Sene: I
Abone Şeraiti
firkiye için
I .mrllk t'M Kr.
f »şhk «W .
’ «S ..
• . us ,
fi «t v»re(>yr. Şeref Seke}.. TCLKFON: XSZ0
Günün yazısı
Yeni (lügat)
işi
Lügat igi hakkında. bu iğt başarmağa memur adilen komisyonun h'nûz sağlam bir karar veremediği anlagılıyor. Dün Anksradan gelen ve gazetemizde çıkan bir telgrafta “komisyonun Fransızca lügatin ter-tıb tarzını mesaisine mm olarak kabul etmiştir,, denilmektedir.
Biz bu adilerden bir şey anh-yamadık. Türkçe bir lügat Iç-n Fransızca lügatlerin tertib tarzı ve sıralanması nasıl esas olabilir ? E* er Ankaradan gelen telgrafta bir yanlışlık yoksa yanlışlığı komisyonun yapmağa karar verdiğine hükmetmek gerekleneeek demektir.
Bundan evvel Türk dili arattırma derneğinin çıkardığı (Dergi) de kelimelerin kullanılmaması, ve kullanılırsa hıkın şaşıracağı Anadolu Ajansı vasıtaûla tebliğ edı -mlştl, aynı tebliğde halkı bu şaşır-mxkd.,n ve şaşkınlıktan kurtarmak için (Dergi) den aeçi'erek bir (klavuz } lügati yapılacağı da bildirilmekte idi. Biz u vakit de söylediğimiz üzre yapılacak en iyi iş bodur. Komisyon önce böyle İyi bir karar verdisine göre o kararda sebat göstermeli ve şimdiye kadar çoktan işe başlamalı idi. (Dergi) den kullanabileceğimiz kelimeleri seçecek olanlar, yine (Dergi) yi yapsalar olduğuna gire, bu işi hem ihtisas, hem sürat ite yapabilirlerdi. Hatta biz şimdiye kadar bir iki formanın çıkmasını bile bekliyorduk. Eğer ortada bir (dergi) olmasaydı, derhal bir (klavuz) yapmak tabii kimsenin elinden gelmezdi. Çünkü o vakit bu (kla. vuz) başlı başına yeniden bir lügat yapmak demek olurdu. Fakat dediğimiz gibi ortada bir hayli uğraşarak meydana getirilmiş oldukça büyük vs şişkin bir dergi vardır. Bunun içinden, bilhassa o dergiyi yapmış olanlar, çok kolay-
- Ut,iv lûau**1* k-tlrvy-t-r, ■ereyatr bir (klavuz) yapabilirlerdi. Sonra bu klavurun ilk yapılışta mutlak en kat'i şeklini almış olman da ieabetmez. Beş altı ay veya bir yıl sonra elde edilen deneme neticelerine göre İslah ve tadil edilerek yemden basılır. Bu suretle dil işi yavaş yaraş yoluna girmiş bulunurdu. Bu klavuzun elden gvldiği kadar çabuk ç karılmasın» katiyen lüzum vardır. Hele d.l araştırma d>rn.ği bizzat kendisi (dergi) için ajansa (as-kın dergideki kelimeleri kullanmayın, halkı şaşırtırsınız) tebliğini yaptığındanberi, öz Türkçe yazmalı ıstıyeoler bCsbüıün şaşardılar ve büsbütün kaynaktız kaldılar. Araş'ırma derneğinin de böyle bir tebliğ yapmak vazifesi idi. Çünk: o (dergi i si, her eli kalem tutan içinden bir ke ime seçsin de beğro-dıği gibi kullansın diye yapmamıştı. dah» ziyade öz Türkçe yapılacak esaslı bir lüğate malzerr-. hazırlamak için yapmıştı. Fakat birdenbire öz Tü kçe yazmak mecburiyeti hasıl olunca herkes ister istemez ( dergi ) ye müracaat etti ve ( Tlirk dili tetkiki cemiyet) İnin telâşı da işle bundan ileri geldi.
Ş Ii-.dı sözün de, işin de kısan, komisyon önce verdiği karar muc -tince klavuzu çıka mağa başlamalıdır. Eğer dünkü g-zetede basılan telgrafın verdiği haber doğru ite yan. fraaıızca bir lügatin (tertil ve sırasına) göre Türkçe bir lügat yapılmağa kakışılacak İse bu, işin brm uzamasına, hem de güçleşme-sine sebebiyet verebilir. Maamafih bu Fransız lügati tertib ve Birsamdan maksad ne olduğunu da daha İyi anlıyamadık. Belki, koas'syu-nun bu tertipten maksadı büsbütün başkadır, kİ telgraf bu maksadı açık anlatamamıştır.
Her ne de olu bizim bir tel. endi ge ve telâşımız var, ki o da (klavuz) uo geç kalmasından İbarettir. Çünkü bu klavuz geç kal. dığı kadar hem yazı yazanların işi güçleşecek, hem de ( Tetkik cemiyeti ) nin tebliğindeki (halkm şaşırması ve okuduğundan gittikçe birşry anlamaması) keyfiyeti günden güoe artacaktır.
ZAMAN
Numara: 192
Hariç için
MÖ* Kr.
İV» „
29 Kanunuevvel Cumartesi 1934
M.Mbaai F.bûzıiya, İstanbal [ Sabahlar» Çıkar Siyasi Gazete j
(Şevki 3 ü»e* Mk.lork»
Hürriyetten daha kuv-söz vardır: Vicdan!
Fiatı Her Yerde
“Marsilya,, cinayeti meselesi
Macarların haysiyet ve şerefi korunmuştur
Macar Hariciye nazın Bay “Kanya,,, tethişçilerin takibinde müşkülâta uğratıldığını söylüyor
D., ifteri bakanı M. "Konya.,
Budapeşte 28 (A. A.) — Macar ajansı bildiriyor : Dışarı iglrri bakanı Bay de "Kanya. “Peşti Naplo„ gazetesine beyanatta bulunarak Marsilya suikasdı bıkkındaki “Cenevre, müzakerelerinin büyük
bir dıp'oTDAM imtihanı o!up Maca* ristanın prestijini korumuş ve ulus-msii ı • ı s s tasa ı sasas >ı a s 11 a ■ a > a s ı s ı% ısı s ı san ıı ala a s* sı • ıı
1200 kelimelik beyanat “Vaşington,, muahedesi bugün feshediliyor Japonlarla İngilizler arasında yeni müzakereler
1200 ketime ite "Vafington,, de-muahedeıini bozan Japon Hariciye n acırı M. “H.rota„
Vaşington 28 ( A.A. ) — Uluşal nahafilde bildirildiğine göre Japon sefiri Saito, Japooyanın Va-jiogtoo deoiz andlaşmssını feshettiğine dair olan notasını cumartesi günü M. ‘Hülle, verecektir.
1200 kelime ile feshi bildiriliyor
Tokyo 28 (A.A) — “Vaşington
Ateş - Güneş takımı dün Vefalıları 7-5 sayı ile yendi
Dünkü Atef • Güney • Vefa maçından bir intiba
Dûn Taksim stadında Ateş-gO-o«Ş • V*f* takımları husuıi bir maç yaptı. Sabanın kaygan olmasına rağmen oyun umumiyet itibariyle güzel ve helecanlı oldu.
Ateş - Güneş hücum haltı maçın ilk dakikalarından itibaren üstü* bir oyonl* Vefa kalesini sı-
lar kurumuşun otoritesini muhafaza eylemiş olduğunu söylemiştir.
Bay de “Kanya,, , sözüne devam ederek demiştir ki:
“— Macaristan hükümeti. Macar memurlarının muhtemel bitiştim, kusurlarını ortaya çıkarmak için geniş bir tahkikata girişmiştir. Ancak uluslar kuruntunun almış olduğu karar da dahi bu hatalardan v« kusurlardan ancak bir ihtimal olarak bahsedilmiştir.
Macar hükümetinin evvelce yapmış olduğu araştırmalar tetlıişçi teşkilâtı ve tethişçilerin icraatı hakkında kendisine malûmat ve-r Imemış olmasından dolayı müşkülâta tesadüf etmiştir.
Macaristan daima sulhperver
Mscaristaoın dışarı işleri siyasan, daima barış aever uzlaşmayı arar bir zihniyetten mülhem Devamı 2 nci sahifede
luabedesinin feshini bildiren 1200 kelimelik beyanat, pazar günü gazeteleri* neşredilebileerktir.
Beyanat cumartesi akşamı Ja-pvoyenıu Loodra, Farıt, B-rlha, Ottova, Sidney ve Şanghay eefe-aefaretlevinde matbuatın emrine hanr bulundurulacaktır.
Yeni Ingiliz - Japon müzakereleri
Londra 28 (A.A.) — Japon deniz heyeti “Tokyo,, dan talimat atmıştır. Talimat mucibince lugil-terenin tekliflerinin muhtelif cepheleri hakkında tahkikat yapılacak ve M. “Ya Mıınoto., iogitiz müte-haansları ile görüşecektir.
l»ndra 28 (A.A) — Japon deniz murahhasları İngilizlerle önümüzdeki hafta tekrar konuşmağa başlayacaklardır. Japoo murahhasları Tokyodan yeni talimat alınış* laraa da bunların eski duruşlarını değiştireceği pek beklenmemektedir.
Vayiogton 27 (A. A.) — Ause-rikada v* Avrupada Japoayaam fevkalâde mümessili olan Bay “Yoshida,, tayyare ile Londraya dönmüştür.
kıştırmağa başladı. Vefa müdafaan bu tehlikeli hücumları kemril için çok uğraşıyordu. Oyunun on aekiziaei dakikasında Rebiiuin kornerde* çektiği topu Rasih güzel bir kafa vur «şile Vefa ağlarına takta.
Havamı 5 inci sahifede
“HitLr-
Türkiye - Japonya ticareti Japonlar bizden 10 milyon yentlik pamuk tütün vesaire alacaklar Tokyo 28 (Â?A) — Türkiye il* Japonya arasında yapılan ve eo« günlerde iki memleket tarafında* tasdik edile* ticaret mukavelen mübadele siste mi üzerine kurulmuştur.
Japonya, Türkiyeden on mi.yon yenlik hnm pamuk, tütüo vesaire şeyler alarak ve Türkiyed* Japon-yadso aynı meblâğ mukabıliad* pamuk ipliği ve başka Japn* m*> vadi alacaktır.
Bay “Hitler„e su-ikasd yapılmadı »erlin 28(A.A) - B.y -Hıtler.e karşı burada su-ikasd yapıldığına dair dış-arda çakan haberler gülünç bulunmakladır.
Salâ hl yat bir mrhsfil, Bay “flitler,, I* Ber-linde değil, Bav-yrrada olduğuna bildirmektedirler.
Atina da bir istifa
Ziraat Bakanı çekildi, yerine bir âyan geldi
Atina 28 ( Hususi ) - Ziraat Bakanı Bay “Teodokis. Bay “Çalda-ria„ e letifasıaı vermiştir.
Evelcede birkaç defa istifasını verip geri alan ziraat bakanının arbk bu istifasını geri almıyaca-ğı teyit edilmektedir.
Başbakan “Çaldarie. Dışbakaaı "Makaimos. ve Bay ‘Metaksas, geceleyin bu istifadan sonra husule gelen vaziyeti konuşmuş ve ziraat bakanlığına âyandan “Dekayoa. un getirilmesine karçr vermişlerdir.
Yeni Ziraat bakanı bugüzı yemin edecektir. “Btefanopuios,, la bugün tktiaad bakanı olarak yemin edecektir. M. "Peımazoğlu,, vekâleten baktığı fktişad bakanlığından ayrılmış, yalnız Maliye hakem olarak kabinede kalmıştır.
»ItetfMMMISIMmMUti MHieentMMieiHiMMHiııııiM “Plevne,, de Türkler
“Plevıse., d* çarpışan iki Kumamsan Oıman Paya "Skobolof.,
Bugün 5 inci sahifemizde
Târihten bir yaprak ı Plevnede Turkler Yazan: M. Şerif Tuna

• •
Bugün 3 üncü sahifemizde Mebus Bay Besim Ata-laya bir cevab
a •
Bugün 6 ncı sahifemizde Tiyatro musahabeleri
Karadenizde şiddetli fırtına var
İnebolu 23 (A. A) — Dûn akşam doğru yıldız poyrazdan fırtına başlamıştır. Fırtına bütün şiddetiyle devam ediyor. İzmir ve Eg-vapurları fırtınanın şiddet.noen limandan aynlmıya mecbur kalmışlardır.
Dûn başlıyao sürekli yağmur bugün kara çevirmiştir.
Dün akşam bir Tramvay yandı
Yolcular canlarını zor kurtardılar
101 numaralı tra-nvay arabası, nekesinde bir vagon daha olduğu halde düa akşam saat dokuz > Devamı 2 nci sahifede
Gençlerde devamsızlık
Dünkü kongreye iştirak edenlerde azdı!..
Millî Türk Talebe Birliğinin gelecek içtimaında hazır bulunacaklarına dair azaya yemin ettirildi
Milli Türk Talebe Birliğinin dünkü koeıgreeinda batcmanlardan birkıemz
MitB Türk Taleb* Birliği kogre-si düa öğl«d*a sast oo altıya kader devam etmiştir. Evvelâ birlik muemalâtın* dair teftiş heyeti tn-r*fi*da* tanzim edilen rapor o-
“Tay mis,, İ5Ö yaşında!
Ingilterenin ve dünyanın bu meşhur gazetesi, sene başında 150 nci yılına giriyor
THE'
hhtion
TIMES
150 yafina giren meçh fl.ııedra, ısın “Taymls.. gazetesi »on kânunun birinci günü ISO nci yıl dönümünü tesıd edecek, bu münasebetle büyük bir nüıha çıkararak bu ISO yıJlık hayatım anlatacaktır.
"Taymls,, bu tayım il* birlikte.
f ■■ ■
Zabıta romanımız
Arnavud “Başkımcı Derviş Hî-mc„yı nasıl takib ettim ?
“Ittihad ve Tarakki,,, bu zatı neden takib ve tarassud altında bulunduruyordu?
“Ittihad vc Tarakki,, fırkası, Arnavutların "Başkım,, ismindeki siyasi kurumlarından ve bu kurumun şefi makamında olan "Derviş Hima„ dan fena halde kujkuianmıştı. Hatıratını tefrika suretile yazdığımız zabıta memuru, o zaman Beyoğlu Merkez Memuru olan zat tarafından “ Derviş Hıma „ yı nasıl takibe memur edildiğini anlatıyor.
6 ncı sahifemizde okuyunuz.
- Şurada bir yığın tıgır eti var, tenin mi 7
— Naııt ııgır eti 7 OraJa benim çığırlarım var ama otluyorlar,
— Birieinin betinden fimdi fimendifer geçti de '
kantmış, baaue etrafında uıuu u-zadıya münakaşalar cereyan elmiş, neticede rapoe kabul olunmuştur.
Devamı 2 nici sahifede
ar “ Taymie in baflıgı kendi tarih.ni] anlatsa eserin ilk eddlni de neşredecektir.
Bir gazetenin “ISO, sene yaşaması L. Bu, mühim bir hâdisedir, bilhassa bir çok gazetelerin çıkıb battığı, mevcut olanların da Lûtjen sahifeyi çeviriniz
Almanyada birde din meselesi çıktı
Almanyadaki “Nazi kilisesi,, hareketine Almanya haricinde de karşı gelenler var
Bir mûddctteoberi Altnanyaoıo içinde din ayrılıkları baş gösterdi. Almanyada din mûeaıeeelerioİD de Almanla»brıltnMi Uteniyor ve oouo için yeni Alman kilûcsmla meoıuphrma * Alman hirl.tiyanlar „ deniliyordu.
Bu yeoi kiline, tenkili» ve itikad itibariyle Naziliği arttırmakta idi. Ekseriyet bu kiUoenfo taraftan olduğu halde bu yeoi kili.eye uymak htemiycn bir ekalliyet bulunuyor ve bu ekalliyetin temsili için tcşebUlıier voku buluyordu. ÇOokû yeni Almanyada bir tok devlet bulunduğu gibi bir tak dinin de hakim olması isteniyordu.
En soo haberlere gör» iki taraf araaında vukobulan nüzakerclev bir netice vermemi» re onun için müzakereler bırakılmıştır.
Alman kıliscsio* karşı gelenler, kiliseye nid işin kilit* tarafından hallolunmansa taraftardırlar.
Bunların bu yolu tutmaları, devlet kuvvetlerinin kendi aleyhlerinde hareket etmeaine «beb olacağı anlaşılıyor.
Almanyamn İçinde başlıyan bu hareket bilhama Avrupa devletleri tarafından derin bir alâka ile taklb olunmakta, aleyhte bir lakım mütalâalar il*ri sürülmesine tebeb olmaktadır. Aleyhte bulunanlar devletin dio illerine müdahale etmelini, v(cdan hûriyetioe karışmasını hoş gör-m'.yor ve bu bakımdan Almanyanın dûıûıt bir yol tutmadığını ileri türüyorlar.
“Sar,, da her gün heyecan artıyar
Almanyadan ayrılmak taraftarları noel mütarekesini bozarak makaleler yazmışlar
Sarrcburuken M (A.A) — Almanyadan ayrılmak tarnftarı olan ıne-hafil, ooel mütarekesini bozarak görünüşle toroamrn *Sar„ gazetelerinle ve bilhaeıa katoliklerin "Landcazeitonğ, gazeteci »eklinde bir takım gazeteler çıkaruıı,lardır. Bu gazoteterde Alman aleyhtarı, iftirak taraftarı bir takım makaleler vardir.

• •
Rny verme zamanının yaklaşmaaı Özerine Anıerikada bulunan Seril Alınanlardan bir kıımı bnıual bir vapurla, rey vermek içiu memleketlerine dönmüşlerdir.
Büyük heyecan ila karçtlanen bu Şarklar reylerini kullandıktan sonra derhal Amerikaya avdet edeceklerdir.
Surda heyecanın gün geçtikçe arttığı görülmektedir.

