ÎDARE YER»
Nvruosmantye Telgraf: Yenisabah gazete*!
U t
20795
No.,324
YENİ SABAH
GÜNDELİK 8İYA3İ HALK GAZETESİ
ABONE ŞARTLARI
Tûridy* Ecnobi
»00 Kr. S.n.litl 2400 Kr.
500 Kr. 6 aybfı 1200 Kr.
200 Kr. » aylı|ı 600 Kr.
90 Kr. 1 «yitti »00 Kr.
Potta ittihadına (irmemiş memleketler için 28, 14, 7.5 v. 4 Hra
HER YERDE
3
KURUŞ
“IhkârUlunan
Müdafaa Hakkı )
Yazan: Hüseyin Cahid YALÇIN » ■
Sinyor Mussolini’nin nutkunda dikkati celbeden noktalardan biri bazı devletlerin muhtemel hareketleri dolayısile onları tehdit etmek istemesidir. ’’Duce„ . Berlin-Roma mihverine karşı müdafaa tedbirleri ittihaz etmeğe kalkacak devletlerin bu hareketleri harbe sebebiyet vereceğini açıkça söylüyor.
İtalyan başvekilinin bu arzuyu kendi noktai nazarından ”mukad. des„ bir hak ile izah ettiğinde şüphe yoktur. Fakat telgrafların tebliğ ettikleri-fıkralarda bu izahattan bahsedilmediği için, meseleyi uzak, tan muhakeme ettiğimiz zaman, 1-talyanın neye istinaden başka devletleri kendi selâmetleri bakımından lüzum görecekleri tedbirlere başvurmaktan menetmek istediğine pek a-kıl erdiremiyoruz.
Filhakika, eğer bazı memleketler başbaşa verip müttefik bir heyet vücude getirecek olurlarsa bu ancak müdafaa maksadile ihtiyar edilmiş bir zahmet sayılabilir. Bütün ahlâk kıymetlerinin altüst olduğu bir devrede bile tecavüz ve istilânın bir kabahat teşkil etmemesi, fakat müdafaanın bir cürüm olması zihinlere sıgmıyacak kadar garip görünür.
Hususî hayatta: Senin evine gireceğim diye bar bar bağıran teklifsiz bir komşuya karşı sokak kapısını dikkatlice kapamak bir kabahat sayılmaz. Fakat ayni hareketin milletler arası münasebetler sahasına intikali anlaşılıyor ki totaliter devlet adamları nazarında bir suçtur. Bazı küçük devletlerin birbirle. rile tedafüi bir gaye uğrunda birleşmeleri ve kendilerine büyük devletlerden de yardım aramaları hiçbir zaman Berlin-Roma mihveri için bir tehlike teşkil etmiyeceği aşikârdır. Bugün Almanyaya karşı tecavüzî bir emel beslemek kimsenin akimdan geçmez. Fakat Almanya ve t-talyaya karşı müdafaayı düşünmek maatteessüf, bir vazife teşkil etmiştir ve bu vazifeyi de cihana Berlin-Roma mihveri tahmil etmiştir.
Almanya Çekoslovakyayı bir hamlede ortadan kaldırılıverdiği dakikada bunun Almanya için maddî bakımdan temin ettiği faydayı pek güzel takdir etmiştik. Fakat Alman-yanın bir dostu sıfatile içimizde bir tereddüt ve teessür uyanmıştı. Çünkü Almanyanm maddeten elde ettiği kazanca mukabil uğradığı manevi zararın büyüklüğünü de evvelce biliyorduk.
1 İşin içinde doğrudan doğruya alâkadar olanların meseleyi soğukkanlılıkla muhakemeye kadir olmaları pek zordur. Fakat uzaktan se. yirciler, kalplerindeki bütün sempatiye rağmen, bir eza hissederlerse bunun hepimizden daha kuvvetli yüksek bir ahlâk telâkkisinden ilen gelmiş olduğunda şüphe etmemelidir. Bu dost sözleri Almanyayı ve îtalyayı tuttukları meslekten çevir, meğe hiçbir zaman kâfi gelemez. Fakat eğer cihande bitaraf memleketlerin, her günkü siyaset mücadelesi haricinde ya-şıyan insanların etkan umumiyelerinden terekküp etmiş bir müşterek insanlık müJâ-^!an. ™r3a biraz da float memleketlerde neler düşünüldüğünü din-lemeğe ihtiyaç vardır.
Almanya propaganda için, büyük bir gayret aarfediyor. Bu cihan efkârıumumiyesine Nasyonal Sosyalizmin verdiği ehemmiyeti isbat eder. Fakat hariçte yapılan propagandaların semere vermesi için, biz-«at hükümetin icraatlle onların te-elrlerı baltalanmamak lâzımdır Uzun scnelerdenberi Almanyanm fedakârlıklar ve zahmetle yaptığ, S’T"4/1" netlce8İnde kazandığı saha bir hamlede tahrip edildi.
Sinyor Mussolini’nin küçük devletlere müdafaa hakkı bile tanımak istememesi ve bunu tahrik mahiye-HUaeytn Cahid YALÇIN .(Sonu 3 Üncü aayfanuzda)
Frankist Orduları Galip kumandanlarının önünde resmi geçit yapıyoriar ispanya Dahilî Harbi Dûn Nihayete Erdi Bütün İspanya Saat 13,30 da Gr. Frankoya Teslim Oldu Miaja Kaçtı
Madrit Müdafaa Komitesi Âzaları Tevkif Edildiler. Tekmil Ispanya ve Italyada Halk Sevinç içinde...
Madrid: 29 (A. A.) — Fran-kîstler dün mukavemete maruz kalmadan hükümet merkezini ta-mamiyle işgal etmişlerdir.
Şehrin teslim olduğu ilân edilir edilmez her tarafa Frankist (bayrakları çekilmiştir.
Frankist kıtaları taşıyan birkaç
kamyon ö&İAden evvel Madrid’e girmiş ve şehir halkı tarafından Faşist usuliyle selâmlanmıştır.
(Sonu 3 üncü sayfamızda)
Millî Şef Mühim Bir Nutuk Söyliyecek
6 inci M. Meclisi Pazartesi Günü Inönünün Bir Mektubu ile Açılıyor
Ankara: 29 (Hususî) —Altın-1
cı Büyük Millet Meclisi önümüzde-) mecliste bulunanlardan ki pazartesi günü açılacaktır.
Yeni seçilen meibuslarla eski bazıları (Sonu 3 üncü sayfada)
Züccaciye tüccarlarının Dünkü Mühim İçtimai 9
Toplantıda Trösiten şikâyet edildi ve küçük tüccarlann himayesi için tedbir alınması, iskonto şeklinin kaldırılması istendi
Dün ticaret Odasında züccaciye I yeti reisi Şevket Süreyyanın baş-tröstünden şikâyet eden tüccarların kanlığı altında bir saatten fazla de-iştirakile İktisat Vekâleti tetkik he.| (Sonu 3 üncü sayfada)
r----?-----?---------------
Yeni Tefrikamız:
Sultan Aziz Devri Baş Pehlivanları
Yazan: Sami Karayel
Her sınıf Halkı alâkadar edecek fevkalâde meraklı ve gUzel bir yazı serisidir.
Hitler Lehistana hücum edecekmi iki Hükümet Arasında Mevcut Gerginlik Gitgide Şiddetleniyor
Varşova: 29. (A.A.) — Danzig Nazi partisinin organı olan Danzi-ger Vorposten gazetesi, Danzig'e oivar mıntakalarda Almanya aleyhine her gün birçok nümayişler yapıldığını kaydetmektedir.
Schoeneck’da PolonyalIlar iki Alman mağazasının camlarını kırmışlardır.
Millî birlik kongresi toplandı.
Varşova: 29. (A.A.) — Dün bütün Polonyanın millî birlik kampı şubeleri reislerinin kongresi akde-diİT*’ştlr’ Murahhaslar, reisicümhur,
ordu başkumandanı, başvekil Bay Skladkovski ve mareşal Pilsudski-nin dul zevcesini tazimkâr bir lisan ile yadetmişlerdir.
Almanya Polonyaya tarruz edecek mi?
Paris: 29 (Hususî) — Lehist» . Almanya münasebatı burada büyüJ’ bir alâka ile takip olunmaktadır. Berlin hükümetinin; PolonyadaH Almanlara zulüm yapıldığını iler? sürerek Polonyaya ihtarda bulunmasını; bir taarruzun takip etme-(Sonu 3 üncü sayfada)
Iran Şahmın Doğum Yıldönümü
Cumhurrelslmizle Şah Rıza Pehlevî arasında sarnir.î telgraflar teati olundu
Ankara: 29 (A. A.) —îran Şahının doğum yıldönümü münasebetiyle reiscümhur îsmet İnönü le Şah Rıza Pehlevi arasında aşağıdaki tegraflar teati olunmuştur:
Alâhazreti humayun
Rıza Şah Pehlevî Şahinşahı îran
Velâdeti Şahinşahilerinin yıl-( Sonu 3 Üncü sayfada)
Bir Sabıkalı Hırsız Tutuldu
Sabıkalı Mustafa (Yazısı 3 üncü sayfamızda)
Hatayda Çok Parlak Bir Askeri Tören
48 inci Takviyeli Alayımızın Ku ruluş Yıldönümü Büyük Merasimle Tesit Olundu
Fransız Delegesi Ankaraya Geliyor
Alayının kuruluşunun yıldönümü olan 26 mart günü parlak askerî merasim yapılmıştır. Merasime, ________________ _____ ________ (Sonu 3 üncü sayfamızda) c(xxxxxxxxxxxxx)o(xx)obcço(x)ooöcooocooo(xx)oooooooo()oooooco hLR SABAH
Antakya: 29 (A. A.) — Anadolu Ajansının hususî muhabiri bildiriyor :
Kırk Sekizinci takviyeli dağ
Hikmetinden Sual Olunmaz
Bandırma yolile İstanbul. İzmir seyyahatinin daha ziyade kısaltd-ması mevzuubahis olması lâzım gelir kon haftada ancak dört gün Bandırmadan İzmire gidilebildiğine dair birçok şikâyetler alıyoruz.
Filvaki haftada yalnız dört gün sahalıları sekizi çeyrek geçe bir sürat vapuru Bandırma - İzmir hattı yolcularını İstanbuldan alarak Bandırmaya götürmektedir. Sonra bu sür’at vapurundan ancak kamara yolcuları istifade edebiliyorlar. Zira (Trak) sistemi gemilerde güverte yolcuları için yer yoktur. Bir iş için İstanbula gelmiş Bandırma - İzmir İrattı yontlarından bütçeleri kamara seyahatine mütehammil olmıyan lar haftada ancak iki defa o da akşamları hareket eden köhne vapurlarla Bandırmaya gidebiliyorlar ki üzerinde dikkat ve ehemmiyetle durulması lâzım gelen bir mes’eledir.
Haftanın mütebakıy üç gününe
gelince bugünlerde İstanbul - Bandırma seferi yapılmadığuıdaıı hem Bandırma - İzmir demir yolu yolcu, ları, hem de bu hat güzergâhındaki yüzlerce şehir ve kasabalara giden mektuplar, gazeteler ya birgün beklemek veyahut ta İzmire deniz yohı ile seyahat mecburiyetinde kalmak tadır.
Bandırmaya her gün sefer ya pıldı^ tanuirde İzmir deniz seferleri nin ynicusuz kalınası ihtimali ileriye sürülse bile deniz seferlerine yolcu bulunacek diye koca bir dçınir yolu güzergâhı sekenesini haftada üç gün mektupsuz, gazetesiz bırak; mak, sonra da bir kısmı yolcuları sırf fakirdir diye ya geceleri yola çıkan köhne vapurlarla yahut da deniz tavikiyle seyahate mecbur etmek bilemeyiz ne dereceye kadar doğru ve rejimle kabili telif bir harekettir.
A. Cemaleddin SARAÇOĞLU
COM' MA M E HMf
HATIRA vg İTİRAFI ARI
Tefrika No 45 Yazan ; M. SIFIR
__ (»©
Soldan Birbiri Üzerine
Üç Silâh Sesi Duyuldu
Emanoel Yere Kapaklandı. Kopiller Açık Kapıdan içeri Daldılar
Yan gözle bakarak ve bayağı sürtünerek yanımda geçti. Ben yürüyüşümü hızlandırdım. Çünkü, bu habisin beni yalnız görüp cesaretlenmesinden bulunduğum noktaya pek yakın olan Abanoz sokağındaki Mak sivel karargâhına haber verip tuttur masından çekinmiştim doğrusu. K 1 yoııcu karakolunun önünden geçer, ken köşede durdum ve ardıma bir göz attım. Ne görsem beğenirsiniz? Herif arkam sıra geliyordu. Meğer o gelmiyor, ecel onu bana doğru itiyor, sürüyormuş.
Ben önde, o arkada, Karabaş mahallesini bulduk. Arkadaşlarla birleşmek lüzumunu hissetmedim ve aramadım. Daha doğrusu işi kendi başıma görüvermek istedim. Çünkü hem yer hem de vaziyet çok müsaitti. Dere sokağının karanlığına dal dım. Tabancamı da ele aldım. Sokağın tam orta yerine geldiğim zaman, acı acı üç defa düdük çalındı. Aradan iki dakika bile geçmemişti ki, karanlık sokağın içinde iki baştan sarıldığımı anladım. Düdük sesini işiten istavri ile Yanko, evden fırlamışlar, yolu kesip beni ortada bırakmışlardı. Vaziyet aleyhime ve çok tehlikeli idi. Çevik bir hareketle ken dimi yana attım, arkamı dıvara yasladım. Bir elimde tabanca, diğer e-limde bomba olduğu halde, salgıncıların hücumunu bekliyordum. Üçü de üç yanımdan bana doğru ilerliyor ve Rumca pis pis küfürler ediyorlardı. Tam bu esnada sokağın sağ başından Potili Kerimin hırçın sesi gürledi.
— Hay köpegiin enükleri!.. dav-ranmavum.
boldan da birbiri üzerine üç el silâh gümledi. Sokağın içi allak bullak olmuştu. (Emanoel) yere kapan mış, kopiller de, açık bıraktıkları e. vin kapısından içeri dalmışlardı. İbrahim ile Kerim beni kurtarmışlardı. Tabiî biz de hemen kaçmış, o gece Anadolu hisarına geçip Uyasın kahvesine yanlamıştık. Ertesi günkü gazeteler hâdiseyi kısaca yazmışlar, dı. İkinci günü Rumca gazeteler işi dallandırmalardı. Neler yazdıklarını ve müttefikleri kızdırmak için nc yalanlar uydurduklarını yalnız işitmiş ve fakat o günün İkdam gazetesinde şu satırları aynen okumuştuk:
Payitahtımız sokaklarda Yunan Cinayetleri
”Bir Yunanlı zabitin vurularak cesedinin bulunduğunu yazmıştık Galatada Romanya otelinde mukim olan Yunan zabiti milâzimi sani o-tuz yaşlarında Giritli Emanoel evvelki gece saat on buçuk raddelerinde Bostan başında, Karabaş mahallesinde Birinci dere sokağından geçmekte iken atılan meçhul bir rövel-verin kurşunile vurulmuştur. Kurşunlardan ikisi vücudunun arkasına ve birisi de sağ kulağının arka cihetine isabet ettiğinden Yunan zabiti terki hayat etmiştir.
Yunanlının cesedi zabıta tabibi, nin müsaadesile defnedilmiştir. Mak tulün Venizeloaçu fırkasına mensup olup Kostantin taraftarlarının siyasî intikamına hedef olduğu anlaşılmıştır.
Maamafih faili meçhul hakkında taharriyat ve tahkikatı lâzime icra edilmektedir.,,
Belki de hayatımın sönmesile ne ticelenocek olan bu hâdiueedn beni kurtaran arkadaşlarımı o gece, va. ka mahallinde vaktinden evvel bulunmalarına gayet tuhaf bir tesadüf sebep olmuştu. Geceyi iki köprü a-rasmda, Keresteciler önünde demirli bulunan bir gemide birlikte geçiren İbrahmı iie Kerim o gün akşama yakın, (Tophanede Alekoya rastla-mıslar, hep birlikte Beyoğluna çık-
mışlar, Balıkpazarmda bir meyhaneye damlamışlar ve içmeğe başlamışlar. Kurnaz Aleko, masrafın ken dişinden çıkacağını anlayınca, meyhanenin saatini iki saat ileri aldırtmış. Bizim babacanlar, bir aralık saate bakmışlar, geciktiklerini sanarak sokağa fırlamışlar, Tam benim Dere sokağına saptığım sırada göşe başma varmışlar ve eceline kavuşmak üzere koşan (Emanoel) ile kar şılaşmışlar. Gün görmüş, çok düşmüş ve kalkmış bir babayiğit olan İbrahim çalman düdüklerin ifade et. tiği manayı pek çabuk kavramış. Kerimi bulunduğu yerde bırakarak bir kurşun hızı ile koşarak dolaşmış ve Dere sokağının mukabil köşesini tutmuş. Bu kurtuluş, bende bu iki vefakâr arkadaş kadar tesadüfe zemin hazırlıyan Aleko hakkında da bir muhabbet uyanmasına sebep olmuştu.
