uV.-? İ u

CP
r J PAZARI Jt-s tDAy TUH Ne M
28 ’ Mğflifı YttMMibah (AMteM \ t 1 TKNf u L
MAYIS —)07»»
1939 miWR^* 383

ENİ SABAH
ABONE ŞARTLARI
Tflrkiy» Ecnebi
GÜNLÜK SİYASİ HALK GAZETESİ
p
900 Kr. Seneliği 2400 Kr.
500 Kr. 6 aylığı 1250 Kr.
260 Kr. 3 aylığı 650 Kr.
90 Kr. I aylığı 350 Kr.
Potta ittihadına girmemif men leltetler İçin 26, 14. 7.S to 4 li
"" 1 ■ )
HER YERDE
3
KURUŞ

p
H Nizamnamesinde apılacak Tadiller
Mecliste 21 Âzadan Mürekkep Bir Müstakil Grubun Teşekkülü Tahakkuk Ett
Partinin Değişmez Genel Başkam İnönü; Müstakil Grubun da Reisidir
(---------------------------
Mecliste Ticaret, Münakale Bütçeleri Müzakere Edildi
Münakale Vekili; Sirkeci Haydarpaşa Feribotunun siir’atle Yapılacağını denizcilere Yardım Tedbirleri aranacağını söyledi
Yazan: Hüseyin Cahid YALÇIN
Ankarada bir işiniz olup ta Ve -kâletlerden yahut sair resmî dairelerden birine uğradığınız vakit, kalemlerde gördüğünüz temizlik, intizam ve güzel, yeni levazım çok ho -
şunuza gider. Hattâ o derecede ki ıbaşka taraflarda başka türlüsüne
alışkın bulunduğunuz için, bu kada-ı lüks telâkki etmenize bile im-
dur. Gaze _ ,______ _
met konaklarının resimlerini göre -
ayırldıktan son aklan içnide aide bulundu-ğer bir mevzu-ni yeni hükû -
---------------
Resmî Tebliğ
rek memnuniyet duyuyoruz. Fakat her halde bu sahada büyük bir ihtiyaç ile karşılaştığımıza kaniiz.
Hele bu hususta îstanbulun ihti-
yaçları kendisini büyük bir şiddetle hissettirmektedir. İstanbulda BabIâli ve eskiden kalmış Nezaret binalarından başlayarak Maliye Tahsil ve Tahakkuk şubelerinin, Nüfus 1 -darelerinin ve sairenin bulunduklan derme çatma binalara varmcıya kadar her tarafta tam mânasile bir sefalet ve perişanlık göze çarpar.
Büyük makamlardan ayrılarak ufak kalemlere doğru gidildikçe bu hal kendisini bütün bütün gösterir. Çünkü bu ufak kalemlere büyük â-mirlerden birinin gözü ilişmediği gibi oralara girip çıkmak mecburi -yetinde bulunan kâtiplerin ve iş sahiplerinin de sesi çıkmaz.
Eski Babıâliye giriniz, bir evrak odasına uğrayınızjBu evrak odaları içinde gerçekten toz toprak yuvası addedilecek çok zavallıları, hazin bir ihmal ve inhitat içinde sizin merhamet hissinizi tahrik eder. Fakat asıl acınacak olanlar bu köhnelik ve kargaşalık içinde çalışmıya mecbur bulunan kâtiplerdir.
Buralarda eski kâğıtları dosya ismini taşıyan bir şekilde saklamıya çalışırlar. Dolup taşan evraksa, nihayet kâfi derecede ihtiyarlayınca, mahzen denilen umumî bir makbe -reye naklolunur. Fakat felâket şu ki bazan bu umumî çukura defne -dilmiş ölüleri ihya etmek mecburiyeti hasıl olur. Artık mahzene gi -dip orada kâğıt arıyacak bir me -murun halini düşününüz.
Müstakil Grupunda Başkanı olacak olan Cûmhurreisimiz îstanbulu son teşriflerinde Adliye Veaili Fethi Okyarla görüşürken
Ankara, 21 (A. A.) — Cumhuri-
yet Halk Partisinin beşinci büyük kurultayının tasvibine arzedilecek tadilât şunlardır:
1 — Nizamname değişmez genel
başkan vekilliği haklımdaki hüküm eksik olduğundan bu kısma yeniden bir madde halinde şu hüküm kon -muştur:
(Sonu 8 üncü sayfamızda)
Başvekâlette bir değişiklik ihtimalinin aslı ve sebebi yoktur
Ankara, 27 (A.A.) — Başvekâ-letten tebliğ edilmiştir.
Hükümette iki vekilin değişmesi münasebetile bir İstanbul gazetesi Başvekâlette tebeddül olmak ihtimalinden bahsetmiştir.
Vekâletlerdeki yeni tayinlerin sebebi, eski vekillerin Parti teşkilâtında yeni vazifeler almaları münasip görülmesinden dolayıdır. Bu tebeddül, Parti ve hükümet teşkilâtının âhenk ve vifak içinde vazife değiştirmelerinden başka bir-şey değildir.
Bu sebeple de Başvekâlette bir değişiklik ihtimalinin aslı ve sebebi yoktur.
Ankara, 27 (A.A.) — Bugün B. M. Meclisi öğleden önce toplanarak Münakale ve Ticaret Vekâletleri bütçelerini müzakere etmiştir. Bu bütçelerin müzakerelerinde birçok hatipler söz almış ve alâkadar vekiller bu mütalealara karşılık ver-mişlerrir. Millet Meclisi pazartesi günü saat 15 de tekrar toplanarak 1939 malî .yılı bütçesinin tetkikine devam edecektir.
Eski Adliye Vekili Parti U. t. heyeti azalığına seçildi
Ankara, 27 (A.A.) — Konya mebusu Tevfik Fikret Sılay, Parti u-mumî idare heyetinde münhal bulunan azalığa riyaset divanınca tayin edilmiştir.
(Sonu 3 üncü sayfamızda)
Par.i umumî idare hey’eti âza-lığına seçilen eski Adliye Vekili Fikret Sılay
Atletlerimizin Muvaffakiyetleri
Fenerle Vefa 3 - 3 Berabere kaldı
Lüks ve gösteriş tarafdarı olmamakla topluluk, temizlik ve inti -zam tarafdarı olmak arasında çok büyük bir fark vardır. Kalemlerin tanzim ve tefrişinde lüksten kat’i -yen içtinap etmek nasıl bir vazife ise kalemlerin temiz, muntazam, çalışılabilir bir surette teçhizi de o kadar ehemmiyetli bir iştir. Yalnız, bir evrak odasını ve dosya dediğimiz kâğıt yığınlarının, bazan sicimlerle bağlanmış,tozlu, topraklı evrakın halini görmek öyle bir yer-Hüseyin Calıit YALÇIN g ______(Sonu 3 tineü sayfamızda)
Mısırda muvaffakiyetli neticeler alarak memlekete dönen atletlerimizin dün Galata rıhtımında aldırdığımız resimleri ( Yazısı Beşincide )
Haksız Yere İşinden
Kovulan Makinist
Cibali Fabrikasının Kapı Dışarı Ettiği Behçet işe Alınmalıdır
r----------------)
Bu Sualimizin Cavabını İstiyoruz!
Murad Sertoğlıınun bu mühim yazısını 3 iincü sayfada "Şimdilik Eukadar. „ «ütu-nunda okuyunuz.
Cibali tütün fabrikasında işine I nihayet verilen makinist Mehmet I Belıçetin maruz kaldığı bu hare-l ketin doğru olmadığını iddia etmiş ve bu namuslu vatandaşa işinin iade edilmesini haklı olarak talep etmiştik.
İnhisarlar idaresi verdiği cevapta, makinist Mehmet Behçetin iş disiplinine mugayir harekette bulunduğunu, amirinin iş başında ken-
disini tahkir değil, sadece muaheze ettiğini kaydetmişti. Mehmet Behçet de buna cevap vererek yapılan hareketin açık bir tahkir olduğumu ve bunu şahitlerle ispat edebileceğini söylemiştir.
Bu vaziyet karşısında fabrika direktörlüğüne soruyoruz:
1 — Mehmet Behçet, amiri tarafından tahkir edilirken bu tahkir hâ-
CSonu 3 üncü sayfamızda)
Ingiliz-Fransız Teklifleri Dün Moloîofa bildirildi
Moskova, 27 (A.A.) — İngiltere Büyük Elçisi ve Fransız maslahatgüzarı beraberce B. Molotov’u ziyaret etmişler ve kendisine Fransız -İngiliz tekliflerini resmen tevdi eylemişlerdir .
îstanbulun Süt İşi Nasıl Halledilecek ?
Şehrimizde tetkikler yapan tıey’et âzasının mUhlm İzahatı
Şehrimizde süt meselesini esaslı şekilde halletmek maksadile etüd -ler yapan Ziraat Enstitüsü sütçülük mütehassısı «.Tihtenberg» ve Ziraat Vekâleti sütçülük mütehassısı Ekrem dün bir muharririmize, şimdiye kadar yapılan etüdler hakkında şu uzun izahatı vermişlerdir:
«— İstanbul süt işini tetkik ve sıhhî süt şeraitini tesbit edecek bir rapor vermek için Vali Lûtfi Kır -dar tarafından vazifedar kılındığımız zaman bize materyal olarak yalnız süt veren hayvanların mik-darını verdiler. Bu itibarla tetkika-tımız için lüzumlu olan malûmat ve vesikaları muhtelif mahallerde dolaşarak ve alâkadarlarla sıkı bir surette temas ederek bizzat topla -(Sonu 3 üncü sayfamızda)
Komitacılar Peşinde
Yazan: M, Sıfır Hayatının 15 senesi .i Makedonya komitacılarile bozuşarak geçiren Burâalı Ateş Ahmet Çavuşun harukulâde maceraları 1 Haziranda başlıyoruz
Türk-Fransız
Müzakereleri
Fransız Hariciye Nazırı, iki memleket arasında bir anlaşma akdi ve Hatay meselesinin halli hususundaki görüşmelerin pek yakında muvaffakiyetle neticeleneceğini söyledi
Fransız Başvekili M. Da ladye ve Hariciye Nazırı M. Eoıie
Paris, 27 (A.A.) — Havas Ajansı tebliğ ediyor:
Nazırlar Meclisi bu sabah saat 10 da toplanmıştır.
Toplantı sonunda, B. Sarraut gazetecilere aşağıdaki tebliği okumuştur:
Nazırlar Meclisinin bugünkü toplantısı tamamile Hariciye Nazırı B. Bonnet’nin haricî siyaset hakkında yaptığı umumî beyanatta tahsis edilmiştir.
Havas Ajansının bildirdiğine göre, Hariciye Nazırı B. Bonnet, evvelce Fransız - Sovyet müzakerelerinden bahsetmiş ve Ingiliz - Fransız - Sovyet anlaşmasının akdi bahsinde Mos-,
koca hükümetine tevdi edilen Fransız - İngiliz müşterek tekliflerini kabine arkadaşlarına bildirmiştir.
E. Eonnet, ezcümle Türkiye ve Polonya ile yapılmakta olan ve çok şa-yani memnuniyet bir surette inkişaf etmekte bulunan müzakereler hakkında arkadaşlarına malûmat vermiş ve Fransa ile Türkiye arasında bir anlaşma akdi ve Sancak meselesinin halli hususlarındaki Fransız - Türk görüşmelerinin pek yakında muvaffakiyetle neticeleneceğini söylemiştir.
Hariciye Nazın, bundan başka, en-(Sonu 3 iincü sayfamızda.)
HER^BAH
YETER ARTIK
Beyaz zehir kaçakçısı denilen in-: sanlık kundakçısı, parçalandıkça ü-reyen haşere gibi, kafası ezildikçe faaliyetini artırmaktadır.
Türk Emniyet ve Gümrük Muhafaza teşkilâtı bu katmerli katillere karşı aman vermez bir mücadele açmışlardır. Hafta geçmiyor ki ya gizli ve kirli bir şebekenin sinsi ve iğrenç müntesipleri, yahutta esrarengiz bîr eroin fabrikası meydana çıkarılmasın. Lâkin bu meşkûr gayretlere rağmen bu sefil ticaret de -vanı edip durmaktadır.
Acaba bu pervasızlığın sebebi nedir?
Belki de vâzıı kanun, ceza kanun-
larımıza bu menfur ticaret erbabını sindirip yıldıracak derecede şiddetli maddeler koymamıştır. Çünkü o kanunlar tedvin edildikleri zaman belki de beyaz zehir denilen âfet bu kadar taammünı etmemişti.
Şu halde ilk iş olarak Adliye Vekâleti harekete geçmeli ve ceza kanunumuza, Türk gençliğine, Türk nesline kasdeden bu murdar ticaret erbabım birer deliğe sığınmıya mecbur edecek derecede, şiddetli ve kahir maddeler ilâve etmelidir.
Görüyoruz ki gün geçtikçe katil faaliyet artmaktaıdr. Bu mel’un ticareti bir an evvel durdurmalıyız.
A. CEMALEDDlN SARAÇOĞLU
Sayfat t
YE N İS A B AH
28 MAYIS 1939
KA MfHMt ofal
* HATIRA vt İTİRAFLARI
Tefriki No]04
Yazan t M- SIRIR
Yavaş Yavaş Etrafımız Çevrilmekte îdi
Nereye Doğru Gitsek Karşımıza Düşman Polisleri Çıkıyordu
ve oğu -lun ihtimamları, dikkatleri sayesin-' de o tehlikeyi de atlatmıştım. Gerçi, acı patlicanı kırağı çalmaz, derler amma, az daha hayata gözlerimi yumuyor ve bilâhare millet ve vatanıma yaptığım hizmetlerin şeref ve zevkinden mahrum oluyordum.
Şimdi size yerinde bir boşboğazlık edeyim ve şu vesile ile de ken -dilerine karşı borçlandığım minnet ve teşekkürü sizin huzurunuzda ö -diyeyim bari. Hayatımı, şefkatlerine borçlandığım (.....) Bey, hatıra-
larımı size okutan Mim Sıfır’dır.
Hoca Bekir, Hemşinli Nuri ve Mi-pavrili İbrahim de, o günü ve geceyi hakikaten büyük bir helecan ile geçirilişler, onlar da benim dolaştığım taraflarda gezmişler ve türlü türlü tehlikelerle yüzyüze gelmişlerdi. Arkadaşlarımın hem acıklı ve hem de kısmen gülünçlü olan sergüzeştini size Hoca Bekirden dinlediğim gibi naklediyorum işte.
«... O gün daha yardan şimendifer hattına inerken kahpe taliin ter-liğile yüzleşmiştik Kara Mehmet. Mipavrili İbrahimin ayağı kaymış, düşmemek için tutunduğu bir dikenli çalı ile beraber hattın kenarına yuvarlanmıştı. Avuçları şahrem şahrem ayrılmış, başı da varılmıştı. Bur.a rağmen yoldan kalmamış, bizimle beraber sahile kadar koşmuştu. Akşamdan bıraktığımız kayığı denize sürmüş, küreklerini takmış ve harekete hazır bir hale getirmiştik. Seni bekliyor ve gözlüyorduk Kara Mehmet. Tam ikindiye doğru idi. Düşman polislerinin Sadi Beyin çamlıkları arasından, etrafı araştıra araştıra ilerlediklerini görmüştük. Tabiî, bu vaziyette duramazdık artık. Hemen kayığa atlamış, Nuri ve ben var kuvvetimizle küreklere a-sılmıştık. Açılıyorduk amma, aklımız bağda ve sende kalmıştı.
Gün karanncıya kadar açıklarda dolaşmıştık. Bu esnada Mipavrilinin yaralarını deniz suyile yıkamış, sarmıştık. Mendillerimiz yetişmemiş, affedersin Kara Mehmet, söylemesi biraz ayıp olacak amma, Nuri ile ben iç pantalonlarımızı bile yırtmış, ü-zerimden eksik etmediğim iğne ve iplik ile biribirlerine ekleyip sargı bezi yapmıştık. Ah ağam bir görsey-din Mipavrilinin o zamanki halini?. Bir Ermeni gelini gibi süzüm süzüm süzülüyordu. Ne de canı tatlı imiş be kardeş. Akşamı bizim İbrahim a-ğaya dadılık, hasta bakıcılık, dalkavukluk etmekle geçirdik.
Ortalık kararınca, yine sahile döndük. Hep seni düşünüyor, kaçtığını, saklandığını umarak seni bulmak istiyorduk. Gecenin zifiri karanlığında aramadığımız delik, bakmadığımız £endek kalmamıştı, inan ki Kara Mehmet cephane sandıklarını sakladığımız ankaz yığınlarının arasında bile aramış ve hattâ bağın kenarına kadar bile sokulmuştuk Nuri ile... Kulübenin arkasındaki deliği görünce ikimiz de, derhal senin kaçtığına hükmetmiş ve çok ta : sevinmiştik.
Artık Bostancıdan Erenköyüne geçmiş ve Göztepeye gelmiştik. Maksadımız, Yusuf Beyin köşküne uğramak, başımıza gelenleri anlatmaktı. Piyade reisi Cemal Paşa köşkünün köşesinden kıvrılır kıvrılmaz, gözlerimiz faltaşı gibi açılmıştı. Yolun iki başlarının bağlandığını ve Yusuf Beyin köşkünün düşman polisleri tarafından aranıldığını görmüştük. Aksiliğe bak ki, kendimizi te göstermiştik. Sokağı kesenlerden Atisi düşmüştü peşimize. Onlar kovalıya, biz kaça bir hayli dolaştıktan sonra, Göztepe istasyonu civarında büyük bir tarlaya girmiş, ilk rastladığımız bir duvardan atlayıp
Bu şefkatli baba
dibine sinmiştik. Orada oturup ko-runsaydık ya, hayır yapamadık işte bunu. Mipavrili, başımdaki yara a-cıyor demiye, Hemşinli de, gözlerim seyiriyorj başımıza bir felâket gelecek, şuradan kalkıp gidelim diy® başımın etini yemiye ve beni »inir-lendirmiye başladılar.
