Cumartesi
5
' MfiZİRAN
I
l(h) birinci Yıl j No. 3336
Idar»; Nuruesmanlye N®. N7 Tel acreeh «VRNİ fiAOAH»
İt T A N S U L Telefon ı 20105
ABCMe TUrktyo genetik ı2800
• aylık 1KC 3 aylık 800
1 aylık 300
«ff..
»
»
Kr.
»
»
SAYISI HER yerdi
«EDE1.I
Ecnebi 11400 öOOO ■1000
000
KURU


%


o
w
A

F
- . _J

----- . . . -----------------------------------------------------------------------------------------------
I Müfettişler raporunda Atıf İnan açık bir lisanla itham olunuyordu, aynı raporda ismii geçen Millî Savunma


ı Bakara, Münir Birsel tahkikatın selâmeti için Meclis huzurunda istifa etti,, istifası sempati ile karşılandı
w
ftihayet hakkında Meclis tahkikatı açılmasına karar verilen Atıf inan, o zamanki Hükümet Reisi Receb Pckerle Yardımcısı Mümtaz ök-men ve buğday yolsuzluğu advtunnı Meclise ili: getiren Sinan Tekelioğla

X
İl
*
Buğday ihraç» işinde eski Başbakan Receb Pekerin de mes’uliyeti görübîyöP. Dehşet verici yolsuzluklar...
4
Nihayet Atıf İnan da tahkikat açılması lehinde konuştu
rara: 4 (Hususi) — Meclis raporun Meclise sevkedildiği hak- idare edildiği görülmüş olduğun- run Meclise sevkedildiği yâ
Ankara; 4 (Hususi) bugün saat 15 de Ali Fuad Çenese yun başkanlığında toplandı.
Fevkalâde günlere mahsus olmak üzere samiin locaları hıncahınç dolu bulunuyordu. Oturum açıldığı zaman, hükümet Toprak Ofisinde yapılan tahkikata dair
kındaki Başbakanlık tezkeresi o-kundu. Başbakanlık tezkeresinde Ofiste haklarında takibat yapılan memurların memurin muhakemat kanununa tabi olmaları hasebile bazı işlerin bizzat eski Ticaret Bakanı Atıf înan tarafından sevk ve

dan Anayasanın 67 inci maddesi-ne göre takibata devam edilemediği bildirilerek hazırlanan rapo-
Dünkü Meclise Umumî
Zayiata aid verilen ilk rakamlardan 121 vatandaşın r t •'* ij 7/w J J
maalesef olduğu anlaşılıyor
Müdhiş bir mugalâta
~l
f
%
J 4 * * ------------------------1
I Halle Partisi Anadolu zaferinden evvel mi, yoksa sonra nu i teşeşkül etti? Bu tarihi karıştıracak kadar kafasında selâmet ve dağarcığında bilgi bulunmayan bir adam Halk Partisinin resmî organında buşsutunda kalem oynatmağa nefsinde nasıl bir cüret ve cesaret görür?
l_
M
alk Partisi yardakçıları ve acemi miidafileri, bu siyasi teşkilin Türk halkı nazarmda ne kadar sukut ettiğini ve itibarının nasıl sıfıra müncer olduğunu gördükçe ne yolda müdafaada bulunacaklarında şaşırıyorlar. Heyecan ve telâş ile öyle sözler «atfediyorlar ki bu yolda kouuşnıa ve yazmalar korumak istedikleri partinin lehinde değil a-leyhinde oluyor. Esasen cahilane müdafaaların daima zarar verdiği muhakkaktır. «Ulus» da, evvelki günkü bir başyazıda, Halk Partisinin yirmi beş yıllık geçmişin hesabını şerefle vereceği İleri sürülürken şöyle bir palavra savruluyor-, Yurdumuzu istilâ eden düşmanı ana vatandan tardeden ve büyük inkılâblan başaran Halk Partisi!...
Bu kadar muazzam bir mugalataya aklı başında bir adanı nasıl cesaret edebilir? Bu yazıyı yazan, bütün Türklerde idrâk ve anlayış kabiliyetinin yirmi beş yıl içinde asagrî hadde İndirileblldiğiue mi inanıyor? Filhakika çeyrek asır tek parti ve bütün dimağ ve düşünceleri ayni hedefe yöneltme sistemi sayesinde insanlar hâdiseleri dar bir zaviyeden görmeğe bayii alıştılar amma artık hakikat Jeriıı bu derece karıştırılmasına ve bulandırılmasına kimse müsamaha ve müsaade edemez.
Yabanca istilâcıları Türk topraklarından Halk Partisi söküp attı, demek kimsenin o tarihi hâdiseleri yaşadığını ve gördüğünü kabul etmemek demektir. Halk Partisi Anadolu zaferinden evvel mi, sonra mı teşekkül etti? Bu tarihi karıştıracak kadar kafasında selâmet vo dağarcığında bilgi bujunmıyan bir adam Halk Partisinin resmi Organında baş sütunda kalem oynatmağa nefsinde nasıl bir cüret vo cesaret jgörür? Hayret edilecek şeydir. Böyle bilgisi kıt müdafi-lerlo Halk Partisinin-başına ilahe no gibi bâdireler gelebileceği kolayca tahmin olunabilir.
Atatürk Anadoluya geçerek mukavemeti ve Mîllî Mücadeleyi kurduğu günlerde ortada Halk Par-tÎM diye bir tenkilin değil mevcudiyeti, adı hattâ rüzgârı bile yoktu. Mustafa Kemal Yunan müstevlilerinden yurdıı kurtarmak, bayrağını açtığı vakit bu şerefli âlem etrafında bütün vatansever-^Devamı Sa,t 3; Sü., 4 deı
Bîr Hukuk alimimizi kaybettik
Cevad Gücün dün vazife başında vefat etti

se-de-
Receb Peker ile M. Ukmen hakkkında da tahkikat açılması muhtemel
Ankara, 4 (Hususî) — Bir neye yakın bir zamandanberi
vam eden hububat sıkıntısı tahkikatı bugün nihayet her iki parti mensublan tarafından müttefikan müdafaa edilemiyecek bir hale gelen eski Ticaret Bakanı Atıf înan hakkında Meclis soruşturması açıl ması ve işin daha çok uzamağa tahammülü olmadığı kabul edilerek anayasa ve adalet komisyonlarından kurulacak bir karma komisyona sevkile adlî safhaya intikal et miş bulunmaktadır.
Bugün eski Ticaret Bakanının kendisi hakkında soruşturma açıl-Devamı Sa., 5; Sil., 2 de
run Meclise sevkedildiği yazılmakta
Başkan müteakib, hin Laçin ve iki arkadaşının vermiş oldukları eski Ticaret Bakanı Atıf înan hakkında Meclis tahkikatı açılmasını istiyen bir takririn Ofiste yapılan bu tahkikat neticesine talik edildiğini hatırlatarak, bu husustaki raporun gelmesine binaen müzakereyi yeniden açtığını bildirdi.
Vedad Diclelinin müdahalesi
Usul hakkında konuşmak üzere söz alan Vedad Dicleli:
-Efendim sayın başkan tahkü kat raporunun Meclise geldiğini söyledi. Buna aid tezkereyi okudular. Fakat rapor okunmadı. Bana kalırsa, evvelâ rapor okunsun, bilâhare müzakere açılsın. ) dedi.
(Devamı) Sa., 5; Sil., S de
* v* 4 * -y 1. * tezkerenin okunmasını bir ay kadar evvel Şa-
Amerikalıların iştirakiie meydana çıkarılan şebeke
İstanbul, 4 (AP.) — Bugün bir Amerikalı Emniyet mensubile el ele çalışan Türk polisi, gayet muvaffakiyetli ve heyecanlı bir baskın neticesinde 1 milyon dolar kıy metinde heroin ele geçirmiştir. Bu başarının, Amerikaya kaçak uyuş-( Devamı Sa. 5. Sü. 7 de)
Ankara Cinayeti
i
Boluda devam eden dâva yine mühim safhaya girdi
Maktul Doktorun cebinde bulunon yabancı dille yatılmış esrarengiz mektub nerede?. Bunu Kemal Bora mı yönetmiş?.
Bolu: 4 (Hususi) — Doktor Ne şet Navi Arzan'ıâ katli He neticelenen Ankara cinayeti dâvasına dün sabah Bolu ağırceza mahkemesinde devam edildi. Hatmet ve
Reşid her zamanki gibi biri 011de diğeri arkuda adliyeye getirildiler. Reşid iyice şişmanlan)işti. Bir arkadaş kendisine takıldı:
(Devamı Su., 3; SÛ., & de)
Meraklı bir lâva

M erimia Cevad Oilcün
Temyiz mahkemesi enki reislerinden v® Darülfünun Hukuk Fakültesi p)ofesörlerinde^ve memleketimizin kıymetli hukuk âlimlerinden Cevad Ahdurrahlm Gücün dün asliye hukuk mahkemesinde1 Vazifei vekâletini İfa ederken ûnl olarak nezfl dlmağiden vefat ct-. mistir.
tDevauu Sa. t. Sü. 7 del | «ne
Meşhur Hidiv Abbas Hilmi Faş anın vârisi Prenses Şevket’i» yemini
Merhum Kidıv’in Avrupada okuma masraflarına deruhte ettiği gencin tahsili yarıda mı bıraktırılmış?...
Mısırın en zenginlerinden meş hur Hidiv Abbas Hilmi paganın ipzı ve varisi Prenses Şevket Ka tiroıoftlu aleyhine bir dava ika-pıe etinmiş bu enteresan dava.
nın duruşmaama dün 11 inci as liye hukuk mahkemesinde bakıl mistir.
göre davanın mevzu-(Devamı Sa. 6. SİL 1 de)
ı mjBur.
* I iddiaya
İçişleri Buhantnıu Meclisde verdiği izahat larla felâket sahasında üç semtte' toplanan ölülerin bir taraftan hüviyetleri tetkik ve tesbit edilmekte diğer taraftan teçhiz, tekfin ve tedfinleri yapılmak üzere muay-, yen mahallere sevkedilmektedir.
Bu araştırmalarda bir ev halkının en küçüğünden en büyüğüne kadar hepsinin bu âni felâkete kur ban gittiği görüldüğü gibi yine bir ev halkından göz yaşlan ile ailesinin diğer efradını ötede beride (Devamı Sa. 5. Sü. 7 de)
Amasya: 4' (A.A.) — Dün saat yirmide başlıyan yağmur biT buçuk saat bütün şiddetile devam etmiştir.
Dağlardan inen sellerin sürüklediği iri kayalar bazı evlere çarparak bunların yıkılmalarına sebeb olmuştur.
ölenler ve yaralananlar vardır. Mahallî teşkilâtlarla askerî kuvvet ler, ekipler teşkil ederek kazazedelerin yardımlarına koşmuşlardır. Yaralılar hastahaneye nakledilmiş
lerdir.
Elektrik direkleri de yıkıldığı i-çin şehir karanlıkta kalmıştır, ö-lü ve yaralı sayısı henüz tesbit e-dilememişLir.
tik zay iata aid rakamla?
Amasya: 4 (A.A.) — Dün gece vukua gelen seylâp neticesi harab olan mahallelerde enkazı temizlemek ve ölülen kaldırmak için erken saatlerde faaliyete geçen ekip ler çalışmalarına devam etmektedirler. Bu çalışmalar ve araştırma


r.
r.
t




t
Hitlerin kendisine bir melce hazırlattığına dair elde bulunan deliller
l
«Führer ilçîm bin* yerde »abtedfilleıme» bîr kale, bir yer yüzü eeıııneti vüeııde getirmekle Alınan denizaltı donanMtuasıı pek büyük ittibar duymaktadır...»
f Ekmek] düzeliyor
| Haftaya buğday j i nisbeti yüzde | | yetmişe çıkacak j
Ankara, 4 (Hususî) — Ticaret Bakanlığı verdiği bir kararla ekmekte mevcud yüzde elli nisbetin-deki buğdayı yüzde yetmişe iblâğ etmiştir. Yarından itibaren yeni çeşniye göre un imaline başlanacak tır. Bir hafta sonra İstanbul An-
Devamı Sa., 5; Sü., 2 de
Şoförlerin dünkü kongresi ------------o----- Cemiyet otomobil getirtip şoförlere dağılarak
İstanbul Şoförler ve Otomobilciler Cemiyetinin yıllık kongresi, dün saat 14,30 da Eminönü Halke-vlnde yapılmıştır.
Saat 14 den itibaren üyeler kongreye gelmeğe başlamış, bu yüzden dün Cağaloğl.' muhiti bir otomobil sergisi halini almıştır.
Saat 14,30 da kongre milletveki-(Devamt) ScLa 5; Sü.a S de
s
Mesajda aynen şu satırlar yazılmıştır:
«— Führer Adolf Hitlerin gizlen miş olduğu Mautilus denizaltısın-dan kurtulan bir denizcinin yazdığı son satırlardır!

^U. Kreuzer Mautilus» Finlan-diyadan Franko İspanyasına gitmekte iken Gedser Feuerschiffer» ateş gemisi hizasına geldiği sırada bir enkaza çarpmış ve bunun neticesinde su almağa başlamıştır!
Bununla beraber on beş buçuk (Devamı Sa., 4; Sü., 6 da)
AKVİMDEN BİR YAPRAK
Bir Çin darb-t meseli
okuduğumuz (Jül teroemolerlnılon bir var- "
unuta I L
Cin L _ . _ _
i vardır:

nııştır; bir başladı mı? Kolera, veba «ibi tâıın halini alıyor, bütün dünyayı kaplıyor. Kazara ümidburnunda bir Ih tilAf olsa Gruonlanrt
JEskimoları
Laponlara
*
A
silâhlanıp) saldırıyor-
muvaffak iyi idaro •
nıemleke-
inçliğimizin ilk çafciarında icazetle Verne»
ıÇinde Seyahat» dır. Bıı eserde madiğim bu* (darb-ı mesel)
• Kılıçların paslandığı, bahçıvan bellerinin parladığı, hapishanelerin boş kaldığı, anbarların dolu bulunduğu, mfıbedlorin basamakları gollnlerin a-yagı ile aşındığı, mahkemo kapılarında ot bittiği, hekimlerin yaya kaldığı, ekmekçilerin ata binıneğo olduğu zaman imparatorluk olunuyor demektir.»
Bu umumi bir bakışla bir
tin tıkırında gittiğini Ölçeoek bir mî-zân olabilmekle beraber zaman daha doğrusu dünya o kadar değişmiş ki bu kaidelerin mevcud olması işlerin pek İyi gittiğine bir delil olamıyor.
Meselâ bu zamanda luhçlar* paslan* dırmağa gelmiyor. Bilâkis bütün dov-lotier, toldolablanndakl okmok bıçağına kadar no varsa bileği taşına vurmaktadırlar; çünkü harb denilen âfot artık mevzu bir felâket olmaktan çık-
lar.
Bahçıvan hollerinin parlaması bızdo Kartal vo havalisi gibi sobzo ziraatı yapılan mıntahalarda bazı bahçıvanların yüzünü güldürmüştür. Fakat bizim Ziraat Bakanlığımız bir ınomlokc-tin ibtldai vasıtalarla no kadar mahsul alabileceği hakkında esaslı fikir e-dinınoh istodigi için scnclordcnberı bu bahçıvanlara elini uzatmak degıı şöy-lo yan gözlo olsun bir İltifat etmemiştir; olbotto bunun da bir hikmeti vardır.
Başka memlekotierı bilmeyiz | fakat bizdo hapishaneler İnadına tıklım tıklım doludur; gazotoloıdo görülen röportajları, girip çıkanlar tarafından yazılan ki (abları okuyanlar sinirlerin) (eskin odlncoyo kadar uykudan mahrum kalırlar; hapishanenin bir cezaevi olduğunu daha vazıh surette aniat-(Lütfen sayfayı çevirinin)
SAYFAt g

9*.-.
smsL
--— ■ -------
Yazan 2 Profesör Kenan Öner

M


km voa ı^;
Fi HAZİRAN 94g
————I —
- 95 —
Hattâ bu iddiayı teyiden 9 vesika da lâyihaya eklediğim gibi büyük bir samimiyet vo olanca hüsnüniyetle gizlemeden Demokrat adaylarından gasbedtlen reylerle C. H. P. namzetlerine eklenen oylar arasında 69808 kadar bir fark göıüldüğüne de temas ederek bu farkın acelenin ve uukutuhayalin tevlit ettiği şaşkınlıktan ileri gelmiş olması ihtimalini kuvvetli bulduğum gibi seçim neticelerini gösterir müfredat cedvel-leriııia uzak yerlerden henüz gelmemiş olması dolayısile yekûnlarda bir hatâ olmak ihtimalinin de vârid olduğunu kimse sormadan haber vermekle çok dürüst bir hareket tercih eylemiştim.
Bu notları yazarken yaptığım tetkikat sırasında elde ettiğim kat î neticeyi de ben arzetmiş olayım ki, ilâve edilen iki ccdvelde görüleceği veçhile, hakikatte Demokrat Partiden 819378 oy alınarak Halk Partisi adaylarına 756150 oy eklenmiş bulunmaktadır. Şu halde aradaki fark ta 69808 değil, tanı 63228 dir. Garibtir ki işi bu hale sokanların elinde Demokrat Parti adaylarından gaspolunmuş daha 63228 oy olduğu ve bununla hükümet partisi adaylarından mebus çıkarılan beş kişi haricinde bir iki adaynı daha milletevkili ilânı mümkün bulunduğu halde fazla alınan bu oylardan istifade kabiliyeti hiç düşünülmemiştir. Bunun hnıokrat Parti veya Demokrasi lehine ihtiyar edilmiş bir cemile ad-diu«? imkân olmadığı kanaatinde ısrar edeceğim .Çünkü son japtıgım tedkikat ve talıkikatm ruhumda yarattığı imana göre bu alış veriş auıeliyesi o kadar sersemlemiş bir dimağ ile o kadar acele ve mükerrer yapılmıştır ki alınanlarla verilenler arasında bir muvazenenin bulunup bulunmadığını düşünmeğe ve burasını tedkika zaman ve imkân bula-D’ ımışlardır. Hattâ tutanakları inceleme komisyonundan fazla ilıtiyat-kâr bulunan. İ3tanbuldaki muhasipler iş olup bittikten sonra bu muvazenesizliğin farkına varmışlar, Büyük Meclisin seçim evrakını celbedip bakacağına ihtimal vererek oy vo iştirâk adetlerini gösteren tutanakları Basra harap olduktan sonra tekrar bir muhasip heyetin gözünden geçirttikten ve icap eden tahsisatı kırmızı mürekkeple yaptırdıktan sonra yenidön jazılıp imza edilmek üzere komisyonlara göndermişlerdir. Minarej’e bu yeni kılıf geçirilmeden Büyüle Meclis bu evrakı celp ve tetkik ettirseydi aradaki bu muazzam farkın delâletile mebusluğa •(jsaa ittihaz edilen oy adedi yekûnunun pek uydurma bir şey olduğunu aulanuş olacaklardı. Kimbilir, belki de bugün —eskisi kadar olmasa bile— hakikati isbata yarıyacak az çok bir fark bulmak yine kabildir. •‘Fakat, nedense, tutanakları inceleme komisyonu bu doğru yolu bırakarak, bu farkı izah sadedinde nazara almak samimiyetinde bulunduğum sobeblerden yekûnlarda bir hatâ vukuu ihtimaline parmak basarak list tarafını görmek cömertliğini esirgemiş ve lâyihamda, bu kadar 'Sdcışık bir zamanda köylerden bucaklardan toplamak imkânına sahip olmadığımız vesikaları bir kaç gün içinde tedkik ve tasnif ederek emre müheyya bir hale getireceğimizi ve istenildiği anda ğimizi de bildirdiğim halde bunlar hazır mı diye soran muştu',
İtiraz dilekçesine bağladığım 9 vesika, inceleme
Seyyar satıcılardan şikâyet
3 6, 913 tarihli .gazetenizde Mikakiarda zerza-\at satıcıları hakkında do^ru ise çok yazık beriav hah yazınıza 1 staııbııl hal kındım olmak sıfatıyla ce vabmı şudur:
Mahaliât arasında seyyar satıcıların sabahın ye dişinden akşam geç vakit lero kadar bağırmalarından eleman çoknıekteyiz. e. vimizde hastamız sabaha kadariî uyumayarak sabaha karşı biraz uykuya dalacağı anda bir bağırtıdır başla jor. Bunlar para ka zanmak istiyorsalar belediyenin her hafta açtığı pazarlarda satış yaparlar, hailim meskenlerinde isti rahallerini selb edecek şe kilde satış değil, herkesin dileğini yapmaya kalksa şehirde nizam intizam kal maz.
Birde köprüde bir siirü gazete müvezzilıi ve satıcıların vapurların içinde satış yapmaları çok .güzel manzara teşkil etmemesi gerek. Menedilirse (gazete ler hemen feryad ederler) köprü üstünde sıra ile du rup herkes intizamla gazetesini atmış olsa daha i-yi olmaz mı?
Terfik Ba.şay Ali Emin so. No: 15 Fatih
fc.t şirketinin
-
’ •
Şehirde şeker sıkıntısı deva
Biran evvel tevziata başlamak lâzım
fi
sermayesi
----o-----
Tanzim satışları yapacak olan şirkete İstanbul belediyesi de ortak olacak
takdim edece-bile bulunma-
komisyonunun izalr etmek istediği gibi münhasıran Demokrat .Parti mümessilleri .tarafından sandıklardaki tasnif sonunda tanzim edilen kâğıt parçaları değil, lâyihamda da arzettiğim veçhile, hem Demokrat Parti, hem Halk Partisi ve hem de bağımsız adaylar mümessillerinin ve bunlara zanıi-meten de sandık başlarına ikame olunan polislerle seçim komisyonu reis veya âzalarının da imzasını taşımakta idi.
Tutanaktan inoeleme komisyonunca bu vesaikin seçim neticesindeki oy mikdaıına. sureti tesiri gösterilmediğine taallûk eden iddia da «bir zühul eseri olsa gerek. Bilâkis lâyihamda her adayın aldığı hakikî ve sun'i oyla alınıp verilen reylerin mikdarı yazılmış olduğu gibi yine lâyihamda elimizde bulunan sekiz yüzü mütecaviz sandık başı tasnif tutanakları suretlerile kurullarca tasnife esas ittihaz edilen lıilâfı hakikat zabıtların mukayesesi ve intihabda yalnız kanun dışı yapılan baskı ve tedhişlerle iktifa edilmiyerek Halk Partisine hiç olmazsa kısmi' bir ekseriyet kazandırabilmek için sahtekârlık gibi siyasî bir fırkaya, lıiç olmazsa bir hükümete yakışmıyacak çirkin suçların ikamdan ■da çekinilmediğini bir lisanı isyanla fuzulî bu beş milletvekilinin yüzüne çarpacağından emin bulunmaktayız, fıkrası da ilâve edilmiş bulunduğu halde komisyonun seçim neticesine tesiri gösterilmemiş olduğu i .hftitestle -batıl' muhik haline sokması hakikaten çayı teessür bulunmaktadır.
(Devamı var'
9
TAKVİMDEN BİR YAPRAK
Bir Çin darb ı meseli
(Baştarafı 1 incide) mak için şehrin en kalabalık caddelerinde palasporetere bürünmüş nümu-neier eUeri kelepçeli olarak geçirilir; bu suretle halk üzerinde bir terhib tesiri de yapılmış olur.
işin;ganbrbizde anburtar daima doludur; silo tâbir edilen bu muazzam kilerle-, ağzına kadar dolar, o kâfi gelmez istasyonlarda dağ gibi yığınlar yapılır; derken bir yağmur yağar; bütün o buğday tepeleri birden yeşerir, anbarlardakifer de kurtlanır, küflenir, bitlenir; nihayet onları nakliye zahme ti çekerek denize dökeriz, yerine yenisini doldururuz.
Biz buğdayla böyle mütemadiyen uğ raştığcmız İçin onu yemeğe vakit bulamayız; buğdayı bırakır, arpa yeriz.
Bizde mahkeme kapılarında ot bitmek şöyie dursun kapı eşikleri aşınmıştır ; işleri -i .günden güne çoğalmasından dolayı Adliye Sarayı inşasını daima geri bırakmağı doğru buluyoruz. Çünkü bu gidişle yapılacak Sarayın mahkemeleri istiab edebilmesi düşünülecek bir mes eledir. Belki bu hak lı sebebden dolayı Adliye Sarayı plânlarım da değiştirmek .icabedecektir.
Hastalarına daima otomobille gittik lori içirt «hekimlerin bilde yaya kaldıkları hiç görülmemiştir; ekmekçiler İse ı bu gidişle ekmek tevziatını lüks oto-■ mobilterte yapmak vaziyetindedirler.
Görülüyor kİ darbı meseldeki kaido-lorın bazılarmm tersine tatbik edilmesi «do memleketin iyi İdare edilmediği-
ne dair olan kanaate tesir edecek mahiyette değildir.
Eğer orada böyle değilse Çinlilere Allah acısın.

