Sene: I
Numara: 115
Abone Şeraiti
Türkiye için Hariç için
1 senelik.. 1200 Kr..... 2500 Kr.
6 aylık..... 600 „ ...,.. 1300 „
3 „.......... 325 „ 700 „
1 „........ 125 „ .....•' —
Nuruosmaniye. Şeref Sokağı, TELEFON: 20520
ZAMA
4
Matbaa! Ebüzziya, İstanbul Q Sabahlan Çıkar Siyasî Gazete
Yevmi makale
Sormak hakkımız hatta vazifemizdir
Bundan bir iki hafta evvel gazetelerde Bulgarların Trakya komitesinin feshedildiği veya infisah eylediği hakkında bir haber çıkmıştı. Biz bu haber üzerine beyanı memnuniyet etmiş ve Bulgarların nihayet komşusu Türkiyeye karşı da dürüst bir siyaset takibine karar vermiş bulunmasının, Balkanlar sulhu namına hayırlı bir alâmet olduğunu ilâve eylemiştik. Sofya muhabirimizin bugünkü nüshamızda münderiç mektubuna nazaran, Bulgar hükümetine, bizimle olan mü-uasebatında dürüstlük atfetmekte istical gösterdiğimiz anlaşılıyor. Filhakika ( Görgiyef ) hükümetinin geçenlerde feshettiği komite, yalnız ( Trakya istihlâs komitesi ) imiş, yoksa ehemmiyet itibarile ve topraklarımıza göz dikmek noktai nazarından ondan aşağı olmıyan ( Trakya mültecileri cemiyeti ), hâlâ faaliyette bulunduğu gibi bu cemiyetin vasıtai neşri efkârı olan ( Trakya ) gazetesi de elân intişar etmekte imiş.
Muhabirimiz mektubunda, Trakya gazetesinin son nüshasında münderiç bir makaleyi aynen tercüme etmektedir. Bu makalede şöyle bir cümle de var : “Biz altın Trakya-nın çocuklarıyız, o yerler bizimdi, yarın yine bizim olacak!,,
Böyle bir yazı, Müsyü (Görgiyef), iktidar mevkiine geçmeden evvel intişar etmiş olsaydı, belki o kadar ehemmiyet vermezdik. Çünkü sabık Başvekil Müsyü (Mu-şanof) zamanında Bulgaristanda tam bir matbuat hürriyeti vardı. Matbuatı hür olan memleketlerde ise gazetelerin neşriyatından hükümetler katiyen mesul değildir. O neşriyatın mesuliyeti, tamamen yazı yazanlara aittir. Fakat bugün Bulgaristanda vaziyet tamamiyle değişmiştir. Muhabirimizin, hassaten nazarı dikkati -celbettiği veç-hile, ( Görgiyef ) hükümeti matbuat hürriyetini tamamen ilga etmiş- ‘ tir. Siyasî fırkaları dağıttığı gibi onların gazetelerini de ortadan kaldırmıştır. Bugün intişar etmesine müsaade olunan gazeteler de sıkı bir sansöre tabidir. Şuhalde bugün hâlâ Bulgaristanda, ( Trakya mültecileri cemiyeti) namiyle bir cemiyet mevcut olmasından ve onun (Trakya ) namiyle bir gazete çıkarıp bu yolda neşriyatta bulunmasından Müsyü ( Görgiyef ) ve arkadaşları tamamiyle mesuldürler. Bu mesuliyeti teşdit eden ve hatta vahim bir hale koyan diğer bir sebepte vardır. (Görgiyef) kabinesi, Yugoslavya ile uyuşmağa karar verdikten sonra meşhur Makedonya komitesini dağıtıverdi. Mekedonya komitesini dağıtmak ise, her hangi bir hükümet için hakikaten hem çok müşkül, hem çok tehlikeli bir i; idi. Fakat Müsyü (Görgiyef) ile arkadaşları buna cüret ettiler ve muvaffak ta oldular. Hatta komitenin meşhur reisi (Mihailof) u da Türkiyeye kaçırdılar. Vakıa bu kaçırma meselesinin önce zannettiğimiz gibi öyle pek te tabiî bir şey olmadığını sonradan anlamadık değil. Aşağı yukarı (Mihailof) bizim topraklara Bulgar hükümetinin göz yumma-siyle sığınabilmiştir. Bu göz yummada da, Bulgar hükümetinin “ bir taşla iki kuş vurmak,, gibi bir kastı, kurnazca bir hesabı da vardır. Fakat ne olursa olsun, Görgiyef kabinesi, Bütün Bulgar hükümetlerini senelerce titretmiş olan ve Sofya sokaklarında yaban domuzu avlar gibi Nazır öldüren bu komiteyi dağıtabilmiştir. işte Yugoslavya ile uyuşmak hatırı için böyle tehlikeli bir işe girişmekten çekinmi-yen ve onda muvaffak olan (Görgiyef) kabinesi için, âzası nihayet birkaç ( gayda ) çıdan ibaret bir (Trakya cemiyetini) dağıtmak ve onların gazetesini kapatmak işten bile değildir. Bulgar hükümeti bunu yapmıyorsa ve hâlâ hudutlarımızın yanı başında bir Bulgar gazetesinin (Trakya bizimdir, yine bizim olacaktır) gibi neşriyatına müsaade ediyorsa bu hükümetten hesap sormak ve istemek hem hakkımız, hem de vazifemizdir.
Ebüzziya Zade
Devamı 2 inci sahifede
“Mudanya,, konferansı zaferimizi tasdik eden birinci beynelmilel vesikanın tanzim edildiği “Mudanya„konferansı, tarihimizin şerefli bir sahifesinde yer almıştır
Central "Haringlona ve *MonbelliK Mudanya konferansından çıkarlarken
isınet Paşa, Anadolu harbini böyle vaiym kaya la* üzerinde idece cdt-zeL ulûayel “Müdanya,,^da -------------müttefikin kuvvetlerini
3 Teşrinievvel 1922...
Bu tarih, yakın mazimizin şerefli hatıralarından birini taşıyor.
Türkü imha etmek istiyenler Anadolunun ha-rimi ismetinde boğulduktan ve Türk milleti bin bir fedakârlık ve on binlerce şehidin kanı pahasına mucizevî bir zafer kazandıktan sonra, galip silâhlarımı -zın teyit ettiği haklarımızı muahede ve mukavelelere bağlamak lâzımdı. Bir tarafta TüriE^or-. duları “ Misakı
ayağına getirmişti Millî „ hudutla-
Devamı 2 inci sahifede
Pek tarihî bir resim
Ordularını zaferden zafere koşturarak bir halei şanu şeref ile muhat olduğu halde Mudanyaya gelmiş olan İsmet Paşadan müttefikleri namına sulh ve mütareke istemek mecburiyetinde kalan İngiliz işgal kumandanı Ceneral “Harington„un Anadoluya ilk ayak bastığı tarihî an r---------------------------------------------------------------------
Bu resmin bizim için büyük bir kıymeti vardır. Çünkü senelerle lstanbul-daki tahakkümü malûm olan İngiliz işgal ordasunun mağrur kumandanının muzaffer İsmet Paşanın ayağına gelmesi anını teshil için o zaman büyük fedakârlıklar etmiş ve herkesten evvel Mudanyaya yetişmiş idik. Ceneral Ha-rington, Mudanyaya geldiği gün yağmurlu ve karanlık bir gün idi. İngiliz Cenerall, kendini zırhlısından getiren motörden Mudanya iskelesine çıkınca yağmurun altında “Tevhidi efkâr,, ın iki fotoğrafçısı İle karşıkarşıya geldi.
Ceneral birdenbire irkildi, resmini aldırmak istemedi. Fakat koca Mudanya iskelesinde iltica edecek yer yoktu. Sonra aı tık Anadolu topraklarına ayak basmıştı. Kimseye kafa tutacak hali de yoktu. Başını önüne iğdi ve resmini almamıza sesini çıkaramadı. İşte bu resim. o tarihî anda yağmur altında aldığımız resimdir. Başka kimsede bir İkincisi bulunmıyan bu fotoğrafı, İstiklâl zaferimizin şerefli bir anını tesbit etmek itibariyle bizim için çok kıymettardır.

