ZAFER
Bursa
Ankara’nın tanınmış möble mağazası
21111
Yenişehir, Kızılay
28 EKİM/1950 CUMARTESİ Fiyatı Her Yerde 10 Kuruş *
Telgraf adresi : Zafer Ga zetesi — Ankara *
Yeni çeşit tül masa ve yer muşambalarımızı
görmeni iz icabıdır. Anafartalar cad. No. 198
Telefon : 15619, 15315 ve 16882 * Denizciler Caddesi 2 * Posta Kutusu ; 193
Nüfusumuz 21 milyona yaklaştı
Vaşingtondan gelen haber:
Kore Harp Birliğimiz Ateş
Hattına Girmek Üzere
40 bin Kızıl Çinli Şimal Kore hududunu geçmiş
Vaşington,27 (Basm - Ya1 — Kore cephesinde Filipin kerteri bugün ilk defa harbe i firak etmiştir. Türk askerleri de cepheye gitmeğe hazırlanıyorlar ve çarpışmalara iştirakleri bir gün meselesidir. Bir Fr alayı şimdi Marsilya dan hareket imiştir. . Kanadadan gelen 9000 sker ve subay da geçen hafta Koreye çıkmıştır. Kolumbiya hir kümeli 1000 eri Birleşmiş Milletler emrine vermeğe hazır olduğunu bildirmiştir.
Amerikan Sıvunma Bakanlığın-biidir.ldiğine göre, Ameri-kn./.^'nr. 74 h'nj bulmuştur Gl. Tahsin Yazıcı'nın raporu Haber aldığımıza göre, Tuğ-ncral Tahsin Yazıcı Kore birlimiz hakkında ilk raporu Millî Savunma Bakanlığına bil dirmiştir.
Tuğgeneral Tahsin Yazıcı bu Kore'de cepheye doğru hareket halinde bulunan bir Amerikan raporunda Türk askerî birliği-askerî nak üye kolu (Sonu Sa. 4 Sü. 2 de)
nüfusumuz
Bırlıgımızın komutanı Tahsin Yazıcı
milyondan fazla arttı I
• •
îlk gelen neticelere göre
1950 genel nüfus sayımının dün alınan muvakkat neticelerine göre, nüfusu-20 milyon 902 bin 628 dir.
İstatistik Genel Müdürlüğü, bu neticeyi Başbakanlığa dün aşağıdaki tezkere ile bildirmiştir:
«22 Ekim 1950 Pazar günü bütün yurtta yapılan genel nüfus sayımının, il ve ilçelerden telgrafla alınan muvakkat neticelerine nazaran Türkiye nüfusu, 1945 nüfusu ile mukayeseli olarak aşağıda arzedil-miştir. İllerin nüfusu ile il merkezlerini
-------------------
Vali tayinleri kanunidir
Demokrat P. dün hükümetle ayni kanaatte olduğunu resmen bildirdi
Denıokı-at Parti Genel Merkc- . zetesinde Dcm’okr&'t Pâıti Genel zinden tebliğ edilmiştir:
27/10/1950 tarihli )Ulus) ga-
merkezinin yaptırdığı tetkikat sonunda bir kısım valilerin ta-
ı
20.902.628
ı

belediye sınırları içindeki nüfusları ekli iki cetvelde ayrıca gösterilmiştir.
1950 nüfusu
1945 nüfusu
Senelik artış nisbeti
Bu rakamlar bu akşam yoya verilmek suretiyle bütün memlekete J duyurulacaktır.
İstatistik Genel Müdürlüğünün teşekkürü J
1 — İstatistik Genel Müdürlüğü, nü - 3 fus sayımını derin alâka ve kuvvetli bir iş- ( :Sonu Sa- 4 Sü. 5 tel!
20.902.628
18.790.174 binde 21,50 ajansa ve rad-
C.H.P.nin garip bir tamimi
BAYRAM ŞENLİKLERİ BUGÜN BAŞLIYOR
yinlcıinin kanunî olmadığı kanaatine vardığı yazılıdır. Demokrat Parti merkezinde böyle bir tetkik yapılmadığı gibi, Demokrat Parti, hükümetin bütün icraatının tamamen kanunî olduğu kanaatindedir. Bu itibarla bahis nicvzuu yazı meçhul olmıyan maksatlarla uydurulmuş, katiyen yalan bir haberden ibarettir.
Zeytinyağı kongresinin kapa
Isesınden bir gönmüş
Cumhuriyet Halk Partisi Genci Sekreterliğinin teşkilâtına yaptığı bir tamimi dünkü gazetelerde hayretle okudum. Bu tamime göre gûya memlekette muhalefete karşı büyük bir baskı varmış; sanki yeni iktidar muhalefeti öldürmek için bir tuzak hazırlamış, sanki Halk Partisi kanunlar dairesinde murakaba vazifesini görüyor da buna karşı konmak isteniyormuş!
Söylemek istedikleri şey şudur: Demokrasi mücadelesinde şan, şeref onlarındır; bu millet gûya hiç bir şeyi yapmamıştır, Demokrat Parti âdeta fırsatları ganimet bilerek şimdi bir istibdada doğru gitmektedir!
Bu garip iddialar karşısında insanın hayretten katıla katıla gülesi gelir. İşin tuhaf tarafı, eğer bu Genel Sekreterlik denilen makam, herkesin kör kör parmağım gözünde, bildiği hakikatleri l)u kadar tahrif ederek arzederse artık pek bilinmeyen ır.cKeleleri nasıl umumî eTkâra sunar? İşte bunu düşünmek gerektir.
Fikirlerimizi
Mümtaz Faik FENİK
I
memlekette demokratik fikirler yerleşmiş ve kökleşmiştir. Ona karşı en ufak bir harekette bulunmaya artık imkân yoktur. Bıçak kemiğe dayanmıştır. Milletin hiç bir dalavereye, hiç bir fesada tahammülü kalmamıştır. Karar katidir: Bu demokrasi inkı-(Sonu Sa. 4 Sü. 4 de)
Cumhurbaşkanı Ermeni patrik kaymakamını kabul etti
Cumhur Başkanı Celâl Bayar dün Türk Ermenileri Patrik Kaymakamı Baş piskopos As-lanyan’ı refakatindeki zevatla birlikte saat 17 de kabul etmiştir. Baş piskopos Aslanyan Cumhuriyet Bayramı mü betiyle Türk ermenileıinin (Sonu Sa. 4 Sü-
dunkıı
Bakanların bayram münasebetiyle radyoda kendi işlerini metheden konuşmalar yapmaları geleneği Menderes hükümetince kaldırıldı
Ulaştırma Bakanlığına ait Ulusun bir haberi daha yalanlandı
Ulus Gazetesi dünkü sayısında Ulaştırma Bakanlığı Başmüfettişliğine Bakanın arkadaşı emekli subaylardan Nejat Orkuşun tayin edildiğini va yövmiye verilmek (Sonu Sa. 4 Sü- 3 de)
Kongre bilhassa tağşişin şiddetle men’ini temenni etti ve nebati I Raporlar üzerinde umumî mü zakereler yapılmış ve bilhassa tağşiş ile ihracat meseleleri üze rinde durulmuştur. Verimin art tırılması, iyi kalite zeytinyağı (Sonu Sa- 3 Sü. 4 te)
Türkiye zeytinyağı yağlar kongresi dün sabah saat 9.30 da başkanvekilleıinden Mu hip özyiğit'in başkanlığında üçüncü ve son oturumunu yapmıştır.
N. Önen Meclis’
Ankaramn yeni emniyet müdürü
Süral dün ise
seçimler, Halk I1
j sayfada)
kşmesi uğrunda gatli çalışmaları yurttaşla iûmudur» diye bir söze başlamaktadıı gatli ve azimli çalışmala nu araba izah edebi )9t6 da yaptıkları o y ' Dayak Muhalefet edenle
Bu vazifeye tâyin edilen Şeref başladı
I Cumhuriyetin yirmi yedinci ylıdönümü bayramı bugün öğleden itibaren başlamaktadır.
Cumhuriyet Bayramı için bir rnüddettenberi devam etmekte olan hazırlıklar sona ermiştir.
Bu arada yarın Türkiye Büyük Millet Meclisinde Cumhur başkanı tarafından yapılacak kabul töreni için bir program hazırlanmıştır.
Kabul törenine davetli bulunan zevat saat 12.30 da ve Kordiplomatik mensupları saat 13.30 da kendilerine ayrılmış olan yerlerde toplanmış olacak lardır.
ten çekilmelidir
(Sonu Sa 4 Sü. 5 te)
Memurlar
ve siyaset
D. P. kongresinde hiç bir memur vazife almış değildir
Başbakanlık Özel Kalem dürü Basri Aklaş ın, D P. İsli Kongresinde bulunmuş olması (Sonu Sa. 4 Sü. 8 dc)
Adliye koridorunda bir cinayet işlend
Bir hamal, oğluna tecavüze teşebbüs etmiş olan bir terziyi bıçaklıyarak öldürdü
Dün, akşam üzeri adliye bi-ı öldürülmüştür. Yaptığımı nesi içinde bir cinayet işlen- kikata göre cinayet şöyle iniş ve bir kişi feci bir surette I (Sonu Sa. 4 Sü. 8 de)
Balgat ve Hisara otobüs seferleri
Balgat ve Hisar semtlerine Belediye otobüsleri isletilmesine bu sabah başlanacaktır. Bu münasebetle bu sabah merasim ya-
pılacaktır. Saat 8.30 da Ulus Meydanından kalkacak ilk otobüsle Belediye başkam ve Belediye Meclisi üyeleri Bolgata ve Hisara gideceklerdir.
Balkehriz ve Ayrancı semtleri ne de yakında otobüs işletilecek-
Diyarbakırlı seçmenlerden Demokrat Parti Merkezine telgraflar gönderildi
Ankara, 27 (T.H.A.) — Diyar bakır milletvekili Nâzım öne-nin istifası üzerine D. P. Genel Merkezine bir çok telgraflar gelmektedir. Bu arada Diyarbakır'dan D. P. başkanı Meh -met Altunkar ve diğer bir çok
(Sonu Sa. 4 Sü- 7 de)
AKINTIYA
KÜREK
Mali hülya!
endilerinc
iktidarı ralıats
nıınkıı ;

