No. 395 ★ Telgraf__adresi: Zafer Gazetesi - Ankara

(İstanbul Elbise Evi eski kâtibi) n.«H ve Ismarlaau Tuhafiye ve Elbia» MAĞAZASI AÇILDI OatOn kalite — AMftarl tiratlarla »ayın mOcterilertnln emirlerine hazırdır.
Ana/ortoUr, AUonra* Bok. *7 - Yeni BeleMve bina* altW
Telefon : I8Ş75
»alefon
* Denizciler (.ad. 2 ★ - la k-jtus
ÇARŞAMBA 31 MAYIS 1950 * fiyat- her yerde 10 kuru»

ZAFER
Türkiye'de yapılan seçimler ve bunun kıymetli neticeleri hakkında
Amerikan Ayanının takdirleri
Büyük Millet Meclisinde
Bugün Kabine programının müzakerelerine başlanıyor
Muhalefet adına Faik Ahmet Barutçu nun programı tenkit etmesi muhtemel
Bugünkü müzakerelerin uzun süreceği anlaşılıyor
Büyük Millet Meclisi bugünkü toplantısında Pazartesi günkü birleşiminde bizzat Başbakan tara fından okunup, birer sureti dağılmış ve muhalefete geniş tetkik imkânı sağlanması düşüncesiyle konu şulması müteakip toplantıya bırakılmış olan hükümet programını müzakere edecektir.
Müzakerelerin uzun süreceği, ilk sözü muhalefet partisi adına Trabzon milletvekili Faik Ahmet Barutçunun alarak partisinin noktai nazarını belirteceği ve program üzerinde.û tenkitlerini yapacağı tahmin edilmektedir.
Yine alâkalı mahfillerden sızan haberlere gör program, esas itibariyle C. H. P. çevrelerinde müsait karşılanmışta'. Programın baş tarafındaki tenkit.kısmının çok hararetli tartışmalara yol açacağı muhakkak sayılmaktadır.
Başbakan Adnan Menderes Haşan Polatkanla Bu konuşmaları müteakip Adnan Menderes Mec-
konuşurken listen güven oyu istiyecektir.
Programın
tenkit şekli
Mümtaz Eailt E eni it
Sugün Büyük Millet Mecli- I tisadî takati ile ölçülemiyecek de-sinde, Menderes hükümeti- recede lükse saptığı muhakkaktır.
niş müzakereler açılacaktır. De- I mokrat Milletvekilleri, zaten muhalefet partisi tenkit vazifesini iyi görsün diye bu husustaki müzakerelerin program okunduktan iki 4ğün sonraya bırakılmasını memnunlukla kabul etmişlerdir. Bu bakımdan Halk Partisinin bugün Büyük Millet Meclisine hazırlıklı olarak geleceği muhakkaktır. Kulağımıza kadar gelen haberlere göre bu tenkitler daha çok programda Halk Partisine ait olan kısımlar hakkında olacaktır. Çünkü herkesin malû- 1 mudur ki, eski iktidar, memleketin bugün düştüğü İktisadî sıkıntılara rağmen kendisinin ne yaptıysa iyi yaptığına kanidir. Ve hâlâ bunda ısrar edecektir. İşte, diyecektir mektepler, hastahaneler, demiryolları, evler, binalar, tesisler, hepsi hepsi meydandadır. Bunları red ve inkâr etmek insafsızlık olur. Fakat böyle bir iddiaya Adnan Men- 1 deres, programında çok daha evvel cevap vermiştir Yapılan işlerle sarfedilen emek ve parayı karşılaştırmak gerektir. Senelerdenberi ) Halk Partisi iktidarı bütçelerde milyarlarca lira sarfetmiştir. Acaba yapılanlar, bu milyarlara tekabül ediyor mu? Bunlar daha az para ile yapılamaz mıydı? Veyahut bu para ile daha çok eser kazanamaz mıydık? İşte işin nazik tarafı bu-dur. Biz Halk Partisi muhalefetinden bilhassa bu noktayı aydınlatmasını beklemekteyiz. Çünkü Demokrat Parti iktidarının daha az masrafla daha büyük işler başardığı görülünce sonradan mahcup ol- 1 mak vardır.
Eski iktidarın bir çok israflar yaptığı ve bu milletin mali ve ik-
Bunlar içinde kanun yoluyla yapılan israflar vardır. Kanunsuz israflar vardır; ihmaller vardır; bakımsızlık yüzünden heder olan servetler vardır; yerli yerinde kurulmadığı için ekonomik bakımdan zararlı olan tesisler vardır. Yanlış alınmış kararlar vardır; hulâsa bunların hepsi birbiri üzerine bin-★ (Devamı Sa. • Sü : S da»

Hükümet programı
Adnan Menderes kabinesinin evvelki gün Büyük Millet Meclisinde okunan programının ilk kısmını dün vermiştik. Program metninin son kısmı bugün ikinci sayfamızda-dır.
Amerikan Senatörleri diyorlar ki
Türkierın verdiği misalden
çok şeyler öğrenebiliriz
Türkler büyük cesaret göstermişlerdir
Amerikan Ayan Meclisinde, Türkiyenin başardığı demokrasi
inkılâbı,
büyük
takdir
lütanül Fransız Artreoloj’ Enstitüsü College de
France» profesörlerinden Albert Gabriel’e Ankara Üniversitesi tarafından «fahrî profesör» payesinin tevcih edilmesi münasebetiyle Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi salonunda akademik bir tören yapılmıştır.
Törende Millî Eğitim, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanları, profesörler, Fransız elçisi ile fakülte ve yüksek okullar öğrencileri hazır bulunmuşlardır.
Törende, Rektör Hikmet Biran t, Dekan Bekir Sıtkı Baykal birer nutukla Profesörün, Türk sanat tarihine hizmetlerini belirtmişler, bundan sonra Prof. Gabriel Türkçe teşekkür etmiş ve Türk mezar anıtları mevzulu bir konferans vermiştir. Resimde Profesör Gabriel (ortada) Bakanlar ve Profesörleri miz arasında görülüyor.
Milli Birlik
Mehmet Alı Aybar
Millî Eğitim Babanı A*ni B şuan'-n tamimi
hedefimizdir
I
I
Millî Eğitim Bakanı Avni Başman Bakanlı': teşkilâtına şu tamimi gön dermiştir:
-Değerli meslekdaşlarım,
Adnan Meıideres kabinesinin Milli Eğitim Bakanlığı vazifesini üzerime almış • bulunuyorum. Birçoklarını yakından tanımakla iftihar ettiğim meslek arkadaşlarımın samimî işbirliği başlıca güvençlerimden biridir. Çalışmalarımızın istikamet ve hedefi hükümet programının milli eğitim bahsinde tayin edil I miştir. Tarih boyunca büyük müca-Sanık 2 yıl 8 aya hüküm giydi, 11 süs etmiş bulunan millî birliğimizin ıy da emniyet nezaretinde kalacak ir (Devamı Sa. 6 Sü: 7 de)
Eski Cumhurbaşkanı İsmet İnö- l nüye neşren hakaret etmekten sa-nık Mehmet Ali Aybar aleyhine a- ' çılan davaya dün Birinci Ağır ceza ' mahkemesinde devam edilmiştir. I
Bilindiği gibi sanık Aybar bundan bir müddet evvel İstanbul valisine açık mektup isimli bir broşür 4r (Davamı S». « SÜ: « d»'
Mehmet Ali Aybar
mahkûm oldu
Yerini yadırgayan çamlar
histeriyle karşılandı
Vaşington, 30 (Basın . Yayın) — Türk seçimleri, Amerikan ayanında müzakere mevzuu olmuştur. Ayan âzasından Fulbrigh, Türk seçimleri hakkında demiştir ki:
«— Sayın Başkan, geçen hafta eski dünyada bir hâdise vukubul-du. Bu hâdisenin üzerinde, kanaatim ce, gerektiği kadar durulmamıştır. Kanaatimce bu hâdise, serbest demokratik gelişmeye ve demokratik hükümet şekline inanan bizler ve bütün diğer milletler için fevkalâde ehemmiyetlidir. Uzun yıllar tarihçiler ve bir çok kimse Türkiyeden «Avrupanın hasta adamı» diye bahsederlerdi. Bana öyle geliyor ki, geçen hafta Türkiyede vukubulan se (;im, Türk tarihinde bir dönüm nok tası teşkil etmektedir ve hâdisenin ehemmiyetini küçümsemek gayri kabildir.»
Hatip bu seçimlerde, 1938 den-beri Cumhurbaşkanı olan İnönü ve partisinin «tam bir heyelân» sayıla bilecek şekilde mağlup olduğunu söyledTıkten sonra sözlerine şöyle devam etmiştir:
(— Bir çok Amerikan liberalleri Türkiyedeki rejimin mürteci oldu-
ğunu ileri sürerek bizim bu memleketle dostane münasebetler idame etmemizi ve Türkiyeye yardımda bulunanım tenkit etmiş ve Türk lere yardımda bulunmanın demokratça bir hareket olmadığını iddia etmişlerdi. İki c han harbi sırasında
★ (Devamı Sa. C. Sii: I de)
Ereğli kömür
işletmesinde
Müdür vekâletine Yusuf
Dışişleri Bakanının beyanatı
Akdeniz Paktına
biz de taraftarız
Değerli Avukat dün toprağa verildi
Demokrat Parti Ankara merkez haysiyet divanı üyelerinden avukat Fehmi Yağcının cenazesi dün öğle namazını müteakip Hacı Bayram Camiinden büyük bir merasimle kaldırılmış ve aile mezarlığına def-nedilmiştir.
Cenaze merasiminde Büyük Millet Meclisi Başkanı Refik Konaltan, Ticaret ve Ekonomi Bakanı Zühtü ★ (Devamı Sa. 6 Sü: 4 de)
Fehmi Yağc
Fuat Köprülü, Sovyet Elçisinin mezuniyetle gittiğini söyledi İstanbul, 30 (Hususî) — Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü refakatinde özel kalem müdürü Necdet Kont olduğu halde bu sabah Ankaradan şehrimize gelmiştir.
Pariste yapılacak Dışişleri Bakanları toplantısında bulunmak ü-zere bu akşam uçakla Parise hareket etmiş olan Bakan şu beyanatta bulunmuştur:
.— Bir Haziranda Pariste İktisadi İşbirliği Dışişleri Bakanları toplantısında ve 3 Haziranda yine Pariste toplanacak olan Avrupa Konseyi Dışişleri Bakanları konferansında bulunmak üzere bu akşam hareket ediyorum.
1 ve 3 Haziranda yapılacak konferanslardan sonra gereken temaslarda bulunacak ve süratle Anka-radaki işlerimin başına döneceğim.»
Dışişleri Bakanı müteakiben hail' (Devamı Sa. 6 Sü: 2 ile)
Dışişleri Bakanımız Ankaradan hareket ettiği sırada
R. Aydınlı dâvasına dün devam edildi
Buyuk Millet Meclisi bahçesinden bazı çam ağaçlarının fidanların sökülerek, eski Büyük Millet Meclisi Başkanı Şükrü Saracoğlunun yeni yaptırdığı bir evin bahçesine aktarma edildiğini yazmıştık. Yukarıdaki resimde, Saracoğlunun yeni evinin önünde yerini yadırgayan boynu bükük çamların hazin halini görüyorsunuz!
Mahkemenin bir kararı üzerine müdahil ^vekilleri salonu terkettiler
Suikast ihbarı iftirasından sanık I lâl Bayarın mahkemede şahit ola-Reşta Aydınlı aleyhine açılan dâ- rak dinlenmesine lüzum olmadığım vcıya dün öğleden sonra Birinci As- [söylemiştir.
ü.ve Ceza Mahkemesinde devam edil I Sanık vekili Emin Akyüz de sav-ıniştir. cinin talebine iştirak ettiğini bil-
İlk söz alan savcı yardımcısı Hay divmiştir.
ri Mumcuoğlu Cumhurbaşkanı Ce- * (Devaııu Sa. 6 Sü 5 ile)
Güreta getirildi
Haber aldığımıza göre Ereğli Kömürleri İşletmesi Müdürü İhsan Soyak, bağlı bulunduğu Etibank Genel Müdürlüğüne ve bu yoldan İşletmeler Bakanlığına müracaat ederek mezuniyet talep etmiştir.
Normal şartlar dahilinde doğrudan doğruya Banka Genel Müdürlüğünden mezuniyet talep etmesi mümkün iken bunun İşletmeler Bakanlığına aksettirilmesi, İhsan Soyak'ın istifa arzusunda bulunduğu şeklinde tefsir edilmektedir.
İşletmeler Bakanlığınca kabul edilen bu mezuniyet talebinden sonra Etibank Müşavirlerinden Yüksek Madan Mühendisi Yusuf Güreta’nın da adı geçen müdürlük vekâletine tayin edildiği öğrenilmiştir.
Yusuf Güıeta, uzun müddet Zonguldak kömür havzasında Başmühendislik yapmış, Divrikteki demir maden işletmesinin kuruluşunda bu müessesenin başında bulunmuş, bunu müteakip Başbakanlık U-mumî Murakabe Heyetinde azım seneler hizmet görmüştür.
Elçiler a asanda değişiklik ifok
Bazı gazeteler n elçilerimiz arasında değişiklikler yapılacağına dair haberler neşrettikleri? görülmektedir.
Dışişleri Bakanlığı bu haberlerin asılsız olduğunu bildirmiştir.
AKINTIYA 1
Ve-
İşler tereyoğı
E ski Ticaret Bakanı
" dat Dicleli:
— İşte diyordu; yağ fiyatlarından şikâyet edenler görsünler! Yağı ucuzlattık. Toprak Ofisi harıl harıl kilosu 3,5 liraya yemeklik yağ satıyor. Hani hayat pahalılığı ne oldu?... Kim artık yedi liradan yağ aldığını iddia edebilir?.
Söz aramızda: Yine hakikî tereyağı yedi liraya idi ama, mahlût yağ gerçekten 3,5 liraya satılıyordu!.
Şimdi duyuyoruz ki, Toprak O-fisi bu mahlût yağ satışı yüzünden 3 milyon lira zarar etmiş!..
Demek bu üç milyon lirayı yine vergilerimizle biz ödeyeceğiz! Etti mi mahlût yağın kilosu yedi lira...
Anlaşılan yağcılık ta yapamıyorlar!... YEDEKÇİ
YALI
İKRAMİYESİ
Mecliste okunan
D. Parti programının
tam metnini yeriyoruz
Büyük bir vukuf ve titizlikle hazırlandığı anlaşılan program
bütün yurd mes elelerine temas ediyor
(Dünkü sayımızdan devam) I genel vicdanı tatmin edebilecek sü rat ve verimlilik olaoaktır. Yeni İşçiler bahsi I ](lıruıU|ia herçıahenk olarak, b.r ta-
Muhterem arkadaşlar; I Ad“le( teskdât ka-
| demelermde rasyonel bir c.hazlan-Memleketimizde çalışma hayatı- 1 ma meydana getirilecek; diğer taraf-ve işverenlerle işçi münasebet- tan usûl kanunlarımız yen.lenecek lerini İçtimaî adalet prens pler.ne tir.
uygun olarak kanun ve nizam yol-1 Yargıçlarımızın, Anayasadan al-lariyle düzenlemek, çalışanların ya dıklaıı teminatı hakkiyle gerçekleş-şama sev.yesini umumî hayat sevi- ■ tirecek hükümler tesis etmenm za-yemizle ve memleketin İktisadî im- ruretine inanıyoruz. Bunun ıç n yar kânlariyle mütenasip surette yük- gıcın hukuki durumunu tayin eden seltnjek, cemiyette sosyal güvem te- I Hâkimler kanunu hükümleri yem min etmek gayem-z olacaktır.
Demokrasi prensiplerine göre, tabiî bir hak olanak tanıdığımız grev hakkım sair demokrat memleketlerde olduğu gibi, İçtimaî nizamı ve İktisadî ahengi bozmıyacak surette kanunileşt.receğiz.
Şjndıye kadar Çalışma Bakanlığının teftiş ve murakabesi haricinde bırakılmış olan bir kısım devlet sanayii ile bu tef üş ve murakaben.n hudutları içine alınacak, garp demokrasilerinde kabul ed len esaslar dairesinde işçlere, ücretli tatiller veya ücretli mezuniyetler sağlanması imkânlsı ı araştırılacaktır.
İnkılâplar mahfuz tutulacaktır
Çok muhterem milltevekili arkadaşlarımız;
Seçimlere takaddüm eden zaman larda Demokrat Parti adına neşrolunan seçim beyannamemizde ifade ve taahhüt olunduğu gibi, iktidar değişıkl.ğ.nin memlekette maddi ve ruhi hiç bir seısmtıya meydan verilmemesi ve bilhassa bir devr, sabık yaratmak gibi meşum temayüller n önlenmesi esaslarında azmimiz ketidir.
Bupdan başka, gene seçim beyan namenizde yazıldığı üzeıe, millete mal olmuş inkılâplarımızı mahfuz tutacağız.
Demokratik inkılâbımızın bugüne kadar elde ed-lm ş neticelerini mah fuz tutmakla kalmayıp, Anayasada vatandaş hak ve hürriyetlerine ve millet irades ne dayanan istikrarlı bir devlet nizamını teminat altında bulunduracak esaslı tadiller hazırlayıp huzurunuza arzetmek kararındayız. Bunun sebebi, bugünkü Anayasanın kuvvetler birliği esasına dayanması ve vatandaş hak ve hürriyetlerini kâfi tem nat altında bulunduracak müeyyidelerden mahrum olmak itibariyle m İlet hâkimiyeti yerine tek parti hâkimiyetinin kurulmasına mâni olamamış bu Ilınmasıdır. Bununla muvazi olarak, kanunlarımızda, itiyatlarımızda ve telâkkilerimizde tek parti devrinden arta kalan ne varsa tam olarak tasfiye edeceğiz. Bu cümleden olmak üzere, meselâ Matbuat ve Ceza Kanunları, Memurin Muhakemat Kanunu gibi belli başlı antidemokratik hükümleri iht.va eden kanun ları ve mevzuatımız içinde yer yer tesadüf olunan buna mümasil hükümleri demokrasi ruhuna uygun tadillerle huzurunuza getireceğiz.
baştan gözden geçirilerek kendilerine sağlampa^ı zaruri teminat tesis olunacaktır.
Ana kanunlarımızın hayatın iler-lemes ne tevafuk etmeyen ve tatbikatta güçlükler doğuran hükümleri tekrar gözden geçirileıek yeni medenî ihtiyaçlara mutabık hükümler haline sokulacaktır.
Aynı zamanda, adalet duygularına ve ceza hukuku esaslarına uygun bir af kanunu tasarısı meydana getirebilmek için gereken tetkiklere girişilmiş olup, yakında bu tasarıyı Büyük Mecl.se sunacağız. İdare cihazımızın durumu
Gene memleketle istikrarı teyit ve vatandaş haklarını tem.nat altın la bulundurmak bakımından, idare cihazımızın, iktidar değişmesin n tesirlerinden masun ve yalnız kanunun emrinde ve millet n hizmetin le bulundurulmasını zaıuri görmek leyiz. Bu maksadın elde ed lmesi her şeyden evvel her sınıf memur hak ve haysiyetinin kanunlarla mah tuz bulundurulmasına bağlıdır. Devlet memurları şahıs veya zümrelerin emir veya arzularına tabi olmaktan kurtarılmaları esbabı üzerinde duracağız.
Muhteıem arkadaşlar;
Devlet cihazımızın bugünün ıhti /açlarına cevap verebilecek hale ge. irilebilmesi için bllûmum devlet n zmetlerinin rasyonel olarak yeni baştan tanzimini zaruri görmekteyiz. Bu suretle hizmet verimini art tırmakla beraber her bakımdan tasarruf tem n edileceği de aşikârdır. Memurlarımızı nispî bir refaha kavuşturmanın yolu da ancak bu ola-bilir. Bütün bunları yaparken hiç br kimsenin mağduriyetine asla meydan vermiyecek usullerin bulunabileceğine şüphe etmiyoruz.
Sol cereyanlara karşı
ZAFER
I
Günün Meseleleri

