I
[Ankara’nın tanınmış möble mağazası
Bursa Mobilya Pazarı
eni çeşit tül masa ve yer muşambalarımızı bir defa
görmeniz menfaatiniz icabıdır. Anafartalar cad. No. 198
Talî 14091
DEMOKR ASİNİNDİR")
Denizciler Cad. No. 2 de
GÜNEŞ MATBAACILIK T. A. 0.
Güneş Matbaası
her turlu baskı ve dizgi işleri için sipariş kabulüne başlamıştır.
Temiz iş — Ehven fiat
Yıl: 2— No. 546
* Telgraf adresi ; Zafer Gazetesi — Ankara *
31 EKİM/1950 SALI Fiyatı Her Yerde 10 Kuruş ★
Telefon )15619
Telefon : 15619, 15315 ve 16882 * Denizciler Caddesi 2 * Posta Kutusu : 193
Hükümetin istifa edeceği şayiaları resmen yalanlandı
Hükümet yerinde ve işbaşındadır
Başbakan Yardımcısı S. Ağaoğlu kasdî ve çirkin şayialara cevap verdi
Ağaoğlu gazetecilere “Başbakan A. Menderes istirahat halinde olmakla beraber devlet işlerini tedvire devam etmektedir,, dedi
Demokrat Parti iktidara geldiği günden bu güne kadar muhalefet çevrelerinin yalan ve yanlış haberlerle efkârı bulandırma gayreti arasız olarak devam etmektedir.
Muhtelif vesilelerle, aslı ol-mıyan haberler yayılarak mem lekette huzuru bozmak, hükümete karşı vatandaşın emniyet ve itimadını sarsmak gayeleri ile yapılan bu propagandalarda, bu sefer de Başbakan Adnan Menderes’in, rahatsızlığı ele alınmış ve evvelâ Başbakanın hasta olmadığı, istifa etmek Ü4 zere olduğu yayılmıştı.
Bu kasdî şayialar tamamen âdi bir uydurmadan ibarettir. Başbakan iyileşn(ştir, fakat henüz nekahat devresindedir, e-
(Sonu Sa- 4 Sü. 5 te)
Devlet Bakanı ve Barbakan Yardımcısı Samet Ağaoğlu
NÜFUS SİYASETİNDE ÇİZECEĞİMİZ HEDEF
Mümtaz Faik FENİK
Türkiye’nin nüfusu, 21 milyo-na yaklaşmış bulunuyor. Bu artışla ne kadar sevinsek yeridir. Son beş yıl içinde artış miktarı, iki milyon 112 binden çok fazladır. İstatistik müte-
hassısları hesap etmişler, bu artışı binde 21 buçuktan çok fazla bulmuşlardır. Bu nisbet
normalin üstünde
Çünkü nüfusu en
bir artıştır, fazlalaşan
yerler bile, senede ancak binde
11 i bulmaktadır. Demek Türkiye nüfusu, normalin üstünde
iki misli bir artış göstermektedir. O halde istikbalimiz nüfus
6osyal yardım imkânlarımızı daha genişletebilirsek, doğan çocuklarımızı besleyip büyütmek imkânını bulabilirsek Türkiyemiz çok geçmeden nüfus bakımından en ileri ve en (Sonu Sa. 4 Sü. 4 de)
Isveçin matemi
Malya çiftliği köylüye dağıtıldı
12 köyden 898 çeftçiye 35128 dönüm toprağın tapusu verildi
Malya devlet çiftliği arazisini çiftçiye dağıtmak -üzere Tarım Bakanı Nihat îğriboz, Kırşehir milletvekillerinden Osman Şevki Çiçekdağ ve Amiral Özdeş dün sabah saat 8,15 te otomobille Ankara’dan hareket etmişler, bir
kaç ilçeye uğradıktan sonra saat 12,30 da Şuayipli köyüne varmışlar ve köylüler tarafından içten gelen tezahüratla karşılanmışlardır. '
Tarım Bakanı Nihat îğriboz,
(Sonu Sa- 4 Sü. 5 tc)
bakımından emniyettedir. Fakat rakamların kuru ifadesi i-çinde kalmamak lâzımdır. Ar-
tan nüfusu beslemek, büyütmek, geliştirmek ve ona bilhas-
sa yaşama imkânlarını vermek gerektir.
Bunun için sıhhi teşkilât kadar sosyal yardımlara ve çocuklarımıza kültür vermeğe de ihtiyacımız büyüktür. Yoksa eğer fazlalaşan nüfusumuzu talihin seyrine bırakacak olursak, bundan ancak hüsran duyarız. Biz, sade doğumların fazla olmasına, doğanları yaşatmağa vo onlara yaşama ve yaşatma imkânları vermeğe mecburuz. Türkiyede, beşik miktarı iabul-
Cumhurbaşkanımız taziyetlerini bildirdi
İsveç Kı-alı Majeste Beşinci Güstav’jn vefatı üzerine Cumhurbaşkanımız Celâl Bayar Veliaht Altese Royale Gustave Adol ph’a çektiği bir telgrafla teessür ve taziyetlerini bildirmiştir.
Diğer yandan Cumhurbaşkanlığı Başyaveri Yarbay Cevdet Tolgay İsveç Elçiliğine giderek
bu münasebetle açılmış
defteri imzalamıştır.
bulunan
Dışişleri Bakanlığı Protokol
Umum Müdürü dün saat 11,30 da İsveç Elçisini ziyaret ederek
Cumhuriyet hükümetinin
fan üstün olduğu zaman. Türkiye nüfusunun hakikaten
fazlalaştığına kani olabiliriz.
Fakat beşiktekiler beşikte kal-
mamalı yapıcı birer insan
lıdırlar. Acı ilo söyliyelim ki, nüfusumuzun artışını 6İandard seviyede tutan teşkilâttan çok mahrumuz. Memleketle, hasta-
lıklar ve bilhassa verem nüfu-
sumuzun üzerinde çok elim te-
sirler yapmaktadır. Sıhhî teşkilâtımız ve vatandaşları yaşatma
imkânlarımız hayli geridir. Se-
nede 40 bin kişi yalnız verem-
den ölmektedir. Sıtmanın, trahomun ve diğer hastalıkların
yaptığı tahribatı da hesaba kalmış değiliz. Fakat buna rağmen içte rakamlar meydandadır. Nüfusumuz normalin çok üstünde bir artış göstermektedir. Eğer
İstanbul Valisi ile
bir konuşma
r. Kerim valiliği niçin kabul ettiğini anlatıyor-Kadınlara sarkıntılık edenler tımarhaneye nasıl sevkedilecek?
İstanbul gibi bir şehre vali olup da zaman zaman tenkide, târize uğramamak mümkün, mü? Hele Belediye Reisliği vazifesi de valinin sırtında bulun dukça bu şehre .melâike getir-
seniz yine beğenilmez; hem de melâike olduğu için!..
İstanbul’a şimdiye kadar tayin edilmiş olan vali ve belediye reislerinin şehre faydala-
(Sjgnu Sa. 4 Sü. 2 de)
yetlerini ifade eylemiştir.
Ankaranın temizliği
: Halk yardıma davet ediliyor
Belediye Başkanı Atıf Benderlioğlu bir tamim yayınladı.
Şehrin temizliği için bele- ! diyenin faaliyetinin dışında ! vatandaşların yapması icap ; ' eden hususlar dün Belediye i Başkahı Atıf Benderlioğlu ; tarafından yayımlanan bir ) tamimde bejirtilmekte ve An- ■ ! i kara Belediyesi yine Anka- ; i • ralılan şehrin temizliği için i (Sonu Sa. 3 Sü, 4 te) i
F. Köprülü
Dışişleri Bakanı bugün uçakla Roma’ya gidiyor
İstanbul, 30 (Hususi) — Dışişleri Bakanı Prof. Fuat Köprülü bu sabahki ekspresle Ankara’dan şehrimize gelmiştir.
Dışişleri Bakanı, kendisiyle görüşen gazetecilere şunları söy lemiştir.
«— Bildiğiniz gibi Dışişleri Bakanlarının mûtad toplantısında bulunmak üzere yarın Roma ’ya hareket edeceğim.
Geçen toplantımızda alınan karara göre Dışişleri Bakanlarının bu defaki toplantısı Roma ’da yapılacaktır.!
Bakan, bu arada Washington Büyükelçimiz Feridun Cemal Erkinin Bulgaristan Türklerinin tehciri ve Türk - Bulgar münasebetleri etrafındaki beyanatı ile ilgili soruyu cevablandırarak »bu beyanatın Bulgaristan’a verilen Türk notasının ifadesi ol-
(Sonu Sa- 4 Sü. 5 tc)
Sami Hınnavî öldürüldü
Beyrut, 30 a.a. — (AFP): Suriye silâhlı kuvvetler eski baş komutanı General Sami Hııınavi
öldürülmüştür.
General Hmnavî’nin katili, eski başbakan Muhsin Barazî’nin
amcazadesi
Muhammet
Baıazî
adında 30 yaşında bir gençtir. Cinayetin saiki de ailo intikamıdır. Bilindiği gibi, 19-12-1949 ta-
rihinde ordunun
emniyetine kar-
şı suikast tertip etmekten sanık olaı-ak Suriye’de üçüncü hükümet darbesi üzerine tevkif edi-
len Hınnavî 1950 eylül ayının başına kadar Mezze askerî ha-
pishanesinde mevkuf olarak bu-
lundurulmuştur. Bıı tarihte ordudan çıkarılmış ve af kanunu mucibince serbeşt bııakılmiştır.
D. P. Meclis grupu bugün toplanıyor
Bugünkü toplantıda Meclis başkanlık divanı adayları tespit olunacak
MUHALEFETİN ÇIKARDIĞI ŞAYİALAR TEKZİP OLUNUYOR
güzel bir nutku
Millî Eğitim Bakanı 25 yıllık beden öğretmenlerine törenle kupa verdi
25 y)l bilfiil beden eğitimi öğ‘ retmenliği yapanlara verilecek kupalar için dün saat 13 te A-talürk Lisfesi konferans salonunda bir merasim yapılmıştır.
Merasimde Millî Eğitim Bakam Tevfik İleri, Millî Eğitim Bakanlığı Müsteşar Vekili Reşat Tardu,
Bakanlık ileri gelenleri ve müfettişleri, Bejden Terbiyesi Genel /Müdürü, Millî Eğitim Müdürü, Beden eğitimi öğretmenleri ve şehrimizin bütün izcileri bulunmuşlardır-
Merasim, Millî Eğitim Bakanlı*
(Sonu Sa. 4 Sü- 7 de)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi açılırken
1 Kasım 1950 tarihinde Büyük Millet Meclisi 9 uncu devre
faaliyetine başlamış bulunacaktır. Bu devrenin iş hacmi, diğer devrelerdekilerle mukayese edi-lemiyecek kadar, büyük kıymet ve ehemmiyet taşımaktadır. !
14 Mayıs 1950 inkılâbının ru- i huna, cumhuriyet rejiminin ha-1
Hakkı Gedik
»Kütahya Milletvekili.
kikî maksadına, mâna ve mof-huınuna intibak etmek zaruretinin mesuliyetleriyle de yüklü (Sonu Sq, 5 Sü, 7. de)
Demokrat Parti Meclis Grupu bugün saat on beşte toplana-
Büyük Millet Meclisi Doku-r zuncu Devre Birinci Dönem top lantısına yarın başlıyacağı için D P. Meclis Grupunun bugünkü toplantısı Meclisin içtimai ile alâkalıdır. Bilindiği gibi Büyük Millet Meclisinin yarınki toplantısında Cumhur Başkanı senelik nutkunu söyliyecek, müteakiben Meclis Başkanlık Divanı seçimi yapılacaktır. Mec üs Grupu da bugün Başkanlık
(Sonu Sa. 4 Sü. 6 da)
Kars'ın kurtuluş bayramı kutlandı
Kars, 30 a.a. — Bugiiıı Karsın kurtuluşunun 30 uncu- yıldönümü münasebetiyle büyük bir
tören yapılmıştır. Bu münasebetle söz alan hatipler günün ö-nemini belirtmiş ve kurtuluş uğ-
ıunda hayatlarını veren kahra-
manların hâtıraları şükranla
nılnnştır.
AKINTIYA---1
I____KÜREK
Sabah kahvesi!
Gazetelerde iyi bir havadis var; İstanbul'-
da Taşlık'taki Şark si açılmışl..
Dünyada talih
gülmeğe
görsün!..
kahve-
insana
çorap söküğü gibi gider.
Taşlık’ta asma bahçeler üzerinde mükellef köşkü olanlar; şimdi birer do mükellef şark kahvesine kavuştular!
Politika nelerine! Taşlıktaki köşklerinde yan gelsinler, arada Şark kahvesinde bir kahve içip keyiflerine baksınlar!
Tutup teis’in kenarından tenavül eyle!
Desinler bu emmi kahve içmekte amma mahir ha!
Çünkü başka işte pek mehareileri kalmadı!..
YEDEKÇİ
Sayfa : 2
ZAFER
31/10/1950
Bayram
notları
II
smi bittikten son-gccc, Ankara sokaklarının mahşerî kalabalığı görülmeğe değerdi. Bu arada çoluklu çocuklu bir çok köylüler göze çarpıyordu. Demek çevre köylerden, belki daha da uzaklardan, Cumhuriyet Bayramı için, özene bezene Ankara’ya gelmişler. Büyük bayramımızın mânasına ne uygun ilgi. Cumhuriyet rejimi, hele demokratik bünyeye de kavuştuktan sonra, görülüyor ya, bütün vatandaşları, köylüsü, şehirlisi, birbiriyle kaynaştırdı. Artık, bu vatan, senin, benim, hepimizin diyebiliyoruz. İdarede oy sahibi olunca, yaşamasında, yükselmesinde, genel-nıcsinde de sorumluluk payı birlik oluyor; yani bütün mukadderatında. O zaman, bay-doldura doldura paylaşıyorsa, gururu dahil, dertlerine, yoksulluklarına ve Allah etmesin herhangi bir felâketine de, aynı gönüllülükle ortak olacak. Amma bir zamanlar, belki de vatan, sadece onu idare eJönlerin malı yahut malikânesiy-di. Köylü, vatan diye belki de salt tarlasını teveğini bilirdi. Vatan seferberlikten seferberliğe Mehmetçiğin oluyordu; o da sırf uğrunda ölmeğe yahut gazi olmağa yarıyan. Amma şimdi, uğrunda ölmek günü de gelirse, kendisini kendi i rndesiyle ölüme attığını, hej kendisinin olan; bahtında da bahtsızlığında da evlâdı bulunduğu ebedî ve değişmez vatan için öldüğünü bilecek.
★
Bu düşünce, bana manalı olduğu kadar da hazin bir fıkrayı hatırlattı. Üstüste harpler edildiği bir devirde, bir köylünün, ilkinden sonuncusuna kadar bütün oğullarını, yetiştikçe. celbedip cepheye sürmüşler. Gideni gelmemiş. Köylü son oğlunu yollarken padişaha da bir haber salmış: «Efendimiz gayri bana güvenip harp açacaksa hiç açmasın. Zere ih- ' Uyarladım, îş kalmadı». I
Muhip Dıranas
-Efendimiz»! Ah, bu vata» nın efendileri! Bu efendiler, sahipler daha düne kadar, daha şuncacığa kadar başınıız-daydılar. İkbal 11 Mayısta sona erdi gerçi amma zihniyet, göğdemizin bir yanında, muhalefet uzvumuzda hâlâ bir yara gibi kim kim ağırıyor. Cumhuriyet bayramı dolayısiyle bir tek hazin müşahedem oldu: Bu muhalefet, pardon Millet Partisini ayndedeyim, doğrudan doğruya C.H.P., daha düne kadar bu şeyin sahibi yahut da olduğu iddiasında zamanlarda bayramdı, seyı (lı, millî günlerdi, mimleriydi, fabrika, bina temelleriydi, d küşatlûriydi; millî’ vc mânada en büyüğünden, küçümenciğine, hattâ en hiç bir hareket ve işin larını seferber eder, katarak, kendi nam ’
sayfa sayfa basan Ulus gazetesinde dün, en büyük bayra-bir er klişesinden başka hiç bir resim yoktu ve buna karşılık. Genelbaşkanlarının sayfa büyüklüğünde el öptürme fotoğrafları teşhir ediliyordu. Demek «efendi» kendini hâlâ efendi belliyor ve idaresi elinden gitmiş bir memleketle o-nun cumhuriyeti; berikinin mukadderatı ve ötekinin kutlanışı, efendinin «mukaddes» varlığı yanında bir hiç mesabesine düşüveriyor. Öyle demek! Bütün o öğrenciler, ordu birlikleri; o. Hipodromdan bir parça halinde geçen vatan, o yok, sadece «efendi» var. Onun etrafını sarmış bir avuç tehacümdür ki iltifata değer, yoksa Türk ordusunun pulat birlikleri değil. Teşekkür ederiz: Mevki hırslarının iğrençliğini ne güzel teşhir ediyorlar.
C.H.P., memlekette her bulunduğu
y.ldö-kom-demiryolu ’e sosyal palavradanma kadar fırsatını yaygı organ-bire bin alabildiğine propagandaya
Ilal böyleyken, ikti-zamanında kutlanan riyet bayramlarının mu-geçit resimlerini Ulus büyük bayr ait tek sütun üzeri klişesinden başka I
Gazetelerden
........ —.. -S ..
Kurulacak dostluk
binasının
, Vatan gazetesinde Ahmet E-min Yalman «Sam Amca ile dostluk» başlıklı yazısının bugün üçüncüsünü yayınlamıştır. «Kurulacak dostluk binasının mimarlığı bize düşüyor.» serlevhasını koyduğu makalesinde Vatan başyazarı, Vaşing-ton’da bulunduğu bu günlerde memleketimizin kalkınması hu susunda hükümetin yapmakta olduğu işler hakkında aldığı malumatı kaydediyor ve Türkiye’nin İktisadî bünyesinde kaydedilmekte olan bu gelişmelerin beklenilen gayeye varabilmesi için Birleşik Amerika-dan daha çok faydalanmak hususunda Amerika ile daha fazla yakınlaşabilmek üzere tutul-msını lüzumlu gördüğü yol hak kında izahat veriyor.
