Bu ittihat ancak lâfta kalacaktır. Tâbi olma -mızla kalacaktır. Bin yıldır istiklâline sahip olan Kayzerliğin zeli-lâne bir hale düşmesi muvafık değildir. İstanbulda Kardinal külâ-hı görmek istiyenlerin, esarete neden bu kadar heveskâr olduklarına akıl erdirmek zordur.)
Orada bulunanlar derhal iki kısma ayrıldı. Müthiş bir mücadele başaldı. Bir çok saray büyükleri Notarasın etrafına toplandı, Bir kısmı da Franzes ile Kardinale taraftar çıktı. Ve imparator, acı acı gülerek bu feci sahneyi takip etti.
Sonunda Kayzer Kostantin, altın kaplamalı müzeyyen asâsını yukarıya kaldırarak;
(Bu münakaşanın burada kesilmesini istiyorum. Bizansın mezhep kavgalariyle geçirecek zamanı yoktur. Esasen Papa cenaplarının vekili mükellefi Kardinal İ-zidor cenapları da bu mesele hakkında bir karara varmak üzere şehrimize gelmek üzeredir. O gelinceye kadar bu münakaşanın bırakılmasını istiyorum. Bunun dışında müdafaa ve yardım hususunda kimler söz söylemek isterler?...).
Franzes söze atıldı: :
(Şanlı ve kudretli hükümdarım!. Hepimiz mukaddes şehrimizin karşılaştığı felâketle müteellimiz. Böyle bir hâdise karşısında hakikatler üzerine binayı efkâr etmeliyiz. Kanaatimce derhal Sırp krallığından yardım istemeliyiz. Sırp hükümetinin böyle bir yardımı bizden esirgemiyeceğine itimat edebilirsiniz.)
Bir başkası:
(Venedik cumhuriyetinin denizden yapacağı yardıma muhtacız..
(En yakın komşularımız, Galata Cinevizlerinden yardım almalıyız.
(Avrupanın diğer Hıristiyan devletlerine neden başvurmıyo-yoruz?..)
(Bezgin bir halde bu münakaşaları dinleyen Kostantin:
(Müzakere kâfi... Ben, varisi olduğum Bizans tahtını muhafaza etmek ve sevgili tebaamızı müthiş Türk’ün elinden kurtarmak i-çin her çareye başvuracağım. Hepiniz hazır olunuz. Ve halkı hazırlayınız. Sizler de muhterem pa-paslarımız, halka yapacağınız vaiz ve nasihatlerle onların iman ve cesaretlerini artırınız!...)
Meclis dağıldı. İmparator bitkin bir halde odasına çekildi. Ve akabinde, Notaras, Franzes, Leon ve Teofili çağırdı.
Edirnede...
Sultan Mehmet, Bizans surlarının önünde üç gün kaldı. Bu müddet zarfında İliç boş durmadı. Sabahtan akşama kadar bir ok atımı mesafelere yaklaştı, surları inceden inceye gözden geçirdi. Çok geceler surlarım) dibine kadar gitti. Bir kaza okunun isabetinden korkan devlet adamları o-nu korumak için böyle hareket etmemesini yalvardılar. Fakat Sultan Mehmet yerinde duramıyor du.
Onu yakından görmeliyim. Surların bütün taşlarının sayısını bile öğrenmek isterim. Bütün kulelerin mukavemet derecesini hesaplamak zorundayım. Surun en zayıf yerini bilmeliyim. Ordugâhımı kuracağım, topları ve hücum kollarını yerleştireceğim noktaları tayin etmeliyim..)
Böyle söylenerek durmadan çalışıyor, gece yarılarından sonra da otağı hümayununa çekilerek sabahlara kadar plânlar, krokiler çiziyordu..
Üçüncü gün sabahleyin birdenbire erkânı topladı. Zağanos paşanın hücum hakkındaki ısrarlarına rağmen Edirneye gitmek ü-zere hareket emrini verdi.
Ordu toplandıktan sonra, müthiş bir velvele ile hareket etti. Elli bin kişinin gırtlağından çıkan garip ve korkunç seslerin akisleri, surları aşarak Bizans sokaklarına yayıldı. Ani bir hücuma uğradığını zanneden halk, yığın yığın kiliselere hücum etti.
Fakat bir saat sonra her şey anlaşılmıştı. Mütihiş Türk’ün E-dirneye hareket ettiği öğrenilmişti.
Bu haber Bizansa yayıldığı vakit Papaslar ve halk gözyaşlarını tutamadı. İsanın, Meryemin heykelleri önünde çılgınca sevinç feryatları koparıyordu.
Ve Sultan Mehmet arkasında bıraktığı sonsuz korkuya kulak asmadan ordusunun başında Edirneye yollandı.
Padişahın Edirneye döndüğü daha evvelinden duyulmuştu. Alttan alta genç hükümdarın neler yapmak istediği hissedildiği için Edirnede de umumî bir merak ve heyecan vardı. Bizansın burnu ucuna müstahkem bir Hisar yaptıran bu azimkâr inşam aralarında görmek istiyorlardı.
Edirnede bütün resmî binalar, sokaklar, hattâ evler rengârenk Türk bayraklariyle donanmıştı. Ülema, vüzera, âyân ve eşraf, E-dirneden çıkarak beş saatlik mesafede kudretli hükümdarlarım bekliyorlar, yollar baştan başa etraftan toplanan halk ile dolmuş bulunuyordu.
Genç hükümdar, dost ve düşman her tarafta yarattığı derin alâka, sevgi ve korkuyu hissediyor ve bu his ile mağrur oluyor-
du.
Şüphesiz gurur onun hakkı idi. Bin yıllık Bizans, onun karşısında titriyordu. Kayzer, karşısında yerlere kadar eğiliyordu. Hisarda askerleri, Boğazlarda gemileri dolaşıyor, Edirnede hummalı ve gizli bir faaliyetle çeşitli harp âletleri yapılıyordu.
(Devamı var)
TABLET
VÎKODİN
V

r1

Fahire Fersan, Cevdet Çağla, Cevdet Kozanoğlu, Ömer Altuğ, Feyzi Arslangil ve arkadaşları refakatile Konser yalnız bir gecedir. Biletler gişede satılmaktadır.
BOMONTİ
Aile Saz Salonu Her Akşam
Türkiyenin Yegâne Ses Sanatkârı
MÜZEYYEN SENAR IŞIL
Üstat Kemani Üstat Piyanist Üstat Kanuni
Nobar Tekyay Feyzi Aslangil Ismoil Şençalor
Tekmil Saz kadromuzun iştirakiyle her akşam muazzam fasıl. Temiz Servis — Sıcak bir salon —Nefis mezeler Masaların evvelden tutulması rica olunur. Telefon: 21355
1 Mart 1950 (le Kıbrıs’a gidecek olan büyük ses sanatkârı
MÜZEYYEN SENAR IŞIL
SON GÜNDÜZ AİLE VEDA KONSERİNİ
İlâveten 25/2/1950 Cumartesi ve 26/2/1950 Pazar günü salonumuzda verecektir.
(334)

Bütün Ankara halkına
Subay, Memur, Esnaf, San'atkâr ve İşçilere
Peşin Fiatına
TAKSİTLE
Satış başladı
IPEKİŞI - YUNİŞi
Bankalar C. 23-25 Tel: 12180
(340)
KİRALIK EVLER
Üreğil’de îstasyona*bir dakika me safede bahçe içinde yaz ve kış oturulabilecek üçer odalı, hollü, banyolu ve sair müştemilâtı havi evler ucuz kiralıktır.
Saat 9-19 arasında 15785 No. lu telefona müracaat edilmesi. (343)
f'
RUTUBETLİ HAVALARDA KULLANINIZ.
KODIN
VÎKODİN
ViKODİN
VÎKODİN
Ankara İcra Gayrimenkul Satış Memurluğundan
Şuyuunun izalesi için Sulh Hukuk Mahkemesince satılmasına karar verilen Ankaranın Demirlibahçe’de Özgörenler sokağında i-marın 2778 ada 1 parsel numaralı 1248 metrekare miktarındaki arsa aşağıda yazılı şartlar içinde açık artırma ile satışa çıkarılmıştır.
DURUMU
Beher metrekaresine yirmi liradan 24960 lira kıymet takdir edilmiştir.
Balya Tahtası Satışı
Maliye Bakanlığından:
Ankara Devlet Kâğıt Deposunda birikmiş ve birikecek olan balya kapak tahtaları mevcut şartnamesine göre arttırma ile satılacaktır.
