Sene: I
Numara: 193
30 Kâıunaenel Pazar 1934
Abone Şeraiti
7 d rkiya için Hariç için
' ••"♦İlk ıf»f Kr. ?s* K».
• »T»>k «O» . - ISO» .
S , ---— M» .---------- 70» .
• , t» . —
Aarrcnrarife. $rrrf Sakatı. TELEFON' M20
Matbaai Ebûniya. İstanbul Sabahları Çıkar Siyasi Gazoto J Fiatı Her Yenle 5 Kuruştur
İradeyi terbiye etmenin en münasib zamanı, gençlik çağıdır.
John Locke (Şrrbi 3 8kİ sahlfeda)
*----
Günün yazıtı
Doğrudur, Almanyaya inanılamaz!
Bu sütunlardaki yazılarımıza göz indirmek yo-gunluğuna katlananlar bilirler, ki bil bu yıl içindi bir ııva, çıkacağına inananlar, din değildik. Ara ura Fransız'lar bir gürültü koparırlar, “Almanlar hatırlanıyorlar, silâhlanıyorlar, •-maçları ilk fırsatta bilim üzerimize saldırmaktır, diye telâ} ederler, Franuz gazeteleri, başta anlı sanlı (Tan) olsak Ötere bu yolda herkese korku veren bir aûrıl yatılar yatarlardı. Bit bu yatıların çokluk değimi (ehemmiyeti) olmadığını, bunların tep ortal-ğı telâya »ererek Almanları iirkülmek için yandığını söylerdik. Yılın sonuna gelmiş bulunuyorum, iki gün sonrn 93-4 yılını bitirerek 1935 yılına gireceğiz. Şu iki gün İçinde (Felek) - (Milliyet) teki değil bayımıza bir iş açmazsa, - ki bu ihtimal pek atdtr - aşağı yukarı bitim bakımımız ( noktai nazarımız ) doğra çıkmif olarak 931 yılını saray çıkmadan, topiar patlamadan atlatmış olacağız- Savaş çıkmak şöyle dursun, hatta yeni yıla biraz dirlik düzenlik ile girdik gibi görünüyor. Bununla beraber yine işlerin gidişini kö’.O görenler de »kalk değil Meselâ Fransız politikacılarından biri yine " Aloıanyaoıo sulh •öz'erioe inanmağa gelmez, bu »özler herkesi aldatıb uyutmak içindir, Almanya durmayıb hatırlanır, ergec bir şey yapacaktır, diyor.
İşin tuhafına bakın ki biz (Bu yıl sataş çıkamaz) diya herkesten ziyade iddia ettiğimiz halde, (Al-manyanın sözüne Inaoılamsz, ergee bir şey yapacaktır) sözünü d» doğru buluyoruz.
Erat, Almanya şimdilik bir şey yapamazdı, çünkü (Mitler) iş başına geleli henüz çok olmadı. Bir fki tanedir Almanlar kendilerini top adılar, »oıynlistlerin aşağı yu-karı yurda (hiyanrt) derecesin» yaran karışık işlerinden Almanyayı kurtardılar, zorla veya istekle ( tav'an veya kerhen ) yurddu birlik yapmağa muvaffak oldular, fakat bütün çalışmaların» rağmen daha Fransızlarla boy ölçüşecek kadar hazırlanamadıkları-oa da biç şûpbe yoktur. Sonra politika bakım nd-n da durumları (vaziyetleri) o gua ve pişkin değildir. Henüz deneme çığında bulunuyorlar, kâh »ağa. kâh »ola haç vuruyorlar. Bu denemelerin daha bir müddet süreceği do tabiidir, işte bütün bundan dolayıdır, ki Atananlardan bu günler için korkmak doğru değildir. Fakat bunj karşılık (mukabil) olmak üzere Alınanların (Dirlik, düzenlik istiyoruz, başka amacımız yoktnr) »Özlerine de hiçbir vakit inaaıla-raıt. Onun için Fransız politika-eiMnın (pişmiş aşa su karıştırmak) kabilinden söylediği kütü görüşlü (bsdblnane) sözleri doğru bulmak gerektir. Almanların soouna kadar bugünkü köle vaziyetine dayanacaklarına us eremez. Çün-kü Almanlar (ö5) milyonlek gayet çalışkan, gayet becerikli bir ulutur. Bit Almanları büyük savaşta içimitd» görmüştük. Bu millet, kendini aevdlramlyeo bir millettir, çünkü yaloıt kendi kazancını düşünür, kendi menfaati için başkasının canını yakmaktan çekinme». Nitekim büyük savaşta bizi arkalarından lOrükiiyerek prk çok zarar görmemize oebeb oldular. Bununu beraber kendilerinin çalışma iş becerme kabiliyetlerini do (itiraf) etmemek olamaz. Zaten oolann en büyük güçlerini de bu çalışkanlık, lan teşkil ediyor. Ondan dolayıdır, ki bizim inanımıza (kanaatimize) göre de Almanlar ergse silkinil» kalkacaklardır. Yalnız bunun Iç.n uygun vakti (vakti merbunu) bekledikleri do kuşkusuzdur. O uygun vakit hangi çağda gelecektir? Onu ancak 93$ de göreceğiz. O »aktl beklerken do Fransız politi-karıcının kötü görüşlü sözlerini doğru bulmak, (hakşinaalık) icabıdır....
ZAMAN
Bulgaristan tethişçi dolu! “Makedonya ihtilâl komitesi,, ölmedi, yaşıyor! “Mihailof,, kaçtı, fakat Makedonya komitesi kanlı faaliyetine ilk fırsatta yeniden başlıyabilir
“Atinn,, da çıkan "Elefterou Vima_ gazı t a , Makedonya dahili ihtilâl komitesinin hâlâ yaşamakta olduğuna dair bir Bel-grad mektubunu neşretmektedir. Bu mektubda ezcümle deniliyor ki:
"Belgrad'd. çıkan Politika gazetesinin Sofya muhabiri , Makedonya dahi'î ihtilâl komitesi aleyhine hükümetin aldığı tedbirler hakkında yazdığı bir makalede, alınan bütün bu tedbirlere rağmen komitenin hakikatte infisah etmediği, fakat şimdilik faaliyetini durdurduğu şüphesini göstermektedir.
Muhabir ayni zamanda diyor ki:
Devamı 7 inci sahifede
BugarıatSndan kaçmış olan Makedonya ihtilâl kumiteai reiu "Mihailof,,
Bay Receb Pekerin mühim bir nutku
Fırka genel kâtibi Kütahyadaki söylevinde yapılan ve yapılacak işleri anlattı
Kütahya 29 (A.A) — Cumhuriyet Halk Fırkası genel kâtibi »a Kütahya saylavı Bay Rcecb Peker dûn gaca Kütahya Halk fırkası tarafından verilen ziyafette aşağıdaki nutku söylemiştir:
“— Değerli arkadaşlarım, yurt-dnşlanm, aantdaşlarım. Bugün öğleden sonra aaylavıauı sıfatıyla Kü-tahyilıfsr it» fırka arkadaşlarımla vs fırka arkadaşını değe» va aev-gisi ite kucakladığım Kütahyalı yurtdaşlarımla usun boylu konuştuk. Bu konuşmayı şimdi Türkiye» nin yeni rej.mioe temel olan ve yeni gidişimizde Irada kuvvetini teşkil »den Cümuriyet Halk Fır-kasının genel kâtibi aıfatiyle konuştum. Arkadaşlarım yakında Fırkaca bir belediye seçimi imtihanı geçirdik. Bu imtihanda yüz akı ile çıktık.
Bu seçimde Türkiye halkının uçta birini teşkil »den şehir vc kasabalı yurttaşlar rey verdiler. Hatkın raya İştirak nuboti bizim devrimizde ve bundan evvelki devirde görülmemiş bir çokluk ar-zeder. öte (taraftan intibapçıların hepsiraylerini Cumhuriyet Halk fırkasının gösterdiği namzetler lebine küllendi, rey veren milyonlarca yurttaşın yalnız yüz kadar fırka listelerinde yer almıyaaCu-ınuriyet halk fırkasına meosub insanlara rey verdi. Bu netice bütün halk fırka prensiblerini anlamada ve hükümetin çalışmalarını takdir odib boyenmede ileriye doğru mrsafe aldığını gösterir. Bu
fırka için oğünüiecek ve ulus bir. liği bakımından güvenilecek bir neticedir.
Yeni saylav seçimi Şimdi yeni saylav seçimi kararını almakla C. H. F. kendisini belediye seçimine niabetle daha
Bay Receb Peker genel daha geniş köylünü ve kentlisi dahil olduğu halde bütün memleket evlâtlarının takdirine imtihanına arzedıyor.
Belediye seçiminde kentli yurd-daşlardan aldığımız takdiri kuv-vetle umuyoruz ki yeni saylav seçiminde bütün yurddışların yekü-nünden alacağız.
Bir siyasal fırka seçim İşlerinde çok ciddi uyanık olmalıdır. Bu
Devamı 7 inci sahifede
Haliç Şirketi - Belediye ihtilâfı
Mahkeme, ehli vukuf teşkiline karar verdi
Belediye . Haliç Şirketi davarının dünkü cıluıindın bir girünâf
Seoelerden beri sürûb gidon »e nihayet mahkemeye intikal eden, Belediyenin Haliç şirketi hasılaün-dan istediği hisse meselesi halledilmek üzere bulunmaktadır'
Birinci Hukuk mahkeme a i n d o, dün bu davanın rüyetine devam
edilmiş. Belediye ve şirke »vekilleri vaziyetin, tayin edilecek olan bir ehlivukuf marifetilc teabitini istemişlerdir
Heyeti hakime de. tarafeynin göstereceği ve mahkemenin tea. bit edeceği bir ehli vukuf teşkilde Haliç şirketi vaziyetinin
I tetkik edilmesine, şirketin belediye tarafından istenilen parayı verebilecek bir vaziyette olub olmadığının tesbit olun masına karar vermiştir. Ehli vukuf seçilib tetkikatının ne-ticelsini raporla bildirdikten sonra muhakemeye devam olunacaktır
Soyadı nizamna. meşinde tadilât
Bir maedde tamamen kaldırıldı, bir maddede değiştirildi Yeni yapılan ve herkesi alâkadar eden tadilâtı yazıyoruz
Ankara 29 ( Telefonla ) — 15/12/934 Tarih ve 2/1720 •ayıtı kararname ile Soy adı uizamnamesınin onaylandığı anlaşıldığından Şûrayı devlet heyeti umumiyesince kabul edilen şeklinin meriyete girmesi İcra vekilleri heyetince kabul edilmiştir.
Bu kararnameye göre evvelce resmi gazete ile neşredilen soy adı nizamname projelinin yedinci maddesi kaldırı-lararak yerine: “Yabancı ırk ve millet isimleri soy adı olarak kullanılamaz, hükmü konmuş ve sekizinci maddesi de tamamen kaldırılmıştır.
Yerine yukarıdaki fıkra ko-nulau nizamname projesioinin neşredilen yedinci maddesi ile tamamen kaldırılan 8 inci madde şunlardır:
“ Madde 7 — Soy adlarına (Yan, of, vic, iç, is, dis, pulos. aki, zade, mahdumu, veled. ve bin) gibi bafka milliyet anlatan
Devamı 2 inci sahifede
Türk- Yunan müzakereleri
Atina 29 ( Hususi ) — Hariciye Bakanlığında mevcud malûmata göre, Tevfik Rüştü Araı gazetelerin yazdığı gibi ceaovreye giderken değil, oradan gelirken “Atine, ya ■ğrayacaktır.
Atioa 28 — Başvekil “Çaldavi». Türk • Yunan münasebet» haUuu-d» gazetecilere şunları söylemiştin
•— Türkiye Hariciye Vekiliyle burada görüştüğümüz me-ırleler " Ankara . da dostane bir bava içinde tetkik ediliyor.
Hükümet, Türkiyenin samimiyetinden emindir. Konuşulan meseleler, Tûrklyeoiıı İnkılâb prensiplerine uygun olarsk bizi memnun edecek şekilde halledilecektir.
Papazların kıyafeti muvzuubahi» bile değddir. İstanbul Rum ekalliyetine aid meseleler de iki tarafı memnun drcek şekilde halledilecektir. .
Kabul edilen kelimeler
Ankara 28 — Türk lügatini hatırlıyan komisyon, haber aldığımız göre, yapılan tetkikat neti-caninde I her, hep. kelime, harf, fty. taat vakit, lâf ) kelimelerinin Türkçe olduğuna kanaat getirmiştir.
Bu kelimeler lügate geçecektir.

Darbei hükümet?
“Atina" da böyle bir teşebbüs varmış
Atina 29 (Aususl) — Hükümet taraftarı “Tıpoa. gazetesi, son zamanlarda bOriyetperverler tarafından hükümeti cebren devirmek için bir hareket hazırlandığı cihetle bunun önünü alacak tedabir İttihaz edildiğini yazıyor. General “Kondilis. bu mesela bıkkında “Belki öyle bir arzu vardır. Fakat bu arzunun yerine gelmıu^ıçin lâ-»imgelen kuvvet yoktur, diyor.
Yunanistan ve Rumlar
Alına 29 (Hususi) — Yunan tebaası olmıynn ve hariçten gelen Rumların Yunanistan da yerleşmelerini mvooiçio yapılan nizamnamenin henüz tasd.k edilmediği v» bu nizamnamenin şiddetli olan kısımlarının tadil edileceği anlaşılmıştır.
İran - Irak ihtilâfı ve biz
Irak Hariciye Nazırı dün “Ankara,, ya geldi İran Hariciye Nazırı da yarın gelecek — İki devlet arasındaki hudud ihtilâfının mahiyeti..
Ankara 29 (Ta-l«fonta)—Eski Irak Başvekili va şimdiki Hariciye Nazırı general Nurla-•aid bugün Toros eksprcaivle şehrimiz» gelmiştir.
General Nuris-said istasyonda hariciye erkânı ile diğer zevat tarafından karşılanmıştır.
Irao Hariciye Nazırının da 31 blriac. kânunda ( yarın ) şehrimizde bo'una-cağı anlaşılmıştı^
Bu ziyaretlerin huauai nahly Ito olduğu löylenmek-le beraber Irak -Iran hududuna aid bazı ihtilâfların
Devamı 2 nci sahifede
taka'arı tbrterir harita
M. “Baldvin„ in beyanatı
Diktatörlüğün fenalığı sayılmakla bitmez!
Diktatörlüğün ferde karşı hürmeti, serbest dü şünceye ve sözlere tahammülü yoktur Londra 29 (A.A.) — Yen. •ene münasebetiy e yaptığı bir beyanatta M. “ Baldvın „ milli hükümetin 1934 tela eserioden bahsettikten sonra meşrutiyet-çilik ile ihtilâlci sosyalizm arasında ufukta büyük bir mücadele göründüğünü bildirmiş vo demiştir ki:
— Diktatörlük, dünyaya müthiş ve yeni şekiller altında gelmiştir vc her nerede iktidarı ele aldıysa, bizim medeniyetimizin esası olan nizamlı huri-ye ti yıkmağa çalışmıştır. Diktatörlük, şerbet düşünceyi ve serbest sözleri, ihtilâlci projeleri-ne mani olacak uygunsuzluklar •aymaktadır.
Millî ananelerimize bir tehlike olan bu bal karşısında esas birliğimizi bozabilecek fikir ihtilâflarına müsaade etmemelidir. M
İnkılâb dersleri
M. Baıdcin
Her şeyden evvel samimiyet ve feragat lâzım
Bay Mahmud Esadın dün verdiği ders
inkılâb derelerine üoiverslt» konferans salonunda dûn de devam edilmiştir.
Dünkü dere eski adliye bekanı Bay Msbmad Eaad tarafından ve-r Inııştir. Bu dersi aynen yazıyoruz :
“ — Arkadaşlarım,
Geçen dersen sonlarında Ruma.
I
>h vukubulan İspartakû» hareketini ınütalca ederek onun naol bir proğramln o taya çıktığım, nasıl ööğûıüldOğûnü ve neticede nasıl raağ.'üb olduğunu gö-müştük.
Romalı tarihçiler bpartnkfls hakkında bir cok söz er aöy'adiler, icrbeder diye tanıttılar.
Devamt 7 nci sahifede
Deniz silâhlarının tahdidi için yeni konferans toplanması güç!
Amerika murahhasları “Londra,, dan ayrılıyorlar, taponlar Nuh diyor da Peygamber demiyorlar...
“Sar„ halkının Almanyaya rey vermemesi ihtimali galib görünüyor İkinci derecede bir ihtimal de “Sar,, lılann beynelmilel idareyi tercih etmeleridir
Sar havrasında, halkın rey vereceği sırada emniyeti koruyacak olan Ingiliz, İtalyan vesair devletlerin kuvvetleri Sara muvasalat etmiş ve uhısar arası kuvvetleri tamamlanmış bulu-
nuyğr.
Sar havzasına bu kuvvetlerin gönderilmesinden roaksad, orada herkesin reyini 'serbest vermesini temindir. Sar halkı ne Almanynnro. ne de Fransanın tesiri altında kalmtyacak, memleketinin iyiliğini ne de görüyorsa ona rey verecektir.
Sar havzası 15 senedir uluslar derneğinin idaresi altında yaşıyor. Versay muahedesine göre bu onbeş »ene tamamlandıktan sonra Sar halkına Almanyaya mı dönmek, Fransaya mı katılmak, voksa yine uluslar derneğinin idaresi altındamı kalmak istediği sorulacaktır.
Önümüzdeki ayın üçüncü gönü Sar halkı bu sorgulara cevab verecek, beynelmi'd kuvvetlerde Sar halkı Üzerinde bir tesir yapılmaması işini temin edecektir.
Sar halkının kime rey vereceği üzerinde kehanet savurmağa hiç lüzum yoktur.
Vaziyeti yerinde tetkik edenlere göre Sar halkı üzerinde vatan hisleri hâkim olacak ve onun için bunlar Alman birliğine ihanet etmiyecekferdir.
Bu böyle ise Sar halkının Almanya lehinde rey vereceklerine hükmetmek lâzımgelir. Fakat bu hükmü vermek te pek kolay değildir. Çünkü Almanyanm içinde birçok değişiklikler oldu. Bir ta-kim ifratlar, Sar halkı üzerinde fena tesir yaptı. Onun için Sar halkı Uluslar derneği idaresinin uzatılmasına da rey verebilirler.
Bir aralık Avrupamn en tehlikeli mmtakalarından sayılan Sar. bugün bu mahiyetini pek muhafaza etmiyor. Onun için Sar meselesi heyecanlı vc meraldi bir hâdise olmak ilibarile ikinci dereceye düşmüştür.
Ö. R.
Ingilterede bir hastalık
Londra 29 (A. A.) — Nev-kastel şehrinde Kruk hastalığı başgöstermiştir. Şimdiye kadar şehirde 374 vaka kaydedilmiştir.
Eski reisicumhuru salıverdiler
Madrid 29 ( A A ) — Mab-keme, eski Reisicumhur “ Azana. ile saylav “ Bcllo . haklarında takibat icrası için hiçbir tebep görmediğinden “Barsle-no„ da bir vapur içinde mevkuf bulunan bu iki şahsın serbest bırakılması için emir vermiştir.
İran - Irak ihtilâfı ve biz
7 inci sahifeden devam bakemlığinoiz altında tarafeynce müzakere edileceği de sanılmak, tadır.
— Zaman —
Yakında Milletler cemiyeti kon--ayinde müzakere edilecek olan 1 an-İr ak arasındaki bodud ihtilâfı, Şöyle böyle iki seneliktir, iki taraf arasındaki hudud 1913 de kararlaştırılmış, 1914 te teıbit olunmuştu. O zaman Ormanlı devleti ile Iran devleti murahhasları ve Ingiltere ile Rusya mümeesillerin-dca müteşekkil bir heyet 'sınırları tetkik ettıkteu sonra hududu yeniden çizmiş, neticede Ormanlı tıvleti arauundın heri parçalar Jna verilmiş, lan arazisinden bazı parçalar da Oamanlı arazisine katılmış lı.