Mâzi kalbimde’
Refik Şevket İnce
Adalet İşleri
Adalet işlerinin yürütülmesinde başlıca esas, teminatlı bir adalet sağlanmasıdır. İnsan ana haklarının ve hürriyetlerinin tam konulabilmesi, adalet n yerine get;rilmesin-de sürat, intizam ve sadelik bulunmasına bağlıdır. Bu maksadın temini için adalet cihazlarımızın kuruluşunu belirtecek esaslı hükümlere htiyaç vardır. Bu bakımdan, mahkemeleriniz teşkilât s stemini tesbit edecek bir kuruluş kanunu hazırlamak kararındayız. Bu kanu-dayanacağı prensipler adalette
Muhterem arkadaşlar;
Biraz yukarda millete mal olmuş nkılâplarımızın korunmasından bah «etmiştik. Bu konuda b.lhassa üzerinde duracağımız mesele memleketi içinden yıkıcı aşırı sol cereyanları kökünden temizlemek iç n ioabeden kanunî tedbirleri almaktır. İrticai ve ırkçılık gibi ayırıcı cereyanları vasıta olarak kullanan ve çok defa kend'.s'.ni bu maskeler altında gizle, yen aşırı solcu hareketlere karşı gereken bütün kanuni tedbirleri almakta asla tereddüt etmiyeceğiz. B ........................
mekle beraber din ve vicdan hilr-riyetın.n icaplarına r.ayet edeceg.z. Hakiki lâyıklığın mânasını biz boy le anlamaktayız. Programımızda du sarahaten ifade edduıği g.bı, haki ki lây.kliği d.nin devlet siayesetiyle hiç bir ilg.si bulunmaması ve hiç bir din düşüncesinin kanunların tan zim ve tatbıkında müess.r olmama sı şeklinde anlıyoruz. Bu .t.barla ge re d.n dersleri meselesinde gerekse dm adamlarını yetiştirecek yüksek müesseselerin faaliyete geçmesi hususunda ıcabeden tedbirleri siirat le ıtt.haz etmek kararındayız.
Programın dış siyaset kısmı
Bugün her hangi bir partinin de-ğ.l büıün rmlletın müşterek kanaati. u.n bir ifadesi olan dış siyasetim z hakkında fazla b.r şey söylemeye lüzum görmüyoruz. Ananevi ingı liz ve Fransız ittifakına ve Birleşik Amerika ile en sıkı dostluk ve işb.r ligine dayanan, dostluklaıına daima sadık kalan, uzak yakın ve büyük küçük bütün milletlerin istiklâl ve toprak bütünlüklerine her zaman hüımetkâr olan dış siyasetimizin sulhçü mahiyeti bütün dünyaca malûmdur. Bu «açık ve sam mi s.ya setimizin, coğrafi durumumuzun e-hemmiyet ve nezaketi ve m llet.mi-z.n en ağır şartlar altında dahi tebarüz eden yüksek ruhi kudreti it.-bariyle, demokrasi cephesi ve c.han sulhü iç.n mühim bir âmil olduğu na inanmaktayız. Truman doktrini ve Marşal yardımiyle bu sulhçü siyasetimizi destekled ğ.nden dolayı kendisine milletçe samimî şükran hisler ibeslpdığımiz büyük dos tumuz Birleş.k Amer.ka ile ve bü yük müttefıklerim-z İng.ltere ve Fransa ile siyasi, iktisadı, kültürel münasebetlerimizi, samimiyet ve anlayış havası içinde her gün daha kuvvetlendirmek en büyük emelimizdir.
Bu arada, cihan sulhü için haiz ol duğu ehemmiyet her gün daha iyi anlaşılan Şarki Akdeniz emniyet.nı maddî ve mânevi bakımlardan korumak ve kuvvetlend.rmek .çın, bir taraftan büyük dostumuz ve mütte tiklerimizin dikkat ve alâkalarını bu mesele üzerine çekmek, diğer ta raftan da kendilerine sıkı dostlyk rabıtaları ile bağlı bulunduğumuz Yakınşark devletlerinde daha sıkı münasebetler kurarak bu bölgeler de adalet ve anlayış esaslarına da yanan samimî bir dostluk ve tesa nüt havası yaratmak lüzumunu duy maktayız. Kanaat.mize göre, bu neticenin süratle elde edilmesi yalnız bu bölgelerin değil hattâ Orta-şark memleketlerinin, binnetice dünyanın emniyeti bakımından da büyük bir ehemmiyet arzetmekte-dir.
Millî müdafaamız
Dış siyasetimizden bahsederken, iç ve dış emniyetimizin en büyük istinatgahı olan millî müdafaamız meselesi üzerinde de ehemm yetle durmak lâzımdır. Çok şerefli tarihî ___bugünün şartları içinde aşırı sol ananelerin sahibi ve millî varlığı-cereyanları fikir ve vicdan hürriyeti I mızın koruyucusu olan askerîî kuv mevzuunda mütalea etmek gafle- vetlerimizi, son tecrübelerin ve tek tinde bulunmayacağız. Bugün aşırı nik telakkiler.n neticeler ne göre sol cereyanlara mensup olanların, ~~ !
mücerret bir fikir ve kanaat sah bi lerle teçhiz ve takviyeye bütün kuv .«maktan ziyade yıkıcı cereyanların
en yeni silâhlar ve en modern usul
yetimizle çalışacağız. Memleket.r
aletleri olduk’ş'ina şüphemiz yok-1 maddi ve mânevi bütün kudret tur. Fikir ve vicdan hürriyeti per- | kaynaklarına dayanmak ve sulhte desi altında bütün hürriyetleri kan ve ateşle yoketmekten başka bir maksat gütmeyen bu ajanları adalet pençesine çarptırmak için icabeden kıstasları vuzuh ve katiyetle tesbit etmek zaruret1 ne inanıyoruz. An - . amızı cak bu suretledir ki mizah veya si - ' yasî tnkit kisvesi altında ayakta tutunmak istenilmek ve hakikatte düpedüz aşın sol cereyanların eseri olan neşriyatın tahribatından meni leketi korumak kabil olabilecektir. ----------- ----------- --------
irticai taiuâke asla müsaade etme- ettirmeye çalışacağız.
olsun harpte olsun bu kaynakların birbiri ile ahenkdar ve mütesab t bir surette çalışması imkânlarını sağlamak suretiyle, iktısad’ bünyenin istitaan içinde, millî müdafa en sağlam esaslara ist nat ettirmek kab ldir. Büyük dostumuz Birleşik Amerikanın askerî sahada ki maddî ve teknik yardımların -dan, aynı zihniyet ve anlayışla daha gen'.ş mikyasta ve daha süratle istifadeler tem nini tahakkuk
Alp Avcı birliklerinde hizmet görmüştür zaten...
Âdeta aktör kesilmiştim. Hll-da da heyecanlanmıştı.
— Allaha şükür kİ oralarda değilsiniz, dedi.
Sesim daha çok titremeğe başlamıştı:
—• Mektupta diyor kİ.... Orada kalan dostlarım gitgide sinlrle-nlyorlarmış... Hepsi buraya gelmek istiyormuş. Fakat vize ala-mıyorlarmış.
Zavallı Hilda, bir zaman yüzüme bakıp kaldı. «Tarafsız bir memlekette kalan dostlar İçin bu derece meraklanman fazla değil miç» Demek istiyor gibiydi. Yahut da onun nazarlarındaki bu suali benim muztarip vicdanım vehmediyordu. Hûda’nın derin, ısrarlı bakışlarında şefkat ve sevgiden başka bir şey yoktu.
Ertesi gün Hilda işinin başına gider gitmez Edith’e bir mektup yazmak için masanın başına o-turdum. Bidayette niyetim, kafiyen gelmemesini yazmaktı. Şüphesiz ki bu red cevabına hayret
arze.me6i laydab Aniden.hayata )“vu»t“ruyo«u-
örüyoruz. * nuzl Cidden talihli bir insan ımı-
fyi odern ordular, silâh hizmeti, * askerî idare hizmeti, askeri kaza hizmeti esasları üzerine kurulmuştur.
Silâh hizmetinin mevzuu, Millî Savunma için askerî teşkilât yap. mak,. asker yetiştirmek ve icabınds as-:cri kullanmaktır. Bu hizmete, ordunun teşkilinde millet ve halk üzerinde müessir olan, askerî mükellefiyetler, ve askerlik işlerinin terakki ve inkişafı bakımından tef tiş ve mura.ıabası ve nihayet diğer bazı hususî Millî Savunma hizmetleri de dahildir.
Askerî idare hizmeti .esas itibariyle, askeri kıt'alar için zarurî o. lan maddî ihtiyaçların ve maddî malzemenin ve bunlara muktazi paranın tedarik ve ihzarı vazifele rini ifade eder. Bundan başka or dudan ayrılanlara, hasta ve âlil düşenlere yardım ve onları himayede ordu idaresine taallûk eden hlm vazifelerdendir.
Askerî kaza hizmeti ise, askerî disiplin ve komutaya sıkı sıkıya bağlı ve onlardan ayrılamıyacak önemli millî huku.tî bir hizmettir.
Mahiyetleri yukarıda kısaca gösterilen bu üç nevi hizmet, sırf askerî teknik ile alâkalı olanlar hariç olmak üzere, ordunun geniş sahası içinde cereyan etmede olan âmme hukuku, hususî hukuk vo devletler âmme hukuku münase betlerine taalûk etmekte ve Millî Savunma Ba.canlığı da bu muazzam ve mühim münasebetleri sevk ve ldade hizmeti ile mü.cellef bulunmaktadır.
Orduda gerek subaylar, gerek mükellefiyet altındaki as çerler v* fevkalâde hallerde topyekûn Milli Müdafaa mükellefiyetlerine tâbi o-lan kadın, erkek bütün vatandaşla^ ile devlet arasındaki karşılıklı hak ve vazife münasebetleri tanzim e den mevzuatı vücude getirmek, tatbik etmek, bu münasebetlerden tevlit edecek ihtilâfları halletmek, bu münasebetler için hukukî himaye vasıtaları kurmak, ordu bütçesine tanzim, tatbik, sevk ve idare etmek gibi âmme hukukuna dahil olan bu hizmetlerden başka büyük nisbet ve hacimdeki ihtiyaçları te darik. için hususî hukuka taallûk eden mukaveleler yapmak, ve bunları tatbik ve takip etmek ve bu yüzden çıkacak ihtilâfları hâl ve 1-dare etmek, devletler harp hukukuna taallûk eden milletlerarası mukavelelere kara, deniz, hava harplerine ait devletler âmme hu kuku kaidelerine, denizde zabt ve müsadere hukukuna, yaralılar, harp esirliği, bitarflık, kızılay hukuku na taallûk eden mühim bir çok İşleri sevk ve idare etmek vazifeleri ile mükellef olan Millî Savunma Bakanlığı devletlerin teşkilâtlan İçinde çok mühim bir hukuk mües-sesesi olarak görünmektedir.
Memleketimizde Millî Savunma Bakanlığına şimdiye kadar bir hukukçu getirilmemiş ve hattâ bu volda bir ihtiyaç dahi hissedilmemiştir. Gelip geçen emekli gene--ailer ve valiliklerde yetişen sivil bakanlar ordumuzun hukukî taaz-suvunda ve hukukî bakımdan inkişafında önemli hiç bir rol oynamamışlar, yalnız kurulmuş olan bir makineyi, köhne ve esasına nüfuz )sdemiyerek, işletmekle meşgul olmuşlardır. Bu yüzden, şimdiye kadar çıkan mevzuat hukukî bakımdan bir intizam takip edememiş,