İsteklilerin (150) lira geçici teminat akçesini Ankara Devlet Kâğıt Deposuna yatırarak alacakları makbuzla 27 Şubat 1950 Pazartesi günü saat 10 da Gümrük ve Tekel Bakanlığı binası içinde Devlet Kâğıt ve Basım Genel Müdürlüğüne müracaatları ilân olunur. ((892) - (93)
SATIŞ ŞARTLARI
1 — Satış 20/3/1950 Pazartesi günü saat 10 dan 11.30 a kadar dairemizde tahmin edilen değerin yüzde yetmiş beşini bulmak şar-tile yapılacaktır. O gün istek bu değeri bulmazsa son isteklinin yüklenmesi yerinde kalmak şartile 30/3/1950 Perşembe günü saat 10 dan 11.30 a kadar yapılacak ikinci artırmada en çok artırana satılacaktır.
2 — Artırmaya girenler tahmin edilen değerin yüzde yedi buçuğunu güven akçası olarak vereceklerdir. Satış peşin para iledir. İstenildiğinde yirmi gün kadar süre verilebilir. Dellâliye ve birikmiş vergiler satış parasından ödenecek ve tapu harç giderisini a-lıcı verecektir.
3 — Satış parası zamanında ödenmezse İcra Kanununun 133 üncü maddesi gereği yapılacak ve alıcı fiyat eksikliğinden sorumlu bulunacaktır.
4—İpotek sahibi alacaklılarla ilgililerin bu mal üzerindeki haklarını faiz ve gideri hakkında ileri sürdüklerini belgelerde birlikte 15 gün içinde daireye bildirmeleri gereklidir. Bildirmezlerse satış parasının üleştirilmesine giremiyeceklerdir.
5 — Şartlaşma bugünden başlıyarak dairemizin 950/16 numaralı dosyasında görülebilir. İstekliler daha evvel satış şartlarını görmüş ve kabul etmiş sayılacaklardır. İlân olunur. (338)
— I. J
Muhasebeci alınacak
G. Verem Aşısı
Tatbikatına Ankara Veremle Savaş Derneği 1 No. lu Dispanse- ■ rinde devam edilmektedir. !'1
Aşı yaptırmak istiyenlerin her gün saat 9 - 13 arasında müra- I caat etmeleri rica olunur. £.|
Memurlar Kooperatifi arkasında Adres: Ankara Veremle Savaş Derneği merkez binası
I
Türk Eğitim Derneği Yenişehir Lisesi için ayda 350 lira ücretle ve öğle yemekleri müessese tarafından verilmek üzere imtihanla bir mu hasebeci alınacaktır.
İsteklilerin
1 — Muhasebe işlerinde çalışmış ve müstakilen bir muhasebe idare edecek durumda bulunduklarına dair gerekli belgeleri getirmeleri (bu evsafı haiz Yüksek Ticaret Mezunları tercih edilir).
2 — Askerlikle ilgileri bulunmaması.
3 — Memuriyete alınması için gerekli şartları haiz olduğunu gösteren belgeleri ibraz etmeleri lâzımdır.
En çok 1 Mart 1950 günü akşamına kadar Ulus meydanında Koçak hanında Türk Eğitim Derneği merkezine müracat edilmelidir.
(1133) - (117)
■Sole ra de Ö-span’a
7i/.: 75/90 ~ /Z603
ÜS.T KAT .SALONUNDA ’
HER AKSAM
e-ıpM/ncZlo» ahaÂM&ıa
MtpHue \ f SEMNfl
ŞARKICI
Türkiye Ziraatçılar Derneği Başkanlığından
Ana tüzük gereğince demeğimiz genel kurul toplantısı 26/Şubat/l950 tarihli pazar günü saat 15 de Ankara’da Halkevi salonunda yapılacaktır. Toplantı ruznamesi aşağıya yazılmıştır.
Derneğe kayıtlı sayın üyelerin o gün muayyen saatte toplantıya şeref vermelerini rica ederiz.
Yönetim Kurulu
1 — Toplantı Demek Başkanı veya vekili tarafından açılacaktır.
2 — Kongreye bir Genel Başkan iki sekreter seçilecek.
3 — Demeğin yıllık çalışma raporu, blânço ve denetçiler raporu okunacak eski yönetim kurulunun ibrası yapılacak.
4 — Üyelerin teklifleri ve dilekleri görüşülecek.
5 — Yeni yönetim Kurulu ve denetleme kurulu seçimi yapılacaktır.
(252)
26 ŞUBAT 1930 PAZAR
8.30
!.30
1.50
1.00
1.15
1.30
1.45
1.00
13.1
Mâruf tarihçi ve edip
Feridun Fazıl Tülbentçi nin, Osmanlı devletinin kuruluş devrini, bütün maceraları, heyecanlan, aşklan ve kahramanlıklariyle anlatan bü yük tarihî rmanı
OSMANOGULLARI
adiyle neşredilmiştir. Yüzlerce yerli ve yabancı vesikanın ışığı altında yazılan bu romanda aynı zamanda Osman Gazinin hayatını, göğsünüzü iftiharla kabartan muzaffer savaşlarını, aşkını, ıstırabını merak ve heyecanla okuyacaksı-
Basan: İnkılâp Kitabevi
700 sayfa 500 kuruş
Toplantı
Ankara Esnaf Dükkânları Yapı Kooperatifinden:
Kooperatifimizin 19/Mart/950 IV-zar günü saat 13 te Halkevinde 950 yılı adî umumi heyet toplantısı yapılacağından ortakların teşrifi rica olunur.
GÜNDEM:
1 — İdare heyeti ve murakıp raporlarının müzakeresi,
2 — 1949 bilânço ve kâr zarar hesaplarının tetkiki,
3 — Ortak dilekleri ve ihtiyaç fazlası parseller hakkındaki geçen kongre kararının görüşülmesi.
4 — Yeni İdare Heyeti ve murakıp üyelerin seçimi. (334)
Halkevinde
T. E. D. YENİŞEHİR LİSESİNİ Bitirenler Demeğinin temsilleri
DOVER YOLU
(Piyes 3 perde)
Yazan: A. A. Mılne
Türkçesi: M. Burian
YALNIZ
(Komedi bir perde)
Yazanı H. Duvemois
Türkçesi: S. Eyüboğlu Temsil Günleri:
1 Mart Çarşamba saat 20.30 da
2 Mart Perşembe saat 15.30 da
2 Mart Perşembe saat 20.30 da
3 Mart Cuma saat 20.30 da
Davetiyeler: Foto Naim Gö-ren’den ve temsil gün ve akşamları Halkevinden temin e-dilir. Otobüs temin edilmiştir. (342)
Tavukçuluk Dergisi
Belli başlı birer servet ve refah vasıtası olan arı ve kümes hayvanlarının teknik usullerle bakımı ve üretilmesi ve veriminin artırılması hususunda mütehassıs bilginlerin yazılariyle her ay yayınlanmakta o-lan Tavukçuluk Dergisinin 21-23 üncü sayıları bir arada çıkmıştır.
Senelik abone bedeli 3 liradır.
Perakende satış yerleri:.
Ankara Yeni Sinema yanında u-mumî bayii Tütüncü Ali Tümen eliyle Ulus, Karaoğlan, Samanpa-zarı, ve Halkevi semtlerindeki gazete bayileri. (345)
21,05
22.00
22.15
22.45
23.00
Müzik: (Günaydın) (Pl). Günün programı.
Müzik: (Sevilmiş parçalar (Pl)
Müzik: Makamlardan bir demet. Temsil. (Pazar skeçl).
Müzik: Salon orkestrası
Müzik: Hep beraber söyliyclim Yurttan sesler korosu»
Müzik: Telden tele.
Müzik: Oyun havalan (Bağlama takımı)
M. S. Ayarı ve haberler. Müzik: Dans müziği (Pl). öğle gazetesi.
Müzik: Dans müziği (Pl).
Hava raporu, aksam programı ve
Açılış ve program.
M. S. Ayan.
Müzik: İnce saz (karciğar faslı) M. S. Ayarı ve haberler.
Geçmişte bugün.
Müzik: Abel Trioru: Solist Pinnlst Lulsa Andreanl
Radyo gazetesi.
Müzik: Sanat heveslileri saati.
Müzik: Genç müzlkçlnin sesi: Obua soloları.
çalan: Ali Kemal Kaya. Plaııoda: Mithat Fenmen. Haendel: Sonat.
Schumann: Romans.
Ravel: Pavau.
Müzik: Müzikle Gezi (Pl).
Konuşma: Spor saati (Günün haberleri)
Müzik Dans müziği (Pl).
M. S Ayarı ve haberler Program ve kapanış.
26 ŞUBAT 1950 PAZAR
12.57
13.00
Açılış ve programlar
Haberler
13.15 Hafif ara müziği (Pl'.
13.20 Radyo Tango orkestrası konseri
İdare eden: Orhan Avsar
13.45 Frederic Chopln'den seçilmiş eserler (Pl).
14.00 Saz eserleri şarkı ve türküler
14.45 Serbest saat
(Konuşma veya müzik)
15.00 Oyun havalan.
arkadaştan.
15.15 Konserto (Pl).
Jolıannes Brahma: Keman konser-tosu *re majör».
Çalanlar: Joseph Ssigeti ve Eugen Ormandy idaresinde Philadelphia ork.