Kalktık, duvarı atladık. Hat bo-! yuna doğru ilerlerken bu sefer de, Kara Mehmetçiğim, altı kişi ile karşılaştık. Dördü onlardan, ikisi de bizim polislerden. Tabi! yüz geri ettik. Denize doğru var kuvvetimizle seğirttik. Gece yarısını geçiyordu, takipçileri aldattık. Doğruca Bostancıya ve Sadi Beyin çamlığına yine daldık. Fakat, oturup şöyle bir nefes almıya, dinlenmiye vakit kalmadı ki. Herifler, burada da buldular ve tepemize çullandılar. Eğer kayığı hatırlayıp ta atlamasaydık tutulduk gittikti.
Fakat, asıl işin hem acıklı, hem de gülünçlü tarafı bundan sonra başlamıştı. Sahilden epeyce açılmış, artık kurtulduğumuza hükmederek Kadıköyüne doğru yollanmıştık. Fenerin açığındaki öreketaş ile Fener arasından geçerken, Fenerin kayalıklarından üzerimize doğru, biribi-ri ardına dört tüfek patlamaz mı?. Sanki kaya arkasına siniyormuş gi- ' bi, kendimizi bordalara yapıştırdık. Fakat, kayık altı yerinden delinmiş, ve sular deliklerden içeri fışkırmı-ya başlamıştı. Hemşinli ile ben küreklere asılıyorduk. Mipavrili de bel kuşağını yırtıp yırtıp delik tıkıyordu. Malûm ya, mendillerimizi bizim ağanın yaralarına sargı yapmıştık.
Bu vaziyette, Moda koyundaki kotraların arasına kadar gelebildik. Gelebildik, diyorum. Çünkü, kayıt yarı yarıya su dolmuş ve bir su dubası gibi ağırlaşmış, yürümez olmuştu. Fener sahilinden peşimize takılan iki sandal süratle üzerimize geliyor, çaldıkları düdükler tıpkı fırtına ıslığı gibi, kulaklarımızı çınlatıyor, hele benim yüreğime indiriyordu. Artık başka çare kalmamıştı. Kara Mehmet. Birer birer kayıktan denize atlamış, sahile doğru kulaç atmıya başlamıştık. Bu sırada biri-birimizi de kaybetmiştik. Fakat, ertesi günü akşam üzeri Kalafat yerinde Top Ömerin kahvesinde buluştuk. Anladın ya şimdi?.. Biz de tehlikeyi böylece savuşturduk. Hepimize geçmiş olsun, diyelim. v
Fakat, sana birşey soracağım. Bu espiyonluğu yapan ve bizi bu kadar eziyet ve üzüntüye salan sütçü ah-barı bırakacak mıyız?.,»
Demiş, hırs ve hışım fışkıran gözlerini, hepimizin yüzünde ayrı ayrı gezdirmişti.
Kararı vermiştik oracıkta. Bu habisi öldürmiyecek ve fakat, gammazlığına âlet olarak kullandığı dilini kökünden kesecek ve Modadaki düşman karargâhına gönderecektik.
(Devamı var)
-M
TAKVİM
28 Mayii 1939 Pazar
Hlcrlı 8 Reblalihir 1J5S
I..I.1SMAYIS HM
Ruzı bızır: 23


Eterle Adam
Bayıltan
Hırsız
Kuyu Yüzünden Bir Cinayet işlendi
Aland adaları meselesi
Isviçreden Çine gitmek İsterken burada rahat durmayan Miiller delimi, dejilmi ?
lsviçreden Çine gitmek üzere şehrimize gelen, fakat îstanbulda parasız kalınca bir gece vakti Firuzağa-da Markoviç isminde bir adamı, e-terle bayıltarak para çantasını kaparken yakalanan Müllerin muhakemesine dün Ağır Cezada devam o-lunmuştur.
Geçen celsede, maznunun avukatı müekkilinin deli olduğunu iddia e-derek muayenesini istediğinden mumaileyh Tıbbı Adlide muayene ettirilmiş ve dün okunan raporaan deli olmadığı anlaşılmıştır. Fakat; a-| vukat, bu rapora rağmen, Müllerin deli olduğunda ısrar etmiştir. Müller ise;
«— Ben deli değilim. Avukatım yanılıyor.»
Demiştir.
Bundan sonra müdafaa yapılmıştır.
Muhakeme, karar için 7 hazirana talik olunmuştur.
VİLAYETTE :

Kurbağalıdere lâğımları
Kurbağahdere lâğım! arın m Beledi yece inşasına başlandığı şu zamanda Kadıköy, Hasanpaşa mahallesi Şamfıstığı sokağının dik ve me -yilli kısımlarında oturan ve lâğım sularının taaffün ve taşmasından ve sivrisineklerin daha şimdiden istilâsından ötedenberi pek muzta-rip ve bizar kalan bizleri de bu â -fetlerden kurtarmak için işbu lâ -ğım sularının Belediyece münasip görülecek bir yere toplanması için icap eden tesisatın yapılmasını sıhhati umumiye namına saym Valimizden dilediğimin muhterem ga -zetenizle iblâğına delâletinizi istirham ederim.
Kadıköy, Hasanpaşa, Şamfıs-tığı sokak: H. Tümer
Köylü Aliyi vuran Salih ve Hüseyin dün tevkif edildi
Bakırköyüne tâbi Mahmutbey nahiyesinde bir kuyu meselesinden kanlı bir cinayet vukua gelmiştir.
Mezkûr köy halkından Ali ile Salih ve Hüseyin bir kuyudan su almak yüzünden kavga etmişler ve A-li taşla vücudünün muhtelif yerlerinden ağır yaralanmıştır. Yaralı ümitsiz bir halde Cerrahpaşa hastanesine kaldırılmıştır.
Alinin kendilerine balta ile hücum ettiğini ve müdafaai nefis için bu işi yaptıklarını söyliyen Salih ve Hüseyin, dün Birinci Sorgu hâkimliğine çıkarılmışlardır.
Hâkim, İki suçluyu da tevkif etmiştir.
Hırsız
Kumpanyası
I
GÜMRÜKLERDE :
Vali salı günü geliyor
İstanbul Belediyesine devri ka -rarlaştırılan Tramvay, Tünel, Eelek trik idaresinin devri için Nafıa Vekâleti tarafından hazırlanan kanun projesi Meclisin yarınki ruznamesı-ne alınmıştır.
Vali ve Belediye Reisi Lûtfi Kır-dar, kanun lâyihasının Mecliste müzakeresinden sonra pazartesi günü akşamı Ankaradan hareket edecek ve sah sabahı Istanbula gelmiş bulunacaktır.
MAARİFTE :
Muallim muavini imtihanları
Maarif Vekâleti tarafından orta mektep muallim muavini olmak üzere her sene olduğu gibi bu sene de açılacak imtihanlara 19 haziran pazartesi günü başlanacaktır. İlk imtihan ayni gün yapılacaktır.
Diğer imtihanların yapılacağı günün programı şudur:
20 haziran salı tarih, coğrafya, 21 haziran çarşamba matematik, 22 haziran perşembe fizik, kimya, ta -biat bilgisi.
Matematikten başka olan grupların imtihanları öğleden evvel, diğer kısmı öğleden sonra yapılacaktır.
Öğleden evvel başlıyacak olan imtihanlar saat tam 9 da, öğleden sonrakilere saat 14 te başlanacak -tır.
İmtihan neticesinde evrakı tetkik etmek üzere bir komisyon teşekkül edecektir. Bu komisyon, şehrimiz Maarif Müdürlüğü tarafından seçilecektir.
Kadıköy civarında soyan kıptllerden mürakkep bir şebeke yakalandı
Bir müddettenberi Kadıköy civarını soymakta olan kıptilerden mürekkep bir hırsız kumpanyası ya kalanmıştır.
Feneryolunda Yaverağa sokağında 29 numaralı olan r.isanın 23 üncü gecesi soyan hırsızlar daha sonra Rasimpaşa mahallesinde kasap Alinin, Kayişdağı caddesinde Mus -tafanın tavuklarını da çalmışlardır.
Evvelki gece yine Yaverağa sokağında 16 numarada oturan Meleğin evini soymak isterlerken polis tarafından yakalanan şebeke, kipti Haşan, diğer Haşan, Ali, İrfan, İbrahim ve Mııstafadan mürekkeptir.
Çalman eşyaların bir kısmı hırsızların evlerinde bulunmuş, diğerleri de yine bunların itirafile gös -terdikleri ve sattıkları mahallerden istirdat edilmiştir.
Hırsızlar haklarındaki polis tahki katı ikmal edilince Müddeiumumi -liğe tevdi edileceklerdir.
iı'emeke imize idini edilecek hayvanların sıhhi kontrolü 9/5/939 dan evvel yola çıkmış veyahut hâlen gümrüklerimize gelmiş olan Fransız Hindi Çinisile İngiliz Mısır, Sudan menşeli derilerin kapalı vasıtalar içinde ve veteriner nezareti altında doğrudan doğruya kireç kuyularına vazedilmek şartile yurda ithal edilmelerine müsaade e-dilmiştir. Yukarıda yazılı memleketlerde hayvan hastalıkları hüküm sürmekte olduğu için gümrüklere verilen bir emirle bu hayvanların ve derilerinin ithali evvelce mene-dilmişti.
BELEDİYEDE :
DENİZLERDE :
Yolcu nakleden yük motörleri
Bazı yük motörlerinin yolcu naklettikleri görülmekte ve Deniz Ticareti Müdürlüğü bu motörler hakkında takibat yapmaktadır. Dün Floryadan kum nakleden bir motor sahilden aldığı 11 yolcuyu limana getirirken yakalanmıştır. Motor kaptanının ve yolcuların Deniz Ticareti Müdürlüğünde ifadeleri alınmıştır. Suçlu motor kaptanı hakkında ka-
nunî takibat icra edilecektir.
Denizbank idare meclisi toplandı
Denizbank İdare meclisi dün öğleden sonra Denizyolları Umum Müdürü İbrahim Kemal Bayburanın riyasetinde toplanmıştır. Bu toplan-tantıda haziranın birinden itibaren çalışmıya başlıyacak yeni teşkilâtlar hakkında ve Denizbank’ın vaziyeti etrafında görüşmeler yapılmıştır. Limanlar Umum Müdürlüğü ile Denizyollarının teşkilât projeleri ile kadrolarının bugünlerde Ankaradan gelmesi beklenmektedir. Müzakereler sırasında Ankarada bulunan Limanlar Umum Müdürü Ra-ufi Manyas! ve Umum Müdür muavini Hamlt Saraçoğlu bugün şehrimize döneceklerdir.
Çocuğuna ilâç
Arayan Genç Kadın
Gece vakti bir sarhoşun tecavüzüne maruz kaldı
Evvelki gece; hasta bulunan çocu-ğuna ilâç almak üzere Aksaraydan Beyazıda doğru çıkarak nöbetçi eczane arayan Nevart isminde bir kadın,. Mehmet Rıza isminde bir sarhoşun tecavüzüne maruz kalmıştır.
Sarhoş adam, genç kadını Beyazı-da kadar takip etmiş ve mütemadiyen lâf atmıştır.
Fakat Nevart kendisine yüz vermeyince Mehmet Rıza kadına tecavüze kalkışmıştır. Genç kadının feryadı üzerine hemen polisler yetişmişler ve sarhoş mütecavizi yakalamışlardır.
Mehmet Rıza, dün cürmümeşhut mahkemesine çıkarılmıştır.
Mahkeme heyeti tecavüzü sabit görmüş ve suçluyu 18 gün hapse, 25 lira da para cezasına mahkûm etmiştir.
Sahte Dişçiler Bu İddia İla bir karı kocanın muhakemesine bakıldı
Diplomasız dişçilik yapmak ve İsmail isminde bir gencin dişlerinden birini kırmaktan suçlu Sirkecide Demirkapıda Selçuk apartmanında oturan Fatma ile cürüm ortağı ko-cası Mehmedin muhakemelerine dün Sultanahmet birinci sulh cezada bakılmıştır. Dünkü muhakemede suçlular, dişçilik yaptıklarını inkâr etmişlerdir. Fakat; dinlenen şahitler aleyhlerinde bulunmuşlardır.
Muhakeme şahit celbi için kalmıştır. • -
Se'imiye plâjı için yapılan teklif reidolundıj
Dün Selimiye plâjı için Belediyeye müracaat ederek plâjın yapıl -ması işini deruhte etmek ve bütün masarifatı taahhüt ederek neticede 5 veya 10 kuruş gibi cüz’î bir para ile halka açmayı teklif eden iki firmadan bahsetmiştik. Belediye, bunların tekliflerini reddetmiştir.
Belediye, bu plâjı kendi eleman -lan ile yaparak halk için kat’iytn bedava olarak açmayı kararlaştırmıştır.
E T.lnö alindeki ankaz ■Ur'atle kaldırılacak
Eminönünde yeni yıkılan binaların ankazlannm çok çirkin bir man zara arzetmesi üzerine Belediye, bu ankazın derhal ve mümkün olan sür'atle kaldırılmasını emretmiştir. Ankazlar pazartesi günü akşamına kadar muhakkak kaldırılmış ola -çaktır.
Floryada Hatlar ucuzlatılıyor
İstanbul Belediyesi İktısad Mü -dürü Bay Saffet Sezer dün Filorya plajına giderek orada bulunan ga -zino ve eğlence yerlerinin fiat listeleri üzerinde tetkikat yapmıştır.
Yerinde yapılan bu tetkikler neticesinde bugünkü fiatlar üzerinden % 30 - 35 bir tenzilât yapılabileceği tesbit olunmuştur. Yeni sene fi-atlan bu tenzilâtla tesbit olunacaktır.
iktısad Müdürü, plâj Hatlarında da ayni nisbette bir tenzilât yapılıp yapılamıyacağını araştırmış ve bu -nun için ne şekilde tedbirler alınması lâzımgeldiğini tetkik etmiştir.
Bay Saffet yarın da Beyoğlun-daki bütün eğlence yerlerini, kah -veleri, gazinoları tetkik ve teftiş e-decektir.
Bu hafta toplanan Milletler Meclisi Konseyinin ehemmiyetli mevzularından biri, Aland adalarının yeniden askerileştirilmesi meselesi olmuştur. Son zamanların bilhassa Baltık denizinde tezahür eden siya‘î neticelerinden bin de, bu denize sahildar milletlerin serbest mahreç temin etmeleri, tabiri diğerle bu deniz parçasında seyrüseferin serbestîsi garantisi noktasıdır. Yalnız ou arada bazı devletlerin de-muhtemel bir ihtilâfta rakip tarafın hayatî menfaatlerini ihlâl edecek sevkulceyşî mevziler elde etmek i-çin faaliyet sarfettikleri de unutulmamalıdır.
İşte Aland adalarının tahkimi meselesi de bu yüzden ortaya çıkmakta ve bununla ilk plânda alâkalı bulunan Finlandiyayı harekete sev-ketmiye mecbur kılmaktadır. Bu sebeptendir ki, Fin hükümeti 1921 tarihli ve Adaların askeri hale ifrağ edilemiyeceğini ve bitaraf kalınacağını âmir mukavelenamenin yeni baştan gözden geçirilmesi ve buralarının tahkim edilmesini istemekte ve bu noktada İsveç ile birlikte hareket etmektedir. 22 devletin imzaladıkları bu mukavelenamenin tadili ise Milletler Cemiyetile a-lâkalıdır. Her iki hükümet burada faaliyet sarfederken, Finlandiya ayrıca, mukavelenamenin yeniden gözden geçirilmesi için Sovyet Rusya-nın yardımını talep etm ştir. Zira Sovyet Rusya sona kadar m vesikaya imza koymamışsa da coğrafî mevkii kendisine bu mesele ile fazla a-lâkadar olmayı icabettirmektedir. İşte Finlandiyanın bu talebi üzerine Moskova, mevzubahs askerî tahkimatın mahiyeti hakkında bazı malûmat elde etmeyi siyaseti iktizası zarurî görerek, ona göre cevap vermiş, fakat bu noktada Fin hükümetinin menfi cevabile karşılaşmıştır. Bu hükümet Sovyet Rusyanın öğrenmek isetdiği hususatm, askerî sır sahasına intikal ettiği,, tahkimatın mahiyet ve şümulü hakkında cevap veremiyeceği kanaatini izhar etmiştir.
Halbuki Sovyet Rusya için bu tahkimat meselesi çok ehemmiyetli bir mevzu olarak kendisini göstermektedir. Zira Finlandiya körfezinin hemen yanıbaşmda bulunan A-land adalarının tahkimi, müstakbel bir harp halinde, Sovyet Rusyanın muhasımları tarafından kuvvetli bir sevkülceyş unsuru teşkil etmekten geri kalmıyacak şekildedir. Böyle bir vaziyette Rus gemileri Finlandiya körfezinden ne harice çıkabilir ve ne de bu körfeze başka gemiler girebilir.
Bundan başka, Avrupa siyasetile ve ezcümle Şimal ve Şimali garbî Avrupası siyasetile yakından alâkalı bazı devletler, Finlandiyanın her hangi bir âmil tahtında Berlinin nüfuzu altına girmiyeceğinden ve do-layısile de Aland adalarının tahkiminin Almanyanın işine yaramıya-cağından emin değillerdir.
Bunun içindir ki, Finlandiyanın menfi cevabı üzerine, bu meselenin halli. Milletler Cemiyetinin son konseyi imtidadmac müsbet bir neticeye erişememiş, henüz muallâkta kalmıştır. Bu da, şimdi Baltık denizinde büyük mikvasta siyasî faaliyetlerin başladığını göstermektedir.
