Ankara’nın tanınmış möble mağazası
Bursa Mobilya Pazarı
V».
TEL.
pfeni
[görmeniz menfaatiniz icabıdır. Anafartalar cad. No. 190
Tel: 14091
çeşit tül masa ve yer muşambalarımızı bir defa
H 2111i
Yenişehir, Kızılay
Yıl: 2— No. 545
* Telgraf adresi : Zafer Gazetesi — Ankara *
30/EKİM/1950 PAZARTESİ Fiyatı Her Yerde 10 Kuruş *
Telefon : 15619, 15315 ve 16882 * Denizciler Caddesi 2 * Posta Kutusu : 193
Büyük Bayram Sevinçle Kutlandı
Her yerde törenler yapıldı
I Hipodromda
I dünkü muhteşem geçit resmi
Atatürk’ün kabrini ziyaret Cumurbaşkanı Celâl Başar, saat 12.30 da Atatürk'ün geçici kabrini ziyaret ederek bir tâzim durusunda bulunmuş ve kabre bir buket koymuştur.
Cumhurbaşkanının bu ziyareti esnasında Büyük Millet Mecliii Başkam, Başkanvekilleri, Devlet P.nltCın. P.rtekrıLAn Vnrrl.ra.
Cumhuriyetin Banisi Atatürk
Tarihte eşsiz bir yıldız olan Atatürk, milletimizin en buhranlı anında hangi yoldan selâmete çıkabileceğimizi herkesten evvel o görmüş, millete o göstermiş ve cumhuriyeti o kurarak bize bugünü ve bugünden daha parlak yarınları o temin etmiştir.
Ne mutlu Atatürk'ün milletine!
ödk'ûni Başbakan Yardımcısı, Bakanlar, Genelkurmay Birinci ve İkinci Başkanlan, Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleri Komutanları, yüksek askerî şûra üyeleri, Yargıtay, Danıştay Baskanları, 5 Yargıtay Başsavcısı, üniversite J Rektörü, Dışişleri Bakanlığı umu-| mî Kâtibi, Eski Büyük Millet Mec-e lisi Başkanı Şükrü Saraçoğlu, De ) mokrat Parti Meclis Grupu Baş-5 kanvekilleri, Ankara Valisi, Gar-J nizon ve Merkez Komutanları ve £ Emniyet Müdürü hazır bulunmuş-♦ lardır.
J I (Sonu Sa. 4 Sü. 2 de)
Cumhurbaşkanımız Hipodromda halkın sevgi tezahürlerine mukabele ederken
Celal Bayar’ın
Cumhuriyetin 27 inci yılına dair
intibaları
K' ihİiui bu ■l.iıiı: l'elûl Boyar. Cumhuriyetin 27 nci yıldönümü intihalarını, Cumhuriyet Gazetesinin Ankara mümessili arkadaşımız Mekki Snit Esen’e, dün gece, şöyle beyan etmişlerdir:
*— Cunthuriyetin ilân olunduğu zaman (on yıl kazansak da rejim yerleşse..) diye temennilerde bulunduğumuzu hatırlarım. Bugün, cumhuriyetin 27 nci senesini kutluyoruz; hem de sükûn, huzur ve emniyet içinde. Kalbimizdeki duygular tahakkuk edecek, milletimizin yakın refahını görmekle de bahtiyar-
lığımız artacaktır. Fazla ne söyleyebilirim?..»
Arkadaşımız, buna dair yazısına şöyle devam ediyor:
«Sayın Celâl Bayar’ın, bu akşam Radyoevini ziyareti, intihalarını öğrenmekliğime güzel bir vesile oldu. Cumhurbaşkanı, miniminilerin davetini kabul ederek, Radyo Çocuk Kulübüne uğramış ve yavruların bayramını tebrik etmiştir. Bu sırada, Radyoevi önünde çok kesif bir halk kitlesi bekleşiyoıdu. Esasen Ankara, Cumhuriyetin onuncu yılından sonra, pek nadir görülen heyecanlı ve son derece kalaba-
Kombinacıların kombinezonu !
Mümtaz Faik FENİK
Memlekette 100 milyon li-ra sarfiyle vücude getiri-
lecek, ve en aşağı 50 milyon
lira da mütedavil
sermayeye
ihtiyaç gösterecek muazzam bir
et sanayii şebekesinin iktisadi bünyemize ne kadar büyük bir yük olduğu hakkında yazdığı-
mız yazılar bu işe önayak olan eski iktidarın bazı politika esnafım hayli sinirlendirmiştir. Gün yok ki. gazetelerinde bu kombina meselesinde yaptığı -mız tenkitleri tazeliyerek şahsımıza hücum yapmamış ol-
hakem olsunlar, biz bugün ne
söylüyoruz, onlar bize neyi aksi delil diye ortaya koyuyorlar? Eğer bu hareketlerinde bir tez-
vir kasdı yoksa, o halde bu zevat okuduklarını anlamak ka-
biliyetinden de
takım zavallılardır.
mahrum
bir
Evet, bugün de tekrar ederiz ki, Erzurumla Kars arasında ta-
biî bir servet yayılıp dağılmaktadır. Bunu işletmek de -
ğerlendirmek
zorundayız.
Bu-
(Sonu Sa. 4 Sü. 4 de)
Geçen gün de Ulus gazetesinde vaktiyle yazdığımız bir
yazıdan «Dün ne demişti, bugün ne diyor?» başlığı altında bir parça alınarak neşredilmiş, gûya bizim bugün eski fikirle-
rimizin aleyhinde bulunduğu -
muz iddia olunmuştur. Mesele
7 Mart 1942 tarihinde yazdığımız bir yazıda şunu söylemişiz: «Erzurum'la Kars arasında tabiî bir servet —Ulus’un tef-
sirine göre hayvancılık— yayılıp dağılmaktadır. Bunu tıpkı Zonguldak Kömür Havzasını
işletir gibi işletmek, bu serve-
tin heder olmasının önüne geç-
mek icabeimez mi? Bunun için
sanayi plânımız gibi bir ziraat işletme plânı hazırlamak zo-
rundayız.»
Gûya bu yazı, bugünkü iddialarımızla taban tabana zilmiş! Şimdi insaf sahibi karilerimiz
İngiliz Kralının mesajı
Londra, 29 (a.a.) (Afp) — Tür kiye Cumhuriyetinin 27 inci kuruluş yıldönümü münasebetiyle Kral Altıncı George Türkiye Cumhurbaşkanına aşağıdaki mesajı göndermiştir:
"Sayın Cumhurbaşkanı,
Türkiye Cumhuriyetinin 27 inci kurtuluş yıldönümünü derin memnuniyetle vesile ittihaz ederek dostane temennilerimin kabulünü rica ederim.
Memleketinizin ve Türk mil letinin gelecekte de hür millet ler camiası ile birlikte barış ve refahın nimetlerinden faydalanmaya devam etmesini temenni ederim.»
Mekteplerde mecburî din dersleri meselesi
Mekteplerde mecburî din dersleri, medenî kanunun müslüman velilere tanıdığı bir hakkın istimaline fiilen imkân vermekten ibarettir. Zaruretler memnu olan şeyleri bile mübah kılar **************************** ********************VW**VW*V*VWWWWVWWW**(w^WW****
Yozon: Ord. Prof. Ali Fuod Boşgil
İlk bir gün geçirmektedir. Sokaklar neşeli bir insan seli ile dolup taşıyor. Geçit resmi sırasında Hipodromu hıncahınç dol-
vatandaşlaı-, hemen hemen
tam kadıosiyle, gece şenliklerine katılmış bulunuyor. Sokakları kol kol dolaşan fener alayları l)n
(Sonu Sa- 4 Sü 1 de)
Din terbiyesi ve maneviyatının millî bünyemizdeki yeri ve rolü, nihayet cahille-
inatçılurı
tarafından
bile sezilir gibi oldu ve, iki sene
evvel, mekteplere din dersleri konuldu. Fakat solfejin ve fulbol un dahi mecburî tutulduğu mekteplerimizde —din derslerini gülünç bir hale koymak için olacak ki— bu dersler ihtiyarî ya-
pıldı. Tabiatiyle iş yürümedi. Ve çocuk velileri haklı olarak harekete geldi. Bunlardan büyük bir ekseriyetin ısrarı karşı-
dayanağını çizme ökçe-değil, millet iradesinde
bulan bugünkü iktidar düşündü.
Nihayet, Maarif Vekâleti, aldığı
ile, din derslerine
rî bir mahiyet verdi.
Bu kararı diline dolayan İstanbul gazetelerinden biri, bir zamandan beri sistemli bir şekilde, Maarif Vekâletine yaylım ateşle tenkidler yağdırmaktadır. Tenkid, fikir hürriyetinin en e-
Vefat eden Kral Beşinci Gustav
Yeni Kral Altıncı
Gustav Adolf
Cumhurbaşkanı ve Büyük Millet Meclisi Başkanı Rad.voevinde küçüklerin bayramını tebrik ettikleri sırada
F. Belen’in hastalığı
İstanbul, 29 (Hususi) — Eski Bayındırlık Bakam Fahri Belen'in istifasından sonra Vali ve Belediye Reisi Ord- Prof. Fah rettin Kerim Gökay Cumhurbaşkanı Celâl Boyardan aldığı bir emirle Fahri Belen'in Büyükde-(Sonu Sa- 4 Sü 1 de)
saslı bir unsurudur. Buna
ceğim yok. Yalnız yapılan ten-
kidler haklı mıdır? Ben burada
(Sonu Sa. 3 Sü. 6 da)
İSVEÇ KRALI 5. nci GÜSTAV VEFAT ETTİ
(Yazısı 4 üncü sayfada)
Fuad Köprülü
Roma’ya gitti
Dışişleri Bakanının seyahati sebebine dair beyanatı
Dışişleri Bakam Prof. Fuat Köprülü, Roma’da toplanacak olan Avrupa Konseyi Dışişleri Bakanları Komitesinde bulunmak üzere, dün akşam saat 21,05 te Ankara Ekspresiyle İstanbul'a gitmiştir. Bakan o-ıadan yarın uçakla Roma’ya gidecektir.
Dışişleri Bakanını, Çalışma Bakanı Haşan Polatkan, İşletmeler Bakanı Prof. Muhlis Ete, milletvekilleri, bakanlıklar ileri golenleri, gazeteciler
Fuat Köpıülü’nün bu seyahati vesilesiyle bir çok haberler yayınlanmış, bu arada Atlantik Paktı görüşmeleriyle alâkalı olduğu ileri sürülmüştür. Fuat Köprülü garda kendisini uğurlayan gazetecilere seyahatinin sebeplerini şöyle anlatmıştır:
— Benim seyahatim sebebiyle şimdiye kadar gazetelerde türlü türlü yazılar neşredildi. Seyahatim, Avrupa Konseyinin Hariciye Nazırları (Sonu Sa- 4 Sü.. 5 te)
AKINTIYA---1
I____KÜREK
Malatya Dilk’ll
Alkışlar! Tez . at, dehşet!
Kimmiş bu 1 'ıraman? Diyeceksiniz, s ., leyelim:
Muzaffer Akalın. Malatya-nııı şanlı belediy başkanı!
Kahramanlığı- sebebi do hükümetin kı rarına karşı koyup, beledi e binasından C.H.P. Genelbaşkanının resmini iııdirmenıekte temerrüt göstermek ve böylece a-şırı particilik yapmaktır.
Bıınıın ismi onlara göre dürüst muhalefettir.
YEDEKÇİ
Sayfa : 2
ZAFER
30/10/1950
Bay ram gününden notlar
Muhip Dıranas biri peşinden geçiyor. Evdekiler bir pencereden öbür pencereye koşuyor. Ben de beraberim. Çocuklar gibi. Sevinç ve gurur. Ah! Yüzlerce tayyarenin meydanlardan, birbiri peşine kalkışını görmek istiyorum. Ne heybetli! Bunlardan, kendimi tutamıyacak kadar heyecanlanmayacağımı sanıyorum. İçinde insanlarımız vaı amma, no de olsa, toprağa basa basa yürüyen muharipler gibi değil bu. Bende, biraz gerçek dışı, hattâ biraz oyuncak, evet öyle bir tesir yapı-
İPLİK
TEVZİATI
Sağlık bahisleri
ş dost, tanıdık tanımadık, telefon kapı zili, baş vuran vurana: Aman bir tribün davetiyesi. Hissediyorum ki, bütün Ankara Hipodroma koşmak istiyor. Hakları yok değil: Heybetli bir geçid resmi. Bana gelince; düşünmemiştim bile. Çünkü ben, yaradılışım, dayanamıyorum millî olan bu cins gösterilere. Daha bando, İstiklâl Marşını vurmaya başlar başlamaz, bütün vü- 1 cudüm buz kesiliyor, boğazıma bir hıçkırık tıkanıyor ve önlen-mczcesine ağlamaklı oluyorum. No kadar cahtetsem boşanma-maya hiç değilse gözlerim yaşarıyor ve sonunda bu mücadeleden hasta, yorgun çıkıyo-
★
Sadece bandonun başlangıcından bahsettim. Ya arkasından başka başka marşlarla geçecek olan askerlerimiz! Onlar bana aleladeden insanlarmış gibi gelmiyor ki. Onlar bambaşka bir şey. İnsan dışı, insan üstü bir bütün. Yüz yıllarla, savaşlarla, şehitlerle, kanlarla, kahramanlıklarla, dullarla, yetimlerle, yoksulluklar ve dayanılarla gelip geçiyorlar. Orta Asya’dan vuruyor, Bizans surlarında düşüyor; kalkıp Yemende bir daha ölüyor, ordan kalkıp Sakarya’da, ordan kalkıp Dumlupınar’da şahlanıyor; yine kalkıp Koro’de savaşıyorlar. Ebedî bir ölme ve yeniden dirilme hali; hayatın kendisi, sırrı gibi! Hürriyet ve istiklâlin de sırrı olduğu kadar.
★
Uçaklar filolarJıalinde bir-
★
Tankların ve ağır birliklerin geçişi! Radyoda bir kıyamettir kopuyor. Dünya, dev misali bir takım masal ejderhalarının istilâsına mı uğradı? Bunlar ne kadar çoğalırsa o kadar iyi. Bütün dünya aynı şeyi yapmada. Dünya artık insanların değil, makinelerin dünyası oldu.