Sayfa : 2
ZAFER
28/10/1950


Fütursuz Muhalefet
Me. - De.
C. H. P. Genel Sekreterliği teşkilâtına yaptığı sinirli tamimde, iktidar partisine nedeni, niçini malûm olmayan bir sürü isnatlarda bulunduktan sonra: «Şerefli muhalefet vazifenize fütursuzca devam e-din. diyor. Yani?
fani, bulanık suda balık avlama metodiyle, dört beş ay-danberi yapılagelen tarzda, alabildiğine huzursuzluk ve kuşku yaratın. Yani, iktidarı terörcü göstermek için köy köy, bucak bucak birtakım bıts kı haberleri uçurun ve çocuğunuz bahçede koşup oynarken kazara burnu kanasa bunu bile iktidardan bilip ona göre feryat edin. Biteviye: «Memlekette huzursuzluk vardır» diye haykırın. Sokakta faraza, iki sarhoşun kavga ettiğine mi şahit oldunuz: «Memlekette emniyet, asayiş kalmadı. Demokratlar sokakta Halk Partilileri doğruyor. Kan gövde!» diye koşuşun. Parola: Fütursuzca muhalefet!
Bereket versin :
Bereket versin, öte yanda teşkilât, genel idareyi ellerinde tutanlardan ve kendilerine bu cinsten «fütursuzca muhalefet» tavsiye edenlerden daha ileri görüşlü; fütursuzca değil, fakat ölçülü ve vatanperverce muhalefetin faydasına inançlı. 14 mayıs seçimlerinde gösterdiği vakarı, Türk halkı olarak, hangi partiye bağlı olursa ol-
Yr
sun, göstermekte devam ediyor v^ edecek. O biliyor ki, bu işler, yani memleketin iyiliğine ve güzelliğine, kalkınmasına ve ilerlemesine ait yapılması müm kün ve lüzumlu olan şeyler, gürültü patırdı, iftira, isnat, dedikodu ve dalaşla, değil serin kanlı tartışma, efendice ikazlar, derli toplu fikir karşılaştırmaları yolundan başarı-
Amma :
«Türkiye’de hiç bir fert, hiç bir zümre, hiç bir parti memleketi bu merhaleden sonra muhalefetsiz olarak idare etmek cüretinde bulunamıyacaktır» gibilerden boş ve yersiz böbürlenmelerin hiç bir işe yaramı-yacağını, partilerini sevk ve i-dare edenlere nasıl edip de anlatmalı. Boş atıp tutmaların hem memlekete, hem partilerine hayrı ne! Çünkü bunlar, arslan postuna bürünmüş kurdun malûmu ilâmından başka bir şey mi? Elbette bulunmı-yacaktır, ona ne şüphe. Demok ratlar, memleketi muhalefetsiz idare etmeğe kalkışıp da partilerini Halk Partisinin akıbetine uğratacak kadar safdil kişiler midir? İşte bu kadar sade ve malûm bir hakikati, filân dağın yamasındaki köylü dayım” bilir de, yıllarca koskoca devlet idare etmişler gaflete getirmeğe çalışırlar. Ne di-
İşık nerede ?
ne teşkil ettiğini belirttikten son-
«Ankara’da toplanan Demokrat Parti Istişarî Kongresinin başlıca karakteristiği bir lüks fikirler
CUMHURİYET gazetesinde Nedir Nadi «Işık nerede» başlıklı yazısında, hükümetin Kore'ye asker göndermek kararı verdiği zaman, muhalefetin yaptığı tep- --------------
kitler karşısında, bu tenkitlerin 1 manzarası arzetmemesi anayasaya taollûk eden kısım I biyatçılann «tasallut» tabir ettik-larınm isabetsiz olduğunu o zaman yazdığım söylüyor. Bizden başka Kore'ye asker gönderen diğer devletlerin de ayrıca meclislerinden karar almak lüzumunu görmediklerini, çünkü işin esasında bizim ve diğer hükümetlerin Birleşmiş Milletler anayasası vecibelerini mecliste kabul ettiğimiz için ayrıca karar ittihazına elbette ki, lüzum olmıyacağım belirtiyor ve Başkan Truman'ın son nutkunda Kore'ye asker gönderen milletlerin birliklerinden teşekkül eden Birleşmiş Milletler ordusunun, dünya sulhünü Birleşmiş Milletler adına koruyacak ordunun nüvesini teşkil ettiğini söylemesinin bu dâvayı kökünden halettiğini anlatıyor-
D. P. istişarî kongersi
MİIIİYET gazetesinde Ali Naci Karacan «Demokrat Parti Istişc-rî Kongresi» boşlıklı yazısında ötedenberi bizde siyasî ve kültürel kongrelerin memleketimizin hakikî ihtiyaçlarına cevap veren görüşmeerden ziyade aka demik ve lüks konuşmalara sah-
Çavundur çifliğinde bir intihar hadisesi
Uzun zamandan beri Çavundur çiftiğinde oturan İbrahim isminde birisi, bundan bir kaç gün evvel ailesini, çiftliğin yakınların da bulunan Balgat köyüne göndermiş ve bilahare kendisi de geleceğini söylemiştir.
Aile Balgata yerleşmiş, aradan birkaç gün geçtiği halde İbre him gerlmemiştir- Bunun üzerine karısı zabıtaya haber vererek ko casmı bulmalarım söylemiştir. Zabıtanın yaptığı tahkikatta lb-rahimin, Çavundur çiftliğinde b’r samanlıkta kendisini astığı anlaşılmıştır.
Şantaicı kadının duruşması
Bundan bir müddet önce. Dikmende, Havva Bozdemir isminde bir kadın, meçhul şahıs lar tarafından yolunun kesildiğini ve bir miktar parasının alındığını polise şikâyet etmişti. Yapılan tahkikat sonunda Havva Bozdemirin şantajcı olduğu meydana çıkmış ve hakkında ikinci bir dâva ikame edilmişti. Bir müddettenberi Çankaya sulh ceza mahkemesinde yargılanmakta olan Hav vanın muhtelif tarihlerde Ye -nişehirde bazı evleri soyduğu tesbit edilmiştir. Duruşmasına yakında asliye ceza mehkeme-sinde başlanacaktır.
Suçlu şoförler
Emniyet 4 Şüncü ube Müdürlüğü muhtelif suçlardan sanık 250 şoförün durumunu tetkik ediyor
Emniyet Dördüncü Şube Müdür lüğü; ırza, iffet ve dolandırıcılığa taallûk eden suçlardan mahkûm olan şoförlerin ehliyetlerini istirdat edecektir-
Ayrıca, dikkatsizlik ve ted birsizlik dolayısiyle birkaç gün dahi olsa, mahkûm olan şoförlerin ehliyetleri de muayyen bir zaman için alınacaktır.
Bu nevi suçlan işleyen şoförler bu suretle şehrimizde çalışamayacaklardır. Bu suçlardan ehliyetleri alınmış olan şoförler, tekrar çalıştığı görülürse ağır para cezasına çarptırılacaktır.
Vatandaş can ve hayatım hiçe sayan bu gibi şoförler birer birer temizlendikten sonra, şoförler hakkında temadi eden şikâyetlerin azalacağı ve umumî seyrüsefer nizamının daha iyi bir şekilde teessüs edeceği ümit edilmektedir.
Emniyet Dördüncü Şube Müdürlüğü, yukarıda bildirilen suçları işleyen 250 kadar şoför üzerinde dikkatle durmaktadır-
Diğer taraftan; dün gece, Dör düncü Şube Müdürlüğünün geç vakit yaptığı kontrolde, iki ehliyetsiz şoför yakalanmış ve klâk son yasağına riayet etmeyen yedi şoför hakkında da ceza zaptı tanzim edilmiştir.
D.P. Ocak Kongreleri Dört No.lu Bucak Başkanlığından:
Bucağımıza bağlı Ocakların kongre gün ve saatleri aşağıda gösterilmiştir. Sayın üyelerin belirli gün ve saatlerde Bucak binasında yapılacak olan bağlı oldukları Ocak kongrelerinde bulunmaları rica olunur.
Yenihayat Ocağı: 4/11/1950 Cumartesi günü saat 20 de.
Pazar Ocağı: 7/11/1950 Salı günü saat 20 de.
Nâzımbey Ocağı: 9/11/1950 Perşembe günü saat 20 de.
Şükrüye Ocağı: 12/11/1950 Pazar günü saat 14 de.
Kayabaşı Ocağı: 14/11/1950 Salı günü saat 20 de.
Icri şahsî gösterişlerden ve bilgiçliklerden kurtulması olmuştur. Memleketin muhtelif tarafların dan kongreye gelenler geçir mekte olduğumuz siyasî istihale devrini, memleketin bünyesini, halkımızın ihtiyaçlariyle beraber aynı zamanda imkânların nis-betlerini de göz önünde tutarak dileklerde bulunmuşlar ve bu bakımdan realist sahayı, amelî sahayı bırakarak hayal sahasına 'aşmamışlardır.»
Ruslarla konuşmak
YENİ SABAH gazetesinde «Rus lorla Konuşmak» başlıklı ve Yeni Sabah imzalı yazıda komü-n stlerin Kore’de çıkardıkları hâ-d se ve bunun neticesinde Sov yellere indirilen darbe bahis mev z ju ediliyor ve Rusların Koredeki âkibetlermi unutturmak için şimdi Hindi Çinî’de faaliyete geçtik-cri bahis mevzuu ediliyor ve Sov yet taktiği hakkında izahat ve-r'.dikten sonra, Rusların bir taraftan konuşmakla beraber, diğer taraftan onların anlıyacağı bir dil olan askerî hazırlıklara da devam edilmesi lüzumu ileri sü_ rulması için bir başka güne bı-rülüyor. Takılmıştır.
Kars gecesi
Kars’ın kurtuluşunun 30 uncu yıldönümü münasebetiyle 30 Ekim Pazartesi günü Anka ra Halkevinde saat 20.30 dan 00.03 e kadar devam edecek o-lan «Kars Gecesi» tertip edilmiştir.
Karslı Yüksek Tahsil Talebelerine Yardım Derneği tarafından tertip edilen gecenin eğ lenceli geçeceği tahmin edil -roektedir.
Milyoner Akoğlu’nun katli dâvası Şehrimizin tanınmış zenginle rinden İbrahim Akoğlu ile Ayşe Nazireyi öldürdüğü iddiasiy-le bir müddettenberi Ağırceza Mahkemesinde yargılanmakta olan Sabri Polat’ın duruşmasına dün de devam edilmiştir. Mahkeme bazı hususların so-
lâftan daha beliğ değil mi Ve beliğ olduğu için değil idi ki böyle zamanlarda ikisinin yüzünü de bir har sarıyordu.
Gülüz'ün kemanla, Selim' olan aşkını haykırdığını, on sevgisini sunduğunu, kemaniyle inleyip kemanile ağladığını, onunla kahkahalar savurduğunu biliyordu. Selimin de kemandan çıkan nağmelere kendisini kaptırarak onlarla kendinden geçtiğini görüyordu. Selimin hoşlandığı saç şeklini, beğendiği elbiseyi öğrenmişti. Gülüz'ün göğsüne iliştirdiği gülü Selimin verip vermediğini de anlıyordu. Gülüz’ün üzerinde harikulâde güzelliği olduğu anlarda, herkes ona hayran gözlerle bakarken, onun için için «Güzelsem bu senin içindir...» dediğini.. Selimin de o-nu, tıpkı o geceki gibi göğsünde ezmek istercesine kucakladığını, onların herkesin içinde, birbirleriyle alâkalı görünmeden nasıl birbirlerinin olduk larını sezmeğe alışmıştı.. Bazan onların herkesin neşesine pek katılmadıkları olurdu.. O zamanlar etraflarında bulunan bütün dünyanın silinip yok olduğunu, ve bu kalabalık içinde, yalnız birbirleriyle başbaşa kaldıklarını anlamak zor de-
| Sağlık Bahisleri I
Tıp Fakültelerimizin
Sağlık Bahisleri
Üzerinde dikkatle durulması gereken mühim bir mesele karşısındayız. Çok zamandanberi Tıp Fakültelerimize alınan talebe sayısı bu müesseselerin hekim yetiştirme kapasitesini aşmış bulunmaktadır. Sebep olarak, çok sayıda hekim temin etmek zarureti gösterilebilir. Bu da kaliteyi ikinci plâna atarak sadece fazla hekim yetiştirme gayretini sonuçlandırmıştır. Buna rağmen Sağlık Bakanlığının verdiği bir rakama göre bugün (7549) doktorumuz vardır. Nüfus nispeti yapılırsa (2650) kişiye bir hekim düşmektedir. Aşağıdaki cetvelin inelenmesinden anlaşılacağı gibi diğer milletlere nazaran henüz sayıca çok gerilerdeyiz. Yâni daha bir hayli : hekime ihtiyacımız vardır.
Filistin Amerika İngiltere Ispanya Çekoslovakya Bulgaristan
Türkiye
öğrenci sayısı
Adede ihtiyacımız varsa Fakültelerimizin sayısını üçe, dörde, beşe, ona çıkaralım, fakat bir fakülteden tahammülünün fevkinde iş istemiyelim, zararlı olur ________________ Yazan _ _________________________________
Doçent Dr.
ler göstermiştir.
Fazla hekim yetiştirmek mut laka ihtiyaç ise ya mevcut fakültelerin kapasitesi genişletilir ya da yeni fakülteler açılır. Fakat bir fakültenin, tâbir caizse, prodüksiyon kudretinin dışına çıkması zorlanmaz.
Tıp fakülteleri muayyen bir sayıda talebeyi alıp tam mânâsı ile yetiştirmek ve onlara hekimlik ilminin, hekimlik sana-
Bir hekime Hekim Yüzbinde isabet eden Nüfusu sayısı nisbet nüfus
650.000 141.228.673 48.788.000 27.000.000 12.000.000 7.022.000 20.000.000
260
210
870 1100 1300 1500 2650
Fatfat hekimlik için sayıyı kalite aleyhine ön plâna almak hatâlıdır. Daha şu kadar hekime ihtiyaç vardır diye fakültelere kapasitelerinin dışında sipariş de verilemez.
Bir memleketin hekim ihtiyacını tespit etmek başka, onları yetiştirmek mesuliyetini ü-zerine almak bambaşka meselelerdir. Endüstri için bile bir kaidedir. Meselâ bir motor fabrikası ayda şu kadar motor yapmak kabiliyetinde ise ondan hiç bir zaman bunun iki katı iş istenmez. Çünkü böyle bir zorlama yapılsa, ne imalâttan ne de fabrikadan hayır gelir. Bu hareket İktisadî zihniyete de aykırıdır, iki taraflı bir zarardan başka bir şey ifade etmez.
Tıp fakültelerimizin durumu: aşağı yukarı böyle bir manzara arzetmektedir.
Yıllardır liseyi bitiren birçok gençler haklı olarak üniversite kapısını çalmış, fakülteler de vatandaşların bu tabiî haklarını reddedememişlerdir. Bu arada tıp mesleğini cazip bulanların sayısı da gittikçe yükseldi. Meselâ: İstanbul Tıp Fakültesi sekiz yüze yakın, daha sonra ihtiyacın doğurduğu Ankara Tıp Fakültesi (400) kadar talebe almağa başlamıştır. İşte yukarda işaret ettiğim büyük ve mühim problem budur.
İster çok sayıda hekimi olan mutlak ihtiyaç, isterse tıbba girmek arzusunun genişlemesi asla tıp fakültelerine mahdut sayıda talebe alınmak prensibini bozmamalıdır. Bu haddi aşmak her ne sebepten olursa olsun dünyaca hatâ kabul edilmektedir. Zararlarını tecrübe-
tının hakkiyle icazetini vermek rr.evkiindedirler. Çünkü tıp, insanlığın ıstıraplarını dindirme sanatı hayat ve ölüm mücadelesinin tek teselli kaynağıdır. Kâinatın en mükemmel ve en komplike mevzuu olan insanın ehemmiyetini küçümsemek onu muhtaç olduğu bir ü-mitten mahrum etmemek istiyorsak cemiyetin tıbba olan 1-timadını sarsacak hareketlerden sakınmalıyız.
Bakınız buna inanan cemiyetler bir kaide koymuşlardır. Dünyanın hiç bir yerinde tıp fakültelerine (1)00) den fazla talebe alınmaz.
Size bizzat gördüğüm yerlerden bahsedebilirim. Hacım ölçüsü ile dünyanın en büyük tıp fakültelerinden birisi olan Nevyorktaki, Kolombiya Üniversitesi Tıp Fakültesi senede ortalama 60 kişi alır. Bu mü-essesede bizim ne kadar talebe aldığımızı sordular. Yarısını hazfederek 150 dedim. Fiahretlerini gizlemediler. Har-vard’ın Tıp Fakültesini bilmi-yen yoktur. Orada da vaziyet aynıdır.
Geçenlerde Lonrda’da bir tıp kongresinden dönen bir hocamıza sormuşlar: Ne kadar talebe alıyorsunuz diye... Yüz demiş.. — Yaa.. demek fakülteniz çok büyük cevabını ver-
Isviçre’nin nüfusunun büyük lüğünü bilirsiniz. Hiç bir fakülteye yüzün üstünde talebe alınmaz. İhtiyaç dolayısiyle fakülte sayısı 7 ye çıkarılırı, kat çok talebe almak akla gelmemiştir. Amerika’da 74 tıp fakültesi vardır. 1949 da 24439 kişi müracaat etmiş bunlardan ancak 7042 si tıp mesleğine gi-
Celâl Ertuğ
rebilmiştir. Yâni 3,5 kişide bir kişi ancak bu imkânı bulmuştur. Bu malumatı 9/eylül/1950 tarihli Amerikan Tıp Birliğinin mecmuasından aldım (x). Bu sayıda tıp fakültelerine müracaat edenlerin çokluğundan bir mesele halinde bahsediliyor, fakat fakültelerin kapasitelerinin dışına çıkacak sayıda talebe alınmasının asla sözü edilmiyor.
Acaba neden böyle bir tahdide lüzum vardır. Tıp tahsil etmek anatomi, fiziyoloji ve hastalıklara dair bir kaç kitabı ezberlemek; yüklü bir programın muhtevasının takrir halinde yüzlerce kişilik dersane-lerde, anfilerde dinlemek ile mümkün değildir.
Hekimlik biraz da usta çırak işidir.Bunun içindir ki garp, dünyasında tıp fakültelerinde her dört öğrençi için bir hoca hesaplarlar. Başka türlü iyi-etme sanatı öğretilemez. Bir tıp talebesi eline hususi bir maharet; gözüne, kulağına, koku alma, dokunma organlarına gelişmiş ve ince bir kabiliyet kazandırmadan, bilgisi ile tecrübesini mezcetmeden nasıl diplomayı hakeder. Usta çırağını bütün dikkatiyle takip etmek ondaki eksiklikleri ısrarla düzeltmek, tamamlamaya çalışmak, kabiliyetleri inkişaf ettirmek ile mükelleftir. Karşısındakinin artık her şeyi öğrendiğine kanaat getirmiyen bir marangoz, bir demirci, her hangi bir sanatkâr çırağına iş teslim eder mi? İnsan hayatı bu sanatkârların elindeki maddeden daha mı az kıymetlidir? Tıp talebesi laboratuvarda, klinikte, kütüphanede ve dersa-nede kendi dinamizmiyle işli-yen bir dimağın sahibi olacaktır. Bilgisini o kadar iyi bütün mevcudiyetine sindirecektir ki hangi konuyu açsanız onu size güzel bir fiade ile anlatması, dört başı mamur olarak yazması, ve şunu yap dediğiniz zaman eli titrememesi, gözü, kulağı yanılmaması şarttır.
Bu hakikatler ortada iken biz neden acaba fakültelerimize giren talebe sayısına hâkim o-lamadık. Ben bunu şöyle izah
1933 de İstanbul Darülfünununu kültür tarihimize gömerek garp alemine bir adım daha yaklaşmak istedik. İstanbul daha sonra Ankara Üniversiteleri doğdu. Son senelerde çıkan Üniversiteler otonomi kanunu ile bu inkılâbın hayat şartlarını sağladık. Fakat acaba bu Darülfünundan Üni-
versiteye geçiş bir ruh tebeddülü müdür, yoksa şekil değişikliğinden mi ibarettir?
Hem o hem öteki denebilir. Fakat keşke sadece ruhça inkılâp üstün gelse idi. Kanaatım-ca Üniversitelerimiz henüz, mektep, okul, mektebi ali, yüksek okul kelimelerinin tavsif ettiği zihniyetten tamamiy-lc kurtulmuş değildir. Bu belki bir tekemmül meselesi, zaman işidir. Fakat vakıadır.
Söyleyen hoca, dinleyen, not larını ezberliyerek imtihanda bir plâk malûmatı ortaya döken, dershaneler, koridorlar dolusu, talebe üniversite zihniyeti için bir yabancıdır. İşte bu deliller üniversite inkılâbının sonuna gelmediğimizi gösterir. Ü-niversitede hoca ile talebe karşılıklı düşünen iki fikir sistemidir. Birisi tecrübece, bilgice daha olgundur. Karşısındakini de ilim ve meleke bakımından yetiştirmekle görevlidir. Bir üniversite hocasının programı talebesine araştırma, fikir ve muhakeme yapısı kurma kabiliyeti kazandırmak gayesini güder.
Sayıya ihtiyacımız varsa fakültelerimizin adedini üçe, dörde, beşe, ona ilâh... arttıralım. Fakat bir fakülteden tahammü lün fevkinde iş istemiyelim. Memlekete çok zarar getiririz? Fakültelerin adedini arttırmak sanıldığı kadar, lüks ve milyon lara mal olan binalar inşası demek değildir. Bilhassa büyük şehirlerimizde belediyelerin, hususî idarelerin, devletin hastaneleri vardır, öteyandan her sene üniversiteler akademik ka riyer imtihanları açıyor. Bunlarda muvaffak olanlar bu has tahanelere gönderilir, bir kaç senede bir kaç fakülte açılabilir. Bu fakültelere her sene 40—50 talebe teslim edilir^ her halde yüzlerce kişilik dershanelerden mezun olanlar kadar, bir müddet sonra da onlar dan daha iyi yetişe bilirler.
Hulâsa; tıp, fakültelerine girecek talebe sayısının tahdidi zaruridir. Bu hakikati hem genç liğin hem de mesul otoritelerin kabul edeceklerini umuyoruz.
(X) The Journal of American med. Ass 9 september 1950 No-142.2.
İsim benzerliği
Dünkü sayımızda neşrettiğimiz «Zin dâvası karara bağlandı» başlıklı haber ile Ankara Elektrik, Havagazı ve Otobüs İşletmesi Müessesesi Saymanlık Müdürü Halil Demirel’in alâ -kası olmadığını açıklarız.
GBK KIZ KALBİ
ğildi.. Bazan da, herkesten fazla güler, söyler, eğlenirlerdi. İçlerinden taşan saadet sanki hareketlerine vurur, kahkaha-lariyle çınlar, bakışlarında ya-
Giilşen onları gözlemiyordu. Hattâ müthiş bir ıstıraptan kaçınır gibi, onları o geceki gibi öpüşürken bir daha göreceğim diye ödü kopuyordu. Fakat nedense seviştiklerini bilmek de hoşuna gidiyordu. Hiç belli etmeden onlara yardım etmekten müthiş bir zevk duyuyor, saatlerce kafa yorarak onların başbaşa kalmalarını temin etmenin imkânlarını a-raştırıyordu.
Ah elinde bir kuvvet olsaydı da bir anda bütün manileri or-J tadan yok edivererek onları! bütün bütün birleştiriverseydi.l
Onların sevgisinden aşkın ne] olduğunu anlamıştı. Şimdi ye-| ni anladığı bu aşkı hayalinde1
Nakleden: Ş. TAYLAN
süslemekten, onu harikulâde, ender rastlanır, âdeta mukaddes ve içine çöken huzursuzluğa rağmen, gayetle saf bir şey haline sokmaktan sonsuz bir zevk duyuyordu.
Tatlı heyecanına utanma gibi bir his katılmıyordu. Belki bir nevi gurur, biraz azamet duyduğu vardı. Bu iki yabancının saadetlerini görmesi için meçhul bir kuvvet kendisini on lara doğru itiyordu. Giilşen de bu kuvvete mukavemet etmek şöyle dursun kendisini ona bırakmaktan âdeta zevk alıyordu.
Gülşen deniz kenarına indi.. Sabahın bu erken vaktinde orada bulunmağı çok severdi. Hava oldukça serince idi. Gün başlarken nedense onda bir dirilik, bir tazelik sezilir. Halbuki akşama doğru ne yorgun, ne hüzünlü hali vardır.
Tefrika No. 9
Karşıki tepeler daha örtülerinden tamamiyle sıyrılmamış-lardı. Denizin rengi de uçuktu.
Güneş yavaş yavaş yükseliyor. Karşı sahil sanki tebahhur etmiş, uçuyormuş gibi,'denizin sahile kavuştuğu yerde koyu, çok koyu mavi bir çizgi var.. Bu çizgi yukarıya doğru sanki cetvelle çizilmiş gibi, dümdüz, uzanıp gidiyor. Boğaza doğru bir vapur gidiyor. Kalın ve simsiyah dumanı tarihten evvel zamanlarda yaşamış, muazzam, korkunç bir yılan gi bi suyun üzerinde kıvrılarak
yamıyor. Kendisinden evvel bu harikulâde manzaranın kimse farkına varamamıştır gibi geli-
Her şey durgun.. Hava eşsiz kokularla kaplı.. Şurada avare bir kelebek uçuyor..
Gülşen bir kaç gül kopardı.
Sonradan gülüp bu gülleri koklarken:
Sis dağıldıkça Boğaz gözle görülecek bir hızla genişliyor, büyüyor, yayılıyor.
İşte güneş fırladı, göğe çıktı.. .Şimdi sular mavi... Hem öylesine parlak bir mavi ki..
Gülşen iyi havalarda güneşin Boğazdu yükselişini seyre do-
— Hayat ne giu_ı, diye içini çekti ve günler nasıl geçiyor... diye devam etti. Bilir misiniz, ben ilk defa yaşadığımı, yani canlı ve hayatta olduğumu bir gün bir gülü koklarken farketmiştim. Çocuk denecek yaşta idim daha.. Bir bahçede idim. Alelâde, bakımsız, hiç bir hususiyeti olmıyan bir bahçede.. Orada nasıl yetiştiğine hay ret ettiğim bir gül fidanına rastlamıştım. Ona doğru eğilince âdeta başımın döndüğünü hissettim... Tatlı bir koku,
canlı bir fidan kokusu genzimi sardı... Bu biraz amber, biraz bal kokusunu andıran bir koku idi. O anda bütün benliğimi kavrayan hissi size anlatamam.. Biraz sarhoşluğa benzi-yen bir ruh halinde idim. İçini neşe ile kabarmıştı. Her şey gözüme olağanüstü bir güzellik te görünüyordu. Kanımdaki canı, adalelerimdeki kuvveti duyuyordum. Birden yaşadığımı anlamıştım. İçimden «Ben hayattayım. Ben de yaşıyorum ■■ diye haykırmak geliyordu. Görülmedik bir hazîneye sahiptim sanki... İçimde bir şeyler coşup taşıyordu... O anda ne kadar mesut olduğumu tarif edemem. Benim gibi muhakkak herkes hayatta bir defa o ânı idrak etmiştir gibi geliyor bana.. Bilmem anlatabiliyor muyum.. İnsan uzun zaman yaşadığının farkına varmadan yaşayıp gidiyor. Tıpkı nebatlar, veya hayvanlar gibi., derken günün birinde içinde birden bir ışık yanıyor... Ve o zaman her şeyi başka gözle, şuurlu bir şekilde görmeğe başlıyor.. Acaba siz hayatınızda öyle bir ânı idrak ettiniz mi Gülşen?.. Yaşadığınızın, var olduğunuzun farkına vardınız mı?..
(Devam edecek)
Bayram günü
Günaydın sevgili okuyucularım! Bugün öğleden itibaren başlıyacak olan Cumhuriyet bayramınız kutlu olsun.
Bin yıldanberi çeşitli rejimler görüp geçiren bu milleti, şimdiden bu en mesut güne u-laştıran eşsiz, tek Atatürk'ü.. Onun cennetteki alınları, bağırları kırmızı lâleler, güller açmış ülküdaşlarını.. Toprak üstünde kalan malûl ve sağlam gazilerimizi hürmetle, minnetle anıyorum.
Büyük Atatürk! Büyük ve sayısız şehitler! Cennetleriniz şen, ruhlarınız şadolsun. Biliniz, emin olunuz ki arkanızda bıraktığınız millet; bir çelik vatan üstünde ve tam bir huzur ve emniyet içinde sîzleri una ana yaşamaktadır.
Fedakârlıkları tarihlere ör -nek olan malûl gazilerimiz, ve artık saçları akpak olmuş sağlam gazilerimiz! Bize hazırlayıp verdiğiniz Cumhuriyetin bu bayram günü gizlere de mübarek olsun.
Mazinin büyük hâtıralarını tevazula yaşayan sevgili büyük gazilerimiz! Sizlerin kimler olduklarınızı; bugünkü çocuklarla yarınki torunlara bildirip öğretmek vazifesini artık üzerimize aldık. Bugünedek bazı kusurlarımız, ihmallerimiz oldu ise, inanınız ki isteyerek olmadı. Hepsini hoş görünüz ve hepimizi affediniz şanlı büyüklerimiz.
Günaydın Kore’deki sevgililer! Cumhuriyet bayramınız kutlu olsun. Cumhuriyet bayramı büyük Dumlupınar zaferinden sonra gelmişti, büyük Kore zaferinizi de Cumhuriyet bayramından sonra bekleriz, bu gün radyodan bayram havaları dinlemiyeceJcsiniz, memleket haberleri alacaksınız. İyi ama şimdi birdenbire aklıma geliverdi: Acaba şu dakikada bulunduğunuz yerlerde gün pazar mıdır, yoksa pazartesi mi? Malûm ya dünya yuvarlağının öte yüzündesiniz. Ama ne günde olursanız olunuz yine ve daima her gününüz aydın, her geceniz ay-yıldızlı olsun.
Eğer bizi sorarsanız, Allaha bin şükür hepimiz iyiyiz, hoşuz. Sizlerin de mesut ve muzaffer olmanızı diliyoruz. Muhakkak olacağınıza da eminiz.
Bugünden sonra çok büyük bir vazifenin bizi beklediğini hatırlamak zorundayız.
O da çocuklarımıza ve torunlarımıza çok esaslı bir Cumhuriyet terbiyesi vermektir. Bu terbiye yaldızlı, yalınkat bir şey olmamalı, yaşasın hürriyet, yaşasın Cumhuriyet demek ve bir kaç bozuk düzen manzume okumak zararlıdır. Ne yapacaksak yapalım, nasıl çalışacaksak çalışmağa başlı-yalım da yeni nesillere köklü, esaslı, yaldız değil, özü altın bir cumhuriyet ve hürriyet terbiyesi vermeğe bakalım. Bunun üzerinde duruşumun sebep lcrini söylemeğe lüzum görmüyorum.
Fakat son olarak şunu da söylemeliyim ki Türkiye Cumhuriyeti hiç kimseye minnettar değildir. Bir lütuf ve atıfet mahsulü de değildir. Bütün Türk milleti, asırlardanberi içten içe beslediği bir ideali için kan döktü, can verdi, çok hırpalandı, bin bir fedakârlığa ve felâkete katlandı. Vakti gelince de Atatürk denilen bir mihrakın etrafında toplandı. Ve bir hamlede idealine kavuştu. Eğer bir minnet ve teşekkür borcu varsa o da şehitlerimize, gazilerimize, ve topyekûn kendi kendisinedir. İşin kutsiyet ve azameti de buradadır. Hoşça kalın sevgili okuyucularım.
Aka GÜNDÜZ
ralı
Kahveci dükkanında hırsızlık
Bentderesi caddesinde otuımak ta olan kahveci Adil adında bir şahıs zabıtaya müracaat ederek dükkânındaki çekmecenin kırılarak içinden 3.5 lirasının çalındığını bildirmiştir.
- TAKVİM -
28 10 1950 — Cumartesi
Rumî 1366 — Ekim 15
Hicrî: 1370 — Muharrem 16
NÖBETÇİ EC'ZAHANELER
Ismetpaşa, Halk, Bayar
ZAFER
Sayfa : 3
28/10/1950
Dış Politika
Çin hududunda
Kore savaşı başladığı zaman akla gelen en kötü ihtimal komünist Çin'in mücadeleye açıkça müdahale ederek Birleşmiş .Milletler kuvvetleri için müşkül bir vaziyet ihdas etmesi idi. Bugün, Amerikan kuvvetlerinin Kore'ye müdahalelerinden tam dört ay geçmiş olduğu hal de. komünist Çin tarafından böyle bir hareket vaki olmamış ve son günlerde, Çinlilerin Kore hududunu aşlıklarına dair gelen haberler de bu âna kadar tcyidedilmenıiştir.
Bununla beraber, Kore hâdiseleri karşısında komünist Çin hükümeti büsbütün pasif kalmış değildir. 1 Ekimde halkçı, cumhuriyetin ilânı yıldönümü münasebetiyle bir nııtük söyli-yen Çin Dışişleri Bakanı Şu i En Lai'n Amerikalılara şiddetle hücum ettiği ve Kuzey Korelileri «nihai zafere kadar» mukavemete teşvik eylediği malûmdur. Şu En Lai, bundan başka. Kuzey Kore toprakları işgal edildiği takdirde Çin’in bu hale lâkayıt kalamıyacağını da bildirmiştir. Komünist Çin rejiminin bu ihtarları Pekin radyosiyle de müteaddit defalar tekrar edilmiş ve bilhassa Birleşmiş Milletler kuvvetleri, Genel Kurulun zımnî müsaadesiyle 38 inci arz dairesini aştıktan sonra, radyo ile bu konu, da yapılan neşriyat şiddet kes-betmiştir.
Bütün bu ihtar ve tehditlere rağmen, Vaşington hükümeti ve General Mac Arthur, Çin'in Kore savaşlarına açıkça müdahale etmiyeceği ümit ve kanaatini izhara devam etmişlerdir. Generalin kanaati askerî esaslardan nıüînem olup, deniz ve hava kuvvetlerinden mahrum bir Çin'in Amerika ile ihtilâfa giremiyeceği merkezindedir. Buna mukabil, Vaşington meseleyi siyasî sahada mütalâa etmekte ve komünist Çin’in Ame rika tarafından tanınması ve Birleşmiş Milletlere kabulü im kân ve ihtimallerini Mao Çe Tung’a karşı bir koz olarak kullanmaktadır. Fakat, her ne olursa olsun, mesele üzerinde askerî ve siyasî görüş birleşmiş ve yalnız Çin’in Kore'ye müdahale etmiyeceği esasında değil, fakat aynı zamanda böy le bir müdahaleyi kışkırtmamak için gerekli tedbirleri almak hususunda da mutabık ka hnmıştır. Bu mutabakat neti-cesindedir ki, Mac Arthur, For-moza'daki askerî heyetini geri çekmiş ve Kuzey Kore’de yanlışlıkla Çin topraklarına bomba atmaları ihtimaline karşı stratejik bombardıman uçaklarına komünist Çin hududuna sokııl-mamaları emrini vermiştir.
Amerika’nın komünist Çin muvacehesindeki durumunun i-kinci inkişaf merhalesi, Başkan Truman'ın General Mac Arthur’le VVake adasında yaptığı mülakattan sonra görülür. Filhakika, Truınan, bu mülakatı müteakip San Fransisko'da verdiği nutukta, Asya memleketlerinden bahsederken, bu memleketlerin istiklâllerini, ya şayış ve idare tarzlarını kendi arzularına ve kendi dehalarına göre tanzifı etmekte serbest o-lacaklannı söylemiş ve birçok müşahitler bu beyanatta, ko -münist Çin’e karşı kapalı bir avans mahiyeti görmekte gecikmemişlerdir.
Amerikan idarecilerinin bu konuda çok hassas ve ihtiyatlı davranmalarının başlıca sebebi dahilî siyaset, daha doğrusu seçim mülâhazasıdır. Zira, Cum huriyetçi parti, uzun zaman -danberi hükümetin Uzak Doğu siyasdetini tenkid etmekte, hat tâ komünist temayüllü bir siyaset güdüldüğü ithamiyle en yüksek siyasî şahıslara hücum etmektedir. Nitekim, Wake a-dası mülakatından sonra da Cumhuriyetçi ayandan bir kısmı, «idarenin, komünist Çin'i
Sovyet prestiji tamamen kırıldı
Mareşal Tito
Londra, 27 (Nafen) — Sovyet Rusyanm Kore hâdiselerini müteakip Balkanlardaki siyasetinde değişiklik yapmak mecburiyetinde kaldığı anlaşılmaktadır. Yorhshiıe Post gazetesinin
belirttiğine göre, şimdiki halde Yugoslavyaya karşı Kominform tarafından açılan kanpanyada bile bir duraklama sezilmektedir. Son haftalar zarfında Yu-
goslav
Kominform hudutla-
rında mühim hâdiselere
olunmamıştır.

