Pazartesi
KURUŞ
Onuncu Yıl
No. 3187
OCAK
1949
idare: NuruoeDianly® No Te) adreri: «YENÎ SABAH» İSTANBUL Telefe»! 20785
• ww
HÜRRİYET VE HAKKIN YILMAZ MUDAFiiYİZ

(
HERG ÜN

t
SAYFA
lnp
•p!
Bakanlar ar ası Koordinasyon Heyeti toplantılarına tekrar devama başladı Kadrolarda tasarruf imkânları konusu üzerinde
*
Bursa D.P. Kongresi
D. P. Milletvekilleri, sinei millete avdet etmelidirler
Bursa Demokratları, bunun aksi İçin antidemokratik kanunların külllyen ilgasını şart koşuyor..

9
/
T

yabancı mütehassıslardan da istifade edilecek
V» --—-----
Mütareke Bitiyor ve bitsin!
1--------*--------------1
Madeni ki Cumhurbaşkanından en mütevazı ferdine kadar bütün memleket haki- ; kî Demokrasiyi istemektedir ve bunun tezahürünün ilk şartı da seçimlerde masuniyet ve emniyettir, ne gibi bir bahane ve vesile ile bu emniyeti ^ağlayacak kanun geciktirilebilir?
I________ *_____________I
Demokrat Parti, iktidar partisi ve bükûmetiie, adeta zımni bir mütareke ve uz-iaşma yapmış bulunuyordu. Demokratlar, hükümeti şiddetle sars mak ve hırpalamak usullerinde biraz gevşeme göstermişler ve buna mukabil hükümetten de Demokrasi ieablannı yerine getirmesini ve Antidemokratik kanunları değiştirmesini istemişlerdi. Sayın Cumhurbaşkanının meşhur 12 Temmuz beyannamesi de esasen bu havayı yaratmak için ortaya atılmış bulunuyordu.
Muhalefetin bu sakin hali, tam altı aydır sürüp gitmektedir. Bu devrenin bir kısmı Meclisin tatil olduğu, bir kısmı da Mecliste büd-ee müzakerelerinin yapıldığı zamanlara aiddir. Aralıkta muhalefet ufak ve sessiz bir galebe sağlamadı değil. Receb Peker birden bire sahneden çekilmek zorunda kaldı ve yerini daha mutedil olacağı ümid edilen diğer bir Halk Partili kabineye terketti. Fakat, memlekette hakiki ve ciddi Demokrasinin yerleşmesi dâvası hâlâ olduğu yerde durmakta ve bir a-dım ilerileyememektedir. Ne Seçim, ne Matbuat, ne de Polis Salahiyet Kanunlarını — ki bunlar memleketin sırtında ateşten birer gömlektir — ortadan kaldırmak veya değiştirmek için ne en ufak bir teşebbüs yapılmış ve ne de hükümetçe bunların lâkırdısı ağıza a-lınmıştır. Bu şartlar altında mu -halefetin ciddi surette taarruza geçmesi ve Demokrat Partinin Büyük Kurultayının tesbit ettiği Hürriyet Misakının umdelerini sağlamak için savaşa girişmesi vakti gelip artık çatmıştır.
Demokratların harekete geçmek temayülleri yavaş yavaş sezilmeğe ve teressüm etmeğe başlamıştır. Faraza Genelkurmay Başkanı-nm Cumhurreisine gönderdiği yılbaşı tebrikinde kullandığı, toptancılık ve şeflik zamanından arta kalma, dil, Fa ad Köprülünün çok yerinde ve haklı bir tenkidine uğramıştır. Hatta umulur ki bu mektubun edası Meclis açılınca etrafta bir istizah veya sualin mevzuu olur ve hükümet bu babda düşün-resini açıklar.
Antidemokratik kanunları ilga için teşebbüs hususunda çok ya -vaş davrandığı sezilen Haşan Saka kabinesi esasen hafif tertib yıp. ranma yolunu tutmuş bulunmakta İken, ortaya çıkan bu tebrik mektubu hâdisesi, siyaset bakımından ehemmiyetli bir olay teşkil eder ve belki de bir buhrana seheh o-Rbllir.
Ötedenberi yapılan vaidlcre rağmen seçim kanun ve usıdünüu değiştirilmesine doğru sarih ve müs-bet bir adım atılmaması Demok -rafları Amasya belediye seçimlerine iştirak etmemeğe şevketmiş -ür. An karadaki parti merkezince bu yolda bir karar alınmıştır. Bu kararın ehemmiyeti şuradadır ki esasen mahalli işler İçin Demok -rat Parti, mahallî teşkilleri tam müstakil saymakta İken, bu defa 'Devamı Sa., J; 8ü. 4 de)
Faik Ahmed Barutçu
Ankara, 4 (Hususî) — Devlet Bakanı ve Başbakan yardımcısı Faik Ahmed Barutçunun başkanlığındaki bakanlararası koordinas yon heyeti, yarın tekrar toplanarak gündemine aldığı meseleleri görüşecektir.
Yurdumuzun gerek ekonomik, gerek ziraî alanda gelişmesini sağ Uyacak olan kalkınma plânının da iki hafta içinde kesin şeklini alacağı anlaşılmaktadır.
Devlet mekanizmasında daha rasyonel bir çalışmayı sağlamak gayesine uygun olarak kadrolarda tasarruf imkânlarını incelemek ü-zere kurulan ekonomi, maliye, te kel ve ulaştırma bakanlıkları mü messillerile umumî mürakabe heyeti mümessillerinden müteşekkil komisyon da yarın toplanarak in çekmelerine bağlıyacaktır.
Komisyon bu konuda gerekir se yabancı ve milletlerarası şöhre ti haiz olan mütehassıslardan da faydalanma yoluna gidecektir.
/Devamı Sa., 5; Sü., 5 de)
Avrupaya yardım
Amerikan kongresinde bu hususta müzakere uzayacak
Temsilciler Meclisinden bir üye: “kongre yardım programını üstünkörü tedkik edamsz» diyor
Kahraman Adanamız
> , ■ —O— ■
Bugün, düşmanı sinesinden söküp atışının 26 ncı | yılını kutluyor
Bugün, kahraman ve merd A -dananın düşman istilâsından kurtuluşunun 26 inci yıldönümüdür.
26 yıl evvel bugün, cenup Ana dolunun, bu taşı toprağı Türk olan diyarındaki istiklâl ateşi düşma -na dehşet vermiş ve düşmanı bağ nndan söküp atmıştı.
Her parçası altın yazılarla Türk tarihine geçen istiklâl savaşının bu kahramanlıklarla dolu diyan 26 yıl evvelki son kurtuluş gününün birçok izlerini jdizünde, yüreğin -de, erkeğinde, kadınında taşımak tndir.
Kurtuluş ve Türklük için dovü şerek toprağa düşen yüzlerce mü barek şehidimizi her Türk bugün bütün gönlüyle ve rahmetle anma lıdır.
26 yıl evvel Aadana için ölenle^ Türklük ve Türkiye için şan verdiler ne mutlu onlara,.
Bu-salonun-D. P. mer-hararetli ve
müşahidler-
Bursa, 4 (Hususî) — gün Dağcılık klübü da yapılan Bursa kez ilçe kongresi münakaşalı oldu.
Salonu bir çok
le birlikte köylerden gelen delegeler doldurmuş bulunuyordu.
İlçe çalışma raporu ve büd-ce kısmı bir çok delegeler konuştuktan sonra aynen kabul edilmiştir.
öğleden somaki celse ise
an-kal-mil-anti-
daha çok hararetli geçti. Cumhurbaşkanının bitaraflığı, tidemokretik kanunların dırılması. Reisicumhurun let taralından seçilmesi,
demokralik kanunlar kaldınl-mıyacak olursa, demokrat milletvekillerinin sinei millete avdeti, komünizmle şuurlu bir mücadele yapılması lüzumu ü-zerinde ısrarla durulmuştur.
Köylü delegeler. Türk köylüsünün arslanlar yatağı olup arslanlar arasına girecek
İT»
ayı
• •
postu giymiş kimselerin derhal teşhir edileceğini belirtmişlerdir. '
Köylü delegelerden olup çox alkışlanan Hüseyin Aykut, D. P. nin ınalî durumu müzakere edilirken köylünün gönlü zengindir hem de çok zengindir, icab ederse altımızdaki yatağı bile satarak dâvamızı ilerleteceğiz demiştir.
Diğer bir delege de memleketin ekseriyetini köylünün teş ıDeram: Sa„ 5; Sü., 7 de)
Sovyet Rusya bir Balkan imparatorluğu kurmak istiyor
Bir Ingiliz gazetesi Rumanyada krallığın ilgasını bu yolda atılan bir adım diye tavsif etti..
Vaşington, 4 (A.A.) — Ayan meclisi dış münasebetler komitesi başkanı Arthur H. Vandenberg komitesinin 7 Ocakta toplanarak Avrupanın programını (gayet et-
Korkunç bir kaza
----o-----
13 yaşında bir çocuk bir cismin infilâkı neticesinde parça parça oldu..
Lüleburgaz, (Yeni Sabah) — Ke sabamızın GÜndoğdu mahallesi Ya-kubaga Tarla sokak 39 numaralı evde durmakta olan Mehmed Çatalba-§ın oğlu 13 yaşlarında Alı Çatalbaş, 2 Ocak cuma günü pek feci bir hazaya ku. ban gitmiştir.
Yapbğ.m tahkikata göre hâdise şöyle olmuştur:
Ali Çatolbaş her nasılsa kırda bul duğu patlayıcı bir cismi eve getirmiş vc bundan ev halkının da haberi olmamasını İstemiş olacak ki bunu yalnızca açmıya teşebbüs etmiş, hâdise günü babasının oduna ve annesinin de çeşmeye suya gitmesini ve evde yalnız küçük kızkardeşl 3 yaşındaki Hamiş’in bulunmasından (Devamı Sa., 5; Sü., 4 de*
Amerikadan Filistine gönderilen dinamit sandıkları ele geçti
Kudüs, 4 (A.A.) — Kudüsde
yeni kanşıkhklar olmuştur.
Ingiliz kuvvetleri alayişi tesis maksadile gözyaşı getiren bombaları kullanmak zorunda kalmıştır. Bu karışıklıklarda 2 yahudi ile 3 a-rab ölmüştür. Yaralıların sayısı kırk kadardır.
' Yafa, 4 (A.A.) — YahudiJer ta rafından tahrib edilen Arab milli komite merkez binasına komşu bu lunan binalar da ağır hasara uğra mıştır.
(Devamt Sou 6; Sü-, ? de)
raflı bir şekilde, tedkik edeceğini bildirmiş bulunmaktadır.
Temsilciler meclisi, dışişler ko mitesı başkanı Charles Caton da komitesinin perşembe veya cuma günü toplanacağını bildirmiş, fakat 17 milyar dolara mal olacak ve dört sene üç ayda tatbik cdi lecek programı kongreye arzet -miş olan hükümet her ne kadar müzakerelerin bir nisana kadar tamamlanmasını arzu ediyorsa da kongrenin bu husustaki çalışma -lannm bu tarihten sonra da devam edebileceğini sözlerine ilâve eylemiştir.
Caton, kongrenin bu programı büyük bir dikkatle tatbik edeceği ni belirterek müzakerelerin bir hazirana kadar tamamlanmasının mesud bir hâdise olacağını bildir miştir.
Caton sözlerine şunları ilâve et miştir:
Bu, benim zamanımda şimdi} »-.'Devamı Sa., 5; Sil., 5 de)
Amerikaya kur yapıyor!
Madrit: 4 (A.P.) — Ispanya
Marşal Plânı dahilinde, Avrupanın kalkınmasında müessir olabileceği ni söylemiştir.
Dışişleri Bakanı Alberto Martin Artajo, Falanjist Arrlva gazetesine verdiği beyanatta, Avrupanın kalkınmasına gayret eden büyük devletlerin bu kalkınmanın muvazene 11 olmasını arzu ediyorlarsa, lstlhsâ lin artması İçin İspanyaya makine İle ham madde vermelerini ileri sürmüştür
Sağır ve Dilsizler Cemiyeti kongresi
Üyeler, Hükümetin kendilerine yardımda
• bulunmadığından şikâyet ettiler
Düsiz ve sağırların dünkü
İstanbul Sapır, Dilsiz ve Körler, Cemiyetinin yılık kongresi dün saat 1410 da Aksaraydakl okul bina
kongresinden Mr gürünüg
srnda yapılmıştır.
Kongre Başkanlığına seçilen okuJ (Devamı Sa., 6; SÜ., 5 de)
«llarkON bir kukla
Londra, 4 (AA..) — General Markörün âsi bir hükümet kurmasından beri İngiliz basını böyle bir manevranın muhtemel akisleri üzerine dikkati çekmekten geri kaînftaıro&tn'. İngiliz basını, bilhassa bu hükümetin Sovyet blokuna dahil memleketler tarafından tanınması keyfiyetinin bugünkü dahili harbe yabancı kuvvetlerin de karışmasına sebebiyet verebileceği ve Yunanistanın i-kinci bir İspanya haline gelmesine yol açabileceği hususuna işaret etmektedir.
Bağımsız Observer gazetesi, bugünkü baş yazısını yeniden bu vahim meseleye tahsis etmekte ve şunlan
I
ve soytarıdan
SovyeHerin Balkanlardaki cmellei'ini tahakkuk ettirmeğe çalışanlardan Titc
Eski Rumen Kralı Mişel Şubatta evlenecek
f«l memleketinden nasıl ayrıldı, Budapeytede nasıl karşılandı? Mişel bu akşam Zürihte olacak
-----o------
Mişel muhacir pasaportu ile seyahat ediyor
Londra; 4 (! B. C.) — Eski Ru men kralı Mişel ve yanmdakilerini taşıyan hususi tren bugün Viyana dan geçmiştir. Mişel dün gece Ru. manyadan, ayrılmıştır. Viyanada sa bık kralın, sekreteri gazetecilere verdiği beyanatta Mişelin tahttan ayrılmasının prensesle izdivaçla 11 gill olmadığını, Prenses ile.Mişelin İsviçrede buluştuktan sonradır ki bir İzdivaç mevzuunun konuşulab. leceğlııi, Rumanyada kalan kral ailesinin son ferdi de ayrıldıktan sonra Mişelin tahttan feragat sebeplerini bir demeçle açıklıvacaftı m söylemiştir.
Viyanada Mişel vagonundan dı-
Mi

şan çıkmamış, muş, kimse ile gonırn perdeleri (Devamı
Stalin ve
kanser
Stokholm, 4 (A.A.) — Kanser hastalığı üzerinde büyük ihtisas sahibi olan İsveçli profesör Elis Bervenin adı açıklanmayan bir hasta için acele olarak Rusyaya çağırtmasından sonra burada çok ciddî faraziyeler ileri sürülmekte ve bu hastanın Mareşal Stalin ol duğu yolunda şayialar dolaşmaktadır. • "
Sovyet makamlarının, profesörle Sovyet büyük elçiliği vasıtasi-‘bevamı Sa . 5: Sü . 5
başka bir şey değildir»
ü&ve etmektedir:
Böyle bir durumda bile Rusya sun derece ihtiyatlı hareket edecentir. Sovyetler Birliği peykleri Yunanis-tana ayak ba.*ar baamaz mut ad sıva si şantajlarına bağlıyacaktır. Rusya, bundan sonra kendirinin bftaraflıg.n dan, Yunanistan ihtilâflarının mahalli bir şekilde kalması yolundaki arzusundan bahsetmeye başlıyac^k fakat vahim bir eda ile herhangi bir İngiliz veya Amerikan müdahalesinin kendisinin de müdahale etmesini elzem kılacAğmı ilâve edecek vç bu takdirde bizlere de Yunanistanın Ti-îo’nun başkanlığındaki Balkan bloku tarafından ezilmesile yeni bir harb bahasına bu memleketin hürriy-tini teminat altına almak arasında bir tercih yapmak düşecektir.
Gazete. İngiltere ve Amerikanım derhal harekete geçerek Yunanista-nı müdafaa için Birleşmiş Milletler mekanizmasını seferber etmeleri lâzım geldiği mülâhazasını serdetmek te ve yazışma şöyle son vermektedir: Üç senedenberi Yunan hükümetine karşı ileri sürülen tenkidler birçok kimsenin, durumun hakiki mahiyetini anlamasını imkânsız kılmaktadır. Şu veya bu Yunan hükümetini mü-fDevamt Sa,, 5; Sil., d da

karanlıkta otur-görüşmemiştir,1 w. de inikti. Sa., 5; Sü„ 3 de)
AKVIMDEN BİR YAPRAK |

Keyif, Sarhoş ve Bedmest
A

gelir. Arkadan sıra zomlarındır. Bunlar yeni yürümego başlayan çocukla-Fin «duruçukr durması gibi oldukları yerde sallanırlar^.
\ yüzleri oynamaz, yal nız mırıldanırken leb
1
yyaş olmadığıma şükrediyorum. Zira asayişi bozdukları için zabıtanın yakaladığı sarhoşlar mutlaka be- - ı
lodiye doktoru tara- | I
tından muayeneye I_____________
tâbi tutuluyorlarmış. Günün, daha doğrusu gecenin her saatinde ha deyince Belediye doktoru bulmak (fa kolay olmadığı cihetle içkililer muayene İçin bir polis refakatinde sokak sokak dolaşıyorlarmış. Bunun mahzurunu takdir eden merci* geceleyin sabaha kadar nöbetçi doktor bulundurmağa karar vermiştir.
Demok sokakta tutulan bir âyya -şın o geceki durumu heledlye doktorunun takdirine kalmış. Fena değil. Fakat bilir misiniz ki içkinin do merhaleleri ve dereceleri vardır.
Evvelâ «biri yarar, ikisi karar, üçü zarar» denilir., bunlar h«ı içmiş, ha İçmemiş., ehemmiyeti yoktur.
Sonra çakır keyifler., bunıar şöyle ayaküstü birkaç tane yuvarlayarak neşvolenenierdır. Şakalaşırlar, güler -ler, eğlenirler fakat akılları boşlarındadır.
Bunlardan sonra sulular ve cıvıkla
lebi yer gibi ağız kısmını tahrik ederler; gözler süzük ve baygındır: halsiz gibi görünürler fakat «hühühütl> gibi bir nârâ atsalar duvardan sıvalar dökülür.
Yükselen dereceye göre bundan son ra * Bedmest)) ler gelir. Bunlar bor-bad şeylerdir. İşte şehrin asayişini bozanlar, gelene geçene saldıranlar, dükkân kepcnklorini yumruklıyaıılar, bıçağı çekip «var mı bana yan ba -kan? İd diye bağıranlar bunlardır. Zabıtanın da yakalarına yapıştığı sar -hoşlar bu bedmest serisine dahil olanlardır.
Bunun için belediye doktorunu aramağa ne lüzum var? Biziın polis mo-nıurları yakalanacak ve mahkemeye sevkediiecek kadar sarhoş olanları tel rikten aciz midir? Eğer maksad bir doktor raporu ise bence polisin tutacağı zabıt varakası da bir rapor ka • ıLütfen sayfayı çevirinizi
SAYFA: 3
YENİ SABAH
5 OCAK 1913

.V


İzmir İstiklâl Mahkemesinde neler gördüm?)
OkFVtU'.ü
I
1
Atatürk’e suikasttın tafsilâtı ve içyüzü
Salâha d-obuyn-
gibi siz


I
’ 3
•.