Biz bu gaile ile meşgulken, düşman istihbaratçılarının, ak gözlü hafiyelerinin yüzlerini güldürecek, keyiflerini getirecek bir hâdise olmuştu. Mavnacılar cemiyetinin malı bulunan "Semere,, istimbotu, cephane yüklü olduğu halde tutulmuştu. İstimbotun kaptanı Vezir oğullarından Şükrü de Krokerin nemli ve küf kokulu zindanına sokulmuştu.
Hâdisede, ne cemiyetin ve ne de istimbotun kaptanı ile mürettebatının hiç bir kusur ve tedbirsizliği yok tu. Tesadüf, bu defa bir kahbelik göstermiş, düşmanlara yardım etmişti. İstimbotun cephane ile doldurulduğunu düşmanlara, Değirmen-wrauuiı ne, reji kolcusu Hay. dar adında iki soysuz haber vermişti. Bu iki alçak, milletin bir sürii cephanesini, yurdu için çalışan bir çok evlâtlarını, ellişer liraya satmak denaetini göstermişlerdi.
Mavnacılar cemiyeti tabiî çok müşkül bir vaziyette, düşmanlara karşı da fena bir zan altında kal. mıştı. Kendilerini kurtarmak, yine ve başka yollardan hizmete atılmak için didiniyorlardı. İşgalciler, tabiî işe fazla, bir gösteriş olsun diye, hem de lüzumundan fazla ehemmiyet vermişlerdi. Tahkikat dal budak salıvermişti. General Harington bile işe el koymuştu. Mavnacılar cemiyetinden Ateşzade Haşan efendi ıı-âında, kendi halinde, ve işle filen alâkası olmıyan bir adamcağızı Generalin karargâhına kadar götürmüşler, âdetleri veçhile sıkmışlar, sıkıştırmışlardı. Yerine göre, acı, tatlı bir çok tehditler, vaitler savunmuşlardı. Evet, cephane tutulmuş, kaptan yakalanmıştı amma, cephanenin sahibi ortada yoktu. Bu mesele de mavnacılar cemiyeti manevî şahsiyetini, mavnacıların hakkını hakikaten iyi müdafaa etmişti ve:
— Biz, demişti. Denizde nakliyecilik ile geçinen adamlarız. Bize kim gelir, bir mavna İsterse veririz. Mavnayı kiraladığımız adamın ne taşıyacağını, kimin nesi olduğunu bilir miyiz biz. İşte (Semere) istimbotu hâdisesindeki vaziyetimiz bu-dur. Tabiî istimbotu kiralıyan adamın hüviyetini, mahalli ikametini, âdet olmadığı için sormadık.
Düşmanlar tabiî buna iananma. mışlardı. Yalnız, o günden sonra, cemiyetten mavna kiralıyanların i-simlerinin, işlerinin, ikamet mahallerinin sorulup öğrenilmesi ve bir beyanname ile Baznaval kumandan, lığına bildirilmesi usul ittihaz kılınmıştı. Akıllarınca, bunu bir tedbir saymışlar ve böylece cephane ve silâh nakliyatına mani olacaklarını sanmışlardı. Bu gibi tedbirler, hiç Karadenizin çile çekmiş kahramanlarının gözlerini yıldırır, yurt hizmetinden alıkoyabilir miydi. O günden va tehlikeyi atlattıktan sonra, yine
Denizbank Kooperatifi Zarar Ediyor
Dün ekseriyet o'madığından talik edilen heyetiumumiye içtimaında lüzumsuz sarfiyatın hesabı sorulacak
Dün toplanması mukarrer olan Denizbank kooperatif heyeti umu-miyesi ekseriyet olmadığından toplanamamıştır. Söylendiğine nazaran kooperatif son sene zarfında 11,000 küsur lira zarar ettiği anlaşılmaktadır. Yakında yapılacak olan bu toplantının hayli münakaşalı geçeceği zannedilmektedir. Kooperatif hesaplarında husule gelen zarara lüzumsuz yere yapılan birçok sarfiyatların sebeb olduğu söylenmektedir.
Denizbank U. müdürü geliyor
Denizbank umum müdürü Yusuf Ziya Erzinin bugün veyahut yarın şehrimize gelmesi beklenmektedir. Denizbankın teşkilâtında yapılacak değişiklikler umum müdürün avdetinde belli olacaktır. Bu itibarla ha. zirandan itibaren tatbik edilecek yeni teşkilât projelerinin tatbiki hazırlıklarına derhal başlanacaktır.
Haşan Deposu Yangını
Maznunlardan Mustafa dün tahliye olundu (Haşan deposu) yangım taliki, katma el’an devam olunmaktadır.
Yanğını kasden çıkaran bekçi Haşanı kimin bu işe teşvik ettiği henüz katiyetle anlaşılamamıştır. Diğer taraftan mumaileyh ile birlikte tevkif olunan ve Haşanın; kendisini teşvik ettiğini iddia ettiği Mustafa-nın bu işte alâkası bulunamamaktadır.
Mustafa; dün tahliye olunmuş.1 tur.
MAARİFTE :
Ma açlan yükselen
muallimler
938 terfi listesinde isimleri olup da Vekâletçe münhal yer olmadığından geri bırakılan muallimlerin bu noksanlan tamamlanmıştır. Bu suretle terfi eden öğretmenlerin listesini aşağıya yazıyoruz:
16 liradan 17 buçuk liraya terfi edenler:
İstanbul 55 den Melâhat, Üsküdar Alemdar köy baş öğretmeni Talât, Beyoğlu 17 den Nimet Sezer
17 buçuktan 20 liraya çıkanlar:
İstanbul birinci okuldan Bedia. îst. 36 ncı okuldan Mustafa Nuri İst. 45 inci okuldan Abide Yücel, İst. 8 inci okuldan Mebrure, İst. 16 ncı okuldan Ayşe, İst, 47 nci okuldan Hacer Muallâ, ist. 4 üncü okuldan Nazif, ist. 9 uncu okuldan Se. miha, Beyoğlu Kâğıthane okulu başöğretmeni Halil, Üsküdar 22 den Süreyya Beykoz 50 inciden Münevver, Kartal merkez okulundan Fatma Anel Çatalca Karaköy okulundan İhsan.
22 den 25 liraya çıkanlar:
İstanbul 17 den Hatice Şaziye, ist. 57 inciden Ömer Tevfik, ist. 16 dan Tahsin özen.
Maarif mUdilrü Kâğıthane ve Kemerburgazda
Maarif müdürü ÇTevfik Kut yanlarında müfettiş İzzetle birlik -te dün Kâğıthane köyünde ve Kemer burgaza giderek yeni inşa edilecek olan okullar için tetkikat yapmıştır. Kâğıthane köyündeki arsa, nın, tesviyeyi türabiyesine başlanmıştır. önümüzdeki ay temel atma merasimi yapılacaktır.
iş başına koşmuşlardı. Hem deeskı■ sinden daha katmerli bir merak ve iştiyakla.-
"Semere,, istimbotundaki cephaneler tabiatile elden gitmişti. Fakat bu giden cephaneler, mavnacılar cemiyetine ”Melencin„ adında bir a-dam kazandırmıştı. Bu para düşkü nü, cemiyetin çok ta işine yaramıştı. Yedikçe şişen, şiştikçe büyüyen bu adam, Boğazdaki meşhur Müsyü (Leon) gibi mavnacıların kaza sigortacısı olmuştu.
(Devamı var)
--------------------------
Okuyucularımız
Diyor ki;
Valimizden bir dilek
Yeni Valimiz geldikten sonra güzel Istanbulun imarına hız verileceğini gazeteler müjdelediler.
Böyle vaidlere İstanbullular a-lışkan oldukları için bu son haberi de teenni ile karşıladıklarına şüp he yoktur. Fakat bu sefer işde ciddiyet olduğu tahakkuk ediyor: Valimiz Belediyeler bankasından pa. ra temin etti, imar plânlan yapıldı, faaliyete bile geçildiğini her yurddaş gibi ben de büyük bir sevinçle karşıladım.
işte bu güzel imar faaliyetlerini düşünürken senelerdenberi bir tek kazma vurulmıyan zavallı mahallemizin halini göz önüne getiriyorum Bu mahalle Kadırga ve Cinci meydanları civandır. Bu semtler Istan ■ bulun tâ göbeğindedir. Başta Kaburga sokak olmak üzere maalesef sokaklarından kışın çamurdan, yazın tozdan geçilmez.
Bundan başka yazın, Cinci ve Kadırga meydanları civanndaki evler pencerelerini açamazlar. Tabiatın hayat kaynağı olangüneşten ve havadan istifade edemezler, çünkü bu iki meydandan kalkan tozlar hemen içerlere şitap ederler!.. Taşıdıkları bin bir mikropla kıyıya köşeye sokulurlar..
Bu mikropların ne demek olduğunu sayın Doktor Valimiz herkesten daha çok iyi takdir buyururlar. Onun için önümüzdeki yaza kadar hâlen birer viraneden ibaret olan mezkûr iki meydanı park haline if. rağ ettirmek suretile bu civar halkını kurtarmalarını muhterem Va. limizden istemeğe halkperver Yeni sabahın delâletini rica ederim.
Cinci meydanı No. 40 S. Köseoğlu
Belediyenin Yeni Çöp Kutuları
Avrupa şehirlerindeki kutulardan sokaklarımıza da kondu
Edirnekapı Cinayeti Muhakemesi Bitti
Cinayeti kimin yaptığı anlaşılamadığından suçlulardan Ikislde mahkûm edildiler
Edirne kapı haricindeki surlar arasında kalede mükerrem isminde bir genci yaralıyarak öldürmekten suçlu olarak ağır ceza mahkemesine verilen Haşan ve Niyazi ismindeki iki arkadaşın muhakemeleri dün ni-hayetlendirilmiştir:
Muhakeme heyeti Mükerremi. Niyazi ve Haşandan hangisinin öldürdüğünü katiyetle tesbit edememiştir. Ve Niyazi 5 sene 3 gün ve Haşan da 7 sene hapse mahkûm o-lunmuşlardır.
Neşriyat Kongresi Murahhaslarının seçilmesi İçin emir verildi
Ankarada toplanacağını düa yazdığımız (Neşriyat kongresi) ne şehrimizden gidecek murahhasların seçilmesi için Ankaradan emü’ gelmiştir.
Gelen emre nazaran İstanbul kitap tabileri 5, kitap basan matbaa sahiplerinden 12, çocuk mecmuası sa hiplerinden 2, diğer mecmua sahiplerinden 3 mümessil bulunacaktır, Bu mümessiller yukarıda zikrolunan meslek erbabı arasında yapılacak içtimalarda intihap olunacaktır.
Bu içtimalarda bir vilâyet mümessili, bir kültür ve derleme heyeti hazır bulunacaktır.
içtimalarda bulunacak vilâyet mümessili vilâyet mektupçusu Osman Ergindir. Kültür ve derleme heyeti henüz seçilmemiştir, intihabat neticesinde tesbit olunacak aza-ların intihap fezlekeleri derhal An-karaya bildirilecektir. Kongre müzakerelerinde bulunacak zevatın ma sarifatı Maarif Vekâleti tarafından deruhde edilmiştir.
BELEDİYEDE :
Modern çöp kutularından biri
İstanbul Belediyesi temizlik işleri müdürlüğü tarafından mühim caddelerde ve tramvay durak mahallerinde kullanmak üzere yapılan Avrupa şehirlerindeki modern “çöp kutuları,, ndan altmış tanesi caddelere konulmuştur.
TAKVİM
30 Mart 1939 Perşembe
Hierl : 9 Sefer 1358
Ramlı 17 M art 1355
Katım: 143
Defa aaati: 5,45
öffc . 12,19 — İkindi. 15,52 Akşamı 18,32 — Yataı ı 20,04
Kooperatif hesaplarının tetkikine taşlandı
İstanbul Belediyesi kooperatifi heyeti umumiye içtimaında hesaba-tın esaslı şekilde teftişi kararlaştırılmış ve bu iş için üç kişilik bir heyet teşkil edilmişti. Heyet bugünden itibaren teftişlerine başlıyacak. tır.
DENİZİ .ERDE :
Bir vapur daha karaya oturdu Dünkü lodostan köprü açılamadı
Evvelki gece çıkan şiddetli lodos fırtınası yüzünden Servi burnundan gaz yükliyerek hareket eden Hacı Eşref vapuru bu civarda karaya oturmuştur. Fakat geminin otur, duğu yer tamamen kumluk olduğu için ehemmiyetli hiçbir hasar olmamış ve Şark vapurunun yardımile kazaya uğrayan gemi yüzdürülmüş-tür.
Hacı Eşref vapuru dün yoluna devam etmiştir.
Diğer taraftan İstanbul limanında da şiddetli bir surette çıkan lodos fırtınası yüzünden Karaköy köprüsü açüamamıştır. Bu sebeple Haliçten çıkacak ve içeri gireceek olan birçok gemiler yerlerinde de. mirli kalmışlardır.
Milano panayırına broşür gönderildi Enternasyonal Milâno panayırı Türk pavyonu için Belediye Turizm müdürlüğü tarafından mik-darı kâfi İstanbul Turist broşürlerinden gönderilmiştir. Gönderilen broşürler muhtelif diller üzerine yazılmıştır.
Tramvayda yankesicilik
Beşiktaş tramvayında Hamza isminde birinin saatim Çakır Mehmet ismindeki sabıkalı yankesici çalarken dün suç üstü yakalanmış ve Asliye 4 üncü cezaya sevkolunmuştur. Muhakeme; Çakır Mehmedin sabıkasının sorulması için talik olunmuştur.
Almanyanın son yaptığı iki siyasî muahede Hukuk sahasındaki hakikatlerden ferdlerde olduğu gibi devletler de ken dilerini kurtaramaz ve bunlara boyun eğmeğe mecbur olurlar. Berlin-Roma mihveri devletleri kendi menfaatlerinden aykın gördükleri vaziyetler i harita üzerinden silmek için, mevcut hususî vesikaları ortadan kaldırır va bunu yaparken dc hayatın ve beynel milel camianın esasının kuvvet olduğunu bağırırken, yine bizzat kendi menfaatlerini temin zımnında başka devletlerle beğenmedikleri muahedeler sistemine yanaşmaktadırlar. Bu arada son hâdiselerin mahsulü bulunan iki muahedeyi, yani Litvanya-Almanya ve Slovak. Alman muahedelerini gözden geçirmek, Şerlinin merkezî Avrupada vç daha şimalde takibini arzu ettiği gayeyi ve burala. ra el uzatmaktan kazanmak istediği vaziyetleri gösterebilir.
Almanlar Litvanya ile yaptıkları anlaşmadan oldukça mühim neticeler istimzaç etmek istiyorlar. Bu ara da, Litvanyanın Polonya ve bilhassa Rusya elinde kendileri aleyhine bir vasıta olnııyacağmı ileri sürüyor ve bu noktada da anlaşmanın dördüncü maddesine istinad ediyorlar. Burada mevzuuabihs olan hüküm, harp takdirinde her iki âkid tarafın yekdiğerine karşı bitaraf olacağım â-mirdir. Ve bunun da hiçbir umumî kıymeti yoktur. Zira âkidlerden Almanya, bu maddeden anlamak istediği her hangi bir manâyı, iki milyonluk bir nüfusa ve buna mütena-ziren de vasi hududlara malik bir devlete kabul ettirebilecek mahiyettedir. Bu sebebden Litvanya devleti Ruslara karşı bir tampon devlet olarak ortada bulunacak ve aynı zamanda, müstakbel bir harici taarruz halinde, Litvanya topraklarını geçecek düşman kuvvetlerini bir müd. det oyalıyacaktır. Netice itibarile Litvanya, Alman siyasetini takip mecburiyetinde kalacaktır.
ikinci siyasî muahede 23 martta Berimde imzalanan Slovak- Alman muahedesindedir ki bu vesika ile her iki âid devlet, Alman devletinin himayesinden talebinin ortaya koyduğu vaziyeti tesbit etmektedir.
Mesele bu şekilde vazedilince vaziyetin ne olacağı da sarihtir. Evvelâ Almanya Slovak devletinin siyasî istiklâl ve tamamiyeti mülklyesini himayesi altına almakta ve bunu temin zımnında da Alman ordusu her an ve zamanda Slovak topraklarında ve tesbit edilen mahallerde teminat ve tahkimat vücude getirecek sahaları elde etmektedir.
Bu sahalarda esas hükümler, askerî hâkimiyetin, Alman ordusu tarafından deruhde edileceğine dair olanlardır. Diğer taraftan Slovak hükümeti, kendi askeri kuvvetlerini Alman ordusile sıkı münasebette bulunarak tanzim edecektir. Ve bunlı-n temin maksadile de, bu hükümet, haricî siyasetini Berlin ile daimî ve sıkı bir anlaşma tesiri altında idare edecektir.