R îat Taşkın Kastamonu Milletvekili ve As-kent Yargıtay eski Başsavcısı
İnce; orduya taallûk eden dlğcı kanun lâyihalarında olduğu gibi, bu kanun lâyihasını da inceden İnceye tetkik etmiş ve hattâ bir virgül hatasını bile aramıştı. Kürsüde bu hatayı da bulamadığını söyleyince hayatımda bana en büyük mâ-nevî mükâfatı o vermişti; Hukuk Kurumunun bânisi olan Revik Şevket İnce, hepimizi ve hattâ Sayın Nihat Erimi de bu Kurumun İlim olcağına toplayarak cok kuvvetD ve fakat çok sevimli enerjisi altında senelerce çalıştırdı. Altı fesikül teşkil eden Hukuk Lügati gibi mühim bir eseri de hukuk edebiyatımıza kazandırdı.
Sayın Başbakanımız Adnan Menderes, Millî Savunma Bakanlığına intihap ettiği bu kıymetli ve enerjik arkadaşımız üzerinde o kadaı isabet etmiştir ki bu intihap ordu-
mü-
metinlerdeki İpham ve tenakuzlar bir çok ihtilâfların zuhuruna, arka-şı alınmayan İdarî dâvaların açılmasına, Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonunda binlerce dilekçenin terakümüne sebebiyet vermiş ve çıkarılan kanunlar (Co-dification) sanatından tamamen mahrum olduğu gibi birbirini takip ve tevali eden tadillerle de bugün içinden çıkılamaz bir hâl almıştır.
Refik Şevket İnceyi bu Bakanlığın başında görmekle en cok sevinen ve ferahlık hisseden adam lardan biri bulunuyorum; çünkü _ ...........
lâyihasını kendi elimle özenerek muzun yükselmesi ve inkişafı yo-bezenerek yazdığım Ordu Dahilî lunda çok büyük vaitlerle doludur. Hizmet Kanununun Büyük Millet | Sayın Refik İnceye bu mühim Meclisinde müzakeresini müteakip millî vazifesinde de başarılar dile-kürsüye gelmiş olan Refik Şevket rim.
4F
I
TÜRK TİCARET BANKASI
SERMAYESİ : TJL 4.4M.M» İHTİYATLAR J TJ* 147 «JU
BANKAMIZIN 108.8M LİRALIK
8ÖO Yılı ikramiye Plânının 2 d Çekiliş Tarihi:
10 Haziran 1950
Bu çekilişe ijtirâk edebilmek için t
Müşterilerimizin —i
11 MAYIS »58 Akşamına kadar, Tasarruf haraplarında 108, Vadeli hesaplarda 1888, Ura ba-Vulundurmalan veya mevcut hesaplanın bw miktarlara yükseltmeleri lininidir.
OİKK t T;
V.
Davet
Vadesiz Tasarruf Hesaplan faizlerinin Gelir Vergisini Bankomu öder.
Vadeli hesap sahiplerine isabet edecek İkramiyeler YÜZDE 25 (»rUaiyle ödenir.
F₺xi* Uîflllât için gişelerimize müracaat edilme*!.
İnşaat ilânı
Sümerbank Genel Müdürlüğünden
1 — Sivas Çimento Fabrikası genişletilecek kısmı İnşaatı birto fiyatı esasiyle ve kapalı zarf uaullyle eksiltmeye konulmuştur.
2 — Yapılacak inşaatın keşfi (1.375,000.—) lira ve geçici taminaı miktarı (55.000.—) liradır.
3 — Eksiltme evrakı Ankara’da Sümerbank Genel Muamelât Müdürlüğünden (100) liraya alınabilir.
4 — Eksiltme 15 Haziran 10» Perşembe günü saat 16 da Ankara’ds Siimarhank Genel Müdürlüğünde toplanacak komisyon marifetiyle yapılacaktır.
5 — İstekliler teklif evrem ara sına, şimdiye kadar yapmış olduk lan bu gibi işlere ve bunların bedellerine, firmanın teknik teşkil® tının kimlerden teşekkül ettiğine dair belgeler koyacaklardır.
6 — Bu eksiltmeye iştirak edeceklerin bir taahhütte (1.000.008.—) liralık benzeri betonarme karkas inşaatını bizzat ikmal ederek ka bullerini yaptırmış olmaları şarttır.
7 — Banka ihaleyi dilediği şekilde icrada serbesttir. (1385)
Ace'e satılık tuhafiye dükkârı
Kalabalık, işlek bir muhitte dört yol ağzında bir dükkân malı ila ve Sosyal Yardım Korniş- birlikte muazeret dolayısiyle dev-
Satılık Eşya
Millî Savunma Komisyonu:
31.V.195O Çarşamba günü saat 14
de.
Sağlık
yonu:
31.V.1950 Çarşamba günü saat 14 mıuavaaı. nuuuııuuuou uuu«m ---------------------------
de, Doğanbey Çerkeş sokak No. 46 da | Müracaat: Kızılay, Menekşe sokak
Toplanacaklardır. 1 Bakkal. Tel: 13691. (1082) 37-8 (2046)
I Paillard marka otomatik pikap möbleli, 1949 Model Marconi radyo, ren satıLaçaktır. ' ' i halılar, koltuklar, avizeler, çay ta
Müracaat: Abdurrahman Ünüvar kımları ve saire ev eşyası satılıktır.
Vazon r FEPFNf' etmiyecekti. Onu Hollywood’a göndermek, sonra da evlendiğimi haber vermek gibi iki zalimane hareketten sonra ben m bu hallerime alışmış olması lâzımdı. İki defasında da kendi kendisine kıyan bir cellât gibi hareket etmiştim. Kendi kendimden utanarak profesyonel bir cellât gibi sonuna kadar, zaaf alâmeti göstermeden, işimi tamamlamalıydım.
Mektubun ilk satırını yazarken böyle bir h: leti ruhiye içinde İdi. -Sevgili Edith, diyordum, benden cevap istiyorsun... İşte sana cevap veriyorum: Hayır. Hayır. Hayır..
Fakat, bir yandan da, ona bu son darbeyi vurmağa hiç bir hakkım olmadığını düşünüyordum v« bu mülâhaza bütün öteki düşünce ve endişeleri battın-
yordu. Nihayet bu üç -Hayır-m peşinden, daha miilâyim bir şeyler yazmağa kalktım. Evvelâ onu asla kırmak istemediğimi anlatmağa çalıştım. Bu suretle mektup uzadı. Cümleler gevşedi. Onu âdetâ teselli edlyormu-şum gibi bir ifade hâkim oldu mektuba. Fakat artık kendimi tutamıyor, alabildiğime yazıyor, İçimi döküyordum. Ben ben değildim artık. Frenleri kopmuş bir arabanın bir yokuştan yuvarlanışı gibi, yazdıklarımın peşinden gidiyordum. Nihayet, bir an geldi, red cevabım bir davet mahiyetini aldı. Bu tehl'ke karşısında biraz ken dmli toplar gibi oldum. «Mektubu göııderemıye-ceğime göre, istediğimi yazmakta hiç bir mahzur yok» diyordum. Bütün bu yazdıklarım kendim içindi, Derdluıi dökmek 1-
Çeviren • M T çlndl. Hattâ o ara bir de tâbir buldum: «Postaya verilmemiş bir mektup, mektup değildir..
Elbette,- posta kutusuna atılmadıkça, bir mektup, üzerinde yazılar bulunan bir kâğıttan i-barettir. «Bir mektup değldir..
Bu formül benim için tam bir kurtuluş oldu. Artık bütün fl-renlerim gevşemişti. «İçini kâğı da dökmek, tâbiri klâsik bir ferahlama usulüdür. Uyku haplarının ve diğer ilâçların bulunmadığı yerde mükemmel tesir e-der. Mektubu postaya atarken değil yazarken ferahlar İnsan. «Ne yazık bu tedaviden faydalanmayı daha evvel akıl etmemişim...» diyordum. Eczacının yardımına hacet kalmadan fikrimi ve ruhumu dinlendirmiş o-iurdıun»
Önümde on sayfa kâğıt, en İçil, en acı, hattâ çok kere kendi kendime bile İtiraf edemediğim fikirlerle dolmuştu. Oh... Ne rahatlıktı bu. Üstelik bunları kimsenin, hiç kimsenin görmiyece-ğinl, okuyamıyacağını düşünmek, bu mektubun hiç bir zaman postaya gitmeyeceğinden emin olmak... Artık hiç bir şey buna mâni olamazdı.
Yazdıklarımı bitirdikten sonra bir de haşiye ilâve ettim:
-Derhal gel, diyordum. Derhal. Bu mektubu alır almaz gel.*
Mektubu bir zarfa koyup kapattım. Bu da bir mektubun mektup olması için kâfi değildi. Zarfın üzerine adresimi yazdım. Ateşle oynıyan bir çocuk gibiydim. Bir uçak pulu yapıştırdım. Bu da, bir mektubun gitmesi i çln yeter bir şey değildi. Sokağa çıkıp dolaşmağa başladım. Kafamda hep şu düşünce vardı:
«Mektup, cebimde, emniyettedir. Cebimden çıkıp kendi kendine posta kutusuna girmez ya.»
★ (Devamı var)
bir yaradır!
I ktldardan çekilenlerin, söz
* bulamıyarak çeşit çeşit lâflar edip, bu arada «şerefli mazi» den bahsetmeleri vatandaşlar a-rasında haklı bir infial uyandırmıştır.
Üzerinde çok durulan bu şerefli mazi hakkında, belki bir fikir verebilir ümidiyle, Turhalda bir okuyucumdan aldığım mektubun bir suretini aşağıya yazıyorum.
Yan resmî bir teşekkül olan, Türkiye şeker fabrikaları anonim şirketinde bile, baskı, israf ve key. fi hareketlerin nasıl alıp yürüdüğünü göstermesi bakımından hayret verici olan mektupta şöyle denilmektedir:
«Nisan ortalarında bir gün, Tokat milletvekillerinden Mustafa Lâtifoğlu, Turhel şeker fabrikası müdürünün masasına bir tomar kâğıt atıyor. Bunlar, C. H. P. den çekilen şeker fabrikası işçilerinden bir kısmının istifa mektuplarıdır. _
Fabrika müdürü sakin ve tarafsız bir İnsandır. Ne diyeceğini şaşırıyor. Ehemmiyet vermezse, netice malûm. Çaresiz An.cara merkezine vaziyeti telefonla anlatıyor.
Bir iki gün sonra 23 Nisan bayramından da faydalanılarak, Um. Müd., yangını yerinde bastırmak düşüncesiyle, Ziraat muavini, refikası ve üç hanım ile beraber Turhala, rükûblanna mahsus resmî olan be; bin liralık lüks kaptıkaçtı ile yola çıkıyor.
Yolculuk fena geçmemektedir, hava da inadına güzel.
Seyahat esnasında, hanımlardan biri otomobili kullanmağa hevesleniyor, yanlış bir manevra sonunda da yağ kutusunun delinmesine sebep oluyor.
Seyahatin zevki, süratin tesiriy. le kimse işin farkında değil. Derken motörde bir çakırtı, dumanlar, yanık lâst.’k kokulan bel ri-yor ve cânım kaptıkaçtı bir kaç sarsıntıdan sonra duruyor: Yataklar, pistonlar yamuluyor!...
Jandarma karakolundan bir telefon. Fabrikadan iki resmî araba süratle yola çıkıyor ve yolcular gece yansı fabrikaya ulaşıyor, kullanılamaz hale gelen kaptıkaçtı da yine fabrikanın kamyonuyla Turhala taşınıyor.
Keyfi genzine kaçmış U. Müdürün hiddet ve şiddeti topuklarında...
Daha evvel de bildirdiğim gibi hemen bir oturum yapılır: Mu(-kaddes partiyi değiştiren cüretkârlardan, sandık üyeliğine, başkanlık veya müşahitliğine seçilmiş olanlar, seçim sonunda hesaplan görülmek üzere derhal fabrikadan uzaklaştınlacaklar. (Seçim kurulu ağır basınca bir kısmı bilmecburiye geri getirildi.)
Fakat, bunlar sürülürken, geride kalanlar istasyonda büyük tezahürler yaptılar.
Kaymakam bey de fabrika muhasebecisinin gidişatını beğenme-tmektedir...
Bu isyankârların, elbirliğiyle seçimlerde bir münasebetsizlikte bulunmalarını önlemek için, baskıcılığı ile meşhur U. Müdür, idare muavini ile baskı işlerinde şöhret yapmış Uşak fabrikası müdürü, yine şirketin resmî bir otosiy-le, Uşak ve Ankaradan acele Turhala çağırıldı.
Bu hayatî tedbirler alındıktan sonra U. Müdür, beraberindeki seyahat arkadaşlariyle, bu sefer fabrikanın resmî otosiyle yeniden yoldadır. V
Geçtikleri yol boyunca şoşeye serdikleri otomobil ve seçim kanunlarını çiğnemektedirler. Ama ne beis var, suç olsaydı, daha kodamanları da bunu işlerler miydi?...
Lüks kaptıkaçtı için telefonlarla, yıldırımlarla yedek parça aranır. Bir yerlerde bulunmaz, nihayet bir komple motor alınır. Sonra düşünülür: Resmî bir iş kaptıkaçtısı, hele böyle lüks tarafından da olunca radyosuz olur mu?. O da tedariklenir ve merkezda çalışan bir kamyonetle bir makine mühendisi bunların montaji için alelâcele Turhala yollanır Evet alelâcele... Aksi halde, baraj Kızılcahamam, Aband tenezziihle-ri inkıtaa mı uğrasın? U. Müdürün sayın eşi, öğretmenliğini yaptığı liseye ve boş vakitlerini alan hususî mübayaat ve ziyaretlerine, eskisi gibi, maazallah yaya, otobüsle mi gidip gelsin?...
Zaten katlanılan külfet de nedir ki?... Tasarrufla çalışan bir şirket U. Müdürünün particilik
Hikmet YAZICIOGLU
* (Devamı Sa. 6 Sü: 1 de)
| TAKVİM |
Rumi: 1366 — Mayıs 18
Hicri: 1369 — Şaban 14 31 Mayıs 1950 Çarşamba
meği muvaıiK ouımaurgr ıçu» meseleyi ona açmamıştı. Onun yaptı-
bağlıyacağım.
ZAFER
Sayfa: 3
■ I-' (L A?» •L---
RADYO-TELEFDN-TELGRÂF HABERLERİ
81 - 5 - 1950
Komünist partilerinin başarısızlığı
I
Teemmül devresi
iyasî faaliyet bakımından
§ çok yüklü geçen bir ay sonunda, şimdi, nisbeten sessiz bir yan resmî görüşmeler devresi başlamış bulunuyor. Londra konferanslarının neticeleri yalnız Atlan-tiğin iki sahilinde değil, ayni zamanda demir perde arkasında da büyük bir itina ile İncelenmektedir. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Trygve Lie’nin Moskova seyahati neticesinde ortaya çıkması beklenen yeni durum, Doğu ile Batı arasında yakuı geleceğin münasebetlerini tayin eder mahiyette telâkki olunuyor. Batı Avrupada bir ağır endüstri birliği kurmak yolunda Fransız Dışişleri Bakanı tarafından ortaya atılmış bulunan Monnct Plânı üzerinde ilgili devletler arasında notalar ve raporlar tati olunuyor. Uzak Doğu memle-- ketlerinin kalkındırılması ve dünyanın bu kısmında komünizm yürüyüşünü önlemenin çareleri aranıyor.
Ayrı ayrı ele alınınca, dünyanın genel durumunda başlı başına müessir olabilecek gibi görünmiyen bütün bu faaliyetin heyeti umumi-yesi, görünüşe göre, bir tek suale bağlanmaktadır: Doğu ile Batı arasında yeniden normal münasebetler tesis edilebilir mi? Ne şartlar da bilinde? Diğer bîr tabirle, Doğu ile Batı âleminin beraber yaşayabilmeleri için ne gibi şartların tahakkuku gerekmektedir?
Kominform yine toplantı yapıyor
Italyan, Fransız, Belçika komünist partilerinin durumu incelenecek
Roma, (Nafen) — İtalyan gazete-, formun müzakerelerine iştirak edelerinden II Memento'nun bildirdiği- | çektir, ne göre, İtalyan komünist lideri' Togliatti yakında Polonyaya gitmeye hazırlanmaktadır. ’
İlgili çevrelerde belirtildiğine gö-. . _ re, Kominformun bu toplantısı bil-
Tahminlere hassa demir perde dışındaki komü-göre, Togliatti Varşovada fevkalâde nist partilerinin durumu ile meş-bir toplantıya çağrılmış olan Komin- gul olacaktır.

