VE HAKKIN YILMAZ MuDA F i i Y i Z i
o

s


/
o

/ •
Solcu Profesörler ı Partinin bugünlerde resmen
faaliyete geçmesi muhtemel

[t
Mes’ele dün Meclisde yer yer tezahürata sebeb oldu
*

0

IV
Millî Eğitim Bakanının verdiği izahat
Ankara: 3 (Hususi) — Meclisin bugünkü toplantısında Cemal Kazancıoğlunun su ürünleri tasarısına dair sözlü sorusuna Ekonomi Bakam cevab verdi. Bundan
■ ■ ■■ ■■■ ■■ ■■ — ■——
Yalanlama mı, yoksa itiraf mı?
“1
sonra Dil, Tarih, Coğrafya fakülte sindeki aşın sol temayüllü hocalar meselesi Orhan Seyfi Orhunun bir önergesi dolavısile bugünkü Mecliste tekrar mevzuu bahis oldu. Ge-
--- —
I--------------------------* + *
) Bir partinin bu dereet sukut ettiği ve milletin, aç lık ve sefa-1 ittim karşı bu derece taş yürekli olmak kudretini göster-diği tarihte bile eşine az rastlanır bir hâdisedir.

—1
Ayrı-
Ta)ox a.
Niksar kasabaların
elâ] Bayann. aç ve açlıktan ölen köylülerin hazin macerası karşısında hakta bir teessüre kapılarak nasıl göz yâStazı dökTüğünü ve Başbakana da telgrafla baş vurduğunu dün acı bir dil ile, tahlil etmiştik.
Esefle kaydediyoruz ki bu ku dar elim bir duruma karşı, cidd tedbirler düşünmek icabederkeı yine bermutad yalanlama yolu tu tuldu. Hem işin garibi bu tekzibi tahminimiz gibi, Başbakan yardın cısı Ahmed Barutçu değil de müs-tacelen Tok ad valisi Sadri Aka yapıyor;
Halk Partisinin, Demokrat Parti ileri gelenlerine iftira suçundan mahkûm olan, buvalisinc göre Celâl Bayata sızlanan \e aglıyan «Şıyhb» köjiinde, son bir iki ay içinde açlıktan değil her hangi bir baltalıktan dahi ölüm vakıası kaydedilmemişmiş. Mart ayında da yine ayni köy hakkında bu şayialar çıkmış, dâhiliyey e kadar aksetmiş ve o zaman vali bizzat köye gitmiş, yanma doktor da almış, nüfus kayıtlarını tetkik etmiş ve tek bir kimsenin bile ölmediğini tesbit etmiş* Nu halde Sadıi Aksıya göre köylülerin ifadeleri \e ağlamaları yalandır, sahtedir, ca Tokad valisine göre Erbaa. Tokad
da yığınlarla buğday vardır. Bahtiyar yuruda baklaıanın kilosu (225) kuruştur. Böyle bir memlekette açlıktan ölenlerin var olduğunu söylemenin ne dereceye kadar hakikate uygun olduğunun takdirini de umumî efkâra terke-diyor. '
Halbuki umumi efkâr yine valinin ayni yalanlamasından haki-. kati pek âlâ görüyor. Çünkü vali bu bahtiyar ve bolluk içinde yüzen memlekete hükümetin elli ton buğday göndererek sıkıntıda olan köylülere bedava dağıttığını da, kendi kalemi ve ağzile, itiraf ediyor. Hattâ sayın Aka tekzibinin biraz ilerisinde de dağlık köylerde kışın şiddetinden yazlık ekim yapılmadığını ve tohumlarını da yemiş bulunduklarını ve bu yüzden müşkül durumda kaldıklarını hikâye ediyor.
Valinin böyle İrtibatsız ve birbirini tutmaz sözlerini incelemekten maksadımız, Halk Partisi zimamdarlarından bu tekzib illetinin dalla aşağı tabakalara kadar ne derece gülünç bir şekilde sirayet ettiğini göstermektir. Amma Tokad valisi meşhur seçim baskıcısı Sad-yi Aka nasıl başka türlü konuşa* bilir kî onun şefi Ahmed Barutçu, düpe düz bir kaç gün evvel Mecliste, memlekette açlık yoktur dc-tnek cesaretini gösterdi idi. Hattâ Halk Partili bir milletvekilinin kürsüden gösterdiği miMr hoçanm dan yapılmış uodan mamul ekmek Dümuflesfal uydornu telâkki
t
*
lV
’l
/ t




*
etti idi.
Sadri A kan m bu bir tarafı öbiir tarafını tutmaz ve ortası basını yalanlıyan yazısı hükümetin resmi tekziblerine dayanak teşkil e-decebtir.
Şimdi bu kadar uılız ve zayıf (Devamı Sa., 3: Sü,, 4 de)
rek Millî Eğitim Bakanı gerek soru sahibi bu konu üzerinde açıklamalarda bulundu. Reşad Semsed din Sirer ezcümle dedi ki:
— Bu üç öğretim üyesinin son yıllarda bilhassa son beş yıl içerisinde idare, emniyet ve eğitim ma kamlarını kendileriyle meşgul ettikleri, hakkında bir kaç kere tahkikat açılmış olduğunu bir defa Bakanlık emrine alınmış bulunduk lannı resmî ve hususî toplantılarda Basında aile muhitlerinde adlarının bir çok kere zikredildiğini, fiil ve hareketlerinin tenkide maruz kaldığım arkadaşlarımızdan çoğu bilir.»
-Reşad Şemseddin bu hocalar hakkında geçen sene Üniversitede açılan tahkikatı kaydederek kendisine tevdi edilen fezleke dolayı-sile meslekî disiplin bakımından da bir konunun kovuşturmaya tâ-(Devamı Sa., 5: Sü., 1 ae)
Kenan Önerin de yarın İstanbuia gelerek il teşkilâtı için faaliyete ve temaslara bavlıyacağı haber veriliyor
Gelişmeler Ankara alya»î mahfillerince büyün bir dikkatle taklb olunuyor Ankara: 3 (.Hususî surette giden ar-, kadaşımızdan telefonla.) — Demokrat Par ti genel idare kurulunun son zamanlarda takib etmiye başladığı politikaya ayak uy duramıyarak partiden çekilen ve ihraç e-dilen Demokrat Parti ileri gelenlerinden bazı şahsiyetlerin ve bu arada kabarık bir

I
t
•’l *
I ■ ji '
t i
1 */l ‘’
'Sİ
-
w
ür ■ w*


• •' ■ )
lit’ı-k!?1 n.? lı.nııiHr. jk
Son günlerde bu temasların siklet mer- • ' r —1
kezi Ankaraya teveccüh »etmiş lstanbuldan Sarf şul Fevzi Çakmak’ın Yeni Sabalda ithaf et-(Devamı Sa., 5; Sü., 5 de) tikleri fotoğrafı
"Avrupa üzerine Yürüyen Rus Ayısı
)/

Stalin’İD Moskofistanı!
r


Yeni seçim

Şehir Meclisinin fevkalâde toplantısı
3ayboranın sözleri Meclise hakaret şeklinde telâkki olundu; üyeler bir ara “Yavaş konuş!diye bağırıştılar .. .
Î.E. T. T. yi muhtemel bir iflâstan kurtarmak için 1,5 milyon liralık istikraz yapılmasına karar verildi
E, T, T, idaresinin İçinde bulun duğu mali buhrana bir çare aramak ve taksit zamanı gelen sipariş bedellerini ödeyebilmesi İçin 1,5 mil yon liralık İstikraz akdi hususunda müsaade istihsal etmek gayeslle Şehir Genel Meclisi dün saat 15 de vilâyette fekalâde bir toplantı yapmıştır.
Genel Meclisin bu toplantısına başkanlık eden vali Lûtfl Kırdar, üyeleri, merhum Nail ve Abdülka dir Karamürselln hatıralarına ta-zlzen bir dakikalık İhtiram sükûtu na davet etmiş bilahâre E, T, T, 1-daresi tarafından hazırlanan raporun okunmasına geçilmiştir,
Raporda. İki yıl müddetle İdare ye 1,5 milyon lira istikraz İmkânla rınm verilmesi İstenmekte idi :
Vali Lûtfl Kırdar, raporun büd-(Devamı Sa., 5; Sü., 3 de)

/. Kemal Baybora
LifMin imtihanları niçin yapılır ?
Sekiz sene mükâfat alamıyan memurlar
■■ ■
İstasyonda, hamal bavullarımı sırtladı Bir devdi bu adam .. beyaz önlüğü ile aşçı kıyafetine girmiş tıpkı bir dev
- e —
nasıl kızıllaştırmak yolunu tuttuk lannı belirten yazılarını karilerimize takdim etmiş ve nın Sovyet Rusyanın tatörü (Stalin) le en
Bir Fransız mecmuasının, daha 1939 yılında. İkinci Dünya Harbi başlar başlamaz Sovyetlerin nasıl bir istilâ peşinde koştuklarını’ve komünist propagandasile dünyayı
• •
bu mecmua-kıpkızıl dik-yakıu mesai
arkadaşları haklındaki ifşaatını gözler önüne sermiştik.
Şimdi de Dominik Pado) adındaki bir Fransız gazetecisinin, tarafsız ve objektif müşahedelerini iktibas suretile 1917 Rusyası, yani bundan dört ay evvelki Rusya hak kındaki müşahade ve ifşaatını oku yucularımızın ibret ve intibah nazarlarına arzedecegiz.
Mösyö *Pado biri 1945 yılı Eylül ve Ekim aylarında, yani harb biter bitmez. Lehistan ve Çekoslo-vakyaya, İkincisi de on sekiz ay sonra, yani 1947 yılı içinde Sovyet Rusyava gitmiş, Stalinin Mos kofistanında incelemeler yapmıştır. (Devamı Sa., 5: Sü., 6 da,
asarısı
Oyların emniyetini sağhyacak üç tedbir alınıyor
Ankara, 3 (Hususî) — içişleri komisyonu bu sabah toplan nns, seçim kanununda değişiklikler yapan tasarıyı görüşmeye devam etmiştir. Komisyon (Devamı Sa., 5; Sü., 2 de)
Kızılhaç
---O-
Kudüsü idareyi teklif etti
Londra, 3 (B.B.C.) — Bey-
nelmilel Kızılhaç Başkanlığı, Ku diisü idaresi altına almağı teklif etmiştir. Birleşmiş Milletlerdeki Amerikan delegesi teklifi (Devamı Sa., 5; Sü., 7 de)
Koy ve koylu da vası
Bugünkü Moskovada serbest kal.an iki iş: Ham matlıkla arabacılık
anlarız; fakat or bir scbcb yokken yâd illere verip
Yabancı dil imtihanları hâlâ devam ediyor
İMü/î Eğitim Bakanlığı bir yem borusu halini alan imtihanları açmadan önce Maliye Bakanlığı ile temas etse hiç olmazsa bu komediye bir son vermiş olur...
Devlet dairelerinde çalışan ve her sene bakanlıklarca açılan lisan imtihanlarında kazanan memullara barem kanununda tanınan nakdî mükâfatları hâlâ verilmemiş, memurlar; bu garip durum karşısında; derece veya mükâfat alamıyacaklan fuzuli bir im tihana hangi makul mantık icabı olarak tâbi tutuldukları sualini


sormağa başlamışlardır.
Bu hususta yaptığımız esaslı ve etraflı tetkikata göre, mes’elenin kanunî cebheden esası gudur:
Devlet memurları aylıklarının tevhit ve teadülüne dair olan ve 1939 senesinde intişar eden 3656 sayılı barem kanununun 5 inci maddesinde:
'Devamı Sa., 9 SİL, 0 doj
Amerikadaki l). Z. mubayaa heyeti
'J
% I
(
Derya Kaptan» avdetİBİn son dedikodulu hâdiselerle ilgisi olmadığım
Evvelki gece bir Panamerikan uçağı ile Amerikadan şehıimi-c gelen son mubayaa heyeti reisi De nizyolları genel müdür muavinlerinden Aziz Derya, uçak alanında kendisini karşılıysa gazetecilere,
ideba ediyor
karnı ağrıdığı cihıtle bir şey söy-liy^niiyeceğinj bildirmiş, etraflıca görüşebilmek için dün saat 11 de Denizyolları binasında randevu vermişti.
(Devamı Sa.t 5; Su., 4 de)
ün sabah bir Çorumlu dostunum kızına rastladım. Uzak hısımlarından bir köylü, yol -abmotln, ve n»Srar. J-jj (
nr: katlanarak tâ Uc- j tL/ ■ 50 ■ )
yünden kalkmış gel- ( , , , iniş... Kızcağız bu hicreti ihtiyar edon adamın sefaletini anlata anlata bitiremiyor...
«No üstto var, ne başta... Diyor, sır tında İlini) lirçıo bir gömlek, bacağında bir ipliği çekilse bin tiresi dökülen bir çakır... Ayağında parça parça çarık. Yiyecek ini verelim, glyocek mİ? Şaşırdık...»
Gazetelerden öğrendiğimiz© güre bu-günlerdo Anadulunun gıda sıkıntısı çekilen mıntakalarından, kalabalık şo-hlrlere pek çok sığınanlar varmış. Bir insan durup dururken evini barkını bırakıp gurbotl ihtiyar etmez. Mos'elo no kadar örtbas odilınck Iste-nılso faydası yoktur. Gazctelor, kocaman harflorlo yurdun bugünkü hazin durumunu yazıyorlar.
Kıtlık felâkoti mevcuddur. Hem do fcu vaziyete biz kendi hatâmız yüzün-dtP^üştük; «Kendi düşen ağlamaz!» amma böyleslno ağlamak değil
no kadar tepine tepine âh-ü- zâr öylesek azdır. Zira bir memlekette devamlı kuraklık olur; mahsul yanar biter —. vo bunun neticesi o-
larak kıtlık gelir. Bu I nu tada İcbar edici hiç nıomlekotin gıdasını böyle eli böğründe kalmak çok hazindir; affedilir hatâlardan değildir. A-sıl teessüf odilecok nokta köylünün temenni eylodigi şekilde refaha bir türlü kavuşturulınamasıdır.
Bir aralık mahsul para ediyordu. Köylü, bundan Iftyıkl veçhile istifade edomedl. Uzun senolerin mahrumiyeti onda bir Ibzâr meyli uyandırdığı için çoğu bu kazancı çarçur ottl.
Halbuki bu memleketi her bakımdan kalkındırmak istiyorsak her şeyden evvel köylüyü terfih eylemek lâzımdır. Bizdo zengin bir köylü sınıfı bir türlü toşekkül edemiyor. O büyük orazi sahihlerini, geniş ziraat yapanları köylü sınıfından saymamalı. On-lara sorulursa her lâkırdı tekerlemesinde: «Biz köylüyüznakaratını tek (Lütfen sayfayı çeviriniz)






4

SAYE™, c



• t









t nwi s xn j b




A


(j (rsa

Yazan: Profesör Kenan Öner
M
es
r Halk Partisi
s
OkVYVCV
DİYOR ki
*■
AF.
s
r



* «

4 ML1VIS 1913


-

A tayta
Oy nutafan
Adalar Beykoz
Beyoğlu ’ •Beşiktaş' Bakırko/* Çatalca \ Eminönü ‘ Eyyüp * Fatih Kadıköy Kartal ) Silivri f Sarıyer Şile * '.
Üsküdar Yalova t ,
Yekûn
V
DEMOKRAT
Doğra
“t ^2
5555
18133
İM

183
43
adayları:
Borç Tiirker
Tasnif 348â 5326 20387 932Ö
585â 1542İ
Tekel idaresinin bira şişeleri hakkında bir karar alması isteniyor M oh m od (Jan isimli bir o-
Fransız Âliminin

I
* J
n
Doğru
*
9
4
5875
2Ö70İ
6292
5$
1204
I
Tasn
$48
2135 1050
*71
Itaınd'tHah Suphi
İt
4981
111497
00
0^
48780
135913
.4^
;)
11357 167354

4 V Bi |l Mi
I
PARTİ ADAYI
359
51$
Ek 00 00 7814 45H
00
00 5854
id
60^ 00 1561

00
00
24416
•» * W ’
. *
Sıdamon Adato
Nüzhet Gökdoğan
Zeki Spore!
Doğ. Tas. Tah. Doğ, Tas. Tah. Doğ. Tas. Tah.
2995 ,a 2993 3015 3015 00 2916 2916 00
7054 7054 00 6967 6967 00 6885 6885 00
60789 513h 9415 61022 52373 8649 5&81Ö 51147 8669
12683 7050 5633 13249 7115 6134 12746 7931 4815
6238 6288 00 6265’ 6265 00 5908 5908 00
8945 8945 00 8891 8891 00 8930 8930 00
23513 17420 6095 23393 17965 5428 21510 16979 4531
4286 4286 00 4308 4308 00 4251 4251 00
40132 31951 8181 29226 24856ilçe4370 39418 ■ 32239 il 30875 8543
14925 7904 7021 15714 8776 6938 14688 8396 6292
3802 2795 1007 3830 2814 1016 3791 2635 1156
2598 2598 00 3595 3595 00 3589 3589 00
6060 3892 2168 6001 3915 2086 5765 3832 1933
2038 • 2038 OÖ 2036 2086 00 2035 2035 00
7598 7598 00 7663 766$ 00 7455 745 00
211Ö 2115 06 2115 2115 00 2102 2102 00
205773 166253 39520 197290 HALK PARTİSİ ADAYLARI: 162669 34621 201805 165866 35939 e
Rican Bağı ıoğlu Süreyya Birol Ssrfiye Hüseyin Elbl
Doğ. Tas. Tah. Doğ. Tas. Tah. Doğ. Tas. Tah.
3471 • 3471 00 3441 3411 00 3441 3441 00
3320 3320 00 3264 3264 00 3255 3255 00
11899 19675 7776 12060 19647 7587 11800 19591 7791
4628 9531 4903 4536 9358 4822 4550 9377 4827
4740 4740 00 4741 4741 00 4728 4728 00
5844 5844 00 4741 4741 00 4728 4728 00
10572 15394 4822 10650 15253 4603 10315 15315 5072
6258 6258 00 6856 6256 00 6253 6253 00
17425 24575 7150 17286 20257 2971 17001 2001 3057
6055 7003 948 6120 6829 709 6044 6904 860
2956 3567 611 2966 3568 602 2965 3565 588
5186 5186 00 5186 5186 00 5184 5184 00
3604 5484 1880 8579 5460 1881 3565 5439 1874
4326 4326 . 00 4310 4310 00 4311 4311 00
15397 15397 00 15389 15389 00 15347 15347 00
4939 4939 00 4939 4939 00 4938 4938 00
110620 138710 28090 109164 132639 23175 108425 132494 24069
(Devanı var)

AKViMDEN »YAPRAK
Köy ve köylü da’vâsi

kuyucumuzdan aldığımız mektubda #öylo deniliyor:
Son zamanlarda bira Bİşc-ierifiin ağızları tuzla kırılmağa başladı, Sebebi şudur: Bira şişeleri fabrikaca doldu rulıırken tapalar makine tarafından fazla sıkıştırılıyor. Esasen evvelce kullanılmış olan şişelerin ağızları bu taz yîka dayanmamakta ve gayet itinalı bir şekilde açıldığı fıaldo şişe ağızlarından ııfak parçalar kopmaktadır. Tabii, böyle şişeleri de bayiler geri almadığından müşterinin verdiği şişe depozitosu yanmakta ve bir şişe bira halka 70 kuruşa inal olmaktadır.
Tekel idaresinin bu Iıususu düzeltmesini rica ederiz.
Yalovada çöpçüler hususi işlerde mi kullanılıyor ?
Yalova beledij-esine aid 3 ü süpüriicii, biri de arabacı olmak üzene dört çöpcii vardır. Şehir içleri pislik içinde, dururken ve çöpçü adedi bu kadar az iken bunları, şehir temizlik işlerini bir tarafa bı rakarak hususi işlerde kullanmak doğru mudur? Mevsim yazdır, şimdiden sonra buraya lıer taraftan akın a-kuı insan gelirken şehir işlerini bu derece pis giirenier a-caba ne derler?
Hal böyle iken çöpçülerin hususî islerde kullanılması doğnı mudur? Bu cihetin ga zeteniz vasıtasile alâkadarla-ra doyurulmasını dilerim.
Yalova, Arabacılar sokak No. 18 de Haşan Behçet Bora

-



Dünkü Konferansı
Profesör Lucien Febvre, 1870hezimetinden sonra Fransanm mukadderatını ilgilendiren siyasî istihaleleri izah etti
gelmiştir, Aksüiame 11900 Biraların da başlar ve Birbiri ardı sıra büyük coğrafyacı Vidal De La Blache ile beşeri coğrafya mektebini, büyük mütefekkir Emil Durkheim fle içtimaiyat mektebini, Pierre Janet ve Georges Duma* ile psikoloji uıek tebinl doğurdu. Ortaya yeni fikir dalgalan atıldı. Öte taraftan bütün bu yeni fikirler biıbirilerile ça tışma halindedirler. İlim hayatına atılan yeni nesiller geniş bir tefekkür ufku karşısında kaldılar. Bu da ğınıkiık içinde genç tarihçi Henri Berr 1900 dan itibaren (Tarihli Sentez Mecmuası — Revue de 8ynth«se Hlstorique» biraz sonra da olnsanhğm tekamülü Evolution de I’ümantiUo kolleksiyonu ile en elverişli yolu göstermeğe başladı. Hem halklara ve ferdlere hayatın vaz’ettlği büyük meselelere, hem de bizzat tarih üzerinde bereketli bir düşünme ve mülâhaza yolunu açan yeni bir tarih cereyanı doğurdu.» Profesör yarın saat 17 de konferans daha verecektir.
“Halk otobüsleri 1 Birliği,, kurulacak
•------o----—
Ilelediye hususi otobüslerin se-ferlerini tahdid ettiği takdirde; keyfiyet Danıştuya bildirilecek
T