11 sene evvel bugün..
Hiç çıkmamak üzere gelen düşman dretnotları ve askeri haibühasir İstanbulu terketmisierdi...
Salâhattin Âdil Paşa. !1 sene evvel bugün, işgal kuvvetleri cenerallerini götüren vapurdan inerken “Yazısı 2 inci sahifemizde.
'■)u on yatağiL
Tıp fakültesi yi ne mi taşınacak? Fakültenin bütün heyeti ile Çapa-
ya nakli düşünülüyor Talebenin hastahanelere dağılması iyi değil...
Tıp Fakültesini Haydarpaşa-dan kaldırıp lstanbula getirenler, İstanbulun birçok hastaha-nelerinden edilecek olan istifadenin büyük olacağını ileri sürüyorlardı, Üsküdar ve Ka-dıköyünden gelen hastaların azlığı dolayısile talebenin istifadeleri azaldığı iddia olunuyordu. Haber aldığımıza göre Tıp Fakütesi talebesini İstanbul hastahanelerine dağıtmaktan da memnun kalmamıştır.
Talebeninde birbirine çok uzak olan hastahaneler arasında gidip gelmelerinden büyük mahzurlar olduğu kanaati yavaş yavaş taraftarlar bulmaktadır. Meselâ Etfal hastahanesinde Çocuk cerrahisi dersleri için ayrılan on yatağın bir istifade te-min etmediğini, İstanbul taraflarındaki hastahanelere na-klolunabilece -ğini ileri sürenlerin ve hatta Cerrah Paşa , Gureba, Haseki hastaha nelerinde parçalanan kuvvetlerin, eskiden, Haydar-paşada olduğu gibi birleştirilmesi fikrinde olanların düşünüşleri bugünkü vaziyete göre aykırı telâkki oiunmamaktadır.
Devamı 2 inci sahifede
eliahtı ve maiyeti
- Çarşamba 3 Teşrinievvel 1934
“En büyük haz, bilgi denilen üksekliği ölçülmez şahikanın her hangi bir noktasına kadar yükselmekte ve oradan âlemin içyüzünü seyretmektedir,, Lucrece
(Şerhi 3 üncü sahifede)
Misafirler dün geldiler ve Ankaraya gittiler “ Vasland ” vapurunu bir Tayyare filomuz karşıladı Veliaht Hazretleri, kendilerini selâmlıyan askerimizi teftiş ettiler
Tıp fakültesi Dekanı
Nurettin Ali B.
Hâkimler
Dün gece neşredilen terfi listesi 7 nci sahi-femizdedir.
İsveç Veliahtı “Güstav Adolf,, Hazretleri kendilerini karşılıyanlarla konuşurlarken
İsveç Veliahtı Prens Güstav Adolf, refikaları Prenses Luiz ve kerimeleri Prenses lngrid Hazretlerini hamil “Vasland,, vapuru, dün öğleden sonra tam saat “17„ de limanımıza dahil olmuş ve Haydar-paşa dalgakıranının açıklarında demirlemiştir.
Hükümet nâmına Hariciye vekâleti 5 inci daire müdürü Hulûsi Fuat ve Protokol şubesi müdür muavini Şefkati, İstanbul şehri namına vali Muhittin Beyler “Sakarya,. motörüne rakiben vapura gitmişler, Veliaht Hazretlerine “Hoş geldiniz 1„ demişlerdir.
Bu esnada Selimiye kışlasından toplar atılarak selâm resmi ifa edilmiş, vapur buna düdük çalarak mukable etmiştir.
Devamı 7 inci sahifede
İsveç Veliahtı Hazretlerinin dün aldırdığımız bir resimleri
1
Bu nasıl dostluk ?
Dün gelen isveçli misafirler, kendilerini karşılıyanl
İstanbul Maarifin de neler olmuş?
Müfettişi umumî bir çok yolsuzluklar gördü Bir hayli ilkmektep mualli-
mine de ihtarname gönderildi İstanbul Maarif müdüriyeti mu-amelâtının intizamsız olduğu ve bazı yolsuz hareketler yapıldığı hakkında Maarif müfettişlerinden Nuri Beyin Vekâlete ihbaratta bulunduğunu, bunun üzerine Vekâlet umumî müfettişlerinden Hilmi Beyin meseleyi tahkika memur edildiğini dün yazmıştık. Aldığımız malûmata göre, İstanbul Maarifinin en kıdemli müfettişlerinden olan Nuri Bey Vekâlete gönderdiği mektupta şu dört mühim meseleye temas etmektedir.
Devamı 7 inci sahifede
Yeni Tarihi Tefrikamız ‘İttihat ve Tarakki,, ila “Hürriyet ve İtilâf,, karşı karşıya
Mahmut Şevket Paşa 1 vakasının içyüzü I
Bu kanlı mk’anın bilınmk yen tar-aflart, fedaileri, satk-lerL. ve daima perde gerisinde iş gören asıl elebaşılar.-Pek yakında neşre başlıyacağız
Gözleri Trakyamızda!
“ Biz altın Trakyanın çocuklarıyız. O yerler bi-zimdi. Yarın yine bizim olacaktır..,, Komşu ve dost Bulgar hükümeti bu hezeyanlara nebuyurur? TPAKMÇI BECTMHK3 HA TPAK.HIİCKATA OPrAHHJÂUM^
i
Her gün bir hezeyan yumurllıyan tr
Sofya 30 (Hususî muhabirimizden) — Bir kaç gün evvel İstanbul gazetelerinden birine “Trakya komitesi,, nin kendi kendisini feshettiğine dair bir haber aksetmişti. Bunun üzerine matbuatta bir hayli yazılar intişar etti. Hatta mesele baş muharrirlere kadar vardı ve bazı makaleler yazıldı. Trakya komitesinin feshi haberi gerçi yalan değil, Fakat yanlıştı. Kendi kendisini fesheden komite, “Asen Petrof,, un riyasetinde çalışan “Trakya istihlâs komitesi,, dir. Yoksa “Trakya mültecileri cemiyeti,,namını ta-
i
i t
ahut “Trakya., gazetesinin başlığ şıyan ve ‘‘Trakya,, adındaki, gazete ile neşriyat yapan ko-. mite değildir. Bu komite kendisini feshetmek şöyle dursun^, bilakis faaliyetine kermi vermişu bulunmaktadır. a
“ Zaman ,, karilerine bu lıu(a susta kat’ı bir fikir vermiş oko mak için mezkûr komitenin na şiri efkârı olan “Trakya,, nıde 27 Eylül tarihli ve 584 numau-ralı nüshasındaki bir makalejaç aynen naklediyorum. Unutulmaen sın, ki bu yazı, her adımda ote ( riteden ve komşulariyle dostluktan bahseden Gospodi Devamı 2 inci sahifede
i _ _ — — 7 AMA N —
HARÎCÎHAB ERLER
Uzak Şarkta tehlike sebepleri
Çin demiryollarından başka ihtilaflı meseleler de var
Uzak Şarkın ufuklarını ara sıra karartan ve tehlikeli bir vaziyet vücude getiren gerginliklerin en mühim sebeplerinden biri hallolunmuş gibidir.
Bu âmil, Şarkî Çin demiryolu hattı idi. Sovyet birliği bu hattın Japonyaya satılmasına razı olmakla Uzak Şarkta sulhun idamesine hizmet etmiştir.
Fakat bu hattın satılması ile uzak Şarkı tehdit eden âmiller de bertaraf oldu mu? Asıl mesele budur.
Uzak şarkta Japonya ile Sovyet birliğini ayıran ve anlaşmalarına mâni olan diğer sebepler de vardır. Bunların başında Mon-golıstan meselesi vardır. Japonyanın Mongolleri Manço hanedanı etrafında toplamak ister gibi bir vaziyet aldığını göstermesi buna sebep olmaktadır.
Bundan başka Sovyet birliği tarafından Çin sahilinde ya-pdığı ileri sürülen tahrikât ta iki tarafı birbirine ısındıramıyan sebeplerdendir.
Şarkî Çin hattı ihtilâfının hallile iki tarafın münasebatında açılan yeni devir diğer ihtilâfları da bertaraf etmek için iyi bir başlangıç sayılırsada Uzak Şarkta emniyetin kolay kolay teessüs etmiyeceği anlaşılıyor
Yevmi makale
Sormak hakkımız hatta vazifemizdir 7 inci saihfeden devam (Görgiyef) kabinesinin ( Yugoslav) iarla böyle müstacelen uyuşmak istemesinde şüphesiz çok mühim maksatları vardır. Zaten bunu Belgrat gazeteleri çok açıkça yazıyorlar, hatta (Balkanlarda mühim hâdiseler olacaktır) gibi çok manidar sözler de ilâvesinden çekinmiyorlar. Pekâlâ, biz bütün bu siyasi uyuşup anlaşmaları, öpüşüp koklaşmaları ve gazetelerin neşriyatını hep hüsnü tevil etmek istiyoruz, elbet bundan maksat, Balkan sulhunu takviyedir (!) diye müteselli olmaca çalışıyoruz, fakat bir taraftan Sof yada bu mukarenetlerin, belki de ittifakların esasları kurulurken diğer taraftan ayni Bulgar hükümetinin (Trakya bizimdi, yine bizim olacaktır) gibi neşriyatına müsaade etmesi karşısında da hakikaten hayrette kalmak mecburiyetindeyiz. Maamafih Bulgar dostlarımız bu küstahça sözlerden endişeye de düştüğümüzü zannetmesinler. Bulgarların bütün canlılıklarına rağmen haricî siyasette ne sakar bir millet olduklarını birçok tecrübelerle bilmekle beraber, Trakya için bir korkumuz yoktur. Bul-garlar belki birgün bir mecnunluk etmeğe kalkışabilirler. Fakat Bulgar ordularının üç haftada Çatalca önüne dayandıkları devirler çoktan geçmiştir. Her milletin dahili siyaset yüzünden zafa düştüğü zamanlar olabilir. Fakat Türk ordusu idaresizlik yüzünden hazan Balkanlar hezimeti gibi facialara uğrasa da, bazan da bütün bir husumet dünyasını önüne katarak ve çizmelerde manen ve maddeten çiğniyerek 14 günde lzmire girmek gibi harikalarda gösterir. Türk milletinin tarihinda | Şipka zaferi] denilen lekeler yoktur. Ve Türk milleti hiç birvakit bukadar bayağı surette başkalarının ihrazettiği muvaffaki-yatı kendine malederek tespit eylemeğe tenezzül etmemiştir. (Şip-ka)yı kendi öz zaferi addederek günlerce tepinmiş olan bir millet yanındaki komşusuna bukadar lüzumsuz yere ve bukada* açıkça mey dan okumamalıdır. Bugün Balkanların en culbpe.ver hükümeti, Türk hükümetidir. Balkan milletlerine bizim kadar besap soracak kimse yok iken, o hesapları tamamiyle unuttuk ve unutmak istiyoruz. Çünkü milletler için sulhun kıymetini ve nimetini herşeyin fevkinde tutuyoruz. Fakat şurası da muhakkaktır ki, Bahrimizin da bir haddi, sulh muhipliğimizin de bir derecesi vardır. O haddin ve o derecenin behemehal geçilmemesi lâzımdır. Aksi akdirde yapılan tahrikâta mukabele -tmesini herkesten iyi biliriz. İşte ıu mühim cihetin anlaşılması ve kıllarını da başlara toplanması lü-umunu bir defa daha ihtar edi-
Ebüzziya Zade
Sahte terazi müfettişi
Kendine teraziler müfettişi s damga memuru süsünü ve-:n Koço isminde birinin tu-Iduğunu dün yazmıştık Koço bıta tarafından dün adliyeye slim edilmiştir. Hakkındaki evir müstantikliğe tevdi edilmiştir.
Romanyada buhran
Kabine istifa etti, Romen haricî siyaseti değişecek mi?
Bükreş 2 (A. A.) — Sanayi Nazırı M. Manolesko şahsî sebeplerden dolayı istifasını vermiş ve bu istifa bütün kabinenin istifasını intaç etmiştir. Kral istifayi kabul etmiş ve M. Ta-taresko’yu tekrar yeni hükümetin teşkiline memur etmiştir. Bu tebeddül, çoktanberi beklenmekte idi.
Cenevre 2 (A. A.) — Hava ajansının mümessili evvelâ M. “Tataresko,,ya istifasını verenin hariciye nazırı M. “Titüles-ko„ bu istifanın bütün kabinenin çekilmesini intaç ettiğini dün haber almıştır.
Buhranın sebebi M. "Titules-ko„ nun haricî siyasette şef olarak kalmağı ve banan mesuliyeti-
Bu nasıl
Birinci Sahifeden Devam
“ Görgiyef „ in ihdas eylediği İçtimaî ıslahat müdürlüğünün kontrolü altında ve Sıkı bir sansöre tâbi bulunan gazetelerden birinde çıkıyor. Binaenaleyh yalnız bu makale, bu günkü Bulgar hükümetinin Türk - Bulgar dostluğuna ne derece itina eylediğini ispata kâfidir. Mahut makaleyi aynen ve dikkatle okuyalım :
Daha faal olalım
Yaz geçti. Sonbaharın hulu-liyle canlı bir organizasyon devresine girmiş bulunyoruz. Kasabalarda , köylerde, nere de olursa olsun, cahil ve münevver her TrakyalInın teşekküllerimiz saflarına girerek onlara yeni hamleler vermesi lâzımdır. Çünkü; bugünden itibaren teşkilâtlarımızın gerek gaye ve gerek inkişafları için mühim ve yeni vaziyetler meydane gelmiş bulunmaktadır. [(Yugoslavya hükümdarlar inin Sof yayı ziyaretleri ve Bulgar - Yugoslav anlaşması ve yakınlaşması bu teşekküller için yeni ve mühim bir vaziyet oddolunuyor - ZAMAN] binaenalyeh, teşkilâtımızın sebat metanet ve feragatle çalışarak gayeye ermesi için buna ihtiyaç vardır.
19 Mayıs tebeddülünden sonra hemen heryerde Trakya teşekküllerinin davasına artık hal edilmiş nazarile bakıldığına dair şayialar çıkmış, hatta j Trakya mültecilerinin artık teşekküllerin saflarında yer almalarına lüzum kalmadığı haberleri şayi olmuştur. Bu, doğru değildir. Ve, yalnız doğru olmakla kamaz; ayni zamanda tehlikelidir de...
Trakya mültecileri mevcut ol-
Havana da isyan hazırlığı
bir çok
İdarei örfiye ilân edildi,
Havana 2 (A. A.) — Küba hükümeti, Havana ve Santiago eyaletlerinde bir komünist isyanının keşfedilmiş ve bunun üzerine örfî idare ilân edilmiş olduğunu beyan etmektedir.
Aynı zamanda ordu zabita-nından bir çoğu da tevkif edilmiştir. Bütün bu tedbirler, evvelki akşam Havananın bir çok noktalarında atılmış olan 28 bomba yüzünden ittihaz edilmiştir.
Münakalât amelesinin grevi, Havanada tesirsiz bir haldedir. Ancak dahildeki bazı manatık ahalisinin bu yüzden müzaye-kaya duçar oldukları görül-
ni deruhte etmeği istemesidir. Bu arzuya vaki olan muhalefetler se-beb y!e Romanya Hariciye Nazırı istifasını vermiştir.
Bükreş 2 (A. A.) — M. Ta-tareskonun istifası hakkında Rıdor ajansının öğrendiğine göre dün saat 16 da nazırlar meclisi Başvekilin evinde toplanmıştır. Başvekil parlâmentonun açılması arifesinde Krala gerek hükümetin şimdiye kadar yaptığı işler ve gerek bundan sonra halledilecek mühim meseleler bakımından umumî vaziyeti tetkik fırsatı vermeği lüzumlu addettiğini arkadaşlarına söylemiştir. M. Tataresko bu münasebetle bazı dairelerde değişiklikler olacağını ilâve etmiştir. ----------* ——
dostluk ?
dukça ve Trakya bugünkü gibi esir katdıkça, Trakya cemiyetleri de mevcut olacak ve yaşayacaktır.
“Altın Trakya,,ya çile ve İstıraplarımızla bağlı olan biz Trakyalılar, daima uyanık ve faal olmağa mecburuz. Çünkü biz Bulgar milleti namını taşıyan o külün bir cüzüyiz.. Bulgar milleti ise başka tali ve mukadderata kesbi istihkak etmiş bir millettir.
Biz, bizim olan ve yarın yine bizim olacak olan güzel bir ülkenin çocuklarıyız. Oraları tekrar bizim olacaktır. Çünkü; bu yerle-rin^büyümesi ve yükselmesi ancak bize vabestedir.. Ve, cenuba doğru uzanan düzlüklerle o güzelim Akdeniz, bizim için ve çocuklarımız için zaruri bir ihtiyaçtır.
Muhacirler mevcut oldukça halledilmemiş bulunan millî ideallerde mevcut kalacaktır. Dünya yüzünde Bulgar mevcut oldukça, Bulgarlığm temayülleri-de mevcut bulunacaktır. Milletimizin bu büyük ideali karşısında cesaretimizi kaybetmemekliğimiz lâzımdır. Bulgarizmin cenuba doğru olan temayüllerinin piştarları sıfatiyle ileriye doğru daha büyük kuvvetlerle hareket eylemekliğimiz icabe-der. Geri dönmek olmamalıdır. Geri dönen, bütünden ayrılıyor demektir. Sürüden ayrrlanı koyunu kurt kapar.
Esir Trakya davasını, kalplerinizin deriniiklerinde taşımayınız!. Bulgar ruhunun cenuba olan temayülleri namına teşekküllerimizin saflarını sıklaştırınız.
İşlerini, yalnız kendi şahsî ve hususî menfaatlerine göre tanzim edenler, hakiki Trakyalı değildirler. Bunların göğüslerinde Bulgar kalbi yoktur. Millî ideallerimiz ruhlarımızda ya-
zabit mevkuf
inektedir.
Hükümet memurları, kendilerinin vaziyete hakim olduklarını söylüyorlardı.
Sarı hummanın çaresi bulundu
Paris 2 (A. A.) —Tunus Pas-tör Enstitüsü müdürü M. “Nikol,, sarı hummanın aşısı bulunduğunu dün ilim akademesine bildirmiştir. Evvelâ Tunus'da ve sonra Fransız garp Afrikasında yapılan beş bin tecrübe katî müsbet neticeler vermiştir.
“Mudanya,, konferansı
Birinci sahifadan devam nnı işgale amade, Başkumandanın emrini beklerken, diğer taraftan da 12 sene evvel bugün “ Mudanya ,, konferansı toplanıyor, henüz düşmanın pa-yi istilâsı altında bulunan topraklarımızın tahliyesi ve bize teslimi etrafında müzakerata başlıyordu.
Malûm olduğu üzere bu konferansta Türkiyeyi salâhiyeti vasia ile ismet Paşa temsil ediyor, itilâf devletleri namına da işgal kuvvetleri kumandanları İngiliz Ceneralı “Harington,,, Fransız Ceneralı “Şarpi,, ve italy an Ceneralı “Mon Belli,, hazır bulunuyorlardı.
3 Teşrinievvelde başlıyan Müdanya konferansı, 11 teşrinievvel 1922 de bitmiş, o gün saat altıda “Mudanya Mukavelenamesi,, yukandajsjnlerini yazMığııuıZ "“murahhaslar tarafından imzalanmıştı. Yalnız Yunan cenerali “Mazarakis,, bu hususta resmi salâhiyet almadığını bildirerek mukaveleyi imzalamamıştı. Buna mukabil İsmet Paşa, Yunan cevabı menfi de olsa mukavelenin mevkii meriyete konulacağını söylemiş müttefik ecnerallar namına “Harington,,:
“Yunan murahhaslarının imzalamaması haizi ehemmiyet olmadığını ve mukavelenamede tayin olunan müddetler zarfında mevadını tatbik ettirmek müttefiklere ait olduğunu,, söylemişti, ki bu da Anadolu faciasında Yunanlıların bir âletten başka bir şey olmadığını teyit eden resmî bir söz olmak itibarile haizi kıymettir.
İşte bu suretle imzalanan “Mudanya,, mukavalenamesi, 14-15 teşrinievvel 1922 gecesinden itibaren meriyete girmiş 15 gün sonra yunan ordusu “Meriç,, in garbına çekilmiş, bir ay sonra da şarkî Trakya “Edirne,,de dahil olarak, muzaffer ordularımız tarafından filen işgal olunmuştur.
“Mudanya,, konferansı, muzaffer ve yeni Türkiyenin işti-rakettiği bu kabil ilk toplantı olmak, aynı zamanda da emrivaki halindeki muazzam zaferimizi tasdik eden birinci Beynelmilel vesikayı tanzim eylemek noktasından Türklük hesabına mühim bir vakıa teşkil eyler.
şamaktadır. Onları hakikatleş-tirmeliyiz. Biz şimdiye kadar bu hakikate doğru yürüdük; şim-den sonra da yürümeliyiz. Binaenaleyh hepimiz bütün bir hararetle teşekküllerimizin saflarındaki yerlerimizi almalı, Bulgar milletinin taalisine çalışarak Bulgar hükümetine karşı olan vazifelerimizi yapmalıyız.
önümüzdeki sene daha faal olalım!. „
Teşrinievvel 3
İktisat Vekili
Dün Keçiburluda Kükürt fabrikasının temelini attı
Burdur 2 (Hususî) — İktisat Ve- I kili Celâl Bey dün gece Keçıburlu-ya ge miş ve sabahleyin maden ' ocağını ziyaret ettikten sonra Kü-ı kürt izabe ve uzatma fabrikasının temel atma reımİDİ yapmıştır. |
Merasimde civar vilâyet ve ka-■ zalardan gelen heyetler ve kalabalık bir halk kütlesi bulunmuştur. Celâl Bey bu münasebetle bir nu- [ tuk irat etmiş ve ezcümle demiş- ' tir ki:
“— Dün İspartada Cülyağı fabrikasının temelini attık.
iktisat Vekili Burdura mütehassıs göndereek Burdur 2 ( A. A.) — İktisat Vekili Celâl Bey dün Antaiya-ya hareketinden evvel Halke-vinde şereflerine verilen öğle yemeğinde Burdurun el san-atleri ve dokumacılığı hakkında hasbıhalde bulunmuştur. Vekil Bey demiştir ki:
“ — Burdurda sanayi dikkat gözümüzü çekecek mahiyettedir. Vekâlette el san'atleri vardır. Buraya müdür ile mütehassıs göndereceğim. Onların tetkik neticesinde verecekleri rapora benim şahsî kanaatim de inzimam edecektir. Gelecekler dokumacılığı, boya işlerini bilhassa tetkik etsinler.,,
Refik B. Ankarada
Ankara 2 (Telefonla) — Sıhhiye Vekili Refik Bey bugün şehrimize dömüş ve istasyonda vekâlet erkânı tarafından karşılanmıştır.
Maliye müfettişleri nizamnamesi Ankara 2 ( Telefonla ) — Maliye Vekâleti teftiş heyeti nizamnamesin n dokuzuncu mad-dfciîaiır ikiner -frfcnra şu şeklîde değiştirilmiştir-:-------------
"Maliye Vekilin müfettiş muavinliği müsabaka ^şeraiti Maliye Vekilinin kararile tayin edilecek ve fakat müsabakanın açıldığı senenin iptidasında otuz yaşını ikmal etmemiş olanlar müsabakaya iştirak ettirilmiye-cektir.
1 ? sene evvel bugün
Bug ün, Istanbulun istihlâsı devri senevisine de müsadiftir. Gerçi üçüncü Kolordu Kumandanı Şükrü Naili Paşanın kumandasındaki kıtaatımız İstanbula 6 Teşrinievvel 1923 tarihinde girmişlerdir ve Istan-bulun kurtuluş günü olarak ta 6 Teşrinievvel kabul olunmuş-t ır. Fakat İtilâf kuvvetlerinin şehrimizi fi\en tahliye etmeleri, 3 Teşrinievvele müsadiftir.
Filhakika, 2 Teşrinievvel 1923 de İstanbul Kumandanı Salâ-hattin Adil Paşa ile müttefikin ceneralleri arasında imza edilen teslim ve tesellüm protokolü mucibince 11 sene evvel bugün, son düşman kuvvetleri Dolma-bahçede yapılan merasimden ve muzaffer sancağımızı selâmladıktan sonra, bir daha çıkmamak niyetiyle girdikleri bu güzel beldemizi haibühasir terketmişlerdi. Tam saat üçte en son İngiliz kuvvetlerini taşıyan “Arabik,, vapuru ile Fransız askerlerinin doldurduğu “Medido,, vapuru ceneralleri ve müttefikin sefaini harbi-yesiyle beraber limanımızdan hareket ediyorlardı.
Bu suretle, 13 Teşrinisani 334 de İtilâf donanmasının fs-tanbula gelmesile başlıyan meşum işgal fı’len nihayet buluyor, güzel şehrimizin temiz toprakları yabancılar tarafından çiğnenmekten kurtuluyordu.
Bugün de burada bir sanayi mü-essesesinin esaGinı kuruyoruz. Bu iki teşebbüs sanayi programımızı teşkil eden zincirin halkalarıdır.
Zengin Kükürt madenlerimiz varken bu yüzden harice mütemadiyen para verilmesine müsaade edemezdik. Kükürt yalnız bağcılık için değil kimya sanayiimiz için de pek lüzumlu bir maddedir. Bu madenin zenginliğinin cevheri bütün dünya madenleri vasatisinin çok fevkindedir.„
j Ankara Belediye âzaiarı tesbit edildi
Ankara 2 ( Telefonla ) — Ankara Belediye Mecl.si aza-lıklarına namzet gösterilecek zevatın tesbiti için halk bu sabah Halkevinde bir toplantı yapılmış ve aslı ve yedek âza olmak üzere 68 zat seçilmiştir. Bu zevat arasında avukat, doktor, gazeteci, eczacı gibi serbest meslekler erbabı bulunduğu gibi tanınmış bir çok tacirler de vardır. Namzetler bir kaç ğüne kadar ilân edilecektir.
Heyeti Vekilede
Ankara 2 (Telefonla) — Vekiller Heyeti bugün geç vakte kadar devam eden bir içtima akdetmiştir.
İçtim ada Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Beyin Cenevre seyahati hakkında malûmat verdiği, Milletler Cemiyeti müzakereleri ve konsey âzalığımız etrafında izahatta bulunduğu tahmin edilmektedir.
İki Mâliye mütehassısı
Ankara 2 (Hususî) — Alman malûmata göre, Maliye vekâleti Fransadan iki Maliye mütehassısı daha getirtmeğe karar vermiştir. Bu mütehassıslar yeni teşkil edilecek tetkikat bürosunda çalışacaklardır. Mütehassıslar ay sonunda geleceklerdir.
Tıp fakültesi yine mi taşınacak?
Birinci sahifeden denam Eski Harbiye nezareti binasının bir kısmına yerleşmiş olan Tıp Fakültesinin hususi bir seri-riyatı olmaması yüzünden tedrisatın yolunda ceryan edemiyeceği fikrini müdafaa edenler; Tıp Fakültesini bütün heyeti ile Çapaya nakletmeği tasavvur etmektedirler.
Bu tasavvur bir gün olurda tahakkuk ederse Çapadaki Kız Muallim Mektebi Tıp Fakültesi olacak ve onun civarında eskiden evkaf tarafından hastaha-ne olarak inşa edilen binalarla Gureba hastahanesi, Fakültenin seririyatını teşkil edecektir. Henüz münakaşa ve tasavvur halinde bulunan bu yeni noktai nazarın taraftar bulup bulamı-yacağı kestirilememekle bera-ber vaziyeti islâh etmek için başka çare dahi bu’unmıyaca-ğı teslim olunmaktadır.
Şair Firdevsi için merasim. Maarif Vekili Abidin Beyin himayesi altında yarın saat 17 de Qniversite konferans salonunda Büyük İran şairi Firdev-sinin birinci yıl dönümü müna-sebetile merasim yapılacaktır. Merasimde Tiirk Tarihi Tetkik cemiyeti izasmdan ve Edebiyat Fakültesi hocalarından Mükrimin Halil Bey tarafından bir koufrıns verilecektir.
Kanfraısta Şahname müellifi büyük şairinin bayat ve eserleri bıkkında izahat verilecektir.
Teşrinievvel 3
•ZAMAN—
SÜTUNLAR ARASINDA j
Belediyeye âza seçilirken..
İstanbul, bütün geniş sınırları içinde, düğün evi manzarası aldı, bayram yerine döndü. Her taraf bayrak içinde ve her taraf hareket içinde.
Bu manzarayı, millet haklarını idrak eden her vatandaş yüksek bir heyecanla kurulamakta geri kalamaz. Çünkü Belediye intihabı her şehir halkının oturduğu şehre hakim ve sahip olduğu hakikatinin tebarüz etmesi demektir. Belediye intihaplarında rey veren fertler kendi evi demek olan şehrin bütün medeni ihtiyaçlarını kendi dileğine, düşüncesine göre idare ve teinin edecek vekiller tayin etmiş olurlar. Ayni fertler, ayni hakkı muayyen zamanlarda Millet meclisi içinde kullanırlar ve bu sefer bütün yurdun idaresini, itimat ettikleri şahsiyetlerin ellerine vermek suretiyle millî vazifelerini görmek zevkine ererler.
Bu sebeple şehrin donanması çok doğrudur, sandıkların alaylarla dolaştırılması pek muvafıktır, intihap yerlerinde nutuklar söylenmesi pek zaruridir. Yalnız bir noktanın vuzuh ile anlaşılması lâzmıdır. Acaba halk, intihap hakkını ne dereceye kadar ve nasıl bir istekle kullanıyor ?... Yani İstanbullular intihabın bir hak olduğu kadar vazife de olduğu hakikatini ne nisbette takdir ve idrak etmişlerdir ?... Böyle haklar ve böyle vazifeler, vicdanların derinliklerinde kök tutan şuurî imanların sevkile, ibramile eda olunur, yerine getirilir. Şuurî iman ise mutlaka bilgiye dayanır. Acaba İstanbul halkı çok yüksek bir kıymet taşıyan bu bilgiyi, şu imtihan gününde kendine iyi not verdirecek surette temin etmiş midir; edememiş midir ?
Medenî vecibeler üzerinde yeni nesle yapılacak talimi ve terbiyevî telkinlerin hududu genişletilmek mi lâzımdır, yoksa bugünkü telkin hadleri matlûp olan neticeyi vermiş midir?.. Bütün bunlar, şu intihap sonun dateayyün edecektir. Binaenaleyh İstanbul Belediyesi, seçim işi bittikten sonra -zaten ittifak ile kazanacakları malûm olan- yeni azanın kazandıkları rey adedini ilân ile iktifa etmemelidir, İstanbul halkının intihap işlerindeki hakikî alâkasını göstermiş olmak için rey vermeğe davet olunanlarla rey verenlerinde mikdarını ayrı ayrı neşretmelidir. Ancak bu ruretle nerede ve hangi seviyede durduğumuzu öğrenebiliriz, ona göre de çalışmağa imkân buluruz.
B.
Muhacir geldi
Bu kafile muhtelif yerlere iskân edilecek
Dün, Bulgaristandan 150 kişilik bir Türk muhacir kafilesi . gelmiştir.
Bulgaristanda barınamıyan bu Türkler, nihayet memleketimize iltica etmeğe mecbur kalmış bulunmaktadırlar. Dahiliye Vekâletinden vilâyete ve oradan da polise verilen bir emirle bu'muhacir kafilesi, dün emniyet müdürlüğüne alınarak ba-rındınlmışlardır.
Vekâlet bunların muhtelif yerlere yerleştirlmesini tebliğ etmiş olup bugün iskân işleri ikmal edilecektir.
Kırtasiye tahsisatı bitti
Belediye Riyaseti dün şua-bata gönderdiği bir tamimde mefruşat kırtasiye vesaire gibi hususat için tahsisat kalmadığından bu hususta merkezden artık para istenilmemesini bildirmiştir*
İstanbulun kur tuluş bayramı
Merasim programı dün tesbit edildi
İstanbulun Kur-tes’it programı
en mühim kısım-
6 Teşrinievvel tuluş bayramını hazırlanmıştır.
Bu programın ları şunlardır.
O gün bütün resmi ve hususi binalar, ticarethaneler, vapurlar, tramvaylar, gündüz bayraklarla donatılacak ve gecede elektriklerle aydınlatılacaktır.
Bu merasim halkın, askerî kıtaların mekteplilerin ve cemiyet-lerip iştirakile olacaktır.
Geçit resmine iştirak edecekler
Merasim geçidine iştirak edeceklerin sıra ve isimleri şöyle tesbit edilmiştir.
A — Motosikletli polisler, B — Askerî bando, C — Harbiye, deniz, harp, Tıbbiye mektepleri Kuleli, Maltepe askerî liseleri, Deniz gedikli küçük zabit mektebi ( bandosiyle ), Ç — Bir piyade taburu ( bandosiyle ), D — Bir süvari bölüğü, E — Bir sahra bataryası, F — Şehir bandosu, (Galatasaray-da yürüyüş koluna girecektir), G — Polis müfrezesi, T — İtfaiye, İ — Üniversite ve yüksek mektepler ( alfabe sırasiyle ), J — Mekteplerin izcileri, H — Liseler talebeleri (alfabe sırasiyle ), M — Esnaf cemiyetleri
Merasim geçidine iştirak edecekler tam saat dokuz buçukta Sultanahmet meydanında yerlerini almış olacaklardır.
6 Teşrinievvel kurtuluş günü Kolordu kumandanının Sirkecide İstanbul toprağına ayak basmış olduğu tam saat onda, İstanbul kumandanlığı tarafından tayin edilecek mevkilerden 21 pare top atılacak ve ilk top sesi duyulduğu zaman limanda bulunan büyük küçük bütün vapurlar düdükleriyle kurtuluş bayramını kutlulayacak-1 ardır.
Taksimdeki merasim
Resmigeçit onu beş geçe başlayacak, Salkımsöğüt, Sirkeci tarikiyle Taksime gelecek, tribünün önünde durulacaktır.
Bundan sonra Belediye tarafından abideye bir çelenk konacaktır. Meydanda bulunan direğe bayrak çekilecek ve Harbiye mektebi bandosu tarafından İstiklâl marşı çalınacaktır.
Bundan sonra gençlik namına bir talebe Şehir namına Şehir Meclisi âzasından bir zat tarafından birer nutuk söylenecektir.
Müteakiben alay tribünün ö-nünden geçecek ve dağılacaktır.
Öğleden sonra saat 16 da Belediye Reisi ve Şehir Meclisi âzasından, Cemiyetler Mümessillerinden ve Fırka rüesasından seçilecek birer heyet İstanbul Kumandanlığına gidecek halkın ordumuza olan şükran hislerini arzedecektir.
Gece programı
Gece Taksim meydanında şehir bandosu tarafından millî parçalar çalınacak ve saat 20,5 da kahraman ordumuz şerefine Maksim Bar salonunda Vali ve Belediye Reisi Muhittin Bey tarafından bir ziyafet verilecektir.
Bundan başka o gece şehrin birçok semtlerinde, Halkevlerinde temsiller, müsamereler verilecektir.
Halkevinde
Kurtuluş bayramı münasebetile İstanbul Halkevide şu programı tanzim etmiştir. Saat 22 de danslı çay 20,5 da İstanbul şubesinde bir temsil, Beyoğlu kısmında (20,5) da konser verilecektir.
Talebe Birliği Ogün merasime iştirak edeceğinden birlik mensuplarının sabahleyin Üniversite meydanında bulunmaları rica edilmektedir.
Mühendis mektebinde imtihanlar
Mühendis mektebinde dünden itibaren kabul imtihanlarına başlanmıştır. Dün imtihanlara girenlerin adedi 150 kişiyi bulmuştur. İmtihanların neticesi ve bu neticeye göre alınacak talebenin adedi birkaç güne kadar anlaşılacaktır.
İntihap devam ediyor
Esnaf toplu bir halde reylerini kullanıyor Sandık başlarında nutuklar
Dün intihabatm ikinci günü idi, halk yine her tarafta muntazam surette reylerini istimal etmiştir. Ancak bazıları ellerine verilen matbu listelerdeki birkaç ismi silerek ihtiyat azalan ayırmakta, bazıları ise listeleri aynen sandığa atmaktadırlar. Esnaf cemiyetleri ile diğer teşekküller, mensubi-ni davul, zurna ve bayraklarla toplu bir halde sandık mahallerine götürülmekte ve reyleri istimâ) ettirilmedir.
Reyler sabahtan akşam saat on sekize kadar verilmektedir. Dün sandıklar Beyazıt, Şehzade camilerinde, Karagümrük mektebinde, Üsküdarda Arakıyeci camiinde, Kanlıca polis karakolunda, Kadıköy Hasanpaşa mektebinde, Teşvikiye camiinde, Mecidiye köyünde Narlı kahvede, Kâğıthane köyünde mektep binasında, Rumeli kavağında ve Rumeli fenerindeki kahvelerde ve bütün Belediye merkez dairelerinde bulundurulmuştur.
İntihap münasebetiyle sandık başlarında nutuklar verilmekte ve halkı intihaba teşvik edici çarelere baş vurulmaktadır.
Dün de Beyazitteki sandık başında Şehremini Maliye tahakkuk baş memuru Uşaklı Azmi Bey uzun ve heyecanlı bir nutuk söy-lemişiir.
Azmi Bey ezcümle demiştir ki:
Geçmiş yılların binbir hatalı idarelerile ölümün kucağına sürüklenen Türkiye hayat ve istiklâlini, en söz götürmez zaferlerle süsliyerek yeni bir devre; yaratıcı ve yapıcı bir devre girmiş bulunuyor..
.1
Mısırlı murahhaslar dün gittiler Kapitülâsyonlar ve Mısır
Mısır Mebusan Meclisi reisi Rıfat Paşanın beyanatı
Parlâmentolar konferansına
iştirak eden Mısır murahhasları dün sabah İskenderiyeye müteveccihen hareket etmişlerdir. Kendisile görüşen bir muharririmize, Mısır Meclisi Me-busan Reisi Rıfat paşa şu beyanatta bulunmuştur : Türkiye ve inkılâbınız hakkında çok güzel intibalarla memleketinizden ayrılıyoruz. Vaktin darlığı hasebiie Ankaraya kadar giderek hükümet merkezinizi ve ünlü hükümet adamınızı ziyaret edemediğimize mütesiriz.
Kapitülâsyonlar meselesi Biliyorsunuz ki Parlâmentolar Jcıcuıyc konferansında, hükûmemtımizi _______________, ihtiyar, as»l alâkadar eden mesele “Kapi-’e e_rkek bütün bir Türk tüiâsyon,, meselesidir. İtirazımız
Bu yapıcılık devrinde, devlet kuvvetli yardım kolları vatanın h tarafına uzanırken; vatandaş, s« de vazife başına çağırılıyorsun.. ;
Artık evler mezar ve yollar b. rer köstebek izi olmaktan; şehirle ve köyler hortlakların dolaştı^ harabeler gibi matem veren görü’ nüşlerinden kurtulmalıdırlar!
Yurduna, köyüne, bahçelerin! düşmanın ayak basmaması içij ölüme atılan, savrubn ölümü bağ! rında boğan sen değil miydin ?..
Yurdu için ölüme atılmasın bilenin o yurda sahip gibi yaşamasını bilmek hakkı değil midir ?.
Arkadaşlar bütün bu Belediye işlerine karşı delikanlı, i* " kadm LZ-— --- ____ __________ ■ .nl..r.n,.r r______—
gençlisi, bütün bir Türkiye i, ba- neticesinde ikinci bir tetkik im-şma çağrılıyor. • - • •
Analıkta ve kahramanlıkta biliriz Türk kadını bir ve eşsizdir... Yine iddiamız budur ki, millet ve idare işlerinde de Türk kadını en salahiyetli bir el ve en doğru görüşlü bir rey sahibi olacaktır.
Alman Reisicümhurunun intihabına iştirak için memletimizde bulunan bir avuç Alman bir vapur tutarak Türk kara sularından harice çıkmışlar vo telsizle reye iş-rak etmişlerdi.
Biz sandıkların semtine uğramıyoruz 1. Arkadaşlar bu bir kusurdur. Alâkasızlık değil.. Biz alâkamızı Sevr muahedesine karşı halsiz ve silâhsız namluların karşısına dikilerek yaptığımız İlâhî isyanla şüphesiz o milletten daha iyi isbat ettik.. O halde bu kusuru da düzelteceğiz..
İstanbul-Diyarbekir Hava Postası
kânı bahşedilen bu mesele, bildiğiniz gibi tali bir komisyona havale edildi. Bu komis-neticeyi tetkikatını gelecek işlen-esinde Bürükselde in-
Şehrimizle Diyarbekir arasında tesis edilen hava postası, diinkü nünhamızda da kaydettiğimiz gibi ilk dönüşünü evvelki akşam yapmıştı.
Tayyare ile, biri Diyarbekirden diğeri Ankaradan olmak üzere iki yolcu şehrimize gelmiştir.
Posta tayyaresi her hafta muntazaman pazar günü şehrimizden, pazartesi günü de Diyarbekirden hareket edecektir.
Yukardaki resmin üst kısmı posta tayyaresini Ankaradan hareketinden evvel pilot ve ilk yolculardan Foto Cemal beylerle beraber, alt kısım da Dıyarbekirde tayyarenir istikbalini göstermektedir.
ayın on beşinde kayıt muamelesi nihayet bulacaktlr. Yeniden kaydedilen talebe rektörün karşısına çıkarılmakta hen-disine evvelce bulunduğu mektep ile Üniversiteye girmekteki gayeleri sorulmakta, bundan sonra kabul muamelesi (tekemmül etmektedir.
Bu usul bu sene ilk defa tatbik olunmaktadır. Bu seneden itibaren Üniversite talebeleri için ayrıca birer ahlâk ve sicil dosyaları da yapılacaktır.
Bu dosyalardan alâkadarlar Üniversiteden mezun olup her hangi bir memuriyet veya mü-esseseye girerken de istifade edilecektir.
NlilrcJ paralar
Şerhler
“En büyük haz, bilgi denilen yüksekliği ölçülmez şahikanın herhangi bir noktasına kadar yükselmekte ve oradan âlemin içyüzünü seyretmektedir,,
Birinciliği kazanan Mazhar Nazım B. nasıl yetişti ?
Yeni basılacak nikel paraların şekillerinin tespiti için açılan müsabakada verdiği eserle birinciliği Mazhar Nazım Beyin kazandığı yazılmıştı Bu münasebetle MazharNa-zım Beyin ter-cümei hali hakkında karilerimize biraz malûmat vermeyi faydalı bulduk.
Mazhar Nazım Bey Galatasaray lisesini bitirdikten sonra Parise gitmiş ve Fransanın resmî mektebi olan ‘‘Paris tertibi san’atlar yüksek mektebin ni ikmal etmiştir. Bundan sonra henüz memleketimizde yer tutmamış olan muhtelif renk ve cins camların arzu edilen desen ve şekle göre tanzimi tekniğini öğrenmek için Fransanın en mühim mü-essesesi olan Momejan biraderler fabrikasında üç sene çalışmıştır.
Mazhar Nazım Bey halen Selçuk ve Beyoğlu Akşam kız san’at mekteplerinde meslekî resim muallimidir.
düşücenin yer bulabilmesine hayret etmelidir.
Mısırın çektiği müşkülât Bugün, kapilülâsyon hakkını lıaiz 22 devletin, hep birden kabulüne iktiran etmeden Mısırda, bir vergi tarhının .İçtimaî veya iktisadi sahada bir kamın neşrinin imkânı yoktur. Polis ve hükümet kuvvetlerinin karşılaştığı engeller dolayısiyle cinayet ve cürümlerin sertçe takip ve tecziyesine cevaz yoktur. Zira her hangi bir sebep ve münasebetle bir ecnebiyi alâkadar eden bir mesele, behemehal alâkadar konsolos veya haminin vücudunu istilzam etmektedir.
Mısırda fazlasiyle mevcut bulunan ecnebilerin iktisadi ve malî faaliyetlerini, tebaa lehine tahdit etmeğe, hiç olmazsa müsavi seviyeye indirmeğe ise hiç imkân yoktur.
Bu itibarla.halkı, şon: karar vermemekti. Celâl Bey, va. tanın artık böyle müşaverelere filân tahammül gösteremeyeceğini, isabetli teşhislerin hemen konulmasına acil ihtiyaç bulunduğunu söylüyor. Bunu halk önünde söz söy-liyen bir Vekil ağzınden duymak içimize inşirah verdi.
İkinci cümle pek yakın günlerde ceryan eden İktisadî fedaların artık tekerrür ettirilmiyeceğini temin ediyor. Zeytinyağı müstahsillerimizden bir kısmının alıcılara külah giydirmek isterken zeytinyağı ticaretimize vurdukları darbeyi hep biliyoruz. Biraz fazla ka« zanmak tamahkârlığına düşen o bedbaht müstahsillerin millî servete verdikleri zarar herhalde milyonları buluyor. Celâl Bey ferdî veya zümrevî kazanç hırsları yüzünden artık ticaretimizin ziyan görmemesine dikkat edileceğini söy( lemekle gönüllere ferahlık getiriyor. ihraç mallarımızın temizliğine dikkat etmek yalnız o malların surumuııu «««•— _
biraz da ahlâk temizliğidir.
İktisat vekilinin kendi düşüncemize göre izah ettiğimiz şu sözlerinden doğan ümidimiz şudur: Yakın bir günde mallarımızın sürümü artacak ve meselâ dört sene evve! on bir milyon adedine bağlı iken geçen yıl bir buçuk milyon rakamına bağlı kalan yumurta ihracatımız eski derecesini bulacak, ispanyaya gönderilen yumurtalar artık geri gelmiyecek, zeytinlerimiz ve zeytinyağlarımız bugünkü kepaze seviyeden kurtulacak ve saire ve saire.
Bu ümitlerin doğru çıkmaması için hiç bir sebep yoktur. Elverir ki yukarıya kaydettiğimiz iki cümle söz olmaktan iş olmak mevkiine geçsin!..
Oradada başladı!
Kuşdilinde tramvay otobüse bindirdi
Lucrece
İL
Şerh ve izah :
2030 sene evvel dünyaya gelmiş olan bu büyük Lâtin şairi hâlâ yaştyan zekâlardan, hâlâ parlıyan üslûplardan, hâlâ heyecan veren fikirlerdendir. Yukarıya kaydettiğimiz veci-zede de “bilgi,, yi kademe kademe yükselen ve zirvesine erişilmek mümkün ol-mıyan bir dağa benzetiyor ve o kademelere tır mana lırmana mümkün olduğu kadar yükseldikten sonra aşağıya bakmakta ve âlemin içyüzünü, böyle bir irtifaa dayanarak seyretmekte yüksek bir haz bulunduğunu söylüyor.
Bu mazmunu bir İran
ı
şairi de tekrar etmiştir [*]. Fakat Lucrece, sözünde ilmin bizatihi ihtiva ettiği irtifa önünde bütün hakikatlerin küçülüp içyüzlerini açmak mecburiyetinde kalacağını iddia ediyor. İran şairi, fedakâr bir ölüm anında dünyayı ayak altında görmekle mesut olacağını haykırıyor. Bizce Lucrece'in sözünü ilmi yüksekten ölmez bir terrane saymak ve onun tasvir ettiği hazza erişmek için çalışmak her insanım diyen için borçtur.
_____________ ZAMAN
[*] Hoş an rıızî ki lıodra ber Seri dari fena blnem. Serem kerded büleııdü âlemîra
ziri pa bineral

