YENİ SABAH
GÜNDELİK SİYASİ HALK GAZETESİ

SALI
28
MART
Milli Şef İnönü re refik a lan İkinci mântehip aıfatile Ankarada mebus seçiminde reylerini kullanırlarken
20795
No. 322
İmar işleri Dolayısile
Yazan; Hüseyin Cahid Yalçın
Ticaretle iştigal eden okuyu fularımdan biri imar işleri dolayısile bazı ınütalea ve endişelerini uzun bir mektupla bana anlatıyor. Halkımızın kendilerini doğrudan doğruya alâkadar eden mesele, lerde fikir ve mütalealarını bildirmeleri iş başındakileri tenvire çok hizmet edebilir. Her halde, tedbir ittihaz ederken halkın sesine de kulak vermek hiçbir zaman zararlı olmaz. Çünkü bunların içinde istifade edilecek noktalar varsa onlar memnuniyetle kabul olunabilir.
Okuyucumun yazdığı mektuptaki mütaleaları hülâsa ederek bu sütunlara alacağım. Bu mektuptaki endişelerin bir kısmını varid göremi-yorsam da halk işlerinin halkın gözü önünde matbuatta tetkik ve muha keme edilmesi herkesi vatanî vazifelere alâkadar olmağa sevkedeceği ve alıştıracağı için, bu gibi neşriyata mümkün olduğu kadar geniş bir hisse ayırmak faydalı olacağım dü. şünüyorum.
Mektubu şu suretle hülâsa e-debilirim:
1 — Eminönünde bir çok dükkânın yıkılması yüzünden pek çok esnaf müşkülât ve âdeta felâket i-çinde kaldı. Bunların bir kısmı şu. rada burada zorlukla yerleşebildi-lerse de bir kısmı da dükkânsız kaldılar. Ta Sirkeciden Tahtakale ve Yemiş iskelesine kadar olan yerlerde boş dükkân kalmadığı gibi fiat-lar da pek yükseldi. Bu misal göz önünde dururken, Eminönündeıı Gazi köprüsüne kadar olan cadde 25-30 metre genişlikte açılırsa ve iki tarafından belediye ayrıca arsalar istimlâk ederse bugünkü bütün dükkân ve mağazalar yıkılacak demektir. Bu, yüzlerce, belki binlerce tüccar ve esnafın dükkânsız ve işsiz kalmasmı ifade eder. Buralarda çalışan müstahdemler ve ameleler de açıkta kalacak, aileleri perişan olacaktır. Şüphesiz ki belediye, kendi alacağı arsaları bir taraftan satacağı için üzerlerine yeni hanlar, mağazalar ve dükkânlar yapılacaktır. Fa. kat bunların yıkılmasi ve yapılması senelerce/süreceği muhakkaktır.
Bu ortadan kaldırılacak yer bü tün tstanl^fif*ycdiren, doyuran, yaşatan bir "sahadır. Bu sahaya ihtiyatsızca bir imar Aliyeti sokulduğu gün Istanbuluîrhayafer ticareti fel ce uğnyabilir. Bir taraftan yıkılan bir taraftan yapıfflğa başlanan bir sahada ticaref'kabil olguya rn. ğı, müşterilerin geçemiyeçeği, nakliyatın temin RdilpmivpnAcri
liyatın temin edilemiyecegi nündekl misal ile sabittir. 1
2 — Belediye kendi eline geçecek arsaları bahahya satacağı için üzerlerine yapılacak mağaza ve dük kânların kirası da bahalı olacaktır. Bu günkü tüccar ve esnafın ticaretteki kazançları yüzde birden nihayet yüzde üçü geçmediği için bu ka-dan kâr ile daha fazla kiraya tahammül edemezler. Kiralar artınca onlar da fiyatı yükselteceklerdir.
3 — Belediye para kazanacağım diye halkın dükkânlarını ellerinden zorla alıp fazla fiyata satma, sı ve koca bir şehrin imarım birkaç yüz kişinin sırtma yüklemesi doğru mudur? Belediye geniş caddeler açtığı yerlerin civarındaki mülk sahiplerinden şerefiye istemekle iktifa etmelidir.
Okuyucumun temas ettiği meşe, lelere ve bunlar hakkında serdettiğl mütalealara göre, şehrin imarı do- ‘ layısile pek çok vatandaşı alâkadar eden işler hakkında az çok genişçe bir kitlenin düşüncelerine ve endişelerine tercüman olduğu anlaşılıyor. Onun için bu noktaları böyle alenen düşünmek ve biraz derinleştirmek münasip olacağı fikrindeyim.
Küçücük bir Eminönü meydanının açılması teşebbüsü şehrin en hassas bir noktası üzerinde yapılmış bir ameliyat teşkil ettiği muhakkaktır. Bunu bir tecrübe mahiyetinde telâkki etmek ve ondan ders almağa çalışmak çok doğru olur. GÖ-ruluyor ki sadece yıkılmak ve enkazı kaldırıp ortalığı temizlemek bile za. mana ihtiyaç gösteriyor. Açıkta kalan esnaf ve tüccarın başka yer bulabilmeleri ve işe başlamaları zor o-Iuyor. Bu zorluk onları ve ailelerini mutazarrır ettiği gibi müşterileri de az çok rahatsız ediyor. Husule ge. len dükkân, mağaza ve yazıhane buhranından etraftaki ve daha e-peyce uzaktaki emlâk sahipleri bile piyanko çıkmış gibi istifade ediyorlar.
Bütün bunlar doğrudur. Fakat! bu türlü neticeleri düşünerek şehri I olduğu gibi bırakmak mı lâzım’ Buna biz evet cevabını veremeyiz.
O halde, ne yapmalı? Bizim birdenbire aklımıza gelen tedbirler şun-lardır.
Evvelâ, bir kanun yaparak ,, civardaki emlâk kiralarının artırılmasına katiyen müsaade etmemelidir Mahalle aşın emlâk sahiplerinin bi le imar hareketinden piyankoda kazanır gibi gayri tabiî kârlar temin etmeğe haklan yoktur.
Sonra, açıkta kalacak esnaf ve tüc
Hüseyin Cahid YALÇIN (Sonu 3 üncü sayfada)
Mebus seçiminin muvaffakiyetle nihayetlenmeai münasebetile C.H-Partisi GeneJ Sekreteri Dr. Fikri Tüzer İstanbul Vali ve C.H. Partisi Başkanlığına aşağıdaki telgrafı göndermiştir:
(Sonu 3 üncü sayfada)
Mektepler Arası Spor Müsabakaları Başlıyor
Önümüzdeki Pazara; 28 Mektebi Temsil Eden 1120 Gencin İştirak le Büyük Merasim Yapılacak
Müsabakaların Programını Bildiriyoruz
İstanbul mektepleri spor bölgesi 10 gündenberi hazırlamakta olduğu müsabaka programı ve talimat nameleri bitirmiş ta'sdik edilmek üzere dün Maarif Vekâletine göndermiştir.
Hazırlanan program ve tertib' edilen fikstür mucibince müsabakalara 2 Nisan pazar günü Taksim stadyomunda ıbüyük bir merasimle başlanacaktır.
Müsabakalar ve merasime iştirak edecek mektepler:
KIZ MEKTEPLERİ:
(Kız Muallim Mektebi, Boğaz îçi, Cumhuriyet, Çamlıca, İnönü, (Sonu 7 inci sayfada)
Etrüsk Vapuru Hakkın da Anlaşma Oldu
Almanlar Vapura Üçüncü Bir Kazan ilâve Etmeyi Kabul Ettiler Etrüsk vapuriyle iki eşinde ya-ı kararlaştırılmıştır. Bu vapurlara pılacak tadHât^Alman heyetiyle!(Sonu 3 üncü »a y f a d a)
Yeni Tefrikamız
Sultan Aziz Devri Baş Pehlivanları
Yazan: Sami Karayel
Her sınıf Halkı alâkadar edecek fevkalâde meraklı ve gllzel bir yazı serisidir.
ABONE ŞARTLARI
Türkiye Ecnebi
KURUŞ
Almanyanın Danzig üzerindeki Emelleri
Berlin Hükümeti, Polonyaya Bu Hususta Bir Ültimatom mu Verdi?
Dün Polonyada Mitingler Yapıldı. Halk, Vatanı için Ölünceye Kadar Çarpışacağına And içti
Polonya Bir tazyik
İhtimaline karşı Tedbirler aldı
Paris: 27. (A.A.)— Journal gazetesinin Londra muhabirinin bildirdiğine göre Almanya geçen cuma Po-lonyaya bir nota göndererek Dansig meselesinin Milletler Cemiyetini na. zan itibara almadan doğrudan doğruya iki memleket arasında halle, dilmesini istemiştir. Notada şunlar talep edilmektedir:
1. — Almanyaya bazı haklar vr (Sonu 3 üncü sayfada)
Mektepler spor bölgesi genel sekreteri Bay Vahi
PolonyalI askerler silâhlarını temizliyorlar
Macar Hükümeti
Hırvatları İlhak Etmek mi İstiyor?
Almanyanın bunu temin için propaganda yaptığı ve bir ticaret muahedesi akdi hususunda da Yugoslavyaya tesir icra ettiği bildiriliyor (Yazısı 3 üncü sayfamızda)
Mussolininin Nutkunun
Uyandırdığı Akisler
Fransanın İlk Fırsatta İtalya İle Müzakereye Girişeceği Anlaşılıyor
Paris: 27. (A.A.)— Bu sabahki gazete tefsirleri:
Matbuat, İtalyan isteklerini tetkik etmektedir.
Petit Parisieıı gazetesinde Bour-gues diyor ki:
Farnsanın Italyadan isteyecek-
HER SABAH
Denizcilerimizin Mukadderatı
Bir deniz faciasından doğan İçtimaî faciayı bu sütunlarda teşrihe çalışmış, karada Türk işçilerinin mukadderatını teminat altına alan ve rejimin bir nimeti olan İş Kanununun, rızklarını umulanlarda ariyan, cefa kesen Türk işçilerine de bir an evvel teşmilinin insaf ve muadelete pek uygun düşeceğini dilimiz döndüğü kadar anlatmıştık.
Hele Deniz Ticaret Müdüriyetinin: ("Yeni Sabah,, daki yazıyı oku. dum. Çok yerinde yazılmıştır. Deniz Ticaret kanunu henüz hazırlanmak-tadır.) yolundaki beyanatı yakında eğer işçilerimizin de, kara işçilerimiz gibi, İş Kanununun nimetlerin den istifade edeceklerini bize tebşir
hiçbir şeyi yoktur. Roma hükümeti müzakereyi mümkün görüyorsa, Fransa sarayında arzularını not e-debilecek bir muhatap bulabilir. Ve bizzat kendisinin de Fransız harici, ye bakanlığına bu arzularını bildire-(Sonu 3 üncü sayfamızda)
etmiş oldu. Ancak vaki şikâyetlerden anlıyoruz ki, bu kanunun bir an evvel çıkmasını dört gözle bekliyen-lerin sayısı zan ve tahminden fazladır. Binaenaleyh altıncı büyük Millet Meclisinin ilk iş olmak üzere bu feragatkâr insanların yüzlerini güldüreceğini ümit etmek pek yerinde bir tahmin olur.
Zaten milletin derdleri ve isteklerini birer birer dinlemeği kendine en büyük gaye edinen aziz Millî Şefimizin çizdiği nurlu fazilet yolu hiç şüphe yok ki Türk denizcisini daha emin, daha rahat bir istikbale mutlaka ulaştıracaktır.
A. Cemaleddin SARAÇOĞLU

TENİ3ABAH
28 MART 1»3S
Tefrika No 43
Yazan : M- SIFIR
A/ KA MHSMt DİNİ
HATIRA v« İTİRAFLARI
Arapyan Hanında Cer yan Eden Bir isticvap
“Anadoluya Kaçırmak Üzere Sana Getirilen Top Kapsülleri Nerede ?
Bakırköy Belediyesindeki Yolsuzluk
Hanın taş merdivenlerinden, sele kapılmış kütükler gibi caddeye akan sürü, Arabyan hanından katılan resmî polislerle birlikte, Tophaneye doğru hızlı adımlarla yürümüş ve tam Pimin efendinin anbarı önünde durmuştu. Polisler ellerinde taban-
ki yiğit Abdullah reis v Çoban Mehmet
çalan üe anbara girmiş ve tercümanın helecandan titriyen sesi ansızın yükselmişti:
— Eller yukarı.
Salgıncılar, ambarın içinde eşya yerleştirmekle meşgul olan bir ka; hamın al üe, şimdi Robert Kollej mektebinde kapıcılık eden, ambar kâtibi Mustafa ve yazıhanesinde o-turan Emin efendilere el kaldıtmış-lar, üzerlerini aramışlardı. Ambar altüst ediliyordu. Sandıklar, denkler, balyalar yer değiştiriyordu. Gülen yüzler yine somurtmuşıu. Niha-yetlenen araştırma yorgunluktan, yüz kızartmaktan başka bir netice vermemişti. Kapiten köpürmüş, po. lisler küsmüş, h af iyeler kudurmuş ve ambarın önünde yığılan halk ta tabiî gülüşmüştü.
Utanmışlardı. Bu sefer elleri boş dönmemişlerdi. Ambar sahibi Emin efendi ile kâtibini ve hammallarını Arabyan hanına götürmüşlerdi. Pek tabiî olarak, mutad ikramlarla yeni misafirleri ağırlamışlardı. Bütün gözler Emin efendi üzerinde idi. Hırpalamak için sebep aramağa lü-Bum yoktu. Gerçi tutamamışlarsa ia, bir çok duyulmuş suçları vardı. Ve sorgu başlamıştı.
Arabyan hanının kumandanı bin başı ”Moris„ koltuğuna kurulmuş, tu. Karşısında ve iki süngülünün a-rasmda, bütün soğuk kanlılığını muhafaza ederek dimdik duran Emin efendiyi hırslı bakışları ile süzüyor ve tercümana sorduruyordu:
— Kumandan sandıkların ne olduğunu soruyor sana?
— Hangi sandıklarmış bu?..
— Anadoluya kaçırılmak üzere sana getirilen top kapsüllerinin bulunduğu sandıklar. Bilmiyor musun ■anki.
— Böyle bir şeyden malûmatım olmadığını söyleyiniz kumandana.
— Kumandan, bu sözünüzü kabul etmiyor, sandıkların nereye sak lamldığmı söylemenizi istiyor, Aksi takdirde hakkınızda çok fena mua-mele yapılacağını da size söylememi emrediyor.
— Söyleyiniz kumandana. Fena muamele dedjği eğer dayak ise, ben onu aşağıda yedim de geldim.
Kumandan, sorulan şeylere cevap vermenizi istiyor. Söyle sandıklar nerede?.. Bunların sizin ambarınıza getirildiği hakkında çok kat’î haberlre var.
— Yalan söylemişler. Doğru olsaydı ambarımda bulunurdu. Bu ha borler her halde beni sevmiyenler ta rafından uydurulmuştur. Böyle e-sassız şeyler için kumandan cenaplarının bana hakaret etmemelerini, işimden alıkoymamalarını çok rica ederim. Ben böyle Anadolu ile, silâh kaçakçılığı ile meşgul olacak bir a-dam değilim. Şimdiye kadar...
Emin efendini sözü ağzında kalmıştı. Binbaşının odasına soluk soluğa giren damgalı casuslardan Fevzi, kumandana bir kâğıt uzatmış ve İngilizce bir çok sözler söylemişti. Gerçi, Emin efendi söylenen sözleri anlamamıştı amma getirilen kâğıdı tanımıştı. Bu kâğıt, Emin efendinin Bursaya kaçırdığı bir parti silâh vb cephane için, miralay Bekir Sami bey tarafmdan kendisine gönderil miş bir takdirname idi. Emin efendi, o güne kadar pek haklı bir gurur ve iftiharla sakladığı bu hamiyyct ve hizmet vesikası karşısında tabii araarmış ve sarsılmıştı. Artık inkar yolları kapanmıştı, işi tevilden başka çare kalmamıştı.
Uzatılan kâğıdın ne olduğunu an lıyan binbaşı Morisin de gözleri dönmüş ve büyümüştü. Oturduğu koltuğa dayanarak kalkmış ve haykırmıştı. Teftümanın da ayni tonda çıkan bağırtısının akisleri, oda içinde birbirine karışmıştı.
— Ne diyeceksin bu kâğıda. Ne mal olduğun anlaşıldı artık. Sandıkların ne olduğunu söylemedikçe senin için buradan çıkmak yok. Haydi düşünme.
Emin efendi, topyekûn, bu kâğıdın da kendisine ait olmadığını söylemiş, istanbulda Mehmet Emin ismini taşıyan yüzlerce adam olduğunu üeri sürerek kendini müdafaa etmişti. Hattâ daha ileri vararak bu kâğıdın da, düşmanlan tarafından uydurulup konulduğunu iddia etmek ve yazıhanesinde kendi yokken yapılan araştırma neticesinde bulunan bu vesikanın kendine mal edilmek istenildiğini söylemek cesaretini bi. le göstermişti. Binbaşı, bu iddia ve müdafaa karşısında biraz yumuşamıştı. Emin efendiyi bir sandalyeye oturtmak lûtfunu göstermişti. Ter. cüman da gevşemişti. Diller tatlılaşmış, ortaya parlak vaitler saçılmağa başlanılmıştı. Binbaşı Moris, bu işin hakikatini söylediği takdirde, Emin efendiyi, otuz İngiliz lirası maaşla, maiyetine gizli memur alacağını bile söyliyecek kadar kumaz-laymıştı. Fakat karşısındaki babacan da abdal değildi. Emin efendi, bütün bu vaitlere karşı için için gülüyor, Hiç bir şey bilmediğini ısrarla söylüyordu. Binbaşı Moris, bu yolun da çıkmadığını görünce, tabiyesinı değiştirmişti.
Yapılan çeşit çeşit tehditler, şe-şekil şekil tazyikler Emin ef. ve arkadaşlarının dil bağlarını çözememişti bir türlü. Binbaşı Morisin bütün ümitleri, suçluları söyletmek i-çin aldığı tedbirler, giriştiği teşebbüsler gibi, bu yaman adamların taş kadar sert olan inatları karşısında kırılmış ve erimişti. îşe Korkerde ki Ballar karargâhı da karışmıştı. Orada da ayni sualler tekrarlanmış ve nihayet Emin efendi Krokerin alt katma atılmıştı.
Fakat, o kurtuluş kapısını altın anahtarla açmanın yolunu bulmuştu. Bir tercümana vadettiği üçyüz lira ile, daha o gün tutulan ve mü. rekkebl büe kurumıyan tahkikat ev rakını, yazıhanede bulunan Bekir Sami beyin takdirnamesi ortadan kaybolmuştu. Akşam geç vakit, niçin ve kim tarafından Krokere getirildiği anlaşılamıyan Emin efendi de, ertesi sabah tekrar gelmek ve tevkifi sebebi tetkik edilmek üzere serbest bırakılmıştı. Emin efendi, bir kaç gün sıra İle Krokerle Arabyan hanı arasında gidip gelmek sah metine ve vadettiği üçyüz kaimeyi de tercüman efendiye vermek zararına katlandıktan sonra yakasını büsbütün kurtarmıştı.
(Devamı rar)

