Arapça ezana müsaade ediliyor
Vicdan hürriyeti ve lâiklik hakkında
Menderesin başyazarımıza verdiği mühim beyanat r—--------— ------——----—-------------
Dinin, siyasete karıştırılmamak ve dini ibadetler âmme nizamına ve umumi âdaba aykırı olmamak şartile herkesin dini vecibe ve ibadetlerini serbestçe yerine getirebilmesi vicdan hürriyeti icabıdır
Ezanın din lisanında okunabilmesi hususunda gazetemiz başmuharriri Mümtaz Faik Fenik’in sorduğu bir suale karşı Başbakan Adnan Menderes aşağıdaki cevabı vermiştir:
«— Her taassup cemiyet hayatı için zararlı neticeler doğurur. Cemi, yet hayatında esas değişikliklerin yapılabilmesi evvelâ taassup zihniyetinin yıkılmasına bağlıdır. Bu ha kikatin iyice kavranmış olması ne ticesidir ki, Büyük Atatürk bir takım hazırlayıcı ön inkilâplera başlarken taassup zihniyetile mücadele etmek lüzumunu hissetmişti.
Ezanın Türkçe okunması mecburiyeti de böyle bir zaruretin neticesi olarak kabul edilmelidir. Zamanında çok lüzumlu olan bu mec buriyet ve tedbir diğer tedbirlerle ★ (Devamı Sa. 6 Sü. 5 de)

Meşhur 3 milyon rey hikâyesi!...
ra" ski İktidar şimdiki Muhale-2" fet Partisi mensuplarının son =■ günlerde ağzından eksik etmediği bir propaganda var:
Kendileri üç milyon reyle akalli-yette kalmışlar, halbuki, bugün iktidarı ele alan Partiye verilen rey miktarı 4 milyon küsur imiş.. Onlar bu suretle kendilerinin de memleket te mühim bir vatandaş kütlesini temsil ittiklerini fakat ne yazık ki, •^eçim Kanunu, nisbî temsil esasına göre değil de ekseriyet esasına göre tanzim edildiğinden ancak ufak bir azınlıkla Meclise girebildiklerini anlatmak istiyorlar..
Bilmeyiz, bunda, Demokrat Partinin bir sun’u taksiri olduğu iddia edilebilir mi? Seçim Kanununun esaslarını vazedenler onlardır. Nisbî temsil usulü yerine ekseriyet usulünü kabul edenler onlardır. O halde bugünkü neticelere de boyun eğip rıza göstermek yine onlara
1946 seçimlerinde, eğer nisbî temsil mevcut olsa idi, o kadar baskıya, o kadar şiddete rağmen Demokrat Parti, geçen devrede Meclise bu kadar az milletvekili mİ sokacaktı? Meselâ İzmir listesinin mühim bir kısmı Demokrat
Mümtaz Faik bertik
şahedelerini anlatmışlardır.
Evet, biz de insaf ehline sorarız: bu 3 milyon reyin hepsi de, seçmenler tarafından seve seve, gönül rızasiyle mi, Halk Partisine verilmiştir? O halde, eski iktidarın seçimlerde harcadığı milyonlar nere-★ (Devamı Sa. 6 Sü: 4 de)
Meclis bugün toplanıyor
Büyük Millet Meclisi bugün saat on beşte toplanacaktır. Bugünkü gündemin en mühim maddesi Seçim tutanaklarının tasdikidir. Bugünkü oturumda yüksek seçim kurulundan itirazsız olarak gelip Mec lisin tutanakları inceleme komisyonunda tetkik edilen tutanakların kabul edileceği tahmin ediliyor. Üzerinde itirazlar olan tutanakların görüşülmesi müteakip oturum, lara kalacaktır. Bilindiği gibi Trabzon, Kars ve Hatay seçimleri üzerinde itirazlar vardır.
★ (Devamı Sa. 6 Sü: 3 de)
Amerikalılar tekzip ediyor
Marshall yardımı
ve bütçe açığa,
Jlalk Partisinin anlaşmaya varıldığı hakkındaki iddiasıjtamamile asılsızdır
Adnan Menderes hükümetinin programında, bütçe açığı 177 milyon liradan 155 milyon lirasının Marshall plânı yardımından kar--x için hususi anlaşmalar
nin mühim bir kısmı Demokrat Parti lehine olmıyacak mıydı?.. Ne , şılanması ....--------.mojuıauu
yapayım, böyle kabul edilmiş, böy- gereğince taraflar arasında müta-le olmuş. Çünkü seçimlerde ekseri- j bakat yapılmadığı ve C.H.P. hükû-yet usulü de, bir çok demokratik metinin bu ciheti sağlam bir esasa memleketlerin kabul ettiği bir sis- ( bağlamadığı bildirilmişti, temdir. Ve dâvanın esası, seçmen Halk Partisi adına M».-"-*- ■ çokluğunun hangi tarafı tuttuğunu tesbit edebilmektedir. Son seçimler bize göstermiştir ki, vatandaşların artık Halk Partisine emniyetleri kalmamırtır. Onun İçin reylerini bu partinin aleyhine kullanmışlar, ve Demokratlan İktidara getirmişlerdir. Halk Partisinin kendi kötü idaresiyle hazırladığı bu kadere rızadan başka çaresi var mıdır?
Son zamanlarda, Genel Baş kanlarından başhyarak, Faik Ahmet Rarutçu’ya kadar birçoklarının ağız doladıkları 3 milyon rey me-«sıbMne gelince, bu hususta ayrıca bizim de söyllyecek sözümüz yardır. Eğer işin İçyüzü İyice incelenecek olursa, bu 3 milyon reyin de hakikaten kâzlp bir rakam ol duğunu söylemek pekâlâ imkân dahiline girer. Neteklm bir çok milletveklllerlmiz Büyük Millet Meclisinde bu hakikati bütün acılı-ğı ile meydana koymuşlar, ve mü-
Halk Partisi adına Mecliste hükümet programını ’tenkid eden Faik Ahmet Barutçu bu cihete temasla Şöyle bir cevap vermişti:
«— Marshall plânı yardımından 155 milyon liranın Amerikan yardım kanununa göre bütçemize ithali bütçe Meclise sevkedilmeden önce alâkalılarla görüşülmüş ve bütçe kanununun 3 üncü maddesi bu görüşmeler sonunda varılan mütaba-kata uygun olarak hazırlanmıştır. Ancak bunun kullanılması, gene Amerikan kanununa göre muayyen usullere bağlı bulunduğundan bunu da halletmek için görüşmelere * (Devamı Sa. « Sü: 5 de)
Beşiktaşla Gençler
Birliği 1-1 berabere
Galatasaray, Hepoel İsrail takımını 4-2 yendi
İstanbul, 4 (a.a.) — Şehrimizde misafir bulunan İsrailin Hapoel takımı bugün ikinci maçını Galatasaray ile İnönü stadında yaptı.
Maça saat 17.30 de Galatasaray başladı ve hemen hâkimiyeti ele
alarak 10 uncu 'dakikada Muhtarın ortasını Gündüzün kafa ile gole çevirmesiyle ilk golü kazandı. Bu gol den sonra oyun mütevazin olarak cereyan ediyordu. Her iki taraf da
★ (Devamı Sa. C Sü: 1 de)
Af Kanunu çıkıyor
Yeni kanun tasarısı bugün Bakanlar Kuruluna verilecek
Kanun kısa bir zamanda çıkacak
Zimmetine para geçiren subay
Askeıî Şûra mutemedi Yunanistondo yakalandı
Askerî şûra emir subayı ve mutemetlerinden İsmet Gürcebe, generallere ait maaşları zimmetine geçirerek Ankaradan İstanbula ve oradan da tayyare ile Yunanistana kaçmıştır.
İsmet Gürcebenin zimmetine geçirdiği para miktarı oldukça mühimdir.
Alâkalı makamlar vaziyeti haber alır almaz, Yunanistana müracaat etmiş ve Gürcebe’nin iadesini iste-
Yunan hükümeti bunun üzerine Gürcebeyi yakalamıştır. Gürcebe bugünle.Tde Türkiyeye yollanacaktır.
Af tasarısının ihtiva ettiği mühim esasları yazıyoruz
Af Kanunu tasarısını hazırlamak üzere Adalet Bakanlığında, Bakan Halil Özyörük’ün başkanlığında ku rulan İlmî komisyon, Pazar olmasına rağmen, dün de toplanmış ve tah inin edildiğine göre, tasarıya son şeklini vermiştir. Tasarının bugün Bakanlar Kuruluna tevdi edileceği anlaşılmaktadır.
Öğrenildiğine göre, ilmî heyetin hazırladığı af tasarısı bazı hususlarda verilen cezaya ehemmyiet ver miş, bazı hususlarda da suçun mahiyetini esas kabul ederek bu yönden ele almıştır.
Af Kanunu tasarısı, veçhesi iti-barile umumî bir Af Kanunu sayı lamaz, çünkü belli bir tarihten önceki suçlar af çerçevesi içine girmek tedir.
Tasanda aftan istisna edilen suçlar şunlardır:
1 — Casusluk.
2 — Komünistlik.
3 — Adabı umumiye aleyhinde işlenen suçlar (Bunlar ırza tasad-
di, ırza geçmek, bekâreti izale, erkek, kadın veya kız kaçırmak suçları).
4 — Devlet mallarına karşı işlenen suçlar (irtikap, ihtilas, irtişâ, zimmete para geçirmek).
İdam cezaları da affın dışında bina kılmaktadır. Tasarıda şu noktaya bilhassa işaret edilmiştir:
Af neticesi salıverilecek suçluların, belli bir müddet içinde tekrar suç işlememeleri şarttır. Eğer bu gibi şahıslar bu muayyen müddet içinde yeni bir suç işlerlerse eski ce zalarını da beraber çekeceklerdir.
| İdam cezalarının istisna edilmesinde1 kan gütme dâvaları hesaba ' katılmış ve bırakılan suçluların ye niden bir suç işlenmesine sebep j olmaları düşünülmüştür. Fakat kanun tasarısı muayyen bir tarihi esas aldığı için, bugün infaz edilmeyen idam hükümlüsü bulunduğu zanne-dilmemektedir.
Bu noktada ilim heyeti Anayasa ★ (Devamı Sa. 6 Sü: 4 de)
Menderesin nutkunun tam metni
Veremliler inlerken Meclis
binasına milyonlar harcandı
F.Köprülü Londra elçimizle görüştü
Paris, 4 (a.a.) (Özel muhabirimiz bildiriyor) — Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü dün Parise gelen Londra büyükelçisi Cevat Açıkalın ile görüşmüştür.
Bakan öğle yemeğinde Marshall plânı fevkalâde elçisi Mr. Harri-man’ın misafiri olarak bulunmuştur.
Bakan, Avrupa konseyi dışişleri bakanlarının öğleden sonraki toplan tıları nihayet bulduktan sonra, refakatinde Paris büyükelçTsi Numan Menemencioğlu olduğu halde dışişleri bakanlığına giderek Robert Schuman ile görüşmüştür.
Topraklı D. P. Ocağının
4. yıldönümü
Demokrat Parti Topraklı Ocağının 4 üncü yıl dönümü dolayısıyle dün Topraklıda güzel bir tören yapılmıştır. Ve hıı törene Cebeci Bucak Ocakları, Çankaya İlçesi Baş-kanları, Topraklı Demokratları ve Ankara Milletvekillerinden Osman Talât îltekin, Talât Vasfi Öz, ve Mümtaz Faik Fenik iştiıâk etmişlerdir.
Toplantıyı D.P. Ocak Başkanı Bayram Karakaya güzel bir nutukla açmıştır. Bundan sonra Haşan Songülen, Cahit Yılmaz, Fahri Bas-kan’la, içtimada hazır bulunan Ankara Milletvekilleri konuşmuşlar, ir (Devamı Sı 6 Sü^Z_d^_
Başbakan Adnan Menderes'in Büyük Millet Meclisinde söylediği nutkun son kısmını da bugün sütunla nmıza geçiriyoruz.
Adnan Menderes nutkun bundan evvelki kısımlarında bir çok mem leket meselelerine temas etmiş ve sözü bütçede yapılacak tararirufa geçirmişti. Hükümet Başkanının bu konu üzerindeki sözleri şöyle devam etmektedir:
— Şayet tasarrufu gayri mümkün görse idik, programımızda bu bahsi sükûtla geçiştirir ve kendimizi ağır bir taahhüdün tazyiki altına koymazdık.
| Tasarrufun lüzumlu amme hizmet I terini kısmak mânasında olmadığını | şimdi öğrenecek 'değiliz. Ancak ge- t j lir kaynaklarımıza göre âmme hizmetlerinin lüzum ve ehemmiyet sı-
' ralarına göre bir tertibe tabi tutulmasının zarurî olduğunu da kendilerine bildirmek ve hatırlatmak isteriz.
İsrafların nerelerde olduğunu I kendilerinin de tetkik ve murakabesine arzedeceğimiz bütçemizle fiilen göstereceğiz.
| Gelir kaynaklarımızın kısırlaştırılmış olduğu hakkındaki iddiamızı rededebilmek için devlet masraf
Siyasal Bilgilerde veda toplantısı
ve külfetlerinin millî gelire nisbeli-nin yüksek olmadığını iddia ediyor lar. Halbuki partimiz; vergilerin ıslaha muhtaç olan taraflarının ve masraflarla millî gelir arasındaki nisbetsizliği kaç yıldır Dutçe müzakerelerinde tafsilâtıyle erzetmiş bulunuyor. Bu mevzuda ileri sürülmüş olan görüş ve düşünceler dairesinde hareket olunacağı pek tabiîdir.
MuVerem arkadaşlar, bütç? açığın n Marshall yardımı ile kapatıl ması meselesine Amerikan rnakam-lariyle hâlâ mutabakat hasıl c İndiği hususundaki ifadelerimiz dolunmak isteniyor. ,
(Devamı 4ücü sayfada)
AKINI ÛA--1
L____KUKIK
Siyasal Bilgiler Fakültesi son sınıf I Dünkü yemekte Büyük Millet talebelerinin mezun olmaları müne- Meclisi Başkanı Refik Koraltan, sebetiyle dün fakülte salonunda me Millî Eğitim Bakanı Avni Başman, rasim tertip edilmiş, bir dc yemek | fçşleri akanı Rükncttın Naanhinâlu-
Reklâm sanatı
E ski bakanların ve eski milletvekillerinin yeni işlerine dair Ulus’ta bir röportaj okudum:
Vedat Dicleli ile bizim Kır-şehirin sevimli sabık milletvekili Sahir Kurutluoğlu Tarko Hanında bir avukat yazıhanesi açmışlar!..
Parti dâvalarını güzelce halledip temize havale ettiler ya, şimdi şahsî dâvaları halledecekler! Cenabıhak dâvalarını kesir etsin!..
Ama diyeceksiniz ki, Ulus'ta bıı röportaja neden lüzıım görüldü? Efendim ben söyliye-yiın: Avukatların gazetelerde reklâm yapması, kanunen yasaktır. aına, röportaj şeklinde olursa, kimsenin bir şey demeğe hakkı yoktur! İşin inceliğini kavradınız değil mi?..
Şimdi dâvâlılar, buyurun Torko Hanına! Ama Fuat Sir-men nerede açtı, asıl ben onu
Sayfa: 2
ZAFER
6 - • .1956
Bir ömrün muhasehosi
VEDA
(man oğlu ne tuhaftır. Bütün ömrü boyunca daha iyi günlere kavuşmak hulyasiylo günlerin akşam, gecelerin biran
--- Ywua ; ■ —
Zuhuıî Danışman
evvel sabah
olması için çırpınır.
Neden hiç kimse, acele ile beklediği yarının, kendini bir veda gününe, mukadder bir veda ânına yak-
laştırdığını anlamaz bilmem.
Veda ki hazindir, geri gelmiye-cek günlerin hâtıraları üzerine kapanan bir kapıdır. Bu hazin âkıbe-ti çabuklaştırmak için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Bir.gün geri dönüp baktığımız vakit duyacağımız acıyı hiç düşünmeden..
Kim ne derse desin, insan oğlunun hayattaki yolunu kader tayin eder, ve kaderin çizdiği yolda diken yoktur.
Bir gün kulağıma tatlı bir ses geldi. (Tebrik ederim, öğretmen olmuşsunuz) dediler. O zaman, bir Ömrü dolduracak olan bu oluşun, asla bugünkü âkıbetini düşünmeden sevinmiştim.
(İşte sınıfınız.. Buyurunuz, Allah muvaffak etsin..)
Kıpkırmızı oldum, şaşırdım, teşekkür ederim bile demeden açılan kapıdan içeri girdim.
Bu kapı, sihirli bir âleme açılı-
Orada dostluk vardı, samimiyet vardı, sevgi ve iman vardı, ve nihayet yaratmanın zevki vardı.
Fırtınaya yakalanan bir yaprak gibi.. Bir uğultunun, hudutsuz bir hareketin içinde dönüyordum. Vq birbiri etrafında dönen bu âlemde, benim de etrafımda samimiyetten örülmüş bir hâle gittikçe daha mü-tekâsif bir hale geliyordu.
Tarn otuz yıl.. Bu, bir ömürdür. Bir ömür ki nasıl başladı, nasıl so na erdi? Bu dakikada bunun muha sebesini yapmaktan âcizim.
Felâketler derinleşen bir yara-
i dır. Saadetler ise esans gibi insanın | damarlarına yayılan ve göze görün i miyen bir havadır. Ben, otuz yıl I bu havayı teneffüs ettim. Otuz yıl I bu sihirli âlemin havasını teneffüs ı ederek yaşadım.
