Pazartesi
Onbirinci Yıl No. 3334
t
n
e.
A
I
.4
I
'1
I h
t
Akdeniz
V
(
■ •
A
DeınokratZam b»n«ars evvelki İstanbul mitinginden bir görünüş
31
MAYIS
1948
Jie. i?
T.I Mmii «YENİ IABAW) İSTANBUL
T«l«f»nı JATIS
ABONE Türkiye
Banalin Jl»
• aylık ıs«o
• aylık san
1 aylık 3oa
BEBBLİ
Vembl
H+O Mr.
4tM )
1M0 »

10
KURUÇ
HUtRiYtr VE HAKKIN YILMAZ MuOAFiiYiZ !





Her Gün


Bayar\ emniyetli ve namuslu seçim lüzum undan tekrar bahsetti ve bundan evvelki seçimlere aid yeni vesikalar okudu •Dün konuşanlar arasındaF. Köprülüde vardı
n a •• •• ı •
Kus - Amerikan görüşmeleri
_ _ _ _

Türkiyedeheyecanuy andırmış
J
•ı

Niye bukadar sinirleniyorlar?
Halk Partisi vicdan borcunu böyle anlıyor, yani seçimleri bir türlü dürüst, tarafsız ellere teslim etmeğe cesaret edemiyor ve edemiyecektir. Çünkü biliyor ki, böyle bir karar yâni halkın isteğinin serbestçe izharı Halk Partisi için bir idam ve intihar demektir.
~1

I
J
alk Partisi kodamanlarını Türk milletinin içten gelen umumi gösterileri kaşmirlendiren şey yok. Ne \a-kitle halinde, millet düşünce-açıklasa, derhal Halk Partisi
H
dar, Jdt, sini
mahfillerinde bir asabiyet ve telâş başgösteriyor. 1946 seçimlerinden sonra Büyük Millet Meclisinin ilk açılış merasiminde AnkaralIların Demokrat Parti Milletvekillerine karşı gösterdiği candan sevgi, H. Partilileri az mı telâşa düşürmüş İdi? İzmirdeki gösteriler, Peker’i az mı sinirlendirmiş idi? Onun i-çin değil mi ki, halkın toplu nümayişlerine «ayak takımı» veya «üstü başı çok temiz olmayanla -nn» nümayişi diye istihfaf edici birer kulp taktılar.
Bugünlerde D. Parti Bursa -da, İstanbulda mitingler tertip etti. Dün de Ankarada bir toplantı yapıldı. Seçim emniyetini sağlayacak tedbirlerin sür’atle alınması, Halk Partisinden ısrarla İsteniyor, •erhal Halk Partisinde yine heye-cın başladı. Hürriyet hakkındaki , nuhabbeti meşhur olan Cemil Bar-Iss (Ulus) da bir yazı yazarak halk kitlelerinin nümayişlerde bulunmalarını şiddetle takbih ediyor.;
Bu hürriyet âşıkının muhakeme tırzı şöjledir. Seçimi emniyet altına almak için çalışmak, Demokratlar için mübah ve caizdir. Hattâ Halk Partisi bil© seçim emniyetini sağlamağı bir vicdan borcu saymaktadır. Amma bunun münakaşa yeri halk yığınları değildir. Büyük Meclis Encümenleri ve nihayet umumî heyettir. Sokaklarda yapılan nümayişlere ise karma karışık unsurlar da karışabilir ve İç ihtilâflarımızdan faydalanmak isteyen düşmanlarımız da bir takını hâdiselere sebeb olabilirler ■ düş..
Barlas’ın ve onun kalemile H. Partisinin neler düşündüğü, böy-lecc apaçık görülüyor. Muhalefeti Meclisin dört dıvarı arasına tıka-inak, orada ezici bîr çoğunluk H. Partj^inde olduğuna göre, muhaliflerin her isteğine şiddetle mani olmak ve sonra da İşte Demokrasi im nıleketimizdo en mükemmel jjtkduo imliyor diye böbürlenmek.» ^Devamı Sau 3; Süt9 4 deZ
Amerika, ölü nç^ktaya gelen Rus - Amerikan münasebatındaki gerginliğin devamma muvafakat etmiyecek
Cenevre, 30 (A.A.) — Anadol
Ajansının özel muhabiri bildiriyor:
La Suisse gazetesi Türkiye Dışişleri Bakanı M. Sadak’ın SivaBta söylemiş olduğu nutku tahlil ederek Molotof - Bedel Smith görüş meleri etrafında çevrilen Sovyet manevrasını belirtmektedir.
Muharrir diyor ki:
Smith - Molotof görüşmeleri i- I lân edildiği zaman Amerika ile müttefik ve ufak hükümetlerin ba zı huzursuzluklar duymuş olduktan inkâr edilemez.
Bu hükümetler arasında Anka-ra hükümetinin daha büyük bir heyecan duymuş olması gerekir. Hususile ki, Türkiye, Yunanistan-dan sonra, Rus ihtiraslarının a-cısına en çok maruz kalabilecek bir memlekettir.
Muharrir, Türk topraklarının ba zı kısınılan üzerinde Rus iddialarına işaret ettikten sonra, yazısına şöyle devam etmektedir:
1939 eylülünden itibaren Sovyet Rıısyaya askeri üsler vermek zonjnda kalan Baltık devletleri ni (Devamı) Sa., 5; Sü., 3 de

Amerikan Dışişleri Bakanı Marshall
Ankara 30 (Telefonla) — Demokrat Parti Ankara il idare kurulunun tertip ettiği miting, Ankara ve civarından gelen 40 • 45 bin kadar Demokratın iştirakile büyük bir heyecan içinde yapılmıştır.
Sabahın erken saatlerinden itibaren Demokratlar mitingin yapılacağı Cebeci meydanına toplan -mağa başlamışlar ve 50 ilâ 60 ka dar kamyonla civar köylerden ge len Demokratlar da bu kalabalığa katılmışlardır.
Sahayı dolduran kalabalığın i-çinde bayraklar, birçok afişler, resimler, göze çarpmakta idi. A-fişlerde şu İBtekler göze çarpıyordu:
Arpasız geçim, hilesiz eeçimr
Sadaka değil, hürriyetimizi !b -tiyoruz.
Söz ve vaadle millet gemisi yürümez,
Millet heyecanını sokak vâvey • lâsı sananlar gafillerdir.
Paramızı hovardaca israf etmeyiniz.
Yapmadan değil, yaptıktan son ra övünelim.
Reyleri çalan, milletin parasını da çalar.
Enteresan bir afiş
Afişler arasında, bilhassa bir ta nesi çok enteresandı. Bu afişte bir insanla bir at başı yapılmış ve altına şu ibare ilâve edilmişti:
Bak şu feleğin işine, şimdi iki -
Çekoslovak yanın işgalinden sonra Hitlcr, tarihi saraydan şehri suyrofhyor

mize de arpa yediriyorlar:
Saat 10,30 da Dağ Başım diiman almış marşı, ondan sonra onuncu yıl marşı ve saat 11 e doğru İstiklâl marşı söylenerek merasime baş landı.
D. P. il balkanının sözleri
Toplantıyı açan Demokrat Parti Ankara il başkanı Hüseyin A-vundıık mitinge iştirak edenlere te şekkiir ettikten sonra dedi sKayıdsız şartsız hâkim tin bir kitlesi olan sîzlerin nızı arayan vicdanınızdan,
nıızdan fışkıran seslere sokak ortasında kopan vâveylâ, yaygara (Devamı Sa. 5. Sü. 1 de)
ki: mille -hakkı-şuuru-
-o

Düşmana ilk kurşu nun atıldığı gün törenle kutlandıı ödemiş, 30 (A.A.) — 1335 tında İzm iri işgal eden ve Ana dçlu içerlerine doğru ilerliyen istilâ kuvvetlerine karşı ilk kurşunun atılmasının -yıldönümü müna-Btbetile bugün 15.000 kişinin İşti-ıâkile ve Tire, Bayındır, Selçuk, Urla, Torbalı ve Kiraz kazalarile İzmir vilâyet merkezinden gelen davetlilerin de bulunduğu bij- tören yapılmış ve o günün yüksek mânası belirtilmiştir.
Tören esnasında, hava kurumu* nun iki uçağı uyuşlar yapmış vş kurum tarafından basılan ve Öde-inişlilerin kahramanlığını Öven 30,000 beyannameyi atmıştır.
Törene lştirâk eden hallj huml» el trenlerle taşınmıştır.
•)
yv
Dört haftalık ateş kes emri verildi
Konseyin bu yeni ateş kes emrine riayet etmiyen Arab ve Yahudilere zecrî tedbirler tatbik edilecek
takdirde konsey, zecrî tedbirler ittihazında tereddüd etmiyecektir.
Aralılar Güvenlik Konseyi Kararından Memnun
Lake Success: 30 (A.A.) — Nafen ajansının özel muhabi rî bildiriyor
Buradaki Arab murahhasları, Güvenlik Konseyinin Filistin me (Devamı Sa. 5. Sü. 7 de)
müddetle
Londra, 30 (B.B.C.) — Birleş-Ecig Milletler Güvenlik konseyi, fArablarla Yahudilere şamili olmak üzere dört hafta
(Ateş kea) emrinin yürürlüğe gir meşini kararlaştırmıştır. Karar, önümüzdeki salı günü saat 23 ten İtibaren yürürlüğe girecektir. A-nayasa gereğince, taraflardan biri ateş kes emrine riayet etmediği

!
w'
i
ı

6
r


I
ÜjL
M i
Amerika isteyen , memleketlere asken heyetler yollayacak
Vaşinerton 30 (A.A.) — '(United Press); Dışişleri ve fiavunma Bakanlıklarının kongreye yaptıkları yeni bir talepte, Birleşik Arne likanın istekli memleketlere askerî heyetleı göndermesine yetki ve-
(Devamı 6 incide})
I
t









Â22/'
W
itler nerde gizleniyor?
Arjantin sular ma girip teslim olan esrarengiz Alman Denizaltısı
r


7


I
4
»

Bu* hnsmiBfxB
İtler* de buı DenlaaMusiBiıı Selimde mî! idi?
JD
İki A 81» a it Mhiü Sısbaıyıı ifşaatta bulannjor
— —
Mürettebatının $ayi6i üç misline çıkarılmış bir denizaltı
Anlatılan bu maceralarda aydın latılması lâzımgelen, bazı karanlık noktalar vardı.
Kumandan Otto VVermutt’un id diası gibi sırf Arjantinin misafirperver sahillerine, vurması için U-530 nun Norveçten Mar - del- Pla-ta’ya kadar uzun ve tehlikeli bir yolu göze almış olmasına pek o kadar ihtimal verilemez.
Üstelik... kendi sınıfında deniz-altıların mürettebat sayısı 18 iken U - 530 nun mürettebat sayısı tam 54 idi.

Bu erlerden çoğu da çok genç yaşta idiler.. Bazı gazeteler hu ea ran meydana çıkarmak için şu fa-raziyeyi ortaya attılar:
IJ - 530 den i zait ısı normal mü rettcbatından maada muharebe sırasında batmış olan diğer bir le-(Devamı Sa., 4; Sü.» 6 cin)
Altıı kişiden mürekkeb şebeke bıuı biletleri Ekspres matbaasında bastırmış
Çekoslovak seçimleri
---o—
Komünistler tarafından kazanıldı!
Londra; 30 (A.A.) (LPS) -
Bugün Çekodovaklar oylarımı (Devamı Sa., 5; Sü., 6 da
Dün İnönü stadında yapılan Türkiye - Avusturya millî futbol maçına aid biletlerden çoğunun İra- j raborsaya intikal ettiği, bu arada bazı açıkgözler tarafından piyasa', ya sahte maç biletleri sürüldüğü anlaşılmıştı. Zabıta, bu yolda giriştiği tahkikatı neticelendirmiş vo
p:yasaya sahte maç bileti süren se. bökeyi meydana çıkarmıştır.
Bunlar, Nubar Zoroh, Necati En gin, Artin Batımaciyan, Mehı ’- d Usanç, Harityum Damaryan ve Ardaştır. Biletlerin Ankara caddesindeki Artin Baamaciyana aid Ekspres matbaasında basıldığı ad laşılmıştır.
Kazanılabilecek Bir Maçı Kaybettik..
istanbulun fethi ve radyo
u sütunda birkaç defa radyoyu tenhid ottiııı... Haklı olarak. Çünkü asrımızda bütün
şoylor olduğu içini
Söyleyenden dinleyen arıv gereb; Dorlor. Belki, diğer okuyucular cM
v rı( 1

v ■
i- /L Z Y c / V A ’ * ı f ¥• H ı
M , İ

] I
iıll
■ A»•
i» i#
1*v' I
r :,‘^İ
7 A
E

6

i

F /./’ *«•
İ’f
I
W
W*’. Tûfp î1
( ,
’.77-


i.;.}
' ■ 4 r
İv';
^v-1
â. i


7/ f'
7.71
I*.
!' .*
&
”'l

»■

7,




7/




I
17)ı

ifl

w

ti.

• Ai • f
il J
O



11
a(
t
•;h
I
w

ı


LW^7'^ z




•t




k(


lüiktTİA'ı
■;'W
/■
t

I
i,
•t


İd

w
W ■
■ A&
6
A


-

I t


Dünkü vıagta Avu sturya kakoi&lnln bir kurtar w (Ya Bibi 3 üncü «ahlf ede).
bir nıedonıyot ■*" Fü L U N A Y mcsi, blnbir hizmo-
bu sözle amel eden-lor de mütekelil-mln hatâların» nen
tl derkâr olan böylo bir nuiosceseyo durup dururken, tariz edilir mıî Edilmemesi lâzımgelir amma... Olmuyor İşte. Radyoyu dinlerken, öyle vaziyetler karşısında kalıyoruz ki, susmak bi ze bir novl cürüm ortaklığı gibi geliyor.
Rady; konuşmaları, tek taraflı konuşmadır. Muhataba edeoek vazıyet -to olsak, dilimizin döndüğü kadar anlatır, karşımızdakinin hatâsın» lirtmo-sinl kolaylaştıracak bir oda verebiliriz. Aksi gibi söyleyene no göz, no söz İşareti ilo falsosunu ihtar edenıiyo • ruz. Sabredelim diyoruz: Yüreğimiz masallardaki sabır taş» gibi şlşfyor.ı Velhasıl bu cehalet fırtınası karşısında müthiş bir azap ile ateşe atılmış barsak gibi kıvranmaktan başka yapacak birşey kalmıyor.
Çok defa böylo oıuuk. f alını karşılaştığımız aykırılıklar (uebtitea üuddtr
dileri anlar ve tashih ederler, dedik. Fakat, radyo konuşmalarında hatâların ekseriya Nasreddin Hocanın dediği gibi «pala ilo oilo kalınamayacak» kadar kocamanlarına rastlıyoruz.
Bu kabilden olarak geren akşam rod yoda (Ulus) muharrirlerinden ve radyonun günlük gazete İspiherl (Hu -roddın Artam) »n «Istanbulun fethine» aid bir konuşmasın] dlnlodik.
Bu «ât, her gün radyoda siyasi bir lomai yapar; son zamanda da büyük dedikodulara sebebiyot veren bir d(n kitabı yaıımşlarılL
Bu suretle umumi malûmatlar» p(k
• n — *—*»ı1 ,
kuvvetli olması tâzımgelen sayın moS' lekdaşımızın Istanbulun fethi gibi c ı nanşumûl bir mevzuu, klmbılir ne gu ze3 idare edecekler diye düşündük.
Hureddin Artarn, İstanbul (çkho unlatırken şöyle tafsilât vortiıiır
{Lütfen »ayjajh ^evirinu)
4
31 MAYIS 648
SAYFAt 8
*• 1
OKPTCCU
C-e—mar————— ki

Profesör Kenan Öner
- Yazan
- —
' -V _ A _ M -
’Yatma bunlan leonusorken emin ve mihferilı olarak RÜrliyormn tul ağır kelimelerin telâtfuzundan tecavüze uğrayan blzler ve bı/lerıu jrittiaden asarak Demokrat adını taşıyan milletin evlutları nasıl mbte* Ek"' olavorsak muhterem heyetinizin bir çoklarının terbiye \e netalıe-lb»i, ülvlvot ve kudslyelini bileıı kıymetli arkadaşların da ayni ezayı ûuvdıtğunu görorek teselli buluyorum, (her iki taraftan bravo aosleri). I Arkadaşlar bn kürsüden hfer »ey söylenir, millet dertleri ortava konur,, bor Milletvekili milletin dertlerini, iztiraplarım ve kendi anlu-S'».gıua göre kuvveti, zaafı, meselelerin İcabına göre, ifade edilebilir.
I Bu Konular konuşulurken, bazan İfradaü» gidilebilir. Fakat esas daima nezalıat ve büyük meclisin İçerisinde toplanan güzide millet ev-lâManmn şahıslarına olduğa kadar, bu mukaddes mefhumun varlığına vo tarihine de hürmet etmek icabeder. Yoksa biz bu kursııdo horşeyt söyleriz, söveriz, savarız, küfür ederiz, diye bir insan kendisinde bu ka* dar aşırı bir salâhiyet bulamaz. Aksi halde Meclisler ve Meclislere ve-çilen, yine millet tarafından verilen geniş konuşma salâhiyetinin lıu* dudunun aşılmış biraz da millet tarafından verilen yine anayasanın ve biitiın mevzuatın çerçevesi İçindeki salâhiyetlere tecavüz edilmiş olur. Arkadaşlar, bu arkadaş, burada bulanan Demokrat Parti arkadaş* farını hedef tutarak çok ağır konuştu? Diz de bu sözleri bu kelimelerin mânasını söyleyene iade ederek cevap vermemeye karar vermiştik. Yalım’. beni huzurunuza getiren ve ıstırabımı arttıran şey. burada bulunmayan insanların, yani müdafaa hakkından mahrum olan insanların aleyhine tevcih ettiği isnatları ve iddiaları genişleterek Demokrsi (lâvaşını Demokrat safında tutarak ele ve yokla kanaatlerini izhar eden yüz binlerce, milyonlarca millet evlâtlarına tecaviizlıâr küfürler beni huzurunuza getiriyor, (öyle şey yok sesleri, gürültüler).
Arkadaşlar, sîzlerin hissiyatına da tercüman olarak söylüyorum, bu gibi mütecavizleri söyletmeyiniz, banlara fırsat vermeyiniz, eğer böyle olursa, bu memlekette hak ve hakikatleri belirtmeğe imkân kalır mı? Amma bu arkadaşa, bu tecavüzü yine sizin tarafınızdan, şimdiye kadar bu arkadaşı söyleten riyaset kürsüsü tarafından söylenmesini işiyorum.
Dr. Mazhar Germen (Aydın) — Jurnal etmeyin.
Refik Koraltan (tekrar kürsüye gelerek) — Size iade ederim.
Şu efendinin şu sözünü görüyor musunuz? Bu milletin varlığına vo selâmetine hayatı boy'uuca hizmet eden bîr adaıua, bir Milletvekiline söylenen söze bakınız. Sana iade ediyorum.
Dr. Mazlıar Germen (Aydın) — Jurnal ediyorsun 25 senedenberl ben bilirim seni.
Refik Koraltan — Seni de beû hem çok yakından bilir, tanırım. Başkan — Konuşmanın yeterliği hakkında bir önerge var, okutu-yarun»-

Çok çocuklû ailelere yardım böy’enıi olur?
Ç'ok çocuklu ailelere ya pılnu janlımdan istifade edebibnek için bir dilekçe ile Beyoğlu kaymakamlığına müracaat cttiın. Di -lekecini hükümet tabipliği ne havale ettiler. Hükümet tabipliğinden bize resmi başlıklı 13.2.946 tarih ve 190 numaralı bir kupon ve rilerok evrakımızı bu ku -pon ilo takip etmemizi tembih ettiler. Müteaddit müracaatlarımıza rağmen aradan 28 ay gibi’uzun bir müddet geçtiği halde bn yardım dilekçesine An -harıldan şimdiye kadar miisbet veya menfi cevap verilmemiş olduğu söyle -iterek bizi daimu savsa -inaktadırlar.
Çok acıdır ki muhtaç ol duğuınuz bu yardım aradan 28 ay geçmesine rağ men yapılmamıştır. Bu yardımın bir an evvel ya pılabihnesi için gazeteniz vasıtasile alâkadar makam lann nazarı dikkatiue celp etmenizi rica ederim.
Kasımpaşa Kulaksız Çeşme Sokak No. 5 te Mukim Şevket Vardar
T R N f RA n X n