Hudutların bu şekilde teshili sırasında Iraka dûşeo pay, Mendell araziaiadrn bir kınınla Şatu ârab kıyılarındaki “Abradan, m İrana verilmesi, buna mukabil “Haikın. tarafındaki bazı arazinin Iraka ks-tılmnsı İdi.
lal sene önceye kadar iki taraı arasındaki hudud bu şekilde idi. Anlaşılan Iran, evvelce Iraka katılan bu araziyi grrı almak lüzumunu hisaelmekte ve Şatulârabır kıyılardan bir lıtammı ilhak etmek istemektedir. Çünkü ortak İran hududu Şetulârebsn ortasından geçerek Fars körfezine uzanacaktır. A-adaki ihtilâfın sebebi kudur.
İtalyanlar Ha-beşte ilerliyor Londra 27 — Buraya gelen haberlere göre, Italyan askerleri Habeşistanda yavaş, fakat devamlı surette ilerliyor. Yerli efrattan mürekkep olsa İta'.-yan askerlerine tayyareler yardım ediyor.
"Adis Ababa,, dan bildirildi-Çine göre. Italyan tayyareleri irçok noktalan bombardıman etmektedir. İtalyanların şimdiki hedefi “Berbcghebi,, mevkiini ele geçirmektir,
Italyan istihkâm efradı Ual Ual ile bu mevki arasında yol yapmaktadır.
Keşşaflar kongresi açıldı
I.ondra 29 (A. A) — Keşşafların büyük kongresi, bugün Avusturyada "Frankson. şehrinde genel Vali Sir "Izak. tarafından başkeşşaf Lord "Baden Povel. huzurunda açılmıştır.
Çinde de Veba çıktı
Nankin 29 (A. A.) — "Nan-kin„ in ikiyüz mil şimalinde Tsingkiang yakınlarında binlerce kişi Vebaya tutulmuştur. Buradan doktorlar ve yardım heyetleri gönderilmiştir.
Avrupa da yeni siyasî tahammürat var...
Çekoslovakya, Avusturya, Macaristan, İtalya ve Yugoslavya birbirlerine yaklaşıyorlar
Roma 29 (AA) — "Lavaro F&fiatta., gazetesi, Çekoslovak matbuatıma Çekoslovakya, ve Macaristan arzundaki mahsûs yaklaşmayı gösteren bir hulâsasını neşretmektedir. Tef tirat mcvcud olmakla beraber, İtalyan - Yugoslavya mOoasebatın-da görülen salâhın mütemmimi olarak telâkki edilen bu yaklaşma müaaid bir surette karşılanmaktadır.
Fransız Hariciye Nazırı “Roma,, ya ne vakit gidiyor?
Londra 29 (A A) — Fransa ile İtalya arasında anlaşma yolunda derlendiği ve M. "Lâ-val,, in "Roma,, seyahati ihtimallerini bildiren Fransız haberleri iyi bir tesir yapmıştır.
Malûm olduğu üzere İngiliz diplomasisi, bütün vasıtalarla Avrupamn iktidarı için bu gibi anlaşmaları, esaslı bir uosur telâkki etmektedir ve bu yolda çalışmağa başlamıştır. Bu-nun için bu gibi haberlere büyük ehemmiyet verilmektedir.
İngiliz gazeteleri, bu münasebetle Sir "Con Simon,, un ayın 22 sinde Paris'ten geçerken M. "Flânden,, ve M. “Lâ-val„ ile görüşmeler yaptığım, bu esnada Avrupa’nın umumi vaziyetinden görüşülürken Italyan ve Fransız münasebetle, rindan de bahsedildiğini hatırlatmaktadır.
Paris 29 ( A. A) — M.
Londra 29 (AA) — Japon Amirali “Yamamoto,, Ingiliz Amirali "Stanley,, ile yarım saat görüşmüştür.
Amiral "Yamamoto,, Tok-yodan aldığı yeni talimatın menfi oldağunu söylemiştir.
Londra 29 (A. A) — Havas bildiriyor:
Amiral " Yamamoto ,, Tok-yodan son kez aldığı talimatı resmen deniz dairesine bildirmiştir.
Dûn veda öğle yemeğinden sonra amiral “ Standlcy „ ile amiral “Yamamoto,, bu talimat hakkında uzun uzadıya görüşmüşlerdir.
Amerika mabafilinin intibaı. Japon vaziyetinde değişiklik olmadığı ve Tokyo bükûmc-tinioin önceden müsavat verilmedikçe inşaat programını bitdirmiyeceği merkezindedir. Amerika heyeti dönüyor
Amerikan murahhas heyeti bugün Londradan hareket edecek vc Japonyanın Vaşingtoo muahedesini bozduğu hakkın-daki notasından geç vakit resmen malûmat alınacaktır.
Nota metninde Amerika heyeti mıırahhasasının hareketine telmih edileceği ve tam metnin ancak Bay "Norman Davis,, le arkadaşları lagiliz sularından çıktıktan sonra bildirileceği anlaşılmaktadır. Bay "Craigie,, , Bay “Norman Davis,. i ziyaret ederek kendisine logilîz-Japon görüşmeleri hakkında malumat verecektir.
Ingiltere müzakerelere devam edecek
Londra 29 ( A. A ) — Bay
"Lâval,, in "Roma, seyahati hakkında "Entransijao» gazetesi diyor ki:
"Bazı malûmata göre M. Lâval gelecek hafta başlarında Romaya gidecektir.
Yugoslavyadaki Macarlar artık çıkarılmıyor
Bclgrad 29 ( A. A ) — Yu-goslavya ajansı bildiriyor :
Bazı Macar ve yabançı ga-zeteler Yugoslavyanın Macar tebaasını ülkeden çıkartmağa devam etliğini yazıyorlar.
Halbuki çıkarılan 22 kişilik son grub bu ayın on beşinde gitmiş ve bunlara işlerini düzeltmek için de mühlet verilmiştir.
Bu tarihten sonra Yugoslav-yadan hiç bir .Macar grubu ayrılmamıştır.
"Marsilya,, suikastiodeo sonra Yugoslavyada oturan ecnebiler arasında yapılan araştırmalarda yolsuz pasaportlarla yakalanan ve Yugoslavyada oturmaları muvafık görülmiyen Macarların listesi bu son gu-rub ile kapanmıştır.
Bdgrad 29 (A. A) — Macar tebaasının hâlâ yığınla memleketten dışarı atılmakta olduklarına dair yabancı illerde çı-kartlan şayialar, resmen tekzib ediliyor.
"Craiğie. dün Bay “Norman Davis. i ziyaret ederek, Ingil-terenin üç taraflı görüşmelere tekrar başlanmak içia diplomasi yolundan Tokyo ile müzakereye devamedeceğini resmen bildirmiştir.
M. Norman Davis, bu gayretlerin beklenilen neticeleri vereceğini ummaktadır.
Vaşingtoo 29 (A. A) — Ingiliz ve Japon amiralları arasında dün Londrada yapılan konuşmaya deniz bakanlığınca pek az ebemmiyot verilmektedir. Amerikan murahhası Bay "Norman Davis,, bunu "Vaşıng' ton,, a bildirmeyi bile gerekli bulmamıştır. Herhangi mühim bir meseleden ziyade teknik bazı işler görüşüldüğü sayılmaktadır.
Amerikalılar bedbin
Londra 29 (A. A.) — Amerika deniz işleri murahhas heyeti mehafilindeki kanaata göre, Tokyo'dan gönderilen talimatın mahiyeti, inşaat programlarının tek taraflı ilânını istihdaf eden Ingiliz uzlaşma teklifinin doğrudan doğruya reddinden ibarettir.
Galba bir daha toplana-mtyacaklar
Amerikan mahafıtinın kanaatine göre, 1936 'dan önce toplanmasına ihtimal ğörülmi-yen deniz konferansından evvel biçbir resmi müzakere cereyan etmiyecektir.
Konferansın 1935' de toplanması mutasavver olmak'a beraber, vaziyet, yeni bir deniz andiaşmasının aktine ümid verici bir bal almadan, bu toplantı mümkün olmıyacaktır.
Soyadı nizamnamesinde tadilât
1 inci sahifeden devam ve başka dikerden alman ekler ve kel mlerler takılmaz, takılmış olanlar kullanılmaz. Bu eklerin yerine (oğlu) konulur.
Madde 8 — (Araavud oğlu, Kiird oğlu) gibi umumî surette başka milliyet göstren (Çerkeş Haşan oğlu. Boşnak I »rahim oğlu) gibi başka milliyete ilişik anlatan, (zoti, grandi) gibi başka dillerden alınmış olan soyadları kullanılamaz ve yeniden takılamaz.,,
Bunlardan başka nizamname projesinin 21 inci maddesindeki "evii kadınların soyadlarını ko çaları seçerler ve nüfus kütüklerine yazdırırlar,, fıkrası da : "Evli kadınlar için kocaları kendi soyadlarıoı nüfus kütüklerine yazdırırlar,, şeklinde tadil edilmiştir.
Nizamnamede başka tadilât yapılmamıştır. Nizamname neşredilen projesinden bir madde noksanile 54 maddedir.
Yugoslavyada dahilî vaziyet Millî fırka, "Yevtiç,, hükümeti ile dün bir anlaşma yaptı
Belgrad 29 (A. A.) — Yugoslav milli fırkası merkez komitesi, yeni siyasal durumu tetkik etmek için dün toplanmış ve bu durumun inkişafını takib suretiyle hükümetin icraatı hakkında bir hüküm ver
meği onaylamıştır.
Komite âzası toplantıdıu
sonra, g-ızetec’Jere, ken Jile'iylc
"Yevtiç. hüküm iti
araımda
bir anlaşma yapılmış olduğunu bild rmişlerdir.
Kânunuevel 30
Yardımcı muallimler
Talimatname hazırlandı, bugün tasdika gönderiliyor
Ankara 29 ( Telefonla ) — Yardımcı muallimler kanununun ne suretle tatbik edileceğine dair bir talimatname hazırlanmış ve kültür bakanının tasvibine verilmiştir. Bu talimatnamenin yarın “bugün» Başvekâlete gönderilmesi muhtemeldir.
Talimatnameye nazaran, yüksek mekteb, lise ve muallim mektepleri mezunlarından muallimlik evsafını haiz olaniat ücretli muallim olarak vuzifekre tayin edilecekler ve bunlar arasında liyakatleri görülenler bir kursa tabi tutulduktan sonra asıl muallim olarak muallim sınıfına alınacaklardır. Bu suretle muallim sınıfına alınanlar orta tedrisat kanununa göre muamele göreceklerdir.
Resim, musiki, beden terbiyesi, biçki vc dikiş dersleri için muallim mektepleri mezunlarile orta mekteb ve san'at mektepleri derecesinde tahsil görmüş olanlardan bu derslere daibilgi-leri tahakkuk edenler de bu maharet derslerinin muallimliklerine yardımcı muallim olarek tayin edileceklerdir.
-----------a-----------
Balkan ökonomik konseyi Atina-da toplanıyor
Ankara 29 (TelsfoaU) — Ankarada |imza olunun R.,lkan Antlaşması Statüsü ile balkan devletleri arasında Ökonomik münasebetleri artırma yollarını araştırmak ürere tesis olunan Ököoomik Konsey son Kânunun üçünde Atinada toplaaacaktır.
Bu toplantıya Türk Ulusal komitesi üyesi olnrak Trabzon saylavı B. Haşan Saka, ökonomi Bakanlığı Müsteşarı B. Faik Kardoğ!u, dış işleri Bakanlığı ticaret işleri Genel Müdürü B. Vcdi va Merkez bankan ila »Türk ofisinden ban zevat iştirak edeceklerdir.
Türk Ulusal komitesi üyelerinden bir kıran bugün İst an bula hareket etmiştir.
Komite 3! İlk Kânun günü Istanbuldae kalkacak vapurla Atinaya gidecektir.
Beş bin kömür amelesi grev yaptı
Londra 79 (A.Af — Kömür madeni uoayli âleminde vahim bir ihtilâf zuhur etmiştir. Durhon’da beş bin madan amelesi, maadin bakanıma uılaşma temini için aarfetmiş olduğu mesaiye rağmen, grev ilânına karar vermişlerdir.
Bay Musolini ile Sir Con Simon konuştular mı ?
Londra 29 (A. A> — Deyli telgraf Cannes muhabiri, MİâkiyyeH* bir m embadan almış olduğunu söylediği bâr malûmata atfen Sir Con Si-monun önümüzdeki hafta sarfında balyanın Şimdinde kâin bir şehirde ]Bay Masoliniye mülâki olduğunu bildirmektedir. Muhabir, bu hususta malûmat alınmak özere kendisine müracaat edilen Sir Con Simonun bu mülakat havadisini ne tekzib ve ne de teyid etmiş olduğunu yaJnız şu sözleri söylemiş bulunduğunu ilâm etmektedir.
“Buraya istirahata geldim. Cumartesi günü .Montekarloya hareket edeceğim.»
Maliye Müsteşarı geliyor
Ankara 29 (Telefonla) — Maliye Müsteşarı bu akşam “dün akşam» İstanbul» hareket etmiştir.
Alınan malûmata göre, mumaileyh hükümette devralınmış olan Rıhtım Şirketi işi ile ve basılacak yeni 50 kuruşluk ve diğer ufak paralar etrafında Darphanede tetkikatta bulunacak ve Mâliyeye aid işleri gözden geçirecektir*
--------------e---------------
Edebiyat dersleri tadil ediliyor
Ankara 29 (Hususi) — Mekteplerdeki edebiyat vc Türkçe derslerinin mahiyetinin değiştirilmesi zarureti üzerine Maarif Vekâletinde teşekkül eden komisyon bu dersler için yen, programlar yapmaktadır.
Öz Türkçe hareketlerinden sonra eski devrin mey ve matı-buplu kaside ve şarkılarını ço cuklara okutmakta bir fayda olmadığını düşünen komisyon, yaptığı programlarda liselerde ki edebiyat derslerinde divan ve taozimat edebiyatına, hatt-edebiyata ccdidcyc şimdiki kadar geniş bir yer vermemektedir.
Eski devirlerin edebiyat numuneleri edebiyat tarihi bakımından kısaca talebeye anla» tılacaktır.
Komisyon eski devir edebiyatından parçalar seçerek mekteb kitaplarına koyacak ve evvelce mektepler için yazıtmış edebiyat tarihi ve edebiyat kitaptan ortadan kalkacaktır.
‘Ziraat müsteşarı geliyor
Ankara 29 ( Telefonla ) — Ziraat Bakanlığı uıustcşarı bay Atıf bu akşam İstanbul* gitmiştir.
Buğdayı koruma . kanunu
Ankara 29 (Hususi) — Bir Kânunusaniden itibaren tatbik edilecek olan buğdayı koruma kanunu mucibince her yerde un nevilerini tayin edecek komisyonlar teşkil edilecektir. Bj komisyonlarda Mâliyeden ve Ziraat Vekâletinde» âza bulunacaktır.
İç Bakanı Ankarada
Ankara 29 (Telefonla) — İç işleri Bakanı Bay Şükrü Kay» bugün Istanbııldan şehrimiz» dönmüş ve durakta Dahiliye erkânı mebuslar ve dostları taralından karşılanmıştır.
Bir sıhhat müdürü
Ankara 29 (Telefonlal — İzni bittiği halde vaz fesi başına dönmiyen Van sıhhat ve içtimai muavaenet müdürü doktor Bay Eyüb Sabri istifa etmiş sayılmıştır.
Yunan kabinesinde bir istifa ve bir.tayin
Atina 29 !A.A) — Maliye bakanıma istifası özerine ö'.amomi bakanı Bay Pezmrıoğ'u ve ökono-oıı bakanlığına d» müsteşar Bay Stefaoopolos tayin olunmuştur.
Kânsnuevel 30
3
SÜTUNLAR ARASINDA|
“ Divan edebiyatı „ ile “Edebiyatı cedide,, Ankaradan gelen haberlere g6re Maarif Vekâletinde Edebiyat dereleri programını ha-tırlıyan komisyon, Divan ve Tanzimat edebiyatına, hattâ Edebiyatı cedideye, şimdiki gibi geniş bir yer vermiyeccktir. Bu devirlere aid edebiyat nü-tnuneleri, edebiyat tarihi bakımından, kıtaca anlat lıcak; komisyon esk: devir edebiyatından parçalar seçerek bunları edebiyat kitabına koyacaktır. Onun için önceden mektepler için yazılmış olan Edebiyat tarihi ve edebiyat kitapları ortadan kalkacaktır.
Bu haberlerin hepsi iyidir. Çünkü mekteplilerimize yüklenilen ağır bir yükü kaldırıyor. Ooların daha faydalı derslere daha fazla emek vermelerine imkân veriyor.
Onun için komisyonun çalış-malarını biran evvel tamamam-layıb bugün eski yükiü programa göre ders gören çocuk-lanmtztda bu yükten kurtarmasını bekleriz.
Hatta edebiyat komisyonu verdiği kararları edebiyat muallimlerine de şimdiden tamim etse, çok iyi bir iş yapmış, çocuklarımızı nahak yere sırtla dik. arı bir yükten kurtarm ş olu .
Bizim bu münasebetle ileri sürmek istediğimiz fikir şudur: Divan edebiyatında da. taıı-zimat edebiyatında da, edebiyatı cedidede de kale alınmamas lâzımgelcn kısım, ehemmiyet verilmesi lânmgelen kısımdan çok fazladır.
Şimdiye kadar tutulan yol. bunlardan seçilen parçaları yazıldığı dil ile nakletmekti.
Halbuki bu dil, Arapça v Farsça öğrenen talebenin an-lıyabilcceği bir dildi. Az çok Arapça ve Farsça öğrenmiyeo-ler, o dilden bir şey anlamazlar.
Bugün çocuklarımız Arapç-ı ile Farsça öğrenmedikleri için onların bu dil ile yazdan yazılan anlamalarına imkân yoktur. Bu yazıları anlasınlar diye, ku'lanmıyacaldarı bir yığın kelimeleri ezberletmek te doğru olmasa gerektir.
Onun için bu meseleyi de halletmek icabediyor.
Meselâ seçilen parçalar bugünkü dile çevrilerek kitaplara konulacak olursa bu meıck de halledilmiş olur.
Komisyonun bu noktayı göz önünde bulundurmasını dileriz.
R.
Kara sularımızda
Karaburunda 6 Yunan balıkçısı yakalandı İzmir 23 — Karaburun Civarın dakl kara subranızda balık avlanmak iıtiyeo 6 Yuoaalı balık; gümrük motörüaıüzdeki muhafızlar taralından yakalanmışlardır. Bunlar Yergi oğlu Yuvan, Pinati, Dimitri oğlu istefanl, Ki. kola oğlu Poaayi, Mibsl oğlu koatı. Dimitri oğlu yorgi Maraki v* Yorgi oğlu Dim.'tridir.
Yunanlı balıkçılar İzmir* getirilerek adliyaye verilmişlerdir.
Fırtına dindi
Birkaç gûndenberi Karadcnisdt şiddetli fırtınalar devam «tm-kte v* bu yüzden gelecek ve gidecek gemiler muntazam seferler yapamamakta idi.
Dün hava biraz açılmış ve gemiler gelip gitmeğe başlamıştır.
Talebe ve göz hastalıkları
Bazı mekteplerde talebenin göz-ierinden rahatsız oldukları görülmüştür. Bunun için Kültür aıO. düdüğü blitûo çocukların gözlerinin muayeueaini emretmiştir. Bir kaç doktordan müteşekkil bir heyeti tıbbiye dünden itibarca mekteplerde muayeneye başlamıştır. Birkaç güaa kadar bütün mektep terdeki muayene bitmiş olacaktır.
İntihap defterlerinde eksiklik
Noksan isimler cetvellere ilâve edilip asıldı
Mahalleler* «sılan intihap cetvellerinde, bu cetvellerin vaktile acele tanzim edilmeleri yüzünden, eptce ektikler görülmüştü. Mahalle mümessilleri, mahallelere asılmış olan bu cetvelleri tamamlamışlar ve noksan olan kısımlarına ait ilâve cctveller.ni teftiş heyetine göndermişlerdir.
Teftiş heyeti bu cetvelleri tetkik eylemiş ve diğerleriyle birlikte mahallelere asılmalarına müsaade etmiştir.
Cetveller bugünden itibaren tam ve muaddel şekilde olacaktır.
Buna rağmen noksan veya yanl-ş yazılar hakkında vaki olao itirazlar kabul ve tetkik edilmektedir.
Bay Alî Rıza ve Rıhtım kadrosu
Rıhtım şirketinin hükümete geçmezi dolayızile maliye Bakanlığile temas etmek Örere evvelki gün Ankaraya giden rıhtım idaresi umum müdürü Bay Ali Rıza yarın şehrimize dönecektir.