D.P. Samatya ocağının fevkalâde toplantısı
—o—
Demokrat Parti Samatya merkez ocağı üyeleri, 11 haziran cuma günü saat 21 de ocak tokalında bir toplantı yapacaklardır.
Fevkalâde bir mahiyet arzeden bu toplantıda mühim kararlar alınacağı söylenmektedir.
--------o .
A DE İ Y E D E
Firarı bir mahkûm yakalandı
Muhtelif suçlardan 27 sabıkası bulunan ve 1945 senesinde Merzifon ceza evinden firar eden Meh-med Tulga adında bir mahkûm 3 sene kaçak gezdikten sonra nihayet evvelki akşam Atati)k Bulvarında yakalanmıştır.
•»
Sabıkalı dün savcılıkça tevkif edilerek Merzifona sevkolunmuş-tur.
Taksi altında ölen çocuk
Aksarayda Namık Kemal caddesinde 13 numarada oturan 3,5 yaşında Ahmed oğlu Erol evvelki gür evlerinin önünde oynarken 8672 plâkalı kamyonun sademesine maruz kalmıştır.
Tekerlekler altında kalan yavru calr yci şekilde parçalanarak ölmüştür.
îngiltereden satın alman sekerlerin İlk partisi önümüzdeki hufta limanımıza gelmiş olacaktır.
Bu maksadia, Denizyolları emrinde bulunan Çırağan deposuna boşaltılarak, idlıal şekeri konulmak üzere, Şeker şirke/ne terki kararlaştırılmıştır.
ŞEKER SIKINTISI DEVAM EDİYOR
Diğer taraftan şehirde şeker sıkıntısı devam etmektedir. İlgililer Mayıs tevziatının haziranın 5 ine kadarkl ihtiyaca cevab verecek bir şekilde yapıldığını iddia etmek te iseler de, bu iddianın yersiz vo mânâsız olduğu yapılan şikâyet -leriıı çokluğu karşısında ortaya çıkmaktadır.
Mayıs ayının 20 slndenberi güç lükle bir kilo şeker temin eden vatandaşlar. bu bir kilo şekerle elbet te ki haziranın 5 ine kadar ihtl-
yaçlarını temin edemezlerdi.
Esasen haziranın beşi olduğu lıalde karneler henüz halka tevzi edilmemiş bulunmaktadır.
Belediyenin bu işle daha çok evvelden faaliyete geçmesi ve kar-ııoleri halka ayın beşinde şeker a-labilecek bir şekilde dağıtması Icab etmekte idi.
Bu arada hasta vatandaşlar çok müşkül durumda kalmışlar, mütc-addid defalar. Belediyeye bir kilo. - hiç olmazsa karnelerinden mahsul; edilmek Buretile - şeker verilmesi hususunda müracaatta bulunmuşlardır.
Diğer taraftan öğrendiğimize gö re şeker karneleri ancak pazartesi veya salı gününden itibaren halka dağıtılmağa başlanacaktır.
Halk, haziran ayma ald şeker ihtiyacım ancak beş gün sonra ala bilecektir.

M A A RİFTE
D E N İZDE
Mudanya haüı yaz
tarifesi
Co
GalatasaraylIların pilâv günü yann -------------o----
GalatasaraylIların an’anevî pilâvı yarın saat 12 de lise binasında j’enilecektir. Bu münasebetle günün neş’eli geçmesi için zengin program tatbik edilmiştir.
Münakaşalı konferans
İktısad Fakültesi Mezunlan
mıyetinin tertiblediği münakaşalı konferanslardan biri de dün saat 18 de Prof. Alfred îsaac tarafından Ticaret ve Sanayi odası meclis salonunda verilmiştir.
Konferansın mevzuu İktısad Fakültesi mezunlarının ikbsadî hayat takı mevkii idi.
-------O ■ ■«■
Spor farayı inşaatı
Belediyenin inşaya karar verdiği Spor Saraya aym zamanda spor sergi kısmım da ihtiva edecektir.
^ergi ile alâkadar bazı pavyonların inşaatı zarurî olduğu için spor sarayile Radyo Evi arasında birkaç pavyon inşa edilecektir.
—----------o-----------
SAÇIL IK:
Sağlık Bakanı şehrimize geldi
-------o------
Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Dr. Behçet Uz, dün saat 16 da An-karadan şehrimize gelmiştir.
Bakan şehrimizde kaldığı müddet zarfında sağlık müesseselerile alâkadar olacaktır.
Bakan bugün, Prof. Neş’et Ömer îrdelp’in cenaze merasiminde bulunacaktır. ’ * ’ ‘ !
İstanbul, Ankara ve İzmir gibi istihsal bölgelerine uzak büyük istihlâk merkezlerinin et ihtiyacla-nı.ı karşılamak üzere kurulması tekarrilr eden 4 milyon lira sermayeli et şirketinin ekim ayına kadar faaliyete geçeceği haber verilmektedir.
Şirket Erzururndan hem canlı, hem de soğuk hava vagonları için-ı de kesilmiş hayvan nakledecektir. Ayni zamanda şirketin tstanbıılda, İzmlrde ve Ankarada satış depoları olacak ve bunlar da yalnız koyun ve sığır eti satılabilecektir.
Şirketin gayesi piyasayı tanzim etmek olacaktır.
Evvelce de yazdığımız gibi ııir-kete İstanbul, Ankara. İzmir Bele-divelerile canlı hayvan ihracatçı-lor: birliği de iştirak edecektir.
------------o------------
Rami - Sirkeci otobüs seferleri başladı -----------------o-----
Ramide oturan halkın istekleri üzerine E. T. T. İdaresi Edirneka-pı - Sirkeci arasında işliyen otobüslerinin yolunu Ramiye kadar uzatmıştır.
Bu münasebetle Edirnekapı - Sir keçi otobüs hattı yerine Sirkeci - Rami hattı ihdas edilmiştir.
Otobüsler, Sirkeci - Rami arasın da 25 kuruşa yolcu taşımaktadır-1 lar.
r
-----o
FOL If rr
Sarıyer tamirine işlerinin Müdürlü
-----o-----
Mudanya hattında yaz târifesi-nin tatbikine önümüzdeki haftadan itibaren başlanacaktır.
Yeni târife mucibince Istanbul-dau Mudanyaya vapur, pazartesi, salı, çarşamba, cumartesi ve pazar günleri saat 9 da. perşembe günü ise saat 11 de hareket edecek ve Mudanyadan da pazartesi, çarşamba. perşembe, cuma, cumartesi gün lerinde hareketle tstanbula gelecektir.
Bu takdirde bu hatta haftada yalnız bir gün sefer yapılmıyor demektir.
Sarıyer rıhtımı tamir edilecek
Kumkapı mendireği ile rıhtımının bu sene içinde karar verilmiştir. Tâmir murakabe3İle Bayındırlık
ğii tavzif edilmiş olup ihale bir iki haftaya kadar yapılacaktır.
-------------o------------
Vasfi Riza Zobunun jübilesi
Açıkhava Tiyatrosu bu sene Vas fı Rıza Zobonun jübilesile temmuzun 3 ünde açılacak ve müteakiben normal surette temsillerine f devam edecektir.
Kıymetli sanatkârın jübilesi için çok zengin bir program hazırlanmıştır. Jkbileyi Burhan Felek kısa bir konuşma ile açacak, bunu Vasfı Rızanın da oynadığı (Yanlışlıklar komedisi), Şehir Tiyatrosu sanatkârlarından bir kısmının iştirakile İsmail Dümbüllü tarafından oynanacak olan orta oyunu, Konserva-tuvar saz icra heyeti, yüksek musiki sanatkârları cemiyetinin. Safiye Ayla, Necmi Rıza Alııskan Mustafa Çağların konserleri, küme faslı, şerh ad türküleri takib e-decektir. Jübilenin kusursuz olma-
Kaçak trança1 a imal edenler yakalanıyor -----------------Ü----
Beyoğlunda Tarlabaşı caddesinde 120 numaralı çörekçi fırınında 400 aded kaçak francala yakalana-rok .müsadere edilmiştir. Fırın sahibi Mustafa hakkında tahkikata başlanmıştır.
Diğer taraftan Kalyoncu kulluğunda Mihal'in çörekçi fırınında 117 aded francala bulunmuş sahibi savcılığa verilmiştir.
Balkondan diisen kadın , Beyoğlunda Akağalar caddesin-i de 81 numaralı evde oturan 67 yaş latanda Hiyona Kalım adında bir ı kadın dün sabah evin balkonunda çamaşır asarken muvazenesini kay bederek aşağı düşmüştür.
Yaralanan Hiyona. Beyoğlu has tahanesine kaldırılmıştır.
Plânörcülük kursu faaliyete geçecek
Sivil havacılığı teşvik ve hava sporunu yapmak maksadile T. H. R. tarafından 10 vilâyette plânörcülük kursları açılmasına karar verildiğini evvelce yazmıştık.
Bu arada İstanbul plânörcülük kursu, hazirandan itibaren faaliyete geçmiş bulunmaktadır.
ve

sı için âzami bir itina gösterilecektir.

İnsanlardan sonra sıra hayvanlarda mı? afrtolm hayırlara tohdH etsin, dün geco rüyamda kendimi atlar, mandalar, keçiler, mer-
kepler arasında gördüm. Zahir arpı yiyon biz insanlar da hayvan kardeş (erimize pek çok yaklaşmış olacağız kİ kendimi böyle dört ayaklılar arasındl bulunca bu topluluğu hiç yadırgama dım. Sanki pek tabii bir toplantfdj, ne bileyim her hangi siyasi bir parti^ nin mitinginde bulunuyormuşum gibi, mandaların boynuzundan, kısrakların çiftlerinden hiç bir endişe djymu^or* durn.
Hayvan doyip geçtiğimiz, fakat pok çok hususlarda akıllı geçinen biz İnsan oğullarından çok daha basiretli, hattâ akıllı (!) davrandıklarında şüo-he caiz olmıyan bu ehli nrahiûktır, sanki Demokrat Partililerden ttrr.ok almışlar gibi, hükümetin bir kaçarını protesto için toplanmamışlar mı h miş?... Kendi kendime:
— Halk Partili kodamanlar Demokratların toplantılarından kuşkui m:p duruyorlardı. Şûndi'bir de başlarına bu dört ayaklıların toplanmaları çık' ti, Allah yardımcıları olsun! diye dü şünürken genç bir kısrak, yükseker bir yere, fırladı ve dedi kİ:
— Manda kardeşler, keçi arkadaşlar ve öküz biraderler! Ticaret Bakanlığı diye efendilerimiz insanların başlarına binbir çorap ören, onları kendi haltları olan arpadan mahrum £irakıp bizim hakkımız arpayı bizlerdoıı ziyada onlara yediren daire, (225) numaralı sirkülerle kepek ihracına müsaade etmiş. Dunu dün çayırda otlarken yırtılıp atılmış eski bir gazeteyi de kemiren pisboğaz Abdtrrrahman Çcseîıi adlı koci kardeşten İşittim, sıztere lıa-ber saldım ve işte bu yüzden bu ağılda toplanmış bulunuyoruz...»
Evvelâ şurasına dikkat ettim: Obrr ayaklı hatib, pek çok iki ayaklı sözcülere nisbetle çok daha açık konuşuyor, no demek istiyorsa onu söylüyor, fazla sözlerle lâf ebeliği etmiyordu. Fazla olarak toplantıda hükümet partisi tarafından kasden aralarına sokulmak üzere gönderilmiş bozguncu h?ıiye do yoktu. Anlaşılan bu toplantıyı haber alamamış olacaklar ki böyle teyakkuz ve ihtiyat tedbirlerine baş vurmıya va kit bulamamış!ardı ve tu yüzden de toplantı gürültüsüz, patrrdısız devam ediyordu.
Kısrak bir iki baş hareketile apış orasındaki at -sineklerini kovduktan ve bir iki defa kişnedikten sonra sözüne şöyie devam etti:
— Demek ki Haîk Partili hühunrut vakitsiz ve yersiz ihraçlar yüzünden insan oğullarını buğdaysı? bıraktıktan sonra şiındi de memleketten mübnreu kepeklerimizin çıkmasına müsaade «su * retile biz hayvanları da aç bırakacak..
Bu korkunç ihtimal hazirun ürerinde derhal tesirini gösterdi. Mandalar .böğürmeye, atlar kişneyip arka ayaklarının üzerinde dikilmiye, keçilerle koyunlar hüzünlü hüzünlü melemiye başladılar. Zavallı merkepler bile eşek İlklerine rağmen gamlı gamlı anırıyorlardı.
İşte bu hayhuy arasında ve kart fcyr içinde uyandım.
FIKRACV
MCTH FRRIK
Pervanesiz uçak dün d* gösteri uçuşları yaph
Evvelki gün Ankaradan şehrimize gelen ve Cumhurbaşkanı Lime t lnönünün önünde göster, u-çuşları yapan İngiliz Gloster Meteor tepkili uçağı, dün sabah saat 10 da gene havalanmış, ve gö? uçuşları yapmıştır.
Uçağın gösteri uçuşları yapv-ı ğım evvelden duyan halk. h(( ) meydanını doldurmuş bulunııj '’ Öu.
Uçağın pilotu yüzbaşı VVafertn ı kendisine tezahürat yapan halı. ı uçağın fotoğrafını havi inim kartpostal dağıtmıştır.
Kırmızı renkte olan pervane
uçağın gövdesinde Türk - ttıgili'. dostluğuna sembol olarak. Tüıi ve İngiliz bayrakları bulunmak , lır
Gloster. dün akşam 17.30 rla «l ı yine gösteri uçuşları yapmışı."