V
Usküdarın otobüs ihtiyacı
Belediyenin Üsküdar idaresine
5 otobüs kiralaması istendi
Yüksek Başkanlığa;
Konuşma yeter, raporun oya konulmadım teklif ederim.
Bursa Muhiddin Baha Pars JBkşkan — Konuşmanın yeterliğini o.Hiııuza sunuyorum, Kabul e-denler... etmeyenler ... Kabul edildi. Şimdi komisyon raporunu değiştiren bir önerge var. Raporun komisyona geri verilmesini istiyen bir ö-nerge var, okunacaktır.
Yüksek Başkan lığa;
Kürsüde bütün tafsllâtile izah ettiğim üzere İstanbul seçimlerine* fesat karıştırıldığına dair vâki olau itiraz ve şikâyet inceleme komisyonunca gereği gibi incelenmemiştir.
Tetlnkutın ıısıılü dairesinde genişletilmesi ve derinleştirilmesi için evrakın inceleme komisyonuna iadesini teklif ederim.
Salamon Adato İstanbul

Nedir senin bu güzelliğin kendisi
HER SAflAHİ
Muhtemel Başbakan larla muhayyel mülakatlar
— 1 -


(Ret ret sesleri)
Başkan — önergeyi kabul edenler ... Etmiyenler ... Reddoiunmuş-tur.
Raporu yüksek oyunuza sunuyorum. Kabul edenler... Etmiyenler... Rapor kabul olunmuştur, tutanakları birer birer oyunuza sunuyorum.
Gl. Kâzım Karabekir,
Başkan — Kabul edenler ... Etmiyenler ... Tutanak onanmıştır, (»oldan alkışlar)
Hamdullah Suphi Tanrıöver,
Başkan — Onayanlar ... Onauııyanlar ... tutanak onanmıştır, (sol dan alkışlar).
Or. GL Cemil Cahid Toydeıuir,
(Devamı var)
T
'AKVIMDEN BİR YAPRAK |
Istanbulun fethi ve radyo
(Baştarafı 1 incide) Nisanda Venedıkten İstanbula dört be# yardımcı gemi ile Os-donanması arasında İstanbul ö-
Os*
«20 gelen mantı
nünde bir muharebe vukubııldu. ırtarrlılar bu filoya galebe çalanınmışlar ue bunlar gevşetilen zincirden Halice girmeğe muvaffak olmuşlardı.»
Buraya kadarı tarihtir... Bundan sonrası Nureddın Artam’dır..
( Bu muharebeyi (Saraybumu) sahillerinden seyreden padişah, düşına -na şahsen hüoum ötmek istiyormuş gibi, atını denize sürmüştü.»
Hakikaten Fatih büyük bir tehevvürle atını denize sürmüştür; bu da tarihi bir vak'adır. Fakat hâdise Sa-rayburnunda olmamıştır. Ve olamazdı da. Çünkü Sarayburnu kal'e içinde ve BizanslIların elinde idi.
Radyo idaresinin, halkı bu dereco
istihfaf etmesi doğru değildir. Zira bu memleket halkından daha tarihlerini bilenler pek çoktur.
N» olur? böyle vaziyetlerde olsun şu «imaret zihniyeti» nden vazgeçsek!
Güzel işçi kız dayak yedi
Bir mensucat fabrikasında ça lışan Margarit adında genç ve güzel bir kız evvelki gün öğle ye neğinde bir arkadaşının çirkin fiğini yüzüne vurmuş, bu yüzden aralarında münâkaşa çık -miştir.
Bu esnada işçi kızlardan bit gruj Margaritln üzerin hli -cıım etmiş vo:
den çektiğimiz» diyerek ni epeyce dövmüşlerdir.
Yaralı tedavi edilmiş müteça vizler yakalanmıştır.
---------o-----------
Yapağı fiatları düşüyor
Piyasadaki buhran dolayısiie yerli kumaşlar lâyıkile alıcı bula madığından son günlerde yapağı fiyatlarında düşüklük görülmek tedir: Halen yapağı borsada 200 kuruştan muamele görmekte dir. 150 ye düştüğü takdirde, A merika tarafından, serbest döv^z le külliyetli miktarda yapağı alı nacağı tahmin edilmektedir. Kaşar ve beyaz peynir fiatleri
Piyasaya beyaz ve kaşar pşy nir sürümü gittikçe artmakta -dir. Böyle olduğu halde beyaz teneke peyniri fiyatlarında ge -çen haftaya nazaran bir yüksel me vardır. Kaşar peyniri fiyat lan ise gün geçtikçe düşmekte -dir.
Hafta sonu piyasasına göre, toptan peynirin tenekesi 24 li -ra 25 kuruş, tam yağlı Trakya kaşarının kilosu da 250—260 kuruştan muamele görmüştür.


Arabacılar cemiyeti hakkında bir iddia
İstanbul Arabacılar Cemiyeti hakkında vilâyete bir yolsuzluk ihbarında bulunulmuş,- tahkika ta geçilmiştir.
İddiaya göre Cemiyet ofisten aldığı kepek ve arpaları fahiş fl yatla harice satmış, usulsüz esnaftan para toplayıp sarfet -miştir. Bu paranın 75 bin lirayı bulduğu iddia edilmekte ve ida re heyeti bundan mesul tutul ■ maktadır.
Cemiyet reisi Yaşar hâdise hakkında şunları söylemiştir.
° — Biz bundan önceki idare heyetinin 128 bin lira yolsuzluk yaptığım meydana çıkarmıştık. Şimdi onlarda bizi nâhak yere lekelemek istiyorlar. Benim reis liğirni istemiyorlar. Bana ölümle tehdit mektupları gönderiyor ■ larA

— in —
â Tokatlıyyanda bekliyenlere gele-K?,hni':
k Şoför Beyoğlu Mutasarrıflığı bi-« naşının köşesinde dört yol ağzın-0' da arabayı istop ettirerek (pazar-» lığım Galatasaraya kadardır) de-S miş, Mehlika:
§ — İskarpin fena halde ayağı-
| mı sıktı, bir adım yürümeme im-i kân yok. Rica ederim, Tokatlıya* ? rnn patisöri dairesine kadar gide* 8 lim! diye yalvarmıştı, a Maksadı oraya girip çıkan ha-g nımlara, beylere; bitişik vitrin* w lerde caddeyi seyredenlere caka, S gösteriş.
| Otomobil durunca, sıra sıra par g lak düğmeli pikolo kapıyı açmış, ö yaya kaldırımına inmişlerdi. Hele g şoföre para çıkarıp vermeyişi da ^yakalıydı ha. Görenler, kendi hususî arabaları sanmışlardır mutlaka,
Taze, hanımlar salonuna gir dı. Delikanlı, ara kapıdan erkekler salonuna geçip ilk masanın lıa* s| Uttuğuna yerleşmişti, ikisin-ı deJ de karınlar ac, birer (Te komple) ısmarladılar. Sütlü çay, ter®-yağ marmelad, bisküvile açlığı e* ; peyce giderdiler.
Mehlika Feminayı açtı. Ecved, caketinin cebindeki sarı kabı kop muş, sahifelerinin yarıdan fazlası kesilmemiş, üç buçuk frankhii romanı okumağa koyuldu.
Vakitler geçiyor, beyfendi görünmüyor da görünmüyor.
Mehlika, bluzunun göğsüne fl-yangolu iğne ile takılı, bllya gibi



Nüfus başına karne ile bir buçuk metre pamuklu verilecek;
Karne usulüne göre pamuklu tevziatına 20 hazirandan itiba -ren başlanacaktır. Karnelerin basılması tamamlanmak üzere -dır; Bunlar mahalle muhtarları tarafından dağıtılacaktır*
, Pamuklu mensucat, belediyo tarafından Sümerbanktan a-lınarak kaymakamlıklara verilecek ve onlarda manifaturacıları bayi yapmak suretlle tevziat te min edilecektir.
Bu seferki tevziatta da, diğer leri gibi nüfus başına 1.5 metre pamuklu mensucat verilecektir.
Ekonomi Bakanın da bir müd det) evvel dediği gibi bu tevzi tzhğını yokluğa irca etmek mümkündür. Zira devletin tev-zie tabi tuttuğu dokuma mikta
karneler basılıyor rı 120 milyon metredir: Buna dahil olan ordu ihtiyaçtan çıka nldığı takdirde, nüfus bağına senece 6 morte isabet etmekte -dir. Ve bu tevzide 4 devrede ya pıldığma göre birer bucuk met re düğmektedir.
Tevzle tâbi tutulan basma mik tan ise 10 milyon metre olduğu na göre adam bağına bir metre, ve bu 4 devrede yapıldığı dak-dirde, 25 santim basma düşer.
Diğer taraftan dokuma fabri-kalannın randımanlarını arttırmak için devlet tarafından ıs • marlanan tesisat 1951 yılında gelmiş olacaktır. Bu takdirde is tihsal bir misil daha artmış ola çaktır.
B
IKA A RİFTE
Üniversitede dersler bugün kesiliyor --------------o----
Üniversitenin bütün Fakültelerinde dersler bugiin kesilecektir. imtihanların günleri ve yeni imtihan yönetmenliği gereğince tesbit edilen ders gruplan ilân edilmiştir. Yazılı imtihanlar a-yın üçünde başiıyarak 15 ine ka dar devam edecek, bundan sonra sözlü imtihanlar bağlıyacak* tır.
Milli Eğitim Bakanı şehrimizde
Millî Eğitim Bakanı Resad Şemseddin Sirer dün sabahki ekspresle şehrimize gelmiştir. Bakanın, Güzel San'atlar Aka demişinin yeniden inşası ve sol temavüllü hocalar hakkında iza hat vermek üzere bugünlerde bir basın toplantısı yapması muhte meldir.
Diğer taraftan bir müddetten beri şehrimizde bulunan Adalet Bakam Şinasi Devrin dün ak -şamki ekspresle Ankaraya haıe ket etmiştir.
Z/13 okullarda tatil bugün başlıyor
ilk okullar bugün yaz tatilini başlıyacak ,5 inci sınıftan gayri sınıflardaki öğrencilere karnelfl ri bugün dağıtılacaktır.
Akıl hıfzıssıhlıası polikliniği
Süleymaniye Darüşşlfasının bir odası, bu sıhhat müessesesi ııin kuruluşuna uygun olarak, Türkiye Akıl Hıfzıssıhası cemiyetine poliknik odası olarak t^h sis edilmiştir.
Bu poliklinik tıbbın son yıllar da koruyucu hekimlik sahasın -da gösterdiği ilerlemeleri göz ö nüne alarak memleketimizde ilk kurulan bir teşekküldür. Burada ruh hastalığına yakalanmamak için sağlamlar tarafından yapılacak müracaatlar karşıla -nacaktır.
POLİSTE
Yakalanan paratı dilenci
----o-----
Evvelki akşam Sultaııahmefi-de yakalanan Safîye isminde bir dilencinin üstünde 25 adet altın lira, 104 adet 2,5 liralık kâğıt pakâ, 10 adet 25 kuruşluk, 25 a-det 10 kuruştuk, 01 adet 5 kuruş luk, 10 adet 2,5 kuruşluk, 82 a det 1 kuruşluk ve 17 adetde 50 kuruşluk bulunmuştur. Paralı dilenci kampa gönderilmiştir.
Bir otomobil devrildi
Miirvet idaresindeki 1039 plâ kalı hususî otomobil evvelki gün Yrakacıkta Soğanlık virajından geçerken devrilmiştir.
Mürvet ile otomobilin içindeki lerden Süheylâ ve Ahnıed adındaki şahıslar ağırca yaralanmış tırr
Yaralılar derhal Nümune hştj . tahanesine kaldırılmışlardır.
Tramvay altında kalan bir çocuk öldü
Vatman Şükrü Kamer idaresindeki 5 numaralı Üsküdar tramvayı evvelki gün Doğancı -lardan geçerken cadde üzerinde oynamakta olan 6 yaşında Fa -ruk Narman adında bir çocuğa ■çarpmıştır.
Tramvay altında kalan zavaJ lı çocuğun her iki bacağı da ke silmiş, kaldırıldığı Haydarpaşa Numune hastahanesinde ölmüş tür.

----------O-----------
Gümrükten çekilen mallar azalıyor
Son üç ay zarfında ithal mallarına umumî bir düşüklük kay dedilmektedir. Aralık ayında çe kilen malların gümrük- resmî 30 küsur milyon liraya baliğ ol — makta iken .şubat, mart, ve ni san aylartında bu miktar 16— 17 milyona düşmüştür. Bu ci -hetle gümrük otrepolarındaki sıkışık vaziyet kalmamıştır.
Üsküdar ve Kadıköy halkının otobüs sıkıntısı çektiğini ve Üs küdar—Kadıköy havalisi halk tramvayları şirketinin elindeki otobüslerin ihtiyaca kâfi gelmediğini nazarı dikkate alan Şehir Meclisi azalan, Başkanlık divanına 10 imzalı bir takrir vermiş lerdir.
îglgililerin verdikleri malûmata göre Meclis azalan bu takrir de, İstanbul belediyesinin kira mukabilinde amortismanı yapılmak şartile Üsküdar travmay şirketine 5 kadar otobüs verme sini istemektedirler.
Üsküdar—Kadıköy, Kadıköy —Moda ve Kadıky—Bostancı a rasmda işletilmesi düşünülen bü otobüslerin Üsküdar ve Kadıköy havalisi halkına ferahlık verece ği muhakkaktır. Fakat bu tak -dirde İstanbul cihetinde^ esasen hususî otobüslerde işlediği hal -de nakil vasıtası sıkıntısı çekilir ken Şehir Meclisinin bu takriri nasıl kar.şılayacağt merakla bek lehnıekte 1 haziranda toplana -cak olan Mecliste bu takririn bir hayli, tart ışmalara sebebiyet ve receği ileri sürülmektedir.
-----------o----------
Şehir Meclisi yarın toplanıyor
Şelıir genel Meclisi, haziran dönemi çalışmalarına yarın baş Uyacaktır.
C. H. P. il idare kurulu, müteakip seçimlerde Demokrat Partili azanında Şehir Meclisinde yer alacağını düşünerek Şe -' hir Meclisi Parti grupu talimat namesini hazırlamış ve yerri tali matııame mucibince, Şehir Mec lisi başkanlık divanı ve daimî encümeni âzalıkları için adaylar tesbit etmiştir.
Verilen malûmata göre, belediye Şehir Meclisi ikinci' başkan lığını Atıf Ödül, ikinci başkan vekilliğine de Enver Batur aday seçilmiştir.
Daimî Encümen âzalıklarına a dav olarakta, Mehmed Ali Gök çen, Bican, Ekrem Tur. Meliha Avni, Ekrem Amaç tesbit edil -miştir.
Gerek Şehir Meclisinde gerekse daimi komisyon calışmala rında temayüz eden. Hamdi Ra sim Bütün’un bu defa daimi ko nıis^n âzası adayları arasında zikredil m em esi bir takım dedi -kodulara yol açmıştır.
Şehir Meclisi üyeleri Parti gru pu talimatnamesi gereğince bu namzetlere rey vermek mecburiyetindedirler.
—------o------
Sütten zehirlendi
Kasımpaşada oturan Mehmed adında birisi dün Bahriye cad -desinde Melihin dükkânında içtiği sütten zehirlenmiş ve hasta haneye kaldırılmıştır. Süt de tahlile gönderilmiştir.
»
* •

»

tost-)^rlak, makinesi bozuk saate, etrafa karşı, ikide bir bakıyor, öbür tarafta Ecved de, kolunu büküp büküp, bileğindeki akrebi ve yelkovanı bile bulunmıyan saati mütemadiyen gözden geçiriyordu.
Genç kadını beklemkten bunaL çıkarırken, Yahyanın verdiği slga mıştı. Gümüş çantasından mendili lalar eline değince, birini dudaklarına sıkıştırdı, yaktı, kadar içmeden, tablaya çıktı dışarı. Pikoloya; çağırttı.
Konuşmaya 'ofladılar.
— Nerede kaldı bu adam T
— Ben de merakdayım.
— Saat kaç oldu kuzum?
— Şimdi anlarız.
Fırladı caddeye. Galatasaray lisesinin saatine bakıp geldi:
— Beşi geçiyor.
— Acaba herifin mühim manii mi çıktı?
— (Posibl) I
— Yoksa vaz mt geçti?
— O (enposib!)
— Bürosuna bir nasıl olur?
— Bravo, hemen
Mehlika hücreye girdi. Rehber*
aşbakan Hagnn Saka’nm ç® • kileccgi dedikoduları zihnim-do o kadar yer clmi$ olaoak kİ, dün akşam yomekton sonra kafamı yino bu mos’elo ilo moçgul buldum. Kendi kendime:
— Acaba diyorum. Haşan Saka nın yerine Başbakanlığa kim gelir? Sadak •ur, Cebosoy mu, yok9a hâtır vo hayft-io bile golınoyen büsbütün başka bir sima nu?.„
Böyle düşünüp dururken, müstakbel vo muhtemel Başbakanlarla muhayyel mülakatlar yapmayı tasarladım. Ö«l( ya! Neden yapmayayım? Baksanız a, koca kabine üyolori bile benim muhayyel mülâkatlarımdan daha hayâli vaadlcrdo bulunuyorlar, daha hesaba, kitaba gelmez demoçler veriyorlar. Nihayet bonlmkı kanime hoşça bırvaç dakika geçirmeğe çalışmaktan ibaret masum bir denomo. Onlarınki, ise, milyonlarca yurddaşı evvelâ ümide, sonra da hayâl sukutuna uğratıyor.. Ben eğlendirmeğe, güldürmeğe çalışıyorum, onlar bezginlik, hattâ yeis yaratıyorlar. Aradaki bıı büyük fark gözönüne getirilince benimki zemzem» le yıkanmış gibi kalır.
Müstakbel kabineyi evvelâ Ali Fu-ad Cebesoy kurmuş tasavvur ettim:
Yeni Başbakan eski bir asker olduğu için, kabine arkadaşlarının ekseriyetini de eski askerlerin teşkil edeceği muhakkak. Kabinesmo, Doviet p r kanı ve Başbakan yardımcısı olarak eski arkadaşı, İstanbul Mlhetvekıii General Refct Beieyı, Milli Savunma Bakanlığına Ankara M ıiro i vekili General Naci Tınazı, Ulaştırmaya Balıkesir Milletvekili General İzzeddm Çalışları, Milli Eğitime, General Kâzım Özalpı, Gümrük ve Tekele Orgeneral Fahreddın Altayı, Bayındırlığa Çankırı Milletvekili General Zeki Soyttc -ımri, Tarıma Erzurum Milletvekili Ca-ncral Vehbi Kocagüneyi, Ulaştırmaya General Abdullah Aipdoganı, Çahşn»a-ya, Kayseri. Milletvekili Salih Avgını, Ekonomiye Korgeneral Kemal Doğanı, Ticarete Amiral Şükrü Okanı, Mâliyeye Orgenorai Asım Gündüzü, iç işlerine Korgeneral AH Rıza Artun -kalı, Adalete de General Seyf» Oüz-göreni pek âlâ alabilir ve Alı Fuad Cebesoy hükümeti de tarihimize Generaller kabinesi) diye geçer.
Bütün hayatları askeri disiplinle geçmiş bu zevatın icraatı da tabii büyük bir zabtürabtla yüriir. Faraza bütün Bakanlıklarda devam işleri intizama girer, memurlar cn büyüğün • den en küçüğüne kadar her sabah birer Saat talime çıkarlar, odacılar bile mesai intizamına alışırlar.
Fakat her madalyanın ters tarafı olduğu gibi, Cebesoy’un asken kabinesi de muhalefet matbuatının ve beje Demokrat Parti sözcülerinin şiddetli hücumlarına uğrar. Faraza bir Demokrat gazete:
— Nedir bu istibdad? Dünya hürriyete ve Demokrasiye doğru gider • ken, bütün memlekette hüküm sürmeğe başlayan bu kışla disiplinine' no lüzum var? diye kıyametler koparırken, her zaınan olduğu gibi berimi • tad yine hükümetin sözcülüğünü ya-pan rfUlus» da:
— Mugalataya lüzum yok! Amerika gibi hürriyetin timsah' bir memlekette bile Dışişleri ınühim bir vazife, desinde değil mi? Başbakanı ( Atleo*
M
V na.. ‘8
Araya sesler de karışmada: $
— Alayı bırak ağabey; belkiX babamın tanıdığı yüksek zatlardan^ birinin karısı marısıdır. Onunla görüşmek istiyor galiba. (Yok, da 4 ha gelmedi) desene.
Bu da, kerime Melahat hanımdı.^ Mahdum bey, evde babası, anasıx olmadı mı hemen telefonu açnr,^ Kadıköy santralındaki matmazel- 8 lere sulanır, Kuşdilinde. Yoğurt-£ çuda. Fikir tepesinde buluşman Vklit Ider, (geliriz) diyerek alda^| tırlar. oğlan hemen oralara koşupg çarh çevirir, küfürleri savııra sa-$ vura döner, yine de bu huyrmdah vazgeçmezdi.
Mehlika, Yahya Beyin henüz ge!,j rıcdiğini öğrendi ya, çattadan te lefonu kapadı. Fazla olarak, ar-S sız. terbiyesiz bir oğlu bulunduğu-^ nu da- öğrenmişti. Zaten Y’ah.^yı^ ilk gördüğü anda pek aşağı taba*S kadan* yetişme, bayağının bayaği-X sı olduğunu anlamıştı. 8
— Ne (mal elve) familyatı di-X jerek yüz buruşturuyor, Ecved» hat»; İstiyordu. ₺
— (Bon om) un kahvede dayın-la seni barıştıracağı sıra sarfetti^ ği (proverb) i unutma. «KÖprüyra geçinceye kadar ayıya dan deniri dodiydl: bu çok doğru lâfı zihnin-^ den çıkarma!.. g'
M₺ram hasıl olmamış, adamın^ (akse) ye uğrayıp uğramadığı an-| Iâşılmamıştı. Biraz sonra bir te-ft lefon daha etmeği kararlaştırn-g tak Tokatlıyandan çıktılar. S
(Devamı var1
Bakanlığı gibi en bir Generalin uh-Büyük Britanys nin bir yedek su
bay olduğunu Demokrat gazete tuyor ınıı?... diye çırpınır.
Devlet arabası ise, bütün bu kodular arasında fıstıkî makam na devam eder, gider...
unu *
dedi* yolu
FIKRACI
(/ 7' F' r F F ]K
Yazan : SEaSiEö MUHTAR ALUS ---------------------------3 1 --------------
de Nurunigâr hanındaki yazıhanenin numarasını buldu. Telefon edip patronu sordu.
(Bugün gelmedi, bundan sonra da gelmez) dediler.
— Çok (enportan) bir işi C*ktı muhakkak!
— Ona şübhe yok.
— Garsonlara, matmazele (Sizi çok beklediler, yine gelecekler) dîye haber bırakalım, biraz (trotuar) yapalım!
— Konsomasyonu ödemeliyiz!
— (Sanfot)!
İki komple çay 50 şerden 103 kuruş mone) verdi, sc-rvis (purbuar) dı. Kendilerini arıya* cak zata elv.(ıami”et vermel*”' için (Son ekselans) beyefendi kulpunu takarak, bıraktıkları haber* unutmamalarını sıkı sıkı tenbih ederek dolaşmağa çıktılar.
Ynnyana, mağazaların vitrinlerine baka baka, Tünel meydanı nü kadar gittiler. Gerisingeri Taksime kadar yürüdüler, tekrar dönüp Tokathvnna girdiler. Arayan, soran yokk.
Ecvedin aklına bir ihtimal gel-
Yarısına bastırdı; kuzenini
)
tutuyor. Mehlika, (port* sinden 125 kuruş çıkanp Kâğıd lire «in üst tarafı, yapan matmazelle garsona
bir
işte! telefon
edelim!
etsek
di:
— Herif Bana hayran, (ebiui) olup gitti. (Emosyon) dan bir (ak se) geçirmesin?
— Aman sus, işim altüst olurl
— Anlaması kolay. *
— Nasıl ?^
— Öyle bir hale uğradıysa şim diye kadar evine götürmüşlerdir bile. Birlere do Usküdardaki villasına telefon edelim.
Mehlika yine hücreye girdi. Reli herde Sultan tepesindeki köşkün numarasını bulup telefonu açtı:
— Alooo!.. Kiminle konuşuyorum efendim?
Karşısına bir erkek çıkmıştı. İDce, kıvrak kadın sesi duvar duv-maz, sululuktan:
— /Benimle konuşuyorsun şekerim, elmabim, canımın içi. Emret. hayatım feda olsun. .
Mahdum Hikmet Beydi ■bu. Meh lika, sarkıntılıkları anlam anlaştıktan gelerek, sordu:
— Kavafzade Yahya Beyefendi hazretleri teşrif buyurdular mı?
— Ne yapacaksın o moruğu, gülüm? Ben gencim, tığ gibi delilen» lıyım billahi; sana benden /em var. Bir defa buluşulun, sevişip koklaşalım, vallahi bayılırsın ba-
Palau bir ay sonra gelecek
AT—11 Kansan üstün talim terbiye uçakları getirecek olan Amerikan bandralı )U. S. S. Pfi lam uçak gemisinin ancak bir av sonra îstanbulda bulunabil» ceğî bildirilmiştir.