I Nasıl bilebilirdim ki çocuk sesin ' den, öğretmen âhenginden yoğurul
I muş havadan gayrisi ile yaşamak-I ta zorluk çekeceğim!..
| Bunu hiç düşünmemiştim. Bana ' bu âlem gayet tabiî gibi gelmişti.
] Nasıl tahmin edebilirdim ki, samimî bir tecessüsle. iç‘en bir alâka
I ile ve hiç günahsız, lekesiz bir ruhla beni dinleyen bir çocuk kütlesinin hasretine tahammül edemiye-
, ceğiml.
Şimdi her şey bitti.
Kapı kapandı. Otuz yıl içinde 1 haşir neşir olduğum çocuk sesleri, | şimdi, benim için kapanan kapının ; arkasında kaldı.
Ve ben, Kapının önünden ayrılamıyorum. Dışarıdaki havayı teııef-I füste zorluk çekiyorum. Nefesim ' tıkanıyor.
j Mademki geri dönmeğe imkân yok.. Mademki kapanan kapı açıl
I maz artık..
Ne olur, bu mabedin, çocuk ve öğretmen mabedinin basamakları önünde çömelerek kaderime ağla-
' yayım. Veda etmenin zehirini içeyim.
Bana müsaade etmez misiniz?
' Allahaısmarladık aziz çocuklar.. Allahaısmarladık aziz arkadaşlar,.
I Hoşça kalın..
Bilmem ki beni gönülden çıkar-! mayın desem çok mu fazla bir şey | istemiş olurum...
Devlet Tiyatrosu turneye çıkıyor
Devlet Tiyatrosu sanatkârları 10 Haziran Cumartesi günü yurt için de bir turneye çıkmak üzere hazır-lanmoktadırlar.
Ahmet Ev.ntan’ııı başkanlığında turneye çıkacak olan sanatkârlar şunlardır;
Ümran Uzman, Asuman Çağlayan-su, Şetef Gürsov. Nuri Gökseven, Nur Borlu. Ali Algın, Haydar O-ısoy, Ekmel Hürol, Turgut Okut man, Haldun Morlalı, Oğuz Bora. Kemal Bekir, Coşkun Orhon, Hik met Orhon, Türkan Bora ve Heyecan Başaran.
Sanatkârlar gittikleri şehirlerde Anton Usta, Kahvehane ve Küçük Şehir isimli piyesleri temsil edecek lerdir.
Diğer taraftan Çocuk Tiyatrosunun da turneye çıkması düşünülmek te ise de henüz bir karar verilme miştir.
İngiliz bala mütehassısı bugün geliyor
Tanınmış İngiliz bale mütehassıslarından ve Londradaki meşhur Sadler Wells Müdiresi Miss Ninette de Valois bugün Ankaraya gelecek ve Pazartesi günü Devlet Konservatuarında «Türkiye ve Britanya-da Bale Öğretimi» mevzuunda bir konferans verecektir.
Miss Ninette, yarın sabah saat 10 da İngiliz Kültür Heyeti salonunda Türk basın mümessilleriyle görüşecektir.
HAVA YOLLARININ YENİ OTOBÜSLERİ
Aldığımız malûmata göıe, Devlet Hava Yolları muhtelif hava alanları için yeni yolcu otobüsleri alacaktır.
Kırk beşer kişilik olan bu otobüs lerden ilki önümüzdeki günlerde şehrimize gelecek ve firma ile mutabakat hasıl olduğu takirde mütebakisi de getirtilecektir.
Yeni otobüsler trolleybüslerden çok daha büyük olduğu için daha fazla yolcu alabilecektir.
YORGANI ÇALMIŞ
Bir müddet evvel Keskin ilçesinden gelerek Gülhane hastahane sinde tedavi altına alınan Osman isminde bir şahıs hastahaneye girerken yorganını bir barakanın arkasına saklamıştır.
Bu sırada Vahit Yaman isminde diğer bir şahıs gelerek yorganı çalmış fakat çok geçmeden yakalanmış ve savcılığa teslim edilmiştir.
FOTİN BAĞI HIRSIZI
Anafartalar caddesinde bir ayakkabı levazımatı mağazasında çalışan tdris Sorgun isminde bir genç çalıştığı yerden 72 çift fotin bağı çal-
Mal sahibinin şikâyeti üzerine hırsız tezgâhtar yakalanmış ve sav cılığa teslim edilmiştir.
Bir Tam
ekâlet değişmelerinde, yeni gelen Vekilin çalışma arkadaşlarına bir tamim göndermesi yerleşmiş bir âdettir. Bu seferki, (köklü değişiklik) dolayısiyle, yeni Vekiller de teşkilâtlarına birer tamim gönderdiler. Bu tamimlerin , geçmiş i
tarafı, her birinin demokratik bir ruh ve eda ile kaleme alınmış olmalarıdır. Yalnız, bu tamimlerden Adliye Vekâletine ait olanı, eski Ad üye Vekilinin neşrettiği tanrrmler-den büsbütün ayrılmakta ve bu memleketin adalet tarihinde kanun ların siyasî gayelerle yanlış istikâmette tatbik edilmeleri için Adliye Vekillerinin oiur olmaz emirlerinT* yerine getirmek zorunda kalmış bu-
"■ i». Yazan: »».»»—».
IBıtrfyan 4paud(/tl
I İstanbul Barosu Avukatlanndan I
m gönderdiler. Bu tamimlerin , ıiş senelerdekinden farklı olan | e
___.1 husus, hâkimler kanununun gayet sert bir hükmü olmuştur. Bu hüküm şöyledir: (Bütün müddeiumumilik teşkilâtı, Adliye Vekilinin idaresi altındadır.) Buna dayanarak Adliye Vekili her türlü emri, kanuna uygun olsun veya olmasın, müddeiumumiye vermiştir. Müddeiumumi aldığı emri yerine getirmekle mükelleftir. (Vicdanının sesini bu mükellefiyete tercih etme-, sine kendisinin teminatsız oluşu da ayrıca büyük bir mânidir.) Temi-■ -* = vg fj_
\ kir hürriyetinin en tabiî icabıdır. ' Teminattan mahrum olmaları sebe-, biyle bir kısım savcılarımız(l), ta-r leplerini ve iddianamelerini kanu-
I na ve vicdanlarının sesine uydur-| maktan ziyade, Adliye Vekilinin k bulundur-
------------... — - - ayrıca DuyuK oır maman./ lunan müddeiumumilere hitap et- nat .ge, karar serbestisinin mektedir. Ş.mdlye kadar rnuddem-1 hürnvetlnin cn ublî i(
murmlik teşkilâtına gönderilen ta-, mimler, ferdin hürriyetini sıkı bir tahdit altına almak yolunda, hanun hükümlerini (rigide) bir tarzda tefsir roakanunda idi.
Bu nevi tamimlerde gözetilen ga- j direktifi ile hemâhenk
| ye, doğrudan doğruya devlet yeni - mak ZOrunda kalmışlardır. Biz bu burada kastettiğimiz manada - hü- zor aitmda bir insan ve bir hukuk-kûmet edenler olup, yoksa fert değildir.
İşte, muhterem Halil Özyörük tarafından ve müddeiumumilere hi- ı ________V... nnlrtada PCİİD '

PULSUZ İSTİDA
ım
miminden anlaşılmaktadır. Hâkimler Kanununun müddeiumumilere ait olan hü.tümlerinin Demokrat hükümet tarafından siyasî gayeler tahtında suiistimal edilmiyeceğin-den eminiz. Yalnız, işaret edelim ki; emniyet, bir teminatın mevcu--diyetine sıkı sıkıya bağlıdır.
Bu itibarla müddeiumumilerin durumlarını ayrıca, hukukî bir takım esaslar tahtında, teminata raptetmek adlî hayatımız bakımından faydalı olacaktır. İlk plânda, hiç ol mazsa, vilâyet müddeiumumilerini, teminatlı hâkimlerde olduğu gibi, teminatlı statüye sokmak ve ondan sonra da yukarıda bahsettiğimiz 85 nci maddeye müddeiumumîlik müessesesinin mâna ve ruhuna uygun bir şekil vermek icap etmektedir.
Kendisinden müspet işler beklediğimiz Halil Özyörük’ün bu noktada dikkatini çekebildi isek, kendimizi bahtiyar addederiz.
. çu olarak ter döken ve istemiye is-temiye ceza talebinde bulunan sav-cılara çok rasladık.
(1) Savcı tabiri, uydurma dil cereyanının zevksiz ve talihsiz bir eseridir. Bu müessese, bu isim altında, son yılların siyasî faaliyetleri neticesinde, hükümet tarafından, bir hayli yıpratılmış bulunmaktadır. Savcı tabirinin, hazin bir ha-
raııuucın »c ------------------ " j Yeni Demokrat hükümetin, müd- tıra şeklinde maziye terkedilerek
tap eden tamim, bu noktada, gelip , deiumumileri, âmmenin mümessili müessesenin esas mâna ve haşmeti-■ »jıı— ız„ı,;ııar;r) n tam m- ve müdafii sıfatiyle, yalnız kanun- ni pek güzel ifade eden Müddeiu-la ve vicdanlariyle başbaşa bırak- . mumi tâbirine dönülmesi temennl-mak istediği, Adliye Vekilinin ta- I ye şayandır.
BESLER. NEŞELENDİRİR
İstanbul-rizapaşa yokuşu şbrkhan tel-24766
Sular Kesilecek
Ankara Sular İdaresinden:
YANGIN BAŞLANGICI
Misakı Millî mahallesindeki Sun lokantasının bacası tutuşarak yangın başlangıcı zuhur etmiştir.
İtfaiyenin zamanında yaptığı müdahale ile yangın zararsızca söndürülmüş ve tahkikata başlanmıştır.
BUZ DOLABINDAN YANGIN
Anafartalar caddesinde Bozkurt Demir Atölyesinde tamir edilmekte olan bir buz dolabı elektrik kontağı yüzünden tutuşmuştur.
Cereyan kesilerek yangının önüne geçilmiş ve tahkikata başlanmıştır.
Ankara (23432):
Şebekede yapılacak tadilât dola yısiyle Cebeci Kutluğun, Ozsoy, Ceyhan, Seyhan, İncesu, Dirim, Dilim, Ozanlar, Akat, Sergenler, Tel-likaya noktalarının 6/6/1950 salı günü saat 10 dan 18 e kadar suları ke. sileceğinden sayın abonelerimizin ihtiyatlı bulunmaları ilân olunur.
. (3704)
Toplantıya davet j
Adalet Bakanlığı, Yargıyat ve Ankara AdliyeBi Yargıç ve memurlar yardımlaşma cemiyeti idare heyeti Başkanlığından:
10 - 6 - 950 Cumartesi günü saat 15 te umumî heyet Halkevi salonunda toplanacaktır. Sayın üyelerin teşrifleri rica olunur.
1 — Nizamnamenin tadili;
2 — 1948 -1949 yılı hesap devresine alt yetkili hey’et raporunun okunması:
Not: Birinci toplantıda ekseriyet hasıl olmazsa 17/6/9r0 Tarihinde aynı saatte ve aynı salonda ikinci bir toplantı yapılacaktır. Bu lçtlmada ekseriyet aranmıyacağından sayın üyelerin birinci içtimada hazır bulunmaları hassaten rica olunur.
Yönetim Kurulu ___________________ (2181)
Emlâk sol şiarı
Senelik gelirleri 2 ile 40 bin lira. Apartmanlar, Arsalar, Evler, Bağlar uygun fiyatlarla.
Ulus Meydanı, Mühendis Hanı No. 5, Musa Yılmaz Telefon 16668. evi: 15233. (2047)
DEVKEN SATILIK DÜKKÂN
Yenişehirin en işlek yarinde Sakarya Cad. No 38 (3179)
namuslusudur.
DANİŞ’te ısmarlama gömlek diktirmek lüks değil, ekonomidir, zevktir.
Zengin Poplin ve İpekli çeşidi. Yaka yenilenir.
Daniş: Anafartalar 222, Ortaça bitişik. (060)
geçmiş Adliye Vekillerin.n tam.inlerinden ayrılmaktadır. Tamimde bu noktaya şu şekilde işaret edilmektedir: «Devlet bir gaye değil, 6adece fertlerin saadetlerini tahakkuk ettirmek maksad:le vatandaşlar kütleş’nin emir ve hizmetine tahsis ettiği bir vasıtadır. Bunu hiçbir zaman unutmamalıyız. Hizmeti icra sahamızın çerçevesi hukuk kaideleri ve adalet prensipleridir. Vicdanımızın sesini bu esaslara göre ayarlıyacağız.»
Fikrimce, muhterem Özyörük’ün y tıkardaki cümleleri, Müddeiumumilik teşkilâtımı) şimdiye kadar Adliye Vek-llerinin tahakkümü altında tutulmak istenmelerinden ileri gelmiş olup, bundan sonra, amme menfaatlerinin temsili ve ko-runmasıyle vazifeli bu teşkilât mensuplarının (Vekil emri veya korkusu) altında kalmadan iş göre-b.leceklenm anlatmak için kaleme alınmıştır. Esasen, Adli kazanın en yüksek mevkiim işgal etmiş bir şahsın müddeiumumilerin maruz bırakıldıkları durumu görmemesine imkân yoktu. İşte, vazıyeti yakından müşahade etırnş olması sebe-bıle, Halil Özyöıük, Müddeiumumilerin çalışma hayatında serbest ve hür bir yol açmak istemiştir. Bu yol, şüphe yok ki, adaletin tahakkukunda esaslı bir rol eynıyacaktır.
Geçen sene, (Adlî baskı) mevzuunda kaleme aldığımız makalelerimizde, Adliye Vekıller.mn politik gayelerle hareket ederek, muhalefetinden memnun olmadıkları şahıslan Adliye vasıtasiyle izrar etmek için, müddeiumumileri bu gibi şahıslar aleyh.ne dava açmıya mecbur ettiğ.ne işaret eylemiştik. Herkesçe malûmdur ki, incir çekirdeğini bile doldurmayan hareket, yazı ve sözlerden dolayı, Reisicumhura, Hükümete veya Meclise hakaret edildiği iddiasiyle açılan bu gibi davaların çoğu beraatle neticelenmiştir. Fakat, netice (beraat) olmakla beraber, mevkufen görülmeleri icabeden bu dâvalarda, şahıslar uzunca bir müddet tevkifhanede kalmışlar, şahsî hürriyetleri haleldar olmuş ve her türlü faaliyetleri sekteye uğramıştır. Bu suretle de hükümet, muhalif adedini azaltmak ve muhalefeti yıpratmak yolundaki «ızrar politikası»nda gayesine kısmen erişmiştir.
Adliye Vekillerini, müddeiumumiler üzerinde emir icrasına sevke-

BU EV
T,C ZİRAAT BANKASI ,
EREN KÖYÜNDE
19 5 0
akşamina kadar
Bankalarımıza 150 lira yatırmak ve bu parayı 31 Temmuz 1950 akşamına kadar Çekmemekle
Sizin
İLAN
Sobalık saç. inşaat demiri; teneko; çenber
Ortaklığımız yukarıda mad deleri çok müsait «artlarla satışa arzetmiştir.
Muhapazar Ltd. Ortaklığı
Anafartalar, Konya sokak Tarko Han, Kat: L
Tel: 16440. Telgr. MU HABANK - ANKARA
Edith soluma uzandı. Başını göğ süme koydu. Uzun zaman hiç bir şey söylemeden hiç bir hareket yapmadan öylece kaldık. Sonra Edith başını kaldırdı.
— Öbür tarafa yatacağım, dedi.
— Niçin?
Cevap vermeden kalktı, yatağımı dolaştı, gelin sağıma yattı.
— Başımın ağırlığı kalbini yorar, diye düşündüm.
— Yormazdı. Doktor, haricî tazyiklerin tehlikeli olmadığını söyledi.
— Fakat kalbinin vuruşlarını duyuyordum. Beni itham ediyor gibi kalbin. Her vuruş vicdanımda titremeler yapıyor.
— Çocuksun.
— Evet. Kabahatli bir çocuk.
— Neden?
— Çünkü kalbinin bu kadar hızlı çarpmasına sebep benim.
— Hayır, sebep sen değilsin. Kalbim hızlı çarpıyorsa eğer, bu nedendir bilir misin? Şu anda can vermekte olan binlerce Fran sızı, Maçan, Yahudiyi çok düşün düğüm için. Avrunanın ne hale geleceğini düşünüp çok tasalandığım için... Ne dersin.... İnsan bir Okyanusu geçmekle, belki canını, malını, etini, kemiğini, her şeyin! kurtarıyor ama, kalbini kurtaramıyor.
— Şimdi ben geldim diye yine
sokak Kayhan Apt.
kalbin hastalanıyor mu?- Ben sana bütün o bıraktığın şeyleri mi hatırlatıyorum?.. Hem, söyle bana... Niçin beni başından atfın?
Susuyorduk. Kızıl saçları yüzüme, ağzıma dokunuyordu. Bu saçlardaki yeni Amerikan şam-puvanının kokusu hakiki kokuyu silememişti. Bu saç kokusunda bütün eski heyecanımı, bütün eski hâtıralarımı yaşıyordum.
Edith mırıldanır gibi:
— İşte buradayım, yine yanın dayım, diyordu. Sen beni koğ-dun ama, işte ben yine şeninim. Lâkin... Eskisi gibi... Eskisi gibi değilim artık.... Artık şeyi....
— İzahat verme, dedim. Neye yarar? Bundan bahsetmek neye yarar? Şimdiye kadar binlerce insan sevişmiştir... Nasıl söyli-yeyim? Binlerce erkek boşanmış kadınları sevmişlerdir. Evlenmiş, mesut olmuşlardır.
— Fakat o başka... İlk defa, hakikaten, tam mân asiyle birbirinin olmak başka...