Siyasî çevrelerde belirtildiğine göre, Kore’de komünizmin uğradığı hezimet Sovyet Rusya’nın prestijine ağır bir darbe indirmiştir. Rusya’nın şimdiki halde bunu tashihe çalıştığı ve bunun
Rus barış teklifi
İşin tam bir blöf olduğu ve red edileceği anlaşılıyor
Londra Radyosu, 27 - (Basın Yayın) — Birleşmiş Milletler nez dindeki B. B. C. muhabirinin bu sabah bildirdiğine göre, Sovyet barış teklifinin, genel kurul delegeleri tarafından bir propagan da hareketi olarak telâkki edil-
diği ve bu takdirde kati olarak reddedileceği gittikçe aşikâr bir
hal almaktadır. Yugoslav delege-
tarafından yeni sunulmuş olan
bir takrirde esas olarak silâh
tahsisatından yapılan tasarruflar
la idare olunan kalkılmamış bölgelerin inkişafı için bir Birleşmiş Milletler yardım fonu tesisi ileri sürülmektedir. Bu meselenin görüşülmesine bugün öğleden sonra devam edilecektir.
İmtiyaz Sahibi:
Güneş Matbaacılık T.A.O. adına Başmuharrir Mümtaz Faik FENİK
Bu nüshada yazı işlerini fiilen İdare eden
Fatin Fuad
Basıldığı yer: Güneş Matbaası — Ankara
için de Balkanlardaki siyasetini baştan tanzim ettiği kaydedilmektedir.
Ağustos ayında Bulgar, Rumen, ve Macar hudutlarında tah şidat yapıldığını bildiren Belg-
rat radyosu Sofya'nın kısmî se-
ferberliğe de giriştiğini ilâve e-

sıralarda dolaşan şa-
yialara Kominformun Tito’ya
karşı harekete geçmek üzere olduğu hissini uyandırıyordu.
Fakat bugün bu ihtimal ortadan
kalkmış bulunmaktadır. Yalnız bazı çevrelerde de belirtildiği gi
bi Rusya'nın Yugoslavya’da baş-
gösteren kıtlığın neticesini de beklediği ve bu halden yardım
görmek niyetinde olduğu da muhakkaktır.
Almanya mes’elesi
Yılbaşına kadar 1-2 Alman tümeni teşkili isteniyor
New - York Radyosu, 27 (Basın Yayın) — Söylendiğine göre, Savunma Bakanı Maıshall, Atlantik Paktı Savunma Bakanlığının yarınki toplantısı esnasında sene sonuna kadar 1 ilâ 2 Alman tümeninin kurulması fikrini ortaya atacaktır. İki sene zarfında Birleşik Amerika'nın 1-Alman tümeni meydana getirmek tasavvurunda olduğu haber verilmektedir.
arka kapıdan Birleşmiş Milletlere sokmağa çalıştığı» iddia-siyle ortaya çıkmışlardır. Bir
yandan Cumhuriyetçilerin eline seçim mücadelesinde bir propaganda silâhı vermemek mülâ
hazası, diğer yandan komünist Çin'le tamiri imkânsız herhaa gi bir çatışmaya segep olma -mak endişesi ile hareket eden Amerika hükümeti, bugün son tedbirini de almış bulunmaktadır. Kuzey Kore’de Çin hudu • duna çok yaklaşmış olan Bir-
Almanya’nın silâhlanması hakkında ileri sürülen fikirler ile ilgili olarak Frgnsız kabinesi tarafından alınan kararları yorum layan Nevyoık Times gazetesi muhabiri Fransız tasarılarını ileride açılabilecek müzakereler için bir zemin olarak kabul ve Fransızların bazı hususlarda haklı olduklarını ilâve etmektedir.
Londra'da çıkan Times gazetesi ise Fransız tekliflerinin İngiliz çevrelerini son derece müşkül bir duruma soktuğunu yazmakta ve bir çok endişelerin yer siz olduğunu kaydetmektedir.
Yugoslav siyasî çevreleri ise Almanya'nın silâhlanması için Acheson tarafından ileri atılan fikri desteklemektedir.
leşmiş Milletler kuvvetlerine verdiği bir emirle General Mac Arthur, Amerikan kuvvetlerinin hudut bölgesine Kokutmamalarını ve o bölgede harekâta yalnız Güney Kore tümenlerinin devam etmesini sağlamış-
Amerika’nın büttfn bıı dikkat ve ihtimamları - eğer komünist
Çinliler son dakikada betbaht bir karar almazlarsa - Vaşing-ton'un Uzak Doğu siyasetinde yeni bir devrin açılmak üzere olduğunu göstermektedir. Komünist Çin’in Birleşmiş Milletlere kabulünün bıı yeni siyasetin ilk tedbirlerinden birini teş
kil etrpesi ihtimali vardır.
Mücahit TOPALAK
Kral Faruk’un Mısır ordusuna mesajı
Kahire, 27 (a.a.) (Reuter) — Üç gün süren askerî manevraların sonunda Mısır askeri kuv vetlerine hitaben dün yayınladığı bir mesajda Kral Faruk, Mısır ordusunun dünyada lâ -yık olduğu mevkie yükseltil -mesi için kabil olduğu kadar para sarfedileceğini ve hiç bir gayretin esirgenmiyeceğini söy İçmiştir.
Mesajında kuvvetlerine en modern silâh ve malzemeyi temin edeceğini vadeden Kral Faruk Mısır ordusunun buh -ranlı ve beklenmedik hâdiselerin zuhur ettiği bu zamanlarda milletin koruyucusu olduğunu söylemiştir.
Dünya’rıın aynası:
Gülü seven dikenine katlanır
ler, üç sütun başlıklar ve saire... Tabiî evvelki gün-mııhalefet gazetesinde, hükümet emrini dinleme-temerrüt gösteren Malatya Belediye Başkanma ait haberleri görmüş olacaksınız.
Buna ait tafsilâtta huylunun huyundan vazgeçmediğini gösteren emarelerden birisi de, yazının arasına sıkıştırılmış olan «Ankara'ya geleceğini haber almış bulunan» ciim-
Yalova Kaymakamının hikâyesinde olduğu gibi, Malatya Belediye Başkanının Ankara'ya geleceğini haber almanın yersizliği kendiliğinden meydana çıkar.
Anlaşılan, C.H.P. eski taktiklere başvurmuş ve kesenin ağzını açarak para ile adam tutmuş ve istasyondaki bıı tezahüratı tertiplemiştir
Bu hareketin muhalefetten bambaşka bir mânaya geldiğini anlamak, güç değildir, muhalefet namı altında, isyan mânasını taşıyan bu hallere Jıaşvurmak ve buna gençliği âlet etmek cesaretini gösterenlerin, bunlardan doğacak ne-tayiçe de katlanmaları icabedecektir.
Malûm olduğu üzere, akjı başından gidenlerin aklını başına getirmek için çeşit çeşit tıbbî u*uıl vardır.
Hikmet YAZICIOĞLU