r
*

MAYIS 1048


1367
Hicri
Röceb
22
13M
Rumt1
Mayi3
.18
|r — ------
Ruzi Hızır 26 - AY - 5 Gün 15*'


I
I
Pazartesi
Vauıüdr
G üneş Öğle İkindi Akşam Y atsı imsak
Vasati
S.
5
13
17
20
21
3
D.
30
12
11
33
31
19
Ezani D.
57
39
39
S.
8
4
8
12
1
6
5S
16


I
I
1 MAYIS
AvusturyalIlara i ev|ewj
Mümessiller
kal -
Ave-ge -
Mişelh
^ürâessiller Meclisinde kabul edilen kanun şimdi Ayanda inceleniyor
' Aıneıikada fesadçılıkla mücadele


I
Vaşington: 30 (A.A.) Usis)‘
Meclisinde son günlerde büyük bir çoğunlukla ka bul edildikten sonra hâlen ayan meclisi tarafmdan in celenmekte olan Mund—
Mikston adlı ve fesatçılığa karşı tedbirler derpiş eden kanun hakkında Ame rikan basmı çeşitli yorum larda bulunmaktadır.
Nevyork Times gazetesi ezcümle şunları yazmakta c₺r: / i
Memleket, yabancı bir
devietin Amerikan siyasetine müdahalesini önle -rrmek maksadile icabeden [ ■ tedbirleri almağa hakkı - vardır ve anayasada bu ı hakkı tanımamazhk ede -j mez.
► St. Louis Post Dispatch j de diyor ki: Mund—Miks-ton kanun tasarısının ga
* vesi tam manâsile meşru-dur. Nasıl ki milletrerara-sı siyasetimiz, Komüniz -mir. dünyanın başka yerle
* -ine yayılmasını önlemeğe çalışıyorsa, bu kanun ta -sarısı da ayni derdin mem leket içinde sirayetini önle meği hedef tutmaktadır.
Vaşington Star diyor ki: efu kanun tasarısı, kendi milletimizin Hürriyetine I halel getirmeden, Hürriyeti yıkmak için çalışanlara karşı açılmış bir mücadele dir. Bunun ne derece müe sir clacağmı henüz bilmi -voruz, Fakat tasarı kabul edilmeğe lâyıktır ve âyan . meclisinin de, mümessiller ’ meclisi gibi müsait bir ka -J rar alacağını ümit ediyo -) ruz. Buna mukabil Vali { Street Journal şunları ya-) zıyor: j Anayasa dışı gayri kaııu | nî vasıtalarla hükümetimi | zin mahiyetini değiştirme j ye gayret edenler için esa 5 sen kanunlarımız mevcut | tur. Başka kanunlar ihmal ) kâr bir tarzda meriyete ko » ııup ta başarı sağlıyabile -z cek midir?
» Houston Post ezcümle t diyor ki:
» Mümessiler Meclisinin j kararı, Komünizmin artık ) Akademik bir mesele o-j larak mütalâa edilemiyece | ği kanaatine müessestir, j komünizmin beşiği olan ? memleketin harb sonrası | siyaseti, Komünist Parti ? 'sinin bir siyasî parti olma » d’ğma ve yabancı bir dev | letin âleti gibi hareket etti » ğine Amerikan milletini i i ııandırmıştır.
k---------------------------
Bir tren
kazası


I7memlekete bir seiiede yapılacak yardım
Amerika bu memleketlerden yardımı ne şekilde kullancaklarını bildirmelerini istedj
z ■ ■-yaşingtop. 30 (A.A.) (Lps) Avrupa kalkınma programı dahilinde Amerikadan yardım görecek olan 17 memlokofce birinci sene içinde bu yardmını ne şekilde kul lanılaoağmuı önün»iddeki ay başına kadar bildirilmesi için birer mektup gönderilmiştin
Amerikan bağışı
Vaşington 30 (A,A.) — (Lps). Avrupa iktisadi işbirliği idareci si M. Hoffman, Marshall plânın -dan istifade eden memleketlerden ilk sene için bu programın ne şekilde tatbik edileceği hakkında ha zırlıyacaklan plânları Haziran ayı başına kadar bildirmeleri talebinde bulunmuştur.
M. Hoffman, ilk üç aylık devre için 14 memlekete tutan 1 milyar 300 milyon dolardan biraz fazla o lan bağış ve yardımda bulunulacağını söylemiştir.
Şimdiye kadar verilmiş olan mü saadelerin tutan takriben 163 mil yon dolan bulmaktadır.
M. Hoffman, Avrupa memleket lerinin, Amerikanın İktisadî kal -kınmalanna yardımda bulunacağı na olan inançlarının gittikçe kuv vetlenmekte olduğunu ilâve etmiş tir. Komünist propagandasının tesirleri zayıflamaktadır.
«Amerika Avrapayı terkedecek»
Vaşington 30 (A.A.) —■ (Usis). İktisadî kalkınma programı ida recisi Paul Hoffman dün. yaptığı demeçte şunları söylemiştir:
Avrupanın kalkınmasına Amerika tarafından yapılan yardımın İliç bir başka maksat gütmediği ve Batı Avrupanın İktisadî kalkınma sına iştlrâk etmek arzusundan mül hem olduğu Batı Avrupada gittik çe daha fazla anlaşılmaktadır.
Bu anlayış aksini iddia eden ve buna herkesi inandırmak istiyen komünist propagandasına rağmen gündengüne kökleşmektedir.
Hoffman, bu münasebetle kıııma plânı fevkalâde elçisi rel Harrimanın beyanatında çen sözleri hatırlatmıştır.
Harriman demiştir ki:
Birleşik Amerika, Avrupa kalkın ma proğrammda kendisine düşen vazifeyi ifa eder etmez mümkün olduğu kadar çabuk Avrupayı ter kedecektir.
Yol şebekesi
Vaşington 30 (A.A.) — (Usis)
Avrupa İktisadî komisyonu iç nakliyat komitesi, Avrupanın kalkınmasını tâcil için tecrübe mahiyetinde olmak üzere kamyon nakliyatı yapılacak bir yol şebekesi tesbit etmiştir.
Yol işaretlerinde ve levhalarda bir yeknesaklık olmasını derpiş e-den bu program, mevcud şoselerle Belçika, Danimarka, Fransa. Hol landa, İsveç, İsviçre, ve Alman-yadaki müşterek bölgede yapılacak yeni yolları ihtiva etmekte -dir.
Rusya Norveçlede anlaşmak istiyor
Osloda, Sovyetlerin bir ittifak muahedesi teklif edceğine muhakkak nazarile bakılıyor
i
Oslo 30 (A.A.) — (Nafen) :
Burada, Sovyet Rusyaıım bir it' tifak akdi talebinde bulunması bek lenmektedir. Bununla beraber, Nor veçliler, böyle bir talebe karşı kat’i red cevabı vereceklerini Ruslara a-çıkca anlatmaya çalışmaktadırlar.
Norveç hükümeti. Sovyet Rusya ile her türlü ittifak teklifini reddedeceğini ve Rusların zorla kabul ettirmeğe kalkacakları hüküm leri benimsemektense silâha sarıl mayı tercih edeceğini bildirmiştir..
Norveçliler, her ne kadar batı ittifakına devam etmek için kendi lerini yeter derecede kuvvetli his setmekte iseler de, batı Demokrasi lerile bağdaşmayı şayanı tercih görmektedirler.
Bununla beraber, memlekette beşinci kol teşkil ettikleri hissolu nan komünistlere karşı tedbirler alınmaktadır. İktidarda bulunan Sosyal - Demokrat Partisi komünist saylavları ihraç etmiş ve par ti parasına bu gibi adamların dokunmasını menetmiştir.
Parti, ayni zamanda sendikacı komünistlere karşı da cephe al-

mıştır. Bu mücadelenin muvaffaki yet kazandığı kaydedilmektedir.. Komünizm taraftarlarının sayısı a zalmaktadır.
Amerika, İspanyaya kredi açacak
Londra: 30 (A.A.) —Sunday Times gazetesinin Madrid muhabirinin sandığına göre Birleşik Amerika İspanyaya on milyon dolarlık bir kredi açmak ta savvurundadır. İspanya bu para ile nakliye uçakları ve hava m(jy danlarını teçhiz etmek üzere mal zeme satın alacaktır.

Niye bukadar sinirleniyorlar?
(Başmakaleden devam,) Bugün bu politika doğru olurdu, eğer, 1946 Temmuz seçimleri, M. Partisi tarafından, dürüst bir şekilde idare edilse İdi, Bursada halk kitlelerinin dedikleri gibi, reyler çalınmasaydi' O zaman, Demokratlar için sokaklara, meydanlara dökülmeğe ihtiyaç olmazdı. Çünkü esasen çoğunluk onlarda olurdu.
İşte Barlas’ın hoşuna gitsin, gitmesin Türk halkı seçim emniyetini istiyor ve bunu haykırıyor.. Millet isteğini Halk Partisinin yap macık çoğunluğuna karşı İsrarla taleb ediyor. Binaenaleyh Türkler, Barlas'ın sözüne inanarak, seçim emniyeti Halk Partisinin bir vicdan borcudur, lâkırdıslle kendilerini avudabilirler mi? Halk Partisi ve Cemil Barlas, vicdanî borç -lannın nasıl tatbik edildiği 1916 Temmuz günlerinde apaçık ve güneş altında herkesçe görüldü. Zâti Sungura tahmet okutacak pe-rendebazlıklahn, şaklabanlıkların .yapıldığı müşahede edildi. Bütün vilâyetlerde, tzmirde, şurada, burada halk seçimlerin neticesi aleyhinde ayaklandı, haykırdı, bağırdı. İstanbulda bu yapılmadı ise, sebebi, Sıkı Yönetimin bu işe karıştırılarak bütün ağızların mühürlenmesi idi.
Memlekete o günleri yaşatmış olan umumi efkâr, itiınad etsin ve Halk Partisinin vicdan borcu saydığı seçim emniyeti hakkındaki a-lacağı kararlara sükûnetle intizar eylesin.
Cemil Barlas’ın vicdan borcunu nasıl telâkki edeceği şimdiden anlaşımağa başladı. Seçimlerde adlî teminata Halk Partisi hiç yanaşmak niyetinde değildir. O işi valilerin elinden alıp belediye reislerine, yani Halk Partisi mensublarına teslim etmek düşüncesindedir. Ankara ve İstanbul gibi asıl büyük merkezlerde ise belediye reisleri mansub olduklarına göre buralarda doğrudan doğruya hükümet hâkim olacak demektir.
Halk Partisi vicdan borcunu böy le anlıyor, yani seçimleri bir türlü dürüst, tarafsız ellere etmeğe cesaret edemiyor ve ede-miyecektir. Çünkü biliyor ki, böyle bir karar, yani halkın isteğinin serbestçe izharı Halk Partisi için bir idam ve intihar demektir.
Dürüst bir seçim ile tutunama-yacaklarını bildikleri için doğru dürüst bir intihab sağlamak için yapılacak her teşebbüsü tahrik ve düşmanların ekmeğine yağ sürmek sayıyorlar.
Amma düşünmüyorlar kİ, düşmanların ekmeğine en fazla sürenler, milletin arzusuna rağmen ve milleti sefalette bırakarak sandalyelerinde oturmakta İsrar e-denlerdir. Meşguliyetlerin bu kadar alt üst edildiği nâdir rastlanır olaylardandır.
A. Cemaleddin Saraçoğlu
teslim
yağ
ı - umagiup olduk Eski Rumanya kralı -----------------------------------bunun bir sırhalindo Millî takım biraz daha gayretli ve düzgün kalmasını istiyormuş
Yunanistanda sıkı yönetim kaldırılmıyacak
Atina: 30 (A.A.) — Bugün de meçte bulunan Başbakan Sopho ulis, yeni bir emre kadar Sıkı Yö netimin kaldırılmayacağım fa -kat sokağa çıkma yasağının ge çeleri saat ikiye kadar uzatıldı ğmı bildirmiştir.
Bevin istifa edecekmiş
Londra: 30 (A.A.) — Sosyalist The Poopke gazetesi bu sa -bah şunları yazmaktadır:
Dolaşan bazı söylentilere gö re Dışişleri Bakanlığındaki ağır vazifesi dolayısile pek yorgıpa bulunan Emest Bevin, istifa et-mek niyetindedir. Bevin, istifa et tiği takdirde yerine herhalde es ki Maliye Bakam Dalton getirile çektir.
Dalton geçen senenin sonunda Ingiliz büdcesi hakkında bazı malûmatı açığa vurduğu için is tifa etmek zorunda kalmıştı.

oynıyabilseydi fena tertip edilmiş olmasına rağmen galib gelebilirdi
Yazık... Büyıîılk ffırsad kaçırdık!..
Türkiye — Avusturya millî karşılaşması dün, 17 bin seyirci önünde İnönü stadında yapıldı vcA-vusturyalıların 1 — 0 galebeslle neticelendi.
Sabahın erken saatlerinden iti -baren stada halk akın akın gelme ğe başlamıştı. Maç zamanına daha 4 saat varken, her taraf dolmuş bulunuyordu. Şehir bandosu güzel marşlar çalarak, saatlerdir, sabırsızlıkla maçı bekleyen, binlerce halka sıkıntısını unutturmağa çalışıyordu.
Burada, bilet satışının aksine o-larak, gerek stad içindeki ve ge -rek stad dışındaki intizam ve disiplini stayişle bahsetmek mecburiyetindeyiz. Bilet alanlar gayet rahat bir şekilde içeri girebildikle ri gibi, içerde de, böyle bir maç için çok mühim sayılmaması tea-beden, az sıkıntılı bir halde müsabakayı seyrettiler. Bu bakımdan organizasyon mükemmeldi.
Maç saati yaklaştıkça ortaya çe şidli rivayetler çıkmağa, başladı:
«Daha millî takım tesbit edilme miş», «idareciler karar veremiyor larmış» v. s.
Saat 17,15 Cumhurbaşkanı İnönü stada girdi.
17,25 de beyaz forma, siyah pan talonlarile AvusturyalIlar ve onları takiben millî takımımız seyircilerin alkışlan arasında sahaya çık tılar, lıalkı selâmladılar. Mütad merasimden sonra Avusturya millî marşı ve istiklâl marşımız çalındı ve müteakiben takımlar şu kadrolarla sahada yer aldılar:
Avusturya:
Zeiman — Kovartz, Happel — îoloschek, Hockwuk, Iok, — Mel-chior, Halınemann. Vyagner, Stos-pol, Kemer,
Millî takımımız:
Cihad — Murad, Vedii — Salâ haddin, Bülend, Hüseyin. — Galip, Şükrü, Lefter, Halid, Fikret,
Hakem: Galeati (Italyan)
Yan hakemler: Ahroed, Adem, Adnan Akın.
Oyuna AvusturyalIların vuruşu ile başlandı. İlk akını soldan Vedii kesti. Hemen bir dakika sonra Bülendin uzun pasını Fikret rakip kaleye kadar indirdi. Ve ortaladı. Kaleci bunu güçlükle kornere çıkardı.
Hakem oyunu mütemadiyen dur duruyor. En hafif bir teması bile favul sayıyor. Geçen haftalardaki Ingiliz maçlarının tesirinden kurtu lamayan bizimkiler, bir türlü bu oyunun havasına uyamıyorlar. 5 dakika zarfında aleyhimize tam 7 favul oldu.
Dakikalar ilerledikçe Avrupanın en kuvvetli takımı diye kabul edi len AvusturyalIların bir türlü hâkimiyeti ele alamadıkları, buna mukabil, bilhassa sağdan yaptığımız hücumların hemen daima, kor nerle kesildiğini görüyoruz. Misa firlerin teknik oyununa enerji ile mukabele ediyoruz. Fakat takımı -mız yavaş yavaş bozuluyor ve ak sayan taraflar derhal göze çarpıyor.
Müdafaanın çok canlı oyununa mukabil, for hattı bir tezad teşkil
Nankin, 30 (A.A.) — Geçen cu zna günü Formose’da vukua gelen tren kazasında 60 yolcu ölmüş, bir çoklan yaralanmıştır, ölen yolculardan 40 ı diri diri yanmıştır. 20 si -trenden atladıktan sonra nehir de boğulmuşlardır.
Nankin 30 (A.A.) -— Cuma günü vukua gelen tren kazası hak -kında Central Nevs Agency aşağı laki malumatı vermiştir:
Taipey ile Chlay arasında sefer ( apmakta olan tren 300 metre u-zunluğunda bulunan bir köprüden geçerken, bir yolcu tarafından kaçak olarak taşman benzin birdenbire ateş almış ve dört yolcu vagonunu hemen alevler kaplamıştır, öiğer taraftan yine mezkûr a-jans tarafından verilen bir habe-. re göre, Yiyang bölgesinde Hupeh Hinde vıkua gelen feyezanlar ne ticeşinde 330 kişi boğulmuştur.. Binlerce insan evsiz barksız kal -mıştır.
Su atında kalan saha 50.000 hektardr. 5000 baş hayvan telef olmuştu.’.
i
! (Günün enteresan haberleri|
i v_____________________________________________________________________J
fından öldürüleceğini haber ver mişlerdir. (A.A.)
Çekoslovakya’da bahşiş usulii ir Prağ:
halkı otellerde, lokantalarde ve kahvehanelerde garsonlara bah şiş vermemeğe davet etmiştir. Turizm bürosu bu dâvetinde bahşiş verme usulünün fodaliz min bir mirası olduğunu bil -dirmektedir. (A.A.)
İsviçrede sığmaklar ihya ediliyor
İsviçre hükûme
öte yandan, bundan önce Mı sırla Sovyetler arasında yapı lau buğday anlaşması mucibin ce Mısıra verilmesi kararlaşan 216 bin ton buğdaydan şimdi -ye kadar yalnız 88 bin ton tes lim edilmiş bulunması Mısırda
Pakistanla Su
J Mısır, seyahatleri tahdid
y ediyor
I jr Kahire: — Gazeteler, hü
i kûmetin Mısırdan yabancı mem
( lekelere jayıltı.ak seyahatleri
i asgari hadde irdireceğini yaz
? maktadırlar. Yalnız ağır hasta
' lık ve afole iş halleri, Mısırlıla oldukça hoşnudsuzluk uyandır -ra Avrupay* «eyahat etmek im karanı verecektiler
Kahire:
na,
I •