Şehrimizde bulunan Franaa Pro fesorü Lucien Febvre, dün saat 17 de, Hukuk Fakültesinde bir konfe rans vererek, 1870 de Fransaıun uğradığı hezimete işareti», «cümle şunları söylemiştir:
« — Bu tarihten itibaren mukadderatın hangi günahından do-layı Fransayı bu hazla akibeto ma ruz bıraktığı ümitsize o düşünüldü. Selâmeti Fransız ilminin re Fran sa edebiyatının sathi zarafetlerine karşı arka çevirmede buldu ve filo lojik melodi arın tatbikatına girişti. Bu andan itibaren (Vakıa) denen şey, tarih ilminin aaltaaatı sür ineğe başladı,
Vakıalar arasında dolanırken bun lardan bazılarını birer problem halinde vaz etme lâzım değilini? Bu gibi sorgulara asla yer Tertlmedi. Vakıadan fazla olan şey, felsefe sa yıldı, Fe’ cie kelimesi İse ilmin aksi ölan bir mânâ taşıyordu. 1770 de başlıyan bu telâkki, yani yalnız ve yalnız vakıaların hikâyesi telâkkisi cereyanı, devam etti. Lâkin artık buna karşı bir aksülamel zamanı
M Ü TEFER/tlZ
Millî piyangonun 1947 kâr bilânçosu

bir


DENİZDE
Şehir hatlan vapurlarının yaz tarifeleri
CBuştarafı 1 inclde) rar ederler. Onlar köylü değildir, mu-tagallibedir; nüfuzludur; sözünü geçirir ve şahsi menfaatini o kadar iyi b-lir ve korur ki kendi muhitinde bu. nanları istediği gibi istismar eder. Köylü sınıfı bu değildir. Sizde k lü denildi mi? Yarı aç yarı tok; ] baş hak getire..? Bîr yandan yok bir yandan hastalıkla uğraşan bo) bükük bir felâketzede hatıra gelir Tabii memlekette bugünkü gibi ı mahsul 6ikıntıeı oldu mu? Sütün a lık onun hastalıklı omuzlarına yül niyor. Gazotelerin büyüv harflerle j dıkları vakıalar» mübalâğalı dahi ols hükümet için bir (münebbihll saat vazifesi görmelidir.
Her hangi bir hükümet için köy v köylü dâvası ön plâna alınacak mes* iedir. Bu dâva etrafında o kadar çc jöylendi, o kadar çok yazıldı ki bütü bu söylenen sözlerin, ileri sürülen f
«Malatya Folklor Gecesi» güzel geçti
Malatya Lisesinden yetişenler C «niyeti, dün akzam saat 20,30 da I minönü Halkevinde bir (Malaty: Folklor gecesi tertip etmiştir, To; lıııtıyı, Prof, Dr, Remzi Kazanoıgi açmış ve Prof. Mükrimln Yinanc Malatyanm tarihinden bahseden bir hitabede bulunmuştur,
Bilâhare, gençlerden mürekkep bir koro, Malatyâlı Coçkun kardeş lerinde İştirakle, Malatya türküleri söylenmiş, Ayrıca milli oyunlar oynanmıştır,
«Türkiye sanayiinde işçilik» mevzuunda bir konferans verildi
İçtimaiyat Enstitüsü tarafından tertib edilen konferansların üçüncü sü, dün, Eminönü Halkevinde, saat 18,30 da, «Türkiye sanayiinde işçilik mevzuu üzerinde Prof, Dr. Ab med Ali Özeken tarafından veri] «niştir.


kirlerin yüzde onu yapılsa dâva halledilmiş )olurdu.
Fakat ne ■hikmet bilmiyorum. İktidar mevkilerinin tahlil edilmez bu re-avot getirici halleri olacak ki böyle ı mühim kalkınma faaliyetlerini de •alete mahkûm ediyor.
Bu zihniyet, ehemmiyetle üzerinde '■.ırulacak ve düşünülecek bir halet-• İr.
“Rendova,, uçak genfsi limanımızdan ayrıldı
Amerikanın memleketimize tahsis ettiği yardım malzemesi cümlesinden olmak üzere, yüz ta]lm u çağı getirmiş olan Rendova refakat uçak /»emişi dün gazetecilere gez dirilmiştir,
Saat 11,10 da Dotmabahçe rıhtı mandan kalkan bi rvapur İstanbul ''gazetecilerini gemiye götürmüştür,
Rendova dün gece saat 24 ü bir dakika geçe limanımızdan hareket etmiştir Port Said, Kızıl Deniz, A-den, Bahreyn ve Seylân adaları ve Singapnıa uğradıktan sonra Üstü-va ftattnn geçecek ve buradaki mu tad töreni müteakip Manila ve Santiago limanlarım da ziyaretle Ameıikadaki üssüne dönecektir.
Gemi subaylarının verdikleri ma lûmata göre Amerika donanmasın da Rendova tipinde 17 refakat u çak gemisi vardır, Bunlardan yedi zl hizmette ve geri kalanı ihtiyattadır. Rendova Pasifik filosuna bağ lıdır.
Atlantik filosundan yirmi üçer bin tonluk Siboney ve Salau refakat gemileri de Türkiyeye yardım faslına dahil diğer uçakları getirmek üzere yakında memleketimize geleceklerdir.
Kont Bernadotte gitti
Bir müddettenberi şehrimizde tetkiklerde bulunan, İsveç Kıhhaç Başkanı Kont Bernadotte, dün sa bah bir ( Air France» uçağı ile şeh rimizdeıı ayrılmıştır.
Millî Piyango Murakabe Kurulu, dün Cumhuriyet Merkez Bankasında Ali Hana Tarhan’m başkanlığın da toplanarak Piyango İdaresinin 1947 yıh bilâçosunu incelemiş ve onaımştır,
Bu yılın hesapları da fazla satış, fazla ikramiye ve fazla kârla kapanmışta-,
Bilançoya göre bir yıl içinde 22.625,961 liralık bilet satılmıştır, Satışlarda geçen seneye nazaran yüzde 23 nisbetinde artış vardır. Sa tış gelirinin cüzde 60,fe unu teşkil eden 13,618,600 lira, ikramiye o larak halkımıza dağıtılmıştır,
Genel idare masraflarının «atış gelirine nisbeti yüzde 1,5 dur,
1947 yılının safi kan 8,485,128 li radır, (Seçen sene kâtından 1,255,656 lira fazladır,
Safi kârda görülen bu yükseliş: halkımızın devlet piyangosuna olan büy.ük alâka ve rağbeti sayesinde satış hasılatının mütemadiyen artmasından ve tasarruf tedbirlerinin hayırlı neticelerinden doğmuştur,
«Peııdiği Sevenler Demeği» ilk genel kongresini akdetti
«Pendiği Sevenler Derneği» genel kongresi evvelki gün toplanmıştır,
Kongrenin bu lçtimada, yapılacak çalışmaların ön plânına; Pendik camiinin güzelleştirilmesi ve mezarlığın ihmalden kurtulması meşe leşi alınmıştır,
Kongre bu arada gerek camiinin onarılmasında gerekse mezarhğm tanziminde halkımızın hayır sever lik duygusunu ehemmiyetle tebarüz ettirmiştir,
• •
Şehir hatlan vapurlarında yaz ta rlfesinin tatbikine 1 Hazirandan i ti bar en başlanacaktır,
Yeni tarife mucibince Üsküdar ve Çengelköy hattına 3 gidiş ve geliş postası ilâve edilmiş, cumartesi ak şamlan 00,15 do Küçüksüdan Kop rüye —Üsküdara da uğrayacak cilan— bir posta ilâvesi yapılmıştır,
Haydarpaşa hattı, posta ve ban llyö tren tarifesine göre ayar]an-19 dan sonra üç gidiş ve geliş pos tası ilâve edilmiş olup, Adalardan köprüye cumartesi günleri olmak ü zere 22,30 da yeni bir sefer ihdas edilmiştir. Yalova seferleri 2 gidiş ve dönüş postasile arttırılmış, Harem — Salacak ve Moda — Kalamış hatlarına da, imkân dahilinde yeni ilâveler yapılmıştır,
Yeni tarifenin tatbikinden itiba ren yürürlüğe girecek olan Pazar tarifelerine göre de Boğaz ve Ada seferleri arttırılmıştır.
Araba vapurlarına da tatbik edi lecek olan yaz tarifesi mucibince hergün olmak üzere 00.15 posta sı ihdas edilmiş, cumartesi ve pazar günleri İçin de ayrıca 130 da i kinci bir sefer konulmuştur,
----------o-----------
Hüseyin Cahid Yalçının dünkü konferansı
Hüseyin Cahid Halem, dün akşam saat 18 de, Kadıköy Halkevinde (Ko münizm» mevzuunda bir konferans vermiştir,
Konferans büyük bir gençlik kitlesi tarafından alâka ile dinlenil iniştir,
Aralarında va I, E, T. İbrahim nında bulunduğu belediye ( Otobüs I Komisyonu» birkaç gün önce yeni bir toplantı yaparak, hususi serraa' ye sahihlerinin muhtelif semtlere işlettikleri halk otobüslerinin bir I tahdide tâbi tutulmasına karar ver inişti.
Alınan kararlara göre, ha]k oto besleri, yalnız üç muhtelif semte iş lettlrllecektlr, Belediyenin. İsveçe ısmarlamış olduğu elli otobüs şeh rlmlze gelir gelmez kararın tatbl kine geçilecektir,
Diğer taraftan; yakında bir cHalk Otobüsleri Birliği ) kurulmak lizere alâkalılar nezdinde teşebbüs lere geçen hususî sermaye sahlble rl, dün öğleden sonra, bu hususta yeni kararlar almak maksadile, bir toplantı yapmışlardır.
Ayrıca, otobüs komisyonunun al dığı kararın sakatlıklarım ileri sürmek maksadile, vali Dr, Lûtfl Kırdarla bir görüşme yapan, beş kişilik « Halk Otobüsleri» temsilcisinden Etem Şevki Kepenek, gaze tecllere şu izahatı vermiştir:
( — Belediye otobüs komisyonunun yeni kararını işitince, derhal vaziyetin güçlüğünü, düşeceğimiz zorluklaTi vali Lûtfi Kırdara anlat mak için aramızdan bir heyet seç meğe karar verdik. Ve temasa ben memur edildim
Hâlen. Istanbulda 220 kişiye ait 110 tane hususi otobüs vardır. İs-veçten yeni otobüsler geldiği takdir de bizimkileri, sadece; 'Keresteciler—Eyüb. (Eminönü—Bakırköy), (Taksim—Boğaziçi) hatlarında işlet meye karar vermişler. Bu üç hat tâ, 120 otobüsü tıkmak demek, bizi öldürmek demektir, Bizde, bir oto büsün günlük masrafı 30 liradır, O zaman, her otobüse günde ancak bir sefer düşer ve masrafın yarısını bile çıkaramayız. Hele, İ. Kemal Baybora ha]k otobüslerinin hepsini kaldırmak taraftan imiş,
Günde, en aşağı 120 bin kişi taşıyan bu otobüsler; yerli malı oldu ğu için 30—40 bin liraya mal oluyorsa, İsveçten gelenler 70 bin lira değerindedir. Ayni zamanda, bi zim yüzümüzden zarar ettiğini söy liyen belediye, bizden aldığı vergi ile yılda 1.5 milyon Ura varidat te min ediyor,
Bizim için felâket demek olan bu karar tatbik edilirse. Devlet Şûra fına dahi başvuracağız »
Sald Koçak
T, umura müdürü Kemal Baybora
ADLİ YEDE
Bir mahkûm kaçarken yakalandı


Adanı’öldürmek suçundan yargılanmakta olan Mehmed adında bi risi dün Adjiyenin önünde ceza e-vî otomobiline bindirîleceği sırada kaçmıştır.
Jandarmalar da arkasından koşa rak kendisini Bahçekapıda yakala mışlardtr.
Firari hakkında ayrıca takibata geçilmiştir.

I
I
4
i
I t
a 7
i i
s
•ı
•i
1
|
| w
):

yŞn : SKRMED MUHTAR ALÜS
--------------4-------------



I
ettirn sının
Sadrİ yapa-
okna-
Anka-
I ŞAP Ah [
(250) kuruşa baklava okad vatUi SaJrl Aka İdaresi aitmda tohman II, n^efer, bucaklar vb İzim
bildiğimiz Türkçe üt vütyettft, kazalar, nahiyeler vt köylerde) açlıktan kimsenin ölmediğini sbyfiyerek Demok rat Parti başkanmı yalanladı. Yalanlamak yeni vaarecdenmizin Mk sık baş vurduktan nevi (idare! maslahat) maverrvaneıd. Eskiden Baknâli vezirleri tyteri pamuk Ipiifc/ne bağlarlardı, şimdiki devletlilerin bir kısmı da ya (takzib) wya (tavzih) mektublarile altmış altıya malamayı hüner sayıyorlar.
Ben kendi hesamma merak ve Tokad valisinin 'rjreUmlema* sıhhatini mahallinde tetkik İçin Aka ile muhayyel eır mülâkat yım dedim.
Tokad valisini bulmak kolay dı. Samsun uzermden areaım,
ranın tavassutunu noa nıhvyet
şimdi ismini hatır tyamıad $(ın bir n)er kezin himmeti ila kenmısınî tutabildim.
— Allo Sadrı Aka beyefendi iit mi görüşüyorum!
— Hayır vali daha makine başına gelmedi, telgraf memuru-
yum.
— Vali bey ^rarMid?
— Burada, Demokrat Pırd başkanı m yalanlamak köylerden gelir t ligi köylülerden i*nza toplamakta meşgul.
— Neye dair imza topluyor?
— Köylenmizoe açlık olmadı&ı gibi, haftanın iki gününde tavuk dolması, her pazar günü de kaymaktı baklava yemekteyiz! yolunda bir kâğıda durmadan muhur parmak bastırıyor.
— Sizin oradaki köylüler bu dediğiniz şeyleri satnden yiyorlar
— Yemeseler hiç mahzarı lar mı?
— Hele, hele?.~»
— Yiyorlar beyim. Zaten ruz demiş olsalar, .
— Malûm, mü kanı met hır dayak yerler diyeceksiniz değil mi?
— Hayır efendün, bana söylemediğim şeyleri rica ederim söyletmeyin. İşte vali beyefendi de teşrif buyurdular...
Biraz sonra esbak Ankara polis müdürü, sabık İstanbul emniyet müdürü ve lâhik Çorum ve Tokad valisi Sadrı Aka sordu:
— Krminîe görüşüyorum?
— Fıkracı senakârmrzla.
— Fırkacı senayı ile mı dedin? Tabiî Hâlk Fırkalı Senai beyefendi olacak.
Bozmadım ve:
— Evet, dedim, şu aç kalan köylüler hakkında biraz haber rica edecektim.
— Aman birader, Demokrat Partililerle muhalîfter duymasınlar: Demin denberı köylere buğday göndermeden akla karayı seçtim. Fakat gel gelelim sıcağa kar dayanıyor mu ki... Topu topu elli toncuk buğday gönderdiler. Aç köylü başına Tki avuç dağıtsam yine
•• X
mı? imzalar*

)


4

t

açlık
idare etmiyacek...
Vah kardoşeiğim vahi... Desene mücftîtş.
Yok canım öyle dedikleri kadar anıma doğrusunu istersen ban
değil köylerde yiyecek gerçekten yok. Halk sabah akşam otlamıya kırlara çıkıyor...
—Peki fu kilosu (250) kuruşa bak-hıkâyesi aklına nereden geldi? Biz kaçın kur'asıyız birader? He Hilmi Uran ağabeğe bir şifre çek-tahsisafı mestureden biraz man-
lava

men tim, gar gönderdiler. Ben de vilâyet «mrke zinde ve ilçelerin göze görünür dükkânlarında teşhir edilmek üzere baklava yaptırdım gelene, geçene gösteriyoruz.
— Ya satın almak istiyenler olur 6a?..
Esnafa böyle bir taleb vukuunda çıngar çıkarmalarını, kavga yaratmalarını fakat ne yapıp yaparak kimse-yo bif dirhem satış yapmamalarım, aksi takdirde gözlerini çıkaracağımı tamim ettim.
— Aman Badriciğim ya bu tamim muhalif gazetelere intikal ederse?.. s
— Merak etme, tamimi tahriri değil, şrfahî yaptırdım.
— Yaşa be, koca idareci, inşaallal yakında İçişleri Bakanı olursun.
— Ağrını öpeyim, trtr kere dedig r. olsun, asıl işte o zaman Demokrat Partililerle muhaliflerin elimden çekecekleri var...
Araya pararit girdi, bu dikkate şayan muhayyel mülâkat sona eriverdi- FIKRACI
dâva vekilim Neş’at Şemsi Bev5 yamanda’, Agobın kazlarından) değildir. Elinden uçan, kaçaıı( kurtulmaz; bir kavrayışta tuttu ğunu kopanp atar. Ş
— Malûmuâlileri, arsanızın? yürü biraz dar. 3
— Öyle ya, kurulacak ebniye-5 yi 40 - 50 adım geriye çekmeğe^ mecbur olacağım. X
— (Parfetöman).,. Evet, de-| eriğim binadaki Mehlikanın his-(‘ sesini alırsanız depoyu cadde-*} ye yaklaştırmak mümkün...
— Küçük hanımefendinin ar-S zusu bu mu? Gönlünü kırar mı-* yrru hiç? Aldım gitti. S
Mehlikanın sevmeden ağzı Iku5[ laklarında, Yahya Bej' de mem-?l ııuu.
— Hem o zaman bizim deppoy^ i lan’tuda kalmaz. Zaten bin piş-g| man olmuştum, yatakta aklıma ge'dikce uykum kaçıyordu. (rPar\ mpklarilc para sayar gibi yapa-$ ıak.» Beş. altı bin lirayı arsaya^ say deppoya da en aşağı 10 - 15$ bin lira gitsin, yine tirşeye ben $1 zemesin.
Koltuktan kalktı. Pencerede?; dm an Göksu testisinden barda- £ı ğa su doldurup çömelerek, avu- e cunu tepesine koyarak bir soluk S; ta içti: | i
— Kadınbudu fazla tuzluydu;?: hararet veriyor! £
(Devamı var)
emdiğim burnumdan geliyor amma binlik, beş yüzlük papellerin boyuna sökün etmesi de keyfli şey yâni...
iyice yumuşamış olan Mehli-ka. Ecvedi usulca dürttü:
— Bir ayak evvel beyefendi hazretlerine işimizi aç!
Kavafzade fısıltıyı duydu:
— Ne var hayrola!
Gene kaFdııı halazadesinden evvel söze girişti:
— Geçenlerde bir yer satın almışsınız. Oraları neresidir bil-mem vallahi, Ecved sen söyle.
— Depo yapmak için Unka-parr.ncla bir arsa mubayaa buvu rulmıış.
— Hem de koskocaman bir ar sa. '
— Bu arsanın bitişiğindeki bi na Seııai Paşanın vefatında (Por eıitaj» küçük oğlu Arifi beyle kuzinim Mehlikanın validesine kalmış...
— Mesele biraz karışıkça amma dur bakalım!
— Halam geçen yıl (pnömo-
ni) den ölüpte tek (eritiye) si, kuzinim...
— Çetrefil taraflarını bıak-, öte tarafına geç...
Mehlika arya Yarıştı:
— Bina çok eski, haı-ab, bir işe yaramıyacak halde (tnülilö-man) dırrup ne olacak dedim. Kendi hissemi satmak istiyorum, dayım Arifi Bey razı olmu yor.
— Halletmiş... Ne gibi sakız lar çiğneniyor?
— Ecved anlatsana!
Ecved:
— Şehrenıanetinin . diye tuttururken, Yahya Bey lâkırdısını ağzına tıktı:
— Bir dakika müsaade. Bu bina bizim veni r.-sanın sağında mı’ Altında kahve mi. kömürcü dükkânı mı vardı galiba!
— Bravo, be r ha d bir kahve!
— Tamam, devam et!
— ŞChr^manetinin (ekuproprj yason» maksadile tanzim ettiği çapta,.
— Lâfını balle kesrini, benim
ticarethanesi)... sesimder tanı-yamadın mı, benim yahu... Kiremitleri perşembe sabahı arabalara yükletip yollıyacağız . G0 bin liradan yukarı çıkmıyorlar mı?,. Haydi öyle olsun... Anladım, anladım. Bankı Osmanî çekini bana gönderin.
Telefonu kapar kapamaz zil tekrar öttü. Patron, âleti eline aldı;
— Kimdir o?.. Merhaba hazret. . Hilâli Ahrnere mi? Muvafık... İmkânı yok yann olmaz, çarnâçar öbür güne kalacak... MaicJt. ;r)«lûm, kalem bekaleru kaydetmiştim; 5 bin kaAtar kireç, 7 bin anbar kum... Merak etme. Bakırköy kireci, çekmece kumu... Yooo, peşin bildirdim-di, naklicesine karışmam . Huy di sağlıcakla...
(Koltuğun üzerine bağdaş kur du:
• • • %
* i
döndü. Dışarıya (Kahvem gecik meşin) dedikten sonra koltuğuna çöktü:
— Hele şükür yemek patırdı-sını da atlattık. Birader muamelenin, gelenin gidenin haddi hesabı yok.Allah Eksik etmesin eş dost da yakamı bırakmıyor. İçeride kaç kâtibim, memurum varken, Kerestecilerdeki ardiyemde kaç kişi doluyken yine her iş benim başımda.
Masanın üstünde duran bazı kâğıdları karıştırdı. Ecved:
— Sizi rahatsız etmemizin sebebi... diye lâfa başladığı sıra, sözünü yarıda bıraktı:
w — İşte dünle bu sabah aldı-ğım siparişler. Dalya bir: Şeh-
$ remaneti Çubuklu gaz depoları için 3 bin aded oluklu çinko istiyor. Dalya iki: Evkaf, salâtin camilerin tamire muhtaç kubbeleri için 50 bin okka kurşun istiyor.
Mehlika Ecvede yavaşça:
— tfeye geldiğimizi söylesene! diyor. Kavafzade devam edi yordu:
— Dalya üç: Maslaktaki İtilâf kıtalarına barakaİLk 2 bin metre küp çam tahtası gönderin diye iki ayağımı bir pabuca sokuyorlar..
Yine telefonun zili çaldı; Yah ya Bey bir daha çeneyi işletti: Evet, (Levazımatı inşaiye
i
5
0


