CUMA
5
MART
Onuncu YU
No. 3247
idare: Nunıoemanlye Wo. H Tel Rdretrt: «TKNİ SABAH» İSTANBUL Telefon: 10795 ___
ABONİ
Ttıldj.
SeneUk MO0 • MUk İM» 3 aylık **
Kr
*
1 ayhk *°° *
BIPİLİ
Btnebi
M00 «00 1000
•00
Kr
)
)
)
.V
KURUJ

Jl

HmPRiYET VE HAKKIN YILMAZ MuDAFiiYiZ
_ t V-j -.1 J(L ı«t.. L _ •» , î . .. _ J ‘Jy* ) •/ • ) •



Yorgunluk, Halsizlikten kurtulmak İçin hafif ve çık
Perakende
Liraya
İNGİLİZ MALI - AMERİKAN KVPU -
PARDESÜ
İBRAHİM İRGÖREN ALINIZ
Sultan Hamam Dikranyan Han 3 üncü kat No. 21

*•

Sadık Aldoğan’ın D. P. deki Buhrana Aid Bir Makalesi
* -___- - _
*

t
*
I
M
W*
'* (* ihtilâf diye ileri sürülen bu hâdise partimizin dâvası ile zerre kadar münasebeti olmayan ve II yalnızca bir arkadaşa karşıMeclis grupunun haklı haksız izhar ettiği bir itimatsızlık neticesidir..» ||


Sarncoğlunun ağzını. Demokrat Partinin, yani memleketti ki son hürriyet cereyanının müjdecileri aman kullanmasınlar. Harici tehlikeye karşı birlik, tesanüd muhakkak anıma bu behemehal Halk Partisi iktidarda kalmak şart ile mi olsun, niçin? Demokratlar iş başına yelseler de biraz da Halkçılar bu tesanüd endişesile Celâl Bayar ve yahud her lıanyi bir Demokrat hükümet etrafında lıalka olsalar olmaz mı? Olur, canım olur re emin olun kı dünya
-t,
* |
A zla iktifa etmek, kanaatkar olmak ferdler için belki bir meziyettir. He le ihtiraslarını dizginliyerek ■efbine hâkim olabilmek şüp -hesiz ki çok ahlâki bir hareket tarzıdır ve dinî terbiyeye de pek uygundur.
Fakat devlet, millet ve meın leket işlerinde kanaatkârlık en büyük fenalık ve affolunmaz bir suc telâkki edilmelidir. Zira âmine menfaatleri hususunda ve vatandaş haklan babında bilâkis çok haris olmak ve elde e-dilen neticelerle memnun olnr.ı mak zarureti vardır. Memleket ne kadar zengin ve müreffeh o lıırsa olsun daha fazlasını, da -ha ilerisini dilemek ve ona doğ ru vönelnıek icab eder.
Bir aralık eski Başbakan Şük rii Saraçoğlu Meclisde demeçler de bulunurken 'bir lokma, bir hırka) düsturunu yani kanaati ancak orta çağa mahsus geri bir zihniyet olarak vasıflandırdı idi amma idaresi zamanında memleketi hem lokmava, hem de hırkaya muhtaç bir hale sok inak sııretîle orta çağları da a-rattı idi. Saracoğlıınun sal alar hakkındaki ifade tarzı Halk Partili ekâbirin ve kalbur üstü gelen zenginlerin düşüncesi olabilirse de ferdi kanaatin dinî ve ahlâkı bir meziyet olduğunda biz lıâlâ ısrar edivor ve orta çağ vari bir düşünce taşımakla daima iftihar eyliyoruz.
Ancak sadece şahsi ve ailevî bakımdan bir mezivet ve fazi let savdığımız kanaati umumi sahada hiç de uymın görmeyiz ve bilâkis bunun bıiviik bir nok san. hattâ da affı müşkül bir hatâ teşkil edeceğine samimiyet le inananlardanız.

Demokrat Parti Genel Başkanı Celâl Bayar. evvelki giin

I
da yıkılmaz.
Partisinin haşarılarını sayıp dökerken muhterem Bajar şinı di hükümetin bir kanun tasarısı hazırlarken Demokratların bu hususta neler diyebllecekle-rini düşünerek bunları hesaba katlığını ve projeleri ona göre
düzenlemekte olduğunu söyliye rek bıı halin Demokrat Parti -nin başarıları ve temin ettiği gaj ri meri başarıları arasına sokmuştur.
Bizee bir siyasî partinin
(Devamı Sa,. 3: Sü. 4 de‘
Divan-ı Alide Dördüncü Gün
Hürrem Şeren de dün sorguya çekildi
4

Şeren, m iif etti 11 iri itham ederek, sorgu
X ✓
I
Dıvan-ı
. . -Vıi

Bu kadar basit ve şahsî bir hâdiseyi partinin bir siyasî işi imiş gibi yaymak ve bir bardak suda fırtına koparmak, bu partinin başında bulunan ve kendilerinden ancak feragat beklenen arkadaşlara yakışmaz

• s
1
bir kaç hafta içinde, De-Parti mensublannı ve bu sevgi ile bağlanmış vatan üzen bir takım hoşa git-
İnsan bu sözleri işitince kendi-kendine diyor ki: Ne imiş bu ihtilâf?
Acaba. Parti Meclis Grupu Mecliste takibettiği mücadele tarzı i-
le Demokrat Partinin dâvasını Lâ-yıkı ile tahakkuk ettirmiyor da, Genel Kurul Meclis Grupunun bu mücadele tarzına aykırı bir poli-(tfevama 5; 5ü.. 6 da»
T
Partinin Ah on
Demokrat milletvekili ve aleyhtarlarınca, «müfrit» lâkabile maruf General Sadık AMoğan
Demokrat Parti Afyon milletvekili Sadık Aldoğandan aldığımız şayanı dikkat makaleyi aşağıda bulacaksınız:
«Son mokrat partiye daşlen
mez hâdiselerle ovalanıp durduğumuzu göımekle müteellim oluyoruz. ’ \ * »'
Demokrat Parti genel kurulundan bir kaç arkadaşın iddiasına göre: Gene) Kuru| ile parti mecîVl grupu arasında ihtilâf varmış! Ve bu ihtilâf cezrî şekilde halledilmedikçe Demokrat Parti için milletin hayrına faydalı bir iş görmek imkânı yokmuş! Bunun i-cin bu ihtilâfın halli bir emri za-rurî imiş!
Milli Gençlik Federasyonu --------o----
Üniversite Talebe Birliğini temsilen üç kişilik bir heyet Ankaraya yitti
Temyizin, nakz kararından sonra
Ankara cinayetinin

f
dâvasına dün başlandı
I
I •



i
Ankara 4. (hususî1 — Divan j bugün saat 10 da toplanarak Arı kar ada Demokrat Parti 'An ' Muzaffer Sakisinin müfettişlik* de verdiği ifade ile diln verdiği ifadede Vivako firmasına çekilen telgrafın zamanı hakkında mü-bayenet olduğunu bunu izahını istedi. Sanık mubayaa komisyo nu raporu ile Vivakoya çekilen telgrafın ayni zamanda imzalan dığını bildirdi ve çekilen telgra fı umum müdür Hürrem Şeren imzaladığı için kendisinin bu hususta mesuliyeti üzerine almış olduğunu kabul ederek ay-
kara vilâyet kongresinde, üze -rinde durulmaya lâyık mühim bir nutuk sövlcdî. Bu nutuk bir çok bakımdan ilgiyi çekecek ve yukarda da söylemiş olduğu -muz gibi milletin üzerinde e -hemınivet ve hassasiyetle durmasını istilzam edecek bir nıahi yet taşımaktadır. Esasen Ce -lâl Bayar ne zamaıı miihim bir hitabede bulunursa behemehal ciddi mevzulara temas etmek i-tiyadındadır.
Bayann Ankaradaki son söz Jerı de Demokrat Partiyi gevşemekle itham edenlere karsı bir cevabdır. Genel Başlına göre Partide hiç bir gevşeme yok -tur. Bilâkis -bu muhakeme tarzını Aduan Menderes de İzmir de yürütmüştü- bu rehavet daha ziyade Halk Partisinde vardır. Çünkü Demokratların dile diklerini yapmak mecburiyetin de kalmıştır.Sıkıyönetinı kaldırıl mış, polis salâhiyet kanununun 18 iııci maddesi ilga edilıTjş, is kân kanunu değiştirilmiştir. Ya kında seçim kanunu da tebdil o lunacaktır.

Başkam Halil Özyöriik ve Başsavcısı ( «î'Ius»dan) bu noktayı Hürrem Şercn sormak istediğini ifade et
rica den ti.
Hürrem Şeren
Eski TekeL umum müdurii
(Devamı Sa . 5; Sü„ 3 de/
İstanbul Üniversitesi Talebe Bir ligi; millî bir gençlik federasyonu teşkili için, bütün çalışma ve hazırlıklarını ikmal etmiş bulunmak tadır.
Bu münasebetle, Üniversite Talebe Birliğini temsilen, Rükned-
(Devamı Sa., 5; Sü., 5 de)
Ramanda bulunan bol miktarda petrol
«
AnkaraVali&i Trııdoğan, Reşid Mercanı - “Ya bıı cinayeti üzerine alırsın ya da seni ortrdaıı kaldırır, bir zabıt tutturarak, intihar etti derim,, diye ti hdid etmiş
Bolu: 4 (Hususî) — Tüık ef-
kârını aylarca alâkadar eden doktor Neş’et Naci Arzanin öldürülmesi hâdisesinin duruşmasına bu sabah saat 9,10 da tekrar yeniden başlanmıştır.
Adliye binasına ilk olarak Re-şid Mercan, 15 dakika sonra da Haşmet Orbay süngülü jandarmalar nezaretinde fakat kelepçesiz olarak getirildiler. Haşmet daima gülüyor ve etrafındakilere şakalaşıyordu.
Duruşma
Duruşmaya 9,15 de başlandı.
Mahkeme reisi Muştala eÇtinerdi.
Savcı Zahid Tor, oğlunun bir ka-
zaya kurban gitmesinden hüzünlü bulunuyordu. Yerini savcı muavini Esad Ersel aklı. Azalar, 11-yas Karaağaç, Abdullah Erkmen-di. Haşmet hakkında idam karaıı veren yargıç Tevfik Tıınçok yeri-(Devaınt Sa,. 5; Sil., 5 de/
(1
r
h, fı,|f
Boluda mahkemeye götürülürken


zdYARINK
ı Mısır Mektubları I
t
Birinci Fuad
Üniversitesi
_____ • ________
■■■ - — Yazan l*anle Herlort
Teni Sabah'ın Kahire muhabiri
J
Ne günlere kaldık
Y ar a bbi
Dinime ta'n eden bari Müalüman olsa...
Evvelki gün 'Yüksek Orman Mühendisi M. Üstünova) imzalı bir mektub aldık. Bu mektubu okuyucularımızın nazarı dikka tine sunuyoruz:
-»Bir kaç gündenberi Tasvir gazetesinde (orman işlerimiz nereye gidiyor?) başlığı altında (Devamı Sa., 5; Sü., 5 de)
Hitler sağ!
Bir Alman pilotû Hitlcrin Bcrlinden kaçıyım anlatıyor
Nuremherg: 4 (AP.) — Bugün Amerikan istihbarat servisi tarafından a|e aççirllen bir Alman 945 yılı Nisan İyi sonlarında. Adolf (Devamı Sa, t; i d«;

Şimdilik
iki kuyu, icab ederse daha başka kuyular da açılacak
Ramanda birde tw«fiyetıane kurulm ak
Ankara- 4 (H-:-=usî) — Raman dağında bol miktarda petrol bulunması her tarafta büyük bir memnuniyet uyandırmıştır. Petrol işlerinde çalışmakta olan Mı-, Klayton bugün Ramana hareket etmiştir.
Haber vertioiğınc göre Raman
4 9
Eski Rumen
Haşmet Orbay
Kralının demeci
KVIMDtH BİR YAPRAK]
civarında daha iki kuyu açılacak I ve icabederse daha başka kuyular da açılacaktır. Bu kuyuların açılmasından sonradır ki bir tasfiyehane kurulacaktır. Halen günde-10 - 15 ton oetrol tasfiye eden bir tasfiyehane varsa da ihtiyaca kâfi gelmemektedir.
at ililsin %os-Em fer^gaıl ettir! di-ğiıti nçskKıifSı
Pufla Koltuk, arkasız iskemle
y^ni narha göre perakende Kıvırcık 258, Dağlıç 248, Karaman 248 satılacak
lakende 193 kuruştan satılacaktır.
Bugünden itibaren yürürlüğe giren yeni narh ücretlerinde perakendeci kasablaıa kilo babında 18 kuruş kâr haddi tanınmış, bir kilo etin nakliye ücreti olan 7 ku-Kuşun da toptancı kasablar taıa-bpdan ödenmesine karar verilmiştir.
kuraşdan
Belediy.ı daimî encümeni dünkü toplantısında Şehir Genel Meclisinden aldığı yetkiye istinaden et fiyatlarını arttırmıştır.
Yeni tesbit edilen narha göre kıvırcık toptan 235, perakende 253, dağlıç toptan 230, perakende 248, karaman toptan 225, perakende 243, sığır toptan 175, pe
I1' ■i

Sabık Kral Mişel
Londra: 4 (AP.) — Bugün basın toplantısında beyanatta huıan eski Kumanya kralı Mişel
kondiöinc zorla kabul ettirilen le-(Devamı Sa.t 5; Sil., 4 de)
bir bu-
çeklerdi?
Müfettişler pufla koltuklara kendile ri yerleşmek surstlle bunların mevotıd ı üze-uyuşturucu bir tesir bırakaca-tocrübo etmek iste-Bu zevatı da arka* oturtmaları onlara bir islınadları bulun
■ ■■ dolayısilo ruh
L J L. A 6 j rındc ,laMl
ğını nefislerinde iniş olacaklardır. İlksiz İskemleye haktan başka h.ç madiğini scrbnhk bir tarzda anlatmış olmak arzusundan münbaisdir.
Buna güoonccck ne var? Yino teşek kür etnıoli ki bahçeleri fağfur taklidi linoanlarla içmişler... Mutlaka sâhlci fağfur takımlar istememişler. Kahveyi de her halde inad’anna htipflrdet» inek akıllarına gelmemiştir. Beyle yük sey bîr Divân huzurunda müfettişler koltuklara gfimfıldülor, kahveleri hö-pürdcttılor, Tekelin ikram ettiği sigaraları fc'.urdattıiar. Mürkkllimi kahve iskemlesine oturttular yolunda şikâyetin bulunmağı biraz yorsiz bulduk.
Müfettişlerin hopürdcttlkleıi kahveden (Tahkikat mevzuu olan zevat).da (LtUfgn w)a& çevtrtnuı
şöyle
zeval
liraya lomin edilen
uad Hayri ılo arkadaşlarını muhakeme eden (Divân-ı-A-lî) de maznunlardan birinin vekili müfettişlerden bahsederken söylemiş: «Bu belıorı 1000
pulla koltuklarda oturur. Fağfur tak lıdı fincanlarda kahveleri höpürdete höpürdete içer vc Toholin ikram ettiği sigaraları çekerken tahkikata mevzu olan şahıslar kahvehanelerdeki arkalıksız iskemleler üzerinde oturtulmuşlardır. İfadeleri gece yarısından sonraya kacfar devaın eiitriıimş »e mu ekkiliıno saat ı de mua ettirilmiştir. Sayın savcı Kâzım Berker, u»r milletvekili iken kendiline mu^lla! olan dilenciye nasıl sadaka vermişse biz bu imzaları öyle vermişizdir.?»
itiraf edeyim kı sayın avukat profesör Büicnd Nuri ü::eîHıı bıı sözlerini hiç de parlak buhranlım.
Bir ıncs’clo hakkında tahkikat yapan müfottlşinrin ne yapmaları lâzımdı? Kendileri kahve İskemlelerine oturacaklar (Tahkikat mevzuu olan zevatı) o pufla koltuklara mı yerleştire-


ı

l)l¥O
Yazan: Profesör Kenan Önçr

tesis ta-
vaziyeti
Partinin
— 5
Ben Celâl Bayan beklerken Fuad Köprülüyü karşımda görünce hayret etmiş, ne yalan söyliyeyiın biraz da şeamet sezmiştim. Seboirnı derhal telefonla Yusuf Ziya ünişten sordum. Buraya gelnıeğo karar ■vermişken sonradan mazi! hayatının kendisile birleştirdiği bazı arkadaşlarının teklifini reddetmek kudretini kendinde göremediği için îz-mire giderek îstanbula Fuad Köprülüyü göndermek mecburiyetinde kaldığını bildirdi,
Cevad bey. evvelce kendisile istişarede bulunduğum için, vaziyeti biliyor, beni kırmıvarak yarım da olsa muvafakatini esirgrmiyeerk görünüyordu. Kendisini tekrar görerek ikna’ ettim ve içtima günü yine benim etüdümde buluşmak üzere rızasını aldım.
O gün Fuad beyle tanımadığım üç arkadaş, sonra da Cevad boy geldiler. Diğer odada paltosunu çıkartıp toplanma odasına girerkeu içeridekileri görünce Cevad beyin derhal yüzünün kızararak irkildiğini hissettim. Hemen fırlıy arak daha girmeden sebebini şovdum. Damadının Çchrelilerle olan ortaklığının fena bir şekilde bozulmasından dolayı aralarında bir soğukluk hasıl olmuş bulunduğunu, beraber çalışacağını bilseydi muvafakat da etmiyeceğini, fakat iş Çelucll değil, memleket mes’elesi otduğunu ve beni yalnız bırakmak istemediği için kararında sebat edeceğini bildirerek içeri girdi ve dördünün de ellerini sıkmak nezaketini esirgemedi.
Bundan sonra tüzük mucibince bu beş kişi arasında hâfi reyle başkan seçilmek icabediyordu. Demokrasiye tamamen uygun olan bu usulden daha başlarken vazgeçilmiş olmalı ki teklife göre başkan olarak ben seçilmiş, oylar da tamamen bende toplanmıştı. Demek ki bu intihab bir formaliteden başka bir şey değildi ve ben arkadaşların zâhiri oy birliğine rağmen merkezce tâyin edilmiş uy'durma başkandan başka bir şey değildim.
Daha sonra Fuad Köprülü tam bir kurucu azametile cebinden çıkardığı parti mülıürünü uzatarak yersiz bir tebrik ile işin azametini arttırdı. Daha sonra da gazetelere birer tebliğ vererek Demokrat Parti 11 müteşebbis heyetinin tarafından tesis buyurulduğunu ve yapılan gizli seçim ile başkanlığa benim getirildiğiıni ilâaı etti, bu suretle de 1946 senesi şubatının on dördüncü günü İstanbul teşkilâtının rihi olarak parti kütüğüne geçmiş oldu...
VAzh’IJTtN HÜLÂSASI
Demokrat Partinin İstanbul teşkilâtı kurulduğu sırada şu suretle hülâsa mümkündü:
1 — Yapılan propagandaların tesiri altında Demokrat
bir muvazaa partisi olduğuna dair çok kuvvetli bir zan —ben de dahil olduğum halde— her taralı sarmış, halkta göze batar bir itimad-sızlık uyandırmıştı.
2 — Serbest Fırkanın akıbeti ve Dpmokrat Parti kurucularının hüviyetleri’ de bunu tevid ettiği için her sınıf halk, millet ve memleket idaresi hakkındaki görüşünü bile açıklamaktan korkuyordu.
3 — Halk Partisi elindeki'çeşidli ve.zengin vasıtalarla kuvvetini arttırmağa. Demokrat Partinin inkişafını önlemeğe çalışıyordu.
4 — İktidar partisi îfetanbul müfettişi Alâeddin Tiridoğlunun idaresi altında nınksadlanna kavuşmak için her çareyi meşru görüyor tazyik ve tehditler artıvondu.
5 — İstanbul matbuatı ikiye ayrılmış, birkaç mizah gazetesile, hüviyetlerini sahihlerinden fazla milletin tanıdığı birkaç gündelik siyasi gazete demagoji kudietile halka siyahı beyaz göstermeğe çabalar ve bazı gazeteler de tereddüd içinde bocalarken bir çokları da memlekette demokrasi cereyanının yerleşmesine elden gelen gayreti gösteriyordu.
6 — Aşikâr bir korkunun alâmetleri halkta görülüyor, azîm bir ekseriyet Demokrasi ve D’ mokrat Partiye, gizli gizli muhabbetler sunuyor, meydana çıkmaktan da korktukları için, partide faal bir rol almak şöyle dursun, samimi hislerini açıklamaktan da çekiniyordu.
Bu ve buna benzer menfi âmillerden, taahlıüd ettiğim işin kolayca başarılır birs»*y olmadığını ben de anlıyordum. Yukarıda da işaret ettiğim gibi, ömrüm siyasî cereyan ve faaliyetlerin dışında geçmiş olduğu için de particilik hayatının memlekette en acemilerinden biri bulunuyordum. Bu menfi âmillere rağmen güvendiğim birşey varsa hayatta bir gün yılgınlık göstermiyen benliğimin bütün güçlükleri yenmeğe çalışmaktan korkmıyacak kadar bana metin görünmesi idi. Hayatta çektiğim mânevi acılarla eürüye çürüye bu yaşa gelmiş, milletin çektiği her ıztırabdan en büyük hisseyi kendime ayırmış, Allahın da mütevalî 1 utluna mazlıar ola-ola koca bir gençliği öldürerek ihtiyarlığın maskara çağına çoktan ayak basmıştım. Böyle, kıymeti sonradan anlaşılan, gençliğin ölümüne tahammül edebildikten sonra geri kalan pespaye bir hayatın idamesi mukabilinde zillete baş eğmenin, millete hizmetten kaçınmanın zatin mânası olamazdı. Karşısında en büyük tazim ve iftihar hissini duyduğum milletimin asırlardaııberi çektiği belâlarla bunların sebeblerini samimiyetle araştırmaktan kendimi alamıyor, memuriyet ve tedris hayatımda bu faziletkâr, fakat zavallı millete biraz olsun faydalı olmağa çalışmaktan başka hiçbir nıaksad ta-kib etmiyordum. Bu kadar saf geçen bir ömrün kimseden korkacak bir tarafı olamaz ve varlığımda ferdi ve içtimai imanlar yaratmamasına imkân bulunamazdı.
Daha bu partiye girmeden, hattâ ismi işitilmeden uzu^ evvel en samimi kanaatlerimi ufak bir deftere geçirerek bu âmentülerimi şu şekilde tesbit etmiş bulunuyordum:
1 — Cemiyeti ıslaha çalışacak yerde nefsimizin ıslahına mak;
2 — Hulûs ile ihlâsı, hürmetle ubudiy(-;i birbirinden ayırarak riya ve tabasbusların milli ahlâkı daha fazla bozmasına meydan vermemek ;
zaman içtimai
uğraş-
fDerann var)

Gureba Hastahanesi Başhekimliğinin dikkat nazarına
Vakıf Gııreba lıaMabancsi idarcMiıdo HM) lira kesenekll ütücü kadrosile evrak kayıt ve dosya memurluğunu bi-Irakkln ifa etmekte İken ıııez (dır lınvtahnne baştabibi Dr. Sedat Erman tarafından se-bebsîz olarak vazifemden u-zakİMHtırddım. Bu idarede ça lışıınş olduğum iki seııe zarfında verilen her vazifeyi sa dakat ve muvaffakiyetle başardım. Ve lıastalıaııeden a-defa kovulurcasına uzaklaştı rıldıın. Bu kanunsuz muamelenin sebebi delil teşkil et-miyen ve aleyhimde isnad e-dileıı bir dedikodudan ibarettir. Nİ tirede• 19?2.948 güntt derhal hastuluınedcıı uzaklaştırıldım.
Cebimde ne bir kuruşum ve ne de yatacak bir yeriuı olmadığı giM kara kışın ortasında mağduriyetime de sebebiyet NTrilmistir. Bunlar da yetmiyormuş gibi eşhasa olan borçlarımı da şalisi icra kuvvettnr dayanarak 19 günlük isıllyen maaşımdan kesmiştir. Zaten alacağım ınant 48 liradan ibarettir.
Atâkaılarlanu dikkat nazarlarını çekmenizi rica ederini.
Adres: Topkapı Fatma Sul tan ntahallesl Değirmen sokak No. 9 da Talat t^reyş dile \li Ulvî Kabalak.