Kavafzade ravukat bey. dayı bey,
8 Hünkâr yâveri, îtilâfcılann S işgal kıtaları, Başmâbejnncinin i buzlu Ahududu şurubu, Osmanlı tahtındaki Hünkâr efendiden hiç biri* rüyalarına bile girmemişti. Gülter erkenden kalkmış, sütçü-r.üu kapıya getirdiği sütü kaynatmış, çayı demlemiş, bakkala koşup kahvaltılık tereyağını, beyaa peyniri, francalayı almıştı. Her sabah, Mehlika uyanınca tepsiyi yatağına getirir, kuzeni de karşısına geçer, beraber kahvaltı ederlerdi
Besleme, elindeı tepsi, odadûn i-
çeri girerken kapının zili çevrildi;
'gene kadın, toparlandı:
— Elektrik şirketinin tahsildarı-ise (Hanım evdeyyok; dün Bü-yökadadaki dayısının villâsına gitti, gece orada kaldı) dersin. Yine kâğıd bırakırsa alma,.24 saate kadar parayı vermek lâzım, yoksa (kuran), keserler.
Ecved, odaya seğirtmiş, yavag
sesle:
— Herif dinler mi? Yine kâğıdı bırökıp götür! diyor, ardından İlâve ediyordu:
— (Viyeyri) leri yoklamağa hazırlan; ben de Eski çarşıyı boylamağa hazırlanayım!
Zilin üstüste çevrilmesinden, ge-
lenin kim olduğunu anladılar!
Mutlaka Nesrîn’dlr.
Gülter kapıyı açtı. Ecvedin kız
kardeşi Nesrin, çıkagelmişti:
— Hâlâ yatakta mısın Melek!
Olur şey değil, ayol saat on bira
yaklaşıyor. KadıkÖyünden onu çey-
rek geçe vapurile inmiştim. Bu za-
------rnnTûoo^nonor :oûoij7 3woı)oûcr-^ ^ıyrM)ûöOûOcciLc^—





t
Agobun
Yazan : SERMED MUHTAR ÂLUS
-----------36 -—---------
A

mana kadar ne uykusu böyle? Mu hakkak dün gece geç yattınız. Hava çok güzel, mehtab pek lâtifti. Herhalde Mösyö Bonaldi - yâni a-■partman sahibi - uğradı da Büyük-adaya, Tarabyaya filân gidip gece yarısından sonra döndünüz galiba l
*
General Türker’in cenazesi getiriliyor
Amerikadan yardım •malzemeli gc' irmekte olan Rize şilebi evvelki geoe Cebel üt tariki geçmiştir. Ge •-mi bir iki güne kadar limanımıza ■muvasalat etmiş olacaktır.
Aroei'ikada vefat eden General Ekrem Turkerin cenazesi de ayni gemi ile vatana getirilmektedir.
Mehltkanın şekil ve şemailini, gidişatını yukarılarda tarif etnıiş. tik. Amma şimdi dahq, etraflı bit portresini çizelim, huyunu husunü eni alım: Nesrini de tanıtıp bir-birilerilo mukayese yapalım:
Mehlika, 24, 25 şlni bulmuştu. Fakat yirmisinden fazla göstermez di. Buğdaysı, siyah saçları sarıya boyalı, atkılı atkılı kaşları samurum t rak, uzun kirpikler arasındaki gözleri lâciverd, karınca yapılı ve minyondu.
O seneler, daha sonraları gibi kaşın altım üstünü cmbızla almak hele büsbütün yolup ipincecik kra yon çekmek âdet olmadığından kaş larına el değil, serçe parmağının ucunu bile dokundurmazdı.
En kuvvetli tarafı lıiç şllbhesiz gözleri; o parlak, cevval, civelek gözleriydi. Derinden bakar gibi dururlar. eşraftı ve muammalı gibi
çalarlar, fakat birden fini fırıl dönmeğe, pırıl pırıl parlamağa başladılar mı ne çapkın, ne afacan mânalar ifade ederlerdi.
Mehlika sürmeyi pek hafif çeker, göz kapaklarını artist kadınlar gibi gölgeler, devrin meşhur si-nema yıldızı Pina Menikelli’ninki-lcre benzetirdi. Esasen esmercelb ğinden, gözlerinin etrafı hâreli ve çürümüş gibiydi. Bakışları yüzüne bir kat daha tatlı, yorgunumsu bir hal aldırır, onu bir kat daha ca* zlb gösterirdi.
Pudrayı ve allığı pek az severdi; âdeta belli belirsiz, o vakitler ruj modası yeni yeni çıktığından; kendine de pek yaraştırmadığından dudaklarını hiç boyamazdı. AğzI biiyükce, dişleri beyaz ve seyrek-cejrdi. Bu ağzp gonca gibi denmez, Kfkj. çirk) bile denir. Gelgeldim bir defa neşelenmeği, gülmeği gör sün. O büyük sanılan ağız derhal yukarı kıvrılarak küçücükleşir, diş ler şimşek gibi çakardı.
Vücudu narin olduğu İçin, karşıdan bakılınca enikonu zayıf gibi dururdu; lâkin hiç te öyle değildi, soyunduğu anda bmbaşkaİAşı-verirdl. Göğsündeki köprücük ke miklerl, böğürlerindeki kaburga lor farkedllmez, her tarafım
n ga«
yet mütenasib olduğu hemen sezi-lirdi.
Fevkalâde zeki yp kıırnarHı, Ço cuk yaştan yaramazlığı, ele avuca Biğmazlığı; gene kızlık çağına girerken başlıyan süse, tuvalete düş künlüğü; alafrangalığa, frenklere hayranlığı; Fransız edebiyatına, ediblerine, şairlerine tapışı eşsizdi.
Pek küçükken ona enstitütrig tutmuşlardı. AsmaLımescidde, Madam Filomeni’nin Müstahdemin i-darehaneeinden getirilen Madam Katerin, 45 lik bir gudübetti. Halis muhlis Fransız olduğunu, Pa-risten iki yıl evvel îstanbula geldi ğini söylerse de Rumcaıım elenika-sini bildiğine, tiirkeeyi mis gibi anlamasına bakılırsa Beyoğlutıun mahud Iavantinlerlııden -olduğuna şübhe yok.
Mehlika, 11,12 sin t gelince ens-tlfürisi savmışlar. Bükler mektebine devama başlamıştı. Madam, konaklara kapılanu, kapısız kaldığı zaman bunlara gelir, hattâ şimal bile apartmana düşer, birkaç gece postu sererdi.
Eski Madam Katerin tamamile değişmiş, ılık kıyafetçe kalantur-Iaşmıştı.
— Kibar familya!.* rın konaklarına glrmlyoram artık; kendi 0-
vimde (löson prive) ler veriyorum !* diyordu amma haline, kaline ba-î* kılırsa günahını almamanın imkâ-^ m yok. $
Ağzında boyuna bey, mösyö i-g simleri; arada bir damladıkça ra-x hat duramıyor: v
— Filân bey bu akşam mutlaka? beni aramıştır.. Falan mösyö ile3 Bonıarşede randevum vardı.. Fa-8 .laaca matmazelle Hoçopulo çarşısın^ da buluşacaktık!., gibi lâflarla 40' tarakta bezi bulunduğunu saklanu-i yor.
Mehlikanın Fransızcası, bir çokv küçük hanımlarınki gibi süs, gös-8 teris kabilinden, (ui, no, purkul.S


;»z
serteııınan, Kom sa) gibi beş onj» kelimeye, basmaka’^ üç beş cüııı-’» leye muhtasar değildi. Bu dili su( gibi, ıhem de hatasız konuşurdu
Caddeikebirde. büyük mağazalar^ da, Tünelde, vapurda, trende vedle,. Nesrinle görüşürken (o-caba^ çarşaf giymiş bir Fransız maıma’g zeli mi?) diye herkes ona bakar dükkâncılar, kitaboılar, şekerleme-? çiler (Matmazel!) diye hltab eder-§ terdi. $
Doğrtıyoldan geçtiği vakit mıUSl hakkak kitnbcı (Weiss) e, (Otto'J Kcil) e uğrar, (Lecturo pour toıır)«' (Je sais tous), (Les Annale«),| (Fcmina) mecmualarından; (Kal'-| man Levy) nin üç buçuk franklıkf romanlarından birini alır; bunları $ caka maksadile elinde taşımaz, hep^i sini bir bir okurdu. g
Hele (Los dösenchantâe) çıktık-y tan sonra Pierre Loti’nin moftünuv olmuştu. f X
(Devamı var) $

A
’TAltr-ViM (
HAZİRAN 1918

13Ö4
Bıını i
Mayıs
23
5
Cuma itesi —
Ruzı Hızır 81 - AY 6 - Gün
ı ;ü/
[•nc i
Rcceı )
27 I
i

Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İmsak
Vasatı S.
5
13
17 .12
20
22
3
D
28
12
87
87
15


8
4
8
12
2
6
|
ÎG
»1»
tll
39 'i ^7
bin memur açığa çıkacak
kesintiye taraftar değil
Kanunun ilk kısmı kabul olundu
----o-----
Paris, 4 (A.A.) — (Reu-
ter): Fransız millî meclisi, 150.000 hükümet memurunun işine nihayet veren kanunun ilk kısmını 251 e karşı 350 oyla kabul etmiştir.
Halkçı cumhuriyetçiler, sos yalistler, mutedil radikallerin çoğunluğu ve de Geaul cüler kapunun lehine oy vermişler, komünistlerle radikal de ( Geaulcüler ve mutedillerin ] ufak bir kısmı kanun aleyhi- j 11e rey vermişlerdir. (
Kabul edilen metin hükû- ] mete daimî memurlardan bir ( kısmının vazifelerine nihayet ] vermek yetkisini sağlamak- ı tadır. 1
Memurların sayısını azalt- 1 nıak teklifi Schuman’ın koa- i lisyou hükümetinde bir buh- ' ran yaratmıştı. Komünistler ( tarafından desteklenen sos- | yalistler daimî memurlara j memuriyetlerinde istikrarı | temin eden kanunlarda deği- ( şiklik yapılmasına itirazda j bulunmuşlardır. (
vichy hükümeti generallerinden BİRl i MAHKÛM OLDU ]
Paris, 4 (A.A.) — (Afp) J Vichy hükümeti zamanında J amiral Darlan nezdinde de-niz müsteşarı olan general 4 Delmotte, yüce divanca iki 1 yıl hapse ve müebbeden mil- 1 lî şereften iskata mahkûm ] edilmiştir. General Delmotte. ; mukavemet hareketini çok ( güçleştiren ve işgal edilme- ] miş bölgede Almanların gizli ' verici radyo istasyonlarını, ( arayıcı cihazlar tesis etmele- ( rine müsaade etmekten ve 1 aynı zamanda Alman istihba J rat servisi şefi amiral Ca- ( naris ile yapmış olduğu görüş | melerden suçlandırılmakta- ( dır. ' j
Bununla beraber yüce di- ( van general Delmotte’un mu | kavemet hareketlerine işti- J râk edenlerden bazılarına 1 yaptığı hizmetleri dikkat nazarına almıştır.
Çeteciler

Balkan Tahkik Komisyonunun uçağına ateş ettiler
Selânik, 4 (AP.) — Birleşmiş
Milletler Balkan özel tetkik komisyonu 6 üyesini taşmakta olan ’»ir C. 47 Dakota uçağı Gramos bağları üzerinden geçerlen çeteci-krin ateşine maruz kalmştır. Keyfiyeti açıklıyan Amerikaı Yardım heyeti kaynaklarına göıe uçağın kanadına üç tüfek mernisi isabet e finiştir.
Acıklı Ölüm
Tıb Fakültesi Dekanlığından
Fakültemizin birinci i hastalık-İarı kliniği Ordinaryüs profesörü eğerli hocamız Dr. Nşet Ömer frdelp perşembe günü çileden evvel hayata gözlerini kaıyarak e-bediyete intikal etmiştiı
Cenazesi 5. 6. 1948 cumartesi günü Taksimdeki Kaimi apartmanından kaldırılarak Batzıt camiinde öğleyin kılınacak «mazı müteakib Üniversite merle: binasına getirilecek ve burada yapılacak merasimden sonra Kaköy yolu ila Karacaahmetteki aiimakbere-)ine defnedilecektir. (7843)
Tibbiyeli Arkaddara 3/4/1948 günü vefabden kıy-toetli hocamız Ord.?rof. Dr. Neş’et Ömer îrdelp’i. cenazesi bugün öğle namazmmüteakıp fSeyazıd camiinden kdırılacak-tır. Bütün tibbiyeli rkadaşla-rm hazır bulunmalarrrie»* * )lıı nur.
t. Ü. *fıp. Falltesl Talebe Ceıreti
(
Tahsisat Komisyonunun kesinti teklifi Kongrede şiddetli münakaşalara yol açacak
Vaşington, 4 (AP.) — Bugün
b(r basın toplantısında beyanatta bulunan Dışişleri Bakanı George Marshall Temsilciler Meclisi Tahsisat komisyonu tarafından yabancı memleketlere yardım progıam-larile ilgili olarak yapılması teklif edilen 533 milyon dolarlık kesintiyi tenkid etmiş ve bu teklifin Avrupa kalkınma programını aelâ-de bir yardım projesi haline sokacak mahiyette olduğunu söylemiştir.
Teklifin kongrede de şiddetli tar tışmalara yol açacağı tahmin edilmektedir.
Dışişleri Bakanı, Tahsisat komisyonu tarafından dün teklif edilen bu kesintinin kongre tarafın-
Filistinde fiili mütareke Pazartesi başlıyacak
Amerikadan sonra İsveç ve Belçika Hükûmetleıide Filistine su3ay gönderecek
Amman, 4 (AP.) — Umumiyetle iyi haber alan diplomatik bir kaynağa göre Birleşmiş Milletler Filistin temsilcisi Kunt Bernadetto ' bu pazar mahallî saatte 9 dan itibaren yürürlüğe girecek bir ateş kes anlaşması tertibi için müzakerelere girişmiştir. Kaynağa göre bu ateş kes anlaşmasına pazartesi saet 6 da başhyacak mütareke.ta-kib edecektir.
GÖNDERİLECEK A MERİKAN SUBAYLARI
Vaşington, 4 (A.A.) — (Reu-
ter): Her an verilmesi mümkün o-lan ateş kes emrinin tatbikine yar dım etmek üzere Birleşik Amerika deriz, kara ve hava kuvvetlerine mensub birçok subay hava yolile Filistine gitmeğe her an hazır bulunmaktadırlar.
Resmî çevrelerde bu maksaala diğer milletlerden de subay verme leri isteneceği tahmin edilmektedir.
İSVEÇ VE BELÇİKA |A SUBAY GÖNDERECEK
Stockholm. 4 (AP.) — İsveç Dış işleri Bakanlığı tarafından bildirildiğine göre, hükümet yapılacak mütareke hükümlerinin yerine ge-t.ıilmc*ini kontrol etmek üzere Filistine asker göndermeyi kabul etmiştir.
Brüksel, 4 (AP.) — Birleşmiş milletler ara bulucusu Kont Bcrna-dotte’un talebi üzerine Belçika hükümeti Filistine müsahid sıfatile Belçikalı subaylar göndermeği kararlaştırmıştır. Keyfiyet bugün Dışişleri Bakanlığı tarafından teb liğ edilmekle beraber ınüşahidltğe tâyin edilecek subayların hüviyet* leri açıklanmıştır.
BERNADOTTE’UN DEMEÇ!
Kahire, 4 (AP.) — Bugün gaze teflere beyanatyta bulunan Birleş miş Milletler ara bulucusu Kont Bemadotte ezcümle şunları söylemiştir: «Arat/arlt Yahudilerin 4 haftalık mütarekeyi tefsir tarzla-0
I I
f
Bir zelzelede 800 kişi öldü
----1 — Central news
Iit Nankin
ajansının bir haberine göre ma yısın 25 inde tsing-hai eyaletinde kâin Lihua’da şiddetli bir zelzele olmuştur.
Lihua de bu yüzden 800 kişi ölmüş, binaların çoğu yıkılmış ve hasara uğramıştır.
(A.A.) Kolombiya nehrinin taşması it Portland: (Amerika) — Columbia nehrinin tehdit ettiği bentleri takviye için binlerce kişi çalışmaktadır. Askerlerden de yüzlerce kişi ahaliye yardıma koşmuştur.
Diğer taraftan, W^ıpört civarındaki seylâpta 23 kişinin Ölmüş olduğu bildirilmektedir.
(A.P.) İMişel nişanlısını karşılamağa gitti
it Lozan — Eski Romanya Kralı Mişel bugün öğleden sonra, nişanlısı Prenses Anne’ı kar şılamak üzere Lozan’dan Ceno-vaya gitmiştir. Prensesin bu ak
dan onaylanması halinde, bunun Avrupadaki siyasî durum üzerinde vahim tesirler yaratabileceğini do boyan etmiştir.
Amerikan - Avrupa münasebetlerinin diğer bir safhasına tfflffias eden Marshall, Fransanın Amerika Can özel garantiler isteyip istemo eliğini yorumlamıyacağıuı söylemiş tir. Dışişleri Bakanı her iki devletin, geçenlerde Batı Almanyanm istikbaline dair Londrada cereyan öden müzakerelere iştirâk ettiklerini hatırlatmış, ve şimdiye kadar varılan andlaşmalar hakkında yayınlanmış olan resmî tebliğler haricinde birşey ilâve etmek istemediğini anlatmıştır.
rı arasında farklar mevcu l olduğu malûmunuzdur. Bir iki güne kadar bu görüş farklarını imtLzac ettirmeğe muvaffak olacağını ümid e-oiyorum. Fakat, bu hususta kat'î bir söz veremem. Bu görüş farkları ertadan kalkıncaya kadar, mütarekenin başlıyacağı tavihi tesbife imkân yoktur.»
Kont Bernadotte bu sabah Mısır Başbakanı Nokraşi Paşa ile de gö riişmüştür.
JENİN SAVAŞI
Hayfa, 4 (A.A.) — (Afp): Tam 14 saattenberi Jenin etrafında şim diye kadar görülmemiş şiddette sa vaşlar cereyan etmektedir. Taarruz ve karşı taarruzlar birbirini takib etmektedir.
Topçu kuvvetlerinin büyük rol oynadığı bu muharebede de topların sesi 16 kilometreden duyulmaktadır.
SURtYEDEN DIŞARI ÇIKMA YASAĞI
Şam, 4 (A.A.) — (Afp): Suriye askerî makamlarının hususî müsaadesi alınmadan Suriyeden dışarı çıkmak yasak edilmiştir.
BİR ARAB KOMUTANI ÖLDÜ
Kahire, 4 (A.A.) — (Afp) - Filistin yüksek Arab komitesi Lide-Ramleh bölgesinde harekâtta bulunan gönüllülerinin komutanı Hasım Salma’nın öldüğünü bildirmektedir.
Basan Salma geçenlerde Petah-Tikvah civarında Raz el Alyn muharebesinde yaralanmıştı.
Truman, seçim turnesine çıkıyor
Vaşington, 4 (A.A.) — (Reu-
ter): Beyaz Saraydan bildirildiğine göre Cumhurbaşkanlığı seçim turnesine dün akşam başlamış o-lar başkan Truman son dakikada programını değiştirerek seyahatine seylâbın harab ettiği bölgeleri de dahil etmiştir.
şam uçakla Kopenhag’dan Ce-novaya gelmesi beklenilmektedir.
(A.P.) Nevyork borsacında New York başlıca hisse senetleri bi-
Dünkü bor-
★ şada i'er dolar kadar düşmüştür. Buğday fiatında değişiklik yok tur.
Kanadada büyük bir orman yangını
it Toronto: (Kanada) — Şi uıal ve şimal batı Ontario ile şi mal batı Quebec’te 130 bin dönümlük araziyi kaplamış olan orman yangınına karşı 2 bin ki ji mücadele etmektedir. Yangın onbeş muhtelif yerde ayrı ayrı devam etmektedir. Ateşin ancak bardaktan boşanırcası-nayağacak bir yağmurla sönebi lecegi tahmin edilmektedir.
Hükümete mensup tayyarelerden 30 u ve hususî şirketle-Ierin ona yakın tayyaresi yangınları söndürmek işine tahsis edilmiştir. (A.P.)
Müdhiş bir mugalâta
/Başmakaleden devam,) Ier toplandı. Bu davete icabet e* clenlcr İçinde din uleması, lâik mütefekkirler, gençler, ihtiyarlar, farmasonlar ve dini bütünler Vardı. Köylüsü, taciri, mutavassıtı, zengini, fakiri, erkeği, kadını can-larile, başlarilo bu uğurda çalışmağa koyuldular. Hattâ başka Islâm memleketlerinin mücahitleri de bu İstiklâl savaşımızda blzlero yardımcı oldular. «Ulus» başyazarı o vakitler Halk Partisini hur-debin ile ve pertavsızla arasa a-caba bulabilir mi? Tarihî hakikatlere bu kadar aykırı iddialar ve böbürlenmeler ancak saf vo iptidai kalemlerden çıkar. Biz eminiz kİ, Halk Partisinin aklı başında ve dürüst erkânı —çünkü nihayet bu zümre içinde de makul düşünen namuskâr insanların vücudünü kabul etmek lâzımdır— bu gibi neşriyattan ve palavralardan azab ve eza duyacaklardır. Umulur kî bu gibi zevat böyle müfrit kalemşorlara lâzım gelen ihtarları yaparlar vo böylece partilerini gülünç bir mevkie düşmekten kurtarırlar.
Anadolunıın kurtarılması bahsinde Halk Partisinin yardım ve himmeti lâkırdısı böylece bir fiske ile bertaraf edildikten sonra zaferi müteakib büyük inkılâblarm yapıcısı olmak iddiası kalır ki o hususta da söylenecek çok söz vardır. Halk Partisi hakikatte hiç bir zaman siyasî bir parti hüviyet ve mahiyetini taşımamıştır ki, muayyen bir porgramla icraatta bulunsun. Parti zaferden sonra Müdafaayı Hukuk Cemiyetinin bir istihalesi manzarası göstermiştir. Halbuki Miidafaai Hukuk esasen adından da anlaşıldığı veçhile vatan korunması için kurulmuş mem leket genişliğinde bir teşkil olduğu için hiç bir zaman muayyen çerçevede bir parti sayılamaz. Nitekim en mühim dâvalarda Halk Partisi içinde ayrılıklar olmuş ve inkılâblar Atatürk tarafından tahakkuk ettirildikçe muhalefet par tileri doğmağa başlamıştır. Bu mu Iıalefet partileri de hep Halk Partisi içinden çıkmıştır. Son örnek ve numuneyi de hepimiz hâlâ görüyoruz. Demokrat Parti Halk Partisinin parçalanmasından başka bir şey midir?
Adına rağmen Halk Partisi Garblı ve 'Demokratik mânasile hiç bir zaman siyasî bir fırka olmamıştır ve bugünkü akış ve gidişini muhafazada ısrar ederse i-leride de olamıyacaktır. Bu kehanet için büyük bir falcı olmağa ihtiyaç da yoktur.
Ulusun ya bilmez ve yahud nıü-taleacı yazarına hatırlatırız ki Halk Partisi pek siyasî bir mahiyet almak için nıüsbet bir programla ortaya attığı içindeki karmakarışık unsurları tasfiye etmeli, hele fikirle alâkası olmıyan menfaat bağlarile sinesinden fırlatıp sonra konuşmağa kını kazanmalıdır.
A. Cemaleddiıı Saraçoğlu