Dr. Resad SAGAY
POLİSTE,
Kunduracıların kavgası
Mercanda terlikçilik eden Cemil ile Muhittin isminde iki kalfa, evvel-ki gün bir ağız kavgası yapmışlar, bu sırada ellerinea geçirdikleri kundura kalıplarile birbirlerini yaralamışlar, Muhittin, Cemili burnun -dan, Cemil de Muhittin! başından yaralamıştır, iki kavgacı da yaka -lanarak takibata başlanmıştır.
Şakalaşırken
Kasımpaşada oturan Muzaffer is minde birisi, arkadaşı Ahmetle şakalaşırken Ahmedin elinden y&ra . lanma?—~ ^bepolmuştur.
Elektrik direğine çarpan otobüs
Kurtuluş - Beyazıt hattında is-liyen şoför Abdullahm idaresindeki 3054 numaralı otobüs evvelki jün sefer esnasında Ingiliz sarayı arkasında, cadde üzerindeki 175 numaralı elektrik direğine çarpmıştır.
Kaza neticesinde otobüsün ön kısmı hasara uğramış, yolculara bir şey olmamıştır. Hâdiseyi müteakip arabayı bırakıp kaçan şoför Abdullah, polis tarafından aranmaktadır.
Kamyona asılmanın cezası
Büyükderedeki kibrit fabrikasına ait 3622 numaralı kamyonu idare eden ustabaşı Sabri Uysal, kamyonun arkasında takılı romorka binmesine müsaade etmediği halde ha-habersizce asılan ayni fabrika amele sinden Hüseyin oğlu Ali yere düş -müş, başından yaralanmış, hasta • haneye kaldırılmadan ölmüştür. Zabıta, kaza hakkında tahkikat yap maktadır.
?8 MAYIS
I EN IS A8 Ah
Sayfat I'
Milletler Cemiyeti
Hazırlanan sulh anlaşmaları cemiyetçe kayıt ve tescil edilecek r----------------------------------------s
Milletler Cemiyeti rr.ehaflli; Sjlh anlatmalarının anahatlarını Türk - Ingiliz İttifakında bulmakta ve Türklyenln yeni politikasında Millî Şef İsmet InönünUn Kuvvatli nüfuzu nazarını göı mekteolr
Cenevre, 27 (A. A.) — Anadolu a -jansmın hususî muhabiri bildiriyor: Milletler Cemiyeti konseyinin son toplantısında İngiltere Hariciye Na zın Lord Halifaks ile Fransa Hariciye Nazırı Bonnet’in yaptıkları beyanat, Cenevre mahafilinde Milletler Cemiyetinin yeniden siyasî faa-liyte avdetinin mühim bir başlangıcı addedilmektedir.
Bu beyanatta hasırlanmakta olan anlaşmaların Milletler Cemiyetine kayıt ve tescil edileceğinin açıkça ifade olunması da Milletler Cemiyetine yeniden siyasî vazifeler ver -
Yugoslav KralNaibi Berline Gidiyor
1 Haziranda Yapılacak Olan Bu Ziyarette Siyasî Meseleler Görüşülecek
Berlin, 27 (A. A.) — Yugoslavya Naibi Prens Pol ile Prenses Olga -nın bir haziranda Berline gelecekleri resmen bildirilmektedir.
Prens üe Prenses Berlinde bir |
Mecliste Bütçe Müzakereleri
(Baştarafı 1 inci sayfada)
Ankara, 27 (Telefonla) — Bu günkü Mecliste Münakale Vekili Ali Ç tin kaya temennilere karşı ezcümle demiştir ki:
Evvelki vaziyete göre nakliyat birkaç misli artmıştır. Arkadaşımız Berç Türker Denizbanktan bahsettiler. Denizbank hakkındaki müta -leaları bu hususa müteallik proje huzurunuza geldiği zaman arzede -ceğim.
Deniz nakliyatına denizcilere yar dım için icap eden tedbirleri tetkik edeceöiz. Ve bunların müessir ol -malan çarelerini anyacağız. Al -manyadan alman vapurlara gelin -ce, bunlann tamirine, ıslahına ait. mevzuları evvelce arkadaşım îktı -sad Vekili Hüsnü Çakır, heyetinize izah buyurmuşlardı. Müteahhit şirketle görüşülmüş ve görülen noksan lann ikmali taahhüt ettirilmiştir, irşada tınız üzerine bu mevzulara â-zamî dikkat göstermemiz tabiidir.
GenearI Kâzım Seviktekin (Di-yarbaıkr) — Feribot meselesine temas etmiştiniz, lütfediniz
Ali Çetinkaya, (devamla) isabet buyurdular. * B meseleyi halletmek zamanı çoktan gelmiştir. Avrupa hatlarımızla Anadolu şebekemiz a -rasında devamlı bir irtibat temin etmek lüzumu mutlaktır.
Filhakika nlgiliz kredisinden bir mikdar tahsisat tefrik edildi.
Feribot işi iki kısımdır. Birisi harice sipariş edilecek vapurlar, diğeri de sahillerde yapılacak yanşma yataklarıdır.
Bu son kısım için krediden istifade mümkün olmadığından tahsisatı kendi vasıtalarımızla temin etmek lâzımdır.
Bu hususta bir kanun lâyihası ihzar edilmişti. Vapur, krediden a-bnacak ve dahlü sarfiyat için Devlet Demiryolları elektrik idaresinden bir para istikraz ederek işi intaç e-’decekti.
Vekâletlerin tefriki dolayısile vaziyet değişmiş olduğundan buna yeni bir şekil aramak icap edecektir.
Bu hususta diğer bir düşüncemiz de şudur: Sirkeci ile Hayrarpaşa a-rasında geçen yolcular, şahıslan ve
mek ve misakın tatbikatını ihya etmek arzusuna affolunuyor.
Milletler Cemiyeti mehafili bütün | bu sulh anlaşmalarının anahtarını Ingiltere - Türkiye ittifakında bulmakta ve bugün devletler arasında mevki alan Tükiyeyi sul terazisine demokratlar devletler lehine çevi -ren en mühim âmil addolumaktaıdr.
Millî Şef ismet İnönü’nü Lozan konferansında yakından tanımış o-lan bu mehafil, Türkiyenin yeni politikasında Türkiye Reisicumhuru -nun kuvvetli nüfuzu nazarım gös -termektedir.
hafta kalacaklar ve bu müddet zarfında şereflerine büyük merasim tertip edilecektir. Bu ziyaret esmasında Prens Pol, Alman zimamdarları ile iki memleketi alâkadar eden siyasî meseleleri görüşecektir.
l eşyaları için oldukça yüksek ücret vermektedir. Bunları makul bir tarifeye tâbi tutarak nakliyat feribot ile temin edildiiğ takdirde hem halk istifade etmiş olacak ve hem de bu iş için yeni bir varidat membaı temin edilmiş bulunacaktır. Alkış -lar).
Bunda nsonra, sıkıntısı olan yerlerde demiryollarının eskiden olduğu gibi buğday vermesi, Vekilden rica edilmiştir.
Ali Çetinkaya — Bu mevzuu tetkik edeceğim. Lüzum ve imkân bulunursa icabı teemmül olunabilir.» demiş ve alkışlar arasında ziahatı kâfi görülmüştür.
Türk - Fransız Müzakereleri
■ {Baştarafı 1 inci sayfada) ternasyonal vaziyeti geniş bir suret te tetkik eylemiştir.
Bu meyanda B. Bonnet, kabine arkadaşlarına, Milletler Cemiyeti Konseyinin son toplantısı faaliyeti hakkında ezcümle Çin hükümetinin talepleri, Aalşnd adaları meselesi ve Dantzig işini tetkik eden Üçler komitesinin görüşmeleri hususunda i-zahat vermiştir.
Nazırlar Meclisi, B. Bonnet’nin i-zahatını müttefikan tasvip etmiştir.
Feci Bir Kaza
Gümiişlıanede Devlet Yolcu otobüsü ırmağa uçarak parçalandı bir kadın öldü ağır yara’ılar var
Gümüşane, 27 (A. A.) — Dün Er zuruma gitmekte olan devlet yolu otobüsü şehrin Bağlarbaşı mahalle-siindeki virajı dönerken Erzurum cihetinden gelmekte olan bienk makinesine çarpmasından otobüs Har-fit ırmağına yuvarlanarak parça -lanmıştır. Yolculardan bir bayan ölmüş, diğerleri ağır surette yara -lanmışlardır. Vali vekili Sorgu Hâ -kimi ve doktorlar derhal vak’a mahalline gitmişlerdir. İlk sıhhî ted -birler alınmış, yaralılar dispansere kaldırılmıştır. Adlî tahkikat yapılmaktadır.
Hükûınetdairelerl
(Baştarafı 1 inci sayfada) de muntazam iş çıkarmak ihtimali olamıyacağını teslim etmek için kâfidir. Böyle bir odada memur lâka-yıt olur, tembel olur, miskin olur. O memuru Ankara Vekâletlerinin temiz odasına naklediniz, derhal o-nun ruhu değişir; kendisine bir tertip ve intizam arzusu gelir.
Ya Maliye Tahsil Şubeleri? Bereket versin ki son zamanlarda yeni binalar yapılmıya başladı. Fakat her şeyi birden yapabilmekteki zorluk karşısında tedricen yürümek zarureti hissediliyor. Bu ihtiyacı daha ehemmiyetli telâkki etmek ve resmî daireleri muntazam, içinde ciddiyetle, müsmir surette çalışılabilir bir hale sokmak için fedakârlığı göze almak icap eder.
Maliye Tahsil Şubeleri üzerinde ısrar edişimiz, oralardaki memurların halk ile daimî bir temas halinde bulunmalarından ileri geliyor. Vergisini vermek üzere şubeye giden bir vatandaşın bu vergiyi milli bankalarımızdan birinin kasasına yatırdığını farzediniz. Orada alacağı intiba ile bir Maliye Tahsil Şu -besinden çıakrken üzerinde birik -miş olacak kasvet ihtisasları arasında ne derin bir fark olacağını tahayyül edebilirsiniz. Mevcut defterler bile kendilerini işin cereyanına bı -rakmış gibi çeki düzeni kaybederek lâübali bir manzara almışlardır. Çünkü her gün yüzlerce defa elden geçen bu defterlerin ciltleri esasen pek âdi olduğu gibi masalar üzerinde sürtmekten başka bir rahat yüzü gördükleri de yoktur. Onun içindir ki en kıymetli bir vesika olan, birçok mükelleflerin ve hazînenin haklarına taallûk eden sayfalar, hazan perişan evrak halini arzederler. Bunlar ne memurların kabahatidir, ne Vekâletlerin, Tasarruf mecburiyeti ile bu işi şimdiye kadar icap ettiği ciddiyet dairesinde ele almıya vakit bulamadık.
Halbuki Devlet mekanizmasının semereli bir surette yürümesi için kalem odalarında esaslı bir inkılâp yapmak, buraya intizam, tertip ve nezafet sokmak icap eder. Harap, cam yerine kâğıt yapıştırılmış, sobanın kömürü ortaya dö -külmüş, yerdeki tahtaları çökmüş, pis ve perişan odalarda dünyanın en kıymetli memuru tembel olur, intizamsız olur, lâkayıt olur.
___ Hüseyin Cahit YALÇIN
İstanbulun Süt İşi
(Baştarafı 1 inci sayfada * mıya başladık. Tahkikatımızın uzamasına sebep bu olmuştur. Şimdi sü tün maliyet fiatmı tesbit ile uğraşıyoruz.
Raporumuzu birkaç güne kadar hazırlıyarak Belediye Riyasetine tevdi edeceğiz. Tetkikatımız esna -sında monopol şekli kat’iyen mev-zubahs olmamıştır. Tevzi işleri yine serbest bırakılacaktır. Biz yal -nız arada gayrimeşru şekilde fazla mikdrda para kaznnlrl mücdlee edecek tedbirler lacağız.
Yapacağımız teşkilâtta istihdaf edilen gayelerden biri de süt tevzi işinin mümkün olduğu kadar sür -atle cereyanını temindir.
Sütler kâğıt şişelerde satılacak
Pastörize süt için yaptığımız tetkikler bize kâğıt şişeler kullanma -nın daha İktisadî ve sıhhî olacağı kanaatini edindirdi. Bunun için bu nevi şişeleri kullanmıya karar verdik. Ve bu iş için İzmit kâğıt fabri -kası ile temaslarda bulunduk. On -lar bize bu nevi kâğıt şişelerden istediğimiz şeraitte ve istediğimiz mikdarda yapacaklarını bildirdiler.
Fabrika tesisinden bilhassa müstahsiller çok istifade temin edeceklerdir. Kurulacak şirkete hissedar sıfatile iştirak edeceklerdir.
Yaptığımız tetkikat bize Istan -buldaki süt istihsali için kâfi mik -darda hayvan mevcut olduğunu gösterdi. Eğer sütün bu şekilde organizasyonu, istihlâki artırırsa o zaman hayvan mikdannı tezyit dü -şünülebillr.»
Muhirririmizin; fabrika tesisi ve sütün bu şekilde satılması süt fiat-larını artırır mı, eksiltir mi sualine de şu cevabı vermiştir:
«— Fiatlar belki ucuzlamaz. Fa -kat halk bugünkü fiatlarLa. çok sıh-M vn aof süt alırlar-»
Haksız Yere İşinden Kovulan Makinist
(Baştarafı 1 inci sayfada) | disesi sırasında orada bulunan ve , tabiatile vakaya şahit olan bazı işçiler -ki isimlerini evvelki gün yazmıştık- Adana gibi inhisarlar idaresinin tstanbuldan uzak fabrikalarına nakledilmişler midir? Eğer bu hakikatse bu nakil keyfiyetinin sebebi nedir?
2 — İşinden kovulan makinist Mehmet Behçetin 14 senelik işçilik hayatımda bir suihareketi görülmüş müdür?
3 — Eğer filhakika sicilinde gerek ahlâkan ve gerekse iş itibarile bir suihareketi mevcutsa kendisine bir işçiye normal olarak verilmesi icabeden ihtar, para cezası, rütbesini tenzil, başka servise nakil gibi cezalar sıra ile verilmiş, nihayet bir işe yaramadığı veyahut ahlâkan iş disiplinini bozucu ve gayri kabili ıslah bir halde olduğu tebevyün etmiş, hakkında karar bu şekilde mi, verilmiştir?
Bu hâdisenin aydınlanması lâzımdır. Türk işçisinin huzur içinde çalışabilmesi, işinden soğumaması, işini ve âmirlerini sevmesi için makinist Mehmet Behçetin neden ekmeksiz bırakıldığı iyice anlaşılmalir-dır. Aksi halde bütün memlekette yüz binlerce işçi ve halk muztarip olarak yaşıyacaktır. Namus ve şerefini korumak için en meşru insanlık hakkını kullandı diye karısı ve yavrularile sokağa atılarak ve aç-bırakılan bir vatandaşın bu hali bütün memleketi müteellim ve muztarip eder.
Unutmamak lâzımdır ki, mevzuu-bahs fabrika yarı resmî bir hüviyeti haizdir. Oranın direktörü ve âmirle
Parti Nizamname sinde Tadiller
(Baştarafı 1 inci sayfada)
(Değişmez genel başkan, partili meb’uslardan birini genel başkan vekili tayin eder. Genel başkan vekilinin vazife ve salâhiyeti değiş -mez genel başkan tarafından tesbit olunur. Genel başkan vekilinin de -ğişmesi kendi istifası İle veya genel başkan tarafından vekilliğe bir başka zatın tayini ile vukubulur).
Yine bu kısma hükümetle parti çalışma farında. daha sıkı ve • akın bir ilgi temini için (Parti genel sekreterinin kabine içtimalanna İştirakini temin edici hüküm konmuş -tur).
2 — Nizamnamenin üçüncü kıs -minin büyük kurultaya ait maddesi ufak bir vuzuh ilâvesi ile şu şekli almıştır:
(Büyük kurultay dört yılda bir değişmez genel başkanın göstere -ceğl yer ve bildireceği tarihte toplanır. Değişmez gene! başkan lüzum görürse büyük kurultayı daha evvel toplıyabileceği gibi fevkalâde o-larak ta toplıyablllr).
3 — Kurultay mesaisi hakkında da teamül öyle olmakla beraber yeni bir hüküm olarak şu madde ilâ -ve edilmiştir:
(Büyük kurultayda memleket ve partiye ait her İş görüşülebilir. Program ve nizamnamenin kabulü ve değiştirilmesi büyük kurultaya aittir).
4 — Parti meb’usiarının yapabilecekleri işler hakkında nizamname de esasen mevcut olan hüküm daha ziyade tevsi edilerek bu madde aşağıdaki şekli almıştır:
(Parti meb’uslan, devlet veya partiye ait, yahut sermayesinde dev letin veya partinin iştiraki olan bütün müesseselerle âmme hizmetlerine mahsus ve hususi mukaveleye bağlı veya İmtiyazb şirketlerde i -dare meclisi reisi ve âzası, muraklp ve mümessil olamıyacaklar, ücretli veya ücretsiz başka bir vazife ala-mıyacaklan gibi bu müesseselerle alâkalı işlerde ücretli hakemlik te kabul edemelzer. Devlet, veya parti işlerinde doğrudan doğruya veya bilvasıta müteahhitlik ve her ne nanı ile olursa olsun mütevassıtlık edemezler ve delvet bütçelerinden para ödemeyi icap ettirecek herhaıı gi bir ticaret muamelesini dahi ya-
ri mal sahibi değil, nihayet aylıklı birer memurdur. Fabrikanın tam bir ahenkle işlemesini temin ve randımanı düşürmemekten başka bir vazifeleri yoktur. Şimdi içlerinden birinin böyle haksız yere kovulduğunu gören diğer binlerce iş çi nasıl huzur içihde çalışabilir? Yarın kendi başına da ayni felâketin gelebileceğini düşünen bir işçi nasıl arzu ve hevesle iş görebilir? Nasıl tam randımanını verebilir?
