Sabahları ilk dostunuz
PAL
Kadın mecmuasının 352 ncı sayısı geld.l NETKİTABEVİ
I,
-flF: 1 — No. 335 * Telgraf adresi: Zafer Gazetesi - Ankara
PERŞEMBE 30 Mart 1950 ★ Fiyatı her yerde 10 kuruş
Demokrat Parti İstanbul kongresinde
C. Bayar D. P. nin seçimlere dair görüşünü açıklayacak
Genel Başkan bugünkü kongrede bulunmak üzere dün sabah uçakla Istanbula gitti
Celâl Bayar mühim nutuklarından birini söylerken
» —— -rrr- — -
Inönii, ajans ve radyo idareleri
1 A. FENİK
İstanbul, 29 (Hususî) — D. P. II ı kongresi, yarın (bugün) saat onda Ses tiyatrosu salonunda yapıla- I çaktır. Kongrede bulunmak üzere Celâl Bayar bu sabah uçakla An-karadan şehrimize gelmiştir.
Başkan Hava meydanında İl İ-dare Kurulu Başkan ve üyeleri tarafından karşılanmıştır. Kendisini karşılıyan gazetecilere Celâl Bayar kısaca demiştir ki:
— «Yarın saat 10 da yapılacak o-lan D. P. İstanbul kongresinde hazır bulunacağım. Orada bir konuşma yaparak önümüzdek seçimlerde Demokrat Partinin görüşünü açıklamağa çalışacağım.»
Celâl Bayar, Ali Fuat Cebesoy ve Sinan Tekelioğlu hakkında şunları söylemiştir:
_____C. H. P. deki istifalar beklenilen şeylerdendi. Kanaatime göre bu istifalar çok geç bile kalmıştır. Maamafih C. H. P. den daha başka istifaların beklendiği zannı efkârı umumiyede hâkimdir.»
General Cebeso.yun, dünkü beyanatında muhalefet liderleriyle görüşeceği hakkındald sözlerine işaret eden Celâl bayar:
— »General Cebesoyun beyanatını bu sabah okudum. Kendisiyle görüşüp görüşmiyeceğim hakkında bir şey söyliyemem» demiştir.
Etibank gayrette!
Ereğli c v jrındoki
köy muhtarlarına
Tevzi edilmek üzere 30 bin (iralık tahsjsat kabul edildi
Zonguldak, 29 (Telefonla — Ereğli kömür işletmesi, kömür ocaklarına işçi temin eden köy muhtar ve ileri gelenlerine tevzi edilmek üzere Etibank İdare Meclisinden 100.000 liralık bir tahsisat istemiştir. İdare Meclisi bu miktarı fazla görmüş ve ancak otuz bin liralık bir tahsisat kabul etmiştir.
dir.
Telefon : 15619 ve 15315 ★ Denizciler Cad. 2 ★ Posta kutusu: 193
Seçimler yaklaştıkça Halk Partisindekibuhran büyüyor Aday tesbitinde merkezle teşkilât arasında çekişmeler
Milletvekillerinden çoğu teşkilâttaki denemelere girmeğe cesaret edemiyor Irmak’ın ve mumaileyhe muvazi o-larak yeni, faal ve hatip valinin sık sık Ankaraya gelişi gözden kaçmamaktadır. İstanbulun en hücra semtlerinde en basit tesislerin bile resmi küşadını bahane ederek nutuklar vermesi ve efkârı umumiye-yi Halk Partisi lehine ihaleye çalışması hep bu sıkıntıdan sıyrılmak ve bu çıkmazdan çıkmak için sarfo-lunmuş beyhude gayretlerdendir.
Kat’î olarak öğrendiğimize göre, Büyük Millet Meclisi daha fesih kararı vermeden evvel Profesör Sadi Irmak, Cumhuriyet gazetesi sahibi Nadir Nadi Abalıoğluyu ziyaret ederek İstanbul Milletvekili a-daylığını kabul etmesini kendisinden rica etmişse de Nadir Nadi A-balıoğlu bu teklifi kabul etmemiştir.
★ (Devamı Sa: 6 Sü: 5 de)
İktidar partisi organının ve sözcülerinin iddialarına rağmen Halk Partisinin seçimlerden evvel, - mühim bir kriz geçirmekte olduğu gün gibi aşikâr bir keyfiyettir.
Bundan dört sene evyel son Kurultayda alınan kararlara göre, seçmenlere sunulacak olan listelerde meb’us adedinin % 70 ini Meclis teşkilâtının seçmesi icabetnıektey-di. Büyük bir semahatle mahallî teşkilâta tanına bu hakkın, bugün iktidar partisini çok mühim bir çıkmaza soktuğu ve mahallî teşkilât ile merkezin arasında mühim bir çekişme meydana geldiği inkâr edilemez bir hakikat halini almıştır.
İktidar partisi bilhassa İstanbul seçimlerine büyük bir ehemmiyet vermektedir. İstanbul Parti Müfettişi eski Çalışma ^Bakanı Sadi S
DEMOKRATLARIN BARTIN MİTİNGİ

üyük Millet Meclisi seçim- dildiği tarih 23 Mart’tır. Ve Meclis lerj yenileme kararı verdi- ancak 24 Mart’ta seçimi yenileme Seçim Kanu- kararı verdiğinden, o tarihte seçim 1 1 ,iptT-es; başlamış değildir; fakat ar-
nıaktayız. O halde siyası faaliyetlerin ve her türlü propagandanın bu Seçim Kanununa göre ayarlanması yine kanun Huuv,mı..r;ıu1pndjî.
★ (Devamı Sa; ı) »u. «
n.ı 24 Marttan0.........
ıiSiaP*ik sahasına girmiş bulunmaktı ta Air. Böylece artık seçimle alâka-,’tiı bütün siyasi faaliyet ve propa-g gandalar bu kanunun tesbît ettiği 3 hükümler dahilinde yapılacaktır, z Aksi halde hareket ise, kanunu ihlâl mahiyetindedir.
e Halbuki Ankara Milletvekili a-ü dayı Sayın İsmet İnönünün kendisini seçtirebilmek için söylediği
- propaganda nutuklarının ajans ve radyo tarafından yapılan yayınlarında kanun hükümlerini ihlâl edici mahiyetler görülmektedir. Ve bu hal taraflı, tarafsız vatandaşlar » arasında elem ve teessürü mucip ’ olmaktadır.
Biz burada Sayın İnönü’nün bu ’ kanun hükümlerine aykırı geldik-’ lerini iddia edecek değiliz. Nitekim ' Kırıkkalede bu kanun hükümle " rine uydukları görülüyor ; bu hu* ' susta Anadolu Ajansının verdiği s tafsilât dikkate şayandır. Bu tafsilâta göre İnönü, Kırıkkaleye gel-ı- miş, Orduevinde bir müddet istira-1 hat etmiş, Seçim Kanununa göre t açık yerde nutuk söylemek için | mumaele tamamlanmadığı için ha zırlanmış olan yeri bırakmış ve kapalı bir sinema salonunda bir konuşma yapmıştır.
Filhakika Seçim Kanununun 11 inci maddesi hangi meydan ve mahallerde toplu olarak sözlü propaganda yapılabileceğini tayin etmiştir. Gerçi İsmet İnönü, Polatlı-da bir ortaokul açılması dolayısiy-le meydanda bir seçim propagandasına girişmiştir. Fakat şurasına "'da işaret edelim ki, nutkun irat e-
Cumhurbaşkanı Malatyaya gitti
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü dün saat 11.50 de hususî treni ile Malatyaya hareket etmiştir. İnönünün o-r)ada da bir seçim nutku söylemesi muhtemeldir.
, Ereğli kömürleri işletmesi umum müdürü ile bazı yüksek memurların, Halk Partisi namına adaylıklarını koyacağı malûm bulunduğundan bu tah sisat kabulü işi mânalı 'görülmüştür.
Devlet sermayesinin, ne Şekilde kullanıldığına büyük tfiıf misal olan bu ödenek hâdisesini teklif edenlerin, halen mil letin para ile satın alınabilece iğini düşünmeleri teessürle kurr^ıanmbşttr.
Muammer Alakant İktidar
Partisini şiddetle itham ediyor
Tekniküniversıtede
bircinayet işlendi
Bir talebe dün hocası Ordinaryüs profesör Peyyaz Gürsanı öldürdü
İstanbul, 29 (Hususî) — Bu sabah ağlayarak nedamet duyduğunu ifa-saat 11,15 te Gümüşsuyundaki Tek- ] de etmiştir. Vali, Emniyet Mü-_:ı. tt_:-...--------a — ı dürü ve Savcı vak'û yerine giderek
tahkikatla bizzat meşgul olmuşlardır.
Fakülte Dekanının verdiği
Bu müessif hâdise etrafında makine fakültesi dekanı Prof. İlhami Civanoğlu, basına aşağıdaki izaha-
nik Üniversitede bir cinayet işlenmiş, ve bir talebe hocasını tabanca korşunuyla öldürmüştür. Vak’a şu şekilde cereyan etmiştir:
Teknik Üniversitenin Makine Fakültesi birinci sınıf talebesinden Mehmet Taşkesen, ikmal imtihanında son hakkını kulanmaş, fakat _ .
yine muvaffak olamadığı için Fa- i ti vermiştir: külteye devam imkânından mah- | rum kalmıştır. Bu vaziyetten mü- ■ teessir olan talebe, bu sabah imti- _______ ___ . . - - -___________
handa muvaffak olamadığı dersin selerini ikmal ettikten sonra 1036 hocası Ordinaryüs Profesör Feyyaz —’ TT-:--------------------
Gürsan’ın makine fakültesindeki odasına girmiş ve birdenbire yanındaki tabancayı ateşliyerek dört kurşunla hocasını öldürmüştür.
•Katil Mehmet, hâdiseden sonra
— «Feyyaz Gürsan, makine fakültesinin yüksek matematik profesörü idi. Feyziye ve İstanbul li-
yılında Sorbon Üniversitesini bitirmiş ve İstanbul Üniversitesinde çok parlak bir doktora vermiştir.
Bu hâdisenin en elîm tarafı, öğrenci diye bağrımıza bastığımız, ★ (Devamı Sa: 6 Sü: 7 del
Bundan bir müddet evvel Ingiltercdc Cardif civarında müthiş bir tayyare kazası olmuş ve bu kazada 83 kişi ölmüş yalnız iki kişi kurtulmuştur. Yukarıda kurtulan bu iki talihliden solda 2G yaşında ve bir mektep hocası olan Gwyn Anthon y, sağda 33 yaşında Hande! Rogers görülmektedir.
Adalet Bakanı
nın keyfî hareketi
Sirmenin R. Balkanlı haklındaki kararını
Danıştay iptal etti
Eylül. 949 sayılı nüshamızda
23
mezuniyeti biten Nevşehir C. savcı yardımcısı Remzi Balkalının Adalet Bakanı Fuat Sirmenin Keyfi emrile işine başlatılmadığını maaşile yargıç ödeneğinin de gayri kanuni bir şekilde kesildiğini ve Remzi Balkanlının bu yüzden devlet şûrasına bakan aleyhine bir dâ-’va açtığını yazmıştık.
Bu gün haber aldığımıza göre Remzi Balkanlı devlet şûrasında yapılan muhakemesi neticesinde Danıştay savcısının talebi veçhile, Fuat Sirmenin keyfî olarak işe başlatmamak muamelesinin iptaline ve işe başlatılıncaya kadar işlemiş maaşlarile yargıç ödeneklerinin verilmesine karar almıştır.
Bu haber şehrimiz hukukçuları arasında büyük bir memnuniyet u-yandırmıştır.
Danıştayın kararı dairesinde Remzi Balkanlının derhal vazifesine başlatılması ve altı yedi aydan beri verilmiyen maaş ve ödeneklerinin verilmesi lâzım gelecektir. I
Danıştay kararında bakanın şahsı aleyhinde açılacak manevi tazminat davasına da açık kapı bırakılmıştır.
“ C.H.P. bugün Hakkâriden başka hiç bir yerde seçimi kazanamamak tehlikesine maruzdur,,
II Genel Meclisi âzaları Vali Avni Doğan’Ia beraber
D.P. İl Genel Meclisi Üyelerine
Ankara Valisinin
dün verdiği cevap
Avni Doyan D.P.üyelerinin ileri süt dükleri iddiaları teyid ediyor
Demokrat Parti il genel meclisi ü- çık mektubunuzu da okudum. Hülâ-yeleri dünkü nüshamızda Ankara şasi şudur:
valisi Avni Doğana hitaben bir açık i 1 — Ayaş lıalkodasında Ayaş be-mektup neşıetmişlerdi. Vali bu mek | lediyesi için vilâyetten yardım iste-tuba aşağıdaki cevabı vermektedir, yen halk ile konuşurken (yardım e-
İ| genel meclisinin Demokrat
Partili dört üyesine açık cevap
Zafer gazetesinin 29 Mart 1950 tarihli nüshasında çıkan ikinci a-
Dış tehlike yine istismarediliyor
C. Barlas, sı (im sırasında yurda yabancı ajan sokulacağını söylüyor Gaziantep, 29 (A.A.) — (Özel Barlas bu sabah beraberinde Vali
muhabirimiz Turhan Sadi Selen I Ihsan Ecemiş ve basın mensupları bildiriyor) — Devlet Bakanı ve olduğu halde şehre 17 kilometre Dışişleri Bakan vekili Cemil San | (Devamı Sa: 6 Sü: 6 da)
deceğim fakat Demokrat Partili ü-yeler bu yıl pintilik yapmasalardı bu yardımı daha geniş mikyasta yap -mak mümkündü) demişim.
2 — Bundan sonra dış siyasetten bahsederek (sayın inönünün tecrübe ve yüksek zekâsı sayesinde memleketimizin kurtulduğunu) söylemi -şim.
3 — Özel idare bütçesinden halkevlerine yardım tahsisatı vererek kanunsuzluk yapmışım.
4 — Hususî muhasebe bana (bir konak tahsis etmiş, uşak parası kömür masrafı diye binlerce lira) alı-yormuşum.
5 — Böylece bitaraflıktan çıkajak Halk Partisinin propagandasını yapıyormuşum.
★ (Devamı Sa: 6 Sü: 5 de)
50
5/
.e-
ış
14
Bartın, 29 (Hususî) — Zonguldak il kongresine Demokrat Parti genel kurulu adına iştirak eden Manisa milletvekili Muammer Alakant dün şehrimize gelmiştir. Bu münasebet le bugün Cumhuriyet meydanında yapılan bir açık konuşmaya çn bin kadar vatandaş katılmıştır. Demokrat Parti bandosu ile birlikte binler ce ağızdan semalara yükselen -Yaşasın hürriyet, yaşasın millet» sesleri Bartın caddelerini inletmiştir. A-çık konuşmayı açan parti başkanı Hüseyin Balık, veciz bir ifade ile hemşehrilerinin bu heyecan ve alâkasına işaret ederek büyük mânayı
★ (Devamı Sa: 6 Sü» 1 de)
AKINTIYA---1
I____KÜREK
YEDEKÇİ
^OfZZötLOUA.
İş fıstıklısına dayandı !
Devlet Bakanı Cemil Sait
Barlas, ne severmiş biliyor musunuz?
Öyle iktidar filân değil! Limon da değil!
Hattâ, hattâ davul zuma da değil!
Efendim, Devlet Bakanımız pilâv severmiş, pilâv!...
Bizim bildiğimiz herkesin tenceresi kapalı kaynar! Fakat ne diyeceksiniz, devletlû, Akşam refikimize mutfağını açmış bir kere! Anlatıp duruyor...
Yalnız onun kederi şu: Hamimsi pek güzel pilâv yaptığı halde, Bakanı mutfağın semtine uğratmazmış! İyi ki Sayın Bayan Barlas, Başbakan değil!
Evet pilâv, bizim millî yeme-ğimizdir; yiğitin arpasıdır da derler, ama inanmayın! Hattâ Cemil Sait Barlas’ııı pilâv sevdiğine de inanmayın!... •
Bakın, ben size, onun ne sevdiğin] söyleyivereyim:
Efendim kendileri, dolma severler, dolma! Hem de yalancısını! — Yedekçinin YEDEĞİ
kadınlı erkekli kavga
Ruh âlemi ve
ruhî tezahürler
Yazan
Sinan ONBULAK
TARIM BAKANLIĞIMIN
PULSUZ İSTİDA]
l Âlemden âleme
nra da Şefikanın koca suçundan mahkûm ol-
Yalnız, olmıyan bir şey; ınüsbel neticedir. Kendileri de maalesef böyle mes’ul bir sona, henüz var mış değildir. İshali bugünkü, ikt» sadî dıırumumuzdıır.
bu I Camiinin ya.... bir | büyük valdesi
nıaviKİa, hu memleket^ kabadayı var? diye " lar. Adamcağız şöyle bir ı
— Bir tane var. u da ben dr korkar!
i duğu keııdisir zamana kadar 29/3/1 seı -ıcaat'T-
Ka-
gerilnu^
I
Adliye binası önünde
£// bıçaklı bir kadın kocasının kardeşini vurmak 'istedi
Dün adliye binasının önünde kadınlı erkekli büyük bir kavga olmuş ve Altmdağlı genç bir kadın kendisini boşamak istiyen kocasının kız kardeşine bıçakla hücum ederek yaralamak stemiştir.
Altındağ semtinde oturan Şefika sininde bir kadın bundan bir müd-let evvel kocasının başka bir kadınla münasebette bulunduğunu Öğrenerek zaıtaya ihbarda bulunmuş ve kocasını suçüstü yakalat-
Karısının bu hareketine muğber
m Ali, kız kardeşi Hanifenin de 125 lira par teşvikiyle kendisini mahkûm etti- j ağır para c boşamağa karar ver- miş vc cezı
iniş ve Refika aleyhine boşanma dâvası açmıştır.
Dün boşanma dâvasından çıkan Hanife, Şefika ve tarafları adliye binası önünde ağız kavgasına başlamışlar, daha sonra da Şefika ü-zerinde taşıdığı bıçakla kocasının kardeşi Hanifenin üzerine hücum
Bu arada halk adliye binasının önüne toplanmış ve cesur bir erkek de Şefikpnııı elindeki bıçağı alarak muhakkak bir hâdisenin ö-nüne geçmiştir.
Bundan sonra kavgacı kadınlar suçüstü mahkemesine sevkedilmiş-ler ve neticede Hanife 7 gün hapi9 cezası, Şefika da 83 lira cezasına mahkûm edil-alan tecil edilmemiştir.
İzmir At yarışlarına ait gönderdiği mektup
2-1 Mart tarihli nüshamızda İzmir yarışlarının birinci hafta programında yapılan yanlışlıklar haklımdaki yazımıza Tarım Bakanlığından aldığımız tavzih yazısını vnen aşağıya dercediyoruz: Gazetenizin 2-1 Mart 1950 tarihli sının 2 nci sayfasının 1 inci ve sütunlarında İzmir at yarışla-1 inci hafta koşularına kayıtları yapılan ) yaşlı İngiliz at ve kısrakları ile 4 ve daha yukarı yaştaki İngiliz at ve kısraklarına Tarım Bakanlığınca mahalline gönderilen mütehassıs tarafından sıkletlerinin yanlış verildiği ve bu mütehassısın en basit yarış kaidelerini dahi bilmediğinden bu işin başın- j dan alınması hakkında bir yazınız I yayınlanmıştır.
Şimdiye kadar Ankara yarışla- ; rında yapılan Doping muayenelerinin bu seneden itibaren İzmir ve İstanbul yarışlarına da teşmil edilmesi kararlaştırıldığından İzmirde-ki teknik elemanlara Doping muayenesi için salye alma usulünü öğretmek ve yalm? bu vazife ile görevli olmak iizere mahalline bir mütehassıs gönderilmiştir.
Gerek İngiliz atlarına verilen sıkletlerle ve gerekse yarışla ilgili diğer işlerle bu memur görevli olmadığından yazınızda bahis konu-
Irza tecavüzden Bir sene 8 aya mahkûm oldu
Bundan bir müddet evvel Harita Genel Müdürlüğünde çalışan Şükrü Karaman isminde bir askerin on yaşında Sevim isminde bir kızın ırzına tecavüz ettiği iddiasivle ikinci ağır ceza mahkemesine sevkcdil -
Mahkeme dünkü duruşmada sanığın suçunu sab't gördüğünden bir sene sekiz ay ağır hapsine karar vermiştir.
Jandarma Yüzbaşısnn iîgüzaı i ğı
Konya, 29 (Telefonla) — Akşehir jandarma komutanı yüzbaşı Necmettin, Demokrat Partili Ahmet Kıratlıyı C. H. P. ye kaydettirmek teşeb büs ve tehdidinde bulunarak jan -darma ile Halk Partisine göndermiş tir. Sadık partili jandarmayı atlata-rak dâvasına olan bağlılığını göster m iştir.
su edilen durum ile ilgisi, bulunmamaktadır. Mahalli yarış kayıt memuı-luğunca İngiliz atlarına sıkletlerin yanlış verildiği haber alınır alınmaz ' bu sıkletler Bakanlıkça derhal tashih olunarak atların yarışta nizamî kilolariyle koşmaları temin edilmiştir;
Keyfiyetih gazetenizin aynı sayfa ve sütununda tavzihini saygı ile rica ederim..
Tanın Bakanlığı Y:
Bu yazıda İzmire gönderilen mütehassısın sırf salye alma usulünü öğretmekle mükellef olduğu açıklanıyor;
Bizim bildiğimiz İzmire gönderilen mütehassıs, zat Ankara Hipodromunda bir müddet muvasalat hakemliği, bir müddet de starterlik yapmış ve Doping muayene işleri ile meşgul olmamıştır. Bu ihtisasını da ayrıca yapmış olması muhtemel d ir.
Bununla beraber birinci hafta yarışlarının programını Izmirden, al-aldığimız. gün safkan İngiliz atlarının taşıyacakları sıkletlerin yanlış tesbit edilmiş olduğunu gördük ve ilk iş olarak Ankarada (İzmir Özel İdaresinin müşterek bahis biletlerini satan Yarış Atları Yetiştiricileri vc Sahipleri Cemiyetine müraeat ettik.
Onlar da sıkletlerin yanlış tesbit edilmemiş olduğunu ve bunun tashi hi için muhtelif kanallardan Tarım Bakanlığı .Veteriner Umum Müdürlüğü atçılık şubesine müracaat ettiklerini bildirdiler. Ve hattâ atçılık şubesi müdürünün: İzmire bir arkadaş ta gönderdi/. Bu kadar basit bir hesap işini nasıl yapamazlar?- dediğini de rivayeten duyduk. .
Tavzih yazısında İngiliz atlarına yanlış siklet verildiği haber alınır alınmaz bu sikiciler Bakanlıkça derhal tashih olunarak atların yarışta nizami kiloları ile. koşmaları temin edilmiştir, deniliyor.
Bu tashih keyfiyeti tahmin ettiğimiz gibi belki koşu günü yapılmış olabilir. Fakat bizim gibi Istanbulda4 çıkan bütün koşu mecmuaları vc hattâ Ulus gazetesi de sikletleri yanlış olarak yazmış bulunmaktadır. Kaldı ki İzmir yarış kayıt memurluğuna atfedilen hatayı neden Tarım Bakanlığı tashih etmek, lüzumunu hissetmiştir, onu da anlıyamadık.
Program komitesinde de âza bulunan bu salye alma mütehessısı-nın acaba bu yanlışlıklardan haberi yok muydu?
Bulunmuş dolmakalem
Cebeci, Tanyeli sokağında bir dolma kalem bulunmuştur. Sahibinin Zafer Gazetesi ilân memuru Nihad Ülkekul’a müracaatı rica olunur.
Bir mektup
Delice C.H.P. Başkanındın aldığımız bir mektupta şöyle denilmek tedir:
• Gazetenizin 13/3/950 tarihli nüshasında bucağımız C. II. P. den 38 vatandaşın istifasını ve Delice P. Başkanı Halim Altunokun da istifasının muhtemel olduğu yazınızı o kudum.
1 — Gazetede ismi yazılan Abbas
ve Nuri Delice’lerin partimizde esa 1 sen kayıtları olmadığı ve Çelebi, Ö- | zerTe otuz beş vatandaşın da bize ve ilçeye verilmiş bir istifaları ol- I madiği, ]
2 — Delice’de Halim Altunok is-
minde bir başkan yoktur. Parti propagandasile yazılan ve hiç esasa istinat etmiyen bu yalan havadis partimizi ilgilendirmesi dolayısi le yalanlar ve mektubumuzun aynı sütunda matbuat kanunu gereğince neşrini rica ederiz. 20,3/950
Pelice C.H.P. Başkanı Aslan Delice.
Seçim Kanununa aykırı hareket eden muhtar
Dünkü duıuşmada savcı Kalaba köyü muhtarının cezalandırılmasını talep etti
5545 sayılı Seçim Kanunu hilâfına' hareket etmekten sanık Kalaba köyü muhtarı Halil Buyuran vc arkadaşlarının duruşmasına dün de beşinci asliye ceza mahkemesinde devam olunmuştur.
Duruşmadan evvel mahkeme beye ti Kalaba köyüne giderek listenin asıldığı yerin keşfini yapmış müteakiben de dâvaya devam olunmuş-
Dünkü duruşmada sanıkların gös termiş olduğu müdafaa şahitleri din içildikten sonra savcı iddianamesini okumuştur.
İddianamede sanıkların Seçim Kanunu hilâfına varit görüldüğünden Seçim nun 117. ci maddesinin ikn sına göre cezalandırılmalar edilmiştir.
Bu maddeye göre sanıklara 3 aydan iki seneye kadar hapis cezası istenmektedir.
Duruşma sanıkların müdafaaları için başka bir güne bırakılmıştır.
Seçimlerin 1 numoralı müstakil namzedi
Ankara il Seçim Kurulu Başkanlığından:
Ankara İstiklâl mahallesi Denizciler caddesi Eskici sokak 11 numaralı evde oturan Süleyman tin oğlu 310 doğumlu Mehmet Kenan | Akçayın Ankara milletvekilliğine bağımsız olan adaylık için 1950 gününde kurulumuza müra, eylediği Millet Vekilleri Seçimi nuııunun 38 inci maddesi gereğince ilân olunur.
Ölenlerle yaşıyanlar arasındaki fikir intikalleri - Tekrar dünyaya geliş- Anharanın idare merkezi ulatacağını bundan yüz sene evvel bildiren Müştak dedenin bir şiiri
yazımda (’) edeninden ny-
akî, basit bir fikir intika-ansmissiom De Pensçe) bir şey olmadığını bildirmiş hayatta bulunan kimseler için ?n kabul edilmiş bulunan -işenin iki taraftan birinin bedene bağlı bulunması daha doğrusu bedenini terketmiş olması tak dirinde miisteb’ad ve gayri mümkün telâkki edilmesinin haklı ola-mıyacağmı izah etmiştim.
Vakıalar da bunu teyid etmektedir. Yargıtay âzasından Sayın B. T. S. 1948 senesi yazında eski Fatih Türbedarlarından merhum Amiş Efendinin Fatih camiindekl kabrini ziyaret etmiş, fakat halefi Mehmet Efendinin kabrini bulamamıştı. O gece rüyasında aradığı kabrin Fa-
Gar nfi Acarlmarurın
12 No : lu dc iresi Ayşe Kop ütüye ç klı Garanti Bankasının her ay yapıl makta olan ikramiye keşidelerinden üçüncüsü 29/3/1950 Çarşamba günü Ankarada ikinci noter Bay Şakir Baran hüzünle icra edildi.
Bu keşidenin büyük ikramiyesi, Bankanın tevdiat müşterilerine hususî olarak inşa ettirdiği büyük Garanti Apartmanının 12 No. lu dair | resi idi.
Bahis mevzuu apartman dairesi An kara merkezi müşterilerinden 1G547 hesap sahibi bayan Ayşe Köprülüye isabet etmiştjr.
Talihli bayanı tebrik ederiz.
Bundan başka 500 lira ile 25 lira arasında değişeri 44 adet para ikramiyeleri, diğer Şube've Ajanslarda kayıtlı müteaddit hesap sahiplerine isabet etmiştir.
Yılın dördüncü keşidesi, 28 Nisan 1950 de yapılacaktır.
Bir Avukata beddua eden
memur beraet etli
Ankara Barosu başkan muavini a-vukat Celâl Bulut tarafından Bayın dirlik Bakanlığı memurlarından Mustafa Doğrutuna aleyhine açılan dâva dün sona ermiştir.
Mustafa Doğrutuna avukatının hesaplarını bir türlü neticelendirme-1 diği için geçen gün kendisine bir1 kart göndermiştir. Bu kart içinde avukata hitaben yazılmış bazı ha-karetamiz sözler bulunduğu iddia e-dilerck Celâl Bulut, memur hakkın da hakaret dâvası açmıştır.
Hakarete sebep olduğu iddia edilen cümle de şudur:
Eğer hesabımı doğru görmezsen aldığın paraların hayrını bulma..
Dâvaya dün dördüncü asliye ceza mahkemesinde devam olunmuş ve fakat kart üzerine yazılan bu sözler de bir hakaret mevzuu bulunmadığından Mustafa Doğrutunanın be -ractine karar verilmiştir.
— Biliyor musunuz, polisler sizi mezardan çıkarmak niyetinde idiler? Kimi bulacaklar acaba orada?
Harry kolaylıkla cevap verdi:
— Harbin’i. Yüzünü pencereye çevirdi ve «göğe bakınız» dedi.
Vagon, dolabın tepesine gelmiş duruyordu.
— Rııslar ııiyc Alına Sch-mldt’i tevkif etmiye tesebbüs et (iler?
— Çiinkü, elinde sahte vesikalar vardı, dostum.
— Zanedersenı, onu bu mınla-kaya geçirmeyi tecrübe eden siz diniz... Çünkü o sizin metresi-nizdi. Çünkü siz daima onun yanınızda olmasını istiyorsunuz.
— O kadar uzun boylıı değil!... diye Harı-y gülerek söylendi.
— Ona ııc olabilir ki?
— Hiç bir şey olmaz. Tekrar Belçika’ya gönderirler. Hakikatte kimse ona kabahat bulamaz. Burada İngiliz polisleri tarafından durmadan taciz edileceğine, memleketine gitmesi çok İyi o-lur.
— Sizden hi bahsetmedi, llarry tok bir sesle:

Fıstık Diyarında kırılan cevizi.

Cevabını vermiş. Bizim Sayu Devlet Bakanımız da Gaziantepli verdiği seçim nutkunda, aşağı yu karı bu edayı hatırlatan cümieleı sarfetmekte ve sözde ekonomik bazı sözler söyledikten sonra:
Cemalet j l‘h'te değil Sahrayi Cedid'de bulun ' "sine söylenilmiş ve o ziiuıuıici Ktmar İstanbul’da böyle bir semtin mevcut olduğunu bilmiyen T. S. ertesi gün büyük bir merakla bu yeri aramış ve Mehmet Efendinin kabrini orada bulmuştur.
Hadise bedeninden ayrılmış bir ruhla, hayatta bulunan bir insan arasında vaki bir fikir intikalinden başka bir şey- değildir ve Bay T. S. in bu kabri bulmak isteğine ait mevcelerin Mehmet Efendinin ruhu tarafından alınması ve karşılığının derhal yine aynı şekilde fikir mer celeri gelelinde T. S. in ruhuna — daha doğrusu perisprisin — intikal ettirilmesi suretiyle vâki olmuş fakat Bay T. S. in ruhu o sırada dün vanın maddî hadiselerine ayarlı bu lunan cümlei asabiyesine bunu nak-ledemediğinden T. S. ancak uyku esnasında keyfiyetten haberdar o-labilmiştir.
Bu intikal ister spiritüalistlerin iddialarına uygun olarak yukarda arzcdildiği şekilde Vâki olsun, isjter başkp. bir yolla veya Şekilde vâki olrriuş bulunsun hâdisede taraflardan biri bedenindenı ayrılmış bir ruhtur ve hayatta bulunan diğer taraf da ne Sahrayicedid’i ne de Mehmet efendinin kabrinin bulunduğu yeri bilmemektedir. Şuurun dahi ne olduğunu tarif v • tesbitten âciz bulunan materyalistlerin bunu bir tahteşşuur hâdisesi olarak bul etmesindeki i takdirini
bu neviden hâdiseler bir değil, binlercedir ve başlarından buna benzer vakalar geçmiş kimseler pek çoktur. Eski milletvekillerinden Bay. N. I-I. anlatmıştı. Hacı Bayram
unda medfun bulanan ı bir gün rüyasında kendisinin rahatsız edilmekle oldu ' ğünü söylemiş ve ertesi gün Bay N. II. kabristana giderek hiç bir fevkalâdelik görememiş fakat o yaz tatilini İstanbul’da geçirip döndüğü zaman Belediye tarafından kabristanın tanzimi ve yolların inşası dola-yısiylo büyiik valdesinin mezarının kaldırılmış olduğunu hayretle görmüştür.
Süleyman Çelebi’nin ruhu da f? kir intikalini
Fânûsa mâ’ncviyyctimizdir karin olan. Gizlenmişiz sanıtr bizi fincanda gaa filân diyerek kendine mahsus bir tarzda bunu ifade eylemiştir (1)
Yeniden dünyaya geliş
Tabiatın ve canlı cansız bütün varlıkların esas vetiresini teşkil e-den tekâmül kanunlarına bir varlık olması dolayısiyle ruhların da tâbi olacağı tabiidir. Ruhların tecrübe vc tekâmüllerini tamamlamak mak-sadiyle dünyaya defalarca geldiklerini -Reincarnation» gösteren deliller pek çoktur. Kuranı Kerîm’de dc Suretürraad'ın -Ve in ta’cep..'.- diye başlıyan beşinci ve -Ta. Ha. sûresinin «Minha halekna küm.... diye başlıyan elli beşinci âyetleri ile bu cihet teyid olunduğu gibi çedikçi Süleyman Çelebi de:
Sana biııbir İsm i Celile and içerek, Enis derim hayat, Ne birinci şehkada başkadır, ne de son nefes getürür memat, demiş ve -Der Beyan-ı Rûh» şiirinde de:
Öyle bir ııûrd Hûda’dır ki karar cyliycınez, Eski Fânııs’u kırub bir yeni Fânûs’a geçer, diyerek bunu başka bir şekilde tek rarlamıştır.
Yeniden dünyaya gelen ıub’ ■■ daha evvelki ...............
biı- zan.'•' ■ ■■ unutmakla beraber
bunlardan eski hayatlarını hayal meyal hatırlıyanlar hattâ gömüldükleri yerleri bilenler dahi görülmüştür.
Doktor Duı-vville ile birlkte çalışan Madam Raynaud eski hayatındaki hâtıralarını ve yaşadığı evin şeklini ve bahçesini ve Öldüğü yaşı vc hastalığı, beş yaşındanberi helkese ve bu meyanda Doktor Durvvil le’e de anlatmış ve sonradan Durv-ville tarafından bir hastayı tedavi için Paris’ten Cenova'ya gönderildiği zaman bu şehri tanıyarak yaşadığı eski evi bulmuş ve doktorun, oradaki arkadaşları vasıtasiyle bilâhare yaptırdığı tahkikat neticesinde Madam Raynaud'nun 25/10/ 1809 da 25 yaşında göğüs hastalığından ölen Madam Jeanne S. olarak yaşadığı ve Notrc-Dame-Du Mont Ki lisesine gömüldüğü anlaşıldığı gibi gömülmesine ait resmî vesika da ı bulunmuştur. Sayın Dr. Bedri Ruh-j selman'ın -Ruh vc Kâinat, adlı ki-
,'erilmiş ve smi vesikaların örneklerû konul-
Mehmet Dövücü kendisini beğenmiyen karısını dövdüğü için 1 ay hapse mahkûm oldu
Mehmet Dövücü isminde bir genç bir hiç yüzünden’’ karısını dövdüğü için dün bir ay hapse mahkûm olmuştur.
Dövme hâdisesi Mehmedin karısı Güzidenin kocasını beğenmemesi ü-zeı-ine vukubulmuştur.
Sanık duruşmasında karısını sevdiğini söylediği halde Güzide bu sa- ■ bı mimi teklifi kabul etmiyerek dâva-[ se sından vazgeçmiyeceğini söylemesi tabının 997-1021 inci üzerine mahkeme Mehmet Dövücü- buna ait geniş tafsilât nün suçunu sabit gördüğünden bir resmî v ” ’ ay hapsine karar vermiştir. I muştur.
.-MJRKUADAM-]
***** Yazan t Graham Greene _ - Çeviren : Kırdonoâlu
Yazan ı Graham Greene
— Cesur kızdır vesselâm, dedi
— Sizi seviyor.
— Allahım, bu nekadar devam edecek böyle?
— Ve ben, ben ile onu sevi-
— Bravo, dostum. Ona lâyık olunuz. O iyi bir insana lâyıktır. Çok memnun oldum. Ve onun ağzını açıp kimseye bir şey söy-liyeccğini zannetmeyiniz. Kaldı ki, o önemli şeyleri pek bil-
— Sizi pencereden dışarı atmak istiyordum.
— Fakat buuu yapmayuıız dos tunı. Bizim kavgamız uzun sürmez. «Monaco» da yaptığımız o müthiş münakaşayı hatırlayım/.. O zaman, aramızda bütün kavgaların son bulduğuna yemin etmiştik. Size körüköriine itimad etmekteyim. Rollo. Kurtz, bura-
39 —
Çeviren : Kırdonoğlu
ya gelmemem için beni ikna et-miye çok çalıştı, fakat ben sizi bilirim. Sonra o beni şeye de kandırmak istedi... E...-şeye. Bu vagonda böyle biı- şey daha kolay olur, diye.
— Ne çııre ki ben senden kuvvetliyim.
— Evet, fakat benim tabancam var. Düşünmüyor musunuz ki bir kurşunda sizi aşağıya yu-
Vagon, yavaş yavaş aşağıya in miye başladı. Yavaş yavaş, aşa-ğıdki benekler büyümeğe başladı ve nihayet birer insan şeklini aldılar.
— Ne aptal şeyleriz, Rollo, dtı rup dururken ne diye bunlardan bahsediyoruz? Kalktık ta bi ribiriınize ayni şeyi yapmak iste dik. Sırtını ona çevirdi ve yüzü-
Dr. Moutin ve Caldcrone tarafın dan tahkik ve ncşı-olunan aşağıdaki hikâye de bu cümledendir:
Kolberia'da ofurar^ Ramshadhon un Manmolıini ismindeki eşi ölmüştü. Bir sene sonra ölenin Balgorh-daki teyzesinin bir kız çocuğu oldu ve bu çocuk 11 yaşında iken annesi ile birlikye Ramshadhon’u Koiberia-da ziyarete gittiler. Çocuk o zamana kadar hiç görmemiş olduğu evi u zaktan görür görmez kendi evi vc Ramshadhon'la karşılaşınca da eski kocasının bu adam olduğunu iddia etmiş, çocuklarını ve ahbaplarını i-simleriyle vc aralarındaki eski münasebetleri hatırlatarak tanımıştır. Eşyaları ve evvelce giydiği elbiseleri hakkında o kadar şayanı dik kat tafsilât vermiştir ki bunlar saklandıkları yerlerden çıkarıldıkları zaman söylenenlerin tamamen ha-hikat olduğuna vc küçük kızın»Ram shadhonun koleradan ölen eski karısı Manmohini bulunduğuna hiçbir şüphe bırakmamıştır.
Aşağıdaki hikâye de vesikalara rnüstcnid bulunmak bakımından e-hemmiyetlidir.
1881-1882 senelerinde HiMsca sokaklarında bazen maksadsız koşan bazan haşmetle yürüyen bir deli vardı. Öldükten sonra o şehirdeki ispirtizma cemiyeti Başkanı Domingo Montreal medyumu Sanchez An-tonio vasıtasiyle bu delinin ruhun dan yazı ile bir tebliğ aldı. Bunda kendisinin evvelce Sangarren şatosunun sahibi olduğunu, orada cani yane bir hayat yaşadığını, bunun için son hayatını deli olarak geçildiğini ve şatonun mutbak ocağının yanında duvar içinde buna ait vesikaların saklı bulunduğunu bildiriyordu. Filhakika söylenen yerde yapılan araştırma neticesinde du var içine gizlenmiş parşömen kâğıda sarılı bir takım vesikalar bulunmuş ve bunların Prof. Os tarafından yapılan •
Licelinde tebligata tamamıyle
in oldukları görülmüştür.
gUr. ---------—
Ruhların tekâmüllerini yıneıvâ Kad () d? ya^‘
ı"7ei,ı,kU-. ınc dair deliller pek çoktur. Daha 4 yaşında iken yüzlerce kişi önünde piyano konserleri veren Mozart, 9 yaşında iken çaldığı konserto ile hocasını şaşırtarak Sapristi «şeytan, diye haykırtan ke-manist Paganini, doğuşunun daha ilk haftasında konuşan ve 3 yaşında iken ana dilinden başka lâtince ve Fransızca İlilen, tarih ve coğrafya suallerine kolaylıkla cevap veren ve beş*yaşında öldüğü zaman za maninin bir çok âlimlerinden daha âlim olan Liibekli Hcinecken ve 3 yaşında riyaziye meseleleri hâlleden astronom Gauss gibi harika çocuklar dünyaya tekrar gelmenin a-çık ve itiraz götürmez deilleridir. Daha pek küçük yaşta piyano vc keman çalan, resim yapan bu çeşit harike çocuklar bizde de vardır (2).
Materyalist nazariye ve esaslara uydurulamıyan istidad ve kabiliyetler -Aptitudes» ve şevki tabiîler -İnsteinct» do dünyaya tekrar gelişin delilleridir.
Henüz terbiye tesirine maruz kal mamış veya aynı babadan ve anneden olmuş ve aynı terbiyeye tabî tutulmuş insanların kabiliyetleri, melekeleri, zekâları, hafızaları ve ah lâkı yükseklik dereceleri arasında •fc (Devamı Sa. 4 Sü. 1 de)
— Vatandaş, Milletvekili seçel ceği kimseye, ■•Arkadrtj, iktisadi dâvalarda ne düşünüyorsun?- demelidir. Bir milletin refahı ve hiiı yaşaması iktisadi dâvalaı-ın hal-ı lediimesiyle mümkündür. Mille] tin refahı, iktidar, muhalefet edeJ biyatı ile halledilemez! İşlerin' plânlı, düzenli olarak öniimüu serilmesi lâzımdır. Size bıı yolda1 fikir vermiyenlerc, iktisadı dâvalarınızla meşgul olmı.vanlara rej, vermeyiniz, diyorum!» demiş!. ı
Yani, kızım sana söylüyorum. ( , gelinim s6tı anla... İşte geldim, ik- 1 îısadi fikirler verdim. Tabii reyi ' Jerinizi bana vermeniz lâzımdır, Bizce, nutkun en büyük mânâsı hu dur. 1
Fakat, buna mukabil, yalnu programın bir işe yaraınadığıuy laflan çok iş yapmanın lâzım gelgi ğhıi acaba sayın Bakanımız İHİrn^N yortar ınıılır?. Bu kadar, zamanı dır türlü beyanat, çeşit çeşit prog-ram, geniş teşkilât, falan filân.. Hepsi tamam oldu, hiç bir eksi# kalmadı.
Hayat pahalılığı almış yürümüç ekmeğimizi bile başkasının eline bakmak suretiyle tedarik edebile cek bir duruma düşmüş, devlet borçları gırtlağımıza kadar çık iniştir.
Bütün bunlara rağmen, hâli pı-ograın, hâlâ tasarı, hâlâ istikbal siğası... Ve hâlâ yeni namzetlerden iktisadi program istemek tel-
Bu sözlere muhterem Gazian
tepli vatandaşlarımız seçim günle^’ rinde herhalde lâzım gelen cevj,n. bı vereceklerdir. Ona emini:^. Çünkü bu kadar titizlikle iktı:-düzenden bahis açan Muhli Bakanın şu sözlerine de bir, 2 — gezdirmenizi rica edeceğiz-
*
ıine ulaştıran Şal memleketlerinde haiz olduğum prestijin tek sahibi olan bazı pren sipler vardır ki, bunları, demo naşı pahasına da olsa feda etme niyetinde değiliz.»
Kendileri, C. II. P. lidirler, Altıoktan bir tekini dahi demokrasiye feda etmek niyetinde değildirler. Bakalım, kendisini seçenler bu fikirde inidirler? De mokrasi, bizim bildiğimiz ekseriyetin arzusudur. Bir tek kişinin empoze ettiği fikir değildir. Bu u-facık noktayı hatırlattığımızdan dolayı kusura bakmasuılar!
Hikmet YAZICIOĞLU