MAYIS 1948
1364
Rumi
Nisan
21

SALI
13â7 flırf Cem âhır
24
t
Kasmı 170 — AY — 5 Gün 125
I [
V.
Bu da hatırı sayılır bir ak-işte. Şuna buna nefes tii-tükete, elâlemin ağız ko-
sata
kete kuşunu dinliye dinliye anamdan
i
Vakitler Vasati Ezani
S. D. S. D.
Güneş 5 55 9 48
Oğ]e 13 11 5 04
İkindi 17 04 8 56
Akşam 20 08 .12 —
Yatsı 21 53 1 45
Imsûk 4 01 7 54

SAYFA:
Ingiliz Sanayi fuarı açıldı
Rusyada halen 5 milyon silâh altındadır




*


»




?Fûarda ye»i icad edılanl 1 bir da naotör tefhir 1 | edilmektedir I
| Londra: 3 (B.B.O,) — İnrçl 1
I giliz saja.nl fuan bugün İngıl i J terenin iki yerinde açılmıştır. 1 1 Fuarda yalnız Saraciye sana j I yii için 300 paviyon vardır. 1 ! Mücevherlerle saatçiler d« eşi 1 t görülmemiş büyüklükte bir 1 ) paviyon açmıştır. Pavlyonda 1 ( teşhir edilen pırlantaların kıy f Imeti 1 milyon Sterlingdir. Fu ] arda hırsız açmaz kilitlerin» kadar herşey teşhir edilmekt» dir. Ayrıca İngiliz mucidjerl nin eseri olan bir de motor vardır.
Londra: 3 (AA,) — Bir
minghamda teşhir edilecek ilk gaz türbini! otomobil motörii hakkında Nafen muhabiri a- ( sağıdaki malumatı vermekte 5 dir: (
Dünyanın en küç4ik gaz tür 1 bini olan bu motor herhangi f bir otomobile konulabilir. Mo ( tör 160 beygir kuvvetinde olup S ne pistonu ne de silindiri var ( dır. Keza buji, radyatör ve 5 ambreyage da bulunmamakta ) c.r. Motor, umumiyetle dizel I motörlermde yakılan ağır yağ 1 ile işlemekte ve pek az gres ya ( ğ: sarfetmektedir. Motöriin sır ) i Ti parçalarının çok dakik su ( J rette imal edilmiş olmasında C ? c:. Ancak bu sayededir ki bu c 5 zadar küçük bir hacim elde c ) c driebilmiştir, Motöriin boyu 1 c ' ) metre 70 santimdir. Ağırlığı ) ( 235 kilodur, (
( Bugünkü model ancak ağır c ) arabalarda. kamyonlarda,! ( t. aktörlerde deniz motörlerin ( 1 ; t ve hafif uçaklarda kulla ) ( : _mağa elverişlidir. Fakat da ( 5 ha sonra otomobillerde de kul 5 j j( nılabi]en modeller yapıla-1 jcı ztır. Şirket müdürlerinden bi r ( r. bu modellerin Fincan cesa C z metinde olacağını söylemiştir. 2 | Fakat bu. parçaların imalinde» ? çok büyük bir dakiklik iste ( ) nıektedir. )
Motörün normal yağı, dizel ı makinelerinde kullanılan yağ c cırnakla beraber, devamlı bir S alev vermesi şartile diğer her j hangi bir yakıt da kullanıla ( bı]ir, Botör. petrol, diğer yağ ) jar hattâ mum parçalan ya ( kabilmektedir. On on iki sene ) ye kadar otomobillerde kömür ( tozu kullanılabileceği de ileri ) sürülmektedir. f
Yeni icad yakjn gelecekte C vltessiz. debreyajsız ve radya ) lörsüz otomobilin öncüsü gibi 1 sayılmaktadır. )
Bu motörii icad edenler Sara S ve Geoffrey White isminde İki | Ingilizdir. Bunlar nakliyat ve r endüstriyi alt üst edecek olan ı bir motörün ilk örneğini dün ( »abah tamamlamışlardır, Bu S İlk tip. fren tazyik tecrübele ( rinde şimdiki motörlerin 35 )
beygirlik kuvvetini 160 beygir ( lik kudrete tahvil etmektedir, )
Çinin nüfusu 463 milyon kişi
İngiliz Savunma Bakanı, bu miktarın, Hitlerin Rusyaya taarruzundan evvelki miktardan fazla olduğunu söylüyor
Londra: 3 (A.A.» — İngiltere Savunma Bakanı M. Aleksanderin Londrada Fransa ve Seneluks devletleri Savunma Bakanlan ile yap tjgı konferans münâsebetti» Edim bourgda yaptığı bir demeçte, Bakan. konferansın gayesinin sulhü tesis ve bunu müşterek 'kuvvetler sayesinde idame ettirmek yollarım aramak olduğunu söylemiştir.
M. Aleksanöer, Rusların işbirliği yapmamak yolundaki siyasetlerini, Bu sulhü baltalayan başlıca âmil olarak vasıflandırmış ve şunları İlâ ve etmiştir:
M, Stalin. biraz daha fazla seya nat etse ve vatandaşlarının diğer memleketler halkı İle ıııünâse betlerde bulunmasına müsaade etse İdi. Ruslar bizzat M, Stalin Sov yetler Birliğine karşı diğer devletlerin hiç bir düşmanlıkları olmadı ğını anlar. Bunların yalnız birlik te çalışmak arzusu ile hareket ettiklerini öğrenirdi I
M, AJeksander. Rusvanm 3.5—-4] milyon kişiyi halen silâh altında
i tutmakta olduğunu ilâve o imiş v» bu rakkam Rusya Mitler tarafın-dan taarruza* uğradığı zaı
| altında bulunan asker çok üstündedir, demiştir.
Bakan. İngllterenin gayesinin dünya meselelerini hal için diğer devletlerle birlikte dost ve sulhçü çareler aramak olduğunu söylemiş tir,
Glascow: 3 (A.A,) — İngiltere Sa vunma Bakanı Shidvell dün burada yaptığı demeçte İngilteronin Ama rika aleyhinde harbe girmesine na sil bir 3ebep yoksa bir İdeoloji far kmdan dolayı Sovyet Rusyaya kar şı harb açmasına da bir sebep mevcut bulunmadığım söylemiştir, Heri sürülen bir soruyu cevaplan dıran Savunma Bakanı şöyle demiştir: •.Milletlerarası durumda ba zen öyle bahaneler olabilir ki, faz. la uyanık davranmıyacak olursak, hesaplı olarak yaratılmış bulunan bu unsurlar, ileride bir ihtilâfa sebep olabilir.»
IINtüABKH
11 ■' .. J-
Yalanlama mı yoksa itiraf mı? fBaymakaledeo devam,) mesnede güvenerek Gelil Bayarl f* köylülere hücum başhyacaktıt fielld açlıktan şlkivet eden zavallılar jımdi 8adn Akmuu tedhişin* Îıaru^ kalacaklar, kütü nropagan a ydpnıakİA ithanj edileceklerdir. Dün de yazdığımız gibi en kç* İlrnj* yol bu köylüleri de onlarlp lenflerine teroünıan olan Bayarl da, tejrll masuniyetini kaldırarak, İyemen mahkemelere sevketmeB-tir!
Bir partinin ba derece sukut ettiği ve milletin açlık ve sefaletine kar^ı bu derece taş yürekli olmak kudretini gösterdiği, tarihte bile, e?ine az rastlanır bir hâdisedir.
Halk Partisi, bugünkü haille ve yıllardır bu partiyi ve memleketi toptancılık tarlldle istismar edenlerin elinde, her hangi bir salâh ve iyilik gösteremez. Atıf İnanları ile, Pokerleri ile, tncedayıları I-Kaplan ve Parsları İle bütün bu kalabalık politikanın faal sahasından silinmeli, yerlerini Halk Partisinin genç ve temiz eleman* lanna bırakmalıdırlar. O zaman karışık muzl ve onun sert zihniyeti ile ilgisi olmıyaular asri ıııâna-sile ve hakikî anlamında yeni Halk Partisini yürütmek ve belki ayakta tutmak imkânını bulurlar.
A. Cemaleddin Saraçoğlu
w
Mekke bekçisinin vasiy etnamesi iş açtı
Elden ele dolaştırılan vasiyetname yüzünden kadınlı erkekli 15 posta memuru mahkemelik oldu
Ankara, 3 (B.B.C.) — Son
zamanlarda bazı yerlerde elden $le dolaştırılan Mekkeişerif bek çlsi Şeyh Ahmedin vasiyetnamesi yüzünden Ankarada kadınlı erkekli 15 posta memuru mahkemeye verilmiştir.
Aklına ne gelmişse vasiyetnamesine doldurmur olan Haremi Şerif Bekçisi beşeriyete bir takım öğütler verdikten sonra güneşin 1370 yılında Magribden doğacağını da bildirerek kıyamet gününü tâyin etmiştir. Bazı cahilleri iğfal etmek veya-hud sadece alay etmek maksadı le Şeyh Ahmed adına hazır lanmış olması da muhtemel bulunan bu vasiyetnamede: (işbu vasiyetname elden ele dolaştı-rılmalıdır. Eğer bir kimse dolaş

tırmazsa Şeyh Ahmedin şefaatinden mahrym kalacaktır. Bunun âkıbetinl de ben söylemiye-Ivlm. Mahrum kalanlar anlar. Hülâsa Şeyh 'Ahmedin izinden gelmiyenler kendilerini kaybedeceklerdir vesselâm) denilmektedir.
Bir posta memuru eline geçen «Vasiyetname» yi arkadaşların dan birine göstermiş, meraklılar bazı suretler çıkarmışlar hattâ bir suret te telgrafla îstanbula çekilerek oradaki memurlara o-kutulmuştur.
Posta memurlarını mahkemelik eden suç kendilerde arkadaşlarının meraklarını tatmin i-çin vasiyetnameyi teksir ederlerken Devlet kâğıdı kullanma larıdır.


e

l
*
I
9
4
z
r
*
i
Londra, 3 (B.B.C.) — Çinin, her tarafında nüfus sayımı ya » pılmıştır. Nüfus 463 milyon ki-gi olarak tesbit edilmiştir ki bunun 242 milyonu erkektir. Hindistanla Pâkistan arasında anlaşma
——» * I
Yeni Delhi, 3 (A.A.) — Hin-
distan ve Pâkistan hükümetleri bugün müşterek bir beyanname yavınlıyarak 19 nisan tarihinde Kulkütada i’/i dominyon arasın da yapılan konferans sırasında İmzalanmış olan siyasî ve iktt-‘eadî anlaşmayı tasvib etmişlerdir.
Eu beyannamede her iki hll-' kûmetin anlaşmanın metin ve ruhuna tam bir şekilde riayet edilmesi yolundaki sıkı niyetleri belirtilmektedir.
Fransız - İspanyol ticaret anlaşması
Madrid. 3 (A.A.) — Madridde İspanya ile FYansa arasında mü 2i,kere ecilmekte olan bir senelik tieare: «ulaşması senede 25 milyar fıank tutarında ticarî mübadelece bulunulmasını derpiş etmektedir. Bu muameleler • sırasında bir peseta 19,5 frank üzerinden- muamefe görecektir-
idareci
*
aktOallteler

B
Türkiye - Amerika askerî miinasebatı
Amerikada bulunan heyetimiz askerî liderlerle temasa geçti. Mayısın 15 inle bir
Vaginşton 3 — 'APı — Halen Vaşingtonda bulunmakta oian Tüm general Fahri Ateşalp ile Türk subaylarından müteşekkil askeri heyet yarında» itibaren Birleşik A-merikanm sınai merkezlerile askeri müesseselerınde tetkiklere başlı-yacaktır
Bugün Amerikan ordusu liderle-rije temaslarda bulunan Türk heyeti Detroit, Şikago, St Louis. Brid-geport. Waterbury, Conııecticut ve Filadelfyu’yı ziyaret edecektir. Ay rica Türk subayları Nevyork bölge sindeki askerî fabrikalarla Detroit ve FUadelfyadakl tersaneleri Frankford dakı umumi malzeme de polarını Filadelfya arsenalını ve Aberdeendeki (Maryland' askeri tecrübe İstasyonlarım teftiş edecek lerdir.
İKİNCİ UÇAK GEMİSİ
Norfolk uVırglnia) 3 (AP» — As keri yardım programı mucibince
uçak gemisi daha geliyor
Türk hükümetine sayısı açıklanma yan bir parti uçak daha teslim e-decek olan Siboney uçak gemisi bu gün Norfolk limanından hareket et nıiştir, . Siboney» normal olarak 30 kadar uçak taşımakta ise de, sırf taşıt maksadije 100 den fazla uça ğı ıstlab edebilir,
-tanıyan Ou İK
Amerikan gemisi 15 Mayısta Yeşil köyde bulunacaktır, Rendova uçak gemisi de 1 Nisanda San Francisko dan hareket etmişti. 15 Haziranda Norfolktan hareket edecek olan Palau uçak gemisi ise 3 üncir bir parti uçağı Türkiyeye götürecektir,
Panamerikan konferansı kapandı
Bogota, 3 (A.A.) — Dokuzuncu Panamerikan konferansı dün saat 17 de resmen nihayet bulmuştur. Gelecek Panamerikan konferansı 1953 yılında Venezüella'nın başşehri Caracas-da toplanacaktın.
Fransanm dış siyaseti
Metz, 3 (A.A.) — Cumhuri-
yetçi halk hareketi partisinin Maselle federal konseyi toplan tısında dün öğleden sonra söz alan Başbakan Robert Schu-man, hükümetin dış siyasetini izah etmiştir.
Muhakkak olduğuna şübhe etmemekle beraber, ufukta bizi gözetliyen tehlikeyi de mübalâğa etmemek lâzımdır. Bazı perdelerin arkasında neler geçtiğini bilmemezliğimize rağmen, ben şahsan kötümser değilim. Barışı sağlamak için herşeyi yapacağız.
“Kansız harb! „
(• •r —o---
Türkiye üzerinde de kendini hissettirebilirmiş
Londra, 8 (A.A.) — Daily Te-legraph gazetesinin siyası yazarına göre yarın Avam kamarasında Dışişleri hakkında cere-ya. edecek olan müzakereler sırasında sağlam bir batı Avrupa cebhesi idame ettirildiği takdirde Sovyet yayılmasının U 2akdoğuya teveccüjı etmesi endişesi izhar olunacaktır.
Yazar şunlaı ilâve etmektedir.
«Kansız harbin» batıda ortaya çıkmadan evvel İran ve Türkiye üzerine yapılacak bir tazyikle kendisini hissettireceği •zannedilmektedir. Bundan dolayı Uzakdoğudaki ideoloji taarruzunun Sovyet harbinin gelecek safhasını teşkil etmesi man-tıkîdi.
Mcs’ud Cemil Tel Ankara radyosundan ayrıldı
Ankara: 3 (Hususi» — Seneler, denberi Ankara Radyosunun Türk Musikisi çalışmalarına başkanlık eden merhum Tanburi Cemil'in oğ lu Mes'ut Cemil Tel Ankara Radyo sundan İstifa etmiş, esasen beklenen bu Isulfa derhal kabul edilmiştir.
Mes’ut Cemil in yerine değerli sa nat otoritelerimizden Udi Cevdet Kazanogju getirilmiştir.
Bir otomobil motosiklete çarptı
Ankara, 3 (Hususî)
şehrimizde iki taşıt kazası olmuştur. 1553 3ayılı taksi içinde dört yolcu olduğu halde çiftlikten gelmekte iken Kemal Rus-çuklunun idaresindeki 13 sayılı motosikletle çarpışmış ve çarpışma neticesi motosiklet parçalanmış Kemalin ayakları kırıl rnıştır. Arkada oturmakta olıın Şerafeddin de muhtelif yerlerin den yaralanmıştır,
İnönü -Mpdisd*_______________
Dün
Vali Sadrı Aka nın ace’e tekzibi
Tokat
iller
Rusyada dahilî istikraz
Paris, 3 (A.A.) — Sovyet rad yosu. Sovyetler Birliği Bakanlar Kurulunun millî ekonomik kalkınması ve gelişmesi için ü-çiincü defa olarak devlet tarafından istikraz tahvilleri çıkarılmasına karar verdiğini bildir inektedir. Tahviller 1 ekimde çıkarılaraktır.
Amerikada mecburî askerlik müddeti 2 sene o’acak
Vaşington: 3 (AP) — Birleşik A-merlka Savunma Bakanı Jamce Porrestal İle Ordu Bakam Kenneth Royal, Temsilciler Meclisi tarafından hazırlanan askerlik hizmetine dair kanun tasarısının hükümlerini onaylamışlardır, Askerlik hlzme tl tasarısı 2 yıl sürelidir,
Iı-.ükûmet harekât ye teşebbüsü- |lmjr İsfiklâl Mahkemesinde neler gördüm? ne iştirakleri sabit olmamıştır.
Sandalcılar Cemiyeti reisi sabıkı Ali Osman.Kâhy a ile Hamallar Kâhyası Salih Reisin mevzuu bahis cürümde müstel-zimi mücazat olacak derecede iş tiraklerini mübeyiyn delâlile dest res olunamamışsa da son te-şebbüsatı cinaiyede alâkalarını müeyyid delâii görülmemiştir.
Sabık ikinci grup âzasından I Terakkiperver fırkası İstanbul
kâtibi umumisi Kara Vasıf ve y heveti idare âzasından Salâhad-ji— —tMoh'ııcil (5Ahlkl Hüseyin Avni Reylerin faaliyeti siyasiyelerinde ahkâmı kanuni-veye mugayir rnüstelzim mücazat safahat görülememiştir ve mevzuubahis ciirme iştirâkle-rini isbat edecek kanaatbahş vıc dam delâii bulunamamıştır, öte-denbire Kara Kemalin bu sahalar da. füfekayı mesaisinden olan Gözlüklü Midhat Beyler, Sıdkı, l Mehıped Ali, Veznecyır Rıza. S’-I deddin Rıza, Millî Ticlret İzmit I mümessili Ihsan, Haşan Fehmi, l izzet Muhtar, Ferid. postacı Hilmi, Üsküdar belediye reisi es bakı Rlfat, Küjük Nazım ve Ca-I vid Bey hanendeki mukarreri | ti" Kara K«neal târafından ta-I kib ve tatbikinde ve hattâ en ya ! kih ve bazı vasıtalar halinde faaliyette bulunmaktan gorl kal-ı madıkları ve bu itibarla bilcüm-I le suikasd ve taklibi hükümeti
Atatürk’e suikasdın
9