Müddeti yirmi beş sene olan bu anlaşma ile de Berlinin, yeni Slovak devletinin askerî himayesi sistemin. den ziyade, başlıca sevkülceyş noktalarda ve ezcümle, Slovak topraklarında tahkimat vücude getirmek yoluna gittiği ve gayesinin de bu olduğu görülmektedir. Bu suretle hareketten maksat diğer hududları ecnebi istilâsına açık bulunan Slovak, yanın içerisinde bizzat Almanya i-çin bir müdafaa tertibatı ortaya çıkarmaktır. Diğer tabirle, ecnebî bir düşmanın Almanyayı tehdid etmesi takdirinde, vukua gelecek silâhlı çarpışma Slovak hükümeti topraklarında cereyan edebilecektir.
Bu suretle Almanya bu iki muahede ile askerî faikıyetini arttırdığı gibi, ayrıca da tedafüi zihniyetini de tezyid ettirmiş ve çarpışması muhtemel devletlerle kendi asıl hududları arasında ilk sademeye maruz kalacak küçük barajlar vücude getirmiş, tir.
Dr. Reçad SAGAY
(23 Nisan Çocuk Bayramı)
Esnaf, Tüccarlarımıza:
Çocuk Bayramı yaklaşıyor, Vitrinlerinizi Çocukları alâka* landırracak surette süslemeğe şimdiden hazırlanınız.
' .j'2^*
30 MART İli»
TIRİIA1AH
3 -s
SON HABERLER
Stoklarla Macarlar Arasında Diin Yeni çarpışmalar Oldu. İki Taral Topçuları Şiddetli Ateş Açtılar
Budapeşte de Başlıyan Hudut Müzakereleri muvakkaten Kesildi
Budapeşte: 29. (AA.) — Slovak kuvvetleri, hududu tecavüzde devam etmektedir.
îskolon da, dün başlıyan çarpışma bugün nihayetlenmemiştir. Slovak topçusu, bugün öğle üzeri bu mıntakayı bombardıman etmiştir. Macar topçusu, buna mukabele eylemiş ve Slovak topçusunu sustur-muştur.
Bu sabah saat 4.30 da, Slovaklar Bunkos mmtakasında hudut karakoluna hücum etmişlerse de geri püskürtülmüştür. Saat 6.50 de Slovak topçusu, Bunkosu bombardı.
ispanya Harbi Dün Nihayettendi
(Baştarafı 1 inci sayfamızda) Franko kuvvetlrinin kısmı küllisi General Espinoza de los Monteiro’-nun kumandasında saat 12.30 da üç muhtelif istikametten şehre girmiştir.
Öğleden sonra Frankist kıtalar şehre yığılmağa başlamıştır. Cumhuriyetçilerin büyük bir kısmı evvelki gece siperlerini terketmişti. Askerlerin bir kısmı tüfeklerine beyaz bir mendil bağlamış, bir kısmı da silâhlarını bırakarak kaçmıştır.
Akşam, bazı anarşist unsurlar mukavemet etmeğe teşebbüs et -mişler ise de derhal vaz geçmişler- ’ dir. Frankist radyo istasyonları Madrid’in bir damla kan bile dökülmeden işgal edildiğini bildir -inişlerdir.
Şehirde fevkalâde bir faaliyet göze çarpmaktadır.
Nümayişçiler sokaklarda dolaşarak Falanjistleri ve reketesleri alkışlamakta ve millî şarkılar söylemektedirler.
Tramvaylar da dahil olmak ü-zere umumî servisler dün öğleden «onra işlemeğe başlamışlardır. Bütün sivil memurlara vazifeleri başında kalmak emri verilmiştir. Mağazalar, tiyatrolar ve sinemalar açıktır.
16 inci Frankist fırkasının kumandanı Miralay Edeurdo Hozas, Madrid’in askerî valiliğine tayin edilmiştir. Eski Belediye meclisinin ekalliyet âzasından Melchior
Fransız Başvekilinin Nutku
N. Daladye Musollnlye cevap verdi
Paris: 20 (A. A.) — Başvekil B. Daladier bu akşam, bugün Fran-•ız radyolariyle neşredilen nutkun-da bütün Franaanın ve haysiyetli bir sulhu muhafaza etmek arzulunda bulunduğunu bildirmiş ve Fransız - İtalyan münasebetleri hakkında da ezcümle şunları söylemiştir:
17 Kânunevvel tarihli İtalyan naktasında, İtalya talepleri hakkında hiçbir hareket yoktur. Bu noktada ne Süveyş, ne Cilbutl ne de Tunus mevzuubahis edilmemektedir.
Habeşistanın zaptının, İtalya lehine yeni haklar yaratmış olduğu hakkındaki fikirler şayanı kabul değildir. Şimdi, bize hayati sahalardan bahsediliyor. Halbuki, bu, istilâ azminin devamlı tekevvününden başka bir şey değildir. Bu hale Avrupa nasıl teyakkuz ▼azi yetinde bulunmaz.
mana başlamıştır. İki ev yıkılmıştır. Macar topçusunun mukabelesi üzerine, saat 7.15 de sükûn iade olunmuştur.
Müzakereler kesildi.
Budapeşte: 29. (A.A.) —Slovak ya- Macaristan hududunu tesbite memur muhtelit Slovak- Macar ko. misyonu bugün toplanmıştır. Macar heyeti, kendi hal sureti tekliflerini yapmıştır. Slovak heyeti bugün mütemmim talimat almak üzere Pos-zanyiye dönecek ve müzakerelere yeniden devam edilmek üzre bir iki güne kadara yeniden Budapeştede bulunacaktır.
Rodriguez, Madrid’in Belediye reisliğine tayin edilmiştir.
Bütün siyasî mevkuflar serbest bırakılmıştır.
Halk, 1936 snesindenberi ihti-fa ettikleri ecııebî sefarethanelerin den çıkan Franco taraftarlarını alkışlamıştır.
General Miyaja kaçtı
Madrid: 29. (A.A) — Madrid’de kalan müdafaa komitesi azası tevkif edilmiştir. Basterio ile albay Prada da mevkuflar arasındadır.
General Miaja şehir teslim olmadan evvel son anda kaçmıştır. Kar-tecana yolu ile Fransız Fasına kaçmağa çalışacağı zannediliyor.
İTALYA ÇILGIN BİR SEVİNÇ İÇİNDE
Roma: 29 (A. A.) —Frankist-lerin Madrid’e girdikleri haberi duyulur duyulmaz bütün şehir donanmıştır. Büyük bir halk kütlesi Venedik sarayının önünde toplanarak balkonda iki defa görünen Mussolini’yi alkışlamıştır. Musso-lini, halka hitabederek demiştir ki:
“Ispanya harbine bitmiş ve bolşevizmin hezimeti ile bitmiş nazariyle bakılabilir. Bu, İtalya'nın faşizm düşmanlarının hezimeti demektir.
Matbuat, öğleden sonra Litto-rio ve “Oklar” isimlerindeki İtalyan fırkaları da dahil olduğu halde General Franko kuvvetlerinden 200.000 kişinin Madrid’e girdiğini bildirmiştir.
VALANSİYA DA DÜŞTÜ
Madrid: 29 (A. A.) — Saat 12.30 da Valansiya radyosu şehrin General Frankoya teslim olduğunu bildirmiştir. Bu hitabeyi mikrofon önünde Albay Kasador yapmış tır. Bunu müteakip radyo nasyonalist millî marşı çalmıştır.
BÜTÜN İSPANYA TESLİM OLDU
Burgos: 29 (A. A.) — Bütün İspanyanın -bugün saat 13.80 da General Frankoya teslim olup te-baiyt/t ettiği öğrenilmiş bulunmaktadır. Bütün eyaletlerdeki şehirler General Franko tarafına geçmiştir. Her tarafta ilerlemekte o-lan nasyonliat kıtalar her yerde şevk ile karşılanmaktadır. Cenup Cumhuriyetçi ordusunun da General Franko kumandasına girdiği öğrenilmiştir.
ROMANYA DA RESMEN TANIDI
Bükreş: 29 (A. A.) — Romanya hükümeti daha 23 şubatta Franko hükümetini hukukan tanımıştır. Fakat Madriddeki Romanya elçiliğinde bulunan Nasyonalist mültecileri korumak için bu tanıma keyfiyetinin gizli tutulması her iki hükümet arasında takarrür etmişti. Binaenaleyh Madridin teslim olması üzerine bu tanıma keyfiyeti resmiyet kesbetmiştir.
İnkâr Olunan Müdafaa Hakkı (
(Baştarafı 1 inci sayfamızda) tinde göstermesi totaliter devletlerin hüsnüniyetleri hakkında emin bir fikir verecek mahiyette olmadığını söylemek mecburiyetindeyiz. Berlin-Roma mihveri her şeyi tahrik adde. diyor. Boğazı sıkılmak istenen bir adamı bağırmaktan bile menetmek ve bunu bir kabahat şeklinde görmek biraz fazla talepkârlık teşkil etmez mi?
Bu yoldaki siyasetin bir millete ne kadar manevî zarar verebileceğini gösterecek bir vak’a işitiyoruz. Eğer Daily Herald gazetesinin verdiği haber doğru ise, İsviçre, Hollanda ve Belçika hükümetleri altun stoklarmı ihtiyaten îngiltereye yollamağa kalkmışlar. Almanya bunu tahrik ve bitaraflığı ihlâl mahiyetinde görerek protesto ve tehdit e-diyormuş.
Bu havadis doğru değilse büe doğru kanaatini verecek tarzda uydurulmuş olduğunda şüphe yoktur Çünkü tamamen Sinyor Mussolinı-nin nutkunda şahit olduğumuz ruhî haletin ifadesine tevafuk ediyor. Birisinin yanından geçtiğimiz sırada o adam göğsünü ilikliyerek cebindeki cüzdanın selâmetini temine çalı, şırsa bunda bizim için hoşlanacak ve iftihar edecek bir vaziyet yoktur. Fakat her halde bu hareketin bizim hepimize karşı beslenen bir suikast mahiyeti bulunduğu iddiasına da mahal yoktur. İşte Almanyanm uğ-rıyacağl manevî zararı düşünerek dostluk hissinin sevkile teessür duy duğumuzu söylediğimiz vakit etrafta hasıl olacak bu fena tesirleri dü. şünüyorduk.
Berlin-Roma mihveri şefleri b;r “kudret ve şevket iradesi,, göstermeğe ve “Üstün insan,, telâkkilerini beynelmilel politika sahasına tatbik etmeğe çalışıyorlar. Fakat beşeriyetin halâsı yolu beynelmilel sahaya bile ferdî münasebetlerde hüküm süren ahlâk kıymetlerini teşmil istikametine doğrudur.
HÜMyin Cahid YALÇIN İTitlerle Musolini nin Frankoya Tebrik Telgrafı
Berlin: 29 (A. A.) — Hitler,
Frankoya bir telgraf göndererek Nasyonalist ispanyanın milletleri harap eden bolşevizme karşı nihaî zaferi neticesinde kıtalarının Madrid’e girmesinden dolayı mumaileyhi tebrik etmiştir.
Roma: 29. (A.A.) — Mussolini general Francoya aşağıdaki telgrafı göndermiştir:
Parlak kıtalarınızın nihaî zafere kavuştukları şu sırada size selâmı mı ve İtalyan milletinin coşkun selâmını bildirmek isterim. Büyük ve kanlı bir gayretten, sizin ve Ispanyol milletinin arzu ettiğiniz veçhile yarının serbest, muttahid ve kuvvetli İspanyası çıkacaktır. Milletlerimiz arasında tesis edilen bağların çözülmez olduğu kanaatinde bulunduğumu teyid ederim.
İHTİLÂL ÇIKTI
Almeria: 29 (A. A.) — Bugün burada liman mahallesinde başlı-yan Nasyonalist ihtilâl hareketi, kısa bir zamanda bütün şehri kaplamıştır. Limanda bulunan gemilerin ekserisi Nasyonalist bayrağı çekmişlerdir.
Sanıldığına göre. Nasyonalist harp gemileri daha bugünden buraya geleceklerdir. Kara orduları da Montroalden hızlı surette buraya doğru ilerlemektedir. Nasyonalist kıtaların bir kısmı da cebrî yürüyüşle Jaene doğru gitmektedir. ileri kıtalar öğleye doğru Jaene otuz kilometre mesafede idiler.
Almeria da alındı.
Madrid: 29 (A.A) — Bugün Almeria şehri de nasyonalistlerin eline geçmiştir. Murcie ile münakalât tesis olunmuştur.
Harp artık bitmiştir!
Londra: 29. (A.A.) —Ingiliz gazeteleri Madridin sukutundan bahsederek milisler tarafından mukavemet gösterilmemesini artık dahilî harbe bitmiş nazariyle bakılabilece-ği suretinde tefsir ediyorlar.
HataydaÇok Parlak Bir Askerî Tören
(Baştarafı 1 inci sayfamızda) spor sahasında istiklâl' marşı ile başlanmıştır. Kahraman askerlerimiz Alay Komutanı Kurmay Albay Şükrü Kanadlı tarafından teftiş edilmiştir. Teftişten sonra komutan -askerlerimize ve davetlilere hitaben bir nutuk söyliyerek kahramanlıkla dolu olan Alayın tarihçesini anlatmış bu arada Alayın 5 temmuzda Hatay’a ne sureti® girdiğini izah etmiş ve coşkun bir şekilde alkışlanmıştır.
Bundan sonra Hatayda bulunan Yedek Subaylar askerlerimize ta-nıttırılmıştır. Yedek Subaylar adına Hatayda bulunan Kâzmı Nami Duru bir hitabede bulunmuş, Kırıkhan mebusu Hikmet Sural meh- ] medçik adlı bir şiirini okumuştur.I Buradan ordu evine gidilmiş ordu evinin önünde şanlı Alayımızın geçit resmi temaşa edilmiştir. Yiğit mehmedciklerin birer arslan veka-riyle ve muntazam geçişi çok alkışlanmıştır. Davetliler öğle yemeğini kışlada askerlerimizle birlikte yemişlerdir.
Halk şairi Kayserili asker Meh
Millî Şef Mühim Bir Nutuk Söyliyecek
(Baş tarafı 1 inci sayfada) buraya gelmeğe başlamışlardır. Büyük bir ekseriyetin cumartesi ve pazar sabahına kadar burada bulunacakları anlaşılmaktadır.
Pazar günü toplanacak olan Parti grupu içtimaında yalnız meclis riyaset divanı ile idare âmirlik-leri ve parti grup reis vekilleri için namzedler gösterilecektir.
Pazartesi günü saat 15 de toplanacak olan mecliste reisicümhur hazretleri mühim bir nutuk irad edeceklerdir.
Inonünün bütün Türk milletine hitaben söyleyeceği tarihî nutuklarında dahilî ve haricî çok mühim meselelere temas edeceği ve yeni meclis açılırken dinlenecek olan bu sözlerin memleket ve millet için çok hayırlı direktifleri ihtiva edeceği söylenmektedir.
Meclis dahilî nizamnamesine göre o gün mebuslar tahlif olunacak, müteakiben seçim yapılacaktır. Bundan sonra da usulen kabine istifa edecektir.
Yeniden kabineyi teşkile me -mur edileceği söylenen Refik Saydam müstakil mesai arkadaşları^ üzerinde etüdlerde bulunmaktadır. I Kabinede büyük bir değişikliğe intizar edilmemektedir.
Hitler Lehistana Taarruz Edecek mi?
(Baş tarafı 1 inci sayfada) sinden de korkulmaktadır.
iki hüKumet arasındaki münase-batın günden güne gerginleşmesi »l î Almanyanm harpten evvel kendisiaj ait bulunan bazı Leh topraklan a istemeğe kati surette karar vermiş olduğu da kuvvetle tahmin edilmek-dir. Diğer taraftan Danzig mesele, sinin mayısda Milletler Cemiyeti iç-timaında müzakere olunması zaruri görülmektedir.
Fakat Almanyanm o tarihe kadar bile beklemiyeceği anlaşılmaktadır.
Ingiliz ve Fransız E. harbiye reisleri Dlin Parlste İki saat süren bir müzakere yapt lar
Paris: 29 (A. A.) — Ingiltere imparatorluk genel kurmay ıbaş-kanı general Vikont Gort bu sabah Fransa genel kurmay başkanı general Gamelin ile iki saat süren bir görüşmede bulunmuştur. Saat 15 de Ingiliz heyeti, General Gamcli-nin riyasetindeki bir Fransız heyetiyle birlikte Reims’e gitmişler ve Magino hattını gezmişlerdir.
met Başlar, nefis hamasî bir destanını okumuş, Antakya mebusu Vedi Karabay, İskenderun mebusu Hamdi Selçuk birer hitabe söylemişlerdir.