Netice itibarile bize, makinist Behçeti kovmak için efkârı umu-miyeyi tatmin edecek ve fabrika direktörüne hak verdirecek bir cevap veremiyen İnhisarlar İdaresi bütün bu mes’uliyeti deruhte etmiş bulunacaktır.
Biz, bu işde hakkın bulunduğu taraftayız. Ne makinist Mehmet Behçeti, ne de Cibali fabrikasını tutuyoruz. Fabrika idaresi, bu işçinin hakikaten kovulmaya istihkak kes-bettiği hâdiseyi efkârı umumiyeye açıkça bildirsin, bizi tatmin etsin, kendisini haklı görelim. Aksi halde sanayi hayatımızda çok derin ve e-lîm akisler uyandırması tabiî olan bu hâdisenin tashih edilmesini memleket namına, talep ediyoruz. Br da, Mehmedin tekrar işe alınm^Sı, fae şahit olmaktan başka suçları olmıyân diğer işçilere tatbik edilen nefis cezasının kaldırılması ve bu tahkiri yapan amirin, bir fazilet göstererek işçiye tarziye vermesile kabildir. Bu takdirde makinist Mehmet Behçetin dc hürmet etmesi icabeden âmiri hakkında açtığı davadan vazgeçmesi çok muhtemeldir. İşi sevgi üzerine kuralı! Ancak bu takdirde matlûp fayda hasıl olur.
panıazlar. Parti meb’usu olan avukatlar devlet ve partiyi alâkalandıran t»ir davadan aleyhte vekâlet deruhte edemiyecekleri gibi ücret mu kabili olarak lehte de vekâlet ala -mazlar. Ve bu gibi davaları deruh-Parti genel başkanlık divanı zaruret te etmiş olanlarla şerik olamazlar, gördüğü hallerde partili meb’uslan bu gibi vazifelerle tavzif edebilir Hu susî idareler, Belediyeler, bunlara bağlı müesseseler bu madde hüküm ierine tâbidir. Parti meb’uslan Kızılay, Çocuk Esirgeme ve Hava Kurumlan gibi nıenafii umumiyeye a-it cemiyetlerle sair hayır cemiyetlerinde ücretliiş alamazlar).
5 — Nizamnamenin eeza işleri kısmını ihtiva eden maddeye cürüm olarak şu fıkra ilâve edilmiştir:
(Parti işlerinde şahsi maksat güdenler ve bu uğurda parti nüfuzu -nu istismara teşebbüs edenler ve şahsiyat ile uğraşmayı âdet edinen-1 ler).
6 — Yine nizamnamenin on ikinci kısmını teşkil eden partili gazetecilerin riayet edecekleri nokta -lar hakkındaki 154 üncü madde de şu şekli almıştır:
(Sahibi partili olan gazete ve mecmuaların yazılan ile parti âza -farının neşriyatı parti prensipleri hakımıdan gözönünde tutulur. Partili gazeteciler, mecmua sahipleri ve muharrirlerle bu yolda görüş birliğine yanyacak temas ve top -lantılar yapılır. Partililer sermayesi il e alâkalı ve idaresinde müessir bulundukları gazete, mecmua ve matbaalarda pragram ve nizamnameye iç ve dış siyasetin ana hatları ile yüksek delvet menfaatlerine aykın düşen yazılar neşredemelzer).
7 — Nizamname tadil teklifleri arasında tamamen yeni bir teşkilât olarak giren bir hüküm de parti müstakil grupu teşkili meselesidir. Partinin kendi içinde daha geniş şekilde tenkit ve murakabe yapabil -mek için düşündüğü bu hususa dair ilâve edilen lıüküm ve maddeler a-şağıdadır:
(Partili meb’uslardan kurultay u-mumî heyetince seçilen 21 arkadaş, Meclis içinde müstakil bir hüviyet taşırlar. Bunlar, grup müzakerelerine iştirak etmekle beraber mütalea beyan ve reye iştirak edemelzer.
Bu Sualimizin Cevabını İstiyoruz!
İki gün evvel gazetelerde sizin de gözünüze ilişmiştir. Sirkecide bir a-dam yürürken birdenbire ağzından, burnundan kanlar boşanarak yere düşüyor ve ölüyor, ölüyü muayene eetan doktor, zavallı adamın verem olduğunu ve son raddeye gelen has-. talığın tesirile böyle anî şekilde düşüp öldüğünü söylüyor. Ayni zamanda yapılan tahkikat, bu adamın İstanbulda bir fırında çalışmakta olduğunu meydana çıkarıyor.
Burada üzerinde ehemmiyetle durulması lâzımgelen nokta şudur: İstanbul’da halkın sıhhatile yüzde yüz alâkadar bir müessese olan bir fırında, ciğerlerinin son parçalarını tükürerek ölecek kadar ileri ve remli bir adam, her gün etrafına yüz binlerce verem mikrobu saçarak ya-şıyabiliyor.
Bu, çok hazin birşeydir. ,
Hâdiseyi tamikte devam edelim: İstanbulda adına Belediye ıtlak edilen koskoca bir müessese vardır. Bu müesseseye düşen bellibaşlı vazifelerden biri de vatandaşların sıh-hatile alâkadar olmaktır. Bu işi temin etmek için bütçede büyük bir 4absisat ayrılmıştır. Şehirde birçok dispanserler, hastaneler, muayene yerleri vardır. Her semtte maaşlı Belediye doktorları mevcuttur.
Ve yine İstanbulun sıhhî murakabesini temin maksadile bir sürü nizamnameler ve talimatnameler mevcuttur. Bunlardan biri de esnafın murakabesi hakkındadır. Her hangi bir esnaf çalışabilmek için mahallî belediye doktorundan bir sıhhat raporu almıya mecburdur. Bu rapor olmadıkça hi; bir işçinin hiç bir mü-essesede çalışabilmesine imkân yoktur. Hele halkın gıdasüe alâkadar o-lan yerlerde çalışan işçilerin sıhhi vaziyetleri büsbütün dikkatle takip edilmektedir.
Bütün bunlar mevcut ve hakikat olması lâzımken ciğerlerinde bu kadar ileri bir verem bulunan bir işçi hastanede yatacak yerde fırın gibi halkın sıhhatile çok yakından alâkadar olan bi ryerde nasıl çalışabiliyor? Ve çalışabilmek için Belediva doktorundan nasıl rapor alabiliyor? Bu raporu hangi doktor vermiştir? Ve nasıl verebilmiştir?
Bir İstanbullu, bir vatandaş olmak sıfatile bütün İstanbullular ve bütün vatandaşlar namına bu meselenin aydınlanmasını istiyorum.
Bu adam hasta olduğu halde belediye doktorundan sağlam raporu nasıl almıştır? Bu rapor nerededir?
Rapor almadığı takdirde bu fırın sahibi mevcut nizamatı çiğniyerek sıhhatinden emin olmadığı bu adamı fırınında nasıl çalıştırmıştır? Fırınlarda çalışan kimselerin sıhhatini neden kontrol etmiyor?
Bunu, ayni zamanda doktor olan Vali ve Belediye Reisimizden soruyorum.
_________MURAD SERTOĞLl)
Buna karşı Meclisti umumî heyetinde mütalcalonm beyan edelrer V( reylerini kullanırlar. Müstakil grup kendi azalan Ue umumi toplantı yapar, kararlar verir, müzakere usulü Meclis grupunun hükümlerine tâbidir. Müstakil grup heyeti umumi-yesi partiye, mensup olmıyan mebusları müzakerelerine muvakkat v©-ya daimi olarak davet edebilirler. Müstakil grup, kendi âzası arasından Uç kişilik bir idare heyeti teş -kil eder. Partiye mensup meb’usla* nn en çoğunun teşkil ettiği umumi heyete parti grupu, partiye men -sup meb’uslardan bu suretle kurultay tarafından seçilen 21 azanın teşkil ettiği heyete de parti müstakil grupu denir.
Parti müstakil grupunun reisi partinin değişmez genel başkamdir. Reis sekili müstakil meb*uslar arasından onun tayin ettiği zattir.
Parti müstakil meb'uslarından vukubulacak münhallere münasibinin! genel başkanlık divanı seçer.
Parti müstakil grupu parti teş -kilit tm a. dahil olduğu gibi müstakil grup reisi vekili parti riyaset divanına dahildir.
T E N f ■ A ) A II
MAYIS 1939
Sayfa ı E „
Sütunlarda
Geziler
Cümhuriyet — Harp cinayettir.
Tilki — Hem de cinayetlerin en . kanlısı ve en af kabul etmezi.
Cumhuriyet — Türk şeker şir -keti şehrin bazı yerlerinde küçük depolar açacak.
Tilki — «Yeni Sabah» m kesme şeker meselesi hakkmdaki neşriyatından sonra şeker şirketi harekete geçti. Bu kadarına da eyvallah.
Cümhuriyet — Teneffüs fasılası verilmeden okutulan dersler.
Tilki — Nefes almadan ders okuma böyle olur işte.
Tan — Hindistanda Alman tabri-kâtı.
Tilki — Şimdiden başladı mı? Almanların, bu işin kendilerine çok pahalıya mal olacağını bittecrübe bilmeleri lâzımdır.
Tan — Mekteplerimizde disiplin meselesi.
Tilki — Üzerinde çok dikkatle durulması lâzımgelen bir mesele halini aldı demek istiyorsun değil mi?
Tan — Zamanda tasarruf.
Tilki — Parada tasarruf işinde Halil Lûtfi ihtisas sahibidir. Za -manda tasarrufa da sen riayet e -dersin, olur biter.
Vakit — Metres hayatı kalkarsa.
Tilki — Memlekette aile hayatı teessüs eder ve cinayetler de bir hayli eksilir.
Vakit — Vali, Yozgadın güzel çamlıklarını yakında ışığa kavuşturacak.
Tüki — Yani ormanda elektrik tesisatı mı yaptıracak? Fena değü.
Gazeteler — Tilkive sansar derisi stokları yükseldi.
Tilki — Eyvahlar olsun, bizim post galiba elden gidecek. Tilki dirisi pahaya çıktı diye ister misiniz bizim idare şefi Bay Kâzım derimi müzayedeye çıkarmıya kalksın..
Son Posta — Baaklım şimdi ne buyuracaklar?
Tilki — Ne buyuracaklarını kil -mem amma «Buyurun cenaze na -mazına!» diyecekleri muhakkaktır.
Son Posta — Hem salata, hem yemek.
Tilki — Yağlı yemeklerin tiksinti verdikleri şu sıcak yaz günlerinde çeküir doğrusu.
Son Posta — Birbirlerile evlenen tenis klübü âzaları.
Tilki — Artık maaile maç yapıp dururlar.
Akşam — Azılı misafirler, ev sahibini kıskıvrak bağlayıp paralarını çalmışlar.
Tüki — Hayırlı misafir böyle o -lur işte.
Akşam — 8 liraya tepeden tırnağa giyinmek kabü olacak. Üs -telik te cebine mendil, sigara, kibrit, kalem, defter, kâğıt koyabilirsiniz.
Tüki — Hani o günler’.. Ağzını öpeyim. Tilki
TRAKYA MEKTUPLARI: 2
Trakya Ziraat Kursu
Köylüye Fennî Ziraat Bilgisi Öğretecek Elemanlar Nasıl Yetişiyor?
Bütün çalışmalar; umumî manzarası tarihin derin ihmalini ifade ve tasvir eden vatanın bölünmez parçası olan eski Trakya yerine her tarafı Cümhuriyetin yüksek eserlerde dolu neş’e kaynağı bir Trakya yaratılmasına matuftur.
) 1
t *
Bir İstanbul Polis Müdürünün Hatıratı
— 12— YAZAN: Emekli TUmbay Halil Aşuroğlu
Alemdar Gazetesinde Aleyhimde Yapılan Şiddetli Hücumlar
VEFAT
Fatih Belediye Veterineri Turhan Ulus’un kayınbabası ve Zonguldak antrasit fabrikası kimyageri Hayrı özyürekli’nin babası Süleymaniye müderrislerinden ve yüksek huzur muhataplarından Hoca Mehmet Fuat özyürekli 24/5/939 da Üsküdardaki evinde hayata gözle -rini kapamıştır. Allah rahmet eylesin.
f
İnanılmayacak şey,
Fakat hakikat ....
LÂLE
Bu hafta iki aüper prodüksiyon Filim birden gösteriyor.
939 - Altın
Ariyan Kızlar
DİCK POVEL -
JEANNE BLONDEL Son Döğüş BETTİE DAVİES -EOVAR9-G. ROBİNSON Fransızca sözlü
Bugün LÂLE Sinemasında
Bugün 11 ve 1 de tenzilâtlı I halk matineleri
‘‘Trakya aşıcılık, fidancılık ve ziraat san’atlar kursu „ talebeleri umumi müfettiş General Kâzım Dirikle beraber
Edirne (Hususî surette giden arkadaşımız yazıyor) — Trakya U-mumî Müfettişliği ziraat mıntaka-sında çalışmaları mahallinde görmeğe gelen Halkalı Ziraat mektebi son sınıf talebelerile fidanlığı, buzhane, mandıra, eski eğitmenler kursu binasile Müfettişliğin meydana getirdiği bağ, gül fidanlıklarını, Kıyık civarına yerleştirilen göçmen evlerini bir sene zarfında göçmenler tarafından vücude getirilen bağ ve fidanlıkları, müzeleri gezdim.
Kurs müdürü B. Niyazi ile ziraat kurs ve fidanlıklarda tetkiklerde bulunduk. Spor idarecilerinden B. Nazmi ile spor yurdlarile kültür müesseselerini dolaştık.
Vali Niyazi Mergen, Umumî Müfettişlik başmüşaviri ve mevki kumandanı ile birlikte Bosna köyünü su baskınından kurtarmak için geçen sene 50,000 lira sarfile vücude getirilen 1800 metre uzunluğunda muazzam şeddi görmeğe Bosna köyüne gittik.
Umumî müfettiş sayın General Kâzım Dirik’in bütün Trakya’nın fa-kir ve kimsesiz yetişenlerini, göçmen çocuklarının kültüre susamış gençlerini Edirne’deki mekteplerde okutabilmek için kurulmuş olan kız ve erkek talebe yurdlarile «aşıcılık, fidancılık ziraî sanatler» kursu teftişlerinde bulundum.
Edirneye gelirken, yollarda, dört gün ikametim esnasında buradaki tetkiklerim hükümet, Umumî Müfettişlik, mahallî idarelerle vatandaşların elele verip; sık sık harpler ve işgallerle, Osmanlı idaresinin gaflet ve ihmal ifade eden zayıf idaresi ile köylerinde olduğu kadar kasaba ve vilâyetlerinin de iç ve dış manzaraları bozulmuş ve bakımsız kalmış umumî manzarası tarihin derin ihmalini ifade ve tasvir eden eski Trakya yerine her tarafı cümhuriyetin yüksek eserlerile dolu neş’e kaynağı yeni bir Trakya yaratmak için bilerek, hissederek geceli gündüzlü çalışıldığını gösterdi.
Ziraat kursunda
Seyahatim esnasında memnuniyet ve iftiharla takib ettiğim kalkınma hareketlerinde en ziyade alâka ve tecessüsümü toplıyan mües-seselerden biride küçük, küçük ol-duA^u kadar rolü büyük olan Umumi müfettişliğin «Trakya aşıcılık, fidancılık ve ziraat sanatler!» kursu oldu. Köylüye fennî ziraat bilgisi, ağaç sevgisi aşılıyacak, harp -ler ve Osmanlı ldıjresinin in -malile harap olan bağ ve feyizli topraklan yeniden ağaçlandıracak elemanları yetiştirmek Üzere Umum Müfettişlik tarafından 2 sene evvel kurulan bu kursta j Tekirdağ, Edlr-
Bir ziraat talebesi tam techizatile
ne, Kırklareli ve Çanakkale vilâyetlerinin tercihan ağaçlanmağa mü-said köylerinden seçilen ziraate müstaid şu gençler staj görmektedirler.
Staj gören gençler
Ali Koç (Meriç), Abdullah Haşan, Recep (Edirne), Ali (Hayre-bolu), Mustafa (Çorlu), Yusuf (Keşan), Mustafa (Edirne), Muhsin (Çorlu), Lûtfi, Mustafa (Biga), Mehmet (Vize), Ali (Tekirdağ), Ra. sih (Hayrebolu), Azfz (Gelibolu ), Ali (Uzunköprü), Muhsin (Edirne), Vangel (Bozcaada), Haşan (Boz-
. caada), Haşan, Mehmet (Malkara), Hüsnü (Çerkesköy), Mehmet (Lâp-seki), Mustafa (Edime), Nazmi (Saray), Hüseyin (Erenköy), Mehmet (Bayramiç), Yahya (Ayvalık), Emin (Kırklareli), Gazi (Tekirdağ), Mehmed (Pınarhisar), Rıza (Uzunköprü), Mustafa (Lüleburgaz), Mehmet (Bozcaada), Haşan (Lüleburgaz), Halil (Saray), Mehmet (Babaeski), Ahmet (Tekirdağ), Ali (Tekirdağ), Yorgi (İmroz), Ali Haydar (Ezine), Âdem (Edime), Mustafa (Midye).
