Sene: ı
—
Numara: 166
Abone Şeraiti
Tör*(ye için Hariç için
MKİlk----IH» Kz.-------1SM (a
aylık.— - (M .---------t JO» .
ro» .
sis ıu
I
«
t
1
htreomnlge. Şeref Sokefr. TgLCFOHı XSİO
-
Matbuat Ebûzziya, İstanbul
Sabahları Çıkar Siyast Gazete j Hah Her Terde 5 Kurojnır
Kânunuevvel Pazartesi 1934
ax hür olan adam en çok esire malik olandır I
(Şerhi 3 üncü sahifede)
Günün yazın
Bulgarlar gittikçe azıtıyorlar Yanlarımıza göl grtdirmak rahmetine katlanan okuyucularımız Bulgarlar için ne düşündüğümüzü az çok bilirler. Biz Bulgarları daima canlı, güçlü hatta çelin bir millet olarak saymaktayız.
Yorulmak bilmezler, çalışkandırlar, iyi sava, da yaparlar, kavgacıdırlar. Fakat bir büyük eklikleri de «ardır, ki o da ölçüşüz iş görmeleridir. Bunun misali de ikinci Balkılar taraşında durup dururken k«ndi müttefiklerinin ürerine saldırmaları «e bu yüzden önceden kazandıkları yerlerin bir çoğunu kaybetmiş olmalarıdır.
Onun içiodir, ki kendilerini bir taraftan (zorludurlar, çetindirler, çeviktirler) diye öğerken, diğer taraftan da («akar adamlardır, kendilerinden takınmak gerektir) öğüdünde de bulunuruz.
Böyle düşünmekte çok baklı olduğumuzu her gün çıkan yeni btr vsk’a gösteriyor. Son gda’erde Bu garlann her yerde birdeo gürültü çıkarmaları o kodar çoğaldı, ki buna, Bulgarları iyi tanımakla beraber, biz de şaşmağa ra kendi kendimize i bu adamlar nereye gidiyorlar?) diye »ormana harladık. Bulgarların bugünkü gidişleri, İkinci Balkanlar harbindeki gidişe bile benz-r oldu. Çünkü bir arada birkaç yere birden sataşıyor ve «aldırıyorlar.
Meselâ bugünkü tayımızın ilk eahi-'eıindeki haberlere bakın. Bir yandan, kaçan zavallı Türkleri kovalı,ocağız diye Yunan sınırım tekiz, on kilo metre geçmişler, orada kendilerine bir sığınacak yer arıyanlarla adeta savaş etmişler, karşılıklı kurşun atmışlar «e kaçanları tutup yine kendi ülkelerin* getirmişler. Bu yüzden Yunanlılarla aralarında yeni bir gürül'fl çıkman, bunun büyüyüp dal budak talmaıı Ihtimaû vardır. D.Jer taratan da yine Trakyaya göz attık arını, oralardan yer istediklerini de Yunan gaz teleri yazıyorlar. Yani Bu garlar bir taraftan Yunanlı'ara aa.dmyorlar, diğer taraftan biz m )n değerli topraklarımızı istemek küstıb ıgında bulunuyorlar.
Buna bakıyoruz da bu adamların ergeç Ha kan arda büyük bir iş çıkaracaklarına inan ırağımız geliyor. Bugarların bugünkü etleri ayakları bağlı vazıyette böyle dört köşeye bite sa'dırmağ» kalkışmaları delilikten başka birşey o'maz. Buta ınanırıya ım da, diyoruz... Fakat ne yepılım'ri orlada hep ikinci Balkanlar hırbi misali var. Bu mıilet kendini şaşırdı mı, başkalarının yapnuyacıkları şeyleri yapmaktan çekilim yor. Altı ay kadar Önce iş başm g-lrn ( Gorgiyef ) kabinesi tözde bütün bu işleri düzelecek, Bulgarların iç ve dış siyasetlerini doğru yola götürecek idi. Acaba •• Cı'ırgiyef „ in bu düzgün fiyü yapmağa gücümü yetişmiyor, yoksa yapmak mı istemiyor? Budu kendisin" sorman n ve kesip atma bir eev-p vermesini istemenin artık sırası g" mıştir.
Her vakit söylüyoruz, Türk sulhu ıcver, ister, bunun için Balkanla-ds h.rkesten çok çatıştı ve çalış yor. Ya nız şurasını da Bulgar komşumuza ıh.ar etm-i» borçluyuz, ki o da sabrın, dayanmanın, susmanın ve su hu istemen.n bir sonu vardır. BİZİ istemediğ in z şeyleri yapmağa zorlamasınlar. Kendirine evvelce de söylemiştik. Ş mdl yin- tekrarlıyoruz: Bugünkü Türkiye ikinci Balkanlar savaşındaki Türkiye cegildır. Bugünkü Türkiye, on dört günde iki yüz bin kişiyi çgniyerek izmire gitmesini bilen Tûrklyedir. Onun için durup dururken birime kim kozunu paylaşmak isterse bunu gözünün tt-nur.de tutmalıdır, çünkü bu, kendi menfaatinin icabıdır.
Ebüzziga Zada HHiaıuısımuuiMiMiııısııaia
Memurin kanunu için bir encümen
Ankara 2 (Telefonla)— Mecliste memurin kanununa ait bazı tadıl tekliflerini müzakere etmek üzere her encümenden iştirak eden üçer azadan mürekkep olarak bir memurin ka-nu-ıu muvakkat encümeni teşkil edilmiştir.
Yunan - Bulgar hududundaki hâdise
Yunan hududu takviye edildi
----------s---------
İki askerî heyet tahkikat yapıyor
Yunan hükümeti şiddetli bir nota verdi — öldürülen Türklerin cesetleri delik deşik edilmiş — Hâdise nasıl oldu ? — Bulgar hükümetinin tebliği
---------3--------—
Atina Elciliğimiz hâdise hakkında malûmat istedi ma fırkası tahkikat neticesini telgrafla Harbiye nezaretine bildirmiştir.
Alınan neticeye göre hadiso şöyle olmuştur :
YunanHtana iltica etmek is-t'ıyen ve balaban köyünde oturan bir törk kafilesi gece sabaha karşı Kadıköy tarafından Yunan hududuna girmişlerdir. Hldizcyi haber alan Bulgar hudut karakolları efradı frenlerin takibine çıkmışlar ve Yunan hududunu geçerek huduttan itibaren 9 kilometro içeride Permi* noktasında Türklere yetiş .nişlerdir.
Yanan arazısın* geçmeğe hazır/anıfıfcfarz haber alınarak Yanan ha-dut kıtaatının takviye edildiği bildirilen Bulgar komitacılarından bir gurup da t da irtirahatta
Atina 2 (Hu«u-si) — Buharların tazyikatından kaçıp Yunanistan topraklarına iltica eden bir Türk kafilesini kovalamak için Bulgar askerlerinin Yunan toprağına girdiklerini ve Türkler-
Bulgarlar burada kendilerini müdafaa etmek ûtiyen mülteciler Özerine ateş açmışlar ve bunlardan beş Türkü öldürmüşlerdir. Yaralı olan diğer Türklerle kadın ve çocukları da cebren ahp götürmüşler ölenlerin cesetlerini orada bırak-
den beş kişiyi Öl- Haaıtenın lusase.».»- İSurgu'-tu-ıun huih.ua dürerek diğer ka- mı gösterir karlta
dm ve çocukları da cebren ahp I bu hâdise Özerine resmen götürdüklerini bildirmiştim. I tahkikata memur edilen Dra-
Rusyada matem
Merkezî îcra Komitesi âzasından “Kirof„un katli umumî ve derin bir teessür uyandırdı
Moskova 2 (A.A) — Tas ajansının yap-:gı bir hükümet tebliğinde komünist partisi Leningrat merkez komitesi yazgını vo sosyalist Sovyet Cumhuriyetleri Birliği Merkezi icra l.omıtesi üyesi Kiro-fuo, dün akşam saat 16,30 da Leningrat Sovyet binasında öldürül-düğünü bildirmektedir.
Tebliğ, ö dfirenin işçi sınıfı düş-
manlarının adamı olduğunu hemen yakalanan katilin k.m olduğunu anlamak için mûddeiumıım.llğin işe el attığını söylemektedir.
Komünist partili merkez komitesi ve komiteler meclisi beyannameler çıkararak Sovyet Rusya komünist parlia.nln Kirofla büziik ve yerine konmaz bir kayb* uğra-
Devamı 7 inci sahifede
Londrada yatacak yer kalmadı!
Prens Jorj ile prenses Marinanın evlenme merasimine milyonlarca halk iştirak etti
Uzun «amsrdus-beri evleneceklerinden bahsettiğimiz prens JorJ ile prenses Matinenin düğünü perşembe günü Londrada büyük tezahüratla yapılmıştır .
Londra kırk sekiz ssattenberl u-yumamıştı. Mûtare-kedenberi gorülmı-yen bir sevinç şehrin içinde göze çarp-lyordu. Bu düğün cnil‘1 bir bayram asabiyetini almıştı, İşler tatil edilmiş dükkânlar kapanmış müruru ubur durmuş, ameleler fabrikalardan azat edil-nişlerdi . Yabancı m e m le ke t le r de o Londraya gelip te yatacak yer bu'a-
mıyan misafirlerin mikdan oa bin-lerce idi. Sabah hasa kararırken ------ ------B. ----
bütün yollar tutulmuş. Halk sokak- bajadı. Yapraklar iğlldl.. Uç oto-lara dökülmüştü.
Fıtnııı Morinanın gelin elbisesi ite merasim esnasında alınan son mimlerinden biri
Ssat on buçuğa doğru ynşn ve alkış sesleri ortalığı çınlatmağa
Devamı 7 inci sahifede
Bulgarlar işi azıttılar!
Sof yada Türklük aley hinde tezahürat
Bulgar hükümeti, kongrede bulunabilmeleri için muallimlere resmen 5 gün izin verdi 1 “ Kırklar eli„ onlara verilmeli imiş!
Sofya 2 ( Hususi ) — Görgıy kabinesinin, ihtilâlci teşekkülleri fesheder gibi görünmüş olmasına rağmen işi ciddi tutmadığı anlaşılmıştır. Son zamanlarda tethişçi. lere karşı yapılan takibat gevşediği gibi bir çoklan da affed.lerek yine istedikleri veçhile faaliyette bulunmalarına müsaade edilmiştir.
Görgiyef kabinesinin bu açık gerilemesi Buiaristsnda otoriter bir devletin henüz teşekkül edemediğini ve hâlâ komitelerin tesiri I altında ka' ndığını göstermekledir. Atinada basılan “ Elsf-teron Vıma „ gazetesine Trakya komitesi nafiz ezalarından birinin beyanatı fikrimizi teyit etmektedir. Bu adam diyorki:
“ — Trakya komitesinin hükümet tarafından fesh edilmesi aynı gaye il* hareket cd*a bir çok komite ve cemiyetin faaliyetini aektedar etmemiştir. Sonra unutmamak lâzımdır ki, Trakya komiteıinio feshi de yalnız şeklen olmuştur.
Mevcut cemiyetlerin mikdarı 26J ve âzaları da JO.MO dir. Bu adamlar lıer sene muntazaman para •««•l*«lk,l»ııe,MlMiğı»«ıe*t(tşı
Türklük aleyhinde tezahürata ve-•ile Derecek olan büyük kongrede bulunabilmeleri için muallimlere beşer gün ilin veren Bulgar Başvekili M. Cârgiyef
vererek gayelerinin tahakkuku için çalışırlar, aidat ve başka memb.ı-Dcvanu 7 inci sahifede ıMHraaı«'ll«»»«*«IM»»l»a*MiM»«ŞM*»giM«aAMiM»««MM*»**u*u*MI«(M»««»aseM*MaMM
Musiki değişi mi
mışlardır. Cesetlerden dördünün atılan kurşunlarla delik deşik edildiği ve birinin de ka-Devamı 7 inci sahifede
IIS a tu* le* 1*1 •••HI01»*l»«llSI*«S0 IM)* s» 11 »sis sis i ••*•*•*•••••
Afyon telefonu dün açıldı
Adana, Antalya ve Mer-
sine de telefon yapılacak
Ankara 2 (AA Nafıa Bakanlığı, memleketin birçok merkezlerin, telefonla hükümet merkezin* bağlamak yolundaki plânını büyük bir hızla yö-rütmektedir.
Nafıa işleri bakanı bay A’i bugün telefonla Afyonksrahisar-
la konuşmuş ve sesin çok iyi işi-dildiğinden ötürü kıvancını bildirmiştir. Yolun açılmasiyle Balıkesir, Kütahya va Bursa koouşmsları emniyet altına alınmış olduğundan bunların birkaç gün içerisinde ahaliye açılması mukarrerdir.Diğer taraftan telefon konuşmalarının İsparta, Burdur, Antalya, Adana ve Mersinde de yapılsbilmesi için çalışılmaktadır.
Silâh ticaretinin
• •• •• ıç yuzu
Konferanstan körle-tenler silâh satımı ile para kazananlar mışl
Vaşigton 2 (A. A.) — Doğru haber alan derneklere göre, ailâb alım, satımı işlerinin içyilzüoü a-raştıran iyon komitesi, gelecek hafta işini bitirdikte, yeniden bir takım şaşılacak lıaktkatlar ortaya çıkacağı ümit ediliyor.
Bu hakikatler, her halde evrensel bir tesir yapacaktır. Denildiğine bakılırsa, bazı şehirler, bir takım silâh fabrikalarının Utuı'ar Arası konferanları ve bu arada silâhları bırakma konferansım kör-lemeğe çalıştıklarını ortaya koyacaklardır.
Bazı demeklerde, bu şahitlerin diyecekleri şeyle* üzerine, Ulusların silâh alım satımı kontrol plâ-nını kabule yana,araları umuluyor.
Dün güzel sesli 40 erkek se çildi, fakat kadın yok!
Dün Halheoinde mieait eeeti gençleri seçme imtihanından bir intiba
Musiki değişimi etrsfında çslış-rnalara devam edilmektedir. Dûn akşam Halkevinde koro imtihanı yapılmıştır. Bu imtihana 69 erkek, •t kadın İştirak «lml,t(r.
Dünkü imtihanda güzel eeeli 40 erkek seçilmiştir. Operalar için ayrıca 40 da kadına ihtiyaç hiaoe-
dilmektedir. Fakat şimdiye kadar ancak 4 kadın kaydedilmiştir. Ms-amafıh operalar etrafındaki haz.r-'ıklar hitam buluncıya kadar lâzım olan 40 kadın da temin rdilecektrr. Birkaç gündenberi şehrimizde bulunsa rejisör Münür Hayrı dûn akşamki trenle Ankaraya g tmiştir.
. ....
— Nejat bu sefer de Belkısc gönül vermiş I.
— Aman.. Onun kadınlara gönülden başka verecek ne si var ? I.
*4 »
‘i
- ZAMAN —
Kâmmucvsl 3
|h_A"RJCIHA B E R LER
Filistin için bir kanunu esası
Arapları ve Yahudîleri uzlaştırarak teşriî bîr mecliste toplamak teşebbüsü
Kodüıte* gelen haberlere göre Filittio dikerine bir kanunu ereri vermek için oradaki Ingiliz fevkalâde komlaerl. Arap va Yahudi önderleriyle görüşmeğe başlamak Öreredir.
Bu telgraftan İngilterelin, man dut w devlet aıfatiyln Filirtiue muhtariyete benzeyen İdare vermek vv Araplarla MueevUerl bir araya toplayan, ikirini memleketin İdareline karıştıran bir kurultay vücuda getirmek üzere olduğu anlaşılıyor. Fakat bu kurultayı vOeude getirmek için önce Araplar ve Yahudilerle görüşmek. onları bir araya getirecak imkânları bulmak lâzımdır.
Çünkü Filiatin umumi harbin fonundan beri Ingilla mandarı altında yaşadığı halde Filiallein aad yerli balkı olan Araplarla kend.lerlna Fille-tinde yerli bir yurt edinen Muaeviteri uzlaştırmak, ve aralarını bulmak mümkün olmamıştır. Araplar, dışardan gelen Yahodilerin para kuvvetiyle ve IngUtereden gördükleri yardım dolayıaiyle Fılhtlnde çoğaldıklarını, arazi .atın alarak yerleştiklerini, sermayelerini İşleterek her İşe el attıklarını, bati* yavaş yavaş buu yerlerde ekseriyet teşkil ettiklerini endişe ile görüyor, bu yüzden ikide bir ayaklanarak Yahudilerle didişiyor ve bu yüzden kaniı vakalarda oluyordu. Onun İçin Araplarla Yahudller bu kadar »rnc birlikte yaşadıkları halde ızrlaşauıadrlar. Beraber ya,»mağa alışamadılar.
Aradaki düşmanlık ve gerginlik dolayıaiyle İki tarafı bir araya gelişerek bütün memlekete yarayacak bir tedbir alınamıyo.-dz.
Anlaşılan Ingiltere hükümeti variyetin bu şekilde uzayıp gitmraini biçmediği İçin nihayet İki tarafı bir araya getirmeğe karar vermiştir. Bununla beraber bu işin kolay başarılamıyaeagı muhakkaktır.
Araplar, teşrii bir meclisin teşkiline taraftar oldukları halde Yahu-dilerin taraftar olmadıkları aiîyleeıdigioe bakılırsa Yabudllerın Yahudi muhacereti aleyhinde kararlar varroeai muhtemel olduğundan bu teşebbüse muhalefet ettikleri anlaşılır.
Fakat Ingilterenio bu işi yapmağa karar verdiğine bakılırsa işin bir neticeye bağ-anaeagını tahmin etmek yanlış olmaz.
Baltık Devletleri
Yugoslavya çabuk karar istiyecek
Marsilya suikastı Fransa - Yugoslavya dostluğunu sağlamlaştırmıştır
Vaziyetlerini değiştirmiyorlar
Varşova 2 ( A. A. ) - Pat ajansının Tullen’dcn öğrendiğine göre Baltık devletleri konferansı uluslar aran vaziyeti konuşmuş ve üç devletin görüşlerinde tam bir birlik olduğunu görmüştür.
Doğu Avrupası antlaşman-na dair, bugünkü durumun değiştirilmesini ve üç Baltık devletinin bu husustaki duruşlarının değişmesine lüzum olmadığını kestirmiştir.
Konferans ökonomı işlerine de bakarak üç devlet arasında ki ticaretin genişletilmesini tetkik etmiştir. Konferansın çalışma programı bitirilmediğinden konuşmalar uzatılmıştır.
Bir polis müdürü hapsedildi
Münih 2 (A A) — Münihin eski polis müdürü M, Aybner hapsedilmiştir. Kendisi Hitler-ciler hükümeti ellerine almadan üoce İç Bakanlığa gönderdiği bir raporda Komünistlerle Nasyonal Sosyalistleri birlik göstermiştir. İç Bakanı bu raporu bir kaç gün önce görmüş olduğunu söylemiştir.
Deniz Konuşmaları
Londra 2 (A.A) — Dış işleri bakanı M. Simon Amerika mu-rahlıadarile buluşarak son günlerde Japonlarla yaptığı konuşmaları Bulatmış ve bunların yeni bir plân vermediklerini, Japon Amirali Yamomota’nuı Ingiliz Deniz bakanile yaptığı konuşmalarda da ancak kendi görüşlerini bildirdiğini ve hükümetini biç bir taahhüt altına koymadığını söylemiştir.