Müfettişler, dün tahkikatı İkmal ettiler
Bakırköy kazası belediye şube sinde zat işleri müdürlüğü tarafından görülen lüzum üzerine zat işleri mürakipleri tarafından yapılmasına başlanan tahkikat neticelenmiştir ve Fezleke riyasetine gönderilmiştir. Riyaset fezlekeyi tetkikten sonra bu hususta lâzım gelen muameleye tevessül edecektir. Söylendiğine göre evvelce görülen yolsuzluklar yapılan tahkikatla da tahakkuk tmiştir.
Belediye bütçesi
Dr. Lûtfi Kırdar öğle partide bütçe üzerinde
toplantılarına 3 günü saat 15 da)ı başlıyacak ve bu devre çıkarılmasına hasredile.
Varidat Kısmı Encümenden çıktı Bu serte en kabarık büdçe hangi dairenin?
İstanbul Belediyesi 939 buütçesı varidat kısmı üzerinde daimî encü. men tarafından yapılan tetkikler b.-tirilmiş ve bütçe daimî encümenin den çıkarılmıştır.
Asıl mühim olan bütçenin masa-rifat kısmıdır. Masarifat kısım üzerinde riyaset tarafmdan son tetkik ler yapılmaktadır. Dün Vali ve Bel diye reisi den sonra
uzun tetkikler yapmıştır.
Bu tetkikat neticesinde masarifat bütçesi son ve katı şeklini almıştır. Söylendiğine göre bütçede eu büyük masraflar imar ve temizlik işlerine tahsis olunmuştur. Masarifat bütçesi daimî encümenine bugünlerde sevkolunacak ve süratle müzakere olunacaktır. Şehir meclisi nisan devresi nisan pazartesi itibaren bütçenin
çektir. Meclisin pazartesi günü mu-hasebei hususiye bütçesi müzakere olunacaktır. ;
Yeni bütçe şehir meclisinden çıktıktan sonra Dahiliye Vekâletine gönderilecek ve ağlebi ihtimal mali sene başı olan Hazirana kadar A-. karadan tasdik edilmiş olarak dönecektir. Bütçe Ankaradan malî sene başına kadar dönmediği ve teehhür ettiği takdirde bir müddet devair eski bütçe ile idare olunacaktır.
DENİZLERDE :
Mudanya hattının yeni tarifesi hazırlandı
Denizbank Mudanya hattı için bahar tarifesini hazırlamıştır. Tarife 15 nisandan 15 mayısa kadar bir ay müddetle devam edecektir.
Bu tarifelere göre İstanbul ve Mudanya arasında karşılıklı olarak her gün vapur kalkacaktır. Bu vapurların sefer saatleri Istanbuldan | 8,45 Mudanyadan da 17 dedir. Cu-! martesi günleri de ayrıca saat yarımda bir vapur kalkacaktır.
Yaz tarifesi 15 mayıstan itibaren tatbik edilecek olan pazar günleri karşılıklı bir sefer daha yapıla, çaktır.
POLİSTE :
Kaşla göz arasında hırsızlık
Jorj isminde bir adam dün Bah. çekapıda Hüseyinin yazıhanesine gitmiş ve 100 numaraya gitmesinden istifade ederek cebinden ikiyüz lira çalıp kaçarken yakalanmıştır. Birin-oi sulh cezada duruşması yapılan Jorj tevkif edilmiştir. Muhakeme bazı şahitlerin dinlenmesi için tâlik edilmiştir.
Eroin
Petro isminde bir adam dün Taksimde eroin satarken yakalanmıştır.
Yapılan araştırmada üstünde bir tane bir gramlık ve ayrıca 9 tane ufak paket bulunarak tevkif e-dilmiştir.
Okuyucularımız
Diyor kİ ı
Tekaüt edileceklere Kolaylık göstermek Lâzımdır
Vücudum zinde, çalışmak kabiliyetim yerinde, teessür ve teleh-hüfle arzedeyim ki beşerî kanunlar sinnin 65 i doldurmasile sa'ye hatime çekiyor. Bari işden çıkarılacağı gün her hakkı ihzar ve ikmal edil, miş olarak tebliğatta bulunulsa yine bir lütuf ve âfet sayılır’.. "Maatteessüf sinninizin 65 i doldurması kanunen temadii istihdamınıza manidir-,, tebliğde kapı dışarı edüiyor. Ondan sonra da artık uzun bir müd det hakkinizin ihkakı için uğraşınız’..
Halbuki buna mahal verilmemek ufacık bir gayretin faaliyete geçmesile pekâlâ kabildir. Mütekaidinden iseler idaredeki hizmetlerine göre zammı lâzım gelen farkın tesbiti maliye vekâletine yazılır ve cüzdanı ihzar edilir, Kesilen kefaletlerin iadesi muamelesi yaptırılır. Verilecek ikramiye ve saire ihzar olunur. Tekaüt emrile beraber bun ■ lar da eline verilirse o müteessiri hiç olmazsa o dakika nevmîdiden kurtarmış oluruz!..
Bu çıkacaklar meyanmda âcizleri de bulunduğum için şu tekenı. mülâta mensup olduğum Devlet Demiryolları idaresinin piı-ev olmasını dilerim.
Devlet Demiryolları 9 uncu işletme Sirkeci ambarı muhasiplerinden Galip özüak
Yeni Sabah — Tekaütlüğünü beklediğini söyliyen kariimizin yu-karıkı mektubunda teklif ettiği şeklin tatbiki ufak bir himmetle pekâlâ mümkündür zannederiz. Ez. cümle tekaütlüğü yaklaşan memur-ların, hizmetten çıkarılacakları tarih esasen çalıştıkları idarelerce tesbit olunmuştur. Alacağı ikramiyenin hesabı evvelden yapılıp sair muamelesi de tekemmül ettirilerek çıkacak memura hizmetten ayrılma emrile beraber cüzdanı da veri-Hrse hem kendisi memnun edilmiş ve hem de maaş tahsisi için uzun müddet beklemeden kurtarılmış o-
Kanlı Bir cinayet Oldu
Evvelki gece Tophanede bir fincan kahve yüzünden bir cinayet işlenmiştir.
Beyoğlu barlarından birinde ka. pıcılık eden Arap Mesut isminde bir adam; evvelki gece, bar kapanmcı-ya kadar içmiş ve bar kapandıktan sonra, kör kütük bir halde, Tophanedeki evine gitmek üzere yola ko. yulmuştur.
Arap Mesut; bu şekilde ve iki yana yalpa vura vura Boğaz kesen caddesine gelmiştir.
Lâkin bu esnada; sarhoş kapıcının gözüne, henüz kapanmak üzere olan bir kahve ilişmiştir!
Halil isminde bir gemicinin işlettiği bu kahveye giren Mesut, kendisine bir kahve yapılmasını o-cakçı Kadriye söylemiştir.
Fakat Kadri; buna, kahveyi hemen kapatmak üzere olduğu cevabını verince Mesut arzusunda İsrar etmiştir. Bu suretle başlıyan münakaşadan sonra, Mesut hiddetle kahvenin camlarını kırmağa kalkmıştır!
Bu vaziyet karşısında Kadri; he men sustalı çakısını çekmiş ve ess-sen bir kadın meselesinden dolayı arası açık olan Arap Mesudun üzerine hücum ederek zavallı adamı beş yerinden pıçaklamıştır!..
Yaralı kapıcı; ölüm halinde has-tahaneye kaldırılmıştır.!.. .
16 Yaşında Bir Genç Kız Sevdiğine Kaçtı
Babası kendisini ve kaç. tığı genci muhakemeye verdise de serbest bırakıldılar
Edimekapıda 16 yaşlarında E-mine isminde bir kız sevdiği Hüseyi-ne kaçmıştır. Kızın babası Hüseyiui mahkemeye vermiştir. Dün birinci sulh cezada duruşmaları yapılmış ve kızın kendi nzasile kaçtığı sabit görülmüştür. Eu sebeble suçlu olarak gösterilen Hüseyin ve Fatma serbest bırakılmışlardır.
Akdenizde fırtına
Tekrar başladığından “Sadık zade,, vapurunun tahlisi ameliyesi durdu
Kazazede yo’cular bugün geliyor
Akdenizde dünden itibaren şid. detli fırtınalar başlamıştır. Bu sebeple seferde bulunan birçok gemiler mahfuz limanlara sığınmışlar, dır.
Fenike civarında karaya oturan Sadık zade vapurunun tahlisi işleri bu sebeble inkıtaa uğramıştır. Hora tahlisiyesi vaka mahalline gittiği halde kazazede vapura yanaşama-' mıştır. Eşyaları almak üzere giden Konya vapuru da fırtına yüzünden, limanlık bir yerde demirlemek mec-| buriyetinde kalmıştır. Ara iskeleler-ı de çıkacak olan yolcular Mersin va-j purile gelmektedir. Bu vapurun bugün limanımıza gelmesi beklenmek tedir. Doğrudan doğruya lstaıı-bula çıkacak olan yolcular da Ana-farta vapuru ile geleceklerdir.
GÜMRÜKLERDE:
Baş Müdür Ankaraya çağrıldı
İstanbul gümrükler başmüdürü Methi vekâletten gelen bü’ emirleI Ankaraya çağrılmıştır. Umum müdürün bugün Ankaraya gitmesi muhtemeldir.
Çeklerle gümrUk muamelesi nasıl yapılacak ?
Çekoslovakyanın Almanyaya ilhak edilmesi üzerine İstanbul gümrükler başmüdürlüğü gümrük muamelelerinin ne suretle yapılacağını sormuştur. Gümrük ve inhisarlar Vekâletinden gelen cevapta şimdilik eskisi gibi muamele yapılması bildirilmiştir.
Misafirlikte hırsızlık yapan adam
Dün Arnavut köyde Hüseyin İsminde bir adam misafir olduğu Ali. nin evinden Aliye ait 20 ve Hüseyin isminde birisinden de 3 lira çaldığı için tevkif edildi.
Mevlûd
Babamız ve kain pederimiz merhum komiser mütekaid B. Mah mudun ruhuna ithaf olunmak üzere yarınki çarşamba günü öğle namazını müteakip büyiikada camiinde mevlüd okutulacağından akraba ve merhumun dostlarının teşriflerini rica ederiz.
Zeki Halûk Cemal

TAKVİM

28 Mart 1939 SALI
Hicrİ: 7 Sefer 1358
İS Mart 1355
Karna: 141
Çaylakların gelme zamanı
Dağa saati: 5,48
öğla : 12,19 — İkiadi : 15,51 Akşam: 18,30 — Yataı ı 20,02 imsak :4,6