ııii cama dayadı. Sadece bir itmek... Kovboy romanlarınızla bir senede ne kazandınız?
— Binlerce lira.
— Vergi dahil. Ben vergi hariç otuz bin lira kazandım. Şimdi bu ınoda oldu. Bizim zamanımızda, kimse beşeriyete faydalı olmayı düşünmez, dostum. Hükü metlerin beş senelik programlan var, benim de var.
— Eskjden, siz katoliktiniz.
— Oh! Ben hâlâ inanıyorum, dostum. Allaha, rahmete, her şeye inanıyorum. Yapacağımı yaparken ruhlara fenalık yapmıyo mm. Ölüler, ölümlü vaziyetlerinden memnundurlar. Onlar çok bir şey kaybetmiyorlar, zavallı
Vagon aşağıya indi.
— İsterseniz, teşkilâtta size bir yer verebilirim. Bu sizin için faydalı olur. Merkezî hükümet-
te adamım yok.
— Cooler ve IVinkler’i unutm yorsunuz.
Sakın polise haber vermiye kalkmayın, dostum.
Vagondan çıktılar. Hary, Mar-tins’in koluna girdi.
— Şaka yaptım. Böyle birşey yapmıyacağmı iyi bilirim.
— Burada sizden ayrılmam lâ zım. Bu günlerden birinde gene görüşürüz. Eğer bir sıkıntın o-lursa Kuı-tz vasıtasiyle her zaman benimle görüşebilirsin.
Ayrıldı ve geriye dönerek e-liyle nazikâne bir veda işareti yaptı. Bütün mazi bir bulut arkasından kaybolup gidiyor gibi idi sanki. Martin birdenbire gene maziyi hatırladı ve söylendi:
— Bana itimat etmeyiniz, Har ry.
Fakat birbirlerinden o kadar uzaklaşmışlardı ki, Ilarry'nin bu sözleri işitmesine imkân yoktu.
XV
Martins, Anna’nın, pazar matinesinde tiyatroda olduğunu söy ledi. İkinci bir defa olarak her piyeste bulunmam lcabedfyordu.
(Devamı var)
TEŞEKKÜR
Müessif uçak kazası şehitleri ve bu arada bulunan aziz ve biricik aile başkanımız ve yakın akrabamız Pilot İLHAMI UÇANER’in feci ölümü dolayı siyle muhteşem cenaze törenini tertip etmek hususunda ilgi ve hizmetleri geçen ve bu törene iştirak lütuf ve zahmetinde bulunan ve hıçkırıktı göz yaşlarıyla rahm ve şefkat duygularını gösteren ve bu münasebetle gerek bizzat evlerimizi ziyaret etmek ve haber ve telgraf ve mektup göndermek suretiyle kederlerimizi paylaş maya çalışan sayın büyüklerimiz ve vefakâr ve fedakâr meslek arkadaşları ile diğer zevat ve aziz dostları ve hal -kımıza ayrı ayrı teşekürleri-mizi bildirmeye acılarımız imkân bırakmadığından sayın gazetenizle şükranlarımızı saygılarımızla sunarız.
İlham! Uçaner, eşi Zekiye üçaner ve çocukları ve damadı Ercüment Yiğit, Yar gıtay üww AH Yiğit (588)

'■r
j’TAKVİM I.
Rumi; 1366 —Mart: 17
Hicri: 1369 — C. âhır: 11
30 MART 1950 PERŞEMBE
—t
B/3/195»
1
Sahife : 3
I
3
M
*

•'I

Amerikan komünistleri tahkikatında
Me beklenebilirdi?

yi
i
ünkü Cumhuriyet gazetesin-de sayın Ömer Rıza Doğrul, uıgilterede müteaddit defalar Par-âmentoya sunulduğu halde reddo-, tınan bir kanun tasarısından bahsediyordu. Bu kanun, dayak cezası bükümlerini ihtiva ediyor. Esbabı mcibesi de ilk bakışta gayet makul görünüyor: Başkasının malına tecavüz ederken canını da yakan veya mağdurun canına kıyan suçluya diğer cezalarla birlikte, can acısının ne demek olduğunu anlaması için, dayak atılması da lâzımdır.
Muharrir, İngiliz Parlâmentosunda nihayet kat’î surette reddedilen kanun tasarısının kısa bir tarihçesini yaptıktan sonra, İngiliz vazıı kanununa hak veriyor. Filhakika
dayak, asrımızdaki anlamiyle bir ceza sayılamaz, zira bugün, cezanın başlıca gayesi tedip değil ıslah etmektir. Dayak hem haysiyet kinci bir muameledir, hem de suçluyu bedenen tehlikeye sokabilir. Halbuki, hürriyetini hapis yoliyle tahdit etmeğe, suçludan istenen şeyi, salim bir bedenle ve salim bir kafa ile sükûn içinde murakabai nefse dalma-kusurunu anlaması, pişman olma-sı ve ıslahınefs ederek iyi bir vatandaş olarak tekrar cemiyet hayatına katılabilmesidir. Kaldı ki, bir ferdin diğer bir ferde her hangi bir sebeple acı çektirmesi ile ideal bir varlık kabul olunan cemiyetin bir ferde soğukkanlılıkla dayak atması ara -sında çirkinlik bakımından aşikâr bir fark vardır.
Bütün bu ve buna benzer mucip sebeplerle dayak kanunu reddedilmiştir. Yani suçlu İngiliz vatandaşlarına devlet tarafından dayak atıl-mıyacaktır. İngiltere gibi medenî bir memlekette yakışık alan da zaten budnr, diye düşünürken elimize taze bir ajans haberi geçti. Haber şudur:
Vesayet altında bulunan bölgelerde cismanî cezaların ve kamçılamanın bir an evvel kaldırılması için Amerika bir program hazırlıyarak Birleşmiş Milletler vesayet konseyine sunmuş bulunuyordu. Bu programın tatbikine mümkün olduğu kadar çabuk başlanması için konseye ikinci bir müracaatta bulundu. Konsey bü tasarıyı müzakere ederek kabul etti. Yalnız 4 çekimser o-ı karşı oyla. Vesayet altında ül-
HER GÜN BİR HÂDİSE
5

Truman federal
evrakı vermiyor
Komisyon Federal emniyet dosyalarını görmeden devam edecek
Key - West (Florida) 29 (a.a.) — Başkan Truman hükümet dairelerinde komünistlerin mevcudiyeti hakkında tahkikat yapan Âyan Meclisi Dışişleri Tâlî Komisyonuna Federal Emniyet dosyalarım tetkik etmek müsaadesini vermemiştir. Bundan başka Truman Tâlî Komisyona Başkanlık eden âyan üyesi Millard Ty-dings’e gönderdiği bir mektupta, memurların sadakati hakkında tahkikat yapan teşekkülden Cumhuriyetçi âyan üyesi Mac Carthy tara-
fından yapılan bütün ithamların süratle incelenmesini istediğini bildirmiştir.
Bilindiği gibi Mac Carthy, Dışişleri Bakanlığında komünist memurlar olduğunu iddia etmektedir.
Truman bu hareketini destekliye-cek bir delil olarak Birleşik Amerika başsavcısı Hoovvard Mc Grath’ın ve Federal Emniyet Başkanı Edgar Hoover’in bu vesikaların neşrinin halk menfaatine aykırı olduğu yolundaki fikirlerini hatırlatmaktadır.
Büyük lâflar!
I I nutulmıyacak kadar, hafı-zalarda ve kulaklardadır!. Bir zamanlar, iktidar erkânı ve Ulus gazetesi, halk hâkimiyeti hasreti çeken vatandaşlar topluluğunu pek küçümserdi. Onları:
— Kasketliler! Baldın çıplaklar! Ayağı çarıklılar!
Diye, tanır ve görürdü...
Hey gidi, büyük Allah! Neler gösterdi... Şimdi Ulus gazetesi ve iktidar erkânı, onlan dağ bayır toparlayıp resimlerini basıyor! Karşılanna geçirip nefes tükettiriyor!...
Acaba, ceplerine sıkıştırılan üç beş kuruşla, jandarma ve muhtar korkusuyla, hepsi de giyinip kuşanabilecekler mi? — A. F.
Dünya Basınından Hulâsalar
__ 29/3/950 _„
_________________________
L leble oy h,I,si
_ O da İngiltere. Yani, yukarıda bahsettiğimiz dayak kanunu tasarısını kendj memleketi için bir âr sa yan İngiltere, idare ettiği topraklarda insan sırtlarından kamçıyı kolay kolay kaldıramıyacağını en büyük Milletlerarası müessesede âle-nen itiraf etti. İngiliz delegesi, cismanî cezayı bu memleketlerden şimdilik tedricen kaldırmak için tedbirler alınmakla meşgul bulunulduğunu anlattı.
Buraya sadece bir günün iki vakıasını kaydetti. Tafsilâtına lüzum yoktur kanaatindeyiz.
Mücahit TOPALAK
Ben hastayım baba
davete gidemem
Perenses Margaret, temarüz edeyim derken cezaya çarpıldı
14
1,
Üçlü toplantı tekerrür etti
Ruş - Çin anlaşması
Amerikan Dışişleri Bakanı dâveti kabul etti
Londra Radyosu, 29 (Basın - Yayın) — Amerikan Dışişleri Bakam gelecek Mayısta Londra’da bir top lantı yapmaları hususunda Bevin’in davetini kabul etmiştir. Basın muhabirleri Fransız Dışişleri Bakanı Schumann’ın da bu toplantıya davet edilmiş olduğunu bildirmektedir. Amerikan Dışişleri Bakanı Kuzey Atlantik Paktı Kurulu Dışişleri Bakanlar Konseyinin bir toplantısında hazır bulunmayı da kabul etmiştir; bu iki toplantı aşağı yukarı aynı zamanda yapılacaktır; muhabirlerin kanaatine göre, Sovyet-ler Birliği ile olan münasebetler, atom enerjisinin beynelmilel kontrolü, Almanya, Uzak-Doğu ve Japonya barış andlaşmasının akdi gibi meseleler bu iki toplantıda görüşülecek konular arasındadır; şim di La Haye’de toplantı halinde bulunan Kuzey Atlantik Pakti Konseyinin askerî komitesi bütün Kuzey Atlantik sahasına mahsus bir genel müdafaa plânını oybirliğiyle tasvip etmiştir. Bu plân Kuzey Atlantik Paktına dahil memleketler Savunma Bakanlarının gelecek Cumartesi günü yapacakları toplantıda incelenecektir.
Sovyetler Sin-Kıongda imtiyaz elde ettiler
Moskova, 30 (a.a.) — Tass Ajansının bildirdiğine göre, Çin ve Sovyet es-hamlariyle iki şirket kurulması için anlaşmaya varılmıştır. Bu anlaşmalar, Pazartesi günü Moskova’da Vi-şinski ve Uang Çia Şan tarafından imzalanmıştır.
Şirketlerden biri petrol, diğeri de Sin Kiang’da petrol ve demirden başka madenlerin istihsalde meşgul olacaklardır.
Bu şirketler, Sovyet ve Çin tarafından muhtelit bir tarzda tarafların müsavatı dahilinde idare edilecek ve 30 sene müddet için kurulacaktır.
Bulgaristanda ekim tehlikede
Londra Radyosu, (Basın - Yayın) — Bulgar radyosu ilkbahar ekimlerinde vuku bulan gecikmeleri şiddetle takbih etmekte ve bu yolda geniş neşriyata girişmiş bulunmaktadır. Radyo Pazarcık bölgesinde köylülerin çok ağır hareket ettiklerini ve ihmalleri görüldüğünü bildirmektedir.
İran - Sovyet
Münasebetleri
Arap Birliği müzakereleri
Londra Radyosu, 29 (Basın - Yayın) — Arap Haberler Ajansı Arap Birliği Konseyinin bugünkü toplantısının birliğin tarihinde kat’î bir toplantı olarak yer alacağını bildirmektedir. Bugünkü toplantıda mec lis üyelerinden biri İsrail ile ayrı bir barış andlaşması akdettiği takdirde diğer üyelerin ne şekilde hareket edecekleri görüşülecektir. Birliğin Genel Sekreteri Abdurrahman Azzam Paşa Ürdün ile İsrail arasında barış müzakereleri yapıldığına dair söylentilerin doğru olup olmadığım tahkik için Amman’a bir delege gönderilmesinin düşünülmediğini söylemiştir. Irak delegesi T. Sü
Tahran, 29 (a.a.) — Dün akşam Tahran’da yayınlanan resmî bir tebliğ, İran Başbakanı Ali Mansur’un yabancı gazetecilere İran - Sovyet münasebetleri hakkında beyanat yaptığını yalanlamaktadır.
Aynı tebliğde bildirildiğine göre, yeni İran kabinesi Moskova’ya bir İktisadî ve ticarî heyet gönderilmesi hakkında istifa eden kabinenin hazırladığı tasarıyı yeniden nazarı itibara alacaktır.
Bu heyet bilhassa, harp zamanında Sovyetler Birliğinin İran’dan aldığı borcun tutan olan 11 ton altının İran’a iadesi işini müzakere e-decektir.
» veydi dünkü toplantıda Ürdün için kanının hâlâ acık bulundurııldu&u-
kapının hâlâ açık bulundurulduğunu söylemiş ve Kral Abdullah’ın İsrail ile yapmayı düşündüğü barış andlaşması için herhangi bir hazırlıktan vazgeçmesini ve müşterek A-rap Birliği siyasetine dönmesini tav siye etmiştir. Irak delegesi «Kıral Abdullah'ın Filistin’in Arapların o-turduğu kısımlarını memleketine ilhak etmesine itirazımız yoktur; fakat bunun için evvelâ Filistin’deki Arapların fikrini almak lâzımdır.» demiştir.
Avrupoya yardım tahsisatı
Londra Radyosu, 29 (Basın - Yayın) — Amerikan Temsilciler Meclisi gelecek malî sene zarfında Avrupa'nın kalkınması programı için 2 milyar 700 milyon dolar tahsisini tasvip etmiştir. Bu miktar Cumhurbaşkanı tarafından talep olunan meblâğdan 250 milyon dolar eksiktir. Meclis daha evvel cumhuriyetçi üyelerin, tahsisatın daha fazla kısılması hususundaki iki teklifini reddetmiştir.
Yugoslav seçimlerinin kafi neticesi
Londra ıo.. ,„ M (Basm . Ya. yın) — Yugoslav seçmu.u,, .^hai resmi neticeleri bu sabah bildiril miştir. Neticeler verilen oyların % 93 ünden fazlasının Mareşal Tito lehinde olduğunu göstermektedir; muhalefet adaylarından hiç biri kazanamamıştır. Bununla beraber hükümet aleyhinde oy verenlerle hiç oy vermiyenlerin sayısı hesaba katılacak olursa, bazı bölgelerde seçmenlerin % 20 sinin Mareşal Ti-to’nun rejimini desteklemekten imtina ettikleri anlaşılmaktadır. Basın muhabirleri muhalif oy sayısının büyük şehirlerde daha az olduğunu bildirmektedirler. Müşahitler bu keyfiyeti, Yugoslav köylüleri a-rasında hoşnudsuzluğun fazla olduğuna bir delil saymaktadırlar.
İngiliz Basını:
Busabahki İngiliz gazeteleri birinci plânda Avam Kamarasında Dışiş leri konusunda cereyan eden müzakerelerle meşgul olmaktadır. Dışişleri Bakanı Bevin’in beyanatından evvel yayınlanan makaleler, Churchill’in sözlerini bahis konusu etmektedir. Churchill’in bilhassa Batı Almanyanm batı müdafaasında oy-nıyacağı rol hakkındaki demeci yorumların merkezini teşkil etmektedir.
Times gazetesi müzakerelerin sonunda Bevin’in verdiği beyanatı in celemekte ve şöyle demektedir:
«Bevin, gayet mantıkî konuştu. Bu sözlerde* - tenkit edilecek tek nok ta, Almanya’nın Batı Birliğinde oynadığı rol ve Batı müdafaası fikri üzerinde vaktiyle yeter derecede du rulmamış olunmasıdır. Churchill, Almanya’nın silâhlanması ve kalkınması etrafındaki fikirlerini açıkça ifade etmiş değildir. Bugünkü du rumda Almanya’nın Batı müdafaasında kat’î yerini alacağını düşünmek hayal olur. Fransız ordusunun hâlâ kuvvetsiz bir durumda olması yüzünden Almanya’yı Batı müdafaasına almalı, askerî kuvvetlerini arttırmak, Almanları, demokratik kudretini isbat etmeden böyle bir hale getirmek şimdiye kadar elde edilen neticeleri tehlikeye düşürür evvelâ Batı memleketlerini kalkındırmak, sonra Almanya’yı silâhlandırmak icabeder.
Muhafazakâr Daily Telegraph şöy le diyor:
Churchill, Batı Almanya’nın Batı Birliğine kabulünü istiyor. Almanya'nın silâhlanması konusunda Churchill’in fikri, Batı Birliği içinde bir Alman birliği kurulmasıdır. Bu işin güçlüğü meydandadır. Fakat Almanya'nın diğer sahalarda iş birliği yapması arzusunun yanında bu istek de yerinde olmuştur. Chur-Rusya ile anlaşmıya gidil-mesı sözleri de daha
ziyade Sovyet liderleın.. .ı, ,z mahiyetindedir.
Manchester Guardian şunları yazıyor:
Churchill’in üzerinde durduğu en mühim nokta, hükümetin Avrupa’ya karşı müsbet her hangi bir durum takınmamış olmasıdır. Bununla beraber Churchill’in tavsiyeleri, üzerinde münakaşa edilecek ma hiyettedir. Churchill, Alman - Fran sız yakınlaşmasını birinci plânda tutuyor. İngiliz-Fransız anlaşmasını ise, bir başka bakımdan önemli addediyor. Bu daha önemli işler dururken az önemsizleri ele almak demektir.
Arnavutlukta da temizl'k başladı
Londra Radyosu, (Basın - Yayın) — Arnavutluk’tan alınan son haber lere göre, Tiran’da Arnavutluk komünist partisi içinde geniş bir temizleme hareketi yapılmaktadır. Tanınmış 30 kadar komünist idareci zararlı ve troçkist faaliyetlerle itham edilerek partiden çıkarılmıştır.
Amerikanın Sesi radyosu
Nevyork, 29 (a.a.) — Nevyork’da-ki Türk Haberler Bürosu Şefi Nuri Eren, 30 Mart Perşembe akşamı «A-merika’nın sesi» programlarının türkçe yayınında söz alaoaktır. Türk çe neşriyat her gün Türkiye saatiyle 19.15 den 19.45 e kadar 13, 16, 19, 24, 41 metre üzerinden yapılmaktadır.