' Kimyevi siîâhlar
Batı âlemi, son zamana kadar takip ettiği yatıştırma siyasetinin beyhudeliğini anlıyarak, bilhassa Londra Konferansında, umumi olarak bu suale cevap vermiş gibidir. Dünya yüzünde militarist ve mııtaarrız tek büyük devlet olarak kabul edilen Sovyet Rusyaya karşı askeri ve siyasî bakımdan kuvvetli bulunmak lâzımdır. Bu bir komünist istilâsı altında ezilmemenin tek çaresi olduğu gibi, sulhün de yegâne yoludur. Çünkü şimdiye kadar edinilen tecrübeler sayesinde anlaşılmıştır ki, Sovyet Rusya ancak kuvvetlilerle, yahut kuvvetli zannetikleriyle müzakereye yanaşmakta ve ancak böyle bir muvazene içinde cereyan eden görüşmelerden az çok yapıcı neticeler elde edilmektedir.
Son aylar zarfında Batılılar tarafından girişilen bütün teşebbüsler, »^bu kanaatin aydınlığında incelen-/miştir. Batılılar, sulhü korumak için harbe hazır bir vaziyette olmalım, çok kuvvetli ve müttehit bulunmanın lüzumu üzerinde uyuşmuşlardır ve şimdi, her memleket, biraz da kendi zaviyesinden, bu işin nasıl başarılacağını incelemekle meşguldür.
Filhakika verilen kararın tatbikatı kolay değildir. Devrimizin harp icaplarına uygun bir surette, daimî bir tedafüi durumu idame ettirmek ne bir devletin, ne de bir devletler topluluğunun ilânihaye göze alamıyacaklan kadar ağır bir külfettir. Bu külfete ne mânen, ne maddeten dayamlamıyacağı o kadar açık bir hakikattir ki, Batılı devletler, şimdi, kurulacak müdafaa sisteminin nasıl tahakkuk ettirileceğinden daha çok, bu sistemin nasıl idame edileceği meselesi ile meşgul bulunmaktadırlar.
Ayni mesele, totaliter dünya için de, belki daha vahim olarak, bahis mevzuudur. Sovyetlerde daimî bir istilâ cereyanı karşısında Batıdan .gelecek reaksiyonun sademesine «karşı daimi surette tetikte bulunmak zorundadırlar. Sovyetler bu huzursuzluğun büyük ıstıraplarını duymıyor gibi görünüyorlarsa, bu, sadece, demokrasi dünyasında milli «lâvalann açıkça şerhedilmesinden, buna mukabil totaliter rejimlerde gizlenmesindendir.
Mclezyoya takviye gö deriliyor
Londra, (Nafen) — Güney Doğu Asyada komünist sızmasına son vermek ve bu bölgedeki kızıl çetelerin faaliyetini durdurmak maksadiyle yeni tedbirler alınmaktadır. Bugün bildirildiğine göre, Hong Kong’dan hareket etmiş olan bazı İngiliz askerî birlikleri Malezyaya ulaşmışlardır. Bunların da komünistlere karşı savaşa katılacakları bildirilmektedir.
| Diğer taraftan Ingiliz savunma bakanı John Streachy ile müstemlekeler bakanı Griffith’in Güney Doğu Asyadaki tetkiklerine devam ettikleri ilâve edilmektedir.
İsrail n yeni feldfleri
Londra Radyosu, (Basın - Yayın — İsrail hükümeti, vesayet konseyinin Kudüs için hazırlamış olduğu statüyü reddederek bunun yerine başka bir plân teklif etmiştir. Bu yeni teklife göre, Birleşmiş Milletlere mensup bir otorite kurulacak ve bu tekmil şehri değil, sadece kutsal yerleri kontrol edecektir. Birleşmiş Milletler yalnız dinî me-
' ’ ’ . ' sivil ve siyasî
işlerin idaresini Kudüs halkına bırakacaktır. Selâhiyetini doğrudan doğruya genel kuruldan alacak olan Birleşmiş Milletlere mensup bir idareci, şimdiki halde eski şehirde Arap kontrolü altında bulunan kutsal yerleri idare edecektir. Yine bu şahıs, diğer kutsal yerlerin korunmasını alâkadar hükümetlerle görüşmek yetkisini haiz olacaktır.
HER GÜN chF!
Hayvanat bahçesinde garip bir dostluk faslı
Françi Dık/yi görünce evvela saçını başını yolmağa başladı. Sonra...
arasında temizlik üzerinde çdışmalar I selelere karışacak
Bir çok dip'omotların Üç devlet uzmanları
geri çağrılması muhtemel müzekerede bulunuyorlar
Nevyork, (Nafen) — Nevyork Post muhabirinin İsveçten bildirdiğine göre, hür memleketlerdeki Rus ve peyk diplomatlarını temizle mek maksadiyle Moskova yeniden şiddetle faaliyete geçmiş bulunmaktadır. Komünist partilerinde kayıtlı bulunmıyanlar ile şüpheli addedilenlerin hepsi de geri çağrılmaktadırlar. Umumiyetle iyi haber alan çevreler bilhassa Skandinavya memleketlerinden geri çağrılacak Peyk diplomatlarından büyük bir kısmının geri dönmeyip siyasî mülteci olarak kalacaklarını bildirmektedir. Bunların bir kısmı da Skandinav memleketlerinde Rusya-nın yakınlarında kalmaktan korkup Kanadaya iltica etmeyi tercih etmektedirler. Son olarak Finlandi-yada Polonya diplomatları bu şekilde hareket etmişlerdir.
Önümüzdeki ay içinde daha bir çok peyk diplomatlarının geri çağrıl malarına intizar edilmektedir. Peyk memleketlerin dışişleri bakanlıklarında serian temizlik yapmaları emredilmiştir.
İsmail'in ödeyeceği tazminat
Londra Radyosu, (Basın - Yayın) — İsrail hükümeti Kont Bernadot ile meslekdaşı Fransız albayının 1948 de Kudüste tedhişçiler tarafından katledilmelerine karşılık Birleşmiş Milletlere 55 bin dolar kadar bir tazminat ödeyecektir.
İsrail ayrıca resmen özür dileyecek ve katilleri aramaya devam edecektir.
Nevyork, (Nafen) — Ingiltere, Amerika ve Kanada uzmanları arasında kimya silâhlarının koordine edilmesi için görüşmeler yapılmakta ' olduğu bildirilmektedir. Resmî çev-
oıcıugu oııaırıımeKteaır. rcesmı çev- i ...... . ... . , ,
. eler bu hususta bir bilgi vermemek-1 Ss?‘1 ««“’«)«-
tedjrler. Yalmz muhab.rlerm behrt ■ rm. Perşembe gunu toplanacak olan . . .... ... , .. , . i vesayet konseyine bir muhtıra ha-
t.klelıne gere, her uç memleketm .,ndesun„aktl.
...e,— »., ..w. memıeıretın ; uzmanlan bu silâhların standardize edilmesi için ehemmiyet vermekte , ve bu işi başarmak için gayretler I
İmde sunacaktır.
vermekte ,
iuırfetmektedirler. Bütün gazların da bu sınıfa dahil olduğu ilâve edilmektedir.
Ingiliz - Yunan
Akdeniz Manevraları
Londra, (Nafen) — İngilterenin Akdeniz donanmasına mensup harp gemilerinin Yunan donanma birliklerinin de iştiraki ile önümüzdeki ay büyük manevralar yapacakları bildirilmektedir. Bu manevralara İngilterenin Akdeniz donanmasındaki uçak gemileri, kruvazörler ve destoryerler iştirak edecektir. Yunan testroyerleri ile de-nizaltıları da tatbikata katılacaklardır. Manevralar sona erdikten sonra da İngiliz donanması Pire’yi ziyaret edecektir.
Aslında bu durumun uzayıp gitmesi, mütecaviz için de, tedafüi durumda kalan taTaf için de ayni tehlikeyi arzetmektedir. Bu tehlike mânen ve maddeten iflâs tehlikesidir. İki taraf da bu tehlikeyi müdriktir. İki taraf da buna çare aramaktadır. Çarelerden biri, ilk hatıra geleni ve bütün tehlikelerin en büyüğü olan harptır. Lâkin, iki taraf da türlü sebepler ve bilhassa bir esrar âlemi haline gelen silâhlar dünyasının bilinmeyen ne gibi hediyeler hazırlamış olduğu sualinden ötürü, bunu göze alamamaktadır. Ve daha uzun zaman alamıya-cak gibi görünmektedir. O halde, tam bir inkırazdan kurtulmak için, sadece harbetmemek değil, fakat ayni zamanda İyi kötü dost olmak, yaşamak için zarurî olan karşılıklı asgarî emniyeti temin etmek lâzımdır. Bu nasıl sağlanabilir?
Son ayların hummalı siyasi faaliyetinden sonra şimdi çöken nisbî sükût bu mülâhazalarla yüklü bulunmaktadır.
Mücahit Topalak
Acheson kongreye cevap verecek
Nevyork, (Nafen) — Üçler konfe-ransmdan dönen dışişleri bakanı Acheson şimdi sayfiyedeki evinde Çarşamba günü kongreye vereceği rapora hazırlamakla meşguldür. Dışişleri bakanı aynı zamanda A-merikan milletine radyo ile hitap edecek ve Londra konferansında varılan hayatî ehemmiyetteki kararlan açıklıyacaktır.
Ruslar yeni âtefler keşfetmişler
Vaşington, (a. a.) — Amerikan radyo yorumcusu DreW Pearson dün akşam yaptığı konuşmada Sovyet bilginlerinin uçakların faydalandıkları radar ve radyo ile sevk istasyonlarını ihlâl edebilecek yeni bir âlet icat ettiklerin haber vermiştir.
Bundan başka Drew Pearsonun özel kaynaklardan alınan haberlere atfen söylediğine göre, bu yeni aletten gelecek kış Berlinde faydalanılacak ve bu münasebetle bu şehirde yeni bir Sovyet ablukası ilân edilecekfTr. Fearson bu yeni illetin hava koridorunun ihdasına mani olacağını söylemiştir.
Sovyetlere yapılan ihracata yeni tahditler
Paris Radyosu, (Basın - Yayın) — Amerikan’ın ihracat lisansları üzerine koyduğu sıkı kontrol neticesinde Sovyetler Birliği, harp kudretini arttırmağa matuf 150 milyon dolarlık maldan mahrum kalmıştır.
Bundan başka Amerikadan başka memleketlere gönderilecek olan 12 milyon dolarlık mala da, Rusya veya Peyk devletlerin bu mallardan faydalanmamaları için ihracat maddesi verilmemiştir.
AMERİKALILAR ŞİŞMANLIYORMUŞ
Nevyoık, (Nafen) — Filâdelfiya-da Lankenau hastahanesinin baştabibi Amerikan neslinin gitgide şiş- | manlamakta olduğunu bildirmiştir. . Doktor yaptığı araştırmalar sonunda bu neticeye vardığını ve bunda I makineleşmenin tesirleri olduğunu I kaydetmiştir.
ÇOK ESKİ BİR USÛL İŞE YARADI
Nevyork, (a.a.) — Rockaway dalga kıranının ucunda kayalıklar ü-zerinde tecrit edilmiş bir .halde kalan 5 balıkçıyı kurtarmak için güç bir ameliyeye girişilmiştir. Rocka-way sahil muhafızlarından birinin balıkçıları görmesi üzerine kendilerini kurtarmak için gönderilen gemi, lâstik kayığı balıkçılara kadar göndermeğe muvaffak olamamıştır. Bunun üzerine bir helikopter gönderilmiş fakat o da balıkçıları alamamıştır. Nihayet bir motor ve sahil muhafaza gemisi dalga kıranın etrafında dolaşarak denize çok miktarda yağ atmıştır. Bu suretle deniz sakinleşince kurtarılan balıkçılar, hayatlarını çok eski zamanlarda kullanılan bu usule medyundurlar.
HAVA YOLLARI KRALİÇESİ SEÇİLECEK
Londra, (a.a.) — Londra hava alanından istifade eden 14 milletlerarası hava yolları şirketi, 1950 senesi hava yolları kraliçesini seçmek için bir müsabaka tertip etmişlerdir. 14 Temmuzda yapılacak olan bu müsabakaya Fransız, Hollanda, Belçika ve İskandinavya hava yolları iştirak etmektedirler.
Müsabakada bu hava yollarından birine mensup bir Hostes veya uçak alanında çalışan genç bir kız kraliçe seçilecektir. Seçimden sonra radyoda kraliçenin güzelliği, şahsiyeti ve karakterini belirten bir konuşma yapılacaktır.
Geçenlerde Frankfurt Hayvanat bahçesinin, yeniden tanzimi ve halkın istifadesine yeni ve zengin çeşitlerle arzedilme-si münasebetiyle, güzel bir tören yapıldı. Dünyanın her ikliminden, her köşesinden getirilen yüzlerce nadir hayvan, çocukların ve büyük lerin meraklı nazarları altında kafeslerde teşhir edilmeğe başlandı. Bu münasebetle, şehir belediyesi muhtelif hayvanlar arasında bir gü zellik müsabakası da tertipledi. Bilhassa kedilerle köpeklerin iştirak ettikleri bu müsabakaya kedisini, köpeğini beğenen ne kadar meraklı varsa, hayvanlarını getirdiler. Hayvanat bahçesinin muayyen bir kısmına yerleştirilen ve teş hir olunan muvakkat pansiyonerler arasında en nadir Ankara kedilerinden, bir kadehe sığabilecek kadar cüce köpeklere, küçük çocukları sırtında rahat rahat taşıyabilecek cesamette S-aint Bernard köpeklerine kadar, çeşit çeşit hayvan vardı. Bunların, kimi zaman hep bir ağızdan, kimi zaman ayrı ayrı bağırmaları ortalığı velveleye veriyor ve hayvanat bahçesinin hakikî sahipleri olan diğer hayvanları sinirlendiriyordu. Bununla beraber, teşhir ve müsabaka ancak iki gün süreceği için, herkes, ev sahiplerinin bu küçük rahatsızlığa katlanacağını ümit etmekte îdi.
Garip bir alâka
Serbest Fıkr a:
BİRMANYA DA KOMÜNİST
■**) ÇİNİ TANIYOR
Londra Radyosu, (Basın - Yayın) — Birmanya başbakanı demeçte bulunarak, hükümetin komünist Çin, Rusya ve diğer Doğu Avrupa memleketlerile diplomatik münasebetler tesis etmek maksadile müzakerelerde bulunmakta olduğunu açıklamıştır.
Amerikalı doktorun ilâve ettiğine göre, Amerikalılar şimdiki hayat şartlarına tamamiyle uysalar vaziyet bir tehlike aızetmiyecektir. Fakat bunların eskisi gibi yemeleri ve eskisine nazaran makineleşme den ötürü az gayret sarfetmeleri devamlı olarak kilo almalarına yol açmaktadır. Bu şişmanlamanın sıhat-te muzır olduğu da söylenmektedir.
Azerbeycan Kültür Derneğinden
2 Haziran 1950 Cuma günü akşamı saat 20—03 e kadar Ankara «Gar Gazinosu)nda yemekli AZERBAYCAN GECESİ tertip edilecektir.
Davetiyeler Ulus meydanı Ali Tiimen’de ve Bankalar Cad. «Birtat. ta. Fiyatı: 750.kuruştur.
İstanbıılda Dragos Tepesinde SATILIK KÖŞK
İstanbul'da Maltepede Dragos te peşinde, Ankara evlerinden, her şeyi tamamlanmış, güzel manzaralı bir ev kooperatif hissesi (İkinci arsası ve bütün menfaatleri dahil) kârsız devredilecektir. İsteyenlerin (24886) telefona müracaatları.
(2045)
Devrilen çamlar!
azcteler yazıyor: Eski iktidarın ileri gelenleri Meclis bahçesinden çamdı, akasyaydı, hattâ hatmiydi ne Allah verdiyse, birer ikişer söktürüp yeni hanelerinin bahçelerine diktiri-yorlarmış!..
Bana kalırsa, bundan daha masum bir hâtıra kolleksiyonu yapılamaz. Atalarımız, çiçek kıymeti bilmeyen insan kıymeti de bilmez, demişler! Tasavvur buyurun, insan olan, çam denilen o iğneli ağacın bile kıymetini biliyor. Çünkü çam, hem havayı tebdil eder, hem de eskiden devrilen çamlardan birer yadigâr diye gözönünde bulundurulabilir. Hat mi deseniz, çiçeğini kaynatıp içmek, bilcümle göğüs ve bronşit hastalıklarına bire bir gelir. Ök-
Sar içiz mel i
sürük, aksırık, tıksırık gibi hallerde tesiri pek mihridir! Eh... Eski iktidar da az mı nefes tüketti? Hepimize az mı bağırdı, çağırdı? Elbette ki şimdi hatmi kaynatıp sıcak sıcak içecek, bozulan ciğerlerini tedavi edecek. Hem eski bir Meclis Balkanına ilâç nevinden illi üç ağacı çok mu göreceğiz? Elbette ki hayır!
Böylece konuşup duruyorduk. Bir arkad.ış şu hikâyeyi anlattı:
Efendim müezzinin biri, camideki kandil yağlarına pek meraklı imiş. Ne zaman ortalık ten-haiaşsa kandillerin başına geçer, içindeki zeytinyağını lıkır lıkır
içermiş!. İçerken de :
— Beyti Beytullah!
— Zeyti zeytııllah!
— Ene Abdullah!
Dermiş. Doğrusu da bu! Madem ki. cami A İl.ılım, zeytinyağı Allahın! Abdullah kulıı da Allahın değil mi?
Gel zaman git zaman; yine bir gün:
— Beyti Beytullah!
— Zeyti zeytullalı!
— Ene Abdullah!
Derken, münasebetsiz bir imam içeri girmiş! ve bu da:
— Miıı tarafillah!
Diyerek müezzine kabaca bir tokat aşketmiş!
Kıssadan hisse: Gazetelerin Allah ile kul arasına girmeğe haklan yoktur!
Müsabakaya getirilen köpekler arasında Diki adında muazzam bir Saint Bernard köpeği de vardı. Gayet mülayim bakışlarına, uysal haline rağmen o kadar cüsseli bir hayvandı ki, seyircilerin çoğu Diki-yi mümkün mertebe uzaktan seyretmeyi tercih ediyorlardı. Diki’-nın sahibi yaşlı bir kadındı. Şehir haricinde bir sayfiye evinde ihtiyar hizmetçisiyle ve bir de Dikişiyle beraber münzevi bir hayat sürüyordu. Diki, kendi cinsinin diğer müsabıklariyle mukayese kabul et-miyecek kadar güzel, uysal ve anlayışlı idi ve daha ilk günden büyük mükâfatı kimselere bırakmı-yacak gibi görünüyordu. Koyu kah verengi gözlerinde hazin bir tevekkül ifadesiyle, sanki müsabakanın çabucak bitmesini, ve eve dönmeyi bekler gibiydi. Fakat... Yakındaki kafeslerden birindeki hareket ve feryatlar da nazarı dikkatini cel-betmekten hali kalmıyordu. Bu kafeste hayvanat bahçesinin en sempatik maymunlarından Françi ika-pıet etmekte idi. Françi yakınına bir komşu geldiğini görünce, cinsine has bir tecessüsle, ellerini tellere dayayarak bir müddet Diki’yi uzun uzun seyretmiş, sonra mânası ancak kendisince malûm birtakım sesler çıkarmaya başlamıştı.
Kocaman köpek bidayette, bu münasebetsiz nümayişe ehemmiyet vermedi. Sâkin sakin oturuyor ve maymundan tarafa bakmıyordu bile. Lâkin, Françi, alâkasına ehemmiyet verilmediğini görüfıce işi a-zıttı. Eline geçirdiği meyva kabuklarını Diki’ye savurmağa başladı Âdeta alay eder gibi bir hali vardı. Diki'nin yavaş yavaş canı sıkılmağa başlamıştı. Nihayet, kafasına yine bir ceviz kabuğu yediği bir sırada, maymuna bakarak şöyle hafiften bir «Hav...» etti. Bu sesi işitir işitmez, Françi evvelâ kendisini, kafesin içindeki ağacın tepesinde buldu. Avazı çıktığı kadar bağırıyor, etinden et koparılıyormuş gibi figan ediyordu. Seyirciler hayret içinde kalmışlar, .Bu hayvana ne oldu acaba?» diye kafesin önüne toplanmışlardı. Bu alâkayı görünce Françi kendini kaldırıp ağaçtan aşağı attı, döğünmeğe, isterik kadınlar gibi saçını başını yolmağa başladı.
Herkes kahkahalarla gülüyordu. Yalnız Diki sâkindi. Bir de maymunların kafesine bakan mütehassıs memur. O, bidayetten beri Fran çi’nin iri köpeğe karşı izhar ettiği alâkayı dikkatle takip etmişti. Kafese girdi. Françi’yi kucağına alarak Diki’nin yanma götürdü. Herkes heyecan ve korkudan gözlerini yummuştu. Bu kocaman köpeğin bir pençede maymunu mahvetmesinden korkuyorlardı. Lâkin vaziyet beklenenin tamamen aksi oldu.
lesiyle karşılaştılar. Kocaman köpek, dişlerini ve pençelerini göstes-' mişti. Bunun üzerine Diki’nin sahibini çağırdılar. Bin türlü formalite ifa ve icra edildikten sonra, ı Diki'nin şiltesi de Françi’nin kafesine taşındı.-
1 O gece, hayvanat bahçesinin sâ-I kinleri, Françi’nin sabahlara kadar, misafirine birşeyler anlattığını ve kahkahalar attığını duydular.
Ertesi gün Diki, jürinin birincili ; mükâfatı olan mühimce bir meb lâğı kazandı. Artık köye gitmek za-
manı gelmişti. Lâkin ayrılık acıydı. Bin müşkülât ile iki dostu birbirinden ayırmak mümkün oldu. Ayrılık sanhnesi çok dokunaklı idi. Diki’nin sahibesi, köpeğini her hafta arkadaşına misafir getirmeği vaid etti ve sözünde de durdu.
Françi ziyaret günlerine alıjmış, sabırsızlıkla iri dostunu bekliyor-muş. O gün, bir kaç saat oturup konuşuyorlarmış. Daha doğrusu Françi konuşuyor, Diki de geveze dostunu dinlemekle iktifa ediyormuş.
UCUZ SATIŞ
Ünal Kundura sergisinde yeni t her renk sandaletler
10.00 Kuruş
12.50
15.00
17.50
Yazlık beyaz bayan iskarpinleri ;
5.00 Kuruş i
7.50
10.00
12.00
15.00
17.00
Erkek muhtelif mokassen ve
iskarpinler
15.00 Kuruş
17.50
20.00
25.00
Keten lâstik
22—29 No.ya kadar 250 Krş.
30—35 » » 350 »
36—40 . » 430
41—45 » . 490
Dostluk ve ayrılık
Françi, köpeğin yanına gidince sinirli hallerinden vazgeçmişti. Mırıldanarak, söylenerek, ellerini birbirine vurarak Diki’ye bir şeyler anlatmağa çalışıyor. Diki de dinler gibi bir hal alıyordu. O gün yatma
saatine
kadar beraber oturdular.
Gece olunca gardiyanlar Françi’yi alıp kafesine götürmek istedilerse de, ilk defa Diki’nin ciddi müdaha-
ADRES* Tahtakale, Susanı so kak No. 52 — Telefon: 10900
Bugünün işini yarma bırakma
Öğrenmek ihtiyacile ergeç karşılaşacağınız otomobilciliği
Ankara ■ Şoför Okulunun I Haziran devresine katılarak bir I an evvel öğrenmelisiniz. Kayıtlar için lıcr gün sııat 14-18 arası, İsıneçpaşa cad. No. 4 e müracaat i edebilirsiniz Telefon: 21649 '
(2023) 1