Dineğlnlo üzerinde doğruldu-
— Nasıl olsa kendimi bir erkeğe vermem lâzımdı, dedi.
— İşkence etme bana. Bırak bunları. Unutalım.
— Hayır. Unutmıyalım. Bir kadın bir erkekle beraber yaşamaya, hayatını o erkeğin hayatiyle birleştirmeğe karar verince, sevsin sevmesin, evli olsun olmasın... Kendini o erkeğe vermeğe mecburdur. Bunun için evvelden anlaşmış olmağa bile lüzum yoktur. Bu, kendiliğinden olur, bir nevi zımni anlaşmadır. Herhalde... Beraber çalışınca, ayni mesleği takip edince, ayni yerde yaşayınca, artık fazla hassasiyet göstermek mân-ısız olur. Bu da arkadaşlığın bir kısmıdır... İyi ve kötü günlerin, müş terek hayatın çeşnisid'r. Başka hiç bir şey değil. İliç bir kadın, kendini, vücudunu, beraber yaşadığı erkekten esirgeyemez. Bunu yapıyorsa eğer saygısız demektir. O kadına dürüst bir kadın denemez kanaatımca.. Bu İş İçin gürültü patırdı çıkaran kadınlardan her zaman nef-
ret etmişimdir.
— O halde niçin bu mesele üzerinde bu kadar ısrar ediyorsun?
— Çünkü bu mevzuda hiç bir zaman teselli bulamayacağım.
— Neden?
— Çünkü... Evvelâ o idl.). Sen değildin.
— Anlamadım.
— Çünkü, bu tarzda hareketline sebep ne İdi, bunu hiç bîr zaman anlamıyacaksın. Anlasan da lnanmıyacaksın. Ben, kendimi başka bir erkeğe verdimse eğer, bunu, senin ölmemen için yaptım.
Cevap vermek istedim. Fakat eliyle ağzımı kapayarak devam etti:
— Sözümü kesme. Şimdi hazır cesaretim varken bırak da hepsini söyliyeyim. Belki başka zaman fırsat bulamam. Evet, senin hayatını kurtarmak için böyle hareket ettim. Kendim! başka bir erkeğe bağlamak istedim. Onun beni bir daha hiç bir
Alın yazısı!
E fendice olacağı vadedilen "" muhalefet, çok kısa zamanda terfi etmiş bulunuyor. Belki görmüş olacaksınız. Ulus’un, akşam üzerleri neşredilen yavrusu, her zaman olduğu gibi ağabeyisi-ni geçmiş ve -beyefendice, muhalefete başlamıştır. Cinnet ile dehâ arasındaki fark ne kadar azsa, fazla beyeflendilik ile külhanbey- ; lik arasında 4a o kadar fark var- [ dır. Zaman ilerledikçe bu ikisini ' birbirine karıştırmalarına ramak kaldığını gösteren emalreler ço- , ğalmaktadır.
«Ne zhman söylediklerini tut- ( tular ve yaptılar da, -örnek efendice muhalefet, vaidlerinl de ye- ' rine getirecekler?, diye sormak ve karan ona göre vermek yanlış olmasa gerektir.
Evvelki gün Meclis müzakerelerinde usulsüz söz istemelerine red cevabı verilmesi üzerine almış, vermiş!... Bütün gazeteyi:
— Micliste kin tezahürleri! Diktatörlüğe doğru bir gidiş!... Ne yapmak istiyorlar? Hürriyet kahramanlan şahlandı! Yazık!... Yazık!... Başlıklı bir sürü, İpe sapa gelmez lâkırdı kalabalığı ile doldurmuş.
Efendim, bütün bunların sebe-bi! İç tüzüğün ihlâl edilmiş olma sı imiş!... Son söz milletvekiline aittir! diye bir cümle yakalamışlar ve bütün bu iddialan onun üzerine bina etmişler.
Meşhur Şemsettin Günaltay mühim «!. bir beyanat vermiş ve söz vermeme işinin demokrasiye aykırı olduğunu söylemiş!
Dine dahleden bari Müslüman olsa, derler... Totaliter İnönü politikasının bir numaralı faal yü rütücüsünün bu şekilde konuşması karşısında, şaşmamak ve bu cür’ete hayret etmemek mümkün değildir. Türkivedeki vatandaşlar hattâ bütün dünyanın:
1— Seçim Kanununun hâdiselerin zoru ile istemiye istemiye kabul eldildiğinl,
2— Yüzde yüz kazanacağız hülyasına kapılarak seçimlerde hile yapılmaması hakkında emir ve rildiğini, bildiğini, farketmemeh ve hâlâ bu hâdiselerden şeref payı çıkararak, milletin olgunluğunu hiçe saymak hareketine «iper iyimserlik» diye tıbbî bir isim vermek yanlış olmasa gerektir. On iki senedir, ensemizde boza pişiren zevatın, şimdi de bu şekilde konuşabilmeleri «âdân ve erkâa» bilgilerinin ne kadar noksan olduğunu göstermekte ve bu sebeple umumî bir antipati uyandırarak seçimleri kaybetmelerine rağmen, hâlâ bunun farkında bile olmadıklarına delildir.
Bu sebeple, «örnek» diye vasıflandırmalarına karşı muhalefet partide de yine eski bildiklerinden şaşmıyacaklar ve kendilerine hâs, edebî lisanı kullanmakta devam edecekler ve kazandıkları antipatiyi çoğaltacaklardır. Bu, onların alın yazısıdır!
Hikmel YAZICIOGLU
CEMİYETTE
LÜZUMLU TELEFONLAR
Yangın .................... 00
Sıhhî İmdat ............... 91
Trenler .................. 12028
Hava Yolları ............. 14881
Yataklı Vagonlar ......... 11566
Elektrik ................. 24346
Su ânza ......~........... 21576
Havagazı ................. 24846
Başkent Taksi ............ 22222
Yeni Güven Taksi ......... 22333
Merkez Taksi ..............11111
Ersan Taksi .............. 21111
Sizin Taksi .............. 22383
zaman bırakmıyacağım, sana dönmeme müsaade etmiyeceğinl ve senin de benden nefret edeceğini zannediyordum.
Konuşurken sesini yükseltmişti. Âdeta bağırıyordu:
— Öyle bir şey yapayım kİ tamiri kabil olmasın dedim. Sen de bunu istiyordun zaten. Anlaşılıyordu. İşte Pali ile onun için gittim.
— Rica ederim. Kendine gel... Nedir bu halin?
— Halim mi?.. Halim meydanda. Ne halde olayım istiyorsun? Bana İnanmadığını biliyorum. Bu beni çıldırtıyor. Hep bu meseleden bahsetmek istiyorum. Çünkü artık benim için başka bir şey bahis mevzuu değiL İnanmıyorsun bana değil mi?
Yastığa kapandı. Elimi başına koydum.
— Mademki böyledlr.... O halde ıstırap çekmemen lâzım, de- ' dlm.
Boğuk bir sesle cevap verdi: |
— Bu bana ıstırap veriyor. ' Dalma ıstırap çekeceğim bu yüz den.
Yavaşça başını kaldırıp göğsüme koydum.
— Sen, dedim. Mısırlı rahibenin efsanesini bilir misin?
- - Hayır
* (Devamı var)
A
IİNIE41A» Tl «ÖLENCE SERLERİ
Ankara
Ulus
Yeni
Park
Sus Cebeci
(15031): Kadın düşman, (23432): Süveyş yıldızı (22294): Atk çiçekleri, beklediğim sevgili
(14040): Kırmızı fener, payla »ılmıyan sevgili
(11131): Masum katil, knra güne»
(14072): Us*0 kaplanlar, ça) lak hafiye caniler
yuvasında
(14071): Denizler hâkimi (13846): Trablus kahramanı Lorel Hnrd! nJıçı
ba»)

ttOZAHANELE*
Başkent, Ege, Bayer
J TAKVİM ]
Rumî 1366 — Mayıs 23
Hicrî: 1369 — Şaban 19 5 Haziran 1950 Pazartesi
Sabah 5.29 8.52
Öfcle 13.12 4.35
İkindi 17.12 8.35
Aksam 20.37 12.00
Yatsı 22.87 2.01
İmsak 8.13 8.36
ZAFER
Sayfa: 3

İMDYO• TÎTEFON- TELGRAF HABERLERİ

İktisadî işbirliği ve Atlantik paktı
Paris'te üç gündenberi çalışmalarına başlamış bulunan Avrupa İktisadî İşbirliği Bakanlar Konseyi, diğer meseleler meyanın-da. Avrupa Tediye Birliği Tasarısı ile Amerikanın ve Kanadanın İktisadi İşbirliği teşkilâtına iştirakleri hususunu ele almış ve bu memleketlere derhal davetiye yazılmasını kararlaştırmıştır.
Amerika ve Kanadanın iktisadı İşbirliği Teşkilâtına katılmaları, bilindiği gibi geçen ay Londrada toplanmış bulunan Atlantik Konseyinde prensip itibariyle kabul olunmuştur. Böyle bir kararın sında asıl sebep Atlantik Paktı akitleri arasında, daha doğrusu Av-rupalı âkitlerle Amerika arasında, " müdafaa sisteminin kurulması için gerekli malî kaynakların nasıl ve nereden temin edileceği bahsinde çıkan görüş ayrılığıdır. AvrupalIlar, mutasavver plânının icabatını yerine getirdikten girecekleri malı külfetin iktisadi kalkınmalarına halel getireceği fikrindedirler. Bu itibarla Atlantik müdafa sisteminin kurulması için gerekli malî yar-dimin daha ziyade ve büyük ölçüde Amerikadan gelmesini beklemektedirler. AvrupalIlar bu fikir ve inhimaklerini Bidault plânı ile ifade etmişlerdir. Bu plânm genel hatlarına göre, kurulacak bir Atlantik camiasında yüksek ve müşterek bir otorite bütün âkit devletlerin -ve dolayısiyle Amerika i-le Kanadanın da- askerî ve iktisadi kaynaklarını koordine edecektir.
Bu plân, bilindiği gibi, Amerika tarafından reddedilmiş, buna mukabil, AvrupalIlara, malî sahadaki endişelerini az çok yatıştıracak çareler gösterilmiştir. Evvelâ Amerika Dışişleri Bakanı Aeheson, Av-rupaya yapılan ve 1952 de son bulması mukarrer olan yardıma bu tarihten sonra da şu veya bu şekilde devam edileceğini söylemiş; bundan başka Avrupa İktisadî işbirliği teşkilâtının Amerika ve Kanada ile sıkı surette münasebette bulunması, diğer bir tâbirle bu iki memleketin de teşkilâta iştirakleri düşünülmüştür, ki, bugün Paris’te toplanan Avrupa İktisadî İşbirliği teşkilâtı Bakanlar Konseyinin ele al-~ dığı mesele de budur.
-*■ Avrupanın İktisadî kalkınması ile ilgili işlere, sırf Atlantik Paktı âkilleri olmalarından ötürü Ame-
Atlantik Paktı ile ilgili olarak
İtalya Silâh ya pmak istiyor
İt alg an B. elçisi bu hususta Amerika Dışişleri Bakanlığınamüracaat etti
Vaşington, (a.a.) — Yetkili bir kaynaktan öğrenildiğine göre, İtalya büyükelçişi Alberto Tarchiant, AVrupa meseleleri için dışişleri bakan yardımcısı Georges Perkins’i bu hafta ziyaretle, Atlantik paktına dahil devletlerin savunması için gereken malzemenin kısmen İtalyan fabrikalarında imal edilmesini teklif etmiştir.
Başkan Truman, Atlantik paktına dahil memleketlerle diğer hür devletleri komünizme karşı desteklemek maksadiyle kongreden 1 milyar 222 milyon 500 bin dolar istemeden 24 saat evvel Tarciani Perkins’i ziyaret etmiştir. İtalya hükümeti namına bu teklifi yapan Tarchiani, ltal yanın sinaî bölgelerinde bulunan binlerce işsiz kimsenin çalışmasını sağlamak gayesini gütmektedir.
ı Tarciani tafsilâtlı bir program [ arzetmemişse de, böyle bir programla İtalyan fabrikalarına ham mad-1 de verileceğini ve bu fabrikaların kamyon ve Batı Avrupanın savunmasına yarayacak diğer malzeme imal edebileceklerini bildirmiştir. Anlaşılığı zere, Tarcahiani İtalya-nın muhaceret meselesi hakkında da bir muhtıra sunmuştur. İtalya büyük elçisi, dışişleri bakanlığı müsteşarı James Webb’le geçen ay bu hususta görüşmüştür. Georges Perkins’le yaptığı görüşme esnasında Tarchiani, Avrupadan gelen 341.000 yersiz yurtsuz kimsenin Birleşik Amerikaya girebilmesi hususunda kongreye arzedilen kanun tasarısına, ajlen İtalyan olan kimseler hakkında da bir madde konmasını teklif etmiştir.
Ingiltere Amerika sayesinde ayakta durabiliycrmuş
Nevyork, (a.a.) — İngiliz muha-
devam ediyor
DDnya lasın(pdaı) Hulâsalar
HER GÜN BıR HÂDİSE
İngiliz Basını:
İngiliz basım Schuman plânı üzerinde geniş yorumlarda bulunmaktadır.
Sunday Times gazetesi İngiliz hükümetinin Schuman plânına karşı takınmış olduğu tavrı tenkit etmekte ve bu kadar mühim olan bir plânın İngilteresiz tatbik sahasına konmamasının doğru olamıyacağını kaydetmektedir.
Gazeteye göre, Schuman plânı mutlaka muvaffak olmalıdır.
Yorkshire Post gazetesi İngiliz hükümetinin hattı hareketini beğenmemekte, buna rağmen İngiltere’nin önceden bazı taahhütlere girişemiyeceğini de ilâve etmektedir. Gazete, İngiltere’nin bir tarafa çekilerek plânı baltalamaya teşebbüs etmesinin kendisine hiç bir şey kazandıramıyacağını hatırlattıktan sonra plânın muvaffak olması için her şeyin yapılması gerektiğini ilâve etmektedir.
Times gazetesi, Doğu ile Batı arasında hububat alım, satımının tekrar başlaması mevzuunu ele almakta ve bunun birçok siyasî mahzurları bertaraf etmeye yarayacağına işaret eylemektedir.
27,000 hastayı bu ellerimle kurtardım
Ben doktor değilim. Yalnız ellerimi kullanırım 27,000 şahidim var
Pariste cereyan eden bir mahkemede gayrikanunî icrayi tababet ettiği iddia olunan Alalııf, mahkemeye yirmi yedi bin şahidini davet etmek tehdidinde bulundu — «Sadece ellerimle temas etmek suç mu-dur?» — Grup halinde hastalan da hep beraber iyi edebilirim.
rika ile Kanadanın iştirakleri neticesinde, Avrupa İktisadî İşbirliği teşkilâtı ile Atlantik Paktı daimî komisyonu arasında evvelâ bir bağ-
laşma, ve sonra da bir birleşme olması ihtimalinden ve bunun tarafsız memleketlerle İktisadî İşbirliğine dahil oldukları halde Atlantik Paktı âkidi olmıyan memleketler için bazı avakip doğurabileceğinden, biz daha evvel bu sütunlarda bahsetmiştik. Filhakika böyle bir birleşme halinde, iktisaden taahhüt altına girmiş olup da askerî taahhüt haricinde kalmış olan memleketlerin durumları her iki bakımda! da tetkike muhtaç olacaktır.
Diğer taraftan, Amerika ile Ka-nadanın Avrupa İktisadî İşbirliği teşkilâtı karşısındaki durumları da
daha basit sayılamaz. Zira bu iki memleketin teşkilât çalışmalarına iştirakleri ne şekil tahtında olacak-
Jessup hakkındaki iddialar meydana çıkmış| . . . „ ( Vaşington, (a.a.)—Ayandan cum.
fazakâr partisi başkanı Lord Fre- huriyetçi Joseph Carty dün ver-derick Woolton Cuma gecesi verdi. ' diği bir beyanatta, komünizme * ” " taraftarlıkla itham ettiği kimseler
hakkındaki iddialarını icap ederse tekrarlıyabileceğini söylemiş, komünizm aleyhtarı mücadelesine, her sınıfa mensup kimseler ne derlerse desinler, devam edeceğini bildirmiştir.
Mac Carthy’nin ileri sürdüğüne göre, dışişleri bakanlığına mensup Half Dire Hanson aleyhindeki iddialar isbat edilmek üzeredir ve fevkalâde büyük elçi Philip Jessup hakkında ile sürdüğü iddiaların da doğruluduğu meydana çıkmış bu-lunmaktdaır.
Half Dore Hanson ve Philip Jessup bu iddiaları yemin ederek reddetmişlerdir.
Batıya sığınan Almanlar çoğalıyor Londra Radyosu, (Basın . Yayın)
— Doğu Almanya'daki hür Alman gençliği adındaki komünist teşekkül Batı Berlin makamları için ortaya bir mesele çıkarmıştır. Bu teşekküle mensup olan Batı Berlin’de yapılan komünist gençlik toplantısına iştirak eden birçok Alman genci burada gördükleri hüsnü kabulden son derece memnun olmuşlar ve Batı Berlin’de kalmayı kararlaştırmışlardır. Bu suretle Batı Almanya’ya iltica etmiş Doğu Almanya sakinlerinin sayısı yeniden artmıştır. Şimdiki halde son 17 ay içinde Doğu Almanya’dan Batı Almanya'ya sığınanların 1000 bin kişiyi geçmiştir.
ği beyanatta, İngiliz işçi partisinin Sosyalizm tecrübesinin hezimetle neticelendiğini ve ancak Birleşik Amerikanın yardımı sayesinde İngilterede işsizliğin önüne geçi-lebildiğini belirtmiştir.