• •
Saarbrüken 28 (A.A.) — İkinci kânunun 13 Önde yapılarak reylamı bitaraf 950 murahhas idare edecektir. Bunların 350 »i İsviçreli, 350 ai HollandalI ve 250 »I de Lükaenburglu olacaktır. Rciam komisyonu başkam bay “Hanri,. aeçileo 350 İsviçrelinin Sara gelmeli içini hallettikten sonra buraya dönmüştür.
Gençlerde devamsızlık
7 inci sahifeden devam
Bundan tonra, yeni yılın Ç«l'»-ma programı mevzuu babı olmuş, bilhaısa neşriyat İşlerine ehemmiyet verilmesi, beynelmilel seyahat terle, memleket dahilinde seyahatleri yapılmasına çalışılması, tramvay, vapur vesaire gibi umumi nakil vasıtalarında talebenin tenzilâtı» bir tarifeye tabi tutulman içio alâkadar makamlar nezdiode teşebböıatta bulunul mau görüşülmüştür. Diba sonra idare heyeti intihahatına geçmek istenmiş,bir-liğin hariciye, dahiliye, nejr‘>“tı iktiaad brançlarına intihap olunmak üzere bazı aza namzet göateril-miştir.
Şimdiye kadar Birliğin idare heyeti 25 eza gibi kalabalık bir teşekkül olduğu için bunların bir araya gelerek toplanmaları müşkil olduğu'ortaya atılmış, nizamname değiştirilrrek heyeti idare aralının on dörde indirilmesi etrafında tek lif İr r yapılmıştır.
Atadan biri :
“— Nizamname tadili, heyeti idare intihabı istenildiği zaman yapılacak işlerden değildir.
Burada mevcut arkadaşların adedi azdır. Ekseriyet biraz daha artmalıdır. Kararımız duba şümullü olmalıdır,,demiş, kongre reisi de bu işin t-hiri halinde geleçek içlicuada daha fazla aza bu'.vnabilib buluoa-mıyaeağı şüpheli olduğunu söylemiştir.
Kongrede mevcud olan azaya gelecek içtiroada da hazır bulunacaklarına dair yrmin ettirildikten sonra toplantı önümüzdeki cumaya tehir olunmuştur.
Nizamname tadili işi, heyeti idarenin 25 ten on dörde tenzili meseli, idare heyeti intibabatı işleri gelecek hafta yapılacaktır.
Gençlerin kendilerine taallûk eden içtimalara iştirak etmemeleri »ayanı teesıûrdür.
Rusyadan makineler geliyor
Moskova 28 (A. A) — "l.cnin-gad „ daki " Marka „ fabrikan, Türkiye mensucat fabrikalarına a id son tarak makinelerini göndermiştir. Şimdiye kadar 155 makine göndermiştir. Bu makineleri kurmak üzere ekzerıizJerini yapmakta olan Türk işçileri yakında Tüzkiyeyc gideceklerdir.
MIM.lOlONHMHieieMMHnş ••«••«■0tO»o»»(aM,Ma|l idamei bayat için ekseriyetle müşkülât çektikleri Türkiyemizde, bu. gOnyLrmi yaşını doldurmuş bir gazete olmadığını nazarı dikkate alacak olursak. "Taymi.„in 150 nel yıldönümünü idrak etmesindeki ehemmiyet bûıbütüu anlaşılır.
Bir memleketin terakki ve İr-fan seviyesi, gazetelerinin hal ve mevkii ile anlaşılabilir.
Bu itibarla gönül Üter ki gele, cek Türk nesileri bizim gazetelerimizin de yirmi beşinci, otuzuncu, ellinci sekseninci yıl dönümünü idrak etmek saadetin* eroinler...
b
Yunanistanda yeni bir kanal
“Volvi,, gölünün tahtelbahir ussu haline getirilmesi düşünülüyor
Selânikte çıkan "L* progre,, gazeteıinde okunduğuna göre bir Amerikan şirketi tarafından Var-dar vadlaiod* yapılmakta olan kurutma ameliyata bu ay »onunda tamamen bitecek ve bu suretle 10 bin hektar mikdarında m ün bit arazi ziraata açılmış olacaktır.
Şirketi* bidayette yapılan mukaveleye nazaran şirketin bu arazide ayni zamanda sulama kanalları da yampası lâzımgvlmekt* Sacda Yunanistan Bayındırlık Bakan, lığının şimdilik bu işten vazgeçeceği muhtemel bulunmaktadır.
Diğer taraftan, şirketle yapılan konturat mucibince bu ameliyatta kullanılmak üzre getirilen bütün malzcmo ve makineler hükümete geçmektedir. Söylendiğine göre bu makineler Sü Bakanlaşan» tensibi ila bsşka işlerde kullanılacaktır.
Bu muazzam Dragörlerl» Hal-kidlkya yarım adasında Kterseı boğazının açılması ve diğer taraftan Strunıs körfezinden Volvi gölüne bir kanal [açılman düşünülmektedir.
Volvi gölü bu suretle denizaltı gemileri için çok mahfuz bir C«-sübahrl vazifesini görecektir.
Dün akşam bir tramvay yandı
7 inci sahifeden devam Beşiktaş* doğru Harlarken, Fin-dikli öeünd* ani bir kondakt olmuş, bir an içinde vatmanın bulunduğu yerle tramvay araban parlayıver-miştir.
Yolcular niye uğradıklarını şaşırarak bağrışmağa başlamışlar, vatman arabayı hemen durdurub kendisini can havliyle dışarıya atmıştır.
Yolcular da vatmanı takib etmişler, büyük bir korku içinde kendilerini arabadan dışarıya atabilmişlerdir.
Hadiseden derhal zabıta haberdar edilmiş, polis, müddeiumumilik ve şirketler komiserliği ile şirket memurları tahkikata başlamışlardır.
Motrisin ön tarafı tımamm yanmış, tramvaylar Işliyememiş, müruru ubur bu yüzden bir hayli muattal kalmıştır.
— Zaman —
Tramvay kazaları yın* «on günlerde artmıya başladı. Dahn birkaç gün evvel köprü üstünde tramvay teli kopmuş, bir tesadüf eneri olarak kimseye bir şey olmamıştı. Düu akşsm tramvay arabasının yanmalında da nüfuıça bir zarar vukua gelmemesi, yine bir hüsnü tcıadüf «zeridir.
Tramvay şirketine tellerini sağlam bağlamasını, arabalarına iyi bnkmasıuı ve halkın hayatiyle bulıo-dar lâkaydanc uynamamosını öğretmenin çaresini bulmak lâzımdır. Ak,i takdirde müessif kazalar vuku bulacağı muhakkaktır.
“Romen hudutları değişmez! „
Romanya Başvekili M. “ Tataresko,, mühim bir nutuk söyledi
Bükreş 28 (A.A.) — Başbakan Bay Tataresko Tranıil-vnnyablar kulübünün büyük bir toplantısında, ulusu müdafaa için parlâmento açılır açılma! birkaç milyarlık fazla t®h-niıat isteyeceğini bildirmiş vo demiştir ki:
"Sınırların tadilinden bebac-denlere şu cevabı veriyoruz: Sınırları tekrar gözden geçirmeden bir kerede kendi vicdanlarınızı gözden geçiriniz. Onları on asır süren kötülüklere, Uluslar tarihinde eşi görülmemiş tazyiklerle bunalmış bulacaksınız. Komanyanıo sınırlan itibari değildir ve onlar ancak adalet ortadan kalktıktan sonra sarsılabilir.,,
‘'Marsilya,, cinayeti meselesi 7 inci sahifeden devam olmuştur. Macaristan her zaman doğrudan doğruya müzakerelerde buIuDmıyaya hazır olduğunu ilân etmiştir, fakat bu müzakerelerin hukuk beraberliği ««anna dayanması şartiyl*.
Tuna havzasında barışın ber-kitilmesi, bir takım devletler grubu tarafından yapılan bir diktatörlük şeklinde telâkki ve tasavvur edilemez.
•Rom», mitakıoa-bızı şartlar altında-her devirt girebilir. ‘Roma, protokollerinin şiimul dairesi genişlesin veya genişlemesin, bu protokolleri ilham etmiş olan fikirlerin terakkisine bağlı bîr şeydir, “ Kanya „ bir kaza geçirdi
Budapeşte 28 (A.A) — Dışarı işleri Bakanı Bay “ Kanya „ nın otemobill başka bir araba ile çarpışmışsa da Bay "Kanya,, ya bir şey olmamıştır. Öteki otomobilde bulunan iki kişi yaralanmıştır. Macar ricali “Roma,, ya gitmiyorlar
Budapeşte 28 (A. A. ) — Başbakan general "G8mbö}„ ile eski Başbakan kont "Bethlen, in yakında Komaya gideceklerine dair ya-bancı gazetelerin verdiği haberler doğru değildir.
Felemenkte feci bir kaza
Kolonya 28 (A. A.) — Gazetelerin Amsterdamdan öğrendiklerine göre. Alman sini-nna yakın ve Felemenk toprağında bulunun bir yerde dokuz kişiyi götürmekte ölün bir otomobil, bir köprünün yan dıvannı yıkarak kanala düş-tnüştür. Yedi kişi ölmüştür.
Japony ada da karışık işler!
Sunî ipek suiistimalini yapanlar arasında eski nazırlar da var
Tokyo 28 (A. A.) — Geçen Temmuz ayında ‘‘Saito., kabinesinin istifasına sebep olan suni ipek işino karışmış kimseler hakkında yapılan tahkikat bitmiştir. Eski biiyiik memurlardan on yedi kişi rüşvet almak, vazifelerini yapmamak andlarına sadık kalmamak gibi suçların mücrimleri olarak mahkemeye verileceklerdir.
Gazeteler, bu işten uzun uzadıya bahsetmektedirler Suçlular arasında eski ökonomi bakanı Bay "Nakajitna,, eski demir yolları Bakanı Bay "Kumda,, , Formuz bankam erki müdürü Bay “ Shimada „ vo aiin'i ipek şirketi eski müdürü Bav "Takagı,, bulunmaktadır. Avrupada yeni bir anlaşmamı?
Londra 27 (A.A.) — “Dcy-li Telgraf., gazetesine göre, İtalya, Fransa,, Almanya, Macaristan, Yugoslavya ve Çekoslovakya arasında birlikte çalışmayı temin ederek Avus-turyanın istiklâl ve toprak bütünlüğünü zıman altına almağı gözeten emniyet plânı Avrupa-nın muhtelif merkezlerinde tetkik dilmektedir.
Kraliçenin davası
Marsilya 27 (A. A.) — Yugoslavya Kıraliçcsi " Mari„ nio Marsilya suikasti muhakemesindeki Avukatı "Pol Bonkur Marsilya'ya gelerek bu iş için elde bulunau dosyayı gözden geçirecektir.
Radyoda ilân yasak !
Paris 28 (A. A.) — Posta ve Telgraf Bakanlığı halkın ca-nmı sıkmamak için radyoda ilân verilmesini yasak edecektir.
Dahiliye Vekili dün gitti
Birkaç günd nberi şehrimizde bulunan Dahiliye Bakanı Bay Şükrü Kaya dün akşmaki ekspresle Ankaraya avdet etmiştir.
Haydarpaşa garında Vali ve Belediye Reisi Bay Muhittin Ostündağ, Polis Müdürü B*y Fehmi ve bazı Saylavlar Dahiliye Bakanını teşyi etmişler, bir kıta polis de Bay Şükrü Kayayı sclâmlumışlır.
Haber aldığımıza göre Da-biliye bakanı, birkaç gün sonra tekrar şehrimize gelecektir.
Kânuouevcl 29
|son^zhaberler|
Ankarada temsiller
Atatürk te temsilde bulunub gençleri gönendirdi
Ankara 23 (A. A) — Ankara Kalkerinin tertibettiği müzlksel Festival dûn akşam bütün büyüklerin hazır bulunduğu raimi bir temtil İle. açılmıştır.
Atatürk bizzat bu grevde bu-Innarak gençleri gönendir roştîr. tünel İnönü, bütün vekiller, diplomatik kur temailde hazır bulunu-yordu. Saat tam 21 de çalınan lıtiklal marşiyle festival haşladı.
Denizli »aylavı Necib A!i küçük bir aöylev aöyliyerek Atatürk ün Ankaraya ayak bastığı günün yıl dönümünde onun yurd gençliğinden izlediği dil, aanat, müzik kımıldanışına ilk küçük bir karşılık otan bu çalışmanın bir buçuk aylık kıta bir zamanda naııt büyük bir inanla çalışarak ortaya çıkarıldığın anlatmış ra küçük bir moaraf.'a yüzlerce gencin elbirliğiy. İr meydana grlrn bu rarriıı ilerde hazırlanacak daha büyük ölçüde çalışmalara bir başlangıç olduğu, nu kaydetmiştir.
Alkış toplıyanlar
Ondan »onra Bay önderden bir parça »ahneye konmuştur. Bayoa-der rolünü taganni eden bay Ntı-nıllalı Şevketle İzgen rolünü »öy-
Bay Receple çeşitli görüşmeler
Upk 28 (A. A.) — Cumhuriyet Halk fırkası genel kâtibi Bay Receb Peker dün akşam treniyle Kütahyaya geçerken durakta memurlar, Halke-vi ve kurumlar mümessilleri tarafından karşılanmıştır.
Tren durağa gelince Bay Reccb Pckcr trenden inerek karşılayıalarlarla çeşitli mevzular ve bilhassa ıpor ve gençlik çalışmaları üzerinde görûj-mtlşîerdir. CSrOşicder- çöle «ilmimi oldu.
Halkın bu gece misafir kalması arzusunu başka bir zaman için kabul etti.
Tren kalkarken Bay Receb Peker tezahüratla uğurlandı.
----------a----------
Diyarbekir kadınlarının kararı
Diyarbekir 28 (A. A.) — Dun akşam beşyizden (azla Diyarbe-kirli kadın Halkevi müsamere n-lonuDda büyük bir toplantı yapmış ve orada Halkevi Başkanı Cahid Çubukçu ve Halkevi Kadınlar Der neği Başkanı Bebiyc Baturya ve Üyeleri tarafından, aaylav urçilmek v» aeçıuck. Umumi mecli» ve Belediyeye üye olmak gibi Türk kadınlığına verilen yüksek hıklar üzerinde ateşli nutuklar verilmiş ve dünün kötü miran olan çarşaf
“Adana,, da bol yağmur yağıyor
Adana 28 (A. A.) — Sabahtan beri bütün ovaya tekrar bol ve güzel yağmurlar yağoııya başlamıştır.
------------3-------------
GalatasaraylIlar “Peşte,, de
Pe,te 28 lA. A.l — Galatasaray lisesi talebesinden bir grub bogfh» buraya gelmiş v* istaıyonda Türkiye «eisreti erkim ile diğer bir çok zevat tarafından karşılanmıştır. Bu grub Macarıstanda bir tetkik seyahati yapacaktır.
------------O------------
iki haydut öldürüldü
Amasya 28 (Hususî) — Dört ay evvel "Çorum,, lıapislıane-■inden kaçan idam mahkumu meşhur eşkıyadan kürd Haydar oğullarından Mcmo Çöliü kardeşleri:, o zamandanbrei devam eden takibi bitmiştir.
Amasya, ve Çorum ve civar vilâyetleri jandarmaları tarafından takibolunau şahışlar. Amasya jandarma kurna odanı Bay Fuadın himmctile dün gece AmaSyanın Alan dağıuda sıkış tırılmışlar, haydutların ikiside vurulmuştur. Bunlardan Çoliu ölmüştür.
Müsademe esnasında Amasya Jandarma Kumandanı Bay Fuad ile bir onbaşı da yaralanmışlardır.
Yozgad 28 (A.A.) — Bir müddetlen beri kovalanmakta olan Kara Haydar oğlu Memo. arkadaşı Mestan jandarmalar tarafın, da n öldürülmüştür.
----------—(3-------------
“Yevtiç,, kabinesi sağlam değil mi?
P.ıris 28 (A. A.l — Helgraddnn bildirildiğine göre. Parlementonuu ek-»erıyct grubu olsu ‘Ulusal Yugoslav fırka».,, bugünlerde "Yevtiç,, ka-bıacşlne karşı alacağı vaziyeti kararlaştıracaktır. Fırkaca, kabiosvo karşı aleyhtarlık vurıa dn fırkanın hükümet beyannamesini okuyuncıy'a kadar İliç bir şey yapmıyacağı «özleniyor.
liyan bayan Çelil* Danl» alkışlanmışlardır.
A. Adnanın müziktediği Taşbe-bek bu gecenin müzik bakımından ■ n beğenilen parçalını teşkil etmiştir. Gmc kompozitörün bu muvaffakiyeti ayrıca övülmüştür. Taş-bebek rolünü taganoi eden Bayan Celile Fmh İle. Varişll rolünü ya-pan Nurullah Şevket büyük bir muvaffakiyet meydana getirmişler. Bay Avni il* Bayan Güzide beğenilmişlerdir.
Baleler takdir edildi
Boyan Harad.novanın idare ettiği baleler Türk kızının bu kadar kıza bir zimanda götterdığl büyük kabiliyet bakımından çok takdir edilmiştir.
Münir Hayrinin Bavönder, Ta» bebek niyetleri yani dilin «akneye geçmezinin İlk ve yeni başarılını» bir örneği olmak bakımından Ankarada beğenilmektedir.
Dün akşamki temıilin reji, dekor, koıtûm'.eri pek beğenilmiştir.
Cumhuriyet Halk Fırkannca sattırılan bu piyerier bugünden neşredilmişlerdir.
Bayönderle Taş bebek Ankarada daha iki defa temtil edileceklerdir.
Gençlerden bir heyet, değerli yolcuyu geçirmek üzere Afyona kadar gitmişlerdir.
Bay Receb Kûtahyada nutuk söyledi
Kütahya (A. A.) — Cumuriyet Halk fırlctu genel kâtibi Bay Receb Peker bugün İzinizden şehrimize gelmiş, hararetli bir surette kaşılanmıştır.
Bay Receb Peker Cumuriyat Halk fırkasında verilen ziyafette taylav avçiml müoaıebetiyle mühim bir nutuk söylemiştir. “■'Tgpg;x2K tenn :.-ü,ua.ı.r mu. meıailleriyle fırka mensupları ve kazalardan gelen heyeter v* fırkaya yazıtan birçok bayanlar hazır bulunmakta idi.
Nutuk, birçok yerlerinde şiddetli ve sürekli alkışlarla karşılanmıştır.
ve peçenin kaldırılman iatvomiştir. Kadınlar üzerinde çok derin taairler bırakan bu nutuklardan »onra çarşaflı kadınlardan bir kıa-mı hemen orada çarşaf ve peçelerini yırtrrak atmış ve bir kısmı da bayrama kadar manto giyeceklerini, Atatürk ınkıLâb hareketler.ain daima ilerisinde bulunacaklarını ■Öylemi şlerdir.
Kadınlara Halkevi musiki he* yeti tarafından bir konser verilmiştir.
Kânunuevel 29
SÜTUNLAR ARASINDA
Yazı dili hangi konuşma diliyle birleşecek ?
Atsy, son fûnlerda yurdun ürlü bucaklarından gelmiy (birkaç yatıyı pfl»tercr»k soruyor t
— Bunları ne yapayım ? Okuyorum. nalayamıyorum; içindeki •Sileri dergiden arıyorum; orada da kimisi var, kimi»! yok. Her kent'de oturan, orama öırl diliyle yalarsa ne yolda birblrimiıi anlıya-eajız ?
Bu yazılan okurken, içimde Ş6)l» bir korku uyandı:
— Türk budun dilini ileri bir durakta birleştirmek iaterkeo, dilimizi bilmiyerek, iatemlyerek bütün bütün dağıtıyor muyuz ?
Hayır I Ne böyle bir istefizniı »ar, ne de böyle yapmak için bir gerektik... Yalnıt görülüyor ki, bir yanlış anlayış önündeyiz :
Yazı dilini elden geldiği kadar konuşma diline yaklaştıracağız I dedik. Bundan dönmüyoruz. Ancak, konuşma dilile neyi anladığımızı iyice belirtmek gerek.
Yer yüzünün her yerinde, köyden köye, kentten kendi- değişen bir takım konuşmalar »ardır. En ileri denen dillerde bile, yer yer öyle söyleyiş değişimleri göze çarpar. Yurdundan ayrılmamış bir Bretaııyalı'nııı dilini, oralarda bulunmamış bir Paria'ii anlamakla güçlük çeker.
Bunun böyle olması hiçbir dilde her köylünün kendi konuşma-•indeki ağızla ya» yatmağa yol açmış değildir. Bizde de dil devrisinin amacı, dili aayıuz yerli ağızlara parçalamık olamaz.
Hiç unutmamalıyız kİ «öz *öy-(•inekle, yası yazmakla ilk iateoeo düşüncemizi, duygumuzu anlatmaktır. Yazdığımızı okuyan, aöylediği-tnizi dinliyeo, ne dediğimizi anlı-yemazaa yazımızın, (özümüzün değeri yok demektir.
Türk dili devrimi, öyle bir Türk dili yaratmak istiyor ki yer yer oymak oymak görülen değişikliklerin üstüne çıkarak, elden geldiği kadar çok Türk o dille anıaşa-biltin I
Söz (öylerkeo, kime aöylediği-mizi düşünmez miyiz? Bir çocuğa »öylerkeo başka, yetişkin adama »öylerkeo başka türlü aöylemez miyiz? Gözümüz önünde duranların ne değerde, ne bilgide, ne anlayışta olduğunu biliriz. Ancak. »Mil radyoda söylersek. yahud ya-sarsık, onu dinliyecek, okuyacak kimseler çoğalır; değerleri, bilgileri, anlayışları değişir. Öyle olunca buouo eo azını göz öuüoa alarak, onun da anlıyab.l»ceği bir dille aöylemrk, yazmak gervkliğ önünde kalını.
Urladın yazan, kaodi ağzını bilme; bir yurddaşa o ağızla yazarza tözünü anlatamaz. Bunu düşünmeme! dilin ulusal değerini bitmemek demek olur.
Türlü yerlerin türlü deyişleri arastn daki küçük »yadımlar bir yana kalan bunların bepıioi içinde toplıyan bir d İ vardır ki onunla iıtanbnllo trturum\ ı ya.Vanlı İzmirliye, Edirneli Maraşlıy diyeceğini anlatabilir. İşte yazıda canlandırmaya çatışacağımız dil. bu ortak konuşma dilidir.
Bunu göz ününden ayırmama -lıyıı ki yazılarımız anlaşılmaz olmalın I Bu yüzden eyl bir »özümüz »araa elden gıtmevio ; bir di leğımız varta yerıue getlrllabilain!
İşin İçindeki yanlışlık işte bu anlaşamamazlıktan ileri geliyor.
Tarama Dergisine geçmiş o'-makla bir yarin ağzındaki bir tor, bütün Türklerin di) »arlığı içine girmiş olmaz. Tarama dergisi yalnız o (özün o yerde »arlığıaı ortaya koymuştur. Bûtüu Turklrrin blrlbirine anlatmak İçin aöyliye. çekleri »öz, gene bütün Türklerce bilinmiş adilerden olmalıdır.
YazıUrımızda böyle yerli ağızlar kullanmak, bir türlü bilinmez •everlik [*) tir; gelip geçici bir »aldırıştır. Yokta bir ulutun or-taklaya dili, bir iki yerio özel »öy-leyişindvn değil, bütün ulutun orta t düşünüşünden, birlik anlatışından doğar.
Bunun bir ayak önen anlaşılmazı, dil devrimioin doğru yürüyüşünde büyük Jblr ileri adım olacaktır.
ULUS /. Necml Dilmen
/•/ Bıtbunnumrlik. garabrlptfi iCıilr dlyr fcat/en,finiştir.
Sadakai Fıtır
İstanbul müftülüğünden :
Eniyi Son
Bujday 13 11 10
Arpa 20 16 0
Ölüm İM 7« 63
Hurma 312 260 0
-ZAMAN-
At üstünde çift atlayış!
Sipahi ocağı, yılbaşı gecesi için eğlenceler hazırlıyor
Sipahi ocağı dün aaat on altıda mutat »eoelik konğreaini yaparak yani id «re heyetini seçecekti. Fakat ekseriyet hatıl olmadığından kongre onbeş gön sonraya tilik edilmiştir.
Haber aldığımıza göre Senebnşı gecesinde hir au»are verilecektir. Bu geçe toplantınnda evveli, ocak binan dahilinde bulunan ra kışın binicilerin ala binmelerin» mahsus olan kapalı yerde atla muhtelif atlayışlar yapılacaktır.
Bu atlayışlarda şimdiye kader memleketimizde görülmeyen bir yenilik te olacaktır ki bundan davetlilerin çok heyecan ve zevk duyaçakları temin edilmektedir. Bu atiayışlar ayni at üzerinde bir Bayan ve bir Bay larafınean yapılacak, ikiai birden maniayı atlıya-çoklardır.
Bu atlayışlara Bayan Gûlüun ile Bayan Mrlâhat v» Bay Süreyya ile Bay Nuarat iştirak edeceklerdir.
Şehrimizin en iyi kadın at binicilerinden olan Bayan Faziletin de* atlayışlara iştirak edeceği söylenmektedir.
Bu atlayışlardan sonra zehaba kadar dao» edilecek ve davetliler muhtelif eğlenceleri» iyi bir gece geçireceklerdir.
Aferin Tramvay şirketi işçilerine!
Aldığımız bir habere göre. Tramvay Şirketinde kondüktör, kontrol, yol memuru, ve üpek-tür olarak çalışan işçiler, aralarında para toplayarak Tayyare Cemiyetine vermeğe ve tramvay işçileri namına bir tayyar» alınıııaaıuuı tcoûnıao karar vermişlerdir.
Tramvay Şirketindeki işçiler bu parayı bu ay başında toplamağa boşayacaklardır.
Bay Atanın cenaze merasimi
,WcrAem Bay Ata
Vefatını dünkü nüahamızda teessür!» hah» --rdiğimiz diyunu-umumiye müd terinden Bay Atanın cvnazezl dûn büyük bir kalabalığın iştirakiyle kaldırılmıştır.
Merhum Sn-İniğin ileri galenlerinden Bay Akıtın oğludur. Müteaddit me
muriyetlerde ı-ki ve faziletle
iyi bir nım bıraktıktao lonra e«-bibümayun kitabetine getirilmiş »• orırfsn sonra ıııun müddet di-yonuumumıye müdüriyetlerinde bu-ıınmuştur.
Kadıköyüode Babariycd» »akız ağacından kaldırılan ceııar.eal llyık olduğu ihtifalle S»brayıccdit kab. »istimna nakledilmiştir.
Cenazede akraba »e ahbapların-'nn başka Şehir mr.ciiai szaaile O ıiveraite profesörleri ve şehrimiz n tanınmış • ma'arı bulunmuştur.
Türk - Yunan takası
hakkında bir tebliğ
ökonomi Bakanlığından; Türk Yunan takas anlaşmasının, 12 Sonteşrin tarihli Türkofis günlük servisi ile de ticaret odalarına ve başka alâkalılara tebliğ edildiği gibi, 15 ilk Kânunu 934 tarih.nden itibaren meriyete geçtiği görülen gerek üzerine tekrar tebliğ olunur.
Şayanı takdir bir teberru
Ortaköydc Muallim Naci caddc-aiadv defterdar burnunda kâin iki büyük rv, hayır »»bibi bir karı koca tarafından Darüşşafakaya te-berrü edilmiştir. Bj kan koca ö-lünelyo kadar evleride oturacaklar, öldükten zonra bu evler Da-rQşş»fakaya geçecektir.
Haliç vapurlar mda berber dükkânı da varmış!
Haliç Şirketinin 11 numaralı vapurundaki yolcular feci neticeler verebilecek bir hâdise atlattılar
Evvelki sabah, Haliçte, hem komik hem de neticesi itibarile feci olabilecek bir hâdise geçmiştir.
Haliç vapurları şirketinin müfettişleri tarafından verilen raporlara nazaran, bu hâdise şöyle cereyan etmiştir:
Şirketin küçücük 11 nutna-rah vapuru, sabahleyin köprüden 8 postasını yaptığı bir sırada doğra Havköye gitmektedir.
Vapura» kaptanı, köprü ile Hasköy arasındaki mesafe epeyce uzun olduğu için, gemiyi ancak kendisi veya serdümeni idare edebildiği halde kaptan yerine taifeden birini geçirmiş kendiside serdümen tarafından traş edilmeğe başlanmıştır.
Kaptan serdümene traş olmakta bulunsun, vapur Hn«-köy açıklarına kadar ğeltniş bu sırada mukabil cihetten, yani Eyüp tarafından gelen 16 numaralı vapurla karşılaşmıştır.
Kaptan vazifesini gören tayfa, deniz nizamlarına vukufu
••••«se isimi» •«(•••« se»»»teıı»tesısıet»sı»»ss»vse«sssa(MMa^ı*s»«»»eees»eıes re s astı ses •»!•»»»»••••••» w msms«m tte—ae»
Meb’us Bay Besim Ata-lav’a bir cevab •••
— Merhum Talha Ebüzziya'mn oğlu tarafından—
Sıfatınızdan istifade ederek Anadolu ajansı ile neşrettirdiğiniz ısoyadı olabilecek bir sürü garib kelimeler h.ıkkında "Zaman,, gazetesi düşündüklerini yarı şaka, yarı ciddi yazmıştı.
Bir gazetenin evvelki günkü nüshasında vermiş olduğunuz cevaptan, "Zaman,, ın yazısına ne derece içerlemiş olduğunuzu anladım. Halbuki "Zaman,, yalnız uyduru muşa Lenziyen kelimelerinizden bahsetmiş, şahsınızı hiç karişhrmamıştı. Bizim bildiğimize göre bir fikre itiraza yine fikirle cevab verilir.
Fakat sizin, fikir münakaşasının bu en basit kaidesini bile biltned ğiniz, cevabınızda işi hemen şahsiyata döktucnizden anlaşılıyor.
Eo ufak bir tenkide bile tahammül edemiyerek işe derhal şahsiyat karıştırılması vakıa bizde etki bir adettir ve ek-
Hürriyetten daha dır: Vicdani
Şerh ve izah:
insanlar medeniyetin (a ' başlangıcından beri lıu tösün kuvvetini anladılar. Milâddun üç asır önce ya-Îşıyan Yunan şairi Menan-der der ki: “Göğsümüzün içinde bir ilâh var: Vicdan.» Daha sonra da der ki: “Yaşamak, insanın öz canı için yaşaması değildir. Böylesine yaşamak bile ' denmez, insan kendi iyiliği kadar başkalarının iyiliği için yaşar ve her iyi hareketten zevk duyar, o içindeki ilâhın da lıoşnud olduğunu hisse der. „
Vicdan, daima iyiliğin kötülüğü yenmesine yardım eden kuvvettir. İyilik
olmadığı için, yanlış bir ma-navra yapmış, karşısındaki 16 numaralı geminin kaptanımda müşkül vaziyete sokarak, onu karaya doğau kaçmağa mecbur etmiştir.
Hasköyün biraz beri tarafı batmış gemi ve mavna leşlerile dola olduğu için, 16 numaralı vapur ne yapacağım şaşırmış ve büyük bir tehlike atlattıktan sonra sıyrılmağa muvaffak olmuştur.
Bu sırada 11 oumarah vapurdaki yolcular da telâşa düşmüş, kaptan mevkiinin bulunduğu yere geld.kleri zaman, kaptanın hâlâ tıraş olduğunu görmüşler, bir kısım Muaevi-ler de:
— Maşallah, maşallah! Haliç vapurlarında berber dükkânı da açıldı, diye alaya başlamışlardır.
Bu vaziyete şirketin müfettişleri de muttali olunca, icab eden raporu tanzim ederek Haliç idaresine vermişlerdir.
Kaptan hakkında tahkikat yapılmaktadır.
seriyetle de aciz alâmetidir.
Fakat siz, dirilerin şahsiyetlerine karışmakta iktifa etmiyor, bütün tanıdıklarınca pek muhterem bilinen bîr ölünün, babauııu, Talha merhumun ismine de dil uzatıyorsunuz. Ölülerin icabe-den cevabı veremiyeceğitıi pek güzel biliyorsunuz. Fakat Bay Besim Atalay, yalnız şu esastı noktayı bitmiyorsunuz ki bugün merhum Talhanın bir oğlu vardır ve o. vatan uğrunda feda olan babasının ismine dil uzatmak istiyeolere lâyık oldukları cevabı vermek kuvvetini haizdir.
Cidalciliği serdiğinizi yazı-yorsunuuz. Didişmek ist.yoraa-nız babamı mezarında rahat bırakın- Oğlu sizinle ve sizin gibi olanlarla her sabada, her an ve her türlü cidale hazırdır Bay Besim Atalay I
• *
Gelelim kelimelerinize. “ 7.n-man. yazısında onlardan bir Devamı 7 nci sahifede
Şerhler ---
kuvvetli bir söz var-
sevgisinin kaynağı odur. İnsanın bütün öz insanlığı bu kaynaktan fışkırır. Ta-biatin bütün ba kanunları, buradan insana seslenir, buradan isyan eder. Ve insan bu sese, ba haykırışa karşı kulaklarını tıkasa da o yine bağırır, ayine haykırır.
insanların vicdanı körleşti mi ferdi, içtimai, milli tereddi ve inhilâl başlar.
Çünkü bütün vazife hissinin kaynağı vicdandır. Bu his öldü mü, onunla birlikte herşey ölür.
Vicdan, yalnız hürriyetten değil her şey den daha kuvvetlidir.
ZAMAN
j Hiç yoktan bir cinayet
Taş kömürü yakmak meselesi nihayet kanla neticelendi!
Dün, Ortaköy Ermeni mu-hacirhanesinde biç yüzünden bir cinayet olmuştur.
Yapılan tahkikata nazaran, vaka şu şekilde ceryan etmiştir :
Muhacirhanede oturan Rupco mangalına taş kömür koymuş ve odasının önünde yakmağa koyulmuştur. Bu sırada aynı Muhacirhanede oturan Kirkor yanma gelerek t
— Taş kömür yakıl) da burada milleti zehirliyccck misin ? demiş ve yakmaması için ihtarda bulunmuştur. Rupcn, Kir-korun bu ihtarına aldırış etmemiş ve ateşi yakmakta devam etmiştir.
Muhacirbane de kendini sözü geçer tanıyan Kirkor, Rupenin, bu söz dmlememezliğins kızarak:
— Ben de sana sözümü dinletmezsem, bana da Kirkor demesinler! Demiş ve üzerinde taşıdığı bıçağı çekerek Rupe-nin üzerine atılmıştır.
Rupen kanlar içinde bir tarafa yığılınca, Kirkor hırsının feci bir netice verdiğinin farkına varmış ve kaçmak istemiştir. Fakat zabıta memurları yetişmiş, Kirkoru yakalamışlardır.
Rupcn, hayatından Gmütsiz bir vaziyette Beyoğlu hasta-hanesine kaldırılmıştır.
Kirkor tevkif edilmiştir, tahkikat devam etmektedir.
Neden böyle saldırdı acaba ?
Evvelki gece Tophanede garib bir taaruz vakası olmuştur:
Bcşiktaşta oturan Tevfik, gece Tophaneye geldiği bir sırada, otomobille evine gitmek istemiş ve taksiden bir otomobil çağırarak pazarlık etmeğe bakmıştır. Fakat bu sırada, tanımadığı bir şahıs yanında beliriver-tö iştir.
Bu meçhul adam,! otomobile binmekte olan Tevfiğin Oterino atılmış ve sille, tokat, yumruk yerleştirmeğe başlamıştır.
Tevfik neye uğradığını anlamağa meydan kalmadan, Tophane nokta memuru olan polis vaziyeti görerek derhal müdahale etmiştir.
Bu meçhul adam, gelen polis memuruna da hücuma kalkışını , onu da düğmek istemiştir.
Fakat polis, bu mütecaviz adamı yakaladığı gibi Galata polis merkezine göndermiştir.
Orada kendisinin hüviyeti tahkik edilince Çanakkale ote İ nde Osman olduğu anlaşılmış, taarruzlarının sebebi anlşılama-mış ve hakkıada tahkkiat evrakı tanzim ed.lerek mahkemeye verilmiştir.
İki yangın
Dün iki yangın olmuştur:
1 — Gaiatada Eski gümrük sokağında Hristonıın kırtasiye ve matbaa işleri yapan mağazasından y ingin çıkmış, matbaa kısan tamamen, kırtasiye kısmı oldukça yandıktan sonra Söndürülmüştür.
Polis, yangının »ebebini araş tırnaktadır.
2 —- Arnavulköyde Fcyziati lisesinin kalörifer dairesinden sıçrıyan bir kıvılcımla döşeme
tutuşmuş ve bir parça tahta yandığı halde, mektebin hademesi tarafından söndürülmüştür.
3