Japonyada grev sona erdi
Tokyo, 29 (a.a.) — Bugün son bulan Japon kömür işçilerinin grevi, Japonya’ya mart ayı için tahmin e-dilen istihsalin üçte biri olan bir milyon ton kömüre melolmuştur.
Japon iktisadiyatının, kömür istihsalinin durmasına tahammül etkiyeceği kanaatinde olan General Mac Arthur’un şiddetli müdahalesi üzerine, madenciler sendikaları federasyonu dün akşam takriben 300 bin grevciye işe başlama emri vermiştir. İşçilerin ücretlerin arttırılmasına dair isteki eril ü incelemek maksadiyle bugün öğleden sonra bir uzlaştırma komisyonu kurulacaktır.
Serbest Fıkra
Kaçıncı imtihan güzelim!
U ani sesim yoktur; şöyle bir
" içimden gelip, yalnız başıma odada şarkı söyliyecek olsam, evdekiler telâş ederler! Kapıdan gelip bakarlar:
— Ne o, ağlıyor musun? derler!...
Gülüşürüz!...
Fakat, hangimiz kusurumuzu bilip de irfanımızı arttırmışızdır! Hiç olmazsa, hamamda olsun, kör şeytan zaman zaman dürter, bir şarkıdır tuttururum! Hani onu da, doğru dürüst sonuna kadar getiremem, ama dedim ya... Şarkı söylemeği huy ettiğim günler de olur benim!
Hoş, çoğumuz da bugünlerde radyo dinleye dinleye biraz olsun, usul ve makam öğrenmiş sayılırız! Hem nedir efendim? Hep
a—Yazan: ——
I Sarıçizmeli
mi yalan dolan dinleyeceğiz?
Biraz da şarkı çağırıp avunmı-
Müsadenizle, size bugünlerde dilime pelesenk ettiğim bir şarkının mısralarını nakledivcre-yim! Hem belki de, sizin sesiniz benimki kadar yanık da değildir!...
Öyleyse, siz size, ben de biz bize tekrarlayalım:
Nedir bu cevrü - tegâfül zaman zaman güzelimi
Kaçıncıdır bu eziyet, bu imtihan güzelimi
İşte bu sabah, bu şarkıyı yine dİ-
lime dolamış gazetelere göz gezdiriyordum. Birden gözüm faltaşı gibi açıldı; şarkıyı markiyi yarıda bıraktım! Meğer, şiddet politikası, muhalefetten geliyormuş! Sabır ve tahammül de iktidardan!...
Fakat ne dersiniz; ben biraz sabırsız mıyım da, nedir? Havadisi sonuna kadar okuyamadım! Tekrar, şarkıyı tutturdum:
Nedir bu cevrü - tegâfül zaman zaman güzelim!
Kaçıncıdır bu eziyet, bu imtihan güzelim!
Tükendi sabru - tehammül, kalmadı takat güzelim!
Kaçıncıdır bu eziyet, bu imti-tihan güzelim!
Fakat hayret!... Su gibi de bl-liyormuşum!...
Kral küçük kızının hastalığını duyunca fevkalâde hiddet etti, fakat iki doktor da Margaret’den yana çıkınca... Görürsün sen.........
rs- RANSIZ Cumhurbaşkanı M. J" Vincent Auriol ile Madam li Auriol’ün İngiltere’ye resmî bir ziyarette bulundukları malûmdur. Siyasi bir mahiyeti de o-lan bu seyahat vesilesiyle, ikinci dünya harbinden sonra görülen en parlak kabul resimleri tertiplendi. İpek, kadife, elmas, nişan parıltıları içinde cereyan eden bu toplantıların dedikodusu hâlâ bütün dünya basınını alâkadar etmekte. Zira seyahatin dostluk ifade eden resmî tarafından gayrı bir de mücadele cephesi vardır. Bu mücadele de Parisli terzilerle İngiliz terzilerin ve bilhassa iki ünlü terzinin, yani bugün, her şık kadının yüreğini ağzına getirecek iki ismin mücadelesidir: Fransızlardan: Dior, İngilizlerden: Fath. Her biri, kurşun kalemlerinin ucu ile bütün kadın e-teklerini indirmek veya kısaltmak otoritesine sahip bulunan bu iki artist, süsledikleri kadınların kıyafet ve zarafetlerde İngiliz saraylarında mücadeleye tutuşmuş bulunuyorlar dı. Müsabıkların başında Fransız Cumhurbaşkanının eşi ile Fransa’nın Londra Büyükelçisinin eşi Madam Massigli gelmekte idi. Londra-ya yirmi şapka götürmüş olduğu rivayet edilen ve Fath taraftarı olan Madam Auriol’un ilk günlerde bütün puvanları kaybettiği, ancak son günlerde, sürpriz olarak sakladığı geniş kenarlı şapkası ve o ana kadar yalnız Fath tarafından bilinen elbisesiyle bir iki mühim çıkış yaptığı söyleniyor.
Prenses Margaret Fransız cephesini tutuyor
Verilen ziyafetlerde ve kabul resimlerinde, daha yüzlerce kibar ve zengin kadın var ki, bunların hepsi, Fath-Dior mücadelesini, saray protokolünün soğuk nezaketi altında da olsa bütün harareti ile idame ettiriyorlar.
Bu arada, İngiliz Kıral ailesinin varamaz kızı Margaret de müsabakaya k.ı.imak için elbiselerini hazırlamış, fakat, luvniet şapka ve kürklerin hepsi Dior yam Fransız terzisinin malı. Yabancı bir devlet raisinin resmen kabulü sırasında hanedandan bir Prensesin Fransız ma mulâtı ile giyinmesi katiyen muvafık görülmüyor. Halbuki Prenses Margaret ne pahasına olursa olsun Fransız cephesini tutmıya karar vermiş. Fakat İsrar etmiyor, taktik bir rücatle kendisine yeni elbiseler diktirilmesine razı oluyor. Provalar da gayet uslu bir hali var. Haşarılığı, dik başlılığı tamamen terket-miş görünüyor Herkes hayret ve sevinç içinde.
Kiralın ilk kabul resmi hazırlandığı sırada, bütün saraya felâketli bir haber yayılıyor: Prenses Margaret hasta... Felâketli bir haber diyoruz, filhakika böyle bir törende Kıral ailesinden bir ferdin hazır bu lunmaması, büyük ehemmiyet ve itibarı haiz bulunan misafirlere kar şı bir istihfaf sayılabilir. İngiliz Kıralı bizzat kızının dairesine giderek İsrar ediyor, fakat Prenses: «Ben hastayım baba .. Nasıl gideyim...» diyor da başka bir şey demiyor. Bu nun üzerine, Saray doktoru çağırtın* lıyor. Meşhur bir mütehassıs olan ve Kıral ailesinin bütün fertlerini ezbere bilen bu adamla Prenses e-rasında seri bir bakışma olduğunu sonradan, meselenin aslını esasını sezinlemiye başlamış olanlar görüyorlar. Mütehassıs doktor teşhisi koyuyor: «Grip... Ehemmiyetsiz fakat, Prensesin bu halde odasından dışarı çıkması doğru değildir...»
Kıral, başka bir mütehassıs çağrılmasını vö konsültasyon yapılmasını istiyor. Fakat, gelen doktorların hepsi Prensesin yalvaran bakış lan karşısında yumuşayarak, ilk teşhisi koyan meslekdaşlarını tasdik ediyorlar: Prenses odasından dışarı çıkacak halde değildir.’
Zecrî tedbirler%
Bu vaziyet karşısında, aile faciasına bir son vermek ve Margaret'i kendi haline terketmek lâzım geliyor. Kıral çok üzgündür. Zira büyük kızı Veliaht Elizabeth'in kocası da burada yok. Aile eni konu tenha görünecek. Lâkin, durumu olduğu gibi kabul etmek lâzım, çünkü vakit dar. Bununla beraber, Hükümdar, çok sevdiği küçük kızma, bu o-yunun altında knlmıyacağım ihsas ediyor. Margaret. aylardan beri,
Kocası donanmada olduğu için, Elizabeth bütün davetlere tek başına geliyordu. Işıklardan gözleri kam aşmış, fakat gülüyor.
kendisini bir Amerika seyahatine göndermesi için babasına yalvarmakta, Kıral da ha bugün, ha yarın diye oyalamaktadır. Bu müesif ta-maruz hadisesinden bir hafta kadar evvel, baba bu işe nihayet razı olmuş ve tertibata geçilmişti. Şimdi, baba kızım cezalandırmak için Prensesin önünde emir veriyor:
Amerika seyahatinden vazgeçilmiştir. Hazırlıkları durdurunuz...
Tabiî Margaret’in yüreğine iniyor. Fakat, haber, dedikodu ve fı-
sıltı halinde yayılarak Fransız misafirlerin kulağına kadar gelince, Fransızlar, Küçük Prensesin kendi taraflarını tutmak için fedakârlıklara katlanmasından çok mütehassis oluyorlar. Aynı gün Fransa’dan kalkan bir uçak Margaret’e muhteşem bir çay takımı getirmektedir. Misafirliğin devam ettiği müddetçe, Madam Auriol her gün Margaret’e çiçek göndermiş. Şimdi de Fransa’dan binlerce sempati mektubu yağıyormuş.
Diyarbakırda 106 kişi daha D.P. ye geçti
Yeniden 48 ocak açıldı
Diyarbakır (Hususî) — Seçim günleri yaklaştıkça faaliyetini hızlandıran Diyarbakır Demokrat Parti şubesinin bir haftalık faaliyetinin bilançosunu veriyorum :
1 — Çınar ilçesinden 40, Lice ilçesinden 20, Hani bucağından 15, Merkezden 31 ki ceman 106 kişi Halk Partisinden istifa ederek Demokrat Partiye kayıtlarını yaptır-' mışlardır. Her gün yüzlerce vatandaş kaydedilmektedir.
2 — Yine şu hafta içerisinde Silvan ilçesinde 20, Çınar ilçesinde 8, Lice ilçesinde 13, İl merkezinde 3, Kulp ilçesinde 3, Hani bucağında 1 ki ceman 48 Ocak yeniden açılmış, mevcuda ilâve edilmiştir.
1 — Lice ilçesine bağlı Zengi müteşebbis heyeti ;
Başkan İbiş Tekin, Üyeler: Sait Budak, Mehmet Utku, İbiş Akdal, Esat Uluoan.
2 — Çamar Bucağı idare heyeti:
Başkan : Reşit Güneş, Üyeler : Yusuf Bayram, Sabri Aslan, Menı-duh Yıldaş, M. Şerif Bulut.
3 — Şini idare heyeti :
Başkan: Ömer Doğtaş, Üyeler : Ahmet Şanlı, Mehmet Kaplan, ös-man Demirbaş, Mehmet Aslan.
4 — Liçok idare heyeti :
Başkan Tanrıverdi, Üyeler : Melı met Ragıp Pervane, Mehmet Şirin Doğan, Yemlihan Budak, Ali Balta.
5 — Derhust idare heyeti :
Başkan Haşan Yıldırım, Üyeler: Hüseyin Bayram, Mehmet Ali Kılıç, Ahmet Çakır, Mehmet Okçu.
6 — Sise idare heyeti :
Başkan Mustafa Emirhan, Üyeler: Mehmet Aksu, Şirin Yıldırım, Ahmet Dağtaş, Resul Taşıemir.
7 — Seyhan heyeti :
Başkan Hüseyin Şanlı, Üyeler : Haşan Perçin, Mehmet Ali Altaş, Mehmet Şanlı, Ahmet Yalçın.
8 — Çomelaş heyeti :
Başkan Salâhattin Pekdemir, ü-yeler : Mehmet İleri, Adem Pektaş, Ali Dağtekin, Efendi Turhan.
9 — Derkan heyeti :
Başkan Tehir Teşdemir, Üyeler: Bekir Bark, Sıddık Balanay, Halim Doğan, Halil Duman.
10 — Hüseynik heyeti :
Başkan Mehmet Hazan, Üyeler Mehmet Ay, Nezir Necar, Alı Han, Haşan Çiftçi.
11 — Fis heyeti :
Başkan Selim Fidanbay, Üyeler:
Salih Filiz, Mirza Fidanten, Haşan Kurt, Aziz Tekinay.
12 — Firdevs heyeti :
Başkan Mehmet Demir, Üyeler: Reşit Deniz, M. Ali Demir, Hüseyin Yaşar, M. Emin Alav.
13 — Balinç heyeti :
Başkan Hüsnü Pamuk, Üyeler : Mehmet Çalışkan, Sait Seti, Muhittin Mızrak, Salih Menteşe, Cemil Budak.
14 — Çınar ilçesine bağlı Dikeni heyeti :
Başkan Abdullah Aslan, Üyeler: Davut Kaya, Ali Aslan, Şehmus Canpolat, Hüsnü Sukan.
15 — Yuvacık heyeti :
Başkan A. Samet Aslan, Üyeler: Emin Çakmak, Haşan Çiftçi, Reşit Çakmak, Şehmus.
16 — Şükürlü Heyeti :
Başkan Hamit Deniz, Üyeler : Mehmet Ölmez, Bekir Armağan, Ab-bas Arıkan, Kadir Sirkeci.
17 — Altınakar heyeti :
Başkan Şehmut Bozkurt, Üyeler: Şehmus Yüksel, Abdullah Tuncay, Abdülâziz Bilgiç, Emin Karagöz.
18 — Çelikan heyeti :
Başkan Osman Dallı, Üyeler : Necim Demirel, A. Kerim Dalcı, Ademgür, Mahmut Tohumcu.
19 — Guhan heyeti :
Başkan Mustafa Çetiner, Üyeler: Adem Özdoğan, Şehmus Özdoğan, Abdullah Solmaz, Süleyman Sol-
20 — Lügüs heyeti :
Başkan Ali Çakıl, Üyeler : Mehmet Aktay, İbrahim Atlı, Hame Kara, Hadi Çarpan.
21 — Sipiyak heyeti :
Başkan Ahmet Tekdal, Üyeler : Mustafa Esmer, Abdullah Esmer, Abdulah Tekgül, Hacı Tekdal, Mehmet Özmen.
22 — Diyarbakır İl merkezine bağlı Hüseynik heyeti :
Başkan Şefik Alakaş, Üyeler : Sait Ayan, Aziz Çınar, Selim Can, Salih Altın.
23 — Haftgerm heyeti:
Başkan Şehmus Karakaş, Üyeler: Mahfuz Kaya, Abdülcebbar Kaçmaz, Tayfur Yaniş, Ahmet Ateş.
24 — Akmeşat Heyeti :
Başkan Adem Yiğit, Üyeler: Ab-dülkadir Allahverdi, Hikmetullah ir (Devamı Sa: 4 Sü: 6 (da)
k