Üç haftadan beri Kanada ve Birleşik Amerikayı ziyaret eden Lord Frederick Woolton, şunları ilâve etmiştir:
«Şayet Amerikan milleti tecrübemizden ibret alabilmişse, o zaman şu son beş yıl içinde İngiltere hükümetini malî bakımdan çok cömertçe destekleyen Birleşik Amerika hükümeti bir dereceye kadar mü. kâfatlandınlmış olaoaktır.
Doğu Almanya'da Radardan şikâyetçi Londra Radyosu, (Basın - Yayın) — Doğu Almanya hükümeti sözcüsü dün bir demeç vermiş ve Rusya’nın, hâlen Sovyetler Birliğinde kalmış olan Alman harp esirleri ile harp suçlusu olarak mevkuf tutulan Almanların sayı ve isimlerini bildirmeyi reddettiğini açıklamıştır.
ARJANTİNDE GREV BÜYÜYOR
Buenos Aires, (a.a.) — Daha iyi şartlar isteyerek bir aydanberi grev yapmakta olan Arjantin denizcilerine liman işçilerinin de tahminen yüzde 85 i dün iştirak edince limandaki bütün faaliyet durmuştur.
Grevin henüz sirayet etmediği tek hat Deodero hattıdır.

tır? Bu iştirakin hukuken kıymet ^İfade edebilmesi için bu iki memleketin de 16 Nisan 1948 tarihli İktisadi İşbirliği mukavelenamesini
imzalamaları lâzımdır.
Bu muka-
velename ise, âkitlere bir çok vecibeler tahmil etmektedir. Bunlar a-rasında müşterek otoriteye ithalât ve ihracat durumunu bildirmek, bu otoriteyi iktisadi ve malî politikadan haberdar etmek, gümrük tarifelerinin indirilmesine çalışmak gibi taahhütler de vardır. Kongrenin milli hükümranlığa az çok halel getirir mahiyette olan bu taahhütleri kabul edip etmiyeceği belli değildir. Bu itibarla, Amerikanın, Avrupa İktisadî İşbirliği teşkilâtına iştiraki şimdiden sağlanmış sa-yılamalz.
Marshall plânının 952 den sonra da bir şekil tahtında devam etmesine gelince; bu konuda alınacak tedbirleri incelemek üzere Başkan Truman tarafından memur edilen Gordon Gray, çalışmalarına devam etmektedir. Amerika hükümetinin Avrupa İşbirliği teşkilâtına iştirak edip etmemek hususundaki kat’î kararı kısmen de bu çalışmaların neticesine, yani 952 den sonra kurulacak veya devam ettirilecek o-lan yardım mekanizmasının mahiyetine bağlı bulunmaktadır.
Her halde bütün bu meselelerin hallinde son sözü Amerikan kongresi söyliyeccktir. Önümüzdeki on ay içinde Amerikada yeni seçimlerin yapılacağı ve daha şimdiden gerek 952 den sonra yardıma devam fikrine gerekse Atlantik Paktı çer-7*ftveM dahilinde yapılan askerî yardıma karşı muhalefet sıralarında kuvvetli sesler yükseldiği nazan 1-tibare alınacak olursa, Avrupa İktisadi İşbirliği teşkilâtı ile Atlantik Paktı mekanizmasının bu tehlikeli durum karşısında mukadderat birliği yapmak temayüllerinde İsabet olup olmadığı münakaşaya mütehammildir. Mücahit Topalak
Ankara Valiliğinden
Ankara Belediyesinden plâka almış hususî binek otomobilleriyle takside çalışan otomobillerin ve her çeşit kamyon ve kamyonetlerle kaptıkaçtıların, sepetli ve sepetsiz motosiklet ve bisikletlerin Milli Savunma Mükellefiyeti Kanununun 23 üncü maddesi gereğince aşağıda gösterilen günlerde Samanpazan Askerlik Şubesince sayımları yapı lacağından sahiplerinin o günlerde taşıt araçlarını Askerlik Şubesine götürerek kayıtlarını yaptırıp vesikalarını almaları, aksi takdirde haklarında kanunî takibat yapılacağı bu gibi taşıt sahibi vatandaşlara ilân ve tebliğ olunur.
Hususî binek otomobilleri
Taksi otomobilleri
Kamyon, kamyonet, kaptıkaçtı ve emsali
Motosikletler
Bisikletler
5/6/950 Pazartesi gününden
12/6/950 Pazartesi akşamına kadar 13/6/950 Salı gününden
'22/6/950 Perşembe günü akşamına kadar
23/6/950 Citfna gününden
1/7/950 Cumartesi akşamına kadar
3/7/950 Pazartesi gününden
5/7/950 Çarşamba günü okşarrunb
0/7/950 Perşembe gününden 14/7/950 Cuma akşamına kadar
(3446)
Türkiye Kömür Satış ve Tevzi Müessesesinden
1 — Zonguldak kömür havzasından İstanbul ve İzmir şubelerine taşınacak kok ve taş kömürleri için tek fiat teklifi istenmektedir.
2 — Tekliflerin tetkiki 12 Haziran 1950 Pazartesi günü saat 15 de müessesenin Ankara merkezinde yapılacaktır. Bu saatten sonra gelecek teklifler nazara alınmıyaca ktır.
3 — Bu husustaki şartname hergün mesai saati dahilinde: Anka-rada Eti Bank Genel Müdürlüğü Ticaret Servisinden,
Ankarada Türkiye Kömür Satış ve Tevzi Müessesesi Satış ve Muamelât Servisinden,
İstanbulda Eti Bank Şubesinden,
İstanbulda Galatada Yeni Yolcu Salonu üçüncü katta Türkiye Kömür Satış ve Tevzi Müessesesi İstanbul Şubesinden,
İzmirde Türkiye Kömür Satış ve Tevzi Müessesesi Şubesinden bedelsiz alınabilir.
4 — Müessese 2490 sayılı arttırma, eksiltme kanunu hükümlerine tabi olmadığından sözleşmede serbestisini muhafaza eder. (3525)
Polonya vaYugosIcvyo elçilerini geri eldiler
Londra Radyosu, (Basın - Yayın) — Polonya’nın Belgrat büyük elçisini geri alması üzerine, Yugoslavya, Varşovadaki büyük elçisinin derhal geri dönmesini emretmiştir. Polonyadaki Yugoslav menfaatleri bir işgüder vasıtasile korunacaktır.
YENİ KALP AMELİYATI
Londra, (Nafen) — Londranın hastahanelerinden birisinde kalp üzerinde yapılmış olan muhtelif ameliyatların tafsilâtı matbuata verilmiştir.
Bu tarz ameliyatlar tıp tarihinde ilk defa yapılmakta ve elde edilen
neticeler çok memnuniyet vermek-
tedir. Bilhassa kalp hastalığı ile muztarip olan 23 yaşındaki bir
genç kız, ameliyattan 5 hafta sonra iki katlı bir binadaki merdivenleri kolaylıkla inip çıkmış ve has-tahaneyi terkettikten 2 hafta sonra normal hayata başlayabilmiştir.
BİR YANARDAĞ İNDİFA ETTİ
Honolulu, (a.a.) — Dünyanın en büyük yanardağlarından sayılan 4300 metre yüksekliğindeki Mauna Lao tepesi tekrar indifa etmiştir.
Evvelsi gece muazzam kraterden çıkan alevler 300 kilometre uzakta bulunan Havay adalarından Da-hu’da görülmüştür.
Satılık Kıymetli Arsa
Ulus Meydanı ile Basın, Yayın Um.. Müdürlüğü arasında ve Keçiören ve Etliğe giden Bulvar halindeki asfalt caddeye geniş cephesi olan han, otel, apartıman ve altı mağaza ve garaj gibi her türlü inşaata hazır tam imar parseli 444 metre kare kıymetli bir arsa acele satılıktır. Tediyede kolaylık gösterilebilir. Adalet Sarayı karşısı Adalet Han Kahvecisi Ab-bas vasıtasile Numan Türkmen-oğluna. (2136)
CfKİLİft
* --- *

MİL-Li piyango
Halen Pariste cereyan etmekte olan bir dâva bütün dünyanın dikkat nazarını toplamaktadır. Filhakika, eskidenberi, hattâ en medenî şehirlerde bile bir takım üfürükçülerle mücadele edilmiş, bunların dâvası büyük alâka toplamıştır. Lâkin, bugünkü dâvanın kahramanı Alaluf, zaman zaman umumî efkârı, hattâ hekimleri ve akademileri ilgilendirmiş olan klâsik üfürükçü tiplerinden değildir. O, sadece elleriyle temas etmek suretiyle bir çok hastalıkları iyi etmektedir. Müşterileri arasmda bir kral, dört prenses ve bir çok sinema yıldızının da bulunduğu söylenilen Alaluf, halen mahkemeye verilmiş bu Ilınmaktadır.
Alaluf, Pariste bilistifade, sanatını berdevamdır. Dâvası da kendisi i-çin hakikî bir zafer olmuştur. Biı çok avukat, hâkim ve doktor Ala-luf'un lehinde şahadette bulunmuşlardır. Alaluf mahkemeden çıkarken, hemen oracıkta, ayaküstü, Lumbago’dan muztarip bir avukatı da iyi edivermiştir.
Bir çok gazeteciler, hâkimin ve müddeiumuminin de hasta olmadıklarına esef etmişlerdir.
Alaluf aslen Yunanlıdır
bulunuşundan icra etmekte
Aslen Yunanlı olan Alaluf son-
radan Fransız . tabiiyetine geçmiş, harp etmiş, yaralanmış, evlenmiş,
iki çocuk sahibi olmuş normal bir
vatandaştır. Asıl mesleği elektrik
mühendisliğidir. Ellerinin el’an izah
edilmemiş olan sihirli kudretini 1920 de Toulouse”de iken farketmiştir. Alaluf o zaman 10 yaşında idi. Ak-
rabadan bir doktorla birlikte her
Pazar balık avına giderlerdi. Bir gün, doktor, çocuğun tuttuğu bir balığı kurutuverdiğini gördü. Merak etti. Bir kaç tecrübe daha yaptılar küçük Alalufun eline gelen balığın çok kısa bir zamanda suyu çekiliyordu. Bunun üzerine akraba doktor, çocuğun ellerindeki bu sihrin kudretinden, bazı yaralan kapatmak, baş ağrılarım dindirmek yolunda tecrübelere girişti. Muvaffak
oldu.
Bunu nasıl izah etmek lâzımdı?
Manyetizme mi? Radyoakyivite mi? Mucit mi? Belli değildi. Belli olan bir şey varsa o da Alalufun ellerinde bir çok hastalıkları yok eden bir kudretin mevcudiyeti idi.
Tedavi usulü
Alaluf’un tedavi usulü gayet seri olmakla beraber hastanın «Alıcılık) hassasına da bağlıdır. Alaluf «Alıcılık» hassasına malik olmayan has talara karşı daima özür diler ve «Maalesef sizin için hiç bir şey ya-pamıyacağım» demekten çekinmez. Tedavide hiç bir ilâç ve hiç bir âlet kullanmaz. Yalnız ellerile temas eder ve hastalarına bir doktora müracaat etmelerini tavsiye ettiği sık sık vakidir.
Bununla beraber, Alaluf’un şimdi ye kadar, sadece elleriyle temas etmek suretiyle 27.000 kişiyi hastalık, lavından kurtardığı söylenmektedir. Bunan başka Alaluf, her hangi bir hastanın fotoğrafını elleri arasına alarak hastalığının ne olduğunu söylemek imkânına da sahipmiş. Bir çok hastalar, Alaluf’un ellerindeki «Cereyanın, daha çabuk sirayet ettiğini düşünerek grup halinde tedavi olmağa gelmektedirler
Dâva
Etibba Odası, kanuna aykırı olarak icrayı tababet ettiği için Alaluf aleyhine dâva açmış bulunuyor. Mahkeme her gün bir çok şahitlerle dolup boşalmakta. Bunların hepsi, Alaluf’un eski hastaları. Hepsi ona medyun. Müddeiumumi! mahkûmiyetini istiyor, avukat lehteki 27.000 şahidin mahkemeye celbini talep etmekte. Maznun —ki halen 45 yaşlarında yakışıklı bir adamdır— her celsede değiştirdiği birbiı ıııden şık elbiseleri ve kravatlar lile ve sükû-netile nazarı dikkati celbetmekte.

mevkiinde ve
Adliye Sarayı
önünde binlerce meraklı. Alaluf’un
mahkemeye her girip çıkışı büyük gösterilere vesile teşkil ediyordu.
Bu arada Alaluf mevkuf bulun-
madığı için sanatına devam ediyor. Her gün, çoğu kadın olmak üzere, yüzlerce hasta, ondan şifa umarak kapısının önünde toplanıp sua bek liyorlar! Hastalardan bazılarının tamamen şifayab oluncaya kadar bir kaç defa gelip gittikleri oluyor-
Alaluf, yalnız ellerinin temasile 'bir çok hastalıkları iyi ediyor
du. Alaluf, dâvaya, kalabalığa, I hastalarının bitmez tükenmez şikâyetlerine, şükran ve minnet tezahür lerine, yorgunluğa, her şeye cesaretle göğüs geriyor. Yalnız tahammül edemediği bir şey var:
Kendisine doktor denmesi... «Hayır ben doktor değilim, diyor. Ben 1
l sadece iyi ederim. O kadar...»
Ve... hakikaten iyi ediyor. Bunu kimsenin reddetmeye cesareti yok.
Şimdi, Paris halkı bu önemli dâvanın neticesini merakla bekliyor. Doktorlar da, Alalufun ellerindeki sihirli kudretin ne olduğunu araştır 1 makla meşguller.
İLÂN
Ankara Belediyesi Başkanlığından:
1 — Belediye hudutları dahilinde bulunan ve hafta tatili kanunu gereğince Pazar günleri açık bulundurulmasına müsaade edilen lokanta, otel, kahvehane, hamam, tütüncü, sebzeci vesair esnafın elinde mevcut hafta tatili ruhsat teskerelerinin müddeti 31/5/1950 günü akşamı sona ermektedir.
2 — Bu tarihten sonra işbu ruhsatlar hükümsüz kaldığından bu ka-
bil esnafın elinde mevcut hafta tatili ruhsat teskerelerini 1 Haziran 1950 gününden 30 Haziran 1950 akşamına kadar yenileri ile değiştirilmesini, değiştirmiyenler hakkında cezai işlemle birlikte kanunî kovuşturma yapılacağı ilân olunur. (3558)
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığından:
1 — Fakültemizin Gülhane Hastanesinde bulunan muhtelif şubelerinde onarma yaptırılacaktır.
2 — İşin tahmini bedeli 5381 lira 35 kuruş olup; geçici güven akçesi 403 lira 60 kuruştur.
3 — Eksiltme açık eksiltme usulü ile 12. 6. 1950 tarihine rasthyan Pazartesi günü saat 15 te Tıp Fakültesi binasında toplanan satın alma komisyonunda yapılacaktır.
4 — Bu işe ait şartname ile diğer evrak hergün Fakjilte idaresinde görülebilir.
5 — İsteklilerin 1950 yılı ticaret odası vesikası ve en az bu onarma
işine benzer bir inşaatı muvaffakiyetle yaptığına dair bir belge ve teminat makbuzu veya teminat makbuzu ile birlikte satın alma komisyonunda hazır bulunmaları ilân olunur. (3430)
Kontrol Mühendisi alınacak
İller Bankasından
1 — Anadolunun muhtelif kasabalarında yaptırılmakta olan içme su ve hidro - elektrik inşaatlarında kontrol mühendisi olarak çalıştırıl mak üzere Y. Mühendis, mühendis veya fen memuru alınacaktır.
2 — Ücretler taliplerin durumuna ve çalıştırılacakları işlere
göre tayin edilecektir. ■
3 — İsteklilerin tahsil derecelerini ve şimdiye kadar çalıştıkları
işleri gösterir belgelerle birlikte İller Bankası Su İşleri Müdürlüğüne Haziran 1950 sonuna kadar müracaatları. (3434)
Devlet Denizyolları ve Limanları İşletme Genel Müdürlüğünden
1 — idaremize ait bulunan Gülcemal, Hora, Şule, Sebat, Doğan, Akbaş ve Kemal gemilerile Söğütlü yatı, bulundukları yerlerde ve heyeti hazırasile toplu, bir halde veya teker, teker veya parti halinde satılacaktır.
2 — Teklifler, Kapalı Bir Zarfta yapılacak ve icabında ayni oturumda istekliler arasında pazarlığa girişilecektir.
3 — Satış işi 10/7/1950 Pazartesi günü saat 14 de İstanbulda Tophanede Genel Müdürlük Alım Satım Komisyonunda yapılacaktır.
4 — Tasarlanmış değeri mevcut olmayan bu gemilerin satışında isteklilerin teklif edecekleri bedelin % 15 nisbetinde hesaplıyacakları güvenme parasını, pazarlıktan önce Komisyondan alacakları bir yaz» ile idare veznesine yatırmaları ve şartnamede yazılı şekilde hazırlı-yacakları teklif mektuplarına yineşartnamede yazılı belge ve makbuzlarını eklemeleri lâzımdır.
5 — Şartname ve buna ekli kâğıtlar hergün Komisyondan alına-
bilLr. (6666)
İlân
Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu Genel Müdürlüğü
Ticaret İşleri Müdürlüğünden:
Ankara Marangoz ve Araba Fabrikalarımızda (Eski Askerî Fabrikalar - Marangoz ve Araba Fabrikaları) muhtelif ölçülerde tomruk, azmanlar temiz olarak kısa bir zamanda biçilmektedir.