öylesem tesiri yok assam gönül razı değil
Deniz yolları işletmesine
Yakından tanıdığımız bir Mısırlı arkadaşımız dün bize şunları anlattı:
— Orta Avrupadan kalkıb Atinaya gelmiştim. Atinadan Pireye inerek oradan, bizim 1 ürk vapurlarından birile Isken-deriyeye gitmek, daha sonra da Istaabula dönmek istedim. Pireye varınca Türk vapurlarının acentesini uradım. Göste-ren olmadı. Israr ile aradım.
Yine bulamadım. Nihayet karşıma birkaç acente çıktı. Birisiuden IskeDderiyeye gidecek Türk vapuru için bilet istedim. Beni Türk vapuruna binmekten aiakoymak için uğraştı. Filân kumpanyanın vapurla» daha sür’atJidır, yemekleri daha düzgündür, ücretleri daha ehvendir, dedi.
Efendi, nasihat istemiyorum, Türk vapuruna bilet istiyorum, dedim. Çok yüksek bir para istedi. Halbuki ben fiati önceden öğrenmiş bulunuyordum. Bunun üzerine bu adamı bırakarak başka bir acenteye uğradım. Orada da hemen hemen ayni muamele ile karşılaştım. O da beni kandırmak için uğ-raşıb durdu. Nihayet o da Türk vapuruna bilet vermeğe razı oldu.
Fakat o da evvelâ yüksek bir fiat istedi. Güc ha) ile anlaştık ve bileti alıb Türk vapu. runa kavuştuk. O ramandan beri, kendi kendime sorar dururum:
Acaba Deniz yolları işletmesi ne için Pire limanına ehemmiyet vermiyor ve niçin orada bir Türk acente bulundurmuyor ?.^
Biz bu suallerle hiç bir cevap veremedik.
Yalnız bir sual sormak lüzumunu hissettik:
— Sizce Pire limanında bir Türk acentesi bulundurmak çok mu faydalı olur ?
Cevab verdi :
— Elbette. Meselâ Atinaya gelen bir çok seyayhlar vardır. Bunlar oradaki tarihi abideleri ziyaret ettikten sonra istanbu-la da uğramak -isterler Istan-bulunda tarihi abidelerini görmek dilerler.
Pirede bir Türk acentesi bulunsa vo bu çeşid seyyahların Türk vapurlarilc iıtanbula gelmelerini temin etse çok m ahım istifadeler elde edilir. Sonra bir Türk acentesi, yabancı acentelerin fena propagandalarına da karşı gelir..."
Biz bu mütalcalan, olduğu gibi Deezizyolları işletmesinin dikkat gözüne arzediyoruz.
L.
Dünkü kazalar
Diin öğleden sonra Harbiye-dc feci bir otomobil kazası otmuş. Hayri isminle biri şoför “Ki kor,, un idare ettiği otomobilin altındı ezilmiş, öliım derecesinde yaralı olduğu halde Amerikan ha stahanesıne kaldırılmıştır.
“ Kirkor ,. idare ettiği 1948 numaralı otomobil ile Harbıye-den süratli o arak geçerken bu kazaya sebebiyet vermiştir.
Vak'aya polis ve adliyo va-zıycd etmiştir.
• •
Dün iki vasıtai nakliye kazası daha olmuştur:
1 Şoför Alinin idaresindeki 758 numuaralı otomobil Beşiktaştan geçerken, 12 ya-yaşında Saime isminde bir kızcağıza çarparak yaralamıştır.
Şoför Aii tutulmuş, Saime tedavi altına alınmıştır.
2 — Vatman Necmettinin idaresindeki tramvay dün Aksaray Valdc camü öuündcn geçerken 60 yaşlarında tesviyeci "Ardaş., a çarpmış, yaralamıştır.
‘ Ardaş,, tedavi altına alınmış, vatman Necmı de sorguya çekilmiştir.
__„
Zaman Ansiklopedisi
dÜmonnovut 29
Bir okuyı cumuz yazıyor : 'Bcrgsonuo Türkçeye çevrilmiş bir İki eterini okudum. Bu Filozofun terci mel balioi d» bilmek istiyorum. Lütfen yazar mısınız ?
Bir lise talebesi
Cevabımız
Fransız fi ozofo Hrorl Bergson 18S9 da doğdu. Aslen Musevidir. Etole Normale de okudu. 1900 de Fransa kollejinio felsefe hocası oldu.
Bergson, hayatı, asıl hakiki var-hk tanıyan felsefe mektebinin mü-meaailidir. Metod ihbarıyla trerü-blyetçidir. Drruai, haini yaşayışı İrfan kaynağı sayarak ooa büyük bir ehemmiyet verir. Ona göre maba'dûttabiiyrye aid büyük meselelerin hallini, “(nur, un tahlilinde aramalıyız. Kendisi şuurda iç
r Kilap
Günde
Varlık
Ankarada onbeş gönde bir çıkmakta otan bu aan'at ve fikir mecmuasının İS kânunuevvel nüshası lotişa- etmiştir. Bay Necib Alinin yeni atılmalar, yani yeni hamleleri unvanlı, yapılmakta olan yenilikler hakkında özlü ve bilgili bir makaktı. Bay Hatan Âlinin (Öz Türkiye) unvanlı mekalesı ve Bay Yayar Nebinin (Dil özleşmesi için düşüncelrr) Onvanlı makaleni, öz Türkçe me « eleri hakkında faidrli mütaleatı havidir.
Bundan başka üniversite edebiyat profeıörlerinden (Lcu Spi-çer) in (Türkçe öğrenirken) unvan-lı hakikaten okunmağa değer bir makaleti vardır.
(Musiki ioki'.âbı «enlikleri (anne duygulan) (Anadolu Türk abideleri hakkında Miityû ( Gsbriycl) in çıkaracağı eterler hakkında Bay ([Reşid Safvet ) in bir tetki ki de kıymetli yanlardır. Bunlardan baş-ka Celâl Sabır, Şûkûfe Nihal de dahil olmak üzere bey altı parça şiir de vardır. Mecmua heyeti umu niyeti ile bem fikre, hem edeb.-yata hizmet edecek yazıları havidir. Bu it.barla fikir ve sanat mûntev.pterine tavsiye ederiz. Fiatı 15 kuruştur.
Havacılık ve Spor
Havacılık ve aıpor mecmuauuın 132 re 133 numaralı nüshaları çıkmıştır.
Tayyarecilikten devamlı v» eeaalı surette bahirden bu yagâoe mıcmuanın her nuahass tayyareciliğe aid bir çok yazı ve resimleri kavidir. Ay net rpor bıl.iı ve resimleri de varoır. boa iki nüshannda baş Bakan İsmet İnönü nün Holan-da tayyarecilerde Ankarada yaptığı uçu t a a d gütal resimler derç e loıiştir.
Bergson
I içe giren bir takım şeraitin dv-' samlı deveranını görür. Onun anlarında hayat, sürekli bir inkişaftır, yaratıcı bir tekâmüldür.
Bergıon'un en mühim eserleri şunlardır:
(1) Les Donneaa immedlatas de l«ı cönıcleoce.
'Şuurun doğrudan doğruya mütalaaları» demektir. Bu eser 1889 da neşrolunmuştur.
(2) Lc Rio Yani gülmek. Bu eeer 1900 da
basılmıştır.
(3) L’evolution ereatrlee Yani “ yaratıcı tekâmül .. Bu
sur 1917 de çıktı.
Bergaenun eserlerinden birkaçı Türkçaye d» tercüme olundu. O-nünle en çok meşgul olan İlim adamımız, Bay Mustafa Şekiptir.
Nüshan on kuruş olan bu mecmuayı karilerimize tavaiy edarir.

