lan arasında götürülürken
Seçimde
C.H.P. nin
destekleri
konuldu
kurbanları dün ebedî istirahat yerlerine yüzlerce kişinin elleri üzerinde
Dünkü hazin Merasim
Cumhuriyet Halk Partisinde içten içe devam eden ve daha ziyade teşkilâtın vatandaşlara en yakın küçük kademelerinde kendisini gösteren çözülme ve dağılma belirtileri, seçimlerin yaklaşması üzerine birdenbire daha had bir şekil almış, üst kademelere sirayet etmiş bulunmaktadır. Halk Partisinin en es :i üyelerinden sabık Büyük Millet Meclisi Başkanı Ge nercıl Ali Fuat Cebesoy'un istifası, üst kademelerdeki istifaların başlaması için âdeta bir işaret olmuş, General Ali Fuat Cebesoy’u takiben dün Seyhan Milletvekili Sinan Tekelioğlu da istifa mektubunu Halk Partisi Başkanlığına vermiştir. General Ali Fuat Cebesoy istifa mektubunda, yalnız istifa kararını bildirmekte, sebep kaydetmemekte idi. Bu noktayı dünkü Ulus bilhassa kaydetmiş bulunuyordu. Fakat Sinan Tekelioğlu, General Cebesoy gibi yapmamış, istifasının sebeplerini açıklamıştır. Bu itibarla, Ulus’un bu istifayı yazıp yazmıyacâğı, yazarsa istifa sebeplerini kaydedip etmiyece-ği, merak edilse yeridir.
Sinan Tekelioğlu dünkü tarihi taşıyan bu istifa mektubunda aynen şöyle diyor :
■ Büyük Atatürk, ve onun emrinde çalışarak istilâdan ıkurtardığımız vatanın kurul-Dün Halk Partisinden istila eden Egjî '’edJÎ'Vn.Vk ' İSİ”
Sinan Tekelioğlu * (Devamı Sa: 6 Sü:
28
MART 1950
Yıl: I —No. 333
Başmuharriri: Mümtaz Faik Fenik ;
Denizciler Caddesi: 2
Posta Kutusu: 193 — ANKARA Telgraf: Zafer Gazetesi Ankara Başmuharrir tel: ........ 15619
Yazı işleri, idare:..... 15315
Fiyatı her yerde 10 kuruştur. I
C. H. P. Meclis
Grupu Dağılıyor
Ali F. Cebesoydan sonra Tekelioğlu da istifa etti
('ebesoyun istifası karşısında liran endişelerini ifade etti
Baba oğul bir tabuta
POKER
PLAY
Bayarın son nutku ve Karma kabine
Fecî manzaralar
Muhip DIRANAS
Kaza kurbanlannın aileleri...
- - - ■ .» . A.' O- (
S- -
5* ■ S W
*
Bankaların yardımı
and rna erbaşlarına ve ilecek vazifeler!
Yaklaşan seçimlerin arifesinde C. . P. nin. gerek maddi imkânlarını genişletmeğe ve gerekse seçimler sırasında kendi lehinde faaliyette bulunacak elemanları temin etmeğe çalıştığı gibi Ankara milletvekili listesini takviye etmeğe gayret etmektedir.
Bu cümleden olarak C. H. P. nin İş Bankasındaki 104 No. lu cari hesabına bankalar, resmi devair ve iktisadı devlet teşekkülleri tarafından C. H. P. nin okuttuğu fakir talebelere yardım namı altında 50-60 bin 1 gibi ve hattâ daha yüksek meblâğla-n yatırılmakta olduğu söyırşzğöâç rın yatırılmakta olduğu söylenmektedir.
Diğeı taraftan, jandarma erbaş o-kulu her sene Ağustos ayında me -zun verdiği halde, jandarma genel ★ (Devamı Sa: ® Sü: 1 de)
M rjsime büyük bir kölobol k iştirak et'i
Cumartesi günü İstanbuldan kalkarak Ankaraya geldikten sonra Etimesgut hava alanı civarında düşüp parçalanan ve yanan yolcu uçağında ölen kaza kurbanlarından AnkaralI olan altısının cenazeleri dün hazin bir törenle kaldırılmış ve göz yaşları arasında toprağa veril-
Cenazeler saat 12 de Nümuııe has tahanesinden Hacıbayram camiine getirilmişti. Cenaze «altı olmasına
I ğından güya endişe edenlere, eğer gerçekten endişe ediyorlarsa, bir koalisyon kabinesinin kuruluşun -dan daha sağlam bir teminat şekli teklif edilebilir mi? Çünkü bir ko-valisyon kabinesinde, Demokrat Parti Başkanının pek güzel belirttiği gibi, seçim zamanının müraka-, be vazifesini her iki parti müştere- „____
, ken deruhde edecektir. Seçimlerin rağmen, beş tabut vardı. Şehit baş-emnîyet içınuc geçip geçmemesin- pilot Remzi Gökçen ile dört yaşin-
I den, dürüst yapılıp yapılmaması»- • daki oğlu kaza yerinde birbirlerine bu konuşması; resmî bir daıı, şiddet kullanılıp kullanılma- ...................
Celâl Bayar’ın Demokrat Parti Konya il kongresinde söylediği nutku her şeyden önce, kuvvetinden ve maksadından emin bir parti başkanının açık, dürüst ve kati beyanatı şeklinde vasıflandırmak lâzımdır. Ayni zamanda, iyi niyetin, gıllügışlardan uzak o-lıışun bir defa daha ortaya konmuş bir vesikası saymak, ayrıca medenî seviyesine, s:~-~: —'----------
işaret etmek yerinde olur.
Bayar’ın___________,_______________
seçim nutku olmamakla beraber, seçim mücadelesine girdiğimizin i-kinci günü, Demokrat Parti adına söylenmiş ilk nutuk olmak bakımından, partinin seçim kampanyasına girişinin bir başlangıcıdır denebilir. Bu bakımdan nutkun muhtevası kadar havasının ve tarzının da bilhassa ehemmiyeti vardır. Çünkü nutku, İktidar Partisi Genel Başkanının iki gün önceki Polatlı nutkuyla mukayese edecek olanlar; iki partinin seçime giriş tarzları hakkında sarih bir fikre sahip olmak imkânını bulacaklardır. Bu suretle de, aynı zamanda Devlet Başkanı sıfatiyle konuşan sayın İnönü’nün, malûm taktikle, muhalefete mal etmek tezadına düştüğü baskı ve şiddet politikasının Demokrat Parti ile mi, yoksa Halk Partisi ile mi alâka ve münasebeti bulunduğunu bir defa daha anlayacaklardır.
Celâl Bayar, hakikaten sarih ve apaçık konuşmuştur. Demokrat Partinin şiddet politikasına taraftar olmadığı, içeride olsun, dışarıda olsun sadece bu memleketin huzur ve istikrar içinde yaşamasını arzu ettiği, bilmeyiz, bu nutuktakinden daha sarahatle nasıl ifade edilir? Fakat Demokrat Parti’ye şiddet isnad edenlerin maksatları, hedefleri malûmdur. Onlar, bu ittihamla-rı kendi günahlarını örtbas etmeli için ortaya atar dururlar. Bayar, bunu nek haklı olarak : -Zamanı çoktan geçmiş basit siyasî taktikler» diye vasıflandırıyor.
Bayar’ın seçimlere mahsus bir koalisyon kabinesi fikrini terviç etmesi de biraz, biraz değil, bir hayli, bu meseleyle ilgilidir. Demokrat Partl’nin şiddet kullanaca-
- ) uctuıtup cucLcnuı. □cijiııııcıın rağmen, ueş ıauuı vurul. çenıı uaş-
siyasi vekarına emniyet içinde geçip geçmemesin- ’ pilot Remzi Gökçen ile dört yaşın-
dığından her iki tariıf sorumlu o- I
★ (Devamı Sa: 6 Sü: 5 de) |
sarılmış bir halde bulunduklarından baba oğul birbirlerinden ayrıl-
★ (Devamı Sa: 6 Sû: 1 de)
Türkiye bir harpte
yalnız kalmaz
Amerikan Ordu Kurmay Başkanı dün Ankaraya ait intibalarını anlattı
Suriyeye silâh kaçıran bir şebeke ele geçirildi
Mühim miktarda mavzer ve tabanca kaçakçılığı yapan ve Kırıkkale fabrikasından istifade eden bu şebekenin yakalanışına ait dikkate şayan tafsilât | Emniyet müdürlüğü ikinci şube memurları uzun müddettenbeıi devam etmekte olan mühim bir silâh ka çakçılığı hâdidesini meydana çıkarmış ve dört kişiden mürekkep bir şebekeyi reisleriyle birlikte yakalamıştır.
Mühim miktardaki silâh ve mermi yi Kırıkkale askerî fabrikasındah ir (Devamı Sa: 6 Sü: 6 da)
General Colliııs dunku teftişinde
★ (Yazısı fi ncıda).
C.H.P. Divanı
C.H.P. Divanı dün saat 16 da Geçi Başkan Vekili Hilmi Uran’ın başkanlığında fevkalâde toplanmış- J tır. Zayıf bir ekseriyetle yapılan bu toplantıda 9 Nisanda yapılacak olan il yoklama kurullarınca aday tesbi- ' ti esaslarını ihtiva eden yönetme- ' lilcte bazı değişiklikler yapılması kabul edilmiştir. Bu değişikliklerin mahiyeti hakkında bilgi edinmek . tün olmamakla beraber tah-sdildiğine göre aday tesbitnde]
YEDEKÇİ
Dun yakalanan sılan kaçakçılarından Mehmet Yılmaz Ziya Göktürk
AKINTIYA---1
KÜREK
Zonguldak D.P. il kongresi sona erdi n eauumnıe (!«.«.v n .e • Zonguldak, 27 (Telefonla) — D.
•rkezin salâhiyetlerini genişletici ' Parti 11 Kongresi bu sabah saat 9 bazı hükümler kabul edilmiştir. , da yine Zevk sineması salonunda
Divan müteakip toplantısını 17 çalışmasına devam etti. Salon ve Nisanda yapacaktır. ' k ridorlarla kongrenin yapıldığı bi-
İnanın önü hıncahınç dinleyicilerle dolu idi.
Bugün 23 hatip daha söz istemiş olduğu için yemek paydosuna ancak | ★ (Devamı Sa: 6 Sü: 5 de)
Bedenî ceza !
azeteler yazıyor :
Halk Partisinin Taksim Gazinosundaki balosunda Vali Fahrettin Kerim’e büyük ikramiye çıkmış!
Vali Fahrettin Kerim!
Halk Partisi!
Büyük ikramiye!
Eh bunda pek şaşacak bir şey yok!
Fakat büyük ikramiye, neymiş biliyor musunuz?
— Yeşilköy Palas’ta bir hafta bedava istirahat!
Anlaşılan, Halk Partisi de artık valinin lüzumundan fazla gezip söylemesinden telâşa düştü!
Onu böylece istirahate mecbur edecek!
Yedekçinin YEDEĞİ
8
Belediye reisi R. Tüzün
ay başında istifa edecek
Mıllehekili ad yı gösterilen Dr. Tözünün yerine kimin seç leceği henüz belli değil
Birkaç gündenberi Ankara kaza- ---------------------- , ____
larında seçim propagandası yap- kinci bir toplantıda da yeni beledi-makta olan Ankara Belediye Reisi Dr. Ragıp Tüzün halen Beypazarm-da bulunmaktadır.
Ragıp Tüzün C.H.P. den aday gösterileceği için bugünlerde Anka-raya dönecek ve seçim kanunu gereğince bu hafta içinde belediye reisliğinden istifa edecektir.
Dr. Tiizünün istifası İçişleri Bakanlığına bildirildikten sonra belediye Meclisi olağanüstü bir toplantı yapacak ve belediye reisinin istifası üyelere tebliğ edilecektir. Bu istifadan sonra da yeni belediye reisi seçimi yapılıncaya kadar Sadettin Savgan bu vazifeye vekâlet edecektir.
Belediye Meclisinin yapacağı
ye reisi seçimi yapılacaktır.
Şimdiden Belediye Meclisi üyele-I rinden bir çok kimseler namzetlik-' lerini koymuşlardır. Bunlar arasın-
da en kuvvetli ihtimalle Yüksek mühendis Rıfat Pilâvoğlunıın, Diş Doktoru Celâl Meralin yahut da Anadolu Ajansı Muhasebe müdürü Cemil Öktcn'in Belediye Reisliğine seçileceğine muhakkak nazarıyla bakılmaktadır.
Diğer taraftan önümüzdeki günlerde yapılacak belediye reisi seçimi için şimdiden bir ikilik doğmuş vaziyettedir. Bir kısım üyeler belediye reisinin Ankaralı olmasını, bir kısmı da İstanbullu olmasını istemektedirler.
Serbest Sütun:
Bir Nisanda
beyaz ekmek imal edilecek
810 gramlık ekmek 30 kuruştan satılacak
I Aldığımız malûmata göre tek tip ekmek imaline 1 Nisan tarihinden | itibaren son verilecek ve Amerikn-, dan ithal edilen unlarla beyaz ekmek imaline bağlıyacaktır.
| 69 — 71 randımanlı olan Ameri-
kan ununa yarı yarıya eski yerli undan karıştırılacak ve böylelikle şimdikinden çok deha beyaz ve piş-.in ekmek imal edilmiş olacaktir.
Yeni tip beyaz ekmeğin 8-10 gramı "t) kuruştan satılacaktır.
Sayın Günaltaya -E açık mektup =-
Al. Rız-, OKTAY
| Seçme iktibaslar
Vehüvel baki
Kötülük doğuran
yalanlar
Geçimsizlikten yaralanmış
Altındağ mahallesinde oturan ve Orman Genel müdürlüğünde daktilo olarak çalışan Cavit Ozcan isminde bir memur evdeki geçimsizlik yüzünden sinirli bir vaziyette dolaşırken elindeki bıçak göğsüne batmış ve yaralanmıştır.
Cavit Özcan tedavi altına alınmış ve hadise hakkında tahkikata başlanmıştır.
I '.hayırlı bir hamle yapacak ömrü- lı ;m seçim uev- nüzün son devrinde tarihe saygı ile günlerde, bu ] geçebilecek bir durumdasınız. İyi — niyetinizi anlıyoruz, istiyoruz ki bu müstesna durumunuzdan istifa- [ de ederek bu kuvveti memleketin ğ ve solun, vC aşağının tesiri altında u:r l kalmıyarak bir Türk evlâdı sıfa- 1 ılıf- I tiyle vicdanınızın sesine uyarak I kullanınız. Bir devirden bir devire -'•'-îyoruz. Bir milletin idaresini bizzat o milletin eline vermek üze-——:_.ı»vjn pjer tesirden
uz-an., muzusi. ve kanun çerçevesi i- 1 çinde yapılmasını ve millî iradenin tam bir şekilde tecellisini görmek istiyoruz.
Memlekelimizin, yeni bir devrin eşiğinde bulunduğu yeni seçim devresine girdiğimiz şu gür.Icrdc, bu memleketi seven münevver vatandaşlar basın yoliyle olduğu gibi hususi hasbihallerle de memleket işlerini münakaşa ediyorlar.
Müfrit görüşlü politikacılar, ka- v bina sığmayan kalem sahipleri bir tarafa bırakılırsa, muvafık, muhalif ve tarafsız bir çok aydınlar, va- , ziyetin inkişafını derin bir endişe geçiyc ve sabırsızlıkla beklemektedirler. 1 Acaba istediğimiz g mı, özlediğimiz demokrasi hayatı bu yurtta kökleşecek mi? bü tün zihinleri işgal eden tek mesele
Çok uzun s ve sizin de yakinen tanıdığınız bir i (|en doktor arkadaşımın Ankarada bu- 1 lunduğu kısa bir zaman içinde, o Halk Partili ben bir Demokrat Parti mensubu olarak f________ ____ ... _______________________
arkadaş zihniyeti içinde iç olayla- ' hayatı temiz geçen bir ilim adamın-ra taallûk eden bütün meseleleri, dan bir devlet adamından bekle-hiç bir tarafgirliğe kapılmadan mek hakkımızdır. Bütün memleket gözden geçirdik, bu memlekette de- ' sizin bugün elinizde tuttuğunuz bu mokrasinin bütün mâna ve şümu- , fırsat ve imkânı nasıl kullanacağı-liyle tesisi ve partililer arasında ‘'-»'-n—
medenî insanlara yaraşır bir samimiyet ve münasebetin mahiyeti üzerinde : latlerce tartıştık ve donunda göldük ki bir çok meselelerde aşağı yukarı mutabıkız. O j bir Halk Partili ve ben bir Demokrat olmamıza, siyasî görüşlerimizde ve prensiplerimizde ayrılıkla- ' ıımıza rağmen memleketin esas me- | selelerinin halli şeklinde birleştik. |
)onra birbirimize, ne için iki , ayrı partiye mensup iki arkadaşın ‘ bu ahenkli anlaşması bütün memle-kete şâmil olamasın diyerek üzüldük.