Hâl idaresi ve 100 kiloJuk küfeler
Maltepe Kartal sokak baİKi\an Fehmi Atmaca im-zasile aldığımız mektubda şöyle deniliyor:
Hâk ı gönderilen kiifelorin 100 kiloluk olması için iki üç sene evvel bir karar verilmişti: Bu karar şimdiye kadar tatbik edilmiş değildir. Acaba sebebi nedir? Yoksa Hâl idaresi, bir kaç madrabazın £)öııluHu incitmemek i-çîn kurarı tatbik cihetine mi gitmiyor?
w
Beyoğ u Sinema:arı hakkındâki dileğe cevafc | BMedije Npmî.vuİ Müdür-lüğünden ?(ı nı ek İt »bu iddik:
Beyoğlu ilçeliği ve B. Ş. Müdürlüğünden:
Yeni Sahalı %a/4*trsinüı 19. 2.91.S tarihli nüshasında «Be yoğlu siııeınalarına dair bir dilek» huşlığile intişar eden yazı iru-elenıniştir.
Beyoğlu sinemalarındaki yenler numaralıdır? Bunların methalleri de* zeniş olmadığı içhı ^vnıı-lardan 30 - 45 dakika evsel bin küsur kişiye izdiham talkımından; ralı bilet kesilmesine görü İçmemektedir.

ÜKİVEFSİTEDE:
I
Perakendeci Kasablar
r
I
numa-imkân

Cemiyetinin

Kasablar; narh mes’elesi halledilmediği takdirde koyun eti satmamağa karar verdiler
E. T. T. ücretlerine zam meselesi
-----o—
M
İbrahim Kemal Bay-bora, zam tasavvurundan vezg çildiğini bildirdi






i
I
ı
I


HER SABAH
Münir Birselle muhayyel mülâkat
İstanbul perakendeci kasab-ları cemiyeti, dün Eminönü Hal kevinde fevkalâde bir toplantı yapmıştır.
Toplantıyı açan cemiyet baş kanı bay Nuri, perakendeci ka-sabların aylardanberi sürüp ge len dertlerini halletmek için ida re heyetinin temaslarından bah setmiş ve bugünkü şartlar altın da narha zam yapılmadıkça ko yun eti satamıyacaklannı söyle iniştir.
Bu arada hazır bulunan C. H. P. milletvekili Ali Rlza An söz alarak demiştir ki:
— Derdlerinizi yakından ta-kib ediyorum. Bir hal çaresi bulması için içişleri Bakanı ile görüştüm.
Söylendiğine göre İstanbu -lün et. ekmek ve sudan ibaret o lan üç derdi varmış. Fakat, ben yaptığım tahkikat neticesinde Istaııbulun 25 derdi olduğunu tesbit etmiş bulunmaktayım.
Bugün narh fiatı üstünden et almamağa ve satmamağa ka rar verişiniz en doğru yoldur.
Dertleriniz, ancak serbest se

çime dayanan Şehir Meclisinin teşekkülünden sonra lıallecLilebi lir.
Bu da ancak vilâyet ve belediye makamlarının ayrıl masi-le mümkün olacaktır. Bu da zamana mütevakkıfdır ve Meclis tarafından bir tasfiye kanunu h azı r 1 a n m a ktadır.
Milletvekili Ali Rıza Andan sonra kürsüye gelen kasablar, belediyeden şikâyetle:
— Bu gibi haksızlıklara artık tahammülümüz kalmadı.
Demişlerdir.
tleri sürülen teklifler arasın da, realiteye uygun bir narhın, bir ân evvel tesbiti için Milletvekili Ali Rıza An ile Dr. Re-bii Barkının vali ile temas etme leri, narh tesbit edilmedikçe topdancılardan et alınmaması ve topdancı kasablarla bir an -laşmaya varılması bulunmakta dır.
Dünkü toplantıda kasablar narh meselesi kati surette halledilmediği takdirde koyun eti satmamağa karar vermişlerdir.
t? ıl
r ENİZDE
MC1FFFRR tK
İstanbul vapuru bugün gidiyor
İstanbul vapuru bugün saat 12 de Batı Akdeniz seferine çıkacaktır. Gemile gidecek yolcu lar arasında eski Ticaret Baka nı Atıf İnan. Bern millî eğitim ateşeliği kâtibi Faik Dranoz, Esad M alını ud Karakurt, ve în giliz ticaret ateşesi Mr. Thom son bulunmaktadır.
Alâkalılar bu seferi için müracaat eden yolcu adedinin, es kiye nisbetle az olmasını, kaçakçılık hâdiselerde ilgili gör -inektedirler.
Bu cümleden olmak üzere bugiin de vapurun hareketin -den evvel rıhtımda sıkı tedbirler alınacak ve Maliye müfet -tişleri de hazır bulunacaktır.
Diğer tarafdaıı yolcular vapur Yeşilköy açıklarına varıncaya kadar gümrük memurları tarafından kumanya da dahil olmak üzere, araştırmaya tabi tutulacak vazifelerinin hitamını müteakib memurlar vapura refakat eden gümrük motörleri ile geri döneceklerdir
ADLÎ YED E
İsveçe sipariş edilen otobüsler
---o---
Bakanlar Kurulu taralından sınaî, İktisadî ve resmî müesseseler© verilmekte olan kömür fi atlarına zam yapıldıktan sonra E. T. T. idaresi bu yiizden kendisine tahmil olunan bir milyon liralık masrafı karşılamak üze re Tramvay, otobüs ve-tünel üc retlerine zam yapmak tasavvurunda bulunmuş, bu miinase -betle ilgili makamlara müraca at etmişti.
E. T. T. idaresi IJmıım Müdürü İbrahim Kemal Baybora, kendisine sondan bazı suallerimize şu ı cevabı vermiştir:
— Kömür fiatlarına zam ya pıhrken ileri sürülen temenni, bu zammın, mamul maddelere ve dolayısile halka katiyen ak-settirilmiyeceği mahivet’inde i -di.
Binaenaleyh, E. T. T. idaresi kendisine tahmil edilen bu faz-la masrafı karşılamak üzere tramvay, tünel, otobüs ve hatta elektrik ücretlerine zam yapma ğı asla düşünemez/ ’
Bu masraf fazlası hükümet yardımı ile karşılanacak ve hal ka aksettirilmiyecektir.
--------O—--— —
fOlİSTE

Mısırçarşısını sovan hırsız yakalandı
— i —
en yalanı savmam, doğrusunu isterseniz açağttlaki muhayyel mülakatı sayın Millî sa-
vunma Bakanı ile ben yapmadım. A* zizin biri yapmış, göndermiş. Ben de hazır mülûkatı görünce dayanamadım, neşrediyorum. Yalnız Allah rızası için Fatin bey duymasın, sonra;
— Ismarlama yazıya da başladın! diye bana söylemediğini bırakmaz.
au ’tlraiijn sonra sayın Bakanla vaptığıın —pardon yapılan diyerek-tın» ınuhayyai görüşmeyi aynen nak ledlyorum:
başaracağ.ıiî girerken buiır
Bugün pak aü-
Hasta fa. an
^YAPRAKj
Pufla Koltuk, arkasız iskemle fBantarafı 1 incide) belki nevaleçin oluyoriardr. Bn zevatın: «Millet, kahvesizliklen perişan .. Tiryakilerin aklı başında değil; onlar bu mahrumiyette da kahve içeriz? karlık ettiklerine kanaatimiz yok, ki bu ikram edilen kahveler sigara** lar ne Bakanın, ne de bu uınum, baş veya orta müdürlerin kendi ikramlarıdır. Tekel, düğıın evi gibi bir yerdi. Gelenlere kahveler, sigaralar ikram e-dilirdL Müfettişlere de zahmetlerinden mütevellid yorgunluklarım gidermek üzere iki finoan kahve ile bir paket sigara vermişler, no olmuş? Bence halis fağfur takımını kullanmadık* larından dclayı da ayıb etmişler fincanları ceplerine koyup gitmelerinden mİ korkulmuş?
Değerli profesörün dilenciye sadaka teşbihi dc garibdir. Acaba savcı Kâzım Borkor dilencilere nasıl sadaka veriyormuş?
Bunun çeşitli şekilleri vard’r fakat usta dilenciler sadaka istemek hususunda yerine göre bir şekil kullanırlar.
Moselfi şebabet kunturatlısı birini görürlerse «Allah seni gençliğine bağışlasın !j duasını yapıştırırlar. Karşıdan kelebek gibi uçan bir çift gördüler mi? ( Allah sizi birbirinize bağışla-

Kız öğrencilerin askerlik kursu
Fakir sanatkâr işçilerin sergisi
Sarıyer Halkevi sosyal yar -dım şubesi iş atölyesinde çalı -. şan fakir sanatkâr işçilerin hazırladığı el işlerinden miiteşek kil sergi 11 mart perşembe gü nü Beyoğlu İstiklâl caddesinde Haraççı Kardeşler mağazası vitrinlerinde açılacaktır.
---------------------------------

Sinemacıyı öttüren komiserin muhakemesi
Bir buçuk sene evvel Şark sineması eski müdürü FHıadı tekme ile öldürmek suçu ile, Taksim merkezi komiseri Muammer hakkındaki 1 inci ağır ceza mahkemesince verilen 2 sene 4 ay mahkûmiyet kararı temyiz tarafından bozulmuştu.
Dün savcılık bozma kararına uyulmasını istemiş ve muhake
E. T. T. idaresinin îsveçe sipariş ettiği otobüslerden beşi yann diğer beşi de ayın 13 çün de vapurla limammıya getiril -miş olacaktır.
Yeni otobüsler Şişli - Beva -zıt ve Nişantaşı ring hattına tahsis olunacaktır.
Eski otobüslerle de Boğaziçi hattı takviye edflececktir.
Diğer taraf dan öğrendiğimi ze göre Nişantaşı Beyazıt ring hattının güzergâhı uzatılacak, otobüsler Mackadan ve Bavıl -dun yokuşundan da geçecekler dir. d
Sipariş edilen 50 otobüsü ni san sonunda teslim edilmiş ola çaktır;
Tarihi Tiirk musikiçıiinii
Üstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Talebe Cemiyeti tara fından yann saat 15 de Beva -! zıdda Marmara lokalinde bir tarihî Tiirk musikisi günü tertib edilmiştir. Bu musiki gününde Nazım, İtri, Zekâî Dede, Hafız Ahmed efendi. Latif ağa, Del-lâlzade. Musahib Mehmed ağa, Üçüncü Selim, Sadeddin Heper gibi Türk Musiki Üstadlarımn 14 eseri çalınacaktır.
Lada Kelin irin konferansı
İngiliz sefirinin zevcesi La dV Kelly tarafından pazartesi günü Güzel Sanatlar Akademi sinde Britanyada Güzel Sanatlar, konusu üzerinde bir konferans verilecektir.
M*


İken biz nasıl olur yolunda bir foda-ve edeceklerine pok Sonra unutınıyahm
Üniversite ve yüksek okullar renellerinln askerlik kampları yoıı-^ ne kaini olan (D. 60) talimatnamesinin; yalnız kız Öğrencileri alâka-Ç dar eden kısımlarında tadilât ya-i pılmıştır- ?
1 - 2 nel sömestr ve 1 inci sınıfta! bulunan kız öğrenciler, ders yılı vet sömestr sona ermeden, seçmekte! serbest oldukları kurs mahallerini!, fakültelere bildireceklerdir. ı
Kurslar, bu yıl; Ankara. İstanbul! Balıkesir ve lznıirde açılacaktır- i
öğ-


■■ III». I ■ . .■ ■ !.»■ ■■ ..
senin ağrını açan tesirli bir efsundur. Hattâ* meşhurdur:
Bir d İtene t birinden sadaka istemiş. O da ’ «Dilenmeğe utanmıyor musun? Git çalı$?*) deyince dilenci çıkışmış:i o Ben senden sadaka istiyorum. Nasl-ı hat istemiyorum la 1
Müfettişlere verilen imzayı savcının? dilenciye verdiği sadakaya benzctme-7 nin her haldo bir mânası olsa gerek. J Savcının yerinde olsak bu cihet) ta'-j mik ederdik. ı
Bunları bir tarafa bırakalım. Yalnızı şu cihete balmumu yapıştırmak iste-/ riz. ’
Müfettişler karşısında arkalıksız is- J kcınleyc oturanlar bu küçücük zatı-l ınotc, müfettişlerin gömüldükleri puf-i la '/Oltulılar İçin katlandılar. I
Bazen yer ıskeınleeindokl rahat bine
t

—750 vagon seker getirtmek için Avusturyada bir fabrika i-le mukavele akdettik.
— Vivanaya Hilmi paşaya doktor Nazım beyle giden siz misiniz?
— Doktor Nazım beyle git medim, yalnız olarak gittim.
— Şirket namına mı, hükıı met namına mı gittiniz?
— Harbiye nezareti namına bazı mübayaatta bulunmuş tum.
— İsminiz Ahmed Midlıat mı?
— Evet efendim.
(Reis Millî Mahsulât şirketine aid evrakın getirilmesini cm retti.)
Maznun sözüne devamla:
— İkinci defa akdedilen mukavele ile Harbiye nezaretine şeker getirildi. Kantariye şirke ti bundan sonra bir daha getirt medi.
— Ne kadar kâr elde ettiniz?
— Kânn mikdarını bilmiyorum, her halde çokça idi.
— Şimdi bir mektubunuz o-kunacak: o sırada zavallı me -murlara nasıl muamele yaptığı nızı, ihtiyar Hilmi paşaya nasıl iğfal ettiğinizi millet öğrensin. Yüz kiloluk bir çuvaldan no kazandınız?
— Bendeniz mektubda V -zanc fiatını "azmadım. Maliyet fiatını bildirdim.
(Maznunun Vivanadan Ka -
meye tekrar 1 inci ağır cezada başlanmıştır. Duruşma sanığın müdafaası için başka bir giine bırakılmıştır.
On gün evvtel frUsırccu 4ponda r dükkân soyan Şlnasl Coşkun dün zabjta memurlar» tarafından yaka lanuuş ve tevkif edılım^ir. cüretkar hırsız suçunu itiraf etmiştir Burstan raşka ŞfncMnitrr Tahtaka lede. Eencr, Yedlkuk ve Galatada muntelif dükkânların kilitlerini kır mak rurftlle. eşya çaldığı tesbit e-dilmişth*.
Pencereden düşen ya.dt bir kadın derhal öldii
Dün sabah Firuzağada feci bir kaza olmuş, Camcızade sokağında 15 numaralı evin 4 üncü katında o-turan Esma adpıda 68 yadlarında bir kadın, peryere cammı silerken, muvazenesini kaybedeıek sokağa düşmüş ve derhal ölmüştür.
i sayguncıduk Hâdiseni ve bir tavzih
23 Şubat 948 tarihli gazetemizde Paşabahçede garib bir soygonctı- i luk vak'ası.. başağı altında intişar eden bir yazı üzerine. Paşabaihçe in cirköy Tuğla fabrikası solcağında 2 No. da oturan Ali Sv.’-rtı KAseleı. den aşağıdaki mektubu ajdık:
. — Mezkûr hâdise ile lriçbir ilgim yoktur, saniyen bu tuzak benim ta-, rafımdan da terttb oluhmuş değil, dir.
Hâdise akşamı 17 yaşındaki oğlum Muhlddinln Osman Batura te. cavüz edip ve elindeki tabancayı alarak kaçması ve bilâhare karako la teslim etmesi. Osman Baturun gücüne gritmiş ve bu yüzden Osman Batar şikâvet etmiştir.
AyrN'a. benim Osman Batur ile hiçbir şahsi dâvam da yoktur.
Hâdisenin bu şekilde tavzihini rica ederim»
e

İzmir İstiklâl Mahkemesinde neler ^ördüm?
ıı
f

v
Yazan (* ■
ra Kemale yazdığı rnektub o -kundu.)
— Niye Kemalle İliç, bir mu amelem yoktur, diyorsunuz.
______ Efendim bendeniz Milli Mahsulât için muamele yapma dığımı söyledim
— Yazık değil mi sana, genç sin. tahsil de görmüşsün, bü -tün yaptığınız işler meydanda Sen hâlâ inkâr ediyorsun. Ken di işlerinize za 'allı Hüsejr.n Hil mi paşayı da âlet etmek istediniz. Devlet ve millet işi w inde saç sakal ağartmış bir sefiri az kalsın mevkiinden de ediyordunuz. Bu reva mıdır? Bütün icraatının ne olduğu şu mektub-dan anlaşılmaktadır. Bunları bı takalım. îstihlâsdân sonra ne yaptınız?
— Mütarekeden sonra hükû

1 ( Crika ,Y®.. 5115
met şirketlere vaz’ıyed etmiş, hüsnü suretle idare edilmemiş-, paralar heder olmuş. Bu suretle üç sene evveline kadar hiıkn meti sabıka taralından idare e-djlmişti. Bilâhare eski hal av -det etti. Şirketler teslim edil -di.
— işte b’t su alle yeniden cirketlerr elde etti) iz. Ticaret perdesi altında siyaset yaptui’z Millî aııtariyede reisdiniz. millî iktısadda ne idiniz?
— Banka meclisi idaresinde âza idim
(Bilâhare millî iktisad şirke tinin ne suretle teşekkül ettiği soruldüj
— Diğe' şirketi**. :n ser naye si ile teşekkül etti z.rııı mdtıvırrı Şirketin teşekkülü üzerine ikti-sad bankası tarafından kredi a
krp
kalmaz alimallah demesile ben Ter-
Ne
1
yapıyorsun? edeceksin de-
telaşa ne !ü-

Aman Yarabbun benim ne günahım vardı da mulıayyel müUkatiar serisine başladım? OkuyuctHarımın dileklerin» yerme getirmek için ne kn:lar zahmetler çektim. Gâh tren, gah vapur gâh tayyare seyahatleri mı ihtiyar etmedim. Yine de başa çıkaımyorunu İşi kur aya döktüm, yina de kâğıt sepetimden bir şey eiuılmeJi. Dün fcjr( ba bir arkadaşımdan aldığım bir •$le( ğf yerine getrrebhmek için bu ssbuh alelâcete evdon çıkarken bizim vahdet - _
— Oğlum, bu havada paltosuz odu-lir mı? Yine sen mr şeyler oluyorsun. Niyetin bozuk galiba, diye çıkalı. Bir baktım sahiden paltomu acele ile unutmuştum.
— Annocı&m hayıflanma gatdc;eh değilim şoylo tur otobüse.bakmak it-tenıiştinı dc. Diye teskin ettikten 4)n ra paltomu giyerek matbaanın yo nu tuttum. Bu ıst nasıl düşünerek matbaaya Fathi bey:
— Hayrola Flkracu şünceli görünüyorsun,
mısm yoksa. Eğer sabah kaıvali: ;n-da yediğin beygir pastırması mideni bozdörysa Ahmed Rasüne git. Muryene ol! Çok bir şey değil. Evvelâ an beş Uranı alır, muayeno.eder. Röntgene gönderir. Bir on beş de oraya bayıldıktan sonra tahlili boylarsın. Tabii on beş de oraya. Sonra teşhisini koyar ve bir on beşi daha, toka etlin mi doğruca bizim Beşir Kemale galiz âlâ mis glbr karbonatını da alır .an haniya bir şeyciğin dçotir gibi olursun yadı kopardım:
— Aman usta d!
Sen benr sahiden hasta meme katmadı.
— Fıkracı, bu kadar zum var? Çok bir şey değil canım 70
hranın içinde senin antıyacaâm caki para ile 5-6 lira kadar 6ır şey Canım. Ne yapalım sıhhat iç’m her şey yasılır. Ak akçe kara gün içindir diye tescili konferansına kalkıştı. Ba' trm ki bizim üstad, bugün benden hajta. Maksadımı söylem İye mecbur otdunu
— Fatin beycığ/m, senin anlat &tn gibi hamdolsun hasta fa’an de£H.Mıv Bilirsin ki ben beygir pastır: ası ye-nHen yüksek yerlere dc peît u^rairant. Mcs’ele zorba bir arkadaşın Iste^nl yerine getirmek için yapılacak nıu'ıay yel bir mülakattan ibaret. Yalıuz bu kış kıyamette Ankara yofculugp t raz ağırıma gidiyor da onun için.
— Tabii ya hepsini Nurucsm^ni-^de kıstnramazsın ya. Gerçekten onun da bir adı sandalyesız Bakan artman o-nun İşleri çok yani kendine meşgale buldu. Hayatı ucuzlatmak için çalışıyor. Hani muvaffak da olmadı clctfl. Baksana beş altı aylık kısa zamanda 5-6 tane formül bile buldu: (Az yiyin çok çalışın), (Yamasız olbrso, ayakkabı giymeyin), (Boş yer bırakmayın e* kini’ içiır veya Hem diye»
Dikini), (Yem doğan çocukunuz tetAşa düşnıayin ağabeğıs ’nm ablasının eskılerile o da büyür, kundakta kim göreoek sanki?)
_____ Ustâörm. meramını anlıyamadun ki. Bir defa Millî Savunma Bakanı sandalyesız Bakan değildir» hem onun bu işlerle ne ilgisi var?
____ Huy Allah sen de bir türlü meramım anlatamıyorsun. Allah seninle
çılmıştır.
— Sön zamainlarda ne ka -dar para almıştı?
— Bankaya karşı milli ikti- J mülâkat yapanların yardımcısı otsım. sad şirketinin kredisi yetmiş! bin liraya kadar Yükselmişti• vo 1 buııun üzerine Kemal beye mii I racaat ettik: bankanın bu ka dar kredi armasının doğru ol -! madiğim, bir ktsroının iadesini ı istedik. Kemal bev satılmayan/ eşya mukabili mathıh olarak! yetmiş - seksen lira kadar J bir nara bulundu sunu, ve alın- i dikca baııkava iade edileceğini i sdvledi: bunun ilzerîne krediyi ı tenkiz ederek otuz bin liraya in? dirdik. !
— Kemal bev son zamanlar 1 da yüksek- bir nam eekmis? 1
— Rendeniz hibnivoıaun. Bel l ki biraz ııava almıştır. I
— Kemal bev hu* paralan! bankadan rekorken onunla be -1 raher- is g-örmüvı-)v miydiniz? /
— Haıvrr efond'm. !
— Bankaca armnvz veçhile, I kamunlar istediğiniz!!
gibi idare ettiniz. nam naraan »o *.v^rdhnz^ ıı
— ArzeK i'ün vibi otuz bin *| lirahk krediden hariç bir sev bilmtverınn.
ful d'iri?. alâka -J dar idiniz? J
Bir bir fırkaya iıılisab et J meditu. !