POLİTİKA
Uzak Şarktaki Avrupa siyaseti
Avrupada bayatı bir mücadeleye giren büyük müstemlekeci devletler, Asyada yekdiğerlerine karşı izhar ettikleri makul veya gayri makul husumetlerle mütekabil en faaliyetlerini felce uğratırken Japonya uzun müddettenberi beslediği emelleri filiyat sahasına çıkarmaktadır. Bu istikamette olmak üzere, Çini zaptediyor, Hindi Çinideki Fransız nüfuzunu tehdide sokuyor ve lıattâ Hindistana kadar e-mcllerini götürerek Uzak Şarkın yegâne ve mutlak hâkimi olarak or. taya çıkıyor. Neticede, bundan elli sene evvel İkinci Kilyomun dünya müvacelıesoıde ilân ettiği Büviik Asya tehlikesini yeniden meydana koyuyor.
Bu vaziyet karşısında, arzın bil noktasındaki müstemlekeci beyaz devletlerin takip ettikleri siyaset şayan* dikkattir.
Uzak Şarkta müstemlekeci garp devletleri, Çini aldıkları gibi Japonları da İktisadî ve hattâ askeri nüfuzları altına almak istemişler, ve fakat Japonyanın modern teknik ve fennin tesirde ve millî hislerinin galeyanı ile bu emellerinde muvaffak olamamışlardı. Bunun üzerine müstemlekeci devletlerden bazılar.*, gerek Avrupa ve gerekse Asyadal.İ menfaatlerinin himayesi ve inkişafı zımnında Japonya ile birleşmek siyasetini gütmüşlerdi.
işte 1903 te, Rusların Hindistana doğru kayışından endişe eden İngiltere, Çar Rusyasına karşı teslilı . ve teçhiz ettiği, Japonya ile birleşi-yordu ve yine 1914 senesinde İngiltere ile Fransa, Japonları Kiao -Tcheou da icar şeklinde yerleşen Alınanları tard ile yerlerine geçmeğe teşvik ediyordu.
O zamandanberi Almanya dik. katli bir siyaset takibine başladı ve vaziyeti kendi lehine inkişaf ettirdi. Fransa umumî harpte İtalyayı Avusturya imparatorluğu üzerine saldırtırken, bugün de Almanya, İ-talyayı Fransızlardan mutalebatta bulunmağa sevketmekte, ve kendisinden topraklar alaıı ve bu gün bunlardan bir kısmını eski sahiplerine iadeye âmade bir tavır takınan Japonya ile birleşerek, bu devleti Fransa ile İngilterenin menfaatleri, ni tehdit edecek bir faaliyete götürt inektedir. Ve bu suretle de, garp devletlerinin Asyadaki Hegemonyaları için göstermek mecburiyetinde kaldıkları müttehit kitle parçalanmış oluyor, halbuki bu devletler bir zamanlar birbirlerine bu şekilde aykırı bir siyaset takip etmezlerdi. A-ralarında rekabet vardı. Fakat gaye birdi. O da, uzak şark milletlerini bilhassa Çini nüfuzları altına alıp, nıelıkûm İktisadî pazarlar şeklinde kullanmaktı. Filhakika bu devletler tarihte birleşmemiş değillerdi. 19('O de Bokser’ler isyanında Avrupa kııv vetleri Alman Mareşali Voıı Valder-see idaresinde menfaatlerini korumuşlardı.
Bugün vaziyet tersine dönmüştür. Garp devletleri birbirleri aleyhine amansız bir zımni lıarp açmışlardır. Ve burada Almanların eski müstemlekelerini alamadıkları devletlerin uzak şarktaki menfaatlerinden ehemmiyetli bir şekilde mah. rum olmalarını lıoş görecekleri tabiidir.
İşte, bu sahada Alman müstemlekeleri meselesi kendisini göstermektedir. Berlin, 1914 harbine kadar teşkil ettikleri büyük müstemleke imparatorluğunu istemekten fariğ olmamaktadır. Fakat bu talepler bir türlü is’af edilmek yoluna gidemiyor. Sebebi basit, fakat gösterdiği netice de muğlâktır.
Alman müstemlekelerinin hemen kısım azamına malik yegâne devlet Büyült Britanya imparatorluğudur. Bu devlette hâkim olan fikirler birbirine tezatla dolu bir vaziyet almaktadır. tngillzler bir taraftan re-alltelere dayanarak 90 milyon nüfusa varan Alnıanyanın eski müstemlekelerinden bir kısmını iade lüzumunu hissediyorlar. Fakat diğer taraftan da Almanyaya bazı iadelerde bulundkları takdirde işgal için, Almanların Afrika kıt/asına ayak basmalarını, Afrika müstemlekelerini yeni bir vaziyete sokacağından endişe ediyorlar.
Neticede, Almanların her hangi bir şekild» Afrikaya tekrar girme-
V
28 MART İM»
TBNİSASAN
... Sayf», 3
SON HABERLER
15 Günde Cinde Japon larla 270çarpışma oldu
Bu Müsademelerde 15 bin 309 Japon Askerinin Öldüğü Bildiriliyor
Japonyanın Çinde Şimdiye Kadar ki Zayiatı Dokuz Yüz bin kişi 1
Şunking: 27 (A. A.) — Res -men bildirildiğine göre, mart ayının ilk on beş günü içinde, Çinliler ve Japonlar arasında 270 çarpışma vukua gelmiştir. Bu çarpışmalarda 15.309 Japon askeri ölmüş ve 1236 Japon askeri esir e-dilmiştir. Çinliler, 155 at, 547 tüfek, 21 makineli tüfek, 9 top, ve 4000 kasa mühimmat elde etmişlerdir. Bundan başka düşmanın 53 tankı tahrip edilmiştir. Sekiz Japon harp gemisi hasara uğratılmıştır. 33 Kilometre demir yolu bozulmuştur. Üç Japon tayyaresi düşürülmüştür.
.JAPONLARIN UMUM ZAYİATI
Şinking: 27 (A. A.) — Japon-
Ticaret Bankası U. Heyet içtimai Dünkü toplantıda bankanın bu sene i milyon lira kâr ettiği anlaşıldı
Ankara: 27 (A. A.) — Türk
Ticaret Bankası hissedarlar umumî heyeti Ibugün toplanarak bankanın 1938 senesi muameletma aid idare meclisi ve mürakipler raporları ile kâr ve zarar hesaplarını tasdik etmiştir.
İdare heyeti raporuna nazaran 1938 yılında bankaya yapılan tasarruf tevdiatı, '.377.515 lirası vadesiz olmak üzere 3.329.544 liraya varmıştır.
1937 yılında yapılmış olan ta -earruf tevdiatı yekûnu 2.504.454 iira idi.
Yine rapora göre, umumî mevduat hesaplarında 1937 senesine nazaran 2.908.713 liralık bir te-zayüt vardır. Bankanın 1937 sonunda 682.721 lira olan tutar gayri safi kârı bu sene 103 lirası geçen yıldan müdevver olmak üzere 'T.026.027 liraya baliğ olmuştur. Edenin tatili: 1
Mahkeme'er kâtip vs baş kâtipleri nasıl icra memuru olabilecekler ?
Ankara 27. (Telefonla)— İcra memur ve muavinliklerine orta tahsili ikmal etmiş ve adliye dairelerinde en aşağı 3 sene muvaffakiyetle hizmet etmiş ve yaşı henüz 35 i geçmemiş olan kâtip ve başkâtiplerden ehliyet ve iktidarları icra kanununun tetkikatile kanunu medenî, borç lar kanunu, hukuk usul muhakeme, leri ve ceza kanunu, ceza mahkemeleri usulü kanunu, icra işlerine taallûk eden kısımlardan imtihan ilean-laşılanların tayini takarrür etmiştir.
İstanbul ticaret borsası komiserliği
Ankara: 27. (Telefonla)— Iş
Bankası idare meclisi azalığına seçilen İstanbul Ticaret ve zahire borsam komiseri Reridin yerine iktisat Vekâleti mürakip komiserlerinden Mahmud Tekil tayin olunmuştur.
ı lerile, tngilizler ve arkalarından da Fransızlar müstemlekelerinin âtisin den ve senelerdenberi takip edip ni. hayet Versay muahedesi ile yekpare bir hale getirdikleri müstemleke imparatorluklarını ve tesis ettikleri müstemleke muvazenesinin bozula. cağından korkmaktadırlar.
Fakat bu şekildeki tereddüt kar »ısında Almanya İsteklerinden vaz geçmediği gibi, eski müstemlekelerine sahip bu devletlerin uzak şark, takl menfaatlerini, mihverlerinin devletlerinden biri olan Japonya tarafından tehlikeye sokturmak İçin faal bir slyasot takip etmektedir.
Dr. Reşad SAGAY
yanın teşrinievveldenberi yaptığı askerî gafları tahlil eden Central daily news diyor ki:
“Japonya Çinde 900 bin» kişi kaybetmiştir. Halbuki 1905 Rus -Japon muharebesinde Japonların kaybı 200 bini geçmemişti.
Japoıı ordusunda maneviyat da bozulmaktadır. Bozgunculuk hâdiseleri ve isyan hareketleri gittikçe çoğalmaktadır.
Bazı Japon kıtaları İmha olundu
Hongkong: 27 (A. A.) — Çin
Ajansı bildiriyor:
Cuikovda Hann şehrini geçmeğe teşebbüs eden Japon kıtaları tamamiyle imha edilmiştir.
Slovak - Macar Müzakereleri
Hudut meselesinin halli için dün Bedapeştede konuşmalara başlandı
Budapeşte: 27 (A. A.) — Hudutların tahdidi hakkında müzakerelerde bulunacak olan Slovak-ya hariciye müsteşarı Zvrkovec’tn riyasetindeki Slovak heyeti, bu sabah buraya gelmiştir.
Macarlarla Slovaklar arasında ilk müzakereler öğleden sonra baş-Iıyacaktır.
Orta elçi Vomle’nin riyasetindeki Macar heyeti, bilhassa askerî eksperlerle t’eknikçilerden mürekkep olacaktır.
BİR YANDAN DA HUDUTTA BOMBARDIMANLAR OLUYOR
Bratislava: 27 (A. A.) —Slo-vakyadaki Almanların naşiri efkârı olan Grenzbota gazetesi, Macarların Slovak hududuna taarruza devam ettiklerini yazmaktadır.
Bu gazeteye göre Macarlar müzakereler başlamadan evvel mümkün olduğu kadar en müsaid noktaları işgal etmek tasavvurunda -dırlar.
Hlinka, muhafızların erkânıhar biye reisi Macarlara mukavemet ederek bunların ilerlemesine çalışan Slovak kıtalarını tefriş etmiştir.
Macar kıtalarının zayiatı:
Nagyberej nada 4 yaralı. Szo-branede 17 ölü, 44 yaralı, 4 otomobil 3 taktör ve sekiz ev harap olmuştur. Ungvarda bir yaralı, 3 otomobil harap. Roznyoda bir yaralı, bir otomobil harap ve henüz tesbit edılemiyen diğer bazı tahribat. Polocde 3 yaralı . iki otomobil ve ev harap olmuştur.
Bern hududu lağamlarla dolduruldu
Bern: 27. (A.A) — Reuter ajan, sının muhabirinin öğrendiğine göre bir ihtiyat tedbiri olmak üzere hu-dud muhafızları takviye edilmiş ve federal meclis, bir kararname neşre, derek yol, köprü vesaire gibi hududun mühim noktalarını muhafaza eden lâğımların doldurulmasını emretmiştir.
Frankocuların taarruzu inkişaf ediyor
Roma: 27. (A.A.)— Burgostan öğrenildiğine göre Fraııkist taarru zu müsait bir şekilde inkişaf etmektedir.
Franconun kıtaları Almader hav zasını istilâ etmektedir.
Bir Yolcu tayyaresi 8 yolcusu İle beraber yandı
Oklaharna: 27 (A. A.) — Chicago - dellas hattında çalışan bir yolcu tayyaresi düşmüş ve içinde bulunanlardan 8 i yanmış, 4 ü yaralanmıştır.
İmar İşleri Dolayısile
(Baştarafı 1 inci sayfamızda) carın nerelere yerleştirilebileceğini evvelden kararlaştırılmalı ve kimsenin faaliyetine halel gelmesine meydan vermemelidir. Bir halk hükümeti için bunu düşünmek ve temin etmek en tabiî bir vazifedir.
imar hareketinin hakikî bir iztı-raba yol açmaması için, yıkma işine hep birden başlamayıp kısa müddetler içinde yıkılıp yerlerine yenüeri yapılabilecek surette plânlı, bir icraat ile küçük küçük kısımlar üzerin de çalışmak sistemini kabul etmelidir.
Belediye tarafından caddenin iki tarafında istimlâk edilip satılacak arsalar üzerindeki yeni dükkân ve mağazalar kiralarının pahalılığı büyük bir rol oynıyacağı zannmda değilim. Çünkü belediyenin eline geçecek bu arsalar bugün caddenin arkasında kalan kısımlardır ki fiyatları ehvendir. Caddenin cephelerini bunlar teşkil edince fiyatları yükselecekse de bugünkü caddede bulunan emlâk fiyatını pek geçmiyecek-lerdir. Bugünkü caddede oturabilen-ler, yarınki caddede dükkân tutabi. lirler.
Esnafın yüzde bir, üç ticaretinden bahsolunuyor. Biz bu ticaretin pek az olarak gösterildiği zannmda-yiz. Hakikatte onların daha fazla bir yüzde ile iş gördüklerine ihtimal veriyorum. Hem bu nisbetteki kârın her muameledeki kârdan ibaret olduğunu unutmamalıdır. Sermaye bir senede kaç devir yapıyor? Ayda yalnız bir devir yapsa kâr senede yüzde otuz altıyı bulur.
Belediyenin yeni açacağı caddeler etrafında kendisi için arsalar istimlâk edip sonra satması hiç te haksız ve mantıksız değildir.
Okuyucum da tasdik ediyor ki Eminönünde yıkılan dükânlar yüzünden ta Tahtakaleye kadar geniş bir mmtakadaki emlâk sahipleri istifade etmişlerdir. "Şerefiye,, mecburiyetini genişleterek uzaklara kadar teşmil ettikten başka belediye caddelerin etrafında da arsa almalıdır ki ihtiyar ettiği masrafı kıs. men çıkarabilsin. Belediye ancak değer fiyatını peşin vererek istimlâk yapacaktır. O arsaların fazla para etmesi belediyenin yaptığı fedakârlık neticesidir. Binaenaleyh emlâk sahibi bir şey ziyan etmiyecektir.
Belediye demek, şehir demektir. Biz, hepimiz demekiz. Blediyenin yani hepimizin cebimizden çıkacak para neden yeni caddelerin iki kenarına tesadüf etmek saadetine mazhar olmuş emlâk sahiplerinin ce. bine girsin? Şehrin parası şehire kalsın ve ferdler de hiçbir zarara uğramasın. îşte prensip budur.
Hüseyin Cahid V M /"1N
Milli Şef Rey Verirken
(Baş tarafı 1 inci sayfada)
Vali ve C.H.P. Başkanlığına İs. tanbul:
Türkiye Büyük Millet Meclisinin altıncı intihap devresi için yapılan meb’us seçimi Yurdumuzun her tarafında tamamlanmış ve bütün seçiciler reylerini tam bir ittifakla Partimizin namzetlerine vermişlerdir. İki ay devam eden intihap faaliyetinin her safhasında intihabı meb’ usan kanununun Parti mevzuatının ve genel sekreterlik tebligatının bütün hukuklarını günü gününe ve tam olarak yerine getirmiş olan başta siz muhterem arkadaşımız olduğu halde Parti teşkilâtımızda vazife a-lan bütün arkadaşlarımıza gerek istişare ve gerek resmî intihaplarda gösterdikleri yüksek ve siyasî olgunluktan dolayı bütün ikinci müntehip arkadaşlarımıza candan teşekkürler ve derin takdirlerimi arzeder hepinizin sevgi ve saygı ile gözlerinizden öperim.
C.H.P. Genel Sekreteri Erzurum Meb’usu Dr. Fikri Tuzer
Cümiıurreisinin teşekkürü:
Ankara: 27 (A.A.)—Reisicumhurumuz İsmet İnönü aşağıdaki mektubun neşrini Anadolu Ajansına emir buyurmuşlardır:
Anadolu Ajansına:
Mebus arkadaşlarımın ve vatan-
Macar Hükümeti Hırvatları İlhak Etmek mi İstiyor?
Paris: 27 (A. A.) — Havas bil-' diriyor:
Belgraddan gelen haberlere göre, B. Maçek İle yapılan mühim bir konferansı müteakip, harp müşterek muhalefet grupu ve Yogus-lav milli partisi yani iki Belgrad muhalefet teşekkülü hükümet ile Hırvat muhalefeti arasında yakında yapılacak görüşmelerde, kendi adlarına da hareket etmek üzere, B. Maçek’e tam salâhiyet vermiştir.
Belgrad muhalefet teşekkülleri ve B. Maçek, görüşmelerin yaınlz Hırvat meselesine bir hal sureti hazırlamağa matuf olarak takip edilecek usul üzerinde yapılması bahsinde mutabık kalmışlardır.
Diğer taraftan, Bayan Tabou-isin Oevre gazetesinde yazdığına göre, Almanlar, bir ticaret muahedesi akdetmek için Yoguslavya üzerinde tesir icra eylemekte ve Hırvatistanın Macıaristana ilhakı için de şiddetli bir propagandayı ilham etmektedir.
Etrüsk Vapuru Hakkında Anlaşma Oldu
(Baştarafı 1 inci sayfamızda) üçüncü bir kazan ilâve edilecektir.
İcabeden üçüncü kazan ihtiyacını Denizbank fen heyeti teşrinisani ayında Alman tezgâhlarına bildirmiş ve oradan gelen mühendislerle yapılan protokolde bu esas kabul edilmişti.
Yeniden ilâve edilecek bu kazan sayesinde geminin kabiliyeti artacağı gibi sürat bakımından da mühim fazlalık elde edilecektir. Bu suretle geminin kıymeti bugünküne nazaran asgarî yüzde 30 - 60 nisbetinde artmış bulunacaktır, gemiye bir kazan ilâvesinden başka mevcut muvazenesizliği gidermek için de 100 ton kadar da safra konacaktır. Ancak Etrüskte yapılacak olan, tadilâtın icrası için geminin Almanyaya gidip gitmiyece-ği Umum müdürün Ankaradan avdetinde belli olacaktır, öğrendiğimize göre Etrüsk’ün Almanjraya gitmesi icabettiği takdirde Tırhan ve Kadeş vapurları ilk olarak Et-rüsk’te tesbit edilen esaslara göre tadil edilecek ve bu müddet zarfında Etrüsk mutad Mersin seferlerine devam edecektiç.
Almanyadaki vapurların tadilâtı neticelendikten sonra Etrüsk Almanyaya gidecektir. Dün kendisiyle görüştüğümüz Denizbank fen işleri müdürü Harun şu izahatta bulunmuştur.
Profesör Pittar Geldi
Değerli âlim bugün Ankarada konferanslarına başlıyor Türklük lehine neşriyatı ile maruf olan Cenevre Üniversitesi (Ant-repoloji) profesörü M. Pittard bir seri konferans vermek üzere refikası ile beraber şehrimize gelmiş ve Ankaraya gitmiştir.
Değerli profesör konferanslarına Ankara Halkevinde ve Gazi terbiye enstitüsünde bugün başlıyacak-tır. Konferans saat 17.30 da verile, çektir.
Eskişehir valiliği
Ankara: 27. (Telefonla)—Millet Meclisinin beşinci devresinde Çanakkale meb’usu olan ve yeni meclise dahil bulunmıyan Şükrü
Eskişehir valiliğine tayin olunmaktadır.
daşlarımın sevgi ve teveccühlerini i-fade eden bir çok telgraflar alıyorum. Yürekten teşekkürlerimi kabul buyurmalarını rica ederim.
Türkiye Reisicumhuru ve C.H.P. değişmez Genel başkanı:
İsmet inöuü
Almanyanın Danzig Üzerindeki emelleri
(Baştarafı 1 inci tayfada) rilmesi,
2. — .Yüksek komiseiu^. makamının İlgası,
3. — Polonyanın Danzig limanından istifade etmek hakkının ib-kası.
Ayni muhabire göre İngiltere ve Polonya hükümetleri malî ve İktisadî bir teşriki mesainin başlıca hataları üzerinde mutabık kalmışlardır. Berlin tekzip ediyor!...
Paris: 27. (A.A.) — Berlinden bildiriliyor:
Almanya hükümetinin geçen hafta Polonyaya üç nota göndererek Danzigin Almanyaya iadesini, Oderberg şehrinin geri verilmesin' ve Polonya koridorundan geçmek ü zere bir otomobil yolu inşasına mü saade edilmesini istediğine dair dolaşan şayiaları iyi haber alan Alman mahfelleri tekzip etmektedirler.
Almanyanın cenubunda, İsviçre hududunda Alman kıt’alarının bazı hareketlerde bulunduğuna dair veri, len haberler de ayni suretle tekzip edilmektedir.
Diğer cihetten yan resmî mah-feller, Polonyanın garbinde kâ:n Lydgoszezde dün (Polonya birliği) tarafından Almanya aleyhine bazı taşkınlıklar yapıldığı hakkındaki ha beri itirazla karşılamaktadırlar. Bu mahfeller, dünkü nümayişlerin mün ferid bir vaka mahiyetinde olmadığını ve Almanya aleyhinde yapılan bu taşkınlıkların maalesef gittikçe arttığını kaydetmektedirler.
Poionyada askerî hazırlıklar ve metingler yapılıyor:
Varşova: 27. (A.A.)— Reuter ajansı muhabirinin bildirjdiğine göre Almanyanın Polonyadar talebler-de bulunduğuna dair verilen haberler, teeyyüd etmemiştir. Bununla beraber Danzig statüsünün tadilini temin etmek üzere Almanyanın bir taz yık yapmasından korkulduğu için bazı askerî ihtiyat tedbirleri alındığı zannedilmektedir.
Polonyanın ihtiyatsız bulunmamağa gayret ettiği söylenmektedir. Diğer cihetten temin edildiğine göre Polonya, Almanyanın Polonya koridorundan geçecek bir yol inşası hu. susunda yapması muhtemel olan teklifini şiddetle reddedecektir.
Krujer Poranni gazetesi diyor ki (Polonyanın askerî kuvvetine ı-timadımız vardır. Haricden gelecek muhayyel yardımlara bel bağlam1, yoruz.)
Dün bütün Poionyada vatanî teşekküller mitingler tertib etmişlerdir. Kabul edilen muhtelif karar suretlerinde şu tipik cümlelere tesadüf edilmektedir:
( Polonya için her türlü fedakârlıklara hazırız.) (Kanımızın son damlasına kadar Polonya için mücadele etmek istiyoruz.)
Mussolininin Nutku Akisleri
(Baştarafı 1 inci sayfamızda) cek büyük elçisi mevcuttur. İtalya Fransız topraklarını, KorsikalI, şimal Afrikasnu ve Süriyeyi çeviren denizi (Hayâtı saha) olarak telekki-de İsrar ediyor. İtalya unutmamalıdır ki, Akdeniz bizim için hiç değil, se İtalya için olduğu derecede ehemmiyetli bir sahadır.
Müzakere için fırsat bekleuiyorı
Paris 27. (Hususî)— İtalya-Fransa* müzakerelerine ilk fırsatta başlanılacağı bugünkü vaziyetten anlaşılmaktadır. Umumî kannaata göre Mussolininin nutku müzakere kapılarını yeniden açmış bulunmaktadır.
Aınerikadaki intiba
Nevyork 27. (Radyo)— Italya-ı devlet reisinin nutku burada nisbî bir ferahlık tevlit etmiştir. ı "Fakat; ftalyanın Fransadan arazi talebinde bulunmaktan vaz geçmiyeceği de zannolunmaktadır.
Loııdradaki akisler:
Londra: 27. (A.A.)— D.N.B.
bildiriyor:
B. Mussolininin nutkundan sonra başvekâlette büyük bir faaliyet görülmektedir. Nutkun bilhassa FFrau sız- Italyan ihtilâflarının tasfiyesi imkânım sezdiren kısımları alâkayı çekmekte ve B. Mussolininin müzakereye girişmeğe amade olduğu zau-nedilmektedir-.
Yoguslavyadaki 450 ibin kişilik Alman ekalliyetini temsil eden üç Alman parlâmento âzası, müstacel surette Berline çağrılmıştır. Yoguslavya parlâmentosundaki bu üç Alman mebus ve ayân âzası, Almanya ve Yoguslavyadaki gizli devlet polisi Gestapo teşkiltı ajanları ile beraber çalışmakta ve Ma-caris'(n kanalı ile Hırvatların Ma-caris- Va ilhakı için çok faal pro-pagaı 4.,ı yapmaktadır. Bu suretle Zagreb ile Budapeşte arasında dur madan gidiş - geliş vardır. Ve bir kaç gündenberi Macar hükümet mahfilleri, Budapeştede Yoguslav-yanın akibetine uğrıyacağını, zira Hırvatlar ile Slovenlerin Sırplar ile hiç bir alâkası olmadığını açıkça bahsetmektedir.
Bu arada da, 48 saattenberi Almanya, Yoguslavyaya zorla kabul ettirmek istediği yeni ticaret muahedesinin akdi için Belgrad üze -rinde şiddetli tesirler icra etmektedir.
“— Almanlarla Denizbank a-rasında mevcut ihtilâf teferruattan ibaretti. Gemilerde fevkalâde bir arıza mevcut değildir. Alman tersanesi esasen gemilere ufak bir kazan dahi ilâvesini kabul etmişti. Buna mukabil biz mevcut kazanların eb’adında yeni bir tane daha ilâve edilmesinde ısrar ettik ve Almanlar da bu arzumuzu kaıbul ettiler.
Gemide can selâmetini tehlikeye düşürecek muvazene cihetinden bir arıza olmamıştır. Bu noktai pazardan geminin vermiş olduğu netice iyidir.
Etrüskte tahkikat yapan Maz -har Nedimin riyasetindeki korniş -yon vermiş olduğu raporda emniyeti tehlikeye düşürecek mahiyette olmıyan noksanların heyeti umu-miyesinin nakdî kıymeti takriben! 9,000 lira olarak tesbit etmişti. Bu-| na mukabil inşaat komisyonumu-! zun gemide yaptırmış olduğu faz-] la tesisat takriben 23.000 lira ka-| dardır. Bu itibarla gemiler şartnamenin heyeti umumiyesine nazaran noksan olmayıp fazladır.,,
Diğer taraftan temas ettiğimiz alâkadarlar Etrüsk vapurunda yapılacak olan tadilâtın Haliçteki tersanelerde yapılabileceğini bu sebeple geminin Almanyaya ka -dar gönderilmesine lüzum olmadığını söylemektedirler.
Alman propaganda nazırı Atinaya gidiyor Berlin: 27 (A. A.) — D. N. B. Ajansı bildiriyor:
Nazır doktor Göbbels, bu akşam, bir kaç günlük bir seyahat için Berlinden hareket etmiştir. Doktor Göbbels, evvelâ Budapeşte buradan da Atinaya gidecektir. Naşlt Uluğ Matbuat U, Müdürlüğü müşaviri oluyor
Ankara 27: ([Telefonla) — Beşin, ci Büyük Millet Meclisinde Kütahya meb’usu olan Naşit Uluzun; bu kere meb’us seçilen Sadri Etemden açılan matbuat umum müdürlüğü memleket masası müşavirliğine tayi ı olunacağı söylenmektedir.
Yeni devlet demir yolları ve posta, telgraf umum müdürleri
Ankara: 27. (Telefonla)— Devlet Demiryolları müdürü Ali RızaE. remin bu kere mebus seçilmesi üzerine yerine üçüncü kısım işletme mü dürü Bay Tahsin tayin olunmuştur. Posta, telgraf ve telefon umum müdürü B. Tahsin de mebusluğa seçilmesile Posta telgraf ve telefon umum müdürlüğü vekâleten B. Nazım intihab olunmuştur.
S.yf«ı 4\
YEN I S A■A H
28 MART 1»3»
Taklit Beşibirlik sürücüleri
Dün Ağırcazada muhakeme olundular
/Taklit beşi bir yerde altunu sürmek istiyen İbrahim ve Hulûsi isminde iki kişi, dün Ağır cezada muhakeme olunmuşlardır.
Dünkü celsede Saim, Cemal Şı-kir ve Şevki isminde üç de şahid din. | leıımiştir. Şahidlerden Bursada bu-' lunan Arif Hikmetin istinabe sure-! tile ifadesinin celbi için muhakeme talik olunmuştur. I
BELEDİYEDE: |
Kooperatif umumi heyeti bugün toplanıyor
İstanbul Belediyesi Kooperatifi senenin heyeti umumiye toplantısını bugün saat üçten itibaren Kooperatif lokantasında yapacaktır. Bütün hissedarların iştirak edeceği bu toplantıda Kooperatifin bir «ene. lik faaliyeti ve hesabatı tetkik olunacak heyeti idare raporu dinlene-çektir. Bu arada bir hayli münaka.
. salar olacağı zannolunuyor.
' Kooperatif nizamnamesinin bir maddesinde heyeti umumiye içtima-lanna hariçten kimse giremez, denilmektedir. Bu maddeye istinaden içtimaa hariçten hiç kimse alınmıya-çaktır.
Ucuz su verlllnciye kadar hamamcılardan para alınmıyacak
İstanbul Belediyesi, hamamcıla-nn daha ucuz su alabilmek için yaptığı teşebbüsü tetkik etmiştir Ha-mamcılar suyun tonunu 7,5 kuruşa istemektedirler. İleri sürdükleri es-babı mucibede halkın sıhhati ve temizliği noktasıdır hamam fiatleri-mn ucuzlatılması için bu tetkiki bir zaruret olduğuna işaret etmişlerdir İstanbul Belediyesi hamamcıların bu arzusunu is'af etmeği kabul et-mıştır. Fakat bir defa da isin Şehir meclisinden geçmesi lüzumunu ilen sürerek hazırlanan teklifi Şe-ır meclisine sevketmiştir. Meclis bu hususta kati kararı verecektir İstanbul Belediyesi Şehir Meclisinin katı karan verinciye kadar işi idare etmek ve hamamcıların bir mağdu-yetıne mahal vermemek için ha “fardan su paralra,nı aJlnacak “-»■•aUhsi, etmeğe karar
Yeniden birçok esnaf cezalandırıldı
fe J?anbıU' Eelediyes) te®izlik mü-ler taraf,ndan Yapılan teftiş, riavet t
r ayet etmıyen birçok esnaf tesbit yunarak süratle cezalandınhmştır d.Xn y°ğlU kazas,nda cezalan.
nlan esnafların miktarı 71 bulmaktadır. Cezalandırılan esnaflar a-rasmda fırıncılar, şoförler ve kah
eks)k ve bozuk ekmeklerden 158 kilosu müsadere olunmuştur Ada lar kazasında da 16 esnaf yakalana ak cezalandınlmıştır. Belediye butun esnafa göz açtırmamak ve halkı aldatarak gayri sıhhi g,da Mt„aI,. ma manı olmak için yapacağ, tef mVtif.2'yadele?tir“eğe karar ver.
Çingeneler
yuhayeLM'n^bln,erCeOkUyUC» )-i,ou'u'rbTv'ka,;XS,raSMk--man, deni1«blirkı ya"e“nrj'na' de değil, başka dillerde de bir ben. . k^hX7Xer°'Bandlr- Yaruı
/■ DİKKAT: BU CUMA günü MATİNELERDEN İTİBAREN
1 TAKSİM SİNEMASI
Mevsimin en büyük macera tâlimlerinin en müthişi
BAY TEKİN
YENİ DÜNYALARDA
(Flash Gordon)
Müessir... Büyük... Meraklı... Heyecanlı Süper Filmi Başlıyor
■mbBi; rolde: BÜST ER CRABBEas^
ALMAN BAHRİYESINİN DİRİLİSİ
Tiyatro Tenkidi:
Korkunç Gecenin Temsili
YAZAN: BAHA DÜRDER
Almanlar Hiç Yoktan Hatırı Sayılır Bir Donanma Vücuda Getirdiler
-'Versay,, muahedesi Almanların tekniğin birer şaheseri otarak telakki edildi ve bunlar yem Zer için "30,. mil devnn. a, U
Cep kruvazörü namı verilen ve ..Deutshland„. "Scheer,, ve Graf Spee„ isimlerini alan buı uç k .ör 10 bin ton hacminde (lo.uuuı miüik hareket siasına malik azam. 28 mil sürati seyre malik geım erdi. Silâh kuvveti 280 lik altı, 150 lık se k 'z ve SS lik altı topa inhisar ediyordu. Ayrıca top ateşine ve or lere karşı da sağlam bir müdafaa ve muhafaza tertibatına maliktiler.
Almanya. 1934 de, Versay mua-
hedesinin bahri »)üW7’e.r.‘“-.Xll ken Fransızların mşa ettikler |
kerk tipi zırhlılarına mukabele ola-1 S 26 bin tonluk ve "Schamhorst,. Ve "Gneisenau,, isimlerinde ita gemn yi tezgâha koydular. Bu zmhhlar da 32 mil sürate malık (28) san 1 |
relik dokuz, 150 santimetrelik on ık tane tayyare dali. top ve 4 tayyare taşıyan vahidi harplerdin
Müdafaa tertibatı zırhlı bir ke merle iki zırhlı güverte vasıtasıle te-min edilmiştir. 1936-
Bunu müteakip, Almanya 193b 1937 bahri progıammda, ten G ve F tesmiye edilen, 35 bm tonluk iki zırhl. inşasına, ve 193» | 1939 programında da H ismini . diği bir üçüncü geminin tezgaha ko. nulmasına karar verdi.
Bu gemiler. 380 mm. lık sekiz ve 152 lik on iki dafii tayyare bataryasına malik olacaklardır.
Bu suretle serviste ve halı inşada bulunan Alman donanmasın» tonaj miktarı. 1 kânunusani 1939 da 207 bine varmaktadır. Bu tan te. Britanya tonaj miktarının 650 bin olduğunu ve 1935 teki '
Alman bahrî itilâfının derpiş ettı„ % 35 nisbetine erişmek için Alman-yanın ancak 20 bin tonluk bir gemi inşası kâfi gelebileceğini zikir de la-zımdır. . . |
Kruvazörlerin ferdî tonaj mıkta-n da Versay muahedesile 6000 olarak tahdit edilmişti. Harpten sonra Alman tezgâhlan 5400 tonluk Em. den’i inşa ettiler. Bu gemi buğun tatbikat mektebi mahiyetinde olarak kullanılmaktadır. Bunu müteakip 1929 üe 1934 arasmda tamamüe birbirine benziyen beş kruvazör ya-pildi. Bunlar sırasile:
"Köln”, “Kolnigsberg”, "Karl-ı sruhe,,, "Leipzig., "Nurnberg,, idi.' Bu kruvazörler, 32 mil sürate malık olup, 150 lik dokuz, 88 lik dört da., fii tayyare bataryasına maliktiler., Aynca, kendik alizelerindeki silah-lara karşı zırhlı idiler.
İngiltere 18 temmuz 1935 te Ver-1 say muahedesinin hükümlerini tesir, siz bırakan anlaşma ile, Almanyayaı İngiliz kruvazörlerinin 35 nısbe-1 tinde gemi inşasına müsaadede bu-, lundu. Almanya derhal faaliyete geçti. 10000 tonluk ve 203 lük sekiz, 160 lik on iki dafii tayyare topuna
Alman donanmasının yeni cüzötamlarından Leipzig zırhlısı
malik, saatte 32 mil süratle giden A serisi kruvazörler inşa etti. Bunlar: “Amiral Hipper”, “Bucher ve nihayet 22 ağustos 1938 de Macaristan naibi hükümetinin huzurunda denize indirilen ”Prinz - Eugen,, dir.
150 mm. lik kalibreden aşağı ve ya ayni derecede toplarla mücehhez B serisi kruvazörlerinde de K ve L tesmiye edilen 10 bin tonluk ve 32 mil süratinde iki, ve sonra da ayni seri dahilinde, ve bu sefer de 7000 tonluk, dört kruvazör inşasına karar verildi.
Berlinde geçen kânunuevvelde yapılan müzakereler esnasında Al-
Sivasta Avcılar Nasıl Çalışıyorlar? Uçara ve Kaçara Atıcılığın Moda Haline Geldiği Sivasta Avcılık, Bir Meşgale Değil, Bir Aşktır!
Sivas avcılarından bir grnp
Sivas (Hususî) — Her teşekkülün bir içyüzü bir de gösteri taraıf vardır. Her teşekkül az çok gösterişli çalışmayı ihmal etmez. Her şeyin bir istismarı olduğu gibi Sivas Avcılar kulübünün de bu gösteri i-şinde müstesna bir yol tuttuğu u kulüple yakından bir temasla anlamış bulunuyoruz. Ve bu yakın temas şu hakikati ortaya çıkarıyor ki Sivas Avcılar kulübü ne yaptığını ve ne yapacağını pek iyi bildiği gibi bu günkü cemiyetin içinde üzerine düşen vazifelerin neler olduğunu da bütün şümulile kavramış bulunuyor.
Neşe için, sıhhat için, yurt ve yurttaş için bir vasıta olan avcılık bilhassa tabiatin yalçınlaştığı zamanlarda eşi bulunmaz bir zevk halini alıyor.
Bunu bana bir avcı şöyle anlatı, yor:
”— Tipinin kapılan sardığı, fır-
manya denizaltı gemilerinin Britan-yanınkilerin % 45 nisbetine getirileceğini tebliğ etti ve ayrıca 10000 ton luk ve B serisindeki K ve L kruva. zörlerini A serisine ithal edeceğini yani 203 lük toplarla teçhiz edeceğini bildirdi.
Bu karar, 3 şubat 1939 da resmen ilân edildi.
Netiçe olarak Almanların beş a-ğır kruvazörü tamamile müttehit bir bahrî kuvvet teşkil etmekte ve Alman bahrî siyasetinin denizlerdeki gemi kuvvetleri telâkkilerinde değişiklikler husule getirmesi mümkün, dür.
tınanın ortalığı altüst ettiği sıralarda dağlar, bayırlar, burnumuzda türüm, türüm tüter, bizim neşemizi o zaman görmel:!... Soğuğun şiddetinden herkesin burnunu kapıdan çı. karmağa cesaret edemediği anlarda biz avcıların şehirden kilometre’erce uzaklarda günlerce av peşinde koşmak için hazırlanışımızı ve o anda duyduğumuz zevki göımek cidden kaçırılacak manzaralardan değildir!..,,
Sivas Avcılar kulübü uçara, ve kaçara atışı, moda haline koymuştur. Birkaç yıl evvel burada uçara atan avcının sayısı çok mahdut iken bugün uçarı vurmıyanlar parmakla gösterilemiyecek kadar azalmıştır. Atıcılığı her gün biraz daha ileri götürmek başlıca hedeftir. Memleket müdafaası bakımından atıcılığın e-hemmiyetini lâyıkile anlamış bulunan kulübün bu çalışmaları takdirle
İstanbul Şehir Tiyatrosu, değil Istanbulun. hattâ Türtayenmyegane sanal evidir ve bütün tiyatro hareketlerini sinesine toplamak için uğraşan, tiyatro ihtiyacının hepsine birden, gücü yettiği nisbette karşılık vermeye çalışan bir müessesedir. Zaman zaman lüzumu olmıyan eserlere sahnesinde yer vermekle beraber, bütün piyes çeşitlerinden numune göstermeğe kalkması, onun laa. liyeti hakkında bize kâfi miktarda malûmat verir.
Memleketimizde bir kaç tane bu ayarda müessese bulunsaydı, klasikleri oynıyan tiyatro, modern eserler tiyatrosu, yerli eserlere yer veren tezli piyesler oynatan, korku, polı ve adliye gibi nevilere perdesini a-Çan tiyatro ilâh... gibi isimler venp, onları kendi sanat telâkkileri ve sanat hudutları içindeki eserlerini seyretmeğe giderdik. Lâkin iş, tek tiyatroya kalınca, onun oymyacagı her janrdaki eseri; yapacağı ve yap makla mükellef olduğu vazifelerinden birini, daha, yapmış saymak ı-cap eder.
Bu hükümde yürüyelim: Şehir tiyatrosu dram kısmı "Korkunç ge-ce”yi oynamakla vazifelerinden birini daha yaptı.. .
Şimdi, ismi aklımıza gelmıyen bir Fransız muharriri, en ince kısım, larını göz önünde bulundurarak, romanlar», yüzlere baliğ olan çeşitleri bulunduğunu yazmış ve bunları bariz vasıflarile meydana koyarak iddiasını isbat etmişti, Tiyatıoda da, malûm olan nevileri böyle gems bir tasnife tabi tutup ince ayrılık noktalarım tetkik etmeye kalkarsak romanda görülen -velev gayr, tabu bir tasnif olsa bile, yüzlerce nevıle karşılaşabiliriz. _
İşte geçen haftadanben, buyul bir alâka ile seyredilen “Korkunç ge. ce” korku, policier piyeslerin evsafını içinde toplaması ve sahneye konurken mizansenlerle süslenişi bakımın-! dan olduğu kadar, eserin atmosferi, ne uygun ışık tertibatı ve dekor şeklindeki intizam bakımından da muvaffak olmuş bir eserdir.
Kısaca mevzuu verelim:
Küçük ve ıssız bir adada babasından kalan bir şatoda yaşıyan ve günün birinde buraya arkadaşlarını davet eden (Gregori); mütemadiyen ölümden, cinayetten, polis vakalarından bahsedildiğini görerek ufak bir şaka yapmak ister ve -arkadaşı (Donald) 1 öldürmüş gibi görünür. Tabiî; kafaları ölüm ve cinayet ba-hislerile dolmuş, adanın ıssızhgı ı-çinde korku ile sinirleri gerilmiş misafirler, yastıktan yapılarak denizel atılmış bir mankeni hakiki ceset zan nederler. ı
(Donald)'ı; karısının âşıkı oldu-ı ğunu hisseden ve kanun nazarında suçlu olmadan onu öldürmeyi düşü. ı nen (Osten), bir an bu işin şaka ol-| duğunu anlar. Ortada cürmünü itiraf etmiş bir de katil vardır. Bu se-
I fer kendisi (Donald) 1 ortadan kal. I dırıı*.
I Bu vaka karşısında (Gregori) j I masumiyetini kimseye anlatamaz. I Herkes şüphededir. Issız adadan sa-| hile gidecek hiçbir vesait yoktur.
I Polis gelinceye kadar bu işi meyda-ı na çıkarmıya çalışırlar.
Bir konuşma esnasında, katil olmıyan (Gregori) nin kendinden şüphelendiğini anlıyan (Osten), onu da ortadan kaldırıp büsbütün rahat etmek ister. O vakit mesele basit bitecektir ve zehirle öldürdüğü Gre-gori’ye intihar ettiği nazarile bakı, lacaktır. Vaka icra edilir. Cebindeki
karşılanmaktadıı.
Avcılar arasında teessüs etmiş olduğunu gördüğümüz bağlılık ve karşılıklı sevgi bu teşekkülün en kuvvetli tarafıdır. Kulüp üyeleri a-rasındaki bu tesaniid bize kulübün geçen yılkı umumî kongresinde okuanan raporun şu son cümlesini hatırlatmaktadır.
“Avcılığın, bizi birbirimize ve yurdumuza bağlıyan bir kudsiyeti vardır. İşte avcüığa bunun için vurgunuz. Gece gündüz bizi dağ, dağ
siyanürü, (Gregori) nin viski bardağına -onun arkası pencereye dönükken- boşaltır. (Gregori) yere yu varlanır. Fakat, bütün izleri ortadan kaldırıp onun, kendi kendini zehirlediği süsünü verdiği anda, içeri (Osten) in karısı girer, yerde cesedi görür, bir münakaşa başlar ve kocasına hakikati itiraf ettirir.
Bu sefer, deli gibi olan (Osten) karısının boğazına sarılır. Fakat bir mucize, evet bir mucize üe yerde zehirlenmiş olan (Gregori) kalkar.
Mesle basittir (Osten) zehiri o. nun bardağına korken camdan görmüş ve siyanürlü bardağı değiştirmiş, ve zehirlenmiş rolü oynamıştır.
Eserdeki esrarengizlik ve bilhas sa tiyatro darbelerde hazırlanan Trükler gayet güzel tertip edilmiştir. Bühassa polis dramlarında en ön safa alınan, korkuyu besleyici un. surlara, başkalarının üzerinde şüphe toplamak ve bambaşka bir neticeye varmak hususuna çok dikkat edilmiştir. Gece, cinayet bahsi, fırtına, sahnedeki hususî ışık tertibatı, adanın fenerinin mütenavip ışığı, ecdattan kalma ve içinde bir şeyler olacak olan, şato, hasta denecek ka. dar cinaî ve polis romanları müptelâsı kadınlar.. Yerinde kullanılmış mizansenler.. Bize bu eser için fazla itina sarf edi’d iğini anlatıyor.
Bu eserle Ingiliz ve Amerikalıların fazla alâka duydukları bu nevi piyesler bizim de ihtiyacımız olduğunu meydana koymuş oldu.
Bundan evvel bu janrdan olan Meri Düge’nin davası, mukaddes alev, bir mektup gibi eserleri de hatırlarsak. Muhsin’in bizi her çeşitten piyeslerle karşılaştırmak plânının güzel tatbik ettiği neticesine van nz.
Eseri (Howar I. Yung) yazmış ve şairliğinden çok daha kuvvetli mütercimliği olan Halit Fahri tercüme etmiştir. Hakikaten tiyatro tekniğini çok iyi bilen Halit Fahri evvelce çevirdiği Robotolar, Altı şahıs muharririni arıyor, Maamafih yalnız tekniği kuvvetli bir çok yaz. ma piyesleri de vardır- Ümit, Kendini bil, vesaire gibi.
Çevirdiği eserlerle yazdığı şiirlerini karşılaştırmak istediğimiz vakit; yaptığı tabloya seyirci bu-lamıyan ve kemanile alâka cel-betmek maksadiyle halkı oraya toplıyan ve "Kemanıma neden geliyorsunuz, ben sizi tablomu seyre ça ğırdım,, sualine "Sen ressamlığı bırak ta çelebi kemanına devam et, çünkü onda daha çok mahirsin,, cevabını alan adam aklımıza geldi. Sevmek ve muvaffak olmak, başka başka şeylerdir: Halit Fahri de çok sevdiği şiirden ziyade tercümelerle, -çünkü Rafael, Grazielela, Pual dö Karot, Bir Sipahinin romanı vesa. ire gibi güzel tercüme edilmiş roman lan da vardır- bühassa piyes tercü-mesile uğraşsa daha iyi olmaz mı?
Sanatkârlar umumiyet itibarile çok iyi idiler.
Eserin başından sonuna kadar kin ve kıskançlığı soğuk kanlüık maskesi altında saklamıya muvaffak olan Galip (Osten); şahsındaki bütün değişiklikleri kudretle idare eden Kemal (Gregori); korkak, hâli kâline uymıyan romancı Mahmut (Antoni); soğuk kanlı Ingiliz tipini çok iyi yaratan Sami (Con Kuper), ük ânda halleri ve makyajı ile şüpheleri üstünde toplıyan hizmetçi rolünde (Hadi); ve eserin kadın rollerini yapan Şaziye, Cahide, Nevin, sözleri az olmasına rağmen Samiye ve Perihan İyi İdllar.
dolaştıran sevda da bundan başka bir şey değüdir!...,,
işte bunun için, avcılar kulübü etrafında toplanan cessur ve faali-yetli arkadaşları candaD sevgi ve takdirle karşüamak lâzımdır!..
(YILDA YALNIZ BİR LİRA)
Verip Çocuk Esirgeme Kurumu-na Üye olursanız Klmsesia Yavruların Sağlığına ulaşmış oluraunuz!