Buy Alı Rus beraberimi* şirket» aid kadroyu da getirecektir.
Bir cinayet
Alacak yüzünden bir adam öldürüldü
Emiaönûnd* tütüncülük »den Reeab ilminde biri, ekmeğini, Kâzım isminde bir seyyar ekmekçiden satın almaktadır.
Uzun m&ldetUnbrreri Reccb, Kâzımdan veresiye ekmek aldığı için Klzım dün Recebe gelerek olacağını istemiş, Receb de alacak mm fazla İsrarına muğber olarak biçağını çekerek Kâzımı muhtelif yerlerinden yarı lan ıştır.
Receb yakalanmış. Kazım da tedavi akına a'mmıştır. Fakat Kâzım nakledildiği bastahanede ö mûs Receb Ad iyeye verilmiş ve tevkif olunmuştur.
Deniz vasıtaları
Motöriü vasıtalann sayımı başlıyor
Vilâyet ve şehir hududu da-hilîodc bıılunau bilumum mo-lörlü deniz nakil vasıtalarının bu ay başından itibaren sayım muamelesine başlanılacak, ayın 19 unda bitirilecektir. Muayyen günde muayyen yere gidib i u muameleyi yaptırmıyaıuar ce-zalandırılacakıardır.
Bogaziçine süratli vapur
Şirketi HsyriycD.n yemden alacağı 4 vapur için «nebi vapu şirketlerinden teklif mektub.ar. çelmektedir. Buğunu kadar 1 fabrikadan mektub gelmiştir.
Gelen teklifler tetkik edilmekledir. Henüz ıstın almak için bir karar verilmemiştir. Başke teklif mektubu gelmediği takdirde gelen tekliflerden en mûnaııb görüleni kabul edilerek sipariş verıltcektir. Alınacak vapurların çok süratli olmazı gözetilmektedir.
Söylendiğine göre, yeni vapurlar yerim saatte bogazlçfnin ca uzak iskelesine varabilecektir.
Bîr tashîh
Evvelki günkü nüshamızda Türk Farmakolog birliğinin in-hilâl etmek üzere olduğu yazılı idi. Bu haber yanlış bir ihbardan mütevellit olup Türk Eczacılar birliğinin bilâkis günden güoo kuvvetlendiği ve önümüzdeki sene de eczacılık mesleğine ve meslekdaşlığa daim çok müfit bir dereceye vasıl olacağı bildirilmektedir.
Eroin kaçakçılığı
Hulusi ve kahveci Süleyman dün mahkeme edildiler - İşaretli paralan niçin almış?
Sekizinci Ihtisoa mahkemelinde dün de yeni bir eroin kaçakçılığı davasın* başlanılmıştır.
Hulusi isminde birinin ürarioda 6 paket eroin çıkman üzerin* ter-t.bat alınarak eroin aatan ve alanlar cürmi) meşhud halinde yakalanmışlardır.
Ilâdisv şöyle olmuştur :
Huiûri yakalandıktan sonra eroinlerini nereden aldığını İtiraf etmiştir.
Bunun üzerin* polis takibata başlamış ve Hulûıioin iştirakil* bir eürmü mrşhııd tertib etmiştir. Buna nazaran. Hulüsi: her zaman eroin almakta olduğu Kadıköytlo-■ie kahveci Süleyman* gidecek ve 125 kuruşluk eroin alacaktır.
■125 kuruş işaretlenmiş, memurlar kahvede tertibat almışlar, her şey hazırlanmış. Hü ûıi do gelerek kahveci Sûleymendan erolu almış ve işaretli paraları vermiştir. Bunun üzerine derhal memurlar her ikizini d* eürmü meşhud halinde yakala alıçlardı.-.
Sü.eyman yakalandığını anla-
Şüpheli bir ölüm
Aksarayda kadayıfçı çırağı Haşan dükkânda ölü ve cesedî lekeli bulundu
Adliye ve polis, şüpheli görülen bir ölüm tahkikatına vaz'ıyed etmişlerdir.
ö.-o adam 17 yayında bir ka-dayıfçı çırağıdır.
Ha«ao adıoı taşıyan bu delikanlı on gûo kadar evvel, memleketi olan Gürcdeo gelmiş v* burada başka kimsesi olmadığı için bem-şvrisi olan ve Aksarayda kadayıfçılık eden Ahmedin yanına yerleşmiş ve burada yatıb kalkmağa başlamıştır.
Haşan, dükkânda yatar kalkar, aabahleyîn erkenden dûl kânı açar nitesiyle dığrr çatışanların B cime-sini bekler, 1 öylelik ede orada boğar tokluğuna çalışırdı.
Dün sabah dükkâna gelen rnüa-tahdcmler dükkânın açılmdığını görerek şaşırmışlar ustalarını beklemişlerdir.
B.roz sonra ustaları d* gelmiş, oda dukanın açılmadığını görünce, içeride [yatan Haşana, her halde b-.rşey olduğuna kanaat getirerek poilai£hab*rdar etmiştir.
Bu vaziyet dabılind* bir müddet sonra kapı açtırılmış ve içeri girilerek Haşanın ölmüş olarak yattığı görülmüştür.
Haşanın, hiçbir hastalıktan şikâyet etmemesi, ve henüz genç olması dolayıslyl* kalb sektesi ihtimallerinin mevcud bulunmaması, bunlardan başka da Huaanın cildi
=- =— - Şerhler — —
İradeyi terbiye etmenin en münasib zamanı, gençliğin çağıdır.
Şerh ve izah:
Geçenlerde güzel bir sözünü naklettiğimiz filozof John Locke un bugün de bu sözünü naklediyor, yine bu sözün şerhini kendine bırakıyoruz. John J Locke diyor ki:
“Dimağlarımızın genişli-I yeceği, birçok faydalı hakikatleri kavrıyacağı, ihtiraslarımızın akla boyun | iğeceği, doğru dürüst pren-ı siplerin müstakbel her ha-' reketimiz üzerinde tesir .I edecek derecede aklımıza yerleşeceği sıra ve mevsim vardır.
Bü mevsim, yer yüzünde hayatımızın uzunlağunca devam etmez. Ancak haya-
yınca eroin çaltığmı inkâr etmiştir.
Muhakemenin dünkü celsesinde Süleyman işaretli paraların üzerinde bulunmasın* karşı:
•— Hulûıioin bana kahve paran borcu vardı. Bir lir* verdi, 95 kuruş kendisine İade ettim.. Demiştir.
Halbuki o zaman Hulünnlo 0-zerind* arandığı halde para bulunamamıştı.
Dünkü celsede şahid olarak polis memurları ve bunları mûteakib Süleymanın müdafaa şahidi diye gösterdiği "Mim!,, isminde bir ya-hudi genel dinlenmiştir. Mimi S(J-leymanıo lehine olarak tamamen yalan şahadet etmiş ve bu yalan şahadeti polis memurlarının şahadetiyle mahkeme huzurunda sabit olduğundan hakkında “yalan yere şahadet, den dolayı takibat yapılmak üzere kendisi müddeiumumiliğe verilmiştir.
Kahveci Süleyman ve Hulüslnlo mahkemeıida bazı şehitlerin d.lı« celbi için başka güne talik edilmiştir.
üzerinde bazı morartılara rast ge-Imnsrai nazarı dikkati eelbetmiş, cesed muhafaza altına alınmıştır.
Zabıta, ölüm hâdıaıaini müddeiumumiliğe de bildirmiş, belediye ve ad.iye doktorları tarafından muayeneler yapılmıştır.
Doktorların verecekleri raporlar üzerine ölümün hakikî sebebi salaşı.a. a ıtır. C».d. morga kaldırılmıştır.
Adliye kadrosu
Adliye kadroıu dün adliye bakan. ğıodaıı gelmiş va alâkadarlara tebliğ edilmiştir.
Birioci mûatantik Ramazan, ağır ceza âzasından Sakıb ve Kanal, üçüncü ceza reisi, icra reisi v» muavini il- müddeiumumi muavinlerinden dördü birer derce* İri fi eoıım şleroir.
Üsküdar müddeiumumiliğine tayin edilen ağırceza müddeiumumisi Kâşif tekrar eshi vaz.fcaında ibka edilmiş, Karatan Ltanbul mûd-ueıumumi muavinliğine tayın edilen Nazif O-Müdar müddeiumumiliğin* tayin edilmiştir.
Süt meselesi
Süt meselesi tanz m içi* Belediye bıffzıuıhha oıötehaaıııı Bay Zeki bir rapor yaparak belediyr reiıliğioo vermiştir. Bu rapora göre «üt İşini tanzim makaadiylr bir müesses* kurulacak, belediyede bu »üesaceey* manevi aurette müzaheret edecektir.
John Locke
timizin birkaç yılma inhisar eder. Şayed bu seneler içinde bu işi ihmal edersek bir takım yanlışlıkların, bilgisizliklerin tesiri altında kalırız. Bunlar bizim irademizi teşkil eder. İrade ise insanın tabi olduğa kanundur. Onun için İra- j demiri terbiye etmek hususunda ihmal gösterirsek hata ve cehaletin hükmü altında kalırız, sonra gözümüz açılır da bunlara karşı gelmek istersek mukavemetimiz boşuna gider. Onun için irade terbiyesini tam mevsiminde yapmalıyız. Bu mevsim ise, gençlik çağıdır..
ZAMAN
Sürpagob nihayet satılıyor Ön tarafta bir metro yer 90 liraya verilecek Siirpagob mezarlığının belediyeye geçtiği malumdur. Belediye birioci hukukta bu mezarlığın müsakkafat olan kısmı için devam eden davayı beklemeden arazi kısmının tapu senetlerini çıkartmaktadır. Diğer taraftan da bu mezarlık yerinin ifraz haritaları bazır-lanılmaktadır. Bu mezarlığa 1,730,000 lira iradı gayrı safi konulmuştur.
Fakat bir gazetenin Sürp-agupa 1,120.000 lira kıymet konuldu ve bu roikdar Özerinden burası satılıyor diye vaki neşriyatı tamamile asılsızdır. Bu 1.730,000 lira tapo harcı için tesbit edilen bir mikdardır.
Belediye ifraz ettirmekte olduğu bu mezarlığın beher metre raurabbaının kıymetini ön tarafları için 90 lira, arka tarafları için 70 lira olarak tesbit etmiştir. Yakında ifraz muamelesi ikmal edilecek ve Sürp-agop parça parça satılığa çıkarılacaktır. Müsakkafat olan kısımları ise mahkeme kararına kadar şimdiki gibi kalacaktır.
Yine yanlışlık
Gıda maddesi satan ve satmıyan dükkânlar Ya.tuz Pcrşsab* akfaoalnn gıda maddeleri satmıyan dükkânların saat yirmiye kadar açık kalabil-m«J*ri*e müsaade edilmişti. Bazı unnlakalarda daimi socümeoia bu karan yanlış anlaşılnuş ve bu dükkânlar saat yirmib.re kadar açık bırakılmıştır. Bu g.bi dükkânların gıda maddeleri aatan dükkanlar gibi saat yirmlbi.-» kadar açık bıralcılmıyarak saat yirmide kapatılmaları lüzumu şuabata bildirilmiştir.
Akay müdürü döndü
Birkaç gün evvel, Yalovada yeni yapılacak modern otel hakkında görüşmek İçin Ankaraya gitmiş olan Akay müdürü Bay Cemil dûn şehrim.ta döamüştuür.
MAHKEMELERDE
Tehdid davası
Son Poata aahiplcrindaa Bay Halil LÜtfıy. Ölümle tehdid ederek para istemekten suçlu Şevketin muhakemesi dün başladı.
Abdullah isminde biri şahid olarak dinlendi, bu adam. Şevketle ÇenbcrM Taşta bir odada yatıl kalktıklarını, Şevket.n 20 lira parası olduğunu bununla müştereken s tnı'çîlk «İliklerini, bu sırada Şevke un kendirine, Şişlide bir e» loymayı teklif ettiğini, fakat kendisinin bu teklifi kabul etmeyıb zabıtayı haberdar ettiğini ve oeticvd onu yakalattığını söylemiştir.
Davacı Bay Halil Lû'fı, Şcvkc-l.n kendilini bir defa daha lebdin .-İliğini söyledi v* şuh.d olarak Sun Posta sahiplerinden Bay Selim Rsgıb ve Ekremi gösterdi. Mahkeme de, Selim Rsgıb ve Ekrem ite beraber Şevkete bıçağı aatan adamın ve Pangaltı birinci komiserinin celplerin* karar vererek muhakemeyi talik etti.
Bakırköyündeki ihtilas
Bakuköyde ihtilas ve vazifelerini «»iiıtııııaldcn suçlu bulunan mal müdûriüğü memurlarından 12 kişi bakkındaki muhakemeye dûn ağır c»za mahkemesinde devanı edilmiştir.
Dünkü celsede, beıabat üzerin-de telkikat yapan ehli vukufun raporu okunmuştur. Bunda (51601) l.ra 20 kuruş ihtilas «dildiği bildiriliyordu. Evrakın mütalaası için muhakeme talik edildi.
Soyadı ve tabelâlar
Soyadı ve lâkab kanunları ica. bı tabelâlarını ve vitrinlerdeki ya. ularını değiştirecek olanlardan ayrıca damga reanai alınmaması lüzumu dün belediye şuabatına d* bildirilmiştir.
' —-
Ç öylesem tesiri yok ussam gönül razı değil
Kömür çarpması
Dünkü gazetelerde yin* bir kömUr çarpması hâdisesi naklolunuyordu. Bir adam kömür çarpması yüzünden ölüm nöbetleri geçirirken hastahaneye naklotımuş ise de kurlulub kur-tulmıyacağı henüz belli değil:
Geçen kıyta da bir aralık bir hastahanede tedavi olunduğum «ırada buna benzer bir vaka ile karşılaşmıştım.
Civardaki bir adam biricik kızı ile birlikte Yattığı bir odaya mangal koymuş, mangalda bir sürü yanmamış kömür varmış, kömür uyuyan baba ile evlâdı çarpmış, ikisıde bir müttet ölü gibi yattıktan sonra babanın aabableyin her vakitki gibi dükkânını açmaması göze (çarpmış. Konu komşu merak etmiş* nihayet zabıta baba ile evlâdı bastalıatıeye getirmişti.
İkisinin de hali feci’dı. Doktorların gsyrcli sayesinde kızcağız kurtuldu. Fakat babası bu ihmâlin kurbanı olup gitti.
Münevver bir muhit içinde buna benzer hadiselerin vukuu çok utandırıcı bir şeydir.
Çok utaodırıcı bir şeydir, çünkü kömürün çarptığını, kömür çarpmasının insanı öldürdüğünü bilmemek ayıptır.
Cehaletin bu kadar koyusuna tahammül edilmez. Bu çeşit cehaletin kökünü kırmak gerektir. Onun için meselâ Halkevleri, halk mektepleri, elhasıl “halk,, unvanını taşıyaı her teşekkül bu cehalete karşı bir savaşa girişme'ıidir. Ve biz bir daha bir Türkün kömür çarpması yüzünden öldüğünü işit-memeliyiz.
Aç çocuklara yemek verilecek
Mckteblerdeki aç çocukları doyurmak için bir komitenin teşekkül edeceğini yazmıştık. Bu komite, HilâUahmerin bu iş içlo kâfi miktarda parası olmadığından şehrimizin zenginlerinden ve hayır sahihlerinden para toplıyacak v* bu suretle aç çocuklara öğle yo-inekleri verecektir.
Halıer aldığımıza göre, bu komite bir iki güne kadar teşekkül edecektir. Komitenin reisliğini d* Hılâllahmsr reisi General Alinin deruhte edeceği söylenmektedir.
Sömestr tatilinden sonra çocuklara yemek verilmeğe başlanabileceği tahmin olunmaktadır.
Kızıl ve mektepler
Bazı mekteplerde kızıl hastalığı görüldüğünü ve tephir ameliyatı yapıldığ.nı yazmıştık. Dün de bazı mekteplerde tephir ameliyatı yapılmıştır. Maamafih kızıl haata-lığı şehrini.zd« o kadar fazla değildir.
Nöbetçi eczaneler Bu Pazar günü gecesi açık bulunacak eczaneler

Galetada : Hilâl (Fındıklı). Ha.köyde: Halk. Kasımpaşada : Merkez. Taksimde : Ahmrd Ovad (Galatasaray), Vini Kopıılo ( Yük-aekkaldırım ).
Şişlide: Asım Şükrü. Beşiktaşta; Nail. Fenerde : Hüsamettin. Samatyada : Erofi'oa. Şehremlninde: Hamdı. Karagümrûkte: Fund. Aksa rayda : Sarım. Şehzadebayında : Halil. Bakırköyd» : Merkez. Sazıyerde ı Osman. Ûslıüdarda : Ahmediyo. Büyûkadadn : Merkez. Heybelide! Halk. Eminönünde: Hüınü Haydar. Beyazıt!» : Cemil. Küçükpazarda : Yorgi. Alemdarda ı Eşref N.'şct. Kadıköy ünde ı üçler ( Yeldv-ğirmcnl). Sotiryadis. ( Balık-paıarı)
______— Z A M A N —
Kânonuevei 30
Zaman Ansiklopedisi
Filozof John Locke
Okuyueularımndsn biri birl(»ç 4»fadır güzel «talerini nsk’oltiğı* * m.t filozof John Locke'un kin» olduğunu soruyor »e onun tercü-m»i haıini yazmamızı istiyor. Okuyucumuzun arzusunu yerine getiri* yortız r
Coo Lok lısgilisdlr. 1632 d-doğdu. Tahsilini tamamladıktan sonra hocalık yaptı »e hocalık yaptığı sırada fenni trtebbüleec ehemmiyet verdi. Daha sonraları siyasa ile meşgul oldu. Oç yıl ticaret narvhğı yaptı. 1675 - 1679 seneleri arasında Fraasada yaja-yan Locke daha sonra daha baş-ka seyahatler yaptı ve en nihayet memleketine döndü »s yazı yaz-mağa başladı.
Locke, filozof olmak itibarile modern maddiyatçılığın ve tecrit-Hcilıgin mürasiıi sayılır. Ona fifre bütün irfanın kaynağı tecrübedir. İnsan dimağı ilk evvel bembeyaz bir lâvha IdL Tecrübe onun üzerine baaaelerin inubalarını yazdı. Dimağda luıseler vaııtasite öğre-
ntlmlyen birşey yoktur. İhsası te-
Günde bir Kitap
Hikâyeler, şiirler, hicivler Öx Türkçe şiirler Yatan: B. Fazıl Alımed Avkça
Bay Fazıl Ahm’di okuyuculara takdim etmeğe, tarif eylemeğe hacet var mıdır? Meşrutiyettin aon-ra edebiyat sahasında nevi şsbsıoa münhasır olarak yetişen öç bey sahib kalem arasında en göze çar. panlardan biri olan Fazıl Alımedi, yirmi, yirmi bey senedir şiirleriyle, canlı yarılariyle tanımıyan kimu-kalmamıştır.
Fazıl Abmrd başlıca vadii m.-zah’a şiirleriyle, büsbütün yeni bir şekilde, yeni iihamlı hıeıviyalerite kendini taoıtm ştır.
Bılhsma hicviyeleri, bir bakışta âmiyaoe, bara âlem gibi gürûorn kelimeler ve tab-rlcrle doludur ve bunlara sathi surette göz gezdiren-ler Fazıl Ahmedin avonıfrlblijî iltizam ettiğine hükmederler.
Halbuki Fazıl Ahmed bu amiyane gibi görünen tabirleri ve sözleri ila çok ince, çok nükteli ve nükteleri çok müessir bir yeni tarz icad ve ibda' etmiştir. Fazıl Ahmed berşeyden evvel bir şair ve bir aşık şairdir.
Aşıklığına, yüzlerce şiir ve nesrinden biç bir misal gösterilemeze, bilmeyiz hangi arkadaşının hangi sevgilisi için yazdığı meşhur şarkının şu iki mısraı:
Dsramdoı selse gerer, gıtUr grgrr >rjın.
Huaretin Ukı*
H* arrJfiı* / bir deliH kâfidir.
Hayatında bir defa olsun aşkı hisıetm-miş olan kim vardır ? Ve-inıan ömründe bir defa aşık olur, yani hakiki olarak bir defa sever, bir defa candan gönlünü verir.
