’AYIBl
VTÇRDB
10
XURUŞ
Kr
D
B
Onuncu YU
No. 3306
idare: Nunıounanlye No. İT Te) adresi! «YKNİ SABAH, İSTANBUL Telefon; 30TM
■ DİLİ
■cnebi
■TO0
1000
I
Zimamdarları
A
*•
1
C.H.P. veO.P
/)
Kenan öner, Ege seyahatinde Mareşal Çakmak ve Osman Nuri Koni
Bizde ise şimdiye kadar teş kil edilmiş olan siyasi partilerin hiç biri hakiki mânası ii( bir politika partisi değildir.
Çünkü, bu partiler politika adamları tarafından halkın ihtiyaçlarını karşılayan doğru, müsbet fikirler üzerine değil; ancak metafizik programlarla ortaya atılan şahısların hal ve şanına güvenilerek kurulmuştur.
Yazan: Aldoğan
Pazartesi
3 MAYIS 1948




A B O N ■ B
TOrttye SMMttk M00 Kf l löoo a 3 aylak 100 ) 1 ayük 3ÖÖ )
HÜRRİYET VE HAKKIN YILMAZ MUDAFiiYiZ
1 “V *
f (

Toprak Ofisdeki tahkikata daha üç gün evvel başlandı!,
Halbuki Başbakan muavini Meclis kürsüsün den bu tahkikatın üç dört ay evvel başlamış olduğunu ve bir aya kadar tamamlanacağını resmen bildirmişti Bu nasıl oluyor ?..
Ankara, 2 (Hususî) — Buğday satışları dolayısile Meclis tahkikatı açılması gerek C. H. P. grupun da, gerekse Mecliste görüşüldüğü 6irada hükümet adına yapılan be yanatta toprak ofisde üç dört ay danberi esasen tahkikat yapıldığı ve bu tahkikatın bir aya kadar neticeleneceği ve mes elenin o tarihten sonra Mecliste görüşülme -Binin uygun olacağı bildirilmişti.
Haber aldığımıza göre, maliye müfettişleri tarafından toprak o-fisteki tahkikata bu perşembe gü nü başlanmıştır. Bundan evvel ba zı maliye müfettişleri tarafından yapılan incelemeler normal teftişler mahiyetindedir. Şimdi başlayan tahkikat ise Maliye Bakanlığı teftiş heyeti başkanı Faik öktenin (Devamı Sa., 3 Sü., t da)
Buna demirden kalb dayanmaz,
| İnşam hayretten dondu-| racak manzara: Ağlayan-| lar, aç kalanlar ve bu aç | kalmada kabahati olmayanlar; ağlamayanlar, ve hattâ ağlayanlara hücum edenler, fiilen açlığa se-beb olanlardır.,.
n


r' • •z.
.••i;
Baştakan Yardımcısı Faik Ahmcd Barutçu
A
(
Parti yakında resmen faaliyete geçecek
_________________________________i ela! Bayar Karadeniz seyahatine devam ederek, yurd-daşlarla görüşürken Taşo-
vaya bağlı (Sehli) köyünden batılan günlerdenberi fiilen aç olduklarını ve hattâ bâzı hemşehrilerinin açlıktan öldüklerini ağlayarak Demokrat Parti Başkanı d a
Bu eim faciayı anlamken. köy) lüler adamış butun dinleyenler de, baştı Celbi Bayar olduğu halde, gözyaşlarını zabtedememtşler. Bu mübırek halkın çektiği ırtı-rap ve tcı karşısınöa erimeyecek kalb var mıdır 7
En ufak insanlık hissini taşı -yan her ricdanm, bu hazin levha ve durum karşısında, kan ağlamamasına imlân yoktur. Böı le bir hakikatle karşı karşıya kalmak talihsizliğine uğrayan Demokrat Parti Genel Başkanı, vaziyeti, telgrafla Başbzkan'a bildirmiştir. Bu telgraftan ve haberden bir medeti beklenebilir nü? Yann Başbakan yardımcısı Faik Ahmed Barutçu hiç tereddüd ve teessür duymadan, gene Meclis kürsüsüne yıkacak ve yurdda bazı mıntakalarda hububat »ıkıntısı vardır aroma, açlık diye birşey mevcud değildir, sözünü tekrarlayacak ve maalesef geııe o-oa rtinıad edecek bir Halk Partisi yoğunluğu bulacaktır. Halbu ki. Faik Ahmed Barutçu, hükümet a* dına daha diin açlık haberlerini yalanlamış idi. Celâl Bayar’ın müşahede ve tesbiti kabineyi şimdi allak, bullak etmelidir. Ziraat mem leketi olan bu mübarek yurdun şimdiye kadar başına gelmeyen böyle bir belâyı gizlemeye yeltenenler ve hakikate ay kın demeçlerde resmen bulunanların bir daha Meclisin huzuruna çıkmaya ce-garetle ri olamamalıdır.
Celâl Bayar gözyaşları döker -ben, bu elim felâkete, sebeb olanlar, memleketten buğdayı, dostla» ma kazanç sağlamak için, çıkaranlar ferih ve fahur dolaşıyorlar.
Haklannda bir tahkikat bile a-plmasma imkâu bulunmuyor ve daha garibi, cür eti o kadar ileri götürüyorlar kî, kendilerini tenkid edenlerle. MecHs huzurunda istihzaya kadar varıyorlar ve bir üstelik fazilet ve ahlâk dersi veriyorlar. Atıf İnan şık elbiseler ve tok bir kann ile muanzianna «çatlak kafa» diye hitap edebiliyor.
Ayni Atıf İran değilmidir ki, milletin gözü gülüyor, içi gülüyor. Biye İzmirde bir tekerleme yuvarlayarak bu millet sıkıntı içindedir, diyenlere kötümserlik, düşmana yardakçılık etmek töhmetlerini de yüklemişti.
Bugün Başbakan yardımcısı aç* hk yoktur, diye İlân eder, dün A-bf İnan milletin gözünün içi gülüyor, der. Buğdayları çıkarır, dostlarının ceblerinl doldurur. Celâl Bayar ufak bir seyahate çıkar, açlıktan ölenleri tesbit eder ve halkla birlikte ağlar... ILciyi© bir tablo »caba bir yerde görülmüş müdür?
Atıf İnanı sığaya çekmemek i-Bln kabahatin yalnız şahsında defti, güya kabine arkadaşlarında (Devamr Sa. 3, Sü^, « «e;
I
Kenan Öner, Hihnıei Bayur, O( Bölükbaş^ O. Nuri Köni, Mustafa Kentli ve Cafer Tayyar kurucular arasında
Filistinde propaganda iarbi de başladı!

Ingîlte renin Filistine yeniden takviye birlikleri gönderdiği haber veriliyor
A/ab'lo .n Filistini istilâya baş ladığı hakkındaki haberler propaganda maksadile Yahudi kay
Londra, 2 (B.B.C.) tindeki İngiliz genel karagâhm-dan hridjr/ldiğine göre, Filistine İngiliz takviye birlikleri gelmiş tiı. Son hâdise yüzünden Filisti-nin şimdi, Oıta Doğudaki bü-’ün İngihz taahhüdlerinin fevki ne Çıkardığı bildiriliyor. Kudüs muhabirimiz, yeni İngiliz takviyelerinin Filistine geldiği haberinin derin tepkiler yaptığım söylüyor. Filistin hükûme-
Filis-

nakları tarafından çıkarılmış.
ti, bir taraftan Kudüste mütareke görüşmelerine devam ederken öbür taraftan bugün saat 16 da şehrin her tarafında (A-(Devamı Sa., 5. Su.. ı deı
\ ..
-
Hikmet Bay ur



Ankara: 2 (Hususi surette giden arkadaşımızdan telefonla) — Ay lardan beri deveran eden kâh tek zlbe ve kâh tavzihe maruz kalan memleket ölçüsünde bir haoer. ni hayet tahakkuk safhasına girmiş bulunmaktadır,
Demokrat Parti Genel idare Ku rulunun bir müddetten beri, bilhas sa 12 Temmuz beyannamesinin neş rini müteakip, takib ettiği siyasi is tikâmetl tasvlb etmeyen, bu istikâ metin partinin gaye ve umdeleri ba kımından zararlı neticeler tevlid edeceği hususunu İsrarla belirten bazı parti İleri gelenlerinin ve bu arada partili milletvekillerinin, bir kısmının parti genel idare kurulu D. Partiden İhraç edildiği, bir kısmının ise kendiliklerinden çekildiği malûmdur..
Memlekette üçüncü ve hakki bir muhalefet Partisinin lüzumuna. yİ
ne memleket menfaati bakımından kani bulundukları noktai nazarını iieri suren bu zevat, son zamanlarda gerek İzmir, gerek, İstanbul ve gerek Anaarada temaslara baş lanuşlar ve böyle bir partinin te essüs'i için faaliyete geçmişlerdir,
Mareşal Fe\zi Çakmak'ın da dahil olacakı haber verilen bu üçüncü partini^ son olarak Ankarada temerküz eden çalışmalar neticesin de kuruluş hazırlıkları tamamlan-(Devamı Sa, 3; Sil., 4 de)
Hngimlze sorulursa sorulsun, hiç birimiz milletçe ne ha le gelmek istediğimizi ve bunun için de ne yapacağımızı bilemiyoruz. Fakat istisna sız her vatandaş ve bilhassa devletin yardımından faydala nanlarla işini yoluna koymuş olanlardan gayrisi halinden cemiyetin işlerinin halkın men faatine göre yürütülmediğin den, iş bulamadığından, çalış ması ile mütenasip kazanama dığından, cemiyet içinde yaşamanın nimetlerinden fay-dalanamadığından, pahalılık tan, karaborsadan daha sayıl makla bitmeyen kötülüklerden şikâyet etmektedir.
Halkımızın sosyal durumu o kadar yürekler acısı bir man zara arzediyor kİ, insan kendi kendine şu suali soruyor:
Bu memleketin işlerini en i yİ kendileri yürüteceğini zan-Devamı Sa., S; Sü., 6 dca
Kukla Başbakan Markos’un talebi
Aziz Derya Amerikadan uçakla geldi
Gazetecilere: “karnım ağrıyor. Sîzlerle fazla konuçamıy acağim„ dedi
.Amerıkadaki son deniz mubayaa heyeti başkanı Kaptan Aziz Deryanın süratle memlekete çağırıldığını yazmıştık. De (Devamı Sa., 5; Sü„ 5 de)


Sabah keyfi
Kimde diş kaldı ki!..
Muhalefet Partisi Lideri Co-lk Bayar, Taşovaltların şikâyetten üzerine, tutmuş Başbakana bir telgraf çekmiş:
t— TT( t-aıbmıze rağmen, apliktir, ölen vatandaşlarımız varl»
Hey gicij, hey!..
û» urluysanız bilirsiniz; «Mercie de, iktidar •stent,ul başkanı Sadi tiı kesretle; «orman nur, ₺akatiıkıar, mefeimu eıımil(len g((||) diki» «iyen höylülereı )(’ «işinizi ..km, tavsiye-
sındt) bu/MTımu^t^
Haydi dişimizi ‘81kmaya 8(Ua. lım, sıkalım amnıa... Bes, on yıldır, söke, abke, kı^ d(ş bl. raMımz ktt e Sadi Bekterl...
Ne. 8e.
r

e

go -partisinin Bekler, kanunu* yüzünden ek-aç kal-«Blrkaç
Yurdumuza iltica edecek olan garbî Trakya Türkleri Mültecilerin ahval düzelince tekrar yurdlanna avdet edebilecekleri bildiriliyor
Geleceklerden kintNesiz tsaffir
birer İkişer
Ankara 2 (Hususi) — Yunanis tandan ve Garbi Trâkyadan yur -dumuza gelecek olan Türklerin du rumu hakkında salahiyetli çevrelerden öğrendiğimize göre, hükû -met, muvakkat bir zaman için Türkiyeye gelmek isteyen Türkle-re vize verilmesi hususunda Yuna nistandaki konsolosluklarımıza e-mir vermiştir.
Ancak on binlerce ırkdaşm iskân ve iaşesini temin edecek mad di imkânlar mevcud olmadığından hükümet memleketimize gelmek is teyenlere ve buradaki akraba ve ahbapları nezdinde kalabileceklerini veya çalışarak hayatlarını ka zanacaklannı bildirmiştir. Hükû -met bir taraftan da Yunan hiikû-(Devamı Sa., 5; Sü., 4 de)
t
ve fakla* olanların bazı köylerde CdİİBMCNİ
İçin tertibat alındı
Yunan Başbakanı Sof ulus
K.Bernadotün]
dünkü Basın
toplantısı
--- ■ 0,-—
İsveç Kızılhaç başkanı yeni bir harbe inanmıyor
Bulgaristan’da
^us çapulculuğu
t
“Yeni ışık,, isimli Komünist paçavrasına taze bir cevab : Çorluya mecburî iniş yapan Bulgar subayı neler anlatıyor?.. Bulgaristandaki Rus ve Komü nist mezalimi had bir safhaya gir miş bulunmaktadır.
İçten içe kaynayan bu memlekette bilhassa ırkdaşlarımızın tâbi tutuldukları işkence şekil ve çe
Kızılayın misafiri olarak, bir müddcttvnberi memleketimizde bu lunan İsveç Kızılhaç başkam Kont F. Bernadot, dün saat 19.30 da İs veç konsolosluğunda bir basın top lantısı yapmış, tetkikleri etrafında gazetecilere beyanatta bulunmuştur.
(Devamı Sa 5; Sil., 4 de/
şitleri şöylecc mütalâa edilebilir:
1 — Bulgaristan Türklcıi va -tan cephesi denilen komünist par tisine intisap için türlü hilelere kurban gitmektedir.
(Devamı Sa., S; Sü„ 3 de)
Karadanız bölgesinde sçlıktau ölenler
Samsun (Hususî - gecîkmig-Celâl Bayar, buradan Tü-
m
W
tiı)
kada gitmiştir. Bayar, yol öze-(Devamı Sau 6; SÜ., S de)
Yunan Adalet Bakanından sonra diğer kabine üyelerinin de katli hususunda tahrikâtta bulunuyor
Londra: 2 'BJB C.) — Bir Yunan Komünisti tarafından öldürülen Yunan Adalet Bakanına ait cenaze merasimi yarın yapılacaktır, Diğer taraftan âsilerin şefi Markos radyo su. Yunanlstandakl taraftarlarjn--dan Adalet Bakanından sonra di ğer Yunan hükümet, erkânının da katledilmesini istemiştir,

AYİNDE KRAL DA HAZIR BULUNACAK
Atina: 2 (AP) — Bir suikastçının attığı bombalar tesirile yaralanan ve ölen Yunanlstanm Adalet Baka nı Hristos Ladas için pazartesi gü ııü resmi bir cenaze töreni tertib e ailecektir.
(Dehamı Sa., 5; Sü., 3 de)
KVIMDEN BİR YAPRAK
Verem ve gazetecilik
farın ilmin, fennin kabul edemlyece-ği muvaffakiyetler gösterdikleri de o luyor. Meselâ,
temamen böylodir.
kırık çıkık mes'elcsl
Ortopedist nıle
tıbbın
ünva -
bu
ropörtaj yaptı; Frenklcrin (gcri-mükemmci
yapan kadar
nmem nerede bir (mutatab-bıb) yâni diplomasız doktor türemiş. Veremi • hangi dev-
resinde olursa olsun - iyi ediyormuş. Bir gazete bunun hakkında bir fotoğraflar koydu,
sör) dedikleri bu adama reklâm yaptı. Derken bir başka gazete çıktı; o da aleyhinde bir ropörtaj yaptı; attı tuttu, bu suretle tabii o da mükemmel bir reklâm daha yapmış oldu.
Bana gelince, gazetemin sütunlarını bir reklâm sahifesi haline koymağı istemediğim cihetlo ismine cismine sütunlar hasredilen bu adamı (nâmev-cud) farzodeooğim. Fakat Meclis kürsüsünde İddia vo isbat edildiği gibi bakımsızlıktan, sıhhi teşkilât, yoksulluğundan yüzde ollisl verem olan bir memleket halkı: «Denizo düşen köpüğe sarılır.» moselince, canlarını kurtarmak için kimo olsa başvurmakta tereddüd eder mi?
Sonra unutmamalı kİ, dünyanın her yerinde böylo adamlar vardır. Bun-yerlnde böylo adamlar vardır, bun-
dok-
ınu-
bır
hışmında ihtisascıhk torlar «çıkıkçı» lar vaffak olamıyorlar; hattâ böylo çıkıkçı imdada yetişmemiş olsaydı bir dostumun oğlu az kalsın topal ola • çaktı. Sünnetçiler do öyle değil mİ • dir? Hiç bir operatör bizim iptidai
* sünnetçilerimizle rokabot edememiş -tir. Halbu ki, bunların hepsi do nihayet cerrahi bir ameliye yapan diplomasız doktorlardı. Belki şimdi bir (hlle-i-şerUye) uydurmuşlardır.
Veremin böyle olmadığına, onunla mücadele için fennin bütün tedavi, terakkileri ile mücehhez olmak lâzım geldiğine şüphe etmiyorum. Fakat biz bu mücadelede o kadar geri kalmışız ki, bu âmansız illet ise, bıziır bu kudretsizliğimizi görerek tahribatına öylo bir genişlik vermiş ki, açık söyleyeyim, memleketime ve yurddaşl;
{Lütfen sayfayı çeviriniz)