Anlıyoruz ki iç politi.ca sahamızın gelişmesi için memleket aydın- ; laıı, yine bu memleketin selâmeti bakımından her türlü kin ve iğbi-ran bir tarafa bırakarak elele ça- 1 lızşmak zorundadırlar. Hasis bir düşünce ve geçici bir ikbal uğrunda vatanın dâvaları bir tarafa bı- ' ra alarak hiç de dostça ve şuurlu olmiyan söz ve yazı hücumları istikrar ve medeniyet yolunda inki- ' şaf isteyen bu aziz vatan ve dilediğimiz rejim için faydalı olmak- ' tan uzak kalıyor. 1
Bugün iktidarı elinizde tutuyorsunuz, memlekete karşı vazifeniz sizden evvelkilere nisbet edilemi- • yecek kadar nazik ve mühimdir. I Bunun sizin tarafınızdan takdir o- I lunduğuna eminiz. Çok iyi niyetlerle ve demokratik bir görüşle ta- [ rafsız ve İlmî bir heyete hazırlatılan ve muhalefetin görüşü ile de değerlenen yeni seçim kanunu tasarısının Büyük Millet Meclisinden tatmin edici bir şekilde çıkmasiyle , takdir kazandınız. Fak/ıt vazifeniz bununla bitmemiştir sayın Günal-tay.. Sizden daha büyük şeyler bekliyoruz. Siz şimdi hükümeti elinizde tutmak bakımından yeni vc
de ederek bu kuvveti m selâmeti bakımından sağ yukarı ve aşağının tesir:
güneş doğacak I reyiz) seçimleri! mokrasi hayat. 1 uzak’ dürüst ve n? İşte bü- ' çır
ı Böyle nazik bir durumu, böyle sonelerdir seviştiğimiz bir imtihonl
yüce Ata’nın ölümün-
■sonra, o intikal devresini hiç I bir sarsıntıya yer vermeden, sırf I vatan aşkiyle, şahsî kaygılara düş-' meden sayın Celâl Bayar geçirmiş-" .........................Ç sizin gibi
ucıııuMaı un- j meaen sayın ceıaı cayar fakat tam bir ti. Şimdi bu olgunluğu, indp İC Oİavla- hnv.ntı tnıvıiv annnn Kir ili.
Yerinde bir karar
Son günlerde sık sık kavga ve yaralama gibi hadiselerin cereyan ettiği Mavi Köşe lokantasının içki ruhsatiyesinin geri alınmasına karar ve-ı itmiştir.
Bu suretle alınan yerinde bir kararla şehrin merkezi bir semtinde bulunan lokantada bundan sonra cereyan etmesi muntemel olan hadiselerin önüne geçilmiş olacaktır.
Belediye memurlarına verilecek aısa
Aldığımız malûmata göre, Ankara Belediyesi Memur ve Müstahdem leri yapı kooperatifine kayıtlı bu -kınan belediye memurlarına Keçiören semtinin Tepebaşı mevkiinde metre karesi 1 liradan arsa verilecektir.
Diğer taraftan 31 Mart Cuma günü Halkevinde saat 18 de yapılacak olan kooperatif Genel Kurul toplantısında alınacak arsalar hususunda müzakereler yapılacaktır.
Doğumevindeki hakaret dâvası
Ankara doğumevi baş hekimi Dr. Zekâi Burak ile Maden Tetkik Arama Enstitüsü Genel Kâtibi .Şekip En gimâ.i ara,sınd!aki hakaret dâvasına dün dördüncü asliye ceza mahkemesinde devam olunmuştur.
Dünkü duruşmada da tanıklar gelmediği için mahkeme şahitlerin zorla getirilmesine ve duruşmanın başka bir güne bırakılmasına karar vermiştir.
Malûl gaziler toplantısı
Malûl Gaziler İstanbul Yurdunun açılış töreni 31 Mart 1950 Cııma günü saat 16.00 da Tophanedeki Yurt binasında yapılacaktır.
ı Malûl GbzilA le. Şehit, Yetimleri ve birlik mensup-davet edilmişlerdir. .
nızı endişe ve ümitle bekliyor günaltav,
Sıı işleri inşaatı
V£
Köy E stitüsü talebeler nden alınan tazminat
Aldığımız malûmata göre tahsilini yarıda terkeden 2852 köy enstitüsü talebesinden alınması icabeden tazminat affedilmiştir.
Işarei memuruna hakdrei etmiş
Mesut Oklar isminde bir şoför vesaite kapalı olan yoldan geçmek isterken işaret memuruyla münakaşaya tutuşmuş ve bu sırada memura hakaret etmiştir.
Şoför suçüstü mahkemesine şevke dilmiş ve tahkikata başlanmıştır. l
Alman Nazizminin, Rus komünizminin ve bütün diğer zuliim rejimlerinin dayandığı tek nazariye Goebbels 'iddia ederdi ki,
oldukça mühim bir yalan İsrar ile tekrar edilirse, insanlar neticede buna inanırlar. Kendi hesabıma, muhtelif memleketlerin temayüllerine göre hazırlanmış bilinci sınıf yalanlar, el'an cemiyetin içine yerleşebilir ve onu aldatabilir. kanaatindeyim.
Her gün kafamızdan geçen ve hakikat gibi görünen gülünç uydurmaları bir tetkik edin. Evvelemirde bir sürü muğlak saçmaların oradan membaını aldığını görürüz, buna, .BOLLUĞUN YALANLARI-diyebiliriz. Arzın tükenmez bir hazine olduğunu ve eğer istihsal ve tevzi usullerimizi değiştirecek olursak, her ferdin istediğine sahip olabileceğine ikna edilmemize çalışılıyor.
En aşağı, asırlık olan bu oldukça genç sayılır. Fakat mal ki insan zihnine yerleşenleri! en tehlikelisidir. İhtilallerin yük milletleri yok etmesi, devletlerin yağma edilip kampı haline sokulması ve bir bolluğc dünyanın büyük bir kısmının sefalet ve açlığa mahkûm edilmesi, onun yüzündendir.
İstihsal ve tevzi usullerimizin tekâmül ettirilemiyeceğini iddia etmek aklımdan geçmez. Bir asırdır, sınai devletler bunun üzerinde çalışmaktadırlar; Fakat halihazır durumda, tükenmiyen hâzinelerin kalmadığını kabul etmek lâzımdır.
Hakikatler meydanda olmakla beraber, siyaset adamları, yükünü ktıldıramıyhacağımız muazzam bir idare cihazını omuzlarımıza yük-letmektedirler.
Tantana ve debdebe ile kazandığımızı sarfetmek, ekmediğimizi biçmek ve olmiyan nimetlerden faydalanmak, işimize geliyor.
Bu manasız hareket devam eder-
se, gelmekte .gecikmiyecek inkisar, bizzat demokrasinin mellerini tehdit edebilir. Aldatıcı ümitlerin yıkılmasile öfkelenerek, hayali zenginliklere susamış olan
■■ Yazan: " 1 .
Rruce Hutchtsom
geçer
ihti-
ı bü-büyük tecrit hayali ja kavuşma emellerde büyük bir kısmının
olan te-
1 — Cebecide Su Taksim Evin lon Yenişehirde Koeatepedeki su deposuna çekilecek 400 M/m kuturlu isale borusunun döşenmesi ve buna ait tâli inşaat kapalı zarf usulü ve birim fiyatı esası üzerinden eksiltmeye konulmuştur.
2 — Bu işin idarece verilecek boru bedelleriyle birlikte tahmin edilen keşif miktarı 245090,24 (iki yüz kırk beş bin doksan lira, yirmi dört kuruş )lira olup boru bedeli hariç olarak müteahhitçe yapılacak iş miktarı 8,5539,32 (seksen beş bin beş yüz otuz dokuz lira, otuz iki ku ■.üş) liradır.
3 -- Geçici teminat miktarı 13504.55 (on üç bin beş yüz dört lira, elli beş kuruş» liradır.
4 — Eksiltme 10/4/1950 Pazartesi günü saat 16.00 da Ankarada Kızılay karşısındaki Sular İdaresi binasında yapılacaktır.
5 -- İsteklilerin; şehir su ve kanalizasyon inşaatı, su terfi istasyonları, kuvu ve depo tesisleri ile diğer önemli su inşa ve tesislerinden en az yüz bin lira tutarındaki bir işi teahlıüt etmiş ve bunu muvaffakiyetle başararak muvakkat kabulünü yaptırmış veya böyle b'r işin fennî mesuliyetini, deruhte etmiş oldukları hakkında haiz bulunduk ları vesikaları 8/4/1950 Cumartesi gününe kadar Sular İdaresine tererek eksiltmeye girmek için yeterlik belgesi almaları şarttır.
6 — Teklif zarfları eksiltmeden 1 saat evveline kadar makbuz kabilinde eksiltme komisyonuna verilmiş olmalıdır. Postada gecike ya geç verilen teklifler kabul edilmez.
7 — Eksiltme evrakını görmek ve fazla izahat almak isteyenlerini Ankara Sular İdaresi Müdürlüğüne müracaatları.
8 — İdare ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir.
— Bana telefon elseydin daha iyi olurdu, dedi. Ben de çıkmak üzereydim,
— Bir dakika içeri girebilir mi
— Tabii.
Koridorda bulunan elbise dola binin kapısı açıklı. Martins, Mr. Kuı(?ııtı pardösüsüııü, şapkalarını ve Mr. Kurtz’un, askıya asıl mış elau takma sıçııu gördii.
Martins:
— Saçlarınızın yeniden bittiğini görmekle çok memnun oldum dedi ve yük dolabının üzerindeki aynada. M. Kurtz’un yüzünün hırs ve kinden kıpkırmızı kesildiğini gördü.
— Bu insanın başına çok sıcaklık veriyor, dedi.
— Kimin başına sıcaklık veriyor? diye, Martins sordu, zira vakanın olduğu gün, hu takma saçın çok işe yaradığı fikrindeydi.
— Bunun pek ehemmiyeti yok, diye çarçabuk arkasından ekleştir di. Ziyaretinin sebebi Mr. Kıırtz'u isticvap etmek değildi. Ben Har-ry'yl görmeğe geldim.
aşıyan her şey ta biatin değişmez kaidelerine tâbidir. Yâni, doğarlar, büyürler ve öl*** Icı. Bu tabiat kanunundan-^ bir kimse, hiç bir teşekkül istis- ’ na edilmemiştir.
Tarih sahif eleri, bu gibi misallerle dolııp taşmaktadır. Nerede, lskendcri Kebirin istilâ ettiği topraklar, hani muazzam Roma imparatorluğu, Akdenizi, Kara-denizi hususi denizi gibi kullanan Osmanlı İmparatorluğu ne-
Bıı kadar, büyük olmalarına, teşkilâtlarının genişliğine, başındakilerin dâhi denilecek gibi insanlar olmasına mukabil, bunlar da kendilerini, bu kanundan kurtaı-amamışlar, türlü sebeplerle, yerlerini, terketmek mecburiyetinde kalmışlardır.
Btıgün de, yirmi beş senedir, yaptıklariyle övünmek cesaretini gösteren Ilalk Partisi, kendisinin bu tabiat kanunundan hariç bulunduğunu düşünmesiyle elinden geleni yanmaktadır. Bunda muvaffak olacak mıdır?
Tarih elimizde olduktan sonra, bunun cevabını vermek, hiç de müşkül değildir. Elbette ki muvaffak olamıyacaktır. O parti de dünyadaki herşey gibi doğmuş, büyümüş ve artık infisah edecek hale gelmiştir. Bitar-ıf ve partiler iistü olması lâzımgelen Devlet Başkanınm bile, C.H.P. için sar-fctliği sözlerin, son demi gelmiş bir hastaya serom fizyolojik tatbik etmekle müsavi olduğu, herkesin bildiği bir hakikattir.
Kim ne derse desin! Mukadder akıbet gelmiş ve çatmıştır. İş arlık Allaha kalmıştır. Bunun mânasını da anlatmağa, lüzum jok-lıır. her halde...
İşte, senelerce, cephelerde çakmak çalmış. Millî Mücadelenin Ankara vc havalisi kumandanı Ali Fuat Cebesoy, işte İstanbul» ilk giren Millî Kuvvetler Kuman dam Refet Bele ve nihayet alnının teri ve gördüğü büyük hizmetler sonunda general rütbesiyle taltif edilen ve Meclisteki çalışmala-riyle şöhret bulmuş olan Sinan Tekeli....
Bunlar, bugün o yirmi beş senedir, türlü hizmetler gördüğü iddia edilen partiyi terketmek mecburiyetinde kalmışlardır.
Sinan Tekeli’nin, ayrılış mektubu yani istifanemesi C.H.P. için oldukça hazindir.
-Uğraştım, didindim, her şeye rağmen kendilerini ikaz ettim.» dedikten sonra Paşa şunları söylemektedir ‘
ne ıllu»»**tar, ne de Kİaie^iıtHffFı hakkıntlaki savaşla-rım bir netice almadığı bir sıra-(ı.ı, Anayasaya aykırı bir kanun ile. çok basit bir ihbar şekliyle bir milletvekili hakkında verilen kararla Anayasanın milletvekilliği için tesis ettiği masuniyet mii-essesesinin tecavüze uğraması Büyük Millet Meclisinin heyeti ır ıvunıiyesincc kabul edildiği halde, siyasî bir manevra ile çıkarılmasına ırani olunan Af kanunu karşısında şuurumun ve vicdanımın emrini yerine getirmeğe mec bur oldum!»
Evet, millet huzurunda, millet için elinden geldiği kadar çalış-’tığı herkes tarafından bilinen Sinan Tekcli’niıı bu ifadesi karşısında yukarıdaki hükme varmamak elden gelmiyor.
Bu gibi vatanseverlerin çoğalması her halde, memleket için çok hayırlı neticeler doğuracak ve yurdumuzun ilerlemesini sağlayacaktır. Bununla beraber, yukarıda da bildirdiğimiz gibi, bu gibi vakalar dolayısiyle C.II. P. nin artık tabiat kanunlarına boyun eğmesinin yakın olduğunu düşünmenin yanlış olmadığını söyliyeceğiz ve :
Allah taksiratını affetsin!'
Diyeceğiz!
Hikmei- YAZICIOĞLU
dileri gibi zenginleşmek gayre-| ti..de olmiyan milletlerden uzak yaşayabileceklerine inandırmıştı. İşte bugün, yalnız yaşayamıyacaklarını I ve eğer umumun menfaati için ser- ' ( vetlerini harcamazlarsa, emniyetleri I ı ’—........ ’— sarfet-
meğe yahut uğrunda döğüşmeğe1 mecbur kalacaklarını, öğreniyorlar.
Amerikalıların düşünme tarzında -ULVİ FEDAKÂRLIK YALANI- seçme bir yer işgal etmektedir. Onlar zannediyor ki, dünyanın ! diğer kısımlarını açlıktan kurtarmak için her şeylerini feda etmişlerdir. Bunda yanılıyorlar. Hiç kimsenin $imal Amerikanın diğer milletler için yaptıklarını inkâr etmeğe hakkı yoktur. Fakat Amerikalılar hürriyetlerine tecavüz eetil -memesi için bir hudut çizmişlerdir. Hayat seviyelerinin düşeceğini anladıkları anda, her kime olursa ve ' ne olursa olsun, vermeği kati su -1 rette reddederler.
Avrupa ve Asyaya yardım etmek için, Amerikan milletinin, fazlasın-ı dan biraz feragat ettiğini tahmin edelim. Buna fedakârlık demek gü- ; lünç olur. Bugün harpteyiz, acayip bir harpte. İktisadî silâhlarla ve fi-; kirlerle döğüşülen bir harpte. Ba- 1 tının davası kuvvetli biı Avrupa ' icap ettiriyor. Omuz omuza vererek Amerika ve Avrupa, uçuruma , düşme: tehlikesinde bulunan bir t medeniyeti kurtarmak için mücadele ediyor. Bu mücadelede fedakârlık etmiyen iştirak edemez.
Atlantik'in her iki sahilinde bir , çok insanlar -AK MI KARA MI YALANI- ile yollarını şaşırmış -i ır-
Bu, cemiyetin serbest teşebbüse , mi bırakılması yoksa devletçiliğe ’ mi yer vermeli davasıdır.
t Her şeyde karar serbest rekabe-[ tin mi olmalı yoksa hayatımızı ve hatta gömleklerimizin boyunu dev-I let mi tesbit etmeli? Bu sözüm ona ( davanın münakaşası sırasında, ta-. ı-ihin bize verdiği en açık derse, gözlerimizi ve kulaklarımızı kapıyoruz: Hür bir cemiyette hiç bir şey ne ak ne de karadır.