Öyle gözüküyor ki. Ingiliz-lerin Japonlarla Amerikalıları uyuşturmak için yapmış oldukları tekliflere Japonların verdikleri karşılıktaki teknik laf-»••ât konuşmalara devam edilebileceğini göstermiştir. Almanyada nümayişler
Berlin 2 (A. A.)—Bütün Alman yüksek tedrisat mekteplerinde ve Üniversitelerde büyüle nümayişler yapılarak Prag da Alman Üniversitesine karşı yapılsa taşkınlıklar şiddete protesto edilmiştir.
Açık Sözlülük
Fransız Sosyalistlerinin Reisi bunu istiyor
Paris 2 (A A.) — Sosyalist partisi reisi M. Lcoo - Blum, meb'usan meclisinde demiştir ki:
"M. Lâval, Almanyanın Uluslar arası barışı işine çağırılacağını ve hatta çağrıldığını söyledi ve karşılıklı yardım antlaşmasının hiç kimseye karşı olmayıp kamuya açık bulunduğunu bildirdi.
Dışişleri bakanına bu denlü açık bir sorguda bulunmak belki doğru değildir, amma eğer Almanya ve Lehistan bu-
15 bin köylü toplandı
Pariste nümayiş yapmak istiyen köylüler şiddetli nutuklar iradettiler, bir heyet seçtiler
Paris(Huauri) — Frenimin muh-t»llf yerlerinden on baş bio köylü »on buğday hâdiseleri nıüoasabe-tile dertlerini merkeze bildirmek vaziyetlerini, güçlüğü hakkında izahat vererek nümayiş yapmak üzere Par it» gelmişlerdir.
Hükümetin »çık havada bir toplantı yapmalarına mani olman illerine bir içtima salonunda toplanmışlar ve uzun anlaklar Irat etmişlerdir.
lik föz alanlardan Çiftçi firkati rriat demiştir ki:
Eğer ödümüzdeki cumartesiye kadar hükümet köylünün refahı için lâzinıgelen tedabiri almaza», başlıyacağımız siyasi cidali hiçbir şey durduraraıyaraktır.
Hareketimiz siyasi mahiyette delildir, Sefalet içinde bulunan köy.
Kültür Bakanlığında iki müdürlük
Ankara 2 ( Telefonla ) — Aldığım malûmat* göre, kültür bakanında biri beden terbiyesi müdürlüğü diğeri sayma (ht a tıstık) müdürlüğü olmak üzere yenide o iki şube açıla&ktır.
Samsunda yapılan bir haftalık
yumnrta
Sunsun 2 (A. A) — Yumur ta nizamnamesinin tatbikına başlandığı 22 »on Teşrinden beri 510 sandık Almanyaya, 265 sandık İspanyaya, 100 sandık Yunanistan* yumurta gönderilmiştir. Alma ny ay a gönderilenler işlenmiş yüksek soydan, dır.
Piyasada iyi ve umutlu tesirler yapan bu nizamnameye göre yapılan kontroller güzeyin-de yumurtalarımız dış piyasa.
Paris 2 (A. A.} — Yugoslav Kral naibi prens Paul gazetecilerin Frsnzız başkanı ve dtşışleri kanı ile birlikte reisicumhur M. Lebrun ile neler konuştuğu lıakkındaki sorgularına kargı siyasi nezaketin devlet Başkanı neler konuştuğu hakkında hiç bir söz söylemesine müısit olmadığını bildirmiştir.
Siyasi mebafild* Marsilya suikastının Fransız • Yugoslav dostluğunu sıklaştırdığını söylemektedir.
Prens Polun cumhur reisi M. Lebrun Başbakan M. Flanden ve dışişleri bakanı Lâvnl ile yaptığı uzun konuşmalarından bu mana çıkarılmaktadır.
Konuşmalarda genel siyasal durumun hele bunlar sraaınrla hemen münakaşa isteyen Macar notasının görüşüldüğno oran (ihtimal) verilmektedir. Çünkü Uluslar Kurumunun karar vereceği bu hemen müzakere
na yonnşmazsa ne yapacaksınız? .
M. Lâval, bu sorguya şu karşılığı vermiştir ; 5
"Bu sorgu karşdıksız kalacaktır.,,
Bunun üzeriuc M. Leon Blum şunları söylemiştir :
"Bunu biliyorum. Fakat, aynı zamanda hükümetin karşılık vermek yükümünde-mecbu-riyetinde-olduğunu da sanıyorum- Çünkü, açık sözlülük yalnız siyasi bir ustalığı değil aynı zamanda gücü de anlatır.,,
İdlerin müşterek dertlerinin ileti sürülmesidir, bayat mUcadeloeldlz..
B(r dı^er köylü:
— Hayat hakkımızı talep ediyoruz diye batırmıştır, ağar bira hak verilmezse hiç birşeyden çekinmeden istihsal edeceğiz.
Paris, köylüleri ilk defa böyle toplanmış bir halde görmektedir. Spekülatörler bilhassa aoa buğday meselelerinde bizi tnabvetnıişkrdir. Memleketimizden kilometreleri-uzaklardan hayalımızla oynamışlardır. Onlar buğday tanesinin kıymetini pek âlâ biliyorlar, bilmedikleri şey memlekette adaletin mevcudiyetidir.. O er geç onların yakalarına yapışmalıdır.
Köylüler ictimalarıaı akşam geç vakit bitirmişler v* aralarından bir heyat seçerek bükümstle temasa memur etmişlerdir.
ihracatı
I *rd* aranmaya başlamıştır.
Yumurta işlerinde alınan nz-rımları göz önünde tutan Ticaret Odası fasulya ve arpanın da kontrol altında tutulmam için bir teklifte bulunacaktır. Samsunda söz derleme işleri
Samsun 2 (AA) — Söz de r-•«®«k ‘î‘n köyler© giden 200 kişilik bir heyet Beypazarı, liyaa. Çobanla, Balaç köylerinde derlemeler yapmıştır.
meselesinin, çok büyük siyasal ehemmiyeti vardır.
Uluslar knrumuna başvura-ruk bazı Macar makamlarının mesuliyetlerini açıkça ortaya atması Özerin* Yugoslavyaoın da bu iş için çabuk bir karar vcrilmcaıoi istediği »anılmaktadır.
Sovyetlerin Romanya
Elçisi
Bükreş 2 (A. A) — Dış Bakanı M. Titülesko üçü gün kalmak üzere Paristen buraya gelmiştir. M. Titülesko yeni Sovyet orta elçisi M. Ostrovs-ki’nin itimatnamesini Krala verişinde hazır bulunacaktır. Bük-reşte bu hâdiseye büyük bir ehemmiyet verilmektedir. Çünkü onalti sene süren bir münasebet kesikliğinden sonra. Ostrovski Romanyaya gelen lik Sovyet mümessilidir.
Petrol rakabeti
İngiltere ile Amerika Japonyaya karşı geliyor
Vaşington 2 (AA.) — Amerika hükümeti Mançuko'da petrolün İnhisar altına alınmasını Japon hükümeti nezdin-de tekrar protesto etmiştir. Bu işin doğrudan doğruya Mançu-ko hükümetiyle düzeltilmesi hakkında Japonların birçok defalar yaptıktan ihtara Amerika aldırmamaktadır. Amerikanın yukardaki teşebbüsü İngilizlerle hemen hemen aynı zamanda yapılmıştır- Zannedildiğine göre İngiltere hükümeti Mançııko hükümetinin icraatından Japon-yayı mcsıul tutmakta olduğunu Tokyoya bildirmiştir.
Filistine kanun esasî
Kudüs 2 (A. A.) — Renler ajansı muhabirinden:
Filistin yüce komiserinin bildirdiğine göre, bu ülkeye bir denlü buyruktuk (muhtariyet) bağışlanması için düşünülen yasa kyrumunun (kanan esasi) nasıl olacağını kestirmek üzer* yakında arap önderleri ile danışmalara başlanacaktır.
Çiftçilere Ödünç para
Vaşington 2 (A A) — Ödünç akça veren beylik kurumlar arasında iş birliği sağlamak ilgüsü - maksadı - ile Ruzvelt tarafından kurulan komisyon, depo edilmiş toprak mahsullerine karşılık çiftçilere ödünç verebilmek için şimdilik yarım milyar dolarlık bir döner sermaye konmasını ileri sürmüştür.
Von Papen Berlinde
Berlin 2 (A. A.) —Almanya-nın Viyanadaki elçisi M. Von Papen Bakanlarla görüşmek üzre buraya gelmiştir. Bellinde bir kaç gün kalacaktır.
Rozvelt işsizliği kaldırmaya çalışacak Vaşington 2 (AA)- Cümhur-reisi M. Rozvelt pek yakında Vaşington'a dönecektir. Kendisi, işsizliği ortadan kaldırabilmek için ya parlâmentodan 9 milyar dolar istiyecek veya devletin masraflarını azaltmak için, işsizliğe çare bulunmasını husus! teşebbüsler* bıraka-çaktır.
Reişicumur Atatürk ile Arnavutluk Kralı arasında telyazısı
Aakara 2 (A.A.) — Rclaieuaaur Atatürk ile Arnavutluk kralı aşağıdaki telgrafları göadcraıişlantir:
Arnavutluk Kralı Samnjest» birinci Zogo Tiran
Uğradığım» çok acı ya» dolayı oyla an »atnimi taziyelerimin ooanma-•ını rica ederim Türkiye Relricomuru
K. Atatürk
1 Orldy» Relalcumuru »on »kaellaa» Kemal Atatürk
Ankara
Büyük yasıma lütfen İştirakinizden dolayı fevkalâde mütehassis ola-»ak en «snı.aıi teşekkılrlarinalo kabulünü rica ederim.
Zogo
Muhacir akını
Bir hafta içinde Tekir dağ ına2000 den fazla muhacir geldi
Tekirdağ 2 ( A. A. ) — Muhacir alcını devam etmektedir. Bu baft» yeniden gelen 2000 den artık Türk muhaciri hem .-o iskân mıotakalanoa yerleştirilmişlerdir. Roznanyadan gelen muhacirler hayvanları ve arabala-riyle gelmektedirler. Vilâyet muhacirlerin işleriyle geceli gündüzlü uğraşmakta ve muhacirlere Mç bir yardımı esirgemeden har türlü dileklerini yerle» getirmektedir.
Rizede seller ve fırtına
Riaa 2 (A. A.) — Dündeoberi şiddetli bir fırtına ile nğnak hallnaa haşlıyan yağmur gec» doluya çevirmiştir. Şehrin her tarafı sular içinde kalmış, dereler taşmıştır. Gece etraftaki dağlara kar yağmıştır. Yağış v* denizdeki fırtına devam ediyor.
Almanların alacağı
Ankara 2 (Telefonla) — Maliye Bakanlığı ile Alman sanayi konsoraiyoeuu mümessili ve Krup fabrikaları direktörü Her Batn-berger arasında bir mukavele imzalanmıştır.
Bu mukaveleye göre. Alman sanayi konsoraiyomunun mevcut 9 milyonluk alacağı 1940 senesine kadar tecil edilmektedir.
Sıhhiye bakanlığı gayri sıhhî mües-seseleri üç kısma ayırdı
Ankara 2 (Telefonla)— Shhılye vekâleti, Ikbıat vekâletinin dr mü-taleaaını aldıktan sonra vergi derecelerinin tayini için, bo buıuıtalci kanuna tevfikan, gayri »ıhhl nü-eısoscleri üç kıcma ayırmıştır.
Bu taksime naıaran biriaci sınıf gayri »ıhhl müezaeseler ; havajazi fabrikası, tuğla ve kiremit fabrikaları, debbağhan», mezbahalar, süprüntü depoları ve sairedir.
İkinci »ınıf gayri sıhhi ntlur-
Tekirdağında yeni rıhtım
Tekirdağ 2 (A. A) — Telcir-dagında yeni yapılacak iskele ve nhtımın proje ve keşifna-meni mütehassıs bir heyet ta raf-.ndau hazırlaamnktadır. Alman mühendislerinden Her Za-idel sahilin haritasını almıştır. Yeni iskelenin ve 5000 metre ırıurahbzındtki rıhtımın 150 bin liraya kadar yapılabileceği tahmin edilmektedir. Mevcut iskelenin tamirine başlanmıştır Mecliste bugünkü müzakereler
Ankara 2 (A.A.) — Millet Meclisinin yarınki luplantısında askerî ve mülki tekaüt kanununun ban maddeleri mucib.nce yap.lan tediyelerin tazminat olup olmadığı hakkındaki Brşvckâlct tezkeresi ile gizli nüfusların haber verme ve kayıt ettirilme müddetinin Haziran 935 tarihine kadar temdidi hak-kındaki lâyihalar uıürakerr edilecektir.
Üç muhteiif tayin
Ankara 2 ( Telefonla ) — Devlet Şûrasında açılan ikinci sınıf muavinliğe üçüncü sınıf-tan Tcvfik, münhal bulunan Mardin mektupçuluğun* Ordu mektupçusu Sırrı, Ankara Sili hat müdürlerinden doktor Muhittin Celâl Kütahya Sıhhat müdürlüğüne tayin edilmişlerdir.
evlar de; ham meşin ve taze deri depolan, makine v* inşaat atölyeleri, tuzlu balık depoları, şişe, cam, biil&r va ayna fabrikalan, ispirto depolan, peynircilik ve bakırcılık imalâthaneleri vesairedir.
Üçüncü sınıf gayri sıhhi müo»-»eaeler iae, bira fabrikaları, çamaşırhaneler, yün, iptik ve İpek dokuma fabrikaları, odun v* kömür depolar», zeytioyağı imalâthaneleri vesairedir.
Tekirdağı -Hay-reboîu yolu
Tekirdağ 2 (A.A) — Tcldr-dağıom en mülrm ökonocnilı yolu bulunan ve şimal Trakya-oını Marmaraya bağlıyan Tekirdağı - Hayrcbolu arasındaki şose yapımı ilerlemektedir. Bc yolda üç silindir tarafından si-lindraj yapılmaktadır. Bundan özke Sara - Çeresköy yolundaki silîndraj işine devam edilmektedir. bu yo! pek ynkınd* Çerkeş köyüne varacakta.
Himayei Etfalin yardımı
Ankara 2 (A. A.) — Himaye*-cila) cemiyeti genel merketi 16 ton teynnden 1 tik kâaua 934 e kadar 179b çocuğa yardım etmiştir. Bunların 296 basta çocuk ve Aydın genci merkez polikliniklerinde muayene ve tedavi edilmiştir. Ayrıca bir dış polıklığinde 488 çocuğun dişleri muayene ve tedavi olonmııştar. 958 çocuk ve anne genel merkezin banyolarından İstifade etmiştir.
Süt damlası kısmında da ber Kün 145 çocuğa yekun olarak lû20 kilo bedava süt dağıtılmıştır.
Fakir talebeler içiıı açılan aıba-aeden har gün 187 çocuğa uçak öğle yemeği verilmiştir. Yardım için müracaat eden 24 fakir çocuğa faalle, çamaşır, mektep levazımı ve para yardımı yapılmıştır. Dank hastalığı koruma mukavelesine iştirakimiz Ankara 2 ( Telefonla ) — Dank hastalığına karşı memleketleri karşılıklı korumak için yapılan mukaveleye iştirakimiz hakkındaki lâyiha Mecı.se getiriştir.
3
_Kâm»nueveâ a _ ~
SÜTUNLAR ARASINDA
ihtiyarlık düşmanlığı!
Avrupsda Icadıntar aramada Ih-tiyarlık düşmanbi» o kadar almış yörûonûj kİ kadınlar ihtiyar va İhtiyarlık yhOaden (irkin güranmak-dana* ölünjfl tercih ediyorlartnifl
Bir Londra gauteaiodo bu «Q-oaarbetle t» »brlan okudum onları buraya geçiriyorum :
“Yaşlılıkta hiç te çirkinlik yok-tar. Yalnız yaşlılık, gençlik diye aatılır, gençlik diye öoa aörüMree çirkin olur. Zaten har İddia da, Ayla değil mi?
•'Meseli muta varı bir garaj, hiç ta çirkin delildir. Fakat bir garaj, bir kış kulübeai tarnnı takınırla çirkin olur. Betondan bir köyrO, gAreldir. Fakat ha beton köprüye orta çağların şatoları gibi bir gösteriş verilirse çirkin otar.
ihtiyarlığın güzellisi, gaeçligln güsellijindon hiç te geri değildir. Zaman kadar İnsanı süsüyen, belaysa, gürelleştiren biryey yoktur!,, Memleketi ağaçlandırmak
Ingilterede memleketi amaçlandırmak için çara buldular. O da boş yarlere ağaç dikarea dolduranlara küçük, büyük mükâfatlar vermek. |Bu mükâfat, dönüm başına iki İngiliz lirasından brşlıyarak dörtte bitiyor ve bu mükâfat sayesinde memleketin zenginleşmesi u-muluyor. İngiliz gazeteleri herkesi bu işten istifadeye çağırırken şu sözleri söylüyor;
“Her boş yeri ağaç dikerek canlandırbın t Sizin ekdikleriol, ço-çoklarınız biyçcek...
Havada emniyet
Devrimize, tayyare devri denilse gerektir. Heryerdc havacılık zihniyeti kuvvet buluyor ve hiçbir millet havacıbkta geri {kalmak istemiyor.
Bütün nakil vasıtaları gibi tayyareler de arada bir takım kazalara uğramakta ve bu yüzden tayyareciler ya yaralanmakta veya ölmektedirler.
Fakat bo kazalar,* tayyareciliğe verilen ehemmiyeti zerre kadar eksiltmiyor, belki arttırıyor.
Neden ml?
Bunu anlamak için şu hikâyeyi «hnleyiniz :
Bir gün adamın biri bir deniz-«iye sormuş:
— Baban nerede öldü ?
O da cevap vermiş t
— Denizde I
— Babanın babası ?
— Denizde I
— O halde denizden korkmuyor moıun ?
Denizci düşürmüş ve bu sefer sual sırasını o almış ve sormuş :
— Senin baban nerede öldü ?
- Yatakta t
— Babanın babası ?
— Yatakta L
— O halde yatağa girmekten korkmuyor musun? Kıssanın hlsav-•f besbelli değil mi?
“Güyan,, da kalan bir vatandaş
Hariciye Vekâletinin himayesini bekliyor
Türk vatanının üstüne meşum bir kâbus gibi çöken mütareke ve işgal senelerinde Beyoğlunda bir hadise olmuş, Türklüğe hakaret eden sarhoş bir Scnegalli Fransız neferi öldürülmüştü. O zaman bu hadisenin faili olarak Fransızlar tarafından yakalanan Mehmet Hilmi isminde bir vatandaş on beş sene hapse mahkum edilerek "Güyan,, a ncfyedilmifti.
O Zamaodauberi, ömründen bölünen bu on beş esaret ve mahkûmiyet senesini binbir ka-h r ve ıstırap içerimde ödemeğe çalışan bu vatandaş, nihayet yedi ay evvel Fransa hükümeti tarafından çıkarılan bir kanunla affedilerek serbest bırakılmıştır.