* •


•w
I HKR AABAtfI
Gazetelerden inciler
Yatan C V- --kgag
— Esasen merkezi umumîde mevzuubahis edildi mi ?
— Hayır esasen merkezi umuminin nüfuzlu azalan kabinede 1-di. Merkezi umumîyi davete lüzum görülmedi.
— İstifanızdan sonraki kabine nasıl teşekkül etti?
— Bu esbabı Talât paşa Vahi-dettine izah, o da Tevfik paşayı kabine teşkiline memur etti. Uzun zaman arkadaş aradı, muvaffak olamadı. İzzet paşa memur adildi. Bu suretle mütareke müzakoratı-na girişildi.
— Arkadaşlarınızdan bir kısmının gerek kabine dahilinde, gerek haricinde memleketi terketmeleri-ne nasıl karar verildi?
— Terkettiklerinden haberdar değildim. İstifadan sonra nıükâle-memiz esnasında lngilizlere teslim olmamak için firar niyetinde olduğunu Talât paşa söylemişti. Diğer âza ile münasebetim yoktu. Firarlarından malûmattar değildim. Lâ kin hissediyordum. Sonra Talât paşa bir gün beni telefonla aradı ve kendisi ile birlikte firarımı teklif etti. Bendeniz şahsen buna razı olmadığımı ve burada kalarak he-sab vermeğe amâde olduğumu soy ledim. O da: «Ben kendimi lngiliz-lerc ve itilâfcılara teslim etmem. Bade gelir hesab veririm.* dedi ve firar etti. Soû kongrede bulunmadım.
Nesimi bey reisin bir sualine cevaben kongre neticesinde tttihad ve Terakkinin Teceddüde inkılâb ettiğini gazetelerde okuduğunu, o günlerde Kemal bey ile hiç görüşmediğini söyledi ve sonra tevkif edilerek Maltaya gittiğini anlattı. Ve men i ihtikâr komisyonunda bulunmadığını, bu işle alâkası olmadığını ilâve etti.
Müddeiumumi, Nesimi beyin Ziraat ve Ticaret Nazırı olmak do-layısile men’i ihtikâr meselesinde alâkadar olduğunu söyledi. Nesimi bey böyle bir dâvadan haberi olmadığı cevabını verdi.
— Maltadan geldikten sonra nasıl vakit geçirdiniz?
— Uzun esaret hayatı sıhhatim üzerinde tesir etmiş, zayıf düşmüş tüm, Avrupad? tedavi edilebil-dim. Büyiik bir ameliyata muhtaç tim. Fakat kuvvetlenmek için Ti-rolda kaldım. Münihte ameliyat yaptırdım.
Nesimi bey hastalıklarını ve ız-tırablanm anlatarak tarzı tedavi-
t
Tefrika No. 135
sini hikâye etti. 1922 senesinde îstanbuln gelerek tedaviye bir seneden ziyade devanı cet ;ini ve morfin sayesinde yaşıyabildiğini söyledi.
— Avrupada arkadaşlarınızla, Cavid ve Cahid beylerle görüştünüz mü?
— Hayır, yalnız Halil beyi gördüm.
— Istihlası müteakib Istanbul-da hükümeti milliye teessüs ettikten sonra eski İttihada geçinenler don bir takımı sizi bir içtimaa dâvet ettiler mi?
— Evet efendil i bu sırada idi ki günün birinde Kemal beyden bir tezkere aldım. Gazi Paşa hazretlerde vuku bulan mülakatı illerine bazı beyanat için Cavid beyin hanesine gitmekliğimi bildiriyordu. Gazi Paşanın beyanatını tetkik etmek üzere gittim. Kemal bey yoktu. On kişi kadar vardı. Gündüzdü, öğleden ve yemekten çok sonra idi. Canbulat, Cavid beyler vardı. Kemal bey gelmemiş ti, Hüseyin zade Ali bey, Baba Hamdi bey vardı.
— Şükrü bey var mıydı?
— Hatırlamıyorum.
— Cahid bey?
— Onu da.
— Ardahan mebusu Hilmi bey?
— Vardı.
— Rahmi bey?
— Tahattür edemiyorum.
— Mithad Şükrü bey?
— Hatırlamıyorum. Haşan ve Vehbi beyler vardı.
— Nail bey?
— Hatırlıyamıyorum. Teşkilâtı esasiye kanunu yapılmamıştı. İntihabat arefesiydi. Bahis, muhtelif hükümet sistemleri üzerinde cereyan etti. Ben İlmî ve nazarî malûmat verdim.
— Reis, kimdi?
— Reis yoktu.
/ — Bu içtimain sebebi ne idi? Hükümet sistemimizin görüşülmesine ihtiyaç neden hasıl oldu?
— tntihab münasebetiyle görüşüldü. Esasen Kemal beyin izlerinden Gazi paşa hazretlerinin ev-
velce hi
Ali
et etmiş
ricalden de
hizmet beklediklerini söylemiş oldukları ayrı bir teşkilâtı kabul etin iveceklerini söylemiş oldukları anlaşılıyor.

— Sizi Kemal beyin toplamasının mânası nedir? Yani siz bir res mi teşekkül müstinüz?
(Devamı var)
Etrafı heyecana veren bir infilâk
t> i Y Ollki
Ecnebi kelimeler hastalığı
Boıııonti Huvuzlubahçc sokak numara 19 da din Urai ismindeki cumuz bildiriyor:
« Kinıbilir benim
de kaç defa gördünüz, kim bilir sizin gibi daha yüz biti lorce insan gelip geçtikçe ne kadar görmüştür? Bilmiyorum, tenkid edildi nıi, yoksa lâkaydaııe bakılıp geçildi mi, bildiğim bir şoy varsa, o da köprüden her geçişimde görür üzülürüm. Yataklı vagonlar şirketinin köprü a-jaııtasının üzerinde yazılı frunsızca tâbirli yazıdan balı setmek istiyorum. Meşhur (Vagonli) yazısından bahsetmek istly orunu Bu kelimeyi okuyacak Türk, mânasını an-lanııyacak, Fransız ise belki mâna verebilecek. Fakat yazısını anlaınıyacak. Maalesef görülüyor ki, bizde herkes kendi kendine bir şey yapmak heveslisidir. Geçende kömür almak için Gazhaneye gittim. Merdiven başında (Y( saktir) diye bir yazı gör düıu. Caddeleri gezerseniz bit çok gayri müslim vatanda* şın kendi şivelerlle yazmış oldukları birçok yanlış yazılara rastlarsınız. Biz lisanımızı okutarak öğretiyoruz. Türk çoııüz neden yanlış ya-zılarla lâüballliğe uğratılıyor? Bizim bir lisanımız ve bir yazımız vardır, buna saygı göstermekte her vatandaşın vazifesi olmalıdır. Gözlerimiz öz türkçe yazımızın hasretini çekiyor. Artık itina vo titizlikle kullanılan bir türkçe istiyoruz. Bu hususta alâkadarların nazarı dikkatini çekmek üzere gazetenizde neşrini saygıyla rica ederim.»

OKUMA Y.1ZMA BİLMİ-YEN 1MR MUHTAR
Karabük İnönü caddesinde Aile Bakkaliyesi sahibi Fehmi Kalyoncu ismindeki okuyucumuzdan aşağıdaki mektubu aldık:
Halk Partisinin delaletiyle Safranbolu İlçesinin (aıuii-kebtr mah?lle**i muhtarlığına seçilen Mestaıı Kürkçü a-dradaki ^ahıs sırf karaca bil o’d^ığıındaa kendisine her hangi bir es ruk ilmii'ıa’ eri tasdik etmek için yanında bu 5 akdarı Ve:ıdî-4ue oku yu verecek kimse Lülunnıa/sa, bu gibi tşh ri ta dikten çclüne-rek baltalarca bu evrakları cebimle takmakta ve bu suretle iıaJk işlerinde güçlükler çıkmasına sebebiyet vermek te ve vatandaşları iz rar etmektedir. Alâkadarların nazarı dikkatini çekmenizi dilerim.

*
Üsküdar yangınının yeni tafsilâtı
Geceyarısı çıkan yangın, Üsküdarlılara korkular geçirtti, 2 ev 1 dükkân yandı
Evvelki gece saat 24 sıralarında Üsküdarda Inkiiöp mahallesinde Kassan sokağında 21 numaralı tek katlı ahşap dükkânda yangın çıkmıştır. Havanın rüzgârlı olması do layısile yangın süratle yayılmış, bl tlşikteki üç evi yaktıktan sonra söndü rülebilmlştir. Yangın bir muharririmizin yaptığı tahkika ta göre şöyle cereyan etmiştir;
3aat 24 sıralarından Denizyolları araba vapuru iskelesi baş memuru işlerini tamamladıktan sonra evine dönerken uzaktan bir dükkândan alevler çıktığını görerek derhal İtfaiyeye haber vermiştir. Az sonra yetişen itfaiye, yangın mahallinde gerekli tedbirleri almağa başlamış tır. Fakat, havanın fazla rüzgârlı olması yanguım hemen çıktığı ma halde bastırılmasına imkân verme miş az sonra kıvılcımlar dükkâna bitişik olan 25 ve 27 numaralı evlere de sirayet etmiştir.
Vaziyetin ciddi olduğunu ve yan gının daha fazla İlerlemesi istidadını gösterdiğini gören Emniyet amirliği, yangın muhitini kordon altına almış ve kısım eşyanın da kurtarlması tedbirlerine başvurul-
muştur. Kurtarılan eşyalar ernnl-yatli yerlere nakledilmiştir. Bu a-rada yangının >öudürülme«l işile meşgul olan itfaiye teşkilâtı su sıkıntısına da düşmüştür. Etraftan su temin edilmesine çalışılmış ve kuyulardan su tetenmiytir. Yangın mahalline bir müddet sonra Ka dıköy itfaiyesi de gelmiş iki saatten fazla süren bir çalışmadan son ra yangın güçlükle sondurüiebilmiş tir.
DÜKKÂN SAHİBİ NE DİYOR
Dükkân sahibi Sadettin diyor ki: — Her günkü gibi saat 19 da dükkânımı kapattım O zaman hiç bir şey yoktu 8aat 12 ye doğru evde gazete okuyordum. Yangın ol duğunu haber verdiler. Hemen ye rimden fırladım. Dükkânın arka penceresinden alevlerin yükseldiği nl gördüm. Başka bir şey bilmlyo rum.
Yangının dükkânda unutulan ateşlen çıktığı sanılmaktadır, zlyet tahkik edilmektedir.
Her iki evde barnan beş
yangın dolayısile açıkta kalmışlardır. Dükkân ve evler Sadettin İle karısı ve kızlanma malıdr.
Va-
atle
A D L İ Y E D E
MtJTEFEKRİK
Arabacıların
I
toplantısı
------o - ■ -
Eski ve yeni idare heyetleri taraftarları tar tıştılar
Keyif, Sarhoş ve Bedmest
(Batfarafı î tnctds) dar ehemmiyetlidir.
Zabıta tarafından tutulup muaya -nesi yapılmak üzere belediye doktorluğuna götürülen içkili adama doktor ne yapacak? Ağzını koklayacak, rakı içtiğini tasdik edecek. Mahkeme huzuruna çıkmak için rakı içmiş ol-
-----------------o-------- tzpıirde bir sabun fabrikası kazanı damı delerek havaya uçlu
İzmir muhabirimizin bildirdiğine göre evvelki gün 11.30 sularında j çarşı İçindeki Muharrem Canbula-tın sabun fabrikasında, müthiş bir infilâk olmuş, etrafta telâş ve heyecan uyandırmıştır.
Bıflkâka seöeb, emniyet supabının kapalı bulunması ve islimin tazyikinin artmış olmasıdır.
Kazan ani olarak infilâka uşmuş ve damı deldikten sonra 25 metre kadar yükselmiştir.
Kazan an! olarak infilâkla uçmuş lara çarpmış ve tahribat yapmıştır.
Fabrikada başlayan yangın, kısa bir zamanda söndürülmüştür, insanca zayiat yoktur.
mak kâfi değildir; bunu da doktor-
dan ziyade polis takdir eder. Yoksa her rakı içeni yakalayıp merkezo götürecek olsak hapishaneler sarhoşlarla dolar.
Hükümetin yaptığı bu mücadele, rakı mücadelesi değildir. Zira bir devlet otoritesi için rakıyı olduğu gibi yasak etmek güç bir dâva otnmaz. Hükümet rakı ile değil, rakı içmesini bilmiyenlerlo mücadele ediyor. Zımnen: «İç amma, diyor, insan gibi iç..»
Asit dâva bu değildir; metfelo bu milleti içkiden kurtarmaktır. Gazetelerin fıkra muharrirleri rakı fiyatının indınfmesındeu soera sarfiyatın alabildiğine yükseldiğinden bahsediyorlar. Rakı sarfiyatının artması, umumi sıhhatin zararı sayılır; bu mes'ele ehemmiyetle üzerinde durulacak hale gelmiştir. İçkinin önüne konferansla, telkinle, mecmua ile geçilmez, halkı rakıdan tiksindirmok lazımdır.
Eski İkdam sahibi merhum Ahmed Cevdet, İsveçte hükümetin halkın soğuk yüzünden alkole düşkünlüğünü, bizim sahlebcı güyümleri şeklinde man gallı kahlar içinde hazırlattığı sıcak sütle önüne geçtiğini anlatırdı; ancak meyhane zevkinin üstüne çıka -cak zevklerle hafkı eğlendirmek sayesinde onun ayağı bu ahlâk mezbahasından çekilebilir.
Bu şartlar içinde sarhoşlara karşı yapılacak muamele, muvakkat tedbirlerden ibarettir. Devamlı tıkıblcrlo belki bir müddet için vbedmu-t» ligin arkası alınır. Takat sarhoşluk daima ınevuttd kalacaktır
— önümüzde kaç ay kaldı ki zaten... (|
Bu sözü Coşkun söylemişti. Mümtaz ona cevab vermek için ağzını a-çarken Nuranla Yıldız bir ağızdan:
— A... Bülende bakın! diye bağırdılar. Gazinoya gelmiş, yerleşmiş... •
— Ne iyi tesadüf! Ben onu Istan bula indi sanıyordum.
Mümtazın sesindeki sahte şaşkın, lığı yalnız Birsen fark etti, ona yaklaştı. Yavaşça:
— Bu oyun ne oluyor? dedi. Bü-lend niçin bizimle gelmedi de ayrıca geldi ? Sonra sen bunu neden bizden gizledin?
Mümtaz kıpkırmızı olduğunu göa
termernek i
rini sildi.
KU
mendi İlle yüzünün te-
— Eus Birsen. Bülende bir iyilüc yapmak istedim, Verdanın kendisinden kaçtığını samyor, üzülüyor zavallı.
Birsen kaşlarını attı-: ç
— Etilendin bu acayib halleri hJc hoşuma gitmiyor doğrusu. Verda ka çjyor diye ona oyun oynamağı İlcinize d a yakıştıramadım.
Coşkun, etrafında geçenlerin farkında değildi. Gülerek Bülendj seslendi:
— Hâlo Eülcnd!
Gene adam daldığı düşüncelerden uyanmış göründü ye. İnden fitindi:
— HAlo çocuklar!
Ü-; ir s sayı birleştirerek bir büyük

Rizeden şehrimize kaçırılan kız
-O —
Düstiigü hayatı anlayınca zabıtaya iltica etti
17 yaşlarında Rizeli Nadide ismin deki bir genç kızı tabanca İle tehdit eden Cevahir adında bir zorba yakalanarak adllyeye telsim edilmiştir.
Cevahir, Rizede manifatura tüccarlığı yapmakta iken Nadideyi teh dit etmek suretile kandırmış, ve İs tanbula getirmiştir.
Nadide, zorba aşık tarafından iğ fal edilmiş ve günlerce otellerde ya şadıktan sonra, düştüğü hayatı an layarak dün polise iltica etmiştir.
Cevahir tevkif olunmuş, tahkika ta başlanmıştır.
Hava parası alırken cürmü ıtteşlıud yapıldı
Eyübde, Bülbüldere caddesinde 28 nolu evde ıııuttinı Cavit, adında bir bakkal, dükkân sahibi olan Meh-med Azmanın kira ihtikârı yaptığı nı Eyüb Emniyet amirliğine ihbar etmiştir.
Eyüb Emniyet amirliği lâzım gelen tertibatı almış, ve Mehmed Azmam, kiracısı Cavltten 200 lirayı a-1 irken, suç üstünde yakalamıştır.
Mehmed Azman, Millî Korunma mahkemesine verilmiştir.
Aşk ve his romanı

*
1
Sağlık Bakanının teftişleri
———o———
Verem delegelerile birlikte dün Erenköy sanalcı ryom una gitti
«Verem Savaşı haftası^ munase-betlle şehrimize gelen Sağlık Baka m Dr. Behçet Uz v» 46 vilâyet dele gelerl, beraberinde Sağlık müdürü Faik Yargıcı ve Tevttk Sağlam oldu ğu. halde dün sabah Erenköy Sana toryomunu zLjraret etmişlerdir.
Bakan ve delıgHer, Saı ataryo' muıı baş doktoru tarafından modem tesisleri tetkik etmişler, yeni İlâve olunacak aavyoııları geziniş ler, bu arada Hemşire okulunda ta lebelerle hasbıhallerde bulur muşlardır.
Delegeler, bugün sabah 10 da Cer rahpaşa Verem pavyonunu Kasım paşa ve Eyüb dlspansererini geze çekler, öğleden sonra Ecibba odasın da. Milli Tüberküloz Cemiyetinin, tüzük tasarısı üzerinde kİ çalışmalarına başlayacaklardır.
İsveç bandralı fdep tayfasının durumu şiihheli göıiiidü Evvelki gün limanımıza gelen İsveç bandıralı bir şilepte, tayfalardan Oustav isminde birinin &ni o-larak öldüğü, 5 inei şube Müdülüğü ne bildlrilmlşttr.
Savcı yardımcısı Clhad Tüveray, hâdiseye el koymuş. Adalet doktoru tarafından muayene edilen cesedde yara ve bere İzleri görülmüştür.
Cesed morga kaldırılmış, hâdise
• de cinayet emarelçri sezilmiş tuhki tahkikata başlanmıştır
Arabacılar Cemiyetinin ydılk kongresinin, dünkü Pazar gününe tehir edildiğini evvelce bildirmiştik. Dün sabah saart 9.30 da Eminönü Halkeviııde toplanan kongre de yine büyük münâkaşalar yapılmış ve neticede hiçbir iş halledllemeden kongre dagdmak zorunda kalmıştır.
Saat 9.30 ta kongre, cemiyat baş kanı Yaşar Ermez tarafından bir nutukla açılmış, riyaset divânı baş kanı seçimi salonda elektiriklı bir hava yaratmıştır.
I.şçi Milletvekillerinden Ali Rıza Arının delâletlle münakaşa bastırıl nuş, Başkanlığa Abdurrahim Uygun, başkan vekilliğine de Nüzhet Oniş seçilmiştir.
Bundan sonra cemiyetin bir yıllık faaliyet raporu biraz evvelki sakin leşen havayı yeniden alt üst etmiş tir.
Eski idare heyetinin iktidar mev kilne gelmesini İsteyen muhalif ü-yeler, yeni idare heyetini şiddetle itham etmişler, bu idare heyetinin düşmesini istemişlerdir.
Bu arada soz alan eski idare heyetine mensup bazı üyeler, yeni ida re heyetinin kepek yolsuzluklarından arabacıların haklarını koruma dıklanndan bahsetmişlerdir.
Cemiyet başkanı Yaşar Ermez, buna cevaben şöyle demiştir:
a— Hiç bir cemiyetin yeni idare heyeti, ilga olunan idare heyetini yolsuzluklarından dolayı mahkeme ye vermiş değildir. Bu gibi hâdiseler, daima kötü bir zihniyetin mah sulü olarak örtbas edilmiştir.
Halbuki yeni idare heyeti cemiye tine zararı dokunanları meydana | çıkarmakla vazifesini yapmıştır» demiştir.
Cemiyet başkan m ın bu sözleri sa--londa gürültü çıkmasına sebebiyet vermiş, salonu dolduran yüzlerce kişi münakaşaya tutuşmuşlar ve hâdise büyük bir meydan kavgası ; halini almak üzere iken hazır bu- I lunan polis tarafından işe vaz’ıyed edilmiştir.
Kongrenin gittikçe gürültülü olacağını tahmin eden alâkalılar top- , lantıya son vermişlerdir.
---------------------
İhtiyar bir kadın, mangalda yandı
Beşiktaş, Dikilitaşta Sakızağacı sokâğmda 20 nolu evde oturan 110 yaşında Selime Haydaroğlu, mangalında kömür yakarken, eteği tutuşmuş ve muhtelif yerlerinden ya ralanarak kaldırıldığı Beyoğlu has tahanesinde ölmüştür.
----------o----------
Bayındırlık Bakanı gitti
Bir müddet evvel şehrimize gelen Bayındırlık Bakanı Kasım Oülek, dün akşam Ankaraya hareket etmiştir.
Bakan Ocak ayı sonunda tekrar Istanbula gelecek ve yapacağı bir basın toplantısında gazetecilerin muhtelif suallerine cevap verecektir.
UN pazardı, üstünüze âHyet 'biraz efe kırıklığım olduğundan matbaadan bir yere çıkamadım. Vakıa Belediye Reisimizle yaptığım muhayyel mülâkat Halk Partisinin yeni İstanbul mümessili doktor Fahroddin Kerim Gökaym da ağzının sularını akıtmış amma ne yalan söyliyeyim, şöyle kendimi bir toparlayıp üstadın ziyaretine gidemedim.
Kömür tevzi işlerindeki güçlükler yüzünden valdc de kömür alma gü -nünün tarihini geçirmiş, ben de dışarıda idim, bu itibarla henüz kömürümüzü alamadık ve hâlâ mangal başı safası ile kondimizi avuttuğumuzdan mıdır nedir, kendimi üşütmüş olacağım ki, dediğim gibi, dim bir külçe komik halinde matbaada pinekleyip durdum ve diğer gazetelerdeki incileri gözden geçirmekle meşgul oldum. Her gün muhayyel bir mülâkat yapıcak değiliz a, biraz da başkalarının başarılarını övmekle meşgul olalım.
«Cumhuriyet» Şükrü Kayanın yaz -dığı bir makaleye «Şeflor ve Bcne -şin fikri» başlığını koymuş.
Fıkracı — Bu konu etrafında Be • neş’in aeğil Başkan Truman’la Baş -bakan Attlee'nin fikir ve mutaieala-rını sormak d?ha doğru dur gibi geliyor bana.