Kursta Tarih, Coğrafya, Hesap, Hendese, Yurd bilgisi gibi umumî Arıcılık, Bağcılık, Aşıcılık, Kozacılık, Bağcılık, Tavukçuluk, Tavşancılık, Sütçülük ve Peynircilik gibi mesleğe ait derslerle tekmil Trakya dolaştırılarak yaptırılan tatbikatlarla yetiştirilen köylü çocuğu 29 teşrinde köyüne yepyeni bir insan olarak gidecek, doğduğu, büyüdüğü ve evlâdının da doğup büyüyeceği bu topraklar -dan yeni ve mesud bir hayatın doğuşuna kendini verecektir.
Arzusunu, derdini,isteğini iyi ve kötü taraflarını bildiği köyünün toprağının verimini arttırmak, köylü kardeşlerini daha ileri götürecek sırrı öğrenerek dönecektir. İşte milletimizin özünü teşkil eden Türk köylüsü Trakya’da az zamanda içlerinden yetişmiş ve gerçekten kalk-masmdaen ziyade âmil olacak un -surlara böylece sahij olacaktır. Bu sayede de toprağından azamî istifade çarelerine varmış olacaktır.
Her çağda geçen yıllardan miras kalan ölgün ruhlarına yeni bir enerji ve kudret aşılıyacak olan bu çocuklar köylerine döndükleri zaman çevrelerinde medeniyeti temsil eden ve tabiatın en güzel cevheri olan ağaçların artmasına tarla ve hayvan mahsullerini de az masraf ve az emekle çokça alınmasına çalışacaklardır. Edirne kursu Türk kö -yüne ve Türk çiftçisine giden yolun başlangıcıdır.
Beni kursun muhtelif tatbik sahalarında iki gün gezdirerek muhtelif alanlarda yapacağım tetkiklere esas olacak malûmatı veren müdür Niyazi Acar, Tavukçuluk mütehassısı Salih Zeki, Talim terbiye he -’ yetinden Salâhaddin Süleyman, Ne-şet’e teşekkür ederken İzmir’de valiliği zamanlarındanberi köylü der-dile yakından alâkadar olan ve çiftçiliğe, fennî ziraate bir mevki vererek Trakya'nın feyizli illerinde yüzlerce fidanlıklar, fennî tavuk, arı ı ve tavşan istasyonları vücude geti-, ren, kırları yoncalarla, kavaklarla . birer servet kaynağı haline sokan , değerli General Dirik’i burada mem-, leket çiftçileri namına tebrik etme-- ği bir borç bilirim. — Z. Atlet
Kura talebeleri zeytin budama tatbikatında
Polis müdürü Halil Eeyle
Sadrazam, Padişaha mensubi -yeti hasebile pek mağrur ve müste bit idi. Bu halimden hiç memnun olmadığını hissetmiyor değildim.
Alemdarcı Refi Cevatla Mücadelemiz :
Alemdara Refi Cevat, Karasu’ya kurtarmak için sarfettiği gayretler müsmir olmadığından, muğberdi. Fırkaları âzasından Kemal’i de az -letmem üzerine gazetesinde, şahsıma karşı hücuma başladı. Dahiliye Nazırı Mustafa Arif Beye de başmakalelerinden açık mektuplar yazarak istifasına sebebiyet verdiği zehabma kapıldığından ayni işi benim için de bir silâh olarak kullan -mıya başladı.
3 Şubat 919 tarihli gazetesind ■ (Akim kalan bir azil) başlığı altın da şöyle yazmıştı:
«Polis Müdürü umumisi Halil beyin heyeti teftişiye reisi Kemal Beye işten el çektirmiş olduğunu evvelki gün geç vakit haber almış, fakat mumaileyhin pek değerli memurini zabıtamızdan olduğu ve bunun için yanlış bir haber olması ihtimalinin mevcudiyetine binaen neş-retmemiştik. Fakat dün icra ettiğimiz tahkikat neticesinde filhakika Halil Beyin Kemâl Beyi azletmek istediği ve bunun da başlıca sebebi Kemal Beyin polis müdürü umumisinin mevkufine pek ifrat derecede müsamahakâr davranmasını protesto etmiş olmasıdır. Mevkufinin ha-riçtekilerle sıkı ihtilâf etmemesi iktiza ederken Halil Bey bu hususta pek müsamaha etmekte bulunmuştur. Mevkufine karşı iltifatkâr bulunması, hattâ Rahmi Beyin pek zevkine gitmiş olmalı ki, mumaileyh Halil Beye İttihat ve Terakkinin tekrar mevkii iktidara geldiği zaman Halil Beyi Polis müdürü umumisi yapacağını söylemiştir. Dahiliye Nezaretince şu azil keyfiyeti muvafık görülmemiş ve Kemal Bey heyeti teftişiye müdüriyetinde ipka c-dilmiştir. Hürriyet ve İtilâf fırkası şu keyfî azilden dolayı hükümeti protesto etmiştir.»
Ingiliz mümessili Vilyers
4 şubat 919 (52) numaralı nüshasında da (Mevkuflar ve polis müdürü) başlığı altında bu başlangıçla:
«ittihat ve Terakki çetesinin belli başlı efradının tevkifinden sonra polis müdürü umumisi Halil Beyin ahvalinde görülen tebeddülât ve gazetemize hücumu ve bazı nalâyık beyanatı ve cevaplarımız» diye u-zun bir başmakale ile aleyhimde bulunuyordu. Ayni gazetenin üçüncü sütununda da hakkımda yalan ve a-sılsız hezeyanlarda bulunmuş, yine Kemal Bey işten neden çektiriliyor. Kemal Beyin polis müdüriyetine duhulü neden menedildiği sualini sormuş ve yazısının nihayetinde de Kemal Bey azledilmiyecektir, demiştir. Halbuki evvelce de arzetti-ğim veçhile Kemal Beyi Dahiliye nazırı Ahmet İzzet Beyin ademi muvafakatine rağmen sadrazamın emrile azlettirmiştim.
5 şubat 919 tarihli gazetesinde de başmakalesi (Mesele bir haysiyet meselesi oldu) başlığı altında Karasuyu kurtarmak istemesi esbabının kendisini idamdan kurtarmış olması dolayısile kendine medyunu şükran olduğundan bahsederek yine hücumlarına devam ediyordu.
9 şubat 919 tarihli gazetesinde yi* ne (Polis müdürü umumisi Haltı Beyefendiye — Hak ve kuvvet) diye açık bir mektup yazıyordu.
Gazete ve şahsıma karşı vukubu* lan haysiyetşiken tecavüzatınızdan dolayı bütün şiddetile kendimi müdafaa edeceğimi ne güzel tahmin buyurmuşsunuz. Biz evvelâ polis müdüriyetinde mevkufinin işünûş ettiklerine dair bir fıkra dercettik. Akşam gazetesinde adi dediniz. Bun lara dün lâzımgelen cevapları vereceğimizi hemen tahmin ettiğiniz cihetle geç vakit gazetemizin kapandığına dair bir tatllname gönderdiniz. Ayni zamanda matbaamızı sivil ve resmî polis memurlarile sardırarak müvezziler elinden gazetelerimizi toplattırdınız. Kimin emri* le?
(Devamı var)
Bugün İPEK Sinemasında Ucuz yaz fiatlarlle
1 - BORNEO VAHŞİ ORMANLARINDA Harikulâde heyecanlı ve görülmemiş bir film 2-ŞİKA GO YANIYOR TAYRON POWER — ALİCE FAY
AN KAR ADA GENÇLİK BAYRAMI


■ '

28 MAYIS nir-
YENİ8ABAH
-t'
— İâyfaı E
Fenerle Vefa 3-3 Berabere
• „ _
İstanbul Atletizm Bayramı Ve Galatasaray Beşiktaş Karşılaşması Bugün Yapılıyor
° Bana Çakırcalı Mehmet Efe Derler. Şimdi Tanıdınız Mı ? „
Bu kısmet, çok geçmeden kendini gösterdi. En ileriye gönderdiği gözcü zeybek işaret vermişti. Bu işa -ret, çayır kuşu gibi ötmekti
Çakırcalı kısa bir emir verdi. Herkes bulunduğa yere kedi cibi sindi. Tüfekler, çalıların veya toprakların içinde ileri doğru uzandı.
Biraz daha beklediler. Nihayet, gelenler meydana çıktı. Bunlar, beş zaytipeden mürekkep bir müf-rezeidi. Her şeyden bihaber yürü -yorlardı. Yolda bir pusuya düşebilecekleri hatır ve hayallerinden bile geçmiyordu. Esasen bu civarda bir çete olmadığın biliyorlardı.
Artık iyice yaklaşmışlar ve pusu yerine girmişlerdi. Tam bu sırada gök gürler gibi bir ses duyuldu:
— Kıpırdamayın ülen, yakarım! Zaptiyeler bu kat’î emir karşı -sında şaşaladılar. Ayni ses tekrar duyuldu:
— Atın silâhlarınızı yere!
Vaziyet anlaşılmıştı. Bir pusuya düşmüşlerdi. Sür’atle etraflarına bakındılar. Bir şey göremeyince pusudaki kuvvetin zayıf olduğuna hükmettiler. İkinci olarak seneler-denberi eşkiya takibinde bulundukları için aşağı yukarı bütün efeleri ve zeybekleri tanıyorlardı. İçlerinde böyle gök gürler gibi emir veren hiç kimse yoktu.
Bu düşünce ile çavuş zaptiyelere:
— Mevzi al! kumandasını verdi. Hepsi birden muhtelif noktalara doğru koştular.
Fakat yer çok açıktı. Pusu çok mükemmel bir yerde kurulmuştu. Nitekim onlar kıpırdar kıpırdamaz ayni yerden ses üçüncü defa ola -rak duyuldu:
— Ateş!
Birdenbire zaptiyelerin hiç um -madıklan yerlerden tüfekler patladı. Zaptiyelerden ikisi bir anda be -yinlerine yedikleri kurşunlarla cansız yere düştüler.
Yapacak bir şey yoktu. En ufak bir mukabelenin onların da hayatlarına mal olacağı apaşikâr görü • nüyordu.
Nâçar durdular. Tüfeklerini tu -tan parmaklan gevşedi. Tüfekler, tok bir ses çıkararak yere düştüler. Teslim olmuşlardı.
Aynianda iki zeybek, sinmiş ol -duklan yerlerden fırlıyarak zaptiyelerin yanlanna yaklaştılar. Yerden silâhları ve bellerinden de kasatura ve tabancalannı aldılar. Zaptiyeler, her şeyin beyhude olduğunu bildiklerinden asla mukavemet etmiyorlardı. Yeni bir emir daha duyuldu:
— Yürüyün!
Yürüdüler.
Şimdi üç zaptiye, orta boylu, tıknazca, ince bıyıklı bir zeybeğin karşısında bulunuyorlardı. Zeybek, bunların suratına dikkatli dikkatli baktıktan sonra sordu:
— Benim kim olduğumu bildiniz mi?
Zaptiyeler, beyhude yere, bu çelik bakışlı, cür’etkâr zeybeği tanıcıya çalıştılar. Nihayet:
Bilemedik! diye acizlerini iti -rafa mecbur kaldılar.
O zaman beriki, sesini biraz da -ha yükseltti. Kaşlarını biraz daha çattı:
— Bana Çakırcalı Mehmet derler. Şimdi tanıdınız mı?
Evet, tanımışlardı. On, onbeş sene evvel ortalığı altüs eden ve isti -man ettikten sonra pusuya düşü -rülerek öldürülen Çakırcalı Ahmet efenin maceralarını hangi zaptiye bilmezdi. Onun, üç sene evvel Ödemişte kanlı bir cinayet işliyen ve İz mirde hapse mahkûm olan oğlu Mehmedin de mevcudiyetini herkes biliyordu. Demek ki, her an dağa tıkması beklenen Çakıroalı Mehmet ‘ nihayet babasının yolunu tutmuş
ve bir çete teşkil ederek dağa çık -
mıştı.
Zaptiyelerin hiç ses çıkarmaması, Çakırcalı Mehmedin bayağı canını sıkmıştı:
— Ne o? Tanıyamadınız mt yoksa?
— Tanıdık efe!
Çakırcalı Mehmet, zaptiyenin verdiği bu cevap, bilhassa «Efe» tabiri karşısında memnuniyet ve gurur duydu. Demek, daha şimdiden kendisini tanıyorlar, kim olduğunu bi-lioyrlardı.
Çakırcalı, bunun üzerine, adamlarından birine şu emri verdi:
— Soyun şu adamları!
Üç zeybek, derhal işe başladılar. Hoyrat hareketlerle zaptiyelerin kaputlarını çıkarmıya, üstlerinde ne varsa almıya başladılar.
Zaptiyeler, derin bir teslimiyetle, hiç bir mukavemet göstermeden zeybeklerin emirlerine itaat ediyorlardı. Hepsinin kalbinde derin bir endişe vardı. Çünkü zeybeklerin a-lelûmum zaptiyelere çok düşman oldukları ve ele geçirdiklerini merhamet etmeden öldürdüklerini biliyorlardı. Bu itibarla mütevekkilâ -ne âkıbetlerini bekliyorlar, nasıl bir işkence ile hayatlarına son verileceğini düşünüyorlardı.
Fakat umdukları başlarına gel -medi. Çakırcalı Mehmet, zaptiyeler don gömlek kalınca zeybeklere bir işaret vererek onları durdurdu. Sonra zaptiyelere yeniden hitap etti :
— Şimdi sizi serbest bırakacağım. Buradan doğruca Ödemişe gidecek, Haşan çavuşu bulacaksınız. Kendisine, sizi bu hale benim' soktuğu -mu söyledikten sonra:
— Çakırcalı Ahmet efenin oğlu Çakırcalı Mehmet Bozdağındadır. Seni bekliyor. Gelsin görüşelim! diyeceksiniz! Haydi bakalım, tutun yolu!
Zaptiyeler, hayatlarını kurtar -mış olduklarından dolayı, büyük bir sevinç içinde idiler. Diğer taraftan Ödemişe, böyledon gömlek gitme -nin büyük bir rezalet olacağını biliyorlardı. Fakat ne yapabilirlerdi? Nâçar yolu tuttular.
Çakırcalı efe, arkalarından şöyle bağırmıştı:
(Devamı var)
Galatasaray plâvı
Eski GalatasaraylIlar bugün Galatasaray lisesinde toplanacaklar ve her yıl olduğu gibi merasim yapılacak, pilâv yenecektir.
Merasim saat on buçukta başlıya-caktır. Lisenin konferans salonunda en yaşlı GalatasaraylI ve en yeni mezun söz söyliyecekler, geçen sene pilâvda alman filim gösterilecek ve pilâvı müteakip te GalatasaraylIlar toplu bir halde Taksime kadar bir yürüyüş yapıp âbideye çelenk koyacaklardır.
Merasime Şehir bandosu ve Galatasaray îzcazı iştirak edeceklerdir.
Buğday ve arpa satışları
Bu hafta buğday hiç bir tebeddül olmamıştır. Anadolunun bazı mın-takalarında yağmursuzluktan dolayı mahsulün bozuk gitmekte olduğuna dair haberler alınmakta olmasına rağmen Ofis piyasayı yükseltmemiş ve muntazaman satışlarına devam etmiştir.
Buna mukabil arpa fiatlarında yükselme devam etmektedir. Bir taraftan yeni mahsulün geçen seneye nazaran takriben yüzde 40 noksan o-lacağı hakkındaki kanaatler diğer taraftan İtalya alıcılnnın mütemadiyen ve yüksek fiatlarla memleketimizden mal mübayaa etmesi arpa mahsulünün beher kilosunun 5 kuruşa kadar yükselmesine sebebiyet I vermiştir. Piyasaya gayet az mahsul gelmiştir. . * (
Fener Vefa arasındaki millî küme maçı dün 3-4 bin seyirci önünde ve hakem İzzet Muhittin idaresinde Taksim stadında oynandı.
Fenerbahçe, bundan evvelki maçta gözüken sui hareketlerinden tecziye edilen Hüsamettin ve Fazıldan mahrum olarak şu kadro ile sahaya çıktı:
Muzaffer, Yaşar, Lebib, Ali Rıza, Esat, Mehmet Reşat, Semih, Yaşar, Basri, Rebii, Fikret.
Vefa: Safa, Saim, Lûtfi, Vahit, Sulhi, Şükrü, Necip, Muhteşem, Gazi, Hakkı, Mehmet, şeklinde sahaya çıktılar.
Oyuna Vefalılar başladılar. Çok geçmeden Fenerliler oyuna hâkim olarak Vefa kalesini tehlikeli akın-larla zorlamıya başladılar. İlk dakikalarda Yaşar ele geçen fırsstı vaktinde çıkış yapamadığından kaçırdı.
Oyunun 10 uncu dakikasından itibaren Vefalılar Fenerin hâkiimyeti-ni kaldırmıya, Biraz sonra da mukabil hücumlarla Fener haf ve müdafaasını tehdide başladılar.
O kadar ki, Fener müdafaasının bu hücumları durdurmakta müşkülât çektiği görülüyordu. Yaşar çok mütereddit, müdahalelerde daima gecikiyor. Lebip te zayıf ve falsolu degajmanlar yapıyor.
17 nci dakikada Sağ açık Necip, Fenerli Lebibin falsolu bir vuruşunu yakalıyarak ortaladı. Hilmi dö Yaşarın geç müdahalesinden istifade ederek topu kafa ile ağlara taktı. Mükemmel bir gol yaptı.
Fenerlilerin bu golü tllâfi için bütün gayretlerde çabaladıklarını, fakat hücum hatlarının tesirisz oyunu karşısında sayıları kaçırdıklarını görüyoruz.
Oyuna zaman zaman Fenerlilerin hâkimiyeti altında ve muvazeneli bir şekilde devam ediyor. Birinci devre bu şekilde ve 1-0 Vefanın lehine bitti.
İkinci devre:
İkinci devreye Fenerbahçenin hücumile başlandı. Fikret 4 üncü dakikada Vefa kalecisinin iyi bloke e-demediği bir topu kafa ile ağlara takarak Fenerbahçeyi 1-1 berabere vaziyete getirdi.