16.00 Programlar ve kapanış.
17.57 Açılış ve programlar
18.00 Caz müziği (Pl).
18.30 Johann Strauss’dan sevilmiş vals-ler (Pl).
19.00 Haberler
19.15 Vincent Lopez Orkestrası (Pl).
19.25 Saz eserleri, .şarkı ve türküler.
20.15 Dans müziği.
Çalanlar: Jilly ve arkadaşları.
20.45 Münir Nurettin Selçuk'dan şarkılar (Pl).
21.00 Spor haberleri.
Kontsan.- Esre/ 8e/ik.
21.15 Fasıl heyeti konseri. 22.00 Büyük bale eserleri (Pl).
igor Stravinski: * Bahar Ayini» Çalan: Stokovski idaresinde Philadelphia O.
Aleksandr Borodin tPoloveç danstan».
Çalan: E. Ormandy idaresinde Phi-ladcphia O.
Leo Dclibes. Coppelia balesinden kısımlar.
Çalan: Berte idaresinde Sen/onijc orkestra.
22.45 Haberler.
23.00 Sevilmiş caz şarkıları (Pl).
23.15 Dans müziği (Pl).
23.45 Hafif müzik (Pl).
24.00 Programlar ve kapanış.
] TAKVİM |
Hicrî ı 1369 — Cemaziyel’evvel: 9
Rumi: 1366 — Şubat: 13
26 ŞUBAT 1950 PAZAR
Ezani
Vasati
I
i
Ruth Roman, -V. Mayo’yu mağlûp etti
Paylaşılamıyan gözde yıldızlar
azı gözde yıldızlarla film çevirmek için çok zaman kadın yıldızlar
birbirleriyle mücadeleye girişirler. Meselâ son zamanlarda hemen hemen bütün dünya dergi ve gazetelerinde balı si edilen genç yıldız Montgo-mery Cllft böyle paylaşılamı-yan yıldızlardan biridir. Clift-ten sonra pimdi de Richard Todd bazı yıldızların birlikte film çevirmeye can attıkları bir şahsiyet olmuştur. Hattâ bu yüzden bir hadise de çıkmıştır.
Richard’ın baş rolünü oynı-yacağı »Llghtning Strlkes T\vi-ce - Aynı Yere Yıldırım İki de fa düşebilir» adlı filmde rol almayı çok arzulıyan ve bu yolda epeyi gayret de sarfeden Vlrginia Mayo, son dakikada Kirk Douglas’m çevirmiş olduğu »Champin - Şampiyon» adlı filmdeki rolüyle kendisine büyük bir şöhret sağlıyan Ruth Roman’a bu rolü kaptırmıştır.
Vlrginia Mayo'nun bu hadiseye fena halde sinirlendiği ve yemekten içmekten kesildiği bildiriliyor ı.
Perdeye dönmesi beklenen Rita Hayworth
Holivud'da Fuhuş!
Çeşitli sefahat köşklerindeki korkunç rezaletler artık maskelenemez hal aldı
Beyaz perdede hayran kaldığımız yıldızlardan kiminin ruhsatsız birer zevk çılgını, kiminin de esrarkeş birer manyak olduklarına en büyük delil, birer fuhuş ve şantaj yuvası bulunan sefahat köşkleridir!»
Rita Hayworth'un
tahtı boş kaldı
Beyaz perdenin, yeri doldurıılamıyan
1 No. lugözdesi yeniden film çevirecekmi?
)merikada Rita’yı isteriz! . diye mitingler yapılıyor
A 11 Han’la evlenmeden evvel Beyâz Perdenin Pin-up Girl’ü Rita Hayworth 1941 de yıldızlığa yükselmişti. Columbia Film Şirketi namına çevirmiş olduğu (To night and every night), (You never love-İler), (Cover girl), (Gilda), (Lady from Shanghay), (Down to the earth), Love of Carmen) filmleri ile beyaz perdede kimsenin erişemediği mevkie yükselen Rita, Ali Hanla geçen sene evlenerek perdeden ayrılmıştı, tik kocası bir benzinciden, ikinci kocası Oreon VVeliea’den ayrılan Rita, bugün üçüncü kocası ile muhteşem bir prenses hayatı yaşamaktadır. Kâh kış sporlarında, kâh at yarışlarında ve Paris moda salonlarında heyecansız vakitler ge çiren Rita’nın bu hayattan çabuk bıkacağım tahmin edenler günden gline çoğalmaktadır. Fakat ikinci bir dedikodunun dünyaya yayılmaması İçin Rita, her zaman mesud görünmeye çalışmaktadır. Evet, Rita, şimdiki hayatından memnun dahi olsa ilerde perde, sanat ve ma cera hayatı Rita’yı yeniden Holly-vzood'a sürükliyecektlr. Düğün merasiminde davetlilere gösterilen Ri-ta’nın en son filmi (Love of Carmen) i gören kayın pederi Ağa Han eğilerek gelininin kulağına »tebrik ederim seni, bir harikasın, ilerde yeniden film çevirmelisin» diye söy 1 emiştir. Aradan geçen zaman içinde Rita anne oldu, vaziyet bu şekil .de iken haftada 90 milyon kişinin -ınemaya gittiği Amerika'da Rita-nın hayranları Film Stüdyolarına günde binlerce mektup göndererek Rita’yı tekrar perdede görmek istediklerini yazmaktadırlar. Hattâ bazı eyaletlerde Rita’yı yeniden nerdede görmek isteriz diye elle rinde afişlerle sinema önlerinde miting yapanlar çoğalmaktadır. Çevirmiş olduğu filmlerle Columbia Şirketine milyonlarca dolar kazandıran Rlta’ya şirket yeniden gizli olarak büyük bir teklifte bulunmuştur. Eskiden senede bir film yapmak üzere Ö00 bin Türk Lirası veren şirket şimdi bu paranın iki mislini vereceğini söylemişti ve ayrıca Rita için yazılmış 5 kadar senaryo göndererek-, mevzuun seçilmesini Rita’ya bırakmıştır. Mevzulardan biri bin bir gece masallarından alınmış olup, Rita’ya sultan rolü vermek istemektedirler. Rita bu tekliflerin hepsini reddederek .bana filmden bahsetmeyin, görüyor sunuz artık film çevirmiyeceğlm. demişse de, senaryoları geri gönder memiştir. Simdi kocası kış sporu yaparken bir ayağım kırdığı İçin bir sene hasta yatması icap etmektedir. Rita. »kocamın başından ay-nlmıyacağım» demiştir. D'.ğer yan-Rita’nın kayın pederi Ağa Han, [Film Şirketine Rita’yı bir defa ye-
niden film çevirmeğe ikna edece rika'nın en büyük sinemalarında ğini söylemiştir. Amerika’da sinema | haftalarca oynamıya devam etmek-seyircileı inln talepleri karşısında I tedlr. Eğer yakın zamanda Rita’yı şimdi Columbia Şirketi yeniden Ri- yeniden perdede görürseniz hiç şaş-ta’nın eski filmlerini piyasaya çı- | mayınız.
karmış bulunuyor. Bu filmler Ame- I Esat ÖZGÜL
Bu senenin en giizel filmi: 3üncü Adam
“ 3 üncü Adam,, filmi Reji, san’at zevki, artistik ve heyecan bakımından her yerde hakikî birşaheser olarak vasıflandırılıyor
Joseplı Cotten Üçüncü Adam filminin bir sahnesinde
AVÎD SELZNÎK ve ALEXANDIR KORDA hesabına Senaryosu meşhur İngiliz muharriri GRAHAM GREENE tarafından yazılıp rejisörlüğü tanınmış film prodüktörü - Direktörü Carol Reed tarafından meydana getirilen ÜÇÜNCÜ ADAM filmi her tarafta görülmemiş muvaffakiyetler kazanmaktadır.
Esasen geçen yaz Fransa’da KAN film festivalinde birinciliği ka-zaman ÜÇÜNCÜ ADAM artistlik, Reji, sanat zevki ve heyecan bakımından şaheser olarak vasıflandınlmaktadır. Filmin mevzuu kovboy hikâyeleri yazan bir Amerikalı (Joseph Cotten) harp sonu Viyana’da kaybolan arkadaşını (Orson Welles) arar Orson’ un ismi cinayetle alft. kalı işlerle karışır, içinde aşk, macera, heyecan dolu olan bu filmde ayrıca İtalyan yıldızı (AUda Valll), İngiliz Aktörü (Trevor Hovvard) oynamaktadır.