i
Muazzez Tahsin BERKAND
maşı yaptılar, sandalyeleri etraûna dizdikçe taze demlenmiş çaylar ge tlrttiler. ellerindeki paketleri açarak samh’kçler, brsküiler*, yemişlor çıiardJar, gülüşe oynaşa yemeğe koyuldular. Bu eğlence, akşam karanlığı basıncaya kadar neşe ve ate şini ka'' betmede.a devam etti
’ bKRt. dönüş yo • . da. ağaçların ve d.Jır in üstüne (*/,ır ağır inen siyah tül bir hayal buğusile örttüğü zaman, V rda, bir dakika oldu ki yanında yalnız Bülendi gördü. Arkadaşların kimi önden yürümüşler, bazıları adımlarını ağırlaştırarak arkada kalmışlardı. Bu değişiklik ne zaman? nasıl olmuştu? Güzel tabiat! seyrederken bunu farkedememiş gülüşle
elini onun koluna koydu*
— Güzel olan bu akşam değil »ensin Verda! Tabiat senin güzelliğini belirtmek için yaradılımç bir dekordan ba^ka birşey değildir.
Gene kız bu sözleri, hiç beklemiyordu. Buna hazırlanmış ta değildi. Ancak, bu saatte ve bu emsalsiz manzara karşısında söylenen bu çıi-Bülendin en hissiz kâfi idik
ti. Canı sıkıldı. Zoraki bir ona bakı i. Sâkin bir sesle:
— N(‘ güzel akşam değil lend? dedi.
îşte bıı sade cümle, gene
saatlerdenberi beklediği fırsatı ona verdi. Verdaya biraz daha yaklaştı,
ro!
Bü-
adamın
gınua sözler ve bilhassa, boğuk sesindeki sıcaki’k bir kalbı bile titretmeğe
Verda. birdenbire, ganb bir şekilde sarsıldığını hiasetti. Böyle iken yine sükG .etini muhafaza etmeğe muvaffak oldu. Durdu. Yavanca kolunu &ckti; çünlcü unun avucundan sızan atoş'iı. kolundan başlıyıu’tdc bütün vücuduna yayılmağa başladığını anlamıştı. Bu vaziyette rahat nefes alması..a ve muvazenesini kaybetmemesine İmkân olmadığını da İçin için itiraf etmek zorunda idi. Büyük bir irade kuvveti kullanarak:
— Dil ne güzel kompliman şair
bey! diyebildi.
Sesinin tamamiie sâkin olduğundan pek emin değildi. Bülend öfkeli ter tavır aldı:
— Kompliman değil Verda, samimî düşüncem budar. Sana bunu çok eskiden de söylemiştim amma sen aramızda geçen o tatlı, o içli saatlerin hhtırasuu bile sildiğin için bana inanm>yesnuw inanmak istemiyorsun. 8ıın.« ne kadar üzüldüğümü bile görmüyordun. Ben senin için yolcum artok. rhUbuki sen de senin benim içim ne olduğunu bilsen Verda! Verdacığım!
Bu son kelimelerde acılaşan, titreyen bir ahenk vardı. Gene kız, tesir albndıı kaJmak, büyülen inek kor kıifllle sarsıldığını hissetti.
Neden bu luadar şuursuzca korkmuştu? Euııu soııradun uzun uzun düşündüğü halde sebebini pek V ulamadı. O ahşanı Bülrn ider. niçin kaçlığını» arl»; ıLu’im mjkinş.üı arak ve cevab vermemek ÎÇln dudaklarını
mırarak. Yıldızla Nurana yetişmekte neden acele ettiğini de aıılıyamadı.
Bülende açıkça, o geçen maceranın bir çocukluktan ibaret olduğunu niçin söylememişti? Anlamadığı daha çok şeyler de vardı. Metinden bu gezintiyi niçin gizlemişti? Yemekte ve sonra Turhamn yanında piyano çalarken neden o kadar neşeli İdi? Bu neşesinin altında gizlenen ve paniğe, hattâ acıya çok benzi yen o ga-rib titreyiş neydi ? Bültendin sözleri onu sevindirmiş miydi? Bedbaht mı idi? Mes’ud mu? Unuttum sandığı eski, hâtıralar sadece uzaklaşmış, gizlenmiş miydi? îlk frrsatta hücuma geçmek istiyen sinsi, hain hâtıralar...
Bütün bu sualler günlerce gene kı-zın beyninin içiııdp bir vurdu durdu.
Zavallı Verda, o akşam rina veda etVikten soııca
yüzünde., dudaklarında beliren şeytanca gülümseyişi, gözlerinde parh-! yan fena parıltıları büsbütün tıtriyecek, kacaktı.
Bülende gplince,. o nunduk Çizdiği plânı umduğundan daha kolay ve çabuk tatbik edeceğine iııannuştı. Bu plânın tatbikinde, bugünkü gibi. Mümtazın saf kalbinden ve dostluğundan, öteki arkadaşların da iyi niyetlerinden istifade edebilecekti. var)

«Tasvir» Mühim! İfşaatına davam ederek yine kırmızılı yazile soruyor: «Komünizmle nasıl mücadele edeceğiz?»
Fıkracı — Vallahi azizim, o ş, ta • fatlı ilânlara baktım da gerçekten ifşaat dinleyeceğiz, yeni bir şeyle* öğreneceğiz sanmıştım. Mesoleıun uyur ca evvel frenk mecmualarında çı'usuş resim vo yazılara inhisar ett.. ni görünce hayal sukutuna uğra d. hela o tertib ediler ma hu d cKommühu tanıma» reçetesi yok mu? Hasıl biyeyim, bende hayal sukutundan da derin bir tesir yaptı, âdeta gıdıklanı -yormuşum gibi saatlerce beni gıdrtur-dü. Bana öyle geliyor ki böyle mü -him millî dâvalarda işin *»ansi3/on ve gazetecilik tarafı bırakılsa da daha lüplü ve daha esaslı yazda ra e-hemmiyet verilse hiç de fena ol-mıyacak gibi geliyor bana. Bu tarz -daki ifşaat (!) devam edecek otarsa günün birinde okuyucuların kakdu ifşaata da omuz silkip korkulur. Hırsız var ( halkı ayağa kaldıran fıkrasını unutmamak

«Vatan» da yedi sütun üzerine ter* tib edilmiş olan yedi sütunluk manşette: (Demokrat milletvekilleri, maaş farklarını partiye ver diter > deniliyor.
Fıkracı — O paralar şu fakir milletin bir kere cebinden çaktıktan sonra ister partiye verilsin, isterse hayır cemiyetlerine.

( Son Posta» rofıkiınia yana y.(kda haber veriyor: «Milli Eğitim lığı yangını işinde (Gönen) tahsisatsızfık yüzünden telle veremedi.»
Fıkracı — Bir de her gün, boş yere, telsizle dahi komışarak bir çok paracıklarımızı sarfeden Banm ve Yayın Genel Müdürlüğündeki tahsisat bolluğunu düşünün, artrk güler misiniz, ağlar mısınız, bu cihet sizin vicdanınıza kalmış bir meseledir.

( Son Saat» ın ( Saat başı» jütmurr da da, Yelkovan haber veriyor: «£ • fendimiz memnun değd!»
Fıkracı — Yazıyı okuyunca (efendimiz) in köylü v el inime t imiz oktu -ğunu anladım, amma scmameyı gifr-rüp geçenler Halk Partisine hulÛG. çakıyor sanabilirler. Malum a, efendi -milin hâlâ kimler olduğu lAytkile anlaşılamadı. Gözünü seveyim Ye(ko vancığım açık konuş...
FI K R AGI
• •
geçmelerinden diye ikide birde mahud çoban lazım...
Bakan * adüyosi cevab
hem da
çekiç gibi
arkada^ a-Btılendin
gürmüş olsaydı büsbütün kor-
kendinden meni
Kasım
Vaki Llec
38
47
ı
2
n il
9
12
1
12
Kolusun makineye kaptırdı
Ayvaıısaray Çeltik fabrikasında çalışan işçilerden Mümin Oekan, kırma makinesine kayı^ takarken, sol kolunu makineye kaptemışğır.
Mümin Özkan. Bulat Musevi has ta hanesine kaldırılmış, tahkikata başlanmıştır.
TAKVİM
OCAK 1948
1363
Ru
K. evvel
23

1367
Hicri
Pazar .esi
59 — AY 1 — GÜN 5
Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İmsâk
VuuÜ
S.
7
12
14
16
18
5
D.
24
19
41
53
32

Ü.
31
25
48
SAYFA- 3






A
idareci ==
aktüailteter
“S
z z


Macaristan^ Rus ordusu
Bu hususta Sovyatler tarafından Macaristana bir nota verildi
Budapeşte: 4 (A.P.) — Rus ya, Macar hükümetine bir muhtıra tevdi ederek, el’an bu memlekette bulunan Sovyet askerî birliklerinin ( Avus furyadaki Sovyet İşgal bölge sile irtibat hatlarının koru» masında lüzumlu olan kuvvet lerdeıı ibaret bulunduğumu bildirmiştir. ;
Keyfiyet Macar hükümeti- | nin yayınladığı bir tebliğle I açıklanmıştır. Bu konudaki ( Rus notası, 30 Aralıkta Sovyet ı ler Birliği Budapeşte elçisi ta ] rafından Macaristanm Komü( nist Başbakan Muavini ve Dış ] işleri Bakan vekili Mathias ( Rokosi’ye verilmiştir. J
Bu notada, Sovyet askeri ] birliklerinin, barış andlaşma] sı hükümleri mucibince, 14 A-. ıalığa kadar tedricen azaltıl ] uıkları da belirtilmektedir. (
Diğer taraftan Associated | Press, 25 Aralık tarihli bir hal berinde. Macaristanda el’an 5 öulünıve.k.ta olan Sovyet kuv-j vet)erinin 25 bin kişi, 400 avcı J uçağı ve 50 tanktan müteşek ( +:il olriu?UTiu bildirmişti. )
Macaristan Dışişleri Bakan J ligi, bu haberi «iftira olarak, t vasıflandırmış fakat Sovyet ı kuvvetleri hakkında tekzip edi ( ci bir rakkam yayınlamamış- 5 tır. Yayınlanan şekilde de, J Sovyet notasında, «irtibat hat) larını teşkil eden birliklerin» 1 mevcuduna dair bir kayd bu ( lunmamaktadır. Bu irtibat hat > larınııı, AvusturyalIn işgali ( müddetiııce Macaristanda ka- 5 lacakları tahmin edilmekte- S dir. 400 e yakın Sovyet avcı u- ( çağının el'an Papa ve Weszp 5 rem’deki hava alanlarında bu- ( lunduklan bildirilmektedir. '

4
İ
«
Churchifi iyileşti; prosunu içiyor!
Merakeş: 4 (AdL) _ ChurchiU’in hususi doktoru. Bayan ChurchiU Merake.şe gelir gelmez kocasının sıhhî durumunun memnuniyeti mu cip olduğunu kendisine teyit etmiş tir. Eski İngiliz Başbakanı tekrar . faaliyete başlamıştır. Churchill bu raya gelir gelmez Memenni sarayında hazırlattığı resim atölyesinde Fas manzaralarını çizmeğe devam etmekte, diğer taraftan her sabah kâtibesine hatıralarım dikte etmektedir.
Marakeş: 4 (A.A.) — Churchill
hastalığı başladığı zamandan beri ilk defa olarak Marnımla otelinin lokantasında yemek yemiştir. Bir gün evvel İngiltereden gelen karısı, kızı Saıah, aile doktoru Lord Moran onunla beraber yemek yemişlerdir. eYnıekten sonra Churchill ananevi purosunu yakmıştır Uzun günlerden beri eski Başbakan puro içmemişti.
Birmanyada da Cumhuriyet ilân olundu
Londra: 4 (B. B. C.) — 60 sene-denberl Ingiliz imparatorluğu ca mlasına bağlı kalan Birmanya dün istiklâle kavuşmuş ve bu memlekette Cumhuriyet ilân olunmuştur. -Birmanyanm u milyon nüfusu var dır. Tt uman ve Ingiliz Hariciye Na zırı, Birmanya Başbakanına tebrik telgrafı gönderdiler.
îngilterenin dolar sıkıntısına yeni bir çare
Londra: 4 (A.A.) — Ingiltere'nin dolar buhranını önlemesine yardım etmek maksadile bir fabrika olduğu gibi Coıınecticut’den Glas-kov'u nakledilmektedir. Bir Amerikan firması Amerikan Ticaret Ba kanlığının muvaf^kutile iki milyon dolar tutarında bir fabrika levazı mim iııgilıereye göndermektedir. Bu fabrikada yazı makinesiie elektrikli traş makineleri itnal edilecek tir. Fabrikanın makineleri iki va nurla nakledilmektedir-
•>
Irak Dışba kanının Londradakl demeci
Londra; 4 (AA.) — Anadolu A-jansııun özel muhabiri bildiriyor;
Ingiltere İle müzakerelerde bulun mak üzere Londra'ya gelmiş olan Irak Dışişleri Bakanı Cemali, bugün bana aşağıdaki demeçte bulun | muştur;
I Ingiltere ile münâsebetlerimiz | son derece samimi ve dostaııedir.
I Ancak 1930 İngiliz — İrak andlaş-I ması, zamanın ruhuna uymadığı i-çin, Irak'da tenkide uğramaktadır. Daha on senelik hükmü bulunması na rağmen, İngiltere hükümeti bu andlaşmanın gözden geçirilmesine muvafakat etmiş ve yeni andlaşma için müzakereler açılmasını ka bul etmiştir. Bu iki memleket ara
I anıdaki dostluğun sağlamlığının en büyük delilidir. Önümüzdeki hafta içinde Londra’ya gelecek olan Baş bakan ile Dirlikte müzakerelere baş Uyacağız
' Türkiye ile münâsebetlerimizin

bir taraftan ekonomik ve kültürel, diğer taraftan siyasî ve milletlerarası sahalarda azamî işbirliğini ta hakkuk ettirecek şekilde inkişaf e-deceğinl iimlt ediyorum, ideallerimiz aynidir. Dünyanın ayni müşkül durumu ile karşılaşıyoruz ve bu durum, dünyada barış ve adaletin tahakkuku İçin müşterek gayretimize ihtiyaç gösteriyor. Birleşmiş Miletlerde Türk delegasyonu İle çok yakın münâsebetler idame ettik. Büyük mUletlet arası meseleler kar şısında noktai nazar teati ettik. Bu işbirliği iki memleket arasında ki müstakbel işbirliği İçin iyi bir misal arzetmektedir. Türkiye ile kardeşçe münasebetlerimizin arttı ğını gördükçe seviniyoruz.
Sözlerime, şu mühim noktayı te baruz ettirerek nihayet vermek is terim: Bir Türkle konuşurken kendimi bir kardeşle konuşuyor adde derim.
Kıbnsta otuz iki bin
kaçak Yahudi var
Son selen 2 Panama vapur ne a Ingiliz el ksnfu
HANGİ RAKAM DOĞRU?
Londra: 4 (A.P.) — Yahudi mültecilerini nakleden Panyork ve Paıı crescent gemileri, Perşembe günü onbir binden fazla Avrupalı Yahu dlyl hâmil olarak Magusa (Kıbrıs) limanına varmıştır.
Gemideki Yahudiler, İngiliz ordu suna mensub birliklerin nezâreti al tında, mülteci kamplarına aktarıl maktadır.
Londra; 4 (B. B. C.) — Hükümet çe neşredilen bir tebliğde son gelen kafile ile beraber şimdi Kıbrıs A-dasında 32 bin Kaçak Yahudi meV cut olduğu bildirilmektedir. Tebliğ de, bu Yahudilerin iaşelerinin adada iaşe sıkıntısı yaratmayacağı, zi ra ada halkının iaşesinden artan( gıda maddelerinin Yahudilere tah sis edildiği de ilâve olunmaktadır.
MANDA KALKTIKTAN SONRA
Londra: 4 (A.P.) — İngiltere Fi-listindeki mandasını kaldırdıktan sonra, halihazırda Kıbnsta bulunan takriben onyedlbin Yahudi, mukaddes topraklara kanuni bir şekilde girme hakkını elde edecek tir.
TAHLİYE İŞİ DÜN GECE TAMAMLANDI
Londra: 4 (B. B. C.) — Kibrisin Magusa limanına Yahudilerin çıka rılınası İşi bu akşam tamam olmuş tur. Hiç bir hâdise olmamıştır. Ya hudiler kamplara gönderilmiştir. I Topyekûn 15500 Yahudi karaya çil kartılmıştır.
hükümeti tarshad
Londra: 4 (A.A.) — Kıbnsta ne$ redilen resmi gazetede, içinde gizli muhacir bulunan gemilerin Kıbns-ta tevkif edilebileceği lıakkmdaki kanunun tatbik mevkiine girmiş bu lunduğu bildirilmektedir. Çıkan ka rarname ile geçen Perşembe günü Magusa’ya gelmiş bulunan ve için de 15 bin gizli muhacir olan Pan crescent ve Panyork İsimli gemilerin mukadderatı da taayyün etmiş bulunmaktadır.
BİR INGİLİZ CENTİLMENLİĞİ Magusa: (Kıbrıs): 4 (A.A.) —■ Panyork ve Pancrescent gemilerinde bulunan Yahudilerin tahliyesine başlanmıştır. Gemide bulunmakta olan Yahudilerin sayısı 15.000 i geçmektedir. Bu gemiler, Ingiliz donanmasına mensup iki zırhlı ve 5 destroyer tarafından getirilmiştir.
iki gemi de Filistin bayrağını taşımaktaydı. İngiliz kıtaları Panyork gemisine çıkarak yolcuları tah iiyöye başladıkları zaman kendileri ne hiç bir mukavemet gösterilmemiştir. Askerlerin hiç birisi silâhlı değildi. Ingilizler, aileleri ayırmak istemedikeri için gayet ağır hareket ettiklerinden gemide bulunan bütün Yahudilerin karaya çıkarılması üç gün sürecektir.
Magusadaki İngiliz subaylarının eşleri, gemilerdeki Yahudi kadınla rının eşyalarını muayene de gönül lü olarak vazife almak üzere güm rük idaresine müracaatte bulunmuşlardır.

l
Bitiyor ve bitsin!
(Başmakaleden devam) merkezden böyle istisnaî bir durumda, talimat göndermek liizu -munu duymuştur. Demek ki De -mokratlar artık bu seçim Kanunu dâvasını ciddiyetle ele almak az -mimledirler. Filhakika hükümetteki şahısların kuru vaidleri ile ve tarafsızlık hakkında ki teminat la-ıile seçime girmenin ne kadar kötü neticeler verdiği miiteaddid defalar tecrübe edilmiş olduğundan, Demokrat Partinin bir daha aynı oyııııa gelmek istememesini pek tabiî görmek icab eder.
Bıı itibarladır ki iki parti arasındaki normal münasebetlerin devamı gerçekten arzu ediliyorsa artık vakit kaybetmeden Seçim Kanunu halka ve muhalefete eınni -yet verecek şekilde tâdil edilmeli ve reyiıı gizliliği ve masunlıığıı sağlanmalıdır. Bu netice elde edilmedikçe Demokrat Partinin hattâ kısmî seçimlere bile — tirâk etmemesi hiç de müfrit muamele sayılamaz.
Ceblıesindeki çatlaklar gün geçtikçe genişleyen ve bir giiıı (35) leri, başka bir gün Hamdullah Subhiyi, öbür gün de falan veya filânı kaybetmeğe mahkûm olau Halk Partisi, milletin kesin arzu ve iradesine karşı gelmekte daha fazla iııad ve ısrar etmemelidir. Madem ki Cumhurbaşkanından en mütevazı ferdine kadar bütün memleket hakiki Demokrasiyi istemektedir ve bunun tezahürünün ilk şartı da seçimlerde masuniyet ve emniyettir, ne gibi bir bahane ve vesile ile bu emniyeti sağlayacak kanun geciktirilebilir? Böyle bir hareketin düpedüz mânası; «Ben milletin hakiki reyinin aleyhimde tecelli edeceğini biliyorum, onun için öyle samimi bir seçime gelemem» demekten başka ne o -hır? Seçim Kanununu değiştirmemekte ısrar, ancak bu kötii manaya gelebilir ki, böyle bir düşüncenin ağırlığını hiç kimse üzerine alamaz. Antidemokratik kanunlar behemehal değiştirilmelidir ve değiştirilecektir. Halk Partisi isterse bu istihale suhuletle olur. İs -teınezse biraz gecikir, fakat milletin iradesi yine ve her şeye rağmen hâkim olur ve tecelli eder.
A. Cemaleddin Saraçoğlu
• •
İŞ-blr
Turkiyeye kaçış
. ■- o-- -
’ Havadaki cinayet tekrarlanacak mıydı
Bükreş, 4 ÎA.A.) — Afp:
Bu sabah yeni bir firar hâdisesi keşfedilmiş ve vaktinde önlenil miştir.
Tars hava kumpanyasının bir uçağı motörleri çalışır bir halde tam Bükreş - Krakof seferi için harekete geçeceği sırada polis me murlan ellerinde tabancalarla u • çağın hareketini önlemişlerdir.
Uçakta derhal yapılan tahkikat sonunda yolculardan on birinin si lâhlı olduğu ve havada mıiretteba tı telıdid ederek rotayı değiştirme yi tasarladıkları anlaşılmıştır.
Yanda önlenilen bu teşebbüs, bundan bir müddet Önce aynı kum panyaya aid bir uçağın, makinist ferinden biri öldürüldükten sonra . Türkiveye sevkedilmesile neticelen nen maceranın bir tekerrürüdür.