Ne biteyim be” Kebende müstafi sandalyesi* Bakanla konuşmuştun da bu defa da.Atnned Faik Barutçu ile konuşacaksın zannetmiştim.
— iyi amma üstadl Fırsaf vermedin ki bir türlü meramımı anlatabileyim.
— Fıkracı, sana her zaman dermı ya, yine de istediğin oldu. Atımın muhakkak seni Kadir gecesi değurnnış. Ayol bunan için Ankaraya.gitmeğe ne (Devamı Sa., 5: Sü.. 1 de)
( TIFVİ’-I


I------
P 1363
Rumi
: Şubat
‘ 21
M A R T 1948
5
(TU El
136?
' Hivr
Rebıu; âiı,r.
O O
Ar
a


P’i som alı - M Kasını 119 — AV 3 —
(Dı ( ai)n var)
Gİ'N' C 5
Vakitler
Güneş
Öğle İkindi Akrana
\ fltsi Iınsâk
Vasati
D.
28
26
37
04
35
52
S.
6
12
15 18
19
4
E"'Zu:L
DJ
25
23
34
S.
12
9
9
12
1
10
30
40

I
aktüallteler
hasta
ı


SAYFA: 3




Hol.
P.) —
Kvnıünist darbesinden aenra kiflıyan mahaceret Jatam ediyor,,
Prağ 4. (A. A.) — Baş kan Brneşin haata olduğu Pragdaı, dün ak$atn res -men bidüilmigtir
uım sıhhî durumu-
nun tnçün Praga dönmesi ne imlân vermemesi mel -h uzdur.
Baan muhabirlerine gö re, ba^an Beueşin istifa ettiği yolundaki haberler resmî mahfillerde vakitsiz addedilmektedir.
BİR ISTÎFA
Prag 4, (A. A.) — Çekoslovakya Dışişleri Ba ■»" kanlığı Çekoslovakyanın ( Vaşington büyük elçisinin ] istifasını teyid etmektedir., HİCRET DEVAM i EDİYOR
Almanya 4, (A.
Çekoslovakyadan |
( mütemadiyen akın eden1 ) muhacirler Amerikan işgal J j bölgesinde kendilerine e - ( 5 min bir sığınak bulmakta- (
( ılırlar. Yeni komünist hü - * / kûmeti Çek hududlarında ( s sıkı tertibat almış olması - ( 2 na rağmen muhacirler 5 eri S 15 er kişilik kafileler haiin (
İde kaçmaya muvaffak ol -1 muşlardır. Şimdiye kadar | bu şekilde Bavyaraya 1701 Çek muhaciri gelmiştir. j ÇEK MESELESİ A\ AM
KAMARASINDA
Londra 4, fA. A.) — 1 Lordlar kamarasında yapı-] lan tartışmaların hiikûmet | adına bir hülâslsını yapan ( Lord Addison. Ingiliz ef -, kân umumivesıııin komü -nistlerin Çekoslovakya da ( iktidan ele geçirmek için] kullandıkları usulleri endi- ( re verici telâkki etmekte ] olduğunu söylemiştir. (
Bir kaç sene evvel Rus | enlikleri ile yan yana harb I ettiğimizi ve Ru iara yiye-1 cek götüren bahrıyeLiıen - ( m izin bir çoğunun bu uğur- ] da haya Harını kaybettikle İrini düşündükçe komüniz -min inkişafı ve lıür memle ketlerin idare şekilleri yeri ne polis sisteminin konul -ması karşısında feci bir sükutu hayale düşmekten başka elimizden hır şev gel ] mez. Bu komünist gelişme 1 sini önlemek, batı birliği - ] nin başlı a hedeflerinden 1 birini teşkil etmektedir. (
Maısriall plânından bah ] seden Lord Addison, bu 1 plânın komünizme karşı ] çok mühim bir silâh oldu - 1 ğunıı söylemiş ve Marshall ] plâniJe ilgili millet arası bir ' ış birliğinin tahakkuku yolunda vapılan çalışmaların Çok ilerlemiş bulunmasını Şükranla karşılamıştır.
Lordlar kamarasındaki tartu--.malar esnasında lord Pakhenham, hükümet adı -na Çekoslovakyada iktidarın komiinisHer tarafından ele geçirilmesini tenkid etmiştir.
k


Kadınlar Fıihreri de yakalandı
Tübingeiı Almanya. (AP ) — Na1 zi A manasının Kadınlar Führeri! olarak tanınan Frau GGertrud! SchOltz Kin k’de nılıayet yakalanmıştır Gevl ı ud KLİnk Wuı tenberg hanedanından Prensen Panllna,1Ul ev.ade bv 'un muştur.
Hlller zh.inanında Alman Kadınlar E niğlnin başkanı olan Frau Bchoıiz KlJnkle kocası SS- tuğge-herall August Helsdneyer‘1 evinde fi)khyan 70 İlk Prenses Paulina da dun, tevkif Edilmiştir.
Frau Seholtz Klink iuıı verdiği bir demeçle şöyle demiştir:
• Ben yine eskisi gibi nariylnı. Ge rek benim için, gerek kocam için. Hitler hâlâ yaşamaktadır.»
Gertrud Seholtz Klink, bununla beraber, illilerin de, Martin Boru-mann'îo da oimüş olduklarına ka-naat getirmiş bulunduğunu söyle-bu» Ur.
Filistine havadan Rus askerleri indirilebilir,,





Bıı ihtimali ortaya atan bir emekli İngiliz Amirali soruyor: Bir kere oraya yerleştikten sonra Rusları kim çıkarabilir?
Londra 4, (A. P.) — Emejdi amirallerden Cork kontu dün Lordlar kamarasında verdiği bir sövlevde Ingiliz kıtaları çekildikten sonra Filistine hava -dan Rus askerlerinin inmesi ih timali olduğunu hatırlatmıştır. Bu sırada lord Strab: ^Hangi tarafa yardım etmek için?» di ye sorunca lord Cork sözlerine şu şekilde devam etmiştir.
— Ruslar hristiyanlığın mukaddes topraklarını müdafaa ve himaye etmek maksadile gel diklerini söyliyerek ve orto -doks kilisesi adına hareket ettiklerini ileri sürerek bir baha ne pekâlâl uydurabilirler. Bir kere oraya yerleştikten sonra da onları kim çıkarabilir?
TAKSİM PLANI SUYA MI DÜŞÜYOR?..
Lake Succcess 4 (A. A.) — Britanovanın özel muhabiri bil üiriyof;
Filistin taksim olanı artık su ya düşmüştür denilebilir. 11 de legasyoııdan yedisi şimdi Ame rika kararı hakkındaki fikirleri nî bildirmişlerdir. Bunlardan hiç bir' tamamile plânı desteklememektedir ve geri kalan de legasvonlaı dan üçünün yani, Fransa, Arjantin ve Ukravna-nın a47ii şekilde hareket edecek leri hemen hemen muhakkaktır Tatbik mevkiine konulması bakımından. hâlâ muğlâk bulu -nan taksim plânı bakkındaki A tnerikan görüşünü hemen he -men ancak Rusya desteklemektedir.
tNGÎLÎZ SAYLAVLARINA GÖNDFRÎT.FN MFKTTTBLAR
Tundra (A. A.' — Bir rok Tn^ii’z sa^’lnvlan, Kud^^t°n jip gönderilen ve înHliz biı-’iği basilini tasıvan mek -♦vhipr almıs^rdır. Bu melrinb-lard» Beıı Yab"da sokanında x-ni.-Hh.iian infilâkın mesuliveti üzerlerine alınmaktadır.
Bu teşkilât bütün yahudileri
I
yok etmeğe ahdetmiş olan eski t Ingiliz askerleri tarafından teş kil edilmiştir. Mektubda şöyle denilmektedir: «Hitlerin başla-dığı yerden başlıyarak sonunu getireceğiz.' _
YENt İNFİLAKLAR
Kudüs 4, (A. A.) — --
bah Hayfada vııku bulan infilâ kın resmî plâçosu İki Arabın öl mesi ve 26 Arabın yaralanma sından ibarettir.
Kudüs 4, (A. A.) — Dün ak şanı Yafanın merkez istikame -tinden şiddetli infilâk sesleri ve bunu müteakib tehlike dü -dükleri işitilmişse de henüz ma lûmat alınmamıştır.
öte taıafdan bir yabudi kay nağından bildirildiğine göre o tonıatik silâhlar ve havan top-larile müsellâh dört yüz arab-dan mürekkeb bir motorize gurup Ürdün hududunu geçmiş ve Tulkarm bölgesine girmiştir ı
Dün sa-


Sökülecek Alman fabrikaları
Berlin, 4 (AA.) — Dena ajansının haber verdiğine göre ocak ayı içinde, Ingiliz bölgesinde sökülmesi kararlaştırılmış olan ve 147 milyon mark kıymetindeki 138 fabrika sökülerek Bruxelles’de bulunan harb tazminatı müttefiy ajanlığının em rlne verilmiştir.
Öte yandan 45 milyon mark kıymetindeki 18 fabrika da Sovyet Rus yanın emrine verilmiştir
A senal gelmiyor
Londra. 4 (AP) — Arsenal futbol takımının Çekoslovakya. Avusturya. Macaristan ve Türkiyede bir turne yapmak teklifini reddetmiş olduğu bugün klübün idarecisi Tom Whittuker tarafından bildirilmiştir
(0
Maros, yakında bir hav ordusukuracak

)1

1
Birleşn’ş Millet er Komisyonuna verilen raporda, bu maksatla Arnavutluk ve Yugoslavyada şimdiden h vı ' cvdinla-ı hazvlandı^ı bıh iriliyor
Selânik 4, (A. P.) — Yunan irtibat subaylarının Birleşmiş Milletler Balkan Komisyonuna verdikleri bir raporda, Markos kuvvetlerinin yakında bir hava ordusu kurmak üzere bulunduk lan bildirilmektedir. Bu rapora göre. Yunan hududlanna yakın Arnavudlpk ve Yugoslavya top Taklarında daha şimdiden hava alanları hazırlanmıştır.
Lâıisa 4. (A. P.) — Yuna -nistana Amerikan yardım he -
yetinin yeni askeri müdürü tuğ general James Van Fleet, ikin ci ordu karargâhını gezerek, Yunan askerlerini teftiş etmiş ve bundan son derece iyi bir in tiba edindiğini bildirmiştir.
General Van Fleet demiştir ki:
— Yunan askerini bekledi -ğımden çok daha mükemmel buldum. Çok yiğit ve sağlam in sanlar. Bunları mağlûb edebile cak kuvvet var mıdır bilmem.
Brüfüs sendemi?
(Baştarafı 1 incide) memleket hayatına katacağı ye niiik ve bu hayatta yaratacağı hamlelerin, böyle gözle görünmez elle tutulmaz, gayri meri neviden olması hiç de öyle ine dih ve sitayişe sezâ muvaffakiyetler sayılmamalıdır. Zira her zaman her verile, her hiikûmet Meclisdeki cereyanların ve mebusların bir kanunu kabule temayül derecesini hesaba katmak mecburiyetindedir. Hattâ topdancı memleketlerde bile şef ler Meclisin kodamanları ile gö rüşmeğe onların reyini kendi ta rafına çekmeğe mecbur ve malı kûmdurlar. Bunun en parlak delilini de bize bizzat Celâl Kayar, bahis mevzuu ettiğimiz, nutkunda vermektedir.
Başbakanbğı ve Bakanlığı zamanlarında, yani Türkiyemi-zin şu veya bu sebeblerle en top dancı bir idareye ve şef siste -mine tamamile bağlı bulunduğu günlerde bile hiikûmet adamı sıfatile dalına Meclisdeki tema yülleri kollamak ve mebusların kabule yanaşmayacakları hisse dilen metinleri Meclise şevket -ınenıek itiyadını kazanmıştım, diyor ki, bununla ortada bir mu ha lef et partisi olmasa da bu gayri nıer'i tesirin daima nıev-cud olduğunu, kendi sözlerde is bat etmiş bulunuyor.
Böyle namer’i tesirle iktifa etmek veya memnun olmak ınu halefetin canlı, dinamik ve seyyal olmasını sağlayacak âmille rin her halde başında gelmez. Kaldı ki sayın Celâl Bayar memlekette el birliği, vahdet ve sükûndan da ısrarla bahsede rek haricî tehlike karşısında millî tesaııiid temeli üzerinde de durmaktadır.

İtiraf edelim ki Bayann nut hunim bu kısmı bizde derin bir hayret uyandırdı. Çünkü De -mokrat Parti kurulduğu anda da, dış tehlike mevcuddu ve şiip hesiz ki bugünkünden çok daha vahim idi .Zira o zamanlar Sov yet Rusya Anglo - Saksonların çok yakın dostu idi. Demokrasi âlemi Moskof tehdidini henüz kavramamış olduğundan, iki’ zümre arasında bugiin mevcud ihtilâfdan da eser yoktu, yahud bu ihtilâf henüz tavazzuh etmiş değildi. Amerikanın bize ve Yunanistana yardım edeceği de belli değildi. Boğazlar ve Kars ile Ardahan üzerindeki Rus istekleri de teressünı etmiş bu -hınuvordu.
Esasen Saraçoğlu da en u -lak bir hürriyeti vermemek i-çin Doğudan geleıı bu baskıyı güzel bir kalkan ve topdancıhk rejimini idare için iyi bir Baha ne gibi kullanıyor, hemen her gazeteciler toplantısında, ayni nakaratı bir çam sakızı gibi, tekrarlayıp duruyordu.
Saracoğlunun ağzını, Denıok rat Partinin, yani memleketteki son hürriyet cereyanının müjdecileri aman kullanmasınlar.
Haricî tehlikeye karşı birlik tesaniid muhakkak amma bu behemehal Halk Partisi iktidar da kalmak şart ile mi olsun? Niçin? Demokratlar iş başına gel seler de biraz da Halkçılar bu tesanüd endişesile Celâl Bayar veyahud her hangi bir Denıok rat hiikûmet etrafında halka olsalar olmaz mı? Olur, canım olur ve emin olun ki dünya da yıkılmaz.
A. Cemaleddin Saraçoğlu
I




Türkiyeye verilen askerî uçaklar

idareci = =gözüe


Bugünlerde Amerikadan muhtelif gruplar| karede rasyonalizasyoil halinde yurdumuza geliyor
Ankara: 4 (Hususî) — Amerikan yardımı gereğince Türkiyeye verilen askeri uçakların bugünlerde muhtelif gruplar halinde yurdu muza gelmesi beklenmektedir. U-çaklar Amerikadan Amerikan pi-
lotlannın idaresinde sevkedilmek-tedlr. öğrendiğimize göre, hava ordumuza katılacak olan bu uçaklar, İzmir, İstanbul ve Ankara ü-zerinde uçarak muhtelif gösteriler yapacaklardır.
İngiliz Büyük Eıçisi Hstanbula geliyor
----o.--
Ankara: 4 (Hususî) — öğrendiğimize göre İngiliz büyük elçisi Sir Victor Kelly ve Lady Kelly bu akşam îstanbula gideceklerdir. Büyük elçi ve refikası Istanbulda bir müddet kalacaklar ve Lady Kelly îstanbulda bulundukları sırada Ankarada vermiş olduğu Britanyadaki halk sanatı» mevzulu konferansını tekrarlıyacaktır.
Genel Ekonomi Meclisi için hazırlanan tasarı
Sparta
Bugün Galatasaray ile karşılaşıyor
Geçen hafta şehrimize gelen meşhur Çek takımı Sparta bugün üçncü maçını Galatasaraya karşı yapacaktır. Üç klüb muh telitine karşı yaptığı ilk maçı rahatça kazanan Çek takımı Be şiktaş karşısında su götürmez şekilde mağlûb olunca bugünkü müsabakanın ehemmiyeti biraz tenezzül etmiş demektir. Mama fih Sarı - Kırmızdılar bugün Be şiktaşm elde ettiği büyük şerefe nail olmak istiyecekler, Çek ler de mağlûbiyetlerinin tesadüfi olduğuna halkı inandıra • bilmek için ellerinden gelen bü tün gayreti sarf edeceklerdir. Bu bakımdan karşılaşmanın 'çok heyecanlı olacağı tahmin e dilebilir.
Diğer tarafdan Çeklerin sert oyunlarına karşı Galatasaray da aynile mukabele etmek ister se oyunun zevkli geçeceğini id dia etmek doğru olmaz. Maçın l cereyan tarzı oyuncuların ol- I duğu kadar hakemin idaresine bağü olduğundan bugünkü ma . çın idaresi oldukça mühimdir.
GalatasaraylIlar, ekseri ecnebi takımlara karşı çıkardıkla n gibi, enerjik bir oyun çıkarır lar ve for hatları ele geçen fır -şatlardan istifade edebilirse ma çın neticesi lehlerine olur.__
İtalyan’arı heyecana düşüren infilâk
Roma. 4 (A A.ı — Varese yakının da bir barut deposu havaya uçmuş ve halk arasında heyecan ve telâş uyandırmıştır- Birbiri arkasından şiddetli infilâkların devam etmesine rağmen yardım ekipleri hâdise yerine gelmektedir. Kazaya kurban gidenlerin sayısı hakkında bir şey bilinmiyorsa da daha şimdiden Va-rese'e biıçok yaralılar gelmektedir. Bu barut deposu dört ay içinde bu bölgede havaya uçan üçüncü depodur