Onların huzursuzluğu ve halkın huzursuzluğu
Yeniasır gazetesinde M. Tun-çer «Onların huzursuzluğu ve halkın huzursuzluğu» başlıklı ■makalesinde beş aydan beri memlekette bir huzursuzluk mevcutsa bunun sadece Halk Partililerin ruhlarına münhasır olduğunu yazmaktadır. Bundan sonra muharrir, iddia edildiği gibi memlekette beş aydır değil uzun şenel erdenberi Halk Partisinin yarattığı gerçek bir huzursuzluk mevcut olduğunu, çünkü iş bulmayan işçi, kaza-namıyan köylü, yatak bulamı-yan hasta devlet kapısınd^ işlerin normal yürümediğine' göre vatandaşın huzursuzluk içinde ezilmiş olduğunu kaydetmektedir.
mimarlığı
önünde tutmak mecburiyetindedirler. Zira gerek coğrafî vaziyeti, gerek harp kudret ve kabiliyeti itibariyle daha dün denecek kadar yakın bir mazide büyük devlet olarak sayıla gelmiş pek çok memleketten daha ziyade cihanın sulh dâvasına hizmet edebilecek durumda olduğu gibi harp patladığı takdirde de yine o sabık büyük devletlerin pek çoğundan daha fazla terazinin kefesine ağır basabilecek kadar hazırlıklı ve kuvvetlidir.»
Muharrir, Türkiye’ye yapılan askerî yardımın muntazaman devam ettirilmesinin bir zaruret olduğunu ilâve etmektedir.
bi, geliyor...
Bir an daldı ve:
— Evlenirsen hiç tuhafıma gitmez mi diye devam etti.. Gel kulağına bir şey söyliye-yinı.. Ama sakın kibirlenme. Seninle evlenecek olan adam da muhakkak Kadir gecesi doğmuştur. Yoo öyle itiraza falan kalkışma.. Küçükken de güzel çocuktun ama şimdi a-damakıllı hoş kız olmuşsun.. Sonra kalbinin iyiliğine de diyecek yoktur.. Ayni zamanda da saf, masum... Daha sırala-
Türk Ordusunun takviyesi
Demokrat İzmir gazetesinde Hürrem Kubat «Türk Ordusunun Takviyesi* başlıklı yazısın da diyor ki: «Hür milletler
yım mı?.. Ama şimdilik bu kadarı sana yeter.. Bütün bun lara ilâveten üst tarafını da
günün birinde nişanlın olacak adama' söylerim olmaz mı?..
Gülşen cevap vermedi. Aklı.
müstakbel mütecavize koymak için hazırlanır ve
günün birinde.
adama gitmişti.
nişanlısı olacak
vetlerini bir araya getirmeyi düşünürken Türkiye’yi birinci plânda yer alacak kadar ehem-
miyetli bir kuvvet olarak göz-
Onunla böyle yanyana bulunmak, beraber gezmek, kim-bilir ne harikulâde bir şey olacaktı..
İçinden: «Belki detdışarıdan
Ekonomi Kurumu
Kurumun 950 - 951 başlama yılı programı hazırlandı
Türk Ekonomi Kurumu İdare Kurulu bundan bir Maç oün evvel kurum merkezinde toplanarak 1950 - 1951 çalışma yılı programının esaslarım hazırlamış-nıekte olan münakaşalı konfer İr. Kurum tarafından tertip edil-ranslara 2 kasım 1950 perşembe günü başlanacaktır. İlk konferans, Çeker Şirketi umumî kâtibi Baha Tekand tarafından, «Türkiye sanayiinin kuruluş şartlan, bugünkü durumu ve istikbali» konusu etrafında verilecektir-
Bu konferanslara temas edilen mevzuun nevi ve mahiyetine göre bu sahada ihtisas sahibi görülen zevat bilhassa davet olunacaktır. Konferanslar her on beş günde bir perşembe günleri saat (21) de Millî Kütüphane salonunda verilecek ve keyfiyet gazetelerle ayrıca ilân olunacaktır.
Aşk mektupları
Geçen hafta içinde Yenido-ğanda tuhaf bir 'hâdise olmuştur. Osman Çulhan isminde birisi aynı yerde oturan Makbule Çağları aşk mektupları ile bir müddettenberi taciz etmektedir. Bu arada yolda önüne geçerek vaad dolu tekliflerini ısrarla tekrarlamaktadır. Makbulenin bu teklifleri istihza ile karşılayışı Osmanı çileden çıkarmış, hattâ bu yüzden aralarında bazı münakaşalar olmuştur.
Makbule, bu vaziyeti polise şikâyet etmiş ve Osman yakalanarak hakkında kanunî takibata geçilmiştir.
Kaçak et kesenler
Belediyeye vaki olan ihbar ü‘ zerine, dün Kayaşta yapılan kontrolde; cami yanındaki bir binada kaçak olarak 5 koyun ve 2 keçinin kesilmiş bir halde bulunduğu görülerek, etler vete-
riner muayemesi yapılmak üzere1 Belediye mezbahasına sevkedil'
miş ve Belediye zaptı tutularak
kanunî icap yerine
getirilmiştir.
Yineı aynı semtin başka bir ma hailesinde kaçak et kesildiği ihbar edilmişse de yapılan tahkikatta bunun aslı olmadığı anla silmiştir.
öğrencileri kontrol karnesi
Lise» ve Orta 'okullarda tatbik edilmekte olan öğrenci kontrol karnesi usulü ilk okul öğrencilerine de tatbik edilecektir-
Her ders için bir yaprağı ihtiva eden kontrol defterine öğrencinin her sözlü ve yazılı yoklamada aldığı notlar yazılacak, öğret men tarafından imza edilecektir.
Yaprağın arkasında öğrenci velileri ile öğretmenlerin muhabere edebilmesi için sütun bulunacaktır.
Öğrenci velilerinin çocuklariy-le meşgûl olup olmadığım anlamak maksadile, velilerin haftada bir defteri imzalamak usulü konacaktır. Bu suretle okul idaresi ile aile arasında iş birliği sağlanacaktır.
— O kadar da değil canım.. Aşağı yukarı aramızda dokuz yaş fark var... Dokuz kosko-
caman sene... Dile kolay. Ken dimi o zaman da senden hay] yaşlı bulurdum ben biliyor ınu
sun?... Hele şimdi hiç sorma. Sanki sen hiç büyümemişsin de yalnız ben büyümüşüm gi
| Günün Mevzuu |
1950sayımı neticesi
1950 sayımı neticeleri tahminlerin üstünde çıktı ve milletimizi sevindirdi. Kısa bir zaman içinde nüfusumuzun 2.1 milyon arttığı anlaşıldı. Muvakkat rakamlara göre bugün Türkiye nüfusu 20,9 milyon.
Şimdi bu artışın döğeri nedir? Komşu memleketler ve dünya artışına nisbetle nasıl bir durumdadır? Bu nokralardan hâdiseyi aydınlatmak ve bazı görüşleri ortaya koymak faydalı olacaktır.
Bilindiği gibi nüfus artışı iki şekilde incelenir. Birinde umumiyetle iki sayım arasındaki fark gözönünde tutulur, doğum ve ölüm ile beraber içeri \/e dışarı muhaceret de hesaba girer. Buna fiilî artış denir.
Diğerinde ise doğum ve ö-lüm vakaları arasındaki farka bakılır. Meselâ bir yılda 40 doğum ve 20 ölüm vakası olursa aradaki doğum fazlası 20 olduğuna göre bu nüfus kitlesinde binde yirmi artış olduğu görülür ki, buna da tabiî artış denir.
Sayımlar sonunda ilân edi len artış nisbetleri umumiyetle birinci cinstendir. Muhaceret hareketlerinin fazla olduğu zamanlarda fiilî artış ile tabiî artış birbirinden farklı olabilir. Fakat diğer hallerde artış üzerine daha ziyade doğum fazlası müessir olduğundan arada büyük bir fark görülmez.
Son sayımda artış nisbeti yılda 21,5 i buldu. Bu nisbet 1927 ile 1935 arasında 22 idi. 1935 ile 1950 arasında 18,5 e 1940 ile 1945 arasında ise binde 11 e düşmüştü. Fakat biraz inceleyince, büyük değişiklikler gösteren bu fiilî artışların muhte? lif sebeplerden ileri geldiği anlaşılır.
Asıl mühim olan son artış,
Nüfus artması millî bir gayedir. Bütün medenî milletler çoğalmak yolundadır. Türkiyeninde nüfusu süratle artan bir memleket olduğu anlaşıldı, ne kadar sevinsek yeridir ______________Yazan .___..._______________________
Prof. Hâmit Sadi Selen
nisbeti binde 21,5 i bulmasıdır. 1945 ile 1950 arasında büyük bir muhaceret ve ilhak hareketi olmadan bu kadar yüksek nisbete çıkması doğrusu büyük
bir hâdisedir. Çünkü eski artışlar üzerinde muhaceret ve nüfus hareketleri büyük bir rol oynamıştı. Fakat bu defaki artışı, tabiî artış ile izah etmek
Bugün de bu
İnşaatı kolaylaştırma tasarısı
Öğrendiğimize göre İstanbul Belediyesinin memleketimizde inşaatı kolaylaştırmak ve ucuza mal etıpek için, yaptığı teşebbüsleri nazarı ilibare alan İçişleri Bakanlığı bu meyanda bir kanun tasarısı hazırlamıştır. Kanun tasarısında vilâyetler ve belediyeler tarafından inşaat yaptırmak isteyenlere gösterilecek kolaylıklar adil bir sisteme sokulmaktadır.
Ayrıca Avrupa ve Amerikadan getirtilecek portatif evlerden gümrük resmi alınmamasına ve inşaat malzemesinden alınan resmin de yüzde 50 indirilmesine hükümetçe karar verilmiştir-
İsveç bizden tütün almak istiyor
Bundan bir müddet evvel İsveç hükümeti memleketimize mü rocaat ederek tütün satın almak istemiştir. Bu talep karşısında Gümrük ve Tekeıl Bakanlığı tarafından gereken müzakereler yapıldıktan sonra İsveç'e 5 milyon sigara satılmasına karar verilmiş, müteakiben bu rakkama üçmilyon daha eklenmeştir- Bu son partiye ait mukavele iki memleketin ilgili makamları tarafından imzlanmış bulunmak, tadır. |
muhalefet
Dün bir dostumun elinde, başlığının kenarı kesik Son Telgraf gazetesi gördüm. Göz geddirmek için kendisinden istedim, verirken ilâve etti: «Bu gazetenin tertiplediği piyango kuponlarından başlangıçta bir kaç tanesini ele. geçirmiştim. Tamamlamak için hevese kapıldım ve bizzaru-re devam ediyorum». Bu izahı biı tariz olsun diye değil, sadece ve aynen gazeteyi bana verem zatın ifadesini nakletmiş olmak için yazıyorum.
Gazete 19 10/950 tarihli idi. ilk sayfada ilk gözüme çarpan büyük manşetlerle: (Dış ticare. timizde büyük açık - 7 aylık devrede 61 milyon liralık açık var) fıkrası oldu- Bu yazıda gayet kö. tü ve mahsus bir kasıt var. Dış ticaretimizde açık bulunması acıklı ve izalesi de cidden temen niye şayan bir keyfiyettir. Fakat, bu açık senelerden beri faz. lasiyle devam etmektedir. Nitekim, 947 de 60 milyon, 948 de 219 milyon ve 949 da 119 milyon olmuştur. Hattâ bu açıklar biraz da tabiî olmayan ve devamlı oL ması da mümkün olmadan bir tdkım sebeplerle^ olduğundan ve hakikî miktarından noksan akis yapmıştır.
Binaenaleyh, yazılan açık bu günkü iktidarın kabahati ve günahı değildir. Ama, eski iktidar bunu izale için çalışmamış mıdır? Elbette çalışmıştır. Fakat, ça-ı resini bulamamıştır.
Omit ve temenni ediyoruz ki, bu günkü iktidar bunu ortadan kaldırmağa muvaffak olacaktır-Fakqt bu muvaffakiyetin 950 senesinde husûl bulması gayri müm kündür. Zira, dış ticaret muvazenemizdeki açık, ithalâtımızla İh" racahmıız arasındaki fark demek olduğuna göre bunun izalesi de ya ihracatımızı tezyit vejya it-atâhmızı tenkis suretiyle mümkün olabileceği tabiidir. Yazımız, İlmî ve İktisadî bir makale iddiasını taşımamakla beraber biz' zarure ve tafsilâta girmeden kısaca bu ciheti de izah edelim:
Cüz'î bazı maddelerde ithalâtı azaltmağa gayret erfmek püm' kün ise de asıl hedef ihracatı artırmak olacağına göre bu günkü ihracat noksanlığı geçen se-
Şükrü Kerimzade
| «Kastamonu Milletvekili» I
nelerde takip edilmiş olan iktisadi ve ziraî siyasetin kusurlu olmasından ileri gelmiştir. Bunu da, etski iktidara tariz olsun diye yazmıyorum, görüş ve düşünüş farkına hamlediyorum.
Diğer esaslı bir nokta da, bir memleketin dı$ ticaret müvaze-nesinin aylarla ölçülemiyeceği-dir- Sene sonuna intizar etmek lâzımdır. 7 ayda açık olan bir netice 12 ci ayda birdenbire büyük tahavvül gösterebilir. Buda debilir-miz gibi susiyet arzeden desi dış ticaret r kalemde tesir yapabilen bir mem lekette 6 - 7 aylık neticeyi, particilik gayretine âlet etmek ciddiyetle kabili tejif olamaz-
Yukarıda kaydetliğim gibi es-
aksi de olabilir. 7 ay-lehte olan rakamlar 12 ayda aleyhe tahavvül e-Bilhassa memleketi-ihraç maddeleri hu-ı ve bir tek mad’ muvazenesine bir
zorundayız.
Aslında ağır değişen ve değişmesi büyük bir mânâ ifade eden tabiî artıştır. Kat’î olarak bilinmemekle beraber şimdiye kadar normal hallerde milletimizin tabiî artışını binde 16 olarak kabul ediyorduk. Hattâ 1945 sayımında artışın binde 11 e düşmesi bizi çok üzmüştü ve bunu dünya harbinin tesirlerine atfetmiştik.
Bu defa bu nisbetin binde 21,5 i bulması bizi son derecede sevindirdi. Bunun hepsi tabiî artış olmıyabilir, fakat ne olsa tabiî artışta büyük bir hızı ifade ettiğinde şüphe yoktur. Çünkü bu defa sayım işinin daha ciddiyetle yapılması ve halkımızın millî dâvaya yakınlık göstermesinin yekûn üzerine tesir etse de artış nls-betinin bu kadar yükselmesinde bir tesiri olamaz.
Tabiî artış nisbetinin yükselmesinde doğum fazlalığı ile beraber ölüm nisbetinin azalmasının daha büyük rolü vardır. Fakat bu gibi incelemelerde doğru hükümlere varabilmek için bu artışın bölgelere, köylü ve şehirli nüfusa, hattâ mesleklere göre ne gibi farklar gösterdiği araştırılmalıdır.
Nüfusun artması millî bir gayedir, bütün medenî milletler çoğalmak yolundadır. Türkiye'nin de nüfusu süratle artan bir memleket olduğu anlaşıldı, ne kadar sevinsek yeridir.
Sarkıntılık yapan bir şoför bir aya mahkûm oldu
Evvelki gece saat 9 da Ulus meydanında çirkin bir hâdise olmuş ve Hüseyin Çıtak isminde bir şahıs bir kadına kocasının
Miden de ehemmiyetli açıklar o£ fanında jqrktniılık etmiştir.
lurdu ve fakat bunu o zamanın muhalif ve bitaraf gazeteleri ilk sahifelerinde ve bariz bir hissi husumerfle büyük manşetlerle neşretmez-lerdi, iç sahifelerde ve başlığı (....aylık dış ticaret müva-
zene/niz) diye, havadis olarak yazarlardı. Aynı gazetede husumet hisinin zebunu ikinci misal Muharrir, yevmi gazetelerde yurda gelen ithal mallarını bildiren yazıyı okuyor: (birdenbire: gözleri faltaşı gibi koğukla-nndan fırlıyor, 31 ton kazma ithal edilmiş. Vay benim köse sakalım diye de espri yapıyor. Daha sonra gözleri bu sefer değirmen taşı kadar büyüyor, 57 ton çivi ithal edilmiş ve ilh.-..)
Yukarıdaki satırlar, aynen yazı muharririnin kullandığı kelime ve cümlelerdir; Bunlan kıymet atfettiğimden değil sadece gözleri hırs bürüyen bir muhalefet şivesinden örnektir diye kaydediyorum. Bununla ıhuhalefete değil, iktidara hizmet ettiğine kaniim. Zira bunu okuyan bir mu-(Sanu Sa. 3 S. 5 te)
Aytefi isminde bir kadın koca-siyle beraber Ulus meydanında gezerken Hüseyin Çıtak isminde bir şoför kalabalıktan bilistifade kadına sarkıntılık etmek istemiştir-
Bu esnada başlıyan rpüna!.aşa büyümek istidadını gösterirken etraftan yetişenlerin müdahalesi ile önlenmiştir. Mütecaviz Hüseyin Çıtak yakalanarak suç üstü mahkemesine sevkedilmiş ve şpçu sabit görüldüğünden 1 ay hapsine karar verilerek ceza evine gönderilmiştir .
Öğretmenler sigorta edilecek
Öğretmenlerin sigortalanmak için Millî Eğitim Bakanlığına yaptıkları müracaat bakanlıkça kabul edilmiştir.
Öğrendiğimize göre öğretmen ler önümüzdeki günlerde Öğret men birlikleri .tarafından sigortalanmağa başlanacaktır Bakan hkça alman bu karar bütün yurttaki öğretmekler üzerinde büyük bir sevinç yaratmıştır.
T(»K KIZ IKAILIBİ
hissin azametini ifadeye yetmez mi idi; genç kadın da onu kimbilir ne heyecanlarla bekler.. Sonra onu görünce nasıl iştiyakla kollarına atılırdı.. Ve birikirlerinin kolları arasında biitün çektiklerini birden unuturlardı..
Mantıksızlıklar komedyası
u bir çimcik sayısı yıllar içinde neler gördük ne-
ler! Yahut görmediğimiz bir şey kalmadı.
