Sene: i
Numara: 109
ti
Hariç için
Nuruosmaniye, Şeref Sokağı. TELEFON: 20520
Abo
Türkiye için
1 senelik
JK
Yevnıî makale
Gazeteci
Başvekil
Müsyü (Musolini) nin birçok meziyetlerinden başka, mevcut Başvekiller içinde, bir de gazetecilik etmek gibi marifeti vardır.
Filhakika İtalyan Başvekili dünya gazetelerine galiba her hafta muntazam surette siyasî makale yazan yegâne devlet adamıdır. Vakıa Müsyü (Musolini) nin bu makalelerini, yalnız müteaddit nutuklariyle duyuramadığı söz söylemek ihtiyacını tatmin için değil biraz da para kazanmak maksadiyle yazdığını iddia edenler de var. Çünkü bilhassa Amerikan ve İngiliz gazetelerine yazdığı makalelerin beher kelimesi «çin bir (dolar) ücret alıyormuş. Doların sukutundan evvel ise kelime başına bir dolar ücret, hele makale biraz uzunca olursa, biz zavallı Türkiye muharrirlerinin kolay kolay hesap edip akıl erdirebileceğimiz bir para değildir.
Maamafih Müsyü (Musolini) i yazdığı makalelerden böyle bc bol para almasına uzaktan yakın dan itiraz edecek değiliz. Bilâkis İtalyan başvekilinin bütün İtalyaya, İtaya kralından çok ziyade hâkim ve sahip olmasına rağmen, alnının terile ve elinin emeğile para kazanması, kendisi için çok iftihar edilecek bir harekettir. Zaten makalelerinden bu kadar para kazanmasından dolayı kendisinde kabahat te yok. Her makalenin kelime-Bİ başına bir dolar ücreti İtalyan başvekili Amerika gazetelerinden tabii zorla almıyor. Bittabi bu yazıları hiç şüphesiz gürültülü neşriyatı seven Amerikan ve İngiliz gazetecilerinin ibram ve ilhahı üzerine yazıyor. Bu şerait içinde para kazanmak ise hakikaten zevkli bir şey olmak lâzımgelir.
Esasen bizim bu mes’elede mev-zuubahsetmek istediğimiz cihet, Müsyü Musolinin kazandığı para ve o paranın mikdarı değildir. Yalnız mucibi hayret ve dikkat olmasını lâzım addettiğimiz nokta, bir Başvekilin, muntazam surette gazetecilik etmesi ve dünya ahvali hakkında ayniyle her hangi bir £'hî •Îya«î snalialtl**' yarmasıdır. kalyanın Başvekili bu yazılarını meselâ yalnız kalyan ahvaline ve İtalya siyaseti hâriciyesini şerh ve izaha hasretmiş olsaydı, tamamiyle mazur g ör ü-lebilirdi. Halbuki Müsj ü (Musolini) bu makalelerinde, ayniyle biz gayri mes’ul gazeteciler gibi başka Devlet ve Milletlerin umuru dâhiliyelerini de tahlil ve hattâ tenkit etmekten de çekinmiyor. İşte asıl hayretle telâkki edilecek cihet te burasıdır.
Bu hayretin bizim tarafımızdan izhar edildiğine bakıp ta kendi ahvalimiz ile efalimiz arasında bir tezat olduğuna hükmedilmemelidir.
Biz gazeteciyiz, gazetecilerin dünya vukuatının en ufağından en büyüğüne kadar hepsini istedikleri gibi muhakeme etmek hakları, hattâ başlıca vazifeleridir. Biz bir gün Amerika Reis'cümhurunun doları zıpzıp taşı gibi indirip çıkarmakla, Amerika iktısadiy~tını büsbütün berbat ettiğini, ertesi gün Ingiltere ricalinin hürriyeti şahsi-yeye en ziyade riayet etmesini bilen devlet adamları olduğunu ve o sayede de İngilterenin dünyanın en kuvvetli devleti haline geldiğini, daha ertesi gün de bizzat .Müsyü ( Musolini ) nin ( Faşist ) pren-sip'erinin, milletleri ilâ değil, bilâkis inhitata sevkedeceğini yazarız. Bu yazılarımızdan dolayı - tabii kanunun muayyen ahkâmını tecavüz etmemek şartiyle- kat’a mesul olmayız. Çünkü evvelâ gazeteciler herhangi resmî bir mesuliyeti üzerlerine saniyen hükmü heı münhasırdır, gazeteci disat erdiği, tahlil, ____ ............. .....
Onun bu yazıları ya okunur, ya okunmaz. Okuyanlar içinde beğen-miyenler varsa omuzlarını silkip geçerler, beğenenler olursa bir (aferin) derle, fakat iki saat sonra o-kuduklarını unuturlar. Dünyanın hemen bütün gazeteleri için de keyfiyet böyledir. (Taymis) gibi, Ingiltereyi temsil etmek şerefini haiz gazetelerin bile her yazısının fazla ehemmiyeti yoktur. Bundan yalnız hükümetler tarafından ilham ile yazılan yazılar, veyahut hükümetlerden tahsisat alan veya muavenet gören Fırka gazetelerinin
Ebiizziya Zade
Devamı 2 inci sahifede
Matbaai Ebüzziya, İstanbul Q Sabahlan Çıkar Siyasî Gazete
Perşembe 27 Eylül 1934
“İnsanların fenalıklarını ve iyi-ilklerini ölçmek için en hassas ölçü şudur : Düşünmek kabiliyeti. Düşülen, düşünebilen adam mutlaka iyidir. J'efekkürü kıt adam, fenad#* ' Meslier
J^üncü sahifede)
Konferans hararetli geçti
Fiatı Herycrde 5 Kuralı»
Dil Bayramı
İsveç silâhsızlanma müzakeratımn talikim, Macaristan da muahedelerin tadilini istediler
Tadil teklifine îtalyanlarda müzaharet ettiler, Fransa ve Romanya murahhasları, bir iki milletin hatırı için beşeriyetin tekrar kan ve ate$e \ erilemiyeceğini söylediler — İki teklif te ekseriyetle reddedildi cu maddesi mucibince reylerini ne suretle istimal olunacağı hakkında izahat vermiştir.
Japonya ve Ingiltereye taziyet Bu esnada Fransız murahhas heyetinden M. “Mortier,, Japonya ve Ingilterede vukua gelen afetlerden dolayı konferansın bu memleketlerin kederlerine iştirak ettiğini bildirmesini talep etmiş ve bu talep alkışlar arasında müttefikan kabul olunmuştur.
Silâhsızlanma ve emniyet meselesi
Müteakiben emniyet ve silâhsızıma muhtelit kamisyonu mazbata muharriri Fransız heyetinden M. Perrin kürsüye çıkmış ve evvelâ, heyeti umumiye huzurunda müdafaa edeceği silâhsızlanma ve emniyet meseleleri hakkında komisyonun mukarrerat projesini okumuştur.
Sulh yolu tuzaklıdır
M. “Perrin,, , projenin kıraatini müteakip irat ettiği nutukta bu mu-karreratın muhtelit komisyonun iki uzun celsesinin semeresi olduğunu tebarüz ettirmiş ve demiştir ki: “ — Bu celseler çok ümitbahş bir surette ceryan etmiştir. Bu içtimalarda bütün Avrup milletleri-ı(in, yani birçok kere birbirlerinin zıddı olan menafiin mümessilleri bulunmakta idi. Buna rağmen itilâf Devamı 7 inci sahifede
Beynelmilel Parlâmento!
Parlâmentolar birliği konferansı ı sabah saat 10 buçukta reis Haşan Beyin riyasetiyle açılmıştır.
Birlik Konseyi reisi, Reisicüm-hur Gazi Mustafa Kemal Hazretleri tarafından gönderilen cevabî telgrafı bütün murahhasların sürekli ve hararetli alkışları arasında okumuştur.
Gazi Hazretlerinin telgrafları
Bu telgraf şudur:
“ Parlâmentolar birliği konferansının istanbulda toplanması münasebetiyle gönderdiğiz cemilekâr tel-gafınızdan ziyadesiyle mütehassis o-larak teşekkürlerimi ve mesainizde tam bir muvaffakiyet ile Türkiye-deki ikametinizin zevkli olması hakkındaki samimî temenniyatımı iblâğ eylerim. „
Ghzi ^Mustafa Kemal
Kâtibiumuminin izahatı
Kâtibiumumî heyeti umumiye-
nin, kendisine: arzedilmiş olan emniyet ve silâhsızlanma mukarrerafı hakkında rey vereceklerini bildirmiş ve birlik nizamnamesinin onun-
Tramvay Şirketi
Devlet aleyhinde dava ikame etti
Davaya, AbdürrahmanMünip Beyinde bulunduğu bir komisyonda karar verilmiş ve iddianame tescil edilerek Şurayi Devlete gönderilmiştir
Tramvay şirketi, 1926 senesi mukavelenamesinin feshinden dolayı Şûrayı Devlet nezdinde Nafıa Vekâleti aleyhinde ve dolayısiyle Devlet aleyhinde dava ikame eylemiştir. Bu dava için geçenlerde elektrik şirketi müdürü Müsyü “Hansens,, , Is-tanbulun maruf Türk avukatlarından mürekkep bir komisyon teşkil etmiş ve bu komisyona bizzat nezaret ederek davayı nasıl ikame edeceklerine dair uzun uzadıya istişare etmişlerdir.
Neticede dava için bir şekil bulunmuş ve yapılan iddianame iki gün evvel İstanbul vilâyetinde tesçil edildikten sonra Ankaraya gönderilmiştir"
Tahkikatımıza nazaran Müsyü “Hansens,, bu davayı kuvvetli surette ikame edebilmek için bir çok maruf avukatlarımıza müracaat etmiş ise de, bu avukatların ekserisi, Tramvay şirketinin senelerdenberi almakta olduğu fazla ücretleri
Devamı 7 inci sahifede
Halkevinde tezahürat ve söylenen nutuklar
l
i
i
i
Dil bayramı dün İstanbulda büyük merasimle kutlulanmıştır. Merasimi Halkevi tertip etmişti. Hal-kevinin Cağaloğlundaki merkez binasının bu merasime tahsis edilen büyük salonu davetlileri almağa yetişmemiş, alt salonlara da hoparlörler konarak gelenlerin merasimi takip etmesi imkânı temin edilmiştir.
Dil bayramını kutlulama merasimine gelenler arasında Halk Fırka sı umumî kâtibi Recep, T. D. T. C. Başkanı Erzincan Mebusu Saffet Beylerle Halk Fırkasının bütün umumî idare heyeti âzası, Dil hareketiyle alâkadar birçok mebuslar ve askerî erkân göze çarpıyordu.
Saat tam dörtte merasime İstiklâl marşiyle başlanmış, bu sırada salonda yer almış olan Kız Muallim
Devamı 2 inci sahifede
Tıp Fakültesinden Rüknettin Bey hitabesini iradediyor
kızlar, dun Halkevınde K
Aferin Amerikaya!
Yugoslav hüküm darları Sofyada
Amerika yatı yine galip gelerek 83 sene evvel In-giitereden alınan meşhur kupanın A.merikada kalmasını bir daha temin eylemiştir
ılmış adamlar değildirler, her gazetenin yazısının hemen hemen bir güne . «. gün
ve vukuatını
dilinin döndüğü takdir veya tenkit eder.
Bir Hanım kız sergi açtı
Bugün “Sofya,, ya muvasalat edecek olan Yugoslavya kralı “Aleksandr,,
Sofya 25 (Hususî muhabirimizden) — Yugoslavya Kral ve Kraliçesi perşembe günü (bugün) Sofyayı ziyaret edeceklerdir.
Yugoslavya hükümdarları, malûm olduğu üzere geçen sene Belgradı ziyaret eden Kral “Boris,, ve Kraliçe “Yoana,, ya iadei ziyaret etmek üzere geliyorlar. Bununla beraber bu ziyaret siyasî mehafilde derin bir alâka uyandırmıştır.
Devamı 7 inci sahifede
Suzaıı Adil isminde bir Hanım kız, dün, Beyoglunda İstiklâl caddesinde Sebah ve Jualye fotoğrafhanesi salonunda bir resim sergisi açmıştır.
Henüz 16 yaşında olan bu küçük sanatkâr hiç bir hacadan ders görmemiş ve teşhir ettiği güzel eserleri fıtri istidadının sevkıy-
mekler neticesinde getirmiştir.
Bu sergiyi dün birçok zevat ve bu meyanda ressamlarımızdan bazıları ziyaret etmişler ve geııç sanatkârı tebrik ve takdir eylemişlerdir.
Resmimiz Suzan Adil Hanımla teşhir ettiği eserlerden göstermektedir.
“Girit,, te isyan hazırlığı mı?
Atina 26 (Hususî) — Bazı gazeteler, “Girit,, te hükümete karşı silâhlı bir miting hazırlanmakta olduğunu haber veriyorlar.
“Venizelos,, Girıde gitmiş bulunduğu cihetle hükümete karşı bu müsellâh tezahürü mumaileyhin teşvik etmiş olmasına ihtimal verenler vardır.
Yarışın heyecanlı bir safhası:
Yukarıda: Galip Amerikanın (Renbov) yatı- Aşağıda: Mağlûp İngilterenin (Endever) yatı
[ Yazısı yedinci sahifenıizde]
İSİ
v ay çil te sb. rdı
era
ub
—ZAMAN—
Lehistan ve ekalliyetler meselesi
Lehistanın Milletler cemiyetinden çıkmıyacağı ve meselenin müzakerelerle haledileceği umulmaktadır ı Geçen haftanın en mühim siyasî hâdiselerinden biri, Lehistanın ekalliyetler meselesi üzerindeki teklifi idi. Bu teklif, üzerinde ileri geri birçok sözler söylendikten sonra, Lehistan hükümeti murahhası tarafından geri alındı. Fakat murahhas hükümetinin kendi noktai nazarı üzerinde Israr ettiğini ilâve etti, bununla beraber Lehistanda yaşayaj Okranyalı, Rus, Alman ekalliyete mevcut haklarının verileceğini, fakat Lehistanın Milletler Cemiyetine karşı hesap vermiyeceğini, çünkü kendİ6İle büyük devletler arasında muamele farkı gözetildiğini söyledi.
Bu yüzden, Lehistanın Milletler Cemiyetini terke lüzum görmeden, meselenin alâkadarlar arasında müzakere ile halledilmesi umulmaktadır.
Milletler Cemiyetinden 'ayrılmak tehdidi, son zamanlarda diplomatik bir ültimatom mahiyetini aldı. ;Bu tehdit tarzı sık sık kullanılacak olursa hiç şüphe yok ki Milletler Cemiyeti yıkılır.
Ö. R.
Yevmi makale
1
ı
't'
Gazeteci Başvekil
Birinci sahifeden devam yazıları tabiî müstesnadır. Çünkü o yazılar, hükümetlerin bir nevi noktai nazari addedilir ve o vakit dikkatle okunur. Fakat kendi halindeki gazetelerin yazılarının hakikaten fazla ehemmiyeti yoktur. Bunlara fazla ehemmiyet vermek vehimden ibarettir. Hele o gazeteler bizim (Zaman) gibi Türkiyenin bir köşesinde çıkan küçücük bir gazete olursa onun cihan siyasetini takdir veya tenkit yolundaki yazılarına, meselâ esen bir rüzgârın hafif bir serpintisi kadar bile ehemmiyet mermek - nasıl söyliyelim? -’ cidden fazla vehhamlık olmaz
mı? (Varakı mihrivefayı kim ! okur kim dinler?) Sözü muhakkak
i bizim gibi gazetecilerin neşriyatı
için söylenmiştir.
Fakat alelade bir gazetenin neş-c riyatının bukadar ehemmiyetten
D ari olmasına mukabil, mevkii ikti-
c darda olan bir Başvekilin yazıları
( da bilâkis o mertebe ehemmiyetli-
dir. Hattâ bu yazılar bazan vahim 8 neticeler bile zuhuruna sebebiyet
r verebilir. İşte sırf bu noktai nazar-
8 dandır ki biz Müsyü (Musoiini)nin
c her hafta bir siyasî makale yazma-
sına hayretlerde kalmıyoruz. Vakıa j i bunun sırf bizim kendi noktai na-j • zarımızdan bir faydası da yok de-. | ğiL Çünkü başka memleketlerin 1 t siyasetini tenkiden makale yazan c | bir Başvekil, kendi hakkında yazılı .an yazılardan da müteessir olmaz. Hele onu yazan gayri mesul bir r ı gazeteci olursa. Bu itibarla Başvekillerin gazetecilik etmesi, devlet adamı olmak itibarile doğru olmasa 8 da, gazeteciler için herhalde fay-* dalıdır, çünkü onlar için bir Baş-'( vekilin yazıları, çok iyi müdafaa 'a ‘ silâhı ve misali teşkil eder, d • Müsyü (Mıısolini)nin gazeteciliğe . ğini böyle uzun uzadıya tahlil et-j ; memize ve bu tahlilden bilistifade P j zımnen de kendimizi müdafaa eylememize, İtalyan Başvekilinin geçenlerde İngilizce (Sandey Tay-. : mis) de intişar eden bir makalesi .Q sebep olmuştur. Müsyü ( Musolini) i'i: bu makalesinde, durup dururken a i Fransada çocuk doğumunun azaldı-e ı ğını, bunun Fransızların çocuk ye-g tiştirmesini bilmemesinden ileri gel-- diğini, bu hal devam ederse Fran-, sa nüfusu 1950 tarihlerine doğru 20 milyona ineceğini, binaenaleyh [, Fransanın ikinci derecede bir devlet olacağını, uzun uzadıya yazmış-r tır. Müsyü (Ivlusolini) nin sırf Fran-1 saya ait bu meseleyi, meselâ ( Za-1 ( man) gibi gayrı mesul bir gazeteye yakışacak bir istiklâl ve serbesti ile mevzuu bahsetmesi Fransada bir hayli hayret uyandırmıştır. Vakıa (Jurnal) gibi bazı gazeteler bunu (dost acı söyler, İtalyan Başvekilinin ikazından ibret alalım ) tevili ile geçiştirmek istemişlerse de, (Tan) gibi ağır başlı gazeteler de bilâkis (bir ecnebi Başvekilin umuru dâhiliyemize ait bir mesele hakkında böyle biperva mütalaa yürütme-6İ cüretkârlıktır) gibi oldukça kuvvetli sözlerle karşılamışlardır.
( , İşte (Tan) ın bu sert mukabelesi, f başvekillerin aynile serbest bir ga-
■ zeteci gibi, gazetelerde başka milletlilerin ahvalinden bahsetmesinin mah-Lrlzurlarını göstermektedir.
L. (Söz gümüş ise, sükût altındır) yfderler.
|i) Bu mesel, mesleklerinin esası geve-L'V.elik olan biz gazetecilere o kada taallûku yoktur. Fakat bu meşhur atalar sözü siyasî rical için çok mü-bir düstur hükmünü haizdir, şüphesiz devlet adamlarının inde söz söylemeleri en lüzumlu en faydalı bir şeydir. Fakat [i* erinde susmayı bilmeleri ondan »İnha faydalı olduğu da yine söz ötürmez hakikatlerdendir. Gazetelere sık sık siyasî yazı yazmak ise 'annederiz pek te yerinde susmayı ı ilmek ile tefsir ve tevil edilebile--5 ek işlerden değildir.
Ebüzziya Zade
Dünkü Dil Bayramı
mektebi talebesi bir ağızdan orkestraya refakat etmiştir.
Ali Rıza Beyin nutku
Bundan sonra Halkevi Reisi Ali Rıza Bey merasimi açış nutkunu irat etmek üzere kürsüye çıkmış ve şunları söylemiştir:
" — Saygılı ve sevgili arkadaşlar 1 ’
Bugün yer yüzünün bütün budunlarını karşısında parmağı ağzında baktıran Türk değişim savaşının ana halkalarından biri ola Dil özleştirme savaşımızın ikinci yıl dönümüdür. Bugün yüz binlerce yılın dilimize üşüştürdüğü yabancı söz ve kılıklarla anlayanı az, anlatanı az bir biçime sokduğu dilimizi kendi üzerine ulaştırma Savaşının bayramıdır.
Bu bayram Türklüğe, Türk budununa benliğini duyuran Ulu Gazinin öz Dilimize kavuşmanın yolunu da gösterdiği günün bayramıdır.
O, bundan on beş yıl önce Türk budununun kıyısına yuvarlandığı ölüm kuyusunun tam karanlığına düşmek üzere iken nasıl elinde tutarak kurtuluş yoluna soktu ise, bundan iki yıl önce de Türk Dilini, içine döştüğü melezlikten kurtararak kendi öz benliğinden yola yöneltti.
İşte biz bugün ulu önlerimizin dil işini de ele akşının Türk bilginlerini, öz Türk dilini araştırıp bulma yolculuğuna çıkarışının ikinci yılını saygı ile anmak ve kutlula-mak için yurdumuzun her bucağında olduğu gibi burada da toplanmış bulunuyoruz.
Bayramımız kutlu olsun, arkadaşlar! Her budun bayramı gibi, bu bayramın da önümüzdeki savaş yıllarının daha verimli olması için yeni bir feyiz kaynağı olmasını yürekten dilerim.
Her büyük budun işinin önderi olan Ulu Gaziyi bir kere daha derin sayğı ve engin bağlılıkla anarak açış sözümü bitiriyorum...,, Refik Ahmet ve Rüknettin Beylerin hitabeleri
Bundan sonra Hanım kızlar ve orkestra tarafından Dil Kurultayi marşı söylenmiş, bunu müteakip Refik Hhmet Bey tarafından Türk dilinin arınması etrafında bir nutuk irat edilmiştir.
Refik Ahmet Beyden sonra genç tıbbiyelilerden Rüknettin Bey kürsüye çıkmış ve “tarih anlaşılıyor,, adlı bir hitabe söylemiştir.
Her cümlesi ayrı ayrı alkışlanan genç Üniversitelinin bu hitabesi şöyle başlayordu:
"— Hakan kırk gün kırk gece sürecek bir . Şölen kurulmasını buyurdu. Ak saçlı baş danışık, dokuz kere dizini yere vurdu ve çekildi...„
Rüknettin Bey bu hitabesinde “Şölenin kuruluşunu ve dünyanın dört yana ön salmış yaldıriarı için tanrıdan beklediği üstün sesi hikâye ederek kızıl kuşun tuttuğu sazın nasıl Türk ozanına saz olduğunu,, büyük heyecanla anlatmış ve sözüne şöyle devam etmiştir.
*— İşte Türklerin ilk ozanı bu baş danışıktır.
Ozanını bulan koca Türk dünyanın dört yanına yayıldı. Bilgi, yenilik dünyanın dört yanına uzanıyor...
İşte çelik kaşlı Çin dilberlerinin arasındalar... İşte çölde tepeler aşıyorlar... işte Ural denen bir koca suyu atladılar. Volgayı oyuncak
Sovyet ordusu yaman bir kudrettir
Rus manevralarında bulunan İtalyan Ceneralı, Sovyet ordusunu mükemmel bulduğunu söyliyor
Roma 26 (A.A.) — Ciornale Ditalya gazetesi, Sovyet ordusunun geçen ağustosmanevra-larında hazır bulunan İtalya askerî heyetinin başı ceneral "Grazioli,, ile bir mülâkat yapmıştır.
Ceneral “Grazioli,, , Modern kızıl ordunun mükemmel teknik teşkilâtını, kumandanlarının derin bilgisini, ordunun fennî teçhizatını, nakliye vasıtalarının
devam
atlar cirit
Birinci sahifeden ettiler... İşte Avrupada oynuyorlar.....,,
Rüknettin bey hitabesinin bundan sonraki kısmında Türkün islâ-miyete girişini ve Osman [oğullarının çadırdan saraya çıkışını anlattıktan sonra sözlerine şöyle nihayet vermiştir:
“— Küçük Asyada siyah bir bulut var I Fırtına varl Bu fırtına bir ölüm kasırgası halini aldı.
Tarih soruyor: "Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini, Yokmudur kutaracak bahtı kara maderinl.
Küçük Asyada ben, sen ve yaban fırtınası yaman esiyor.. Ben, tarih korkuyorum... Korkuyorum, acaba bir gün bu Ay Yıldızlı Bayrak....
O, korkma sönmez bu şafaklarda yüzen Al Sancak!... (Alkışlar) Ziya Gök Alp söylüyor :
Ben, sen yo kuz; biz varız I...
Mustafa Kemal söylüyor :
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen.. Fırtına kesildi. Fırtınadan sonra on bir yıl geçti. İçinden yanan bir ateş var I
Orhun, Semerkant, Konya, İstanbul ve Ankara... ozan yanımızda,1, ozan canımızda.. Ben Lurih yaşıyo- _ rum. Bir avcumda Ankara ve başımda kızıl saçlı Mustafa Kemal !.. Yaşıyorum!..,,
Rüknettin Beyin şiddetle alkışlanan bu nutkundan sonra orkestra tarafından tekrar Kurultay marşı çalınmış ve genç Hanımlarımız da orkestraya iştirak etmişlerdir.
Bunu müteakip Bedros Zeki Bey öz dile dair bir şiir okumuş ve söz söylemiştir. Bu arada Yüksek Muallim mektebi talebesinden Seniha ve Naşire Hanımlar öz dilimize dair birer söz söylemişler ve şiir okumuşlardır.
Orkestra tarafından'çalınan konserle Halkevinde Dil bayramı merasimine nihayet verilmiştir.
Saffet Beyin nutku
Dün akşam saat 8 de, Dil kurumu genel Özeği başkanı ve Erzincan Mebusu Saffet Bey radyoda şu nutku söylemiştir:
“ — Hanımlar, Beyler
Bugün, büyük Önderimiz ata Türkün, budunumuza armağan ettiği bayramlardan birini yaşayoruz: Dil bayramını...
Kutlu olsun yurttaşlar I
Başbuğ, on beş yıl önce, yatları, yurdun dokunulmaz arıklığında boğacağını budunumuza adadı, onu gür sesi ile bütün acuna haykırdı. O günkü, bu, engin düşüncenin budunumuzu hangi amaçlara ulaştırmak istediğini, geçen yıllar içinde, birer, birer gördük; Türlü yatlar ana yurtta boğuldu; yurdu gemiren yabanlar kovuldu; Türklüğün benliğini saran paslı ağlar koparıldı; buduna yıkılmaz bir temel olarak lâik Türk Cümhuriyeti kuruldu.
Okuma yazmadan uzak bırakılmış Ulusumuz, yeni alfabeye kavuştu.
Bu güzeyde, ulusun kafasını yattırmak kolaylaştı; Ulusluk türesi daha iyi'anlaşıidı, bütün ülküye yayıldı.
Budunumuzun öz benliğini bilmesi için en güvenli açar bilirsiniz, gerçek Ulus tarihidir. Bu en değerli gömüç; özlüğünden uzaklaşmış, gerçeğe karşı gözleri kepenklenmiş kişilerin yat [bitiklerden topladıkları dipsiz, değersiz yalanlarla doldurulmuştu.
Ulusluk göroücümüzü bu değer- ( siz düzmelerden ayıklamak,
motörleşme temayüllerini, çok muktedir pilotlara malik olan kuvvetli havacılığını kaydettikten sonra, Sovyet ordusunun yaman bir kudret vasıtası olduğunu söylemiştir.
Şark panayırı kapandı
Bari 26 (A. A.) — 17 günlük faaliyetten sonra, Şark panayırı kapanmıştır.
gerçek bilgilerle doldurmak gerekti.
Bunun için düşünüldü, çalışıldı, arandı, tarandı. Gerçek, doğru yol bulundu, acunun bilgi gözü önüne serildi.
Bu Türk ulus tarih tezi, artık bütün dirikliği ile, Türk kültürünün bütün acun ulusları kültürlerine yaltırık saçmış olduğunu, bütün açıklığile, bütün gerçekliğile bilgi alanına koymuştur
Tarihçiler; beşiği Orta asyada olan Türk kültürünün çok erkenden önlediğini, yayıldığını; ulaştığı yerlerdeki kültür izlerinden en aşağı yedi bin yıllık Özelliğini söylüyorlar. Türklerin yüksek kültürlerile bu kültüre uygun delillerle, Orta asyadan Çine, Hinde, Sümer, Elam, Eti, illerine, bütün Akdeniz kıyılarına, adalarına bir koldan da Okan denizine değin Avrupa içlerine, türlü yollarla Amerikanın Meksika, Peru gibi batı yakalarına göçtüklerini de öğrenmiş bulunuyoruz.
Yalçın taş, türlü maden, ekim çağlarını ilkin açan; at, öküz, koyun, geyik gibi türlü yaratıkları ilkin elcilten ilk kültür ısları bütün bu yarattıkları türlü kültür alanlarında gerekli olan terimleri, deyimleri, besbelli ki, öz dillerinden koymuşlardır.
Daha bu kültür İzine varmamış bulunan soylar besbelli ki bu kültürel, soysal, söz deyimlerini, terimlerin, içlerine giren Türk kültür ısları dilinden almışlardır.
Bunları size anlatışım, bizim Türk Dili araştırma türemizin dayandığı sağlam temeli göstermek içindir.
Bir kez, bu dediğim diltüre, tarih yaltırığı ile aydınlanınca önder bu işe de özlü sarılmak gerekliğini ortaya koydu.
12. Temmuz. 1932 de Türk Dili araştırma kurumu kuruldu.
26. Eylül. 1932. de birinci kurultayını yapmış olan kurumumuz, geçen Ağustos ayında ikinci kurultayını da topladı.
Hanımlar, Beyler.
Dil çalışmamızın çok dallı, geniş işlerini bir araya getirerek kısaca söyliyebirliriz ki irdeğimiz :
Türk dilini her yönden onararak, zenginleştirerek acun dilleri kıtında seçgin kılmaktır.
Bunun için: Dilimize girmiş yabancı sözleri atacağız: Unutulmuş Türk söz köklerini, kurallarını arayıp bulacağız; başka dillere geçmiş, türlü biçime sokulmuş Türk söz köklerini de bulup alacağız.
Bütün bu gereklİnesneler üzerinde çalışacağız; böylece dilimize yeni bir dirlik, yeni bir eriklik vereceğiz.
Bu gün bir düşünür, bir özdeği; hangi bir varlığı anlatmak için yabancı dillerden söz; deyim, terim almak czimi altında bulunmak ne acıklıdır ? Bu acıdan birgün üzel kurtulmak, budunumuz için yalnız bir bun işi değil, bir onur işidir de!
Bu işin çok değerli olduğu gibi pek te güç olduğu ortadadır. Bu geniş yükümün altından kalkmak için tutulacak tek yol: Bütün ulusun başbaşa vererek emekle çalışmasıdır. Büyük önderimizin de Cumuru-□ıuzdan irdemi budur. Onun bütün buyruklarının ulus için nedenlü asığlı olduğunu kamumuz biliriz; onun içindir ki bütün ulus işlerinde olduğu gibi bu dil işinde de önderimizin gösterdiği yolda geniş, ça-
feSON
İHABERLERe
îzmirdeki dava
Gazetenin müdafaasını Mahmut Esat Bey deruhte etti
İzmir 26 (Hususî) — Ticaretfpostası gazetesi aleyhine, “vur abalıye„ başlıklı ve üzüm fiatının düşürülmesi için gizli içtima yapıldığından bahis yazıdan dolayı iki ihracat taciri tarafından açılan davada gazetenin müdafaasını sabık Adliye Vekili Mahmul: Esat Bey deruhter etmiştir.
İzmir efkârı umumiyesi bu davaya karşı çok alâka göstermektedir.
----------------B-----------------
Buğday kararnamesi tebliğ edildi
Ankara 26 ( Telefonla ) — Memleketimizde iş gören ecnebi şirketlerin temettü ve faiz yerin 3 harice gönderecekleri buğday hakkında İcra Vekillerince kabu! edilen yeni kararname bugün “dün,, alâkadarlara tebliğ edilmiştir.
---------E ■■
Balıkların vapurlarda nakil üc. retleri yarıdan fazla indi
Ankara 27 ( Telefonla ) — İktisat Vekâletinin emri üzerine taze balıkların deniz nakil ücretlerinde ehemmiyetli miktarda tenzilât yapıldığını bildirmiştim. Yapılan tenzilât, balıkların cinslerine göre şu şekilde tahalüf etmektedir.
İstakoz: Evvelce birinci mın-takada yirmi ve diğer mana-tıkta otuz beş kuruş idi. Şimdi birinci mıntakada on ve diğer mıntakada onbeş kuruş olmuştur.
Kalkan: Evvelce mıntakası-na göre beher adedi 30-50 kuruş idi.
Şimdi mıntakasma göre tonu 225-450 kuruş yapılmak su-retile en uzak mesafe için beheri doksan en yakın mesafeye 45 santime indirilmiştir.
Kılıç: Evvelce mıntakasma göre beher adedi 150 - 350 kuruş idi. Şimdi mıntakasma göre tonu 225 - .450 kuruş vapıl-mak suretiyle vasati iki yüz
İktisat Vekili Uşakta kaldı
İzmir 26 (Hususi) — Dün "evvelki gün,, Ankaradan hareket eden İktisat Vekili Celâl Bey Uşakta kalmış, bugün şehrimire gelmemiştir. Vekil Bey yarın “bugün,, şehrimize gelecektir.
Maarif Vekili
istifa şayiaları doğru değil
Ankara 26 ( A. A. ) — Maarif Vekili Abidin Beyefendinin sıhhî sebepler dolayısile istifa edeceğine dair gazetelerde görülen haberlerin asıl ve esası olmadığını beyana Anadulu Ajansı memur edilmiştir. Dahiliye Vekili geliyor
Ankara 26 ( Telefonla ) — Dahiliye Vekili Şükrii Kaya Bey parlâmentolar konferansında bulunmak üzere bu akşamki trenle îstanbula hareket etmiştir.
buk adımlarla yürüyeceğiz. Kısa bir uzda amacımıza ulaşacağız.
Kurultayın seçtiği biz (dil kurumu genel özeği) nin buna inancı ba-yıktır. „
Recep Beyin telgrafı
İstanbul 26 (A. A.)—Dil bayramı dolayısile C. H. Fırkası umumi kâtibi Kütahya Mebusu Recep bey T. D. T. C. başknı Erzincan Mebusu Saffet beye şu telgrafı gönde--miştir :
T. D. T. Cemiyeti Başkanlığına:
İleri Dil çalışması yurdun bugünkü en sıcak duygularını kucaklıyan bir iş olmuştur. Fırka ve onun kültür çalışma kollan olan Halkevleri bu ileri çalışmada yüksek kurumu-nuza en yakın yardımcı olmakla kıvanır. Dil bayramı gününün sevinç duyguları içinde Fırka Umumi idare heyeti âdına da olarak Kutluluklar, yücelikler dilerim.
C. H. E Kâtibi Umumisi Recep
Eylül 27
kilo sikletinde beher kılıcın en uzak mesafeye doksan en yakın mesafeye kırk beş kuruşa taşınması temin edilmiştir.
Palamut: Evvelce mıntaka-sma göre beher adedi 1 - 1,5 kuruş idi.
Şimdi mıntakasma göre tonu 225- 450 kuruş yapılmak suretiyle beheri en uzak mesafeye doksan en yakın mesafeye kırkbeş santime taşınacaktır.
Torik fiatları da bunun aynıdır.
Çavalya: Küçük küfe, limon ve şeker sandığı ile nakli mü-teamil olan bu balıkların Evvelce mıntakasma göre beher kabı 40-85 kuruş idi. Şimdi beher tonu 225-450 kuruş yapılmak suretile azami elli kilo ağırlığında bulunan bu kapların en uzak mesafeye kırkbeş en yakın mesafeye 22,5 kuruşa uuktî olacaktır.
Sıhhiye Vekili
r
Ankara 26 (Telefonla) — Sıhhiye Vekili Refik Bey bu akşamki trenle Istanbula hareket etmiştir.
Şükrü ve Tevfik Hadi Beyler
Ankara 26 ( Telefonla ) — Yeni ve eski Emniyet işleri Umum Müdürleri Şükrü ve Tevfik Hadi Beyler bugün şehrimize geldiler ve Dahiliye Vekili Şükrü Kaya Beyi ziyaret ederek uzun müddet görüştüler.
Bunu müteakip yeni Emniyet işleri Umum Müdürü Şükrü Bey vazifesine başladı.
Tevfik Hadi Bey de bir iki güne kadar yeni vazifesi olan Adana valiliğine başlamak üzere Adanaya hareket edecektir.
Malî teşkilâtta İslâhat
Ankara 26 (Telefonla) — Malî teşkilâtımızda yapılması lâ-zımgclen İslâhat esasları üzerinde Anadolunun muhtelif şehirlerinde tetkikat yaptıktan sonra şehrimize dönen Fransız maliye mütehassısı Müsyü Alfan bu tetkikat üzerinde mesaisini teksif etmeğe başlamıştır.
Emlâk Bankası müdürlüğü
Ankara 26 (Telefonla) — Emlâk ve Eytam bankası umum müdürlüğüne Devlet bankası müdürlerinden Cevdet beyin tayini hakkındaki kararname Başvekâlete sevkedilmiştir. Ankarada Dil bayramı
Ankara 26 (A.A.) — Dil bayramı Halkevinde büyük şenlikle kut-lulandı. Halkevi çok kalabalıktı.
Besim Atalay beyin sözlerinden a şiirler, halk türküleri söylendi.
Eylül 27
fSÜTUNLARDA SEYAHAT j k-----------------------------J
Tabiat ve biz!
Japonyanın geçirdiği son ırlan-tı, gazeteleri korkunç yazılar, tüyler ürpertici sayılarla dolduruyor. Kaç gündür telsizlerde kan gölleri ve ölü yığınları okuyoruz. Daha dün uzak doğudan azgın bir öfgeyle şahlanan bu insan midillileri, “Sarı korku,, nun bir kuruntu olmadığını göstermişlerdi. Uzaklık- ı lar, yumruk kadar küçük bir kar topunu, kasabaları darmadağı neden bir çığ yapar. Japonyanın da bütün batıya ve kendine tapan Amerikaya meydan okuması için önüne engin Çin ülkelerinin çıkması yetti.
Şimdi artık dediği dediktir. Terzi bir kumaşı nasıl kesip biçerse, o da Çini öyle parçalıyor, komşularına geniş ağızlı kılıçlara yazılmış buyrultular gönderiyor. Fakat kulun yaradılış önündeki varlığı, denize karşı damla olmaktan bir türlü kurtulamıyor. Günün birinde apansız savrulan bir tabiat sillesile yerlere seriliyoruz. Bu korkunç avuçta zırhlılarımız çürük limonlar gibi eziliyor, kalelerimiz örümcek ağları gibi dağılıyor. Gelen resimlerde koca bir şehrin göz yumup açıncıya kadar yerinde yeller Lesti-ğini görmedik mi ?..
Yıkı lü gününü ayakta kar-şılıyacak sandığımız şu köprünün çelik bağırsaklarını deşen yaman güç önünde kul yapısı her şey yüzükoyun yatıyor. Bu yaman güç dağları, istediği gün dağdan çekiçlerle dö-ğüp dağıtıyor, denizleri hortumlarla boşaltıyor, kıvılcımlı alev direklerini ta yıldızlar arasına kadar savuruyor. Ve biz, bilgimiz, fennimizle kabımıza sığamıyan biz onun önünde susup titriyoruz. Yıldırımı bir demir kazıkla zindanların en karanlığına attığımız gün ne sevinmiş ve hele ne öğünmüştük 1 Daha rüzgâr gibi cisimsiz varlıklar önünde bir kuru yaprak uçuşıyle savrulanlar için bu böbürleniş, meğer ne kadar erken ve ne yersizmiş I
Evet havalarda uçuyor, denizlerin dibinde dolaşıyor ve yaradılışa dizgin taktığımıza inanıyoruz. Tıpkı demir kafeslere tıkadığımız aslanlar gibi önada söz geçirmeğe çalışıyoruz. Ama ne yazık ki yanar dağların kanlı ağızları kırbaç şakırtısıyla kapanmıyor. Milyonlarca insanın binlerle yılda yaptığını bu yaman güç, bir tek nefesle tuz buz ediyor. Bütün bunlar apaçık birer gerçek olarak ortada dururken, tabiate üstünlük taslamak, düşünen insan başına bilmem ne kadar yaraşır!..
Seyyah
Bir Rus tayyaresini zaptettiler Harbin 26 I A. A.) — Royter ajansı muhabirinden: Bomba ve mitralyoz yüklü, ve telsizle mücehhez bir Sovyet askerî tayyaresi, Mançuko kuvvetleri tarafından Mançuride ele geçirilmiştir. Belli olmıyan bir sebepten Ötürü karaya İnen pilotlar esir edilmişlerdir.
Mısır kralı Yuna-nistana gidemiyor
Kahire 26 (A. A.) — Royter ajansının muhabirinden:
Kral Fuat enflüenza neticesi duçar olduğu zaaf dolayısiyle doktorlarının tavsiyesi üzerine Yunaniz-tana yapacağı ziyareti talike karar vermişti.
— ZAMAN —
Havagazi fiatları ucuzladr
934 senesinin ikinci üç aylık havagazi tarifesi tesbit edilmiş ve Vali Beyin tasdikine iktiran eylemiştir. Bu tarifeye göre, Kadıköy ve havalisinde hava-gazinin metremikâbı yedi kuruş dört santime İstanbul ve Beyoğlu ve havalisinde ise altı kuruş 75 santime indirilmiştir.
Muhtelit mahkemelerde
Muhtelit mahkemeler yarından itibaren açılmaktadır. İki aydanberi yaz tatili yapan bu mahkemeler Teşrinievvelde yeniden dava rü’yetine başlıya-caklardır.
Türk - Yunan mahkemesinin reisi Müsyü Böik mezunen memleketinde bulunuyordu. Bu zatta yarın veya öbürgün şehrimize gelecektir.
İntihal davası
Bedros Zeki ve Kemal ler arasında bir Fransızca lügat kitabından çıkan dava mahkemeye düşmüştü. Bedros Zeki bey, kitabının Şemsi bey tarafından intihal edildiğini iddia eyliyordu.
Dün bu davanın rüyetine üçüncü ceza mahkemesinde devam edildi. Eser hakkında verilen ehlivukuf raporu okundu. Kemal bey, bu raporu tetkik etmek üzere istimhal eyledi. Ve bunun için muhakeme talik edildi.
Verem sanator-yomu genişliyor Verem mücadele Cemiyeti mükemmel bir [plân yaptırdı
Dört sene evvel Erenköyün-de açtığı sanatoryom ile memleketin mühim bir ihtiyacına cevap veren Verem Mücadele Cemizeti hastaların gösterdiği alâka ve tehacüm üzerine sa-natoryomda yeni bir paviyon yaptırmak üzeredir. Hazırlanan projelere göre paviyon Avrupa sanatoryomlarındakinden daha mükemmel ve en son sistem bir şekilde olacaktır. Âzasının senelik aidatı dört bin liraya varmıyan bir bütçe ile muazzam işler başarmağa kalkan ve velveleli bir surette çalışmaktan çekinip bize kıymetli eserler yaratan müteşebbislerinin muvaffakiyetlerini dileriz.
Üç katlı binalara ruhsatiye
7
ferin Amerikaya!
ftadır, Amerikada devam | s başta “Anglo-Saskon,, ’mak üzere bütün dünyayı r eden yarışlardan son- j rikânın "Renbov,, yatı ' /elerek Amerika deniz-yeni bir şöhret kazan- } ıx. Bu heyecanlı müsa- [ daha evvel de yazdığı-çhile, ayrı ayrı yedi ya-mürekkep idi. Bu yedi ın üçünü İngiliz yatı ka-ş, dördünü Amerika yatı mış, neticede zaferi kat’î ikaya teveccüh etmiştir. Bu