Matbuat kongresi
İstanbul Matbuat Cemiyetinden: İstanbul Matbuat Cemiyeti senelik mutat heyeti umumiye toplantısını 4 Teşrinievvel 1934 Perşembe günü saat 14 de Cemiyet merkezinda yapacaktır. Muhterem âzanın teşrileri rica olunur.
Bir eroinci yakalandı
Uzun zamandanberi polis, kaçakçılık bürosunca aranmakta olan maruf eroincilerden Ligor dün yakalanmıştır. Ligo-run kumpanyasına dahil diğer şahıslarda aranmaktadır. Ligor Adliyeye teslim edilmiştir.
Leylî meccani talebe imtihanları
Orta mekteplerle liselere leylî meccani talebe almak için açılan imtihanlar dün nihayat-lenmiştir. İmtihan evrakı bugün Ankaraya gönderilecektir.
tşlemiye başlıyalı henüz iki gün olan Bostancı tramvaylarından biri dün bir kazaya se. bebiyet vermiştir.
Vaka şudur;
Bostancıdan Kadıköye gelen vatman Ahmet efendinin idaresinde bulunan 123 numaralı tramvay arabası, Kuşdilinde telefon caddesinden geçerken, birdenbire ön vagonla arka römorkun arasında irtibat zinciri çözülüvermiş ve yol da mütemayilli olduğu cihtle arkadaki vagon geri geriye ve idaresiz bir vaziyette kaymğa başlamıştır.
Busırada 3365 numaralı otobüste tramvayı takiben ilerlemektedir.
Bittabi iki vagonun birbirinden ayrılmaları anî olduğu cihetle arkadaki otobüs sağa veya sola kaçamamış römorkta geri geriye geldiği için otobüse, bindirmiştir. 1
Bu müsademe neticesinde otobüs hasarzede olmuş yolcu-1 lar heyecan geçirmiş, birkaç, kişi de kendilerini otobüsten' dışarı atmışlardır.
Tahkikata polis vazıyet et miştir.