Fakat iş bununla bitmem^, Mehmet Hilmi yedi aydanberı vatanına dönmek imkânını bulamadığı gibi,, mahkûmiyeti do-laytsiyle kendisine h;ç bir iş de verilmediğinden açlıkla pençeleşin ;ğe başlamıştır.
Orada cari usule göre, bu vatandaşın memleketine döne-
Sürpagopta asri mahalle
Belediye mezarlık kı»-mını parça parça ayırtıp satacak Sürpagop mezarlığına vaz’ı-yet eden belediye ile bu mezarlığa sahip olduğunu iddia eden Ermeni patrikhanesi arasında tabaddüs eden dava hakkında mahkeme son kararını vermişti. Belediye davayı kazandığı cihetle Sürpagop mezarlığına ait tapu ve ikraz senetlerinin formalitelerini ikmal ettirmeğe çalışmaktadır.
Bu muamele Sürpagop parça çaktır.
Burada asri
bir nüroune mahallesi getirilecektir.
Sürpagopta bir mektep binası bir karakol binası için yer ayrılacak, aradaki sokaklar biraz geniş olacak vc yeni yapılacak binaların sıhhi şartları haiz ve asri binalar olmasına bilhassa ehemmiyet verilecektir.
bitmez satıla-
biter
parça
şekilde vücuda
bir
Rami otobüsleri
Üsküdar - Kadıköy tramvay-larının Bostancıya kadar temdidi üzerine 18 otobüs işsiz kalmış bunlardan dördünün Fatih - Rami arasında işlemelerine müsaade edilmiş ve seferlere başlamışlardı.
Otobüs sahipleri Beyazıt-Rami arasında işlemek arzusunda bulunmuşlarsa da belediyece kabul edilmemiştir.
Afyon heyeti dün
Birkaç gün sonra Belgratta
toplanacak olan afyon ittihadı kongresinde Türkiyeyi temsil edecek olan heyet dün Belgra-da hareket etmiştir.
Heyet afyon inhisarı müdürü umumisi Ali Sami, ticaret odası ikinci reisi Habip zade Ziya, iktisat Vekâleti mücavirlerinden Ulviden mürekkeptir.
Heyete Ali Sami riyaset etmektedir. Heyetimiz Belgratta bir ay kadar kalacaktır.
Şehitler abidesi
KooM-rvaturar biossiylc
Mart şahitleri abidesi için açılan münakaıa bu Çarşamba kati olarak nihayetleo-cektir.
Telefon şirketinden alınan farta mükâleme bedelleriyle Haset-i ha«-tahane(inde yapılacak olan pavyonun mOoaka'Mi da bu Salı bitecektir.
16
bilmesi için Paris elçimiz tarafından istenmesi ve avdeti için pasaportunun alâkadar Fransız makamatı tarafından vize edilmesine muvafakat edildiğinin bildirilmesi icap etmektedir.
Mehmet Hilm.nin, Pang altıda Tepe üstünde Çoban oğlu sokağında 68 numaralı evde kimsesiz kaldığı için hizmetçilik yapan fakir ve ihtiyar anası bize gönderdiği bir mektupta hadiseyi bu şekilde anlatmakta ve 4-2- 934 tarih ve 3S8 - 657 numara ile İstanbul vilâyeti vasıtasile Hariciye vekâletine gönderdiği istidaya da bugüne kadar cevap alamadığım bildirmektedir. Bu vatandaşın fakir r. ihtiyar uoası Bayan Gülizar, Hariciye vekâletinin kendisini biran evci oğluna kavuşturmasını beklemektedir.
Ihrakiye davası dün devam etti
Evvelki gün vaktin geç olmasından dolayı düne bırakılan Yeşova Bekar ve Isak Behar gümrük resmi kaçakçılığı davasına dün sabah İhtisas mahkemesinde devam edilmiştir
Dün de Çankaya gemisinin tayfaları ve hâdisede alâkadar diğer şahitler dinlenmiştir.
Mahkeme diğer şahitlerin celbine ve zabıt varakasında imzası olanların mahkemeye celp ile istimalarma ve muhakemenin 11 ikinci Kânun Salı gününe bırakılmasına karar verilmiştir.
9 Ay hapis
Sucuk kaçakçısı dün mahkûm oldu
Adnan vapuru ateşçilerinden Talâtın 30 kilo sucuk kaçırırken yakalandığı vc ihtisas mahkemesine verildiğini yazmıştık. 8 inci ihtisas mahkemesi dün Talât hakkında kararını vermiştir.
Talâtın kaçakçılığı sabit olduğundan 9 ay hapsine vc 116 lira da para cezası alınmasına hükümolunmuştur. Diğer suçlu Ziyanın beraatına karar verilmiştir.
Üniversitede
Yeni tal'matname dün tebliğ edildi
Bakanlar heyeti tarafından tasdik edilen yeni Üniversite talimatnamesi Üniversiteyegör-derilmiştir.
Bu talimatnameye göre. Üniversite Rektörünün riyasetindeki idare heyetinden başka birde Üniversite meclisi teşekkül etmiştir. Bu mecl», ordinar-yü profesörlerden mürekkep ve Maarif Vekilinin riyasetinde yüksek ilimlerlo meşgul olacak bir heyettir.
Türkçe olmıyan sokak isimleri
Dahiliye Vekâleti, şehrimizde bulunan vc aslı Türk olmıyan mahalle ve sokak isimlerinin değiştirilmesini Belediyeye bildirin ştir. Belediye bu hususta tetkikata başlamıştır. Bu iş nümerotaj ile birlikte ikmal edilecektir.
Gaz şirketi memuru!
Kendis ne gaz şirketi memuru süsü vererek iki kilşiyi dolandırmaktan suçlu Şekip is-m nde bir adam dün üçüncü müstantikliğe verilmiştir.
•M'MiaHanaMââMMINMIMtMIMaMHMaMSMMIMIMMlMlââMl ıp---^- =—■- Şerhler =
En az hür olan adam en çok esire malik olandır I
Şerh ve izah:
Az hür ulan, huriydin değerini aniıyamtyan, hû-riyetten uzak kalan adam, bir kimseye de huriydin tadını tattırmak islemez. Böylesi, elinin altındaki bütün muhiti esir yaşatmak fikrini güder. Banları esir yaşatarak, bunlara esaret fikrini yaydırarak, esareti hoş göstererek istismar etmek ister. Fakat insan, fıtraten esarete isyan eden bir mahlûk olduğu için bu çeşit müstebitler, bu insanı isyanları bastırmak lüzumuna da hi'sederler. Onun için destek tanıdıkları mu
yapılmıyor
Alaturka musikinin kaldırılması üzerine şehrimizde mevcut plâk fabrika ve müessese-leri artık alaturka plâk doldurmayı durdurmuşlardır.
Plâk satışının mühim bir kısmını alaturka plâklar teşkil ettiğinden bu vaziyet karşısında plâk satan dükkân sahipleri müşkül mevkide kalmışlardır.
Bunun üzerine plâk satıcıları birleşerek Ticaret odasına müracaat etmişler ve Avrupadan plâk getirtilmesi hususunda odanın tavassudunu istemişlerdir. Ticaret odası plâk satıcılarının bu isteklerini tetkik etmektedir.
Bir Difteri
Nişantaşında Kodaman sokağında bir difteri vakası olmuş ve bir çocuk bo yüzden ölmüştür. Bunun üzerine alâkadarlar beled.yedcn vaktinde tedbir almadığından dolayı şikâyette bulunmuşlar ezcümle tedhir işlerinin bile ölüm hâdisesinden üç gün sonra yapıldığını iddia eylemişlerdir.
Alâkadar makamlar lâzımge-len tahkikata başladıktan gibi sıhhat müdürlüğü de bu civarda icabeden tedbirleri almıya başlamıştır.
Liman işleri
Bir Umum Müdürlük teşkil edilecek Verilen malumata göre, şehrimizde ‘Liman ve Rıhtımlar umum müdürlüğü,, namında bir müdürlük ihdas olunacaktır. Yeni umum müdürlüğe gerek Rıhtım şirketi ve gerekse İstanbul, İzmir Liman şirketi müdürlükleri bağlanacaktır. D ğcr taraftan liman şirketini tasfiye eden heyet de işini b ti miş ve şirkete ait bilûmu n mu ıınelâtı idare etmeğe bıışlamştır.
Yeni umum müdürlüğe İzmir liman şirketi n üdürü Hulû i i e aynı şirket umumi roûfett şi Fikri den birinin tayini muhtemeldir.
Ceset dağıldı
Bir müddet evvel ölüp gömülen ve bir iki güo evvel de zehirlenerek öldüğü şeklinde bir ihbar üzerine mezardan çıkarılmış ve Tıbbı adliye otopsi için gönderilmiş olan Karagüm-rüklü mühürcü Mustafanın cesedi 40 günlük olduğundan dağılmış vc otops.ye imkân görülemediğinden Adliye k.m-yahanesine nakline karar verilmiştir
hiti beslerler, onların gözlerini sahte debdebelerle, unvanlarla, rütbelerle, servetlerle boyarlar; onları, bu çeşit alaylarla avuçlarının içinde tutmak isterler ve tutarlar.
Onun için yukarıya naklettiğimiz söz, çok doğrudur.
Bir muhitte hüriyet yok mu, orada esir vardır. Bu esirleri eviren, çeviren, kendi maksadı uğrunda kullanan müstebitler vardır.
Hür, bir muhit ise ancak hür insanlardan teşekkül eder.
tın civarına t su verilecek
Bu hafta içinde Fatihte yeni tesisat vücude getirilecek
Fatih vc civarına verilmekte olan halkalı suyu bu semtin ihtiyacına tekabül etmediğinden Belediye bu civara bir hafta su vercmiyecektir. Bu müddet zarfında buralarda yeni tesisat yapılacaktır. Gelecek hafta Pazartesi günü tekrar su verilmeğe başlanacak fakat eskisinden daha fazla miktarda isâle olunacaktır.
Haliç Şirketi
Belediyenin açtığı davaya bakıldı
Haliç ş'rketile belediye arasında mütekabilen açılan davalara birinci huhuk mahkeme- I sinde bakıldı. Mukavele mucibince şirketin imtiyazı aldığı tarihten kırk sene sonra bütün tesisatile hükümete intikal etmesi ve her sene belediyeye hasılatınıo yüzde sekizini vermesi lâzım gelmektedir. Bu suretle şirket teşekkülü anından üç sene evveline kadar belediyeye 385 bin lira ödemiş fakat 930 dan beri belediye hisselerini vermemiştir. İşte bundan tahaddüs eden davada belediye vekilleri mahkemede .ddıa vc müdafaalarını serdet-mişler, mahkeme tctk.kıt için 29 Kânunuevvele bırakılmıştır.
Bîr Hollanda tayyaresi geldi
Dûn Ankaradan şehrim ze on •ekiz kişiik bir Hollanda yolcu tayyaresi gelmiştir. Avusturya-ya ait olan bu tayyare bugün şehrimizden hareketle Yugos-iavyaya gidecektir.
Ramazan
İstanbul Müftülüğünden: Kânunuevvelin sekizine müsadif Cumartesi günü Ramazanın ihtidası olduğu ilân olunur.
Şayanı teessür Bir mahkûmiyet Rüfekamız an binitin neşriyat müdürü o an bir arkadaşımız, gazetede (Artemisya) isminde bir Rum kadını hakkında • gal.ba vukuatı zabıtaya ait bir haberden dolayı -hakaretsiniz neşr.yatta bulunmak su-çuyle dün ceza mahkemesinde bir sene hapis ve iki yüz lira para cezasına mahkûm olmuştur. Bir meslektaşın bu mahkûmiyetinden dolayı teessürümüz tabiidir.
Kaza yapan Şoför
Dün Mahkemede sorguya çekildi
Evelki gün Suzan isminde bir kızı çiğneyen Tramvay şi-ketinin 2 numaralı otobüs şoförü Yunus dün birinci ceza mahkemesinde sarguya çekilmiştir.
Yunus karayı anlatarak küçük kızın evvelâ çamurluğa çarptığını ve sonra otobüsün önüne düştüğünü söylemiş ve her nekadar fren yaptı ise de pek ani vukua gelen bu kazanın önüne geçemediğini ilâve etmiştir. Sorgu neticesinde şoför serbest bırakılmış ve tahkikat evrakı da müddeiumumiliğe gönderilmiştir.
öğlesem testrl yok ussam gönül razı değil
Yalova ve Bursa
Dünkü gazeteler şehircilik mütehassısı M. Royer'in Yalo-vada tetkikler yaptıktan sonra memleketine döndüğünü haber veriyordu.
M. Royer Yalovaya giderek orada birkaç güo kalmış, Ya-lovayı asri bir ao şehri yapmak için iptidai bir proje de yaparak Ankaraya götürmek üzere Akay müdürüne vermiş,
M. Ro yerin (anlatışına göre Yalova iyi hazırlanmış bir proje dairesinde imar edilirse, numune teşkil edecek bir su şehri olur. Zaten Yalovada bazı müesseseler yaptlmışbr. Bunlardan bir kısmı lağvedilecek ve ban yeni müesseseler yapılacaktır..
Fransız mütehassısın bu güzel »özleri içinde bizce üzerinde durulabilccek mühim bir nokta var...
Malûm olduğu özere Akayın selefi olan Seyrûcfain Yalova-yı imar işi ile meşgul olmuş ve orada mühim paralar harç ederek inşaat ve tesisat yapmıştı.
Aradan bir bayii sene geçtikten sonra Yalovanın imarına daha büyük bir ehemmiyet verilmesi icap edince, getirilen mütehassıs, orada yapılan bazı müesseselerin lağvedileceğini «oylıyor.
M. Roycr'in sözlerinde bu müeascselerin niçin lağvına lüzum gördüğü izah otanmıyor. Onun içiu irat ettiği sebeplerin doğru olup olmadığını bilmiyoruz.
Fakat onun bu sözleri bize şunu hatırlattı:
Acaba Akay idaresi, Yalo-vanm imarına başlamadan ve bir bayii nuraflar yapmadan evvel böyle bir mütehassıs getirterek hazırlanacak ve karar-landırılacak imar programı dairesinde hareket etmiş olsaydi daha isabetli bir yol tutmuş olmzz’mıydı?
Gelelim ikinci meseleye:
M. Royer Bursada, büyük fedakârlıklar ve yüz binlerce liralar sarf ile yapılan asri kaplıcadan bahsederken şu sözleri söyliyor:
“Bursanın kaynar suları uzakta olduğu için yeni yapılan mûesseseye gelinceye kadar kuvvetlerini kaybediyorlar I „
Demek ki bu yeni müessese işi asri kaplıca, bilmem kaç yilz bin liranın sarfile yapıldığı, yapılmasından maksat ta seyyahlar celbi ve bunların Çekirgenin çelikli ve kükürtlü sularından istifade etmeleri olduğu halde, suların oraya varıncaya kadar kuvvetlerim kaybetmeleri yüzünden, hiçbir işe yara-mıyacak I
Demek ki bu yüz binlerce İra boşa gitti!
Demek ki Bu-«ada da, suların yeni mûesseseye kuvvetiıi kaybetmeden gıd.p gitmiyeceği teık k olunmaaao asri kaplıcanın inşasını başlandı!
Ne yazık I
L
1200 sandık
Yumurtadan bir tane çürük çıkmadı
Bir hafta içinde yumurta muayene komisyonu 120J sandık yumurta muayene etmiştir.
Bu aadır yumurtanın içinden bir tane bile çürük çıkmamıştır.
Bir hırsız tevkif edildi
Kapalt çarşıda bir yorgancı dûkânından yorgan çalmaktan suçlu Mehmet dün birinci su h ceza mahkemesinde sorguya çekilmiş ve neticede suçlunun tevkifine karar verilmiştir.
4
ZAMAN
KAnunuevcI i
Zaman Ansiklopedisi!
Okuyucularımızdan biri bir «»eri mütalâa edekcn oligarchy (aîigarşıl kelimesine sık sık te-saduf ettiğini, fakat bu tabiri iyice anlamadığını söylüyor ve bu tabiri izah «tmemizi istiyor
Cevap veriyoruz :
Oligarşi kelimesi yunanca iki kelimeden alınmadır.
Birincisi ( oligoi ) dur ki az manasıııdadtr.
İkincisi arehein'dir ki: Hükmetmek manasına gelir. Bu iki kelime birlenince oligarşi tabiri vücut bulur ve"azın hakimiyeti,, manasım ifade eder. Oligarşi tabiri, siyasi ıstılahlar arasındadır. Yunan filozofu Aristo, oli-
Oligarşi i
garşiyi, Aristokratlığın bozuluşu sayar. Ona göre bu hükümet şekli, azın, kendi menfaatlerini gözeterek hakim olmalarıdır.
Buna mukabil Aristokrasi, en iyi insanların umumi menfaati gözeterek iktidar mevkiine gelmeleridir. Eski Yıınanis-tanda oligarşi ile idare edilen bir (ok şehirler vardı. Venedik | ile diğer italven Cümburiyetlc-i rinde de bunlara benziyen hükümetler vardı.
Bu izahlarımızdan anlaşıldığı veçhile bir kaç kişi bir araya gelir dc iktidar mevkiini ele geçirirlerse onların idare şekline oligarşi denilir.
ıs sat s tasa şala ••••»••»••»••••••••••• NHI»imiMMMNHi»lMN»IMIIIlMMI elet a »as ı«la|aşs|iaıar*s ssıısısıeıs»
ı Günde bir Kıîap
Akşam Haşim Güzel, sevimli ve samimi bir ılır mecmuası. Şair şiirlerinin ekserisini aşka, kadın vefasızlığına, kadın tahassürüne hasretmiş. Bundan tabii ne olabilir ? Gençiiğls en büyük ümidi, en büyük zevki, en büyük gıdası aşktır. Her gencin mutlak aşkı, muhabbeti, kendisini stmavf huzuzata eriştirecek peri gibi güzel kızlan tahayyül ettiği bir devir vardır. V» birgüo bayatta elimizden kalan yalnız gençlik günlerinin bu hülyalarından ibaret bulunduğuna, bayatın bunun haricindeki bütün tezahüratı ve aafaha* tı aşağı yukarı, elem, keder, hüsran ve hicran olduğuna göre bu hülyalar en büyük manevi ser-vetlerimizdir.
Ondan dolayıdır, ki tabiatında şiir İstidadı olan gençlerin ilhamlarını ekseriyetle aşk teşkil eder. Haşim Nezihi Bey de çok tabii olarak bu yola gitmiş, manzumelerinin bir kısmını ka'.b temayüllerine, kalb hüsranlarına ve aşk mazmunlarına tahsis etmiş. Maamafih bunun haricinde de içtimai ve milli, memleketin dertleriyle alâkadar şiirleri var.
Bakın, (Mahalle akşamları) Cm-vanlı manzumesinin şu parçasında Anadolunun bokunuz şehirlerinin haline nasıl candan gelen bir hüsünle tercüman oluyor: Hep böyle bu ülkenin cana yakın yerleri Ah, insana dert veren, yara veren sokaklar. Ah. bu Anadolunun baklanı şehirleri
Aynı manzumenin başlangıcı do bap imisin okur okumaz gözümüzde canlanan bir mahalle hususiyet ve samimiyetini ne sıcak bir ifade ile tasvir ediyor: Uzatırken çeşmeye yorgun tenlilerini, Akşam karanlığında nöbet bekli-yen kızlar
güneşleri
Nezihi
Dağıtırlar bu yerde her günün kederini Bazı manzumelerde de ifadenin oclâseti^tabayyülün kuvveti itibar ile hakikaten güzel mısralar var.