ZAFER
3»/3/h&r,
Âlemden âleme
V
Ruhî tezahürler
Ölenlerle yaşıyanlar arasındaki fikir intikalleri -Tekrar dünyaya geliş - Ankaranın idare merkezi olacağını bundan yüz sene evvel bildiren Müştak dedenin bir şiiri
★ (Baştarafı 2 inci de) I Eb İbnin kenduyp göre terbiyet mevcut ve veraset kanunlariyle hiç' eyler. Halik de halâiki kendine kabir zaman izah edilemiyen farklar da bu bakımdan şayanı dikkattir Bu bariz adaletsizlikler doğmatik dinlerin kabul ettikleri Allaha mah sus adaletle kabili telif olamıyacağı gibi bu fikrîî ve ahlâkî farkların hüceyreleri daimî bir yenilenmiye ve değişmiye tâbi bulunan beyin maddesinin hususî bir haline atfedilmesi de mümkün olamaz.
Ruhlar aslında birbirlerinin aynı olarak yaratılmışlardır. Yaratıldıkları zaman hepsi basit ve cahil idiler. Fakat hepsinde iyilik yolu ile ahlâken tekâmül etmek ve bütün bilgileri kazanmak yolu ile fikrîî bil gilerini inkişaf ettirmek hadiseleri mevcuttu. Hepsi de müstakil bir irade ve şuura sahiptirler. Bütün ruhların mekni hâlde aynı fikrî ve ahlâkî bilgileri vardır. Ruhlar bu melekelerini muhtelif hayat var -lıklan içindeki mihnetler, inkılâplar ve mücadelelerle karşı karşıya zahmetler çekerek ve çalışarak inkişaf ettirmeğe mecburdurlar. Görgü ve tecrübeler onları kemale doğru yükseltir. Elde ettikleri meziyetler bir daha kaybolmamak üzere kendilerinde bakî kalır. Ruhun tekâmülü hem serbest ruh halinde hem de dünyada ve kâinatı teşkil eden muhtelif âlemlerde vukua gelir.
Ruh bedeninden ayrılmış hâlde iken ruh meratibinde işgal etmekte olduğu mevkî hakkında şuur sahibidir. Bununla beraber o, varılması lâzımgelen önündeki muhtelif tekâmül merhalelerini ve onlara vasıl olmak için neleri yapmak ica-bettiğini de bilir. O umumiyetle geçen hayatları hakkında tam bir bilgiye maliktir. Geçmiş tecrübelerin- ' den kuvvetlenmiş hâlde daha mü- , kemmel bir duruma yükselmeye de , vam etmek için yüklenmiye mecbur olduğu müstakil hayatım arar ve on dan sonra tekrar enkarne olmak -yani cesede girmek melekesini ken dişine bahşeylemesini Allahdan diler. Bu yeni halinde o çalışarak ken dişi için elzem olan bütün İlmî bilgileri kazanır ve ahlâkî salâhı için icabeden maddî görgüleri iktiham eder.Hakî enkarnasyon ruh merte beleri arasında az ileri olan bir derecedir. Ruh asla geri dönmez. Elde ettiği tecrübelere daima yenilerini katarak kemale doğru ilerler.
Dezenkarne hâlde iken bütün geç miş hayatlarını hatırlıyan ruh tekrar enkarne olunca geçmiş hayatını muvakkaten unutur. Bu unutma tecrübe ve görgülerini arttırabilme-si için lüzumludur. Bununla beraber o, bu eski kazançlarının semerelerini kaybetmiş değildir. İnsanın doğuşunda bu eski melekesi mekni hâlde onda bulunur. Şevki tabiîler ile insafların birbirinden tamamile farklı olan istidadlarınm menşei bu mekni melekelerden başka bir şey değildir. (3)
Bu bahsi bitirmeden evvel Süleyman Çelebi’nin ruhunun insanların tekâmülü ve iradelerindeki istiklâl hakkındaki tebligatını da incelemek faydalı olacaktır: «Der beyân-ı Nefs ve Takdir-ı Hüdâ»
r rin olmak için kemâle doğru saî ol-r masını diler... Allah insana ıztırabı I : olsebepten ders eylemiştir. Ol ders-ü ı temrin ruhu nûr ile tezyin eylerse ı kemâle bir kademecik daha yakın ı gelür. Andan ötürüdür ki toprak üs ı tünde fâniler topraktan göçen ruh-ı 1ar daima kemâl üzere saî olurlar.
Kemâlin ne idügin söyledik: İnsanlığın anladıkça insan, Kalbinde doğar sıfât-ı Rahman. İttikçe halâikaa terahlıum
Ol rütbe olıır karîn-i yezdân.
Kemalin esası nuhustini merhametle başlar hüsnü aşkla tezeyyün eyler, nedametle teeddüb eyler, te-derrüg eyler, tekemmül eyler. Ku-buh yoktur demiştim. Kubh’un güzelliğin görmek ruhun ayrı kemalidir. Allah çirkin mahlûk yaratmadı. Allah kâinatı o muazzam güzelliği ile yarattı. Onun ölçüsü ne ola ki onu sen kendi ölçünle kıyas eylersin. Hüsnü aşk, merhamet, nedamet bunlar kalbisafı tezyin eyler se Nur-u hayır tülü eyler. Nuf-u hayra yapışıp Allaha uruc kabildir:
Ol kimse ki hayrişleyerek Hakk’a u-yar, Huu!
Mazlumların ahım kalbinde duyar, Huu! Sevdalarını terkiderek Ârz-ı hakıy-
Sevda-yı Hakıykatle başın derde koyar, Huu! Yoktur o mübareket kul içün hauf-i ceza, Huu! Allah ona bahşeyledi ferman ı kaza, Huu!»
Görülüyor ki Kur’an da dahil olduğu hâlde tebliğler hangi menba- ı dan gelirlerse gelsinler ruhların hayat ve tekâmülleri hakkındaki e-saslar hepsinde aynıdır.
Geri kalan hususları müteakip ya 1 zımda tamamhyacağım.
(1) 15/1 ve 23/1/1950 günlü nüs
(2) 11/4/1947 günlü tebligata ait zabıtname. Süleyman Çelebi Enis Behiç’e «Fanus-, diye hitabederdi. Alman bu tebligat o sıralarda Enis Behiç’iıı başparmağı altındaki fincanın ııareketi ve gösterdiği harfleri toplamak suretiyle tesbit olunmakta idi.
(3) 11/2/1950 günlü Zafer Gazetesi.
(4) Dr. Leon Wauty’nin «Science et, Spiritisme» adlı eserinin «peri-sprinin haki enkarnasyondan evvelki varlığı bahsi.»
DİLEKLER
Altındağda ekmek kıtlığı
Altındağ'da bakkal Hüseyin Türkgüzeli, gazetemize gönderdiği mektupta şöyle yazıyor:
«Mıntakamızda hiç fırın yoktur. Şehrin diğer semtlerindeki fırınlar beyilerine ek mek göndererek ihtiyacı karşılarlar. Son günlerde fırınlar, az un verildiğinden bahse derek ekmek miktarım çok a-zaltmışlardır. Bunun neticesi olarak halk saat beşten sonra ekmek bulamamakta ve dükkânlarımızın önüne birikerek ekmek beklemektedirler.
Fakir halkın ekmek ihtiyacını karşılamaları için Belediye Reis Muavinine başvurduk. Cevaben: «Biz biliyoruz, ekmek yetişir» diyerek alâka lık göstermedi. Alâkalıların bu halk derdiyle meşgul olma larını bekleriz.»
Polotl da tatbik edılemiyen kanun
PolatlI'dan bir okuyucumuz yazıyor:
«Polatlı esnafı, Ticaret O-dası kaydı yaptırmaları için belediyeye müteaddit müraca atlar yaptıkları halde Belediyece bu kayıtların yapılamı-yacağı ve Ankara Ticaret Cl-dasına kaydolmalarını bildirmektedir.
655 numaralı Ticaret Odası Kanununa göre, ayni Belediye sınırı dahilinde olmadıklarından Ankara Ticaret Odasınca da kayıtlan yapılmamıştır.
Kanun Ticaret Odası olmı-yan yerlerde bu vazifeyi Belediyelerin yapacağını yazar. Bunun Polatlı Belediyesince tatbik edilmediği görülmektedir.
Esnaflar bu kayıtlarla bazı müesseselerden kredi sağlıya cağından bu gibi avantajlardan istifade ederek ticaretlerini genişletmiş olacakları ve bu vesile ile Belediyeye bir gelir temin edileceği muhak- ' kaktır.
Polatlı esnafının bu kanunî haklarının tanınması için ilgili makamların dikkatini çekeriz.»
DOKTOR
Aziz Tevfik Yeginsoy
DAHtLİYE MÜTEHASSISI
Hastalannı her gün saat 15 den itibaren kabul eder.
Hamamönü Halk Eczanesi karsında, N izam ed din apartmanı No. 2 — Tel: 15343.
İKTİBASLAR
— Hoş Kelâm itdin, Süleyman, sanki tedbir elde mi? Biz ki âciz kullarız, tagyir-i takdir elde mi?
Ruh 4
— Aferin, ey nûr-i aynim, î’tîraz et-din bana Habbezâ, bir zorlu mantık virmiş
Allahın sana Levh-i mahfuz’un senin mâzîde, müstakbelde mi? Sende mi taksir ü noksan, Hâlik-ı Ekmelde mi? Olmasaa islâah ı insanlaa tekâmül kaygusu, Yâ niçün virmiş bizee Tanrım nedâ-met duygusu? Ol nedâmet kim Benî - âdemde var, hayvanda yok. bilmemek hayvanda var, insanda yok. Olmalıı â’mâlimizden hayr-ü şerrin sorgusu.
Var mıdır mâ’nâ-yı iyman, yoksa Allah korkusu?
Bunca dîn-üü itikaadın aslı bir tertiib mi? Vâ’ad-ü tahdidat ilee tergîib, yâ ter-hiib mi? Var mı hacet böyle mevlıûmâta bir Hallâk içün? Yâ neden bâ’s eylemiş yol Server'ii ahlâk içün? Can virüb almak nedir? Bir bısebcb takliib mi? Bir çocuk keyfiyle bir bâzîçeyii tah-riib mi?
■Tekâmül kemale yeltenmek kemâl ahzine saî olmak demektir. Kemal ise ekmel-i lâyezal olan Allaha yakın olmak demektir. Yakın derim çünkü Allaha kurbiyet Allah ile memzuciyet olamaz. Kemâl ekmel-i müebbed olan Allahu azimüş-şan gibi layetenahîdir. Kemâle erdim demek kemâle ermemenin ni-şanei bişekkidir. İmdi estağfurullah öyle sanırım ki maksud-u hilkati âlem kemâle vüsul yolunda halâikın sayidir.
Hayr-ü şerrü
Hayatının yegâne saadeti, mevcudiyeti o idi, önünde duran idi. Kendi kendini itham edenin karşısında silâhsız kalmıştı, ona edecek tarizi kalma mıştı ve şimdi mütecessis, bilmek istiyordu.
— Beni olduğum g:u:, mez, alçak ve mamafih acınacak halde görün Katerin diyordu. Mutlaka samimi olmak istiyorum, beni anlıyabilmeniz için kelime arıyorum. Hangi hakla, hislerimizi, yaşadıkları zamana göre takdir ediyoruz? Aşklarımın her biri e kadar güzel ki! belki her şeyi zaman ile ölçerek hüküm vermenin bir kurbanıyım.. Kurban veya suçlu, başkalarına yaptığım fenalıklardan dolayı kendimden nefret ediyorum.
Katerin onu dinlerken aralarında bir ahenk teessüs etti. O-nun doğru sözlülüğü Katerin’in doğru sözlülüğünü yaratmıştı, Katerin’de de, sevmek ihtiyacı, iptilâ haline gelmişti ve eğer çocukluğunun, gençliğinin muhiti onu korumuş, eğer dininin ve soyunun verdiği terbiyenin tesiri ile onu bir tek erkeğin kadını yapmamışsa, Pierıe daha kötü değilmiydi?
O ki kadın, olarak çocuğuna tapması lâzım gelirken, yanlız sevişmeği nerestiş ediyordu, o ki biraz evvel, bir gecenin sevgilisini çağırarak onu bir çok â‘ şıklardan mahrum eden hicabına esef ediyordu.
Pierre yine konuşuyordu;
— Size tesadüf ettiğim zaman zaten keder içinde idim. Bu bir itiraftır Katerin, bana gücenmeyin... Olduğunuz genç kızda, evvelâ yalnız huzuru görmüştüm.
Katerin ona nasıl gücenebilir-di? İlk evvelâ aşkı onda görmüş ve tatmıştı. Başını hüzünle sal-lıyarak ona kızmadığını ifade etmek istedi. Fakat Pierre ona bakmıyordu, fazla dağınık hislerin mücadele ettiği ruhunu kendisi için topluyor ve Katerin’in karşısında buna hayret ediyordu:
— Sonra mani çıkageldi, Babanız...
Katerin teessüf dolu gözlerini ona kaldırdı. Demek Mösyö d'Ar-majon Pierre’i şatodan kovmadan
Kremlinin din politikası
Sovyet Rusyamn bir kuklası olan Ortodoks kilisesi katoliklere
karşı bir muvazene unsuru olarak kullanılmaktadır.
KOMÜNİZM, dinin düşmanıdır. Bu düşmanlık, zaman ve mekâna göre iki ayrı şekle bürünür. Birincisi, apaçık tazyik ve tahakkümdür İkincisi ise zahiren bir uzlaşma, hakikatte dini kendi maksatlarına âlet etmek teşebbüsüdür. Komünist diktatörleri, komünist devletinden müstakilen mevcut olabilecek bir dine tahammül edemezler.
Komünizmin temel felsefesi din düşmanlığıdır. Komünizmi kuranlardan biri, dini «halkı uyuşturan bir madde» diye tarif etmiştir.
1917 den 1942 ye kadar, Rusya idarecileri, yahudilik, hiristiyanlık ve müslümanlığın her şeklini imha etmek için âzami gayret sarfettiler. Hükümet bütün dinî binalara ve mallara elkoydu. Meselâ, kiliseleri mekteplere, klüplere, fabrikalara ve din aleyhtarı müzelere tahvil etti. Din aleyhtarı nümayişler tertip e-dildi, ve papaslar ve papaslık ko-ı münist gençlik birliği tarafından sis temli bir şekilde hakarete uğradı. Papasların çoğu hapse atıldı veya idam edildi. 1917 de sayılan 46.000 olan ortodoks kiliseleri 1941 de 4300 e inmişti. Sovyetler Birliğinde milyonlarca taraftarı olan İslâm dinine karşı da mümasil tedbirler alındı.
Dine muvakkaten müsamaha
lardı. Lâkin bunun için iki şart daha lâzımdı: hayatlarını kurtarmak için saklandıkları yerlerden çıkmıya cesaret edecek papas bulmak, ve res mî makamların memnuniyetsizliğini göze almak.
I
Almanlar 1941 de Rusya’ya taarruz ettikleri zaman, başvurdukları propagandanın bir kısmı «Rusları din aleyhtarı tahakkümün boyundu ruğundan kurtardıkları» iddiasıydı. Bu propaganda, Almanlar tarafından istilâ olunan Rus topraklarında büyük bir başarı kazandı.
Gerek bu durum karşısında, gerek Birleşik Amerika’nın sempati ve as kerî yardımını sağlamak zarureti do layısiyle, Stalin, din aleyhtarı tahakkümü biraz gevşetmenin arzuya şayan olduğunu anladı. Bu yüzden, Sovyet hükümeti 1942 de sarih ve resmî din aleyhtarlığı siyasetinden vazgeçerek muhtelif dinlerin sırf ko münist devletinin kuklaları olarak mevcudiyetine müsaade eden bir si yasete tevessül etti.
Bunu yaparlarken, Sovyet makam lan, din üzerindeki bütün tahditleri kaldırmadılar, ve kaldırdıklarını da bir müddet sonra gene vaz’ettiler. Bundan başka, bu makamlar, Sovyet gençliğinin din aleyhtarı bir şekilde yetiştirilmesi işine hız verdiler*. Ruslar, — tahrip edilmemiş veya din aleyhtarı müzelere çevrilmemiş kiliseler bulabildikleri takdirde — kendi allahlarına ibadet edebiliyor-
Çeviren : NUSAT
yacağım, fakat hakikaten şimdi artık gidebilirim.
Ve Pierre kalkarak elini uzat-
Kukla patrik seçimi:
1943 de Stalin, ileri gelen Rus kilise adamlarından bir heyeti kabul etti ve bir müddet sonra da Ortodoks kilisesine patrik seçmek için piskoposların toplantıya çağrılmasına müsaade olundu. Seçilen patrik, Sovyet hükümetinin emirlerine har fiyen riayet edecek tiynette olan A-leksi idi. Ayni zamanda, İslâm dini üzerindeki tahditlerin bazıları da kaldırıldı ve bu dini bir kukla haline sokmıya teşebbüs edildi.
Hâlen Sovyet komünist devletinin mühim bir kuklası olan ortodoks kilisesi katoliklere karşı bir muvazene unsuru olarak kullanılmaktadır. (Rusya’nın Avrupa hudutları etrafındaki peyk memleketlerinde büyük sayıda katolik vardır). Bilindi-' ği gibi, katolik kilisesi, komünizm aleyhtarı en kuvvetli cereyanlardan biridir. Peyk memleketlerin komünist idarecileri hâlen bu yüzden ka-toliklerle ihtilâf halindedirler.
Komünizme karşı katoliklik
Macaristan’da kardinal Mind-szenty hâdisesi, bu mücadelenin en mühim safhalarından birini teşkil etmiştir. Macaristan’ın komünist i-darecileri, bir kukla olması için Mindszenty’yi ikna etmeğe uğraştılar ve bunda muvaffak olamayınca onu uydurma ithamlarla tevkif edip hapse attılar. Bundan sonra, katolik kilisesini, güvenebilecekleri pa-pasların idaresine vermek yolunu tuttular.
Polonya, Çekoslovakya, ve diğer peyk memleketlerinde ayni şekilde hareket edilmektedir. Bulgaristan-da hıristiyan proteston kilisesi komünist kontrolüne tâbi tutulmuştur. Aynı mücadele Çekoslovakya-da da cereyan etmektedir.
Asya’da, komünizmin müstakil dinlere karşı muhalefeti müvazi bir seyir takip etmektedir. Çin’de komünistler hıristiyan ve sair misyonerlere tahakküm ve zulüm etmektedirler. Bunların bazıları hapsedilmiş veya idam olunmuş, bazılarına da «allahsızlık akidelerini tedris etmeleri şartiyle» çalışmalarına müsaade edilmiştir.
Geçenlerde bir basın konferansın da Çin katolik piskoposu Paul Yır Pin Çin komünistlerinin din düş-mam olduklarım söylemiştir.
Hindiçinidelçi komüıiist gayretleri;
Vietnam’da, komünist liderleri, da ha ihtiyatkâr bir siyaset takip edip katolikleri, budistleri ve sair dinî mezhepleri iğfal etmeğe uğraşmışlardır. Meselâ, kontrol edebileceklerinden emin bulundukları kimselerin başkanlığında olarak katolik ve budistler için Millî Refah Birlikleri teşkil etmişlerdir. Hakikaten dindar olan birçok kimseler bu hileye kanmışlardır. Lâkin Vietnam komünist liderlerinin din aleyhtarı ma hiyeti gün geçtikçe daha iyi anlaşılmaktadır. Nitekim, aşağıda temas edilecek hususlar da bunu açık ça belirtmektedir.
Vietnam’daki en büyük dinî teşkilâtların ikisi Cao-Dai ile Hoa-Hao dur. Cao-Dai, muhtelif dinleri içine almaktadır, Hoa-Hao ise budisttir. Bu iki teşkilât, Japonya’nın tesliminden sonra milliyetçileri büyük ölçüde desteklemiş ve Fransızlar a-leyhine komünistlerle işbirliği yapmıştır. Lâkin son iki sene zarfında hayal kırıklığına uğramışlardır ve şimdi komünistlere karşı Fransızları desteklemektedirler
Dünyanın her hangi bir memleketindeki komünistlerin takındıkları durum ister sarih bir din aleyhtarlığı veya muvakkat bir müsamaha olsun gaye daima aynidir ve aşikârdır Yani komünistler, ya dini tamamen mahvetmek, veya onu komünist devletine köle kılmak azminde-dırler. Din köleleştiği vakit her tür lü kudret ve tesirini kaybeder, ve bu hale gelince de zamanla imha e-dilebilir.
ANKARA RADYOSI
30 MART 1950 PERŞEMBE
30 M. S. Ayan.
31 Müzik: Hafif parçalar (Pl)
Haberler ve hava faporu. y J
Müzik: Şarkılar (Pl).
Müzik: Havai müzikleri (Pl). u
Günün program.. (.„B
Müzik: Hafif orkestralardan mel. ! diler. (Pl)
Kapanı?. la
Açılı? ve program. t»
M. S. Ayan. u
Müzik: Şarkılar.
Haberler. ili
Müzik: Radyo senfoni orkestrasi öğle gazetesi.
Müzik: Radyo salon orkestranındı
Akgam programı, hava raporu v( kapanı?.
AC'lı? ve Program:
M. S. Ayarı.
Müzik: İnce saz (Ussak faslı) 1 Müzik: Plano İle caz parçaları (pl)] M. S. Ayarı ve haberler. 1
Geçmişte bugün.
Müzik: (Yurttan sesler)
Müzik: Beethoven: 4 üncü senfoni| Radyo gazetesi.
Serbest saat.
Müzik: Tanburla saz eserleri (M.
Cemil).
Müzik: Halk türküleri.
Unesko gazetesi.
Müzik: Dans orkestraları çalıyor (Pl).
Konuşma: (Sağlık postası) Cema-Ji lettin Or.
Müzik: Müzikseverin saati.
M. S. Ayan ve haberler. |
Program ve kapanış.
7.:
7.;
7..
8.:
8.:
8.:
00
50
00
15
21
.45
22.1
22..
23.1