En son yalana geliyoruz ntrrvr.ı NİZAMSIZLIĞI YALANI». Doğu devletleri bir fikir harbindedir: ESARETE KARŞI HÜRRTYF.t MÜCADELESİ-,
Fakat’ hürriyet nedir? Hürriyet * ,-,.,.fi)un.unuıı temeli politik bir nazariye değildir. Bu mefhum, dünyanın, her ferdin yeri ve rolü bulunan ahenkli bir yaratış olduğu, kaziyesine dayanmaktadır. Dünyanın ahenk ve nizamı olmadığını kabul etmek, doğrudan doğruya hiç bir ferde hürriyete sahip olmak hakkını tanımamak ve bazı zeki insanlara iktidarı ele alıp diğerlerine emir ve disiplinlerini tatbik ettirmek, demektir.
Alman nazizminin, Rus komü -nizminin ve asırlar boyunca yerleşen bütün diğer zulüm rejimlerinin nazariyesi budur.
Rus nazariyesinin tatbikini fertler ve dünya üzerinde tatbikim kabul edenler, zamanla aynı akıbete düşerler.
Eğer materiyalistler kazanacak olursa silâhı elden bırakmak icap I edecek çünkü düşman, fikir müca-J’ıini kazanmış olacaktır. Parlak ıskerî zafer sağlıyacak olur-. k ' - --—ş oluruz,
çünkü, düşmanı parçaladıktan sonra, onun yaşayış tarzlarını, olsa olsa biraz değişiklikle muhafaza edeceğiz.
I Neticede, doğu, -DÜNYA NİZAM-| SİZLİĞİ YALANINI, kabul ede-cek mi? Bu hayatî suale, ihsan ancak ferden cevap verebilir: Eğer Allaha ve nefsine karşı imanını kaybederse mahvolduk demektir.
Çeviren: Nusat.
insanlar, hürriyet müessesesini yık- j bakımından bu servetleri makta gecikmiyeccklerdir ve onu • • ■
yeniden inşa etme.; için uzun ve izdıraplı çalışma senelerine muhtaç olacağız, işte bu, arzımızın bir çok yerlerinde vukua gelen hadisedir.
Diğer bir politik alet de PARA YALANIDIR., Bu yalan, yekûnu ne kadar kabarık olursa olsun memurlarımızın maaşlarını verebileceğimizi ve tedavüle para çıkarmak yahut zenginlerden fazla vergi almakla bütçemizi den': getirebileceğimizi, ifade eder.
Enflâsyon nazariyesinin ne kıy -mette olduğunu biliyoruz. Zenginleri baskı altına sokmaya gelince, bahse girerim ki, hükümet, geliri ortadan yüksek olanların hepsinden uu farkı alsa bile, yine. -PARA YALANI, örtüsü altında yaptığı vaadleriıı onda birini yerine getirecek parayı yine temin edemiyecek-tir. O zaman çaresiz şu neticeye varırız: Devlet hizmetleri masraflarının büyük bir kısmı fakir sınıf tarafından ödenecektir. ’
Amerika halkı iki hülyanın kurbanıdır. Birincisi .Şimali Amerika sakinlerinin üstünlüğü yalanı, ki, bu iddianın mesnedi sadece maddi yaşayış seviyelerinden mülhemdir. Bir devletin zenginliklerinin miktarına göre itibar görmesi lâzım geldiği tarih boyunca kökleşmiş bir kanaattir. Fakat bu nazariyeyi fertlere tatbi.c etmeği reddederiz. Pek iyi farkediyoruz ki, lüks içinde yaşayanlar sefalet içinde olanlar -dan daha faziletli değillerdir. Şu halde eğer bu, fertler için doğru ise, cemiyeti teşkil eden fert topluluğu için de doğru olduğunu bakul etmek lâzımdır. Bu yalanın dünya siyaseti üzerindeki tesirleri çok kötü olmuştur.
Amerikalıların kendilerini diğerlerinden farklı zannetmeleri, ken-
Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığından
Evvelce Sıtma Savaş Kurullarında savaş memuru veya sağlık koruyucusu Unvanları ile bir müddet çalıştıktan sonra askerlik veya her hangi bir mazeretle (Bakanlıkça vazifelerine son verilenler hariç) vazifelerinden ayrılmış bulunanlardan Bakanlıkça tayin edilecek yerler de tekrar Hizmete girmek isteyenlerin:
a) Son ayrıldıkları bölge vc şube adı ile ayrılış sebebi,
1)) Hangi yılda hangi bölgede kurs gör'düğü,
c) Sicil numarası ve bugünkü açık adresi,
d) Bakanlıkça tayin edileceği her hangi bir bölgede hizmete hazır olduğu.
Zikrolunmak vc askerlik terhis vesikasının tasdikli bir örneği de bağlanmak suretile 15 Nisan 1950 tarihine kadar bir dilekçe ile Ba kanlığa baş vurmaları ilân olunur. (1790) ■ (177)
; edece!
■ | delesir
Türkiye Iş Bankası A. Şirketinden
bir
Bankamızın Ortaklar Genel Kurulunun toplantısı münasebetime 30 Maıt 1950 Perşembe günü gişelerimizin saat 11,30 da kapanacağını ve Meri ez şubemizin öğleden sonra kapalı olacağını ilân ederiz.
, Dır asken zafer sağlıyacz
| sak ,Yine.. nıâ£İûp olmuş
5 ONCU ADAM
— 37 —
— Harıy mi?
— Evet onunla konuşmak isti
— Siz deli misiniz?
— İşim acele, haydi deli olduğumu kabul edelim.
Hatırınızda olsun. Harry'yi ve ya onun hayaletini görürseniz, onunla konuşmak istediğimi söyleyiniz. Her halde bir hayalet insandan kurmaz değil mi? Bunun aksi de olabilir. İki sıat zarfında Döner Dolabın yakınında I’rater de bekliyeceğim. Eğer ölülere bu tebliği yapabilmeyi gözünüz kesiyorsa, çabuk olunuz, dedi ve arkasından ilâve etti? Unutmayınız ki ben Ilarry’nin arkadaşıyım.
Kurtz cevap vermedi, fakat koridora açılan odada bulunan bir
insan, orada bulunduğunu ihsas ettirmek için derinden derine öksürdü. Karşısın ı hayaletin çıkmasını bekliyen Martins hızla kapıyı açtı, fakat karşısında, mutfaktaki iskemleye oturmuş olan Dr. Wink leı’i gördü. Doktor ayağa kalktı ve yerlere kadar eğilerek selâm verdi.
Martins:
— Dr. VVinkler, dedi.
Dr. VVinkler'in mutfaktaki hali son derece acaipti. Ayak üstü yen iniş olan bir yemeğin ağaçtan bir masanın üzerine dökülmüş o-lan yemek artıkları, doktorun s.ığ lık bilgisi ile hiç de münasebet almıyordu.
Büyük bir sabırlıı
— tVinkler, diye tashih e
Martins, Kurtz’a:
— Deliliğimi nazarı itibara ala vak, bir de on.ı doktor kelimesini ilâve-etlin. Belki de o bir teşhis koyabilir. Bekliyeceğim yeri hatırlıyorsunuz değil mi? Döner Dolabın yakınında. Gece olmayınca hayaletler gelmezler.
Martins çıktı.
Büyük döner dolabı çeviren duvarın iç tarafında, ısınmak için ateş yaktı ve bir saat bekledi.
Karlar üzerinde bariz hatlarla görünen Prater, hemen hemen bomboş gibiydi.
Pasta satılan bir barakanın Ö-ııünde, çocuklar ellerinde paraları sıraya girmişlerdi. Bazı genç âşık-
döner dolabın vagonuna beraberce giriyorlar ve ağır ağır yük selerek dönüyorlardı. Vagon, dolabın tepesine çıktığı zamaıı, geri dönmek için iki dakika kadar duruyor vc yukarda pencerenin camı arkasında minicik yüzler görülüyordu.
Martins, kendi kendine acaba kim gelecek diye sordu. Harry, hâlâ ona karşı bir dostluk besliyor muydu ve bunun için yalnız gelecek miydi, yahut, onun yerine bir polis müfrezesi mi gönderecek
Biraz sonra, saatına baktı. Bir saatten fazladır bekliyord. Kendi kendine ..acaba ne düşündüğümü keşfettiler mı? Central mezarlığından çıkardıkları ceseıl Ilarry-ııin cesedi miydi?.
Pastacı dükkânının arkasında bir adam, Mavtiııs'in gayet iyi tanıdığı bir havayı ıslıkla çalmaya başladı. Geriye döndü ve bekledi. Acaba heyecandan mı y( kalbi bu kadı
Seçinı işlerinde çalışan memurlar paralarını alamamışlar
Seçim listelerinin hazırlanması sırasında muhtelif dairelerden bu işle vazifelendirilen yüzden fazla memur Ankaranın bütün mahallelerini dolaşarak seçmenlerin isim ve adreslerini tesbit etmişlerdi.Vilâyet te me murların bu hizmetinden dolayı kay dettikleri her nüfus başına iki ku-ıuş verileceğini vaadetmişti.
Aradan bir hayli zaman geçtiği halde bu memurlar hizmetlerinin karşılığı olan parayı alamamışlar -
Bu arada memurlara verilecek naradan vergi kesilip kesilmiyeceği vilâyet tarafından Sayıştay
TAKVİM [
llicıi: 1369 — C. âhır: 9 mi: 1366 — Mart: 15 28 MART 1950 SALI
28 - 3 - 1951
IAFIK
.....................' _____________ ___________ Sayfa: 1
HER GÜN BİR HÂDİSE;
5t
Amerika mes'ul durumdadır
Eisenhov/er’ın
Yeni bir anlaşma
son demeci
::
*
h.
3
W
t
Bir âyan üyesi Amerikanın barışı takipten vazgeçmeyeceğini söyledi
Madison - Wisconsin, 27 a.a. (Afp) Demokrat ayan üyesi Hubert Humphreys, »Progressive Magazi-ne»de yazdığı makalede ezcümle şöyle demektedir:
«Harbe mani olmak üzere milletlerarası sahada kuvvete müracaat edeceğimize dair söz verdiğimiz için dünya milletlerine karşı sorumluyuz.
Yirmi yıllık
Barış plânı
Giiveri k Konseyinin özel toplantısı isteniyor
Nevyork, 27 a.a. — Birleşmiş Milletler genelo kurulu başkanı Car-los Romulo, yirmi yıllık bir barış plânının tatbiki çin ilk tedbir olarak güvenlik konseyinin hususî bir toplantı yapması hakkındaki genel sekreter Trygve Lie’nin teklifinin bütün’ devletler tarafından ciddiyetle incelenmesi gerektiğini Pazar akşamı söylemiştir:
Carlos Romulo şunları ilâve et -miştir:
Birleşmiş milletler teşkilâtına dahil memleketlerin karşılaştıkları bazı çok ehemmiyetli meseleleri incelemek üzere güvenlik konseyinin yapacağı hususî bir toplantı sulhii kurtarmak için sarfedilen yüksek bir gayretin bağlangıcını teşkil edebilir. Bizim yapabileceğimiz tek şey karşılıklı anlaşma ve ayni zamanda mevcut olma fikrine dayanan sulhü kurtarmak için müzakerelere girişmektir.
Silâhsızlanma ve atom kontrolü bugün birleşmiş milletlerin karşılaştıkları en önemli iki meseleyi teşkil etmektedir.
İkinci Cihan Harbinde Müttefik orduların Başkumandanlığını yapmış ve halen askerî hayattan çekilerek Columbia Üniver- , sitesi rektörlüğünü deruhde etmiş | bulunan General Eisenhoıver, son beyanatında, Amerikanın ve bütün Batı âleminin güvenliğinden bahisle, Birleşik - Devletlerin, silâhlarını tehlikeli olabilecek bir derecede azaltmış bulunduğunu söyledi.
Serdedilen bir çok teklif ve fikirlerin hilâfına olarak, General, bugün için asla bir sulhtan bahsedile-miyeceği kanatindedir. Realist bir asker olarak tanınan General, bu beyanatını müteakip, Âyan Meclisinde fikirlerini daha geniş surette izah etmeğe davet olunmuş ve bu daveti kabul etmiştir. EisenhoıveF in Senatoda ne zaman konuşacağı’ ve ne gibi açıklamalarda bulunacağı şimdilik malûm olmamakla beraber, Generalin, demecinde şayanı dikkat bir nokta vardır ki, eski Müttefik Orduları Başkumandanı, bu fikriyle, devrimizin en büyük meselesini halletmek değilse bile bütün çıplaklığıyla ortaya koymuş sayılabilir. Filhakika, Eisenhoıver, «Belki de bir imha harbi bugünkü duruma nıürecahtır» mealinde bir ifadede bulunmuştur.
Batılı Devletler arasında, Atom ve İdrojen bombalariylc ve diğer korkunç silâhlarla bir imha harbi açmanın mesuliyet ve vebalini yüklenmeğe hazır bir memleketin bulunacağından şüpheliyiz. Milyonlarca insan hayatını bir anda rüzgâra savurabilecek darbelerin vurulmasına medenî dünyada hiç bir devlet adamı karar veremiyeceği gibi görünüyor. Fakat bir bakıma da Sovyet Rusyanın kuvvet ve kudre tini yapan şeyin Batuıın bu insancıl mülâhazası değil midir? Krem-linin, soğuk harbi bu derece sinsi bir tarzda ve bu kadar uzun zaman idame edebilmesine imkân veren fikir ve cesaret, Batılıların hiç bir zaman bir harbi göze alamıyacak-larına dair beslenen inançtan gelmiyor mu? Halbuki uzayıp giden bu kararsız durum içinde, kabul nn leiıin(r”\4n,r *'• Taman Batılıla-
- opıin’in «Gürültü ve karışıklık çikar-malıyız» formülüne uygun olarak, gerek Batıda gerekse Doğuda soğuk harp adı verilen korkunç mücadelesine devam ediyor. Batıda milliyetçilik ve ırkçılık aleyhtarı bir "tabiye tutturan Moskova, Doğuda, tamamen aksine milliyet ve ırk mülâhazalarını istismar etmekle meşgul. Batılı devletler otuz sene-denberi bu taktik karşısında şaşırmış bir vaziyette oldukları gibi, bugün de hâlâ ne yapacaklarını pek iyi bilemiyorlar. Bu gidişle ve şartlar değişmezse, denebilir ki, çok kısa bir zaman zarfında dünya bir hercümerç manzarası arzedecektir. Bu kargaşalıktan ancak Moskova faydalanabilir. Çünkü kınlan millî otoriteler, o takdirde doğrudan doğruya Moskovanın otoritesine eklenecektir; ve çünkü Moskova i-çin, millî birliklere hürmet eden bir dünya federasyonu değil; bütün fertleri ve ferdî müesseseleri silip Kremlin’i dünyanın tek hâkimi kılmak gayesini güden bir plânın tahakkuku mevzuubahistir.
Sovyet Rusya, bugün kendisini mahvedebilecek bir harbin açılmı-yacağuıdan kati surette emin; Ba-tılılann şefkat hissini ve biraz da korkulannı istismar edecek .kıyamet» e, insanlığın mahvine doğru, bütün dünyanm tek bir otorite altında esaret devrine girmesine doğru gidiyor gibidir.
Eisenhower, bütün bu tehlikeyi sezdiği içindir ki «Belki de bir imha harbi müreccahtır» diyerek «Ne olacaksa olmalıdır, bekliyerek çok şey kaybediyoruz ve hiç bir şey kazanmıyoruz» demeğe getirmiştir. Fakat acaba mesele bu derece basit midir? Mümkün müdür ki, bugün Sovyet Rusyada olduğu gibi, milyonlarca, belki milyarlarca insan ilânihaye, mütemadiyen genişliyen bir otoritenin yumruğu altında toz toprak gibi yaşamağa devam etsin? Ne kadar meşum, ne kadar fecî ve korkunç ■olursa olsun, herhangi müstebit bir rejimin insan haysiyet, hürriyet ve emellerinin kuvveti karşısında çatlayıp yıkılmaması mümkün müdür?