Demokrasi şaklabanlıkları mı istersiniz, diplomasi kakavanlıkları mı ararsınız, politika akrobasisi mi, idari iğneli fıçılar mı? Yâni «Burası da ikişer paraya!» Orası da ikişer paraya! Her ne alırsan ikişer paraya!» diye haykıran işportacıların dizildikleri eski Mah-mutpaşa çarşısının ortasında kalıvermiştik.
Halk Fikretin millet şarkısını tıpkı 9 Temmuz 1321 teki gibi biraz değiştirip şöyle mırıldanıyordu: Kaldık ciğeri beş para etmezler elinde — En gamlı sefaletlere düştük, bu ne hâlet? — Şeflikse de meflikse de artık yeter olsun — Artık yeter olsun bu derin hırsu - dalâlet?!
Millet şarkiBi uğurlu geldi.
Fakat ne çare ki caddeyi tutanların ayak izleriyle mırıltılarının yankıları henüz silinmedi. Mantıksızlık bunların en belli başlılarındandır. Meselâ bir tanesi bana sevine sevine dedi ki:'
— Yalnız Menderes değil, bütün kabine değişecek, yerinden öğrendim (?!)
Ben de ona dedim ki:
— Sana ne? Birisi, değişir, üçü gider, beşi gelir. Hangi mantıkla seviniyorsun? Kabinenin değişmesinden, düşmesinden sen o zaman sevinmekte haklı olursun ki onların yerine sen geçersin. Halbuki efendin nerede ben nerede? Bu neticeli bir değişim en az on beş yirmi sene bahis mevzuu değildir. Yâni D.P. kabinesi değişecek de yerine senin eski hafızlar mı geçecek? Yine D.P. li gelecek. Onlar da değişebilir, yerlerine yine bizimkiler gelir, demokrasidir bu. Her Demokrat; koltuğuna, omuzundan hatıl çivisiyle çakılı olmaz ki. O senin zamanında idi. Yer Tanrılığı iddiasında bulunan sen idin. Bir parti içinde kabine değişmesi ne kadar mantıklı ise; bir parti halkın itimatsızlığı ile düşmeden, Verine geçmeyi düşünmek ö 1 kadar mantıksızdır. Yoksa bilhassa bazı köylüler arasında yaptığın ve nasıl yapacağını kaş göz işaretleriyle anlatmağa uğraştığın (Pek yakında iktidara biz gedeceğiz!) telkinlerinin tesirli olacağını mı sanıyorsun? Mantık sizliğin burada kötü ve tehlikeli bir gafletle de karışıyor dikkat ediyor musun? Sözün özü şu: Şekspirin (Yanlışlıklar Komedisi) yanında devri-lenin (Mantıksızlıklar Komedyası) na kimse metelik verip seyretmez. Yalnız bu kadar mantıksızlığın da ayni derecede ayıp olduğunu bilmelisin.
Aka GÜNDÜZ
Hipodromda yankesicilik
Dün saat 15.30 da Hipodromda bir yankesicilik olmuş ve sabıkalılardan Ahmet Heryer Halit Derer isminde birisinin cebinden 10 lira tfilorken yakalanmıştır-Ahmet Heryer, hakkında hazırla nan evrakla birlikte» suçüstü mah kemesine sevkedilmiştir .
görenler, Selimle beni nişanlı sanıyorlardır.,» diye düşündü.
Bu fikir ona başka bir fikir ilham etmişti. Her zamanki u-tangaçlığını yenerek:
— Asıl Gülüz pek güzel bu gece., dedi.. Tuvalet ona çok yakışıyor... Zaten ne giyse, ne yapsa yakışıyor ona.. Ona baktıkça çocukluğumda duyduğum peri masallarını hatırlıyorum hep.. Sanki o doğduğu zaman bütün iyi periler beşiğinin etrafını sarmışlar.. Kimisi: «Güldükçe güller açılsın..» Diğeri: «Ağladıkça inciler saçılsın» bir başkası: «Gezdiği yerde çimenler bitsin..» ve bunun gibi «Aklı akıllara durgunluk versin..», «Güzel san’atların hepsine vakıf olsun... gibi temennilerde bulunmuşlar.. Nasıl? Öyle değil mi?.
Selim:
— Hakkın var Gülşen.. dedi. Gülüz gerçekten artist yara-
Nakleden: Ş. TAYLAN dılışlı.. Bak orkestra ne çalıyor.. Sen şu yeni danslardan bir şey anlıyor musun?.
Gülşen onun, kendisiyle Gülüz bahsine devam etmek istemediğini anladı ve nedense bundan biraz müteessir gibi oldu.
Gülşen o gece de bir türlü eğlenememişti. Zaten Selim’in hakkı vardı. Nereye gitse ne yapsa bu sene bir türlü açılamıyordu. Rengi uçmuş, yüzünün hatları gerilmiş, kendini garip bir asabiyete kaptırmıştı. Hattâ uykuları bile şaşmış.. Rüyasız, derin, dinlendirici bir uykuya hasret kalmıştı.
Bu yıl sıcaklar da adamakıllı şiddetli idi. Genç kız geceleri bunalır gibi olduğu zamanlar, yataktan fırlar, penceresinin önüne giderek uzun zaman dışarısını seyre dalardı.
Yîr
öyle uykusuz geçirdiği
gecelerden biri idi. Günün doğ-1 mak üzere olduğu havayı bir-l denbire saran o eşsiz sükûnet-] ten belli idi. Gülşen penceresi-l nin önünde hiç bir şey düşün-] meden, hiç bir hareket yapmadan öyle duruyor, sabahı iple çekiyordu. Birdenbire, eve doğru bir karaltının gelmekte olduğunu farketti.. Daha dikkatli bakınca adetâ gözlerine inanamadı. Geleni tanımıştı. Bu Selim’di.. Öyle ihtiyatlı bir yürüyüşü vardı ki, hafif bir gürültü çıkarmaktan çekindiği belli idi.. Ayaklarına altı lâstikten ayakkabılarını giymiş olmalı ki kumların üzerinde bile hiç ses çıkarmadan adetâ bir hayalet gibi ilerliyordu..
Gülşen'in ilk şaşkınlık anı geçip de kafası işlemeğe başlayınca, onun Gülüz ile buluşmaktan geldiğini anladı. Böyle ıssız gecelerde buluşmaları herhalde ilk defa da vaki ol-
Tefrika^No. 12
muyordu. O kadar plânlı davranıyordu ki.. Genç kız onun her hareketini gözden kaçırmamağa çalışarak merakla ta-kibetmeğe başladı. Selim köşkün kapısına doğru geleceğine yan tarafına doğru yöneldi. Kendi odasının hizasına gelince bir an duraladı, sonra çevik bir hareketle oradaki ağaca tırmanmıya başladı. Genç kız, onun odasına dönmek için bu yolu seçtiğini anladı. Fakat tehlikeli bir canbazlıktı bu.. Hele karanlık gecelerde tehlike muhakkak ki artardı. Çünkü ağaçla Selim'in odasının penceresi arasında hayli mesafe vardı. Onu aşmak kolay olmasa gerekti.. Fakat Selim işte bütün tehlikeyi göze alıyordu. Delki sevdiği kadına kavuşmak için bundan çok daha büyük engelleri aşmaktan bile çekinmezdi. Yalnız bu hareketi bilei âüldz'e karşı duyduğu
Gülşen iliklerine kadar titrediğini duydu. Müthiş' heyecan içindö idi. Ya Selim'in başına bir kaza gelirse... Yanlış bir hareket hayatına bile mal olabilirdi.. Onun gelişinin ev-
den duyulması ihtimali de korkunçtu.. Öyle ya gecenin bu
sautinde köşke pencereden gir-
meğe çalışan elbette ki iyi niyetli biri olamazdı., ilk akla
gelecek şey bir hırsızlık vakası
idi.. Gülşen'in gözü önünde I bütün olacaklar, şimdiden sanki oluyormuş gibi canlanıyordu:
Köpek kısık kısık havlamaya başlıyor.. Dayının uykusu hafiftir.. Pencereden bir baksa ağaca tırmanan gölgeyi farket-memesine imkân yok.. Hırsız var diye bütün köşk halkı a-yaklanıyor... Bir telâş, bir kıyamet.. Nihayet Selim’i kıskıvrak yakalıyorlar. Gecenin
(Devam edecek)
Bahçelievler'de bir hırsızlık Bahçelievlerde oturan Rachel Bentt isminde birisinin yanında çalışan Sami Aydınlı şüphe üzerine» yakalanmış ve üzerinde 110 lira değerinde kıravatr iğnesiyle dolma kalem ve muhtelif kıymette baft giyim esya-sı bulunmuştur.
Sami Aydınlı bunlcfı çalıştığı evden çaldığım söylemiş ve sanık hakkında suç üstü muamelesi yapılmıştır.
Etekleri tutuşmuş
Yenidoğanda oturan marangoz Zekeriyanın 5 yaşındaki kızı Bedriye Kurs, bahçelerinde yaktıkları ateşten eteği tutuşmuş -ve bu arada vücudünün muhtelif yerlerinden yanmıştır. Küçük Bedriye Kurs hastaha-neye kaldırılarak tedavi altına alınmıştır.
— TAKVİM -
31 10/1950 — Salı Rumî: 1366 — Ekim 18 Hicrî: 1370 — Muharrem 19 ;
Vasati Ezani
Sabah G10 116
öftle 1142 6.48
ikindi 14,35 9 3S
Akşam 16.55 12.00
Yatsı 19,25 1.32
imsak 4.33___11.39
NÖBETÇİ ECZAHANELER Se)bat, Ankara, Sağlık
31/10 1950
ZAFER
Soyla ı 3
RadyoTelgrgfTelefon
DışPolitika
Atlantik haftası
on hafta, Atlantik Paktı üyelerinin silâhlanma müzakereleriyle dolu geçti. Evvelâ, Fransız Başbakanı Pleven, Avrupa savunması hakkındaki tasarıyı mecliste okudu ve bu tasarı kabul olundu. Fransız hükümeti. bunun üzerine tasarıyı bir muhtıra ile âkit devletlere bildirdi.
Diğer taraftan Atlantik Paktı üyelerinin kurmay başkanla» komitesi Vaşington’da toplanarak birleşik savunmaya her devletin iştirâk tarz ve hissesini tesbit eden plânlar üzerinde görüştü. Komite ayın yirmi yedisinde yayınladığı bir tebliğde, bütün esaslar üzerinde mutabık kalındığını ve plânların 28 ekimde toplanacak olan samına komitesine havale edildiğini bildirdi. Ve nihayet dün de, savunma komitesi, âkit devletler savunma bakanlarının iştirakiyle ve Amerikan Savunma Dakanı Marshall’ın bir nutkiyle müzakerelerine başladı.
Bütün bu müzakerelerde, Avrupa’nın müdafaasına Almanya’nın iştirâki meselesinin ön plânda yer aldığı anlaşılmaktadır. Filhakika, Fransa’nın bu konuda ileri sürdüğü «Avrupa ordusu» plânı, sadece teknik mahiyette görüş ayrılıklarına sebep olmakla kalmayıp, silâhlanmanın prensibi üzerinde dahi ihtilâfı dâvet etmektedir. Fran-sızlar, evvelâ bir Avrupa ordusunun kurulmasını, bir Avrupa savunma bakanının tayinini ve bu bakanı murakaba edecek konseyin ihdasını istemekte, ve ancak bütün bunlar tahakkuk et-ı tikten sonradır ki, bazı Alman birliklerinin bu orduya kabul e-dilebileceğini iddia etmektedirler. Fransız hükümeti bundan başka, Almanya’nın silâhlanmasını, geçen mayıs Londra konferansında Schuman tarafından ortaya atılmış olan kömür - çelik birliği anlaşmasının imzalanmasına talijc etmektedir. Bir kelime ile Fransa, iktisadi, siyasî ve askeri bakımdan tam mânasiyle birleşmiş bir Avrupa istemektedir. Bu ise, uzun vâde-li bir iştir. Halbuki, Amerika’nın görüşü, müdafaayı bir an evvel sağlamak, Avrupa’da komünist tecavüzüne karşı «Askeri boşluk» adı verilen eksikliği günü gününe doldurmaktır. Amerikalılar bu hususta Fransa ile Almanya’yı müdafaanın iki temel direği farzetmekte ve meseleyi eski düşmanlıklar dâvasından tecrid ederek ve Almanya’dan artık bir tecavüz gelemiyeceğini kabul ederek mütalâa etmektedirler. Amerika, ancak, Fransız ve Alman kuvvetlerine müsteniden bir müdafaa sistemi vücuda getirildikten sonradır ki, bu müdafaa sistemine kendi vasıtala-riyle iştirâk edecektir.
Amerikalıların, Avrupa müdafaasında çabuk hareket etmek arzularına karşı, Fransa, bati ve geniş bir plânla da olsa, bu müdafaayı Almanya'ya karşı kendi güvenliğini de sağlamak suretiyle kurmak taraftandır.
İngiltero'nin Fransız tasarısı karşısındaki durumuna gelince; öyle sanılıyor ki, İngiltere, bir Avrupa ordusu plânını müsait karşılamakla beraber, henüz birlikten çok uzak bulunan bir Avrupa’ya kendi savunma kuvvetlerini atmakta mütereddittir. İngiltere, Almanya’nın Avrupa müdafaasına iştirakine esas itibariyle taraftardır, fakat bu iştirakin, Fransız tasarısında ileri sürüldüğü gibi, bu kadar uzun ve karışık şartlara bağlanmasını isabetli bulmamaktadır.
Bununla beraber, Anglo-Sak-sonların, Fransız tasarısını •sempati ile» incelemekte oldukları bildirilmiş ve bir uzlaşma ümidi büsbütün kırılmamıştır.
Tasarının en şiddetli tepkiyi uyandırdığı memleket Alman-ya’dırT'Almanlar, Fransız plânını asla kabul edilemez bir plân olarak vasıflandırmakta ve müdafaa sistemine ancak müsavi
Korjede yeni bir çıkarma
Amerikan Birlikleri ileri hareketlerine
dün de hızla devam ediyorlar
Korede tünele gizlenen kızılla nn çıkarılması icjn top ateşi açılıyor
Paris Radyosu, 30 (Basın - Ya' yın) — Kore'deı Birleşmiş Millet ler kuvvetleri dün temizlik hareketlerine devam etmişlerdir- Bu arada kuzey Kore kuvvetlerinin daha belirli bir mukavemeti ile
karşılaşmaktadırlar. Batı sahilinde Ingiliz milletler camiası orduları Mançuri hududundan 80 kilometre güney doğuda bulunan $ang Ju’yu ele getirmişler-
dir. Ve kuzey Kore hükümetinin geçici başkenti Sing Min Yu’ya doğru ilerlemektedirler- Merkezi kesimde ise kuzeyliler üç küçük mahalli ele geçirmişlerdir. Ni hayet doğu sahilinde Mançuri hududundan 180 kilometre mesafede Li Yen'e bir Amerikan piyade tümeninin çıkarılmış olduğu haber verilmektedir.
PULSUZÎSTİDÛ
Hükümet içinde hükümet olur mu ?
Şimdi de sıra bayrağımıza geldi diye, feryatlar başlamıştır.
Bilindiği gibi, bayrak bir devletin millî birliğini temsil eden bir semboldür. Önüne gelen kendisine göre bayrak icat edemez. Eskiden idare ellerinde ve ekseriyet kendilerinde iken, ilelebet C.H.P. nin payidar olması için alınmış tedbirlerden birisi olan meşhur altı oklu bayraklarını, kanun çerçevesi içine sokmuşlar ve Türk bayrağının yanı sıra onu da Lanse etmeğe çabalamışlardı.
Demokrasinin memlekette yerleşmesi üzerine bu gibi totaliter kafalar taşıyan daha bir çok şeylerin ortadan kaldırılacağı pek tabiidir. O sebeple, bayrağımıza sıra geldi gibi feryatlâr çok yersiz ve mânasızdır.
Millî Birliği bozacak ve zihinlerde teşevvüşler yaratacak bir mahiyet taşıyan, bir zümre aykırılığını temsil eden bu bayrağı menetmek her Demokrat zihniyetli hükümetin birinci vazifesidir.
Kendi binalarına taktıktan maada, küçük çocuklara reklâm faslından sokaklarda «Bayrak» namı altında satılmakta olan bu garip nesneyi 'ortadan kaldırmak demokrasiye hizmet demektir.
Bize göre, bir siyasî parti asla hükümet içinde hükümet gibi olmamalı ve o şekilde hareket etmemelidir.
Hikmet YAZICIOĞLU
Ankara’nın
Dünya*nın aynası:
Otomobil sanayiinde yeni bir hamle: Tepki
İmtiyaz Sahibi:
Güneş Matbaacılık T.A.O. adına Başmuharrir MÜMTAZ FAÎK FENİK
Bu nüshada yazı işlerini-fiilen idare eden
Faiin Fuad Basıldığı yer: Güneş Matbaası — Ankara
Bulgarların protestosu
Sof yaya göre, Yugoslav uçakları Bulgaristana girmiş
New - York Radyosu, 31 (Basın Yayın) — Bulgar hükümeti bazı Yugoslav uçaklarının Bulgar topraklarına girdiklerini iddia ederek Yugoslavya nezdin-de yeni “bir protestoda bulunmuştur. Diğer taraftan Yugoslav hükümeti de Arnavutların Yugoslav hududunda kasten hâdiseler çıkarmakta olduklarını iddia ederek Tiran hükümetini protesto etmiştir.
Adenauer’in siyasî müşaviri azledildi
Nevyork Radyosu, (Basın -Yayın) — Federal Almanya Başbakanı Adenauer’in siyasî müşaviri olan Alman generalinin işinden azledildiği Bonn-dan bildirilmektedir.
Adenauer bu meseleye dair gazetecilere verdiği bir demeç te, generalin kendisine verilen salâhiyetleri aştığını söylemiştir.
Kızıl Çin ve Hindistan
Basındaki mutedil üslûp değişmeğe yüz tuttu
New - York Radyosu, 31 - (Ba sın Yayın) — Tibet’in Çin komünistleri tarafından istilâca uğraması karşısında Hind resmî çevrelerinde, Peking hükümetine verilen resmî protestodan başka hiç bir şey söylenmemiş-dir. Ancak bu sırada Hind basınında komünist Çin hakkında şimdiye kadar muhafaza edilen mutedil lisanın biraz değiştiği müşahede edilmektedir.