★
Vatanlarını birbirlerinin saldırısından korumak için insanların no kadar çok şeye, ne büyük fedakârlıklara — kan başta — ihtiyacı var. Oysa ki, dünyada vatansız insan yok. Herkesin, her milletin bir va-tanı var, değil mi? Öyle o lunca, neden vatanlar her gün, her saat tehlikede. Anlaşılmaz bir hal: Kimdir bu, insanların vatanlarını tehdit eden vatansızlar?
★
Ve akşam üzeri, lusu sokaklardan Geleceğin müjdesi sîzler çocuklarım.
çocuklar do-geçiyorum.
Millî Piyangoda dün
kazanan numaralar
Millî Piyangonun 29 Ekim I 1950 Cumhuriyet Piyangosu çe kilişi dün saat 13 de Ankarada yapılmıştır.
Bu çekilişte ikramiye kazanan numaralar şunlardır: 100089 Numara 300.000 lira 211830 Numara 100.000 lira 005234 Numara 50.000 lira
020445 Numara 036900 Numara 167255 Numara 278454 Numara 309178 Numara 396171 Nurfıara 422012 Numara 424855 Numara 485375 Numara
10.000 lira
10.000 lira
10.000 lira
10.000 lira
10.000 lira
10.000 lira
10.000 lira
10.000 lira
10.000 lira
496232 Numara 10.000 lira
Beşer bin lira ikramiye kaynan numaralar:
019017 100582 116073 139377 150577 209001 211488 215489 276537 298197 309457 310709 318543 320860 387079 407656 419268 424745 468589 477023
446692 448533 454Ö25 M₺9^30
477179 477981 492348 499142
İkişer yüz lira ikramiye kazanan numaralar:
Son üç rakamı 066 ile nihayet bulan 500 numara ikişer yüz lira. ' -?r[
Yüzer lira ikramiye kazanan numaralar:
Son üç rakamı 375 veya 607 ile nihayet bulan 1.000 numara yüzer lira.
Kırkar lira ikramiye kazanan
Son iki rakamı 51 ile nihayet bulan 5.000 numara kırkar lira.
Yirmişer lira ikramiye kazanan numaralar:
Son iki rakamı 49 veya 55 ile nihayet bulan 10.000 numara yirmişer lira.
Onar lira ikramiye kazanan numaralar:
Halk Bankasının dağıtma işi ile alâkası işçinin lehinedir
Bazı gazeteler iplik tevzii hakkında Ticaret ve Ekonomi Bakanlığı tarafından ilgililere yollanan yeni sirkülerin memlekette karaborsa yaratacağı hakkında haberler yazmaktadırlar.
Bu hususta yaptığımız tahkikata nazaran sirküler ve karar şu mahiyettedir:
İplik imal eden fabrikalar, ipliklerinin yüzde 30 unu dokumacı küçük sanat kooperatiflerine verirler. Ancak yekûnu 100 ü aşan küçük dokuma kooperatiflerinin ihtiyaçlarını peyderpey karşılamak, fabrikalarca müşkül olmaktadır.
Bunun için fabrikatörler aralarında anlaşarak hazırladıkla-r: bir protokolle Halk Bankasına müracaat ederek kooperatiflere verilecek ipliklerin tevziini yapmasını istemiştir.
Küçük sanat erbabı ve nafın bankası olar kasından iptidaî maddesini temin kredi ile para alır.
Bu sebeple Banka fabrikacıların dileğini yerinde görerek kabul etmiştir.
Yeni ithal rejimi, iplik ithalini serbest bırakmaktadır. Yerli fabrikaların imâl ettikleri iplik fiyatları dış piyasalara nazaran bir yükselme ar-zedecek olursa ithalâtçı birlikleri derhal iplik ithal etmekte serbest olacaktır.
İthalât rejiminin verdiği bu serbesti ipliğin Banka vasıta-siyle küçük dokumacı sanat kooperatiflerine dağıtılmasından herhangi bir suretle doğacak «karaborsa» meselesi kendiliğinden hallolacaktır.
Elmadağında silâh taraması
Evvelki gece il jandarma komutanlığı ve Çankaya kaymakamlığının aldığı karara göre Elmadağı'nda ' bir silâh açaması, yapılmıştır. - v I
Arama saat 19 da jandarma yüzbaşısı Yaşarın idaresinde ve her grupun başında bir gedikli olmak üzere altı koldan yapılmıştır.
Neticede beş tane toplu Na-gant,bir tane otomatik Parabellum, bir tane Ordu tipi Kırıkkale mamulatı ve bir tane Fransız Waller marka olmak üzere 8 adet tabanca, 24 tanesi 33 santim, 17 tanesi 28 santim boyunda olmak üzere ceman 47 kama bulunmuş ve bu silâhlar müsadere edilmiştir. Arama gece saat 24 o kadar devam etmiştir-
Memleket sağlığını islâh için çareler
Cumhuriyet devrinden evvelki durumumuz
Yazan
r r Halit Üzel
(lşçj Sağlığı Genel Müdürü’
İkişer bin lira ikramiye kazanan numaralar:
002008 003978 021934' 030388 057852 070555 084992 085392 102453 116495 130058 130149 130879 131931 139929 142498 143076 153941 156802 184946 189378 227914 229048 237204 244223 246955 253047 261069 269880 272421 273694 286577 290738 318196 320960 343f94 348902 351768 355817 379270 393508 409167 411518 412205 453258 462092 486929 497804 497899 499388
Biner lira ikramiye kaza
numaralar:
015104 018657
035795 040270
057632 064749
070032 091971
104012 107700
124528 131834
135425 138465
161826 180261
188733 191140
197191 204610
213559 216942
231848 239122
248982 252727
256332 259121
262379 263021
271349 275414
283547 286973
307010 307035
315419 320868
332763 345255
371766 374512
398668 408838
417241 420901
024994 032755 048494 054814 066320 069776 093809 103172 114165 114-41 132744 135214 153609 158096 182962 185919 192982 194919 208315 210773 218602 227523 243195 244007 254125 254363 2598,56 260811 263923 267027 277138 280996 289669 300546 310114 311953 321682 327058 360789 362280 384622 391986 410702 410872 430462 434424
Halk Ban-bu kabil iş erbabı, için
Çalıştığı evi soymuş
Bahçelievlerde oturan Rachel
Bentt isminde birisinin yanında çalışan Sami Aydınlı şüphe-üzerine yakalanmış ve üzerin-
de 110 lira değerinde kıravat
Son iki rakamı 22, 43, 57 veya 68 ile nihayet bulan 20.000 numara onar lira.
Beşer lira ikramiye kazanan numaralar:
Son rakamı 0, 7 veya 9 ile nihayet bulan 150.000 numara beşer lira ikramiye kazanmışlardır.
İkişer bin lira teselli mükâfatı kazanan numaralar
(300.000 liraya nazaran)
000089 100009 100019 100029 100039 100049 100059 100069 100079 100080 100081 100082 100083 100084 100085 100086 100087 100088 100099 100189 100289 100389 100489 100589 100689 100789 100889 100989 101089 102089 103089 104089 105089 106089 107089 108089 109089 110089 120089 130089 140089 150089 160089 170089 180089 190089 200089 300089 400089
iğnesiyle dolma kalem ve muh telif kıymette bazı giyim eşyası bulunmuştur.
Sami Aydınlı bunları çalıştığı evden çaldığını söylemiş ve
sanık hakkında suç üstü mua-
melesi yapılmıştır.
Biner lira teselli mükâfatı
kazanan numaralar
(100.000 liraya nazaran)
011830 211030 211430 211800 211832 211836 211840 211880 213830 217830 231830 271830 411830
111830 211130 211530 211810 211833 211837 211850 211890 214830 218830 241830 281830
201830 211230 211630 211820 211834 211838 211860 211930 215830 219830 251830 291830
210330 211330 211730 211831 211835 211839 211870 21^830 216830 221330 261830 311830
Komlko - Dram bir hatıra
Muterem Mümtaz Faik Bey-
Zatıâlinize ancak matbuat ailesinin mümtaz bir rüknü bulunmanız itibarile ve bir okuyucunuz sıfatiyle gıyaben müşerref bulunuyorum.
Şahsî muarefenin noksanlığına, Ancak bunu müsaadenizle bir | rağmejn 17 8/1950 tarihli Zafer sualle tekit etmeden geçemiyece- ' gazetesindeki (Memleket sağlığı-j ğim: İlâç için binnetice hastala hususunda gösterilen bu isabetli veya siabetsiz titizlik memleket dahilinde alınacak verya yapılacak sağlık malzeme ve tesisleri için gerekli tahsisatın bütçelerimize konması hususunda da aynen gösterilmemiş midir?
Bu noktalar kuvvetli bir hamle ve ehemmiyetle ele alınması zarureti hissolunan millî sağlık işlerimizde bu güneı kadar muvaffakiyeti sektedar eden sebeplerden en mühimmini tebarüz ettir miş oluyor- Muvaffakiyetin sadece malî imkânlara mütevakkıf olmadığım da kabul ederek mütebaki âmiller üzerinde sırası geldikçe durulmak üzere; evvelâ dünkü ve bugünkü sağlık durumumuzu gözden geçirmekte fayda görülüyor.
Bu sebeple yazımın bu ilk kısmım Cumhuriyet devrinden evvelki sağlık durumumuzu hatırlat maya tahsis ederek müteakip parçalarda hali hazır durumu ve sağlık teşkilâtımızın verimli olabilmesinin mütevakkıf bulunduğu esasları izah ve arza çalışılacaktır.
Millî mücadeleden muvaffakiyetle çıktığımız ve nihayet Cum huriyet idaresinin kurulduğu ta rihlerde verem, trahom, sıtma, frengi ve diğer bulaşıcı hastalıkların yıpratıcı, soldurucu, öldü rücü tesirleri altında ve bunla' ın â'millerile başbaşa kalrrtîş bulunuyordu. Millet, müşahhas olarak karşılarında göremediklerinden kısmen sebebini takdir ve tayin edemedikleri maraz âmil lerinin zebunu idi. O tarihlerde memleketin her bucağında binlerce hasta vardı- Fakot yurtta,
m korumak için) başlıklı makaleniz, senelerden beri ben:m gibi tababet mesleği içinde bulunanları işgal eden millî bir dâvaya, ıstıraba tebas etmiş bulunmanızın tesis eylediği bir yakınlığa, tabir caiz ise, dert ortaklığına güvenerek bu hususa dair müşahede ve mütalâalarımı za-tıâlilerini tekiden ve mevzuun tevsien arzda fayda gördüm.
Makalemize (Memleket sağlığını korumak için) başlığım münasip görüşünüz memlekette koru nacak seviyeye eriştirilmiş umumî millî bir sağlık durumunun vücuduna ve binaenaleyh işin arhk ıslah edilmiş bulunan sağlığımızı hüsnü muhafazaya tevakkuf etmekte olduğu kanaatinin zatıâlinizde teessüs eylemiş bulunmasından münbais ise e-sas maruzata girişmeden evvel memleket yani mille»; sağlığının korumaya çalışacak merhalelerden oldukça uzakta ve geride olarak henüz millî sağlığı ıslah devri içinde bulunduğumuza işaret mecburiyetini hissederim.
Bununla beraber kıymetli makalenizin muhtelif noktalarında temas edilen hususlar başlıklarımızda lûğat ilibarile görülen farka rağmen mevzuu görüşte ve derde alâkadaki birliğinizi takdirde yazmış başlığında tek bir kelime değiştirerek bu satır lanma başlık ittihazında bir zevx duydum-ı
Makaleniz; .Cumhuriyet Tiuku merimizin kurulmasile aynı zamanda bir memur sıfatiyle içine atılmış bulunduğum tababet hayatında karşılaşılan İdarî ve mes lekî hadiselerin hususiyetlerini, mîllî yegâne kıymet ve servet olan sağlık dertlerimizi ve bunları ıslah mecburiyetimizi; bu gayede muvaffakiyet şartlarım yeniden düşünmeme ve bunların yazı ile tesbitine son bir saik oldu.
Nazarî bakımdan kalben hiç bir vatandaşın takdir ve teslimi dışında kalmadığına emin olduğumuz bu kanaat icaplarının fiiliyat ve tatbikatta müspet tecelli etmediğini zaman zaman bir yeis içinde yine hepimizin takdir edegelmemiz acı bir hakikat teşkil etmektedir. Bu hakikati tevsik için uzak misallere mahal bırakmadan makalenizdeki (.........
...şimdiye kadar naylon için tuvalet levazımı için bol bol döviz verdik de mesele kalsiyume, penisiline, streptomisine dayanınca düşünmeye boşladık.) şeklindeki beyanınızı tekrarlamakla iktifa edeceğim.
Hükü7Tr,n
İstanbul gibi bir iki vilâyet müstesna, vücudile muhitini müstefit edecek bir hastane yoktu. İstisnai bir duruma mazhar bulunan İstanbul'daki Gurabo hastahane-sinin o günkü hal ve mazarası-m görenler, bilenler hastahano-lerlmizin umumiyetle ne elim bir durum içinde olduklarım hatırlarlar.
Akademik kariyer» mensup doktorlar müstesna memlekette mütehassıs geçinen doktorların sdyısı pek mahduttu, o da İstanbul» münhasır bulunuyordu. Vilâyet merkezlerinde yerleçmi; mahdut sayıdaki doktorlarımız civar kasaba ve köylerdeki hastalara, ancak hasta sahiplerinde ihtiyar olunabilen maddî manevî büyük külfetler mukabilinde, icabet ediyorlardı- Hulâsa; bak/cak doktor sayısı ıaz, bakılacak has ta çoktu; millet efradının hepsinde hastasını hususî külfetlerle tedavi ettirmeye takat yoktu.
İşte bu acıklı hallerin durumun bütün açıklığı ile idrak olunmaya başladığı o tarihlerde, 1340 senesinin (1924) son baharında Ankara’da bulunuyordum. Memlekete en büyük ve esaslı hizmetini Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı olarak ifa elmiş bulunduğundan şüpheye mahal görülmi-yen merhum Dr. Refik Saydam’ı, nrial buldukça Hacı Bayram Veli Camii yakınlarındaki küçük bir eve sığınmış olan, Bakanlıktaki küçük ve basık tavanlı makamında ziyaret ederdim .
Her ziyaretimde masasının türilj dolduran çeşitli sâğlık
sosyal yardım mevzularile meşgul bulurdum- Bunlardan herhangi birisi üzerinde hususen durulunca hiç unutamam (bunlar nasıl hallolacak; bu yükün altından nasıl kalkacağız?) sualini îrad ederlerdi.