İsteklilerin adı geçen fabrikalara müracaatları. Telefon: 31451 -13542. (3545)
Adnan Menderes’in meclisteki nutku
* (Baş tarafı 1 incide)
Halk Partisi sözcüsü, hükümet programını tenkit ederken Marshall plânından temin olunan yardım karşılığının 1950 yılı bütçesindeki açığın bir kısmına karşılık gösterilmesi mevzuunda şöyle demektedir:
Marshall plânı yardımından 155 milyon liranın Amerikan yardım kanununa göre bütçemize ithali bütçe Meclise sevkedilmeden önce alâkalılarla görüşülmüş ve bütçe kanununun üçüncü maddesi bu görşmeler sonunda varılan mutabakata uygun olarak hazırlanmıştır. Ancak bunun kullanılması yine Amerikan kanununa göre muayyen usullere bağlı bulunduğundan bunu halletmek için görüşme lere arasız devam edilmiş ve bu maksatla Amerikaya bir heyet de gösnderilmiştir. Bu heyet Amerikan makamlariyle mutabakata vardığını telgrafla bildirmişti. Bu itibarla zamanımızda bu konuda prensibi halledilmemiş bir mesele kalmamıştır.
Bu beyan tarzı hakikate tamamen mugayirdir. Evvelâ, bu ifade tarzından şu cihet anlaşılıyor ki, Halk Partisi tenkidini hazırlıyanlar bu işin aslına nüfuz bile edememişlerdir. (Soldan gülüşmeler) Zira 155 milyon liranın «Amerikan yardım kanununa göre bütçemize ithal» edildiğini zikrediyorlar. Halbuki bu muamele 7/2/950 tarih ve 5526 numaralı kanunumuzla tasdik edilmiş olan 21 ve 30 Kasım 1949 ta rihli mektuplara müstenitti. Amerikan kanunu ile alâkalı değildir.
Bu mektupların 4 numaralı bendinin C işaretli fıkrasında Söyle denilmektedir:
.Türkiye hükümeti. Amerikan hükümeti ile zaman zaman mutabık kalacağı maksatlar için hususî hesapta kalan bakiyeden para çekebilecektir. Hususî hesaptan para çekmek maksadiyle Türkiye hükümeti tarafından yapılacak müracaatların tetkiki esnasında Türkiye-de dahilî nakdî ve malî istikrarın gelişme veya idamesi veya istihsal faaliyetinin veya milletlerarası ticaretin teşviki veya Türkiye dahilinde yeni kaynakların araştırılması veya geliştirilmesi gibi ihtiyaçlar ve bahusus... Gözönünde bulundurulacaktır.»
Bu şartlarından anlaşılıyor ki, bu hesapta mevcut paranın bütçe açıklarına tahsis olunacağına dair hiç bir işaret yoktur.
Sonra, Halk Partisi tenkidinde zikri geçen paranın bütçeye ithali meselesi üzerinde bütçenin Meclise şevkinden evvel alâkalılarla görüşülerek mutabık kalınmış ve ancak kullanılması için görüşmeler yapılmakta olduğu iddia olunuyor. Halbuki elimizde Amerikalılarla ne evvelden ne de sonradan varılmış bir mutabakatı gösteren hiç bir yazılı vesika yoktur. Hükümetimiz devlet mâliyesini devir aldığı zaman bu nokta üzerinde durarak yeni baştan teşebbüslere girişmek zorunda kalmıştır.
Bu mevzuda en son 31 Mayıs tarihli Vaşingtondaki heyetimizden alınan bir telgrafta, karşılık paralar mevzuunda henüz mutabakata varılmadığı ve meselenin halli için çalışmalara devam olunduğu bildirilmektedir. Arzettiğimiz bu vaziyet karşılıklı iddialarda hangi tarafın haklı olduğunu göstermeğe kâfidir, sanıyoruz.
Ancak şurasını tebarüz ettirelim ki, hükümetiniz, karşılıklı çok sıkı dostluklarla bağlı bulunduğumuz Amerikan dostlarımızın millet iradesiyle vazife başına gelmiş olan f)ir iktidarı müşkül durumda bııak jnamak isteyeceklerine kani bulun maktadır.
Muhterem arkadaşlar, iç istikraz imkânlarımızın tamamen daralmış olduğunu iddia etmiştik. Buna karşı bize verilen cevapta devlet tahvil lerinin ihraç kıymetlerinin üstünde alınıp satıldığı ileri sürülüyor. Hal buki bu hususta asıl ölçü devlet tah villerinin piyasaya satılabilmek im kânının mevcut olup olmamasıdır.
Devlet tahvillerinin bankalara, resmî kurum ve sandıklara satın al-
dırtmasını, serbest satış olarak ka. bul etmeğe mkân yoktur. Kaldı ki, bu müesseselere de devlet tahville-
diyelere, hayvancılığa yer verilmediğini bahane ederek bizi eksikli göstermeğe çalışıyor. Mütereddit ve kararsız olduğumuz hakkındaki iddialara karşı sayın muhalefet söz cüsüne cevabımız, programımızı bir kere daha, fakat bu sefer insafı elden bırakmıyarak okumasını rica etmekten ibaret olacaktır. Biz, inandığımız prensiplerin ışığı altında muhtelif memleket meseleleri
İçtimaî bir felâket halini almış olan bir hastalık karşısında yıllar ve yıllar hissiz ve hareketsiz kalınması ne ile kabili izah olur.
İmkânsızlıktan bahsetmek bir i-
[ münakale işlerimiz için de bir an ' evvel çözülmesi lüzumuna kani bu-I lunuyoruz.
Toprak Mahsulleri Ofisine gelince, bu ofisin mevzuu itibariyle faa- ! I liyetlerine devam etmesi faydalı olmakla beraber teşkilât ve kadrolarının bugün görmekte olduğu hizmetle mütenasip hadleri çoktan aşmış olnıası gözden kaçmayan biı vakıadır. Hizmet ve tesis maksadı için bu ofisi yeni baştan ele alacağız.
Bu münasebetle Halk Partisinin hububat fiyatları politikamızın belli olmadığını telkin etmek istediği anlaşılıyor. Ziraî istihsali ve köy eko--__...____x- nomisini birinci plânda ele almak
etmek kararında olduğumuz politi- 1 kararında olan bir partinin ve onun ka arasında gayet esaslı farklar hükûmetnin hububat 11-----------------J-
bulunduğunu takdir hususunda el* bette gecikmiyecektir.
Gümrük tarifeleri yeni baştan gözden geçirilirken zirai istihsalimizin arttırılması birinci derecede ele alınmakla beraber elbette diğer istihsal şubelerinin durumu da dikkatten uzak tutulmıyacaktır. Ancak şunu ifade etmek isteriz ki, gerek devlete fazla varidat temin etmek için iktisadi hayatı tazyik altında bulunduran gerekse gayri tabiî ve verimsiz şartlar içinde çalışan her istihsal şubesindek devlet teşebbüslerini haksız olarak ve müs tehlik aleyhine himaye eden tarifeleri istihsal hayatının ve ihtiyaçlarımızın tabiî icaplarına göre a-yarlıyacağız.
Muterem arkadaşlar, gariptir ki, uzun vadeli iktisadi kalkınma teşeb büslerinin bir plâna bağlanması lüzumundan bahseden ve programı • mızda buna dair bir ifadeye rastlamadığını söyliyen muhalefet sözcüsü. kendi partisi iktidarda iken böyle bir plân yapmak şöyle dursun, bugüne ^cadar muhtelif bakanlıkların bir kaç yıllık çalışmalarını dahi esaslı hiç bir programa bağlıyamamış olduğunu bilmekte değil midir? Halbuki bi -zim programımızda envestisman mahiyette olan devlet teşebbüslerinin bir plâna bağlanması hususu açıkça ifade edilmiş bulunmaktadır.
Dış ticarette takip olunacak politikaya gelince, programımızda «dış ticaret rejimimize kat’î bir istikrar vermek lüzumuna şiddetle kaniiz» derken elbette ki muayyen bir rejim kasdolunmuştur.
Bu rejim, dünyanın içinde bulunduğu İktisadî şartlarla milletler- .««««* «.«««»
arası ticarî temayüllere muvazi manevî zararlı tesirleri karşısında istikamettedir ve himaye veya böyle bir ayırmaya nihayet vermek müdahale gibi ticari hayatın tabi- , iâzim geldiği kanaatındayız. atını ihlâl eden kayıtlardan müm- | Muhterem arkadaşlar, kün olabildiği kadar uzaklaşmayı istihdaf eder.
Gayemiz, istihsalde maliyet ucuz- 1 luğunu sağlıyacak ve yüksek vasıflı mal temin edecek bir politika ile fiyatlarımızı dünya fiyatları seviyesine indirmek, böylece, milletlerarası serbest esaslar dairesinde mübadele yapan bir rejime sahip olmaktır. Bizim tarafımızdan esasta kabul edilmiş olan bu serbestliği usullerde de temin etmex, iş hayatını sıkan ve sık değiştirilen formaliteleri piyasa teamülleri, temayülleri ve ihtiyaçları ile telif eylemek kararındayız.
Ayrıca izahına lüzum yoktur ki, iki taraflı olarak yaptığımız anlaşmalara ve Avrupa işbirliği camiasının ortaya koyduğu bizim tarafımızdan kabul edilmiş olan esaslara riayete dİKkat edeceğiz. Yalnız şunu ifade edelim ki, sayın Barutçu’nun «biz dış ticaretimizi her gün biraz daha sun’î payandalardan âzâde olarak ve dünya, ticaretine karışmağa elverişli bir hal de size tevdi ediyoruz.» cümlesindeki ferahlık edası, piyasalarda bugün mevcut değildir. Eski iktidardan devralınan ticaret rejimi içinde bizzat serbest ticareti üzecek kayıtlar çoktur ve ihracat mahsullerimizin maliyetleri de yüksek olmakta devam ettiğinden fiyatlarımızın dünya seviyesinin üstünde o-luşunun ihdas ettiği müşkülât olduğu gibi bize intikal etmiş bulunmaktadır. Bunun için sayın sözcünün bize devrolunan şartların elverişli olduğu hakkındaki iddiasını çok mübalâğalı görmekteyiz.
Arkadaşlar, ofisler üzerinde durup bunların vaziyetini yeniden tesbit edeceğimiz hakkındaki ifademizi kararsız ve hazırlıksızlığımıza atfetmektedirler.
Ticaret Ofisi, dört yıldanberi bir türlü tasfiye edilememiştir. Bu ge-. ciktirilmenin sebebi fiyatlara zam suretiyle ve bir nevi vergi şeklinde milletten alınan paraların ve devletçe ofise verilep sermayenin hükümet tarafından istenilen yerlere istendiği şekilde tahsis ve tevzi o-lunması arzusundan ibaret clduğu, söylenebilir. Bu gibi bütçe dışı tasarruflara ve murakabesiz tahsis- ................. ....... ...........
lere bir son vermek kararında ol- ' Bankası mevzularında birdenbire için, Ticaret Ofisinin tas- uyanarak yeniden büsbütün başka er- , görüşlere sahip olmuş bulunmasının bir delili olarak kabul olunmazsa bu ifadeleri ancak politika taktiği olarak kabul etmek zarurî
mütalealarımıza .devletçiliğimiz hususî sermayenin yapamıyacağı işleri yapan bir memleketin kalkınmasını beklemeden temin etmeğe matuf bir sistemdir» cevabını veriyorlar.
Halk Partisi hükümetlerimi! bu esaslar dairesinde hareket etmedik lerinin takdirini umumî efkâra bırakıyoruz. Devletin iktisadi sahada bilfiil teşebbüse geçmek veya nâzım veya murakıp olanak vazife görmek hususundaki bizim görüşlerimiz katidir, sarihtir. Hükümet programında bunu mümkün olan açıklıkla ifade ettiğimiz için tekrar etmiye-ceğiz. Şu kadarını söyliyeyim ki, yüksek heyetiniz bugüne kadar olaıı devletçilik tatbikatı ile, bizim takip
fiyatlarında büyük müstahsil kitlemizin aleyhin de bir karara varmasından şüphe etmeğe nslâ mahal olmadığı aşi -kârdır.
Muhterem arkadaşlar.
Harp yıllarının bir çok işlerde olduğu gibi bayındırlık islerine de tesir ettiği belirtilmektedir. Bu tesir hiç bir zaman inkâr edilemez. Fakat yapılması çok mümkün olan işler için de bu mazeret doğru sayılamaz.
Bayındırlık sahasında yapılan işler çok defa memleketin hakikî ihtiyaçları ve İktisadî icaplar fiözö-nünde tutulmadan ele alındığı bir hakikattir. Bunun en bariz delillerini demiryollarımızın güzergâhlarının tâyin ve tesbitinde görebiliriz. Bu yollardan bir çoğunun ekonomik icap ve zaruretlere uymadığı ve hattâ askerî mülâhazalara bile aykırı olduğu bugün açıkça anlaşılmaktadır. Bundan başka iktisadı kalkınmayı sağlamak için kara, deniz ve demiryollarının birbirini itmam edici surette ele alınması icabederken bu çok mühim esasa da riayet olunamamış, bazan bu yollardan birisi diğeri için zararlı bir vaziyet yaratmıştır. İşte bu sebeplerledir ki, hükümetiniz yol politikasını esaslı etüdlere bağla -mak ve bu suretle meydana gelecek plânı tatbik etmek kararındadır.
Burada çok mühim bir noktaya temas etmeden geçemiyeceğiz.
Sayın muhalefet sözcüsü, hükümet programında Doğu kalkınmasına te mas etmediğimizi işaret etmektedir. Her cihetten bir bütün teşkil eden Türk vatanını Doğu ve Batı diye i-kiye bölmek ve birbirinden farklı ve imtiyazlı vazıyetler ihdas etmek politikasının maddi olduğu kadar
zah olamaz. Çünkü dört senede altı bin beş yüz yatak ilâvesinin mümkün olduğunu bizzat kendileri söylemektedirler. O halde yirmi küsur yılın bu mevzudaki ihmallerinin vicdanları sızlatması lâzımdır. İsraf ve gösteriş zihniyetinin bir âbidesi olan bir meclis binasına dö-
külen paralarla memlekette kaç
verem yatağı ilâve olunabileceği, kaç vatandaşın hayatı kurtulabileceği, kaç ailenin ıstırap ve felâke-
tinin önlenebileceği teessür verici
bir hesap meselesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu suretle verem âfetinin yayılmasının tahdidinde ne kadar müsbet neticeler elde olu-
nabilirdi?
Deniz nakliyeciliğimizin gelişmesi etrafındaki öğünmelere bakınca, bu ehemmiyetli mevzuda esaslı iler lemeler kaydolunduğu zehabı hasıl oluyor. Fakat yine otuz seneye yak laşan bir devir içinde ve deniz nakliyeciliğini inhisarı olarak elde bulundurmanın yüksek tarifeler tatbiki hususunda erdiği imkânlara da dayanılarak bugün elde edilen neticeler kıyaslanacak olursa çok bir şey yapılmamış olduğu derhal mey dana çıkar. Hele, meselâ, komşumuz Yunanistan’ın milyonları aşan ticaret filosu karşısında bizce elde edilmiş olan netice bu mu olmalıydı? sualin düşündürücü tesirine kapılmamak mümkün olamaz.
Para politikasına gelince, paramızın istikrarı ve para politikası hakkında bize öğüt verenlerin, paramızın kıymetini nerelerden nerelere getirdiklerini ve ne kadar hatalı yollarda yürüdüklerini hatırlatmak isteriz.
Açık bütçelerle, hatalı iktisat ve maliye politikası ile, aşırı borçlanmalarla, mübalâğasız olarak hesapsız ve ölçüsüz aksiyon yollarına git mekle paramızın istikrarı ve malî emniyetimiz durmadan zedelenmiş tir. Hele parti gruplarına bile haber vermeden, hiçbir lüzum ve icap yok iken 7 Eylül kararları alan ların para politikası etrafında artık mütalâa serdetmek hakkını çok tan kaybetmiş olmaları icabeder. Esefle söyliyelim ki, 7 Eylûl’den bu yana da paramızın «kıymetinde» o büyük ve sarsıntılar yaratan ope-rasiyona rağmen paramız fiyatında istikrarın lâyıkiyle temin edilmiş olduğu iddia olunamaz.
etrafındaki esasen daha evvelden takarrür eden görüşmelerimizi hükümette uzun müddet kalmağa ihtiyaç duymadan hem sarahatle, hem de katiyetle ifade etmiş bulunuyoruz. O kadar ki programımızı okuyanlar, insafı elden bırakmıyacak olurlarsa iktisadi, malî ve siyasî mevzulardaki görüşlerimizi, rengi-mizi ve memleket işlerini nasıl bir istikamette ve hangi zihniyetle yürütmek istediğimizi anlamakta asla zorluğa uğramadıklarını derhal itiraf etmek mecburiyetinde kalırlar.
Bir hükümet programında devletin hizmet ve iştigal sahasına giren mevzuların, teferruatiyle yazılması icabedeceği hakkında cümlece kabul olunmuş bir kanaat teamül

bilmiyoruz.
geleneğin mevcut olduğunu
Yeni baştan tetkik mevzuu olmak icabeden meseleler hakkında da iş başına geçerek gereken tetkikleri yapmadan taahhütlere girişmeyi de vazifemizin ciddiyeti ve mesuliyetimizin ağırlığı ile asla mütenasip görmüyoruz.