I
(A.A.)
Bugün yayınla ırarname gereğince bun iyle seyahat edecek yol n hepsi kıymetleri üzerin bedellerini yatırmadan ha değerli taşlar ve mücevher
L
l ler çıkarmıyacaklardır. Bu ted
I birin tatbikinden maksad mü / cevherlerin tekrar memlekete
J dönmesini sağlamaktır.
ı Mısırdan ayrılan Sovyet heyeti
J ★ Kahire:
| hğı Sovyet mallarını mübadele
i işini müzakereye memur Sovyet ı Ticaret heyeti, bir anlaşmaya / varmadan Mısır hükümetinden J müsaade almış ve memleketten
1 ayrılmıştır.
Pamuk karşı -
mıştır. (A.A.)
Buğday yardımı
ir Vaşington: zarar gören memleketlere yar -dun programı gereğince, Zira -at Bakanlığı, temmüz ayı zar -fında sevkedilmek üzere, 1.083.000 ton buğday ve mamu lâtı tahsis etmiştir. Bunlar Çin, Şimalî Afrika, Yunanistan, Hin distan, Japonya ve Korea'ya gönderilecektir. (ÂP)
Tibet Dolaylaması
ir Londra: lan Tibet Dalaylaması mernleke te girmek üzere bütün vize ve müsaadelerin 1051 senesine ka dar kaldırılmasını emretmiştir.
Bildirildiğine göre müneccim ler kendisinin bif* yabancı tara
Harbden
Çekoslovak turizm
Vücuduna kı -
ılı
I
i
13 yaşında o-
Berneı:
ti, bundan sonra yapılacak bütün binalarda hava alanlarına karşı sığmak bulunmasına ka rar vermiştir. (AP)
fi ir Amerikan gazeteciler heyeti Atinaya giderse ir Atina: — Yunan hükûme ti dün akşam, Columbia broad casting System muhabirinin ka fillerini bulmak için yapılan tah kikatı kendi gözleri ile görecek bir Amerikan gazeteciler heye tinin Yunanistan^ gelmesinden son derece memnuniyet duyar-
*
cağını bildirmiştir. (A.A.) « Pakistanla Suudi Arabistan a-1 rasında elçi teatisi l
ir Karaçi:
udi Arabistan arasında Elçilik
ler ihdas edilmesine karar veril miştir.
Suııdî Arabistanin Pakistan Orta Elçiliğine Seyid Abdulha-mid Elhatib, Pakistanın Suudî Arabistan Orta Elçiliğiue de Mısırdaki Büyük Elçi tâyin e-dilmiştir. (AP)
Pir İrlandalI afakim öldü
ir Londra:
liç bıçak sapladığı halde bun } dan hiç müteessir olmıyan ve l kendisini bu şekilde ' ede i rek numaralar yapre ı
bir İrlandalInın öldüğ i
mektedir, r
Bu şekilde yaptığı numara - z lardaıı biri filme alınmış, fakat J filmi seyredenlerden bazıları- J nın dehşete düşerek bayıldıkla ı n görüldüğünden filmin göste i rilmesi bilâhare menedilmiştir. & Yaptığı numaralardan birisi » de karnına tabanca kurşunu sıkZ tıı-mak olmuştur. Bu numarayı ? iki «L'fa tekrar etmiştir. ) (A.A.) ’
—--------------------------
1 •
ediyor. Galip ile Fikret bir türlü uyuşamadıkları gibi, sol cenah da arzu edildiği gibi işltyemlyor. Haf h^ttı umduğumuzun tamamen ak sine ne geri ve ne de ileri yardım edebiliyor.
For hattında Şükrü ve Fikret göze çarpıyor, diğerlerinde ümid bile yok.
AvusturyalIlar bu vaziyetten he men istifade ediyorlar. Top daima onların ayağında. Rahat bir oyun oynuyorlar. Pasları yerini buluj’or. Lâkin ceza içinden şüt çekemiyorlar. Daha ziyade uzaktan sütlerle, adetâ, bizi deniyorlar. Bu arada Cihadın havadan gelen topa, lü zumsuzca, yumrukla çıkışı kalemi zi büyük bir tehlikeye maruz bıraktı. Bereket karşılanan top Bü-lende çarptı.
17 inci dakikada Bülend kendi hatâsını tamir ederek, topu uzaklaştırdıktan sonra 20 inci dakikada ilk ve mühim fırsatı kaçırdık. Geriden şandellenen topa Şükrü ve sonra Galip bir türlü, önleri boş olduğu halde, vuramadılar.. Hemen akabinde Cihad Avusturya sol içinin ayaklarına yatarak gole mani oldu.
23 ncü dakikada Lefter — Halid paslaşması sonunda yapılan or taya Şükrü tam müsaid pozisyon da topa vuramadı.
Üst üste iki fırsat daha kaçırdık. Bu sırada Salâhaddin çıktı, yerine Naci girdi. Halbu ki, Salâ haddinin Galibin yerine sağ içe geçmesi, Nacinin hafda, Rehanın santrfor mevkiinde yer alması lâzımdı. Bu yapılmadı ve ayni garip kadro bir değişiklikle ilk haf tayına kadar devam etti.
Naci hafa geçtikten sonra Bülend daha rahat oynamağa başladı ve haf hattı takımın en iyi işleyen hattı oldu. Lâkin for hattı bir tür lü düzelemiyor, top takibi yok, bu yüzden 39 ncu dakikada Şükrü bir dakika sonra da Halid mühim birer fırsat kaçırdılar ve ilk devre netice değişmeden golsüz bitti.
ikinci devre:
Bu devreye Rehayı santrafora almış olarak çıktık. Lefter sağ i-çe, Şükrü de sol içe geçmişlerdi. AvusturyalIlar da sağ içlerini değiştirmiş bulunuyorlardı.
Rehanın merkez muhacim mevkiine geçmesi oyun başladıktan hemen biraz sonra tesirini göster di. Verdiği güzel paslar ve sert dalışlarla rakip müdafaanın bütün dikkatini üzerine çekti. Lâkin bu sefer Lefter ve Halid fena oynamakta birbirlerile yarış etmeğe başladılar. Geriden Nacinin verdiği paslar olmasa Fikret ve Reha kendi kalelerinden top çıkarmağa mecbur olacaklardı.
7 inci dakikada ânî bir Avus -turya hücumunda sol açıkları Mu radı üzerine çektikten sonra .topu sol içe verdi. 25 metreden bomba gibi bir şüt, Cihad plonjon yaptı. Top tam üst zaviyeden direğin ke narına vurdu ve kaleyi boydan bo ya katederek dışarı gitti. Bu büyük tehlikeyi savuşturduktan son ra bizim takıma bir gayret geldi. Halid ve Fikret vasıtasile üst üs te akınlar yapmağa başladık. Sağdan yapılan altınların tehlike yaratmasına mukabil Halidin bir tür lü orta yapmaması ve topu geride Leftere aktarması AvusturyalI ların hemen kaleye gelmelerine se beb oluyordu.
17. nci dakikada Fikretin Şük-rüye verdiği pası sol içimiz açığa aktardı. Halidin ortasını Reha ya kalayarak iki Avusturya bekinin makasa almalarına rağmen çok sıkı bir vole ile kaleye gönderdi. Lâkin kaleci bu yüzde yüz golü kurtardı. Daha bunun heyecanı geçmeden AvusturyalIlar bir akın yaptılar. Cihadın bir türlü kale -den çıkmamasından istifade eden Avusturya sol içi, hafif bir vuruşla topu kalemize soktu. Vaziyet 1 — 0 aleyhimize olunca, takımda ânî bir gevşeme husule geldi. Bu sırada Murad ve bilhassa Nacinin fevkalâde gayret ve enerjileri olmasa idi AvusturyalIlar üst üste birkaç gol çıkarırlardı. Naci geri, ileri, sağa, sola koşarak takımın canlanmasını ve eski kıva -mim bulmasını sağladı.
Oyunun sonlarına doğru Şükrünün de Lefter ve Halide benzemesi for hattında yalnız iki oyuncumuzun kalmasına sebeb oldu. Buna rağmen Reha ve Fikret Avusturya kalesine çok korkulu dakikalar geçirttiler. Hele bir defasında Fikret bütün rakip müdafaayı (Devamı Sa., 6; SÜa 1 de)
Copenhagen, 30 (AP.) — tnvİQ« rede bulunan eski Rumanya Kra) lı Mişel’le telefonla bir konuşma yapan DanimarkalI prenses Anni Burbon, maiyetile birlikte Atina» ya gidecekken, uçak biletlerini ib-tal ettirmiştir. Bu haber, pazat günü, Danimarka kraliyet ailesin» yakın olan bir kaynak tarafından verilmiştir.
Aynı kaynağın ilâve ettiğine göre, Kral Mlşel düğünün tam bir h& kimlyet içerisinde cereyan etme sini istiyordu. Fakat haber etraf» yayılınca, nişanlıslle kararlaştırdığı plânların gizli kalması için yo-ııı tedbirler alınmasını söylemiştir.
Halbuki cumartesi günü Kopeu-hagda dolaşan söylentilere göre Kral ve Prenses, Roma yolu üzo-finden Atinaya giderek haziran 5 çle patrik Damaskinos tarafın can nikâhları kıyılacaktı.
Prenses Anna’nın pazar gecesi trenle veya otomobille tsvicreye hareket edeceğine dair mütalaalar ileri sürülüyordu.
Kral ailesine merbut kaynağın verdiği habere göre Prenses Anna doğrudan doğruya Atinaya hareket edemiyecek ve Mişelle tsviçre-de buna dair görüşmelerde bıılu( nacaktır.
Associated Press muhabiri Kopenhag dışında bulunan Kraliyet ailesinin sayfiye evine gidince, Prenses Annanın bahçede cicelt tonladığını ve topladığı çiçekleri dikkatle bir buket halinde bağladığını görmüştür. Müstakbel plânları hakkında Prensese sual sarun ca, Prenses Anna eğildiği yerden ayağa fırlıyarak evine doğru kaçmış ve kaçarken:
— «Plânlarımıza dair bir tek kelime bile söylemiyeceğim! diye seslenmiştir, ön kapının sertçe kapatılması, Prensesin müteakiben söylediği sözlerin duyulmasına cn-ge) olmuştur.
-------O-------
F ransızmemurlanmn tasfiyesi
Paris, 30 (A.A.) — Millî meclisin, memurların işten çıkarılma sı meselesi hakkında hükümetin istediği güven oyuna dair bir karar vermeden evvel düşünmek için kendisine üç gün ayırmış olması bu sabahki gazetelerin büyüle bir kısmında neticede bir uzlaşma husule geleceği kanaatini uyandır maktadır, Bizzat sosyalistler bile Le Populaire gazetesinde, içlerinde Schuman kabinesinde devlet bakanı olan Biondi’nin bir anlaşma husulüne çalıştığını saklamamak-tndırlar. Fakat sosyalist gazete şunları ilâve etmektedir:
Yapılan yorumlara göre en makul faraziye gerçekleşerek hükümet iktidarda kalsa bile Başbakanın «Aile cemiyetlerine» mekleb tahsisatı ayrılması için sağlık ba-kanile birlikte imza ettiği kararname hakkında izahat vermesi lâzım gejecektir.
Franc - Tireur gazetesinin özel mekteblerin ve maden ocaklarının millileştirilmesi sahasında katolik-lerin intikamı olarak vasıflandırdığı bu kararname, filhakika hiikü metin istikrarına karşı dilcileri ikin Cİ engeli teşkil etmektedir.
Komünistlerle sosyalistler ve radikaller bu tedbire itiraz etmekh ve Sosyalist millî eğitim bakanının imzasını ihtiva etmediği için kanuna aykırı saydıkları bu karar namenin Schuman tarafından geri alınmasını istemektedirler ---------------o-------
İtalya ile Franra arasında bir anlaşma
Roma: 30 (A.A.) (LPS) —
İtalya Dışişleri Bakanı Kont Sforza ile Fransanın Roma Bü -yük Elçisi dün teknik meselelere dair iki ticaret anlaşması imzala mışlardır.
Birinci anlaşmada âkit iki ta rafa mensup fabrikaların çıkardığı markaların korunması derpiş edilmektedir. Bu anlaşma -nın hükümlerinden biri gereğin ce hiç bir İtalyan ispirtolu içkisi konyak adını taşımıyacak ve bu hüküm nihayet bir seneye ka dar yürürlüğe konacaktır.
İkinci anlaşma, yüzünden yii rürlüğü kalmamış olan ihtira b» çatlarının yeniden ihdasını der piş etmektedir.
imza merasiminden sonr Kont Sforza, bu anlaşmalar» Fransız—İtalyan gümrük birliği çerçevesi dahilinde bir ilk ted bir mahiyetinde olduklannı söy lemistir.
/
/

SAYFA: 4


! tanın Jcanali zasyon işi hal ediliyor
-----o------
Şehrin kanalizasyon işini halletmek üzere Bayındırlık Bakanlığından 50.000 lira tahsisat verildi. Para vilâyete geldi. Projeler ikmal ediliyor.

Havza, (Hususî) — Bayındırlık Bakanı Cevdet Kerim Incedayının £48 yılında Samsuna gelişlerindi» kazamızın eD büyük ve mülıiıa derdi olan kanalizasyon işi için vâdettikleri 50.000 lira, halefi Kasım Gülek tarafından kabul edilmiş ve bu tahsis Vekâletten çıkarak vilâyet emrine verilmiştir. Kanal için kullanılacak büzlerin bir kısmı hazırlanmış vaziyettedir. Vilâyette bu iş üzerinde duran alâkalı fen heyeti projelerini ikmal etmek üzeredir. Pek yakında bu ameliyeye başlanacağı memlekette umumî bir sevinç yaratmıştır. 946 senesinde büyük bir gayret neticesi bu tahsisi almağa muvaffak olanları takdir etmek yerinde olur.
Berga
giriş yeri olan
Bir müd
-------------o-------- Cergamanın temizlik isleri 3»
flehrin en i§lek ve kalabalık bir (ımti çöplük vasiyetine getirilmiş Kurşunlu caminin etrafı da helâ hâline sokulmuş.
Bergama, (Hususî) maya İzmirden
Taksi mahalli şehrin en gösterişli semtidir. Hattâ bu meydan da hükümet binası, Halkevi, iki tane büyük kahve ve sırasile tak siler durmaktadır. Ayni zamanda tarihî kıymeti haiz bulunan (Kurşunlu) camii de buradadır. Maalesef temizliğe karşı ilgili makamatm ihmali bulunmasından içinde namaz kılınmakta cilan bu camiin etrafı halk tarafından yüz numara olarak kullanılmaktadır. En işlek yer olan bu meydanlıkta umuma mahsus helâ bulunmamasından abdest için sıkışanlar buraya koşmakta ve burasını kirletmektedirler.
Belediyenin bu işlerle alâkala narak en mübrem bir ihtiyacı kar şılıyacak olan bir 100 numara yaptırarak hem camii pislikten ve hem de şehrin temizliği bakımından faydalı harekette bulunursa halk ta bundan çok memnun olacaktır.
-------------o----- Yalovada avare köpeklerle savaş lâzım -------------------Q. ,
Eocadere köyünde Salahaddin Seç kine aid üç köpek Abdullah Yahum evine hücum ederek kapının önündeki iki yaşındaki Nurteni başındaki ısırdı
Yalova: (Hususî)
îettenberi Yalova ve civar köv lerinde artan köpeklerin muhite zararı fazlaca olmaktadır. 27.5.948 perşembe günü buraya bağlı aşağı Kocadere köyünde Selâhaddin Secicin, Süleyman Ku zuya ait üç köpek ayni köyden Abdullah Yalım’ın evine hücum ederek kapı önünde oynayan 2 yaşındaki kızları Nurteni başı -nın muhtelif yerlerinden ağırca yaralamışlardır. Çocuk anne ve babasının gayreti ile köpekler tarafından parçalanmaktan kur tarılmıştır.
Köy ihtiyar heyeti vakadan hii kûınet talibliğini haberdar et -miştir. Köye gönderilen gezici Sağlık memuru zavallı yavru -nun ilk pansumanım yapıp can kurtaran otomobili ile Yalovaya getirilmiştir. Hükümet tabipliğinde usulen ikinci bir pansu -man daha yapılmış ve çocuk acı lar içinde kıvranarak anne ve babası tarafından göye götürül müştür.
Yalovada şimdiye kadar ku duzdan ölenler olduğu halde hü kümet tabibinin bu zavallı yavruyu îstanbula göndermemesindeki *cihmeti anlıyamadık doğru su. Yaptığım araştırmaya göre ısıran köpekfeç de yakalanıra • înişcır. Yalova/i® da sürü halim de ^pekler gezmekte ^ağa so* . la saldırmakta ve bilha^a gece leri uzun uzun havlayarak "halkın huzurunu bozmaktadır. Bele diyenin bu avare köpeklerden şehri temizlemesini bekleriz.
Taşlarla yapılır
o
AZÎRAN
7
ile-
bil
âbiden izfa
belki de sou
TAŞI
olaca ktır
var bi ri
e-fa-küt-bun
için alacağınız bilet
MUHTEŞEM