bağlı şahıslan atmalı ondan başlamak hak-
Mareşal Montgoaıery nin yeni nutku
Londra, 4 (A.A.) — (Reuter): Narvicck’de söylediği bir nutukta Mareşal Montgomery ezcümle de-1 m iştir ki:
Çok istikrarsız bir devir yazıyoruz, Harbi kazandık, fakat barışı kazanmamız kalıyor. Şimdiki şartlar dahilinde kuvvetli ve müstekar bir İngiliz imparatorluğu devamlı barış için en iyi teminattır. Bu maksada ermek Ingiliz milletinin elindedir.
--------------------------f
Bir kömür madeninde çöküntü it Burgos: (İspanya) — Bri
Şiddetli yağ-
it Burgos: (İspanya)’—Bri eva de Juarros civarındaki bir kömür madeninde bir çöküntü olmuş ve işçilerden 10 kişi ölmüş, 3 kişi yaralanmıştır.
, (A.P.)
İngilterede su baskını it Londra — Şiddetli yağmurlar ve karların erimesi neticesinde, şimalî Yorkshire’de Esk nehri taşmış, birçok yol, bina ve çiftlikler sular altında kalmıştır.
Esk’in suları dün gece alçalmaya başlamışse da yağmur lar hâlâ devam etmektedir. Müftünün teberruu it Kahire sü Hacı Emin el-Hüseyni, Filis tindeki Mısır kuvvetlerine sar-fedilmek üzere 500 Mısır lirası bağışlamıştır. (A.P.)
Bir Yugoslav pilotu tehdid edilmiş
it Roma — Gazetelerin ver diği bir habere göre, Belgrat-tan Saraybosna’ya giden bir Yu
Kudüs Müftü-
Yol vergisinin o/°2O sini Belediye alacak
Belediye gelirlerini artırmak için hazırlanan kanun tasarısı komisyonda kabul edildi, yakında meclisde görüşülecek
Ankara, 4 (Hususî) — Belediye resimleri ve vergileri kanun tasarısı Büyük Millet Meclisi geçici komisyonunca kabul edilmiştir. Ta san önümüzdeki günlerde heyeti umumiyeye sevkedilecektir. Kabul edilen tasarıya göre yol vergisinin yüzde 50 sini hazine, yüzde 30 zu-
AnkaraCinayeti
-' —. . 1 "W "T ~)
• • • •
(Baştarafı 1 incide)
— Çok şişmanlamışsın, biraz da Haşmete ver!
Dedi. Reşid önünde yürüyen Haşmeti göstererek güldü ve:
—O Gandiye döndü. Ne yiyor, ne içiyor, ne de uyuyor, dedi.
Sanıklar mahkemeye alındıkları zaman dikkat ettim. Haşmet bilhassa zayıflamış, bitmiş idi. Bir deri bir kemik kalmıştı. Yüzü sapsarı, gözleri bir noktaya dikilmişti, dalgın duruyordu. İkisinin de avukatları gelmemişlerdi. Haşmetin vekili Feridun Söğütlügilin mu hakemeye gelemiyeceğini bildiren telgrafı okunduktan sonra, istinabelerin okunmasına geçildi. Hâlâ Istanbulda Adalar emniyet âmiri olan B. Osman Nuri Akgözün ifadesinde Ankara emniyet müdürlüğünde iken hâdisenin tahkikatına el koyduğunu, Anafartalar karakolunda Reşidin gelip teslim olduğunu, biraz sonra da Naci Uluerin gelip Reşidi alıp götürdüğünü, valinin yanına çıkardığını işittiğini anlatıyordu. Bundan sonra Zonguldak cezaevinde mahkûm bulunan Tahsin Dumanın ifadesi okun
M *
du. Tahsin şöyle diyordu:
— Bolu cezaevinde mahkûmdum. Berberlik yapıyordum. Bolu ağırceza mahkemesi Ankara cinayeti hâdisesi şahidlerinden Celâdet Conku yalan şahidlikten tevkif et mişti. Celâdet bundan çok müteessir olarak (Bu işten nasıl kurtulacağım?- diye ağlıyordu. «Mahkemeye bir dilekçe ile müracaat et. Hakikati söyliyeceğini bildir; seni tahliye ederler.?' dedim. Haş met Orbayın iddiası gibi, Celâdetin bana «Allah var. Katil olmıyan Haşmete nasıl katildir diyebilirim?»' dediğini işitmedim. Böyle bir söz söylemedi.
Şahid Celâdetin intihar teşebbüsü
Bundan sonra Keçiborlu cezaevinde mahkûm Mehmed Yardımın ifadesi okundu. Mehmed de şöyle diyordu:
—Bir gün Bolu hapishanesi müdürü birisini yanıma getirerek: «Bu Ankara cinayeti şahidlerinden Celâdet Cönktür. Yalan şahid likten tevkif edildi. Yatağı yok. Se nin yatağından istifade etsin.» dedi. Celâdet çok müteessir görünüyor, ağlıyor ve intihar edeceğini söylüyordu. Bir aralık elindeki jiletle helâye gidip kendisini öldürmek istedi. Güçlükle mâni olup jileti elinden aldım, teselli «Doğru söyle?» diye ısrar Buna cevaben:
«— Birader, nasıl doğru sin? Bunun sonunda ölüm Doktoru vuran Haşmettir, boylu kıvırcık saçlı birisidir. Gördüm amma söyliyemiyorum.» dedi. Bir arkadaş da; «O halde bun lan bir istida ile yaz da savcılığa ver?» tavsiyesinde bulundu. Celâ
• •
ettim, ettim.
söyler var. Kısa
Yabancı
goslav tayyaresindeki yolcular, pilotu tabanca ile tehdid e- | derek, İtalya’ya gelmeye ve Ba 1 ri’ye inmeye mecbur etmişler- I dir. Tayyarede 22 yolcu, 6 mü- ( rettabat vardır.
Amerikadan yabancı memleket-] tere gönderilen kitabların I paraları |
★ VVashington
memleketlere gönderilen kitap, | mecmua ve filimlere mukabil i bu neşriyatın sahipleri tarafın | dan elde edilen ecnebi parası- « nın borsa farkını kapatmak ü 1 zere kendilerine prim verilmesi J kararlaştırılmış ve bu hususta J ki kanun tasarısı ile tesbit edl j len 10 milyon dolarlık tahsisat ı dün mümessiller Meclisi Tahsi- j sat Komisyonunca kabul edil- ( iniştir. I
«Chicago Tribüne» gazetesi | bu paranın başlıca altı mecmu l anın bütün dünyaya dağıtılma- ı sına tahsis edileceğini yazmış- ( tı. Bu haberde adı geçen Newş- ( week, Time Life, Readar’s Di- ) gest, N. Y. Herald Tribüne ve J N.Y. Times gazeteleri bunun J doğru olmadığını, hükümetten ) yardım istemediklerini bildir- 1 inişlerdir. (A.P.) j

mı özel İdare, yüzde 20 sini de belediye alacaktır. Ayrıca satılan Tekel maddelerinin yüzde beşi de gene belediyelere verilecektir. İller Bankasile geniş kombinezonlara imkân veren yeni tasarı eski kanuna nlsbetle belediyelere yüzde 30 fazla varidat temin etmektedir.
Zira doktorun üstünde bulu-eşya birer birer tetkik edil-ve mermilerle beraber muha-
det: «Allah var. Katil olmıyan Haşmete nasıl katil derim?» gibi bir söz sarfetmedi. Bilâkis, katilin Haşmet olduğunu katiyetle söy ledi?
Şahid polis memuru Hayreddin Ergünay da, alınan ifadesinde cinayete serkorniser Vahdetle beraber gittiğini, Doktor Neşet Narinin vurulmuş, yattığını gördüklerini anlatarak şunları söylüyordu:
— îki reçete ile bir boş kovan bulduk. Komiser Vahdet bunları topladı. O sırada savcı yardımcısı Kâmil Okay ile vali Nevzad Tan-doğan, biraz sonra da Ankara sav cısı Kemal Bora geldiler. Bana re çeteleri vererek Sebat eczahanesi-ne gönderdiler. Bunlardan bir tanesinin arkasında bu eczabaııenin mühürü vardı. Bu reçeteyi kimin yaptırdığını sordum. Reçetede a-dı yazılı olan Reşit Mereyi tanıma dıklarını, eczahaneye günde yüzlerce kişinin gelip ilâç yaptırdığını söylediler.
Ankara savcısının mektubu
Müteakiben Ankara savcısı Kemal Boranın Doktor Neşet Nacinin üstünde çıktığı söylenen bir mek-tub etrafında malûmatının sorulması üzerine gönderdiği cevabî mektubu okundu. Kemal Bora, bu mektubunda mahkemenin kendisinden iki noktayı sorduğunu anladığını söylemekte ve bu iki nok tayı şöyle tasrih etmekte idi:
1 — Maktul Doktor Neşet Nacinin üstünde çıkan mektubun nerede olduğu.
2 — Bu mektubun diğer evrak arasında neden bulunmadığının ve cürmümcşhud zaptında niçin zik-redilmefniş olduğunun bildirilmesi.
— Bir kere bu mektub katiyen doktorun üstünde çıkmış değildir. Odadaki bir koltuk üstünde bulu-nan ceketinin cebinde bulunmuştur, nan miş
faza edilerek savcı yardımcısı Kâmil Okayın tanzim ettiği zapta yazı larak imazalanmıştır. Biz o sırada zabıtanın hariçteki faaliyetine in-tizaren, emniyet müdürü Şinasi Tulga ve Kâmil Okay ile cinayet hakkında fikir teatisinde bulunuyorduk. Bir aralık gözüm, koltuklardan birinin üstünde duran bir cekete ilişti:
— Bunu aradınız mı? diye sordum.
Yoklanmadığını öğrenince, polis memurlarından birisine ceketin ceblerine bakmasını ve ne olursa getirmesini söyledim. Cekette bulunan kâğıtları tetkik ettim. Bunların çoğu, Maliye Bakanlığından, Sümerbaııktan doktora berayi muayene gönderilen hasta memurlara aid müzekkereler olduğunu gördüm. Aralarında bir de zarfsız mektub vardı. Arab harflerile yazılmıştı. Doktor Naci bunu Ame-rikada hekim olan bir arkadaşına yazmıştı. Çocuğunun geçirmekte olduğu çocuk felci hastalığını anlatıyor, ne gibi çarelere baş vurduğunu, ne suretle tedavi ettiğini, şimdi de karısı Nilüferin çocuğu i-le beraber lıastahanede olduğunu yazıyor ve Amerikadaki çocuk fel ci tedavi usullerini kendisine bildir meşini rica ediyordu. Mektubun tarihi vaka gününe veya bir gün evveline aiddi. Bu mektubu okuyup üzüldüm ve orada bulunan di gederine de yüksek sesle okuyarak yavrusunun hastalığından şaş kın ve üzgün bir halde bulunan doktorun bunu arkadaşına dahi göndermeğe fırsat bulamadan canavarca bir şekilde öldürüldüğünü söyledim.
Bu hislerime onlar da iştirâk ettiler. Mektub muhtevası bakımından tahkikata hiç bir fayda temin edemiyeceğindcn tokrar ceketin ce bine konuldu ve şimdi de ailesine) intikal etmiş bulunmaktadır. Ankara adliye hekimi Belıced Sııma-yın ifadesinde dediği gibi doktorun üatiinde hiç bir mektub bulunmamıştır. Ne Fransızca, ne de baş ka bir dilli© yazılmış bir mektub görmedim, Behçet Kamay bugün işe hayal karıştırarak hakikatten ayrılmaktadır. Aradan iki buçuk sene geçti. O gece Behçet Kamay yedi sekiz saat süren mesaimizin.
ı. -reci-—
gözde aktüaüteier
değil
mev-
katı-
İçtimaî seviye
im resmi bir vazife ile İstarr bula gelen Ziraat müşaviri ve ziraat mühendisi iki İngk
liz dostumuzun bir gazinoda yemek listosini iyice tedkik ettikten sonra garsona yalnız bir türlü yemek ısmai laması nazarı dikkatimi colbettl. Biri nin yaşı diğerinkino nazaran biraz dr ha goşkin olmasından dolayı, goncint «Siz do çok yememeyi sıhhat İcabı mı telâkki ediyorsunuz» dodım.
Hayır, bütün İngilizleş nerede olur larsa olsunlar, İngilteredeki vatandaş larından fazla bir şey yemeğe mezufl değillerdir. Onlar, İngilterede azami üç kap yiyebilirler. Biz de burada ayni mikdarı muhafaza etmeğe bor| luyuz dedi. -, ,1
Fakat, yemek olarak garsona yalnıı bir kap söylediniz, demakiiğim üzerine, evet, çünkü ekmek ve salata da birer kap yemek mesabesinde mi?... ingilterede de bu telâkki cuddur, dedi.
Meyva bu tahdidin haricinde yormuş.
Du muhavero beni uzun uzun düşün moğe şevketti. Hayale daldım. Köylü, şehirli, küçük memur, büyük memur, kodaman memur gözümün önünden sinoma şeridi gibi seyrediyordu. Sustum. Hiç bir şey söylemedim.
Daimî Encümenin Daimi âzalığı İstanbul umumi Meclis âzaları, par ti tarafından gösterilen namzedleri, daimî encümen âzası olarak seçti.
Her memlekette, pek tabii olarak, okseriyet partisi namzedleri bu gibi mühim vazifelere intihab edilir. Bunda kimsenin şek ve şübhesi yoktur.
Fakat, bu zevatın, daimî encümenin daimî âzası olması, umumi efkâr üzerinde iyi tesir yapmamaktadır.
Cumhuriyet rejiminin bidayettenbe-ri aşağı ve yukarı, ayni isimlerin daimî encümenin daimî âzaları arasında tekerrür etmesi, belki ekseriyet partisi için de pek faydalı olmasa gerektir. Nihayet, bilâkayduşart herke3, her yerde bir değişiklik istiyor.
Bunun sebebi acaba nedir? İntihabat sırasındaki geçmiş ve gelecek hîz metleri düşünülüyorsa, bu defaki Istan bul seçimi bu noktainazara pek güzel bir cevab verdi.
Ayni şahıslar, ayni isimler, ayni u-suller partiler için kuvvot değil, bilâkis zaaf tevlid etmektedir. Biraz yenilik ve bunun için de biraz gençtik. Otomobillerin klaksonu
Saat yirmi ikiden sonra, otomobil klaksonları sustu. Şikâyetçiler, yataklarında, mışıl mışıl uyuyabilirler.
Fakat, caddelerdo yürüınosiııî öğren -miyenlerin, otomobil önünden kaçmasını bilmiyonlcrın, ve hele ınaddi ve manevi mesuliyet taşıyan zavallı şoförlerin halini görmeli, insan, bazı vakalarda gülmekten ve bazılarında i-so acımaktan kendini alamıyor.
İşittiğimize göre, yirmi ikiden sonraki rı çoğalmış. Bundan nııiyctin kaldırılması İmiş.
Yaya yürüyenlere,
gorta şirketlerine Allah yardımcı olsun.
Yalnız şu ciheti tebarüz ettirmek is tiyorum ki, klakson çalınmasının mem nu bulunduğu saatlerde, askeri otomobiller ile belediye otomobilleri, oto büsleri mutad veçhile yine klaksonlarını işletmektedirler. Şikâyotçilcr, her halde, derin bir uyfcuda olduklarından dolayı, bu sesleri işitmlyorlardır. Nazarı dikkatlerini cclbctmeyi bir vazife bilirim.
Emir ve nehiler her yerde ve herkes için ayni olmalıdır.
idareci

son zamanlarda, otomobil kazat.-v dolayı, bu men» ihtimali mevcut
şoförlere ve si-
bir kaç dakikasını alan bu şahid intihalarını unutmuş olacak. Behçet. Kamayın ifadesini esefle kaydederim. Bir defa kendisi yaşlı ve miyoptur. Ben dahi gençliğimle u-zak mesafeden gösterilecek bir mektubun ne dil ile yazıldığını an-lıyamaın. Kaldı ki, kendisi her han gi bir yazıyı gözlerine yaklaştırarak okur. Nasıl olmuş da uzaktan gördüğü bir mektubun Fransızca veya bir başka ecnebi dille yazılmış olduğunu anlamış? Böyle bir mektub bulunsaydı, savcı sıfatile bunun mahiyetini öğrenmeğe çalışmak birinci vûzlfemdi.
Kısaca söyliyebllirim ki, bulu* nan mektub arzettlğim mektub» tur ve bugün ailevindedir.»
Reis Haşmet Orbaya okunan is tlııabelere karşı ne diyeceğini sor* du:
Haşmet? 1
— Tahsin ile Mehmed yardımın İfadelerine iştirâk ederim, kabul etmem. Doğru söylemiyorle/. Dı« ğnrlerine karşı bir diyeceğim yoktur, dedi.
Reşid de bir diyeceği olmadığım, her şeyi mahkemenin takdirine bj raktığını, gelecek celsede avufcntl« nın ınüdaZaasmı yapacağım söyledi. Mahkeme heyeti müzakereye çekildi.
Savcının talebi
Bunu müteakib savcı söz alarak ş .nları söyledi:
«— Moktııb mevzuunda Ankara (Devamı 5 incide)

t
SAYFA: •

o


yıldönümü
----Q-----
Yarın Bayındırda büyük bir toplantı yapılacaktır. hu nıünasebetla kaza ■ dare kurulu fevkalâde bir pıog am hazırladı
—o—
Beyindir: (Hususî
Beyindir: (Hususî — 6/ Ha-z ran, 948 Pazar günü Bayındır jılar eşsiz bir gün yaşayacaklar d-r. Çünkü, o gün Demokrat paı 1 ün burada kuruluşunun ikinci yıl dönümü kutlanacaktır.
Bu münasebetle ilçe idare ku rıılu tarafından favkâlade bir prokram hazırlanmıştır. Bu ı ograına göre Turgutlu, Mani sa, Kemalpaşa, Bergama, Öde-ı..ış, Torbalı, Tire Kuşadası, Me jjı.men ve daha bir çok ilçelerden ve Bayındırın köylerinden davul ve zurnalarla gelecek yüz lerce demokratın iştiraki ile şeh I iû Cumhuriyet meydanında sa at 15 de bir toplantı yapılacak ve bu toplantıda İzmirdeıı davet ( Jilen Osman Kapanî.Rauf Onur şal, Hüsameddin Petek, Mithad Ferin ve başka hatipler taraf m dan söylevler verilecektir.
O günün akşamında Gençlik [•arkında Küçük Menderesliler j eöesi, namı altında bir eğlenti tertip edilmiştir. Sabaha kadar devam edecek ve sürprizlerle do lu olan bu eğlentiye D.P. bando su ve İzmir D.P. Namazgah o-’ cağının konser heyeti de katıla çaktır.
11 idare kurulunun tertiplediği ilçeleri ziyaret gezilerinden hiçbirine iştirâk etmekten çekin miyen Bayıııdırlılarm bu toplan tısuıa diğer ilçelerin de iştirâk etmesi lâzım geldiği düşünülerek misafirlerin istirahatlerini temin için şimdiden tedbirler a-hnmıştır. Pek güzel olacak muhakkak olan o gün ve o günün akşamındaki eğlenti bugünden sabırsızlıkla ve merakta beklen inektedir.
-------o------
Kundasında Demokratların piyango bildi sattırılmıyor


Kuşadası: (Hususî) — Mani sa Demokrat parti meııfaatma tertib edilen bir piyangonun biletleri ilçede satahrken polis ko miseri, kaymakamdan aldığı e-mir üzerine ' ilçenin huzur ve su kûtunu bozuyorsunuz^' diyerek bu satışı men etmiştir.
Hâdise Demokrat parti mahfillerinde hayretle karşılanmıştır. Zira bütün büyük şehrimizde türlü piyango biletleri hakikaten gürültülü bir1 şekilde satıldığı halde, hiç bir müdahale vuku bulmamaktadır.
------------o-----------
BİR TAZÎH i
Devlet Denizyolları Umum Müdürlüğünden aşağıdaki mektubu al tbk. Bu mektubda Lâpsekide acenteye aid bir motör bulunduğu da itiraf ediliyor, mektubu aynen neş- j ıediyoruz: :
"Yeni Sabah Gazetesi Yazı işleri
Müdürlüğüne
Gazetenizin 19/5/948 tarihli nüs basının 4 üncü sahife, 1 inci sütü- ( uıırda Denizyolları Umum Müdü-, riinün kulakları çınlasın» başlığı, nltmda çıkan yazı incelenmiş vol çu neticeye varılmıştır: •
1 — Bu yazıdaki şikâyet mev-zıımun Çanakkale iskelesile bir ilgisi yoktur.
2 — LÂnsekide acentemize aid
oir motör ve Ahmed Ay adında birine aid bir saftdal bulunmaktadır. Bakanlıkça tasdik ediimiş tan- ■ feyc göre Lâpsekiden freeçiye girip çıkan yolculardan kırk üc-
ret alınmakta ve halk Bandar./*u riyade motöı ü tercih etmektedir.
3 — Lâpsekide deniz İşlerile jau-darma komutanlığı ilgilidir/ Fena havalarda vapurlara sandalla yolcu taşınmasına acentemiz değil jandarma tarafından mümanaat e-dilmekte, ınüsaid havalarda ise san dal serbest bırakılmaktadır.
Bilgi edinilmesini, basın kanunu gereğince bu açıklamamızın gazetenizde yayınlanmasını sayg ’ rica ederiz.
• •
a
7
•/
'İT
Tarsus Adalet Sarayı inşaatı