Antrenör Kursu 26 Haziranda Açılıyor
Kabul imtihanı atletizm, Yüzme ve jimnastikten yapılacak
imtihan Programı ile Tal plerden aranan evsafı bildiriyoruz
Evvelce açılacağını bildirdiğimiz Beden Antrenör kursu önümüzdeki ayın 26 sında derse başlıyabilmesi için icabeden tedbirler Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü tarafından alınmış, kursa alınacak talebeler hakkında talimat hazırlanmıştır.
Öğrendiğimize göre kurs leylî, tahsil müddeti 6 ay olacaktır. Yemek, içmek, spor elbisesi ve malzemesi, kırtasiye, kitap kurs tarafından temin edilecektir.
Türk, orta mektep veya lise mezunu (veya muadilleri) askerî hizmetini yapmış, 30 yaştan aşağı, devlet memuru olabilecek ahlâkî vasıfları haiz haricî, dahilî uzuvlarının kusursuz olduğuna dair heyeti sıhhiye raporu getiren vatandaşlar 22 haziranda Kuleli Jimnastikhanesin-de yapılacak aşağıda gösterilen amelî imtihanda muvaffak oldukları takdirde alınacaklar ve 9 ay nihayetinde yapılacak imtihanda çok iyi derece ile mezun olanlara 100, iyi derece ile mezun olanlara 80 lira ücret verilecektir.
Relerden imtihan yapılacak?
'Aletli jimnastik: 3 metre halata yardımla tırmanma, parmaklı du
Dakikaların geçmesine rağmen e-nerjilerini kaybetmiyen Vefalılar, henüz iki dakika geçmeden Gazi, akabinde Mehmet tarafından yapılan iki gol ile Vefsudtr tekrar galip vaziyete geçtiler. 3-1 vaziyete geçen Vefalılar ilk golü yaptıkları za-mandanberi devam ettirdikleri idareli müdafaa oyununa başladılar. Lâkin bu şekilde hareketle müdafaası yorulmıya başladı. Fenerlilerin tehlikeli hücumları biribirini takip etmiye başladı. Vefa müdafaasının topa sert çıkışlarının biri penaltı ile tecziye edildise de Semihin bu bulunmaz fırsatı kaçırması neticeyi bir türlü değiştiremedi. 24 üncü dakikada Safanın hatasından istifade eden Fikret, ikinci golü 28 inci dakikada Rebii güzel bir vuruşla 3 üncü golü yaparak beraberliği yeniden tesis ettiler.
Oyun Vefanın enerjik, Fenerin netice vermiyen hâkimiyeti altında cereyan ediyor. 35 inci dakikada Vefa kalesi önünde olan 35 inci dakikada bir Fener hücumunda Vefa kalecisinin çeviremediği bir topu Vefalı müdafi çevirdi. Fenerbahçeliler topun içeriden çevrildiğini iddia ettiler. Fakat hakem kabul etmedi.
Oyunun son dakikaları Fenerin hâkimiyeti altında geçti. Netice değişmeden 3-3 berabere olarak bitti.
ATLET
Bugün Nerelere Gideceğiz
İstanbul atletizm bayramı (Bebek Kollej sahasında)
İstanbul - Ankara - İzmir atletlerinin iştirakile saat 14,30 da.
Millî küme maçları (Taksim stadında).
Beşiktaş - Galatasaray 17,30 da. Galata Gençler - Demir spor 15,30 da. Şişli - Pera (Himayei Etfal kupası) 10 da.
Bölge kupası maçları (Şeref stadında).
Bozkurt - Kadıköy spor 15,30 da Anadoluhisarı - Beylerbeyi 17,30 da. Süleymaniye kupası (Süley-maniye stadında). Türkiye güreş birincilikleri (Ankaarda). Ij
varda arkadan asılmış, her iki bacağı gergin kaldırma, ufkî vaziyette tutma, demire sıçrama, gövdeyi önden yukarı çekerek ön dayanışa çıkmak ve vücudü savurarak ileri atmak, muvazi ve 1,20 beygirden bacakları yana açarak atlamak.
Atletizm: 14 saniyeed 100 metre, 15 dakikada 3000 metreyi koşmak, 4 metre unzun, 1,10 yüksek atlamak 7 metre gülle fırlatma topunu 45 metre atmak.
Yüzme: İstenilen tarzda 50 metreyi zamansız yüzmek müsabakada kazanmak için lâzımdır.
Yukarıki evsafı haiz olanlar, 15 hazirana İstanbul Beden terbiyesi bölge başkanlığıan müracaat edecekler, hariçten gelecekler yol paralarını kendi verecek, kursa kabul e-dildikleri tebliğ edilinciye kadar, îstanbulda ikamet masrafları kendilerine ait olacaktır.
En büyük dertlerimizden biri o-lan hocasızlığı önlemek üzere bu kursu kuran Beden Terbiyesi Umum Müdürü Cemil Taner ve arkadaşlarını tebrik eder, saha işini de aynî muvaffakiyetle başarmalarını dllo-
Fener - Vefa maçından heyecanlı bir an
Atletlerimizin
Muvaffakiyetleri
Ingiliz, Yunan, Italyan, Mısır
Atletlerinin Girdiği Müsabakada
2 Birincilik, 3 İkincilik, 2 Üçüncülük alan atletlerimiz Dün Mısırdan Geldiler
12 ve 19 mayıs tarihlerinde Mısırda yapılan beynelmilel atletizm müsabakalarına iştirak etmek üzere Mısıra gitmiş olan atletlerimiz, dün avdet etmişlerdir.
İngiliz, İtalyan, Yunan ve Türk atletlerinin iştirakile yapılan büyük müsabakada Türk atletleri 2 birin-cilih, 3 ikincilik, 1 üçüncülük almak suretile büyük muvaffakiyet göstermişlerdir. Teknik neticeler şunlardır.
400 metrede: GalatasaraylI Gören 50,2 saniye ile birinci.
800 metre: Ankaralı Galip 1 ve 2 dakikada üçüncü (Bu koşuda Mısırlı atlet birinci, Yunan ikinci olmuştur.
5000 metrede: 15,45 ile Yunanlı Ragazuz birinci, 16,19 ile Rıza Maksut ikinci olmuştur. (Rıza Mısır iklimi çok sıcak olduğu için daha iyi derece yapamamıştır.
îstanbulda yapılan müsabakada birinci gelen meşhur Mısırlı mukavemetçi ancak üçüncü olabilmiştir.
10,000 metre: 32,15 dakikada Yunanlı Ragazuz birinci, 33,33 dakikada Rıza Maksut ikinci, yine Mısırlı koşucu üçüncü olmuştur.
110 maniada 15.2 ile Yunanlı Man-
Tiftik ve yapağı satışları hararetle devam ediyor
Tiftik ve yapak satışları bütün hafta zarfında hararetle devam etmiştir. Bu hafta zarfında (425) balya miktarında tiftik satılmıştır. Haftanın son günlerine doğru talep a-zalmışsa da satıcılar tarafından piyasaya fazla mal arzedilmemesi sebebile fiatlar yavaş yavaş düşmek istidadını göstermektedir.
Yapak satışları da iyi olmuş ve 350 balya satılmıştır. îstoklarm tamamen tükenmiş olması, fazla iş olmasına mani teşkil etmektedir. Gerek yerli fabrikalardan, gerek hariçten talepler devam etmektedir. Piyasa iyidir.
Bergamada Kermes Şenlikleri
Bergama, (Hususî) — Kermes şenlikleri büyük bir alâka içinde devam ediyor. Kermese iştirak eden köylüler ve halk Bergamada neşeli bir hayat yaratmıya muvaffak olmuşlardır.
Bugün öğleye kadar Halkevi bahçesinde davul zurna ile millî oyunlar oynanmış ve müzik konseri verilmiştir. Saat on ikide antikiteler ziyaret edilmiştir. Saat on dörtte Bağlar alanında panayır gezintisi yapılmıştır. Gece de Halkevi bahçesinde millî oyunlar oynanmıştır.
dikas birinci, 15.8 ile Ankaralı Faik ikinci olmuştur.
Yüksek atlamada Pulat 1,82 ile birinci, Mısırlı atlet ikinci, maniacı Faik üçüncü olmuştur.
Muvaffakiyetli yarışlar yaparak memleketimize dönen atletlerimizi ve idarecileri Adil Girayı tebrik e-der, kendilerine ileriki müsabakalar için de muvaffakiyetler dileriz.
İstanbul Atletizm Bayramı
Bütün atletizm merakllıarmın günlerdenberi bekledikleri 10 uncu İstanbul atletizm bayramı bugün Bebek Robert Kollej sahasında İstanbul, İzmir, Ankara ve Mısırdan dönen atletlerimizin iştirakile yapılacaktır.
100, 200, 400, 800, 1000, 3000, tek adım, üç adım, yüksek atlamalarla disk, cirit, gülle atmadan ibaret o-lan ve saat 14,3 da geçit resmile başlanacak müsabakaları bütün İstanbul halkının seyredebilmesi için duhuliye alınmıyacak, umuma serbest olacaktır.
Yoklamaya davet
1 — Yedek subayların 1/6/939 dan başlamak üzere 30/6/939 a kadar senelik yoklamaları yapılacağından nüfuslarile birlikte askerlik şubesine müracaatları.
2 — Hariçten bulunanların da mektup göndermeleri.
3 — 306 doğumlu emekli 8 sınıf muamele memuru Osman oğlu Ekrem Karacaerin şubeye müracaatı.

Eminönü Askerlik Şubesinden:
Yedek piyade asteğmen (42563) Sabri oğlu Abdurrahman, diğer yedek piyade asteğmen (40705) Arif oğlu Alinin ve Harp Sanayii Binbaşısı Muhittinoğlu Niyazi (1194) nin acele olarak şubeye gelmeleri ilân olunur.
İstanbul Cumhuriyet Müddeiu -muini liginden:
Malî senenin hulûlü münasebeti-le tasfiyei hesabat sebebile İcra muhasebesinde mayısın 31 inci çarşamba ve haziranın birinci perşem ■ be, 2 ncl cuma ve 8 üncü cumartesi günleri tahsllât ve tediyat yapıla • mıyacaktır.
S.yf.l 8
YENİSABAH .
28 MAYIS 1939
il
ISLIKLA KORTA
Yazan: Abldln Kıaakürek
İki genç arkadaştılar. Yeni taşındıkları evin üst katında ev sahibi, alt katında da kendileri yerleşmişlerdi. Gürültülü hayattan kurtulup sakin bir yaşayışa kavuştukları için memnundular. Sabahları er -kenden vazifelerine giderler, evli olmadıkları için her bekâr gibi bunlar da bazı akşamlar geç vakit eve dönerlerdi.
Ev sahibi Aliye, temiz ve iyi yürekli bir kadındı. Kendisi gibi genç bir kocası, bir de Leylâ isminde on sekiz, on dokuz yaşlarında kar -deşi vardı.
Sıcak kanlı olan bu üç nüfuslu aile ile kiracılar hemen samimî olmuşlar, adetâ birbirlerile kaynaşı-vermişlerdi. Evin içinde cereyan eden işler bir kardeş yakınlığile o-lur, herkes birbirine lâzımgelen saygı ve sevgide kusur etmemeğe çalışırdı.
Bazaıı işlerinden yorgun dönen ki racılar akşam gezmesine gitmiyorlar, evde hep birlikte gramofon çalıp eğleniyorlardı.
Bir pazar sabahı ev sahibi Bayan Aliye yataktan geç kalkan kiracılarına tatlı bir tebessüm ve nezaketle:
— Küçük, fakat güzel bahçemizde bir kahve içmek arzu ederseniz, buyurunuz., dedi.
Tabiî, bu teklifi memnuniyetle kabul olundu. Birâz sonra, hakikaten minicik olmakla beraber çok şirin olan bahçede beyaz örtülü masa etrafına Aliye, kocası Rauf, kar -deşi Leylâ ve iki genç kiracı top -(andılar. Tatlı tatlı konuşup gülüşe gülüşe kahve içerlerken kulaklarına yakından bir ses geldi.
Bu hafif bir mırıltı, fakat itina ile bir tangoyu söylemeğe çalışan bir kız sesiydi. Gayriihtiyarî bütün başlar sesin geldiği tarafa çevrildi. Dalların yeşil yapraklan arasından sekiz on metre ileride gözüken pencerede esmerimsi, mat renkli bir bayan vardı. Yataktan henüz kalktığı, göğsünün oldukça açık olmasından ve siyah gözlerinin mah -murluğundan anlaşılıoyrdu. Sanki kahve içenler kendisini görmü yormuş gibi kıvırcık perişan saçlarını söylediği tangonun temposuna uydurarak başını kısa hareketlerle sağa, sola sallıyordu.
Bu sırada Aliye ile Leylâ arasında manidar bakışmalar ve yarı müstehzi gülüşmeler oldu. Kiracı Veysi ile Ali’nin gözleri bu gülüş -melerin ve bakışmaların neden ileri geldiğini anlamak için Bayan Aliye-ye çevrildi. O da izah etmek mec -buriyetinde kaldı:
— Efendim, bu tangoyu sîzlere söylüyor. Yani mahallemize hoş geldiniz., demek istiyor.
Âli sordu:
— Anlamadım., şarkı ile hoş geldiniz, olur mu?
Leylâ cevap verdi:
— Olur ya... Sizin gibi gençleri görünce dayanamadı.
Masadakiler gülüştüler. Ablası ilâve etti:
— Bu kızın tabiatidir. İsmi Fahriye, hemen her gördüğüne âşık olmak ister, bir türlü de becere -mez.
Veysi yüksekten bir kahkaha atarak:
— öyle ise bu tangoya ben bayılıyorum.. dedi.
Masada tekrar gülüşmeler oldu. Ayni zamanda Veysi’nin bu cümlesini Fahriye de işitmişti.
Pek az söylemek tabiati olan A-liye’nln kocası Rauf ta söze karıştı :
— Veysi Bey, bu kıza mukabele ederse büyük sevap kazanmış olur.
Âli dayanamadı]
— Mademki işin içinde sevap var, Fahriyeye ben de âşık oluyorum.
Yine gülüşmeler oldu.
Bu sefer Leylâ dayanamadı:
— Oh!.. Ne mutlu kıza, gökte a-rarken, yerde iki âşık birden eline geçti.
Leylâ, bu son cümleyi yüksekçe Söylediği için Fahriye de işitmişti. Memnun olmuş olmalı ki, tangoyu
daha hızlı, daha fazla itina ile söylemeğe çalışıyordu.

O günden sonra genç bekârlar, sabahları, bahçeye bakan yatak o-dasmda Fahriyenin tangosile uya-nıoyrlar, akşamları yine Fahriye -nin sesile yatıoyrlardı. Bunlar da alay olsun diye bazan ıslıkla tan -goya refakat ediyorlar.

Bir akşam yine ev sahibi ile kiracılar gramofon çalıp eğlenirlerken meydanda hiç bir sebep olmadığı halde Âli güldü. Bir muziplik ya -pacağı zaman Âli böyle kendi kendine gülerdi. Merakla sordular. O da. bir fikrim var, diye anlatmıya) başladı: l
— Leylâ, erkekler gibi güzel ıslık çalıyor. Fahriyenin tangosu da bizim aramızda remiz haline geldiği malûm. İşte size güzel bir sahne. Rolü Leylâ yapacak, biz de seyirci olacağız...
Leylâ heyecanla sordu:
— Nasıl bir rol?..
Âli izah etti:
— Dinle; şimdi senin vazifen, Fahriye, her vakitki gibi tango söylemeğe başladığı zaman, bizim yatak odasmın penceresinden ıs -lıkla Fahriyeye akompanya ede -çeksin. O seni, biz erkeklerden biri zannedecek. Sen, tangonun sonu -na doğru, hiç kesmeden bahçe kapısını açıp gözükeceksin. Biz de kapının aralığından bu manzarayı göreceğiz, Bakalım, Fahriye ne yapacak?..
Hep bir ağızdan:
— Muvafık., muvafık! diye ba -ğırıştılar.
Bu kararın ikinci günü idi. Güneş henüz batmak üzere iken Fahriyenin yine mahut tangosu duyuldu. Âli, hemen Leylâya haber vererek karar üzerine hareket etmesini söyledi.
Aliye, kocası, Âli, Veysi.. bunlar da bahçe kapısının arkasma gizlenip seyre daldılar. Leylâ ıslıkla Fahriyeye refakat edip yavaş ya -vaş kapıyı açtı. Bahçeye tam iki a-dım atmıştı ki, zavallı Fahriye hevesle söylediği tangoyu kesiverdi. Gözleri büyüdü. Dikkatle iki saniye kadar Leylâ’ya baktı. Sonra birdenbire pencerenin perdesini kapadı. Fakat perdeyi o kadar hızla çekmişti ki perde kopmuş, Fahriyenin solgun benzi de akşam güneşi gibi bir renk almış, çehresi korkunçlaş-mıştı!..
İzmir Fuarı
Bu sene; açılma merasimi muhteşem bir şekilde 9 Eylül meydanında yapılacak
İzmir (Hususî) — Bu sene Fuarın' açılma merasimi, Basmahane istasyonu önündeki 9 Eylül meydanında yapılacaktır. Belediye, bu meydanı esaslı şekilde ıslâh için faaliyete geçmiştir. 9 Eylül meydanındaki parkın bir kısmı, parke meydan haline getirilecektir.
Şimdiye kadar Kültürparkın Lozan kapısı önünde yapılmakta olan açılma töreni sayesinde Vasıf Çınar bulvarı ve civarı, işitilmemiş bir süratle imara kavuşmuş, burada büyük apartmanlar, evler inşa ettirilmiştir. 9 Eylül kapısı civan metrûk vaziyette idi, şimdi Belediye Kül-türparkın 9 Eylül kapısını yeniden ve çok muhteşem bir eser halinde inşa ettirmektedir.