Ondan sonra ( Adel), bir yiye dahi morfin almak için dışarı çık di, (Ipolet) de sandalı hazırlamak üzere aşağıya indi. Bahçeye çıktı ve bahçenin göl tarafındaki kapı-sini açtığı sırada gecenin karanlıkları içinde bir deniz motorunun yıldırım gibi süratle ve fakat biç aes çıkarmadan köjgv doğru geldiğim hayret ve dehşetle gördü.
Üçüncü fasıl Birinci bab Alominyom şişe!
(Hano) ile (Rikardo) nıın otomobili (Cenevre) ye doğru olanca sürati ile yol aluıokta idi. ( Eka ) d«n hareket edeli kaşları çalık duran ve hiç ava çıkarmıyaa (Ha-
cmmûl takib eder. Bu da fikirlerimiz için İkinci bir kaynak teşkil eder.
I Harici eşya (beyazlık, yeşillik, uçaklık gibi) dimağa bir takım fikirler, tasavvurlar verdikten soo-ra dimağ kendi kendine düşünür ve bu düşünüş ona bir takım yeni fikirler temin eder.
Bo düşünüş dimağa inanmak, muhakeme etmek, şüplıo etmek gibi çoşid çeşid faaliyetler temin eder.ihsas ile teemmülün el ele vererek çalışması yüzünden kuvvet, vahdet, teakub, zevk, alem gibi tasavvurları meydana çıkarır.
Bu basit tasavvurlardan girift tasavvurlar vûcude gelir. Basit tasavvurlar irfanının alfabesi, girift tasavvurlar, onun heceleri ve kelimeleridir.
John Locke alyast bir filozoftur da. Kendisi demokratik esas olan halkın hâkimiyetini müdafaa etmiş, Fikir hürriyeti lehinde rlaale-ler yazmıştır.
Locke, 1704 yılında vefat etti.
m mi « ııtaııiM !•*••»«»•«• imi ııstNiııtı tvvnıaieeenı
Fakat kimi sever, kime aşık olur ? Ma’şuka mutlak elâ gözlü, kumral saçlı, beyaz tenli bîr kadın mıdır ? Aşkı bukadar iptidaî, daha doğrusu behioıî bir mahiyette telâkki edenler, ancak basit ve raahdud fikirli, yaşama)! yemek ve İçmekten, maddi hucuzata dalmaktan ibaret zanneden zavallılardır.
Hak.kt aşk; bir mütefekkir ve münevverin aşkı, daha yüksektir, daha çok müteali mefhumlara müteveccihtir. işte Fazıl Ahmed de böyle bir ayıktır, böyle bir aşkın ■ ihamı ve belki icbariyle şair olmuştur. O. kend.ni bildi bileli sevmiştir ve bâ â da ilk aşkının hısrelinl çekiyor, fakat bu savdıği nedir ?
Birce Fazıl Ahmed faziletin, âli nihadlığm, mertliğin ve eivan-mrrtl ğin aşığıdır ve tütün teel-lûmleri, tazallümleri, aeı istihza-lan, felekten iştıkâlan bu ma'şu-kalarına ir ş-memekteo, bu maşukaları muhitinde bulamamaktan mütevellittir.Hasretini çektiği hep bu â i mefhumlardır. Oman bulamadığı içindir, ki işi istihzaya, mizaha dökmüştür ve o vadide herkesi güdürmek istiyor gibi yazmış ve söylemiştir. Fazıl Ah-medin hicviyelerini okuyanlar gülerler, fakat bu hicviyeler.yle ani dünyaya gülen, asıi^berkesls eğlenen Fazıl Ahmeddir ve başkasının ağzından i
«solla «da/ûaa. MMn kim klirr
«es aerdeana derken o yine gayri ihtiyari olarak asıl senelerden beri aradığı, bir türlü bulamadığı ve heyhat, ki
oo) (Cenevre) ye yaklaşınca biraz neşelendi ve birdenbire dedi ki :
— Ben (Eke) ten hareket etmeden evvel iCensvre) emniyeti umumiye müdürü mııayü (Lemrr) e telefon ettim. O benim eski bir dostumdur.
Madam (Goben) in bize mektubunda bahsettiği köşkü (Cenevre) zabıtası sıkı bir ncıaret altına alacaklar. Biz vaktinde yetişeceğimizi zannediyorum. Köşkte gece olub da karanlık iyice basmadan birşey yapınıyaeakları muhakkaktır. Biz de hvr halde geceden evvel yetişiriz.
Maemefih Miiayfi (Rikardo) biç bir hazırlık görmeden ve ba kadar
POLİSTE
Bir otomobil bir kızı çiğnedi
Dün, .Malımulpaşa civarında Rızapaşa yokuşunda frei bir oto-mobil kozası oldu ve bir genç Musevi kızı ölüm batinde haseki bas. tanesine kaldırıldı. Vaka şöyle olmuştun
Halatta Aya iatrati kilisesi arkasında oturan Italyan tebaasından Rejine, Rızapaşa yokuşunda 21 nu-maralı mağntada çalışmaktadır. Dûn öğle paydosuna çıkan kızcağız, bir aralık karşıdan karşıya geçmekte iken birdenbire bir otomobilin sademeaine uğramış ve yere yıkılarak ağzından burnundan kan gelmeğe başlamıştır.
Bo otomobil şoför Diran isminde bir Ermenioio idaresiodcdlr.
Vakayı müteakip polis işe vaıs-yedetmış, vücudundan aldığı yaraların iztirabsyle kıvranan kızcağız hemen otomobile konularak Haseki hastanesine götûrûiub yatırımlıktır. Şoför tevkif edilmiştir.
Avcılar azaldı
Evvelce Ltatbulda altı bin avcı varken şimdi bu mıkdar 1500 za düşmüştüf. Barut inhisarı avcılığı teşvik için önümüzdeki yaz mevsiminde şehrin dışında bir atış po-lifonu yaptıracaktır.
bundan sonra da biç bulamıyacağı dildadeeinin, evet, ( Didarı ıfıun-ânrıf) ile kendioi daima cezbelmiş olan dildadesioin tahasıürûnü çekmektedir.
İşte Fazıl Ahmed, senelerle aabru tahammül ettikten, senelerle fakru zaruret çektikten sonra bu dıldadesiyle vuslatyab olmaktan ümidini kesmiştir. Ve ümidini kestiği içindir, ki (İsmail Habib) in bir fırsatını bulub söylemeğe cesaret ettiği gibi:
* Fazıl Ahmed meb'ue olduktan sonra yazı yazmaz oldu. Yazık, ki siyaset kazancına edebiyat kaybediyor. .
işte bu Fazıl Ahmed dostumuz bu defa Bay Kâzım Ş.neninin himmet ve delâletiyle şiir, nesir, hicviye bütün asarını toplamış ve hepsini bir arada yukarıdaki unvan altında bir kitapta neşretmiştir. Faul Ah-medn perakende kalmış o'an eserlerini böyle toplamağa delâlet ettiğinden dolayı (Kazım Şinasi) ye biz de müteşekkiriz.
Çünkü bu hafif gibi görünen şiirler, h,eviyeler İçinde öyle mı s. ralar, öyle tabirler, öyle teşbihler vardır, ki hepsi ayrı ayrı ve başlı başına bir devri ve bir devrin her şeyini bütün çıplaklıklariyle teşhir re tarife kâfi gelir.
Kitabı karilerimize tavsize etmeğe hacet yoktur. Tam mauasile bir (Seeptıqua - Reybi) sahibi kalemimiz o an, karınca kaderince meseli mucibince, kendi ölçüsüne göre bir nevi küçük (Volter) veyn bir nevi küçük (Aoadol Frans) olan, bir zamanlar dehrs büyük bir istihza ve istihfaf Us bakan, fakat sonra dehrs dalmağı, dehrt yüksekten bakmaktan daha faydalı gören bu girin ve sevimli edibimizin bir eildde toplanmış küllûy-yatım, bütün müştekanı ede . bin memnuniyetle alıb kitaphant-lerinde göz önünde bulunduracakları şüphesizdir.
Kıtab Akşam kitaphaneai tarafından neşredilmiştir. Fiati 80 kuruştur.
sade surette Cenevreye gitmekte omatorına hayret etmekte idi. Madem, ki (Seli) yi ve arkadaşlarını tevkif etmeğe gidiyorlardı, her halde yanlarına birkaç adam almak, daha ziyade hazırlıklı hareket etmek leabetmez miydi?
Bir aralık otomobil.a aarnlmaıı ürerine (Rikardo) nun vüeudüne, (Haao) non cebinde beluaah aert demir gibi birşey çarptı, (Rikardo) hemen sordu ı
— Demek onu beraber aldınız?
— Neyi?
— Kcûpçeyi I
( Haao ) hafif bir kahkaha salıverdi ve dedi, kİ ı
— Ben ürerinde kelepçe taşıyan polislerden değilim. Zaten cebimdeki sert şey kelepçeden daha mühim bir şeydir, çünkü dolu bir rovelver.
— Rovelvermİ? Obalde yapacağımla işte tehlike var demek ? Keşki (Eka) ten hareket oderheo bunu söylese idiniz do ben de ro-velverimi atsa idim.
—Sizde üzerinize silâh alsa idi. •is, işte ozamaa iş tehlikeli olurdu - Neden ?
Bu nasıl hafta?
Erzincanda yerli malı bulunamadığı için merasim yapılamadı!
Erzincan 13 (Hususi) — Ulusal tutum ve artırım haftası yurdun her köşesinde parlak merasimle kutlulandı. Yerli mallarımız ve bunları kullann anın ökuiomik ve ulusal faydalan halka, bilhassa, talebeye gösterildi, anlatıldı.
Halbuki Erzincan bu ulusal vazifeyi yapamadı. Çünkü. Erzincanda mevcudiyetinin manasını herkese iyi «nlatamıyan cemiyetlerden binde Milli lk-tısa d- vc Tasarruf Cemiyetin Bu cemiyetin herkesçe gayet basit bir şekilde bilinen manası «nehir:
Birgün evvel tellâl bağırır. Ertesi günü tasarruf haftası bağlıyacağını ve halkın çay, kahve içmıyerek ıhlamur içmelerini bildirir. Hafta günü bir heyet teşekkül eder Belediye salonuna Yerli Mallar getirilir. Birkaç hatib hazıruoa nutuklar verir birkaç yüz resim aldırılır. Arzu edenler bir hafta müddetle salonu gezer. Hafta nihayetinde eşyalar ■■-
kiplerine iade olunur. Salonun anahtarı da Belediyeye verilir. Artık ertesi seneye kadar cemiyetin işi yok gibidir.
Bu seneye gelince; cemiyetin reisi Bay Ahmed birkaç ay evvel istifasını vermiş ve cemiyete aid evrakı da Halk Fırkasına teslim etmişti Fakat bu istifadan cemiyet âzasınm malûmatı yoktu. Tasarruf haftasının arifesi akşamına kadar ne yeni bir heyet tesbit edilmiş ve ne de salonda teşhir edilecek yerli mallar ihzar edil-m.şti.
Sergi salonu olarak hazırlanan milli kütüphane salonuna haftanın başladığı gün sabahleyin gittim. Oç metre tulde bir masa ortaya konulmuş, üzerine henüz birşey yerleştirilmemiş ti.
Saat onbir buçukta mektep-lilerpazarı sahibi Bay Kadri bir kısım kırtasiye ve birkaç tablo getirerek büyük masanın baş tarafına koydu. Arkadan saatçi Bay Mchmed iki sepet dern-niode muhtelif yerli mamulâtı eşya getirdi. Bunlarda masanın büyükçe bir kısmını işgal etti Tüccardan Bay Lâtif ve Saim de birkaç top kumaş getirdiler. Merasim saat 14 do baş-lıyacıktı.
— Neden olacak I Ruverver kullanmak gayet nazik bir iştir. Onu kullanmalını bilmıyenler mut. lak yanlış bir iş yaparlar, bûıbü-tûn karışıklığa sebebiyet verir er. Binaenaleyh onların silâh taşımamaları dohn iyidir.
Bu sözler Müıyü (Rikardo) non haysiyetine dokunacak mahiyette idi. Msamafih mûoakeşayı uzatmak için ( Rikardo ) cevab verdi.
Otomooil (Cenevre) ye vardığı vakit, güneş batmak üzere idi. İki arkadaş doğru gül lokantalına gittiler ve lokantanın ilk katına çıktılar. Boyu kısaca, toparlak vücutlu, fakat sağlam ve güçlü kuvvetli bir adam bir köşede yalnız başına oturmakta idi. (Hano) ile (Rıkardo)nun içeri girdiklerini görünce yerinden kalkıb onlara doğru geldi.
(Hano) arkadaşı (Rikardo) ile bu adamı birbirlerine takdim etti:
— Dostum, Cenevre Emniyeti umumiye müdürü Müsyü (Lrroer), dostum Müıyö (Rikardo).
Her üçü de oturdular. (Hano) sağda soldaki masalardaki birkaç
Muayyen saatten 10 dakika evvel Maarif ordusunun pişdarı mesabesinde olan Gazi Paşa ilkmektebi beşinci sınfı büyük bir ciddiyet ve intizamla ve önleri ıdc şerefli sancağımızı dalgalandır* dalgalandıra sert adımlarla salona girdiler ve kendilerine gö-ıterilen mahalde durdular. Bunu müteakib maarif orta mektebi geldi.
Talebelerin fısıltılarını işitiyordum. Masa üzerinin ve sa-tonun bomboş olduğunu söyiü-yordular. Evet yeni yetişen ve her şeyi bizden görecek olan bu sevimli yavrulara yerli izli diye ancak bu kadarcık eşya gösterildi I Bu söoük vaziyette merasim yapılamıyacağı düşünülerek bundan vaz geçildi ye salondaki eşya memurı-na bırakılarak salondan çıkıldı.
işte Erziocanın Tasarruf haftası I.
Âksarayda tutum haftası
Aksaray 21 — Ulusal öko-nomi tutum yedi günü kentimizde çok parlak ve canlı oldu. Bu canlılıkta kaymakam Bay Salâhattinin büyük değerli yardımı oldu. İlk gün Halkevinde u'.usal ökonomik maksad ve amaçlarını halka yaymak için söylevler verildi.
müşterinin söz erini işitmemeleri için yavaşça sordu :
— Ne haberler var ?
— Mühim bir haber yok. Bize tarif ettiğiniz köşk ukı bir nezaret a.tındadır. köıge şîmd.ye kadar dışardan g m »e girmemiştir. Keza köşkten dışarıya da kimse çıkmamıştır.
— Peki biz burada yemek yerken hrrhangi bir hâdise olursa ne yapacağız ?
— Hâdiseyi derhal gelib bize haber verirler. Bunun iç.n hrrlûr-lü tedabir alınmıştır. Bakın, şurada uzakta ağaçların altında b.ri dolaşıyor. O, bir taraaaud memurudur. Birşey oldıımu cebindeki çekmeği yakıb bana işaret verecektir,
— Öyle ise iyi. Şimdi biz hemen yemeğimizi yiyelim. Saat ye. dıyi geçmekte idi. Güneşin son ışıkları da ufukta kaybolmuş, karanlık iyice basmağa başlamıştı.
Lokanta gölün kenarındı idi. Oç arkadaşın yrmrk yedikleri katın bulkoou da göle nazır bulunuyordu. Gö' üzerınae bir çok sandallar dolaşıyor, bazı sandallarda musiki çalarak eğleniliyordu.
Amasyada Belediye işleri
Elektrik geliyor, sokaklar temizlenecek
Amasya 20 (Hususi) - Güzel ve şirin Amasyamız şimdiye kadar çok ihmale uğramış, ba kımsız kalmıştır. Amasya ışıksız. tozlu ve çöplü bir haldedir.
Yeni Belediye reisi Bay Celâl belediye bütçesinin çok dar olmasına rağmen Amasyayı bu halden kurtarmak için ciddi emekler ve gayretler sarfet-mektedir.
Bu cümleden olarak Amasya pek yakında elektriğe kavuşacaktır. Yolların da tanzimi ve sokakların daha sık temizlenmesi için tedbirler alınmaktadır.
Refah alâmetleri bunlardır!
Berlin 28 (A. A.) — Bcrlinin etrafında ve civarında işliyen şimendiferler iki günlük Noel yortularına iki milyon 135 bin kişi taşımışlardır. Geçen yıl iki milyon 50 bin kişi nakletmiş-terdir.
Üçüncü günü beş okurla köylü ve kentlinin iştirakiyle belediye alanında büyük bir şenlik yapıldı. Son gün orta okurda yerli mallarına aid fa-ideli bir piyes oynandı ve alkışlandı. Resimler haftanın iki intibaını tesbit ediyor.
(Hano) neş’eli görüom-k istiyor, mütemadiyen şıka yapıyor, tuhaf sözler söylemek istiyordu. Amma zihnen çok meşgul olduğu, endişe içinde bulunduğu ve bugün bu neş'enin ca'li olduğu anlaçılı-yordu.
Kendlal gelen yemeklere h-men biç elini sûrmed.ği halde mutema-diyen arkadaşlarına ı
— Dostlarım, yiyiniz, bu güzel manzaralı yerde, bu güzel havada İnsanın iştihası bir kat açılıyur.
Diyordu.
( Hano ) böyle lâkayit ve şaka-cı görünmek istemesine rağmen birdenbire elindeki çatal ve bıçağı tabağının üzerine bırakıverdi.
Çünkü ( Lemer ) ona şu suali sormuştu.
— Madam ( Dovre ) nin mücevherlerini demek hırsızlar çalama-mış. onu rabıta ele geçirmiş öyle rni ?
Bu sual karşısında (Hano) nın rengi bile sapsarı oldu, sordu, ki:
— Bunu nereden öfreodınr. size kim söyledi ?
Devamı var
Kâhrmu^ M
Meyvacılık
Fransa neden müreffeh?
Bir eliyle ziraate, bir eliyle de sa-naiye sarılan millet sıkıntı çekmez -------------------------«a-------------
Fransız bir işte muvaffak oldum diye şehre koşub büyük kazançlar elde etmeğe tama etmiyor, eline para geçer geçmez otomobil de almaz
bransada birçok büyük şe birler vardır. Bunla Katedral şehirleri, Şato şehirleri, Oni-versite şehirleri, sanayi şehirleri, limar* şehirleridir. Dünyanın geçirdiği şerait bunların hepsi üzerinde tesirini gösterdi. Bununla beraber Franudakı istikrar vc refahın sebebi, bunlar değildir.
Fransa da görülen refah ve istikrarın sebebi, Fransa devlet bankasıoın kasalarında yığılan altınlar da değildir. Sonra Fran-uzlazıların meşhuur yün çorabında değil! Fransız köylüsünün tasarruf sandığı, ounun çorabıdır. Parasını ona doldurur.
B:şbin nüfustan başlayarak yirmi beş bin nüfusa kadar yükselen bu kasabalar balkı çalışa çalışa muhitlerine öyle kök salmışlardır ki harpte, kıtlıkta, vebada, ulus'ar arası konferanslarda onların üzerinde tesir edemiyor.
Seyyahlar bu küçük kasabalara uğramazlar. Çünkü seyahat haritalarında bunların adı geçmez. Fakat bu kasabaların halkı her gösterişten uzak çalışırlar. mütevazı yaşarlar, çalışmalarının semeresi ile kanaat ederler. Memleketin temeli on-lardır vc bu temel hiç bir sarsıntıya uğramaz.
Jura dağının üzerindeki Sen-klod kasabasından başlayalım. Ingiliz pipoları burada yapılır. Hem de senede 28 milyon ile 43 milyon arasında.
Bu kasabanın halkı asırlardan beri kışın uzun gecelerinde bu işi yapar. İngitizler bu pipoları alır ve onları kendi yurtlarında işlerler.
Buradan biraz ötede, Oyon-nax kasabası ile karşılaşırsınız. Burası şemsiye sapları, cep çantaları yapmakia meşguldür. Ve bunun için hergün 500 tonluk iptidai madde istihlâk eder.
Paristen biraz ötede olan Beauvois kasabası sekiz asır-datıberi düğme yapmakla meşhurdur ve düğmeleri tahtadan kemikten, madenden, şimdide seloloidden vc herscydeıı yapar düğme fabrikaları içinde 3000 kişiyi çalıştıranlarda vardır. Fakat düğmelerin en mükemmelini evlerinde çalışanların yaptıklarında şüphe yoktur.