Tarsus: (Hususî) — Şehrimizde Vekâlet tarafından yapıl ması kararlaştııalan ve. ihalesi eksiltme sur etile Aııkaıada yapılan Adalet sarayının en son had eksiltmede yüksek mühendis Mithad Asan ve Celâl Güven adındaki müteahhitlerde kalmış tı. Evvelce mezarlık olan ve bir höyük yanında yapılması karar İaştırılan bina yerinde yapılan temel tecrübeleri Vekâletin salahiyetli mühendisleri tarafından buranın bina temeline elve rişli olmadığı ve ancak (Radyo Jcneral) olarak bir temel yapıl diktan sonra inşaatın başlaması uygulanmış ve bakanhkua tas-tikli projelere göre inşaata baş lanmıştı. Epey zamandan beri te recilerinin açılma işi ve hazırhk tardevam edin dururken bu. son günlerde Radyo Jeneral döşeme nin yapılacağı sırada bu beş yüz b’n liralık inşaatın kontrol mühendisi otan 3 ilksel mühendis Mustafa Ankatadan bu inşaat için gönderilmiş iken ve betonların tam dökülme sırası gelmiş bulunurken izinli olarak ve yeri ne hiç bir kimseyi hatta bir sür veyan bile bırakmadan iş başın dan gitmiş olduğu öğrenilmiştir, inşaatın müteahhitleri bulunan Mithad Celâl Güvende bir kastı mahsula olmalıki bu kadar* geniş bir işi Vahi kalfa adında er meni bir vatandaşa bırakarak ortadan sır olmuşlardır.
inşaat müteahhidler ve kont rol mühendisi but anmadığı halde durdurulmamış ve hazırlanan kalıplara geceleri betonlar dökülmeğe başlamıştır 22/5 948 zi 23/5/948 ze bağlıyan gece sa at on iki ile iki nöbetini bekliyen ve inşaatın yanı başında bulunan itfaiye neferlerinden Ali Ergüniin dikkatini çekecek kadar büyük bir hilenin yapıldığı görülmüştür.
Beton dökülecek kalıpların üst kısmındaki demirlerin sökü lerek kalıplardan 50/b0 metre u zağa taşıdığını gören Ali Ergün nöbetini devrederken Aptülmut talip Falik adındaki erede bu hi lekârhğın devanı edin etmivece ğini tenbih lemistir. 24 nöbeti sı ralarında demirlerin sökülme işi ne devam edilmiş olduğundan 4-6 arasındaki nöbeti tutacak o tan Abdil Kasrataytenm gözetlemesi tenbihi unutulmamış.
Abdil Karatayl.ı tam saat be şe kadar bu hilenin devam ettiğini ve ortalık ağardığından dola
Balıkesirde hazin ve
acıklı bir hâdise
(


T

.1
Genel Kn)
20 yaşlarında gene öir kız günlerce fedaya karar ver miş, hattâ nüfus
Balıkesir- (Hususî) • Bundan birkaç zaman evvel aramak gayesiyle şehrimize gelen 20 yaş larında genç bir kadıncağız bütün gayretlerine rağmen karnını doyuracak bir iş bulamamıştır. Esasen, son günlerdeki işsizlik durumunun fevkalade art tığı bu şehirde bir de son günlerde tamamen aç ve çıplak dolaşmaya mecbur kalajı bu zaval lı, nihayet sou çare olarak bir lokma ekmek mukabilinde vücu dunu satmayı düşünüyor,
Son çare olarak bu fecî düşünceye saptanan TluBibe, yaşının küçük olduğunu düşünerek nüfus cüzdanında bir de tahrifat yaptıktan «onra bir istida yazdırıyor ve vilâyet makamına müracaat ederek kendisinin (u-mumî evlere alırı maşım) diliyor, Savcılık tahkikatı esnasında nüfusta görülen tahkika’ttan şüp heleneu ilgililer icabeden sorgu lamaları esasında açlıktan bitkin bir halde bulunan, zavallıdan şu cevaptan alıyorlar:
— ıMe yapayım aç kaldım. Ne reye başvurdu nisa bir iş bulama dım. Açlık canıma tak dedi. Tek kurtuluşu vücudumu satmakla buldum. Benim için veıüecek ka rar bu idi. Ben de bunu yaptım Fakat, bunda da muvaffalt olamadım. Eğer bu. halim cezayı i-cabettiriyorsa, ııc ceza verirse, niz ona da razıyım. Yarabbi! ne benim bu muicadderatım!... • k hıçkırıklarla ağlamağa amıştı.
•ıdiseye şahit olyjı bütün Vd

I

r

yı beşten sonra son verildiğini ilgili bulunduğu makama sabah leyin haber vermişlerdir.
Pazartesi saat 9.30 da bana gelerek haber veren iki vatandaşla Adalet sarayının temel ka zısını tesbite gittiğim sırada ge ce sökülen demirlerin bir kasdı mahsusla sökülmüş olduğunu efkârıumumiyenin duyup her hangi bir şayianın dalbudak sal masını önlemek kasdila demirle ri tekrar yerine takmak istedikle rini gördük. Beraberimde götür düğüm bir fotoğrafçıya yapılan hileleri tesbit eden muhtelif poz lar aldırdıktan sonra, itfaiyeden Kaymakamlığa Cumhuriyet Sav cılığına telefon ederek vaziyeti olduğu gibi ve itfaiye neferlerin den aldığım bütün tafsilatı anlat tim. Bu arada belediye mühendi rek yapılan yolsuzluğu gözleriy si ve su işleri mühendisi de gele le gördüler.
Bu işle ilgili ve anlayan salahiyetli zattan öğrendiğime göre Bakanlığın lastikli projesinde Radyo Jeııeral döşemenin ters kirişlerine sıra ile bazılarına 16 adet 30 luk, demir çubuk, bir kı sıralarına 17 adet 30 luk, ve yine diğer bir kısım kirişlere 5 adet 20 MM. lik demir çubukların kon duğu ve geri katan 14 kalın ve 3 ince demir çubukların önce ki rişlere konduğu halde bilahere çıkarıldığı hem öğrenilmiş ve hem de fotoğrafla tesbit edilmiş tir. Beş yüz büı lira gibi Türk milletinin dişinden tırnağından arttırdığı ebediyen bu milletin malı olark kalacak bir binanın | daha yapılmadan yıkılmasına se I bebiyet verecek ve suistimali belki de on bin lirayı geçmiyecek olan kazanç için bu millete fena lık yapmak istiyenlere bu gibi mil li binalarımızın yaptırılması doğru olmasa gerektir.
Vatan müdafaası için cephede havaya kurşun sıkan kimse nasıl vatan haini ise milli servetimizi yok etmek istiyenter ve bu nun için hileye tevessül edenlerde onlardan farksızdırlar.
Tarsus Adalet sarayında da ha temel inşaatı sırasında hassas itfaiye erlerimizin yardımla rile meydana çıkarılan bu yolsuzluk C. Savcılığı tarafından Adalet Bakanlığına bildirilmiştir. Bu yolsuzlukla ilgilenen îç el Bayındırlık Müdürü şehrimize gelerek tetkikatına yapmış ve şimdilik inşiatı durdurmuştur.

k
)
ı$ aramış falcat nihayet kendisini kâğıdında da tahrifatı göze almış.
tandaşların vicdanlarını titreten bu kadıncağız kanunî formalite ye göre nüfusta yapılan tahriften dolayı mahkemeye sevkedil-mişse de beraet etmiştir.
Günden güne artan işsizliğin ve yükselen fiatlann yüzünden çoğalan fakirliğin bunun gibi çok daha acildi hâdiselere sahne olacağı tahmin edilen bu şehrin sahipleri ve hayır cemiyetlerini alâkaya davet etmekten başka ne yapabiliriz?
----------o--------—
Çanakkalede Vali muavini kalb krizinden öldü
Asa
Çanakkale: (Hususî) let ve tavazuu ile muhitte çok iyi bir intiba bırakarak Bilaistisna herkesin saygı ve sevgisini toplamış olan Çanakkale vali muavini Tahsin Kayaalp, ani bir kriz sonunda hayata gözlerini kapamıştır. Kederli ailesine baş sağlığı dileriz.
-----------o------ Çanakkalede Pehlivan güreşleri
Çanakkale: (Hususî) — Vali miz Ferit Nomerin himayelerin de beden terbiyesi yararına 10 /haziran/948 pazar günü stad-yomda yağlı pehlivan güdeşleri yapılacaktır. Bu güreşe bütün rehlivanlarımız davetlidir.
TP
rrc
| Köy namına yapllan binayı | C. H. P. işgal etmiş!
5 HAZİRAN 948
- E M I 8 A B
9
29. 5
Valinin verdiği bir emirle kaymakam bıı işin tahkikine memur edilmişi
• —o—
Bergama (Hususî) — Kozak bu cağ.nın aşağı büyük kö/üude köy namına bir bina yaptırılmış, fakat 11: binanın bir odasını Halk Partisi işgal eylemiştir- ikinci oda köy odasına, salon da halk o-tasına tah sis edilmiştir.
Kozak bucağı Demokrat Parti boşkanı Mustafa özsen vali Osman Sabri Adalı ziyaret ederek köy tarafından yaptırılan binaya Halk Partisinin yerleşmesine imkân olmadığını, köy sandığından harcanan paralarla yapılan bir binaya ne Halk Partisinin, ne de Demok-rat Partinin yerleşemiyeceğipi söy lemiş, köyde ikilik yaratan bu hâ-di enin önüne geçilmesini istemiştir.
Bildirildiğine göre, vali derhal Bergama kaymakamına bu konu ita ilgilenmesini. bildirmiştir.
Afyon Ortaokul resim sergisi
Afyon: (Hususî)
48 Cumartesi günü kalabalık bir ziyaretçi arasında açılan resim sergisi güzel tertip edilmiştir. Sayın înönünün altın yaldızlı bir röliyefi yukarda ve iki tara fında geyik ve at tabluları bu tabloyu süslüyordu bundan başka bir kaç Nasreddin Hoca albümü ve daha birçok tablular göze çarpmaktadır. Okulun ida resini muvaffakiyetinden dolayı tebrik ederiz.
--------------o- ■ ■ -Germencik, Karaağaçtı köyü muhtarı hakkında takibat
----o-----
C. H. P. eski muhtar zimmetine C21 Ura geçirdiğinden yeni D. P.U muhtar tarafından yazılan bir tezkere ile kaymakamlığa bildirildi
—o—
Germencik (Hususî) — Germen cik ilçesinin Karaağaclı köyü C. H. P. li sabık muhtarı Mustafa öz can’ın 944, 945 ve 946 yıllarına aid köy kadrosuna dahil istihkak sahihlerinden tevkifat olarak kesilen v«- ’ "‘hare kanunen tekrar sah:b-ler *' iadesi gereken 831 küsur lirayı zimmetine geçirdiği köyün
D. P. li muhtarı Nuri öztin tarafından tesbit olunarak kaymakamlığa yazılan tezkere üzerine Mustafa özcan hakkında İdarî tahkikata geçildiği söylenilmiştir.
Yalnız şayanı dikkat olan bir cihet varsa bu köylerin son zaman laıda mahallî idareler kontrolörü tarafından teftiş edildiği halde hiç bir yolsuzluğun tesbit olunamamış bulunmasıdır.
Aydındı çamaşır gösterisi
Aydın (Hususî) — Şehrimiz enstitü ve akşam kız sanat okulu öğrencilerinin iştirâkile okul salonunda Aydın bayanlarına çamaşır gösterisi yapılmıştır.
Türk kadınının ötedeııberi hususî bir kabiliyeti olan ince, zarif ve ahenkli işlerde ve öğretmenlerinin dikkat titizliklerile çocuklarımızın elde ettikleri başarı bütün dâvetli-ler tarafından son derecede takdir edilmiştir.
Defile iki saat kadar sürmüş ve 60 dan fazla iç çamaşırı başına patis ve opelden krepsatene, hafiften ağıra doğru bir sıra takibile sona erimiştir.
Denizlide az tütün ekiliyor
Denizli, (Hususî) — Bu sene tütün fiyatlarının düşmesi üzerine hâlen elinde tütün bulunanlar ve zarar eden müstahsil, önümüzdeki nıahsul yılına ve piyasaya güvene-rnediğinden tütün ekişinde İştahsız davranmaktadır.
Manisa belediye meclisinin içtimai
Manisa, (Hususi) — Manisa belediye meclisi bugün (dün) haziran toplantılarına belediye binasın da başladı. Reis vekilliklerine avukat Sabri Aysal ile seçildi.
Başkan Dr. Naci raporunu okudu ve
vib edildi. İdare ve biidce encümen leri seçimi yapıldıktan sonra belediye daimî komisyonu seçimi dc yapıldı. Daimî komisyona Kaya Şahin, Sabri Aysal ve Şinaşi Ağar intihab edildiler.
Gündemde başka bir şey olmadığından gelen evrak okunarak ilgili encümenlere havale edildi ve oturuma son verildL
Kenan Çapan
Akley me.ıai bu rapor taa-
Edebî Bahisler |
bu bâdireden büsbütün istih-
hürriyeti imkânla-bulam) erkân ve
ikir ve kalem ile meluf olmak nnı nefislerinde yan saltanat devirlerinin hükümdartarı memleketlerinin en
münevver ve kudretli şahsiyetlerini birer vesile ile nefi vc tagrıb felâketine sürüklemeyi idare «istemleri için âdeta bir muvaffakiyet âmili telâkki ediyorlardı.
Bu sakîm âdet, asrımızın non hükümdarı , muttaki otan İkinci Abdülhamidin istibdad yollarının nihayetine kadar devam etti. Hattâ eslâfınm bu gaddar yolundan ayrılmak değil, bilâkis bazı hallerde onları rahmetle andıracak zulümle! den de geri kalmadı. Yalnız tek bir emir ile alenen kelle uçurtmadı, fakat öldürülmesini kafasına yerleştirdiği bir mazlumu başka şekillerde mutlaka mahvetti. Ve seleflerinin bu kanlı yollarından kendini kurtaramadı. Bu yazımıza başlık ittihaz ettiğimiz şair Haşmet Efendi de işte bu aıı’-anei gaddarnnenin kurbanlarından biridir. Onu da, Üçüncü Muştalanın saltanat sürdüğü Hicrî 1171 -1187 yılları arasında kara ruhlu mahlûkların telkinatile Pruayaya sürmüşlerdir.
1175 senesine tesadüf eden bu teb’id keyfiyetinde şairin yegâne kabahati» kudreti şiiriyesinin meyyali hiciv olması ve asrının ileri gelenlerinden bazılarının adi v( istikametten ayrılmalarını hoş göı miyerek hicve kıyam etmesidir.
Şairin bu vadideki acı hicviyelerine tahammül edilmiycn kübera kendisini padişaha yetiştiriyor, zebandrazlıkla, tecavüzkârlıkla itham ederek lstanbuldan uzaklaştı rılmasını istirham ediyorlar. Hünkâr da bol keseden bu iradeyi veriyor. iş sadrazama aksediyor. Kendisinden iltifat ve takdirini e-sirgemiyen devrin sadrazamı Ra-gıb paşa gibi koca bir vezir. Haş-
Hitler nerede gizli?
(Başlarafı 1 incite) saat deniz altında kalabildik.
Ben bu mesajı bu arada yazdım.»
Mesaj Alman bahriyelilerinden Hans Rothenburger imzasını tanımaktadır.
Hans, Hitlerin denizde öldüğüne» yani « boğulduğuna kani bulunmaktadır. Ayrıca şunları bildirmektedir:
— Hitlerin Berlinde başkanlık binası dahilinde bulunan hunilerinde yakılmış olduğu hakkında dünyanın her tarafında dolaşmak-; ta olan şayialara son vermek üzere bu haberi dünya umumi efkârına sunuyorum.
Führer son sırrını da bize bildirdi. Bu esrarı muhafaza edilecek tir.»
Alman bahriyelisinin yüzbaşısı bir hakikati mi ifade ediyor, yoksa onun öldüğünü ortalığa kasden yaymak için mi ortaya atılmıştır?
Dünyanın bir noktasına gizlenmiş ve saatini bekliyen Hitler ü-zerindeki dünya efkârını başka ta rafa çekmek için teşebbüs edilen bir manevra karşısında mıyız?.
Bunun cevabını hâdiseler verecektir.
Hitler Başbakanlıkta ölmedi
Hayır! Hitler Başbakanlık binasının harabeleri arasında ölmemiş-tir.
Onun firarı, tarihin en korkunç plânlarından birinin tatbik mevkiine konulan en son safhasını teşkil etmektedir. .
Şunu unutmamalı lâzım gelir ki, bu plânların hazırlanması için pek büyük emekler ve gayretler sarfe-dilmiş ve üzerinde uzun seneler çalışılmıştır.
Macerası başından Hitler, teşeb büsünün muvaffakiyetsizlikle neti celendigi takdirde, kürrei arzın kendisi için çok dar geleceğini pek âlâ hcsablamıştı. Bunu pek iyi biliyordu. Onun için kendisine bir melce hazırlamış olmasına imkân verilemez.
Yüz ve çehre sirüjisinden çok şeyler beklendiğini, bu ameliyattan çok şeyler elde edilebileceğini fakat bundan da harikalar beklen miyeceğini pek âlâ biliyordu»
Almanyada kaldığı takdirde er-geç adaletin pençesine düşeceğini de takdir etmişti.
Diğer taraftan, kendisine bir ha reket sahası lâzım geliyordu. Siyasî vasiyetnamesinde tomturakh ve mütekebbir bir eda ile bildirdiği gibi Hitler kendisini mağliıb addetmiyordu. O, ihanete uğradığına iddia ediyor ve intikam alftıuk gayesini güdüyordu!
Hitler Alman yaya avdetini ha-zırlamnv giriştiği İşlere yeniden
meti bu badireden büsbütün iatih-las cdemiyeeeğini anlayınca nihayet menfasının Bursa gibi yakın bir vilâyete tahvili imkânını temin • diyor ve oraya gönderiliyor.
Bursada meyus ve meftur gün-
Yazan
t----' ----\
I Veflh Tura 1
lerini geeirmiye, acılarını içine sin dirroiye 'çalışırken sebebi hayatı babasının vefatı hallerini alıyor. Artık Bursanın yeşil manzaralarındaki letafet de onun kalbinde yanan hicran ateşlerini teskin e-demez oluyor. Ve derhal kalemine sarılarak hâmisi olan Ragıb Meh-rned paşaya terkib bend tarzında Huzişli bir manzume yazıyor. Affedilmesine delâleti tazammun e-den bu niyaznameyı göııdermiye muvaffak olamadan paşanın 1176 senesi —yant sürülmesinden bir seııe sonra— Ramazanı şerifin son haftasında âzımı darı cir.an olduğunu öğreniyor ve büsbütün perişan bir hale geliyor.
Mağdur şairin bigünah olarak uğradığı bu nefi ve tagribden ne derece yeis ve elem duyduğunun bürhanı olan uzun ve acıklı feryad namesinden karilerime bir kaç numune vereyim:
Hun ile didelerim doldu efendim doldu
Sararıp gül gibi rubsarei şevkim soldu
Gül gibi açılamam bağı ferahta gayri
Peııçci destikaza goncei kâmım yoldu Olmamışken meyi ikbal ile ser-mesti gurur Bu humarile bu lıamyazeye ba-is nc oldu Geldi bu darı nıücazat cilıane çok dil
başlamak, istiyordu!
Tıpkı 1929 senesinde karşılaştığı acı günler gibi!... O vakit de muvaffakiyetsizliğe uğramıştı ve teşebbüsüne yeni usullerle, yeni plânlarla yeniden koyulmuştu!
Bu. istidlâllere makul nazarile bakılabilir.
Bununla beraber sarih neticelere varmadan akla şıı tabii sual gel mektedir:
Mağlûbiyetten sonra oraya çekilmesi için Adolf Hitlerin kendisine bir melce hazırlanmış olduğu hakkında elde müsbet deliller mev cud mudıır?
Almanyanın muazzam denizaltılar]!...
Bu suâle müsbet bir surette ce-vab verilebilir... Bu hususta elde bazı deliller de vardır.
Delil kelimesi yerine tahminler desek daha münasib olur. Her şey den evvel, 1945 senesi sonunda amiral Doenitz’in şunları söylediği hatu-larda tutulmalıdır:
Führer için bir yerde zaptedı-lemez bir kale, bir yeryüzü cenneti vücude getirmekle Alman denizaltı donanması pek büyük iftihar duymaktadır..;
O vakit amiral Doenitz’in büyük bir övünme ile söylemiş olduğu bu sözler bazı hayretleri mucib olmuştu.
Sonradan bu sözler unutuldu ve İMayıs 1945 tarilıinde amiral Doe-nitz iktidar mevkiine eriştiği vakit bunlar kale bile alınmadı!
Hitlerin ortadan kaybolması hakkında yapılan tahkikatlarda kıymetli bir ip ucu teşkH edecek bu mesajdan hiç bahsedilmedi.
Fakat bu mesaj muhteviyatının doğru olup olmadığını öğrenmek içiu her halde tedkikler yapılması lâzım gelirdi!
A idkun Çıüsling ue demişti?...
10 Eylül 1915 giinü Norveç vatan haini Vidkun Quisling muhakeme edildiği sırada keuJisiııi mü dafaıı ederken doğru bulduğu bir dâva uğrunda çalıştığını mesuliyet ve kendisini bekliyen âkibetten kaçmadığını bildirmiş ve sou derece dikkate değer şu ifadede bulun muştur:
Nihaî felâketten evvel Nazilc-r, beni bir denizaltı ile çok emin bir yere nakletmeği teklif ettikleri sı-. rada, ben bu teklifi kabul etmedim.
Giriştiğim dâvayı, güttüğüm e-meli haklı buluj'ordum. Ondan doğacak neticeleri de peşinen kabul etmiştim.