\z>
fr-------------------------------------------------------------------------------------------
Günün enteresan haberleri |
K___________________________________________________________________________________________>
7 li. B. C. nin Ar abca neşriyatı ) * Londra: — Ingiliz B. B. C.
• Radyo merkezi, dün bir yıldönü
J mü daha kutlamıştır. B. B. C. 10
I sene evvel dün Arabça neşriyata
( başlamıştı. Bugün, B. B. C. de, 46
z dilde neşriyat yapılmaktadır.
I (BB.C.)
) İtalya ile Polonya arasında
I ticaret
i ★ Roma: — İtalya Dışişleri Ba
L kanlığından bugün bildirildiğine
4 göre, 31 Aralıkta Varşovada Ital-
? ya ve Polonya arasında 1943 yılı 1-
7 çin bir ticaret andlaşması imza e
} dilmiştlr.
J Andlaşma mucibince, iki mem-
| leket arasında 3.750.000 Ingiliz 11-
I rası kıymetinde mal müdavele edl
i lecektir.
L İtalya Polonyadan 1.350.000 liralık
i kömür alacak ve mukabilinde bu
J memlekete limor^ ipek, kükürt,
7 çinko ve elva. maklna akşamı ve
y elektrik teçhizatı temin edecektir, çok memleketlerinde su baskınla rı olduğu bildirilmektedir. Salne nehrinin taşmasının şimdiye kadar sebep olduğa hasa? bir milyar frank tabznln «hlmektedlT.
ler Nevyork'un faaliyetini dün de felce uğratmıştır. Texas hududun dan itibaren Neıvengland'a kadar şiddetli bir fırtına hüküm sürmek tedlr. Fırtına yüzünden şimdiye kadar 100 kişi ölmüştür, hasarlar da dört milyon Ingiliz lirası tah mln edilmektedir.
Bu asır içinde kaydedilen fırtınaların en şiddetlisi Amerikada ce reyan etmektedir.
Bardaktan boşanırcasum yağan yağmurlardan sonra İçlerinde Nev york da bulunan 17 eyalete kar yağmaya, başlamış hava demiryolu münâkaleleri durmuş fabrikalar kapanmak zorunda kalmış bir çok bölgelerle münasebat kesilmiştir. Nevyork’ta binlerce kişi elektrik cereyanından mahrum kalmıştır. Yakacak da bulunamamaktadır.
(A4)
Arrapada su baskınları Londra: — Avrupamn bir
Hollanda’nın Doğusunda bir çok hölgeler su altında kalmıştır. İdari makamlar, halkın tahliyesi İçin tedbirler almaktadırlar.
İsviçre’de halka su baskınlarının vukua gelmesinin muhtemel oldu ğu haber verilmiştir.
Ankara Cumhuriyet Savcılığı eski başyardımcısı otomobil altında can verdi ...

W
Ankara, 4 (Husus!) -— Ankara Savcılığı eski Başyardımcı ve Maliye Bakanlığı Müşavir avukatlarından Hüseyin Sapmazlı, dün gece saat 20.30 sıralarında Çankırı caddesinden Ulus meydanına doğru gelirken, Kadri Yen’in idaresindeki 1538 numaralı taksi şiddetle çarpmış, başın-
Demokrat Parti Millet vekilleri maaş zamlarını partye terkediyor .
Ankara, 4 (Husus!) — Milletvekilleri, yeni zam esasına göre Meclisten çek defterlerini almağa ve paralarını bankadan çekmeğe başlamış lardır.
Şehrimizde bulunan Demokrat mil letvekilleri 300 lira tutan son maaş ve harcırah zammı farklarını kapalı birer zarfa koyarak parti genel başkanı Celâl Bayara teslim etmeğe , başlamışlardır.
Diğer taraftan Demokratlar Genel na göndermiş olduğu yılbaşı tebri-kurmay Başkanımn Cumhurbaşkanı-kindeki İfade tarzını şiddetle tenkid etmektedir.
Ankara ün’, ver si t es nde dünkü münazara
Ankara, 4 (Hususî) —-saat 15 de konferans fakülteleri çalanması mı, yoksa
konusu üzerinde bir münazara ya pilmiş, Fen fakültesi müsbet, Tıb fakültesi menfî savunmuşlardır.
Neticede Fen fakültesi ekibi mü nazarayı kazanmıştır.
Bugiin
Ankara üniversitesi salonunda Fen ve Tıb arasında «Atomun par insanlık için faydalı zararlı mı olmuştur?»
Terhisi geciktirilen İtalyan askerleri protestoda w bulundular
Roma; 4 (A.A.) — Bildin garnizonunda bulunan kıtalar 1946 sınıfının terhisini geciktiren hükû metin bu kararını protesto etmek üzere dün akşam kışlalarını ter-ketmişlerdir.
Bu kıtaların başlıca sokakların dan geçtikten sonra kuvvetli polis müfrezelerinin nezareti altında kış lalarına dönmüşlerdir.
Ciddi sayılabilecek hiç bir hâdise olmamıştır.
--------o-------
İtalyan Komünist Partisinin kongresi
Milano, 4 (A.A.) — İtalyan ko münist partisinin altıncı kongre -sinin bugün açılış töreninde üç bine yakın şahıs hazır bulunmuştur.
Kongreye iştirak eden yabancı heyetler arasında M. Harry Pol-littin başkanlığındaki İngiliz Leye ti ile M. Thorozin başkanlığındaki Fransız heyeti de hazır bulun maktaydı.

Türkiyede İdarî reform
Teftiş İşleri/
4
ve vücudunun muhtelif yerlerin ağır surette
kaldırıldığı
yaralamıştır. Ya-Nümune hastaha-bütün^ tedavilere Şoför yakalanmış
dan
den
r alı,
nesinde, yapılan rağmen ölmüştür, ve tevkif edilerek hakkında takibata geçilmiştir.
Devlet


bir heyet olmuş ve
İngiltere
Devlet İktisadî teşekküllerinde çalışanları® -primleri
Ankara, 4 (Hususî)
İktisadi Teşekküllerinde çalışanlara verilmesi kararlaşan primler hakkın daki kararname ilgililere tevdi edilmiştir. Prim dağlımı bu ayın 15 ine kadar tamamlanmış olacaktır.
• •
Uç fırına fındık ihracatını inhisar altına mı aldı ?
Ankara, 4 (Hususi) —. Fındık satış kooperatifi üç hususi firma .’le ihracat mevzuu üzerinde şiddetli bir mücadeleye gitmiş bulunmaktadır.
Bu subeble de Vekâlete göndermek zarureti hasıl heyet Ankaraya gelmiştir.
Mücadelenin mevzuunu
İaşe Nezaretine satılmak üzere hazırlanan 50.000 toıı fındık teşkil etmektedir.
Bilindiği üzere hariç piyasalarda fındık fiyatları düşmüş ve sterling durumu yüzünden ihracat büsbütün yavaşlamıştı. İlk mahsul idrâk edildiği zaman fındık müstahsilleri kooperatifi, fındık ihracatçıları birliğinin hariçten almış olduğu fiyatlara kıymet vermiyerek ortaklarına fazla fiyat vermiş ve müstahsili kazandır mıştı.
Bundan sonra fındık fiyatlarında düşüklük görülmüş ve taleb azalmıştır.
. Nihayet san ay içinde İngiltere 1-aşe Nezareti karşısında bir firma bulmak şartile on milyon liralık bir fındık partisi alacağını bildirmiştir.
Bu haberi alan üç firma borleşerek Ticaret Bakanlığından müsaade almış ve tek bir elden İngiltere iaşe Nezaretine on milyonluk yapmağa başlamışlardır.
Bu üç firma Ingiltereye
satışları inhisar altına almak îngilterenin teklif ettiği alış fiyatın-dan kırmıştır, hal edeceği her ton için 17S sterling fiyatı teklif etmiştir. Fakat bu fir-1 A ma her tonunu 169 sterling 15 şiling ten satmağa rıza göstermiştir ve satış lan bu şekilde inhisar altına almıştır.
Kooperatif bu işten çok müşkül durumda kalmış ve 210.000 ortağı zarar görmüştür. Kooperatif heyeti Ticaret Bakanlığile bu hususta temas edecektir.
ihracatı
yapılan î içm
Filvaki İngiltere id-
I
Doğudan gelecek diktatör fatih!
1 (AP.)
1 Bir asırdanberi görülmemiş
l fırtına
l Nevyorii; — Kar, tola ve eel
(A.A.)
Everesi'ten daha yüksek bir dağ zirvesi aranıyor Londra: — Bir Amerikan inil yardelerite bir (en müzesi müdürü, Çin'in uzak bir yerinde bulunan bir dag silsilesinde tetkikler yap inak üzere bir araştırma heyeti tertiplemişlerdir. Bu heyetin Eve rest dağından daha yüksek bir dağ tepesini bulması ihtimali dahilindedir. Bahis mevzuu dağ sil silesi, şimdiye kadar lıiç araştırıl manuş olan Amme Machln dağı dır. Bu silsilede 25.000 kademden yüksek tepelerin bulunduğu bilinmektedir. Harb esnasında bu dağ l.’.rm üzerinden geçen Amerikan havacıları, Japon pilotlarından zi çektumektey ou sarp bölgede pek çok u-■*. Sağ kalmış otan
vade bu zirvelerden .cüier, bu çak düçuiüştüf.
---------------------—
bazı havacıların burada, erişilmesi j imkânsız bir mahalde yaşamaları i muhtemeldir. Pilotlardan batıla- ( n yüksekliği 30.000 kademi aşan 4 zirveler gördüklerini söylemişler- 4 dir. 37.000 Ingiliz lirası talimin cdi 7 len sefer masraflarını ödlyecek o- 7 lan milyarder Milton Reynolds- J dür. Heyeti nakledecek olan uçağı J da yüzbaşı Odom İdare edecektir. | Hatırlarda olduğu gibi geçenler- ( de Milton Reyııolds'un dünya et- i rafında seyahat rekorunu kırdığı i uçağı da yüzbaşı Odoııı idure et- 4 ııılştl. Heyet üyeleri arasında Jeolog? lar ve diğer uzmanlar bulunacak- ? tır. ’
ı A,A.) liiv caııbuz kocanın fedakârlığı Blackpool (Lkncasshlre): — Dün akşam Blackpool Tov/er sirkinde kalabalık bir seyirci küt leşi önünde Trapez hareketleri ya paıı İsviçreli yıldız bayan Barlcm onrne tre yükseklikten düşmüştür. Onun hareketlerini taklb eden ko cası hızla koşarak sukutun şiddetini azaltmağa muvaffak olmuştur. Bununla beraber bayan Bar ton’uiı yaraları koıldisiniiı hasta-haueye nakledilmesini İcap ettirmiştir.
------o-------
General Eogol nıiihim bir nutuk tüyle d i
Saint Etienne: 4 (A.A.) — Ge neral do Gaulıe bugün öğleden sonra burada söylediği nutukta birlik için umumi bir davet*? bulunmuştur.»
De Gaıılle, yeni seçimlerin ya -pılmasını istemiş ve partiler rejiminin hakiki b’r hükümet mefhumu ile telif götürmediğini, 23 ay-c^ıııberi devam eden tecrübek rin yarım düzüııeyi bulduğunu söyli -yerek, ancak gayet sert vasıtalar la temini mümkün olan istikran talep etmiştir.
Nihayet de Gaıılle, doğudan ge lecek bir fatih namına diktatörlük leriııi tesis etnuk maksadile Fran sayı mahvın;' sürüklemiye çatışan larııı muvaffakiyet ihtimallerinin azaldığını görmelerinin vakti geldiğini, çünkü bunların muvaffakiyet. ihtimallerinin ancak Fransa -ııın iflâsı ile artabileceğini sözlerine ilâve etmiştir.
--------û--------
ııgi İtercde yenj tayınlar
Londra l (A.A.) — îngilterede bugünden itibaıen vivecek t.r’in-larında şu dep,ıŞİKlikk-r yapılmıştır: 5
Son iki avda
verilen lerevağı ta
* sarama cıkarılni'-'
Gikolatfı ' nıuilerin t


\ A.»


225 gTçım oturak \ ını u vcm 340 k •
diğer şekerli rıa • %y tı *50 er i n -inüriLnistir.
4

tâyinlarının nizami mikdarda verilmediğini ve buna benzer çok altında ehemmiyetsiz i$-
■ darede işlerine Önem
Q verileceğini içişleri S a kanının bayana t ından öğreniyoruz. Memleketimizde teftiş işinin ehem-miyeti pek büyüktür. Âmme hizmet« ferini tedvir ile mükellef idare âmir ve memurlarımızın ve halkımızın içtimai bünyeleri sıkı ve ciddi bir tef • tişi icab ettirmektedir.
Umumiyetle teftiş işlerinin kanaat fimizce üo cebhesi vardır: BirinoUi, mevcud mevzuatın memur tarafından iyi tatbik edilip edilmediğini müfet • tişin tedkikidir ki, bu teftişin ica* ettirdiği yüklü masraflar hiç bi? zaman mahalline masruf de^il ve en e-•hemmîyetsizi ve en şeklisidir.
Meselâ müfettiş, nüfus defterinin kaç sayfadan ibaret olduğunun defterin ilk sayfasına işaret ediJp e t irmediğini, sayfaların faslı müştereklerinin mühürlenmiş olup olmacLgını, defterde hâk ve silinti bulunup bu -Ilınmadığını tedkik eder.
Yine hapishanenin idari teftişinde, ekmek verilip basitin
Icrin yapılıp yapılmadığını teftiş eder, Yine belediye veya hususî idarele -rin arttırma veya eksiltmelerinde i-hale kaimesine mevzu pulun üzerine, salâhiyettar zatın (ihale olundu) cüm lesi ve tarihini yazıp yazmadığını tebarüz ettirir.
Yukarıda dediğimiz gibi, pek «ekil olan bu tedkikin, teftişin azametli, ehemmiyetli melhumile pek alakası olmasa gerek.
İkincisi, teftişin halk cebhcsınden yapılmasıdır ki, bu da halkın idare âmir ve memurlarından şikâyetinin tedkik ve intacıdır.
Bu teftiş birincisine nazaran daha ehemmiyetli, ve tarafların hukuk ve vecibelerinin tâyini meselelerinde ol -dukça rol oynıyanıdır. Vatandasın içtimai seviyesi yükseldikçe müfettişle* • rin bu husustaki faaliyetleri artar.
Mıntakası dahilinde şeklen kimsenin evinde yaîmıyan, kimsenin yemek davetini kabul etıniyen müfettiş* nihayet idare amirliğinden yetiştiği . için, idareye karşı, tamamile bitaraf kalamamaktadır.
Biraz meslekdaşhk hissi ga’îb gelir. Biraz kendisini vekâletin iç siyasetine kaptırır, biraz da bir gün kendisinin yine idare âmiri olmak ih\ma-lini düşünür.
İşte bu hisler ile, yapacağı tahki-o
kat ve îezieke, memur hakkında lüzum veya men i muhakeme kararı verecek olan idare heyetlerinin larında tam bir isabeti temin Mülkiye müfettişliği tam bir işi olmalıdır. Müfettişlikten
bir memuriyete naklokınmamafıd.r.
Bu, ikinci teftiş, tam ınânasıH yapıldığı takdirde idare ed.len cok meni nun olur, ve hükümetin kendine yaklaştığını hisseder.
Basit ve şeklen, ınantıkan hakikate pek o kadar uymayan meşaleler hakkında, tahkikat açmak sııietile idare âmirlerim rencide etntfk de doğru değildir. Zira bu gibi yersiz tahkikat teşebbüsleri, idare âmirinin otoritesini sarsar.
Teftişin üçüncü cebhesi, en ehem -ııuyetlı, eıı verimli olanıdır. Bu hususta, devletin ihtiyar odccegi teftiş masrafı tam yerindedir.
Müfettiş, defteı üzerindeki teftişini yaparken, bazı notlar almıştır. »Meselâ nüfus kayıdiarında vefiyat çok -tur. İlmühaberlerden stbeblerim (os-bit eder. Evlenmek azdır. Adli makamlardan izalei bikir suçlarının nis-betlcrini arar.
çocuk düşürme
tedkik eder. Bu alacağı malûmat bir fikir edinip bu kanunlardaki suçlar için konulan müeyyidelerin nol| (Dccamı 5 incide/
l*a»ar -ctınez. ihtisas bıska
Tevelliidat azdır. Ym* suçlarını adliyoden ilt bu
Pofonyada veremden Ötenler tizdeki kadar
Varşova: 4 (A.A.) — B. B. C. uU Varşova muhabirinin bildirdiğine gö re, Alman işgalinden sonra Polon» yanm karşılaştığı en büyük mesc le verem salgını olmuştur Bir sena de veremden ölenlerin sayısı en a# 40 bindir. Hükümet, bu salgınla mü cadele için tedbirler almaktadır.
Bulgar büdcesi
Sofya: 4 (AA.» — Anadolu Ajaa sjnm özel muhabiri bildiriyor: Meclis, büdee müzakereleri ne öaşlam»ştır. Bu senek! büdcenin başlıca özelliği, memurlar arasında sıkı bir tasarruf yapılmış olma« s\, ve iki nan inş lerln art
senelik plânda derpiş olu*
> • %CVt i
M iman kredî