I
Halk Partisi hükümetlerinin, hü-
kümet
programlarından misaller
vermek suretiyle ilk defa iktidara geçiyor olmamıza rağmen ne kadar üstün seviyeli bir programla memleketin karşısına çıkmakta olduğumuzu her zaman isbat edebiliriz. Bunun delili olarak, Recep Peker hükümetinin esas meseleleri ve
ana görüşleri bir tarafa bırakarak, köylerde çamaşırhaneler yaptırılacağı, piyasaya püşetli kibrit çıkarılacağı gibi teferruata boğulmuş hükümet programı ile Günaltay hükümetinin yalnız üç beş meseleye o da sathî olarak temas edilen
programını gösterebiliriz.
Recep Peker ve Günaltay hükümetlerinin programlarını okuyup bizim programımızla karşılaştıranların verecekleri hükme biz şimdiden razıyız.
rinin sürülmesi artık zorlaşmış bulunuyor.
Serbest piyasaya satış imkânı meseles ne gelince, yine tekrar ediyoruz kı. geçen yıl çıkarılan 20 milyon liralık devlet tahvilinin serbest piyasaya ancak 8 milyon liralığı satılabilmiştir.
İşte iç istikraz imkânlarının hakikî durumu budur.
Aziz arkadaşlar, memlekette faiz ve iskonto hadlerinin yüksek olduğu ve iş ve istihsal hayatımızın bu yüksekliğin menfi tesirleri altında bulunduğunu tekrarlamaktan çekin miyeceğiz. Bunda hükümetlerin takip ettikleri malî ve İktisadî politikanın hiç bir tesiri olamıyacağı ve bunun bir serbest piyasa meselesi olduğu yolundaki iddialar mesnet sizdir. Devlet bütçesinin, istikraz politikasının, Merkez Bankasınca takip olunan yolun Bankalar Kanu nu ile ödünç para verme kanunların daki bazı hükümlerin faiz ve iskonto hadleri üzerindeki tesirleri asla inkâr olunamaz. Demokrat Parti hü kûmetleri iş ve istihsal hayatı ve maliyetlerle yakından alâkalı olan bu mevzuu ehemmiyetle ele alıp halletmek kararındadır. Bizim devletçiliğin kötü tatbikatı etrafındaki
Muhalefetin tekel, ziraat, orman, ulaştırma, sağlık işlerimiz hakkında uzun uzadıya serdettıkleri mü-talealara karşı programımızda ifadesini bulan görüş ve kararlarımızda değişikliği icabettirecek bir cihet görmemekteyiz.
Bu uzun mütaleaları ile muhalefet programımızı tenkit etmekten ziyade uzun iktidar devirlerinin müdafaasını yapmaktadırlar. Esasen memleket işlerini muhtelif zaviyelerden görmek neticesidir ki, birbirinden başka programlar ortaya çıkar, bu programlar etrafında çeşitli partiler kurulur.
Biz onların bu mevzularda söylediklerini kendi memleket görüşlerinin bir neticesi ve ifadesi olarak karşılamakta ve kendilerini bu görüş ve kanaatlerile başbaşa bırakmaktayız. (Alkışlar).
Memlekette büyük bir çoğunlukla tasvip olunan siyasî, İktisadî, malî görüş ve kanaatler ise partimize hü viet vermiş olanlardır.
Denilebilir ki, memleket bunların tatbika konulmasını ve memleket işlerinin böyle bir zihniyet ve memleket görüşüne dayanılarak idare edilmesini istemektedir.
Böyle olnjakla beraber buraya kadar cevaplandırdığımız tenkitler den başka Halk Partisinin muhterem sözcüsü tarafından ileri sürülmüş olan bazı mütaleaların aykırılığını kısa cümlelerle belirtmeyi lüzumlu görüyoruz.
Ziraat Bankası sermayesinin kanunla 300 milyon liraya çıkarıldığını söylüyorlar. Kanun yapmak başka, Ziraat Bankasının sermayesini hakikî tediyelerle üç yüz milyon liraya çıkarmak başkadır. Halbuki uzun seneler içinde Ziraat Bankası sermayesinin tamamen sabit bir halde kaldığı aşikârdır. Son zamanlarda yapılan bir miktar sermaye artışları Marshall Plânının mümkün ve hattâ bir bakıma zarurî kıl ması neticesidir.
Para farkının dışında yirmi küsur yıl içinde bir misli dahi arttı-rılamamış olan Ziraat Bankası sermayesinin kısa bir zamanda üç mis üne çıkarılacağının ifade olunması Halk Partisinin ziraat ve Ziraat
Para fiyatlarında istikrarın ve malî emniyetin tahakkuk ettirilebilmesi her şeyden evvel İktisadî takatımızla mütenasip denk bütçe prensipinin tahakkuk ettirilmesine, devletçe takip olunan İktisadî politikanın memleketimizin tabiî şart larına göre ayarlanmış olmasına ve devlet hayatının da her türlü israflardan kaçınılmasına bağlı bulunduğunu bir kere daha ifade etmek lüzumunu duymaktayız. Çünkü sabık iktidarın takibettiği yol bunun tamamen aksine olmuştur. Hükümetimiz bu hakikatleri ifade ederken kendi takip edeceği yolun ne olabileceğine de işaret etmiş olduğu kanaatındadır. Para fiyatında istikrarı temin ve mâliyemizin emniyetini koruma hususunda hiç bir gayreti esirgemiyeceğimize memleketin itimat edebileceğini ifade etmek isteriz.
Grev bahsinde, bize kaçamaklı konuşmaya başladığımız isnadı yapılmaktadır. Halbuki, prensip olarak grev hakkını tanımış olmak noktasında hiç bir ricat yapmak niyetinde değiliz ve bu mevzuda da kaçamaklı konuşmaya başlıyanlar yine bizler değiliz.
Halk Partisi çok kısa bir zaman evvel grev hakkının kabulünü kati olarak reddetmiş olmasına rağmen şimdi sözlerinde kaçamaklı bir yol ihtiyar ederek grev hakkında zaten küçük olan hususî sermayelerimizi ve hiç hazırlıklı olmıyan işçilerimizi koruyacak suertte bir tetkik neticesi getirilirse o zaman fikirlerini beyan edeceklerini söylüyorlar ki bunun mânası örtülü bir ricatten başka bir şey değildir. Bunca iktidar yıllan içinde tetkikine fırsat bulmadıkları bir mevzu hakkmda katî kararlar alıp ifade ettikten sonra şimdi bundan ricat yolu aramaları ibret vericidir.
Sayın Halk Partisi sözcüsü şayet böyle bir zahmete katlanmamışsa kendisinden, böyle mukayeseli bir tetkik yapmasını rica ederiz.
Kararlı olduğumuz noktalarda bu kararımızı sarahatle ifade etmiş ve daha ileri tetkikleri icabettiren meselelerde de bu icabı ifadeden çekinmemişizdir.
Muhterem arkadaşlar;
Bir tek zatın Millet Partisi adına bize tevcih ettiği hücumlara gelince, bu hücumların mihverini programımızda devri sabık yaratmak zihniyeti ile hareket etmiyece-ğiz şeklindeki ibare teşkil etmektedir.
Derhal söyliyeyim ki, bu tabirin mânası, geçmişte işlenmiş suçları ve kanunsuzlukları, kanun icaplarına aykırı olarak takip etmiyece-ğiz değildir. (Bravo sesleri, alkışlar). Amma açıkça ifade edeyim ki, iktidarı ele almaktan faydalanarak kinle, garazla öç almak hırsıyla hareket etmekten tamamiyle uzak kalacağız. Onların istediği şekilde mazinin tasfiyesi gibi bir mesele ortaya atarak bu maksatla hükümleri geriye giden kanunlar çıkararak bir hukuk devleti telâkkisinden mahrum ve kindar bir zihniyeti® hareket etmiyeceğiz. (Bravo sesleri, alkışlar).
Buna mukabil şayet geçmişte işlenmiş suçları, işlendikleri zaman siyasî ve idari tesir ve baskılar neticesinde kanun hükümleri harekete getirilmiyerek takipsiz ve cezasız kalmış ise bu gibi suçların işlendiği zamanlarda yürürlükte olan kanunlar gereğince hareket olunacağından asla şüphe edilmemelidir. (Bravo sesleri, alkışlar).
duğumuz ______________________
fiyesi muamelesini derhal sona direceğiz.
Petrol Ofisin vaziyeti ise, bunun çok ciddî bir tetkike tâbi tutulması __e
lüzumuna kaniiz. Bizden çok kısa olur, bir zaman içinde bu mevzuda kat’î ’,««« .»»uuıaucıcu uumiuuum neticelere varmayı beklemek abes- ' ifadeleri de bu nevidendir. 27 sene-tir. Bugünün serbest piyasa şart- de 2500 verem yatağı ilâve edildiği-ları içinde böyle bir teşkilâta kat’î .... ............
bir lüzum olup olmadığı ancak tetkiklerimizden sonra anlaşılacaktır.
Akar yakıt meselesi istihsal hayatımızı ve umumiyetle millî ekonomimizi çok yakından alâkadar e-
* den bir mevzudur. Bu meselenin
Verem Hastahaneleri halikındaki
Maarif bahsine gelince, bizi gençliğe Ijarsı itimatsızlık besler gibi göstererek bir tahrike maruz bırak mak istiyorlar. Biz sadece, maarif sistemimizde, maarif işlerinde her şeyden üstün tutacağımız bir prensibi ifade etmiştik. Yetişen gençliğimizin memleket meselelerinde hassas, ileri ve medenî mânada milliyetçi ve memlekete bağlı olmakta emsalsiz bir heyecana sahip olduğunu görmekle büyük bir gurur ve iftihar duymaktayız. Gençliğimiz bu güzel vasıfları ruhunda yaşatabiliyorsa. bunun sebebini her şeyden önce, mensup olduğu milletin ve içinde yaşadığı ve kucağında yetiştiği aile ve İçtimaî heyetin eşsiz vasıflara sahip olmasında aramak icabeder. (Alkışlar).
Millet Partisi adına yapılan hücumdan birisi de hükümet progra-mızda Anayasa tâdilinden bahsedil miş olmasıdır. Bu hususta büyük kongreden karar alınmamış olduğundan, Hürriyet Misakından, partimizin seçim beyannamesinden bahsediyorlar. Derhal söyliyelim ki, Anayasa tâdili hakkındaki karar, hükümet programımıza girmezden çok evvel partimizin salâhiyetli mercilerince umumî efkâra açıklanmış bulunuyor. Hattâ iddiaları hilâfına olarak bu husus seçim beyan namemizde de mevcuttur. Sonra
bu meselelerin bir partinin iç meselelerinden olduğunu da idrak ede rek hareket etmek lüzumunu da, nezahetini de hissetmemiş görünüyorlar.
ni söyliyen eski iktidarın dört yıl içinde verem yatağı sayısını onbi-ne, yani 27 senede yapılanın dört misline çıkarılacağını söylemesi teessür verici mülâhazalara yol açmaktadır.
Verem gibi memleket için âdetâ
Aziz arkadaşlar, Halk Partisinin sayın sözcüsü programımıza bakarak bizi tereddütlü ve kararsız ol-
makla vasıflandırıyor, sarih bir şey söylemediğimizi iddia ediyor eski hükümetlerin icraatını ileri sürerek muvaffakiyetsizliğimizin bahanesini hazırlamaya koyulduğumuzu ileri sürüyor. Bundan başka da programımızda özel idare ve bele-
Bir de hürriyet miskamızıda rağmen Devlet Başkanlığı ile parti başkanlığını bir zatın uhdesinde muhafaza ettiğimizi ileri sürüyorlar. Gene derhal söyliyelim ki, Demokrat Parti nizamnamesinde, bu konuya dair olan madde Parti başkanı olan zatın Cumhurbaşkanı seçilmesi takdirinde parti başkanlığı va-, zifesinin uhdesinden sakıt olaca-I ğını âmirdir. İşte bu hüküm muci-j binco Cumhurbaşkanı seçilen eski ' başkanımız sayın Celâl Bayar artık partimizin başkanı değildirler.
Muhterem arkadaşlar, bir zamanlar uydurma bir muvazaa dâvasiyle ortaya çıkan, şimdi de yine mensubu bulundukları bir partinin iç işleriyle mütemadiyen ve ihtirasla
meşgul olmaktan kendilerini bir türlü kurtarmayan bu zevat daha dün milletçe gösterilen büyük bir heyecanla iktidara gelmiş olmamızı unutarak milletin itimadına mazhar olmadığımızdan ve olamayacağımızdan bahsedip durmaktadırlar.
Programımızda yer alan bütün esaslı meseleler partimizin seçim beyannamesi ile millete ilân olunmuştur. Bunlar hepsi malûm olduktan sonra partimiz seçimlerde kahir bir ekseriyet kazanmış bulunuyor.
Onlara gelince, bize bu kürsüden hücum vesilesi olarak ortaya attık- 1 lari bütün fikirleri ile ve malî zihniyetleriyle umumî efkârca tanınmış oldukları içindir ki, bu seçimlerde milletimizin tam ve kat’i bir tasfiyesine uğramışlardır. (Alkışlar).
Onlar bu seçimlerde vaktiyle partimizden alıp götürdükleri yirmi küsur mebusluktan birisini dahi muhafaza edebilmek imkânını bulamamışlardır. Milletçe tasfiye bu kadar tam ve katî olmuştur.
Muhterem arkadaşlar, bu zevat aşırı sol cereyanlarla mücadele hak-kındaki kararımıza itiraz maksadiyle komünistlikle mücadelenin ancak bu memlekette sefaletin ve adaletsizliğin ortadan kaldırılmasiyle mümkün olabileceğini ileri sürüyorlar. Bunda bir hakikat payı olduğunu kabul etmekle beraber, Birleşik Amerika gibi en müreffeh ve adaletsizlikten en az şikâyet olunan bir memlekette bile komünistlikle mücadele tedbir ve usûlleri I üzerinde ne kadar hassasiyetle durulmakta olduğunu bilmeyen yoktur.
Dış politika mevzuundadaki ifa-1
delerinde de kâfi sarahat yoktur.
Muhterem arkadaşlar, görülüyor-ki, asil milletimizin kendisine karşı beslediği büyük sevgi ve itimadın neticesi olarak iktidara gelen bir partinin ilk hükümetini teşkil eden bizler programımızla yapacağımız işleri vuzuh ve sahatle ifade ettiğimiz gibi fikir ve düşüncelerimizi de şu biraz evvel örneğini ortaya koyduğumuz üzere apaçık ve samimî olarak umumî efkâr önünde açıklamaktan hiç bir zaman çekin-miyeceğiz.
İtimadınıza mazhar kaldığınız takdirde buna lâyık olmak için programımızla ve bugünkü cevaplarımızla istikâmetleri açık olarak belirtilmiş olan yolda azimle yürüyeceğiz. (Soldan şiddetli ve sürekli alkışlar.)
Başbakan Adnan Menderes güven
oyları neticesinin bildirilmesinden
sonra da izhar olunan güvene karşı aşağıdaki söylevle teşekkürde bulunmuştur:
Muhterem arkadaşlar, reylerinizi» lehimizde kullanmak suretiyle gös-
termiş olduğunuz itimada arkadaş-
larım ve kendim namına candan te-
şekkür ederken uhdemize tevcih buyurmuş olduğumuz vazifenin,
duymakta ve programımızla ifade mesuliyetin ağırlığını heyecanla ettiğimiz yolda sadakatla yürümeyi huzurunuzda teahhüt etmekteyiz.
Hükümetiniz programiyle ifade ettiği yollarda itimadınıza güvenerek tereddütsüz ve hamle halinde yürümek azmindedir. Cümlenize candan teşekkürlerimi ve saygılarımı arzederim. (Soldan sürekli alkışlar, bravo sesleri).
Eski Paraşüt Satılacak
1( rk Hava Kuru re ıı Genel Merkezindin
Kullanma kabiliyetlerini kaybetmiş olan çeşit, miktar ve muhammen bedelleri aşağıda yazılı eski paraşütler, partiler halinde veya teker teker açık arttırma ile satılacaktır.
Arttırma 6/6/195Ü Salı günü saat (15) de merkez binasında Levazım Müdürlüğü odasında yapılacaktır. Örnekleri depoda görülebilir.
İstekliler, yüzde 7.5 nisbetindeki teminatlariyle birlikte belirtilen gün ve saatte arttırmada hazır bulunmalıdırlar. Kurum ihaleyi yapıp yanmamakta veya malzemeyi dilediğine satmakta
serbesttir.
Sırt ve talim paraşütü 85 İane 80 Liradan 6.800 Lira
Talim ve pilot paraşütü 42 » 50 » 2.100
Kule paraşütü 8 » 10 » 80 •
Paraşüt torbası 76 • 2 • 152 •
Yekûn...................... 9.132 .
RADYO - BULMACA
Sayfa: 5
ü
5.«.1950
ZAFER

Kumaşlarda ^'mnza Emprimeler Vistra Emprime
350 krş.
flâf Renk
z
büyük ucuzluk
875 krş.
Anver Saten
Tııal Keten Emprime Emprime Çamaşırlık ORTAÇ’ta
290. krş 350 krş. K£)^X^y,k"’“
Teİ! 11135
650 krş.
hakiki İrlanda Keteni 900 kr*. Gandl 340 krs.
— ...........................
Büyük Mağaza nın
1 — Ucuzluk, Zcrafet, Yeniliklerini
2 - Yerli, Avrupa kumaşlarından Askerî Sivil yapılan ısmarlama elbiselerini
3 - Her türlü giyim eşyasının fiat. deBen ve modellerini mutlaka görünüz.