• • Yeni adam
52 nci nüshan çıkmıştır. Bu nüshannda mütad veçhile f.krf ve siyesi makale ve icmallerden maada bir ( karagöz ) tefrikan, birde (Direkler arasında bir ramazan gecesi) makalen vardır. Ramazanda bu kabil yazıların eskidenberi bir hayli okuyucusu vardır.
Buna binaen olacak ki (Yeni Adam) bu yazıları dercetmeğe-lüzum görmüştür. Mecmuanın kabında Habeşistanlı d.ş doktoru unvanlı oldukça dokunaklı bir karikatür de vardır. Tavsiye ederiz.
• •
Fikir hareketleri
Fikir barekederinin 62 nci nüshası çil mıhtır. (Beroar Şova göre hayat felsefesi, boyat kuvveti), (buhran nazariyeleri). Bugünün sahipleri (Itaari Deterning), kâinatın teşekkülünü izah tarzları (Deli Dolu) piyesi münaasbetiyle (Bay Hüseyin Cahid) in yazıları okumağa diğer. Mecmuayı mütefekkir karilerimize tavsiye ederiz.
"isparta„ da temsiller
İsparta 28 ( A. A ) — Halkevi temsil kolu üyeleri dün Halkevia-de toplanarak temsil şubesinin yasaya göre aylık temsill-eine başatımın» ve kışlık programa dahil olııb önde bulunan Kozan oğlu piyesini temsile karar vermişlerdir. Vazife alanlar arasında rol bölümü yapılmıştır. Şu birkaç gün İçinde provalara başlanacaktır.
’-.HT
— ZAMAN
Makedonya Komitesi
Bir türlü rahat durmuyor!
J
Bir Bulgar gazetesi, mücrimler mahkemeye verilmelidir, diyor
“Sofya,, da çıkan “Novidni., gazetesi " Petriç . mıntakasın-daki vaziyete ve “Makedonya,, dahili ihtilâl komitesinin fana-lıklanna yeniden temas ederek diyor ki:
"Mücrimler, yaptıkları işlerin heaabmı vermek Özere Bulgar mahkemelerinin huzuruna çıkmalıdırlar. Bulgar devleti, bu fenalıktan tasfiye etmek mecburiyetinde idi. Mazinin tekrar gelmesine mani olmak için, kanun kvvetinin her kes tarafından hıssolunması iâzımge-liyordu.
Mili! ve umumi kendi ihtiraslarını inek veya yanlış hizmet etmek için
birleri sokaklarında adam öldürenlerin cinayetlerini takbih etmektedir. Ulusal ülkü bu işten mühim surette müteessir olmaktadır.
vicdan da, tatmin ct-fıkırlerioc Bulgar fc-
Bulgaristan arıcılıktan ne kazanıyor?
Bulgar gazetelerinde okunduğuna göre, [Bulgaristanda 200,000 kovan bal ansı vardır. Bunlardan senede 2 milyon kilo bal ve 80 bin kilo balmu-mu alınır. Sandık başına 9,60 kilogram bal ve 380 gram balmumu düşer.
Balın senede Bulgaristana temin ettiği para 50—75 milyon leva, mumun kıymeti de 6—8 milyon leva tular.
Kovanların yalnız yarısı yeni sistemdir ki bunların mahsulü iki mislidir. Yani 12 kilogram bal verir.
Japonyada vergiler artırılıyor
Japon matbuatında okunduğuna göre, Japonya maliye ne-zareti 1935-36 yılı için hazırladığı bütçeyi ilân etmiştir. Bu bütçede gösterilen varidatı temin etmek için sanayi kazançlarına yeni bir {vergi konulacaktır. Bu yeni vergi genel varidatı birbuçuk misline çıkara-cıklır. Yapılan ilâvenin yüzde 65 i ordu ve harbiye sarfiyatına basredilecektir.
Vergilerin artırılmasının Uç sebebi vardır: "1. Mali bütçenin açıkları kapatılmak zarureti vardır. *2,, Vergi yükündeki müsavatsızlık düzeltilmelidir. “3„ Aşırı bir enflâsyonun önüne geçilmelidir.

Maraşta “Çağlayan Ci-rid„ köyünün ihtiyacı
İçiîecek su fena, mekteb kâfi değil, yollar bozuk, ihtiyar heyeti de acemidir....
M ar aş 23 (Hususî) — "Zaman „ın aziz okuyucularına “Çağlayan Cirid» köyünü tanıtmak maksadıyle yola çıktım.
"Grid„e, lâtif bir sonbahar akşamı, nazlı güneşin son kı-zıllıklarile beraber girdik. Köy sokaklarım, dağdan dönen sürülerin yorgun çıngırak ve kaval «esleri arasında geçiyoruz. Utangaç kızlar, [ omuzlarında bakraç, galiba evlerine son dönümü yapıyorlar, damlarda ara-da bir “çungur» diye bağrışarak oynaşarak delikanlılar vaktin geçirildiğine ehemmiyet vermiyor gibi görünüyorlar.

" — Bayım , bizim ihtiyar heyeti biraz ihmalci. Geçen sene hap (Kinin] dağıtmak için gelen doktora [Sıhhiye memuru olacak] köy pınarının bu halini görünce vilâyete “ Köylü pis su içiyor, diya yazmış. Vali pınarı yaptırması için muhtarı sıkıştırdı ammı, bizim muhtar bugünü yarına atarak unutturmak usulünü bilir.»
Bana bunları, köy pınarına doğru yürürken yanımdaki nu-rani ihtiyar anlatıyordu. Dikkat, ettim hakikaten bu su, içmek şöyle dursun, bakma bile mide bulandırmak için kâfi idi. İki kayanın arasından az miktarda çıkıyor ve insana öğün-tü veriyordu. işle bu gölcüğün bir tarafında köy hayvanlan sulanıyor, bir tarafında kadınlar çuval, kilim yıkıyor, öbür tarafından da su içilmek için evlere taşmıyordu. k
* ¥ *
İhtiyar, /acındakilerle beraber köyün diğer bir derdini anlatmağa başladı. Köyün ihtiyacım karşılayamayan üç sınıflı ve bir muallimli birde mektebi varmış "Cirid,, liler mekteplerinin tam sınıflı ve tam muallimli olmasını isterlerken öyle hir istirham edişleri varla :
— Bayım, diyorlardı, cumhuriyet hükümetimize yalvarırız ! Çocuklarımız böyle yarım okur kalıyorlar. "Çağlayan Cirid,, , Maraşın doğusunda, dokuz saatlik mesafede. 400 haneli büyük bir köydür.
Köyü vilâyete bağlayan yol
lar çok bozuk olduğu için köylü bundan da şikâyetçi. Köylerin ümran ve terakkisi gayelerini güden köy kanunu, 'burada Vali Bay Fahreddinin himmetiyle henüz tatbika başlanmış bulunuyor. Bu aebeple köy kâtibi ve ihtiyar heyeti de bu iyte acemi. Şaşırmış kalmışlar. Bazi yerlerde olduğu gibi Ma-rayla da muhtar karaları açılsa faydadan hali olmıyacağı kuşkusuzdur.
“Muğlan da şiddetli yağmurlar
Muğla 27 (A. A.) — 24 «a-»tir yağmur yağmaktadır. Sokaklar fularla dolmuş ve dereler taşmıştır. Yağmur devam ediyor.
Yeni Vali “Kütahya,, da
Kütahya 27 (A.A.) — Yeni Valimiz Bay Hazım buraya geldi ve iş'ıne başladı. “Samsun,, da yeni bir fabrika
Samsun 27 (A. A.) — Belediye, mazotla işleyen elektrik fabrikasının yanında buharla işleyecek yeni bir fabrika daha kurmak için bir mütehassısla anlaşmıştır.
İncir ve üzüm satışları
Izsnir 2« (A. A.) — Bu ayın 22 od gününden 27 nei gOnti .«*■-şatzıına kadar bor s» d a nakit kuruştan yirmi kuruşa kadar sakiz bin beş yüz yetmiş dört buçuk çuval ütüm ve dört kuruş on paradan on dört kuruşa kadar aakiz yüz yetmiş altı çuval İncir aatıl-Diştir.
“Aydında,, kıyafet işi
Aydın 28 (AA) — Kıyafet kanununun neşri üzerine Aydın r*-b-nileri aoyasal kıyafetlerini giymişlerdir.
Türk artistlerinin Türkiyede yaptıkları Türkçe sözlü büyük bir film:
AYSEL
(Bataklı Damın Kızı)
Erzincanda köylülerin kavgası
“Küçük kösnikar» ve “Nörgah,, köylüleri birbirlerine girdirler
Erzincan 17 ( Hususi ) — Dört yol ağzı. Erzncan çarşısının mebdei, dört caddenin birleştiği ve günün ber Mitinde en fazla kalabalık olan bir noktasıdır.
Pazar günleri köylüler de şehire geldiklerinden bu kalabalık pazar günleri daba fazladır.
Bu Pazar günü, işte burada çok müessif bir hâdise cereyan etmiş, esbabı da anlaşılamamıştır. Hâdise şudur:
“Küçük Kösoikar,, ve “Nör-gah» köyleri halkı bu caddede birbirlerine girmişler, 15 dakika kadar tokat, yumruk ile ve merkepleri dürtmek için ellerinde bulundurdukları değneklerle birbirlerini güzelce ıslat-m aşlardır.
Bu kavgayı haber alan halk caddeleri doldurmuş, bunları birbirinden ayırmak isteyenlerde yumruk, tokat ve değneklerden nasiplerini almışlar, fakat kimse köylüleri ayırmağa muvaffak olamamıştır.
Neticede köylüler ya kavgadan yorgun düştüklerinden veyahut yedikleri yumruk ve leğncklerdcn sersemlediklerinden birbirinden ayrılmışlar, köylerinin yolunu tutmuşlardır.
Şehrin sükûnetini ihlâl eden ve caddelerde izdihama sebebiyet yeren kavgacılara "sizin yaptığınız nedir?» diye soran bile olmamıştır Bunun sebebi, şikâyetçi ve davacı olarak biç kimsenin polise müracaat etmemiş olmasıdır.
Bir haftalık kaçakçılık vukuatı
Ankara 27 (A. A.) — Geçen bir hafta içersinde muhafaza teşkilâtı tarafından kırk dört kaçakçı ile beşi elli dört kaçakçı hayvan kalanmış ve dört bin üç elli kilo gümrük kaçağı, dokuzyüz altı kilo inhisar
kaçağı yirmidokuz bin dörtyüz altmış dört defter sigara kâğıdı. altmış Türk kâğıt lira re bin altın lira, dörtyüz kırkbir gümeş mecidiye, dört tüfek ele geçirilmiştir.
ölü ölü y«-yüz bin ka-
(Seli) bu sözleri tamamen işitmekte idi. Zavallı kızı fena bir titreme aldı. Kendisini bir köpek yavrusu boğar gibi aısya atıb boğacaklarını anlıyordu.
(ipolıt) tözünde devam ile :
— Her lıaldc bu akşam işimiz »ğursuz gitti, Mamafih ne ise bizde yine hiç olmazsa şu gerdanlık var. Bu, har halde bir kaç bin lira eder. Delikanlıya gelince ooa bir şey vermeğe mecbur değiliz. Köşkteki diğer mücevherleri ara-yıb bokun ve alsın.
(Ad I) dedi ki t
— Drd.gin doğru ama (Elen Vokiyejbize, kendin gelmeyince
bu genç kız hakkında bir karar vermemişi tenbih etmiştL Onun gözünden çıkamayız.
Hakikaten bu üç kişiden mü-rekkeb cani ve hırsız aile, (Voki-ye ) ye pek ziyade ehemmiyet veriyorlar, onu hakiki amirleri gibi tanıyorlardı.
Bunun üzerine (Seli) yukarı kata, göle nazır bir odaya çıkardılar.
(Adel) kendisine dedi, kiı
— Küçük matmazel burası benim odanıdı, görüyorsun ya sana köşkün en İyi odasını veriyorum. Maamafih seni bu odanın ortasında da bırakacak değilim.
Odanın bir köşesinde yük dolabı gibi büyükçe bir dolab vardı ve do!abın içinde de bir portatif karyola bulunuyordu. (Adel), genç kızı o dolaba girlb karyolanın Özerine uzanmağa mecbur etti ve sözüne devamla t
— Burada sana rahat durmanı tavsiye etmeğe becet yok değil mi ? Zaten bağırsan da kimse işitmez.
Çünkü civarımızda başka köşk yok. O ciheti» bağıracak olursan sesini yalnız ben işitiyorum. Bende İŞİdecek olursam artık sana ne ya. pacağımı kendin tahmin et.
Bunu eöyliyerek can yakmaktan zevkalan bir canavar gibi gene kızın yanağını aıkdı vs dedi ki :
— Zaten geni daimi surette ausduracak ve sinirlerini teskin edecek elinde bir vasıta d» var.
(Adel) bunu söyliyerek bir çekmede duran bir (morfin) şırıngası çıkarıp gösterdi. Sonra İhtiyar (Jso) m yardımiylo genç kıtı soy
du ve yatağa yatırdı, «linçteki şırınganın da İçindeki bütün mayii torla genç kıtın koluna sıktı.
Ondan aon/a kıtın elbiselerini toplayıp aldılar, lambayı aöndürüb dolabın kapısını kapadılar ve genç kıtı karanlık İçinde bıraktılar. Sonra kapıyı da kilitlediler. Genç kız dişan da bir karyolayı çekip kapının dnüue getirdiklerini duyd u Bu suretle bulunduğu i dar yerin kapsıını büsbütün emniyet altına >a>ık isledikleri anlaşılıyordu.
Genç kız başka gürültü duymadı, çünkü vücudüne zerkedlleo çok miktarda afyonun teairlle derin ve ağır bir uykuya daıuı.
Ertesi sabah ihtiyar kadın gelip ktndislni uyandırdı ve yanına bir desti su ile bir parçada ekmek bıraktı. Sonra dolabın kapısını y.-ne kapadı, bir hayli teman geçtikten sonra ihtiyar kadın yioe kendisine su ile bir parça ekmek daha getirdi.
Ekmeği bıraktıktan sonra kadın dolabın kapısını sıkı sıkıya
kapayıb kilitlediği cihetle (Seli) kesif bir karanlık içinde kalmakta idi. Binaeraeyb saatin kaç O düğünü, günün hangi saatinde olduğunu bir türlü tahmin edemiyordu.
O gün okşa1** (İpolıt) dışarı çv-kıb bir g»zsle almıştı. Gazetede, Madam (Dovrs) nio köşkünde •>-maaların cö|rmeltrio altında bulunduğu yazılmakta idi. Bunu okuyunca (Ipolel) koşa koça köşkr avdet etti ve gazeteyi ( Adel ) e gösterdi.
Oçiieün de canı fena halde sıkıldı. Nasıl olup ta odanın her yerini aradıkları halde döşemeleri •öküb altlarına bakmak hatırlarına gelmemişti? Gösterdikleri gafletten ve acemilikten dolayı son derece asabileştiler. Ondan sonra ( Seli ) yi ne yapmaları Uzısngele-ccğiul müzakereye başladılar. Artık genç kızı »ağ bırakmakta mana kalmam ştı.
Çünkü onu şimdiye kadar, mücevherlerin yerlerini söyletmek İçin
muhafaza ediyorlardı. Binaenaleyh müzakereleri uzun sürmedi. Genç kızın geldiği vakitlci elbiseleri tamamen Üstüne giydirmeğe v« bıı aşiretle bu köşke geld.ğinin eo ufak bir izini bile bırakmamağa karar verdiler. Ondan sonra kıza yeniden bir morfin daha şırınga «ilecekler ve kendisini iyice uyut-tukdao sonra keııab ila yüzünC gözünü yakıb tanınmaz bir hale getirecekler ve kendisini bir çuva-a koyub çuvalında ağzını iyicene dikdikteo sonra bir büyük taşbağ-layıb gölün ortasında eo derin yerine atacaklardı.
Bu karan verdikten sonra derhal tatbikata geçtiler. Yukarı ça-kıb kızı dolaptan çıkardılar ve zavallının bugün yalvarmasına, ağlamasına, gençliğine merhamet edilmesi hakisindeki ricalarına rağmen bir çuval koydular ve yapacakları şeyi görmemesi içinde çuvalın ağamı diktiler.
Devamı var
KâBusucvel 29
— ZAM AN —
5
Tarihten bir yaprak ♦
“ Plevne „ de Tûrkler
Plevne» bugün Bulgar larındır, fakat “Plevne,, savaşı yalnız bizimdir, Türk tarihinin malıdır
.... Savaş bütün şiddetile de-dvvam «diyor; bir oruç kahraman tabyeden tabyey», siperden sipere koşuyordu. Günler ve aylar geçmişti. Fakat, ne Türklerin bekle, diği grimi,; ne dûpnanlartn istediği olma,tu. Kendi yarılarını korumak ve kendi evlerini kurtarmak İçin canla, bayla çarpışan Plevne kahramanları. Şıpka balkanlarını ayarak şimale doğru bir fırtına gibi uçacak olan Süleyman Paşa kuvvetlerini bekliyorlardı. Düşmanlar da Pievneyi ukı bir çember İçeririne aldıktan sonra Osman Paşanın çaresizlik karşınında kaleyi tellim edeceklerini ummuşlardı.
Fakat, iştr aylardan beri lava, bütün şiddetiyle devam ediyor; düşmanın bütün saldırışları kırılıyordu- Prens “Nikola Nikolayevlç„ bir avuç Türk kabramanınıo bu cansiperane müdahalesi karşılında dudaklarını ıtırıyor; yumruklarını Bıkarak boyuna:
— Hücum !. Bütün cephelerde süngü hücumu 1 Diye haykırıyorduı Ne çereki duruş yine o duruştu. Bay Huarev tabyelerine »aldıran Moıkof kuvvetleri, bugün “Skobelof., parkı adını taşıyan o taribi ve şerefli siperlerin ceoub eteklerinde kırk bin ölü bırakarak çekilmişlerdi. “Grlviçe. den taarruza geçenler, oralardaki küçük aalkım. Iık korusu içinde »aklanan Vidin rediflerinin karşısında kocaman bir fırkanın buz gibi eridiğini görmüşlerdi..
Birgün gene Moskof ^Generali “Skobelof, prens * Nıkola . yı ziyaret etti.
Ve barb bilgisinin kendisin» verdiği bütün salâhiyetleri kullandığını, buna rağmen hiç bir şey yapmağa muvaffak olamadığını söyledi. Moskof genarilin bu »n itirafları büyük Prensi kudurtuyordu. Elindeki kırbacını çizmelerine vura, vura sert adımlarla dolaşıyordu. Birdenbire Generalin kaışuuıda durarak xJx!s«İ5İ^5sU lerine dikti.
— Ne inliyorsun? Bütün Rus-yayı buraya dökeyim mi? Diye aoedu. Romeo kuvvetlerinin de imdadımıza koştuklarını Oımana duyurdunuz mu?.. Bu kadarcık bir kaleyi aylardan beri alamamak, Çarlık Rusyası için büyük bir zül-dür. Osman nesine güveniyor?
General “Skobelof, şu cevabı verdi :
— Askerlerinin yüksek ve erişilmez maneviyatına fshamemeabl.