i •




I
GÜNÜN DAVALAR!
SAYFA: 4
w’
• •'
*
GUrüiı yor ki bütün bunlar insanı kent inşa
(î. B. C. radyosunun televizyon mülcfıas' ft dan Mlss /aminine Bü'jh stildyontın televizyon dalrcslmlo iş başında
Yeraltı radyo münakalâtı, en so radyo cihazları ve televizyon
ve maneviyat















o

ı*4»ı.ca4 y wy (x uui^ı îı&ç
Coiumbıa Üniversitesinde Malaryayı esaslı bir şe&udc teuavl euen bir ilaç —ü—meuıoxy—ö—tccruue CGiUıuşıir. lecuoııcr, ilacın yüzae 95 nibMeunde teuavl sağladığını be lırbiiu^tır. culıunoıa uıııversııesnı •de Kimya Proıesvru Dr. Kooert El bcrııcıd bu hacın savaş devresinde Malaryauun muztarıp olan yarım milyon tecrüben en tamamen ve çaouk iyııeşurecegını belirtmiştir. bUPLK D. D. T.
Soıı zamanıarda Birleşik Ameıi-kada Cynaımd Kumpanyası DDT den b—Kere oalıa musbet netice 1er sağlayan aThıupiıos 3422u isimli bir huşuraı öldürücü vücuda getir mıştır. Haşerat oldûrüoü, bukadar kudretli olmasına rağmen ne kuıla nana ve ne de çiltlik mahsulüne za rar vermektedir. Bu zehlre karşı koyabilecek bir haşere tipinin mev cut olmadığı kanaatine varümışUr-Meyva ve sebze haşeretlerlne karşi bilhassa tavsiye edilmektedir. 1948 yıhnda bu terkip toz halinde piyasa ya çıkarılacaktır.
14 TONLU ADESE
Geçenlerde dünyanın en büyük (5 08 metro diyametre) ve en ağır (14 1/2 to) teleskopu 22 tekerlekli bir kamyonla Kâilfornla Teknoloji Enstitüsünden 208 kilometre mesa föde bulunan Palomar rasathanesine nakledilmiştir. 1955 yılından beri hazırlanmakta olan bu teleskopun dünya bakımından fen adam lormın bilgilerini büyük ölçüde art tıracağı ümld edilmektedir.
INORID BERGMAN VE BÎNG CROSBY
Ingrid Bergman ve Bing Crosby Birleşik Amerika film sanayiinin en çok sevilen-yıldızlarıdır. Son za martlarda bir ticaret dergisinin ter tip ettiği bir anket bu hakikati be lîrtmlştlr. Nitekim, bu anket İng rid Bergman ile Bing Crosby nin 1 numaralı aktris ve aktör olmakta devam ettiklerini bariz bir surette açığa vurmuştur.
OPERA FİLMLERİ
Son zamanlarda Metropolitan O-pera Birllğile 'Beynelmilel Opera ■Filmleri Kumpanyası arasında yapı lan bir anlaşma neticesinde belli başlı operaların renkli ve sesli film lerl' vücuda gctirileblecekth. Bu filmler Birleşik Amerikadaki sinemalarda, klüplerde ve okullarda gösterildikten sonra harice de gön derilebilecektlr. İlk olarak -11 TıîO-vatore» operası filmi çekilecek ve A-. ralık ayında faaliyete geçilecektir
Ortaçağda, insanın iç varlığı yalnız dinden gelirdi. Osmanlı imparatorluğu da ortaçağda kendi göz kamaştırıcı durumunu .. fakat zaman değişince...
İnsanın içinde ve yaşadığı dünyanın türlü türlü olaylarını gelişi gii-»el değil de «bilim» yoliylc elde e-dip d irim in i daha verimli bir kılık ta yaşamaya ererek bütün dünya o-Iaylannı bilimlerin ortaya koyduğu
— YAZAN----------------
Halil Nimetullah |
bu yotda göstermiştir
U yakınlarda bir takım yazarların bugünkü hayatımızın din esaslarından ayrıldığından dolayı «mâneviyat» im izin da çöküntüye uğradığını, bugünkü gençliğin bu din esaslarından yoksun olduğundan 'dola* yı eğitimin ekaik r ka
söyliyo -
dsâjhaM
ahUD ___________
Melere vİMhrieefl ger türüyorlar.
1 •


ot tasında yaşatan toplumun verdiği iç ı olayları, ruhsal clay)ardır ki bu olaylar böyle iç varbğım yapmazsa insanın hayvandan farkı kalmaz. Çünkü hayvanda da tinsel varlığın (duygu« ya ilişik bölümü vardır.; Fakat (dtî $ünme) ve (yap*
ma) oölttaileıi bulunmadığı için in« tandan ayrılır.
İnşânın kendine mahsus olan bu olaylar ise insana içinde bulunduğu toplumdan ona1 geldiği ve‘ başka hiç bir kaynaktan, ne (kök) den, ne de (insanlık âlemi) denilen (soyut kav ram) fmücemd mefhum) dan gele nır/ecvği için Tuhunda “millî varlık” duygusunu yaratarak onun “iç yap. ’ mm doldurur. Bundan do layı ancak insandaki “millî varlık,, duygusudur ki insana asil kendi (insafhk) mı verir, onun "mâneviyat”' ını.,yaratır..
İmdi insanın içini dolduran bu (e şîdli ulusal olaylar içinde, ve bu olay lann birleştiği kurumlar içinde ‘'dia olayları,, ve (din kurumu) — gör düğümüz gibi — o yapınm, inşamı» iç yapısının bir parçasıdır, yoksa bütür.ü değil.
Orta çağda, o zamanın içinde ya şadığı hayata göre, insanm iç var «lığı yalnız dirtden gelirdi, İç yapı, “mâneviyat,, yalnız ’din olayların -dan yapılmlş olurdu. Nitekim bütün ulusların tarihleri bunu bize gösteriyor. Csmanlı imparatorluğu da or taçağda kendi göz kamaştırıcı durumunu bu yolda göstermiştir.
Fakat zaman değişip de çağdaş medeniyette “din varlığı,. nın yerini 4:mület varlığı» na vermesi, (31 ve imparatorluğun bu yeni gidişe u-vamaması, geride kalması yüzünden zamr.nm * hasta adamı,, olmuştu.
lmdb bugüfı mBÜYÜK TÜRK DEV RİMÎ > nin onÜJiMize a^tığ? * millî varlık,, yonı içimizi; “mâneviyat,, ınn-zı ancak ‘'milliyet duygusu., ile
“Türklük.. duygusu ile doldurmak ülküsünü bize vermiştir.
göster
okullara d lişün mey®
büyük varlığını yaşadığı
gibi *1$U-lç yapıaı-«mânevt
kımdan da televiziyon bir ziyandır,» çünki masrafını koruması imkân-i sız gibidir. i (
GÜNDE S MİLYON TELEFON 7 MUkALBMESİ 7
Londranm Fraday house binasın» da telefon santralinden haftada 34 milyon mukâleme geçmektedir. Bul santral yalnız Londranm değil, fa-) ' Faraday House,- dakl 4
■ ngllterede hâlen yapılmakta I olan yer altı radyo münâka-
■ lâtı üzerinde kİ araştırmalar maden kazalarındaki kurtarma a-meliyesinde bir inkilâb yaratacaktır. Millî kömür büsoruna mensup şahıslar, kurtarma eksperleri ve or du mensuplarının iştirakile, amele nin üzerinde taşınacak alıcı ve ve rlcl küçük radyolar üzerinde yapılan tecrübelerde hazır bulunmuşlar dır. Durham kömür madenlerinden birinde yapılan bu tecrübeler de alman neticelere göre İngilizle rin «Walkie—Talide» «koşuşan ve yürüyen.» tabir ettikleri bu yeniâlet
I sayesinde 400 yarda derinlikle ko-7 nuşmak mümkündür. Evvelce ma 7 denlerde bulunan maden stokları-7 nın dinlemeyi imkânsız kılacağına “ kanaat getirilmişse de bu mâni or tadan kaldırılmıştır. Madenin ağ zında bulunan bir asker, 450 kadem derinlikte bulunan bir ameleden mesaj alabilmiştir. Bir infilâktan sonra böyle bir mesajın alınabilme si, kurtarma ameliyesinln en aşağı iki saat erken başlayabilmesini sağlayabilecektir. Halbuki bugün kurtarma ameliyesine başlayabilmek için rapor beklemeye ihtiyaç vardır. Her ne kadar bu tecrübeler henüz bir başlangıç safhasında İse de, İngllteredeki bütün kömür amc leşini mümkün olduğu kadar emnl yette bulundurmak istiyen Millii kç , mür bürosu, neticeden son derecç J memnun kalarak bütün ameleyi bu « çeşit aletlerle teçhiz etmek için L plânlar hazırlamaya başlamıştır. ( EN BON RADYO CİHAZLARI 7 Radyo Olempiyanm geçenlerde / Londrada hazırladığı radyo sergi-7 sinde televizyon tertibatlel müceh J hez radyo ahizelerinden, bayanlarjp V küçük çantaları İçinde taşıyabile-( çekleri büyüklükte küçük radyo ahi ( zelerine vermcaya kadar her türlü ? aletler teşhir edilmiştir. Bu kü-/ çük radyolar haı bte gizli olarak kul 7 lanılan ahizelerin sulh için hazırlan ‘ mış şekilleridir. Harbten evvelki y »iyatlarla mukayese edilecek olunur l sa radyo fiyatlarının diğer gınayı T aletlere nispeten daha az artış i gösterdiği anlaşılmaktadır. Alelâ-J de dinleyiciler için, radyolarda görü) ııürde büyük bir değişiklik yoktur, ancak dinlenilip ayar edilmeye baş lanınca büyük farklar kendisini gös termektedir. Plâstik 6anayi de, rad yo muhafazalarına büyük yenilikler getirmiştir. Gerek renk, gerekse şeı lik bakımından son derece nefis niij munelere rast gelinmektedir. Şergil de güzel tahta muhafazalara da» rast gelinmektedir.
Radyoyu açtıktan sonra kapama^ yı unutanlar için yeni bir otomatik zil de icat edilmiştir. Ayarlanan sa atte 2İ1 çalarak radyo kendiliğinden kapanmakta veya açılmaktadır. Bilhassa sabahlan uyanmak için bıi yeni icat son derece işe yaramakta dır. "
TELEVİZYONUN MAHİYETİ '
Dünyada en fazla televizyon ahize sine malik bulunan şehir Londra-dır. Her ne kadar Ingilterede tele vizyon seyretmemiş insanların ade di çoksa da Londrada ve diğer In giLz şehirlerinde mevcut bulunan 25.000 eski ahize dikkat nazarına alı nacak olursa, günde 100.000 kişinin televizyon seyrettiği anlaşılır. Bu rakkam ise dünyada en fazla tele viziyon seyircisinin Ingilterede bulunduğunu ifade etmektedir. Yalnız Londrada 12.000 radyo ahizesi bulunmaktadır. 146 televiziyon lstas


*




€1

/
yonunun mevcut bulunduğu Nev-york City de İse ancak 7.000 televizl yon ahizesi vardır. Televlzlyon saye sinde artık dünyada İlk defa olarak iki yerde birden bulunulması müm kündür. Televiziyon kat’i bir şekilde 45 mil kuturda bir sahayı içine alabilmektedir. Televiziyon ufka ka dar uzanmakta, ve B. B. C. merke
zisin televiziyon istasyonunun bu den biridir, lunduğu Alexandra Place deki 305 den*biridir. Faraday House dekif [ kadem irtifakındaki direkler vasıta santralden o operatörler her gün sile dünyanın dairelerini takip ede bütün dünya ile konuşmaktadırlar, J bilmektedir. Artık televiziyon tama Bu operatörlerin sesleri gerek telemen kati *bir şeklL almış ve îlk gö reni derhal hayranlık içerisinde bı rakan bir mahiyet arzetmiye başla mıştır. Peki, acaba bunun teamü nü durduran amil nedir? Bunun ce vabı paradır. Televiziyon ahizelerin den istenilen ücret fazladır. Bundan başka radyo için hazırlanan bir program televiziyon için hazırlanan bir programdan altı defa daha diği ve «Allahaısmarladık Londra, ucuza mal olmaktadır. Bu yüzden televiziyonu bütün memlekete birden teşmil etmek milyonlarca liraya mütevakkıftır. Hakiki durum şudur. Televiziyon artık hakikî ma hiyetini kespetmiş fakat bunun u-cuza maledilmesi için henüz hiç-bir çare bulunamamıştır. İktisadi -ba-

fon gerakso deniz altı hatlarlle Iıı-i gllterenin.dört köşesine ve bütün! dünyaya yayılmaktadır. L
Merkezin Avrupa bürosunda çalu şanlar, İkinci dünya harbinin ilk{ ,, günlerini hiç bir zaman nnutamı-yacaklardır. Naziler Avrupada İler lerken, Avupa şehirlerindeki opera türlerin seslerinin birer birer kesil
Almanlar gliyor» mesajlarını dai-I ma hatırlayacaklardır. Bu mesaj-2 lar Londra İçin daima yeni bir felâ/ ket haberi teşkil etmekteydi. Niha- 7 yet 1945 senesinin unutulmaz bir) gününde, Avrupanın kurtuluşunun! İlk sembolü olarak Paris telefon! santralinden ilk mesaj alınmıştı. (
ı*
ıl
ıl
PAZARTESİ — 5/1/1948
18.30
1948 PLANI
I
19.00
19.00
19.15
19.10
Yası işlerini ililen idare «den Yan İşleri Müdürü: FATİN FUAD
Dizildiği Yor:
«Yeni Sabah» taüretliphanoBİ Baaıldığı yer: «GCta Baıımevl»
200.000 LİRALIK İKRAMİYE
İmtiya* Sahibi:
A. CEMALEDDİN SARAÇOĞLU -
Hebaplannda altı yüz liradan fazla parası bulunanlar her beş yüz liraları İçin çekilişlerde ayrı bir Iıur’a numarası alacaklardır.
Ayrıca, 21 Nfcan 1948 de ÇOCUK HESAPLARI İçin zengin ikramiyeli çekiliş.
Tıiâ& dört çekiliş: Her çekilişte 1 EV, 1 ARSA ve dolgun para ikramiyeleri...
4EV, 4ARSA

Şen bir yuvaya sahip olmak isterseniz, TÜRKİYE ÎŞ BAN-KASTndakı tasarruf hesabınızı en. az YÜZ liraya yükseltiniz. He-tabınız ybksa derhal bir hesap açtırınız.
TÜRKİYE İŞ BANKASI
7.28 Açılış ve program.
7.30 M. s. ayan.
7.30 Müzik: Hafif Müzik (Pl.)
7.45 Haberler.
8.00 Büzik: Çeşitli Hafif
* Müzik (Pl.)
Müzik: Marşlar (Pl.)
Kapanış.
Açılış ve program.
M. s. ayan.
Müzik: Çeşitli Müzik (Pl.) Haberler.
Müzik: Kanşık Şarkılar. Kapanış.
Açılış vâ program.
Müzik: Türküler.
M. s. ayarı. '
Müzik: Türküler.
Birinci Çekiliş: 1 MART
♦ j

Ecnebi Seyrisefain Şirketleri ve
* Armatörleri Cemiyetinin
Hey eti Umumiyesi 22 Ocak 1948 tarihine müsadif Perşembe
tantjsaat 11 de Galata, Veli Alemdar Hanında 339 numaralı Dairede vu 'tutulacağını arz de mezkûr Cemiyetin â?alarma ilân ve teşrifleri rica oHmu?. ' -4
RUZNAMEr •
1 — 1947 Mesai hakkmcıayı «apor.
2 — Bilânçonun tasvibi ve çıkan İdare heyetinin İbrası.
3 — Yeni İdare heyetinin seçilmesi.
4 — 1948senesl İçin iki hesap mürakiblerinin seçilmesi
«milliyet duygunum edememiş olmasından hiç akıllarına getir •
ilk önce insan varlı • onun
yapısını ilkin bu ve buna göre bu birer birer ele
ve düşünce-din «inanç» ve aşılama kapılmaksızm, salt
kanımlara göro edinmiş olur. Bu bö lüm de «bilim» kurumunu mlş olur .
İnsanın içinde yaşadığı çevrenin içinde kendi öz •n yakın münasebetlerle
«aile» gelir ki ona karşı olan çeşit 11 ödevler yeni bir olaylar kümesi ortaya kor ki, iç yapının en özlü bölümünü gösteren bu olaylar da (al]e kurumu» olmuş olur.
İnsanın güzelUğe karşı olan duy tuşunu, zevkini kandırmak İçin gü zel sanatların yarattığı eserlerden ruhunu enginlere daldırarak güzele erme ihtiyacını giderir. İç yapısının bu çeşid olaylarını ortaya koyan da «Estetik» kurumudur.
İnsanın kendi duygu Ierinc göre edineceği lannı başkasına verme gibi etkilere
kendine mahsus olmak üzere din hayatını kendi ruhunda yaşar. Baş kasının ne türlü olursa olsun onun din duygu ve inancına karışmaz. İç yapısının bir bölümünü ortaya koyan bu olaylar da (din) kurumudur.
Bunlardan başka insan hayatının bu iç yapısını yapan vo kaynağı top lum olan meselâ yazı, meselâ fel -•efe v. s. gibi toplumun ilerleyişine göre, gittikçe çoğalan başka kurum lar da insanın bu iç yapısını bü -tünler, ruhunu doldurur, «mânevi -yat» uu yaratır, —. $lmdİ HltHn—hu kummlglT—"t5ÎTvf* birer ele alırsak, diklen başlıyarak ahlâk, hukuk, din v. s. gibi kurum lar bir yandan insanın içinde yaşadığı toplum hayatını yapan başlıca ögeleı (elemanlar) olduğu gibi, ö-bür yandan da insanın o toplumdan edineceği ve kendi iç yapısını kuracağı tinse! olaylardır ki bunların tümü — gördüğümüz gibi — (mâneviyat) denilen şey olmuş o -lur.
(3) NitcT'lnı o raman “dini b\r uğrana'* savaşa atılma vardı. Bugün İse savdş ulküşü xniflls'ti bir uŞ-runa,âır. -Çanakkale? "Mini cadek^ savaşlarında oldvğu gibi.
Tarihin İki Eflyfik Şahsiyeti
8.5Û 9.00
12.28 12.30 12.30
13.00
13.15 14.00 17.58 18.00 18.00
18.10
18.20 Konuşma: Adananın Kurtuluşu Münasebetile. Müzik: Karışık Solo Şarkıları. M. s. ayan. Haberler. ;
Geçmişte Bugün. Müzik: Radyo Senfoni Orkestrası. Konuşma. Müzik: Şarkılar. Radyo Gazetesi. Serbest Saat. Müzik: İnce Saa.
Müzik. Müzik. Konuşma: B. M. M. Saati. Müzik: Dans Müziği (Pl.) Konuşma.
Müzik: Dans Müziği (Pl.) M. s. ayan.
Haberler. Program ve Kapanış.
19.45
20.00
20.15
20.30
10.35
21.15
21.35
22.00
22.15
22.20
22.30
12.45
22.45
23.00
ileri
Bir takımı da daha ileri giderek bu «mâneviyat» boşluğunu doldurmak 1Çtn din derslerinin konulması gcrekleştiğlnl
(kadar varıyorlar.. (1) öyle görülüyor kİ bu nürler, yazarlar, insanın nın, mâneviyat» yahud
varlık » denilen iç bölümünün yal • nız dinden, salt din esaslarından ya pılacağı, oridan başka bir şeyin ta-"fiamn bu iç yapısını dolduramıya • cağı düşüncesinde bulunmuş oluyor lar da, asıl boşluğun «millî var^ hto; Türk varlığı» duygusunun yokluğundan, asıl boşluğun hentla ayrılamamış olan
su» nun, '^Türklük duygusu»
r ruhlarda f yer ileri geldiğini miyorlar. (2)
Bunun için
ğındaki «mâneviyat» denilen, asıl benlik» ini yaratan bu İç bölümü üzerinde biraz duralım: Herkesin bildiği gibi insan denilen yaratığın bir geliş bölümü, bir de Iç bölümü vardır. Dış bölümü onun «örgense!» (uzvî) dediğimiz bölüm olup, fiîlyoloji ve biyoloji gibi bilimler bu bölüm olaylarını inceler, bu bölüm insanın gövde dediğimi* dış bölümünün «bütünüdür.
İnsanın iç bölümünü yapan varlık ise ^tinsel» (ruhi yahud mânevf) denilen bölüm olup^bu -MHIm »Ay lorun (ia psikoloji ve sosyoloji gibi .bilimler inceler.
İmdi herhangi konuyu ele alınca, onu gelişi güzel değil de bilimsel (ilmi) bir düşünüş ile ele almış olmak için, o konuyu bağlı bulundu, ğu biümin içine koyarak incelemek en doğru yol olduğundan insanm bu iç bölümünü, bu İç yapısını (mA neviyât > mı da bu bilimlerin ve yo Tine göre kısasa gö2den geçirelim3 însamn bu iç yapısını gösteren tür İÜ türlü olaylar kümolerinin her biri — aşağıda göreceğimiz gibi — İnsanm içinden doğduğu toplumdan geleceğinden, bu iç kümelere ayırmak, olaylar kümelerini almak gerekleşir.
insanın iç yapısında ilk önce o-nu öbür hayvanlardan ayırd eden «dil» i vardır. Bunun için eskMen-beri filozoflar insanı «söyleyici hay van» diye tanımlarlar. îç yapnun bu bölümü dil olaylarını ortaya kuran «dil kurumu» (müessese) efir.
İnsanın İşMyen bir kafası olup, her türlü dış baskılardan kurtulmuş olarak (Emânclp€) tamamHo serbest bir işleme ile düşüncelerini ortaya koyan, ve bu serbest düşünme ile kertdi İnsan varlığını ya şayan bir bölüm vardır ki, «düşünme» denilen bu bölüm, iç yapmın en insanca olaylarını ortaya koyan bir kurumdur.
İnsanm çevresindeki kendi gibile-rile olan münasebetlerini düzenliye cek bir takım gelenekler ve kurallar vardır ki vicdanının gösterdiği düşünce ve eylemlerini ona göre yap mak ödevile yükümlü (mükellef) olur. Bu olaylar da «ahlâk» bölü • münil ortaya koyar ki, İç yapının bu bölümü de bu olayları yapan ahlâk burumudur.
İnsanm İnsanlarla, bir de eşya I-1c olan münasebetlerini doğrulukla, herkesin hakkına saygı göstermek yolîyle gitme Ödevi gelir ki «hukuk» olaylarını ortaya koyan bu bölüm de «hukuk» kurıımunu yaratır.