Dönen bisiklette 76 saat 41 dakika
Bombay, 30 a.a. — Bombaylı bir gpnç, şehrin parkında mütemadiyen dönen bir bisiklet ü-zerinde 76 saat 41 dakika kalarak daha evvel tesis ettiği 75 saatlik rekoru kırmış, fakat kendi kendine tesbit ettiği 80 saati tahakkuk ettirememiştir.
Kendisi çok vitaminli giüko-zu havi mayi içerek gıda almış tm
(Baş tarafı 1 nci sayfada) yardıma davet etmektedir-Bu tamimi aynen neşrediyo-
Belediyece deruhte edilen ve yapılması zaruri bulunan amme hizmetleri meyamn-daki temizlik işinin yalnız belediyeye müteâllik olmak üzere tek taraflı ifası, tatbikattaki müşahedelerimize göre gereken müspet faydayı sağlamamaktadır. Bu itibarla, şehrin sağlık ve temizliği ile birinci derecede alâkalı gördüğümüz ve aşağıya sıraladığımız basit ve yapılması zaruri bulunan yardımın esirgenmemesini sayın hemşehrilerimden rica ede-
1 — Kâğıt, çöp ve sair süprüntülerin umumi cadde ve sokaklara atılmamasını,
2 — Ev ve dükkânlardaki çöp, süprüntü ve kül gibi pisliklerin sokaklara gelişi güzel atılmıyarak temizlik arabaları gelinceye kadar ağızları kapalı hususi kaplar içinde» behemehal muhafaza edilmesini,
3 — Nakil vasıtaları muayyen vakitlerde gelmedikleri veya geciktikleri takdirde derhal (13103) No. lu telefonla ternizlik işleri müdürlüğüne haber verilmesini ve her hangi bir semte temizlik işçileri vaktinde gelmedikleri veya geldikleri halde vazifelerini hüsnü suretle ifa etmedikleri takdirde de aynı numaraya haber verilmesini.
4 — Her vatandaş yaptırdığı inşaat ve tamirattan kalan moloz, taş ve toprak gibi şeyleri inşaatının önünden derhal kaldırmağa mecbur olduğunun unutulmamasını.
Sayın hemşehrilerimden rica eder, aksine hareketin maddî ve manevî sorumluluğuna dikkat nafarlannı çekerim-
Çirkin muhalefet
(Baş tarafı 2 nci sayfada) halefot mensubu dahi üzüntü duyar-
Asıl ehemmiyetle üzerinde dur mak istediğim üçüncü ve mühim yazı, sayın Cemil Barlasın imzasını taşımaktadır. Et kombinası hakkında baş makaledir. Muhterem muharrir kendi görüşüne ve o zaman yapılmış olduğunu kaydettikleri etüdlere göre teşebbüsün yerinde olduğunu kendilerine has açık ve güzel üslûpla izah ediyorlar.
Sayın Barlasın, elime geçirebildiğim yazılarım zevkle okurum, ve bu makalelerine! de aynı bahisle başladım, fakat ne yazık ki, makalenin sonunda müthiş bir hayal inkisarına uğradım. Hattâ bu kadar basit ve iptidai politika tekerlemesini doğrusu kendilerine lâyık görmedim •
Makaleye nihpyet veren cümle şudur: (Acaba bu işi mahsus verimsiz ve zararlı göstererek bir iki tane zengine, devretmek maksadı mı güdülüyor). Bu üç yazı da bizde muhalefetin acıklı ve tipik birer örneğidir. Muhalefet yapmak ve bu vadide yazı yazmak için mutlaka beyaza siyah, iyiye kötü demek lâzım gelmez. Son yıllarda şahit olduğumuz gibi bu nevi mesnetsiz tenkidler sahiplerine faide getirmekten ziyade geri tepen silâh tesirini yapmaktadır.
Zaten, şimdiye kadar maalesef istihfaf edilmiş olan okuyucu kitlesi yani efkârı umumiye iyiyi11 ve kötüyü biribirinden büyük bir i-sabetle tefrik etmektedir- Buna inanmamız ve hattâ iman etmemiz lâzımdır.
Bu memleket yıkıcı değil yapıcı tenkid yapan muhalefete muhtaçtır.
• (Afet ve felâket günlerin- ş (irinde şefkat kollarını a- $ i çan Kızılay'a yardımı u- s ; nutmayınız. Üye olunuz. |
;Kızılay felâket günlerinde herkesin dert ortağı ve ilk yardımcısıdır.
Belediye Başkam Atıf B&ıderlioğlu
(Kızılay'ı unutma, acı ganilerinde sana yardımcı o-;luf.
Bir Fransız teknisyenin imâl ettiği tepkili otomobilin açtığı çığır.
1938 yılında idi. Aslen, Deux
- Seyres’li olan on sekiz yaşlarındaki bir rpakinist tepkili bir motor tahayyül etmişti. Makinistler, moiörleri çok severler. Motörler onlar için canlı, kompleks ve hassas şeylerdir. Genç makinist Jean Barre, tepkili motorun otomobil sanayiinde yer alması için büyük gayretler sarfeiii.
İLK ÇALIŞMALAR
Gayet sıhhatli olmasına rağmen, Mauthavsen'de kaldığı üç sene sonunda ciğerlerinden birini kaybetti. Fransa’ya döndüğü zaman, neşterin delik deşik ettiği vücudu, mesleğine — devam etmesine gayri müsait. ■ 1*1.'
Yeni tip bir oiomobiJ
haklarla iştirâk edebileceklerini bildirmektedirler. Bu yüzden, Bonn hükümetinin İçişleri Bakanı istifa etmiş, onun yerine gelen Lehr de Almanya'nın ücretli asker temin etmeyeceğini tekrarlamıştır. Onu takiben A-dalet Bakanı ve nihayet Başbakan Adenauer de, dün, Fransız plânına şiddetle hücum etmişlerdir. Adenauer, bilhassa Almanya’nın silahlanmasının kömür -çelik anlaşmasının imzalanmasına talik edilmesini «kaba bir pazarlık» olarak vasıflandırmış-tır.
Bu resmi tepkilerden başka Almanya’da, bazı protestan cemaatların ve gençlik teşekküllerinin do silâhlanma aleyhinde faal surette propagandada bulundukları bildirilıhcktedir.
Atlantik savunma komitesi müzakerelerine böyle bir hava içinde devam etmektedir. Fransız tasarısiyle gayet karışık bir hal alan meseleye bir hal tarzı bulunamazsa, işi siyasi veçhelerini de hesaba katarak incelemek üzere, Atlantik Konseyinin bir toplantı yapması ihtimali
Serbest Fıkra :
Köye giden otobüs!
Mücahit TOPALAK
Evvelki sabah Ulus moy-danından, Balgat köyüno İlk seferini yapan otobüsle ben de vardım. Bu köy vakıa, Ankara'nın hemencecik yanı başında idi; yolu, İller Koo-peratiifni geçer geçmez, içeri, köye doğru, dümdüz bir şose ile ayrılmış, sanki asfalta âsi gelmiş gibi başını idmiş git-
Ankara'nın merkezine pek yakın olduğu halde sonelerdir, otobüs diye haykırmış, inlemiş, fakat gelen geçen belediyelere bir türlü derdini anlatamamıştı. Çünkü ne Kadıköy, ne de Erenköy'dül İçinde Ekâbiri, Büyüğü olmı-yan bir koydul Yol boyunca iki sıralı bomboş tarlalarında hatırı sayılır zevattan kimse, arsa edinmemişiil Ne dımeğe kalkınması, otobüs
Sarıçizmeli
geçirilmesi düşünülecekiil
Halbuki bu köyde yüzlerce amele, yüzlerce talebe ve
yüzlerce hademe oturuyordu. Hepsi de, çoluk çocuk, genç, ihtiyar, kar, yağmur, çamur
demeyip mektebe veya vazi-
feye gidiyorlardı.
Otobüs köye yakjaşırkcn, yüzlerce mektep çocuğu ellerinde yeşil dallarla ve bayraklarla onu karşıladılar... Köylü kadınlar, en temiz ve beyaz namaz bezleriyle göz yaşlarım sildiler...
İhtiyar, köylüler ve dayılar, değneklerine dayana dayana ellerini havaya açıp yağan rahmete karşı dualarını ettiler... Evet, bu göz yaşar-
tıcı manzara, sadece üç adım-
lık bir köye giden otobüs içindik.
Fakat bunun ayrı bir mânası da vardı: Demokratlar,
bu köye otobüs götüreceğiz) demişler, ve sözlerini tut-
muşlardı. önce bir çok kişinin gülüp dinlediği bir rüya, artık hakikat olmuştu:
— Köyo varan otobüsl İş-to önlerindeydi!..
Bugün Hisar'a da ilk otobüs işliyecek, yarın Balkeh-riz ve Ayrancı bağlarına da, kârına zararına demeyip bu âmme hizmeti yapılacaktı...
Şimdi davullar daha hızla vuruyor, zurnalar daha neşe ile çalıyordu...
Hem biraz evvelki rahmet de dinmiş, sevinç gözyaşla-rından sonra yüzleri kaplı-yan bir neşe gibi, sıcak bir güneş etrafı kaplamıştıl...
bir vaziyete gelmişti. Fakat o-nun için bunun kıymeti yoktu. Bu karanlık ve uzun günlerde bile, kafasına iyice yerleştirdiği tasavvurlarından vaz geçmedi. ’-ı f
Güzel bir köy olan Champ-roux’da bir ev alarak karısı ve çocukları ile oraya yerleşti. (Bugün, üç kızı ve bir oğlu vardır.) Çalışmalarına devam etmeye başladı.
Jean Barre, yeniden uykusuz geceler geçirdi, derin hesaplara daldı. Çalıştı, çabaladı vc nihayet bir gün, motor ikmal edildi. Mucize! Motor çalışıyordu. İşte, nihayet, kendi eliyle yaptığı ilk tepkili motoru dünyaya takdim ediyordu.
Motörü yerleştireceği şasi i-çin uzun tecrübeler yaptı. Nihayet motörü Peugeot 202 model arabaya yerleştirdi. Bu iş, yarım gününü aldı. Hemen direksiyona geçti ve kontağı açtı. Genç mucit, kalbi çarparak kolu itti. Arabayı vitese aldı. Freni açtı, pedala bastı ve araba yürüdü!..
BİR YERİNE ÜÇ BEYGİR GÜCÜ
Bizzat bu araba ile bir çpk seyahatler yaptı. Otomobil şimdiye kadar 12.000 kilometre yapmıştır. Hiç bir güçlük çekmedi. Vasati hızı 75 kilometrem dir. Ne arabanın karoserinde ve ne de motörün gürültüsünde, onu diğer arabalardan tefrik edebilmek için bir hususiyet yok.
Peki, o halde, bu otomobildeki yenilik neden ibarettir?
Jean Barre’ın icadettiği bu tepkili motörü haiz olan otomobil tipi, «iştial dalgalanana cevap veriyor. Muharrik kuvvetli bu motor diğerinin zıddı sayılabilir. 100 kilometrede 6,5 litre akaryakıt sar-fetmoktedir. Yağ sarfiyatı işe, bugüne kadar yapmış olduğu 12.000 kilometreye mukabil 41 litre 200 gram kadardır.
İkinci bir karakteristik tarafı, motor parçalarının basit ve az olması ve bir de bu parçaların hafif oluşudur. Almün-yum veya sert alimünyumdan yapılmış olan motörün ağırlığı sadece 58 Kg. dır. En yavaş devri 800, en fazla devir 8900 dür. Normal bir rejimde, hararet 900 dereceye kadar yükselir. Fakat, radyatör ve vantilatörlerle gayet iyi bir soğutma elde edilmiştir. Bütün diğer tepkili motörlerdc olduğu gibi ambrayaj avantajı bunda da yoktur.
Geriye doğru hareketi temin için, zanncdileceği gibi, kompresörle irtibatta olan borulardaki havayı aksi bir istikamete göndermek icabetmez. Motörün rotasyonunu değiştirmek kâfidir. Yalnız şurasını kaydetmek lâzımdır ki, bu motörün sesi, bildiğimiz patlarlı (zamanlı) motörlerin sesine benzemez. Bu ses, havayı dışarıya çıkaran iki tübün hasıl ettiği keskin bir ıslık sesini andırır.
kullanacağını söylemektedir. Bu motor, bir balıkçı kayığına takılarak tecrübe edilecektir. Böylelikle, ilk terakki ve başarısı tayyarelerde kullanılması ile gösterilen tepkili motör-leri, otomobil sanayiinde de ye-
ni bir çığır açmış sayılır. Beklenilen netice, otomobil sanayiinde kâfi bir gelişme gösterdikten sonra, tepki motörleri-nin, deniz vasıtalarına da tatbik edilmesin.
N. Nihat ÜLKEKUL
Ispanya ve Atlantik Paktı
Vaşington, 30 a.a. — Dışişleri Bakanlığı Avrupa işlefi müs teşar vekili Oames Bombright, İspanya’nın kuzey Atlantik pak tına kabulünün halen bu pakta dahil memleketler arasındaki birlik ve işbirliği ruhunu inciteceğini dün söylemiştir.
Bombright, ( — Avrupalı müttefiklerimiz Ispanya’nın Kuzey Atlantik andlaşması, Avrupa kalkınma programı ve Avrupa Konseyi dahilinde müş terek gayretlere dahil edilmesine şiddetle karşı koyacaklardır.» demiştir.
Bir radyo mülâkatında konuşan Bombright, «Batı Avrupa-da bir çok kimsenin Franco diktatörlüğünün menşei ve tarihi itibariyle Ispanya’nın Avrupa iktisadi ve müdafaa programlarına dahil edilmesine itiraz edeceğini söylemiştir.
Yeni İsrail kabinesi
Kudüs, 30 a.a. — Eski koalisyon hükümetine iştirak eden her iki partinin yeni kabinede bakanlıkların tevzii müstesna, bütün meseleler üzerinde anlaşmış bulunduklarını Mapai
Kasaplar Derneğinin Belediyeye teşekkürü
Ankaramızın Belediye Başkanlığına fiilen başlıyalı bir ay gibi kısa bir zaman olduğu halde, müteaddit defalar mezbahamızı teşrif ederek dert ve dileklerimizi mahallen görüp anlayış zihniyeti içinde tetkik buyuran Sayın Atıf Benderlioğlu, mezbahadaki su, işçi ve nakliye arabaları kifayetsizliğini hemen hal edip, pazar yerini tanzim, iş huzur ve emniyetini mümkün olduğu kadar ıslah ve temin buyur muşlardır.
Zaman ve\ fazla para sarfını mucip hususatı da yakın bir istikbalde kuvveden fiile çıkarmayı vaîd buyuran Sayın Belediye Başkammıza ve aynı alâkayı gös teren Belediye Meclisi üyelerinize şimdiye kadar görmediğimiz bu alâkanın medyunu olarak, esnafımız adına teşekkürü bir borç biliriz.
Ankara Kasaplar Derneği Başkam Sabri Özkan
Partisi sözcüsü dün bildirmiş ve yeni hükümetin pazartesi günü parlâmentoya takdim edilebileceğini ilâve etmiştir.
Jean Barre’ın iddia ettiğine göre, tepkili motörün gücü, zamanlı motörlerin gücüne nazaran üç defa daha fazladır. Yâ-
ni, demek istiyor ki, kendi arabasının 6 beygirlik bir gücü ol-
masına rağmen, bu 18 beygir gücüne tekabül eder.
Jean Barre, bununla iktifa et-
miyeceğini söylüyor. O, 60 beygir gücünde ve sadece 105 kilo
ağırlığında yeni bir motörün plânlarını ikmal etmiştir. Bu ludtöıü, deniz vasıtaları için
Sayfa 4
ZAFER
31/10/1950
[LÂLEıiSULTAHfl
Yazan : Zuhuri DANIŞMAN Tefrika No: 45 ’
Ben gün görmüş, nice isyanlara şahit olmuş bir insanım
Başmakaleden devam
Nüfus
siyasetinde
çizeceğimiz hedef
— Bütün bunlardan bana ne?
— Ben, gün görmüş bir in-Banım. Nice isyanlar gördüm. Bir kere esnaf, halk ve ulemâ . arasında hoşnutsuzluk başladı .mı, fikıbet hayır olmaz. K — O halde ne yapacağız? : — Saraya karşı böyle bir
» hareket olursa hangi tarafı tutacağız, düşünmeliyiz.
— Sana göre ne yapmak lâzmdır.
— Bence bu haydutların muvaffak olmasına mâni ol -malıdır.
— Yâni sarayın müdafii mi olacağız?
— Öyle lâzım. Patrona Halil ve arkadaşlarını adım adım takip etmeliyiz. Unutma ki bugün sen ’de saraya mensup bir kimsesin.
— Söylediğin kız, saray erkânını daldıkları gaflet uykusundan uyandırmak için bize yardım edebilir.
— Bu işlere hiç karışnıasak
— Hâdiselerin cereyanını takip edeceğiz.
Tam bu sırada kapı çalındı, ihtiyar, bu evde senelerce o-turduğu halde kapısını bir kere olsun çalan olmamıştı. Böyle karanlık bir gecede kapının ürkek ürkek çalınması hayretini mucip oldu.
— Hayırdır inşallah, diye mırıldandı, gidip bakayım.
İhtiyar kapıyı açtı. Bu defa daha fazla hayret etti. Karşısında Siyahlara bürünmüş bir kadın vardı.
— Yanlış kapı çaldınız galiba.
Dedi. Kadın hiç çekinmeden cevap verdi:
— Hayır.. Bilerek geldim.
— Benim kim olduğumu liyor musunuz?
— Evet.
— Ne istiyorsunuz ?
— Sizinle görüşmek.
— Ne hakkında?
— İçeride söylerim.
ihtiyar Salih Ağa biraz düşündükten sonra çekildi. Ve kadın içeriye girdi.
Delikanlı, gece yarısına doğ ru bir kadının geldiğini görünce şaşırdı. Salih Ağa ona yaklaşarak:
— Sus Murad, dedi, bu işte de bir hayır vardır elbet.. Sen lâfa karışma...
Kadın odayı gözden geçirdikten sonra Salih Ağaya dö-
— Ben sizinle yalnız görüşmek istiyorum.
" ■ Dedi, ihtiyar:
- — Bu gördüğün adadı be-
a nim dostumdur, hiç bir şeyim i ondan gizli değildir.