Zeytinyağı kongresi çalışmaları sona erdi
(Bas tarafı 1 nci sayfada) çıkarılması, hastalıklarla mücadele konuları üzerinde delege ler konuştuktan sonra hariçten ithal edilen sabunların daha iyi cinslerinin memleketi -mizde de imal edildiği belirtilmiş ve bu sanatın himayesi istenmiştir. Bazı delegeler bir çok şikâyetlere sebebiyen veren alâmeti farika hususunda hükû metten düzenleyici bir hal sureti bulması temennisinde bulunmuşlardır.
Müzakerelerin yeterliğine dair verilen önerge sonunda başkanlık kongre mesaisinde şu üç esasın temini kararlaştırıldığını belirtmiştir:
1 — Tağşişin men’i ve bu memnuiyetin şiddetli bir şekilde tatbiki.
2 — Zeytinyağı, nebatî yağlar ve tohumları ile prina’nın ihracı için müstakar bir politikanın takibi.
3 — Sabun, yağ ve yağlı tohumların Standardizasyona tabi tutulması.
Müteakiben Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı müsteşarı Faruk Sunter kürsüye gelerek çalışmaların teşkilâtları için faydalı olduğunu belirtmiş ve Bakan adına delegelere teşekkür etmiştir.
Kongre çalışmaları Bakanlık ça tetkik edilirken istişarelerine müracaat etmek için kongre çalışmalarında esas teşkil eden üç grup temsilcilerinden ikişer delegeden 6 kişilik bir temsilci heyetin seçilmesini istemiştir.
Temsilcilerin seçilmesi için kongreye beş dakika ara verilmiş, sonra her grup temsilcilerini bildirmiştir.
Kongre, mesaisinin memleket için hayırlı olması temennisile nihayete ermiştir.
Çankayada
Cumhurbaşkanı saat 17.30 da zeytinyağı ve nebatî yağlar kongresine iştirak eden delege-
Diyarbakır Belediye Başkanının güzel bir hareketi
Nuri Onur, vazifeten yapacağı seyahatin masraf ücretini belediyeye bağışladı Diyarbakır, (Hususî) — Halen Ankarada, ilgili makamlar-la görüşmelerde bulunan şehrimiz belediye başkanı Nuri O-nur’un güzel bir jesti, bugün günün mevzuları arasındadır.
Mesele kısaca şudur:
Belediye Meclisi, Başkan Nuri Onur'u, Ankara, İstanbul ve Konya belediyeleri ile, Diyar-bakıra ait mevzuları görüşmeğe memur etmiştir. Bu vazife için gereken 25 liralık yevmiye harcırahı ile 1000 liralık a-vans hesabı tahakkuk ettirilmiş, fakat Nuri Onur, fakir belediye bütçesinden bu parayı almıyarak bağışta bulunmuş; masraflarını kendisi ödemiştir. Eelediye başkanının bu örnek hareketi takdir uyandırmıştı!:
Gençlik hormonundan sonra yeni bir ilâç
Gençleşmek yolunda sarf edilen gayretler boşa gitmediği gibi
Önemli antibiyotiklerden olan penisilin, Streptomisin v.s-, mikrop öldürme sanalında, muhakkak ki mucizeli bir terakki kaydına sebep olmuşlardır. Fakal onlar, ne bir yenilik ve ne inkılâp ümidi taşımıyorlar.
Bahsettiğimiz bu ilâçlord hiç biri, beşer vücudunu dejğiş tirmeğcı muktedir değildir. • Organizmanın çalışmasını tc dil edebilecek kabiliyette Ola İlâçarı üç grup holinde göste rebiliriz vitaminler, hormonlar bazı Serumlar (Bogomoletz Filotov serumları).
D vitomini kemiklerin gerisme sine, B 12 vitamini hücreleri ğalmasına yararlar.
ler arasından ayrılan bir heyeti kabul etmiştir.
Atatürk'ün kabrini ziyaret
Kongrenin sona ermesi müna sebetile kongre delegeleri saat 13 de Atatürk’ün geçici kabrini ziyaretle bir buket koymuş ve saygı duruşunda bulunmuşlardır.
Ankara Ajansının verdiği yalan haber
Diğer taraftan zeytinyağı ve nebatî yağlar kongresi başkanı Balıkesir milletvekili Sıtkı Yırcalı Ankara Ajansı tarafından verilen bir haber üzerine Kudret gazetesine aşağıdaki a-çıklamayı göndermiştir:
«Zeytinyağı ve nebatî yağlar kongresine ait, gazetenizin 25/10/1950 tarihli nüshasında Ankara Ajansından alınarak neşredilen yazıyı yeni gördüm. Bu yazı muhtevası itibariyle ve bilhassa kıymetli arkadaşım sayın Ekonomi ve Ticaret Bakanı Zühtü Velibeşe hakkında bana atfedilen sözler bakımından tamamen yanlış ve asılsızdır.
Büyük Millet Meclisine ait iç tüzük hükümlerinin iktisadı bir kongre müzakeresinde tatbiki düşüncesinin bile yersizliği bu haberin mahiyetini açıklamaktadır. Netekim mezkûr ajansın muhabirine de sayın Bakanın huzurunda ve kongre toplantısı na ara verildiği bir sırada, bu hususu sarahaten bildirilmişti. Buna rağmen bu mütaleanm tamamen aksi bir haber neşredilmiş olması muayyen bir mak sat güdüldüğünü göstermektedir.
Keyfiyetin gazetenizde tavzihini saygı ile rica ederim.
Balıkesir Milletvekili Sıtkı Yırcalı
Ispanya ile normal siyasî münasebetler
Londra Radyosu, 27 (Basın -Yayın) — Birleşmiş Milletlerin özel siyasî komitesi İspanya ile Birleşmiş Milletlerin bazı üyeleri arasında normal siyasî mü nasebetlerin tesisi hakkında sunulmuş olan bir takriri bugün gözden geçirecektir.
Hapishanede doktor oldu
Londra, 27 (Nafen) — Müeb-bed hapse mahkûm edilmiş o-lan bir şahıs bulunduğu Perth hapishanesinden muhabere u -sulü ile tıb derslerini takip etmiş ve muvaffak olarak dok -tor unvanını kazanmıştır. Mesleğine hapishane dahilinde devam edecektir. Yedi sene hapse mahkûm olan diğer bir mahkû mun da iş idaresinden aynı şekilde diploma almaya muvaffak olduğu kaydedilmektedir.
Midilli’de son komünist birlikleri imha edildi
Atina, 27 (Nafen) — Midilli adasındaki son komünist biriliklerinin de imha edildikleri bildirilmektedir. Komünist çetelerin idarecilerinden Chara-lambos Theodoisiu ile dört arkadaşı da hükümet kuvvetleri ile yapılan çarpışmalar esnasında öldürülmüşlerdir. Böylelikle Midilli’deki bütün komü-Inist çetelerin tamamiyle temiz lenmiş oldukları kaydedilmektedir.
Bu vitaminlerin yanında larm faaliyetine çok yakı tesir gösteren Amine asitler dır. Albüminlerden mürekkep lan bu amino asitleri, bizzat, hayatın teessüsünde ve hücrelerin hassasiyetinde önemli bir röl oynarlar-
Placenta üzerinde etud yapan bir doktor
iste, bunun içindir ki, sadece, beyin hücrelerine tesir edeyi glu-tamik asit, zekânın inkişafına sebep olur.
Amerikada yapılan tatbikatlar neticesinde, zekâları geri kalmış olan çocuklarda bir seneden dört seneye kadar bir ilereme kazancı elde edilmiştir.
Fransada ise, yaşım başım almış ve hattâ ihtiyar insanlar ü-zerinde yapılan tecrübeler, asi» glütamik’in zihnî faaliyet imkânlarım arttırdığım göstermiştir. Tabiî, bu tecrübe, normal fakat yaşlı insanlar üzerinde yapılmıştır. Asit glütamikten günde 20 grama kadar alınabilmektedir-
Bütün bunlar sadece bir başlangıçtır. Artık buna göre, istikbalde ne gibi neticeler alınacağım varın, siz hesaplayın.
HAYATI TANZİM EDEN AJAN: HORMONLAR
Şahsiyetinizi göz önün© getiriniz: Kısa boylusunuz, zayıfsınız, $|smansımz, neşetsiniz!, kederlisiniz, sinirlisiniz. Bu hususiyetlerinizi hormonlarınıza borçlusunuz I
Hormonlar, münakaşa kabul etmez bir şekilde) hücreleri «çoğalmaya® muktedirdirler Fakat aym zamanda onların inkişaflarına da mâni olabilirler.
Göğüs kanseri, erkek hormonlarla tamamen iyi edilebildiği gibi mesane kanserinin fazlalaşması ve sağlam hücrelere sira- ' yeti de yüksek dozda dişi hor ; monlar vasıtasiyle durdurabilmektedir-
PLACENTA'nın MUCİZELERİ
Gençleşmek, hayatı uzatmak insanların belli başlı gayelerinden biri olmuştur.
Rus âlimi Bogomoletz, bundan senelerce evvel, henüz etüd halinde bulunan serumu bir çok hastalara tatbik ederek iyi neticelerini göstermiştir
O, tohum halindeki (rüşeym) canlılarla yapılan serom, antire-külositotoksik’tir, diyor. Yâni, böy le bir serom, toplu halde bulunan nesic hücrelerini, dejenere olmaktan koruyabilir
Diğer bir Rus âlimi Dr- Filatov, yaşayan bir ;ok hücrelerin mahvolmasına sebep olarak, bu hücrelerin fire vermek mecburiyetinde olduklarım göstermeık-
todla (deri altına zerk suretiyle) astm) yüksek tansiyon, nevralji ve ülser hastalıklarım iyi etmeye muvaffak olmuştur.
Dr. Filatov'a göre, bütün bu tecrübeler, istenilen iyi neticeleri verememiştir. Bununla beraber, Placenta’nın deri altına zer-1 ki suretiyle bir çok hastalıklar (iyi edilebilmiştir-
Placenta, nasıl elde ediliyor diyeceksiniz? İşten O, doâumy müteakiben hemen çıkarılır, son derece küçük parçalara ayrılır, 30° den daha az sıcaklık altında sterilize camdan bir kapta muhafaza edilir. Bu muhafaza, tam altı gün sürer. Kullanmadan bir gün evvel, 80° lik bir etüve, 120° lik otoklava koyulur.
Placenta şimdiye kadar şu has (alıkların iyileşmesinde mükemmel neticeler vermiştir:
Miyopluk, gözdeki şebekenin çözülmesi, gözün renkli tabakasında husule gelen iltihab, pso-riaris (bir nevi deri hastalığı), bazı ekzamalar ve ülser-
Vitaviron denilen gençlik hor monun’dan sonra placenta imalâtı,tıb sahasında yeni çığırlar açacak ve hastalıkların bir çoğunu zararsız hale getirecektir.
N. Nihad OLKEKUL.
Thyroide (boğazın iki tarafındaki guddeler) vücudun diğer iç guddelerini büyültebildiği gibi (dimağın altında bulunan güd deyi) hypophyse’i de büyültebilir. Hypophyse guddesi diğer guddeleri idare etmektedir-
Addison hastalığı, eskiden, öldürücü bir hastalık idi. Fakal
şimdi, deri altına zerkedile
kristalize hormonlar sayesind tamamen iyi olmaktadır.
Su'i istimal dâvası
Ankara Adliyesi Sulh Hâkimi İhsan Sıdal’m tereke parası olan 37.000 lirayı zimmetine geçirdiği. Bakanlık müfettişlerinin yaptığı tahkikat sonunda belli olmuştur. İhsan Sıdal'ın bir kaç ay evvel emekliye ayrılışı yolsuzluk sebebiyle değildir. Yaş haddi dolayısiyle emekliye ayrılmış, ancak devir teslim ederken açık meydana çıkmıştır. Adalet Bakanlığı müfettişlerinin hazırladığı rapor, Hâkimler Kanununa göre en yakın ağır ceza mahkemesi olan Keskin’e gönderilmiştir.
Keskin Ağırceza Mahkemesi son tahkikata lüzum gördüğü takdirde İhsan Sıdal’ın duruşmasına yakında Ankara Ağırceza Mahkemesinde başlanacak-
kendine has bir
Bir annenin dikkatsizliği
Nallıhan'ın Çayırhan bucağına bağlı Çeği köyünde dikkatsizlik yüzünden hâzin hâdise cereyan etmiştir.
Vahide Güler isminde kadın, 9 aylık çocuğunu yanına alarak çeltik tarlasına gitmiştir. Tarla içinden geçen su arkının üzerine ince iple bir salıncak kuran Vahide, biraz sonra ipin koparak çocuğun suya yuvarlandığını dehşetle görmüştür. Çocuk boğulmak suretiyle ölmüş ve savcılık hâdiseye el koymuştur.
Sayla 4
Zafer
28/10/1950
[LÂLIkSUITAK
Başmakaleden devam
C.H.P. nin garip bir tamimi
JBayram şenlikleri bugün
Hükümdar bana çok iltifat ediyor, fakat sevdiğime ihanet edemem
— Bana bunlun anlatamaz mısınız? Bolla size yfcıdınıım oluı'.
— Sizi duba bugün tanıdım. Vûkıa dordinıi dökmek için yanıp tutuşuyorum. Fakat..
— Beni bugün tanıdınız. Haklısınız ama, beni size Safiye Kalfa tanıttırdı. Ona itimadınız varsa..
— Çok iyi kalbli bir kadın o... O da benim için üzülüyor.
— Muhakkak..
— Nasıl söyliyeyiın.. Bir sevdiğim var ki, yıllardır onu kaybettim. Son zamanlarda bir kaç kere gördüm.
— Şimdi nerede?
— Bilmiyorum. Muhakkak ki o da beni aramaktadır.
— Padişah da bunu biliyor
— Hayır.
— Size karşı Hükümdarın muamelesi no merkezde?
— Çok iltifat ediyor. Fakat ben, gönlümdeki adama hıyanet edemem. Bununla beraber Hükümdarın nezaket ve asale-' tine hayranım. Ben ömrümde! onun kadar kibar, dürüst mİ san görmedim. Belki de bcnmıl gönlümden geçenleri tahmu I etmektedir. ■
— Hükümdar halikındaki düşünceleriniz çok doğrudur kızım. Hakikaten asil ve temiz bir insandır. Sevdiğiniz adam
— Lütfediniz.. Hemen.. — Hayır.. Öyle değil, bana
lâbı Halk Partisine rağmen yapılacaktır! Bunu anlamışlar ve onun üzerine kadere rızadan baş ka çare yoktur diyerek millî iradeye boyun eğmeye mecbur olmuşlardır. Feragatli idare bu mudur? Bu ise bunu neden 1916 da yapmadılar?.. Yapamazlardı; çünkü bu ndamların zorla zaptettikleri iktidardan göniil rızasiyle çekilmelerine imkân yoktu. Fakat geçen 4 sene zarfında millî iradenin azametini nihayet idrak edebildiler ve kendilerini bir felâketten korumak için mecburen dürüst davrandılar.
İşte Halk Partisinin demokrasi dâvası içindeki mevkii bu-dur!
Şimdi gdlclim tamimin diğer maddelerine: İddialarına göre iktidardaki asabiyetin sebebi C.H.P. nin kendisini rahatsız
Halk Partisinin yeni iktidarı hiç de rahatsız ettiği poktur; buna emin olsunlar! Demokrat Parti muhalefette iken Halk Partisinin baskısından, zorbalığından, işkencesinden çekinmemiştir; şimdi mi bu cılız heyû-lâ karşısında endişe duyup rahatsız olacaktır?
Fakat Fatma Sultan onun heyecanını farketmişti:
— Sende bir tuhaf hal var Marya.. Bugüne kadar seni hiç böylo görmemiştim.
— Bir şeyim yok Sultanım. Buraya yetişmek için koştum da..
hakikati söyle.. Bu telâşın se-
Marya, bir müddet söylemedi. Esasen heyecanı, da yapma idi. Bilerek Fatma Sultanı şüp heyo düşürüyordu.
(Devam edecek)
hakkında bana hiç mulûnuıt veremez inisiniz?
— Ne söyliycbiliriın.. Safiye Kalfa her şeyi biliyor.
— Bu işin bir hal çaresi var
Kız heyecanla sarsıldı. Güzel yüzünde ümidin verdiği bir ışık parladı.
— Sahih mi? Alluhaşkına doğru söyleyiniz.
— Sizi lüzumsuz bir ümide kaptırmak istemem. Fakat bir hul çaresi bulurum zannediyor
—.^Nnsü Mİuç.bu?
’İ- Söylemektik çekiliyorum’ —- Rica ederim söyleyiniz. Artık sevdiğim adamı bulın.b dun yaşıyamam.
— Size çok acıyorum. Bütün kuvvetimle size yardım etmeğe hazırım. Yalnız..
Marya yine sustu. Kız merak ve heyecandan perişan bir halde idi.
— Size söyleyiniz diyorum. Çekinmeden söyleyiniz.
- Güzel kızım. Hani size şu konsolos meselesinden bahsetmiştim ya.
Kız hayretle bakıyordu.
— İyi ama, bunun konsolos işi ile alâkası ne?
— Bakınız anlatayım. Kaptan Paşa bir Fransız konsolosunu hapsetti. Bu, Osmanlı hükümeti ile Fransız hükümeti arasında bir soğukluk yaratabilir. Fransız Sefiri böyle bir halin vukubulmas.ndan çok müteessir.. Hakikati anlatmak için Sadrazam Paşa Hszretleri ile mülakat talep ettiği halde bu mülakatı bir türlü temin edemiyor.
— Peki,4)en ne yapabilirim?
— Sultanla buluştuğunuz bir sırada bundun bahsedersin
— Evet..
— Sizin bu hizmetinizi Sefire anlatırım. Sefaretin bütün vasıtalarını seferber ettirerek sevdiğiniz udunu buldurmağa çalışırım.
Kız heyecandan ne diyeceğini bilemiyordu. Düşündü, ta-
— Anın şimdiye kadar ben Sultanla böyle şeyler görüşmedim ki..
— Bu mesele, günün siyasetidir. Bahsetmekte mahzur yoktur.
— Yapabilir miyim acaba?
— Tecrübe ediniz. Ben de hemen Sefir Hazretlerine vaziyeti anlatayım..
Kız, minnetle Maryanın ellerine sarıldı.
— Alluhaşkına bana yardım ediniz, diye yalvardı.
Marya, süratle onun yanından ayrıldı. Safiye Kadına da bu vaziyeti anlattı. Ve doğruca, Sadrazam İbrahim Paşanın refikası Fatma Sultanın yanına gitti.
Fatma Sultan da onu bekliyordu.
— Nerede kaldın Marya.. Şu elimdeki dantelâyı bir türlü beceremedim.
Marya, telâş ve heyecan i-çinde görünüyordu.
Vaşingtondan gelen haber
(Baş tarafı 1 nci sayfadc) Esir edilen Çinli bir askeri r.in Koreye salimen çıktığını, I şahsiyetin verdiği malûmata Birleşmiş Milletler karargâhı - ' bakılırsa bu komünist Çin kuv nm emri gereğince harekete gc veti, iaşe ve ulaştırma yolları çerek Taeguya yerleştiklerini, ■ üt' elektrik merkezleri ve diğer kısa bir zaman sonra Kumchon j mühim tesisleri himaye vazi-güneyinde mevzie girecekleri- fesiyle ödevlcndirilmiştir. ni bildirmektedir.
Dün Ankara çevrelerine gelen malûmata göre askeri birli-1 ğimiz mevzie girmiştir.
Diğer taraftan Korede buluşan askpri .-birliğimizin maaşları Birlenmiş .Milletler tarafından "ödenecektir. Buna göre verilecek para Amerikan subay ve eratına verilen para ile eynı olacaktır. Ayrıca subay ve gediklilerin maaşlarını Türkiye-deki aileleri alacaklardu-.
Milli Savunma Bakanlığı Ko reye giden subay ve gedikli çavuşların ailelerine birer e-miıber verilmesi Bakanlar Kuruluna teklif etmiş ve teklif kabul edilmiştir.
General Yusuf Egeli'nin temasları
Bundan bir müddet evvel Birleşmiş Milletler enirine ver; diğimiz tugayımızın ihtiyaçla; rmı tetkik ve temin etmek mak sadiyle General Yusuf Egelinin başkanlığında askerî bir heyet Japonyaya gitmiş ve General Mac Arthurün misafiri olarak bir kaç gün Tokyoda kaldıktan sonra Korede teftişlerde bulun muştu.
Aynı heyet Koredeki teftişlerini bitirdikten sonra Vaşing tona giderek Amerikan askeri makamları ile temasa geçmişti. Amerikalılarla yapılan konuşmalar hakkında General Yusuf Egeli raporunu dün Milli Savunma Bakanlığına göndermiş ve Milli Savunma Bakanlığı da Başbakanlığa vermiştir.
Yusuf Egeli’nin gönderdiği bu raporda Amerika hükümetinin Türkiyeye her nevi silâh yardımında bulunacağı ve bilhassa son zamanlarda inkişaf etmiş bulunan makinalı tabanca ve hafif topların peyderpey gönderileceği bildirilmektedir.
i Henüz resmî malûmat yok ; Woshinolon, 27 (a-o.| (Afp) — j Mançurya hududu yakınında komünist Çin Birliklerinin Kore’ye □irdikleri yolunda verilen jıaber-leı hakkında bugün öğleye ka-dar ne Dışişleri Bakanlığı, ne de Savunma Bakanlığına teyid edici hiçbir resmi malûmat gelmemiş-tir.
Henüz resmî malûmat gelmeımiş olduğundan umumiyetle iyi ha-ı ber alan mahfiller bu haberleri şüphe ile karşılamaktadırlar. Aynı çevreler komünist Çin kıtalarının hududu aşmayacaklarım ve bu suretle herhangi bir vahim hâdisenin bertaraf edileceğine i-nanmakla beraber. Birleşmiş Mil letler kuvvetlerine ihtiyatlı bulun, malan yolunda emir verilmiş ol-augu halde bazı ufak tefek hv dud hâdiselerinin çıkabileceğini de kabul etmektedirler.
Milyonlarca vatandaşın kendi saflarında toplandığı hakkında-ki efsaneye gelince, işte il Genel Meclisleri seçimleri meydandadır. 51 ilde Demokrat Parti seçimleri kazanmış ve ancak 11 ilde Halk Partisi ekseriyeti elde etmiştir. Bu, beş misli bir üstünlüktür. Hem Demokrat Partinin kazandığı yerler, Istan bul gibi, Ankara gibi, İzmir gibi en büyük seçmen topluluklarını içine alan yerlerdir. Bu vaziyette kalkıp bize nasıl hâlâ halkın kendilerine olan güven ve itimadından bahsedebilirler? Halk Partisi milletvekilleri seçimlerinde kazandığı Malatya ilinde dahi 5 ay sonra tepe aşağı gitmiş, 8 ilçede Demokrat Parti ve ancak 2 ilçede Halk Partisi kazanmıştır. Eğer Malatya seçmenleri 14 mayısta bugünkü zihniyetle hareket etselerdi. C. H. P. Genel Başkam İnönü dahi bugün milletvekili değildi. Senelerce Millî Şef dedikleri bu mudur?
(Ba$ tarafı 1 nci sayfada)
Kabul resminin başlamasından evvel koridorlarda Meclis âzalarile vazife gören Protokol memurları ve müstahdemler -den başka kimse bulunmaya -çaktır.
Saat 13 de kabul törenine başlanacaktır.
Kabul resminde, Büyük Millet Meclisi Başkanı sağda, Başbakan solda olmak üzere Cumhurbaşkanının arkasında mevki alacaklardır.
Tören başlayınca toplu ola -rak Bakanlar ve Büyük Millet Meclisi üyeleri Cumhurbaşkanına tebrikâtta bulunacaklardır.
Müteakiben Türkiye Cumhuriyeti kara, deniz ve hava kuvvetleri erkânı merasim salonuna girerek tebrikâtta bulunacaklardır. Bu esnada Ge -nelkurmay Başkanı da Cumhur bfişkanınm arkasında sol ta -rafta yer alacaktır.
Ordu erkânından sonra Yar -gıtay, Danıştay, Sayıştay, Ankara Üniversitesi, Başbakanlık, Devlet Bakanlığı ve Baro Başkanı ile mümessilleri, İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Bayındırlık Bakanlığı, Ekonomi ve Ticaret Bakan lığı, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, Gümrük ve Tekel Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlı -ğl, Çalışma Bakanlığı, İşlet -melef Bakanlığı erkânı ve men sup oldukları Bakanlıklarla birlikte bunlara bağlı müstakil umum müdürlük, müdürlük ve müesseseler, Kimya ve Makine Endüstrisi Kurulu, Ankara vilâyet erkânı ve vilâyet meclisi üyeleri, Ankara belediye erkânı ve belediye meclisi üyeleri, Demokrat Parti Genel Sek reterliği, Cumhuriyet Halk Par tisi Genel Sekreterliği, Millet Partisi Genel Sekreterliği, Demokrat Parti Ankara il yönetim kurulu, Cumhuriyet Halk Partisi Ankara il yönetim kurulu, Millet Partisi Ankara il yönetim kurulu, Türkiye Harp Malûlleri Birliği, Emekli Subay laı- Derneği, Cumhuriyet Merkez Bankası, Ziraat Bankası. T. İş Bankası, Sümerbank, Emlâk Kredi Bankası, Eti Bank, iller Bankası, Osmanlı Bankası, Yapı ve K^edi Bankası, T. Ticaret Bankası, Halk Bankası, Ankara Halk Sandığı, Türkiye Eski Muharipler Banka-
sı, Türkiye Emekli Sandığı, Anadolu Ajansı, Ankara Ticaret ve Sanayi Odası, T. Hava Kurumu, T. Kızılay Kurumu. Çocuk Esirgeme Kurumu, T. Tarih Kurumu, T. Dil Kurumu, Yardımsevenler Cemiyeti, T. Hukuk Kurumu, T. İktisat Cemiyeti, Yüksek Mühendisler Birliği, Etibba Odası, T. Coğ -rafya Kurumu, T. Tiftik Cemiyeti, Ankara Elektrik ve Havagazı T.A.Ş., Umumî Mağazalar T.A.Ş., T. Şeker Fabrikaları A. Ş., Türk Yüksek Mimarlar Birliği, Kadınlar Birliği, Eğitim Derneği, Veremle Savaş Derneği, Emlâk Bank Yapı Limited Şirketi, Türk Talebe Birliği, Ankara Esnaf Dernekleri Birliği tarafından seçilmiş delegeler tebriklerde bulunacaklardır.
Bu törenden sonra Cumhurbaşkanı kıdem sırasiylc yabancı devlet büyük ve orta elçilerini, re’sen veya muvakkaten va zife gören maslahatgüzarları vc bunların refakatinde bulunan müsteşar, kâtip ve ataşeleri kabul buyuracaklardır.
Bu esnada Dışişleri Bakanı da Cumhurbaşkanının arkasında sol tarafta yer alacaktır.
Kordiplomtikten sonra Cumhurbaşkanlığı Genel Kâtipliği, Büyük Millet Meclisi ve protokol memurları arzı tebrikât-tc bulunacaklardır.
Kabul töreninden çıkan ve geçit resmine davetli bulunan zevat ellerindeki davetiyelerde yazılı tribünlerde yer almak üzere hemen geçit resminin ya pılacağı Hipodroma gideceklerdir.
Saat 15 de Şehir Hipodromunda geçit resmine başlanacaktır.
Bakanların bayram nutukları kaldırıldı
Ankara, 27 (T.H.A.) — Cumhuriyet Bayramı dolayısiyle her yıl bakanlar ve umum müdürler radyoda birbiri peşine konuşmalar yaparlar, bu ko -r.uşmalarda bakanlıklarının vc ya umum müdürlüklerinin yap tıkları işleri uzun uzun överek kendilerine de bir iftihar payı çıkarırlardı. Memleket hizme -tinde olan kimselerin zaten yap mağa mecbur bulundukları işlerden dolayı övünmeleri 14 Mayri inkılâbının ruhuna uymadığından dolayı büyüle» bayramımızda bu kötü geleneğe son verilecektir
Ankaramın yeni Emniyet Müdürü
Bir müddetten beri münhal bulunan Ankara Emniyet Müdürlüğüne emekli kurmay albay Şeref Süral tayin edilmiştir. Anka-ranın yeni Emniyet Müdürü dün vazifesine başlamıştır. Kendisiyle görüsen bir arkadaşımıza Emniyet Müdürü Şeref Süral vazifeye yeni başlamış olması do-Icyısiyle yapılacak işler hakkında henüz birşey söylemek imkânına malik olamadığım vc şimdilik arkadaşlarım tanımakta olduğunu, kanun çerçevesi içinde, genel prensiplerden inhirar etme den Ankara viâyetinin emniyetini sağlamağa çalışacağım beyan
YENİ EMNİYET MÜDÜRÜNÜN HAL TERCÜMESİ
1904 de Istanbulda doğan Emniyet Müdürümüz 1924 senesin de Harp Okulundan mezun olmuş, muhtelif kıla hizmetleri yaptıktan sonra Harp Akademisine giderek 1935 de Akademiyi mu-vaffol.iyetle yüzbaşı rütbesinde bitirmiştir.
Çeşitli birliklerde ve kurmay aorvelerinde bulunduktan sonro üç senelik albay iken kendi ar zusiylg askerlikten istifa etmiş-
Emniyet Müdürünü tebrik eder, yeni görevinde başarılar dileriz.
Cumhurbaşkanı
Memurlar ve
siyaset
(Baş tarafı 1 nci sayfad-j) muhalefet gazeteleri tarafından memurların siyasete karıştırılması tarzında tefsir edilerek hü-cumlara uğramış, hattâ cumhuriyet savcılığının harekete geçtiği bildirilmiştir. Bu hususta malûmatına müracaat ettiğimiz yetkili bir zat bize şunları söylemiştir.
«Memurların siyosetle uğraşmalarına müsaade gibi bir vaziyet asla bahis konusu değildir. Nihayet rahatsız olup kongreyi takip edemiyen Boşbokanın em-rile. Özel Kalem Müdürü olan zatın içfimada hazır bulunmasından daha tabiî birşeıy olamaz-Zaten kendisi iddia edildiği gibi kongre riyaset divanında da vazife almış değildir. Bu haberlerin malûm çevreler tarafından kasti mahsusla çıkarıldığı aşikârdır. (T.H-A.)
(Baş tarafı 1 nci sayfada) mimi tebrik ve temennilerini sayın Cumhur Başkanına sunmuş ve patrik seçimi hususunda Bakanlar Kurulu kararnamesi hakkında cemaatin şükranım arzetmiştir.
Ermeni cemaati heyeti bu sabah saat dokuz buçukta Atatürk'ün kabrine bir çelenk koyacaktır.
N. Önen
(Baş tarafı 1 nci sayfada) imzalarla Başbakana çekilen tel graflarda mumaileyhin hareketinde, kararında ve muhalefet gazetelerinde okunan sözlerinde samimî ise milletvekilliğinden de çekilmesi gerektiği ileri sürülmekte ve bu cihetin ken-
Adliyede cinayet
(Baş tarafı 1 nci sayfada) yan etmiştir:
Askeri fabrikalarda hamallık yapan Mustafa Yüksel isminde birisinin 13 yaşındaki oğlu Kemal Yüksel bir müddetten-beri Dışkapıda terzi Muzaffer Nişancının yanında çalışmaktadır.
Son günlerde Kemal babasına ustasını şikâyet etmiş, kendisine tecavüz ettiğini söyle -miştir.
Bunun üzerine çocuğun ba-bnsı Mustafa Yüksel, terzi a-lcyhinde bir dâva açmıştır.
Dün akşam üzeri taraflar adliye koridorunda karşılaşmışlar ve bir an Mustafa Yüksel «Sen hapishaneye değil mezara lâ-y.ksın» diyerek bıçağını çekmiş ve terzi Muzaffer Nişancının karnına saptamıştır. Ağır yara alan Muzaffer hastahane-ye kaldırılmış ve kurtulamıya rak ölmüştür. Katil, hâdise ma halline yetişen polisler tarafından yakalanmış ve ilk sorgusunu müteakip tevkif edilerek cezaevine gönderilmiştir.
disine resmen tebliği de isten-
mektedir. Ergani ve Silvan’dan
Iran Elçiliğinde kabul töreni