Teşrinievvel 3
Uzak Şarkta tehlike sebepleri
Yevmi makale
Sormak hakkımız
1**
*1
J_J—Motosiklet bir —- kıza çarptı
Çin demiryollarından başka ihtilaflı meseleler de var
Uzak Şarkın ufuklarını ara sıra karartan ve tehlikeli bir vaziyet vücude getiren gerginliklerin en mühim sebeplerinden biri hallolunmuş gibidir.
Bu âmil, Şarkî Çin demiryolu hattı idi. Sovyet birliği bu hattın Japonyaya satılmasına razı olmakla Uzak Şarkta sulhun idamesine hizmet etmiştir.
Fakat bu hattın satılması ile uzak Şarkı tehdit eden âmiller de bertaraf oldu mu? Asıl mesele budur.
Uzak şarkta Japonya ile Sovyet birliğini ayıran ve anlaşmalarına mâni olan diğer sebepler de vardır. Bunların başında Mon-golistan meselesi vardır. Japonyanm Mongolleri Manço hanedanı etrafında toplamak ister gibi bir vaziyet aldığını göstermesi bu-na sebep olmaktadır.
Bundan başka Sovyet birliği tarafından Çin sahilinde ya-pdığı ileri sürülen tahrikât ta iki tarafı birbirine ısındıramıyan sebeplerdendir.
Şarkî Çin hatb ihtilâfının hallile iki tarafın münasebatında açılan yeni devir diğer ihtilâfları da bertaraf etmek için iyi bir başlangıç sayılırsada Uzak Şarkta emniyetin kolay kolay teessüs etmiyeceği anlaşılıyor
İnkılâpların öğrettikleri
Yazan : Mebus
inkılâpların öğrettikleri, inkisarın tahlilnamesidir. Vasfi Raşit Bey bu eserinde inkılapçılar ile inkılâplardan müteessir olanların düşüncelerini karşılaştırarak inkılâplardaki hakiki kuvveti ve bu kuvvetin tabiatle, hâdiselerin ruhiyle, tarihî zaruretlerle münasebet derecelerini parça parça ve adeta fasıl fasıl izah ediyor.
Muharririn düşüncelerine mihver teşkil eden nokta, Türk inkılâbının yüksek kıymetini umumî mülâhazalar ve tarihî örnekler arasında tebarüz ettirmek kaygusudur. inkılâbımıza candan bağlı bir ruhun bu kaygudan aldığı ilham ile nasıl heyecanlandığını eserde bü-...-.ı, ----•), .. M, )■. [viıı.
^arrlr, dönüp dolaşıyor, tarihe giriyor ve felsefeye giriyor ve niha-i yet kendi mihverine avdet ediyor.
Bu fikrî dönüşlerde dolaşışlarda o mihverin ışığını asla kaybetmiyor ve bütün mülâhazalarını yine o mihvere getirip bağlamakta cidden muvaffakiyet gösteriyor.
i Muharrir, bu arada bazı yeni
hükümler de vermekten çekinmiyor. Meselâ kitabın bir yerinde münasebet getirilerek Bratüs'den t bahsotunuyor ve aynen şöyle de-niyor:
“Menfi ve âciz Erütüs’ün kud-u retii ve âhm yaratan Sezarı öldür-
I meşindeki büyüklüğe bırakınız ah-■ maklar inansın,, biz, Brütüs'ün '.I yaptığı veya yapılmasına iştirak l|l ettiği cinayetten dolayı metholun-
II duğunu, yüksek tanıldığını,alkışlanıl dığını hiçbir tarihte görmedik. Brü-jt tüs, babasına silâh çeken oğul gibi dl tarih nazarında mei’un ve yaptığı
• t alçaklıktan dolayı da daima meZun
* i kalmıya makkûmdur. Bu sebeple
inkılâpların öğrettikleri hakikatler M! arasında onun adını anmak bile ijUI bize fikrî bir israf göründü.,,
Vasfi Raşit Bey, mevzudan al-.’l dığı ilham ile eserin başından so-nona kadar heyecanlıdır. Bundan Ifil do.ayı bazan tahlilî üslûptan ve hat
Vasfi Raşit Bey
ta fikirden uzaklaşarak şiire kapılmıştır. Lâkin bu kapılış esere başka bir güzellik vermiştir. Bizim eseri okurken aldığımız haz arasında zihnimizi ara sıra çelmeieyen bazı kelimelerin kullanış tarzıdır. Meselâ muhterem muharrir, kitabının bir yerinde şöyle bir cümle kullanıyor :
“ Elbetteki tarihe lüzumsuz ihtilâllerde girmiştir. Fakat tarihe geçen ihtilâllerin hepsi lüzumsuz değildir, içlerinde lâzım ve lâzım olduğu kadarda bereketli olanları ▼ar. „
Bu cümlenin başında bulunan (ki), elbette zaittir, tekit ve katiyet _ it ad o »4-rr bir €3atıu ikinci bir edat ile kuvvetlendirilmesine lüzum olmasa gerek. Cümlenin sonundaki “bereketli,, tabiri de zayıf. İfadenin siyakından bu kelimenin verimli veya faydalı mevkiinde kullanıldığını anlıyoruz. Bereket, bizim dilimizde o manaları ifade eder mi?
Kitabın sonunda eskilikle yeniliği, dünle bugünü pek canlı surette tecessüm ettiren nefis bir hikâye var. Bunu kitabının sonuna koymakla muharrir felsefî, tarihi ve içtimai tahlillerden okuyucularının aldığı zevki bir de edebî haz ile katmerleştirmek istemiş olacak. Zarif bir düşünce.
“ İnkilâpların öğrettikleri „ kendi vadisinde yazılmış kitaplarımızın en kuvvetlisi ve en değerlisidir.
Yarın akşam TÜRK sinemasında DOUGLAS FAİRBANKS Jr. ve LORETTA YOUNG
Tarafından temsil edilen dehşetli bir mevzu, heyecanlı sahneleri ihtiva eden bir muazzam film : KAÇAK
Hürriyetini, aşkına feda eden bir gencin macerası.
’ Suadiyede istasyon arkasınla oturan mütekait hakimlerden Necip beyin kerimesi Meb-re hanım Bostancı - Bağdat addesinden geçmekte iken iroyr isminde birinin idaresin-eki motosikletin sademesine iaruz kalmış ve yaralanmıştır.
Polis (Jiroyr)ı yakalamıştır, .‘ahkikat yapılmaktadır.
Kumarbazlar tutuldu
Zabıta dün, iki kumar vakası tesbit etmiştir:
1 — Pangaltıda oturan Fikri Efendi ile arabacı Ahmet islinde biri, kumar oynamakta-iarken kavga çıkarmışlar, arabacı Ahmet, Fikri Efendiyi adamakıllı döğmüştür.
2 — Kadiköyde Yeldeğirme-ninde Muharremin kahvesinde hamal Hakkı ile amele Mehmet kumar oynarlarken yakalanmışlardır.
Dördü de yaralandı
Sirkecide Hocapaşa da Haşanın kahvesinde oturmakta olan aşçı Hüseyin, Haşan, kamarot Abdullah ve Abdülkadir isimlerinde döt kişi, emaneten kamarota bırakılan bir bavulun kaybolmasından bahisle münakaşaya tutuşmuşlar, azsonra işi büyülterek iskemlelerle birbirlerine hücum etmişlerdir. Neticede hepsi birer iskemle darbesi ile yaralanmıştır. Polis, dördünü de yakalıyarak tahkikata başlamıştır.
Çocuk tramvaydan düştü
221 numaralı Eminönü - Bebek tramvayı Tophaneye geldiği bir sırada basamakta asılı olan 4 yyııılakl Nazıut" çocuk muvazenesini kaybederek düşmüş ve yaralanmıştır. Tahkikat yapılmaktadır.
Sıhhat cüzdanı olmadan çalışan sütçüler
Son günlerde seyyar süt satıcılarının çoğalması belediyenin nazarı dikkatini celbetmiştir.
Seyyar esnafın sıhhat cüzdanlarını hamil olmaları lâzım geldiği halde bu esnaftan hemen yarısının cüzdanları olmadığı anlaşılmıştır. Belediye bu gibi sütçüleri işten menedecek-tir.
İzmir “ İstanbul yolu
Yolculuk 7 saat kısaltıldı
Balıkesir 29 — Devlet demiryolları tarifelerinde büyük bir değişiklik yapmıştır.
Birinci teşrinden itibaren İz-mir-Kasaba hattı trenleri tarifeye göre işlemeğe başlıyacak-tır. Bu tarifeye göre pazar çarşamba günleri Izmirden cumartesi salı günleri de Bandırmadan sürat treni kalkacaktır. Bu trenler, Bandırmadan gece saat 11,50 de hareket edecektir. Gece 2.28 de şehrimize gelerek sabah saat 8,25 te Izmirâ varacaktır. Izmirden ise öğleden sonra saat 1 de kalkacak, akşam saat 6,48 de şehrimize gelecek ve Bandırmaya 9,45 te varacaktır.
Cuma, cumartesi, pazartesi salı perşembe, günleri de yolcu trenleri işliyecektir. Bu trenler
Tekirdağ bağcıları “Bağcılar Birliği „ teşkil ettiler
Tekirdağ 30 (Hususî) — Bağlarımızın daha esaslı tedavisi çarelerine baş vurmak, ihya ve inkişaf teşebbüslerini arttırmak, her hususta müstahsili korumak için senelerdenberi bir bağcılar birliğine şiddetle ihtiyaç hissedilmekteydi. Bu ihtiyacın kati bir surette halli, bağlarımızın fennin tekâmül eden bakım ve ıslâh usulleriyle yetiştirilmesi, tabiatin feyzini gizleyen Tekirdağ topraklarının yetiştirdiği nefis üzüm mahsulünün iyi bir fiatla satılması lüzumunu düşünen şçhrimiz üzüm müstahsilleri bu hafta Halk-evinde toplanarak bir (Bağcılar Birliği) tesis etmişlerdir.
Bursadaki debbağha-neler
Neş-civar eden
Bursa 30 (hususî) — rettiği fena koku ile mahallerdeki halkı izaç Tophane caddesindeki debbağ-hanelerin şehir haricine çıkarılması için senelerdenberi sarf-•dilen gayretler nihayet semere vermiş ve bunlar belediyece tefrik edilen mera mezarlık mevkiine kaldırılmıştır-
Tevfik Hâdi Bey vazifesine başladı
Adana 1 (A. A.) — Vilâyetimiz valiliğine tayin olunan Tevfik Hâdi Bey dünkü Ankara trenile şehrimize gelmiş ve vazifesine başlamıştır.
Izmirden sabah 7,15 de kalkacak şehrimize akşam üzeri 4,39 da gelecektir. Bandırma’dan ise 6,35 te kalkarak 10,23 te şehrimize gelecektir.
Diğer taraftan vapur tarife-leride bunlara göre düzeltilmiştir. Cumartesi, Salı günleri sürat trenine yetişmek için vapurlar istanbuldan saat on beşte kalkacaklardır.
Çarşamba ve Pazar günleri saat on üçte sürat trenile İz-mirden kalkan yolcular Bandırmada hiç eğlenmeden doğruca vapura binecekler ve ertesi günü sabah saat 7 İstanbula çıkacaklardır.
İşte bu suretle İzmir - İstanbul seferi on yedi saatte, Balıkesir - İstanbul seferide 14,30 saatte yapılmış olacaktır.
Teşekkülü çok şayanı arza bir de (üzüm müstahsilleri kooperatifi) de kurulursa memleket bağcılığı çok himaye edilecek, dolayısiyle o nisbette bol ve nefis üzüm yetiştirilecektir. On dönümlük bir bağa gidecek masraf 100 - 120 lira kadar bir para tutmaktadır. Bugün bu masrafı bulmakta müşkilat çeken bazi fakir ve yoksul bağcılar vardır ki bunların da imdadına yetişecek ancak Tekirdağ mmtakasında kurulması lazım olan (üzüm müstahsilleri kooperatifi) dir. Bağcıların ilerde böyle bir teşekkül kurmalarını da dilemek memleket namına bir vazifedir.
Adana Borsasında pamuk satışları durgun
Adana 1 (A. A.) — Borsa-mızda pamuk satışları durgundur. Bir kaç gün evvel kilosu 33 kuruşa satılan Mısır pamukları bugün 32 kuruştan satılmıştır. Yerli pamukların kilosu da 27-28 kuruş arasında-aır. Kozanın kilosu 4-5 kuruştur.
Tire köylerinde telefon
Tire 25 (Hususî) — Kazamızın bozuk olan telefon işlerinin islâhı için tekrar esaslı tedbirler alınmış ve telefon şebekesinin bir program dahilinde tam bir şekilde İslahına başlanmıştır. Kazamızın her köyünde telefon ve telefon
Kadın yüzünden bir cinayet
Adana 28 — Evvelki gün Çakşırlı — Eğri ağaç köyleri arasında yol üzerinde bir cinayet olmuş ve Bekir adında biri İbrahim oğlu Hcı tarafından tabanca kurşunlarile öldürülmüştür.
Cinayet şöyle ceryan etmiştir :
Adalı köyünden koza yüklü on araba Adanaya gelmek üzere yola çıkıyor ve tam Çakşırlı ile Eğri ağaç yolu üzerinde iken bir adamın boylu boyunca yerde yattığı görülüyor. En önde giden arabacı bu adama niçin yol üzerinde yattığını soruyor. O da hasta olduğundan dolayı {yattığını söylüyor. Arabalar İlerliyor. Beşinci arabayı sürmekte olan Adalı köyünden Müslüm oğlu yirmi beş yaşlarında Bekir de arabasını durdurarak buna ayni sü* ali soruyor ve şu cevabı alıyor:
—“ Hastayım, Adanaya gideceğim, beni arabana bindir,,
Diyor ve ret cevabı alınca hemen arabanın üzerine çıçrı-yor ve tabancasını çektiği gibi bütün kurşunları bunun üzerine boşaltıyor ve cansız olarak yere deviriyor ve arabadan atlayarak oradan savuşup gidiyor.
Arabalardan bir kısmı orana kalıyor ve diğerleri de en yakın jandarma karakoluna gelerek hâdiseyi haber veriyorlar.
Bunun üzerine ikinci müs-tantik Vasfi, jandarma bölük kumandanı yüzbaşı Aziz ve hükümet tabibi Hamit beyler cinayetin olduğu yere giderek lâzımgelen tuhkikata başlıyor ve verilen eşkâf üzerine bu cinayeti yakıp kaçan Niğde mmtakasında iskân adilmiş olan ve çalışmak üzere incirlik köyüne geleq Bahşiş aşiretinden İbrahim oğlu Hacı ile buaada-mı cinayete teşvik eden ayni köyden Derviş oğlu Duranı yakalıyor ve şehre getiriyorlar. Cinayete sebep Bekirin Duranın karısı aleyhinde söylemiş olduğu bir söz gösterilmektedir. Bekir göğsünden ve sağ kolundan aldığı yaraların tesirde ölmüştür.’
Duranla Hacı ikinci istintak hâkimliğince sorguya çekildikten sora tevkif edilmiştir.
memuru bulunmaktadır. Islâhattan sonra telefon muhaberatı daha seri temin edilmiş bulunacaktır.

fi
Bugünün Aşkları
Millî Roman
Düşüncesi dönüp dolaşıp Naciye Hanım üzerinde duruyordu. Bu, Belki de onun berikine nisbetle daha bakir oluşundan, dulluğundan ve zengin görünüşün-dendi. Mehlika, ayak muhaveresile, fazla yılışkanlığile, koca sahibi olmakla ve hele hizmetçisi tarafından aptal yerine konulup mağlûp edilmekle cazibesini biraz kaybetmiş gibiydi.
j Arasıra Belmayı ve sevinci de düşünmüyor değildi. Sevinçten ür-■Oyordu. Onu, kendinden «enet al-
fi )
Tefrika No: 29 dığı için çok cesur buluyordu. Kızların böyle cesaretli olanları bazen tehlike de teşkil edebilirler. Bülent, bir gün onun kendini döğecek kadar cüretini ileri götürmesinden korkuyordu, kendisiyle münasebetini vasat derecede tutmayı tasarlıyordu. Bir sırasını düşürüp senedini kurtarsa belki selâmı bile kesecekti. Lâkin Belmayı, üzerinde işlenecek bir mevzu telâkki ediyordu. Onun bakışlarını, iç çekişlerini, bazen neşelenip bazen elem-lenivermesini pek cazip buluyordu.
İnci, bu düşünceler arasında sönük bir şûle gibi zihnine çarpıp geçiyordu. Bu kız hakkında henüz müs-bet bir fikri yoktu!..
Bülent uzun dakikalarını bu düşünceler içinde geçirdi. Naciyeyi bıraktı, Mehlikayı aldı, onu terke-dip yine berikine döndü ve ondan Belmaya teveccüh etti, bazan da sevinçle uğraştı, âdeta yorgun düştü ve bütün karışıklıkları bahtına terketmeği tercih ederek yatağından fırladı, yüzünü gözünü yıkamıya niyetlendi. Fakat hizmetçinin içeri girip te “genç bir bey sizi görmek istiyor,, demesi üzerine şaşaladı, sordu:
— Nasıl bey?
— Bu gece görüşmüşsünüz, tanışmışsınız.
—• Kartvizit vermedi mİ?
— Vermedi, adını söyledi: Kâm-ran beymiş!
Bülent, şöyle bir düşündü, İncinin kardeşi olan sportmen gencin kendisini ziyaret etmesindeki sebebi tahmin etmeğe savaştı, ilk bulduğu sebep, İnci Hanım tarafından davet edilmek İhtimali idi.
Belmanın, Sevincin kapıldıkları temayülden İncinin kendini kurtarabilmesini zaten müşkül görüyordu. O gece bu kız, nispi bir kayıtsızlık göstermişse öbür kadınlardan aman ve zaman bulamamak yüzünden ve belki üzüle üzüle öyle yapmış olacaktı, işte şimdi kardeşini göndererek geceki kayıtsızlığını tamir etmek istiyordu 1
Bülent bu hükmü verdi, misafirin atölyeye alınmasını söyledi, bir taraftan da tuvaletini yapmağa koyuldu. Kafası inşirah ve tabir caiz ise tebessüm içinde idi, dimağ hücerelerinin hepsi gülüyordu. Kardeşini kendi ayağına kadar gönderen İnci birdenbire gözüne Belma-dan da, Sevinçten de güzel görünmeğe başlamıştı, onu kendi malı olan apartımanınm kapısında ve yüreği avucunda olarak helecanlar içinde bekler gibi tahayyül ederek engin bir haz abyordu ve şeklini bilmediği apartıman, hülya kaynağı olan kafasının içinde Nevyork şehrinin yüz yirmi katlı evleri gibi müthiş bir irtifa alıyor, sonunda kendi ayağında doğru iğiliyordu.
Bu ziyaret, Bülendin genç kızlar ve şuh meşrepli kadınlar hakkında beslediği bir kanaati da kuvvetlendirmişti, O, aşkın sari bir duygu olduğuna inanırdı. Fakat onun tevehhüm ettiği sirayet, hastadan sağa geçen illetlerin sariliğine benzemezdi. Genç ressamın taşıdığı imana göre aşkın sariliği kızların ve kadınların kıskançlığından imrenişinden ileri gelir. İnsanların muhtelif sebeplerle hasta görünmeleri gibi kadın da bazan âşık görünür, yani sevdiği halde sever vaziyeti alır, hatta Bevginin bütün icaplarını bile bazan kabul eder, işte bu, bir nevi aşk sirayeti demektir. Meselâ Aliye Hanım, sık sık görüştüğü Veliye Hanımın bir erkekle seviştiğini sezer.
Behiye Hanıma bu sezintisini açar. Artık Veliye ile Behiyenin işi gücü Aliyenin aşkı üzerinde tetkikler yapmaktır. Bu, bir müddet basit bir tecessüs gibi devam eder. Sonra Veiiye veya Behiye, şuursuz bir temayülle, Aliyenin sevdiği erkeğe sokulmağa, süzgün süzgün bakmaya koyulur. Erkek te
çapkın bir adamsa, bu sokuluşa, bu bakışa kayıtsız kalmaz, mukabele etmeğe girişir ve aşk, Aliyeden Veliyeye sirayet etmiş olur. Biraz daha geçince ve Behiye işi sezince sirayet sahnesi genişler, bu sefer sokulganlık Behiyede yüz gösterir, kısa bir müddet içinde o da Aliyenin âşıkıyle anlaşır, bu suretle aynı erkeğin etrafında üç kadın yüreği kümelenir.
Bunlardan. Aliye, belki âşıktır, Berikiler âşık olmayıp aşkın sirayet hassasından müteessir olmuş avarelerdir.
Bülent, tuvaletini yaparken tecrübeye istinat eden bu kanaatini de kuvvetlediriyordu. Çünkü Kâmira-nın gelişini İncinin emrine ve bu emri de onun Belmalara, Sevinçlere imrenişine hamlediyordu, ortada aşkın sariliğini ispat eden yeni bir hâdise görüyordu. Bu görüş, kendisini pek mahzuz ettiği için saçını tararken şarkı mırıldanıyordu. Nihayet işini bitirdi, iri boyunu yüksclte yükselte atölyeye girdi, Kâmranın elini kuvvetle sıktı :
— Ne umulmaz ziyaret, dedi, mutlaka sizi İnci Hanımefendi göndermiştir.
Devamı var
—ZAMAN-
eşrinievvel 3
NASIL KORU NMALI?
1
t
II
ı.
I.
I
t
i.
ci ii
Dİ i) t
?
p-r,

n-
V
09
SU
*
Tl-
)U'
Ak-
&
Gelecek harplerde her şehir tayyare hücumuna uğrıyacak
-E-
Başka yerlerde belediyeler nasıl hazırlanıyor ?
jim*
$
w
k)*)