(1) Bu gibi yanarların kendilerin-de duydukları bu iç bokluğunu emil U varlık > ile doldurabilmek de ldin varlığım ile doldurmayı düşünmeleri kendilerinin ^limmet devrik ni ya • şayan ^Osnıanhhk^ dan İtdıA kurtulamadıklarını, tnıiUet devri» ui yalayan bııaiinkil tTilrlclUk> e kentiz »yamadıklarını yöstermez mit (-2) Halbuki insandaki • bc»ılik> i yapan, onun 4c yapısını yaratan şeı/ onıln «milliyetti dlr.
I

o ir
İngiltere Kra!ı VI ncı George’an emir sulağı, musiki; sever, artist ve mükemmel gentlmen olan Hamilton, > sSausture» derecesinde de bir tabiat âlimiydi.
*Sausture» derecesinde
1
764 yılından itibaren «William Hamîlttfn» Büyük Britanyayı Napoli sa rayında temsil ediyordu. Lord
«Archibald Hamilton» un oğlu bu 34 yaşındaki asî! genç subay, daha sonraları III üncü George na-mile İngiltere tahtına çıkacak çılan Prens de Gafın emir subayı ve Parlâmento âzası idi. Musiki «ever, artist, hakikî mütefekkir ve mükemmel bir gentilmen sayılan William Hamilton, Napolide, eski Yunan eserleri bankındaki bilgisi ve arziyat sahasındaki vu-kufilc şöhret kazanmıştı. O. 1766 da «Royal Sosiety» nin âza lığına kadar yükselebildi. Bu tarihte bir taraftan İlmî araştırmalarına devam ederken diğer taraftan «Et-nas, Vezuv ve diğer yanar dağlar üzerine müşahedeler» namı altında bir eser neşretti. O devrin dikkate şayan Herkülanum hafriyatı nı gezdi ve «İngiltere müzesine» sonradan sattığı Yunan vazoların dan 'mürekkeb nefis bir koleksion vücudc getirdi.
1773 de, tedavi odilnıek üzere karısı ve kızı Albertiıı’le birlikte kışı İtalyacty geçirmeğe karar ver miş olan «Saussure» in ziyaretini kabul etti Bu memlekete fazla sarsılmış bir halde «Saussure» iklimin tesirile manda iyileşti ve hummalı aliyetle araştıı malara
San'at koleksionlarmı gözden geçiriyor; kiliseleri, müzeleri dola-
sıhhati» gelen az za-bir fa-
koyuldu:
l şıyordu. Italyanın aristokratlan, Papa ve îtalyada bulunan bütün Ingiliz ve Fransız hükümet adanılan, omı huzurlarına memnuniyetle kabul ediyorlardı.
«Saussure» u, «VVilliam Hamil-ton» ^a, tavsiye etmek nezaketini gösteren Mister Bennet olmuştu. 1772 dö Brıınet dostu «Saussure* e Şöyle yazıyordu:
«Napoüye varınca Hamilton a( ileslni ziyaret etmeği ihmal etme* yiniz. Onların sayesinde vaktinizi gayet eğlenceli geçireceğinize eminim.>
Filhakika Italyaya muvasalatın dan iki gün sonra Saussure, hâtıra defterine şu iki cümleyi kaydet
«işti:
Beni büyilk bir nezaketle karşı-lıyan Hamiltöıı’u ziyaröt ettim. Fakat Madam Hamilton, kar'.mâ karşı biraz soğuk davrandı.>
Bununla -beraber Şanssın e ailesi le Homıltonlar kaynaşmakta ge« ciknüyecckti. Her güıı iki'âlim bu luşuyo- ve birlikte Kazcrto’yi, Porticı'vi geziyorlardı. Hamilton kadar Saussure de ilim v? srın'at eserlerine meraklı idi. Bu sebeb-den bu iki zekâ birbiı tevile çok i-yi anlaşıyorlardı.
15 Mart 1V72 de, MdsyÖ' ve Madam «Saussure» davetli bulunduk lan Lord «Tilney» in evinde-' eğlenirlerken oturdukları salona bir* yıldırım isabet etmiş fakat 300 kişiden ibaret olan misafirler ara« (Devamı 5 nebin)


f EN î SABAH
SAYFA : 5
---------- ' ★ ★ ----------------------------
Şeriat adına cinayetler! — Yine Ali ile tartışma — Hezimetler ve inad! — (Abdillmelik) in (Hac) daki hutbesi —
Ömer Bin Abdülâziz ve Hariciler — Adalet ve lanet
---------------------19----------------------
YaaanıM. İU A i E OGAM
Ali, bir silsilei mesaip ile uğ -raşmak mecburiyetinde kaldı. Ce-mel vak’asında dostlan ve sevdik lerile Sıffaynda Muaviye ve Âmnn türlü hilelerde karşılaştı, en so -nunda ise Hariciler onun başına belâ kesildi. Bu sonuncuda mu -vaffakıyet; ona yüz gösterdi. (Ha varic) i yendi ve kat i hezimete uğrattı. Amma bu galibiyetle ne (Hârici) lik inançlan sökülüp atıla bildi. ne de Haricilerin kökü ke silebildi. Ali onlann fikirlerim öl-düremedi. amma onlar Aliyi öl -dürmekte gecikmediler.
Havaıicden Abdurrahman ibni Mülcem Ülmuradî ve Âmr ibni Bekrüttemimi, Berk ibni Abdul-lüttemimî buluştular ve (Müslü -maniana birbirlerile uğraşması, bunca insanların mahv ve peri -şan olmaları, hep üç kişinin yüzünden oluyor. Alir Muaviye ve Âmr dünyadan yok olmadıkça bu işler düzelmez. Üçünü de öldüre -lim, de sulh ve salâh avdet etsin!)
Diyerek üçünü de öldürmeyi ü-zerlerine aldılar.
Birer zehirli kılıç tedarik etti -ler. Ve 40 hicri yılı ramazanının on yedisinde işi bitirmeğe s özleştiler. Berk Muaviyeyi, Âmr Âmri; Abdurrahman da Aliyi öldürmeyi taahhüd etti’er. Berk, Şama gitti.
Biçimine getirerek Muavivenin uyluğuna kılıcı yerleştirdi. Maiye ti. herifi yakaladılar, Muaviyeyi de hemen sarayına götürüp hususî tabibini çağırdılar. Doktor ya rayı dikkatle muayeneden sonra, ona:
— Ya Emirülmü’min, dedi, bu yara öldürücü değildir. Fakat ya rayı açan kılıç zehire batırılmış olduğundan ölüm muhakkaktır. Bundan seni iki türlü ilâç ile kur tarabiiirım: Ya, yarayı kızgm bir demirle dağlayarak zehirlenmiş et leri yakıp çıkartacağım. Yahud. sana içilecek bir şerbet sunacağım, amma bu şerbeti içtikten son ra. artık senin ömrün boyunca bir daha çocuğun olmaz!
Muaviye, çok az düşündü:
— Ben. dedi, ihtiyarım. Dağ -lanmanır. acısına tahammül ede -mem. Mevcud çocuklarım bana ye tişir; bundan sonra çocuğum ol -masa da olur, sen, şerbet ile mua lece eyle.
Tabib, halifenin emrini tuttu, Muaviye de ölümden kurtuldu. Ve ilacı aldıktan sonra suikasdcıyı huzuruna getirtti; sordu:
— Bina bu işi neden yaptın?
Berk cevab verdi:
— Beni sağ bırakacağına söz verirsen sana hem meselenin içyü zünü adatırım, hem de bir müjde veririm.
— Canına dokunmıyacağım, söy le.
— Bu gece, Ali de katlolundu!
— Ne biliyorsun, neden böyle kat’i söylüyorsun? Arkadaşın bel ki de ona yaklaşıp öldürememiş -tir.
İıareci gözile aktüaliteler I ürkiyede idari reform Baş tarafı 3 üncüde san olduğu neticesine varır. Ve rspe-runda bunların tamamlanmasını ha -fırlatır.
Mesela m intak ad a yol kesme ruçlı-nmn mıkdariarını alır. Ve kenesine güre bunun nistoti yüksektir. Demek mevcud kanunda bir noksanlık ^ar -dır. Raporunda bu ciheti aydınlatır.
Geren nahiyelerde ve gerek köylerde iller kanununun tatbiki noktasın -dan bazı noksanlar görür. Derhal ra-porile vekâletin nazarı dikkatini ce|. beder ve noksanlığı gidermek içm müsbet bir şekil tavsiye eder.
Demek ki, teftişin üçüncü^i, mevcud mevzuatın noksanlarını, ihsaı ma lû.nata, içtimai görüşe istinad etti -rcrek, ikmali için lâzım geleni yap -ıraktır. Ejsasen medeni memleketlerdeki kanunlar, ihsai rakamlara göre tâdil edilmiyor mu?..
işte bu raporların üçüncü cebhesl vekalette toplanır, tedklk heyetince tc >bıt edilir ve filân kanunun aksa -yan noktası tamamlanır.
Kanaatimize göre, teftişin ilmi şekil budar, Ve bu teftiş memleket idaresine çok nâfj ve müsbet hizmetler temin, etten
ZdarecJ
— Bsn;‘ onun işi başardığına e-minim. Alinin yanında muhaliz -lar, yasakçılar yoktur. Elbette öl dürülmüştür.
Dedi ve aralarındaki ittifakı an lattı. Muaviye; herifi hepsettırdi. îşi tahkik ettirerek doğru olduğunu anlayınca; öldürtmeyeceğine söz verdiği için, sadece (elini, aya ğını kestirerek!) salıverdi.
Mecruh, o haliyle kaçıp savuştu. Bir zaman izi belli olmadı. Son ra (Basra) da yakalandı ve İrak valisi meşhur (Zeyyâd) — ki Mua viyenin sonradan nesebine ihıak eylediği piç kardeşidir — oau öldürttü.
ikinci Haricî (Âmr ibni Bekir) dahi Mısıra varmıştı. Vali (Amr ibni Âs) ı koıhıyordu. Kararlaştırılmış gün gelmişti. O gün, Anır hastalandığından emaret sarayında kaldı. Camide halka namaz kıl dırmak üzere kendi yerine adamla rından birini gönderdi. Suikasdcı, emir i tanımadığından adamını onu sanarak öldürdü.