} — Fakat..
• — Çekinmeden söyliyebiliı-I siniz
E
• Kadın orta yaşlı adamı, yâ-
• -ni Murad Ağayı bir müddet î süzdü. Sonra konuşmağa baş-| lâdı:
— Ben, dedi, Cenevizli bir i kadınım. Güzel bir kız tanıdım. Onun matemine acıdım. ’ Ona hizmet etmek istedim. ’ Murad Ağa yerinden kaiktı, S telâşlı bir hal aldı. Fakat Sa-F lih Ağa onu oturttu.
J — Ben, dedi, Cinevizli bir
— Ben, ömrümde bu kadar güzel, asil bir çehre görmedim. Yüzünde asalet ve vefa parıltıları yanıyor. Vela, dedim. Bana inanınız, onun sevdiği «bir erkek varmış ki, .belki beş altı sene evvel onu görmüş ve sevmiş, o zamandan beri onu kaybetmiş imiş, fakat hâlâ ona en kuvvetli bir gönül bağı ile bağlı.. Sarayın gözde -si olduğu halde, Padişahın a-lâkasına karşı bile lâkayıt..
Murad Ağa tahammül ede-
— Böyle bir kızı ben de tanıyorum.
Salih Ağa sert sert baktı.'
— Canım sana lâfa karışma dememiş mi idim? ,
Cinevizli kadın da heyecan-
— Sizde mi böyle birisirti tanırsınız ?
Murad Ağa, söze karıştığına pişman olmuştu. Çünkd Salih Ağa, sert sert onun yüzüne bakmakta devam ediyordu. Fakat Cinevizli kadın çoktan kokuyu almıştı. Bu yakışıklı delikanlının böyle birdenbire telâşlanmasında muhakkak bir sebep vardı.
(Devam edecek)
t
i
E
bi-
İstanbul valisi ile
bir konuşma
(Baş tarafı 1 nci sayfada) rı dokunmadığını kim iddin edebilir? Fakat hiç biri beğenilmedi. Sağ otsun, Muhittin Üs-tündağ Florya’dan baş alamadı-ği için diğer işleri sürüncemede bırakmakla tenkide uğradı.-■ Bizim, plajla, festivalle işimiz yok, yolsuzluktan çektiğimizi Allah bilir. Susuzluk ciğerimi--ze işledi ve ilh...» diye feryade-denler; - ama, içinden feryat edenler, çünkü o zaman bu zaman değildi - pek çoktu.
Particiliği bir tarafa bırakalım. Fakat, Lûtfi Kırdar’ın bu şehre hizmetini nasıl inkâr ederiz? Lâkin, cümlenin malûmu olduğu veçhile', mumaileyh de-günün birinde, kendi ifadesine göre, ManisalIların arzusu üzerine, İstanbul’u terketti ve arkasından söylenmedik lâf da kalmadı.
Lûtfi Kırdar deyince aklıma geldi: dikkat ettinizse görmüş-sünüzdür, İstanbul’a nasbedil-miş olan belediye reisleri ve valiler arasında «Etibba» ekseriyeti teşkil etmiştir. Ve bu doktorlar hakikaten şehre faydalı olmuşlardır. İşte meşhur Cerrah Cemil Topuzlu (Paşa), işte Operatör Emin (Bey), işte Doktor Lûtfi Kırdar ve nihayet Ordinaryüs Profesör Doktor Fahrettin Kerim Gökay...
Muhterem üstadımız İstanbu-la vali tayin edileli henüz bir yıl olmuşken, doğrusu bilhassa hayatı ucuzlatmak bakımından büyük gayret sarfetti. Bir hayli geniş olan icraatı, senei dev-riyesi münasebetiyle geçenlerde de gazetelerde yazıldığı için burada tekrara lüzum görmüyorum, esasen valimizin herkesçe malûm ve maruf tevazuu da buna manidir.
Fakat, ötedenberi zihinlerde dolaşan bir sual vardır: Fahrettin Kerim beynelmilel bir şöhrettir. Allah ziyade etsin,' paraya pula da, çok şükür, ihtiyacı yoktur.
Başının dinç olması bakımından da rahatlığı değme (beylerde) bulunmaz eh, şöhret var, para mevcut, gönül rahat; o halde bu sevimli insan ne diye durup dururken, İstanbul gibi binbir işi, dedikodusu, kavgası 'gürültüsü olan şehre Vali ve hem de belediye reisi olup dertsiz başını derde soktu?!..
Geçen gün kendisini ziyaret ettim. Darılmaması ricası ile yukardaki suali sordum Deli doktorları - her halde tımarha-nedekilerle uğraşmanın verdiği sabır ve alışkanlıktan olacak - olur olmaz şeylere aldırış etmiyorlar ve ekseriya kızacakları yerde gülüyorlar. Güzel bir
de sosyal ve kültürel meselelerle uğraşmaktan zevk alırım. Mebusluğu da kabul etmedim. Fakat günün birinde İstanbul valiliği bir sabah teklif edildiği zaman kendi kendime şöyle düşündüm: İstanbul gibi, ömrümün 34 yıllık kültür hayatı geçmiş, tarihin eşsiz şehrine hizmet etmek lâzımdır. Ve Avrupa’yı baştanbaşa görmüş bir adam sıfatiyle, gördüklerimden bu şehri faydalandırmak ve sırf İstanbul’a hizmet etmiş olmak için teklifi kabul ettim.
Biz bir karı kocayız. Allaha şükür, yiyeceğimiz, içeceğimiz yerinde, kimseye de muhtaç değiliz. Fakşt, İstanbul şehrine hizmet teklifini reddedemezdim. Bilâkis, hakkımda gösterilen itimada teşekkür ve benimsediğim şehre hizmeti kabul ettim.
O zaman garip şeyler yazıldı. «Parti için getirildi!» denildi. «Seçim için getirildi!» denildi. Halbuki bunların hiç birisi varit değildi ve bana böyle bir teklif de yapılmadı.
Hocalık hayatımda binlerce talebe yetiştirdim. Enternasyonal şöhretim, Allaha şükür, hâlâ devam ediyor. İdare hayatım da da - tevazudan ayrılarak söylüyorum - yine beynelmilel adamlarla çok samimî bir tanışma ve şehrimi ve yurdumu mahcubetmcden temsil etmek fırsatını bulmuş oluyorum. Elli yaşıma kadar hekimlik ve hocalık zevkini tattım. Elliden itibaren de yapabildiğim kadar bu şehre hizmet edeceğime kim
se şaşmasın... Memuriyet hayatımın politika dışı kalmasına daima dikkat etmişimdir. Eski
iktidarın zamanında da,- yeni-
sinde de benim için hâkim olan
şey kanun, vicdan ve halka hiz-
mettir.»
İstanbul’da vali ile konuşmak da kolay olmuyor, o kadar çok konuşmak isteyen ve bilhassa dert anlatmak teşebbüsünde bulunan var ki; bunlara belediye erkânını da ilâve edersek adamcağızın ne hale geldiğini varın siz düşünün!..
Bütün bu meşgale arasında bir de yarı delilerle uğraşmağa karar vermiş. Kızlara, kadınlara sarkıntılık edenlere fena
hald ? kızıyor. Mektep kapıla -rında sivil polisler, kızlara lâf
atan adam avcılığında... yaka-
lanan soluğu tımarhanede
plı-
Sayın Gökay da bu suali tebessümle karşılıyarak dedi ki:
— Biliyorsunuz ki, herkesin bir zevki vardır. Benim de meslek haricinde sosyal ve kültürel hâdiselere karşı büyük
bir meylim var. Bazı insanlar, işleri haricinde poker oynarlar, briç oynarlar ve bunlara mü-
masil veya daha başka şeylerle meşgul olmaktan zevk alır-
lar. Ben de mesleğim haricin-
Valiye dedim ki:
— Bu adamlar için bir teşhisiniz vardı. Galiba yarı delilik..
— Yarısı marısı yok, bu gibi cinsî sakatlıkları olan kimseler normal sayılamazlar. Tımarhaneye tıkılıp deli gömleğini giyerler.
— Ne zamana kadar?
— Akılları başlarına gelinceye kadar!
— Bunlar, diğer zır delilerle beraber mi yatacaklar?
— Tımarhanede bu gibilere mahsus yer yoktur. Deli nerede yatarsa bunlar da orada tedavi görürler.
kuvvetli memleketlerden biri olacaktır.
Şurasını hemen söyliyelim ki, nüfusun fazla olması, bir memleket kuvveti için fazla bir ehemmiyet arzetmez. Nüfusun kalitesine de bilhassa dikkat etmek gerektir; doğan çocukları iyi besliyeceğiz, iyi yetiştireceğiz ve bilhassa onların tahsil ve terbiyelerine itina edeceğiz. Belçika 4 milyon nüfuslu bir memlekettir amma, Afrika'da 70 milyon nüfuslu bir Kongo-ya sahiptir; Çin 400 milyon nüfusa maliktir amma, bugün baştan aşağı komünist rejimi içinde erimiş ve kaybolmuştur.
Halbuki Türkiye'de okuma yazma çağındaki çocukların ancak yüzde altmışı ilk okullara devam etmekte ve bunlardan kimbilir yüzde kaçı, meselâ bir gazeteyi okuyacak derecede tahsil görüp mektepten çıkmaktadır?
Nüfusumuza bakamıyoruz, bu muhakkaktır. Küçük kasaba ve köylerde doğan çocukların büyük bir ekseriyeti yaşamıyor, yaşıyanlar da hastalıklar içinde bocalıyor. Hastalıktan kurtulanlar cahil kalıyor. Büyük şehirlerde ise, nüfus, muhaceret ve kazanç endişesiyle diğer şehirlerden yapılan akın dışında kendiliğinden pek fazla bü-yüyemiyor. Çünkü modern hayata alışmış anneler ve babalar, kendilerine engel olur diye çocuk islemiyor.
Bütün bu araz meydanda olduğuna göre, demek dikkat e-deceğimiz noktalar şunlardır:
Büyük şehirlerde, çocuk doğumlarını teşvik etmek, kasaba ve köylerde de doğan çocukların yaşama imkânlarını hazırlamak ve sonra doğan bütün çocukların nüfusumuza kalite bakımından bir kıymet vermelerini temin etmek!
İşte bizim nüfus siyasetimizde çizeceğimiz suret budur. O halde son nüfus sayımından a-lacağımız büyük dersler vardır. Bunların başında, evvelâ doğan çocukları beslemek, büyütmek ve onları vatanın yükselmesinde kuvvetli bir unsur haline getirmektir. Bizim takip etmek istediğimiz nüfus siyasetinin en mühim tarafı işte bu-
Son nüfus sayımı bize göstermiştir ki; Allah nüfusumuzun artmasına yardım ediyor; fakat bfc kul olarak bu nüfusu korumaya ve bilhassa kalite insanları olarak yetiştirmeğe mecbu-
Dâva, yalnız nüfusta değil, bilgi kültür seviyemizin, düşünen ve başaran nüfusumuzun artmasındadır. Millî Eğitim politikası ile, sıhhî yardım teşkilâtı ile bilhassa buna çalışalım!
Mümtaz Faik FENİK
Otomobilde doğan üçüz
Konya, 30 (T.H.A.) — Bugün doğumevine götürülmekte olan Havva Atak adındaki hâmile bir
köylüye dağıtıldı
(Bnşı 1 nci sayfada) burada çiftçilerin dertlerini dinlemiş, müteakiben Malya çiftliğine gidilmiştir. Yolda Tarım Bakanına, Kırşehir Valisi ve vilâyet erkânı iltihak etnpşlerdir.
Kafileyi, Malya çiftliğine geldiği vakit, binlerce köylü vatandaş coşkun tezahüratla karşılamıştır. Köylü yirmi kurban kes-
Çiftlik binasının önünde evveli I ılım Komisyonu Başkanı bir konuşma yaparak, şimdiye kadar yapılan toprak dağıtımının neticelerinden bahsetmiştir.
Müteakiben Kırşehir valisi de Demokrat Parti hükümetinin toprak tevziindeki hassasiyetini belirtmiştir.
Tarım Bakanı Nihat Iğıiboz, Cumhurbaşkanı Celâl Bayar’m ve Başbakan Adnan Menderes’in selâm ve muhabbetlerini bildirdikten sonra Demokrat Parti hükümetinin kısa bir zaman i-çinde yangın yerini temizlemekle meşgul olmak mecburiyetinde bulunduğunu, bu arada da çiftçi ve diğer halkımızın mübıem dert lerine devâ bulmaya çalıştığını, eski iktidar zamanında yapılan hatalar yüzünden Türk köylüsünün kesesi boş kaldığını, Demok rat Partinin ise çiftçinin kesesini doldurmağa çalışacağını, böylelikle millî servetin artacağını, ötedenberi tatbik edilmekte olan Sayım Vergisiniû de ıslâh edileceğini söylemiştin
Bunu müteakip 12 köy halkına toprak tevziine geçilmiş ve 898 çiftçiye 35,128 dönüm arazinin tapusunu bizzat Tarım Bakanı Nihat lğriboz dağıtmıştır. Geri kalan 17,000 dönümlük a-razi de muameleleri tekemmül ettikten sonra çiftçiye dağıtıla-
Tarım Bakanı Nihat Iğı-iboz dönüşte Kaman ve Bâlâ kazalarına dtı uğramış ve çiftçinin tohum ve diğer ihtiyaçları üzerinde köylülerden geniş izahat almıştır. Bu arada Bâlâ kazasına tohumlukların derhal dağıtılması için gereken emirleri alâkalılara vermiştir.
Bakan ve milletvekilleri akşam Ankara’ya dönmüşlerdir.
Hükümet istifa etmiyecek
(Bası 1 nci sayfada) vinde istirahatta ve aynı zamanda hükümet işlerini de tedvire devam etmektedir.
Nitekim dün akşam kendisine müracaat eden gazetecilere Başbakan Yardımcısı Samet A-ğaoğlu da bu mevzuda şu beyanatta bulunmuştur:
«— Son günlerde Başbakanın hastalığını vesile ittihaz e-den ve herkesçe malûm ()ulu-nan bir menba, yine çalışmalarının yegâne hedefi yalan ve yanlış haberlerle umumî efkârı karıştırmaktan ibaret olduğu malûm olan vasıtalarla hükümetin istifa şayialarını yaymaktadır. 1
Hükümet yerindedir ve iş başındadır.
Sayın Başbakan Adnan Menderes istirahat halinde bulunmakla beraber, Hükümet ve Devlet işlerini tedvire muntazaman devam etmektedir.»
At yarışları :
Tarım Bakanlığı kupasını Selçuk, Bahtiyar kazandı
kadın taksinin içinde üçüz doğurmuştur. Yavrularının ve annesinin sıhhati iyidir.
Güzel bir lâf vardır: «Güzele
bakmak sevaptır!» derler. Düşünün bir kere... Harikulade bir
kadın veya kızla karşılaşıyorsunuz, gözleriniz gayri ihtiyarî mütemadiyen ona bakıyor. Hele bir durak yerinde iseniz bo-
yuna otobüs
kaçırıyorsunuz.
Eğer dayanamayıp da kadına
gözle beraber lâf da atayım dediniz mi, yandığınız gündür. Hiç başımdan geçmediği için kadına nasıl lâf atıldığını bilmem ama, bir kadına güzel olduğunu söylediğiniz zaman ters
leneceğinizi zannetmem. Çünkü dünya üzerinde güzelliğini tekzip edecek kadın mevcut değildir. Binaenaleyh İstanbul’da hoşunuza giden bir kadına yak-
— Beni mazur görünüz, harikulade güzelliğiniz karşısında irademe hâkim olamayıp sizi rahatsız ediyorum evli değilse-
Gibi lâflara kalkacak olsanız polis ensenizdedir. Alimallah, güzelliğine hayran kaldığınız kadın bile sizi Bakırköy yolculuğundan alıkoyamaz!
Bu itibarla İstanbul’u ziyaret edecek olan AnkaralI vatandaşların dikkatli olmalarını tavsi-
Necmi ERKMEN
(Ba$ tarafı 1 nci sayfada) duğunu» söylemiş ve diğer sualler üzerine şunları ilâve etmiştir: »
«— Bulgarlarla münasebetlerimizde bir değişiklik yoktur. Hudut kapalıdır ve Bulgarlar malûm mukavele ve muahede hükümlerine riayet edinceye kadar da kapalı kalacaktır. Bulgarlar muahede gereğince normal hareket ettikleri takdirde hududumuz açılacaktır.
Bulgaristan’la aramızdaki me selelerde bütün dünya matbuatı tamamiyle memleketimizin lehinde ve Bulgaristan aleyhinde neşriyat yapmaktadır.
Bulgarları insan haklarını a-lenen ihlâl etmekle resmen itham ederek Birleşmiş Milletlere müracaat edeceğimiz ve milletlerarası mahkemeye vereceğimiz notamızda mevcuttur.»
Dışişleri Bakanı kabinenin istifa edeceği hususundaki şayialar hakkında da demiştir ki:
«— Bunların hepsi uydurma şeylerdir. )
Dışişleri Bakanı, İsveç Kiralının ölümü münasebetiyle de şöyle demiştir:
«— Kıral Beşinci Gustave dostumuz, milletinin ve bütün dünyanın sevgi ve saygısını kazanmış demokrat bir hüküm dar timsali idi. Onun için hâtırası daima hürmetle anılacaktır. -
Ş Günün sürprizini1, çifte bahiste Pulat II yaptı
Dün sonbahar yarışlarının ye-dincisi yapıldı. Programın en mühim kosusu A- grupu arap atlarına mahsus Tarım Bakanlığı kupası idi. 8000 lira ikramiyeli bu enteresan koşuyu s©yretmek için ipodroma epey kalabalık geleceği tahmin ediliyordu. Fakat tatil günü olmasına rağmen fazla bir kalabalık yoktu. Bundan ba$ka koşulara saat 14.30 da başlanacağı söylendiği halde resmî programa saat 14 yazılmıştı- Fakat bu da olmadı ve müşterek bahis biletleri teknik bir arıza dolayısiyle geç alındığı için koşulara 15 dakika geç başlanacağı ilân edildi- Bu yüzden birinci koşuyu göremiyen-ler çok oldu.