SAYFA: 3
3 MAYIS
1913
OKUYUCU
DIYO3L Bil
Yazan
Profesör Kenan Öner
63
. Clfiad Baban
8970
E471â
5175 41527 16705
3899
5687
5888
2055
7971
2474
12509
2948
S687
407İ
2055
7971
2474
) ■ ■(
213436
180982
Demokrat Parti adaylara Abdurrahıu »an Münip Doğ, 3073 7087 62367, 13580 6335 8905 23323
4350 40062 16335
3860 3603 4940 2041 7934 2124
—— ■
20992^
lalı.
Tah.
00
00
Ta*.
3073
7087 43048 19419
7530
6336
8905 18842
4350
33561
14062
2851
3603
4005
2041
7934
2124
6060
00
00 4481
00 7501 2273 1009
00
935
00
00
Doğ*
2978 $906 59705 12799
6099
8941 23911
4263 40426 14753
3885
3590
5677
2036
7515 2102
Tah
00
00
Yasil Konos
Tas.
2978
6906
31279 8426
7132 5667
6099 00
8941 00
16802 7109
4263 00
31379 9047
8563 6190
2773 1112
3590
3901
2036
7515
2102
1776
00
00
00
82354
168342 41573 205586 166259 393227
Halk Partisi adayları
Recep Pelıer Avrauı Golanti
Doğ. Tas. Ek. Ddg, Tas. Ek.
3506 3506 00 3613 3618 00
3558 3558 00 3153 3158 00
12800 20898 8098 1J914 19703 7789
4962 10607 5645 4335 9548 5213
5848 5848 00 5825 5825 00
12017 20639 8622 10507 15031 4524
6311 6311 00 61B 6148 00
17626 39562 21936 17686 24349 6663
7062 13217 6155 6L13 6896 753
3017 3770 753 2957 3532 575
5184 5184 00 5177 5177 00
3787 5678 1891 3633 5403 1770
4348 4348 00 4316 4316 00
15552 15552 00 15356 15356
4977 4977 00 4929 4929 00
110555 163655 53100 105702 132989 27287 1
Makiye Elgün
Doğ. ■■■
3420
3343
13928
4744
5805
10830
6259 17485
6311
2975
5184
3602
4317 15434
4943
Ek.
00
5884
Tas.
3420
3343 19812
9516 4772
5805 00
15142 4312
6259 00
20241 2756
6891 580
3579 604
5184
5422 1820
4317 15434
4943
00
00
00
7580 129308 20728
Adaylar Oy mıkdan Adalar
Beykoz Beyoğjr
Beşiktaş
Bakırköy Çatalca Eminönü
Eyylip
Demokrat Parti
Burhan Cahit Doğru
2988
7060
60729
13377
6294
8953
23526
4353
Tasnif
2988
7060 52157
7496
6294
8953 18785
4353
t alayları Morkaya T ah. i
00
00
8572
5881
00
00
4741
00
Ahi lya Dfoshos
Doğru Tasnif Tah.
2984 2984 00
6882 6882 00
60076 51151 8925
12921 7135 5786
5876 5876 00
8927 8927 00
21995 17229 4766
4260 ilçe 25884 00
Beyoğlu Tekel bayile rinin bir dileği
Bizler Tekel idaresinin mâ-mullerini salan az sermayeli bayileriz. Ilanımalbaşı, Tepebaşı ve Yenişehirdo bu işi yapıyoruz ve az bir beyiye ilo çolıık çocuğumuzun nafakasını temine çalınıyoruz.
Bu mamulleri senelerdir Tekelin Kalyoeukıılluğunda -ki. deposundan alıyorduk. Son zamanlarda lıer nedense Tekel idaresi bu satı^ deposundan içkiyi kaldırdı ve yalnız bira bıraktı. Şimdi İçkiyi yine Tekelin Par m ak kapıdaki deposundan temine çalışıyorsak da çok mutazarrır oluyoruz» Ve müşkülât çekiyoruz.
Çünkü, Kalyoncukuullu-ğıından alırken lıanımal kolay buluyorduk, şimdi ise hammal çok zor buluyoruz. Bulduğumuza da fazla para veriyoruz. Saniyen belediye polisi hammalları küfelerle Beyoğlu caddesinden geçirtmiyor. Arka sokaklardan do taşıyoruz. Çünkü biitün Beyoğlu buradan içkiyi teinin e-diyor.
Evvelce ise, Beyoğlu iki kısma ayrılıyordu. Bu biz küçük esnafa çok kolaybk idi. Şimdi ise, işçimiz olmadığından mal alabilmek için saatlerce bekliyoruz.
Tekel idaresince .yapılacak tahkikatla işin hakikati anlaşılabilir. Bu cihetle Tekelin nazarı dikkatini çekerek, evvelce olduğu gibi mallarımızı Kalyoncudaki depodan almamıza karar verilmesini rica ederiz.
0 Tekel
Harita Md.lüğü hakkın daki şikâyete cevab Yeni Sabah Gazetesinin 21. 4. 948 tarihli nüshasında «Harita Müdürlüğünden şikâyet» başlığile intişar e-den yazı incelenmiştir. Harita Müdürlüğü, bütün harita ve ryhsat işlerine bakmak ta ve hiç durmadan sabah saat 9 dan akşam altıya ve bozan da 7 ye kadar çalışmaktadır.
Müdürlüğe gelen evrak ka lemde toplanmakta ve hepsine sıra ile bakılmak zarureti hasıl olmaktadır. Bir taraftan evrak tetkik edilirken iş sahiplerinin dilekçelerine de bakmak işin selâmet ve sür’atini de bozdu -ğundan, iş sahiplerine, kâat-larım kaleme vermeleri rica olunmaktadır. Başka türlü muamele yapılmasına da imkân görülememektedir.
Bayileri nâmına
19 Mayıs Gençlik Bayramına hazırlık
Bu yıl Istanbulda tören, yalnız İnönü stadyomunda yapılacak
19 Mayıs spor ve Gençlik bayra mj, yurdun yer tarafında kula-nacaktır.
Her İlde hazırlanacak olan kutla ma programının, yalnız tören çer çevesl İçinde kalmayıp İlin bütün sahalarında çeşitli gençlik ve spor hareketleıile zenginleştirilmesi lâzım gelmekte, bu itibarla yapılacak programlarda tören dışındaki gösteriler de yer almaktadır.
19 Mayıs spor ve gençlik bayramı, Ankarada Milli Eğitim Bakanı şehrimizde vali tarafından açılacaktır.
Çelenk koyma merasiminden son ra, bütün okul öğrencileri ve spor cular, en geç saat 9 da İnönü sta
dmda hazırlanmış olan krokiye gö re «» yerlerini almış bulunacaklardır.
Saat 9,30 da vali, yanında askeri komutan, Milli Eğitim, mümessili, bölge müdürü olduğu halde toplan tı yerine gelecek, hazır bulunan öğ rend ve sporcuları teftiş ettikten sonra törendeki yerini alacaktır.
Teftişi müteakip hep bir ağızdan ve bandonun iştira-kile istiklâl marşı söylenecek ve sonra geçit resmi yapılacaktır.
Geçld resmini, öğrenci ve sporcu lann gösterileri takip edecektir.
Bu yıl şehrimizde merasim yalnız İnönü «tadında yapılacaktır.
BELEDİYE DE
M OTF.F EKEÎK
tikü SABAh
Şehir Meclisinin fevkalâde toplantısı
“Rendovaw yarın hareket ediyor
istanbulini su ihtiyacı
1 eni tesisat tamamlandıktan sonra şehre günde 110 bin metre küp su verilecek
Terkos gölünden getirilen su miktarı, şehrin İhtiyacım karşıla yamamaktadır.
Şimdiki tesisatla şehre ancak alt mış bin metre küp su gelmektedir, ki bu ihtiyaca kâfi gelmediğinden zaman zaman suyun kesilmesi icap etmektedir.
Belediye şehirlinin bol suya kavuşması maksadlle teşebbüse geç miş ve Terkosdan İstanbula, 1000 milimetre kutrundaki font borularla ikinci bir hat halinde su ge tirmeğe karar vermiştir.
Amerlkaya sipariş edilen boruja rrn mühim, bir kısmı gelmiştir.
Öğrendiğimize göre borular 7 mayıstan İtibaren döşenmeğe başla nacak ve tesisatın temel atma me rasmi de o gün yapılacaktır.
Tesisat tamamlandıktan sonra, şehre bir günde 140 bin metre küp su vermek imkânları sağnacaktır.
---- o—--- —
Askerlik kampları
oğla neş-
Hikmetinden sual olunmaz nkara radyosunun
riyatma yeni bir servis daha ilâve edildi. Bu servisds Türk basınından hülâsalar veriimokto ve erbabınoa mühim görülen bâzı pasajlar iktibas edilerek yurdun her tarafına duyurulmaktadır.
Haddizatında böyle bir îe|ebbv3. el-bettoki alkışlanacak bir şümül ve e-hemmiyeti haizdir. Haiz olmasma haizdir anıma gelgelelim her işimizde ol-üuftu gibi bunda da Halk Partisi he-yûlâunın ihtirasları işi çığırından çıkarmış ve teşebbüsü, hareket noktasındaki gayeden derhal uzaklaştır» mıştır.»
Fatih
Kadıköy Kartal Silivri Sarıyer Şile
Üsküdar Yalova
40500
15808
3873
3600
5869
2052
7730
2133
32424
9480
2867
3600
3988 •
2052
7730
2133
8076
6328
1006
1881
40216
14846
3791
3589
5696
2036
7530
2102
il
4260
31810
7635
2778
3589
3930
2036
7530
2102
14332
7211
1013 00
1766
00
00
00
Yekûn
208845 172360
36485
203727
159928
f Oevem» vor)
43799
Şehir Genel Meclisi, bugün saat 14,30 da 11 binasında fevkalâde bir toplantı yapacaktır:
Meclisin fevkalâde olan bir toplantısında E, T, T, umum müdürü İ, Kemal Baybora, idarenin duru mu hakkında etraflı bir şekilde lza hatta bulunacaktır.
Süt mes’elesi bugün incelenecek
Belediye süt işlle ciddi bir şekilde alâkadar olmağa başlamış, bu yoldaki tetkikler bir hayli İlerlemiş tir.
Bu münâsebetle bugün mandra sa tüplerinin lştiraklle belediyede, reis muavini Nazım Ardanın başkanlığında mühim bir toplantı ya Pllacalktır.
Tahliyesinde bir rekor kırılan Rendova uçak gemisi, yarın sabah beraberinde Ruan muhribi olduğn halde devri âlem seyahatine çıka çaktır.
Kabataş önlerinde yatan Rendova, bu sabah basın mensuplarına öğleden sonra da halka gezdirilece-kebdlr.
-------------
Pasif korunma tecrübeleri yapılacak
Verem ve Gazetecilik
Felekten bir gün çalmak için çalmış !
her
va-Ve-
sıhhat sarayının kapısının an-altın anahtarla açılabileceğine bade kanaatim var. Fakat hastalı-, yayılmasına mâni olmak için pa-
I 1 1 )
fBaştarafı 1 incide) rıma mütemadiyen ölüm tırpanı atan bu müthiş maraıa karşı hattâ şarlay tanca yapılan mukavemeti bile, bir mukaddes oihad saymamak elimden gelmez.
Meclisteki müzakere ne oldu? Buı) dan ne netice aldık? Hiç.. Bir Milletvekili vereme karşı broşürlerle mücadele ettiğimizi söyledi. O gün hararetli birkaç sözden sonra mes ele tamamen unutuldu^. Söndü gitti..
Fakat beri tarafta veremA bizim o-nu unuttuğumuz kadar, o bizi unutmuyor. Her gün mukaddes yurdumu* da kurduğu tahrip ve imha İmparatorluğuna biraz daha yerleşiyor, onu an biraz daha genişletiyor.
Veremle mücadele için birinci sıtanın para olduğu ileri sürüldü,
reme tutulan bir biçareyi kurtarmak için cak nlnı ğın
ranın zannolunduğu kadar büyük rol oynayacağını pek zannetmiyorum.
Meselâ, umuma tahsis edilen yerlerde temizliğe itina eylemek İçin para sarfına neden lüzum görülsün? bir kahveol, dükkânında tüküren müşteriyi bu hareketinden dolayı müaha-te edebilir*,
Aşçı dükkanlarının, lokantaların bulaşık yıkanan yerlerinin ne halde olduklarını bir kere merak edip gördük mü? Biz değil, acaba belediye mü teftişleri görmüşler midir? Buraların sık sık teftiş edilmesi, dükkân sahihlerini ister istemez müesseseienni temiz tutmağa icbar eder. Mikrobu pek güç ölen bu müthiş marazın asıl başı ezileoek yeri buralarıdır.
Ya sokaklardaki tükrükler! Acaba bu adamlar evlerinde döşomelere böyle tükürüyorlar mı? Elbette hayır.. Belediye umumi sihhat bakımından bu
el
fi' A A RİFTE
İrana gidecek üniversiteliler
Milli Türk Talebe Birliğinden
11 kişilik bir grup; İran Üniversite sinin daveti üzerine, Ekim ayı için de Irana gidecektir.
sokağa biz tükürürüz? biz on * fazla ifrazatta mı bulu-
mü£(emian yemek yeni-
pis âdetin önünü almağa gayret ederse muvaffak olmaması için bir sebeb tasavvur etmiyoruz. Neden AvrupalIların çoğu beldelerinde halk tükürmez de lardan daha nuyoruz?(
İlk olarak
ten mahallerde oulaşık, sokakların da tükürük dâvası naiUdiiırse, verem mü sadelesinde en kuvvelü «adnn atılmış olur.. Bu işi çok daha sıkı tutmazsak mücadele köndir»den sona) erecek, çünkü Allah saklaamı bu gidişle artık kimsede mücade^ edecek hal kalmayacak!
Büyükadada Alparslan sokağın-da 26 numarada oturan tüccar Hü şeyin Çam dün Yalova vapurunda seyahat ederken yankesicilerden Halil Üçer adında birisi taralından 300 lirası çalınmıştır,
Emniyet memurları tarafından yakalanan yankesici:
« — Senelerdir sefalet içindeyim. Bir gün görmedim. Şu çaldığım pa ra ile Beyoğlunda eğlenmek, fe lekten bir gün çalmak istedim., de miştir,
Patrik, büyük paskalya âyininde de hazır bulunmadı
Dün, Ortodoks dini siliklerinin büyük paskalya günü idi. Bu mânâ sebetle Fenerdeki Patrikhanede di ni âyin yapılmış, fakat âyinde Patrik Maksimos bulunmamıştır. Bundan dolayı da âyine İmroç Met ropolitl Yokolios başkanlık etmiştir. Patrik halen Heybeliadadakl Ruhban mektebinde hususi dairesinde ikâmet etmekte ve ziyaretçi kabul etmemektedir.
E. T. T. nin beş otobüsü bu hafta geliyor ■
E, T. T, idaresinin İsveçe sipariş ettiği 50 burunsuz otobüsün 35 i halen gelmiş bulunmaktadır.
Öğrendiğimize göre diğer 15 oto büs te üç gemi ile İsveçten hareket etmiştir,
5 otobüsün bu hafta limanımıza gelmesi beklenmektedir,
Diğer otobüslerde gelecek hafta İçinde idareye teslim edilecektir.
Nişantaşı Kız Enstitüsünün tertip ettiği danslı çay
Nişantaşı Kâz Entltüsü Okul—A ile Birliği menfaatine, 8 Mayıs cumartesi günü saat 15 den 20 ye ka dar sürmek üzere. Taksim belediye gazinosunda bir çay verilecektir.
Dört tali komisyon halinde bir ay danberi çalışan ve gerekli ■ tedbirle rl İnceleyen Pasif Korunma ekibi, bu hafta içinde raporunu hazıka yacaktır.
Raporun hazırlamşını müteakip. Aktif, ve Pasif Korunma kanunu gereğince bazı tecrübeler yapılacak tır.
Bu tecrübelerden maksat, halkın bilgisini kökleştirmek ve muhtemil, bilgisini kökleştirmek ve muhtemel bir hava tehlikesine karşı hazır-
---------o---------
Ankara - Haydarpaşa yataklı katar seferleri
Ankara — Haydarpaşa arasında 15 Mayıstan. İtibaren yine fevvelçe olduğu gibi bir yataklı katar seferi ihdas edilecek ve Anadolu ekspresinden yataklı vagon kaldırılacaktır,
Diğer taraftan Almanyadan getirtilen motörlü trende yakında hiz mete girecektir.
Bir lâhid bulundu
İstanbul Üniversitesinin arka la rafında yapılan hâfriyat neticesinde. iki metre boyunda ve 50 santim genişliğinde bir lâhlde tesadüf e-dilmiştir,
Lâhid üzerinde hiçbir işaret bulunmaması, ve kıble tarafına doğ ru konulmuş olması dikkâti çek? mektedir ,
RizAnsa ait olduğu söylenen bu lâhid, bugün müze müdürü ve arkeologlar tarafından yerinde in celenecektir,
Üniversite askerlik kamptan 15 temmuzda başlayacak
Üniversite ve Yüksele okulların bu yıl, 15 Temmuzdan itibaren kamplara çıkmalan İçin Askerlik şubelerine tebligat yapılmıştır,
60 gün devam eden kamplara, bi lindiği gibi son sınıfa geçen talebe ler tâbi tutulmaktadır.
Diğer tarat tan. Ankara Yüksek o kullar ve Fakülteler Birliği de Milli Türk Talebe Birliği, aralarında aldıkları bir kararla son sınıfa ge çiş imtihanlarının zorluğunu göz önünde tutarak, kampların ya 1-kinci sınıflarda veya son sınıfı bitirdikten sonra yapılmasını Milli Eğitim Bakanlığına teklif edeceklerdir.
saytr g em dört., ta
poliste
Dört genç kız bir erkeği bayıltıncaya kadar dövmüş!.
Haseki caddesinde 17 numarada oturan Yavuz adında birisi evvelki akşam geç vakit evine dönerken Muallâ. Hayı iıninsa, Ruhsara ve Ay ten adında dört kız önüne çıkmış ve hemen üzerine çullanarak kendisini bir taraftan öpmeğe, diğer taraftan da ısırmaya başlamıştır.
Neye uğradığım şaşınran genç kızlara yumrukla mukabele etmiştir. Fakat cüretkâr kızjar Yavuzu İyice döverek baygın bir halde ye re sermeğe muvaffak olmuşlardır.
Yüzü ve kollan diş yaraları içinde bulunan Yavuz biraz sonra ken dine gelmiş ve bu esnada oradan gecen bir bekçi tarafından tedaviye sevkedllmiştir.
Yakalanarak karakola celbedilen Muallâ ile diğer üç arkadaşı:
« - Bu genç hepimizi de kandır, dı ve ihanet mlz bir olup demiştir. ,
Tahkikata
Dün akşam Pazar gezmesinden bile sarfınazar edip matbaaya kadar zahmet eden ve seiâmünaleykünı, a-leykümsolâm, xiahl demeden yukarda-ki mes eleyi anlatan bh okuyucunu Bana hacet bırakmadan bir is^.emio çekti ve karşıma çöktü...
— «Şimdi sorarım sana fıkracı: dedi. Dünkü bfr sabah gazetesinde Cumhurbaşkanı İnönü'nün bir makalesi intişar etti. Makale sahibinin ayni zamanda devler reisi olduğunu naza* rı itibare almak suretile ehemmiyetini inkâr edecek değilim., istanbulda yayınlanan böyle bir makaleden yut) dun en ücra köşesindeki vatanda şa kadar herkesi haberdar etmeniz lüruınuna da kani bulunuyorum. Nitekim Ankara radyosunun dünkü öğle ve akşamrıhavadis neşriyatının ba şında bu makaleyi üç kere dinledim Ayrıca radyo gazetesinde de toplu iğne topallayan bir dille bu makaleyi tekrarladı. Etti
Eminim ki, memleketin hiç bir rafında bunu duymayan kalmadı. Ma) lup da böylece hâsıl oldu. Tar.ıan değil mi?... Hıyır.. Bugün radyunur öğle yayınında, basından özetler servisinde ayni makale gene al baştar tekrar... Eh artık bu biraz fazla değil mi, fıkracı...
Tam cevab verecektim ki, (vakıâ, nı cevap verebilirdim) elini kaldırdı, De-
* *• w . .
mokratların «Artık yeter..) işaretini taklid eder gibi, avucunun içini gös tererekr
— «DurU dedi..
«Daha söyleyeceklerim bitmedi. Bu do ikinci mühim nokta var.. Nedens( bu yeni ihdas edilen servisde okunan gazete yazılan hep zülfiyâre dokun * mayan, poh pohlayıcı, hükümeti destekleyici, hakikatleri tahrif, hattâ ne göre, aksi) cinsinden seçiliyor, inkâr edici (tabii Başbakan Hakiki muhalefet organlarında y(r a-lan ve memleketin bağrından kooan foryadiara mâkes olan makaleler; kar. şı radyonun her kısmında olduğa gibi bu servisde de bir vurdum duynaz • lık... Bu gazetelerin ağza alınnasını bile günah sayıyorlar zahir... 9»n ne dersin.. Bunun sebebi hrkmetl ne c la fıkracı?..»
Boynumu büklüme
— «Hikmetinden sual olunmaz—ı
dedim..
— «Hele, hele...» dedi..
Bön bön yüzüne baktım. Birden yüı hatları gerginleşti ve adetâ bir ümic sizlik ve heyecan içerisinde:
— «Yoksa sen de mi, Fıkracı?..» d* di.. Ne demek istediğini anlamıştım..
Birden yerinden fırladı, ters yüzü döndü, gitti., gayri ihtiyari vap verirdim, lirdim ki...
Arkasından bakarak gülümsedim.. Ne çene derdim, ne diyebi* FIKRAC
etti. Onun için hepi intikamımızı aldık
devam
Yazan
İlk kısımların hülâsası;
Sonradan görme bir harb zajı -güıi olası Kavaf zâde Yahya bey Nurnigâr hanındaki mükellef yazıhanesinde, çatal bıçağı bir tarafa fırlatıp kollarını .sıvayarak, getirttiği yemeği yerken, uşak Şaban bir beyle bir banımın kendisini görmek istediğini söyler.
* Yerinden fırlayan Yahya bey genç hanımı görünce ağzı kulaklarına varır, kırk-yıllık tanıdık imişler gibi* laubali bir şekilde karşılar. Hanım 24 - 25 yaşlarında sık-başlı, narin yapü) çok güzel
bir taze.. Zamanın tango hanımlarından .. Yanındaki genç ise tam tâbirtle monşerierden..
Her ikisi de içeri girip otururlar. Delikanlı;
— «ünce kendimizi prazante e-, deyim. Sultan Aziz vezirlerinden p Senai Paşanın kerimesi ve ... (Rb-k man devam eder..)
sime hanımefendinin kızı Mehlika; gene Senai Paşa zade An-vers konsül generali merhum Rebiî beyin oğlü Ecved Rebiî...
— Oh pek âlâ. pek güzel, teşerrüf ettik. O zatlara bizden gani gani rahmet, siz yadigârlarına da sağlık ve afiyet dua-SI ..
Ayak ayak üstüne attı:
— Eski rical gibi sapma kadar erkek, iktidarlı, ferasetli zatlar, şimdi nerede? sizin de
AL ÜS
onların evlâdları olduğunuz, kişi zâdeliğiniz üstünüzden akı -yor. Söz temsili, ikinizi de hamamda peştemalle gören, (bunlar kibar takımdan) diye yemi ni basar. Biraz kabacadır amma, pek doğru meseldir: (Hu -yu huydan al, köpeği mandıradan) demişler..
Mehlikaya ağzının suyu ak -mif;tı. Heyecanından duramıyor, iliştikleri sandalyelere ka dar gidip,
— Orada alimallah olmaz, geçiıı yukarıki baş sedirlere, i-pekli kanapelere, koltuklara! diyerek kollarından çekiyordu.
Zaten lâübali mizaç, büsbü -tün teklif tekellüfü atmıştı:
— îş güçten başımı kaşımağa vaktim yok. Bir ara bulup da gümrükten mal kaçırırcasına üç beş lokma tıkıştırmasam, aç kaldığımın resmidir.. Kusura bakmayın, hoş, kusura sünnetçi bakar a! kah kah kah...
Yemeği bitirmişti. Tcps’vi kaldırması için Şabana bağır -dı, el çırptı. Aşure-almağa git-
Agobun kazı değilim. .
Çifte kumrular,
— Estağfirullah, estağfirul-lah, çok mersi, lâkin Kuzinim bekler, merak eder.
— Aziz dostlarımdan binim randevum var demiştim!
Yollu mazeretleri tekrarladılar. Kavafzade gümbürtülü bir geyirti basıp (Abdullah Pasa kızını verdi, almadım ), tekerle meşini savurduktan sonra yine atıldı:
— ÖjHe ise bir kahve yahııd bir çay için’ •
Bu teklifine de kaş kaldırdı-ltr:
— Teşekkür ederiz!
Som altından tabakayı çıkarmış, uzatıyordu:
— O halde şunlardan birer ta ne olsun tellendirin. Bu ciğara-lanv yanında Yenice, Efendi, çok bilmem ne on para etmez; ekstra Samsun tütün ün demdir. Kendime mahsus olark yaptırıyorum.
Cigara
t iği için görünmüyor. Nihayet, Fransızca muhaberat kâtibine seslendi:
— Müsü îzaaak!...
Çiyan gibi sapsan, suratı hem çiçek bozuğu, hem çillerle pıtrak, yahudi genci yetişti:
— Buyurun patron bey!
— Ne kadar zahmetse, şu tepsiyi dışarıya götür, kalabalık etmesin!
Berikilere döndü:
— Müslüman dini aşikâre, karnınız açsa söyleyin!
Mehlika, Ecved, varım ağız kekelediler:
— Kuzinim beni yarımla bir arasında, Eminönüııdeki Şamlı nın lokantasında bekliyecek!
Yahya Bey dobra dobra atıldı :
— Şimdi Şaban gelecek. Hemen burnumuzun dibindeki lokantaya koşturalım, tepsiyi donatıp getirsin. Ermeninin yemekleri ağzınıza lâyıktır, par-ma.kbnnızı da beraber yersiniz, karışmam. Mırın kırınları, ağız . Cigara kulanmadrî lannı da tanburalannı da yutmam. Ben duyunca coştu:
— Hoppala!.. Burada bir şey , yememeğe içmemeğe Nasuf suf tövbesi mi ettiniz a müba-» rekler? )
Kapı aralanıp, Şaban aşure î; kâsesile girerken verinden fır-'* ladi: * |
— Bir dakika müsaade, elle-^ rimi, ağzımı yıkayım!
Mehlika ile Ecved odada yal-»' ııız kaldılar: ö
— Aman ne bayağı, ne kaba'» herif! '
— Halis bir (brüt*? _ §
— Daha doğrusu (idyo). Ken(J dimi tutmasa/; kahkahaları ko-g paracaktım. «
— Şu blifenin feci vaziyetine^ bak! r
— Onun büfe olduğunu ne bilecek Kütübhane sanmış, buraya koymuş! w
— Arabesk dolab fena
— Sen bu adamın Yahya olduğuna katiyen emin inisin ?»' Başkası olmasın! $
— Kapıdaki (Kavafzade Yah-J ya - Lcmzınıatı iıışaiye taciri)^ f irmasını gördük ya.. »'
— Şimdi o milvoııer müteah-»} hid ’/tı mu? $
— Zannederim. S
— Vallahi o değildir, kâhyası# filândır. 3
Tüccar bey alelacele aşureyeö.
kaşık atmış, ağzında cigara ile( ılOCVur/.» s.
Eşsiz sanatkâr Akile Artunun konseri
Konservatuarımızın kıymetli ve güzide profesörü sayın Bayan Akile Artunun 5 Mayıs z4f Çarşamba günü akşamı Tepeba-şı Kışlık tiyatrosunda alaturka bir konser vereceği haber alınmıştır.
Şehrimizin yüksek sosyetesinin erkekli ve kadınlı toplanacağı bu eşsiz musiki ziyafetinde, savın listad, kimbilir bize ne gibi yeni eserle ve sürprizler hazırlamıştır. .
Konservatuar saz üstadlrmın bu ziyafeti, ilmi kıymeti itiba-rile, şimdiye kadar hissedilmemiş ‘bğr zevke yükselteceği de. nıusikisevenleri ayrıca alâkalan dırnıaktadır.
Sayın sanatkâra muvaffakiyetler temenni etmeği bir bore
tt « warw’’3xır
*
L’ı
i
1364
Rumi
Nisan
20
MAYIS 1948
1367 FFrr Cem âhır
23
Pazartesi
Kasım 178 — AY — 5 Gün 124
Vahitler Vasati Ezani
s. D» S. D.
Güneş 5 56 9 50
Öğle 13 11 5 05
İkindi 17 03 8 57
Akşam 20 07 12 —
Yatsı 21 52. 1 44
Lmsâk 4 02 7 56
d MAYI*
t
cırt 8ABIH