Hiç bir şiibheye mahal yok! Avrupa kıt’asını terketmek için Fülı-rerin kullanacağı tel: ) -ıtn deniz altı idil tf}’ caını var)

Ettiği var he devletli etendim bulda
İltica eylemezeno ahare inşallah Gayrı bihaoz bu gönül Iûtfunla nıeluf oldu
Melcei çare resim sensin efen-
* (tim nen/iin e laımdan mUftemeslm setisin e-f endim senanı
Ah «dersem tm hararetle felekler tutıışnr Korkarım yerde beşer, göjktr melekler tutuşur
Sen de lütfet, kerem et Hürmeti pürelerdi gaııu
Söyle ahvalini 4)1 padişahı muhtereme
Kaldı ahar burada hendei erkenciden Gitti jstanbıda menfada olan bendeleri Haşmet efendiyi derdi tagribe uğ ratardar, intikamlarım diledikleri gibi alamamış olacaklar ki saan nişinin .ölümünden sonra zavallı şaire, yeşil Eursayı da çok görerek menfasını Rodosa tahvil ettiriyorlar. Zaten ilk nıenfasından-beri elern ve ıztırab içinde puyaa olan biçare şaire, ikinci menfa yolunun tutturulması büsbütün ağır ve ezici geliyor. Ve sürgüne uğradığı tarihten yedi sene sonra, yani 1182 de Kodoşta gözlerini bu fâni dünyaya kapıyor.
Saltanat devrinin bu zulümdide ve hicranzede şairinin vatanına e-bedî bir yadigâr olarak bıraktı "ı manzumelerinden başka bir de Ba-gıb paşa namına yazdığı (Sen^-düşşüera) adlı bir risalesi vardır. Divânının son sayfalarını tezyin ? den bu eser dört fıkra ve bh hatime üzerine tertib edilmiştir
Birinci fıkrası mezeya ve fezaiL eş’ardan, İkincisi mevzun âyâtı ce-lile ve ehadisi şerifeden, üçüncüs^ nezdi risaletpenahide mazha; ı takdir ve iltifat olan şiieradan. dördüncüsü ciharyarıgüiîn ve mukarrebini Peygamberinin usui ıa kim anelen nden bâbis olduğu g dİ hâ6mesının' l)îr grinde (fr-(Şiir kelimesinin birinci harfi kc limenin sonuna konulsa • Arş^, k* za ikinci harf olan (Ayın) harfi (.“ ir» kelimesinin nihayetine vazedi -se alacağı şekil Şer’) olur.) denilmekte ve risalenin nihayetine de şu kıt’a ilâve olunmaktadır:
Bahri fazilet ol diirrüyektayı himmetin Alemi ûlû\ rütbesini cümleteıı bilör Noksanı vasi haline gam çekme Haşmete Zatı güzin asaft asrı bilen bibi Şimdi de Divânından seçtiğin şu güzri yazımıza
Fırsat
Canân
parçaları kopya ederek son verelim:
bulunur, damanı eaoân ele girme.
bulunur, küsei imkân cl( girme
Her danesin arayişi tacı nuzı «yle Eslini gibi bir subhc-i- mervm • ele ginnrz
Rulbarmı azerdei desti talel» eline Ei’suıde olu» ol giilii inındını • ) girme Arzefme abesi çaki giribatı ı
} »V Feryad ile serriştei ihsan el girtn». ( Koynıındau ayırma bil anın ka ' rini ey şu’ Haşmet gibi bir niishai irlau • le gir»»-
Ab-ı- ı-ııyıın
Nnr-u- nyni
Haktanr ol,
iktisabı safvet ot, bir Kâmil-ı ruşen-i-ıljl u Mihr-i- âlem gibi pertev bnhş-ii-vâlâ menzil ol Geldi hat erdi zevale âl itab-*-y taratu»
Gıiudüz olmazsa gece bir v keııare Rai! »d DiişıiM) vadi-b niyaza, etme ir na-î- rürud hıfzcdüp. ab-ı- hayata ıııaıi (»î serme asa (;• sımnc gir filem m ibret ol, seri-Miuna vâsıl o)
Pertevi Iıurşidi manend olma dil-hunu ze\al Neş’el- feyzi balıar ol, her ki-yaluı şâmil ol Kefil yet et kabiliyetindim de-rûuû llu-uneia Dostrcs olmak İstersen de Jet» nâkubı! ol
Istanbulda doğan ve medresede de tahsil görerek müderrislik payesine erişen ve bu meslekte lu t • met ederkeu nefyedileıı şair Haşmet, sudurdaa Abbaa Efendinin oğludur.
fi
Ankara cinayeti
:■

Baş tarafı 3 üncüde adliye doktoru Behced Kamay ile savcı yardımcısı Kâmil Okayın i-fadeleri birbirine aykırıdır. Bu konuda Kemal Bora tarafından verilen cevab da bu şalıidlerin ifade Ierine zıd düşmektedir. Her üç şahidin yeniden dinlenip ifadeleri a-rasında mübayeneti lıal ve telifi içm miivacehe edilmelerini isterim. Bu hususta Ankara Asliye Birinci C*za mahkemesine talimat yazılmasına ve aynca şalıid Re-şid Mercanın annesi Kâmuran Mer can tarafından mevzuubalıis edilip Ankara savcı baş yardımcısı Zeki Kumrulu tarafından da teyid edilen mektuba Kemal Bora tarafından hiç bir şekilde temas edilmemesine göre bu hususun da aynen Kemal Böradan sorulmasının talimata düve edilmesine karar ve-rdnıeslui' üterim. • dedi.
Katar
Müteakiben mahkeme şu karan veriı:
«— Reşidin
ifadesinde
annesi Kâmuran bir Haşmet ile oğlunun yakalanmasını mliteakib telefonla görüştüm. Haşmet, doktor Nacide bir mektub olacak. Eğer bu ele ge çecek olursa durum feci olacaktır, dedi. Ben de gidip bu sözleri savcı Kemal Boraya söyledim demiş ve Kâmuranm Kemal Boraya öyle bir müracaat yaptığını o zaman ki Ankara savcı baş yardımcısı Zeki Kumrulu da teyid etmiş ol-duğuna-göre bu müracaat üzerine
I — — ■■ ■ ■
Meraklı bir dâva
(Baştarafı 1 incide) a şudur:
1944 senesinde Adalet Bakan lığı, bazı hakim ve savcıların ka rı koca halinde Îsviçreye hukuk tahsiline gönderirken bu arada Akdağ madeni C. savcısı Remzi Balkanlı da adalet bakanlığına müracaat ederek doktora yapmak üzere îsviçreye gönderilme sini istemi? fakat her nedense mumaileyhin gönderilmesi müm kün olmamıştır. Hadiseye muttali olan ve o sırada îstanbulda bulunan sabık Hıdiv Abbas Hilmi paşa Remzi Balkanlıya kendi he sabma tahsil görmek üzere tav yare ile îsviçreye göndermiş ve çok takdir ettiği bu gencin orada tahsilini bitirinceye kadar bü tün maddî yardımları kendisine yapmağı taahhüt etmiştir.
Fakat aradan bir sene kertik-ten sonra Hidiv pasa ölmüş ve varisi prenses Şevket de yardımı kesmiştir.
Bu vaziyet karşısında doktorasını tanıamlıyamadan Türkiye ye dönen Remzi Balkanlı, Türk tebaasından olan prenses aleyhine mezkûr davayı açmıştır.
Dünkü celsede her iki taraf avukatları arasında çetin bir mü cadele baş göstermiştir. Davacı avukatı davanın dosyada mevcut bir çok vesaikle ve Hıdivin mektuplanie basit bulunduğunu bunlar kâfi gelmiyorsa evvel ce celbine karar verilmiş bulunan diğer vesikaların da Cenev re sulh mahkemesinden celbi lâzım geleceğini ve fakat prenses e taahhüdü bilmediğine dair bir yemin teklif edilemiyeceğini ilâ ve eden avukat Abdutrahmaıı Şeref Lâç demiştir ki;
— Ben bu. davayı bugün deruh de ettim. Fakat hâdiseyi tetkik etmiş bulunmaktayım. «Mahkeme’ müekkilimin prenses, Hidiv Abbas Hilmi 'paşanın tahsil taahhüdünü bilmediğine dair bir yemin teklif etmesini karar altı na almış bulunmaktadır. Fakat enses, müekkilimin böyle bir •nin teklif etmesi ve vdniinin rine getirilmesi veya 'getirilmemesi davanın halline müessir leğildir. Çünkü bir kimse, müverrihinin borcunu veya alacağı nı bilmemekle borçtan ve alaeak tan kurtulamaz. Buradaki bilmek veya bilmemek fiili kanunî tabirde bir kimsenin zatından sadır olan ve davanın halline mü essir bulunanbir fiil değildir ki yeminle ispatı cihetine gidilebil . sin. . '
Bunun üzerine hakim 15 daki ka celseyi talik etmiş, celse tek rar açılınca Abdurrahman Şeref bu şekilde yemin veremiye-ceklerini söylemiş, prenses ise bunun üzerine hakimin emrile Hidivin taahhüdünün olmadığını değil, ancak taahhüdü bilmedi ğine yemin etmiştir.
Ahdurralıman Şeref bu yemi» nin hâdiseye müessir olmadığın da tekrar İsrar ayftmiş ve neti ceyi temyize terk eylemiştir. Mahkeme Remzi Balkanlı davasının kabili temyiz olmak üzere reddine karar vermiştir. Remzi Ballmnü da davayı derhal teyiz etmişti*
mektub hakkındaki Borauın ne gi bi bir tahkikat yaptığının bir zabıt varakası tanzim edip etmediğinin, bu hususu Haşmetten sorup sormadığının, sormuş İse ne öğrendiğinin kendisinden sorulmasına, Ze ki Kumrulu ile Kemal Boranın bu mevzuda jüzleştirilmelerinc, Ankara adliye doktoru Behçet Kamay, Neşet Narinin üzerinin araş tırılnıası sırasında mektub ve saire çıkarıldığını, bunların savcı yar dımcısı Kâmil Oltaya verildiğini i-fadesinde söylemiş, Kâıcri Okay da ifadesinde Behçet Kamaynı kendi sine bir mektub vermediğini maktulün üstünde çıkan eşyanın aynen zabta yazıldığını böyle bir mektub hatırlamadığını bildirmiş olduğuna göre her ikisinin müvacehe e-dilmelerine, Kemal Boranın da Behçet Kanıaym sözlerinin hakikate aykırı olduğunu söylemesine göre Behçet Kamayla yüzlcştiril-mesine. Ankara avukatlarından Asım Ruacan hakkındaki tezkerenin tekidine, şahid Sultanın doktorun karısı Nilüfer, hâdisenin ertesi günü eve geldiği zaman hanım efendi katili kapıcı Tevfik de gördü. Kendisile konuştu diye söylediğine ve bu husus Kemal Bo raya bildirildiğine göre, Kemal Boranın bu mevzu hakkında ifadesinin alınmasına, şayet Sultan ile Tevfik’in ifadelerine aykırı söz söylerse bir ikinci ile de yiizleşti-rilmcsine, muhakemenin 22 Haziran salı günü sijiat 9 a bırakılmasına ittifakla karar verildi. )
Dünkü mecliste umumî bir bakış
(Bufdttrufı l incide) ması isteğinden başka bir yol olmadığını kabule mecbur olmasına rağmen zaman zaman bir çok gürültülere ve hattâ bazı nahoş böz-lore muhatab olan Necmeddin Sabırdan başka hiçbir müdafii olmayan bu eski Bakan. Suad Hayri tJrgüblünün işi bitmeden Yüce Divanı meşgul edecektir. Şu kadar var ki maliye müfettişleri verdikleri 110 pahifelik raporlarında Atıf İnanı tamamen suçlu görmektedirler. Bir buğday satış işine isminin karıştırılmasını ileri sürerek tahkikatın selâmeti için büyük bir titizlikle istifasını veren Milli Savunma Bakanı Münir Birselin bu hareketi çok sempatile karşılanmış ve ilerideki siyasî hayatı için elbette kendisine büyük kazançlar sağlamıştır.
KABİNEMİN İSTİFASI İHTİMALLERİ
Meclis koridorlarında bahis ko-nısu olan sözlerde Haşan Saka ka bitusine dair hükümet adamlarının bu hareketi göz önünde bulundurmak temennileri açıkça ifade edilmiştir. Önümüzdeki bir kaç gün içinde Çok müşkül vaziyete düsen Tarım Bakanı Tahsin Coşkanın da istifa edeceği ve hattâ Başbakan Haşan Sakanın salı günü toplanacak olan C. H. P. grupunda gru-pun güven oyunu istiyeceği söylentileri devam ederken yine alâkalı l)azı zevatın söylediklerine göre Ha SMİ Sakanın istifasının veya kabi-ııeginde esaslı bir değişiklik yapmasının. seçim ve memurin mılha-kerr.at kanunlarının Mecliste inta-c’ndan evvel mevzuu bahis olmadığı açıkça beyan olunmaktadır. RECEB PEKERİN BİR TAVSİYE MEKTUBU
Diğer taraftan bugün Meclisto erıkca tebellür eden kanaate göre eski Başbakan Receb Peker ve( Başbakan Yardımcısı Mümtaz ök-
«V
inenin de buğday tahkikatı esnasında isimlerinin ortaya çıkması muhakkak gibidir. Hattâ geç^n dev rede milletvekili iken bu devrede scYİemiyeri ve buğday 6atışı işinde kehdisine ttıüsaade verilen Fuad Yurdkorurun aldığı 30 bin liralık komisyon işinde. A.t( tnamn cebinde Receb Pekerin bir mektubu bulunduğu söylenmektedir. Reçel? Pekerin bu mektubunun, Atıf İnana hitaben yazılmış bir nevi tavsiye mektubu mahiyetinde olduğu da ileri sürülmektedir.
--------o -—
Ekmek düzeliyor (Baştarafı 1 incide) kara va îzrnirde yeni randımanlı ekmek satışa çıkarılacaktır. Buğdayın yüzde yetmişe çıkarılmasına mukabil ekmek fiyatlarında zam olmıyacaktır.
Diğer taraftan bu seneki buğday mahsulünün geçen senelere nazaran fevkalâde mebzul olduğu anlaşılmaktadır.
Her ne kadar, son günlerde yurdun bazı bölgelerine isabet eden dolu âfeti mahsule kısmen zarar vermişse de umumî rekoltede bunun fazla âmil olmıyacağı muhakkak gibidir. Yeni mahsul tamamen İdrâk olunduktan sonra ihracat konusu da düşünülebilecektir. ■