Bundan sonra millî oyunlar oynanmıştır. Gece ordu evinde bir aile toplantısı yapılmıştır. Mera -simde devlet reisi, fevkalâde murahhas, meclis reisi, başvekil, kon soloslar, vekiller, mebuslar ve daha birçok davetliler refikalariy-le birlikte bulunmuşlardır. Hava çok güzeldi. Bütün halk caddeleri doldurmuştu. Alayımızın merasimi dolayısiyle İskenderun bir bayram günü yaşamıştır.
Fransanın Hatay delegesi Ankaraya Hareket etti
Antakya: 29 (A. A.) — Fransız yüksek komiserliğinin Hatay delegesi Albay Collet, Ankaraya hareket etmiştir.
Adana: 29 (A. A.) — Albay Collet, Ankaraya gitmek üzere trenle buradan geçmiştir.
Züccaciye Tüccarlarının dünkü Mühim içtimai
(Baştarafı 1 inci sayfamızda) vam eden bir toplantı yapılmıştır.
Bu toplantıda gazoz, kolonya, ve müskirat âmillerile bu fabrikalarla iş yapan mutavassıtlar da hazır bulunmuşlardır.
iddialara göre piyasada bir müd-dettenberi fiilî bir tröst hüküm sürmektedir. Yalnız hariçten idhal e-dilen mallarda değil ayni zamanda dahilde yapılan siparişlerde de bu tröst kendini göstermektedir. Memleket dahilindeki züccaciye imal e-den millî fabrikalarımız asgarî 5,000 liralık sipariş kabul etmekte ve bu mıkdar fazlalaşarak 25,000 lirayı bulduğu zaman yüzde bir,, 50 bin lirada yüzde iki, yüz bin lirada yüzde sekiz iskonto yapılmaktadır. Fabrikaya bukadar külliyetli bir sipariş verildiği takdirde bir sene zarfında yapılacak bütün siparişlerde kapatılabilmektedir. Küçük züccaciye tüccarları bittabi bu ıskontolardan istifade edememektedirler.
Bu itibarla yapılan hararetli görüşmelerde bu iskonto şeklinin kaldırılması, kredi ile mal verilmesi ve siparişlerde de azamî bir had tayin edilmesi asgarî sipariş mıkdarınuı da tenzil edilmesi istenilmiştir.
Bu arada çatal, bıçak fabrikaları âmilleri de resmî ve hususî müesse-selerin münakaşa ilânlarının ecnebi bir firmanın eline verilmesinin doğru olduğunu ileri sürmüşler, bu yüzden dahilde yapılan mümasil eşyanın satılmasına imkân bırakılmadığı da ilâve eylemişlerdir. Bunun önüne geçilmesi için icabcden ted. birlerin alınması yolunda bazı dilekler vaki olmuştur.
İktisat Vekâleti tetkik heyeti reisi Şevket Süreyyanın bu talepleri Vekâlete arzetmek üzere not etmiş ve dün akşamki ekspresle Ankaraya harket etmiştir.
Bir Sabıkalı Hırsız Tutuldu
Cebinde mllânomalı bir maymuncuk bulundu!
Bundan bir müddet evvel Paıı-gaJtıda Horasancıyan apartmanında oturan Zarenin sandık odasından iki takım elbise ile kürk yaka tayyör ve saire çalan sabıkalı hırsızla dran Sarı Mustafa dün yakalanmıştır.
Yapılan araştırmada Mustafa nın üstünde (Milâno Grandotel 118) yazılı bir maymuncuk bulunmuş -tur. Suçlu hakkında takibata başlanmıştır.
Alman propaganda nazırı Budapeştede
Budapeşte: 29 (A. A.) — Almanya proı^ğanda nazın doktor Göbbels, bugün saat 12.20 de kısa hususî fbir ziyaret için buraya gelmiştir.
Millî Şefimizin MalatyalIlara Telgrafı
Malatya 29 (Hususî)' — Millî Şefimi ismet Inonünün bu sefer Malatayadan mebusluğa namzed gösterilmemeleri üzerine halkımız derin bir teessür duymuşlardı. Lâkin; Millî Şefimizin baş şehrimizden namzed gösterilmeleri bu teessürü hafifletmiş, buna rağmen şehit halkı kendisine bir telgraf çekerek Malatya mebusluğuna yeniden ve lütfen kabul etmeleri ricasında bulunmuşlardır.
Millî Şef bundan mütehassis olarak MalatyalIlara şu telgrafı göndermişlerdir:
MALATYA BELEDİYESİNE Reisicumhur olarak devlet merkezinden namzedliğimi koymağı Partinin riyaset divanı münasip gördü. MalatyalI hemşehrilerimizin gösterdikleri muhabbet ve teveccüh benim için kıymetlidir. Çok teşekkür ederim. Malatyaya muhabbetim ve ailevî irtibatım bakidir. Riyaset divanının münasip gördüğü tedbiri değiştirmeğe imkân yoktur. Cümlenizin gözlerinden öperim. Hemşehrilerime muhabbet ve selâmımı tebliğ ediniz. Valiye ve Belediye reisine, vasıtalarile hemşerilerime yazılmıştır.
İsmet İnönü
Iran Şahının Doğum Yıldönümü
CHaştarafı 1 nci sayfada) dönümü münasebetiyle en samimî tebriklerimle birlikte majestelerinin şahsî saadetleri vö kardeş İran milletinin refah ve ikbali hakkındaki halisane te-, mennilerimin kabulünü rica ederim.
İsmet İnönü
Ekselans İsmet İnönü
Türkiye Reisicümhuru
ANKARA
Doğumumun yıldönümü münasebetiyle zatiâlileri tarafın -dan ibzal buyurulan muhabbet-kâr tebriklere meserretle teşekkür eder ve tarafımdan zatıâli-lerinin selâmeti ve dost devletin ziyadesiyle saadeti ve Türkiye-nin komşuluğunun payidar olması hususundaki kalbden gelen dileklerimin kabulünü rica eylerim.
Rıza PEHLEVİ İzmirde Zelzele Dün gece şiddetli bir sarsıntı oldu
İzmir: 29 (A. A.) — Dün gece saat 21,40 da şehrimizde şiddetli bir hareketiarz olmuştur.
Emlâk Bankası U. Heyeti içtimai Banka; 938 de soo bin lira kâr temin etti
Ankara: 29 (A. A.) —Emlâk ve E’tam Bankası heyeti umumiye-si bugün toplanarak Bankanın 1938 yılı mesaisine ait idare heyeti raporunu ve blânçosunu tetkik ve tasvip etmiştir.
Raporda, Bankanın geçen yıl içinde başta Ankara olmak üzere bir çok şehirlerimizin imar hareketlerinde üzerine almış bulunduğu vazife kayıt ve bu yoldaki yardımların son yıllar içindeki inkişafı bilhassa tebarüz ettirmiş bulunmakta idi.
1938 yılı mesaisinin verimi o-larak 500 bin liraya yakın (bir kâr temin etmiş bulunan bu millî mü-esesesimizin mesaisine ve faaliyetine daha ziyade bir inkişaf verebilmek için bu kârı tevzi etmiye-rek ihtiyat akçesi meyanına almış-tır.
Habeşistan umumî valisi Mısırda
Kahire: 29 (A. A.) — Habeşistan umumî valisi Dük d’aosta tayyare ile buraya gelmiştir. Kral Faruk tarafından kabul edilecektir.
3Ö MART 1*3*
Bir korucu Döviile dövüle Öldürüldü
Edirne ( Hususî) — Edime merkez kazasına bağlı Uzunbayır köyün de çok feci bir cinayet olmuştur:
Korucu İbrahim oğlu Mümin köyün ileri gelenlerinden Tahirin ko-yunlarını ikide birde yakalıyaraa cezayınakdî kestirmektedir. Buna pek ziyade münfail olan Tahir çobanlarına Müminin kırda tutularak temiz bir dayak atılmasını tenbihle-miş. Çobanlar da ağalarından aldık, lan bu talimat üzerine Mümini kır. da yakalamışlar ve sopalarla hücum ederek derhal ölümüne sebep olmuş lardır.
Cinayetin meydana çıkmaması için evvelâ kuyuya sonra da Tahirin bir tarlasına gömerek hâdiseyi kapatmışlardır.
Fakat Müminin kaybolması zabıtayı şüphelendirmiş, derhal tahki kata girişen merkez karakol komutanı başgedikli Ziya Oktayla Lalapaşa karakol komutanı Ahmet onbaşı kısa bir zamanda vakayı meydana çıkarmıştır.
Müminin katilleri derhal tevkif olunarak müddeiumumiliğe teslim e-dilmişlerdir.
Sökede Yağmurun Zararları
Söke (Hususî) — İlimizde yağan fasılasız yağmurlar neticesinde Men deres nehri taşmış, ova ve b i lûmum mezruat su altında kalmıştır. İnsanca zayiat yoktur. Hava henüz açmamıştır. Yağmurlar devam ediyor. Yağmurun devamı ve taşgın Söke oivarı köylerinin münakalesini güçleştirmiş olduğu için köylüler pazara gelememekte, bu ise pazardaki fiatlann nazarı dikkati celbedecek derecede yükseJ/ıesine sebebiyet vermektedir.
H. Karaknrum
Kazaen Öliim
Çanakkale (Hususî) — Kısacık köyünden İbrahim oğlu 13 yaşlarında Mustafa hâmil bulunduğu taban casiyle nişan atmakta iken arkadaşı llyas oğlu Mustafayı alnından vurarak öldürmüştür.
Adliye işe el koymuştur.
36 36 36
Çanakkale vilâyet meclisi içtimai
Çanakkale (Hususî) — Vilâyet Umumî Meclisi son toplantısını Vali Atıf Ulusoğlunun başkanlığında yapmıştır.
Vilâyet varidat bütçesi tetkik e-dilmiş, umumî bütçe üzerinde tetkikler yapılmış ve vilâyetin umumî varidatı (542113) lira ve umumi masraf yekûnu da ayni rakkam o. larak tesbit edilmiştir.
Yapılan- daimî encümen seçimi sonunda Hamdi Gür (Lâpseki), Muazzez îmrak (Çanakkale), Ahmet Uygur (Biga), Mehmet Îmrak (Bay ramiç), ekseriyet kazanmışlar ve va limiz Atıf Ulusoğlunun söylediği çok samimî bir nutukla ve alkışlarla meclise son verilmiştir.
Çorluda sıtma mücadelesi muvaffakiyetle devamda
Çorlu (Husubî) — Teşekkülü tarihinden bu güne kadar yalnız sıtmalılar ile değil sıtma kaynaklarına karşı da aldığı tedbirlerle bu gün hemen hemen yok denecek kadar bu hastalığı azaltan, Çorlu Sıtma Mücadelesi teşkilâtı 939 senesi nisanın, dan itibaren bir sene evvelki mücadelenin deı-ecei tesirini anlamak için sıtma kordonu altında bulunan yerlerde umumî bir tarama yapacaktır.
Bu sene de Misinli, Büyük Karış, tiran, İğneler, Püıarbaşı, Paşaköy hudutları içindeki köyler için yegâ-1 he sıtma kaynağı olan yerlerde fennî şekilde mecralandınlacaktır.
■'ÜlÛMUUİHİlIMIIIİİlT'İHMİhMİllMIMI ı ■g nMMhııîlıJ^ flhtA yJ
Güzelliğiniz İçin İlkbaharda
Bir Rejim Takip Ediniz
Bu mevsimde, yani ilkbaharda, her vakıtden ziyade yüzlerde kırmızılıkları sivilceler olur. Ayni zamanda sinirli ve yorgun bir vaziyet te hemen daimidir. Bir güzellik rejimi kendisini artık lüzumlu gösterir.
llkbar mevsiminde, dikkat edilecek mühim bir mesele, gıda meselesidir. işte size tipik bir rejim:
Sabahleyin bir hakve altı yerine limon suyu sıkılmış iki bardak soğuk su.
öğleyin, yeşil sebzelerle’birlikte bir kızartma. Mevsimden istifade ile süt, beyaz peynir de bol bol yiyiniz. Akşamları yemeğe sıcak bir sebze çorbası ve bir komposto ile başlayınız.
Yemek yerken su içiniz.
Her kadm, bir ay müddetle böyle bir rejim takibini başarabilmeli-dir. Bu suretle teni güzel bir şeffafi. yet kazanacağı gibi vücudu da gü-zelleşecektir.
Büyük genç Kızlar için...
On sekiz yaşında bulunmak, şimdiki modanın bu yaş etrafında dolaştığı bir zamanda çok hoşa gidecek bir keyfiyettir. Büyük genç kızlar yeniden koyu serj den, deniz, çivit veya gece mavisi bir renkten yapılmış elbiseler giyebileceklerdir. Bu sahada rastlanacak her şey, göğsü meydana çıkaran ve belin inceliğini gösteren korsaj’ın kupundan penbe dişler, feston veya volon’larla süslü geniş eteklere kadar, hep kadınların karakteristik notlarını gösterir. Bu küçük elbiseler üezrine ekseriya iki parmak genişliğinde, parlak deriden kemer konur ki bu da tuvalete küçük bir mektepli vaziyeti verdirir. Kollar heman daima kısa olur.
Geçen seneler zarfında genç kızların o kadar sevdikleri düz suve-aterler artık bırakılmıştır. Bunların yerine fantazi korsajlar veya işlenmiş pull - over’ler tercih edilmektedir. Bazıların üzerinde yuvarlak noktalarla süslü çok şık bir şekil irae etmektedir. Umumiyetle pull-over’lerin klasik kupu, haricinde şömizye veyahut ta gayet ince tülden bülüzlerin örülmesi hoşa gidecek mahiyettedir.
Tuvaletli olmak icabden vakitlerde, sûn’î ipekten, noktalı bir rop çok sükse yapacaktır. Hakikî dantelden küçük bir parça ile büyük kısmını süslemek te hoştur. Güzel bir dantel yerine, beyaz lmon’dan, ve iki parmakdan fazla geniş olmı. yan çifte bir volan da konulabilir.
İnce ve açık dra’dan geniş bir manto genç kızların tuvaletinin mütemmimi olur. Buradaki yenilik bu elbiseleri koyu bir kumaşla duble etmektir.
Diğer teferruata gelince: Yani şapkalar, eldivenler, ve ayakkabıların hepsi de elbise ile bir ahenk teşkil edecektir. Her yere gidecek bir şekli olacak manto ile birleşme’er* çok nadirdir.
Hoş görünmek isteyorsanız sade olunuz!
Birçok kadınlar, sade görünmek okadar.. Sade olduğu halde, değişik ve anlaşılmaz bir muamma şeklini almak için hayatlarında çok sıkıntı çekerler. Bazan, kadınların çok mükemmel surette değiştikleri, kendilerini tamamile başka şekilde gösterdikleri söylenir. Bu fikir okadar doğru fikir değildir. Zira umumiyetle onların sinirleri epey zayıf ve çok değişik haletler gösterir ve ayni zamanda fazla heyecana sahiptirler. Fakat müthiş muhayyele ve düşünce hasletleri de olduğu saklanamaz. Bazıları tiyatroda imiş gibi bir rol oynamağa, diğerlerinin gözüne başka türlü gözükmeğe adetâ mecbur muşlar gibi hareket ederler. Belki gayet cazibeli olabilecek şahsiyetlerini, orijinalliklerini kapatırlar ve o-nu inkâr ederler. Ben yumuşak, sade tabiatlı, aynı zamanda hassas bir genç kadının, biraz uçarı olan koca-
Spor bir kıyafet
T l N IS * I A H
İlkbahar için giyilecek zarif bir kostüm
Sporcu ve Gıda
Yazan : Kerim Kanok
sını tutabilmek için klâsik usule ya. ni lâkaytsızlığa, serbestliğe, baş vur duğunu bilirim. Bu usulün neticesi basit oldu. Kocası, genç kadından ayrıldı. Erkeğin kabahati olabilirdi Fakat karısının sevdiği şey, onun sanki, yumuşak tabiatı, hassasiyeti idi.. Bu vak’a insanı düşünmeğe sev-keder. Tabiî görünmenin faydaları ve kolaylığı karşısında, arzu edilen şeyi istemenin sadeliği önünde, dü. şündüğünün aksi şeyi söylemekten, arzu edilmiyen bir şeyi istemekten olmıyan bir vakayı vukubulmuş gibi göstermekten ne fayda çıkacağını anlıyamadım. Kendisini sağlam, kuvvetli, herşeye boyun eğmi-yen bir tabiatte göstermek güzel bir şeydir. Fakat bazan da bizzat ean’atının inceliğin bir kuvvet olabileceğini de düşünmelidir. Güzel bir şeyi model ittihaz etmek, taklid etmek de güzeldir. Fakat fazla surette taklid, model almak, da kendi şahsiyetini kaybetmek, bir diğerinin
aynadaki aksi olmak demektir.
Zamanımızda sadelik okadar nadir bir mata olmuştur ki, insanları şaşırtıyor, hayrete düşürtüyor. Ve ekseriya gayet tabiî olan bir kadm için diğer kadınlara orijinalliğe özeniyor (veya) fazla kendini beğenmiş dedirtiyor.