Arkadaşının parasını çarptı
Dün sabah saat 10 sıralarında İsmetpaşa pazarında bir yanke sicilik vakası olmuştur.
Haşan Dursun isminde bir şa his eskidenberi arkadaşı olan Şakir Ekerin cebinden 37 lirasını çalmıştır. Haşan beş altı adım ayrıldıktan sonra Şakir parasının çalındığım anlamış ve feryada başlıyarak etraftan yardım istemiştir. Haşan kısa bir zaman sonra çaldığı paralarla yakalanıp savcılığa teslim edilmiş ve suçu sabit görüldüğünden sulh ceza mahkemesi tarafından 40 gün hapsine karar verilmiş ve cezaevine gönderilmiştir.
İnşaat kalfalarının Belediyeden istekleri Ankara İnşaat Kalfa ve Ustaları Derneği adına Dernek Başkanı Kâmil Akal’ın başkanlığında (6) kişiden müteşekkil bir heyet Belediye Reisini ziyaret ederek Ankara Belediyesi hudutları dahilinde çalışan seyyar inşaat kalfa ve ustalarının isteklerinin belediye tarafından nazarı dikkate alınması temennisinde bulunmuşlardır.
Kızılay'a giren her üye, felâkete uğrıyanlara faydalı bir uzuv olur.
Kızılay'ın varlığı Türk cömertliğine dayanır.
O zamanlar bu hususta tesep ve mübeller kâfi malûmat ve kanaatten mahrum olduğum için keyfiyet nazarımda daha büyük bir ehemmiyet hanesi işgal edetrdi. Fakat kısa bir zamanda gördük ki: merhumun meslekî vukufu tecrübî müktesebo tı ve bunları telifen istifade ettirecek bir kabiliyette oluşu mem l&ketin bir çok sağlık dâvalarının müspet surette halline kâfi gelmişti.
Halkın başta frengisi olmak ü-zere sıtması, trahomu ile esaslı mücadeleye girişilmiş ve herke sin takdir eylediği iyi neticeler elde edilmişti. Bulaşıcı hasl ılık-larla mücadelede odukça müspet neticelere kavuşulmuş; birçok vilâyetlerimizde iyi fena hastanelerin tesisine çalışılmış ve ya mevcutların ıslahına gidil-
Annelerin doğururken, ço:uk-lann doğarken ölümlerinin n ifus sahasında açtıkları boşluğun doldurulması zarureti hissedilerek yer yer doğum ve çocuk br.kım evleri tesis edilmiştir- BinncÜce açılan bu sağlık mücadeles nde aktif rol oymyacak mütehrssıs doktorların yetişmeleri ve bun-Icnn Anadolu içine tevzileri nüm kün olabilmiştir. Hulâsa, merhumun Bakanlığı devresinde) bahusus sağlık işlerimiz hizme! berimiz takdir ve şükrana lâyık bir isabet ve hızla inkişaf eylemişti.
Bu inkişafı müşahhas bir delil ile arz icabederse Dr. Refik Saydam zamanında başarılmış cağ-lık işlerimiz seviyesile mevzuun ilk ele al.ndığı 1920 - 1922 yıllarındaki sağlık hizmetleri seviyesi arasındaki farkı; Cumhuriyatin ilk leessüsünde Hacı Bayram Camii civarındaki 5-6 odalı Bakanlık Jjması ile bugün, görm :kte olduğun/uz Sağlık ve So:yal Yardım Bakanlığının modern binası ve onun etrafında kümeleşen sıhhî müesseseler arasındaki fark temsil eylemektedir deyebiliriz. Bu sırada; doktor olan olmıyan her alâkalının bugün takdir ve teslim eylemekte olduğu acı bir hakikate temas mecburiyetinde kalındığından cidden teessür duyulmaktadır-
Evet; Refik Saydam’ın o Bakanlıktan aynlmasiyle meml ke) tin sağlık işlerinde hizmeti rinde teşebbüs edilmiş bulunan kurtarıcı hamleler seneler geç kço kuvvet ve hararetini kaybetmeye başlamıştır. Bakanlığın biday He kurduğu bir kısım sağlık müe seselimi ilk sıhhat ve zindelikten bugün mahrum görünmüyo lar-Binneticc halk sağlığı filhakika 10-15 senedenberi bariz bir salâh eseri gösterememiş oluyor.
Şimdiye kadar merhum zc maninde hazırlanmış şalışma program ve projelerinin tatb: ine devam edilebilseydi dahi bugünkü sağlık durumumuzda müspet kutuptan büyük farklara mazhar bulunurduk .
pabuççuyum, çift
ziraat »ayımı bir hatlını canlandırdı. Bu can lanmanın tam zamanında olduğunu sanırım.
Birinci Cihan harbi, memleket mahsul darlığı ve kaparozcu bolluğu içinde. Almanya önümüzdeki mahsul mevsimi bizden bilmem kaç bin ton buğday, arpa istiyor. Ve taahhüdümüzü sekiz ay önceden imzalamağa zorluyor. Bir büyük vilâyetin merkezinde-yim. Tam Ekim ayı ortası. Sabahın dokuzu. Hükümet meydanında bir çok seyirci. Merdivenlerin önünde de yirmi otuz kişi ikişere dizilmiş. Başlarında da bir sivil bando.
Vali üst basamağa çıkmış, nutuk çekiyor. Nutuk, lâf bon-marşesi gibi, ne ararsan bulunur derde devadan gayri. Vatan, millet, saikai hamiyet, barikai hakikat, nihaî zafer, mukaddes ittifak ve aziz müttefikler, ziraî kalkınma, ekim gayreti, falan, filân festekiz...
Çal bando! Kalkın ey ehli vatan, biz de harman olalım! Bu suretle davul susar susmaz saftan iki üç kişi ilerledi. Valinin karşısına dikildi. Dert dökmeğe başladılar:
— Beyefendi! Bizi yakalattınız, tarla sürmeğe, toprak capalamağa, çiftçiliğe gönderiyorsunuz. Vatana hizmet borcumuzdur. Biliriz. Çekinmeyiz. Ama bu hizmet başarabileceğimiz şeyler olmalı. Daha faydalı olur.
— Ber bilmem.
— Ben terziyim, hiç anla-
Ben şuyum, ben buyum. Ne fayda! Vali bey otuz kişiye fermanı bastı. Hadi tarlaya! Hamiyet, mürüvvet, vatan, a-dalet, zafer....
Bir hafta sonra gazetelerde okuduk. O vilâyet mükemmel istatistikler tutmuş ve anlaşılmış ki tam bir milyon sekiz-yüz bilmem kaç bin dönüm ta-mamiyle ekilmiş!!!
Bâbıâli sevincinden handiyse zıplayacak. Canım boğazlına geldi. Kâğıda kaleme sarıldım. içişleri Bakanı Talât Paşaya şu mealde birşeyler yazdım: Almanyaya taahhüdü sakın imzalamayınız. Çünkü veremiyecek, çok zor durumda kalacaksınız. Bu vilâyette iki milyoıja yakın dönüm değil ya, doğru dürüst ekilmiş yüz bin dönüm bulabilirseniz beni asınız, bulamazsanız Valiyi asınız! Benim vatandaşlık vazifem bundan ibarettir.
Demokratlar başı Talât Paşa derlerdi ona. Sıkı bir inceleme, araştırma yaptırdı. Sözüm doğru çıktı. Taahhütname imzalanmadı. Tabiî beni asmadı, mükâfat olarak Bur-saya nakletti. Valiyi de asmadı ama, bir telgrafla devlet hizmetinden uzaklaştırdı.
Eğer bugün kendilerini sözüm ona muhalif sananlar, o-günkü iktidarda da bulunsalardı; beni Moskovaya gönderip fırına attırırlar ve Vali beyefendiye birinci rütbeden altın liyakat madalyası verirlerdi!
Aka GÜNDÜZ
Macidin aklı fikri hep sevgilisinde idi.
Gülşen’i düşünen tek canlı kul yoktu. Genç kızın bütün düşüncesini de, kimse tarafından düşünülmemek teşkil ediyor, sık sık gözleri uzaklara dalıyordu.
Macit eskisi gibi artık gezmelere iştirak etmez olmuştu.
O
zaman hep üçü kalırlardı.
Gülşen için en sıkıntılı gün işte onlardı. Selim'le Gülüz'ün arasına dikilmek fena halde
sinirine dokunuyor. Onlarla yalnız kalmak mecburiyeti hâsıl olunca birden felce uğramış gibi ne hareketlerine,
ne de düşüncelerine istediği istikameti veremiyor. Fırsat kollayarak derhal yanlarından uzaklaşmağa bakıyordu.
O zaman koşa koşa odasına çıkar, kapanır, eline bir türlü okuyamadığı bir kitap veya
işleyemediği bir iş alır.. Kendini yalnız.. öylesine yalnız hissederdi ki... İçinden hep ağlamak gelirdi. Ne olurdu Allahını candan bir kimsesi
olsaydı da onun kucağına
ka-
panıp doya doya ağlayabil-
seydi... Sonra yavaş yavaş kendine gelirdi. Başı yükselir, omuzları dikelirdi.
KU KAIBÎ ’
der gelirken., bir tesadüf., küçük bir kalb ilişiği.. Uzakta kalan bir hayal falan..
— Neler söylüyorsun Selim.. dedi. Böyle bir şeyi ben-
Ondaki bu irkilme Selimin pek hoşuna gitmişti. Gülmekten kendini alamadı:
ağlanıak istiyordu sanki?.. Derdi var mı idi ki ona teselli arıyordu..
Bütün yakınları kendisine karşı daima şefkat ve sevgi göstermişlerdi. Halinden şikâyet etmeğe hakkı var mı idi?.
Fakat ne kadar mantıkini işletse, ne kadar muhakeme etse yine de o yalnızlık hissinin elinden kendini kurtaramı-yordu. Selim de bir gün onda-ki bu halin farkına vardı..
O gece Boğazın lüks bir o-telinde mevsimin büyük balosu vardı. Karşı sahilde ışıkların hemen hemen hepsi sönmüş, herkes çoktan uykuya varmıştı bile.. Bu sahil ise ışıktan bir dere gibi kaynıyordu. Arkadaki tepeler geri geri kaçarak karanlıklara dalıyor.. Arada sırada denizden masallardaki o korkunç devin
Nakleden: Ş. TAYLAN
âdeta sersemlenıişti. Selim yavaşça onun yanına geldi... Bir şey demedi.. Sadece elini avuç larına aldı. Yine bir şey demedi. Gülşen elini çekmedi.
Bir ara caz susmuştu.. Şimdi de dışarıdan bir yerden, galiba denizden alaturka bir şarkı yükseldi .Neydi o akşam .. Hülya gibi, rüya gibi bir şeydi..» şarkı devam ediyordu. Aşkın ihtiras derecesine vardığı açlar.. En bayıltıcı kokular, bütün içli susuşlar bu bir kaç kelimede birikmişti sanki..
Selim:
— Bu yıl seni üzgün gibi görüyorum Güllü kız.. dedi. Daha doğrusu neşeni bulamıyorsun bir türlü.. Ne oldu
— Hayır.. Bir şeyim yok Selim. Üzgün olmam için bir sebep yok ki.. Yalnız, galiba.. Bıı neşe.. Bu kalabalık.. Alış-
alnındaki tek gözü gibi bir vapurun projektörü yanıyor.. Yine o dev kendine yakışır büyüklükte ışıktan bir pergelle sanki kıyıları ölçüyordu..
Işık.. Işık.. Htr taraf ışıktı.. Işık gökte kıvılcımlanıyor, suda titreşiyor, binalara inci taneleri gibi asılıyor, ağaçların yaprakları arasına periler diyarının mahsulü meyvalar gibi kıpırdaşıyor.. İleride demir almış duran kapkara geminin yüzünde karanlıkta ışıldayan kedi gözleri gibi parıldıyordu...
Uzaktan bakınca. Boğazın bu kıyısına yerden, görünmeyen bir kaynaktan sanki ışık fışkırıyor sanırdınız. Karanlık, yıldızlara kadar kaçmış, onlara sığınmıştı o gece..
Kalabalık bir grup herkesten fazla eğleniyordu.. Gülşen yengesinin biraz arkasında idi. Kalabalıktan ve uğultudan
Tefrika No. 11
madım bunlara ben.. Galiba mânâsız bir çekingenliğim var.. Gevezelik falan edemıyo-
— Hayır, hayır.. Ben teni bilirim.. Çekingensindir, utan-gaçsındır ama, yabancılara karşı.. Bizbize kaldığımız zamanlarda değişmiyorsun bu sene.. Konuşmuyorsun.. Eskisi gibi gülmüyorsun.. Sesin çıkmıyor diyebilirim. Derin tefek küra(a dalmış bir âlim hali
— Halbuki hiç bir şey de — yok.. Sahi söylüyorum..
— Haydi, haydi Güllü kız.. Benden de saklamağa kalkışma.. Derin derin düşündüğün yok belki ama, sık sık hayalâ-ta dalıyorsun.. Haydi itiraf et bakalım..
— Sahi itiraf edecek bir şeyim yok..
— Hele, hele.. Mektebe gi-
— Ama fena kaşlarını çattın Güllü., dedi. Ben de müthiş bir şey söyledim sandım.. O kadar olmıyacak bir şey değil ki söylediğim.. Baksana koca kız olmuşsun.. Evlenmeğe hiç niyetin yok mu yoksa?
Gülşen sâkinlemişti. Gülümsedi. Başını sallayarak ve a-laylı bir sesle:
— Daha dur bakalım., dedi. Evlilik kim, ben kim..
Sonra birdenbire^
derin denecek düşündüğüm
— Selim., diye devam etti. Evlenecek olsam... Ve:
-Bu senin tuhafına gitmez mi?..» diye sözünün nihayetini getirdi.
— Tuhafıma gitmez olur mu hiç?.. Seni bacak kadar-kenden heri tanırım.. Hep de o gözle bakarım..