Kunuri, (Kore) 27 (a.a.) — (United Press) — Güney Kore Cumhuriyeti ikinci kolordu komutanı general Yu Hae He-ung, komünist Çin dördüncü kolordusuna mensup 40.000 kiplik bir kuvvetin Kore topraklarına girdiğini bildirmiş ve bu .'.eberi Koredeki Amerikan askerî müşavirler heyeti teyit etmiştir.
İkinci Kore kolordu komutanına göre alman harp esirleri, Kore topraklarına giren Çin kuvvetleri nezdinde Rus müşavirlerinin bulunduğunu itiraf .'tmişlerdir.
öte yandan Kore harbinin başlangıcındanberi Kuzey Kore le 30.000 kişilik bir Çin kuwe-ınin bulunduğu, fakat bu kuvvetin hiç bir suretle savaşlara katılmadığı katiyetle tesbit e-dilmiştir.
Asılsız şayialar
(Baş tarafı 1 nci sayfada, için de yeni müfettişin hemen Is-tanbuia gönderildiğini yazmıştı-Bu konuda Ulaştırma Bakanlı ğtnda yaptığımız tetVkatta yetkili bir zat bize a,ağıdaki malûmatı vermiştir
*■— Memleketimizde geliştirilmesi kararlaştırılmış elan sivil hcı vacılık teşkilâtına bu sahada ye-l:smiş elemanlar alınmaktadır. Bu arada sivil havacılık işeriyle ilgilendirilmek üzere Hava Kurmay yarbaylığından müstafi Ne-iat Orkuşda Başmüfettişliğe tâyin edilmiş ve kendi branşında yetişmiş olan bu zat Istanbuldaki Sivil Havacılık Konferansına işti rak ettirilmiştir. Ulus’un bu konudaki yozısı efkârı umumiyeyi bulandırmak maksadiyle yapılmış tamamen uydurma bir havad:stir. BİR YALANLARI DAHA TEKZİB EDl'-İYOR
26 10 1950 tarihli Ulus ve Ak sam Hoberleri gazetelerinde, Çolışma Bakanlığının teşkilâtını gönderdiği bir tamimle, gayri sıhhî iş yerlerinde ve kanunî müddetler dışında işçi çalıştırılmasına karşı, iş yarenlere maddî külfetler yükliyecek işlerde is verenlerin sıkıştınlmamasmı ve isçi sendikalarının oylanmasını emrettiği yolunda ban hoberler ncsredildiği görülmüştür-
Sadece umumî efkârı bulondır-rr.ak maksadiyle uydurulmuş olduğu aşikâr bulunan bu haberin hakikatle hiç bir ilgisi olmadı ğını ve Çalışma Bakanlığının teşkilâtına bu yolda herhangi bir emir veya tâmim göndermediğini açıklamaya Anadolu Ajansı mezun kılınmıştır, (a.a.) ,
İddialarına göre yeni iktidar bir kukla muhalefet kurmak hevesi peşinde imiş! Fakat onlar kanunların teminatı altında murakaba ve mücadelelerine sonuna kadar devam edeceklermiş! İktidarın arzusuna göre ayarlanmış bir muhalefetle demokrasi olmazmış!
Kendilerine tekrar edelim ki. bu memlekette kimse ne kanunları çiğnemek ve ne de şunun bunun arzusuna göre ayarlanmış bir 12 temmuz muhalefeti kurmak peşinde koşamaz! Yalnız şunu bilmelidirler ki, iktidar da muhalefetin arzusuna ile yürütülemez!
Kore meselesinde yaptıkları meydandadır! Askerî bir kararı dahi politikaya âlet etmeğe kalkmışlar, Kore'de eğer bir askerimiz ölürse bunun şehit sayılmıyacağı propagandasını bile yapmışlardır. Umumî efkârı hükümet kanalları aleyhine tahrik ederek \a milli menfaatleri ayaklar altına alarak, suç telâkki edilecek hareketlere başvurmuşlar ve içlerinde, bu tamimi yapan Genel Sekreterleri gibi adli takibata uğrayanlar bile olmuştur.
Kanunları bu derece ayaklar altına alanlar şimdi nasıl kanunsuzluktan ve baskıdan şikâyet edebilirler?
Muhalefeti ezmek isteyen yok tur; fakat muhalefetin kanunsuz hareketleri bozguncu tahrikleri elbette kanun dairesinde tenkil edilecektir. Bu, hukuku devlet nizamının bir icabıdır. Evvelâ kendileri kanun dairesinde ve memleket hayrını daima göz önüne alarak muhalefet yapmasını öğrenmelidirler!
İktidarda dürüst olmıyanla-rın, hiç olmazsa muhalefette dürüst olmalarını istemek hakkımızdır. Eğer hâlâ dürüst olmamakta ısrar ederlerse onları yola getirmek de yeni iktidarın
Mümtaz Faik FENİK
Frak ve simokin
Şapkosiyle birlikte ahven fiyatla satılıktır. Orta boylulara göredir. Tel: 25500 her saatte telefon edilebilir.
5907
Nüfusumuz 21 milyon
(Bas tarafı 1 nci sayfada) birliği zihniyeti ile kaışılayan ve sayım memurlarına gereken bütün kolaylıkları gösteren ve sayjmın beklenen intizam içinde yürütülmesini ve bugünkü mesut neticenin alınmasını sağlayan büyük Türk milletine derin minnet ve şükranlarını sunar.
2 — İstatistik Genel Müdürlüğü, nüfus sayımında vazife alan ve bu vazifeyi büyük dikkat ve feragatle yapan bütün sayım ve denetleme memurlarına, yüksek ve kıy -metli yardımlarını esirgemeyen basın mensuplarına ve istatistik dairesi ile sıkı işbirliği yapan idare üstleriyle il ve ilçeler sayım komitelerine, nüfus teşkilâtına, diğer resmî ve hususi bütün teşkilât ile bunların memur ve mensuplanan teşekkür ve minnetlerini arzeder. 27/10/1950.
Vilâyetlerin nüfusları
22 Ekim 1950 nüfus sayımı neticeleri telgrafla alınan
geçici rakamlardır. İller nüfusu (Şehirler ve köyler bir arada)
Afyon Karahisar 1945 335609 1950 Fark (artış)
368566 32957
Ağrı 133504 155525 22021
Amasya 147870 163492 15622
Ankara 695526 818507 122981
Antalya 278178 306000 X 27822
Aydın 294407 337977 43570
Balıkesir 524748 563086 38338
Bilecik 136053 136844 791
Bingöl 75510 96225 20715
Bitlis 71950 88422 16472
Bolu 276367 302460 26093
Burdur 125792 136359 10567
Bursa 491899 539925 48026
Çanakkale 317254 287808 — 29446
Çankırı 197356 218250 20894
Çoruh 159328 173000 + 13672
Çorum 312723 341831 29108
Denizli 315934 340004 24070
Diyarbakır 249949 294492 44543
Edirne 198271 221125 22854
Elâzığ 198081 212307 14226
Erzincan 171868 197246 25378
Erzurum 395876 459731 63855
Eskişehir 244251 274571 30320
Gaziantep 290058 326000 + 35942
Giresun 283626 299084 15458
Gümüşhane 190130 203474 13344
Hakkâri 35124 44204 9080
Hatay 254141 297257 43116
İsparta 172543 186064 13521
İçel 279484 317380 37896
İstanbul 1078399 1179666 101267
İzmir 673581 767215 93634
Kars 381176 409091 27915
Kastamonu 385410 411568 26158
Kayseri 3370089 404043 33954
KIrklareli 178203 192333 14130
Kırşehir 157565 182129 24564
Kocaeli 416058 474761 58703
Konya 661877 740548 78671
Kütahya 3384625 416000 + 31376
Malatya 428660 481129 52469
Manisa 472789 519016 46227
da bu mealde telgraflar alınmıştır.
ÖLÜM
Iran Şehinşahı Majeste Muham-med Rıza Pehlevi’nin doğum yıldönümü münasebetiyle dün akşam Iran Büyükeliçliğinde bir kabul resmi tertibedilmiştir.
Bu kabul resminde Büyük Millet Meclisi Başkanı Refik Ko-raltan, Dışişleri Bakam Profesör
Prof. Suut Kemâl Yetkin’in ve Yataklı Vagonlar Ankara İşletme Şefi Kadri Kemal Yetkin’in ve kızları Ankara Kurtuluş Ortaokulu Türkçe öğretmenlerinden Sıdıka Arıkan'm ve Zehra Yetkin’in babaları, Adalet Yetkin’in, Nebahat Yetkin’in ve Levazım Binbaşısı Fethi Ankan’ın kainbabala-rı esbak Urfa milletvekili Saffet Yetkin 27 Ekim 1950 günü saat 19.25 de Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi bugün (28/10/1950) ikindi namazını müteakip Hacı Bayram Camiinden kaldırılarak Asrı Mezarlıkta ebedi istirahatına tevdi edilecektir. Merhuma Tandan rahmet, kederli ailesine başsağlığı dileriz.
Fuat Köprülü, Genelkurmay Başkam Orgeneral Nuri Yamut, Dışişleri Bakanlığı umumi kâtibi Büyükelçi Faik Zihni Akdur, Dış-
işleri ve Genelkurmay ileri ge-

kordiplomatik

mensnuplan hazır bulunmuşlardır.
Sarkıntılık yapan iki kişi yakalandı Dün kadın ve kızlara sarkıntılık edenleri takibe memur 2 nci Şube memurları bir genç kıza sarkıntılık eden Fahri ve Ahmet adında iki kişiyi yakalamışlar ve haklarında kanuni takibat yapmak üzpre 2 nci Şubeye celbedil* mişlerdir.
Maraş 261550 288545 26995
Mardin 234457 269080 34623
Muğla 220678 240091 19413
Muş 82699 107309 24610
Niğde 296584 331057 34473
Ordu 333008 372392 39384
Rize 171929 181084 9155
Samsun 407541 475953 68412
Seyhan 418740 509180 90440
'Siirt 133627 155000 4. 21373
Sinop 205276 225874 20598
Sivas 490493 540361 49868
Tekirdağ 202606 222897 20291
Tokat 340749 387456 46707
Trabzon 395384 420170 24786
Tunceli 90446 105663 15217
Urfa 263855 295234 31379
Van 127858 143153 15295
Yozgat 287371 321546 34175
Zonguldak 383481 425868 42387
18.790.174
20.902.628
Toplam
X) İsimleri aşağıda yazılı beş kazamızdan henüz malûmat gelmediğinden bu kazaların 1945 nüfus sayımında tesbit edilen nüfusları 1950 sayımı için de aynen alınmak suretiyle hesap yapılmıştır.
Sayım neticeleri hakkında telgraf malûmatını bu saate kadar alamadığımız kazalar şunlardır:
Antalyadan Manavgat, Çoruhtan Yusufeli, Antepten Oğuzeli. Kütahyadan Altıntaş, Siîrtten Pervari.
Bu beş kazanın 1945 nüfus sayımındaki genel nüfusu 119507 idi.
Büyük şehirlerimizin nüfusu
Verilen malûmata göre, Ankara şehrinin nüfusu 1945 de 226.712 iken 286.592 ye yükselmiştir. İstanbul şehrinin nüfusu 1 milyon 22, tzmirin 230.508 dir. Nüfusu yüz-bini aşan şehirlerimiz İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, ve

28/10/1950
k 'ER
Sayfa ) 5
2070 Metrelik irtifadan geçen yol
ERZURÛMDAN
==KARS’A
l BEYPAZARI j
jYedi gün. yedi gece sü- | «ren düğünler — Varlığı $ i Unutulan Halkevi — Kül | |tür Derneği ve kırılan , * ümitler *
Beypazarı yolu dörttebiri asfalt... Şosesi de asfalt-
tan aklmaz- Ancak yol boyunca cğaçsız kel tepeler. Beypaza-
rı'nc^ giriş ise şahane. Bir virai dönemlinden sonra kadife gibi gözün alabildiğine yeşil bir de-niz-. Beyaz sıvalı evler, martılar
| LİR SEYAHAT ve BİR MÜŞAHEDE |
Gerçekleşen bir hayal: Yol..
Dünyanın en fedakâr teknisyen ve mühendisleri sayesinde yurdun en büyük dâvası hal yoluna girmiştir
E
rzurumdan Korsa,