Eisenhower*in çok haklı olan korkularını, bugünkü sistemimizin bozukluğu ile ifade etmek; bugün fertlere pek de yüksek ahlâkî ölçüler telkin edemiyen cemiyetin bozukluğunda aramak belki daha doğrudur. Çünkü çok zayıf olmasak, çok sakat taraflarımız olmasa belki de rakip sistemin tesir ve nüfuzundan bu kadar korkmazdık, O rakip sistem de çok sağlam bir ayakkabı olsaydı, dünya birlik ve hâkimiyetini bu yollardan aramazdı.
İki sistemi de eritip yeniden dökmekten başka çare yok gibi görünüyor.
r
Mücahit TOPALAK
Humphreys, Birleşik Amerikanın mecburî askerlik ve silahlanmağa son vermek maksadiyle-milletlerarası bir konferans tertibi için Sovyet Rusyaya bir teklif yapmasını ileri sürmektedir. Humphreys yazısını bitirirken, «Birleşik A-merika,barışın peşini bıraktığı anda demir perde arkasındaki memleketlere erişmek ümidini kaybeder» demektedir.
Batı Almanya Avrupa konseyinde
Yükssk komisetler talebi tasrih etliler
Paris Radyosu, (Basın - Yayın) — Federal Almagya hükümeti sözcüsünün bildirdiğine göre, Müttefik Yüksek Komiserleri, Batı Almanya’nın Avrupa konseyine girmesini tasvip ettiklerini bildirmişlerdir.
B(atı Almanya başbakanı Mr. Adenauer'in, diğer üye memleketlerle müsavi haklar talep eden diğer bir teklifi ise Yüksek Komiserler tarafından hükümetlerine sunulmuştur.
Üç müttefik temsilci, bu arada Federal Almanya hükümetinin, Almanya tarafından ileri sürülen özel bir muameleye tabi tutulma talebinin, Avrupa Asamblesi statüsünde derpiş edilmemiş olduğunu bildirmişlerdir.
Diğer taraftan Batı Almanya Sos-yalitsleri, şayet Sarre da Avrupa konseyinde üye devlet olarak yer alacak olursa, Bonn federal hükümetinin Avrupa konseyine iştirakini desteklemeyeceklerini bildir-
Marshall yird mı tahsisatı
Nevyork Radyosu, 27 (Basın -Y,ayı,n r ~ î. *3birliği idaresi
ilk defa olarak bu haltu Marshall Plânı memleketlerinin hepsine birden kalkınma için malzeme almalarına para tahsis edildiğini bildirmektedir.
Marshall Plânı idaresi geçen hafta yapılan 55.456.000 dolarlık tahsisata Türkiye ve diğer bütün memleketlerin dahil olduğunu açıkla mıştır.
Geçen haftaki ile birlikte 1948 Nisanından beri Marshall Plânı idaresine yapılan tahsisat yekûnu 8.009.204.000 dolara baliğ olmuştur. Geçen hafta yapılan tahsisatın yüzde 72 si olan 39.274.000 dolar endüst-15.255.000 doları ve yiyeceklere
Afganiston Kralı
Tahranda
Londra Radyosu, 27 (Basın - Yayın) — Afganistan Kralı Zahir Şah, bugün uçakla Bağdat’dan Tah-ran’a gelmiştir. İran’da dört gün dalacak olan Afgan Kralı, İran Şahı Riza pgMgvİ İran jj’aşbaka-m ve diplomanı, eIkı.„ ,„nf,ndan hava alanında karşılanmıştır.
Reuter Afgan Kralının Iralc’ı ziyareti münasebetiyle Irak ile Afganistan arası/ıda İslâm dünyasının vahdeti menfaatleri bakımından gayet dostane münasebetlerin tesisinin görüşüldüğünü Bağdat’da çıkan bir tebliğe atfen bildirmektedir.
riyel malzemeye ve da ziraî maddelere tahsis edilmiştir.
Atoma karşı tedbiri
savunma
Vaşington, 27 a.a. — Bahriye bakanlığı, liman savunması sahasında yetiştirilecek gönüllü deniz yedeklerinden mürekkep birlikler kurmuştur.
Bu birlikler atom taarruzlarına i karşı bahriyenin tayin ettiği 28 A-merikan limanını müdafaa edeceklerdir. Bunlar ayni zamanda atom bombası taşıyan bu gibi gemileri elektrikle infilâk ettiren bir sistem kuracak ve Jponların Pearl-Harbour taarruzunda kullandıklarına benzer cep denizaltılarınm girmelerini önlemek için ağlar döşeyeceklerdir.
Çinden mülteci akını boşladı
Allahabad, 27 a.a. — Karaşi hükümeti resmî şahsiyetlerinden birinin United Press muhabirine yaptığı beyanata göre, hükümet, yakında milletlerarası Kızılhaç teş kilâtına müracaatta bulunarak komünist Çinden gelen ve şimdi Fa-daks'da bulunan 1000 e yakın mül teciye acil yardımda bulunmasını istiyecektir.
fine Uçan daireler
Milâno, 27 a.a. — Gümüşi renkte bir uçan daire Rivarda Garde gölü üzerinde görülmüştür. Bunu gözleriyle gören yüzlerce şahidin ifadelerine göre, uçan daire, takriben dört bin metre yüksekte, gölün üzerinde hareketsiz durmuş. Daha sonra bir kaç dakika dönerek ve arkasında beyaz bir iz bırakarak u-fukta kaybolmuştur.
Serbest Fıkra
kim kime vaoz edecek ?
İstanbul Valisi Fahrettin Kerim’in son resimlerini gördünüz mü?
Ne kadar imam, hatip ve vaiz varsa Ibaşına toplamış, tabak tabak tatlı vc tuzlu ikram ediyor!.
— Rica ederim buyurun! Hatırım kalır!...
Eh... Parayla değil sırayla! Önce Athenagoıas’ın, sonra Ha-hambaşmın, daha sonra da Ermeni Reisiruhanisinin gönlünü aldı, şimdi dc demek, sıra, bizim din adamlarımıza geldi!
Vakıa, btınce yıldır, 15 lira maaşla nasıl geçindiklerini soran eden olmamıştı. Fakat dedim ya, bu iş paraya değil sıra ile!... Hele bir, Fahrettin Kerim tatlı dille vâitlerini yapsın, elbette vâizleı-imiz de ilk vaizi kendisine yaparlar:
— Biz din işleriyle, dünya işlerini birleştiremeyiz. Allahtan korkarız! derler. — A, F.
Dünya Basınından
Hulâsalar
27.3.950 __
İngiliz basını:
Sunday Express gazetesi bugünkü sayısında Çekoslovakyadan ka -çan 80 kadar Çek’i taşımakta olan üç yolcu uçağının Batı Almanyaya gelmesini bahis konusu ederek şunları yazıyor:
«Polonya'dan veya Kremlin’in ____ „
tında bulunan diğer memleketlerden hayatlarını kurtarmak için Batı memleketlerine kaçan mültecilerin sayısı her gün artmaktadır. Bir gün gelecek baskı altında bulunan milletler zincirlerini kıracak lar ve kendilerine baskı yapanlara karşı ayaklanacaklardır. Bu gün uzak değildir. Filhakika Demir Perde gerisinde Batıda olduğundan daha kalabalık bir beşinci kol bulunmaktadır. Kremlin Peyk memleketleri silâhla temizlemektedir. Buna mukabil başbakanlık lordu Herbert Moırison «biz memleketteki komünistleri serbest seçimlerle temizliyoruz» demiştir.
Gazete yazısına şöyle son veriyor:
«İngiliz sendikalarının bütün komünist unsurlardan temizlenmesi yolundaki bu hareketin siyasî sahaya da intikal ettirilmesi icabeder»
İngiliz yorumcularından Ewer Sovyet Rusya’nın dünyada barışın tesisine mani bir unsur olarak oynadığı rolü incelemekte ve şöyle demektedir!
Çekoslovakya’dan boyunduruğu al-
«Acheson son zamanlarda gayet ' nemli bir nutuk söyliyerek dünya meseleleri üzerinde Amerikan hükümetinin görüşlerini izah etti ve bakışın tesisi için gerekli yedi Sart ileri sürdü. Hiç kimse bu nutuk karşısında Sovyetlerin derhal ve kesin bir tepki göstermelerini pek tabiî beklemiyordu. Fakat hiç olmazsa Stalin veya arkadaşlarından biri Rusyanın noktai nazarlarını izah eden her hangi bir açıklamada bulunabilirdi. Bu takdirde Rus ve Amerikan görüşleri arasında yapılacak bir mukayese belki de bir uzlaşma zemini bulunmasına imkân verecektir.»
Bununla beraber Kremlin İdarecilerinden hiç biri Acheson’a cevap vermek zahmetine katlanmamıştır.
Sosyalist Partileri konferansı toplandı
Paris Radyosu, 27 (Basın - Yayın) — Dün Ruhr’da, Avrupa Sosyalist partileri ekonomi uzmanlarını bir araya toplayan gizli bir oturum akdedilmiştir. Gündemde, Batı Avrupa'nın başlıca sanayicileri ve Avrupa ağır sanayinin milletlerarası bir rejime tabi tutulması meselesi bulunmaktadır. Konferans çalışmaları 31 Marta kadar devam e-decektir.
Buyrun, sıpagetti’ye!
ooh, oh!... Doğrusu pek sevindim, pek hoşuma gitti, çok iftihar ettim! Demek nihayet, gide gele, uça kona, bu iş oldu! Nasıl sevinmem, nasıl övünmem? Dışişleri Bakanı Necmettin Sadaka’, Roma fahrî hemşehriliği tevcih edilmiş!...
Uğurlu, kademli olsun!
Yeni Roma fahrî hemşehrisi Sinyör Sadak’ı can-ü-gönülden tebrik ederim!
Fakat doğrusu şaştım! Bu arada nedense, Bayan Sadak’tan hiç haber yok! oldu mu ya? Ona da hiç değilse bir Milano hemşehriliğini acaba neden çok gördüler?
Bakın ben Fransızların yerinde
Sarıçizmeli
olsam, bu fırsatı hiç kaçırmam! Sayın Bayan Sadak’ı da hemencecik (Pariziyen) ilân eder, çıka-
Hcm Necmettin Sadak, İtalyanlarla dostluk aktetdiyse, Bayan Sadak boş mu durdu? Paris terzileriyle, şapkacılarına boykot mu ilân etti? Az mı uğraştı, yoruldu? İki memleket arası ticaret münasebetlerini yükseltmek için az mı gayret sarfetti?
Efendim, kıymet bilen nerede? Fakat siz onu, bunu bırakın da,
biz bu uçar çifti artık nerede ve ne zaman göreceğiz? Hasretimizi nasıl dindireceğiz? Hele SivaslIlar, ya onlar? Onlar bu ara ne yapacaklar?
Bakın şimdi, serde bir de, Roma hemşehriliği var! Eskiden hiç olmazsa, hesapla bu yoktu! Şöyle on beş günde bir, canları istedikçe Allah bir fırsatını halkediyor, uçağa binip havalanıyorlardı!
Şimdi benim bir korkum daha var! Bay ve Bayan Sadak, Türk yemeklerinden de soğuyacaklar, belki de karınları acıktıkça Ro maya makarna yemeğe gidecekler!
Desenize... SivaslIlar, ağızlarını havaya açsınlar!...
Kadınlar sopadan hoşlanırlar mı?
Kocam çapkın olmasın da varsın beni dövsün ben razıyım......
Geçenlerde, bir dâva bütün Fransa'yı harekete getirdi. Aslında alelâde bir katle teşeb büs suçundan başka hiç bir fevkalâdelik göstermiyen bu adlî vaka, suça hedef olan kadının göz yaşartıcı müdahalesi olmasaydı, belki de alelâde bir adliye haberi olarak gazetelerin iç sahifelerinde silinip gidecekti. Fakat, meseleye kadın psikolojisinin anlaşılmaz unsurlarından biri girince, iş rengini tamamen de-
Boire adlı bir adam, bundan on beş gün kadar evvel, resmini gördüğünüz Madam Boire’ı gezmeğe götürdü. Parka girdiler. Parkta oldukça derin bir sunî göl vardır. Boire, gölün kenarına geldikleri zaman, birden bire karısını suya itiverdi. Neye uğradığını anlıyamıyan kadın suyun içinde çırpınıyor ve ellerini kocasına uzatıyordu. Fakat Boire, kadını saçlarından kavrıyarak tekrar tekrar suya batırıyor, bu suretle işini bir an evvel halletmek istiyordu. Kurtuluş çaresi kalmadığını gören kadın, nihayet, ölmüş gibi, kendini sulara bırakıverdi. Lâkin, sahne, et raftan görülmüş ve polise haber uçmuştu. Boire, parmaklarına karısının ıslak saçları dolaşmış bir halde suç yerinden uzaklaşırken yakalandı. Madam Boire bin güçlükle gölden çıkarılarak hastahaneye sevke-dildi. Kadın, bir hafta müddet kendin»» gelemedi. Nihayet, mahkeme günü. Madam Eoire’m bitkin ve perişan bir vaziyette, amme şahitliği etmek üzere mahkeme salonuna girdiği görüldü.
Mahkemede
Bütün deliller tamam ve Boiıe a-leyhine hazırlanmış olan ittihamna-mede idam cezası vardı. Zira; Boire, suçu işlemeden evvel karısına, satırlar arasında boşluklar bulunan bir vasiyetname yazdırmış ve sonradan doldurduğu bu mektubu, karısının mizacını anlamak maksadiyle elya-zıları mütehassısına göndereceğini ve bunun bir oyundan ibaret olduğunu söyliyerek Madam Boire’ı aldatmıştı.
Şimdi bütün bunlar meydana çıkmış bulunuyordu. Tahkikatın genişletilmesine lüzum görülmedi. Boire’-ın idamı isteniyordu. Bu sırada luç beklenilmiyen birşey oldu. O zamana kadar sesiz sadasız oturmakta ve hakimin suallerine sükûnetle cevap vermekte olan Madam Boire; birdenbire şahit sırasından fırlıyarak mahkeme salonunun ortasında ağla-mıya ve bağırmıya başladı:
Kocamı bana verin,».
Madam Boire, «Kocamı bana verin... Onu size astırmam» diye bağırıyordu. Biz hem en iyi hem de en kötü günlerde biribirimize güvenmek için kilisede nikahlandık... Nihayet sizi öldürmedi ya, beni öldürmeye teşebbüs etti... Ona canım fedadır... İster döver, ister söver, isterse beni parça parça edebilir. . Size ne oluyor... Verin bana kocamı... Ben onsuz yaşıyamam...»
Mahkeme salonuna bir ölüm sükûtu çökmüştü. Yalnız, zabıt kâtibinin kullandığı yazı makinesi; sükût içinde, Madam Boire’ın sözlerini noktalıyor gibiydi.
Madam"Boiıe, bir ara, jürinin kadın azalarına dönerek:
«Söylesenize, diye yalvardı, hiç olmazsa siz söyleyin... Siz, kocalarınızdan hiç sopa yemediniz mi?...»
Sonra tekrar ağlamıya başladı: «O benim kocamdir... Ne isterse yapar... Netekim ben de ona ne istersem yaparım...»
Hakimler dahil, herkesin eli ayağı titriyordu. Avukat kalktı. Son bir müdahalede bulunmak istedi, fakat mahkemece buna lüzum görülmedi. Avukat ısrar ediyordu. Boire aile-
Bir fil delirdi
Saracota, (Florida) 27 a.a. — Bir denbire deliren bir fil 5 yaşındaki küçük bir çocuğu anne ve babasının gözleri önünde boğmuştur. Çocuk file Amerikan fıstığı verirken birdenbire kızan fil hortumunu telin altından geçirerek çocuğu belinden yakalamış ve yere atarak ayağıyla başını çiğnemiştir. Birkaç gün için halka açık bulunan sirkin direktörü hadiseyi izah edememiştir. Bir karar verilmeden önce mütehassısların fili müşahede altına almaları mümkündür.
Bir PolonyalI dalıa hürriyeti
gündelik işlerden olduğunu ve son hadise de Mösyö Boire’ın belki bilmeden biraz fa21a ileri gitmiş sayılabileceğini, kocasını bu kadına iade etmenin adalet borcu olduğunu söyledi. Salonda . bulunanlar bu sefer kahkahalarla gülmiye başlamışlardı. Mahkemenin iyi kötü, lehine dön mekte olduğunu hisseden Madam Boire da göz yaşlarını silerek avukatına yardım ediyor ve «Evet, kocam beni hep döver, diyordu, ben alışıkım... Şikâyetim yok... Beni deli gibi sevdiğine kaniim. Ne yapa
lım, çapkın olmasın da... Ben onun o benim değil miyiz?...»
Bu arada salonda ağlamıyan ve gülmiyen bir tek insan vardı: Suçlu... Yüzü bembeyaz, sabit gözlerle karısına bakıyordu.