— Ama yaptın.. Ben bacak kadarken sen de benden üç parmak daha büyüktün.. Fazla değil-
(Devam edecek)
30/10/1950 '
ZAFER
Sayfa : 3
Radyo-Telgraf-Telefon
D. P. Grupu’nun yarınki içtimai Ankara, 29 (T.H.A.) — Bugünlerde şehrimizin siyasî çevre lerinde faaliyetlerin arttığı ve milletvekillerinin seçim böl gelerinde yaptıkları tetkik seyahatlerinden döndükleri mü-şahade ediliyor. Büyük Millet Meclisinin dokuzuncu devro bi rinci dönem toplantısına iki gün kalmıştır. Bu münasebetle 31 Ekim Salı günü saat 15 de Demokrat Parti Meclis Grupu t.op lanacaktır. Muhalefet çevreleri bu toplantıda hükümetin itimat reyi istiyeceğini ve kabine değişikliğinin bahis mevzuu e-dileceğini ısrarla söylemektedir ler. Buna mukabil Demokr|t Parti Genel Merkezinde belirtil diğine göre, Meclisin açılmasından önce bu gibi grup toplantılarının yapılması tabiîdir. Bu kabil şayiaların havayı bulandırmak için çıkarılmış olduğuna da işaret edilmektedir.
Şurası muhakkak ki Meclisin açılması ve Cumhurbaşkanının vereceği açış nutku siyasî ve tarafsız her yerde merak ve a-lâka ile beklenmektedir. Seçim bölgelerinden dönmüş olan mil letvekilleri seçim bölgelerinin meselelerile alâkalı sözlü sorular hazırlıyarak Meclis Başkanlığına tevdi etmeye başlamışlardır. önümüzdeki Meclis dev resinin çok hararetli geçeceği, bilhassa bütçe müzakereleri sırasında bir çok tartı.jnalar jV pılacağı anlaşılmaktadır.
Bakanlıklar tarafından hazırlanan mühim bazı kanun tasarıları bu devre zarfında müzakere edilip çıkarılacaktır.
Atlantik Paktı
komutanlığı
Bu vazifeye getirileceği söylenen Gl. EisenhoWert Başkan Trumanla görüştü
General Eısenhower ş S f
Londra Radyosu, 29 (Basın ■
Bakanı
— Amerikan Savunma Maıshall, dün Vaşing-
ton’da Atlantik Paktı Savunma
Konferansına iştirak eden 11 memleket Savunma Bakanlarına hitaben bir demeç vermiştir. Marslıall şunları söylemiştir:
«— Mücadele henüz başlamıştır, memleketlerimiz arasında mevcut itimada lâyiK bir şekilde çalışmamız gerekmektedir. Atlantik Paktına dahil
memleketlerin askerî kuvvetleri henüz bir hücuma karşı koyacak dereceye erişmemiştir. Açığı mümkün olduğu kadar çabuk kapatmalıyız.»
Diğer taraftan haber verildiğine göre, Savunma Bakanları ilk iş olarak bir başkorriutan tayini meselesini ele almışlar ve bu mevkie General Eiseııho-ver’in getirilmesini kararlaştırmışlardır.
PULSUZ İSTİDA
JBenim oğlum bina okur! i
er şeyden kendilerine pay çıkarmasını ve her vaka- ;; yı partileri ve şefleri namına istismar etmesini çok i ;
; I iyi bilen C.H.P. yazarları, Cumhuriyet Bayramının yirmi ye- ! ■ I ■ dinci senesi münasebetiyle, yine «Gemi azıya, almış bulun- ;; ■; maktadırlar. ;!
;! Türk milletinin çok iyi tanıdığı ve karakteri hakkında fi- !) !' kir sahibi olduğu Hüseyin Cahit Yalçın bu münasebetle yaz- ;; •; dığı bir makalede, cumhuriyeti Türk milletinin kurduğunu ; ; anlatmakta ve nankörlüğe kaçmamak için de Atatürk’ün is- ! S mini lütfen telâffuz eylemektedir. Buna mukabil ancak bu ( ;; sene tam demokratik haklara malik olduğumuzu da ifade e- ] ;! derek, bunu da İnönü'ne medyun bulunduğumuzu ifade et- ! mek garabetine de kaçmaktndır. ;
; İçinde yaşadığımız devri, bize yutturmağa kalkması bir ; ;! tarafa bırakılırsa, bu yazıdaki maksadın, cumhuriyeti öv- I !: inekten ziyade, velinimetinin unutulmak üzere olan namının ; ;; bir parça daha kulaklarda tutunmasını sağlamak arzusu ol- i duğu aşikârdır.
; Yalçın üstadımıza şunu haber verelim ki, bu millet İnönü-; ye borçlu değildir. Bilâkis o zatı şerif Türk milletine borç- | ;! ludür. Hem öylesine borçludur ki, onu asla ödeyemiyecek ve
- daima medyun kalacaktır. Çünkü bu millet, bir Noel baba ; edasiyle demokrasiyi hediye ettiği iddia edilen zatın 1946 ; da seçilmediği halde zorla o mevkide dört sene oturduğunu !: çok iyi bilmektedir.
;; Hakikat/bu olduğuna göre, eğer İnönü olmasa idi, Türk ;! milleti susamış olduğu demokrasiye çok daha evvel kavuş- ! ! i nıuş olacaktı hükmüne varmak yanlış değildir!
Hikmet YAZICIOĞLU ’ t'*************************A *************************^v***«
Mekteplerde Din dersleri
(Ba$ tarafı 1 nci sayfada) bu nokta üzerinde duracağım. Evvelâ tenkidcilerin ne dediklerini hulâsa edelim.
Fenerbahçe bu sabah Ankarada
At yarışları
Bugün yapılacak koşular ve tahminlerimiz
I
D İ K K A T
Tiryakilere müjde
Kahve 10 liraya
Halis temiz ince ve taze kahve ancak
Tiryaki kahve ve çay ticarethanesinde
bulunur
Sahibi: SAMİ SAZLIK
Merkezi: Anafartalar, Hükümet caddesi, Orman Çiftliği karşısı Tel: 12966.
Şube: Hamamönü No, 138 — Tel: 13345.
(5929)
Fenerbahçe futbol takımı bu sabah ekspresle şehrimize gelecek vo saat 14-30 da 19 Mayıs Stadında Demirsporla hususi bir karşılaşma yapacaktır-
Fenerbahçe yeni sezonda İstanbul lig maçları başladığm-danberi en formunda bir takım manazrasındadır. Nitekim lig li derliğini elinde tutmaktadır.
Millî maçlar dolayısiyle bir kaç yıldız elemanından mahrumiyetine rağmen, sarı lâcivert takım yine kuvvetli sayılır.
Bilhassa İstanbul futbol sever halkı üzerinde çok iyi bir intiba bırakmış olan Arnavut millî takım oyuncularından Bahri ve Süleymamn oyunlarım Ankara seyircileri yakından görmek arzusundadır.
Fenerbahçe takımında, son maçlarda iyi bir form gösteren, Sarapi, Hilmi, Ahmet, Fikret ve Zekeriyanm da bulunması, san lâcivert takımın güzel bir oyun çıkaracağı kanaatini uyandır mak için kâfi bir teminattır.
Buna mukabil Ankara futbolü* nü her zaman bilhassa hariç ta kımlara karsı muvaffakiyetli o-yunları ile temsil eden Demirspo-run iseç bu maça oldukça hazır lıklı olduğu söylenebilir .
Demirspor bu maçta forvet hattının randımanım artırmak i-cin, yedeksubay olan Mustafa ile sakatlığı geçen Rıdvam da takıma alarak söyle bir tertip! sahaya çıkacaktır:
Emin, Kemal, Cemal (Salih! Kadri, Süleyman, Muzaffer, Is mail, Mehmet, Fuat, Mustafa, Rıdvan.
Bu kadro ile Demirspordan, Fenerbahçe karsısında güzel bir oyurf çıkarması beklenebilir.
Gazetemiz Fenerbahçe ile De. mirsporun bugün yapacakarı karşılaşmada, galip gelen tarafa verilmek üzere ortaya bir kupa koymuştur-
Maçın ’ hakemliğini şehrimiz de bulunan Mısırlı beynelmilel hakem Zeki Osman Bey, yan hakemliklerini Cezmi Başar, ve Kadri Erdemli yapacaklardır.
Her iki takımdan Ankara spot »ever halkına bugün güzel ve temiz oyun çıkarmalarım bekler, sansfar dileriz.
Sonbahar yarışlarının yedinci haftası Arap atları için en mühim koşu haftasıdır. Çünkü Tarım Bakanlığı koşusunun birincisi, sahibine senenin en büyük ikramiyesi ile beraber kıymetli bir kupa da kazandırmış olacaktır.
Aşağıda yazılı programda görüleceği veçhile b« senekr koşuya kaydedilmiş olan atlar sahanın en kuvvetli Arap atlarıdır. Bu itibarla çok heyecanlı bir koşu seyredeceğimizi tahmin ediyoruz.
Günün diğer yarışları da müş terek bahis bakımından oldukça enteresandır.
Birinci koşu: Arap taylarına mahsustur. İkramiyesi 200 lira, mesafesi 1400 metredir.
1— Akınci*(H. Çağın) 61 K.
2— Seyyare (Ş. Eliyeşil) 59.5 K.
3— V. I (A. Akpınarcılar) 56 K.
4— Gözde (Ş. Eliyeşil) 54.5 K.
5— Prenses (İ. Akal) 54.5 K.
Bu koşünun favorisi Seyyaredir. Nisbeten hafif sikletle ko şacak olan V.I ikinci ihtimal o-larak tutulabilir.
İkinci koşu: Centilmen poşusudur. İkramiyesi 1500 lira, mesafesi 2000 metredir.
1— Comtesse (F. Yüzatlı) 70 K.
2— Arda (A. Kesebir) 70 K.
3— Mimi (ö. Atman) 68 K.
4— Belle Rose (Nikolaidi) 68 K.
5— Princesse (Nikolaidi) 68 K.
6— Pullu (E. Özsoy) 68 K.
Simsaroğlu kupasında aynı rakiplerini kolayca geçen Arda bu koşunun büyük favorisi* dir. Yalnız koşunun cereyan tarzı Arda’nın aleyhine olursa ve tecrübeli bir binici altında olmak şartile Pullu’nun şansı fazlalaşır.
Üçüncü koşu: Tarım Bakanlığı kupası, ikramiyesi 800 lira
İstanbul’daki maçlar
İmtiyaz Sahibi:
Giineş Matbaacılık T.A.O. adına Başmuharrir Mümtaz Faik FENİK
İstanbul, 29 (T-H.A.) — Bugün Fener stadında bu$u$) futbol karşılaşmaları yapılmıştır. Gönün lk karşılaşmasında Beykoz, Is anbulsDor’u 3-2 yenmiş, ikinci karşılaşmada da Vefa, Fener'i 2 - 1 mağlûp etmiştir.
Mısırlı futbolculara kokteyl
Mısır Büyükelçisi tarafından şehrimizde bulunan Mısırlı fut bolcular şerefine dün bir kokteyl Darti verilmiştir. Millî Eğitim Ba kam Tetvfik İleri, Genel Kurmay Başkam orgeneral Nuri Yamul ve basın temsilcilerinin hazır bu
lunduklan bu kokteylde şehrimiz de bulunan millî takım oyunculo-
mesafesi 2800 metredir.
1— Tufan (Z. Yalçın) 60 K.
2— Kasva (M. Türeray) 60 K.
3— Çınar (N. Temizer) 60 K.
4— Benliboz (Ş. Eliyeşil) 60K.
5— Hatıra (R. Akdağ) 60 K.
6— Haydar (M. Turgut) 60 K.
7— Bahtiyar (E. Somtürk) 58.5 Kilo,
8— Nadide (S. Ortaç) 58.5 K.
9— Selçuk (M. Karabucak) 57 Kilo,
10— Atom (N. Temizer) 57 K.
11— Pehlivan (W. Giraud) 57 Kilo,
Aynı atlar aıasında cereyan eden Sultan Suyu koşusunun neticesine bakılırsa bu koşunun Benliboz ile Selçuk arasın da neticelenmesi icabeder. Fakat o tarihtenberi idman durum lan dikkati çekecek kadar iyileşmiş olan atlar vardır. Bunlar da Pehlivan ile Bahtiyardır ve bugünkü koşuda Benliboz ile Selçuk için tehlikeli birer rakip olabilirler.
Dördüncü koşu: sene zarfında koşu kazanamamış İngiliz atlarına mahsustur. İkramiyesi 1200 lira, mesafesi 1600 metredir. K
1— Belle Rose (Nikolaidi) 60 K.
2— Roket (Nikolaidi) 59.5 K.
3— Yiğit (F. Avşar) 59.5 K.
4— Neslihan (Karamehmet) 58 Kilo,
5— Okşan (Ş. Eliyeşil) 57 K.
6— Amber (F. Yüzatlı) 54 K.
Mesafenin kısalığı dolayısiy-le, çok çabuk iki kısrak olan Neslihan ile Okşan rakiplerinden daha şanslı gözüküyorlar. Fakat lüzumsuz bir mücadele şanslarını azaltabilir. Bu koşuda ikili bahis olduğu için okuyucularımıza sürpriz ihtimalleri göz önünefc tutmalarını tav siye ederiz.
Beşinci koşu: iki yaşlı taylara mahsustur. İkramiyesi 1500 lira mesafesi 1200 metredir.
1— Etoile d’Argent (W. Giraud) 56 K.
2— Toboggan (W. Giraud) 54.5 Kilo,
3— Cengiz (H. Çağın) 54.5 K.
4— Aldemet (Simsaroğlu) 54.5 Kilo,
5— Pulat II (Simsaroğlu) 54.5 Kilo,
6— Tarsuslu (Ş. Eliyeşil) 54.5 K.
7— Filiz (S. Temel) 54.5 K.
8— Sevgi (Ş. Eliyeşil) 53 K.
9— Kır Çiçeği (Simsaroğlu) 53 Kilo,
10— Canım (K. Kasar) 53 K.
Ziraat Bankası
Vadesiz Tasarruf Hesapları
28 Ekim 1950 çekilişinde:
Ankara'da Kavaklıdere'deki ev
Aydın’da 4580 numaralı hesap sahibi Nuri Aral’a, 10.000 Lira
Susurluk'ta 112 numaralı hesap sahibi Hüseyin'e çıkmıştır.
Kırıkkale’de İstanbul’da Ankara’da Vize’de Ankara’da Ödemiş’te Avanos’ta Akhisar’da Bandırma’da Tire’de Eskişehir’de Çankırı’da İstanbul'da Tire’de Antalya’da İzmir’de Ceyhan’da Kozan’da Gölköy’de Ankara’da
tl
■imiz da iştirak etmişlerdir. Macaristan - Avusturya maçı
1.000 lira kazananlar
923 numaralı hesap sahibi Tenasüp, 390 » ) »
40894 » » )
592 ) ) )
44404 » » »
3177 ) » )
319 » ) )
1613 ) ) »
1336 » » »
1391 ) ) »
6891 » ) »
3505 » ) )
9806 ) » »
1589 ) » )
744 » » »
64 » » )
642 ) ) »
811 ) ) )
41 » » )
42830 » » )
önümüzdeki çekiliş
,30 Aralık 1950 ikramiyeler :
Ankara'da Kavaklıdere'de 1
Ayrıca: 1 iane 10.000, 15 iane 1.000 lira.