I

! | Gün ün enteresan haberleri | ) çarpışma neticesinde yaralı olarak ele geçirilmiştir. (AP)
«Amerikanın Sesi» Türkçe yuyın yapucak
Vaşlngiun — «Amerikanın Se si» yakmda, Türkçe dahil, 8 dilden daha yayma başlıyacaktır.
Keyfiyeti açıkhyan İlgili makamlara göre. Birleşik Amerika kongresi, Sovyet ve diğer Amerika aleyhtarı propagandaları karşılı-yabilmek maksadlle, muhtemel o-larak 30 milyon dolar tahsisat ayj-racaktır. Hükümetin resmi kısa dalga radyo İstasyonu hâlen 23 dilde yayın yapmaktadır, ilâve edilecek yeni yayınlar, Orta Doğu ve Rusya 118 hemnudud kuzey Avrupa memleketlerine hltab edecek ve Türk, Arab, İran ,Fin, İsveç, Norveç, Danimarka ’ - Hollanda lisanlari¥'-da yapılacaktır. (AP) Denizcilik teşekküllerinin merkezi Tundrada olacak Cenevre — Kurulması tasavvur edilen uluslararası denizcilik teşekkülünün daimi merkezi olarak Loııdıa seçilmiştir. T?şekkü-lün yasasını hazırlamağa çabşrn 35 memleket delegeleri bugünkü toplantıların Londranjn merkez
Ford’un oğlu
Kolonya — Amerikan Ford Motor kumpanyası müdürü Heııry Ford buraya gelmiştir. Kendisi Koıoıiya yakınında Nieldekı Fora lahikalarını ziyaret edecektiı.
(AA)
Yeni pul serileri
★ Londra — İngiliz h.ükûıneü bu sene üç yem posta pulu serisi çıkaracaktır. Kurtlar hâlen mev-cuü pulıarm iki inişli büyüklüJün-c.e olacaktır- Krul ve Kraliçenin 2a inci yıldöııümlerine afd hâtıra pulu oturak çıkarılacak olan bu pullar 26 nisanda âatışa arzedlle-cektlr- Normuna adalarının kurtu luşu.ıa aid hâtıra pulları 10 mayısta satılığa çıkarılacak ve 9 temmuzdan itibaren de Ollmpiyadlar münasebetile 4 yeni posta pulu da ha satışa çıkmış bulunacaktır.
(AA)
lngillcrede haftalık kömür istihsali
Londra — Geçen hafta zarımda İnajllz kömür istihsali 4 mil yon 82 bin tonu bulmuştur.
Bu hafta yapılan kömür istihsali de geçen haftakine nazaran 14 bin tun fazlalıkla 190000 tona
varmıştır. (AA)
Hır Çin vapuru battı, 160 kişi boğuldu fankin — Santral News a-jansm.a Amoy’dan aldığı bir habere gö e 300 yolcu taşıyan Çin bandıralı Changhsing gemisi 28 şuoatta f’uklen açıklarında balmış ve yolculardan 160 kişi boğulmuştur. Ölenlerden 54 kişinin cesedi bulunmuştur- Hâdisenin korsanların taarruzları yüzünden gemide çıkan panikten lleri geldiği sanılmaktadır- (AA)
«Medeniyet» plâğı yüzünden bir barda çıkan hâdise
* Nevyoık — Otomatik bir gra mofona mütemadiyen «Medeniyet» adlı bir plâkuı çaldırtılması yüzün den bir Nevyork barında 3 kişi vurulmuştur.
Polise göre, barda bulunan bir gemici, bir kadının 60 dakika müd detle şarkıyı çaldırtmasma itiraz etmiş ve kadın otomatik gramofona daha fazla para atmağa hazırlandığı bir sırada, gemici tarafından tabanca İle vurulmuştur.
Gemici, müdahale etmek istlyen bir garsonu da vurarak kaçmağa çahşûnş ve polisle vukua gelen
olarak seçilmesini İttifakla karar- ) laştırmışlardır. (AP) )
Tanganidaki PolonyalIlar | ■jE Darüsselâın — Altı bin Po- | lonyalıdaıı müteşekkil 4)lr grup 1 Tanganikadan hareket etmek üze I redir. Bunlardan dört bini hava i ve deniz yolile İnglltereye giderek l ailelerine iltihak edeceklerdir. Di- ı ğerlerl İse vatanlarına dönüyor- ı lar- (AP.) J
Arjantin ve l'ruguay Cumhur- i başkanlaruu meşgul eden 4 nıes'eleler 1
Montevideo — Arjaııtlnin ve 4 Uruguay cumhurbaşkanlarının gö Z r’i°"-ıelCTinden sonra yayınlanan t müşterek tebliğ İki devlet şefinin ? g’jzdı»n geçirdikleri bütiin mes ele- z ler hakkında aralarında tam bir 7 anlaşma olduğunu bildirmektedir- 7 ler. |
Tebliğ. İncelenen noktalar ara- 7 smda Uruguay nehir sularının sı- J mrlandınlması, Uruguay'daki Sal J to Grand barajının elektrik lstih- I sal k”c'.ıetine Arjantinli! iştirâki, ( yapılacak ticaret anlaşması tu- L rlzm u-hdldl rinin kr.ldnjiması, { çekirgelerle mücadele için nıüşte- 4 rek tedbiri " alınması meseleleri ’ bulunmaktadır- Müşterek protokol ) Uruguay cumhurbaşkanının hıısu- 1 si yatında imzalanmıştır. (A A ) |


Ankara: 4 (Hususî) — «Eko-nami Genel Meclisi-- halikındaki I tasarının ana hatlan tesbit edilmiştir. Buna nazaran genel meclis Başbakanlığa bağlı olacak ve mec-l lisin bir başkanı ile dört muavini | ve gerektiği kadar uzmanı buİuna a »
çaktır. Ayrıca buraya Bakanlıklar dan da uzmanlar gelip çalışabileceklerdir.
Tasarı son ve kat’î şeklini aldıktan sonra bu ay sonunda Ankara veya îstanbulda bizzat Ekonomi Bakanı B. Cavit Ekinin başkanlığında serbest meslek sahible rinin de iştirakiyle büyük bir top lantı daha yapılacaktır.
S«1 felâketzedelerine yardım
Ankara: 4 (Hususî) — Bize verilen malûmata göre, Seyhan, Cey han ve Tarsusda sel felâketine mâ ruz kalan vatandaşlar için banka ve müesseselerle bir kısım vatandaşla tarafından Kızılay merkezi eliyle aşağıdaki yardımlar yapılmıştır:
T. C. Ziraat Bankası 20.000 Lira, Ankara levazım amirliği 40 lira. bir vatandaş 5 lir. , Lingafon Enstitüsü 100 lira, bay Yorgi Va-siloyadis Papa Eftim 50 lira, İstanbul Silâhtarağa askerî fişek fabrikası memur ve isçileri 90 lira.
Haliç bölgesi mensucat sanayii işçileri sendikası 100 adet battaniye, bir vatandaş 10 tekerlek kaşar peyniri, Bursa örmeciler Kooperatifi de 173 parça, giyim eşyası vermiştir.
Güney tren’erinde tenzi ât
‘ Ankara: 4 (Hususi) - ^on defa su baskını âfetine ağrıyan Çukurova halkına bir yardım olmak üzere Devlet Demiryollartnca Mer sin. Adana, Mamure hattındaki yolcu nakliyatı ücretlerinin bir sene müddetle yüzde 50 indirilmesi karar altına alınmıştır.
Ayrıca su altında kalan mınta-kalardan yapılacak istihsal maddelerinin’ memleketin her tarafında demiryolu ulaştırma ücretlerin de ayni nisbette indirme yapılması meselesi de ele alınmış b)ıIlınmaktadır.
bağlık müdürleri arasında tây nler
Ankara: 4 (Hususî) - Sağlık ve Sosyal Yardım müdürleri arasında yeni bazı tâyinler yapılmıştır:
Maraş Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürlüğüne Hatay merkezi hükümet tabibi Dr. Cavid Yurtman, terfien Burdur Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürlüğüne Amasya Sağlık Sosyal Yardım müdürü Dr. Niyazi Ersoy, Tekirdağ Sağlık.ve Sosyal Yardım Müdürlüğüne Eskişehir Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürü Dr. Reşit Talimi ioğlıı, Si vas Sağlık vt Sosyal Yardım )Iii-dürü Dr. Hilmi Tuna, Ordu Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürlüğüne Tekirdağ Sağlık ve Sosyal Yardım müdürü Dr. Muammer Karlıdağ, Afyankarahisar Sağlık ve Sosyal Yardım müdürlüğüne Sivas Sağlık ve Sosyal Yardım müdürü Dr. Abdullah Erim, Bingöl Sağlık ve Sosyal Yardım müdürlüğüne Adana belediye başkâtibi Dr. Subhi Şenses, Amasya Sağlık ve Sosyal Yardım müdürlüğüne Ordu Sağlık ve Sosyal Yardım müdürü Dr. Ali İhsan Tilmaç, Gaziantep Sağlık ve Sosyal Yardım müdürü Dr. Tevfik öğüt naklen tâyin edilmişlerdir.
Üç kişi b rb rini yaraladı
Ankara: 4 (Hususî) — Dün şeh rimizde iki yaralama hâdisesi olmuştur. Altındağ mahallesinde o-turan Ahıped Tatar, Hüsnü Bilgi ve Hacı Ârpak adlarında üç .kafadar, sarhoşluk yüzünden ınünaka şaya tutuşrtüşlar. kavganın sonun da her üçü de bıçaklarını çekerek birbirlerini vücutlarının muhtelif yerlerinden yaralamışlardır.
ikinci kavga çocuklar arasında olmuş ve Kavaklıderede oturan Kaya Erbil adında 13 yaşında bir çocuk, arkadaşı İbrahim Bozkurt-la oyun yüzünden kavgaya tutuşmuşlar, bu arada eline büyük bir taş parçası geçiren Kayu, îbrahi-mi başından tehlikeli şekilde yaralamışın-. Sanıklar hakkında tahk-i kata başlanmıştır.

— 111 -
ühendis Mösyö Valtere gelin-ce: Rasyonalirasyon, m e (odsuz olarak bir istihsali idart
etmek sisteminin tamamen zıddıdır. Rasyonalizasyon, sâyln, enerjinin, eşyanın ve zamanın her türlü şuursuz israflarına karşı sistematik ve şuurlu bir mücadeledir. İktisadi hayatta, bu muhtelif unsurlar daima müttehiden •ve büyük bir insioam dairesinde icrayı faaliyet ederler ve birbirlerile o kadar güzel imtizaç etmişlerdir ki hakikatte birbirlerine karışmışlardır. Binaenaleyh istihsalin biitün teferrüatî-Ye iyi tetkik edilmeli ve bilinmelidir ki her hangi bir teşebbüs veya hizmet tam manasile rasyonel bir şekilde idare edilebilsin.
Nihayet beynelmilel rasyonalizas-yon Enstitüsü müdürü Mösyö (Hahn’-ın) noktai nazarını beyan edccoğiz kİ bu zat bilhassa sayın bürolardaki ras-yonalizasyonundan bahsetmektedir.
Mösyö Hahn rasyonalizasyonıın yeni bir fikrî adaptasyon gibi telâkki etmektedir.
Her türlü rasyonalizasyonun iki 3afhası vardır. Birincisi: rüchan mevkiini todiye» İkincisi ise teşkilât devresini ikmal etmektir.
Yüz senedenberi sınai istihsal bu i-kî safhadan birincisini geçirmiş vs bütün mahzur ve muhassenatı, cüretli veya cüre’etsiz şahsî teşebbüslerin neticesini ve bütün hatâ ve kusurları anlamıştır. Halbuki fenni teşkilâttan ibaret olan ikinci safhasının anoak başlangıcındayız.
Bürolardaki sayın rasyonalizasyonu yeni bir mes’eledir. Ve iki safhasının da mukaddemesindeyiz.
Bürolardaki çalışına da makine henüz mühim olan mevkiini alınış ve der hal temin ettiği muhassanatı ve fayda ları göstermiştir. Makinenin randımanı her halde insanınkinden çok fazla olmakla beraber, tamamile mihaniki bir sâyin icabettirdiği zahmet ve zama nı da insana tasarruf ettirmektedir.
Mes’elenin yalnız bu ciheti tetkik edilip diğer safhası ihmal edilmemelidir. Zira madalyenin ters tarafı da vardır.
3u kaziyyenin aksi, insanın işsizliği ni, ataletini ve binhetice esaretini mu cib olara’ktır. Şıı halde bürolardaki sâyde de ikinci safhanın tatbikine geçilmeli yanı fennî teşkitâtı temin edilmelidir. Bu suretle bir taraftan yeni vaziyetin muhassenatı ziyadeleşirken, diğer taraftan da mahzurlar
• edilmiş olur.
Su tarif ve telakkilerdeki dit insan fâaliyeti şekillerinin telif olduğuna delâlet etmektedir, bu faaliyetin rasyonalızasyon sayesinde iktisaden daha fazlı netice veri. eJ ihtimali çok kuvvetlidir. Bu tarif ve telâkkilerin çokluğu rasyonel .^yana karşı muh j' l noktai nazarî.ır Jer-meyanına vesı.e oimkttdır.
A — Bu tanrîcr iylco tetkik edilecek olursa Tunsphn ayni noktal ın malûl olduğu görülür. eNâd r bazı istisnalardan sarfın ua", bu tarif.er ta kib edilen gayeyi ancak yalnız oir cebheden tetkik etmektedirler. Mes’o-lenin yalnız tetkikinin vc mali cihetlerini nazarı dikkate, alıp ayni ehemmiyetle tetkik edilmesi ahlâki ve içtimai cihetlerini yorlar.
Şu halde tarifler yalnız maddi cihetini değil belki tâ'mik edilmesi lâzııngcîvn manevi oihotieri de ihtiva etmek sııre-tile tekemmül etmelidir.
işte bu itibarla rasyonalizasyon mef humu şu şekrloe ifade ve tarif edilme* lidir.
Rasyonalizasyon sayı tanzim her hangi bir teşebbüsü veya hor hangi bir idareyi tabii kanunlara ve ahlâkiyat düsturlarına vo akıl ve mantık presiplerine tevfikan idare etmektir. İdare ederken, idare edilenin insan ve bu itibarla ihlâl echiemiye-cek haklar sahibi olduğunu daima göz önünde bulundurmak lâzımdır. Şahsın veya muayyen grupların menfaatleri daima millet metfaallerine tâbi kılınmalıdır.
Rasyonalizasyonun gayesi öneril ve eşya masraflarını tenkis etmek şarti-le insanın maddi ve fikrî sâyini hafifletmek ve kadrini yükseltmek yani sâye necabet vermek vo iktisadi randıman ve istihsali fazlalaştırmak tan i-barettir.
Rasyonalize etmek pek basit olarak kazancı fazlalaştırmak vc İstihsal mas raflarını azaltmak demek değildir. Belki cemiyete nuızir olacak her türlü müfrit ve gayrı İktisadi İstihsal şekillerinden tevakki etmek şartilo hor şeyin iyi ve faydalı olan taraflarını eldo etmek demektir. Ancak müfrit faaliyetlerin tahribatından masun olarak say metodlarımn tatbiki sayesinde takib edilen gayeye erişilir. Rasyonalizasyon diğer taraftan makinenin insan yerine kaim olması demek değildir. Zira makine istimal edilmeksizin de bu veya şu faaliyeti bu veya su şekilde rasyonalızo etmek kabildir Hattâ t)olkı de rasyonalizasyon gayesine evvelce istimal edilen makinenin hır kısmının lûğvedilmesılo de varılabilir.
(Devamı Satt 5; Su.t «J
• • ■ * *
*

bertaraf
mütead-de ımıh-
Ve
lâzım gelen ihmal edı-
mes'elenm tetkik ve ahlâkı ve








İSLAM VE ARAB DÜNYASINDAN
[ Fen »nhislerl [
| Enteresan Seyahat Notları |
Haberler
es’elesi ve Mısır — İngiltere müzakereleri — Iraktaki Rusya ve İslâm dünyası — Filistindeki son
Sudan
son karışıklıklar
vaziyet — Şimalî Afrika müstemlekelerinin istiklâli Yemen Kralı Yahya’nın öldürülmesi...

«(
On günlerde altı hâdise dünya efkârı umumiye sini meşgul ettiği gibi aid olduğu memleketlerde de büyük akis-
ler uyandırmıştır. Bunlar sımslle 1) Sudan meselesile Mısır - Ingiltere müzakereleri; 2) Iraktaki son karışıklıklar,
3) Rusya ve İslâm dünyası; 4)
Filistindeki son vaziyet; 5) Şimalî Afrika Arab memleketlerinin istik -hali; 0) Yemen Kralı Yahyanın ölümü. Şimdi bunları kısaca gözden geçirelim:
Sııdaıı Meselesi ve Mısır • İngiltere müzakereleri:
1946 da sona eren 10 senelik 1936 Ingiltere - Mısır anlaşması hâlâ müzakere halindedir. Mısır devlet ideali her ne bahasına olursa salon Beviııden mübhem yeni İngiltere şartlarını kabule yanaşmamıştır. Kahirede umumî valilerin nümayişleri, Ezherin hareketi, Vefd ve Müslüman Kardeşler partilerinin müsbet ve şiddetli mu halefeti. Diğer Arab birliğinin müş terek hareketleri Mısırın Ingiltere karşısındaki vaziyetini yükseltmiş tir. Nil vadisi ittihadı, Süveyş kanalının tamamen Mısırlılara geçmesi, işgal ordularının tek ferde kadar çekilmesi ve nihayet Sudan meselesi Mısırı gün geçtikçe îngil
. tereden uzaklaştırmakta ve hakikate yaklaştırmaktadır. Meselâ Sudan meselesi için meydana gelen gerginliğin sebebleri Nil vadisini alâkadar eder. Bu sebebden bütün Arab âlemi bu mesele için kan dökülmesine razıdır. Sudan Mısırlılara, Arablara, İslâm devletleri halkı ve bütün hakikati seven dünyalılara göre yüzde yüz Arablanndır. Son günlerde Mich-ael Grant isimli malûm (!) bir şahsiyetin yazmış olduğu Sudan Sudanlılarındır yazısı bütün şarkta teessür ve nefret- uyandırmıştır. 1898 de Lord Kichner’den bugüne kadar ki bütün menfi hâdiseleri sıralamağı fırsat bilen bu zat biraz tarih, edebiyat, folklor bilse ve Arab âlemini yakından tanısay dı İliç şübhesiz utancından saklanacak yer arardı. Yazmış olduğu: «İstiklâl kazanan yeni bir millet Sudan yazısında Mısın bütün ceb hesile tehdid eden şu cümleye tesadüf edilmektedir: 1922 de İngiltere Mısıra istiklâlini bahşettik ten sonra...'- Bu cümleyi ciddî ola rak ele alarak ve Mısır hükümeti Michael Grant’ı lngiltereye merbut bir uzuv olarak kabul etseydi Mısır neticesi ne olursa olsun ken di şeref ve haysiyetini ayaklar altına alan şu cümle için lngiltereye harb ilân ederdi. O tarihlere rast-lıvan devir Mısın istiklâli için en küçüğünden en büyüğüne çarpışır ken görür. İhtilâller, isyanlar, kadınların asil hareketleri, garbe aid herşeye boykot bu şimank efendinin düşünmeden yazdığı cümleye hakikati bir şamar gibi çarpar. Evet, Sudan Sudanlılarındır, fakat unutmamalıdır ki Sudanlı Sami kavraine mensub Arab ırkından başka bîrşey değildir. Türkiyede bölgeler Türklüğe nasıl ki halel ge t irmiyorsa, Bingazi, Sahra, Sudan, Eritre de Mısır için Öyledir. •
İraktaki son hâdiseler:
1947 ilkbaharında Başvekil olan Salih el Cebir (rahmetli Sadullah Cabiri ile karıştırılmamalıdır) m ilk gayesi yeni bir muahede ile In-giltereye bağlanmaktı. Bu otamadı olamazdı da. İrak ricali, Nuri Said Paşanın muayyen ve basit riyasetinden başka yeni bir şey bekliyordu ve son günlerdeki kabine değişiklikleri bu yüzdendi Ra şid al Geylân yeni bir yo) takib etmek istiyenlerin başına geçmişti. 1939 harbi bu siyasetin hem yolunu değiştirdi hem de Raşid al Ceylânının başka siyasete âlet olmasına sebeb oldu. İngiltere Ira-ka ve diğer Arab memleketlerine karşı yeni bir siyasî maksad kullanmağa mecbur kalırken bu vaziyeti hariciye kanalile değil müstemlekeler nezareti kanalile takib edişi bütün A ra olan fencide etti, İşte son Irak - İngiltere anlaşmasını kanlı arbedelere sahne olması bu yüzdendir demelidir. Bir Mısır gazetesi, Bağdaddaki karışıklıkların her türlü mesuliyetini İngiltere üzerine atmalıdır cümlesini kul Janarak «Hâlâ mı biz Hariciye Vekillerimizi, Başvekillerimizi ve ricalimizi ayaklarına göndereceğiz, ve lütfen bizi kabul edin diyeceğiz* diyor.
Iraklı, kendi hükümet reisinin yjni imtiyazlar koparmak için Lon diaya gittiğini şu şartla kabul e-der: İmzalanacak olan 14 ocak 948 anlaşması içinde şu beş madde de
bulunsun.
1) Filistin için ingiltercnin hiç bir zaman karışmaması ve Iraktaki Yahudilerden gelecek aksülâ-mellere aalâ iştirftk etmesin.
2) Petrol imtiyazındaki karar*
— YAZAN: -------------------—
Mehmed Kemal Şaveysî |
sizliğin sona emesi.
3) Müstemleke siyasetinin tarihe karışması.
4) Demokrasi dâvasında körü körüne bağlılık aranmasın ve
5) Sterlin ve doların atlatma ve aldanma faciasına mâni olunması. Salih Cebir bu boş* maddeyi kabul ettiremediği için Bağdadda bir günde yüze yakın insan öldii. Ve İngiltere endişe duymağa başladı. 14 ocak 1948 İrak - Ingiltere anlaşması bir emrivâkidir. Bu işe o kadar güzel bir piyes halinde oynanmıştır ki Kral naibi Abdül İlâh bile işin farkına varmadan İngiltere Kralına ve Başvekiline tebrik telgrafı çekti.
Kargaşalıklar neticesinde Başbakan kaçınca yerine Mehmed el Sadr getirildi. Bu hareket bir sıfırdan zaide doğru bir y ürüyüşü andırmaktadır. Baştan başa muhalif kesilen yeni kabine eğer tec rübeye ve zekâya istinad ederek müsbet dâvalar peşinde koşmayı gaye bilirse hiç şübhesiz ilk işi bütün anlaşmaları bilâ kaydüşart feshederek işe yeniden başlamalıdır. Ve Ingiltere Iraka aid telâkkilerini değiştirerek dost elini uzat malıdır; çünkü meş'um şimal devletinin gayesi her iki devletin de hükümdarlığı aleyhindedir.
Rusyada Klâın âlemi:
Mahud Çarlığın mahud komünist Rusyası icraatının ilk on beş senesinde dinle alay etti. Hâdiseler içten ve dıştan birbirini kundaklayınca bu sefer koınintem bil ronun tasdikinden eski şiddetli din aleyhtarlığını bir kere daha geçirdi. Ve oldukça zayıflattı. Son ra Petro siyaseti mucibince şarka ve cenuba dönüldü. Bu iki cihet de yer alan devletlerin dil ve dinleri tedkik edildi. Bundan maksad ihtilâl ordularına kapıların anahtarlarını vermek, fakat Afganistan - İran - Türkiye ve bütün Müs lüman Arab âlemi hakikatin nerede tecelli eedceğini anladı. Birleşmiş Milletler koridorlarında menfaatleri için üç büyükler arasında dünyayı taksim etmeden şarkın en büyük diplomatlarından Abdurrahman Azzam Psşa (üç büyükler dünyayı idare edemezler ve eğer dünya sulhunun tesisi isteniyorsa adaleti diğer devletler tevzi etmelidir dedi. Bu ihtar Rusyayı kırbaçlamağa kâfi gelmiş ti. Iranda çıkarmış olduğu gaileler ve Kıvamııssaltananın dünyayı hayran bırakan siyaseti? Staline ihtirası aşılıyordu. Rusya bugün Islâm âlemile üç noktada birleşir: 1) Iran. 2) Filistin meselesi. 3) Kiş mir vak’ası. Bu üç olay da. daima Rusyayı karşımızda görmemiz biz leri şaşırtmasın. Çünkü en küçük bir noktada dahi anlaşsak karşı karşıya birer düşman görüşü ile çıkarız. Ve bunu tarih emreder. Rusyadaki Mısır sefareti mamurlarına karşı yapılan bayağı hareketler, Suriye ve Lübnanda ajanları (çoğu Ermenidir) vaaıtasile dağıttığı kızıl liraların ektiği kötü fikirler. İrak ve Filistindeki 1-randaki ve Türkiyedeki arazi istekleri bize misal olarak verilebilir. Rusya eğer İslâm - Arab dün yasını kazanmak isteseydi Filisti-ni taksime yeltenecek harekette bulunmazdı.
FilLstinde son vaziyet:
Bugün 460 milyon Müslüman Filistin topraklarının parçalanma-masının daha iyi neticeler vereceği kanaatindedir; yine bugün bütün Arab âleminin nizamî ve gönüllü kuvvetleri Filistini kurtarmak için seferber olmaktadır. Bu iki cümleden tek bir kelime doğuyor: Harb. Yedi Arab devleti şefi, Abdurrahman Azzam Paşa, Emin el Hüseynî vc nihayet Muhamrned Ali Cinnah meydana gelecek cihadı desteklemekte ve bu hareketten doğacak mesuliyetleri mantıkî bir şekilde incelemektedirler. Ameri-kayı idare eden Yahudiler Truma-nı tahrik ve hattâ tehdid etmese-lerdi Filistinde her gün kanlı çarpışmalar olmazdı. Bugün bütün A-rab dünyası Kur'andaki şu âyeti tekrarlıyor: «Belâ inne Rabbchu kâne bihi basîrâ^ — Hayır! (Bir inkılâb geçirecek ve geri dönecektir) Çünkü Allahı onu gözetliyor du.
İşin siyasî cebhçsi Filistinli! tak
top-kur-
siminde Yalıudilere ayrılan raklar gayrimeşrû lıakiara ban gitmiştir.
Müverrih, diplomat ve zoflnrı. Tarihî okurlar ve Atlan
tik beyannamesini tatbik etse -ler bizim için IcLfîdir demektedirler. Askeri cephesine gelecek olur-Kavukçu ne
filo-