Bu hafta mü—»erek bahis hesaplarının geçen haftalara nis-betle biraz daha çabuk ilân e-dildiğine bilhassa işaret etmek isteriz. Bu da gösteriyor ki bir az gayretle aksayan tarafları ıslah etmek kabildir.
Arap taylarına mahsus birinci koşuda Seyyare startla basa geçti ve kolayca birinci oldu- Arkasında bir boyun farkla Akıncıyı geçen Gözd© ikinciliği kurtardı.
Ganyan 120, plâse 130 ve 180 kuruş.
İkinci koşu Centilmen binicilere mahsustu.
Bu koşuda Pullu ve Belle Rose koşturulmadı. Startta evvelâ Arda başa g©çti, fakat biraz sonra yerini Prensese bıraktı -Koşu bir müddet bu şekilde devam ettikten sonra Arda hücum ederek rakibini yakaladı ve bo$a geçti. Diğer atlar Ardayı yakalamak için epey uğraştılar ise de muvaffak olamadılar. Arda’nın ar kasında M. Kontes ikinci Prenses üçüncü oldu.
Ganyan 140, plâseler 100 kuruş.
üçüncü koşu Tarım Bakanlığı kupası idi. Koşu tribünlerin önünden başladı ve heşnen Tufan basa geçti Arkasında favoriler su şekilde sıralanmışlardı-. Selçuk larda, Bahtiyar en geride- Son ikinci vaziyette, Benliboz orta-virajda atlar toplandılar ve dışarıdan hücum ©den Bahtiyar hemen Selçuk’u yakaladı. Düz yolda seyircilere çok heyecanlı bir mücadele seyrettiren Selçuk il© Bahtiyar biribirini geçemeden koşuyu bitirdiler. Arkalarından Benliboz üçüncü, Tufan dördün-
Ganyan Bahtiyar 315; Selçuk 180; plâseler 105, 100, 105 ve 130 kuruş-
Sene zarfında koşu kazanmamış İngiliz atlarına mahsus koşuda, geçen hafta 48 kilo ile plâseye girmeyen Bejle Rose Nesliham epey sıkıştırdı ise de geçmeğe muvaffak olamadı ve bir baş farkla ikinci kaldı.
Ganyan 170; plâse 125, 165
İki yaslı taylara mahsus son koşuda büyük favori olarak tutulan Eliyeşil ahin beklemediği bir mağlûbiyete uğradı. İlk defa sahaya çıkan Pulat II mükemmel bir yanş yaparak Sevgi ve Tar suslu’nun önünde birinciliği kazandı-
Ganyan 1825; plâseler 380 175,
145 kuruş.
İkili bahis: Neslihan — Belle
Roseı 310 kuruş.
Çifte bahis: Selçuk — Simsa-roğlu ahırı 36 lira 10 kuruş-Bahtiyar — Simsaroğlu ahin 35 lira 70 kuruş .
Zafer objektifi hakemlerin kara yanlış olduğunu işte isbat
ediyor: Bahtiyar, görüldüğü gibi , önemli bir farkla birincidir.
Tevfik İlerinin nutku
(Bas tarafı 1 nci sayfada) ğı İzcilik Müdürlüğünce tertip -e-dilmiş v© İzcilik Müdürü Mehmet Arban tarafından izci kıyafetiyle idare edilmiştir.
Bakan da dahil, bulunanların birlikte söyledikleri İstiklâl Marsından sonra,- Tevfik ll©ri su konuşmayı yapmıştır:
«— Cok sevgili çocuklarım! Küçükken ben de izci idim. Ben izciliği ilkokulda yaptım. Memleket çok mühim günler yaşıyordu. İstiklâl Mücadelesini yapıyorduk ve zaferle sona erdirmiştik-
Ama çocuklar biz hakikaten izcilik yapıyorduk. Hiç unutmam, otuz kişilik bir kafile ile Silivri" ye gitmiştik. Yeşil v© kırmızıya boyanmış bir arabamız vardı, r çinde lüzumlu eşyalarımız olan arabayı biz kendimiz çekerdik. Nerde akşam orda sabah olurdu. Bizden evvel, işgal sırasında Rum ve Yunan izcilerinin şatafatlı halini görmüş olan Türk köylüleri, Türk izcilerini sevgiyle bağrına basıyordu.
Hatırasını hâlâ canlı olarak taşıdığım bir Sile seyahatimiz vardır. Yollarımızı kaybettiğimiz zaman, hususi analsma işaretlerimizle buluşurduk. Denize girer, spor yapar, tabiattan güzel resimler çizerdik-
Seneler geçti, ben izciliği mem lekette arar oldum. Son seneler de bizde izcilik; resmi geçitlere iştirak etmek oldu.
ATÇI
D.P. Meclis grupu
(Baş tarafı 1 nci sayfada: Divanına Demokrat Partinin a-daylarını tespit edecektir.
Muhalefet çevrelerinde D. P. Meclis Grupunun bugünkü toplantısına fevkalâde bir ehem-
miyet atfedilmek istenmiş ve bu mevzuda türlü uydurma haberler yazılmış ise de, Meclis toplantısı arifesinde Parti Meclis Grupunun toplanması mutat ve tabiî olduğuna göre, muhalefet organlarının bu neşriyatının asılsızlığı kendiliğinden meydana çıkmaktadır. Alâkalı-
lar, muhalefetin havayı bulan-
dırmak maksadiyle bu yolda neşriyat yaptığını belirtmektedirler.
Dün hakikaten güzel bir resmi geçit yaptınız. Sizleri seyreden bir dostum, kulağıma; «Güzel geçiyorlar fakat; eğer elbiselerini şu anda koklıyabilsek, belki naftalin kokusu alınz» dedil
Niçin? Çünkü; elbiseyi bayramdan bayrama giyiyor ve san dığa saklıyoruz. İzcilik bu değildir- Çok seneler evvel izci olan ve memleket sporuna büyük hizmeti olan Selim Sırrı Tarcan-dan su hikâyeyi dinlemiştim. Selim Sırrı, Ingilteredeı bulunduğu bir sırada; Londraya gitmek ü-zere bilet almak için ğişede sıra beklerken, yanına bir genç gelmiş. Yabancı olduğunuz belli. Siz bilet alamazsınız. Lütfen parayı bana verin biletinizi alayım, demiş- Parayı aldıktan sonra kaybolan genç, trenin kalkmasına bir iki dakika kala gelebilmiş. Bileti vermiş ve Selim Sırrıdan ismini rica edip defterine yazdıktan sonra teşekkürle uzaklaşmış. Bir muamma ile kar Si karşıya bulunan Tarcan, Londra’da; vaziyeti izcilik teşkilâtı boskanma anlattıktan sonra, çocuğun bir izci olduğunu öğrenmiş. Orada izciler, iyilik yapmak ve yardımda bulunmak zorundadırlar. Bunu yapmıyanlar o ismi taşıyamazlar
Bu hikâye, izcilikten n© anladığımızı ve neler beklediğimizi bize) anlatır-
İzci; bir yandan bedenen, bir yandan fikren ve ahlaken inkişaf eden (jir varlıktır. Sizin törenizde, izcinin sözüne inanılır, izci yalan söylemez diye bir kayıl vardır. Bunu tam mânasiyle tahakkuk ettirmek gerektir. İzci; sade sihrin asfalt yollarında do-lasmıyacak hayat icaplarım da öğrenecektir. Bu onu, bedenen ve ruhen yükseltir- Yoksa bugünkü vaziyetile, bir elbise tedarik ederek üç saat içinde bütün An-karayı izci yapabiliriz.
Bu sene izcilik mevzuuna lâyık olduğu önemi vereceğiz. Oraya lâyık olanlar girebilecektir. Bu elbiseyi iftihar sembolü yapacağız. Size bundan sonra, kimse naftalin kokan izci diyemiyecek-Türk çocuğunun yapamıyacağı iş yoktur- Yeter ki, ona yol gösteren olsun. Biz, arkadaşlarımızla bunu yapacağız. Türk çocuğu, iyi Türk çocuğu ve insan olmanız için sizlerle uğraşacağız. Siz yaptığınız islerin muhasebesini görürken, iyiliklerimizin ağır bastığım görmelisiniz- Biz, -bundan sonra izciiği, senenin 365 gününde yaşanılan bir hayat telâkki ediyoruz. İlk okulda izcilik yapmış bir arkadasınız sıfa* tiyle, bugünkü izciliğin tenkidini yapmış bulunuyorum. Bütün bun lan düzelteceğiz.
Türk çocuğu; iyi bir rehber, iyi bir önder bulduğu zaman yapmıyacağı $ey yoktur. Bugünkü toplantıdan faydalanarak siz lerle bu konuşmayı yaptıktan sonra asıl maksada geçiyorum-Burada toplanmamızın sebebi, 25 yıl, beden eğitimi öğretmenliği gibi şerefli bir vazifeyi yapan öğretmenlerimize, maddî kıymeti hiç fakat manervî kıymeti büyük kupalarım vermek içindir. Kupaları vermek şerefi bana nasip olduğu için büyük şeref duyuyorum.»
Bakan Zontıuldak öğretmenlerinden Abdullah Can Özkan’a’ Tokat öğretmenlerinden İsmail Ozcan’a, İstanbul öğretmenlerin den Muhtar Emre’ye kupalarını verdikten sonra şöyle demiştir:
«— Cocukar, dünyada en çok hürmet edilecek, en oçk sevilecek insan öğretmendir- Anayı, babayı unuttuğumu zannetmeyin. Ana baba, bizi dünyaya gefirir ve büyütür. Öğretmen, bizi hakiki vatandaş, hakiki insan yapan insandır, öğretmen borcu, öğretmen hakkı çok büyük bir borçtur. Her çocuk bu borcu, iyi bir öğrenci ve iyi bir vatan çocuğu olarak ödemelidir- Öğretmenlere sevgi ve saygı, bütün öğrencilerin mukaddes borcudur. Helâl süt emmemiş bazı çocuklarımız, bu en mukaddes insanlara karsı saygısızlık ve sevgisizlik gösteriyorlar. Millî Eğitim Bakam sıfa-Jile bu gîbiieıi affetmiyeceğim.
öğretmenin yegâne iftiharı, sîzleri vatan için iyi ve kıymetli birer evlât olarak yetişmiş görmektir. Bu, her insana nasip olmaz bir zevktir- Öğretmenlerinizi bundan mahrum etmeyi-
Millî Eğitim Bakanından son ra, kupa alan öğretmenler ad» na, Haydarpaşa Lisesi Bedeneği-timi öğretmeni Muhtar Emre ko nuşmus, müteakiben izci marşı söylenmiş, izcilerip tertiplediği konser dinlendikten sonra. Dağ Ba$mı Duman Almış marsı söylenerek merasime son verilmiştir.
Merasimden sonra verilen çayda Bakan, öğretmenleri© hasbıhal etmiş, dileklerini dinlemiştir.
Anadolu ekspresi yolda kaldı
Ankara, 30 (T.H.A.) — Bu akşam saat 19,20 de İstanbul’a hareket eden Ekspres Sincan-köyle Esonkent arasında makinenin sustası kırılması üzerine yolda kalmıştır. Arızanın tamiri ne çalışılyor. Trenin bir iki saat teehhürle yoluna devam edebileceği anlaşılmaktadır.
31/10 1950
______________ZAFER
Sayfa : 5
Zafer Kupası
Demirspor dün F. Bahçeye!-O mağlûp oldu
Fenerin eksik kadrosu, Demirsporun
bozuk oyunu karşısında muvaffak oldu
Dün 19 Mayıs Stadında Fener' bahçe - Demirspor takımları a' rasında hususi bir karşılaşma yapıldı- Günün taiil ve havanın güzel olması • dolayısiyle stadı on bine yakın spor meraklısı doldurmuştu.
Saat 14.45 te şehrimizde m’r safir bulunan beynelmilel Mr sırlı hakem Zeki Osman bey ida-
resinde takımlar sahada su ter-
tiple yer aldılar.
Fenerbahçe: Salapi, Erdoğan, Hilmi, Kâmuran, Samim, Nedim, Zekeriya, Suphi, Ahmet, Yüksel,
Demirspor:
Emin, Kemal, Sa-
lih, Kadri, Süleyman, Muzaffer, İsmail, Mehmet, Fuat, Mustafa,
Oyuna Fenerbahçenin vurusu ile başlandı. İlk dakikalar iki tarafın karşılıklı hücumları ile geçti. Fakat iki tarafın da pek isteksiz oynadığı görülüyor. Ve bu yüzden de tatsız geçiyordu. İlk tehlikeyi Zekeriyamn 18 pas üzerinden çektiği sıkı bir sütle Demirspor kalesi atlattı-Yine bir Fenerbahçe hücumunda Süleyman topa yaptığı çıkışta alnına yediği tekme ile sakatlandı ve oyundan çıktı. Yerine Orhan girdi. Santrahafa Mehmet geçti.
Demirspor kalecisi nin bir kurtarışı
Cumhuriyette Millî maçlar
:27 yılda yapılan 39 müsabakanın 15 inde| : galip gelmiş, 21 inde mağlup olmuş ve : : 3 ünde de berabere kalmış bulunuyoruz |
Hakemin avantaj kaidesine» ri
ayet etmeden sık sık düdük çal ması iki tarafın da aleyhine o
kularak bir müddet
ketti-
oyunu
ter
80 kilometrelik bisiklet yarışı
Fenerbahçe yavaş yavaş oyuna hakim oluyor- Ahmet ve Suphi'nin iki sıkı şutu Demirspor kölesine tehlikeli aalfi/ geçirdi.
Demirspor hücum hattında Fu_
32 bisikletçinin iştirak ettiği müsabakayı Sadık Şen kazandı
atın aksaması
yapılan akınlan
semeresiz bırakıyor. Nihayet Fuat çıkarak yerine Naci girdi.
Devrenin sonlarına doğru Fenerbahçe akınlan şıklaştı Emin iki güzel kurtarışla bu tehlikeleri bertaraf etti- Devre de ta.'sız
Dün sabah saat 10 da memleketimizin en seçkin bisikletçilerinin iştirakiyle 80 kilometrelik bir bisiklet yarışı yapıldı. 32 bisikletçinin katıldığı bu müsabaka oldukça heyecanlı geçti.
ner müdafaasını ve kaleciyi atlattığı halde, topu boş kaleye sokamadı. Bunun sebebini de
bir şekilde golsüz sona erdi.
İKİNCİ DEVRE
Fenerbahçe bu devre Ahmedin yerine İbrahim! alarak sahaya çıktı.
2 nci dakika Demirsporun sağdan Naci vasıtasiyle inkişaf edem bir hücumunda top boş vazi
yette olan Orhana geldi. Kaleye
yakın bir mesafede bulunan Or-
han da fena bir vuruşla mühim bir fırsatı kaçırdı. Devrenin ilk
on dakikasında Demirspor oyuna hakim oldu- Fqkat forvet hattının fana bir gününde oluşu yüzünden, kazanılan fırsatlardan bir türlü istifade edilemedi.
15 nci dakikada sağdan Fenerbahçe lehine çekilen bir korner atışında top şolaçık Faruka kadar geldi. Forukun nefis bir vole şutunu Emin güçlükle kornere çıkardı. Çekilen korner neticesiz kaldı.
Mustafanm topu sol ayağına ge çirememesinde aramak lâzımdır. Böylece Demirspor en mühim bir fırsatı kaçırdı.
Oyunun birinci devreye nazaran daha heyecanlı bir hal aldığı görülüyor. Fenerbahçe daima sıkıştırıyor. Ortadan yapılan bir Fener hücumunda Mehmat-le, Emin topa beraber çıkış yaptıkları halde, topu uzaklaştıramadılar. Top ayaktan ayağa do laştı. Niayet Suphi 12 pas içinden sıkı bir sütle ilk golü yaptı. Bu golden sonra Fener hücumlarının arttığı görüldü- Demir-
Müsabakanın teknik neticesi aşağıdadır:
1 — Sadık Şen (Ankara)
2 — Hilmi Gerçek (İstanbul)
3 — Mehmet Hasbek ( „ )
4 — Parinak ( „ )
5 — Tuncer (Ankara)
6 — Ahmet (Adana)
Birinci gelene bir bisiklet hediye edilmiş, sekizinciye kadar derece alanlara da muhtelif hediyeler verilmiştir.
T.B.M.Meclisi açılırken
r
Mukabil Demirspor hücumların do dün bozuk bir oyun çıkaran Orhan iki mühim fırsat kaçırdı
35 nci dakikada Mustafa Fe-
spor da bir gol yapmak için çok çalıştı ise, netice değişmiyerek maç 1 - 0 Fenerbahçenin galibi" yeti ile sona erdi.
Maçın galibine verilmek üzere, gazetemiz tarafından ortaya konan kupayı Tekirdağ Milletvekili Şefik Bakay Fenerbahçe takımı kaptanına verdi.
Noksan bir kadro ile kupayı kazanan Fenerbahçe» takımını tebrik ederiz.
1 Haydar Ozakman
Dünkü bisiklet yarışlarında bir
Türk Millî Takımı 26.10.1923 tarihinden bugüne kadar 39 millî maç yapmıştır. Bu maçların 15 inde takımımız galip, 21 inde mağlûp, 3 ünde berabere kalmıştır. Millî takımımız attığı 78 gole mukabil 92 gol yemiştir.
Bu karşılaşmaların 15 i yurt içinde 24 ü yurt dışında oynanmıştır.
Yurt içinde yapılan 15 karşılaşmada millî takımımız 6 galibiyet, 7 mağlûbiyet, 2 beraberlik elde etmiştir.
Yurt dışında yapılan 24 karşılaşmada millî takımımız 9 galibiyet, 14 mağlûbiyet, 1 beraberlik elde etmiştir.
Bu 39 millî karşılaşmanın tarih sırasiyle hangi milletlerle yapıldığını, oynıyan futbolcularla takım kaptanlarının, gol atan futbolcuların isimlerini a-şağıda bildiriyoruz:
Türkiye 2 — Romanya 2
1 inci maç: 26.10.1923 - İstanbul (Taksim Stadı).
Türk millî takımı: Nedim (A.O? - II. Kâmil (F.B.), ..a-feı- (F.B.) - İsmet (F.B.), Ni nat (G.S’. r.,?vzi (A.O.) İbrahim (A.O.) - Emin (A.O.-, A-lâeddin (F.B.-, Zeki (F.B.), Sa-bih (F.B.), Bedri (F.B.).