Fakat erkekler için, bir kadındaki sadelik, kelimenin tam manâsi-le her şeyin üstünde aradıkları ve sevdikleri bir şeydir. Tabiî olmak, sade görünmek, kendini rastgele bırakmak demek değildir. Nasıl ki sade bir erkek veya kadm demek de alâka uyandırmıyan bir erkek ve ya kadm demek olmadığı gibi.
Kadın terlikleri
Bütün gün dar ve uzun topuklu ayakkabılarla dolaştıktan sonra ka. dınlar, evlerine girdikleri zaman yürümekten ve tazyıktan yorulan a. yaklarmı dinlendirmek ve havalandırmak isterler. Ayni zamanda ta-kallus etmiş adelelerini gevşetmek de arzu ederler. Bunun için ayağın muvazenesini değiştirmek lâzımdır.
Bu noktada en rasyonel takılacak şey, ayağın büyük bir kısmını a. çık bırakan ve topukları takriben üç santimetreyi tecavüz etmiyen ter. İlklerdir.
Kunduracılarda, güzel ve şık terliklere rastlanır. Meselâ, ev entarisinin garnitürü ile asorti ve ayni ren. ge uyan gılâse şevrodan yapılmışları çok göze çarpabilir.
Tamamile cilâlı ve yumuşak terlikleri kullananlar fazladır. Zira u-zun müddet yeni alınmış gibi dururlar ve her hangi bir ev robile giyilebilir.
Yalnız, şıklık göstermek istiyen birçok kadınlarda dayanıklı bir ter. liğe ince ve çabuk eskiyecek ve fakat zarif bir şekilde duran terlikle, ri tercih ederler. O vakit açık kadife den saten veya lamedan ve kenarları, garnitürle çevrilmiş, ince kürk veya tüy parçalarile süslenmiş ter. likleri giyerler.
Bazı kereler de, terliğin üst kısmına, biraz kenara doğru süs olarak parlak renkli, altm yaldızlı çiçekler dc yerleştirirler.
Bu yazımda sporcunun en mühim ve mühim olduğu kadar da hayatî bir noktasına temas etmek isterim. Malûmdur ki sporun her hangi şeklinde olursa olsun sarfedilen enerjiye mukabil kuvvetli bir gıda almak suretile vücudde harab olan hüceyrelerin tekrardan ihya edilmesi lâzımdır. Aksi takdirde yaptığımız spordan fayda yerine zarar görmek imkânı baş gösterir.
Böyle olduğu halde memleketi, mizde sporla iştigal eden gençlerin en az ehemmiyet atfettikleri cihet de gıdadır. Bu işle yakından alâkadar olmaklığımız dolayısile biliyo. ruz ki sahalarda veya minderde çetin bir mücadeleye girişen gençlerimizin hemen hemen ekserisi lâzım olan gıdayı maatteessüf alamamaktadırlar. Bu bazan lâkaytlıktan, bazan da vaziyetin ademi müsaadesin den tevellüt etmektedir.
Kuvvetli gıda alamıyan bir sporcuda her şeyden evvel koşmak, atlamak, güreşmek veya yüzmek için içten gelen bir arzu yoktur. Binaenaleyh böyle bir genç spor faaliyeti gös terse bile bunun cebrî bir şekilde yapıldığına hükmetmek icabeder. Halbuki iyi ve kuvvetli gıda almış bir sporcu tabiatiyle faaliyet gösterir. Çünkü vücudun bütün enerji kaynakları istenilen faaliyeti göstermek için hazırlanmış bir haldedir. îşte bu vaziyette yapılan spor, hem yapana fayda temin eder hem dc bundan en verimli bir netice almak mümkün o-1 lur. Bizde harektee başladıktan] biraz sonra baş gösteren mecalsizlikler ekseriyetle gıdasızlıktandır.
Alınacak gıdanın şekli yapılan spora göre değişir. Bilhassa boks güreş gibi mücadele sporlarında bu en yüksek dereceye çıkar. Bu böyle olduğu halde çocuklarımızın bir çoğunu bir buçuk saatlik çetin bir fut. bol maçmdan ve 40 dakikalık öldüresiye yapılan bir güreş maçmdan sonra biraz ekmek ve biraz peynirden ibaret mıkdar ve hassaca çok fakir bir gıdâ kırıntısı ile iktifa mecburiyetinde kalıyorlar.
Bütün bu vaziyetler bize göste-I riyor ki bu cihet her hangi sebebden ' tevellüt ederse etsin sporcuya gıda temini sporu yapanlardan ziyade spor idarecilerinin ehemmiyetle nazarı dikkate alacakları bir mesele olmuştur.
Buna en iyi çare olarak hatırımıza gelen hiç değilse spor salonu ve sahalarda küçük bir yemekhane vücude getirmektir.
Meselâ: Soyunma ve duş tertibatını havi bulunan odalar gibi spor|
Galatasaray Ankaraya gidiyor
Nihayet Galatasaray kulübü de millî kümeye girmeğe karar vermiştir. Sarı _ kırmızılıların reisi Sedad Ziyanın Ankarada yaptığı temaslar müsbet netice verdiğinden takını bugün Ankaraya gidecek orada Ankara şampiyonu Demirspor ve İkincisi Ankara gücü ile iki karşılaşma yapacaktır.
Galatasarayın bu oyunları millî kümedeki ilk maçlarıdır. Sarı- Kır-mızılıların Ankaradan ne netice a-lacağı merakla beklenmektedir.
Cumartesi yapılacak maçlar
Taksim stadı:
Süleymaniye Şişli — Hilâl Kurtuluş muhtelitleri saat 15. Hakem Hayrı Ragıp. Candemir.
Yan hakemleri Sami Açıköney ve Arif Soydan
Ateşspor. Vefa saat 16.45 Hakem İzzet M. Apak yan hakemleri Ziya Kuyumlu ve Fikret Kayral. Pazar yapılacak maçlar
Fenerbahçe Stadı:
Beylerbeyi- Kadıköyspor saat 13 Hakem Refik Osman Top Yan hakemleri Ziya Kuyumlu ve Fikret Kayral Beykoz Kurtuluş- Top-kapı Arnavutköy muhtelitleri Saat 14,45 Hakem Adnan Akın. Yan hakemleri Ahmed Adem Gögdün ve ŞazijTezcan.
Ateşspor- Fenerbahçe. Saat 16 -30 Hakem Feridun Kılıç yan hakem leri Galib ve Bahaeddin Uluöz.
yapılan her yerde, azamî 12 gencin küçük fakat kuvvetli bir yemek yiyebilecekleri odalar yapmalıyız. Buraya, üzerinde beyaz muşamba veya keten örtüsüyle üzeri bir masa, kâfi mikdarda sandalya, birkaç resim ve saksı konulması kâfidir.
Gıda olarak da lezzetli pişmiş koyu ve kuvvetli bir et suyu, taze ekmek ve bir mıkdar da meyve verilebilir. Bu küçük gıda sporcunun sarfetti-ği enerjinin, mümkün mertebe mukabilini onlara temin edeceğine şüphe etmemeliyiz. Bilhassa iştiha aver ve muntazam bir şekilde yapıldığı takdirde bu yemeğin kıymeti bir kat daha artar.
Bu şekilde sporcuya yapacağımız bu küçük muavenetin (Amatörlük) mefhumunu ihlâl edecek aslâ bir şekli yoktur. Sporda amatörlük, ancak yapılan spora mukabil kâr temin etmek suretile bozulabilir. Halbuki burada bir kâr meselesi mev. zuubahis olamaz. Burada sadece, çocuklarımızın davetimize icabet etmek suretile sarfettikleri kuvvete mu kabil onlara biraz kuvvet temin etmiş oluyoruz. Bu küçük kahve altıların masrafının pekâlâ hasılattan da temini mümkündür.
Futbol sahalarında olsun, güreş salonlarında olsun hiçbir müşkülâta tesadüf etmeden bu işi görebiliriz. Çünkü diğer kısım faaliyette bulunduğu esnada ondan her faaliyetini bitirmiş olan mahdud birkaç gence rahat rahat bir çorba ikram edilebilecek bol bol vaktimiz var, yeter ki bu iş hiisnü niyet sahibi ve vazifeden zevk alan idarecilerin eline bırakılsın-
Işte bıı kemmiyeten küçük fakat keyfiyeten çok büyük yardım yapıldığı takdirde vatan müdafaası için hazırlamağa başladığımız evlâtlarımızdan istediğimiz randımanı alabiliriz. Memleketimizde bugün gençlik doğrudan doğruya devletin malı olmuştur. Onlar, devletin çizdiği bir programla yetiştirilirken tabiatile onların her şeyile alâkadar olacağız. Yediğiyle, içtiğiyle, suyu duğuyla, gezdiğiyle, meşgul olacağız. Bizde spor ve sporculuk mefhumu, karnı tok sırtı pek bir bir İngiliz centilmenin sırf kendi zevki için yaptığı bir eğlence sporu olmaktan artık çıkmış ve yarınki büyük günlere gençlerimizi yetiştirecek hayatî bir bahis olmuştur. Binaenaleyh onlara karşı yapacağımız her yardım yerinde ve isabetli olduğu kadar mukabilini göreceği, miz bir yardım olacağına da aslâ şüphe etmemeliyiz.
Güneşli sporcularımız Galatasaraya giriyor
Güneş klübünün nisanın sekizinde fesh kararı vereceği söylen mektedir. Duyduğumuza göre bu fesh kararından sonra Güneş spor cularından mühim bir kısmı eski kulüpleri olan Galatasaraya avdet edeceklerdir.
Bu avdet bazı gazetelerin yazdığı gibi birkaç sporcu ile değil büyük bir ekseriyetle olacaktır.
Rebiı, Hakkı, Safa ve Melihden jgayri bütün futbolcular Recep-den başka bütün atletler Galatasaraya girecektir.
İtalya : 3 - Almanya : 2
Frolanse: 28 (A. A.) —Alman millî takımiyle İtalya millî takımı arasında yapılan ve yedinci karşılaşmayı teşkil eden maç, İtalyanların 3/2 galibiyetleriyle neticelenmiştir.
Çanakkalede bir Ingiliz gaz gemisi karaya oturdu
Çanakkale ( Hususî ) — İngiliz bandıralı Stanmoum adındaki 4468 tonluk gaz ve benzin yüklü vapur Kepezden Seddilbahir istikametine seyretmekte iken Soğanlı dere burnuna takriben 300 metre mesafede koy teşkil eden mahalde provası 59 derece istikametinde sahile 30 metre kadar yakın olarak karaya otur muştur.
Alemdar tahlisiye gemisi kurt nıak için hemen harekete geçnı
MART 1*3*
TKNİSABAM
Sayfa» 5
öğleden sonra 8 de ben de Badikler çiftliğine geldim. Ve orada 86 mcı fırka kumandanlık vekâletini yapmakta olan kolordu erkânıharbiye reisim Cavid beyi (buldum. Ondan aldığım malûmata göre:
“Şehir henüz Ermenilerin elinde imiş. Cephede 108 inci Alıay kumandanının son raporuna göre keşif kollarımız 12,15 de şehrin garb mahrecine »yakın hendekleri işgal etmişler. Ermeniler hemen garb mahrecindeki siperleri işgal ederek müsademeye başlamışlar. Kuvvetleri 150 piyade ve birkaç süvari imiş. Faklat kışlalar istikametinden üçer beşer nefer de geliyormuş. Bu vaziyete karşı Cavid Bey:
108 inci Alayın ikinci taburunu makineli ta-kımiyle birlikte ileri göndermiş. Cavid Bey şu kararı da vermiş: Eğer şehir tahliye olunmamış ise bu gece, ileri sürdüğü müfrezeyi de geri çekerek ileri karakollarını (Furat nehri - Hadikler çiftliği -Til) hattında tesis edecek.„
Cavid Beyin bu kararını kabul etmedim, derhal Erzincan’ın işgali için emir verdim ve ilk emrimde bildirdiğim halde süvarinin Erzincan şimaline gönderilerek 9 uncu fırka ile irtibat yapılmamış olmasını hatalı bulduğumu söyledim, hemen süvari bölüğünü Erzincan şimaline harekete geçirdim ve şu emri verdim:
Orada 9 uncu fırka süvarisiyle temas yapmalı, Erzincanın gerilerine düşmeli ve bu suretle Ermeni mevzilerini ve Ermeni harekâtını meydana çıkarmalıdır.,,
Topçuyu da ve hütün müfreze kısmı küllisini de ileri sürmelidir. 9 uncu fırkaya da kışlaları işgal etmesini ve Erzincan kasabasınla taarruz eden 36 inci fırka ile* irtibat yapmasını bildirdim.,,
Bundan sonra:
T . «X ♦ ,run yan,na kadar W* yürüdüm. Tek tuk ateş sesleri vardı. Tabur kumandanının bu- sınıf arkadaşım (yü2başl Enver) olduğunu gördüm. Kendisiyle lâtife ettim ve şöyle dedim:
— Eğer şimdi senin yerinde bu taburun kumandanı ben olaydım çoktan Erzincanı işgal ederdim. Hele kolordu kumandanı benim yanıma kadar gelince artık burada duramazdım. Birkaç gün evvel gönderdiğim çeteler de, Dersim milisleri de Erzincanın şarkında geziyorlar ve belki de senden evvel şehre gireceklerdir.
Bundan sonra, fırka süvarisini Erzincan şi-''Vkettîğim ™ kısmı küllisinin de
emrini «rdimU 8Öy"’yCrek bemen at"masI
4 3n d?r"-bir taburile ‘“kviye edilen bu tabur 4,30 da Erzincan kasabasın, tamamiyle işgal etmiş bu unuyordu. (1332) y,|lnIn temmuzu ’afta„nd’ Rusların eline düşen Erzincan kasabası, birbuçuk rUrtuid“retinde”13 ’ubat 1334 car?amba *ünü
Ben bu geceyi Kürd brasnikide geçirdim 9 uncu fırka taraflarından silâh sesleri gelmemesin-
den onun kışlaları işgal etmiş olacağını tahmin e-diyordum.
Her tarafta Ermeni mezalimi göze çarpıyordu: Kürtbrasniği’de şehid edilmiş insanlar ve yanan evler arasında idim. Hemen ordu ile telgraf ve telefon muhaberesi tesis ettirdim ve “ERZÎNCA-NIN İŞGAL EDİLDİĞİ MÜJDESİNİ,, verdim.
Ordu, "şehirden bomba sesleri geliyor mu?„ diye sordu. "Her tarafta sükûnet devam ediyor.,, şeklinde cevap verdim. Akşam, hafif iki yangın görüldiyse de çabuk söndü. Saat 10 da 9 uncu fırkadan rapor alabildim, bu rapora göre:
“Bu sabah saat 5.45 de Yalnızıbağlar’a yaklaşıldığı zaman 15 Ermeni süvarisi ateş açmış ise de müsademede bir maktûl bırakarak çekilmişler. 80 Ermeni süvarisi Çukurkuyu’da, 100 kadar piyadesi de Kırklar tepesinde görülmüş.
öğleden sonra 12.30 da* Fırka karargâhı ve kısmı küllî Yalnızbağlar’da toplanmış. Horan istikametine süvari bölüğile 70 nefer piyade gönderilmiş. öğleden sonra 5. de Ermeniler Horan’dan Şarka çekilmişler, burası kıtaatımız tarafından işgal olunmuş.,,
Şose boyunca telgraf hatları mevcut olduğundan muhaberesini açan 9 uncu fırka Suşehrindeki ordu karargâhı ile,irtibat te’min etmişti. Ordu kumandanının bu fırkaya doğrudan doğruya emir verdiğini de öğrendim:
Evvelâ; yarın Erzincana yapılacak taarruzun ne suretle düşünüldüğü fırka kumandanı Rüştü beye sorulmuş ve şu tavsiyede bulunulmuş: "Kırklar tepesinde Ermeni kuvvetlerinin zayıf olduğu anlaşıldığından evvel ernirde burasının işgaj edilmesi ve sonra buradan Erzincanın şarkından cenuba doğru sarkılarak Erzincanın Şarkından ve Şimalinden tazyik edilmesi ve Erzincanın şarkından kolalara doğru ilefliyecek kuvvetlerin pek müteyakkız davranmaları ve her halde kuvvetli keşif kollariyle iyice tanyarak, Erzincandan çıkması muhtemel Müslümanlardan malûmat alınarak düş. manın vaziyetinin tesbit edilmesi ve düşmanın Kırklar tepesile Erzincan etrafındaki köylerde zayıf bulunmasından Erzincan içerisinde müdafaayı kabul edecekleri zannmda bulunulduğu..,,
Suşehrinde ordu karargâhında Erzincana na. sil taarruz edeceğimi harita üzerinde izah ederken Kemah kollarile beraber bulunarak, Kürtbrasniği sırtlarının vaziyetini yakından tetkikle ahvalin icap ettireceği tarzda hareketi idare edeceğimi bildirmiştim. Çünkü Ermenilerin kısmı küllisi, ya (Kırklar) tepesinde bulunacak ve Erzincan kasabasını ikinci derece bir kuvvetle tutacgk; yahud da kasabayı büyük kuvvetleriyle tutup Kırklar tepesini zayıf bırakacaktı. Her iki şıkka göre de Er-zmcanm bir an evvel işgalini te’min için benim o mıntakalarda bulunmam lâzımgeliyordu.