Bundan sonraki harplerde, cepheler gerisinde ve açık şehirlerde oturan halkın tamamile masun bulunduklarından artık bahsedilemez. Havalarda hakim olarak uçan milletler; insanlığın bütün faziletlerini hodbınane kararlarile çiğnedikten sonra artık “iki el bir baş içindir,, kaidesi dünya milletlerine düstur olmuştur.
Muhterem Mebus Mahmut beyin yine Milliyet gazetesinde yazdığı baş yazıda :
“Milletler; harpten beklenen gayeyi elde etmek için her vasıtayı mubah görüyorlar. Bundan böyle ne merhamet, ne insaniyet, ne de ahlâk mülâhazaları bütün bir şehri, içindeki ahalisiyle beraber yakmağa, zehirlemeğe mâni olamayacaktır,, dediği gibi 1915 ten sonra beşeriyet azgın ve kızgın fikirlerle medeniyeti tahribe hazırlanmakta berdevamdır.
Eğer kendi yurdumuzu ve kendi ırkımızı düşünüyorsak ; müstakbel harplerde düşmanın hava hücumlarına karşı korunmak hazırlıklarını yapmakla mükellef olduğumuzu bilmeliyiz. işte bu maksatla korunma tertibatının dahilinde bulunan ve cidden mühim bir fasıl teşkil eden “bugünkü şehirleri mükemmel müdafaa silâhlariyle donatmak ve sis terti batiyle gizlemek ne demek olduğunu izah eyleyeceğiz.
Eğer fertler, korunma teşkilâtına vakıf olurlarsa ve herşey için alınması lâzımgelen tedbirleri Öğrenirlerse, her hangi bir tehlike zamanında ceryan edecek bulunan şeyleri evelden bilmiş olduklarından itidallerini muhafaza edeceklerine ve şaşkınlığa düşmeyeceklerine şüphe yoktur.
Herşeyden evvel iman etmeliyiz ki bugünkü telâkkiye göre askerî hedefleri teşkil eden her şehir düşman hava bombardımanlarına maruz kalacaktır. Şehirlerin hangileri askerî hedeflerden olduğunu anlamak için, Londra müdafaası isminde bir eser yazan askerî muharriri dinayelim :
Bu muharrir diyor ki : “beynel-' milel hukukçuları ve Tahdidi tesli-hat konferasında parlak sözler söy-liyen hatipleri kendi sanatlerini icrada serbest bırakalım. Varsın beşeriyetin safdilleri bu sözlere kansınlar ve aldansınlar.
Biz bir asker görüşüyle, harp gayesi olan zaferi kazanmak neye mütevakkıf olduğunu tetkik edelim. Bugünkü askerî mülâhazalara göre, harbeden orduya en küçük yardımlarda bulunan ve meselâ orduların nakliyatında vasıta olan şehirler dahi askerî hedefler me-yanındadır. „
Bu telâkkiye göre, hangi şehirler ordunun dayanış ve yaşayış kabiliyetini temin etmiyor?... Demek ki, her şehrin hava hücumlarına maruz kalacağı şüphe ecilemez bir hakikattir.
İşte, gelecekteki harbi yapacak olan askerlerin bu zihniyetlerine göre; mutlak cepheler gerisindeki şehirleri de ehemmiyetlerine göre ayrıca askree; yani toplarla, mit-ralyozlarla, projektörlerle, tayyarelerle, hava maniaları teşkil eden sabit balonlarla, çelik tellerle müdafaa eylemek ve indelhace sis tertibatiyle şehri zamanında ve lüzumu gibi düşman tayyarelerinden saklıyabilmek lâzımdır.
Toplar, mitralyozlar; yaklaşan düşman tayyarelerini şedit bir ateşle karşılıyarak ve adeta gökyüzünde düşman ile şehir arasına ateşten bir perde çekerek düşman tayyarelerinin şehir havalarına girmelerine mani olurlar. Gündüzün bu vazifeler kolayca yapılır, geceleri ise kuvvetli projektorlar; gökyüzünde düşman tayyarelerini meydana çıkarmakla topçulara, mitral-yozlara yardım eder.
Cesur tayyareciler tarafından , „ ...» şe-
hlalarına girdikleri zaman ; muhtelif yüksekliklere kadar çıkarılmış ve patlayıcı maddeler ile doldurulmuş balonlara çarparak mahvolurlar veya balondan balona, ayrıca amilden yere bağlı olan çelik tellere tesadüf ederler, bu suretle tayyarelerinin pervaneleri kırılarak yuvarlanırlar.
ft p ' Cesur tayyareciler tarafın
3çl^, ■ sevkedilen tayyareler; şehrin
.rtK r ■ ........
■ t*
£
-3 —
Bütün bu tertibat ve teşkilât orduya ait olduğu için devlet tarafından yapılırsa da bu noktada misal teşkil eden bazı belediyelerinde gayretlerini zikredeceğiz..
Bugünkü belediyelerin vazifeleri, dünkü belediyeler vazaifinden çok daha ehemmiyet almıştır. Sulh zamanında; bir şehrin bütün medenî ihtiyaçlarını en iktisadi bir surette hazırlamağa ve onları harp zamanlarında da temin etmeğe mecbur olan dünkü belediyeler; fazla olarak bugün bu hizmetleri daha geniş mikyasta ve daha ağır şerait altında yapmağa ve ayrıca da halkı düşman hava hücumlarına karşı korumağa mecburdurlar. Cephe gerisindeki servet ve hayat kaynaklarına dayanan orduların muvaffak olmaları, ancak bu kaynakların nizam ve intizamını muhafaza etmesi ve ordu ihtiyaçlarını temin eylemesiyle mümkün olacağı meydanda bir hakikattir.
Bütün medenî milletlerde bu günkü Belediyeler, bir taraftan şehirlerin gündelik hayatlarını tanzim ve idare ederken diğer taraftarda gelecekteki harp beraberliği hakkında Dahiliye Nezarttleri tarikiyle büyük Erkânıhcrbiyeden gönderilecek direktifleri anlamak ve bu direktiflerin bütün şümulünü ihata edip vakit kaybetmeksizin icap eden filiyata girişerek noksansız ve pürüssüz bunları tahakkuk ettirmek vazifeleri karşısında-dırlar. Bu işler içinde şehirler Belediyelerinde; harp hazırlıklarını yapan ve bu hazırlıkları tatbikat sahasında tecelli ettiren çok kabiliyetli çok çalışkan birer komisyon bulunmak elzemdir.
İşte bu bakımdan bilfarz Tokyo, Londra, Paris Belediyelerini zikredebiliriz. Bu Belediyeler; devlet yarlığını idare eden kudretin kendi kucaklarında olduğunu bildikleri cihetle şehirlerinin müdafaası için bazı kısımlarda silâhla Orduya yardımlarda bulunmaktadırlar.
Bu Belediyeler, bir çok tayyare bataryaları, dinleyici aletler, kuvvetli projektorlar satın alarak şe-hirin müdafaasına tahsis edilmek üzere Orduya hediye etmişlerdir.
İkinci yazımızda bahsettiğimiz umumî istihbarat şebekesinin dinleyici ve gözetleyici postaları; düş-
[ İstanbul Borsası kapanış
fiatleri2 -10-1934
ÇEKLER
1 Açılış Kapanış
Londra 615,25 615,
Nev-York 0,799775 0,80
Paris 12,06 12,06
Milano 9.2775 —
Brüksel 3,4014 3,3981
Atina 83,575 1—
Cenevre 2,4356 2,4344
Sofya 65,7585 —
Amsterdam 1,1717 1,1722
Prag 19,031 —.
Stokholm 3,154 —
Viyana 4,2925 —
Madrit 5,8342 5,8245
Berlin 1,9775 1,9770
Varşova 4,2110 —
Budapeşte 3,9682 —
Bükreş 79,6875
Belgrat 34,7420 —
Yokohama 2,7183 —
Moskova 1087,
Tahvil ve Senetler |
Açdış Kapanış
0/0 5 faizli 1933 96.50 97,
Ikramiyeli (Ergani)
0/0 7,5 faizli Türk oo . -borcu tahvili I 29,35 i
Anadolu D.yolu I 11
il ı» » IH
i 0/0 5 Hazine 28.40 28.40 1
Ergani A —
Ergani B -
Merkez Bank ı Tramvay 59*—
İş bank nama 10 10
Aralan çimento 12,95 13,25 .
A. DemlrY.mümeaaiI 49’70 49,80 1
man tayyareleri hudutlardan daha yüzlerce kilometre uzaklarda iken mükemmel tertibatları ve fc.il teyakkuzları sayesinde, gerideki şehirlerin en evvel askerî kumandanına malûmat verirler. Şehrin askerî kumandanı derhal Belediye reisini haberdar ettikten sonra şehrin bütün müdafaa tertibatına icap eden emirleri verir.
Bu vaziyet karşısında; şehrin askerî müdafaa tertibaa vazife başına geçt ği gibi, şehrin diğer halk teşkilâtı vazıfedarları da hizmetleri başında bulunurlar. Kuvvetli çan veya düdüklerlerle tehlikeden haberdar edilen halkta evvelden hazır bulunmaları icap eden mukarrer mahallere çekilirler ve bütün şehir bir tek insan gibi kemali sükûn ile vukuata intizar eyler.
Bu esnada şehir elektrikleri sönmüştür, havagazı kesilmiştir, su tertibatı yangınlara hazır vaziyettedir, sokaklarda vazifcdarlardan gayrı kimse yoktur, şehir telefonlarına el sürülmez, bütün mevcut vesaiti nakliye evvelden tahsis edi -miş vazifedarların enirinde ve herkesin kulağı düşmanın motor Bes-ierindedir.
• ( Bundan evvelki mekaleler 21 ve 28 eylül tarihli nüshalarımızda çıkmıştır.
A. Naci
f RADYO PROGRAMI
L_______________________________I
3 İnci Teşrin çarşamba İstanbul.
1830 Fransızca ders. 79 Plâk neşriyatı. 19,30 Türk musiki neşriyatı: (Ekrem, Ruşen, Cevdet, Necatı, Şevki, Mustafa Beyler ve Vecihe, Semiha Hanımlar). 21,z0 Ajans ve Borsa haberleri. 27,30 Stüdyo caz ve tango orkestrası.
950 Khz. BRESLAU 316 ın.
17 Hafif musiki-musahabe. 79 Aktüalitc-Son bahar hikâyeleri. 2ü Akşam musikisi. 21,35 Millî neşriyat (ziraî). 22 Hafif musiki. 23 Son haberler. 23,25 Dans musikisi.
686 Khz, BELGRAT, 437 m.
2J Radyo orkestrası. 20,25 Reklâmlar.
35 Slâv musikisi. 21 Musahabe. 21,33 Jüt liyanadan nakil. 23 haberler. 23,15 Plâk. 2331 Kahvehane konseri.
841 Khz. BERLlN 357 m.
19,30 Tagannili konser. 23,40 Aktüalite. 21 haberler. 21,75 Akşam şarkıları, 21,35 Millî neşriat. 27,45 Gençlere millî neşriyat. 22 Radyo orkestrası. 23 habcrler.23, 30 Dans musikisi.
546 b bz. BUDAPEŞTE, 550 m.
79,30 Rajterin idares.nde orkestra konseri. 20,25 Musahabe. 21 Konservstuvardan naklen oda musikisi. 22 Harice bakış.23, 40 Askerî konser.
823 Kbr. BÜKREŞ, 364 m.
13,15 Gündüz neşriyatı. 18 Radyo orkestrası (hafif musiki). 19 haberler. 79,75So-lo keman iştirakil£ parçalar. 20 Üniver-s te. 23,20 Plâk. 20,45 Konferans. 21 Pi-yano-keman konseri. 21,45 Sophie Mun-teaun tarafından şarkılar. 22,15 Salon orkestrası. 23 haberler. 23,05 Konserin de-
304 Khz. Hamburg.332 m.
20 Orkestra konseri. 21 haber'er. 21,10 ; “Ebedî Adem,, isimli skeç. 2135 Millîneş-riyat. 22 Alman musikisi. 23 haberler. 23, 20 Musiki program arası. 24 gece musikîsi.
031 Khz. Kö(ıigsb:rg. 297 m.
19,55 Neşeli neşriyat. 20,20 Şarkılar. 21 haberler. 21,05 Org musikisi. 27,35 Köylü neşriyatı. 22 MUtenevl neşriyat. 23 haberler. 23,25 Danlara ait sözler. 23,15 Dans musikisi.
230 Khz. LÜKSEMBURG, 1304 m.
21
Lüksemburg akşamı. 20,35 Taganni.
Dünya haberleri. 21,20 Taganni. 21,35Or-kestra konseri. 22,70 Karışık orkestra konseri. 22,35 Lüksemburg musikisi. 23, 30 Dans plâkları.
38 Khz. PRAG. 470 m.
10,20 Almanca neşriyat. 20,10 Plâk - Musahabe. 20,35 Askerî konser. 21,30Rasat-haneden nakil.22,10 Radyo o kestrası. 23 Musahabe. Esperantoca neşriyat.
ROMA - NAPOLİ - BARİ
21,10 Plâk-musahabe. 21,45 „11 Vaacello fantasma,, isimli opera temaili-haberler.
223 Khz. VARŞOVA. 1345 m.
18,35 Taganni (piyano refakatile). 18,50 Spor. 79 Ziraî musahabe. 19,15 Oda mu-sfkisi. 19,45 Konferans. 20 Mandolin kon-seri-Musahabe. 20,30 Mandolin konserinin devamı-musahabe.27 Chopinln eserlerinden mürekkep konser. 22,30 Almanca konferans. 22,40 Tagannili konser. 23 Reklâm.
23,75 Dans musikisi.
S92 Kht. VİYANA S07 m.
20 Haberler. 20,20 Klâsik Viyana opret-leri Holzer. 2130 Şiirler. 23,20 Esperantoca. 23,30 haberler, 23,50 Der Stern der e İsimli piyes. 24,10 Yaylı sazlar ri Haydn. 1 Gece konseri.
Evlâtlar nankör müdür?
Selim Sırrı Bey yarın akşam saat ( 9 ) da Radyoda “Evlâtlar nankör müdür?,, sahabe yapacaktır.
En cesim ve erip-
• ve
zandığı için I™ ve Almanua bu"' 'ısı, ------------------------------ol-îngilterede inşa olunan v™" dünyanın en büyük yolcu gtru-misi olduğu söylenen KraliÇk“ Mari gemisi, denizcilik alemini^, en mühim hâdisesi sayılır. Döiy. sene evvel inşaasına başlamla#* bu gemi, ogün bugün bütü ^ mütehassısların en çok konuca tukları meseleyi teşkil ediyc ve tngilizler onunla, Atlas Ok yanusunda kaybettikleri me*'8İ kii geri almayı umuyorlar.
Kraliçe Mari gemisinin inş₺a“ atı İngilterede işsizliğin penu_ hâd bir safhada olduğu sıracÇ. başladı ve bu yüzden deniz irat şaatında meşgul olan amelen?' içi ferahladı. Bir sene geçmc£ den, gemiyi inşa eden Kunarri kumpanyası malî bir buhran*' uğradığından bahisle inşaa(,e_ ansızın durdurdu. Ve bu suretl-le 1931 yılının Kânunuevvelir,e de geminin inşasından sarfı ııa(_ zar olundu. Fakat bütün İngiltere efkâr ammesi inşaatın ik' m ili lehinde idi.
Onun için hükümet ile kum panya müzakerelere giriştileız ve hükümet kumpanyaya yaıf dıma karar verdi. Fakat müzakereler tam üç sene def vam etti ve onun için anca* bu senenin Nisanında faaliye-yeniden başladı, akıllara hayre* verecek süratle devam etti vt nihayet 40,000 tonluk olan br gemi denize indirildi. Önümüz, deki on sekiz ay içinde gerr makinelerle teçhiz olunacak ve bu suretle onun tonilâtos. 80,000 tona çıkacaktır.
Kraliçe Mari gemisi ağleP ihtimal 1936 senesinde ilk se, yahatı yapmağa başlıyacaktır.
Onun Atlas Okyanusunda seyahat etmesile bu okyanusb hakimiyet kazanmak işi yep yeni bir safhaya girecektir. • Esasen bu tefevvuk ve hâk? miyet yarışı bir asırdan beı devam ediyor.
1840 da îngilterenin Okya nusu 15 günde geçen Britany; gemisi bu seferi tamamlama? ile Okyanusta rekabet baş'adı Bu gemi ile 1837 de inşa olu nan Get Vestern gemisi v( onlara benzeyen bir yolcu filo su 11 mil sür’atle hareket edebiliyorlardı. Bu gemilerin he-men hepsi Kunard kumpanyasına tâbidiler. Çok geçmeden birçok kumpanyalar gemi yap tırmağa başladılar.
1880 de rekabet azamî şiddeti buldu. Fakat Kunard ili IF'ayit Star gemileri daima ön de idiler. Almanların 23 mi yapan gemileri Okyanus saha sına girince vaziyet değişti. V Alman gemileri rekabeti ka zandı.
tngilizler geride kalmamak gayretile 1907 de Moritanyı ve Luzitanyayı çıkararak, fa ikiyeti Ingiltere temin etti O zaman bu iki gemi teknik bakımından birer harika sayılmakta idiler. Bilhassa Moritanya, daha süratli idi.] Bu gemi 1910 Eylülünde! Atlas okyanusunu 4 gün 10 saat 41 dakikaya indirmekle rekor kırmıştı. Onun geçtiği mesafe 2780 mildi ve saatte sürati 26,06 mildi.
Mısırlı murahhaslardün gittiler Kapitülâsyonlar ve Mısır
Mısır Mebusan Meclisi reisi Rıfat Paşanın beyanatı
Parlâmentolar konferansına iştirak eden Mısır murahhasları dün sabah İskenderiyeye müteveccihen hareket etmişlerdir.
Kendisile görüşen bir muharririmize, Mısır Meclisi Mebusan Reisi Rıfat paşa şu beyanatta bulunmuştur :
Türkiye ve inkılâbınız hakkında çok güzel intibalarla memleketinizden ayrılıyoruz. Vaktin darlığı hasebiie Anka-raya kadar giderek hükümet merkezinizi ve ünlü hükümet adamınızı ziyaret edemediğimize mütesiriz.
Kapitülâsyonlar meselesi
Biliyorsunuz ki Parlâmentolar konferansında, iıükûmemtımizi asıl alâkadar eden mesele “Kapitülâsyon,, meselesidir. İtirazımız neticesinde ikinci bir tetkik imkânı bahşedilen bu mesele, bildiğiniz gibi tali bir komisyona havale edildi. Bu komisyon neticeyi tetkikatını gelecek 1935 senesinde Bürükselde inikat edecek olan 31 nci Parlâmentolar konferansına arzede-cektir.
Meselenin ikinci defaki müzakeresinin, hukukî komisyon “Kapitülâsyon,, sisteminin devlet ve istiklâl mefhumlariyle kabili telif olmadığına müttefi-kan karar verdi. Komisyonun, bitaraf bir gözle yaptığı tetkikler neticesinde vasıl olduğu bu karar, bizim için çok kıymetli bir hukukî vesikadır. Bu itibarla meseleyi prensip itibariyle halledilmiş addediyoruz. Şüphesiz tali komisyon, bu kararın kuvveden file isali için lâzımgelen çareleri düşünecek formüllerini bulacaktır.
Kapitülâsyon meselesi, kurunu ustaî bir zihniyetin bugün dünyada sadece Mısır da devam eden bir şeklinden başka bir şey değildir Her şeyden evvel insaniyetçi ve musavatçı olan asrımızın hukuku zihniyetinde böyle gizli ve gayri İnsanî bir
İstanbul maarifinde neler olmuş?
Birinci sahifeden devam
1 — Yeni yapılan kadrolar ta-mamiyle haksız ve yolsuz bir şekilde kazır tartmıştır.
2 — Yeniden yapılan tayinler de usulsüzdür.
3 — Bazı muallimlerin devamsızlığına ve program harici olarak muallimlerin şahsî vaziyetlerine göre ders vermelerine müsamaha edilmektedir.
4 — Mekteplere ait levazımın satın alınmasında ve bunların mekteplere taksim ve tevziin-de yolsuzluklar yapılmıştır.
Vekâlet, müfettiş Nuri beyin işte bu Ihbaratının ne dereceye kadar doğru olduğunu tahkik ve tevsike umumî müfettişlerden Hilmi beyi memur etmiştir.
Hilmi Bey henüz tahkikatını ikmal ederek raporunn Vekâlete göndermemiştir. Çünkü tahkikat devam ederken mektupta bildirilen meselelerle alâkadar bir çok yolsuzluklara tesadüf edilmiş ve bunun üzerine tahkikatın derinleştirilmesine lüzum hasıl olmuştur.
Bir taraftan tahkikat devameder-ken diğer taraftan da yalnız bir ilk mektepte beş muallime ihtarname gönderilmiş, diğer bazı mekteplerdeki» birkaç muallim ve başmualli-me de ihtarnameler yollanmıştır.
Her ihtimale karşı da, ihbaratta bulunan müfettiş Nuri Bey muvakkaten Kadıköy ilkmektebi muallimliğine nakledilmiştir.
Vekâlet bu meseleye fevkalâde ehemmiyet vermiş ve işin tenevvürüne yardım etmek için birçok sualler gönderilmiştir. Tahkikat hitam bulduktan sonra yolsuzlukların mahiyeti anlaş.Iacak ve Maarif müdürü Haydar Beyin bu işte mes’uliyeti olup olmadığı tespit edilerek vaziyeti ona göre tayin olunacaktır.
Kadrolar ve muallimlerin itirazları
Utaubul ilk tedrisat kadrosunun alâkadarlara tebliğ edilmesi üzerine muallimler tarafından Maarif idaresine adeta hücum vaki olmaktadır. Hergiin yüzlerce kadın ve erkek muallim Maarif idaresine giderek yeni kadroda yapılan tebed-dülâtın haksız olduğunu söylemektedir. Bu cümleden olmak üzere şehirden mülhakata nakledilen 20erkek, 15 kadın muallim maarif idaresine gitmişler ve haksızlığa uğradıklarını iddia etmişlerdir.
Alâkadarların toplanıp müşterek bir istida ile vilâyete ve vekâlete | ■ müracaat edecekleri haber alın- || mistir.
*r
4üşücenin yer bulabilmesine hayret etmelidir.
Mısırın çektiği müşkülât
Bugün, kapilülâsyon hakkını haiz 22 devletin, hep birden kabulüne iktiran etmeden Mısırda, bir vergi tarhının .İçtimaî veya İktisadî sahada bir kanun neşrinin imkânı yoktur. Polis ve hükümet kuvvetlerinin karşılaştığı engeller dolayısiyle cinayet ve cürümlerin sertçe takip ve tecziyesine cevaz yoktur. Zira her hangi bir sebep ve münasebetle bir ecnebiyi alâkadar eden bir mesele, behemehal alâkadar konsolos veya haminin vucudünü istilzam etmektedir.
Mısırda faziasiyle mevcut bulunan ecnebilerin İktisadî ve malî faaliyetlerini, tebaa lehine tahdit etmeğe, hiç olmazsa müsavi seviyeye indirmeğe ise hiç imkân yoktur.
Bu itibarla Mıs*r halkı, son-iuz zararlar görmekte “serbestli rekabet,, “serbestti inkişaf,, bir kelime ile yabancıya karşı “hayat hakkı,, nı müdafaa hususunda çok güçlük çekmektedir.
Biz, kapitülâsyonların ilgasını talep etmekle kendi ülkemizde hukuku hükümranimizin tanınmasını istemekten başka bir şey yapmıyoruz. Ecnebilerle kendi tebaamız beynindeki muamelâtta istediğimiz tek şey müsavattır!
Türkiye, Lozan sulhu zaferde kapitülâsyonları ilga ettiği gün-denberi, Mısır içinde hukukan kapitülâsyonların mevcut olmaması lâzımdır. Zira kapitülâsyonların Mısıra taallûku, vaktiyle sırf bir Osmanlı ülkesi olmasındandır.»
Mısırlıların teşekkürleri
İstanbul 2 (A. A.) — Mısır parlâmentosu murahhas heyeti reisi Muhammed Tevfik Rıfat Paşa ile murahhas heyeti azası kendilerine lütfen gösterilen kıymetli yardım ve izazu ikramdan dolayı Türkiye Cumhuriyetine ve Türk milletine en halis şükranlarını ve en samimî saygılarını takdim eder. Vatanlarına dönmeden evvel bu civanmert memlekette gördükleri hayatiyet, kuvvet, intizam ve güzel idare delâilini hayranlıkla temaşa ettiklerini, Tür-kiyenin ulu şef Gazi Mustafa Kemal Hazretlerinin rehberliği ile bütün saadet ve refaha ermesini temenni eylediklerini ifade etmektedirler.
Mısır parlâmentosu heyeti murahhasa umumî kâtibi
Muhammed Hatlap

vapurculuk!
TÜRK ANONİM ŞİRKETİ İstanbul Acentalığı Liman han, Telefon: 22925
İzmir ve Mersin SÜR’AT YOLU İNÖNÜ vapuru
4 Teşrinievvel Perşembe günü saat 11 de Sirkeci rıhtımından kalkarak doğru İzmir, Antalya, Alanya, Anamur Mersin ve Pa-yasa gidecek. Dönüşte bunlara ilâveten Taşucu Çanakkale ve Geliboiuya uğrıyacakbr.
Karabiga yolu Cumartesi, 7 günleri saat Çarşamba^ t.p hane rıhtımından bir vapur kalkar. Gidiş ve dönüşte mutat iskelelere uğrar.
İzmit Yolu
Cuma, Pa zar, Sah, Çar-« ~A günleri bir vapur şamba BaRt9daToPh)(»e rıhtımındın kalkar.