Filmin rejisörü geçenlerde Ankara’da Büyük Sinemada oynıyan ölümden Kuvvetli (ODD MAN OUT) ve bir sene gene festivalde birincilik kazanan (FALLEN İDOL) ı yapan Carol Reed, Craham Green ile beraber çalışarak realizm yaratmaktadır Filmin hikâyesi gazetemizde tefrik* edilmektedir
HM ey az perdeye ilk adımı 1920 RC/ılında atan ve dokuz kadar S-^sessiz film çevirdikten sonra saltanatını sesli film zamanında da devam ettiren, son günlerde de bir prodüktör olarak ortaya çıkan Con stance Bennett, Hollywood’u en iyi tanıyan yıldızlardan birid.t. Aynı zamanda İyi bir yazar olan Costance Bennett yayınlamış olduğu bir makalede Hollywood’dan bahsederken şöyle demektedir:
»Hollyv/ood’u tanımıyanlar burayı ya bir harikalar diyarı veya bir entrikalar ve sefahat şehri zannederler. Halbuki Hollywood ne o, ne de budur. Sadece, bir iş merkezi, bir sanatkârlar yuvasıdır.»
Halbuki madalyonun bir de ters tarafı vardır. Hollyv/ood'un bu ikin ci cephesinden de Amerikan Sinema Endüstrisi İdare Meclisi başkan-Ronald Reagan geçenlerde otuz bin kişi adına beyanatta bulunurken şöyle bahsetmekteydi:
«Hollywood artık bir sefahat baş kentidir. Onu bu durumdan kurtarmanın zamanı çoktan gelmiş ve geçmiştir.»
Gerçekten Hollywood bir iş merkezi olduğundan çok bir sefahat yu vasidir. Çünkü orada her türlü insan vardır. Eskiden dünyanın dört bir yanından şuraya buraya giden maceraperest altın arayıcıları yerlerini yıldız olmak sevdasına kapılan gençlere bırakmışlardır. Hemen hemen her gün yüzlerce, hattâ binlerce güzelliğine güvenen genç ta lihlerini denemek üzere Hollywood yolunu tutmaktadırlar. Tabiî bu gibiler arasında şansı yaver çıkanlar on binde bir bile değildir.
Böyle olunca ne olursa olsun deyip Hollywood’da kalmak istiyen ve şansın bir gün kendilerine de güleceğine inanan genç kızlar kısa bir zaman İçinde kadın avcıları tarafından ağa düşürülmekte, bir daha da bu gibilerin ellerinden yakalarını kurtaramamaktadırlar. Buna da sebep kadın avcılarının gayet sistematik bir çalışma tarzı takip etmeleridir.
1938 yılında Los Angeles Belediye Bankasının şahsî teşebbüsüyle kapattırılmış olan beş yüzden fazla fuhuş yuvası, zamanla gizli bir şekilde faaliyetlerine devam etmek imkânını bulmuşlar ve bir teşkilât kurarak kanunların takibinden kur tulmak için bütün imkânları kullanmışlardır. Bu gibi sefahat köşk ferinin avukatları ve icabında şantaj yapmak için müşterilerinin fişlerini tutşn memurları bile vardır.
Roma’nın eski sefahat hayatını yaşamak imkânını veren bu sefahat köşklerinde bir gece geçirmek arzusuna kapılanlar 650 - 1000 lira gibi fahiş bir fiat ödemek mecburiyetindedirler.
Ronald Reagan'ın Hollywood’un bir sefahat başkenti olduğu hususundaki sözlerinde büyük bir hakikat payı vardır. Çünkü sinema sanayiinin merkezinde gün geçtikçe ahlâk bozulmuş ve son zamanlarda tefessüh etmlye yüz tutmuştur.
Sokak ortasında hayatına son ve ren Lupe Velez’den bu yana bir çok şöhretli yıldızlar büyük rezaletlerin kahramanı olmuşlardır. Meselâ meşhur gangster Dlllinger’in hayatını çeviren ve kısa bir zaman İçinde şöhret sahibi olan Lawrence Tler-ney sarhoşken çıkardığı hadiselerle günün mevzuu haline gelmiş, son günlerde ise alkol lptilâsı yüzünden film çeviremiyecek bir duruma düşmüştür.
Kısa bir müddet evvel banyo dairesinde yarı çıplak bir halde ölü
Dünyada ve Türklyede kaç sinema var?
Bugün Türkiyede 233 Binema ve bu sinemalarda llö bin oturacak yer vardır. Bütün dünyada 90.670 sinema ve 48.730.147 oturacak yer vardır. Bu sinemaların 62344 ü Avrupada, 19.000 İni Amerlkada 8650 si Asyada geri kalanlar da Afrika, Kanada, Avustralya ve adalara yayılmıştır.
Gündüzünü plajlara, gecesini sefahat âlemlerine, geri kalan zamanını da stüdyolara hasreden bir Holivud’lu
olarak bulunan güzel yıldız Carol Landis de Hollywood'un kurbanlarından biridir. Onun intiharına en büyük sebep, çevireceği filmlerin ahlâk dernekleri tarafından boykot edilmesi korkusuyla stüdyoların rol vermemesinden ileri gelmiştir.
Robert Walker*ın içki âlemlerinde çıkarmış olduğu rezaletler basını uzun müddet meşgul etmekten hali kalmamıştır.
Hollywood’da esrar da tahripkâr tesirini göstermektedir. Son zamanlarda ismi üzerinde büyük bir ilgi uyandıran Robert Mltchum, Lauren
Canyon sahilindeki bir sefahat koş künde Lila Leeds, Vickie Evans, Ro-bln Ford ile birlikte esrar İçerlerken yakalanmışlar ve RKO stüdyosu idarecilerinin tutmuş olduğu A-merlkanın en meşhur avukatları sa yesinde 61 gün hapis yatarak oldukça hafif tyr cezayla bu hadiseyi atlatmışlardır.
HoÛyvvood bütün California gibi serseriler için bir altın madenidir. Bu gibiler burada fuhuş, hırsızlık, keyif verici zehirler ve şantaj yoluyla para kazanmak için en İdeal ★ (Devamı 8a: 6 8Ü: 7 de)
Modada Paris gölgede kaldı Montolara ponpon koyma modasını çıkaran yıldız
E skiden modanın merkezi Paristi. Eskiden diyoruz, çünkü şimdi dünyanın dört bir yanında rağbet gören modaların büyük bir ekseriyeti daha ziyade Hollywood, Londra, Roma stüdyolarına bağlı bulunan yıldızların orijinal buluşlarından ortaya çıkmaktadır.
Son günlerde Paris’in meşhur terzilerini kıskandıracak güzel elbiselerle yeni modeller yaratan yıldızlar arasına Jane Hylton adlı genç ve çok güzel bir İngiliz yıldızı daha katılmıştır. «Dance Hail - Dans Holü» adlı yeni bir filmde e-hemmlyetll bir rol alan Jane, bilhassa güzel giyinmesiyle şöhret bulmuş yıldızlardan biridir.
Jane'in mantosunun yakasının kenarına, yine mantosunun renginden yaptırmış oldu ğu ponponlar büyük b:r ilgi uyandırmış ve bir çok gençler elbiselerinin muhtelif yerlerine ponpon yaptırarak yeni bir modanın süratle yayılmasına sebep olmuşlardır.
Kendi kendini yetiştiren sevimli Susan Hayword Kraliçe unvanını aldı
Susan Hayword bir öpüşme sahnesini rejisörle beraber prova ederken
■ J olliwood’da yıldızların ekserisi haddinden ■■ fazla reklâmlarla sinema dünyasına tanıtıldılar. Böyle parlıyan yıldızlardan çoğu kısa bir zamanda gene sönmlye mahkûm olurlar. Hemen he- ı men hiç reklâmsız olarak kendi kendini yetiştiren SUSAN HAYWORD şimdi beyaz perdenin en bü-yük yıldızlığına yükselmiştir. Fevkalâde cazibeli, güzel v® sanatkâr olan yıldız bir rejisörün aradığı her vasfa maliktir. Müstakil füm yapıcılardan (Walter Wagner) tarafından keşfedilen yıldız Wal-ter ile uzun bir kontrat İmzalamıştır. Çevirmiş olduğu her filmde büyük muvaffakiyetler kazanan
yıldız 3 6ene evvel oynadığı (Woman Destroyed -Mahvolmuş kadın) filminde yaşattığı sarhoş kadın rolünü daha böyle canlı hiç bir yıldız oynıyama-mıgtır.
Dalma dramatik rollerde görmüş olduğumuz yıldızın iki sene evvel çevirmiş olduğu (Green Grass Wycaming) filminde bir harika idi. Pek yakında şehrimizde oynıyacak olan TULSA filminde Petrol Kraliçeliğine seçilen yıldızın şimdi Dana Andrews İle çevirmiş olduğu (My Foollsh Heart — Benim saf kalbim) filmi Amerika’da 800 sinemada birden haftalardır oynamaktadır

ZAFER
26 - 2 - 1950
Sayfa: 6
Ticaret R«L—1.“
I Başmakaleden devam
Galatasaray bugün de Beşiktaşla karşılaşıyor
[Ingiliz seçimlerinin örnek neticesi
Bütçe konuşmaları sona erdi
Beşiktaş bugünkü maçı kaybettiği takdirde Fenerbahçe için yeni bir ümit belirecektir
Bugünkü lig maçı için îstanbul-da Galatasarayla karşılaşacak olan Beşiktaşta, Fenerbahçe gibi eski bir maziye sahip bulunmaktadır.