Not: Hatlarımız katiyen maktudur
Adres: Adliye sarayı karşısı İkinci Anafartalar Caddesi No. 300
İkramıyeli Aile Cüzdanı
sahipleri arasında
2-nci Noter huzurunda çekilen kuranın talihlileri Göztepede 30.000 lira değerinde bahçeli EV’i kazanan: MUKADDER FERK
Yılda her ICO müjteridon birine hediye edilen pâra
İSTANBUL:
Ankaradayeni açılan—■ Büyük Otel Rahatlık - Ferahlık - Konfor - Manzara ve mükemmel servisiyle eşsizdir Fevkalâde hususiyetlere sahip olan oteli miz An karaya teşr edecek sayın milletvekillerinin emirlerine her an hazırdır Odalarımız aylık olarak da müşterilerimizin emrindedir.
Telefon: 156*5 - Telgraf: Büyük Otel, Anafart e*d. Adliye Sanıyı karjır
E&
■n
FİYATI
«ut.
Anafartalar caddesi Adliye üstü No. 273 — Tel: 14761 Ankara
ANKARA
PAZAR
yeni mahenl
Osman Bıkes
(2116)
manı No. 2
Belediye Başkanlığından
İstanbul Emniyet Sandığı
Bakkaliye Ma ğazası’ ns
Manifatura mağazası
Daim! ucuzluğunu sayın müşterilerine aşağıdaki fiyatlariyle bir kere daha hatırlatmakla bahtiyarda.
CİNSİ
İstanbul Mağazası
Sayın müşterilerine yeniliklerini sunar
1 — Radyoların harikası olan Alman SABA Radyoları,
2 — Radyo tekniğinin şaheseri SİERA Radyoları,
3 — Ayda 30 lira taksitle 10 pilâk alan Otomatik ve Tekli Pi-
kapları, otomatik ütüler,
4 — Her marka kol, cep, masa saatlerinin en güzel desenleri,
5 — Elmas, pırlanta yüzükler, küpeler, kolye ve broşlarımızı taksitle de alabilirsiniz.
BAHATTİN ATATUĞ — TEVFİK ERTAŞ
İpek Muarm
Anver Saten
Krep Saten
Vistra Emp.
Amoroz*
Diğer ipeklilerimiz de yakardaki fiyatlarımız gibi tahmin edilmedik derecede ucuzdur. Fırsat budur, kaçırmayınız, taa tinizedir.
ADRES : Fidanlar, MANİFATURA MAĞAZASI
ALİ FİDANLAR. TEL ; 1642»
Denizciler Cad. No: 58. — ANKARA (2058)
AYVALIK Zeytin yeğleri
Hokiki URFA yağları. Halis
ve
Birinci Nevi LÜKS çomcşır SABUNLARI S gelmiştir. ,
Sayın müşterilerimizin mağazamıza teşrifleri menfaatleri icabıdır.
Yeni Hal No. 51/6 — Telefon 12204 (2138)
Ankara Şeubsi
Yalnız Şubemizde mevduatı bulunan müşterilerimize mûnha-’ ‘ ' 1950 tarihinde yapılacak çekilişe ait
Diş Hekimi Ekrem Avnî
İstanbul Teksim meydanı. Kristal yanında Ay • Yıldız Apart-
ur olmak üzere 1 Ağustos hususi ikramiye plânı: 1 Adet 2500 = Liralık
İstanbul Emniyet Sandığı
Ankara Şubesi
(«5)
(3688)
■MI
I
KARACA
e HAZİRAN SALI AKŞAMI Stadyumdaki Yeni Sahnede (21,30)
3 Perde Laklakiyât
KADRO: Mehmet Ali, Celâl Uluç, Tcvfik Bilge, AH Uluç, Tur. gut Orman, Zafer, Timuçin, Adnan, Orhan, Haşan, Asım, L Toto, Güzin, Nesrin, Korfolu, Aylâ Karaca, Nermin, Serap, Nimet, Ceni, Suna, Rezan, Elenl, Neclâ, İffet, Selma, Jale ve MUHİDDİN DİLER idaresinde (8) kişilik Orkestra ZARİF KOSTÜM VE DEKORLAR
Biletler: Ulus meydanı Erler Tuhafiye Mağazasında, Pazarlan Karpiçte satılır. Fiyatlar: Hususî 300, Birinci 200, Duhuliye 150.
Bahçelievier, Maltepe, Cebeci, Kavaklı, Çankaya, Bakanlık, Etlik, Keciörene otobüs vardır.
Kuşat ruhsat ve sınıf
tayini hakkında
ı— Açılması Belediyenin ruhsatına tâbi birûmum yerlerin küşat muamelelerini aüratle neticelendirmek maksadiyle bu konudaki müracaatlar üzerine Belediyece yapılacak tetklkat bundan böyle Pazartesi, Çarşamba ve Cuma günleri öğleden sonra alâkalı memurlar tarafından Belediyeden tahsis edilecek vasıta ile mahalline beraberce gidilerek raporu tanzim olunmak suretiyle intaç edilecektir.
3— Bu husustaki müracaatların çabuk sonuçlandırılması için Po Us vazife ve salâhiyetleri kanunu şümulüne giren müessese sahipleri nln evvel emirde Valilikden müsaade belgelerini; ve keza umumi hıfzıssıhha kanununun 271 ve 272 inci maddesi şümulüne giren gayri sıhhi müessese sahiplerinin valiliğe müracaat ederek alacakları izin kâğıtlarını Belediyeye ibraz etmeleri.
3— Küşat heyetinin aynı yere tekrar tekrar gitmemesini ve bln-oetice İşin uzatılmamasını temlnen İş sahiplerinin gerek küşat için gerekse sınıf tayini için müracaat etmeden evvel iktisat Müdürlüğüne başvurarak açılacak yerin veya İstenen sınıfın vasıflarını öğrenmeleri faydalı olacağından sayın İş sahiplerine keyfiyet ilân olunur.
(3638) (458)


Bedla Bora
Refik Dericioğlu Emine Binzet Kemal Araz Mariya Tekil Hüseyin Bürün Eleni Kalınoğlu Kenan Dağkılıç Behice Kumru Zaharo Georgiadis Münire Dede Rebeka Levi Bert Morel Antuan Rozaloto Ahmet Parlakkaya İffet Şahin Mağdelini Pirelioğln Veysi Özcan Niyazi Kuru Halil Çınar ,
Kohar Kınmlıoğiu
Münevver Berkmen Esma Gerçek Müdrike Serman Abdullah Lav Peran Batuh Aşkın Cıvan
Münevver Ünyeli Didar Erg öner Fani Koen Zahide Duran Hadiye Özbabacan Orhan Ulusman Fazıl Savcın Fani Papahzarn Hayriye Dikici Mustafa Teker Aran Orhanoğlu Macide Altınğlu Nesime Kaler Mefkure Akusta Hikmet EsendaJ Adil Ziya Davit Mlzrahi Daniyel Barokoz Kadrlye Can '
Tahlr Aymeriç Ayşe Gülsever Ali M, Gençeri
Yukarıda adları ya
Yorgi Komninos Hidayet Gönce Refka Sevik Oya Koksal Abdullah Çanga Asım Gürsu Sevim Mısırlı İsmail Şumlu Calibe Gök Osman Sezer Polivaki Papakozman Hayriye Yıldırım Ethem Uz Hilmi Ülev Faruk Özerengîn Reşat Artemiz Pareskevi Kalyoncuoğlu Mine Gürel Lûtfiye Tetiker Bedia Yalçındağ Salt! Jozef
Zeliha Sesigüzel Abdülkadir Tandanç Sultana Eskenazl Aydın Ayberk Kemal Özbek Abdürrahman Yaşar Malta Yani Plrpinyanl Salm Verol
Araksi Kahvecloğln Hüseyin Sevinç Regaip Şen
Vasil Sıvacıoğlu Hacı Bedros Gedlkoğlu Rene Berkman Nurettin Ergin El:savi Polatas Behlül Or Raşel Rofe Müfit Barlas
Hakkı Altmbilek
İZMİR:
ikramiyelerini kazananlar:
Molz Yüksek
Fatma Serinsular
Fadime Kır
Meklye Ümit Bozkurt Ahmet Tekçe Cevat Kızılpar
Haflze Ümitlier Mehmet Özkasgan
ANKARA:
Salme Sökmen Meryem Gökmen Ester Morhayim Kemal Özden Esat Akısın Sabahattin Tanguç Halil Akcengiz Suphi Gürsotrak Mehmet Sarıkaya Runsar Amcan Saadet Tanak Düriye Güneşsoy Şükriye Atar
BURSA:
Avedls Zülioğlu Seçil Artun Güzin Boranalp Ayşen Ünel Masume Ertan İsmail Toygar
ADANA:
Tahir Pamukçu Sadiye Hakkaçırmaz Mübeccel Bulca Ferruh Bildiren Alber Behar
KONYA:

Ünver Cihanbeyendi İbrahim Bozoklar Hamdı Kaçamak Suzan Hayret
Lâtife Erdem Refik Atlı
Safiye Ayla
zıh olan müşterilerimiz
Mediha Yatağan
Zeliha ve Mehmet Büyükkol Vehbi Bilgin
İSKENDERUN:
Salih Durudaş
100-er lira kazanmışlardır.
YAPI VE KREDİ BANKASI
BU ÇEKİLİŞE 9.6.1950 AKŞAMINA KADAR EN AZ 100 LİRA YATIRANLAR DAHİL OLURLAR
EMLAK BANKASI
III
DİKKATİ DİKKATİ
Sayın Ankara halkının yegâne kullandığı en nezih ve lâtif koku yanlız
A n b e r
LOSYONUDUR
Bir tecrübe eden katiyen başka koku kullanmaz.
Adrese dikkat: Anafartalar cad. No. 56 Zincirli Camı karşı-Rıza Özkay Parfümerisi Tel. 14794 (2192)
Tapulama İlânı
Tapu ve Kadost'o G«nel Mü jurlüğü iden
Ankara il merkezinin Belediye sınırlan dışında kalan yerlerlle Ankara iline bağlı bütün ilçe merkezlerinin Belediye sınırları dışında kalan yerlerindeki (bütün köyler ve bucaklar dahil) gayri menkul inalla rın 5602 sayılı tapulama kanunu hü kümlerine gou-e tapulanmasına 15/7/1950 tarihinden itibaren başlanacağı ilân olunur, (464) (3665)
Acele satılık tuhafiye dükkânı
Kalabalık, işlek bir muhitte dört yol ağzında bir dükkân malı ila birlikte muazeret dolayısiyle devren satılmaktır.
Müracaat: Abdürrahman Ünüvatr Doğanbey Çerkeş sokak No. da Bakkal. Tel: 13681. (1082)
Satılık Apart man
Yenışehirde Meşrutiyet Caddesi, Bayındır sokak kavşağın, da, Kocatepe otobü» durağına çok yakın mesafede üç daire, sağlam yapılı 56 No. lu apartı-man acele satılıktır.
Beş oda ve bir holü havi üst katı boştur. 22449 No. lu telefona müracaat (2111)
-") Lâmbalı Pil İLİ!’.S Marka fj9*|an. ”0 Lira 155 Ura Not. Miktarları mahduttur,
1950 Model Radyolarımız gelmiştir naildi I. ]68 Lira 270Liradır almakta acele ediniz, ğnfcaraTehin»

I
fa:
ZAFER
5 - 8 -1950
Sayfa» 6
I Başmokaleden devam 1
At naraları
Dün ilkbahar at yarışlarının beşincisi yapıldı. Havanın güzelliği ve programın da oldukça zengin olması hipodroma büyük bir seyirci kalabalığı toplamıştı.
Bütün Koşuıar (ız çok beklenilen neticelen veıu.. laimz ıkı yaşlı İn- , gılız taylarına maıısus Kuşuua büyük I favori oıaraK tuıuıün natun, ueoei’e az bir faik ile geçaerek ıkrncı oldu. Bu mağlubiyeti Hatun un startta biraz gen katmasına hamledenler çok oldu. Tahmin yazımızda da be- j lirttiğımiz gibi kısa mesafeli Koşularda çıkışm büyük ehemmiyeti var dıı. Bu itibarla bu gibi hâdiselere sık sık tesadüf edilir.
Yalnız programı tertip edenlerin iki yağlı tayların koşusunu hem çifte hem de ikili bahis koymaları doğru değildi. Koşu tecrübeleri olmayan bu tayların normal yarış yapmaları beklenemez. Dün olduğu gibi büyük favori olarak tutulan bir tay geçilince hipodromu dolduran kalabalığın büyük bir kısmı kaybetmeğe mahkûmdur.
Koşuların resmî neticeleri:
Birinci koşu: 3 yaşlı İngiliz at- | lan 1600 metre.
1— Ş. Eliyeşilin Darling 56 K. Adil
2— Saratoga 54.5 K. Halil
3— Ayşe 53 K. Rıdvan
Müddet 1.47, uzak, uzak. Ganyan 100 kuruş.:
İkinci koşu: Atman Kupası çentil men koşusu 2400 metre.
yarışları
' 1— A. Kesebirin Arda 64.5 K. Me-| tin.
2— Dezdemona 68.5 K. Tulga
. 3— Pullu 64.5 K. Alparslan
| Diğer atlar: Mimi, Lady, Kâhya, müddet 2,38, üzak, 2 boy.
Gan. 900, Plase 235, 130 kuruş.
Üçüncü koşu: Arap tayları handikap, 1400 mefre.
1— V. Ateşokun Treyfi 58 K. Kâzım
2— Seyyare 54.5 K. H. Ahmet
3— Seklavi 49 K. Ömer
Diğer atlar: Akıncı, Nihavend, Al-tay. Meteor. Müddet 1,39, uzak, 3 boy.
Gan. 300, Plase 165, 230, 235 Krş. Dördüncü koşu: B. Grupu Arap atları 1200 metre.
1— M. Turgutun 1 Nisan 56.5 K.
2— Akyüz 60 K. Kâzım
3— Çınar 60 K. Bahri
Diğer atlar: Seyhan, Düldül, Buket, Murat, Maşuka, Donjuan. Müddet 1.20, 3 boy, 1 boy.
1 Gan. 255, Plase, 135, 385, 170 Krş.
i Beşinci koşu: İki yaşlı İngiliz tay lan 800 metre.
1— Karamehmedih Cebel 54.5 K. | Ekrem,
2— Hatun 56 K. H. Ahmet
3— İzabel 56 K. Reşat
Diğer aflar: Hicran, Destan, Bel-kis, Müddet 0,47, 1 boyun, 1 boy.
Gan. 450, Plase 175, 110 kıırurş.
Çifte bahis: Treyfi - Cebel, İzabel 1880. İkili bahis Cebel - Hatun 1325 kururş. ATÇI
Başıktaşla Gençler Birliği
1-1 berabere
Meclis bugün toplanıyor
★ (Baştarafı 1 İncide)
Diğer taraftan Halk Partisi Milletvekillerinin Meclisin Cuma günkü oturumunda yaptıkları nümayişe daih C. H. Partisi Meclis Gru-punun çıkardığı tebliğde bahsedilen şikâyet, Meclis Başkanlığına henüz verilmemiştir. Öğrenildiğine ’ göre bu şikâyet bugün öğleden evvel Başkanlığa verilecektir. Fakat iç tüzüğe aykırı bir hareket olmadığı cihetle Başkanlıkça bu hususta Meclis Umumî Heyetine sevke-dilecek vaziyet olmadığı tahmin ediliyor.
Bugünkü oturumun gündemi şu. dur:
1 — Avrupa ekonomik işbirliği teşkilâtı Bakanlar Konseyi iİ€) Av rupa Konseyi Bakanlar komitesin de Türkiyeyi temsil etmek üzere PaTise giden Dışişleri Bakanı Fuat Köprülünün dönüşüne kadar, Ekonomi ve Ticaret Bakanı Zühtü Ve-libeşe’nin vekillik edeceğine dair Cumhurbaşkanlığı tezkeresi.
2 — Sinop Milletvekili Muhit Tü-merkan’a iki ay izin verilmesi hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi.
3 — Eskişehir ve İstanbul Milletvekilliklerine seçilen Ali Fuat Ce-besoy’un ’ Eskişehir Milletvekilliğini tercih eylediğine dair önergesi.
4 — Seçim tutanaklarının onan-
Bunlardan başka 9 uncu Büyük Millet Meclisinde ilk sözlü soru ö-nergesi de bugün görüşülecektir. O da şudur:
Ordu Milletvekillerinin Ordu halkının ihtiyacı için Tarım Kooperatifi emrinde bulunan mısırın, uzun kredi ile muhtaç vatandaşlara dağıtılması hususunda ne düşünüldüğüne dair Ekonomi ve Ticaret Bakanlığından sözlü sorusu.
x (Baştan 1 incide) zaman zaman akınlar yapıyorlardı. Bu arada Gündüz sakatlanarak çıktı
ve yerme Coşkun girdi.
35 inci dakikada Galatasarayın
kazandığı faul atışını Naci 35 met reden sıkı bir şütle gole çevirerek takımının 2 nci golünü attı. Biraz sonra İsrail kalecisi de sakatlanarak
oyundan çıktı ve devre böylece Ga-lataseraym 2—0 galibiyetile sona
erdi.
2 nci devreye saat 18.35 de Hapoel süratli olarak başladı ve 10 uncu dakikada santrfor, takımının ilk
golünü attı. Vaziyet 2—1.
Yedikleri golün tesiriyle açılan
GalatasaraylIlar hâkim oynamaya başladılarsa da bir türlü gol çıkarmaya muvaffa kolamıyorlardı. Bun dan faydalanan Hapoel santrforu şahsî bir sürüşle takımının beraberlik golünü attı. Vaziyet 2—2.
Bu golden sonra GalatasaraylIlar 2nci devrede çıkardıkları İsfendiyarı tekrar takıma alarak 35 inci daki kada Rehanın ayağından 3 üncü ve 38 inci dakikada da Bülentin sol açık mevkiinden attığı fevkalâde bir şütle 4 üncü golleriin atarak maç tan 4—2 galip vaziyette ayrıldılar.