12 Teşrinisani 1877 günü "Ziş-toy — Griviçe, istikameti üzerindeki Türk tabyelrrinin karşısında bulunan Moskof siperlerinden birinde beyaz bir bayrak sallanıyordu. “P.evoe, kahramanları bunun barışıklık teklifi için Paşaya elçi gönderileceğini haber vermek olduğunu anlamışlardı. Az sonra siperler üzerinde bir Rus zabiti gördüler. Buna birkaç Moskof neferi refakat ediyordu. Bunların öoûode tüfeğine beyaz bayrak takarak yürüyen bir de asker vardı.
Prens "Niko'a,, Osman paşaya nihayet bir mektub yazarak teslim olmasını ihtar ediyordu. O günlerde “Teliş, ve yukarı “Dıbnik, köyleri düşmanların eline geçmiş bulunuyordu. Prens “Nikoia„ paşaya bunları hatırlatıyor, yeni ihtiyat kuvvetlere malik bulunduğunu ve harbi daha ziyade uzatmak mesuliyetinin artık paşaya terettüp edeceğini ilâve ediyotdu.
Osman paşa bu mektubu derııı bir itidalle okudu ve verdiği 'cevapta “Teliş. ve yukarı “Dıboik, gibi yerlerdeki bozgunların, aylar-danherl her şeye rağmen çarpı-şao kalenin sukutunu icabettirmi-yeceğini söyledikten sonra :
— Yeni getirmekte olduğunuz kuvvetler, plevnenin ordularınıza mezar oldugur.u görmekten mütevellittir. Savaşı daha ziyade uzatmak ve daha ziyade han dökülmezine zelebiyet vermek mezelerine gelince: Bunun meeuliyeti, dünya ve ahret bu muharebeye tebeb olanındır, diyordu. [ * |
(■] Bulgar müvrrriMerUdeu Bay - SlmeM Radef .. İn Ur yarısın» göre Üsıoaa Paşasın Pres» Nikdlay» karşılık •larak Y>ıdı£ı bu mrktub. bay4»n « »fecri bir vakar, hyakvt, g«rur ve «e-»•fi» doluda..
Moskof zabiti, “Plevne. kahramanının karşılığını beklerken kendisine refakat eden neferler do bir tercüman vasıtaeiyle, Türk asker riyle görüşüyorlardı. Bunlardan biri:
— Bize sıcak o» bol yemek veriyorlar, diyordu.
Bu asker Osman Paşa ordusunun artık yiyeceksiz kaldığını biliyordu. Buouo için Türk neferio-den böyle bir eevab boklıyordu. Fakat, kahraman Mebmed biç düşünmeden :
Bize de, eevab vermişti.
Rus neferi şaşırdı. İkinci bir deoeme yapmak istedi:
— Bu »en* kış pek şiddetli olacak..
Kahraman Mrhmed çelik gibi bir ifade ile:
— Ne beıt «ar. Bizim halın ve sıcak eltrizelerımiz var, ceca-bını oermifti,.
Moskof neferleri bunları kumandanlarına anlattılar ve siperlerdeki arkaçlarına söylememek için kafi emirler aldılar.. Prens • Nıkola . büsbütün kudurmuştu. General “ Skobelof w yeni yapılacak bütün taarruzların hiç bir netice vermiyeeeğlni ileri sürüyordu^ Arlık meyus olmuşlardı.
Fakat, badireler imdatlarına yetişiyordu. Kafkasya cebhesinde “Kare, kalesini müdafaa eden Muhtar Paşa teslim ol mı ya mecbur olmuştu. Prens “Nıkola. bu fırsattan istifade edtrek besneo büyük kâğıtlara Türkçe olarak beyannameler yardırdı ve bunları Türk sper!er:ne attırdı. Bu beyannamelerde şöyle deniliyordu :
— Kar» kalesi düştü. Padişahım» İmparatordan barış dileniyor. Pievneyi her yandan sardık. Osman s zi zorla tutuyor. Si.âblan-oızı atarak tealim olunuz. Çoluk, çocuğunuza acıyınız. Aksi takdirde ya açlıktan veya Rus kurşunundan
O günlerde General “Skobelof, un yanında meşhur Ingiliz gazetesi “De l Ni,uvz)un bir muhabiri vardı. Bu adam gazetesine Tûrkler aleyhinde b r sürü havadis veriyordu. Bu gazete ile “Taymis gazetesinin Tûrkler aleyhindeki yazılarla dolu olan sayılarından dörder tane ayırarak ve mavi kalemlerle çizerek Osman Paşaya gönderdiler..
Fakat, na bunlar, ne beyanıu-meler hiçbir tesir yapmamışta. “Plevne. kahramamanları, kumandanlarına olan inanları İte okadar çetin idiler, ki kalenin sukutuna dair en ufak bir kuıur'arı bile yoktu. Paşaya gelince : O bunlardan zerre kadar müteessir ol-olmamıştı. Fakat.. Erzak tükenmişti. Aylardanberi aratanlar gibi çarpışan kahramanlar artık sıcak bir çorpa yerine kuru birer peksimet dağıtmağa mecbur kalmıştı.
Bu duru, karşısında kaleyi daha ziyade müdafaa etmenin, bütün beşeri kudretlerin fevkinde olduğunu anlamışta.
30 Teşrinisani günü Osman Paşa erkânı harblyerini topladı. Kalenin mukadderatını konuşmak lâzımdı. Ya teslim olmak, yahud bütün kuvvetleri bir araya toplıya-rak muhasara çenberioi bir çıkış hareketiyle yarmak..
Bütün kumandanlar bilâ •»-rrddüd ;
— Çıkı, hareketi ve harb .! Diye bağırdılar.
O gün hazırlıklara başlandı ve 9 kânunuevvelde askerlere yüz ellişer kurşun, üç günlük peksimed ve yeni birer çift ayakkabı dağıtıl-dı. Ertesi sabah tan yeri ağarırken kahramanlar aylardaoberi müdafaa ettikleri kaleyi bırakarak “Vit,, nehri Üzerinden düşman siperlerine »aldıracak ve çenberı kırreaklardı... O gün hava fena halde bozmuş, kar yağmağa başlamışta. bütün gece ker yağdı.
"Plevne,, karlar altında derin bir sükûnetle uyuyordu. Sokaklarda ve evlerde sanki en ufak bir telâş bile yoktu.. Fakat, yerli Bul-garlardan üç casus o gece karlan yararak GeneraPSkobelof.a Türk-terin “Vit, ûrerindan taarrura geç
mek İçin bütün hazırlıklarını yaptıklarını ve bölün »parteri boşalttıklarını haber verdiler.
General “Skobelof. bu ihbar üzerine bütün tedbirleri almıştı. Yüksek tepelerden birinin üserln» çıkarak karlar altında uyuyan “Plevno, ye bakıyordu. “Pievoe. o kadar yakındı kİ.,
Şimdi aylardan beri Moskof ihtiraslarının kavuşmak için çırpındığı bu güzel memlekete daha derin bir iştiyak duyuyordu-
Sabaha karşı fırtına durmuş, kar dinmişti... Şehir hâlâ uyuyordu. Birdenbire (Vât> istikametinde müthiş bir top gürültüsü duyuldu-Göklere yükselen tarakalar, “Vit, de yeni bir kıyamet kopduğunu anlatıyordu.
Kahramanlar esatiri saldın,lar-la atıldılar ve binlerce tunç borunun çelik haykırışlarını göğüslerinden kopan “Allah.. Allah-.„larla boğarak teiniz kanlariyte o büyük gazaya yeni bir destan yazdılar..
General “Skobelof. bütün kuvvetlerini "Vit. üzerin» yüklemişti. Bununla berabor kahramanlar birine! v» ikinci düşman çemberini yaratışlardı... “Vit, üzerinde cehennemi bir kiyamet kopuyordu.
Oıman Paşa hıyaneti anlamıştı. Fakat her şeye rağmen çıkmak ve başlananı bitirmek icabe-diyordu..
“Vit. köprüsü yanıyor; " Vi-te „ giden yollar askerle beraber şehirden çıkmak istiyenlerio at-lariyle, araba'.ariyle dolmuş bulu-nuyordu.. Moskofiar bütün ateşi buraya verdiler.. Birden kara bir babrr bütün yürekleri dağladı:
— Orman Paşa vuruldu!.
Aylarca dasitan! birer kahraman gibi çarpışan aratanların dik başları iğildi.. Yürekler burkuldu.. Gözler görmez oldu.. “Vıl. üzerindeki tepelerden birinde bsyar bir bayrak aallsndı- Bütün bunlar» rağmen bir a-uç kahraman “Vit. İçeririnde bâlâ Moıkof süvarileriyle süngü süogüye çarpışı-yordu..

• •
"Plevoe. nin sukutu Rus ve Romen kuvvetlerine »adres b.r galibiyet kazandırmıştır. O savaşın galibi onlar, fakat muzafferi Türklerdir. O zamanın Ingiliz Hariciye nazın :
— Plevne düştü, fakat Türkün şerefi yükretdi, demiştir.
Rus çan*Aleksandr.da "Gizi O man papaya, kılıcını iade ederek :
— Bu kılına tizden daha büyük bir liyakatle taşıyacak tek bir kamandan yoktur. Rutyada-da kılıncınızla gezmek hakkına maliktiniz; Dememiş miydi?..
Şehir bugün Bulgurlarındır. Fakat. "Plevne. savaşı yalnız bizimdir; Türk tarihinin malıdır. “P.ev-ne. , " Griçiçe „ »a kalıklarında çarpışanların çocukları için ebediyen böyle kalacaktır.
• M. Şerif Tuna
Zamanın takvimi
Bugünkü hava
Yeşi köy raıad merkezinden aldığımız malûmata göre düo hava tazyiki 767 milimetre, en fazla sıcaklık $ derece, en az sıcaklı'» 2 derece idi. Yine dün rilzgâ- saatte 20 kilo metre süratle esmi îti».
Bugün hava bulutlu geçecek, rüzgâr mutedil bir surette »»atehtir.
Çirkin bir konuş, ma ve dedikodu
Sporcu gençler vazifelerini ihmal ediyorlar mı?
Gaçanlerdo tramvayda birkaç genç araıında ceryan »den bir muhavere nazarı dikkatimi celbetti
Bilmem neden ?_ Baa kimseler vardır ki sporun ve sporcuların hâlâ aloyhinde bulunmaktan zevk alırlar.. Sporun faide ve kıymetleri tamamen takdir edildiği bir devirde bu mahdut kimselerin aykın düşünceleri çok gü Onç oluyor.
fstsmiyvrek dinlvdlğim bu konuşmada bazi ileride sporcuların vazifelerinde gösterdiği ihmallerden. lâkaydilerden ve devamsızlıklardan latihza ile bahsediliyordu. O dakikada gözümün önüne bir çoklarını iyi ve yakından tanıdığım ve bu sütlerin hedefi olan geuçlar igeldi. Burada isim yazmak istemiyorum. Bahsedilen sporculardan bir kumının vazifelerinde çok titiz olduklarını ve bu hu-suıta amirlerinin ve arkadaşlarının onlardan dsima takdirle bah-settiklerini çok defalar işittim. Sporcuların bir kumı da Üniversite talebeleridir ki mensub oldukları fakültelerde tam bir ciddiyetle çalışmaktadırlar.
Bu bahsettiklerimiz, bugünün Sporcularıdır. Dünün sporcularına gelince, onlar bu hakikatin deha gösterişli bir örneğidirler. Bugün bir kısmı milli müesselerimisdeo bir çoğunun başında veyahud kendi huauıi ticarethanelerinde büyük bir muveffakiyetle çalışmaktadırlar.
Bir kumı da resmi dairelerimizde mübim bir mevki işgal etmektedirler. Bu kıymetli spor büyükleri şübbsMzdir ki halihazırdaki i mevkilerini temin edebilmek için vazJe hayatında büyük bir ciddiyeti» çalışırken vporu d* ihmal 'etmemişlerdi. Eğtr onların rpor-hayatlarını karıştıracak olursak, ıpoeun muhtelif şubelerindeki mıı-vaffskiyellerine sık sık tesadüf e-deriz. Görûiüyşr ki dünün »porcu-ları da her iki işi birden başarmağa muvaffak olmuşlardı. Bgüıı-kü sporcu arın da ayni yo! üzerinde yürüdükleri muhakkaktır.
Bana bu satırları yazdıran kimselerin, bu dedi kodnyu ıeye istinaden yaptıklarını bilini-O um. Bildiğim bir ş»y varsa o ds konuştuklarının hakikatten çok uzak olması ve gû ünç tarafı da bu dedikoduyu yapanların bütün maçlara davetiye He girmeleridir. Bu davetiyelerde, şûphıuiz biraz evvel »teybinde bulunduklar» arkadaşları tarafından verilmiştir.
Lteımyerek tramvayda işittiğim hu çirkin deoikodular, sporla alâkadar o.ınıyan, sporcuları İyi tanımıyan mahdut kimseler üzerinde belki biraz fena tesir yapabilir.
Fakat sporla yakından alâkadar olan herkes sporcuların ahlâkını çok iyi bilir ve çok iyi takdir eder. Bu dedikoduları yapan kimseler, tu çirkin bereketleriyle ancak kendi kendilerini küçük düşürürler. Onun için, herkesin sevdiği ve takdir eti ği temiz ve dürüst sporcu gençlerle uğraşmak-tansa kendi işleriyle uğraşmaları her halde, yine kendi menfaatler, .eabıdır..