Meselâ 43 üncü sahifvdeki (Geliyorum) unvanlı manzumenin şu iki mısraı, şiirlerde az kollanılmış olan bakir mazmunlardandır:
Kalbimi serecektim bilsem geçtiğin yeri Bana o yol İnen, ki her yoldan mukaddesti Bu mısra bize Namık Kemalin, büsbütün başka vadide ve çok kuvvetli bir hissi hammiyetle söylenmiş olan şu iki beytini - bilmeyiz niçin • uzaktan uzağa hatulatb: Peyini suzan eder dikkatle bas
kim rehine Kalbini atmış olurken
aşinalardan biri
1 Yol üzerine kalp atış), gerek hamiyet ve hamasete ait bir mevzuda olsun, gerek aramiyats müteallik bir mrvzud.v buluntun, daima kuvvetli bir ilham ve kuvvetli bir kelâmdır ve bu yoldaki maz-mnunlar ruhlar Üzerinde mutfak derin tesir bırakır.
Nitekim Haşim Nezihi Beyin “kalbimi serecektim bilsem geçti-ğin yeri,, mısraını okur okumaz, mevzular arasında münasebet bu-■onmamasına rağmen, derhal Kemalin “kalbini atmış olurken aşinalardan biri,, mısraı dilimizin ucuna geldi.
Haşim Nezihi Beyin mecmua-ıının sonuna doğru (Erken yola düşene) ünvanlı çok beğend.ğlmir. bir manıumeei de var.
Manzumenin mevzuunu, İşve ve cilve yoluna daha pek genç iken heves etmiş bir kız teşkil ediyor. Bu bir hayal de değildir. Bu mevzuun canlı misallerini hepimiz her gün maalesef sık sık görüyoruz, işte bSyle bir kızı, güzel teşbihlerle tasvir ve tarif ettikten sonra
POLİSTE
Camlardan ne istiyordu?
Kasımpaşsda debbsğbane civarında Halil efendinin kahvesinde sarhoş olarak gelen us-turacı Talât sandalya ile kahvenin camlarını kırdığından polis tarafından derdest edilmiştir.
E\ e taarruz etmiş
Kumkapı sakinlerinden kunduracı Serkis sarhoş olduğu halde sokakta nara allığından ve aynı semtte kunduracı Murat efendinin hanesine taarruz ettiğinden dolayı yakalanmıştır.
Kadıköy tramvayları da başladı
Evvelki gün Kadıköy tramvaylarında da çok müessif ola-bilecek bir kazanın vukuuna ramak kalmıştır. Feneryolu ve Göztepe gibi yerlerden Kadıköy mekteplerine gelen mektep çocukları bir arabaya binerek yolların .ı devam ederlerken karşılarına ansızın çıkan ve hızlı giden tramvayla çarpışmışlar araba devrilmiş ve at ta ölmüştür.
Berckot versin ki çocuklara hiçbirşey o'mamış ve kaza da zayiatsız atlatılmıştır.
Almanyaya ihracatımız
Bundan bir müddet evvel Almanya ile bir klering anlaşması yapmıştık. Almanlar son günlerde fiatlcrimizi çok fazla pahalı kulmuşlar ve 22 Teşrinievvel tarihinde dc memleketimizden olan ithalâtlarını kest-vermişlerdi.
Bunu müteakip 24 Teşrinievvelde bir komisyon kurarak fiatleri tetkik ettikten sonra tehdit ve tenzil etmişlerdi.
Bu suretle bir çok mallarımızın ftatlan yüzde 15 nisbe-tinde diişnûştü.
Bunun üzerine Türk ofisi Berlin şubesi mümessilliği faaliyete geçm:ş, hadise her iki tarafın menfaatleri düşünülerek doslçı halledilmiştir. Bu an aş-maı an «on-a Batların «skisi gibi muvazeneleri teinin edilin »tir.
—I,,.,,, ı. ,, «i,,,,,,
şnrini şu sam mi nasihtie bitiriyor!
Sen dahn pek ufaksın, uğrama bu yollara Hrr geçit bir uçurum, burada gûıı -bil» kara.
Ey beni bu yollara çekip te bırakan kıt!
Ey siyah gözleriyle ta kalb.me bakan kır 1
Aşk ve zevk, bunlar hep genç-liğ.n hakkıdır, bu malûm. Fakat bu hakların karşısında gençlere terettüp eden büyük bir de vazife vardır, ki o da leab.nda Kısaltıl ve zevkini çiğniyerek mert ve erkek olmağı bilmektir. İşte şu dört mısra Haşim Nezihi Beyin bu vazifesini do çok iyi takdir ettiğine delâlet eylediği için kendisini tebr.k eyleriz.
Izmirin imarı
İzmirin imar plânını yapan mimar
neticeden
İzmir (Hususi,1— İzmir şehrinin | imar plânını-yapan mimar Profesör Renedanje şehrimize gelmiştir.
' Profesör Belediye reisi Doktor Behçet Salihi ziyaret etmiş ve baş mühendis Cahille birlikte şehrin imar edilmiş olan kısımlarını gezmiştir.
Haber aldığıma güre birkaç gün şehrimizde kalacak olan profeeör Halkevinde şehircilik hakkında umuma bir konferans verecek ve projeksiyonla bazı eserler gösterecektir.
Belediyede kendisini ziyaret ettim. Profesör şu beyanatta bulunmuştur :
— Güzel şehrinizi uzun uzadıya germiye fırsat bulduğumdan çok memnunum. Belediyenizin İzmirin imarı için »arfet-tiği şuurlu ve devamlı gayret ve faaliyeti takdir etmemek mümkün değildir. Bence bu faaliyetin en şayanı dikkat noktası şehrin bütün mahallelerinde parklar vücude getirmek arzusudur.
İçtimai noktai nazardan pazar. parklar ve çocuk bahçeleri hayrete değer muvaffakiyettir.
Belediyenin imar plânını bu kadar itina ile tatbik ettiğinden çok mütehassisım. Plânım hakkında Alman mimarı Yan-sen tarafından ileri sürülen tenkitlere gelince; bence bu tenkitler.n kıymeti hakkında bir fikir edinmek için [kendisi*
Adana’da
Tasarruf haftası
Adana 2 ( A. A ) — Ayın 12 sinde başlayacak tasarruf haftası için şehrimizde büyük hazırlıklar vardır. Her yıl olduğu gibi bu vıl da bir yerli mallar sergisi açılacak ve memleketteki bütan 'fabrika ve müesseseler sergiye gireceklerdir. Tasarruf haftası devam ettiği uzca «ergiye giren firmalar yaptıkları şeyleri çarşıda dolaştıracaklardır.
Tasarruf ve yerli mallar hakkında şehrin münasip yerlerinde konferanslar verilecektir.
Samsunda hazırlık
Samsun 1 (A. A.) — Bu yılkı tasarruf haftasının geçen yıl-I dan üstün olması için büyük I hazırlıklar yapılmaktadır.
memnun
nin hazırladığı pıânla eserimi karşılaştırmak kâfidir. Plânımın tatbiki hakkında şu fikri edindim ki gerek teferruat ve gerekse umumiyet itibariyle belediye fikirlerime tamamen uygun olarak hareket ediyor. Hakkımda gösterilen bu itimat lan dolayı belediyenize teşekkür borcumdur.
— Şehirciliğin son temayülleri hakkında biraz izahat verir misiniz ?
— Şehirciliğin temayülleri hakkında henüz kat'i lirşey ' söylenemez.
Şehircilik yeni bir ilimdir, J hu )u henüz herkes yeni tetkik I etmektedir.
Şunu da zikretmek lâzımdır ki belediyeler mimarların fikirlerini kabul etmekte müşkülpesent davranıyorlar. Bu sahada İzmir şehri mes'ut bir istisnaiyet teşkil ediyor, mes'ut bir istisna dedim çünkü hiçbir belediye o kadar kısa bir zamanda İzmir belediyesinin meydana getirdiği eser kıdar eserler vücuda getirememiştir.
Bugün vücude getirilen bu eserlerin lüzumundan fazla olduğunu zannedenler bulunabilir. Fakat 30 sene sonra bu eserler tamamen normal telâkki edilecektir.
Mimar plân çizdiği vakit hali düşünmez istikbali düşünür. Müstakbeldeki ihtiyaçları göz önünde tutar.
Samsunda tütün mahsulü
Samsun 1 (AA) — Yeni tütün ürünü, yapılan oranlara göre Samsunda bir milyon sekiz yüz bin, Bafrada iki milyon 200 bin, Alaçamda altı yüz bin kilo olacaktır.
Elde kalan eski tütünler bitmek üzeredir. Yeni ürünün satış larına daha başlanmamıştır. Yalnız iki Ameri kan kumpanyası Samsun ve Bafrada hev eok halinde altmış bin kilo kadar yeni tütün satın almışlardır.
Pamuk satışları
Adana 2 ( A.A) — Pamuk satışları bütün memleketi sevindirecek bir haldedir. Yerli pamuklarımızın kilosu 45-45,S kozanınki 8,5 dan 9 kuruşadek satılmıştır.
İnebolu Halke-vinde hazırlık İnebolu 2 (A.A) — Kazamız Halkevi kış mevsimi için bir çalışma programı hazırlamıştır, ı Temsil kolu kış için yeni birkaç j piyes hazırladığı gibi soysal yardım ko!u da yoksul çocuklar için kitap, elbise, kundura teminine uğraşmaktadır. Musiki kolu da bandoya ilâve olarak bir caz takımı «atın al-nsıya karar vermiş ve teşebbü-sata girişmiştir. Bunlardan başka haftada üç defa halka sinema gösterilecektir. Tarih ve Edebiyat kolu tarafından d» öz dilimiz ve soy adları hakkında konferanslar verilecektir. Aydında tarihî tetkikat Aydın 2 (A A.) — Halkcvi-nin öncülüğüyle Aydının Sul-tanhisarı nahiyesinde bulunan Niza harabelerine bir gezinti yapılmıştır.
Gezintiye gidenler harabeleri çevresinde bulunan Kavaklı ve Eskihisar köylüleri tarafından sevgi ile karşılanmışlar ve tarih bakımından faydalı bilgilerle Aydına dönmüşlerdir Kastamonu sekiz mebus çıkaracak
Kastamonu 2 (A. A.)—Vilâyetin erkek nüfusunun 155 bin olduğu sayılmıştır. Buna göre eskiden yedi mebus çıkaran vilâyetimiz bu »ene »ekiz mebus çıkaracaktır. Vilâyet içinde Halk Fırkası Ocak ve Nahiye kongrelerine başlanmıştır.
Boluda Kongre
Bolu 1 (A.A) C. H. F. dün dağıldı. Kongrede birçok dilekler görüşülmüştür. İdare heyetinle dokuz kişi ve bunlardan Emin bey, C. H. F. İdare heyeti başkanlığına seçilmiştir. Kongre Ankarada toplanacak büyük kongreye gidecek mu rahhaılarını da seçmiştir. Mu-1 rahhasJar üç kişidir.
Muhtarlar kursu
Afyon 1 ( A A.) — Hzlke-vinde açılan ve on gün süren muhtarlar kursu dün kapanmıştır. Muhtarlara evde 150 kişilik bir yemek verilmiştir. Kendilerine otuz der», sekiz konferans verilmiştir. Muhtarlar köylerine dönmüşlerdir.
Dil faaliyeti
Samsun 1 (A. A.) — öldil savaşı Samsunda hızla ilerlemektedir. Halkevinde dil ve edebiyat kolunun bütün üyülc-ri toplanarak bir dil gecesi yapmışlardır. Samsunda soyadı alanların sayısı günden güne çoğalmaktadır.
PEMBE KÖŞKÜN DEFİNESİ
— 54 —
Faket maatteessüf (Elen Vokiye) •raya girerek tecrübeleri bırakmama mani oldu.
liüstantık MüayG (Floryo), genç kızın bu hikâyelerini dikkatle dinlemişti. (Elen Vokiye) nin bundan sonra oynadığı role gelince o. tahkikata nazaran şu şekilde idi.
(Harri Vertemil) bir akşam otelinden ( Villa Oklor ) gazinosma yoya gitmekte İken arkasından bir kadının krndiaini çağırdığını duydu. DS nüp bakınca karşısında Mada m ( Dovre ) nin oda hizmetçisi ( Vokiye ) yi gördü ve kendisine :
— Benden na istiyorsunuz 7 Diye sordu.
H.zmetçs kadın biraz tereddüt
ediyordu, gayet mötevaııana bir surette dedi, ki:
— Söyliyeoğim |sözlerdeo dolap benim belki küstahlığıma hükmedeceksiniz. Bunun için şimdiden affının rica ederim. Site Matmazel (Seli) den baliMitecektim, ait bu kıza karşı kâfi derecede lütufkâr davranmıyorsunuz.
İngiliz mühendisi bu sözler özerine cidden hayrette kaldı, kadının yüzüne dik dik bakarak ; Ne demek istediğinizi kat'ıyen anlayamadım.
Cevabını verdi.
Bu defa da (Vokiye) ne söylediği bilenlere mahıua bir tavırla va kendisine tamamile lıâklm ola
rak delikanlıya dikkatli dikkatli baktı ve dedi, ki ı
— Şuran açıktan açığa görülüyor, ki Matmazel (Seli) alsa gönül bağlamıştır. Siz kend.nizi sevdirmeğe muvaffak olmuşsunuz.
Fakat dikkatli bakmasını bilen bir kadın da sizin matmazel (Seli) yi sevmediğinizi pek âlâ anlar. Binaenaleyh sizin gibi kibar bir zat için, matmazel (Seli) gibi genç, güzel ve tecrübesiz bir kızın huzur ve raha ını böyle kaçırmak pek te murafıkı enuf değildir.
Bu sözler, (Vertemil) in hayretini bir kat daha arttırmıştı. Fakat (Vokiye) o kadar terbiyeli bir surette söz söylüyordu, ki kendisine kısmağa İmkân yoktu. Bahusus (Vertemil) İn hizmetçi kadını gücendirmek t» işine gelemezdi. Bl. naenaleyh Mülayim bir sesle dedi, ki ı
— (Elen), ait tamamile aldanıyorsunuz. Ben matmazel (Seli) oin kalbile hiçbir suretle oynaesıyo-ram. Eğer o beni hakikaten seviyorsa ben do onu niçin sevmiyayim? (Vokiye) bu söalera bir omnz
silkmekle cevap verdi. Bununla sanki böyle boş sözlerin cevap vermeğe değmlyeccğini anlatmak istemişti.
(Vertemil) ise sözünde devamla:
— Eğer Matmazel (Seli) sevmemiş olsaydım, kendisini daima görmek ister miydim?
Burada (Vokiye) sakin, fakat kendisinin çok kurnaz olduğunu anlatmak irtiyen bir tebessümle güldü ve şu garip suali sordu:
— Siz Madam (Dovre) den ne istiyorsunuz, ne bekliyorsunuz?
Biraz evvelki mesele ile hiçbir alâkası olmıyan bu sual (Vertemil) i hem hayrette bıraktı, hem de kızdırdı. Bu setre sert bir eda ile:
— Madam (Dovre) den tabii bir şey istemiyorum, bir şey istemek hatırımdan bile geçmemiştir.
Cevabını verdi ve artık lâkırdıyı kesip yoluna devam etti.
(Elen Vokiye) ite sualinin hasıl ettiği tesire ehemmiyet vermedi, o müstehzi müstehzi gülmekte davam ediyordu. Madam (Dovre) den bunların ne istediğini pek atâ biliyordu. Bunlar de zengin kadından, hem
kendisinin, hem de herkesin istediği şeyi istemekte idi. Yatıi Madam (Dovre) den mümkün mertebe çok para koparmak arzusunda idiler H.zmetçi kadın (Vertemil) in Mat-matnsaıel ( Seli ) yi vasıta İttihaz ederek İhtiyar badının teveccühünü kazanmağa çalıştığına muhakkak nazariyle bakıyordu. H.zmetçi kadın şimdiye kadar daha birçok kişinin böyle Madama sokulmak istediğini tecrübe ile biliyordu. Bi-naenaley (Vertemil) a söylediği sözlerden genç Ingilizln fazla kızmadığından da emin idi, çünkü attığı taşın boşa gitmediğini hisaeylemiştı. Nitekim birkaç gün sonra (Vokiye) bazı levazım tedarik etınrk üzere çarşıya çıktığı zaman yine Müsyü (Vertemil) e tesadüf etti, bu defa İngiliz mühendis kendiliğinden hizmetçiye sokularak selâm verdi. (Vokiye) bunun üzerine daha nçık. ea konuşmağa lüzum gördü ve de-di.kl:
— Efendim, siz yanlı» düşünüyorsunuz, beyhude ümit besliyorsunuz. Matmazel Şefi h.çbir suretle başkalarının, Madamdan men
faat teminine vasıta olacak l ir kıt değildir.
( Vertemil) Bu defa bu sözlere kirşi ne hayret etti, ne de kızdı, yalnız:
— Ya öyle mi 7
Demekle iktifa etti ve hizmetçinin yanı sıra yürümeğe başladı:
(Vokiye) ise sözünde devamla:
— Eğer siz Matmazel (Seli) nin muhabbetini mubalazn etmek istiyorsanız kendisine hiç bir su. retle Madam ( Dovre ) den ve bil-hnesa onun servetinden bahsetme-ylais. Matmazel h-nüt gençtir, fakat yaşından beklenmiyecek kadar tecrübelidir ve insanları da pek iyi tanımaktadır.
(Vertemil) işi şakaya dökerek gülmeğe başladı ve dedi, ki:
— Sizin zannettiğiniz gibi .Matmazel (Seli) ile benim aramda hiç bir surette para bahsi geçmemiştir. Hem siz benim paraya muhtaç olduğuma ve ötekinin berikinin parası peşinde koştuğuma uo-reden hükmediyorsunuz ?
Vokiye riyakârane bir tavır aldı ve dedi, ki:
Devamı var
Kânunuevel 5
S
Görüp bilmediklerimiz
Musikinin tarihteki kökleri
Musiki nedir? — Ayrılış kolları — Devirler — Yunan, Roma, Mısır musikileri — Musikinin tarihe geçen edebiyatı — Musiki ve hıristiyanhk
Yeni bir musikiye doğru ilerlediğimiz bugünlerde, hakiki musikiye bir göz ıtmıroıı, yani hakiki beynelmilel musiki nereden başlamış. naııl devirler takip el mi, ve tekemınel noktasını nasıl bulmuştur? Bunu bilmemiz lâzımdır.
Buğun, işte bu noktaları mev-»uubaht edeceği;
Tarihte musiki
Musiki. *«ıûiıquel( ismi, Lâtince "musica. ve eski Yunanca "muei-b»„ kelimelerinden alınmıştır.
Musikinin lügatte tarifi şöyledir: "birleşen seslerin heyeti mecmua-tının kulağa gelmesi....
Diğer bir tarife göre de : ••Seslerin melodi, ritm, »rmo-ice birleştirilmesi^ dir.
Eski Yunanlılar, her aan'at için I bir ilâh tanırlardı. Bu ilahların t o- 1 puoa birden verdikleri isim : "Musiki, dir.