Bu-adan çıkıb Picardy'ye gidelim. Burası eltua bahçeleriyle doludur. Köylerin yolları, ağaçlarla gölgelenmiştir. Buranın halkı kilid, anahtar, Lurğu, törpü ve saire yapmaklc meşguldür. Fakat köylerin biride yani başındaki köyün yaptığı işi yapamaz. Herbirinin ayrı bir ihtisası vardır. Vimcn kasabasının 27 köyünün di kendine göre bir iş başardığını gördüm.
1636 Alman mı, Felemenklimi bir saatçi burada yerleşmiş ve kiiitcilik ile meşgul olmuş. her sene Fransaya “50., milyon frank kazandıran sanat böylece üremiş. Buradaki kilittiler, kâh bir günde 15 saatini bn işine tahsis eder, kâh bütün gününü bahçesinde, tarlasında veya bostanında geçirir.
Sonra Liyon şehrinin etrafındaki mensucat sanayii var. Buranın köyleri el ile işleyen tezgâhlarla doludur. Her ev, en ince mensucatı çıkaran bir fabrika gibidir. Her ev çılcar-dığı müslinleri sırmalarla do
natır. Bu taraflarda 60,000 den fazla erkek ve kadın bo işlerle meşgul oldukları halde hepsi de küçük çiftliklerine ve eski adetlerine bağlıdırlar.
Tekrar Jura havalisine dönerek Morez kasabasına gi-rersek bütün fransaüa yapılan gözlük çerçevelerinden onda dokuzunun burada yapıldığı görülür
Morez 5000 nüfuslu bir kasabadır. Bu nüfusun 3000 nı evlerinin içinde çalış.rlar.
7000 nüfuslu Graulhe t kasabası, dericilikle meşguldür. Ve her yı'ı 15 milyon deri çı karır. Bunlardan ayakkabı yapılır.
Ro^tveford peynirlerde meşhurdur vc ber yıl 20 milyon peynir yuvarlağı çıkarır, buranın halkı 500,000 koyunun südûnü »ağmak tein kuzulardan kurtulmağa çalışırlar. Bu kuzuları 16,000 nüfustuk Millan kasabası alır vc kuzuların derilerinden eldiven ya par. Bu kasaba 1193 denberi eldiven yapıyor ve her yıl 200,000 çift çıkarıyor. Gre-noble büyükçe bir şehir olduğu vc eldiven sanayiinin merkezi olmakla tanındığı halde bu mikdarın ancak 2,5 mistim çıkarabiliyor.
Yeni soy adı alanlar
Okuyucularımızın aldıkları yeni adlarını hergün neşrediyoruz
Okuyucularımızın bize bildirdikleri yeni soy adlarını neşre devam ediyoruz :
Eligözel — Erzurum doğum evi baş hekimi Süleyman Fehmi ve biraderi Tıb fakültesi ikinci Hariciye asistanlarından operatör Şevki ve ailesi
Tayar — Üniversite talim taburu gedikli başçavuşu Mehmed Ali.
Şipal — Üniversite talim taburu gedikli başçavuş muavini Mehmed Ihsan ve kardeşi Abdullah.
Subay — Ziraat Vekâleti Mahzeni evrak memuru Feyzi.
Yeter— Ortaköy Çıracı sokak numara 5 Arif.
Sümer — Hukuk talebesinden S. Rüştü.
Aksoy — Bakırköy mütekait malûl yüzbaşı Tahtın, annesi Atiye, refikası Zehra, oğlu Remzi ve hemşire zadesi Hayriye.
Taş — Şişli Mecidiye köyü bakkal Hüseyin aga mahallesi numara 3 sütçü Yusuf Taş İbrahim.
Ural — İstanbul Gümrük muhafaza mimarı Kemal.
Yürük — İstanbul Belediyesi hazine evrak memuru Şükrü ve oğulları Nazrni, Metih, Semih, Sabib, Hüsnan vc kızı Hikmet.
Tanrıver — Emniyet müdür-lüğü evrak kaleminde kâtib Baha.
Tanrıkul — Üçüncü şube memurlarından M. Hikmet.
Aykut — Emniyet müfettişleri maiyet polisi Arif
Kıral — Üçüncü şube memurlarından Necmi
Özcan — Üçüncü şube memurlarından Mustafa
Sent Etyen in kordeln sanayii 14 ncû asırdanberi başlamıştır. Bu havalide bu işle meşgul olan 50.000 den fazla insan var.
Thier» de 1474 denberi bıçakçılık sanayii ile karşılanır-sınz Bıçakçılık yapan 450 imalâthanede 15,000 kişi çalışır. Fakat bunlurdan ber birinin bir ufak toprak parçanda vardır vc hepside bununla roeş-gul olurlar.
Bütün Fransanın bir eli sanayile. b;r eli ziraatla meşguF dür. Fransızlar bu sayede buhrana. kesada mukavemet ediyorlar.
Fransız bir işde muvaffak oidum, diye vaziyetini hemen değiştirmeğe, şehire koşub büyük kazançlar elde etmeğe tama etmiyor. Bunu yapmadığı gibi eline para geçmez otomobil almağa yeltenmiyor. Otomo-j bili ancak lüzumu varsa alıyor. Fransız genişlik zamanında tutumlu olduğu için darlık zamanında «ıkıntı çekmez.
Bütün Fransayı tutnn bu çalışkan kasabacıklardır. Bura halkının İktisadî varlık sırasında gösttrdiklcri basiret vc idare çok güzel bir örnektir.

Kura! — Üçüncü şube memurlarından Scrver
Kartal — Polis divanı âzasından birinci komiser Necati vc biraderi Garb müstahkem Topçu Alay Kumandanı İbrahim
Kutluay — Birinci komiserlerden Ömer ve kardeşi Mer-divenköy İ.kmektebi Başmual-limi Zeki.
Derman — İkinci komiserlerden Saffet.
Derman — Üçüncü komiserden Ali Riza.
Alparslan — Üçüncü komiserlerden Mehmed Raşid.
Bayrak — Beyoğlu Bostan-b»şı mevkii polislerinden Ferid ve Haliç şirketi memurlarından Hilmi.
Celâsun — Tütün inhisar mü-bayaat komisyunu Başkâtibi Servet, oğlu Galatasaray Lisesi muallim muavinlerinden Macid.
Torum — Denizyolları mütekaitlerinden Alımed Rahmi, oğlu Yüksek Iktisad vo Ticaret mektebi talebesinden Ekrem, kardeşi Muzaffer.
Acar — Samatya'da tramvay caddesinde 324 numarada kasab Mehmed Raşid.
Otomobilde aşırdan altın saat \e köstek
Gedıkpaşada oturan bakkaı Artın Beyoğlu polis merkezine müracaatla bir İddiada bulunmuştur.
Artlnln İddiasına göre şöyle bir vaka geçmiştir:
Artın, Galatada bir çikolata fabrikasında çalışan Cemal İsminde biriyle bir otomobile binmişler, Taksime doğru çıkmağa koyulmuşlardır.
Taksime gelince, Artln, altın saat ve kordoniyle ucundaki altın tiranın yerinde yeller etliğini görmüş, bunun Cemal tarafından aşı. rıldıguıa kanaat ketirerek oau polise tutturmuştur.
Polis, şimdi Cemal hakkına» tahkikat yapmaktadır.
Bağcılık
Bağlar ve Gübre
Bağlarda kullanılmak için en elverişli ve faydalı gübre hangisidir? Kimyevî gübreler ve kuraklık
Geçen yarımıcda bağların güb-1 etlenmesinde nelere dikkat edilmeli lâsımgeldiğindrn bekletmiştik. Bugünkü yazımızda da bağlar için kullanılsa gübreler hakkında malûmat vereceği». Gebreler; umumiyetle tab.t vc sun'I (kimyevi) gübreler nemiyle ikiye ayrılır.
Tabiî gübreler
Çiftlik hayvan ) gübresi: En , fasla tanınmış ve en çok külteni-I Isa bir gübredir. İyi muamele görmüş bir hayvan gübresi, yalnız içersindeki gıda maddeleri için drğıl aynı ramanda toprağı yomu-şHİınau, havalandırman... gibi bakımdan da islâhettigi için diffrrls-rıoe ber zamau faiktır.
Çıftilk gübresi yalnız olarak kııllaoılmayıb ekseriya hayvanlarla altlarına yataklık olarak yayılan aap ve ilmin ile karışıktır. Bu •sp veya saman gübrenin sulu kısmını emer.
Hayvan veya çiftlik gübreni deyinee hatıra sığır, beygir veya kvyuD ( başka memleketlerde domuz). kümes hayvanlarının gübresi gelir. Bunlar içerisinde en fazla kullanılanı ıığır gübresidir. Çünkü ıığır gübresi, tedariki nisbeten ber yerde mümkün olabilen bir gübredir.
Taze olarak ta kullanıldığından asmaya bir zarar verme». Fakat diğer çiftlik gübrelerine narsrnn gıda maddelerince fakirdir.
Beygir gübresi; tedariki daha ziyade yakınlarında kışla, aygır depoları, hanlar bulunan yerler için mümkündür. Sıcak bir gübre olman dolayısiyle bılbasıa ağır topraklara çok elverişlidir.
koyun gübresi ; beygir gübresi gibi sıcak bir gübre olub içerisindeki gıda maddelerine azot, hamızı foı-for, potas, fakat diğerlerinden daha zengindir. Fakat her sam.-ın ber yerde tedariki mümkün değildir.
Kümes hayvanlarının gübreıl için de hal. aynıdır. Bu gübrelerin yığın halinde bir müddet kalarak yatımın ve ondan sonra kullanıl-nıaıı lâzımdır. Taze olarak kullanılmaları asma için ısrarlıdır.
Kumlu, kuru, hafif topraklarda gübreler umumiyette daha deriu VI- ağır, ıslak 'oproklarda daha sathi olarak gömülroelidir.
Gübrenin, yalnıı asmanın köklerinin etrafına konulması fazla tavsiye edilebilecek bir usu] değildir. En İyisi sonbaharda gübreyi bağın hertarafına yayıb pulluk vo ya bel, çapa ile huno kapatmaktır.
Makul bir gübreleme; muayyen zamanlarda gübrelemenin tekrarını ve bu samanı asmaların vaziyetine göre tanzim vo İdareyi tavsiye eder.
Fakat umumiyetle bir defa çok gübre verlb diğer senelerde hiç vermemekten ise arar azar fakat sık sık gübrelemeyi tercih etmelidir. Çünkü bir defoda fazla nılk-darda bağa verilecek gübre, meyvenin sararma olarak sürgünlerin dehşetli büyümesine, kuvvetlenmesine sebeb olur.
Bundan başka fazla gübrenin büyük bir kısmı toprakta kaybo-iub gittiğinden dördüncü, beşinci •melerde ilk senelerde mevcut olan otan fazlalıktan eser kalmaz ve fazla gübreye atışan asmanın gübre noksanlığı karşısında büyümesinde de gerilik hissedilir. Onun Iç.n mümkün ise iki ve ozanıt üç senede bir bağlar gübrelenmeli ve bağa verilecek gübre mikdarı da bu müddete ve asmaların yaş ve kuvvetine göre olmalıdır. Umumiyetle bu mikdnr üç sene için on dönüme (bir hektar) -10,000 - 60,000 kilo arasında olmalıdır. Genç, be-' ndz tamamiyle büyümemiş, kuvvetlenmemiş olan asmalar için bo mikdarın yarısı veya ûçt« biri kabul edilebilir.
Sun’I (kimyevi) gübreler
Bunlar, nebatatın muhtaç ol
duğu esas gıda maddelerinden bir veya birkaçına malik olan ve kimyevi usullerle elde edilen gübreler olub umumiyetle suda kolaylıkla erirler. Bu gübrelerin toprağa hükmü bakımdan bir tesirleri yektur. Fakat buna mukabil tearlerlain çabuk, bağa taşınmalarının kolay ve nisbeten ucuz olmaları bağcılıkta da bu gübrelerin kullanılmışını ieabetHrmoktekir.
Fakat bu gübreleri bağ için vaaz X6be. olarak değil, daha ziyade yardımcı bir gübre olarak kabul etmeli ve bağlar bazı «neler çiflık gübresi ile gebrelenirse bazı senelerde kimyevi gübre ile gübrelenmeli ve toprağın ihtiyacına göre bu gübrelerden birini, çiflık gûbrrıinda noksan olan maddenin yerine ikame etmelidir. Memleketimizde de kimyevî gübre sarfiyatı gittikçe fazlalaşmakta olub yûı kilosunun fişti 22 - 26 lira arasında değişmektedir. Kimyevi gübreler; azotlu, potaslı, fosforlu gübreler namiylr Gc kısma ayrılır.
Azotlu gübrelerden en meşhurları ve mı-mleketim.zde de satılanları azotiyetf sud ve kibritiydi amonyaktır.
Azotiyeti audon terkibinde %15 azot olub suda kolaylıkla erir Te binaenaleyh tesirini çabuk gösterir. Bu gübre bağlara Nisan ve Mayıs aylarında serpilmelidir. Beher dönüme bu gübreden vasati olarak 30 kilo verilir. Kibritiyeti amonyağın terkibinde he % 20 azot bulunub suda erimesi azotiyeti «od kadar çabuk olmadığından bu gübre son bahar veya kışın boğa verilmelidir.
B-J gübre bağlarda ekseriya (Süper fosfat) ile beraber karışık olarak kullanılır. Beher dönüme 20 - 30 kilo arasında verilir.
Foeforlu gübrelerden en meşhurları süper fosfat re kemik tozudur.
Süper fosfat ismi altında Batılan fosforlu gübrelerde hamızı fosfor, suda erir haldedir, tesirleri çabuktur. Bilhassa killi, humusça fakir topraklar için diğer fosforlu gübrelerden dalı* iyidir. Bu gübre, ilkbaharda kullanılır.
Umumiyetle terkiplerinde % 20 hamın fosfor bulunur. Dönüme 50-6J kilo s6pr fosfat hesıb edilir.
Tutkalı çıkarılmış kemiklerden elde edilrn bu gübrenin içinde suda erir ha be *'ı 30 hamızı fosfor bulunur. Polaah gübreler grubuna da. terkip erinde potas bulunan gübreler gıreraede bunlar içerisinde en iyisi kibritiyeti potasyomdur. Bunun terkibinde •>', 40-50 potas-yom bulunur. İlkbaharda bundan dönüme 30-40 kilo atılır. Potaslı gübreler, umumiyetle azotlu ve fosforlu gübrelerle kaırştırılabilır.
Böyle ayrı ayrı satılan gübrelerden başka bunların bırblr.eriyle karıştırılabilenlerlndcn muhtelif mabetlerde karıştırılmış ve mohtelil İsimler altında satılanları da raidir.
Çok kurak giden senelerde kimyevî gübrelerin tesiri görülemez.
Halkevinde konferans ve temsil
Halkevinden :
Kadınlarımıza Saylav seçmek vc seçilmek hakkı verilmesi mü-nasebetiie bu gün (30-12-934) Pazar saat 16 da Evimiz merkez salonunda Halkevi Başkanı Ali Rıza Erem tarafından (Atatürk ilinin Türk kadınına) konuşuğu üzerinde bir söylev yapılacak vc bu söylevden sonra bir de konser verilecektir. Bu konferans vo konser radyo ile de her tarafa yayılacaktır.
Kaysı ağacı nasıl yetiştirilir ?
Güzel koku ve lezzeti ile
çok sevilen bu meyvanın taze halinde sarfiyatı fazla olduğu gibi şckerlcmccilikte pastacılık ve dondurmacılıkta ki .sarfiyatı ve bundan başka kuru re
pestil batindeki sarfiyatı büyük bir yekûn tutar.
Kayamın çekirdeklerinden de
zeytin yağı yerine kullanılan bir yağ çıkarılır.
Oldukça uzun boylu bir ağaç olan Kayısı, yapraklarından evvel çiçek açar. Erken çiçek açması ve çiçeklerinin dondan çabuk müteessir olması dola-yııile bu ağaç mutedil ve sıcak iklimlerde iyi netice verir.
Kırağı ve sise imaruz çukur vadiler Kayısıya elverişli değil-dirlcr. Cenuba müteveccih ba-
yırlar veya dıvarlarla çevrilmiş ev bsğçeleri, avlular Kayısı için en iyi yerleri teşk.l ederler. Kaysı; Çok su tutan killi topraklar müstesna olmak üzere hemen her toprakta iyi yetişir. Bu gibi yerlerde kaysı ancak erik üzerine aşılı olduğu zaman iyi neticeler verebilir. Kuru, sıcak vc kireçli topraklara di-! kilecek kaygılarında badem üzerine aşılı olmaları lâzımdır.
Kaysı, ya çekirdeği veya aş» ile çoğaitılırsa da en iyisi ap ile çoğaltmaktır.
Kaysı, ya fidanlıklara ekilen kaysı çekirdeklerinden elde edilcu fidanlar üzerine veya ] erik, badem ve bazı yerlerde | şeftali üzerine aşılanırlar. Bu huıusta en fazla yapılan aşı, ■ yaprak aşısıdır.
Kaysı, çabuk büyüyen ve çabuk mahsul vermeye başlayan bir ağaçtır. Meyvalan, güzel renklerini vc kokularım a'.dk arı zaman el ile toplanmalıdır.
Meyva ile çok yüklü kay» ağaçlarında kaysılar bir kiraz büyüklüğünü aldıklarında s=y reltmcğc tâbi tutularak geri kalan kaygıların iyi büyümeleri temin edilmelidir.
Timarlarına bakılan Kayısılar 18 - 20 sene muntazaman bol mahsul verirler. Kemale gelmiş bir Kayısı ağacı vasati 50 - 80 kilo meyve verir.
Memleketimizde tanınmış en iyi Kayısılar Şam, Malntya, Şekerpare ve Tokal oğlu Kayısılarıdır. Bunlardan bilhassa Şam vc Tokal oğlu kayısıları hem taze vc hem kuru halinde îarfolunur.
Zamanın takvimi
Bugünkü hava Yeşilköy ra »»d merkezinden i aldığımız malûmata göre dün 1 bav* tazyiki 767,6 milimetre, en fazla sıcaklık 5. eoaz 1 derece idi. Bugün bava ekseriyetle bulutlu ve yağışlı geçecek, rüzgâr şimal istlksnıetioden mutedil kvvratta esecektir.
6
—ZAMAN-
Kiounuevel 30
^Zabıîaj^vatnndT^ —■* ne;
Nelen geçirdim?
Neler
gördüm
Arnavud “Başkımcı Derviş Hi-ma„ yı nasıl takib ettim ?
Derviş Himanın evi civarında iki dükkân vardı. Yok diyen
arkadaşıma bunları gösterince şaşırıb kalıverdi!
— 11 —
Bir aydan ben muvaffak olamadığı vazife de söylediği kadar tor olmasa gerek. Diyerek ma-oev.vatım yükselmeğe başladı. Bin Bay Fevtinin yatağının başında bu düşüncede, kendiai d» horul, horul uyumakta idu
Uyku detil bat belân
Bu nrada aabıh nöbetçi»! geldi. Beni ayakta görünce:
— Ben de sizi kaldırmağa g»li-yordum. Madam ki uyanmış ve giyinmişsiniz ban» hacet kalmadı diyerek geri donmak Stere iken yanına kadar gittim:
— Birader Bay Fevzi kalkmıyor. Bir defa uyandırdım, yine yattı. Halbuki bizim işimiz erken olacak. Şunu »en de bir kere kaldır diye rica ettim. Nöbetçi Bay Zeki e»ki bir memur olduğundan:
— Ben nasıl kaldırırım ? Bu idamın uykusu o kadar ağırdır ki tvvelec nöbete kaldırırken de nc-kadır zthmct çekerdim dedi vo yatağına eoku'arak karyolayı »allamağa beşizdi. O da güçlükle »yandırabildi. Bin müşkülâtla elbi-seıûıi g.ydirebildik. Onn elbisesini giydirip te merkezden dişa's Ç‘ka-rıocıya kadar akla karayı seçtim. Merkezden çıktık. Bu defa d» başka bir müşkülat karşısında kaldım:
— Ben sabah çayımı içmeden bir yere gidemem, demez ati ?.