(Baştarafı 1 incide)
Söz alan Kemal Özçoban da böy le bir raporun sadece okunmasının kâfi olamayacağını, bu bakımdan tama’ edilerek tevzi edilmesini istedi.
Başkan raporun çarşamba günü akşamı Meclise sevkedildiğini, bu bakımdan henüz tabedilemediğini, fakat okunmasına başkanlığın itirazı olmadığını bildirdi.
Bu arada raporun okunması, bi lâhara de dağılması hakkında bazı önergeler verildi.
Söz alan Süreyya Örgeevren raporun evvelâ tabedilerek tevzi e-dildikten sonra müzakere edilmesini istedi.
Fahri Kurtuluş gündeme alınmış bulunan raporun okunmasını mliteakib tevzi edilebileceğini söyledi.
Ahmed Tahtakılıç raporun okun masını müteakib müzakere açılma dığı takdirde maksadın hasıl ol-mıyacağını söyliyerek, meselenin efkârı umumiyede çok dal budak salmış ve bir çok dedikodulara yol açmış olduğunu kaydederek, muza kerelerin de açılmasını istedi.
Akif lyldoğan raporun 140 sayfa olduğunu, her halde sonunda bir netice kısmı bulunacağını, binaenaleyh sadece bunun okunması ile iktifa edilmesini istedi.
Verilen önerge okundu ve raporun okunduktan sonra derhal mü zakerelere geçilmesi teklifi kabul edildi.
Raporun okunmasına başlanıyor fasılasız olarak raporun okunması beş saat sürdü.
Raporda, evvelâ memleket hububat stok vaziyetleri gözden geçirilerek. memleket stoklarının piyasada iştira kıymetini kaybetmiş para ile satıldığının iddia edilmek te olduğu bildirilerek, bu hususun tahkiki Toprak Ofisin kuruluş ve teşkilâtı, çalışma tarzı gözden geçirilmekte ve Toprak Ofisin gaye sinin memleket içinde ve dışında tanzim, mubayaa ve satışları yapmakla görevlendirildiği, bu arada memleket ihtiyacının tesbiti de O-fisin görevleri arasında bu tevzii belirtmekte, ancak ofisin bu işleri müstakil olarak yapmadığı, hükümetin hububat politikasının ve hu bubat işlerinin tanzimi işinin Tica rot Bakanlığına bırakıldığı belirtil mekte ve bu )»Utikanln tesbitinden doğan mesuliyetin doğrudan doğru ya Ticaret Bakanlığına aid Olduğu kaydedilmekte idi.
Elde üç aylık stok olduğu halde ihraç müsaadesi
Raporda bundan sonra Ofisin
945 - 946 yallarındaki stoklarına ve alımla rina temas edilmekte ve
946 yılında çok bereketli olan malı sülün Ofis tarafından ihtiyatsız bir şekilde ihraç edildiği, bu arada son olarak Trak şirketine ihracat müsaadesi verildiği zaman, Ofisin elinde ancak üç aylık bir sto ku kalmış olduğu zikredilmekte idi.
Ofis idarecilerinin bu durumu takdir etmeksizin 947 yılının mah sülüne güvenilerek 946 yılı stoklarının bol keseden ihraç edildiği, halbuki Ofisin 946 da 632 bin ton olan alımlarının 946 da 265 bin tona sıkışmış olduğu 947 senesinde elde bir mikdar stok olması sebe-bile ilk zamanlarda sıkıntı çekilme mişse de. son aylarda darlığın baş gösterdiği kaydedilmekte ve şöyle
Şoförlerin dünkü kongresi (Bastarıtfı 1 incide)
li Senlhl Yürütenin salona girmemle çalışmalarına başlamıştır.
Alenî reyle Senihi Yürüten, kon-gıe başkanlığına. Cemiyet başkanı Halid Çelen de ikinci başkanlığı-r.a seçildikten sonra idare heyetinin yıllık faaliyet raporu okunmuş tu-
Raporda şoförlük mesleğine ve vergi sistemlerine aid kanun tasarılarının Meclise havale edileceği, şimdiye kadar yapılan temasların neticesi anlatılmakta ve Esnaf O-dasından şikâyet edilmekte idi.
Yıllık raporun ve mıırakıb repo-ı ınun okunmasından sonra, bazı üyeler söz almışlar, neticede rapor lar aynen kabul edilmiş, daha son ra Senihi Yürüten cemiyeti öven ve şoförlere başarılar diliyen bîr aöylev vermiştir. Daha sonra cemiyetin veni tüzük tasarısı oknnup kabul edildi.
Bilâhare Ticaret Bakanlığından, 4Jatko şirketine 1QO bin dolarlık akreditif açılması ve bu acente tarafından alınacak arabaların ce.-miyet elile âzalara dağıtılması hususunun tahakkuk ettirilmesi İ3ton dlği, buna mllsbet cevab alındığı bildirilmiştir.
Seçimlere gerilince salonda gürültüler başlamış, neticede idare kurulu aynen ibka tir.
Kongre 17 de dağılmış, sonra taksiler, cemiyetin
deki binası önünde toplanmıştır.
Yeni blnava, tabela asılmadan ünce bir kurban kesilmiştir.
eski edllnuş.
bundan
Taksim-
denmekte idi:
«Memleketimiz hiç zaman
hububat ihraç edebilecek bir duru ma girmemiştir. Bu bakımdan 946 yılında Ticaret Bakanı Raif Kara deniz tarafından ihracına müsaade edilen 100 bin ton hububatın bilâhare Atıf İnan tarafından 200 bin tona çıkarılması ile memleketin müşkül bir duruma sokulduğuna kani bulunmuştur.»
Hiç bîr mazeret makbul değil
Bundan sonra Ofis idarecileri tarafından ihracat yapılması için zaruret olduğu hakkındaki müta-lealara cevab verilerek depo vaziyetinin ya termiyeceğini, zira çürümeğe mü- ’ temayil dayanıksız hububatla birlikte senelerde muhafazası mümkün olan hububatın da ihraç edildiği, döviz durumunun da böyle bir ihracatı zarurî kılmadığının şa hid olarak dinlenen hâfclne umum müdürünün beyanı ile sabit olduğu ve bir döviz sıkıntısının vârid olduğu kaydedilmekte idi.
İliç bîr şıraya riayet edilmemiş
Raporda, Ofisin verdiği bu ihraç müsaadeli rinde hiç bir sıraya riayet edilmediği de kaydedilerek, Omsöl şirketine verilen 50:000 ton arpa da ofisçe şirketin iltizam eylediği ve bu şirkete yapılan Satış umum müdür muavinlerinden Enis Kalfonun idare ettiği ve Enis Kal fonun burada görevini kötüye kullandığı ve şirketin bu satıştan 200.000 lira kazanmış olduğu kay dedilmekte ve bundan sonça İtütö şirketine verilen müsaadeye temas edilmektedir.
Millî Savıuıına Bnkûumdnn bir sııal
Millî Savunma Bakanı Münir Birse) ile yeğeninin de bu şirketin kurucuları arasında bulunduğu zik redilerek, hâlâ Milli Savunma Bakanı olan Münir Birselden bu şirket lehine Ticaret Bakanı Atıf î-nan nezdinde tavassutta bulunup bulunmadığının sorulması istenmekte idi.
İhracatçı blmıyaııa ilırac müsaadesi
Bundan sonra Ofisçe Ekrem Burgaza yapılan çavdar satışına temas edilmekte, Ekrem Burgazın ihracatçı olmadığı kaydedilerek niçin bu müsaadenin verildiğinin calibi dikkat olduğu söylenmekte ve Ofisten alman çavdarların hakikatte Çanakkale milletvekili Hü şeyin Bingül tarafından alınmış olduğu, nitekim Ekrem Bırrgazın aldığı çavdarların ufak bir farkla Hüseyin Bilgüle ve onun tarafından da îstanbulda ihracatçı bir firmaya verildiği kaydolunmakta ve bu işi Ofis umum müdürü Hâmid Kurayın idare ettiği ve me suretinin de ona raci olduğu zik redilmekte idi.
İkinci bir devir muamelesi
Bundan sonra Suad Yuıtkurd ve Ali Naci alın açık Kollektif şir ketine verilen beş bin tonluk arpa müsaade tahmin edilmekte ve ihraç içiıı alman bu arpaların derhal îzmirde bir ihracatçı firmaya devredildiğini Suad Yurdkorunun Ofise yaptığı müracaatın evvelâ reddedildiği halde bilâhare niçin verilmiş olduğunun eski dosyalardan anlaşılamadığı zikredilerek müsaadenin Suad Yurdkorunun ar kadaşı eski Ticaret Bakanı Atıf î-nan tarafından verildiği sonucuna varıldığı kaydedilmekte idi.
Reçeb Pekerin ilgisi
Raporda daha sonra Trak şirke tine verilen müsaade İncelenmekte ve bunlara da evvelâ ihraç müsaadesi verilmediği halde, bilahare bilinmiven sebeblerden müsaade edildiği kaydedilerek Traka verilen müsaade işinin eski Başbakan Receb Pekere de‘ aksetmiş olduğu, Başbakanın şirkete bu müsaadeyi vermek istemediği ve şir kete tahsis edilecek hububatın în-gilizlere satılması lehinde bulunduğu halde, bilâhare şirkete müsaade verildiği kaydedilerek bu bakımdan mesele ile Receb Pekerin de ilgilendiği ve bu hususun kendisinden sorulması lâzım geldiği bildirilmekte idi.
Rapor alkışlarla karşılandı
Rapor milletvekilleri tarafından alkışlarla karşılanmış ve Başkan raporun bittiğini tutanakla birlikte raporun pazartesi günii ba silmiş olarak milletvekillerine tevzi edileceğini bildirerek, vaktin gecikmiş olması dolayısile, oturuma son vereceğini bildirdi.
Çok şiddetli bir tartışma
Süreyya örgeevren söz istedi. Başkan vaktin gecikmiş olduğunu tekrar hat u lutması üzerine Baş kanla Süreyya örgeevren arasında çok şiddetli bir tartışma oldu. Fakat gürültü fazla olduğundan bir şey anlaşılamadı.
Atıf İnan söz istiyor
Bu arada Atıf İnan söz istemiş ve bu hareketi gürültülerle karşılanmış, «Oya konsun!» sözleri işi-tılmiştir. Başbakan buna rağmen kendisine söz vermiş ve kürsüye gelen Atıf tnan şöyle demiştir:
«— Arzum şudur. 140 sayfalık bir rapor okunmuştur. Raporun i
ırvdu vırıııvıvn. mvjw * ucr . yapılan ihracatı mazur gösj W a. I
okunması beş saat sürdüğüne göre gayet tabii olarak bazı arkadaşlar dışarı çıkmışlardır rapora tam o-laı ak ıttıla kesbedememişlerdir. Ar kadaşlarımın reylerini tam bir vic dun kanaatile verebilmeleri için sizden şunu rica ediyorum ki, raporun karma komisyona havalesini şükranla karşılıyacagım ve bu kararın alınmasını rica ediyorum.
Atıf İııaıı aleyhinde tezahürat
Atıf İnan ın zaman zaman sözleri kesilmiş ve bilhassa raporun ve j^apılan teftişin müfettişlerin sa lâhiyetleri haricinde olduğuna ve usulüne göre yapılmadığı sözleri gürültülerle karşılanmıştır. Milli Savunma Bakanı istifa etti
Atıf İnandan sonra söz alan Mil lî Savunma Bakanı kürsüye gelmiş ve çok heyecanlı bir İpnuşma yaparak raporda isminin mevzuu-bahis edildiğini duyması üzerine dün akşam derhal Başbakanı ziya ret ettiğini ve tahkikatın selâmetle yürümesi için istifa ettiğini ve istifasının kabul edilmesi ricasında bulunduğunu söylemiş ve Başbakana yazılı olarak verdiği istifa namesini okumuştur.
Bundan sonra Toprak Ofis t ah kikatı raporunda ismi geçen Itütö şirketinin kurulduğu zaman kendisinin İzmirde avukatlık ettiğini ve şirketin de hukuk müşaviri o-lacağı için şirket kurucuları tarafından çıkarılan on bin hisseden dört yüzünün kendisi namına kay dedilerek, şirketin idare meclisi ü-yeliğine seçildiğini, milletvekili olduğu zaman mesleği olan avukatlığı bıraktığı gibi, şirket idare heyetinden de ayrıldığını söylemiş ve avukatlığı zamanında üç defa İzmir Barosu riyasetine seçildiğini, böyle bir insanın dört yüz hisse gibi ufak bir iş için bu gibi suiistimallere tenezzül etmiyeceğini belirterek, raporun bir an evvel tahkikat komisyonuna havalesi ile neticelendirilmesini bu suretle kimin suçlu, kimin suçsuz olduğunun meydana iniştir.
Saat dokuza ?0 dakika ara
ki hepiniz bir Bakan olursun\ıa. Dedi. Bu sırada* Mecliste gilliişS meler oluyordu. Raif Karadeniz sözlerine devamla:
— Yahud Bakan olan bir arka* daşın vaziyetinin ne olduğunu tak-d;r edecek Bakanlık mevkiine her biriniz sıra ile gelirsiniz de bu işiu ağırlığını anlarsınız, dedi ve bir Ipisal verdi.
BİR MİSAL
Halil) bu misaiinde Savunma Ba kanlığına tahsis edilen bir milyara yakın biidcede bu biidcenin nv cin bir milyara yakın olduğu tezi münakaşa konusu olacağı gibi bunun aksi de bir Bakanı ayni müşkül vaziyete düşüreceğini belirtti.
T1ESAB VERMEĞE DAİMA HAZIRIM ’
Raif Karadeniz, sözlerinin sonun da:
— Eğer herhangi bir meselede bariz bir suiistimal varsa bu mutlak? adalet makinesine gitmelidir ve şunu da söyliyeyim ki ne zaman isterseniz ben kendi hesabıma daima cihazının önünde he
sah vermeğe amadeyim, dedi.
C. H. P. müfritlerinden Süreyya Örgeevren, son sözü aldı. Aşağı yukarı, bütün Mecliste Atıf î-nan da dahil olduğu halde, buğday işinde Meclis soruşturması açılmasına temayül mevcud olduğunu, bu itibarla müzakerenin ye*-terliği hakkındaki takririn yerinde olduğunu söyliyerek kürsüden indi.
Saat 22 ye geliyordu. Meclis başkanı kifayeti müzakere hakkın daki takriri reye koydu. Bu takrir ayni zamanda Atıf İnan hak
kında Meclis soruşturması açılmasını da istemekte idi. Cemil Said Barlasın imzasını taşıyan önerge ittifakla kabul edildi ve Meclis pa zartesi toplanmak üzere dağıldı.

u


I

I
/ f
t, / /
F
l

çıkarılmasını iste-
20 kala oturuma verilmiştir.
İKİNCİ CELSE
Meclisin bugünkü ikinci celsesi saat 9 da Ali Fuad Cebeooyun baş kanlığında toplandı ve saat 9.20 ye kadar devam rtti. İkinci oturumda ilk söz alan Necmeddin Sahirl samiin abasında olan ve kendisi kadar politika hayatına yakın ala ka gösteren karısına zaman zaman bakarak bugünkü müzakerelerde Atıf İnanı tek müdafaa eden hatibdi. Necmeddin Sahir, ikinci oturum açılınca o kadar hızlı bir şekilde yerinden fırladı ki ilk ham lede Meclis Başkanı ile münakaşaya tutuştu. Ve bütün sözlerinde Atıfın maliye müfettişleri tahkikatı sonunda Meclis tahkikatı açıl] ması için ileri sürülen fikirleri doğru bulmıyarak gerçi bunun lüzumlu olduğunu, kendisinin de kabul ettiğini fakat bir teftiş heyeti raporuna göre bir milletvekilinin Meclis soruşturmasına muha-tab tutulamıyacağını, büyük bir b-^ecanla ifade etti. Necmedd'rı Sahirin sözleri Halk Partili millet vekilleri arasında da hiç tasvib görmüyor ve hattâ bazan gülüşmeler oluyordu.
CEMİL BARLAS KÜRSÜDE
Necmeddin Sahirden sonra söz alrn Cemil Barlas bir kifayeti müzakere takriri verdiğini söyliyerek Atıf İnan da dahil olduğu halde Meclis tahkikatı açılması istenirken müzakerenin daha fazla uzamasının bir faydası olmadığını söv led» ve bu işin anayasa ve nda-‘ İlet komisyonlarından müteşekkil bir karma komisyona havalesinin doğru olacağını belirtti. RAİF KARADENİ7.İN SÖZLERİ
Müteakiben eski Ticaret Bakanlarından Raif Karadeniz kürsüye gelerek buğday meselesinin gazetelerle efkârı umumiyeve aksetmesi neticesi İR milyonun bu isle alâkadar olduğunu ve eğer müzakerenin kifayeti kabul edilecek o-lıırsa bunun yine efkârı umumiye-de belki de bazı dedikodulara vol açae&ğını, belirterek şayed mi‘ra-kerenin kifayeti takriri kabul edi-| lirse kendisinin ismi geçtiği için ırıütaleasını söylemeğe Meclisin mü saadesini istedi ve Bakanlığı zama nnıda yapılan satışlarda eğer bir rnes’uliyet varsa* bunu tamamenJ kendisinin kabul ettiğini ve yapılan satışlar için kendisinin karar verdiğini heyecanlı bir lisanla'anlattı ve Bakanlığı sırasında hkbir kimsenin tesiri altında kalmadın hu kararları aldığını açıkça Söyledi. O zaman yapılan arpa satışlarının eldeki mevcudun Millî Müdafaaya bile satılmak istendiğini fakat bu Bakanlığın da elinde kafi mikdarda stok bulunduğu için Toprak Ofisin depolarında çürüme ğe mahkûm arpaları satır, uinıak istemediğini anlattı ve sözlerini î)i-tiriı kon:
ÇOK ISTErdM TIEPÎNİZ BÎR BAKAN OirRSTTNnz
— Arkadaşlar, çok arzu ederim
• e
Ksbkenin istifası
m u h te mel
Ankara. 4 (Hususî) — Haşan Saka hükümetinin çekileceği hak-l kındaki şayialar devam etmektedir. Bilindiği gibi bu şayialar, şim diye kadar birkaç defa ortaya atıl mış, fakat her defasında tekzıb 6-lunmuştu. Bu defaki şayialar, henüz tekzib edilmiş değildir. |
Sızan haberlere göre önümüzde-! ki sah günü C. H. P. gnıpunda Ta-nrq Bakanı Tahsin Coşkan için başlamış olan umumî konuşma şortunda Haşan Sakanın gruptan iti-rnad oyu istemesi kuvvetle muhtemeldir. Kabinenin grıytan itinıad oyu alıp almıyacağı. bittabi o gün kii toplantıdan sonra belli olacak-i tır.
Amerikalıların işti-rakile meydana çıkarılan şebeke
(Fiaştarafı 1 incide) turucu maddeler sokan bir şebekelin * lini kırdığı haber verilmektedir. Dört şahıs tevkif edilmiş ve' Türk polisi ile çalışan Federal u-yıışturucu maddeler bürosu memuru George H. White, bu adamların îstanbuldaki beyaz zehir kaçak cılannm elebaşılarından oldukları ııı söylemiştir.
White, kaçakçılığı menbaından durdurmağa çalışmak üzere 10 gün kadar evvel Türkiyeve gelmiştir, İfadesine göre, Amerikaya sokulan uyuşturucu maddelerin büyük bir kısmı, buraya gelen Amerikan »ticaret gemileri mürettebatına satılmakta idi.
Alıcı rolü oynıyan VVite, zehir kaçakçısı olduğundan şübhe edilmekte olan bir şahısla temasa girişmiş ve bugün büyük bir parti heroin almak üzere adamla ujnış-muştur. Tepebaşındaki Amerikan Konsolosluğuna pek yakın «bir ma halde randevulaşılmış ve bunun üzerine VVhite, ikinci şube müdürü B. Namık ile tertibat almıştır. Randevu saatinde, B. Namık’ın şahsen idare ettiği bir çok polis memuru bu mahalli kuşatmışlardır. Muayyen saatte White, Tepe-başında, Aybastı sokaktaki Yasef Kariyoya aid 4 numaralı eve gelmiş ve orada bulunan üç şahısla «alıcı arasında pazarlık başlamış tır. VVhite 6000 dolarlık heroin istediğini söylemiş ve bu mikdar zehir önündeki masanın üzerine yığılmıştır. 2000 Türk lirası ödiyen VVhite, üzerini Amerikan parası i-le ödemek zorunda olduğunu söylemiş, elini cebine atmış fakkt para çıkaracağı yerde tabancasını sı kararak, hüviyetini göstermiş ve kaçakçı şebekesine kendilerine «kölil haberler getirdiğini soğuk kanlılıkla söylemiştir. Bunun üze rine Amerikan memuru, dışarıda


Amasya ve Çorum sular altında
(L’uştarafı 1 incide)
Aramakta' olduğu da görülmüştür1. Manzara cidden fecî ve tüyleb ürperticidir. Bugün saat 17 ye ks) dar hüviyetleri tesbit edilerek gömülen felâketzede sayı^1 81 i bul muştur.
Derelerin ve selin 40 kadar yurd daşı sürükleyip götürdüğü tahmij olunmaktadır.
Mahalli makamlardan iati£ad(j( edilerek temin olunan yiyecek maa deleri ve eşya, felâketzedelere tev zi edilmekte ve açıkta kalmış oiatt lar da çadırlara yerleştirilmektedir.
İçişleri Bakanının beyanatı
Ankara: 4 (Hususî) — Bugünkü Mecliste İçişleri Bakanı Amaa-yadaki sel felâketi hakkında -şıî konuşmayı yapmıştır:
^Muhterem arkadaşlarım,
Sîzlere çok esef verici bir hâdiseden bahsetmek istiyorulı. Dün gece saat 20.30 sıralarında bağlıyarak bir buçuk saat kadar devam eden şiddetli yağmurlar neticesinde Amasyayı sel basmış ve seller büyük kaya parçalarını şeh rin içine kadar sürüklemiştir Şu dakikaya kadar aldığım malûmata göre. 88 vatandaşımız ölmüştür. 100 kadar ev yıkılmış, 40 kadar ev de hasara uğramıştır. Kızılay derlini ilk yardım olarak 60.000 lira ve yüz çadır gönderi t-miştir. Gerekli yardıma devam e-dilecektir.
Çorııın da seller altında
Çorum: ( (A.A.) — Fasılalı yağan yağmurları takiben dün saat 18 den 21 e kadar yağan sürekli ve şiddetli yağmurlardan husule gelen seller şimdiye kadar görülmemiş bir surette şehri basmıştır. Bir çok evler su altında kalmış tehlikeli görülen evler boşaltılmış ve bu evlerde oturanlar şimdilik Halkevine yerleştirilmişlerdir.
Kızılayın yardımı
Ankara: 4 (A.A.) — Amasyada vtıkubulan büyük sel felâketi haber alınır alınmaz derhal ilk yardım olarak Kızılay merkezi tarafından on bin lira ve 200 çadır gönderilmiştir.
Bir Hukak âlimîmîzî kaybettik
(Kuştarafı 1 incide)
Yarım asra yakın bir zamandan beri hakimlik, Darülfünunda profesörlük ve avukatlık hayatında1 d? rln ve geniş bilgisile ve hukuk tat fi katile temayüz etmiş olan bu kıvmetli hukuk âlimimiz bilhassa *
son senelerde tecrübe ve bilgisinin feynzli semerelerini taşıyan «Amelî ve nazarî Hukuk Dâvaları» adlı İki bin sahifelik iki Cild eserile hukuk tarihimize mühim bir âbide yaratmıştır.
Memleketimizin hukuk ve irfan bayatında ana kitab mahiyetini ta -S’yacak olan bu külliyatın üçüncü cildini de hazırlayıp bastırmadan gözlerini yuman bu büyük hüku’c âlimine Cenabı Hakdan rahmet dileriz. Cevad A. Gücün ün hâl tercümesi:
Profesör avukat Cevad Abdibra hım Gücün 1298 de Libovada dolmuştur. Eski kadılardan Abdüm-him Beyin oğludur. Işkodra m tebinde iki sene ve Üsküb, Vefa i-Vadilerine' birer müddet devamla nihavet mektebi -Nevab ve Hulr.hc Fakültelerinden mezun omustuv.
I
Mektebi Hukukdan neş’et ettik sonra ilk memuriyeti 321 senesirıd
Nif niyabetidir. Adliye teşkilâtının muhtelif hizmetlerinde bulunan merhum 326 senesinde îzmir is i-ııaf âzalığı, 327 senesinde İzmir istinaf müddeiumumiliği, 33 de miil ga Adliye Nezareti heyeti teftişi-ye reisliğinde, 337 de İstanbul istinaf hukuk riyasetinde, 340 da İstanbul istinaf mahkemesi reisi evvelliğinde ve İstanbul Dariîlai runu Hukuk Fakültesi tatbikatı hukukiye profesörlüğünde ve niha yet Temyiz mahkemesi âzalığı y^p mış ve son memuriyeti de Temyiz mahkemesi birinci hukuk dairesi reisi olmasıdır.
n
• w
bakliyen polislere işaret olmak il-zere bir cam kırmıştır. AdsunHr. üzerine atılacak gibi bir harckı t gösterince Whîte kımıldamamalarını ihtar etmiştir. White pencere ye bir iskemle daha fırlatmış ve bir kaç saniye sonra Türk memur lan yetişmiştir.
Sonradan White ve memurlar Boğazın Anadolu kıyısındaki bîr çiftliği de basmışlar orada da muazzam mikdarda heroin bulunmuş ve sahibi tevkif edilmiştri.
White, A m eri kaya sokulan uyuş turucu maddelerden büyük bir kısmının gemicilere Pompalasın kavsi sındaki «Güzel Adana adlı k&çtfc bir barda satılmakta olduğunu soy İçmiştir.
Yasef Kaılyo’dan başka, Irudo-dos Turapyaues. Şevket Dalg^k -ranın ve Vasil Arcan adlı üç şalua da tevkif edilmiştir.
e
i
5 HAZİRAN 948
SATFAî ®
/■*£. Boı anıtın
tahvîla
ESHAM VE
'“T'
i
19.95
Cinsi
Dosya No.
23
Zayi
Bir Bilet Bir Lira
t
(
1
I'’

t
j
• 1
7
6
6
7
Müdafaa
20.85
20.80
97.70
97.40
f
İkramiyeli % 5 938
Kıymeti Teminatı Lira Lira
(Satılık Emlâk)
kütaııbul Defterdarlığından 1
941 Demiryolu î, Kalkınma 2 Kalkınma 3 ikinci tert’b Millî
Onerve lYficel dâvası
•J
.1
Vapur îlAnlnn
Beklenen vapurlar mNmmN İsveç vapur kumpanyası Heleinborg s / s U L L .A
6-7/6/1948 Londra, Anvers, Roter-dam, Bremen, ve Hamburg için aktarmasız mal kabul eder.
m/s GUNDA
12-15/Haziran/948 İskenderiye, Londra, An-vers, Botterdam, Bremen ve Hamburg için aktarmasız mal kabul eder, s/s H E R A
6-9/Temmuz/948 --------------T. n
STEVENSON ÜNE
Şimali Amerika muntazam hatta m /s Elin Horn
20-22/ Haziran /1948 Napoli, Cenpva ve New York için mal kabul eder.
1
kJ II M I) V 8 0 D V
Yugolîniya
Adriyatik limanlarına Yu goslav muntazam hattı s/s Solin
15-20/ Haziran /1948 Triyeste ve Rjjekaya mal kabul eder.
GORTHON LINE
İsveç kumpanyası Cenubî Amerika hattı m/s Ada Gorthon Haziran sonunda Cenubî Amerikaya mal kabul e-der.
Bütün tafsilât için Galata Eski yolcu salonu karşısın da Frank Han 3. kata mü-caat. Tel: 44A 707/8 % ■ i
*