Bu iki klübün ilk karşılaşmast 22/ 8/1924 tarihinde yapılmış ve maçı Beşiktaş - 2 - 0 kazanmıştır. O tarihten bugüne kadar 94 defa yapılan karşılaşmanın 37 sini Beşiktaş, 33 ünü Galatasaray kazanmış, 24 maçta berabere neticelenmiştir. Galata-sarayın attığı 169 gole mukabil Beşiktaşlılar 174 gol yapmışlardır.
Her iki takım arasında yapılan karşılaşmalarda en açık farklı galibiyeti Galatasaray kazanmıştır. 3/6/940 tarihine yapılan maçta Galatasaray 9 - 2 galip gelmiştir.
Buna mukabil Beşiktaşta iki defa Galatasarayı 5 - 0 yenmiştir. Garip bir tesadüf eseri olarak 24 defa Berabere kaldıkları maçların dördü de 4 - 4 beraberlikle neticelenmiş tir. Hiç bir müsabaka yarıda kalmamıştır.
Bugün 95 inci defa karşılacak o-lan bu iki takımın ligteki durumlarına gelince; bu karşılaşma geçen hafta Fenerbahçe maçında olduğu gibi, Galatasaraydan ziyade Beşiktaş için büyük bir önem taşımaktadır. Zira, Beşiktaşlıların Fenerbah çe ile aralarındaki puvan farkı üçe çıkmış bulunuyor. Bu suretle lig şampiyonluğu yolunda en kuvvetli rakipleri Fenerbahçeyi 3 puvan geçen Siyaz Beyazlılar bugünkü maçı kazandıkları takdirde gelecek hafta Fenerbahçeye karşı daha rahat bir maç çıkaracakları gibi şampiyonluk yolundaki en zor maniayı da aşmış olacaktır.
Siyah - Beyazlılar bu maçı kaybettikleri halde, Fenerbahçe ile aralarındaki puvan farkı bire ineceğinden, haftaya Fenerbahçe karşısında oldukça zor bir imtihan ge-çiçrecek, belki de bu imtihanda mu vaffak olamıyarak şampiyonluğu sarı lâcivertlilere kaptırmaları da çok muhtemeldir.
Bu kadar kritik bir durum olan Galatasaray - Beşiktaş karşılaşmasını bir de sarı kızmızıhlar cephesinden ele alırsak onlar için bu maçı kazanmak ligteki puvan durumlarında maçı daha ziyade prestijlerini efkâra karşı kurtarmak bakımından kazanmayı arzu edecekle- ı ri muhakkaktır.
Galatasarayın bu maçı kazanmasın 1 daki büyük bir kazancı da, son haf- 1 talarda takımın çıkarmakta olduğu f istikrarlı oyunlar dolayısiyle, millî j eğitim mükâfatı müsabakalarında r
ümitli olmasını sağlı/acaktır. Aksi i halde Galatasarayın maçı kaybetme si, noksan puvan almasından ziyade, moral bakımından büyük olacaktır.
Bu şartlar altında yapılacak olan : Galatasaray - Beşiktaş karşılaşması : oldukça çetin olacağı gibi nasıl bir i netice ile sona ereceği merakla bek- ’ lenmektedir.
i Sarı - kırmızı ve siyah - beyaz takımlarımıza başarılar dileriz.
Haydar Özakman Maçı radyo verecek
Bugün lstanbulda İnönü Stadyumunda oynanacak olan Galatasaray-Beşiktaş karşılaşması saat 15.15 ten itibaren radyoda muvakkar Ekrem Talû tarafından naklen verilecek -tir.
DÜNKÜ MAÇLAR
Emniyet, Atıf beyi 4 - 2, Hacettepe Harbiyeyi 1-0 mağlûp etti
İkinci devre lig maçlarına dün 19 I zaman parlayan hücumlarını kolay-
Mayıs Stadında devam edildi. İç sa- lıkla kesen Emniyetliler, 30 ____
hanın su altında olması dolayısiyle dakikada rakip taraf kalecisinin to-bölge, çok isabetli bir hareketle pu elinden kaçırmasından faydala-maçları dış toprak sahaya almış ve ’ günün her iki maçı da orada oynan-
Emniyet - Atıfbey
İlk maç saat 14 de hakem Mehmet
Güngörün idaresinde Emniyet Atıf-
bey arasında yapıldı.
Emniyetliler daha oyun başında teşebbüsü ele aldılar ve 17 inci dakikada solaçıkları Mehmet vasıta-siyle ilk gollerini çıkardılar. Zaman
___Bugünkü —
spor hareketleri
19 MAYIS STADI Lig maçı
Saat: 13
Gençler B. - Muhafızgücü Saat: 14.45
Ankaragücü - Demirspor
İSTANBULDA
— Beykoz - İstanbulspor Galatasaray - Beşiktaş
Maraton hazırlık koşusu
B. T. Ankara Bölgesi Atletizm Ajanlığından:
26 Şubat 1950 Pazar günü saat 10.30 da 19 Mayıs Stadyumundan başlamak üzere 30 kilometre mesafe üzerinde Maraton hazırlık koşusu yapılacaktır. İlgililere tebliğ olu -
Yeni Ingiliz hükümeti
★ (Baş tarafı birinci de) önümüzdeki haftaya kadar kurulması beklenmektedir. Avam Kamarasında yeter bir çoğunluktan mahrum bulunan Sosyalistlerin yeni çalışmalarında zorluklarla karşılaşacakları şimdiden ileri sürülmek ■ tedir.
Londra, 24 (AP) — Başbakan Attlee bugün, yeni bir İşçi hükümeti kurmağa karar vermiştir. I Attleenin bu kararı, kabine âzaları ile yaptığı bir saatlik bir içtima sonunda ilân edilmiş ve Kral Altıncı George da durumdan haberdar e-dilmiştir.
İşçi partisinin gayet az bir ekse- ' riyetle iktidarda kalmağa muvaffak olduğu malûmdur. Bu durum, parlâmentoda mühim bir mesele görüşülürken, gereken oy ekseriyetini sağlayamıyacak ve muhtemel olarak kabinenin istifasına ve yeni seçimlere yol açacaktır.
Attlee bu riski göze almıştır. Londra, 25 (a.a.) — «United Press. |
top-
Kabine toplantısını hususî lantılar takip etmiştir.
Attlee, Başbakan Yardımcısı Her-bert Morrisson ve Maliye Bakanı Sir Stafford Cripps birbirleri ve partinin diğer idarecileri ile görüşmeler yapmışlardır.
İşçi partisi grupunun çarşamba günü yapacağı toplatıda bütün üyeler durumu görüşeceklerdir.
Muhafazakâr parti lideri Winston Churchill, parti idare heyetini Salı günü toplantıya çağırmıştır.
Londra, 25 (a.a.) — «Afp»: Attlee Başbakanlığı muhafaza ediyor. Kabine tamamen işçilerden mürekkep olacak. Fakat arkadaşları vazifesini bu müşkül anlarda bir az olsun kolaylaştırmak ve kabinede istediği tadilâtı yapabilmesini sağlamak i-çin Attlee’ye emirlerine âmâde olduklarını bildirmişlerdir. Bu sabahki Bakanlar kurulunun neticesi bundan ibarettir.
——«.««, —vb-o.,—.vmıcu j-ress» ı Toplantıdan sonra Attlee, şehir işçi partisinin iktidarda kalma ka- dışındaki ikametgâhına gitmiştir.
i—u.- * 1 x._. Başbakanın rahat rahat durumu
gözden geçireceği ve Çarşamba günü işçi partisi meclis grupunun yapacağı içtimaa gitmeden yeni kabinenin terkibi hakkında bir karar vereceği anlaşılmaktadır.
ran, bugün kabine toplantısı dağılmadan Kral George’a bildirilmiştir.
6 Martta parlâmentonun açılışında Kralın vereceği demecin metni sosyalistler tarafından şimdiden hazırlanmaktadır.
★ (Baş tarafı birinci de)
İndî mütalealarla patates ihracına imkân olmadığı yolundaki iddiaların isabetsizliğimi, m^kul sebeplerle matbuata aksettirmiş bulunmam do-layısiyle, Bakanlıkça derpiş edilen yeni tedbirler müstahsil ve tacirleri sevindirmiştir. Bununla beraber kardan henüz ilçelerle muvasala imkânının temin edilememiş olması, ayrıca yolların bozukluğundan nakliye masrafının maliyete tesiri ve mevcut malın çürümeğe mahkûm bulunması bu sevinci azaltmakta ve haklı end.'şoleri mucip olmaktadır.
narak sağ açıklarının ayağile ikinci gollerini de kazandılar ve devre 2 - 0 Emniyet lehine bitti.
İkinci devreye aynı şekilde rahat bir tempo ile başlıyan Emniyetliler yine sol açıkları Mehmet vasıtasile üççüncü gollerini kaydettiler.