bir -kısmı dar, bir kısmı da
Qcni$ hat olmak üzere bir demiryolu varsa da bu iki şehri birbirine pek rahotsız bir şekilde bağlar. Bugün bu hattın normal demiryolu haline getirilmesi için çalışılmaktadır. Her iki şehir arasında dekovil 233 kilometre, şose ise 220 kilometredir. Bundan dolayı buradaki otobüs seferleri daha canlıdır
Erzurumdan sonra şose metre yüksekliğinde deve nunu aşarak Pasin ovasına 16. cı kilometreden itibaren lun 70 kilometresi bu içinde devam eder.
2070
yo-
Erzurum llükı'ı met Meydanı
Pasinler uğrak bir yerdir. Yalnız Kars'a giden yol değil, Doğunun ehemmiyetli bir güzergâ hı olan transit şosesi de buradan geçer- Bu sebeple pc/t eskilerden J başlayacak bütün syohalna- ] melerde Pasin adına rastlanır. ]
ziyade etrafdaki güzel yaylalar bura halkım koyunculuğa vq sığırcılığa sevketmiştir- Suların
yakın zamanlara kadar buradan ayrılıyordu, dördüncü Murat bu köprüyü esaslı bir şekilde tamir eitirmişfi. Bir tarafta Köprüköy ' Kervansarayı, diğor tarafta Avnik
Kalesi harabeleri bu yolun işle-
Peşinlerin zemini denizden I 1600 - 1700 metre yüksek olup ' 3000 metreyi geçe+ı dağlarla ' çevrilidir. Burası Araş havzasına düşer, Güneydeki d'ığlah yara-ıck tam ortada ovaya giren Araş nehri bütün suları kendinde top layarak Doğuya doğru akar. Ovada yalnız yer yer söğüt a-ğaçlarına rastlanır, büyük bir kısmı buğday ve arpaı tarlaları . ile örtülüdür; daha ziyade yaz lık buğday ekilmekte mevsim kurak giderse sebzeı bahçelc fiyle beraber tarlalar da sulanır.
donduğu zamanlarda değirmen-
lerin işlememesi dolayısiylo bu rada bir un fabrikası için daimo iş bulunacağı anlaşılıyor. Bu iklimde kış gelmeden buğdayları öğütüp un httline getirmek hakikaten bir meseledir.
diği zamandan ko ma tarihî e-serlerdir. Şimdiki yol, daha aşağıdan ayrılıyor.
Pasin ovasında yol alırken için
Çobandere köprüsü, biri yukarı Pasin, diğeri aşağı olmak ürere ovayı ikiye ayırır-Haşan Kale yukarı Pasinde kalır, aşağı Pasin daha dar, fakat daha sulaktır.. Ovanın Doğu ka-, pisi sayılan Mecingırt kalesi de
odc nüfus sıklığı jm ovası gibidir, metre» kore başına 15 i t Pek eski devirlerden beri lerle meskûn olan bu ovgnır fusu birinci dünya harbinde çok zarar gördü, sonra do bir çok mamur köyleri yakıldı yıkıldı-Burola-ı yeni yeni canlanmakla dır. 38. ci kilometrede ovanın cn büyük merkezi olon Haşan Kaleye varılır.
Erzu-kilo-
Nüfusu allı bini gr(çen Haşan Kale, güzel bir kasaba olup, ayni zamanda kaphcosı ile meşhurdur- Yanı başındaki kayalıklar üzerine kurulmuş eski kalesi her tarahan görülür. Kale llhanlı İm-
paratorluğunun dağıldığı sıralarda, 1334 de buraları elde tutmak isteyejn Tuğanoğlu Haşan bey tarafından yapılmıştır.
Hason Kale, bir durak yeri, ayni zamanda bu civarın hububat ve hayvan pazdrıdır. Ovadan
I
den
bol sular geçen bu verimli
düzlüğe bakarak insanın
ne gü-,
zel toprak, keşke dağlar bu kadar biribirinc yaklcşmasaydı, diyeceği geliyor. Buradan 20 kilometre sonra Arasın ovaya indiği yerde büyük bir taş köprü
ile karşılaşıyoruz- Meşhur Ço-bcındere köprüsü. Bu da Araş
t :erindeki tarihî, ayni
rı'marî değeri yüksek, Türk r sı sağlam köprülerden
dr. 13. cü
zqmanda
asır sonlarında Gazan
Mahmut Han'ın veziri Çoban Sel-duz tarafından yapılmıştır-
Van a ve Tebriz'e gidon yol
buranın merkezi imiş; şimdi bu kısmın merkezi 1000 nüfuslu Ho rasan'dır.
83. cü kilometre. Horasanın hemen yakınmdo transit yolu Kars yolundan ayrılarak Güneydeki dağlara doğru gider Kars yolu da Kuzeye çevrilerek yavaş yavaş Pasin ovasından uzaklaşır-Önce Horum yaylasına yükselir, sonra Zivin vâdisincı iner, daha sonra da dünyanın en güzel manzaralı ormanları orasından geçerek Sarıkamışa varır.
gibi bu yeşil üzerine serpiştiril miş. Geçen yazımda çarşısından bahsetmiştim. Hakikaten tek-rarat değer; şu sokak kavaflar, şu sokak demirciler öbürü bostan cılar, ya şu ara sokak.. Şu cadde.. Hülâsa iş esası üzerine sıralanmış sokaklar-
Belediye sokak ve caddelerin temizliğine itina ediyor. Temenni olunur ki, miktarı çok ve fakat bakımı az olan otellerin de mü-rakabasma başlansın.
Orta) okul muhteşem bir yapı olarak çıkmış. İlk okulda muvakkaten yapılah tedrisat mektebi aslisine naklolunmak üzere Hükümet binası, P.T.T. binası, çeltik fabrikası gibi devlet veı şahıslara ait büyük yapılarla^ memleket imar olunuyor. Eski mezarlığın fidanlanması ve İstanbul caddesine isabet eden kısmın parselasyon yapılmak; ya dev ler, veya şahıslara/ plân dahilinde bina yapmak suretiyle tevzii de memleket hayrına bir iş-diı.
Eski bir görenek hemen hemen bütün binaların bir -kısmı, hiç değilse bir odası natamam. Sebe bini araştırdım «Nazar değmesin diye» dediler. Binaların tamamı ahşop-. Burada yangın çok tehlikeli. Nitekim ğeçmîş zamanlar da bu âfetin harap ettiği mahalleler hâlâ elle tutulur şekilde meydanda- Beypazarı için kuvvetli bir itfaiye şarttır.
Modern tesislerile halkın betineı her mevsim biraz mazhar olan Dutlu kaplıc dan başka Kapullu kaplıc bir çok dertlere devâ olmak gibi hassalanlye görülmeğe, istifadeye ve tavsiyeye değer.
Beypazarında küçük el sanatları do inkişaf etmiştir. Beypazarı dokumacılarının yaptıkları türlü dokumalar Beypazarı ve civarının köylü, iş ve işçi elbisesini karşılıyatcak durumdadır-Ancak bunların en iptidai tesisler olduğunu ve mutlak desteklen mesi vq kalkındırılmasının temini hususu da temenniye şayandır.
Beypazarınm bir de israf kusuru vardır. Düğünleri. Bir hafta müddetle düğün yapılır. Gerek erkek ve gerekse kız evi için bu bir haftalık zamanda her Allahın günü sofra sofra davetlilere yemek vermek, kız veya eykek tarafından evdeki mevcutlardan başkq hısım, akrabaya türlü hediyeler almak gibi yersiz ve fuzu li haller. Zengininin de, fakirinin de yaptığı bu şeke bir son verilmesi de idare âmirlerinden memleket hayrına beklenir.
1939 yılında kurdan ve onu takip eden yıllarda da temsil, müzik, edabiyot gibi türlü kollara ayrılan ve her kolu kendi zuunda büyük gayretler
rağ-daha ıcası da
bir
Safranbolu Öğretmenleri İlk Öğretim Müfettişi ile beraber
Safranboluj’yu1 Tanır mısınız?
Bizans ve Osmanlı devrine ait sanat âbideleri hâlâ bütün hıymetini muhafaza eder
Bir vakitler tarihin eski krallarını ve medeniyetlerini üzerinde taşımış olan Safranbolu; bugün hâlâ eski ve tarihî bir kasaba olarak meydanda, yanı başında da yeni bir medeniyetin yeni bir şehri olan «Karabük' doğmaktadır. Bugün Zonguldak'm altı kazasından biri ve en büyüğü olan Safranbolu Anadolu’nun eski taksimatına göre «Paflakonya» hudutları içinde kalmış, BizanslIlar buraya «Neodor Polis» Tüıklcr de eskiden burada çok «Safran» yetiştirildiği için Safranbplu adını vermişlerdir. Malûm olduğu üzere Safran tababette ilâç olarak kullanılan sarı renkli bir ottur. Eskiden her evde bilhassa düğünlerde pişirilmesi âdet o-lan zerdelere katılırdı. Bu kıymetli nebatın son yirmi yıl i-çinde revaçtan düştüğü vc bugün tamamen ortadan kalktığı görülmektedir. Yetiştirdiği bu nebatin ismini alan Safranbolu ilçesi baştan başa eski eserlerle doludur. Bir çok kale, sur, mâbet harabelerine bugün bile tesadüf edilmektedir. Burada Romalılar ve Bizanstan başka Türklcr tarafından yapılmış cami, han, çeşme, medrese gibi tarihî kıymeti haiz bir çak eserler de vardır. Ezcümle Aktaş (Karabük) bucağına bağlı Mehterler, Üçbaş. ve Davutlar adındaki . köylerde, yekpare taştan yapılmış birer mermer sütun ile gene bu nahiyenin Saitler ve Burunsuz köylerinde Romalılardan kalma arslan, kaplan, yılan, geyik gibi hayvan ve insan heykelleri, Eflâni nahiyesinde de bazı eserler harabeleri bulunmaktadır. Bilhassa bu medeniyetin Paflakonya Hükümetinin merkezi veya mühim şehirlerinden birisi olduğu muhakkaktır.
han, yekpare bir kale şeklinde kırk gözlü - odalı - Cinci Hüseyin Paşa tarafından yaptırılmıştır. Çeşme, su kemerleri, iki büyük kütüphane ile Köprülü Mehmet Paşa, Dağ-delen, Kazdağlıoğlu ve izzet Mehmet Paşa eami ve kütüphaneleri, Alibey ve Akçasu cami ve kütüphaneleri, meşhur olanlarındandır. İzzet Mehmet Paşa Camii içinde ve minberlerin başındaki kilitli dolapta çok kıymetli el yazılı bir Kur'an vardır.
Karayolu ile Anadolu seyahatine çıkanlar yakinen müşahede etmişlerdir: Çok şükür bu memleketin yola kavuşma dâvası artık ele alınmıştır. Genç ve idealist mühendislerimiz tükenmek bilmeyen bir sabır ve gayretle geceli gündüzlü çalışmaktadırlar. Marşal yardımından geleh muazzam makinelere yol boyunca sık sık tesadüf e-dilmektedir. Ankaradan Ço -rum - Amasya vc Çorumdan Yozgat - Kâyseri - Sivas - Erzincan - Erzurum - Tunceli - E-lâzığ - Malatya - Maraş ve Pınar başına kadar devam eden seya hatimde edinmiş olduğum intibalar, yol dâvamızın hayal âleminden hakikat safhasına intikal ettiğini ve kısa bir gelecekte hal şeklini bulacağını bir i-man halinde kafama perçinledi. Yol mühendis ve teknisyenlerimizin çalışmalarını görüp de takdir ve gurur duymamak
Safranboluda Birinci Cihan Harbinden önce yapılmış ve o zamanlar pek çok işe yaranmış olan deri fabrikası bugün muattal bir haldedir. Bugünkü Safranbolu bir çukur içine dilim dilim uzanmış mevkiinin çok biçimsiz bulunması ve yaz sıcağının çok fazla olması yüzünden kasaba halkı sonenin hemen sekiz ayını bu civarda pek mejhur olan bağlarında geçirmektedir.
pahalı yol yapılması hatalıdır. Yolun oturmuş olması elzemdir. Binaenaleyh, bidayette u-cuz yollar yapıp, zamanla bunu takviye ve ıslah ederek, istikbâlde iyi bir yol için lüzumlu olan zemin. Şartlarını temin etmek, daha İktisadî ve rasyonel bir tarzı harekettir. Ucuz yol yapımı ise, makinalı çalışma ile kabildir. Hakikaten de Gray der, Skreyper ve Buldozer gibi adedi 4—5 şi geçmiyen bu makinelerle yüzlerce işçinin aylar ca yapabildikleri işi, çok daha kısa bir zamanda yapmak kabil olmaktadır. Bakını sayesinde İse yolun ömrü artmaktadır.
Seyahatimin büyük bir kısmını çok rahat bir şekilde geçirmiş olduğumu söylersem, ihtimal bazı okuyucularım şaşıra-cakardir. Otomobille 13 gün devam eden bu 3000 kilometrelik yolculuk esnasında bir ka-
Elevatör ve Buldazor makinaları faaliyette
Burada Çandarlar ve Osman-uğulları devirlerinden kalma
tice olarak muvaffakiyeti zonan Halkevi de son yıllarda mevcudiyetini unutturacak kadar hareketsiz kalmıştır.
1948 yılında büyük ümitlerle kurulan (Beypazarı Kültür Derne ği) de maalesef ne halk ve ne de idare amirleri tarafından des-
teklenmemiş, dolayısiylo bir her/es ve gayrotle zaman zaman konferanslar ve temsiller vermek suretiyle memleketin kültür seviyesini arttırmak istidadında olan bu dernek de bu gün Halkevi gibi semeresiz bir duruma düşmek üzeredir
Ka Ge.
Bol ve soğuk sulariyle her cins meyve ve üzümleriyle meşhur olan Safranbolu’yu bugünkü fena yerinden bağlara kaldırmak için bir çok teşebbüsler yapılmış hattâ burada yeni bir ilkokul, halkevi ve kaymakam evi de yapılmış ise de muvaffak olunamamıştır. Kasabayı ya bağlara nakletmek veyahut da 12 kilometre yakınında bulunan ve 15 yılda onbeş bin nüfuslu modern bir kasaba olan Karabük istasyonuna doğru uzatmak lâzımdır. Cumhuriyet Hükümeti bu kasabayı kalkındırmak için Karabük fabrikasından elektrik vermiş, bir orta okul ve bir kız sanat okulu açmış ise de kasaba daha çok imara ve kal-kınmaya muhtaçtır. Karabük fabrikası için yeniden yapılacağını duyduğumuz beş bin evi Karabük - Safranbolu şosesinin iki tarafına dizmek suretiyle yapmak bu kasabaya muhakkak bir inkişaf verecektir. Zaten Safranbolu Karabük'e kendi kendine de taşınmaktadır. Safranbolu 84 kilometrelik bir şose ile Bartın’a bağlıdır. Eskiden bütün ihracat ve ithalâtını Bartın yolu ile yaparken bir kaç yildanberi bu yol ile ilişiğini kesmiş, Karabük tren yolu ile yap -maktadır. Safranbolu keres -yumurta, tiftik, ceviz-av derisi, üzüm ve meyva ihraç eder. Ormanları çok olduğundan Karabük'te bir orman işletmesi bulunmaktadır. Safranbolu cezaevinde mahkumlar tarafından kıymetli nbilya takımları yapılmaktâ-r. ilçenin Ulus adlı bucağı beş yıl önce ilçe olmuş, diğerleri Karabük ve Eflani'dir. 170 köyü ve 95 bin nüfusu vardır. Kasaba 7 bindir. Safranbolu u-zun yıllar ihmal ve lâkaydinin kurbanı olmuştur. Bu kasaba büyük himmet ve hizmetler beklemektedir.
kabil değildir. Bu teknisyenler için, ’evde oturmak vc hatta normal bir aile hayatının nimet terinden istifade etmek yoktur. Bütün zamanları, yüzlerce kilo metrelik yollarda seyahat, tetkik ve çalışma ile geçmektedir. Bir çokları, yol inşaatı sebebile, üç beş çadırdan ibaret şantiyelerde yaşamaktadırlar. Diğer taraftan, yol bakım) ile uğraşanların yolları daimi bir kontrol de bulundurmaları, bir yara -maz çocuk gibi her gün bir tarafında yara ve bere açılan yolların tedavisine koşmaları el -zemdir. Personel adedi az olduğu için her mühendise ortalama 300-400 kilometrelik yol bakımı isabet etmektedir. Merkezde oturanların da çalışmaları sıkı bir kontrol altında tutmak için durmaksızın seyahat etmeleri icap etmektedir.
Bu seyahatin bende husule getirdiği bir diğer intiba da, yol teşkilâtımızın âz vc özlü personel ile azamî randımanı alabilecek tarzda düzenlenmiş olduğudur. Bu derece gayretle ve verimli olarak çalışan pek az müessesemiz bulunduğunu tereddütsüz iddia edebilirim. Bun da bir takım idealist unsurların mesuliyet mevkiine getirilmiş olmasının büyük tesiri olmakla beraber, teşkilâtın mükemmeli yeti de şayanı ehemmiyettir. Bugün Türkiyede ıjevcut bütün yollar 10 bölgeye ayrılmış-, tır. Bölge müdürlükleri de, şube ve kısım şefliklerine bölünmüş ve bütün meşuliyet, bölgelerde' tekasüf ettirilmekle, merkezden masa başmdân idare sis temine büyük mikyasta son verilmiştir.
Yollarımızın süıatld inkişafın da yol yapımında kâbüİ ddilen bir sistemin de büyük rolü olacaktır. Evvelâ şu hakikat kabul edilmiştir: En mükemmel vc pahalı bir yol dahi yaptlmış olsa, üzerine bakım konmadıkça yolun muhafaza ve idamesi mümkün değildir. İlk vehledo
rayolu seyahatinin tevlit edebileceği normal yorgunluktan fazlasını katiyyen hissetmedim. Şüphesiz bu rahatlıkta, otomobilimizin bir tenezzüh arabası oluşunun da tesiri vardı. Lâkin, otomobil ne kadar lüks olursa olsun, bozuk bir yolda seyredin cç sarsılmalar vc otomobil i-çindc sıçramalar mukadderdir. Yol arkadaşlarımızdan The National Geographic Magazine mecmuası başmuharrirlerinden Mr. M. O. Williams’ın temin ettiğine göre, yollarımızdaki sürat bir çok Avrupa yollarındaki sürat mertebesindedir. Bu sözlerimizle memlekette yol dâvasının halledildiğini söylemek istemediğimiz aşikârdır. Bahsettiğimiz yollar büyük şehirleri yekdiğerine bağlayan ana yollardır. Devlet yolları -dır,
Lâkin bahsi geçen yolların büyük bir kısım son yıllarda başarılmış eserlerdendir. Ve teşkilât yol şebekesini genişlet mek ideali peşinde hummalı bir şekilde çalışmaktadır. Bir çok yollarda vc meselâ Erzurum -İskenderun yolu üzerinde Plü-mür ve Erkenek - Gölbaşı projelerinde, sabahtan akşama kadar bir ve akşamdan sabaha kadar bir olmak üzere, iki posta halinde çalışıldığı bizzat müşahede ettik. Bölge müdürlükleri bir yandan yeni yollar yaparken, diğer taraftan da eski ana şoseleri ıslâh etmekle meşguldürler. İhtiyacı karşilamıyah yollar terkedilerek aynı şose üzerinde yeni kestirme güzergâhlarla takviyeler yapılıyor. Meselâ halen, Kayseri - Sivas arasında yapılmakta olan 46 kilometrelik Kayadibi - Ulaş yolu 2 saatli^ bir zaman kazancı temin edecektir. Ve kışın karla kapalı olduğu için istifade edil mesi çok müşkül ve tehlikeli o-lan geçitlerden de kurtulun -muş olacaktır.
, K. Cündü.
Satılık Frak

kumaş ve malze-yeni, 50 beden,
çift yelek. Tel: 14405.
Adres: Ulus Orman Çiftli-
ği Yeni Gün Terzihanemi.
5908
Salondaki Halk, Hâkim Car-ver’in ciddî bakışları altında nefes almaktan korkar gibi kıpırdamadan oturuyordu. Derken o da ayağa kalktı, ipek cübbesinin hışırtısiyle etrafa bir nevi huşu hissi dağıtarak ağır ağır kapıdan çıktı.
Ortalık bir yarım dakika kadar sakin kaldı. Sonra bu tesir kaybolur olmaz finî bir şamatadır koptu. Sanki bir Cumartesi günü öğleden sonra sokakları dolduran gürültücü, yaygaracı bir halk birdenbire bu salona dolmuş gibiydi. Kızıl saçlı kız hayretten büyümüş gözlerle şaşkın şaşkın etrafı seyrediyordu.
Herkes bir ağızdan konuşuyordu. Birisi yirmi dakikaya kalmadan hükmün verileceğini, bir başkası jüri heyetinin iki saatten evvel ortaya çıka-mıyacağını iddia ediyordu.
Tatlı bir genç kız sesi, verilecek hükmün idamdan başka bir şey olaınıyacağını teessüfle anlatıyordu. Herkesin elinde iri kırmızı elmalar belirmişti. Tavana doğru halka halka sigara dumanları yükseli-
Birisi anlatıyordu:
— Duydunuz mu, bir dedi-ko çıkarmışlar; güya Melaııie Cordier dün gece bayılmış ve cinayeti yapanın Adolf Platz olduğunu söylemiş. Halbuki sabahleyin erkenden otelin kapısına koşanlar, kadının bayılmak bir tarafa, bir haftadır otelde dahi bulunmadığını öğrenmişler.
Bir başkası:
— Göreceksiniz, iki saate kalmıyacak, tahliye edilecekler, diyordu.
Mahkeme salonunun kapısını bekliyen nöbetçilerden biri-
— Lütfen sigaralarınızı sön dürün. Burada sigara içmek yasaktır! diye haykırdı.
Evvelâ bir homurdanma duyuldu, sonra da herkes istemi-yerek sigaralarını söndürdü. Salonun kapısındaki saat dördü gösteriyordu.
Muhabir:
— Çukulata yer misin? diye
Kızıl saçlı kız, midesi bulanarak ürperdi.
— îyi ama, a kızım öğle yemeği yemedin, galiba akşama da yiyemiyeceksin. Bu adamların ne vakit meydana çıkacakları da belli değil.
— Acaba ne zaman gelirler? Neden bir türlü karar verip çıkamıyorlar, .Mücrim değil,, demek o kadar güç mü?
— Evet ama, âdet öyle değil. Bütün deliller karşılaştırılıp birer birer tartılacak. Bunların hakkını vermek lâzım.
— Neyi tartıp neyin hakkını verecekler. Phipps denilen adamın dediklerini duymadılar mı? Artık tereddüt edecek bir nokta kalmadı ki.
— Orası öyle. Fakat, acaba Phipps’i bir haftadır ıstırdp çeken bir fedai mi telâkki etmek lâzımdır, yoksa bol rüşvet alan bir yalancı mıdır, diye düşünmeleri lâzım.
— Çekil karşımdan, sana da tahammül edemiyorum!
— Bana tahammül edemiyorsun, lıa! Bana?
— Hayır., canım., öyle değil. O kadar kötü şeyler söylüyorsun ki.
— Her halde senin söylediklerin kadar kötü değil. Ama sen bana tahammül edemiyor- j muşsun, o başka bahis.Phipps’e yalancı diyen ben değilim ki. Doğrusunu istersen, bence gayet hoş ve iyi adam; yüksek sesle şiir okumasına rağmen. Ama, sen bana tahammül edemiyorsun!
Kızıl saçlı kız:
— Ben hiç bir şeye tahammül edemiyorum, Allahaşkına çekil, git! diye haykırdı.
O gittikten sonra kıza bir-j deııbire bir üzüntüdür çöktü.
Arkasından fırlayıp koşmak, geri çağırmak istedi. Yahut da peşine takılıp o nereye gidiyorsa beraberce gitmek, ve bir. daha da ayrılmamak için içinin yandığını hissetti. Bu his içinde uyaıflr uyanmaz hayret ve dehşet içinde nefsini tahlile çalışırken, üç koltuk ileride o-turan ve Loııisville gazetesinin muhabiri olan kızın kendisine lıitabettiğini farketti.
— Her halde mücrim olduklarına hüküm vcrnıiyecekler-diı-, değil mi? diye soruyordu.
— Vallahi jürilerin ne diyecekleri hiç belli olmaz ki. Onlar da herkes gibi alelâde insanlar. Alelâde insanların da ne yapacakları bilinmez. Zaten onun için ne cinuyetleıin sonu geliyor, ne de cinayet dâvalarının.
Öteki kız birdenbire ayağa kalktı, özür diler gibi:
■— Ben biraz dışarı çıkıp hava alacağım. Bu benim ilk takip ettiğim cinayet dâvası da., dedi.
Kızıl saçlı kız ise:
— Benim de son, diye cevap verdi.
r
VEFAT
Merhum Mutasarrıflardan Mustafa Hulûsi Beyin refikaları ve eski İçişleri Bakanlığı Daire ve Arşiv Müdürü em&kli subaylardan İzzet Yalkut, Mediha Yalkut Ankara Avukatlarından Ferruh Ağan ve Semsi Yal-kuf'un anneleri Sabiha Yalkut Hanımefendi bugün âni olarak Hakknı rahmetine kavuşmuştur.
Bugün (28 10 1950) Ha cıbayram camii şerifinde öğle namazım müteakip namazı kılındıktan sonra ebedi islirahalgâhına tevdi edilecektir.5906
)
Ankara'nın Eğlence Merkezi
Gazinosu
NİYAZİ ORSAY Beynelmilel Şöhretli
BRYMANS
REVÜSÜNÜ sunar
Telefon: 15190 — 12603
Not: Çocuklar yalnız pazar
MATİNELERİNDE kabul olunur
Ankara Üniversitesi Veteriner
Fakültesi Dekanlığından
1 — Fakültemize burslu olarak kabul edilen öğrenciler» aday numaraları ve adlan aşağıda yazılıdır.
Aday
No. Adı ve soyadı
Aday
No. Adı ve Soyadı
Kapıdaki nöbetçi görünürde yoktu. Yine etrafta dumanlar yükselmeğe başlamıştı. Herkes sabırsızlık içindeydi.. Jüri heyeti bir türlü meydana çıkamı-yordu. Saat ise beşi bulmuştu.
Yerlerde gazete kâğıtları, telgraf kâğıtları, yırtılmış defter yaprakları sürünüp duruyordu. Herkes sinirli sinirli bir şeyler yırtıp atmıştı. Kâğıtların arasında elma çöpleri, muz kabukları bile görmek kabildi. Herkes bir ağızdan birşeyler mırıldanıyor, durmadan sigara içiyordu. Bazan arada bir ses yükseliyor:
— İki saat oldu, bu adamlar hâlâ görünmediler! Muhakkak idam hükmü verecekler,
diye söyleniyordu.
Şahit bölmesinin sol tarafındaki kapı birdenbire açıldı, ve hâkim Cazver’in siyah cüb-
beli melıip şekli bütün azametiyle belirdi. O anda sigaralar, elmalar, gürültüler, mırıltılar yok oluverdi. Ortalığı ânî bir sessizlik kapladı. Fakat bir dakika sonra, hâkim çekilince sesler ve dumanlar eskisi gibi bir anda meydana çıkıverdiler... Mahkeme salonunun ka-
pısındaki saat altıyı gösteri-
Kızıl saçlı kız elindeki deftere kurşun kalemiyle mânâ-
sız, maksatsız çizgiler çizip duruyordu. Koltukların birçoğu boştu. Acaba bu on iki kişi içeride ne yapıyorlardı? Bu ne
bitmez tükenmez şeydi? Ne u-
zun düşünmek, ne