Amerikan
Buna demirden kalb dayanmaz..
(BajmakaledeD devam)
tk
da olduğu ileri süfiHdU, fr ye bu İp, bir kabin* mçn'eJeal ol( neye olmaşm “
İ(ı)r*i dç, jnccdayı’jnı
S, he,ve olmaşıpı? Rççab Fj dç, jncedayı’jA d tan'ı dâ, hepsi de Ur
hüdcesı
ilmi ı
4ur vf gözyaşına
1
Savunma için *sta krediler bttdcede
I Millî «es açık husule getirecekmiş
Vaşhıgton: 2 (A,A,) — Bu- ] g-ünkü milletlerarası durura do i laysil® Amerikâı) Kafhiya Bg-kanjgı tarafından da elzetû görüldüğü gibi Amerikau «ilâh lı kuvvetleri içi& tahsis edflou kredilerin arttırılması 1949 Haziranında sona eren mali yıl zarlmdakl Amerikan büd- j cesinde bir açık husule getire- | çektir, I
g Hükümet uzmanlan, bu açı I A ğm -neticede halktan istikraz | f yapılması suretile gene bir | b enflasyon tazyikine yol açaca 1 ğı fikrindedirler. Amerikan ik j tisadiyatçılan daha evvelce 1 bir fazlalığın mevcut olaca | ğmı ileri sürmüşler ve bizzat ] Başkan Trumanda büdce hak j kında söylediği nutukta bun- j dan bahsetmiş bulunmaktay | dt Bununla beraber millî Sa j vurana masraflarının maaş o 1 larak verilecek meblâğların ve j I idari masrafların son derece I artmış olması ve vergilerde j ser. zamanlarda yapılan azalt ( ma her şeyi değiştirmiştir. Bu ) yeni duruma rağmen kongre ( nhı vaziyeti değiştirebilmek S |iç_ı önümüzdeki ocak ayından ( ifoaren vergileri arttırması ( kat iyen muhtemel değildir. 1
Znflasyon tehlikesine rağ- J men hazine Bakanlığı memur j İs:. Başkan Trumanm enflas ] yer. a karşı bir tedbir olmak ( üsere «federal reserve bank ( ır kredileri üzerinde yapılan j kontrolün arttırılmasını kon ] gıeden talep etmekten vaz ge ı çeceğl fikrindedirler- Bu uz ( racalar enflasyon tazyikleri- 1 mn aksi tesir husule getiren j tazyiklerinden daha kuvvetli J olduğu fikrindedirler. Bunun ( la beraber Başkan Trumanın 5 iktisadi müşavirleri istikraz J üzerinde yapılan kontrolün ev 5 velce düşünüldüğünden daha J müessir uldbgu k^Aaatuıdedir / ler fakat silâh ve teçhizat | I programlarının finanse edilme r si için btlki -de bazı tahditle S rin kaldırılması İhtiyacı hasıl { clacaktır, Enflasyona karşı a 3 i nmiş olan bütün tedbirlere ( --ağmen enflasyonun devam e 5 deceğl muhtemel görülmekte ( İçtir, Bununla beraber Ameri 5 itan iş adamları memleketin t daha bir çok seneler istihsalâ ) tim azami hadde tutmak s yolundaki kabiliyetine son de ? rece itimat etmekte oldukla ) nnı göstermekte ve harb so ( nu endişelerini pek fazla cid ) diye almak istememektedirler. ( Bununla beraber bu İş adam ) lar ısanayii harb rnalzemesi ( ve yabancı memleketlere gön 5 derilecek olan maddelerin is ( tlhsalatına doğru sevketmek ) aureti]e amme borçtarınnın C artmasına mani olmak gayesi r ni güden bazı hükümet tedbir ( lerini kabul etmek istememek ) tedirler.
Yeni atom keşifleri
Amerikan Temsilciler Meclisinin sözcüsü: “Şimdi artık dünya mukadderatının belli olacağı saat gelmiştir,, diyor
den bahseden Martin şunları soyla mi ş tir:
Şüphesiz bütün Amerikalılarla diğer memleketlerljı dahili işletir^ Çıiidahal® etfttek v»ya thüesslr oî-jhak katiyen hoş ğelmoi. Öuuıuu-la berabet şulh kizmeünda galı^A ,dak namağlup bir kuvvet (nemiz lâzımaır, Medtıüyeti üıaaft» lara tahakküm ötmek gayoslla vjk mak arz us un 4 a olan kiuisolec ancak kuvvet lisanından anlarlar. Şimdi artık dünya mukadderatının belli olacağı saat gelmiştir
Hürriyet zevkini tatmjş o/a^ insanların bir esir hayatına katlanmaları imkânsızdır, Bütün dünya memleketleri ile sulh halimde yaşa mak istiyoruz ve bü gayenin ta hak kuk etmesi için de herkesin sulh ve sükûn İçinde yaşaması gerekir, Cumhuriyetçi Partinin başlıca gayelerinden biri Amerikaya dünyanın devamlı bir sulh için ileri süre ce^i teklifleri desteklemeye yeter bir kuvvet kazandırmaktır.
Nashiville: (Tennossee) 2 (A A,)-Tenisilciler Meclisinle söac^ü Joseph w Martin, çujnjiuriyet Par tisinin 'fennessee’deki mahalli Ijop ^ıesİnda yaptığı bir demeçte dünya da su]h(l muhafaza ve idame için Amerikamn oynadığı rolü hülâsa etmiştir, Martin. Amerikadaki Hür rlyet prensipleri ije Rusların halk üzerinde yaptıkları despo^k kontrol arasındaki farkları tebarüz ettirmiş ve Amerikan kuvvetlerinin devamlı bir sulh tesisinde kullanı lacağmı vaad etmiştir.
Martin, mümessiller ve âyan mec lisi üyelerinden müteşekkil bir kar ma komisyonun yabancı memle ketlere, bu milletlerin kalkınmaları m sağlamak için yapılan Amerikan yardımını kontrol edeceğini söyle-miş ve Amerikanın Avrupaya yapmakta olduğu yardımın Komünlz min diğer memleketlerde inkişafını önliyeceğini ilâve etmiştir.
Hür bir dünya kurulmasında A-merlkanm oynamakta blduğu rol-
ilçilaj- Meclislnlp sözc^ü I w Martin. Çıynjluriyet Far
Alma nyada «Batıya» sığınan Rus Albayı
Hamburg 2 (AP )— İyi haber a. lan bir müttefik kaynağının bildir diğiııe göre ortadan birden bire sıi olan Rus Albayı J, D Tassojev. şim di muhtemelen Vaşlngtonda bulun maktafdır.
Açıklandığına göre, bu Rus suba yı, Rusyaya gönderilmek üzere i. ken, hareketinden bir gece evvel bir Ingiliz ajaııile 28 nisanda ken di arzusileJBremenden ayrılmıştır,
Rus subayının Batıya kaçmasını temin eden memur, hafta sonunu geçirmek için gitmiş bulunuyordu Memurun karı&. kocasının nerede olduğunu bilmediğini söylemiştir. ) rfkalılar tarafından kaçırıldığım id
Rus makamları bu subayın Ame dia etmişlerdi Batıya sığman Rus Albay. Bremende. harb tazminatı
faslından gemilere yükleme amelL yesin! İdare eden Sovyet heyetine başkanlık ediyordu.
Güvenilir bir kaynaktan öğrenil diğine göre, Albay, arzusu üzerine Rusça bilen bir İingiliz ajanı ile tamştırılmıştır. İşin aslın bilen bu kaynak, İngilizlerin Albaya yardım ettiklerini açıklamıştır. Fakat Amerikalılar, Albayın açıklama larına şüphesiz kİ çok büyük biril gl göstermektedirler,
Ayni kaynak. Albaym halen Vs* şingtonda bulunduğuna inandığım söylemiştir.
YAPI ve KREDİ BAI KASI
Ankara Şubeleri
1.
2.
Atatürk Bulvarı No. 134
Telefon: 23777
Anafartalar Cad. No. 159
Telefon: 11595
Bugün
kıymetli müşterilerinin
hizmetine giriyor.
Bir Fransız gazetesi iflâs etti
Paris: 2 (AP) — Sosyalistlerin yegâne günlük gazetesi olan ve 26 yıldan beri yayınlanan —«Le Po-pulalre..— mali kudretsizlik yüzün den pazar günü neşriyatını hemen tM?men tatil etmiştir,
Gazete, yayma devam edebilmek İçin cumartesi günü 180000 frank istlhraz yapmak zorunda kaldığını, açıklamıştır. Gazete müstahdemle ri, bütün nisan ayı İçin, ancak 5000 frank ücret alabilmişlerdir, Gazete, neşriyata devam edebilmek İçin otomobillerini satacağım bildi emiştir,
Le Populalre gazetescinln müdürü. tanınmış siyaret ve devlet adamı Leon Blumdur, Bu gazete 1922 yılında. Komünist düşmanı bir azın lık tarafından kurulmuştu. Geçn yaz, vasati olarak günde 75,000 a-det basıyordu,

*
(0
Davis kupası tenis £| maçları neticesi
I

i
idareci
gozıte

aktûallteter
Trûmaa, yeai keşiflerde bulunulduğunu söylüyor I
Vaşlngton; 2 (AA.) — Başkan Truman dün akşam Vaşin^ıonda yapmış olduğu bir demeçte Birleşik
-
(amerikanın sulh zamanında kulja 'pılacak atom enerjisi gelişmeleri ü gerinde fevkalâde keşiflerde bulun-imak üzere o.dugunu bildirmiştir, JBaşkan sözlerine İlâveten demiştir t Birleşik Anerikanın gayesi atom ^enerjisini hançj maksatlarda değu fakat beşeriyetin hizmetinde kuuan ıraktır,
Mc. Artiıur Hindis-^ana heyet gönderdi B Londra: 2 (AA,) — Hindistan I hükümeti ile nüzakureierde bulunmak üzere üaıerai Mc- Arthurun Japonyadaki (enel karargâhından, Kalkütaya blrtlcaret heyeti gelmiş tir. Bıı heyetli şefi Mı wiİliaftı Ea ton yapmış ojuğu bir demeçte, Ja ponyanm Hiıilstan He ticari bir anlaşma imzaetınek arzusunda bu luiıduKunu blSivmiştir,
m bü* (h.ı
bia kdro fena olsutt!
Bu bayları i? başına millet kendisini Üt bıraksınlar, köylüler ağ-lastblar^ onlat da böyle rivayetler yalandır, ay yoktur. Diyerek dolo midelerle söylensinler, diye mİ ge-. tirdi r
İnsanı hayretten donduracak manzara: Ağlayanlar, aç kalanlar te bu aç kalmada kabahati olmayanlar; ağlamayanlar, ve b*tt| Ağlayanlara hücum edenler, fiilen açlığa sebeb olanlardır...
Halk Partisinin başındakilerde-ki bu gaflet ve birbirini koruma (e tutma gayreti, makam ve sandalyeleri ne bahasına olursa olsun bırakmama hevesi ve hissi mes’u-iiyet mefhumunu adetâ bir Anka kuşu haline getirdi. Maamaflh. putıa da şaşmamak lâzım. Çünkü köylünün şç olduğunu kabul ederlerse, bu baylar btr tahtada Mil -letvekilliği tahsisatına yıllık ve yolluk olarak iki milyon lira nasıl ?aıu kabul edebilirlerdi? Başbakanlığa mutfak masrafı olarak (i60) bin lirayı nasıl korlardı?
Celâl Bayar’a açını diyen köy -lüleri şimdi tahrik ve iftiradan dolayı mahkemelere, vermenin tanı saktı gelmiştir. Bari bunu yapsınlar...
al. Cenıaleddin Saraçogla
Üçüncü parti kuruluyor fBaştarafı 1 incide) mak üzeredir, .
Demokrat Parti İstanbul 11 İdare kurulu başkanı Kenan Öner, D, P, eski müfettişlerinden Osman Bölük başı, İstanbul milletvekili Osman Nuri Könl. Dr, Mustafa Kentli ve Cafer Tayyar ve daha bazı tanınmış ve sevilmiş zevatın kurucuları meyamnda bulunduğu bu yeni par ti önümüzdeki günlerde resmen te şekkj\l etmiş bulunacaktır,
Yeni Partinin teşkilâtını yapmak üzere, daha şimdiden birçok vllâ yetlerde hazırlıklara başlandığı ve Ankara ile sıkı bir temas muhafa za edildiği, kuvvetle söylenmektedir.
Yeni partinin merkezi Ankara o iacaktır, İsminin ne olacağı henüz uıahrem tutulmaktadır,
Amerikan hava kuvvetlerinin takviyesi için tahsisat
Vaşington 2 (A.A.) — Bu hafta kongreye sunulacak olan bir kanun tasariBi ile hava ordusunun tamamile modern bir hâle getirilmesi istenecektir.
Bu ordu, 12.441 muharebe uçağından ve 502.000 kişiden mü -rekkeb olacaktır. Tasarıda, hâlen mevcud olan 55 hava grupunun i-ki sene içinde 70 grupa iblâğını hedef tutan bir programın ilk kıs minin gerçekleştirilmesi için t£h-sİ8at_taleb edilmektedir.
Temsilciler meclisi, bu tasarıyı tasdik etmiştir. Ayan meclisinin de bu hafta içinde ayni suretle hareket etmesi beklenmektedir.. Programın gerçekleşmesi 75 milyon dolara mal olacaktır.
! dulkadmie bu^ustuğû^ı^Ha^z 111 r Îstîklâl Mahkemesinde neler gördüm? ? randa Naili arayarak bulamadı ) ğı ve Mesadet hanına giderek i Kara Kemali bulduğu ve bera | berce çıkmak Naili de aldıkla | n ve 14 Haziranda Kara Kema ( le giderek saat 16 kadar kaldıktan sonra Hafız Mehmede uğradığı, 14 Haziranda gene 1 Kara Kemale uğrayıp saat 18 . ze kadar kalarak Kara Kemal
ile çıktığı, 17 Haziranda gene ’ Mes’adet hanına uğradığı gay-) ri kabili red ve inkâr bir su a 1 a n I rette tahakkuk eylemekte ve -| Ardehan mebusu sabıkı Hilmi I beyin dahi kanunun ayni mad I desinin tavsif eylediği muhar-rik mefsedeti olanlar sınıfına dahil bulunduğuna şüphe bı-' rakmamaktadır. • İzmir valii sabıkı Rahmi be-| yin, Cavid beyin hanesindeki i hafî içtimai akteden heyeti ha-| fiyeye dahil bulunduğu tahki-| katı evveliyede ve zabıtnanıc-( ’c'de bir münderiç, muhtelif ve 1 inütearldid ifadat ile taayyün et I 52°^ Ve hem f^£er »’üf^Jtası gi 1 bı bir fırkaya sureti sarilıada I intisap etmeksizin gizli siyasî I faaliyetlerde bulunduğu hem l de suikasd Ve taklibi hükümet ( hareketinin anasIU esasiyei ic-[ ra’vesmden olan Sarı Efe Edip I ile mesaili sıyasiyede müşterek I amal olduğunu ibraz ve isbat
■ I
4

4
B
r

■ /
4

ıı
• ■ ’


m
c
i
Tefrika K(). 252
Türk ekibi dûn kazanmak İhtimali olan maçları kaybetti
Dawis kupası İçin karşılaşan Türk ve Yugoslav tenisçileri maç}a nna dün de tenis, eskrim ve dağoı lık klübii kortlarında devam ettiler.
ilk müsabaka dlin yağmur yüzünden yarım yalmış olan Fehmi Pallada maçının devamıydı,
Fehmi yine dünkü kadar güzel oynamakla beraber ayni soğukkan lılığı muhafaza edemedi v» kazan mak ihtimali bulunan bir maçı çe klşe çekişe takibine kaptırdı.
Neticede Pallada, Fehmi Kızılı 6/2, 1/6, 8/6, 6/3 mağlûp etti.
Günün İkinci karşılaması çift maçıydı ve bu müsabakada Türki yeyi Fehmi, Clhad, Yugoslavyayı i-se Mitic, Pllada temsil ediyorlardı-
Oyun başlar başlamaz Yugoslav çiftinin koç iyi anlaşmış olduğu gö rüldNl .
Tecrübesiz olmalarına rağmen Fehmi. Cıhad çifti muvaffakiyetli sayılabilecek bir maçtan sonra usta Yugoslavlar karşısında mağlup oldular,
Neticede Mite Palada çifti, Feh mi, Clhad çiftini:
6/2, 6/3, 6/3 mağlup etti.
Fenerbahçe dün Vefa’yt 4-1 mağlub etti
Dün Vefa stadında yapılan Fener —Vefa dostluk maçı, 4—1 Fener-bahçenln lehine bitmiştir,
Fenerbahçe sahaya eksik bir kad ro ile çıkmasına rağmen birinci devrede ve Halil vasıtaslle 1 gol çı karmıştu'.
2. inci devrede de gene Erol Melih 2 gol daha yapmıştır.
Vefalıların 42 İneT dakikada metin ayağile bir gol atmasile maç 4—1 Fenerin galibiyetile sona ermiştir,
iki devre arasında Fenerbahçe antrenönrü Molnar, alkışlarla karşı lanan bazı futbol hünerleri gösteri leri yapmıştır,

ve
İS-
eden ve zabıtnamede mazbut dosyada mahfuz bulunan mek tubu mumaileyhin dd ef’al ve teşebbüsatl mesıudede metlıal-dar olduğu kanaatini tovlid ey lemekte ve ancak mahkemenin dâvetine icabet etmemiş olması hasebile muhakemesi icra kılı-namadığından soıı zamanlardaki vaziyet ve derecei faaliyeti taayyün edememektedir Kemal, Cavid, Şükrü, Canbulat ile birlikte tıüzakeresi esnasında irticai mütezammın addettiğini al tıncı maddeye hiddetle hilcum ve itiraz eylei’ği ve müahharen Kara Kemalin
Ziya Hur?-'1 ve mahkemece i-siinleri meçhul kalan bazı şark mebuslarının Mesadet hanındaki dairede kapıyı kilitlemek suretile bafî akdettikleri içtima*
gı ve muannaren Hafız Mehmed ve
Haymanada ! bir cinayet
Ankara 2 (Hususi) — Bu sabah Haymanada genç bir kızın ölü -mile neticelenen fecî bir cinayet olmuştur. Öğrendiğimize göre, hâdise şöyle olmuştur:
Haymananın Aracık köyünde çiftlikle geçinen Temo Yıldırım a-dında 18 yaşlarında civarda güzelliği ile meşhur Nazife isminde bir kızı vardır. Nazife şimdiye ka dar yapılan bütün teklifleri reddetmiş, köy delikanlıları bu yüzden müteaddit kavgalar yapmış -lardır.
Nazife bu sabah çalı çırpı toplamak üzere evden çıkmış, fakat geç vakte kadar dönmeyince ailesi ve akrabaları- ormanda aramağa çıkmışlar, bir çalılığın altında bıçaklanarak öldürülmüş olarak | bulmuşlardır. Zabıta meçhul katil hakkında tahkikata başlamıştır.
_ Ardanııçda kamyon kazası
Hopa, (Hususî) Ehliyetsiz şoför muavinile ye frensiz bir kamyonla yolcu taşıyan Ardanuç otobüsü yolda freni tutmı-yarak devrilmiştir, içinde bulunan 16 kişiden 13 ü hafif, üçü de ağır yara alarak hastahane-ye kaldırılmıştır.
Bu feci kazaya sebebiyet veren Ardanuç belediye reisi tevkif edilmiştir. Suçlu belediye reisi Artvin Cezaevine gönderilmiştir.
Sahibi olduğu söylenen beledi ye reisinin bu suçun ağırlığı yüzünden tevkif edildiği söylenmektedir.
Çoruh Valiliği
Artvin (Husi jî’ — Birkaç ay evvel Adana vilâyeti idare heyeti âzalığma tâyin edilen Artvin valisinin yerine umumî müfettişlik müşavirlerinden eski valilerden Hâmid özkay’in t^-yin edildiği öğrenilmiştir.
■ ■ - - A-, ■ _ _ —