ı
L
C. h
1 e İri ka Mfo. 2S»3
Cum-
Ankara, 3 (Hususî) hurbaşkanı ismet İnönü, bugün saat 17 de Meclise gelerek dairelerinde bir müddet meşgul olmuşlardır.
îtal-
İtalyan kabinesi dün istifa etti
Londra, 3 (B.B.C.) van kabinesinin bütün üyeleri,
bugün Başbakan de Gasperi’ye istifalarını vermişlerdir. Genel secimden sonra yeni bir hükümet teşkil edilmesi tabiîdir. Ma-amafih, şimdiki kabine üyelerinin çoğunun yeni kabinede vazife alacağı tahmin olunmakta dıı.
Italyanın Lehistan elçisi, ita-) atsizlikten dolayı azledilmiştir. Elçi, emre rağmen, seçim esnasında, Lehistandan Italyaya gel iniş ve âyan için adaylığını koymuş, fakat seçimi kazanmamış ( tt
Ankara, 3 (Hususî) valisi Sadri Aka. Ulus gazetesi ne gönderdiği bir açıklamada Celâl Bayarın Taşova. Niksar il çeleri ve köylerinde açlık bulunduğu hakkındaki son beyanatına temasla, son iki ay içinde bu ilçelerde hastalıktan bile ölüm hâdisesi kaydedilmediğini, vilâyete böyle bir şikâyetin yapılması üzerinde derhal mahalline 50 ton buğday götürülerek Kızılay tarafından dağıtıldığım ay nca tohumluk olarak 200 ton buğday dağıtıldığını bildirmektedir.
(U«r Bankasının yaptığı ikrazlar
Ankara. 3 (Hususî).,
bankası geçen yıl 11.857.303 lirası belediyelere 1.842.742 lirası özel idarelere, 111.215 lirası köy lere olmak üzee rcem’an 13.811.760 lira ikrazatta bulun muş^ır. Ayrıca bu yıl içinde bankaca ikraz olunması kabul edilen fakat bir anlaşmaya bağ-kuımıvan mikdarlaruı yekûnu; tadır. Bundan başka banka tek ' nlk sahadaki çalışmalar için de I -A
108 yerin haritası üzerinde çalış mis, 81 yerin imar plânı üzerinde çalışarak bunlardan 10 kasabanın imar plânlarını bitirmiştir. Ayrıca 34 şehir ve kasabanın su ve elektrik işlerine aid etüdler bitirilmiştir.
•ö
Kaçak francala
eledlyt mürakiblerl, kaçafc fırancala bularak müsader* etmişler ve fırın sahibi hak*
kında kanuni muameleye tevessül et* mişlerdir.
0u memurlar vazifelerini yapmışlar dır. Ve kaçak fırancala yapan da, ka* nunsuz hareketinden dolayı ceza göre* çektir. 8u da pek tabiîdir.
Yalnız ortada bir mes'ele vardır.
Şehrin her börekçi fırınında, fıravv çala onundan yapılmış çeşit çeşit börekler satılırken, pastacı dükkânlarında yine bu nevi unla bir kısım pastalar teşhir edilirken, yine şehrin büyük lokantalarında birinci nevi yani fıran-cala yapılması memnu olan undan, bö rek ve tatlılar bir kısım şekerperyerlerin zevkini tatmine müheyya iken, mali vaziyetlerinden dolayı çocuklarına ve hastalarına süd, tereyağı, taze yumurta tedarik edemiyenlerin en u-cuz ve yegâne gıdası olan birinci nevi undan yapılması ekmek veya francalayı menetmek doğru mudur?...
Ve yahud, küçük bir kâr temin etse bile, hu suçun sırf bu insani noktadan işlediğini iddia eden fırıncının bu hareketi, verilen emre uygun olmasa bile, hakikatte hukuken cezai müeyyi* deyi intaç edecek bir suç mudur?..
Ammenin sıhhatine uygun olma» ıdülâhazasile bu noktai nazarın tatbikinde, takdir hakkını en vasi’ haddinde istimal eden bir ceza mahkemesi yargıcı kanunsuz bir karar mı vermif olacaktır?
Bu takdirde, midesinden, ciğerlerinden muztarib bir hastanın evindeki havagazı fırınında bu birinci nevi unla yapacağı ekmekten, hasta komşusuna vereceği bir, iki parça francaladan ne farkı vardır? 3u harekette tte bir suç unsuru var mıdır?..
Çeşit çeşit börek, tatlı, pasta, yemek, parası olanlar için bir keyif mes’-elesidir. Fakat binbır mali müşkilât içinde yüt gıranılık bir fırancala bulup belki de ümidsiz hastasına yedirmek bir sıhhat işidir. Hattâ bu zavallı hastanın arzusunu yerine getirmek bir insaniyet işidir.
Eğer, hakikaten, beyaz buğday u-nile fırancala imalinin men'i, hükümet için bir zaruret ise, bu mübrem yasağa baş eğmek her vatandaş için bir borçtur. Fakat, bu yasağa evvelâ mükeyyefattan olan maddelerin ihzar vs satışından başlamalı, ve fevkalade za-j Şınr.’Kafeikî’ ve 'samimî bîrşekîfde ve-j sikaya bağlamalıdır.
Afyon ve maddelerin, bugün için göre doktor tanın da fırancala edinmesi olmalıdır.
Başında, âmme sıhhatinin bulunduğu belediyemizden alâkalandıran bu mes'ele âcil bir karar ittihaz etmesini rica » deriz.

müştekâtını ihtiva eden reçetesiz tedariki imkânı mevzuubahis olmadığına vesikası olmıyan bir has-ÇOk güç
din ve Erzurum meb’usu sabıkı tasavvurat ve teşebbüsatın mü revvic ve tarafdarı oldukları tahkikatı vakıa ve muhakemelerinin kâffei safahatile tebeyyün ve tezahür etmiştir Ergani meb usu Ihsan Beyin iuikasd ve taklibi hükümet cürmüns dahi ve iştirâkı sabit olamamıştır.
Küçük Talât Beyin ve Azmi Beyin vatana avdetten sonra millî zaferi takib eden senelerde -’üsbet veya menfi hiçbir faaliyeti siyasiyede bulunmadıkları sabit olmuş ve lndelmuhake me tahasöül eden kanaat ile tesbit olunmuştur. Binaenaleyh bunlardan Maliye Nazırı esbakı Çavid, doktor Nazım, Ardahan rnebuşu sabıkı Hilmi ve katibi mes’ullerden Nail Beylerin hare keti vakıalarının icab ettirdiği cezaların yeni kanunu cezada
_____________________
daha ağır ahkâmı ihtiva etmesi hasebile eski kanunu cezanın metninde: «Türkiye Cumhuriyetinin teşkilâtı esasiye kanununa tamamen vey° kısmen tağyir ve tebdil ve ilgaya ve kanu nu mezkûra tevfikan teşkil edilen Büyük Millet Meclisini iskât veya ifayı vazifeden men’e ceb ren teşebbüs eden idam olunur.» diye muharrer bulunan 93 inci madde delâletile kanunu mezkûrun metninde: «Balâda muharrer 55 inci ve 58 ncı maddelerde beyan olunan kararlardan birini bir takım eşha6 müetemi-an icra eder veyahud icrasına ta saddi eylerse ol cemiyete dahil bulunanlardan asıl reis ve muharriki nicfsedet planlar her nerede bulunursa idam olunur.» diye muharer 57 nci maddenin
fıkrai ulâsına tevfikan idamları, na ve maznunu aleyhimden Veh) bi, Hüsnii, İbrahim Edhem, Ra-I uf ve Rahmi Beylerin hareketi! vakıaları salif iilbeyan 55 inci i madde delâletile kanunu ceza-ı nın metninde: «Balâda mezkurZ cinayetlerden 55, 56 ncı mad-7 delerde beyan olunan fesadlar-1 dan birini icra kasdile iki veya-J hud daha ziyade eşhas beynin ( ı de bir ittifakı hafi teşkil olunupf ta o ittifakta tasmim olunan fe-? şadın icrası söyleşilip karargir/ olduktan sonra başka esbabı ic ) raivesini tehiye zımnında bazı! ef’al ve tedabire dahi teşebbüs! olunmuşsa ol ittifakta bulunan! kimseler miiebbeden kalebend oı lunur ve eğer öyle bir ittifak L hakkında bir veçhile söz fesadını esbabı icraiyesini tehiyei zım-ı ııında teşebbüs olunmaması birz fiili tedbir tebeyyün etmeyin/ ■ yalnız icrası söylenilerek karar! I verilmiş olmasından ibaret bu’ ı lunıırsa o halde dahili ittifak! , bulunan kimseler muvakkaten! I kalebend kılınır» diye mubar*'-.-olan 58 iıyi maddenin ikinci! • fıkrasına tevfikan onar sene! ı.ıiiddetle kalebend edilmelerine! ve yeni kanunu cezanın 58 İncil maddesine tevfikan Vehbi Bc-ı yin on «■ene müddetle Çangjrıyal ve Hüseyinin on sene müddetle? Niğdeye ve Edhemin on sene?
(Devam var)
Sekiz sene mükâfat alamayan Memurlar ('Baştaraû 1 incidej
♦ Devlet memuriyetine bidayete» alınırken yabancı dil bilmedik leri halde memuriyete geçtikten sonra öğrendikleri, 3 üncü maddenin (H) fıkrasında yazılı şartlar dairesinde sabit olanlara, yapılacak nizamname ile tesbit olunacak nisbetlerde ve bir defaya mahsus olmak üzere nakdi mükâfat verilir denilmektedir*
İşte bu fıkrada bahsi geçen nizamname barem kanununun neşrinden tam sekiz sene sonra yani geçen sene tanzim edilmiş fakat şimdi de bu nizamnamedeki nakdî mükâfatın verilmesi için daha sekiz sene beklemek lâzım geleceği işlerin gidişatından anlaşılmıştır.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi 939 yılından itibaren lıcr sene imtihana giren ve kazandıktan sonra: «Belki nizamname bu sene çıkar da bize verilecek nakdî mükâfat ve derece nisbeti anlaşılır» diye adeta kendilerini avutup uyutan memurlar; nizamnamenin taıı zinı ve ilânını müteakib yine paraların verilmediğini görünce bu işte mutlak bir maksad var endişesine kendilerini kaptırmışlardır.
Bu arada Maliye Bakanlığı bütün resmi devaire gönderdiği bir tamimde sekiz senedir imtihana giren ve her imtihan sonunda â-detleri artan memurların kaça baliğ olduğunu sormuştur.
«undan da anlaşılacağı veçhile Maliye Bakanlığı lisanda kazanan memurların mikdarını öğrendikten sonra bu maksada tahsis edilmek üzere bir tahsisat ayıracak, belki paralar gelecek yıl bile tevzi edi-lcmiyccektir.
Diğer taraftan izahına çalıştığımız ihmali andıran sebebler yüzün den yıllarca mükâfat timid eden memurların intizarı yetişmiyor-muş gibi bu defa da Millî Eğitim Bakanlığı lisan imtihanı açmak i-
ilgililer, Eğitim Bakanlığı bu yeni ilânı yapmadan evvel imtihan kazanmış olanların paralarım ne zaman alacaklarını sormalı idi de-
• ’ r
muktedirler.
Sakanlıg
in ilânlar vermeğe başlamıştır.


kıymeti-insaniyeti hakkında.
İOARECİ
Yunan âsileri reisi Markos
---------------o------- Su'kasdci ile beraber fa kat gıyaben yargılanacak
Atina: 3 (A.A.) — Komünist Ostahyos Mutsoyanis tarafından öldürülen Yunan Adalet Bakanı Ladas'ın cenaze töreni bugün yapılmış, törende hükümet erkânından başka Yunan kralı da bulunmuştur. Şehir askeri kıtalar, gizli ve üniformalı polis tarafından muhafaza altına alınmıştı. Askeri kıtalarda heı lıangi bir hâdisei çık ması ihtimaline karşı hazır bir halde bulunmakta idiler. Bakanın katlinden sonra Atina ve Güney illerde ilân edilen Sıkıyönetimi takiben hükümet, gece saat birden beşe kadar sivil halkın sokağa çıkmasını yasak etmiştir. As keri makamlar, Genelkurmay başkanlığından verilen resmî tebliğler dışında, çetecilere karşı yapılan askeri harekât hakkında gazetelerin haber neşretmesini yasak et migtir.
Katili yargılıyacak mahkeme, â-silerin lideri Markosu da gıyaben yargılıyacaktır. Katil, Bakanı öldürmek emrini sokakta aldığını, Bakanı bir kaç gün takib ettiğini adlî makamlara söylemiştir.
Uçarkalelerin talim uçuşu
Frankfurt: 3 (AP) — Orta — Do ğuda uzun bir talim uçuşu yap:ı-ca'k olan Almanyadakl Amerikan hava kuvvetlerine ait 2 B—29 üs tlln uçaıkale dün Frankfurt’tan ha reket etmişlerdir,
Hava kuvvetleri genel karargâhından bugün bildirildiğine Lörc Suudi Arabistan başkenti Dahraıu İnecek olan uçaklar varm dönece!-TerdX

SAYFA: 4
Tarih’e Bakışlar
Hindistan’ın korkunç
hapishanesi
“ BLACK HOLLE

VASCO da Gama, 1498 da Ümidburnunu dolaşarak Hindistan sahillerine var diktan sonra, bu zengin memleketin şeşidü mahsulleri evvelâ Portekize müteakiben de Vene-dıge akmağa başlamıştı.
Londra tüccarlar; Hindistanlı ticaret yapacak bir şirket ı ıırmağa karar vermek üzere 22 eylül 1599 da bir toplatı yap-•uuşlardı. Hükümet de Hind ısta na gidecek olan tüccarlarla ticarî mukavele akdedek kendilerinin bu teşebbüs ve hareketlerini garanti etmiştir. İlk İngiliz tüccarı Hindistanda bir hâkimiyet kurmak için değil, yerlilerle ticaret yapmak üzere gitmişti.
Ondan daha evvel yâni 1591 (ie üç İngiliz gemisi Hindistan» armak üzere yola çıkmıştı. Fa kat bunlardan yalnız birisi buna muvaffak olmuşsa da tayfalar gemiyi zâbtettiğinden kaplar üç sene sonra başka bir gemi İle memleketine dönebilmişti.
Birinci Şark Hind kumpanva-F.mın büyük emelleri yoktu. Bu-jaya ticaret yapmağa gelen gemiler tarçiıı. kuru karanfil ve biber hamulesile avdet ederek havli para kazanmışlardı.
En is ümidvar göründüğünden şarkî Hind kumpanyası, küçük İnciliz eruolarmı Hindista-zsııı muhtelif sahillerine yerleş lirmiş ve bu îtynl-iz tüccarları kullandıkları arazinin kirasını yerlilere vererek ticaret yapmağa galamı şiardı.
Her bi yerleşme bölgesinde kü tük bir kale inşa olunmuş, muhafazası için de biraz asker konmuştu. Fakat bu ilk gelen ?nsril izler. Hindîstanâ sahib olmak. yahud da burasını idareleri altına almağı hic düşünmemişlerdi. Onların yegâne düşünceleri t’raret vapıp servetlerini artırmaktı.
Müstemleke şefi Madrasta i-di. Burası. Hollanda, Portekiz ve Fransızların beni bir eğlence veri olan ve hem de bir istasvon 1esis ettikleri Pondichemv’den pek uzakta değildi. Bu, onların rakiblerîle mücadele etmek mec burivetinde bulunduklarını gösteriyordu. Küçük bir İngiliz gemi kafilesinin kumandanı olan kantan Best 1611 de doğu sular rmda sevrederken kuvvetli bir Portekiz filosunun hücumuna uğ lamıs fakat kendisini çok ijş müdafaa eden kaptan doğu Asya sahillerine varabilmistir. în r-îHereden getirdiği malları bu-ı ada sattıeı gibi Moğol impara-torhığile İngiltere arasında bir de ticaret anlaşması ıkdine de r-vvaCCpk olmuştu.
Hindistan?, verleşmiş bulunan mı-btejif ticaret mensubları, ci-
Hardaki Portekiz ve HollandalIlarla geçimsizliğe başladılar. 1613 te Ambovna’da kaptan 1 oraerson ile birlikte yirmi karta?- İngiliz denizcicisine işkence edilin öldürmesinden sonra ar ra lavındaki münasebat çok ger-
• Mr xr»7”',e.t almıştı. Hollan-cn. bu tecavüz..hareketinden dolay, 3615 tng’jiz lirası tazminat ödemek mecburiyetinde kalmıştı.
17 nci asnn sonunda Şarkî Hind kumpanyası Hindistanın Si. George: Madras ve Bombay gibi üç mühim şehrinde posta merkezi meydana getirmişti. Hoogly nehri ağzında bulunan Fart V/illiam sonraları gelişerek büyük Kalküta şehri doğ-du'. Şarki Hind kumpanyası bu sonuncusunu Delhide hüküm sür ren büyük Moğol imparatorluğundan elde etmişti. Müteakir ben bu imparatorluk yıkılmağa başlamıştı. Hindistaııa yerleşilmiş bulunan İngiliz ve Fransız merkeze karşı bağlılıkları hemen hiç kalmartıış bulunan Mihraceleri birbirleri üzerine sal-felırtarak vaziyetin daha fenalaş masına çalıştılar. Bu suretle bü-tüp Hindistanda dahilî bir haı b başiamış ve bu Mihracelerden kuvvetli olanlar diğerlerini ken İdi idareleri altına almışlardı.
1756 da Mürşidâbadın ihtiyar Mihracesi ölünce tahtı için bir çek varisler ortaya çıktı. Fakat TMcalah hükümeti ele geçirmeğe muvaffak oldu. Bu adam küs tah, ve binici olduğu gibi bir eebebden dolayı îngilizlere İcardı da müdhiş düşmandı. Kendisindeki sonuna kadar devam etti
Fransızların muhtemel bir hü eumlanna karşı îngilizlerin Kal
A»tayı kuvvetli tahkim ettiklerini ve kendi yerli düşmanla-undan birisinin de buraya sığın rljğ-mı işitince bu şehri derhal kuşatacağını bildirdi. Hiç bir cevab alamayınca Kalküta vali-
------ Yazan: ——
Cemal Yener |
sı Mr. Drahe’e bu yeni tahkikat) derhal yıktırmaları için ha Der gönderdi.
Mr. Dı ahe Racaya verdiği ce •. ibda silâhlı hükümet kuvvetle-nnin yaptıkları bir hattın tamirinden başka yeni hiçbir tahkimatın yapılmadığını bildirdi.
Raca Dowlah fazla münakaşa etmedi. Topladığı 50.000 kişilik bir kuvvetle Kalküta üzerine yü rüdü. Mülhakattaki bir fabrikayı müşkülâta uğramadan zab t etti. Bu vaziyet karşısında în-gilizler müdafaadan vazgeç t i-le’. Kalkütada îngilizleı de dahil olmak üzere ve melez ırktan insanlarla birlikte 500 kişi bulunuyordu ki bunun 170 kadarı AvrupalI askerlerdi. Maamafih : serviste on kişiden fazla
görünmüyordu. Kuvve ler ' ri nmdafaa etmekten âciz bulun-('uklaındaıı Mihrace, Ingilizlerı halelerine çekilmeğe mecbur etli Çok ciddî tedbirler almak mecburiyeti hasıl olduğundan Mr. Drake kadınların nehirde tulunan* gemilere bindirilmesine karar verdi. Kendisile birlikte birkaç arkadaşı da onlarla kaç mağı ihmal etmediler. Kaleden aynldîktan sonra bu cesur vali gemilerin hareket edip uzaklaşmadı için emir verdi.
Kendisini takib ederek bura-va gelmiş olan birçok kimse bövlece Mihracenin merhameti-ne bırakıp savuşmak hakikaten horkaköa bir hareketti. Eğer bütün adamlar kalıp gayretle müdafaa etselerdi ihtimal ki burası korkulabilecekti.
Kalanlar arasında Mr. John HoikİİI kumandayı eline aldı ve id le kırk sekiz saat mukavemet etti. Fakat müstahkem mevkiin uzun müddet müdafaa edile-.. ’veceği görüldü. Bunun üzeri-j £ şehrin aşağısında hâlâ derinli bulunan gemilere derhal îehjike işareti verildi. Bunlar, • c’leye dönecek olsalardı bu kah laman muhafızları kolayca kur i aracaklardı. Fakat hiçbir gemi irndadiarına yetişmek için hare ket etmedi.
Küçük kuvvetlerinden yarısı-L'i/1 rnaktül düştüğünü veya yalandığım gördükten sonra Mı Hohvill düşmanla müzakereye girişmeği kabul etti. Mih-. ..ef bir mütareke bayrağı gön-Jeıöi Fakat müzakere esnasında düşman kaleye haince giril ve içeridekiler teslim olmak mecburiyetinde kaldılar.
Mr. Hohvill, Mihracenin huzu suna getirilerek isticvab edildiği zaman hiddetle hükümetin hâzinesinde ancak beş yüz bin ruble veya 50.000 îngiLjz lirası bulunduğunu söyledi. Hindi de, muhafızların hayatının koru nacağını vaidle dostluğuna iti-rnad edilmesini bildirdi. Şimdi onların sözlçrinde ne kadar durduklarını göreceğiz.
/^vrupalı mahbuslar
didc bir verandada toplandılar Birkaç yerli subay üstleıini aradı. Geceyi verandaya bir kapı-sile iki penceresi bulnan karanlık bir mahzende geçireceklerdi. Black Hole» adı verilen bu küçük mahzen bir zamanlar ka-ı ılıklıktan çıkarak askerler için tevkifhane olarak kullanıl -mıştı. Mahzen 8 adım boyunda ve â4 adım genişliğinde idi. Kapı içeriye 4°ğru açılıyordu ve müdafaaya açılan daracık iki kiiçük pencereden başka ışık ve havı. çLİacak )ıir delik dahi yoktu, Bu ufacjk yere 1Ş5 erkek ve biı kadın konacaktı. Kapı kapandıktan sonra bu kalabalık ppllı Beng/al’ın bunaltıcı ikliminde geceyi büyük bir ızlırab içinde geçireceklerdir. Bu korkunç gecenin hikâyesi Mr. Hol-vjll tarafından şöyle anlatılmıştır-
(Eengalle umumî valisi ve o-nnn ordusu akşam saat altıdan evvel kaleye sahib oldular.Saat yediye doğru valile yaptığım bir mülakatta bize bir zarar gçlmi-yeceğini vaidle, bir askerin sözü olarak buna itimad etmemizi tekrar ett. Elbette sözlerine i-nanmam lâzımdı. Yırtıcı bir ee-
asır-
)•
★ Havası (
Ormanların
r Tarihî Vazonun