Atatürk, 229 yaO üııc© memleket kâfi ura yetini ve yurdl ıumîilafimiıwmı en ve
salim bir şckiffl-ıle ilil"arka mck,müluiea etmek imkânını buaümııştu
Havza: (Hususî) — Türk in kilâp taıihhıiıı övünerek kaydet tiği başarıların yaratıcısı 19 Mn yıs 1919 da Samsuna çıktıktan soDra ona bağrını açan ve iimit veren. İlk Millî Mücadele Cemiyetinin teşkilât kurduğu küçük kasaba Havzadır. Ve bu tarih 25 Mayıs 1919 dur.
(Hürriyet ve mücadele için Havzablai’dan çoşaıı Millî hislerin teşahürünü gören aziz yurdumuzun bu şirin beldesinde tam 18 gün kalmış, memleket. Hürriyetini, yurd müdafaasını en geniş ve salim bir şekilde ka dir bilen Havzalılarla mütalâa, etmek imkânını bulmuştur.
Bilhassa Havzalılar için inli-
Çeltek işletmesi civarındaki memleketlere de kışlık kömür ihtiyacını temin eden kömür merkezidir. İşletmede elek altı kömürlerini yapmak üzere Briket fabrikası kurulması isteniyor.
,1ı temin eden ve israfı önliyen, Briket fabrikaları varken, Çeltek te de böyle bir fabrika kurulamaz mı? Böyle bir fabrika tesisi halinde, mühim bir millî zarar önlenecek ve halk da müzmin ve miiz-ic bir derd halinde olan toz kömürden kurtulmuş olacaktır ve nihayet toprak haline gelerek atı* lacaktır.
O halde senede 70.000 ton Çel tek kömürü alan Devlet Demiryolları idaresi %20 sini zayi ederae, senede 14.000 ton zayi etmiş ol-~:Tnaktndır. Ey mikdan fazla görüp yarısını kat’î zayiat olarak kabul edersek senede 7.000 ton eder ki, bir 5-10 seneye teşmil edilirse 35-70.000 ton, korkunç bir zayiat, mil lî, büyük bir zarar teşkil eder. Bu kadar mühim bir israf ve zayiat karşısında Devlet Demiryolları idaresinin tedbir almadan lâ-kayd kalmasını bir kusur ve ihmal olarak telâkki etmek icab eder-
KÖMÜR TOZUNDAN ŞİKÂYETLER
Çeltek kömürünü yakan halkırt tozdan şikâyet ve zararlarına gelince.:
Halkın evlerinde ekseriyetle kömüre göre uydurulmuş eski odun sobaları vardır. Taş ‘kömüre mahr sus 50-100 liralık dökme soba a labilenler sayılacak kadar azdın Sac sobaların ızgaraları da kömü rün yanabilmesi için bol hava gir |mek üzere geniştir. Soba karıştırıldıkça tozlar küllüğe dökülür. Tozla kömür zor yandığı, hattâ yanmadığı için büyük parçalar se çilerek'sobaya konur ve yakılır. Cevizden ve fındıktan ufak to? kömürlerde kömürlükte yığılır kalır.
TAIIMlL, TAHLİYEDE TOZ HALİNE GELEN KÖMÜRLER
Havza, (Hususi) — Samsun • Erzurum arası hat boyundaki şehir ve kasabalara yaz ve kış ib tiyacları nisbetinde kontenjan şek linde kömür tahsis ve munt man sevketmek suretile bu geni| bölge halkının mahrukat ihtiyaçlarını temin etmekte olan Çeltek iş letmesinden halk, herhalde ziya-desile memnun ve müteşekkirdir.
Bilhassa Havza halkımız, geçen kış mevsimlerine nisbetle bu kış kasabaya 2 misli derecesinde ayda (350) ton kömür tahsis edil miş ve bu sayede bol bol yakabildiği için kömür derdini görmemiş olmasından daha- fazla mc«ı nündür. Ayrıca geçen senelerde belediye teşkilâtı tarafından tevzi edilerek, halkın türlü sıkıntı ve şi • kâyetlerine sebeb olan kömür tav-* ziatımn bu sene kaymakamın isabetli tedbirleri neticesi olarak ma) halle mümessilleri vasıtasile tevzi edilerek bu yolsuzlukların da izale edilmiş olması halkımızın mem nuniyetini bir kat daha artırmıştır.
Bütün bu iyi taraflara mukabil Çeltek kömürünü büyük bir nirneil olarak yakmakta olan bu geniş bölge halkının ve havzamızın, kömürden mühim şikâyeti ve derdi vardır. Bu da kömürün çok tozlu olmasından, âdi sobalarda yakmak ta müşkülâta uğranması ve toa (kısmını yakamıyarak israf edilmekte olmasıdır.
BRİKET FABRİKASI İSTENİYOR
Halkın temennisi; kömürün kısmını elemek suretile tefrik lerek elek üstü kalan kriplo mürün satışa tahsisi- ve elek
tozlarının da Avrupada olduğu gibi bir fabrika tesisile (Briket) kalıp haline ifrağ f-dilerek saya verilmesini’.
Filhakika, Çeltek kömürü elek tesisatı ve toz kömürü
haline koyan Briket fabrikası yapıldığı takdirde, bu kömürden se nede 70.000 tonunu lokomobillerin de ve fabrikalarında yakan devlet. Demiryolları idaresi ve sened»ı 30.000 tonunu yakan: Samsun - Er zurum arası 18 şehir ve kasaba halkı, ayni zamanda Çeltek nıa-’den işletmesi, büyük istifade görecektir.
Bu şekilde halkın zayi ettiği vıi zarar çektiği mikdar da %10 kabul edilir ki, kış da 4-5 ton kömür yakan için 4-500 kilonun zayi mühim bir zarardır.
göre: Senede 100,000 ton istihsal ve satış yapılan Çeltek kömürünün müstehlikleri olan Devlet Demli yollan idaresile-18 şehir ve kasaba halkı, senede asgarî 100.000 ton kömürü zayi ve israf etmiş ol makta ve ziyanına çekmektedir: 5-1C seneye teşmil edilirse bu za yiat 50-100.000 ton gibi korkunu bir rakam vermektedir.
Acaba bu mühim millî r?r*)ı kar şaşında mad.r işletme idaresi 7(ı madenin imtiyaz sahibi olan Devlet Demiryolları idaresi, lâkayıd ve F.eyirci mi kalacaktır.? Avrupa da bu gibi ziyan olacak kömürleri narca kömür haline kovarak san
toz etli-
kö-altı
piyv
için kalın
*
asgaşî ayların-bir ev edilmesi
Şu "hesaba
kaddes olan bu günün, 29 uncu yıl dönümü civar köy ve şehirler den gelen 4—5 bin kişilik muaz zam bir kalabalık önünde tören le ve çoşkun tezahüratla kutlan iniştir. Lâdik Köy Enstitüsün den bando birliğinin ve yakanımızda bulunan Merzifon tayyare alayından bir filo tayyarenin, meYasime iştiraki temin edilmiş bulunuyordu. Millî Eğitim me -muru Y. Çubukçunun bu günün tarihî ehemmiyetini belirtir bir hitabesi uzun süren alkışlar la karşılandı. Merasimi mütea -kip bu güne mahsus olarak tertip lenen güreş müsabakalara ya pildi.
ıı _ _ _ .
■r

Zira, Çeltekten vasatî %35 kadar tozlu olarak sevkedilmekte o-lan kömür, vagonda, hava tesisa) tı, tahmil tahliyede, küreklenme, btvkta bekleme ve tazyik gibi hallerden dolayı kendiliğinden de toz olmakta ve bu suretle istihlâk yerinde kömürde toz nisbeti %45 e lıadar yükselmektedir.
Çetek maden işletmesini kuran ve işletmeyi en muvaffak iktisadı usul ve prensiplerle ve makine imtiyozile nümune bir işletme halinde tedvir ettiği görülen, çalışkan ve enerjik işletme müdürü yüksek maden mühendisi Kerem Altay. bir taraftan yer altındaki kömürleri çıkarıp devlete milyonlar kazandırırken, diğer taraftan yer üstünde bulunan, bitümlü şist taşlarından katran, benzin gibi maddeler istihsal edecek ' fabrika, pişlik tâbir edilen az kömürlü taşları yakmak suretlle civardaki 7-8 kasabaya cereyan ve-tbileceV elek trik santralı, sahadaki topraklardan tuğla -e kiremit fabrikaları, madene yakın kireç taşlarından, su kireci fabrikası fabrikalar
tesisini tedkik ve tasavvur ile maden sahasının taşından ve toprağından da birşeyler yapmak su ietlle devlete faideler temin etme yİ düşünmektedir.
Gençliğinde kızken bilâhare erkek oldum diyerek, erkek elbisesi giymeğe başlamış ve böylccc geçim yolunu, bulmuştu. Sanık bu suçla Savcılık tarafından tevkif edildi.
----o----
Bergama: (Hususî) — Aslen Uşaklı olup gençliğinde kız İken bilâhare erkek olduğunu söyleyerek erkek elbisesi giyip ve ka dınlık zamanına ait ailevî resim ler çektirerek bunları halka göstermek suretile halkın merhametini celp eden ve yardım dî leyen ismet Libez adındaki ka din burada tevkif edilmiştir.
ismet Libez icrayı sanat e-derken zabıtaca şüphe edilmesi üzerine tutularak savcılığa veril miş ve sanık savcılıkta hâdiseyi olduğu gibi anlatarak kendisinin erkek filân olmadığını doğuştan tan beri kadın olduğunu ve fa -kat kimsesiz olmasından ve geçim zorluğu çektiğinden bu şekilde geçim yolunu tuttuğunu 1-fade etmiş ve yaptırılan muaye nesinde adı geçen doğumundan beri kadın olup hiç bir suretbe erkekliğe delâlet edecek emaresi mevcut olmadığı görülmüştür.
-----------o----------
Adana Belediye binası yangın tehlikesi atlattı
---o-----
Uzun zamandanberi kilitli bulunan Laboratuvarda kapalı bif şişe içerisinde bulunan fosfor ü-zerindeki suyun tebahhiiründen ateşlenmiş!
Adana: (Hususî) —Dün bele diye binasının altında bulunan belediye tababet dairesinde bir yangın başlangıcı olmuş ve büyü meden söndürülmüştür.
Uzun zamandan beri kapısı kİ litli bulunan ve kullanılmıyan la boratuvar odasında bir şişe için deki Fosfor üzerindeki suyun te bahhür etmesi neticesinde ateş lenmiş ve yanmağa başlamıştır. Odadan çıkan duman görülür gö rülmez derhal itfaiyeye habçr verilmiş ve gelen itfaiye su sıkın ca boğucu bir duman etrafı kap lamıştır.
Bir müddet içeriye girmek ka bil olmamış sonunda yangın söndürülmüştür.
Yangın neticesinde hiç bir. ha sar kaydedilmemişse de içinde yamçı maddelerin bulunduğu bir laboratuvarın gelişi güzel bir şo kilde bırakılmasının ne kadar tehlikeli olduğu bir defa daha anlaşılmıştır.
işin asıl garibi, selâhiyetli bir zatın sözleridir. Bu zat: Lahora tuvarm zaten nizamsız bir şe« kilde olduğunu ve bundan bir müddet evvelde buradan duman çıktığını, fakat bu dumanın reis odasındaki soba borusundan çık tığı zannedildiğini söylemiştir.
Şimdiye kadar
Milli Piyango’da
ranamadınız mı?
o
UNUTMAYIN ki
en tiıyük
ABİDELEŞ de
-.-M»
4A1
tekel teker

Paris (Husuai) —
Tiyatromuzun, şüphesiz bir takım eksiklikleri, kusurları olabi -lir. Bunlar arasında, mahrumiyetin, bir takım imkânsızlıkların rol oynadığı da aşikârdır. Bununla be raber tiyatromuzun, iftihar edece ğinıız tarafları da yok değildir.
Burada, İstanbul Şehir Tiyatrosunu kastediyorum. Ben, bu kusur, noksanlar veya iftihar edebileceğimiz taraflar üzerinde ayrı ayrı duracak değilim. Ancak, bun lardan, bilhassa nazarı dikkatimi celbeden bir ikisi üzerinde durmak istiyorum. Bunlar muhakkak ki, e
tiyatromuzun iyi taraflarıdır. Pa-’riste, bu tiyatro dij'annda gördüğümüz, karşılaştığımız bazı şey ler, bize hakikaten İstanbul Şehir Tiyatrosunu aratmıştır.
Paris tiyatroları, iki kısma ayrılabilir: Birincisi, devletin tiyatro lan; yani Opera, Opera komik Comedie Française’in iki salonu, ve Palais de Chaillot; İkincisi ise, müstakil tiyatrolar. Bu arada, belediyeye ait tiyatroları da zikretmek lâzımdır.
Müstakil, kendi kendilerine; ya ni hükümetten bir yardım görmeden çalışan tiyatrolar, bir sanat gayesi olmakla beraber; bunu ta hakkuk ettirmek için, paraya, bir gelire ihtiyaçlan vardır ki; bu da tiyatronun hasılatıdır.
Onlar, bunu temin edemedikçe, sanat gayelerini tahakkuk ettiremezler. Hükümetin tiyatrolarına gelince; bunlar, doğrudan doğruya hükümetin himayesi altındadır lar. Şüphesiz bir hasılat yaparlar; fakat iş bu hasılatla kalmaz. Tiyatro, icabında zarar da edebilir; fakat bu zarar, onun sanat gayesi nin tahakkukuna mani olamaz.
Bu tiyatrolar, maddi vaziyeti dü şünmeden, doğrudan doğruya san at gayesini düşünebilirler. İşte bu çeşit tiyatrolarda bile, bizim Şehir Tiyatromuzu aratan bazı şey ler görülmektedir. Şüphesiz, Ko -medi Fransez ile bir mukayese ya parak, onun aleyhinde hüküm verecek değiliz; böyle bir şey, elbet te gülünç olur.
Bizim bahsetmek istediğimiz, ti yatromuzda gördüğümüz, bulduğu muz; Pariste bulamadığımız bazı şeylerdir.
Herşeyden önce, Şehir Tiyatrosunun çıkardığı ve yalnız temsil esnasında satılan mecmuadan bah setmek istiyorum. Böyle bir mecmuayı Parisin hiçbir tiyatrosun -da bulamamışızdır. Bu mecmua -nın, hallettiği birçok meseleler, e-hemmiyetini arttırmaktadır.
Tiyatroları, sinemaları biliriz; ister bizim memleketin olsun, ister Parisin veya bir başka şehrin... Az veya çok bir giriş ücreti alırlar. Buna bir şey diyecek değiliz. Fakat iş bu giriş ücretinden sonra başlar; paltonuzu verirsiniz, para isterler; yer gösterirler, para isterler, program verirler, para isterler, tuvalete gidersiniz, pa ra isterler... Hele bir su veya buna benzer bir şey istediniz mi, ar tık alacakları para bir kaç misli -dir.
Bazı zarurî şeyleri söylemiyo --ruz; fakat, bir tiyatro - bir eseri seyirciye seyrettirmek için -muayyen bir para aldığına göre, bunu ona seyrettirmek mecburiye tindedir. Yani nasıl ona oturmak için bir yer verecekse, onun zarurî şeylerini de karşılamak zorundadır. Onun, paltosunu, şapkasını bir yere koymaya, eline bir prog -ram vermeye mecburdur. Elbette ona limonata verecek veya pasta yedirecek değildir. Fakat bir seyirci, eline paltosunu ve şapkasını alıp oturursa, kendi rahatsız ol duğunu bir tarafa bırakalım; nındakini de rahatsız eder.
Program ise, her temsil için za ruıidir. Bir eseri anlamak, daha doğrusu takip edebilmek için her seyircinin programı olmalıdır. Yok sa, tiyatroya gelmenin kıymeti kalmaz. Tij’atro, eğer kendisine zor geliyorsa, fiatlerini bir miktar arttırsın; fakat, temsili seyir için zarurî olan şeyleri de temin etsin. Bütün bu bahsettiğimiz şeyler, hemmiyetsiz gibi görülebilir; kat, tiyatrodan büyük halk leşinin istifadesini istiyorsak, ları düşünmek zorundayız.
Ehemmiyetsiz gibi görülen
şeyler, bazan esas giriş ücretine yaklaşır ve hattâ oııu bile geçer.
’Bıınları söyledikten sonra, gene İstanbul Şehir Tiyatrosunun mecmuasına dönelim. Bu m( emtiada, hem tiyatroya ait yazılar var dır; hem, her iki tiyatroda da oy nanan piyeslerin programlan; ve bazan, ilerde oynanacak piyesle -rin dc programları... Mecmuanın fiatı ise. 10 kuruştur. Bu mecmua bize neler kazandırmaktadır? Bu
ya-
31 MAYIS
PARİS MEKTUPLARI!
nu şöyle gösterebiliriz:
1 — Bu, oynanan eserlerle alâ-kah yazılan; tiyatroya dair etüd-leri veren gayet güzel bir tiyatro mecmuasıdır. Şu zamanda, 10 kuruş gibi bir fiatle, böyle bir mec-
----------Yazan------------- j Turhan l)oyran\
mu ayı çıkarmaya imkân yoktur.
2 — Bu tiyatro mecmuası, bize oynanan ve hattâ oynanacak eser İtrin programlarını da vermektedir. Yani, tiyatroda ayrıca prog -ram aramaya, program satın almaya iıacot yoktur.
3 — Bu mecmua, yalnız tiyatroda temsil esnasında ve yer gös törenler tarafından satılmaktadır.. Biletinizi alan ve size yer gösteren kimse, mecmuayı vermekte ve siz den 10 kuruş almaktadır. Yani, yer gösterenlere ayrıca para vermeye lüzum yoktur. 10 kuruşla hem programı elde etmiş ve hem de, dışarda 10 kuruşa almaya im kân olamıyaeak bir tiyatro mecmuası satın almış oluyorsunuz.
Bu, tiyatromuz lehine kaydedilecek güzel bir şeydir. 10 kuruş yerine fazla para verenler veya fazla para isteyenler olmuştur.
Fakat, bundan dolayı tiyatroya birşey söylenemez. Tiyatroya düşen vazife, bu vaziyeti devam ettirmek; ve fazla para istenmesine mani olmaktır. Amma isteyen faz la verebilir.
Böyle bir mecmuaya Parisin hiç bir tiyatrosunda rastlamadım. Bi-nanenaleyh , onun hallettiği meşe leler de, Paris tiyatrolarında halle dilmiş değildir. Bir kere, böyle muntazam bir mecmua (tiyatroda*

L
taşımak-
esası dİ -
(Baştarafı 1 incide) nizaltınm mürettebatını ta idi...
Fakat bu faraziyenin
masa gerekti. Hiç bir deniz eksperi bunu nazan dikkate alamazdı.. Bir nokta daha var:
U - 530 un mürettebatı içinde hiç bir yaralı yoktu... Bunlar arasında batmış veya batırılmış olan bir denizaltının mürettebatı bulun muş olsaydı muhakkak yarakların bulunması lâzımgelirdi..
Ortaya bir faraziye daha sürülebilirdi :
Bu hayâli denizaltı kasden batı rılmış, mürettebatı U - 530 a nakledilmiş, ve kumandan Otto Wer-mutt’un sevir cedvellerini, gemi -nin defter ve kayıdlannı tahrif ve batan deniz mürettebatının hüviyet cüzdanlarını imha etmiş fara edelim?
Bu suretle hareket etmekle kumandan Otto Wermutt ne kazanacaktı ?
Hakikati olduğu gibi ortaya koy maktan ne kaybedecekti?..
Sigara Hamulesi
Batmış bir denizaltı mürettebatının alınması faraziyesi bir tarafa bırakıldığı halde, U - 530 da normal mürettebat sayısının üç misline çıkarılmış olmasından husule gelen esrar, bütün hararetini muhafaza ediyordu!
Denizaltıyı inceden inceye tet -kik etmiş olan mütehassıslar, pek az sayıda torpil ve mühimmat bu lunmasına rağmen, gemide bu kadar kalabalık mürettebatı barındır mak için esaslı ve matlûp yerlerin bulunmadığını tesbit etmişlerdi:
Torpillerin. diğer harp malzeme si ve mühimmatın kalabalık mürettebata ve bunlara ayrılan gıda maddelerine yer bulunması için çj karılmış olması çok muhtemeldi.
Aydınlatılmayan diğer bir esrar vardı: Denizaltının bir kompartımanında cidden çok mühim mık -darda sigara bulunmuştu. Bahriye mütehassısları U - 530 da bu kadar sigara bulunmasına hayret etmişlerdi.
Mütehassıslar, kumandan Otto VVcnrıııU'tın bıı hususta verdiği şu izahatı şliphe ile karşılamışlardı;
Kumandan VVermutt şunları ri sürmüştü:
U - 530, Mar - del- Plata’ya dığı anda mürettebatın her
basına 10 paket sigara vardır. O halde gemide 540, hattâ daha faz la sigara paketi vardı demek,. Bah rive teknisyenleri bir noktayı daha büyük hayret ve şüphe ile kar şıladıtar:
Denizaltılar iç'nde sigara ililmez ’.i, mürettebattan sigara içenler, gemi sıı üstüne çıktığı' sırada köp riiye çıkarlar ve orada bir iki sigara çekerlerdi
satılan tabii, zira ondan bahsediyoruz) yoktur. Ona yakın olanlar ise çok pahalıdır. Denebilir ki, İstanbul Şehir Tiyatrosu, muayyen kazanç gayesini, giriş ücretine bı rakmış ve giriş ücretini aldığı ae-yirciden de, artık bir kazanç gayesi düşünmeden, ona hem prog- -ramı, hem de bir tiyatro mecnro-asrı vermiştir. 4 - -
Bu bakımdan. Şehir Tiyatrocunun çıkarttığı mecmua, seyircinin eseri takip edebilmesini ve tiyatro bilgisini artt ırmasını temin et mektedir. Ucuz olduğu için herkes onn alabilir. Bu mecmua, giriş üc ret inden sonra seyirciye yükleti -len masraflardan bir kısmının kalkmasını da temin etmektedir. Bu ve bunun gibi şeyler, halkın tiyatrodan daha çok istifadesini mümkün ^kılacaktır. Biz, Pariste böyle bir mecmuanın olmadığından bahsettik. Diğer tiyatroları geçtik, fakat Komedi Fransez veya Opera gibi, kazanı- gayesiyle işlemeyçn tiyatrolar, ayni şeyi ya pa bilirlerdi.
Denilebilir ki, Fransada tiyatro kültürü fazladır, onu verecek, tiyatro dışında mecmualar vardır, şudur, budur’ orası öyle. Fakat, programın muhtevası bakımından da, iş zayıftır. Hele ilânlar, muhak kak yanyı bulacaktır.
Pariste, bu tiyatro diyarında bı; lamadığınnz, Şehir Tiyatrosunun güzel ananesini daima muhafaza etmesi, rguhakkak ki, çok iyi olacaktır. Bur şunu veya bunu taklit etmeksizin elde ettiğimiz güzel bir şeydir. Ondan sonra, veya onunh beraber diyelim, tiyatronun (ve tiyatromuzun diğer .meseleleri ele alınabilir.
I urban Doy ran


livar
I


mühimmat
Doenitz ta-teslim oh


göze
güç ile

• •
Gerek Alman. İngiliz bahriyi kumandanlıkları denizaltı miireP batım, seçip tesbit ederlerken h-sigara içmeyenleri veya az içeni, ri tercih ederlerdi...
O halde?
Bu müşahedeler U - 530 un b’ linen alelâde bir denizaltısı deği fakat fevkalâde bir denizaltı old ğunu meydana çıkarmış oluyordu.
Bakınız bu fevkalâdelikleri sıra layahm:
1 — Mürettebatın sayısı çok fa; la idi.
2 — Gıda maddeleri stoku ço fazla idi.
3 — Sigara kutu ve paketler: mıkdarı da çok fazla idi.
4 — Torpilleri az, azdı.
5 — Büyük Amiral rafından verilmiş olan
ma» emrine itaat etmemişlerdi.
6 — Sırf bir Arjantin liman: makamlarına teslim olmak için ıı-zun ve tehlikeli bir seyahati almıştı...
Hakikati halde inanılması bir hikâye, yahud bir masal karşı karşıya gelinmişti...
Fakat, diğer taraftan da hakikat bir türlü ortaya çıkmıyordu..
U - 530 un subay ve mürette batı birbirlerini hiç bir sureti, nakzetmeden, bir plâk sadakatile ilk demeçlerini tekrarlayıp duru yorlardı...
Fakat, Arjantin deniz makaml rı, mürettebatın ifadelerinden ho lanmamış olmalılar ki, 13 Tenımu günü sabahleyin Alman denizaltı sına Arjantin sancağı çekildiği sı rada, Arjantin uçakları ve harr gemileri Mar - del - Plata’dau hareket etmeyerek sahiller civarında başka Alman gemileri olup olmadığını tesbite uğraşıyorlardı.
(Arkası yarın)
Osmaniyede asker ailete rine neden yardım yapı mıyor
Osmaniye: (Hususî) — ilçe -miz belediyesinin gelir kaynakla rı hayli azalmış olmalı ki beledi ve memurlarına ve 8 avdan ben * •« « **
de asker ailelerinin maaşı verilememektedir. Bu yardandan bakaca geliri olmıyan bu vataı bekçilerinin anne, baba ve kar: rından bazıları çok perişan duruma, düşmüşlerdir. İlgi1 ıın dikkat nazarım çekeriz
I
SAYFA:O