Serseri mayinler ---------------o------- imhada fahsi mükellefiyet esasları kabul edilecek
Ankara: 2 (Hususi* — Sahiller de görülen serseri mayınlerl imha etmek maksadije vesait ve şahsi mükellefiyet esaslarını kabul eden bir tasarının Meclis komisyonlarının da Milli Savunma Bakanının iş tirakije görüşülmesine başlanmıştır, Tasan ilgili bazı komisyonlar dan geçtikten sonra içişleri kohıfs yoııunda müzakere edilirken mükellefiyet esasına itiraz edilmiş ve büdce komisyonunda da bu hususta haharetli tartışmalar olmuştur. Komisyonda söz alan bir çok millet vekilleri mayınlerin mükellefiyet yoluyle temizletilmesl yerine bun lartn ücret mukabilinde tutulacak vasıtalarla temizlettirilmesin! ve bu ameliye esasında vasıtalara bir nırnr pnUrco s3Lhinler.'tw t ırîTlins' verilmesini ileri sürmüşler ve bu tez kabul edilerek tasarı bu esaslar dairesinde tadil edilmiştir,
37 nci Paris fuarı
Londra: 2 (B.B.C.* — Bugün Pa riste 37 inci, beynelmilel fuar açıl mıştır. Fuara 24 memleketten 9 bi ne yakın firma iştirak etmektedir,
Pakistanla Rusya arasında diplomatik münasebet
Londra: 2 ıB.B.C,) — Rusya İle Pakistan diplomatik münâsebetler kurmağa karar vermişlerdir. İki memleket Büyük elçilerle temsil e dilecektlr.
Birleşik Sih devleti
Londra: 2 (B.B.C,) — Yeni Delhi, de bugün toplanan Sih mümessile-ri Birleşik Sih devleti kurmak İçin görüşmeğe başlamışlardır, Yeni dev let, 10 bin mil murabbamda bir sa haya ve üç buçuk milyon nüfusa malik olacaktır,
esbakı Ahmed Nesimi, Eskişehir mebusu sabıkı Eyüb Sabri, doktor Hüsevinzade Ali, doktor Resuhi Beylerle Hamdi Baba-, nın miizakeratı vâkıaya iştirak-( lerinin ancak intihabata mütedair umumî mesaile inhisar ettiği ve yalnız bir öğleden sor ' ra saat 15 ten 17 ye kadar d° I vam eylediği ve müteahhit’ faa- ı liyedele alâkadar olmadığı sa-1 bit olmuştur. Ve jlne Şişli icti-J mamın bu kısmına iştirak et-1 nıiş olan sabık Ittihad ve Terak- 2 ki kâtibi mes'ullerinden Edhem ) ve Htisııü Bey uzun senelerden-j beri maişetlerini ve mevkii si-1 vasetlerlnce medyun bulndııkla-J rı Kara Kemalin politika filetle-1 ri roliinü ifa eyledikleri ve Ka-ı ra Kemalin herhangi bir haro-ı ket ve teşebbüsü siyasisinde keni
Buğday ihracatı flîaştarafı 1 incide) reisliğinde kalabalık bir heyet ta-. rafından yapılmaktadır.
Bu teftişlerin bir aya kadar bı t irilmesi matlûp olduğundan müfettişler tatil günlerinde de çalışmaktadırlar. Nitekim bugün pa -zar olmasına rağmen mesailerine devam etmişlerdir.
aan bihakkın şüblıe ve endişeye düşerek gayrimeşru bazı ef’alin hızlılığı karşısında bulunduğu kendi ifadesine nazaran hissedil inişse de herhangi bir fena hareketin önüne geçebilmek üzere hakikati istiknah yolunda teşeb biislerinin semcı^ vermemiş ol-disini bir an bile terketmedikleri onun emir ve iradesine münte-ziı ve nıiinkad âmillerden ibaret t ulunacakları, salı idlerle hademe Hasibin ve Ittihad ve Terakki erkânı sabıkasından Salah Cimcoz ile erkânıhaçb binbaşı mütekaidi Rıza, topçu yüzbaşılığından mütekaid Alim Sev-vld Mehmed, sabık komiser Ca-rnid, bahriye kaymakamlığından nıiitekaid Aziz, esbak Bakırköy kaymakamı Neş’et, muhasebeci Said Beylerin suikasd ve taklibi (Devufnı vur)
dıığu icra kılman ıslicvab ve muhakemenin cereyanile anlaşılmış ve hakkında başkaca bir deîâiİe de d()stere8 olunamadı-ğından suikasd ve taklibi hükümet cürnıünde mcdhal ve iştirak bulunmadığı kanaati tahas sül eylemiştir.
Cavid Bey kongresinde mukaddema Ittihad ve Terakkiden bazılarının ve bilhassa Kara Kemalin şahsına merbutiyetleri çhılayısile davet olunarak hazır bulunanlardan Hariciye Nazırı


Demokratların Akbaba köyündeki toplantısı
Bevkoz Demokratları Akbaba
• •
köyüne giderek köylülerle konuş muşlar, onların istek ve derdle-rini dinlemişlerdir. Köy kahvesinde yapılan konuşmalar gece yansından sonra ikiye kadar de vam etmiştir. Toplantıda Ömer Karabey, Sâdi Erel ve Paşabaİlce D. P. idare kurulundan Sa-lim Ercelik konuşmuştur.
Köylü Demokratlar, köylünün yüzde sekseninin topraksız olduğunu, ormanların ellerinden alınmış bulunduğunu söylemişlerdir.
Pasabahceli Demokrat da, • nemlckel teki geçim derdi ve İktisadî düzensizlik etrafında izahat ve. mis ve seçim emniyetinin lüzum ve ehemmiyetine temas etmiş ve (k uıcıu refaha götürecek yolu reyleriniz tavin ede-çektir' demijjtiıv
Kimler meslekten yet’şi r?
LJ| ükûmet makinesinin iyi "“j| işlemesi ve netice itibari-le kararlarının memlekete faideli • olabilmesi için, hig şübhe yok ki, makinenin dişilleri mesabesinde olan memurların meslekten yetişmiş ve meslekinin rutinini benimsemiş olmaları lâzım hattâ elzemdir.
Her medenî memleket de. bu esasa, çok ehemmiyet verilir. Bunun içindir ki bazan dördüncü derecede memurların arasında. yaşlı başlısına tesadüf edilir. Bunlar senelerce mevkilerini muhafaza ederler, yalnız maaşları, çalışma senelerine nisbetl» otomatik şekilde artar.
Âli tahsil görmüş olanlarla, hilkaten âmir olmak vasıflarını haiz bulunanlar, bunların arasın dan sıyrılıp üçüncü derece ve pek nadir olarak ikiııcj derece memurlar arasına geçerler. Ve bu memurlardan, idare makinesi pek çok istifade eder, tahsillerinden ve meslek lerinden bu makamlarda randıman temin edilir.
Fakat bu meslekten yetişmemi) ifade ettiği kıymet, ancak üçüncü derece telâkki edilen u-r.ııım müdürlerle ikinci derece olarak kûbpl edilen idari müsteşarlar için vardır.
Hakikaten, çekirdekten yetişmiş. âli tahsil görmek şartile, bir umum müdürle bir İdarî P’üsteşarın, vekile yapacağı yar dm’ pek büyük ve pek ehemmiyetlidir. İşlerdeki tecrübesi, kav ravışı, vekili birçok zorluklardan ve hattâ mes’ulyetlerden kurtarır. Hattâ meslekten yetiş me noktai nazarı, siyasî müsteşarlar için bile, kabul edile-m ez.
Siyasî müsteşarların vazifeleri. idare makinesinin rutinini temin, bürokrasinin gidişini tan zim etmek değil, belki, vekilin itimadını kazanmış ve yalnn s:vasi meselelerde müşavere ede b:lecek bir yardımcı vaziyetidir.
Vekâletin idari gidişim tertib lîven İdarî müsteşardaki meslek ten vetisme vasfı. Vekâletin siyasî islerinde söz sahibi olan si-vasi müsteşarda belki de aran-
Bundan dolayadır ki. ekser «memleketlerîn vekâletlerinde bu iki müsteşar mevcuddur. Siyasî müsteşarlar için aranması müteamil olmıyan meslekî tecrübe. meslekî bilgi ve meslekî rutin evlevivetle, bir bakan için hiç mevzuubahis değildir.
Vekil, memleket ve kabine siyasetinin umumî ve ana hatlarını, kendi vekâletinde tatbik ve cereyanını temin etmekle mükelleftir.
Bu itibarla, kabine reis.i, arka daslarını intihab ederken, vekilin o makama geçmeden evvel, geçirdiği devre ve dereceleri nazarı dikkate almaz, meslek kademelerini sırasile atlayıp atlamadığını tedkik etmez. Qnun bu vekilden aradığı şey. yalnız ve yalnız- siyasî cereyanlara vukufu ve hükümetin takib ettiği siyasetin tatbikî kabiliyetidir. Bundan dolayı değil midir ki. Av rııpada prof-Ar. gazeteci hariciyi nazaırları fırkacı dahiliye nazırları, nazariyatcı iktısad nazırlarına her gün tesadüf edilmektedir.
Ve bu nazarlr en kritik ’a-manlarda, memleketin başvekilliğini, nazırlığını meslekten yetişmedikleri halde, büyük mu-vaffakiyetlerle başarmışlardır.
Esasen, Avrupa teamülleri ve hattâ kanunları bu mevkiler i-çiıı kelimenin bütün şumiilile hiçbir şart aramamaktadır.
Devletin haricî dahilî, İktisadî. ticarî siyasetini memlekette tatbik edecekler için aranılan vasıf, bu büyük işleri muayyen siyaset prensiplerine uyeıın olarak başaracak bir kafaya ma lik olmalarıdır. Vekâletin teknik islerini tedvire, meslekten yetişmiş umum müdürlerle, idari müsteşarların bilgi ve tecıii-beleri kifayet etmiyorsa, bunların yanına teknik .müşavir heyetlerinin İlmî ve fennî kabiliyetleri ilâve edilir.
İhtisas, meslekten yetişme ve tecrübe ancak dördüncü, üçüncü ve ikinci derecedeki memurlar içindir. Bakanlar hakkında, teşkilâta yabancı bulunmak, meslekî kademeleri topyekûn atlamak mahzurları mevcud de-ğıldi») Ve U'çbir memlekette ce-Ö-yan etmiş böyle bir usul d»? yoktur.
Sınası bir hakikattir ki, mem lcketinıizde, memuriyeti hakiki .ve samimî bir nıes'/k olarak intihab etmiş, yüksek tahsilli, meslekî bilgili, tecrübeli, ehliyet lerini kend mesleklerinde ishal etmiş bir memur sınıfına bi'. yul' ihtiyaç vardır. tDARECt
3
(

Zira, bilgi-âzam!

SAYFA: 4
f E N I ö A ö A n
7
3 .tiAlia ı. ıd
O)


Yenice Belediyesi mi, yoksa C. H. P. si mi ?
----n-----
C. H. P. ile Belediye dairesi ayni binada bulunduğundan, her nedense tatil günlerinde iki daireyi, temsilen sâdece .altı oldu bayrak çclc il m ektedi r.
, Çanakkale: (Hususi) — Çanakkale — Balıkesir yolunun hemen hemen ortasında sayılabilecek Ye niceden 24 nisan cumartesi glinii geçerken gerçekten hayret verici bir manzara ile karşılaştım.
iŞrln bir kaza olan Yenice gün de hemen Balıkcsire işleyen her postanın durak yeridir. Kazaya gi rilirken sol tarafta jandarma karakolu belediye ve C, H. P. Parti si sağ tarafta da hükümet binası ve ilkokul bulunur. Bunlardan be tediye ve C, H, P, ayni bina içer rindedir. Binanın kapısının sol ta rafında belediyenin ve sağ tarafın da da C, H, Partisinin tabelâları vardır. Ve gene binanın bayrak gönderine asılmış. Halk Partisinin bir bayrağı bulunmaktadır. Bu vaziyet karşısında binanın hangi daireye ait olduğunu anlıyama-dım. Belediye binası ile hükümet karşı karşıya olduğu halde kapısı na belediye tabelâsı asılan binanın üzerine bir altı oklu bayrak, bir parti bayrağı çekiliyor. Bu baf bir hâdisedir.
Evet, Halk Partisine bu rag) asamazsın demiyoruz, belediyeye de her resmi daireye çe kilen Türk bayrağı dururken, C. H. Partisinin bayrağının da ayni zamanda belediye tabelâsının asıl dığı yerde dalgalanmasını asla uy ; gun bulmuyoruz, burası C. H. P. mi yoksa belediye mi anlamak isti yoruz.
• •
ne tu
bay-fakat
Zonguldakda Stalinin resmni taşıyan afişler parçalandı
—(V—
Zonguldak (Hususî' —Tasvir Gazetesinin (Stalin - Troçkiyi nasıl öldürttü) isimli tefrikası dolayısile bastırdığı afişlerden, şeh rimizin muhtelif yerlerine de asıl mıştjr.
Btı afişlerde Stalinin resmi (mevzuun ehemmiyetine göre) bü yük eb’atta çizilmiştir. Halk tara tından Stalinin gözünün oyuldıığu ve bir çok afişlerin parçalanarak sokaklara atıldığı görülmüştür.
Şa nstın -Sivas treni
. çarpıştı
Havza: (Hususi) — Samsun — Sivas hattında bulunan Musa köy istasyonunda marşandiz kata rile ameliyat katarı çarpışmıştır, 1 ölü 6 yaralı vardır. Tahkikat ya pılmaktadır.



miting yolunda
Mitinge iştirak eden Marmara, ve Ege Demokratlarının Balıke-sirc hareketlerinde yollarda halk tarafından gösterilen tezahürat, Bahkcsirdeki bayram - Hatipler konuşuyor.
25 Nisan, pazar günü Bahkesirde yapılan ve bütün Eğe ve Marmara demokratlarını bir araya toplayan muazzam mi tin ğ için Bandırma Cumhuriyet alanında Gönen Erdek Edincik, Bandırma otobüsleri tanı saat sekizde hareket ediyor. Aksakaldan katılan Manyas, Çomlu. Ak sakal, Kızıksa, Salur otobüslerile Susurluğa gidiyoruz. Burada Bursa 11 ve llçelerinlden gelecek kafileleri bekledik, DP. İlçe binasında Susur luk Demokıatlarlyle görüştük, 23 Nisan Hakimiyeti Milliyet bayramın da burada yâpılan törende konulan kürsünün C.H.P, bayıaklariyle süslenmiş olduğu ve kaymakama bun-nun doğru olmadığı söylenmiş olmasına rağmen mani olamadıklarını bize gösterdiği tavrı azametten ve yersiz müdahalesinden Susurluk Demokratlarının durumunu ve şikâyetlerinin haklı olduğunu ve Susurluktaki eşit olnuyan (...) muameleye gözlerimizle şahit oluyoruz, Saat onda Bursa otobüsleri geliyor. Susurluk, bu küçük şirin kasaba bay ram manzarasını alıyor. 150 otobüs jük kafilemiz şimdi Bahkeslre doğru ilerlevor. Bu upuzun bir otobüs ve kamyon katarı ki ucunu ardım göremiyoruz- Yol boyları köylü Demokratlarla dolu vasıtasızlıktan yük kamyonlarında ayakta giden, sandalyalarda oturan binlerce De-nokratı candan ve içten alkışlayor lar, (Dağ başını duman alınış) mar
Marmara kıyılarında Balıkesire ka dar bütün kırları inletiyor. Kafilemi zi Demlrkapıda Balıkesir Demokratla nndan bir heyet karşılayor. Otobüs lerimlz buradan itibaren ancak saatte 20 kilometreden fazla yol alamıyor ve Balıkesire 12- 30 de girebiliyoruz. Giriş yerinde binlerce Marma ra bölgesini temsil eden Demokratlarla BalIkesirliler birbirlerine kaynaşıyor, M- Kemal bandosile şehre giriyoruz, Balıkesirln her sokağı hınca hınç dolu, güç yürüyebiliyo-__________________________Hn y ya lr.l.o ri-jn dolaşıyor, her tarafta davullar çalı myor Bursadan gelen efeler parti merkezi önünde milli kalkan oyun ları oynuyor. Gazozcular sert Demokrat gazozu. Simitçiler taze Demokrat simidi ve bütün satıcılar Demokrat misafirlerine mallanın
Demokrat olarak teşhire çalışıyordu. Balıkesir o gün müstesna günler den bir gün yaşıyor. Bütün Demok ratlar bayram yapıyor, (ne mutlu Demokrat Türküm deyene) deye rek bağrışıyorlardı.
Saat 2 de Cumhuriyet alanında toplantı yeriııdeyiz. konuşmalara başlanıyor Demokrat milletvekillerinden Faruk Nafiz Camlıbel, Reşat Aydınlı kanuştujar. İzmirli Halûk Şaman, Manisadan Şemi Ergün, Butsa il başkanı Hulûsi Köymen, Ça
r
V
*
r



n
nakkale başkam Süreyya Endik. Ka racabeyden Sadettin Karacabey, Balyadan Sıddık Çelik, Edremitten Muharrem Tunçay, Burhaniyeden Avni Meço, Ayvalıktan Avnl Baskın, Bigadiçden Muzaffer Emiroğ-lu, Bandırmadan Faik Gürbaş, Susurluktan Nuri Eroğlu, Balıkesir-den Selâhettiıı Başkan Esat Budak oğlu, konuştular. Bütün hatipler tek tük değişen kanunlara rağmen hâlâ zihniyetin değişmediğini buradaki sevincin tam olmadığını ne vakit kİ bu memleketteki çoğunluğu teşkil eden bu milletin arzusu yerine gelecek o vakit asıl büyük bayramımızı yapacağımızı belirttiler son o-larak kürsüye gelen Balıkesir İl baş kam Sıtkı Yırcalı konuşmaları sonunda Ankaraya çekilecek iki telgraf sureti okudu bunun birisi genel başkanlığa hitaben Türk milletinin Demokrasi davasında gösterdiği mücadele ruhunun medeni cesareti ni İfadelendiren 11 Temmuzun bü tün teşkilâtta daima anılmasını; t kinci telinde Ankara İl başkanlığına 21 temmuzda bütün illerin kendi vasıtalarlle katılacakları bir ml-tigin Ankarada tertiplenmedi tekli fininin yazılıp yaztlmamasım sordu ve halk tarafından ittifakla ka bul edildi toplantıya hâkimiyet ka yıtsız şartsız milletindir düsturu ve dağ başmı duman almış şarkısı hep biı- ağızdan söylenerek toplantıya son verilmiş bütün il ve ilçelerden gelen otobüsler parti önünden geçerek Balkesir Demokratları tara fından uğurlanmış ve kafileler yol boylarında dönüşü bekleyen köylü Demokratların alkış tufanı arasında memleketlerine dönmüşlerdir.
Mustafa Evyapan
----------- o — Zonguldakda bir dâvası sona erdi Zonguldak (Hususî) — Büyük Doğu Mecmuasında Halil Kâmil

• •
Ak mustear imzasile (İktisadî manzaramız) başlıklı yazı ile şahsına karşı hakaret edildiğin den bahisle bu Mecmuanın sahi bi Necip Fazıl Kısakürek aley hine, Ereğli Kömürleri İşletmesi Genel Müdürü İhsan Soyalı tarafından bir hakaret dâvası açılmıştı.
Şehrimiz Asliye ceza mahkemesinde yapılan duruşmada, Necip Fazıl Kısakürek'in suçu■ sabit görüldüğünden (3) ay hap sına, (100’ Lira ağır Para cezasın?. ve (2000) Lira manevî tazminat ödemesine karar verilmiştir.
Davacı İhsan Soyak, bu 2000 Lira tazminatı hayır müessese-lerine vereceğini beyan eylemişti/.