HaVMfca,
jK,(k?ka-(ı -.'.ısı
Yeni T«r
Slalr. TelraJ, . Merk-M Teteırt

Terzi Ünsij e
Sayın müşterilerini dikilmiş ve ' mulaj halindeki modellerini gör I mege davet eder.
Yenişehir Kızılay Sakarya Caddesi Küllü Apartımam No. 5 Telefon: 22058 (1071) '
SİNEMALAR V
EĞLENCE YERLER)
SlıyO* ( 15031): Seven gözler
(23482): Buadvez perileri ı )(ı» • 22294): Büyllk senfoni, ka-
Sebat, Nümune, Bayeı
MÖİ8İ
SUNGUR
•( '»»ia* fe Man kut
1 Ne. 119 , Teî:
Ad/iy-î. rENIK
1 -cart edan: HİKMET*OZICHUĞcr
UudcüJU yer
ÖÜNRS
r—Dört Yol Sakarya Aile
ğ

12
I!
Volanı ZUHURİ DANIŞMAN )■ ■ ■rfM)
Vatan hisliyle çırp nan bu sevgili tebaanızın imanına güvenebil»siniz
— 169 —
Bahçesinde her’okşam
;se ir
W de zaı nü ıra ıi..;
h
so İŞİ! anki
m: da ke ir
atı
)n]
I
Fakat her şey nafile... I
Son bir mukavemet... Ve Matr-garit, imparatorun yatağına düştü. Kostantin, yırtıcı bir sırtlan gibi onun üzerine atıldı... i
Fakat...
Aynı dakikada kalın bir ses işitildi: j
(Haşmetpenah!...)
Bu ses dışarıdan geliyordu ve nöbetçi zabitinin sesi idi. tmpara- ( tor bir küfür savurdu. Sonra bir- | denbire Margariti bırakarak ayağa sıçradı.
(Ne istiyorsun?.) (HaşmetpenahI Franzesi İstemiştiniz.)
(Allah kahretsin... Franzesı kim istiyordu?.. Şimdi onun sırası mı?)
Ve kapıyı açtı. Karşısında Fran-zesi gördü. Franzes yerlere kadar eğilerek:
(Haşmetpenah... Kulunuzu emretmişsiniz...)
Dedi. Kostantin, sert ve haşin bir gözle Franzesi süzdü ve:
— Evet Franzes... Fakat bu kadar çabuk geleceğini zannetmiyordum.
Dedi. Fnanzes hayretle imparato run yüzüne baktı:
— Halbuki bana çok acele olduğunu söylemişlerdi.
— Belki de öyle söylemişimdir.
Kostantin, canının sıkıldığını belli etmemeğe çalışıyordu. Ve Franzesi içeri almamak için çare arıyordu. Çünkü Margrit içeride ; idi. Bu vaziyette Franzesi içeriye alamazdı. Franzese gelince, o da imparatordaki telâşa hayret edi- j yordu. Onu şimdiye kadar böyle perişan ve mütereddit görmemişti.
İmparator gayri ihtiyarî dönüp 1 arkasına, odaya baktı. Oda boş- I tu. Duvarlara asılı duran fenerle rin soluk san renkleri boş yata ğının üzerinde t'triyordu.
Kostantin evvelâ hayret etti. Yatak boştu. Halbuki br dak ka evvel orada perişan kıyafetiyle Margarit yatmakta idi.
Fazla düşünmeğe vakit yoktu. Kafasından şimşek gibi bir fikir geçti. Ve sevindi.
Margarit yoktu, kaybolmuştu. Bu da tabiî idi. Mademki o bir falcı, bir sihirbazdı, her halde görünmemenin sırrını biliyordu.
Bizansm bu son imparatoru da, bütün Eizanslılar g bi hurafata bütün kalbiyle inanıyordu. Ve bir sihirbazın gözden kaybolabileceğini zannedebiliyordu.
Franzesi içeriye aldı.
Vakıa loş ve kasvetli mahzende garip bir perişanlık göze çarpmakta idi. Fakat Franzes bunun sebebini aramağa imkân bulamadı.
Kostantin de merakından gizlice iki tarafını kollayor, fakat br türlü Margariti göremiyordu.
Bir müddet her ikisi de sustu. Sonra imparatora Margariti düşünmekten vazgeçerek Franzese sordu: (1).
— Franzes!.
— Haşmetpenah!...
— Yalnızlık içindeyim. Nereden başlyacağımı bilmiyorum.
— Bilâkis haşmetpenah... Bütün B’zansılar uğrunuzda canla nnı feda etmeğe âmâdedirler... |
— Görünüşte öyle... Fakat bu müthiş Türk’e, onun sayısız ordusuna, aklın almıyacağı kadar bol harp malzemesine karşı bu başıbozuk alayının ne yapabileceğini düşünüyorum. |
— Haşmetpenah... Vatan hissiyle çırpman bu sevgili tebaanızın imanına güveneb’l rs:n z. İ-manlı olanlar, sivil de olsa icabında birer arslan kesilir. i
— Franzes!... Bu söylediklerin ancak teselliden iba ettir. Demire
dar bu malûmat ikimiz arasında bir sır olarak kalmalıdır. Anlıyor musun?
— Tamamen Haşmetpenah...
Ve Franzes, koynundan çıkar dığı bir kâğıdı imparatora uzattı. İmparator bu kâğıdı sarı ışık lı fenerin altına götürerek gözden geçirdi. Hafif bir sesle surla rın müdafaasına ait bütün malû mat ve kuledeki askerin miktarı nı okudu.
Bu okuyuş sona erdiği vakit imparator geniş bir göğüs geçir di (2) dudaklarından gayri ihtl yarı şu sözler döküldü:
— înanılmıyacak şey... İnanıl-mıyacak şey... Franzes!... Bu topladığın malûmatın tamamen doğ ru olduğuna emin misin?.
— İmparatoruma yanlış i.ipİÛ-mat vermek mümkün müdür?
Kostantin derin bir göğüs daha geçirdi.
— İsa yardımcınız olsun...
Dedi ve artık başka bir şey »Eylemedi. Bozulmuş yatağının üzerine kendini attı, derin bir düşünceye daldı. Franzes de ne yapacağını tayin edememişti. Loş mahzende ve imparatorunun karşısında ellerini göbeğinin üzerine koyarak bekledi.
Uzun bir sükûttan sonra Kostantin tekrar sormağa başladı:
— Askerlerimiz kimlerden müteşekkildir?
Franzes cevap verdiı
— Evvelâ BizanslIlar... En kalabalık askerimizi bunlar teşkil e-çliyor.
— Güvenebilir miyiz?
— Vakıa bir kısım hain ve alçak BizanslIlar muhasaranın ilk günlerinde kaçmışlardır. Fakat bunlar, nefretle yâdedilmektedir. Geride kalan BizanslIlar can ve başla mukaddes şehrimiz için çalışmaktadırlar.
— Bizim sevgili BizanslIlarımızın iyi asker olduklarına inanamıyorum.
— Hakkınız var haşmetpenah... Bununla beraber...
— Her ne ise geçelim... Başka?.
— Bir miktar Giritli var.
— Müdafaa tesirleri var mı9
— Sayıları azdır haşmetpenah...
— O halde ehemmiyetli olanları söyle.
— Romalılar var.
— Miktarları?
— Bir kaç yüz kadar.
— Sonra?
— İspanyollar var.
— İmparator sıkılmıştı.
— Franzes... Bunlar çerez ka-bilindendir değil mi?
— Hakkınız var. Öyledir haşmetpenah. ..
— Ben müdafaaya müessir olanları soruyorum.
— Venedikli ve Cinevizli muharipleri soruyorsunuz ihtimal?,
★ (Devamı var)
(1) Şlomberje, İstanbulun mu-hasarası. Sayfa 94...
(2) Franzes... Hatıratından aynen... Piskopos Leonardo ve Dol-fen’den... Bu muharrirler müdafaa kuvvetini pek az göstermektedirler. Sekiz dokuz bin kadar... Halbuki bu miktarın elli binden aşağı olmadığı muhakkaktır.
I
Tanınmış okuyucu Kıymetli okuyucu
Nadire hf'k Kaıatöceh’er Meliha Karahoç _ Ankara halkının yüksek sempatisini kazanmış KARA BÖCEKLER her akşam Bahçemizde. Ayrıca ISaz sanatkârı MUCİP ARCLMAN ve büyük 12 kişilik saz topluluğu
DİKKAT: Bahçemiz içk'sizdir. Telefon: 14165
1 flTıîIıTHI irri]li:iniW(lllTlTri^lTliraTBBIiaiIMIMllIlIMTİirill İMMMMI
D. H. Y. Genel Müdürlüğünden
İki
adet Şet tamir ve tadıl e tirilecektir
Cinsi
Miktarı Muhammen fiyat Tutan Teminatı adet Lira Krş. Lira Krş. Lira Krş.
Şet tamiri ve
tâdilatı 2 12300 68 24601 36 1845 10
1— Yukarda cins ve miktarı gösterilen ve Ankara hava alanında bulunan iki adet şettin tamir ve tadilatı kapalı zarf usulü ile eksiltmeye çıkarılmıştır.
2 — Eksiltme ve ihalesi 15/6/1950 tarihine rastlayan Perşembe günü saat 11 de Ankarada D. H. Y. Genel Müdürlüğünde müteşekkil alım ve satım komisyonunda yapılacaktır.
3 — Geçici teminatı muhammen bedelin % 7.5 olan 1845 Ura 10 kururştur.
4 — Buna ait İdarî ve fennî şartnameyi Ankarada Genel Müdürlük te. Levazım Müdürlüğünde ve Yeşilköy D. H. Y. Meydan Müdürlüğünde her gün görebilir.
5 — Taliplerin hususî şartnamenin 7 inci maddesinde belirtilen ve saiki tevsik için ihale tarihinden 5 g ün evvel Genel Müdürlüğe müracaatla yeterlik belgesi alacaklardır.
6 — İsteklilerin vesaiklerde birlikte kapalı zarflarını eksiltme saatinden bir saat evveline kadar komisyon başkanlığına vermeleri şarttır.
7 — Postada vaki gecikmelerin kabul edijroiyeceği ilân olunur.
(3488)
Belediye Başkanlığından:
Şehrimizde hususî taksi işletmek istiyenlere aşağıdaki kayıt ve şartlara tabi olmak üzere Belediye Komisyonunun 18/5/1950 gün ve 2905 sayılı karan ile müsaade edildiği ilân olunur.
1 — Otomobilde taksi saati ve dama bulunmıyacaktır.
2 — Otomobil hususî plâka taşıyacak, ancak gerek belediye ve gerekse mâliyenin vergi ve resim bakımından taksi otomobillerinin tabi olduğu ahkâma göre muamele yapılacaktır.
3 — Otomobil taksi sıra mah allerinde durmayacak ancak oto -mobili kiralamak istiyenler garajlardan veya belirli bir mahalden kiralayacaktır.
4 __ Otomobil ehliyeti şahıslar tarafından kullanılacaktır.
5 — Otomobil pazarlık suretiyle çalıştırılacaktır. (3509)
Almanca bilir bir daktilo alınacak
Ankara Elektrik, Havagazı ve Otobüs İşlatme Müessesesinden
1 — Almancayı iyi bilir bir daktilo alınacaktır.
2 — İsteklilerin 5 Haziran 1950 Pazartesi günü saat 9 da yapıla-
cak sınava katılmak üzere belgeleriyle birlikte müessese Özlük İşleri Müdürlüğüne müracaatları. (3522)
Sat.lık motosiklet I
Harley Davidson marka, çok ez kullanılmış 12 beygirlik bir adet mo-1 tosiklet. Müracaat yeri: Yeni Halı No. 34 (1089)
Satılık kamyon
Halihazırda işlemekte olan 1949 modeli Austin marka kamyon satılıktır.
Müracaat yeri: Posta Cad. Ahmet Erkmen apartmanı No. 7/8 (1089)

Emlâk Komisyoncusu Hayrı İpekli
Ev, apartıman, arsa almak, satmak, kiraya vermek ve kiralamak isteyenlerin arzularını en iyi şartlarla ve süratle yerine getirmeği şeref bilir.
Ankara Emlâk Acentesi Anafartalar Caddesi Zincirli Cami karşısında Zafer Sokak 5/7 No. lu Telefon: 12663 (1073)
NEFİS
«EYLEYİCİ
L ZZEÎLÎ
ESKİ GEMLİK ZEYTİNİ Her yerden ucuz Toptan kilosu : 95 kuruş Perakende » : 115 kuruş
Ulucanlar No. 87 - Tölefon: 16221 Gemlikli VEDAT ÇIRPAN
Ankara Emlak Bürosunda
Şatlık evler
Ismetpaşa. Hacı BayTam, Ha-mamönü, Ulucanlar ve Anka-ranın her semtinde 3000 liradan 25.000 liraya kadar ahşap ve kârgir evler.
Ankara Emlâk Acentası Hayri İpekli 12663 Telefon
Anafartalar Zafer sokak 5/7 (1074)
Sayın bayan
İstanbula teşrifinizde MUZAFFER ADAM’a müracaat ederseniz orada en son mütenevvi Rop, Tayyör, Manto mulâjlarını görerek kararlarınızı kolayca verebilirsiniz.
Adres: Beyoğlu, Zahariyadis karşısı Meymenet Apart. 4/2. Tele -fon: 40387. (10105)
Emlâk sofları
Senelik gel: deri 2 ile 40 bin lira. Apartmanlar, "Arsalar, Evler, Bağlar uygun fiyatlarla.
Ulus Meydanı, Mühendis Hanı No. 5, Musa Yılmaz Tele -fon 16668, evi: 15233. (2047)
karşı et ve kemikle mukabele e-dilmez.
— Bizim de harp malzememiz var.
— Miktarı?
— Müdafaamıza yetecek kadar, — Temenni edelim. Ya muntazam askerimiz?...
— Arzedeyim.
— Fakat şu suretle... Her mahallenin her kulenin, her burcun müdafaasına memur edilen ku-
mandanların bir listesini isterim.
— Hazırdır haşmetpenah...
— Her kumandanın maiyetinde rahip, sivil ve muntazam asker o-larak ne miktar muharip bulunduğunu b lmek isterim.
— O da hazırdır haşmetpenah...
— Bunları nasıl ve ne vakit hazırladın Franzes...
Franzes hayretle imparatoru-
nun yüzüne baktı. Bu çehrede garip bir bitkinlik vardı. Franzes
cevap verdi:
— Sevgili imparatorum... Beni af buyurunuz. Bu malûmatı kulu-
nuzdan üç gün
evvel istemiştiniz.
Hattâ bu hesapların gizlice çıka-
rılmasını, kimseye sezdirilmeme-sini emretmiştiniz.
Çok dalgın olan hükümdar yeis ve üzüntü içinde mırıldandı:
— Ya... Demek daha evvel bu-
nu sizden istemiştim demek... Hiç hatırlamıyorum. O halde bana bu liateyi veriniz. Harbin «onuna ka-
Oraya gelince, durdu ve Ros-pinyak'ı nerede bulabileceğini düşünerek biran kadar mütereddit kaldı. Kendi kendine :
— Maaemkı herif Madam Ka-terinin hizmetindedir, onu ancak Luvrde bulabilirim; binaenaleyh hemen oraya gitmeliyim... dedi.
XVIII
HAYIRLI BİR AKRABA
Rospinyak ın, aralarındaki müp hem akrabalığa rağmen icabında Ferriyer'i öldü.me .te tereddüt etroiyeceğine dair Katerine teminat vermiş olduğu unutulmamış olsa gerektir. Ama, bu işi yapmamıştı. Boröver ile Kont dö Luvr1 un Mare sokağındaki yanan evden kurtulmalarını temin eden şeyi Fe.rıyer’in tedarik etmiş olduğunu öğrenmişti. Fakat, bu hususta Katerine hiç bir şey söylememişti. Ve, bu sükûtiyle genç Vikontun hayatını kurtardığını ve ayni zamanda kendini tehlikeye maruz kıldığını da pekâlâ biliyordu. Zira, aman zaman bilmez Katerin hakikati öğrenecek olursa bu hareketi bir ihanet telâkki edecek ve kendisini asla affetmi-yecekti ve o zaman da hapı yutacaktı.
Her halde onun bu suretle hareket etmesi âlicenaplık eseri değildi... Dostluk icabı da değildi. Zira, Ferriyer: Gerek Rospinyak’ m kendisiyle ve gerek kendisinin Rospinyak ile asla sevişemiyecek-lerini, birbirleriyle hiç bir zaman imtizaç edemedikle: ini, daima birbirlerine surat ettiklerini ve şayet Rospinyak’ın serbestçe hissiyatını açıklaması mümkün olsa muhak tak, babasına karşı nasıl kin besliyorsa oğlu Vikonta karşı da son derece müthiş bir kin beslediğini, ondan nefret ettiğini itiraf edeceğini söylemişti.