28 MART 1*3»
TCNİSABAM
Erzincanı Zabt Plânım
Erzincan ve civarının mufassal haritası
Birinci Kafkas kolordusunun 36 ncı fırkadan bir piyade alayı, kolordu avcı taburu, bir süvari bölüğü, bir kudretli cebel bataryası ve mikdarı kâfi sunufu sairesi Kemah boğazından ve 9 uncu fırkadan iki piyade alayı ve bir süvari bölüğü ve bir kudretli cebel bataryası ve mikdarı kâfi sunufu sairenin Çardaklı boğazından hareketle 12 şubat 1334 akşamı Kemah boğazı - Yalnızbağlar hattına vasıl olması ve 13 şubat sabahı Erzincan ve havalisini işgal etmek üzere taarruz etmesi ve bu hareketin anî ve şedid olması),
Tebliğ bulunuyordu. Fakat yine 9 şubat tarihi ikinci bir emirle hareket tarihinin tecil olunduğu bildirildi ve birinci, ikinci Kafkas kolorduları arasındaki hattı fasılın Menkut - Seyarâti Ulya-Gelenkeç - Karadivan olup bu hattın ikinci kolorduya aid bulunduğu tebliğ olundu.
Harekete iştirak edçcek olan kıtalardan 36 inci fırkadan 108 inci alayı Şekerlik civarına, 9 üncü fırkanın 28 ve 29 uncu alayları da Kaçak - Ekecek - Melekşerif - Dökemezreasında konaklarda; bu konaklardan Erzincan ovasındaki köylere kadar yürüyüş mesafesi asgarî 50 kilometredir. Konaklarından çıkacak kıtaların bu köylere bir günde varması mümkün değildir. Şu halde gündüz yürüyüş yapılırsa geceleyin efradın bu soğuk hava-* da karlı boğazlar içinde açıkta kalacağı mahzurunu da düşündüm. Bunun için bir gün evvel hattı aslîde toplanarak bir gece yürüyüşiyle Erzincan o-vasına inmeği münasib buldum. Bu tarzı hareketle sarp boğazlarda müdafaaya kalkacak Ermeni-lerin mukavemetini de bir gece baskını ile kırmış olacaktım.
Fırka kumandanlarına bu mütalâamı şifahen bildirerek kıtalarının gece yürüyüşü hakkındaki kabiliyetlerini sormuş ve bu tarzı hareketten pek memnun olduklarını görmüştüm. Mütalâamı ordu kumandanına da yazdım ve tesbit olunacak hareket gününün bir gün evvelinden bildirmesini rica ettim.
Ayni günde yani 10 şubatta aldığım cevapda: “Istanbuldan vüruduna intizar olunan vapur
12 şubatda muvasalat edeceğinden ileri hareketin
13 şubatta başlıyacağı ve hareketin tam vaktinde bir emirle tebliğ edileceği v kıtaatın 11 şubat sabahı tahrik edilerek 12 şubat akşamı Erzincan o-vasına hâkim sırtların işgal olunması ve gece yürüyüşünün münasib olmadığı ve bununla beraber harekâtın tanzimine serbest olduğum,, emrolundu.
Ben gece yürüyüşü hakkındaki kararımı değiştirmedim ve alâkadarlara şu yolda emirler ver-
200 000
dim. Hareket edecek kıtalar birinci hatda 12 şubat günü istirahat edecektir. 13 şubat günü şafakla beraber boğazlardan kurtulacak şekilde hareketleri tanzim olunacaktır. Gece yürüyüşünde döküntü verilmiyecektir. Boğazlarda muhtemel Ermeni çetelerinin mukavemeti imha edilecek ve avcı taburu Kürd'birasnikî üzerinden gönderilecektir.. 9 uncu fırkanın Kedek’deki taburu Zazalar’dan ve •bu fırkadan müntehib efrada Çardaklı boğazı şimalinden Espha çayırı — Ahmedi’ye sevkoluna-cak ve Erzincan ovasına inilince fırka süvarilerinin, fırkaların iç cenahlarında istihdamı suretile irtibat temin edilecektir.
Ben de karargâhımın birinci kademesile 11 şubat sabahleyin 8 de Refahiyeden Kemah’a hareket ettim. Dört saatta Elmalı’ya kadar faytonla geldim. Burada öğle molasını verdik. Buradan 1.15 de atlara bindik 5 sat sonra da Kemah’a vardık, 36 ncı fırka karargâhına misafir olduk. Ordudan, (11 şubat 334 öğleden sonra 1. 45) tarihile gelen bir emirle hareket kat’î olarak şöyle tebliğ olunuyordu :
“Vaziyet ileri harekete bir an evvel başlamağı icap ettirdiğinden ilk kademe ile 12 şubat 334 de harekete 'başlanmalı ve birinci Kafkas kolordusu akşamının Kemah ve Çardaklı şark medhalleri aynı zamanda ve anî surette işgal olunmalıdır.,,
Erzincan’da Ermenilerin 3500 kişilik bir kuvvetleri olduğu ve beraberlerinde top bulunduğu da anlaşılıyordu. Bunların boğazları, 500 zerden aşağı olmıyacak birer kuvvetle müdafaa etmesi ihtimalini dikkat bakışına alarak ordunun istediği veçhile ayni zamanda ve anî surette işgaline imkân göremiyordum. Kıtaatımızın o gün boğazlan geçemeyeceklerini ve geceleyin açıkta kalmalarının da doğuracağı mahzuru tekrar düşünerek, geceleyin baskınla Ermenilerin mukavemetini kırmak, soğuk gecede her türlü meskenlerden mahrum bulunan boğazları yürüyerek geçmek ve ertesi sabah boğaz medhallerindeki köylerden istifade ile istirahat ettirmek şeklindeki kararımı değiştirmedim.
Ermenilerin bilhassa sarp yerleri meşhur olan Kemah boğazında mukavemet göstermeleri ihtimalini düşünerek kıtaata ona göre emirler verdim. Emirlerimin hulâsası şudur:
“Evvelce tebliğ ettiğim kıtalarla 12 şubat 334 den itibaren harekete başlanacaktır. Boğazlardan ilerliyecek kıtaların üç, dört kilometre ilerisinde Sebükbar ve muhtelif birer kıta sevk olunacaktır.
(Devamı var)
Efradın Gece Açıkta Kalarak Donması Mahzuru Vardı
Bunun İçin Bir Gün Evvel Hattı Aslîde Toplanarak Bir Gece Yürüyüşile Erzincan Ovasına inmeği En Münasip Hattı Hareket Olarak Seçtim
Yakacıktaki Heyelanın Sebebi Nedir?
Dün ma allinde tetkikat yapan heyet leisinin beya atı Yakacıkta Ayazma mevkiinde Şeker suyunun bulunduğu semtte dört gün evvel bir heyelan hâdisesinin başladığını ve Üniversiteden bir heyet tetkikatta bulunmak mak-sadile Yakacığa gittiğini yazmıştık. Giden heyetin profesör Darejac Profesör Hamit Nafiz Pamir ve birkaç jeoloji asistanından mürekkepti. Giden heyet dün akşam Yakacıktan dönmüştür. Dün akşam hâdise hak. kında kendisile görütüğümüz Bay Hamit Nafiz Pamir demiştir ki:
— Hâdise bize bildirildiği kadar büyük değil bilâkis mevziidir. Ve 15. 20 dönümlük bir arazide vuku bulmuştur. Hâdiseden zarar gören yerlerde birkaç ev ve bir ağıl vardır.. Heyelânm sebebi arazide biriken sulardır. Biriken suların derhal kal. dırılması için kaza kaymakamile görüştük.
MAHKEMELERDE :
Hapishanedeki meydan muharebesi
Bundan bir müddet evvel Istan-bu hapishanesinde meydan muharebesini andırır bir kavga olmuştur.-•Kavgaya sebep de azılı bir katil o. lan Mustafanın üzerinde eroin bulunmasıdır. Mustafa, bu ihbarı Faik isminde bir.arkadaşmdan zannet, miş ve kendisini yakahyan gardiyana çatmıştır. O aralık orada bulunan Faik araya girmek istemiştir. Dün duruşmaları yapılan kavgacılar kabahati birbirlerinin üstüne atmışlardır.
Neticede mahkeme şahitlerin din lenmesi için tâlik edildi.
Acele lâzım oldu diye bisiklet çalmış!
Sobacı İzzet isminde bir genç Cihangirde Necdet isminde birinnin bisikletini çalmış ve kaçarken yakalanmıştır. Kendisi mahkemeye sev-kedilmiştir.
Suçlu genç; ifadesinde:
— Çok acele bir işim vardı! O-nun için bisiklet lâzım oldu. Habersizce aldım!) demiştir.
Nüfus kâğıdında tahrifat yapmış
Nişan isminde bir Ermeni nüfus kâğıdındaki asıl ismini değiştirerek Şahin yapmıştır. Dün birinci sulh cezada duruşması yapılan Nişan • muhakemeyi müteakip tevkif edilmiştir.
Bekçiye hakaret edenlerin muhakemesi Kasımpaşada bekçi Recebi dövmekten ve hakaret etmekten suçlu Mehmet ve Sabahettinin dördüncü cezada duruşmaları yapılmıştır. Mahkeme şahitlerin dinlenmesi için 3 nisan saat 14 de bırakıldı.
Atabek yangını tahkikatı
Atabek hanı yangınının tahkikatına dün de devam edilmiştir. Ehli vukuf dün Aı ta Atabek ve Zaman manifatura mağazalarının defterlerini tetkik etmiştir.
HALKEVLERİNDE :
Konferans
Eminönü Halkevinden.
1. — Cağaloğlundaki salonumuzda 28/3/939 Salı akşamı saat (20.-30) da muharrirlerimizden Bay Pe-yami Sefa tarafından (Türk inkılâbı) mevzulu bir konferans verilecektir.
2. — 29/3/939 Çarşamba günü akşamı saat 20,30 da Doçent Dr. Bay Orhan Alisbah tarafından da (İlim ve terbiye) mevzulu bir konferans verilecektir.
Her iki konferans için davetiye yoktur. Arzu edenler gelebilirler.
! (23 Nisan Çocuk Bayramı) £
" Sinema sahihlerine; °
g Çocuk bayramı yaklaşıyor. î
S Bayramda çocuklara öğretici, ! S terbiyevî filmlerle bayrama S ■ hazırlanınız.. “
\______________________________ 7
Çanakkale Zaferinde Türk Bahriyesi
Marmaraya Giren Düşman Tah’ telbahrı Mesudiyeyi Nasıl Batırdı
— ıo —
B-ll botunun daha derin sulardan seyrettiği tabiî idi. Bu muvaffakiyet nvvkii müstahkemce tah min edilememişti. Mesudiyo ölüm darbesini 600 yarda mesafeden sancak kıç. omuzluğuna yedi ve sağa doğru yavaş yavaş devrilmeğe başladı. ayni zamanda bu taraftaki top-larile, su üzerinde yüzmekte olan priskop üzerine seri endahtlar icra ediyordu. Puslasmdaki ârızadan tah telbahir hakikaten bir müddet pris-kopile seyretmiş ve sonra bu küçük âleti de aşağıya çekerek yine pııs-lasının relıberliğile yoluna devam e-derek badezzeval saat 2 de boğazdan çıkmıştır. Mesudiye şehitleri, maatteessüf künyelerini bilmediğimiz 20 nefer ile çarkçı yüzbaşı Ziya ve çark çı mülâzimi Mehmet, Haşan, Meh. met Yaşar, Şükrü Cafer efendilerdir. Geminin garkından 36 saat son. ra deı ununda adam bulunduğu hissedilmekle karine delinerek üç zabit çıkarılmış ve bunlardan çarkçı mülâzımı Hulusi efendi tahlisini müteakip vefat etmiştir.
Mesudiyenin batırılması, torpil hatlarının tahtelbahir siperlere ha’l olamıyacağını müdafilere öğretti ve netice itibarile bu ders, hiç olmazsa zırhlının maddî kıymeti derecesinde faide bahş oldu. Bu vakada nüfus zayiatından sonra gelen en ehemmiyetli zarar 9 kıt’a 15 lik topun elden gitmesi idi. Bilâhara iskele bordasında kalan üç kıt’ası çıkarılmış ve sahilde yeni bir batarya tesis edilmiştir. Tahtelbahirlerin Marmaraya geçmeleri mümkün ve hattâ kolay bir iş olduğu bu hâdisenin delâletile anlaşıldıktan sonra vesait her suretle teşdit edildiği gibi Aydın Reis ve Nurulbahir ganbotlarile münasip sefaini harbiye boğaz mıntakasma celp ve tarassuda memur edildi. Bu suretle Türk bahriyesi gayri mer'î bir unsuru taarruzla gayet müthiş bir mücadeleye girişti ve bizzat torpil hatlarından başka boğaz bataryaları ve deniz tayyareleri bu mücadelede kendisine yardım etti. Kânunusani ortalarında Fransızların Safir ve büyük taarruzun arifesinde îngilizleri E-15 tahtelbahiri batırıl-dı. Taarruzdan ve karaya asker ih. racından sonra cidal hem boğazda hem de Marmara dahilinde daha ce-surane bir şiddetle devam etmiş, bir çok düşman tahtelbahirleri garke. dilmekle beraber bir takım müessif zayiata da uğranılmıştır ki Barbaros Hayrettin zırhlısının ziyaı, bu acı zararlardan biridir.
Methal grupu aleyhine ikinci taarruz 1915 şubatının 19 unda ve ii-çüııcü taarruz 25 inde vukubuldu. Her ikisinin hedefi bu istihkâmlara tahribi idi. Binaenaleyh biri diğerinin mütemmimi oldu. Bu taarruzlar İngiltere ve Fransanın o sıralarda boğaz önünde mütehaşşit bulunan bütün kuvvetlerde icra edilmiştir.
Ingiliz filosu tnfileksibl (17.000 ton, 8 kıt’a 30,5 ve 16 kıt’a 10,5 santimetrelik top), Lord Nelson ve A-ğamemnun (Her biri: 16,500 ton 4 kıt’a 30,5 ve 10 kıt’a 23,4 santimetrelik), îrrezistibl (15000 ton, 4 kıt’a 30.5 luk, 12 kıt’a 15 santimetrelik), Kornvalis (14,000 ton, 4 kıt’a 30,5, 12 kıta 15 santimetrelik), Vencens (12950 ton, 4 kıt’a 30,5, 12 kıt’a 15 santimetrelik) zırhlılarla bir kaç kü çük kruvazör ve bir hayli torpito muhribinden, Fransız filosu da Süf-ren (12,750 ton, 4 kıt’a 30,5,10 kıt’a 16 santimetrelik), Buve (12205 ton, 2 kıt’a 30,5, 2 kıt’a 28, 8 kıt’a 15 san timetrelik), Şarlman ve Galuva (Her biri: 11,260 ton, 4 kıt’a 30.5 luk, 10 kıt’a 15 santimetrelik), zırh-lılarile kruvazör ve muhriplerden mürekkepti. Müttehit donanmanın refakatinde bir çok torpil taharri vapurlarile tahtelbahirler de vardı.
19 ve 25 şubat bombardımanlarında methal grupu, mücehhez olduğu 12 top ile düşmanın bir bordaya ateş eden 44 kıt’a 30,5 ve 66 kıt’a 15 ilâ 24 santimetrelik ki ce. man (110) tane uzun menzilli topa karşı mevkiini müdafaaya çalıştı.
Eğer Ingiliz ve Fransız topçula-
18 Maıt mağluplarından: İngJi fiiosu kumandanı liva amiral
( Robek )
n, sulh zamanında bütün dünyaya neşredilen kifayete malik olup ta lâakal yüzde on nisbetinde isabetli endaht icra etseydiler Kumkale is. tihkâmile Orhnaiye ve Ertuğrul tabyalarının çelik bir tabaka ile örtülmeleri lâzım gelirdi. Halbuki 19 şubat bombardımanı neticesinde, bu üç mevkiin zayiatı iki zabit ve iki nefer şehitle on bir nefer mecruhtan iba rettir. Muharebe tam 7,5 saat devam ettiği halde bataryalar, birkaç günlük gayretle eski halini bulacak derecede ehemmiyetsiz haşarata uğ ramış ve zabitan ve efraddan hiç biri top başını terkederek gerideki mahfuz mahallere çekilmek lüzumunu duymamıştır. Bu muharebede, Ağamemnun zırhlısı, biri direğine ve diğeri kıç taretine iki isabet aldı. Ateşe istihkâmların menzili haricinden başltyan muharebenin ikinci devresinde yaklaşmağa başlamış ve Ağamemnun ile Kumkale sahiline takarrüp etmek istiyen bir Fransız muhribinin yaralanmasile methal hattının henüz sukut etmediğini anlıyarak tekrar geriye çekilmiştir.
Çanakkale harbinde Türk mermi sine hedef olan ilk düşman zırhlısı, nın Ağamemnun olması tarihin garip bir tesadüfüdür.
Malûmdur ki şair Omirosun (II. yada) sı, Ağamemnunun Truva muhasaralarını idare eden (Misen) hükümdarı olduğunu söyler, Ağamemnun, efsanevî olmasına rağmen Tru vayı zapta muvaffak olamamış ve kahraman Aşilin gelmesine lüzum gösterilmiş ve bu sırada şark mema-likinden gelen bir kuvvei imdadiye JTruvalılarla birleşerek muhasır orduyu mütemadi felâketlere uğratmıştır. Bu kuvvei imdadiyenin kimlerden ibaret olduğu mütehassisince halledilmiş bir keyfiyet değildir. Bazıları Amazon olduklarını söylemekte, bazıları Asuryadan geldiklerini dermeyan etmekte ve diğer bir takımları Oğuz Türklerinden bir müfreze olmalarına ihtimal evrmek-tedir. Bugün Truvalıların ırkları da henüz taayyün etmemiştir. Bütün himasî efsanelerden ve tarihî teteb. bulardan çıkan netice şudur ki Ağamemnun Truvanın Yunanlılar tara., fından fethedildiğini görmeden, sair bir çok muhayyel mabutlar ve nim mabudlar gibi muharebede telef olmuş ve sonra Truvanın zaptı da galiplere şeamet getirmiştir. 1906 modeli bir sefinei harbiyeye îngilizlerin ne maksatla bu ismi verdikleri bizce meçhuldür. Yalnız Truva muharebesinden binlerce sene sonra bu maruf harabenin yanı başından ondan daha büyiîk efsanevî bir harp başlamış, Misen kiralının ismini taşıyan Ingiliz gemisi, müda-filerin ilk yaraladıkları sefinei harbiye olmuştur.
Şubatın 19 undan 25 şine kadar devam eden sükûn, Ingiliz ve Fran-sızlar tarafından havalarım ademi müsaadesine atfediliyor. Hakikaten bu hafta hava bozmuş ve methal grupunun cüz’î haşaratını tamir i-çin müdafilere fırsat vermiştir. (25 şubat 1915) bombardımanı ayni sefaini harbiye tarafından icra edilmekle beraber düşman bu taarruz, da geçen derslerden mütenebbih ve müstefit olmuş görünüyordu. Ateş saat onda başladı ve bilâfasıla 7,5 saat devam etti. .(Devamı v^a
YENtS*l*H
28 MART 1«39
Torosspor Klübün Büyük Müsameresi
I
Aşkın Kuvveti
i I