(Devamı var)
Erzincanın Zaptı
En İlerideki Taburun Yanına Kadar Yaya Olarak Yürüdüm
“ Eğer Senin Yerinde Bu Taburun Kumandanı Ben Olsaydım Erzincanı Çoktan Zab t etmiştim,,
Büyük harpte Ruslardan aldığımız esir kafilelerinden biri
Acıklı ve çok Feci Bir boğulma Vak'ası
Biga (Hususî) — Şiddetli yağmurların tesirile ağaç kütüklerini getirmekte olan Biga çayının Tabak hane köprüsü üzerinde BalIkesirli keçeci Ahmedin büyük oğlu Ahmet, yanmda küçük kardeşi 4 yaşlarında Enver olduğu halde kanca ile kütük leri yakalamakta iken Enver gözleri karararak müvazenesini kaybetmiş ve çaya yuvarlanmıştır. Bunu gören ağabeysi şaşkın bir halde o civarda tabak derilerini temizliyen babasını haberdar etmiş, fakat bu geçen zaman içinde sular çocuğu köprüden 200 metre kadar uzaklaştırmıştır. Çılgına dönen baba kenardan koşarak çocuğunun hizasından çaya atlamış, suların fazla akıntısından kendisini bile zor kurtarabilmiştir. Bu sırada küçüğün amucası yetiş?, rek ayni şekilde suya atlamış fakat çayın amansız akışı çocuğun kurtarılmasına mani olmuştur. Enverin babası, amucası, ağabeysi, zabıta memurları ve halk suya dalıp çıkan çocuğu kıyıdan takip, kanca ve ke. mend atmışlarsa da Arapçeşme civarındaki değirmen bendinin üzerinden aşarak şelâle haline giren suların köpüklerine gömülmüştür. Son dakikaya kadar küçüğün cesedi bulunamadı.
Blgada konferanslar
Biga (Hususî) — Bu gün Halke-vinde konferanslar serisinden Malmüdürü Rıfkı Benderlioğlu tarafından (Vergiler) ve dişçi Hayri Bilgin tarafından (Diş hıfzıssıhhası) mevzulu iki konferans verilmiştir.
Pulluk dağı'ılıyor
Biga (Hususî) — Bigadaki eğitmenlere Ziraat Vekâleti tarafından gönderilen pulluklar dağıtılmağa başlanmıştır.
___________ CİHAD Yüksek İktisat talebesi Avrupaya gidiyor Mezunlar şerefine bir çay tertip edildi
Yüksek İktisat ve Ticaret mektebinden bu yıl mezun olacak son sınıf talebesine yüksek ticaret ve iktisat mektebi mezunları cemiyeti tarafından 1 Nisan cumartesi günü Perapalas salonlarında- bir çay ziyafeti verilecektir.
Bu ziyafette cemiyetin Istanbul-daki bütün âzaları hazır bulunacak ve yeni sene mezunlariyle bir tanışma merasimi yapılacaktır.
öğrenildiğine göre cemiyet temmuz ayı içerisinde 50 kişilik bir kafile ile bir Avrupa seyahati tertip edilecektir. Bu seyahat için icabeden bütün hazırlıklara şimdiden başlanmıştır. Seyahat esnasında Paris, Berlin, ve Avrupanın diğer bazı büyük merkezlerine de uğranılacaktır.
POLİSTE :
Beşiktaşta bir otomobil kazası
978 numaralı hususî otomobili kullanan İtalyan tebasmdan Lüi dün Beşiktaşta polis merkezi önünde Mehmet isminde bir ameleye çarparak başından ve dizinden yaralan, masına sebebiyet vermiştir. Yaralı Beyoğlu hastahanesine kaldırılmış suçlu yakalanmıştır.
HALKEVLERİNDE :
Temsil
Eminönü Halkevinden:
1/4/9Ş9 cumartesi günü saat (20.30) da Evimizin Cağaloğlunda. ki merkez salonunda temsil şubemiz amatörleri tarafından (vazife) piyesi temsil edilecektir.
Davetiyelerin Ev bürosundan a-lınması rica olunur.
Ulusumuzun Evlât sevgisine inançlıyız. Kimsesiz Bikes yavruyu korumak için yılda Bir lira verili Çocuk Esirgeme ku-rumuna Üye olalım.
Çanakkale Zaferinde
Türk Bahriyesi
18 Mart Taarruzunda Müşterek Donanma Uç Filoya Ayrılmıştı
Torpillerin döküldüğünü düşmana göstermiyen sis tabakası nasıl bir tesadüfle Nus-ratın ve torpitobotun yedi torpil hattından hiç bir kazaya uğra, madan geçmesine ve sahil boyunca seyrederek Karanlık ve Kereviz dere önlerine gelmesine ve sonra kartriz imkânsızlığı karşısında gayri muııta zam torpil dökerek tekrar geriye dönüp mezkûr yedi hattın arkasına çekilmesine müsaade etti. Düşmanın ufku rüyetini tahdit eden ve gecenin zulmetile daha koyu bir kesafet alan sis, acaba fedakâr Türk sefineleri için düşman topundan daha korkunç bir tehlike menbaı değil miydi ? Biz, bahriyemizin en neticeli hizmetlerinden birini böyle havaya, sise ve saireye atfederek kıymetten düşürürken General (Liman Fon Sanders) de hatıratında: ”18 marttan az evvel Türkiyedeki torpil mütehassısı mülâzimi evvel (Kel) tarafından geceleri çalışmak suretile (Erenköy) koyuna vazedilmiş olan torpiller de bu muvaffakiyete hizmeti olmak gerektir,, diyerek Türk gemilerinin şerefini Almanhğa mal etmek istiyor. Mülâzim (Kel) in bah-riyemizce meçhul bir şahsiyet oldu, ğunu hemen kaydetmek lâzımdır. Muvaffakiyetin asıl âmilleri olan Nusrat süvarisi merhum (Hakkı Bey) ile diğer bahriye zabitanımı-zın kıymetli hatıralarını bu müna. sebetle taziz edelim.
18 mart taarruzunda müşterek donanmanın zavahire nazaran üç filoya ayrıldığı görülüyor. Birinci filo ile diğer tekmil filolar, Küin E-lizabet muharebe kruvazörüne râkip olan Amiral Dorobekin kumandası altında idi. Fransız filosuna Amiral Keprat kumanda ediyordu..Üçüncü filo da kalyon kaptanı Hays tarafından sevk ve idare ediliyordu. Birinci filonun Küin Elizabet, infileksibl, Lord Nelson, Agamemnun sefinelerinden mürekkep olduğu muhakkak tır. Zernofun boğaz önünde gördüğü iki sefinei harbiye de birinci filoya iltihak etmiştir ki bunların biri Tra-yemf ve diğeri Prens Jorj zırhlıları idi. İkinci filo, adet ve isimleri müttefikin aleyh olan Sufren, Buve, Şarl man ve Glova isimli Fransız bıdıklarından teşekkül ediyordu. Üçüncü filo da İrrezistibl, Oşin, Majestik, Vencens, Albiyon, Suyfetşur zırhlılarını ihtiva ediyordu. Birinci filo zevalden saat onda methalden girmeğe başladı. En önde Trayemf geliyor ve motorbotlarla muhribler filoya refakat ediyordu. 25 şubattan itibaren her girişlerinde yaptığı gibi düşman beş on mermi ile methal grupunun metruk bataryalarını yokladı ve Kumkale berisinde tek prova nizamından borda nizamına geçti. Bu istikamette bir müddet ilerledik, ten sonra beşi iskeleye biri sancağa dümen kırdı. Bu manevra neticesinde (Trayemf Rumeli ve Majestik A. nadolu cihetine sokulmuş, diğer dört sefinei harbiye de vasatta ayrı bir saffı harp almış oluyorlardı. Trayemf zırhlısının saat 11,15 te açtığı ilk ateşle taarruz başladı. Bu ateşe obüs bataryaları mukabele etti. Zira filonun merkez grupundan uzaklığı (13000 - 16000) metre, yani ana istihkâmların azamî top menzillerinden çok fazla idi. Beş on dakika için-de muharebe inkişaf etti. Prens Jorj Rumeli ve Trayemf Anadolu obüs bataryalarmın bulunduğu sırtları dövüyor, Küin Elizabet, Anadolu Hamidiyesile Çimenlik istihkâmını konsantre etmişti. İnfileksibl, Lord Nelsin ve Agamemnun, ateşlerini Rumeli Mecidiye ve Hamidiyesile Namazgâh istihkâmlarına tevcih e-diyordu. Ayni bu safain ikinci ve ü-çüncü bataryalarını, iki sahile sıralanmış bahriye bataryalarına karşı kullanmakta ve şiddetli bir mukabele görmekte idiler. Birinci filonun muharebeye başlamasından biraz sonra ikinci filo da sahneye çıkmıştı. Bu dört kıt’a Fransız zırhlısının İngiliz ateşini takviyeye memur e-dildiği anlaşılıyordu. Zevale doğru verilen işaret üzerine Sufren ile Şarl man Rumeli ve Bove ile Golova A-
nadolu sahiline yaklaştılar, ihtimal, ki bu hareketten maksat, Trayemf, ve Majestik zırhlılarına muavenetti. Bu sırada üçüncü filo methal haricinde manevra yapıyordu.
Bu vaziyet muharebenin birinci devresidir ki zevalden sonra ikiye kadar devam etmiştir. Rumeli istih. kâmları fazla hasar almamış, lâkin Çimenlik ve Hamidiye istihkâmları 38 santimetrelik müthiş mermilerden müteessir olmuş ve Çanakkale kasabası bir kaç yerinden yanmağa başlamıştır. Şehrin minareleri sabit hedef teşkil etmmek için, boyandığı halde Çimenlik istihkâmındaki eski kalenin bembeyaz bir halde bırakılması gariptir. İngiliz muharebe kn: vazörünün böyle güzel bir hedeften ne derece istifade ettiği, ateşlerinin tesiril sabit oldu. Hattâ Çimenlik önünde vazife ânını bekliyen Aydın Reis ganbotu oradan çekilmeğe lüzum gördü. Bu hafta, Barbaros zırhlısının nöbetine tesadüf etmişti \e Turgut Haydarpaşa önünde bulunu -yordu. Martın 17 inci günü akşam üstü Çanakkaleye gitmek emrini aldı ve tam süratle hareket ederek 18 martta sabaha karşı Naros mıntıkasına geldi ve Barbarosa iltihak etti. Liva Amiral Arif paşa tarafından kumanda edilen bu iki zırhlı müret-tep pilân mucibince Nara ve Maydos mmtakasında muharebeye âmade bulundular. Münferit hücumlara me mur olan torpitobotlar Geliboludan Kilidilbahire ve Kemerden Çanakkaleye mümted iki sahilin muayyen noktalarında mevki aldılar. Amiral Suşon kumandasında bulunan Yavuz ile, muhripler de Istinyede istim üzerinde bekliyorlardı. Mevkü müstahkem kumandanı Cevat paşa, tef. tiş için Geibolu yarım adasına geçmiş ve Salâhattin Adil paşa Anado. luda yalnız kalmıştı. Vaziyet tedricen vehametini artırıyordu. Merke2 grupu menzilin uzunluğundan dolayı ateşe başlamamıştı. Bununla be raber topçular o ezici ateş altında mevkilerini muhafaza ediyorlardı. Seri ateşli bahriye topları lâyenkati işliyordu. Bilhassa Asan Tevfik, Me sudiyç ve Kepez bataryaları müthiş bir sebatla ateş püskürüyor, Berkı-satvet bataryası düşmanın tam karşısında küçük gemilerle dövüşüyor, Muinizafer bataryası, faaliyetini git tikçe artırıyordu.
(Devamı var)
Erdekliler Pis Sulardan Kurtuldu
Erdek (Hususî) — Kasabamız 2400 hane olup burada on kadar çeşme vardır. Bu çeşmelere yıllar, danberi lâğım karıştığını haber alan Erkeklilerin belediyeye müracaat etmeleri üzerine bu çeşmelere içü-mez diye levhalar yapıştırılmış olduğundan halkımız su ihtiyacını kasabaya yarım saat mesafedeki tulumbadan bin türlü zorluklar ve birbirleri ile kavga ile su aldıklarını gören belediyemiz bugün eski çeşmelerden söktükleri demir borularla adı geçen çeşmeleri tamir edecekleri anlaşılmıştır.
Edirnede Eğitmenler kursu ay başına açılıyor
Edirne (Hususî) — İki seneden beri Edirnede açılan Eğitmenler kursu bu sene Alpulluda Trakya köy Öğretmenler okulu binasında bir nisan günü açılacaktır.
Trakya Köy Öğretmenler okulıı şimdilik Lilleburgazda muvakkat bir binaya, naklolunacaktır. İstanbul -Lüleburgaz asfaltı üzerinde bu yaz yeni bir okul yapılacak ve Trakya Köy Öğretmen okulu bu yeni binaya naklolacaktır.
Eğitmenler kursu direktörlüğüne Edirne ilk Tedrisat Espekteri . İlhan, Kültür şefliğine Lüleburgaz ilk tedrisat espekteri Yalçın, Ziraat şefliğine Sabri tayin edilmiştir. Bu sene eğitmenlerin mevcudu 170 kişiyi bulmaktadır.
YENtSABAH
30 MART 1939
GURUB
— Z —
ttalyancadan Tercüme Eden ; Hüseyin Kutval
— Hayır, hayır. Esef ederim a-ma hiç olmazsa sakal traşı olmağa gideyim. Beni biraz beklemek lût-[ funda bulunacaksın, beş dakika, faz-la değil...
— Nasıl istersen...
Gitmesine müsaade etti. Korktuğu şimdi başına gelmişti. İşte yalnız kaldı. Hayatında ilk defa öpüşmeden buluşuyorlardı. Adam istemiye-rek bir an için onu kolları arasında tutmuş fakat sakallarının beyaz kılları batmasın diye öpmemişti.
-Kadın büyük kütüphanelere bakarak vakit geçirmiye çalıştı. Boz sisle kaplı sonsuz kırlara baktı, I-çinden "doğrudur, dedi. Hayatta bir erkeğe veya kadına sürpriz yapılmı. yacak saatler varmış bilmiyordum.,, Sabahleyin, tuvalet yapmadan hiç bir suretle dışarı çıkmıyan annesini hatırladı, ve bir gün... Ah şimdi nasıl görüyordu! ölüm halindeyken babasının onu çağırdığı gün. O şiş gözlerle, o sarkık yanaklarla sanki o değüdi. Şimdi burada bulunan, bir başkası gibi, işte bu esnada arka-daşlariyle Alp dağlarında yaptığı bazı gezintileri, turları hatırladı.
O uykudan uyanmalar, hepsi tap taze, hepsi neşeli: Akar suların altında yıkanan gençlerin göğüsleri, yüzleri traşsız olduğu zaman da sa. kallan tatlı gölgelikler husule getiriyordu.
Bu bekleyiş onu sabırsızlandırıyordu. Sonu gelmiyecek zannediyordu. Oh, keşke gelmez olsaydı, keşke bu hayal ilânihaye devam etseydi!
Adam geldi. Korsalı bir elbise giymiş, ayaklarında .beyaz, parlak ayakkabılar.. Taze traş olmuş yüzü artık ilk gördüğüne benzemiyordu. Çok güzel olmuş ve yatırılmış olan saçları kafasının saçsız kalmış beyaz lekelerini ve beyaz tellerini ustalıkla örtüyordu. Kadmın gözlerinde bir neşe şuaı belirdi. Evet- onu tekrar bulmuştu. Neye böyle kuruntu etmişti sanki. Hayat ve aşk eskisi gibi idi. Ona, kaybolmuş sanılan bir kimsenin üzerine atılır gibi koşmuştu.
Adam, kadını kolları arasında uzun uzun sıktı ve her zamanki gibi ellerini okşamıya başladı. Kadın erkeğin dizlerine oturdu. Bir kaç saniye bakıştılar. Erkek:
— Beni affettin mi? diye sordu.
— Neyi?
işte--- Beni böyle derbeder bir halde bulduğun için.
— Ne tuhaf sözler! Benim geleceğimi nereden bilecektin?
— Bilmiyorum, fakat...
Kadın cümleyi takip edecek sözleri bekledi. Lâkin gelmedi.
O zaman kalktı ve pencerenin yanma gitti. Hayır hayır hayır, her Şey yeni, her şey başka türlü görü nüyordu.
arasına biraz evvel gördüğü ihtiyar kılıklı adam geliyordu. Çok daha az güzel, bol sakallı çirkin
bir sima. Birdenbire elleriyle yüzünü kapadı. Ağlamaya başladı. Adanı yaklaşmış ona bakıyordu. Fakat bu normal krizin sebebini biliyormuş gibi hiç şaşırmamıştı. Bir şey sormuş olmak için ve sorgusuna doğru cevap verilmiyeceğini bildiği halde:
— Neyin var? dedi.