r
Vazon. MİŞEL ZEVAKO
fiOZELFIYORENDA
t—■■ ■■ r / ı , ı,„J
Çeviren. RAGIP PIFKİ
— 41 —
Ama, Ferrlyer’e müthiş surette kin ve garez besliyen Rospinyak onu Katerine teslim etmiyordu. Son derece garip bir şey daha vardı:
Gayet kıskanç olan Rospinyak, onun, Sen . Jerve’de :i Karaağacın altında Fiyorenda ile konuştuğunu ve birbirlerine söyledikleri sözleri işitmiş ve Vikontun genç kıza yaklaşmasına göz yummuştu. Ve karanlıkta gizlendiği yerden, nişanlı iki sevdalının Pötişan’da-ki evin kapısı önünde birbirlerine veda etmelerini de seyretmişti. Katerinin emriyle Fiyorendayı kaçırdığı halde Ferriyer aleyhinde hiç bir harekette bulunmamıştı.
Acaba sebebi ne idi?
Kendisince bazı sebeplerden dolayı —ki bunları da yakında öğreneceğiz— Ferriyer’i bizzat öldürmek istemiyordu, öldüremi-yordu. Onun hakkında, tamamiy-le tasarladığı ve hiç bir şeyin —hattâ kin, kıskançlığın bile— kendisini inhiraf ettiremiyeceği bir hattı hareket takip ediyordu ve bu hattı hareket, fikrince, ken dişini kafasına yerleşen esrarlı bir gayeye eriştirecekti.
«En iyisi, sıra Vidama gelmesine intizaren şimdilik Vikonttan ilelebet kurtulmadır... Bunun için de hakkımda hiç bir şüpheyi davet edemiyecek bir çare bulmak lâzım, zira, işi biran evvel
bitirmek gerek... Vakit pek dar... Bu çareyi hemen aramalıyım...» diye düşündü.
Bir taraftan kulak kabartıyor, bir taraftan da zihnen bu çareyi arıyordu. Şüphesiz, buldu onu.
Filhakika Boröver’le Ferriyer meyhaneden çıkınca, ol da, kendisini gizlemeğe lüzum görmeksizin meyhanenin içine girdi ve, Ferri-yePin Jan - Lizon sokağına saptığını görmek için tam vaktinde kapıya gitti.
Şimdi o da meyhaneden çıkmış ve koşarak Luvr Sarayına gitmişti. Fakat, sarayın cümle kapısından değil arka taraftaki bir kapıdan girmişti.
Sapa yollardan geçerek Kraliçe Katerinin hususî dairesine geldi ve derhal onun yanma götürüldü. Orada bir saat kadar kaldı. Çıktığı zaman sevincinden ağzı kulak larına varıyordu.
Mantosiyle yüzünü örterek, etrafına bakınarak ayni yollardan geçip saraydan çıktı ve hemen evine gitti. Giyyom Pantekot’a kısa bir emir verdi ve apartımanı-nın en içerle z odasına kapandı.
Bu sırada Ferriyer de Luvr Sarayına gelmiş ve tanıdıklarına Rospinyak'ı sormuştu. Fakat, Baronu gören kimse olmadığından kendisine sarih bir malûmat verilememişti.
Bir çeyrek eaatlik bir vakit kay
bettikten sonra nihayet işe nereden başlaması lâzımgeldiğine karar verdi. Onu Katerinin dairesinde aramağa gitti. Rospinyak’ın o sabah, Madam Katerin tarafm-dan vazifelend’rileıek seyahate çıktığını ve ertesi sabah avdet edeceğine göre bu seyahatin kısa süreceğini öğrendi.
Bundan maada, Rospinyak’ın, bilmediği adresini de öğrendi.
Pek ziyade hayal kırıklığına uğrayarak saraydan çıktı ve .ten dişine tarif edilen Rospinyak’ın evine gitti. Pantekot kendisini büyük bir hürmetle karşılayarak efendisinin sabahleyin erkenden bir yere gittiğini ve ancak ertesi sabah saat on bire doğru geleceğini ve doğruca Luvr sarayına gidil havale edilen iş hakkında malûmat vereceğini söyledi
Ferriyer, ertesi sabah saat on-birde geleceğini söyliyerek efendisine yarınki ziyaretini bildirmesini Giyyom Pantekot'dan rica etti ve bir altın bahşiş verdi. Herif, parayı hemen cebine indirerek Vikontun emirlerini yerine getirmekte kusur etmiyeceğini söyledi.
Filhakika, bu emri derhal yerine getirdi; zira, Rospinyak, gizlendiği yandaki odada bulunuyordu.
Ferriyer, pek ümit beslediği bu yerden de sadre şifa verecek bir netice elde edemeyince araştırmalara başladı ve bu zahmeti de boşa çıktı. Akşama doğru nevmit, bitkin bir halde Fruadmantel sokağının yolunu tuttu. Maksadı çe ıtiği zahmet ve üzüntüleri Bo-röver'e anlatmaktı. Bugün hakikaten her işi aksi gidiyordu; talih sizliği burada da kendini gösterdi: ) Gerek Boröver ve gerek dört sa- , dı.c arkadaşı evde yoklardı ve ne zaman avdet edecekleri de bilinmiyordu. * (Devamı var) I
«Uyanık mısınız, anne?, diye fı. sıldadı. Ben uyanık olduğumu soy leyince, içeriye girdi, «Size mey. ve getirdim; masanın üzerine bırakıyorum» dedi.
— Size meyva getirmek âdeti midir?
— Hayır, pek öyle değildir? Bn iş Pat'ın vazifesidir; fakat Sue çok ince düşünceli çocuktur, Pat’ın evde bulunmadığını bildiği için meyvayı kendi getirmişti.
Yine muhabbet dolu üzüntüsüz bakışlarla Sue’ye bakıp gülümsedi.
— Lâmbanızı yaktınız mı, Bayan İves?
— Hayır.
— Meyvayı yemiyecek miydiniz?
— Hayır, yemiyecektlm. Uykum pek muntazam değildir; onun İçip sabahı karşı yerim diye düşünmüştüm.
— O halde, gelininizi iyice gö-rememiş olacaksınız?
— Pek güzel görebildim; dışarıda sofada kuvvetli bir ışık yanıyordu.
— Halinde hiç bir gayri tabiîlik eseri sezmediniz mi?
— Hiç, zerre kadar.
— Son defa gördüğünüz zaman yine ayni elbiseleri mi giyiyordu?
— Ayni elbise arkasmdaydı; fakat zannedersem, mantosunu çıkarmıştı.
Mahkeme salonunda hafif bir •A... A...» sedası dolaşır gibi oldu.
— Bu nasıl bir mantoydu, Ba. yan İves?
— Krem renginde ince yünlü bir manto.
B!r an evvel iç çeker gibi ortada dolaşan A... A... sedasının meşum mânidarlığından dolayı Bayan Ives’in kirpiği dahi kımıldamadı.
— Başka bir şey söylemedi mi?
— Evet söyledi. Ben kendisine, sinema güzel miydi, diye sordum. Rosemont'a gitmedim diye cevap verdi. Yolda Stenhem Beilamy’ye rastgeldlğini, kendisini otomobille götürmeği teklif ettiğini, yolda Rosemont'da gösterilen filmin eski olduğunu, her İkisinin de daha evvel görmüş bulunduklarını, isterse River Rorad’dan geçip La-kedale’dekl sinemaya gidebilecek lerinl söylediğini anlattı. Halbuki, o sinemaya gittikleri zaman o
filmi de görmüş olduklarını anlayınca, otomobille biraz dolaştıklarını ve sonra eve döndüğünü söyledi.
— Bütün söyledikleri bunlardan mı ibaret?
— Bana tatlı rüyalar temenni etti, Allah rahatlık versin diye öptü.
Kadının tatlı ve dürüst bakışı karşısında savcının yüzü serileş-
— Bahsetmiş olduğunuz meyva, evde her zaman nerede durur, bayan İves?
— Kilerde ufak bir buz dolabı vardır; galiba orada durur.
— Bu kilerde el yıkayacak bir musluk var mıdır?
— Vardır.
Savcı, şahit bölmesine doğru bilhassa İlerledi, garip ve tehdit-kâr bir tonla boğarak:
— Bayan İves, evin ön kapısının kapanmasiyle, gelininizin yatak odanızın kapısı önünde görül mesi arasında geçen müddet esnasında, kilerdeki muslukta ellerini yıkayabilmesi İçin bol bol vakit bulması mümkündü, değil mİ?
— A, elbette.
Süratle verilen bu cevapta bir saniye dahi tereddüt edilmiş değildi; hafifçe hayret İfade eden yüzü bir saniye dahi bulutlnnma-mıştı; fakat ortalıkta, ufak bir soğuk rüzgâr dolaşır gibi oldu. Çünkü, bu berrak, vazfh hecelerden müteşekkil kelimelerin üzerinden
bir su şırıltısı duyuluyordu; bu su, kayın validesine meyva getirecek olan Sue’nin kemali ihtiyat la yıkadığı ellerinden sızıyor, ve kıpkızıl akıyordu.
Savcı:
— Bu kadar kâfi, Bayan İves. Dedi. Soracağınız bir şey var mı?
Kadın, Lambert’in kırmızı yüzüne doğru sükûnetle döndü.
Avukatın kalın sesi, tatlı ve dost ça bir alâka ifade ederek,
— Gelininiz odaya girdiği zaman hiç telâşlı değildi, değil mi? diye sordu.
— Hayır, hiç.
— Halinde yersiz bir heyecan hissettiniz mi?
— Hayır, zerre kadar heyecanlı değildi.
★ (Devamı var)
suzu
rıyoruz. * ' I nuz! Cidden talihli bir insan imi- seleyi ona açmamıştı, unun yayu-
31 • 5 - 1950
Kumaşlarda Mimoza Emprimeler Vistra Emprime büyük ucuzluk 875 kr5‘
375 krş.
f 18 Renk

Cildiniz çamaşır değildir..
Beyaz sabun yerine
Tuvalet Sabunu Kullanınız! .
z A r E R __
Anver Saten
Sayfa: 5
Tnal Keten Emprime Emprime Çamaşırlık ORTAÇ’ta 290. krş 350 krş KaA;“"*N».T,k,r,‘"
Tnl: 111H6 4abnr*
650 krş,
hakiki İrlanda keteni SOO kr$- Gandl 340 kr*.
Ankarada Müh'm Dedikodu ! ..
Şirketimizin özenerek meydana getirdiği
Büyük Mağaza
Açıldı
Müessesemizden zevkinize uygun her türlü giyim ihtiyacınızı sağlam, zarif ve ucuz olarak temin edehilirs niz. Teş'ifmiz kâfidir
ADRES: 2 inci Anafartalar Cad. Atatürk Okulları karşısı.
. ( -

I-1''/
:■

Sünnet Düğünü
Demokrat Parti 4 No. lu Bucak ve Ocakları yararına Samanpazarında İnci Gazinosunda 11/6/950 Pazar günü saat 20 de sünnet düğünü ya-pılaoaktır. Kayıt muamelesi için aşağıdaki adreslere müracaat edil-mesL
Sünnet Düğünü Komite Başkanı Muhittin Algın
1 — Samanpazan Kurşunlu Cami yanında Aile Kola Evi Sahibi Nazım Koloğlu;
2 — Atpazannda Manifaturacı Nazım Sümter;
3 — Hamamönünde Kartal Kundura mağazası Bekir Özkartal.
(2063)
Müjde!...
Bol Kalori - tyi Gıda... AKMAN İSİ ETLİ PİDE (Lamacun)
Lokantamızın büyük takdir ka zanıp rağbet gören nefis etli pide ve yemeklerinin nefaseti sayın müşterilerimizin bir defa teşrifleri ile anlaşılacaktır.
Yakup Akman
Lezzet Lokantası.
Opera Meydanı No: 5. Gazi Lisesi sırasında.
Telefon : 11086. (2062)
Bol Köpüklü - Nefis Kokulu
Tuvalet Sabunu 100 de ıoo saftır.
’ MÜESSESATA BÜYÜK BİR FIRSVT
Bankalarla, kuyumcu ve bü yük ticaret erbabına yarayışlı, çelikten mamul Fransız Fişet marka anahtarlı ve şifreli iki kana, yolculuk dolayısiyle acele satılıktır.
(6000) lira değerindeki büyü rü (2000) ve (3000) Ura değerindeki küçüğü (1000) liraya verilecektir.
ÖMER KÜLÇE; Çıkrıkçı 1ar yokuşu, 58 Bakkal.
Telefon: 13462. (2053)
Kiralık
Bahçellevler 2 katlı fl oda geniş bahçe uygun fiyat telefon: 10610
TO LET
Housse at Bahçellevler 6 Ro-oms extra celler and laundry room, large garden convenient price, cali Tel: 10610
Boyramören köyü Comi Yopt rma De neği yönetim kumulu başkanlığından 28/5/950 Pazar günü saat 14.30 da Atıf Bey Halk Odasında yapılacak olan yıllık Genel Kurul toplantısı ekseriyet temin edilmemiş olmasından dolayı 4/6/950 Pazar günü saat 14 de bırakılmıştır.
Sayın üyelerimizin teşrifleri önemle rica olunur.
Yönetim Kurulu Başkanı Gündem:
1 — Başkan ve kâtiplerin seçil-
2 — Yönetim ve denetçiler Kurulu raporlarının okunması;
3 — Bütçenin tasdiki;
4 — Yönetim ve denetçiler kurulu asıl ve yedeklerinin seç'.lmesi;
5 — Dileklerin tesbiti ve dinlenmesi. (2052)
“AUSTİN” 2 ve 5 TONLUK 1950 MODELİ
YENİ TİPİ
ŞOFÖR MAHALLİ KAMYONLARI BEKLEYİNİZ
Şoför mahalli: Geni;, 0ç ki;i-nin rahatça oturabileceği yeni bir tip. (Şoförün oturacağı yer ileri geri ayarlanabilir). Basamaklar şoför mahalli kapıları kapanınca görülmez. Hariçten gelecek gürültüye karşı tertibatlı ve kilitli kapılar. Toza ve hava ceryanına karşı muhafazalı, şoför mahalli kenarlarında arka pencere-l.r, ARZU ÜZERİNE' Redyo, kalori-fer ve camların buğlanmasına karşı tertibat. Hava cereyanı ayarı, soğuk ve sıcağo karşı ysni tertibat. Ayrıca
kapılorda küçük camlar vasıtasile hususî hava ceryanı ayarı. Açılır kapanır arka şoför penceresi.
Şasi üzerinde: 6 silindirli bir motör olup üstten supaplıdır. Şanje-man 4 vitesli. Takviyeli diferansiyel. Dört tekerlek üzerine tesir eden LOCKHEED idrolik tertibatı havi frenlor, ilâveten S E R VJD tertibatı. İstenildiği takdirde 5 tonluk uzun Şasi kamyonlar çift diferansiyelli ve hususî DİZEL motörlü olarak to verilebilir
* e güvenebilirsiniz.
Bütün izahatı aşağıda adresi yazılı acentesinden hemen alabilirsiniz
ARİF ALP
Karaoğlan Ticaret Hanı altı
ANKARA__________________________
THE AMİTİN ~M_Öt O R ~ EXPORT CORPORATION ITO. BİRMİNGHAM ENGlANO
I
Marietina
ı
(1023)
I
I
Her akşam
Eşi görülmemi» dansözler
Car men Korner o
ve
Ant onio Reyes
V.nüoz ADOLFO VENTAS
idaresinde
Atraksion tipik orkestran NOT: Lokantamız günün, her saatinde açıktır.
T.İ : 131W
12603
İçişleri Bakanlığından
Bolu'nun Akçakoca ilçesi nüfusa kütükleri yanmıştır. Bu ilçe halkından olup da başka yerde bulunanların kayıtlarını yenilemek Ota. re oturdukları yerler nüfus dairelerine müracaatları ilân olunur,
(18*4)
Kiralık Daire
Dört oda, sandık odası ve müştemilâtı. Karanfil Sokak No. 38 Pak Ap. Müracaat Kapıcıya Tele-(£801)
Dikkat
Görü medik Ucuzluk
160 liralık elbise bizde 110 liradır. Bu fırsattan İstifade etmeniz menfaatiniz icabıdır.
ADRES : Hacıbayram caddesi No: 5. (2060)
İSTANBUL’DA DRAGOS TEPESİNDE SATILIK KÖŞK
İstanbul'da Maltepe'de Dragos tepesinde, Ankara evlerinden, her şeyi tamamlanmış güzel manzaralı bir ev kooperatif hissesi (ikinci arsası ve bütün menfaatleri dahil) kârsız devredilecektir. İsteyenlerin | (24886) telefona müracaatları. , (2045)
Başkentin Cenneti