bey-
Yine Verem Mücadele Cemiyeti Eyipteki Verem Dispanseri için bir röntgen cihazı temin etmiştir, cihaz br iki hafta zarfında faaliyete geçecektir.
İhtikâr
Karısını öldüren gardiyanın muhakemesi Divanyolunda Firozağa camii arkasındaki evde karışım öldüren hapishane gardiyanlarından Hasip efendinin 'muhakemesine ağır cezada dün devam edildi Şahitlerin bir kısmı gördüklerini, cinayetin şeklini anlattılar. Diğer kısmı gelmemişti. Bunun için muhakeme talik edildi.
Beş dolar kaçırıyordu
Salı günü Ege vapuru ile Pireye gitnek istiyen Madam Maryanın vaziyeti şüpheli görüldüğünden üzeri muhafaza memurları tarafından aranılmış ve 5 dolar bulunmuştur.
Belediye göndereceği âzayı seçti
Ölçüler Başmüfetişi Kudret Beyin riyasetinde okkanın kiloya tahvilinden sonra başlayan ihtikâr hakkında tetkikat yapmak üzere bir komisyon teşkiline karar verilmişti. Bu komisyona belediyeden iktisat müdürlüğü kısım amirlerinden Hikmet Bey tayin edilmiştir. Komisyon yakın da içtimalarına başlayacaktır.
Kayıt ve kabul işleri uzatılacak mı?
Lise ve ortamekteplerde ka-yit kabul muamelesine devam edilmektedir.
Verilen karara göre, bu muamelenin bir Teşrinievvelde bitmesi lâzım geliyorsa da, haber aldığımıza göre mektepsiz hiç bir talebe kalmaması için bu işin bir hafta daha uzatılması kuvvetle muhtemeldir.
İstihlâk vergisi
Evvelce tahakkuk ettirilen istihlâk vergilerinin tahsiline başlanmışti. Şehrimizde 600 kadar toptancı kendilerinin perakendeci olduklarını iddia ederek, kendilerine tarhedilen vergiyi vermekten imtina eylemişler, bunun üzerine bunlardan vergilerin haczen istifasına karar verilmiştir. Diğer taraftan da bunların perakendeci oldukları hakkındaki itirazları tetkik etmek üzere bir komisyon seçilmiştir.
Bir taraftan bu komisyon tetkikatı neticesinde itirazların çoğunu varit görmemiş olduğundan bunlar hakkında haciz kararları tatbik olunmağa diğer taraftan alâkadarlar da mahkemeye müracaat ederek tehiri icra kararı almaya başlamışlardır.
Ancak İstanbul maliye teşkilâtı mahkemelerin bu işe vaz’ı-yet etmeğe kanunen salâhiyetleri olmadığından bahisle hükümete müracaat eylemiştir.
Ayakkabı içinde İngiliz liraları
Ayaş Paşada oturmakta iken şehrimizi terk edip bir ecnebi memleketine gitmek istiyen Madam Polikseni Galata yolcu salonundan geçerken üzeri aranılmış ve bu sırada fazla telâş gösterdiğinden nazari dikkati celbetmiş, daha sıkı yapılan bir muayene neticesinde ayakkabısı içinde (9) İngiliz lirası bulunmuştur.
Polikseni ihtisas mahkemesine verilmiştir.
Kaçak çakmak taşı
Maçkalı Ali ustanın evinden Gümrük Muhafaza memurları tarafından yapılan araştırma neticesinde duvarda gizli bir delikte “1330,, adet çakmak taşı yakalanmıştır. Suçlu Ali usta mahkemeye verilmiştir.
Halkevininbir teşebbüsü
İstanbul Halkevi ilimle uğraşan ve çıkan her yeni eser ve makaleyi okuyan zevatın bu yazılar hakkında konferanslar vermelerini temin için bazı teşebbüslere girişmiş ve bu hu-hususta teatii efkâr edilmek üzere bugün çaylı bir içtima tertip etmiştir, içtima saat on altıda yapılacaktır.
Hanımlarımızın bir sergisi
Cumartesi günü saat 16,5 ta, Türk kadınları Biçki Yurdunun 21 inci sergisi Divanyolundaki yurtta merasimle açılacaktır.
Bütün ruhsatiyeleri merkez fen heyeti verecek
Şimdiye kadar üç katlı ve-
ya daha az katlı binaların plân- 83 sene evel devam ediyor, lan Belediye şubelerindeki mü-üç sene kraliçe Viktorya hendisler tarafından tetkik edil-z yarışları için bir kupa mekte ve ruhsatiye verilmektenuŞ^u-
ve üç kattan fazla olanlar daJ yarışa Amerikalılar eski
■ . , .. . , , m bir kotra gönderirler,
merkez fen heyet, tarafmdan,.^ bu ^ür kotray. müsaadeye tabı tutulmakta idi.ince gülerler. Fakat yarış Badema bütün inşaata ait ruh- Amerikanın gülünç ya-satiyeler mutlaka merkez fen — heyetince yapılacak tetkikten sonra verilecektin •
Diğer taraftan yeni yapılan bazı binalarda merdivenlerin altı beton yapılmıyarak bunların dıvar arasına sıkıştırıldıktan görülmüştür.
Yangın ve yıkılma vakalarına karşı bu usul tehlikeli görülmüş ve dün şuabata bir tamim gönderilerek, bu gibi inşaatın men’edilmesi bildirilmiştir.
Badema bütün inşaatta merdivenlerin altlarına da mutlaka beton yapılacaktır.
Silâh arandı
Oniki kişide muhtelif silâh bulundu
Polis dün bir kahvede yaptığı araştırma şayanı dikkat bir netice vermiştir.
Araştırma yapılan yer Tah-takalede Ramazan isminde birinin kahvehanesidir. Polisler, kahveye ansızın girmişler, kapıyı kapamışlar, oradakilere yerlerinden kımıldamamalarını söylemişlerdir. Herkes olduğu yerde kalmış, araştırma sağlı sollu başlamıştır.
Kahvede oturanlar on beş kadar adamdır. Bunlardan tam on ikisinde taşınması yasak yaralayıcı ve patlayıcı silâhlar bulunmuş, ellerinden alınmıştır:
Araştırma sonunda üstlerinde bulunan memnu silâhlarla karakola götürülenler şunlardır:
Küçükpazarda kahveci Mitat-da ustura, bekçi Sefer de iki yüzlü kama, hamal Sefer de kama, Rıza da çakı, kurt Kadri de çakmak, Abdul'âhta, kahveci Hayri de, kuyumcu Mehmet de, Mustafa da, Üsküdarlı Zekide ve Ahmet Kemal efendide birer bıçak bulunmuştur. Bunlar evraklariyle birlikte ad-liyeye verileceklerdir.
■ Şerhler —
“İnsanların fenalıklarını ve iyiliklerini ölçmek için en hassas ölçü şudur: Düşünmek kabiliyeti. Düşünen, düşünebilen adam mutlaka iyidir. Tefekkürü kıt adam, fenadır,,
Meslier
Şerh ve izah :
Düşünmek, bu bir zevk değil, zarurettir. Bizim şairlerden biri: "Tefekkürü severim ; Mahrem hayatimdir - Demi tefekkürüm en hoş demi hayatimdir.,, Diyor. Bu, tefekkürün şiir tarafıdır. Bütün insanlar için zarurî olan tefekkür, kafatası içinde bir takım güzel simalara geçit resmi yaptırmak ve bir takım sahneler yaratmak değildir. Düşünmek, cemiyete hayırlı olacak işleri kafada tahlil etmek ve ömrün her gününü faydalı bir mec-
raya sokmak çarelerini bulmak demektir. İşte Meslier nin iyiliği ve fenalığı tesbit etmeğe yarar dediği tefekkür kabiliyeti de budur. Onun hükmünü doğru olarak kabul etmekte biz tereddüt etmiyoruz. Çünkü düşünen ve her hangi bir işin önünü, ardını hesaplı-yabilen adam, fenalıktan kendini koruyabilir. Düşü-nemiyen, o kabiliyetten mahrum olanlar ise körler gibi bastığı yeri görmez, çukurdan çukura düşer.
ZAMAN
tı bir kaç mil gibi azim faiki-yetle birinci gelir ve kupayı alıp Amerikaya götürür.
O vakittenberi İngilizler bu kupayı istirdat için uğraşıp durmaktadırlar. Fakat bir türlü Amerika kotralarını geçememektedirler.
Bu sene İngilizler, Amerikaya gönderdikleri “Endeavour,, yatına çok ehemmiyet veriyorlar, ve yarışı kazanacaklarından hemen hemen emin bulunuyorlardı. Fakat ümit boşa çıktı ve Amerika yine galip geldi. Bu bapta dün Ajansın verdiği telgrafı aşağıya basıyoruz:
Nevport 26 (A. A.) — Endeavour yatı protestosunu geri 1 almıştır. Bundan ötürü, müsabakayı teşkil eden yarıştan dördünü kazanmış olan Rainbow yatı Amerika kupasını muhafaza etmektedir.
i I
ıgoslavya Hü- Milletler Cemiyeti
.e^f.vadal.ye Efganistan
hukuk mezun.». -
rının bittiğini yazmıştık.
Haber aldığımıza göre, bu talebenin imtihan evrakı tetkik edilmek üzere iki güne kadar Maarif Vekâletine gönderilecektir.
Vekâlet en iyi yazanlardan dokuz kişi seçecek ve Avrupa-ya hukuk tahsiline gönderecektir. Bu dokuz Efendinin beşi Ankara hukukundan seçilecektir.
Su
Belediye şikâyetleri Vekâlete gönderecek
Kadıköy ve havalisinde oturanların Kadıköy su den şikâyetleri gün çoğalmaktadır.
Belediye bütün bu leri tesbit eylemektedir. Bunlar bu ay başı Nafıa Vekâletine bildirilecek ve şirketlerin vaziyetleri tetkik edilirken bu cihetin de nazarı dikkate alınması Nafıa Vekâletinden rica edilecektir.
şirketin-geçtikçe
şikâyet-
Romanyadan muhacir gelecek
Bu hafta içinde Istanbula Romanyadan 1200 nufusluk bir muhacir kafilesi gelecektir. Bu muhacirler Çorluda iskân edileceklerdir.
Buğdaylarımıza talip çok
Ziraat Bankası umum müdürü Kemal Zaim bey Banka tarafından köylüden alınan buğdayların satışı hakkında demiştir ki:
“— Buğday satışlarımız son günlerde çoğaldı. Muhtelif memleketlerden daima yükselen fiat teklifleriyle buğday satın almak teklifleri karşısında bulunuyoruz. Hatta belkide bir gün bu teklifleri karşulayabil-meğe kâfi buğday bulamayacağız.
Şirketlere verilen müsaadeye gelince, bugünkü vaziyette bunu hakikaten bir müsaade olarak telâkki etmek lâzımdır. Çünkü elimizdeki buğday stokunu tasfiye etmek için şirketlere buğday satmağa mecbur vaziyette değiliz. Yukarıda da söylediğim gibi elimizdeki stoklar çoğalan istekli karşısında belki de kâfi gelemiyecektir.,,
Tramvayın gelişinden korktu I
Roza isminde bir Musevi kadını Şişhane yokuşundan çıkarken, hızla yolu alan bir tramvayın gelişinden ürkmüş ve olduğu yere düşmüştür.
Roza, yaralandığı için tedavi altına alınmıştır.
uyanıveren bir alâka ile o . ye yaklaştım:
— Arkadaş, dedim, bu ne biçim bisiklet ? Bildiklerimize benzemiyor.
İşçi, mutlaka nazik olur. Bu yurttaşta damdan düşer gibi yaptığım suale karşı sevimli bir nezaket gösterdi, beni tenvir etti:
— Bunu biz yaptık. Avrupadan gelenler hem çok pahalıya mal oluyor, hem de pek kûlüsiür çıkıyor. Yurdumuza hizmet olsun ai-ye çalıştık, çabaladık, bunu meydana çıkardık, demirinden boyasına kadar yerlidir. Belki biraz kaba görünüyor, lâkin sağlamdır, kolay kolay kırılmaz.
İtiraf ederim ki hoşuma gitti. Çünkü bugün yerli malı bisikletlere binmek imkânını bulan çocuklarımız yarın kendi fabrikalarımızda çıkacak lokomotiflerin sürükledikleri kompartımanlarda dolaşacak lar demektir. Şu mini mini yerli malı bisikletten ben o müjdeyi aldım.
O sevinçle bisiklet müridi işçiyi selâmlayıp ayrılırken düşünüyordum : Ne İlmî, ne felsefî, ne edebî kıymet taşımıyan frenk eserlerinden yaptığımız tercümelere sahife-ler dolusu reklâmlar yaptığımız hal-de bu faydalı eserler için neden bir kaç satır tahsis etmiyoruz?.. Yoksa sanaatta ilerilemeyi taklit ve iktibas san’atında emeklemekten daha mı basit görüyoruz?., L.
Garip bir hâdise
Bir evde eşyalar zıp zıp sıçradılar!
Borda tuhaf ve esrarengiz bir hâdise olmuştur. Burada zahire pazarında oturan muhacir Abbas ağanın evindeki bütün eşyalar sabaha kadar kendi kendilerine zıp zıp sıçramış lar ve camları kırarak bire birer sokağa düşmüşlerdir. Ab bas ağa ve ailesi korkaral evden çıkmışlar, fakat bu ha reket sabaha kadar herkesi gözü önünde devam etmiştiı Hatta mahzendeki büyük v dolu pekmez küpü bile sıçray sıçraya evin ikinci katma çık mıştır. Alâkadar memurlar tel kikat yapmışlar fakat güsbı bir neticeye varamamışlardı Hadisenin mahiyeti çok mer^ edilmektedir.
Demiryolları ve hubub nakliyatı
Devlet Demiryolları, ayçiçe; zeytin, pancar, susam, pamı ve diğer yağlı hububat küsb lerini asgarî on ton hamule • mak ve bu sıklet üzerinden ir rete tabi tutmak şartile ayışından itibaren mühim tenzilâ4-taşımaya karar vermiştir. r Çankırı ormanlarında yangın )-
Çankırı ormanlarında *e yangın çıkmıştır. Yangın hr gündenberi devam etmekteıd
Marmariste iyi su^
Muğla 25 (A. A.) — Marıa ris belediyesi kasabaya açıl^j gelmekte olan suyu filitre^.. geçirmek suretiyle sıhhî bir le sokmuştur.
Lehistan ve ekalliyetler meselesi
Lehistanın Milletler cemiyetinden çıkmıyacağı ve meselenin müzakerelerlehaledileceğı umulmaktadır
Gecen h.ft.nm en mühim .iyasî hâdiselerinden biri Lehi,tanın ekalliyetler meselesi ürerindeki teklifi idi. Bn teklif, ürerinde Heri ,eri birçok sözler söylendikten sonra, Lehistan hükümet, murahhas, tarafmdan .eri alındı. Fakat murahhas hükümetinin kendi nokta! nazarı üzerinde fsrar «tisini ilâve elti, bununla beraber Lehietanda ya^ıyaa Okr.nyalı, R„" Alman ekalliyete mevcut h.klar.n.n verileceği fakat Lehlin Milletler Cemiyetin» kar,, hesap verm.yecej.nl, çünkü kendls.le b y devletler arasında muamele farkı gözetildiğini söyledi.
Bu yüzden. Lehi,Umu Milletler Cemiyetini terk, lüzum «örmeden, me,elenin alâkadarlar eratında müzakere İle halledllmeri umulmaktad.r. . Milletler Cemiyetinden ayrılmak tehdidi, .on zamanlarda diplomatik bir ültimatom mahiyetini .İdi, |Bu tehdit tarz. ,.k tık kull.ml.cak olu,-sa hiç şüphe yok ki Milletler Cemiyeti yıkılır.
l______■■----- 1 - - - " 777