Partilerde
Diyarbakırda 106 kişi D.P. ye geçti
★ (Baştarafı 3 üncüde) Kaya, Abdullah Sevgil, Ömer Yıldız.
25 — Karabaş heyeti :
Başkan Yusuf Kızılel, Üyeler : Kerim Sarılar, Haşan Karahan, Mehmet Arın, Ali İşçi.
26 — Lise ilçesinin Hani bucağına bağlı Nerip Yusnfan Ocağı heyeti:
Başkan Osman Aslan, Üyeler : Mustafa Demirtaş, Ali Yıldız, Mustafa Kılıç, Hudayı Balkılıç, Hüseyin Özdemir.
!.00
1.45
1.00 __________________
İSTANBUL RADYOSU
30 MART 1950 PERŞEMBE
12.57 Açılı? ve programlar 13.00 Haberler
13.15 Şarkı ve türküler (Pl)
13.30 Hatif öğle müzl&l (Pl).
13.50 Ev kadını — Çeşitli cilâlar
Konuşan: Leman Ey dur.
14.00 garkı ve türküler
14.40 Dana müziği (Pl). 15.00 Programlar ve kapama.
17.57 Acil 13 ve programlar 18.00 Caz müzl&l (Pl).
18.30 Fran* Sinatra'dan şarkılar (Pl).
18.45 Saz eserleri.
19.00 Haberler
19.15 Hafif orkestra eserleri (Pl)
19.25 Piyano soloları
19.45 garkı ve türküler.
20.15 Faust (TEMSİL»
Yatan: J. W. Goethe T arkeeni: Seniha B. Göknil. Oynayanlar: Ca/ıilan« Sonku, Aliye vo Zihni Rona, Tas Ener. Takdim eden Nevin kaya. yin1”1’
21.15 Fasıl Heyeti Konseri ,ktiA’C'
(ŞADARABAN» 1 — Pcçreıu^
22.0
Icrde aslama 10 — S
!.00 Küçük
22.20 Caz sı
22.45 Haberi
23.00 Çeşitli hafif
İstanbul Manzaraları
Yazan . B. Valm.r
evvel, nişanlandıkları gecelerde, Pierre onda yalnız huzuru, rahatı görmüştü ve sevmiş olması için bir maniin zuhur etmesi lâzım gelmişti.
Pierre devam ediyordu:
— Paris’e avdet ettiğim zaman size ihanet etmedim, bunu yemin ederim, size sadık kaldım ve sizi sevdiğimi anladım. Aşkımız Katerin, aşkımız, ben onu kirletmeden evvel... O! onu, ayrı olduğumuzdan beri, bütün maceralarımda aradım ve kendimden iğrenmeme sebeb olan odur zan nediyorum. Bir seneye yakındır artık metresim yok. Onları istemiyorum, yalnız aşifte kadınlarla görüşüyorum, kirlettikleri aşkı benim gibi ariyan zavallı a-şifte kadınlar. Onların sevgilisi daha doğrusu suç ortaklarıyım-Hülyalarımızda birbirimizden o" kadar farkli olmaktan, kin bes-liyerek, beraber geçirdiğimiz iğrenç ve dehşetli geceleri tasavvur edemezsiniz. Onlar devam e-debiliyorlar çünkü herhalde da ha az haris olan bir cinstendirler. Fakat ben, bitti...
Cevabı veren, açık pencereden gelen denizin uyuşturucu hışırtısı oldu.
Elbisesinin kollarının‘içinde Katerin, kavuşmuş çıplak kollarını birbirine dayıyordu... ve merhamet duyuyordu. Pierre’in itiraf ettiği alçaklıkların hepsini biliyordu fakat onu unutabilmek i-çin alçaldığını söyliyeceğini tahmin etmemişti; daima rezil ve muzdafip bir insan olarak ömür sürdüğünü söyliyeceğini beklememişti doğrusu. O çehrede şimdi izdirabın izlerini görüyordu. Şakaklarında, eskisi gibi taranmış saçlarında parladığını gördüğü gümüş rengin akislerini, iz-diraba hamlediyordu. Bu yüzü tetkik ediyor, hatlarının teferruatını hatırlıyordu, ondan artık korkmuyordu. Pierre’l artık sev
miyordu, tekrar canlandıdığı gecelerin hatırası onu arzusundan uzaklaştımıştı. Hislerinin kurbanı olan bu adama acıyordu ve bü tün bunların sayesinde, kendisini teskin olmuş hissederek, yarın Philippe’e Pierre’in eve avdet e-debileceğini, orada bir melce ve dostluk bulacağını, huzur ile yazabilmek için imkân bulunduğunu düşünebiliyordu.
— Sizi dinledim Pierre, dedi. Şimdi gitmeniz lâzım. Yarın Philippe’e yazarım
Gözleri karşılaştı ve onların birbirleriyle karşılaşmasına mani olmadılar
— Mektubumu bekliyeceksi-niz. Onu bekliyeceğinizi bana va-ad ediniz.
Merhameti, birdenbire zihninde ölümün şeklini canlandırdığı için bunu söylemişti ve çünkü, yorgun dimağında bu şekil bir çok müphem tesirlere insicam’ vermişti! Pierre kendini öldürmeden buraya gelmişt, bu hareketi her şeyi izah ediyordu; hu ziyaret, tesadüfen cevap verilen o işaret, Pierre’in bidayette takındığı feragatli tavır, o lüzumsuz ve vahi itirafı ve bilhassa çehresinin hüznü, mütevazı olmıyan o hüzün, kendisini bu derece itham eden bu adamın yüzündeki asil ifade...
Pierre bekledi, Katerin’iıı bakışlarından nazarlarını ayırmadı ve tatlılaşmış gözlerin ifadesini okuyarak, kendisinden nefret ettirebilecek bütün hadiseleri top-lıyarak ona ifşa ettiği için, acı ile teessüf etti. Daha ihtiyatlı dav ranmış olsaydı belki sevişmelerine tekrar başlamıya onu razı et miş olabilirdi. Artık çok geç kalmıştı! İkrarları, ikrarlarındaki ifade, onu, acınacak bi misafir . haline koyacaktı. Katerin şimdiden ona acıyordu ve Pierre ise takdir edilmek isteniyordu.
— Size hiç bir vaadte bulunmı
Katerin:
— Peki ne yapacaksınız? diye sordu, ve uzatılan eli reddetmemesi lâzım geldiğini düşündü.
— Sizi tekrar üzecek hiç bir şeyi...
Katerin titriyordu ve elini onu ısıtan elbisesinin yeninden çıkararak, parmaklan üzerine kapanan sıcak efe buz gibi elini bıraktı.
Pierre ayakta idi ve Katerin başını kaldırmıştı. Bu çehre u-facıktı ve bu el okadar soğuk!...
Pierre altı senedir kaybettiği tesiri tekrar duyarak, bu kadını korumak ihtiyacını hissetti, kah ramanlıktan müdafii olduğu bir kadını korur gibi değil fakat ken di kadınını... ve bu duygu ona’ gurur veriyor, herşeyi siliyor o j na tekrar asalet veriyordu. i
Katerin parmaklanan etrafın-’ daki ateş gibi eli ve gözlerinde ö-lümün şeklini yokeden sıcak ve kuvvetli bakışı hissediyordu. $
Kuvvetli ve sıcak elin canlandırdığı hisler kalbe tesir etti; göğsü şişiyor, göğüsler kumaşa değiyor, açılmış ağız titredi, vücut büküldü ve arzu, ani şiddetiyle, erkeğinkinin yanında hiç kalan, kadının arzusu, Katerin’in vücudunu Pierre’e doğru kaldırdı.
Lâkin Pierre onu arzu etmediği için, Katerin’in onu istediğini fark edemedi.
Bu kadar ufak ve üşümüş o-lan karısı idi ve biraz keyifsiz olduğu vakit kollarının arasında büzülerek, yanağı omuzunda yattığı geceler: «Bütün saadetim bu kadar nahif olan ondadır» diye düşündüğünü hatırına getiriyordu. Ona ızdırap vermiş olmaktan temiz bir nedamet, bitmiş bir insan n ümitsizliğinden de acıklı olan kabahatli bir genç aşığın pişmanlığını kendinde duyuyordu..
Mırıldatıarak:
— Benim küçük Kathleen’im.. dedi.
Elinin içindeki ılıklaşmış parmaklar kaydı ve sonra elini ya? kaladı...
Katerin tekrarlıyordu:
(Devamı var.) ’
İstanbulun kadınlar
hamamının hususiyeti
Yavaş yavaş tarihe mal olmakta olan bu hamamlarda neler görülür?
Emel Derya
(— Yok! Bozuk yok dedik a ha-
«— Aaaa! Ne terbiyesiz şeysin sen öyle... Müşteriye böyle mi muamele edilir?»
(— Allah Allah! İlle de tutturmuşsun bozuk diye! Yok işte görmüyor musun?»
Büyük bir şangırtı ile gözü çeken veznedeki kadın, kutulara istif edilmiş olan beşlik, onluk, yirmi beşlik, ellilikleri muhatabına göstermeden tekrar çekmeceyi sürer.
Müşteri arkasında sıram sıram dizilmiş bekliyen usta; terlikçi; na tır; tellâk ve kapıcıya şöyle bir göz atıktan sonra, çantasından çıkardığı iki lirayı onlara uzatır.
«— Naapim, patronunuz bozmadı. Alın da bölüşün.»
Kapıya doğru yürürken arkaya seslenir:
«— Hadi kınız! Şaziment yürü!» Bohça koltuğunda, besleme tombul hanımına yetişirken; tellâk müşterisine dert yanar:
«— Ah hanımıcığım, bu „__________
hamamcı ne cadalozdur bir bilseniz? Ufak parası dolu olduğu halde, müşteriye para bozmaz ki, bize bahşiş vermesinler diye!...»
«— Nolur verirlerse?...»
«— Nolacak, korkar! Fazla kaza nırız da ona müdâna etmeyiz, çeker gideriz diye...»
Bu sırada veznenin bulunduğu yerden tiz bir ses gelir:
«— Hûriyanım!... Hûriyamkıım! Koş müşteri kese sabun istiyor-
«— Cadı karı, sizi geçirmemi bile hoş görmedi. Hadi hanımcığım, •