Satılık Otomobil
Fransada sefaret arabası olarak kullanılmış 1940 Model 8 silindirli. 6500 lira. Paranın bir kısmı bono olarak kabul edilir.
İzmir Cad. No: 4. Yenişehir.
3 Haziran 1950 Cumartesi akşamı
Bomonti
Yazlık bahçelinde
Çoruh Gecesi
Bomonti programına İlâveten Ankarada çok rağbet gören Ço-ruh oyunları ve sürprizler NOT Biletler Samanpazan ve Yenişehir posta gişelerinden ve o gece Bomontiden tedarik edilir.
Acele satılk ucuz ev
Baraj yolu üzerinde yeni yapılan kooperatif evlerine 400 metre mesafede, asfalta yakın kerpiç ve taştan yapılmış. Tavuk ve inek beslemeye müsait. Çay kenarında 6 odalı 1000 m2 arsası ile 3000 liraya.
Müracaat: Râna Avunduk. A-nafartalar Ulüsal sokak Aşkar Apt. No. 5 — Tel: 10220. (2662)
Kiralık Daire
İl Jandarma Komutanlığı yanında Hükümet cad. Fıret sokak, No. 4 de 5 oda, hol, banyo ve mutbak, geniş balkon, telefonu havi. Doktor ve Müteahhitlere çok elverişli.
Tel: 14503. İçinde.dlere müracaat (2803)
Ikramiyeli SÜRPRİZ
Sayın Bayan
İstanbul’a teşrifinizde MUZAFFER ADAM1 a müracaat ederseniz, orada en son mütenevvi Rop, Tayyör, Manto mulajlarını görerek kararlarınızı kolayca verebilirsiniz.
Adres: Beyoğlu Zahariyadis karşısı Meymenet Apart. 4/2 Tel: 40387 (10105)
1 — Tryumph yeni 5,5 kuvvette Motosiklet.
2 — Temiz kullanılmış öpeL süper Hususi otomobil.
3 — Boş dükkân mülkiyeti. Acele ve ucuz satılacak.
Müracaat : Bendderesl, 2 nci köprü karşısında Demirci İsmail. (2058)
ZAFER'ln A'bone Şartlan
Memleket içi
U apbk e » s » 28 Lir» M »

Memleket dışj
U arlık 6r Lire.
a • ıe »

ZAFEÜrtn İlin 3artl ’Tl
Baslık . U Un
1 t® 6 3mH saytr.ıla 8nı_

5. 6 cı tayfada J )
Doğum, Nlkfth, Nloan, Oltan Mevlût U&nlan 6 oantSmi eeenyme* »artlyie 16 l’ru.
DİKKAT
İtfaiye Meydanı Seyhan Pala» oteli karşısındaki İstanbul ve Kayseri garajlarından İs-tanbula her gün hareket eden radyolu, konforlu otobüslerimiz saat (7) de hareket etmeye başlamıştır. Sayın müşterilerimizin Tel: (16426), tafsilât istiyenlerin K. Haşan Hüseyino müracaat etmeleri.
Ticari eşya için geniş ardiyelerimiz vardır. (2064)

GAK AZİNOSU
Zümrüt Bahçesi açılmıştır
Müzik - Varyete
.......Fidanlar 1
Manifatura IMağazısı
Daimi ucuzluğunu sıyın müşterilerine aşağıdaki fiyatlariyle bir kere daha hatırlatmakla bahtiyardır.
CİNSİ
s*'
FİYATI
Marka Gömleklerin en zengin Ç elitlerini Ortaç'ta bulablllrelelı
| ZAYİ — Kırşehirin Kaman kazasından almış olduğum nüfus cüzdanı ve kayıtlı askerlik teskeremi kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisi hükümsüzdür.
I Akpınar bucağında Riza oğlu Re-
I eep Ay doğan (2049) •
Devamlı ilânlar için htısusl tarif9 ta-ibdk edilir.

oDudmilat» .-'frak


r'*»lavdan vıesnlIVAt kahul (4iUnm
Açık yakalı 750 kurıış dan 2350 kuruşa kadar çeşitler vardır.
Kiralık
iller Yapı Kooperatifi 3 üncü sokak tip 6, dörder odalı iki dairo. daire halinde ve toptan kiralıktır.
Anahtarcı Şerefe veya Tel: 22205 müracaat (2044)
Gevren S»tı ık Dükkân
Piyasanın işlek bir yerinde. Müracaat: Tel: 13245. (2059)

Yazlık file gömlekler ve Teknas modelleri gelmiştir
ipek Muarse
Anver Saten
Krep Saten
Vlıtra Emp.
Amoroza
Diğer İpeklilerimiz de yakardaki fiyatlarımız
Kr.
dnr.
gibi tahmin edilmedik derecede ucuzdur. Fırsat budur, kaçırmayınız, men-faatinizetl.r.
ADRES : Fidanlar. MANİFATURA MAĞAZASI
ALİ FİDANLAR. TEL : 16420
Denizciler Cad. No: 58. — ANKARA (2058)
!—■ I
PANAMA Şapkalar1 1275 ve 1700 kuruştur
Ortaç:
( Ta1 1
Anafartalar Cad. Adliye karsısı
Köse No. 224
Sayfa: •
Z A r ■ R
31 - 5 - 1950
Amerikan Ayanının takdirleri
Akdeniz Paktına bizde taraftarız
Mehmet Ali Aybar mahkûm oldu
I Bajmokoleden devom 1
Mazi kalbimde
W(Ba,tu„r.llne.de) I Bata.n, U.un.ulvrtn «I.RI.rtnl bu da zen.anla, .ta.sadı devlet .e,ek
I rici meselelere temas ederek şöyle dinledi ....
I demiştir: I İstanbul, 30 (o.a.) — Bu sabah Pa-
— Akdeniz Paktına, dünya em- I rise gitmek üzere Ankaradan şeh-niyet sistemini kuvvetlendirmek I 6elen Dışişleri Bakanı Fuad
bakımından taraftarım. n.
Bizim siyasetimizin gayesi, dünya sulhunu, dünya emniyetini temin yolundaki bütün çalışmalara tekmil kuvvetimizle yardım etmektir. Onun için bu gayeye yardım edecek her harekete şiddetle taraftarız.
Doğu Akdenizin ahdî olarak, emniyet altına alınmasını elbette arzu ederiz.
Çünkü bu, yalnız bizim ve yalnız doğu Akdeniz memleketlerinin menfaati değil, bütün dünya sul-hunün menfaatidir.
Bugün insanlık menfaati müşterektir. Onun için dış siyasette daima geniş ve anlayışlı bir düşünce ile daima açık ve samimî olarak hareket etmek, benim için değişmez bir esas olacaktır.
İyi düşünülecek olursa milletlerin hususi menfaatleri ancak umumî menfaatler, yani insanlığın menfaatleri namına mütalea edilebilir ve ancak o çerçeve içinde telifi kabildir.
İkinci Dünya Harbinden evvelki diplomasi prensipleri ve zihniyeti tamamiyle iflâs etmiştir. Bugünkü duruma, yeni ve uygun bir diplomasi zihniyeti lâzımdır.»
Turizm meselesi
Dışişleri Bakanı, turizm meseleleri hakkında da şunları söylemiştir:
•— Turizmin inkişafına yardım etmek bizim için büyük bir İktisadî dâvadır. Dışişleri Bakanlığı I bunu kolyalaştırmak için elinden gelelıi yapacaktır.» Sovyri elçisi izinli gitti
Dışişleri Bakanımız, Sovyet Büyükelçisinin memleketine gidişi hakkında gazeteciler tarafından sorulan suali de şöyle cevaplandırmıştır:
• — Sovyet Büyükelçisinin gidişi hakkındaki tefsirler doğru değildir. Elçi esasen senelik mezuniyetini memlektinde geçirmek üzere hareket edecekti. Fakat Büyük Millet Meclisinin ilk toplantısında bulunmak ve yeni hükümetle temas etmek üzere hareketini tehir etmişti, ı Müteakiben de, bildiğiniz gibi, git-
★ (Baş tarafı 1 incide) ve bilhassa son yıllar zarfında Tüı-kiyenin maruz bulunduğu tehlike takdir olunursa Türk halkının ser Best seçimlere katılarak kendi idarelerini değiştirmeye razı olmalarının ne kadar büyük ehemmiyeti bulunduğu görülür. Kanaatimce, Türkiyenin maruz bulunduğu tehlikeden cok uzak bulunan bizler, Tiirklerin verdiği misâlden çok şey ler öğrenebiliriz. Bence, Türkler bugün büyük bir cesaret göstermiş, lerdir; öyle bir cesaret ki, dünyanın pek az yerinde bulunabilir. A-merika atom harbi gelişmeleri ve komünistler hakkında yapılan açık lamalar, yahut hiç değilse iler. süT rülen iddialar yüzünden hemen hemen bir sinir buhranı içerisinde bulunurken Türklerden cesaret ve onların örneğinden ders alabiliriz, kanaatindeyim.»
Bundan sonra âyandan Kari Mundt söz almış ve şöyle demiştir:
-— Arkansas senatörünü Türkiye deki cesaret verici olayları belirttiğinden dolayı tebrik etmek isterim. Senatörle birlikte ben de bu genç cumhuriyeti, hareketli ve serbest seçim yapmak kabilivetini ve dünyaya kendisinin iki partili bir mem leket haline geldiğini göstermiş olduğu için tebrik etmek isterim. Böy-lece Türkiye, Amerikanın dışında sayılan pek mahdut olan ve bat: medeniyetinin vasıflarından bil i addedilen hürriyetlere sahip bulunan memleketlerden biri olmuştur..
Fulbrigh tekrar söz almış ve demiştir ki:
.— Bana öyle geliyor ki. sayın Başkan, Türkiye yardımımızın büyük verim sağladığı memleketlerden biridir. Zannımca hiç bir hâdise, demokrasinin vaktiyle hiç b.r şekilde tatbik edilememiş olduğu bir sahada demokrasi kuvvetinin bu tezahüründen daha fazla cesaret verici olmaz. Türkiyede yapılan son seçimler, o memleket tarihindeki ilk dürüst ve serbest seçimdir. Güney Dakota senatörünün belirttiği gibi, seçimi kazanmış olan parti an cak beş sene evvel kurulmuştu ve buna rağmen Meclisteki 487 milletvekilinden 400 küsurunu kazanmış- | tır.
Geçenlerde New York Times'de I intişar eden gayet enteresan bir beyanata göre, Demokrat Part prog ramı özel teşebbüse büvük bir ehem | ti.» miyet vermekte ve devletçilikten ' Yurt dışında bulunan yurtdaş-rücu edilmesini derpiş etmektedir. . larımızın durumu ile yakından iL Bunun programın esas kısın ’ ■
biri olduğu belirtilmektediı
ıs eımeKier". , --------— - — .
ıtasımlarından! silenildiğini söyliyen Dıgışlerı Ba-iri olduğu belirtilmektedir kanınna. Cumhurbaşkanı Celal Ba-
Bu bakımdan kanaatimizce Türk V»™ Amerika seyahat.
kanımız, Cumhurbaşkanı Celâl Ba-
seçimi daha de cesaret verici olmuştur.»
bazı ajansların verdikleri haberlerin I bir tahminden ibaret olduğunu,
böyle bir kararın mevcut bulun-
1 madiğim suallere cevaben bildir-
ZAYİ — Ankara Kız Lisesinden miştir.
aldığım 16/9/1949 tarihli ve 429 sa- Bakan bu akşam saat 21.35 de yılı belgeyi kaybettim. | kalkan Pan - Amerikan uçağı ile
Yen sini alacağımdan eskisin'n ■ hareket etmiş, hava meydanında hükmü yoktur. vilâyet erkânı, dostları ve partili-
568 Gül Koçluoğlu 1er tarafından uğurlanmıştır.
Köprülü, Tütüncüler Birliğinin daveti üzerine bir toplantıda hazır bulunmuş ve birlik üyelerinin dileklerini dinlemiştir.
İlk olarak Celâl Umur, AlmanyalIn, Türk tütünleri için eskidenberi mühim bir pazar olduğunu ve 944-947 yılları arasında Almanya-ya tütün satılmadığı için piyasamızda umumî bir sarsıntı olduğunu belirtmiş ve izahatına devamla Alman yaya tütün satışımızda Amerikanın b’ze rakip bir mevkide bulunması ihracatımıza büyük bir darbe vurmuştur. Amerikan tütününün ucuz luğu karşısında Alman pazarını ta-mamiyle kaybetmemiz tehlikesi baş göstermiştir» demiştir.
Celâl Umur, bu mevzuda geniş izahat verdikten sonra Tütüncüler Birliğinin yaptığı tetkikler nefti -cesinde dört esaslı maddede son du-:umu tesbit etmiştir.
Buna göre a) Almanyada gümrük ve bandrol resminin tenzili, b) A-merikan rekabetinin önlenmesi, c) Almanyada yapılmakta olan harman larda Türk tütün miktarının arttırılması, d) kaçak tütün ve sigara ticaretinin menedilmesi gerekmektedir.
Tütüncüler Birliği üyeleri, bu 4 madde esas tutularak lâzım gelen te şebbüslerin yapılmasını Dışişleri Ba kanından temenni etmişlerdir.
Bundan sonra Dışişleri Bakanı Fuad Köurülü, tütünlerimizin dış memleektlerdeki satışı hususunda bakanlığının görüşünü izah etmiş ve demiştir ki: -Biliyorsunuz ki bu vazifeyi yeni aldım. Bu meselelerle henüz meşgul olamadım. Bu gibi İktisadî meselelerle bizim teknik bürolarımızla Ticaret ve Ekonomi Bakanlığı meşgul olmaktadır.
Yalnız şunu söyliyeyim ki, biz programımızda da belirttiğimiz gibi şahsî teşebbüslere lâzım gelen ehemmiyet ve kıymeti vermekteyiz. Çalışmalarımda serbest teşebbüslerin durumlarını ele alarak onların ge üşmesi için bakanlığımı ilgilendiren taraflar üzerinde dikkatle duracağımı tahmin edersiniz.
Bu arada tekel ve iktisadi teşekküllerine de temas eden Dışişleri Bakanı demiştir ki:
• Bütün kazanç menbalarını devletin elinde toplamak zihniyeti, ik-tısaden memleketimizi bugünkü feci duruma getirmiştir.
Bizim gayemiz memleketin kal -kmması için hususî teşebbüsü esas ittihaz etmektir.
Bu mevzu ile Ticaret ve Ekonomi Bakanlığı yakından alâkadar olmak tadır.
Diğer taraftan hükümetimiz İktisadî devlet teşekkülleri vasıtasiyle hususî teşebbüslere karşı rekabet yapmıyacak, bilâkis onları desteklemek yoluna gidecektir. Tabiatiyle
küllerinin kısmen hususî ellere devri suretiyle kabil olacaktır.»
Bundan sonra hazır bulunan tütün cüler dilek ve temennilerini belirt mişlerdir.
Dışişleri Bakanı, bu dilekleri cevaplandırmış ve en mühim tütün alıcımız olan Almanya ile ticari münasebetlerimize temas ederek demiş tir ki:
• Avrupa İktisadî işbirliği, dışişle-’ ri bakanları konferansında bütün bu meseleler bahis mevzuu olacaktır. Diğer taraftan Amerikan dostlarımızın dia, Almanyadaki tütün satışlarımızın gelişmesi bakımından lâzımgelen müzaharette bulunacağına eminim.»
Fuad Köprülü, Tütüncüler Birliğinden ayrılırken şunları söylemiştir:
Her hangi bir işte, hükümetin rekabeti hiç bir zaman mevzubahs ol-mıyacaktır. Devraldığımız işlerin tasfiyesi sırasında böyle bir intiba uyanırsa bu vaziyette geçicilik vasfı aranmalıdır. Devletin her işte işlet meciliğe kalkması hiç bir zaman iyi netice vermemiş ve veremez. Tekel, halkın menfaatlerine uygun olarak 1 çalışması gereken bir vergi mevzuudur.
Şuna emin olabiliriz ki D. P. iktidarda bulunduğu müddetçe hiç bir şahsi himaye, hiç bir zümre himayesi ve hiç bir nüfuz suiistimali olmıyacaktır. Böyle bir şey vuku-1 bulduğu takdirde buna muttali o-lan her hangi tyr arkadaş, derhal hükümeti haberdar etsin, bütün has i sasiyetimizle bunu önliyeceğiz ve 1 iktidarda kaldığımız müddetçe pren i siplerimizden katiyen ayrılmıyaca-* ğız.»
Bundan sonra Celâl Umur, tek-
■ rar söz alarak Dışişleri Bakanına,
■ Tütüncüler Birliği namına teşekkür-
■ etmiş ve muvaffakiyet temennisinde bulunmuştur.
★ (Baş tarafı 1 incide) yü irtica kuvvetlerini seferber etmekle itham etmişti. Neticede mahkeme Aybarın 4 ay mahkûmiyetine karar vermiş ve dâva yargıtayda I bozulduğu için duruşmaya yeniden başlanmıştır.
Dünkü duruşmada sanık vekili Saffet Nezihi müekkilinin broşürü Cumhurbaşkanına hitaben değil C. H. P. Genel Başkanına hitaben neşrettiğini iddia etmiştir.
Öğle tatilinin gelmiş olmasından duruşma öğleden sonraya talik e-dilmiş ve savcının mütaleasını ser-detmesini müteakip sanık Aybar müdafaaya geçmiş ve 300 sayfayı mütecaviz müdafaanameyi okumağa başlamıştır.
Sanığın bu müdafaasını savcı bir ideoloji propagandası mahiyetinde gördüğünden duruşmanın gizli devamını istemiştir. Mahkeme bu isteği yerinde görmüş, duruşmaya gizli devam edilmiştir.
Müdafaa bittikten sonra açık celsede mahkeme kararını bildirmiştir. Bu karara göre Mehmet Ali Aybar üç seneye mahkûm olmuş, hafifletici sebeplerle bu ceza iki yıla indirilmiş, sanığın eski suçu dolayısiyle ceza yekûnu 2 sene 8 ayı bulmuştur. Mehmet Ali Aybar '1 ay da umumî emniyet nezareti altında bulundurulacaktır.
R. Aydınlı dâvası
) (Baş tarafı 1 incide) neşretmiş ve bu broşürde Inönü-Bu sırada söz alan müdahil vekili Nihat Akpınar ve Nurettin Ar dıçoğlu ise Cumhurbaşkanı Celâl Bayarın mahkemeye şahit olarak gelmesinde ısrar etmişlerse de savcı yardımcısı, sanık ile savcının Cum hurbaşkanının şahit olarak dinlen memesinde ittifak ettiklerini söyle miştir
Mahkeme gerek amme, gerekse savunma bakımından Cuhurbaşkanı nın şahit olarak dinlenmemesine karar vermiştir.
Celâl Bayarın dâva dosyasında bulunan ifadeleri okunduktan sonra müdahil vekili Nihat Akpınar ile Nurettin Ardıçoğlu müdahillik vazı fesinden ayrıldıklarını bildiriri ş ve I mahkeme salonunu terkedip dışarı I çıkmışlardır
Bunun üzerine sanık vekili avu kat Emin Akyüz, Celâl Bayarın ifa merhumun ak- deıerjnjn mahkemede okunmasının «^kın olduğunu ve bu sebep ten bu ifadelerin okunmamış telâk Cumhurbaşkanı Celâl ki edilmesini istiyerek bu mealde Millet Meri si r dilekçe vermiştir.
Neticede sanık vekilinin tahki-
★ (Baş tarafı 1 incide) Velibeşe, milletvekili Fuat Hulusi Demirelli, Ankara savcısı Rüştü Ka-yıkçıoğlu, savcı baş yardımcısı Zeki Kumrulu, Ankara Barosu başkanı Saim Dora, Demokrat Parti Genel İdare Kurulu üyelerinden Samet Ağaoğlu, D. P. Ankara milletvekilleri, avukatlar ve ir—, raba ve dostları hazır bulunmuşlar- usuje ayk) dır. , I ■
Merasime ç—-• Bayar ve Büyük Millet Meri si Başkanı Refik Koraltanın çelenkle- vcuc_____T...........
tinden başka otuza yakın çelenk ka{in genişletilmesi talebine uyula-gönderilmiştir. ı rak duruşmanın başka bir güne
Ankara Demokrat Partinin ilk bırakılmasına karar verilmiştir, teşkilatını kuran müteşebbislerden biri olan Fehmi Yağcı’nın cenaze merasimine büyük bir kalbalık iştirak etmiştir. Kendisine rahmet, ailesine, meslek ve parti arkadaşlarına tekrar başsağlığı dileriz.
KİRALIK KAT — 3 oda. 1 hol müştemilatiyle. Maarif Kolleji karşısı, İncesu köprüsü yanında Kap -lanoğlu evinin alt katı.
f
v.
D. P. Cebeci Ocağının
9-Haziran 950 Cuma günü gecesi Gar Gazinosunda tertip ettiği
Au’anevi TANIŞMA TOPLANTISI
Seçimler sonunda büyük hazırlıklarla yapılan en güzel Gardenpartilerden biri olacaktır. (2066)
-