kere idi. Acaba delillerin han-
gisi ehemmiyetli, hangisi değil diye nasıl ayırabiliyorlardı?
Bir satıcı çocuk elindeki sepet içinde sandviç gezdiriyordu. Bir başkası çiklet satıyordu. Birisi bir akşam gazetesi satmağa uğraşıyordu. Peki ama, bu adam da nereye kaybolmuştu? Hiç mi gelmeğe niyeti yoktu ? Dışarıda kar yağıyordu. Kararmış pencere camlarının arkasında ince ince kar taneleri uçuşuyordu. İçeride salondaki bütün lâmbalar yanmıştı... İyice akşam olmuştu. Bu adam hâlâ nerelerde kalabilirdi?
(Devam edecek)
Teşekkür
Oğlumuzun doğumu sırasında bir temizlik ve intizam nümunesi olan hastahanesin-de gördüğümüz iyi kabulden dolayı Yenişehir Sağlık Yurdu Sahibi Doktor Süreyya Kalabalığa teşekkürlerimizi
Y. Mühendis Hulki Yanat ve Eşi 5903
Asistan alınacak
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanlığından:
1 — Fakültemiz Toprak Enstitüsü için bir asistan alınacaktır.
2 — İsteklilerin askerliğini yapmış olmaları ve Memurin Kanununun 4 üncü maddesinin a, b, e, h, v, z, fıkraları «Ankara Üniversitesi Asistanlığı Yönetmeliği» 4 üncü maddesinin a. b, c, d, e, fıkralarındaki evsaf ve şeraiti haiz bulunmaları ve Dekanlığa hitaben yazacakları dilekçeye işbu maddeler gereğince gerekli belgeleri eklemeleri lâzımdır.
3 — İmtihan: Fransızca, İngilizce ve Almanca yabancı dillerinin birisinden 28/11/1950 Salı günü ve ayrıca «Toprak Bilgisinden» de 29/11/1950 Çarşamba günleri yapılacaktır.
Kiralık ev ve piyano
İller Kooperatifi, 5 nci sok. No. 8 köse başı 4 oda, büyük salon 2 veranda. Müracaat içindekilere- 5910
Ankara İkinci Sulh Hukuk Yargıçlığından: (950 369)
Dâvâlı: Süleyman Erdoğan: Ankara Yenidoğan mahallesinde Rüstem Ağa sokak 65 No- da o*
Saraçoğlu evlerindeki kapıcılıktan ayrılmanız sebebile zimmetinde kalan elbise ve kaput bedelinin Ankara defterdarlığı tarafından aleyhinize açılan 82 lira 10 kuruş alacak dâvası do-layısile ikametgâhınıza gönderilen davetiyelerin bilâ tebliğ iade edilmesi üzerine; Ulus ve Zafer gazetelerile namınıza ilânen tebligat yapılmış bu sefer de duruşmada hazır bulunmadığınız dan gıyap kararının da ilânen yapılmasına karar verilmiştir. Duruşma 5/12 1950 salı saat 9.30 a bırakılmıştır. Bu günde de gelmediğiniz veya bir vekil göndermediğiniz takdirde gıyabınızda hüküm verileceği gıyap kararı yerine kaim olmak üzere ilân olunur- 5901
AnkaraBirinci Sulh Hukuk Yar
gıcığmdan: (950 300)
Hikmet Keremoğlu,- (Yapı ve kredi bankasında memur, Anka rada) olup halen adre-si meçhul.
Toprak Mahsulleri Ofisi Genel ı Müdürlüğü vekili avukat Ihsan
Çandar tarafından aleyhinize acılan tazminat dâvasının yapılan duruşmasında:
Adresinizin meçhul olduğu anlaşıldığından usulün 141 nci mad-
desi gereğince ve 20 gün müd-
detle, ilânen daveliye çıkarılmasına mahkemece karar veril-
miştir. Duruşmanın bırakıldığı 29 11 1950 çarşamba günü saat
9.30 da bizzat mahkemeye gelmediğiniz ve bir vekil de gön dermediğiniz takdirde mahkemeye gıyabınızda bakılacağı ve davtfi.y.e yerine kaim olmak ü-zere ilân olunur. 5902
DEVLET TİYATROSU BÜYÜK TİYATRODA Bu aksam saat 20.30 da II A M I, E T Dram 5 perde
Yazan: W. Shakespeare
Sahneye koyan: Muhsin
Ertuğrul
29 ekim pazar akşamlan saat 20.30 da.
RİGOLETTO Opera 4 perde G. Verdi Müzik idaresi: Adolfo Camozzo Sahneye koyan: Aydın Gün
KÜÇÜK TİYATRO’da
Bu aksam saat 20.30 da ŞAKACI Piyes 3 perde Yazan: Sabahattin K. Aksal Sahneye Koyan: Mahir Canova-
Büyük Tiyatro: Operâ: U-muma, Parter 250, Balkon 200. Memur ve öğrencilere, Parter 150, Balkon 100.
Büyük Tiyatro: Dram: U-muma Parter 200, Balkon 150. Memur ve öğrencilere, Parter 100, Balkon 75.
Küçük Tiyatro: Umuma: Parter 200, Balkon 150. U-cuz Halk Parter 150, Balkon 100. Memur ve öğrenci Parter 100, Balkon 75.
Dikkat: Memur ve öğrenciler her aksam tenzilâttan faydalanırlar.
Satılık otomobiller
1 — Opel Kopitan; tamamen yeni taksimetresile birlikte.
2 — Studebaker - Şampiyon taksimetresile birlikle.
Görmek istiyenler Teknik üniversite karşısı.
OTON AM
Garajı. Telef. 32649 5897
KİRALIK DAİRELER
Çamlı evler kooperatifinden
Üçer odalı, uygun fiyatlı daireler kiralanmaktadır- Bakanlıklara yedi dakika, Atatürk bulvarı Avusturya Sefareti yanı- Telefon: 25557
Pey verilmek suretiyle dairelerinizi ayırtmakta acele ediniz- KİRALAR: 85 den 110 liraya kadardır- Peşinde tenzilât yapılır.
DOKTOR
Esad Eğilmez
Dahiliye Mütehassısı
Muayenehanesini Tarko-han No. 16—17 ye naklet-miştir. Telef: 16989.
Ev Demirtepe Sümer sokak Güneş Apartmanı No. 27/3 Telef: 22989.
Kiralık daire ve dükkânlar
Manisa Belediyesinden
Elektrik vc su işletmesine aylık (600) lira ücretle bir elektrik mühendisi alınacaktır.
Talip olanların Memurin rcğince:
Kanununun 4 üncü maddesi gc-
1 — Ehliyet belgesi,
2 — Hizmet görev belgeleri,
3 — Nüfus hüviyet cüzdanı,
4 — Askerlikle ilişiği olmadığını belirten vesika asıl veya musaddak örnekleri ve üç kıta fotoğrafla birlikte / /1950 tarihine kadar belediye başkanlığına müracaatları ilân olunur.
(8093)—(2353)
Ankara Telefon Müdürlüğünden1’
1 — Ankara Telefon Müdürlüğü binasının aydınlatma neon tesisatının müteahhit tarafından noksan bırakılan kısımlarının ikmal ettirilmesi işi açık eksiltmeye konmuştur.
2 — Tahmin edilen bedel (2614) lira 50 kuruştur.
3 — Bu işe ait keşif özeti Ankara Telefon Müdürlüğünde görülebilir.
4 — Eksiltme 15/11/1950 Çarşamba günü saat 15 de yapılacaktır.
5 — Geçici teminat 196 liradır.
G — Eksiltmeye gireceklerin geçici teminat makbuzları ile diğer kanunî vesikalarını eksiltme günü olan 15/11/1950 Çarşamba günü saat 15 e kadar Ankara Telefon Müdürlüğüne vermeleri ve eksiltme saatinde hazır bulunmaları ilân olunur.
(8096)—(2355)
Stajyer bayan memur alınacak
Saraçoğlu Mahallesinde Çankaya Kaymakamlığı asfaltı üzerinde Fevzi Çakmak sokağında konforlu ve kaloriferli dükkân ve daireler kiralıktır. Te: 14192 ye müracaat. 5899
Kiralık 3 daire
Bahçelievler 1$ Bcnkdtı mahallesi 31 inci sokak köse ba$mda: Biri 6 oda bir hol ikisi dörder oda birer hol, su, elektrik, havagazı mev-
-Görmek için bekçiye mü-
Telefon No-: 32683 5846
D.P. Hıdırlık Ocağı Başkanlı-
D-P. Hıdırlık ocağının kongresi 28 10 1950 cumartesi saat 20
de Altındağ Hıdırlık Tepe Birlik
kıraatanesinde
yapılacağından
milletvekilleri, il genel meclis ü-
yeleri ve belediye üyeleriyle par tili arkadaşların teşrifleri rica o-lunur.
SATILIK OTOMOBİL
Citroen markalı iyi vaziyetle. İsviçre Sefaretine müracaat.
5896
Ankara Telefon Müdürlüğünden:
1 — Ankara Telefon Müdürlüğünün işletme servisine telefoncu yetiştirilmek ve telefonculuk yapabilecek duruma geldikleri zaman telefoncu kadrolarına geçirilmek suretile ücretleri arttırılmak üzere (95) lira ücretle ve yapılacak deneme v(" ve müsabakada kazanan bayanlardan (20) stajyer alınacaktır.
2 — Müsabakaya gireceklerin;
A) 788 sayılı Memurin Kanununun 4 üncü maddesindeki vasıf ve şartlan haİ2.
B) En az orta okul mezunu,
C) 17 yaşını bitirmiş, en çok (25) yaşını geçmemiş olmaları
Ç) 18 yaşını tamamlamamış olanların müsabaka ve hizmete girmeleri için velilerinden alacakları muvafakat senetlerin’ dilekçelerine bağlamaları.
D) Bilfiil işletme servisinde çalışmağa, gündüz ve gece nöbetlerine girmeğe rızaları bulunduğunu verecekleri dilekçelerde tasrih etmeleri.
E) Sağlık durumlarının işletme servisinde çalışmağa, gün düz ve gece nöbetlerine girmeğe müsait olduğunun idarece sağlık kuruluna yaptırılacak muayene sonunda tahakkuk etmes: lâzımdır.
3 — Müsabakaya girmek üzere müracaatta bulunacaklar telefonculuğa elverişli olup olmadıklarının anlaşılması için evvel emirde Ankara Telefon Müdürlüğünce bir denemeye tabi 'utulacak ve deneme sonunda muvafık görülenler müsabakaya iştirak ettirileceklerdir.
4 — Müsabaka 20/11/1950 Pazartesi günü saat 14 de Ankara Telefon Müdürlüğü binasında yapılacaktır.
5 — Deneme sonunda müsabakaya girmeye hak kazanan •ar’n müsabaka saatinden on beş dakika evvel müsabaka yerinde lıaz’v bulunmaları lâzımdır.
6 — İsteklilerin nihayet 16/11/1-950 Perşembe günü saat
17 ye kadar Ankara Telefon Müdürlüğüne baş vurmaları ilân olunu-, (8097)—(2356)
Amasya V. hastanesi Baştabipliğinden

Muhammen bedeli Lira
% 7.5 teminatı
Lira
Ameliyat masası 9000 675
Ameliyat lâmbası 2000 150
15 gün müddetle 23/10/1950 tarihinde ilân edilen yukarda yazılı malzemeye kanunî müsbit evrakı haiz talip zuhur etmediğinden 10 gün müddetle uzatılmıştır. Şartname Ankara ve İstanbul Sağlık Müdürlüğünde görülebilir. Taliplerin 3/11/1950 günü hastahanemiz baş hekimliğine müracaatları ilân olunur.
(8094)—(2354)
Ankara Memurlar Kooperatif
şirketinden
1 — Kooperatifimizden kömür almak üzere Eylül 1950 sonuna kadar müracaat eylemiş olup da ordinolarını 5/11/1950 gününe kadar almayanların fişleri iptal edileceğinden bu tari-
kadar muhasebemize müracaatları.
2 — Kömür için müracaat edip de bir ay zarfında ordino-iı-r nı almayanların gene bir ayın hitamında fişleri iptal edileceği ilân olunur. (2859)
Tarım Bakanlığından
Bir dilekçe ile (Ticaret Ofisi Umum Müdürlüğünde Naci Uzman namiyle) Bakanlığımıza müracaat eden şahıs gösterilen
adreste
bulunamadığından
şahsan başvurması ilân olunur. (8108)—(2357)
287
289
16
90
293
34
61
118
375 571 419
85
333
410
184
96
229
411
427
5
552
51
201
117
104
35.
568
321
157
449
341
506
372
172
433
470
347
103
141
294
162
368
9
25
310
86
504
251
121 . 573
309
A — Bu öğrenciler Fakülteden yüklenme senetlerini yaptırmak ve den memur olmağa mani bir hastalığı olmadığına tin kerhangi bir bölgesinde hizmete kabiliyetli bulunduğuna dair rapor almak mecburiyetindedirler. Bu kâğıtları tamamlı-yarak 10 Kasım 1950 akşamına kadar Fakülteye müracaat et-miyenlerin yerine yedek öğrenciler sırasiyle alınacaktır.
B — Burslar Aralık 1950 ayından itibaren verilmeye başlanacaktır.
C — Fakülteye yüklenme senedi ve sağlık raporu teslim etmiyenlere bu belgeleri Dekanlık bürosuna tevdi edinceye kadar burs verilmiyecektir.
2 — Burslu yedek olarak seçilmiş olanların aday numara-lariyle adları aşağıya çıkarılmıştır.
Aday No. Adı ve Soyadı
Ali Kemal Çağlayan H. Yılmaz Günal Yasin Bozkurt Sabit Güleryüz Turgut Akarsu Abdülkerim Yılmaz Kâmil Okyayus Bedri Nazlı Mithat Canıgür Ali İhsan Ünal Ayhan Kamel Enis Alpaslan Mehmet Koyuncu Mehmet Gözcü Hikmet Küpçü İzzet Zincir Turgut Acay Fahri Yücel Hikmet Yavuz Mahir Ekici Semai Çelebi Mevlût Atalay N. Kemal Eren M. Orhan Karataylı Ahmet înanoğlu Şükrü Kuruca Muzaffer Çetinkaya Seyfettin Başçıllar Bekir Sıtkı Şaylı M. Cevdet Çağlar Nevzat Erdoğan Hayranı Gürün Faik Akyıl Necdet Sönmez Gültekin öncel Doğan Tuğrul Recep Tekmen İbrahim Karaer Hüseyin Sarıhanlıoğlu Kemal Aytaç Sabahattin Seçkin Taip Gökmen Tarık Başbudak Mustafa Tosun Necati ölez İsmail Patkavak Ömer Durak Sabit Arlı Mustafa Tırnaksız
Mazlûrr. Akpınar İhsan Erçelik Tali Dinçel Kâzım Keven Ahmet Hamdi Özer Hâmit Işıklar Hüseyin Saim Kendir Cemal Nadi Aytuğ Mustafa Yörükoğlu Orhan Tuncel Kadir Altmsaat Hüseyin Akbulut ITulûsi Ada İlhan Oğuz Kaşkaloğlu M. Sermet Ünsal Cumali Cenataroğlu H. Rahmi Tufan Gevat Doğanalp Orhan Aytekin Hacı Sırkıntı Derviş Yalım Turan Karabulut Ekrem Cengiz Huşen Uzgör Turgut Altıntaş Mustafa Ertürk Mehmet özçelik Muhittin Kirişcioğlu Cahit Yalçın Davut Kemal-Sun Yavuz Yolcu Selâhattin Tekin Hüseyin Soylu Cevdet Karataş M. Sezai Karakoç Rüştü Çetintürk Nadir Arıtan Nadir Akbulut
Müfit Yanmaz Hüseyin Baş Veli Seyisoğlu Burhan Yalçın Ali Güven Erdal Demirtürk Muammer Birol Necati Aksu Oktay Ergökçen Mehmet Metin Sağnak Halil Ayon Niyazi Ardalı Ahmet Günay alınacak örneklere göre tam teşkilâtlı bir hastaneye memleke-
Aday
No. Adı ve Soyadı
464 Toraman Yıldız 455 Mustafa Çakmak
122 Ali Avşar 508 Naci Erdoğan Artık
215 Rafet Berber 578 Mustafa Beyaz
53 Ömer Acar 461 İhsan Karagülle
149 Kâzım Yavuz 29 İhsan Giray
23 Mehmet Durukan 48 Mehmet Demirer
271 Şerafettin Yavuz 88 Macit Tansal
301 Gültekin Akkaş 510 Cengiz Aren
412 M. Ali Erdem 268 Rafet Erdem
14 Nurettin Fındık 45$ Mehmet Çiriş
235 Cengiz Çoğulu 527 Haşan Ergül
409 M. Emin Dirlik 273 M. NNuri Erol
296 O. Feridun Akalın 333 S. Mahir Gülbey
166 Osman Köse 413 Mehmet Koyuncu
311 Selim Yardımcı 582 Sami Tekin
374 Ali Alanbay 200 Erol Bingöl
177 Emin Sümer 153 Turhan Alpaydın
447 Haşan Keler 283 Ergün Korkut
39 Fahri Sayın 324 Ş. Nezih Ersöz
192 İbrahim Varol 570 Nihat Güner
361 Sedat Barlas 392 Galip Ulusoy
421 Orhan Tuğrul 115 Muzaffer Onursal
223 Aydoğan öztürk 130 Yalçın Kaya Aydos
400 Orhan Pilli 362 Mesut Yuvgun
345 M. İrfan Selçuk 479 Ahmet Tamel
512 Mehmet Tanıl 395 Kahraman Demir
236 Muammer Küçükkaya 437 Hüseyin Gökalp
501 Bünyamin Gerger 438 Üzeyir Dinçoğlu
220 Tevfik Olgun 360 Hulki Tokatlioğlu
391 Erdoğan Gözen 76 Adil Yalım
3 — Burssuz olarak seçilen öğrencilerin aday numaralariy-
le adları aşağıda yazılıdır.
Aday
No. Adı ve Soyadı
No. Adı ve Soyadı
434 Cafer Tayyar Tayar 522 Ahmet Mahir Emrem
550 Ergun Ertüğ 472 H. Fazıl Güzeloğlu
443 Çetin Yurdakul 136 Suphi Akeloğlu
439 İlter Emil 581 Fahrettin ölmez
445 Mustafa Akın 269 Nevzat Evrim
580 özcan Ertan 556 Haşan Batıray
505 İlhan Alpsor 557 Remzi Büyükcan
403 Oral Barkay 155 Şahin JCök
499 Cihan Özkan 277 Bülent Timlioğlu
Burssuz olarak kabul edilen Öğrenciler 10 Kasım 1950 tar
hine kadar Ankara Üniversitesi Saymanlığına müracaat ederek harçlarını yatırıp aslî öğrenci kayıtlarını yaptırmadıkları takdirde yerlerine yedekler sırasiyle alınacaktır.
4 — Burssuz, yedek olarak aynlanların aday numaraları
ve adları aşağıda yazılıdır.
Aday
No. Adı ve Soyadı
261 İbrahim Nejat Arslan
288 Mehmet Fuat Yağmurca
485 Nurinnisa Dişlioğlu
185 Ahmet Akın
388 Bedi Kansuk
Aday
No. Adı vc Soyadı
174 Kaya Olcay
327 Turan Eray
544 Ayhan Özkan
478 Necdet Yalım
138 Süleyman Dilman
(5043)—2344
ZAFER
Sayfa : 7
f 28/10/1950
BÜYÜK Mağazada
Taksitle Satış Başladı
Memur ve Subaylara Kolaylık
Adres: Anafartalar Adliye Sarayı- yeni mağazalar karsuı No.
BÜYÜK Mağazanın
ZENGİN Kadın, Erkek. Çocuk. Bebe Tekmil GıYİM EŞYA Çeşitlerini 1300 — Tel: 15149 — Hikmet Ünal ve Ortağı Kollektif Şirketi ) Mutlaka görünüz
i BÜYÜK Mağazanın
( İthal Ettiği Avrupa Kumaş l
»vc yerli kostümlükleri müşterilerini memnun edecek vasıftadır^
Ankara Şubesi
müşterileri!
5
BÜYÜK Mağazanın
Hususî surette getirttiği Paris diplomalı terzi Niko NİKOLAİDİS
Garantili
Sipariş, her türlü giyim ihtiyacınızı karşılamak üzero emrinizdedir. Reklâm değil hakikattir.
r
DÖKTOR
ALMANYA n'ın
Dünyaca tanınmış
BLAUPUNKT
müessesesi
Merkez ve Şubelerinde Telefon: 13241 (5858)
Muammer Bayülker Dahiliye Mütehassısı Hastalarım her (jön saat 15 ten 19 o kadar Anafar-talc;/ Cad. Köklü han kal 2 No. 8 de kabul eder.
Ev- Dört yol aile bahçaSi karsısı kestane Sok- No. 32 Tel: 13335 5883
Devren Satılık Atölye
Torna, kaynak ve pres isleri yapan atölye yolculuk dolaytsi-le ucuz fiyatla acele satılıktır.
Ismetpaja Hilâl sokak No. 31 Töl: 15220. 5861
10,5 liraya Halis ve taze Brezilya Kahvesi İbrahim Melek
MARKA
Pilli, elektrikli salon radyoları ile uzun, orta ve iki kısa dalgalı OTOMOBİL RADYO-LARI
OTOMATİK
PİKAP ve
Her çeşit elektrik, radyo, telefon malzemesi.
GUGUKLU
SAATLERİNİ (Kıymetli bir hediye runlara intikal eden aile hatırası olmak üzere).
Kiralık Daire
Maltepe. Kapalı durak, Akın-ılar sokak No. 17- Oç oda, bir hol, havapazı, su, elektrik.
Aym adres üst kata müracaat. Tel- 24666 5894
Dr. Bahaettin Kökdemir
«i:
RETIŞ
Müessesesinde
UYGUN FIAT VE ŞARTLARLA BULABİLİRSİNİZ. Anafartalar cad. Vakıf İş Hanı No. 110
Tel; 16121 (5511)
-----------------------------------------il
Cumhurbaşkanlığı Filarmoni
Orkestrası şefliğinden
P. K. 334
Birinci Sınıf Dahiliye Mütehassısı
Seyahatten dönmüştür. Günün her saatinde hasta kabul eder, Anafartalar Cad. No: 202 Köklü Apr Kat: 3 Tel: 14544 veya 31208 den sorulabilir. 5895
I 1 — Büro, depo ve tamirhaneler ihtiyacı için imtihanla er | aşağı lise ve üniversite mezunlarından 3 stajyer sekreter alı , nacaktır. Bunların İngilizce de bilmeleri şarttır.
1 — Orkestramız ihtiyacı için (75) adet maroken sandalya ( yaptırılacaktır. Muhammen bedeli (4500) lira olup ilk teminatı | 336 liradır.
2 — Sandalyelerin ihalesi 3/XI/1950 cuma günü saat 15
de Ankara okullar saymanlığı satın alma komisyonunda yapı- i lacaktır. _____
3 — İsteklilerin aynı gün ve saatte ilk teminat makbuzla- (belgeleri ... ---------------------
rı ve ticaret odası vesikalariyle birlikte komisyonda hazır bu- j lığına 15/Kasım/1950 tarihine kadar müracaat edeceklerdir, unmalan. i ..................."" ’• *’ ”
Şartnamesi Cumhurbaşkanlığı Flârmonik Orkestrası şef-1 liginde görülebilir. (7630) — 2295 j
. 2 — İmtihanları kazananlar 950 malî yılı sonuna kadaı
; denemeye tâbi tutulacaklardır. Bu müddet içinde geçici olarak I kendilerine (400) lira aylık ücret verilecektir.
3 — İmtihana girebilmek için:
Askerliğini yapmış 28 yaşını geçmemiş olanlar aşağıdak ve dilekçeleri ile Ankara Gn Kur. Ordonat D. Bşk
P
Lüks Pastahane
Saygıdeğer müşterilerinin göstermiş olduğu yüksek teveccüh ve alâka sayesinde kısa bir zamanda nefis ma-mûlâiiyle kendisini tanıtan Lüks Pastahanesi bizzat imalâthanesinde imal ettiği
HER GÜN TAZE
kestane şekeri (maron glase) furi glase, Monbilan ve çeşitli nefis taze pastalar, Torialar, Alafranga revani. Tel kadayıfı, çeşitli reçeller, çikolata fondanlar madlen likör-lü biiiar çikolataları en müşkülpesent müşterilerini MEMNUN EDECEK NEFASETTE olduğunu arzeder.
Not: Düğün, Nişan, Nikâh, her türlü ziyafetler ve arzuya göre servis kabul edilir. Nişan, Nikâh kutuları itina ile yapılır.
Yenişehir Meşrutiyet caddesi Konur sokak özsoy Ap. altında 29-8. Tel: 21785. 5886