Kaptan: Haşan Kâmil Spo-ıel. Goller: Zeki, Sabih.
Türkiye 2 — Çekoslovakya 5
2 inci maç: 25.5.1924 - Paris (Bergere Stadı).
Nedim (A.O.) - Cafer (F.B.), Ali (G.S.) - Kadri (F.B.), Nihat (G.S.), İsmet (F.B.) - M. Leblebi (G.S.), Alâeddin (F.B.), Zeki (F.B.), Bekir (A.O.), Bedri (F.B.).
Kaptan: Bekir. Goller: Bekir, Bekir.
Türkiye 4 — Finlandiya 2
3 üncü maç: 17.6.1924 - Ilel-singfors.
Nedim (A.O.) - Cafer (F.B.), Ali (G.S.) - Nihat (G.S.), İsmet (F.B.), Hâmit (Altay) -Sabih (F.B.), Alâeddin (F.B.), Zeki (F.B.), Kâmil (M. Gücü), Muslih (G.S.).
Kaptan: Zeki Rıza Sporel.
Goller: Zeki, Zeki, Zeki, Zeki.
Türkiye 4 — Estonya 1
4 üncü maç: 19.6.1924 - Tal-
Hâmit (Sül.) - Cafer (F.B.), Ali (G.S.) - ismet (F.B.), Nihat (G.S.), Hâmit (Altay) -Sabih (F.B.), Alâeddin (F.B.), Zeki (F.B.), Kâmil (M. Gücü), Bedri (F.B.).
Kaptan: Zeki Rıza Sporel. Goller: Sabih, Bedii, Zeki, Zeki.
Türkiye 3 — Litvanya 1
5 inci maç: 22.6.1924 - Riga. Hâmit (Süley.) - Cafer (F.
B.), Ali (G.S.) - K. Rifat (G. S.), Nihat (G.S.), ismet (F.B.) - M. Leblebi (G.S.). Alâedd'in (F.B.), Zeki (F.B.), Bedri (F. B.).
Kaptan: Zeki Rıza Sporel.
Goller: Zeki, Zeki, Zeki.
Türkiye 0 — Polonya 2 —
6 inci maç: 29.6.1924 - Lodz.
Hâmit (Sül.) - Cafer (F.B.),
Ali (G.S.) - İsmet (F.B.), Nihat (G.S.), Hâmit (Alt.) - M. Leblebi (G.S.), Alâeddin (F. B.), Zeki (F.B.), Muslih (G.S.), Bedri (F.B.).
Kaptan: Zeki Rıza Sporel.
Türkiye 0 — Rusya 3
7 inci maç: 16.11.1924 - Mos-
Nedim (A.O.) - Refik (G.S.), Ali (G.S.) - K. Rifat (G.S.), Nihat (G.S.), Hayri (G.S.) - M. Leblebi (G.S.), M. Nazif (G.S.), Sâdi (Hil.), Mithat (G.S.), Muslih (G.S.).
Kaptan: Nihat Bekdik.
Türkiye 2 — Bulgaristan 1
8 inci maç: 10.4.925 - İstanbul (Taksim Stadı).
Nedim (A.O.) - Kadri (F.B.), Ali (G.S.) - İsmet (F.B.), Nihat (G.S.), Hâmit (Alt.) - M. Leblebi (G.S.), Alâeddin (F.B.), Zeki (F.B.), Sabih (F.B.), Bedri (F.B.).
Kaptan: Nihat Bekdik. Goller: M. Leblebi, Sabih.
Türkiye 2 — Romanya 1
9 uncu maç; 1.5.925 - Bükreş. Hâmit (Sül.) - Kadri (F.B.),
Nihat (G.S.), Hâmit (Alt.), L. Mehmet (G.S.), Alâeddin (F.B.). Zeki (F.B.), Bedri (F.B.).
Kaptan: Zeki Rıza Sporel. Goller: Zeki, M. Leblebi.
Türkiye 1 — Rusya 2
10 uncu maç: 15.5.1925 - Ankara (İstiklâl Sahası).
Hâmit (M. Gücü) - Kadri (F.B.), Ali (G.S.) - K. Rifat (G.S.), Nihat (G.S.), İsmet (F.B.), M. Leblebi (G.S.), Alâeddin (F.B.), Zeki (F.B.), Sabih (F.B.), Bedri (F.B.).
Kaptan: Zeki Rıza Sporel.
Gol: Sabih.
Türkiye 1 — Romanya 2
11 inci maç: 2.10.925 - İstanbul (Taksim Stadı).
Hâmit (M. Gücü) - Kadri (F.B.), M* Nazif (G.S.) - K. Rifat (G.S.), Nihat (G.S.), Sabih (F.B.) - M. Leblebi (G.S.), Alâeddin (Ç.B.), Zeki (F.B.), Mithat (G.S.), Bedri (F.B.).
Kaptan: Kemal Rifat. Gol: Zeki.
Türkiye 1 — Romanya 3
12 inci maç: 7.5.920 - İstanbul (Taksim Stadı).
Ulvi (G.S.) - M. Nazif (G. S.), H. Ragıp (Vefa) - K. Rifat (G.S.), Nihat (G.S.), Vahi (K.S.K.) - M. Leblebi (G.S.), Zeki (Beyk.), Sabih (F.B.), Muslih (G.S.), Bedri (F.B.).
Kaptan: Nihat Bekdik. Gol: Muslih.
Türkiye 1 — Polonya 6
13 üncü maç: 12.9.92G - Lem-beıg.
Rasim (G.S.) - Kadri (F.B.)', Burhan (G.S.) - K. Rifat (G.S.)ı H. Ragıp (Vefa), Burhan (Byk.) - M. Leblebi (G.S.), Alâeddin (F.B.), Zeki (F.B.), Sami (Vefa), Muslih (G.S.).
Kaptan: Zeki Rıza Sporel.
Gol: Alâeddin.
Türkiye 3 — Bulgaristan 3
14 üncü maç: 17.7.927 - Sofya.
( Devamı yarınki sayıda)
(Baş tarafı 1 nci sayfada) bulunmaktadır.
14 Maysta tahakkuk ettirilen demokrasi idealinin realiteleriyle birlikte şuurlu tekâmül hamleleriyle yaşatılması dâvasının delillerini vermek mecburiyetiyle de mahmuldür.
Bu itibarladır ki bu devre milletvekilleri Türk milletinin, medenî milletler tarihinin huzurunda çetin ve girift bir imtihan geçirmek mükellefiyetini taşımaktadırlar.
İktisadî, malî, İdarî, adlî, sosyal ve kültürel dâvaların esaslı ve devamlı bir plân, program dahilinde ele alınıfıaları, kurucu, yapıcı ve nizamlayım teşebbüs ve gayretlerle, hamlelerle kazanılmaları imkânlarını arayıp bulmak vazifesiyle de alâkalıdırlar.
9 uncu devre Büyük Millet Meclisi üyeleri iktidarın hakikî sahibi olan Türk milletinin iradesini kullanırken o iradenin ne gibi şartlar ve zaruretler altında tecelli ettiğini, millet iradesinin ne istediğini ve beklediğini teemmül etmek, daima gözönün-de tutmak mecburiyetindedirler.
Bu itibarla verimli çalışma şuuru her milletvekilinin vicdanında yerelmiş olmalıdır.
Büyük Millet Meclisine tahakküm etmek, meclis üyelerinin vicdan kanaatleri üzerinde müessir olmak gibi gayri mesul insanların gayri meşru müdahalelerine, 14 Mayıs 1950 inkılâ-biyle ilk defi olarak sed çekilmiş olduğunu ve Meclisin yepyeni bir zihniyet içinde çalışması lâ-zımgeldiğini herkesin bilhassa, bu iradeye 25 seneden beri kıymet vermemiş ,onu hakir ve hor görmüş olan C.H.P. erkânının bilmeleri gerekmektedir.
Memleketi hazin bir harabi-yetten, milleti fakir, perişan ve iptidaî bir hayat seviyesinden kurtaramamış olmanın hatalarını, mesuliyetlerini, günahlarını 9 uncu devreye takaddüm eden devrelerde Büyük Millet Meclisine musallât olan, onu keyfî, indî telkinlerine, hesapsız, basiretsiz emellerine vasıta kılan zihniyetle birlikte kireçleyip bir daha hortlamamak üzere defnetmek lüzumuna her Türk vatandaşının kat’î kanaat getirmesi ve bu kanaatin hiç bir zaman sarsılmaması millî bir zarurettir.
C.H.P. iktidarı millî vicdan mahkemesinde muhakeme edilmiş ve 14 Mayıs 1950 tarihli mahkûmiyet karariyle cezalandırılmıştır.
Demokrat Parti iktidarı da 1950 yılında mazhar olduğu millî itimadın, güvenlik, aktif, pasif cetvelini 1954 senesinde aynı mahkemeye sunacaktır.
Buna binaendir ki, Halk Partisi aleyhinde sadır olan ilâmıp mucip sebeplerini, delillerini daima gözönünde tutmak ve aynı hataları, kusurları, günahları işlememek zaruretinin icaplarını teemmül etmek, tedbirlerini aL pıak, aynı âkıbete uğramamak için, Demokrat Parti iktidarınca bir emri tabiî ve zaruridir.
Bu suretle hareketin büyük faydası ve mesut neticesi hem Demokrat Partinin prestijini tersin, prensiplere bağlılığını, millete verdiği sözün eri olduğunu fiilen isbat etmiş, hem de, haki* kî maksadı, millî hedefi teşkil eden millî kalkınma dâvasını, memlekette hasreti çekilen geçim huzurunu, medenî refahı sağlamış olmakla tecelli edecektir.
dir. Üst tarafını, haksız tecavüz leri, isnat ve iftiraları, sabotajcılığı halkın idrak ve takdirine havale edip geçmelidir.
Eski iktidarda, millî hamlenin taşıdığı mâna ve maksadı, zihniyeti kavramakta fazla gecikmemen, memleket meselelerinin halline doğru atılan adımları kösteklemek, hazırlanan yollara yer yer molozlar dökmek suretiyle Demokrat Parti iktidarının muvaffakiyetini baltalama hırsından ve bu uğurda şuursuz gayretler sarfından bir an evvel vaz geçilmelidir. Gerek Meclis içinde, gerekse dışında yalan yanlış, gelişi güzel haberler, isnatlar düzenlemek, hâdiseleri, hakikatleri budayarak ve istediği renge boyayarak ortaya atmak itiyadını artık terketmelidir.
İşte bu mâkul yolu ve istikameti şuurla, insafla takibetmek suretiyledir ki milletin istediği ve beklediği işleri, memleket dâvalarını verimli bir nizam ve intizam havası içinde bir an evvel başarmak, halletmek mümkün olabilir.
Millî şuur ve lz’anın asla tec- ı viz etmediği lüzumsuz asabiyetlere, müdahalelere, mesnetsiz tehevvürlere, temelsiz gururlara ve şahsî ihtiraslara kapılmamak ve bunların revaç bulmalarına meydan ve imkân bırakmamak şuuru Demokrat Parti iktidarının muvaffakiyet şiarı olarak vicdanlarda yerleşmeli ve kökleşmelidir.
Demokrat Parti iktidarının şaşmaz ve sarsılmaz düsturu, hedefi millî kervanı, içinde ve etrafında bocalayıp durduğu, çorak sahalardan kurtarmak verimli, ferah vadilere doğru çekip götürmektir. Bu gayeye ancak topluluk şuurunun, cemi yet iz’anının ehliyet, ihtisas ve feragat nizam.ına, muvaffakiyetin bu lüzumlu şaftına riayet et mek, sadakat göstermek suretiyle ulaşılabileceğini de asla hatırdan çıkarmamalıdır.
Demokrat Parti iktidarının memleketi mamur, milleti müreffeh kılacak çareleri, imkânları aramakla ve bulup tatbik etmekle ayakta durabileceğini unutmamak ve bu hedefin tahakkuku için de maddî ve manevî kabiliyetleri, meslekî ihtisas sahibi olan ahlâklı, faziletli, dâvaya bağlı kıymetleri vazifelendirmek lâzımdır. Bu milli kıymetlerin kabiliyetsiz, kıymetsiz ve fakat sokulgan, riyakâr ve mütebasbıs 'insanların tezvirat girdabından korunması ve kurtarılması zarureti üzerinde, eski iktidar devrinin bu husustaki ihmalinden, her çeşit adam kayırma, dost yerleştirme lâubaliliğinden doğan acıklı ve çok zararlı âkıbetleri daima göz önünde tutaraty, e-hemmiyetle durmak gerekir.
Bu memlekette sosyal disiplinin kurulması, sosypl ahlâksızlığın giderilmesi, milletin kıymetler yetiştirme hamlesinin, kudretinin canlanması, salâhiyet ve mesuliyet müessese-sinin işler hale getirilmesi artık bir zarurettir. Bunlar, modern cemiyet bünyesinin esaslı ihtiyaçlarından ve icapların-dandır.
Bu gayeye ulaşabilmenin ilk şartı 14 Mayıs güneşinin mepı-lekete yepyeni bir ruh ve hayat
nefheden
hararetini verimsiz
sahalarda, ıandınıansız faaliyetlerde, dedikodu çöllerinde israf etmemek, Türk milletini çok ve
çabuk verimli bir hürriyet ve emniyet nizamı içinde çalıştırmak yolunu bulabilmektir.
Bunun için de şuurlu çalışma
nizamının evvel emirde Büyük Millet Meclisi bünyesinde, onuh
vicdan lâboıatuvarında tesis et-
miş olması şarttır.
Esaslı memleket dâvalarının
başı bozuk bir politikacılık havası, lüzumsuz tehevvürler, şahsî ihtiraslar dalgası içinde asla muvaffakiyetle başarılamıyacağı kaziyesi Büyük Millet Meclisi
şahsiyeti mâneviyesinin şuurun-
da, vicdanında kökleşmiş bir
düstur olmalıdır.
Yeni iktidar «devri sabık» yaratmamak prensipine, bunu sabote etmek gayreti ne kadar azgınlaştırılsa da, riayetten feragat etmemelidir. Muhalefet partilerinin faydalı ikazlarına, şuurlu, yapıcı tenkidlerine paye vermeli bilhassa bağımsız vatandaşların ve umumî efkârın mâkesi ve tercümanı olart
tarafsız matbuatın mütalâalarına, tavsiyelerine, ikaz ve şikâyetlerine ehemmiyet atfetmell-
ÖLÜM
Vergiler Temyiz Komisyonu Raportörlüğünden emekli; Mümine Haznedaroğlu'nun €ıji ve Hicri, Sururi, Lâtife, Nejat, Nermin, Yıldız Hazne-daroğlu ve Necibe Köknel'in babaları:
FAHRİ HAZNEDAROĞLU
29/10/950 Pazar günü saat 14 de ani olarak hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi, 31/10/950 Salı günü öğle namazım müteakip Hacı* bayram Camii şerifinden kaldırılacaktır. Merhuma Tanrıdan rahmet ve kederli ailesine baş sağlığı dileriz.
(5930)
ilân örneği
Çiçekdağı Asliye Hukuk Yargıçlığından:
Esas 1029 karar 90
Bursa Yenişehir ilçesinin Yeni mahallesinden hane 140 da Ker rim oğlu 1332 D. lu Hûdayi Makas ve kardeşi Celâleltin Makas vekili Hûdayi Makas tarafından Çiçekdağı Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan soyadı tashih dâvası sonunda Hûdayi ve Çe-lâlettin'in Makas soyadlannm ip. teline ve Alpağut olarak tashihine 27/9/950 de karar verilmiş olduğu ilân olunur. (2866)
SATILIK
10 tonluk 1948 model çok temiz kullanılmış yeni lâstikleri ve yeni kpruşeri ile bir adet Deseto marka kamyan satılıktır, son modellerden kıymetli bir tenejzzüh ara-ba ile değişme kolaylığıda olur. Müracaat: 24811 Bulgur Fabrikası- (5892)
ZAYİ — Ankara Belediyesin' den aldığım 515 sayılı motosik" lef plâkamı zayi ettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Ömer Eryetiş-
5933
Devlet Demir Yolları Diş Tabibi
Nevzad ESENER
Her gün saat 16 - 20 arasında hasta kabulüne başlamıştır. Adres: Sağlık Bakanlığı yanında İsmet Paşa caddesi No. 6 4 Tejefon: 26111. 5934
Dr. Celâl Ertuğ
Doktor Doçent Celâl Ertuğ, seyahatten avdet etmiş ve hastalarını kabule başlamıştır. Atatürk Bulvarı Zafer Apartmanı.
Modern cemiyetin verimli ve rentabl olabilmesi, millî servetlerin, imkânların heder olmaktan kurtarılması ve faydalı, semereli birer varlık arzet-mesi ancak muvaffakiyetli bir iş bölümü nizamı içinde sağlanabilir.
Hakkı GEDİK
950 - 951 sinema minin ilk büyük filmi meşhur Fransız Edibi Gustave Flau-bert in ölmez eseri Madame Bovary Bas rollerde-. Jannifer Jo-nes - Van Heflin - Louis-Jourdan - James Mason
Seanslar: 14 - 16.15 - 18.30 21-15
En son dünya habereri Gece için numaralı yerle* rinizi evvelden aldırınız. Tel. Gişe: 15031 Müd. 24075
Not: Bu filmin Türkçe kopyası Cebeci Sinemasında gösterilmektedir •
İzmir Belediye Başkanlığından
1 — Kocakapı mahallesinde 1078, 1090, 1091 sayılı sokaklarda yeniden kanalizasyon ve 1078, 1091 sayılı sokaklarda da yeniden kesme taşlarla döşeme yaptırılması işi Fen işleri Müdürlüğündeki keşif ve şartlaşması gereğince açık eksiltmeye konulmuştur. Keşft bedeli 20108,31 lira ve geçici teminatı 1510 liradır. Bu işe girmek istiyenler ihaleden üç gün evvel Fen •İşlerinden belge almaları lâzımdır. İsteklilerin teminatlarını be« lediye veznesine yatırarak makbuzlariyle ihale tarihi olan 13/11/1950 pazartesi günü saat 14 de encümene başvurmaları.