Bu Emsalsiz Fırsatı Kaçırmayınız!
APARTMAN DAİRESİ ve PARA İKRAMİYELERİ
Programın tenkit şekli miş, memleketteki umumi hoşnutsuzluğu arttırmış, ve Halk Partisi iktidarını bugünkü hazin duruma düşürmüştür.
Sayın İsmet İnönü'nün son seçim propagandası nutuklarından birinde söylediği bir sözü hatırlarız. C. H. P. Genel Başkanı bu nutkunda kendisinin hususi trenine, Savaro-na yatına yapılan itirazları bahis mevzuu etmiş, ve milyarlık bütçe içinde bu gibi masrafların ehemmiyetini pek de küçümsememişti. Fakat Türkçedc bir darbımesel vardır: Damlaya damlaya göl olur, derler. Bir gün hususi tren ortadan kalkar, Savarona yatı kalkar, Dolmabahçe sarayının masrafları kesilir, Cumhurbaşkanlığının sırf debdebe ve gösteriş için kullandığı masraflı vasıtalara, otomobil katarlarına, motosikletli alaylara nihayet verilir, yarin, bir umum müdür kaptıkaçtı kullanamaz hale gelir, dairelerden lüks kalkar, bürokrasi nihayete erer ve böylelikle millete de bir imtisal nümunesi verilmiş o-lıırdu! Fakat bunların hiç birisine kulak asılmadı; bu fakir milletin dişinden, tırnağından arttırdığı ve vergi olarak ödediği paralar har vuruldu, harman savruldu; işin şatafatına, yaldızına ehemmiyet verildi; ve milletin büyük bir kısmı da böyleee ıztırap içinde bırakıldı!
Ne istihsal için bir plân vardı; ne yapılan fabrikalar randımanla çalışabiliyorlardı; ne de köylümüz, huzur ve refah içinde idi; bu yüzden idare edenlerle, idare edilenler arasında derin bir İktisadî uçurum açıldı. Bir tarafta zengin bir zümre türedi; öbür tarafta halkın büyük bir ekseriyeti sefalet içinde in ledi, durdu. Biz, sırf büyüklere intisapları dolayısiyle iş gören, ve milyonlar kazanan ne biraderler, ne akrabalar biliyoruz!
Halbuki bunların yanında teşebbüs sahibi bir çok vatandaşlar İliç bir iş yapamıyorlar, elleri kol-‘ İarı bağlı evlerinde oturmağa mah-1 kûm bırakılıyorlardı. Bütün bu yanlış hareketler, sadece biz kaza-ı nalım, biz yiyelim hırsı üstüste birikerek memleketi bugünkü zor du-) ruma düşürdü. Herkesin bildiği bu hakikatleri bugün kalkıp ta kim ı inkâr edebilir?
1 Demokrat Parti iktidarı ele aldı-1 ğı zaman umumî vaziyeti nasıl bul-’ duğunu elbette tesbit ve izah ede-: çekti.
’ insan kira ile bir ev tuttuğu zaman bile mukavelede evi ne halde teslim alacağı tespit edilir. Hangi cam kırıktır? Hangi odada muşam-5 ba yırtıktır? Hanki kapının tokmağı yoktur? Bütün bunlar mukaveleye yazılır. İşte Adnan Menderes I de programının başında ancak bu-. nu yapmıştır. Bu tenkit aynı za-. manda bir tespittir. Halk Partisi iktidarı, Demokrat Partiye memleketi gül gülistan olarak teslim etmemiştir. Çünkü böyle olsaydı, halkın eski idareden memnun olması ve onu değiştirmemesi lâzım-gelirdi. Böyle olmadı; ve halk iktidarı eskisinden alıp daha ehLine teslim etti, işte bunun için, Demokrat Parti işe başlarken, umumî vaziyeti gözden geçirmiş ârazı tesbit etmiş ve buna göre tedavi tekniğini çizmiştir.
bir yaradır !
* (Hm tarafı 2 nelde) gayretine, maaile ve dost tenez-züh zevkine iki kanuncuğun bir kaç maddesiyle 4—5 bin liracığı-da mı çok göreceğiz?...
Şimdi, C. H. P., Uşak başkanı olan, Uşak fabrikası müdürü, se-çimden evvel gevşek davranan ve ne istifalara, ne de sürülenlere yapılan istasyon tezahürlerine mâni olâmıyan, müdürün yerini almak, mürtedileri hidayete kavuşturmak üzere yine müstacelen buraya resmî bir otomobille gönderildi. Bu suretle bir taşla iki kuş vurulmak isteniyor: Uşak müdürünü her ihtimale karşı göz önünden almak, Turhala da tecrübeden geçmiş gayretli bir particiyi oturtmak... Siz gafletteki ısrara, yaranlıkdaki vefaya bakın...»
C. H. P. nin şerefli mazisine a-it olan yukarıdaki küçük misali okuduktan sonra, diğer yerleri düşünür ve hükmünüzü verirsi-
Bugüne kadar bu şekilde giden işler, bilmem amma iddia edildiği kadar parlak olmasa gerektir.
NOT: Okuyucum, buna benzer bir takım doğru malûmat daha vermiştir. Onları da sırası gel dikçe bildireceğim.
H. Y.
hedefimizdir
★ (Baş tarafı 1 incide) müterakki bir nizam içinde büyük mânevi kıymetleri ile korunması, o-kul ve okul dışı terbiyesinin ilk ve son hedefidir. Bu millî birlik hakikatini tam bir şuurla kavraması ve onu bozmaya çalışacak her türlü tesir ve cereyanlara karşı fikren ve manen mücehhez bulunması için gençlerimizin sağlam bir karakter ve iyi bir muhakeme itiyadı ile bir likte özünü vatan ve m İlet sevgisinden alan manevî kıymet ölçülerine sahip olması lâzımdır. Bunu temine çalışmak en birinci vazifemizdir. Hepimize muvaffakiyetler dilerim.»
Ticaret Müsteşarı
Öğrendiğimize göre, milletvekili seçilen Cahit ZamangiFden açıladı Ticaret ve Ekonomi Bakanlığı Müsteşarlığına Faruk A. Sunter tayin edilmiştir.
Satılık Piyano
Az kullanılmış, iyi evsafta bir piyano satılıktır.
Müracaat: Yüksel Cad. No. 43.
Tel: 21163.
Ankara icra Gayrimenkul Satış Memurluğundan

İpotek olup satılmasına karar verilen Ankara'nın Misakımilli mahallesinin Çataldağ sokağında 166 ada 1 parsel numaralı 98 metrekare mikdarındaki ahşap evin yarı hissesi aşağıda yazılı şartlar içinde açık artırma ile satışa çıkarılmıştır.
DURUMU
5 numaralı sokak kapısından girilince avludan kontrpilâkla bölünmüş bir aralığın sol tarafında helâ, sağ tarafında taban ve tavanı tahta bir oda, 12 ayak, merdivenle çıkılan tahta tabanlı üzeri açık bir sofadan tekrar altı ayak merdivenle çıkılan taban ve tavam tahta ve lavabosu bulunan bir sofa üzerinde taban ve tavam tahta, yüklük dolabı olan bir oda vardır. Tavan yağlı boyalıdır. Sokak kapısı arkasındaki aralıktan geçilen avlunun sağında bodrumda bir depo ve sol tarafta tabam beton, tavanı kontırpilâk bir yazıhane ve bu yazıhaneye kapısı olan ufak bir depo ve üst kattaki açık sofaya çıkılan merdiven vardır. Avlunun karşısında tek katlı zemini beton, tavam tahta kontırpilâkla iki bölmesi bulunan ve halen gazoz imalâthanesi olarak kullanılan yer vardır. Yazıhane ve imalâthanenin tavanı ve bölme ve pençere çerçeveleri yağlı boyalıda-. Ev ahşap ve üzeri yerli kiremittir. Elektrik, su tesisatı vardır. Heyeti umumiyesine on bin lira ve satılacak yarım hisseye beş bin lira kıymet takdir edilmiştir.
SATIŞ ŞARTLARI
1 —Satış 20.6.1950 Salı günü saat 10 dan 11,30 a kadar dairemizde tahmin edilen değerin yüzde yetmiş beşini bulmak şartiyle yapılacaktır. O gün istek bu değeri bulmazsa son isteklinin yüklenmesi yerinde kalmak şartiyle 30.6.950 Cuma günü saat 10 dan 11,30 a kadar yapılacak ikinci artırmada en çok artırana satılacaktır.
2 — Artırmaya girenler tahmin edilen değerin yüzde yedi buçuğunu güven akçası olarak vereceklerdir. Satış peşin para iledir. İstenildiğinde yirmi gün kadar süre verilebilir. Dellâliye ve birikmiş vergiler satış parasından ödenecek ve tapu harç giderisini alıcı verecektir.
3 — Satış parası zamanında ödenmezse icra kanununun 133 üncü maddesi gereği yapılacak ve alıcı fiyat eksikliğinden sorumlu buluna çatır.
4 — İpotek sahibi alacaklılarla ilgililerin bu mal üzerindeki haklarını faiz ve gideri hakkında ileri sürdüklerini belgeleriyle birlikte 15 gün içinde daireye bildirmeleri gereklidir. Bildirmezlerse satış parasının üleştirilmesine giremiyeceklerdir.
5 — Şartlaşma bugünden başlıyarak dairemizin 949/280 numaralı
dosyasında görülebilir. İstekliler daha evvel satış şartlarını görmüş ve kabul etmiş sayılacaklardır. İlân olunur. (2050)

M
USB âü; ıL
1 İSI i
5e e b
Davet
Maliye Komisyonu?
Başkan, sözcü ve kâtip seçimini yapmak için bugün saat 14 de,
Milli Savunma Komisyonu: Bugün saat 14 de,
| Sağlık ve Sosyal Yardım Korniş.
Bu bakımdan, programdaki bu yonıı: tenkitleri Halk Partisinin hiç bahis Bugün saat 14 de toplanacaklar-mevzuu etmemesi kendi menfaati dır. iktizasındandır. Yapılacak işler hakkında söyliyecek sözleri varsa onları bildirsinler. Temenni ederiz ki, Halk Partisi sözcüleri hiç olmazsa bundan sonra basiretle hareket e-derler ve böyleee yapıcı bir tenkit usulü kullanırlar...
r

Kiralık
2 oda, bir hol, mutbak, banyo, ı elektrik, havagazı. Maltepe Uludağ sokak No. 20 kat 2 ye müracaat.
(2065)
Emekli Albay Rüştü Kayal, İstanbul Şose ve Köprüler Sorumlu Saymanı Tahsin Kayal, Merkez Bankası Teftiş, Kontrol ve Personel Müdürü Alâettin Kayal’m babaları Mustafa Kayal 30 Mayıs sabahı hakkın rahmetine kavuşmuştur. (2054)
ÇEKİLİŞ
TARİHİ
29
HAZİRAN 1950.



HER 100 LİRA AYRI BİR KURA HAKKI ALIR
BANKAMIZIN, HAMAMÖNÜNDEKİ
Hamamönü
Ajansı, her gün saat 9.15 ten 18 e kadar fasılasız açık ve müşterilerimizin emrindedir.
Telefon : 12475
İS TANBVL ŞEHİR TİYATROSU DRAM BÖLÜMÜ
I İKİNCİ TEMSİLİ
si
|S
gfll İKİNCİ TEMSİLİ
||^| Tebeşir Dairesi
Dram 4 Perde
Yazan: Klabund
Türkçesi: M. Sabir Feyzioğlu
Biletler gişelerimizde satılmaktadır. Numaralı yerlerinizi evvelden aldırınız.
Tel. Gişe: 15031 — Müd.: 24075
İLÂN
Yalnız karton ve mukavvası Genel Müdürlüğümüzden verilmek ü-zere 25.000 adet dosya gömleği pazarlıkla bastırılacaktır.
Mühürlü niimunesi ve şartlaşması dairemizde görülebilir. İsteklile rin Ticaret ve Sanayi Odasına mahsus belgelerde birlikte pazarlık tarihi olan 5/6/1950 Pazartesi günü saat 15 de Satınalma Komisyonumuza müracaatları. (3600)

Comments (0)