sak ne Feyzi
Scdad paşa bu işi askeri hareketlerle halledebilirler. Bizim kanaatimiz şudur: Filistinin i -çinde vatan topraklarını müdafaa eden guruplar millî bir he yeeanla birleşecek ve vücudda baş gösteren kanseri imha ede çeklerdir. Bu vazifeye bütün A rab ve İslâm dünyası müzaheret etmektedir.
Şimalî Afrika Arab Memleketlerinin İstiklâli Tunus, Cezayir, Fas ve Rif-lerde isyan ve ihtilâl emmarele ri baş göstermiştir. Bu vaziyet Kahirede bulunan Rif Kahra -manı Abdülkerim hazretlerinin icraatı ile müvazi gitmektedir. Abdülkerim bu hususta bir beyanname neşretmiştir. Beyan -name söyle başlıyor:
Allahın lütuf ve inayetile hürriyete kavuştuğumuz ve Mısır hükümdarı melik Faruk haz retlerinin vatanına iltica ettiğimiz günden beri Fas, Cezayir ve Tunus halkını temsil eden ve bu memleketleri istiklâle kavuş
mutlaka bildirirler.
8 — memleketlere!
tumağı gözetliyen teşekkülle -nm birleştirmek, tek cepheli bır harb yapar ak bütün bu mem leketlerı istilâcıların boyundum gundan kurtarmak için çalışı -yoruz^- Beyannamede imsakin 8 maddesi çok alâka uyandır -nuştır ki onlar sırasile şunlardır:
1) Arab Mağnb İslâmiyet sayesinde var olmuş, İslâmiyet ?myuTdet ve bütün is
tıkbalmı İslâmiyet sayesinde ko rayacak ve kurtaracaktır.
?l.Arab Ma^nb- hiitiin A -rab aleminin bölünmez bir parçasıdır ve Arab Birliği dairesin «e diğer Arab memleketlerile el birliği yapacaktır.
3) Mağrib için istenilen is -tıklahyet Tunus. Cezayir ve ras, içm tam istiklâliyettir. tan? h ^a^r,b memleketlerini sev tİTglmSlZhktan ba§ka bir Şay tatmin etmez.
meselelerde müs-temJekecılerle hiç bir müzakere y^pılmıyacaktır.
vAif MÜ2ak®re y&pmak için ev telâ bu memleketlerin tam ba -gmısızlıklarını tanımak icab
rinfo w-
mjteden „ko ‘
vetTr' RifIerd«W soi v^?r
--s k.Çe co^’makta vc tec rubel. talerinin himavesi altm da talim ve terbiye ganiekte S„eP£,da fena
mr. Rendi gönderdiği bu valiu nn son zamanlardaki karartan milislerin artmasına sebeb olmuştur. Darülbevza. Rabat. Me rakı.şden Kahireve sık sık müm taz şahıslar gidib çelmektedir -ler. Cezavirden Fransa Millet Meclisi için secilen Müslüman li derlerin son hattı hareketleri Tunusa da intikal etmiştir. Bin-gazi Sunüsi reislerinin dirayetli himayesi altında istiklâlini aramaktadır. Arab ülkeleri görülü yor ki 1914 - 1918 de uvanma ve 1939 - 1945 harbinde de top lanma merhalelerini geçirmektedirler. Majeste kral Farukun da buyurdukları gibi: Hakikat ergeç belli olacaktır
Yemen Kralı Yahyanın ölttmU
Yemen kralı Yahyanın katle dilmesi Arab Birliği devletlerin de beklenmedik bir hâdise oldu. 18 ocak günü Kahire radyosu kralın öldürülmüş olduğunu ve yerine Sevid - Al- Ahmed Vezi rin geçtiğini bildirirken bu haberin tereddlidle verildiğini kav
Harika
bir cam

defa
Manhattan projesinin İlk günlerinde Amerikan fizikçileri Atomik bombayı İnkişaf ettirmeğe çalışırla( ken bulanık bir cam duvarın arka sına kaçmak zorunda kalmışlard1 Bu canun arkasında devrin en ö-nemll bir fizik usulü başgösterlyor du. Tecrübede kullanılan Uranlum hexafhıorldc aksülâmel odasının pencerelerini şiddetle kamçılıyordu Camın sathından bulutlar yükseli yordu. Aletler aksülûmcîln darecc sini kaydediyordu. Böyle olmasına rağmen bunu kâfi görmeyen fen adamları Atomik kazanın İçinde olup bitenleri gözetlemek isliyorlar dı.
Fizikçiler ötcdenberl -asidin zarnı vermeyeceği bir cam meydana geti rlniz» diye şikâyette bulunmaktadır lar- Amerikan Optical kumpanyasının fen adamları bu meydan oku maya cevap vermişlerdir Nitekim bunlar tam mânâslle yeni tipte mu kavim bir cam inkişaf ettirmeğe muvaffak olmuşlardır.
Henüz satışa Çıkarılmamış olma sına rağmen evlerin şekillerini de piştirecek ve inşaatta cam İstimalini arttıracak bir cam mevcuttur, Bu cam bütıin Ültravlyole ziyalarının nüfuzunu temin etmektedir Halbu kİ. şimdi istimal edilmekte olan cam lar vitamin İstihsal eden Ültravlyo le şualarını yok etmektedir. Bu şu aların yüzde biri bu camlardan geçmektedir. Halbuki fosfat cam-sağlık bahşeden güneş ziyasının takriben yüzde 80 nlnl geçirmektedir. Bu arada kumsuz cam ailesinin diğer bir üyesi doğrudan doğru ya evsaf itibarile birinci camın ak sini teşkil etmektedir. Hararetin nü Tuzuna mâni olmak şartile odaları nm çok İyi tenvir edilmesini isteyenler bu camı kullanmalıdırlar. Bu camdan bir çok durumlarda fay dalanmak mümkündür. Meselâ sİ nema projeksiyonlarında bu camdan bir pa~ça kullanıldığı takdirde hararetin tesirile filmin parla masına mâni olunabilir.
235 Uranlum İsotopu ilk
olarak 238 Lraniumdan tecrldedil diği vakit fen adamlarının, aksiilâ mell görebilmelerini sağlayan Fos fat camdan bir bölme' vardı- Şlm dİ. Fluorlne terkiblle meşgul kimyagerler de bu yeni inkişaftan fay dalanacaklardır. Fluorlne terkiplerinin mensucatta, haşerat öldürücü lerinde. çini İşlerinde ve salrede kul lanıldığı için Fluorlne kimyasının gnyet manidar olduğuna katlyyen şüphe edilemez. Petrol tasfiyesinde ve suni kauçuk İmalâtında Fluorl ne terkipleri önemli bir takviye has sası teşkil etmektedir. Üstelik Hyd rofluorlc asld kimyevi araştırma larda pek fazla kullanılmaktadır. Halen kullanılmakta olan plâtin ve altm İmbiklerinde fosfat camı istimal edilebilir. Bu camlar pasa tam mânâslle mukavemet etmeleri n° rağmen çok pahalıya mal oldu ğu İçin kimyagerler bunlardan şef faf kaplar meydana getirmek sure», tlle aksülâınellerl gözden geçirenle yeceklerdlr.
Fluorlde terkiplerile uğraşan kim ya kumpanyaları her sene büyiik ölçüde para lktisad edebileceklerdir. Zira, bu camlardan gözlük ade selerl de yapılabilmektedir. Umumi yet İtibarile Fluorlde terkiblle meş gul olan memurlar üç ayda biı- göz lük adeselerini değiştirmek mecburiyetinde kalmaktadır. Çünkü, du man bu camlan berbad etmektedir. Pek tabii olarak kumpanya üç ayda bir memurlarının gözlüklerini değiş tirmek zorundadır. Böylece ilk de fa olarak bu gibi fabrikalarda cam dan duvarlar ve pencereler kullam labilecektlr.
Kumsuz yapılan bir camın istlma 11 9.000 yıllık cam lmâlâtım alt üst etmektedir. Milâddan 700 yıl önce insanlar ilk olarak saf cam yapd mak için bir metod araştırırken kum lüzumlu unsuru teşkil ediyordu 2000 yü önce İnsanlar, tatmin edici şeffaf bir cam meydana getirmeği öğ rendikleri vakit yine kum bellibaş lı unsuru teşkil ediyordu. Bugün satılan bütün camlann esasını kumı teşkil etmektedir. Halbuki, yenlj
dediyor. Bir gün sonra Azzam paşaya nadan gelen telgrafta vaziyet dmlauıyor. Kral Yah ja ile ı u Başvekil Abdullah Al Anır ve üç oğlunun niçin öldürüldükleri ilk nazarda âtılaşt laruamıştır. Ortada Yahyanın şahsî servetinden dolayı ve dik tatörlükle memleketi idare etti ğinden öldürüldüğü şayiaları çıktı. Hakikat olan: Kralın göz lerini hayata kapamasından iti baıen kralc:larla karşı tarafın bir dahili harbe sürüklendikleri dir. ölüm hâdisesi 24 ocak gü -nüne kadar esrar(* r'uhafaza etmiştir. Kralın kurtuluş cephe si mensubları tarafından katledilmesi kuvvetle muhtemeldir. Yemene gidecek tahkik heyeti-

Otelde, Lokantada, Sokakta, Trende Zenci zannile bir Hindistanlıya yapılan istiskal
'Başınıza sarık sararsanız güçlük çekmezsiniz, Cenubdan hoşlanacak siniz, halkı çok misafirperverdir. Zenciler hoş insanlardırlar yerleri nl bilirler ve bulunduklan yerde de çok mesutturlar-»
Dostlarımın Cenubi Amerika hak kındaki teminatları hülfiseten bun lard;in ibaretli. Fakat, ben sanksıZ gitmeğe karar verdim- Cenubu gör meden Hludistaııa dönmemeği aklı ma koymuştum. Hişde beyaz olma yan renginden dolayı oraya, gidişim irıu pek çok İhtarlara maruz kalmıştım. Fakat bütün bunlara rağmen gitmeyi arzu ediyordum. Seyahata çıkmadan önce Nevyork ta göre bildiğim bütün Cenublu dost larla buluşarak bu mesele üzerinde görüşmeyi tasarladım.
Birisi hiç bir şeyden çekinmeme lüzum olmadığına beni ikna etmo ve çalışırken diğeri yürüyüşüne dik kftt edersen İyi edersin diyordu- Fa kat ekserlside (Şarki Hindistanlı-yım) dersem hlşte güçlüğe maruz kalmıyataöımı söyloyorlardı.
Evvelâ Kno^ville, Tennseeye gel dik. Burada hükümetin memurların dan birisi tarafından (kl bilâhare bu memur beni otele de yerleştirdi.» Tennesee encümenine takdim edildim.
Otelde bir güçlüğe maruz kalma dım, geceyi tetklksiz geçirmek iste mediginıden tek başıma dışarı çık tim ve 3 üncü sınıf lokantaya gir dİ m. Ben girer girmez garson kızlardan birisi diğerine doğru koştu, derken hep beraber kasiyere gittiler, adetâ bir işçiler kongresi kurulmuştu. Nihayet beni kabul etme ye karar verdikleri görüldü- Belki de ben bir Zenci olmuş olsaydım bu raya girebilmeye cesaret edemlyece gime karar verilmişti. Derken bir masaya oturtuldum ve hattâ diğer bir çoklarından da daha nazik bir şekilde itinâ edl İdim. Garson kızlara bir Zenci olmadığımı söylememiş ol duğum halde muamelelerde be-nl cidden mahcup etmişlerdi. Otel de büyük nezaket ve itinâ ile karşılandım. Otel müdürünün Zenci ol-olduğu aşikârdı. Asansörde ise pek rahat değildim. Genç bir Zenci kızj olan asanslrcü şaşkın şaşkın bana bakıyordu- Renğlme rağmen otele alınmama nasıl müsaade edildiğini anhyamıyordu. Hakikaten geri kal mış insanlardılar.
Tennesseede bulunduğum 15 gün zarfında şunun farkına vardım ki halk benim Zenci olmadığımı öğren dlği zaman hakikaten mlsaflrper-ve olduklarını gösterdiler ve bana yabancılık hissettirmemek için çok uğraştılar- Bıı tefrikte başlıca amil renk meselesi değildi, tarihi bir takım hâdiseler olsa gerek. Nitekim T. V. A. nm zirai bürosunda Mr. X ile konuşurken bu mesele tam mâ nâslle açıklanmıştı. Öğle yemeğine beni evine davet ettiği zaman bazı kimselerin beni Zencilerle karıştır dıklarım zikrederek, esmer bir in san olduğumu da ilâve edince mu hatabım müthiş kızardı ve eğer en az bir renk izi varsa ziyafetten vaz geçilmiştir.
Biraz tuhaflaşan; Fakat o şahsi hâtasım idrak ile kendine geldi. Ve dedi kİ: Hayır yâni demek istediğim blp Zenciyi misafir olarak ka
cam tam mûnft^lle yeni Wr unsurdan husule gelmiştir. Karakteristik itibarile yeni camdan tamamen farksızdır. Görünüşü, dayanıklılığı ve elastikiyeti İtibarile de yeni ca ma benzemektedir. Lâkin, kuvveti alelâde camdan üstündür. Nisbe-ten düşük hararette kolay üfienebl leceği İçin bu cam üzerinde çalış, mak kolaydır.
vScfencc îllusfrated*
ni Abdurrahman Azzam paşa i dare edecektir.
Ayın 25 inde Kabineden gelen haberlerde kralın iki oğlu i-le beraber saravnnııı kapısı ö -nünde öldürüldüğü, ulema tara fından krallığa Seyid Anmed E! Vezirin getirildiği ve bunu kabul etmiyenlerle El Vezir kuv-l velleri arasında dahili harbin başladığı bildiriliyor. ]
El Abram gazetesinin Aden muhabiri karışıklığın bütün Ye mene yayıldığını ve Seyfel İşitimin aşiretleri Ei Vezire karşı kullandığını bildirmektedir Yemenden dağılacak siyasî cöküıı tü Arab Birliğini düşündürebilir.
Mehmed Kemal ŞavevsI


bul edemem çünkü büyük babam vaktlle pek çok sayıda esir kullanan bir adammış. )
Knoxvllle den ayrılarak Chatta voogaya gidecektim. Tren bir saat kadar tehirli olduğu İçin beyazların |---- Çeviren ----------,
I Besim Baykal
m
bekleme salonunda oturuyordum. Üstüme dık.ıeı. nazarlardan sıkıla rak dışarı ç.k.uii. Caddenin öte ta rafındaki pea te temiz görünüşlü ol mayan lokantaya girerek bir kahve söyledim ve bir köşeye oturdum. Garsonlar beni gürünce şaşırdılar, her zamanki gibi bir içtimâ, niha yet lokanta müdürü yanıma gelerek -Dışarı çıkabilirsiniz Zencilere servis yapmayız» dedi Ben soğuk bir şekilde t Ben Zenci değilim), dİ ye cevap verince şaşkınlıktan ade tâ afallayan müdür yanımdan u-zaklaştı Kendisine gelmesi hiç olmazsa üç dakika sürdü ve bazı giz 11 işaretler neticesi önümde bir fincan kahve buldum. Benim için ha kiki cevap Chattanoogayı terk et memle başladı .
Trende vagonun Zenciler İçin o-lan kısmına götürdüler Orada otur makta benim için bir beis yoktu Ancak dışardaki manzarayı görmek İstiyordum Kondüktöre giderek (Zenci olmadığımı. Birleşik Devlet lerin Hindistan muhabiri olduğumu söyleyince şaşkın şaşkın yüzü me bakarak» o halde siz burada o turmamahsınız. Öbür tarafta beya2 larla birlikte oturmanız lâzım. O-rası daha rahattır- Ben bagajları-mzı birlslle gönderirim dedi. Be. yazlar için ayrılmış bulunan kompartımana geçtiğim zaman sekiz kadın ve dört tanede yılışık sarhoş elekle karşılaştım.
Kompartımandaki yerimi alır al maz adamlar derhâl ayağa kalkarak İkisi önüme bir tanesi yanıma
diğeri de arka tarafıma oturdu. -; '
Yanımda oturan kerih na/rlarla||ş PanküSl İkriir^İ^*