Nihayet mahkeme kararını bildirdi: Altı sene dokuz ay ağır hapis...
Madam Boire, şimdi her pazar e-linde yiyecek ve sigara paketleriyle hapishaneye, kocasını görmiye gidiyor. Arada demir tel örgü bulunduğu için aile münakaşasının fazla ileri gitmiyeceğinden herkes emin ve müsterih.
UNLARI
Besler Kuvvet verir
Tarım Bakanlığından:
Toprak İşleri Genel Müdürlüğü teşkilâtı için 10 adet kamyonet satın alınacaktır. Kamyonetler Ankara veyo İstanbul'da teslim olunabilir.
Teslim ve tesellüm şartlarına ait yazılı malûmat Ankara’da Toprak İşleri Genel Müdürlüğünden, İstanbul'da Ziraat Müdürlğnden alınabilir.
Tekliflerin en geç 10 Nisan 1950 tarihine kadar bu dairelere yapılmış olması lâzımdır. (1768) - (174)
seçti
Brazzaville Radyosu. 27 (Basın -Yayın) — İki hafta kadar evvel I memleketine çağrılmış olan Polonya’nın İsrail temsilcisi ailevî sebeplerden dolayı Polonya’ya dön- i memeğe ve İsrail'de kalmağa karar | . vermiştir.
Kiralık ev
Anıt - Kabir civarında İller Kooperatifinde beş odalı müstakil bir ev kiralıktır. Peşin İstenmez. Müracaat, Tel: 23.771
Satılık Arsa
Kavaklıdere, İsveç Sefareti karşısında, Asfalt üzerinde 1024 M1. Tel: 21169 a müracaat
Z A F I ■
28 - 3 - 1950
Sayfa; 4
Bütün Bizanslılar sokaklara dökülmüştü. B zans, bir ona baba günü yaşıyordu. Papaslar haçlarını çıkarıyorlar, kadınlar papasların önüne diz çökmüş günoh çıkartıyorlar, çocuklar hıçkırıktan boğuluyo lardı...
— 129 —
İki gün evvel, İsanın ve Mer-yemin yardımı ile bugüne kadar asla tahakkuk ettirilememiş olan mukaddes bir vazife ifa ettik, iki kilisenin ittihadını temin ve ilân ettik. Ben, Papa cenaplarının vekili Kardinal İzidor, Bizansın Türkler tarafından tehdit edildiği bugünde, bütün Hıristiyanlık â-leminin maddî ve manevî bütün kuvvetleriyle Bizans» yardıma | mecbur oduklarını ifade ediyorum. Ve Papa namına bu yardımı ümit ve rica ediyorum.
Limanımıza Cenabı Hakkın lû- I tuf ve inayetiyle beş adet kadirga gelmiş bulunuyor. Bu kadırgalar, öyle bir zamahda gelmiştir ki, Bizans için bunlar birer hazinedir. O müthiş Türk’ün, yarın mukaddes şehri karadan olduğu kadar denizden de kuşataoağı muhakkaktır. Onun hudutsuz kudreti
lakkaktır. Onun hudutsuz kudreti karşısında gemisiz, kadirgasız bu
mukaddes şehir ne yapabilir?.. Kendisini nasıl müdafaa edebilir. Halbuki bu beş kadirga, daha gemi, yapmakta oldukça acemi olan Türklere karşı büyük bir kuvvettir. Eğer bu beş kadirga bu kış mevsiminde limanımızda kalırsa, küçük Türk gemilerinin sahillerimize hücum etmelerinden aslo korkmayız!..)
Midilli piskoposu Leonardo buna cevap verdi:
— Ey muhterem Kardinal!.. Sen muhakak İsa ve Meryem adına söylüyorsun. Çünkü İsa gibi söylüyorsun... Hıristiyanlığın kurtarılması için çalışıyorsun. İsa seni takdis etsin... Ben de aynı kanaatteyim. Bu beş gemi muhakkak Bizansta kalmalıdır...
Herkes, Sinyor kaptanın yüzüne bakıyordu. Acaba o ne cevap verecekti? Halbuki Sinyor kaptan dudaklarını ısırmış, cansız bir heykel gibi dimdik duruyor, söylenenleri dinliyordu.
Bir an böyle durduktan sonra birdenbire sert bir tavırla cevap verdi:
(Ben, Gabriyel Trevizan... Venedik cumhuriyetinin kaptanı... Şu elimdeki emri harfi harfine tatbikle mükellef olduğumu heyetinize arzederim. Bu emir, Venedik Cumhurreisinden gelmiştir. Bu emre nazaran ben, Trabzon-dan gelen kadirgaların İstanbula muvasalatından on gün sonra Ve-nediğe dönmeğe mecburum!..)
Ve sustu... Toplantıda bulunanların üzerine sanki soğuk bir su dökülmüştü. İmparator baronlarından biri enerjik bir şekilde ortaya atıldı:
(Muhterem kaptan!... Bizler burada sade Bizans değil, Hıristiyanlığı temsil ediyoruz. Venedik cumhuriyeti, halen İstanbulun i-çinde kıvrandığı tehlikeden haberdar olsaydı asla sizin gibi dü-şünmiyecekti... Ve düşünemezdi... Burada kalmanız lâzımdır Sinyor kaptan...)
Bu sırada Venedik Sefiri söze karıştı:
(Sinyor kaptan!... Burada, İs-tanbulda imparatorun emrini a kalmanız için, evvelâ Cenabı Hakkın namına, sonra hıristiyanlık ile Venedik hükümetimizin şerefleri namına sizi teşvik etmeğe cesaret ediyorum!..)
Bu sözleri, müthiş bir velvele takip etti. Bir anda herkes birden söylemeğe başlamıştı;
(Kaptan buradan gitmemelidir!:. (Bu beş kadirga, Bizansın selâmeti için lâzımdır!..
(Venedik cumhuriyeti de buna razıdır.
(Hıristiyanlık namına...
(İsa adına...)
Sonra başka, bir ses^ ortalığı büsbütün kızıştırdı;
(Gemilerin yüklerini Utirdat etmeliyiz... Mademki hıristiyanhğın
- en felâketli zamanında...
Fakat bq söz sona ermedi. Sinyor kaptan, ağzından köpükler saçarak haykırdı:
(Madem ki yüklerimi alacaksınız. O halde ben bu gece yalnız safra ile yola çıkacağım. Venediğe benimle kim gelmek isterse gelsin!,.)
(Kahrolsun... Gemiler gitmiye-cektir!.. Müsaade etmiydim... Et-miyeceğiz...)
Sinyör kaptan birdenbire toplantıyı terketti ve ikinci kaptanı da alarak kendi hususî odasına çekildi...
Yapacak bir şey kalmamıştı. O-racla bulunanlar gemiyi terketti-ter.
Bu asilzadelerden mürekkep, kalabalık sahile çıkınca baronlardan bjri hepsini durdurdu.'
(Muhterem insanlar!... Bu gece bu mesele halledilmelidir. Dağıl -manialıyız. Bir karar almadan dağılmamalıyız...
(Ne yapalım?-
(Sen Mari de Forum) kilisesine gidelim. Meryemin mukaddes heykeli önünde toplanıp karar verelim ve yemin edelim...
Birdenbire kalabalık coştu... (Kiliseye...
(Sent Mari kilisesine...
Z A F E İt
(Yemin edelim... Meryemin ö-nünde yemin edelim...)
Ve kalabalık birbirini ite kaka kiliseye doğru koşmağa başladı.
Kilisenin önüne gelmiş bulunuyorlardı ki, kalabalık müthiş bir korku ile saçıldı Herkes sımsıkı birbirine tutundu... Denizde, sakin sakin duran gemilerin birdenbire yerlerinde sallanmağa, daha sonra müthiş çatardılar çıkararak birbi- ' rine çarpmağa başladığı görüldü. 1ı
Sent Mari kilisesinin kubbesi i sallanıyordu. Caddede yürüyen bir adam, durup dururken duvara çarpılmıştı. Etrafında garip feryatlar, ah ve vahlar, iniltiler duyuluyordu.
Yere diz çöken yüzlerce insan çaresiz bir halde göklere ellerini kaldırarak yalvarıyorlardı. Ve bu hal, yarım dakika kadar sürdü. Bir anda sokaklar çırılçıplak insanlarla dolmuştu. Herkes evinden sokağa fırlıyordu.
Bizans sallanıyordu!.. Müthiş bir zelzele Bizansı yerinden oynatmakta idi.
Sersemlemiş, ne olduğunu daha anlamağa vakit bulamamış olan BizanslIlar ağlayarak, birbirine sarılıyorlardı.
Zelzelenin sersemliği geçmeden daha korkunç bir şey oldu. Gece- I ' nin karanlığında gökyüzünde hiç '
i
— DİLEKLER —■ Akademi yerinde et deposu!
Güzel Sanatlar Akademisinin Talebe Birliği'ndcn aldığımız bir mektupta şöyle deniliyor:
«Biz akademililer, biricik Akademimizin yanmasının 2 inci yıldönümüne bir kaç kala belki en az bu kadar acı bir harebir ntesiriyle sayın gazetenize müracaat etmiş bulunuyoruz.»
Fındıklıdaki 25 yıllık Akademimizin ofis ve Belediye tarafından soğuk havalı et deposu yapılacağını haber ol-
Akademimizin es-' yeniden kurulacağını beklerken, bu -Et Deposu- kararı kendi sahalarında memleket için titizlikle çalışan bizleri cidden pek müteessir etmiştir.
Aziz Atatürkümüzle Türk sanatına ve sanatkârına verilen ölçüsüz ve hayatî değerin bundan sonra da yaşayacağına inancımızı teklarlar, bu çok yersiz kararın tatbik edil-miyeceğini ve Akademimizin yeniden eski yerinde eskisinden daha mükemmel olarak yarının sanatkâr nesline hediye edileceğini ümid ederiz.»
I FENNÎ BAHİSLER |
950 yılının basamağında Atom Enerjisi mes’elesi
D. P. Ankara İlinden adaylık isfiyenlere Demokrat Parti Ankara İl İdare Kurulu Başkanlığından;.
------------„---_ „—_--------- —, ! Büyük Millet Meclisi 24/3/1950 görülmemiş bir ışık parladı. Do- ( tarihinde seçimlerin yenilenmesine ğudan Batıya doğru uzun bir ışık karar vererek dağılmış bulunmakta büzmesi büyük bir süratle geçti, dır. Seçim Kanunu gereğince 14/5/ erihi-------------------------jggg ,pazar günü milletvekilleri Se
I çim yapılacaktır.
j 1 — Partimiz adına ilimiz millet-kadaşlarla partili olmıyan vatandaş ların 9/4/1950 pazar günü saat 14 de ilçe merkezinde yoklamaları yapılacaktır.
2 — Adaylık, idare kurulumuza | ya bizzat yazılı müracaat, veya parti kurulları tarafından teklik suretiyle olacaktır.
I 3 — Müracaat ve tekliflerde ad, soyadı, kısa bir hal tercümesi ve sokaklara kay1111 olduğu ocağın adı yazılacak ana baba ve Partili olmıyanlar hakkında ayrı ca izahat bulunacaktır.
I 4 — Kurulların adaylıklarını tek lif edecekleri kimselerden bu aday-
zalı bir beyan kâğıdı alınacaktır.
5 — Adaylık için müracaat ve tek liflerin Genel İdare Kurulu’nun talimatnamesi mucibince en geç yok lamadan (beş) gün evvel yani 4/4/ 1950 salı günü saat 19 a kadar yapılması gerektir.
Keiyfyet, vatandaşlarımızın ve partili arkadaşlarımızın ittilâline saygı ile arzolunur.
Bizans, gündüz gibi aydınlandı. I 1950 pazar günü ~ On beş yirmi saniye süren bu ga- çim yapılacaktır, rip ışık, BizanslIları fevkalâde i _j.
korkuttu... Işığı görenler korku- ’ vekilliğine adaylığı larından deli gibi yerlere yüzüstü ---- ■
kapanmıştı.
(Felâket!.. Felâket!..
(Bu, gazabı İlâhînin bir nümu-nesidir!..
(Ey Bizans!... Elveda sana!...)
Bu acaip sesler gecenin karanlığında meş’um bir şekilde inliyordu. Bunları kimler söylüyor, kimler haykırıyordu?.. Belli değildi...
Bütün Bizanslılar dökülmüştü. Bizans, bir______________
günü yaşıyordu, Papaslar haçları- ı ru çıkarıyorlar, kadınlar papasla- ' rın önüne diz çökmüş günah çı- ------------—-y
kartıyorlar, çocuklar hıçkırıktan muvafakatlerine dair ayrıca iı
boğuluyorlardı...
Sent Mari kilisesine gitmek üzere yola çıkmış olan heyet donakal-mıştı. HerkcVin dili tutulmuş gibiydi. Kimse bir şey söyliyemiyor-■du.
Bu sırada ince, ahenkli bir ses, nereden geldiği bilinmiyen bir ses duyuldu:
(Devamı var)
undan böyle atomik pillerin umumî çalışma prensibi her-L—kesin bildiği bir şey olmuşsa bu, atomik pillerin daha mükemmellerinin gerçekleşmesi hususunda henüz ilk basamaklarda olan İlmî meseleleri izah eder demek değildir.
Bu mevzuun çerçevesi dışına çıkacak olan teknik tafsilâta girmeden evvel, Atom çekirdeği enerjisine müteallik en yeni çalışmalara temas edebilmek için elimizde olan bazı esasi kemiyetleri serahetle ta-yn etmemiz icabeder.
»Yakalama Mıntıkası» Meselesi
Çekirdeğin hacmi o kadar küçük ve aralarında kalan boşluk o kadar büyüktür ki bir pilin içinde hareket eden nötronlar kritik bir mesafeden sonra çekirdekler tarafından çekilmedikçe, asla bir çekirdeğe rastlamak şansına malik olamayacaklardır.
Bir uranyum çekirdeğinin, civarından geçen bir nötronu çekebileceği mesafe iki âmile göre değişir: Bunlardan birincisi isotop cismin tabiatıdır; meselâ, uranyum 235, uranyum 238 e nazaran çok daha uza kbir mesafeden nötronu çekebilir. İkinci âmil nötronun hızıdır.
Burada hızın tesiri çok büyüktür: Bir uranyum 235 çekirdeği yavaş bir nötronu, hızlandırılmış nötrona nazaran hiç değilse beşyüz defa daha büyük bir mesafeden çekecektir.
Böylece fizikçiler «Yakalama mıntıkası» dedikleri daireyi tayin etmeği düşündüler; bu, çekirdeği çevreleyen bir daire olup bunun içerisine girecek olan her nötron otomatikman çekilecek ve çekirdeğin içine girecektir.
Yavaş nötranlar için yakalama mıntıkası hızlı nöronlarınkine nazaran dört yüz defa daha büyüktür. Yani yavaş bir nötron bir uranyum 235 çekirdeğinin civarından geçerken hızlı nötronlara nazaran 500 defa daha büyük bir mesafeden çekilecektir.
Uranyum 235 in nötronlara karşı bu fevkalâde ilgisi atomik pillerin vazifesini daha iyi izah eder.
Bu meseleyi daha yakından incelemek için bir pilin içindeki nötronun vaziyetini görelim:
1° — Eğer bu hızlı bir nötron ise, tamamen tesadüfi olarak bir uranyum 238 veya uranyum 235 çekirdeğine rastlayabilir ve onu patlatabilir.
2° — Eğer nöron, yavaşlatıcı- bir gratif kitlesinden geçerek yavaşlamışsa, yavaş nötronlara karşı bir rezonansı olan uranyum 235 çekirdekleri tarafından selektif bir tarzda çekilir. Uranyum 235 çekirdeğinin içine girecek olan her nötron çekir-
— Neden bu akşam olmasın? Bırakın onun yanına çıkayım.
Ani aydınlık Miss Jackson’a bir korku çığlığı koparttı, fakat Katerin’in gelmesi Pierre'e talihin verdiği bir şans gibi göründü ve Mary onu gölgede saklamağa çalışırken, Pierre onu kenara çekiyor ve Katerin’in na- v a w I
zarlarına görünüyordu.. O, yine ’ azGn ) Vûimer eskisi gibi idi.
Mazinin çerçevesi içinde, ızdı-rap çekmemiş olan, kocasını görmek, Katerin,in sesini titreten hiddeti tevlit etmişti:
— Burada işiniz ne? Hemen gidiniz!
Mary aralarına atıldı, kollanın uzatmış, büyük dallı esvabı ve seyrek saçlariyle okadar gülünç bir halde idi ki, Pierre ıbu sakilin yüzünden muvaffak olamı-yacağını zannetti.