Hayım, Naki,
Osman, Hayri, Aytekin, Ömer, Muzaffer, ’ Hüseyin, Mustafa, Kemal, Mustafa, Ahmet, Hakkı, Mahtura, Muslu,
Zeynel, Necmettin,
EV
Bu nüshada yazı işlerini fiilen idare eden Fatin Fuad Basıldığı yer: Güneş Matbaası — Ankara
Budopeşte, 29 (a.a.) —- (Afp)
—- Macaristan • Avusturya millî
futbol karşılaşmasında Macaris-
tan 4 - 3 galip gelmiştir- Oyunun ilk devresinde Macaristan 2 1
galip vaziyetteydi.
Bu koşuda Eliyeşil ahırının i-ki tayı büyük favoridir. Ve her ikisinin de geçilmesi zor bir ihtimaldir.
Çifte bahis 3—5 inci koşular arasında, ikili bahis 4 üncü koşudadır.
ATÇI
Diyorlar ki, Anayasamız lâiklik esası üzerinden vicdan hürriyeti prensibine bağlıdır. Devlet mekteplerinde din dersleri, hele bu derslerin mecburî tutulması karan ise bu esasa ve bu prensibe aykırıdır. Bu karar lâiklik esasına aykırıdır, çünkü lâik mektep, programları, dersleri ve hocalariyle din ve mezhep bahsinde tamamıyla bitaraf olan mektep demektir. Vicdan hürriyetine de aykırıdır, çünkü vicdan hürriyeti, feıdin hiç bir muayyen din ve mezhebe inanmağa ve akidelerini benimsemeye zorlanmaması demektir. Kaldı ki, Türkiye yalnız dindarlardan ve yalnız bunlann nıüslü-man olanlarından mürekkep bir devlet değildir. Türkiye vatandaşları arasında müslümanlar-dan başka, İsevî, Musevî ve Alevîler hattâ Allahsızlar da var. Eğer memleket sırf müslü-manlaıdan mürekkep olsaydı, mektepte mecburî din dersi bir dereceye kadar müdafaa edi-(ebilirdi. Fakat Türkiye gibi muhtelif din ve mezhepten cemaatlar ihtiva eden bir memlekette, devletin bunlardan birini tercih ederek mektepte mecburî ders haline koyması, yalnız lâikliğe değil, hem de din ve vicdan hürriyetine aykırıdır ve lâik hukuk ile müdafaası kabil değildir. Zira, herkese açık olması lâzım gelen mektepte, devletin, yalnız müslümanlığı okutup öğretmesi müslüman olmı-yan vatandaşlara din hürriyeti tanımaması demek olur.
İlâve edelim ki, demek istiyorlar, devlet bütçemiz muhtelif din ve mezhepten vatandaşların yergisiyle beslenmektedir. Bu müşterek bütçeden yalnız müslüman dini için tedrisat mas rafı ayırıp ödemeğe hakkımız yoktur. Çocuk velilerinin isteğine gelince, Anayasaya uygun olmıyan bir işi velilerin yüzde yüzü bile istese— madem ki Ana yasaya uygun değildir— yapılamaz. Kanun hâkimiyetine dayanan hukuk devleti anlayışı bunu emreder.
takdirde, ümit ettiğiniz kanun hâkimiyeti yerine keyfîlik kaim olur ve hukuk devleti lâfta kalır.
Hukuk ilminin bu basit hakikati üzerinde mutabık isek, Medenî Kanunumuzun meselemizle sımsıkı alâkalı olan 266 ncı maddesini dikkatle okuyalım. Bu maddede «Çocuğun dinî terbiyesini tayin ana baba» nın hakkıdır, deniliyor. Gayet tabiî: Dünyaya gelen bir çocuk ana babanın bedenî olduğu kadar ruhî ve manevî varlığının da bir parçası, varisi ve devamıdır. Bir gün yok olup gidecek olan fâni ana baba, geride bıraktığı çocuk larının şahsında ve neslinde devam edip yaşayacaktır. Ve bu sayede hayat Ve hilkat zinciri ana babalardan evlâda uzayıp gidecektir.
Şu halde, ana babanın bu hakkı devletin bir ihsanı ve o-toriter rejimlerle komünizmin iddia ettiği gibi, çobanın güttüğü sürü üzerindeki hakkına benzer bir şey değildir; hilkat bağından doğan aslî ve tabiî bir haktır. Binaenaleyh devlet ana babanın bu hakkına doğrudan doğruya veya dolayısiyle müdahale edemez. Mektepte çocuğa ana babanın razı olmıyacağı bir şekilde muayyen bir din lehinde telkinde bulunamıyacağı gibi: lâiklik perdesi arkasından, dinsizlik de telkin edemez. Çünkü, tekrar edelim ki, çocuğun dinî terbiyesi ana babaya ait ve onların, yalnız tabiî değil, hem de yukarıda gösterdiğimiz 266 inci madde ile tanınmış kanunî hak-
★
Güzel ama, siz Anayasanın lâiklik ve vicdan hürriyeti prensiplerini mücerret ve sübjektif bir şekilde anlıyor; onları bağlı oldukları diğer kanun hükümleriyle hukukun umumî esaslarından ayırıp sırf kendi kafanıza, arzu ve temayülünüze göre mâ-nalandırmak istiyorsunuz. Halbuki bir memleketin, Anayasası başta gelmek üzere, bütün kanunları bir kül ve insicamlı biı sistem
Dikkat edelim ki, demokrasi hukukunda vatandaşa bir hak tanıyan kanun, ayni zamanda bu hakkın bilfiil ve emniyetle kullanılmasını mümkün kılmayı hattâ icabında bunu temin etmeyi de devlet için bir vazife tanır. Meselâ, seyahat etmek vatandaş için kanunî bir haktır. Seyahat etmeyi fiilen mümkün kılmak yâni yol yapmak ve yol emniyetini tesis etmek de devletin vazifesidir. Yolu, köprüsü olmıyan ve yol emniyeti tesis edilmiyen bir memlekette, seyahat vatandaşın hakkıdır sözünün mânası yoktur. Böyle bir hak kanun sahifelerini süslemeğe ve kuru kuru öğünmeğe yarar. Yine meselâ, okumak, bilgi ve kültür elde etmek vatandaş için bir haktır. Fakat bilgi ve kültür sahibi olmak isteyen vatandaşa bu yolda imkân vermek ve zemin hazırlamak yâni mektep açmak, fikir ve kültür teatisini mümkün kılmak da devletin vazifesidir. Elhasıl, ferde bir hak veren her kanun hükmü, devlete de bu hakkın isti-
malini ve ondan istifadeyi fiilen mümkün kılma hattâ, dediğim gibi, yerine göre temin etme vazifesi yükler. Bu nokta üzerinde de mutabık isek, meselemize gelelim:
Madem ki ana babalar çocuklarına dinî terbiye vermek ve onları hayat yolunda din mâne-viyatiyle teçhiz etmek hakkına maliktirler, o halde böyle bir terbiye vermeyi bilfiil —temin etmek demiyorum— mümkün kılmak ve bu hususta ana babalara yardım etmek de devletin vazifesidir. Çocuk velilerinin kanunen hakkı olan din terbiyesine devletin fiilî imkânlar vermesi, lâikliğe aykırı olmak şöyle dursun, devlet için bir borçtur.
Bizde devlet bu borcunu ödemiş midir? Bu memleketin müslüman halkına karşı yirmi küsur senedenberi reva görülen hakaret ve zoru unutmamış olanlar-ca bu suale müsbet cevap vermek mümkün değildir. Hakikat şudur ki, bugün Türkiyenin müslüman çocuk velileri medenî kanunun kendilerine tanıdığı bir hakkı kullanma ve çocuklarının dinî terbiyesini tayin etme imkânından devlet eliyle fiilen mahrum bırakılmıştır. Dinî tedrisat yapan ve din hocası yetiştiren müesseseler yıkılmış, din adamları kahredilip sürülmüş ve senelerce din terbiyesinden bahsetmek bile bir suç olmuştur. Rum, Ermeni ve Musevi vatandaşlar, kendi mektep ve müesseseleıinde, çocuklarını dkı terbiyesi nimetinden bol bol faydalandırdığı halde; beride devlet kuvvetlerini ele geçiren bir avuç muhteris Müslüman halkımıza musallat olmuş ve o-nu canı pahasına senelerce bu nimetten.mahrum etmiştir.
İşte bu günkü millî iradeyi temsil eden iktidar, bu zulme nihayet vermek istemekte; kabulünden yirmi dört sene sonra, medenî kanunun 266 ncı maddesini sanki dün yapılmış gibi bugün yürürlüğe koymaktadır: Mektepte mecburî din dersleri, medenî kanunun müslüman velilere tanıdığı bir hakkın istimaline fiilen imkân vermekten ibarettir. Muhtar bir diyanet teşkilâtı kuruluncaya, dinî tedrisat yapan ve din terbiyesi veren ser best müesseseler mahsullerini verinceye kadar bu bir zarurettir. Zaruretler, memnu olan şeyleri mübah kılar.
Bu bahiste, din dersleri mecburiyetinin vicdan hürriyeti prensibiyle telifi meselesi kalır ki, bunu başka bir yazıda görü-
bakarken öbürü sola bakmaz. Böyle olduğu içindir ki, bir kanun hükmünü anlamak ve tatbik etmek lâzım geldikte, bu babda kaide, o hükmü alâkalı diğer kanun hükümleriyle karşılaştırıp birlikte mütalâa etmek ve kanun hükmünün mânasını, mücerret bir man tıkta değil, hayat ve cemiyst realitelerinde ve hukukun umumî esaslarında aramaktır. Aksi
Matinelerden itibaren
1950 - 1951 Sinema Mevsimini İLK BÜYÜK SÜPER
FİLMİ Meşhur Fransız Edibi GUSTAVE
Jljl FLAUBERT'in ölmez eseri
i MADAME BOVARY
lÜfl Rollerde: Jannifer Jones — Van Heflin —
Louis Jourdan — James Mason gibi 4 büyük yıldı
Bugünkü Seanslar: 10 - 12 - 11 - 16,15 - 18,30 - 21 Gece için numaralı yerlerinizi şimdiden aldırınız.
Tel Gişe: 15031 Müd. 21075
Not: Bu filmin Türkçe kopyası CEBECİ Sinemasında gösterilecektir.
Serbest Fıkra :
İçimdeki heves!
azetelerimizi renk renk, sıra sıra donatan afişleri görmeyen, ezberlemeyen kalmış mıdır acaba?
— Devlet Tiyatrosunda Ri-goletto! Hani ne yalan söyleyeyim ; bizim meslekte opera meraklısı pek fazla değildir! Daha doğrusu, devamlısı nadirdir. Zaten meraklı da olsak ne çıkar? İçimizde, işin iki ucunu bir araya getirip akşamın sekizinde «paydos!» e-denimiz o kadar azdır ki...
Fakat ne olursa olsun ben bu akşam işimi ona göre âyar-lıyacak şu yeni keşfedilen ses sanatkârımızı dinleyecektim. Hem bu kadarcık hemşehrilik hakkım yok muydu benim?
Lâkin... Ya oraya kadar gider de, bir hafta evvel gördüğüm eski bir sanatkârı tekrar dinlersem? Yenisini göremezsem, tanıyamazsam, yazık değil miydi benim vaktime! İyisi mi, gözü kapalı gideceğime
Sarıçizmeli
şuna bile bile giderim. Elbette,
şu macun şekeri gibi renk renk afişlerde tenorun da soprano-
nun da isimleri yazılıdır. Hem bu afişler niçin asılıyor? Bu kadar masraf, bu kadar eziyet
seyirciye hizmet etmek için de-
ğil mi?
Bu düşünce ile afişlere yaklaştım, zaten iki parmak enliliğindeki şimşir harfler, ta u-zaktan bile bar bar bağırıyordu:
Sahneye koyan: Filân! Dekorları yapan: Feşmekân! Kostümleri çizen: Zadegûn! Eee... Ya söyliyen sanatkâr? O kim?
Acaba benim miyop
rim mi seçmiyor diye,
E»2'®-
ğümü taktım baktım, yok.
Gözlüğümü çıkardım, bu se-
fer daha da yaklaşıp baktım yok! Tuhaf değil mi, perdeyi açandan tutunuz da, ışığı ayarlayana kadar bütün kadro var da asıl sanatkârın ismi, işte o yok!
Ne yapalım Devlet Tiyatrosuna telefon eder öğrenirim. Bu niyetle açtını telefonu:
Fakat hayret! !
— Sanatkârın ismini söyli-yemezlermiş! |
Acaba Devlet Tiyatrosuna değil de kazara, Genelkur-nıay’a telefon edip askerî sırlardan birini mi öğrenmeğe kalktım?
Aziz kari'ler sizin anlıyaca-ğınız, hevesim içimde kaldı ve
ben bu
sanatkârı gidip dinle-
Dilediğimize oy vermek hakkına malikiz de, istediğimiz sanatkârı dinlemek hakkına henüz sahip değil miyiz acaba?
Ne dersiniz bu işe!
Çifteler Harası Müdürlüğünden
1 — Hara yetiştirmesi angajmanlı koşulara kayıtlı 948
doğumlu sekiz baş safkan erkek Arap tayı 12 Kasım 1950 Pazar günü saat 12 de Ankara Hipodromunda açık arttırma suretiyle satılacaktır. •• 8 J t
2 — Tayların beherinin muhammen kıymeti ikişer bin lira olup teminatı 150 şer liradır.
3 — Taylar Ankarada Atlı Spor Kulübünde 6 Kasım 950 gününden itibaren her gün gösterilecektir.
4 — Taliplerin belirli günde saat 11 e kadar Hipodromda hara memuruna teminatlarını yatırmaları lâzımdır.
(14727)—(8142)—(2377)
Petrol ofisinden
Ofisimiz ihtiyacı için bir miktar elektrik ve elle ve ayrıca yalnız elle işler benzin satış pompası alınacaktır.