İslâm Ansiklopedisi
Bundan önce de bu sütunda anlatmıştık. Mısırın münevver-gençlerinden bir kaçı birleşe-rek, daha evvel İngilizce Fransızca ve Almanca ile neşrolunan İslâm Ansiklopedisini arap-çaya«çeviriyorlar. “ Zaman „ da bu eserden, ilk defa bahsettiğimiz vakit, eserin henüz ilk dört cüzü neşrolonmuştu. Son aylar zarfında bu eserin iki cüzü daha çıktı ve cüzlerin sayısı altıya varan birinci cilt tekmiilendi.
Islâm ansiklopedisini Arap-çaya çeviren Mısırlı muharrir ve âlimler, bu eseri tercüme etmekle kalmış olsalardı, yine onların gayretlerini takdir etmekten başka bir şey yapılamazdı. Halbuki bu değerli mu-i harrir ve âlimler, her maddeyi
1 yazdıktan sonra Mısır âlimleri
1 içinde salâhiyettar olanlara mü-
I racaat ederek yazdıkları herşeyi
( Deri fiatlan yükseliyor
İstanbul piyasasında deri fi-atları son günlerde yükselme-I ğe başlamıştır. Hararetli alış verişler olmaktadır. Tuzlu kuru Anadolu Karadeniz keçi de-■ rileri çifti 90 ile 105 kuruş 1 ‘ arasındadır. Tula tiftik derileri çifti 50 ile 60 kuruştadır.
I : Tuzlu kuru koyunlar kilosu
t 31 den 35 kuruşa kadar hava t* 1 * * kurusu koyun derileride kilosu
II 40 dan 45 kuruşa kadar müş-e teri bulmaktadır.
Tuzlu kuru manda derileri 47 den 51 ve salâmura mandalar 31 den 35 kuruş arasındadır. Tuzlu ve hava kurusu oğlak derilerinin Batlarında değişiklik yoktur. Bunların çifti iiV iki haftadar 80 ile 90 kuruş İt—— '
11
I(
W

Bugünün Aşkları
1
..
1’

fa. ILbBMHİ
■ö3
1' ( Millî Roman
kâğıtların renkleri, sayıları arasında iı )ahtın tebessümünü aramak, onla-'ı ın yanında en yüksek zevklerden-Bu tebessümün bazan taabbüs ,/^ması halinde blöf yaparak bah-y- utandırmak ve karşısındakileri
izldatmak onlara kazanç hırsından |w!)k üstün bir haz veriyordu. Bu bce de o zevki ve o hazzı bulmak " Jpn Belmanın davetini memnuni-ıtle kabul etmişlerdi.
Mehlika, Bülent ve bu karı-ko-'i bir kare teşkil ettiler, oyuna fışladılar. Belma, sofradaki ayak