ÜÇÜNCÜ KİTAB
İddia ve Karar Profesör Avukat Kenan ö-ner tarafından neşrolunan ve Öner - Yücel dâvasının Üçüncü kitabını tenkil eden bu eser nefis bir şekilde ba* •ıbp satışa çıkarılmıştır. Klik darı pek mahdut olduğundan tükenmek üzeredir. M cin leket çapında bir davanın ta* maralayıcı kitabı olan bu e-ser her Türk münevverinin kütübhanesindc yer alacak bir kıymet ve ehemmiyettedir. Kitabcılardan arayın.
Fiyatı 17ö kuıvştur.
«Yücel - Öner» dâvasına aid Profesör Kenan önerin eserlerinden birinci ve İkinci cildlerin mevcııdları tükenmek üzeredir. Bu kıymet ü ve İbret verici kitablann her iiçünü de Ankara caddo sindeki «Kanaat» ve «İnkı-lâb» Kitabevlerinden tedarik edebilirsiniz.
Emekli sahne san atkârlarının faaliyeti ---------------o----
Şehir Tiyatrosu sanatkârlarının teşebbüsile kurulmuş olan emekli sahne sanatkârları cemiyeti son günlerde programını genişleterek yardımını bütün emokli sahne san efkârlarına teşmil etmiştir.
Cemiyet halihazlda seksen, dok son yaşında bulunan altı emekli suhne sanatkârına bakmaktadır. Cemiyetin a9il gayesi bir yurd a-çıırak sahneden emekliye ayrılmış olan bütün sanatkârları burada ömürlerinin sonuna kadar müreffeh bir surette yaşatmaktır. Cemiyet bu temiz gayenin tahkiki i-çiı; bir eşya piyangosu tertib etmiştir. Tcrtib ve idare heyetinin başında bulunan Vasfı Rıza Zobo bu hususta alâkadar makamlarla temaslarda bulunmak üzere Anka-raya gitmiştir.
YEPYENİ Din MİZAM GA1-ETE8İ PANDİSPANYA En güzel cfiprllcrlo ntiktoler), tanın bütün niaylı dodütcciularlle bir arada ve dorü tochı (»ir hal* de okumak, gülmek intiyur musunuz?...
BUGÜN PANDİSPANYA Gazetesinden bu İsımı alım;-. Fişti 10 KıTUÇ

“■ Teni’iten $
Daktilo TauatehtnM*i
Her nevi yazı ve hesab makineleri ahro. unlun ve tamiratı.
Adres: Galata Kara köy Palas karşısı Alime han pasajı No. 3 İstanbul.
Tel: 43643
5
r
P





Km. mpaşa birinci ortaokulundan aldığım belgemi gaib ettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
3 B No. 312 Haşan Dur geç
331

* 6 ’

Cins!
İstanbul Asliye Mahkemesi ikin-m Hukuk Dairesi Yargıçlığından: 1947 172
İstanbul Belediyesi tarafından Hâller eski baş memuru Hüsnü-r-iin zuhur eden 7714 lira 73 kuruş zimmetinin tahsili hakkında kefilleri Üsküdarda, Tembelhacı Mehmed mahallesinin Selâmi Ali efendi caddesinde 40 numarada İsmail v.s. aleyhlerine açılan alacak dâvasında dâvacı vekili tarafından Başmemur Hüsnüye kefalet akdi olmadığına dair dâvâlı îrmaile teklif olunan yeminin icracı için yargılanmanın bırakıldığı 25/6/1948 pazartesi günü saat 16 da mahkemeye gelmesi lüzumunu rm’tazammm tebliği lâzım gelen çağrı kâğıdının dâvâlının şimdiki ikametgâhı belli olmadığından ilân yolu ile tebliğine karar verilmiştir.
Bu yolda tanzim olunan çağrı kâğıdı mahkeme divanhanesine a-silmiş olduğundan dâvâlı îsmailin belli gün ve saatte yemin için mahkemeye gelmesi ve gelmediği ve gelmemesinin makul bir sebebe miistenid olduğunu bildirmediği takdirde yeminden kaçınmış ve yemin edeceği vakıanın sabit olmuş sayılmasına karar verileceği bu ilân ile tebliğ olunur.
Ye ni Sabah'ın |
İLİN FİYATLAR)

Bp.^lıb maktu olarak
1
1
8
t
I 0
V
İMCİ
) ‘
»
)
)
aayfa)
)
)
)
)
santimi
)
»
₺. 1
iöoo ;
öoo I
401) J
800 1
260 |
1A0 II
Tî IİMnW:; «"DEMOKRAT PARTİ,, »in E iijük eşye ile deniyecelt olursanız..
Kıymeti Yanm Milyonu geçen hediyeler arasında bakınız. NELER VAR

Londra Nevyork Paris Cenevre Amsterdajjı Eı tik sel Pıağ Stokholm Lizbon

fıyat'an
r ,356 230. -
l.'!060
.468
d.?.3S7 0 60
77.t'6û
11.2)95

52301/5913 Eminönü, Çarşı mah. Cevahir bedestanı 300 so. 2769 ada, 30 parsel eski, yeni ve taj 114 kapı sayılı 2.50 M2 ahşap dolap
Yukarıda yazılı gayrimenkul açık arttırma ile Batışa çıkarılmışsa da istekli çıkmadığından 31.5.948 den itibaren bir ay temde pazarlığa bırakılmıştır.
isteklilerin geçici teminat makbuzları ve nmını cüzdan larile 30/ 6/948 tarihine kadar Millî Emlâk Müdürlüğün'eki komisyona başvur malan. ’ • (7649)
Tekdl Genel Müdürlüğü ilândan
. * •


Miktarı Bedel
İhale
Şekli Tarihi
Günü
Saati
1350 L. 2250 »
845.42
Pazarlık 11.6.948
» 6.7.948
A. eks. 25.6.948
Cuuıa
)
e
9.30
9.30
11
Kuşe kâğıdı 6000 kilo —
Sulu lama çeliği 3000 » —
Üzüm kesme makinesi 2 adet 11.272 L.
1 — Yukarıda cins ve miktarı yazılı malzeme hizalaınnda gösterilen şekilde satın
2 — İhale hizalarında gösterilen gün ve saatte Kabataş genel müdürlük malzeme komisyonda yapılacaktır.
3 — Şartnameleri her gün sözü geçen şubede görülebilir.
4 — isteklilerin belirli gün ve saatte hizalarında gösterilen güvenme paralan ve kanunî vesaikle bîr-
birlikte mezkûr komisyona müracaatları ilân olunur. .
5 — idare kısmen veya tamamen veya kısım kısım ayn ayn taliplere ihalede serbesttir (7882)
[Ankara, İstanbul ve Izmirdc birer ev, otomobil, Jccp v kamyonlar, traktör, biçer - döver ve bir çok ziraat &le‘ I teri, at ve arabalar, kara ve deniz av malzemesi ve tu I itekler, çadırlar, deniz, motörü ve sandallar, muhtelif ev-l [eşyaları; halılar buz dolapları, sofra, çay ve kahve takın# lan, bakır mutfak takımları, dikiş ve yazı makineleri* elbiselik kadın ve erkek kumaşları, altın ko’ »atler giimüş takımları v.s.

Kamyon ve Kamyonet satılacak
Toprak Mahsûller Ofisi
Genel Müdürlüğünden
2966 Plâka numaralı Fargo marka iyi durumda bir kamyonetle 8 ta eski Dodge komyonu açık artırma ile 7,6/948 Pazartesi günü saat te Akköprüdeki Atölye parkında satılacaktır.
Bu işe ait şartlaşma, Genel Müdürlük malzeme Müdürlüğünde
görülebilir,
İsteklilerin, Eelirli gün ve saatte şartlaşmada yazılı temiratlarile birlikte hazır bulıınmalan ilân olunur. (7519)
ne
15
Sayın müşterilerimize bildiririz
Türk Radyo ve EJ‘
Limited Şirketi
Telefon: 44622 — 44623 — 44624
Telgraf: Türkeli — İstanbul
alınacaktır.
adını şubesindeki
X
X
X
X
Li/rahk
»
)
Liralık
p
»
)
* I
X
X
X
I
•Henüz bankamızda hesab açtırmamış olanlar, sîzler de talihinizi deneyiniz!
200
100
50
20
bahçe ıç4ade J
balkonlar, tan ı.
Türkiye İş Bankası
11
25
25 150
Bankamızdaki hesabında en az 100 lirası olanlar bu çe-kilişe katılacaklardır. Her 500 lira için ayrı bir kura nu-marası . . 1
7 Haziran 1948 Pazartesi gününden itibaren
— Galatada. Bankalar Cad. (Okçumusa), Yanık kapı So. No. 1. 2. 3 (1* Yeni satış mağazamızın faaliyete başhyacagını
Küçük Can Hesablar 25 Ağustos 1948 ?
Çekilişinin İkramiyeleri: J
1 EV: (Ankarada Tasarruf Evleri Mahallesinde iki katlı ve bodrumlu, 6 oda, 2 sofa, veranda, konforlu.)
1 ARSA: (lstanbulda Suadiyede)
1
1
2
5

7.29
7.30
7.30
7.45
8.00
8.30
8.45
9.00
12.29
12.30
12.30
13.00
13.15
13.30
13.45
14.00
14.30
I RAUYUİ
Bugünkü Prcgrfiflo
CUMARTESİ — 5/6/19İ8
Açılış ve program
M. S. Ayan
Müzik: Hafif parçalar (Pl), Haberler
Müzik: Çeşitli hafif müzik Müzik: Hafif melodiler (FL) Müzik: Şarkılar 'PL) Kapanış.
Açılış ve program M. S. Ayan
Müzik: Çeşitli müzik (Pl.) Haberler
Müzik: Radyo salon Ork. öğle Gazetesi
Müzik: Salon Ork.
Müzik: Kanşık yakılar Müzik: Cumhurbaşkanı tğr
Armoni muzikası
Konuşma: B. T. G. D.
Kapanış.
Açılış ve prograrr
M. S. Ayan
Radyo Çocuk Klübü
Müzik: Dans müziği ıP' ) Konuşma
Müzik: Şarkılar
M. S. Ayan
14.55
15.00
16.58
17.00
17.00
18.00
18.30
18.45
19.00
19.00 Haberler
19.15
19.20
19.45
20.15
20.30
20.35
21.15
21.45
22.00
22.15
22.45
22.45
23.00
23.30
Geçmişte Bugün
Müzik: Ispanyol dausıan
Müzik: Yurddan Sesler
Radyo Gazetesi Serbest Saat
Müzik: ince Saz
Müzik: Karışık şarkılar Konuşma: Kitab saati
Müzik: Liszt: Mi Bemol Ma« jor piyano kon_tei-to.su (P1.) Müzik: Dans müziği (P1.) M. S. Avan
Haberler
Müzik: Dans müziği (P1.) Program ve kapanış.
B LMAC&
---------
'2'45 67 89
r
2
* J
(4
b
t
»
i
i
SOLDAN SAĞA t
Kamer dağına varınca yere inmişlerdi. Akışa, Seyfi Zülyezen’e biraz dinlenmesini tavsiye ettikten sonra:
— Benim buradan ileri gitmeğe meeâlim yoktur. Serbest hareket hududum burada sona ermiştir.
— Saraya yalnız mı gideceğim?
— Yalnız gitmeğe mecbursun:
— Yalnız gitmekten korkmam. Fakat kaçmak icabettiği zaman rehoersiz ne yapayım?
— Yanlış anlama! Seni yalnız bırakıp 'gidecek değ)l)m- Burada bekineceğim. Kaçmak icab ettiği zaman buraya kadar her halde gelebilirsin. Üst tarafını düşünüp halletmek bana aid...
— Çok güzel...
Seyfi Zülyezen, Akısadan dı Saraya doğru ilerleme v-dı ve oraya vannea g£ Niç-n şaşırıp kalmıştı?
Çünkü içen girmek için
ya benzer bir şey göze çarpmı -yordu. Sarayın etrafını kuşatan duvarın yüksekliği altmış metreden fazla tahmin ediliyordu.
Böyle kapısız ve muhkem duvar lı bir saraya girmek kolay bir iş değildi. Mutlaka kanatlı bir kuş olmak lâzımdı.
I
Şaşkın ve ümitsiz bir halde sa rayın etrafında dolaşıp dururken yukarıdan bir ses duydu. Basını
Muazzam Şark Efsânesi
Tefrika No. 54
I
I

ayni ’ iaşla ’dı.
kapı-
1 — Kuşak; İzmir beyi; 2 — Site güden geçirmek; Sau’at; 3 — £-mir; Biiyük kız kardeş; 4 — Ayı yuvası; Rabıt; Başına (K) gelince yazı için lâzımdır; 5 — Hayvanların ayaklarına vurulur; iki ü-nite arasındaki ayrılık; 6 — Uydurma hikâye; Cezalıların suçlarını kaldırmak: 7 — Cinsi; Mesai, 8 — Başına (?) gelince ihtiyar; Nota; Kör; 9 — Murad edilen ev uğrunda hile; Hayvanların bulunduğu yer.
"KAPIDAN AŞAĞI »
Yapyalnız kalan Seyf-i Zülyezen, bunun sebebini araştırırken siyaiı bir bulut içinde Muhtatifin geldiğini gördü. Kılıcını çekerek müia-faa ve hücum vaziyeti aldı.
Muhtatif, sarayın damına inmişti. Seyf-i Zülyezen’i görür görmez tanıdı ve:
— Ey veledizinâ! diye bağırdı. Sen buraya nasıl geldin?
Ve sol elini uzattı. Hasınım k-ıp nıak, yere vurup parça parça etmek diledi.
Seyf-i Zülyezen, daha evvel davrandı. Zoılıı bir kılıç salladı. Muhtatif’in ı-ol kolunu düşürdü, ifrit, feryad ederek yıkıldı;
— Ey veledizinâ! Beni mahvettin! Sağ bileğimi Melik Efralı’m memleketinde uçurdun. Şimdi de beni sol kolumdan mahrum ettin Ben. artık hiçbir iş göremem. Azab içinde kıvranırım. Bâri bir iyilik yap ta beni büsbütün öldür! Hiç o.’n azsa azabdan kurtulurum. Kol suz yaşamaktan hiç yaşamamak daha iyi,. Beni öldür, beni yaşatma 1
Seyf-i Zülyezen, korkunç dUsma nının haline acımıstı. Onu öldürüp azabdan kurtarmak irin kılıcım havalandırdı. Tam indireceği sırada keskin bir sayha duydu:
{Devamı var)
i stKttnt ıtınıaarrcMn X. IkorfjiBiıaaı
— Muhtatif sizi satın mı aldı.
— Hayır! Bir kısmımızı kaçırdı. Bir kısmımızı da ana ve babalarımızın elinden zorla aldı.
— Burada ne iş görüyorsunuz?
— Muhtatifin emirlerine amade bulunuyoruz.
— Beni nasıl tanıdınız?
— Çinimaçm hükümdarının kızı Nâhide, bu gece bir rüya görmüş.
— Nasıl bir rüya?
— Nuranî yüzlü bir derviş, -(Ey Nâhide! Yarın Seyf-i Zülyezen a-dında bir yiğit gelecek, Muhtati-fl öldürecek, hepinizi kurtaracak ve seninle evlenecek» demiş.
■— Sonra?
■— Sonrası bu kadar. Nâhide, sabahleyin rüyasını bize anlattr. Son derece sevindik. Tanrı hakkı için söyle! Seyf-i Zülyezen sen misin?
Soyf-i Zülyezen, cevab vermeğo hazırlanıyordu. Kızlar birer çığlık kopararak çil yavrusu gibi dağıldılar, odalarına kaçtılar.
1 — Kat’î; Tersi dinî tören: 2 — Bir uzuv; mard değil; 3 — ) ki: Yanardağdan çıkan mai; 44 -- Sayı; Hayvan kampı; 5 — Tersi nefer; ödeme; 6 — Tersi beyaz Yüksek; 7 — Bir nevi gazino; I-rnn kralına, verilen isim; 8 — Esi- i mekteblerde dayak; Soru eki; 9 -Askerler, Izmiıde senede bir akılır.


kaldırıp baktı. Yüzleri örtülü üç şahıs gördü, içlerinden birisi bağırdı:
— Safa geldin ya Seyf-i Zülye-zen! diye seslendi. Biraz müsaade buyur da ip sarkıtalım. Başka türlü saraya girmene imkân yoktur.
Seyf-i Zülyezen hayret etti. Çünkü bu ses, erkek sesi değildi, bil-lûr gibi bir kadın sesiydi. Diğer I-ki kişinin de birer kadın veya birer gene kız olduğu şübhesiz sayılabilirdi.
Acaba bunlar buraya nereden vo nasıl gelmişlerdi? Onları Muhta-tif mi kaçırmıştı, yoksa babaları mı yollamıştı? Yahud o sarayda rai doğup büyümüşlerdi?
Şaşılacak bir nokta daha vardı; Seyf-i Zülyezen’i nasıl tanımışlardı? Onun içeri girmek, yukarı çık rnalc istediğini ne bilmişlerdi?
Delikanlı, daima böyle esrarlı şeylerle, mı karşılaşacaktı? Şeyh Coyyad, Torbalı kuş, Tâme, Akale, Gammaz ve Gammazın sihirli boru
e
su. Akışa. Şeyh Abdüsselâm, nihayet bu kadın veya kızlar..
Delikanlı, ileride kimbilir daha neler görecek, ne acaib İnsanlarla, mahlûklarla karşılaşacaktı.
Şâme ve Nil Târihi isimli kitab hemen hemen ikinci plâna düşmüştü.
Muhtatif’in ölümünden sonra a caba neler olacaktı?
Seyf-i Zülyezen, sarkıtılan iple yukarı çekilip saraya girince büsbütün hayrete düştü. Yukarıda üç kız bulacağını ümid ederken bir sü rü kızlarla karşılaştı. Bunların hep sİ birbirinden güzeldi.
Hep bir ağızdan;
— Hoş geldin ya Seyf-i Zülyezen’ diye bağırdılar.
Delikanlı, bir tanemle konuşmağa başladı:
— Sizin bn sarayda ne İşinim var?
— Biz burada esiri»,
— Kimin esiri?
— MııhtntJf adında W Hfritfo



1
EVVELKİ BULMACANIN HALLEDİLMİŞ ŞEKLİ 234 56789
â
J
■ğ
6
6
7
b
imtiyaz eahlbh
A. CEMALEDOİN SARAÇOĞLU Yazı islerini ililen İdare eden:
FATİN FUAO
, Dizildiği yer
«Yeni 8abalu) ınürottıbhancst Basıhlifti yeri «Gün Basımevi»