Fakat dakikalar ilerledikçe Atabeylilerin hücumları sıklaştı. Nihayet 17 inci dakikada Atıfbey santrforu takımının ilk golünü çıkardı. Fakat 23 üncü dakikada Emniyet santrforu Mecit Emniyete dördüncü golü de kazandırdı.
35 inci dakikada Atıfbeyliler i-kinci ve son gollerini de yaptılar ve maç da 4 - 2 Emniyetin galebesile sona erdi.
Harpokulu - Hacettepe
Günün ikinci karşılaşmasını saat 15 de hakem Muzaffer Ertuğun idaresinde Hacettepe ile Harpokulu ta-I kımlan yaptılar.
Oyuna Hacettepeliler başladılar. Daha ilk dakikalardan itibaren sü-ratli bir cereyana sürüklenen maçta iki taraf da zaman zaman birbirlerinin kalesi önünde tehlikeli vaziyetler yaratmaya başladılar. 16 inci dakikada Harbiyelilerin 20 pastan attıkları iki frikik avta gitti. 20 inci dakikada Harbiye nisbî bir hâkimiyet tesis ettiyse de bir netice alamadı. 24 üncü dakikada Harbiydiler sağdan bir korner kazandılar. Top ayaktan ayağa geçti ve bu arada Hacettepe kalesine doğru atılan top bir oyuncuya çarparak seyrini değiştirdi ve az kaldı kaleci kont - piye vaziyete düşüyordu. Fakat kalenin yanından avta çıktı böylelikle Hacettepeliler mühim bir tehlike atlattılar.
25 inci dakikadan sonra Hacettepeliler Harbiye kalesini sardılar ve hâkimiyetleri bir müddet devam etti. Ve 29 uncu akikada kornerden ortaya düşen topu soliç yerinden yakalayan sağiç Mehmet, Hacette-penin ve maçın yegâne golünü çıkardı.
Bu golden sonra Harbiydiler üst-üste rakiplerinin kalesine indiler. Bu arada Vasıfın uzaktan sert bir şütünü Hacettepe kalecisi yumrukla uzaklaştırdı. Devrenin son dakikalarında Harbiydiler baskılarını arttırdılarsa da devre 1 - 0 Hacettepe lehine bitti.
İkinci devreye iki takım da aynı şekilde süratle başladı ve Hacette-1 peliler derhal rakiplerinin kalesine indiler. 4 üncü dakikada Burhanın a-radan sıyrılarak attığı şütü Harbiye kaleciği çevirdi. 8 inci dakikadan sonra Harbiydiler sağlı sollu hü -cumlarda üstüste bir kaç korner kazançlılarsa da bir netice elde edemediler. 15 inci dakikadan sonra bu defa Hacettepeliler Harbiye kalesini sardılar. Fakat onlar da çıkan fırsatlardan faydalanamadılar.
26 ncı dakikada Hacettepe kalesinin önü karıştı. Fakat müdafaanın çok enrejik oyunu Harbiye muhacimlerine gollük fırsat vermedi.
Maçın son dakikaları Harbiyelilerin beraberliği temin için gayretleri Hacettepelilerin de müdafaasıle geçti, fakat netice değişmeden maç; 1 - 0 Hacettepelilerin galibiyetile sona erdi. Hakem Muzaffer Ertuğun idaresi iyi idi.
Bugünkü karşılaşmalar iç sahada yapılacaktır. N. SEL

★ (Baş tarafı birine! de) Ulusu tekzib
Ayrıca D. P. İstanbul il idare kurulundan Emin Nihat Söz-eri dün şu telgrafı göndermiştir:
•24 Şubat tarihli Ulus gazetesinin birinci sayfa dördüncü sütununda’ Esat Çağa Demokrat Partiden is- | tifa etti, başlığı altında bana izafe edilen yazılardan malûmatım yok- j tur. Ulus muhabirleriyle de görüş- . medim. Tekzibini rica ederim.»
Emin Nihat Süzeri
Bu seçimde komünistlerin de hiç bir sandalya elde edememiş olmaları dikkate şayandır. Bu da gösteriyor ki, İngiltere sade sosyalizmde gerilememiş, aynı zamanda aşırı sollara da hiç itibar göstermemiştir.
Şimdi dikkate değer nokta şudur: Aşağı yukarı 20 sandalya farkla kurulan yeni Avam Kamarasında iktidar nasıl vazife görecektir? Çünkü İşçi Partisi ufak bir ekseriyet kazandı diye, memlekette şimdiye kadar tatbik edilen sosyalist sisteme devam etmenin pek imkânı yoktur. Bundan sonra Attlee, İngiliz sanayiini kolaylıkla millileştire-miyeccktir. Hele İşçi meselelerinde daha imsakli hareket etmek mecburiyetindedir. Buna mukabil, Mu-ı lıafazakâr Parti de programını tat-ı bik edemiyecektir. O halde her iki partinin aşağı yukarı aynı seviyede Meccliste bulunması, sosyal ve iktisadi doktrinler bakımından bir nevi durgunluk yaratacaktır.
Bu vaziyette Attlee hükümetinin de kolay çalışacağı tahmin e-diiemez. Çünkü İşçi Partisi Avam Kamarasının her celsesinde mütemadiyen ekseriyeti elde bulundurmak mecburiyetinde kalacaktır. Bunun için kabine âzalarının dahi devamlı surette Kamarada bulunmaları lâzımdır. Milletvekilleri kolaylıkla izin alamıyacaklv, seçim çevrelerini sere serpe dolaşamıyacak-lardır. Çünkü ufak bir ihmalle Kamarada herhangi bir gün ekseriyeti kaybetmeleri daima mümkündür; bu takdirde istenen bir kanun belki çıkmıyacak, istenmiyen kararlar alınabilecektir. Hattâ bu a-rada kabinenin güvensizlik oyuna düşmesi dahi mümkündür. Hele 8 Milletvekilliği alan Liberaller, her hangi ibir meselede Muhafazakârlara iltihak edecek olurlarsa, vaziyet daha da nazikleşecektir.
Bütün bunlar gösteriyor ki, bu seçimle İngiliz siyaseti tam bir istikrara kavuşamamıştır. Şimdi, yeni bir seçim imkânlarından bahsedenler bile vardır. Fakat kanaatimizce, bu hususta ani bir karar alınması beklenemez. Her halde tecrübelerin vereceği neticelerden de bir müddet faydalanmak ve ona göre bir hal çaresi bulmak i-cap edecektir.
Şu muhakkaktır ki, İşçi Partisinin vaziyeti çok zordur. Buna karşı Muhafazakârlara büyük bir vazife ve sıkı bir kontrol mes’uliyeti terettüp etmektedir.
İşte İngiliz seçimlerinin neticelerine göre iç durum Ibudur. Bir de seçimlerin cereyan tarzı vardır ki, bilhassa bizim buna ibretle ve dikkatle takip etmemiz lâzımgelir. Churchill partisiyle beraber ekseriyeti kazanamadığı halde asla seçimlerin yapılış tarzından şikâyet etmemiş, Ibilâkis takip edilen dürüst hareketi candan övmüşttir. Muhafazakâr parti lideri hatta daha ileri giderek kaybettiği seçimlerle, dünyaya ders vermekte ve şunu söylemektedir:
Seçimi idare edenlerin dürüstlüğü, hakkaniyet ve doğrulukla hareket etmiyen Avrupa memleketleri için bir örnek teşkil etmektedir.»
Bu, ne güzel sözdür.!. Bu bir ; memleket için ne iftihar verici bir şahadettir!
Eğer 1950 seçimlerinde Türkiyede herhangi bir partinin başkanı, seçimlerden sonra Ibu şekilde konu- : şacak bir durumda bulunursa, işte • o zaman bizim demokrasi de tam ' muvaffak ve muzaffer o/muş de- ' mektir.
Kaybetmesini bilmenin ve haki- J katen kaybettiğine inanmanın, kazanmak kadar şerefli ve inşirah ve- [ rici olduğunu bu memlekette de ar- , tık herkez anlamalıdır.
Mümtaz Faik FENİK i
Amasya köylüsünün şaheser
★ (Baş tarafı birinci de) ve baskı karşısında yazılan istifalarını geri alarak partilerine karşı bağlılık ve sadakatlerinin hiç bir suretle haleldar olamıyacağını belirtmişlerdir. Bu hâdise ile ilgili bir istifayı aynen biddirirken böyle bir zihniyete sahip kimselerden ne gibi bir hüsnüniyet ve samimiyet beklenebileceğini sayın vatandaşların takdir ve insafına terketmek yerinde olur. İstifa şudur:
C. H. Partisi Merkez İlçe Başkanlığına
Bucak başkanınız tarafından partinize geçtiğim takdirde kömür verileceğinin vaadedilmesi üzerine 7/2/1950 tarih ve 23 numaralı vesika ile bir ton kömür almış bulunuyorum. Esasen istihkakım olan bu kömürün bu şekilde verilişi partiniz idarecilerinin eskidenberi bildiğim sakat düşüncelerini bariz bir şekilde bir defa daha anlatmış olduğundan , hakikî partim olan Demokrat Parti-
Türkiye - İtalyan
Millî maçı ne zaman?