88 88 38
Kütahyada Halkevi temasları
Kütahya (Hususî) — Uşak öğretmenlerinden 19 kişilik bir kafile, Uşak Halkevi adına, şehrimize gelmiş ve (Devrim yolu) ismindeki eseri temsil ettikten sonra Eskişehir eğitmen kursunu ziyaret etmek üzere dün Kütahya’dan ayrılmışlardır. Öğretmenler, Eskişehir-den sonra Uşağa avdet edeceklerdir.
Çanakkalede 2 Katil Asıldı
Katillerden Birisi Maktulün
Karısı, Diğeri De Damadıdır
ÇanaKKale (Hususî) — Çanakkale’nin Eceabat köyünden Hafız Mehmed’i boğarak tasmim ve ta-ammüdle öldürmek ve maktulün cesedini evinin odasına gömmek cürümlerinden dolayı idama mah-8g âö 38
Erzincanda Yerleri Değişecek
Kaza Ve Nahiyeler
Erzincan, (Hususî) — Her yıl olduğu gibi bu yıl da ilk okullar sıra ile kır eğlenceleri tertip etmekte ve yavrucuklara temiz hava aldırmaktadırlar. Geçen hafta bu eğlencelere iştirak eden okulların bir kısmı jandarma okulu civarındaki çimenliklere ve bi rkısmı da Mehmet Ali Bey palankasına gitmişlerdi. Bu hafta da Cumhuriyet, Sakarya, Kurtuluş, Gazipaşa okulları güzel havalı, bol sulu bir semte gitmek için ha-zırlanmaktadırlar. Haber alındığına göre sivil orta okul da son sınıf talebesinin veda eğlencesini Mehmet Ali Bey palankasında yapmıya karar vermiştir.
Ayın sekizinci gecesi sivil orta o-kul son sınıf talebesinin veda müsa-meresi Gazipaşa okulu salonunda verilmiştir. Bu müsamereye birçok davetliler iştirak etmiş ve neşeli bir gece geçirmişlerdir.
Bir futbol müsabakası
Ayın 14 üncü pazar günü Erzincan futbolcuları tarafından davet e-dilen Kayserinin Erciyaş takımile yapılan maçta Erzincanın daha ilk defa karşılaşmıya çıkan takımı ol-
Çantanda Büyükî f/|0rsjn (J0Za Bir Kalkınma Var [
Yalnız İktisadî ve ticarî sahada İşler biraz durgun
Çankırı (Hususî) — Çankırı'da yeni bir hamle başladı. Birkaç yıl içinde güzel evler vücud buldu. Şehrin eteklerindeki binalarla süslendi. Geniş caddeler açıldı. Mektep, hastane yapıldı. Çankırı bu suretle genişledi, güzelleşti ve yıl yıl ihtiyaçları giderildi.
Bu yıl Çankırı birkaç esere birden kavuşacaktır. Bunlar arasında Nafıa binası kübik olarak yapılmış ve inşası bitmiştir. Yeni büyük bir hastanenin alt kısmı ikmal edilmek üzeredir. Orta pazarda dükkânlar yapılmaktadır. 'Şehri hastaneye bağlıyan çay üzerindeki köprü beton olarak yapılmaktadır.
Bunlardan başka- yakında 60 bin lira keşifli bir Halkevi binasının temeli atılacaktır. Şehirde hususî inşaat ta hayli göze çarpmaktadır.
Yeni elektrik tesisatının kurulması yolunda iki senedenberi çalışılmaktadır.
Ne olursa olsun Çankırı bugün adım adım ilerliyen bir yurd köşe-
kûm edilen maktul Hafız Meh-med’in karısı Didar ile damadı Adil haklarındaki idam hükmü mayısın 23 ünck salı günü şehrimizde Hükümet caddesinde infaz edilmiş, iki katil asılmıştır.
dukça kuvvetli bulunan Erciyaşa 4 e 2 ile mağlûp olmuştur. Daha ilk o-yununda umulmıyan bir varlık gösteren Erzincan takımının parlak a-tisinden emin olan ErzincanlIlar, Erciyaş takımını da tebrik ve takdirlerle uğurlamışlardır.
Bir boğulma vak’ası
Bundan birkaç gün evvel şehre on kilometre mesafede bulunan Molla köyü civarında çalışmakta olan bir amele yıkanmak için Fırata girmiş ve yüzmek bilmediği için bu heybetli nehirde boğulmuştur. Müddeiumumi ve hükümet doktorunun muayene ve tahkikatı neticesinde bu amelenin civar köy ahalisinden Salih oğlu Süleyman olduğu meydana çıkmış ve defnine müsaade edilmiştir.
Yerleri değiştirilen kaaz ve nahiye
Heyeti Vekile kararile Kuruçay kazası İliç nahiyesine nakledilerek İliç kazası namile işe başlıyacağı gibi İliç nahiyesinin ismi de Kuruçay olarak Kuruçay kazasının şimdiki yerine nakli için vilâyete emir gelmiştir.
88 88
ı Ayda ne kadar mahkûm girip çıktı?
Mersin (Hususî) — Şehrimiz ceza evine 1 şubat 939 tarihinden 1 mayıs 939 gününe kadar evvelce devredilenlerle birlikte 229 erkek 6 kadın mahkûmun, 142 erkek, 10 kadın mevkufun, 10 erkek âmme borcu, 10 erkek muhtelif paar cezası suçlusu olarak ceman 407 kişi girmiş ve yine mahkûminden 124, erkek, 3 kadın, mevkufinden 78 erkek, 8 kadın, âmme borcundan 8 erkek, muhtelif para cezasından 7 erkek ki toplu olarak 239 kişi çıkmıştır.
Bu duruma göre 1-5-939 tarihinde ceza evinde müddetinin dolmasını bekliyen 179 kişi kalmıştır.
Hapis mevcudunun her geçen ay azalması mucibi memnuniyettir.
sidir. Gönül öyle istiyor ki bu güzel yurd, İktisadî ve ticarî hayatta bugünkü durgunluğu da biran evvel kaybetsin..
r------------------
Sultan Aziz Devri Başpehlivanları -Akkoyunlu Kazıkçı Karabekir-
-•» - YAZAN : SAMİ KARAYEL
“İstersen Arnavutoğlu île Bir İdman Yap,,
“ Fakat; Sonra Ezilir, Yorulursan Ktrkpınarda Bir /ş Göremezsin „
Bekir; bu iki pehlivan idman yaparken olduğu yerde hırsından tir, tir titriyordu. Zavallı adam, mesleğine âşık idi. Hemen kispetini giyip meydana çıkmak isliyordu.
Bekirin bu halini gören kâhya şunları mırıldandı:
— Bekir, ne o, olduğun yerde duramıyorsun?
— Eh!.. Pehlivanlık bu...
— îyi amma; bunlar sana eş değil ki... Sana göre bir pehlivanımız olmuş olsaydı, sen de biraz idman eder ve idma nalırdın.
— Ne yapalım?., kader böyle imiş.
— Maazallah, bu heriflerle idman yaparsan cenazen çıkar meydan yerinden
— Görüyor musun herifleri?., dev gibi... Eğer, istersen Ali Beye söy-liyeyim, biraz Arnavutoğlu ile boğuş... Fakat, senin için iyi olmaz... Ne kadar hafif tutmuş olsa yine e-zilirsin?.. Sonra, Kırpınarda güre-şemezsin.
— Benim eski vaktim olsaydı, sana idman verirdim.
— Siz de güreşir miydiniz?.
— Elbette... Ben de senin gibi küçük ortaya güreşen bir pehlivandım. Küçük derecede bir güreşçi i-dim amma, oldukça afacandım. Senin kadar gövdem vardı.
Ali Bey uzaktan Bekirin asabileşip titrediğini sezmişti. Gönlünü almak üzere bağırdı:
— Aferin Bekir be!.. Sen de pehlivanmışsın?.. İdman güreşinden .bile hırs duyuyorsun?.. Fakat; seni kiminle idman yaptırayım?.. Görmüyor musun bu adamları?.. Adamı şose taşı gibi ezerler... Sabret, yarın Kırkpmara gidiyoruz. Orada küçük ortaya çıkacak zorlu hasımlann-la boğuşur kurdunu dökersin. Amma mağlûp olmak yok ha!..
Bekir, cevap vermiyordu. İçini kurt yiyordu. Misafir ve kimsesiz olduğu için mahviyetkâr kalıyordu.
Ertesi gün Ali Bey ve maiyeti Kırkpınar yolunu tuttular... Yollar o kadar kalabalık idi ki, geçit vermez hale gelmişti.
Kırkpınar güreşlerine Türk imparatorluğunun her tarafından binlerce meraklılar akın edip duruyordu.
Selânikten, Kavaladan, Yanyadan, İskodradan, Draçtan, Bosna Hersek-ten. Tirandan, Serezden, İskeçeden, Manastırdan, Dobrucadan, Tutra-kazdan, Varnadan, Silistreden, İstan bul ve civarından yüzlerce seyirci yaylı arabalarla, atlarla, öküz ara-balarile sefere gider gibi Kırkpınar yolunu tutmuşlardı.
Türk imparatorluğunun coğrafî hudutları içinde bulunan bu ülkeler, hep birer vilâyet idi. Yüzlerce pehlivan da beylerinin maiyetinde Kırkpmara geliyordu.
Meselâ; Serez beylerinin, Gümül-cüne beylerinin maiyetlerinde küçükten büyüğe kadar çiftliklerinde besledikleri pehlivanlar vardı.
Beyler pehlivanlarile beraber daimî surette biribirlerine rakip bulu-nuyorlardL Kırkpınarda desteyi, küçük ortayı, büyük ortayı, başaltı nı ve başı kurtaracak olan beyler 8-bür seneye kadar mağrurane bir surette yaşarlar ve dolaşırlardı.
Beyler; pehlivanlarını giydirip kuşatmışlar, süslü öküz arabalarına bindirmişler, davul zurna çalarak Kırkpmara doğru akın ediyorlardı.
tşte; Pınarhisar ayanı Ali Bey de bu beylerden birisiydi. O da, yanın
da Kavasoğlu, Koca İbrahim ve Arnavutoğlu Ali pehlivan gibi nam-dar ve namağlûp pehlivanlarla Kırkpmara doğru gidiyordu.
Yalnız Ali Beyin bulunduğu Öküz arabasının kuyruk tarafında büzülmüş oturan tunç suratlı Sıvash Kazıkçı Kara Bekirden kimsecikler haberdar değildi.
Ali Bey, pehlivanlarının nâmağ-lûp olduğunu bildiği için neşesine payan yoktu. Hiç Kavasoğlunu, ve Arnavutoğlunu yenebilecek pehlivan var mıydı ?
Yüzlerce araba bir mekkâri kolu gibi sırtsırta vermiş yürüyordu. Pehlivanların kalın sesleri ve kahkahaları Balkanlarda aksediyordu.
Bekir, Kırkpınar güreşlerini görmediği için bu cümbüşlü, alaylı ve debdebeli cemiyetin manzarasına bayılmıştı.
Fakat; Anadoluda güreşe böyle gitmezlerdi. Süvari olarak bir vilâyetten diğer vilâyete aşarlardı.
Sonra; vilâyetler ve kasabalar halkı biribirine karışmazdı. Her takım toplu olarak bir ordu kıt’ası gibi beylerinin ardından yürürdü.
Lâkin, Rumeli Türklerinin bu cümbüşü de neşeli ve azametli idi. Bekir, düşünüyordu:
— Acaba; bugün gider gitmez güreş başlıyacak mıydı?
Yanında ve üst başında oturan kâhyaya usulcacık sordu:
— Kâhyam, bugün öğleden sonra güreşler başlıyacak mı?
— Yoo...
— Ye, ne vakit?
— Yarın’..
— Yarın baş güreş de olıır mu?
— Olur., fakat; bundan sana ne?.-Sen kendi güreşine bak!.. Küçük orta yarın başlar...
Bekir sevinmişti. Demek yarın baş güreş vardı, tçi içine sığmıyordu. Damarlarındaki kan süratle gidip geliyor, kalbi heyecandan fazlaca atıyordu.
Kâhyaya merakla şunları da sordu:
— Kâhyam, acaba.başa kimler güreşecek dersin?
— İlâhi Bekir, küçük ortaya kimler güreşecek diye merak etmiyorsun da başa kimler güreşecek diye soruyorsun?..
— Zannederim Kara îbo, Makarnacı gelirler... Zannederim değil, muhakkak gelirler...
(Devamı var)
Başı ağrıdan çatlıyacak gibi
EVROZİN
En şiddetli Baş ve Diş Ağrılarını Dindirir.
NEVROZiN
Bütün ağn, sızı re sancılan keser.
NEVROZiN
Nezle, Grip ve Romatizmaya karşı çok müessirdir.
Sayfa ı 7
28 MAYIS İM*
İSTANBUL DEFTERDARLIĞINDAN:
Sıra İsim ve şöhreti İştigal vaziyeti ve ticaret adresi » Verginin
No. Senesi miktarı
lira
1 935 Celâl Nuri Benzinci Küçükpangaltı H. G. 194 130 83 K.
26 17 B.
2 935 x) ) ) ». ) 5 • 91 K.
kist 1 78 B.
3 935 Hans Voli 1 İthalât ve ihracat komisyoncusu 240 00 K.
Cihangir Güneşli apartıman No. 6 48 00 B.
288 00 Za
4 935 ) » ) • » • ) 155 38 K.
31 08 B.
5 935 tvan Vander Slüisı Komisyoncu, Firuzağa Sıraserviler 240 00 K.
No. 12. 48 00 B.
288 00 Zat
6 936 Besim Hamamı» Kısım I sel — S. N. 2 19 00 K.
3 80 B.
7 936 » ) ) ) ) » 7 90 K.
Kist 1 58 B.
8 935 Timurbahramî Mukriz K. 2 Abidei Hürriyet 173/2 18 96 K.,
3 79 B.
9 935 Temaşa Tiyatro Türk Om- Firuzağa Sıraserviler 38/38/2 544 00 K.
niyum anonim şirketi 108 80 B.
10 936 » » » 546 00 K.
109 20 B.
11 936 Tülbentçi Muhittin Mah- Hamamcı, Kuloglu Suterazi S. N. 24 90 K.
Kist «ou . 6 18 B.
12 936 ) ) 9 60 K.
Kist 1 92 B.
11 52 Zan
13 935 Halil Vahit İçkili lokanta, Kuloğlu M’ Kulotflu 24 00 k.:
i sokak (»/ 4 80 B.
80 z. i
14 935 » ) l 13 02 K.
2 60 B.
15 935 Bedi Şazi İthalât ve ihracat ^komisyoncusu 60 02 K.
* Teşvikiye Güzelbahçe 64/2 12 00 B.
16 935 Kostantin Apostolidis ve Yenibahçe gazinosu B. Pangaltı 451 98 K.
şeriki kışla arkası 26 90 40 B.
17 937 Mustafa Taşanırma/ Kahveci, Ha. G. M. Rumeli C. 79/J 19 55 K.
3 91 B.
18 938 Rüştü Güler Yazlık *;««tro, Mecidiye B. dere 55 13 K.
r Zo 11 03 B.
19 937 Ohannes Minasyan: Dudak boyacısı ve pudracı Mecidi- 3 69 Kİ
j ye B. dere C. 79 73 B ■
20 937 » » , / 3 59 K.j
72 B. i
21 938 Hamdi Erol Kır kahvecisi Mecidiye B. dere C 21 70 «•!
4 34 B.l
22 937 Fikret Dokman i K. Çiflik içkili lokanta, K. Çiflik 1120 9,'. K.I
C. 8/10 224 38 B.
23 938 Artin Zarek Sobacı, Bozkurt Kurtuluş C. 67/1/1 13 50 K.
I 2 70 B.
24 937 İsmail Hakka Manav, Bozkurt Ergenekon C. 119 38 25 K.
1 7 65 B
25 937 Ali Garaj, Meşrutiyet Şair Nigâr 16/ 5; 00 K
18/20 l'J 80 B.
26 937 Ahilya Tuhafiyeci. Pangaltı Ergenekou 18 12 K.ı
C. 7 3 62 B.İ
27 937 ) v » 8 88 K.’
1 78 bJ
1 60 Z.
28 938 Hilmi Uzuntaş Kolonyacı, Cumhuriyet H. G. 243/5 57 51 K.‘
10 05 B.'
29 938 Azmi Türk ol Manav, P. » » 265 3 13 K.I
1 63 B.
30 937 Ali ' Marangoz, Mecidiye C. 3/8 13 50 K.
1 2 70 bJ
31 938 Emrullah Helvacı, İnönü Cumhuriyet C. 39 64 80 k.!
1 12 96 B.
32 938 Dimitri Kirvakidis 4 Eakkal, İnönü Satırcı S. 11 11 25 n|
2 25 B.'
33 938 Katerina Dimapulu Gazino, Harbiye Taşkışla Ne 3. 121 50 K.j
24 30 B.
34 938 Parseh Gönciyan Demirci, Şişli H. G. C. 379 15 75 K.i
3 15 B.l
35 937 Salih Hakyeme. Tütüncü ve aktar, Şişli H. C 14 80 K.-
No. 299/1 2 96 B.l
1 'Ekmekçi ve manav, P. H. G. 2. 2 22 z.l
36 937 Şevket Demirrenk’ 10 94 K.I
f 2 19 B.l
37 937 Sefer Kömürcü, P. Cedidiye 146 1 50 K.I
5 oU z.
23 z.1
38 938 Vahak Terzi, P. Cedidiye 17 7 50 k.;
1 50 B.
/ 9 00 Z.