(Baştarafı 1 incide) diyenlerin, geniş bilgiye, engin tec rubeye ihtiyaçları vardır. Milletin hakkını tanımamak, onu hâlâ vesa yut altında tutmak lıayalile avun-Eıuu isteyenlere, kendi lisan ve tabilik söyleyeyim ki, vâveyiâ ve yaygara olgun bir milleti öz ve hakikat yolundan asla aiıkoyanu-yacaktır.
Bundan sonra Köprülü Fuad, Sıdkı Yırcalı, (Balıkesir il başkanı) Fehmi Yağcı. Lebib Altmok, Eskişehir delegesi, Muhtar Baş -kurt. Kâzım Arar, Ömer Kuş, Re-şad Gtiçlü, Osman Çiçekdağ, Pira-/e Bigat heyecanlı bir hitabede bulunmuşlardır.
Saat 14 de parti başkam Celal Bayar kürsüye giluıiştir.
Bayann nutka
Ankara 30 (Hususî) — Demokrat Parti Başkanı Celâl Bayar, bu sabah Ankarada yapılan mitingde aşağıdaki konuşmayı yapmıştır:
'Sevgili arkadaşlarım, azlı AnkaralIlar,
Sözlerime teşekkürle başlıyorum. Siz ki, bu muhteşem mitingi tertip eden Ankara il idare kuru-lu vasıtasile bana konuşma fırsa tını vermiş oluyorsunuz. Burada pazar günü toplanmak suretile ra batınızı bozdunuz. Tatil gününüzü feda ettiniz. Fakat bu fedakâr lığınızla, vicdan birliğinizi göstermiş ve isbat etmiş oldunuz. Minnet duygularile-sîzlere teşekkür e derim.
Buradaki toplantımızın sebebim, maksadını ve yegâne mânasını ba na takdim eden hatib arkadaşlarımız, büyük bir talâkatle belirttiler. Bu topluluğun seçim emniyetinin sağlanmasını istediğini söylediler.. Ben de memleketimizin muhtelif 3'erlerinden, Sakarya başında. İs tanbulda ve diğer yerlerde, fikir ve maksadlarımızı anlatmış bulunuyorum. Bu sebeble tekrar ayni mevzua temasla sîzleri rahatsız et mek istemiyorum. Fakat mademki bana söz fırsatı verdiniz. Bu bahse kısaca dokunmak istiyorum.
Millî hâkimiyetin tecellisi için yegâne yol
Biz Demokratlar her şeyden evvel şuna kanaat getirdik ki, bu memleketin lıayn nâmına ne yapılmak isteniyorsa, ancak millî hâlcimiyetin tahakkuku ile elde e-dilecektir. Millî hakimiyet denilen şey manasız bir nokta değildir.. Milletin hakikî ve tam mânasile i radesine sahip olmasıdır. Bunun tek yolu, seçim emniyeti, seçim nâ muşudur, işte biz bunları arıyoruz ve bunun istihsalini de herşeyin üs tünde bir vazife olarak tanıyoruz.
Sevgili vatandaşlarım:
Bu maksad hâsıl olmuş, temin edilmiş midir? Eğer bu maksad te min edilmiş olsaydı, bizim burada toplanmamıza ihtiyaç kalmazdı.. Biz, seçim emniyetini ayni zamanda şahıslarla beraber kanun,emniyetini de arıyoruz. Vç seçimleri idare etmek mesuliyetini üzerine atanların tam mâfiasile bitaraf ol malarını istiyoruz.
Biz meşrutiyet hayatına nail ol duğumuz andan bu dakikaya kadar memleketimizde bunu görmüş değiliz. Şu halde yeni bir pren ripin yeni bir idare tarzının bu meselede hâkim olması şarttır. Ben bu mevzua temas ettiğim zaman daima Demokrat Partinin dos yalarını ele alır, gayya kuyusu hâline gelen dosyalardan birkaç vesika çıkarır, enzan dikkatinize

arzederinu
Birime vesika ’
Müsaade ederseniz, bunlardan' oirkaçını burada okuyacak, arzc-de' teğim. bu vesikaları iki kısma aj ır* »ıış bulunuyorum. Bunlar şimdiye! kadar seçimleri idare eden kimse-! leriû zihniyetini ifade etmek ha-! lamından dikkate şayandır. ( İşte bunlardan biri: '
20 Şubat 947 tarihini taşımak-! tadır! okuyorum; (
C. H. P. nin tensip buyurduğu * aday listesinden birer aded gönde* rilmiştir. Köy muhtar seçimleri - ' nin bu isimler çerçevesinde va-' pılmasını rica ederim. !
Jandarma komutanı 1
Üatteğmen
Okuduğum bu vesika muhtar •eçinjierine aiddlr. 21 Temmuz seçimlerine aid olanına, gelince, o şöyle ifade edilmektedir:
Ancak bu vesika çok uzun oldu İu için sîzlere sadece bunun beş köyün muhtarı tarafından imzalan d^ını söyleyeceğim. Bu muhtarlar Milletvekilleri seçimleri için köy merkezindeki 56 numaralı sandık ^isi ve âzalarilo birlikte bu vasi-ka.vı imza etmişlerdir. Vesika şu -! dur;
•Dün köy merkezinde intihabı! yaptık. Tasnif neticesi kanun for' toa İtelerine uygun olarak şU su-! Mle tesbit edilmiştir. i
624 oyla seçimi Demokrat Par! I u kasanmış, Luberal Demokratlar

29, C. H. P. 6 oy almışlardır. 1 oy
da bir zâte aid olarak sandıktan çıkmıştır. Bu suretle resmî zabıtlarımızı bilerek, seçim mazbatası nı hazırlarken, nahiye müdürü ta rafından merkeze çağırıldık. Nahiye müdürünün odasında jandarma başçavuşu ve köy kâtibi var dı. Müdür, tanzim ettiğimiz zabıtları bizden aldıktan sonra bir boş kâğıdı her ihtimale karşı imza ct inekliğimizi söyleyerek «şunu imza edeceksiniz; dedi. Biz de bizza-rur imza ettik.)
Adalet Bakanlığına yazılmış bir telgraf
Aziz Ankarahlar.
Vesika burada bitiyor. Bundan ötesini tasavvurlarınıza bırakıyorum. Şunu ilâve edeyim ki, bu hâ diseııin cereyan ettiği vilâyette De mokrat Parti seçimi kaybetmiştir.. Şimdi size bir vesika daha okuya cağım. Bunda seçimleri kanunî te minat altına aldırmak ve Türk mil leti nâmına hakkı kaza ve salıib olan şerefli hâkimlerimizin kontrolü altında bulundurmak istedi -ğimizin mucip sebeblerinden biri -ni teşkil eder. Şimdi size bu vesikayı okuyorum:
Bu vesika Adalet Bakanlığına yazılmış bir telgraftır:
«Milletvekili seçiminde ... Halkın ve köylünün açıkça hakkının yenilmekte olduğu görülmüştür. Oy tasnif neticeleri seçim kurulunda göz göre göre değiştirilmektedir.. Bu suçun failleri kaymakamla tet hiş yapan il jandarma alay komu tan veküi ve seçim kurulu üyeleridir!
Bu müthiş suçlar karşısında mesleğimde kalmağı uygun bula -madım. Vazifemden istifa ediyorum.»
Bunu yazan bir Cumhuriyet Savcısıdır.
Aziz vatandaşlarım. Bunu ya -zan bir Cumhuriyet Savcısıdır. Gör düğü haksızlığı en yüksek adalet makamlarına bildirmiş, fakat bir netice alamadığını görünce istifa etmiştir.
İşte biz seçimi böyle temiz elle re teslim etmek istiyoruz. Demokrat Parti Türk milleti namına bu neticeyi elde edinceye kadar çalışacaktır.
,18 inci asırda elde edileıı haklar
Demokrat Parti genel başkanı bundan sonra diğer milletlerin hak ve hürriyet yolunda çok uzun me safeler katettiklerini. 18 inci asır da hak ve hürriyet dâvasını hal lettiklerini. halbu ki, bizim yirmin ci asırda hâlâ bu mevzula iştigal etmekte olduğumuzu belirtmiş ve sözlerine şöyle devam etmiştir:
Karşımızdakiler halk topluluklarına, sokak kalabalığı, yalınayak lar. basit geyimliler. kasketliler de mek suretile siyasî edebiyatımıza bu fena vasıfları ilâve etmek isti -yorlar.

’STİKLÂL ELDEN GİDİYOR DENDİĞİ ZAMAN..
Fakat sevgili vatandaşlarım. Siz Üzülmeyiniz. Bu memlekette «İstik. lal elden gidiyor» dendiği zaman, burada, Ankarada, sizin- sinenizde bir mucize doğdu: Büyük Millet Meclisi.
O Meclis milleti kurtarmak için ( Hâkimiyet bilâ kayjlü şart milletindir» dedi. Simdi sorarım size! O mukaddes hareketin, o halâs c sasının temelini atan insanlar siz dcu başka kimseler miydi T (Yaşa sesleri) Hepiniz fraklı, simokinli insanlar mıydınız? Düşman Sa-
Ali
Peygamber zürriyeti olmak vasfında bütün insanlar müşterektirler, insanların hepsi de (Âdem) in. (NCıh) un zürriyetleridir. Yahudi ve Yahudinin gayri bütün Beni ts* ıa:l (İbrahim), (tshak), (Yakub) vesair peygamlıerlerin nesilleridir. Böyle olunca, ancak peygamberlere gönderilen Cebrail’in imamlarııı hadimi sayılabilmesi nasıl mümkün olabilir?