“Keven Ayşem,,
Abldln Kısakürek
O; dağlarda gezer, ormanlarda dolaşır, yoruldu mu dere kenarına iner bir söğüt altında dinlenirdi. Köyde ona bazan erkek Ayşe, bazan da (Keven Ayşe) derlerdi. Bu isimler hem erkek gibi cessur olduğundan hem de (Keven) i çok sevdiğinden söylenirdi. Kendisi ağa kızı olduğu halde hiç evde durmaz, at üzerinde tarladan bağa, bağdan bahçeye koşar. «evele gibi çalışırdı. Bazan kızdı mı bir efe olur, silâhlanır, çiftliğe gider, işçilere çavuş gibi sert e-mirler verirdi. 0 her hangi bir iş i-çin bir defa olur veya olmaz dedi mı kimse itiraz edemezdi. Babası bile kızının bu halinden korkardı.
Bu genç kızın dünyada sevdiği şey çobanla beraber kendi sürülerini dağ yamaçlarında otlatmağa koyulmaktı. Hele kavalı eline alıp şair ruhunun tabiatten duymuş olduğu hislerini tekrar tabiat e kaval nağ-melerile duyurmak en fazla bayıldığı şeydi.
Fidan gibi boyu, iri siyah gözleri, engin bakışları karşısında köy efe. leri deli gibi olurlar, fakat cesaret edip bir kelime olsun söyliyemezler-dı. Nasıl söylesinler; o; efelerin efesi idi. Köy kızanları bir ah çekerek:
— Cennete gitmektense bu taş taş yürekli kıza yavuklu ol, derlerdi.
Keven Ayşem, bir yaz sıcağında sürüyü yine Söğütlü dereye indirmiş, uzun bir öğle molası verdiriyordu. Şimdiye kadar hiç dikkatle bakmadığı çoban biraz uzağa oturmuş, köpeği ayaklarının ucuna yatmış, dertli dertli kaval çalıyordu. Bütün koyunlar, kuzular hep baygın bir halde çobanın yanık kavalile mest olmuşlardı.
Keven Ayşem gözlerini çobanın geniş omuzlarında, bakır renkli çeh-rea:nde, dalgın bakışlarında gezdire- j rek dinledi! Dinledi!. İçinde ürpermeler hasıl oldu. Kalbini sicak nefesler yakar gibi bir şeyler hissetti. Nihayet çobanın kaval nağmelerine uyan Ayşenin titrek sesi derenin şı-Tiltisile dalgalandı
Gözümde kalmadı dağlar, A vu tam az tarla, bağlar Ben on sekiz yaşındayım Bilmem içim neden ağlar.
Çoban kavak bıraktı. Düşündü, düşündü. Sonra birdenbire gür se. sile cevap verdi.
— Kalbe tanrı verir sızı
Şensin bu ilin yıldızı
Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma
Nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser ■■ İcabında günde 3 kaşe alınabilir. H m
Bağrımda bir sevgi vardır, Söyliyemem ağanı kızı.
— Yaraya meliıem edelim, Evi, barkı biz nedelinı, Yardımcımız Tanrı olsun. Bu diyardan kalkın gidelim.
— Anan duyar, baban duyar. Arkamıza atlı koyar. Gelen atlı cana kıyar, Ben gidemem ağanı kızı.
— Anam duysun, babanı duysun. Arkamıza atlı koysun. Gelen atlı cana kıysın.
Bu diyardan kalk gidelim.
Gece oldu, köyde genç, ıhtiyur herkesin ağzında dedikodu çalkalanıyordu.
— Keven Ayşem çobanlarile kça mış.
— Kaçmış değil, çobanlarını kaçırmış.
— Eyvah! Ağa ne yapar acaba ?
— Ne yapar. Kızın karşısına kim çıkabilir ki:
— Yazık etti kendine, ananın, babanın bir kızıydı.
— Adam sende, nasıl olsa sonun, da bir erkeğe meyli akacaktı ya!....
— Çoban da enme boyuna arslan gibi. Tanrı böyle dilemiş.
— Bırak şu çobanı, soysuzun biri.
— Soyuna, sopuna bakma çam gibi bir delikanlı. Ben de kız olsam onunla kaçardım. ,
— Yalan bu haber, o erkek gibidir. Yine dağlara gezmeğe gitmiş, gece yarısı çıkar gelir.
— Doğru, doğru. Hatice Nine onları dağ yolunda görmüş. Hem kendisi korkmadan ”Babama söyle, biz gidiyoruz, aramasınlar,, demiş.
Bu haber biraz sonra ağanın kulağına gitti. Ağa hemen Hatice Nineyi sorguya çekti.
— Söyle bakalım Hatice Nine, Keven Ayşemi nerede gördün?
— Ağa ben odundan geliyordum onlara kanlı kaya dönemecinde rastladım.
— Peki, sana ne dediler?
İhtiyar kadın burada yutkundu, söylemek istemedi.
Fakat ağa haykırdı:
— Söyle diyorum sana! Ne dediler?
— Ağam Keven Ayşem dedi ki: "Babama söyle, biz bu illerden gidiyoruz. Sakın arkamızdan kızan, efe filân göndermesin ha-.. Sonra gelenlerin hepsini ekin gibi biçer, köyü de yıkarım,, dedi.
“Kanun Adamı,, Muvaffakiyetle temsil edildi. Millî oyunlar oynandı
Toroslu sporcular Hataya Gidiyor
« Kanan adamı » muvaffakiyetle temsil eden Adanalı gençler ; Müddeiumumi Yusuf Ayhan. Mübaşir ; Necmi. Serkomiser t Recep. İsmail: Hilmi Nihatı Hikmet, İhsan; Remzi Ayhan. Sekreter ; İhsan. Uşak ; Fikri. Jandarma ; Hamit.
Adana (Hususî)»—Çukurovanın en çok sevilen jToros spor klubü büyük bir müsamere tertip ed,erek Temsil, Konser verdi ve Tofoğraf Fikri Sayar ile îlyas Çelik tarafından meharetle Aydın zeybeği ve azerbaycan oyunları oynandı. Bin Toros sporlunun uzun uzun alkışla-rile taktirler kazan konserde Neriman Demirbilek, Âli öner, Adil Ül. kü ve İzzet Gerçek misilsiz muvaffakiyetler kazandılar.
Yusuf Ayhan'ın monoloğu dakikalarca alkışlanmak suretile bir kaç yerde tekrarlatıldı.
Remzi Ayhan’ın sahneye koydu, ğu Vedad Ürfi Bengü’iin (Kanun adamı) isimli piyesinin temsili cidden bir temsil hâdisesi oldu. Bilhassa Remzi Ayhan ve Yusuf Ayhan’m rollerini büyük bir kudretle başarmaları karşısında âdeta piyesin eşhası arasına girdik ve göz yaşlarımızı, hıçkırıklarımızı tutamadık. Sahnemize iki büyük elaman olarak yetişen bu iki kardeşi tebrik etmek yerinde bir takdir olur. Topoğraf Fikri Sayar ve Başkâtip Recep Tek-eş de güzel birer muvaffakiyet gösterdiler.
Toroslu gençler Hataya gidiyorlar
Dört maç yapmak ve dört teıpsil vermek üzere musiki kolu ile beraber Toroslu gençlerin yakında Hataya gideceklerini de haber aldım. Memlekette nüfuz ve faziletile tanı