M
neraldi. Söylediğine göre geceyi emniyetle geçirecekti. Halbuki hâdiseler öyle cereyan ettiği yer li askerler kin ve intikamlarını bize tatbik ettikleri türlü cinayet lerile ortaya attılar, unları sözle anlatmağa imkân yoktur Üzerlerimiz arandıktan sonra cins, yaş ve rütbe tefrik etmeksizin hepimizi «Bluc Holle» hapishanesinin verandasında yerlere oturtmuşlardı.
Hava tamamen karadığı zaman muhafız askelerin mikdarı arttı. Bizi olduğumuz yerde a-yağa kaldırtarak koridorun sonuna doğru yürüttüler. Halk arasında Blac Holle diye anılan kışlanın cenubu garbisinin sonundaki odaya sıkı muhafaza al tında geldik. Kapıyı açtılar ve birer birer girmemiz için emir verildi. İçeri evvelâ ben girdim. Arkamdan diğerleri geldiler. Ka pıya yakın bulunan pencereye gittim, benimle birlikte gelen Coles ve Scatte valiye inandığım için benimle acı acı alay ettiler.
Şimdi saat sekiz olmuştu. Ben galenin sıcak bir gecesinde on sekiz adım büyüklüğündeki küçücük bir odaya mütemadi yorgunluktan bitkin bir halde bulunan yüz kırk altı kişinin bir araya kapatıldığını göz önüne getirerek kendinizi bir an onların yerine ^koyunuz.
Hava alabieceğimiz şark ve cenub taraflar kalın duvarlarla örtülü olduğundan ancak garbe doğru açık bulunan kalın parmaklıklı iki küçük pencereden hava almak mecburiyetinde i-dık. Fakat bunlar hiçbir hava cereyanı temin etmiyorlardı. 0-danm korkunç vaziyetini ted-kik etmek için etrafı gözden geçirdim. Ellerimizle uğraşarak içeriden kapıyı açmağa çalıştık. Bütün bunlar boş ve beyhude i-c'.i.
Muhafızlar arasında ihtiyar bir Hindlinin bizim vaziyetimizle alâkadar olduğunu pencereden gördüm. Kendisini çağırıp bizi ikiye ayırarak yarımızı baş ka bir yere naklettirmeğe muvaffak olduğu takdirde bin ruble vâdettim. Bu sözüm üzerine pencereden ayrıldı. Birkaç dakik?. sonra tekrar geri geldiğinde bu isteğimizin imkânsız olduğunu söyledi. Bunaltıcı sıcaktan hepimiz su gibi ter döküyoı-dvk. Bu da içimizdeki susuzluğu artırıyordu. Derhal hepini iz elbiselerimizi çıkararak yarı çıp lak bir halde soyunduk. Mr. Baillie hava alabilmek için herkesin yere oturmasını söyledi. Bu daracık yerde çok sıkışık bir vaziyette oturulduğundan kimse ayağını uzatmağa imkân bulamıyor ve müsaade edilmedikçe ayağa kalkamıyordu.
Saat ona doğru susuzluğumuz tahammül edilmez bir halde art tığı gibi teneffüs de güçlerti. Tekrar kapıyı kırmak için uğraştık. Fakat hep beyhude idi. Muhafızlar tahrik ederek üzeri mize ateş etmeleri için hakaret Biniz sözler kullanıldı. Bir netice elde edilmedi. Ben rahat nefes alabilmek için kapının sürgü demirinin aralığına burnumu dayadım. Bu sırada arkalardan öyle bir taaffün geldi ki az daha boğulacaktım. Bununla beraber başımı o tarafa doğru çevirmeğe muktedir olamadım.
Şimdi, yalnız pencereye yalın bnlnan hariç diğerleri hep bir ağızdan tehevvürle ve çıl-y .rra «Su! Su!» diye bağrışmağa başladılar. Bizim bu halimize acıyan ihtiyar Hindli çavuş biraz su getirmeleri için nöbetçilere emir verdi. Bu kalabalığın vazivet ve haykırısı ne korkunç bir manzara idi. Biraz son ra su göründü. Biraz kalkmağa muktedir olanlar su sesinin geldiği pencereve doğru kendilerini yerde sürüklemeğe başladılar. Şapkalarımızı demir par-mpkbklardan dışarıya uzattık. Hindli muhafızın şapkalarımıza kovduğu suyu içeriye alınca etraftan bir inilti yükseldi.
Bu, yanan ateşe şu serpmeğe benziyordu. Onu söndüreceğine alevini artırıyordu. Su oldukça sıcaktı. Bu vaziyet karşısında bütün ümidler boşa çıkmıştı. Bu su içmek için değil ancak yıkan mak için kulanılabilirçif. Şimdi içeride umumî ve müdhiş bir karışıklık göze çarpıyordu. Diğer pencereden birçokları bayatlan için yegâne talih olan suya ka-(Devamı Sa^ i; Sü.. 1 de)
Matem mevsimi
Başlıyor
Yazan; Kenan (İnaldı

söndürecek a-sadece tek başına

süratle bol insan yerine toplayabil-aramalıyız. Acaba,
e-
Uçaklardan atılan bu bombaları veya kimyasal maddelerle orman yangını söndürmek kurullarının memleketimizde hayırlı sonuçla-rile uygulanmaBioı şimdilik temen ni etmekle yetinip daha fazla ha yale kapılmayarak, biz, kendi im kânlarımız içinde bu âfetle savaşmak çareleri üzerinde duralım.
İnsan şerrinden korkup kurtulmak için yüksek dağlara, yalçın kayalıklara, tırmanıp çıkılabilecek yamaçlara, gidilip gelinmesi belli vasıtalara müsait dere boylarına, gözardı vadilere sığınmak, gialen-mek zorunda kalmış Türkiye ormanları, başka hiç bir memleketle ölçiilcmiyecek kadar engebeli yerlerde bulunmaktadır. Bu durum karşısında ormanlarımızı içten be dıştan çevrilmiş yol ağla-rile örmek hayli uzun zamana rnulı taç zor bir iştir. Mlisait yollardan mahrumiyet veya süratli vasi talar için elverişli yol yapmak im kansızlığı yüzündendir ki, her hangi bir oman yangını vukuunda gereken gereç ve teknik aracı felâket mahalline hızla taşıma a-raçlarile taşımak mümkün olamıyor. O halde; daha uzun müddet Türkiye ormanlarındaki yangınları önliyecek, raç ve kuvvet, insan gücüdür.
Biz, şimdilik gücünü yangın menin çaresini
eldeki mevzuat, ha deyince, böyle bir felâketi önleyecek insan gü cünü gereken çabuklukta mahallin de bulundurmağı sağlayacak müey yidelimidir? Günlerce, haftalarca sürüp giden orman yangınları, birazda, böyle bir müeyyide yok luğundan ileri gelmiyor mu?
Yangın söndürmek gibi oldukça tehlikeli, meşakkatli, mahrumi yet ve fedâkârlık isteyen bir işe, bütün vatandaşları koşturacak şartlar, ihtimaller hesap edilerek mi yangına ait müeyyideler konulmuştur? Mevzuata bu açığ-dan bir göz atalım... Vatandaşı, bir orman yangınına canla başla koşturacak, olanca gücü ile çalış tıraeak ve verimli yapacak kuvvet, en az, üç kaynaktan birinden gel melidir:
1 — Uyanmış ve gönülleri sarmış bir ağaç sevgisi şuuru;
2 — Kandına, teşvik edici, mek karşılayıcı bir menfaat;
3 — Sıkı, hoş görürsüz, formali tesiz, etkili, uyancı müeyyide;
4 — Zor (dayak, kötü, muamele, tehdit, küfür...)
Şimdi, mevzuatımızın bu kaynaklardan hangisi ile beslendiğini araştıralım.
Birincisini (yok) deyip kesip at maktan başka çare yok... İkincisi, kâfi aldatıcı olmaktan çok uzak... Üçüncüsü içinse, beş—on liralık para cezasından başka bir şey gös terilemez.. Kala kala jandarmanın tüfek dipçiği kalıyor. Bu da 20 in ci yüz yılda ve Demokrat Türkiye de orta çağ zihniyeti yaşatmak de mek olacağından, esasen terviç e-dilemez.
Şu hale göre, Türkiyede orman yangınlarının sönmesi işi birazda orman mühendisinin münâcaatına kalmış gibi bir şey... Bundan daha hazin olan bir yönde, bu işin (dipçik) kuvvetine kalmış, bırakıl mış olmasıdır!... Diğer imkânları sağlayamadığımız veya kuvvetlen diremediğimiz içindir ki dipçik, ic raatını, vatandaş haysiyetini kıra rak, fertlerin kutsal haklarına te cavüz ederek yürütmektedir.
Meselâ: jandarma, yangına gitmek istemeyen, kaçan kimseleri yakalamak için, sözde korkutma-casına ateş mi etmiyor... Kiyasıya dayak mı atmıyor... Adam aramak bahanesile kanunsuz, usulsüz mes kenleremi girmiyor... Ağıza alınma yacak küfürler mi etmiyor?
Halkçı bir idare bu orta çağ tek meği ile halkı vazifeye götürmenin vebalini, acaba, yalnız jandarma erinin omuzlarına mı yükleyelim?
Elbette, orman yangınlarının söndürülmesi için millete ağaç sevgisi şurrunıın doğmasını, yerleşmesini bekleyemeyiz... Demokrat Türkiyede, kanunsuz yolsuz bir çok zorbalığına ise hiç yer veremeyiz.. O halde; ya her vaianda şı kuzu gibi bu millî savaşa koşturacak ağır, medeni, pratik, inti balı hasıl edici müeyyideler koymalı, veya gözleri, gönüllcyi alda tacak ve doyuracak bir menfaat göstermeli, veyahutta bu ikisinin ortalaması bir şekil bulmalıyız (!) Öyle ki; dumanlan ayyukaya çık mış, ufukları sarmış bir orman yangınını gören her vatandaş ne kaçabilmeli, ne mazeret beyan e-dcbilmeli, nede evine sokulup sak lanabilmelidir, Her halde, müey yide karşısında menfaati de ihmal etmemeliyiz; Böyle bir menfaati
II
Tarihçesini yazmakta olduğun» vazonun mukadderatı üzerinde ü-çüncü safha işte bundan sonra başlamaktadır.
İddialarının zaifliği nisbetinde çürüklüğüne kendileri de ilmül vicdan kani olan ve ellerinde ihti-çaca salilı ve kanun nazarında hiç bir delil ve vesaika sahip bulunmayan müddeiler, başladıklara işten mağlûp çıkmamak için sebat ile çalışmaktan fariğ olmamışlardır.
Anudaııe diyebileceğim bu mesaîye mukabil, Bakanlık ve müze ler idaresinin de ayni enerji ile mukabele ederek hakkın tezahürü ne gayret etmesi zarureti kendisini (göstermiştir.
Müzelerin elindeki kanunî müey yideler, onların ellerinde yoktur-Sonra müzelere giren tarihî eserlerin, herhangi bir karar ile tekrar eşhas eline dönmesi gibi bir bidatin ihdası, müzelerin istikbali için ne kadar uygunsuz bir netice olacağını, edna bir düşünce isbata kâfidir. I
Gerçi eldeki nizamname salta- I nat devrinde tanzim olunmuş eski bir nizamnamedir. Bugün yürürlükte bulunan bu nizamname -nin dördüncü maddesi:
(Gerek hükümete, gerekse ef-rad ve cemaate aid arazide keşfedilecek asan atikai menkule ve gayri menkulenin, hükümetin ma lı..) olduğunu tasrih ettiği gibi on birinci maddesi de: (Ruhsatı mahsusa almaksızın hafriyat ya -panlaı ın ceza göreceklerini ve keş fedilmiş olan asan atikanın da zabtedilerek müzelere konulacağını..) âmir bulunmaktadır.
Bursa ceza mahkemesinden ilk sâdir olan ve katiyet kesbeden ka rar da, bu maddelerin tamamen ru huna uygundur. Ancak adil ve hakkaniyet mefhumlarının yabancısı ve kazanç yollannın bir üstadı olan Şükrü, bu vazonun yüzün den ilk tattığı büyücek lokma üe kanacak bir adam olmadığı için bir türlü bu işin arkasını bırak -mamakta ve muhtelif yollardan kendisine dolgun bîı pay çıkar • mak çarelerini aramaktadır.
Nitekim vagonun bir tedbiri ihtiyati olarak ikinci defa müzeye girmesinden sonra müzeler müdürlüğü ikinci bir karar ile karşı laşıyor. Bu karar; Bursa mahke meşinden 17 Mayıs 940 tarihinde sâdir oluyor. Ve müzelerin huku kunu müdafaa eden hazine vekili, bu vazonun (yer altından çıkarılmış olduğunu isbata dâvet) e-diliyor. Bunun için de (vazonun sahibine iadesine karar verilmesine mütedair olan dâvanın rüyeti sırasında hazine vekilinin mahkemede bulunmadığının evrakın tet kikinden anlaşıldığı ve hâzinenin, dâvanın rüyetinde taraflardan olmadığı ve binaenaleyh bu dâvanın da hukuk usulü muhakemeleri ka nununun 327 inci maddesinde yazılı kaziyjei muhakeme meveud bulunmadığı..) karara esas olarak zikrediliyor.
Şimdi bu 237 inci maddeyi beraber okuyalım: (Kaziyyetin muh keme, ancak mevzuu teşkil eden husus hakkında muteberdir. Kari yetin muhkeme mevcuddur, denilebilmek için iki tarafın ve med’a-bihin ve istinad sebebinin müteab-hid olması lâzımdır.)
Mahkeme verdiği kararda; hâdisedeki (Med’abihin ve sebebin ittihadını) kabul etmekte, ancak tarafların ayni olmadığı esasına dayanmaktadır.
Yukarıda da söylediğimiz gibi müddeilerin, vazonun iadesi için dâva ilcâme ettikleri zaman müddeialeyh olarak kimi ve neresini gösterdikleri bu karardan lamıyor.
Halbuki Asarı atikadan olup müzeleree müsadere bir eser için Millî Eğitim lığı ve müzeler idaresinden başka bir dairenin müddeialeyh olabilme si kabil inidir?
Binaenaleyh dâva sırasında hazine vekili bulunmamış ise bunun '■ ■■ ■ .■■-.(»■■».■BH- .l..
anlaşı-
madud edilen Bakan-
gözümüzde büyütmemeliyiz. Zira, geciken, hızlanan, önlenemeyen bir yangınla uğranılan zarar, ,böyle bir fedâkârlığın yanında, sadece muazzamdır.
Ormanlarımız için (ağıt) mevd mi gelip çatmıştır. Matemimizi hafifletmek için yangın mevzuatını ivedilikle gözden geçirmek lâzım dır.
Kenan t'ııaldı
(!) : Amerika dn, orman nnntdkor Itırında yangın ekipleri bulundu)uP inaktadır. Bu, memleket imiz irin Lci ki ağırdır, fakat, felaket anında ok Sun fedakârlıktan çvhiunıonıek lâğım»
illet ve hikmeti nedir ve ne olabilir?
Eşkâli kanuniye dairesinde Millî Eğitim Bakanlığına veya müzeler idaresine tebligat .yapılmış da dâvete icabet mi edilmemiştir?
p Yasan:—
\Vefik TUK A
Hazine taraflardan birini teşkil etmiyorsa o zamanki müddeialeyh kimdir?
• *
Müzeler idaresi gibi resmî bir makam, bu eserin Asan atikadan olduğunu tesbit ederek bunun Tür kiyc h udu dian halicine çıkarılma gına meydan verilmemek üzere e-Hndeki nizamnameye istinaden mü «adere etti ve bu müsadere keyfiyetini Bursa mahkemesi kararile de teyid eylediği halde vazonun, Şükrünün eline nereden geçtiği niçin aratılmıyor da Hazine Vekilin den, toprak altından çıkarılmış ol duğunnn isbatı isteniliyor?
Nizamname, toprak altından çı-

Gramofon-Plâk
SANAYİİNİN
ellinci yıldönümü
İngilterede gramofon plâk sana yil 1948 senesinde ellinci yıldönümünü İdrak edecektir; Bundan, fo nografı veya ses zaptetmeyi kastet miyoruz, Gramofona konulduğu za-roa.n ses çıkaran yuvarlak plâğın Jübilesinden bahsediyoruz, Geçen elli sene zarfında, üzerinde yapılan namütenahi tecrübelerden sonra, plâk tekâmül ettirilmiş ve pikap de ililen gramafonlarda meydana çıka nlmıştır,
İngilterede imal edilen ilk gramo fon plâğı. 1898 Noelinde İngiliz gra mofon kumpanyası tarafından 1-mal edilen 6 konsermadan biridir. Bugüne kadar, bu plâktan bir tane elde edemedim. Fakat her saniye bu plâğı aratmaktayım, Eğer bir ta ne elde edehilirsem, niyetim bu plâğı çerçeveletip, 50 sene evvel i-mal edildiği bina olan Maıden La ne, 50 Londradaki büroya hediye e deceğim,
O zamandan beri, bütün dünya da ve bu stüdyoda kimbilir kaç yüz bin, hattâ kaç yüz milyon p]âk İmal edildi Yalnız B. B. C, nin Kdiskoteğinde 750 pin plâk bulun maktadır. Daha geçen haziran ayın da hazırladığı raporda, B, B. C nin kütüphane müdürü, her ay İngilte redeki muhtelif radyo istasyonları na 15.000 plâk verildiğini bildirmektedir, Kütüphane müdürü ra porunda, en ender bulunan plâklar dan müteveffa Sir Charles Sant-leyin söylediği Fjgaronun düğünü operasında ..Non Pıu Andrıa» mn plâğı olduğunu ilâve etmiştir. (H. M. V. 052000, 1903 senesinde Lon-drada plâğa alınmıştır,)
Tablatile plâk koleksiyoncuları, mümkün olduğu kadar bozulmamış bulunan eski opera artistlerinin plâklarım toplamayı tercih ederler, Bazı kimseler de, enstrümantallst-lerin, orkestra şeflerinin plâkları m toplamak merakındadırlar. Hafif opera ve dans plâklarının da ko leksiyoncuları vardır. Bir çok mera, leketler arasında, tıpkı pul kolleksi yon unda yapıldığı gibi çift plâklar değiştirilmektedir. Fiyatlar da, ya pıldığı senelere göre, Standard fiyatlar üzerine tespit edilmiş bulun maktadır, İngiltelerede, nüfus nis petlne göre plâk mevcudu dünyada baş mevkii işgal etmektedir,
Bu yükselişin başlıya sebeplerin den biri, ingilterede plâkçıbğa alt meselelerin, pıofesyonellerden ziya de amatörler tarafından e’e alınmış olunmasıdır, Herkesçe bilindiği, gibi Profesyonel müzlslyenler gramofonun ilerleyişini memnuniyetle karşılamamaktadırlar. Eğitim ▼e kültür cenıiyeüerlde profesyonel müzisiyenlerin fikrindedir. İşte, böylece ingilterede plâk- sana yünin yükselmesine, gramofon şlr ketlerine mâlî yardımda bulunulmasına amatör müzlslyenler yardım etmektedirler, Daha ancak son zamanlarda. Ingiliz kültür heyeti, tanınmış modern bestekâr ve şair İcrln eserlerinin plâğa alınmasına yardıma karar vermiştir, Aksi tak dirdc bu nevi plâkların diğer popüler plâklarla rekabet etmesine imkân olamazdı.
Geçenlerde Londradaki Milli gra mofon şirketleri federasyonu, yap taftı senelik toplant] ve yemeğinde,