Akdeniz futbol şampiyonası için 2
Nisanda yapılacak karşılaşmanın
■ 5 Marta alınması hakkmdaki Italyan teklifi kabul edilmemiş,
I maç tarihinin değiştirilmemesi ve
1 daha ileri bir tarihe alınması istenil
Imiştir.
Italyan federasyonundan henüz - ---------— -
bir cevap alınmadığından dün fut- ye avdet ettğim için oradaki kaybol federasyonu maç tarihinin bildi- dimin silinmesini ri.ca ederim, rilmesl İçin yeni bir telgraf daha Suluca köyünden
' I Mehmet rılmn»
★ (Baş tarafı birincide) I aleyh ağır sanayiimizin Avrupa a-tirtilen kükürtler yüzünden Keçi- ğır sanayii ile rekabet edemejne-burlu kükürt fabrikasının iyi neti- sinde Karabük fabrikalarının ku-celer vermediğini belirten bir ko-1 rulmuş olduğu yerin âmil olduğu nuşma yaptı. . .
Muammer Alakant D. P. adına şunları söyledi:
«Uzun fedakârlıklardan sonra
tık işletmelerimizi

bir hale getirmek, yet fiyatlarını daha ucuzlatarak ve Avrupada görülen teayüle u-yarak daha ucuz mamuller yapmak için İşletme Bakanlığının lâzımge-len tedbirleri almasını ve tatbik etmesini bekliyeceğiz.
Bize verilen malûmata göre de bugün mensucat fabrikalarının elinde bulunan kumaşları daha ucuz bir fiyatla satmak yoluna gidilince o zaman bu stokları memleket içinde satmak vatandaşı giydirmek bakımından da faydalı olacaksa da, bunlar satılmamakta ve zararına olarak Avrupaya ve yabancı memleketlere ihracı derpiş edilmektedir.
Eğer böyle ise, mevcut bu gibi kumaşları memleket içerisinde daha ucuz fiyatla vatandaşlara satarak memleket hayatım ucuzlatmak ve halkımızın ucuz giyimini temin etmek yerinde olur.
Madenlerimiz tabiatın ve Cenabı Hakkın, memleketimize bahşettiği büyük bahşayişlerden biridir. Bunların birer servet ve gelir kaynağı olması icabeder. Halbuki işletmede rasyonel çalışma olmaması yüzünden, madenlerimiz bize gelir membaı olmak şöyle dursun, bilâkis halkımıza ve bütçemize bir yük ve hatta masrafı mucip olmaktadır. Bu yük olma keyfiyeti gittikçe artmaktadır.
Ağır sanayi fabrikalarımız, Karabük fabrikalarımız hakkında son zamanlarda Amerikalı mütehassısların vermiş oldukları rapor hepimize büyük bir inşirah vermiştir. Krabük fabrikaları kurulurken az çok Millî Müdafaa sebepleri âmil olmuştu. Bu sebeple de Karabük fabrikalarının İktisadî rantabiliteyi haiz olmadıkları hakkında umumî bir kanaat vardır. Halbuki Amerikalı mütehassılar bu yerin gayet i-yi olduğunu ifade etmişler ve bu havzada kurulmuş olan fabrikaların büyük bir faaliyete girmelerini ve memleket sanayii üzerinde büyük rol oynamalarının mümkün olduğunu belirtmişlerdir. Binaen-
I Dünya Basınından |
Hulâsalar [
__ 25/2/950 ^_l
İngiliz basını:
Bu sabahki bütün Ingiliz gazeteleri genel seçimlerin neticelerinden bahsetmektedirler.
İşçi partisinin organı olan Daily Herald gazetesi, işçi partisinin iktidarı muhafaza ettiğini, fakat bir çok yerlerin kaybedilmiş olmasının parti için bir hayal kırıklığı teşkil ettiğine işaretle şöyle demektedir:
«Seçim mücadelesi çok çetin cereyan etmiş olmakla beraber işçi partisinin hakikî mücadelesi sona ermiş değildir.»
Bağımsız Times, Liberal Man-ehester Guardian ve muhafazakâr Daily Telegraph gazeteleri, yakın bir tarihte ikinci bir genel seçim ihtimalini ileri sürmektedirler.
Times gazetesi başyazısında, genel seçimlerin hakikî gayeyi temin etmediğini kaydederek şunları yazıyor:
«îşçi partisi, devleti idare etmek için kâfi çoğunluğu kazanmamıştır. Seçim mücadelesi sonunda şimdi, büyük bir kararsızlık hüküm sürmektedir, iktidarda kalan işçi partisinin, devlet işlerini zayıf ekseriyetle eskisi gibi idare edeceğini düşünmek saçma olur. Bu şartlar dahilinde bir kaç ay sonra yeni bir seçim yapmak zarurî olacaktır. Bir koalisyon hükümeti fikri, .halkın arzusuna tamamen aykırıdır. İşçi partisinin şimdi yapması lâzım gelen şey, savunma, maliye ve dış münasebetlerde atılması lâzım gelen adımlar için diğer partilerle bir anlaşmaya varmağa çalışmaktır. Bunu, yeni bir seçim takip etmelidir. Partiler yeni bir seçime kadar ne yapılması lâzım geldiğini araştırırken, devletleştirme işi devam edemez.»
Daily Telegraph gazetesi, işçi partisinin manevî bir otoritesi kalmamış olduğunu yazmakta ve şunları ilâve etmektedir:
«Yarım düzüne daha sanayii devletleştirmek gibi büyük taşanları için, artık işçilerin ellerinde büyük ekseriyet kalmamıştır. Hükümetin bundan sonra ne kadar zaman daha iktidarda kalabileceğini veya kalmak istiyeceğini zaman gösterecektir. Belki de Sonbaharda yeni bir seçim yapmaktan sarfınazar edilemiyecektir.»
Manchester Guardian gazetesine göre, hükümetin yapacağı en maköl şey, bütün partilerin kabul edecekleri bir bütçe meydana getirmek ve bunu müteakip yeni bir seçim hazırlamaktır. Böyle bir seçim bugün memleketin içinde bulunduğu çıkmazdan kurtulmak için tek hal çaresi olacaktır. Bir koalisyon hükümetini kurulması fikri tamamen terkedilmelidir. Fakat her şeyden evvel şunu söylemek lâzım gelir ki, hariçteki durum böyle bir hükümetin kurulmasını ihtiyaç gösterecek kadar ciddidir.»
Muhafazakâr Daily Mail ı ve sağcı Daily Express gazeteleri yeni bir seçimin elzem olduğunda mutabıktırlar.
hakkmdaki noktai nazar da bu su-ı retle gayri varit olarak ifade edilmektedir.
Sayın Münir Birselin bu mesele ile alâkadar olacaklarını ve iyi bir şekilde intaç edeceklerini ümit et-c mek isterim.
Arkadaşlarım, bu seçim arifesinde
■ bizim işletmeler Bakanlığından bek liyeceğimiz en büyük husus, bir çok
■ devlet müeseselerinde olduğu gibi iktisadi devlet teşekküllerinde de artmış bulunan siyasî baskının kaldırılmasıdır. Şimdi muhtrem hükümetin...
[ Fahri Karakaya (Elâzığ) — Bu sözün şimdi sırası mı? (On dakika konuşulacaktı, vakit geçti sesleri.)
Başkan — Meclis kararı olarak, e-. sas hakkmdaki konuşmayı tahdit e-der mahiyette bir karar vermediniz. Tahdit temennilere aittir. Bunun tat bikatını riyaset tanzim ile mükelleftir. Partiler adına konuşulduğu takdirde bu karar bir hudut tahdidi yap mamıştır.
Y. Mammer Alakant (Devamla) — Bendeniz aynı zamanda Demokrat Parti Meclis grupu adına konuşuyorum.
Şimdi arkadaşlar, hükümetin son zamanlarda her nevi siyasî baskılara müsamahakâr olmıyacağma dair musirâne beyanlarına rağmen bazı devlet İktisadî teşekküllerinde, belki kraldan ziyade kral taraftarı olmak istiyenler işçilerin siyasî hanaatle-ri karşısında bazı tazyikler yapmak durumunda bulunmuşlar...
Eşref Dizdar (Giresun) — Var mı elinizde delil?
Ali Rıza Esen (Mardin) — Sadede gel.
Muammer Alakant (Devamla) — Vicdan kanaatlarma karşı yapılan tecavüzler muhakkak ki tecavüzlerin en şeniidir, vicdan hürriyetine yapılacak tahakkümlerin en ' " tüsüdür. Sayın Münir arkadaşımın, Şemseddin Günal -tay kabinesinin bu şekilde bir baskı ve vicdan tazyikine müsamahakâr ve taraftar olmıyacaklarını ümit etmek isterim.