‘S
n
k
r
tenkit ve tevsika da ehemmiyet veriyorlar. Bu suretle İslâm ansiklopedisi Garp ile Şark âlimlerinin haşhaş vererek çıkardıkları sahih ve mükemmel bir eser oluyor.
Eserde bütün İslâm tarih ve medeniyetinde değeri olan her şahsiyeti kavrayışlı bir ifade ile anlatılmakta olduğundan, İslâm tarih ve medeniyetteki payının büyüklüğü ile temayüz eden Türklerin de bu eserdeki mevkii hem yüksek, hem parlaktır. Şimdiye kadar çıkan cüzlerde isimleri geçen Türk-ler hakkmdaki tahliller, bizde çıkmış olan mümasil eserlerde-kilerden hem daha mufassaldır, hem daha topludur.
Mısırda büyük bir rağbet kazandığı anlaşılan bu eserin ilk cildi gibi diğer ciltlerinin tamamlanmasını dilemeyi bir vazife sayarız.
Her tarafta Elektrik
iktisat vekâleti memlekette elektrik istihsali için tetkikatta bulunmaktadır. Bu meyanda mühendis Haydar, Rüştü ve Na-im beyler İznik havalisindeki sulardan elektrik istihsali iç.’n mahallinde tetkikat yapmaktadırlar.
Eşya taşırken...
Fenerde oturan İbrahim efendinin bir eşyasını evden diğer bir eve taşıyan Saffet isminde bir hamal ansızın düşüp ölmüştür.
arasında satılmaktadır.
Tuzlu kuru sığır derileri kilosu 43-46 anadolu malı salamura 30-35 kuruştur.
Tefrika No: 23 muhaveresinden beri biraz daha ısınmış olduğu, kendine de ısındırmış olduğuna inandığı genç ressamın yanı başına oturmuştu, seyirci vaziyeti almıştı, hakiki maksadı onunla biraz daha el ve ayak teması temin etmekti. Aynı zaman da, kendi varlığından ona uğur getirmek kaygusunu da güdüyordu.
Peker masalarında, bu asrın çocukları oldukları vehmini haykıran Reybî veya materyalist geçinmekte medeni bir kemal tevehhüm eden birçok kadınlar, muhtelif ve-
POLİSTE
Bakkalı lâfa tutan iki kız
Kadıköyünde oturan Raife ve Zehra adlarında iki kız kardeş, Erenköyünde bakkal Sü-leymanın dükkânına giderek kendisini lâfa tutmuşlar ve bu arada 10 lirası aşırmışlardır.
Süleyman efendi işin farkına varmış, ikisini de tutarak polise vermiştir.
Yapılan tahkikatta iki kardeşin Üsküdarda şaşkın bakkalda Kâzım efendiye de ayni işi yaptıkları anlaşılmış ve suçlular Üsküdar adliyesine gönderilmiş-dir.
Bir adamı elektrik çarptı
Dün bir adam elektrik çarpmasına uğradı. Bu adam, Kadı-köyde doğramacılık eden Mı-gırdıçtır. Mıgırdıç, Nazif bey sokağındaki 31 numaralı Fatma Aliye Hanımın evine, sa-çakaları tamir için çağrılmış ve gitmiştir.
Mıgırdıç bu işi yaparken, evin yanından geçen bir elektrik' teline nasılsa dokunmuş, ansızın çarpıhp aşağıya düşmüştür.
Bu çarpılma polise bildirilmiş, gelen polisler Mıgırdıcı Zeynep-kâmil hastanesine kaldırmışlardır
Yemiş hırsızları
Polis, dün dört çocuğu ağaçtan yemiş aşırırlarken yakalamıştır.
Bunlar Fazlı, Nuri, Durmuş ve Halil adlarındadır. Dördü birlik olmuşlar, Halıcıoğlunda Kâzım beyin bahçesine girmişler, nar ağacından nar toplamağa başlamışlardır. Kâzım bey bunları görmüş, polis çağırmış hepsini tutturmuştur. Meyva hırsızları karakola gönderilmişlerdir.
Yüklü küfe ile giderken
Küçük pazarlı küfeci Hüseyin, sırtında yüklü küfe ile köprü üzerinden geçerken ayağı kaymış, düşmüş ve yaralanmıştır.
İki kaza
Dün yine iki çarpma ve çarpışma oldu. Şoför Abdullah ın kullandığı 3356 numaralı otomobil Fenerde Mehmet adlı birine çarpmış ve yaralamıştır.
Mehmedin yarası başında ve çok baygın olduğundan Cerrahpaşa hastahanesine kaldırılmıştır.
Beyoğlunda melek sokağında oturan Arkiro isminde bir kadın yol üstünden 2552 numaralı o-toroobile binmiş, Tepebaşma doğru yollanmıştır.
Bu sırada , arkadan gelen 2097 numaralı otomobil ansızın öndeki otomobile çarpmış ve bu çarpışma ile ön otomobilde ki kadın başından yaralanmıştır. Her iki otomobili kullananlar tutulmuşlardır.
—■. -f. __
şilelerle dört beş asır geriye düşmekten kendilerini koruyamıyor-lar. Bu Avrupada ve Amenkada olduğu gibi bizde de görülüyor. En kibar s syetelerde hâlâ kahve falına bakılıyor, birçok poker masalarında uğurdan bahsolunuyor. Belma da, manevi kuvvet ve kudretlerin hepsine şuurunu kapamış bir kız olduğu halde uğura inanıyordu, ken-disile mufassal bir aşk oyunu oynamak istediği Bülendin yanında bir uğur ilâhesi tavrı takınıyordu.
Genç ressam, tam bir soğuk kanlılık içinde ilk tecrübeyi yaptı, oyuncuların dikkat ve maharet derecelerini ölçtü ve plânını çizdi. Komisyoncu Bey hesapla hareket eden bir adamdı, elinde kuvvetli kâğıt bulunmadıkça hamle göstermiyordu, çürük tahtaya basmıyordu. Karısı blöf düşkünü idi, daima hafif elle kudretli yumruk sallamağa imreniyordu. Mehlika Hanım, sarhoş bir oyuncudan farksızdı, ne yaptığını düşünmüyordu, her hamleye göğsünü açıyordu ve düşüyordu.
Bülent, bu hususiyetlere göre
Tosya köylerinde
En ileri olan bu köyler eski haline dönmeğe başladı\
Köylü neden eski alâkayı bulamıyor?
mamur bir hale gelmişken e yolları
I
Köy kanununun tatbiki yüzünden sızlıktan dolayı bütün iyi teşkilâtı v
Tosya 18 ( Hususî) — Sağlık işlerine, ziraî asayişe, hayvan ve ziraat vesaiti İslahına ve imar faaliyetlerine ait hükümleriyle, asırlarca bakımsız kalmış köylerimize medenî ve İçtimaî varlık vermek ve köylünün seviyesini yükseltmek, refah ve inkişaf yolları temin etmek gayelerini gözeten köy kanununun ilk tatbik sahası bulduğu yerlerden biri ve belki birincisi Tosya olmuştur.
Tosyada 926 da başlıyan köycülük faaliyeti üç dört sene içinde bu kazanın tekmil köylerine imkânın müseadesi nisbe-tinde medenî bir yaşayış muhiti hayırlamağı kâfi gelmiş, ve adeta bütün Türk köylerini imrendirecek bir inkişaf vücut bulmuştur. Tosya köy teşkilâtını o zamanlar bütün matbuata kadar akseden şöhret ve faaliyeti hâlâ hatırlarda olsa gerektir.
Filhakika, çalışkan köylülerim.zln geceli gündüzlü esirgemedikleri emekleri kazanın bütün köylerini muntazam yollarlarla birbirine ve civar kazalara kadar ulaştırmış; bilaistisna bütün köyler örümcek ağları gibi telefon hatlarıyle yekdiğerine bağlanmış, köylerdeki bataklıklar kurutulmuş; halalar kapatılmış; her köyde ihtiyar heyetinin çalışmasına, köylü işlerinin görülmesine mahsus köy konakları, mahkeme salonları vücude getirilmiş; köy postaları tesis edilmiş; yardım anbarları, hattâ köy ban kalan gibi İktisadî müesse-selerin temeli atılmıştı. Her köyün istihdam ettiği ziraat bekçileri, orman bekçileri, hayvan koruyucuları sayesinde köylünün ziraî asayişi, köyün emnii
kâğıt kullanıyordu, mütemadiyen de kazanıyordu, Belma, onun muvaffakiyetini kendinden gelen uğura hamlederek ikide bir ayağına basıyor ve haykırıyordu :
— Size ben şans veriyorum, kimseden korkmayın, galebe hep sizindirl
Melâhat hanım, bu pek samimî görünüşten sinirlenerek ve ayağını konuşturamamaktan üzülerek kızına cevap veriyordu:
— Kumarda kazanan aşkta kaybeder. Sen Bülendine gönül inhi-’ zamları vadediyorsun.
Komisyoncu ile karısı, olanca dikkatlerini oyuna vermişlerdi. Biri ince hesaplarla, öbürü cesur blöflerle kumar zevkini azamî mikyasta elde etmeğe savaşıyorlardı. Lâkin karşılıklı kaybediyorlardı. Kadın, her hamlesinin boşa gittiğini görerek yavaş yavaş kızmıya başlamıştı. Henüz yüzünü gördüğü şu delikanlının 6eyrek olsun nezaket göstermemesi ve blöflerini çürütmesi canını sıkıyordu. Bir aralık yerinden kalktı :
— Belmacığım, dedi, sen kâğı-
melerde alâka-bozulan Tosya köylerinden Çifter köyü inzibatı emniyet altına alınmıştır.
Bununla beraber, iyi yetiştirilmiş köy kâtipleri bugün hâlâ okur yazarı az olan köyler için bir irşat ve telkin vasıtası haline getirilmiştir. Denilebilir ki, köyün kadın ve erkeklerinin! millet mektepleri deshanelerin-de okutan, alfabesini öğreten - muallimli bir kaç köy müstesna - bu kâtipler olmuştur. Bu gün Tosya köylerinde sıksık gördüğümüz beyaz sıvalı, bol pencereli sıhhî binalar örneğini köy kanunlarından almıştır.
Sözü uzatmıyalım.. Bir kaç sene var ki, bütün köyler yine eskisine doğru alabildiğine gidiyor!..
Tamir görmiyen köy yollarında çalılar bitmeğe başlamış. Köy konaklarının kapıları örümcek ağlariyle bağlanmış. Köy muameleleri, köylüden alınan salma ve mühür paraları aylarca defterlere geçirilmemiş!
Bunun sebebi şudur: Bütün bu varlıklar yapılırken daima köyün içinde ve köylünün önünde yürüyen, her işte onlara öncülük yapan kaymakam üç sene evvel kazadan ayrıldıktan sonra köylünün ve köylerin bir daha o alâkayı bulamaması!.
Malûmdur ki, köylü; asırlar-danberi köyü tegallüple, muhtarların, köy ağalarının keyfî iradeleriyle idare etmeğe alışmıştır. Bu zihniyetin birkaç sene içinde değiştirilmesi imkânı yoktur. Onun için köy, idare me-murlarenm daimî mürakabesi ve alâkası altında bulunmalıdır.
Sözü bu noktada da uzatmak istemiyoruz. Çünkü maksat Tosya köylerinin birkaç sene evvelki mazisine methiye ve bu
dıma bak. Ben şansımı değiştirmeğe gidiyorum.
Mehlika Hanımla kızı manalı manalı gülümserken komisyoncu sert sert söylendi:
— Yine mi o, yine mi o ?... Hiç mi kendine acımıyorsun?
Kupkuru bir ten taşıyan hanım, kocasının bu söylenişine kulak asmadı, dudağını büktü, salondan çıktı, doğru mutfağa girdi, hizmetçi kıza yanaştı :
— Çabuk, dedi, ocağı hazırla!..
Ve kızla birlikte telâşlı telâşlı bir takım hareketler yaptı. Koy-oundan çıkardığı küçük bir kutudan bir şeyler aldı, sonra bacağım açtı, baldırına bir iğne sokup çıkardı ve onu tekrar kutuya yerleştirerek neş’eli neş’eli salona girdi. Morfinman kadın, müştak olduğu zehiri alınca adeta değişmişti, fazla gülüyordu,ffazla söylüyordu ve.. Fazla kazanıyordu..
Bülent, ilkin bu değişikliğe e-hemmiyet vermedi, fakat üç beş el üst üste kaybedince rengi değişti, şetareti kayboldu, tatsız tatsız etrafına bakınmağa başladı. O da,
Adanada intihap işleri
Adana 25 (A. A.) — Beledi-yz intihap encümeni dün belediyede toplanarak intihabın 5/10/34 cuma günü saat 9 da başlanmasına ve 8/10/34 pazartesi saat 18 de bitirilmesine karar verilmiştir. Bu üç günlük müddet içinde müntehiplerin yarıdan fazlası reylerini kullanmazsa intihap bir hafta daha uzatılacaktır. İntihap encümeni aynı zamanda halka bir kolaylık olmak üzere şehrin 26 mahallesini üç kısma ayırmıştır. Her kısım muayyen günde reylerini atacaktır.
Adana mektepleri
Adana 25 (A. A.) — Bu sene ilkmekteplere vaki olan ta-labe tehacümü dolayisile mektep terimizin bina vaziyeti göz önüne alınarak şehrimizdeki dört ilkmektebe birer dershane ilâvesine karar verilmiştir. Ayrıca 6 ilkmektep muallimde birer sınıf dersi alacaklardır.
Muğlada Belediye intihabı
Muğla 25 (A. A.) — Vilâyet dahilindeki bütün belediylerde intihap hazırlığı bitmiş ve intihabın bir günde bitirilmesi için tedbirler alınmıştır.
Muğlada Ergani tahvilleri
Muğla 25 (A. A.) — Ergani dahilî istikraz tahvillerinin bü-t n vilâyet dahilinde hararetle satışı devam etmektedir. Şimdiye kadar gelmiş olan biletlerin hepsinin satılacağı anlaşılmaktadır.
Uşak Eelediye namzetleri
Uşak 25 ( A. A.) — Gece Halkevi salonunda toplanan Fırka kaza heyetini nahiye heyetleri ocak heyetleri belediye intihabatı etrafında görüşmeler ve belediye âza namzetleri listesini tesbit etmişlerdir.
günkü hal'ne mersiye yazmak değildir. En ufak bir varlık dahi yıkıldıkça onun karşısında bir acı duymamak kabil olmı-yor.
Türk köylerinin teşkilâtlandırılmasına; köylünün yükselmesine; bunun için de köy kanununun ciddiyetle tatbikine çok büyük ve titiz bir alâka gösteren Dahiliye Vekilimizin bir kaç dakikalarını bu satırlar üzerine çekebilmek Tosya-n n yegâne emelini teşkil etmektedir.
dönen şansın kolay kolay eski halin •
gelmiyeceğine inananlardandı. Kazancının erimeğe başlaması üzerine bu kanaat, hain bir tırnak gibi içini incitmeğe başladı. Bir şey, bir hareket yapmak ve deminki vaziyeti bulmak istiyordu. Hatırına biraz dolaşmak, yorgun bahtını dinlendirip yeni baştan kuvvetlendirmek fikri geldi. Komisyoncunun karısı da işte öyle yapmıştı. Dışarı çıkıp gelmekle şansını değiştirmişti. Bu örneğe uymak hiç te fena olmıyacaktı.
Genç ressam, cahil bir kanaatin verdiği ilhama uymakta tereddüt etmedi, Morfinman Hanımın yaptığı gibi o da kâğıtlarını Belma-ya emanet bıraktı, dışarıya çıktı. Herkes bu çıkışı tabiî buluyordu ve oyuna devam ediliyordu. Bülent, hizmetçinin delâletiyle elini yıkadıktan sonra geri dönerken kız, Belmadan 3da, anasındanda güzel go) rünen hizmetçi kız, yanına yanaştı, eline bir pusula tutuşturdu ve fısıldadı :
— Hanım verdi okuyunuz.
Devamı vat
1
Firdevsinin bininci yıldönümü
dinin bir-
Aferin Amerikaya!
Bugünlerde Iranda büyük şairin hatırası tes’itedi lecek - Garp âleminin şehname mübdiine gösterdiği alâka, cihan kültürü namına bir müjdedir
Büyük şair Firdevsinin bininci yıl dönümünü kutlulamak için bütün Iranda yapılan hazırlıklar tamamlanmış bulunuyor. Birkaç güne kadar Tahranda merasın! başlıya-cak, bu merasim bizzat Şah Hazretleri tarafından açılacaktır. Bir hafta Tahranda devam edecek olan ihtifallerde dünyanın en tanınmış ilim ve sanat ricali, Firdevsi hakkında söz söyliyecek, onun sanatını anlatacak, eserinin İranda yaptığı tesiri izah edecek, İranın en değerli ricali bu millî şairin, bir tek insan tarafından yapılması adeta imkânsız olan büyük eserini tahlil ederek onun büyüklüğünü anlatacak, Tahrandan sonra ihtifaller Meşhede geçerek orada devam edecek, nihayet ihtifaller şairin doğduğu Tos şehrinde bitecek, burada şair namına dikilen bir abide açılacaktır.
Aynı sırada İranın her şehrinde, gelecek ayın sonuna kadar ih-tifallar yapılacağı gibi İran haricinde Avrupa ve Amerikanın bir çok şehirlerinde büyük şairin hatırası , ihya edilecek, İngilterede teşrinievvelin son dört gününde Firdevsi ı ihtifalleri yapılacaktır.
Bütün bunlar “Firdevsi,, nin ölmez bir eseri olan “Şehname„yi yaratmasından ileri geliyor. İranın öz dilini yeniden dirilten bu san at hârikası, bütün bu takdirlere, bu kutlulamalara lâyıktır.
Bu defaki ihtifallerde dikkat gözüne çarpan en mühim nokta, aşağı yukarı bütün dünyadaki ilim ve sanat mümessillerinin bir Şarklı şaire ait ihtifallere iştirak etmeleriyle ötedenberi garp alemi için gömülü bir hazine vaziyetinden çı-kamıyan şark sanat ve edebiyatına karşı yeni bir uyanıklığın başlamasıdır. Şark edebiyat ve kültür hâzinelerinin, garp alemi gözünden uzun bir zaman saklı kalmasını, cihan kültürü namına acı bir zıya saymamak mümkün değildir.
Gerçi garp âlemi, ötedenberi şarkın birçok sanat harikalarını takdirden geri kalmayordu. Fakat onun takdir ettiği sanat harikaları daha fazla gözle görülmüş şeylerdi. Münevver bir adamın gözü şarkın halılarını, mimarî abidelerini, muhteşem nakışlarını, çinilerini, nefis kumaşlarını elbet takdir eder, tevk sahibi, zekâ sahibi her insan bunların güzelliğini sezer ve karşılarında hayran kalır. Fakat edebiyat ve felsefe güzel görülmez, münevver bir insanın bunları anlaması ve bunlardan zevk alması için dil bilmesi lâzım. Dil öğrenmek bir hayli güç iş olduğundan garplilerin şark irfanına vukufları son derece mahdut kaldı, o kadarki bugün şarklıların garp edebiyatım, garp'ilerin şark edebiyatını tanımalarından daha çok fazla tanıdıkları iddia olunabilir.
Gerçi buna karşı Avrupahlarla Amerikalıların Ömer Hayyamı çok iyi tanıdıkları, ve çok sevdikleri İleri sürülebilir. Hatta garplilerin Ömer Hayyamı şarklılardan daha çok sevdikleri söylenilebir. Fakat şarklıların Hayyama pek yüksek bir paye vermemelerinin sebebi çok basittir. Hayyam, insan duygularının ve heyecanlarının yalnız bir safhasını terennüm etti. Onun bütün anlattığı, ûmüdi kesilmiş bir müsrifin gelip geçici histeridir. İnsanlar içinde onun duyduğunu duyanlar yok değildir, belki de çoktur. Fakat şarklılar büyük bir şairden daha fazla bir şey beklerler, onun daha olgun, daha engin, daha cihanşümul ilhamlar kaynağı olmasını isterler.
Hayyamın fikirlerini yaşayan bir insan, hayattan bıkar, hayatı istihkar eder, yahut hor bir varlık seviyesine düşer. Hayyamın fikirlerini yaşamıyarak onun yalnız okumakla, yalnız tetebbü etmekte iktifa edenlerse günün birinde ya iç sıkıntısından boğulur, yahut dimağ kısırlığına uğrarlar. İranın bir çok büyük şairleri olduğu için gerek iranlılar, gerek İran şairlerini sevenler, Hayyam gibi bu kadar mahdut bir vadi içinde dolaşan bir şairle kanamazlar, bütün sevgilerini ona hasredemczlerdi. Bunların, baş
ka şairlerden de ilham aramağa hakları vardır.
I Onun için garbin yalnız Hay-yamı takdir edip semesi onun şark edebiyatını tanıdığına delâlet etmez.
Fakat Firdevsi’nin bininci yıldönümü doiayısile garp âleminin, bu büyük şairin hatırasını kutlula-mağa koşmasını hayırlı bir alâmet, cihan kültürü] namına bir müjde saymak gerektir. Çünkü bu hareket yalnız Firdevsi’nin çok yüksek eserini tetkik etmek ve onu her tarafa tanıtmakla kalmıyacak, bu işin daha geniş bir cepheden ele alınmasına yardım edecek ve bu sayede şarkın irfan hâzineleri garbin meraklı gözlerine açılacaktır.
Firdevsi, bir Türk hükümdarının, Gazneli Sultan Mahmudun himayesiyle ve onun sarayında yetişmiş bir dâhi idi, ona Şehnameyi yazdıran da Sultan Mahmuttur. Bu hükümdar, İran tarihinin şiir lisa-niyle kaleme alınmasını daha evvel Dakik! adlı bir şaire emretmiş ve onun ölümü üzerine Firdevsiyi bularak eseri ona yazdırmıştır.
Şehname, altmış bin beyitlik muazzam bir eserdir. Bütün İran mitolojisini ihtiva etmektedir. Firdevsi bu büyük eserinde bir kaç yüzden fazla yabancı kelime kullanmamış ve şehnameyi bu haysiyetle Farisî dilinin en yüksek abidesi haline getirmiştir, üslûp taklit olunamıyacak kadar muhteşemdir, tasvirler heyecanlıdır. Gerçi kullanılan vezin, tektir. Bu sebeple eserde bir yeknesaklık görülür. Lâkin tasvirdeki irişilmez belagat, o kusuru hissettirmez.
Dünya yüzündeki ölmez eserlerden biri sayılan Şehnameden bu münasebetle bir iki numune derç ediyoruz.
Bir harp sahnesini gösteren tasvirden :
filj,
jj-1 u-Z •*) ■) u\r-* a® j z »/ )
ÖJjJıl û'jjJ» djA-J
ÖZJ (£•■) b» JV
ûr, û’j’ f-j
it-î J df-j
Bir kahramanı tasvir eden parça:
Birinci parkada Firdevsi iki ordunun birbirine girdiği, insanların gürlemeğe ve davulların gümbür-demeğe başladığı vakit yerin ve göğün değiştiğini, at ayaklarından çıkan tozdan göklerin sekiz kata çıkıp yerin altı kat kaldığını söylüyor,
İkinci parça, kelime oyunu itibariyle klâsik şark edebiyatının en güzel bir şiiridir. Büyük şair bu-
Zamanın takvimi
PERŞEMBE
Cemaziyülahır
öğle İkindi Ak am Yatsı
S. D. S. D. S. D. S. D.
6 5 9 28 12 — 1 31
12J 5j 15 27 18 — 19 32
Program gönderilmemiştir.
223 Kht. VARŞOVA. 1345 ra,
78 Radyo temsili. 19,75 Musahabe. 79,40 Keman konseri. 20 Musahabe. 20,15 Şarkılar (piyano refakatiyle.) — Musahabe. 20,50 Spor. 21 Yeni caz musikisi. 27,25 İstirahat. 21,30 Popüller. Polonya musikisi. 22,15 Haberler. 22,30 Plâk. 22,45 Konferans. 23 Reklâm ve konser. 23,15 Senfonik konser. 23,45 İngilizce konferans. 24 Musahabe. 24,05 Dans musikisi.
841 Khz. BERLİN 357 m.
20 Eski Alman halk şarkıları. 20,15 Yeni Macar piyano musikisi. 20,40 Musahabe. 21 Haberler. 27,10 Dans musikisi. 21,30 Dans musikisinin devamı. 22,75 Sigan musikisi. 22,45 Dans musiki. 23,20 Haberler. 23,40 Londradan naklen orkestra konseri. 24.25 Sigan musikisi. 1 Dans musikisi.
686 Khı, BELGRAT, 437 m.
20 Plâk. 20,70 Musahabe. 20,30 Reklâmlar. 20,40 Plâk. 21 Musahabe. 27,30 Klfirinet konseri, 21 Manon ve Faust operalarından havalar. 23 Haberler. 23,15 Dans plâkları. 23,40 Kahvehane konseri. bTOKHOLM, 426 ra.
20,30 Plâk konseri. 20,50 Musahabe. 21,20 Sporcu muganni} e tarafından şarkılar. 22 Polonya musikisi. 23 İsveç musikisi. Sonra Londradan nakil.
ROMA - NAPOLİ - BARİ,
20.30 Plâk. - Musahabe. 27,10 Plâk. 21.30 Musahabe. 21,45 L’amore dei trere,, isimli opera temsili.
545 Khz. BUDAPEŞTE, 550 m.
18.30 Bertlıa salon takımı. 19,20 İngilizce ders. 19,50 Konferans. 2020 Operanın 50 inci yıl dönümü münasebetiyle galâ müsameresl. 23,45 Sigan musikisi. 904 Khz. HAMBURG, 332 m.
21) Da„. musildal. 21 Al,,am hob„. l«rl. 21,IS Millî ne.riy.t, 23 Mabetler.
13.20 Musikin „e,rl,at. 24 Morartın e.er-terinden mürekkep konser. 24,25 Brahm-sın eserlerinden konser. 1 Gece musikisi. 592 Khz. VİYANA 507 m.
19 Muhtelif bahisler. 20 Haberler.
20.20 Haftanın haberleri. 21,50 Hozler radyo orkestrası (Strauasun eserlerinden valslar.) 22,50 Aktüalite. 23,10 Haberler. 24,30 Paristen naklen orkestra konseri. 24,30 Dans musikisi.
230 Khz. LÜKSEMBURG, 1304 m.
Alınan akşamı.- Tagannlli Alman mu-sikİHİ. 21 Dünya haberleri. 21,20 Tagan-nlll konserin devamı. 21,30 Musahabe. 21,35 Karışık konser. 22,35 Senfonik konser. 23,35 Dans plâkları.
EYLÜL
İMSÂK
Sabah
S. D.
11 53
5 52
Bugünkü hava
Yeşilköy Hava rasat merkezinden aldığımız malûmata göre, dün hava tazyiki 765 milimetre, sıcaklık en az 12 ve en fazla 24 derece idi. Dün rüzgâr karayelden mutedil olarak esmiştir.
Bugün hava mütehavvil ve bulutlu olacaktır.
rada bir leffüüneşir sanati yapıyor* Metettiği pehlivanın-ki Rüstemdir -muharebe günü kılıciyle, hançeriyle, gürziyle, kemendiyle pehlivanların başlarını kestiğini, göğüslerini yardığını, ayaklarını kırdığını, ellerini bağladığını anlatıyor.
Firdevsi için bugün gösterilen hayranlyyet yerindedir.
Firdevsi ihtifali programı
Tahran 26 (A. A.) — Gelecek ayın ilk iki haftasında, bütün İran, büyük şair Firdevsinin birinci yıldönümünü jbüyük şenliklerle kut-Iulıyacaktır.
3/10 tarihinde Tahranda başlı-yacak olan bu şenlikler beynelmilel mahiyeti haiz olacak ve 8/10 a kadar sürecektir. Bu esnada resmi-kabuller ve tiyatro temsilleri verilecektir.
Yabancı misafirler, İran eşrafının konaklarında ağırlanacaklardır.
Ayın 12 sinden 14 üne kadar, şairin doğduğu (Tos) şehri civarındaki Şadap köyüne yakın olan Meşhet’te şenliklere devam edilecektir.
Burada : Şahinşah Rıza Pehlevî Hz. teri tarafından muazzam bir âbide ile beraber büyük bir de hastanenin küşat resmi yapılacaktır.
Aynı günlerde; İrana dost olan başlıca memleketlerin hükümet mer kezlernde de, Firdevsi’nin şerefine merasim icra edilecektir.
£ RADYO PROGRAMI
■'I
27 Eylül Perşembe
İSTANBUL
18,30 Plâk neşriyatı. 79,20 Ajans haberleri. 19,30 Türk musiki neşriyatı.- Kemal. Niyazi, Azmi Beyler ve Hayriye, MUyeyyen Hanımlar, 21 Selim Sırrı Bey tarafından konferans. 20,30 Radyo or-
823 Kha. BÜKREŞ, 364 m.
.. da İsveç Körpe vuciman „ ın hava yerine keresinin ettiğini Sinemalar sal.
halkın malıdır. Pat' Romen larda kendi fikirRacarista-alabildiklerine har eki tekli-müsaade edilemez, Iftulundu. biye cihetleri olduğu nmasını rafları da vardır. Ma terbiyeye, tarihine ve^gj M. rüne aykırı olan filmi O da sak ediyorsa İstanbul oralara giren halkıajannıa-gözelmeğe daha ziya«xıile an-Yaz mevsiminin k Bu iti-Yerindik. Bu YerirJegnjanın şında açık havaya a]rahasasi- I cılklarımızı birkaç ıhmalarını setmeğe mecburiyet dan dolayıdır. Yaz îjsyü Pel-ğüslerini şişiren bolggldj ve ya alışmış olan çocu artık çok defa teneffûfan gvJh zünden zehir halini al^ hakka sinema havalarını ektirildik-duruyorlar. Çünkü ^uahe. birçoğunun hava değişti^ r batı yoktur ve mevcut’ :n:vet da bu gayeyi temin etme^ e(jjh dur.
Birçok sinema salonlar lar arasında havayı temiz r v yıkayamıyorlar. Buna ilâve*1"' ta gûya halkı cezbetmek üz. bilet ile iki film gösterme' ilânlaryapıyorlar. Bir bilet film göstermek fedakârlığın Ianan sinemacılar, hakikaten^^ kârhk etmek istiyorlarsa b.jen film için yarım bilet parat^ bilirlerdi. Mantıki netice bu icap ederdi. Fakat bir bilet film göstermenin halka tell((fan_ tiği cazibenin sihrini ke: olan sinemacılara bu mantı yer desini kabul ettirmek yaiııSani değil gayri mümkündür. ğız?„ Kırık ve en iyisi kulak layıcı gıcırtılar çıkaran ırah-sandalyalarına oturmuş olanfkiki ğişmeyen, değiştirilmeyen ason-vayı üç, hatta dürt saaat *aUOİİ etmeğe mahkûm bırakılma^, ve lar. Biz sinemalardaki varahhas lerin sıhhî bir hizmet görecfında recede vazife gördüğüne eı