Havza köyle-rinde bir cinayet
Havza: (Hususî) —* Vezir Köp rü ilçesiuin Ahmed Baba köyü muhtarlığına bagU Doreköy çLLHl gındc ikamet eden Vakfıfcebirin Ka dahor köyünden Osman Uludüz vc kızı Emine Uludüz ve yine ay ni çiftlikte ikâmet eden, halen Çarşamba tarafında vazife gören ilçenin eski jandarma karakol ko mutanı İbrahim Oğuzhanm karısı ve oğlu Mehmed Zeki İle aralarında çıkan bir münazaada, Osman Uludliz kadını bıçakla, Mehmed Zeki de Emine Uludtlzü tabanca ile yaralamıştır, Her iki yaralıda ölmüştür. Hâdise çiftliğin alanın da zuhur eden bir ihtilâf yüzün-dendir, Katiller tevkif edilmişlerdi ir,
Havza ofisinden, Ankara ofisine gönderilen söğüt çubukları
Havza; (Hususî) — Ankara O fis Genel müdürlüğünden bahçe kazık lığı olmak üzere bura ofisi ne gönderilen 5 santim kutrunda 2 metre boyundaki tahminen 100 adet söğüt dallarının yalnız nav lun bedeli 72 lira tutmuştur, Halbu kİ ayni evsaftaki malın, navlun bedelinin yan fiyatına buradan te minini mümkün idi.
Eskişehir demokratlarının açık dâveti
Demokrat Parti Çifteler İlçesi ku ruluşunun İkinci yıl dönümünü 9/5/948 pazar günü Esklşehlrln ve orta Anadolunun nadide güzellikle rini bağrında saklayan Çifteler Sa karya başında tes’ide karar vermiş tir.
Bu gün bütün Eskişehirliler ve cl var vilâyetler Demokratlarının ta nışma ve kaynaşma günü olarak on binlerce Demokratın Iştirakile ve sayın genel başkanımız Celâl Ba-yar ve Demokrat Milletvekillerinin huzurlarlle kutlanacaktır.
Demokrat vatandaşların eğlence 11 bir hava İçinde birblrllerlle tanı şıp görüşmeleri İçin her türlü terti bat alınmıştır.
Her Demokrat vatandaşın Çifteler toplantısının davetlisi olarak bize şeref vermelerini rica ederiz.
Eskişehir — Çifteler Demokrat Parti İlçe İdare Kurulu ir tavzih
Osmaneli kaymakamlığından ?s.ağıdaki mektubu aldık:
Gazetenizin 23/4/948 günü ve 5296 saydı nüshasının 4 sahifesi-nin 6 inci sütununda (okul parala n halâ jandarma ile toplanıyor) başlıklı yazınız okunmuştur.
Böyle bir hâdise olmamakla be raber olmasına da imkân ve ihti mal yoktur. İş bir köylü vatanda şa 946 yılındanberi Salma borcunu ödemediği için bu borcunu öde meşine dair muhtar tarafından ih bamame gönderilmesinden ibaret tir.
Bu hususta jandarmaya hiçbir emir verilmediği için bu hareketin sırf parti gayretkeşliği ile yapılmış olduğu anlaşıldığından basın kanunu gereğince keyfiyetin bu şe kilde açıklanmasını rica ederim,
Osmaneli Kaymakam V.
II. Tezel
4


•T'
bir mağa-sahibi yıl-namı al-ve bediî
Kapahçarşının Mercan cad-• deüino açılan kapısı civarında (lmameli han) adı ile anılan hanın içeririnde antika ticareti ile iştigal eden vardır. Bunun iurdaıı heri antika tında ne kadar tarihî
kıymeti haiz eşyaya tesadüf ederse alır, satar ve geçinir. Hattâ bunların içinde orijinal mahiyet arzetmiyen ,ve taklid olanlarını dahi ihmal etmez alıcısına antika diye sürmiye bakar.
Ayni zamanda ticaretinin meş, ruiyetini temm sadedinde müze i-dareeinin .resmi müsaadesini de hamildir.
Son zamanlarda hastalığının artması ve yaşının ilerlemesi do-layısile muntazaman mağazasına gelemiyor, işlerini çırak diye kullandığı iki elemanı vasıtasile tedvir ediyordu.
1933 senesi içinde idi ki mağazasının yabancısı olmıyan bir a-dam geliyor ve kendisini arıyor. Hastalığını haber alınca da evinde ziyaret etmiye kalkıyor. Halbuki bu adam, ara sıra meskukâtı atika ve eşyayı nâdire getirmek uyuşabilirlerse satmak ve aksi takdirde dönmek itiyadında olduğundan bu defa koltuğunda taşımakta olduğu büyükçe bir ıfaket-ten hiç bahsetmemesi, doğrudan doğruya ustalarını araması çıraklardan evinin nazan dikkatini celbediyor ve zairi bir kahve -ikram etmek bahanesi ile alıkoyuyor, sohbet arasında paket açtırılıyor, içinden eski ve zarif bir vazo çıkıyor. Her iki çırak tarafından yapılan incelemede bunun tarihî ve kıymetli bir e.ser olduğu anlaşılıyor? fakat zaire bunun ma hiyeti hakikiyesi hakkında bir şey söylenmiyor. Yalnız satın almak i-çin büyâik bir tahalük gösteriliyor. Ancak vazonun hakikî değeri ve ilmi ceblıesi bakımından hiç bir bilgisi olmayan zairin, gösterilen bu fevkalmutad iştiha gözünden kaçmıyor. Zahirî lâkaydisine rağmen . pazarlık sırasında mühimce bir fiyat ortaya atmıya karar veriyor ve vâki istifsar karşısında düşündüğünü söylüyor. Bunun ü-zerine aralarında hararetli pazarlık başlıyor ve nihayet sekiz yüz elli lira üzerinde iş kararlaşıyor ve paralar sayılıyor.
Dükkân sahihlerinin gösterdikleri büyük iştihadan ve ümidinin çok fevkinde aldığı bedelden tam mânasile kuşkulanan Zair, oradan ayrılmadan evvel ihtiyatî bir ted-bir serdetmeyi ve muvafakatlerini almayı, müstakbel menfaatine uygun görerek onlara şu yolda bir teklif de -bulunuyor:
Eğer vazo, müzenin sem’i itti-na vâsıl olmadan dolgun bir bedel ile satılır ve yahud yine böyle bir şekilde. Avrupaya kaçırılabilirse kendisine bir hisse verilmesi... ustanın kendisine e 1 y a k ye
/
c s y @ S
tiştirdiği çıraklar, bunu kabul etmekte gecikmiyorlar; çünkü binlerce lira tahmin ettikleri böyle kıymetli bir eseri sekiz yüz elli lira gibi nisbeten ehemmiyetsiz bir para ile kapattıklarından ve Şük-
- Yazan:------------
Vefih TUBA
rii de —vazoyu satan— rüyasında görse bile inanamıyacağt bir para vurduğundan son derece memnun ve münşerih ayrılıyorlar...
T
an-
Zâi-
Aû-Her
✓ ★
Bundan sonradır ki bu vazo etrafından ustanın adamları faaliyetlerini gizli gizli arttırıyor, muhtelif pozlarda çektirdikleri fo toğrafileri ecnebi müzelerine gönderiyor ve bildikleri kadar malumatı da ilâve ediyorlar. Ustalarının malûmatı haricinde kasdi intifa’ ile çevirmeğe çalıştıkları bu dolab, umduklan neticeyi vermedikçe yeisleri artıyor, fakat buna rağmen hususî ve mahrem mesaileri durmuyor.
Aylarca devam eden bu çalışmaların sonunda bir müesseseden cevab geliyor; lâkin bunun ile u yuşmak imkânı olamıyacağım lıyor ve vazgeçiyorlar...
işler bu mecrada yürürken nin çektiği paralar erimi}, tikacılan iz’aea başlamıştır,
defasında bir vesile ile atlatılan bu müracaatlar, nihayet birer mikdar tediyat ile savuşturulmuş ve susturulmuştur. Ancak tazyi-kat son günlerde öyle bir hal al-mıya başlamıştır ki bunun bir müddet daha idamesinin başlarına bir belâ getireceğine inanan çıraklar, işi ustalarına açmaktan ve« vazoyu patronlarına götürmek ten başka çare kalmadığını görüyorlar.
Bu karan veren iki kafadar ma gazaya kapadıkları bir akşam soluğu ustalarının evinde alıyor ve hâdiseyi anlatarak vazoyu onun nazarı tedkikine arzediyorlar.
. Bunu inceliyçn kurnaz tilkinin gözleri hayret ve memnuniyet ile parlamıya başlıyor. Ve biraz daha fedakârlık yapmak, vazoyu nıuha faza etmek ve hmaetialoyh Şâirin ilk gelişinde kendisi namına le-diyatta bulunmak emrini veriyor. Ve öyle «de yapılıyor.
Aradan yine günler, haftalar geçiyor. Hazır para yemek zevkine kanamıyan ve müekkil edinen Zâir
w
Siz kalıyor. Vo u Gedikpaşadaki evine
para diye dayanıyor. Ayni zaman da istediği verilmediği takdirde işi* müzeye ihbarda gecikmeyeceği tehdidini de sav uıaıyor. A sân Atika nizamnamesi göro yalnız ları değij. tini istilzam rekete onun
antikacıları yine pata -s t a n ı n gidiyor ve
hükümlerine a ve .adamda ınes'illiye-» böyle bir ha-edebilecrğine •
11 s t ZaıriEı edecek kıyanı



■m»T


inantnıyaü annkaeOar, işi büyült miden ustanın tavaiyeeine iU) ba’ ile münakaşadan vazgeçiyor, istediği veriliyor ve fakat bu te-diyatın son olduğu da katiyet ila ihtar ediliyor.
Emellerinin diledikleri mecraya dönmemesi, maruz bulundukları iz acatın tevalim bu antika kaçakçılarını da artın adam akıllı sıkmı ya başlıyor ve ner geçen gün üzün tü ve teessürleıinı arttırıyor,..
Son tediye üzerinden bir kaç halta daha geçiyor... ve vazo da antikacıların bütün teşebbüslerine rağmen istenilen müşteriyi bulamıyor.
Antikacılarda i be İnihran, elem ve ke«.ler haline inkih p ediyor. Ne ya-papaklarında Hıuiehayyir ve müU?e« -sır istişareler yöpnklan bir birada ka pı çalınıyor «ve ZLİr geliyor.
Eu gelişin ne demek olduğunu anlıyan antikacılar, evvelce verdikleri kararda sebat lüzumu üzerinde müttefik kalıyorlar ve misafirlerinin bermutad derd yanmasına, hattâ palavralar savulmasına kulak asmıyorlar. Hattâ vermiş oldukları paranın yekûnu bin iki yüz lirayı aştığını ve binaenaleyh fazla gürültüye lüzum olmadığını sert bir lisanla söylüyorlar. Lâkin meram anlatmak kabil olamıyor, îş münakaşa vadisinden münazaa safhasına dökülüyor. Ve son dere ce sinirlenen « ır^k. Z?ur dışa • şanya çıkarmıya teşebbüs ediyor ve işte o aralık yediği bir tokat, mukabil sille ve yumruklara tahammül ediyor. Güçlü, kuvvetli o-lan çırağa arkadaşının da iştirak etmesi dolayısile vaziyetin kö-tüleştiğini gören Zâir derhal bıçağına asılıyor ve ilk darbede ustayı yere yıkıyor ve müteakiben kapıdan sokağa fırlayıp kaçıyor..
Evdekiler, gece karanlığının ta-maraile huKıJ ettiği bir saatte çere yan eden bu kanlı hâdise üzerine zabıtanın müdahalesini dâvet ede çeklerine vak’ayı gizliyorlar; çün kü işin zabıta ve adliyeye intikali, tahkikat ve takibat safhasının açılmasını ve bu da vazonun meydana çıkarak müzenin saıni’ ıtlaı-na ulaşmasını ve bmnetice dolgun bir meblâğ mukabilinde satılması veya memleketten kaçırılması imkânlarının ebediyen ortadan kalk masını ve verdikleri paraların da yanmasını intaç edecektir. En ka-darcık bir inceliği düşünemiyecek mahluk olmıyan antikacılar, yara linin vaktile hastabakıcılığı yapmış °Ihh ustanın karısı tarafın -dan tedavi edilmesini en uygı n bir keyfiyet buluyorlar? Za^.cn fazla ağır olmadığı anlaşılan cerihanın o suretle tedavisine başlb yor w işâ, dediğim gibi, meskân geçirij’orlar...

Bu lıâdiseiezın cereyanı sırala*» rı udadır ki, Zâirin eline radika bir vazonun*g«çtığini bilen ve ls-i (Devamı 6 ncıda
Cümle âlemin ağzında çengel sa kızı gibi bir. sosyete lâfı. Mânasını bilen de söylüyor, bilmiyeA de. İçinde olanlar uçuruma yuvarlanıp gidiyor. olmıyanJar heves edip duruyor. Hani bir illet ki; evlerden ırak.
Geçenlerde, sosyeteden hiç aşarı ınmiyen bir arkadaşımla konu yuyordum. Kendisilc- ayni mahallenin çocukları olduğumuz için mazisini gayet iyi bilirim. Pek öyle sosyeteyle haşır neşir olacak mizaçta değildi amma; her halde gocuğu ayarttılar. Şimdi evine ge ce saat üçten evvel geldiği yok. Defaatle nasihat ettiğim halde yakasını bir -türlü kurtaramıyor, veya kurtarmak istemiyor. Bir gün kendisine dedim ki:
— Yahu bu sosyete içtimaiyat demek değil mi? İçtimaiyat topluluk olduğuna göre; mahalle kahvesinde üç beş kişi bir araya geldiler mi, al sana sosyete işte.
— Yook. Paşam çyle değil. Bir tere sosyetede poker olacak, nefis içkiler olacak, şık hanımefendiler olacak, stil beyler olacak ya zi senin anlıyaeağm hergeyin yük eeği olacak.
— Hbpsi güzel amma; şu yüksekliği hangi ölçü ile ölçüyorsunuz kuzum? ’
— Para ile.
— Yaaaî...
— Gayet tabiî, para oldu mu insanın karakteri de, ahlâkı da her geyi yüksek oluyor.
— Peki, fazla param yok amma fciı gün beni al da şu sosyeteye götür. Bir de biz ölçelim dedim.
★ ‘
Zannedersem bir pazartesi akşamı Aksaraydan otomobile bin-
dik doğru Beyoğluna. İstiklâl cad-
desinde sefertası gibi bir apartmanın önünde durduk. Yarabbi ne kadar da mukassi yer. İnsan burada oturacağına Çırpıcı çayırında Gecekondu yapıp otursun daha hayırlı. Hiç olmazsa orada teiniz hava var. güneş var, manevi hürriyet var.
İnaniye ekmeğini yemiyenlere ot bile var.
Daracık merdivenlerden çıktık, Kaçıncı kat olduğunu hesablıya-madım amma epeyce yükselerek (!) bir kapının önünde durduk. Nuriciğim zile bastı. Bir Rum hizmetçi kapıyı açarak tıslı-ya, tıslıya:
—Buyursunlar, bay Sözlü.
Hoppala... Bu da nereden çıktı?... Nuriye dönerek:
— Buyursunlar anladık amma; (Sözlü) sü ne oluyor azizim?
— Sen de amma cahilsin, sosyetede herkesin takma ismi vardır. Merak etme sana da şimdi bir i-sim takarlar.
— Benim takma isme ihtiyacım yok. Benimki bana yetiyor da artıyor bile. Göbek adım, kendi a-dim, bahâ adım bit de soyadım. Fazlasını taşıyacak takatim yok.
Rumyoz paltoları alarak yol gösterdi. Işıl ışıl yanan bir salona girdik. Orthda yeşil' çuha kaplı bir masa, duvar kenarlarında maroken koltuklar, solda kristallerle dolu bir büfe yerde kıymetli halılar.
Hengâme yedi sekiz kişi kadar var.
Nuri odaya girince doksan dere ce bir reverans yaptı. Ben de taklid ettim. Koltuklara gömüldük. Başladım eşhası muhteremeyi tetkik eylemiye.
Köşede oturan; ellisini geçkin
bir kadın. Buruşmuş ellerine pırlantalar takmış, boyacı finosu gibi tuvalet yapmış, entarisinin yakası göğsüne kadar açık tam mânasile bir şellâfe.
Onun yanında gençleşmek sev-dasile bıyıklarını kesmiş, papyon kravatlı, yirmi iki paçalı kibar boz ması yaşlı bir adam.
Mütebakisi de nisbeten genççe kadın ve erkekler. Herkes birbirini yakalamış konuşuyor. Yalnız ne konuştukları belli değil. Zâhir buranın âdetlerinden olacak (Lisan kokteyli) yapmışlar. Meselâ; bobstilin biri İngilizce söylüyor, diğeri Fransızca cevab veriyor. Amma Türkçeyle mahlût olarak.. Yani bütün lisaniyat profesörleri (!) bir araya toplanmış, Dr. Göbbelsin ruhunu şad ediyorlar.
O sırada bardaklarda bir soy geldi. Bana dâ ikram ettiler. Kahvem si bir şey amma doğrusu tadını a-lamıyarak Nuriye:
— Bu nedir hazret? dedim.
— Su3 yavaş söyle, alafranga kahve.
— Desene Yemenden gelen kah ve de alafranga oldu.
Biraz daha hoşbeş edildikten sonra yeşil çuhalı masanın etrafına dizildiler. Tabiî ben yalı kazığı gibi ortada kaldım.
Boyalı saçlı bir hanımefendi ba na atfen Nuriye:
— Beyefendi oyuna iştirâk etmiyorlar mı? Sözlücüğüm hem be yi niçin tanıştırmadın?
Nuri ağzını yaya yaya:
— Affedersiniz unuttum. Gaze teci Ali bey.
(-----Yazan: ----
\Ali Z. Çobanoğiu\
Ayağa kalktım. Teker teker hep sinin elini sıkarken, Fransızca bir şeyler mırıldandılar. Ben Fransız ca bilmem. Vaktiyle Almancanın başını gözünü yarardım. Şimdi o-nu da yapamıyorum. Söylediklerine göre modası geçmiş. Topu topu elimizde elsine-i müteveffadan (!) Türkçe kaldı. Onu da.elimizden Demokrasi icabı dediler, dil inkılâbı dediler çekip aldılar. Hülâsa dilsiz oldum. Allah kimsenin başına vermesin. Doğrusu çok fen?, şov Hele benim gibi söylemek illeti olanlara. Yapamam e-fendim 2orla değil ya. Evdekiler söylüyorlar; uyurken de konuşu-yoımuşum. Ne ise efendim Franse vi kelâmlara yem torbası takılmış atlar gibi kafa sallıyarak mukabele ettim.
Boyalı saçlı hanım bana hitaben:
— Ali bey siz niçin poker «vna iniyorsunuz?
— Bilmem de efendim.
Masada bir hayret nidasıdır koptu. Kabahat işlemiş gibi kulak larıma kadar kızardım. Hanımefen di devamla:
—Bir salon centilmeni hiç poker bilmez olur mu? doğrusu Hu moriste yapıyorsunuz.
— Yok vallahi hanımefendi ondan yapmıyorum. O kadar lüzumlu şey vhr ki: poker de eksik olu-versin.
— A, hiç öyle şey olur mu? Peki hiç kâğıt oyunu bilmez misiniz?
— Vallahi çocukken papaz kaçtı oynardık.
Bir kahkaha tufanı koptıı. Bu Sefer müşkül vaziyette kaldım, öyle ya buna alenî istiskal derler. Daha bakalım ne acayiplikler göreceği:; iimidilc kâle almadım.
(Nazış) namı müstearile anılan yaşlı hanımefendi:
— O möe ö Ali, Siz çok (Plai-santtııı ) sünüz. Oynaınasânız dahi masaya otuzmaz mısınız?
— Aman, efendim rica ederim, dedim ve Naaiş'in karşısındaki bobstilin yanına çöktüm.
Pokeri dörder kişi olmak üzere iki grup halinde oynuyorlar. Kâğıtlar kaymak gibi. Daha henüz Tekelden, çiftçilere geçmiş. Sonra dan öğrendiğime göre kağıtlaı biraz eskiyince kahvelere satıyorlar iriş. "Ovun başladı. Herkesin elinde, rensârenk fi&ler. IIcpsiniTı ayrı bir
kıymeti var. Oyunu bütün dikkatimle takib ediyorum. Kimi:
— Bob diyor.
Kimi:
— Kare rua diyor.
Derken Naziş:
— Kare as dedi, ortada ne var ne yok hepsini toparladı. Fişler •Nazişin önüne tıpış, tıpış giderken bütün gözler de mahzun mahzun takib ediyordu.
Oyunun diğer seanslarında Na-ziş mütemadiyen pas geçiyor. Anlaşılan paralar tatlı geldi, kaptır mak istemiyor. O sırada ayağımdan bir cereyan geçti. Zahir romatizmanın reaksiyonu diyerek e-lıemmiyet vermedim. Biraz sonra amperi daha yüksek bir titreme daha. Acaba Nuri birisini mi işmar etmek istiyor dedim. Nuri u-zakta, onun ayağı bana gelinceye kadar başka çerlere takılır. Etra-fımdakilerin yüzlerine baktım, kimse bana bakmıç-or. Yine oyunu takib etmiye başladım. Bu sefer öyle şiddetli bir tekme ki; acısı yüreğime göçtü. Tekmenin istikametinden. derhal Nazişin yaptığı* ııı anladım. .Yılladım aııyııa her halde tekmesi bana niyet ederek atmamış. Çünkü yanımdaki bobstilin suratına hain hain bakıyor. Beu le : Ulumdakini dürterek kar loluş bayanı gösterdim. Birbirlerine ).? vöz işaretleri yaptılar. Pek tu i uım anıma; ya oyunun
bir hihsiydı. ja da bir aşk cilve* «i.
Oyun gece saat bire kadar der vaın etti. Yüzülenler süt dökmüş î.ediye döndü ccbkıi dolanlar kah kuLtdaıu garkuldu. Onmdan son-;u Lüle açddu İçkiler içilecek bil-» hasuu kaybedenler hırsJ^nnı nuya çabştılur. Son fasıl o^rak da pikap dans plâkları calnnya
başladı Naziş, be n ve namı müsfe-arile Sözlüden gayrisi birbirlerine sarılmışlar yıkıla. yıkıla denedi* yorlar.
Ben, bu âlemlerin iç yüzünü biraz daha anlamak için Nnzişe:
— Bn toplantılarınız her gece o-lur mu?
— Evet her gece bir evde top lanınz.
— Peki bu kadar ağır masraflara nereden para buluyorsunuz?
— A, İlâhi AH bey. Sorduğunu: şeye bakın. Oluk gibi akan pirenin yanında bunlar bir şey mi.
— Peki, hangi oluktan aktyoı bu para ? Biz de altına gtız teneke sini koc alımj
— İstifade etmesini bilmeli ci-r dim.
İhtiyar bonkör lâfı fazla uzatmak îstemiyerek:
— Bir dans da biz etsek.
— Ben dans etmem efendim.
— Niçin?
— Sadeee müzik dinlerim, Ua bederse çalarım.
— Ne çalarsınız xli bey.
— Ut çalarım efendim.
— Hab, hah, hah. Ayol hâlâ kokmuş alaturka nu?
Bu tâbiri işitir' ifitmez kanın beynime sıçrıyaruk:
— Siz onu affetmişsiniz hanımefendi. Alaturka kadın teni..,
Nuri gözlerini akarak yüzün» baktı. Anlaşılan hâdise çıkmasından korkuyordu. Hemen araya l.L karıştırarak meşeleri kapattı. Nihayet saat iki buçıkta dram sona erdiğinden sosyeteden (!) ayrıldık.