sağlık sularınız olsun. Güle güle kirlenin, yine bekleriz inşaallah!» Burası, emsali gittikçe azalan, se nelerin meşakkatli yükünü, küflü duvarları ile, her an biraz daha ha rabolmakla taşıyan İstanbul'un meşhur kadınlar hamamından biridir.
Duvarlarındaki çivilerle karşıdan karşıya gerilmiş iplere asılı peştemalları, ortadaki kuru fıskiyeli havuzlu, ahşap merdivenleri, basıldıkça çatardılar çıkaran sundurmaları ile .ortada yanan koru kül tutmuş mangalı, eteği belinde pejmürde kılıklı natırları, göğüsle rinden kıstırma peştemallarmı tak mış, ahenkle nalın çatlatan usta ve tellâkları ile, halâ eski İstanbul’un izlerini taşıyan alâkabahş ve enteresan bir yeridir.
Türk kadını, Türk hamamını ter kedemez! Evindeki gusûlhanesine, mutfak aralığına, küçük kurnalı hamamlarına, hattâ modern mimarinin şaheseri olan gömme küvetli muhteşem banyo dairelerine rağmen yine de çarşı hamamına gitmekten usta tellâkların elinde gıcır gıcır kese sabun sürdürmekten, temizliğin insana verdiği o nefis rehavetten istifade etmekten kendini alamaz!
Eskiden, fasulye piyazı, yalancı dolma, turşu, börek, helva nevaleleri ile ve mahallece âlâyı valâ ile gidilen hamamlara şimdi yemek, çerez götürmek yasak edildiği için bir limon veya bilemediniz kaçak bir portakal ile duhûl âdet haline gelmiştir.
★ (Devamı Sa: 5 Sü: 1 de)
20/3/1950
ZAFER
S.ihife : 5
(
5tanbul Manzaraları iıfanbulun k dınlar | Iı imamının huşu Ayeti
A (Baş tarafı I üncüde*
v Eskinin tam bir dedikodu mahal-. li olan kadınlar hamamı yerini şim ? (lı berber ve terzilere tetketmiştir.
Yine eskinin görücü makam o-lan muhteşem mermer salonlara, şimdi, bu hayırlı Jş için hiç fırsat düşmemektedir. Çünkü yazın plaj, kışın halo, kadınları kızları üryan görebilmek için ieadediİen en münasip mahallerdir.
Yalnız bu hamamlarda değişmi-yen tek husus, unutulmıyan yegâne âdet, hamamcı getirilen oğlan çocuklarına karşı kullanılan taktik tir.
Meselâ arkasında taş bağlanmış ç.krığı olan ve boğuk, bir sesle güm güm açılıp kapanan şu sağır nıcşe kapıyı açıp, sarımtırak mermerlerinden önce, insanın genzine hitap eden; ekşi, kekremsi, ot ve buhar kokulu hole girelim.
Sağ tarafta soğukluk taşı, yanda peştemallar, çıkmalar, kapıya çevrilmiş, ıslak ceviz renginde, me şinleri gevşemiş nalınlar.
Bir elinde sigarası, başı çatkılı, ondüle olmuş buruşuk göğüsleri ile natır içerden çıkacak müşteriye nıuntazır.
Ayni ahenk ve sesle açılıp kapanım esas kapıyı da geçelim.
Oluklardan daimi surette kâh be yaz sabunumsu, kâh kül renkli ilâ cımsı sular akmakta!...
Göbek taşında, genç ihtiyar, tombul zayıf, aıııa ekseriya tombul, bazısı yarın, bazısı bütün, bazısı da üryah örtülü ve örtüsüz kadınlar!...
2 Nisan Pazar Saat 21,30 BP
Büyük Sinemada
Beı be r'er Deı neği Ya ( r na liiijliik Miisamere
9r
Değerli SES Sor/dkân
SAFİYE AYLA
tLK TÜRK İCADI
Portakal şarabı
Gireyfiirt - Mandarin - Portakal
Sularından vitaminine, nefasetine, kokusuna halel gelmeden imâl edllmlj
Derecesi 15, hastalara DEVA, Romatizma, Karaciğer. Seker hastalıklarına «İfadır.
Toptan Satış yeri:
Yeni nal. Yeni Pazar.
Perakende Satış yerleri:
Uludağ Bakkaliyesi, Yenişehir. Tel: 21799.
D. P. Ankara İlinden
adaylık isfiyenlere
Demokrat Parti Ankara 11 idare Kunılıı Başkanlığından:
Büyük Millet Meclisi 24/3/1950 tarihinde seçimlerin yenilenmesine karar vererek dağılmış bulunmaktadır. Seçim Kanunu gereğince 14/5/ 1950 pazar günü milletvekilleri seçim yapılacaktır.
1 — Partimiz adına ilimiz millet-
SABıTE TUR
AHMET ÜSTÜN SAİME SİNAN
Ankara Sular İdaresinden:
Su işleri inşaatı
vekilliğine adaylığını koyacak arkadaşlarla partili olmıyan vatandaş ların 9/4/1950 pazar günü saat 14 de ilçe merkezinde yoklamaları yapılacaktır.
2 — Adaylık, idare kurulumuza ya bizzat yazılı müracaat, veya parti kurulları tarafından teklik suretiyle olacaktır.
3 — Müracaat ve tekliflerde ad,
Kurna başlarında, kâh yüzünü duvara dönmüş temizlenen; kâh köpürttüğü başını, ol yordamiyle bulduğu tasla yıkıyan müşteriler!
Kısım aralarında
Temsil San'atkârları tarafından
[skeç monolog|
Hile tle r Sin t mu
Gişesinde
Satılmaktadır
”.M'i wn ti ırn
GAZİNOSUNDA )
Orta yerde, orda hurda dolaşan çıplak kız ve erkek çocukları!...
Hemen oracıkta dost oluverenler, eski aşinalar, şöyle tanışanlar, burada carî teklifsizlik ve namahremlik dolayısiyle, bütün yıkanma imitdadınca ahbaplık edeceklerdir ama, o kadar!... Yıkanma bitince bu tanışıklık da sona erecektir.
Kadınlardan biri komşu kurna-dakinin dokuz yaşındaki oğluna ses lenir. Ama oğlan da seslenilmiye-cek gibi değildir ki, kadıncağızı de-mindenberi bir türlü rahat bırak * maz, sanki maliye tahsil memuru cüzlerini ondan ayır-
Efendim teyzi»!,...
Annene söyle de biı- daha se-»uraya babanı da getirsin1.
— Aaaaa! Ayıp! Anne' baaaak! Bu kadın ne diyor?....
Oğlan koşarak fenasının yanına sığınır. Valde bu sırada, kızını ba- I caklarının arasına almış yuma yu ma onn kese, sabun sürmektedir.
Anlatılanı dinler, gözünün ucu ile yan kurnaya baktıktan sonra:
-— Peki oğlum! der, otur bakalım yanımda, buradan bir yere ayrılma, seni de yıkıyacağım!... •
Çocuk oturur. Fıkara bilmez ki, annesine yetiştirdiği bu haber yüzünden artık ilelebet kadınlar hamamından mahrum olacaktır.
Ama ne zUkrı var? Alaturka ha mam olduktan sonra, o da erkek-lerinkine gider. Gider aa götürecek bulunursa tabiî!...
İstanbul'un en mühim hususij-et-lerinden biri olan hamamları da, ne yazık ki her gün geçtikçe biraz daha tarihe mâl olmaktadır.
Konya yo'undaki otomobil kozasında iki kişi öldü
Konya, 29 (Telefonla) — Konya-dan Çumraya gitmekte olan hususi plâkalı Ahmet Çakıroğlu idaresin deki otomobil, Tavşancı köprüsün -den geçerken tekerleklerin patinaj yapmasından su kanalma düşmüş tür. İçinde bulunan Hacı Ahmet ve Hacı İsmail l)oğularak ölmüşlerdir.
içinde bulunanlardan dört kişi civar köylerden yetişen köylülerin yardımlariyle kurtarılmışlardır.
DİŞ TABİBİ HALİD SUNGUR
İNGİLİZCE ve FRANSIZCA
Dersleri
Telefon: 1531.5
1IKR AKŞAM
Tanınmış Paris Revü Heyeti
HALLET KELLENROC
Aynı programda
Iraulı akrobatlar
TRİO MAFFİ
Endülüs Bülbülü
PAOUITA SERRANO
ve atraksion tipik orkestrası
SOLERA ESPANOL
JOSB CASTKO h(Waklle
' 15190
HER PAZAR SAAT 17 DE MATİNE BÜTÜN PROGRAM İŞTİRAKİME Tch ^*12603 )
Türkiye İş Bankam 4. Şirketinden:
Bankamızın Ortaklar Genel Kurulunun topianiıo, münasebetiyle bugün gişelerimizin saat 11,30 da kapanacağını ve Merkez şubemizin öğleden sonra kapalı olacağını ilân ederiz
(SM)
Ankara Sular İdaresinden
AKAR YAKIT ALINACAKTIR
1 — İdaremiz için alınacak 100 ton mazot, 30 ton benzin, 4 ton makine yağı ve 200 Kg. Gres yağı kapalı zarf usulü ile eksiltmeye konulmuştur.
2 — Muhammen bedeli 52552 (elli ik.i bin beş yüz elli iki) lira olup geçici teminatı 3877,60 (üç bin sekiz yüz yetmiş yedi lira, altmış ku ruş) liradır.
3 — Teminat İdare Veznesine yatuılacaktır.
4 — Şartnamesi her gün Sular İdaresi Müdürlüğü Levazım Servisinde görülebilir.
5 — İhalesi 7/4/1950 Cuma günü sat 16.00 da Yenişehir - Kızılay karşısındaki idare binasında yapılacaktır.
6 — İsteklilerin kanuni usul vc tarifat veçhile hazırlıyacakları tek lif mektuplarını belli günde saat 15.00 e kadar idarenin Alını Satım Ko misyonu Başkanlığına makbuz mukabilinde vermeleri lâzımdır.
7 — idare ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. (1962)-(188)
— B. C. G. Verem Aşısı
Tatbikatına Ankara Veremle Savaj Derneği 1 No. lu DUpanae- I rinde devam edilmektedir
A)ı yaptırmak Istlyenlerln her gün saat 9 - 12 arasında müra- I caat etmeleri rica olunur.
Memurlar Kooperatifi arkasınca I Adr«r Ankara Veremle Sava# Dermeği ■
Samsun yolcularına Müjde !
Muntazam taksi seferleri başlamıştır.
ELÂZİZ UM. Nak. Sirkeli Ltd.
Sanayi Cad. No. 39.
Telefon 12232
Prof. Dr. Burhan URUS
Deri ve Tenasül Hastalıkları Mütehassısı
Hastalarım Anafartalar Toygar Apartmanı 1 inci Noter üstündeki muayenehanesinde her gün saat (16 - 19) arasında kabul etmektedir. Tel. 15151
DİKKAT
ORTAÇ'ta
Nylon Çorap Fiatlan:
1 — Cebecide Su Taksim Evinden Yenişehirde Kocatepedeki su deposuna çekilecek 400 M/m kuturlu isale borusunun döşenmesi ve buna ait tâli inşaat kapalı zarf usulü ve birim fiyatı esası üzerinden eksiltmeye konulmuştur.
2 —- Bu işin idarece verilecek boru bedelleriyle birlikte tahmin edilen keşif miktarı 245090,24 (iki yüz kırk beş bin doksan lira, yirmi dört kuruş »lira olup boru bedeli hariç olarak müteahhitçe yapılacak iş miktarı 85539,32 (seksen beş bin beş yüz otuz dokuz lira, otuz iki ku ı uş) liradır.
3 — Geçici teminat miktarı 13504,55 (on iiç bin beş yüz dört lira, elli beş kuruş) liradır.
4 — Eksiltme 10/4/1950 Pazartesi günü saat 16.00 da Arıkarada Kızılay karşısındaki Sular İdaresi binasında yapılacaktır.
5 — İsteklilerin; şehir su vc kanalizasyon inşaatı, su terfi istasyonları. kuyu ve depo tesisleri ile diğer önemli su inşa,ve tesislerinden on az yüz bin lira tutarındaki bir işi teahhüt etmiş ve bunu muvaffakiyetle başararak muvakkat kabulünü yaptırmış veya böyle bir işin fenni mesuliyetini deruhte etmiş oldukları hakkında haiz bulunduk laı-ı vesikaları 8/4/1950 Cumartesi gününe kadar Sular İdaresine göstererek eksiltmeye girmek için yeterlik belgesi almaları şarttır.
() — Teklif zarfları eksiltmeden 1 saat evveline kadar makbuz mukabilinde eksiltme komisyonuna verilmiş olmalıdır. Postada geciken veya geç verilen teklifler kabul edilmez.
7 — Eksiltme evrakını görmek ve fazla izahat almak isteyenlerin Ankara Sular İdaresi Müdürlüğüne müracaatları.
H idare ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. (1867)-(184)
soyadı, kısa bir hal tercümesi ve kayıtlı olduğu ocağın adı yazılacak ve partili olmıyanlar hakkında ayrıca izahat bulunacaktır.
4 — Kurulların adaylıklarım teklif edecekleri kimselerden bu adaylığa muvafakatlerine dair ayrıca im zalı bir beyan kâğıdı alınacaktır.
5 — Adaylık için müracaat ve tek liflerin Genel İdare Kurulu'nun ta-
limatnamesi mucibince en geç yok lamadan (beş) gün evvel yani 4/4/ 1950 salı günü saat 19 a kadar yapılması gerektir.
Keiyfyet, vatandaşlarımızın ve oartili arkadaşlarımızın ittilâline saygı ile arzolunur.
Belediye Başkanlığından
(inşaat sahiplerinin dikkatine)
2290 sayılı Belediye Yapı Yollar Kanununun 14 üncü maddesi ruh sat ve projeLerin inşaat yerinde daimi surette bulundurulmasını ve işe başlama gününün 3 gün evvelden Belediyeye ihbar edilmesini âmir bulunmaktadır.
Cezai muamelelere meydan verilmemek üzere kanun hükümlerine aynen riayet edilmesi ve banka kredisi gibi hususat için Belediyemizden icap eden suretlerin alınabileceği ilân olunur.
2290 sayılı Belediye Kapı Kollar Kanunu
Madde: 14 — Her yapı yerinde plân ile fennî hesapların ve ruh salnamenin bir levhaya asılı olarak bulundurulması lâzımdır.
Yapı sahibi ruhsatnameyi astıktan sonra işe bağlıyacağı günü üç gün evvel Belediyeye haber vermeğe mecburdur. (1738) - (171)
Diyarbakır
Gecesi
1 Nisan 1950 Cumartesi günü Dışkapı Yurdunda saat 21.30 da kıymetli ses sanatkârlarımızdan NERİMAN ALTINDAĞ ve ALİ CAN’la özel surette Diyarbakır- I dan getirilen millî Saz ve Oyun, Ekipleri’nin iştirakiyle Caz ve Sürprizlerle dolu zengin bir gece. I
Davetiyeler:
Bankalar Caddesi, Millî Pi -yango gişesinde1 ve gece günü akşamı kapıda da temin edilebilir. (576)
Fenerbahçeliler Kulübü Başkanlığından:
26/3/950 Pazar günü Genel Kurul toplantısı ekseriyet olmadığından 2/4/950 Pazar günü saat 15 te yapılacaktır. Kurucu üyelerin teşrifleri rica olunur.
Şık Bayanlara
En son mevsimlik Paris modası Patron modeller gelmiştir. (587) Tel:ı 21545
MEKANİK
Ölçü Aletleri Tamir Atölyes
Ölçüler mevzuatına göre, her nevi Başkül, Kantar vc Teraziler en sağlam bir şekilde tamir edilir. Ölçü âletinin muayene ve damgalan tekemmül ettirilerek sahiplerine teslim pdilir.
ADRES:
Mehmet Ali Demirel - Çocuk Sarayı Caddesi No. 273/A. Züca-clye Mağazası yanında - Ankara
- -- (..89)
Kayıp
Merkez Bankasından aldığım 2125 İsveç Kıonluk 15/Ekim/946 tarihli Satış Bordrosunu zayi ettim. Yenisini atacağımdan hükmü yoktur.
Koslantin Teodorupulos
Satılık Lokanta
Kalabalık bir semttedir.
Samanpnzarında Benzinci Nazım Gedik'e müracaat. (565)
Bali Marka
535 krş.
Ankara icra Gayrimenkul Satış memurluğundan
İpotek olup satılmasına karar ve- | 840 kadar meyva ve süs ağaçları ve ıilen Ankara’nın Çankaya, Ayrancı menba suyunu ihtiva eden ve mah-mevkiinde Kadastronun 1955 ada 231 zenj bulunan bir çeşme vardır. 79280 parsel numaralı 10429 metrekare mik lira kıymet takdir edilmiştir, farındaki evli bağ aşağıda yazılı şartlar içinde açık artırma ile satışa çıkarılmıştır.
Durumu
Çankaya'da çunK.._v., ;ısfa)t caddesi (Atatürk bulvarı) üzerinde v(-haricice köşzü karşısında içinde 409 kapı numaralı evi bulunan bağdır. Ev meyilli biı- arazi üzerinde olup üst kata cadde tarafındanki bahçe kısmından doğrudan girilmekte ve tabanı karaçini döşeli bir antireden geçilen tabanı tahta, tavanları bağdadi üzerine yağlı boyalı geniş bir hol, iki oda ve holden geçilen bir sola üzerinde bir oda, mutfak, mutfağa kapısı olan zemin ve duvarla- _ --- --------------------
Tının bir kısmı fayanslı, alafranga v(? birikmiş vergiler satış
hela ı bulunan bir yıkanma yeri ve narasmdan v» I»
sofadan alt kata inilen ahşap bir merdiven vardır. Bu katın doğrama akşamı yağlı boyalı, iç duvarları çi-
Satış şartlan
1 — Satış 25/4/950 salı günü saat 10 dan 11.30 a kadar dairemizde tahmin edilen değerin yüzde yetmiş beşini bulmak şartiyle yapılacaktır. O gün istek bu değeri bulmazsa son isteklinin yüklenmesi verinde kalmak şaı-tile 5/5/950 cuma günü saat 10 dan 11.30 a kadar yapılacak ikinci , artırmada en çok artırana satılacak- I tır.
2 — Artırmaya girenler tahmin e-dilen değerin yüzde yedi buçuğunu güven akçası olarak vereceklerdir. Satış peşin para iledir. İstenildiğinde yirmi gün kadar süre verilebilir.
parasından ödenecek ve tapu harç giderisini alıcı verecektir.
3 — Satış parası zamanında öden-_______,.o..____.v ...........mezse icra kanununun 133 üncü mad çekli badanalıdır. Alt kata yandan c,cs‘ gereği yapılacak ve alıcı fiyat bir kapı ile girilen taban ve tavanı eksikliğinden sorumlu bulunacaktır, tahta bir sofa üzerinde bir oda ve tabanı çimento, tavanı serpme sıvalı bir oda (bu odadan geçilen bir kiler) hela, kömürlük, kiler ve sofadan üst kata çıkılan merdiven vardır. Ayrıca bahçeye kapısı olan ta- . -------------------- —„
ban vc tavanı tahta bir oda ve alt içleştirilmesine giremeyeceklerdir, katın altında meyilden istifade edi- 5 — Şartlaşma bugünden başlı-lerek yapılmış diğer bir oda vardır, yarak dairemizin 949/49 numaralı dos Evin temeli taş ve her iki kat ahşap yasında görülebilir. İstekliler daha ve bağdadidir. Çatısı Eskişehir kire- evvel satış şartların görmüş ve ka mididir. Elektrik, su, havagası tesis- bul etmiş sayılacaklardır. İlân ölüleri vardır. Ev harapça ve bahçede nur.
4 — İpotek sahibi alacaklılarla ilgililerin bu mal üzerindeki haklarını faiz ve gideri ha.ckında ileri sürdüklerini belgelerde birlikte 15 gün ıı- içinde daireye bildirmeleri gereklidir. Bildirmezlerse satış parasının
Genel kurul
Emlâk Alım Satımı
Kiralık ev
Anıt - Kabir civarında filer Kooperatifinde odalı müstakil bir ev kiralıktır. Peşio İstenmez. Müracaat Tel: 0.771
Ojeni Özşahin (Esenyel)
KADIN TERZİSİ
Mevsimlik Modelleri ile işine devam etmektedir. Fiyatlar her yerden ucuzdur.
ADRES: Kooperatif civarı, Kutlu Sokak, No. 3
CEMİYETTE
LÜZUMLÜTELEFONLAK
Yangın ....................... 00
Sıhhî imdat .................. 91
Trenler ................... 12028
Hava Yolları .............. 14881
Yataklı vagonlar .......... 11366
Su Arıza .................. 21370
Elektrik .................. 24840
Havagazı .................. 24840
Başkent taka! ..............
Yeni Güveo*Tak*l .......... 22331
Sizin Taksi ............... 22333
Merkez Taksi ................ mi)
Ersen Takat ............... 21111
toplantısı
T. E. I). Yenişehir Lisesini Bitirenler Derneği Başkanlığından:
Derneğimizin, 26/Mart/950 günü ekseriyet olmadığı için yapılamıyan fevkalâde Genel Kurul toplantısı 2 Nisan 1950 Pazar günü sat 10 da Yenişehir Lisesinde yapılacağından sayın üyelerimizin teşrifleri rica olunur.
GÜNDEM:
1 — Başkanlık divanının seçimi,
2 — Yönetim Kurulunun hazırladığı Ana Tjizük taslağının müzakeresi.
Ankara'nın her köşesinde bol gelirli ev, apartman, arsa almak ve satmak istiyen sayın müşterilerin müracaatları rica olunur.
Ulus Meydanı, Mühendis Hanı No. 5, Musa Yılmaz. Teli Büro: 16668 ev 15233
SİNEMALAR VE EĞLENCE YERLERİ
Bâytk (18011) I Söven kalbi er Ankara (23431) : Altına hücum Ulu (22204) ı kurbanları
Yeni (14040) : ertan kudreti
Park (11121) : Blr fırtına gecesi
SOnaar (14072) ı Kura cinayet, moto haydutlar
8u (14071) : Bir fırtına gecesi
Cebeci (10040) 1 Cehennem zindanı
ECZAHANELER
Başkent, Cebeci, Sağlık
Satılık Arsa
Kavaklıdere, İsveç Sefareti kargısında, Asfalt üzerinde 1024 M*. Tel: 21169 a müracaat.
Sahibi
Adviye FENİK
Yazıişlerini fiîlan idare eden: HİKMET YAZICIOĞLU
Basıldığı yer: Güneş Matbaası
Hakiki Minyon
550 krş.
Gül Marka
525 krş.
ORTAÇ :
Anafartalar Caddesi No. 224 Adliye karşısı Köşe Mağaza Ankara
Tel: 11135 Ankara
I
ZAFER
-
Sahife : G
ZAFER
39/3/1950
Boşmakaleden devam :
19 Mayıs Stadının hasılatı mes'elesi
Hasılatın azlığını bilet ücretlerine zam
değil sadece iki turnike telâfi edebilir
îstanbuldan sonra futbol maçlarının en fazla alâka gördüğü yer şüp hesiz Ankaradır. Fakat buna rağmen Ankara kulüpleri halkın bu yakın alâkasına karşı maçlarda elde edilen hasılattan hiç de memnun görünmemektedirler.
Kulüpler buna sebep olarak bilet fiyatlaının ucuzluğu ile stadyuma gi riş usullerinde ümit edildiği şekilde kontrol yapılamadığını ileri sürmektedirler.
Bu iki sebepten biri olan bilet fiyatlarına gelince, bugün daha ziyade bir memur ve öğrenci şehri o-lan Ankara için, şimdiki miktar en yüksek bir haddir. Bundan daha faz lasını halkın yüklenmesi şimdilik mümkün değildir.
Fiyatlar arttırıldığı takdirde seyirci adedinin azalacağı şüphesizdir. Nitekim bundan dört beş yıl önce yapılan lig maçlarında bilet fiyatları bugüne nazaran daha uzuc olduğu için seyirci adedi bazı mühim karşılaşmalarda ekseriya sekiz ilâ on bin arasında dolaşıyordu. Ne zaman ki, kulüpler arasındaki kuvvet muvazenesi bozuldu. Askerî güçler lig maçlarından çekildi. O zaman halkın rağbetinin mahalli maçlara hissedilir derecede azaldığı görüldü Nihayet bu sene askerî güçlerin liğ maç larına katılması sonunda ve bilhas-
sa hemen hemen aynı kuvvetler a-rasında yapılan son altılararası kar şılaşmalarm gördüğü alâkadan da anlaşıldığına göre, seyirci müsavi kuvvetler arasında yapılan maçlarla daha fazla ilgileniyor ve heyecan duyuyor. Bu da kulüplerimizin üzerin-
İzmir at yarışları
Haftonıo Progromı
Bu hafta yapılacak yarışlara kaydedilen atları ve taşıyacakları sikletleri program sırası ile aşağıya yazıyoruz.
Birinci koşu
4 ve daha yukarı yaşlı în-
Askeıî güçler üç
kısma ayrılıyor
Askerî güçlere ait son defa hazırlanan D. 93 Talimatnamesi gereğince, askerî birliklerin spor faaliyetlerine katılacakları şehirlerde Ka-ragücü, Havagücü, ve Denizgücü ismi altında iştirak etmeleri icap e-diyor.
Buna rağmen şehrimizde eski bir maziye sahip olan Muh^fızgücü 1949 - 1950 sezonundaki müsabaka-
lara yine eski ismi altında iştirak etmişti.
Öğrendiğimize göre, önümüzdeki
sezondan itibaren
Muhafızgücünün
de D. 93 Talimatı gereğince müsabakalara Karagücü ismi altında katılacağı Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğüne bildirilmiştir.
Gençler Birliği ve Demirspor dün îzmire harekeletti
Millî Eğitim mükâfatı futbol mü sabakalarında ikinci deplasman maç larını yapmak üzere Gençlerbirliği ve Demirspor takımları dün trenle îzmire hareket etmişlerdir.
En kuvvetli kadroları ile Îzmire giden Gençlerbirliği ile Demirspor Geliboludaki hazırlık kıtasında bu-
lunan Sait ile Mustafaya da bu maç larda oynamak üzere izin almışlardır. Her iki futbolcu kafileye İzmir de iltihak edeceklerdir.
Bu maçlarda Demirspor ve Genç-
lerbirliğinin alacakları neticeler me
rakla beklenmektedir.
Bu hafta Cumartesi ve Pazar gün leri, İzmirde Gençlerbirliği ve Demirspor takımlarının, Göztepe ve Alfayla yapacakları Millî Eğitim mükâfatı maçlarını idare etmek ü-zere İstanbul' bölgesi hakemlerin -den Feridun Kılıç ile Samih Duran-soy vazifelendirilmişlerdir..
Feridun Kılıç Demirsporun, Sa mih Duransoy da Ge^plerbirliğinin yapacakları maçları idare edeceklerdir.
gilizler 1600 M.
1 — Sanlav 58.5
2 — Desdemona 58
3 — Pullu 58
4 — Princesse 55
İkinci koşu
Arap tayları 1000 M.
1 — Ayda 56
2 — Karasalkım 56
3 — V—1 56
4 — Ardtemiz 56
5 — Nihavend 54.5
6 — Altay 54.5
Üçüncü koşu?
A. Grupu Arap atları 1800
1 — Tufan 60
2 — Kovboy 60
3 — Dabi II 60
4 — Havari 60
5 — Yunt 58.5
Dördüncü koşu:
B. Grupu Arap atları 1800 Metre.
1 — Maşaallah 60
2.— Donjuan 60
i 3 — Çınar 60
4 — Akkent 60
5 — Buket 60
6 — Barış 60
7 — Tilbe 58.5
8 — Azize 58.5
9 — Pehlivan 56
10 — 1 Nisan 54.5
Beşinci koşu:
3 yaşlı İngilizler 1600 M.
1 — San 56
2 — Fanfare 56
3 — Artık 54.5
4 — Fleşdor 53
5 — Calypso 53
Çifte bahis: 2—3 üncü koşular arasında.
İkili bahis: 4 üncü koşudu-dır. _
Hava gücü futbol takımları turnuvası
Önümüzdeki Cumartesi ve Pazar günleri şehrimizde Ankara, Bursa, Balıkesir ve Eskişehir Havagücü futbol takımları arasında bir turnuva tertip edilmiştir.
Elimine usulü ile yapılacak olan bu karşılaşmalar sonunda birinci gelen takıma hava kuvvetleri tarafından ortaya konan bir kupa verile-
Kuvvetli birer kadroya sahip oldukları söylenen misafir havagücü takımlarının yapacakları karşılaşmaların hayli çetin olacağı thmin e-dilmektedir.
■A- (Bas tarafı birinci de)
anlatmış, kendilerine ve Alakanta
de önemle durarak ele alacakları bir konudur.
İkinci mesele ise, stada giren seyirci adedi ile elde edilen hasılatın her zaman tahmin edilen miktarda olmadığı keyfiyetidir.