Yüz se*»1«-
___n» hiç
Hayvanlar insankr ısın- I u ı . . Juftuna,
Hayvanları seversiniz d/a dair Şüphesiz ki sevilecek ve se cek hayvanlar vardır. Bıkerenin nefsime doru renkli bir Ç‘S,nı I hayvanının üstünde sürati ve a?B_ ğe bayılırım. Kedi köpek °" amma, sevenler de pek a|ondaki Hem de köpek beslemeıer taraf tüylü Ankara kedisi bes görenek olmuştur. Seven salonu-barek olsun amma bu h?nba®ır^1-severken beygirlerden insa^ar »ördü denilen mankafa hastalığı*" altında bileceği hiçbir vakit nnu dağıttığı lıdır. Kediler köpekler itam bul-yalıyarak, ısırarak kuduz aşılıyabilirler. İtleri
Yataklarımız üzerinde larından tüberkülozun »iegmanın, vasıta olurlar. Hatta tüylerisınm yada çiçek, kızıl, kızamık hana mese-rını taşırlar ve bu hastalık^^'^*’ bulaştırırlar. Halbuki biz J°"
sanlara faydeli yapmak içi^htan te-güçlükler çekeriz. Yine beyjl2 reye öküzlerin tetanos (Kazıklı h)-tavukların ve güvercinlerin nisyonun nun gibi hastalıklar naklett’ n’ese’e_ . ■ . ı karar-
unutmamalıdır. bul e(w.
Hele sinekler... Hamdolsun selelerin har geldi de köklerine kibriunda par-dökülmeye başladı, bu pis n^iddî ve lar gıdalarımız üzerine k^u" Tüberküloz, Tifo, Kolera giRİO roplarla onları bulaştırırla!31 ecnebi ısırarak Şarbon hastalığına • akşam lar. Bir nevi sineklerde »rayında hâlâ bulunamıyan uyku hastmiştir. getirirler. a
Sivri sineklere ne dersini^n evvel manın yegâne nakili bunlar saat mid.ir? .. akde-
Hele pire, bit, tahtakuru, miiıa. muz ıç, hatta iğrenç böcek)
İki haftadır, Amerikada devam | eden ve başta "Anglo-Saskon,, âlemi olmak üzere bütün dünyayı alâkadar eden yanşlardan son- j ra Amerikânın “Renbov,, yatı galip gelerek Amerika deniz- t ciliğine yeni bir şöhret kazan- J dırmıştır. Bu heyecanlı müsa- ı baka, daha evvel de yazdığı- j mız veçhile, ayrı ayrı yedi yarıştan mürekkep idi. Bu yedi yarıştan üçünü İngiliz yatı kazanmış, dördünü Amerika yatı kazanmış, neticede zaferi kat’î Amerikaya teveccüh etmiştir. Bu yarış 83 sene evel devam ediyor. 83 üç sene kraliçe Viktorya deniz yarışları için bir kupa koymuştu.
Bu yarışa Amerikalılar eski sistem bir kotra gönderirler. İngilizler bu külüstür kotrayı görünce ^gülerler. Fakat yarış olunca Amerikanın gülünç ya-
tı bir kaç mil gibi azim faikıyetle birinci gelir ve kupayı alıp Amerikaya götürür.
O vakittenberi İngilizler bu kupayı istirdat için uğraşıp durmaktadırlar. Fakat bir türlü Amerika kotralarını geçememektedirler.
Bu sene İngilizler, Amerikaya gönderdikleri 'Endeavour„ yatına (;ok ehemmiyet veriyorlar, ve yanşı kazanacaklarından hemen hemen emin bulunuyorlardı. Fakat ümit boşa çıktı ve Amerika yine galip geldi. Bu bapta dün Ajansın verdiği telgrafı aşağıya basıyoruz:
Nevport 26 (A. A.) — Endea-vour yatı protestosunu geri almıştır. Bundan ötürü, müsabakayı teşkil eden yarıştan dördünü kazanmış olan Rainbow yatı Amerika kupasını muhafaza etmektedir.
Yugoslavya Hükümdarı Sofyada
Birinci sahifeden devam 1 Bulgar hükümeti Yugoslavya ile hakikî bir yakınlık ve dostluk temini için kâfi derecede gayret ve fedakârlık yapmıştır. Bu mesele uğrunda yalnız Makedonya ihtilâl komitasının ten-belliğini düşünmek bile kâfidir.
İki hükûdarın mülâkatı, her halde Bulgar - Yugoslav müna-sebatını tarsin edecektir, bu itibarla da umumî Balkan siyaseti üzerinde tesir yapacak bir hâdise telâkki edilmesi mübalağa olmıyacaktır.
Bütün bunları çok iyi bilen, idrak eden ve anlıyan Bulgar efkârı umumiyesi, Yugoslvaya hükümdarlarının ziyaretlerine tekaddüm eden bugünler de sevinç ve meserret hissediyorlar. Bu ziyaretlerden memnun olmayanlarsa , pek tabiî dirki, MakedonyalIlardır.
Hükümet, “Mihailof,, un firarından sonra bu meseleye kati surette halledilmiş nazariyle bakmaktadır. Yugoslrvya hükümdarlarının ziyaretleri münasebetiyle Sofyada bir çok tedbirler alınmıştır. MakedonyalIlara mensup ileri gelenlerden mühim bir kısmı uzak kasabalara nakledilmişlerdir.
Sofya Belediyesi bütün şehri hakikaten çok güzel bir surette süslemiş ve bir çiçek bahçesi haline sokmuştur.
Milletler Cemiyeti ve Efganistan Cenevre 26 (A. A.) — Akvam cemiyetinin onbeşinci umumî he-ye nazırı M.
“Sandler„in riyasıti altında toplanmış ve büro heyetinin ittifakla vaki olan teklifi üzerine, Efganista-nın Akvam cemiyetine girmek talebini ruznamesine kayıt ve kabul etmiştir.
Bu talep, mutalea beyan edilmek için, altıncı komisyona havale olunmuştur.
Cenevre 26 (A. A.) — Altıncı komisyon ittifakla Efganistanın Milletler Cemiyetine iltihakı lebinde karar varmiştir.
Asamble bugün öğleden sonra kat’î kabul kararını verecektir.
| yeti, dün İsveç hariciyi ' **Çanrl1»r in rıvaaıti altıl
i I