— Neyin var?
Şimdi kendisini mücadeleden â-ciz, ihtiyar hissediyordu.
Onunla tanıştıktanberi daima hâ kim vaziyette kalmış, zamanın vü. cudü üzerinde yaptığı şiddetli tahribat ve onu yaşlı gösterecek bütün tesirleri zail etmiye çok çalışmıştı. Fakat artık bu sondu. Oh, sevdiği kadın ondan ne kadar daha gençti. Adeta bir çocuk. Az zamanda, alla-hın ümit edilmedik bir anda verdiği nimet, ruhunun sonbaharında açan çiçekler yok olacaktı. Onun yanına kuvvetli, uzun boylu ateşin gençlerden birinin yaklaştığını gördüğü zaman ümitsiz bir intizar hissederek i-çinden: “Yakında bunlardan biri e-limden alacak götürecek,, diyordu. Heyhat, işte kadın kendisi gidiyordu. Adam külçe halinde bir koltuğa yığıldı ve yüzünü, avuçlarının araşma aldı. Kadın döndü. Ümitsiz bir inilti, bu zavallı bir vücudün zapte-dilmez hıçkırıklarıydı: Çocukça zavallı bir ağlayış ayni zamanda vahşi ve gülünç, kadın:
— Nen var? Nen var? diye bağırdı.
Fakat o cevap vermedi. Gençlere mahsus bir elbise ile örtülü olan dü. şük omuzlarmm titreyişi devam e-diyordu.
— Fakat neyin var ?
Erkek ümitsizce:
— Nem mi var, diye bağırdı. Artık ihtiyarım. Artık her şey bitti. Sen artık beni sevmiyorsun ve se-vemiyeceksin de..
— Ne diyorsun?
— Söyle. Az evvel niçin sessiz sessiz ağladın ? Haydi, söyle niçin ?
— Niçin... Sebebini ben de bil miyorum ki.
— Hakikatten inhiraf etmiye, faidesiz merhamete lüzum yok. Yalan söyleme. Ben sebebini büiyorum. Fakat söylemek istemiyorum. Yeter ki bu sebebi ben ve sen bilelim.
— Canım, böyle tuhaf şeyler söv leme.
Kadın biraz fazla cesaretsizdi. Onu seviyordu. Fakat bu nasıl sevgi idi? Her halde aşk değil, hayır,. Evvelâ bir merak, bir tecessüs, aşka benziyen bir şey, fakat aşk değil, aşk olamazdı ve bunu biraz evvel anlamıştı. Yaptığmdan pişman olmuştu. Ayni zamanda mahkûmiyetini bekliyen zavallı bir mahlûk gibi kendisine ürkek gözlerle bakan erkeğe acıyordu. O zaman, her kadın kalbinde, saklı bulunan annelik hissiyatı galeyana geldi ve karşısında oturan erkek için tesellisiz kalmış
Tefrika No 58
— Hayır, hastalıktan kurtuldunuz.
Lâmbanın ışığını yeniden ortaya çıkardı. Genç kadının gözleri parlıyordu. Nefes nefese ve ağlar gibi bir tavırla: — Kurtuldunuz, ilk defa olarak normal bir insansınız diye, bildi.
— Ah, tamam hatırlıyorum. Fakat şimdi polise müracaat etmemiz lâzım!
XXXVIII
Svanild, Godard ve Madam York odaya girdiler. Bir fırtınadan kurtulmuş gibiydiler. Oli verin nazarları, pencerenin kenarına dayanmış sessiz duran Lunaya takıldı. Rüzgâr genç kadının, haddinden fazla açıl-
Ağvada Toprak Bayramı
Agva (Hususî) — Toprak buyra. mı 21 Martta şehrimizde büyü sevinçle kutlulanmıştır. Merasimde köylüleri Halkevine davet ederek bir 3S 9E
halk tabakası bulunmuştur. Resim, merasimden bir intibaı göstermektedir.
38 38
Erdekte Zeytin Hilekârlığı
Erdek Ticaret Odasının Zeytin Işlerile Muhakkak alâkadar Olması Lâzımdır.
Erdekten yazılıyor:
Kasabamız 339 senesinde 350 hane iken iskân edilen muhacirin munzam olmasiyle mezkûr seneden 935 gayesine kadar 2000 haneye çıkmıştır. Eskiden halk fevkalâde diyecek kadar geçi-•nebilmekte idiler. 936 senesi şubat iptidalarında esen şiddetli rüzgârların tesiri ile memleketin ihracatı umumiyesini temin eden Zeytin ağaçları kuru haline gelerek bu ağaçlar 936 senesinde bir kilo ‘bile zeytin vermediği gibi bu ağaçların beş senede düzelebileceğine dair belki de ziraat dairelerinden rapor ile aid olduğu dairelere verilmiştir.
937 senesinde husule gelen mah sul bu ağaçların imarına bile kâri gelmemiştir. 938 senesinde, husule gelen mahsulâtı ise ağaçların vaziyetlerine göre yani yukarıda zikri geçen senelerde olduğu kadar olmayıp kuruluk yüzünden dalların azalması sebebiyle akıl ve mantık kabul etmiyecek derecede yapraktan fazla mahsul görülmüş olup bu da fen memurlarının fennî jlâçları sayesinde zeytinler iri, ve sağlam güzel mahsul olmuş ise de, 936 senesinden evvelki mahsulünün beşte ve yahut altıda biri demektir. Fakat Belediye borçları için; bu sene zeytinlerin mühim bir kısmı haciz olunmuştur.
Bu haczedilen zeytinler yok pahasına denecek kadar az para ile satılmış ve esas itibariyle de mey-
bir çocuğa karşı hissedilebilecek bir şefkat hissetti. Kollan arasına atıldı ve hissiyatını gizlemiye çalıştı. A-dam o yakınlığın yarattığı derin ve İlâhî sükûnet içinde, sessizce alda-tılabilmek için yalvardı.
dana gelen mahsullerimiz tüccarların azlığı ve biribirleriyle uyuş -muş olmaları hasebiyle ilk defa az fiyatla satılmıştır. Üstelik bazı tüccarlar d'a; bu fiyatın düşkün olduğu az geliyormuş gibi Mudanya, Gemlik zeytinlerini getirerek de -polarında saklamak suretiyle bu senenin güzel ve sağlam iri zeytinlerin kıymetini düşürmek için er -dek malı diyerek Romanyaya birkaç defa şevketmişler ise de Ticaret Odası bunları yakalıyamamış -tır. Ve ayni tüccar yine bu hilekârlıkla sevkiyatta 'bulunduğu sı -ı)ada Bandırma tüccarlarından birisinin Bandırma Ticaret Odasına ihbar etmesi üzerine Bandırma Ti -caret Odası mezkûr memurları hususî otomobille Erdeğe gelrek Romanyaya sevkedilecek zeytinleri harman yapmak suretiyle karıştırmakta iken cürmümeşhııd halinde yakalanmış ve mahallinde zabıt varakası ile zeytinlerin nümunesi alınıp ihracat menedilmîştir. Bu yüzden Erdek mahsulünün günden güne fiyatı düşmekte olduğu gö -rülmektedir.
Adı geçen iri ve sağlam zeytinler taze iken tüccar tarafından 11 -12 kuruşa satıldığı halde bugün bu zeytinlere 100 de 10 nisbetinde tuz atılmış ve yüzde 10 fire verdiği halde on beş kuruşa mal olan işbu güzel ve iri zeytinler bugün tüccar tarafından 12 - 13 kuruş verilmektedir. Buna seb.ep Mudanya ve Gemlik zeytinlerinin Erdege depo edilmesi ve sevkedilmesinden ileri gelmekte olduğu anlaşılmaktadır. Bundan böyle Erdek Ticaret Odasının bu işleri takip etmesini Er -dek halkı namına dilerim.
Aşkın Kuvveti
Tefrika No: Al Nakleden: ORHANS-
Emine hanım, beni hemen odama götürdü. Kuru elbiseleri giymeme yardım etti ve sıcak bir ıhlamur 1-çlrtti. Evvelâ biraz titredim ise de çabucak ısındım- Yalnız zavallı başım müthiş surette ağrıyordu. Emine hanımın ısrarı üzerine yatağa girdim. Fakat, yalnız başıma kalınca, bugün öğrendiğim hakikat yeniden aklıma geldi. Yabancı kadının söylediği şeylerin doğru olup olmadığını öğrenmek için yanıp tutuşuyordum. Emine hanımın beni yoklamak için yukarıya çıktığı zaman, öğrendiklerimi kendisinden sorma, ğa karar verdim.
Fakat kimse, Nailin, söylendiği şekı de fena ruhlu, alçak tabiatlı bir adam olduğuna beni inandıramazdı. Burada, birazdan aydınlatacağım bir esrar perdesi vardı. Ve şimdi, yatağımda uzanmış yatarken, genç kadının nazarlarında garip ve sevim siz bir şeyin mevcut olduğunu hatırlıyordum. Yalan söylemişti. Fakat hangi maksatla?
Genç dimağımın bu heyecanına sükûnet buldurmak için uğraşıyor dum. Fakat hepsi nafile idi. Saat yediye doğru Emine hanım yanıma geldiği vakit, heyecan ve endişen? eskisinden daha kuvvetli idi.
— Sevgili çocuğum, akşam yemeği olarak ne yiyeceksiniz?
— Teşekkür ederim. Hiç iştiham yok! Olsa bile, şakaklarımdaki o ağ nlar yok mu, ağzıma bir lokma bile almama mani olacak... Fakat sizden bir şey soracağım.
— Ne gibi bir şey Cahide?
Bunun üzerine, kısa cümlelerle yabancı kadın ile yaptığım konuşmayı anlattım. ,
Daha ilk kelimeler üzerine yü-
i
zünün değiştiğini, çehresindeki ifadenin mahzun ve hemen hemen kederli bir hal aldığını gördüm.
Anlatacaklarımı bitirdikten sonra, ihtiyar kadmın bu vaziyeti üzerine:
— Yoksa bunların hepsi doğru mu? diye kekeledim.
— Nailin karısı olduğu mu? E-vet, maalesef öyle.
— Fakat diğer kısımlar... Kan, sini eve kapattığı., kendisini...
— Şüphesiz onu eve kapatıyor ve kapatması da lâzım. Çünkü zavallı kadın deli de ondan-...
— Deli mi?
— Evet, bu, ağlanacak bir hikâyedir yavrum. Mademki bu dramın bir kısmını öğrendiniz, mütebakisini de size anlatmam lâzım. Vasinizin de ayni fikirde olacağından e-minim. İşte bir gün, yirmi iki yaşında iken, Nail bir kotra gezintisinde, G... körfezinde bir fırtınaya tutul-
du. O civarlarda böyle bir fırtına nadir görülen bir şeydi.
Küçük gemi A...... adasına düşe-
rek parçalandı. Nail, yosunlarla dolu, kaygan kayalıklardan tırmanmağa çalışırken bacağından oldukça e-hemmiyetli bir surette yaralanmıştı. İhtiyar bir balıkçı kendisini evine alarak torunu ile beraber ihtimamla baktı, ihtiyar balıkçının Aliye ismindeki torunu, civarda güzelliği ile tanınmıştı. Aynca İstanbul gidip orada yerleşen ve epey para kazan. diktan sonra ölen amcası bekâr olduğundan babasma oldukça büyük bir miras bırakmıştı. Bu sebepten bu genç kız, yan şehirli, yarı köylü bir tarzda yetişmiş, iyi kötü malûmat sahibi idi. {Devamı vaa
Çeviren ; R. SAGAY
mış gözlerinin üzerinde sallanan sarı buklelerini kaldırıyordu.
Müşfik bir sesle: — Sevgili Lıı-na, çok yoruldunz, dedi. Bu odayı arlık terkedelim.
Kolunu uzattı. Genç kadın Oli-vere sarılırken Oliver gurur ve sevinçten uçacak gibiydi.
— İkimizde hayatın göstereceği hâdiseler karşısında beraber olduktan sonra istikbalden hiç korkmam diye mırıldandı.
Sessizce merdivenlerden çıktılar. Arkadaşlarını âdeta unutmuşlardı.
Madam York: — Hepinizin içinde en fazla şaşıran benim galiba. Bu da tabii bir şey diye söylendi. Şüp.
hesiz ki mesele ile alâkadar olan ben dim.
Pencerenin kapaklarını kapamakla meşgul olan Godard: — Hakkınız var diye tasdik etti.
Koridorun ucunda metrdotel Val ton hem korku, hem de sabırsızlık içerisinde bekliyordu. Oliver, kuvvetli ellerinden kurtulmak istiyen narin bilekleri bırakmıyarak : — Ne var Valton? diye sordu.
— Müfettiş Burrel telefon etti.
Luna titredi. Oliver genç kadına tatmin edici nazarlarla baktı. Fakat ümitsizliğe düştüğü belliydi.
— Pek güzel Valton, Derhal çağırınız, kendisile bazı şeyler konu, şacağım.
Metrdotel uzaklaştı.
— Ad kardeşler için de, bizim için de her şeyi bir an evvel bitirmemiz hayırlı, Svanild, otomobili alıp, iki kardeşin karılarına merak etmemelerini söyleyin. Godard, siz benimle beraber gelin. Luna siz de beni büyük salonda bekleyin.
Genç kadın itiraz etmeden uzak-
laştı. Svanild de bir işe yarıyacağın-dan memnun, merdivenleri koşarak çıktı. Odasında elbiselerini değiştirirken anasile babasının fotoğraflarına baktı ve ölmüş oldukları için şükretti.
Acaba Olivere ne yapacaklardı? Kendisini tehlikeli bir deli olarak mı telâkki edeceklerdi. Genç adamı kurtarmak için her şeyini feda eden tehlikeye koyan Lunanın hali ne o-lacaktı?
Büyük salonun kapışma geldiği zaman Godard ile kardeşini telefonun yanı başında buldu. Oliver, ahi. zeyi bırakarak, sapsarı bir halde, arkadaşına baktı. Genç adamın: —Godard! diye mırıldandığı işitildi.
Godard, neşeli bir tavırla arkadaşının elinden tutarak odadan içeri girdi. Luna, ocağın yanma otur, muştu. îçeri girildiğini işitince başını çevirdi ve titriyen dudakları Olivere tebessüm etti.
— Müfettişe olan biteni anlattınız mı sevgilim? diye sordu.
Çok şükür! Bunu söylemeğe vakit olmadı. /(Devamı var)
BAYINDIR KÖYLERİNDE SEYLAP
İzmir: (Husus;) — Bayındıra tabi Hasköy ile Tokatbaşı mevkilerini coşkun yağmurlar tesiriyle taşan Menederes’in suları iştilâ etmiştir. Derhal açtırılan kanalın yardımiyle sillar çekilmiş ve tehlike zail olmuş, vadi normal vaziyete dönmüştür. Nüfusça zayiat olmamıştır.
GAİP ARANIYOR
Bundan otuz sene evvel kardeşim (Hacı oğlu Pazarcıklı) Hacı Abdür-rahman oğullarından Bekir oğlu Haşan Kırıma üzere Istanbuldan ayrılmıştı. O tarihten bir sene sonra kendisinden bir mektup aldım. Bir daha yani yirmi dokuz senedenberi hayat ve mematmdan hiçbir haber alamadım. Kendisini tanıyan ve adresini bilenlerin insaniyet namına Yeni Sabah gazetesinde mürettip Zekâi vasıtasile M. Nuri adresine I bildirmelerini rica ederim.
Ablası: Azize
I TİYATROLAR 1
Turan Tiyatrosu: Bu akşam.
Filistin Radyosu okuyucusu Zekiye Hamdan ve saz heyeti.
Ertuğrul Sadi Tek ve arkadaşları
Şeriatcası vodvil 3. P.
(Se) Atila revüsü. Miçe Pençe varyetesi.
★
Tepebaşı dram kısmında Bu akşam saat 20,35 te KORKUNÇ GECE 3 P.
★
Bu akşam 20,35 te İstanbul caddesinde komedi kısmında BİR MUHASÎP ARANIYOR
★
HALK OPERETİ Zozo Dalmas Macar Baleti (Çardaş)
Güzelliğinin
Sırrı Yok
Sebebi Var
RADYOLİN
Dişleri mikroplardan çürüklerden, iltihaplardan koruyarak sağlamlaştıran, hem de minelerinin bozulmasını ve sararmasını menederek daimî bir güzellikle muhafaza eden asrın en kuvvetli diş macunudur.
Her s bah, öğle ve akşam yemeklerden sonra
RADYOLİN
Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma Nevralji, kırıklık va blltlln ağrılarınızı derhal keser Hjg ■■ İcabında günde * kaşe alınabilir. IH EH
30 MART tt3t
TINIIAIAN
3 Eroinci
Tutuldu
Bunlardan biri, merkeze götUrülUrken eroin dolu balonu yuttu takat...