— Onu içeri alan benim. O! Katerin, bu gece onunla konuşmayın! Ve sonra İngilizce karıştığı cümleler, lar.
Katerin:
— Daha yavaş Eduard’ı uyandıracaksınız, dedi; ve soaıra salona girerek kapıyı kapadı.
Mary susmuyordu, Pierre amirane:
— Susunuz! Katerin’e kendim izah edeceğim.
Mary’nin talihi aşka, yardım etmekti. Sebebiyet verdiği asabiyet ikisini aynı hisle birleştirmişti ve Pierre’in, evinde amirane konuşması Katerin’i şaşırtma dığı gibi, daima sesini tatlılaştırarak söylediği ismini telaffuz ederken de hayret etmemişti.
Mary sustu, başını önüne eğdi, Pierre’e kaçamak baktı.. Fakat o yanlız Katerin’i, gayet iyi tanıdığı beyaz elbisesini, ufalmış yüzünü ve büyümüş gözlerini görüyordu.
Katerin de rüyalarında ona fazla yaklaşmış olan bu adamın karşısında sustu, buna rağmen bozamadığı bu sükût onu korkutuyordu.
Vücutlarının birbirlerini tekrar tanımasına mani olmak için konuşmak lâzımdı.
Mary’nin hayatının yegâne dakikası: O sükût anında teati ettikleri bütün aşkı, Mary benli-
......... I I l)
RADYOSU'
28 MART 1950 SALI '
Operetinden potpuri;
4. Köler B£la: Çarda.?.
5. Fcrraris: Çigan aşkı.
1.00 M. S. Ayarı ve haberler.
115 Geçmişte bugün.
1.20 Müzik: (Yurttan sesler)
'.00 Müzik: Çeşitli sololar (Pl).
1.15 Radyo gazetesi.
ı.3O Müzik: İnce saz (Sultanı yegâh faslı) .00 Temsil: (L'Arlesicnne) Çeviren: A. Süha Dclllbaşı.
.45 Serbest saat.
1.00 Konuşma:
1.15 Müzik: Caz orkestraları çalıyor (Pl)
1.45 M. S. Ayarı ve haberler.
, Bu sene içerisinde imâl edilen »Tabye bombaları.yle birlikte bir de »Cep bombası» hikâyesi ortaya çıktı. Bu hikâyeyi yaratan gene
| Tabye bombalarıdır.
Amerika Atom İdarecileri, .Bir ' golf topu büyüklüğünde» plutoioum | parçası ihtiva eden bu yeni bomba-I teciler bu bombaların piyade el bombaları kadar bir şey olduğunu zannettiler.
Şurası muhakkak ki tabye bombaları diğer bombalara nazaran takriben on defa daha ucuz ve genel kurmayın ihtiyacına karşılayabilecek durumdadır. Ve hikâyesi uydurulan «Cep bombaları» tabiye bombalarının daha küçüğü olarak tasavvur edilmişti.
Ağır su sanayii
Ağır su pili, grafit piline nazaran çok daha avantajlıdır. Zira döter-yum tasavvur edildiğinden çok daha iyi bir nötron yavaşlatıcısıdır.
10 senedehberi Ağır su sanayiinde hayret verici bir çok terakkiler kaydedilmiştir.
Hidrojen bombası
Bir kaç ay evvel, dünya matbuatı Amerikada, bir hidrojen bombasının gerçekleşmesi yolundaki çelışmalardan bahsetti. Bu haber hakkında ne düşünmek lâzımdır?
Bu, döteryumun yahut Ağır suyun müşekkilerinden olan Ağır Hid rojenin ve adi hidrojenin muğlâk hareketlerine istinat eder. Hali hazırda Atlantik ötesinde tecrübe edilmiş olan bombalar, hidrojen bombaları olmayıp yukarıda gördüğümüz döteryum bombalarıdır. Bu, çekrdek enerjisine ait yeterliği adi hidrojenin temin edememesi demek midir? Muhakkak ki hayır, fakat son derece karışık olan bu reaksiyon, bir karban çekirdeğinin katalizörlüğünü icabettirir. Ve bundan başka şiddetli bir patlama imkânlarını bertaraf eden bu olay kısa ve ani olmaz ve bu iti -barla bir infilâk tesiri yapamaz.
(Nisan ayında yapılacak olan hid rojen bombasının tecrübeleri bizi bu hususta daha iyi tenvir edecektir.)
Hülâsa olarak 1950 yılı eşiğinde Atom enerjisi meselesi aşağıdaki vaziyeti arzederı
— Enerji hasılatına tayin edilen pillerin tekniğinde bir gelişme kaydeder. Bunun neticesinde elde edilen enerjileri gemilerde ve denizal-tılarda kullanmak gayesi vardır.
— Bombalarda normal olarak kul Ianılan uranyum 235 veya plutonium miktarını on dafa daha azaltarak, daha ekonomik ve daha az kuvvetli ve fakat genel kurmayın işine yarayacak bombaların imâli.
— Ağır hidrojen bombalarını gerçekleştirmek.
— Bethe, Cycle’ine müşabih bir Cycle’in gerçekleşmesi için araştırmalar. Yani Hidrojen çekirdeklerinin helyuma teksifi.
Filhakika, az veya’ çok kısa bir I zamanda pratik bir çok keşifleri | şart koşan bu çalışmalar, atom sahasında yeni bir yükselme kaydedecektir.
(Sience çt Avenir) den i
deği patlatarak takriben üç yeni nötronu serbest hale geçirecektir. , - - _ -
Bazı yavaş nötronlar uranyum 235 I farın imal edildiğini bildirince gaze-in çekmesinden kaçabilecek ve u-1 tGCİIer bu bombaların nivade ol ranyum 238 çekirdeklerinin içerisi- ı ne girecektir. Hızlı nötronlar bu çekirdeklerin patlamasına sebep olacak, yavaş nötronlar ise bu u-ranyumu, uranyum 239 isotopu haline getirecektir.
- Pillerin sıcaklığı ve Auto -Regulation’u
Atomik pillerin sıcaklığı artmaya başladığı zaman, aktivitelerinin azalmaya başladığı bilinen bir hadisedir.
Bu h adise, pile hemen hemen sihirli bir autoregulation kazandırır.
Pillerin harareti yükseldiği zaman Aktivitelerinin azalması basit bir hadisenin neticesidir: grafit kitlesi île yavaşlatılan nötronların hızları saniyede bir metre civarına düşer. (Başlangıçta hızları seniyede binlerce km. difl Her vasatta sıcaklığın fonksiyonu olan ortalama bir hız vardır. Normal sıcaklıkta havada bulunan oksijen azot molekülleri saniyede yüzlerce metre bir hıza sahiptirler.
Pilin içerisinde, yavaşlatılmış nötronlar sıcaklığa göre değişen ve • termik hız» denilen bir hıza sahip olurlar.
«Cep bombası»
Atom bombasının büyük tahripkâr tesirleri, askerî birer hedef teşkil etmeyen büyük merkezi şehirlere karşı hakiki bir tesir yaratmadı.
Bir ordunun yürüyüşünü durdurmak, iaşe hatlarının teşkilâtını bozmak için atom bombası en uygun olmayan bir silâhtır.
Bu ve daha bir çok sebeplerden dolajn, Amerikalı atom araştırıcıları mes’ulleri, daha ucuz ve fakat daba az kuvvetli bombalar yapmayı düşündüler ve imâl ettikleri bu bombalara «Tabye Bombaları» dediler.
Bir bomba bedelinin % 99 unu uranyum 235 veya plutonium teşkil eder. Bu pahalı maden yerine, muh telif madenlerin tecrübesinden sonra nihayçt, uranyumu örten kalın bir tabaka'nın tecrübeleri iyi neticeler verdi.
İlk Atom bombalarından çok daha az uranyum 235 veya plutonium ihtiva eden ve fakat daha az kuvvetli olan bu »Tabye bombaları» ucuz bombalara lüzum gösteren şehirler için iyi bir ihtiyacı karşıla-dır.
İSTANBUL RADYOSU 28 MART 1950 SALI
Açılıg ve programlar
Haberler
Şarkı ve türküler (Pl)
Çeşitli hafif müzik (Pl)
Şarkı ve türküler
Ev kadını — her türlü boya ve uygulamaları.
Konuşan: Mediha Oilvenç
Dans müziği (Pl).
Programlar ve kapanış.
Açılış ve programlar
Dans müziği (Pl).
Sadi Yaver Ataman memleket havalan ses ve saz birliği konseri Haberler
Hafif ara müziği (Pl).
Radyo senfoni orkestrası konseri i dara eden: Cemal Reşit Rey Ludwio van Beethoven... vCoriolan» uvertürü.
Johann Sebastian Bavlı... iki piyano için konserto tdo minör» solistler-Rând Erkse» ıs ö’-)
1.40 i. 00 '.57
1.00
1.30
19.00
19.15
19.20
20.50
Çevren : NUSAT
kelimelerin yalvarma-
konuşunuz,
ğine akıttı ve aşktan ilham alarak Katerin’in mani olmasına meydan bırakmadan odadan kaçtı.
Kapı henüz kapanmamıştı ki
— Katerin geldim, çünkü Phi-lippe..
Genç kadın onu susturdu ve kızmadan hüzünle:
— Gitmeniz lâzım, sizin için yapacak bir şeyim yok, beni bırakın, dedi.
Onu, öyle utandırıcı bir aşk ile seviyordu ki eğer Pierre ona doğru bir adım atmış olsaydı, gurur ve hicabından aldığı kuvvetle onu dışarı atmış olurdu. Lâkin Pierre’in hüneri karşısındakini mağlûp edebilecek heyecanları hissettirmekti ve bu küçük çehreye de acıyordu.
— Gideceğim Katerin, merak etmeyin.
Cam kapısının eşiğini terk etmemişti ve korkunç olmamak i-çin, çekinerek, Katerin başını fazla yüksek tutarken, sözüne devam etti:
— Tavafa geldim.. Plıilippe mes’ut olduğunuzu ve huzurunuzu bozmaya hakkım olmadığını söyledi ve bana karşı kalmış olan mııhabebetinizden istifade etmeğe hakkım olmadığına beni ikna etti.. İtiraz etmeyin bunları söyleyen odur.. Şu halde, yarın cevabınızı almadan Nice’teıı gideceğim, kararım verilmiştir. Yaıılız buna karar verirken, geçmiş hayatımızı hatırlamaya cesaret ettim ve hiç değişmedim görüyorsunuz! Beni sürükleyen bu kuvvete itaat ettim, Philip-pe’i bıraktım ve adetlerinizin değişmediğini tahmin ederek, e-vin uyumuş olduğunu ve bahçenizde gezebilmek ümidi ile buraya geldim. Terasadan aydınlanmış bir pençereyi görünceye kadar bunu yaptım, bir kaç zaman o pençereye bakmağa dal-
sonra af edin! hangi devirde olduğumuzu unuttum, pen çere, Armajon şatosunun parkına geldiğim zaman beni gözetlediğiniz peııçere oldu ve ben, tekrar beklediğiniz oldum. Onun yaptığını ben de yaptım. Eski işaretimize Mary cevap verdi. İtiraf edin ki, mes’ut olduğunuzu ve gitmem lâzım geldiğine dair Mary’den teminat almaya teşebbüs etmem için, sizi her halde sevmiş olmam lâzımdı. Fakat madem ki şimdi siz geldiniz, tatlılaşmış çehrenizin hatırasını bana bağışlayın. Sizin için artık hiç bir şey değilim, bana kinsiz bakabilirsiniz. Sakin olduğunuzu ve artık ızdırap çekmediğinizi söyleyin 'bana ve tebessümünüzü gördükten, PhL lippe’in beni aldattığını, bedbaht olanın yanlız ben olduğumu anladıktan sonra hemen gideceğim..
Veremiyeceği yegâne şeyi ondan istiyordu, fakat bu tebessüm o kadar küçük bir lütûf idi ki, bunu isterken Pierre’in yüzünde razı olmuş ve hazin bir ifade vardı ve bu ifadeden Katerin her şeyden ziyade korkardı.
Elbisesini vücuduna kavuşturdu.
— Üşüyormusunuz? Kapıyı kapatmama müsaade edin.
Ve salona ilerlemeden, aralarındaki mesafeyi kısaltmadan Pierre terasın kapısını kapattı.
Kapalı odada yanlız kalmışlardı.
Katerin boğuk bir sesle:
—Burada kalamazsınız. Phi-lippe’e yarın yazacağım, dedi.
Fakat Pierre başını salladı ve: — Mektubunuzu aldığı zaman ben gitmiş olacağım, dedi. Bana inaıımıyormusunuz? Doğrudur! Philippe’in anlatmış olması lâzım.. Nice’e geldiğim vakit, beni kendimden kurtaracak
yegâne insan olarak size koşuyordum. Şimdi ise artık kendimi düşünmüyorum, düşündüğüm saa detinizdir ve sizin için yapacağım bu fedakârlık daha evvel de bana yardım etmişti, muavenet etmenize artık lüzum kalmadı.
Pierre, fazla heyecanlanmaktan çekinerek Katerin’e bakmıyordu, çünkü, evvelâ yalan ve sonra samimi olan sözleri mutad mucizeyi yaratmıştı. İçinden gözyaşları yükseldiğini hissediyordu: Hakikî, muhteşem ve a-sil gözyaşları..
Lâkin, Katerin ona baktı ve hayal yine tam olarak canlandı. Mösyö d’Armajon emir verdiği zaman ondan uzaklaşmağı kabul edenin konuştuğu gibi konuşuyordu ve hayalden sakınmak için olduğu kadar onu benliğinde tamamlamak İçin de Katerin gözlerini yere indirdi ve:
— Sizi anlıyamıyorum! diye mırıldandı.
— Beni anlamayın ve anlamaya da çalışmayın. Yanlış da olsa, hakkımda düşündüğünüzle kalın. Yarın, kötü rüyalı bir gecenin müphem lıatırasiyle tekrar hayatınıza devam edersiniz. Ziyarettim, müsebbibi olduğum ız-dıraplarınızla karışacak ve sonra onlar gibi unutulacak. Hayatınızdan yok olacağım size yemin ederim, fakat bu yemine mukabil, buradaki yaşayışınız ve iyimizden, tafsilâtlı ve doğru bi rlıatırasını beraberimde götürmeme size, yalvarıyorum, İşte! divana oturunuz! orada, pen-çere yanındaki bu iskemleye de ben oturacağım ve bana günlerinizi nasıl geçirdiğinizi, bahçeden, kuşlardan, oğlumuzdan bah sedeceksiııiz. Biraz heyecanlımı-sıııız? Gayet tabiî ve bundan iftihar duyuyorum. Rica ederim oturunuz!
Katerin divana doğru dönmüştü, başı önüne eğilmiş, eliyle masaya dayanıyordu.
Teras kapısının önünde, Pierre birdenbire kıılandığı tabi-yeden ve neticesinden müdrik bekliyordu. Bir kaç dakika daha ve kat’i bir ayrılığın tehdi- J di, Katerin’i istikbâl için müs-terih kılan bir ayrılık, bu kadını ona teslim edecek ve onu, yaıılız alması lâzım gelecekti, yordu. (Devamı var.) |
22.00
BM.
Belediye Başkanlığından
(İnşaat sahiplerinin dikkatine)
2290 sayılı Belediye Yapı Yollar Kanununun 14 üncü maddesi ruhsat ve projelerin inşaat yerinde daimi surette bulundurulmasını ve işe başlama gününün 3 gün evvelden Belediyeye ihbar edilmesini âmir bulunmaktadır.
Cezai muamelelere meydan verilmemek üzere kanun hükümlerine aynen riayet edilmesi ve banka kredisi gibi hususat için Belediyemizden icap eden suretlerin alınabileceği ilân olunur.
2290 sayılı Belediye Kapı Kollar Kanunu-
Madde: 14 — Her yapı yerinde plân ile fennî hesapların ve ruh --satnamenin bir levhaya asılı olarak bulundurulması lâzımdır
Yapı sahibi ruhsatnameyi astıktan sonra işe başlıyacağı günü üç: gün evvel Belediyeye haber vermeğe mecburdur. (1738) - (171)
Ankara Sular idaresinden:
İdaremizle ilgisi bulunan bazı iş sahiplerinin müracaat edikler-yeri kestiremiyerek arıza, tesis, tamir, tahsil gibi abone işleriyle vazifelendirilmemiş olan müdürlere ve şubç şeflerine telefon ettikleri ve bu memurların da esas vazifelerini bırakarak malûmat sahibi olmadıkları bu gibi telefon komandolarım takibe mecbur kaldıkları ve bu şekilde uzun yoldan tekrar müracaat kalemine giden işlerin geri kal -dığı anlaşılmıştır.