Tramvay şirketi ikamei dava ett
Birinci sahifeden devam tekrar halkın sırtına yükletmekten başka birşeyi istihdaf etmiyen, yani zavallı İstanbul halkının aleyhinde olan böyle bir davayı kabuldan kat’î surette imtina etmişlerdir.
Yine tahkikatımıza nazaran nihayet bu davayı ikame ve yahut hiç olmazsa istişarî olarak rey vermek vazifesini avukat Abdürrahman Münip Bey kabul etmiş ve bahsettiğimiz Müsyü “Hansens,, in komisyonundaki diğer avukatların başında bulunmuştur. Komisyondaki diğer avukatların hepsinin ismini öğrenemedik ise de bu meyanda şirketin hukuk müşaviri Pertev Beyle şirketlerin avukatı Kıb-nslı Celâl Bey tabii olarak ha-, zır bulunmuşlardır.
Tramvay şirketine ait bir I meseleden dolayı asıl tramvay şirketi direktörü Müsyü “Gin-dorf„ un kenarda kalkarak bu işi bizzat Müsyü “Hansens,, in idare etmesi her halde calibi dikkattir. Müsyü “Hansens,, in İstanbul halkı ve devlet aleyhindeki davalar ve sair idari itirazlarda başlı başına amil olduğu anlaşılıyor.
Bu suretle devlet aleyhinde dava ikame etmekten çekinmi-yen Müsyü “Hansens,, malûm olduğu üzere, aynı zamanda, bir dolar meselesinde, 11 bin liranın devlete noksan bildril-mesi haberinden dalayı Asliye Ceza mahkemesine verilmiş bir adamdır. Henüz bu dava görülmeden ve Müsyü (Hanses) kendisinin beraat edip etmiyeceği-ni bilmeden Türk devletini davaya kalkışmasına karilerimiz bizimle beraber, bilmeyiz şaşmazlar mı ?
İstanbul Borsası kapanış 1 f iatleri 26-9-1934 ÇEKLER
Açılı, Kapanış
Londra 619 618.50
Nev-York 0,801610 0,801840
Paris 12,06 12,06
Milano 9.2733 9,28
Brüksel 3,3875 3,3888 |
Atina 83,6185 —
Cenevre 2,4370 2,4375
Sofya 66,1850 —
Amsterdam 1,1728 1,1730 ;
Prag 19,0625
Stokholm 3,1333 3,1333 ı
Viyana 4,2775 —
Madrit 5,8175 5,82
Berlin 1,9948 1,9963 !
Varşova 4,2067 — I
Budapeşte 3,9550 — i
1 Bükreş 79,5848 — |
r Belgrat 34,7875 —
|! Yokohama 2,7018 —
Moskova 1087,75 —
Tahvil ve Senetler |
Açılış Kapanış
q/0 5 faizli 1933
İkramiye!! (Erg mi)
0/0 7,5 failli borcu tahvili I Türk 29,05 29,35
Anadolu D.yolu I II 46.- - 46,20
ı ili
Anadolu Dem ryolu
0/060 27,45 27,45
Ergani A
Ergani B - —
— |
Merkez Bank Tramvay
Is bank nama — —
Ar.l.n çîment. 12.20 |
A. DemirY.mü mı-.ıll 4,-5() 49-65 J
Geyve asliye mahkemesinden:
Geyvenin Kışlaçay köyünden kazancı oğullarından Ahmet karısı Fatma tarafından o köyden Ahmet oğlu İbrahim aleyhine açtığı vefata hüküm davasının icra kılınan muhakemesinde: Miiddeialeyhin 328 senesinde îş-kodranın Deşinkalesinde vuku-bulan harpte şehiden vefat eylediğine dair gıyaben sadir olan 5-2-933 tarih ve 11-12 No. lu hüküm ve kararın bir sureti müddeialeyhe berayi teb- ı liğ mübaşirine verilmiş isede mumaileyhin hâlen ikametgâhı meçhul olduğundan bahsiyle iad edilmiş ve müddeiye de ilânen tebligat icrasını istemiş olmakla hukuk usulü muhakemeleri ka-j nununun 141 ve 407 inci madJ deleri mucibince ilânen tebliğ olunur.
HARÎCÎH
Lehistan ve ekalliyetler meselesi
Lehistanın Milletler cemiyetinden çıkmıyacağı ve meselenin müzakerelerle haledileceği umulmaktadır ı Gecen haftanın en mühim «iyasî hâdiselerinden biri, Lehistanın ekalliyetler meselesi ürerindeki teklifi idi. Bu teklif, ürerinde ileri geri birçok sözler söylendikten sonra, Lehistan hükümeti murahhas! tarafından geri alındı. Fakat murahhas hükümetinin kendi nokta! sai.n a.enn e ısrar ettiğini ilâ.. etti, bunnnlo beraber Lehistanda yafaya. Okranyah, Rus Alman ekalliyete mevcut haklarının verileceğini, fakat Lehistanın Milletler Cemiyetine kar», hesap vermiyecegini, çünkü kendlsıle büyük devletler arasında muamele farkı gözetildiğini söyledi.
Bu yüzden, Lehistanın Milletler Cemiyetini terke lüzum görmeden, meselenin alSkadarlar arasında müzakere ile halledilmesi umulmaktadır.
Milletler Cemiyetinden ayrılmak tehdidi, son zamanlarda diplomatik bir ültimatom mahiyetini aldı. |Bu tehdit tam sık sık kullamlacak olursa hiç şüphe yok ki Milletler Cemiyeti yıkılır.
Yevmi makale ( Mİ 11
Günde bir Kitap
İslâm Ansiklopedisi
Bundan önce de bu sütunda anlatmıştık. Mısırın münevver-gençlerinden bir kaçı birleşecek, daha evvel İngilizce Fransızca ve Almanca ile neşrolunan îslâm Ansiklopedisini arap-çaya«çeviriyorlar. “ Zaman „ da bu eserden, ilk defa bahsettiğimiz vakit, eserin henüz ilk dört cüzü neşrolonmuştu. Son aylar zarfında bu eserin iki cüzü daha çıktı ve cüzlerin sayısı altıya varan birinci cilt tekmillendi.
Islâm ansiklopedisini Arap-çaya çeviren Mısırlı muharrir ve âlimler, bu eseri tercüme etmekle kalmış olsalardı, yine onların gayretlerini takdir etmekten başka bir şey yapıla-harrir ve âlimler, her mâtfdeyı ‘ yazdıktan sonra Mısır âlimleri ( içinde salâhiyettar olanlara mü-I racaat ederek yazdıkları herşeyi
Deri fiatları yükseliyor
İstanbul piyasasında deri fi-atları son günlerde yükselmeğe başlamıştır. Hararetli alış verişler olmaktadır. Tuzlu kuru Anadolu Karadeniz keçi derileri çifti 90 ile 105 kuruş arasındadır. Tula tiftik derileri çifti 50 ile 60 kuruştadır.
Tuzlu kuru koyunlar kilosu 31 den 35 kuruşa kadar hava kurusu koyun derileride kilosu
‘ kurusu koyun derileride kilosu e, 40 dan 45 kuruşa kadar müş-s teri bulmaktadır.
- Tuzlu kuru manda derileri ’1 47 den 51 ve salâmura man-l, dalar 31 den 35 kuruş arasın-
,. dadır. Tuzlu ve hava kurusu r, oğlak derilerinin Hatlarında de-11 ğişiklik yoktur. Bunların çifti '■ iki haftadar 80 ile 90 kuruş
i, sayılan arasında tahtın tebescümiinü aramak, onia-)n yanında en yüksek zevklerdendi. Bu tebessümün bazan taabbüs (/İması halinde blöf yaparak bah-/ utandırmak ve karşısındakiler! ■Mdatmak onlara kazanç hırsından iGk üstün bir haz veriyordu. Bu (S*ce de 0 zevk* ve o hazzı bulmak f rfin Belmanın davetini memnuni-ı’.jıtle kabul etmişlerdi.
r SK Mehlika, Bülent ve bu karı-ko-’ } bir kare teşkil ettiler, oyuna 1 hışladılar. Belma, sofradaki ayak
Tefrika No: 23 muhaveresinden beri biraz daha ısın-mış olduğu, kendine de ısındırmış olduğuna inandığı genç ressamın yanı başına oturmuştu, seyirci vaziyeti almıştı, hakikî maksadı onunla biraz daha el ve ayak teması temin etmekti. Aynı zaman da, kendi varlığından ona uğur getirmek kaygusunu da güdüyordu.
Peker masalarında, bu asrın çocukları oldukları vehmini haykıran Reybî veya materyalist geçinmekte medenî bir kemal tevehhüm eden birçok kadınlar, muhtelif ve-
|L Millî Roman ’fcâğıtların renkleri, ipahtın tebeKciimiîni
tenkit ve tevsika da ehemmiyet veriyorlar. Bu suretle İslâm ansiklopedisi Garp ile Şark âlimlerinin başbaş vererek çıkardıkları sahih ve mükemmel bir eser oluyor.
Eserde bütün İslâm tarih ve medeniyetinde değeri olan her şahsiyeti kavrayışlı bir ifade ile anlatılmakta olduğundan, îslâm tarih ve medeniyetteki payının büyüklüğü ile temayüz eden Türklerin de bu eserdeki mevkii hem yüksek, hem parlaktır. Şimdiye kadar çıkan cüzlerde isimleri geçen Türk-ler hakkmdaki tahliller, bizde çıkmış olan mümasil eserlerde-kilerden hem daha mufassaldır, hem daha topludur.
H'dl&uuığı Wawı4(.,„ Lir racbe t, ilk cildi ğibi diğer ciltlerinin tamamlanmasını dilemeyi bir vazife sayarız.
Her tarafta Elektrik
İktisat vekâleti memlekette elektrik istihsali için tetkikatta bulunmaktadır. Bu meyanda mühendis Haydar, Rüştü ve Na-im beyler İznik havalisindeki sulardan elektrik istihsali için mahallinde tetkikat yapmaktadırlar.
Eşya taşırken...
Fenerde oturan İbrahim efendinin bir eşyasını evden diğer bir eve taşıyan Saffet isminde bir hamal ansızın düşüp ölmüştür.
arasında satılmaktadır.
Tuzlu kuru sığır derileri ki-loşu 43-46 anadolu malı salamura 30-35 kuruştur.
İKTİSAT İSLERİ
B ‘vransa da buğday işi
sanın da köylüden miibayaatta bulunması Kadıköy «... ...... .....
ve Zehra a flkn ilen sürülüyor
mıştır.
Bunlar ve Halil, birlik Kâzım ler, nar^ mağa b° bunları hepsini-C
deş, Erenki. ,
leymamn ^.sad.yat.n. en z.ya-kendisini lâfa*" meaeIe buSda)" arada 10 liras., , ,
r ı mahsulünden bu ouleyman et» . .
. i dilmiş olan stok-varmış, ikisini dç /, . ,
. .. -1e elden çıkanla-
Ve Yapılan tahkü halledilemiyor. J • f i i -J J hususta bu* ka-deşin Uskıidard; , , _ ■
) v-- £ olduğunu ve ka-
da Kazım efen ₺ yaptıkları anlaşmını £eÇen &un
Üsküdar adliye kaınlatm,?1 ıbılıeetı olmadığı-
’o. ı Nitekim son ge-Bir adanmecmua ve ga2e.
Ç'ian bahsetmektedir.
Dün bir adamiz buğday işleri-masına uğrad 8Urette halletmek köyde doğrarne evvelisindenberi gırdıçtır. M (aaı vastasile doğ-sokağmdaki dya köylüden buğ-ma Aliye Hatjjğ, gribi bu sene-çakaları tamiu buğday koruma ve gitmiştir. meseleyi
Mıgırdıç bu ye sağlam
yanından geç at ettirmİ5tir. şim. teline nasdsa d^ hûkünletin köy. çarpılıp aşağıyyaatu bulunması
Bu çarpılma __________________
gelen polisler kâmil hastane, Amerikaya
Yemiap ihracatı
Polis, dv, gazesinde okuduğu-tan yemiş :/e Amerikan piyasa lan şarapları için iyi istek ı ,kte şimdiye kadar ya-atışlar mühim yekûnlere (olmaktadır. İçinde buluncuz senenin ilk dört ayı |da Şimali Amerikaya şa-ihraç eden memleketler ovyo.u. îtaIVa birinciliği ka-hırsızlar^1'* ,ncm,e^et“1 ta-
lerdir. 36,000 galonu bulmuştur. Yüklü 522,000 galonla
Küçüa gelmektedir. Sonra sıra-v;n SJjspanya 173,000, Almanya “ L *0- Portekiz 640,00 ve gı ayr^ 250,00 galon şarap ih-mı?tır* inişlerdir.
yanın kazandığı muvaffa-
Dün ]şu sebeplerden ileri gel-pışma o d ir: Şikago sergisinde kullandı^ şaraplarının gayet iyi mobil F-ette teşhir edilmesi; mü-rine çar^ ve teknisiyenlerin gön-
Mehmesi; millî markalar ihdası, çok baygı iyi cinsten olduğuna paşa ha^minat veren millî ihra-tır. misyonunun yaptığı şid-kontrol ve İtalya hükû-Beyoğı yaptığı çok faal ve ge-oturan Apagandadır. yol üştün memnuiyeti kaldırıldığı toroobile bı Amerikalılar Yunanis-yollanmış Türkiyede vaziyeti tet-Bu sırıek ve siparişler yapmak 2097 numnan;8jan ve Türkiye bir öndeki 0^55^3^11^ göndermiş-,U ÇarP,ş,unanistanda bir hayli e 1 a örüldü Türkiye de ise
mıştır. Fi(asıartjan bir netice çı-nanlar tu A . ..
- _ Avrupadan getirilen
şilelerle d( . .... , , ,,
, ,ır iyesinin bir şeyi eksilmez.
.me 1° /ha yüzlerce binlerce Rem-lar. Bu f. / ...
İd 6 rlr* Maamafıh bir gün va-o augu gır tcWik dfişerse ve bir kibara:»}. J .
na bakılıy ,nC Çanakkaley* Turk. rında uğue kanl ■)* müdafaa atma da, mû!tüuriyetinde kalır» ve berin hepsin **,r,rl,r“ J'ine di'mete gû-olduğu ha- ko’a ko’’ giderim. Yine dişile mu u* düşmanların ayakla-
namak is Ç1£nenirse gemimizi bırakıp bir uğur e* toprakları kurtarmak r. ılırım. Fakat inşaallah o acı kanlılık i' bir daha g°rmey)*- Vatan oyuncular114 ko’mak “manı gelinceye recelerini siz h‘s’“t ar"
v____. iğini kabul ederseniz, bera-
eden*SbirL£’er‘n‘Zln eser‘n^ idareye ve kâğ.t bul4 feyizlen(hrme?e çakşırız, miyordu,Q bÜtÖn hayat,mı buna ’ak-du. Karı™' Yeti«kireceSimiz çocukla-hafif el’ayn* terbiye ile yetiştiririz, mağa imUret’e a*ieılix*n yalnız serveti sarhoş bi bilhassa şerefi olan bu mü-yaptığını ’er Huride lâyık olmıyan leye göj dÜ9mekten kurtulmuş olur, yordu. :mzi bu
Bülen?avanın ağmen
sözleri söylerken, ar-iyice kararmış olma-Melâhatin titremekte
fikri ileriye sürülmektedir.
Meb'uslardan Müsyü Theo-dore Valeusi’n hazırlamış olduğu ve meclisin ilk içtimaın-da teklif edeceği projeye göre, Fransız hükümeti 1933 yılından satılamıyarak kalan buğdayı satın almağa davet edilmektedir. Projenin esbabı mu-cibesini beraberce gözden geçirelim:
“ Piyasaları ve bütün zürraı şimdi geçirilmekte olan buhran ve sıkıntıdan kurtarabilen yegâne kuvvet devlettir.
Devlet malik olduğu geniş salâhiyet ve membalar sayesinde biriktireceği ve daima elde bulunduracağı istoklar vastasile piyasada nazımlık vazifesi görebilir. Bu muamele için Fransa hükümeti asgarî 800 milyon franklık bir tahsisat ayırmalıdır. Ancak bu sayededir ki çiftçi elinde kalmış olan muazzam stoklardan kurtulabilir „.
1 Yunanistanda yolcu verigisi
Pire limanına inen veyahut bu limandan vapura binen her yolcu aşağığıda yazdığımız nis-betlerde seyahat vergisine tâbi olacaklar ve bu vergiyi vapur kumpanyaları tahsil ederek hükümet veznesine yatıracaklardır.
Lüks kamara yolcuları adam başına 50 drahmi, birinci mevki yolcuları 30 drahmi, ikinci mevki yolcuları 20 drahmi, 3 üncü v 4 üncü mevki yolcuları 10 drahmi.
Yunnanistana kafileler halinde gelecek ve gidecek olan turistler, atlet kafileleri, izciler, ve transit yolcuları bu vergilerden muaf tutulmuşlardır.
Yumurta piyasası
Mevsim hasebiyle İstanbul mevaridatı az olmakla beraber yabana memleketlerden talep vardır. Gerek piyasaya az mal mal gelmesi gerekse talebin artması yumurta fiatlarını yükseltmektedir. Piyasamızda yapılan son satışlarda şu Hatlar kaydedilmiştir.
1440 yumurtalık bütün sandıklar iri yumurta 25 liraya, aynı malın 720 yumurtalık yarım sandıkların çifti 27 liraya, ufak yumurta 720 yumurtalık yarım sandıkların çifti 21 liraya.
mütehassısların nezareti altında yapılmakta olan likörlerimiz beynelmilel piyasalara ve bilhassa Amerika piyasalarına arz edilebilecek nefasettedir.
Şaraplarımız için de Amerikan piyasaları iyi bir mahreç olabilir.
olduğunu görüyordu. Zavallı kız, bütün iradesine, kadınlık gururuna rağmen karşısındaki necip delikanlının herbiri bir elmaspare gibi kalbindn kopup gelen bu güzel ve mert sözlerinin karşısında heyecanını zaptedemiyor, ellerile oturduğu hasır koltuğun dirsekliklerini asabi asabi sıkıyor, fakat yine vü-cudünü raşeden kurtaramıyordu.
Remzi de onun bu heyecanını görüp hissediyordu, çok niyazk&r, fakat yine erkekçe bir sesle :
— Melâhat hanım, beni zevciniz olmak şerefine nail edecek misiniz? Sualini tekrarladı.
Melâhat bütün heyecanına rağmen derhal cevap verdi :
— Heyhat, Remzi Bey... Siz benimle görüşmeden evvel bile benim nasıl garip tabiatlarım, hırçınlıklarım ve hatta serkeşliklerim olduğunu öğrenmişsiniz. Binaenaleyh sizin yüksek ahlakınızı, kuvvetli şahsiyetinizi, mert yüreğinizi pek çok takdir etmekle beraber, bu tabiatlerim-den dolayı size, istediğiniz gibi bir zevce olamıyacağımı zannediyorum. Ne kadar hüsnüniyetim olsa belki
Türkiye atletizm birincilikleri yarın Kadıköyünde yapılacak
YugoslavyalI tenisçilerle yapacağımız karşılaşmalar sade heyecanlı değil, aynı zamanda çok istifadeli olacaktır
Yarın, hararetli bir Spor faaliyetine şahit olacağız. Kadı-köyünde Fenerbahçe stadında Türkiye Atletzim birincilikleri yapılacağı gibi Taksimde Ateş-Güneş kortlarında da YugoslavyalI tenisçiler ilk karşılaşmalarını yapacaklardır.
Fenerbahçe stadındaki Türkiye Atletzim birincilikleri, şüphe yok ki yalnız günün değil, belki bütün-mevsimin en şayanı dikkat bir Spor hareketi olacaktır.
Malûm olduğu veçhile denizcilik federasyonu yüzme ve yelken Türkiye birinciliklerini ikmal etmiştir. Geride, memlekette en şamil bir ehemmiyetle karşılanan üç birincilik kalmaktadır.
1 — Ateletizm birincilikleri.
2 — Güreş birincilikleri.
2 — Futbol birincilikleri.
Atletizm birincilikleri yarın başlayacak Pazar günü ikmal edilecektir. Güreş birinciliklerinin 4 Birinci teşrinde başlaması mukarrer olan Balkan güreş şampiyonasından sonra yapılacağı anlaşılmaktadır. Futbol biricilikleri de biriciteşrinin ilk nısfında itmam edilmiş bulunacaktır. Futbolle meşgul mınta-kalar ana gruplara tefrik edilmiştir. Bu gruplar birer finalist tayin edecekler ve bu finalisler de nihaî maçları Bursada oynayacaklardır.
Atletizm birinciliklerinin ehemmiyeti, hiç şüphe yok ki güreş ve futbolden aşağı değildir. Bütün sporların esası olmak şöhretine malik olan atletik sporlar, bizim memlekette, maalesef lâyık olduğu ehemmiyetle karşılanmamaktadır.
Yüksek spor idarecilerinin vesaya ve teşvikine rağmen, atletizmin revaç bulamamasının esbabı hakkında muhtelif naza-riyeler ileri sürülüyor. Bunları tetkik etmek bunün mevzuumu-zun haricindedir. Yalnız atletizmin lâyık ve mühtaç olduğu yüksek ehemmiyeti bir türlü bulamadığını kaydetmek istedik.
Son Balkan oyunlarında, Zağ-repte millî atletizm takımımızın uğradığı hezimet, bu mevzu üzerinde umumun dikkat ve alâkasını teksif etmiştir. Bu itibarla yarın yapılacak Türkiye birinciliklerinde alınacak neti-
bu kusurlarımı düzeltemem diye korkuyorum.
Melâhat bu »özleri hiç tereddüt etmeksizin söylemişti. Belli idi,ki genç kız Remzi ile izdivaç meselesini çok esaslı düşünmüş idi.
Remzi dedi ki :
— Melâhat Hanım benim her şeyden evvel bildiğim ve tecrübe ettiğim şey, sizin bilhassa çok iyi bir yüreğiniz olduğu ve kadınlık ismet ve şerefinizin yetişilmeyecek kadar yüksek bulunduğudur. Bizim ecdattan kaim» bir aile düsturumuz vardır. Babam her vakit “namus hangi yolda gidiyorsa korkmadan o yolu takip et. Hiç bir vakit pişman olmazsın,, derdi. Zaten bu düstur bütün bahriyelilerin düsturudur.
Melâhat Hanım, siz işte etrafınızı alan bir çok fena misaaller, hiyanetler, ahlaksızlıklar, alçakça nasihat ve teşvikler arasında bu namus yolundan tek başınıza geçtiniz ve selâmete vasıl oldunuz. Bu namus, sizin bütün hüviyet ve şahsiyetinizi gözle görülmez, fakat hiç bir vakitte parçalanmaz bir çelik zerre ile kaplamıştır. Ben sizin ge
celer merak ve dikkatle takip edilecektir.
Mamafi, vaziyete vakıf zevatın mutaleatına nazaran, 1934 Türkiye atletizm birinciliklerinde yüksek dereceler elde edilmesi ihtimali çok zaiftir.
Tenis maçları
Taksimde Ateş - Güneş kortlarında Yogoslavlarla yapılacak karşılaşmalar, bu mevsim zarfındaki kort faaliyetinin en şayanı dikkat hareketlerinden biri olacaktır. Yogoslavlar son Balkan temaslarında, AvrupalI rakiplerle yapttklan müsabakalarda çok ehemmiyetli neticeler almışlardır. Kendi kuvvet ve kıymetlerini beynelmilel alemde tereddütsüz tasdik ettiren bu tenisçilerle yapacağımız maç sade ehemmiyetli değil, aynı zamanda istifadeli olacaktır.
Ankara boks birincilikleri
Ankara 24 ( Hususî ) — 28 Eylül Cuma günü Halkevinde skrim müsabakalariyle birlikte Ankarada ilk defa olarak boks birincilikleri de yapılacaktır. Ankarada henüz yeni teşekkül eden ve birçok heveskârlan bulunan bu sporun başında Ziraat enstitüsü bedenî terbiye muallimi Esat Bey gibi faal ve kıymetli bir arkadaş bulunmaktadır. Bu arkadaşın nezareti altında çalışan genç boksurle-rimiz bize Cuma günkü maçla-riyle Ankaradaki boks sporu hakkında bir fikir vermiş olacaklardır. Faaliyeti mm taka için bir kazanç olan bu şubenin pek yakın bir zamanda diğer spor şubelerimiz gibi verimli bir neticeye vasıl olacağına şüphe yoktur.
Galatasaray kongresi
Galatasaray kulübü reisliğinden : 28 Eylül 934 de toplanması ilân edilen fevkalâde heyeti umumiye içtimainin bazı istihzaratm tamamlanmasına binaen 5 Teşrinievvel Cuma gününe tehirine mecburiyet elver-miştir. Mezkûr günde âzayi ke-ramın sabah saat 10 da kulüp merkezine teşrifleri rica olunur.
Ruznamenin müzakeratı:
1 — Heyeti idare raporunun kıraati.
2 — Hesap eksper raporunun kıraati
3 — İntihabatm tecdidi.
çirdiğiniz tehlikeleri okadar şeref ile geçirdiğinizi gördükten sonra sizden nasıl emin olmam ? Sizin asale* ve ismet ile yuğurulmuş olan nazirsiz kadınlık şerefiniz karşısında, bahsettiğiniz ufak kusurların ne ehemmiyeti olabilir? Zaten o kusurlarınız da artık kaldı^mı?
Melâhat hâlâ heyecan içinde idi. Hâ'â asabi ellerile koltuğun kenarlarını sıkıyor ve sükût ediyordu.
Remzi bir daha sordu :
— Söyleyiniz, sevgili Melâhat hanım, bana zevce olmak istemez-mrsiniz?
Melâhat cihayet mağlûp 'olmuştu, hafifçe cevap verdi :
— İsterim, Remzi bey.
Remziyi bu cevap bir deniz zaferi kazanmış kadar sevindirdi. O da heyecandan titreyen bir seda ile :
— Teşekkür ederim Me’&hat Hanım, demek siz de beni biraz seviyorsunuz?...
Melâhat artık kendini tutamadı, gözlerinden yaşlar boşandı, tatlı hıçkırıkları arasında :
Devamı var
Eylül 27
— ZAMAN—
7
Aferin Amerikaya!
Birinci sahifeden devam azmi okadar kuvvetli idi ki, yavaş yavaş ihlilâflat hafifledi ve üzerinde itilâf hasıl olan formül nihayet tebellür etti. Bu suretle komisyon heyeti umumiyeye aşağı yukarı ittifakla kabul olunmuş bir proje arz etmektedir. Bu hal, ziyadesiyle calibi memnuniyettir. Çünkü dünya sulhuna giden yol, muvaffakiyetli ve kolay bir yol değil, bilâkis tuzaklarla dolu bir yoldur. „ Tayyare korkusu müthiştir.
M. Perrin müteakiben sözünü tayyare 1 bombardımanları meselesine intikal ettirmiş ve bugün halkın en büyük korkusunun bu meselede mündemiç olduğunu kaydey-liyerek demiştir ki:
“— Büyük milletler tarafından yapılan manevralar, bir bombardıman tayyare filosunun yolunu tamamen kapamak gayri kabil olduğunu isbat eylemiştir. Buna yalnız bir çare vardır: kaçmak.
Halbuki boğucu gaz bombaları altında halkın rücati bir cehennemdir.. Maamafih işimizin en az güç olduğu saha bu meseledir. Daha şimdiden silâhsızlanma konferansı bu işte çok şayanı dikkat prensip itilâflarına vasıl olmuştur:
Harp tayyarelerinin tamamen lağvı ve sivil tayyareciliğin beynelmilel bir kontrola tabi tutulması. Fakat bu işde de, mukarreratın tatbik tarzları tesbit edilirken resmî müesseseler çok çekingen hareket etmişlerdir. Bu işi yeniden ele almak ve tamamlamak da parlamentolar birliğine düşmektedir. „
M. Perrin nutkunu şöyle bitirmiştir :
Mukrrerat projesini aynen kabul etmenizi istirham ederim. Eğer teklifte ifade olunan fikirleri az dahi o’.sa kabul ettirebilirse, otuzuncu Parlâmentolar konferansı için semere vermedi denemez.,,
Romen murahhasının nutku
Fransız murhasıûdan sonra söz, Romen murahhası ve emniyet komisyonunun mazbata muharriri Profesör M. W. Pella ya verildi.
1923 ten beri parlâmentolar konferansına iştirak ettiği söylenen Profesör M. V/. Pella hatip ve siyasî olduğu kadar kuvvetli bir hukukçu ve maruf bir “ceza,, âlimidir. Bu itibarla muhtelit komisyonun “emniyet,, meselesine taallûk eden müdafaatında, bir ceza avukatına yakışır nüfuzu nazarla derin tahlillere müracaat etmiştir. Denilebilir ki dünkü celsede, konferans azasım en çok teshir eden ve kuvvetli mantıki ile, neticenin husulünde şiddetle müessir olan M. Pelia’dır.
Balkan misakının ehemmiyeti
Emniyet meselesinden sonra sözü mıntakavî misakların ehemmiyetine nakleden hatip, buna bir misal olmak üzere Balkan misakı-nı ve küçük itilâfı gösterdi ve bilhassa Balkan misakını işaret ederek, bu anlaşmanın vukuunda Tür-kiyenin oynadığı mühim beynelmilel rolü ve bu sayede insaniyet ve sulh davasına vaki olan hizmetini zikretti.
Müsyü Pella ayni zamanda konferans reisi Haşan Beyin, Türk Delgesi reisi sıfatile Balkan konferansında temin mesaisini ve Balkanlılar arasında busuretle evvelâ harsî ve fikrî bir anlaşma vukuundan sonra siyasî sahada bir misak aktedileceğini söyledi.
Cihan muvacehesinde Türkiye
Nihayet sözü Macar murahhası-nın dünkü celseds ileri sürdüğü evvelâ “hudut emniyetinin temini,, meselesinin burada telkin edilemi-yeceğine intikal ettirerek bu teklifi reddetti ve sözünü şöylece bitirdi :
“ — Türkiye Reisicümhuru Büyük Gazi Mustafa Kemal Hazretleri elinde taşıdığı ve milletine yol gösterdiği sihirli asa ile zaferden
zafere koşuyor. Şimdiye kadar pek çok bahsedilen ve her adımda göz-
le görülen azîm terakki ve medeniyet eserlerini bir tarafa bırakıyorum, benim bahsettiğim sadece, Türkiyenin son zamanlarda beynelmilel alemde kazandığı büyük kıy
met ve ehemmiyettir.
Bunun en
canlı misali de cemiyetin son iç-timamda Türkiyenin en mühim bir mevki alan Konsey âzalığma intihabıdır. Bütün dünya bugün Tür-kiyeyi alkışlıyor.,, dedi. Bu sözler canlı ve kuvvetli bir alkış tu-
fanına gömüldü.
Romen murahhası, sözüne şunları da ilâve etti:
İstenilen suıhun şekli
“— Hudutların değiştirilmesi korkunç bir tehlikedir. Bu tehlikede harptir ve muahedelerin tadi
li meselesinin şiddetle aleyhinde bulunduktan sonra sulh istiyoruz; fakat istediğimiz sulh Babil kulesine benziyen bir sulh müessesesi değildir.
İstediğimiz sulh, beynelmilel ta-ahhüdatın tatbikini temin eden bir
sulhtur!,, dedi. (Şiddetli alkışlar)
Konferans hararetli geçti
Cemiyeti Akvam namına gelen murahhaslar
Bunu müteakip Katibi Umumî, müsyü Zilhiacus Viplenin, Cemiyeti Akvam namına hazır bulunmak üzere konferansa geldiklerini haber verdi; murahhaslar şiddetle alkışlandılar.
İngiliz murahhasının söyledikleri
Bundan sonra söz, Ingiliz murahhası Müsyü Mendere verildi. Müsyü Mender :
“—Burada Ingiliz efkârı umu-miyesinin ekseriyetini temsiien söz söylüyorum: Dünyanın bu günkü hali, aklı selim sahiple" rini çok düşündürecek bir haldedir. Tahdidi teslihat konferansının içinde yüzdüğü müşkilât ise herkesin malûmudur. Bugün ortada bir hakikat var: Bütün dünya silâhlanıyor. Adeta bir silâhlanma yarışıdır, gidiyor bu hal, milletler arasında emniyet teeis edemez.
Onutulmamahdır ki sadece silâhlanmanın bir milleti emniyet elinde bulunduramıyacağma umumî harp, en canlı delildir. Bugün ya kontrollü bir silâhlasızlan-mağa, doğru gidilmek, yahut ta gelişi güzel bir silâhlanmağa razı olmaktan başka çare yoktur.
Barbar olmıyalıml
İngiliz murahhasları sözlerini şöylece bitirdi:
“ — Torunlarımız büyük
babalarının tarihini tetkik ettikleri zaman, siyasî meseleleri bir Beynelmilel anlaşmalarla değil, boğuzlaşma suretiyle hallettiğimizi düşünecek ve bize “ Barbarlık „ hakkını vermekte gecikmiyeceklerdir Bu sıfata liyakat kazanmamaklığımız lâzımdır.,,
Asabiyet uyandıran teklif
Bundan sonra söz İsveç murahhası Müsyü Bergnan a verildi.
Müsyü Bergman, Türk milletinin, terakki ve medeniyet merhalelerini ve beynelmilel sahada kazandığı haklı alâka ve ehemmiyeti memnuniyetle zikrettikten sonra sözü (silâhsızlanma) meselesine getirdi ve şu teklifte bulundu.
“ — Silâhsızlanma evvelâ büyük milletlerden başlamalır, küçüklere örnek olacak onlar-dır. Halbuki bugün birçok milletlerin hem de şiddetle silâhlandıklarını görüyoruz. O halde bizim buradaki mesaimiz sadece bir temenniden ibaret kalır çünkü hakikatle münasebeti olmıyacaktır. „ Müsyü “ Bergman „ ın bu teklifi konferans muhitinde bir asabiyet ve ak-sülâmel yarattı.
İsveç murahhasının beklenilmi-miyen teklifi "silâhsızlanma meselenin müzakeresini talik va bu mesesilenin daimî silâhsızlanma komisyonuna havalesini talep,, etmekten ibaretti.
Müsyü Begman, bugünkü silâhlanma yarışı karşısında bu meselenin müzakeresini abesle iştigal mahiyetinde görüyordu. Macar ve Yugoslav murahhaslarının beyanatı
Bunu müteakip sıra ile söz alan Macar murahhası Bonon Lang en iyi emniyetin silâhsızlanmakla temin edilebileceğini, Yugoslav murahhası M. Kumo-nodi, münferit silâhsızlanmanın kâfi olmadığını; herşeyden evvel beynelmilel manevî bir silâh-hsızlanma lâzım olduğunu ve “Harp,, mefhumunun kafalardan silinmesi icap ettiğini söylediler.
Zeki Mesut beyin nutku
Müteakiben Edirne mebusu ve Türk grubu kâtibi umumisi Zeki Mesut bey bir nutuk irat etmiş ve ezcümle demiştir ki:
“— Milletler serbestçe silâhlandıkça ve silâhlanma hususunda yarış devam ettikçe dünyada hakikî ve devamlı bir sulhun teessüs edemiyeceği artık tamamile anlaşılmış bir hakikattir.
Bir millet bir harp halinde kendinin daha kuvvetli bir düşman tarafından ezilebilmesi ihtimali karşısında millî kudretinin en son haddine kadar hazırlıklı bulunmayı lüzumlu sayar.
Emniyet muamması
Beynelmilel hayatın bugünkü realitelerinden doğan kararsız vaziyet zarurî olarak silâhsızlanma ile emniyet muammaları arasında bir münasebet, bir rabıta husule getirmiştir.
Silâhsızlanma işi yalnız teknik ve askerî bir mesele olmayıp her şeyden evvel siyasî ve psikolojik bir mesele teşkil eder. Esasen silâhsızlanma r konferansı da döne dolaşa bu hakikate vasıl olmuş ve işin düğüm noktasının emniyet muammasında bulunduğunu anlamıştır.
Silâhsızlanma ve biz
Türkiye Cümhuriyeti hükümeti öteden beri nekadar cezri olursa olsun umumî bir silâhsızlanma taraftan bulunduğunu ve sulhun muhafazası için bunun başlıca bir çâre olduğunu ilân etmekten geri kalmamıştır.
Biz bu kanaat iledir ki reji-yonal misaklar ile temin edilen emniyetin silâhların azaltılmasına yardım eyliyeceğini ümit etmekteyiz^ Silâhsızlanma mes-eselesini kimyeyi harp, harp bütçelerinin ilânı, silâhsızlanmanın kontrolü gibi bazı cepheleri vardır ki bnnlar emniyet meselesine muvazi olarak daha uzun müddet beklemeğe hacet kalmadan hükûmet.er trafmdan imzalanacak protokollar ile halledilebilir.
' Türkiyenin sulh siyaseti Bizim sulh siyasetimiz, aynı duygularla mütehassis olan ve bizi anlıyan milletlerin de inzi- * mamı mesaisile Avrupanın ,bir kısmında mühim bir uzlaşma ve istikrar amili olmuştur,,
İkinci celsede
Öğleden sonra celse, 3,5 da Haşan Beyin reisliği altında açıldı. İlk söz Iran murahhası ( El-ihvani) ye verildi.
İran murhhasının beyanatı
Dost millet murahhası Türkiye hakkında çok tatlı cümlelerle başlıyan nutkunda,, kendilerini memleketimizde hiç te yabancı hissetmediklerini, Türkiye ve Iranın Asyada sulhün ve medeniyeti iki büyük bekçisi olduk-alırnın, İranda haricî siyasetinin bekçisi olduklarını , İranın Milletler Cemiyeti misakiyle te-eyyüt eden sulh ve tesanüt siyaseti olduğunu,, söyledi ve sözlerini şöylece bitirdi:
“ — Türkiye ve İran, mmta-kavî misaklarla mevziî bir sulhun değil, beynelmilel cihan sulhünün teessüs ve idamedesini görmek istiyorlar. Bu husustaki mesaileri müttehit ve müşterektir. »»
Macarlar muahedenin tadilini istiyorlar Bundan sonra kürsüye Macar murahhası Müsyü Lukaçı geldi ve emniyet projesindeki 4 üncü maddenin tatili teklifinde bulundu. Bu teklif şiddetli münakaşalara yol açtı. Tadili teklif edilen madde, “halihazırda ki askerî kuvvetlerin tezyit eylemesi ve mevcut silâhların artırılması,, idi. Halbuki Macar murahhası, Macaristanm bugün için millî istiklâlini müdafaaya kâfi gelecek bir kuvvete bile sahip bulunmadığını, maddenin evvelâ misakm 8 inci maddesi gelince tayin olunan askerî kuvvet miktarını tecavüz etmi-ecek şekilde tadili lüzumunu ileri sürdü.
Ve muahedelerin yeniden tetkiki meselesine geçerek şunları söyledi:
“—1919, 1920 de tesbit edilen hudutlar en büyük hasızhğı teşkil ediyor. Bu haksızlık ilâni-haye devam edemez. Bizim istediğimiz millî hudutlarımızın iadesinden ibarettir. Bir de millî mevcudiyetimizi koruyacak bir teşkilâta yani askerî kuvvete ihtiyaç gösteriyoruz.
Talebimiz gayri meşru görülmemelidir. Projenin mezkûr maddesi bu imkânları temin edecek bir şekilde tadile uğra-malıdır.,,
“Harp, beşeriyet kadar eskidir !,,
Macar murahhasını İtalyan murahhası M. Feretti takip etti. İlhamını “Faşist,, rejiminin siyasî felsefesinden alan murahhas “İtalyanın, bugünün İçtimaî nizamı Faşizm rejiminde bulduğunu kaydettikten sonra kalyanın islâhatçı ve tesanütçü zihniyete aleyhtar olmadığını, beynelmilel misakların akdine her zaman taraftarlık göstermiş bulunduğunu söylemiş mamafih harbin, beşeriyet kadar eski
bir vakıa,, olduğunu da ilâvede tereddüt etmemiştir.
Bunu müteakip Amerika murahhası söz a mıştır. Ancak Amerika murahhsanın ifadesinde, Macar murahhası tarafından vaki olan tadil tekâlifi ile, emniyet meslesinin müzakeresine müteallik teklifinin birbirine karıştırıldığı anlaşıldığından keyfiyeti Kâtib Umumilikçe tavzih edildi.
Amerika murahhası da İsveç murahhası M. “ Bergman „ m “ silâhsızlanma müzakeresinin taliki,, teklifine iştirak ettiğini söyledi.
Kürsüye gelen diğer Romen murahhası M. Pellan, Macarista-nın muahedelerin tetkiki teklifine şiddetli itirazatta bulundu. Ve bu teklifin reddolunmasını istedi.
Söz Fransız murahhası M. “Haymans,, a geçmişti. O da şunları söyledi:
“ — Bizim burada toplanmamızdan maksat, beynelmile anlaşmaları teshil etmekti. Bu itibarla gerek Müsyü Regmanın gerek Macar heyeti murahasası-nın tekliflerini geri almalarını talep ediyorum. „
Romen murahhsı Müsyü Pellan tekrar kürsiye geldi ve dedi ki:
“ — İtalya murahhasları, sulh muahedelerinin kuvvetin hakka galebesi ile meydana getirildiklerini söylüyor; halbuki muahe-denamelere bilâkis, İtalyanın pek iyi bilmesi lâzımgelen (milliyet prensipleri) ne göre tanzim edilmiştir.
Bu itibarla muahedeler tadil edilemez; edilirse neticesi (Harp) olur,, dedi ve ilâve etti:
“Romanya kendi topraklarından bir karış fedakârlık edemez.
Yugoslavyaya da sorarsanız aynı cevabı alırsınız !
Esasen Almanya ve Lehistan arasında akdedilen muahededen sonra Almanya “tadil,, teklifinden feraget etmiştir.
Şu halde ortada “yeniden tetkik,, istiyen sadece Bulgaristan-la Macaristan kalıyorlar.
Bu iki milletin hatırı için yer yüzünde mevcut 2 milyar insanı kana ve ateşe mi boyayacağız?,, [Şiddetli alkışlar]
Kürsüye gelen İtalyan murahhası muahedelerin tekrar tetkiki lüzumuna işaret etti. Bundan sonra sırasile İsveç murahhsı Pauoli Macar murahhsı “Lokah,, ve daha diğer bir iki murahhas söz alarak aynı fikirler etrafında müdafaatta bulundular.
Elektrikler söndü
Vakit çok gecikmişti. Saat sekize yaklaşıyordu. Konferans hiç bukadar uzun ve yorucu bir celse akdetmemişti. Murahhaslar arasında müzakerenin kafi bulunduğuna, tekliflerin reye konulmasına dair sözler işitiyorduk.
Reis Haşan Bey, müzakerenin nihayete erdiğini reye koyacağını söyledi. Bu teklif kabul edildi ve aşağıdaki teklifler sırasıyle reye konulmağa başladı.
Fakat bu esnada, salondaki ışıklar birdenbire söndü, her taraf zifiri karanlık kesilmişti..
Karanlık sadece içtima salonuna değil, bütün binaya münhasırdı.
Bu hal, on dakika kadar sürdü ve tekrar parlıyan avizeler altında söndürülmüş mumların dağıttığı is bulutları içinde celse hitam buldu.
Tehir ve tadil teklifleri reddolundu
İsveç murahhası Bregmanın, muhtelif komisyon mazbatasının yani emniyet ve silâhsızlanma meselesinin tehir müzakeresi teklifi, 52 ya karşı 136 reyle reddolundu. Jo-ponlar müstenkif bulunuyordu.
Müsyü Lukaçın Macaristan lehindeki tadilât teklifi de 12 reye karşı 174 reyle reddolundu.
Bu suretle muhtelit komisyonun emniyet ve silâhsızlanma meseleleri hakkında ittihaz ettiği kararlar konferansça aynen kabul edilmiş ve beynelmilel meselelerin sulhan hal ve teviyesi yolunda par-lamantolar konferansınca ciddî ve mühim bir adım atılmış oldu.
Dün akşamki balo
Türk heyeti murahhasası ecnebi delegeler tarafından, dün akşam şerefine Dolmabahçe Sarayında bir resmi kabul tertip edilmiştir.
Bugünkü içtima
Konferans bugün öğleden evvel saat 10 da, öğleden sonra saat 3,5 da olmak üzere iki içtima akdedecek ve İçtimaî meseleler müzakere olunacaktır.
İki haftadır, Amerikada devam | eden ve başta "Anglo-Saskon,, âlemi olmak üzere bütün dünyayı alâkadar eden yarışlardan son- ■ ra Amerikanın “Renbov,, yatı ! galip gelerek Amerika deniz- . ciliğine yeni bir şöhret kazan- j dırmıştır. Bu heyecanlı müsabaka, daha evvel de yazdığımız veçhile, ayrı ayrı yedi yarıştan mürekkep idi. Bu yedi yarıştan üçünü İngiliz yatı kazanmış, dördünü Amerika yatı kazanmış, neticede zaferi kat’î Amerikaya teveccüh etmiştir. Bu yarış 83 sene evel devam ediyor. 83 üç sene kraliçe Viktorya deniz yarışları için bir kupa koymuştu.
Bu yarışa Amerikalılar eski sistem bir kotra gönderirler. Ingilizler bu külüstür kotrayı görünce igülerler. Fakat yarış olunca Amerikanın gülünç ya-
Yugoslavya Hükümdarı Sofyada
Birinci sahifeden devam
Bulgar hükümeti Yugoslavya ile hakikî bir yakınlık ve dostluk temini için kâfi derecede gayret ve fedakârlık yapmıştır. Bu mesele uğrunda yalnız Makedonya ihtilâl komitasının tembelliğini düşünmek bile kâfidir.
İki hükûdarın mülâkatı, her halde Bulgar - Yuğoslav müna-sebatını tarsin edecektir, bu itibarla da umumî Balkan siyaseti üzerinde tesir yapacak bir hâdise telâkki edilmesi mübalağa olmıyacaktır.
Bütün bunları çok iyi bilen, idrak eden ve anlıyan Bulgar efkârı umumiyesi, Yugoslvaya hükümdarlarının ziyaretlerine tekaddüra eden bugünler de sevinç ve meserret hissediyorlar. Bu ziyaretlerden memnun olmayanlarsa , pek tabiî dirki, MakedonyalIlardır.
Hükümet, “Mihailof,, un firarından sonra bu meseleye kati surette halledilmiş nazariyle bakmaktadır. Yugoslrvya hükümdarlarının ziyaretleri münasebetiyle Sofyada bir çok tedbirler alınmıştır. MakedonyalIlara mensup ileri gelenlerden mühim bir kısmı uzak kasabalara nakledilmişlerdir.
Sofya Belediyesi bütün şehri hakikaten çok güzel bir surette süslemiş ve bir çiçek bahçesi haline sokmuştur.
Tramvay şirketi ikamei dava ett
Birinci sahifeden devam tekrar halkın sırtına yükletmekten başka birşeyi istihdaf etmiyen, yani zavallı İstanbul halkının aleyhinde olan böyle bir davayı kabuldan kat’î surette imtina etmişlerdir.
Yine tahkikatımıza nazaran nihayet bu davayı ikame ve yahut hiç olmazsa istişarî olarak rey vermek vazifesini avukat Abdürrahman Münip Bey kabul etmiş ve bahsettiğimiz Müsyü “Hansens,, in komisyonundaki diğer avukatların başında bulunmuştur. Komisyondaki diğer avukatların hepsinin ismini öğrenemedik ise de bu meyanda şirketin hukuk müşaviri Pertev Beyle şirketlerin avukatı Kıb-nslı Celâl Bey tabii olarak hazır bulunmuşlardır.
Tramvay şirketine ait bir meseleden dolayı asıl tramvay şirketi direktörü Müsyü “Gin-dorf„ un kenarda kalkarak bu işi bizzat Müsyü “Hansens,, in idare etmesi her halde calibi dikkattir. Müsyü “Hansens,, in İstanbul halkı ve devlet aleyhindeki davalar ve sair İdarî itirazlarda başlı başına amil olduğu anlaşılıyor.
Bu suretle devlet aleyhinde dava ikame etmekten çekinmi-yen Müsyü “Hansens,, malûm olduğu üzere, aynı zamanda, bir dolar meselesinde, 11 bin liranın devlete noksan bildril-mesi haberinden dalayı Asliye Ceza mahkemesine verilmiş bir adamdır. Henüz bu dava görülmeden ve Müsyü (Hanses) kendisinin beraat edip etmiyeceği-ni bilmeden Türk devletini davaya kalkışmasına karilerimiz bizimle beraber, bilmeyiz şaşmazlar mı ?
tı bir kaç mil gibi azim faikıyetle birinci gelir ve kupayı alıp Amerikaya götürür.
O vakittenberi Ingilizler bu kupayı istirdat için uğraşıp durmaktadırlar. Fakat bir türlü Amerika kotralarını geçememektedirler.
Bu sene Ingilizler, Amerikaya gönderdikleri “Endeavour,, yatına çok ehemmiyet veriyorlar, ve yarışı kazanacaklarından hemen hemen emin bulunuyorlardı. Fakat ümit boşa çıktı ve Amerika yine galip geldi. Bu bapta dün Ajansın verdiği telgrafı aşağıya basıyoruz:
Nevport 26 (A. A.) — Endeavour yatı protestosunu geri almıştır. Bundan ötürü, müsabakayı teşkil eden yarıştan dördünü kazanmış olan Rainbow yatı Amerika kupasını muhafaza etmektedir.
Milletler Cemiyeti , ve Efganistan Cenevre 26 (A. A.) — Akvam , cemiyetinin onbeşinci umumî heyeti, dön İsveç hariciye nazırı M. “Sandler„in riyasıti altında toplanmış ve büro heyetinin ittifakla vaki olan teklifi özerine, Efganista-nın Akvam cemiyetine girmek talebini ruznamesine kayıt ve kabul etmiştir.
Bu talep, mutalea beyan edilmek için, altıncı komisyona havale olunmuştur.
Cenevre 26 (A.A.) — Altıncı komisyon ittifakla Efganistanın Milletler Cemiyetine iltihakı lebinde karar varmiştir.
Asamble bugün öğleden sonra kat’î kabul kararını verecektir.
i İstanbul Borsası kapanış I ; fiatleri 26 - 9 -1934 ÇEKLER
Açılış Kapanış
Londra 619 618.50
Nev-York 0,801610 0,801840
Paris 12,06 12,06
Milano 9.2733 9,28
Brüksel 3,3875 3,3888
Atina 83,6185 —
. Cenevre 2,4370 2,4375
Sofya 66,1850 —
Amsterdam 1,1728 1,1730 j
Prag 19,0625
Stokholm 3,1333 3,1333
Viyana 4,2775 —
Madrit 5,8175 5,82
Berlin 1,9948 1,9963 [
Varşova 4,2067 — |
Budapeşte 3,9550 — i
Bükreş 79,5848 —
Belgrat 34,7875 — ;
'Yokohama 2,7018 —
Moskova 1087,75 - |
Tahvil ve Senetler
Açılış Kapanış
0/0 5 faizli 1933
İkramiyeli (Erga •i)
“ ’’5 k’"ûU, TOrk 3’.»5 borcu tahvili 1 !
Anadolu D.yolu i If 46.— 46,20
„ .. 1,1
Anadolu Demir yolu
0/060 27,45 27,45 ,
Ergani A
Ergani B — I