2 — Mithatpaşa mahallesinde 179 sayılı sokağın 177 sayılı
sokakla 211 sayılı sokak arasında yeniden kanalizasyon yapılması 207 ve 211 sokak arasında da mevcut âdi döşemelerin kesme taşlarla esaslı tamiri işi Fen işleri Müdürlüğündeki keşif ve şartlaşması gereğince açık eksiltme ile yaptırılacaktır. Keşif bedeli 17637,36 lira ve geçici teminatı 1323 liradır. Bu işe girmek istiyenler ihaleden üç gün evvel Fen İşlerinden belge almaları lâzımdır. İsteklilerin teminatlarını belediye veznesine yatırarak rpakbuzlariyle ihale tarihi olan 13/11/1950 pazartes: günü saat 14 de encümene başvurmaları. (8127) ’ 2381
Maliye Bakanlığı ve Türkiye ' F Cumhuriyet Merkez Bankasından
% 5 faizli 1938 ikramiyeli tahvillerinin yirmi beşinci ikramiye ççkilişi Bankamız İdare Merkezinde l/Kasım/1950 çar-şambâ günü saat 9 da Maliye Bakanlığı ve Merkez Bankası temsilcileriyle noter huzurunda yapılacaktır.
Çekilişte diğer bankalar mümessil bulundurabileceği gibi, arzu eden herkes bulunabilir. (8099) 2379
Sayfa ı 6
ZAFER
•"i -i— r nwrajwiM
31/10/1950
BÜYÜK Mağazada
Taksitle Satış Başladı Memur ve Subaylara Kolaylık Ldres: Anafartalar Adliye Sarayı, yeni mağazalar karşıtı No.
| BÜYÜK Mağazanın
ZENGİN Kadın, Erkek. Çocuk, Bebe Tekmil GıYıM EŞYA Çeşitlerini )300 — Tel: 15149 — Hikmet Ünal ve Ortağı RollekHf Şirketi I Mutlaka görünüz
BÜYÜK Mağazanın
Hususî suretto getirttiği Paris diplomalı terzi Niko NÎKOLAÎDİS
Garantili
, her türlü giyim ihtiyacınızı karşılamak üzere emrinizdedir. Reklâm doğil hakikattir.
Müzeyyen Senor ISIL
BOMONTİ GAZİNOSU
Kışlık salonunda her akşam “X
İlâveten
MARUF ÜSTAD Kemani NUBAR TEKYAY
İDARESİNDE her akşam harikulade saz ve fasıl heyeti
Her aksam sahnemizde
k I
Zehra BİLİR
| BÜYÜK Mağazanın
İthal Ettiği Avrupa Kumaş
Eve yerli kostümlükleri müşterilerini memnun edecek vasıftadır
DEVAKIN
Beherinde 0.15 Gr. kinin vardlr. Soğuk algınlığını,
NEZLE, GRİP. ROMATİZMA
ve bütün ağrılara karşı
Otomobil döşemecisi yor. Maltepe Fort Tamirhanesine müracaat.
Telefon,- 21841 (5932)
R* *1
Eşsiz Sanatkâr Müzeyyen Senar Işıl
Biricik hofk türküleri sevimli sanatkârı
ZEHRA BiLiR
HER PAZAR SAAT 15 DE
TEKMİL kadro ile ve KARA BÖCEKLER büyük İçkisiz AİLE MATİNESİ Tel: 21355
Ankara Telefon Müdürlüğünden
1 — Ankara Telefon Müdürlüğü binasının aydınlatma neon tesisatının müteahhit tarafından noksan bırakılan kısımlarının ikmal ettirilmesi işi açık eksiltmeye konmuştur.
2 — Tahmin edilen bedel (2614) lira 50 kuruştur.
3 — Bu işe ait keşif özeti Ankara Telefon Müdürlüğünde görülebilir.
4 — Eksiltme 15/11/1950 Çarşamba günü saat 15 de yapılacaktır.
5 — Geçici teminat 196 liradır.
. 6 — Eksiltmeye gireceklerin geçici teminat makbuzları ile
liğer kanuni vesikalarını eksiltme günü olan 15/11/1950 Çar-amba günü saat .15 e kadar Ankara Telefon Müdürlüğüne ver-neleri ve eksiltme saatinde hazır bulunmaları ilân olunur.
(8096)—(2355)
Tarhana alınacak
Ereğli Kömürleri İşletmesi Genol Müdürlüğünden:
Kapalı zarfla 50 ton tarhana satın alınacaktır. .
Şartname:
Zonguldak’ta: Ereğli Kömürleri İşletmesi Ticaret Mü/ düdüğünden, Ankara’da: Etibank Genel Müdürlüğünden, ; İstanbul'da: Etibank İstanbul Şubesi Müdürlüğünden alı- ) nabilir.
Eksiltme 15 Kasım 1950 çarşamba günü saat 15 de ya/ pılacağmdan nümunelerle birlikte teklif mektubunu havi ' zarfların en geç eksiltme günü saat 14 e kadar İşletmemiz ; Genel Sekreteıliğine verilmiş olması lâzımdır. ;
Eksiltmeye gireceklerin isteyecekleri bedelin yüzde 7,5 ğu nisbetinde geçici teminat vermeleri şarttır.
Postada vuku bulacak gecikmeler nazarı itibara alın- '
İşletme idaresi ihaleyi dilediğine kısmen veya tama- ; men yapıp yapmamakta serbesttir. (8112)—2360 1
Gaziantep Belediyesi
İşletmeler Müdürlüğünden
1 — İşletmemiz için lüzumlu, aşağıda cins ve evsafı yazılı bir adet transformatör, otomatik disjonktör ve yeraltı kablolarının alınması 27/10/1950 tarihinden itibaren 21 gün müddetle ve kapalı zarf usulü ile eksiltmeye konulmuştur.
| 2 — Alınacak tekmil malzemenin muhammen bedeli
(26000) lira olup muvakkat teminat miktarı (1950) liradır.
3 — İhale 17/11/1950 tarihine müsadif cuma günü saat 15 de /Gaziantep İşletmeler salonunda ve İşletmeler satmalma komisyonunda yapılacaktır.
4 — Bu işe ait şartname her gün Gaziantep İşletmeler Muhasebesinden parasız olarak alınabileceği gibi hariçten is-tiyenlere de gönderilir.
5 — İsteklilerin 2490 sayılı kanuna uygun olarak hazırlı-yacakları teklif mektuplarını yukarda tayin edilen ihale saatin-
' den en az bir saat evveline kadar Komisyon Başkanlığına ver-friş olmaları lâzımdır. (Postada vaki gecikmeler nazarı itibara ; lınmaz.)
Alınacak malzemenin miktarı ve cinsi:
Adedi
D00 metre
1 adet
2 adet
3X16 mm2. lik 6500 volt işletme tevettürü için yeraltı kablosu.
350 ilâ 400 KVA lık 6500/400/230 volt alçaltıci transformatör. Kublajı müselles - yıldız ve grubu C1 olacaktır.
Bu transformatör takatma uygun yağlı otomatik disjonktör. (Röleleriyle birlikte?) (8113)
********* vsvvsvvvs vssvvvs svvsss s* s vsvvvs vs svs
2361
Sayın Yolcu;
GÜVEN SAMSUN
Yolcu Nakliyat Anbarını bir defa görmek menfaatiniz icabıdır Otomobillerimiz son model ve lükstür.
Ankara’dan Hopa’ya
kadar yolcu ve eşya alınır.
. Hareket saati her gün muntazaman 8.30 dur.
Her yolculuk ve nakliye işlerinizde yegâne emniyet ve rahatlığın «GÜVEN SAMSUN» Anbarında olacağını unutma.
Adres: Sanayi Cad. Konfor Palas altında No.17. Tel: 16990
f
I
Teessürle bayılanlara. Çarpıntıya, Sinir buhranlarına NEVROL CEMRL DO DAMLASI DERHAL FERAHLANDIRIR^EVLERİNİZDE MUBAHA BULUNDURUNUZ
Ankara Şubesi
at - Pardesü - Manto ve Tuhafiye I
Aradığınız evsaf ve fiyatla ancak *
ELBİSE ve TUHAFİYE EVİNDE 1 • |
BULABİLİRSİNİZ İTİ 3. il 1F J
Mağazamıza bir ziyaret, menfaatiniz icabıdır. Ş
; ADRES: Anafartalar, Alsancak sokak No. 27 Telefon: $ i: 16475, 1 inci Noter karşısı (Belediye evlenme salonu ya- S ;: n)nda). (2861) |
Stajyer bayan memur alınacak
Ankara Tclofon Müdürlüğünden:
1 — Ankara Telefon Müdürlüğünün işletme servisine telefoncu yetiştirilmek ve telefonculuk yapabilecek duruma geldikleri zaman telefoncu kadrolarına geçirilmek suretile ücretleri arttırılmak üzere (95) lira ücretle ve yapılacak deneme ve ve müsabakada kazanan bayanlardan (20) stajyer alınacaktır.
2 — Müsabakaya gireceklerin;
A) 788 sayılı Memurin Kanununun 4 üncü maddesindeki vasıf ve şartlan haiz.
B) En az orta okul mezunu.
C) 17 ya^nı bitirmiş, en çok (25) yaşını geçmemiş olmalan, Ç) 18 yaşını tamamlamamış olanların müsabaka ve hizmete girmeleri için velilerinden alacakları muvafakat senetlerini dilekçelerine bağlamaları.
D) Bilfiil işletme servisinde çalışmağa, gündüz ve gece nöbetlerine girmeğe rızaları bulunduğunu verecekleri dilekçelerde tasrih etmeleri.
E) Sağlık durumlarının işletme servisinde çalışmağa, gündüz ve gece nöbetlerine girmeğe müsait olduğunun idarece sağlık kuruluna yaptırılacak muayene sonunda tahakkuk etmesi lâzımdır.
3 — Müsabakaya girmek üzere müracaatta bulunacaklar, telefonculuğa elverişli olup olmadıklarının anlaşılması için evvel emirde Ankara Telefon Müdürlüğünce bir denemeye tabi tutulacak ve deneme sonunda muvafık görülenler müsabakaya iştirak ettirileceklerdir.
4 — Müsabaka 20/11/1950 Pazartesi günü saat 14 de Ankara Telefon Müdürlüğü binasında yapılacaktır.
5 — Deneme sonunda müsabakaya girmeye hak kazananların müsabaka saatinden on beş dakika evvel müsabaka yerinde hazır bulunmaları lâzımdır.
6 — İsteklilerin nihayet 16/11/1950 Perşembe günü saat
17 ye kadar Ankara Telefon Müdürlüğüne baş vurmaları ilân olunur. (8097)—(2356)
iAnkara Telefon Müdürlüğünden
( 1 — Müdürlük binasında, Yenişehir ve Bahçeliev- (
J lerdeki telefon santrallarytıın muşamba döşettirilmesi işi ■ • açık eksiltmeye konmuştur. (
) 2 — Tahmin edilen bedel 5818 lira 16 kuruştur. (
’ 3 — Bu işe ait şartname ve keşif özeti Ankara Tele- ]
! fon Müdürlüğünde görülebilir.
I 4 — Eksiltme 7/11/1950 salı günü saat 15.00 de ya- • ’ pılacaktır.
I 5 — Geçici teminat 436 lira 35 kuruştur.
' 6 — Eksiltmeye gireceklerin geçici teminat makbuz- (
) ları ile diğer kanuni vesikalarını eksiltme günü olan J
. 7/11/1950 salı günü saat 15 e kadar Ankara Telefon Mü- J ! dürlüğüne vermeleri ve eksiltme saatinde hazır bulun- ' ; maları ilân olunur. (7937) 2318 -
Devlet Orman İşletmesi Balıkesir Müdürlüğünden:
1 — İşletmemiz Çatal bölgesinin Elmagediği istif yerinde ve şartnamede müfredatı yazılı on bir partide mevcut ve sağlam evsaflı 568 adede denk 281.086 M3. kayın tomruğu 20/10/ 1950 den itibaren 15 gün müddetle ve her parti ayrı ayrı ihale edilmek üzere açık arttırma suretile satışa çıkarılmıştır.
2 — İhale 6/11/1950 Pazartesi günü saat 15 de İşletmemiz de toplanacak komisyonca yapılacaktır.
3 — Kayın tomrukların beher metreküpünün muhammen bedeli 27.50 lira olup % 7.5 hesabile geçici teminat alınır. Satış bedeli banka teminat mektubu verildiği takdirde 6 ay vade ile tahsil edilecektir.
4 — Bu işe ait şartname Ankara Orman Genel Müdürlüğünde, İstanbul, İzmir, Bandırma, Mustafakemalpaşa, Bursa. Ankara merkez müdürlüklerinde ve Çatal orman bölge şefliğin de görülebilir.
5 — İsteklilerin belli gün ve saatte evrakı müsbite ve ilk tenıiuatlarile komisyonumuza müracaatları. (8013)(2342)
KİNİNLİ
GRİPİN
Gripin
Nezle, baş, diş, roma-zma, adale ve sinir geçirir, rutubetli ha-
Satılık Lokanta
İşlek bir cadde üzerinde içki ruhsatlı lokanta satılıktır.
Müracaat: Doğanbey mahallesi Çerkeş sokak No. 39 Saalçı dükkânına. (5931)
C
4 saat ara ile günde 3 adet alınabilir.
^GRİPİN
GRiPiN
Gripin
İmayı unutmayınız. Grip, nezle gibi hastalıkların başlangıcında bir çok fenalıkların önüne geçer.
Gripin
Sağlık vo Sosyal Yardım Bakanlığının resmi ruhsatını haizdir. (S.B. 5-2541 No. ve 20.1 .35)
Teklif alma ilânı
25 adet madeni hububat hangarı malzemesi ısmarlanacak
Toprak Mahsuller: Ofisi Genel Müdürlüğünden:
Bu yıl başında tedarikine girişilip bazı sebepler dola-yısiylc, sipariş edilemeyen 15 adet 2000 ve 10 adet 3000 tonluk (madenî hububat hangarı malzemesi) nin, yine eski teknik şartlaşma ve resmine uygun olarak ve fakat tutarı Beynelmilel tmar Kalkınma Bankasile hükümetimiz arasındaki sözleşme esasları ve hükümleri dairesinde ödenme!^ şartile siparişi kararlaştırılmıştır.
Bu işe ait teknik ve idari şartlaşmalarla resimler Ankarada Genel Müdürlük Malzeme Müdürlüğünden, îs-tanbulda( Beşiktaşta) Afyon - Malzeme İşletmesinden, pa rasız olarak tedarik edilebilir.
İlgililerin bu şartlaşma ve resimlere uygun olarak ha-zırlıyacakları teklifleri, 15/12/1950 tarihine kadar Genel Müdürlük Malzeme Müdürlüğüne makbuz karşılığında tevdi etmeleri veya bu tarihte Genel Müdürlükte bulunacak şekilde postalamaları ilân olunur.
Ofis, 2490 sayılı kanuna tâbi olmadığından bu malzemeyi kısmen veya tamamen dilediğine sipariş edip etmemekte serbesttir. (8110)—(2375)
stanbııl Liseler Alım Satım Komisyonu Başkanlığından
Beher Kilo İlk
Tah. Fiyatı Miktarı Tutarı Temi Kuruş Klg. Lira Lir
CİNSİ
Nil Bar Pavyonu
Yaz sezonu münasebetiyle İstanbul'da bulunan kıymetli sanatkâr
NECİP AŞKIN
vo orkestrası 1/11/1950 gününden itibaren her akşam barımızda
Tel: 15050 (Necip Aşkın and his orehesira in NİL BAR) 5905
HâBFA
\ srgfeftyÇiKOVATAj
Gazinosu
Beynelmilel Şöhretli
BRYMANS
Telefon: 15190 — 12603
Çalı fasulyesi Ayşe kadın Yeşil barbunya İçli kırmızı barbunya Dolmalık domates Sıra domates Dolmalık biber Taze bamya Taze kabak (Yerli) Taze kabak (Adana-İzmir) 30 Patlıcan baş 30
Patlıcan orta 22
Ispanak 20
Pırasa 20
Lahana 18
Havuç 20
Kereviz kök 30
Kereviz’ yaprak 18
Semizotu 15
Bakla (Yerli) 20
Bakla (Adana-İzmir) 25
Bezelye araka Taze yaprak Yeşil salata
Hıyar Enginar baş
Maydonoz Dereotu •
Adet
Demet
30
40
40
45
30
25
25
50
20
3850 13600
9350 8850 5750 13100
7500
3150
9750
5900
9500 18400 23200 26600 16300 14800
4550 1850 6700 7750 5500 5900
900 26500 76500 10500 14000 18500 20000
4950 1550
4791.33
70827.50
üslerin 1951 yılı ekim ayı so-
Komisyonumuza bağlı yatılı
nuna krfdar ihtiyaçları olan sebzeleri (16 kasım 1950) perşembe günü saat (15.30) da ayrı, ayrı kapalı zarf usuliyle Beyoğlu İstiklâl caddesi No. 349/2 de toplanacak komisyonda eksiltmesi yapılacaktır. (2490) sayılı kanunun tarifine uygun olarak hazırlanacak yeni yıl ticaret odası vesikasını havi teklif mektuplarının ihaleden bir saat evvel kimosyona makbuz mukabili vermeleri. Postada olacak gecikmeler kabul edilmez. Şartnameler Galatasaray Lısesindedir. Bedeli 354 kuruş. (8101) 2380
Ankara'nın Eğlence Merkezi
T0 LET
Furnishcd Four Rpoms, one hail. Every conveniency Ex-cept cenfral heating... Tel: 23110 122 Mehmet Ali Arın.
Güvenlik sokak No. 1 Çan kaya veya Güven evleri asfaltı alt kısmında yeni B. M-Meclisi bahçe duvarına bitişik. 5857
RevÜSÜ muvaffakiyetle devam ediyor
Not; Çocuklar yalnız pazar MATİNELERİNDE kabul olunur
Kiralık daireler
3, 4, 5 oda birer bollü, konforlu daireler kiralıktır.
Selanik caddesi nihayetinde Kızılırmak sok' No. 26 bitişiğinde Tel: 26440. (5917)
Satılık film alma makinesi
16 M M. lik Bolex. İsviçre malı kullanılmamış teferruatı ile bir film alma makinesi 1800 T.L. sma satılıktır. Almak istiyenlerin, saat 18 - 20 arası Bayındır sokak Bayındır apartmanı Daira altıya müracaatları . (5925)
Comments (0)