İşlerini süratle gördürmek isteyenlerin her türlü müracaatlarım (21575) ve (25794) numaralı telefonlarla yaparak işin mahiyetini ve yerlerini ve varsa, abone numaralarını müracaat kalemi komando defterine kaydettirmeleri ve komando numara ve tarihini istemeleri ve tekrara telefonla aynı işi takipte bu numarayı vermeleri ehemmiyetle ilân olunur- (1819)(178)
S. C. G. Verem Aşısı
Tatbikatına Ankara Veremle Savaş Derneği 1 No. lu Dispanserinde devam edilmektedir.
Aşı yaptırmak istlyenlerln her gün saat 9 - 12 arasında müracaat etmeleri rica olunur.
Memurlar Kooperatifi arkasında Adres: Ankara Veremle Sava* Derneği merkes binası
3»
Ankara Sular İdaresinden:
ı
Türkiye Kızılay Derneği
(558)
CEMİYETTE
An kar* XJ’»» Yem Fart
(14*11) I
(21411) : ai (211*4) ı z-rUMt) ; ey (111J1) : n (14*71) j Kı.
Romatizma, Siyatik, Gut, Lıımbago için eıı
Satılık Lokanta
Kalabalık bir semttedir.
Samanpazannda Benzinci Nazını Gedik’e müracaat. (505)
ECZAHÂNELER
Numune, Çankaya, Hayat,
abonelerimizin ihtiyatlı bulunmaları ilân olunur.
(1903) (186) unMRrgy-Ti ıı mıı ıı mı m rnnffltv—mr t—■ d
SİNEMALAR VI EĞLENCE YERLERİ
DİKKAT ORTAÇ'ta
■ B^. B w B NyIon Çorap Hatları:
Bali Marka Hakiki AAinyon Gül Marka
535 krş.
525
2 Nisan Pazar Saat 21,30 da
Büyük Sinemada B f b-rler De neği Yarı.rın )
İÇKİLİ
Santra! Lokantası
Büı/iUt Müsaitlere
Son'otkân
SAFİYE AYLA
AHMET ÜSTÜN SAİME SİNAN
ESKİ İSTAıNBl I. LOKANTASI YENİ SAHİPLERİ TARAFINDAN
Ssntral Lokantası
İsınile açılmıştır. O
Çok büyük fedakârlıklarla elde etmiş olduğumuz
Ust jmız n Lezz- fli Yemeklerini ir defa tatmanız sîzle memnun edecektir
Anafartalar Zafer sokak No. 33 Tel: 14558
Misuri Lokantası Sahipleri
Kısım aralarında
remsil San’atkârları
tırafından
SKEÇ MONOLOĞ
Gişesinde
Satılmaktadır
164DS7Mİ
Tipini Bekleyiniz
Şoför Mahalli : Geniş ve rahat, modern tipte — 3 kişi rahatça oturabilir. (Şoför yeri isteğe göre ayarlanabilir) Kapı kapanınca görünmeyen basamaklar - Gürültüye karşı tecrit edilmiş kilitli kapılar -Toza ve cereyana karşı muhofozalı - Arka şoför pencereleri ARZUYA GÖRE : Kalorifer ve buğuya karşı tertibat - Radyo, hava tertibatı -tavan ve arka levhaların soğuk ve sıcağa karşı tecrit tertibatı — Kapı camları için menteşeli havalandırma camı - Müteharrik arka şoför camı. Şasi ve Motor : 6 silindir, 68 Fren beygir kuvvetinde — 4 ileri ve bir geri vitesli — uzun şasi — 4 tekerlek üzerine idrolik fren fer-tertibatı - ayrıca yardımcı SERVO tipi hava freni - istenildiği takdirde çift diferansyelli ve dizel motorlu olarak ta teslim edilir.
İzahat almak için s
ARİF ALP Karaoğlan Ticaret Hanı altı -ANKARA
AUSTİN ’ e güvenebilirsiniz.
Büyük Müjde
A M R A
Radyoaktif çamurile kabildir. Natürel Racly kırından altmış defa daha kuvvetlidir, n-ra çamurundan yapılan bir lapa altı defa kulla Her eczanede bulunur. Israrla arayınız.
İtfaiye Hortumu Alınacak
T. II. K. Etimesgut Uçak Fabrikası için 110 mm. k şer metrelik 10 adet hortum açıl-, eksiltme ile satın alınacaktır. Hortumun muhammen bedeli TL. 1,250.— ve geçici teminat akçesi TL. 114.— dır.
Eksiltme 29 Mart Çarşamba günü saat 10 da Fabrikada yapılacaktır.
Şartname T. 11. K. Genel Merkezinden ve Fabrikadan ücret siz olarak alınabilir.
Fabrika ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir.
ORTAÇ
raTınlar Caddesi No. 224 Adliye kar-jisı Köşe Mfl£A2
Tel: lir.15 Ankara
Ankara Asliya 3 ncü Hukuk Yargıçlığından
Davalı: Nevzat Tiner Yüksek Mühendis İstanbul, Aksaray, Lâleli caddesinde Asafın evinde oturur eıede olduğu belli ol-
Arama Enstitüsü ıleyhinize açılan t ndan dolayı: 23/3/1950 mbe günü saat 9.30 da malı-ze gelmeniz hakkında davetiye va arzuhali ile ilânen tebliğ e ildiği halde gelmediğinizden hak ınızda gıyap kararı çıkarılmasına • veı ilerek duruşma 17/4/1950 itesi saat 10 a bırakılmıştır. Bu de davacı vekili subut delille-ibraz, edecektir. Belli gün ve atte gelmez veya sizi temsilen biı ikil göndermezseniz gıyabınızda ırar verilecek gıyap kararı yerine ■çinek üzere keyfiyet ilân olunur. Gıyap kararı ve ilânın bir sureti ıahkeme divanhanesine ilsak olun-luştur.) (570)
Kayıp
Siyasal Bilgiler Okulundan alini; olduğum Hüviyet Varakamı ve Pa somu kaybettim. Yenisini çıkaracağımdan eskisinin hükmü yokttrr.
Siyasal Bilgiler Öğrencilerimi İhsan Tınaz
İLÂN
obası ve Alcı köyleri yevmiye muntazaman 2000 kilo ivıt.in edilecektir. Bunu işletebil- mandıracıya ihtiyaç vardır.
— Ankara - Polatlı arasındaki ısyoıılardan hangisini tercih e hassaten Malıköy istasyonunun ■akmlığı hasebile teslim te-noktasından daha suhuleti! îrcih edilmesi.
al işi tahmini 25 Ni-de başlar ve iş sahi-zusuna uyulur.
: diğer hususatı ko-.iresime müracaat o-
Polatlı ilçesi - Türk obası ii muhtarı, Haşan Hüseyin Özcan.
(507
Kiralık odalar
Bol güneş güzel manzara kaloriferden başka her türlü konfor. Maltepe. Uludağ sokak No. 18. kat 2 müracaat.
Ad yiye FENİK Vazifelerini ffjJen İdare eden: HİKMET YAZICIOĞLIT Ruıldıfı yer:
Sular kesilecek
Ucuz arsalar ana borusunun Atpazarı terfi borusuna ı-aptı do-layıs.-ylc 29/3/19Û0 Çarşamba günü saat 3 den 18 e kadar Çankırı caddesi, Soğukkuyu. İstanbul caddesi civarı. Harici Kapı, Kazıkiçi Bostanları, Nafıa Gârajı ve Sarıkışla ve Uejız Arsaların sulan keşi-
zarf usulü ile çeşitli ambalajda 10350 kilo kinin emi-
lahı satın alınacaktır. Geçici teminatı kırk bin liradır.
Şartnamesi ile sözleşme tasarısı Genel Merkezde Monopol servi-| sinden ve İstanbul da Kızılay Hanında Kızılay Deposundan parasız ve-, Tekliflerin 20 Nisan akşamına kadar Genel Merkezde bulundu • rulmasj lâzımdır. (510)
Aplik, avize ve salon lâmbaları için kullanacağınız yegâne bûl ve mum şeklinde
TL/NGS/?AM KRİPTON
ampulleri
süt gibi beyaz ve parlak bir ışık verdikten maada elektrik cereyanından da azamî sürette tasarruf ettirir.
T JNSSR.A&2
T.C.ZiRflflT BRNKRSI
VADESİZ TASARRUF HESAPLARI
1950 İKRAMİYE PLANI:
8 ı=yVE 200000 lîrai
TffiN. gANK^lARIMtZ EMPİMİZDEDil? ]
Ev kazanan isterse bedelini alabilir
10 Mart, 15 Mayıs çekilişlerinde yalnız para ikrmiyeleri; 30 Haziran, 31 Temmuz,
29 Ağustos, 30 Eylül, 28 Ekim, 30 Aralık, çekilişlerinde ise, bazılarında ikişer ev olmak üzere, hem ev hem para ikramiyeleri vardır.
Acele 150 liralık vadesiz bir tasarruf hesabı açtırınız..
Her 150 lira için ayrı bir kur’a numarası verilecektir
ı NOT: 23/3/1950 günü çıkan ilin.h. Hesap miktar: 150 olacakken bir tertip hata» olarak 50 ola-^rnk çıkmıştır. Özür diler düzeltiriz. (141)
Etibank Genel Müdürlüğünden:
Satılık Matbaa bıçak makinesi
Matbaamızda mevcut 50 cm. lik bıçak makinesi hali hazır durumu ile 3/4/1950 Pazartesi giinii saat 15 de açık artırma suretiyle satılacaktır.
Görmek ve izahat almak isleyenler mesai saatleri dahilinde her gün Ticaret Şubemize müracaat edebilirler. (1837 ı ı
Bulunmuş dolmakalem
Cebeci, Tanyeli sokağında bir , Sua dolma kalem bulunmuştur. Sahibi ! Cebre! nin Zafer Gazetesi ilân memuru Nihad Ülkekul’a müracaatı rica olunur.
Jaj-
Sayfa: •
ZAFER
28 - 3 - 19M
Dünkü hazin cenaze
BC
bc
ko
merasimi
ir (Baş tarafı birinci de) mamış, ikisi bir tabuta konulmuştu. Namaz vakti yaklaştığı sırada cami önünde herkesi ağlatan yürek parçalayıcı bir hâdise oldu : Bu kazada kocasını ve küçük oğlunu kaybeden Bayan Gökçen bir aralık. Musalla taşı üstündeki tabuta yaklaşıp üzerine kapandı ve -Beni bırakıp nereye gidiyorsunuz?» diye ağlamağa başladı. Kaza kurbanı pilotun arkadaşları zavallı kadını güçlükle uzaklaştırabildiler ve teselliye çalıştılar.
Cenaze namazı kılındıktan sonra bir bölük asker, matem havaları çalan askerî bir bando ve binlerce AnkaralInın iştirak ettiği cenaze alayı camiden hareket etti. Alayın önünde gönderilen çelenkler ve şehit pilotların ve kazanın dört yaşındaki kurbanının resimleri götürülüyordu. Bayan Gökçen de iki çocuğunun arasında cenazeyi takip etmekte idi.
Tabutlar Adliye binasına kadar omuzlarda taşınmış, oradan otomobillere alınmıştır.
Muzaffer Abacının cenazesi Ana-fartalardaki mağazasının önüne gel diği vakit tabut dükkâna doğru çevrilmiş ve bir dakika bekletildikten sonra son istirahatgâhma doğru götürülmek üzere hareket edilmiştir.
Cenaze merasimini Muzaffer Abacının ailesi de takip etmek için Ana fartalardaki dükkânlardan birinin önüne gelmişler, fakat tabutların geçişi bütün aileyi fazla müteessir ettiğinden bir dükkâna girmek mec buriyetinde kalmışlardır.
Muzafferin kayın validesi damadının kendisini öz evlâdından daha fazla sevdiğinden bahsederek «keşke bir kere olsun hatırımı kırsay-(11 da ben de bu kadar acımasaydırm demiştir.
Türkiye bir harpte yalnız kalmaz
Je
ar Cuı nre [ele sak s d
nüş ı bi tıld hte ı s; ğ» 1 riy( kivi
0İ5 'ece ı kî arat
'OT la
azle: ti. 1 e bî an I eş 1 n lâ dik
tiyaı ima. ba n kı; lerir . M; etli bu. ( n. a. lykır m kj lalde yola kim
jlsun, Müss z...)
kap îrket k ke ık bh tınan
zade! ahile ini dı .•rem ! hali z. Biı ıyız... palım iri de Merye ide tc min e aire kı /a...
Vfari 1
Şehrimizde bulunan Amerikan kara kuvvetleri genelkurmay başkanı General Lavvton Collins dün ordu muhabere okulunu ziyaret etmiştir. General, Millî Savunma Bakanı tarafından şerefine verilen öğle ziyafetinden sonra saat 15 de Hipodrom da iki zırhlı tugaydan mürekkep askeri birlikleri teftiş etmiştir. .
General Collins dün bir basın top lantışı tertip etmiştir. Amerikan har biye Bakanı Kenneth Royall ile birlikte 1948 senesi Aralık ayında mem I leke timizi bir defa daha ziyaret etmiş olduğunu beyanla söze başlayan General Collins, Amerikan ar.!.eri heyeti ile Türk ordusu arasındaki münasebetleri tetkik etmek maksadı ile Türkiyeye geldiğini bildlrrrrş, geçen b r buçuk yıl zarfında Tiirkiyede kaydolunan terakkiden çok memnun olduğunu kaydetmiş ve sözleri ı ne şöyle devam etmiştir: j
■ Bu sabah muhabere okulunu ziya ret ettim. Bütün sınıfların Türk su- I bay ve gediklileri tarafından idare e dildiğini görmekle pek memnun oldum. Bundan başka talim yapmakta olan bir muhabere birliği ile lxr zırhlı tugayı da gördüm. Maalesef hava kuvvetlerini ve donanmayı göremedim.
Kanaatimce, geçen bir buçuk vıl içerisnde kaydettikleri terakkiden dolayı Türk silâhlı kuvvetleri tebrik edilmeye değer.
ZiyaretiTnin hedefi, Türkiyeye ge çen defaki gelişimdenberi kaydolunan terakkiyi ye/ınde görmek ve Türl | vedeki Amerikan heyeti başkanı General Mc Bride ve yardımcılarına yardım edebilmek için Va şingtonda ne gibi şeyler yapab.lece-ğimi tesbit etmektir.
Buradan İran’a gidiyorum. Sortıa Suudi Arabistanda bulunan Amerikan hava üssüne de uğrıyacağ'uı ve daha sonra Kahirede bir kaç gün dinleneceğim.»
Türkiye’ye yapılmakta olan Ame rikan askerî yardımının bir atom harbi için de faydalı olup olamıya-cağı sualine General Collins şu cevabı vermiştir :
,— Evet, bugün yapmakta olduğumuz yardım bir atom harbinde de tatbik olunabilir. Kanaatimizce atom bombası harp sahasında dağılmış bulunan silâhlı kuvvetlere karşı kullanılmıyacaktır. Ancak kıtalar çok büyük yığınak teşkil eder lerse atom bombası hücumuna maruz kalabilirler, fakat bu da muhtemel değildir.»
Yeni bir harpte kara kuvvetlerinin şimdiki ehemmiyetini muhafaza edip etmiyecekleri sualine Amerikan hava kuvvetleri kurmay başkanı şöyle demiştir :
— Evet, kanaatimizce edeceklerdir. Çünkü muhtemel bir istilâya karşı koyabilecek yegâne kuvvet kara kuvvetidir.»
Nihayet Türkiye'nin tek başına muhtemel bir dış tecavüze karşı koyup koyamıyacağı sualine cevap olarak General Collins şöyle drmiş-
— Bu daha ziyade hücumun nc kadar şiddetli olacağına bağlıdı? Fakat büyük bir harp vukuund-: Türkiye’nin tek başına bırakılacağına inanmıyorum.»
DİŞ TABİBİ HALİD SUNGUR
AnafartaUr Vakıf h Hauı ka
1. No. 115 - Tel: 1(245.
(577)
Cenaze törenine ait üç"intiba î
Başmakaleden devam ;
Kayarın son nutku ve Karma kabine
Ceı®ee alayının önünde Pilot Remzi ile oğlunun resimlerini ve çelenkleri taşıyan tayyarecilerle Remzinir yetim kalan İki oğlu...
Zonguldak D. P. İl kongresi
İlıcaktır. Esasen, böyle bir kovalis-yoıı kabinesinin mürakabesi altında cereyan edecek bir seçime itiraz, yahut ondan şikâyet edecek taraf bulunmıyacağına göre, dâva kendiliğinden hallolmuş, bütün endişeler bir çırpıda giderilmiş bulunacaktır.