Merkez Bank — — i
Tramvay
Ls bank nama — i
Arslan çiment 12.20 12,25 II
A. DemîrY.müır ...il «W 49.65
Geyve asliye mahkemesinden:
Geyvenin Kışlaçay köyünden kazancı oğullarından Ahmet karısı Fatma tarafından o köyden Ahmet oğlu İbrahim aleyhine açtığı vefata hüküm davasının icra kılınan muhakemesinde: Müddeialeyhin 328 senesinde îş-kodranın Deşinkalesinde vuku-bulan harpte şehiden vefat eylediğine dair gıyaben sadir olan 5-2-933 tarih ve 11 - 12 No. lu hüküm ve kararın bir sureti müddeialeyhe berayi teb-liğ mübaşirine verilmiş isede I mumaileyhin hâlen ikametgâhı! meçhul olduğundan bahsiyle iadj edilmiş ve müddeiye de ilânenl tebligat icrasını istemiş olmakla! hukuk usulü muhakemeleri ka-| nununun 141 ve 407 inci madJ deleri mucibince ilânen tebliği olunur.
8
Eylül 27
Kibrit Satıcılarına
İzmir sürat yolu Sakarya vapuru
Her Perşembe günü saat 16 da Galata rıhtımından kalkar doğru Izmire gider. Bu vapur her Pazar günü saıt 16 da İzmirden kalkıp doğru İstanbula gelir.
VAPURCULUK
TÜRK ANONİM ŞİRKETİ İstanbul Acentaiığı Liman han, Telefon: 22925
1 — 1 Teşrinievvel 1934 ten itibaren halka BÜYÜK KUTU KİBRİTLER 60 PARAYA, KÜÇÜK KUTU KİBRİTLER 50 PARAYA satılacaktır.
2 — Ellerinde eski fiatten kibrit bulunan satıcılar 29 eylüle kadar kibritlerini aşağıda gösterilen mahallere iade edeceklerdir. Bu tarihlerden sonra vuku bulacak herhangi bir talep veya müddeiyat kat’iyyen nazarı itibara alınmıyacaktır.
3 — 1 Teşrinievvelden itibaren perakendecilere terk olunacak bey’iye ve ikramiyeler aşağıda gösterilmiştir.
BÜYÜK KUTULAR İÇİN: %4 “Yüzde dört,, beyiye KÜÇÜK KUTULAR İÇİN: %4 “Yüzde dört,, beyiye ve
%4 ikramiye ki ceman % 8 “Yüzde sekiz,,
Türkiye Kibrit ve Çakmak İnhisarı İSTANBUL ACENTALIĞ1
T AHİR
Tahmis sokak No. 52
Trabzon yolu Dumlupınar vapurt 30 Eylül Pazar günü saat 20 de Galata rıhtımından kalkacak. Gidişte Zonguldak, İnebolu, Ayancık Samsun, Ünye, Ordu, Giresun, Tirebolu, Görele, Trabzon ve Ri-zeye. Dönüşte bunlara ilâveten Of ve Sürmeneye uğrayacaktır.
Mliracaat Mahalleri:
İstanbul
İstanbul
Bakırköy Beyoğlu Beyoğlu Beyoğlu Galata Beşiktaş Üsküdar Kadıköy Ortaköy Büyükdere Beykoz Büyükada
Mehmet Ali Efendi Aksaray Ordu caddesi 202 numaralı tütüncü.
Ali Efendi Fatih Atpazarı caddesi 2 numaralı bakkaliye mağazası.
Bedros Efendi - İstanbul caddesi kurukahveci, Pangaltı Kurtuluş caddesi 33 No.lı kurukahveci Ali Ef. İstiklâl caddesi Ağacami karşısı 163 No. Sadık Ef. Kalyoncukulluk 2-24 No.lı tütüncü. Moiz Efendi Kürekçiler.
Abbas Ef. Ihlamur Küçükhamam 26No. tütüncü. Ali Ef. Horhor çeşme karşısı 40 No.
Kaydar Ef. Kilise meydanı 38 No. Malûl İbrahim Uncu sokak 26 No.
Ibat Efendi Piyasa caddesi 64 No. Nihat Efendi İskele karşısı 70 No" Macar caddesi 14 No.