Standard tipe bağlanmamış olan bu malzeme için alâkalıların tekliflerini pompaların katologlariyle birlikte en geç 6/11/ 1950 Pazartesi günü akşamına kadar yazılı olarak Ankarada Umum Müdürlüğümüze yapmaları ilân olunur. (7975)(2340)
Yozgat-Saray yetiştirme yurduna aşağıdaki şeraiti haiz bir hasta bakıcı alınacaktır
a) Enjeksiyon yapması.
b) Kadın olması.
c) Yurtta yatıp kalkmasına mani (evli ve çocuklu hali olmaması.)
ç) Memurin Kanununun 4 üncü maddesindeki evsafa haiz bulunması.
d) İsteklilere kadro mevcudu (100) lira ücret verilecektir.
e) I-Iastahanelerde çalışmışlar ellerindeki bonservise göre
tercih edilecektir. (8144)—(2378)
ZAFER
30/10/1950
F. Belen’in hastalığı
(Baş tarafı 1 nci,sayfada) redeki evine giderek hastalığından dolayı. Cumhurbaşkanının şifalar dilediğini söylemiştir.
İstifası hakkında türlü dedikodular yapılan Fahri Belen bu hususta aşağıdaki beyanatta bulunmuştur.
(— On gün evvel Ankarada bir tansiyon yükselmesi geçirdim. Tansiyonum 22 ye kadar çıktı-Doktorların tavsiyeleri üzerine Istanbula gitmek veı tedavi olmak mecburiyetinde kaldım. Hastalığımın uzun süreceği ve tam bir istirahat devresi geçirmemin lüzumunun katiliği dolayısiyle is tifayı en makul yol olarak buldum. Nihayet Bakanlığın ele- alman işler bakımından faal devresidir. Yukanda da söylediğim gibi tek gaye vatana elimizden gelen en büyük faydayı sağlamaktır- Binaenaleyh hiç bir şahsî ihtiras ve tabiri caizse o-turduğumuz koltuğu kendi malımız değil de vatandaşın islerini görecek, onun dertlerini halledecek bir yer olarak addettiğimizden onu seve seve ve iftiharla terketmeyi bir vatan borci olarak telâkki ettim»
Londra Radyosu, 29 (Basın -Yayın) — Cuma günü bir kabine toplantısı esnasında bayılan ve o zamandan beri çok tehlikeli bir durumda bulunan İsveç Kralı Beşinci Gustav bu sabah ölmüştür. Kral 92 yaşında idi.
Matem
Stokholm, 29 a.a. — (AFP): Stokholm bugün sessizliğe gömülmüş bulunuyordu. Sokaklarda hemen hemen hiç kimse görülmüyordu. Bütün eğlence yerleri kapanmış ve bütün vitrinlerde müteveffa kralın resmi şamdanlar arasına konulmuştur.
Kral Beşinci Gustav'ın ölümü üzerine İsveç sarayı dört ay matem tutacaktır.
Yeni Kral 68 yaşında
Stokholm, 29 a.a. — (AFP): Kral Gustav’ın yerine geçecek olan Prens Gustav Adolph Oscar Fredeıic Guillaum Olaf 11 kasım 1882 de Stokholm’de doğmuştur.
Lisede demokratik bir terbiye gördükten sonra Linol üniversitesine devam eden müstakbel kral 1905 de Windsor’da Yedinci Edward’ın yeğeni Connought düşesi ile evlenmiştir.
Dünkü törenler
(Bas tarafı 1 nci sayfada)
Cumurbaşkam muvakkat kabre geliş ve gidişlerinde bir ihtiram kıtası tarafından selâmlan-mıştır.
Meclisteki kabul resmi
Atatürk’ün muvakkat kabrini ziyaretten sonra Cumurbaşkam, beraberinde umumî kâtipleri ve Başyaverleri olduğu halde Büyük Millet Meclisine gelmiştir. Cumhurbaşkanlığı bandosu İstiklâl Marşım çalmış ve hazır bulunan ihtiram kıtası selâm resmini ifa etmiştir-
Meclis kapısında Büyük Millet Meclisi Başkam Refik Koraltan, Devlet Bakam Başbakan Yardımcısı Samet Ağaoğlu ve Bakanlar tarafından karşılanan Cumhurbaşkanı doğruca dairesine gitmiş ve tebrikleri kabul etmiştir.
Kabul resminin devamınca Büyük Millet Meclisi Başkam ile Dev let Bakam Başbakan Yardımcısı Cumhurbaşkanının iki tarafında yer almış bulunuyorlardı.
Cumhurbaşkanı evvelâ milletvekillerinin, bundan sonra Kara, Hava ve Deniz kuvvetleri erkânının, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay Başkanlariyle üniversite Rektörünün, Başbakanlık ve Bakan lıklar erkânının, Ankara Vali ve Belediye Başkanı ile vilâyet ve Belediye erkânının, Ankara Belediye ileri gelenlerinin, siyasî partiler genel sekreterlikleri ve Ankara il yöetim kurulları mensuplarının, harp malûlleri, emek-li subaylar dernekleriyle, bankalar ve muhtelif malî ve içtimai teşekküller mümessillerinin tebriklerini kabul etmişlerdir.
Bundan sonra şehrimizde bulunan büyük ve orta elcilerle maslahatgüzarlar beraberlerinde elçilik müsteşar, kâtip ve ataşeleri bulunduğu halde, Cumhurbaşkanına tebriklerini arzetmiş-lerdir.
Ordu erkânının kabulü sırasında Genelkurmay Başkanı ve kordiplomatiğin kabulü sırasında da Dışişleri Bakam Cumhurbaşkanının sol tarafında yer almışlardır-
Cumhurbaşkanlğı
tipliği ile Büyük Millet Meclisi ve protokol memurlarının tebrikleri ni kabul suretiyle sona eren ra-simeden sonra Cumhurbaşkanı büyük geçit resminde bulunmak üzere hipodroma müteveccihen ayrılmıştır.
Celâl Bayar, Büyük Mille/ Meclisine geliş ve dönüşlerinde Meclis önünde toplanan kesif bir halk kitlesi hararetli tezahüratta bulunmuş ve kendisini şiddetle alkışlamıştır.
Geçit resmi
Saat 14.30 da Cumhurbaşkanı yanlarında Genej Kurmay Başkam Orgeneral Nuri Yamut olduğu halde, onbinlerce halkın coşkun sevgi ve saygı tezahür leriarasında hipodroma gelerek sabahın erken saatlerinden beri hipodromda yerlerini alan halkın bayramım kutlamış ve mukabe-leten şiddetli alkışlarla selâmlanmışım
Bunu müteakip Cumurbaşkam resmi geçide iştîrâk edecek olan askerî birlikleri ve izci gruplarını teftiş ettikten sonra Şeref Tribününe gitmiştir-
$eref Tribününde Cumhurbaşkanının yanlarında Meclis Başkanı, Devlet Bakam Başbakan Yardımcısı, Bakanlar, Genelkurmay Birinci ve ikinci Maşkanlan, Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleri Komutanları, Yüksek Askerî $ûra üyeleri, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay Başkanlan, partiler temsilcileri, Vali, Belediye Başkam, Emniyet Genel Müdürü, Merkez ve Garnizon Komutanları Bakan lıklar ileri gelenleri hazır bulu-
Bulgaristan
Türklerini tehcir
Birleşmiş Milletlere müracaat edeceğiz
Vaşington, 29 (a.a.) (Özel Muhabirimizden) — Türkiye Büyük Elçisi Feridun Cemal Erkin bugün basına verdiği bir beyanatta memleketinin, Bulgaristanda yerleşmiş bulunan Türk ırkından 250.000 kişinin Bulgaristan-
dan ihraç Birelşmiş
edilmesi meselesini Milletlere veya La
Haye adalet divanına arzetme-ğe hazırlandığını bildirmiştir. Büyük elçi, bu kimselerin Bulgar hükümetinin isteği üzerine ayın 10 undan önce evlerinden
ayrılmak mecburiyetinde olduk-
larını hatırlatmıştır.
Avusturya barış anlaşması
Dışişleri Bakanının Vişinski ile mülâkatı da netice vermedi
Nevyork, 29 a.a. (Afp) — Salı günü Birleşik Amerika’dan Viyana'ya dönecek olan Avusturya Dışişleri Bakanı Kari Gruber, dün, Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanı Vichinsky ile yarım saat süren bir konuşma yapmıştır. Bunun bir nezaket ziyareti olduğu söylenmekle beraber, bu mülâkat esnasında Avusturya barış andlaşması meselesinin bahis konusu edildi-
Umumî kâ-
ği sanılmaktadır. Fakat tahminlere göre, Vichinsky’nin sözleri, bu mesele karşısında Sov-yetlerin takındıkları tavırda bir değişiklik olduğunu gösteril mahiyette değildir.
Maamafih, Gruber’in bu mülakattan cesaret verici bir intiba edindiği sanılmaktadr.
Başmakaleden devam :
Kombinacıların
tombinezonu!
(Baş tarafı 1 nci sayfada) törenlere ayrı bir zevk veriyordu. Bayramı geçirmek ve tezahürata katılmak için Ankaıa-ya civardan gelen kafileler birasında köylü vatandaşların kabarık sayısı bilhassa dikkati çek inektedir: Şehrin çoktandır görülmedik bu muhteşem manzarası, geniş vatandaş kitlelerinin, 14 Mayıs inkılâbına gösterdikleri büyük anlayışı en vakur ve duygulu şekilde mânalandırıyor-du.
Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, işte böyle heyecanlı ve coşkun bir hava içinde, Radyoevine gelerek Çocuk .Kulübünü ziyaret ettikten sonra, fasıl heyetinin bir konserinde bulunmaları yolundaki ricayı da memnunlukla kabul etti. Kendisine Büyük Mil let Meclisi Başkanı Refik Ko-raltan refakat ediyordu. Ses ve saz sanatkârlarının başarılı konserlerinden sonra, Radyoevinden ayrılacakları sırada, benim ricamı da kabul ederek, yukarıya aldığım intibalarını not ettirdiler. — Mekki Sait Esen.»
nuyordu. Diğer taraftan kordip-lomatikde kendilerine ayrılan tribünde yerlerini almış bulunu yorlardı.
Törene saat 15 te İstiklâl Marşı ile başlandı. Uçakların halkı coşturan uçuşlarım müteakip geçit resmi başladı. Başta Cumhurbaşkanlığı bandosu geliyor ve bunu merasim komutanlığı karargâhı takip ediyordu- Komutanlık karargâhının Şeref Tribünü önünden Cumurbaşkamm se-lâmlıyarak geçişinden sonra izci gruplan sürekli alkışlar arasında geçtiler. İzcilerin geçişleri henüz bitmişti ki hipodromu şiddetli alkışlar doldurmağa başladı. Harp Okulu alayı, başta bandoları olmak üzere azimli adımlarla iler* liyordu.
Harp Okulu alayından sonra sırasiyle tümen bandosu, birinci piyadeı alayı ve ikinci piyade alayı aynı şekilde alkışlar arasında geçtiler. Arkasından iftihar ve gururla seyrettiğimiz kah-raman bahriyelilerimiz bandolarının refakatinde sert adımlarla geçtiler- Kendilerini jandarma bandosu takip etti ve biraz sonra uzaktan toz bulutlan arasında süvarilerimiz göründü. Şeref Tribünü önünden dörtnala geçen süvariler halka müstesna bir heyecan am yaşattılar. Süvarileri ordumuzun diğer kahramanları, topçu alayı, motörlü uçakvasar alayı, motörlü muhabere taburu, kimya birliği ve nihayet zırhlı birlikler takip etti.
Bunların hepsi de ayrı ayrı halkın takdirlerini topluyordu.
Fuad Köprülü
Ankara’nın Eğlence Merkezi
Gar
Gazinosu
Beynelmilel Şöhretli
BRYMANS
RevÜSÜ muvaffakiyetle devam ediyor
Telefon, 15190 — 12603
Not: Çocuklar yalnız pazar MATİNELERİNDE kabul olunur
nun başında şüphesiz ki, hayvancılığımız gelir; ziraaiimiz gelir; peynir fabrikaları, süthaneler gelir. Ve nihayet koca Pasinler ovasında Hasankale ve ötesinde bugün çiftçiler — geçen gün işaret ettiğimiz gibi— bire üç almaktadır. Bu mahsul azdır. Eğer tabiî gübreler kömür gibi sobalarda yakılacak ve tezeklerin bir parçası 10 kuruşa satılacaksa, o zaman, hiç olmazsa bu bölge toprakları için sunî gübre tedarik etmek ve ziraaii daha rasyonel bir şekle bağlamak gerektir. Diğer taraftan hayvan neslinin ıslahı da bir zarurettir. Kasaplık hayvanları daha semiz yetiştirmek kilo kayıplarını önlemek için tedbir almak lâzım -dır.
Şimdi sorarım: Bunlar memlekete zararlı şeyler midir? A-caba bunun aksini mi müdafaa ediyoruz? Hayır, karilerimiz pek iyi hatırlarlar ki, biz, Erzurum'da mütevazi bir kombina kurulması, ve büyük istihlâk merkezlerine frigorifik vagonlarla et nakledilmesi fikrine de asla aleyhtar olmadık. Yalnız bu kombinanın, ihtiyaçtan büyük yapılmasına ve Erzurum'la beraber, Seyhan'da, Kayseri'de, Konya'da, Elâzığ'da, Zongul -dak'ta ve diğer bir çok vilâyetlerde böyle 100 milyonluk bir şebeke halinde muazzam et sanayii tesisleri vücude getirilmesine itiraz ettik. Erzurum'da ihtiyaçla mütenasip olan bir kombina ile bu mesele pekâlâ halledilebilirdi. Halbuki, bugün yapılan tesis için şimdiden 3 milyon lira harcanmıştır. Plâna göre yalnız bu kombina üç senede altı misli büyüyecek ve bunun için 20 milyon lira sar-folunacakiır!
Memlekette et meselesini e-iüd eden iktısadîi işbirliği idaresi, eski iktidarın bu 100 milyonluk fiilini çok büyük gör -müş, ve küçük bir proje üzerinde mutabakatını bildirmiştir. Buna rağmen bizim hovardalarımız, bizim mirasyedilerimiz büyük proje üzerinde yürümüşler ve memleketi durup dururken 100 milyonluk bir taahhüt altına sokmuşlardır. Bu öyle bir taahhüt ki, neticesinin ne olacağı malûm değildir.