Mrşhur Yunan filotofu Eflâtun, ' musikiyi şöyle tarif etmiştir : "Musiki, canın terbiyesidir I,
Madam dö Stsel de musiki için şöyle demiştir: ‘M.ıdki, sesler için bir mimaridir !„
Musikide aynıışıar
Muski, ilk ibda noktasından itibaren - kİ, bu tarihçe mazbut değildir. bir takım esaslara göre muhtelif kollara ayrılmıştır.
Batı eserler, musiki aletleri için yazılmıştır. Bunlara “aleti musiki,, "muaiqec« Instrumentale., denir.
Batıları kutu veya sandık içine yerleştirilen tellerin bir kuvvet sarfı ile çıkardıktan serlerden bahseder. Buna “ mihaniki musiki „ "mus. mecanique„ denmektir.
Ns kadar musiki aleti varsa, bunların hepsinden alınan ses, ayal tonda ise buna: “ temi musiki „ “mut Grise,, ismi verilir.
Musiki, din noktasından kilise ye de girmiş olduğundan bu çeşit musikiyo "kilise musikisi,, adı ta-kılır.
Musiki, ancak on altı ve ou yedinci nurlarda aile sabolarına girebilmiştir. Tabii sesler yumuşatı-Isralr.. O laman bu şeklin adı: “ musikisi „ ( Mut. Chambre) olmuştur.
Musikinin sahneye geçişi bundan sonradır. Buna "sahne musikisi, denilmiştir. (Mua. Scriıique)
Ahvali tahliyeyi, yani fırtına, yıldırım gibi hâdiseleri taklit eden musiki, "taklitçi musiki, (Mus, des-criptive) ismini almıştır. İcabı hale göre çalınan kulak tırmalayıcı musikiye: "Kudur musiki,, (mua. enreger) ismi verilmiştir.
Musiki heyetlerini mutlak bir ıatın idaresi lâzımdır. Bunun adına "heyet reisi. (Chef de murique) denir.
Musikide devirler
Birinci devin (Per.ode srchaique) Esatiri ilâhların yaptıkları şarkılar.. Bu şarkılar şiirden ayrılmazdı. Şairlerden biri şiirini İnşat ederken, bir musikişinas ta o şiiri makamla çalardı.
ikinci devir: (Periode Spartiate) milâttan yedi, sekiz asır evvel mevcut olan musiki şekil.
Bu devrin başlangıcında şiir ve musiki birbirinden ayrılmazken, sonraları ayrılmağa başlamıştır.
Üçüncü devir : ( Periode. Athe-
nienne au Classique ) Milâttan beş altı asır sonra başlar. Eskiye nazaran musiki kuvvetlenmiştir. Bu devirde “facia,, ve " muzhike vardır.
Dördüncü devir: "Periode He-lenistique., altıncı asırdan sonra başlıyan Yunan musiki devridir. Musiki bu devirde inkişafını bulmuş, konserler verilmeğe başlamıştır.
Yunanlılar, bu sıralarda halka musikinin lezzetini tattırmak için bir takım salonlar açmışlardır. Bu salonların adına "Odions, derlerdi. Roma ve Mısırlılarda musiki Romalı ar olsun, Mısırlılar olsun, musiki bahsinde Yunan'ılano yûrücüğü yolu takip etmişlerdir. Onların d» “Odeon»,. ları vardı. Bunlar da şiir ve musiki blrlbirin-deo ayrılmıttı.
Musikide hakiki sanatio bulunduğu, yahut bulunmağa yaklaşıldığı zannı bir kargaşalık devri açmıştır. Bu devirde harp marşları, büyük şarkılar, dans havalan, o ramanı kadar mevcut olmıysn a-letler ile çalınmağa başlandı. Bu aletler o kadar çoktu ki, musiki boşlayınca hakiki bir kıyametin koptuğu zannı hasıl olurdu!
Çalınan bütün bu aletlerin sesleri aşığı yukarı bir ve şekilleri da biribirinin aynı idi. Bu aletlerin hepsin n aulları şarktan alınmıştır: Flüt, tranbet.tanbur vesaire..
Musikinin edebiyatı
Mus.kimn belli başlı bir edebiyatı vardır: Ariatota, Baccbiuv, ArİstozŞne, N,comaque gibi büyük Yunan üstatları, musikiden bahseden nefis eserler vileude getirmişlerdi.
Musiki notaları
Mısırlıların Papirüslere yazdık
ları bası musiki notaları zamanımıza kadar gelmiştir. Hattâ mermerlere hakkettikleri notalar bile..
Kilise musikisi meydan aldıktan sonra, din gayretine düşen bazı papaslar, bütün bu eski eserleri toplamışlardır. Papaslann bu toplayışları bir bakıma işe yaramış, fikir bunlardan alınarak mühim görülenler sadeleştirilmiş ve musikiye yeni bir yol verilmiştir.
Musiki ve hıristiyanlık
Hıristiyanlığın başlangıcında, ibadette musikiyide beraber buluyoruz. Dördüncü asırda kuvvetli bir hıristiyan olan "St. Ambroise,, dini musikinin ilk esaslı temelini almıştır. Bu esasta eski Yunanlılardan kalma bazı şekiller de vardı. Bu adamın zamanına kadar musikide tempo malûm değildi Ambro-ise bunu bulmuştur.
Hanendelik devri
Altıncı asırda bir heyetin hep bir ağırdan şarkı söylemesi usulâ boluomuştur. Bundan sonra sekisine! ve on dördüncü asır arasında gitgide değişiklikler birbirini takip etmiştir. Bu tekâmül, on üçüncü asrın «anlaşma kadar devam etmiştir.
Bu sırada halk ta şarhı söylemeğe başlamıştır. Eskiden kilise ve tiyatrolardan başka yerlerde söylenmezdi.
Onuncu asırda ( Örge ) denilen koskoca bir musiki aleti bulunmuştur. Bundan sonra diğer aletler do İcat edilmiştir. Fakat bu aletleri ustaca çalan hemen yok gibidi.
Hakiki devir
On beşinci ve on altıncı asırlar musiki için hakiki bir “ yükseliş devri, olmuştur. “Goudimel, Janno-quine. Rolaod. Lasras,, gibi dahiler, bu asrın musiki hayatına can katmışlardır. Bu üstatlar, oraya, buraya seyahat ettikçe, oralarda kilise musiki diye kökleşen musiki altüst oluyordu.
Bu devir, musiki için hakiki bir Inkllâp devridir.
İsimlerini verdiğimiz bu üstatlar, halktan aldıkları kuvvetle, yep yeni eserler vermeğe başlamışlardır.
Musikinin hakiki şeklini bulma-aiyte kilise mensuplarının irticaim İlk ve son olarak bu devir kaydeder. Bu irtica, Palestrina nın tavassutu ile bertaraf edilmişse de, musikinin yeni şekli kiliseye bile girmeğe muvaffak olmuştur!
Opera şekilleri
On altıncı asrın ortalarına doğru (Opera moderne) kendini hissettirmeğe baş'amıştır. Bu yeni şekli Italyan musiki üstatlarından (Mon-teverde) ibda vc ilân etmiştir. Musiki lıakkındaki bugünkü duygularımızın teşekkürünü bu adama borçluyuz.
Montevcrde musikiye öyle yeni bir adım ettirmiştir ki musiki bahsindeki bütün telâkkiler altüst oluvermiş ve herkes bu adamı bir kaçık, bir serseri sanmıştır. Fakat bütün bunlara rağmen faciada ilk olarak aşkı bu adam ifade edebilmiştir.
Montevcrde, sahnede ilk olarak birçok kemanlar kullandıran adamdır. Bundan başka "Klavsen, tCln-vecio) de bu devirde kullanılmıştır.
Monteverde'den sonra bir inkişaf aşrı baş göstermiştir ki, bu devir, musiki tarihinde “altın devri, diye şöhret bulmuştur.
kalyada) Vinci, Gali'âe, Piceini, Salieri ile Fraasada Chambert, Lulli, Charpaulier, Rameau, Guck ve Opcra-komık şeklini bulan Gretry, h-p bu altın devrini işleyen sonatkârlardır.
On dokuzuncu asır bu tarz musiki ile başlan Filhakika birlbirlee benzlyen bu musiki için, her memleket aynı şekli kullanmışta da her millet kendi millî mektebinin "feolea,, büzünün dünyayı kendi tesiri altına almasını istiyordu.
Piceini ve Gluck arasında başlıysa münakaşalar pek çok dikkate şayandır. Her memleketin güzel »anatieri arasıoa giren bütün sanat şubelerini inceden inceye tetkik etmek lâzımdır ki, bu fikir farkları ortaya çıkabilsin.
Musikide (^cole) ler
Alman musiki mektebi (ecole) ; 1760 ile 1853 arasına sıkışan musiki tamamen klâsiktir.
(Klâsik diye; numune olacak kitap ve musiki eserlerine ve bunları yazan muharrir, veya musiki üstatlarına denir. "Sen. Sami, ] bu mektep, derin, ciddî, orkestrası sert bir mekteptir.
Sahneye bu musiki asrt gelmişse de senfonide muvaffak olmuş sayılabilir.
Baçh, Hsydn, Mozart. Beethovn Alman musikisine hayat veren üstatlardandır.
Almanyada 1830 dan sonra armoni serbestlemiş ve musikide teessür, iztirop, ezicilik meydan at-mıştır. Bu tarzda en çok Vebar, Mendelsshon, Scbubert, Scbopln,
Schumann. Lisat gibi üstatlar muvaffak olmuşlardır.
Vagner’in «serleri, bütün bu üa-tatların? ortaya koydukları aıerle-rla hülâsnııdır. Ve denilebilir ki (Moderne) musiki bu tarihim BU haren başlamıştır.
Italyan mnsiki mektebi:
Bu mektep, tiyatroda çok muvaffak olmuştur. Picetai'dee İtibaren operada şen musiki ysr almıştır. Bu fasılda orkestradan ziyade insan sesine itibar fazladır. Bu devir üstatlarından Clrmenti, Bellini, Rossini, Verdi gibi âstadları ayırmak vs bilhassa zikretmek lâzımdır.
Fransız musiki mektebi
Fransızlar, bu devirde her şeyin fazlasından çekinmişlerdir.
Fransız musikisi fazla şen, fazla muztarip tesirlere ebemmiyot vernıemlşllr. Bu devrin Fransız “ecole,, ü istiyordu ki, ifsde edilmek istenen hisler tensiz, açık va azmimi olsun.
Ondokuzuncu asrın ilkinde Fraa-sada yetişen musiki üstatları şunlardır: Cherubini, adam, Lanizetti, Maaıe David vesaire,.
Fransızların opera şekli, Fransızların hakiki musiki şekildir.
Opera - komik, biraz Italyan şekline yaklaşırsa da musikinin tekmil hüviyeti mili! kalmıştır.
Geonod bu mektebin en verimli, en hassas ve en yüksek şahsiyetidir.
Berlioz, Blzet ve daba sonraları şöhret alan Mamut St - Sonar Fransız musikisine en doğru ve hakiki adımları attıran üstatlardandır.
Bu adamların fikirlerine göre musiki demek, melodinin hakkı haktir. Gitgide orkestranın genişlemesi lâzım gelecektir, tarzındadır.
İlk musiki notaları
Musikiye ait ilk nota, bundan tam dört buçuk asır evvel, yani 1490 senesinde elde yazılmıştır. 1526 da notaları çoğaltarak için bildiğimiz mühür şeklinde tahta kalıplar, daha sonraları bakır, kurşun gibi madeni levhalar üzerine oyulan kalıplar kullanılmıştır.
Notalar o zaman küçük murabba la r şeklinde idi. Sonraları bu günkü çekle girmiştir.
Litografı meydana çıktıktan sonra notalar ve âlemşümul şöhreti haiz olan musiki eserleri dünyaya yayılmağa başlamıştır. Son çekil ; notayı okumak hususundaki müşkülleri halletmiş nota, yen gibi kolayca okunabl mlştir.
Aldığımız beynelmilel musiki, işte bu devirleri geçirmiştir.
Hatim Hâmil
RADYO PROGRAMI?
3 Kânunuevvel Pazartesi 823 Khz. BÜKREŞ, 364 ■k 13 Haberler. Piâk 23.4$ braa.— Plâk 74,1$ haberler. 14.40 plâk 18 konferans 18,10 Schubertin eserle rinden kuartet konseri 19 haberler 19,1$ radyo orkestran 20 konferans.— Plâk 20.20 plâk 21 kemao konseri 21,4$ şarkılı piyano konseri 22 cazbaod 23,2$ l-ıhvebano musikisi.
223 Khz. VARŞOVA, 1345 m.
18 Piyano koaseri.-aözler. 19,1$ Hafif kahvehane musikisi. 20 Piyano ile şarkılar. 20,2$ Sözler. 21 Karışık aletlerle konser. 21,$5 Haberler. 22 Senfonik orkestra konseri.— Konferans, 23 Reklâm konseri. 23,2$ Dans dersi. — Dana musikisi.
Khz. LF.lPZİG, 382 m.
18.20 Piyano musikisi. 18,50 Sözler. 19,15 Birçok hslk şarkıları. 19,35 Askeri konseri. 20,35 Eko-nomik neşriyat. 20,55 Kültür pro-pagandası. 21 Haberler. 21,10 Plâk.
21,30 Orkestra konseri 23,40 19ncu asrın tanınmış musikisinden parçalar.
$45 Khz. BUDAPEŞTE, 550 aa.
18.30 Koro keseri. 19,00 Dere 19,50 Keman konseri. (Ilonka Feb-re) 21 Filivin adalarında çatınan musiki parçaları. 22 Friedlin İdaresinde opera orkestrasının konseri. 22,40 Haberler. 23,30 Çingene orkeatreıı. 24,15 Plâk konşeri.
832 Khz. MOSKOVA 1714 m.
17.30 Kızılordu programı. 18,55 Kızıiordu için konser. 19,50 Kot-kozlar için konser. 22 Yabancı dil* l«rd» neşriyat.
175 Khz. MOSKOVA ( Stalln )
361 m.
18,25 Bir opera temsili 22,30 dans parçaları ve karışık konser.
686 Khz. BELGRAT, 437 m.
20 Plâk 20,10 reklâmlar.— Sözler 21,30 Belgrat eperealodekl tenselli nakil.
Brigit Helm ile bir mülakat
“Kadın aile ocağına merbut olmalıdır..,,
' Maruf Alman yıldızı “Film ve Kadın,, haklımdaki düşüncelerini anlatıyor
Büyük bir şöh-... ........
rele malik sinema yıldızlarından biri olan Brigit Helm, teşrinisani başlangıcında Yunan!»-tana bir seyahat yapmıştı. (KÖkell) istasyonuna gelir gelmez. Yanan gazete muhabir tari etrafını almışlardı. Yunan gazetecilerinden birisisin bu tanınmış artist İle yapmağa muvaffak olduğu m ülâkatı ehemmiyetine binaen aşağıya naklediyoruz. Görüleceği üzere artist. Yunanlı meslekdev* mırın lorgulanna açıkça ve ramimi bir surette cevap vermiştir.
Brigit Helm, Yuaaoialana seyahati sebebini şu suretle izah eylemiştir:
— Son çevirsslş olduğum (Vo-ronşefin esrarı) filminin Atinada Uk defa gösterilmesinde hazır bulunmam için ( Yunan sinemacılar birliğinin) davetini kabul ederek hemen Yunanistan» geldıus. Bu seyahatimden o kadar memnunum ki tarif edemem.
Kıymetli stüdyo arkadaşlarımdan (Renat Mûller) II» (Vilii Friç), Yunanistan! medbede ede bltlreml-yo-lardı. Bende bir an evvel be güzel memleketi görmeğe can atıyordum. Burada ancak birkaç gön kalabileceğim. Ve hemen (Berlın)e avdet eyliyeceğlm. Orada hasırlanmakta olan bir filmde rolüm var.
Filmin adının ne olacağı batkındaki suale artist şu cevabı vermiştir:
— Henüz filme isim koomamış-tir. Eıaıen çok defa vukubulduğu üzere ancak filmin biteceğine yakın lı.m konulmaktadır. Zannedersem filme Barkarol adı verilecektir.
— Şimdiye kadar çevirdiğiniz filmlerde en beğendiğiniz rolleriniz hangileridir ?
—En beğendiğim rollerim. Metropolle ile Nins Pelrovna adlı sessiz filmlerdekilerdir. Metropolle, İlk defa rol yaptığım filmdir. Bu film 1925 te çevri mişt'r. O vakit pek gençtim. Henüz 18 yaşında idim. Şimdi tem 26 yaşındayım.
17 Mart 1938 de " Berlin „ do doğdun». Aııl ismim Brigit Vnisboh dır.
— Çevırdiğir i: sesli II ralerdeo hangisini beğeniş oramız ?
Sevimli artie bu suale, pek eW» dİ bir surette şu cevabı vermiştir: — Hiç birisini I..
Muharririn cevabına İnanmadığını tahmin ederek, ilâveten çulları söylemiştir:
— Sesli filmlerde, şimdiye kadar henüz kendime uyar ve Met-ropolis ile Nına Patrovna'daki gibi tam manasile kendime, tabletime. benliğime uyar bir rol bulamadım. Hoş o filmleri çevirdiğim vakit daha henüz yeniden yeniye bu sanata atılmıştım ya! Maamafih şimdiye kadar çevirdiğim »esli fi-limlerin içinde en güzel rolümü Kontes dö Montekristoda gösterdiğime kaniim.
— Son zamanlardaki Alman prodüksiyonu bskkındaki fikriniz ?
— Son zamanlarda, Almanyada kâfi derecede film yapmıyoruz.
Stüdyolarımızda eski faaliyetten eser yok. Fakat, buo» mukabil, çıkardığımız eserlerin hepsi seçmedir, hepsi özlüdür. Kıymetli artist kardeşlerimden bazılarının vatanlarını terkederek sarf daha fazla para kazanmak İçin ecnebi memleketlerine gitmelerini hiçte doğru bulmuyorum. Her ne pahasına olursa olaun ben memleket ini ter-kedip ecnebi firmaların menfaati için hariçte film çevireroiyeceğlm. Buna emin olunuz.
Evet, artistim. Fakat herşeydeo evvel Alınanım. Memnuniyetle haber aldığıma göre arkadaşım Lil-
Brigit Hrlm
yan Harvey yakında Almat.^aya avdet eylemek oiyetindo isniş. Bakınız; Lilyan, Amecikada ne kadar çalıştı İse de yine buradaki kadar muvaffak olamadı gitti. Nerede burada çevirdiği filmler, nerede Ame-rikada çevirdiği filmler?
— Bir kadında aradığınız ne- ; ziyeller bengileridir?
— B r kadın ne kadar aadv, oe kader tabi! olursa, emin olunuz ki o kadar sevimli, o kadar değerli olur. Kadını cidden kadın eden aile ocağına olan ınerbvtîyctidir.Her gün, hattâ diyebilirim ki her aaat değişeo modaya oymak için vakitlerini, keeelerioi barceden kardeşlerime ne kadar acırım bilaenitl Ksdıo, ber şeyden evvel, İyi bir evlât, İyi bir ana, İyi bir kardeş, iyi bir vatandaş olmalıdır.
— Seyahati sever misiniz?