Bu hayat böyle devam edecek olursa, temin aile yuvalânmızm istikbalinden ne ktar endişe- etsek veridir.


I
SAYFA: fi
TÜN!
(Bastarafı 1 incide? leş kes) emri verilmesini istemiştir.
Exchange Telegraph ajansının bildirdiğine göre Kudüstekı Irak konsolosluğu tahliye edilmiştir. BinaJ {şehirdeki son top bombardımanı neticesinde

Ingiliz as-
çökmek üzere i(i.
Kudüs, 2 (AP.) kerî makamlarının pazar günü bildirdiklerine göre, - «ciddi surette bozulan» - Filistindeki em niyet durumile başa çıkabilmek için, Kıbrıs ve Maltadan alelacele piyade, tank, topçu ve bahriye komandoları sevkedilmek-tedir.
Piyade kuvveti, hava yolile, Lidda uçak alanına indirilecektir Konmandolar ise, tank çıkar ma gemisile Hayfaya çıkarılacaktır.
Bu kuvvetler. Filistindeki genel emniyeti sağlamakla mükel lef olacaklardır.
Hayfa, 2 (A.A.) — Kıbns-tan gelen 2000 kadar Ingiliz askeri. bu sabah Hayfada karaya çıkarılmıştır.
Filistindeki Ingiliz makamla-n. Irgun kıtaları tarafından Yafaya yapılan taarruzun bu meni kkette vaziyeti vahimleştirdiğini ve bu sebeble bu kıtaları Filistine iade etmek zarureti haşıl olduğunu sövlemişleıdir.
TEFSİR
Londra 2 (AP.) — Filistine Ingiliz kuvvetlerinin gönderilme sini yorumlıyan savunma bakanlığı sözcüsü demiştir ki:
— «Bu sevkivat, dahilî durumu karşılamak için yapılmaktadır.»
Filistin Ingiliz kuvvetleri tarafından boşaltılırken yeniden asker getirtilmesinin ne surette tefsir edileceği sorusu karşısında sözcü şu cevabı vermiştir:
— «Her askerî topluluğun kendine mahsus vazifeleri vardır.»
FİLİSTİNDEKİ İNGİLİZ ORDUSUNUN MEVCUDU
Kudüs, 2 (AP.1
Bilgili kaynaklardan öğrenildiğine göre Filistindeki Ingiliz ordusu-nun kuvveti yirmi beş bin kişiden ibarettir. Zırhlı re topçu kuvvetleri ise pek azdır.
YAFA MUHAREBESİ
Kudüs, 2 (AP.) Yafa muhar? besi, Irgun Yahudi teşkilâtının giriştiği en büyük çarpışma olmuştur.
Evvelâ bu çarpışmanın - salâ-hıyetsiz» - olduğunu ilân eden Haganah teşkilâtı, bilâıade İr-gunu takviye ederek Yafada ele gecen kesimleri işgal altına almıştır.
Tank ve ağır toplarla harekete geçen Ingiliz kuvvetleri Ya-hudileri, bulundukları bazı ke simlerden geriye püskürterek onları mütarekeye Jcbar etmeğe çalışıyorlar.
Savaşların sürdüğü hafta zar-f?nda karadan ve denizden Yafayı terkeden Arabların sayısı takriben otuz bindir.
Haytada 4 bin Arab kalmı-j
Beyrut 2 (AP) — Havfadan g-?--len Arablar pazar güuii görüşme lerde bulunarak Haytada dört bin kadar Arah kaldığım söylemişlerdir.
Yahudiler Hayfayı istilâ etnıe -.ien evvel burada seksenaltı bin Arab bannırdı.
Lübnana sığınan Arabi ara yardım Beyrut 2 (AP) — Pazar günü öğrenildiğine göre Arab Birliğine menı.up hükümetler. Lübnana sığınan Filistin Arablarına yardım olmak üzere bir milyon Ingiliz lirası teberru etmişlerdir.
Irak Kralı 13 yaşında
Bağdad, 2 (A.A.) — FiHrtinde-ki durum gözönünde tutulacak o-lürsa ırak, bugün 13 yaşma giren^ Kral Faysal’ın doğum’ yıldönümü nü sükûn içerisinde kutlamıştır.. Kral. îngilterede okula devam et melrtedir.
Diğer taraftan Naib Emîr Ab-düliliâh, bugünkü kutlama merasi mi için ayrılan pararuı Filistin «mu dafas sandığına verilmesini emretmiştir.
Eütün camilerde ve kiliselerde hususi olarak Filistin için Kral Faysal ve Naib içirt dualar okunması emrolunmuştur.
Kudüste kısmi mütareke
Kudüs 2 (AP) — Kudüsten Ka-tamon mahallesini ele geçirmek i-çin Yahudilerle Arablar arasında üç gündenberi süren savaş, her i-ki tarafın isteği üzerine, kırk sekiz saatlik bir mütareke ile kesin tiye uğramıştır.
Mütareke, pazar gij- ’-altıda yürürlüğe girmiştir.
Mütarekeden faydalanan
, ce Arab ailesi, derhal başka bölgelerine sığı
. Tanklarla takviye üz
na
ogrenıit
i Inziliz





tir.
Mütarekenin bütün Kudüs şehrine teşmili için görüşmelere devam edilmektedir.
Arabların Filistini istilâ haberi yalanlanıyor
Kahire 2 (AP) — Arab haberler ajansı Filistine Arab kıt’aları nın girdiklerine dair Kahirede çıkan haberleri yalanlamıştır.
Haberlerin, Birleşmiş Milletler nezdinde tesir yaratmak için Yahudi kaynakları tarafından çıka -nldığı bildirilmiştir.
Şam 2 (AP) — Lübnan Başbakanı, Lübnan kıt'atorınm Filistine girdikleri haberini yalanlamıştır.
FİLİSTİNDEN İNGİLTEREYE GİDEN INGİLİZ TEBAASI Liverpoll. İngiltere: 2 (AP) — Empiress Of Scotland (Iskoçya İmparatoriçesH transatlantiği 2G40 Ingiliz askeri ve Ingiliz memur allelerile buraya varmıştır Yolcuların hepsi Filistinden gelmektedir,
Gemi, bu suretle, asker taşit ge misi olarak son seferini yapmıştır, Sekiz yıldan beri taşit vazifesini gö ren Empress Of Scotland 292.000 asker naMetmiştir,
Transatlantik eski lüks haline if rağ olunacaktır.
Filistindcki Amerikan tebaası
Vaşington 2 (AP) — Amerika Dışişleri Bakan yardımcısı Ro-bert Lovett, Filistinden gelen haberleri müzakere etmek için Ba -kanlık mensuplarını pazar günü toplantıya çağırmıştır.
Robert Lovett’le neler görüşüldüğü bilinmiyorsa da. ilgili ma -kamlar. Filistindcki dört bin Anı e rikalımn mevzuu bahis edildiğini ileri sürmüşlerdir.
Filistindcki Amerikalıların tah -liy'esi için Amerikanın Akdenizde takriben iki bin bahriyelisi ve muhtemelen Filipin uçak gemisinde daha fazla kuvveti vardır, icap ederse, Filistindcki Amerikalıların korunması için başka tedbirler de alınacaktır.
Arabların Birleşmiş Milletlere müracaatı
’ Nevvork 2 (A.A.) — Nafen A-jansı bildiriyor:
Birleşmiş Milletler teşkilâtı nez dindeki Arab murahhasları, Filis tinin Arab devletlerine mensup kuvvetler tarafından istilâ edildiği haberini yeniden yalanlamışlardır.
Bu hafta içinde iki defa bu tür lü rivayetler dolaşmış bulunmaktadır. Arab murahhasların kanaatine göre, yeni talim görmüş ve iyi silâhlandırılmış Arab gönüllülerinin Ingilizler tarafından tahli ye edilen mevzilerde yer almaları bu söylentilere sebeb olmuştur..
Filistin hakkındaki, Arab plânlan, Filistinli Arabların. 16 Mayısta bütün Filistine şâmil olmak üzere yeni bir hükümet kurulduğu nu ilân ettikleri gün tatbik mevkiine konulacaktır. O zaman bu veni hükümet, Arab devletlerini Filistine girerek nizamı temine da vet edecektir.
Hukukî mânada bir istilâ olmı-vacaktır. Bu halde, Arablar, Bir leşmiş Milletler teşkilâtında kendilerine karşı yönetilecek tenkid -lere cevaben, Filistindcki yegâne hükümetin daveti üzerine bu meni lekete girdiklerini ve nizamı sağlanınca memleketi terkedecekleri -ni söyleyeceklerdir.
Yahııınierin Birleşmiş Milletlere müracaatı
Lake Succees 2 ( AP) — Yahudi Ajansı, Birleşmiş Milletler Kumlunun Emniyet Konseyine başvu rarak memleketi işgal eden Arab kuvvetlerinin durdurulmasını ta-leb etmiştir.
Ajanlığın siyasî höi’im -başkanı Mosse Şertok demiştir ki:
('Baştarafı 1 incidoj
2 — Gene ırkdaşlarımızın bir kısım «Erkek' ve «Kaduı» kamp larma sevkolunarak maden ocaklarında, yol inşaatında kırbaç al tında çalıştırılmaktadır.
3 — Gene Türk kız ve kadınları hususî kamplara sevkcdilerek Ru3 askerleri ile komünist uşaklarının vahşi arzularına ram edilmekte -dir.
4 — Bulgar, Türk köylülerinin malları ve tarlalarından elde ettik leri hububat hiç bir hakka istinad edilmeden gasbolunmaktadır.
5 — Ağzından lokması alındığından. nâmus ve ırzına tecavüz edildiğinden dolayı herhangi şikâyete cesaret eden Türk ııavarcasına öldürülmektedir.
İşte bunların «Yeni Sabah kikat olduğunu delil, mekân
• *
bir
ca -
.» lıa-ve za man göstermek suretile efkârı u-mumîyeye arzettiği halde Bulgar komünist çığırtkanları hâlâ bu haberleri «yalan1 tomaktadırlar. Üstelik Bulgaristanda her vatandaşın müsavi hak ve imtiyazlara jrta lik olduğunu, ferdin her türlü hürriyet ve hakkıua en ııfak bir tecavüz bile yapılmadığını iddia etmektedirler.
Her türlü basın ve fikir hürriyetlerini satarak Bıılgaristanı güllük, gülistanlık göstermeğe ça dışan komünist çığırtkanları ve bilhassa «Yeni Sabah a sataşan «Yeni Işık paçavrası, acaba bir
Bulgar subayının şu itiraf ve tazallümüne ne buyuracaklardır. Çorluya mecburî iııiş yapan bir Bulgar uçağı
Evvelki gün Çorluya mecburi bir iniş yapan bir Bulgar tayyaresindeki üstteğmen şunları anlat -nıışrir:
«— Bıılgaristandaki Rus ve komünist tazyikinden kurtulmak i-çin aylardanberi fırsat kolluyor -dum.. Nihayet bu fırsatı bularak firar ettim. Hâlen Bulgar ordusunda bulunan binlerce sııbay Rus ve komünist işkencesinden kaç -mak için fırsat kolluyor.
Almanlar memleketimizi işgal ettikleri zaman lıerşeyi alıp götürdü demiştir.
Halbu ki, şimdi Rııstor tarihte görülmemiş bir çapulculuk zihni -yetiyle memleketimizi soymakta -dırlar.
«Milis» kamplarında kızıl asker yetiştiren Ruslar Bulgar ordusu -nu emirlerine amade çin her türlü fenalığı dırlar.
Bulgar ordusu açtır, ahedelcre göre 25 bin
ordusu bulunması lâzım gelen Bul garistanda bugün 170 bin kişilik ordu bulunmaktadır. Bulgaristanda hiçbir şahsın hayatı ve hürri -yeti garantili değildir.
Bulgar tayyaresi, Çorludan Ye-şilköye getirilmiş ve subay da en teme edilerek Ankaraya gönderilmiştir.
kılmak i-y^pmakta -
Mevcut mu kişilik Ru3
Kukla Başbakanı
« ” ..Ilı , )
fBaştarafı 1 incide)
Kral. Pol. cenaze nıtinâsebetile yapılacak âyinde hazır bulunacak tır.
Associated Presse beyanatta bulu nan resmi makamlar, tabanca kur şunu ile yaralanan katilin yaşaya cağını bildirmişlerdir.
Katilin bir biraderi, sorgusu yapılmak üzere, cumartesi günü tev klf edilmiştir. Polis daha bazı tev kifler yapmışsada, hiç bir isim açık lamamıştır,
Genel Emniyet Bakanı Konstan tin Ren tls, muvakkaten. Adalet Ba kanlığını idare etmektedir,
ÇALDARISIN DEMECİ
Atina: 2 (A,A.) — Başbakan yar dıiııcısı Dışişleri Bakanı M Çajda-ris dün akşam yaptığı bir demeçte Yuanistaııda ilân edilen Sjkı Yöne timden bahsetmiş ve Komünistler tarafından yapılan tethiş hareket lerlle Yunan ordusunun girişmiş ol duğu geniş ölçüdeki askeri haıekâ tın bu tedbirin alınmasına sebep teşkil ettiğini söylemiştir,
( SUİKAST,
VI YATINI
ğunıı bildirmektedir, Korent Kana Iı Kuzeyince iki hafta devam, etmiş olan savaşlar sonunda, hükümet kuvvetleri, bütün bir çeteyi im ha etmiştir, Dağın, yalnız bir bölge sinde 260 dan ziyade çeteci öldürül müş ve 500 esir ahumıştır, PelejM nez bölgesinde de 700 Kişilik bir çe teci grupu imha edilmiştir.
Yurdumuza iltica
(Baştarafı 1 incide) meti nezdinde teşebbüsatta bulu -narak son hâdiseler dolayısile mu vakkaten Türkiyeye gelecek olanların her türlü haklarının ve emlâklerinin mahfuz tutulmasını Yunan hükümetinden rica etmiş ve Yunan hükümeti bunu dostça kabul etmiştir.
Gelecek olanlar ahval düzelince yurdlanna dönebileceklerdir. Bununla beraber hükümetin kimse -siz ve fakir olanları bazı köslere birer ikişer misafir etmek üzere bazı tertibat da aldığı anlaşılmaktadır.

• •
yüzler
Kudüstin muştır. edilen Ingi -kuvvetleri, mütareke ahkâmı-
riayet edilmesini temin edecek V
Allahlığın intikal ettiğini ileri sürenleri de vardır. Bütün bun lar; ayni zamanda Galiyedeu oldtaklarından gullat kısmında izah edileoeği için burada Ke) saniyenin bütün dallarını şıra sile açıklamağa lüzum görmüyc ruz.
Yalnız, içlerinden birisi vardır kî. hem yeniden bir devletin kurulmasını, hem de (imamet) in. Ali sülâlesinden, Abbas oğullarına intikalini kabul eylemiş olduğundan kısaca üzerinde durulmak lâzım gelmiştir.
Bunlara göre imamet: lbnl Hanefiyeden oğlu (Abû Haşim Abdallah) a geçmiştir. Bu zat; Mu’tezîleden vo meşhur (Vâsıl B. Atâ) mensublarıudandır. (ve fatı: H. 98). îtikadlanna göre: Ali aleyhisselâının şalhsında toulanmış esrarı melekûtiye ve İlmi Ledüıı oğlu Mohammed Hancfiyeye intikal eylediği gibi ondan da oğlu Abû Haşinıe ge-luyor. Abû Haşim; Emeviye halifesi Süleyman B. Abdilİmelik
ÇETECİLERİN MANE-YÜKSELTMEK İÇİN YAPILDI
(B,B C. • — Yunan Asa
Londra: 2
ylş Şakanı, Adalet Bakanının zayıf Jamış olan çetecilerin maneviyatını yükseltmek maksadile Komünistler tarafından öldürüldüğünü söylemiş tir,
SIKI YÖNETİM TEŞMİL EDİLDİ
Atina: 2 (AA.» — Adalet Baka nırnn katil dolayıslle Atinada ilân e dilmiş olan Sıkı Yönetim. Atina do taylarına Peleponeze ve Yunan a dalarma da teşmil edilmiş olduğu öğrenilmiştir, Atinada yayınlanan bir tebliğde bildirildiğine göre, hü kûmet bu gibi tethlşçl hareketlerde bulunan Komünistlere karşı çok şiddetli tedbirler alacaktır,
Burada öğrenildiğine göre, daha bir çok Yunan Bakanlarına tehdit mektupları gönderilmiş bulunmaktadır,
ÖLDÜRÜLEN ÇETECİLER
Atina: 2 (AA.) — Yunan ordusu bir çok çetecileıLn öldürülmüş oldu
«— Emniyet Konseyi müdahale etmezse sür’atle genişleyecek olan savaşları önlemek mümkün olmayacaktır. Bu sebebten dolayı çok ehemmiyetli ve hesapta olma yan sonuçlar doğabilir.