Eğer o dakikada Derviş Hitna-oın evini bıla»m, kendisini tamsam. onu beklemeden gideceğim. Ne çare ki bunların h-pıioi bana gösterecek olan kendili olduğundan ben de bllmecburiye çaycıya girdim. Ortalık aydınlanmış, sahih olmuştu. Ben çayımı içtim, o bâlâ kahvaltı etmekle meşguldü. Artık dayanamadım. Zaten yataktan kalktıktan »onra di on beş, yirmi dakika yüzünü yıkamakla vakit geçirmişti. Bu hali pek canımı sıktığından ve kendili de pek uyuşuk birisi olduğundan şu »öı-l«ri biraz da hiddetle söyledim:
— Birader, dün akşam nasıl konuştuk? Sabah erken kalkıb evi görecektik. Senin yalaktan kalkman, yüzünü yıkaman bir saat ■ördü. Şimdi de burada istirahat «der gibi çayını abesi» aheste içiyorsun. Bu gidişle Derviş H m» değil, bütün halk sokaklara ve işlerin» gidecek, biz hâlâ İki dakikalık yere gidemeyeceğiz. Görü-Çorsun ya. sokaklar gelen geçon-ırle dolmağa başladı.
Dedim. Ve bir iki İsrarım Özerine keoditini adeta zorla dükkândan dlşarı çıkarabildim.
Yola düzüldük. Hem gidiyor, hem da kendi kendime düşü -oüyordom. Takib memurunun gayet çev.k, ha»»a» olması lizım-gelirken, bizim arkadaş ta bunların h.ç birisini göremiyordum. Bu tu nasıl olmuşta »ivil memur yapmışlar ? Nasıl olmuşta bu kadar zeki, kurnaz va cevval olduğunu ■öyledikleri bir adamın takibin-tayin etmişler? Doğrusu hayret ettim. Saatçi »çıkağına yaklaşmağa başlayınca bana sokakları gösteriyor. Daima işin ıııüşkü.âtıodan bahsediyor :
- Buralarda neni durulabilir ?
Bay Murad da bir aydanberi bu adamı tekibedemiyor, rapor veremiyorsun diyor. Şimdi de göreceksin ya ? Evi görüne» işin ne kadar müşkül olduğunu anlarsın. |şt» geldik, derviş H.ma-um evi şudur.
Dedi. Ev hakikaten çıkma» bir sokak içinde ve sokağa girince yirmi adım kadar gidince »olda bir ev idi. Ben derhal etrafıma bakın-dıaa. Bir de ne göreyim? Tam çık-asaz sokağa aapacak yerde her iki köşede d» birer dükân yok mu? Henüz sabah olduğundan bu dükkânların her Iklai de kapab idi.
— Bay Fevzi, haniya evla ya. kinlerinde dükkân gibi birşeyler yok diyor idin? Iştv burada iki
dükkân var. Bunlar tenin işine yaramadı mı?
— “Dükkânlara hayretle bakarak. ben bunlara dikkat etmemişim. Derviş Hımauıo pek yemao bir adanı olduğunu söylediklerinden heyecanımdan buralarda dükkân olduğunu farkedememişins. Zaten ben buradan yalnız bir defa geçtim. Hergün caddelerde bekliyordum.
— Takib edeceğin adam caddede beklenir mi ? Öyle yapınca altı ayda bile o adama tesadüf edemettin.
Dedim ve biraz ileriye doğru yürüdük. Biraz sonra dOkkâoın birisi açıldı. Baktım ki bu dükkân bir bakkaliye dükkânı. Bundon istifâde cacmlyeccğımızs kanaat ettim.
Biraz sonra diğeri de, Alman haataboncunc sapacak yerde köşr-Laşındaki dükkân da açıldı. Bunun bir rakı deposu, aynı samanda küçük bir meyhane o.duğunu görünce nmcrrrtıme payan yok.u. Ey, dedim, gördün mü, şansını burada da brua güler yüz götlerdi. Buuun meyhane oluşu bize müh.m muvaffakiyetler temin edecektir. V» yavaş yavaş meyhaneye girdik. t nı nın Paıkal ve memleketinin Kırkkilise o'duğunu sonradan öğrendiğim meyhaneciye Kumca selam vererek yüzümüz eokak tarafına gelmek Üzere bir masaya oturduk ve bir şişe rakı ısmarladık. Vazife icabı bazea rakı da içilirmiş.
/fhili^mtseli bir tarauad
Takib edeceğimiz şahsın eşkâli hakkında bir ahşana.evvel refikim biraz ma'ümat verdiği için, her ne kadar arkedşımın dereden tepeden söylediği bir takım saçmaları dinliyor isem de gözlerim mütemadiyen aokakla idi.
Arkadaşımın ne kadar patavatsız bir adam olduğunu mey haneye girdikten anara büsbütün anladım. Orada sarfı icabetmiyeu v« zarar vermesi melhuz bu.usan tösleri •öylememeeini kendisine tenbıh için, meyhaneciye karşıtındaki bakkaldan mezelik biraz peynir a.matını rica ettim. Meyhaneci bakkal gidince Fevziye-
— Buraca merkeze a id töz sarfından seni menediyorum. Burada söyl.yeccğm »özler ancak kadın ve kız aotü olacaktır. 5alnh sabah böyle mahmurluk bozar gıb meyhaneye gelıb de rakı içen adam muhakkak bir eğlence >vinden gelmı olur ki onlarıa da töy.ıyeceğ, akşamki eğlentilere »id olur.
Hem aıkıo Derviş Hıma evinden çıkarsa te'â) gösterme 1 Di,e tenbihat yaptım. Meyhaneci peyniri getirdi ve peyniri ka madığından özür diledi. Birinci ş şenin mmi ka anını kadehlere boşıltt ın. Bizim arkadaş b»r hamlede içti. Ben içmedim ve bu iç.yne de canım sıkıldı. Bana da mütemadiyen iç«n-oc diyordu.
Çaya değil rakıya da dnftün
Haıbuki b,z oraya içmek için değil, bir vazife ifası için gitmiştik. Önümüzdeki şişelim çabuk bitmemeni lâzımdı. Eğer şişe biter-a: o zamao ya kalkmak veyahut başka bir şişe get.rtmek lâzımdı. Tam ikinci şişen n geldiği zaman beklediğimiz adam çıkarsa o zaman ne yapacaktık ? Ya şişeyi birden içmek veyahut şişeyi o.ou-ğu gibi bırakarak gitmek lâzımdı.
Bu iki şık te meyhanecinin nazarı dikkatini eelbedecek, o zaman oraya ne maktadla gittiğimiz anlaşılacaktı. Belki bunu meyhaneci derviş H maşa da »öy-liyebilirdi. Ben dolu kadehimi içtim. Mütemadiyen refikime: Dün akşam gittiğimiz yerde Agobun •ululuğu olaaydı daha iyi eğlenecektik gibi aözlsr söylüyor ve bu suretle vaktimizi geç.rmeğs çalışıyordum.
Devamı var
SPOR
Ankarada ayak topu
1 -
Geçnlerbirliği Ankaragücünü 3-1
Altınordu ve Demîrspor
Ankara 28 (A.A) (Gecikmiştir)— Ankara futbol şampiyonam maçlarına dün de Ankaragllcfi aahaıında devam edildi. Anknragficiyle Genç-lerbirliğini karşılaştıran anaç, şampiyona üzerinde müeetir olacak ehemmiyeti» bulunduğu için, »ouk havaya rağmen »abada bir hayli kalabalık vardı, balkonda Adliye bakanı Bay Şükrü Saraçoğlu, Gümrük ve Inhiacr Bakanı Bay Kana, İdman cemiyetleri ittifakı başkanı Bay Aıit da bulunuyorlardı.
t,k maç Detnirıporla Altınordu araunda oynanıldı. Altınordulula-rın kazanacağı tahmin »di'irken maç 1-1 beraberlikle bitti. Her iki takımda »ayılarını birinci devrede yaptılar.
İkinci ve »on maç Ankaragücü Gençlerbirliji mGıabakaıiydl Şampiyonluğun namzetleri ararında »a-yılan bu iki takımın bir birlerine karşı alacekları netice, Ankara birinciliklerinin birinci devresindeki variyet için çok ehemmiyetli »ayılıyordu.
İki takım da alkışlar »raunda •abaya çıktı ve karşılıklı ditildi. Gençler şu kadro ile oyıına başlıyorlardı:
Cihad, Avım Mithad, Ahmed, Ruamı, Ahmed. Siyam, Salâhaddin, Ali Riya, Münir, Niyeti.
Ankara Gücü de çi»Ue »ıralan-ıni]tı:
Muharrem, Salih, Ali Rıta, Orhan, Hûıeyin, Yunus Abdi, A âadd'n, Falırl, Bildi, Saitli.
Hakem Altınordııdan Bay Ib-rahi m Aıit oğlu.
Oyuna gençler başladılar. Uıt fitte yaptıkları akın’nr canlı, fakat netice»» oldu. Bu hücumları evvela durdu.. Güçlüler, yavaş yavaş taarruza geçtiler. Oyun, Gençlerin yarı aahaııua geçti ve uzun bir müddet için orada oynadı.
Gençler 20 Inei dakikadan rantı bu çemberi kırdılar ve müsavi bir oyunuo başladığı görüldü.Fakat faikıyet yln» Güçlslrrdr idi. Buna rağmen ellerine geçen »ayı fırsatlarını kaçırdılar.
Devrenin »Onuna doğru, 45 üncü dakikada Gençlerin »olaçığı Niyati gözel bir gol yopb ve da-
1 berabere kaldılar yendi
ha düzgün oynıyan Aokaragucö birinci devreden 1-0 mnğlûb çıktu İkinci devredv Güçlülcri yine hücumda görüyoruz. Fakat bu hfi-cunılar süreksiz ve tealiniz. Gençlerin verdiği cevaplar daha tehlikeli oluyor.
On birinci dakikada hakem. Gençlerin nleykior bir penaltı verdi. Güçtüler buno gole tahvil ettiler. Fakat iki dakika »onra Alı Rwa Gençlerin ikinci »ayıaını yapıyor vb takımına yine üştün bir vaziyet hazırlıyordu.
Bir golden sonra Gençler çok açıldılar ve gürel bir oyunla, üçüncü golü de yaparak, ınaçı 3-1 galibiyetle bitirdiler.
Buz üstünde hokey Garmiş{Partenkirhvm,l29(A. A) — •"Stada Frnnçai»,. kulübünün buz ününde bokey takımı. Berlin takımını 7-0 yenmiştir.
Otomobil koşusu
Kap 29 (A.A) — Cenubi Afrika büyük İkramiye otomobil koşutunu, maıersti otomobili üstünde Aıasrikalı Vbitney Suaigbt kazanmıştır. İkinciliği cenubi Afrikalı John Cate almıştır. Yarış mesafesi 91 mil idi.
Nonel tenis müsabakaları
Paris 29 (A.A.) — Noel teni» kupııı çeyrukaon mûubak.ılarusıia loprenn, Fransız Merlin'i 6/0, 6/0 ve Frar.ıız Borotra Alman Glasece. 6/4. 4/6 ve 6/4 yenmiştir. “Karnera„nın döğüşü Rio de jauciro 29 (A.A.) — “Kamera» ile “Paolino Uzcu-dun>„ arazında beklenen boks maçı 5 Ikincikânunda yapılacaktır.
italyanlar Romenleri yendiler
Mittoo 29 (A. A.) — Uluslar aram ilk rugbcy maçında, Italyan ekibi sıfıra karşı 7 sayı ile Romen ekibini yenmiştir.
--------------B---------------
İttifak reisi seyahate çıkıyor
Ankara 29 (AA) — İdman cemiyetleri İttifakı umumi mrrkrzi başkanı ve Erzurum saylavı Bay Aziz, bu hafta sonunda bir tetkik s»ya-hatine çıkacaktır. Tetkike izmitteo başlaman mukarrer olan ku um başkanı uratiylr Adapazarı, Bilecik, Afyon, Konya, Antalya, Adana vs Mersin mıntıkalarını gezecektir. Bu »eyabatin hedefi ıporcularla yakından bir tema» yapmak ihtiyaçları vo dertleri öğrenmektir. Bay Aıls, alacağı İntibalar» göre, i>k umumî merkez toplantısın» bazı esasları, tedbir.eri mevzuubalı» edecektir.
Zenci boksör mağlûb oldu
Z-vksiz bir maçtan «onra dünya horoz »iklet şampiyonu Zenci Aibeavn dünya tüy »iklet şampiyonu Amerikalı Fred Milere »ayı hesabiyle mağlûb oldu. Parirtc Palcrovabalde yapılan bu maça ka.abahk bir »cyırci g«lmişti. İki bokıör halk» takd,m edildiği zaman Fred Mile 57 kilo 660 gram Al Bravun 57 kilo 673 gram—
Birine, ravund : M.ler uzun kroşe ile hücuma başladı... Bravo da mukabele ederek Amerikalıya bir kroşe vuruyor.. Fakat Amerikalı mütemadiyen bucum ederek zencinin vücuduna kuvvetli iki oparfet ı.abet ettiriyor. Avantaj Mılerdc.
İkinci rnvınd ; Ravınd başlar başlamaz Mıler zene.yc hücum edi-yor.. Zenci müdafaada Amerikalı zenciyi iplere nkışlırıyor.. Fakat Zenci bu vaziyetten kolaylıkla sıyrılıyor.
Üçfineü ravınd : Milcr Bravnın yüzüne iki »ol kroşe indiriyor. Zenei bunlara mukabele «diyor.. Fakat Amerikalı yüz» ve vücuda müleaddid yumruklarla avantejı yiae cıdc ediyor....
Dördüncü ve beşinci ravınd: Zenci Amerikalının burumunu güzel bir manevre ile kesiyor.. Bu ravıodlar birçok korskor ile geçiyor.. Zencinin müdafaa»» çok ustaca fakat gayri nizami hareketi dolayniyle hakem bir ibtar veriyor...
Altıncı ravınd t Amerikalı mütemadiyen Zencinin peşinde ... Zenci vücuduna müteaddit yumruk yiyor avantaj yine Millerde...
Yedinci ravınd ı Zenci mütead-dld kroşe ve mideye «ol bir direki»
Milere hücum ediyor... Amerikalı mukabele ediyor... Zeoeiııın yüzü kanıyor fakat bu rayındı hakim bir oyunla bitiriyor..
Sekizinci ve dokuzuncu ravınd: Miier müteınad.yen hücum »diyor.. Mütemadiyen »ol kroşe ile işliyor bu kroşeler Amerikalının elinde en sevniği bir aıiâlı gibi...
Albravn bu yumruklardan kurtulmak için korakora giriyor,Fakat çok hatalı hareket ettiğinden ikinci b.r ihtara maruz kalıyor...
Onuncu ravınd:
Bu ravınlta iki hasım mütemadiyen birıbirine abanıyor... Ve mır ravınd hep bu şekilde devam ediyor.
Netice de Fred Miler sayı heıa-biyle maçı kazanıyor. Maç umumiyet itibariyi» çok tatiliz olmuştur. Gazetelerin uzun («mandan-beri bu maç için »ütunlar doluıu yazılan dolayııiyle bu maçla halk çok yakından alakadar olmuş ve o gece vaktinden çok evvel Pale-rovaball doldurmuştu. Fakat maçın çok zevka z ve soğuk oluşu seyircileri büyük bir inkisara uğ-ratmı^hr.
Fransız koşucusu M Ruşar,,
Meşhur Kroakonterl koşucusu "Ruşar,, geçen hafta Evröde yapılan büyük Kroakonterl mûtabaka-•ını, en tehlikeli rakibi "Bazla, i kolaylıkla geçerek kazanmıştır.
Son ay zarfında ancak üç kere antremnn yapan " Ruşar „ bu son galibiyetiyle yüksek bir koşucu oL doğunu bir defa daha göllermiş-tir.
Hikâye
yiyen
kadın
“T«rib p«k hunhar kadınlar kaydeder. Bunlar ya aşk veya oiyaı! entrikalar veyahud kan davası uğrunda öyle cinayetler irtikâb etmişlerdir ki değme erkekler vahşetle bukadar ileri gidemezler.
Narin tenli, ahu bakışlı, sıcak kanlı Havvanın güzel kızlarından böyle cinayetler umuyor mısın ?
Aziz m, öyle ize sen tarih okuınamıştn !
Eğer münakaşaya cesaretin varsa, beni dinle, sana tarihten bir sahife açayım. Sonra, daha dun ceryan eden bir vak'ayı anlatayım. Göreceksin ki hu noktadan, bin üçyüz Sene evvelki kadınla bugünkü kadınlar arasında bir fark yok gibidir.
Oolar eskiden uzun saçlı, kısa tırnaklı, belki karmakarışık kıyafetli idiler. Şimdi saçlarını kestiler, tırnaklarını uzattılar ve kıyafetlerini düzelttiler.
Cihanın dört köşesinde yetişen vo yapılan herşey münhasıran onların haricî manzaralarını daha cazib bir şekle ifrağa çalışıyor ve bunda da muvaffak oluyor. Fakat ruhları, evet ruhları hâlâ eski şeklini muhafaza etmekledir.
İslâm tarihinde meşhur olan "Muaviye,, nîn annesi "(lindo,. Bedir muharebesinde babası "Utbe,, yi öldürmüş olan Ham-zaya bir suikasd tertib etmiş, sonra onun ciğerini kendi dile sökerek yemişti.
İnan ki şimdi de insau ciğeri yiyen kadınlar var.,,
Karım yukarıdaki satırları bana okurken, ölüm terleri döküyorum. Çünkü gözleri ateş saçıyor, nerede ise üstüme atılmağa müheyya dişi bir kaplan gibi yaylanıyordu.
Ben meselenin nereye dayanacağını tahmin etmiyor değildim ve ona göre kendimi müdafaaya hazırlanıyordum.
Son cümle bittikten sonra sustu, taarruzunun hedefini söz. lerinden anltyabilmak için ben de ağzımı açm-dım.
O, birden şahlanır gibi koltuğundan fırladı ve odayı sarsan bir şiddetle:
— Söylesene, dedi, bu satırları neden yazdın, senin ciğerini de ben mi yedim.
— Ne münasebet karıcığunl Sen bana neyaptın ki... Bahana, yanaklarımdan kan damlıyor. Hiç karısından memnun olmı-yan inşan benim gibi pürsıhhat olur mu ?
— Bir de yalan söylüyorsun ha I Senin neren pürsıbbat! Geceleri mandalar gibi mışıl mışıl uyuyan, dünya yıkılsa gözünü açmıyan adam piirsıh-hat olur mu? Ayol somurtmaktan başka bir marifetin var mı?
— Canım karıcığım. Neler söylüyorsun Allahaşkına? Belki uykuyu çok seviyorum, belki ciddi bir adamım, fakat.
— Ey, sonra..
• Senden biç ş kâyet ettim mi ki benden böyle şüpheleniyorsun?
— Ne şüphesi, hakikatten bahsediyorum. Öksürüb durmuyor mısın? Doktorların Vereme istidadından bahsettiğini, sana her münasebetle sıkı perhiz tavsiye ettiğini söyleyib mütemadiyen uyumuyor mısın?
öksürük, vereme istidad .... Demek senin ciğerlerini ben yedim ha! Utanmadan bunu da yazıyor«un ha!
Ve bundan sonra, bir ağlama, bir ağlama. Sanki göz yaş. farından bir ikinci tufan yapmak istiyordu.
Hey Allahım I Nereden muharrirliğe üzenmiş ve yaza.
cağım hikâyeye bir mukaddeme olarak o satırları kara-lamıştım! Hay elim kınlaydı I iyi ki hikâyeyi tamamlamamıştım....
Bunları kendisine söyledim. Fakat o ağlıyor, ben boğulacak gibi oluyor ve birşey yap-“maktan âciz, süt dökmüş kediler gibi büzülmüş, oturuyorum
Nihayet hıçkırıklarını kesti:
— Haydi, dedi, bu satırları benim için yazmadığına inanayım, fakat bir şartla
— Emret.*
— Kalem getir de yaz.
— Baş üstüne!
Gittim, kalem kâğıt getirdim.
— Kâğıt istemez, dedi, “benim yarıda kalan zavallı ciğer yiyen kadın, isim'i hikâyemin kâğıtlarını uzatarak emretti :
— Bunları yaz. hikâyenin altına yaz...
Ve, o söyledi, ben yazdım :
"Eğer bu satırları zerre kadar hakikati ifade ediyor zan-nile yardımsa ve eğer bu satırlarla karımı kasdetmeği hıtta hayalimden bile geçirdimse ben de birçok erkekler gibi Allahın co ahmak mahlûklarındanım,
*
Kabotaj taksimi
Denizyolları idaresiyle vapur-çoluk şirketi arasında yalnız bir aya müutıanr kalmak üzere bir kabotaj taksimi yapıldığını yazmıştık.