— Bayılırım. Film çevirmedi- | ğim veya rol hazırlamadığım za- I
Ritın«ww*M|şıra*M)s(MiHriaMiwıınMM4MfifM*ı«
Ormanlar Hâkimi
Çöllerde bin bir tehlike içinde çevrilmiş bir f;’
Otmanlar Hâkimi fitmindm bir ı Meşhur Fok» film kumpanyan, vahşi ve yırtıcı hayvanlarla dolu Asya, Hindistan, Malezya, Hindiçin ve Sisam çöllerinde çevrilmiş büyük bir fıluı vücuda getirmiştir.
Filmdeki artisler üç kişiden ibarettir. Asıl artistler, birbirleriyle didiş-n, birbirlerini boğazlayan yırtıcı kap'-antar, aratanlar ve diğer vahşi hayvanlardır. Bu filmi yapmak için p’k büyük müşkülât çekilmiştir.
Sahnelerin hepsi hakikidir. Bu film şimdiye kadar çevrilen bu bl-
Otuz
Senenin Tarihi
Geçeo hafta Bcrlinde UFA film şirketİDİo hu»u»î salonunda, fevkalâde tarihi ehemmiyeti haiz (Otuz Senenin Tarihi) adlı film, ilk defa olarak davetlilere gösterilmiş tir. Bu film; şimdiye kadar yapılan tarih! Filmlerin hiç birine benzememektedir.
Meşhur adamların hakiki fotoğrafları, sinemaları ve tariki yakılar, yekdiğerini takip etmektedir. Başlıca görülen şahneler şunlardır. İmparator (Vil-hclm) in İngiltere Kiralına ziyareti.
Franıuva Joıefm hayatı.
Avusturya Vehahti Franauva Ferdinandın katli gilnö alman re»ml.
Fransa, Almanya, İngiltere. İtalya ve sair memleketlerdeki başlıca tarihi vakayi.
Umumi harbin şimdiye kader gösterilmemiş dehşetli sahneleri.
Rus ihtilâli kebiri. (Lenin ) nin zaferi Bahri harp sahneleri.
( Verdon ) muharebeleri hakiki tayyare hücumları ve muharebeleri.
Birbiri arkassoa yıkılan tahtlar...
Son senelerin mühim tarihi vakayü.
En sonra dahi Almanyada ( Hitlerizm ) in zaferi gösteril-mektedir.
Bu film pok büyük bir muvaffakiyet kazanmıştır. Davetliler mcyanında bulunan ecnebi film kumpanyaları mümcMİlleri ile ecnebi gazeteciler dahi bu filmi pek çok beğenmişlerdir.
Filimdeki tarzın yeniliği" bil-hı»a nazarı dikkati celbeyle-mektedir.
maşlarda memleketimde dolaşmış. Ara sıra Parısefriderins. Senede bir iki defa da Ingilterye seyahat ederim.
Mö'âkat burada hitam bulmaktadır. Gerek Selâoikte, gerek Ati-3n»da Brigit Helme büyük İstikbal mersıimleri yapılmıştır.
Doğruluğunu henüz tevsik edo-med ğ.miz haberler» nazarca Belgit Helm gelecek ilk baharda şehrimize gelecektir. Burada bir film çevirmesi dahi mevzuubebstir.
O. w.
ınt: Antanta objektif kar fi karaya çim filmlerin hepeloe tefevvuk etmektedir. Filmin ber bir metresinin, ve aeali kısmın tamamını mün-basiren yukarıda saydığının çöllerde çevrildiğini kumpanya, her çevrilen maballerdeki ooterlsrce tcıbit ettirmiştir.
Sinema operatörleri birçok mahallerde Hindistanıo meşhur otan kaptanlarının hücumuna uğrayıp kendilerini mûykılâtta kurtarmışlardır. Bu yüzden birçok sinema ma-ktaeleri parçalanmıştır.
- ZAMAN—
Kânunuevel 3
£ Zavallı insanlar
"i
Şehzade Murat: “Beni saklayın!n diye kadınlara yalvarıyordu
Topları Saraya çevrilmiş olarak harp vaziyeti alan donanma, Saray rıhtımı önünde (ıralanan asker dolu sandallar, kara tarafında parıldayan süngüler, nihayet onun ağzına kilit vurdu ve başını göğsüne düşürdü. Şimdi Redif Paya, Topkapı Sarayına gidilmek özere hazırlanmasını rica ediyordu, fakat müsbot veya menfi cevap alamıyordu. Abdûlâziz tahtiJa beraber şuurunu da kaybetmişe ban rıyordu.
Aynı zamanda Süleyman Paya Veliaht dairesine girmişti, Murat efendisin uyandınlmamnı istemişti. Rüyasında tahta Çlk-bğmı görerek tatlı tatlı sayık-lıyan bu alkol dllşkünO şehzade. telâş ile odasına girenlerin yine telâş ile kendini uykudan uyandırmaları üzerine birden örktü, titremeğe başladı. Yanına gelen kadınlar, saltanat müjdesini adam akıllı vermiye-rek bağnşıyorlardı:
— Geldiler efendimiz, geldiler?..
Gün doğmadan oraya gelenler ve gelebilenler kim olabilirdi?. Murat efendi, taht meselesinin gündüz ve öğle üzeri halledileceğini biliyordu. Karar bu şekilde idi. Bu sebeple gece yansından sonra dairesine yapılan ziyaretin düşmanca bir şoy olduğunu ve amcasının işten haber alarak kendisini tevkif ettirmek istediğini sandı, derin bir korku içinde çırpınmaya ve kadınlara yalvarmağa başladı.
— Aman beni saklayın, bir tarafa gizleyin, gelenlere yok diyin.
Vakti'e deli İbrahim de, saltanat müjdesi aldığı anda aynı şeyi yapmıştı, bir oyuna döşü, rülmekten korkarak köşe bucak saklanmaya ve ‘ben padişahlık istemem, diye bağırıp kaçmağa kalkışmıştı. Onun kanını taşıyan Murat Efendi dc tıpkı öyle yapıyordu, amcasının kendim yakalatmak istediği zehabila saklanmak istiyordu, acı acı yalvarıyordu.
Kadınlar, güçlükle onu teskin edebildiler. Gelenlerin kendisini tahta çıkarmak islediklerini anlattılar ve giyinebilmesine yardım ettiler. Lâkin tahta çıkacak adamın telâşı ve korkusu bir türlü geçmiyordu, ikide bir kadınların elinden kurtularak köşelere kaçıyordu, pencere perdelerde örtünmeğc savaşıyordu.
Süleyman paşanın dışarıdan ûstüste yolladığı haber ve işin müstacel olduğuna dair sıkı sılaya yaptığı ihtar üzerine Murat efendi âdeta zorla giydirildi ve yine zorla dışarı çıkarıldı. Süleyman paşa, kendini görür görmez koştu, selâmladı ve müjde verdi:
— Millet, aaltanatuıızı alkışlamak için efendimizi bekliyor. Kulunuz da tebrik ederim, inşallah şanla, şerefle uzuo yıllar devleti idare buyurursunuz. Hüseyin Avni paşa kulunuz aşağıdadır, teşrifi şahanenize mun-tazırdır.
Bu sözler, gözleri fini fırıl dönen, dudakları titriyen ve ayakları geri geri giden Murat efendiye biraz kuvvet verm ş olmakla beraber onun sinir.erindc yüz göstermiş olan
buhranı gideremedi. Tahta çıkacak adam, hem yürüyor, hem etrafına bakıyordu, bırakılsa yine geri döneceği anlaşılıyordu. Süleyman Paşa, onun bu delice bakışlarını, sendeleyo sendeleyo yürüyüşünü heyecan eseri sanıyordu, vaziyetin ağırlığına rağmen güler yüz takınmaya savaşıyordu.
Hüseyin Avni Paşa araba içinde idi, üzerindo avnrye adiyle tanıtmış olan askeri yağmurluk vardı Zaten sert olan çehresi bu gece büsbütün sertleşmişti. Veliahtla geciktiğini görerek homurdanıyordu. Onun Süleyman Paşa ile kapıdan çıkması üzerine "hele gelebildi, diye söylendi, arabadan inerek kandilini karşıladı. Askerce selâm verdi ve azarlar gibi konuştu:
— Serasker kapısına gideceğiz. Vükelâ, ordo efendimize biat edeceklerdir, Buyurun, arabaya girin.
Karanlıkta garip bir heybet hissettiren Hüseyin Avni paşanın sert sesi, Murat efendinin sinirlerini kamçılayan yeni bir âmil oldu. Yine titremeğe ve geri dönmek temayülleri göstermeğe başladı. Lâkin serasker, onun bileğine yapışmıştı. Adeta zorla arabaya sokuyordu. İşte o vakit dikkate değer bir hâdise oldu, artık sultan unvanını takınmış sayılan Murat, taşımakta olduğu o delilik nişaneleri içinde garip bir uyanıklık gösterdi, başını geriye çevirdi, Süleyman paşaya şu emri verdi:
— Kardeşim Abdülhamide haber yollayın, beni alıp götürdüğünüzü bildirin, kendisi benim daireme gelsin ve beklesin.
Yeni Hünkâr delirmek üzere bulunduğu bir sırada bile Veliahtların tarassut altında bulundurulman lâzım geleceğini hatırlıyacak kadar saray an'a-nasına bağlılık gösteriyordu ve ilk emir olmak üzere onun kendi dairesine getirtÜmesini istiyordu. Süleyman Paşa: “Baş üstüne efendimiz, dedi ve bir yavere yeni Hünkârın iradesini devretti, Hüseyin Avni de Sultan Muradı arabaya soktu.
Murat efendi dairesi sevinçli bir telâş içinde idi. halayıklar, haremağaları abdest alıp bir şeyler okumaya çalışıyorlar, valde sultanla kadınlar süsleniyorlar ve fakat hepsi, yeni açılan ikbal .ufuklarından bir şeyler ve çok şeyler umarak altın renkli hülyalar kuruyorlardı. Beri tarafta, Hünkâr dairesinde ise vaveylâ göklere çıkıyordu. Pcrtevniyal başta olmak Üzere bütün kadınlar, saçlarını yoluyorlardı, haremağaları döğünc döğüae dolaşıyorlardı. Yalnız bir kaç kadın, ikinci ve beşinci hazinedarlar, kâtip Eb-rünigâr ile Nakşi fent kalfa, köle Sürür, bir odaya kapanmışlardı, gülüşüyorlardı, ektikleri veya ekilmesine yardım ettikleri tohumun verdiği mahsûlden dolayı birbirini tebrik ediyorlardı. Onla m sık sık önünde toplandıkları pencereden donanma ve asker dolu kayıklar görünüyordu, alaca karanlıkta korkunç birer gölge hissini uyandıran bu kudret kaynakları, efendileri aleyhinde çalışmış olan bu ufak kitlenin yüreğinde bir kucaklama iştiyakı doğuruyordu.
Devamı var
Kendi kendine söyleniyordu: — Demek Maidoyi bizim aptal Şevket alacak hal TuIl. Artık apartıman, hamam, yüz bin lira servet hülyasına veda etmek icap ediyor!
Fakat ahmaklığın sırası değil! Muzaffer kendine gel ! Mutlaka bir çare bulırp bu hakikî maidejri elden kaçırmamalısın !
*
Ertesi gün Muzaffer Şevketi ziyarete gitti:
— Tebrik edeyim mi sani Şevket ? Diyordu. Maido ile evlenecekmişsin!
— Evet haftaya nişanımız var.
Manidar bir eda ile:
— Eh ne diyeyim hayırlı olur inşallah I
— Ne tuhaf konuşuyorsun!
— Ben mi? Neden tuhaf koouşuyormoşum ?
— No bileyim ben Muzaffer? Adeta] Maidcyi almam hoşuna gitmiyor.
— Vallahi doğrusunu istersen, seni severim dc. Hani onun için.
— Beni sevdiğin için mi hoşuna gitmiyor? Eğer bir şey anladımsa «rap olayım.
— Zarar yok bir şey anlama I Evlendikten sonra anlarsın elbet. O zaman bana hak verirsin.
Şevketin içine bir kor düşmüştü. Muzafferin mutlaka bir bildiği vardı. Bunu öğrenmek lâzımdı, öyleya şaka değil, evlenecekti. Evlenmeden evvel herkesi dinlemek, her şeyi iyice tahkik etmek icap eylerdi. Bu düşünce ile Muzaffere ısrar etti. O, o gece nazlandı. Sonra sanki hiç kimsenin işitmesini istemiyormuş gibi etrafına endişeli nazarlar fırlattı. Şevketin kulağına uzun, uzun bir şeyler fısıldadı. Zavallı Şevket bunları dinledikçe renkten renge giriyordu:
— Ya! Allahaşkına doğru mu söylüyorsun? diyordu.
Muzaffer sözlerini şöyle bitirdi :
— Hatta benimle çıkarılmış
resimleri bile vardı. Mektuplarını, resimlerini de geçenlerde yaktım. Amma ben ona tak»-lup kalmadım. Çünkü kimlerden artık olduğunu biliyorum. Zenginliğine zengin güzelliğine güzel. Amenna fakat böyle olduktan sonra I
Muzaffer istediği gibi Şevketi zehirlediğinden emin, memnuniyetini belli etmemeğe çalışarak evine gitti.
Şimdi "bir baba dostu,, im-zatiyle Maideye şu mektubu yazmıştı:
“Hanım kızım I
Şevket isminde birisiyle evleneceğini duydum, kendi kendime üzüldüm.
Sizin gibi asil bir aileye bu çapkın ve ahlâksızın intisabı bana ağır geldi. Merhum pederin z-den çok iyilik görmüştüm. Bu satırları onun için yazıyorum. Beni tanımanıza hacet yoktor. Yalnız vicdanımın emrini yerine getirmek maksadile size diyorum ki ihbaratımı tahkik etmeden evlenmeyiniz. Beyoğlu-nuu en fena sokakları Şevketi tanır. Bu kadın endamlı ve kıyafetli genç ilh... „
Muzafferin bu iki taraflı fitili Şevket ile Maide arasında dehşetli gürültülere sebep oldu. İki genç daha nişanlanmadan ayrıldılar.
Lâkin Muzaffer Maideyi alabildi mi dersiniz. Ne gezer I Hatta bugün elli yaşına gelmesine rağmen hâlâ evleneme-miştir. Çünkü kendisi bir saadet yaratmaktan mahrum, başkalarının saadetine musallattır. Amma bunu kimse bilmiyor. Hatta Şevket bugün bile Muzafferi en iyi arkadaşı zannediyor. öyle ya, o kendisini ikaz etmeseydi de Maide ile evlenmiş olsaydı kimbılir başına ne felâketler gelmiş olacaktı- Ve Muzaffer haftanın hiç olmazsa dört gecesini Şevketin evinde geçiriyor, fakir ve çirkin bir kadınla evlenmemeğe icbar ettiği Şevketin evinde I
Hey kahpe dünya hey I
Çanakkafede
- ÎNasıl Durdurduk?
Tefrika numarası: 7 Yatan: Ahmet Cemalettin
Amiral gemisinin civarında torpil görüldüğü haber verildi
Soyadı listesi
Türk Dili Araştırma Kurumunun tesbit ettiği yeni soyadlarından bir kısım daha
Ankara 2 ( A.A. ) — Türk Dili Araştırma Kurumuşun soy adları hakkında bildireceği C. listesile D. listesinin birinci kısmı aşağıdadır:
Caf-cav, Cakûba ey, Canşı, Cırçk, Cuci, Culibigüm -ka-, Çaça, Çağatay, Çagrıtekin, Ça-han tı m ur. Çakar, Çakırça. Çalhan, Çam tusun, Çapık, Çavdur, Çekçen, Çcng z. Çı-buk. Czrfı, Calayır, Cantimur, Cica, Cucuboğa, Gulu, Çağa la, Çagırbcyke -ka-, Çaha - Çaka-bey. Çaka, Çakas, Çakmak. Çalma, Çamır tayşı, Çarboğa, Çavum mirza. Çekim, Çerdik. Çılgatıt, Cagritekin, Canımkur-bigi. Çavlı, C çio, Cucun, Cu-ya. Çağan , Çagri bey. Çaban,
Çapar, Ç ava. Çeçen • Çamuka, Çelkin, Çıbık, Çımtay, Çıogay, Ç.n timur, Çıgçi, Çoban, Çoku, Çorman, Çur. Çümendör, Çın-kılıç, Çırıka -ka-, Ç man, Ço-cyk, Ço'pan, Çuglao, Çurga-tay, Çiıgdıç. Çiçek -ka-, Çin-tozun, Çokan, Çorabatur, Çul-pan-ka-, Çurku, Da kak, Dayan, Dcmirbaga, Dengiz Dip-bakuy, Doganlimur, Döğer -Döker, Dulun - ka -, Duran, Dursun. Duvurga, Dündar, Dariga -ka-; Daye -ka-, Detnir-daş. Derin, Dolanbay, Donat, Dönder, Dulunöeaka-, Çurati-trur, Duva, Duyu-tuyn, Dava-timur, Dapkaraca, Deniz. Derse, Dolbun, Dormao, Dul-kadır, Dutnruİ, Durman, Du-vahao. Düdük.
Çaan, Çakırbey, Çalbay, Çam,
---------------o---------------
Halkevinde konferans ve temsil
Halkevinden:
Bu gün saat (20.30) da Alay köşkünde Bayan Saniha Bedri tarafından konferans verilecek arkasından temsil şubemiz tarafından (Sakaryaum Tayyarecisi) ve (Eski adetler) piyesleri temsil edilecektir. Yer azlığı yüzünden tertip edilen davetiyeleri isteği olanlar Alay köş. kü iç işleri çevireninden saat (17j den sonra alabilirler. Gece kapı tam (20 de açılacak ve çocuk alıumıyacaktır.
Film başına 300,000 Dolar L.
Meşhur Fransız muganniyelerinden Lily Pont geçenlerde bir Alman zabitilc evlenmişti. Ho'ivudun meşhur kumpanyalarından biri, gelecek ilk bahardı iki film çevirmek için kend'aini angaje etmiştir. Filmlerin isimleri heuüz belli değildir. Bu filmlerin her biri için Lily Ponv, 300.000 Dolar yani 4,500,000 Fransız Frangı alacaktır!..
Holivu ta dedikodular şimdiden başlamıştır.
İstihkâmlar her nekadar vakit vakit ateş kesmekte Idlaelor de hakikaten harbrdemiyeevk bir bala gelmiş olmadıkları aşikârdı. Bina-eaaleyb torpil mıntakan üzsrine İcrası Uumim edilen hücum hcoûz leva edilemezdi. Fakat tehlike Bahasına şimdide» girilmişti. Balıkçı gemileri “A. hattı harbine vaul olunca ığrıplarını denize atmışlar ve akıntı yukarı seyrederek üç torpil de patlatmışlardı.
Saat (3,30) İle (t) arasında se-faini harbiye torpillerden kurtulmak için vakit vakit tornistan ederek geri gitmeğe mecbur oluyor, lardı. Balıkçı gemileri (Bave)nla battığı noktada bir torpil daha patlattıkları gibi diğer İki boynuzlu karbonrt torpilini de denizin yüzüne çıkardılar ki (Agamemoon) İle (Oşio) zırhlıları va zırhlı sltimbot-ları nafile yere bunları patlatmağa çalıştı.