nan İbrahim Burduroğlu’un bu klü-bün başkanlığında bulundukça daha bir çok muvaffakiyetler kazanacağına şüphe etmiyoruz.
Mardinde Trahomla
Mücadele Faaliyeti
Mardin (Hususî) — Merkezi Ga-ziantepte olan trahom mücadele teşkilatı Mardini de içerisine almış ve bu alış Mardine büyük faydalar temin eylemiştir.
Fil’hakika Mardmde Gaziantep, Kilis, Siirtte olduğu kadar mühim nisbette trahom yoktur. Fakat vasati nisbeti %30 dan aşağı düşmez, şu halde, üzerinde durulmaya muhtaç bir nisbet mevcut demektir.
Alakadarların Mardini de teşkilâta dahil etmeleri üzerine başlıyan faaliyet, iki yılda gayet faydalı ve müsbet netiyceler doğurmuştur.
Sayın genç Dr. Bay azizin idaresi altında çalışan trahom hastâne ve dispanseri, iki yıllık mesaisi şortunda binlerce vatandaşı tedavi ve muayene etmiş,hastalık nisbetini yan. dan aşağı düşürmüştür. Bununla beraber lüzumlu teçhizat ve malzemenin tezyidi ve kadronun tevsii icap ettiği kânaatinde bulunduğumuzu söylemek isteriz.
Bilecik umumi meclis İçtimai
Bilecik (Hususî)— Vilâyetimiz-
Tefrika No; 39
Zira her zaman yorulmak bil-miyen bacaklarım bugün nedense â-deta titriyordu. Her halde yaklaşmakta olan fırtınanın tesiri buna sebebiyet veriyordu.
Birden arka tarafıma doğru, kilide sokulup çevrilen bir anahtarın çıkardığı bir ses duydum. Başımı çevirdim. Baktığım tarafta, dıvarın içinde açılmış, boyası atmış bir kü. çük tahta kapı vardı. Burası yavaş yavaş açılarak, dışarıya bir kadınla bir çocuk çıktı.
Kadın ince, genç idi. Üzerinde boyası solmuş bir penyuvar vardı. Gayet muntazam, teni mat olan bu kadının yüzünü koyu kestane rengi saçlar çerçiveliyor, ve büyük mavi gözlerine değişik bir cazibe veriyordu. Bu yabancı fevkalâde güzeldi. Çocuğa gelince, yaşını kestiremedi. ğim zavallı küçücük bir mahlûktu. İp ince bir vücut üzerinde kocaman, ve hemen saçsız bir kafa taşıyordu. Ve ilk nazarda, tecrübesiz bir kimsede olsa, bu zavallının tamamile ab dal olduğu zahir oluyordu.
Yabancı kadın, beni görünce hiç bir hayret alâimi göstermedi. Güzel gözlerini bana dikerek bir kaç saniye durdu. Sonra çocuğu elinden bı-rakmıyarak yavaşça ilerledi.
Biraz hafif bir sesle:
— Kimsiniz siz?, İsminiz ne? diye sordu.
— Cahide-
Bir dakika düşünür gibi oldu. Sonra başını iki tarafına salladı.
— Tanımıyorum.. Nerede oturuyorsunuz ?
— Ta üeride, sahilin kenarındaki büyük beyaz yalıda.
Mardin Trahom mücadele teşkilâtının genç ve çalışkan - Jokt ru B. Aziz
de Umumî Meclis içtimai devresini bitirmiştir.
Son celsede encümen azası o-larak seçilenler merkezden Bayan Remziye Gören ve mülhakattan A-li Osman Timurlenk, Reşid Baykal ve Mehmed önerdir.
Nakleden: ORHAN S-
5
Sarardığını farkettim. Ayni zamanda yabancı kadın bir kaç adım gerilemişti.
— Büyük beyaz yalı mı!.. Öyle ise Naili de tanırsınız?
Sesinde büyük bir korkunun mev cut olduğu görülüyordu. Üzerime diktiği gözleri hemen fırhyacakmış gibi bir hal almıştı.
Kalbim çarparak ayağa kalktım ve:
— Nail mi dediniz diye kekeledim.
— Evet... Evet... Şair Nail, işte beni burada mahpus tutan o adam!
— Neler diyorsunuz?
— Evet, beni buraya kapadı, ta, uzun scnelerdenberi Beni o derece bedbaht etti ki! Her şeyden mahrumum. Bakın, şu üzerimdeki elbiseye giyecek bir şeyim yok. Zavallı çocuğumun da vaziyeti ayni şekilde. Emri ile hizmetçi Seher bu korkunç evde beni kapalı tutuyor.
Çok şükür anahtarı koyduğu yeri keşfe muvaffak oldum ve bugün uyuduğu sırada anahtarı aldım. N« ise uşak Kâmil dışarıya çıkmıştı. Rahatça hareket ettim. Bakın oğlumu gördünüz mü? Yarın öbürgün bu çocuk mühim bir şahsiyet ola-çaktır. Fakat nedense babası onu sevmiyor ve ölmesini istiyor!
Çocuk bu sırada bana doğru boş bir nazar attı, düşüncesiz olan bu büyük gözlerdeki yeşil nüansa işaret etmemek imkânı yoktu.
Kısık bir sesle:
— Babası?.. Babası kimdir diye sordum.
— Fakat o Naildir!..
— Siz... Nailin karısı mısınız?
Ellerini uzatarak, garip bir ta. vırla büktü ve:
— Söylediğim şey doğru idi. O bana karşı bir cellât vazifesi yapmaktadır. Ondan bütün kalbim ile nefret ediyorum.
Vahşi bir hiddet, sesinde parlı. yordu. Fakat ben aldırmadım. Her şeyin etrafımda döndüğünü hissettim.
Genç kadın, biraz yana dönmüş denize bakıyordu. Takallüs eden çeh resi yavaş yavaş kendi halini almış ve elleri heyecan içerisinde ol-lunuyordu. - • Onu ancak uzaktan - -penceremden görülen manzaraların arasından görebiliyorum. Halbuki, denizin yanında uzun zamanlar gf çirdim. Evet, hep denizle arkadaşlık ettim. Nail gelip beni alıncaya kadar... Ve vefâkâr denizi, nail içir terkederek hayata atıldım.
Birdenbire yumruklarını sıktı ve çehresinin hatları takallüs etti.
— Denize yaklaşmamı, oğluma bu engin diyarları tanıtmağa o ma. ni oluyor. Fakat şimdi dışan çıkmak imkânı var. Geceleri bundan istifade edeceğim ve eğer bir kayık bulabilirsem, memleketime kadar döneceğim.
Yine bu sözleri söyler söylemez, başını çevirdi, ve bir aralık elinden kurtulan çocuğu tutarak:
— Haydi yavrum, içeri girelim, sihirbaz uyanır ve bizi bulamazsa...
(Devamı var)
Bir yerinde canavarın ruhunun Hamand ailesine ebediyen bağh olduğunu söylüyordu. Tabiate karşı yapılan bir suçun bu irsî asabî buhranı tevlit etmesi takdirinde sizi kurtarabilir miydim? İlk tecrübelerim bana ümit verdi. Fakat mezardaki muvaffakiyetsizliğimden sonra vaziyeti hemşirenize anlattım. Ve buna inanmadığı için de sizi uyuttum. Gizli odaya getirdim ve buhranı tevlit ettirdim. Üzerinizde haiz olduğum manevî tesir vasıtasile ceddinizin ruhunu çağırıp bazı malû-, mat elde etmeyi arzu ettim. Fakat ben de iyi neticeye varamadım. Ertesi gün Müsyü Godard, Slinfordun anlattıkları şeylerin hülâsasını getirdiği zaman, bu faraziyemde haklı olduğumu anladım ve mezarda bulduğumuz taş üzerindeki ibarelerin de manaları anlaşılınca iş tamamile anlaşıldı.
Bu ibarelerdeki manalardan ai. lenizin ta îskandinavyanm ilk zamanlarına bağlandığını gördüm, ve bu hususu bazı efsanelerden ilk ced
diniz Siğmund’un bir günah işlediği, ni ve bundan zavallı hafitlerinin dimağında irsî bir hastalık vukua geldiği neticesi çıktı. Bu hastalık belki tedavi edilemez bir hale gelebilir. Fakat benim muhakeme tarzım doğ ru çıkarsa sizi bundan kurtaracağımı ümit ediyorum.
Oliver başını kaldırıp genç kadına dikkatle baktı. Luna sözlerine devam etti:
— Şimdi bir tecrübede bulunacağım Müsyü Hamand. Sizi ta ilk zamanlara, bronz devrine götüreceğim ve sizin bizzat Sigmund olup işlemiş olduğunuz fena hareketten affedildiğini söyleyip ikna edeceğim. Anlıyor musunuz?
— Tabiî ! Ah, şu tecrübeniz bir muvaffak olsa...
— Okadar nikbin olmayınız, belki de efsanedeki bu fikir bir şair muhakemesidir. Fakat biz hiçbir şeyi ihmal edecek vaziyette değiliz.
Eğer gizli odadaki tecrübeden sonra, buhran vukua gelmezse, sureti kafiyede iyileşeceksiniz. Eğer
Tefrika No 56
vukua gelirse, üzerine istinat ettiğim efsane yanlış olacak. îşte o vakit istikbaliniz, nasıl hareket edeceğiniz işi ortaya çıkacak.
XXXVI
Saat yedide Luna ile Oliver, bü. yük salonda kısa bir konuşmada bulundular.
Genç kadın: — Vaziyeti ihata ettiniz değil mi Oliver dedi. Bir mucize beklemeyiniz. Bana gelince, ne. ticden ümidvar olmam lâzım. Zira Ümit beslemezsem muvaffak olamam. Bütün işler benim üzerimde.
— Luna, bulunduğunuz vaziyet çok müşkül.
— Muvaffak olmak meselesinde benim de sizin kadar alâkam var.
Çeviren î /?. Ş/IGAY’
Her halde Svanild ile Godard söylediklerimi yapmışlar, pencerenin etrafına çam dalları koymuşlar, halam da piyanonun götürülmesine ne zaret ediyor. Etrafımızda canavarın meydana çıkmasını temin edecek havayı yaratmağa çalışıyorum.
Oliver, genç kadına ümitsiz nazarlarla bakarak: — Ölüm karşısında hareketimi tesbit edecek saat yaklaşıyor Luna, diye söylendi.
Luna da heyecanlanmıştı. Birşey söylemeden ellerini uzattı.
Oliver, Lunayı kendine doğru çekti. Fakat iradesine hâkim olarak genç kadının alnından öptü ve ateş gibi yanan yanaklarına Lunajnm ince parmaklarını götürdü.
— Haydi Oliver, kuvvei manevi-yemizi kırmıyalım, işi oluruna bırakalım. Allah vere de muhakememiz sakat çıkmasm.
Svanild ile Godard gizli odada bekliyorlardı. Madam York piyanoya oturdu. Üçü de Lunanın ne yapacağına bakıyordu. Rüzgâr, reçine kokusu, haznedeki suyun şırıltısı, hep mukadder havayı yaratıyordu. Oliver, yerde çizilen beş köşeli büyük yıldız şehrinin ortasına konan koltuğa çöktü.
Genç kadın, Olivere dikkatle ba. karak: — Bu çizgilerden katiyen çı-kamıjmcağmızı aklınıza yerleştiriniz dedi. Ve etrafınıza bakın: Her tarafta çamlar var, yıldızlar, pencerenin kenarından görünüyor, rüzgâr buz gibi esiyor, ve... siz, yanınızda tek bir insan ile yalnız bulunuyorsunuz hortlıyan Hamand...
Luna, yanındakilere çekilmeleri için işaret ederek lâmbanın ziyasını bir büyük kartonla kapadı.
Merdivenin basamaklarına oturan Oliver ile Godard hiç bir şey gö-
remiyorlardı. Etrafta bir kaç saniye süren bir sessizlik hâkim oldu. Luna, dişleri sıkılmış, elleri terden sırsıklam hareketsiz duruyordu. Bir denbire, koltukta koyu bir kitle ar-zeden Oliverin tarafında iki kırmızı nokta göründü. O şeytanî uluma yükseldi. Luna lâmbadan kartonu kaldırınca oda aydınlandı. Uluma, yarı kesildi. Çizğinin içinde Oliver, ayağa kalkmış, yüzü tekallüs etmiş bir halde duruyordu.
Luna, otoriter bir tavırla elini uzattı ve: — Oturunuz, hem de uyuyunuz, diye emretti.
Genç adam bu emre itaat ederken gözleri de kapanıyordu. Luna bazı hareketlerde bulunduktan sonra Oliverin hafızasını ta ilk ceddi Sigmund devrine kadar götürdü ve:
— Sigmunt, kurt olup mabudun Odin’i öldürmek arzusunu gösteren prens Sigmund, sana söylüyorum dinle! diye söze başladı. Haydi ayağa kalk ve arkadaşlarının çağırmasını işit.
(Devamı var)
28 MART 1M«
tmiiaian
Sayfa» 7
Mektepler Arası Spor Müsabakaları Başlıyor
Önümüzdeki Pazara; 28 Mektebi Temsil Eden 1120 Gencin iştirakile Büyük Merasim Yapılacak
(Baş tarafı 1 inci sayfada) İstanbul, İstiklâl, Şişli Terakki, KandilM kız liseleriyle Selçuk Kız San’at, Üsküdar Kız enstitüleri).
ERKEK MEKTEPLERİ:
Erkek Muallim Mektebi, Boğaz İçi lisesi, Darüşşafaka, Galatasaray, Haydarpaşa, Hayrı, İstanbul İstiklâl, Işık, Kabataş, Pertevnihal, San’at okulu, Şişli Terakki, Ticaret, Vefa ve Yüce Ülkü liselerinden (40) ardan 1120 sporcu iştirak e-decektir.
Yapılacak merasim:
Liselerin sporcu talebeleri 2 Nisan pazar günü saat 14 de Galatasaray Erkek lisesinde toplanarak yanlarında öğretmenleri oldukları Jıalde İstiklâl caddesini takiben Tak sime gideceklerdir Ve Cumhuriyet âbidesine çelenk koyacaklar, hep bir ağızdan söylenecek İstiklâl marşından sonra yürüyüşe geçilerek Taksim stadına gidilecek kız talebe sahanın sağında erkek talebeler solunda jimnastik şenlikle -rinde olduğu gibi koşar adımla yer lerini alacaklar evvelâ Ebedî Şef Atatürk’ün hatırasına hürmetle 3 dakika sükût edilecek, îstaribul erkek muallim mektebi talebesi tarafından yapılacak bayrak merasimini müteakip verilecek ikinci bir kumanda ile ve koşar adımla sporcular yerlerine gideceklerdir.
Mektepler arasında yapılacak müsabakalar:
Mektepler arasında şimdilik (atletizm - atış voleybol, futbol) müsabakaları yapılacaktır.
ATLETİZM:
Atletizm müsabakalarına 6 Mayıs cumartesi günü Taksim stadında başlanacaktır. O gün 60 metre düz ve 75 metre mânialı koşu yapılacaktır. Bu müsabakaya mektepler 20 şer atletle iştirak edeceklerdir. Hakemliği öğretmenleri yapacaklardır.
ATIŞ:
Atış müsabakalarına da 6 Mayısta başlanacak her mektep birer takımla iştirak edecektir.
VOLEYBOL:
Kızlar arasında voleybol müsabakaları fikstürü:
.15 Nisan cumartesi saat 15 de: Cumhuriyet kız lisesi - Erenköy Kız lisesi.
Kandilli kız lisesi — öğretmen okulu.
Üsküdar kız enstitüsü — İnönü kız lisesi.
22 Nisan cumartesi saat 15 de Boğaziçi kız lisesi — İstanbul kız lisesi.
Çamlıca kız lisesi — Selçuk kız lisesi.
Şişli Terakki lisesi — İstiklâl lisesi.
29 Cumartesi günü saat 15 de: (Cumhuriyet kız lisesi — Erenköy) galibi ile
(Kandilli kız lisesi — öğretmen okulu) galibi.
Son maç galibler arasında oynanacaktır.
ERKEKLER ARASINDA YAPILACAK VOLEYBOL MÜSABAKALARI FİKSTÜRÜ
8—4—939 cumartesi günü saat
15 de:
(Deniz Tiearet sahasında) — (Darüşşafaka — Ticaret), (Pertevniyal — Galatasaray), (Kaba -taş sahasında) — (Boğaz içi — Vefa), İstiklâl lisesi — Yüce Ülkü).
—4—939 cumartesi saat 15 de (Deniz Ticaret sahasında) — (Haydarpaşa — Şişli), (İstanbul .— Hayriye).
(Kabataş sahasında) — (Iıyık_
Kabataş), (San’at — Erkek öğretmen).
22—4—939 cumartesi saat 15 de:
Deniz Ticaret sahasında— (Da-
Heyecanlı
Bir Takip
Bir Merkep Kaçakçı Sahibini ele verdi Biga (Hususî) — (Biga . İpka.
rüşşafaka — Ticaret lisesi galibi)', (Pertevniyal — Galatasaray galibi),
Kabataş sahasında — (Boğaziçi — Vefa galibi), (istiklâl — Yüce Ülkü galibi).
Bütün galipler tekrar karşılaşarak 6 haziranda Deniz Ticaret sahasında final maçı yapılacaktır.
FUTBOL MÜSABAKALARI FİKSTÜRÜ
Mektep arası futbol müsabakalarına 2 Nisan pazar günü yapılacak merasimi müteakip (İstanbul erkek lisesi — Galatasaray), Per-tevııiyal — erkek öğretmen okulları arasında yapılacak maçlarla başlanacak maçlara her hafta cumartesi günleri devam edilecektir.
8 Nisan cumartesi: (Taksim stadında :
(Kabataş — Ticaret), (Işık — Şişli Terakki) (Yüce Ülkü — Darüşşafaka).
15 Nisan cumartesi:
(Vefa lisesi — San’at mektebi), (Hayriye — Haydarpaşa), (İstiklâl — Boğaziçi).
22 Nisan cumartesi:
(İstanbul Galatasaray lisesi galibi — Pertevniyal öğretmen okulu galibi), (Kabataş — Ticaret galibi ile Işık — Şişli Terakki galibi karşılaşacak maçların sonu 15 Mayısta alınacaktır.
Gençlerbirliğinin Seyahati
Gençler Birliği KUçUk YozgatlIları 3 - i yendi
Ankara Gençlerbirliği 35 kişilik bir sporcu kafilesiyle - Küçük Yozgada giderek bir futbol maçı yapmıştır. Yapılan bu gezi her bakımdan faydalı olmuştur. Yozgat barut gücüne mensup kalabalık bir sporcu ve idareci kafilesi misafirlerini istasyonda büyük bir sevgi ile karşılamış ve gereken alâkayı göstermiştir.
Saat 11.30 da maça başlanmış havanın yağışlı ve sahanın çamurlu olmasına rağmen oyun büyük bir enerji ve kardeşlik havası içinde devam etmiştir. Barut Gücünün iyi elemanlara malik olduğu ilk oyunda dikkati çekiyordu.
Gençlerbirliği Güce nazaran daha üstün bir oyun çıkararak maçı 3-1 farkla bitirmiştir. Maçtan sonra kulüp lokalinde misafir sporcular şerefine verilen çay çok samimî görüşmelerle sonra ermiş ve Gençle.’-birliği akşam Ankaraya dönmüştür.
Yapılan bu gezinin sporcular ü-zerinde bıraktığı intiba çok müsait ve güzel olmuştur.
Orduda kupa maçları başladı
Ordu (Hususî) — Ordu kupa maçlarına pazar günü kalabalık bir seyirci kütlesi önünde başlamıştır.
Zevk ve alâka ile takibedilen spor, Gençler maçı 1—0 sporun ga-lebesile neticelenmiştir.
Fransada Yeni Müdafaa Tedbirleri Dün toplanan Nazırlar Meclisi mühim kararlar verdi
Paris: 27 (A. A.) — Nazırlar meclisi, bu sabah memleket müdafaasının takviyesine dair tanzim edilen bazı kararnameleri tasdik etmiştir. Bu kararname neşredilmiştir.
1. — Bahriye kadrosunun takviyesi,
2- — Askere alma usullerinin tadili,
3- — Deniz mühendisleri miktarının arttırılması.
4. —Sahil müdafaasının takvi-
iye) karakolu telefon hattını temir
Kaçak tütünü yakalayan Haşan Balcı
için devriye çıkan 146 No. lu (Trabzon, Sürmene Köprübaşıh Haşan Balcı, 131 No. lu Haşan Bayraktar, 132 No. lu Haşan Koça tarafından Gemici kırı köyü civarında geceleyin fırtına ve yağmurlu bir havada yolda giden bir merkeple sahibinden şüphelenerek yakalanmış, fakat karanlık ve fırtınadan istifade eden merkep sahibi firara muvaffak olmuştur. Merkebin üzerinde 28 kilo yaprak tütün zuhur etmiştir.
Firar eden şahsı posta kumandanı Haşan Balcı tanımış, Kahve-tepe köyünden eski korucu Haşan ol duğu anlaşılmıştır. Çok zeki bir şekilde hareket eden Haşan Balcı merkebi sabaha kadar Gemici Kırı kö-
Büyük
Faciası Tahkikatı
Beyoğlunda Yenişehirde Man-gasar caddesinde Topuzcu sokağında vukua gelen .‘Atlas” apart manı inhidamı tahkikatına Adliye-ce dün de ehemmiyetle devam o-1 ummuştur.
8 vatandaşımızın fecî bir şekilde ölümü ve 11 vatandaşımızın da yaralanmasiyle neticelenen bu hâdisenin tahkikatını idare eden müd deiumumî muavini B. Rifat; yıkılan apartmanın sahibi B. Roko ile hâdiseye şahid olanların dün ifadelerini almıştır.
ŞAYANI DİKKAT İFADELER
İfadeleri alınanlardan ve kiracılardan Yusuf ile komşulardan Niko ve Mihal; şayanı dikkat beyanatta bulunmuşlardır.
Bunlardan Mihal dün bir mu -harririmize demiştir ki:
— “Bu (binanın yıkılacağı daha çok evvelden belliydi! Diyarlarında çatlaklar da vardı. Ben; birkaç defa mal sahibi Rokoya; bu tehlikeyi anlattım ve her hangi muhtemel bir facianın önüne derhal geç mek için tedbir almasını bildirdim. Fakat kendisi beni istihkar etti ve:
— Böyle küçük şeyleri bana değil; anartmanımın kapıcısına söyleyiniz!,,
diyerek benimle görüşmeğe bile tenezzül etmedi!.
FACİANIN MES’ULÜ
Yusuf ve Nikoli de ayni tehlikeye işaret ettikleri halde Rokanın ehemmiyet vermediğini söylemiş -terdir.
yesi,
5. — “Endüstri seferberliği,, için tahsisat ayrılması.
Bonnet, beynelmilel vaziyet ve Lebrun’un Londrayı ziyareti münasebetiyle Fransa ile İngiltere arasında yapılan görüşmeler hakkında İzahat vermiştir.
Daladier, arkadaşları namına Lebrun’u tebrik etmiş ve mumaileyh tarafından Londraya yapılan ziyaretin İngiliz - Fransız tesanütünü takviye ettiğini söylemiştir.
Bu sabah alınan tedbirlerin ta -mamlaııması için nazırlar meclisi çarşamba günü bir içtima daha ak-tedecektir.
“DlişkUnlerevl,, nln düşük İsmi biran evvel değiştirilmelidir
(Düşkünler evi) inde “dört ihtiyar ve kimsesiz arkadaşlar” imzasile aldığımız bir mektupta çgcümle şöyle dinlenmektedir:
Çarşamba 22 - mart - 939 günlü ceridenizde biz kimsesizleri de düşünerek (Düşkünler evi) mizi tasvir ve ağır ismini değiştirmeği teklif eden güzel ve heyecanlı bir yazıyı zapdedemediğimiz göz yaşlarımızla okuduk.
Bulunduğumuz şefkat yerimizin ismi (Devlet bakım ve yardım evi) ne çevrilinceye kadar hüviyetimizi saklayacağız. O mes’ut unvan kabul ve ilân edilinceye ayrıca minnettarlığımızı imzalarımızla da beyanede-ceğiz. Müşfik belediyemizini (düşkün ler evi) ismini biran evvel (Devlet bakım ve yardım evi) ne tebdil etmesini dört gözle bekliyoruz.
Yeni sabah — Belediye reisliğinin bu hususta faaliyete geçerek müessesenin şimdiki ağır ismini bir an evvel dğiştirerek bu suretle yukarıdaki mektup sahibi dört iktiyar gibi bütün kimsesiz ihtiyarları sevindireceğini ümidederiz.
yünde alıkoymuş, sabah olunca yü. kile beraber başı boş bırakıp yanındaki arkadaşları ile arkasını takibe koyulmuşlardır. Evini pek iyi bilen merkep Gemici Kın köyünden doğruca bir buçuk saat mesafede bulunan Savaştepe köyüne gelerek Eyü-bün evi önünde durmuştur. İşe vaziyet eden jandarmalar Eyyübe, merkebin kime ait olduğunu sormuş lar, Eyüp te kendisine ait olduğunu fakat ne suretle evinden çalındığım bilmediğini söylemiştir. Tütünler
inhisar idaresine teslim edilmiş, sa. bık korucu Haşan ile Eyüp hakkın, da da kanunî takibata başlanmıştır.
■ =---=»• İnhidam
Adlî tahkikatta; bu ifadelerin de üzerinde ehemmiyetle durula -rak fecî hâdisenin hakikî mesulünün kim olduğu aranmaktadır.
İTFAİYENİN FAALİYETİ BİTTİ
Diğer taraftan hâdise mahallinde itfaiyenin faaliyetine evvelki gün öğleden itibaren nihayet verilmiştir. Çünkü insanca başka bir kayıp olmadığı kat’iyetle anlaşılmıştır.
ENKAZ ALTINDAN YENİDEN ÇIKARILANLAR.
İtfaiyenin evvelki günkü araştırmasında; enkaz altında bulunan 545 liradan başka yeniden şunlar da çıkarılmıştır:
İki altın köstek. Bir altın saat. İki adet Mısır tahvili, ikinci seriden 18 tane Yunan tahvilâtı, 3 dolar.
Bu eşyaların sahibi de bulunmuştur. Enkaz altında başka para bulunduğu da iddia olunduğundan hâdise mahallindi • ' ‘a kordonu henüz kaldırılmamıştır.
Bu sebeple; evinin uır kısmı yıkılmış olan Madam Krosu isminde bir kadın evindeki eşyaları almak üzere dün vilâyete müracaat ederek müsaade istemiştir. Vali B. Lûtfi Kırdar, zabıta marifetiyle eşyalarını alabileceğini bildirmiş ve eşyaları kendisine teslim olunmuştur.
KEŞİF.
Adliyece, yıkılan apartmanın temelleri üzerinde yapılmasına karar verilen keşif; dün yapılamamıştır.
Temellerin üzerindeki enkaz kaldırıldığı takdirde keşif bugün yapılabilecektir.
YARALILARIN VAZİYETİ:
İnhidam esnasında yaralananların sıhhî vaziyetleri düzelmektedir.
Dün “Beyoğlu” ve “Haseki” has tanelerinden yaptığımız tahkikata göre Beyoğlu hastanesinde bulu -nan yaralılardan Pavli, Todori ve Donııe ile Istifaninin ve Fatma, Haşan, Katina, Anesti, Ligor ve Mihalin sıhhî vaziyetleri iyidir. “Haseki” hastanesine kaldırılmış olan Eleni ve Koço da iyileşmektedirler!..
| RADYO I
SALI : 28/3/939
12.30 Program.
12.35 Türk müziği - Pl.
13,00 Memleket saat ayarı, a-jans, meteoroloji haberleri
13.15 Müzik (karışık program -Pl.)
13,45.14 Konuşma (Kadın saati-Ev kadınlarına dair)
17.30 Konuşma (İnkılâp tarihi dersleri - Halkevinden naklen)
18.30 Program.
18.35 Müzik (Neşeli müzik-Pl.) 19,00 Konuşma (Türkiye postası )
19.15 Türk müziği (Fasıl heyeti) Okuyan: Tahsin Karakuş ve Safiye Tokay.
20,00 Ajans, meteoroloji haberleri, ziraat borsası (fiyat)
20.15 Türk müziği:
Çalanlar: Zühtü Bardakoğlu, Cevdet Çağla, Cevdet Kozan, Kemal Niyazi Seyhun.
Okuyanlar: Sadi Hoşses, Semahat Özdenses.
1 — Hicaz peşrevi - Osman be. yin.
2 — Şerif içlinin - Hicaz şarkı-Derdimi ummana döktüm.
3 — Şevki beyin - Hicaz şarkı -Af eyle suçum ey güli ter.
4 — Şekip beyin - Hicaz şarkı. Mahvolsun o tali.
5 — Kemal Niyazi Seyhun-Ke-mençe taksimi.
6 —rYesari Asımın - Hicaz şarkı - Sazlar çalınır.
7 — Hicaz türküsü - Çıkayım gideyim be kuzum.
8 — Mahmut Celâlettin paşa • Hüzzam şarkı. Kerem eyle mestane kıL
9 — Rakımın - Hüzzam şarkı • Aşkm bana bir gizil elem oldu yar.
10 — Leminin - Kürdili hicaz-kâr şarkı - Nazlandı bülbül.
21,00 Memleket saat ayan. 21,00 Konuşma.
21.15 Esham, tahvilât, kambiyo, nukut borsası (fiyat)
21,25 Neşeli plâklar - R.
21.30 Müzik (Radyo orkestrası-Şef: Praetorius)
1 — L. Van Bethoven: ”Die
Weihe des Hauses,, ,
Uvertür, op. 124
2 — L.‘Van Beethoven: 3 üncü senfoni mil bemol majör (Eroika) op. 55
Allegro con brio
Marcia funebre, Adagio assai Scherzi, Allegro vivace.
Final, Allegro molto.
22.30 Müzik (Operetler - Pl.) 23,00 Müzik (Cazband - Pl.) 23,45-24 Son ajans haberleri ve
yarınki program.
■ ENİ NEŞRİYAT
SARNIÇ
Değerli ve sanatkâr hikâyeei Said Faik hikâyelerini bu isim altında toplamış, bu güzel eser Çığır Kitabevi tarafından neşredilmiştir. Tavsiye ederiz.
Askerlik işleri
İLAN:
Eminönü yabancı askerlik şubesinden:
1 — îstanbulda bulunan yabancı mükelleflerden aşağıda doğum ve sınıfları gösterilen yoklama kaçakları sevkedileceklerinden toplanma günü olan 29/mart/939 gününe kadar nüfuz cüzdanlarile şubeye gel-leceklerdir. Bedel vereceklerin bedelleri 29/mart/939 akşamına kadar kabul edilecektir.
1 — 316:332 Dahil piyade sınıflan.
2 — 316:338 dahil muhabere sınıflan.
3 — 316:333 dahil nakliye sınıflan.
4 — 316:333 dahil muzıka sınıfları.
3 — 316:333 dahil istihkâm sınıflan.
6 — 316:334 dahil topçu sınıflan.
2 - Teşrin - 938 celbinde bedel vermiş olanlarla daha evvelki celbler de bedel verdikleri halde kanunî sebeplerle dolayısile sevkedilmemiş olanların da30/mart/939 günü şubeye gelmeleri aksi taktirde hakların, da kanunun gösterdiği ceza hükümlerinin tatbik edileceği ilân olunr.