Vapurculuk şirketi yeniden iki vapur aldığı eibetle tonaj mıkda-rının çoğaldığını ileri sürmekte ve kabotaj taksiminin yüzde 40 ve 60 nöbetinde olmasını istemekledir. Halbuki Devlet denil yolları yUzde altmışa rıza göster-ölçmektedir.
Kânunuıani içinde yeniden bir kotnUyon toplanacak ve bir şubattan gelecek »eoe bir kânunusaniye kadar cari olacak olan yeni kabotaj taksimi tarifesini tanzim eyliyecektir.
Romen talebesi
Sömestr tatilini geçirmek içio Rom-n talebesinden müteşekkil 70 kişilik bir kafilenin BnümOzd^i Pazartesi günü şehrimize gelecekleri haber alınmıştır.
Bu kafilenin 40 ı erkek ve 30 u kadındır.
M-ıafirler Üniversite talebesi tarafından karşılanacak ve kendilerine şehrimizin muhtelif yerleri gezdirilecek tir.
İstanbul Borsası kapanış fialleri 29-12-1934
ÇEKLER
/ol.» K»p»nış
Londra 619.50 621,
Aev-York 0,796732 0.795
Bari» 12,06 12,06
Mılâno 9,2965 9,304
Brükttl 3,3939 3,3960|
Atina 83,8888 84,332
Cenevr» 2,4568 2,457
Sofya 66.3212 67.045
Aın» ferdanı 1,1767 1,1773
Prag 19,02 19,0525
otokbulm 3.13 3,1330
Viyana 4,2862 4,30
Madrıt 5,8175 5,8175
derlin 1,9806 1,98
Varşova 4.21S0 4,21
Budapeşte 4,1863 4,2812
Bükreş 78,8975 79,485 i
Belgrat 35.1012 35,1384 1
Yokohama 2,7735
MiMkova 1090,25 1330
Nukut
Alt» Aîış Satış
940 911
Mecidiye 41 42
Banknot 239 240
Tahvil ve Senetler
Açılış Kapanış
ov s fâitiı mı lkxuü>(U (Erça n.» ” 97
M laldı borcu tahvili ( Târt' 28,05 28,
Anudulu D.yolu | U 45.45 45.40
. . mUmeetU 50, İS 50,20
A» J,S Türle 8 U
d'o .( Ilestea f»g»ıü
Mertıeı 8. Rıhtım l| h--k --m» 60 67
Aralau çimenle
Anad. D. Y. â«
KâBUBtrtVVİ M
7
İnkılâb dersleri
1 inci mahfeden devam
Irpartaküs rşkiyatar hakkında iyi bitaraf malûmatı Franut
ansiklopedisinden öğrenebiliriz.
Itparlakûa, Romalı tarihçilerin söylediği gibi eşkiya, derbeder, talim değildi.
O. halk için çalışan mahir bir kumandan re akaeriya merhametli bir harım idi. iaparlakûa etirlertde lûıutau batinde ve tadar olarak aertlik göstermiştir.
Bcdreddini Simavi hakkında Eedreddini Simavi hakkında d» Lâmartin Türkiye tarihinde tonları söylüyor :
•Bedreddio o günkü Oamanlı imparatorluğu içinde değil, bütün dünyada âlim aayılacak bir adamdır, Zaten başka türlü olamazdı. Çünkü bir talimin bu kadar büyük hareketlerin peşinde koştuğu görülmemiştir.,,
Şefler ayrılırlarsa?
Şimdi yeller amamdaki ayrılık yüzünden husule gelen felâket er-den bir kaçını mütalâa edeceğiz.. Bunlardan beri ve çok kaalm, Abbasi Arab halifeleri zamanında vukua geldi.
Sahibüzzeoe adında bir adam lapartaküa gibi uyan etti ve etrafına birçok esirler topladı. Kafile günden [güne büyüdü.
Salübûzzenenin m.kıadı ma re ti İlga etmek, intanların maddi, manevi rahatlığa kavuşmasına yalıtmaktı. Çok grçmrdeıı müsademeler başladı ve Halile orduları bot-guna uğradılar. Fakat tonunda atıl mağlûbiyete Sahibüzzeoe uğradı-, iki buçuk milyon esir kılıçtan geçirildi.
Şanlji bir kitabında İsparta-küa ve Sabibüzzene hâdiselerini Romalı müverrihler gibi düydne-rek onların ayak takımından ol-duklarmıaöylüyor.
Hayır, onlar ayak takımı değildi. Ve bunun içindir ki bunlar, dan biri Romanın meşhur hükümdarlarını, diğeri halife ordularını mağlûb etmişlerdir.
Zamanımıza doğru...
Şimdi birat daha zamanımıza doğru gelerek devrim prensipleri bakımından 1789 büyük Fransız ihtilâlini kıtaca mütalaa edelim:
Bu devrim çok mühimdir. Çünkü prensipleri, ortaya koyduğu •taslar, ayağı yukarı hâlâ evrınaaTı vaziyetini muhafaza etmektedir. Bu devrime fikir bakımıodao bilhassa Jan Jak Ruso ve meşhur
* İçtimai mukavelesi , çok müessir olmuştur. Hatla bu yalnız Franaa-ya değil - bir iki devlet müstesna - bütün dünyaya müessir olmuştur.
Fransa ihtilâli her bakımdan devrimin bütün şartlarına r.ayet etmiştir.
Zaman ve zemin muvafıktı...
Zamanı kolladı. Çünkü Fransa
• zaman açlıktan kınlır bir vaziyette idi. Zemini de hazırlanmış buldu. Çünkü Jan Jak Ruso ve emaall gibi ihtilâlci müelliflerin yazdıkları eterler icabeden tetirleri yapmıştı. Süratte de kutur etmedi ve Fransız devriminin sistem bakımından bütün icabatını yerine koydu.
Fskat bütün bunlara rağmen ihtilâl siyasal bakımdan olsun, başka bakımlardan olsun bir iki defa sürçtü. Kaybetti.. Benim tarihten anladığıma göre büyük Fransız devrimi ihtilâllerin straji şartlarını istimal edemediği için kaybetti; fikir ayrılığı alabildiğine yayıldı ve bu suretle, ihtilâlin yaşaman, ilerlemesi için lâzım olan en esaslı bir prenûbi ihmal etti.
“Danton,un bir sözü
İhtilâlin iki büyük yaratıcısı olan Robespier ile Danton birbirine girdiler. O kadar ki Dautonua balının koparılmam Robespier için Selllbaşlı bir muvaffakiyet sayıldı. Fakat Danton Ölürken arkadaşına: Robespier, üç aya varm.ız, sende beni takib edeceksin!, dedi ve hakikaten, d» öyle oldu. Robespier üç ay sonra arkadaşı gibi kafası kesilerek öldü.
Robetpierle Danton Frantanm iki ayağı vaziyetinde İdiler. Dau-lun ölünce Franıanın ayak üzerinde topalladı. Robeapirr de öldürülünce tamamiyle yıkıldı ve üçüncü Napolyon imparatorluğa kondu.
Daima feragat lazım!
Müiıim bir ciheti işaret etmek isterim. Fransız devriminin ilk safhasında ön ayak olanların hrpsî feragat aahibi idiler.
Dantoo kaçabilirdi. Hatla kendisine DOuıüleo tarafından Lon-
draya kaçmak teklif adllnişti. Fa-
kat o:
— Nereye, Dömülen ? dedi, vatan ayakkabı ökçesi altroda çiğnenir mi? Asla L..
Danton ölürken de cellâda şunları söylemişti :
“— Cellâd, bayımı kopardıktan sonra saçlarımdan tut ve halka göster. Her halde zahmete değeri.» İnanmak İhtiyacı
Bayanlar, Baylar. Geçen derslerimden birinde inancın devrim bakımından pek büyük ehemmiyeti olduğunu söylemiştim. Bu inanç yalnız ihtilâl bakımından değil, hayalın her sahasında mevzuubaha olabilir ve hayatın ber sabasında muvaffak olmanın ilk şarb inanmadır.
Atatürk ilk hareketlerinde eski nizam yerine yeni nizam kurma gibi en büyük bir işi başarmağa karar verdiği gün idama mahkûm edilmişti. O, bunu duyunca güldü. O'du müfettişliğinden çıkarılınca da güldü ve üniformasını kendi eliyle löktü. Onca bütün varlık, milletinin öz varlığı, onun yaşaman idi.
Namık Kemal merhum
Size bu vesile ite bazı Türk ihtilâlcilerinden bahsedeyim: Meselâ bun'arın sırasına Mithat Paşa rejiminde büyük rollerden birini yapan Namık Kemal merhumu koyabiliriz. Son Osmanlı tarihinden bir misal daha göstereyim: Osman Paşa». Ruslar Plevneye girdikleri zaman onu aramışlar ve barb meydanında bir neferle yan yana yaralı olarak bulmuşlardır.
"Girid,, de tarihi bir hâdise
Bayanlar, Baylar. Girid 1314 tarihinde hâmı devlet denileo dört devlet tarafından işgal edilmişti, j Ingilizler orada Ali onbaşı adında bir Türkü tevkif ederek divanıhar-bc çıkardılar. D.vanıharb onbaşıyı idama mahkûm etti.
İdam sehpasının önüne getirilen Alinin iki eli önünde kelep-çeleamişti. Ona son sözü olub olmadığını sordular, Ali su istedi, bir Ingiliz neferi su getirdi.
Bu (irada Ali kelepçeli ellerini kaldırdı, önündeki İngiliz neferinin kafasına şiddetle indirdi ve yere yığılan neferin Özerine basa-rak İdam sehpasına çıktı-"Dûnyanın kafasını ezeriz,.
Bayanlar, Baylar. Biz öyle bir milletiz ki yalnız ellerimiz kelepçeli değil, ayaklarımız da bağlı olsa dünyanın kafasını ezeriz!
Bir hatıra ve Bay Hüseyin Cahid
Şunda İsrar ediyorum ki inanç şuurlu ve samimi olmalıdır. Size bu hususta Türk devriminin safhaları içiode geçen ve benim da bulunduğum bir hâdiseyi anlatacağım:
tamir alındıktan kısa bir müddet sonra izmirde Atatûrkün lütuf ve mûsaadeeile bir akşam sofrasında hazır bulundum. Şimdiki İç işler bakanı Bay Şükrü Kaya da orada idi.
Atatürk İstanbul gazetecilerini davet etmişti.. Yemek yendi ve diğer odaya gidildi. Birçok meseleler etrafıada konuşulmağa baylandı. Bu sırada söz, o zaman henüz kaldırılmamış, fakat yıkılmak üzere bulunan hilâfetin ilgasına intikal etti. Atatürk, bu hususta orada bulunanların fikirlerini sordu ve kendi fikrini de söylı-yerek, hilâfetin ilgasının lâ-zımgeldiğini ve bunun lalam hukuku bakımından bile manejiz birşey olduğunu anlattı.
Herkes Atatürkün fikrine iştirak elti. Yalnız, ozamanki Tauin baş muharriri Bay Hüseyin Cahid bu fikre iştirak etmedi ve bu işe akıl erdiremediğini, fakat Atatürkün hatırı için aesleamiyeccğloı söyledi.
Atatürk bu sözü hiç doğru bulmamıştı. Muharrire şunları söyledi: Milletin mukadderatını alâkadar edeo meselelerde hatırımız için susanlara ve sonra bizimle olanlara lüzum yoktur. Susmayınız, kanaatinizi açık söyleyiniz.-.
Size bu geçmiş vakayı anlat maktan maksadım inancın samimi ve şuurlu olması lâıımgeldiğine işaret etmektir.
Üç samimi ve sağlam inoçlı adamın, gayrı samimi binlerce insanı mağlûb edeceğinden Belâ şüpheniz olmasın. ,
Bir tayin
Ankara 29 ( Tclcfoola ) — Bilecik Nafıa Başmühendisi B. Celâl Maraş Vilâyeti Nafia Başmühendisliğine tayin edilmiştir.
-> - 1x . :ıı ı: — .
Bulgaristan tet-hişçi dolu!
7 inci tahifeden devam
Yugoslav Kralı AJekaandr'ın katli Özerine Bulgar polisi, katilin bağlı olduğu Makedonya dahili ihtilâl komitesi âzası hakkında tetkike t ve taharriyata koyulmuştur. Bugün ize, o zaman tevkif olunarak emniyet meselesi dolayısiyle hususui karargâhlarda toplanan bu komite âzalarının bir kısmı serbest bırakılmış ve köylerine domûş! erdir.
Bugünkü hükümet neye aleyhtar ?
Diğer taraftan şunu da nazarı dikkate almak lâzım geliyor ki alınan tedbirler bizzat komite aleyhine değil, fakat cinayet ve katil işlerinde met-haldar olmak itibarile bu komite azalan aleyhine olarak alınmıştı.
Görgiyef hükümetinin aldığı bu tedbirlerle dahi komite aleyhine birçok vaziyetler mey-dana çıkmıştır. Polis teşkilâtı bugün bu vaziyetleri tesbit ve tasnif etmekle meşguldür.
Bir çok kişiler, Makedonya komiteai ezasının, Bu’garista-nın içlerine ve istedikleri yerler* sürgün olarak yollanmalarının da tamamen lüzumsuz olduğunu iddia etmektedirler. Çünkü tethifçi olmakta devam eden bu Makedonya ' muharipleri,, karargâhlarda hiç bir kontrole tabi tutulmadan serbestçe yaşamakta ve bu suretle memleket dahilindeki taraftarları ile mOnaaebet tesis etmekte devam eylemektedirler.
Bulgaristan tethişçilerle dolu
Bulgaristan tetbişçikrle doludur. Bugün bunların mesuliyetten korkarak het türlü faaliyetten uzakta durmalarının ehemmiyeti yoktur.
“ Mihailof - Bulgaristandan kaçtı ise Bulgaristaoda, isimleri meçhul tutulan mümessil-ler ve vekiller bırakmıştır. Komitenin silâhlarından tecrid olunmasının da ehemmiyeti yoktur, çünkii bu, evvelce silâhları kısmen aldılar ise yine aynı yerden silâhlanmalarına karşı bir teminat teşkil etmez.,, Eski hükümetler müşterekti
Ayni muhabir, komite azalan aleyhine açılan tahkikattan da anlaşıldığı veçhile, Stam-boliakı'nin katli tarihi olan 9 Haziran 1923 tarihinden Görgiyef hükümetinin iktidar mevkiine geçtiği 1934 Mayıs tarihine kadar, Bulgar hükümeti memurlarının komite ile alâka haliude bulunduğunu ve komitenin faaliyetinden mes'ul oldukların da tebarüz ettirmektedir.
Muhabir, mektubunu şöyle bitirmektedir:
Komite, faaliyete hazırdır “Bundan evvelki Bulgar hükümetlerinin himayesi, komitenin evvelce yaptığı faaliyetleri çok kolaylaştırmıştır. Bu himaye ’olmasa idi, komite, bugünkü Bulgar hükümetinin ittiham ettiği fiilleri yapamazdı. Bundan dolayı, Makedonya dahili ihtilâl komitesinin kanlı faaliyetine yeniden ilk fırsatta başlaması daima tam bir surette mcvctıd bulunmaktadır.,, •W«MINHIIII(IİIH»l|(miimimiMllllimMMIllMI( Üsküdar tramvayları
Geçenlerde Ankaraya gitmiş olan Üsküdar tramvayları müdürü Bay Necmettin Sahir dün şehrimize avdet etmiştir. Kendisi yeni şebeke, Üsküdar hattının çifte tahvili plânı hakkında Nafıa Vekâletüe temas etmiştir.
Bütün hatlarda yolcu adedinin çoğalması hasebiyle arabaların miktarı tezyid edilecek ve balkın istirahat! temin olunacaktır.
Bay Ceceb Pekerin mühim bir nutku
Birinci sahifeden devam
1 kaideye uygunlukta çok titiz olmamıza rağmen ne için bu kadar güveniyoruz. Bu güveniş elbette sebebslz değildir. Biz fırkanın bütün iç çalışmalarında va fırka hû-kümelinin tutamlarında bütün yurd işlerinde esasen milletin ara bulmaz özü ile mütemadiyen temas-tayız.
Biz bir defa ber yıl mahallalar ve köylerde on binlerce fırka ocağında nahiye, kaza ve vilâyetlerde birbirinin çalışmazını tamamlıyan kongreler yapıyoruz. Her kongrenin yurdun idareni ve İhtiyaçları ûzeriode canlı konuşmalar yapması için her gün artar teşvikler yaps-yoruz.
Bundan başka kongrelerde fırka programının devlet gidişine emi olan ana çizgileri üzerinde halimize uygunluk noktalından yeni teklifler yapılması imkânı haııl oluyor. Fırka merkezi bütün bunları derinleştirdikten ve tetkik süzgecinden geçirdikten sonra ber işin yapış değeri noktasında hususiyeti ölçülüyor.
Fırka saylavları Meclisin çalışma aralıklarında yurdun köşe koçaklarına dağılıyorlar. Ve yıl İçinde yapılmış kanunların tatbik şekillerini yeni kanuoler yapılması va düzeltilmeli lâzımgelen işleri gözden geçiriyorlar. Merkeze, vazife başına döndükleri zaman Meclisin fırka gurubunda bütün bu görüşleri hükümetin düşünüşleri karşılaştırılıyor. İşte bir yandan fırka teşkilâtının, öte yandan gurubun birbirini tamsmlıyao bu çalışmaları .fırkanın ve hükümetin gidişi için faydalı olan istikameti çiziyor.
Bütün bunlar ulusun, fırkacın vu hükümetin yan yana ve İç içe çalışmasını ve bu çalışmaoın yurd ihtiyaçlarına uygunluğunu temin adıyor. Yaptıklarımmış iyiliğine ve doğruluğuna güvenimiz bundandır.
Arkadaşlar, yeni bir kanunla vilâyetler umumi meclisleri seçiminin birden yenileşmesi onaylandı. Biraz avret belediye meclisleri toptan yenilenmişti.
Öte yandan yeni saylav seçinsi İte Türkiye Büyük Millet Meclis, yenileniyor. Fırkanın büyük kongresi de önümüzdeki Mayısta yenilenerek geçen kongredenberi ge çlrdlğimiz dört pllık zamanın verdiği tecrübelerden istifada edilecektir. Bu suretle önümüzdeki baharda Türkiye Cumhuriyeti bütün çalışma ömürleriyle ulus birliğinle yeniden emniyetini kazanmış bir halde, taze bir kuvvetle yeni çalışma amaçlarına doğru hız alacaktır.
Fırka seçim usulleri Arkadaşlarım, fırka seçim usullerinde yeni bir yola girmiş bulunuyoruz. Bizim fırkacılığımızda bir yönden demokratlık ve halk a a öte yakadan birlik ve beru-ğe ayrı ayrı yer verilmiştir Seçimlerde rey vereceklere danışmadan namzet göstermek tipim tecrübe ettik. Netica iyi olmadır. Büyük bir çokluğun az insan Solünde biçbir klavuzluk yapılmadan reyleri toplamasındaki güçlük te meydandadır. İkili ortası bir yol olarak rey vereceklerin daha önce meyillerini yoklamakta isabet gördük.
Son Belediye seçiminde gördüğümüz hareket ve sıcaklık bu görüşü besledi. İkinci müntebib seçimleri için yoklama ocaklardan yukan fırka idare heyeti üyeleri arasında yapılacaktır. Bundan başka bir faydası mühim seçimlerde yoklamacı olarak reykonulmak hakkını kazadmak İçin fırka idare heyetleri seçimlerinde fırkalıların daha dikkatli ve uyanık olmalarını tenlin rtmrsidir.
Kadınların seçime iştiraki Kadın yııldaşlarımızın seçim, sokulmaları girdiğimiz yeni çalışma devrinin göz çeken bir hususiyetidir. Fakat fırka yo. tandan fırkalıların reyini alarak Seçilebilmek için kadınlarımızın hemen fırkaya girmeleri lazımdır. Fırkamız ne cins, ne meslek üstüne bir ay'.rd yapmaksızın yurd politikasını ulusa meletmek prensibini kovalar. Bir m görüşümüz de bir tarnfta bir takım profesyonel politikacılar öte tarafta hepsi kendi hususî işlerile meşgul tek tek vatandaşlar yoktur. Kadın ve erkek yurttaşlar, hekimlik, mühendislik gibi vazifeleri ve iş adamlığını ve ev kadınlığını yapar-Iccu biitiin bunlardan övtuo müşterek yueteeverllk vazifesini siya
sal çalışma ila davlat İdaresine İştirak vazifesini bir tarafa bırakamazlar. Her yurttaş kendi mesleği yolunda çalışırken ancak kendi şalisi faydasını düşünür [mevkide bulunur.