lteşrinievvel 1934 ten başlıyacak
Yeni Kibrit fiatleri
Büyük Kutu: 60 para Küçük Kutu: 50 para
1 — Halen 70 paraya satılmakta olan büyük kutu kibritlerin 1 teşrinievvelden itibaren 60 paraya, ve halen 60 paraya satılmakta olan küçük kutu kibritlerin de 50 paraya satılacağı muhterem halka ilân ve fazla talep eden satıcıların derhal şirkete veya acentalarına ihbar edilmeleri rica olunur.
2 — Acentalar perakendecilerin ellerindeki kibritleri 30 Eylül 1934 tarihine kadar geri alacaklarından muhterem halkın kibritsiz kalmamaları için birkaç günlük ihtiyaçlarını şimdiden temin etmeleri mercudur.

Türkiye Kibrit ve Çakmak İnhisarı
Fatih - Saraçhanebaşı Horhor Münür Paşa konağı
Hayriye Lisesi
1
1
Kız — Erkek — Ana — İlk — Orta — Lise
Resmî liselerin bütün imtiyaz hukukunu haiz ve Maarif Vekâletince MUADELETİ tasdik olunmuştur. Tedrisatındaki ciddiyet ve intizamile talebenin sıhhat ve gıdasına itinasiyle tanınmış olan mektebimizde kayıt kabul muamelesine başlanmıştır. İlk kısımdan itibaren ecnebi lisanı başlar. Talebe mektebin hususî otomobil ve otobüsleriyle nakledilir. Cumadan maada her gün 10 dan 17 ye kadar müracaat kabul olunur. Tafsilât istiyenlere tarifname gönderilir.
Telefon: 20530
I
Yüksek Mektepler Alım
Satım Komisyonundan:
| Selimiyede Küçük Sıhhiyei Hayvaniye Memur mektebinin 934 t, lenei mâliyesi nihayetine kadar ekmek ve sebze ihtiyacı pazarcıkla münakaşaya konmuştur. İsteklilerin 2/ Birinci Teşrin /934
«1----- -------------7 —......U1I111VA ı cşruı /
i. Salı günü saat 15 de Fındıklıda Yüksek Mektepler Alım Satım ’■ ff/Çnmisvnnıına /ırAnıo
’)■=
1 y
komisyonuna gelmeleri.
(6096)

hASAN^ü
. ‘ : ■ ( 1 //
Tabiî limon, portakal ve turunç çiçeklerinden \\ müstahzar 90 derece bir harikai san’attır.
Ingiltere’nin Atkinson’u, Fransa’nın hakikî jan' Marina Farina’sı, Almanyanın 4711i ne ise Türkiyenin Haşan Kolonyası da o dur.
Hastalara hayat ve şifa verir. Sinir, Nevresteni, Çarpıntı, Helecanı kalp, Baygınlık ve bütün âlâmı asabiye zamanlarında bir hayat arkadaşıdır.
Derecesi yüksek olması dolayisile masaj için yegânedir. Memleketimizin bütün büyükleri, büyük hanım efendiler HAŞAN KOLONYASI istimal ederler. Haşan Kolonyası hakkında Avrupanm en büyük ıtriyat mütehassislan diyor ki: Hayatımızda Haşan Kolonyası kadar insana ruh ve hayat veren bediî bir kokuya tesadüf edemedik. En güzel en fevkalâde hediye Haşan Kolonyasıdır. Bu hediye hastalara ve bilhassa sinirlilere pek makbule geçer.
İmroz yolu
Her Perşembe günü Tophane rıhtımından saat 18 de bir vapur kalkar. Gidiş ve dönüşte Gelibolu, Lapseki, Çanakkale iskelelerine uğrar.
Mudanya yolu
Cuma Armutlu te-nezzüh seferleri
Cumartesi gününden maada her gün saat 9,30 da Mudanya yoluna Tophane rıhtımından bir vapur kalkar.
BELSOĞUKLUĞU
VE FRENGİYE YAKALANMAMAK İÇİN EN İYİ İLAÇ
PROTEJİN ’dir
50 KUŞ. HER eczanede bulunur.
Şark Demiryolları
İLÂN
Kartal sulh hâkimliğinden:
Emin Fikri Beyin Maltepede sakin İstüyan Voyvodof Efendi aleyhine Maltepede Karatepe-de tuğla harmanında 150 bin tuğla yapmak üzere mukavele yapılmış olmasına rağmen kendisi tegayyüp ettiğinden yeddi-nin ref’ile harmanın alât ve edevatiyle tarafına teslimi ve Dimitiri Kaçef Efendinin Voyvodof Efendideki matlubunun temini için kendisine ait bulunan tuğla'arının haciz edilmiş bulunduğundan bahis ile haczin fekki hakkında ikame eylediği istihkak davalarının icrası zımmmda müddeaa-leyh İstüyan Voyvodof Efendi namına çıkarılan davetiye zah-rına mübaşir ve mahalli zabıta memurluğu tarafından verilen meşruhattan mumaileyhin ikametgâhı meçhul bulunduğu anlaşılmış olmakla muhakemenin icrası 3/11/934 tarihine müsadif Cumartesi günü saat 10 ve 14 buçuğa talikine ve tebligatın da ilânen icrasına karar verilmiş olmakla yevm ve vakti mezkûrda Kartal Sulh mahkemesinde duruşmaya gelmesi için olbaptaki davetiye ve dava istidası suretinin mahkeme divanhanesine talik kılınmış olduğu tebliğ makamına kaim olmak üzere ilân olunur.
Ana hatta mahsus seyri seri “A„ harfli istisnaî ve muvakkat tarife ile mücavir mevkiflere mahsus seyriseri 1 No. h tarifenin 1 inci ve 2 inci ilâvelerinin gelecek birinci teşrinin bidayetinden itibaren ilga edileceği muhterem yolculara ilân olunur.
Bundan maada ana hatta mahsus seyri seri “C„ harfli istisnaî ve muvakkat tarife de ancak 28 eylüle kadar (28 dahil) muteber olacaktır.
Ahalinin seyahatlerini kolaylaştırmak maksadile birinci teşrinin bidayetinden itibaren mutat olan tarifelere tekrar avdet etmektense, bu tarifelerde âtide bildirildiği üzere mühim tenzilât yapılmasına Şark Demiryolları Şirketi tarafından karar verilmiştir :
7.— İstanbal Banliyö mevkiflerine mahsus olmak üzere :
— Yalnız azimet için % 30 tenzilâtı havi bir hususî yolcu tarifesi;
— Azimet ve avdet için?,,30 tenzilâtı havi bir hususî yolcu tarifesi tatbik edilecektir;
2.— 106-107 ve 322-323 katarları ile yapılan dahilî münakalâta mahsus olmak üzere:
— Yalnız azimet için % 30 tenzilâtı hayi bir hususî tarifesi :
— Bazı mevakif arasında, azimet ve avdet için °„50 tenzilâtı havi bir hususî yolcu tarifesi tatbik edilecektir.
İstanbul, 25 eylül 1934 Müdiriyet

Mukaddema köprü Kadıköy vapor iskelesinde 31/84 numaralı dükkânda müsteciren mukim iken halen ikametgâhı meç-hûl bulunan Emin Âli efendi
İkinci İcra Memurluğundan:
İstanbul Belediyesinin Beyoğlu 2 nci Noterliğinden tanzim kılınmış 11/8/932 tarih ve 2678 numaralı bir kıt’a icar mukavelenamesine müsteniden müterakim kira bedelinden zimmetinizde müddeabih alacağı olan 2118 liranın roaa masarif tahsili aksi takdirde mecur köprü Kadıköy vapur iskelesinde 31/84 numaralı dükkânın tahliyesi ait olduğu sulk mahkemesinden talep olunacağı hak-kjnda alacaklı vekili tarafından vaki takip ve müracaat üzerine olbaptaki beyan ve ifadelerine tevfikan tanzim ve berayi tebliğ tarafınıza gönderilen ödeme çmri zahrine mübaşir tarafından verilen meşruhata nazaran ikametgâhı hazırınızın meçhuliyeti anlaşılmış olmakla bu hususta tebligatı lâzimenin bir ay hakkı ibraz tayini su-retile ilânen tebliğine karar verilmiş olmakla tarihi ilândan itibaren müddeti mezkûre zarfında 934/3548 dosya numara-sile icranın tehirini müstelzim şifahî ve ya tahrirî olarak bir itirazı kanunî serddetmediğiniz takdirde müddeti mezkûrenin hitamını müteakip ber mucibi talep muamelei mukteziyeye tevessül olunacağı malûmunuz olmak ve bu baptaki ödeme emrinin tebliği makamına kaim olmak üzere keyfiyet ilân olunur. “2957,,
ooOOOOOOOOOOOOOO OO OOOOOOOOOG 8 Cilt, Zührevi hastalıklar 8
Zafiyeti umumiye, iştihasızlık ve kuvvetsizlik halâtında büyük faide ve tesiri görülen
FOSFATLI
ŞARK MALT
HULASASI
kullanınız.. Her eczanede satılır.
&
► Hilâliahmer (
► Merkezi Umumisinden (
► Eskişehir Merkez anbarında: iç ve dış otomobil lâs- ( P tikleri, lâstik kılıfları, motor örtüleri, muhtelif otomobil ' J şasileri vesaire (29) Albiyon marka seyyar tamirane 1 ? otomobili, seyyar vinç vesaire (30)Eylülde Berliye kam- 5 l yonları (1) lâtil marka makaralı otomobiller, Perles 1 £ kamyonları (2), muhtelif otomobil ve makine parçalan
(4) Teşrinievvel 934 tarihinde satılacağından taliplerin ( y müracaatları. (2966) (
İk
İstanbul Eelediyesi ilânla rı
Taş ocakları resmî tahsilâtında kullanılan 24679 numaralı makbuz doldurulmadan kaybolmuştur. Hükmü olmıyan bu makbuzla tahsilat yapmak üzere herhangi bir mükellefe müracaat edilmiş veya edilirse keyfiyetin 15 gün zarfında Belediyeye ihbar edilmesi ilân olunur. “6155,,
İstanbul Belediyesi ilânları
Istan ul Asliye Mahkemesi 4 üncü Hukuk dairesinden:
Tevarihi muhtelifede Büyük çekmecede Danca ve Tırileye sevk eylediği elli dokuz bin üçyüz otuz beş kuruş zımnında muhtelifülcins keresteler ile levazım inşaiyenin mevridine vusulünü müş’ir iş’arı resmi varakasını iki ay zarfında ibraz eyleyeceğini ve ibraz eylemediği takdirde mezkûr eşyanın kıymeti olan 59335 kuruşu tediye edeceğini teahhüt eylediği halde işbu teahhüdünü ifa eylemediği gibi meblağı mezburu da tediyeden imtina eylemiş olduğundan meblağı mezburun ma faiz ve masarifi muhakeme tahsili talebiyle Rusumat müdüriyeti tarafından İstanbulda kerestecilerde 108 No. da mukim tüccardan Yuvağım efendi cerrah oğlu aleyhine 16-9-928 tarihinde ikame edilen dava Adliye yangınında yanmış olmasından naşı bu kerre müd-deinin talebiyle evrak yenilenerek mahkememizin 34 - 208 numarasın ı kaydi bilicra mumaileyh Yuvakim efendi namına gönderilen davetiye zahrın-da mumaileyhin Yunanistana gitmiş olduğu mübaşirin meşruhatından anlaşılmakla tebligatın kendisine ilânen icrasına ve tahkikatın 16-10-934 tarihine müsadif Salı günü saat 14 de talikma ve müddeaaleyhe bir ay müddet itasına karar verilmiş olduğundan müddeaaleyhi mumaileyh yevmi mezkûrda bizzat veya bir vekili kanunisi is-batı vücut etmediği takdirde hakkında giyap kararı verileceği ilânen tebliğ olunur.
Yüksek iktisat ve Ticaret
Mektebi Müdürlüğünden:
Mektebin her üç kısmına talebe kaydı 30 Eylül 934 Pazar gününe kadar devam edecektir. (5978)
Türkiye Tıp Encümeni
Umumî Kâtipliğinden:
Beşinci Millî Türk Tıp kongrası zabıtları basılmıştır, istanbulda bulunanların muallim Dr. Niyazi İsmet Beydi diğer yerlerdekilerin Sıhhat Vekâletinden aldırmaları rica
II il a olunur.
i

i
İmtiyaz sahibi: Ali


ıp i1
X"
len

mütehassısı
Umumî neşriyatı idare eden yaıı ifleri
Matbaai Ebiiııijra
(2970)
lüdürâ : C. Hikmet
Dr. Feyzi Ahmet
Babıâli Ankara caddesi No. 43
Cumadan başka hergün sa-
bahtan akşama
Ioooooooocx)ooooooootx:ooooool
Telefon : 23899