2
—ZAMAN—
OKTISAT İSLERİ
Hv Bakır vazıyeti
Uzak Şarkta tehlike sebepleri
Çin demiryollarından başka ihtilaflı meseleler de var
Uzak Şarkın ufuklarını ara sıra karartan ve tehlikeli bir vaziyet vücude getiren gerginliklerin en mühim sebeplerinden biri hallolunmuş gibidir.
Bu âmil, Şarkî Çin demiryolu hattı idi. Sovyet birliği bu hattın Japonyaya satılmasına razı olmakla Uzak Şarkta sulhun idamesine hizmet etmiştir.
Fakat bu hattın satılması ile uzak Şarkı tehdit eden Âmiller de bertaraf oldu mu? Asıl mesele budur.
Uzak şarkta Japonya ile Sovyet birliğini ayıran ve anlaşmalarına mâni olan diğer sebepler de vardır. Bunların başında Mon-golistan meselesi vardır. Japonyanm Mongolleri Manço hanedanı etrafında toplamak ister gibi bir vaziyet aldığım göstermesi buna sebep olmaktadır.
Bundan başka Sovyet birliği tarafından Çin sahilinde ya-pdığı ileri sürülen tahrikat ta iki tarafı birbirine ısmdıramıyan sebeplerdendir.
Şarkî Çin hattı ihtilâfının hallile iki tarafın münasebatında açılan yeni devir diğer ihtilâfları da bertaraf etmek için iyi bir i başlangıç sayılırsada Uzak Şarkta emniyetin kolay kolay teessüs ı etmiyeceği anlaşılıyor
O. R.
“ iakır üzerinde Beynelmilel bir uzlaşma, konfe-la^:ans rivayetlerine rağmen, henüz mevsimsizdir
re Şimdi bir çok yerlerde Bey-acjcjelmile! bir bakır konferansm-iroyan bahsedilmektedir. Böyle eki*r konferans havadisini ver-ıarr)ek *Ç*n de Birleşmiş Amerika-p(m yukarı Katanga madenci-/ah^r birliği reisinin yapmakta »lduğu seyahat ileriye sürül-
Khektedir.
Reis efendinin bu seyahati jsnasında Birleşmiş Amerika I akır sanayii şeflerde müzake-Eferatta bulunduğu şüphesizdir. mjn{ Amerikan, Avrupa ve Afrika
Teşrinievvel 3
I »)
Günde bir Kitap
Yevmi makale
Sormak hakkımız
İnkılâpların öğrettikleri
Yazan : Mebus
İnkılâpların öğrettikleri, inkılâpların tahlilnamesidir. Vasfi Raşit Bey bu eserinde inkılâpçılar ile inkılâplardan müteessir olanların düşüncelerini karşılaştırarak inkılâplardaki hakikî kuvveti ve bu kuvvetin tabiatle, hâdiselerin ruhiyle, tarihî zaruretlerle münasebet derecelerini parça parça ve adeta fasıl fasıl izah ediyor.
Muharririn düşüncelerine mihver teşkil eden nokta, Türk inkılâbının yüksek kıymetini umumî mülâhazalar ve tarihî örnekler arasında tebarüz ettirmek kaygusudur. inkılâbımıza candan bağlı bir ruhun bu kaygudan aldığı ilham ile nasıl heyecanlandığını eserde bu-harrir, dönüp dolaşıyor, tarihe giriyor ve felsefeye giriyor ve nihayet kendi mihverine avdet ediyor. Bu fikrî dönüşlerde dolaşışlarda o mihverin ışığını asla kaybetmiyor ve bütün mülâhazalarını yine o mihvere getirip bağlamakta cidden muvaffakiyet gösteriyor.
Muharrir, bu arada bazı yeni hükümler de vermekten çekinmiyor. Meselâ kitabın bir yerinde münasebet getirilerek Bratüs'den babsoiunuyor ve aynen şöyle deniyor:
“Menfi ve âciz Erütüs’ün kudretli ve âlım yaratan Sezan öldürmesindeki büyüklüğe bırakınız ahmaklar inansın,, biz, Brütüs’ün yaptığı veya yapılmasına iştirak ettiği cinayetten dolayı metholun-duğunu, yüksek tanıldığını,alkışlandığını hiçbir tarihte görmedik. Brü-tüs, babasına silâh çeken oğul gibi tarih nazarında mel’un ve yaptığı alçaklıktan dolayı da daima me/un kaimıya makkûmdur. Bu sebeple inkılâpların öğrettikleri hakikatler arasında onun adını anmak bile bize fikrî bir israf göründü.,,
Vasfi Raşit Bey, mevzudan aldığı ilham ile eserin başından sonuna kadar heyecanlıdır. Bundan do.ayı bazan tahlilî üslûptan ve hat-
(iark'ak,r piyasaları müdüranının-arapa yeşil bir masa etrafına top-i ada’anarak bakır işlerine bir düzen | 2'ermek istekleri pek şiddetlidir. ’ n;nj^ncak bakır piyasalarının vaz-hamyeti bu havadislerden hiçte met müteessir görünmemekte ve es-lanrH gidişinde devam etmektedir. _ Jitekim beyenlmilel bir uzlaş-için zemin ve zaman mü-Sjait değildir. Dünya bakır piya-sanı^sının şimdiki fena vaziyetin-olan(en Birleşik Amerika mesuldür. mar(lefah zamanlarında Amerikan isimpakır kartelinin çevirdiği makama8,t fırıldaklar ve İktisadî buh-kay}andan biri de Ruzvelt hükû-kaş^etinin “Balar kudu„ diye or-büyîaya koyduğu nazariye yeni IerineQi düzensizliklere sebep ol-t;cefaak tadır.
besi Bu şerait altında Kanada ile dörö ’
katsSulgaristanın ticarî mü-Çvazene ve mahsulâtı Senin başlangıcından deri leh-22s olan ticaret müvazensi Tem-bek ıuz ayında birdenbire bozul-diği niş ve mahsulâtın eksikliği ve ahire ve hububat ihraca tının muvııeni dolayisile açık 105 mil-m0ş on levayı geçmiştir. yaP* Bulgaristanm bu seneki buğ-Slh^ay rekoltesi 1933 yılının .900.000 tonuna mukabil yal-jız 1200000 tondur. Mamafi dcnısırın hasadının fazla olduğu buğdayda olan eksikliği gi-“n^lereceği söylenmektedir. dan|Avustura!yanın yapak geld kırkından m®n 30 Haziranda hitame eren /apak kırkım mevsiminde ya-iHİau yapak satışları 52,165,778 İngiliz lirasına baliğ olmuştur.
--------------■^®3eçen mevsim satiflan35.043.054 Yarmaksam TURKngiliz liras,idi- K,rkımi«in ei-— . — . . _ ı de edilen en yüksek yekûn
DOUGLAS FAİRBA927- 28 satış esmanı^ olan L O R E T T A Y 60.873.000 İngiliz lirası idi.
Tarafından temsil edilen dehşetli • Bu mevsim zarfında Avus-sa ne en ı tıva e en ir nturya(jan deniz aşırı ülkelere İX 2.741,119 balya yapak gönde-
Hürriyetini, aşkına feda eden |rilmiştir.
23- 1932 ihracatı 3.043.874 )alya ve 1931-32 tahmilâtı
ta fikirden uzaklaşarak şiire kapılmıştır. Lâkin bu kapılış esere başka bir güzellik vermiştir. Bizim eseri okurken aldığımız haz arasında zihnimizi ara sıra çelmeleyen bazı kelimelerin kullanış tarzıdır. Meselâ muhterem muharrir, kitabının bir yerinde şöyle bir cümle kullanıyor:
“ Elbetteki tarihe lüzumsuz ihtilâllerde girmiştir. Fakat tarihe geçen ihtilâllerin hepsi lüzumsuz değildir, içlerinde lâzım ve lâzım olduğu kadarda bereketli olanları var. „
Bu cümlenin başında bulunan Ukit
edat île kuvvetlendirilmesine lüzum olmasa gerek. Cümlenin sonundaki “bereketli,, tabiri de zayıf. İfadenin siyakından bu kelimenin verimli veya faydalı mevkiinde kullanıldığını anlıyoruz. Bereket, bizim dilimizde o manaları ifade eder mi?
Kitabın sonunda eskilikle yeniliği, dünle bugünü pek canlı surette tecessüm ettiren nefis bir hikâye var. Bunu kitabının sonuna koymakla muharrir felsefî, tarihî ve İçtimaî tahlillerden okuyucularının aldığı zevki bir de edebî haz ile katmerleştirmek istemiş olacak. Zarif bir düşünce.
“ İnkilâpların öğrettikleri „ kendi vadisinde yazılmış kitaplarımızın en kuvvetlisi ve en değerlisidir.
Afrika müstahsilleri beynelmilel bir uzlaşmaya yanaşmıyacak ve ticaret siyasetini tâdil etmesini Birleşik Amerika devletlerinden isteyeceklerdir.
Müsyü Ruzvelt dizginli iktisadından ve millî kalkınma kanunlarından vaz geçmedikçe cihaşümul bir bakır uzlaşması yoktur. Diğer taraftan piyasayı serbest bırakmak suretiyle ecnebi bakırlarının Amerikan piyasalarını istilâ etmesine yol açılır. Amerikalıların ellerinde senelerden beri birike birike muazzam yekûnlara varan ve bugün piyasalara ağır bir tahdit teşkil eden bakır stokları vardır.
Fiatlann boyuna düşmesine âmil olan bu büyük stoklar elden çıkarılmadıkça Ruzvelt hü-hûmeti için “bakır kud„ undan vaz geçmek ihtimali yoktur.
Kanada ile Afrika müstahsillerinin şimdi kullandıkları tabiye umumi vaziyetin düzelmesini beklemektir. Bu müstahsillerin istifade ettikleri istihsal şeraiti Birleşik Amerikada-ki vaziyetten çok daha müsait olduğundan günün birinde dünya bakır piyasalarını her halde kendi buyrukları altına alacaklardır.
Balkan güreş şampiyonası yarın gece başlıyor
Bu müsabakaların Fransız tiyatrosunda yapılması nihayet kararlaştı
Küçük itilâf ve para sistemi
Küçük İtilâfa dahil olan Romanya, Yugoslavya ve Çekos-lovakyanın devlet bankalarının müdürleri teşrinievvelin birinde Bükreş şehrinde toplanacaklardır. Küçük itilâf memleketlerinin banka müdürü her üç memleket için müşterek bir para siyaseti ittihazı imkânlarını mü-nakaşa edecektir.
Esasen bugünlerde Belgratta toplanmakta olan küçük itilâf iktisadi Şûrası üç memleket arasında iktisadı münasebetler, gümrük tarifeleri, ırmak, şose ve demiryolu münakalâtı gibi mühim meseleleri konuşmaktadır. Bu mevzular da bir uzlaşmaya varıldığı ve Bükreşteki Banka direktörleri de müşterek para siyasetinde bir itilâfı tahakkuk ettirdiği takdirde Av-rupanın göbeğinde kuvvetli bir iktisadi ittifak vücuda getirilmiş olacaktır.
2743125 balya" "İdi.'.
1934-35 mevsimi yapak kırkımı 3.146.000 balya tahmin edilmektedir. Kırkımın yüzde 83 nisbeti Merinos 17 nisbeti 1 de melez yapaktır.
Perşembe akşamı Beyoğlunda Fransız tiyatrosunda saat tam 21 de başhyacak olan üçüncü Balkan güreş şampiyonasına iştirak için Yunanlılar gelmiş ve Bulgarlar ile Yugoslavlar da bugün Konvansiyonel trenile Sirkeci de bulunacaklardır. Ro-menler Perşembe sabahı gelecekler ve doğru tartılmıya gideceklerdir.
Halkın şimdiden bilet aramak için gösterdikleri taha-cüm nazarı dikkate alınarak, rahat maç seyredilmek gayesi-le bizzat Belediye bu işi üzerine almış ve bilet kişelerine kadar kendi memurlarını yerleştirmiştir. O gün belediye tarafından muntahap gişe memurları, ellerine tevdi edilen plâna göre bilet satacaklar ve bu numaralar biter bitmez o gün için bilet vermeyip ertesi günün plânına göre satış yapacaklardır.
Şu halde içeride herkes evvelden aldığı biletlere göre rahat rahat yerlerinden maçlarını seyredebileceklerdir. Bu sebepten halkın vaktinde bu biletleri elde edebilmeleri için Perşembe sabahı saat ondan itibaren Fransız tiyatrosu ki-şeleri şatışa başlıyacaklardır.
Numaralı koltuklar olduğu gibi elli kuruşluk bileti bile evvelden almak mümkün olabilecektir. Tiyatroda yer kâfi mikdarda mevcut olduğundan bütün meraklıları alabileceği tahmin edilmektedir.
Şehrimizde bulunan Yunan güreşçileri dün kilolarım kontrol etmişlerdir. Gelen kafile arasında geçen seneye nazaran yalnız bir değişiklik mevcuttur. Bu değişiklik te meşhur güreşçilere Zamot’un iltihakıdır. Bu güreşçi yalnız hususî mahiyette Yunanlıların ilk şehrimize geldikleri zaman maç yapmış ve bir İkincide Kumkapu güreşçilerinin Yunanistan turnelerinde Adnanı mağlûp etmiştir. Bizce Yunan ekibinin en kuvvetli bir güreşçisidir.
Perşembe akşamı saat tam on birde Vali Beyin nutkile üçüncü Balkan güreşleri açılacak ve bunu müteakip olimpiyat yemini, misafir milletlerin marşları çalınacak ve müsabakalara devam edilecektir.
Maçların devam ettiği günlerde yapılacak Olimpiyat kon-grasında, bundan sonraki Balkan güreşlerinin devam ede-
ceği şehirler tesbit edilecektir. İhtimal bir gün sonra göreceğimiz Balkan güreşleri memleketimiz de alkışlayabildiğimiz soı şampiyona olacak ve asgarî altı yedi sene başka me nleketlere nakledilecektir.
Ankarada maçlar
Ankara 28 ( Hususî ) — T. Teşrinievvelde başlıyacak olaı mıntaka lik maçları münasebe tiyle kulüpteki faaliyet bir kat daha artmıştır. Bu umumî çalışmalar arasında, mıntaka şampiyonu Çankaya futbol takımının Türkiye futbol birincilik müsabakaları için üç dört haf-tadan beri muntazaman yaptığı hazırlık çalışmaları bilhassa bilhassa kayde değer. Çankaya-lılar bu çalışmalariyle ve bugün yaptıkları son maçla hazırlık için çizdikleri programı tamamen tatbik ederek bitirmiş oldular.
Çankaya B - Akın spor
tik maç Çankaya B takımı ile Akmspor birinci futbol takımı arasında ve Akın spor tarafından konan kupa için oynandı. Yeni bir maç oyuncunun tecrübesi için yerlerini terkeden iki üç A takımı oyuncusu ile takviye edilen B takımı her iki devrede de hakim ve güzel bir oyun oynadı ve maçı [4-0] bitirerek kupayı kazandı.
Altınordu - Çankaya
Bu maça her iki takımda esas kadrolarındaki bir kaç oyuncudan mahrum bir halde çıktılar. Çankayalılar kendilerine has, seri ve ince oyunlarile hakimiyeti ele alarak Altınor-duyu sıkıştırmağa başladılar. Ve oyunun onuncu dakikasında ilk golü yaptılar. Bu golden sonra Altmordulular harekete geçtiler. Fakat yaptıkları bütün akınlar neticesiz kaldı. Bir aralık ellerine geçen mühim bir kaç fırsatı da ata-mıyarak kaçırdılar. Oyunun bundan sonraki kısmı iki tarafında birbirini, sıkıştırmasile geçti ve [0-1] Çankaya lehine bitti.
İkinci devre başladığı zaman iki takımın da bazı tadilât yaptığını gördük. Oyun bu devrede daha seri ve sert oy-oynandı. Çankayalılar devre ortalarına doğru Orhanın ayağından ikinci golü de kazandılar. Bu ğol üzerine daha fazla açıldılarsa da sayı adedini fazlalaştı ramadılar. Altınordulular-da bir kaç tehlikeli akın yaptılar fakat netice değişmedi. Ve maç [2 - 0] Çankayanın galibiyetiyle bitti.
Millî Roman
Düşüncesi dönüp dolaşıp Naciye Hanım üzerinde duruyordu. Bu, Belki de onun berikine nisbetle daha bakir oluşundan, dulluğundan ve zengin görünüşün-dendi. Mehlika, ayak muhaveresile, fazla yılışkanlığile, koca sahibi olmakla ve hele hizmetçisi tarafından aptal yerine konulup mağlûp edilmekle cazibesini biraz kaybetmiş gibiydi.
Arasıra Belmayı ve sevinci de düşünmüyor değildi. Sevinçten örmüyordu. Onu, kendinden senet al-
Tefrika No: 29 dığı için çok cesur buluyordu. Kızların böyle cesaretli olanları bazen tehlike de teşkil edebilirler. Bülent, bir gün onun kendini döğecek kadar cüretini ileri götürmesinden korkuyordu, kendisiyle münasebetini vasat derecede tutmayı tasarlıyordu. Bir sırasını düşürüp senedini kurtarsa belki selâmı bile kesecekti. Lâkin Belmayı, üzerinde işlenecek bir mevzu telâkki ediyordu. Onun bakışlarını, iç çekişlerini, bazen neşelenip bazen elem-lenivermesini pek cazip buluyordu.
bl ’tib’ işveli tavırlara alışmıştı. Onun ,r Su zarafeti de zaten ( sergüzeşt) y°*peşinde dolaşan kadınlardan oldu-e g'u hissini arttırmakta idi.
Müsyü Rikardo işte bunları dü-şuncı.. ' .. ’ ...
bıral!UDe du$une g°*lnonun içinde ya-dip ylm SBat kadar dolaştı. Bir aralık Belm’ulunduğu otelin istirahat salonundan sevin’öyİi^ merdivene doğru ilerlerken düşti,'ıerc^'ven^en Müsyü(Vertemil)ile genÇ tına pzın inmekte olduklarını gördü. tağın^er ‘k‘8İ d* konuşmağa pek daldık-y,kararı *î‘n kimseyi görmemekte idi-çinin er' Müsyü (Rikardo) bir kenara çe-slzi j^c’*ere®c kendilerini tetkike başladı.
Merdivenin alt kısmında elli yaşla-’arında kadar görülen bir kadın duruyordu. Bu kadının gerdanı, göğsü sanki bir kuyumcu dükkânı imiş Dl®mgibi mücevherat ile dolu olup merdivenden inen çifti şefkatli bir te-.bessümle seyretmekte idi.
ran i .
B İki genç kendisini görmediler cininve aalona doğru uzaklaşmağa baş-kend^ddar, O vakit yaşlı kadın fran-bebl ,,zca dedi» ki: buld' — (Seli), artık eve avdet za-fmd( manı gelmedi mi ?
Genç kız bu sesi işitince titre-
di, derhal arkasına döndü ve kadını görünce yaklaşarak lıürmet-kârane bir sesle :
— Emrederseniz derhal avdet ederiz, madam. Sizi zannederim çokluk bekletmedim.
Bunu söyliyerek elbiselerin asılı olduğu yere koştu. Biraz sonra kolunda mantosu olduğu halde avdet etti ve kendisini beklemekte olan delikanlıya tatlı ve çok samimî bir nazarla bakarak:
— Allaha ısmarladık (Harri), yarın akşama görüşürüz.
Dedi. Ondan sonra elini mühendise uzattı, o da bu eli tutup bir müddet avucu içinde muhafaza etti. İki gencin birbirlerinden ayrılmak istemedikleri görülüyordu.
Fakat genç kızın birdenbire kaşları çatıldı. Yüzünü adeta bir yeis kapladı, sanki korkunç birşey düşünüyormuş veya görüyormuş gibi gözlerini dalgın dalgın bir köşeye dikti ve dedi, ki:
— Hayır yarın akşam buraya gelemiyeceğiz, değil mi, Madam ?
Yaşlı kadın biraz amirane bir surette:
— Tabii yarın akşam burada değiliz. Verdiğimiz kararı ve yapacağımız işi unutmamış olmanız lâzım, fakat isterseniz öbürsü akşam yine buradayız.
Cevabını verdi.
Genç kız tekrar (Vertemil)e dönerek ve çok düşünceli, adeta endişeli bir tavırla:
— Evet, yarın akşam madamın emri mucibince yapılacak bazı işlerimiz var dedi. Bu sırada yaşlı kadının kapıya doğru uzaklaşmasından bilistifade mühendisin tekrar elini tutup sıktı ve bu dafa işveli bir suretle:
— Öbürsü akşam sizi herhalde beklerim, yann akşam için kusuruma bakmayınız, dedi.
Delikanlı da :
— Geleceğimden şüphe mi ediyorsunuz ? Ben sizi görmeden yarın akşamı nasıl geçireceğimi düşünüyorum. Her halde öbür akşam içinki burada bulunmak vadinize çok teşekkür ederim.
Bunuu üzerine genç kız, elini delikanlının elinden kurtararak yaşlı madamın arkasından koştu.
Müsyü (Harri Vertemil) kızdan ayrıldıktan sonra kendi otelinin yolunu tuttu. Müsyü (Rikardo) ya ge-
lince bir aralık (Vertemil) e yaklaşıp görüşmek istediyse de bundaa vazgeçti ve o da hervakit ikamet etmekte olduğu (Majestik) oteline avdet etti. Yolda kendi kendine bir çok sualler soruyordu;
— Bu Matmazel (Seli) yi evvelce nerede görmüştü ? Genç kızın o kadar hürmetle sözlerini dinlediği yaşlı ve zengin kadın kimdi ? (Seli) yarın akşam bu yaşlı kadınla ne yapmağa karar vermişlerdi? Genç kız yarın akşam yapılacak işi hatırına getirir getirmez neden birdenbire büyük bir endişeye düşmüş gibi görünmüştü?
Müsyü ( Rikardo) zihnen bu suallerle meşgul olurken pek yakın bir zamanda gayet karışık ve facialı bir işe kendine rağmen karışacağını bittabi hatırına bile getirmiyordu.
İkinci fasıl .4
Yardıma çağrış
Müsyü (Rikardo), (Seli) ile (Vertemil)in kumar masası etrafında görüştüklerini bir Pazartesi akşamı görmüştü. Ertesi akşam (Villa o Flör) gazinosunda (Vertemil) o yalnız tesadüf etti.
Devamı var
Teyiai«*v«l 3
—ZAMAN
Terfi eden hâkimler
Tasdika iktiran eden listeyi aynen neşrediyoruz
İsveç Veliahtı ve maiyeti
Birinci sahifeden devam
Ankara 2 (Telefonla) —Hâkimlerin terfi listesini hazırlı-yan komisyon mesaisini bitirmiş ve liste tasdika iktiran etmiştir.
Bu liste ile terfi eden hâkimlerimiz şunlardır :
6 ncı dereceden ikine5 sınıfa terfi edenler
Temyiz raportörlerinden Ali Necati, İzmir Hukuk reisi Hüseyin Hüsnü, İstanbul Üçüncü hukuk reisi Ahmet Kâzım, Teftiş heyeti reisi Raşit, Baş müfettiş Kasım, Birinci sınıf müfettiş Osman Sabri, İzmir ağır ceza reisi Ahmet, İzmir ticaret reisi Necati, Kayseri Ağır ceza reisi Süleyman Mesut Beyler. Beşinci dereceden altıncı dereceye terfi edenler Bolu reisi Yusuf Sait, Adapazarı reisi Mustafa, İstanbul Birinci ceza reisi Necip Nadir, Antalya İhtisas M. umumisi Mustafa Nuri, İstanbul İkinci hukuk reisi Mehmet Zeki. İstanbul Âzasından Mehmet kemal, müfettişlerden Sim, temyiz raportörlerinden İbrahim Kâzım, Ali Riza, Sadettin, 2 nci sınıf müfettişlerden Muharrem Rahmi, Necmettin, Ali R.za, Sezai, temyiz raportörlerinden Ahmet Galip, Hüseyin Ekmel, 3 üncü sınıf müfettiş Mustafa Nuri, Hukuk işleri baş muavini Şemsettin, İstanbul üçüncü •eisi Ahmet Hikmet Beyler.
Bir derece terfi edenler
Sivas ihtisas hakimi Haşan Hayri, Muğla reisi Şerif Necati, Eskişehir reisi Osman Ramiz, Adana ihtisas bakimi Mehmet Nuri, Üsküdar ceza hakimi Mehmet İstanbul azasından Mehmet Nazım, İzmir ihtisas müddei umumisi Haşan Arif, Mardin hukuk hakimi Mehmet Emin, Mağnisa reisi İsmail Ra-sim, Ankara ağır ceza azasın-danCemal, Muğla ihtisas hakimi Edip, Malatya ağır ceza reisi İbrahim Etem, Aydın hukuk hakimi Ali Riza, Balıkesir hukuk hakimi Ahmet Ata, İstanbul ihtisas hakimi Mehmet Refik İstanbul azası Fazıl İstanbul müstantik âzası Cemal, Kocaeli reisi Mehmet Nail, Mersin reisi Ahmet Şevki, Kula reisi Der--viş Daniş, Çanakkale reisi Cemal, Trabzon Hukuk Hakimi Nuri, Bursa Ceza Hakimi Mustafa Nuri, Ankara ticaret azası Esirettin, İstanbul azası Murat Hulûsi, Giresun reisi Osman Sezai, Bursa ikinci Hukuk reisi Haşan Hilmi, İzmir Ticaret azası Ali Riza, Sinop İhtisas Hakimi Sezai, Antalya ihtisas Hakimi Cemil Erzincan reisi Abdullah, İstanbul ihtisas müddeiumumisi Mehmet Mithat, Ankara ceza hakimi Abdülkerim Naci, İstanbul dördüncü hukuk reisi Ahmet irfan, Malatya ihtisas müddeiumumisi Haşan Tahsin, İstan bul ihtisas müddniumumisi Ahmet Reşit, Bilecik müddeiumumisi Mustafa Celâleddin Çorum ağır ceza reisi Ali Asım, Sinop reisi Abdülhafız Nuri, Van reisi Hayrettin, Ankara birinci hukuk reisi Vehbi, Ükiidar ceza hâkimi Ali, Ordu Hukuk hâkimi Hilmi, Sivas müddei /umumisi Osman Kâzım, Ltaııbul * âzası Mehmet Nazif, Gümüşhane reisi Mehmet Celâlettin, Gaziantep Hukuk hâkimi Ârif, İstanbul âzası Ahmet Sabri, Samsun Hukuk reisi Celâl, Ankara Ağır ceza reisi Hay-rullah, Denizli reisi Ali Rıza, İstanbul müstantıki Abdülkadir Vahit, Mardin reisi Haşan Fehmi, Mersin Hukuk hâkimi Ali Rıza, Bursa Birinci Hukuk reisi Arif Sırrı, Bursa âzası Hüseyin Neş’e, Kırk-lareli Müddeiumumisi Mustafa Âsim, Samsun âzası Muhittin, İstanbul Sulh hâkimi Halil, Ankara Asliye âzası Zeki, İzmir ihtisas hâkimi Mehmet Hamdi, Samsun âzası Ali Rıza, Adapazarı Asliye âzası Ahmet Tevfik, Ceza işleri muavini Mustafa Bekir, Afyon âzası Haşan Tahsin, Adana Âğır ceza âzası Mustafa Kâzım, İzmit âzası Salâ-hattin, İstanbul âzası Mehmet Re-İzmir Asliye âzası Ali Rıza, - İstanbul Sulh hâkimi Ahmet Şakir, Kırklareli reisi Mehmet Sabri, Adana Hukuk hâkimi Ahmet Hamdi, ikinci sınıf Adliye müfettişi Ferit, Baş M. umumilik birinci sınıf muavini Bedrettin, Üsküdar Asliye âzası Mustafa Faik, Üsküdar M. umumisi Ahmet Haydar, Bursa M. umumisi Ahmet Haydar, Bursa