1 maniye derler ki: Dokuzuncu masum imam.
Rızanın oğlu (Muhammed) dir. Lâ kabı, (Cevvad). (Tâki) ve (Kani ) dir. Çok cömerd olduğundan Cevvad denilmiştir. Hicr);n 195 Re» cebinde Medinede doğmuş, 220 Zilhiccesinde (Mu’tesim zamanı) hum madan ölmüş, Eağdaddaki Kııreyş kabristanında Musa Kâzımın kab» ri arkasına gömülmüştür. İlim, ibadet ve takvâda zamanının on üstünüdür. Küçük yaşta iken aklının çokluğu, ilim ve dine bağlılı ğlle Ma’mun’un dikkat ve sevgisini çektiğinden Halife kızı ÜmmUÎ-fncll’ı ona nikahlamıştı. Babası; zehirlenip te öleceğini anlayınca mukaddes sırları ve imameti oğlu-nn vasiyet eylemişti. Gene vasin* da ölmüştür.
Onuncu masum İmam. — Mu-hrmmed Takî’nln oğlu Alîdir. Lâkabı; (Nakî), (Hâdl). (Nasıh),
(Başfarafı I incide) hayet istiklâllerini kaybetmiş ve Rusya ya ilhak olunmuşlardır.
Bu emsal bir ibret dersi vermektedir. İşte, istiklâl ve tamami yetini ne bahasına olursa olsun muhafazaya azmetmiş bulunan Türkiye gerek «Kars ve A’rdahıın üzerindeki Sovyet iddiaları gerek' se Boğazlarda Sovyet üsleri teş kili hakkındaki bürün münakaşa ve müzakereleri reddetmiştir. Buna mukabil Türkiye, Boğazlardan seyrüseferi tanzim eden nıufcave -lenamenin tekrar gözden geçirii -meşini reddetmemekte, fakat, bu mukavelenamenin Türklerle Rıls -lar tarafından başbaşa değil, bütün âkit devletler tarafından müş
karyaya kadar geldi. Orada Tür-ke mahsus cesaret ve şehametl? geri çevrildi. Qrada istiklâlimiz1 M kurtarıldı. Beı\ soruyorum: Sakarya, muharebesinin o kahraman rnücahidlerinin kaçının ayağında ayakkabı vardı? Bu milletin en büyük evlâdı Atatürk bu kahramanlara hedef olarak Akdeniz! gösterdiği zaman, arslaıılar gibi kükreyen vatan çocuklarının kaçının üzerinde elbise, kaçının ayağında ayakkabı ’^ırdı? (Varol sesleri) Bu milletin esas cevherini görelim. Bu milletin cevheri ruh asaleti herşeyin üstünde ve her-sevi halle muktedirdir. Bu millete inanmak sayesinde bu memleket kurtuldu. Ve yine bu millete inanmakla refah ve saadete kavuğa» caeız.
MİLLETİMİZ REFAH VE SAADETE LÂYIKTIR
Eğe»; milletimizin kasketli olusundan sıkılıyorsak, asıl milletin lâyık olduğu refah ve saadeti ona bahşetmek için, oııun kalbini fet lıetmek yoluna gidelim. Zira milletimiz refah ve saadete lâyıktır.
Onların iddiasına ve tavsifine göre, varını t^rtib giyinmiş bu insanlar, bu aziz memlekette bari kel ar yaratmışlardır. O insanlar serbest bırakıldıkları, muntazam Lir sisteme tâbi tutulduları zaman, tarihimizi şan ve Şerefle doldu-ıan bütün vatan evlaları kendilerini refaha kavuşturmanın yolunu bulacaklardır.
Bunu idrâk etmek, yılmadan çalışmak lâzımdır.
NAMUSLU SEÇİM
Aziz vatandaşlar,
özlediğimiz saadet ve refahın anahtarı emniyetli ve namuslu bir secimdir. Nasıl bir aft* namu sunu kıskançlıkla istiyorsak, bunu da aynı kıskançlıkla istiveceğiz. O zaman göreceksiniz ki, bizi bakliyen saadet uzaklarda değildir. Hepinizin önünde tazimle eğ i-1 lirim. Siz bu memleketin şerefli insanlarısınız. Bu «aemleketin temelini teşkil edeh insanlar kendi arzularını vakarla, azimle miida -faa edebilen, çalışmasını bilen in» sanlardır. Türk milletinin aklı seliminden korkmasınlar İster başı açık, ister ayağı pabuçsuz olsun, o Türk milletine aid ruh asaleti-' ne ve cevhere malik oldukça, dlin* yanın .en şerifti insanıdır. Türk milletinin aklı selimi herşeyin üstündedir ve bundan sonra bu cevheri kullanarak bu memleketi mes ud edecektir.
Demokrat Parti de milletin bu duyuşuna dayanarak muvaffak o-lacaktır. Allah hepinizi muvaffak ve muzaffer etsin. Türk milleti \ar olsun!
Celâl Bayann; konuşması bu sı rada başlıyan yağmur altında sîd detli alkışlar arasında dinlendi.
Yazan! "Mi. Ksılf Oğan
IMAMIYE FIRKALARI
İsnâ Aşeriye imamları rivayetler
vo (Mütevekkil) dir.
Halife MütevekkiI’İn
Son lâkabı, ismi olduğun dan kullanılmasını istemezdi.
214 Recebinde (Ma’mun zamanı) Mpdinede doğmuştur. 254 Cema-ziyelâharesinde (Müstansır zama-r-ı) zehirlettirHerek şehid edilmiş. Samradaki evi avlusuna gömülmüş tür. Annesi; Ma’munun kızı Üm-mülfadl'dır, ki bu suretle babadan Ali, anneden Abbasî hanedanına mensub olmuş olur. Zamanının (Fı kılı) da en üstün âlimi, o zaman insanları arasında en çok ibadet eyliyenl idi. (Hayatiilhaj'van) kitabında Demiri bu zatın bir lâkabı da (Askerî) olduğunu söylüyor, halbuki bu lâkahla daha ziyade onıın oğlu on birinci îınam Haşan anılmaktadır. Medinede halkı lrşad ve ilim ve ibadetle meşgul
tereken tetkikini şart koşmakta -dır.
Muharrir. Türkiyeııin durumu -nu başarı ile müdafaa edebilmek için katlandığı ağır fedakârlıkları kaydettikten sonra diyor ki:
Amerika Doğu Akdenizde Ingii terenin yerine geçince, bu bölgede istiklâllerini müdafaaya hazır iki memlekete yani Türkiye ile Yuna-nistana bittabi müzahir olmak lü zumunu hissetti. Snıith - Molotof görüşmeleri karşısında bu iki mem leketten her biri Amerikan siyase tinin değişip değişmiyeccğini dü -şünmüşlerdir.
M. Sadak’ın nutkundan, Va -şingtonun Türkiyeye teminat vermeği lüzumlu addetmiş olduğu an laşılabilir. Türk Dışişleri Bakanı -nın muhakemesine göre, Moskova da yapılan Amerikan teşebbüsü sulbün imkânsız olduğunu göstermiştir.
Fakat bu teşebbüsün Ankarada sebeb olduğu huzursuzluk karşı -sında. Amerika hükümeti, bunun Doğu Akdeniz ve Olta Doğudaki Amerikan siyasetinde bir değişiklik tarzında tefsir edilmemesi lâzım geldiğine dair teminat vermiştir.
Sovyet Rusya ile mevcud anlaş mazlıklar üzerinde münakaşa ve müzakere kapısı açık ise de Ame rika hükümeti siyasetinin ana pren sipleri üzerinde hiçbir tâvizde bu lunmak niyetinde değildir.
RUS - AMERİKAN GERGİNLİĞİ Vaşington, 30 (A.A.) — Buranın iyi haber alan mahfillerinde dün hasıl olan kanaate göre Birleşik Amerika, ölü bir noktaya gelmiş bulunan Amerikan - Sovyet münasebetlerinin şimdiki gergin va-zivetlerini muhafaza etmesine ar-tık muvafakat etmiyeeek ve «ileride daha büyük basanlar elde et-mek1» ümidile yakında Rusya ile ikinci derecede mühim bazı meseleler hakkında müzakereye girişecektir. Amerikalıların telâkki tar zina uveruo bir şekilde dünyanın istikrarına doğru «mükemmel terakkiler kaydedildiğine, yâni Birleşik Amerikanın Ruslara karşı «soğuk harbi kazanmak üzere bu Umduğuna dair Dışişleri Bakanı Marshall tarafından yapılan beyanat, yukarıdaki kanaati kuvvetlendirmiştir.
İkinci derecede mühim meselelerin halli suretile atılacak temel-lere dayanacak olan Moskova ve Vaşington arasında daha iyi münasebetlerin tesisini hedef tutan telmih, görünüşe göre Tuna üyelinde serbestçe seyrüsefer edilmesin’ sağlamak ü?ere üç devletin iştirâkile bir konferans toplanması na dair hafta başında Marsb.all tarafından yapılan teklifte mündemiçtir. Havatî »hemmiveti olan ciğer meselelerin yanında nisbe^en az ehemmiyetli olan bu mesele do Rusların işbirliği yapmaları ümid edilebileceğine işaret olunmaktadır. Tuna için yapılacak bir teşkilât, batı memleketlerinden ziyade demir perde arkasında bıılvıan doğu memleketleri için faydalıdır. Batı memleketlerinden yalnız Avus turva böyle bir anlaşmadan faydalanabilir.
New-York Times gazetesinin diplomatik muhabiri James Res-tor’a göre Tuna konferansı için japılacak olan daveti şübhesiz da ha kuvvetli teşebbüsler takib '•de-cek ve Birleşik Amerika ile Söv-yetlor Birliği arasındaki ödilnç ve kira hesııblnrı hakkında bir karara varılması. Trieste’ye tâyin edi lccek vnlinin seçilmesi ve ezcüm
olmakta iken, onu çekemiyenler Halife (Mütevekkil) e Medinelile rin imamın etrafında toplandıklarını, ve huruca hazırlandıklarını il.bar eylediler. Mütevekkil vehme kapıldı, imamı Medineden alıp getirmek ve evinde araştırma yapmak üzere vezir (Yahya B. Hü-beyre) yi gönderdi. B uzat; âlım, fazıl bir değerli insandı. Adamla-ıile Mediııeye girdiği zaman, imamı; Mescidde namaz lalarken bul du. Hemen kendisi de cemaate karışarak îmama uyup namazını kıldı. Sonra evinde araştırma yaptı. Mushaflar, ilim ve dua kitabların-dan başka birşey bulamadı. Böyle elması AH Nakı’yi nazarında bir (kat daha yükseltti. Kendisinde ona hizmet ve muavenet isteği pey da oldu, tmnnıı alıp Bağdada ge
le Berimdeki müttefik kontrol kon sevinde müzakerelere devam olunması yolunda yeni gayretler sar-fed'lecektir. Gelecek aylar içinde Birleşik Amerika^ bıı meseleleri birc-ı birer ortaya atacaktır. Molo-toltan bir cevab alınmadığı takdirde Büyük Elçi Smuth’un geçenkl izahatına karşı Kremlin taralından verilen cevabın bir propaganda manevrasından ibaret olduğuna Amerika Dışişleri Bakanlığının i-r.anmakta haklı olduğu anlaşılmış olacaktır..
Böyle bir vaziyet lıasıl olduğu takdirde yapılan yaklaşma teşehhütleri hakkındaki muhaberelerle Sovyetlcrin cevabları- ştiblıesiz neşredilecektir. Muhabir, buradaki tc mnyüllerin ikinci derecede mühim ni'.'delerle işe başlamak ve böyle-fe devam etmek merkezinde olduğunu ilâve etmektedir.
Sovyctlerin ilılfil ettiğ' hükümler
Vaşington: 30 (A.A.) —
(Usis) — Dışişleri Bakanlı ğı harbden sonra sulhun tanzi -mi yolunda Avru]?a ve Uşak Do ğu için aktedilmiş olan milletlerarası başlıca anlaşmaların Sov-yetler Birliği tarafından ihlâli -ne ait on iki vaka zikreden ve â yan Dışişleri komisyonunca neş rolunan vesikada belirtildiğine göre, Almanya ile Polonya ara sındaki hudut meselesinin katî olarak sulh anlaşması esaslan dahilinde tanzim edileceği Pots dam protokolunda bilhassa der -piş edilmiştir. Halbuki bu anlaş ma yapılmamıştır.
Sovyetler Birliği tazminat na rnı altında günlük istihsalden mühim miktarlarda mal çekmiş ve Alman sanayiinin özlü bir kıs mini Sovyet bölgesindeki'devlet çi tröstlere verpniştir. Bundan başka Sovyetler Birliği, ne Pots dam Protokoluna ve ne de diğer hiç bir anlaşmada yetki ve -rilmemiş olmasına rağmen Al -man kaynaklarını başka yollar da istismar ederek tüketmiştir.
Sovyetler Birliği kendi bölgesinde tazminat olarak aldıkları eşyaya dair rapor vermekten im tina etmiştir. Eu her işgal devletinin tazminat olarak götürdü ğü şeyler hakkında rapor verilmesini derpiş eden mayıs 1946 tarihli anlaşmayı ihlal eder.
Potsdam Protokolü işgal devletlerinin Almanvavı tek bir var • *
lık olarak ele almalarım derpiş etmektedir. Halbuki Sovyetler Birliği bu prensipin tatbik edilmesi yolunda dört devlet tarafından yapılması gereken işbir ligini daima engellemiş ve kendi bölgesinde tek taraflı bir iktisa dî siyaset takip etmiştir. Sovyet ler Birliği tek bir varlık olarak telâkki edilen Almanyada muva zeneli bir iktisat tesis etmek ve ithalât ihtiyaçlarını azaltmak-mak üzere,, bölgeler arasında lüzumlu belli başlı malların âdil şekilde tevziini sağlıyacak müşterek bir ithalât ve ihracat programı tatbik edilmesi yolun da iş birliği yapmaktan billıas sa imtina etmiştir.
Sovyetler. söz ve basın hürri yetini sağlıyan, diğer işgal devletlerinden biri aleyhine çirkin propaganda yapılmasını yasak e den ve Berlinin muhtelif işgal bölgelerinde gazetelerin ve film lerin serbestçe mübadelesine yer veren anlaşmaları da ihlâl etmiş tir. Meselâ Sovvetler. Sovyet
TcfırîSka IV. İ3$)
ve karşılıklar
tirdi. Bağdada gelince, Halifenin huzuruna varmuduıı şehrin valisi Ebi lshak B. İbrahiınettâı ile buluştu, vali ona:
— Ya Yalıyâ, dedi bu zat Evlâdı Resuldür. Halife; senin söy liyecelelerin üzerine onun katlini irade eylerse, bil ki; kıyamet gü nünde Resulü Ekrem senin düşmanın olacaktır.
Yahya:
— Vallalı, ben; erinde hayır vc haaanattan • başka birşey gönne» dim, başka ne söyliyebillrim.
Cevabını veriyor, Halifenin yarına girince de, ayni surette ima mın iyi ahlâkından, ibadetle işti galdcn başka hiç bit' ise karışmadığından hahsojHvor bunun üzerine Mütevekkil de imama ikramda bulunuyor amma Bağdad
bölgesinde, Sosyal Demokratla ra bağımsız bir teşekkül olarak yaşamak hakkını vermemişler -dir.
BYRNES'ÜN MtfTALEASt
Rtickhill, South Carolina 30 ( A. P.) — Amerikan eski Dışişkri Bakanı James Byrnes pazar günü vrro'iği bir demeçte, Rusların, - - Kendilerine şayanı tatmin bir se bebden ötürü - Amerika ile bir anlaşmaya varmak istediklerini söylemiştir.
Byrnes. - diğer müttefik hükümetleri iucitmiyen meseleler» -hariç tutulmak suretile Amerikanın Ruslarla görüşmeye istekli ol-, masını istemiştir.
Fakat Byrncs, Amerikanın, müdafaa programına devam etmesini istiyerek bir kızı 1 deri kabile önderinin şıı sözünü hatırlatmıştır: «— Beni bir defa aldatırsan, ayıb sana! Beni iki defa aldatırsan bana ayıb!»
Çekoslovak seçimeri (ftaştarufl 1 incide) vermek üzere seçim sandıkları başına gitmektedirler. 8 milyon kadar seçmen vardır. Oy verme mek cezayı müsteizirndir. Oy sandıkları öyleden sonra dörde kadar açıktır.
Muhabirlerin bildirdiğine göre, hükümet, tedbirlerini almıştır. Ve kaybetmesi ihtimali yok tur. Zira, yalnız Komünistler ta rafından seçilen adaylardan mü teşekkil tek bir liste vardır. Seçmenlerin yapabilecekleri tek şey beyaz pusla atmaktır. Lâkin ! bunu da açıkça yapabilecekleri! zannedilmem ektedir.
Prag, 30 (AP. — Çekoslovakya 1 pazar günü yapılan serimde komü rüşt hükümetine - «evet - oyunu vermiştir. Oylar arasında bir kaç tane protesto mahiyetinde boş pu1 sulalar çıkmıştır.
Seçim nasıl cereyan etti •
Seçim her rey sandığında ay ni şekilde cereyan etmiştir. Set; men Milli Cebhe namzetlerini ih tiva eden ve iki tarafı basılmış bir oy pusulasile üzerine büyük, bir çapraz işareti bulunan boşl bir pusula ile üç tarafı perde ile kapalı oy sandığına gitmiştir.
Sandık başına kendisine bir zarf verildi. Atacağı oy pusulası nı zarfın içine yerleştirerek kul lanmadığı pusulayı açık bir süp rüntü sepetine atmıştır.
Bir çok hallerde, seçmen perdelerin arasına girmek zahmeti ne katlanmamıştır. Resmî pusu layı herkesin gözü önünde zarfa koyarak beyaz pusulayı sepete atmışlardır.
Ecneş seçime iştirak- etmedi
Prağ 30 (A.A.) — Çekoslo -vak haberler- ajansı tarafından bu akşam bildirildiğine göre Başkan Beııeş seçimlere iştirak etmemiştir.
■I I-— ■■ — —II. ■ ) ■■ I ■■ —
Amerikan askerî heyetleri (Raştarafı 1 incide) rilmesiııi istemiş oldukları açıklan mıştır.
Temsilciler meclisi tarafından tasvib edilmiş olan bu taleb âyan meclisinde henüz müzakere edil -memiştir.
Ayan meclisi Cumhuriyetçi say lavların arzusu üzerine, meclîsle -rin önümüzdeki 19 Hazirandaki ta til devresinden evvel başka ka -nnn tasarılarını müzakere edecektir.
-------------------------------
da bırakılmıyor (Sanıra) dn ikamete memur ediliyor. Bu kasaba-ı nın asıl adı Sürremenreay’d»r.( (.Burayı göı( n sevinir dem?kJ tir. Bağdad ile Tekrir arasmdm Diclenin şarkındadır bugün ha-] rabdır. Samerrâ, Sanıra da deni-' lir. Burasının eski Acem beldele ( ı inden olduğunu sö\ liyenler de] vardır. Onlara göre adı Samrah-( dır. Reşid de bu şehrin imarile uğl iaşmış, fakat asıl Mutesinı bura] yı yeniden denihcck şekilde tanj zim ve itinam eylemiştir. Burada] kendine merbut Türk askerlerini] ikamet ettirirdi. Hdifeler: sa^ıkj askerlerinin kışlaları bulunduğu] bu şehri kendileri için, bir cmni-1 yet merkezi gibi saymışlardır. Sonî imamları burada ikamete memıırl c vlodiklerine bakılınca da böyle] el Juğıına inanmak icab f ler. ] Samra’nın Şia-i tınamiye bakı-3 mından ehemmiyeti büyüktür. OrıJ ikinci imam; bu şehirde gaybubet] eylemiştir. Tafsili aşağıda gelecektir. Bu sebeble özet malûmat vermeği lüzumlu bulduk.
Aradan zaman geçtikten sonr.a günlerden bir gün Mütevekkil has-' talanıyor, (

(Deryamı var*
Dört haftalık ateş kes emri verildi
(Haşlar af t 1 incide) selesi hakkındaki kararını fayda lanılması gereken bir zafer te 4 Iâkki etmektedirler.
Ingiltere tarafından sumdan karar suretinin yalnız son mad« desine itiraz eden Suriye murati hası Faris Bey El Huri bana şu beyanatta bulundu:
Her ne kadar bu karar sureti, nin Aıab âlemince kabul ediiebu leceği kanaatinde isem de, soıf maddeye itiraz zorunda kaldım. Zira, 7. inci madde tatbikatına tabı olabileceğimiz intibaını kabul edemem. Binaenaleyh bu hil küm aleyhinde oy verdim
Diğer bir Arah murahhası da şöyle demiştir:
Bu karar sureti, Birleşmiş MD Jetler teşkilâtını bahis konusu mesele üzerinde tarafsızlığa yaklaştıran ilk karar suretidir. Belki, bizim hükümetimizin görüşlerine tamamen uygun değü dir, fakat şimdiye kadar ileri şii riilen fikirlerin en çok âdilâne o lamdır. EEsasen bizim istediğimiz de bundan ibarettir. Yani a dal et istiyoruz.
Yapıcı tekliflerde Arablar ve dahildiler arasında bir anlaşma imkânını hazırlamış olan Lübnan murahhası Charles Malek de İngiliz karar sureti için mfi sait bir hava hazırlamağa çalışmıştır. Murahhas, karar suretini yapıcı bir anlaşma için İyi bir fırsat olarak kabul etmiştir.
Bu itibarla, gerek Lübnan nıt ralıhası Malek, gerekse diğer A-rab murahhasları, Arablarla Ya hudilerin sulh içinde yaşamakla rma imkân verecek bir tertibin bulunması lüzumu üzerinde mu tabık kalmışlardır.
Arabam istediği şey, hakilö bir devlet kurmak yolunda Ya-hudilerin ileri sürdükleri iddiala rı önlemektir.
Arab Birliğinde faaliyet
Kahire: 30 (AP) - -Arab Bir liği siyasî komitesi, güvenlik konseyinin Fılistinde dört hafta lık bir mütareke için aldığı kara ıı müzakere etmek için pazarte si günü toplanacağı, Mısır Dışiş leıı Bakanı Afımed Haşaba Pa -şa taralından pazar gecesi ga/e fecilere bildirilmiştir.
Bakan, emniyet sebepleri yü -zünden toplantı mahallin yerini bildirmemiştir. Toplantı yeri Ka hire veya Amman olacaktır.
Tel—Aviv de siyasi faaliyet
Teİaviv: 30 (A.A.) — Güven lik konseyi tarafından verilen karar üzerine halen Teİaviv büyük bir siyasî faaliyete sahne ol maktadır.
Bu faaliyetin yarın devam e deceği tahnuıı olunmaktadır.
Güvenlik konseyine verilecek cevabı tesbit etmek üzere gfiri-ci Yahudi hükümeti yarın oıaga nüstü bir topiantı yanacaktır.
Teİaviv 30 (A.A.) Yahudi hükümeti, iç vu dış siyaseti hak kında bugün mühim brr toplan tı yapacaictu’.
Birleşik Amerika, İngiltere va Fransadaki Yahudi mümessillerinden geleu raporlar bu toplan tı sırasında tetkik edilecektir.
Yahudi hükümetinin bu hal ta içinde İsrail devlerini tanımış o lan hükümetler nezdine siyasi mümessiller tâyin edeceği sanılmaktadır.
Yalıuıii deıleti Başkam İngii» tebeası
Nevyork: 3Q (AP) — îstail devleti Başkanlığına seçilen duk tor Hay im Veizman Moretanya Transatlantiğile Avrupaya hare ket etmiştir.
Ingiliz vatandaşı olan dok - -tor Veizman, İngiltereııin Filistin dâvasında takındığı durum karşısında Filistine hareket edin ceye kadar Londrada kalmayıp Pariste oturacağım söylemiştir.
Doktor Veizman ve karısı Fi listine ayak basınca İsrail tabiiyetine geçeceklerdir.
Ürdün kralı döndü
Amman 30 (A.A.) — (Nafen) Ürdün kralı Abdullah, bütün ss vaş cephelerini teftiş ettikten Bon ra Amm.nna dönmüştür.
Kralın bir kararı
Londra: 30 (AP) — Ingiliz Dışişleri dairesinin pazar gecesi bildirdiğine göre, Ürdün kralı ALdııl lah, Kudüsteki Hıristiyan kilise!» rin tam bir serbesti içerisinde dinî âyinlerine devam edebileceklerini ilân etmiştir.
Dinî merasimleri nemniyet altın da cereyan edebilecekleri için 1 i se kapılarına Arab muhafızlarının bulunup bulunmayacakları hen z bilinmiyor.
ARABLAR, TEL-AVİVFJ 38 KİLOMETRE MESAFEDE Kahire, 30 (A.A.) — (LPS»:
Dün akşam yayınlanan bir tel) ğ-c'û, güneyden gelmekte olan Mısır birliklerinin Filistin sahili, ri boyunca yeni bir derlemede lu-lundııkları ve Tel-Avîvin 38 k?' ■-metre güneyinde îstud köyünü . î-gal ettikleri bildirilmektedir.

hnp«rl»H K«mlka6 ln(!lu«tHa) (Tttrfaey) IM \ ta Banlıcco •***)«
İSTANBUL
SU-
I
*
Tahsin Karakaşlı
Aynacılar
B LMACfl|
Şehirdeki ekmek sıkıntısını matbuata aksettirenleri komünist uşakldjı ile itham eden bir belediye balkanının şehir işlerindeki ihmalini kimse affedenle».
I Halk Elbiseleri Satış Yeri
I Salahaddin Karakaşlı
| İstanbul: Büyük Çarçı, Mahmutpaşa kapısı,
takım takım takım takım takım takım
ÎC
AvustMryalılara 1-0 mağlub olduk tarafs 9 üncüde geçi» tam şüt çekeceği sırada sol faciçkri »yağma sarıldı ve güt çek-'ineein» M ani oldu.
' Eöyleco müsabaka bizimkilerin hücumuna mukabil AvusturyalIların vakit geçirmeleri arasında bag Jıu gol olmadan geçti ve millî takımımızın 1 — 0 mağlûbiyetile neticelendi
, M. Nimet tiyken
Dünkü oyuna kısa bir
Türkiye - Avusturya millî matı dün İnönü stadında yapıldı. Haftalardonberi dedikodusu yapılan bu mühim maç, olimpiyadlar ^•efesinde, bizim için en çetin imtihanı teşkil ediyordu.
AvusturyalIlar gelmeden evvel Avrupanın en kuvvetli takımı oldukları ve son yaptıkları maçlarda gösterdikleri muvaffakiyetler Îınlâtıla anlatıla bitlrllemiyordu. Sunu bizim kadar kendi kafile peşleri de: «İki seneye kadar Wun-dertim’i geçeceğiz^ diyerek şehri-pnze geldikten sonra Jlân etmiş bulunuyordu.
Halbuki dün millî takımımızın İyi tertib edilememesine ve en ü-midli oyuncuların fena oyun çıkarmalarına rağmen AvusturyalIlar kaışısında ezilmeden ve hattâ za-msr zaman daha ağır bastık, ka İslerini tehlike içinde bıraktık.
Avusturya takımında kaleci, santrhaf açıklar ve iç Hahneman hakikaten mükemmel futbolcular. Oynadıkları sistem; yerden kısa pas. Saha ortasında çok güzel, kale önünde hiç müessir değil.
îngilizlerin uzun paslı, deplasmanlı oyunları yanında sönük kalıyor. Kendi sistemlerinde tam o-larak oynıyabilseler geçen hafta şehrimizde olan İngiliz takımı da-hi mükemmel netice alır.
Bizim takımın for hattı sayed daha başlangıcda (Fikret, Salâhad din, Reha, Leftgr, Şükrü) şeklinde çıksaydı netice çok daha başka olurdu. Fakat dünkü tertib sadece Avusturya kalesini tehdid etmekle kaldı. Hele ilk devredeki şekil büfl bütün fena idi.
Muavin hattımızla müdafaa iyi çalıştı. Diin en iyi oynıyan oyuncu Naci idi.
Cihad iki hatasına rağmen fena değildi. O da birçok anlarda takımın umumî ahenksizliğine kendini kaptırdı.
Hakem, geçen haftalar gördüğü müz Mr. Barrick ayarında değildi. Maamafih tarafların çok itaatkâr oluşu Sinyor Gale?)—ıin oyunu gayet rahat bir şekilde idare etmesini mümkün kıldı.
N. Ü.
Yerinc’e bir dilek
Diin eski millî takım güreşçilerinden Ömer özcan imzasile şu toektubu aldık:
••Geçen haftalarda Ingjlizlerla yapılan futbol müsabaklarına eski inillî takım oyuncularının seyirci ufatile serbest olarak stada kabul edilmemeleri hususunda vâki şi) çâyetler üzerine 29 mayıs tarihli lâzetemizde bu zevatın Federasyona Müracaatla dâvetiyelerini almalarına dair bir tebliğ okudum. Bu »tebliği beni bir .düşünceye şevketli- Bu gibi rna»i? rda bunlar meyalında acaba millî takım giıreşcile ji neden hiç akla gel)-;;z. O güreş İller ki ay yıldızlı formayı senelerce, diyar diyar zaferden zafere götürmüş ve yüzümüzü daima ak Çıkarmıştır.
Soruyorum: Acaba futbol federasyonunun eski futbolcuları hatırlamasına mukabil güreş federasyonu da bir defaya mahsus olsa tilc bizi aklına getiremez miydi ?•) Ömer özcan
Eski Millî takım güreşçilerinden
tranlı atletler
_ Doğu Bayazjd, 30 (A.A.) — Doğu Akdeniz atletizm müsabakalarına iştirak edecek olan İran atlet leri bugün buradan geçmiştir. 22 atletten mürekkeb ol^n bu kafile-yc Ziilfikâri başkanlık etmektedir.
Osmaniye kasaplarının mühim bir şikâyeti Osmaniye: (Hususî) — Os -maniye kasaplarının hiç birisi sürü sahibi olmadığı halde koru ma vergisine tabi tutulmakta i-m işler.
Hatta memleketteki et buhranını karşılamak üzere ellerinde bulundurdukları mahdut sayldâ ki kasaplık hayvanlan koruma memurları toplâttınp hana doldurtmuş ve bünun için de kasap lara 154 Hra ceza yazmıştır. Hâl \ıki koruma kanununun belediye emin haricindeki arazi eahiplç-rile süril sahiplerine tatbik edilmesi lâzım gölir, Belediye kilo başına İ7 kuruş gibi ağır bir v£r gi veren, ilçemiz kasaplarının, pu da yetmiyormuş gibi, korii-ma vergisine tabi tutulmalan mağduriyetlerine sebebiyet ver-toektedir. İlgilerin dikkatini çe teriz,
y
Aj MAYIS
Balıkesir belediye reisinin ihmali
Balıkesir, ınususî) — Her yı hn 19 Mayıs Gençlik bayramı büyük bir sevinç ve iftiharla kutlanırken, bu yıl ilgili makam lar tarafından gösterilen mühim bir ihmal yüzünden bu büyük bayram maalesef ciddî bir üzün tü İçinde kutlanmıştır.
Şehir içinden ve halkın coşkun alkışlan arasından bir ordu ıh-