kan ve Asan atıka tertibi içine giren menkul ve gayn menkul bilcümle Asan müzeye vazetrfkk hak kını hükümete bıraktığı gibi bulların kayıtsız ve şartsız hükümetin malı olduğunu kabul ve tasdik ettiktikten sonra (efrayedıude) kaydı artık rneveud olabilir mı?
Kaldı ki vazonun toprak altından çıktığı ve Şükrü taraf.odan menfaat ile satın alındığı ve bilhassa Şükrünün hüviyeti bu gibi dolabil işlerdeki maha-eti mafûm ve bürhen iken artık taunun laha fazla incelenmesine hacet ılır mı?
Sonra her hangi bir şahsu. ılın de böyle tarihî bir eser bulunsa ve kaçırılmasına teşebbüs edildiği de sabit olsa, buna eldeki nizamname ve makamatı aides. müsaade edebilir mi?
Yukarıdanberi yazdığımız gibi bu vazo taş çıkarmak için gizlice yapılan muştur cakuş)
bir kazı esnasında hı.’un-ve bunu çıkaran da Efradında bir şahıstır.
(Devamı yarın)
Criatophes Slone
Ingilterenin dört bir bucağından gelen 131 üye şirket temsilcileri ha zır bulunmuştur. Bu cemiye; m derece yeni bir teşkiâlttır, belki de henüz kendisine üye olarak kayde dilmiyen daha bir kaç yüz gramo fon şirketi vardır. Bu dernek, Mr, W. W, Johnson isimli bir tek şahsın teşebbüsle 1936 senesinde kurulmuştur, Bu zatın gayesi, 25 seneden beri mevcut bulunan tir -iare keti desteklemek, ve her haf'a ve her hafta veya onbeşte bir üye leri bir araya toplayarak .-.endi programlarından mürekkep bl. *on ser programı dinletmekti, Ayr.ı zamanda. müzik konferansları verilecek, ve üyeler arasında musik. ,v.ü-nâkaşajan yapılacaktı İngifterenin her köşesinde bulunan bu derr.-kler den beherinin vasati olarak r -er üyesi mevcut bulunmaktadır 3n dernekler son derece canlı v :zilc faaliyetlerine sahne olup g -^n güne tekâmül etmektedirler.
Merkezleri. 25 Museum Londrada bulunan milli federasyonun 7,000 üyesinin .istedikler: p âi lann plâğa alınması huşu--adı plâk şirketleri üzerinde büyü? t®, sirleıde bulunacakları anlaş, r.a* tadır, Dernek her ne kadar ~iLB vasfım taşımoktasa da, feds:. ;o nun daha şimdiden, meselâ G’-r.eg Afrikada ojduğu gibi şubeler: aıe» cut bulunmaktadır. Tahmin -:dild ğine göre, federasyon her hang Avrupa plâk cek teklifleri edecektir.
«Gramofon
300 üncü sayısı bugünlerde neşredilecektir. dergi 1922 senesinde tanınmış yazarlardan Campton Mac kenzıe tarafından kurulmuştur Der ginin neşriyat müdürü olduğ rr. i-çin, .Gramofon, dergisinin I Jl-terenin neşriy sdntuelaoinscr • ı u tere, dominyonları ve Avrupa .~ı?m . lekelerindeki okuyucularına son derece faideli olduğunu belir- ek bana düşmez. Aşağı yukarı, derginin kurulduğu günden beri gremo-foııla uğraştım. Fakat mecmua ı o kuyan herkesin, Comptoıı Maı-zen-zıe'nm Herm adalarında ot .-urken, Londradan ısmarladığı 2'" p'â ğın ekserisinin fena olduğunu anla dığı günün mesut bir gün olduğunu anladığı anım mesut bir arı ?| duğunda benimle hem fikir oln ,ğu nu söylersem yalan söyle:ni= manı Kendisi, artist ve plâklsr taloglardan seçmiş ve bunlar,
derece bahalıya yaptırdığı gramofonda çalmak İstiyordu. Mtttkerrsıe biliyordu ki, İngilterede kendi -rbi binlerce İnsan, plâk saun aîE.-.dan plâkları dilemek imkânını ba -una maktaydılar. Bu yüzden lji nr plâk mecmuası11® şiddetle ır.-yaç vardı, Kendisi böyle bir meemuRda yeni çıkan plâklarm lenkltler.n'n de yapılabileceğini biliyordu.
Kendisi, bu fikirlerinde haklı duğunu çabuk anladı. Yalnız
derneklerinden gelfe-memnuniyetle -ıtul
aylık bir dergi z-i’-p.
*

01-
son



)l bir noktada yanılmıştı. Kendisinin tik ılne iştirak edenlerin ıdedi yüzler )e olmayıp binlerle sayılmaktaydı. Copton Mackenzıe'nkı teşebbüsü ticari menfaatler yollp de destek lendl, ve günden güne adedlerl ar-tan plâk amatörlerinin tenkitleri sayesinde gelişti ve bufünkü hâlini aldı.

4 MAYIS
YEN! B A B A: W
^AVFA: â
Soku Profesörler
fBaştarafı 1 incide) bi tutulmaları zaruretine kail oldu ğunu talebde veya teklifte bulun-mıya kanunen salâhiyeti olmadığından mucib sebebleri etraflıca açıklıyarak Ankara Üniversitesine telkinde bulunduğunu, filhakika senatonun da meslekî disiplin bakımından da bir kovuşturma ya pıiması lüzumuna kail olduğunu anlattıktan sonra bu hocalar hakkında verilen kararın üniversiteli ler arası kurul tarafından nakzına kadar olan safahatını tafsilâtile i-zah etti. Bu suretle başlamış olan mesleki disiplin* konusu da bu nakızla sonuçlanmış bulunuyordu, dedi va şöyle devam etti:
(— Ancak bu öğretûn üyeleri de vazifelerine dönmüş değildirler. Ankara üniversitesi talimatnamesine göre haiz olduğu salâhiyeti kullanarak bu kürsüleri lağvetmiş tir. Sosyoloji halk edebiyatı ve folklor dersleri şu anda Ankara ü-niversitesinde okutulmamaktadır. Memurin muhakemat kanununa göre takib edilen kovuşturmada henüz neticelenmiştir. Devlet Şûra 8inda şu anda İncelenmekte ve karar safhasında bulunmaktadır. Ba kan tahminine göre Orhan Seyfi-*in endişeli bulunduğu bir noktada rnevcud olduğundan bahisle ü-niversiteler arası kurulun kararı bozması dolayısile dedi ki:
«— Ankara üniversitelerindeki ler ihraçlarına karar verilenlerin yani başındadırlar. Fiil ve hareket lerhıi daha yakından görebiliyorlar. Yoksa her iki üniversitede hizmet gören öğretim üyeleri aşa ğı yukarı aynı formasyondan geç mis ayni bilgi kudreti ve değeri haiz birbirlerine denk kıymette memiîket evlâtlarıdırlar.»
Re? ad Şemseddin izahlarını şöyle bitirdi.*
«— Her nevi ve dereceden talim ve ter, iye müesaelerimizde yabancı ideolojilere karşı mukavemet kudreti artmaktadır. Müesseseleri mizin manevî havası bu gibileri ya şatmıyacak bir ciyadet kazanmak tadır. Şanlı Büyük Meclisin hassa siyeti bu mevzuda hepimizin çalış malarımızın ümid noktası, dayanağı re kuvvet kaynağıdır.» Orhan Şevlinin sözleri
• •
3undan sonra Orhan Seyfi kür süye gelerek bu soruyu niçin verdiğini izah etti. Ingiltere, Amerika gibi muazzam müdafaa kuvvetlerine sâhib dünyaauı en nur ve De mokrat milletleri olağanüstü tedbirlere baş vururken üniversiteler tlın di stadın korkunç Hapishanesi
(Baytar afi 4 üncüdeı vtışmak üzere yerde sürünerek | ilerliyorlardı. ' Pencerede korkunç bir izdiham başladı. Bir kısmı odanın diğer köşesinden pencereye gelebilmek için döşe-/ne üzerindeki cesedler arasın-: n —• vni açmağa veya üzerlerinden atlamağa çalışıyorlardı. Bu canivane ve acıklı vaziyete saat, o^dan on bire kadar tahammül et Hm. 1
Onlara tekrar tekrar su tası* rvktan ayaklarımda derman * ____________ •
kalmamıştı. Bu zaman zarfında ben de ölüme yaklaşmıştım. İki arkadaşım kendilerini güç halle pencereye doğru attılar. En iyi dostlarımdan Baiılie, Massrs.
yulcs. Boveily, Buchamon La w :
F 'muson.ve daha birçoklar ayak J-’-'mın iibinde cansız yatıyor» 1 ■! r*d';
1(meridekiler su içebilmek icın h- '-si birden pencereye üşüşüp üzerime yüklendiler. Bu tazyik korsısında. kıpırdamıyacak bir hak geldim. Şimdi hicbi şey yap mağa imkân yoktu. Kendilerinden rica ederek aralarından bir yol bulup odanın ortasındaki cesedlerin yanına- geldim. '
Simdi Binek Holle hapishanesinde cesedler döşemeden üç dört ayak yüksekliğinde bir platform teşkil etmişlerdi. Ölmüş cesedlerin arasından geçerek onların bindiği yâni pencerenin tam karşı istikametine git tim Zavallı arkadaşım Mr. Ed-ward Eyre sendeliyerek yanıma gelip'' Nasılsın? diye-sordu. Ona cevab vermeğe imkân bulamadan bazı ölülerin arkasına ıızrnıp serildim.
Nihayet ufuk ağarmağa baş-ladı. Bu sırada nöbetçileri pe. ğistirmeğe gelen Hindli çavuşa Mihracenin bizim hayatımızı ko' ratacağına dair verdiği sözü kendisine hatırlatmasını söyledim. Sabah saat altıda mahzenin kapıaı açıldığı zaman ilk gelenler cansız bir insan yığını-İe karşılaştılar. Yaşıyabilenler pencere başına toplanmıştık. Fa kat bizim bu maniayı asıp kapıya gitmesinde ne i^ ve P10 tizde takat vardı, Bizleri dısa-r a çıkardıkları zaman yüz |-;rk aı-l AMiden, yaşıyabilen rncak yirmi uç kişi kalmıştık. Dn sureti® Okutanın Black Holle hapishanesinde geçirdiği-m/z oır gece yüz yjrmi mu hayatına mal olmuştu. Mu-b- kkak kı dünyanın en korkunç hapishanesi b tıraşıydı,
arası kuruldaki ilim adamları mürşitlik edecek olanlar kendilerinden beklenen dikkat ve hassasiyeti gösterememişlerdir. Yaptıkları iş Ankara üniversitesinin, oy birliğile verdikleri kararı bir vukuat gibi şhkil bakımından bozmaktır. Üniversite muhtariyeti dev lot aleyhine zorla koparılmış bir
- muhtariyet midir?»
Soru sahibi bu üç hocanın sene Ierdenberi tuttukları yolu- anlattık tan makalelerinden parçalar okuduktan sonra: Yıllardır süren sistemli propagandanın edebiyatta tahribatının (Putları yıkacağız) diye başladığını şiiri soysuzlaştım rak (Seni nasıl unuturum vesikalı yarim) diyen bir seviyeye düşür düğünü, yeni resme (Dünya işçileri birleşiniz) mânasına gelen duvar afişleri şeklini verdiğini, fakat asıl tahribatını milletcilik duygusunda millî mefkurede yaptığını senelerce kullandığı kurnazca tak tikler milletçilîği gerilikle, faşistlikle itham ettiğini, ırkçılık olarak gösterdiğini ve bu hissi yıpratmak için her vasıtaya baş vurduğunu, her şekle büründüğünü anlattı. (0 derecedeki milliyet fikrinin şeref ve itibarını iadeye mecburuz. Türk milliyetçiliği siyasî bir parti mefkuresi değildir. Halk Partisinin olduğu kadar sayın Demokrat veya bağımsız arkadaşlarımızın da öz malıdır, dediı
Orhan Seyfi sözlerinin sonunda ilim hakikî mürşittir. Milletçe hak Iı dâvalarımızın en büyük manevî müdnfiidtr. inlcılâb yolunda ışık tutan odur. tümle hiç bir ihtilâfımız yoktur. Üniversitelerimizin ilmi hürriyeti ve muhtariyeti bu ıqpselelerle hiç bir ilişiği olamaz. Muhtariyete kimsenin dokunmıya niyeti yoktur. Mesele milletimizin hürriyeti emniyeti ve selâmeti dâvasıdır ki avni zamanda ilim adam lapımızla ilmin de dâvası demektir. *
Stflonda yar yer tezahürler
Orhan Seyfi Orhonun bu konuş ması sırasında salonda yer yer tezahürler olduğu görülüyordu. Orhan Seyfi İhraç kararı üzerinde bir Ordinaryüs profesörün (Ab-dülhamid zamanında bile kürsü hürriyetinin bu derece tehdid edil • nıiş olmadığı) yollu sözlerinden bahsederken (Kimmiş bu adam?) sesleri yükseldi. Gürültüler oldu. Bu hocalarm neşriyatından bahse derken Orhan Seyfi makalelerinden bazı cümleler okumaktaydı. Bunlar da(salonda* hayli infiale se-beb oldu. Bu yazılardan birinde lıarbden sonra Rnsyanm işsizlik mes’elesile karşılaşmamış yegâne memleket olduğuna dair cümleler de görüşmelere yol açtı.
Yeni seçim tasarısı
('lîuştaraft I uıeidn) Kamutaydan sonra da içtima e-derek geç vakte kadar çalışmış tır. İçişleri Bakanile birçok Demokrat milletvekilleri de müzakerelerde bulunmuşlardır.
Tasnifin nasıl yapılacağı meselesi uzun ve hararetli tartışma lara sebeb olmuştur. Neticede tasnif işi şu esaslara bağlanmıştır* i
1 — Her partiden ikişer kişi sandık başlarında temsilci muşa hid sıfatile bulunacak;
2 — Herkesin gözü önünde sa yılacak olan oylar hakkında san dik başında tanzim edilecek tutanakların suretleri temsilcilere verilecektir:
3 — Sandık başlarında tanzim edilen bu tutanaklar daha
biivük kurallarda incelenip tasnif edildikten sonra hazırlanan tutanakların da birer nüshası yine Parti temsilcilerine verilecektir.
Seçim esnasında işlenen suçların nasıl yaralanacağı da u-zun görüşmelere yol açmıştır.
Galib Pekel, Nazif Ergin, Demokratlardan Nuri Özsaıı ve Kâ mil söz almışlardır. Demokrat lar bu gibi suçların Memurin Muhakemat usullorine göre muhakeme edilmemelerinde ısrar etmişlerdir. Halk Partili milletvekilleri ise sandık başındakilerin de memur sayıldığını kaydederek bunun mahzurlarını sayıp dökmüşlerdir: Meselâ, fe-sad karıştığı iddiasile savcının sandık başlarından memurlan tJıp götürmesi seçimijı aksamasına yol açacaktır. Diğer bazı mahzurlar da ileri süren C. If. P. ü milletvekilleri Demokratların teklifi aleyhinde bulunmuş lardır. Görüşmeler sonunda tç-ıMeri Bakanı söz almış, meselenin hakikaten mühim olduğunu Jf lirttikten sonra hem Demokratları tatmin etmek, hem de seçim işlerinin aksamasını önlemek için bir formül lıazırlıya-caıtın1 beyan etmiştir. Münir Husrev Göle bu formülü hazır lamak için biraz müsaado edilmesini istediğinden konuşmalara da son verilmiştir
İ 1 i iK g.
Yazımızın çokluğundan (îs-lâmda Mezhebler ve i?ırkaIar nasıl doğdu?) tefrikamızı kovamadık. Okuyucularımızdan özür dilerin-
Şehir Meclisinin
fBaştarafı 1 incide)
ce ve umumi hlzınet konılsyonlaın tarafından incelenmesini, teklif et tl Jyeden Hhami Sancar, bu husus ta bir teklifte bulunacağını İleri sürerek, müzakerenin evvelâ yapıl masını ve komisyon tenevvür ettik ten, sonra, incelemesinin uygun o-lacağmı söyledi.
Teklif kabul edillrek okunmasına geçildi- Illıanû Sancar teklifinde, şunları zikretmekte idi'
o — işletmenin mali vaziyeti sağ lam ve ticari esaslara istlnad etmemekte. rasyonel çalışmadığı tes bit olunmaktadır.
Harbdcn sonra yapılması derpiş edilen esaslı Islâh ve takviyelere lâ zım meblâğlar, maaş, ücret ve mal zeme fiyatlarının artması üzerine taksim etmek suretile temini kabil iken, otobüs, havagazı İşletmeleri nln tesisleri için sermaye ayrılma sı, ayni zamanda elektriksiz ve cü zî verimli semtlere cereyan veril-, mesi vesair' masraflar gelirin fev kinde olduklarından., 948 de denk bir büdce tanzimine imkân bırakmamaktadır,
Hükümete müracaatla, elektrik iş lerinin. etüd idaresi tarafından
kontrol edilmesi lâzım gelmektedir: o
Ilhami Sancarm teklifi okunduk tan sonra, vazifelendirilen komisyonların çalışmaları ve noktai nazarlarını belirtmesi için toplantıya blı* saatlik ara verildi.
İKİNCİ CELSE
Tkinci celse, elekizikll ve gayet asabi bir hava içinde cereyan etti Başkanlığa Sadi Bekteı- getirilmiş ti
Komisyonların raporu okundu Raporda, İdarenin, ıslâh ve tevsi programı gereğince. 4,5 milyon lira lık karşılıksız, sipariş bedellerini ö deyebilmesi için, Milli Bankalardan yüzde 8 faizle 1,5 milyon liralık is tlkıaz hususunun ittifakla kabul e dildiği bildirilmekte, fakat, idare vaziyetinin tetkiki içiıı bir komisyon kurulması şart koşulmakta i-di ,
RAPOR HAKKINDA MÜLÂZALAR
Rapor hakkında söz alan Burhan Felek, idarenin istikraz teklifi ne muhalefet ettiğini, verilen rak-kamlarda isabetsizlik olduğunu söylemiş, ve sözlerine devamla de miştir ki:
a — E, T, T, idaresi, mademki ba zı sebebler yüzünden mali bir buh rana glnniştir, o halde bize bunu niçin Meclisin Şubat devresinde bil dirmedi
Hükümet aezdinde tarifelerine zam teklifinde bulunduktan sonra, bizi fevkalâde bir toplantıya çağırmıştı. idare aceleye getirip isteklerini kabul ettirmek niyetindedir.
idare, 7 Eylül kararlarile, kendi sine 5,5 milyon liralık fazla bir masraf tahmil edildiğini, raporunda şu anda bize bildirmektedir, 7
Eylülden bu yana bir hayli zaman geçti, bize hiçbir şikâyet yapılmadı ve biz, zannettik ki. idarenin vaziyetinde tahavvûlâl yoktur, işler yolunda gitmekt’edir.
İdareye kredi açılmazdan evvel şu hususların dikkatjo incelenmesi icap etmektedir:
1 — E, T, T, idaresi acaba iktl sadi işletme kanunları dairesinde mi idare edilmektedir?
2 — Eldeki vasıtalardan lâyıkı veçhile istifade ediliyor mu? .
3 — Masraflar, en iktisadi had de indirilmiş midir?
Ben kendi kanaatime istikrazın aleyhlnleylm ve İdarenin fenni, ik tisadi ve ticari durumlarınrn ihtisas sahibi kimseler tarafından tet kikine lüzum görmekteyim,.
UMUM MÜDÜRE BİR SUAL
Bundan sonra söz alan Remzi Öz değen. E, T. T, idaresinin böylo a-Çik]a Alı Meclis karşısına çıktığını hayretlu karşıladığını ve Tramvay idaresi, statüsü haricinde olduğu halde belediyenin enui ile yolları tamir ettirmek için fuzuli masraf lar yaptığım söylemiş ve bu masraf yekûnunu umum müdürden sormuş tur,
Ekrem Amaç da, istikrazın derde deva olamıyacağını, tedbirin mm valkkat olduğunu ve iki ay sonra İdarenin bu deia 4 milyon lira istikraz isteyeceğini söylemiş ve demiştir kİ:
o — istikraz, mali kanunları gö re, müsmir İhtiyaçlara sarfedllir, İstikrazın alındığını kabul edersek idare bunu nasıl ödeyecektir?
E, T, T, nln belediyeye intikalinden maksat, halkın refahını sağla maktı, Fakat zaman, bu ve buna benzer işletmelerin belediyenin ba şma dert olduğunu acı bir şekilde İspat etti.
Tarife tanzimi selahiyetl, beledi yeye verilmedikçe bu işler düzelmez.»
UMUM MÜDÜRÜN VERDİĞİ İZAHAT
Bu şiddetli hüclinılardan sonra söz alan E, T, T, umum müdürü
İbrahim Kemal Baybora şu İzahatı verdi:
« — 7 Eylül kararlarından, barem içi ve dışı memurlara zam yapılma smdan sonra E. T. T. ye bir hayli külfet tahmil edilmiştir,
Biz, tarifelorc 2.5 milyon lira ge lir sağlıyacalc bir zam teklifinde bulunduk. Bu zam kabul edilseydi. 10,5 milyon liralık siparişlerimizi ö( demek imkânına kavuşacaktık, Fa kat bu kabul edilmedi.
Eskiden, zam teklifini Bayındırlık Bakanlığı inceler bir kalemde kabul ederdi. Şimdi. Bakanlar Ku rulunun dahi bu hususta selâhlyet sahibi olmadığı ileri sürülerek, tek lifimiz, komisyondan, komisyona havale olunuyor,
Zahid Ural. söz alarak şunları söyledi:
« — E, T, T. nin kötü vaziyeti, kömüre, işçi ve memurlara zam» dan ve 7 Eylül kararlarından, neş et etmiş değildir,
(.MUBAYAALAR İDARESİZ BİR ŞEKİLDE YAPILDI»
idare 946—947 yılında 5.5 milyon lira fazla bir gelir temin etmişti.
- Fakat mübayaajar çok idaresiz bir şekilde yapıldı-
Otobüs mübayaasr bunun bir mi şalidir, Otobüs siparişi, karanlık kalmıştır,
Diğer taraftan otobüsler gelmeden kadro yapılmış 3.5 ile 5 lira arasında yövmlye verilmek siiretlle 350 kişilik bir emekli grupu vazife 1 endir İlmi şti.
idarede lâubalilik vardır. Biraz evvel bir arkadaşım anlattı. İşini yaptırmak üzere idareye gitmiş, Daktilo bayan iş yapıyor, ayni biı roda çalışan bir bay da şarkı söy lüyormvş...
Istihrazm şiddetle aleyhlndeyim. Bir komisyon kurulsun ve idarenin başında bir kaç ay çalışsın ,
Ben bu 1.5 milyon liranın da ev velce verilen 4,5 milyon gibi israf edileceğine eminim,»
YAVAŞ KONUŞ!
İbrahim Kemal Baybora tekrar söz alarak, yapılau İthamlar karşısında kendisini müdafaaya kalkışmış, yüksek sesle heyecanla şunları söylemiştir:.
a — Otobüs siparişinin karanlık bir vaziyette yapıldığım, başka ftr maların daha müsait teklifinin ııa zan itibara alınmadığım söylediler, Zahid Ural, o zaman bu yüzden te şekkür etmişti. Şimdi, nasıl oluyor da. otobüs siparişi karanlık bir va zlyette yapılmıştır diyebiliyor,
(Yavaş konuş!) sesleri.
İbrahim Kemal sözlerine devam la:
— Hakaret ediyor,»
Tekrar söz alan Zahid Uıal. baş kanın 'mazbata üzerine konuşun İh tarımdan sonra, dedi ki;
« — Bu ihtarı, evvelâ Meclise hu karet eden idare müdürüne yapı
nız.
idare bugün İflâs vaziyetinde de ğllse, yarın bu vaziyete düşecektir
Fuzuli memurlar kullanılıyor, ve hatır için 350 emekliye 3,5 lira yövmiye üzerinden ücret veriliyor,
Bu arada kifayeti müzakere tek lif edildi.
Remzi. Özdeğen:
« — İdarenin statüsü dışında ne kadar yol yapılmıştır? ?
Diye sordu:
ZABTA GEÇİRİLMESİ İSTENEN RAKAM
Umum Müdür:
o — Hatırımda kaldığına göre 369 bin lira yol tamiratına sarfe-dllmlştlr... dedi.
Remzi Özdeğen. bu miktarın zab l ta geçirilmesini talep etti.
NETİCE
Neticede, E. T, T, nin 1.5 milyon lira İstikraz yapması ve tarifeleri, nln realiteye uygun olup olmadığı m hususunun tetkik edilmesi kabul olunarak topantıya 19 da son vekildi,
Amerikadaki D. Z. mubayaa heyeti fRhşlarafı 1 incide)
Fakat söylenilen saatte Dcııiz-. yollarına gidon gazeteciler, Aziz. Kaptanın bir azizliğile karşıluşınış lar, Kaptan randevusuna gelmemiştir.
Nihayet ancak akşama doğru kendİBİle görüşebilen bir arkadaşı miza Aziz Derya şunları söylemiştir:
«— Dönüşün F'k âııl olmakla boraber, son dedikodulu hâdiselerle hiç bir-alâkası yoktur. Umum müdür Yusuf Ziya Erzinin beyana tında da söylediği gibi satın alınan 6 Victorv tipi ge.raiden 4 ünün tamir ve tâdili için muhtelif firmalardan teklifler nisanın 29 unda geldi. Yapılan münakaşaya 12 firma iştirak etti. Münakaşa şartlarına göre bu gemiler 3 ay sonra teslim edilmiş olacaktır.»
Arkadaşımızın, İmport Banc’-dan temin edilen 8 milyon dolarlık
Mareşal üçüncü partinin liderliğini kabul etti
(Başta rafı 1 incide) Kenan Öner, -İzmirden Mustafa Kentli Ankara»ya gelerek bu temasların daha hareketli bir şekle inkılâbına muvaffak olmuşlardır.
Ankaıada bir üçüncü partinin kurulması hususunda yapılan toplantılarda bilhassa Kenan Öner, Osman Nuri Koni, Osman Bölük-başı, doktor Mustafa Kentli ve Ca fer Tayyar başta gelmektedir.
Demokrat Partiden ihraç edilen milletvekillerinden bir kısmını a-ralarına alacak olan bu parti Mecliste kendisini şimdiden temsil ettirebilecektir.
Yukarıda isimlerini zikrettiğim zevatın bu yeni partinin kurucuları meyanında bulunduklarını ve bü tün hazırlıkların tamamlanmak ü-zerc olduğunu, bu' partiye aglebi ihtimal Mareşal Fevzi Çakmak’ın da dahil olacağını dün tafsilâtile bildirmiştim.
Buglin bu hususta bütiin men-balftrdan edindiğim en yeni malû mata göre yeııi partinin kurucuları bizzat Mareşal Fevzi Çak-mak'a müracaatla partinin liderliğini deınıhte etmeleri hususunda kendisinden ricada bulunmuşlardır. Bu mevzu üzerinde Mareşal Fevzi Çakmaküa yapılan istişareleri müteakib kendilerinin rızası istihsal olunmuş ve Mareşal Fevzi Çakmak yeni partinin liderliğini deruhte edebileceğini bildirmiştir.
Partinin programı hemen hemen* hazırlanmış bulunmaktadır. Parti kurucuları bugünlerde vilâyete bir beyanname vererek partinin teşçk külünü resmen ilân edeceklerdir.
Bir müddettenberi burada bulunan Kenan Öner temas ve hazırlıkların sona ermesi dolayısile ya* rm akşam Istanbula müteveccihen Aııkaradan ayrılacak ve partinin İstanbul teşkilâtının da taazzuvu hususunda îstanbulda temaslara geçecektir.
Diğer partilerin durumu
Ankara: 3 (Hususî surette giden arkadaşımızdan telefonla) — Memlekette üçüncü bir partinin kurulmasının hemen hemen fiilen tahakkuk etmiş bulunması Ankara siyasî mahfillerinde bu arada gerek Demokrat gerek Halk Partisi çevrelerinde büyük bir dikkat ile takib olunmaktadır. Bilhassa Halk Partisi mehafili bu hususta duydu ğu endişeyi gizlemcmektedir.
Yeıri partinin ismi
Ankara: 3 (Hususî surette giden arkadaşımızdan) — Kurulmak üzere olan üçüncü partinin ismi henüz ifşa edilmemekte ve büyük bir titizlikle gizle.nmektedir. Diğer taraftan parti programı üzerinde de büyük bir ketumiyet muhafaza edilmektedir-.
önümüzdeki günlerin büyük siyasi hâdiselere gebe olduğu anlaşılmaktadır.
zam yapıldı
■ ■ ■ o----
Rakı'ara yapıîdn zam kiloJa I lira tııluvor
Gömrıik ve Tekel Bakanlığı taralından yüksek alkollü içkiler rıvatJarının arttırılması hususunda bir müddettenberi yapılmakta olan incelemeler neti cesiııde bunların mahiyetlerinin yükselmiş olduğu nisbetler de göz önünde tutularak dünden itibaren; rakı, kanyak, cin, vermut ve likör fiyatlarına aşağıdaki cedvelde gösterildiği nis-J betlerde zam yapılmıştır: !
Eski Yeni,
İçkinin ismi M Cİ. Fiat Fiat
Klülj rakısı 50 350 400
Yeni rakı 100 500 600
» D 50 260 310
» ) 25 140 165
İyi rakı 100 400 500
» » 50 210 2601
Tabiî kanyak 75 495 505
70 460 5251
» ) 35 240 275
» » 15 122 110
Vermut 100 270 365
» 75 215 275
) 70 200 255
1. ci sınıf liköı r-
ler 50 275 300
II. ci » ) 50 230 250
Cin ' 100 650 750
-
kredi ile ödenecek olan ilinle bedelinin kaç milyon dolar olduğu sualine Aziz Derya, bu. mevzuda Ankaraya gidip Bakanlıkla temas etmeden bir şey söyüyemiyeccği cevabını vermiş ve şuıılarr ilâve et miştir:
( — Zaten gidişimin sebebi deu münakaşa evrakını bizzat getirmek ve bu hususta —sorulduğu takdirde-*— diğer mevzularda bil •diğiın kadar— izahat vermektir».
Amorrkada heyetten kaç kişi bu lıındıığu sualine, halen tamir ve tâ dil işlerine nezaret- etmek üzere Denizyollarına mensııb üç milhen dis bulunduğu ve kanaatine®, tamir işlerinin daha esaslı olması i-çin bir iki Mühendis daha gönderilmesi icabettiği cevabını v( nniş-tir»
İç güveyliğine razı olmıyan Ermeni genci nişanı bozunca öldürüldü
Dün sabah Yenişehlrde feci bir el nayet işlenmiş, bir genç bıçaklana ıak öldürülmüştür, Hâdise şudur:
Yenişehlrde Akarca sokağında 40 mim» vajı evde oturan Ohanne adın, da 22 yaşlarında bir terzi, bundan altı ay evvel, ayni semtte Akağa so kağında 26 nurnalı evde oturan Melhıe adında 18 yaşlarında bir kız la nişanlanmıştır. Fakat Melinonin ailesi Oiıannesi İç güveysi olarak almak istemiş, oda buna razı olmı yarak nişanı bozmuştur, ,
Bu duruma içerllyen dayısı An-nik de terylze kin beslemeğe başla iniş. Dün sabay Hayri ve Salim a
Avrupa üzerine yürüyen Rus ayısı
(Baştarafı 1 İncide)
Fransız meslekdaşlanmızın ilk se yahatleri pek merak gıcıklayım ve ibret verici olmakla beraber biri asıl Rusya seyahati ilgilendirdiğin den ikinci seyahate aid ropörtaj-larını iktibas edeceğiz.
Demir perdeyi aşarken
Felâket payitahta _Varşovada kısa bir tevakkuftan sonra tren; harbin tahribatını beyaz bir kefen le örten karlar arasında normal yürüyüşüne yeniden başlamış, kar lı ovalardan geçiyordu.
Daha şimdiden herkes bavullarını bağlamış ve talimata uyarak üç renkli bir çizgi taşıyan etiketleri bavul ve el çantalarına yapıştırıyorlardı.
Saatin iğnelerini iki saat geriye almak suretile iki saat daha gençleşmekte idim ki birdenbire, yakında misafirleri olacağım Rusların pek de hoşlarına gitmi-yecek bir kitabı başımdan, defetmek hatırıma geldi Rusya ile harb etmeli miyiz? baslığını taşıyan bu kitabında dünyanın en şöhretli şatranç oyuncusu Mister Culbertson, müttefik Rusyaya a-dam akıllı bir kötek çekmek usûl ve çarelerinden teknik bir şekilde bahsediyordu. Satrancı harb meydanlarında tatbike kalkışan bu a-caib oyuncunun kitabını vagonun penceresinden Polonyanın karlı o-valarına fırlattım ve zararsız bir eser sayılabilecek bir dünya haritasını sükûnetle tetkike koyuldum. Rusya hudtıdlarma varmak için katedilecek bir hayli yolumuz var dı.
Komünist olmadığım için «Demir perde yi aşabilmeme yarıya-cak pasaportu kolay alamamıştım. Diğeı* taraftan hareketimden evvel Rusya hakkında elime geçen kitablarm hepsini yutar gibi okumuştum amma ne de olsa »Demir perde» nin arkasında neler gizli olduğunu görmüş değildim ve Sov yetlor Rusvası benim için büyük bir Meçhul olmaktan kurtulanla mıştı.
Simdi ise o Meçhul karşımda duruyordu ve lokomotifimizin üç defa acele‘acele düdük çalıp yavaşladığını ve nihayet durduğunu görünce, itiraf edeyim ki, kalbim hızlı hızlı atıyordu.
Demir perde» yi nihayet kaza sız belâsız geçmiştik.
İstasyonda hamal bavullarımı sırtladı. Bir devdi bu adam, beyaz önlüğü ile aşçı kıyafetine girmiş bir dev.
Devi takib ederek muazzam bir peronu geçtik. Hamal, tıpkı tarladan dönen Fransız köylüleri gibi ağır ve sıkletli bir yürüj’ilşle ö-nümde gidiyor. Gölgeler arasında başka beyaz önlükler seçiyorum. Bunlar yeniden yük almak için tre nin yanına dönen hamallar.
Ve nihayet öte tarafta, bizim Ilın yollarından daha geniş olan Sovyet raylarını aşarak bir trenin yanma vardık. Hamal, ışıklar için de* pırıl pırı) yanan trene tırmandı, iki bavulumu rafa koydu ve
gitmeğe davrandı.
Beıı üoretlııi ödemek için kendi
sine işaret ettim.
Bir reverans ve almam işareti.
İsrar ettim.
Almanı işareti ve bir reverans.
KISASI EMBIYA
PEYGAMBERLER TARİHİ
Eski Maarif Nazırı ve meşhur Türk âlimi Ahmed Cevdet paşanın yazdığı bu şaheser neşredildi» Eser: Ademden başliyarak Hazreti Muhammede kadar bütün gelen peygamberlerin tarihini yazdıktan sonra Hasreti Muhammcdin hayatını, Peygamberliğini; bütün muharebelerini, Resulü Eklemin vefatını, hulafayı nmıdin: Ebtıbekir, Ömer, Osman, Ali devirlerini aliyel Mürtauanm şahadetini, Kerbelâ faciasını, Emevileri, Abbaaileri çok- mufassal ve selis bir uslûbla en sahih ve mevsuk nıehazlere dayanarak yazmıştır. Islâm tarihine aid bundan mükemmel hiç bir eser bulunamaz. Her kütüphanede mutlak bulunması şı^ıt olan bir esvrdir. 10 kitab 2. cilt içinde fiyatı 12 liradır.
Yeni Şark Kitabevine müracaat ediniz. (Ankara caddesi -İstanbul.)
drnda iki arkadaşını alan Annlk Yenleşhirde Samanlık meydanında dükkânına gitmek üzere oradan
geçtiği esnada Hayri Olıonnesin ü, zerine çullanmış ve bıçağım göğst’ ne saptamıştır, Ağır yaralanan
genç kaçmağa başlamış, fakat Ha; rl bu defa da arkasından yetilere! bıçağı Ohannesin karma sapla miştir. Bacakları dışarı çıkan O
lıannes hastahaneye kaldırılmak t
zere iken- ölmüştür,
Kâçan Hayri dün- akşam yakalaa mıştu*,
Cinayet tahkikatına savcı muav ni Şuayip özcü el koymuştur,
Nihayet tedarik ettiğim yepyeni paralardan iki rubleyi ayırıp, ken dişine uzattım. Avuç açıldr ve hamalın ağzından kuvvetli bir:
— Spaslba! çıktı.
«Spasiba Rusça Teşekkür ede rim» demekmiş.
Yol arkadaşım :Pertinaks) dedi ki:
— Ne yaptığını biliyor musun?
— Ne yaptım?
— Sovyetler Birliği vatandaşlarından bir işçiyi, kendisine rüşvet vermek suretile. baştan çıkardın. Onu en menfur bir şekilde tahkir ve tezlil ettin. îşin korkunç tarafı neresi biliyor musun: hepimiz bile-bile ayni şeyi yapıyoruz.
Hamal başka, bagajlarla geldi Ayni ücret teklifi, ayni red ve sor ra ayni utanarak, sıkılarak, parayı alış tekerrür etti durdu.
Meğer Ruslar: Kokmuş şeyleı hep: Batıdan gelir demekte haklı imişler.
(Yarınki yazı: Hamdolsun Sta-lin yoldaşa!...)