M. umumisi Mehmet Cemil, Zonguldak reisi Ahmet Kâzım, Erzurum M. umumisi Kadri, Temyiz mahkemesi raportörü Mustafa Enver, İstanbul âzası Mehmet Burhanettin, Temyiz raportörlerinden İsmail Muzaffer, Mehmet Zühtü, İbrahim Et-hem, Mehmet Nuri, Emin Ferdi, Mehmet Haiit, Üçüncü sınıf müfet-1 fişlerden Şinaai, İstanbul Müstantik âzası Mehmet Muhittin, İzmir ceza hâkimi Yahya,Manisa H.hâkimi Ap-tullah Galip, Adana M. umumisi Ahmet Münir, 3 üncü sınıf müfettiş Mustafa Arif, Niğde reisi Mehmet, Konya Ceza hâkimi Aptülâziz, Tekirdağ reisi Mehmet Necmettin, Çorum Ceza hâkimi Ali Rıza, Van İhtisas hâkimi Haşan Hüseyin, Çanakkale M. umumisi Abdülkadir, Adana İhtisas M. umumisi Mustafa, Gelibolu reisi Ali Kâmil, İsparta, M. umumisi İbrahim Ethem, Artü-vin M. umumisi Ali Riza, Siirt ihtisas hâkimi İbrahim, Kars asliye reisi Yahya, Siirt İhtisas M. umumisi İ.hami, Denizli hukuk hâkimi Ali Hakkı, Adana Hukuk hakimi Ali Fuat, Elbsütan Reisi Abdullah Hulûsi, Temyiz baş M. umumi muavinlerine Abdülkadir, 4 üncü sınıf müfettiş Atıf, Karaköse Reisi Muharrem Tevfik, Afyon Karahisar M. umumisi Mehmet Tevfik, Ankara hâkimi Abdurrahman Talât, Aydın Ağır ceza reisi Ahmet Mitat, Vezir köprü reisi Ahmet, Afyon hukuk hâkimi Halil Hilmi, Baş M. umumî muavini Zeki Nizamettin, raportör Ali Ulvi İstanbul üçüncü hakimi İzzet Zeki, İstanbul icra reisi Ahmet Cemal, Elâziz reisi Mehmet Emin Sami, baş müddei umumî muavinlerinden İbrahim, İzmir baş muavini Ali Riza, İstanbul âzası İsmail Hakkı, Kastamonu M. umumisi Mustafa Nuri,Üsküdar H.hakim İrfan 3 üncü sınıf müfettiş Alâattin, Baş M. umumî muavinlerinden Ahmet Lûtfi, Ankara Asliye âzası Mehmet, 4 üncü sınıf müfettiş Süleyman Faik, Trabzon M. umumisi Ahmet Remzi, İstanbul M. umumisi baş muavini Salih Esat, Antalya Reisi Süleyman Servet Beyler.
Birinci dereceden ikinci dereceye terfi edenler: Çubuk müstantiği Ali Riza, Osmancığın Mehmet Şerefettin, Viran-şehrin Hakkı, Mudurnu Hukuk hâkimi Mustafa Reşit, Hayrebolu müs-tantiği Mehmet İhfan, Niğdenin Reşit, Arapkirin Süleyman, Çorlunun Sabri, Uluburlunun Mustafa Sami, Ayaşin Mehmet, Acıpayamın Hadi, Dörtyolun Kâzım, Maraşın Hakkı, Saimbeylinin Mehmet, Aydın âzası Mehmet Nail, Haymana M. Um. Mehmet Cemal, Tortumun Hilmi Kâmil, Karaman Azamüla-zimi Haşan Feyzi.
Üçüncü dereceye terfi edenler
Afyon Aziziye hâkimi Mehmet Sedat, Mustafa Kemal, Azamülazi-ni Husrev, Poshof hâkimi Süleyman, Muğla M. U. muavini Mehmet, Yozgat âza mülâzımı Arif, Susıgırluk sulh hakimi Ziya, Seydişehir M. U. Ömer Fuat, Muş M. U. Ali Riza, M. U. muavini Mehmet Salim, Sivrihisar M. U. Bahaettin, Yıldızeli hakimi Şefik, Osmaneli sulh hakimi Hakkı, Mucur hakimi İbrahim Etem Akdağmadenin Rasim, Geredenin Ali Saim, Biga M. U. Mehmet Ziya, Ceyhan hukuk hakimi Necmettin, Hendek hukuk hakimi Ali Haydar, KaraisalI müstantiği Muhlis, D. Bektrin Osman Hulusi, Söke ceza hakimi Yusuf İzzet, İst. M. U. aza mülâzimi Ali, Bilecik azamulazimi Mahmut Celâl, Atayanın Halis Sıtkı, Elâziz sulh hakimi Mahmut Nedim, Milâs ceza hakimi Ali Kemel, Baskilin Hikmet, Gaziantebin Mehmet Göksün Mu. Salih Alâettin, Ayaşin Nafiz, Bolunun Hüseyin Hüsnü, Koçhisar M. U. Mustafa, İ 'gaz hâkimi Mehmet Nuri, Konya Sulh hâkimi Osman, Dursun B. M. U. Mehmet Cemil, Çapaköy hâkimi V elit, Geyve M. Û. Mehmet Celâ-lettin, Sulh Ceza hâkimi Mustafa Asım, Boyabat Ceza hâkimi Servet, Beypazar M. U. Aptullah Hilmi, Yenişehir Siirt Abdullah Tevfik, Hafik M. U. Cevat, Geyvenin Mehmet Vehpi, Lt. Sulh hâkimi Mehmet Arif, Cekkes Ceza hâkimi Ferit, Kasaba M. U. Riza, Tekin Denizli Sulh hâkimi Feyzullah, İl-ğın Müstantiği Tahsin, Cidrnin Behçet, Çermih Mehmet, Ovacık S.H. Mehmet Faik Yalıva H. Mustafa Fazıl, Keskin Ceza hâkimi Mustafa Enver, Tokat sulh hâkimi Nafiz, Vize M. Umumisi Süleyman Agâh, Bayburt ceza hâkimi Necati, Merzifon ceza hâkimi İsmail Hakkı, Zonguldak sulh hâkimi Mehmet Ali, Akdağ madeni müstantiği Metnaz-mi Adana sulh hâkimi Salih, Ankara âza M. Mehmet Fehmi, Hayrabolu M. U. Mehmet Şerefettin, Kaş M. U. Abdullah Nazım, Fatsa ceza hâkimi İbrahim, Adana M. U. M. Baha, Karaca hukuk hâkimi Sadi, İçel müstantiği Mehmet Emin, İzmir âza mülâzimi Haşan Ihsan, İzmir sulh hâkimi Zübeyde Hanım, Nezip M. U. Mehmet Necati, Kadirli M. U. Nuri, Bursa âza mölâ-
Bir tayyare filomuz da, geminin Yeşilköy açıklarına muvasalatından itibaren geminin üzerinde dolaşarak muhterem misafirlerimizi selâmlamış tır.
Haydarpaşa rıhtımında
Bu esnada gerek gar dahilinde, gerek rıhtım üzerinde bütün hazırlıklar ikmal edilmiş, yerlere hanlar serilmiş, bir tabur asker ve bir müfreze polis yerlerini almış bulunuyorlardı.
Rıhtım üzerinde Vali muavini Ali Rıza, Belediye muavini Hâmit, Emniyet Müdürü Fehmi Beyler, İstanbul Merkez Kumandanı [Fehmi Paşa mevki almışlardı. Bir tarafta kesif bir halk tabakası, diğer tarafta İsveç kolonisi ve [muteberanı duruyordu.
Saat 17 buçukta Veliaht ve Prensesler Hazaratına ait “100„ kadar bavul ile damdonörler ve hizmetçiler karaya çıkarıldı.
Saat 18. Sakarya motörü Haydarpaşa rıhtımına yanaştı. Bu esnada şiddetli bir alkış tufanı koptu. Halk, şimal ırkının bütün sadelik ve vakarını üstünde taşıyan a-sil misafirleri candan gelen bir tazizle slâmhyordu.£
Karaya ilk defa, mihmandar Hüsnü Rıza Paşa çıktı ve Veliaht Hazretlerininin motörü terketme-lerine yardım etti. Bunu müteakip, Vali Muhittin Beyin yardımiyle Prenses Luiz ve kerimeleri Peren-zimi Abdulâziz Adnan, Görele M. U. Mehmet Ali, Maraş M. U. M. Mustafa Ceydet, İst. âza mülâzim Tahsin, Uşak âza mülâzimi Ali Riza, İstanbul sulh hâkimi Emin Suat Hanım, Çine M. U. Fuat, İzmir aza M. Hikmet Lûtfi Hanım, .Vakfıkebir M. U. Mustafa Fehmi, İs. S. H. Mustafa Asım, Divrik H. Mehmet Ziya, Gönen M. Mehmet Kemalettin, Kandire M. U. Ahmet Nezihi, Ankara S. H. Rıfat Orhan, Ilğın H. Mehmet Sa-lâhattin, Bünyan C. H. Haşan İhsan, Başkale S. H. Ahmet Sadık, B. M. U. M. Abdülnafi, Kemah M. U. Haşan Tahsin, Adana M. U. M. Şerafettin, Tavşanlı M. U. Muhlis, Necati, Terme M. U., Terme M. U. Mehmet, Kırıkağaç Osman Orhan, Antalya aza M. Mehmet Muammer, İst. aza M. Feridun Ekrem, Ankara M. U. M. Mehmet Tevfik, Göynük H. Ahmet Asım, Gö'pazarı sulh hâkimi Mehmet Nazım. Ankara M. U. M. Zeki, Ankara sulh H. Muammer, İnebolu müstantiği Mustafa Kemal, Boyabat Ahmet Şefik, Balıkesir sulh H. Mehmet Asaf, Alucra M. U. Tahir Necat, Bursa M.U.M. İbrahim Ferit, Keşan M. U. Rıfat Turgut, İst. aza mülâzimi Mehmet Nurettin, Ankara M. U. M. Edip, Ankara sulh H. Mustaf; Kâmil, Tekirnag M. U. M. Ali Rüştü, Edirne M. U. M. Hakkı Nuseybir H. Haşan Ekrem, Ankara sulh H. Ahmet Fethi, Behisni M. U Zeke-riya, Ezine M. U. İrfan, Zara H. Abdurrahman Sami, Daday ceza H. Rıza, Lice H. Mehmet Salih, Kangal H. Salih, Osmancık H. H. i'zettin, Yalaç ceza H. Mehmet Feridun, Erdek müstantiği İrfan, Pashaf müstantiği İbrahim, Lice M.U. Tevfik, Gücladik S. H. Mehme. Nusret, Refahiye M. U. Turgut Çanakkale M. U. N. Ziynettin, İst. aza mülâzimi Mefharet H., İzmir M. U. M. Mehmet Şevki, Trabzon aza mülazımı Haşan Tahsin, Çole-merik M. U. Mustafa Nuri, Gevec sulh hakimi Halil, Ergani Osmaniye M. V. Tahsin, Feke M. U. Cemil Muhtar, Ankara sulh hakimi Orhan, Adapazarı aza mülazımı Ahmet Tevfik, Gaziantep aza M. Kemal Ankara sulh hakimi Ali Fazıl Abibarli M. U. Besim, Ekrem Kars aza muallimi Mehmet Veli, Erzurum aza M. Mehmet Celalet-tin, Kurucay M. U. İbrahim Tahir Niğde âza M. Niyazi, İstanbul âza Zeki, Antalya M. U. Abdullah Hamil, Kayseri sulh hâkimi Abdulka-dir, Mecitözü M. U. Mehmet Emin, İzmir âza M. Ömer Kaya, Serik M. Nevzat, Ankara S. H. Fuat, Adana aza M. Mürüvvet H. Saray M. U. İbrahim Hakkı, Samsun aza M. Ahmet Muhtar, Kütahya M. U. M. Mehmet Hayrettin, Zara M. U. Reyhan, Kandira kC. H. Dündar, İst. M. U. M. Feridun, Bozcaada M. U. Mehmet Zeki, Erdek M. U. Hüseyin Hilmi, Kuruçay H. Ahmet Edip, Şavşat Hakimi Hayri, Diyarbekir Sulh hâkimi Hüseyin Rauf, Demirci hâkimi Talat, Koçhisar hâkimi İbrahim, Beypazar hukuk hâkimi Mahmut Mesut, Ahlat Sulh Hâkimi Mustafa Talât , Petrüge Hâkimi Mehmet Raşit , T.MehmetNuri, Adana sulh H.Mehmet Lüleburgaz M. U. Mehmet Fehmi, Cezre H. Mehmet Feridun, Alaca M. U. Kemal Ömer, Kalecik M. U. İsmail Hakkı, Maniss Âza M. Arif Hikmet, İst. Âza M. Murat, Gebze Mustantiki Haşan Burhanettin, Ankara M. Nadir Beylerle Ankara M. Melâhat Sabriye, Ankara mü-lâzimlerinden Nefise, İstanbul mü-lâzimlerinden Meliha hanımlar ve Erbaa mülâzimi Şelfimi, Hukuk işleri mümeyyizi AbdülâzlzNuriBeyler*
ses ingrid Hazretleri çıktılar. Onları, maiyetleri takip etti. Gerek Veliaht Hazretleri, gerek refikaları ve kerimeleri çok beşuş ve mütebessim bir sima ile, kendilerini karşılamağa gelenleri ve halkı sıksık selâmlıyorlardı. Veliaht Hazretleri Ceneral rütbesindeki büyük" üniformalarını giymiş ve hanedana mahsus nişanlarını takmışlardı.
Karaya çıkmalarını müteakip, Vali Bey, muavinleri Ali Rıza ve Hâmit Beylerle Emniyet müdürü Fehmi' Beyi ve İstanbul merkez kumandanı Fehmi Paşayı Veliaht Hazretlerine ve refakatindekilere takdim ettiler, ı Bunu müteakip İsveç tebası, 'başta sabık sefirleri Vallenberg olduğu halde müçtemian hükümdarlarını selâmladılar.
İsveç ailelerine mensup iki küçük yavru. Prenseslere buketler takdim etti. Veliaht Hazretleri ve refikaları bu yavrulan okşayarak iltifatta bulundular va İsveç tabasiy-le birkaç dakika kadar ayakta görüştüler.
Bundan sonra serilmiş olan halılar üzerinden yürünerek gara doğru ilerilenildi.
Gar methalinde
Gar methalinde polis müfrezesi ve şimendifer memurları selâm vaziyetinde duruyorlar, peronları dolduran halk, aziz misafirleri mütemadiyen alkışlıyorlardı.
Gara girilir girilmez Kolordu mu. zıkası İsveç millî marşını ve arkasından İstiklâl marşını çaldı. Veliaht Hazretleri maiyetlerinde mihmandarları, yaverleri, İstanbul Merkez kumandanı vesair askerî ümera olduğu halde, safbeste duran askeri teftiş ettiler ve tabur kumandanının elini sıktılar.
Teftiş esnasında Prensesler Haze-ratı Veliaht Hazretlerinden ayrılmışlardı. Ve Vali Beyin refakatinde gar methalinde beklediler.
Aziz misafirleri Ankaraya götürmek üzere hususî bir katar hazırlanmış ve en arkaya Reisicüm-hur Hazretlerine mahsus salonlu vagon takılmıştı.
Ankara yolunda...
Trene ilk olarak Prenses Luiz Hazretleri bindi, kendilerini kerimeleri takibetti. Veliaht Hazretleri, daha birkaç dakika garda ve ayakta etrafında bulunanlarla görüştüler ; tunç yüz’ü askerlerimizin intizam ve mükemmeliyetini pek beğendikleri, mihmandarlarına söyledikleri takdir cümlelerinden anlaşılıyordu. Hareket vakti yaklaşmıştı. Veliaht Hazretleri Vali Beyle sair zevatın birer birer ellerini sıkarak teşekkür ettiler ve vagonlarına çıktılar. Bir iki dakika dadar pencerede ayakta durdular.
Tam onsekizi onbeş geçe tren bandonun terennümleri arasında ağır ağır hareket etti, selâm vaziyetinde duran askerin ve uğurlayıcıların önünden kayarak süratini arttırdı.
Aziz miisafirler Ankara yolundalar.
Misafirlerin mihmandarları
Veliaht prens Güstav Adolf Hazretlerine Hüsnü Rıza Paşa, mihmandar tayin edilmiş olduğu gibi, prenses Mari Luiz Hazretlerine Hulûsi Fuat Beyin refikası Hanım, drensea İngrid Hazretlerine Şevket Fuat Beyin refikası Hanım mihmandar olarak tayin edilmişlerdir.
Muhterem misafirlerin iltifatı
Veliaht Hazretleri, narin uzun boylu, buğday benizli, bağa gözlüklü, çok mütebessim ve centilmen, buna mukabil vakur; ve çevik hareketleriyle tam bir sportmen, tam bir askerdir.
Refikaları prenses Hazretleri de narin, şimal ırkına mahsus bir sadelik ve samimiyet içinde.
Kerimeleri Prenses İngrid, Avrupa Prensesleri içinde en güzel vasfına lâyık, cidden çok sevimli, çok asil ve masum tavırlı bir Prensestir. Açık kahve rengi bir manto ve ayni renkte bir şapka giymişlerdi. Kendilerine takdim edilen buketleri trene kadar ellerinde taşıdılar. Gerek Veliaht, gerek Prensesler, kendi lisanlarından başka, Almanca, İngilizce ve çok fasih bir şerefte Fransızca konuşma ktadırlar.
Her üçü de îstanbulun sihirli güzelliğinden, gösterilen hüsnü kabulden, Çanakkaleden itibaren seyahatlerinin pek mükemmel geçtiğinden bahsetmişler ve memnuniyetlerini mükerreren izhar etmişlerdir. Bilhassa Veliaht Hazretleri Vali Beye Fransızca olarak “Böyle güzel ve müstesna bir şehrin Valisi bulunduğunuzdan dolayı sizi tebrike lâyık görürdüm,, demek suretiyle iltifatta bulunmuşlardır.
Veliaht Hazretlerinin maiyetinde kendi yaverleri ve saray nazırları olarak iki Ceneral, bir de îsve-çln Atina sefiri vardır.
Sefir, Yunaniatandan itibaren Veliaht Hazretlerine refakat etmiş ve beraberce Ankaraya gitmiştir. Mihmandar Rıza Hüsnü Paşa, Hulûsi Fuat ve Şefkati Beylerde beraberce Ankaraya gitmişlerdir.
Mısırlı murahhaslar dün gittiler Kapitülâsyonlar ve Mısır
Mısır Mebusan Meclisi reisi Rıfat Paşanın beyanatı
Parlâmentolar konferansına iştirak eden Mısır murahhasları dün sabah tskenderiyeye müteveccihen hareket etmişlerdir.
Kendisile görüşen bir muharririmize, Mısır Meclisi Mebusan Reisi Rıfat paşa şu beyanatta bulunmuştur :
“— Türkiye ve inkılâbınız hakkında çok güzel intibalarla memleketinizden ayrılıyoruz. Vaktin darlığı hasebiie Ankaraya kadar giderek hükümet merkezinizi ve ünlü hükümet adamınızı ziyaret edemediğimize mütesiriz.
Kapitülâsyonlar meselesi
Biliyorsunuz ki Parlâmentolar konferansında, hükûmemtünizi asıl alâkadar eden mesele “Kapitülâsyon,, meselesidir. İtirazımız neticesinde ikinci bir tetkik imkânı bahşedilen bu mesele, bildiğiniz gibi tali bir komisyona havale edildi. Bu komisyon neticeyi tetkikatını gelecek 1935 senesinde Bürükselde in- . ikat edecek olan 31 nci Parlâ- ( mentolar konferansına arzede-cektir.
Meselenin ikinci defaki müzakeresinin, hukukî komisyon “Kapitülâsyon,, sisteminin devlet ve istiklâl mefhumlariyle kabili telif olmadığına müttefi-kan karar verdi. Komisyonun, bitaraf bir gözle yaptığı tetkikler neticesinde vasıl olduğu bu karar, bizim için çok kıymetli bir hukukî vesikadır. Bu itibarla meseleyi prensip itibariyle halledilmiş addediyoruz. Şüphesiz tali komisyon, bu kararın kuvveden file isali için lâzımgelen çareleri düşünecek formüllerini bulacaktır.
Kapitülâsyon meselesi, kurunu ustaî bir zihniyetin bugün dünyada sadece Mısır da devam eden bir şeklinden başka bir şey değildir Her şeyden evvel insaniyetçi ve musavatçı olan asrımızın hukuku zihniyetinde böyle gizli ve gayri İnsanî bir
İstanbul maarifinde neler olmuş?
Birinci sahifeden devam
1 — Yeni yapılan kadrolar ta-mamiyle haksız ve yolsuz bir şekilde hazırlanmıştır.
2 — Yeniden yapılan tayinler de usulsüzdür.
3 — Baz t muallimlerin devamsızlığına ve program harici olarak muallimlerin şahsî vaziyetlerine göre ders vermelerine müsamaha edilmektedir.
4 — Mekteplere ait levazımın satın alınmasında ve bunların mekteplere taksim ve tevziin-de yolsuzluklar yapılmıştır.
Vekâlet, müfettiş Nuri beyin işte bu ihbaratınm ne dereceye kadar doğru olduğunu tahkik ve tevsike umumî müfettişlerden Hilmi beyi memur etmiştir.
Hilmi Bey henüz tahkikatını ikmal ederek raporunn Vekâlete göndermemiştir. Çünkü tahkikat devam ederken mektupta bildirilen meselelerle alâkadar bir çok yolsuzluklara tesadüf edilmiş ve bunun üzerine tahkikatın derinleştirilmesine lüzum hasıl olmuştur.
Bir taraftan tahkikat devameder-ken diğer taraftan da yalnız bir ilk mektepte beş muallime ihtarname gönderilmiş, diğer bazı mekteplerdeki-birkaç muallim ve başmualli-me de ihtarnameler yollanmıştır.
Her ihtimale karşı da, ihbaratta bulunan müfettiş Nuri Bey muvakkaten Kadıköy iikmektebi muallimliğine nakledilmiştir.
Vekâlet bu meseleye fevkalâde ehemmiyet vermiş ve işin tenevvürüm yardım etmek için birçok sualler gönderilmiştir. Tahkikat hitam bulduktan sonra yolsuzlukların mahiyeti anlaşılacak ve Maarif müdürü Haydar Beyin bu işte mcs’uliyeti olup olmadığı tespit edilerek vaziyeti ona göre tayin olunacaktır.
Kadrolar ve muallimlerin itirazları
Utanbul ilk tedrisat kadrosunun alâkadarlara tebliğ edilmesi üzerine muallimler tarafından Maarif idareline adeta hücum vaki olmaktadır. Hergiin yüzlerce kadın ve erkek muallim Maarif idaresine giderek yeni kadroda yapılan tebed-dülâtın haksız olduğunu söylemektedir. Bu cümleden olmak üzere şehirden mülhakata nakledilen 20erkek, 15 kadın muallim maarif idaresine gitmişler ve haksızlığa uğradıklarını iddia etmişlerdir.
Alâkadarların toplanıp müşterek bir istida ile vilâyete ve vekâlete müracaat edecekleri haber alınmıştır.
düşücenin yer bulabilmesine hayret etmelidir.
Mısırın çektiği müşkülât
Bugün, kapitülâsyon hakkını haiz 22 devletin, hep birden kabulüne iktiran etmeden Mısırda, bir vergi tarhının .İçtimaî veya İktisadî sahada bir kanun neşrinin imkânı yoktur. Polis ve hükümet kuvvetlerinin karşılaştığı engeller dolayısiyle cinayet ve cürümlerin sertçe takip ve tecziyesine cevaz yoktur. Zira her hangi bir sebep ve münasebetle bir ecnebiyi alâkadar eden bir mesele, behemehal alâkadar konsolos veya hâininin vücudunu istilzam etmektedir.
Mısırda fazla siyle mevcut bulunan ecnebilerin iktisadi ve malî faaliyetlerini, tebaa lehine tahdit etmeğe, hiç olmazsa müsavi seviyeye indirmeğe ise hiç imkân yoktur.
Bu itibarla Mıs*r halkı, son-îuz zararlar görmekte "serbestli rekabet,, "serbestii inkişaf,, bir kelime ile yabancıya karşı "hayat hakkı,, nı müdafaa hususunda çok güçlük çekmektedir.
Biz, kapitülâsyonların ilgasını talep etmekle kendi ülkemizde hukuku hükümranimizin tanınmasını istemekten başka bir şey yapmıyoruz. Ecnebilerle kendi tebaamız beynindeki muamelâtta istediğimiz tek şey müsavattır!
Türkiye, Lozan sulhu zaferile kapitülâsyonları ilga ettiği gün-denberi, Mısır içinde hukukan kapitülâsyonların mevcut olmaması lâzımdır. Zira kapitülâsyonların Mısıra taallûku, vaktiyle sırf bir Osmanlı ülkesi olmasındandır.,,
Mısırlıların teşekkürleri
İstanbul 2 (A. A.) — Mısır parlâmentosu murahhas heyeti reisi Mubammed Tevfik Rıfat Paşa ile murahhas heyeti azası kendilerine lütfen gösterilen kıymetli yardım ve izazu ikramdan dolayı Türkiye Cumhuriyetine ve Türk milletine en halis şükranlarını ve en samimî saygılarını takdim eder. Vatanlarına dönmeden evvel bu civanmert memlekette gördükleri hayatiyet, kuvvet, intizam ve güzel idare delâilini hayranlıkla temaşa ettiklerini, Tür-kiyenin ulu şef Gazi Mustafa Kemal Hazretlerinin rehberliği ile bütün saadet ve refaha ermesini temenni eylediklerini ifade etmektedirler.
Mısır parlâmentosu heyeti murahhasa umumî kâtibi
Muhammed Hattap İVÂPURCULÜK TÜRK ANONİM ŞİRKETİ İstanbul Acentalığı Liman han, Telefon: 22925 İzmir ve Mersin SÜR’AT YOLU İNÖNÜ vapuru
4 Teşrinievvel Perşembe günü saat 11 de Sirkeci rıhtımından kalkarak doğru İzmir, Antalya, Alanya, Anamur Merain ve Pa-yasa gidecek. Dönüşte bunlara ilâveten Taşucu Çanakkale ve Geliboluya ağrıyacaktır.
Karabiga yolu Cumartesi, S~)ı I günleri saat
Çarşamba mi. t«p hane rıhtımından bir vapur kalkar. Gidiş ve dönüşte mutat iskelelere uğrar.
İzmit Yolu Cuma, Pazar, Salı, Çar-günleri bir vapur saat 9 da Tophane | rıhtımından kalkar. |