Tutularak Âmrin karşısına çı -karıldı, Âmr sordu:
— Sen kimi öldürdün, biliyor musun ?
— Ya Fasik, vallah sen olduğu nu sandım!
— Sen beni öldürmek istemişsin amma; Allahın iradesi başkasına imiş, bu herifin hemen boynunu vurun.
Herifi derhal idam eylediler.
(Arkası var)
• ı > ı ••
1 ar h n ıkı bııyuk şahsiyeti:
(Ba^tarufı 4 üncüde) smdan niç kimse yaralanmamıştı Yalnız mobilyalardan, yaldızlı çerçevelerden kopan bir altın yağmuru davetlileri taıunmıyacak bir hale sokmuştu. Ertesi günü, Ila-milton ve Saussure’in ilk isleri, enkazı baştan başa tetkik etmek olmuştu.
Nisar.aa Saussure kansile birlikte Sicilyaya gitmek istiyordu. Bu Ceııevreli tabiat âlimi, Napo-liden hareket ederken Hamüton ondan, İtalyan coğrafyası hakkında yapacağı müşahadeleri kendisine bildirmesini rica edecekti.
1776 da Hamilton ailesi Ceuev-reye gitmişti. «VVilliam Hamilton un Lozından «Saussure» e yazdığı bir meıdubda şu satırları okuyoruz:
«Bu anda vaktiyle sizinle cera-ber gör.ıüğüm yüksek sanat eser lerini düşünüyorum. Ve sizin rehberliğine sayesinde, arzın te -isine aid meselelerde kendimi iyi bir tabiiyeci mertebesine yükselmiş hissediyorum.»
(Willam Hamilton^, Ingiıtere-ye dönmek üzere Paristen geçerken «Bıılfon» a raslamıştı. O bu tesadüfün akabinde Saussure’e şu satulan yazacaktır:
«Mösyö «Buffon* la üç Cefa görüşmek imkânını buldum. O, volkanım erazı hakkındaki tetkiklerimin doğruluğunu tasdik ediyor.»
Nihayet ( Hamilton» karısını Londrada bırakarak tekrar Napo-liye dönecekti. O bu memlekette, İlmî araştırmalarla meşgul jlduğu bir sırada, karısının ölüm haberini almış ve hiç de müteessir olmamıştı.
iki yıl sonra «Willam Hamiltonu yeğeni «Charles» in metresi ıFm-ma Hart» ile tanışmıştı. Ona delice tutulmuş ve kadını yeğeninin elinden almrğa muvaffak olabilmişti.
1791 de, bu büyük adam Er ma He evlenmeği bile göze alacak fakat bu aşk uzun sürmjyecektir.
1803 de Hamilton tekrar Lond-raya döı müştü. Artık onun son günleri yaklaşmıştır. C bir akşam, kansım metresi gibi kulla.riığı (N«1boh» un kollan arasında can vermişti. «Saussure» bundan tam 30 yıl önce Hamilton’un yeğeni Charles'e iki mânaya geleceğinden şüphe etmediği şu satırları yazı. yordu:
«(WHlfam Hamilton , tabiatın ve vollcanlann seyrini, en büyük filozoflann ferasetile müşahade etmeği kendisine gaye bilmişti.
I
i
Eski Rumen Kralı Mişel Şubatta evlenecek
(Ba^(aı aj.ı 1 incide)
RUMAıVYADAN NASIL AYRILDI
Sinaia (Kumanya) 4 (A.P.) —
Eöki Kumanya krai» Mişel ile annesi kraliçe Helen duıı gece mahal li saat 20.25 te Sinaia istasyonundan Budapeşteye hareket etmişler dir. Kral ve maiyeti İsviçreye git inektedirler.
Yabancı basın muhabirlerinin Sİ naia istasyonuna girip özel trenin hareketini takip etmelerine müsaa de edilmemiştir. Bu muhabirler, Sinaia kasabasına; 20 kadar yerli-sile birlikte, istasyona hakim bir te peden, Kumanya Milli hayatının bu tarihi saıiıasmı seyrelmişlerdir.
Gar peronu boyunca ve istasyona çıkan meıuıveıılere kırınızı bir hah uzatılmıştı. Grup istasyona 4 araba ile gelmiş ve orada beklemek te olan saray nazırı Dimitriu Ne-gel oıonıooıılerın kapısını açmıştır, istasyona evvelâ ana .‘ıraliçe inmiş ve esKi kral diğer oir arabadan ıııe rek annesini takiben trene binmiştir.
BUDAPEŞTEDE
Budapeşte: 4 (A.A.) — Kumanya kralı Mışeli hamil bulunan özel tren, mahalli saat 11.30 da Budapeş te banliyösünden geçmiştir.
Budapeşte: 4 (A.Pj — özel bir trenle isviçreye giden sabık Kuman y?. kralı Mişel Budapeşteden geçer keıı hiç bir beyanat vermeyi kabul etmemiştir?
Kralın treni garda on dakika dur muştur.
istasyonda kendisini yalnız gazeteciler karşılamıştır.
Pazar günü gara giren kralın al, tı vagonlu treninde, maiyeti bulunuyordu. |
Gazeteciler, kralın özel sekreteri-’ ne trenin 94 dakika gecikmesinin sebebini sorunca, sekreter —Ba-’ zan geç kalmak, hiç ge....— diyerek cümlesinin soııuuu getirmemiştir.
DanimarkalI Prenses Anna’nm, krala, Lozanda ne zaman mülâki olacağını bilmediğini söylemiştir.
Sabık kralın yaveri binbaşı Ver-gatti, sorulan sorulara cevap vermemiştir.
Bükreşten alınan haberlere göre, kralla birlikte yola çıkan otuz kişi ye pasaport verilemişse de, bunlar dan hiç biri Rumanyaya dönemiye çektir. Pasaportlarında dönüş vizesi bulunanlar yalnız iki kişidir, Bunlarcıa saoık kralla, annesidir.
Kralın treni, Ferenc Varoş istas yoııuna, şıaaecli bir yağmur akında girdi, Vagonların kapıları kilitli pencereler örtülüydü. Başını pençe reden yalnız ozeı sekreter Iaanit-ziu uzatmışta. Kendisine ilk sualler yagdırıiırken başım teessürle sallıyor, yüzünde hazin bir tebessüm be liriyordu. istasyon peronu omuzda silah, Macar polisleri tarafından nezaret altına alınmıştı.
Krala resmi bir şahsiyet nazarile bakmayan Macar hükümeti, Buda peşte dışındaki Ferenc Varoş istasyonunda normal bir şekilde karşı landı.
Geçen ay ise Macaristan Eaşba kanı tarafından merasimle karşılanmıştı.
Özel sekreter sorulan bir suale cevaben, Bükreşten ayrıldıkları zaman hiç bir gösterinin yapılmadığı m söylemiştir.
Bu sırada açılan bir perdenin ar kasında Kumanyanın eski kralı Mi şelin genç ve neşesiş yüzü göründü. Özel sekreterin söylemekten çekin d ği şeyler, kralın yüzünde aksediyordu.
MÎŞELİN PASAPORTU
Budapeşte, 4 (A.A) — (Reuter): Bugün özel trenle Macaristandan geçmiş olan eski Kumanya Kralı Mişel, Michel de Hohenzollern - Sig maringen adına çıkarılmış bir muhacir pasaportu İle seyahat etmektedir. Hohenzollern - Sigmaringen ünvanı Almanyanın eski Kral ailesinin bir koluna aiddir.
Eski kralın annesi do Schlesvvig-Holstein Grandüşesi Unvanile seyahat etmektedir. Eski kral ile annesinin ve refakatindekilerin pasaportlarında Rumanyaya dönüş için mute ber olmadığı kaydı bulunmaktadır.
PRENSESLE MİŞEL ŞUBATTA EVLENECEKLERMİŞ
Budapeşte; 4 (A.P.) Kral Mlşelln tezi trenne muayyen bir mesafe yolculuk eden sözüne güvenilir bir zat, Associated Press muhabirine beyanatta bulunarak kral Mişelle prrrtsses Arınanın Şubat ayı İçerisinde evleneceklerini bildirmiştir.
S*5ydendiğine göre, kral Misel, A-ralık ayı sonunda Rumanyaya dönmeden evvel krallıktan çekilmesi i-çlıı tertibat alındığını biliyordu.
Fakat n ensub olduğu krallık ailesinin şerefine leke sürmemek 1-Çln, bu buhranı bizzat ve vatanında karşdamak İstiyordu.
Kralın ailesine mensub olarak
Runıanyada kalan bit tek kişi var.
sa o 6a teyzelerinden biri olan prenses Elenedir.
Ayni kaynaktan öğrenildiğine gö re, lrnıim treni Slnaıadan Cumarto si guıra ayrılırken husûmet maka mim temsil eden h.ç bir memur ve daya gelmemişti.
Kumanyayı harb yıllarında mût-teaklerin salına geçiren kralı Le-nm inşanı ile tamı etmiş olan Sov yet mümessillerinin ruç Diri ortalar da yoktu.
ISV1ÇKEDEN VİZE İSTENMEDİ
Bern: 4 (A.A.) — Bern’den gelen malumata güre Kumanya kralı Ml-şeliıı vizesi hakkında her hangi bir taıeo vam olmadığı gioı yetkili ma kamların kralın ııe zaman İsviçre ye geleceğine dair bilgileri de yoktur.
şurası da gözüııüne konulmakta dır ki yabancı memleketlerdeki is viçre elçilik ve konsoloslukları iede rai makamlara başvurmadan 3 a-ya kadar vize vermeğe yetkili bulun maktadırlar. Hattâ eski Kumanya kralı Mişel, vizesi olmadan dahi Is viçre’ye gelecek olsa dahi bu mem lekete girmesine müsaade edilecek tir.
A11ŞEL, HERHANGİ BİR SİNEMA ARTİSTİNDEN DE MÜTEVAZI SEYAHAT EDİYOR
Viyana, 4 (AP.) — 1941 yılından beri Kral Mişelin yâveri olan Ver-gotti, Kralla annesinin tekrar Kuman yaya dönmeyi ümid ettiklerinden az eşya ile yola çıktıklarını söylemiştir. H^r ikisine de -( yeni cumhuriyet >- tarafından dönüş vizesi taşıyan pasaportlar verilmiştir. Gazetecilerin sorularını cevablandıran yaver, herhangi bir Amerikan sinema artistinin daha fazla eşya ile yola çıktığını söyliyerek Kralla görüşmek istiyen gazetecilerin ısrarlı talcbleri-ni yerine getirmiyerek bir arzularını yerine getirdi. Gazeteciler Kral ne tarzda hitab edilmek istediğini ög-men istiyorlardı. Kral Mişele Hohen-zolern Prensi Mişel, Prens Mişel veya eski Rumanya Kralı mı demek lâzımdı? Kralın gönderdiği cevab şu olmuştur: Siz gazeteciler İşi başında bulunmtyan bir Krala ne şekilde hitab ederdiniz acaba ?
OTELDE HAZIRLIK
Lozan: 4 (A.PJ — Pazertesi akşa mı Lozana gelmesi beklenen. Rumanya kralı t Mişelin yerleşeceği Beau Rivage ötelinde hazırlıklar ya pılmaktadır.
Ana kraliçe Helenin kızkardeşi Aosta düşeşi, otelde ikâmet edenler dendir.
MİŞEL BU AKŞAM ZÜRIHTE OLACAK
Londra: 4 (B. B. C.) Eski Rumen kralı Mişel yarın akşam Zürıiııe o-lacaktır.
MİNELİN BABASI TAHTTAN HAK MI İDDİA EDECEK f..
Paris, 4 (AP.) — Runıen Kral taraftarları, eski kral Karolun tarihin seyrini ikinci defa degiştirirek; oğlunun yerine tahta geçmesinin İh timalinl ileriye sürmektedirler.
Taraftarlarının söylediklerine göre, Karol taht üzerindeki haklarından hakikatte hiçbir zaman feragat etmemiştir.
Baba ve oğlun buluşarak bu hususta görüşeceklerini ve Karolun tek rar eski haklarını ele alacağını söylüyorlar. Zira Karol kat’i olarak Krallıktan çekilmemişti, yalnız krallık hakları babadan ogula, muvakkat bir zaman için geçmişti.
Kral taraftarlan, eski kral Mişe-lln 30 Aralıkta yaptığı beyanatın teh dld ve zor altında yapıldığını ileriye sürmektedirler. Kral Karol, bir tebliğle, taht üzerindeki haklarını isti-yebilir.
Karol, 1926 yılında. Madam Lu-pesku ile gizil münasebetler idame ettirdiğinden, Kral Ferdinand tarafından krallıktan mahrum edilmişti. Karol, aradan yirmi sene geçtikten sonra Madam Lupesku ile Brezilyada evlendi. Kral Ferdinand 1927 yılında ölünce henüz beş yaşında olan Mlşe8 Krallık tacını giydi. Babası Karol tahta oturmak için Kumanyaya dönünce, Mişel sekiz yaşındaydı. Aradan on yıl geçtikten sonra, Karol, Nazi hükümetinin tazyiki altında tahtını tekrar oğlu Mişele bırakmak mecburiyetinde kalmıştır.
Korkunç b’r kaza (Baştarafı 1 incide) ve bunun da küçük olmasından bilistifade eline aldığı bir keserle hu nıec hul cismi açmıya uğraştığı bir sıra da Ani ve pek şiddetli bir infilâk vu-kubulmuş ve bu infilâk neticesinde de Ali Çat al başın sağ ayak ve kolu tamamile parçalanarak vücudundan ayrılmış ve etlori lime İlme duvar ve tavana sıçramıştır. Mucize kabilinden küçük yavruya hiçbir şey olmamıştır.
HAdiscdon haberdar edilen Tülebur gaz zabıtam başta C. Savcısı Hamdt tpMkçiolğu ve Hükümet tabibi Reşad
Avrupaya yardım
(Baytara fı 1 incide) kadar kongreye sunulan en mü -him kanun tasarısıdır. Bu, üstün körü olarak gelişi güzel bir şekil de tetkik edilemez.
Kongrenin, Avrupanın kalkın -ması programının tatbikine yetki veren kanunların kabulünü müte-akib, tahsisat komisyonları bu pro gramın sarfını gerektireceği meblâğlar hakkındaki tasarılarını sunacaklardır.
Bununla beraber, başlıca iki si yasî partinin cumhurbaşkanı ada yını tesbit etmek maksadile ya -pacakları toplantı haziran sonunda veya temmuz başlangıcında o-lacağından, iki meclisin tahsisat komitelerinin kongrenin çalışma -larına ara vermelerini geciktirme mek maksadile, bu tasarıların mü zakeresini tâcil etmeleri muhle -meldir.»
MARSHALL İZAHAT VERECEK
Vaşington; 4 (A.A.) — Ayan meclisi dışişleri komisyonu, bu hafta Amerikanın Avrupaya vardım plânı hakkındaki izahatı din liyecektir. M. Marshall, komisyon da çarşamba günü söz alacaktır.
Stalin ve kanser..
(RastaraD ) det le temasa geçmiyerek doğrudan doğruya kendisine telgraf çekmiş olmaları şayanı dikkattir.
Profesör Bervenin hastası çok önemli bir şahıs olmasaydı, Stok-holmden ayrılmıyacağı da ılâxe e-dilmektedir.
Moskova, 4 (A.A.) — (Röyter:
Rus hükümet memurları bugün öğleden sonra Moskovaya gelmesi beklenen isveçli uzman Elis Bervenin ziyareti hakkında bir şey söylemek istememektedirler. KANSER MÜTEHASSISI KONUŞTU AMMA..
Stokholm, 4 (A.A.) — Röyter:
Gayet acele olarak Moskovaya çağırılan tanınmış İsveç doktorla nndan profesör Bervenin, Helsin-kiden geçerken Moskovaya seyahatinin gayesinin bir hastayı gör mek değil, Rus âlimlerinin geçen yıl Stokholmae kendisine yapmış oldukları ziyareti iade olduğunu söylediği hatırlatılmakla beraber, profesör Bervenin, müdürü bulun duğu kanser hastahanesi doktorlarından Hultzbergin bir hastayı muayene içir, gereken bütün le -vazımı profesörün beraberinde gö türdüğünü haber verdiği belirtil -mektedir. ...
Sağır ve dilsizler
(Bajjtara/ı 1 incide J müdürü buleymaıı Gok, cemiyete kayıtlı bulunan 40 sağır ve dilsiz üyeye bir yıllık faaliyet saporunu kendilerine mahsus işaretlerle oku muştur.
Okunan rapor, münâkaşaya se-beb olmuş, söz alan üyeler kendilerine mahsus lisanla şiddetli tenkid lerde bulunmuşlar, hükümetin ken dilerine yardım yapmadığını belirt inişlerdir .
Bu arada tüzüğün tadiline ve cemiyetin daimi başkam Süley-baıı Gök’ün kalmasına karar verilmiştir.
Alınan yeni kararlara göre, yeni bir mektep binası İnşa olunacak, bir dilsizler köyü vücüde getirilecek ve Nisan ayınm ilk haftası Dilsizler haftası olarak İlân edilecek tir.
Mekdep müdürü Süleyman Gök: müesseseye Bakanlıkların yardım etmediğinden, Belediyenin mektep için ancak, 500 lira tahsisat ayırdı ğından şikâyet etıniş ve toplantıya saat 16.30 da son verilmiştir.
Memur kadro’arında tensikat yapılmıyacak (Baetarap l incide•
Komisyonun memur kadrolarında büyük bir tensikattan ziyade açılan kadrolara yeni memur tâ -yin edilmemek prensibini kab.ıl e-deceği ve geniş mikdarda kıtta -siyecilikle mücadele edeceği anlaşılmaktadır.
317 Harbiye mezun arının daveti
Harbiye Metkebintn 317 mezunları neşetleri olan 9 Ocak Cuma gü nü saat 14.5 tam 17,5 a kadar İstanbul Orduevinde geçen sene olduğu gibi bir toplantı yapacaklardır. Bu sınıfa mensub bilumum su bay arkadaşların teşrifleri rica o-lunur. a .
Bencr olduğu halde vak a mahalline gelmiş ve yapılan bütün gayretlere rağmen Ali Çatalbaşın kurtulanuya-cağı anlaşılmış ve yaralı derhal Çorlu hastnhanosine sevkedllmek üzere yola çıkarılmışsa da Emniyet komiserliği önünde ve ifade veremeden annesinin Inıcağında can vermiştir.
ValCayn C. Savcılığı el koymuş ve Ali Çat&lbaşın bu cismi nerede bulduğu etrafında tahkikatını derinleştirmekte bulunmuştur.
Tercan
Sovyet Rusya bir Balkan
(Bajtarafı 1 incide) l dafaa etmek bahis mevzuu olmayıp Yunanistanı korumak meselesi mev-cuddur. Bizden Yunanistanı müda-, faa etmemiz sadece hissî sebeblerle ve 120 seneden fazla bir müddetle dostluk bağlarile bağlı bulunduğu- j muz cesur bir milletin komünist fü-' tuhatının beraber getirdiği zulümlere kurban gittiğini iyi bir gözle gör-miyeceğimizdcn değil fakat hür bir Yunanistan bizzat bizim ve dünyanın güvenliği için lüzumlu bulunduğundan dolayı da istenmektedir.
BALKAN İMPARATORLUĞU
Londra, 4 (A.A.) — Daily Gra-phic’in özel muhabiri şunları yazmaktadır:
Rumanyada Krallığın kaldırılması, Rusya ile batı arasında bir tampon devlet vazifesini görecek olan geniş; bir Balkan imparatorluğunun kurul-m«3sı yolunda Sovyetlerin girişmiş oldukları teşebbüsün son hazırlıkla-1 ndır.
Bu hususta tam teşebbüse geçmek saati Amerikan kongresinin Marshall plânını kabulündeki sürate bağlı o-lacaktır. Çünkü yeni imparatorluk bilhassa bu plâna bir cevab teşkil etmektedir. Kremlinde hazırlanan bu yeni merkez Avrvupa devleti Sov yetlerin kontrolü altında bir Balkan birleşmiş devletleri federasyonu olacaktır. Bu federasyona Yugoslavya Bulgaristan. Rumanya, Macaristan ve Amavudluk dahil olacaktır. Barış anulaşmalarına aykırı olan Sovyet tasarılarında Macaristan. Kuman ya ve Bulgaristanm kara ve hava ordularının genişletilmesi derpiş o-lunmaktadır. Yeni federasyonun silâh fabrikası Çekoslovakya olacaktır.Müş terek Slav kuvvetlerinin boşkomutnn lığını Mareşal Tito yapacak ve federasyonun merkezi de Belgrad olacaktır. Bandan başka, her memleket kendi muhtar hükümetine sahib olmakla beraber, federasyonun müşterek ve Kremlinin kararına bağlı bir dış siyaseti bulunacaktır.
(MARKO3 BİR SOYTARIDAN İBARETTİR
Londra, 4 (A.AJ — Spectator gazetesi baş yazısında. Yunanistanın bugllrfkü durumundan Yunan idarecilerini sorumlu addetmekte ve şun-lan vazmaktadır*
Yunanlılar müttehid olmıyan oir hükümetin sebebiyet vereceği neticeleri görebilmek için birçok fırsatlar elde etmişlerdir. Sivasl şefle'- ve bilhassa onlann beli başlı yardımcı-lan arasında samimî bir işbirliği arzusu mevcud olsaydı yeni bir esas üzerine asayişin tesisi sağlanmış o-lacaktı.
Kelimenin tam mânasile Yunan halkı masında solcu âsiler mevcud değildir. Markos. bir kukla ve soytarıdan ibarettir. Yeni hükümet ise sadece gülünç olarak vasıflandınla-bilir. Bu memlekette herşeyde olduğu gibi siyasette de bir tenevvü ve felelik vardır. Komünistliğin icabet-tirdiğl yeknesaklık Yunanistan için yabancı bir şeydir. Ve bu. Yunanis-tanda tesis edilecekse ancak kuvvet le olabilir.
Kuzey hududları sadece anlaşmaz lık tohumlan atmaktan başka bir gayesi olmıyan unsurlardan temizlen melidir. Yunan hükümeti bunu yapmak mecburiyetindedir ve Birleşmiş M illetlerle Amerika, Ingiltere ve iyi niyetli herkesin bu maksada yardım etmesi gerekir.
KONİÇA SAVASI
Atina, 4 (A.A.) — Atina ajansı bildiriyor:
Askerî makamlardan alınan malûmata göre Koniçaya takviye kıtaları geldikten sonra Yunan ordusu taarruz hareketlerine devanı etmiştir. Âsiler henüz Sanovo sırtlarını işgal etmekte ve Burazaninin ilerisinde, tahrıb edilen köprünün yerine Uoos nehri üzerine başka bir köprü kurulmasına mâni olmaktadırlar. Âsiler şimdi yeni havan topu bataryaları ve ağır makineli tüfekler kullanmaktadırlar. Atina ajansının ilâve ettiğlpe göre Arista. Voidomatl ve Görice’de gelen hükümet takviye kıtaları kuzey ve batı sırtlarını İşgal eden ve buradan şehre top ateşi a-çan Asilerin faaliyetlerine mâni ol
H»r yemekten sonra RADYOLİN dif macuna ile dişlerinizi rr unfazaman fırçalayınız.
il
ıi
maktadırlar. Koniçanm kuzeyine!» îlyas dağına karşı düşmanın bir taarruzu hükümet kuvvetleri tarafından geri atılmış ve âsiler ağır kavtb lara uğratılmıştır.
8ALAM1N ÜSSÜ ÜZBRİNDg UÇUf) YASAR EDtLDt
Atina, 4 (A.A.) — Bahriye kurmay başkanlığının bir tebliğinde, fl ocaktan itibaren Saiamin deniz iisnü üzerinden geçecek olan uçaklar üzerine evvelce hiçbir ihbar yapılmadan top ateşi açılacağı kaydedilmek tedir.
Imerikadân Fi isline dinamit gönderilirken (Bitarafı ı incide)
BunIar arasında polis mPrkes burosu de baZI dükkânlar v&njır. Şimdiye kadar enkazlardan 5j ki şımn cesedi çıkarılmıştır.
ÖLDÜRÜLEN ÎNGÎLİZLER
Kudüs, 4 (A.A.) - Bntano va;
Filistindeki camia kanşıkl klan
■ . Ol _ İTİ j kt-tin
taksimi ışıle hiç bir alâkası olma yan Ingiliz askeridir.
Birleşmiş milletler teşkilâtının bu kararından beri Ingiliz askeri ıkı taraftan hücuma maruz kal maktaydı.
30 kasLmdanberi Ingiliz (r!âhlı kuvvetlerine mensub 21 kişi öldü rulmüş olup birçok asker de yaralanmıştır.
idare, birleşmiş milletlere dev-rcdılınceye kadar bu durum d^vam edecektir.
Dun üç İngiliz askeri daha öldü rulmüştür.
amer İkadan fIlIstîne dinamit GÖNDERİLİRKEN Nevyork. 4 (A.A.) - Federal emniyet teşkilâtı ve gümrük eer-vıslen, Executer isimli Amerikan Şilebi ile endüstri malzemesi olarak Filistine nakledilmek üzere Newjersey nhfmında bulunan 74 sandık dinamit hakkında tahbika ta başlamışlardır. ‘
Sandıklardaki infilâk maddeleri 80 tondan fazladır.
Bu sandıklardan on biri ve* 'ıra yükletilmiş ve yere düşüp hu -ıra uğrayan on ikinci sandık için. (-lu tehlikeli maddelerin görünmesine sebeb olmuştur.
Faturada bu sandıkların her bi rın-.u elli kilogram dinamit ihtiva ettikleri ve Telavivde Hahoreg limitet, Filistin Çare of Pho.:.;cia Limited firmalarına gönderilecek leri kayıdlı bulunmakta idi.
Lu iş meydana çıktıktan sonra, Newjersey makamları dinamit sandıklardan çıkarılıp ters ıeıa nakledilinceye kadar rıhtımı a . patmaya karar vermişlerdir.
Bursa D. P. Kongr. si
(Ba^tdran I ıncf Z'
kil ettiğini ve köylünün de zir nt le meşgul olması sebebile n at büdcesini 30 milyon değil, *i»!0 milyon görmeyi gönül ararlardı, diyerek köylünün hissiyatına tercüman olmuştur.
Şehrin imarı işinde ihtisaaa de ger verilmediği. Bursa bele d-.leşinin mevcudiyetinden bile şübbeye düşüldüğü belirtildikten sonra, or man mevzuuna geçilmiş, bilhuoi. ı rüşvetten şikâyet edilerek orınaıı teşkilâtının, ormanları koruyacak durumda olmamasına rağmen ter sine olarak millete bir çok mükel lefiyetler tahmil edildiği ileri sürülmüş, ve ormanla, devlet işletmelerinden alınarak köyün şahsiyeti mâneviyesine bağlanması hususu şiddetle müdafaa edilmiştir.
Diğer bir delege de, Anıcara radyosunun hâlâ D. P. ye kapılarını kapalı tuttuğunu, acı acı şikâyette bulunarak bu halin eşit lik haklarına aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
Akşam 18 de dilekler sona erdiğinden seçim yapılmış, idare he yetine Midtıat San, Mehmed Tahj ain Tütüncüoğlu, Sıtkı öziş, Ferid Akçor, Celâl Dinç, Raif Aybaft Şefik Kâğıdcıbaşı seçilerek kon ' greye nihayet verilmiştir.
J O CA E 1»^

Halkımızın Futbol Merakını Suiistimale Kimsenin Hakkı Yoktur
Muhtelit namı altında çıkarılan derme çatma bir takım, zoraki bir mağlûbiyete uğratıldı. Futbol da mı yarışlara
Bratislavaya\ a dönecek?... |
Dunkt.
enstantane

Dün bu muhteliti (!) ancak bir gol farkla yenebildi!
Çeklerle konuştum
Dünkü garip maçın tafsilâtlı h kâyesi

1
I
oyun halk, takı-

Bratislava dördüncü maçım dün, Şeref stadında, Galatasaray - Fener muhtelitine karşı yaptı. Bundan evvel yaptıkları maçlardan jkısinde mağlûb olan ve birinde güçlükle berabere kalan misafirlere karşı muhtelit takım çıkarmak, pek mantıkla telif kabul etmiyen bir hareket olmakla beraber, Çek takımı gelmeden verilmiş bir kararın zarurî neticesi diye mazur görülebilirdi. Lâkin dün sahaya muhtelit namile öy- j le bîr takım çıktı, ki bütün halk ta bizim gibi şaşırdı. Maçı görmiyen okuyucularıma bu hususta bir fikir ( Vermek için şu noktayı belirtelim kî | dünkü muhtelitte (8> müdafaa cusu vardı, ve ilk defa olarak daha maç başlamadan, kendi rnına yuha çekti.
Niçin mi? Takımı beğenmediği ve! bilhassa aldatıldığı İçin. |
Filhakika dün gazetelere yollanan . tebliğde gösterilen oyuncuların ek-serisi yoktu, takıma, aşağıda okuyacağınız veçhile, kendi klüblerinde bile ihtiyat olan ve çağırılmamış bulunan oyuncular alınmıştı. Bu da yetişmiyormuş gibi ikinci devrede, nasılsa birinci devrede oynamak gaf letinde bulunan, Galatasaray ve Fe- ( nerin kaptanları da oyunu terketti-ler.
Çek şampiyonu diye halka takdimi edilen ve fakat hakikatte ihtiyatla-rile maç yapmağa gelmiş olan bir takımın maçlarını 3-5 lira mukabili seyrettirmek gibi bir haksızlık yetişmiyormuş gibi seyirci ije alay edercesine derme çatma takımı muh telit namile sahaya çıkarmak bilmem ne şekilde tavsifa lâyıktır?, Galatasaray ve Beşiktaşa yenilen Çekleri muhtelite (!) karşı galib getirtmek ve onlara «Muhteliti yendik* dedirtmek bilmem ne derece doğru ve futbolümüz için faydalıdır? |
önümüzde daha bir sürü ecnebi teması var. Klüb idarecilerinin bunu göz önünde tutup, halkın futbole karşı olan temayülünü suiistimal et-miyecek bir şekilde hareket etmelerini halisane tavsiye ederiz.