Beyoğlu Yerli Askerlik Şubesinden i
1 — Askerliğini henüz yapma -mış 316 - 332 (dahil) doğumlu İslâm piyadelerle 316 - 333 (dahil) doğumlulardan Topçu, istihkâm, Muhabere, Nakliye ve Müzika sınıflarına mensup İslâm erat ve 334 doğumlu yalnız İslâm Topçu erat derhal askere sevkedileceklerdir. Bu maksatla bunların 30 marta 939 sabahı saat (8) de hüviyet cüzdanlariyle şubede bulunmaları.
2 — Bunlardan nakti bedel vermek istiyenlerin bedelleri 29 mart 939 akşamına kadar kabul olunacaktır.
3 — Evvelki celplerde ııaktibedel verip te henüz sevkedilmemiş olanlarla bu celpte naktibedel verecek olanlardan 316.332 (dahil) doğumlular 30 mart 939 da askere sevkedileceklerinden bunların da ayni gün ve saatte şubede bulunmaları.
4 — 333 ve 334 d.aJrnmJulardan naktibedel veren ve verecek olanlar ■ emsalleri olan piyadelerle askere sevkedilmek üzere bu celpte geri bırakılmışlardır.
5 — Yoklama kaçaklığından dolayı Askerlik kanununun (86) inci maddesi hükmüne göre cezalı olan 333 doğumlu Piyade, Topçu, istihkâm, Muhabere, Nakliye ve Müzika İslâm erat da bu celpte sevkedilmek üzere şubeye behemehal müracaatları ilân olunur. ‘