Bunun yegâne çaresi Avrupa mem leketlerinde hattâ Istanbulda İnönü Stadında olduğu gibi, giriş kapılarına bir turnike koymaktır. Şayet turnike konulduğu takdirde, biletsiz olan kimselerin stada girmeleri imkânsız olacaktır. Çünkü turnikenin göstereceği rakam ile kutuya atılan bilet adedinin aynı olması i-cap ettiğinden, bu vaziyette, stada biletsiz bir kimsenin girdiği kolaylıkla anlaşılır. Mesulleri tecziye edilebilir.
Böylece hasılatı en kolay ve sıhhatli bir şekilde rnlamak mümkündür. Biı usulde serbest güre.; kart; olanlarıa basın mensuplarına karşı İnön Scadmda clduğu g'bi hareket edilerek, parasız kaç kişinin stada girdiği kolaylıkla anlaşılır.
Bugün 19 Mayıs Stadında kullanılmakta olan beş kapıya birer turnike konulduğn takdirde, hasılatın derhal fark edeceği muhakkaktır. Turnike masrafları da kısa bir müddet içerisinde karşılanacağı için, bu işte kulüpler kadar bölgenin de büyük menfaati olacaktır.
Bunun için bugüne kadar her ne sebeple olursa olsun tatbik edilmi-yen bu usulün derhal ele alınarak, ilk plânda yapılması çok isabetli ve kârlı bir hareket olacağı şüphesizdir. H. Ö.
İnönü, ajans ve radyo idareli
Bu arada 'bizim nazarı dikkatimizi celbeden birinci nokta şudur: Sayın İnönü'nün PolatlI ve Kırıkkale nutukları madem ki, bir Milletvekili adayı olmak sıfatiyle söylenmiştir; bunu Anadolu Ajansı ııasıl neşredebilir? Acaba Ajans, bundan sonra, her Milletvekili adayının şahsî bir propaganda maksa-diyle söyliyeceği nutukları da sıra-siyle neşredecek midir? Bir makalemizde daha izah ettiğimiz gibi, Ankara Milletvekili adayı Sayın İsmet İnönü ile her hangi bir sayın aday, meselâ Mebrure Aksoley veya Falih Rıfkı Atay arasında hiç bir fark yoktur. Hattâ diğer partiler adayları veya bağımsız adaylardan da farkları yoktur; hepsi seçmen nazarında adaydır. Kanunda da, şayet aday, Devlet Reisi o-lursa, propagandasında, şu, şu, imtiyazlara malik olabilir diye, bir kayıt görülmemektedir. Bu itibarla İnönü, seçmenlerinin reyine ve güvenine ne kadar muhtaçsa, diğer adaylar da aynı derecede ve kanunun bahşettiği salâhiyetler dairesinde propaganda yapmak hakkına maliktirler. Gelecek Meclisin de ayrıca bir Cumhurbaşkanı se -çeceği muhakkaktır. Bu seçimde kimin Cumhurbaşkanı olacağını şimdiden tayin ve kat’iyetle tesbit etmeğe ise, bağlı bulunduğumuz demokratik prensipler ve kanunlar bakımından imkân yoktur.
O halde, Cumhurbaşkanı sıfatını taşıyor, diye bir Milletvekili adayına seçimlerde hususî bir imtiyaz tanımak nasıl mümkün olur? Biz tahmin etmek istiyoruz ki, Ajansın bu hareketinden İnönü’nün malûmatları yoktur ve Ajans Müdürlüğü, bunu sırf kendiliğinden yapmış ve kanunun sarih maddelerini ihlâl etmiştir.
İkinci bir mühim nokta da şu -
Seçimler yaklaştıkça C.H.P. deki buhran büyüyor
★ (Baş tarafı birinci de)
Sadi Irmak diğer taraftan geçen sene profesör olan bazı gençlere ve bu arada Hukuk Fakültesi Profesörlerinden Hıfzı Timur’a, Edebiyat Fakültesi Profesörlerinden Ma-cit Gök Berk’e aynı surette müracaatlar yapmış, fakat adlan geçenler tarafından da münasip bir şekilde red cevabı almıştır.
Diğer taraftan Sadi Irmak'ın Mithat Nemli’ye aynı suretle müracaat ettiği öğrenilmiş ve fakat bu da itizarla karşılanmıştır.
Anadolu vilâyetlerinde de % 70 ve % 30 nisbetindeki teklifler had bir şekil almıştır. Antalyada eski Milletvekillerinden bir çoğunun % 70 denemelerinde kazanamıyacağı anlaşılmaktadır. Bu havalide bilhassa Rasih Kaplanın kazanma ihtimali çok zayıf görülmektedir. C. H. P. ye mensup bazı münevver gençlerin vaziyete hâkim olmak istediği ve eski Milletvekillerini tasfiyeye çalıştıkları anlaşılmaktadır.
Bolu, seçim arifesinde mühim bir kriz geçirmiş, bir müddet evvel il kongresi tarafından tam bir ekseriyetle işbaşına getirilen il idare kurulunun vazifesine merkezce nihayet verilmiş ve yeni bir müteşebbis heyeti teşkil etmesi hususunda Parti Müfettişi Dr. Fahri Kurtuluşa vazife verilmiştir. Burada da eski milletvekilleriyle yeni aday namzetleri arasında şidetli bir çekişme olduğu anlaşılmaktadır. Öğrenildiğine göre vaziyetini çok teh likeli gören eski Ticaret Bakanı Celâl Sait Siren % 70 denemesine girmemeğe karar vermiştir.
Alâeddin Tiritoğlunun Ciddeye elçi olarak gönderilmesi üzerine Kütahyadaki C. H. P. iç ihtilâfı nispeten halledilmişse de burada gün den güne kuvvetlenen D. P. teşkilâtı C. H. P. yi çok müşkül bir duruma sokmaktadır.
| Bazı vilâyetlerde babadan evlâda intikal edercesine, Milletvekilliğini bir miras mevzuu telâkki eden eski ailelere karşı C. H. P. bünyesinde geniş bir mücadele açıldığı da müşahede olunmaktadır. Buna misal olarak da Gümüşhaneyi gösterebiliriz. Bilindiği gibi Haşan Fehmi Ataç, Osmanlı Meclisindenberi kayıtsız ve şartsız ve devamlı ola-| rak evvelâ meb'us ve sonra Milletvekilliği vasfını kaybetmemiştir. Şimdi bazı münevver Gümüşhane-| liler, bu gedik imtiyazına nihayet ’ vermek arzusundadırlar. Öğrenildiğine göre eski İçişleri Bakanı Şükrü Sökmensüerin muhitin yabancı-
I sı ve kendisinin müfritler safında bulunması itibariyle % 70 deneme-
i sinde tasfiyeye uğrayacatı anlaşılmaktadır. Burası için C. H. P. aday-| lan arasında İstanbul Elektrik İşleri Genel Müdürü Kemal Baybora-nın ismi geçmektedir.
| C. H. P. nin bir kısım umum müdürleri de aday olarak göstereceği | bu arada Zonguldaktan Etibank U-mum Müdürü Ferit Nazmi Gür-men’in bulunacağı söylenmektedir.
I Buna başlıca sebep olarak da koyu ı bir C, H. P. li olarak tanınan İhsan Soyak’ın bu teklifi yaptığı haber verilmektedir.
Hatırlarda olduğu üzere 946 se-! çimlerinde yine Etibanktan Naim | Kromer Zonguldak adayı olarak gösterilmiş ve İhsan Soyak’ın sıkı particiliği neticesinde Naim Kromer Milletvekili seçilmeğe muvaffak olmuştu. Keza yine Etibanktan Tahsin Tüzün Etibank Teftiş Heyeti Reisliğinden Milletvekilliğine geçmişti. Bu itibarla Etibankm C. H. P. ye Milletvekili kazandırma şansı bir defia daha anlaşılmıştı. Bundan başka Cemil Sait Barlasın da Etibank Umum Müdürlüğü Hukuk Müşavirliğinden evvelâ Milletvekili ve sonra Bakan, daha sonra da Devlet Bakanı olduğu malûm bir keyfiyettir.
Belediye artık siyaseti bıraksa da!
Ankara belediyesinden yine şikâyetler çoğaldı. Fakat belediye var mı ki bahsini edebilelim? diyeceksiniz! Bize kalırsa, Ankara belediyesi siyaseti bırakıp, biraz kendi işleriyle meşgul olmanın lüzumunu anlasa, şehrimizdeki bu her günkü devamlı şikâyetlerin önünü almak kabil olacaktır.
Fakat ne yaparsınız? O da işini ve vazifesini bilse, Tanrının günü rahmetli Nevzat Tandoğana kim rahmet okuyacak!.
Yolların pisliğinden, esnafın ve halkın şikâyetinden, çarşı pazarın bakımsızlığından içi yanmıyan kaldı mı? Hangi AnkaralI günde bir defa olsun rahmetli Nevzat Tandoğana fatiha göndermiyor?
Hakikaten o harp senelerinin yokluğu içindeki Ankara-yı bir düşününüz. Bir de bugünkü Ankarayı... Aradaki farkın Avrupa ile Asya kadar olduğunu derhal görürsünüz...
Dün akşam bir okuyucumuz, matbaamıza yana yakıla telefon etti; ve şunları söyledi:
— Yolların pisliğinden, şehrin bakımsızlığından vazgeçtik. Fakat artık yolda giderken de hayatımız-
dan emin değiliz. Buyurun, işte bu akşam 7.40 Kavaklıdere otobüsü, ne önünde ne arkasında fener olmadı-
ğı halde arabamın önüne birdenbire çıkıverdi. Ve hem de arkasından bir vidaj arabası aynı şekilde, ö-nünde ve arkasında fener olmadığı halde gelip geçti... Fenersiz, numarasız bisiklet ve motosikletin haddi hesabı yok! Bir de kazalar yine çoğalıyor, diye şikâyet ederler.
Bu tarzda konuşan okuyucumuz, şu sözleri de ilâve etmeği ihmal etmedi:
Altın çivili Atletizm müsabakaları
B. T. Ankara Bölgesi Atletizm Ajanlığından:
2 Nisan 1950 Pazar günü saat 10 da 19 Mayıs Stadyumunda Altın Çivili atletizm yarışmaları yapılacaktır.
1 — Yarışmalar.
Birinci küme 300 M. 800 M. 10000 M. 500 M. Disk, Gülle, Disk, Mızrak, Çekiç, Yüksek, Uzun, Sırık, 3 A-dım.
Üçüncü küme 300 M. 800 M. 1500 M. ?,000 M. 500 M. Gülle, Disk, Mızrak, Çekiç, Yüksek, Uzun, Sırık, 3 adım.
Dördüncü küme 100 M. 600 M. U-zun, Yüksek.
2 — Yarışmalara katılacak atletlerin Cumartesi günü saat 12 ye kadar 19 Mayıs Stadyumundaki böl."-' bürosuna isimlerini. *Tu7ııcienni ve katılacakları yarışmaları yazdırma lan lâzımdır. İsimlerini yazdırmayan atletler yarışmalara alınmaz.
3 — Bu yarışmalarda hakemlik yapmak üzere bay Cemal Alpman, Cevdet Arun, Faik Gökay, Jerfi Fı-ratlı, Muammer Pamuk, Ali Göker, Nedim Aydınoğlu, Mustafa Çevrem, Besim Aybars, Niyazi Kündemir, İlhamı Polatay, Salâhattin Magra, Mit hat Dertürk, yarışma saatinden 10 dakika evvel stadyumda hazır bulunmaları rica olunur.
4— Dördüncü ve üçüncü küme atletlerine:
Yeni yılın küme tasnifi tekrar ya pîlacağından 4 üncü ve 3 üncü küme atletleri nüfus kâğıtları ile 1 Nisan Cumartesi günü saat 12 ye kadar bölge bürosuna doğum tarihlerini yazdırmaları lâzımdır.
Doğum tarihlerini yazdırmayanlar küme yarışmalarında bir hak iddia edemezler.
Yine Seçim Kanununun 45 inci
maddesine göre
radyolarda seçim
propagandası siyasî partilere inhi-
sar ettirilmiştir. Aynca, adayların şahsan radyoda propaganda yapabilecekleri hakkındp kanun maddesinde hiç bir kayıt yoktur.
Yine, Seçim Kanununun 46 ncı maddesi, radyodan istifade edecek partilere bunun zamanını ve şartlarını da tâyin etmiştir. İnönünün bu seçim propagandası nutuklarının radyo ile yayınlanması kendi partisi namına da olsa bunun Basın Yayın Umum Müdürlüğüne 'bildirilmiş olması, partiler arasında
kur’a usulüne dahil bulundurulması
ve bu kura’nın
da oy verme günün-
den en az on beş gün önce çekilmesi,
yine kanunun 48 inci lanndandır.
maddesi icap-
BemcR oluyor ki, İnönünün radyo ile yayınlanan nutukları par tisi adına da olsa yine zamansızdır. Şu halde, İnönü’nün bütün seçim nutuklarının devamlı surette radyo ile neşri Kanunun 45, 46, 47, 48 inci maddelerine aykırıdır.
Her halde Basın Yayın Umum Müdürlüğünün bu hususta derhal Kanunun âmir hükümlerini yerine getireceğini ümit ediyoruz. Aksi takdirde, Kanun nazarında müsavi olan Milletvekili adaylarından her hangi birisine tercih hakkı tanımış olur ki ıbu, seçim mücadelesinin başladığı ilk günlerde yeni Seçim Kanununun açıkça ihlâlinden başka bir şey değildir.
Ankara Valisinin verdiği cevap
★ (Baş tarafı birinci de)
Şimdi birer birer cevap vereyim:
1 — Ayaş halkı belediyeleri için vilâyetten mühimce bir yardım istediler. Ben de yardım yapılacağını fakat yardım miktarının bekledikleri kadar fazla olarpıyacağını söyledim ve orada hazır bulunan Ayaş genel meclis üyesi Fuat beyi göstererek (ne yapalım genel meclis arkadaşları bu yıl habislik gösterdiler kusur bende değil hele demokrat arkadaşların bir kısmı böyle bir yardıma asla taraftar olmadılar) dedim. Bu sözlerim hakikatin tam bir ifadesidr. Belediyelerce yapıland mekteplere özel idarenin yardım yapmasını uygun bulmayan sîzlerdiniz.
a — Sayın İnönü'nün son harp yıl ları içinde bu memleketi harp badiresinden kurtardığını söylemek a-yıp mıdır? İdare âmiri olduk diye memleket meseleleri üzerinde ko -nuşmak ve fikir beyan etmek hakkından da mahrum muyuz?
3 — Özel idare bütçesinden Halk evlerine yardım tahsisatı yıllardan-beri verilmektedir. Bunun (Kanun)a aykırı olduğunu siz söylüyorsunuz. Halbuki (kanun) dediğiniz şeyi Mil let Meclisleri yapar. (Umumî bütçe) ler birer kanundur. Ne yapalım ki vazı’ı kanun bu noktada sizden ayrılarak bizzat bu yardımı tahsisat kabul etmek suretile kanunlaştır-mıştır.
4 — Yurdumuzun 63 vilâyetinde birer vali konağı ile yüzlerce kay-
Demokrat Partinin iktidar partisinden beklediği ise, iddia ettikle' rj şekilde, hayalî bir sabır ve tahammül değil, daima ve en Ibaşta kanun hükümlerine tam bir riayettir.
Adviye FENİK
Demokratların Bartın mitingi
vam eden baskı ve tehditlerine rağ I toplanan yüzlerce ton altının .......*, ---------— ---------------- men Halk Partisinin Devlet Başka- yonlarca liralık dövizin i! teşekkür etmiştir. îdare heyetinden | m hükümet başkanı ve ’ * 1------------ ’-----•
Sabri Palab-yık ve Zonguldak millet ’
vekili tncealemdaroğlunun alâka çekici konuşmalarını müteakip sürek li alkışlar ve «Yaşa» sesleriyle kürsüye gelen Alakant ezcümle şunları söylemiştir:
— İstiklâl dâvasına önder olan Mustafa Kemal Paşa, otuz bir sene evvel Karadenizin bir sahiline ayak bastığı zaman, büyük kütlesi iktidarın bir kaç sene evvel «kasketliler, sarı çizmeliler» diye istihdaf ettiği işçi ve çiftçilerimizden müte-ekkil milletimize o büyük dâvayı tevdi etmişti. Gittiğim her yerde gördüğüm gibi burada da neşe ve iman dolu s z Bartınlılar, bir kere daha kalbim deki şu imanı teyit ediyorsunuz ki; istiklâl kadar mukaddes olan hürri yet ve millî hâkimiyet dâvasını Demokrat Parti millete emanet etmekle asla aldanmamıştır. Milleti parti cilik namı altında senelerce istih-kâr eden parti esnafları ve küçük
gibi salâhiyeti! ve rros"! şahsiyetleri, nihayet kabul etmek mevkiinde kalmışlardır ki. bugün demokrasi I dâvası gibi mukaddes bir mefhum1 olarak milletin malı olmuştur. Ve bugün buna karşı koymağa çalışmak sadece milletin en ulvi hakkı olan hürriyetine değil, devletin istiklâline, şeref ve itibarına karşı bir tecavüz teşkil edecektir. Bu hakikati kabul ettirebilmek, milletin bir zaferi | olmuştur. Bunun için sevininiz ve Atalarınız gibi seçim gününe kadar kuk gün, kırk gece bayram neşesi içinde yaşayınız. Halk Partisi, bugün de milletin karşısına çıkmış, yeni vaadlerde bulunuyor. Seçim arifesin de iktidar partisi, vaad yapamaz, dört senenin hesabını verir. Bu vaad ler, dört sene evvel de yapılmıştı. 1946 seçimlerinde Saraçoğlu ağzıle yayınlanan iktidar partisinin seçim beyannamesinde, önümüzdeki dört 6ene içinde eskisinden iki misli fab memurlardan bazılarının hâlâ de- rika yapılacağı, harp senelerinde
rile beraber yirmi iki buçuk kuruşa satın almıştır.
Memurlar kadrosunun hiç olmazsa üçte bir nisbetinde fazla ol -duğu Amerikalı mütehassıslar tarafından kabul edilmiştir. Yalnız buradan ve lüks masraflardan en az üç yüz milyon lira tasarruf etmek
ve mil ----------,______ . _____ İktisadî hükümet | kalkınmaya hasredileceği, bütçede mesul şahsiyetle- ( tasarruf yapılacağı, hayatın ucuz-----------atılacağı vaade edilmişti. Heyhat! Bugün görüyoruz ki Bu altınlar e-rimiş, dövizler tükenmiş, bütçe yüz de elli kabarmış, gümrük vergisi _____________________________________._________________________
yüzde yüz elli beş arttırılmış, yüz mil i mümkündür. Bu suretle geriye ka-yon lira kadar 'eker ve benzin ver gisi konmuştur.
Demokrat Parti programında, ver gilerimizin İçtimaî adalet prensibine ve herkesin ödeme kabiliyetine uydurulacağı hüknaü vardır. İçtimaî a-dalete mugayir vergilerin en mü -himleri, yol ve sayım vergileridir Me deni memleketlerin çoktan kaldır -mış oldukları bu vergileri kaldır -mak lâzımdır. Muamele
lan memurlara rahatça yaşıyacak maaş verilmeli, memleketimizin gelirini çoğaltacak İktisadî kaynaklar canlandırılmalıdır. O zaman devlet varidatı kendiliğindein artacaktır. Bugün Halk Partisi, Hakkâriden baş ka hiç biı- vilâyette milletve’ ili çıkaramamak tehlikesi karşısı ndadır. Demokrat Parti bu söylediklerimi tatbik ettirmeğe muvaffak olacaktır. __________________________ Vergisi Bunların hepsinin üstünde Türk va-kaldırılmalı, gümrük vergisi indiril tandaşının hürriyet ve insanlık şere-melidir. Toprak müstahsilinin mah-, fini tanıttırması dâvası vardır. 19 sulİG(rinin mSllet'eirarası fi-Vatlarta Mayıs nasıl istiklâl tarihimizde bir satılmasına engel olunmamalıdır. başlangıç olmuşsa 14 Mayıs da tari-Türk köylüsünün arpasına on iki himizd'e, milletimizin hürriyet ve kuruş fiyat veren Halk Partisi hükû- demokrasi tarihine ayak bastığı gü-metleri, Suriye arpalarını masrafla- nün tarihi olacaktır.
makam evi vardır. Bu konakların tenvir, teshini masraflarile bekçi, bahçıvan gibi müstesna aylıkları özel idarece verilir. Vali ve kaymakamlar bu evler için mahdut bir kira bedeli öderler. Ankara vali ko nağının yıllık kirası 432 liradır.
İl genel meclisi bundan başka Ankara vilâyet konağndaki müstahdem lerin iaşe masrafına karşılık olmak üzere vali emrine 2000 liralık bir tahsisat kabul etmiştir. Umumi efkârı bulandırmak için bu ciheti müphem cümlelerle kpalı geçerek yıllardanberi devam eden ve benim zamanımda tasarruf ve kısıntı yapılarak azaltılan bu tahsisatı ben ihdas etmiş değilim.
Şahsımı bu nevi küçük dedikodulardan masun bulundurmak için vali konağında oturmamak kararında idim. İçişleri Bakanlığı bu hareketimi tasvib etmedi ve (Valilerle kaymakamların umumi idare kadar özel idareler,)n de birer icra unsuru olduğunu ileri sürerek yıllardanberi teessüs etmiş ve salâhiyetli mercilerce kabul olunmuş olan bu konuda —Şahsımı gözeterek— mesele çıkar mamaklığımı istedi. Buna rağmen ben Ankara vali konağının dört kol tuk ile bir yazı masası müstesna hiç bir eşyasını kullanmıyorum. Şurasını da ilâve edeyim ki müstahde -min için vali emrine verilen 2000 lira asla kifayet etmemektedir ve her sene kendi kesemden bir kaç yüz lira eklemekteyim.
Ankara valisine (ziyafet versin) diye bir tahsisat verilmediğini siz herkesten daha iyi bilirsiniz Milli bayramlar da dahil olmak üzere vilâyetin bu nevi masraflar için emrinde yalnız 1000 liralık bir tahsisat
— Belediye siyaseti bıraksa da, biraz kendi işleriyle meşgul olsa...
Bu sayın okuyucumuzu temin e-deriz; yakında Belediye Başkanı milletvekili seçilecek ve Ankara tekrar eski şirin ve emin manzarasını alacaktır!
günlerinde vazife alan ve nöbet yerinden ayrılmalarına imkân bulunamayan binlerce memurine sandöviç alınmaktadır. İki senedir böyle bir masraf da yapılmamıştır.
Genel meclisin sayın demokrat ü-yeleri, sizi çok sinirli görmekteyim. Yoktan mesele çıkarmak istiyorsunuz... Bunun sebebini siz açtık mek tubunuzda şöyle ifade etmektesiniz: (Köylü ve kasabalıların en hassas bu memleket işlerinin *^yetç^yap^-ması ve bu yüzden haHpn- ve 'ffoy e
»"--‘nlekete hizmet , . . ı, mecburiyetindeyim. Kusura
bakmayın. Ankara Valisi
Avni Doğan
Teknik Üniversitede bir cinayet işlendi
★ (Baş tarafı 1 incide) fakat bu sıfata lâyık olmıyan birisinin hain kurşunu ile ölmesidir.
Nuhun gemisini gene arayacaklar
Greensboro, 29 (a.a.) (United
Press) — Geçen yaz, Nuhun gemisini aramak üzere Ağrı dağına çıkmış olan eski misyonerlerden Amerikalı doktor Oran Smith, yeniden araştırmalara teşebbüs edeceğini dün akşam söylemiş, Incil’in bahsettiği bu gemiyi tekrar aramak üzere Türk hükümetine müracaat ettiğini bildirmiştir.
Altmış iki yaşında olan Smith, ge minin Ağrıda, beş bin metreyi aşan biı zirvede, toprak altında bulundu-
ğuna kanidir.
Beş kişilik Smith heyetinin geçen Sonbaharda yapmış olduğu arama, kış bastırdığından tamamlanamamış tır.
Smith yeni sefer heyetinin Birleşik Amerikadan Haziranda hareket edeceğini ve 17 kişilik bu heyete geçen seferki heyetten yalnız ken dişinin dahil bulunduğunu söylemiştir. __________________________
Dış tehlike yine istismar ediliyor
•4- (Baş tarafı birinci de) mesafede bulunan Oğuzeli ilçesine gitmiş ve seçmenleriyle temas ederek isteklerini dinlemiş, bu isteklerle yakından alâkadar olacağını söylemiştir.
Konuşma sırasında Oğuzelili bir vatandaş Devlet Bakanından bir dış tehlike mevcut olup olmadığını ve hükümetin bu hususta ne düşündüğünü sormuştur.
Cemil Sait Barlas, verdiği cevapta, «Evet, bütün iyi niyetlerimize ve arzumuza rağmen bir dış tehlike mevzuu ile karşı karşıya bulunuyoruz. Bu hususta çok uyanık ol manız lâzımdır. Bilhassa seçim esnasında memleketimize muhtelif şe j kil ve kıyafetlerde bir çok yabancı ajanlar sokulmak isteneceği tabiidir. Bir hudut mıntakası olan bu bölgelerde bu gibi ajanların faaliyetlerinin çok olması da hesaba katılırsa seçim sırasında size propaganda yapmak maksadiyle gelen kimselerin evvelâ hüviyetlerini ve kim olduklarını mutlak surette an-
rak tatil akşam adlî
tıb işini bitirirse cenazesi yarın ..aldırılacak ve tabiî cenaze törenine bütün üniversite iştirak edecektir.
Mehmet Taşkesen, yüksek matematik dersinden tahsilinin birinci yılı sonunda vize alamamıştır. Vize, imtihana girmek için şarttır. İkinci yıl ise asgarî vize numarası almıştır. Birinci ve ikinci imtihanlara girmemiş, nihayet Şubat ayında üçüncü imtihana girmiş, fakat kazanamamıştır. Bu vaziyet karşısında otomatikman kaydi silinecek duruma düşmüştür.
Bunun üzerine Mehmet Taşke\ sen, imtihan evrakının bir defa daha gözden geçirilmesi için dilekçe vermiş, fakat imtihan evrakı yeniden tetkik edildiği zaman verilmiş olan imtihan riotunun değişmesine imkân olmadığı neticesine varılarak kendisine bildirilmiştir.
Mehmet Taşkesen, bu sefer gayrı resmî olarak Prof. Feyyaz Gürsana müracaat etmiş, o da bu sabah için ikinci dersin sonunda kendisine randevu vermiştir.
Profesör, ikinci ders bittikten sonna odasına asistanı Selma Uy-sal’ı çağırarak Mehmet Taşkesenin imtihan evrakım getirmiş ve Meh-mede de kapıda beklemesini söylemiştir.
Profesör, asistaniyle beraber imtihan evrakını tetkik ederken Mehmet elinde tabanoa olduğu halde içeri girmiş, asistana çekilmesini söyledikten sonra profesörün masasına yaklaşmış ve iki el ateş etmiştir. Bu sırada korkudan yüzü duvara dönük olan asistan, can havliyle koridora fırlamış ve feryada başlamıştır.
Mehmet Taşkesen, profesöre iki el ateş ettikten sonra asistanın arkasından koridora fırlamış, biraz yürümüş, fakat asistanı koridorda göremeyince tekrar profesörün o-dasına dönmüştür. Bu sırada yaralı bir halde kapının önüne kadar gelmiş olan profesöre iki el daha ateş etmiştir.
Bundan sonra tekrar koridora çıkan Mehmet, rastladıklarını tehdit ederek kapıya kadar gelmiş ve kapıcıya da kıpırdamamasını ihtar ettikten sonra elinde tabanca sokağa fırlamıştır.
Bu sırada o civarda bulunan iki polis, Mehmedin elinde tabanca ile kapıdan çıktığım Uzaktan görmüşler ve kendisini takip ederek Fın^, dıklı’da yakalamışlardır.

J
4
k k
vardır ki bu para ile millî bayram lamanız icabeder.»
Muşta kar bir metreyi buldu
Mus, 29 (a.a.) — Dündenberi şeh fimize fasılasız olarak kar yağmaya başlamıştır. Karın kalınlığı bir metreyi bulmuştur.
I ri

Comments (0)