Maçın taffrtlûtı:
Dört bin kadar futbol meraklısı Eratislavaya karşı çok sayılı bir galibiyet görebilmek için 3 lirayı vererek Şeref stadına gelmişti.
Saat 14,30 da Çeklerden sonra çı-
kan hakem Mehmed Reşadın düdü-1 ğü muhteliti sahaya çağırdığı vakit hiç kimse sürprizle karşılaşacağını, zannetmiyordu. Nihayet muhtelit ta kıra merdivenlerde gözüktü ve sahaya çıktı. Oyuncuları görünce afal-lıyan halk bir an duraladı, sonra yuha diye bağırdı. Bu hakaret, oyunculara değil, takımı hazırlıyanlara, halka başka şekilde vaidde bulunanlara karşı idi.
Muhtelit takım sahada şu tertib-de yer aldı:
Cihad - Fazıl, Hilmi - Murad, Sa-mîm, Doğan - Erol, Naci, Bülend, Muzaffer, Halid.
Oyuna Çekler başladı. Bizimkiler, ilk defa bir arada oynamadan te-vellüd eden, anlaşmazlıkla gelişigü-


h kâyesi
zel oynuyorlar. Çekler dc tabii fırsattan istifade mütemadiyen hücum yapıyorlar.
İlk beş dakika bu şekilde Bratis- ' tavanın hâkimiyeti altında geçti, Son I ra yavaş yavaş, müdafaanın uzun vuruşlarından istifade eden, muhtelit forları akın yapmak imkânım bul dular. Bu arada kazanılan iki kornerden istifade edilemedi.
14 üncü dâkikada muhtelit aleyhine korner oldu. Kornerden gelen topa santrfor güzel bir kafa vurdu. Top kaleye girmek Üzere iken Fazıl yan göğüs yarı kolla kurtardı. 1 Oyun daha ziyade muhtelit nısıf sahasında oynanırken Muzaffer geriden kaptığı topu Halide geçirdi o da biraz sürdükten sonra Bülende ileri bir pas verdi. Çek müdafiinin önünde topu ayağına geçiren Bülend müdafaadan sıyrılıp sıkı bir şüt/e köşeden ilk muhtelit golünü attı.
Hiç beklemedikleri bir anda yedikleri bu gol Çekleri asabileştirdi. Sert oynamağa başladılar. 26 ncı dakikada bir ileri pas alan Bratislava sagaçığı muhtelit beklerinden siy nlarak kalecile karşı karşıya geldi. Cihad sağaçığın ayaklarına atılarak muhakkak bir gole mâni oldu. Bunun hemen akabinde yine sağaçık üç metreden topu avuta attı.
40 ncı dakikada Çekler lehine verilen bir taç atışında top sağiçe geldi. O da biraz sürdükten sonra kaleye doğru hafif bir şüt çekti. Cihad topu tutmak için eğildfği sırada HU mi tepu karşılamak istedi, lâkın ters bir vuruşla. Cihadı kontrpiye-ye düşürerek, Çekler hesabına beraberlik golünü atmış oldu. Ve ük devre başka gol olmadan 1—1 beraberlikle* bitti.
lk nci devre:
Herkes bu devreye muhtelitin değişik bir kadro ile çıkacağım ve maçın lehimize tecelli edeceğini zpnne-diyerdu. Hakikaten muhtelit takım değişik çıktı: Cihadın yerine Erdo-ğar» almış olarak ovana başladıktan birkaç dakika sonra Bülend de o-yur.u terketti ve yerini Muhtar aldı. Böylece büyük festia\I bulamış o!-du. Oyun karşılıklı vuruşlarla devam ederken 12 nci oûk’kada Bratislava aleyhine penaltı i; 1er Nac! tulu. muz ta- şütle bunu gnk tahvil etti.
^vklor golden, sonr.» yim» gevşe-m«. düer, ve kendilerinden daha zayıf olan takıma karşı, hücum teşebbüsünü bırakmadılar.
2-3 üncü dakikada Fazıl, daima boş bıraktığı, Çek solaçığınv, ceza çizgisi irinde, kolundan tutmak suretile durdurmak istedi. Lâkin hakem bu-na göz yummadı ve penaltı verdi. Çekler penaltıyı gole çevirip yine berabere vaziyete girdiler.
Bizimkiler bu golden sonra parlar gibi oldularsa da bu parlama uzun sürmedi ve beraberliğe der şekilde başladı.
Müsabakanın sonlarına doğru (41 inci dakika) Çeklerin sağdan yaptıkları bir akın muhtelit kalesini karıştırdı. Sagiçin şütünü Erdoğan güç-
On gündenberi şehrimizde bulunan Çek Bratisla-va takımı yaptığı dört maçtan (2) sini kaybetti, (1) inde berabere kaldı, (1) inde galib geldi. Hemen ilk maçı müteakib basında, misafirler hakkında, bir sürü yazı yazıldı, çeşidi! kanaatler açığa vuruldu. Yazarla rın ittifak ettikleri nokta; Bratislavanın çok kuvvetli bir takım olmadığı idi.
iki harb arası şehrimize gelen ve bize futbol öğreten Slavya, Spaıta gibi görenlerde unutulmıyacak Halbuki gerek geçen sene hâlen şehrimizde bulunan İntiba bırakamadı.
Çek futbolcuları hakkındaki kanaatimizin bu merkezde oluşuna mukabil misafirlerin bizim hakkımızda ne düşündüklerini öğrenmek bir spor yazan için cazib bir mevzu teşkil edecekti. Bu itibarla cumartesi günkü Beşiktaş maçını müteakib kafile reisini buldum ve kendisine muhtelif sualler sordum. Dr. Statsuy’nun gayet nazikâne bir şekilde cevablan o-(kuyuculara sunuyorum:
i > S — Türk futbolünü ve takımlarımızı nasıl bul \dunuz?
> C — Üç maç seyretmekle bir memleket futbolü (hakkında kat’î bir fikre sahib olmağa imkân yoktur. /Bu sebeble Türk futbolünün hakiki kıymetini kesin \ olarak tayin etmiş vaziyette değilim. Maamafih ka-/naatimi, aşağı yukarı, şu şekilde izah edebilirim. Üç ı \takımınızda da esaslı bir sistem yok. Bununla bera-Sber (W. M.» sisteminin tatbik edilmek istendiği göze \ çarpıyor.
' / Ferd itibarile nazarı dikkatimi celbeden oyuncu-
Çek takımları o maçları hâtıralar taramışlardı, gelen Kladno ve gerekse Bratislava bu ayarda bir

lar; ilk maçta, santrfor (Gündüz), santrhaf (Bülend) , soliç (Muzaffer), kaleci (Erdoğan), ikinci maçta bilhassa sağ haf (Salâhaddin). Son maçta - yâni Beşiktaş maçında - kaleci ve sağaçık. Galatasaary çok enerjik. Anlaşmış ve toplu bir takım manzarası arze-den ise Fenerbahçe. Bu takım Avıupada da muvaffak olabilir.
S — Hâlen Çek l'utbolü nasıldır? Orta Avrupa fubolile mukayese ederseniz nasıl bir netice ;ıkar?
C — Orta Avrupada futbol yüksektir. Orada maç seyrederseniz haklı olduğumu anlarsınız. Orta Avrupa futbolünün nüvesini Çek futbolü teşkil etmektedir ve bu hususta bütün ecnebi futbol mütehassısları hemfikirdirler, İtalyanlarla yaptığımız son millî teması kaybetmemize rağmen bunu isbat ettik. Meşhur Arsenali mağlûb eden Racing Klübü 2—0 mağlûb ettik,
Çekoslovakya birinci liginde hâlen lider vaziye-tindeyiz. Görüyorsunuz ki bunlarla burada aldığımız neticeler arasında bir münasebet yok. Şurasını kabul etmek lâzımdır ki her takım kendi sahasında yabancı
Müşterek bahis dışı at koşturmanın en fazla tatbik edim büyük Arablara mahpus koşulardan biri
ilk defa burada rastlıyoruz.
Vural KAKMACI
güzel bir oyun çıkaramıyan Muzaffer topta beraber
k? -.‘nc’
W**
1
Müşterek bahis dışı at koşturma


oyun her iki tarafın terazi olduğuna delâlet e-gelişigüzel oynanmağa
sahalardakinden daha iyi neticeler alır.
S — Hakemleri nasıl buldunuz?
C — Maalesef hiçbirinden memnun değiliz. Bilhassa ceza vuruşlarını âdeta hasım oyuncuların yerlerini almalarına fırsat verecek kadar oyalamalarını ve bilgili oyuncularımızın bile taç atışlarında kusur bulmalarına akıl erdiremedim. Bir de hakemleriniz oyuncuların ve hemen daima yan hakemlerin tesirine kapılıyorlar. Buna

Olimpiyadlarda futbol
İsveç Olimpiyad amatör futbol şampiyonluğunu arzu etmektedir. Amatör olarak, İsveç diğer bütün Avrupa takımları kadar şanslı bulun maktadır. İngiltere de isveçin bu meydan okuyuşuna son derece kuvvetle mukabele etmek niyetindedir. Takım antrenörlüğüne eski Iskoçya millî takım oyuncularından Mattheıv Busbynin seçilişi lngilterenin niyetini kâfi derecede lsbat etmektedir.
Busby hâlen Manchester takımını idare etmektedir.
son dür.
son zamanlarda formunu kaybetmiş olmasından Busby sukutu hayale uğramamıştır. Kendisi takım oyuncularının kıymetini pek iyi bildiğinden
United
Kendisi derece mükemmel bir arttrenör-Manchester United takımının

lükle yakaladı. Fakat top çizginin İçinde idi - tıpkı Galatasaray maçında Çeklerin yediği ilk gol gibi - hakem bunu gol saydı. Böylece maglûb vaziyete düşen muhtelit beraberliği temin için çok netice değişmedi ve muhtelit Bratlslavaya hediye etmiş oldu.
Uf. Nimet VYKNN

uğraştı ise de derme çatma ilk galibiyeti
sar-ola-gol ka-

panik doğurucu tedbirler almaktan sakınmıştır. Bilâkis bütün enerjisini takıma itimad telkin etmek için fetmiştir. Bu taktiğin neticesi rak Manchester bir maçta altı atarak mükemmel bir galibiyet
zanmış ve ertesi haftaki maçta da dört gollük bir galibiyet daha kazanarak bir hafta evvelki galibiyetinin şans eseri olmadığını isbat etmiştir. Busby, seçeceği oyunculardan mükemmel bir takım hnzırlıyacak ve çalıştıracaktır. Eğer profesyonellerin iştirâki mümkün olsaydı, Bııs-by’ye 3000 oyuncu arasından bir takım seçmek gibi güç bir iş düşecekti. .
İsveçin şampiyonluğu almak istemesi, Londrada yapılacak maçlara daha büyük bir Önem vermektedir. İsveçin, Ingilizlerin tanınmış dört klübü olan Aısenal, Cheslsea, Black-pool ve Buruley takımlarını gelecek sene maçlar yapmak üzere îsve-çq dâvet etmiş olması, bu memlekette İngiliz futbolüne verilen kıymeti isbat etmektedir. Avrupa takımları, İngiliz futbolcularını memleketin inde görmeyi candan arzu etmektedirler. Bu leneki milletlerarası maçlar
turnuvasında İngiliz millî takımı henüz mağlûb edilememiştir.
İngiliz millî takımının en büyük rakibi, şimdilik, henüz yenilmiycn İrlanda milli takımıdır.
lngilterede. dünya harbi bittikten sonra bütün klübler etrafta araştırmalarda bulunarak yeni oyuncular peşinde koşmakta ve bu suretle yeni yıldızların parlamasına sebeb olmaktadırlar. Ingiliz millî takımının bugünkü sol içi Mannion gibi birçok futbolcuların da küçük bir maden kö yünden gelmiş olmaları gençlere itimad. telkin etmektedir, lngilterede futbol istidadlannı yetiştirmek için, Ingiliz futbol federasyonu milletler arası turnuvalar tertib etmektedir. Bu müsabakalara bütün Avrupa, takanları dâvet edilmektedir. Ingiliz futbol federasyonunun almış olduğu yeni bir tedbir de, ilk defa olarak, birinci takım oyuncularından müteşekkil bir yan millî takımının bu sene Avrupada blı turneye gönderilmesidir. önümüzdeki haziran ayında yapılacak olan bıı turne, Ingiliz millî takımının Çekoslovakya ile îtalva-da yapılması kararlaştırılan mîllj müsabakalara halel getlrmiyecektir.

ışden, kati olmasa olabilen salâhiyetti A yı müşterek bahis yâni A nın üzerine
İki haftadır yazdığımız yazılarla memleketimizdeki at yarışlarının ıs laha muhtaç olduğunu ve atçılığı -mızı tehdid eden hilebazlığın önüne geçmenin elzem olduğunu belirtmiş ve aklımızın erdiği kadar alınması gereken tedbirlerden bahsetmiştik. |
At yarışlarındaki hilelere karşı; alınması lâzım gelen tedbirlerden, ' belki de, en mühlmmi olan müşte-! rek bahis dışı at koştuma yı e-hemmiyetine binaen ayn bir makale mevzuu olarak ele alıyoruz. j
Muhtelif Avrupa memleketlerinde ve bilhassa harbden evvel Alman-yada tatbik edilen bu usul bizdeki yarışlara çok uygun bir mahiyeti haizdir. Doping, at tutma ve bilhassa gizli anlaşmalara tam bir dar' be olabilir. 1
Bunu bir misal ile okuyucularımı za izah edelim: Herhangi bir koşu da A. isimli ata döping yapılıyor, ı ve B. C. D. isimli atlann sahihleri anlaşarak A yı birinci getirmek ıs tiyorlar. Herhangi bir şekilde şübhe lenen veya bu bile, haberdar hakem heyeti dışı koşturur;
müşterek bahis bileti satılmaz. Böy lece kurulan bütün plânlar suya dü şer ve halk mütazarnr olmaz.
Müşterek bahis dışı at koşturma, at sahibinin hakkı olduğu gibi, hakem heyetinin de salâhiyeti hududuna girer.
Koşu sahalarımızda öyle atlar vardır ki, nasıl koşacağı sahibi ve antrenöıinden başkasının malûmu değildir. Ve yine öyle atlar vardır ki sııf müşterek bahis için koşturu lur. Yânı şöhreti vardır, fakat kazanma şana yoktur. Üzerine oynan sın ve kod yükselsin diye koşturulur. I
Yarış meraklısı binlerce kışı on I binlerce lirayı o atlara bağlarlar,, tabiî bu para oynandığı anda yan-1 mış demektir.
Müşterek bahis dışı at koşturma yı kabul ve tatbik ettiğimiz takdir ■ de yarışlardaki hilelerin önüne —kıs nîen — geçilmiş olur ve halkın parası göz göre göre bir kaç dalave recinin cebine aktarılmaz.
Atından şübheleneıı, uzun zaman, koşmayan atlarının durumunu iyice tayin .edemiyen, her hangi bir sui kasddan korkan veya şöhretli atında bir düşüklük hisseden at sahihleri» . atlarım müşterek bahis dışı koştururlar.
Böylece o atlaı hilelere âlet ol -mazlar. Birinci geldikleri takdirde birincilik ikramiyesini alırlar. Gan -yan ve plase ondan sonra gelen at lara verilir. Bu şekilde müşterek bahis dışı koşacak at koşu programında gösterilir.
Hakem heyeti de ıcab ettiği takdirde bi| atı müşterek bah»s dışı fcoşturatailr. Bu takdirde o atın da üzerine müşterek bahis bileti satıl maz. Kazandığı takdirde birincilik |

ikramiyesi alır.
Hilelere karşı alınması lâzım gelen tedbîrlerin başında bulunan mü> terek bahis elişi at koşturma meselesini bu sene fiiliyat sahasında gör mek bütün at severlerin büyük arzu sudur.
/ x. ü.
Kısa haberler:
İngiliz kayıcıları
Londra, (AP.) — Millî buz üzerinde kayma birliği, kış olimpiyatlarına hazırlanmaları için sekiz tane sürat kayıcısım Osloya göndermiştir. Kayıcılaıdan ikisi, kömür madenlerinde işliyen gençlerdir,
isveçin olimpiyat masratlan
27 den Ocak 28 arasında yola çı-
Stokholm (AP.) — İsveçin en iyi 150 atleti, kış olımpiyadları için gayet sıkı antrenmanlar yapıyorlar. Ferdi ve takım halinde çalışan nam-zedler arasında, memleketi olimpiyadlarda temsil edecek olanlar seçilecektir.
İsveç hükümeti, kış olimpiyadlan için 45.000 dolarlık bir tahsisatı, o-limpiyad komitesinin emrine vermiş tir.
St. Moritz'e gidecek olan 74 atletten başka iki idareci, bir doktor ve bir seyahat acentesi memuru bulunacaktır.
Aralık
muhtelif gruplar halinde kacak olan İsveç kış olimpiyad ta kimi, şu gruplardan müteşekkildir: 30 kayakçı; 10 buz Üzerinde sürat kayıcısı; 19 buz hokeyi oyuncusu; 5 yedek atlet ve askeri keşif takımları mensubları.
Asker! keşif kayak müsabakaları için on subayla on asker bir Lapon-ya şehri olan Kirunada çalışıyorlar. Bunların arasından bir liderle yedi müsabık seçilecektir.
îz’Tiirdeki l’g maçları îzmir (Telefonla) — Bu hafta yapılan lig maçlarında şu neticeler a-lınmıştır:
Altay 1 — Kayagücü 0.
Göztepe 2 — Havagllcü 0 K. S. K. 0 — Deınirspor 0 Altınordu 2 — Izuurspor 1.
First Vienne geliyor
Avusturyanın tanınmış takımların dan Firs Vienna bu ayın sonunda şehrimize gelecektir. ‘ Bu takım da Bratislava gibi üç klüble maç yapacaktır. ' ?
ratislavanın son maçı
Beş maç yapmak üzere şehrimize gelen Bratislava takımı son karşılaşmasını üç klüb muhtelitile salı günü Şeref stadında yapacaktır