I
I


I
Kızılhaç (Ttasfrırafa 1 inmde) muvafık bulduğunu söylemiş ve kabul edildiği tekdirde Ameri-klanın, Filistin'i vesayet altına almak plânını tehir edeceğini bildirmiştir. Arab ve Yahudi sözcüleri ise tekliften haberdar olmadıklarını beyan etmişlerdir.
Geçen hafta önemli karışıklıklara sahne olan Kudüs ve Yafada, bugün durum sakindir. Mu bahirimizin bildirdiğine göre bu nun, Kudüs için mütareke teklif edilmesi ve Filistine îngili? takviyeleri gönderilmesi gibi başlıca iki sebebden ileri geldi ğini bildirmektedir. İngiltere Dışişleri Bakanlığı sözcüsü. Fi listine takviye birliklerinin gör deri Jilesinin, Filistini tahlivs kararını değiştirmiyeceğini, bu nun asayişi muhafaza için alın mis bir karar-olduğunu, evvele-; kararlaştırılmış olduğu gibi Fi-liftinde İngiliz mandasının 1] mayısta sona ereceğini, o tarih’ t^n şonı a îngilterenin Filistinin asayişinden meft’ul olamıvacağı için birliklerin geri alınmasına başlanacağını ve bütün tahüve işinin 1 ağustosa kadar tamamlanacağını tekrar bevan etmiş
! tir.
Kudüste tngiliz askerleri devriye gezmektedir. Tekrar sav . a başladıkları takdirde Arablarlt» Yııhudilerin topa tutulacağı ken dilerine ihtar edilmiştir. Port saidden avrılan Ne»v Castle krıı yazöriinün hâlen Yafa açıklarında bulunduğu da bildirilmektedir. :
Filistinde 16- yaşında bir Yahudi gencini öldürmekten sanık iken beraet eden İngiliz yüsba» sisi Roy Farramn Londradaki tvine gönderilen bir posta paketi infilâk etmiş, ve yüzbaşının kardeşinin ölümüne sobeb olmuş tur.
MÜITECILER
Kudüs: 3 iAP) Tûrrtıtekl bütün habler gibi Filistin iç harbi de bir mülteciler meselesi meydana ge tlrmlştlr.




vapur Seferleri
Vapur İlânları
Amsterdar», Hiamburg
Amrıterdano, Hambourg
8AWAs C
1 A)1
' TRANSMAR1N
İsveç Vapuı Kumpanyası Helsinborg i t/s HERA
Uman muzda dır-
Roven, Anvers, Roterdam ve | Hamburg limanlar yük l kabul eder
ı s/s BECKY
Ilmammızdadır.
İstanbul ve İzmlrden, Portsayii, İskenderiye, Londra, Anvera, Roterdam, Bremen ve Hamburg limanlan için ı yük kabul eder.
m/s GUNDA
12-VC-15/5/948
s/s U L L A
25-29/5/948
Yukarıda gösterilen limanlardan yük getirecek ve ayni limanlar İçin yük kabul eder
Fransızların bir sözü vardır: «Papazı papaz eden cübbe değildir? derler. Bir müddet evvel gazeteler yazdı, okuduk. Şimdi de işi tiyoruz ki terzilerde bir faaliyettir gidiyormuş. Sakın yanlış anlaşılmasın, bu faaliyet şık bayanlara ilk bahar modelleıi hazırlama faaliyeti değil. Bu seferki müşteriler bambaşka cinsten. Şehrimiz terzileri, Üniversitelerimiz Prot’e-Bözlerine cübbeler dikmekle meşgulmüş. Mercan yokuşu da serpuşlar - başa giyilmeyip sadece elde tutulacak kavuk veya toklar - imâl etmek için harıl, harıl çılışıyor-nıuş.
Şimdiden tehayyül ediyor ve bu lâtif manzarayı gözlerimizin önünde canlandırmağa çalışıyoruz. Kim bilir ne güzel ve ne asıl bir manzara olacaktır o. Düşününüz bir kere, siyah, simsiyah, pırıl, pırıl parlıyan sof veya ipekli cübbelerin üzerinde her fakülteyi ayırt eden al, yeşil, penbe, mor ve eflâtun renkler, altın veya gümüş sır-
Cerrahpaşa D. Parti Topkapı maçı
STEVENSON LINE
Şimali Amerika muntazam hattı s/s DİANA
H. PONCHELET
5/Mayw/948 de
Nevyorktan Bekleniyor
’ ■ ılıl’i fll I »I ı ü ıBjııllıl’lılvj
Yugolinya - Riyoka
s/s Hercegovina
Umanı nazdadır, Tiryeste ve Rlyakadan yük getirir ve bu limanlar için yük kabul ederler.
s/s Hercegovina
Umanı nuzdadır.
Tlryeste ve Rlyakadan yük
getirir ve bu limanlar için
yük kabul ederler.
STAUBO
LİN
Oslo, Norveç vapur kumpanyası Nevyork ile Türkiye arasında muntazam vapur seferleri-m / s HAV
2Cı/Mayı$/948
s/s SÖNNAVİND
20/Haziran/948
Yukarıdaki vapur Nevyorktan limanımıza mal getirecek ve
I limanımızdan
LATAKE — BEYRUT — HAYFA — İSKENDERİYE ve NEVYORK
[ için yük ve yolcu kabul eder.
i Bütün tafsilât İçin Galata Tophane Eski Yolcu Salonu karşısında Fıank Han 3- Kata müracaat Tl: 44707/8