O esnada elin (1(000) yarda battım muhafaza etmekte olan Amiral gemisi “Kuin EJiıabet, la civarında bile sahih torpil görül-düğü haber verildi. Saat (4,0$) te *l.urd Nı-lıon. sırhlıııoın stimbotu top ateşiyle bir torpil tahrip ettiği zaooında bulunmıştı. Hemen bu »inada saat (2,30) dnobrri *A„ battı harbinde ateş etmekte olan “Inflrkıibl,, muharebe kruvazörü, sancak baş omuzluğundan bir torpile çarparak denizaltı baş torpito dairesi parçalandı, su doldu ve buradaki bütün mürettebat telef oldu. Gemi da yan tarafa yatarak baş tarafı suya gömül meğe başladı. Bunun Özerine gemi hemen "Bozcaada,, ya mOteveceibeo hareket etti ise de oraya yetişip ye~ tişemives -ği şüpheli idi.
İçeride su gittikçe çoğalıyor, bölme levhaları pek fena halde zor görüyordu. Geminin hail o kadar tehlikeli idi ki yaratı mürettebat berayi ihtiyat gem nio işkam-pavyauna nakledildi. Pek az müd-sonra başka bir darbeye martız kalındı. Takriben saat (4,15) te “ I resistibl w zırhlısı bir torpile çarptı. Zırhlının süvarisi evvelâ bunun bir torpil olup olmadığında şüpheli idi. Fakat derakap patlıyan peyin bir to-p 1, h-m de demirli bir torpil olduğu muhakkaktı.
Iştial'n neticesi fe'âketengizdi, torpil sancak mıkioe deresinin lintineai altından patlamış olup raık as dsirvuoe sular o derece şiddetle hücum etmişti kİ içeride olan makine zabitan va mürettebatından yalnız üç kişi canlarını kurtarabilmişlerdi. Müteakiben suyun tazyiki ite zırhlının ortasındaki böm- paralandı ve iskele makine dairesi de su ile do'arak ma-k neler bü-bûtûn hareketten kaldı. Zırhlı yeJ, derece sancağa vatmış, kıç tarafı «uya bitmiş olduğundan hali dö;mao tarafından hemrn far-keditdi ve hemen “Viyr„ muhribi ile sefine istimbotunun imdada koştukları eınada iathi âm arın ve bataryaların ateşi bûıbûıû o ziyadeleşil.
Amiral henüz zırhlının duçar otduÇu hasarın ehemmiyetinden haberdar o ınan.gnrian “Oş n. zırhlısına muavenete gitmesini ve iea-brdrrse aef neyi battı harpten yedeğine alıp çıkarmaunı emretti. Bu esnada mütebaki eefaîni harbiye, lıt.lıkâmlarla bataryaların ateşini körırltuck iç.n bütün gayretleriyle bombardımana çalışıyorlardı. “Viyr. mohr bi yaralı zırhlının yanına geldi. Gemi -Ovarisl zırhlının kurtulmak ih.ıuaU artık kalmamış olduğunu görerek gemiyi terket-meğe karar verm.şti. Fakat bu da kolay bir )ş değildi. Güverteye kumbaralar yağmakta ve birçok telefata sebep olmakta idi. Fakat muhribin aûva İsi gemicilikte büyük bir mrlıaret göstererek (28l sabit He $82 neferi muhribe nakletmeğe muvaffak oldu. Zırhıda yalnız 15 gönüllü kaldı ki bunlar da "Oşı.ı,, zırhlısına bir tel bomba vereceklerde
Saat ancak (4,50) idik! ( Viyr ) mul.r.bl kurtardığı mürettebatı amiral g misine gönderebildi (De Ro-bek ) ancak o zamnn felâket sebebinin bir toıp.l ögrenebılmiş'i. Bunun üzerine lierl bat harbinin geri çokilmsri için hemen işaret verildi.
Saat (5,10) da (Vujer) muhribine (Oşio) zırhlısının yanına gitmesi va mezkûr zırhlının şayet ‘Irrealstibl,, in yedeğe alınman mümkün olmazsa milhlik mıotakadan çekip merinin kendisine tebliğ edilmesi emrolundu. "Oşın,, zırhlısı bu vanada yaralı zırhlıya yaklaşmış ve “ İrreaistibl „ in süvarisi “Oşin„ süvarisiyle müşavere İçin “Oşio,. zırhlısına geçmişti. Fakat bu aralık yaralı zırhlının meyli pek fazlalaşmış ve başı Anadolu sahiline müteveccih olduğu halde öyle aykırı bir vaziyet almıştık! zırhlıyı yedeğe almanın mümkün olamıyacagı anla şılmıştz.
Diğer taraftan " Oşın „ zırhlın da şiddetli bir makas ateşi altında kalmış olduğundan mût-baki (10) kişiyi alarak Amiralin eneri veçhile uzaklaşmaya karar verdi. Saat (5.50) de “Irreslstibl,, Rumeli istihkâmından ( 1000 ) yarde mesafede kendi kendine terk olunmuştu. Karanlık bastıktan eoora muhripler ve balıkçı gemileri ile zırhlıyı çekip boğazdan çıkarmak için bir teşebbüa yapılacaktı.
Amiral "De Robek. yaralı zıhlının tcrkolunduğunu görünce umumi avdet işaretini kaldırarak Bozca ada demir mahalline yol vermeğe başladı. Asli beklenilmiyen bu tehlike ve düçar olunan zayiat karşısında zıhlıların geceleyin balıkçı gemilerini setir ve himaye için boğaz dahilinde bırakılamıyacağı anlaşılmışta. Binaenaleyh "Kepçe, torpil mı o taka tını bu gece temizlemek Üzere verilen kararda terk oluomuştu.
Fakat tehlikenin ne kadar büyük olduğu süratle bir daha meydana çıktı : "Oşio. zıhlın “Dar-danos. ve "Soğandcre. bataryele-rinin şiddetli ateşi altında çekilmeğe başlamıştı.
Takriben aaat altıyı boş geçerken "Oşia. “lrresistible. den bir mil kasar mesafede bulunuyordu kİ sancak tarafında bir infi.âk oldu. "Oıım. zırhlın da bir mayına çarpmıştı.
Zırhlının sancak tarafındaki kömürlüklerle baş ve kıç dehlizleri su ile doldu; dümen yekesi alabanda iskelede sıkışıp kaldı, hemen yine bu esnada bir hnmbara kıçta ve yine sancak tarafından içeri girerek patladı ve yeke mevkii ila sancak dümen makine dairesini su ile doldurdu kİ buralara girmek ve tamirat yapmak imkân haricine çıktı. Muvazeneyi temin «issek İçin tekel» cenah böimale. rine de su alındıysa da zırhlı süratle sancak tarafına yatıyordu.Va-liyet o derecede vebamet peyda etmişti ki süvari o esnada oradangeç-mekte olan "Ced. .“Celmer.muhriplerine yaklaşmaları için işaret verdi. İki sahilden ateş maniası vöcude getiren bstaryeleria makas ateşi altında zırh inin mürettebatı tahliye olundu. (Oş n) zırhlısı de şayet yüzmekte devam edeeek olursa akıntı ile tıhl.ke sahnesinden çıkabilmek üzere kendi halin» terk olundu. Karanlık bauncıya kadar süvari 'Ced. muhrlbUe zırhlının bir mil açığında .kalarak badehu gemiye avdetle yanlışlıkla zırhlıda kalmış olan dört kişiyi daba kurtarmaya muvaffak oldu. Bundan faz'a hiçbir yapslamıyacağı aşikâr bulunduğundan zırhlı saat (7,30) de bûsbûtte terkedildi:
*Oşin„süvartelle “lrresistıbl.«üva-risi Bozeaadada Amlral'De Robek.o .-.•.pozlarını verdikten sonra muhriplere binerek boğaza avdet «tti-Icrki bu muhriplerin alb balıkçı gemisiyle bogeza girerek 11 İrresis-t b\, i okıatıya çekmeğe çalışmaları ve **Oşio„ zırhlısını da analor sularına çıkmaktan menetmeleri emroluumıştı. Bu muhripler boğaza girerek gece yarısına kadar ta-hazriyatta bulundularsa da her iki zırhlının izine tesadüf olunsmadı. Gecenin zulmet ve sukûtu içinde bu iki zırhlı boğaz dahilinde derin suda kaynayıp g-İmişler ve mezarı ebedileri kimseye malûm olma-nu,,,‘ «x
Devamı var
(•] BUZbarc aırUşıldığıaa güre "Oşllı. urblısı ıvlırls -Morlu, limsuına glrtrck •aıl f.O.JO) Ja orada bilmiştir. (Isrcste-libl) Isa bir auafora tutularak tekras Ça-.ahhale loptan manii 1 «tahılına girmiş, bu istihkamlurıa re "Dırdauoı. batarya. sırua oteşl aAMda Utalban aaat da kaynayıp gitmiştir.
Soyadı alanlar
idaremize bildirilen yeni soy ad
v larını neşrediyoruz
Yeni soy adı alanlardan isimlerini matbaamıza bildirenleri neşre devam ediyoruz:
Uysal — Avukat Ahmet Arif.
1 J Değer — Erkânı harbiye mirlivalığından mütekait general Sabri.
Emil — Gülhane hastanesi rontken muallimi miralay Şûk-,ivü Emin.
i Ercin — Belediye emlâk müdürü memiş.
Yalçmkaya — Resmi ilâna! -Türk limitet şirketi memurlarından Nihat
A özen — Aynı şirkette me-I mor Sadık.
I Erdem — Aynı şirkette me-■pnar Hüsnü.
I Cctc — İlâncılık şirketinde ! memur Mccdcttin, Belediye mezat idaresi müdür vekili Tahir, İmalâtı harbiye ustabayılarından j Osman, Bahriye binbaşılığından
Yunan - Bulgar hudu dundaki hâdise
1 inci .tahifeden devam
fasından aldığı üç kurşun yarası ile öldüğü ve kullanılan mermilerin Bulgar askeri silâh-lartna ait olduğu tesbit edilmiştir.
Yunan kumanda alığının bu hâdiseyi tahkik etmek üzere teşekkülünü istediği muhtelit askeri iki komisyon tahkikata başlattı iştir.
Yunanlılar protesto ettiler Atina 2 (Hususî) — Yuoan hükümeti Sofya sefirini Bulgar hükümetine şiddetli bir protesto notası vermeğe memur etmiştir.
Hudut kıtaatı takviye edildi
I L
I
t
Atina 2 (Hususi) — Bazı Bulgar komitacılarının Yunan arazisine geçmek üzere hazır* hnmakta olduktan haber alınmış ve bunun üzerine Harbiye Nezareti tarafından verilen emirle huduttaki Yunan muhafaza kıtaları ehemmiyetli surette takviye edilmiş ve komitacıların en ufak bir hareketine bile meydan verilmemek için tedabir alınmıştır.
Atina elçimiz malumat aldı Atina 2 (Hususi) — Bulgar hududundaki hâdise üzerine bu gün Türkiye sefareti kâtibi Hariciye nezaretine müracaat ederek Yunan topraklarında öldürülen beş Türk hakkında malumat istemiştir. Bunun Gze rine kendisine,Drama fırkası ta-rafından yapılan tahkikatı bildiren ve mahallinde neşredilen tebliğ verilmiştir.
Bulgarların tebliği
Sofya 2 (Hususi/ —- Yunan hududunda vuku bulan hadise hakkında Bulgar harbiye neza* retı tarafından bir tebliğ hazırlanmıştır. Fakat Pazar olduğundan gazeteler kapak lunduğu için tebliğ yarın gün" basılacaktır.
Alınan malûmata göre lig şu mealdedir;
“Ayın yirmi dokuzunda pokt cenubunda Balaban köyünde oturan yedi erkek, çocukları ve karılariyle beraber, Yunan Lududuna geçmek üzere geceleyin karanlıkta yola ■ çıkmışlardır.
Trilgradda, Koıtencik mev-' * kiinin nöbetçi zabitine bu kaçış haber verildiği için, zabit, bütün karakollara telefon ederek haber vermiş, bunlardan bir tanesi, sabaha karşı kaçanların izini bulmuştur.
Takibe girişmiş ve firariler
bu-•bu.
teb-
To»-
idaresi Mahir, eksperi Saadet
mütekait Cafer, Belediye fen işleri memurlanndsn muhittin.
Mutlu — Trakya tapo va kadastro müfettişi Emin.
Ertüı — İnhisarlar Top t aşı deposu Müdür
Güzey — Tütün Naci Hamdı, muallim Hamdi kardeşler.
Yaşarhap — Ankara Yüksek Ziraat enstitüsü Azil t anlarından ziraat mühendisi Ca-mal.
Gündüz '— Sümer Bank İstanbul şubesinde memur Galip.
Aydın — Polis Kaçakçılık bürosundan komiser Bayram.
Öz Türk — Aynı büroda memur Hatan.
Bozyiğit — Aynı büroda memur Hamili.
Yasa — Birinci cezada baş kâtip Sırrı.
Gümüş — Üçüncü ceza mahkemesi Azasından Hikmet
tarafından müfrtM üzerine ateş açılmıştır. Bittabi, Balgarlarda durmamış, ateş açmıştır.
Bu lirada fazla aia olduğu için etraf görülmemiştir. Müfreze, Yunan hududuna bir buçuk kilo metro kadar girdiğini farkedememiştir.
Neticede, kaçan erkeklerden beşi ölmüş, ikisi de yaralı olarak Yunanlılara iltica etmiştir: Kadınlar ve çocuklar yakalanarak geri alınmıştır.
Bugün Bulvarlardan ve Yunanlılardan mürekkep iki heyet teşekkül etmiştir. Herhalde variyetin böyle olduğu tahakkuk edecektir.
Bulgar ajansının tebliği
Sofya 2 (A. A.) — Bulgar ajanaı bildiriyor:
23 Birinci teşrin gecen bir takım Pomaklar bir çok hayvanı ele geçirerek Yunanistan* doğru kaçmağa çalışmışlardır. Hayvanların çalınmasından haberdar edilen Bulgar askeri makatnab kaçanların takibine koyulmuşlardır. Bir Bulgar hudut devriye kolu »is ve karanlık içinde aldanarak Yunan hudut hattını bir kilometro kadar geçerek 30 birinci teşrin sabahı saat altıda kaçanları bulmuş ve bunlar dur emrine »ilâhla mukabele ettiklerinden Bulgar hududu muhafızları da ateş açmışlar ve beş pomağı öldürmüşlerdir. Diğer iki pomalc kaçabilmiştir. Pomakların k*. dınları ve yedi at ve 150 kuzudan ibaret olan hayvanlan da tutularak bulgar topraklarına getirilmiştir. Yarın Yunan ve Bulgar zabitleri arasında bir toplantı yapılacaktır.
Pomaklann bu yeni kaçma teşebbüsünün de yine birtakım yalan vaitlerle Pomakların Ful-garistandan hicretini istihdaf eden propagandalardan ileri geldiği aşikârdır.
Rusyada matem
I inci sahifeden devam dığıoı bilJiratişlsrdir. Bcysoaaıue-Isr, Kiroiun boişsvihtiğln su canlı yapıcılarından bulunduğunu ve ho-münizmin bugünkü y«nnalerinde çok büyük bir payı olduğunu aa-falmaktadır.
U'uaal müdafaa komiserliği de kırmıu orduya yaptığa beyannamede, iç savaşlarda kini ordunun kazandığı yenmelerin en büyük amili olan Kirofun öldüğünü ve Kırofun ünlü diriliğinin Kızılordu-ya ülkenin korunman yolunda bir örksn olma» dileğinde bulunmuştur.
Sosyalist Sovyet cümhuriyetleri birliği Merkezi İcra komitesi Kir o-(a ayın altısında âloıkovıda Kızıl alanda ream! eenazo meraaiaei yapmayı kararlaştırmıştır.
- ZAMAN -
Bulgarlar işi azıttılar
/ İnci lahifeden devam lordan ılının pırılırlı Trakya ku-mm uaıuı alhuda loplaauu para dört aıllyea Lavap bulmuştur. Bu paru Trakya da vanam muzaffer olmaa. Içia Mrfedi.mvktedir. Bir Trakyalı Bulgurlar makuadımısa bir gün va«! olmak için berşeyi göıe almış buloauyoruu-
Mukrdonya koıniteeiyle 19M •»-ueeine kadar müşterakeo çuhşUŞımuı kaide buşM»**» 1*» felaketini g(-tirdikleri içi» onlardan ayrıldık, naamu kauaatlartunizde de aylonhk var.
Bh Bulgar.Yugoalav birleşmo-aioe va anlaşmaaına laraftaru. Omlarsa aleyhtardırlar. Maksadımı» yalan Yugoalavla/la Bulaşarak nemi olacağımın sanuudîyoraz. Dost devletler birUşerek bir gfca Ege denirinin aabilUrİM iuebilrcegû. Sofya bükUmetiriu de fikri tmudno başka birşey değildir.
Türkiye bize Kırklaralioi va Youauistaoda deuba bir mahreç Termalidir.
Türk - Yunan anlaşmalı, gaye-lerimise büyük darbeler vermuştar. Bit de onun için Sırbiatana taveecüb ettik.
Şimdi Trakya hakkında gerek Bulgarlar arasında ve gerek ha. riçte büyük propagandalar yapmaktayız. Bu arada da Dahiliye nazırından aldığımız müsaada üzerine Sofyada büyük bir kongre aktcdecrftiz.»
Kongrenin kânunuevvel ap h çlnde aktodilecei.nl bildirmiştim. Filhakika Trakya cemiyetinin gayri kanuni bir tezahürü olan komiteyi hükümet faahetmiş, fakat kayrak-lannı olduğu gibi bzrakmaşbr.
Bu teşkiUtlar Orvnaaclyef İsminde bir ralria ve KaracaUknf iımi o da bir ikinci reisin emirleri altında İş görmektedir. Mühim olan Ciheti de bU iki şahriyetin Sofyada devletin rezmi mahleplerinde hocalık etroelertdir.
Geçen eeue KurcaaEde toplanan kongreye beş bin mvrahhaa ıştirâk etmiş ve kOkûmctte riyazetle uğ-raşmaınaaı Uıım gelen muallimlere bu kongrede bulunmaları için beş gün izin vermişti. Zayıf telakki ederek kumruna bakmadığımız Muşa »of hükümetinin verdiği aynı karan, kuvvetli olduğuna iddia »den Görgiyef kablneainın da vermesi bugün ve bütün muallimlere beş gün mezuniyet itan hayli manidardır. Kongre Türklük aleyhinde tezahfirate «esile olacaktır.
Sofyada bir protesto toplantısı
Sofya 2 (A. A) — Nöyi sulh mu-ahederinin onbcşinei yıl dönümü dolayıaile bugün öğle üzeri bir protesto toplantın yapılmıştır.
Frofeıör Genofon nutkundan sonra NSyi'de Bulgariatana karşı yapılan haksızlıklar tenkit edilerek bnnlann tamiri iıteemiştir.
Polis kuvvetleri eokaklarda kar türlü nümayişi yasak etmiştir.