Kont Bernadot
( Baştar a lı 1 incide)
Kont, gerek şehrimizde, gerek Ankaıada ve gerekse Eskişehir ve civarında sağlık ve kızday teşekküllerinde yaptığı tetkiklerden memnun olduğunu söylemiş ve söz lerine devam ederek, demiştir ki:
«— Türkiye Kızılay teşkilâtının çalışmalarını yakından görmek be ııi mütehassis etmiştir. Felâkelse-delere yapılan yardım şekli ve Kızılayın elindeki malzeme. Bey -nelmüel Kızılhaç teşkilâtının arzuladığı şekildedir. Ankarada hurbaşkanmız İsmet İnönü fından kabul olundum.
Ekselans İsmet İnönü’ye
olan sempati ve saygı duygularımı izhar edebilmek fırsatını bul -duğumdan dolayı bahtiyarım.
Istanbulda gerek sağlık merkezlerinde ve gerekse tarihî âbidelerde yaptığım ziyaretler, bende sadece hayranlık uyandırdı.
Kont, bundan sonra gazetecilerin muhtelif suallerini cevaplan -dırınış, «üçüncü bir diinya haklımdaki fikriniz nedir?» ne de şu cevabı vermiştir:
« —Geçen harbin acıları dinmedi ve dünyanın arzettiği perişanlık hâlâ kaybolmadı.
Üçüncü bir diiııya harbinin ya
Cum-tara -
karşı
?•
Iıarbi sııali-
İHMIÜZ
General Eisenhover ordudan ayhdı
Vaşington: 2 (AP) — General Dıvlght Eisenhower pazar günü or. dudan vedalaşarak sivil hayata geç iniştir.
General, bu vesile ile yapılan kü çük merasimi bile çok görmüştür.
Kendisi, ikinci dünya savaşında, şimdiye kadar hiç bir kimsenin ko muta etmediği kadar büyük sayıda askeri topluluklar dare etmiştir, 39 senelik askerlik hizmeti var dır, »
General Eİ9enhowerin makamına geçen General Omar Bradley mera simde hazır bulunmuştur.
%
General, Eisenhower, gelecek ay Columbia Üniversitesinin başkanı olacaktır,
Karadeniz bölgesinde
('Baştarafı 1 incide;
rnıdeki Taşovaya gderek halkla bir hasbıhalde bulunmuştur. Görüşme parti binasında şuku-bulmuştur ve Genel Başkana Tasovanın Şehli köyünden Meh-raed Demirelli ve Tahsin ve daha birkaç kişi, birkaç gündür aç olduklarını, çocuklarının açlıktan hastalandığım, hattâ köy let’inde açlıktan ölenler bulunduğunu, ağlıyarak ve titreyen seslerle anlatmışlardır. Onlar konuşurken Bayarın da gözleri yaşarmıştı. Salonda ağlıyanlar ğöze çarpıv/rdu. Celâl Bayar, bu feci manzara karşısın^ Baş bakan Haşan Sakaya acele ola-ıak bir telgraf çekmiş ve salon-Xa bulunanlara hitaben şöyle demiştir:
«— Ne mübarek insanlarsınız ki karnınızı doyuramıyorsunuz. Halbuki evvelâ karnınızı doyurunuz. Ondan sonra vergi ödemenize sıra gelsin. Açlıktan bah aediyorsunuz, şayed bu memlekette aç kalındıksa hep beraber kalacağız ve bu memlektte bir k;sım vatandaşlar doyacak, bir kısım vatandaşlar aç kalacak değildir.»
Celâl Bavann Başbakana çektiği telgraf aşağıdadır:
«Taşovanın Sehli köyünde açlıktan ölüm olduğjmu köyliier, bana ifade ettiler. Diğer köylerde de geçim sıkıntısında şikâyette bulundular. Tütünlerinin yüzde 70 i satılmamıştır. Satılanların da fiyatı, geçen yıldaki ne nazaran vüzde 20 eksiktir. Buna mukabil mısırın kilosu 40 kuruşa fırlamıştır. Ziraat Bankası. icab eden yardımı yanma-nıaktadır. Vatandaşlaa âcil yar
Aziz Derya geldi fBaştarafı 1 incide) ni)yolları Umum Müdürünün iki gün evvel gazetecilere verdiği demeçte Amerikadaki heyetlerin işleri ne zaman bitese o zaman yurda döneceğini söylemiş olmasına rağmen Aziz Derya dün gece 21.30 da Paneme-r:kan uçağile Yeşilköye gelmiştir. Asabı görünen Aziz Derya, j etrafını saran gazetecilere:
____Münakaşaya a id resmi evrakı getirdim. Karnım ağrıyor, sîzlerle fazla koııuşamıyacağım, demiştir!
Kendisi, hava meydanında kadeşi ve Limanlar Müdürü ' İhva Kaptan tarafından karşılanmıştır. Heyet başkanınım' Türkiye Dışişleri Bakanlığına aid hizmet pasaportunu hâmil 'olduğu görülmüştür.
Bilindiği gibi bu nevi pasaport, diplomatik pasatorttan bir derec daha dûndur.
Aziz Derya, bugün', gazetecilerle etraflı bir konuşma yapacağım da söylemiştir._______
I

I
kıu bir âtide patlak vereceğine as İn İnanmıyorum, hattâ ihtimal ilahi veremiyorum.»
Koııt F. Bernadot. bugün uçak la Alinaya hareket edecektir.
C. H. P. ve D. P zimamdarları
y W 1 ■■■ I
Hangimize sorulursa sorulsun, hiç birimiz milletçe ne hâle gelmek istediğimizi ve bunun için de ne yapacağımızı hilemi yoruz. Fakat istisna®? her vatandaş ve bilhassa, devletin yar dımmdan faydalananlarla işini yoluna koymuş olanlardan gayrisi halinden, cemiyetin işlerinin halkın menfaatine göre yürütül mediğinden, iş bulamadığından, çalışması ile mütenasip kazana madığından, cemiyet içinde yaşamanın nimetlerinden faydalanmadığından, pahalılıktan, ka raborsadan daha sayılmakla bitmeyen kötülüklerden bitme-yn kötülüklrdn şikâyt etmektedir.
Halkımızın sosyal durumu o kadar yürekler acısı bir manzara arzediyor ki, insan kendi kendine şu suali soruyor:
Bu memleketin işlerini en i-yi kendileri yürüteceğini zanneden ve bu hususta hodgâmlı ğun son mertebesine yükselen Halk Partisi zimamdarları ve bu arada Demokrat Partinin ba şına geçmiş olan bir kaç kişi, halkın içinde çırpınıp durduğu bu sefalet tabloları karşısında hiç bir şey duymuyorlar mı? Ve bu hale nasıl bir nihayet ver mek icap ettiğini düşünmek i-le mükellef olduklarını idrâk etmiyorlar mı? 1946 seçimi ile iktidarı elde tutmağa muvaffak olmuş olan Halk Partisi zimam darlan iki seneyi doldurmakta olan zaman içinde halkın hayn na olarak müsbet ne yaptılar?
Halkın sefaletinin zerre kadar azalmasına bir hizmetleri oldu mu? Yoksa mevcut sefaleti gittikçe beterleştiriyorlar mı?
Uzun yıllardır halkın işleri -nin köhne bir dolab ile yürütü lüp durduğunun farkında bile’ olmayan ve bu menhus dolabm içinde halkla birlikte dönüp du ran bu idareciler kendilerini kaptırmış olduklan bu dolabın içinden çıkacak kadar dinamizm: den mahrum olduklarını acaba ne vakit itiraf etmek ve politika alanından çekilmek feragatini göstereceklerdir?
Paskal’ın meşhur bir sözü vardır: ‘Kendi kendini tani" Bu eöz bir şahıs için ne kadar doğru ise hükümete gelen ve milletin mukadderatını üzerine almak cüretinde bulunan politika adamları için de avnen varittir.
Yukarda Halk Partisi zimam darları için kendi kendimize sor duğumıız suallere Demokrat Partinin Halk Partisinden şe-badetııame alarak çıkmış olan kurucularını da kattığımızın sebebini de açıklamalıyız.
Demokrat Parti kurucuları halkın çektiği sefaletin, iztirap ların neden ileri geldiğini bilselerdi İliç Halk Partisi genel baş kanı ile anlaşarak 1950 senesin de yapılacak seçime kadar H. Partisi hükümetlerinin halkın hayrına on paralık hizmet yap madan keyif çatıp durmasına razı olacak bir anlaşmaya baş vururlar mıydı?
Realite şudur ki, Demokrat-Partinin başına geçen bir kaç kişi dahi, uzun yıllar devam e den şef sisteminin (diktatörlüğün) yetiştirmesidirler; ve bun tor yetiştikleri mektebin sadık tilmizleridirler. Bu adamlar da, tıpkı Halk Partisinin yıllanmış kodamanları gibi siyasî kanaat ten mahrum ve halkın ihtij'aç larını takdir istidadı söndürülmüş insanlardır.
işin en feci tarafı ise gerek Halk Partisinin yıllanmış kodamanlan ve gerekse bunların kapı yoldaşları olan Demokrat Parti kurucuları kendi siyasî

Ynzaıı’
Raf Oflan
Tefftf'İku N. S 17
Keyean ve muhtar — Şelırestani ne diyor? — (l)in racüle itaattir) den çıkan mânalar! İslâm tarihinin karanlık ve korkunç bir siması kârlar Yalancının yalanları!
hiıet — Öldükten sonra ruhun
Kerbelântn intikamı — MehdiUyin Güvercin melekler! hayvanlara ycçiifi ran Si'a fırkaları
*
— Amca ile yeyen — Yine Mehdi! — Tövbe-alâmetleri — Altın tepside kesik kelleler! — - Keysaniye'nin yarib inançları — Dünya ve A-batıran ve yeni bir devlet ku
//ir derlet i

ile görüşüyor ve hürmet görüyor. anıma Süleyman; Abû Ha-şimin hayatta kalmasını uygun bulmadığından onu gizlice zehirletiyor (H. 99». Abu Ha-im Şamdan Hicara dönerken zehirlendiğinin farkına varıyor, ö-tedenberi iyi konuştuğu ve aralarında sıkı bir dostluk bulunan. Abhas hanedanından (Muhammedi in evinde misafir ka-
lıyor. (D Öleceğini anlayınca; baba ve dedelerinden kendine ge-, en bütün esrarı ulumu ona tevdi ediyor ve (İmamet) in-artık (/ibbas oğulları) na geçmesi ’âzım rrcldığin bildirerek ima metı Muhammede vasiyet ve vefatından sonra Şiasınnı ona mü racaatlarııu yanındakilere tebliğ ederek ölüyor. Bundan sonra Muhammed B. Ali Abbasî’nin
clâvetcileri Horasanda halktan gizlice biat almağa başlıyorlar, işi açığa vurmamak için, yalı ud Ali evlâdına mütemayil o-lan Şiiları kuşkulandırıp uzaklaştırmamak için dâvetlerdc (Muhammed» den sarahaten bahsolunmuyor, biat ler:
(— Ali Mi’hammed’deıı rıza-ye!) alııuyor, bu suretle çok kim seler evlâdı Ali’den birine biat
eylediklerini zannediyorlar!
Halife Süleyman ölüyor, yerine geçen Onıey B. Abdülâziz,. ikinci Yezid de bu dünyadan gö, çüyorlar, artık imamet maka-j minin yeni sahibi (Muhammed1' ın ilk zamanlarda on iki kişiden ibaret olan nakibleri sayısı yet inişe çıkmıştır, her bölgede davet i.şi ilerilenıektedir, bu sıralarda (H. 104) Muhammedin Abdullah adlı oğlu doğmuştur.
Muhammed; oğlunu henüz on bcs günlük bir yavru iken Şia-sına gösteriyor, onlara: (
— İşte, işte ileride imamınız bu olacaktır. îşi, o; tamamlıya-eaktır! (
Diyor ve hepsinden oğluna biat alıyor. Bu küçük bebek, soıı ' ıadan Abdallah esseffah
(Devamı var)
(1} ]tfuha-7»nıcd B. Ali B A bd allak B. Abba-3.
•m
/
hiçliklerini bir türlü anlayamamış ©imalarıdır.
Bunun tipik misallerinde» bir kaçının değil, bir tanesini nakledersek Demokrat Parti kuruculannın birincisi Bayar’ın ne türlü düşüncelere sahip olduğunu ve bu kafadaki insanların bir gün memleketin idaresini ele geçirmeğe muvaffak olur larea, tıpkı Halk Partisinin bu günkü zimamdarları gibi aynı köhne dolabın içine gireceklerine asla şüphe bırakmamakta -dır. Bakınız Bayar, bir iki yer de neler söylemişti:
(tktıidar partisi altı ay için bize idareyi kiralasınBiz İktisadî durumu nasıl düzelteceği • mizi gösteririz!» H
Celâl Bayar’ın bu şözlsrinden şunu anlıyoruz ki, kendisi bu memleketin islerinin bilhassa ik tisadî işlerinin, bugünkü idare mekanizması ile yani: kendisi -nin hükümette bulunduğu zamanlardaki köhne dolap ile yü rüttileceği kanaatindedir!-
Görülüyor ki, ne Halk Partisi ve ne de Demokrat Parti zimamdarları bu memleketin, hakikaten muhtaç olduğu içtimai, İktisadî ve idari reformu henüz anlayamamışlardır! Fa-! kat bu zevatı da bir cihetten ma zur görmek insaflılık olur. Zi -ra: Cumhuriyet devrimizde mil letiaı siyasî hakkı (hâkimiyet ıj bir kişinin elinde toplanmış; ve onun itimad ve teveccühüne m az har olarak onun etrafında toplanan ve millete arkasını, yü zünii de şefe çeviren bir mün-tesipler zümresinin elinde kal -mişti!
Bu çeşit bir siyasî hayat hü küm süren bir cemiyet içinde politika adamı yetişmesi kabil olamayacağını aklı başında her kes takdir eder.
Bu müşahedelerimizden şu neticeye varıyoruz ki, uzun yıllar devanı eoen Şeı sistemi meni lekette politikaya karışmaktan vatandaşları tamamen soğut muş ve bu yüzden kâfi derecede politika adamı yetişmemiştir.
Bir memlekette politika ada minin vetişmesi ise orada siye sî partilerin bulunması ile müır kiin olur. Halbuki 20 küsur se nelik hayatımız partisiz olarak geçmiş vatandaşlar siyasete ka rışmaktan çekindirilmiş ve böy lere bugünkü elîm duruma düşmüş bulunuyoruz: Halkın ihti -yaçlannı anlamış ve bunun ça resini ve çarelerini keşfetmiş insanların noksanlığı; Memleke tin yeter derecede politika a-damlarınm verişmiş olduğunu ve bunun bütün mesuliyetleri -nin şef sisteminde toplandığım takdir ve teslim etmekte tered düde mahal yoktur.
Fakat, bu hoşa gitmeyen ve cemiyetimizin içinde çırpındığı elim dunundan çıkmasına mani olan bu halin nasıl ortadan kaldırılması icap edeceğini de düşünüp bulmak acaba elimiz -de değil midir?
Marazı iyice teşhis edersek, ilâcını buimak pek âlâ mümkündür. Hastalık politika adam larından mahrum olucumuzdur: ve bu mahrumiyetimiz de Şel sisteminin tabiî bir neticesi olduğuna göre Şef sisteminin hü küm sürdüğü devirde Halk Par tisi hizmetinde bulunmuş ve bu partinin j-üksek makamların da ömrünü geçirmiş olan zevatın ve bu meyanda Demokrat Partinin başına da ayni yoldan geçmiş olanların siyasî hayattan çekilmeleri lâzım gelmektedir.
Bu zevatın kendiliklerinden bu işten çekilmelerini beklemek boştur. Ancak vatandaşlar uzun yıllardır tecrübe ettikleri bu insanlardan halkın hayrına hiç bir hizmet göremiyeceklerini an laması ve bunlara zerre kadar siyasî itibarda bulunmamasıdır.
Demek oluyor ki, milletçe ya pacağımız ilk is bu olmalıdır. Fakat bu da kâfi gelmez. Yapılacak ikinci bir iş te politika adamı yetiştirmek için hakiki siyasî partiler kurulmasıdır.
Çünkü: Siyasî partiler halk ihtiyaçlarını iyice anlamış ve bu ihtiyaçları açıkça ortaya koyarak bunların çarelerini gös teren insanların ortaya atacak ları fikirler sistemi üzerine ku nılan propaganda teşkilâtıdır..
Bizde ise şimdiye kadar teşkil edilmiş olan siyasî partile rin lıic biri hakikî mânası ile bir politika partisi değildir.
Çünkü, bu partiler politika adamları tarafından halkın ihtiyaçlarını karşılayan doğru, müsbet fikirler üzerine değil: ancak metafizik programlarla ortaya atılan şahısların hal ve | sanına güvenilerek kıuaılmus
S tur.
‘.♦s
SAYFAî 9
( • W T B111W
I
•)

.5 rır
9

-



t
*
Dab kovi ç.. Şk
Vapur İlânları
TBANSMARIN
İsveç Vapur Kumpanyam Helslnboıg s/a HERA Liman utmzdadjr.
Roven, Anvers, Roterdam ve Hamburg limanlar için yük kabu] eder
s / s EL C K Y
' Lkmanjmızdadır.
İstanbul ve İzmirden Burgaz Fortsayit, İskenderiye, Londra, Anvers, Roterdam, Bremen ve Hamburg limanlan için yük kabul eder.
s/s ULLA
25-29/5/948
Yukandâ gösterilen limanlardan yük getirecek ve ayni limanlar İçin yük kabul eder
STEVENSON LİNE
Çimad Amerika muntazam hattı s/s DİANA
H. PONCHELET
6/Mayıs/948 de Nevyorktan Bekleniyor
H. PAYKURİÇ
Yugoslav muntazam hattı Adriyatik limanlan için
Yugolinya - Riyeka s/s Hercegovina 3/Mayis/948
Tiryeste ve Rlyakadan yiik getirir ve bu Umanlar için yük kabul ederler.
STAUBO LİNE
Oslo, Norveç vapur kumpanyası Nevyork İle Türkiye arasında muntazam vapur seferleri.
m / s HAV
20,Mayıs/948
s/sSÖNNAVİND
Z0/Haziran/948 Yukarıdaki vapur Nevyorktan limanımıza mal getirecek ve limanımızdan
LATAKE — BEYRUT — HAYFA — İSKENDERİYE ve NEVYORK
için yük ve yolcu kabul eder. Bütün tafsilât İçin Galata Tophane Eski Yolcu Salonu karşısında Frank Han 3. Kata müracaat Tl: 44707/8
%
Yazlık
Muhtelif Renklerde
kaşe
PâNTALON
Kalite kamaş B)
/
R / N C £
İşçilik
Malzeme
B
1
R
İ
N
C
İ
İbrahim îrgören
Suıtanhamam Dikranyan Han Nc, 21 Kat 3
Yağmurlar başladı
Sıhatınızı multaka korumak
istiyorsanız piyazada yalnız
Şanal
i
da
satılan hakiki İngiliz Merseri
ze su geçmez Tlrençko
Pardesii
almalısınız - mjktan pekaz
kalmıştır, Aceje ediniz.