Halbuki bundan ayrı bir yurd İçin çalışanlar safı da vardır. Bugün Tûrkiyede bu saflar cumuri. yet halk fırkasının sinesinde arka arkaya airalanmış bulunuyor. Siyasal çalışma yükümünü alan kadınlarımız varlığımızdaki kuvvet ve tesirlerini duyurmak için bu saflar içinde kendilerine aynlan şerefli mevkii almağa koşmalıdırlar.
Türk dili ve soyadı
Arkadaşlar, Fırkamızın bir büyük ana vasfı otan iokılâpçıtık hızı İçinde durmadan ileri gidiyoruz. Türk dilide Türk toprakları ve Türk pazarları gibi ecnebi istilâsından kurtulacaktır. Soyadı almada göze çarpan coşkunluk bütün ulusun iyi duyuş ve İleri anlayışında ümitler besllyecek bir ölçüdedir.
İç ve dış işlerimiz
Arkadaşlar, hükümet yurdun her bakımdan İhtiyaçları uyan bir genlşlkle çalışmaktadır. İç emniyet ve inkılâbı koruma işleri duygulu bir titizlikle yapılıyor. Bunun yanında dış işlerimiz bengi gün nereden belireceği belli olmıyan hadiselere karşı vaziyetimizi koruyacak bir uyanıklık ve dikkatle kovalanıyor. Bütün dış âlemla sulh ve anlaşma yolundayız.
Silâhsızlanma teşebbüslerinde en geniş hüsnü niyetle çeliştik. Silâhları eksiltme yerine arttırma neticesini veren beynelmilel çalışmalar ta baştan beri milli müdafaaya verdiğimiz ehemmiyetin ne kadar yerinde olduğunu güsteriyor. ökonomi işleri
İç ve dış politikada ve milli müdafaada olduğu gibi ökonomi çalışmalarında da hükümetimiz hayaller peşinde koşmadan zayıf ihtimalleri anmadan uzak, realist ve pratik yollar almıştır. Güçlükler belirmeden ve yığın haline gelmeden onları önleyici tedbirler alındı. Milli sanayii Türk parası, ticaret ve tediye muvazenesi vaktinde orundu. Bu öndea görüş büyük fabrikalar açma devrine girmemizi çabuklaştırdı. Dışarıya çıkarılacak toprak ürünlerini değerlendirme sayesinde oldukça geniş fiat buldu.
Dış pazarları açan klericg yolu İte de sou yıldan satılmamış bir şeyimiz kelnsadı. Hatta ana ihracat mallarımız arasında bulumu:-yao buğdayın dış satışı genişliyor. Buğday korumanın verdiği imkânlarla yapılmakta olan silolar Türk buğdayını piyasada fazla Batla aratıyor.
Mali işlerimiz
Arkadaşlar, Türk mâliyesi vergilerde yurttaşın ödeme kabiliyetini zorlemıyaa bir çığırdan gitmektedir. Bunun gibi devlet bütçesinde göze alınan işlerde sncal. devletin gelir yekûnunu geçmiyor durbinlıkle ve hayata uygunlukta yapılıyor. Denk bütçe ve düzgün ödeme bugünkü Türk mâliyesinin şiarıdır. Bütçe denkliği ularındı devletin taassup duruşu dûnys buhranının doğurduğu umulmıdık güçlükleri yenmemize İmkân vermiştir.
Arkadaşlar, hergûn ihtiyacın istediği tedbirleri almakta gecikmiyoruz. Bundan başka o'.arak ea derin araştırmalarla en iyi diye yaptığımız işlerin hayata uymıyan taraflarını görünce her gidişte es» bildiğimiz yurd için ve ulus İçin faydalı olmak prcmibsoe sadakatle bağlı kalıyoruz. Tedbirleri değiştirme vazifesinde gecikmiyoruz.
Buğday koruma ve tuz ■atışı
Geçen yıl yapılan buğday koruma kanunu kua bir tecrübeden sonra hem maksadı korur kem de ihtiyaca daha iyi uyar bir bele getirildi. İç mahsullerin dış pazarlarda satış ite getirdiği kârın mühim kısmını mutavassıtlardan kur. tarnıak. çiftçiyi mahsul kârından fazla ölçüde faydalandırmak için satış kooperatifleri lâyihası yapıldı. Mahsulün fazla para ettiği zaman yapı'mış çiftçi borçlarının kolaylıkla ödenmesi için devlet tedbirler döşündü.
T vs satışı işlerini tanzim için en iyi yallar aranıyor. Bütün bu Iş-
Filipin istiklâl istemiyor mu?
Amerikan gazetelerine göre Filipin istiklâl tehlikesinden kaçınıyor
Nevyork 29 (A.A.). Amerikan gazeteleri. Babrimubiti kebirdeki umumi durum yüzünden, Filipin adalarının tam is-tiklâJ tehlikesinden kaçınarak dominyon statüsünü kabul edeceğini yazıyorlar.
Hâlen Filipin adalarında bulunan Amerika Ayan komisyonunun bu buıuşta tekliflerde bulunacağı bildiriliyor. Komi»-yon, istiklâl hakkındaki kanunda göz önüne alındığı gibi ticari münasebatıo kesilmesi yerine, sıkı bir ökonomik münasebete muvafakat edilmesini Amerikadan istiyecektir.
Hindistan da greve doğru..
“Gandi„de mensucat amelesin haklarını müdafaa ediyor
Bombay 29 (A.A.) — “Gan-di„ mensucat davasına iştirak ederek ücretlerin yüzde 10 indirilmelini baksız bulmuş ve ameleyi protesto grevi ilân etmeğe öğütiemiştir.
İş kurumlan hakeme müracaat etmeği istemişlerse de patronlar bu teklifi reddetmişlerdir. Mücadelenin bilhassa Ah-med Aba d da şiddetli olacağı zannedilmektedir. Hindistanın ikinci mensucat merkezi olan şehirde 200,000 amele çalışmaktadır.
Tepebaşı Şehir Tiyatrosunda
Akşam tuvare saat 20 de
HAMLET
5 perde Yazan :
W. Şckspir Tercüme edeo: Crtuğrul Muhal n
Irtııbd Btlrthjnl JehirTıyatrosu
■II ııııı
II. II
ı 1 ııııııııı ’
Cuma matineen 14,5 da
lıtirttf Jıl»4ı(ev
' ğhirTûjaîrosu
Eski Fransız Tiyatrosunda Bu akşam saat 20 dv Deli Dolu Operet 3 perde Yazan: F.krcm Re$it Besteli yen Ceme! Raşit
Cuma matineleri 14,5 da
repebaşı. eski Gardenbar yıl başı gecesi açılıyor Müzik, dans, varyete, zengin kota. Masalarınızı evvelden hztırlayınız
Beyaz peynir HAŞAN I zeytinyağını EzerNk sataMtfin focrthrıiüzı Yedirirseniz az zaman zarfında bu nefis ve leziz gıda ile çocuklarınız hayat bulur-• İT._________________________
OHH—IH,...),...». *,«.l.l I, I, >■«
leriu yeni Meclisin işe bvşladığ. aylarda kanunlaştırılması için hazırlıklar vardır.
Ulusun ihtiyaçları göz önünde tutuluyor Arkadaşlar, son sifz olarak aöy-liyeyım, Cumuriyet hükümeti bu çali|m»larında hayale ve taklitçiliğe aapmadan yaşadığı günü.» bütün icaplarına uygun, ulurao ihtiyaçlarına tam karşılık olan tedbirleri her gün en dikkatli gözü ila aramakta, bulmakta vc bu yulda cca/ctle,emniyetle ilerlemektedir..
Bay Receb Peker Ankaradâ
Ankara 29 (Telefonla) — Cumhuriyet Halk Fırkası genel kâtibi Bay Receb Peker bugür "dûo, Küıahyadan dönmüş ve durakta saylavlarla dostları tarafından karşılanmıştır.
Turhal Şeker Fabrikası
1 ikinci kânun 1935 den itibaren
En aşağı 1000 kilo sipariş kabul edilir
F
SATIŞA BAŞLIYOR
FİATLAR:
FABRİKADA TESLİM
KÜP ŞEKERİ: 40 KRİSTAL ŞEKERİ: 37 Kuruştur
ADRES : TURHAL ŞEKER FABRİKASI T. A. Ş. TURHAL
Telgraf Adresi; Fabrika Turhal
3 Senelorin cildo yaptığı fenalığın en güzel tamircisi

Deniz yolları
İŞLETMESİ Acenteleri: Karaköy • Köprübaşı TeL 42362-Sirkeei Mübûrdarzad-
Han Tel: 22740 M
İskenderiye yolu
İZM İR vrjuıu 1 iklncikâ-nun Sah günü saat 11 de lskcnderiyeye kadar. “8794




Kânaeuevel 30
Bir traş bıçağı ile yüz dfi.’a Iraş olduğuna andedanler çoktuı
HAŞAN
TIRAŞ BIÇAĞI şimdiye kadar icat olunan bütün tıraş bıçakları arasında en mükemmel ve en fevkalâde olduğu tahakkuk etmiştir. Piyasada mevcut tıraş bıçaklarını şaşırtmıştır. Haşan tıraş bıçağının 1-2-3-4 numaralı gayet keskin ve hassas tarafları vardır ki her bir tarafile lâakal on defa tıraş olmak kabildir. Bu hesapla beş kuruşluk bir adet Haşan tıraş bıçağı ile kırk defa ve ıslak bardak ile bileo-dıkte yüz defa tıraş yapılmak mümkündürki dünyanın hiçbir bıçağında bu meziyet yoktur. Haşan bıçağı istediğiniz halde başka marka verirlerse aldanmayınız Taklitlerinden sakınınız. Fıatı 1 adedi 5 kuruştur. 10 adedi 45 kuruştur. Hatan Ecza deposu :
İstanbul - Beyoğlu
AKGÜN
KADIN TERZİHANESİ
Her ay Almanyadan yeni modeller getiriyor Şık ve ucuz elbise yapıyor
Dere Caddexi 131 numara
Hantalı, ■luhtıralı
Hayat takvimi çıktı
Bu eşsiz ve enzıalslz takvimin taklitleri de vardır aldanmamak için Hayat Takvimi ismile Maarif kütüphanesi imzsuııa dikkat bu-yurmalı fişti 2$ baz ciltli 35 kuruştur.
Adem ile Havva
Herkesin zevk İle okuyacağı bu çok kıymetli eser çıkmıştır. Fiati yalnız beş kuruştur. Mrrkezi İstanbul Maarif kütüphanesidir.
Bahçekapu - Meydancık
ATA REFİK
Mağazalarında: En son moda
YÜNLÜ ve İPEKLİ KUMAŞLAR TUHAFİYE- FANİ LA-TRİKOTAJ
Vessirenin en mûntehap çeşitlerini bulacaksınız [»>245)
İçindekiler 1935 de neler olacak? Yarmki h-rb-Eski ve »jni gszetceil k - 11-tı-ad buhran ne tamın, kadar sürecek?
Abıdın Da ver, Ahmet Hidayet, Ercümsnd Ekrem, Muharrem Feyzi, Refik AhacdL Setim Sırrıma yatıları.
Kültür, sıhhat, ev, ilim, dünya, ıpor bahitleri. A-atrli hayat b.lgi-leri, (aideti malûmat, Bayanlara., işleri ve sars ve enire mükemmel bir takvim ve muhtıra.
1935 Matbuat almanağı çıktı
Her kitapçıda bulunur.
Fatih birinci suih hukuk mahkemesinden :
İstanbul Maliye baş murakıplığı tarafından Hayriye aleyhine 192 lirauın tah -siline mütedair sadır olan hükmü gıyabinin müddealoyhin ikametgâhının meçhul bulunması hasebile mezkûr hükmün onbeş gün müddetle ilânı icab eylemiş olduğundan müddei aleyhin hükmün ilânı tarihinden itibaren onbeş gün zarfında temyizi dava etmediği tak-dirde hükmün iktisabı kat'iyet edeceği tebliğ makamına kaim olmak üzere ilân olunur.
VAPURCULUK
TCJRK ANONİM ŞİRKETİ
İstanbul Acentalığı
Liman han, Telefon: 22925
Trabzon yolu
Tari rapora
30 Kanunuı-v.rl Pazar g-iinıi »»»t 20 de Galata rıhtımından kalkacak. Gidişte Zonguldak. İuebolu, Ayancık,Samsun, Onye, Ordu. Giresun. Tirebolu, Görele, Trabzon ve Ri-zeye. Dönüşte bunlara ilâvetea Of re Sürnıeneye uğrayacaktır.
ı I
Sultanahmet üçüncü Sulh Hukuk Hâkimliğinden-
Davacı hazine tarafından Şehzadebaşı Kalendcrhanc m»-baUesininde Delikanlı sokağında 5 numaralı hanede Şerife nezdinde Abdurrahman kızı Melek aleyhine ikame olunan davanın icra o'unsn duruş masında mezkûr haneyi terk ile ikametgâhının meçhul olduğu mübaşiri tarafından verilen meşruhattan anlaşılmış olmakla Müddei vekilinin talebile mahkemece yirıni güu müddetle -lâncn tebligata karar verilmiş ve yevmi mahkeme olan 28/1/935 saat onbuçukta mah kemeye gelmeniz veyahut bir vekili kanuni bulundurmanız lâzım geleceği aksi takdirde mahkemenin gıyabınızda icra kılınacağı tebliğ makamına kaim olmak üzere ilân o'unur.
Sultanahmet Üçüncü Sulh Hukuk hakimliğinden;
Davacı | hazine tarafından miiddei aleyh Alemdar Akbı-yık mahallesinde 13 No. hane-de vapurculuk şirketi Sakarya vapurunda mülâzım kaptan Hamdi aleyhine ikame olunan alacak davasında müddei aleyhin ikametgâhı meçhul olduğundan mübaşiri tarafından verilen meşruhattan anlaşılmakla müddei vekilinin talebi le yirmi gün müddetle ilânen tebligat icrasına karar verilmiş olmakla yevmi muhakeme olan 28 - 1 - 935 Pazartesi on buçukta mahkemede hazır veyahut vekili mahsus göndermediğiniz takdirde mahkeme giyabınızda icra kılınacağı tebliğ makamına kaim olmak ü-zere ilân olunur.
oooooo
1Ci|t. Zührevi hastalıklar mütehassısı
Dr. Feyzi Ahmet Rabıâli Ankara caddeıi No. 43 Cumndan başka hergün sabahtan akşama Telden, 23899
İştah ekşir i
Her yemekten evvel bir çorba «aşığı APERİTİN kullanan iştahla yemek yer. yediğini sindirir. Mide ve barsakları kuvvet-enir. Aperitın her cv için el-rem bir jlâçt'r.______ _______

Beyoğlu Birinci Sulh Hukuk
Hâkimliğinden:
İstanbul Hazine muhakemat Müdürlüğünün Ortaköydc Dere sokağında 70 numaralı hanede oturan jaudarma yüzbaşılığından mutekaid B. Mustafa Nuri aleyhine açtığı alacak davasın da borçlu namına gönderilen davetiye arakasına mübaşir ta rafından yazılan yazıda ikametgâhının meçhul olduğu bil dirilmiş ve taleb üzerine 25 gün müddetle ilânen tebliğ -.t icrasına ve muhakemenin 26 1-935 saat ona talikine karır verilmiş olmakla mczl.ûr gün ve saatte mıhkemeye gelmesi rey.: tarafından bir vekil gönderilme: aksi takdirde hakkında gıyaben muamele icra kılınacağı ilân olunur.
Sultanahmet suib üçüncü hukuk hâkimliğinden:
Davacı hazine tarafından müddeialeyh Sultanahmet Helvacı başı Lkeoder ağa mahallesi ve sokağında dokuz numaralı hanede sabık gümrük muhasebe ciliğinden müsta'fi Haşan Tahsin aleyhine ikame edilen davanın cereyan eden duruşmada müddcialeyhııı ikametgâhı terk ile başku mahalle gidip hâlen meçhul olduğu mübaşir tarafından verilen meşruhattan anlaşılmakla müd-dci vekilinin talebile mahkemece yirmi gün müddetle ilâ-nen tebligat icrasına karar verilmiş olmakla yevmi mahkeme olan 28-1-935 saat on buçukta mahkemeye gelmeniz veyahut bir vekil bulundurmanız lâzım geleceği aksi takdirde mahkemenin gıyabınızda icra kılınacağı tebliğ makamına kaim olmak üzere ilân olunur.
Emniyet İşleri Umum
Müdürlüğünden:
1 — Zabıta memurlarına yaptırılacak 4500 - 6000 takım resmi elbise 4550 - 6000 Kasket ve 291 - 400 takım sivil elbise ve 1300-1500 adet kaputun münakaşası 18/12/934 tarihinden itibaren 20 gün müddetle temdit edilmiştir.
2 — ihale 12/1/935 Cumartesi saat 14 buçukta Ankara Emniyet İşleri Umum Müdürlüğündeki komisyonda kapalı zarf usuliyle yapılacaktır.
3 — Şartnameler Merkezde Emniyet İşleri Umum Müdürlüğünde ve lıtanbulda Emniyet Müdürlüğünden isten.leccği ilân olunur. "8753„
i
Rus Antrasit ve Alman Koku
Ev sobaları ve salamandralarına mahsus
EN EHVEN FIAT - ENÎYİ MAL
Antrasit 33 kiloluk mühürlü çuvallar içinde teslim ediyoruz. Sipıriş,eri"'zi yapmadan evvel bir kere müracaat ediniz “ATLAS,, MAHRUKAT İS. - S. KORHANİDİS veŞKİ.
Galata Rıht'm caddesi N. 25. Telefon 40/19
Yeni Adım günlük siyasî gazete
Bütün Türkiyenin aylardanberi sabırsızlıkla beklediği bu gazete 11 Kânunusani, 935 Cuma günü çıkacaktır.
Yeni Adım Türk mıtbuatında yeni bir güneş gibi ışık vermeğe çalışacaktır. Memleketin en güzide muharrirleri bu gazetenin yazıcıları arasında bulunacaktır. Umumi N. M. Daniş Remzi, idare müdürü ve muharriri Ibranim Necded.
Tecelli matbaası
Beyaztt Elektrik şirketi karşısı 72/74. numara idare yeri. Seyyar memurlara ihtiyacımız vardır. İdare müdüriyetine müracaat ediniz.
I
Devlet Demiryolları İlânları
1*1
Tenzilâtlı gidiş - döniiş yolcu tarifesi aynı şartlarla 31- Mart
- 935 günü -.onuna kadar uzatılmıştır, (8698)
Galata İthalât Gümrüğü Ç evirgenliğinden
Eşyanın cinsleri.
Pirinç Çivi
Marka A
Bu Çiviler 9-12-934 den itibaren açık arttırma ile satılıktır. İsteklilerin 30-12-934 Pazar günü saat 16 ya kadar satış komisyonuna gelmeleri. “8347..
Kilo 1934
No 1/20
Açık teşekkür
Muztarib olduğum müziç bir hastalığı gidermek için büyük bir muvaffakiyet ve haza katle yapmış oiduklan mesane ameliyatı de hayatımı bana yeniden kazandırmış olan Doktor Bay Ali Eşref ve Doktor Bay İsmail Afife açık şükranlarımı sunarım.
Milliyet gazetesi başroakinistı Ahmed Mustafa ııssıaıssıaıstıaısiMiaııaıısıaıaıtı
Dr. Hafız Cema)
Dahiliye müteha .'»Stil
Cuma ve pazardan başka günlerde öğleden sonra saat (2,5 dan 6) ya kadar Istan!nida Divanyolunda (118/ numaralı hususi kabinesinde hastalarını kabul eder. Muayene’iane ve cv telefonu : 22398. Kışlık telefonu 21044
ll»e(9i»s»«lMM« •••••»••••»**•• •••«»• «esteti4ilıııı,(ı(iHHi»Hl(ıı(ı,«ıtiiSMiıi| imtiyaz sahibi: Ali.
Umumi neşriyatı idaro eden yazı işleri müdürü t C. Hikmet Mvtbaai Ebûrziva