.............................-
Ateş-Güneş Vefalıları 1-5 yendi
Birinci zahifeden devam Bu gol At(ş-Gön»şi° kurdvğı üstünlüğün Uk verimi oldu.
İkinci devrede Ateş-Güneş daha hâkim ve kombine b:r oyunla 4 gol daha yaptı. Vefalılar da o-yunun »oo dakikalarında bir gol yaptılar. Bu suretle maç _ S-l Ateş Güneşin gallbiyctito bilti. Dünkü diğer futbol maçları
Dün Beşikte, Şeref »tadında ikinci kümeden Anadolu - Beylerbeyi takımları karşılaştı. Bu maçta Beylerbeyi ikinci kümenin en kuvvetti takımlarından Ansdoluyu sıkı bir oyundan sonra mağlüb «tti.
İlk devreyi 2-1 galib vaziyette . bitiren Beylerbeyi takımı ikinci
Avusturya futbolu buhran geçiriyor.
Bugün Avrupa spor efkârı umumiyesi, Avusturya futbolünün alacağı neticeyi bekliyor
Avusturya takımları, ber zamanki gibi ecnebi memleketlerde maçlara devam etmekle beraber dahili vaziyetleri çok karışıktır. Şurası muhakkak ki beli hazırda Avusturya fütbolü şiddetli bir buhran geçirmektedir. Federasyon ve kulüp reisleri yaptıkları birçok teşebbüslere rağmen, fûtboldvki vd-»iyetlerioin gönden güne kötüleşmesin» mâni olamıyorlar.
Hâlen Avueturyada futbol br-men bernen milli bir spor mahiyetini almıştır. Ve son zamana kadar oyunculara ve kulüpler» iyi bir gelir temin ediyordu. Fakat ani bir hadise bu vaziyeti altüst etti. Ûıtûste mağlûbiyetler dolayııile maçlarda seyirci miktarı asaldı. Tsbiatile bu vaziyet ksrş ıında kulüplerin varidatı da o oiıbette sarsıldı. Bazı kulüpler bu sarsıntının önüne geçebilmek için en iyi oyuncularını satmak mecburiyetinde kaldılar.
Avusturya federasyonu, bir zamanlar oyuncuların Ecnebi memleketlere satılmaması hakkında kail tedbirler almışta. Fakat bu buhra» karşısında kulüblerin en iyi oyuncularım sudan sebeblerle satmalarına şimdi güz yummak mecburiyetinde kalıyor. Meeelâ, Viyana da on iki bir seri kulübdeo dokuzunun bütçesi çok sarsılmıştır. Bu sebeble vaziyetlerini biraz olsun kurtarabilmek için bazı kutûbler gayet az para mukabilinde ecnebi memleketlerde maç yapmak mecburiyetinde kalıyorlar. Niçin Ad-mira veyahud Rıpit kulüpleri hali hazırda ecnebi memleketlere gitmiyorlar ?.- Cavah—çok basittir... Çünkü, bu iki kulübün vazlyatiavı düzgündür ve az bir para mukabilinde ecnebi mem'-eketlerind»
sasıaşesıeısııenetesssesisassMIUâsISlIlIsnâlsıt'Mi*" «■
Balkan kupası maçları
Yunan Millî takımı Yugoslav-ları nasıl yendi ?
Yugoslav - Yunan milli tskım-lın maçının neticesini telgraf haberi olarak yazmıştık. Son gelen Fransız gazeteleri maça dair şu tafsilâta veriyor:
“Balkan kupa» için Yugoslav ve Yunan milli takımları Atmada İSCOO seyirci önünde karşılaştılar. Oyun çok mütevOllıl ve sıkı oldu. Fakat Yunanlıların daha kombine bir oyuo oynadıktan görülüyordu. Lk devre her iki takımın yaptığı birer golle berabere bitti.
İkinci devrenin Üçüncü dakiku--md» Yunanltiar güzel ber hücumla galibiyet golünü kazandılar. İkinci devrenin henüz başlangıeın-■ia mağlüb vaziyete düşen Yugoı-lavlar bütün gayretlerine rağmen beraberliği temin edsıncdl er. Ve maç 2-1 Yunan milli takımının galibiyetiyle neticelendi.
Yunanlılar ou maçta çok gû-(»I ve teknik bir oyun oynadılar. 8ilh«»s» defans batta muvaffakiyetli bir oyun çıkardı. Yugoslav takımı, uzun bir seyahat doıayısi-yorgun görünüyordu. Fransa ile yaptığı son msçtaki kadrosundan da beş kişi eksikti. Yugoslavya takımında Sokoilç ve bilbaete L*b-o»r nazarı dikkati eelbediyordu. Yugo,levyenin yegâne golünü Sokoliç yaptı-..
devrede Anadolunun beraberlik •ayısını yapmalına rağmen gayretli bir oyunla bir kol daha çıkararak maç» S-2 kazanmağa muvaffak oldu.
Üçüncü kümeden Frneryılmss Sûmrrepor arasında yapılacak olan maçta rakibi eksik bir kadro ile geldiğinden Feneryıtma» hükmen galib addedildi.
Karagümrûk - Doğanspor arasındaki maçı da 3-2 Karagümrûk kazandı.
maç yapmak (ihtiyacım hissetmiyorlar.
Avusturya federasyonu varidatı fazla isen kulüplere azam! surette yardım edebiliyordu. Fakat hali hazırda, Federasyonun da malı vaziyeti sarsılmıştır ve Federasyon, bir zamanlar Avusturya fut-bolüne çok yardımı dokunan bazı kulüplerin buhran dolayıaiyle birer birer yıkılmasına şimdi seyirci kalmaktadır. Avusturya Federasyonu eskiden beri çok lordca davranmakta idi. İşte, Federasyonun bu tutumsuz hareketi, Viyana kulüplerinin buhranı daha fazla hissetmelerin» sebeb olmuştur.
Viyana kulüpleri bu vaziyette iken taşra kulüpleri hakiki bir surette ilerlemektedirler. Taşra kulüplerinin bütçeleri muvazeneli olduğundan şimdi, Avusturya Federasyonu taşradan iki kuvvetli kulübü birinci seriye ilâve ederek Viysnsdan dört kulübü diğer sekiz kulüp arasında taksim etmek suretiyle birinci sınıf takımların sayısını ona indirmeyi düşünmektedir.
Bu düşüncenin en başlıca sebebi de, son zamanlarda Taşra kulüplerinin merkezi idareden mem-uun olmamaları ve aşağı Avuttur, yada yeni vr merkezden tamamıyla • ayrı bir federasyon yapmağa to-şebbüs etmeleridir. Şüphesiz kİ aşa-| ğı Avuaturyada yapılacak böyle bir kımıldanma mali vaziyetleri esasen çok bozuk otan Viyana idarecilerini yalnız sarsmakla katmayacak, onlar için aynı zamanda öldürücü bir darbe olacaktır. Bütün Avrupa spor efkârı umumiyesi halen bu kadar mü,kil vaziyeti» bulunan Avusturya fûtbolûnün bu krizden nasıl kurtulabileceğini merakla beklemektedir.

936 Olimpiyadı hazırlığı
“Berlin,, in yakınında adeta yeni bir kasaba kuruluyor
936 Oliınpiyadı için Derlinin haricinde DuSriıte yapılmakata olan yerin raesahai aathiy.-si 357.007 metre nıurabbaıdır. Antrede gayet büyük bir misafir binası, muhtelif brolar, telrfon, telgraf ve posta merkezleri, bir banka, seyahat beo-•o, misafirler için b r lokanta ya-pJroaktadır, Bu kıtmın arka tarafında sağda ve solda 134 tane u-fak ev yap laçak ve her bir ev bir odada iki kişi yatmak sureliyi» 20 spo.-cu alacaktır.
Mütvaddid milletler» mensub misafirlerin y»m»k ihtiyaçlarını temin etmek için 40 aşçı bulunacaktır.
Bu sabanın sonunda muhtelif mağazalar, oteller, garajlar, berberler, banyolar ve bir d» itfaiye müfrezesi bulucscaktır.
Dubris köyünün yukarı tarafında tıpkı etad büyüklüğünde bir de lalım sahası yapılmaktadır. Köyün bülüa ihtiyacım Nordeutscher Lloyd fırmaaı deruht» »tmışlir.
Romenlerle Yunanlılar Berabere kaldılar
Atina 2# lA. A.) — Yunanistan ile Romanya »raunda yapılan Balkan kupa»ı maçı, iki iki beraberlikle bitirmiştir. Birinci haftaymda Romanya iki, Yuoanistao bir gal yapmıştır.
“Slavya,, galip
Noel mûnasebetile Pragda Slavya ve Kladno takımları arsanda yapılan fudbol maçını 5*3 Slavya kazanmıştır.
Kânunuevel 29
Neler Ne
gördüm, (I (^ÜW’ 1 S«
Neleri
I geçirdim# I •- *
Arnavud uBaşktmcı Derviş Hima» yı nasıl takib ettim ?
Arkadaşım polis Fevzi bir türlü uyanmak bilmiyor, “daha erken,, diyerek yatağında öbür tarafa dönüyor, uyuyor, uyuyordu...
( I K TIS AD İŞLERİ__J
Yugoslavyada sanayi tarakki ediyor...
Tiyatro Musahabesi
Sahnelerimizde
Can Kurtaran
[Derviş Himanın takibi /atlından dün çıkan kısmın hülâsası]
(Hatıratını ytıdıfıntı takıl» ma ovurn Jtmrfıbrfınrf.n barak»! »rferak mrkeıde» tacrn Si' Yamalı dolan dvıeıgı Kakaladıktan i on re. Bagofta gali» merkatında kıgmat v» ebemmf-geti artıyor w msrâe» *..»> Bag Har ad kandui»! dafradan doirvya tavla» alıger «•» maigtl mratara ga-pıgar. Bir akyom kandilin» »u »»»ti Mffllt t
— Arkadaflanndan Bav fealig» varifa vardım. kir uydanktrl fahflıgı kald» kir ıag gepamcdr. Ba atkın iye ava i mtmar adacagl»» Katıl kendine gdeanakıhyar mırın 7 Hatıratın eıakor-riri da Baş Sd'arada «n revakı vavigor;] — Hayatta yapılnmıyacak iş yoktur zannederim. Mühim olduğundan bahsettiğiniz o vazifeyi Mr kere de bana veriniz. Muvaffak olmağa çalışırım.
— Evet amma bu iş öteki gibi değil. Mühim bir adamı takib etmektir. Kendini hixettirmeden onu takib edeceksin. Erinden çık-bfı dakikadan itibaren akşam evine girintiye kadar, girib çıktığı yerleri, ve görüştüğü adamları, o günkü harekâtı hakkında akşamlan bana bir rapor vereceksin. Nasıl bu işi de yapabilir m-ıioî
— Demin de söyledim ya ? Dünyada insanlar ifân yapılamıya-eak iş yoktur. Bir kere işin ne n'.dvgunu, takibedilecek adamın kim olduğunu söyleyiniz. Emretti-finiz dakikadan itibaren işe başlar, muvaffak olmağa şalışuım.
Dervif Hima kimdir 1
— Vereerfim vazife çok mühimdir. Bu gibi işlerle uğraşacak memurun her şeyden evvel aon derere ketum olması kzımdır. Yana aaoa arkadaşların vazifeni sorarlar, ne gittiğin yeri, nede taki-bettiğln adam hakkında hiç bir kimseye, hatta arkadaşlarına bile katiyen bu huauata bir şey söyle-miyeeekaia. Arnavutların Ltanbul-da bir klüpleri vardır. Bu kulübe (B.şkımj kulübü derler. Bu klü-bün en mühim erkininden Derviş Hima isminde biri vardır. Evi Beyoğlu Parmak Kapıda Saatçi çıkmazındadır. (’]
Fakat Derviş Himanın evi teo-ha bir yerde olduğundan, evinden çıktığını görmek için durulacak hiçbir yer olmadığını Bay Fevzi aöylüyor. Bu sebepten bir aydan beri kendisini takibe muvaffak olamadı. Derviş Hlma da çok ya. man bir adamdır, öyle kolay ta-kibedilenıez. Çok kurnazca harekat etmek ve kendinizi hisaettirmemelı lazımdır. En ufak bir tedbirsizlik ■P sezdirir. Ben Bay Fevriye aöy-Uyeeeğim, ya no beraber gidiniz, evi aana göstersin, berabercs ts-kibetmağa gayret ediniz.
Dedi. Merkeze geldiğimizde Bay Fevriyi çağırdı. Yarın beraber gideceksiniz. Evi, Derviş Himayı gösterirsin. Beraberce tskıbedersi-nlz. Girib çıktığı, görüştüğü adamları Ummağa gayret edinir, dedi.
Idkibi çetin bir adam
Biz odadan çıktıktan sonra. Derviş Hima ve evi hakkında Bay Fevriye bezi avaller sordum ı
— Bu adam nasıl adamdır ki takibedilezniyor? Kaç yaşında var? Eşkklinl bU kere Urlfst.
— Derviş Hima uzun saçlı, sert bakışlı, korkunç şimali bir şahı, olub kırk yaşlarında kadar bir adamdır.
— Oou neden bugüne kadar takibe muvaffak otamadın ?
— Evi Beyoğlu Parmakkapıda saatçi çıkmazında, öyle tenha bir yerde ki, hiç duracak bir yer yok, aokak ortaııuda da beklenilmez ya? Evinden çıkınca beni görürse bir daha takibedemsm, evinden çıkın, ca bU çok sokaklar var. Birisi Alman haatahaoesi Önüne çıkıyor. BUial Fûruzağa cihetine, diğer ,o-
PJ 80 sakak smualan açdauştz.
10 —
kaklar da Taksim ve Beyoğlu», çıkıyor. Hangisinde bekliyeeeğimi brn de şaşırdım.
Bugüne kadar muhtelif sokaklarda bekledim ancak iki defa tesadüf edebildim. Birisinde beni gördüğü için, dikerinde de bir arabaya bindiği cihetle takib edememedim. Çok yaman bir adaın, ava gibi, takib edilir şey değil.
Dedi. Bay Fevrinin Derviş Hima baklanda »öylrdiği «özler beni düşündürdü. Mnmafi ben bu adamı takib edeceğime kanaat getirerek kendisine bazı şeyler daha sordum.
— Bu evin etrafında bakkal dükkânı, kahve ve meyhane gibi hiçbir şey yok mu ?
—İyi dikkat etmedim amma böyle birşeyler olmıyacak, olsa idi görürdüm.
— O halde şimdi hemen yatalım, sabah gayet erken kalkarak herkes uykuda iken bir kere bana şu evi göıter.
Dcdiuı ve aabah nöbetçisine bizi çok erken, şafak sökmeden kaldırmasını da tenbih ederek karyolama gittim re yattım. Yatak içinde hep Derviş H.mayı düşünüyor, plin tertib etmeğe çalışıyordum. Fakat evi görmeden birşey yapmak kabil olamıyacafı için sabaha intızaren uyudum.
Uykum ağır bir memur
Henüz şafak «ökmemişti, uyandım. Saate baktım, sabaha bir saat var. Derhal Bay Feyzi ya gittim. Seslendim, svalandim, nerede ?
Bay Fcvziyi yatağişle sürüklerseniz haberi yok. Güç hal ila uyandırabildim.
— Yahu, haydi kalk vazifeye gideceğiz.
— “Yarı uyanık „ daha gece. Bu vakit nereye gidilir? Biraz daha uyu, sabah olsun öyle gideriz.
— Birader, biz evi halk uykuda iken görecektik, tam vakittir, sen elbiselerini giyinciyo kadar ancak aabah otur.
Dedim. Bin müşkü'&tla yatanına oturtabildim. Ona hemen giyinmesini söylıyerek ben ds giyinmek üzere yatağıma gittim. Bi( taraftan giyiniyor, diğer taraftan da kendi kendime düşünüyordum, öyle ya. Geçen scf.-r nasılsa bir düşe; oldu, Yunanlıyı yakaladım.
Bakalım şimdi ne yapacağız ? Bay Fevzi bir aydır bu adamın arkasında gezdiği halde bir türlü takibine muvaffak olamamış. Beo ne yapacağım ? Bay Murat ta bu adamın müthiş, yaman bir adam olduğunu söylemişti. Bu işte muvaffak olamazsam, evvelki muvaffakiyetim neyo yararar ?
Bir taraftan giyiniyor, bir taraftan da bunları düşünüyordum. Beş dakika zarfında g.yindlm Bay F»v-zin n odasın ı gittim. Bir da n« göre-reyim, bizim kahraman yioe yatmış I Bir daba evelendim. Gözlerim açarak yatakta olduğu halde şu «özleri söyledi:
—Birader bu zaman kalkılır mı? Daha vakit çok erken, aen de yat, biraz oyu, sonra kalkar, çaylarımızı içer, öyle gideriz.
Diyerek yatağın öte tarafına döodü. Bu vaziyet karşısında beo şaşırdım kaldım. Ben kıdemsiz polis olduğum için daha fazla İsrar edersem arkadaşımı gücendiririm diye de döşündüm. O dakikada bu memur bakkındeki kanaatim şu oiduı Akşamdan sabaha kadar yattığı balda henüz uyumak latlysa bir memur elbette ber bengi bir takipte muvaffak olamaz. D.ğer polisler akşama, sabahçı nöbet bekledikleri ve bu akşamdan sabaha kadar uyuduğu halde, böyle mühim bir vazifede uykusunu feda edcmlyeerk kadar canıoı ae-verso ondan İş beklemek te abca değil mld r ?
Devamı var
Yugoslavya sanayiinde geçen senekine nazaran 1934 söneninin üçüncü üç ayı zarfında mahaûa terakkiler vücude gelmiştir. Bu müddet zarfında hem daha farla işçi çalışmış, hem de istimal olunan kabiliyet miktarı yüzde 57 den yüzde 66 ya çıkmıştır.
Orman sanayii istihsali geçen •enekinin ayni ise de bu sene ihracatta yüzde 2,2 fazlalık bulunmaktadır.
Bira eauayiinden maada tütün diğer ziraî sanayi şubo-lerindc mahsûs fazlalıklar görülmüştür.
Elçilik sanayii geçen aya nis-betle daha fazla çalışmış ve istimal olnnuan kabiliyet miktarı yüzde 8.8 e çıkmıştır.
Değirmendik sanayii ile gıda! ezmeler sanayiinde de fazlalık vardu
Mısır mamulâb sanayii, kabiliyetinin yüzde 75 ini istimal etmiş ve gerek dahilde satış ve gerek harice sevk noktayı nazarından ilerlemeler göstermiştir. Şeker sanayiinde istihsal yüzde elli artmıştır.
Geçen üç ayda ve geçen senenin üçüncü üç aylarına nazaran kimya sanayiinde de fazlalık olmuş ve bu sanayi, istimal ettiği kabiliyeti yüzde 43 den yüzde 58 e çıkarmıştır.
Demir sanayiinde fazla işçi çalışmış ve fazla istihsal olmuş ise dc satış tenezzül etmiştir-
Dokuma sanayiinde değdiktik yoktur. Yalnız istihsal daha ziyade iyileşmiştir. Yün sanayiinde daha fazla işçi çalışmış vo istihsal artmıştır.
Pamuk sanayii, kabi'lyetinin
İstanbul Borsası kapanış liatleri 27-12-1934 ÇEKLER
Londra Açshş 620, Kapanış ' 622.
Nev-York 0.796793 0,7952$ 1
Paria 12.06 12,05
M.Uno 9,2925 9,2993 ,
[Brüksel 33908 3.3863
Atin. 1:3.8888 8382
Cenevre 2,4575 2,4557
Sofya 66,8212 66 7664
Amılerdam 1,1775 1,1759
Prag 19.02 18.0034
Stokholm 3,1275 3,125
Viyan» 4.2862 4,2825
Madrit 5.8155 5.812S
Berlin 1,9808 1.979$
Varşova 4,215 4,212
Budapeşte Bükre, 4,1863 4.1825
78,897$ 78,8325
Belgrat 3$,1012 35,0725
Yokohama 2,76 2,758
Moskova 1090,25 1091.25 |
Altın Nukut Alış 940 Satış 941
Mecidiye 41 42
Banknot 239 210
Tahvil ve Senetler
Açılış Kapanış
e1# S faldı 19» „
IkramtıHl
W» 7,J »«İdi borca tab.UİI 27,95 27,95 '
Ansdob» D.yotu | || 45.45 45,40
. ,. mUm«»«a 50, 50,05
*0 7.5 Tbrk H 11 2b.bS ‘Ib.bb
Os'O 5 Harla* i Erf*ju
Herkes 8Z 58. 59,7 S
Rıblım İş bank n»na
Arılan (iaıaats An.d. D. Y. A'« 44 İB 2B
Amerikanın ticareti
Vaşıngtoo 23 ( A. A. ) — 1934 İkinci teşrinde Amerikanla İhracatı 194,901,000 dolardır, ve 1933 ikinci teşrinden 10,645,000 farladır.
Ithalâd 22. 378, 007 faılaalyla 150,919,000 dolardır.
1934 ianesini» İlk oobir ayı ihracatı geçen çenenin 1.482,355,000 dolarına karşı 1.942.731,000 ithalât geçen «eoenıo 1,314,041,000 doları-a> karşı 1322,807,000 dolardır.
yllzdo yüzünü istimal etmiş ve satış da artmıştır.
Keten ve kenevir sanayii ve trikotaj bütün kabiliyetlerini istimal ederek çalışmışlardır.
Hazır elbise sanayii istihsali düşmüş, buna mukabil şapkacılık gerek dahildi- gerek hariçte fazla satış yapmıştır.
Kâğıd sanayii, kabiliyetinin yüzde 75 i nisbetiode çalışmış, istihsal ve satış fazlalaşmıştır. Bulgaristanın yumurta ihracatı
Bnlgar gazetelerinde okunduğuna göre, Bulgaristanın talebi üzerine Ispanya hükümeti, sene sonuna kadar 4.000 kental fazla Bulgar yumurtası ithalini kabu| etmiştir.
Bulgaristanda şeker istihsalâtı
Bulgar iktısad Nezareti 935 senesinde ne kadar pancar ekileceği hakkında şeker fabrikaları ile görüşmelerine başlamıştır.
Bulgar gazetelerinin neşriyatına göre bu sene Bulgaristanda geçen seneler istihsalinden kalma 20 milyon kilo şeker vardır.
Bidayette bu fazla istihsalin dış memleketlere gönderilerek ucuz değerle satılması istenilmişti. Fakat Bulgar şeker fabrikaları, 1935 senesinde yalnız 6,00!) hektar pancar ekilmesini tercih etmişlerdir.
Bu mıkdar araziden 120.000 ton pancar alıncak vo bu pancar 16 milyon kilo gram kn-dar şeker verecektir. Halbuki Bulgaristan senede 25 milyon kilo gram şeker sarfetmektedir. Bu suretle 20 milyonluk fazla şeker istihsali, üç sene zarfında yalnız 6.000 hektar pancar dikilmesi suretiyle temamen memleket dahilinde aarfedilmiş olacaktır.
Bu vaziyette halledilmesi lâzım olan mesele, şeker pancarının fabrikalar tarafından kaça alınacağı meselesidir ki halce müzakere bunun üzerinde ecr-vau etmektedir.
Bulgaristanda beş yıllık plân hazırlıyor
Sofyada Çıkan Utro gazetesinin istihbaratına nazaran, Ulusal Ökonomi Bakanlığının bütün daireleri Bulgaristanın Ulu(a) Ölconomisini iç ve dış vaziyetlerinin icaplarına tevfık etmek suretiyle yapılacak öko-nomik kalkınma için beş yıllık bir program hazırlamakla meşguldür.
Bu beş yıllık programıu başlıca kısımlrrt hububat yetiştirme, ağaç yetiştirme, bağ ve şarab yetiştirme, hayvanat yetiştirme, sınai nebatlar yetiştirme ile bostancılıktır. Plân ayni zamanda memleketin tabii zenginliklerini de nazarı dikkate almaktadır.
Bu cümleden olarak devlete aid halen işliyen madenlerdeki istihsal asrileştirilecek ve işlenmiyen madenler de işlenmeğe başlanacaktır. Diğer taraftan Bulgaristanın maden suları daha asri vasıtalarla toplanacak ve bu suların bulunduğu yerlerde seyyah celbini kolaylaştırmak için asri tesisat kurulacaktır.
Bütün bu ıslahatın ihtiyaç gösterdiği para devlet bütçesinden ayrılacak ve plân. Bakanlar meclisine, ökonomi bakanlığının bütçesiyle birlikte te di olunacaktır.
Son haftalar içinde iç işler bakanlığı çok değerli bir karar verdi. Matbuat müdüriye-tince tasdik edilmiyen eserlerin her hangi bir sahnede oynanması yasak edildi Memleket içinde çalışan bütün tiyatro kurumlan bu vaziyet karşısında bittabi müşkül bir mevkide kaldılar, hatla bir çokları ne yapacaklarını şaşırdılar. Sebeb mi?... Ellerinde oynan ağa nacak eserleri yoktu, hep9İ de derme çatma piyesler oynanıa-alışaıışlardı, tulûatçılık vaziyete hakimdi ve daha kolaydı, piyes heyeti diye geçinenler ise müellife saygı ne demektir, aldırmıyorlardı, her hangi bir muharririn piyesini, aslını elde edememiş olsalar bile, kolay dolgunluğile yazıb oynamağ alışkın idiler.
Halbuki içişler Bakanlığıma ca büyük amacı [hedef] doğrudan doğruya tuluatçılığı baltalamak, terbiyeyi eserler oynanmasını temin etmek ve mu. harririn hakkını korumaktı. Bununun için sansör edilmek üzere gönderilen eserlere Matbuat Müdüriyetice ilk konulan kaytd şu oldu: “Müellifinin müsaadesi olmak şartilc oynanabilir..
Bu karara “sahnelerimizin can kurtaran,, ı adını vermek çok doğru olu-. Şu kadar var ki iç işler Bakanlığı, bilhassa Anadolu içlcriode dolaşan tiyatro heyetleri müdürlerinden bir çoğunun “piyes hırsızlığın,, da eşsiz birer üstad olduklarını unutmamalıdır. Bu kararın
beklenilen güzel neticelerini elde etmek, ancak ve ancak matbuat umum müdürlüğünün bu işle uğraşan çok değerli memurlannıo bilhassa gönderilen piyeslerin mcvzularına çok büyiik bir dikkat göstermeleriyle kabil olabilcektir.
Meselâ benim her hangi bir eseri mı, her hangi bir tiyatro heyeti başka bir isim vererek Matbuat Müdüriyetine gönderebilir ve sansör ettirebilir. Bunu mubarir fark edemez. Matbuat Müduriyctioce, birbirlerine ben-ziyen mevzuların hakikî muharrirlerini sormak çok ehemmiyetli ve muharrirler içinde dirlik bir meseledir. Bu iş için mutlaka bir mütehassıs bulundurmalı ve bunun vazifesi, bir eserin muhtelif isimlerle, yani sahtekârlık yollariylc ismi değiştirilerek gönderilmemesini temin etmek olmalıdır.
Bir muharririn eserini, muharririn müsaadesi olmaksızın temsile cür’et edenler, şiddetle Cezalandırılmadıktan sonra, İçişler Bakanlığının son karan, beklenilen neticeyi yarı yarıya bile veremez.
Soo haftalar içinde ben, meselâ Gaziayintab taraflarında birçok eserlerimin muhtelif heyetler tarafıudan oynanıldı-ğıru öğrendim. Rcşad Nuri, Mahmud Yesari, lbnürrcfık Ab nıcd Nurinin bütün eserleri, Anado'uda “harcı âlem,, olmuş ve türlü türlü rezilliklerin arasında oynana oynana yıpranmıştır. Bu eserleri seyredenler tanıyamazlar.
Muharrirler, artık ne biçim hareket edeceklerini ve edebi emeklerinin rezalet sahasından kurtulması için ne yapabileceklerini şaşırmışlardır. Onlar birer ferttir ve bütün memleketi göz önünde bulunduracak birer teşkilâta sahib olamazlar. Yine onlar için, meselâ büyük bir emekle ortaya çıkarılan bir eserin maskaraca oynandığını işitmek kadar elitn bir şey olamaz.
Tiyatro müelliflerinin vakarını korumalıdır ve.. Bizim istediğimiz, doğrudan doğruya iç işler Bakanlığının bu gibi “cür’ct, lere kat'i bir darbe vurmasıdır.
Resmi bir makamca tasdik edilmiş bir muharrir imzası bulunmayan bir eser, temsil edildiği memleketin inzibat amirince derhal yasak edilmelidir. Matbuat müdüriyetine- sansör edilmek üzere gönderilen piyesler arasında mevzuları birbirine benzemiyenler bulunub bulunmadığı her şeyden ö.nco tetkik edilmeli, birbirine ben-ziyen mevzuların hakiki muharrirleri araştırılmalıdır.
Keudisi de Türk edebiyatının değerli bir müellifi olan matbuat umum müdürünün Anadolu içerisindeki “müellif ismi, vo "piyes,, kaçakçılığına bir gün önce son verecek tedbirleri almasını, bütün tiyatro muharrirleri büyük bîr sabırsızlık ve tam bir iman ile bekliyorlar.
______________Vedad ÖRFİ ı RADYO PROGRAMp (_____________i
29 K- evvel Cumartesi
İSTANBUL:
17,30 ÜnivcraiUilaa nakit, inkılâp dersleri, Sayın Ptofeıör Maiımud E*ad Boıkurt. 19 Jimaas. tik, Bayan Arada. 18,30 Dünya haberleri. 19,40 Ege caz. 20 Maarif Vekâleti namına konferans.
20,30 Ege caz. 2030 Spor konuş-ma M, E>ref Şefik. 21,15 Anadolu ajauıı, bozsalar. 21,30 Kadyo orkestrası, 22 Radyo caz ve tango orkestrası.
823 Kht. BÜKREŞ 364 m.
13 - 15 Plâk v* habvrlar. 18 Radyo orkeatraau 19 Haberler. 19,14 Radyo orkestrası. 20 Ûuiverarte. 20.2V Plâk. 21 Dans muıuk.ai. 22 Konferans. 22,15 Radyo cazınıo devamı. 23 Haberler. - Kahvehane löıleri.
545 Khs. BUDAPEŞTE $50 m-
18,30 Macar şark.laru 19.40 Sözler. 20,15 Radyo popüriai. 21,30 Şen sözler. 22 Eski Dana parçaları. 23 Haberler. 23,30 R>go çingene takımı 24,10 Plâk konseri.
686 Kbı. BELGRAD, 437 a.
18 Piyano konseri. 19,35 Sözler.— Şarkılar. 20.15 Haberler.— Milli neşriyat- 21 Radyo orkestralı. 2130 Reklâmlar. — Sözler. 22,10 Orkestra konseri. 24,10Pıâk.
740 Khz. MÜNİH. 405 m.
18,30 Tarih. 18,50 Eski danslar.
19,30 Sszler. 20 Ha.k musikisi. 21 Haberler. 21,10 “Zerevitth. isimli Franz Lcbarın üç perdelik opereti. 23 Haberler. 23,10 Saar. 23,30 Spor. 33,45 Dans musikisi.
223 Khz. VARŞOVA 1345 m.
18 Hafif musiki. 18,50 (konferans. 19 »özler. 19,15 keman kon-«eri. 19.4S söyler 20 plâk. 20,20 konferans. 20,30 konser.— Sözler, 21 orkestra refakatiyle şarkılar.
21.45 haberler, 22 Senfonik konser
22.45 edebiyat 23 reklâm konseri 23,15 dana musikisi.—Sözler. 24,35 dan» musâkisi. 1 dans musikisi.
Khz. LEİPZİG 382 oa.
18,46 Yeni lügattaa sözler. 19 Haftanın sporu. 19,1$ Halk musikisi. 20,05 Oda imusikıai. 2035 »özler. 21 Haberler. 21,10 Kültür propaganda»!. 21,1$ Daae musikisi.
İl Siner Haftalık na ve Tiyatro Programları
1 MELEK ı Şopan ve arkları
İPEK : FaruM
TÜRK l BırsrJrıa
SÜMER Kafaata A,k
SARAY ı f+strıli
YILDIZ t
ŞIK llkkaaar meal geçidi
ALKAZAR f’elrvl mukarekalari
ELHAMRA ı 27 Al.ta casus. GBatltar kırlarınca N
MİLLİ .- Krdl v» Kaman
HtLÂL
ALEMDAR
ŞEHİR İt
YATROSU l //*(«/*.*
ŞEHİR ÖPERE 111 Dalı dala
KADIKÖY 0
SÜREYYA Çardar FSratin
HÂLE rdpaaa
Kâaonoevel29