benl süzüyor, arkamdaki ise bir ta kim şeyler söylüyordu ki bunlardan Ku—Klu—Klan hatırımda kaldı.
Fakat asıl beni rahatsız eden şey bu adamların sarhoşluğu değil de kadınlar tarafından nefret edilmek yerine adetâ bir eğlence mevzuu o-larak kabul edllmemdi. Nihayet kondüktörle gizli bir takım konuşma ve görüşmelerden sonra nor-| mal bir yolcu vazıyetine geçebilme lerl onbeş dakika kadar sürdü- Bir I saat sonra yolcuların hepsi şu veya bu İstasyonda inmişlerdi- Yeni ge len dört genç hamın içeri girdikleri zaman kompartımanda yalnız başı ma oturuyordum Kondüktör kendi lerlne benim bulunduğum tarafı gösterdi. Fakat orada esmer renkli bir insan görünce -Tuhaf şey, a-caba kondüktör bizi ne İçin buraya getirdi- diyerek aralarında bir ta kim münâkaşalara giriştiler. İçlerinden ikisi dışarı çıkarak treni terketmeye çalışıyorlardı. Canları-nın sıkıntısı dehşet saçan yüzlerin den kolayca okunabiliyordu. Ben ise bunu bir eğlence olarak kabul ede medim. Merhamete gelerek ıHa-ılımlar telâşınızın sebebini anlıyorum ben Zenci değilim. Hindistanlıyım.) Dediğim zaman rahatlıya vermek İçin hiç bir şey yapılama-rak sükûnet buldular. Oturdukları zaman kadınlardan birinin ilk İşi bir şişe viski çıkarmak oldu ki on lar için bu kurak yerde en iyi dost tu. B’raz sonra da beni ilk gördii ğü anın kendisinde yarattığı aksi tesirin hâkikâten müthiş olduğunu kondüktör kendilerine burayı gösterdi diye çok içerlediğini de İtiraf etti. Alabama da bahçecilikle uğra şan Misislpili 86 lık bir ihtiyarla ko nuşabilmek fırsatım buldum. Zencilerle aralarındaki bu tefrikin za manla ortadan kalkacağına emin-di Ancak bunun ortadan kalktığını görmeden ölmek istemediğini de 1-lâve etti. Biı Z?n cl İle tokalaşma yı onan havsalası kabul etmiyordu Cenuba geleli aşağı yukarı 15 gün olmuştu Fakat macera dlyebii m’cğe deyecek bir hâdise zuhur et medi Saçlarını kıvırcık olmadığı i
• cin şapkada giymiyordum. Derken Jaksona vasıl olduk- Arkadaşım benden evvel otele giderek yerlini ayıtmış hattâ bagajlarımı da depo slt. ovrak odaya bıraknı ş. Artık ba na kalan iş gidip anahtarımı alarak yukarıya çıkmaktı. Asnnsöreü kız beni görünce ne diyeceğini bile miyerek şaşırdı kaldı. Asansöre girdini. Bana dönerek dışarı ç kmaya m¥cbur kalacaksınız, zira biz Zen. I
-
ellerin bu .vsansörlere bia^ueierlııo müsaade yoktur dedi.
Onun ırkından olmıvi îıcu söyle meyi kendime yakıştıranınım. Zı ra esmer bir İnsan otnaduanı dn iddia edemezdim. Nihayet nezaket le: ( Rica ederim end.şe etmeyiniz ben bu otelin mls&flrlerkaieaim, yukarıda kendi odana, çık. oram.) Cecabıu) verdim.
Beni yukarı Çıkardı amua korku dan titrediği âşikârdj. Çünkü kaza ra ben misafir olmaıruş olsam işin aen olacağı muhakkaktı Ancak bir müddet sonra benim bir beya) la tokalaştığımı görünce taa( mâni sile kani olarak sevinmişti Nihıyef öğrendim kİ Cenubd? bir a - azm Bir Zenciye İyi muamele ?• irsi a âdeta bir gaddarlık etarak '- ıâkxi edilirmiş. Şimdi Jak-cndan !) r do» tumıın refakatinde Bauın P-nuçe gi diyoruz.. Baton Rouge zel ; ğ vız za man şehrin bir kaç mf!«v dahilinde toplanmış »lan öutü Zenci kolleilerlni görmeği s—. ı e tlğlmi söyledim- Koleje yak'. ıırkeı arkadaşım karılaşacağımı? 3enc. lerle tokalaşmak isteyip ütîmedlğ mİ sordu Bir an için r.e dernek ist. dlğlni anlamaıştım. Dahi oonın kastettiği şeyi intikâl eder-ır (G. yet tabj görüştüğüm Ler i.„ ,uia u kala.iabtllrim. sizde öyle ? ?^ümisı nl Diye sordum. Fakat ? ; m c
vap pek katı olmadı Bir i tin çln müdür yardımcısına tacdıın r. dildik. (Her hâlde isim z mek daha münâsiptir.' B’. bana doğru uzattı ve toka! ğer i ü beyaz arkadaşım dt» . yİ yap )lar. Çalıştığı kollejî ettiğini ve hükümetinde son sama larda Zenci tahsiline daha ra-da ö-nem verdiğini zannettiğini de sö' ledi. P n biraz Hindlstar.r ti be* sedlnce. o biz meşru haklar’ -a c hiblz V" bu haklardan s
de iste ’iyoru?. Zencin. ' ■•':11c'
Deramı
tretaı at eli?’ •5tık. r ş le ;fUhî
l?nni muhtciiı L
g.ıerdd kjzauar. talihliler
Ankara, (A. A.) — Tu •’üyı Bankasının kumoaralı ve
nuJ) Beyoğluua,.
kazananlar;
12701. Kj\
îş
kumbarasız tasarruf hesablan arasında teıtib eylediği İ94S ıkramive plânının birinci ;eki-lişi banka genel merkezin la ve ikinci noter huzuru ile va^-ıl -iniştir. Bu çekilişin büyük .İcra miyesHi teşkil edeu îstanb ıld: Erenkövünde E'hem efen ü cad desinde.ki bahçeli ev tstaab ıld ; 118193 numaralı hesab .'ıib Sulhi Dökene isabet etmiştir. Ankarada Anıtteuede 1567 numaralı Adanrn 25 inci nars li o lan 602 metre karelik a- ^ıv Erzurumda 6010 hesab ı na-ralı Rahmi Sana lan kazar ş -tır.
ikişer bin lira kazana ar: Bıırsada Müfide 3939, A akara da Aziz 62793.
Biner lira kazananlar: zonda Rıza 4081. Saime 21667.
Beşer yüz lira Adanada Zekeıiya
seride Şahine 8089, Samsunu Sema 9394 îzmirde Zekic 40318, Kadıköyünde A-lnan 4667.
İkişer yüz lira kazananlar Ankarada Yenişehiıde A) 3644. Antalyada Kâzım 90.3. B lıkesirde Neti 3362, Cevhand» Ömer 1103, Eskişehirde Lâtif 8753, Konyada Fahri 8007, Is-tanbulda Bevazıdda Arşavü 7360, Üsküdarda Sadive 45 i,s. Mersinde Hatice 7352, Tarsus -da Rasim 4730.
Yüzer lira kazananlar: Af -yonda Mustafa 35, Avdmd.. Şevket 178, Ayvalıkda Süeda lş30, Pafrada Receb 711. Diva bakırda Sabrı 5101. Edirııed» Sıtkı 3581, îstanbıılda Büyük.j-dadğ Melek 25. Galatada Nuri 11511, Yalövada Mahmud 55. Edremitte Mustafa 3235. Gazi-antebde Mehmed 3089. İskendc ruııda Saadet 2140, îspartada Fatma 2652, Kaısda Zeren 2950, Malatvada Osman 4919 Manisada Günselin 4307. Nazil lide Hultısi 3351, Ödemişde Sa lih 1946, Sivasta Semiha 5501. Uşakda Sıdıka 2321.
Bunlardan başka bankanın türlü şube ve ajanlarında yiiz yirmi hesab sahibi çeşidii ikra -mivelar kazanmışlardır-
yeni sabah
SAYFA: 5
jı— (1
Islâmda mezhebler ve fırkalar nasıl doğdu?


Muavive l,M.nda n-Moıat
«id bir kehanet - ■
rüşvet kapısı nasıl açıldı?
71 ________
Muauiycnin doğuşuna lalamda ilk
RAIF OĞAN
işe karışmağı münasib görme -di. Muavive: yanlışlığı anlamamış göründü, tashihe lüzum görmedi ve kendilerinden mem ııun kaldığını söyliyerek gelenlere çok ihsan ve iltifatta bulun du.
Muaviye zeki ve fâtin olduğu kadar tatlı sözden ve lâtife-den de hoşlanırdı. Âmr bin As ile aralarında çok latifeler ve nükteler geçmiştir.
BunJarm çoğu, hangisinin diğerinden daha zeki ve kavra yışlı olduğunun iddiasına dair -dir ki, münasebet düştükçe bir kaçını önceki yazılarımız aralarına eklemiştik. Ayni mevzuda-ki bir tartışma ile başkaları ile geçmiş nükteli iki lâtifesini de buraya geçirelim:
Bir gün Âmr bir As ile konu şurlarken söz yine zekâ ve fetan net bahsine intikal eyledi, Mua viye sordu.
— Sövle bakalım, sen kendi zekânın üstünlüğünü ve kavra-vıstaki mükemmelliğine ne delil bulup gösterirsin?
Âmr:
— teinden cıkamıvacağım bir şeyi hic bir vakit beğenmemiş ve yapmamışımdır!
Cevabını verince Mııaviye gülümsiyerek:
— Ben ise, içinden çıkmağa muhtaç olabileceğim bir şeyi as lâ istememişimdir, içinden çık -mağı düşüneyim! demiştir.
Bir gün sofrasında bir bede vî Aıab da bulunuvordu. Yeme ğe devam olunurken, Muaviye lâtife olarak:
— Ya falan, lokmanda kıl var!



delik çıkıp
Park
Y u z n n t M.
Abdullah bin Abbas; Muavi I ve hakkında. I
Muaviyeniıı galeoesı» şun -dan ileri gelmiştir: Karşısındaki »alib durumda iken onlara karşı mütevazı ve mülayim dav ranır, müdara eylerdi, amma karşındakinin gerilediğini, kuvveti kalmadığını anlayınca da fırsattan istifade ederdi.”
Demek suretile vaziyeti tavzih ve teyid eyliyor.
Muaviye; kuvvetli bir hafi -zaya malikdi. Hâdiseleri daha olmadan, geçmişteki tecrübeleri de göz önüne getirerek ustun ve kuvvetli mantıki ile muha -keme eder ve neticenin kendi -since mâtlûb şekilde tecellisi i-çin iktiza eden vasıtaları hazırlamakta hiç ihmal göstermez -di.
Saltanat icablarını çok iyi kavramış ve tatbikinde muvaf -fakiyet göstermiştir. Merasını ve teşrifattan hoşlanır ve kendi sine karşı tazimde ileri gidilme sinden memnun kalırdı.
Mısırdan Şama hususî bir he yet gelmişti. Mısır Emiri Âmr bin As bunlara Muaviyenin bu tabiatından bahsetmiş ve huzura kabul olundukları sırada tizimde ileri gitmelerini ve (Hah fe) hitabile söze başlamalarım tenbih eylemişti. Hevet Şam sa ravıııda merasimle Muaviveııin huzuruna çıkarıldıkları zaman, gördükleri ihtişam ve teşrifattan havrete düşerek, ona:
— Essalâmü aleyke. ya Hali fei Resul-ül Allah!
Diyecekleri yerde birdenbire şaşırıp:
— Essalâmü aleyke ya Re -sül Allah!
Deyiverdiler. Âmr biin Asın canı |)ek sıkıldı, amma, orada
Her Sabah:
K.üiiir Birsek muhayyel mülakat
(Baştarafı 2 incide) haoet? Bakan kış tatilinden bilistifade İznııre gitmek üzere istanbula gel* mi?. Park Otelde kalıyormuş. Randevu alır konuşursun.
— Hay ağzını öpeyim, kulağı adamsın vesselam! diye odama Park Oteli aradım.
— Buyursunlar paşam, burası
Otel. Ben Metrdotel Marrika. Kinimle teşerrüf ediyorum.
— Memnun oldum Madınazel. Affedersiniz vakitsiz tasdi ettim. Ben «Yeni Sabah» Fıkracısı. Bakanla görüşecektim de...
— Bakıyorum. Bakıyorum, lâkin öremiyorum. Bizim telefonda televizyon âleti yok da...
— Arzedomedim Madmazel. O güzel gözlerle baktığınız, muhakkak. Ah şu anda bir televizyon olmasını ben de ne kadar isterdim bilseniz. Harikutâ-do gözlerinize doya doya bakmak i-çin. Fakat, bendeniz otelinizde misa-fıreten bulunan M. S. 3. Münir Birselle konuşmak istemiştim de...
— Ah... Pardon. İltifatınıza sok tok mersi. Bir dakika. Haber veroyim.
Marikamn güzel sesi kulaklarımda hoş akisler yıparak çınlarken bir de baktım yine ahenkli bir ses. Güzel konuşmasını bilen fakst maksadına eriştikten sonra artık konuşmak lüzumunu duynnyan bir avukat sesi.
— Alo! Alo! Buyurun Fıkracı! Mas leği d«g)ştlrdin de Bakanlığıma aid bir taahhüd işine talan mı girişmek İstiyorsun yoksa?...
— Aman efendim İltifat buyuruyorsunuz. Nerede bizde o sermaye hele o işbılırıık!... Ş»y... Affedersiniz beyefendi. Zatıdevlellermı rahatsız ettim. Eski bir mekleb arkadanım vardı da mağdur olmuş, derd yandı. Onun ıçm tasdi edecektim.
— Ayol siz gazeteciler de olur şey değilsiniz. Biraz başımı dınlondıreyim dedim yine de rahat bırakmıyorsunuz. Heın böyle müracaatlar istida ile o-lur.
— Arzedemedim bı^efendi, bu müracaat bir arkadaşlığındır. Kendisi zatıâlıiermi taMiie oesaret edememişler de... Malum siisiui meralib. Hem de bu müracaatın musbei netice vereceğinden emin değilmiş de şu fakir halimde bir de kuruşa kıyacak imalim yok! dedi de bendeniz tevocoühle-rinızo sığınarak...
-- O halde burada hem bir çay İçer hem de konuşuruz. Sen dediklerinden de yamansın.
— Minnettarınızın! beyefendi, sahan lığında yer bulabileceğin ilk tramvayla rahatsız ederim.
(Arkası yarına) FIKRACI
(Dev unu var)
İtizar — Bazı isimlerin van lış dizilmiş olduğu görülmüş -tür. Doğrularını şövlece sıralar ve okuyucularımızdan özür dile riz.
Sâ’d bin Ubâde, Akil bin Ebî Talib, Ebû Tufevl, Muğıyre bin Şu’be.


Bir Siyahi n n Cenubî / merikada gördük rj
(Baştarafı 4 üncüde-» haklardan bahsetmesile arkadaş, larımm yüzünde beliren âni değişik lik gözümden kaçmadı Nihayet mü dür muavlnlle tekrar tokalaşarak kollcjden ayrıldık. Ancak bu defa beyaz dostlarım Zenci müdür yardımcısı İle tokalaşmadılar Yolda arkadaşlardan birisi biz kendisini sevindirmek için el .sıktığımız hal. de o meşru haklardan bahsediyor. Ona kendi mevkiini bildirmek lâzım. Bugüne kadar şu Zencilerle hiç tokalaşmamışım. İşte bugün nasılsa oldu. Bu adamları severim amma böyle meşru haklardan bahsettikleri zaman onlara yerlerini göstermek lâzımdır. Dedi Bu sö-J bana Heodora Rooseveltin bir fıkra sini hatırlattı:
Roosevelt kendisine ivlllkte bu. lunan bir Zenciye şapkasını giydir di dlve arkadaşı tarafından azarlanır. Buna mukabil Roosevelt şöy le cevan verir:
fBen dürüst bir beyazın biı Zen ci kadar iyi olduğunu göstermek i» tedim.ı
idareci gözile al-tüaliteler

Idarede rasyo lalizasyon
(Ba^tara/ı .5 üıu)iide)
Mösyö M. H, Von Hahn’ın işaret ettiği gibi teşkilât nıos’olesınin tatbikinde, eşyanın istihsal ve taksimi key fıyetinde, bir çok seneler devam eden fenni teorübe vo taharriyat nıcs’clcsm de. idarede muayyen bir motodun tatbikatı zamanında makinenin ne gibi bir mevkii ve vazifesi olabilir.
Maahaza diğer taraftan da maddi ve manevi kuvvetlerde olduğu kadar, maddi servetlerin israfına karşı yapılan bir mücadele olduğunda da şübhe yoktur.
Jenov rasyonalizaayon komisyonu mümessili doktor Hohn’ın: Rasyona-k’zasyonun ahlâki ve manevi cihotı vo cebhcsi de olmalıdır kanaatini izhar etmesi şayanı kayıd vo şükrandır. 8u suretle bizim noktai nazarımıza da iş-tirâk etmiş oluyor. Bu itibarla mumaileyhin tarifini olduğu gibi tereome c-diyoruz.
« Rasyanalizaayon nihayelülemir iktisadi bir mcs'oleye irca' edilemez. Bilakis rasyonalizasyon ahlâki vo manevi bir ınes’eledir. Hattâ işsizlik gibi bir hâdiseyi tedkık ve hükme rab-dettlğl esnada bile...» İDARECİ
Dîvan-ı Alide dördüncü giin (Baştarafı 1 incide) [ Hücrem Seren Tekel idaresine 1943 yılında girdiğini 1946 senesine kadar çalıştığını beyan e derek şunları söyledi:
— Kahve işinin iki safhada mütalâa edilmesi lâzımdır. U. K. S. S. nin bize artık kahve veremiyeceğini bildiren meklu bundan evvelki safhadır ki, İn-gilizler bu safhada memieke -tin ihtiyacı olan 6 bin ton kadar kahvenin varı kontenjanını bi ze veriyorlar. Verdikleri kahve nin gerek evsaf ve gerek fiatı nı tamamen kendileri tesbit e-diyorlardı. U. K. S. S. bize artık kahve veremiyeceğini bildirmiş ve Brezilya piyasasından kah ve temin etmemizin mümkün ol duğunu söylemiştir. Bunun üze riııe Brezilyaya bir heyet gön dererek kahve mübavaasını te min etmek istedik. Bakanlığa müracaat ettik. Bakanlık teklifimizi reddetti.
Bundan sonra Hürrem Şe -ren Vivako firmasımn317 dolar lık kahve teklifi bunun ikinci bir telgrafla 362 dolara çıkarıl ması nihayet 350 dolarlık teklif ve buna kendisinin mesuliyeti üzerine alarak çektirdiği telgra fı anlatmış, bu zamanlarda memleketin kahve stoklarının a zalması, inhisar idaresinde çalışan elemanların fedakârlıkları ile inhisar gece gündüz ihtiyaçların ancak karşılan -dığı Üzerinde geniş izahat ver -iniş, gerek memleket ihtiyacını karşılamak ve gerek devlet ha zinesine varidat sağlamak için bu işleri kendi görüşüne göre doğru bulduğu hareket tarzını ihtiyar ettiğini anlatmıştır.
İkinci Celse
Yüce Divan saat 15 de ikin ci toplantısını yapmış ve Hür -rem Serenin müfettişlere vermiş olduğu ifadeyi okuyarak mübhenı kalan bazı noktaların açıklanmasını istemiştir. Hür -rem Seren müfettişlerin sorgu tarzlarına temasla, bunun bir nevi işkence tarzında olduğunu söylemiş, müfettişler tarafın -dan hazırlanan raporu okumadan imza ettiğini bildirmiştir.
Hürrem Seren yapılan ilânla rın mevzuata uygun olduğunu ilân yapılmamak suretile pazar daki fiatların yükselmesimnde önlendiğini sözlerine ilâve et -iniştir.
Şeınseddiıı AJtçaogiıınun Sorgusu
Bundan Sonra Şemseddin Ak çaoğlunuıı sorgusuna geçilmiş. Sanık 944 denberi Giinııük ge ııel müdürlüğü hukuk müşaviri bulunduğunu söyliyerek îsetan-bulda bulunduğu sırada Muzaf fer Sakıcının kendisine gelerek kahve için vapılan tekliflerden sonra müdürler encümenin Vi-vakodan 31.500 dolar teminat yatırmak? ocağa kadarı kabul ettiğini bildirerek tonu 350
H i 11 e r sağ
fBaştarafı 1 iııeide)
Hitlerle Eva Braun’ın uçakla Ber linden Danimarkaya ve oradan gü ney Fransaya kaçmağa muvaffak olduklarını söylemiştir.
Bu malûmat Amerikan askeri is tihbarat servisi taralından tevkif edilen ve Lııftvvaffe (ha kuvveti» eski bir pilotu olarak teşhis edilen A. Friedrieh Anglctte - Ma-kenzen tarafından verilmiştir.
Pilot, bir Alman kızının ihbarı üzerine Münich civarında Folfratz hausende yakalanmıştır.
Frankfurttaki Amerikan askeri makamları bu resmî bir rapor almadıklarını beyan etmişler ve şimdiye kadar bu na benzer söylentilerin ortaya çık mış olduğunu hatırlatarak delil a-ramakta olduklarını söylemişlerdir.
Sorumlu bir Amerikalı subaya göre Angelotte - Makcnzen şunları söylemiştir:
Berliniıı sukutundun bir lıafla evvel 1945 yılı Nisanında iki Mes-serehmidt uçağı hazırlanmış ve Makenzen bunlardan birine pilot seçilmiştir. Pilot, yolcu olarak Hit ler, Eva Braıın ve Hitlerin vekili Martin Bormanı taşıyacağını bilmektedir.
Uçağa ayni zamaı.ua bazı S. S. mensublan da binecektir.
Hareket giinü grup muhasara al tında bulunan Bunkerden (sığınak) Temfielhof hava alanına yaya olarak gelmiş ve Makenzenin ifadesine göre yolda Bormaıı öldü rülmüştür. Makenzenin ilâve ettiğine göre Hitler ve maiyeti salimen alana varmışlar ve iki uçak hareket etmiştir. Messerschmidoler Daniınarkada inmişler ve benzin alınmıştır. Bundan so ıra güney tk panyaya hareket edilmiştir. Ma-kenzene göre içerisinde ’-alnız SS subaylan bulunmakta olan kendi uçağı güney Fransa üzerinde düşürülmüş ve kendisi Almaryrya dönmeğe muvaffak r,tarak gizlenmiştir.'Eski pilot bu olayların 943 yılı nisanının son günlerinde yer* aldığını HÜylemiş fakat kesin bir tarih tâyin etmemiştir.


bu
maddelerinin çalışılarak
kanunda henüz
dolardan kahve almayı kabul ederek bunu firmaya bildirdiğini, firmanın teminatı yatırdığına dair ce vabmm Tş Barkasına aynı 7 sinde gelmekle beraber genel müdürlüğe daha gee bildirildiğini ve.bu wada diğer bir firmanın daha ucuza tek lifte ’oulünduğunu, bu şartlar altın da Vivako ile yapılan akdin tekemmül edip etmemiş olduğunu soıdıığuılu. bunun üzerine Muzaf-1 :r Sakn .ya cevabm İŞ Bankasına vaktinde erimesine nazaran akdin tekemmül etmiş olduğunu bildirdiğini. ertes' günü Istanbulda bulunan Bakan Suad Hayriniıı de hususi olarak kendisinin bu hususta fikrini sorduğu zaman ayni müta-Jeayı bildirdiğini. İstaııbulda müfet tlşlerin iddia ettikleri gibi kahve i-şine tesir etmek için değil adli sicil lerin tatbikatım tedkik için gitmiş olduğunu söyledi.
Çemseddin Akcaoğlu müfettişlerin Vekille münasebetlerine akl bb sorularına verdiği cevabı tahrifle. Vekil arkadaşımdır sözünden çıkamam. tarzında raporlarına dercet tiklerini, halbuki kendilerine sadece öakamn .arkadaşı olduğunu ve ailece görüştüklerini söylediğini söz lerine Uâve etmiştir-
Avukat Asım Ruacaıijn teklifile sanıktan soruldu. Bakanın Münlı Karacığa mütaleasını geri alması için bir tekiitte bulunmadığını söyledi.
EKREM BATURUN SORGUSU
Bundan sonra sanıklardan Ekrem Batuıun sorgusuna yeçlldi Ekrem Batur hâlen Tekei Genel Müdür Muavini bulunduğunu, Genel Müdüre vekâlet etmekteyüen NLil dürler Encümeninin toplantısına İş tirâk ettiğini, kahve meseiesi konuşulduğu zaman 350 dolardan yapılan teklifin kabulundan sonra vazifeyle başka yere gittiğini, işin bun dan sonraki safahatım bilmediği-e
ni. 8 şubatta yapılan toplantıda bulunduğu zaman ise 305 dolardan yeni tekliflerin alınmış olduğunu fakat hukuk müşaviri Münir Karacının Vivako ile yapılan akdin ta. mam olduğunu bildirdiğini. ınü:(ake reler neticesinde kısa vadeli bir ilân'yapılmasına karar verildiğini söyledi ve müzakereler arasında iki kişinin telefona çağırılarak emin aldığını söylemediğini bildirdi-
Bundan som a Mchmed Alinin sor gusuna geçildi- Mehmed Ali 13 senedir Ankara Başmüdürü olduğun'; söyliyerek İstanbula bir hafta için gittiği zaman Md. ler Encümenine iştirak etmiş.olduğunu, o gün An-tiiriyadisin teklifile tonu 305 dolardan yapılan teklifin müzakere edildiğini. neticede ilân yapılmasına karar verildiğim, işin evvelki safahatım bilmediğini söyledi ve müzakere esnasında Ankara ile telefonla görüşmediği gibi kimseden e-mlr de almamış olduğunu, bildirdi.
Bundan sonra oturuma yarın sabah devam etmek üzere son verildi. Yarınki oturumda Andiriyadis ve Vakıf Çakmuruıı sorvuları tamam lanacak ve tomruk işine başlanacaktır.
Eski Rumen kralının demeci
(Baştarafı 1 incide) ragatnameyi muteber addetmediği ni söylemiştir.
Mişel şu tebliği yayınlamıştır:
(/— Şimdiki halde bazı siyası olayları hazırlıyan şartlar ve se-bebler üzerinde daha fazla durmak lüzumsuzdur. Doğu Avrupanın kii ciik devletlerine kabul ettirilen de-rin siyasi değişikliklerin sahihleri esasen tamanıiyle malûm bulunmamaktadır.
Eski kral Rııınanyadaki olaylar hakkında, şunları beyan etmektedir:
«— 30 Aralık 1947 sabahı Rumen kabinesi üyelerinden Petro Gıoza ile Corci Georgıu Dej fera-gatnamenîn metnini bana aunup derhal imza etmemi istediler. Ziyaretleri sırasında kraliyet sanıyı silâhlı müfrezeler tarafından sarılmıştı. Verilen mühlet zarfında feragatnameyi imza etmemekliğim halinde, dökülecek kandan sorumlu tutulacağımı bildirdiler. Bu 1\ ragainanıc, yabancı bir memleket tarafından 1 urıılup iktidarda tutulan bir hükümet tarafından bana zorla kabul ettirilmiş olup, bu hükümet Rumen milletinin İra desini asla temsil etnu inektedir. Bu hükümet Rumen milletinin siyasi hürriyetine hürmet etmek hu susunda erilen uluslararası taalı lıütleri ihlâl etmif. seçimlere hile katmış ve memleketin itimadına mazhar n'( n Demokrat siyasî liderleri imîıa rimişlir. Kraliyetin ilgası Kumanyanın esaret altına alınman siyasetinde yeni ’ şiddet hareketi te..kıl etmektedir. BU şartlar k-rşırmda bana zorla kabul c“irilen bu r .ıgalname il keııûimi hiç bir suretle mukayyet telâkki etmemekteyim.
İstikbalimize karşı en-.nlmaz bir imanla ve ayni sadâkatla. m .-kaddcratımır aynlnaaz bir şekilde bağlı bulunduğu Rumen milletim hizmet etmekte devam ıdeesğinı.
İngiliz liralı Miseli yemeğe «ılıkovılu