Dün Kadıköyde iskele civarında eroin içen Tahsin, Mustafa ve Nuri isminde üç kişi yakalanmışlardır.
Polisler suçluları mahkemeye götürürken Kaçakçı Topal Muzafferin kardeşi olan Tahsin elinde bulunan bir balon eroini yutarak imha etmek istemiştir. Tahsin derhal Haydar paşa Numune hastahanesi-ne kaldırılarak midesi temizlenmiş ve eroin çıkarılmıştır. Suçlular hakkında takibat yapılmaktadır.
Süt müstahsilleri izinsiz mi çalışıyorlar ?
Hıfzıssıhha kanununun 170 inci maddesi mucibince süt müstahsilleri ve satanların; Belediyeler tara-ifmdan verilmiş izinnameleri olması icabetmektedir. Halbuki; İstanbul Belediyesine yapılan 'bazı ihbarlar; birçok süt müstahsil ve satıcılarının mevzuubahis izinname -lerı hâmil olmadıklarını göstermek te-dir. Bu nevi esnafın sıkı bir surette teftişine karar vermiştir.
MAHKEMELERDE :
Hırsız hamal
Bakkal Mehmedin satın aldığı peyniri yerine götürürken kaçıp çalmak istiyen Muzaffer isminde bir hamal; dün Asliye 1 inci ceza mahkemesinde üç buçuk ay hapse mahkûm olmuştur.
Karısını evde bulamayınca komşusuna taarruz etmiş
Zeyrekte oturan Haşan isminde bir adam dün gece sarhoş olarak evine gitmiş ve karısı Rabiayı evde bulamamıştır.
Haşan, karısının komşuya gitmiş olduğu düşüncesiyle bitişik eve gitmiş; Rabiayı sormuştur.
Evdekiler; Rabianın burada olmadığını söylemişlerse de Haşan İsrarla bağırıp çağırmış ve:
— Ben ille kanmı isterim!., de. miştir. Sarhoş adam; bundan sonra bağırıp çağırmasını daha ziyade arttırdığından ve işi tehdide de bindirdiğinden yakalanmış ve mahkemeye sevkolunmuştur.
Dördüncü Asliye ceza mahkemesi dün Haşanı bu suçundan dolayı 4 ay hapse mahkûm etmiştir.
Fakat; evvelce başka bir mahkûmiyeti olmadığı için; bu ceza tecil olunmuştur!..
İKTİSAT İŞLERİ :
Daimî bir ticaret meş-
| RADYO I
PERŞEMBE . 80/8/39
12.30 Program
12.33 Türk müziği - PL 13.00 Memleket saat ayan, a-jansvemeteroloji haberleri.
13.15-14 Müzik (Karışık program - Pl.)
17.30 Konuşma (jlnkilap tarihi dersleri— Halk evinden naklen)
18.30 Program
18.35 Müzik - (Virtüozlar - PL) 19.00 Konuşma (Ziraat saati)
19.15 Türk müziği (Fasıl heyeti) Tahsin karakuş ve arkadaşları.
20.00 Ajans, meteroloji haberle-• ri, ziraat borsası (fiyat)
20.15 Türk müziği
Çalanlar: Vecihe, Cevdet Çağla, Refik Fersan, Fahire Fersan.
Okuyanlar: Mustafa Çağlar,Sa. fiye Tokay.
1 — Nişaburek perşevi.
2 — İsmail hakkıBeyin - Nişa. bürek beste - bir kerre yüzün görme gi-
3 — Ziya Paşanın - Nişabürek i A.Semai - ey gül ne acap.
4 — Ziya Paşanın Nişabürek şarkısı - bin zeban söylersin.
5 — Vecihe Kanun taksimi.
6 — Aziz efendi - Nişabürek şar kı - kırdı geçirdi.
7 — Nişabürek saz semaisi.
8 — Refik fersanın - hicaz şarkı göysümden kaçıp gittin.
9— Sadettin kaynağın - türkü bağrıma taş basaydım.
10 — Sadettin kaynağın türkü I dağları hep kar ladı.
21 Konuşma.
21.15 Esham, tahvilât, kambiyo-nukut borsası (fiyat)
21,25 Neşeliplâklar. R.
21.30 Müzik (Oda müziği Ken. tet).
Hayrullah Duygu - Klarinet. Orhan Borar -1 - inci keman. Cavit özmengû - 2 inci keman. Zeki Berküran - Viola.
Enver kakıcı - Çello.
W. A. Mozart - Kentet (La majör).
(Klarinet ve yaylı sazlar kuarteti için).
Allegro.
Larghetto.
Menuetto.
Allegretto con variazioni.
22 Müzik (Küçük orkestra - Şef: Necip Aşkın).
1 — Lautenschlager - Primavera-Arjantin serenadı.
2 — Breuer - İtalyan şarkısı.
3 — J. Strauss - Bizde (Vals).
4 — J. Strauss . Polka.
5 — Nülzlader . Bana bir dans daha çalsana (Viyana melodisi).
6 — Dostal - Marş.
7 Leopold - Çiğan yortusu
8 — Stolz - Praterde ağaçlar
tekrar çiçek açıyor. j
9 — Schönherr - Alp köylülerinin dans havaları
Sayfat 7
Yaz Tarifesi
1 — 1 Nisandan itibaren yaz tarifesi fatbiık olunacaktır. Pos-
talar eskisi gibi Istanbuldan Pazar, Salı ve Perşembe günleri mutad saatlerinde kalkacaklardır. Salı günü kalkan postalar gidişte Zonguldağa uğramıyacak buna mukabil Perşembe günü kalkan postalar uğrıyacaklardır.
2 — Dönüş seferlerinde postalar son iskelelerinden kış tarife-
sindeki kalkış günlerinden birer gün evvel kalkacaklar ve tekmil dönüş sefer'erinde iskelelerden bu suretle bir gün evvel kalkmış olacaklardır.
Yüksek Mühendis Mektebi
Satmalma Komisyonundan!
Mektebimiz okurlarına yaptırılacak olan “308” çift iskarpin açık eksiltmeye konulmuştur. Beher çift iskarpinin muhammen bedeli (5) lira olup ilk teminatı (116) liradır. Eksiltmesi 1—4—939 tarihine rastlı-yan cumartesi günü, saat (10) da Gümüşsuyunda Yüksek Mühendis mektebinde yapılacaktır. Şartnamesini görmek istiyenlerin her gün ve eksiltmeye gireceklerin belli gün ve saatte mektep binası ^ahilinde toplanan arttırma ve eksiltme komisyonuna müracaatları ilân olunur.
(1706)
1 idaremizin Ci'bali fabrikası Garajı önündeki rıhtım tahkimatı işi şartname ve plânı mucibince pazarlık usuliyle eksiltmeye kon -muştur.
II — Ke?if bedeli 4997,30 lira muvakkat teminatı 374.80 liradır.
III Pazarlık 6—IV—939 perşembe günü saat 14 de Kabataşta Levazım ve Mübayaat şubesi müdüriyetindeki alım 'komisyonunda yapılacaktı.
Iv — Şartname ve plânlar her gün 25 kuruş mukabilinde yukarıda sözü geçen şube’den alınabilir.
V — isteklilerin eksiltme için tayin edilen gün ve saatte yüzde 7,5
heri yapılıyor
îhraç maddelerinin yabancı memleketlerdeki mümasilleri ile mukayese yapılmak üzere daimî bir ticaret meşheri tesis edilecektir. Buraya konmak üzere muhtelif memleketlerden nümuneler gönderilmesi tioaret ataşeliklerine ve büyük elçiliklere tebliğ olunmuştur.
Bir mUtaahhit; s sene münakaşalara glremlyecek
Nafia Vekâletine yaptığı bir taahhüdü ifa etmiyen Galatada Kürkçülerde 15 -16 numarada tüccar İbrahim Etem muhasebei umumiye kanununun 27 inci maddesi mucibince beş sene müddetle devlet işlerine müteallik teklifleri red edilmek suretiyle devlet taahhüd-lerine iştirftk ettirilmiyerek cezalandırılması kararlaştırılmıştır.
İbrahim Etem, Devlet Demir Yolları ve işletme Umum Müdürlüğüne lüzumlu olan malzemeden lâstik malzemesinin teslimini taahhüt etmiş vaktin geçmesin» ve müteaddit tebliğlere nağmen ifa etmemiştir.
Sapan
TUrk Anonim şirketinin
16—3—939 tarihinde akti kararlaştırılan umumî heyeti içtima-ında ekseriyet olmadığından 14__
4—939 Cuma günü saat 15 de Galatada Voyvoda caddesinde Nur-hanında 7 numaralı dairede yeniden içtima edileceği ilân olunur.
RUZNAME1 MÜZAKERAT:
1 — İdare Meclisinin raporunun
kıraati.
2 — Murakıp raporunun kıraati
8 — Blânço kâr ve zarar hesaplarının tasdiki,
4 — İdare meclisinin ibrası
5 — İdare meclisinden çıkacak
sülüs İzanın yeniden intihabı,
6 — Murakip intihabı ve ücreti-
nin tesbiti.
P. T. T. Fabrikası Müdürlüğünden :
4050 kilo 15.9X200 m/m “25,4 m/m re de on bir diş,, cıvata maa somun 20000 „ 6,5X32 m/m lâma demiri
2500 „ Diş üstü 13,50, diş dibi 15.90 m/m “25,4 m/m «
rede on bir diş somun
15000 „ 16 m/m yuvarlak demir
1500 „ 1,5X1000X2000 m/m demir saç
450 „ 10X25 m/m yuvarlık başlı demir perçin çivisi
1285 „ 0,5X20 m/m demir çember
200 ,, 60 m/m boyunda ambalâj çivisi
12000 adet 12,5X100 m/m 4 köşe başlı ağaç vidası
Falbrika ihtiyacı için kapalı zarf usuliyle cins, eb’ad ve mikdarı yukarıda yazılı dokuz kalem eşya satın alınacaktır.
Muhammen bedeli 7239 L. 15 kuruş, muvakkat teminatı 542 lira 94 kuruştur.
Eksiltme 14—4—939 tarihine rastlıyan Cuma günü saat 15 de yapılacağından talihlerin şartname ve teferruatını görmek için her gün Fabrika kalemine müracaat, eksiltmeye girmek için de kanunun tayin ettiği vesaik ile birlikte teminat makbuzlarını ve teklif mektuplarını havi kapalı zarflarını saat 14 e kadar komisyon reisliğine makbuz muka-
bilinde teslim eylemeleri, daha sonra getirilecek zarfların kabul olun-mıyacağı. (3000)
güvenm paralariyle mezkûr komisyona gelmeleri. (3002)
Cinsi: ★ Mikdarı: Muhammen Muvakkat Eksilt-
Bedeli Teminatı inenin
Lira K. Lira K. Şekli Saati
Makine şeriti 2000 adet
(mavi - kırmızı) 1250.— 93 75 Açık 14
Makine şeriti 3000 adet
(Siyah - kırmızı)
Sabit toz mürekkep 2000 paket 224.— 16 80 Pazarlık 14.30
Yazı makine yağı 500 şişe
Takriben 25 Kg. 40.— 3 00 14.45
Sarı kalem ucuc 2000 kutu 379.— 28 49 Açık 15
Mürekkep lâstiği 5000 adet 272.50 20 44 Pazarlık 15.30
Stampa mürekkebi (mavi) 2000 şişe
„ „ (kırmızı) 500 şişe 93.70 7 03 16
Sünger kâğıdı 20000 tabaka 393.96 29 25 Açık 16.30
Takriben 600 Kg.
I — Şartname ve numuneleri mucibince yukarıda cins ve mikdarı yazılı (7) kalem kırtasiye hizalarında yazılı usullerle ayrı ayrı satın alınacaktır.
II — Muhammen bedelleri muvakkat teminatları eksiltme saatleri hizalarında gösterilmiştir.
III — Eksiltme 17—4—939 pazartesi günü Kabataşta Levazım ve Mü'bayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır.
IV — Şartnameler her gün sözü geçen şubeden parasız alınacağı gibi nümuneler de görülebilir.
V — Eksiltmeye girmek istiyenlerin yüzde 7,5 güvenme parala-riyle adı geçen komisyona gelmeleri. “2088”
Devlet Demiryolları ilânları |
Muhammen bedeli (1597) lira olan 6 kalem muhtelif cins lâstik malzeme 3—4—939 pazartesi günü saat (10.30) on buçukta Hay -darpaşada Gar binasındaki satın alma komisyonu tarafından açık eksiltme usuli ile satın alınacaktır.
Bu işe girmek istiyenlerin kanunun tayin ettiği vesaik ile (119) lira (78) kuruşluk muvakkat teminatlarile birlikte eksiltme günü saatine kadar komisyona müracaatları lâzımdır.
Bu işe ait şartnameler Haydarj asada Gar binasındaki satınalma komisyonu tarafından parasız olarak dağıtılmaktadır. (1734)
İLÂN
Berlinin en mutena bir mevkiinde, iki, üç, Üç buçuk, dört, dört
buçuk, sekiz ve dokuz odalı daireleri, asansör, sıcak ve soğuk su, kalo-
rifer tertibatı ve her türlü konforu havi senede 12 bin mark safi varidat getirir bir mülk bedeli Istanbulda Türk lirasiyle ödenmek ve yahut mülke karşı mülkümün değeriyle ayni değerde bir mülk ile mübadele edilmek şartiyle Türkiye ile alâkasını keserek vatanına avdet etmek
Göğüs ağrısının şayanı hayret tedavisi
ÖKSÜRÜK, NIZLE! DERHAL GEÇERI
semeresini gördüm.
Bütün bir hayatın tecrübesi, bu tedbirin kusursuz ve tam tesirini ispat eder.
Bay N. P. Yazıyor: “Bundan 60 sene evvel, pederim bana delikli ALLCOCK yakılarını tanıtmıştı: Bu yakıları ihmal ettiğim zaman müdhiş şancılarla kıvranıyordum. En sürekli ağrılarımı bir delikli ALLCOCK yakısıyle tamemen geçirdi. Bu yakılan kann nezlesi, romatizma, mafsal yorgunluğunda kullandım, seri ve müessir
Müdhiş sırt ağrısından kıvranıyor veya siyatikten iztirap çekiyorsanız delikli ALLCOCK yakısiyle halâs ve sükûn bulursunuz.
Saçtığı sıhhî sıcaklığı OTOMATİK BİR MASAJ GİBt ağrıyan yerin etrafına yayarak kanı tahrik eder, ve bütün ağrılan aniyen defeder.
DELİKL! ALLCOCK YAKISI
Yatak, yemek ve çalışma odalariyle salon takımları vel-
Eczanelerde 17 1/2 kuruş.
İKRAMİYELİ
emelinde olan bir Almanla müzakereye hazırım.
ADRESİM:
B. Z.
Pastlagernd Postamt Wilmersdorf
BERLİN*
Lietzenburgershasse
hasıl her nevi mobilyalar; BAKER (eski HAYDEN) mağazalarında teşhir edilmekte ve her yerden ucuz fiat ve müsait şartlarla satılmaktadır.
SÛT MAKİNASI V İK İNG Markasıla maruf hem teminatlı hem ucuz olan makinadır.
Türk - Avrupa Ltd. Ş.
Galata Perşembe Pazar 61
Öksürenlere s KATRAN HAKKI EKREM
Sahibi: A. Cemaleddin Saraçoğlu Neşriyat müdürü: Macid ÇETİN R^sıldığı yeri Matbaai Ebüzziya
Sayfa« B
TENİSAIAN
30 MART IBS/'
NEW-YORK DÜNYA SERGİSİNDE...
bütün Dünyaya EĞLENCE,MUSİKİ
9
V MÜHİM HABERLERİ
neşretmek için RCA intihap edilmiştir
(New-York dünya sergisinde yapılan iekmıl radyo, amplıfikasyon televizyon tesısati için mevcut müteaddit markalar arasında RCA'nın intihap edilmiş olması, bu markanın radyo sahasındaki eşsiz teveffukunu bir defa daha meydana çıkardı. Bütün dünyanın her tarafından gelen milyonlarca meraklının ziyaret edeceği ve asrımızın muazzam bir nümayişi olan bu serginin icap ettirdiği bin bir türlü radyo tatbikatı için bundan daha makul bir intihap yapılamazdı.
RCA, kudretin, teveffukun ve tecrübenin timsalidir.
Dünyadaki milyonlarca meraklı ve yurdumuzun 10.000 den fazla heveskârı, intihap edilecek en iyi radyonun, RCA olduğunu size söyleyebilirler.
Siz ki radyo denilen bu asrımızın en mühim eğlence ve bilgi vasıtasını yuvanizda kurmak istiyorsunuz, siz dahi onlar gibi yapıp mevcut çeşit çeşit radyo ahizeleri arasında RCA 1939 modelini intihap ediniz. Bizden bunun tecrübe edilmesini isteyiniz. Hiç düşünmeden salonunuza ve kesenize en uygun olanını derhal seçmiş olacaksınız.
i
RADYO