’ --ı-n.-ı
ILAn
Kartal Atabay Köyü Kooperatifi Ortaklarına 28/10/1950 Cumartesi günü saat 15 de Ankara'da Hal-kevinde ortaklarla yapacağım görüşmeye teşrifinizi rica ederim.
Yönetim Kurulu Başkanı Doktor A. Vasfı Atabay
Watherproof
Bay ve Bayan trençkotları en ucuz fiyatlarla
ORTAÇ
bulabilirsiniz.
35 liradan 100 liraya kadar
Telefon- ııısn
iAnkara Telefon Müdürlüğünden:
1 — Müdürlük binasında, Yenişehir ve Bahçcliev-Ierdeki telefon santrallarınm muşamba döşettirilmesi işi açık eksiltmeye konmuştur.
2 — Tahmin edilen bedel 5818 lira 16 kuruştur.
3 — Bu işe ait şartname ve keşif özeti Ankara Telefon Müdürlüğünde görülebilir.
4 — Eksiltme 7/11/1950 salı günü saat 15.00 de yapılacaktır.
5 — Geçici teminat 436 lira 35 kuruştur. .
G — Eksiltmeye gireceklerin geçici teminat makbuzları ile diğer kanunî vesikalarını eksiltme günü olan 7/11/1950 salı günü saat 15 e kadar Ankara Telefon Mü-
dürlüğüne vermeleri ve eksiltme
maları ilân olunur.
saatinde hazır bulun
(7937) 2318

Pamuk ipliği ihtiyacı olan imalâthanelerin nazarı dikkatine
Sümerbank Alım ve
Satım Müessesesi Müdürlüğünden:
Gerek kalitesi gerek fiyatı bakımından emsali ithal iplikleri ne faikiyeti bütün trikotaj fabrikatörleri tarafından kabul edil miş bulunan Sümerbank Bakırköy fabrikası trikotaj iplikleri serbest olarak satışa çıkarılmış bulunmaktadır.
Evvelce sıraya girmiş olan istekliler hemen
Müessesemize
müracaat etmedikleri takdirde siparişleri iptal edilecektir. 8 ilâ
30 numara arasında dokuma torsiyonu için de Müesseserrrizce
sipariş kabul edilmektedir.
Diğer fabrikalarımız pamuk iplikleri için sipariş veren müfterilerimizin de ipliklerini bir an evvel çekmeleri rica olunur. (8039)—2346
Dilekçelerine bağlanacak olan belgeleri:
a) Nüfus hüviyet cüzdanı tasdikli sureti,
b) Emniyet Md. den doğruluk kâğıdı (Bu kâğıtta ecneb kadınla evli olup olmadığı belirtilecektir.)
c) Okul şehadetname9İ.
d) Sağlık kâğıdı.
e) Denemede muvaffak olmazsa geçici vazifesinden çıka rıldığı zaman hiç bir hak iddia etmiyeceğine dair ve keza mu vaffak olduğu takdirde 4. maddede yazıldığı gibi tahsil vc ]i vakatine göre barem derecesine geçirildiğinde daha az par: alacağından dolayı bir gîına hak iddia etmiyeceğine dair Noterden tasdikli senet.
f) Evvelce çalıştığı yerlerden iş ve durumuna dair bonser
3 — İmtihan Ankara’da Ordonat okulunda yapılacaktır İmtihan 20 Kasım 1950 pazartesi günü saat 9.30 dadır.
4 — İmtihan ve denemede muvaffak olanlar 951 yılı kad rosuna Sekreter ünvaniyle alınacaktır. Tahsil derecesine gö re lise mezununa (20) üniversite mezununa (30) lira aslî maa~ verilecektir. Bu suretle kendilerine verilecek maaş tutarı evvelce bir tekaüt hakkı tanınmıyarak geçici olarak kendileri-ne verilmiş olan ücretten az olacaktır. Bundan dolayı 2 mad dede yazıldığı gibi bir hak iddia etmiyeceklerine dair bir no ter senedi vereceklerdir.
5 — Askeri sekreter sınıfına geçirilenlerin 5 sene müddetle mecburî hizmetleri olacaktır. Bu müddetten evvel ayrı-lanlar almış oldukları maaşları tazmin edeceklerine dair kefil-li bir noter senedi vereceklerdir.
6 — Askerî sekreter sınıfına ayrılanların maaşları (70) lira aslî maaşa kadar yükseltilir. Ve askerî kıyafet kararnamesiyle tensip olunacak askerî kisveyi giyerler.
Not: İmtihan merkezine ve atandıkları yerlere kadar yollukları kendilerine ait olacaktır.
Noter senedi sureti Ordu Donatım Okulu Komutanlığın dan alınacaktır. (7999) — 2327
Mantoluk
ve yiinlii roplann en güzel çeşitleri
Sizin için getiriyor ihtiyacınızı almazdan
ORTAÇ
• ORTAÇ, a uğrayınız
r
MÜJDE ; ’
Boğaziçi Bozası Çıktı
Hususî şişelerle, gündüz ve gece Yenişehir mıntakasında-ki evlere gönderilir.
Merkez: Atatürk bulvarı No. 90. Tel: 24355
Şube: Meşrutiyet cad. No. 63
Bahçclicvler satış yeri; Günaydın şarküteri mağazası
Petrol ofisinden
Ofisimiz ihtiyacı için bir miktar elektrik ve elle ve ayrıca yalnız elle işler benzin satış pompası alınacaktır.
Standard tipe bağlanmamış olan bu malzeme için alâkalı ların tekliflerini pompaların kataloglariyle birlikte en geç 6/11/ 1950 Pazartesi günü akşamına kadar yazılı olarak Ankarad. (Jmum Müdürlüğümüze yapmaları ilân olunur. (70751(2340)
ITürkiye Eski Muharipler Bankasından: Bankamız yeni Lokalinde 28.10.1950 Cumartesi günü ■ saat 11 de her türlü Banka muamelelerine açılacaktır. Bu ; törene bütün ortaklarımızı ve muhterem halkımızı davet i * ederiz.
TÜRKİYE ESKİ MUHARİPLER BANKASI ; $ (2852) İDARE MECLİSİ
Nizip belediye başkanlığından
Nizip Belediye elektrik işletmesi tamamen şahsî teşebbüse devir edilecektir. İsteklilerin 18 Kasım 1950 tarihine kadar teklifte bulunmaları. (7981) 2329
Devlet Orman İşletmesi Balıkesir Müdürlüğünden:
1 — İşletmemiz Çatal bölgesinin Elmagediği istif yerinde ve şartnamede müfredatı yazılı on bir partide mevcut vc sağlam evsaflı 568 adede denk 281.086 M3. kayın tomruğu 20/10/ 1950 den itibaren 15 gün müddetle ve her parti ayrı ayrı ihale edilmek üzere açık arttırma suretile satışa çıkarılmıştır.
2 — İhale 6/11/1950 Pazartesi günü saat 15 de İşletmemiz de toplanacak komisyonca yapılacaktır.
3 — Kayın tomrukların beher metreküpünün muhammen bedeli 27.50 lira olup % 7.5 hesabile geçici teminat alınır. Satır bedeli banka teminat mektubu verildiği takdirde 6 ay vade ile tahsil edilecektir.
4 — Bu işe ait şartname Ankara Orman Genel Müdürlüğünde, İstanbul, İzmir, Bandırma, Mustafakemalpaşa, Bursa Ankara merkez müdürlüklerinde ve Çatal orman bölge şefliğin de görülebilir.
5 — İsteklilerin belli gün ve saatte evrakı müsbite ve ilk teminatlarile komisyonumuza müracaatları. (8013)(2342)
Borsalino
Şapka çeşitleri ve en zengin renkleri İle
ORTAÇ
36 liraya satışa
arzedilmlştlr
Sinema dünyasının en parlak yıldızı
JANNİFEK JONES
VAN HEFLİN - LOUİS JOURDAN - JAMES
950—951 sinema mevsiminin İLK BUYUK SÜPER FİLMİ Meşhur Fransız Edibi GUSTAVE FLAUBERT'in ölmez eseri
MADAME BOVARY
MASON gibi artistlerin yüksek kabiliyetleriyle canlanmıştır.
Bu müstesna eser
29 Ekim Pazar akşamı 21,15 de
Büyük Gala Gecesi olarak başlıyor
Bu filmin Türkçe kopyası CEBECİ SİNEMASI’nda gösterilecektir. î
Not: FAZLA İZDİHAMA MEYDAN VERMEMEK ÜZERE NUMARALI YERLER ŞİMDİDEN SATILMAKTADIR.
Tel Gişe: 15031 — Müd. 24075
T. C. Ziraat Bankasından
[ Vadesiz Tasarruf Hesaplarının 28 Ekim 1950 ikramiye çe-( ’ kilişi bugün saat 10 da Bankamızda Noter huzuriyle yapıla-» • çaktır. (
► Arzu eden hesap sahiplerinin teşrifleri rica olunur. ]
| (8109)—(2358) (
I NİL BAR
■ Yaz sezonu münasebetile İstanbulda bulunan kıymetli
I sanatkâr
NECİP AŞKIN
ve orkestrası arkadaşlariyle 1/11/1950 gününden itibaren her akşam barımızda
Tel: 15050.______ __________ (5905)
t Trençkot - Pardesü - Manto ve Tuhafiye | $ Aradığınız evsaf ve fiyatta ancak
ELBİSE ve TUHAFİYE EVİNDE 1 • |
BULABİLİRSİNİZ İlla IIII (
( Mağazamıza bir ziyaret, menfaatiniz icabıdır. *
i ADRES: Anafartalar, Alsancak sokak No. 27 Telefon: J ♦ 16475, 1 inci Noter karşısı (Belediye evlenme salonu ya- S 5 nında). (2861) $
)**t.^*V»*A***t.V*l*****V*SW*W***^V**%*V*^»*V*^-) •»)*** (!*****
Gor Gazinosunda
29 Ekim 1950 akşamı CUMHURİYET BAYRAMI şerefine
Büyük gala suvaresi
7 Brymans revüsü şitirakile
HUSUSİ YEMEK
Tel: 15190, 12603 masalar kaydına başlanmıştır.
Robdeşambr
Robdeşambr, Gömlek. Kravat. Eşarp çeşitleri sizleri memnun edecek bol çeşitler ve yeni fiyatlarla
ORTAÇ
Sîzleri bekliyor. I
Anafartalar Caddesi No. 224 Adliye karşısı köşe mağaza
Sayla : 8
ZAFER
28/10/1950

ZAFER
SPOR
TÜRK-MISIR MİLLÎ MâÇI
O
!
I


Zafer Bekliuoruz
37 Millî müsabaka
1923 den bugüne kadar yap -.lan Millî maç neticelerini veriyoruz
Türk millî takımının 26.10.1923 tarihinden bugüne kadar yaptığı 37 karşılaşmayı tarih sırasiyıe bildiriyoruz:
1 — 26.10.1923 İstanbul, Türkiye 2 — Romanya 2.
2 — 25. 5. 1924 Paris, Türkiye 2 — Çekoslovakya 5.
3 — 17. 6. 1924 Helsingfors, Türkiye 4 — Finlandiya 2.
4 — 19.6.1924 Reval, Türkiye 4 — Esionya 1.
5 — 22. 6. 1924 Riga, Türkiye 3 — Liivanya 1.
6 — 29.6. 1924 Lodz, Türkiye 0 — Polonya 2.
7 — 16.11.1924 Moskova, Türkiye 0 — Rusya 3.
8 — 10. 4.1925 İstanbul, Türkiye 2 — Bulgaristan 1.
9 — 1. 5. 1925 Bükreş, Tü?Jciye 2 — Romanya 1.
’0 — 15. 5.1925 Ankara, Türkiye 1 — Rusya 2.
11 — 2. 10. 1925 İstanbul, Türkiye 1 — Polonya 2.
12 — 7. 5. 1926 İstanbul, Türkiye 1 — Romanya 3.
13 — 12.9.19n6 Lemborg, Türkiye 1 — Polonya 6.
14 — 17.7. 1927 Sofya, Türkiye 3 — Bulgaristan 3.
15 — 14.10.1927 İstanbul, Türkiye 3 — Bulgaristan 1.
16 — 8. 4. 1928 Zagrep, Türkiye 1 — Yugoslavya 2.
17 — 15.4.1928 Ard, Türkiye 2 — Romanya 4.
18 — 28. 5. 1928 Amsierdam, Türkiye 1 — Mısır 7.
19 — 27.9.1931 Sofya, Türkiye 1 — Bulgaristan 5.
20 — 1. 10. 1931 Sofya, Türkiye 2 — Yugoslavya 0.
21 — 17. 4. 1932 İstanbul, Türkiye 1 — Macar (B) 2.
22 — 22.4.1932 İstanbul, Türkiye 1 — Macar (B) 4.
23 — 5.11. 1936 İstanbul, Türkiye 2 — Bulgaristan 3.
24 — 14.7:1936 İstanbul, Türkiye 3 — Yugoslavya 3.
25 — 3. 8. 1936 Berlin, Türkiye 0 — Norveç 4.
26 — 1. 8. 1937 Belgrad. Türkiye 1 — Yugoslavya 3.
27 — 23.4. 1948 Atina, Türkiye 3 — Yunanistan 1.
28 — 30.5.1948 İstanbul, Türkiye 0 — Avusturya 1.
29 — 2. 8. 1948 Londra, Türkiye 4 — Çin 0.
30 — 5. 8. 1948 Londra. Türkiye 1 — Yugoslavya 3.
31 — 28.11.1948 İstanbul, Türkiye 2 — Yunanistan 1.
32 — 19.3. 1949 Viyana, Türkiye 0 — Avusturya 1.
33 — 12.5.1949 Atina, Türkiye 3 — Mısır 2.
34 — 15.5.1949 Atina, Türkiye 2 — Yunanistan 1.
35 — 20.5. 1949 Atina, Türkiye 2 — İtalya 3.
36 — 20.11.1949 Ankara, Türkiye 7 — Suriye 0.
37 — 28. 5. 1950 İstanbul, Türkiye 6 — İran 1.
38 — 28.10.1950 Ankara, Türkiye ??? — Mısır ???
39 — 28.10.1950 Telâviv, Türkiye ??? — İsrail ???
Genç Millî Takımı teşkil edecek futbolcularımızın dün hususî surette çektirdiğimiz resimleri.

taraf galip çıkacaktır ?
.1
t
I
Millî Takımımızın 4 As’oyııncusu
Naci (G.S.)
Fahrettin (B.J.K)
fi
Mısırlılar takımların' gizli tutuyorlar - yerden oynadığımız takdirde kazanma şansımız artar
Türk A. ve Genç millî takımları bugün ilk defa o-larak bir günde, iki milli maç yapacaklardır 33 ci ve 39 cu karşılaşma olarak kabul edeceğimiz bu iki maçın biri Ankarada, Mısırlılarla, diğeri de Telâvivde İsrail millî takımı ile yapılacaktır.
Bugün Mısır genç milli takımı ile şehrimizde yapı lacak olan karşılaşmaya 19 ( Mayıs Stadında saat 14.30 da törenle başlanacaktır. |
Mısır milli takımı ile bugü ne kadar iki karşılaşma ol muştur- Birinci karşılaşma 28 5 928 de Amsterdamdo olimpiyat oyunları münase- i betiyle yapılmış, takımımız bu maçı 7 — 1 kaybetmiştir. Millî takım o gün sahaya şöy le bir tertiple çıkmıştı: Ulvi | (G.S.), Kadri (F-B.), Burhan 1 (G.S.), Cevat (F-B.), Nihal 1 (G.S.), İsmi F-B). M. Leblebi (G.S ), Alâcddin (F B ), • Zeki (F.B.), Bekir (F-B.), Mus ’
lih (G.S.)
İkinci maç 12 5 949 tarihin de Doğu Akdeniz dotsluk kupası maçı için Atinada oynanmıştı ve bu maçı takımımız 3 — 2 kazanmaya muvaffak olmuştur.
Bu maça takımımız şu kadro ile çıkmıştır: Cihat (F.B), Erdoğan (I.Spor), Ahmet (F.B.) Salâhattin (F. B), Bülent (G.S.), Hüseyin (B.j.K), Is-
fendiyor (G.S), Erol (F.B.), Gündüz (G.S.), Muzaffer (G.S), Şükrü (B.j.K.):
1949 yılında Atinada oyna nan maçın bir revanşı mahiyetinde olan bugünkü karşılaşmada Mısır takımının na sil bir kadro ila sahaya çıkacağını idareciler söylemek ten imtina ediyorlar. Umumiyetle süratli ve boylu o-yunculaıdan teşekkül eden
Bugün çıkacak genç millî takımımız
Mustafa
(H.O.)
Leflcr
(F.B.)
Turgay
(G.S.)
Naci Rahmi
(G.S.) (Vefa)
Muzaffer (G.S.)
Fahrettin (B.J.K.)
Kâmil
(B.J.K.)
Bülent
(dİ.)
Mısır millî takımına karşı, [( genç millî takımımız yerden ) bir oyun çıkarırsa, maçın le- ; İlimize neticelenmesi pekâlâ '( mümkündür. Aksi halde Mısırlılardan galibiyeti koparmamız biraz güç olacaktır.
Mısırlıların en tehlikeli o-yunculan olan Toto ve Mak-kaviyi müdafaamız iyi ( marke edebilirse, rakip for- / velinin randımanım azalta- \ bilir- Mısırlı oyunculardan ek (| serisinini ilk defa bugün mil- ) lî formayı giyecekleri de na- y zarı itibara alınırsa, bunların (ı değerleri üzerinde şimdi- JJ den kal’i bir şey söylene-meyeccği anlaşılmış olur. rt
Bugünkü maçta kaleci ha- \] riç, biripei devre sonuna ka- (/ dar veya ikinci devre baş- )J lamadan önce bir oyuncu de (A ğiştirmek mümkündür. //
Genç ve (A) milli takımı- )] nuzı teşkil eden oyunculara (l bugünkü imtihanlarında ba- ji şanlar ve kendilerinden ga- \\ libiyet bekleriz. (I
Haydar Ozakman )1
Mısır genç mîlîtakımı
Mısırlı futbolcuların kısa hâl tercümeleri ile tanıtıyoruz Genç Mısır milli takımını teşkil eden futbolcuların kısa birer hâl tercümelerini okuyucularımıza bildiriyoruz:
Ahmet Kato: Kaleci, 18 yaşında, öğrenci, ilk defa milli olacak, Nadül İttihat Kulübünden.
Abdül Çelil Hemedan: Kaleci, 25 yaşında, serbest meslek sahibi, 2 defa millî olmuş, National Sporting Kulübünden.
Abdülâziz Hamami: Bek, 22 yaşında, memur, 6 defa millî olmuş, National Sporting Kulübünden:
Muhammet Esseyit: Bek, 21 yaşında, talebe, milli olmamış, Demiryolları Kulübünden.
Nur Eldalıy: Bek, 20 yaşında, Ziraat Fakültesi talebesi, millî olmamış, Faruk Kulübünden.
Sadi Raşit: Haf, 19 yaşında, talebe, millî olmamış, Nadül İttihat Kulübünden.
Hamza Abdülmevla: Haf, 26 yaşında, memur, 2 defa milli olmuş, Kahire Arsenal Kulübünden.
Mehmet Ebu Habaga: Haf, 26 yaşında, memur, 4 defa millî olmuş, National Sporting Kulübünden.
Fehmi Gemei: Haf, 27 yaşında. 3 defa millî olmuş, memur, National Sporting Kulübünden.
Elsayii Abu Gericha: Haf, 20 yaşında, memur, millî olmamış, İsmailiye Kulübünden.
Fuat Sıtkı: Forvet, 23 yaşında, serbest meslek sahibi, 3 defa millî olmuş, National Sporting Kulübünden.
Elsayid El Dazviy: Forvet, 23 yaşında, memur, 2 defa millî olmuş, Nadi Masrih Kulübünden.
Foto: Forvet. 22 yaşında, 4 defa millî olmuş, memur, National Sporting Kulübünden.
Şaban Mersal: Forvet. 23 yaşında, memur, millî olmamış. Demiryolları Kulübünden.
El Altar Diba: Forvet, 23 yaşında, üniversite talebesi. (Jnion Recriation Kulübünden.
Ahmet Makavvi: Forvey, 25 yaşında, ziraat mühendisi, 3 defa millî olmuş, National Sporting Kulübünden.
Yukarda da görüldüğü gibi Mısırlı genç futbolculardan ço-
îu bugün millî formayı ilk defa giyecekler ve bu ilk giyişin ^eyecaniyle sahada görüneceklerdir.
Bununla beraber Mısır takımında üç dört tane as oyuncuya rastlamak mümkün olduğu gibi diğerlerinin de bu aslardan aşağı kalmıyacak değerde bulundukları söylenmektedir.
5 i En iyilerinden [4 'Mısırlı Futbocu
Fuad Sıdky Hammamı

Comments (0)