Ne günlere kaldık I yarabbi (Baştarafı 1 incide) çıkan yazı serisini hayretle oku y(). uz. Görünüşde sureti hak -dan, meslek menfaatini güder gibi olaıı bu yazılar, hakikatte başarısızlığından dolayı işletme müdürlüğünden çekilmiş ve yap tığı yolsuzlukların ortaya çık -masından korkarak istifa et -ıııiş bir zann elinden verildiğine göre onu tanımayanlar belki idialarına inanmak saffetin de bulunacaklardır. Balıkesir -deki vazifesi esnasında cüret et tiğı yoİEuz.ukîar hakkında ce -rcyaıı eden tahkikat evrakı bugünlerde mahkemeye tevdi e -dilmek üzere olan hu yüksek mühendisi de vehmedilen salâhiyet ve ihtisasa şaşmamak miimkiin değildir. Bu yazılan neşreden gezete yazarın hüviv? tini ho-az olsun tahkik edemez miydi7
İrtikâb, irtişa ve görevini kö tüye l ııllannıaktan suçlu bulu -naıı bu mühendis nasıl hicab dınunadan efkârı umumiyenin karsısına çıkıyor, dikkate sa yandır. (Tasvir) gibi dikkati bir gazeteyi bile atlatarak sır! şahsî sebeblerden dünkü ho easına bugün gazete sütunlarır da hücum eden bu genç bir k( re meslek muhitinde iyi tanın madiği gibi yazdıkları da baş -tan aşağı boş lâf, dedikodu ve şahsiyattan ibarettir.
Gazetenizde Hatiboğlu dev rine aid Ormancılık icraatını e saslı maddelerle tenkid ede.ı neşriyatı hatırlıyorum da bu yazıların onlarla mukayesesi ba na hazin gelivçr. Neden düşün çelerimizde bir türlü şahsî hislerden ayrılarak valıuz dâva ve meşelere üzerinde konuşamıvn ruz anlamıyorum. Zaten Hatib oğlu - Batur devrine mensub o lan bu zattan başka bir şey bek lenemez.
Hakikati ifade etmekte da i ma büvük bir feragat gösteren muhterem gazetenizle bu yazımın neşrini rica eder, bu yazı -iar ve onun yazarı hakkında v' hıumı efkârın aydınlanmasına hizmet etmenizi saygılarımla di lerim.p'
Yüksek Orman Mühendisi M. Üstün ova
Bizim hatırla
Yeni Sabah — Bizim hatırls lığımıza göre bahsi geçen zat hakkında Yeni Sabah ın sü -yekli ve müdellel neşriyatından başka (Tasvir) refikimiz de ve sika ve delillere davanan nesr .vatta bulunmuştu ve bu zatın yazılarının son günlerde (Tasvir ) sütunlarında ver almış bn iunması sadece bir dalgınlık « seri olsa gerektir. Cünkii Hatib oelu - Nazım BM ur sisteminin sistemli bir şekilde fahrin etti-■ Türk oı-nıanlavından bahse*, mek her halde bıı sistemin ateş-ii taraf darlarından olan ve öv-le geçinen bu mîksek(') orm^ mühendisine düşmez kanaatindeyiz.
Millî gençlik federasyonu
(Baştarafı 1 iııeide)
Tözünün başkanlığında, Ziy
din Tözün’üıı başkanlığında, Ziy Kaya ve Orhan Amadan mütv s^kkil üç kişilik bir heyet, dün a şanıki ekspresle, Aııkaraya har. ket etmiştir. Heyet, Ankarada Milli Eğitini Bakanı ve diğer ilgi lilerle. gerekli temaslarda bulun: çaktır.
Teşkiline çalışılan federasyona . ismi: Türk Üniversiteleri Tale). Birlikleri Milli Fedorasj’onu ok* rak kararlaştırılmıştır.
Federasyon, Türkiyede buluna biıtiin talebe birliklerini içine al:-bileceği gibi; bütün diinyadal
Milli talebe teşekkülleri ile dı-daimi temas ve muhaberede bulunacak; bu vesile ile, sık sık yurt dışı seyahatleri tertib edecektir.
Federasyonun, bir gayesi de, i-lerdeki. dünya milli talebe teşekkülleri toplantısının IstanbuM yapılmasını gerçekleştirmek oh. çaktır.
Diğer taraftan, yurd içinde dı geniş seyahatler tertibini düşüıiu Mili Federasyon; memleketimiz,! kı Türk Üniversiteleri gençliği, lâv ikile temsil edebilecek biiyiı.
•r bir teşekkül mahiyetini alacak t r Üniversite Talebe Birliğinin, n yoldaki çalışmaları, üniversite retim üyeleri ve öğrencileri ar., sında derin bir memnuniyet uyandırmıştır.
■ ■ 1 ——"
(A.A.) - Viktory.ı ana kraliçe Heleıık 13 de inen eski Ru-Mişel, yemeğe
bckk n sanıyı
Londra: 4 onuna birlikte saat manya kralı
inekte olduğu Bııckingham na gitmiştir.
Kivi İııgi Kereye geçmek biı.digi ferribot dört saat hürle İngiltere saüine tır.
Mişel bugün Anıerikaya gidiyor
Paris: 4 (AP.) Eski lîen; î kralı Mir.fl ile annesi Hvku*. tPh ge b .ra lan Londra ya etmişlerdi’*. ~ arın (Quecû Eli*;*, beth vapuruyla Mevyoıiu* g. mele üzere yola çıkacaklardır.
: üzere t)ee livarmış-
harekvi
Ankara cinayetinin dâvasına dün başlandı
zahat vermesi istendi. Reşid dei kİ:
—■ Hâdise günü yerinde bulunan reçeteleri polisler aldılar.
— Peki bunlar kaç tarihli idi?
— Hatırlıyamıyorum.
— Reçeteleri kim aldı?
— İkinci şube müdürü N=ıci U: luer aldı.
— Nerede aldı? *
— Emniyet müdürlüğünde.
Reşid Mercan Ankarada Nevzat) Tandoğanla konuştuğunu Celâl Yardımcıya söylemimi. Mahkeme reisi Reşid Mercana sordu:
— An İcara valisi ile ne konuştun?
Reşid:
— Vali hastahaneve gitmemi söyledi.
— Celâl Yardımcıya başka şeyler anlatmışsın?
— Ben avukatıma ne söylediğimi şimdi hatırlamıyorum.
Bunun üzerine Celâl Yardımcının açıklaması okundu. Bunda Reşid Mercan avukatına şunları söylüyordu:
Ben Ankara valisi Nevzad Tan doğanın odasına girerken vali a-yağa kalktı ve koltuğu tuttu. O-dada bulunanlara sol eli ile işaret ederek dışarı çıkardı. Ve bana dedi ki:* *
— Doktoru öldürmüşsün. Şaşır dım. Bunun üzerine Ankara valisi aynen şunları söyledi:
— Sus ulan it! Nasıl sen öldürmedin. Alimallah seni ortadan ka dırır. Ve bir zabıt yaparak intihar etti derim.
Valinin odasından çıkınca şaşlcs na döndüm. Naci Uluer (ic o sırada ayni tabanca ile beni tehdit etti ve emniyet, müdürlüğü binasından sokağa atarak intihar etti derim, dedi.
Bu ifşaat üzerine hâkim Reşide sordu :
— Sen bunları söyledin ini? Reşid Mercan cevab verdi:
— Evet bunları avukata söylemiştim.
Bundan sonra muhakemenin diğer safhaları üzerinde duruldu ve bir çok sualler soruldu. Reşidin avukatının gelmemiş olmadı bazı kısımların aydmlanamamasına se-beb oluyordu.
Celseye 15 dakika ara verildik ten sonra karar okundu.
Bu kararda temyizin yukarıda yazdığımız bozma kararlan üzerin de durulmasının muvafık olacağı yazılı idi.
Mahkeme 29 Mart pazartesi saat 9 a bırakıldı. Kararda, temyizin istediği gibi bütün şahidler din lenooek ve yüzleştirilecek tir.
Ayrıca savcılığa bütün şahidle-rin celbi için müzekkere gönderilecektir.
(Baştarafı 1 incide)
ni Mustafa Pekinere bırakmıştı.
Z'jJnt kâtibi çok uzun olan temyiz bozma kararını okumağa başladı. Temyiz bu şu noktalardan yordu:
1 — Cinayet
idam kararının bozulmasını
isti-
saat ola-
hâdisesinin kaçta cereyan ettiğinin kat’î rak tesbiti.
2 Evvelce dinlenmiş olan şa-1 hidlerden Sultan, doktor Talât, Celâdet, Tevfik, Suad Berk, ve Ri-fatın yeniden celbleriyle yüzleştirilin esini.
3 Kâmuran ile maktul doktor Neş’et Naciye yazılan mektub hak kındaki muhaberede bulunan baş-komiser Zeki Kumrunun dinlenmesi.
4 — Sultanla Ankara 2 inci şube müdürü Naci Uluözün telefonla ne konu.şıuİdarinin tetkiki.
5 Şelıid Muzaffer ile 2 nci şube müdürünün şapka hakkında-ki malûmatlarının açıklandırılmadı.
6 — Şahıd Celâdetin hemşirelerinin dinlenmesi.
7 — Kaybolan mermi hakkında An karadaki dosyanın celb ve yeniden tetkiki.
8 — Ankarada fotoğrafçı Rifat ile kapıcı İzzetin apartmanda cina yetten sonraki görüş şekillerine göre teminli keşif ve tatbikatın icrası.
9 — Haşmetin vekilinin gösterdiği, Haşmetin nişanlısı Müşerrefin kızkardeşi olan Belkıs Turhan ve Burhan Küçükmanın dinlenmesi.
10 — Ankara valisi Nevzat Tan doğan ile Reşit Mercanın konuştukları şeylere avukat Celâl Yardımcıya açıklandığı halde mahkemede açıkça söylenmemesinin bebi.
11 — Doktor Neş'et Nacinin sında bulunan boş kovanlara zabıt varakalarında fişeklerin
lan hakkında tashihat yapılması.
12 — Bulunan tabancanın iğne uçlarının tüfek üzerinde yaptığı tesirin ehlivukufça tesbiti.
13 — ölen doktorun muayene odasında kaç reçete bulunduğunu ve bunların zabıtvarakası ile tesbit edilmemesinin sebebleri.
14 — Ankara Cumhuriyet savcısı Kemal Bora tarafından Tevfi-kin ifadesinin ne sebebten alınma dığının sorulması.
15 — Suç sebeblerinin anlaşıl-mamasına binaen hâdisede taam-müd faslının kabul edilmesi.
Temyiz kararı bugün okunmağa başlandı. 1 saat 20 dakika sürdii. Savcı söz aldı. Yargıtay bozma ka rarına uyulmasını istedi. Karara uyulmak kabul edildi. Sanık Re-)ı Mercanın reçeteler hakkında i-
se-
oda aid çap
fi f.
siyasî



(Baş tarafı 1 incide) tıka takibini mi istiyor? Yani: Meclis çalışmalarında her iki siyasî teşekkülümüz arasında bir fikir ayrılığı mı vardır? Meselâ: Meclis Grupu Meclisteki çalışmala rıııın hedefini şu aşağıda tarif ettiğimiz tarzda tesbit etmiş de genel kurul bu politikaya mı muârız-dır?
I^cmokıat Parti Meclis Grupu, hükümetin bütün icraatını sıkı su rette i kontrol etmeli Anayasaya ay kırı hareketini yakalar yakalamaz, onu yere vurmağa çalışmalı; istizah takrirlerde hükümeti düşürmenin yolunu aramalı: bütün çalışmalarının hedefi Halk Partisi hükümetini düşürmek noktası üzerinde toplanmalıdır.
Hükümeti düşürmeğe imkân ver miyecek hallerde, hiç işe karışmadan seyirci kalmalıdır. Halk Partisi Meclis Grupunun Anyasaya aykırı hareketlerine karşı ise obs-triiksyonlarla protestolarda bulun malı ve tahakküm partisini millet huzurunda nıeşhud cürüm haiinde yakalamalı ve böylece muhalefeti en şiddetli bir halde tatbik etmelidir. -
Görülüyor ki, ihtilâfın mcvcud olması ancak iki tarafın siyasî fik rini ortaya koymuş olmasına bağ-I ıdır.
Halbuki ne Meclis Grupunun ne (de genel kurulun ortaya attığı bir siyasî fikir yoktur.
Bu mülâhazalarımı açıklamaktan j-egâno maksadım bir siyasî fikrin ıu den k olduğunu ve bunu nasıl .anladığımı göstermektir.
Bu mülâhazalardan şunu çıkarı yuruz ki. Demokrat Parti genel kuıulıı ile M( clis Grupu arasında tvhaddüs ettiği iddia edilen fikir ayrılığı, asla siyasî mahiyette bir ayrılık (1( vi! tamamen uydurma biı ş( yılir. Çünkü: İhtilâf diye ile-

w ■

e
mensııblan. parti-ancak ortaya ata-fikirlerle yaparlar, hiç bir siyasi fikir
ri sürülen bu hâdise partimizin dâvası ile zerre kadar münasebeti olmıyan ve yalnız bir arkadaşa karşı Meclis Grupunun haklı, haksız izhaı ettiği bir itimadsız-lık neticesidir. Bu kadar basit ve «şalisi bir hâdisemi, partinin bir siyasî işi imiş gibi yaymak: ve genel kurulun salıib olduğu bir takım İdarî salâhiyetleri isabetsiz kullanarak bir bardak su içinde fırtına yaratmak, bu partinin başında bulunan ve kendilerinden partimizin ana dâvası için ancak feragat beklenilen arkadaşlara ya kışmaz!
Siyasî parti lerine hizmeti, cakları siyasî Yoksa ortaya,
atmadan, bir takım şahsiyat dedi kodulan ile partimizin asîl dâvasının unutulması partili arkadaşlara çok hüzün vermektedir.
İhtilâf diye ortaya hâdisenin Fuad Köprülünün Meclis Grupu ikinci başkanlığından ayrılması ol duğunda zerre kadar şiibhc yoktur. Bir arkadaşa karşı, velev yan lış da olsa, yapılmış bir hareketi bir parti meselesi haline kadar î-leri götürmenin mânasını anlamak cidden güçtür.
Haklı olarak akla gelen şudur ki, bu partinin kurucularından olmakla haklı olarak manevî bir zevk duyan ve böyl -cç kendisini tahakküm hastalığında-1 kurtara-mamış olan aziz arkadaşımıza, Meclis Grupunun bu haıeketi gi-raıı gelmiştir ve kendi yakın arku daşları da, ayni muamelenin kendilerinin başına geleceğini düşünerek onun tarafını tutmak lüzumunu duymuşlardır.
Görülüyor ki, ihtilâf diye ortaya atılan hâdise asla siyasî değildir. Tamam(m hisftî ve şahsîdir. ■

r—(

I


Hakiki Ingiliz menşeli su geçmez TKENÇKOT PARDESÜLER
35 Liradır
Satışımız muhayyerdir
4 EIHJR RAHMANKAL YON Dikrtufa» Han II — 12 Sultan Hamam
A
İLAN
Giresun Tapu Sicil Mulıafızhğın-flan:
Giresunun Kayadibi köyüne bağlı İken hâlen Gemiler Çekeği mahallesine bağlanan Gedikkaya mev klinde ve tapunun Teşrinievvel 1296 tarihli dffterln beş numarasında tarafian ‘Mtmiş usta ve Hafız Mehmed vt Veysel ve yol) İle çevrili fındık bahçesinin tamamı Izr.et Kaptan adında kayıdlı iken 316 yılı ölmesile veraseti kansı Gülsüm ve öz kardeşi Haşan ve ölü kar deşt Süleymanm evlâdları Mehmed ve Mustafa ve Abdullah ve diğer ölü kardeşi Ismailln oğlu Ahmed) terkeylediğı ve bu hissedarlar ara. sında vc uynl tarihte meyanelerin-dc î'ızaan icra eyledikleri hususî taksim ve tefrikta bu gayri menkulün tamamı vereseden Süleyma nın oğlu Mehmed hissesine tefrik edilerek bu suretle Mehmedin ta-saırufunda iken babaları Süle/-mar.dan irsen İntikal eden diğer gayri menkullerini yine meyanelerinde nzaan İcra eyledikleri taksimde bu bahçe bu kere de Süley-manın kızı Zeyneb hissesine verilerek ve Zeyneb de babasından diğer vereselerle kendisine hâlen Kaya-dibi köyünde kâin (Tepe ağzı mevkiinde; bu'unan bahçedeki blsscsl-r.i kardeşinden almış olduğu bu bahçeye mukabil terkeyledlği ve bu suretle tasarruflarında İken Melmıe din ölümle veraseti oğullan Maz har vc Şükrü ve kızı Ayşeyi terk ettiğinden ve İzzet Kaptan karısı Gülsüm ve kardeşi Haşan ve diğer olu kardeşi Ismailln oğlu Ahmcdin ve Süleyman vereselerinden Mus. taıa ve Abdullahın ölümlerlle ter. keyledlklerl vereselerinin kimlerden ibaret ve İkametgâhları malûm olmadığı mahallesi ihtiyar heyetin dev İlmühaber verilen şerhten an-laşılnuştjr.
Vfıki taksim mucibince ve mü-»uru zamî.n,veJıakkı karar yoüle (Gedtkkuya) mevkiinde kâin mez-kur bahçenin Süleyman kızı Zey-«eb iaıafn ian adına tescili taleb edilmekledir. Muris Mehmedin vereselerinden Mazhar vc Şükrü vc kuîı Ayşenin İkametgâhları malum bulunduğundan kendilerine tebligat yap imiş ve diğer vereselerin ölümlerlle vereselerinin kimlerden ibaret bulunduğu ve ikametgâhları da malûm bulunmadığından 28/3 9-42 tarihine tesadüf eden pazar gü nü mahallinde yapılacak keşif ve tahkikatta 1- .zır bulunmaları ve bu İşle alûkuh bulunanların kestirilen günde mahallinde
danı evvc-1 muhafızlığa bizzat ve ya r . .ı.ı v göndermeleri ve aksi takdirde gljablarjnda işlemin yapılacağından usulün 44 üneii maddesi mucibince tebliğ makamına kaim olmak üzere kc-yfiyet İlân o-lunur.
veya

ALACAK BİLDİRME İLANI ESKİŞEHİR KONKORDATO KOMİ SERİ İCRA MEMURU OSMAN ÇAKIRDAN 948/243 No.
Eskişehirde Tabak Mehmed ve Ahmed Göçmcnoğiu'nun İcra merciinden iki aylık konkordato mehli almıştır. Bu ilânın neşri tarihinden itibaren 20 gün İçinde bu şirketten alacaklı olanlar sened veya vesikalarını bir dilekçeye bağlıyarak ko-mlserelğimve bildirmeleri ve her kâğıd İçin 20 kuruş ve her alacak için de kırk kuruş kayıd haremin pul olarak gönderilmesi buna mu. halli hat'ket edenlerin konkordato konuşmasına kabul edllmlyecek lerlnl dftvet makamına olmak üzere İlân olunur (3772)