Gûya ayrıca İskenderun'dan dondurulmuş et ihraç olunacak tır. Bu dondurulmuş etlerin mahreçleri temin olunmamıştır, maliyeti meçhuldür. Bugün İngiltere, Kanada'dan kilosu 72 kuruşa kemiksiz et ithal etmektedir. Acaba, biz bu pazarla rekabet edebilecek miyiz? Fiyatları hiç olmazsa Londra'da 72 kuruşta tutabilecek miyiz? İngiltere bizim zayıf etlerimizi mi, yoksa alıştığı yağlı Kanada etlerini mi tercih edecek? Bunların hiç birinin izahı yapılmış değildir. Yalnız yangından mal kaçırır gibi, İktisadî işbirliği i-daresinden de proje kaçırılmış, ve böylece memleketin -milyonlarca lirası, bi/: kaç kişinin, hesapsız kitapsız hareketleri yüzünden haçman gibi savrulmuştur! Bu memleketin böyle hiç yok yere milyonlar israf edilmesine tahammülü yoktur. Biz bunu söyledik, onlar bize vaktiyle bir ziraî işletme plânı hazırlanması için ileri sürdüğümüz bir fikrin bugünkü yazılarımızla tezat halinde bulunduğunu iddia edecek kadar işi safsataya döktüler! Eğer bu -nunla hesap vermekten yakalarını sıyırabileceklerini sanıyorlarsa aldanıyorlar... Biz bir ziraî işletme plânı yapılmalıdır dediğimiz zaman, memleketin milyonlarca lirasını ne idiîğü belirsiz ihtiyacın üstünde kombinalar için babalarının çiftliği gibi işletmelerini istemedik!
Bundan 8 sene evvel, bizim ileri sürdüğümüz makul bir fikri şimdi bize bir yüzkarası gibi sürmek isteyenler, evvelâ bugün yüzde yüz zararlı görülen bu kombina şebekesi uğrunda sarfedilecek milyonların hesabını versinler! Kombinacıların kombinezonu ne imiş evvelâ o-nu öğrenelim. Lâfla ne peynir gemisi ve ne de milyonlar yürür. Bu millet kendilerinden bunun hesabını elbette sora -çaktır.
Mümtaz Faik FENİK
(Başı 1 nci sayfada) Komitesinin toplantısında bulunmak içindir. Bu içtimalar umumiyetle Paris’te ve Stı-as-bourg’da olur. Fakat bu defa fevkalâde olarak Roma’da
toplanmasına karar verildi, îstıyıburdan öbür günkü İsveç tayyaresiyle Roma’ya hareket edeceğim. Avrupa Kon-
seyinin mahiyeti ve çalışma mevzularını bildiğiniz için bu hususta daha fazla bir şey söylemeğe lüzum görmüyo-
Strasbourg’da toplanan As-samblce Consultative’in verdi-
ği bir takım kararlar vardır ki, bu kararlar Avrupa Konseyi statüsüne göre Hariciye Nazırları Komitesine teklif
edilmiştir. Bu seferki içtima-
da bu meseleler müzakere
dilecektiı-. Yoksa Atlantik Paktı, Akdeniz plânı vesaire ile alâkası yoktur.»
Bakandan, Bulgaristan meselesiyle alâkası olup olmadığı sorulmuş, Fuat Köprülü:
•Alâkası yoktur» cevabını vermiş ve şöyle devanı etmiştir:
«— Bu, toplantıda tabiî meslekdaşlar arasında görüşülür, konuşulur, müdavelei efkâr edilir. Bu itibarla içti-
maların faydası büyüktür. Gaye, Avrupa Birliği ruhunu canlandırmak ve Avrupa’da
maddî
ve manevî bir
vahdet
teşkil etmektir.»
Dışişleri Bakanı, Konseyin bir hafta kadar süreceğini tahmin etmiş ve çalışmalar sona erince Ankara’ya sür’at-le döneceğini ilâve etmiştir.
BOMONTİ GAZİNOSU
Müzeyyen Senar ISIL
Kışlık salonunda ı ı Mevcut
her akşam ^.»»0
MARUF ÜSTAD Kemani NUBAR TEKYAY
İDARESİNDE her akşam harikulade saz ve fasıl heyeti
Zehra BİLİR
Müzeyyen Senar IŞIL
BU AKŞAMDAN itibaren biricik halk türküleri sevimli sanatkârı
ZEHRA BiLiR
HER PAZAR SAAT 15 DE Her akşam sahnemizde
TEKMİL kadro ile ve KARA BÖCEKLER
BÜYÜK İÇKİSİZ AİLE MATİNESİ Tel: 21355 58«
---- — ——
DİKKAT
Büyük UCUZzluk
31 Ekimden itibaren başlıyor
İpekişi - Yünişi’de
Bankalar Caddesi 23/25. Tel: 12180.
,-.1. —.....
Teklif alma ilânı
25 adet madeni hububat hangarı malzemesi ısmarlanacak
Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğünden:
Bu yıl başında tedarikine girişilip bazı sebepler dola-yısiyle, sipariş edilemeyen 15 adet 2000 ve 10 adet 3000 tonluk (madenî hububat hangarı malzemesi) nin, yine eski teknik şartlaşma ve resmine uygun olarak ve fakat tutarı Beynelmilel İmar Kalkınma Bankasile hükümetimiz arasındaki sözleşme esasları ve hükümleri dairesinde ödenmek şartile siparişi kararlaştırılmıştır.
Bu \şe ait teknik ve idari şartlaşmalarla resimler Ankarada Genel Müdürlük Malzeme Müdürlüğünden, İs-tanbulda( Beşiktaşta) Afyon - Malzeme İşletmesinden, pa rasız olarak tedarik edilebilir.
İlgililerin bu şartlaşma ve resimlere uygun olarak ha-zırlıyacakları teklifleri, 15/12/1950 tarihine kadar Genel Müdürlük Malzeme Müdürlüğüne makbuz karşılığında tevdi etmeleri veya bu tarihte Genel Müdürlükte bulunacak şekilde postalamaları ilân olunur.
Ofis, 2490 sayılı kanuna tâbi olmadığından bu malzemeyi kısmen veya tamamen dilediğine sipariş edip etmemekte serbesttir. (8110)—(2375)
İzmir Yollar 2. Bölge
Müdürlüğünden
1 — Eksiltmeye konulan iş: İzmir - Bergama yolunda 33-{-150—444-900 Km.ler arasındaki sanat yapıları ıslah ve tevsii işi olup keşif bedeli 36235.84 liradır.
2 — Eksiltme 16/11/1950 Perşembe günü saat 11 de Yollar 2. Bölge Müdürlüğünde toplanan komisyonda kapalı zarf usu-liyle yapılacaktır.
3 — Eksiltme evrakı bölge kaleminden görülebilir.
4 — Eksiltmeye girebilmek için:
a) İsteklilerin bu işin teknik öneminde bir işi iyi surette başarmış veya idare ve denetlemiş olduklarını ispata yarar belgeleri ile eksiltme gününden en az üç gün önce yazı ile Bölge Müdürlüğüne müracaat ederek bu işi için yeterlik belgesi almaları.
b) 1950 yılı Ticaret Odası belgesine haiz olmak.
c) 2717.69 lira geçici teminat yatırmaları.
5 — isteklilerin 2490 sayılı kanun hükümleri gereğince ha-zırlıyacakları yüklenme mektupları zarfının arkasına mum yapıştırılacak para ile olmamak şartile mühür veya imza ile iyice, kapatılması ve eksiltme günü saat ona kadar makbuz karşılığında komisyon reisliğine vermeleri.
Postada olan gecikmeler kabul edilmez. (8143)(2376)
lâve Elektrik Tesisatı yaptırılacak
İller Bankasından:
1 — Samsun iline bağlı Alaçam kasabası Hidro - Elektrik tesisatında, fennî şartnamesinde gösterilen işler yaptırılacaktır.
2 — işin keşif bedeli 79.657,35 liradır.
3 — Geçici teminat 5.233,00 liradır.
4 — Kapalı teklif zarfları 7 Kasım 1950 salı günü saat 15 te Bankamız Satınalma Komisyonu tarafından açılacaktır.
5 — Zarflar makbuz mukabilinde en geç 6 Kasım 1950 pazartesi günü saat 17 ye kadar Bankamıza teslim edilmelidir.
6 — Postada vaki gecikmeler nazarı itibara alınmıya-
Mamakta bir tren kazası
Dün gece Mamak’ta bir marşandiz treninin beş vagonu raydan çıkmıştır. İnsanca zayiat ve hasar yoksa da tren yolu kapanmıştır. Vagonların hatta çekilmesine çalışılmaktadır.
caktır.
7 — Bu işe ait şartname (5;—) lira mukabilinde Bankamız muhasebe müdürlüğünden temin edilebilir.
3 — Bu işe ait bilcümle Devlet ve Belediye vergi ve resimleri, Noter ve harç masrafları ve bunların zamları işi alana ait olacaktır.
9 — Tesisat bedeline mahsuben, Banka Garanti mek-
tubu mukabilinde avans verilmez.
10 — işin teslim müddeti ay veya hafta olarak teklifi yapan tarafından bildirilecektir. Bu müddetin iş günü olarak bildirilmesi kabul olunmaz.
11 — İhaleye girebilmek için en az 100 beygirlik hidrolik Türbin montajını yapmış olmak şarttır. Bu hususta Bayındırlık Bakanlığından gerekli vesika alınacaktır.
12 — Banka ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir.
(7046)—2124
Kazanç vergisi ödevlilerinin dikkat nazarına Ankara Defterdarlığından
195Û yılı kazanç vergisinin ikinci taksit süresi 31/10/1950 tarihinde sona ermektedir.
Bu süre içerisinde ödenmiyen vergiler % 10 zamla ve haciz yoluyla tahsil olunacağından ödevlilerin vergi borçlarını yarın akşama kadar yatırmaları yayınlanır. (8012) 2371
İstanbul Sıhhî Kurumlar Arttırma ve Eksiltme Komisyonundan
Bulaşıcı hastalıklar savaşında kullanılmak üzere:
Döviz müsaadesi Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca verilecek olan 50 ton yüzde-yüz saf D. D. T. kapalı zarf usu-liyle eksiltmeye konulmuştur.
1 — Eksiltme, 15 kasım 1950 çarşamba günü saat 15 dc Cağaloğlundaki Sağlık ve S. Y. Müdürlüğü binasında toplanan Sıhhî Kurumlar Satınalma Komisyonunca yapılacaktır.
2 — Muhammen bedeli: beher kilosu 325 kuruştan olmak üzere tutarı: 162.500 lira olup, ilk teminatı: 9375 liradır.
3 — İstekliler bu işe ait şartnameyi çalışma günlerinde komisyonda görebilirler.
4 __ İsteklilerin cari seneye ait ticaret odası vesikası ile
2490 sayılı kanunda yazılı belgeler ve bu işe yeter ilk teminat makbuz veya banka mektubu olduğu halde teklifi havi kapalı zarflarını eksiltmt? saatinden bir saat evveline kadar makbuz mukabilinde komisyona vermeleri.
5 _ Postada vaki gecikmeler şayanı kabul değildir.
Maliye Bakanlığı ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından
% 7 faizli Millî Müdafaa İstikrazı Dördüncü Tertip tahvilleri hâmillerine:
Özel Kanunu gereğince tedavüle çıkarılan % 7 faizli Milli Müdafaa iktikrazı dördüncü tertibinden bu sene itfa edilecek tahvillerin numaraları kur’a keşidesi suretiyle tesbit olunacaktır.
Kur’a keşidesi 31 Ekim 1950 salı günü saat 9 dan itibaren Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Umum Müdürlüğünde noter huzuru ile yapılacak ve arzu edenler bulunabilecektir.
Bu suretle numaraları tesbit edilecek olan tahvillere 30 Kasım 1950 tarihinden itibaren faiz yürütülmiyecek ve on sene zarfında tahvil bedellerini almıyanların haklan zamanaşımına uğrıyacaktır.
Binaenaleyh keşide neticesini gösteren ilânda numaraları vazıh tahvil hâmillerinin 30 Kasım 1950 tarihinden itibaren tediye gişelerine müracâatla tahvil bedellerini almaları ilân olunur. (8100) 2373
Kapalı Zarf ilânı
Vakıflar Genel Müdürlüğünden:
1 — Kırşehir’de Cacebey Camii onarımı hakkında bundan evvel yapılmış olan ilânlar hükümsüz sayılarak bu iş kapalı zarf usulü ile yeniden eksiltmeye konulmuştur.
2 — Keşif tutarı (10122) lira (36) kuruştur.
3 — İhale 15/Kasım/1950 çarşamba günü saat 15 de Ankara'da Vakıfiar Genel Müdürlüğü binasında inşaat Müdürlüğünde toolanacak komisyonda yapılacaktır.
4 — Eksiltme şartnamesi ve buna bağlı kâğıtlar Vakıflrr Genel Müdürlüğü İnşaat Müdürlüğünde görülebilir.
5 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin usulüne göre (759.18) lira geçici teminat vermeleri ve eksiltme şartnamesi gereğince ticaret odası vesikası ve Vakıflar Genel Müdürlüğünden 1950 yılı için âbidat onanırıma ait olarak aldıkları yeterlik belgelerini ibraz etmeleri lâzımdır.
6 — Talip olanların yukarıki maddede yazılı belgelerle bir-’ivte 3 üncü maddede yazılı tarihte saat 14 e kadar adı geçen komisyona müracaatları ilân olunur.
7 _Postada vaki gecikmeler kabul edilmez. (8111) 2374
: Trençkot - Pardesli - Manto ve Tuhafiye $
Aradığınız evsaf ve fiyatla ancak
* 1 • ELBİSE ve TUHAFİYE EVİNDE M 1* $
* Mahir bulabİlirsİniz Mahir ;
) Mağazamıza bir ziyaret, menfaatiniz icabıdır. £
£ ADRES: Anafartalar, Alsancak sokak No. 27 Telefon: | £ 16475, 1 inci Noter karşısı (Belediye evlenme salonu ya- £ î nında). (2861) . £
30/10/1950
ZAFER
Sayfa : 5
BÜYÜK Mağazada
Taksitle Satış Başladı
Memur ve Subaylara Kolaylık
Adres: Anafarialar Adliye Sarayı, yeni mağazalar karsızı No.