39 938 İsmail oğlu Must» . Aşçı, Cumhuriyet Cabi 14 9 00 K.
1 1 80 B.
40 938 Yervant Karagö- Sobacı, Cumhuriyet Saksı S. 27 18 90 K.
1 3 98 B.
41 938 Dimitri Arpacı 1 Kasap, Cumhuriyet Silâhşor 31 13 50 K.
T 2 70 B.
42 937 İbrahim Manav, H. G. M. H. G. S. 186/1 26 25 K.
1 5 25 B.i
43 938 Artin 1 Döşeme tamircisi, Gümüşsüyü Kış- 2 25 K.I
la geçidi 31 45 B.l
44 938 Osman Gezer Manav, Gümüşsüyü Takızafer cad- 5 85 K.I
45 desi 34 1 17 B.
938 Françı Demirel Kundura tamircisi, Gümüşsüyü Of- 10 68 K.
f manii S. 1 2 14 B. •
46 937 Serkis Levendiya» Marangoz, Gümüşsüyü Pembe S. 54 00 K.
İsak 0. Menahim No. 22 10 80 B.
47 937 Kundura tamircisi, Gümüşsüyü | 2 51 K.
Pembe sokak 22 50 B.'
f 1 / 45 z.
5 48 937 fiuad Akar Tütün ve kırtasiye, Gümüşsüyü Şa- 8 00 k.;
bit Muhtar Bey 38 60 B.
49 937 Yusuf ve Mehm( 1 Kahveci, Gümüssuvu 8 31 K.
«/ıo 1 66 B.
r 10 07 Z. |
. 50 937 12 60 K.
2 52 B.
15 12 Z.
K. nev.
İhbarname No.
-0/84 ”
10/81
3/17
10/54
2/34
6/73
6/77
10/90
10/52
10/58
10/87
3/33
3/20
10/88
3/30
I
3/29
19/33
18/88
19/75
19/76
17/85
19/71
4/69
7/30
4/79
14/53
19/85
6/46
5/30
15/4
3/99
3/38
11/22
7/7®
18/13
16/25
10/13
İ
13/50
6/87
7/12
I
I
7/47
3/45 3/9
17/46
13/89
İ
14/74
’ 14/75
13/61
19/81
■19/80
[ ASKERLİK IŞ L E R İ\ \
Yedek subayların yoklamalara daveti
Fatih Askerlik Şubesinden:
1 — Fatih şubesinde kayıtlı bulunan yedek subayların yoklamalarına 1 haziran 939 da başlanacak, 30 haziran 939 da bitecektir.
2 — Yedek sübaylar bu gösterilen tarihler içinde (mesai harici müstesna) diğer mesai saatlarında saat 9 dan 16 ya kadar yoklamaya gelebilirler.
3 — Her yedek sübay bizzat nüfusu ile şubeye gelecek, yoklamasını yaptıracaktır.
4 — Şubeye gelemiyecek derecede hasta olanlar çifte etibbadan alınacak ve Belediyece tasdikli bir raporunu şubeye göndereceklerdir.
5 — Gerek hasta olanlar ve gerekse İstanbul haricinde bulunçlar aşağıdaki hususatı mektup ile şubeye malûmat vereceklerdir.
a) Halihazır ikametgâh ve memuriyet adresleri.
b) Bir müessese veya memuriyette müstahdem ise aldığı maaş veya ücret miktarı.
c) Sicil veya kayıt numarası.
d) Şube defter kayıt No. rütbesi ve sınıfı.
e) Açık yazılmış soy adı (Remiz kullanılmıyacaktır).
f) Yabancı dillere vukufu, tekel-
lüm ve tercüme derecesi.
g) Topçu ve fen sınıfına mensup yedek sübayların yabancı dillerden başka sınıflarının hangi kısımlarında ihtisas sahibi olduğu.
h) Doktorların ihtisas şubeleri ve ihtisas vesikalarının tarih ve numarası.
i) Kimyakerlerin ihtisas şubeleri.
j) Denize mensup yedek sübayla-rın da sınıflarının hangi kısımlarında ihtisas sahibi olduğu.
6 — Yoklamalarını zamanında yaptırmıyanlann 1076 sayılı kanunun 10. maddesi mucibince ceza görecekleri ilân olunur.
Bakırköy Askerlik Şubesinden:
1 — Şubede kayıtlı yedek 3Übay ve askerî memurların 1 Haziran 939 günü başlamak ve 30 Haziran 939 da nihayet bulmak üzere şubede senelik yoklamaları yapılacaktır.
2 — Mazeret dolayısile mektupla müracaat edeceklerin yeni adreslerini ve sıhhî ahvallerini; sınıf ve sicil veya kayıt numaralarım behemehal bildirmeleri.
3 — Muayyen müddet zarfında müracaat etmeyenler hakkında ceza maddesi tatbik olunacağı ilân olunur.
SAĞLIĞINIZI KORUYUNUZ:
MEYVA TUZU
En hoş ve tabiî meyva usarelerinden yapılmıştır.
Taklid edilmesi kabil olmayan bir fea harikasıdır.
İNGİLİZ KANZUK ECZANESİ BEYOĞLU - İSTANBUL
51 935 Murtaza ' Kahveci, Feriköy Okmeydanı 18 16 57 K.
52 936 ) 3 31 B. » ) ■ 21 00 K. 14/59
53 935 Fatma Ibrahhrf- 4 20 B. 14/60
Manav, Cihangir Bakraç S. 1* 4 82 K.
54 935 1 36 B. ) a. 5 24 K. 14/53
3 05 B.
2 74 Z. 14/54
55 535 Simon Sofyalivai\ Terzi-, Cabi caddesi 50 38 56 K.
7 71 B.
6 94 Z. 13/9C
50 Salih Fırın Hagazı caddesi 12 6 8 75 K.
2 50 B. 6/7
1 3 37 Z.
5) tstelyc Garaj, K. Parmakkapı 46 7 00 K.
60 B.
1 30 Z. 6/9
58 935 Nikolî Türk sineması büfesi, Taksirç 19 40 K.
2 40 H. h
5 Z. 6/30.
60 935 Cezmi Rifat Terzi Osmanhev Zekihey apart. 3 28 K.
2 42 MU.
94 H. Y 6/32
3 68 Zam
61 935 Musa benyocn Kâtip Mus. Çeleb? 56 K.
56 Z. 6/14
62 935 Niran Baronvan Marangoz. Fatln Efendi S. £2-54 7 20 K.
2 23 Mu.
1 20 H. l/6(
8 81 Z.
63 935 Otomobil (Türk anonim Taksim Merkez garajı 2 80 K.
şirketi 2 32 MU 7/72
I 2 60 Z.
64 935 Levis Hek ve şerli Garaj, Şehit M'-^Vu- lfl/21- V 00 K.
1 30 B.
Ü 98 MU. 7/11
p . 1 98 Zam
65 935 Jak ve Kirya* Oto levazımı, Cumhuriyet C. 105/1 16 80 K.
2 40 H. 7/14
19 20
66 935 Odesya Amiral) Marangoz imalâthanesi. Hanımoğl-ı 80 68 K
99 04 Mv
» 17 28 H. 7/20
•24 38 Z.
67 935 Nişan Baroh,» Marangoz, Baysungur 54/a2 8 40 K.
84 Z. 7/21
68 935 Toofilo r Marangoz, Firuzağa Soöan-u 33 60 K.
* 7 20 H. 7/22
t , 10 56 Z.
69 935 Besim Hamamcı, Sel sokak No. 1Q* 16 80 K.
î 1 60 H 7/23
3 28 Z. 9
70 935 Virasif Marangoz, Samanyolu 22 80 63 K. 1
8 47 B. j
98 89 Muİ
1 » 115 42 Z. 1 7/28
71 935 rjıgudyer-’ Komandit Ş., Cumhuriyet C.' 145 24 K.
64 96 Mu.
26 90 H.
237 10 Z. 7/29
72 933 Muşe- Hamamcı. Cukurcuma 2^ 21 97 K. j
— 21 10 B. 4
18 99 Mu.- 7/30
164 21 Z. !
73 935 Hırisıo ve Sotj) i Fırın, Fatin Efendi No. 16 80 K. /
i 5 58 Mu;
l 7 27 Z. 7/33
74 935 Etem Ülker. Fırın, H. G. caddesi 251 12 04 K. /
1 20 Z. 7/34
75 935 Şaban Döşemeci, H. G. caddesi 202/T 14 00 K. 9/15
4 80 Z.
Feriköy maliye şubesi mükelleflerinden yukarıda adı ve işi ve eski adresi yazılı şâTnsTar terki ticaretk yeni adreslerini bildirmemiş ve yapılan araştırmada bulunamamış olduklarından hizalarında gösterilen yıllara ait kazanç ve buhran vergileri ve zamlarını havi ihbarnamelerin bizzat kendilerine tebliği mümkün olamamıştır. Hukuk usul mahkemeleri kanunun 141-142 inci maddeleri hükmüne tevfikan tebliğ yerine geçmek üzere keyfiyet ilân olunur. 27/5/939
i
Sayfa t 1'*''-
£^^^îr^jT^üdü^üğ^îden^J|
Cinsi Miktarı Muhammen %7,5 eksiltme eksiltme
bedeli teminatı şekli
1 adet
6950
Motor (110 bey-
girlik)
Motor (70 beygirlik)
I — Doç marka biri 70 diğeri 110 beygir kuvvetinde iki adet motor yukarda hizalarında gösterilen usullerle satın alınacaktır.
II — Muhammen bedeli, muvakkat teminat, eksiltme saatleri hizalarında gösterilmiştir.
III — Eksiltme 31/V/939 tarihine rastiıyan çarşamba günü Kabataştâ Levazım ve mubayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır.
IV — Şartnameler her gün sözü geçen şubeden parasız olarak alınabilir.
V — İsteklilerin eksiltme için tayin edilen gün ve saatlerde % 7,5 güvenme paralarile müracaatları ve kapalı zarflan ihale saatinden bir saat evveline kadar kanunî vesaikle birlikte mezkûr komisyon başkanlı-gına makbuz mukabilinde verilmesi lâzımdır.
*
I — Şartname ve nümunesi mucibince 18.000 Kg. baş ipi kapalı zarf usulile eksiltmeye konmuştur.
II — Muhammen bedeli 9,900, muvakkat teminatı, 742.50 liradır.
m — Eksiltme 13/VI/939 pazartesi günü saat 15 te Kabataşr.a levazım ve mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır.
IV — Şartname ve nümunesi hor gün sözü geçen şubeden parasız a-lmabilir.
V — İsteklilerin mühürlü teklif mektubunu kanunî vesaikle % 7,5
güvenme parası makbuz veya banka teminat mektubunu ihtiva edecek kapalı zarflarmı ihale günü eksiltme saatinden bir saat evveline kadar mezkûr komisyon başkanlığına makbuz mukabilinde vermeleri lâzımdır. «3737»
1 adet
4500
28 MAYIS 1939
YEN 13 AB AH
Sütçüler âleminde bir hâdise.
521.25 kapalı z.
337.50 açık eks.
kutlanmakla kazanılabilir
G R i P i N
MIELE
SÜT MAKİNELERİ öir. Paslanmaz, lekelenmez ve tozulmaz. Yedek akşamı daima mevcuttur. Mlele makinelerimize mahsus hususi yağımız gelmiştir. Fialı diğer yağlardan daha ucuzdur. Anado uda acente aranmaktadır.
Türkiye umum deposu Jak Dekalo ve Şsı. İstanbul Tahtakale No. 51
TAŞRA SATIŞ YERLERİ :
Müthiş ıztırablardan sonra bu kadar derin sükûn ve rahat ancak
Ankara acentenj- Yusuf Esendemir ve oğulları
Adana „ %er Başcğmez
Konya „ Mehmet, Şükrü, Necat; Kalıkçı
Ceyhan „ Said Akman
Gazianteb M Mutafoğlu M. Şakir öz^eker
Erzurum „ Neş'et Solakoğlu
PolatlI Süleyman Uzgeneci
Eskişehir „ Alanyah Abdurrahna.ı Şeref
Trabzon „ Polathaneli kardeşler
Trabzon „ Kırumahınut oğlu Hafız Salih
Bolu „ Mehmet Yönder
Sivas „ Mustafa Gözii Küçük
Parisin en soı model kadın şapkaları Beyoğlunda BAKER
Mağazalarının yeni
Kadın Şapkaları
Dairesinde teşhir edilmektedir. Geliniz; intihap ediniz.
İstanbul Asliye altıncı Hukuk mahkemesinden:
Müddei: llyas Yalvok.
Müddeialeyh: Vasiliki namı diğer Vaso, Yedikule Kazhçeşme Demir -hane caddesi No. 135.
Müddei llyas tarafından müddeı-aleyh Vaso aleyhine açılan boşanma davasına ait arzuhal sureti davalıya tebliğ edilmek üzere yazılı adresine gönderilmiş ise de mumaileylıin mezkûr ikametgâhı terk ile semti meçhule gittiğinin boyanile iade kılınması üzerine H. U. M. K. nun
Diş, Baş, Mafsal, Romatizma, S nir ve adale ağrıları da olmak üz "re bütün ıztırabları derhal geçirmekle h rareti rür. Nezle, Grip ve Bronşiti izale etmekle hal li bir kazanmıştır.
Aldanmayınız. Rağbet gören ber çeyln taklld ve
benzeri vardır. G R I P I N yerine başka bir marka verirlerse şiddetle reddediniz.
Anadoluhisarında Göksu mevkiinde Küçüksu caddesinde ilk mektep ittisalinde Abdülhemit Kavasoğlu ile Nazım Olç2ytonun müştereken mutasarrıf oldukl.rı 5611 metre murabbaı arsadan haritası mucibince 2604,40 metre muraccaı cedit 2/12 sayılı yerin Posta, Telgraf Umum Müdürlüğünce yeniden inşa ettirilecek Posta, Telgraf binası için menafii umumiye namına istimlâkine karar verilmiş ve ehlivukuf marifetile arsanın beher metre murabbaına 175 kuruş ve arsa dahilinde bulunan binalardan birisine kaimen 800, diğerine de 100 lira kıymet takdir edilmiştir. Keyfiyet 1295 tarihli istimlâk kararnamesine tevfikan ilân olunur. «3693»
141, 142, 143 ve 183 üncü maddeler rine tevfikan iade kılman bu - arzui-hal ile tahkikat gününü gösterir davetiye varakasının mahkeme di -vanhanesine asılmasına ve 939/644 No. da kayıtlı işbu davaya müddei-aleyhin on beş gün içinde cevap vermesine karar verilmiş ve bermucibi karar arzuhal ile davetiye varakası
divanhaneye asılmış olmakla mu -İnaileyh Vaso’nun yukarıda yazılı müddet zarfında davaya cevap ve -rerek tahkikat için tayin kılman 13/7/ 939 per*.mbe günü saat 10,30 da mahkememizde hazır bulunması veya kanunî bir vekil göndermesi lüzumu tebliğ yerine geçmek üzere ilân olunur.
İstanbul Belediyesi ilânları
Beher metre murabbaına 4 lira bedel tahmin edilen Aksaray yangın yerinde 49 uncu adada 1255 harita numaralı arsanın yanında 1,65 metre yüzlü, 34 metre murabbaı sahalı arsa alâkadarları arasında satümak üzere açık arttırmaya konulmuştur. Şartnamesi levazım müdürlüğünde görülebilir. İstekliler 10 lira, 20 kuruşluk ilk teminat makbuz veya mek-tubile beraber 5/6/939 pazartesi günü saat 14 buçukta Daimî Encümende bulunmalıdırlar. (B - 3525)
l
Şoför Zeki
Komedi 3 perde
ı m mİ

I geceKadı-öy Kuşdilitiyatrosuada
DAMAT BEY
:
derece
TÜRK HAVA KURUMU Büyük Piyangosu İkinci Keşide 11- Haziran - 939 dadır. Bilylik Ikramiya. 45.000 Liradır.
Bundan başka: 15.000, 12.000, 10.000 liralık ikramiyelerle ( 20.000 ve 10.000 ) liralık iki adet mükâfat vardır.. .
Yeni tertipten bir bilet alarak İştirak etmeyi İhmal etmeyiniz. Siz de piyangonun mes'ud ve bahtiyarları arasına girmiş olu. sunuz...
ZAYİ
7638 sicil numaralı şoför ehliyetnamemi zayi ettim. Yenisini çıka -racağımdan eskisinin hükmü yoktur.

Dr. Hafız Cemal
Lokman Hekim
Dahiliye Mütehassııs
Divanyolu 104 Muayene saatleri pazar hariç her gün 2,5 - 6 salı, perşembe ve 'cumartesi sabahları 9 - 11 fukaraya T. 22398
İstanbul HalkTiyatrosü
KtZNAN GÜLER
Gündüz Üsküdar inşirah bahçesinde matine,
EKMEKÇİ KADIN
Yarım litrelik şişesi perakende loo kuruştur,
SATICILARA ./° 1O TENZİLAT YAPILIR.
İnhisar satış kamyonlarından, satış mağaza ve depolarından isteyiniz.

Deniz Höstahanesi cilt ve zührevî hastalıklar mütehassısı
DOKTOR
Feyzi Ahmet Onaran
Pazardan maada her gün 3 den soni'a hastalarım kabul eder.
Adres: Babıâli Cağaloğlu yokuşu köşebafi 43 Numara.
■anal Dr. İHSAN SAMİ
GONOKOK AŞISI I
İBelsoguklugu velhtllâtlaııua karşıB İpek tesirli ve taze aşıdır. DivanyoluS [Sultanmahtnııd Ulrbesi No. 113 j
Sahibi: A. Cenudtxidh) Sanıgoğlu Neşriyat müdilrü ı Macid ÇETİN Basıldığı yer: Matbaai Ebilzziya