Meclisin Pazartesi giinkü gündemi p • •
Kiraz kazasının mühim derdlerı
---------------u----- Kiraz; hazasını tehdid eden
lardan kurtarmak için tetbirler alınpıası bekleniyor.
Kiraz, (Hususî) — Kiraz ilçesidir. yanı başından geçen küçük Menderes çayı ilçe merkez ve köylerini, her fırsatta ciddî suretts tehdid etmektedir.
Kiraz belediye başkanı Ali Fehmi önder bu maksadla dün tamire gitmiş ve evvelce vilâyetimiz su işleri müdürlüğü tarafından bu çay için yapılacak olan şeddin kro kişinin bir an evvel ikmal edilip Bayındırlık Bakanlığına gönderilmesi işlerile meşgul olniağa başlamıştır.
Su işleri müdürlüğü ile Bayındır lık Bakanlığının bu işe ehemmi yet. vermelerini ilçe halkı ehemmiyetle istemektedir. Çünkü bun-der birkaç gün önce yazdığımla veçhile bu çaydan bir kamyon su-larr gömülmüş ve güç halle kurtarılmıştır.
ödemiş. (Hususî) — 30 Mayıs pazar günü yapılacak olan ilk kurşun bayramı hazırlıkları devam etmektedir.
Törenin iyi bir şekilde kutlanabilmesi için Halkevinin seçtiği tören komitesi çalışmaktadır.
İlk kurşun bayramına katılmak vc bir nutuk vermek için D. P. merkez haysiyet divanı başkanı Hamid Şevket İnce bugün saat 14 oe buraya gelmiştir.
---------o-------—
Bergama 'a bir rapor meselesi -------------o------
Raporu *ereu doktor memur olması hasabile kaza idare he yetine verildi.Kaput bezini alan hakkında, da dâva açıldı
Bergama: (Hususî)
dan bir müddet evvel Bergama da garip bir hâdise başlığını ta şıyan haberlerde hükümet tabi bi Kenan Ülgenin orta da ölü ol madiği halde bir vatandaşın mü racaatı üzerine (tarafrnıdan mu ayene edildi, defnine ruhsat vö rildi) şeklinde rapor verdiği ha) buki aslında ortada ölen mev -cut olmayıp müracaat eden şah sın bu bahane ile biraz kaput be zi almak gayesini güttüğünü yaJ mıştık .
Bu kerre yapılan soruşturma sonuncunda doktorun bu işte g() revini ihmal ettiği anlaşılmış o-lup memur olması hasebile Dr. ilce idare kuruluna verilmiştir. Ayrıca kaput bezini alan hak • kındada dolandırıcılıktan dolayı dâva açılmıştır.

Bun
Akale, Melik Kamerunun kendisine. de çıkışacağını anlamıştı. On dan önce davranarak:
— Devletlim, dedi. Bir parça sa kin olmağa gayret ediniz. Sözümü yine tutmamışlar. Soğan, sarmsak yemişler. Bundan dolayı şaşırdı -lar. Kendilerine son defa olarak tenbih ve ihtarda bulunacağım. Bu sefer de sözümü tutmazlarsa, onları sihirbazlık yapmak hakkın -dan mahrum bırakacağım. Elle -rinde başka sanatleri olmadığı için işsiz kalıp sürünürler; sefalete dil çerler. Bundan ağır ceza olmaz kPAiatindeyun. Fakat yine Biz bilirsiniz.
Hükümdar, öfkeden kan çanağına dönen gözlerini Akale’nin yüzüne dikerek:
ı — Odların cezalandırılmaları beni alâkadar etmez! diye bağırdı. Ben, düşmanımın bulunmağını isterim. lAksi halde kitabımız elimizden âidecek. O zaman neve ibadet ede-H2?
Akale, zerre kadar korkmamış ve şaşırmamıştı. öfkesinden ateş İıueküren hükümdarı teskine çakıyordu:
— Sultanım! Yanın üçüncü gün dür. Bir kere daha tecrübe etsinler. Muvaffak olurlarsa ne âlü.. Olamazlarsa, şöz veriyorum düş' •»■«nınızı ben hulacağıı®. B»ı)a iti-
tişamile ve önlerinde şerefli san caklarımız olduğu halde geçen gençliğin önüne konulan 6 kişiden mürekkeb çalgıcı grupu bu ihtişamla kafiyen kabili telif olmadığı için bu unutulmaz üzün tünün doğmasına sebeb olmuştur..
Sadece köy düğünlerinde çalgı çalan ve hiçbir marşı lâyıkilo çalannyan, yürüyüşte bile lâü-bali bir vaziyette etrafın gülüşmelerine sebeb olan böyle gru-pun, bir Ramazan davulile gençlik önüne münasib görülmesi teessürden başka neyi mucib olabilirdi?
Memleketteki ekmek sakıntısı nı matbuata aksettirenleri (komünist uşaklığı) ile itham eden belediye başkamnın böyle büyük bir ihmalini gençlik affede cek midiı?
Ü3toEk, bir de şehir bandosu ismini lâyık gördükleri bu 6 çal gıcı de acaba, bu belediye müf-tehir midir?
Yukardanberi üzerleri bir tür lü k adatıl anııyan çöp kamyonlarının etrafa saçtığı milyonlar ca nastalik mikrobuna göz yuman Dr. belediye başkanı, ekmek sıkıntısını duyuran gazetecileri iğrenç bir damga olan komünistlikle kirletmeye yelteneceğine, temizliğe hasret çeken şehrimizin iğrençliklerini gidermeye çalışsa çok daha büyük hürmet ve sevgi kazanırdı.
İşte: Rarıazan davullu ve dev girme yollu çohir bandosu.
Ankara: 30 (Hjısusî) — Mec lİBİıı yarın yapacağı toplantıda Ticaret Bakanı A/yon Milletvekili Haşan Dinçerin bu seneki Afyon mubayaa fiyatları hak -kındaki sorusuna cevap verecek tir.
Meclis gündeminde bundan başka kimsesi zve bakımsız çocukların himayesi kanun tasan sı gümrük muhafaza memurları nın askerî teşkilâta göre tensiki hakkındaki kanun tasansı vardır.
Kömür tevziatı 15 Haziranda başlıyor -------------o----
Halkımızın önümüzdeki kış mevsimi için kok kömürü tevzi atına 15 hazirandan itibaren başlanacaktır. Böylece tevziata geçen yıldan 15 gtin evvel başlanmış olacaktır.
Kömür tevziatı için evvelki yıl verilmiş bulunan beyannameler ve buların istihkak sahipleri nezdinde bulunan kuponları e x sas tutulaoak, bu kuponlarda -ki numaralara göre, geçen ylı -larda olduğu gibi, sıra ile tevzi at yapılacaktır. Her hafta o hafta içinde tevziat yapılacak o lan sıra numaralan gazetelerle ilân edilecektir. Bu suretle son -bahar bitmeden İstanbul halkı kömürünü tamamen almış olacaktır.
-------o------•
Beşiktaş Maliye şubesi bugün açılıyor
Beşiktaş Barboros Meydanı yanında inşa olunan Beşiktaş Maliye şubesi binası saat 17. 30 da terenle açılacakttr.
No. 10
Yazlık caket
Ka$e caket
Kumaş caket
Moline caket
.Giriser caket
Gabardin caket
İskoç caketler 31—35 ve çocuk ceketleri 22—28 lira, Çocuk takımları, îskoçlar 29—33, Kaşeler. 26—35 lira İngiliz ipliği Moline ve Dubhdıra- takımları 83—87 lira, İpek ve Saten astarlı Kaşe Mantolar 40,
Şetlant 37, Vellur 53, Korkınal Mantolar 64 lira, Montgomeri caket ve gömlekler 20—18—13 lira,.
İNGİLİZ KUMAŞLARI AYARINDA
Moline kumaşlar 25, Giri ve b(j pantolonluk Serjler 20 lira, Dublıdıra kumaşlar 23, Freskolar 17, Kaşeler 13 lira, îskoçlar 16, Mantoluklar 18 liradan metre ile satılmaktadır, Kumaş ve elbise ihtiyaçlarınızı emniyetle ve pazarlıksız
I temin edebilirsiniz. Lütfen çeşitlerimizi görünüz.
20
31
37
44
44
46
Pantolon Pantolon Pantolon Pantolon
Pantolon 31
Pantolon 32

13
18
24
31
33
49
59
75
75
78
lira lira lira lira Hra lira
Tuzla - Çayırova Teknik Bahçıvanlık Okulu Müdürlüğünden
Okulumuz döner sermaye saymanlığında ambar ve ayniyat işlerinde görevlendirilmek üzere barem kanunu gereğince musaba ka ile lise veya orta okul mezunu bir memur alınacaktır.
Müsabaka imtihanı 11/6 948 cuma günü saat 11.00 de Çayı-rovadaki okul binasında yapılacaktır.
isteklilerin askerliğini yapmış olması ve 788 sayılı memurin kanunun 4. üncü maddesindekivasıfları haiz bulunması şartile 10, 6/948 günü akşamına kadar bir dilekçe ve kanunen gösterilmesi gereken vesikalarla birlikte okul müdürlüğüne müracaatları ilân olunur. (7496)
•* i
S
1

i €. t LIMITED. &YESTOFFS DlViSK)W
( Anilin Bny® Divılıyon»! 5
Anilin Boya DivİKyoneınuıa ısıer,'fcojdi d® olup, Ingiltere’nin nnuhteli? yerlerinde kâin 7 büyük fabrika işletmektedir. Bu fabrikalarda 10,000’den fazla İş» ’ ci 6000’i mütecaviz muhtelif kimyevi maddelerin ivtlhee» finde çalışmaktadırlar.
Bu Divizyonun mensel, ilk senietik boyanın kâşİU 5ir William Perkîn’in 1657’de kurduğu Perkin £ı Son firmasına dayanmaktadır. Bu firmamın varilleri Ü9'19'da British Dyeo Limited ile birlenerek Britiah DyertuHıı Corporation Ltd. Şirketini) teşkil etmişlerdir. Bu şirke! 1926’da I. C. I.’nin kuruluruna iştirak eden teşekkülle»*» den biri olmuştur.
’ Anilin Boya Divinyonunun Mancthetrter’de Dlackley’ deki merkez laboratuvarlam Ingiliz İmparatorluğunun en büyük uıvî kimya araştırma merkezi olup, burna» ekaeri» •i mütehaaııa olan 900’den fasla fen «damı iatlhdam edilmektedir.
Bütün dünyada iki harp araaındahi yıUarda keşf» edilen beş mühim boyadan üçü bu Divisyonun lainirntuvar» lennde keşf edilmiştir.Bunlar, mavi plgmanlann en ha»n ve parlağı olan "Monaatral Bhıe”, yeşil küp boyalarının en kası “CeledoK Jade Green” ve asetat ipcgUe dokunmuş kumaşların boyanmasın» İlk defe mümkün faldan uıeşhur *Dlspereol” boyatandır.
25^hirli boyalar kullanınız, katı bulunur.
Ş1RKET3
16. Tel: 41481
VAPUR, DENİZ TAŞIT SAHİ31.ERJLE ARMATÖRLERİN NAZARI DİKKATLERİNE 4 Boyattıracağınız )5, Karinalar için meşhur
Soğuk birinci ve ikinci batiarile ikinci kat sıcak
Flatlar uygundur. Satıy yeri:
ANAVİ KARDEŞLER KOMAND3T
Ebniye Boya Mağazası: Galata Gümrük sohak
w*
1/

Muazzam Şark Efsânesi
ı
PAZARTESİ — 91/5/^943
7 21) Açılış ve program,
7 80 M. s. ayan.
7.30 Müzik: Operet Parçalan (Pl.)
7.45 .Haberler,
3.00 Müzik: Çeşitli Hafif Müzik (Pl.)
8 30 Müzik; Marşlar (Jo.) 8.43 Müzik; Hafif
Uvert.üler (Pl.)
9.00 Kapanış.
12.29
12.30
12 30
Açılış ve program M. s. «yan.
Müzik! Radyo
Salon Orlreefrası.
13.00 Haberler.
13.15 Müzik: Şarkılar Türküler.
13.30 öğle Gazetesi
13.45 Müzik: Şarkılar,
Türkpler.
14.00 Kapanıg.
17.53 Açılış ve progıam. 18.00 M. s. ayan.
18.00 Müzik.: Kanşın
Solo Şarkılar.
18 30 Müzik: Kanşık
Solo Türküler.
119.00 M. s. ayan.
19.00 Haberler.
19.45 Geçmişte Bugün.
19.»0 (Müzik:
19.45 Konuşma.
20.00 Müzik: Saz Eserleri ve
Oyun Havaları.
20.15 Radyo Gazetesi.
20.30 Serbest Saat.
20.35 Müzik: İnce Saz.
21.15 Müzik: Şan Soloian.
21.40 Müzik: Uvertürler (Pl.) 22.00 Konuşma: B. M. M.
Saati.
22.15 Müzik: Dans
Müziği (Pl.)
2*2)45 M. s. ayan.
22.45 Haberler.
23.00 Pregyam ve Kapanış.
J
r
X
3
4
6
t
25 Ağustos 194
30 Aralık 1948

Güzel bir eve sahip olmak ister misinizi
Türkiye İş Bankasmın
Küçük cari hesaplan arasındo tertip eylediği zengin ikramiye çel
I Haziran 1948 çekilişinde:
»•(
1'1
»
pıam aröS3Dafl Terııp eyıedigı a «ilişlerinden faydalanınız. | îstanbul da Köçuk | Yalida bahçeli ev x Ankara'da Tasarruf ö evlerinde bahçeli ev o Ankara’da Güven mahallesinde bah- j çeli ey |
dolgısn para ikramiyeler ı*f
i İmtiyaz sahibi: A. CEMALEDDİN SARAÇOĞLU - ¥azı ini erini fiilen idare eden: FATİN FUAD — Dizildiği yer: (l’eui Sabalı» mürettib* hanesi — Basıldığı yer: «Gün» Basımevi

•)v

o
(n
©

Her çekilişte ayrıca bir
arsa
ye
MM

t
f
SOLDAN SAÛA •
4
i. i
ir. ı ; . ıı
1 : »1 1 1 ; II
• 1 1 «1 1 1 î l
« 1 1 ı ■« 1
İKı 1 1 tt.
3 | ı k •
1 ! ı M ı 11 i
ıı W' l ı- ı
| J l E1 1 ;
Hazırlama, Bir ilim gru-
- Arzu, Yakalara sürü-
— Perinin arkadaşı, Me-
1 -
pu, 2 lür. 3 murların tabi olduğu bir statü;
4 — Rakım, Bir harfin okunuşu;
5 — Nota, Bir şiir ölçüsü; 6 — Cefanın aksi, Vilâyet; 7 — Mal da kabın ağırlığı, Ulusun eski başyazarı; 8 gezen; 9
şin doğduğu yer.
YUKARIDAN AŞAĞI I
Doğumcıı, Boş
Vekâlet eden, Güne
Ticaret, 7 başlı olduğu
1
söylenen zehirli bir hayvan; 2 — Teııbih edatı, Sonuna (T) ge ünce vuruş; 3 •
Mushaf, Gaye; 4
kah meşhurdur; 5
Renk; 6
Kuvvet, Tarla işi; 8 ııir, Para birimi; 9
mantıkta ibadet, önleme.
madınız yok mu!
Melik Kamerun, Akale’den bu cevabı bekliyordu. Derin bir nefes (alarak tahtına oturdu. Memnun bir sesle:
— Ey valide, dedi. Sana itimadım var. Düşmanımı bulacağımdan eminim. Fakat mademki bir defa daha tecrübp etmelerini istiyorsun, yarın yine geleinler. Bakalım bu sefer nasıl eaçmalıya caklar?
ÜÇÜNCÜ MAĞLÛBİYET
Divan dağılmış, Akala evin® dönmüştü. Dosdoğru, Seyf-i Zülye-bulunduğu kuyunun yanma ftlttJ. Soğuk suyun içinde dur® du/û üşümüş ve titremeğe başla-mı^ olan kahramanı kuyudan çı-khnp odasına götürdü. Derhal a-yakarak: ,
— Isın, ısın, dedi. O kuyunun suyu fazlaca soğuktur.
8eyf-i Zülyezen, âdeta kendisinden geçmişti. Akimı basına toDİfe vmca:
— Daha kaç gün böyle işkence göreceğim? diye sordu. Keşki bu memlekete gelemez olaydım.
Akale, gözlerini meçhul bir nok taya dikmiş, dalgın dalgın bakıyordu. Bu halinden mühim bir şey düşündüğü anlaşılıyordu. Başını çevirerek Seyf-i Zülyezen’e cevab Verdi:
— Merak etme. Bir günümüz kaldı. Sihirbazları yarın da şaşırtabilirdik, işimizi yoluna koymuş olacağız. Ayni zamanda, yarın e-zlyet çekmlyeçeksln.
— Yarın balık dorlsine giımiye-celr miyim?
— Hayır, girmiyecekBİn.
— Ya ne yapacağım?
— Bir geyik boğazlayıp kanını bir bakır kazana dolduracağım. Kazanın içine bir altın havan o tartacağım. Seni altın havanın üstüne dikllteceğim. Ben, saray-d{\p döniİnceye kadar bu vaziyette kalacaksın. $akın havandan ine-yfto demel Sonra bütün »ayrefr-
ler im iz boşa gider.
Seyf-i Zülyezcn, saatlerce dikilmeğe alışık olan bacaklarının kuv vetine güveniyordu. Sevincinden ellerini çırparak bağırdı:
— Eğer yarınki işim yalnız bun dan ibaretse gam yemem. Tam üç gün, üç gece ayakta dikilebilirim. Hattâ yerimden kımıldamamak gertile..
Akale, hemen bir geyik boğazladı, Hayvanın kaınnı, büyük bir İmzana doldurdu ve kazanın içine altından hir havan oturttu. Seyf-i Zülyezen’l bu havanın üstüne dlkiltip saraya gitti. Manzara dün künün aynı idi. Herkes yerli yerine oturmuştu.
Hükümdar, sihirbazların yine taçnıalıyacaklarından emindi. Fakat onların saçmalamaları bir cihetten de hoşuna gidiyordu. Zira pek eğlenceli neticeler alıyorlardı.
Hükümdar, işe başlanmasını cm TCtti. Kırk sihirbaz, onar kişilik dört daire çevirdiler. Ortalarına
birer çanak su koydular. Çanaklara birer avuç tuz attılar ve Jönlerini kapıyarak hep bir ağızdan dua okudular. Çeyrek saat sonra gözlerini açtılar. Çanakların içine dikkatli dikkatli bakmağa başla di lar.
Sonra boyunlarından birer bez parçası çıkarttılar; sular.aıı gözlerini sildiler. Tekrar çanakların ic:ne baktılar. Ağız birliği etmişler g’bi hep birden mırıldandılar:
— Vay anns'nr!.. Olanak şey drğil. .
Melik Kaine-ur., neticeyi -r.bır-srz'ıkla bekliyndu. Sihirbazların m..-ı)tılarım duymıer
— Hayrola, diye sordu. Yoksa bugün de başka bir şey mi gördünüz? ■ I
Bir sihirbaz ayağa kalktı; arkadaşları namına izahat verdi:
— Bu adamın şeytandan farkı yok. Bugün de altından bir dağın üstünde dikiliyor. Fakat bu dağ karada değil; bir kan deryasının ortasındadır. Deryanın etrafı ise bakırdan bir duvarla çevrilmiştir.
Hükümdar, bu sefer kızmadı: öfkelenmedi. Kahkahalarla gülmeğe başladı. Fakat hükümdarın bu hali uzun müddet devanı etmedi. Bit az sonra kahkahalarını kesti. Kaşlarını çattı. Gözlerini yumdu ve ağzını açtı: (Devamı var(*
I
Tersi küçük
Şehir, Porta
Bir içip.
Amme, Konut; 7 —
Un e’e-
Müslü -
J
t
*
%
V
4
t t
f
1 ■
i
EVVELKİ BULMACANIN HALLEDİLMİŞ ŞEKLİ
1 2 .3 4 5 6 7 fi Q
V E. K!A:R 81 K ir;

A D 1 'M S
*■ ı
J
2
5 | & I! 6
Teni Sabah’m
İLAN FlyATLAfM
K». 1500
500
400
300
2ö0
160
Ballık maktu otatafa
İnci
»
»
»
)
»
W.\tilÜLİ
¥
& f


i