!
)

İ
*
-
d
-
Far Macunu
ü
Far Buğdayı
Farelerin bulunduğu mahalle (Far ) Haşan fare zehirinden buğday nevileri serpilerek bütün fareler öldürülür. Buğday nevilerinin beher adedi bir adet fareyi muhakkak surette öldürür. Ve bu ölen fareler kokmaz ve kaskatı bir hale gelir. Ve istimali gayet basittir.
Far macununun ince bir ekmek parçası üzerinde sürülerek ve ufak ufak kesilerek veya hamur, p astıma, ve her nevi yiyeceklere hafif surette sürülerek farelerin bulunduğu mahalle bırakılır. Fareler bunu kemali iştihaile yerler. Ve derhal ölürler. Ve bir daha kokmazlar
Far macuniyle far buğday daneleri bir arada istimal edilirse farelerin ana baba ve ecdatları külliyen mahvu perişan olacakları muhakkaktır
Buğday nevileriyle macunlarının beher kutusu 25 ve büyükleri kırk kuruştur. İkisi bir arada 40 kuruştur. Deposu Haşan Ecza Deposudur.
Hilmi Kitaphanesinın yeni basılan kitapları: Fizik dersleri
Lise ikinci devre için - her sınıfın kitabı ayrıdır.
Müellifi: Ankara Gazi Enstitüsü Fizik Muallimi Hayri Bey Bu eserlerde, ilmî seviye katiyen düşürülmiyerek, Fiziğin güç sayılan mevzuları, kısa, açık ve temiz bir lisanla az sa-hife içinde, güzel şekil ve şamalarla anlatılmıştır. Hilmi Kitaphanesi bu kıymetli eserleri, Fiziği kolayca öğrenmek isteyen bütün talebeye tavsiyeyi bir memleket vazifesi sayar.
9 ncu sınıfın fiatı 100, 11 nci sınıfın fiatı 135 Kuruştur. Satış yeri İstanbul da Hilmi Kitaphanesidir.
^Cozmografya dersleri
( Lise Edebiyat şubesi için )
Riyaziye muallimlerimden Hilmiye Hanımefendinin eseridir. Maarif Vekâletinden liselere kabul edilmiştir. Resimlidir. Yazılışı çok sadedir. Muhtasar ve bütün liseler ve muallim mektepleri için çok istifadeli bir eserdir. Fiatı ( 50 ) kuruştur. Hilmi kitaphanesinde satılmaktadır.
Kimya dersleri
Gazi Terbiye Enstitüsü Kimya muallimi Avni Beyin liseler için yazdığı en son eseridir. Sade yazılmıştır, nefis basılmıştır. Fiatı 100 kuruştur. Hilmi kitaphanesine müracaat edilmesi..
Dil Bilgisi
Yeni Türkçe Gramer
Ahmet Cevat Bey
Çanakkale mebusu Türk dili cemiyeti Gramer Kol başısı
Gramerlerin en sonu ve en yenisidir. Türk dili tetkik cemiyetinin Gramer ve Sintaks kolu tarafından tesbit edilen salt Türkçe ıstılahlarla yeniden basılmıştır. Türk Dilinin arabî ve farisî kelimelerden büsbütün rak yapılmış Gramerlerin birincisidir. Bütün lar öz Türkçedir.
Bu kitabın metodu bütün muallimlerce Maarif Vekâletinin resmî programlarında teksif usuliledir. Bu Gramer serisi bütün orta mekteplerde pek ziyade beğenilmiştir. Orta mektep birinci yılın örneğini her muallimin görmesini tavsiye eyleriz ve meccanen takdim eyleriz.
Ortamektep birinci yıl — Fiyatı 45 Kuruştur.
Ortamektep ikinci yıl — Fiyatı 45 Kuruştur.
Satış yeri: İstanbul Ankara Caddesinde Hilmi Kitaphanesi
ayıklanmış ola-tabirler, ıstılah-
bilindiği üzere, tavsiye olunan
EL
Teşrinievvel 3

(i

Üsküdar icra dairesinden:
Bir borçtan dolayı mahçuz ve paraya çevrilmesi mukarrer 20 çift erkek şosonu 20 çift ayakkabısı 9/10/934 tarihine müsadif Salı günü saat 14 den itibaren İstanbul Sandal bedes-tanında açık arttırma suretiyle satılacağından talip olanların mahallinde hazır bulunacak memura müracaat etmeleri ilân olunur.
BELSOĞUKLUĞU
VE- FRENGİYE YAKALANMAMAK İÇİN EN İYİ İLAÇ
PROTEJİN’dir
58JÇRŞ, HER ECZANEDE BULUNUR.
1 Hüâliahmer
( Merkezi Umumisinden
1 Eskişehir Merkez anbarında: muhtelif otomobil ve j makine parçaları (4) Teşrinievvel 934 tarihinde satı-lacağından taliplerin müracaatları. (2966)
.a
f
(
Zafiyeti umumiye, iştihasızlık ve kuvvetsizlik halâtmda büyük faide ve tesiri görülen b
FOSFATLI
ŞARK MALT
HULÂSASI
kullanınız.. Her eczanede satılır.
Hukuk Faklütesi Dekanlığından
İki sene terfi edemediklerinden dolayı kayıtları silinmiş bulunan talebeden kayıtlarını yenilemek istiyenlerin bu husustaki yeni talimatname hükmünü öğrenmek ve hareketlerini ona uydurmak üzere, yazılma müddetinin nihayeti olan 15 birinci teşrin 934 tarihine kadar Fakülteye bizzat müracaat etmeleri lüzumu ilân olunur. “6323,,
Adapazarı Türk Ticaret Bankası
1934 SENESİ MART BİLÂNÇOSU
AKTİF
PASİF
İZAHAT
T. Lirası Kuş.
İZAHAT
T. Lirası Kuş.
1
Banknot..................................
Dahildeki muhabir Bankalar ..............
SENEDAT CÜZDANI ........................
Vadesine üç ay kalan 1.536.334.23
„ üç aydan fazla kalan 0.00
ESHAM VE TAHVİLÂT CÜZDANI . . ,
94.810.00
143.579.90
Borsada kote olanlar
„ „ olmıyanlar
AVANSLAR . . . .
4
Emtia ve vesaik üzerine avanslar 533.055.24
Sair mütenevvi avanslar 162.353.49
BORÇLU HESABİ CARİLER
Kefalet mukabili krediler Teminatlı krediler MUHTELİF BORÇLULAR ipotek mukabili avanslar iştirakler
MENKULLER . . . .
Makineler Kasalar Tesisat Mefruşat
GAYRİ MENKULLER
Banka binaları
Diğer gayri menkuller NÂZIM HESAPLAR .

AKBA
Ankarada AKBA kitap evinin birinci şubesi modern bir şekilde Maarif Vekâleti karşısında açılmıştır. AKBA kitap evleri her dilde kitap, mecmua, gazete ihtiyaçlarına cevap vermektedirler. Gerek kitaplarınızı gerek kırtasiyenizi en ucuz olarak, gazetemizin günü geçmiş nüshaların da AKBA kitap evlerinden tedarik edebilirsiniz. Devlet
1
907.485
83.526
1.536.334
238.389
695.408
59
52
23
90
73
SERMAYE
İhtiyatlar
1.200.000
131.376
06
4

.............I
741.943.29
395.315.14
1.137.258
762.188
334.333
354.394
132.394
43
52
31
41
41
11.400.00
10.368.41
39.065.12
51.619.25
285.344
49
98.791.30
186.553.19
1.262.732
7J29Ü46
38
29
.Fevkalâde ihtiyat
Kanunî ve Nizamî ihtiyat Muhabir bankalar .
Mevduat................
Cari hesaplar . . . .
Tasarruf mevduatı . .
0.00
131.376.45
Vadesiz Vadeli
.................. 85.276
.................. 195.561
............... 1.578.656
............... 2.408.959
145.682.10
2.263.277.11
Bir ay kadar
Bir aydan bir seneye kadar
Bi sene ve bir senden
fazla vadeliler 1.225.465.13
948.629.71
82.182.27
21
50
62
21
Tediye emirleri: . . .......................
Sair muhtelif alacaklılar...........................
İtfa tahsisatı.....................................
Talep olunmamış temettüler ve koponlar . .
Nazım hesaplar ...................................
. 39.442 93
694.834 00
. 12.710 0?
120.296 y
1.262.732
7.729.846
T


SARAY ( eski Glorya) 9 ve 10 birinci teşrin SALI ve ÇARŞAMBA RAŞİT RIZA TİYATROSU (Hedefsiz Buseler) 3 Perde
Yazan : Birabeau
Nakleden ; M. Feridun Dekorlar : ( d ) grubu
Gişeler her gün açıktır
Tepebaşı Şehir Tiyatrosnnda Bu akşam Saat 20 de . ,
htonbul Beltdıuuı Cürüm Jduı^Yyatroju
ve
Ceza
Tazan: F. M.
Dostoyevsky
Tercüme eden : Rı\at Nuri
Localar 250 - 3C0, Koltuk 50, Sandalye 40, Galeri 30.
.a
► ►



► ►
► ►








matbaası neşriyatının Ankara- ► da ısabş yeri AKBA kitap )



.►
evleridir.
AKBA Merkezi Telefon 3137 Airinci Şube 1761
İkinci Şube : Saman Pazar
fıooooooooooooooooooooooooc
Cilt, Zührevi hastalıklar J mütehassısı
Dr. Feyzi Ahmet
T Babıâli Ankara caddasi No. J Cumadan başka hergün sa-■ bahtan akşama
Telefon : 23899 ’OOOOGOOO'KOOÖOOC OO X OOOOOO
8
Galata da Fermenecilerde 68 numaralı mağazanın fevkinde mukim iken elyvem ikametgâhı meçhul Yorgi Dimopulos efendiye
İstanbul 4 üncü İcra dairesinden :
Halvadereli oğlu Yuvan efendiden borç aldığınız paraya mukabil ipotek eylediğiniz Gala-tada Fermeneciler ve Hacı Ali sokaklarının noktai iltisakında-ki yeni 90-20 numaralı gayrı menkulün hissesi açık artırma ile satılacağından işbu hisseniz üzerinde ipotek fazlasına şamil olmak üzere Vasi! Yazıcı oğlu ve Yani Yorgiyos efendilerin alacaklarından dolayı mahcuz bulunduğundan icra kanununun 128 inci maddesi mucibince mükellefiyet listesi tebl'ğ makamına kaim olmak üzere ilân olunur. 13214)
Devr olunacak Dükkân
Ankara Caddesinin en işlek yerinde eski bir kırtasiye mağazası camekânlariyle beraber devroîunacaktır.
Yeniden iş tutmak, oğullarını ticaret mesleğine sokmak istiyen-" lcr için en müsait fırsattır.
Ankara caddesinde Hilmi Kitaphanesine müracaat edilmes tavsiye olunur.

f İnhisarlar U. Müdürlüğünden

1 — Mamul tütün sandıklan için “2000 kilo yerli demir tel 26-9-934 çarşamba aaat ‘‘15„
2 — ‘65-75,, ebadında 3750,, kilo *‘500,, top ince beyaz kâğıt 6-10-934 cumartesi saat “15,,
Satın alınacak bu iki malzemeyi vermek istiyenlerin nümuna ve şartnameleri gördükten sonra pazarlığa iştirak edebilmek üzere her [birinin hizasında gösterilen gün ve saatte “% 7,5,. teminatlariy e beraber Cibalide alım satım komisyonuna mürr caatları. “5767,,

— Zührevî ve cilt hastalıkları — Mütehassısı Dr. HAYRI ÖMER Öğleden sonra Beyoğlu Ağacamii karşısında 133 No.
Hekimi yman Şükrü , Ankara caddesi No. 60 Telefon, 22566
İmtiyaz sahibi: Ali Umumî neşriyatı idare eden ya-işleri müdürü: C. Hikmet
Matbaai Ebüzziya
Asipirol Necati; 'î^su: BahCekaP,da