Evet, dürüst seçimler yapmak iddiasında bulunan İktidar Partisine, eğer iddiasuıda samimî ise, sanırız, iyi niyetini kuvveden fiile çıkaracak bundan mükemmel bir teklif yapılamaz. Bırakın ki, seçimlere mahsus bir kovalisyon kabinesinin, halk ruhiyatı üzerinde de müsbet ve hayırlı tesirleri olacaktır. Vatan daşlar sandık başlarına daha emin, daha gönül huzuru içinde gidecekler, seçime iştirak nisbetl, muhakkak, daha yüksek olacak, ve netice, halk hâkimiyetinin daha temiz ve şek ve şüpheden tamamen âzâde tecellisini verecektir.
Binaenaleyh, yukarıda da bir nebze temas ettiğimiz gibi, iyi niyet eğer dudaklarında bir terane, seçimleri her ne pahasına olursa olsun kazanmak ahdi de elde, gerek- I tiği zaman kullanılacak, bir lobut değilse, seçimlerin en kati selâmeti sağlayacak bu teklife derhal evet demeleri beklenir. Her ne kadar, Genel Başkanlarının, ayni zamanda devlet başkanlığı sıfatına bürünerek PolatlI’da söylediği kapalı, «ulaııık; tahtımla yığın yığın mânalar ve hattâ tehditler gizli olduğu intibaını veren nutku, İktidar Paresini karına kabineye götürecek bir iyi niyetle telif etmek hayli güçse le: biz, onun yine de, ferdî te -mayüllerden ziyade toplu içtihatlara itibar ederek, kendilerine gösterilmiş b)’ hayırlı yola gireceğini ümit etmek isteriz.
Muhip DIRANAS
Suriyeye silâh kaçıran şebeke
★ (Baş tarafı 1 incide) . temin eden bu şebekeye henüz yakalanmamış kimselerin de dahil bulunduğu tahmin edilmektedir. |
Aldığımız malûmata göre, kaçak ' çılığı önce, emniyet ikinci şube nıe-' olurlarından Mehmet Kara isminde bir memur hususî surette kendisi-1 ne yapılan bir ihbarla öğrenmiştir. Bunun üzerine derhal faliyete geçen ' Ankara zabıtası şebekeye mensup o-j .1 lan kimseleri tesbit etmiş ve suçüstü yakalamak için gereken tertibatı almıştır. I
Bu arada kaçakçıları yakalamak . için Arapça bilen bir memur kaçak yılarla tanıştırılmış, bu raemuı- kaçakçılarla samimiyet peyda edereıı ( Suriyeden Türkiyeye --■■'âh almak İçin geldiğini, 750 lirası olduğunu söyliyerek bu para mukabilinde silâh temin edilmesini istemiştir.
Şebeke yeni müşterisine silâhların Yenişehirde Meşrutiyet caddesinin . bir köşesinde teslim edeceğini söylemiş, kendisine silâh ve cephane •.üccaıı süsü veren zabıta memuru da randevuya bir jiple geleceğini bildirmiştir.
Nihayet silâhların teslim edileceği gün memurla kaçakçılar buluşmuş ve iki bavul içinde getirilen 500 mermi, tabanca ve askerî dürbün memura teslim edilirken önceden alınan tertibatla sivil zabıta memurları etrafı salmışlar ve silâh kaçakçılarını suçüstü yakalamışlardır.
İkinci şubeye getirilen kaçakçılar dan Haşan Akkuş, Mehmet Yılmaz, Suriyeli Mehmet Dede ve Mürsel Yılmazın ifadeleri alınmış ve bunlar dan Mürsel Yılmazın evinde yapılan arama sonunda da 2000 mermi bulunmuştur.
Diğer taraftan tahkikat genişletilerek mermilerin İtfaiye meydanın da hazır elbisecilik yapan Ziya Gök tüık, seyyar elbiseci Abdullah Kaya ve Kırıkkale Silah Fabrikası bahçı vanı Cemal Köroğlu tarafından te ıııin edildiği anlaşılmıştır.
Aldığımız malûmata göre, kaçak çılaı- askerî fabrikalardan temin ettikleri merjıi ve silâhları Ankarada depo etmekte ve sonra da peyderpey Şark hudutlarımızdan Suriyeye gö tiiıerek yerine ipekli kumaş almakta idiler.
Mehmet Yılmazın reislik yaptığı çete efradı evvelki gece ilk sorgula rıııı müteakip tevkif edilmiş ve ce zaevine gönderilmişlerdir.
Diğer taraftan yaptığımız tahki -kata göre şebekenin reisi Mehmet Yılmaz, Dr. Neşet Naci Arzanin katili Haşmet Orbaya da meşum cinayeti işlediği tabancayı satmıştı.
Şebekeye daha bazı kimselerin de dahil olduğu ve bilhassa mühim mik tarda mavzer ve tabanca kaçakçılığı yapıldığı tahmin edilmekte ve tahkikat genişletilmektedir.
ir (Baş tarafı birinci de) bir saat ayrılmış ve mütebaki zaman zarfında kongre aralıksız devam etmiştir. İlk sözü Kongre başkanı almış ve geçen hafta içinde vefat eden, demokrasi dâvasının iki kahramanı ZonguldaklI mücahidi merhum Haşan Dölen ile Mehmet Gülay’ın hatıralarına hürmeten ikişer dakikalık bir saygı vakfesini kongreye teklif etmiştir.
İktidar Partisinin baskısına misaller veren hatipler Ereğli kömürleri işletmesi ve Demir - Çelik fabrikaları dirijanlarının havsalaya sığmıyan, gayri kanunî ve gayri İnsanî hareketlerini anlatmışlardır.
Yemek paydosundan sonra il idare kurulu seçimlerine geçilmiş, tasnif devam ederken umumi istek üzerine mikrofona gelen Zonguldak Mil letvekili Incealemdaroğlu çok alkış lanan bir hitabede bulunmuştur.
Muammer Alakantın nutku
Kongre başkanı sayın Muammer Alakant da söz almış ve salonu dolduranların şiddetli alkışları arasında fevkalâde mükemmel bir konuş ma yapmıştır. İlkin bu kongrede aldığı çok müsbet intibaları izah söze başlıyan sayın milletvekili ik I tidarın aczini iki maddede izah.et I miştlr:
1 — İdarî ehliyetsizlik.
2 — Millî hâkimiyeti tahakkuk et tirememek.
Bunun tahlilini etraflıca yapdık-tan sonra vergi sistemlerimizin ana hatları itibariyle millete sadece bir yük olduğunu ve hiç bir zaman içti maî adalete istinat etmediğini belirt miştir. Daha sonra Türk köylüsünün ve Tüık işçisinin hayat standardına temas eden sözcü, bu sınıfların yaşayışının genel bilançosunu yapmış. Türk köylüsü ve işçisinin kurtuluşu n.un biricik çıkar yolunu içinde bu-iuııduğumuz demokras: ve hürriyet dâvasının mutlak tahakkukunda bul tuğunu bildirmiştir.
Hatip sözlerini şöyle bitir miş-
— İktidar bugünlerde muhterem ; İnönü’yü bir seçim bayrağı olarak elde tutmak istiyor. Seçim propagan
dası olarak İnönüyü ileri atarlarsa unların noktai nazarlarını çürütmek için aksini düşünmek bizim de hak kımız olur. Biz korkak insanlar fle- ' ğiliz arkadaşlar. Korkaklığı alça” lık sayarız. Önümüzdeki 14 Mayıs ta rihi, hürriyet şansımızın muzaffer «f olduğunu Türk tarihinde yaşatacak ’ bir gün olacaktır..
Muammer Alakantı takiben yine J umumi istek üzerine sayın Samet Ağaoğlu söz almış çok heyecanlı ve | veciz bir konuşma yapmış, netice I olarak da sözlerini şöylece bağla - i mıştır:
■ — Ankaraya döndüğüm zaman o- 11 radaki arkadaşlarımıza ve sayın | Başkanımıza şunu söyliyeceğim: Zon ı guldaklılar Demokrat Partiye 10 1 milletvekili vermeğe mutlaka karar i vermişlerdir.»
Yeni idare kurulu üyeleri
Bilâhare, Hüseyin Balık, Suat Ba- ı sol ve Abdurrahman Boyacıgiller çok heyecanlı birer konuşma yap -mışlardır. Bu-sırada seçim tasnifi neticelenmiş ve kongreye aızedilmiş-tir. Yeni il idare kurulunu şu zevat teşkil etmektedir: Maksut Çivi, Hak kı Hilâlci, Suat Başol, Yüksek maden Mühendisi, Fuat Karayazım, Abdur rahman Boyacigıller, Yüksek Ma -den Mühendisi Muzaffer Ulsoy, D ş I tabibi Halit Taşman, Kadir Telcioğ I lu, Mustafa Tamer.
Seçim neticeleri arzedildikten son I ra Eskişehir felâketzedelerine ve Zafer Gazetesinin başyazarı sayın ] Mümtaz Faik Fenik'e birer teselli vg • bağlılık telgrafı çekilmesine ittifak’-** la karar- verilmiştir.
(Kongrenin isteği ile yeni il idare i kurulu b’rer birer yemin etmiş, bu- ı na mukabil olarak da bütün kongre ayakta: «Hâkimiyet kayıtsız şartsız j milletindir, vecizesini tekrar etmek- 1 le bıı yemine diğer bir yeminle ka- | tılmış ve sürekli alkışlar içinde d - I van başkanının kapanış söylevini | dinlemiş ve dağılmıştır.
Kongre şehirde çok büyük ve iyi intibalar bırakmış, bu arada bir çok C. H. Partililer istifa ederek kongre günü Demokrat Partiye kaydolun -muşlardır.
Seçimde C.H.P. nin destekleri
C H.P. Meclis Grupu dağılıyor
★ (Baş tarafı 1 incide) ı bugüne kadar aklımın erdiği, ta-.: katimin yettiği kadar çalıştım. Halk Partisi kuruluş maksadını yavaş yavaş kaybederken duyduğum acı ve ıstırapları gerek millet kürsüsünden, gerekse bulduğum her imkândan istifade ederek söyledim. Memleket ve dolayısiyle Halk Partisinin menfaatine olan bu uğraşmalarım partice dürüşt karşnanm ve hiç bir tesir yapmadı
itaftayiİrTSs-.û»,M hak-
O,- mal iktisapları, ne iltimaslar, ne de idaresizlikler hakkındaki savaşlarım bir netice almadığı bir sırada Anayasaya aykırı bir kanunla, çok basit bir ihbar şekli ile bir milletvekili tarafından verilen kararla, Anayasanın milletvekilliği için tesis ettiği masuniyet müessesesinin tecavüze uğraması, Büyük Millet Meclisinin heyeti umumiyesince kabul edildiği halde siyasî bir manevra ile çıkarılmasına mani olunan Af Kanunu karşısında şuurumun ye vicdanımın emrini yerine getirmeğe mecbur oldum. Tarihin büyük hizmetini görmüş, büyük mesuliyetler almış partimden çok acı duyarak ve Atatürk’ün ruhundan af niyaz edesek ayrılma kararını verdim.
Partimin Anayasaya aykırı ve demokrasiye muhalif hareketlerinden benim gibi ıstırap duyan arkadaşlarıma veda, memlekete dua ederek partimden istifamı arze-derim.»
General Cebesoy’un istifanamesi General Ali Fuat Cebesoy’un Halk Partisi Başkanlığına verdiği 25 Mart tarihli istifa mektubunun j metni de şudur :
«C.H.P. Başkanlığına ıamr,«ı - --___
.Bazı mühim sebepler dolayısiyle lediye Başkanı Reşat Leblebicioj | C.H.P. den istifaya mecbur oldu- izmirden milletvekilliği için adı I ğumdan çok teessür duyuyorum. 1 hğmı koyacağından y?«" îctifa Size ve bütün arkadaşlarıma en de- ♦ -•
rin saygılarımı arzederim.»
Konya Milletvekili __
A. F. CEBESOY . dir.
-*■ (Baş tarafı birinci de) komutanlığı, okul müddetinin bu sene üç buçuk ay kısaltılarak, mezun-ll larını Nisan ayında vermesi için ge-1 rekli tedbirlerin alınmasını bildirdi-lr ği ve yeni jandarma erbaşlarına se-’î ı çim sırasında köylerde vazife görj q meleri için talinıat . ’1| 1
er olmaktadır. An4ara4ı , simalarından Vehbi Ko-iP
-
& ineli ‘î'
I ta h J .'Iıl
"de görüşmeler nın tanınmış s»r.---------- -
çun Ankara adayları arasında bulunff ması için teşebbüse geçildiği ve r-husus temin edildiği takdirde C. P. listesinin kazanma şansı ar^ olacağı iktidar partisinde söylenm tedir. Bu talebi kabul etmek isten yen Vehbi Koç’a başka bir kombine zon teklif edilmiştir. C. H. P. adayjp lan kazandıktan sonra Vehbi Kota milletvekilliğinden is’ıfa edecektim Bunun üzerine bir anlaşmaya varili dığı rivayet edilmektedir. Iı
Izmirde D. P. ye müracaatlar | İzmir, 27 (Telefonla) — İzmirdB seçim hazırlıkları ilerlemektedir. Du mokrat Partiye şimdiye kadar 40 kiu şi adaylık için müracaat etmiştim Bunların arasında eski Sofya elçimin Vasfi Menteş, Millî Eğitim Baş Müffl fişlerinden Halil Vedat Fıratlı, Ha lide Edin bulunmaktadır. I
C. H. P. sinin de seçim hazırlıkU rı ilerlemiştir. Seçim için şimdili! dolaşan söylentilere göre, yarım rd yon lira irsal edilmiş ve adaylar rasında çıkan ihtilâfları bastırmakj zere Dr. Behçet Uz bu vazife ile 1 mire gönderilmiştir. ‘
İzmir Belediye Reisi C. II. P. adayı
İzmir, 27 (Telefonla) — İzmir I
naıı p h 4 m v R
*
n6)... _____yarın istifa e
çektir. İzmir Belediye Reisliği Dr. Lebip Yurdoğlu ve Mehmet^ hun’un isimlerinden bahsedilme-
Yeni seçin e ait Vilâyetin tebliği
Ankara Valiliğinden tebliğ olun -muştur:
| Türkiye Büyük Millet Meclisi 24 Mart 950 tarihinde milletvekilliği seçiminin yenilenmesine karar vermiş tir. Yeni seçim Mayısın 14 üncü Pa zar günü yapılacaktır.
I Sayın Ankara halkına ilân olunur.
c. H. P. Başkanvekilinin teessürü
General Ali Fuat Cebesoyun Cum ( huriyet Halk Partisinden istifası hak kında C. H. P. Genel Başkanvekili Hilmi Uran şu beyanatta bulun - I muştur: I
«— General Cebesoy; ötedenberi partimiz saflarında ve bulundukları yüksek devlet hizmetlerinde hepimiz den daima hürmet görerek çalışmış bir arkadaşımızda Bu itibarla parti den ayrılmış olmasını ve bunu durup durup da tam seçimlere gider ken yapmış olmasını ancak teessürle karşıladık. ı
Sayın General; bize yolladığı isti-fanames’.nde bu ayrılmayı mühim ba- j zı sebeplere bina etmektedir. Bu
Cumhur Başkamı 3 ncii şeçim nut
Anadolu Ajansı tarafından rildiğine göre, Cumhur Başkî met İnönü dün saat 11,30 da B zarında seçim kampanyasının cii nutkunu söylemiştir.
Sayın İnönü nutkunda dış politikadan ve dış bahsetmiş, bundan sonra sözü litikaya getirerek Anayasada masını düşündüğü zah etmiştir.
mühim sebepler hemen son günlerde mlûkplİmİZÖ
hâlis olmuş ve bizim ıttılaımıza e ,,,c M
rişmeğe vakit bulamamış olacaktır. I Hayfa, 27 (a.a.) (Afp) — Çünkü biz b sebeıoleri bilememekte futbol takımı, Fenerbahçe yiz. Ve bunun için de tabiî’bir şey ’-‘
diyememekteyiz. Bilgimiz olsaydı
kimi tarafından îsraile u.j«ılı:ıuak»,«. «»m,....- -—reti iade etmek için yakındı
hem bugün bunlar hakkında bir yeye hareket edecektir, noktai nazar ifade edebilirdik, I İsrail futbol hem de daha esaslı olarak sayın Ge- üyesi İsrail’in Türkiye nerale üzüntü verdiği anlaşılan bu tanınması neticesinde her sebepleri belki vaktinde gidermek leket arasındaki spor imkânını arar ve bulurduk.» I ha sıklaşacağını söylemiştir.
Comments (0)