Şimdi önümüzdeki aylarda gerek sayın Bakanın ve gerekse mensup bulundukları hükümetin bugüne kadar bizim müşahede ve tesbit etmiş bulunduğumuz bu siyasî baskıların nihayete erdirilmesi için lâzım gelen hassasiyet ve alâkayı kendilerinden beklediğimizi ifade edersek kendi haklarında hüsnüniyet besle-| miş olduğumuz şekilde müteakip vakıalar neticesinde töhmet altında kalmıyacağımızı ümit etmek iste -
Bunu müteakip kürsüye gelen İşletmeler Bakanı, Bakanlığın teşkilâtı ve yapacağı işler hakkında i-zahat verdi.
İşletmeler Bakanlığı bütçesinin müzakeresinden sonra Vakıflar U. Müdürlüğü bütçesi müzakere ve kabul edildi.
Gelirler Kanunu tasarısı üzerindeki müzakereler sırasında söz alan Ahmet Veziroğlu, gelir vergisinin bazı vilâyetlerde yanlış tatbik e-dilmekte olduğu üzerinde durdu ve bu hareketin giderilmesini istiyen bir konuşma yaptı.
Gelirler tasarısının kabulünden sonra bütçe tasarısı reye kondu ve 365 e karşı 18 muhailf rey ile kabul edildi.
Kürsüye gelen Başbakan Meclisin tasarıyı kabul etmesiyle hükümete karşı gösterdiği itimada teşekkür ettive buna lâyık olmağa çalışacağını söyledi.
Meclis Başkanı Saraçoğlu Alakant’a söz vermedi Dünkü toplantıda bütçe hakkında reye müracaat edildiği sırada, Muammer Alakant niçin bütçe hakkında kırmızı oy verilmesi lâzım geldiğini söylemek için söz istemiş, fakat Başkan Şükrü Saraçoğlu söz vermemiştir.
Başkan bu hususta içtüzüğün 137 inci maddesinde mevcut olan şu fıkrayı nazarı itibara almamıştır:
«Oya başvurulmadan önce Milletvekilleri kısaca oylarının gerekçelerini kürsüden söylemek isterlerse, Başkan yandan ve karşıdan yalnız bir kişiye söz verebilir.» Saraçoğlu bunu dahi nazarı dikkate almamış ve söz vermemiştir. Bu da iktidarın bir müzakerede etti ve buna lâyık olmağa çalışaca-ettiğini göstermektedir.
Holivud’da Fuhuş!
★ (Baştarafı 5 incide) müşterinin Hollywood'da bulunduğu hususunda müttefiktirler.
Hollywood’da bir takım rezilâne eğlence âlemleri yapıldığı artık bir sır olmaktan çıkmıştır. Polisin yap mış olduğu bir çok baskınlarda fil;n dünyasının en tanınmış şahsiyetleri bu âlemlerde yakalanmışlardır. Böy le bir toplantıyı ilk defa polise haber veren geçenlerde hayata gözlerini kapıyan Wallace Berry olmuştur.
Shirley Temple da kocası John Agar’ın böyle toplantılara iştirak ed*P, geceleri saat üçte, dörtte eve döndüğünü ve yüzünde çok zaman ruj lekeleri gördüğünü söylemiş ve boşanma dâvası açmasının en büyük sebebi olarak bu hadiseyi göster-
Hollyıvood’da ahlâkın gün geçtikçe bozulduğu artık inkâr edilmez bir hakikattir. Kocası Franchot Tone'dan ayrılır ayrılmaz, bu ayrılığa tahammül edemiyerek intihar teşebbüsünde bulunan Jean Wallace çok geçmeden körkütük sarhoş bir halde otomobil sürerken yakalanmış ve karakola götürüldüğü zaman genç yıldjzın üzerinde kombinezon dan başka bir şey bulunmadığı hay retle görülmüştür.
Hollyvvood kahramanlarının çıkardıkları rezaletler artık üzerinden gün geçmeden birbirini takip etmektedir. Kocasını bırakıp Italyan rejisör Rosselini ile bir aşk hayatı yaşıyan ve gayrı meşru bir çocuk meydana getiren Ingrid Bergma-» bu rezaletlerin son kahramanıâîrr
Ahmed Nedim
kö-Birsel
Çın de muhosemoi devam ediyor
Taipeh, 2S (a.a.) — Milliyetçi or du tarafından dün akşam yayınlanan tebliğ, Hainan adasına bağlı u-çakların komünist gemilerin toplu bulundukları yerlere taarruz ettik lerini ve karşı tarafa ağır kayıblar verdirdiklerini bildirmiştir.
Tebliğ, bu taarruzların Lei Çeu yarımadasında kâin limanda Sun Wing bölgesinde cereyan ettiğini a-çıklamıştır.
Macorislondcn firar edenler
Viyana, 25 (Nafen) — Macarista-nın siyasî şefi Peter Gabor'un erkek ve kız kardeşi diğer bazı ak-rabalariyle beraber Avusturyanın batı kısmına kaçmışlar ve kendilerinin muhafaza edilmesini Avusturya hükümetinden talep etmişlerdir.
YENİ NEŞRİYAT:
Okul Piyesleri Kılavuzu t
Okulunuzda hangi piyesi temsil etmek istiyorsunuz? Bu,piyesin konusu nasıl olmalıdır? Piyesin millî günleri mi ilgilendirmesini istiyorsunuz, yoksa ahlâkî ve sosyal konulara mı temas etmesini istiyorsunuz? Temsil edilmesini istediğiniz bu piyes nereden ve kaç kuruş karşılığında temin edilebilir? Bu piyes , talim ve terbiye dairesince incelenerek okullara tavsiye edilmiş midir? Edilmişse bu tavsiye hangi tarihli Tebliğler Dergisinde ve hangi tamim numarası ile yayımlanmıştır. . Bu piyes hangi okul seviyesine ve hang sınıf talebelerine hitap etmek tedir? Piyes kaç şahısla temsil edilebilir. Piyesi sahneye koymak için ne gibi dekorlara htiyaç vardır?
Bu şekile, okullar için gereken bütün piyes hakkmdaki bilgiyi en geniş bir şekilde veren, piyes konusunu en ince noktalarına kadar anlatan (Okul Piyesleri Kılavuzu) adlı kitap satışa çıkmıştır.
Ferit Ragıp Tuncor ve Rami Akman tarafından hazırlanarak yayımlanan bu eser bütün ilkokullarla, meslek' okullarını ve orta okulları, liseleri şiddetle ilgilendirmektedir.; Kılavuz ayrıca Talim ve Terbiye Dairesince de incelenmiş ve okullara tavsiyesi uygun görülmüştür. (200) kuruş karşılığında (Rami Akman veya Ferit Ragıp Tuncor - Posta Ku tuşu 266 — Ankara) adresinden temin edilebilecek olan bu faydalı kılavuzu bütün eğitim ve öğretim1 mensuplarına hararetle tavsiye e;) deriz.

B. Milletler Türk
Derneği toplantısı
it (Baş tarafı birinci de) çildikten sonra idare heyeti raporu okunmuş ve oy birliğiyle aynen kabul edilmiştir.
Bunu müteakip ana tüzükte bazı değişiklikler yapılmış ve seçimlere geçilmiştir.
Başkanlığa tekrar Bilecik milletvekili Memduh Şevket Esendal, yönetim kurulu üyeliklerine; Cabir Selek, Porf. Fadıl Hakkı Sur, Haldun Sarhan, Kasım Gülek, Bülent Os -man, Muhlis Ete ve Afet inan.
Yedeklere: Server Sayarı, Prof. Orhan Alisbah, Mehmet Osman Dos tel, İrfan Tümer ve Prof. Bedrettin Tuncel;
Denetçiliklere de: Şefik Bilkur ile Mahmut Nedim Gündüzalp seçilmişlerdir.
Satılık Bahçeli evler
Ankara'nın yakın Banliyösünde İstasyona 1 dakika mesafede ve şehir hudutları içinde 5 dönüm bakını lı meyva bahçesi ile 3 daireli 2 ev müsait fiyatla satılacaktır.
Müracaat için Işıklar Caddesi, Trakya aprt. 4 numaralı dairede ter zi Eşref Özarman’a müracaat edilmesi. Telefon: 13663.
DOKTOR
Aziz Tevfik Yeginsoy
DAHİLİYE MÜTEHASSISI
Hastalarını her gün saat 15 den itibaren kabul eder.
Hamamönü Halk Eczanesi karşında, Nizameddin apartmanı No. 2 — Tel: 15343.
Sahibi ve Başmuharirl MÜMTAZ FAİK FENİK
Bu nüshada yazılglerlnl fitlen İdare eden Hikmet YAZICIOĞLI
Basıldığı y6r:
GÜNEŞ MATBAASI

Comments (0)