Bir Dobrice gûnû yapacaklar
Sofya 2 (A. A.) — Romaayadsa Dobrlceuln Bulg ana tana İlhakı ve Romanyada Bulgar ekalliyeti hukukunun müdafaası mıkaadiyla teşekkül eden Bulgar "Dobrieen komitesi de Nöyyi muahedesini protesto etmek için teşriniıaninin 26 nnda Ştımnu da toplanmıştır.
KongTe de, icra heyetinin faaliyeti tetkik edilmiş va bir kusur görülmediği iç.n yine aynen kabul edi.miştir.
Bundan lonra Bulgarlatanla Dubricnnın eiyaıi vaziyeti hakkında görüşülerek Nöyyi muahedesinin de ağır şartları rapor halinde tespit edilmiştir. Bu buıuıta dahi fazla faaliyette bulunmak İçin icra heyetine de hak verilmiştir. Toplantıda bir "Dobrice günü, olarak bir yortu gününün tesbiti kararlaştırılmıştır. Bugün Bulgarların ro-manyada Tulrakan muzafferiyetiue traadüf eden bir gön de tesit edilecektir.
Bundan sonra icra komiten heyeti reisliğine Augsl Stoyanoi ayrılmış ve reis kongreyi bir nutukla kapamıştır.
Boğazların tahkimi için neler yapıyor muşuz?
Sofya 2 (Huautil — Sofyada şakan Kambana gazetesi, 30 teyrini-aani tarihli şayiamda Nevyoeklao diye şu haberi bildirmektedir!
Silâh yarışı aksi iaden İstanbul ve Çaaokkale bujazlarından da Inikis etmektedir. Türkiye, 1923 te Lozan m »a he det i muc'binee tahkim edilmiyeeek uııntakalara harp levazımı pğmaktadır.
Tfirkiyenln Aaya kuramdı boğazlara yakın sı iktisadi ehemmiyeti halt fakat tahkimata elverişli bir hükümet
İlâveten dırmaya luna da
ağar topların Balıkeairden Çanakkale cephesine şevki yalnız birkaç saatte o ibaret bir ma teledir.
Boğarlara geçirilerek bir aada
Kütahya ve Ballkoıir demiryolu vardır. Buna hükümet İzmir dan Bankadır uzanan desnlryo-astın almıştır. Böylelikle
| ‘ YENİ NEŞRİYAT
I
Hafta
Haftama 34 ÜzıcO saymada Pey a mi Safansn yazım çok canlı bir kaç meseleye temas edi-grı Edebiyatın bütün m futu
Bundan acura Türk mebuslnğa hazırlanırken
hükümetinin kadınlan nasıl kayıtlara tabi tuttuğunu görüyoruz. Daha sonra: — Merhum tanburi Cemil beyin Osmunh lâhtaa dair hiç bir yerde çzk-manuş makalesi, büyük harpten sonra Mcdinede Fahrettin Paşanın mukavemeti. Çapa kız muallim mektebûıde bir tetkik Elektrikle idam usu». Sinema delin kuUr...
Bu derece zengin çatma rağmen Haf ruştur.
Yeni adam
Teni Adam ın 48 inci sayım güzel bir resim taşıyan bir kapakla çıkmıştır, içindeki özlü yazılardan en çok dikkate de-ğen'eri çun:ardır, İsmail Hakla Beyin “İmtihan. "Kitap işini devletlcştimdi. “Doğmayan musiki, başlıklı yazılan. Dr. Izzeddm Şadan Beyin “Şizofreni. hakkındaki makalesi, Vahdet Gültckin Beyin “Sevil-miyen edebiyat, başlıkh yazısı Sovyet edebiyatı, hakkında Andrzf Malrauz'dan tercüme. Bundan başka aiyaset âleminde olanlar, kitap tenkitleri. Cinsiyet terbiyeli, Aldouz Hux-ley'dcn tercüme "Portre, hikâyesi ve daha bir çok yazı'ar mecmuanın zengin muht-viya-tıoı teşkil etmektedir.
Yeni Adam Çocuk hikâyesi
Yeni Adam mecmuam tarafından her perşembe günü çıkarılmakta olan çocuk hikâyelerinin üçüncü sayısı da basılmıştır. İçerisinde Palyoça, gazeteci çocuk, va ikizler adlı üç hikâye ile bir çok reaimlcr karikatürler ve bilmeceler vardır. Renkli bir kapak içerisinde olan bu çocuk kitabını çocuklarına öz Türkçe öğretmek iatiyen ana, babalara ve mektep muallimlerine tavsiye ederiz. Fiatı 5 kuruştur.
“Hava hukuku,,
"Bütün hasılâtı Türk Tayyare Cemiyetine ait olmak üzere Askeri temyiz muhakemesi müddeiumumisi Rifat Şerif tarafından yazılan hava hukuku kitabı çıkmıştır. Her bir Hukukçu için edinilmesi elzem olan bu eser hava hukukunuo tarihine, tayyarelerin yeni bir münakale vasıtası olmak itibarile hukuken hangi muameleye tabi tutulacaklarına, bava harbi hukukuna, umumi hukuku düvelin hava nakliyatına tatbiki kabil olan prensiplerine vesa-ireye dair çok enteresan kısımları ihtiva etmektedir. Müracaat yerleri Tayyare Cemiyeti şubeleridir.,,
Zamanın takvimi
Bugünkü hava
Yeşilköy rasat merkezinden aldığımız malûmata göre, dün tazyik 770 milimetre olup en az sıcaklık 12 en çok 13 derece idi Rüzgâr yıldızdan saatte beş kilometre süratle esmiştir.
Bugün hava kısmen bulutlu olacaktır.
iılimâl edilerek harp levazımı do hatırdır.
Türkiyeye, tahkimi memnu mıntıkalarda aaker bulundurmağa müsaade edilmemiş ieede Jandarma bulunduruyor. Böylelikle Boğazların müdafaa vat.yeti kuvvetlen* dirilmektedir.
Lodrad yatacak yer kalmadı Birinci taht feden devanı mobilU içinda beyazlara bürünmü, DamdöedrUr geçti, »ulun takiben tüylü şapkalı. yald.ıh üaifermalarh kur dtplcmabk ve onlardan «oora da silindir şapkalarla Lnndr. bels-diye erki ou..
Kral 1036 du vuruydun vekil utan çektiği merasim vnbuıu «rul nmfeenmriyle rakip olmuş. Mg..du Kraliçe ve karşımla Danimarka prensi Vnidevasan ahz,
Onlun takiben yine yaldızlı arabalarda Norveçin kral ve kraliçesi Danimarka bükömdarı ve karısı, Yunan prsnsi jorj re iY»-foalarya naibi hükümeti Prens Pol ve Prenses Nicele» bulunuyorlardı.
Bu atayın arkaundaa Imn do ve onun arkavsndan da (güvey) in araban yeliyordu. Sacında Kent Doku aoluada ağabeyin Prens Doyul vs karkarada da kardeşi Yark Dokum vardı. Jorj alkışlara bejiyle hafif hafif ve nm ver.yor memnuniyeti yüzünden belB oluyordu.
Prensesin alayı
Suat 10,55 a doğru Mancanın alayı gölüktü. Tezahürat çok faz-laloşmıştı. Küçük beyaz eldivenli dini heyecanlı heyecanlı nallıyor etrafında yaya yürüyen uşaklar, arka arabalarda beyaz ulMaeli genç kızlar bulunuyordu.
Bdylece kiliaere vı «imi diniye yapıldı ve
rafın da "evet. d.ye verdikleri cevaptan sonra iki nişanlı, evlenmiş olarak kiliseden ayrıldılar.
Merasim 40 dakika sürmüştü. Saraya avdet edildikten sonra, merasim nihayete erdiği için yeni evliler yalmz başlarına kaldılar ve fûriUtûvüzee balaylarını geçirecekleri (Hlmley-Hile) hareket ettiler.
Yeni bir musiki eseri "Mazi, nin kıymetli bestekârı Necip Celâlin çoktanberi beklenen “Sunaa tangosu çtk-
Değerli aanatk&nmız MB-nür Nurettine ittibaf edilen bu eserin Türkçe »özlerini Bülent Nuri, Fransızca sözlerini dc Fazıl Sani yazmalardır.
İstanbul Borsası kapanış Hatleri 2 -12- 1934 ÇEKLER
Londra Açıltt 625,75 Kapanış 628,25
Nev-Yovk 0,715397' 0,792 174
Paris 12,06 12,03
MlUuo 9,3239 9,812
Brüksel 3,4041 3,3913
Atina 64,03 83,6080
Cenevre 2,4496 2,4973
Sofya 65,8925 65,6125
Azosterdam 1,1762 1,1713
Prag 19,02$ 18.97
Stohbolm 3.0997 3,0887 |
Viyana 4307$ 4,8
Madril 5,817$ 5,2998
Berii. 1,9793 1,9715 1
Varşova 4.20.7$ 4,19
Budapeşte 4,2275 4.18
Bükreş 79,2940 79,1490 |
Belgrat 35,10 3,49561 !
Yokohama 2,6966 2,6725
Moskova 1088,25 | 1090,75
İ Altsa Nukut Ahş •30 Seti, 931
Mecidiye 40 41
Baukanot 239 2-40 ,
Tahvil ve Senetler
Açıli}Kapanış
Ot» $ lalıfi IMS İkramiyen (Ergani) 0/0 73 failli TOrk borcu tahvili I
Anadolu D yolu | || , . anOmrııU
M» 1,S Türk B II
0/0 5 Haalae
Ergeni fl
Herkes Bank
, Rıhbm l| bank nama
) Aralan çiaıcal»
91
91
27,60
45,05
49,10
27,60
45,05]
49,20
57.50
57,50
1343 )3,10
i
Aaad. D. Y. *'• *•
P30 njo
İstanbul İthalât Gümrüğü Müdürlüğünden:
741 lir* 15 kuruş bedeli keşifli Samsun Gümrük Baş Müdür, lük binam Şimal kısmında inşa edilecek ihata divan İle 7721ira 31 kuruş bedel keşifli keza mezkûr Baş müdüriyette Rezervdi eşyanıo hıfzı için yapılacak anbar münakaaa ve ihalât kanununun 18 inci mnddesinin A fıkrasına müsteniden pazarlıkla münakaşaya konulduğundan talip olanların 15-Kânunucvvel-934 Cumartesi günü saat 15 te İstanbul İthalât Gümrüğünde müteşekkil komisyonu mahsusa müracaatları ilân olunur. "8037.
7
İstanbul Asliye Mahkemesi üçüncü Hukuk Dairesinden :
Zahidenin Bcyoğlunda tarla bap caddesinde çukur sokağında köşe başında seyyar hamal esnafından Musa oğlu Hüseyin aleyhine açtığı davanın muhakemesi sonunda verilen ve medeni kanunun 134 ve 138 inci maddeleri mucibince taraflaıın boşanmalarına ve 10 yaşında Mehmet ve 4 yaşında İsmail çocukların babalan yanında bırakılmasına ve 15 günde bir analarına göstermeğe babanın mecbur tutulmasına hükümden ibaret bulunan 2-12-934 tarih ve 883 sayılı ilâmın oturduğu yeri bilinemeyen Musa oğlu Hü-•ayine gazete ile tebliğine ka-rar verilmiş olduğundan tebliğ yerine ilâmın bir sureti mahkeme divanhanesine asıldığı ilân olunur. (5433)
İstanbul Asliye Altıncı Hukuk mahkemesinden:
Mürvet vekili Mustafa Zeki tarafından Aksarayda Inebey mahallelinde lmrahor sokağında 96 numaralı hanede mukim ve hâlen ikametgâhı meçhul bulunan Adil aleyhine 934H285 numaralı dosya ile açılan boşanma davasının sonunda 5-11-934 tarihinde kabili temyiz olmak üzere boşanmaya karar verilmiş ve olbapta aadır olan ilâmın bir sureti mahkeme divanhanesine talik edilmiş olduğundan tarihi ilândan itibaren onbeş gün zarfında temyizi dava edilmediği taktirde muamelci kanuniyenin ifa edileceği malum olmak üzere key fiyet ilân olunur. (5435)
İstanbul 3 üncü hukuk mahkemesinden : Tophanede Bos-tanbaşı Yazım çıkmazında 7 numaralı hanede mukim Fatma Meliha aleyhine kocası Ali Recep tarafından açılan boyanma davasında kadının oturduğu yeri belli olmadığı mübaşirin yazılı sözüne ve polisin tasdikinden anlaşılmış olmakta ilâ-nen tebligat yapdmasına karar verilmiş olduğundan Fatma Melihanın dava istidasına ilân tarihinden itibaren on gün içinde cevap vermesi ve mahkeme günü 25/12/934 tarihinde hazır bulunması veya bir vekil bulundurması için tebliğ yerine 934 - 2239 numaralı doa-ya ile ilâo olunur.
Sultanahmet sulh mahkemesi birinci hukuk hâkimliğinden:
Mehmet Hayri ve Ali Şefiğin açtıkları izalei şüyu davası üzerine müddeialeyh vereseden Eminönüode Arpacılar caddesinde buğdaycı hatunda Ketuma gönderilen celpnamen.n arkasına mübaşir tarafından verilen beyanatla Hetumun semti meçhule gittiği anlaşılmakla kendisine ilânen tebligat ifasına ve mahkemenin de 29-12-34 ssat 10,30 a talik kılınmış olmakla mezkûr günde gelmediği takdirde hakkında gıyaben mab keme icra olunacağı ilânen tebliğ olunur.
Zayi hisse senetleri
Adapazarı Türk Ticaret Bso-kan Bandırma şubelinden 11 Şu. bat 931 tarihinde iştira attiğ.m melkûr Bankaya ait kırk adet hisse senedini natık (90) numaralı muvakkat bize» makbuzunu tayf ritim. Hükmü ka'madığım ve yenisini ılıcağımı ilan eylerim.
İstanbul Beledıyed Haller müdürü Muıtafa Zarif 15438)
Beyaz peynir
HAŞAN
zeytinyağını
Ezerek »Merin paklarınıza
Yedirirseniz az uman zar* tında bu nefis »e leziz g:da ile çocuklarınız hayat bulurlar.
ıı ~n~
Vitamin Kalori Gıda
Kuvvet
Kudret
Kan Can Hayat Sıhhat
Neş’e Nefaset
ıı —ır"
Arpa özü
Yulaf özü irmik özü
rp” f ••
1 urlu ozu
Pirinç özü
Çavdar özü
Nişasta özü
Patates özü
Bezelyeözü
Mercimek
özü
Beyaz mısır özü
Çocuklarınıza yediriniz, istediklerini ve sevdiklerini bıktırmıyarak değiştir* degiştire yediriniz. Vitamini ve kalorisi çok olan bu mükemmel özlü unlarla yavrularınız neşeli, sıhhatli, tombul, kanlı canlı olurlar. Çabuk büyürler, çabuk diş çıkarırlar, kemikleri kuvvetlenir, ishal olmazlar. HAŞAN ÖZLÜ UNLARİLE YAPILAN MAHALLEBI ve ÇORBALARIN ve tatlılarıo ve pürelerin ve yemeklerin lezzetine payan olmaz. Haşan Ecza deposu. Taklitlerinden Bakınınız. Haşan markasına dikkat
Deniz yolları
İŞLETMESİ Acenteleri: Karaköy - Köprübaşı 42362-Sirkeci Mûhûrdarnde
Haa Teli 22743 ması
Karadeniz yolu ANKARA vapuru 4 Birinci kânun S ALI günü sah t 23 de R.zeye kadar.
(8214)
KARAKÖY ECZANESİ
HÜSEYİN HÜSNÜ
Karaköy Caddesi No. 5
I Yeni satın aldığın Karaköy eczanesi bu muhitin mühim bir boşluğunu doldurmuştur. I Karaköydeo geçenler artık reçetelerini ve bütün sıhhî ve pa-fumöri ihtiyaçlarını her hu- /’ susta kendilerini memnun edecek şekilde Karaköy eczanesinden temin edebilirler. (5388)
İskenderiye yolu
İZMİR Vapuru 4 Birinci Kânun sah günü saat 11 de Lkenderiyeye kadar. (81951
CİCİ DUDAKLIK
Dûaywn en »«bit ■■7'^3 d«İA boy...,
FARUKI n n CİCİ V J aLıgıdar. İliç tir te-nul* ebinmeı. Yı- f^^jf k.o» bile pkm.L rfİH 24 ...t dud.kU kalır. 1 V TecrObeti kolaydır. B d ■■■ ■ Depom ı SulUohamamıoda FARUKI OÜZCL KOKULAR aagatoııdır «. (
O KARYOLA
■ La«e bronz, mkel ve çocuk kar-yoUlennın envai çeşidini ucuz T -1 tiatla lıtanbul Rıza paşa yokuşun-K 4. da 66 No.
ASRİ MOBİLYA bulabilirsiniz. Telefon: 23407 AHMET
^Jnhişarıar U. Müdürlüğünden:" f
A — “3430. kilo “ 57X82 . cb’adıoda kolalı beyaz Kuşe kâğıdı.
B — “2330„ ki o “68X100. eb'adınJa kolalı beyaz kuşe kâğıdı.
Satın alınacak mezkur kâğıtları vermek
ve şartnameleri gördükten sonra pazarlığa iştirak edebilmek üzere “% 7,5. teminat akçelerile beraber 22-12-934 Cumartesi günü saat 15 te Cıbalidc Levazım Mubayaa Şubesine müracaatları. •• 8199 .
Mağazası
Yeni Postane caddesi No. 39
MANTOLUK ve ROPLUK
Şık ve sağlam yûnlO ve ipekli kumaşlar
Her nevi pamuklu ve keten
Beyaz ve renkli kumaşlar
Tuhafiye dairemizde en zengin çeşit Hazır ve ölçü üzerine GÖMLEK. PİJAMA ROPDÖŞAMBR. KUANDÖFÜ
CİHAZ TAKIMLARI
Kışlık ihtiyaçlarını temin için muhterem aıOşterilerla teşriflerini hıısateo rica ederiz.
NEFASET ■ METANET ■ UCUZLUK umumiye, iştihasızlık ve kuvvetsizlik büyük faide ve tesiri görülen
FOSFATLI
Delmaoya bir tarafı
Delmanya bir tarafı
iıteycnlcrio nümuoc
İstanbul Eelediyesi ilânları
Çubukluda yapılacak gaz tankları 3/12/934 Tarihinde ihalesinin icra kılınacağı evvelce ilân olunan Çubuklu Gaz Depoları Tankları inşaatı şimdilik münakaşadan kaldırılmış olduğu ilân olunur. “8251 „
ŞARK MALT
HÜLÂSASI
kullanınız.. Her eczanede satılır.
RUS ve İNGİLİZ Antrasit • ALMAN ve İNGİLİZ KOK Ev sobaları ve salamandralarına mahsus
EN EHVEN FIAT-EN İYİ MAL
Antrasit 33 kiloluk mühürlü çuvallar içinde teslim ediyoruz. Siparişlerinizi yapmadan evvel bir kere müracaat ediniz «ATİ AÇ mahrukat is. - s.
** * La /A. KORHANİDİS vcŞKİ.
Galata Rıhtım caddesi N. 25. Telefon 43019
MA BÖYLE /IHHATLİ ve NE/ELI OLURLAR.
İmtiyaz sahibi: Ali. Umumi neşriyatı idaro eden yazı işleri müdürü: C. Hikmet. Matbaai Ebüzziya
Asipirol Necati; E&Ö. Salih Necati
eczanesi