Hiksy» Acaba ? Derken.... Muharriri : 1 * J
Gûlhane parkının mOntabaaın-r da denire bakan kar*P*l»rden birinde oturuyordum. Hiç kimseler yok. Yalnır Topka» sarayının divan na yakın bir -erde, demir parmaklıklara dayarmış, adaları temaşa eden şık Ur Bayan var. Bir aı sonra maonraya doymuş ola-eak, ki lleriled, sol tarafıma geçti, yelpaze şeklindeki büyük aftaç kanepeye ilişti. Yine adalara doğru bakıyor.
Ben ise, Boğar tarafını görecek bir yerde oturduğumdan, nazarla-rımız ara eıra biribirim re takılıyor. Bir aralık dalmışım. Nasıl oldu bilmem. Ancak göt ucum, bu meçhul Bayanın gayri muntaum fasılalarla bana dikketU, dikkatli baktıktan sonra öcıüne İJİlıb bir şeyler karaladığını farkettim.
Galiba, dedim. Bayan ressam olacak! İyi ama bu güzel mantara dururken benim resmimi yapma» neden?
Acaba portre reasamı mı? Her hald» öyle. Yoksa muannidim» bana bakarak betlerimi yitmeğe uft raşmaktausa tabiatın bu muhteşem dekorunu kopye etmesi daha artistik olurdu.
Msmsfi ressam banımın mesai-aini işkâl etmemek ûzrr» vaıiye-timi bozmamağa, meseleyi anladığımı hissettirmememe karar verdim. Keroafısaabık göt ucıyl» ve mümkün olduğu kadar at bakacaktım.
Aradan bir mat kadar geçti Bayan bâ'â bana dikkatli dikkati bekdıktao sonra kâğıdına biryeyler karalıyordu.
Artık canım sıkılmağa başladı. Bu ae acemi ressam mış. Ben olsam şimdiye on kişinin reamini yapardım. Derken sıkı bir rüzgâr çıktı. Hava adet» soğudu. Gitmeğe niyetlendim. Sonra vaz geçtim kendi kendime :
— Haydi, dedim. Birat daha oturayım da şu Bayan yaptığı resmi bitire’n. Zaten işimde yok. Şimdi gidersem bir saatlik emeği bavaya uçacak.
Mamafi serbestimi d* isbrdad etmiştim. Artık etrafımı da resıam Bayan da istediğim gibi bakabiliyordum.
Altın renkteki saçları, hercainin altından uçuşuyor. Ara sıra elindeki kalemi» şakağını okşuyor, v» mütemadiyen bana bakarak işine devam ediyordu. Bir aralık tamamen bana döndü, kırk yıllık aşina imişiz gibi tebeasûmler ra-eevurdu. Çantasını açarak bir müddet aynıya baktıktan sonra çıkardığı mendille burnunu sildi. Sonra muntasam münavebelerle bana bakmak. kâğıdının üstüne Iğilib çalışmakla kalmıyarak, bir şsyler de fısıldamağa başladı. Hem baf.f söylediği, hem d» rüzgârın hışırtın karışığı için ae dediğini pek anlıjra-madımra da merak ettim, bütün dikkatimi kulaklarım» verdim. Hayret I..
Kadınlarımız ve
ahlâkta müsavat
İstanbul Kadın Birliği rclal Bayan Lâtife Bekir şu beyanatta bulunmuştur
“— Ankaraya bilhassa, Istan-bulda toplanacak olan beynelmilel kedin kangren hakkında görüşmrk üzere gitmiştim. Hükümet bu kongreye çok ehemmiyet veriyor.
Kongreye 48 memleketten ISO delege gelecektir. 18 nieendao 25 olsana kader devam edecek olan kongrede mühim meaeletsr görü-şOlscektr.
Kadın Birliği dağılmıyacak Kadınlar birliğinin dağılacağı, .aminio değişeceği heyeti idaremizde görüşülmüş değildir. Kadınlar Birliğinin o« i-mi değişecek, ne de kendisi {dağılacaktır.. Bunu icabettirecek hiçbir vaziyet yoktu-. Ahlâkta müsavat
Ahlâkta müsavat talebine dair bir kararımız var. Ahlâkta müsavat deyince bunu ysolış anlama-malıdır. Biz cins farkı gözetmeden erkek ve kız çocuklarını aynı ah lâk ölçüleri y» terbiye etmek istiyoruz.. Gayemiz bu suretle tenıir ve dürüst bir nesil yetiştirmekti'.,, Posta ve telgraf memurları Şarka gönderilecek
Posta ve telgraf memurlarının ikişer «ene Şark vilâyetlerinde istihdam olunmaları mü-nasıb görülmüştür. Evvelâ tercihan genç memurlar Şark vilâyetlerine gönderileceklerdir.
Bayan ne dedi, biliyor mısınız?
— Budala 1 dedi.
Kim budala ? Etrafıma bakındım kime» yok.
Bu rüzgârda burada kim durur? diye düşündüm ve bunu.ı İçin mİ bena budala diyor ? suali aklımdan geçti. Fakat kendisi de oturmuyor mu? O halde.. Budala sade ben mİ olurum?
A.. Bu sefer Bayan yüzüme daha oeş’eli tebeasûmler fırlattı. Daha tatlı, daha uzun bakıl. Evet öyle yeptı amma kâğıdının üzerinde çalışırken daha fena lâflar da söyledi:
— Yürüme öyle o» bakıb duruyorsun ? Sabiden budala mı nedir ?
Allah. AUab, sinirlenmeğe boşlıyordum. Hem iyi, kötü benden İstifade etsin, hem de başka kimse o'madiği için muhakkak bana - bu kadar fena Uflar söylerin I
Eğer bir daha böyle harfendazlıkta bulunacak olursa, yanına gidib benim!» İstihzaya neden lüzum gördüğünü, bir taraftan resmimi yaparken, diğer taraftan da niçin fena Uflar söylediğini «öreceğim, bakalım ne diyecek ? Bu hareketinin tarziyesini nasıl verecek ?
Hayret! Ressam Bayan bu »e-irr baygın bir nazarla bana bakarak :
— Orada oturub duracağına yanıma gelsene I Dedi.
Seçkinliğimi farkrlmiş olacak ki müofeilâoe bir eda ile :
—Satsa tüyüyorum, canım haydi »azlanma gel yanıma dıve ilâve etti.
Bu davete icabet artık vseib olmuştu. Kalktım. Yanına gittim, şapkamı çıkararak kendisini selamlarken.
-Muhterem Bayan dedim. Anlıyorum ki demmdenberi sizi yalnız bıraktığım için hakikate» budalalık etmişim.
Kıpkırmızı kefildi. Yüzü karmakarışık oldu. Ararlar gibi bir sesle:
— Ne münasebet? Diye tordu.
— Ne münasebet mİ? Fakat saatlerden beri rsamimi yapıyor, aynı zamanda da lütfen T» lea»z-zûlvn bendenizi yanınıza Ç»g-nb durmuyor muıueuz?
— Hayır, öyle blrşey yok.
— Yok mu? Cidden hayret ediyorum. Demek deminden beri aeltlcriai te İti f e ta gaHretmedmiz Öyle mi ?
Birdenbire başını önüne iğdi :
— Afimizi rica ederim. Dedi. Ortada bir suitefehhûm var. Ben size aile h.tab etmedim. Resminizi yaptığım da doğru değiL Yazdığım tabelan yüksek acıla okumak ade-timdir de... Dalmışım, efendim, ben muharrirliğe hevesliyim. Bir hikâye yazıyorum de I