Kadıköy yerli ve yabancı şubelerinden :
1. — 938/ teşrin celbinde bedel veren erlerle 939 nisan celbinde bedel verecek erler talim için 1/ Nisan /939 da kıt’ada bulunmak üzere 30/ Mart/ 939 da sevkedileceklerdir.
2 — Kadıköy yerli ve yabancı şubesinde kayıtlı bedel erlerinin mez kûr gün saat 9 da şubeye gelmeleri İlân olunur.
3 — 333 doğumlu erler sevke-
dilmiyeceklerdir. :
(İÇKİ İÇME)
Alkol Hayatı Kısaltır. Uzviyeti Öldürür. Sarhoşun Çocuğu CILIZ ve Hastalıklı olur.
Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Merkezi.
İnhisarlar IJ. Müdürlüğünden:
I — Şartnameleri mucibince “200.000,, adet “100,, kiloluk ve “50.000,, adet te “50„ kiloluk tuz çuvalı kapalı zarf usulile satın alınacaktır.
II — “100,, kiloluk çuvalın beherinin muhammen bedeli “46„ ku-
ruş, “50,, kiloluk çuvalın beherinin muhammen bedeli “27* kuruştan *105.500,, lira, muvakkat teminatı “7912,, lira ”50,, kuruştur.
III — Eksiltme 12 - 4 - 939 tarihinde Çarşamba günü saat 15.30 da
Kabataşta Levazım ve Mubayaat şubesindeki Alım Komisyonunda yapılacaktır.
IV — Şartnameler her gün sözü geçen şubeden ve İzmir, Ankara,
Başmüdürlüklerinden “525„ kuruş bodel mukabilinde alınabilir.
V — Eksiltmeye iştirak edecekler mühürlü teklif mcktublarınl
kanunî vesaikle % 7,5 güvenme parası makbuzu veya banka teminat mektublarını ihtiva edecek kapalı zarfların ihale saatinden bir saat evveline kadar komisyon Başkanlığına’ makbuz mukabilinde vermeleri lâzımdır. (1845)
TIRIS AB AH .
28 MART 183»
TİYATROLAR [
TURAN TİYATROSU
Bu akşam Halk gecesi
Ertııgrul Sadi Tek ve arkadaşları
KAPLICA DÖNÜŞÜ Vodvil 3 P. ,(se) Atila revüsü. Miçe Pençef varyetesi
Localar 100, her yer 20, Paradi 10 Kuruş.

Tepebaşı dram kısmında Bu akşam saat 20,35 te KORKUNÇ GECE 3 P.

Kadıköy Süreyya Sinen'asına : 28—3—939 Sah günü akşamı saat 20,30 da
BİR MUHASİP ARANIYOR
i PERDE
Halk Opereti.
Bu akşam 9 da
(Aşk Borsası) son temsil Çarşamba:
(Çardaş)
Dr. Hafız Cemal
Lokman hekim
Dahiliye Mütehassısı •
Divanyolu 104
Muayene saatleri pazar hariç î her gün 2,5 - 6 sah, perşembe î ve cumartesi sabahlan 9 12:
fukaraya T. 22398 ;
KİMSE DUYMASIN ?
ÖKSÜRÜKŞURUBU
İNGİLİZ KANZUK ECZANESİ Beyoğlu. İstanbul
Eski ve yeni bütün öksürükleri geçirir, balgam söktürür, bronşları temizler, nezle ve gripten korur, göğüsleri zayıf olanlara bilhassa şayanı tavsiyedir.
Öaştmi Dişiniz
i İstanbul Defterdarlığından :
Tophanede Necati Bey caddesinde kışla altında 373/383 sayılı dükkân muhammen senelik (160) lira üzerinden iki sene müddetle ve senelik kirası 4 taksitte ve taksitler peşin verilmek şartiyle açık arttırma usuliyle kiraya verilecektir. İsteklilerin yüzde 7,5 teminat akçeleriyle beraber 4—4—939 sah günü saat 14,30 da Millî Emlâk müdürlüğünde toplanan komisyona müracaatları. (M) (1799)
| TÜRK HAVA KURUMU
Büyük Piyangosu
I" Altıncı Kesida; 11 -Nisan-939 dadır.
Büyük İkramiye- 200.000 Liradır,
Bundan başka 40.000,25.000,20.000 15.000 10.000 liralık ikramiyelerle ( 200.000 ve 50.000 ) liralık iki adet mükâfat vardır
DİKKAT:
Bilet atan herkes 7 Nisan 339 günü akçemin» kadar biletini değiştirmiş bulunmalıdır.. îssîs
Radyolin Kullanmak
Ve Sabah, Öğle Ve Akşam her yemekten sonra niçin onunla dişleri temizlemek lâzımdır ?
Ağız mütemadiyen faaliyette olan ve daima mikropların yaşadığı bir uzuvdur. Her yemek-en sonra dişlerin boşluklarına kırıntılar do-* la . Onların tahammiirü hem dişleri çürütür, hem d.ş etlerinde iltihap husule getiren ifra-
zat yapar, mikr plar çoğalır. Geceleri olan ifrazat ise sade dişleri değil, bütün ha um cihazını bozar. Dişlerinizin sağlamlığını midenizin bozulmamasını ağzınızın güzelliğini istiyorsanız.
Diş macunu ile muntazaman fırçalayınız

Sirop Pectoral
KANZUK
— Dr. İHSAN SAMİ GONOKOK AŞISI I belsoğuklugu ve İhtilâflarına karş1! pek tesirli ve taze aşıdır. Divanyolul Sultanmahmud türbesi No. 113 I
W*
S?®!
Kaşe DERMAN, Tababetin son keşfidir. Her evde bulunması zarurî olan DERMAN kaşelerini eczanelerden alınız. Lüzumunda günde i . 3 kaşeye kadar alınır,
Pastlagernd
Postamt Wilmersdorf
BERLİN
Lietzenburgershasse
İLAN
Bediilin en mutena bir mevkiinde, iki, üç, üç buçuk, dört, dört buçuk, sekiz ve dokuz odalı daireleri, asansör, sıcak ve soğuk su, kalorifer tertibatı ve her türlü konforu havi senede 12 bin mark safi varidat getirir bir mülk bedeli Istanbulda Türk lirasiyle ödenmek ve yahut mülke karşı mülkümün değeriyle ayni değerde bir mülk ile mübadele edilmek şartiyle Türkiye ile alâkasını keserek vatanına avdet etmek emelinde olan bir Almanla müzakereye hazırım.
ADRESİM:
B. Z.
Nafıa Vekâletinden
Eksiltmeye konulan iş:
1 — Büyük Menderes üzerinde Işıklı gölünün sulama suyu id-dihar havuzu haline konması, keşif bedeli “1133860” liradır.
2 — Eksiltme 13—4—939 tarihine rastlıyan Perşembe günü saat 15 de Nafia Vekâleti Sular Umum Müdürlüğü Su eksiltme komisyonu odasında kapalı zarf usuliyle yapılacaktır.
3 — İstekliler eksiltme şartnamesi, mukavele projesi, Bayındırlık İşleri Genel şartnamesi, fennî şartname ve projeleri “50” lira mukabilinde Sular Umum Müdürlüğünden alabilirler.
4 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin “47 765” lira “80” kuruşluk muvakat teminat vermesi ve eksiltmenin yapılacağı günden en az sekiz gün evvel ellerinde bulunan bütün vesikalarla birlikte bir istida ile Vekâlete müracaat ederek bu işe mahsus olmak üzere vesika almaları ve bu vesikayı ibraz etmeleri şarttır.
Bu müddet içinde vesika talebinde bulunmıyanlar eksiltmeye iştirak edemezler.
5 — İsteklilerin teklif mektuplarını ikinci maddede yazılı saatten bir saat evveline kadar Sular Umum Müdürlüğüne makbuz rnukabi -linde vermeleri lâzımdır.
Postada olan gecikmeler kabul edilmez. “820” “1554”
Sahibi: Ahmet Cemaleddin SARAÇOĞLU
Neşriyat müdürü: Mucit ÇETİN Basıldığı yer Matbaa: Ebüzziya
Mersin Salı Postası
28 Mart »alı günkü Mersin postası yapılmıyacaktır. Tuna mukabil 31 Mart Cuma günü Mersin postasına kalkacak (Tarı) vapuru yalınız salı post.sında olan iskelelere de ilâveten uğrayacaktır.
İstanbul Sıhhî müesseseler arttırma ve eksiltme komisyonundan :
Eksiltmeye konulan iş: Haydarpaşa Nümune hastanesi erzak anbarj inşaat işi.
Keşif bedeli : 1994 lira 22 kuruş.
Muvakkat garanti : 150 lira.
Haydarpaşa Nümune hastanesi erzak ambarı inşaatı İşi açık eksiltmeye konulmuştur.
Eksiltme 29—3—939 çarşamba günü saat 15 de Cağaloğlunda Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Müdürlüğü binasında kurulu komisyonda yapılacaktır.
İstekliler şartname, proje ve buna bağlı diğer evrakı her gün komisyonda görebilirler.
İstekliler carî seneye aid Ticaret Odası vesikalariyle 2490 sayılı kanunda yazılı vesikalar ve bu işe yeter muvakkat garanti makbuz veya banka mektubu ile birlikte en az bu işe benzer 1000 liralık iş yaptığına dair ihale tarihinden 8 gün evvel İstanbul Vilâyetinden almış oldukları vesikalariyle birlikte belli gün ve saatte komisyona gelmeleri. (1666) •
DERMAN

' V BÜTuN MM ^SIZIMA;
I^DevIe^DemiryoIları^tlânlan
1 Nisan 1939 tarihinden itibaren D. D/25 numaralı maden cevheri tarifesi alelumum taşlara teşmil edilmiştir. Bu tarifeden istifade edecek taşların blok halinde olması ve nakledildikleri mahalde ayrıca işlenmeden mimarî tezyinatta, mobilyada vesair eşya imalinde ve diğer herhangi bir mahalde kullanılmıyacak şekilde ve nakil esnasında ambalaj ihtiyacı hissettirmiyecek derecede satıhları kaba tarzda yontularak düzeltilmiş olmaktan daha fazla tasfiye edilmemiş olması şarttır.
Fazla tafsilât için istasyonlara müracaat edilebilir. (1078)
(2035
ke-
Edirne Belediye Riyasetinden
Edirne mezbahasına yapılacak ohn 71832 lira 61 kuruş bedeli şifli soğuk hava deposu ve buz fabrikası 45 gün müddetle kapalı zarf
usulile münakaşaya çıkarılmıştır. Talihler şartname proje ve keşifnameyi İstanbul v« Edirne belediyesinde görebilirler. İhale 25 Nisan 939 tarihine müsadif sah günü saat 15 tir. (1857).