Şanal: Sultan Hamam
Camcı Han


Bir Tarihî Vazonun Hikâyes

(Baştarafı 4 üncûdei tanbula gelen Adapazannda ınu) kim Y, A. tulıuda bir açıkgöz Zâiri a I rayıp buluyor. Ondan bütün macerayı J dinliyor, vazonun 6aklı olduğu ye-1 ri öğreniyor. ^ıdan sonra Andos j I ustaya baş vuruyor, onunla mus-I llbane bir tarzda görüşüyor. Aldı-; I ğı cevab. kimseye on para vere- I miyeceğini ve paralarının iadesi I halinde vazoyu iade edeceği tarzında kat’î bir reddir.
Bunu onhyan Y. A. fazla bir şey söylemiyor, tehdld ve iza-I fe yoluna da sapmıyor, işi derhal Bakanlık makamına ihbar ederek kendisine meşru bir ikramiye te-I min ediyor.
Bu haberi alan Milli Eğitim Bakanlığı müstacel kaydile İstanbul vilâj’etine ve o tarihlerde umumî müdürlük şeklinde idare edilen I müzeler müdürü umumisine muk-I tazi o emri veriyor. Müzeler mü-I dürlüğü do hemen harekete geçe-I rek Asan Atika nizamnamesi gereğince vazoyu müsadere ve kol-leksiyonlan arasına idhal ediyor.
Arkasında büyük hayaller kuran bir kaç menfaatperest de ü-mid ve emellerinin bu inhidamı karşısında inkisarlara uğruyor, kaptırdıkları paraların içlerine çöken acılarına gömülüyorlar...
Güzellik ve aşk ilahesi (Ve-| nüs'ün) oğlu olup kanadlı çocuk l şeklinde tasvir edilen aşk ilâhı (Eros) ile onun mâşukası olan ve daima kelebek kanadlı olarak ter sim edilen (Pisihe’yi) kabartma bir grup halinde gösteren ve bu bakımdan tarihi kıymeti artan ve muhakkak ki —topraktan mamul emsali vazolar gibi— büyük ve a-ziz bir ölünün küllerini muhafaza işinde kullanılmış olan bu vazonun. müzeye girmesine esas teşkil eden hâdiseleri yukarıda izah ettik. Şimdi de kendisi hakkında biraz malûmat vermekliğimiz ica-bediyor:
Müze envanterinin 5310 numara sına kayıdlı bu vazonun yüksekliği (48.6), karnının genişliği (29) ve ağzının kutru (15,7) santimdir.
Müzece kulblan kırık bir halde müsadere edilen bu-vazo, günlerce uğraşılmak suretile tâmir ve restore edilmiştir. Ancak eserin son derece ratib bir toprak altında çok uzun yıllar kalması dolayısile karnının üzerindeki (Eros) ve (Pisi-he) son derece çillenmiş ve letafetine oldukça halel gelmiştir.
Toprak altından çıkarılmış olduğunun İlmî delâilinden bulunan (Humuz) tabakasına rağmen tam ve kâmil bir halde meydana çıkarılması ve bu çeşit (Hidriye’lerin) nedreti, eserin kıymet ve ehemmiyetini arttırmıştır.
Gerçi vazonun motiflerine nazaran (Britis Müzeümdeki) Yunanî bronz koleksiyonunda benzeyiş iti barile böyle bir vazoya aideyitei ih tinıali olan Oryan ve Diyanyos lev halan ile Berlin müzesinde mevcud ve Samsun civarında (Amı-sos) da bulunmuş olan vazonun tezyinatından balısolunabilir. Lâkin muhtelif tarzlarda tasvir edil miş olan (Eros) ile (Pisihe’nin) bu vazoda görüldüğü gibi iki hayat arkadaşı olarak bir yerde gös tevilmiş olanına pek ender tesadüf edilebilmesidir ki bunun arkeolojik ehemmiyetinin artmasına sebeb teşkil etmektedir.
Yukarıda söylediğimiz gibi vazoya en ziyade kıymet izafe ettiren nokta işte bu kabartmalardır. • Mutad olduğu üzere bu iki sevgiliyi burada da kanadlı ve taşkın bir çıkıntı üzerinde ayakta ve bilhassa (Erosu) sevgilisine yaklaşmış bir halde görüyoruz.
Her ilâhın kanadlarındaki san at incelikleri maalesef fena (Kon-servasyon) sebebile izalesi kabil olmayan bir (Humuz) tabakası altında kalmıştır.
Halbu ki, Berlin müzesindeki (Amisos) kabartması çok iyi bir halde olduğundan kaandları teşkil eyleyen tüyler bile görülmektedir.
(Reliyef in) üzerindeki ziynet
herhangi çürük edebileceğini ve ömrü olan ve çıktığını bütün arkeoloji alimle na*
ve bilhassa yüzlerdeki işçilikte gö rülen teknik usuller ve bunlara inzimam eden bazı vasıflar, eserin yaşını tesbite delil olan bir takım kuvvetli ve ilmi unsurlardır.
Binaenaleyh bu güzel eserin mi-lâddan evvel, dördüncü yüzyılın yarımına aid, yani iki bin küsur ₺enelik bir ömre malik olduğu söy lenebilir. (1)
Arkeoloji ilmine dayanan ihtisasların, dünyanın birçok yerlerin de meydana çıkarılan yüzlerce, binlerce asara yanılmaz bir selâ-hiyet ile tayin ve tesbit ettikleri yaş ve devirleri, bir iddianın iptal bu kadar asırlık toprak altından hüviyetile, yalnız
rine değil, bitaraf müdekkik zarlara bile isbat ettirecek bir ma hiyet taşıyan bu tarihî vazonun ilmi delâili müvacehesinde tevarüs bünyesile herhangi bir kimseye intikal etmiş olabileceğinin tesbi-tini ve bu yolda mahkemelerimiz den bir karar istihsal olunabileceğini bizim akıl ve mantıkimiz asla kabul etmez.
Bu vazonun etrafında yaşatılan efsanevî hava, genişledikçe, kıy -metini on binlerden, otuz binlere ve hattâ elli bin liralara kadar yük seltmiş ve bu sebebledir ki, bazı kimselerin geniş hayallerinde çok parlak emeller uyandırmıştır.
Bu, bir hakikat olmasaydı, mün hasıran öteden, beriden eski para lar, ufak, tefek eşyalar bulup sa tan ve bunlann bir kısmını müze ye getiren, bazan da müsadere ve tevkiflere uğrajan ve müzeler i-daresince kendisine antikacılık ve sikası verilmeyen bir Şükrünün indî beyanatı üzerine bazı zevat, bu işi kurcalayıp, masraflara kalk maz, dâvalara girişmez, vazoyu kurtarmak için vârisler icadına kı yam etmezlerdi.
Müzelerin resmî yudatma nazaran da (Apolyond) taş çıkanp satmak için gizli gizli yapılan hafriyat değil, tahribat sırasında bulunmuş, hattâ vazo i-le beraber asan atikadan bilezik, gerdanlık gibi bazı asarın da zuhur ettiği tesbit edilmiş ve fakat bu parçalar müzenin eline geçme miştir.
Bursa, Mudanya, Biğadiç, Gemlik, Adapazarı ve İzmit gibi Ana-dolunun yakın şehir ve kasabalarında dolaşıp yüzde doksan bu gi bi eşya peşinde koşan, ara sıra gı da maddeleri de alıp satan Şükrü, tesadüfün olarak bu tılır iken karışarak bi ehemmiyetsiz bir para mukabilinde vazoyu kucakladığı gibi soluğu îstanbulda alıyor, yazımı -zın baş tarafında izah ettiğimiz vak’alara sebep oluyor ve nihayet vazo, en haklı ve lâyık yerini, yani müze harimini buluyor...
Bu suretle her şeyin bittiğini, sanan ve müsterih bir surette vazifelerde meşgul olan müze idaresi, en ummadığı bir günde,, yani müsadere keyfiyeti üzerinden beş sene geçtikten sonra 5. 4. 939 tarihinde bir icra muamelesi ile kar W
şılaşarak hayretinden donup ka lıyor.
7. 3. 936 tarih ve 874/1862 esas ve 1722 karar numarasını ihtiva e den bu ilâm, vazonun bir bankaca muhafazası hükmünü ihtiva etmek te, iş de icraya konulmuş bulunmak tadır. Binaenaleyh o dakikada mü zcce yapılacak birşey yoktur. An cak isin ehemmiyet ve selâhiyet meselesi noktasından keyfiyetin telefonla Ankaradan istizanı icap etmektedir.
Hükmü alanlar, muzafferiyetle-rinden mağrur ve münşerih, müzenin alâkadar memurları ise mâ ruz kaldıkları müşkül vaziyetten meyus ve muztarip bir halde, ge-
• •
tahkıkat ve ku Bursa civarın-harabelerinden
büyük bir mazhariyeti vazoyu, bir saatçiye sa görüyor ve derhal işe, on sekiz, yirmi lira gi-

lenlerin lütfen verdiKİeri yarım sa atlik bir mühlet zarfında Ankara ile muhabere ediyorlar. Ve aldıkları muvafakat cevabı üzerine mü dürü umumî muavini, baş kâtibi (2), alacaklı vekili ile arkadaşı diğer avukatın imzalarım ihtiva eden ve üç nüsha olarak tanzim edilen 5. 4. 939 tarihli zabıt varakası mucibince vazoyu teslim ız tirarında kalıyorlar. Ve bittabi vaziyeti olduğu gibi Bakanlığa bil diriyorlar. •
Yalnız müze idaresi nın kalblerinde ta, acı bir ukde da şudur:
Asan atika
meçhul olarak
memurları bir n okkalıyor. O
nizamnamesinin mevadı muhsusası dairesinde müsadere edilen bu vazo hakkında, bidayeti müsadereden icrai muamelenin tatbikine kadar geçen se neler sidir.
Bu bında
dei aleyh sıfatile Bakanlık müzeler müdürlüğü
zarfındaki muhakeme safha
vardır., ahnabil-
noktalar
şifahî bir ih ihbar da şu-
ceza mahke-dolayı Şük-
İFRATELLİ sperco
I Vapur Acentesi — Seyahat Bürosu
0 Mayısda beklenen MUIDERKERK Vapur» Marıilya ve Rotterdam limanları için e9gai fitarige yükleyecektir

Fratelli Sperco ya ”ör.“c’“- G.l.t. Had.-
r »«»d.gar Han Telefon: 40919

Devlet Denizyolları ilânları
4/Mayjs/948 - IO/Mayıs/948 (dahlp tarihleri zarfında aşağıda İsimleri yazılı hatlarımızı kalkacak vapurların lslmlerlle kalkış e ün ve saatje.-l ve yanaşacakları rıhtımlar.
.KARADENİZ HATTI
— Salı 5.00 d/ (Tarj), Perşembe 5 00 de (İzmir) vo Cuma 5.00 de (Karadeniz), Galata rıhtımından kalkar.
— Pazar 5.00 de (Anafarta). Sirkeci rıhtımından kafkar,
— Salı, Perşembe. Cumartesi ve Pazar 41.00 da (Marakaz). Galata rıhtımından Kalkar.
— Cuma ve Pazartesi 8,15 de (Marakaz), Galata rıhtımından kalkar. Çarşamba, Cumartesi ve Pazartesi 20.00 de (Konya). Tophane rıhtımından kalkar.
— Salı ve Cuma 19,00 da (Seyyar). Topha nc nmtımından kalkar.
— Çarşamba 19,00 da (Çanakkale). Sirke ci rıhtımından kalkar.
-- Pazar saat 1000 da (Çanakkale). Tophane rıhtımından kalkar.
— Salı ıooo da (Bursa) ve Cuma 1900 da (Antalya). Sirkeci rıhtımından kalkar
-Çarşamba 11.00 de (Etrüsk) ve Cumar tesi 11.00 de (Güııeysu). Galata rıhtımından kalkar.
— Salı 17.00 de (Necat). Sirkeci rıhtımın dan kallmr.
— Cuma 12.00 de (İstanbul), Galata rıhtı mından kalkar
Telefon
Deniz hatları işletme Müdürlüğü : (44677) Santralden (81)
İstanbul Başacentellği : (42362) (5792)
İNEBOLU HATTI
MUDANYA HATTI
BANDIRMA HATTI
/
KARADIĞA HATTI
ÇANAKKALE HATTI
İMROZ HATTI
AYVALIK HATTI
r


I
İZMİR HATTI
İSKENDERUN HATTI
BATI AKDENİZ HATTI
I
Topkapı sarayı müzesi
Müdürlüsünden
Topkapı Sarayı Müzesinde yaptırılacak otomatik yangın musluk tesisatı ve teferruatı hazırlanan keşif ve şartnamelerine göre Mayısın 18 nci salı günü saat 11 de «onbir» açık eksiltme i le ihale edilecektir. Bunun tahminî bedeli «29987» lira «63» kuruş tur.
İsteklilerin «2249» lira «8» l.uıuşluk muvakkat teminatı yatırdıklarına dair makbuz ibraz etmeleri ve 1948 yılı ticaret odası na kayıtlı bulunduklarını belirtmeleri ve eksiltme gününden tatil günleri hariç üç gün evvel vilâyet, makamına müracaatla ehliyet vesikaları alması ve izahat almak üzere sözü geçen niüzeye mü racaatları lâzımdır. (5559)
Onbeş yıl evvel bir avcı tarafından bulunan bu javuz delikanlı bir yetişmiş, pir yet-.ş-mişti. Daha da yetişecek, Habeş tayfası için öniir.e geçilmez bir te dike halim alacaktı. Hele onun ayni «ben» i sol yana ğnıda taşıyan Ş ıme ile bir sema ak nda bulunmasını katiyen h s g-ridür bi r ş(*y değildi.
Gerçi Şame, Melik Efrahm .,zı idi. Fana i. koca Habeş îu 'K iîiâğa lâ-r : 1 aşka delı-«’elikanh.Vtr, eline su 1 le dökemez a ten Şa/ne iie Vahşülfe-
• • rz
ülk rinde ona 1: ■'(: yjk Vahşiilfclâd kani yok'.u. D..^-Namenin le- di. Zr, lanın b tt cle.i içhı yaratıldıkları yaıı. kla i! c1; kı (ben» İcr-den ai:la; ılıyordu.
Vezir Sakaıuis, vatan ve mü letuıin ) lârneti ra-nı ıa Şame ile Vuh; iîlfelâyı birbirinden e-hediyc-ıı ayırmağa mecburda. Bir gün Melik Efrahın huzuruna çıkı:: «ı.
— Ev Melik dedi. Gerçi be-
İ RADYü
İ— B»gü»ka Program 4
PAZARTESİ — 3/5/1948
7.29 Açılı? ve program,
7.30 M, s, ayan,
7.30 Müzik: Hafif Müzik ı/) ) 1,45 Haberler, 8.00 Müzik: Operet
Parçaları (pj.)
8,15 Müzik: Şarkılar (Pı,)
8.30 Müzik: Çeşitli Hafif Müzik; (P],)
9,00 Kapanı?.
12.29 Açılış ve program.
12,3Q M, s, ayan,
12.30 Müzik; Şarkılar, 13,00 Haberler, 13,15(Müzü£: Salon Orkestraların.
dan Çeşitli Parçalar (Pl.)
13.45 MÜZİK: Hafif Melodiler (PU 14,00 Kapanı?,
17.58 Açıijş ve program, 18.00 M, s. ayan,
1800 Müzik: Dans Müziği (Pl,)
* Müzik: Piyano Sololan (Pl,) Müzik: Saz Eserleri,
I
18.45
19.00 M, s, ayan
19,00 Haberler.
19.15 Geçmişte Bugün.
19.20 Müzik; Şarkılar,
19.45
20.1)0
20.15
20.30
20,35
21.20
4
Konuşma,
Müzik; Melodiler (PD
Radyo Gazetesi,
Serbest Saat,
Müzik: Tarihî Türk Müziği
Müzik: Radyo Salon Orkestrası .
Konuşma: B. M. M, Saati,
22,00
22,15 Müzik: Dans Müziği (Pl,)
22,45 M, s, ayarı,
22,45 Haberler,
23.00 Program ve Kapanı?,
/
BULMACA!
----'
j
2
3
4
6
t
i
4
1 2 3 4 5 6 7 8 9
s
l i I
1 ! 1 '■1
)■ ı K I ■
.■1 :■(
li : i Mi 1
ı • ’ ■ l

■ 1 i
1 i ■ 1 1
I
diş ve zat bir ve
(1) Aziz Oğau — Türk tarih, arkeloğya ve etnografya dergisi. Sahife: 83 .
Muazzam Şark Efsânesi
i
* t
af
df.
s
: î‘ r*H*4“^*l* Kİllü • |
r •✓/fT
T r «
• V •// f.
muhakeme, müzenin gıya-mı, cerfyan etmiştir? Müd? veya mahkemede
temBİl edilmemiş midir? '
Edilmiş ise, hazine vekili müze nin bu en sarih hakkını, yalnız kanunî noktadan değil, ilmi cepheden de müdafaa edebilmek için müzeden hiç bir malûmat ve delâ-il istememiş midir? Dâvanın ilân suretile, gıyaben rüyet edilmiş ol duğunu ise kabul etmeye imkân yoktur; çünkü müddeilerin karşısında hüviyet veya ikametgâhı meçhul bir ferd değil, Cumhuriyet hükümetinin Millî Eğitim Bakanlığı ve oraya bağlı müzeler i-daresi gibi bir müessese Şu halde bu karar nasıl iniştir?.
îşte bütün bu esaslı
hakkında müze kuyudat ve dosya larında bir kayıt ve malûmata te 6adiif olunamıyor.. Yalnız bu icra kararının tehiri için kanunî yol -lardan harekete geçildiği bir sıra da müzeler idaresine bar vukubuluyor. Bu dur:
Vaktile Bursa sulh meşince bu vazodan
rünün beraatine ve fakat asan ati kadan olduğu anlaşılan vazonun, asan atika nizamnamesinin 4 ve 11 inci maddeleri hükmüne tevfikan müsaderesine karar verildiği ve bu karar da kesbi katiyet etti ği halde bu kanunî dunun gizlene rek vazonun istirdadı için ayrıca bir dâva açılmış olduğu, ha)be ki, temyizi ceza mahkemesince sonra dan verilmiş olan karann, evvelce iktisabı katiyet eden Bursa sulh ceza mahkemesi kararını ip tal edemiyeceği ve bu iş te münhasıran Şükrünün değil, bîr doktorunun alâkadar olduğu hattâ vekâleti deruhde eden ile bu doktor arasında hususî mukavele mevcud bulunduğu
vazonun da halen İstanbul Ziraat Bankasının 156 numaralı kasasın da bu iki zat nâmına muhafaza e-dildiği ve Şükrünün yalnız müek kil rolü oynayan üçüncü bir şahıs vaziyetinde bulunduğu..) bildirilmiş ve bu mühim ihban alan müzeler idaresi derhal keyfiyeti icap eden makama iblâğ eylemiştir.
Vazonun müzeden alınması zaferi, müddeiler tarafından tesid e-dilmekte ve bittabi bunun getireceği banknot destelerinin tatlı ha yalleri içinde satış yolları aran -makta iken diğer taraftan işin aldığı ehemmiyet ve nezaket ile münasip bir şekilde harekete geçen resmî makamat, icranın tehiri, vazonun müzeye iadesi için yaptıkları kanunî teşebbüslerinde muvaffak olmuşlar, vazo d. Bursa icra dairesinin tebligatına istinaden 28. 8. 939 tarihinde İstanbul icra memuru ile muhakemat müdüriyeti memurlarından mü -rekkep bir heyet tarafından (tedbiri ihtiyatî suretile) emaneten müzeye getirilmiş ve ikinci defa olarak müze lıarimine girmiştir.
-------- (Sonu yarın) (2) Yâni bu satırların muharriri.


rim büyüğümsüniiz, hükümdar siniz. Fakat unutmayınız ki beni vezirliğe siz tâyin etmediniz. Seyfürraad tarafından tâyin o-lundum. Memlekette gözüme çarpan fçsad alâmetlerini Sey-furaada bildirmek mecburiyetindeyim.
Melik Efralı, hain vezirinin nc demek istediğini anla ( ğı hal de yine sordu:
— Memleketimizde fesad alâmetleri mi var?
— Demek siz böyle bir şeye ihtimal vermiyorsunuz.
— Memleketimizde fesad alâmetleri olmadığını güvenle söy-bycbilirim.
— Peki, Vahşülfclâ hakkında ne buyulursunuz?
— O, vatan ve milletimizi tizim kadar seven cesur bir delikanlıdır.
— Kızınız Şame hakkında ne düşünüyorsunuz ?
— Bir baba öz kızından nasıl ğındaki, Şamc’nin de sol yana-
— Vahşülfelâ'nın sağ yanağındaki Şame’nin de sol yanağındaki benlere ııe mâna verirsiniz?
— Bu «ben 1er, onların parlak bir istikbale sahib olacaklarını gösterir, memlekette fesad çıkaracaklarını değil...
— Yanılıyor sunuz ey Melik!
TJRKİYE$BANKAS
(



ISTAN BUL'Ja









f.fllfı
Tefrika No, 24


«Ben» lerin mânası şudur: Vah-şiilfelâ ile Şame evlenecekler, Habeş birliğini parçalayıp büyük Habeş ülkesi üzerinde bir Arab hükümdarlığı kuracaklar.
— Ben ise bunun aksini düşünüyorum; Habeş birliğinin daha ziyade büyüyüp kuvvetlenme cine çalışacaklarına inanıyorum.
_____Hazreti Nuhun bed duasını daima unuttuğunuzun farkın da mısınız?
Melik Efrah, buna da cevab verecekti. Çok sinirlenmiş olan Sakardis, yumruklarını sıkarak haykırdı:
— Bu mesele münakaşa kaldırmaz, ey Melik! Vahşülfelâ’yi
bu memleketten herhalde uzaklaştırmaksınız. Aksi takdirde keyfiyeti Seyfürraade bildirmeğe karar verdim.
Melik Efralı, vezirinin sırtını sığadı:
_____ Seııi tebrik ederim Sakardis! Vatan ve milletini cidden seviyorsun. Dileğin yerine getirilecektir. Bu hususta müsterih olabilirsin.
Melik Efrah yine mağlûb olmuştu. Çünkü Scyfürraad’den çok korkuyordu. Hainden, zalim den kim korkmaz ki...
Evet. Seyfürraad tasavvur e-dılcmiyecek kadar hain ve zalim bir hükümdardı. Ehemmiyetsiz bahanelerle en kıymetli ve iti-madlı adamlarını öldürtmekten çekinmezdi. Hem veziri Sakar-dis’in vasılasilc aldığı haberleri, uydurma da olsa. doğruı kabul eder ve ona göre nıuame-l le yapardı. Sakardis’ın vereceği1
iDevnmy var)
ı
SOLDAN SAĞA ı
1 — Engel, Edat; 2 — Birden bire. Değnek; 3 — Çocuk basıcısı. Ki ra gösteren; 4 — Şiirde bir vezin; 5
— Kuzunun bağırışı, Cehd; 6 — Son ima (T) ilâvesile düşme .. Sonuna (L) ilâvesile başta bulunur; 7
— Futbolda bir tabir. Takıınye; 8
— Mezopotamya da eski bir Türk ’kavmi, Tersi dini merasim; 9 Erzak ambarı, Evlerde bulunur.
YUKARIDAN AŞAĞI :
1 — Bayanın ecnebi lisandaki karşılığı, Temiz; 2 — Anne, Ana hat; 3 — Hayret ifadesi, Metod; 4
— Uzak, Nota; 5 — Kısa değil; 6
— Elbise dikicisi, Kısa zaman; 7 — Kör, sahip; 8 — Hafriyat, Tersi sar hoş değil; 9 — Hararet. Tersi Şa-şid.
EVVELKİ BULMACANIN HALLEDİLMİŞ ŞEKLİ
1 234567 89
1
4
9 C
4
5 t
9 4
i
b
İT AI.L t H ■ T E R!
;EiG'E: w; El D'l. B El
C A|N 1 ■ AiZ. 1 M|
i i a ! L| E V BR i )
m î a! L A N. Si L|
i» H Â V A M,A| 3 M
İÇ Â R ı-c K A S, ÂİB
İIİLIAB A;Ş; 1 i N A
Ti E P ER i IP[ a 1 r '
r

80 lü
. *
Satılık Deniz vasıtaları
den 400 tona kadar motör-Isveç ve Ingiliz deniz vasi
talan satılıktır, Galata Fermeneciler Yeni Han 6 No: da O, K, Görener,
*
j

Yeni Sabah ın
İL AN FİYATLA 1
Başlık makta olarak
}
tad
M/f»,
Muattal
)
»
»
₺. 1500
500
400
300
253
160

İmtiyaz sahibi:
A. CLMALEDUIN SARAÇOĞLU Yazı içlerim tiıien idare edan: FATİN FUAD Dizildiği yer
«Yeni Sabah» ınürattiblıanes) fasıldığı yer: «Gün Basımevi»