İLAN
Karagümrük Beyceğiz numarada oturan Nlya-kızı Aliye Çıtanafcın kı-
Fatih 3 üncij Sulh Hukuk Yargıç lığından:
948,112 Fatihte c: ddesl 37 7.1 Çıtanak
sıt altına alınarak kendisine beraberinde oturan teyzesi Hasene Bü-yükpjnann vasi tâyinine 20/2/948 tarihinde kajar verildiği ilân olunur.
Gayri Menkul Satış İlânı İstanbul Emniyet Sandığından t
Mustafa Aydın H- 1909 hesnb No. sile Sandığımızdan (900) karşı Beyoğlunda eski Tatavla yeni Hacı Ahmed mahallenindi eski A-yaklryaki yeni Teşrifatçı sokağında eski 24 yeni 26 No. Iı kıııgir bir evin tamamım bilinci derecede ipotek etmiş idi.
Dosyada mevcud tapu kaydı suretinde İşbu gayri menkulün ayni semt, mahalle ve sokakta ayni kapı No. lı bir taralı Aııjoloşhane bahçesi bir tarafı Ayakiryako Ayazması ve bir tarafı Mouohıki bostum ve la rafı tabii tarlkiâm ile ınahdud bir ev olduğu beyan edilmiştir-
İkraza esas olan muhammin raporu mucibince mezkûr gayri men-kulun umum mesahası 84 metre murrbbaı olup bunun 50 metre nıurab-baı kısım üzerine döşeme, çatı ve örtüsü ah ab iki katlı kârglr bir ev yapılmıştır Bina iki kaili nlup heyeti umumiyetinde bir taşlık, dört oda. İki sofa, bir matbah, iki hela bir de kuyu vardır.
Vâdesinde borcun verilmemesinden dolayı yapılan takib üzerine 3202 No. lı kanunun 4G ncı maddesinin matufu 40 nej maddesine göre satılması lebeden yukarıda evsafı yazılı kârglr evin turnamı bir buçuk ay müddetle açık artırmaya konmuştur. Satış tapu sicil kaydına göre yapılmaktadır. Artırmaya girmek Istlyen (375) lira pey akçesi verecektir. Milli bankalarımızdan birinin teminat mektubu da kabul olunur Birikmiş bütün vergilerle belediye ve tellâliye resimleri borçluya alddlr. Artırma şartnamesi 8/3/948 tarihinden İtibaren tcdkik etmek ıs tlyenlere Suııdık Huuk İşleri sevisinde açık bulundUiulucakktır. Tapu sicil kaydı ve sair lüzumlu İzahat da şartnamede ve takib dosyasın-da vardır. Artırmaya girmiş olanla] bunları tedklk ederek satılığa çıkarılan gayrimenkul hakkında berşeyi öğrenmiş ad ve telâkki olunur Birinci artırma 26, 4/948 tarihine tısadüf eden pazartesi günü Cağal-oğlunda kâin Sandığımızda saat 10 dan 12 ye kadar yapılacaktır Mu vakkat ihale yapılması için teklif edilecek bedelin tercihan alınması icabeden gayrimenkul mükelleflyetije Sandık alacağını tamamen geç-mis olması şarttır. Aksi takdirde son artıranın taahhüdü baki* kalmak şartlle 11/5 948 tarihine müsadif Sap giinii ayni mahalde ve ayni saat, te son artırması yapılacaktır Bu aıtırmada gayrimenkul en çok arlıra. nın üstünde bırakılacaktır- Hakları tapu sicillerlle sabit olmıyan alâkadarlar ve irtifak hakkı sahihlerinin bu haklarını ve hususile faiz vo masarife dair iddialarını ilân tarihinden İtibaren yirmi gün içinde evrakı müsbltelerlle beraber Sandığımıza bildirmeleri lâzımdır Bu suretle haklarım bildirmemiş olanlarla l akları tapu sicillerile sabit olmıyan-lar satış bedelinin paylaşmasından hariç kalırlar- Daha fazla malûmat almak iatlyenlcrln 946/1047 dosya No. sile Sandığımız Hukuk işleri Servisine müracaat etmeleri lüzumu ilfın olunur.
— DİKKAT —
Emniyet Sandığı: Sandıktan alman gayrimenkulu ipotek göstermek istlyenlere Feu heyetimizin koymuş olduğu kıymetin ’(4ü m tecavüz etmemek iizere liıale bedelinin yansına kadar bore vermek sureti-le kolaylık göstermektedir I278T)
5 M A R T
İst. Bordasının 4/3/948
Fiyatları
liraya
t*'*
M
| t ekel G. Müdürlüğü ilânları
MARKA 0.08 0.10 m/nı m/nı TIRAŞ BIÇAKLARI Üstünlük timsalidir Türkiye Genel Mümessili İBRAHİM (’AVrşoOLU Bahçekapı, Celâl bey han No.39 İstanbul
I Önerve i Yücel dâvası
ÜÇÜNCÜ KİTAB
İddia ve Karar
neşrolunan dâvasının teşkil eden şekilde ba-

Profesör Avukat Kenaıı tiner tarafından ve öner - Yücel üçüncü kitabını bıı eser nefis bir
silip satışa çıkarılmıştır. Mik darı pek mahdut olduğundan tükenmek Üzeredir. Meni leket çapında bir dâvanın tamamlayıcı kitabı olun bu e-aer her Türk mütevverrinirı kütübhaııeslnde yer alacak bir kıymet ve ehemmiyettedir. Kltabcılardan arayın.
Fiyatı 175 kuruştur.

İstanbul Ticaret ve Sanayi Odasından
4355 sayılı kanunun 33 üncü maddesi senelik oda aidatının üç tartında ödenmediği takdirde üç mJsli alınacağım mutazammmdır
1948 senesi aidatının başlangıcı 1/1/948 olduğundan 31/3,948 şaın'na kadar ödenmeyen aidatların 1/4/ 948 den İtibaren ÜÇ misil alil zaruret ve katiyet kesbedcceğlnden buna mahal bırakılmamak
ro odamızda kayıtlı bütün asamızın senelik aidatlarım son 31/3/948 ak gamma kadar muhasebe şubemize müracaatla ödenmeleri lüzumu tav siye ve rica olunur. (2183ı
ay
ak t ah üzc
I
) eni Naşrigat:
MUSIKI MECMUASI
j
--4
Bütün bir ömür müddetine»* Üzüntü çekmekten^, «ajlarınızjn 4hktüıneğe başladığı günleri beklemeden
Briyantin PERTEV Kullanınız.
iyi bir gıda almıyan, besknmlyen her canlı mahlûk kurumağa çürümeğe vo çökmeğe mahkûm olduğu gibi saçlar da beslenmekten vc vitamin harikasından müstağni olamaz, onlun bir takını karışık usul ve tavsiyelerle değil, Briyantin PERTEV İle Besleyiniz.
Londra Nevyork Paris Cenevre Amatördüm Brüksel Madrid Stokholm Lizbon
ESHAM VE TAHVİLÂT
3 5
11 3838
280.—
1.3060 657270 105.5468
6.3887
5.60
77 8860
11.2495
Malzeme Alım Şubesinden
İhale tarihi günü saati
Güvenme Muhammen
Miktarı parasj bedel- Şekli
J
1
40
15
adet
adet
ton ton
296 25
225 00
9000 00
4500 00

3950 L Açık lfl/3/948 eksilt me
Pazar
— hk
-— )
— »
»
*
»
Chıa
10.
)
)
10.15
9.30
045
Cinsi
Elektrikli
Palanga 6000
Frlgoluk
Soğutma
tesisatı
Bel İpi
Kahn
kınnap
1 — Yukarıda cins ve şekilde satın alınacaktır.
2 — ihale hizalarında gösterilen gün ve saatlerde Kabataşta Genel Müdürlük Malzeme Alım Şubesindeki komisyonda yapılacaktır
3 — Şartnameleri hergiin sözü geçen şubede görülebilir.
4 — isteklilerin belirli gün ve saatle hizalarında gösterilen güven ine paralarile birlikte mezkûr komizyona müracaatları ilân olunur.
5 — İdare kısmen veya tamamen veya kısım kısım ihalede serbesttir. • (2720)
miktarı yarılı malzeme
hizalarında
gösterilen
İstanbul Belediyesi İlânları
Keşif bedeli Lira K.
İlk teminatı
Lira K,
9504
!KHM)
3563
Ol
00
97
712
675

267
% % % %
7
6
6
7
941 Demiryolu
941 Demiryolu Kalkınma 3 Milli Müdafaa
1
21.—
96 80
9580
21 40
7.29
7.30
7.3Ö
7,45
8.00
8 20
845
9.00
12,20
1230
12.30
13.00
13,15
1400
17,58
18.00
18,00
Eyub Sulh Hukuk Yargıcı Çından : 947/1050
Muazzez Ogaıı ile Seniha Yükselin şayian mutasanıl oldukları Eyüb-de Defterdar Yâ Vedûd M ve caddesi eski 61. yeni 37 No h ev ınah-kemenin izalei şuyu Hânına müsteniden açık arttırmaya çıkarılmıştır.
Kıymeti vc Evsafı: Mezkûr gay-rinıenkui. kapıdan girildikte: Çini döşemeli bir taşlık ile sol tarafında sokak ccbncsindv bir oda ile mutfak ve halâsı, taşl klan ahşab merdivenle y akarı sofaya çıkıldıkta: Sokak cebhesmc iki, yan sokak ceb hevme d( ü'.r olmak üzere üç oda, bir helası mevcud olup dahili döşeme tavanları ahşab lıer iki katta elektrik tesisatı mevcud. haricen yarmı kâıglı olan işbu evin tamamına (3240) üç bin İki yüz kırk lira kıymet takdir edilmiştir
1 ı-bu gayrimenkulun şartnamesi 14,3/948 l:ıliftinden İtibaren 947 1050 No İle herkesin görebile-ceûml lı minen Eyüb Sulh Hukuk yar’ıcltcmda aç k bulundurulacak tır.
2 26/3 948 tarihine rastlıyan Cuma günü saat 14 ilâ 15 arasında yapılacak, birinci
tahmin edilen kıymetin geçmek şarlile en çok arttırana İha le edilecektir. Verilen bedel 75 in) bulmazsa en çok arttıranın tnahhü dü baki kalmak şartile ihale 10 gün daha uzatılarak 5/4/948 pazartesi günü ayni saatlerde yapılacak, ikin ci arttırmada en çok arttırana ihale edilecektir-
3 _ A’(firmaya iştirak edecek-
arttırmasında %75 İni

Kırbac sırtında mı şırak-lar, kafana mı gelir, yüzüne mi rastlar, gözüne mi isabet eder, artık Mevlâ bilir. Zindan lıalkı, bu heriften çeldiğim Haccâcdan çekmez.
— Simdi bu sözlerim sana yalan gelir. Birkaç glin sonra hepsini öğrenir o zâlim heıile hiç durmadan lanet okursun.
Kej ıya birkaç sefer daha vuruldu ve ihtiyar gardiyanın sesi duyuldu:
— Sabah yemeğine hazırlanın!
— Hazırız, moruk!
Cebel ilâve etti:
— Ne yiyeceğimizi biliyoruz: Yarım çanak kurtlu çorba, bir parça siyah, kuru ve kumlu ekmek. Allah dişsiz ve midesi za yıf mahkûmlara ecir versin...
Tabiî bu sözlerin dışarıdan du yulmasma imkân yoktu.
Biraz sonra demir kapı ara-


ler: Arttırma saatinden evvel gay-rlmenkulün muhammen kısmetinin ‘(7 buçuğu nisbetlndc pey akçesini satış memurluğuna vermiş olmaları lâzımdır. Bunların yâni arttırmaya lştirftk edeceklerin daha evvelden gayrlmenkulü görmüş beğenmiş ve şartnameyi tedklk etmiş olmaları icab edeceğinden bu hususa matuf İtiraz dinlenmez. İha le tarihine kadar birikmiş masraflar hissedarlara ve ihale pfılıı. 20 senelik evkal tâviz bedeli satıştan sonraki masraflar, tellaliye resmi müşteriye alddlr. İpotek sahibi alacaklılarla diğer alâkadarlar bu gay ılmenkul üzerindeki haklarını hu-suslle faiz ve masrafa dahil olan İddialarını evrakı müsbltelerlle bir-elikte 10 gün İçinde satış memuruna bildirmeleri İcab eder Aksi tak dlrde hakları tapu sicili İle ve ve raset Hâmile sabit, olmıyanlar satış parasını paylaşmasından hariç tutulurlar Isbu gayrimenkulun ilân vc şartnamede yazılı olduğu üzere satılacağı İlân olunur.
Akşam gazetesi muharrirlerinden Nâzım Dersan ile İhsan Tayşı lınm hazırladıkları aylık . Musiki Mecmuası ) nm birinci sayısı i mart ta çıkmıştır Bu sayısında. Saded-din Arel tarafından yazılmış Türk musikisinin nasıl ilerllyeceğlnl anlatan bir makale ile şark ve garb musikisine aid etüdler, hikâyeler, hüzzam faslının peşrev ve saz se. mâlsi notaları, ilacı Arif BeyİD u-şak makamından en beğenilmiş bir şarkısının bestesi İle birlikte güftesi. Beethoven'in Für Elise isimli eseri; ayrjca da günün musiki de-dik od usu olan İstanbul Konservatuarı İlmî Kurul başkam Sadeddln Arei’ln istifanamesinin tam bir su-retl bulunmaktadır.
Büyük kıtada 18 sahlfellk bu faydalı mecmuayı okuyucularımıza tav siye ederiz.
ltntiyas Sahibi’
CEMALEDDİN
Y»»ı
Ymi
A.
SARAÇOĞLU -
M •rîni )dar« «daa
Illori Müdıırü: FATİH FUAO
3094
2M56
1747
02
50
60
ilk
W
192
13)
M
Ko-if bedollcı ıi** îşlai'iıjiu yuptırılnıun uyrı Şartnameleri zubıt İhale; 22 Mnrt 94R p„ çakı ır.
İsteklilerin ilk tenıiuHt
Açılış ve program.
M. s, ayan,
Müzik: Hafif Müzik (P1-) Haberler.
Müzik: Bando Müzikleri »Pb Müzik: Çeşitli
Hafif Müzik (Pl.)
Müzik: Şarkılar, (Pl )
Kapanış,
Açılış vc program,
M, s, ayan,
Müzik: Şarkılar, Haberler,
Müzik: Radvo Salon Orkestrası,
Kapanış.
Açdış ve program,
M. s, ayarı,
Müzik:: Radyo Dans Orkestrası.
Konuşma.
Müzik: Şarkılar
M s. oyan.
Haberler
Geçmişte Bugün,
Müzik:
Müzik:
Miîzlk:
Radyo
Serbest Saat,
bl • »!•? riııe b»alı hususi idaro mali Agva dixpaıifls*ri binasının lüzumlu tMjrinıtı, *
Karuugaç müv**i‘s.ıtı et nukliyu sorvi-f»ii» ..»•! No. hı dovıiz nıoturüniin tâ* miri,
Bakırköy d绑*ınu bağlı hususi idare j)ı4İı V.ıIjııudhry ııahjyo (liftpnıınori bi-uuMhin tamiri,
H« l.diyp httap içleri mütlürlfiğüoe uit
) nı».ftli rvrakın bulunduğu Köprülü i» «'»ir* )«•*’! pencerelerine mıç lu'pvnk yapı ırdınn*!,
Mom l)aha mi kulvsiiıiu iivhuuiimi ve vanaların tuıniri,
l i nııidürliiğıiaüa bulunduğu hu
►u, idari emlâkinden Sıınıi'-aryan Im-nuniı İH-rıık olan vh-ktrik t«MBatİ|o di-i-r tn)ıt, rı.rrık tamirat işlerinin vap-tırılııınM,
njkt -ıı.-ırı )uk,ır)Lı vu»dı muhtelif u',ı«. k) ı.ulınıı*tur.
ıı.ıı . i / u i alı-nıiııden verilir.
dv daiıni kamİAyoııdıı
cO
00
30

49
07
teminat
u.vrı niııuıiH*
ırt«'Kİ «ut 14

(;ı mi ra l
yapıla-
makiniz Vvyo ınrutnbıı vo altıncı kalemdeki i^lor için il Bayındırlık doki 19 için belvıliye makine, elektrik v. ku düncü kıdemdeki i* için da h»4odiye l««n hicri hırı dnhilindo alınmış fenni k .iHhuı
ri içiıı motorun tvkne tamirini yajnıbik'*vğiıı»* ir evrakı müsbitovi vo tMR yılımı uit I »• .ır» t hınduûu hulde ihale günü cuıd 14 d« daimi
▼e apnea birinci, oıudüı lüguiMİriı, beşiuai )yı i^bjı müdürlüğünden
IHIP
VO I *
üçüncü kulctıı-vc (lör-rlüğiiıultn şartname kayıt-'.ııx ı kalemdeki motor tunıi-»♦- -aııtiye «ulıibi okluğun» do-04.1si v) Jknhırı yatılarında bu-ıı Lultınnıularj lûr.ıııı-(2819)
Trabzon Postası
Zaruri sebebler dola.vıslle 6 Mart 948 Cı günkü Trabzon
postası yapılmıyacaktır. (2763)
İLAN FİYATLA»
inci
»
»
»
»
santimi
■»
»
»
)
Dikildiği Yer:
«Yeni Sabah, mfirattiphanMİ
BuKildığı yar: (Ol)n Baaımavl»
Yer.i Sabah’ın
4
Tefrika No, 13i»



Başlık 1 2
3
5
6

maktu Gİfink hayta,
)
)
»
)
Kr. 1500
500
400
300
250
150
Grip - Baş - Diş ve Romatizma
KARŞI
GRILARIN,
'i
* 1
Haccâc-ı
Aşk - Macera - Tarih - Cinayet
Y)k)h: Lııb)»rrrai y,. koı*||M«»I
landı. Aralıktan yarımşar çanak çorba ile birer parça ekmek uza tıldı ve kapı kapandı.
Muhtar, Osman ve Cebel, çorbaları su içer gibi içtiler; ekmek leri öğleye sakladılar. Çünkii ay rica öğle yemeği verilmiyordu. Akşam yemeği de, ikindi üzeri verilen yarımşar çanak çorbadan ibaretti. Akşamları ekmek verilmiyordu. Her hücrenin glin aşırı bir testi su istihkakı vardı. O gün su günü olmadığı için ertesi güne kadar susuz kalacaklardı.
Her hücrenin tam orta yerin-
dc bil er küçük delik vardı. Mah-.kûınlar, yüz numara ihtiyaçları nı bu deliklerden defederlerdi. Bu yüzden hücreler pis pis kokardı.
Mahkûmlara perilen çorba ile ekmeğin nasıl hazırlandığını bilen Hişam, bunları nasıl yiyeceğini düşünüyordu. Tepedeki pencereden sızan ışık sayesinde sima ve hareketler bir parça se-çilebiliyordu. Cebel, Hişamın te-ıçddüdUnti görünce acı acı güldü:
— Yâ Ammiir. dedi. Burada yemek namına görüp göreceğin

bııuur Yum gözünü, aç doldur mideni . Nefis
şefaat, ağzım, biraz nazlıdır anıma
Mide öyle değildir. Ne verirsen onu kabul eder ve aldığının fazlasını delikten geri verir. Bugün yemezsen yarın, yarın yemezsen öbürgiln mutlaka yi yeceksin. iyisi mi, bu mecburiyete şimdiden boyun eğip karnım doyurmağa bak... Eğer; -ben mecbur kalıncay ı kadar ağzım” bir şey komanı ■ dersen İstihkakını israf etmeyip bize taksim et.
Hüşşam, birdenbire gayrete
gedip:
______ Hayır, dedi, hayır- Mademki mahkûmum, mademki her eza ve cezaya lâyıkım, veri leni yemeliyim; ikram edilene razı olmalıyım.
Bu ifade, üç arkadaşı da şa-şjrttı. Muhtar:
- Sen mücrim misin, günah kâr mısın ki her eza ve cezaya lâ.yik ■ ifasın? diye sordu.
Hiişşam, başını önüne eğmiş ti:
— Evet dedi, ben bir günah kârım. İslediğini cinayetlerin haddi, hesabı vok. Fakat Allaha kasem ederim ki bundan son ı ı hal' yolundan ayrılmam.
Gehel. Hüşşamın omuzuna vurdu:
— M u-ı-raın anlatmaz mısın ya Fmmar?
—-Hav ir’
— Niçin?
— Cünkii »izden korkarnn.
/Det-OMU var) |
18,39
1845
19,00 1900
19.15
19.20
19.45
20.00
20.15
20.30
20,35 Müzik: ince Saz, 2115
21.30
Mandolin Birliği, Yurddan Sasler, Şarkılar,
Gazetesi,
22,15
22.45
22.45
23,00
Konuşma
Müzik: Radyo Salon Orkestrası,
Müzik: Dans Müziği (P1.) M. s. ayarı.
Haberler.
Program ve Kapanış,
3ULMAC&
----A----
1 2 .? ( 5 6 ( A 9

3
a

K\ ) ı
k l't 1ı?
»
i
4
b
R. -
f î?” Üİ $1 u ■ X i aMa
pUrTıMM ■ Aii’İR
l£l Al Ti Âli
Z lî İM11 İ'Z Mı
■ ■ M 4 J. '.4 fe,
-i J Yi Al Sı ■
SOLDAN SACA :
1 — Meşhur bir YUııan filozofu;
— Okuma; 3 — Bir içki; Dlşij tekerlek; 4 — Delik keşfetme mâ. nasına mürekkeb bir kelime; 5 — Tersi ayakla it; Ama: 6 — Hayvan ticareti yapan; 7 — Kısrak sütünden yapılan eski bir Türk içkisi; 8 — Duvarcı alâtından; 9 — Bir d s-te şarj kuş mânasına mürekkeb kelime.
2
YUKARIDAN AŞAĞI :
1 — Atinada meşhur tarihi bir mâbed; 2 — itaat; Cebhe; 3 -- Bay kal gölü kenarında bir Rus şehri; 4 — Sı beb; Başına N ilâveslle meş. hur bir tarihçimiz; 5 — Tersi bir hayvan; Bazı yerlerde 5 bazı yerler dc 8 kiloluk ağırlık ölçüsü; 6 — Hayvan yemi satan; Tersi sat m(n zıddı; 7 — ispanyada meşhur bir şehir; 8 — Tersi hayat siiresl; 9 — Orta Amerlkada bir devlet.
EVVELKİ BULMACANIN HALLEDİLMİŞ ŞEKLİ
123456789
r
e)
6
6
i
4
*)
L
■ Tr  K E !.

/»»yİ
Iktu.'d Fakültesinden 947 ve 948 ders yıllarında almış olduğum şe. ek) nü zayi eltim. Yenisini alaca, gımdan eskisinin hükmü yoktur-Melih Seren İktısad Fakültesi sini? J No. 3167