I Yağoriar -başladı
b Sıhat-ınızı multaka korumak
isöyarsanız piyasada yalnız
Şanal’■
satılan hakikî İngiliz Merseri
ze su geçmez Tirençko

Pardesü’
Pazar günü Topkapı sahasında Cerrahpaşa D, Parti ile Tokkapı Gençlik klîibü bir dostluk maçı yap nuşlardır, Kalabalık bir seyirci hu zurunda oynanan bu maçta ilk ön ce B, takjmları karşılaşmışlar neti cede 2—1 Demokratların galibiyeti İle sona ermiştir, A, takımları maçı m yine Cerrahpaşa Demokratları güzel bir oyun oynayarak bun uda 1—0 olarak galip bitirmişlerdir. İç lerinde Necini, Süreyya, Nuri gibi birinci sınıf futbolcular bulunan Cerrahpaşaplar bu maça şu kadro İle çıkmışlardır,,
Suat, Süleyman, Nuri, Sait, Selft haddin, Sabahaddin, Necmi, Reşad. Süreyya, Hüseyin. Genç Cerrahpaşa Demokratlarım tebrik ederiz.
------o-------
“ Rize „ şilebine malzeme yüklenecek
Bir müddet evvel Philalphiada, krom tahliyesi sona eren « Rize Şl lebine, memlekette görülen buğday darlığı dolayısile, çekilen acele bir telsizle, yardım malzemesi yerine, Amerika tarafından Tiirkiyeye tah sis edilen 150 bin ton buğdayın, ilk parti 10 bin tonunu yükliyerek der hal Istanbula hareketi bildirilmişti-
Şilebe dün çekilen yeni bir telsiz le buğday tahmilâtından vazgeçildi ği cihetle yardım malzemesi yükle mesi bildirilmiştir,
malar... Ve bu sim siyah fonun ü-zerinde bem beyaz, lekesiz ve bakir beyazlığıyle rektör belirecek...1 tıpkı Papa gibi... Teşbihte hata o) ■ maz derler, ya! Ve sonra, sol kolun altında tutulacak olan - bu nokta gayet mühimdir ve ayrıca tasrih edilmiştir - kavuklar veya toklar ki. belki de yine her fakülteye . göre al, yeşil, penbe, mor veya eflâtun birer cesim devekuşu tüyü ile süslenmiş bulunacaktır. Manzara cidden lâtif ve aynı zamanda muhteşemdir.
Sakın, manzaranın bu azametine bakarak bu şatafata ne lüzum var demeyiniz. Zira, milyonlar sar fedildiği halde bir türlü bitmek bil miyen, biri bitmeden diğerlerine başlanan binaların - birer iskelet halinde de olsalar - teşkil ettikleri bu muhteşem dekora elbette böyle aktörler lâzım.
Demek ki, bina, boya ve yaldız, cübbe ve kavuk, ve sonra kanunlaı-ve bunlara bağlı sonu gelmez yönetmenlikler, çevirgenlikler, tüzükler, imnıatrıkülasyon ekstra-matrikülasyon yönetmelikleri, ve daha, dilimizin dönmediği ve kalemimizin yazamadığı birçok büyük, büyük ve garib kelimeler. Resmî Gazete bunları neşretmekle bitire mi yor.
Güzel, çok güzel! Bütün bunlar «Zarf», fakat «Mazruf» nerede? On beş seneden beri hep bunu arıyor ve bir türlü bulamıyoruz. Bizim bildiğimiz, mazrufa göre zarf yapılır. Sahte bir mücevheri mükellef bir kadife mahfazaya koymak onun kıymetini artırmaz.
Diyeceksiniz ki, Avrupa ve hâttâ Amerika üniversitelerinde bunlar yokmu? Oralardaki Profesörlerin cübbeleri ve toklan yok mu ? Var, hepsi var. Hatta Londra Üniversitesinin Kadife koltukları» bi le var. «Cümle kapısını üniversite binasına bağlıyan asfalt yollar da var, ve hatta belki de - bundan pek emin değiliz ama - yedi bin liralık senato masaları da var. Ancak, bunlarla beraber daha başka, çok daha başka şeyler de var. Fakat, bunlan görecek gözleri, daha doğrusu, görülenleri söylemek cesaretini gösterecek dudaklar nerede?.. îşte, biz bunları anyor, ve her şeyden evvel bu «Akademik zihniyeti» anyor ve bir türlü bulamıyoruz.
Garbın Papaz cübbesi» ile Şarkın «Kürkü» uzun zaman tezat halinde kalagelmiştir. Fakat modem Türkiye umumî efkârının, daha uzun müddet, Nasreddin Hocanın söylediği gibi, «Ye kürküm, ye!» diyeceği ümit edilemez.
Fratelli
Deniz Acentası •
Sperco J
Seyahat Bürosu ®

«Edirne» şilebi Amerikaya hareket etti
Denizyollarına aid «Edirne» şilebi 2 yolcu ve 4143 ton krom vükiyle Iskenderundan Ameri- ‘ kava müteveccihen hareket etmiştir. Gemi dönüşte yardım malzemesi getirecektir.
Aydın 1, inci Asliye Hukuk Mahkemesinden: 947/116
Germencikten İsmail Sertkaya vekili avukat Adnan Karasu tarafından Naipli köyünden Teslime Kı zddağ ve İzmir Eşrcl Paşa 512 inci sokak İbrahim Yiğin aleyhine a çılan gayri menkul tescil dâvasının yapılan yargılamasında:
Dâvâlılardan Halil İbrahim yargılama günü olan 7/4/948 günü otu runıa gelmediğinden ikametgâhlıda , meçhul olduğundan ilânen tebligat yapılmasına ve yargılamanın 7/5/948 günü saat 9 a bırakılmasına karar verilmiş olduğundan mezkûr günde Halil İbrahimin mahke meye gelmesi aksi takdirde hakkında gıyap karan verileceği Hân olunur, (5688 ı
GENERAL ELECTRIC a m p u I u gözlerinizin dostudur
Vapurun ismi | Hareket tarihi [
FORSA İK
C'oncordia
ORESTES
ORİON
OPEROStTA .
I'ERNEBO
Tİtis
Bugün beklenmektedir.
7 Mayısta beklenmektedir.
8 Mayısta beklenmektedir.
14
15
24
25
Mayısta Mayısta Majista Mayısta
beklenmektedir.

beklenmektedir, beklenmektedir, beklenmektedir.

Adres : FRATELLİ SPERCO

Öner ve Yücel dâvası
I ÜÇÜNCÜ KJTAB
İddia ve Karar
Profesör Avukat Kenan tiner tarafından ve öner - Yücel üçüncü kitabını bu eser nefis bir silip satışa çıkarılmıştır. Mlk dan pek mahdut olduğundan tükenmek üzeredir. Mem leket çapında bir dâvanın tamamlayıcı kitabı olan bu e-ser her Türk münevverinin ktitubhanesinde yer alacak bir lnymet ve ehemmiyettedir. Kltabcılardan arayın.
Fiyatı 175 kuruştur.
¥
«Yücel - tiner» dâvasına aid Profesör Kenan önerin eserlerinden birinci ve ikinci cildlerin mevcudlan tükenmek üzeredir. Bu kıymet li ve İbret verici kitablann her üçünü de Ankara caddesindeki «Kanaat» ve «İnkı-lâb» Kitabevlerinden tedarik edebilirsiniz.
k
Yeni Neşriyat:
neşrolunan dâvasının teşkil eden şekilde ba-
i
J
■ Inkliâp Tarihimiz ve ittihat ve Tarakki-
■ İn-
Bundan evvel yayınlandığı kilâp tarihimiz ve Jon Türklen adlı eserile, şimdiye kadar hiç bir yelde neşr olmamış orijinal vesikalara istinaden, Türk inkilâp tarihini ve hususile Osmanlı İmparatorluğunun son devrelerinden Cumhurlye tin ilânına kadar nesiller boyunca türlü safhalardan geçen Demokrasi mücadelesi tarihimizi yep yeni bir ışıkla aydınlatan Ahnıed Bedevi Kurak, bu sefer yukarıdaki unvanla yeni bir kitap çıkarmıştır,
Müellifin yeni kitabı da, bunun adetâ birinci cildi mesabesinde o-lan evvelki kitabı gibi, yüzden zi yade orijinal vesika ve mektublan bu meyanda Meşrutiyetin ilânından evvel Paristeki .-ittihat ve Tarakki» merkezinin Türkiye ve muhtelif Türk-. İslâm memleketlerde yaptığı gizli muhabereleri ihti va etmektedrl,
Küçük, büyük yirmi altı fasıldan mürekkep olan bu eser, hem ihtiva ettiği vesikalar, hemde inkılâp ha «ketlerimize, dair İleri sürdüğü gö rüş ve tenkitler bakımından, inki lâp tarihimizin siyasi ve içtimai proplemlerile alâkadar aydınlarımı za birinci sınıf bir kaynak değerin dedir.
Bu itibarla kitabı Hürriyet ve De mokrasi taraftan münevverlerimi ze. fakat bilhassa yeni neslin mütefekkir zümrelerine hararetle tav siye ederiz,
Türkiye Yayınevi ve diğer kitab çılarda satılmaktadır.
Aınstercbtm. Hlambourg.
Hudavenıligâr han Galata Telefon: 41)019
*
Uğrayacağı Limanlar
Tri jeste
Pire, Malta, Napoli, Cejıova A n vers, Rotorda in, Anvers, Rotterdam, Napoli, Cenova Triyeste
A m ers, Rotterdam,
(/BORSA
İst. Boıja*ınııı 3,5 £4t F( atlarj *
Londra 11 3851
Nevyork 680,—
Paris 1.30M
Cenevre 655270
Amsretrdauı 305 5401
Brüksel 6 3887
Prağ 6 60
Stokholm 7711860
Lizbon 11,2490
ESHAM VE TAHVİLAT
% 6 ikramiye]! 1938 21,—
% 0 Kalkınma 3 96,90
% 7 Millî Müdafaa E 20,40
% 7 Millî Müdafaa 4 20,66

IHollanti Australie Lijn Rotterdam
MİrnTDVVDir _______
MİÜDERKERK Vap uru
4 Mayısta limaaımızda beklenmekte ve doğru
M A R S î L YA için eşyayı ticariye tahmil edecekdir
O
Fratelli Sperco ya müraca9t G,lata Hoda-
____ veadıgâr Han Telefon: 40919
İstanbul Sular İdaresinden
I
Terkos Fabrikası İhtiyacı için karaburunda vagonlara teslim edilmek üzere 1000 M3 çakıl satın alınacaktır,
Şartnamesi levazım dairesinden alınabilir,
Istek]i]er idareye yatıracakları 1000 lira teminat makbuzları ile be raber tekliflerini 10 Mayıs 948 günü saat 12 ye kadar Beyoğlu istiklâl caddesi İdare merkezinde muamejU dairesi şefliğine vermeleri, (5780)
Tekel Genel Müdürlüğünden
Birinci nevî gom dinamit 50,000 kilo
İkinci nevi gom dinamit 250.000 »
300,000
1 — Yukarıda miktarı yazılı maddeler pazarlıkla satıir alınacaktır,
2 — Pazarlık 10 Mayıs 948 pazartesi günü saat 15 de Kabataşta Genel Müdürlük Tekel Maddeleri Şubesi Alım Komisyonunda yapılacaktır,
3 — Şartlaşma hergün adı geçen şubeden ahnabülr,
4 — isteklilerin belirli gün ve saatte teklif edecekleri fiyat üzerin den yüzde 7,5 güvenme paralarile birlikte mezkûr komisyona gelmeleri,
5 — idare kısmen veya tamamen ihalede serbesttir, (4481)
4
Z/
TÜ RKİ YE $ BAN K ASI
* ■'
1 HAZİRAN ÇEKİLİŞİNDE BÜYÜK İKRAMİYE:
ISTAN BUL’da fc.
~ KUÇUKYAU'da.'-Ü ... _.
~ BAHÇELİ EV

Inıtiyaz sahibi: A. CEMALEDDİN SARAÇOĞLU - Yazı işi erini fiilen idare eden: FAT1N EL AD — Dizildiği yer: «Yeni Sabah nıiirettib-lıanesi — Basıklığı yer: «Gün» Basımevi
v%
I RADYO|
Bugünkü ProgT am
SALI ~ 4/B/l$4ğ
7.29 Açılış ve prograın,
7.30 M, s, ayarı,
7.30 Müzik: Marşlar F.,/
7,45
8,00
Haberler,
Müzik; Çeşitli
Hafif Müzik: F},)
Müzik: Film Müzikleri F )
Müzik: Tangolar Fk) Kapanış,
Açılış ve program,
8,30
8.45
9,00
12.29
12.30 M, s, ayarı,
12-30 Müzik: Radyo S(-.ca
Orkestrası,
13,00 Haberler,
13.15
13.30
13.45
14.00
17,58
18,00 M. s, ayan,
18,00
18.30
18.45
19,00
19.00
19.15
19.20 Müzik:
19.45 Konuşma,
20,00
Müzik; Şarkılar. Müzik: Türküler, Müzik: Şarkjiar, Kapanış, Açılış ve progı jr:.
Müzik: Mans Müziği (Pl.) Konuşma.
Müzik: Şarkılar
M. s. ayarı,
Haberler,
Geçmişte Bugün,
Yurddan Sesler,
Müzik: Piyano Soloları*
Çalan: Seniha Ar'Ç
Radyo Gazetesi,
Serbest Saat ,
Müzik: İnce Saz,
Konuşma,
Müzik:
Müzik; opera Aryaları (p.J Müzik: Dans M iziği «Pl»)
20.15
20.30
20,35
21.15
21.30
21.50
22.15
22.45 M. s, ayan,
21.45 Haberler,
23,00 Program ve Kapanış,
— — - • ■ ■ i
BUL MACA
----*---
1
2
3
4 b

i
i.
(
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1 1 1 u ıııi
! ı i i
I İMİ 1 1
« i I, 1 K! |
i «I ! 1
r Hı
! • i ıH* 1 ı !l
1 1 1 B ı |
! ' » J L B 1
inkılâbından


A

I almalısınız - miktarı pekaz kalmjştji, Acele ediniz.
İstanbul Asliye Dördüncü Ticaret- Mahkemesinden: 948/118.
Şalon Mizrahi vekili avukat Dam yel Eehat tarafından İstanbul Bah çek;apı Tat: hanında Türk Ticaret Banka?] aleyhine açılan çekin p-tall davasında:.
Şevket Onar tarafından İmza e-dilip davacı Şalon Mizrahlnin 10/12/947 tarihli 75782 sayılı ve 718 liralık Türk Ticaret Bankasına hitaben mevcut mebaligden hanulmc verilmek üzere aldığı çe ki dır m muf. olduğundan iptali ta lep ejlilnİHkü Ticaret kanununun 638 madde-ine göre mezkûr çekin mahkemeye imde îf -aprı lân ujunur.
Şana): Sultan Hamam Camcı Baş Han
*
ibrazı edilmediği tak-karar verileceği i (5495)
lvıb^r de ayni kanaldan geçecek: bu suretle Melik Efrahm havatı tehlikeye düşecekti.
Gerçi Melik Efrah # ölüm lîn korkmuyordu. Zaten hayli ihti-yariamıştı. Ununu elemiş, eleğini duvara asmıştı. Fakat öın-ı iiı ün ölüme en yakın zamanlarında üzerine çok mühim bir Vffîife almıştı: Vahşülfelâ’yı
1-r îretli bir hükümdar oluncaya kadar himaye etmek...
Melik Efrah, Vahşülf elayı memleketten uzaklaştıracağına dair vezirine sağlam söz vermişti. Sözünü tutmağa mecburdu. Lâkin delikanlıyı nereye gönderecekti? Bu ciheti saatlerce dü-• şündü. Onu Harrakuşşecer’in vnnına göndermeğe karar verdi.
Harrakuşşecer, Melik Ef-’ahın n emleketinde deve yürüyişile dört günlük mesafede bulunan bir memleketin beyi idi. Fevkalâde kuvvetli ve silâhşorlukta mahir bir adamdı. Demirden va

I
Tefrika No. 25
tl
Muazzam Şark Efsânesi
Y»g«nî X ■aİ3^Hjc»em X. knnjııınıil
I t
pilmiş bir batman ağırlığında bir oku ve bu oku atabilecek satlam bir yayı vardı. O oku a-tarak bir kişi tarafından kucaklanabilecek kadar kalın ağaç gövdelerine saplar, sonra tek elile bir çekişte çıkarırdı.
Bu dev yapılı ve dev kuvvetli adamın Melik Efraha karşı sonsuz bir sevgisi, sarsılmaz bir saygısı vardı. Çünkü Melik Efrah ona daima hak, adalet, fazilet nümunesi olmakta idi.
Melik Efrah, şu mealde kısa bir mektub yazdı:
«Oğlum Harrakuşşecer! Sana bir yiğit gönderiyorum. Vahsill-
felâ mânevi evlâdımdıı;; fakat kendisini öz çocuğum gibi severim. Ona bildiğin haıb ilimlerini öğretmeni rica eder, gözlerinden öperim.»
Melik, yazdığı mektubu bir köle ile gönderdi; ertesi gün de yanına birkaç adam katarak Vahşülfelâ’yı yola çıkardı.
Delikanlı, memleketten niçin uzaklaştırıl Ağının farkında değildi. Çünkü babası Melik Efrah ona:
— Harrakuşşecer’in yanında biıkaç sene dur, gözünü dört aç ve gösterilen hünerleri iyice öğren ...


Demişti. Bu sayede sürüldüğünü öğrenmek felâketinden İautulan delikanlı, sürüldüğü yere sevine sevine gidiyordu.
Vahşülfelâ, gideceği yere tam dört gün son)a ulaştı. Yeni ustası tarafından sevgi ile karşılandı. Aradan üç gün geçince de ders almağa başladı.
Harrakuşşecer, çirağından pek memnundu. Onda bileği bü lrülmez, yüzü dönmez, gözü yılmaz, sırtı yere gelmez ünlü bir silâhşor olmak istidadı görüyordu Böyle istidadlı bir çirağa malik olduğundan dolayı Ulu Tannya nasıl şükredeceğini bi-
lemiyordu.
KOVULUŞ
Vahşülfelâ, tam dört yıldır Harrakuşşecer’in yanında idi. Eski bildiklerini gölgede bıraka cak çok şeyler öğrenmişti. Ustasını çok sayıyor, ustası da o-ııu ayni derecede seviyordu, İkisi baba, oğul gibi olmuşlardı. Beraber yeyip içiyorlar, beraber geziyorlar, beraber çalışıyor lar ve hattâ beraber yatıp kalkıyorlardı.
Bir gün Harrakuşşecer:
— Oğlum, dedi. Sana bütün bildiklerimi öğrettim. Öğretmediğim yalnız bir hüner kaldı. Bu gün de onu göstereyim. Fakat ormana gitmeğe mecburuz. Çün kü bu hüner, kalın gövdeli ağaç lar üzerinde gösterilir.
Vahşülfelâ, son hüneri öğreneceğinden dolayı pek memnun eldu. Hemen iki at hazırladı. At lara bindiler. Vahşî bir ormana
(Devamı var)
( •
SOLDAN SAĞA 1
1 — Vâzih, Şapka önce giydiğimiz; 2 — Kuru soğuk. Bir nevi kıhç3 — Arabcada bir haı fin okunuşu, Erkek ismi; 4 — Yen lik, Bir ek; 5 — Bir harfin okunuşu, Ehliyet sahibi olan; 6 — Carnr yongasıdır, Su geçirmez bir tc;) rak; 7 — Sabahları içilir. Bir e vi içki; 8 — Tersi Yunanistand3 bir şehir, Allahtan bir bakış; 9 -Kan. Şada ,
YUKARIDAN AŞAĞI )
1 — Düzelme iyileşme, Çıkıntı; 2
— Avuç içi. Belirti; 3 — Tersi.c:ıar ma. Bilgin; 4 — Belirti. Koyun tüccarı; 5 — Yol; 6 — Küçük ç0( ayakkabısı, Bir harfin okunuşu; 1
— şimali Afrikada bir yer, Elbise; 8 — Feci, Çok aydınlık değil; 9 — Buğdayın sapı, Teısl vücudae bu]) nur.
EVVELKİ BULMACANIh HALLEDİLMİŞ ŞEKLİ
1 234567 89
1
4
e «J
4 b
6
F.
i
b
Yol; 6 — Küçük çjCuk
MİA N î S TA K 1
a;n 1 B T E M A Sİ
D A D I M R AZ I |
A ö A RŞUıZ li 1 ,®ı
M E «İA!Z: f .’MM K
P Â.S HİN AiLi I N
A S U R H,Nİ1|YıA
K U L1E R B K'A T
Zayi
1/1/945 tarihinde fiümerbanktan aldığım bonservisi 28/2/947 de Aksaray yangınında eşyalarımla birlik te yanmıştır- Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur, Muallâ Doğu