BÜYÜK Mağazanın
ZENGİN Kadın, Erkek, Çocuk, Bebe Tekmil GıYıM EŞYA Çeşitlerini •300 — Tel: 15149 — Hikmet Ünal ve Ortağı Kollekrif Şirketi • Mutlaka görünüz
BÜYÜK Mağazanın l
İthal Ettiği Avrupa Kumaş 1 ve yerli kostümlükleri müşterilerini memnun edecek vasıftadırS Şubo.i *
BÜYÜK Mağazanın
Hususi surette getirttiği Paris diplomalı tersi Niko NtKOLAtDİS
Garantili
Sipariş, her türlü giyim ihtiyacınızı karşılamak üzere emrinizdcdir. Reklâm değil hakikattir.
Büyük Çiftlikler Bu Kudretli OLIVER Traktörüne Muhtaçtır
Sahip olduğu mebzul kudret, Olivcr Row Crop "88" traktörünü, büyük çaptaki ziraat işlerini en kısa za-
10 liraya
Halis ve taze
Brezilya Kahvesi
İbrahim Melek müessesesi
Merkez ve Şubelerinde Telefon: 13241 (5858)
Satılık film alma makinesi
16 M-M. lik Bolex. İsviçre malı kullanılmamış teferruatı ile bir film alma makinesi 1800 T.L. sına satılıktır. Almak istiyenlerin, saat 18 - 20 arası Bayındır sokak Bayındır apartmanı Daire» altıya müracaallan . (5925)
Olivcr "88 "in Standard modelleri de vardır. Her ihtiyacı karalayabilecek tırtıl tekerlekli tipleri de
ifa edecek
duruma getirmiştir.
Bunun
mânası.
daha az emek sarfederek, daha fazla ekmek ve ddha
fazla biçmektir. Bu traktör, kendisine verilen parayı, çok çpbuk öder.
Dr. Bahaettin Kökdemir
Birinci Sınıf Dahiliye Mütehassısı
Seyahatten dönmüştür. Gü nün her saatinde hasta kabul eder, Anafartalar Cad. No: 202 Köklü Apr- Kat: 3 Tel: 14544 veya 31208 den sorulabilir. . 5895
Oliver'in, ziraat âletleri imalinde 100 senelik bir tecrübeye sahip bulunması, bu traktörü dünyada en ziyade emniyet edilen ve en çok dayanan ziraat âleti mevkiine yükseltmiştir. Envai çeşit takımlar ve çekme makineleri, Oliver "88" le kullanılmak üzere, emrinize âmadedir. Oliver Bayiine müracaat ediniz.
DOKTOR
Muammer Bayiilker
Dahiliye Mütehassısı
Hastalarım her gün saat 15 fen 19 a kadar Anafur-talar Cad. Köklü han kat 2 No. 8 de kabul eder.
Ev: Dört yol aile bahçesi P karşısı Kestane Sok- No. 32 n
Tel: 13335 5883 R
Kiralık ev ve piyano
İller Kooperatifi, 5 inci sok-No- 8 Köşe başı. 4 oda, büyük salon, 2 Veranda. Müracaat içindekilere. (5910)
Türkiye Umum Mümessili : KOÇ TİCARET T. A. Ş. ( Ulus Meydan. - Ankara )
BAV İLERİMİZ:
T. C. Ziraat Bankasından
Bankamız tarafından 5389 sayılı kanuna istinaden ihraç e-dilip muvakkat tahviller halinde satılmış olan birinci tertip 10 milyon liralık tahvillerimizin asıllan, kuponlu olarak, bastırılmış bulunmaktadır.
Tahvil sahiplerinden ellerindeki muvakkat tahvilleri evvelce satın almış oldukları bankalarımıza getirip asıllariyle değiştirmelerini rica ederiz.
Değiştirme işine 1 Kasım 1950 tarihinde başlanarak 3 ay müddetle devam olunacaktır.
Bu müddetten sonra yapılacak değiştirmeler bazı kayıt ve masrafları icap ettireceğinden tayin edilen müddeti geçirmemelerinin menfaatleri iktizasından olduğunu tahvil sahiplerinin dikkatlerine arzederiz. (2364)
Nil Bar Pavyonu
Yaz sezonu münasebetiyle İstanbul'da bulunan kıymetli sanatkâr
NECİP AŞKIN
ve orkestrası 1/11/1950 gününden iiibaren her akşam barımızda
Tel: 15050 (Necip Aşkın and his orehestra in NİL BAR)
5905
Mevsimin ilk Gala Gecesi Bu akşam saat 21.15 de 1950—1951 sinema mevsiminin ilk büyük süper filmi. Meşhur Fransız Edibi GUS1AVE FLAUBERT'in ölmez eseri Madame Bovary Sinema dünyasının en parlak yıldızı
JENNİFER JONES
VAN HEFLİN - LOÛİS JOUR-DAN - JAMES MASON g!bi» kuvvetli artistlerinin yüksek kabiliyetleriyle canlanmıştır-Bugünkü program: 10—12 de Ucuz Matine İçimizdeki Şeytan k Diğer seanslar:
14—16.15—18.30
I Suvare 21.15 d9
MADAME BOVARY [Numaralı yerlerinizi erkenden aldırınız-
9:bi»
Sondaj borusu satılacaktır
Garp Linyitleri İşletmesi Müdürlüğünden:
Müessescmiz Tunçbilek mıntakasında mevcut 320
m/m kutrunda 7 adet 44.20 metreden ibaret çekme sondaj borusunu kapalı ?arf usuliyle satışa çıkarmıştır.
İhale 7/11/1950 tarihine rastlıyan salı günü saat 16 da Tavşanlıda müessese merkezinde yapılacaktır.
Buna ait şartname:
Ankara Etibank Genel Müdürlüğünde, İstanbul Etibank İstanbul Şubesinde, İzmir’de Alsancak Bornova caddesi No
71 de irtibat memurluğunda. Tunçbilek mıntakasında görülebilir. Müessese satışı yapıp yapmamakta serbesttir. 7980-2329
1 '— Büro, depo ve tamirhaneler ihtiyacı için imtihanla en aşağı lise ve üniversite mezunlarından 3 stajyer sekreter alınacaktır. Bunların İngilizce de bilmeleri şarttır.
2 — İmtihanları kazananlar 950 malî yılı sonuna kadaı denemeye tâbi tutulacaklardır. Bu müddet içinde geçici olarak kendilerine (400) lira aylık ücret verilecektir.
3 — İmtihana girebilmek, için:
Askerliğini yapmış 28 yaşım geçmemiş olanlar aşağıdak' belgeleri ve dilekçeleri ile Ankara Gn Kur. Ordonat D. Bşk lığına 15/Kasun/1950 tarihine kadar müracaat edeceklerdir.
Dilekçelerine bağlanacak olan belgeleri:
a) Nüfus hüviyet cüzdanı tasdikli sureti,
b) Emniyet Md. den doğruluk kâğıdı (Bu kâğıtta ecnebi kadınla evli olup olmadığı belirtilecektir.)
Kadın terzisi
Mükerrem
Paris’in en son mülâi ve modelleri gelmiştir.
Atatürk Bulvarı Toygar A-part. Daire 5 Telefon 23891.
(5916)
Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü Satınalma Komisyonundan
1 — Fare öldürme işlerinde kullanılmak üzere açık eksiltme ile 40 ton İtalyan malı çubuk veya toz kükürt satın alınacaktır.
2 — Daire ambarında teslim beher kilo çubuk veya toz küfürlün tahmin fiyatı 45 kuruştan 40 ton kükürt tutan 18,000
Muvakkat teminat parası 1350 liradır.
3 — Bu iş için akreditif dairemizce açtınlacaktır.
4 — Bu işe ait şartname Genel Müdürlüğümüzden parasız o-larak alınır.
5 — Eksiltme 6/Kasım/1950 pazartesi günü saat 15 te Galata Karamustafapaşa sokağında Genel Müdürlüğümüz Satın Alma Komisyonunda yapılacaktır.
6 — Eksiltmeye gireceklerin 1950 senesi Ticaret Odasına kayıtlı olduklarına dair vesika ibraz etmeleri şarttır. 6991—2085
c)
d)
e)
Okul şehadetnamesi.
Sağlık kâğıdı.
Denemede muvaffak olmazsa geçici vazifesinden çıka
rıldığı zaman hiç bir lıak iddia etmiyeceğine dair ve keza muvaffak olduğu takdirde 4. maddede yazıldığı gibi tahsil ve li yakatine göre barem derecesine geçirildiğinde daha az par:.
alacağından dolayı bir gûna hak iddia etmiyeceğine dair Noterden tasdikli senet.
f) Evvelce çalıştığı yerlerden iş ve durumuna dair bonser-
3 — İmtihan Ankara’da Ordonat okulunda yapılacaktır İmtihan 20 Kasım 1950 pazartesi günü saat 9.30 dadır.
4 — İmtihan ve denemede muvaffak olanlar 951 yılı kadrosuna Sekreter ünvaniyle alınacaktır. Tahsil derecesine gö re lise mezununa (20) üniversite mezununa (30) lira aslî maaş verilecektir. Bu suretle kendilerine verilecek maaş tutan ev velce bir tekaüt hakkı tanınmıyarak geçici olarak kendilerine verilmiş olan ücretten az olacaktır. Bundan dolayı 2 maddede yazıldığı gibi bir hak iddia etmiyeceklerine dair bir no ter senedi vereceklerdir.
Kiralık 3 daire
Bahçelievler İş Bankası mahallesi 31 inci sokak köşe başında: Biri 6 oda bir hol ikisi dörder oda birer hol, su, elektrik, havagazı mev-
Görmek için bekçiye mü-
Tclcfon No-: 32683 58(6
Kiralık daireler
3, 4, 5 oda birer bollü, konforlu daireler kifolıkhr.
Sclânik caddesi nihayetinde Kızılırmak sok- No. 26 bitişiğinde Tel: 26440. (5917)
Satılık Piyano
Klein marka. Az kullanılmış. Tel: 21360. 5914
Koton Idrofil alınacak
Devlet Demiryolları Haydarpaşa Satınalma Komisyonundan:
1 — 6300 kg. koton hidrofil kapalı zarf usuliyle satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedeli 38745 lira olup muvakkat teminatı 2905 lira 88 kuruştur.
3 — Şartnameler komisyonda parasız olarak dağıtılmaktadır.
4 — Eksiltme 6 Kasım 1950 pazartesi günü saat 11 de Haydarpaşa Gar binası dahilindeki Haydarpaşa satın alma komisyonunda yapılacaktır.
Teklif mektuplarının o gün saat 10 a kadar makbuz mukabilinde komisyona verilmesi ve yahut muayyen olan saatten evvel ele geçecek tarzda iadeli taahhütlü olarak posta ile gön derilmesi. (7824)—2301
5 — Askerî sekreter sınıfına geçirilenlerin 5 sene müddetle mecburî hizmetleri olacaktır. Bu müddetten evvel ayrı-lanlar almış oldukları maaşları tazmin edeceklerine dair kefil li bir noter senedi vereceklerdi.
6 — Askerî sekreter sınıfına ayrılanların maaşları (70) lira aslî maaşa kadar yükseltilir. Ve askerî kıyafet kararnamesiyle tensip olunacak askerî kisveyi giyerler
Not: İmtihan merkezine ve atandıkları yerlere kadar yollukları kendilerine ait olacaktır.
Noter senedi sureti Ordu Donatım Okulu Komutanlığın dan alınacaktır. (7999) — 2327
Yapılan anketler Parker «51 »in dünyada en çok istek celbeden dolma kalem olduğunu göstermiştir. Onun ince zerafeti ve parlak güzelliği en müşkülpesentleri dahi tatmin ederek, her görenin takdirine mazhar olmaktadır.
Parker «51» dolma kalemine has olan mürekkep kontrol haznesi, mürekkebin münasip miktarda lica gelmesini sağlar, taşma ve akıntıya mâni olur. 14 karadık altın ucu ise, kir ve hasara karşı mahfuzdur Renkler: Siyah, mavi, kahverengi
Yazarken kelimeler hemen kurur! Zira yalnız Parker «51», gayet parlak, son derece sabit ve derhal kuruyan yeni Superchrome mürekkebinin tatminkâr surette istimalini mümkün kılar
Porker "51.. ı I l. 52 vo 42 Pork.r ‘VS.. T.L 25
Kuttun lolem: "51., çelik T L 20 Junlor T.L. 12
Türkiyede Mümessili: ELİ BURLA ve Ortakları Galata, İstanbul I
Lüks Pastahane
Saygıdeğer müşterilerinin göstermiş olduğu yüksek
teveccüh
ve alâka sayesinde kısa bir zamanda nefis ma-
mûlâtiyle kendisini tanıtan Lüks Pastahanesi bizzat imalâthanesinde imal ettiği
HER GÜN TAZE
kestane şekeri (maron glase) furi glase, Monbilan ve çeşitli nefis taze pastalar, Tortalar, Alafranga revani. Tel kadayıfı, çeşitli reçeller, çikolata fondanlar madlen likör-lü bitiar çikolataları en müşkülpesent müşterilerini MEMNUN EDECEK NEFASETTE
olduğunu arzeder.
Not: Düğün, Nişan, Nikâh, her türlü ziyafetler ve arzuya göre servis kabul edilir. Nişan, Nikâh kutuları itina ile yapılır.
Yenişehir Meşrutiyet caddesi Konur sokak özsoy Ap. nlt'nda 29 8. Tel: 21765. 5886
Devlet Orman İşletmesi Balıkesir Müdürlüğünden:
1 — İşletmemiz Çatal bölgesinin Elmagediği istif yerinde ve şartnamede müfredatı yazılı on bir partide mevcut ve sağlam evsaflı 568 adede denk 281.086 M3. kayın tomruğu 20/10/ 1950 den itibaren 15 gün müddetle ve her parti ayrı âyn ihale edilmek üzere açık arttırma suretile satışa çıkarılmıştır.
2 — İhale 6/11/1950 Pazartesi günü saat 15 de İşletmemiz de toplanacak komisyonca yapılacaktır.
3 — Kayın tomrukların beher metreküpünün muhammen bedeli 27.50 lira olup % 7.5 hesabile geçici teminat alınır. Satış bedeli banka teminat mektubu verildiği takdirde 6 ay vade ile tahsil edilecektir.
4 — Bu işe ait şartname Ankara Orman Genel Müdürlüğünde, İstanbul, İzmir, Bandırma, Mustafakemalpaşa, Bursa, Ankara merkez müdürlüklerinde ve Çatal orman bölge şefliğinde görülebilir.
5 — İsteklilerin belli gün ve saatte evrakı müsbite ve ilk teminatlarile komisyonumuza müracaatları. (8013) (2342)
Comments (0)