Domuz diye bir adamı öldürdüler
Beykoza dürt ««»t ınessfedrki Pasioli köyü ahalisinden Salâhad-din bir hafta evsel ortadan Icsy-bolmuş. Beykmria Said Halim korulunda bılifi Halil tarafından geceleyin domuz zıaoile öldürüldü-!;û anlaşılmıştır. Halil, bilmiyerak şledlgi bu e niyeti mdteakıb tanımadığı maktulü dereye almıştır.
Halil tevkif edilmiş ve 0-kü-dar müddeiumumiliğine verilmiştir.
Yetim, dul te mütekaid maaşları hakkında Mütekaitlerle yetim ve dul maaşları hakkında Maliye vekâleti», den Tilâvetlere yeni bir tamım gdnderilmiştir.
Tamime gör» tayinleri yerlerine aıd olan maliye memurlarının tekaütleri veya ölümlerinde yapılacak hizmet cetvelleri, mcnaub oldukları resmi makamca mühürlenerek tasdik olunacak ve resmi evrakiyle birlikte vekâlet» gönde-rilecentir.
Yetimlerle dullara maaş tahsisi için tanzim edilecek hüviyet tahkik ilmühaberlerinin Belediye kurumu olan yerlerde belediyelerce tamim ve tastik edilmesi ve bu •»şkllât bulunmıyan yerlerde muhatlar veya ihtiyar heyetlerince tamim ve tasdik ettirilmesi lâzım-dır.
Bir genç kudurdu
"Kartal,, m “Snnıandra,, nahiyesinde sakin olup otuzbeg gün evvel tarlasıada (alışırken bir köpek tarafından ısırılan İsmail oğlu Rssim, tedavi edilmediği için kudurmuştur. Zavallının artık ölümden kurtarılman faresi yoktur.
—ZAMAN
Meb’us Bay Besim Ata lay’a bir cevab...
— Merhum Talha Ebüzziya'nın oğlu tarafından —
3 ncü sahifeden devam
çoğunun gülüne olduklarını söylemişti. Bunların ekserisi yalnız gülüne değil, ayni zamanda da çok adi manalar ifade ediyorlar.
Ajansla neşredilen listelerden gelişi güzel birini alalım. 9 Kânun tarihli gazetelerde çıkan ve (A. A.) işaretile 8 tarihini taşıyan "T, listesi Şu kelimeleri alıyor ki manalarını da yazıyorum :
Talan: Yağma, çapul, hırsızlık I
Tolan : Dolandırıcılık, iğfal, dolandırma I
Taman: Terbiyeli ve nezaketten bibehre kaba gene azmanı. (Şemsettin Sami kamusu Türkî S. 894.)
Tuman : Bol ve kısa iç donu! (S. Sami kamusu Türki. S. 910)
Siz bu kelimeleri aile ismi seçmek istiyenlere kolaylık olsun diye neşretmek iddiasındasınız I
Bugün memlekette okur yazar ve biraz da salim düşünür her kes, eğer ismi yoksa, kendine bir soyadı seçebilecek kabiliyettedir. Şu halde sizin buldoğunuz bu garib soy adlarından, manasını anlamıysa bir takım okumak biltniyenicr istifade etmeğe kalkışacaklardır. Böyle adi manalı kelimeleri halkın soyadı diye kullanmasını, mebusluk sıfatını taşıyan bir adamın nasıl tavsiye ettiğine şaşmamak kabil değil- M® bundan dolayıdır kişne “Acaba şaka mı ediyor ?.. Diye biraz dikkat etmeniz ihtar olunmuştu.
Siz hemen " Uhısal işlerde şakayı sevmem. ., diyorsunuz. Bu gibi adi manalı kelimeler tavsiyesini mi “U(u«al iş. addediyorsunuz?
Bu kelimelerin hepsi Türk tarihinde yer almış kimselerin isimleri olalabiiir. Fakat bugün lisanımızda ifade ettikleri manalar tamamen başka olduğuna göre onları aile ismi olarak ortaya sürmeğe kimsenin, ezcümle “ Besim Atalay „ ın hakkı yoktur.
Durub dururken sataştığınız " Talha. ismine gelince, bu isim. Arab tarihinde yer almış meşhur kumandanlardan birine aittir. Kamusları karıştırırsanız bu kelimenin bir manası olmadığını ve doğrudan doğruya isim olarak zikredildiğini görürsünüz. Şu balde bu kelimenin aslı uydurduğunuz gibi “ Talih „ cezrinden gelmez.
Bilhassa Arapçada aynı kökten gelen isimlerin de ifade ettikleri manalar birbirlerine çok yakın olurlar. Talh dediğiniz gibi bir nevi meşe ağacı değil, “ Zamk ,, ağacı demektir. İŞ. S. Kamusu Türkî S. 886).
Yine Talb, fazla yorulmak, dermansız kalmak demektir. (Mûntchibatı lügati Osmaniye. Cıld 2. S 37).
Talah, aç kalmak demektir. (Aynı eser S. 37).
Görüyorsunuz ki bu kelimeler arasında mana itibariio hiç bir münasebet olmadığı gibi bunların Talha kelimende de alâkası yaktur.
Bugün soyadının kullanıldığı bütün memleketlerde vakıa ailelerin isimleri arasında çok garib vc gülüne olanları vardır. Dumkopf - budala gibi. Fakat bizde soyadı mecburiyeti konurken ayoi şeylere meydan vermemek için Soyadı kanununa ayrıca bir madde ilâve edilmiştir:
"Madde 11: Umumi edeplere uygun olmıyan veya gülüne
veya iğrenç olan veya hakaret anlatan soyadları kullanılamaz ve yenisi tak'lamaz,,.
Sizin de o sırada dahil bulunduğunuz bir Meclisten geçmiş olan Soyadı kanununun bu maddesi çok sarihtir.
Siz buna rağmen, yukarıda gelişigüzel gösterdiğimiz ke-limeler ayarında bir çoklarım tereddütsüz bütün millete, hem de hükümetin resmi ajansını vasıta edinerenk tavsiyeden çekinmiyorsunuz! Yaptığınız bu marifetten dolayı sizi yalnız şakacılıkla tavsif edenlerin sözlerine teşekkür bile etmelisiniz.
Eğer kanun hükümlerinin •ize şümulü yoksa ve kendinizi o hükümlerin haricinde ve fevkiodc görüyorsanız bari onu da Anadolu Ajansı ile ayrıca ilân edin de hakiki vaziyetinizi b : de öğrenelim, âlem de öğrensin !
Ziyad Talha Ebüzzıya Zade
Sulh sözlerine inanmamak mı?
Pari» 28 tA.Aj — Seo» dışa»» işleri komuvono başkanı bay B--rengez yaadıŞı bir makalede "sev tarafta ailâhiaoma iyim m»ıur gösterilmek için sakına», »maiyet gibi şeyler ileri süzülüyor., dedikten sonra şnuiarı yanvor :
"Bay HHier Franra il» barıştan t»n bahsediyor. Bay Flândra w Lani yiae barışı bittiriyorlar »e Ren ile Tasaya doğru uzlaşma harakcllarly!» bunun mûmkiln ol-dudunu »oyliyorlar. Uzak doğuda da Japonya ile Rusya uyuşma yo-hındadıriar. Fakat bütüa boalar birer emaredir. Ortada kat. yet ynkfnr. İşlerin iç yürü ancak Sor plebioıtiaden ve Bay Lavatia Ro-maya yapacağı tiyarettva »cnr» belli olacaktır. „
Rıhtım şirketi memurlarına tazminat
Hükümete geçen rıhtım şirketinin memurlarına pazratesiyc tazminat verileceği tahmin olunmaktadır.
Şirket yalnız muvazzaf memurlarına tazminat vermek istemekte ise de bunu senelerce çalışmış olan ücretli memurlarına da teşmil edeceği umulmaktadır.
I I
Kilisede bir ölüm
Dün. Lângadaki Rum kilisesinde bir ölüm vakas. olmuştur.
Yedikulede oturan 52 yaşlarında Katina, sabahleyin kiliseye gitmiş, ayin esnasında birdenbire fenalaşarak düşüp ölmüştür.
Katmanın cesedi muhafaza altına alınmıştır, ölümün sebebi araştırılmaktadır.
Az kalsın ölüyordu!
Fındıklıda dere içindeki ilk mektebin bekçiliğini yapan Ab-durrabman, evvelki gece yatmakta olduğu odada bir maltız içine taş kömür koyup yaktıktan sonra uyumuştur.
Biraz sonra kömür Abdurah-manın başına vurmuş Abdurrah-man uyanarak zehirlendiğinin farkına varmış, dışarı fırlamıştır.
Fakat kendini toplıyamamış olduğu yerde yığılıb kalmıştır.
Abdurrabmanın bu vaziyetini gören diğer hademe derhal zabıtayı haberdar elmiş, Ab-durrahmaD Beyoğlu bastabaoe-»ine kaldırılmıştır.
Bir sarhoşun yaptıkları
Seyhan vapuru ateşçilerinden Abdül, sarhoş olduğu halde, Galata da Azapkapıdan geçmekte iken sağa sola sarkıntılık ettiğinden polisler tarafından yakalanmıştır. Hakkında tahkikat yapılmaktadır.
[ KARİ MEKTUPLARI
Mekteplerde iane mecburiyeti doğru mu ?
“Üç cvlld sahibi bir baba» imzasile aldığımız mektupta deniliyor ki;
“İkisi İlk, biri Orta mektepte okuyan üç çocuğum var. Mcktcb idaresi, çocuklarımı her ay Hilâliahmere iane vermeğe mecbur tutuyor. Hilâliahmere yardım etmek iyi birşcyl Fakat zorla yardım olur mu?
Çatı altında ne fakirler var ki muhtacı muavenettirler, fakat dertlerini kimseye söy-liyemczler, Hılâlıabmere de müracaat edemezler.
Böyle ailelerin çocuklarını Hilâliahmere yardıma mecbur tutmak doğru mudur ?
Hayır, Hilâliahmerio ruhuaaili, böyle bir şeyden hazereder.
Ehemmiyetle nazarı dikkati cclbctmenizi ricc ederim.,,
» •
Hamallara acıyan yok mu ?
Karilerimizden Nuri imzasile yazılıyor :
"Belediye hayvanlara, arabalara fazla yük koydurmuyor, eziyet ettirmiyor, pek yerinde bir çare.
Fakat insanlar arasında ne tuhaf şeylere tesadüf ediliyor! Bunlara Belediye müdahale etmediği gibi meselâ şu hamalları ne koruyan var. ne de bu işte nizam ve intizam I
Kazan köprüde Öyle hamallara tesadüf edilir ki gördüğünüz manzara karşısında beşeriyete linet etmemek elde değil.,,
M. “Hitler„ in bir cemilesi
Berlin 28 (A.A) — Havai ajao-■ımn muhabiri bildiriyor :
Burada cöylrndiğîne güre Bay Hitler "Savaşıoı,, adındaki hitabının yeni bir banm-.ru çıkaracak vr Frnnaaya karşı olan bütün yazılar kaldırılacaktır.
Bay "Hitler,, diyor ki : “Savaşım., ı yazdığım vakit hapiste idim ve bütün gayretlerim ancak Nazi fırkau için idi. Halbuki devlet başkanı olduktan sonra A manyaoın menfaatleri bakımından görmek mecburiyetindeyim.
Amerikada soğuktan ölenler var
Ncvyork 28 (A. A.) — Son günlerde büküm sürmekte olan fırtınalı soğuk yüzünden 23 kişi ölmüştür.
Büyük Okyanos kıyılarında gcmîicrin aeyriseferi felce uğramıştır. Müthiş bir fırtuıa Şark havalisinde basarlara sebebiyet vermiştir.
Feci tren kazalan
Colombus-Ohıo- 28 (A.A)— Bir yolcu treni yoldan -çıktıktan sonra bir marşandiz trenine çarpmış, makinist ile ateşçi ölmüştür.
Oı> iki kadar yaralı vardır. Kazanın, yolun tahrib edilmiş olması yüzünden çıkmış olduğu söylenmektedir.
Montgoneri - Garbi Verginin (A. A.) — 350 maden işçisini götüren trenin lokomotifinin kazanı patlamış, 13 işçi ölmüş. 35 işçi yaralanmıştır. Lokomotif ile beraber 3 vagon parçalanmıştır. Cesetler bavaya fırlamış ve yakında olan bir bina turla buz olmuştur.
Yunan Hariciye binası önünde bomba
Atina 28 (Hususi)—Hariciye bakanlığı binasının karşısında bir el bombası bulunmuştur. Bombeyi koyan hakkında tahribat yapılmaktadır. Bombanın Italyan mamulatından olduğu anlaşılmıştır.
7
---1
Kayıb olan mektub ve gazeteler "Bursa,, dan bir kanimiz yazıyor:
“Son günlerde Bursa - İstanbul postasında hayrata değer şeyler olmaktadır.
Burudan İstanbul* gönderilen mektuplardan bazıları gönderilenlerin eline varmadığı gibi oradan gönderilen gazete ve mecmualar burada da sahiplerini bulamamaktadır. Buna ne mana verileceği tabii meşkûktür.
Bu gaybubet aboneleri gazetelerini muntazaman okumaktan geri bıraktığı gibi gazete gönderenleri de foaulf masrafa sokmaktadır. Asıl mesele, gönderilen bu mektub ve gazetelerin nasıl ortadan kaybolduğudur. Bunun en kısa bir zamanda önüne geçmek lâzımdır.,, a
• ♦
Haklı bir şikâyet
Efendim,
Bendeniz Kadıköy Ycldcğir-meninde ikamet eden karileri-oizdenim. Dahiliye Vekâletinin emri üzere saat on birde kahveler kapanmak lâzımdır. Lâkin bu emir Kadıköy muhitinde yalnız Yeldeğirroeninde şiddetle tatbik olunuyor. Ramazan münasebetiyle Kad'köyün-dc çarşı boyu ve Kurbağah-derc vetaire gibi yerler saat iki ve üçlere kadar açık bulunsun da Yeldeğirmeni kahveleri ne için oub-.rde kapanıyor.
İftardan sonra nerede geç kapanan kahveler varsa oraya gitmek, muhitimizdeki kahveler dururken okadar yol yürümek mecburiyetinde kalıyoruz.
Eğer Ramazandan istifade ederek açık bulunuyorlarsa muhitimizin kahveleri de o zamana kadar açık bulunmalı ve buranın ahalisi de bundan istifade etmelidir. Bu muhik şikâ yetimizi mercii aidine arzedıniz. Karilerinizden Seyfettin

Bir balıkçı gemisi battı
Vıgo 28 ( A. A > — Bir balıkçı gemisi bütün tayfası ve yükü il» b-rab«r Vigo açıklarında batmıştır.
Huzur ve
rahat içinde
100

defa traş olmak ancak bir adet
HAŞAN
Traş bıçağile mümkündür Dünyanın hiç bir yerinde bu kadar mükemmel bir traş bıçağı yoktur. Haşan markasına dikkat taklitlerinden sakınınız.
I
H E M O R R O N

{Basura karşı en iyi ilâçtır. Kanı keser, ağrıyı
TESLİM
• •
1-1-1935 gününden başlamak üzere; Devlet Demiryolları am-barlarında, rıhtım ve limanlarda çalışma saatleri dışında yap:l uası istenilecek doldurma ve boşaltma işleri için artık ç ılışma ücreti olarak bir kişiden alınacak para 250 kuruştan aşağı olmamak
şartile ton başına ayrıca 50 kuruş alınacaktır. Fazla malûmat için İstasyonlara müracaat edilmese "8750,,
Tenviratınız için en birinci nevi lâmba kullanınız.
Lâmbasını kullanmakla hem ışıktan kazanır, hem de cereyandan yani paradan tasarruf edersiniz.
PHİLİPS LÂMBALARI
Türkiye umumi mümessilliği ve Philips radyoların toptan ve perakende satış yeri: m Helios Müessesatı Galata, İstanbul ■ 31 Kânunuevvel Pazartesi akşamı
PARK Otel Kışlık Bahçesinde Yılbaşı Reveyonu Taam - Kotiyonlar-Sürprizler-Sofraların evvelden aldırılması rica olunur. Telefon: 44920
iştah eksiri
Her yemekten evvel bir çorba «aşığı APERİTİN kullanan iştahla yemek yer, yediğini sindirir. Mide ve barsakları kuvvet-enîr. Apcritin her ev için el-
ri hastalıklarından her nevi zema, yara, bere, yanık, çat-k, ustura yaraları vc saireye ar«ı mücerrep en iyi iUctlr.
Deniz yolları
İŞLETMESİ Acenteleri! Kareköy ■ Köprübaşı TeL 42362-Sirkeci Mühûrdarsadr
MKl Hnn Tel: 22740
Ayvalık yolu
MERSİN vapuru 29 Birinci Kânun Cumartesi günü saat 18 de Izmiro kadar. (8769)
Karadeniz yolu
KONYA vapura 29 Birin-cikânun CUMARTESİ gönü saat 28 de Hopaya ka dar. ı'877O)
MUAYENEHANE NAKLİ Harbiye mektebi aabık di, tabibi ROBENSON AYNACIYAN
Eskiden Beşik t., t* tramvay eaddealade bulunan tedavihaoe-rini bu kara Harbiye • Fatih tramvay durak yeri karşısında bulunan eaki evinden as yukarı No. 91 yeni yapılan Sevimli npıırhmanına nakletmiş olduğun J muhterem roüjteriUrU» ilin «der.
Devlet Demiryolları İlânla
31-12-934 gününden sonra yeni mesajeri tarifesi başlayacaktır. Yeni tarifede 30. 35 ve 45 kiloluk parçalar içinde ayrı Ücret vardır. Ücretlerde kesirler beş kuruşa yuvarlatılmıştır. Fazla tafsilât için İstasyonlara müracaat edilmelidir. “8749,,
1
JKA NAKLI=
Türkiye İmar Bankası
Yeni poatahaue arkasında Aşır efendi kütüphanesi sokağında eski bulunduğu binanın karşısında kendi malı olan
İMAR HANINA TAŞINMIŞTIR
Dr. Hafız Cemal
Dahiliye mütehassısı
Cuma ve pazardan başka günlerde öğleden sonra saat (2,5 dan 6) ya kadar İstanbul* da Divanyolunda (118.1 numaralı hususî kabinesinde hasta-larını kabul eder. Muayenehane ve ev telefonu : 22398. K>«-hk telefonu 21044
BELSOĞUKLUĞU
VE FREMGırt YjUMLlVMMAK
IÇN EN.İYİ İL(Ç-
PROTEJİN dir
50 KR$. HER ECZANEDE BUIUNUR.
Turhal Şeker Fabrikası
1 ikinci kânun 1935 den itibaren
SATIŞA BAŞL
Fİ ATLAR: FABRİKADA
KÜP ŞEKERİ: 40
KRİSTAL ŞEKERİ: 37
IYOR
Kuruştur
En aşağı 1000 kilo sipariş kabul edilir
ADRES : TURHAL ŞEKER FABRİKASI T. A. Ş. TURHAL Telgraf Adresi; Fabrika Turhal
Elbiselerinizi muhafaza ediniz fer,, güzelliğin düşmanıdır
SÜDO-RO-NO
Rus Antrasit ve Alman Koku
Ey sobaları ve salamandralarına mahsus
EN EHVEN FIAT - EN İYİ MAL
Antrasit 33 kiloluk mühürlü çuvallar içinde tealim ediyoruz. Sipariş’cri"’»zi yapmadan evvel bir kc.rc müracaat ediniz “ATLAS,, MAHRUKAT İS. - S. KORHANİDİS veŞKİ Galata Rıhtım caddesi N. 25. Telefon 40019
! İnhisarlar U.^lüdüHüğünden^l 5,000 kilo Ü tüpü
idaremiz için satın alınacak bu malzemeyi vermek isteyenlerin numune vc şartnameyi gördükten sonra pazarlığa girebilmek için ““47 1/2,, teminat akçeleriyle beraber "2/V935,, Çarşamba günü saat “14. de Cibalido Levazım Mubayaa Şubesine müracaatları. “8665»
AKGÜN
KADIN TERZİHANESİ Her ay Almanyadan yeni modeller getiriyor Şık ve ucuz elbise yap.yor Beşiktaş Dere Caddesi 131 numara
Unutmayınız ki •
Balo mevsimi geldi
£ ClTliynl ’ 9 STİP» nezle, baş ve ( x
:'A *- kat’i ilâcıdır. Deposu : Bahçekapıda
İmtiyaz sahibi: Ali.
Umumi neşriyatı idare eden yozı Işl.ri müdürü; C. Hikmet Matbaai Ebüaziya
r Bahcekaoıda Salih Necati eczanesi