Galatasaray takımı: Turgay, Naci (Fazıl), Ruhi, Musa, Muzaffer, Doğan, îsfendiyar, (Hüsnü), Muhtar, Reha, Gündüz, (Koçis). Bülent-ten kurulmuştu.
Hapoel takımı ise nisbî bir değişiklikle dünkü kadrosunu muhafaza ediyordu.
İZMİRDEKİ MAÇLAR
İzmir, 4 (Telefonla) — Bugün Türkiye Futbol şampiyonluğu müsabakalarına şehrimizde çok az bir 6eyirci önünde devam edilmiştir.
Günün ilk karşılaşmasında İzmir şampiyonu Göztepe, İzmit Kâ-ğıtspor takımını 2.0 mağlûp etmiştir. Göztepeliler maçın başından sonuna kadar hâkim oynamışlar ve gollerini birinci devrenin 12 ve 27 nci dakikalarında atmışlardır. Bu maç Ankara’lı hakem Muzaffer Ertuğ tarafından idare olunmuştur.
İzmirli hakem Bedri Kaya tarafından idare edilen günün ikinci ve mühim karşılaşmasında Gençlerbir liği, Beşiktaşla 1.1 berabere kalmıştır.
Bu maçlarla Türkiye Birinciliği
ilk devresi sona ermiş ve Gençler-birliği birinci, Göztepe ikinci, Be-
şiktaş üçüncü ve İzmit Kâğıtspoı takımı da dördüncü olarak devreyi bitirmişlerdir.
Maçlar önümüzdeki Çarşamba, Cumartesi ve Pazar günleri oynandıktan sonra sona erecektir.
İLKBAHAR TENİS TURNUVASI DÜN SONA ERDİ
Bir haftadanberi devam eden An kara ilkbahar tenis turnuvasının sonları dün 19 Mayıs Stadyumundaki tenis kortlarında oynandı. Öğleden evvel çift erkek sonlan Suat Baykurt - Engin Balaş çifti ile Şefik Fenmen - Celâsin Lüy çifti arasında oynanmıştır. Bu maçı; daha iyi anlaşmış ve form bakımından Şefik . Celâsin çiftinden daha iyi olan Suat _ Engin çifti kazanmıştır.
Öğleden sonra saat 16.30 da beş set üzerinden oynanan tek erkek finali Suat Baykurt ile Kemal Daş arasında cereyan etmiş ve Suat Baykurt parlak bir oyundan sonra maçı üç sette kazanmıştır. Suadın dünkü oyunu kalite itibariyle olduk ça iyi idi. Gerek sağ, gerekse sol vu ruşları kuvvetli, smaçları tutulmaz voleleri de emindi. Gönül isterdi ki, bu sene kortlarımızda arada sırada görünen ve formunda bulunmayan Şefik Fenmenle Suat Bakurtu karşı karşıya görelim. Belki sezonun so nunda bu temennimiz tahakkuk e-der.
Tek erkek karşılaşmasından sonra karışıklar maçı yapıldı ve Jale Ar-nom - Kemal Daş çifti Ruth Baker -Engin Balaş çiftini uzun bir çekişmeden sonra yendi.
ZAYİ — Ankara Belediyesinden aldığım 6744 No. lu Şoför Ehliyetimi ve askerlik kıtamdan aldığım üç ay izin vesikamı kaybettim. Yenisini alacağımda.n eskisinin hükmü yoktur. Bulanlar memnun edilecektir. Şoförler Cemiyetine getirmeleri.
İbrahim Balcı
Meşhur 3 milyon rey hikâyesi!...
ye gitti?... Bunlar fisebilillâh kaklarda seçimlerin fakir fukaraya mı yır, olup bitenleri yakından takip edenler, asla böyle bir iddiaya inanamazlar..
Biz çok iyi biliyoruz ki meselâ Zonguldak bölgesinde, işçi temin ediyorlar bahanesiyle seçim arifesinde Etibank tarafından, köy muhtarlarına on binlerce lira dağıtılmıştır! Bir çok yerlerde muhtarlar, köy ileri gelenleri ayni şekilde para ile İdare edilmişlerdir! Bazı yerlerde ise bir takım kimseler, geçen seçimlerde, reylerinin netice üzerinde müessir olmadığını hatır-iıyarak ve yine belki başlarına bin türlü belâ gelir düşüncesiyle mânevi bir baskı altında bulunmuşlardır. Bu arada birtakım gayretkeşlerin ayrıca maddî baskı yaptıklarını da inkâr etmek, hakikatlere göz yummak olur. Ama bütün 'bunlara rağmen Türk milletinin büyük bir çoğunluğu kati kararını vermiş, ve eski iktidarı reyiyle yere sermiştir. Bu vaziyette şimdi nasıl kalkıp bu 3 milyon seçmenin seve seve can ve gönülden arzulayarak, Halk Partisine rey verdiklerini ileri sürebilirler?
Bize kalırsa, onlar da, verdikleri rakamın sunî bir rakam olduğuna pekâlâ kanidirler; fakat ne yaparsınız ki, hakikati söylemek işlerine gelmez. Onun için üç milyon rey hikâyesi üzerinde pekâlâ şatolar kurarak vakit geçirip dururlar!
İşin esası şudur ki, eğer Halk Par tisine karşı itimadın zerresi mevcut olsa İdi, hiç değilse, kabine âzası-nın mühim bir kısmı seçimi kazanırdı. Halbuki, millet reyiyle evvelâ kabineyi bütün azametiyle yıkmıştır!
Herkesin bildiği bir hakikat vardır: İktidarda bulunan bir partinin kuvveti, kabinenin icraatiyle ölçülür. Partiye bütün prestiji o temin edecek, partiyi o ayakta tutacak tır. Ama son seçimlerde olup bitenleri yakından gördük. Millet evvelâ kabineden işe başladı; ve hattâ partilerinin Genel Başkanı bile, bu kadar gayrete rağmen Ankal'ada seçimi kaybetti; Malatyadan da zar zor çıkabildi. Cumhurreisi bir parti başkanmın devlet merkezinde hattâ bulunduğu semtte yâni Çan-kayada seçimi kaybetmesi ne demektir? Bir parti genel başkanve-kilinin, bir parti genel sekreterinin bütün kabine âzalarının topyekûn seçimi kaybetmeleri ne demektir? Eğer 3 milyon vatandaş, Halk Par tisine rey vermiş olsa bile, demek hep birlikte baştakileri tutmamış lardır ve bu baştakilerin yanlış hareketleridir ki, kendi partilerini tepe aşağı yuvarlamışlar. Halbuki, onlar seçimlerde kendilerinin leko-motif olduklarım ve listeleri arkalarından sürükliyecekl'Arini zannetmiş ler fakat çekilen bir vagon 'bile olamamışlardır!
Bundan sonra, yine hâlâ bu üç milyon rey efsanesine bel bağlayıp, kendilerine güven beslerlerse ve hâlâ yine kendileri sayesinde partinin ıslah edileceği vehmine kapılırlarsa çok aldanırlar.
Bizim dışarıdan gördüğümüze göre, Halk Partisi ne çektiyse başta bulundurduğu şefler yüzünden çekmiş, ve ondan dolayı bu âkıbete uğramıştır. Dünkü iktidar ve bugünkü muhalefet partisi mensupları içinde bu hakikati gören sağduyu sahibi vatandaşlar az değildir. Halk Partisi, eğer bundan sonra kendisini toparlamak istiyorsa, bu günkinden çok daha iyi liderler bu) mak, evvelâ kendi idaresini icraatçı, dinamik vaziyetleri gören, hülyalar üzerine istikbal ve iımit bina etmiyen insanlara teslinı etmek mecburiyetindedir.
Yoksa meşhur 3 milyon rey hikâyesi, bir kuvvet aşısı değili, sadece bir morfin hizmetini görür.
Mümtaz Faik FENİK
... zekâtı diye dağıtıldı? Ha-
★ (Baş tarafı 1 incide) birlikte bugünün hür Türkiyesine zemin hazırlamıştır.
Ezanın Türkçe okunmasına mukabil cami içinde bütün ibadet ve duaların din dilinde olması garip bir tezat teşkil eder gibi görünür. Bunun ialıı erzettiğim gibi geçmişteki hâdiselerin hatırlanmasına vc taassup zihniyetine karşı mücadele zaru retinin kabul olunmasına bağlıdır. Aradan bunca yıllar geçtikten ve vaktile zarurî görülen tedbire artık ihtiyaç kalmadıktan sonra, bunda ısrar bu sefer vicdan hürriyetine karşı bir taassup teşkil eder,
Şimdi meselenin lâiklik ve vicdan hürriyeti bakımından halline sıra gelmiştir. Dinin, siyasete karış tırılmamak, ve dinî ibadetler amme nizamına ve umumî adaba aykırı ol amak şartile, herkesin dinî vecibe ve ibadetlerini serbestçe yerine ge-tırebileşi vicdan hürriyeti icabın-dandır. Vicdan hürriyeti de, diğer hürriyetler gibi Vatandaşın tabiî hakkı olarak kabul olunmadıkça lâik devlet prensibinin tahakkuk ettirilmesine imkân görülemez. Par ti programımızda da vicdan hürri-
yeti ve lâiklik esası bu anlayışa göre tesbit edilmiştir.
Diğer inkilâplarımız gibi lâiklik esasının da muhafazası bugün için ancak prensiplere bağlı kalmakla mümkündür. Halbuki umumî âdaba ve amme nizamına hiç bir aykırılık | göstermeyen ezan meselesinde mem nuiyetin devamı lâiklik prensibini menfî cihetten zedelemek mânasını tazammun eder.
Tekrar edelim ki, irticaa, taassuba, geriliğe karşı mücadeleyi ancak prensiplere sıkı sıkıya bağlı kalmakla mümkün görüyoruz.
Bu izahımın milletimize inal ol muş inkılâplarımızın tamamile ko runacağı mânası taşıdığını da ayrıca tafsile lüzum görmemekteyim.
Hükümet olarak ezan meselesi hakkında görüşümüz bundan ibaret tir. Ancak kanuni hükümlerle de alâkalı olan bu meselenin gerek prensip, gerekse grupumuzca lüzum görüldüğü takdirde kanunda değişiklik yapmak bakımından Meclis Grupumuza arzı ve Grupumuzca alınacak karara göre hareket olunması pek tabiîdir.
Amerikalılar
tekzip ediyor
★ (Baş tarafı 1 incide) arasız devam edilmiş bu maksatla Amerikaya bir heyet de gönderilmiştir. Bu heyet Amerikan makam lariyle mütabakata varıldığını telgrafla bildirmişti. Bu itibarla zamanımızda bu konuda prensibi halledilmemiş bir mesele bırakılma-
Vatan gazetesi muharriri Sinan Korle bu hususta malûmat almak ve işin esasını anlamak maksadiyle Marshall yardımı temsilcisi Mr. Dorr’un vekili Amerikan yardım heyeti başkanlarmdan Mr. Mac. Juvkin'i ziyaret etmiştir.
Temsilci bu hususta arkadaşımıza şunları söylemiştir:
«— Marshall yardımının Türk parası karşılıklarının bütçe açığını kapamak maksadiyle karşılık gös terilmesi hususunda hiç bir anlaşma yapılmamıştır. Esasen böyle bir şeyin yapılması için ilk önce bir proje hazırlanması ve bu projenin bize verilmiş olması lâzım gelir. Âdet böyledir. Bize gelen proje burada tarafımızdan incelenir, sonra da Parise ve Vaşingtona gönderilir. Vaşingtondaki yardım merkez heyeti projeyi muvafık bulursa bize bildirir, biz de bu hususta lâzım gelen şeyleri yaparız. Böyle bir projeden haberdar olmadığımıza göre bir anlaşma olduğunu iddia et mek doğru değildir. Amerikadaki Türk heyetinin faaliyetine gelince; başka bir iş için Vaşingtona gitmiş olan murahaslar yardım merkez heyetine müracaat etmişler,'lâkin merkez bu hali bize bildirmiş ve ken dilerine de ilk önce bizlerle temas etmeleri lâzım geldiğini söylemişler dir. Bu iş hakkında bir kaç günden beri yeni hükümet erkânı ile temas etmekte ve görüşmeler yapmaktayız.»
Marshall yardım işlerile alâkadar diğer bir şahsiyet de:
«— Amerikadaki heyetimizin bu işi hallettiği haberi doğru değildir. Bu hususta henüz resmen bir müracaat dahi yapılmamıştır.» dedi.
Vakit zannettiğinizden daha geçtir
7 Haziranda
Siyasal Bilgilerde veda toplantısı
★ (Baştan 1 İncide) Ticaret ve Ekonomi Bakanı Zühtü Velibeşe, Ulaştırma Bakanı Tevfik ileri, Tarım Bakanı Nihat Eğriboz, Cumhurbaşkanlığı umumî kâtibi Cemal Yeşil, Başbakanlık müsteşarı ve Siyasal Bilgiler Fakültesinin eski ve yeni profesörleri ile halen muh-| telif vazifelerde bulunan mezunlar hazır bulunmuşlardır.
Fakültenin son sınıf talebelerinin veda yemeğine başlanmadan evvel son sınıf talebelerinden Nejat Erler kısa bir konuşma yapmıştır.
Bundan sonra Fakülte Dekanı Prof. Fadıl Hakkı Sur da mektebin kısa bir tarihçesini yaptıktan sonra ezcümle şunları söylemiştir:
•— Bugünkü davete icabet eden sayın misafirlerimize candan ieşek kürlerimizi sunarım. Mülkiyenin güzel geleneklerinden birisi olan son sınıf veda yemeği genç mülkiyelileri ağabeyleriyle bir araya toplamak suretiyle gençlere meşalelerini ağabeylerininkinden tutuşturmak fırsatını vermektedir/ Bu meşalelerin kalplerindeki vatân aşkı kadar hararetli, genç ruhlarının idealizm güneşi kadar parlak olmasını ve yurt hizmetinde onlara daima doğru yolu göstermesini dilerim.»
Müteakiben Büyük Millet Meclisi Başkanı Refik Koraltan kısa bir konuşma yaparak burada irfan ocağının yeni ye eski mensupları arasında bulunmakla hayatının en mesut dakikalarını yaşadığını söyledik ten sonra «genç arkadaşlara iyi ve mesut imkânlar içinde şalisi hayat larında ve memleket hizmetinde başarılar dilerim» demiştir.
Bu sırada bir talebe Cumhurbaşkanı Celâl' Bayar tarafından gönderilen aşağıdaki mesajı okumuştur:
«Siyasal Bilgiler Fakültesi sop. sınıf talebesine;
Nazik davetinizde hazır olmak im kanını bulamadığım için üzüldüm. Memleketimizin iftihar ettiği bir irfan ocağından feyz aldıktan soma aralarına katılmak üzere bulundu ğunuz yurtsever kafilesi içinde sîzlere çok başarılı hizmetler dilerim Celâl Bayar»
ocağının yıldöniimi
★ (Baş tarafı 1 incide) ve bu güzel günün mânasını teba rüz ettirmişlerdir.
Ankara Milletvekilleri, bundai sonra Toprakh’nın dertlerini dinle mişlerdir. Ankaranın bu güzel semti şimdiye kadar yoldan mahrum kalmıştır. Ufak bir himmetle düzeltilebilecek olan bu yol için An. kara Belediyesinin ehemmiyetle nazarı dikkatini celbederiz. Bura, ya kışın çamurdan, yazın tozdan gidip gelmek imkânsızdır. Toprak-lılar, buradaki halkın Demokrat olmasından kendi muhitlerinin ih. mal edildiğini söylemişler ve acı acı şikâyette bulunmuşlardır.
Bundan sonra Yozgadın Çekerek ilçesinin Kösürelik köyünden Ali Osman Mete konuşmuş, ve kendi köylerinde 9650 lira sarfiyle bir o-kul yaptırdıkları halde talebenin bu okuldan istifade edemediğini çünkü öğretmenin canla başla işe sarılmadığını söylemiş ve sırf bu meseleyi hal için Ankaraya geldiğini bildirmiştir. Alâkadar JMilli Eğitim dairesinin bu işle meşgul ol maşım temenni ederiz.
Toplantıda, Topraklının dertleri konuşulmuş, ve sonra samimî bir hava içinde içtimaa son verilmiş, tir.
içişleri Bakanının bir tavzihi
Ankara, 4 (a.a.) — içişleri Bakanı Rüknettin Nasuhioğlu Anadolu A-jansına şu mektubu göndermiştir:
.4 Haziran tarihli gazetelerde Türk ajansının bana atfen neşrettiği beyanatın zaptında bazı yanlışlıklar olduğunu gördüm.
• 1946 seçimlerinde Demokrat Parti bazı valilerin baskı yaptıklarını i. lân etmişti. Şimdi bu valiler hakkında bir şey yapılacak mıdır?, mealinde sordukları sualin cevabı:!
(Devlet memurları hakkında düşünülen hususat kabine beyanname sinin bu noktaya temas eden kısmın! da yer almıştır. Ona göre hareıcet olunacaktır) dan ibarettir.
İstanbul valisinin değişip değiş-! m yeceği hakkında da şu cevap veril! iniştir:
(Bu hususta düşünülmüş bir şey’ yoktur.)
Tavzihini rica ederim.»
Rize milleivc,k llerile
lanlşma gecesi
6 Haziran Salı gecesi saat 20.45 de Orduevmde Davetiyeler: Misuri, Karadeniz, Güzel Karadeniz lokanta-larile, Foto Görçek’te ve İstanbul Palas ile Başkent ve Ankara Otellerinde.
Dikkat
Görii medik Ucuzluk
160 liralık elbise bizde 110 li-
radır. Bu fırsattan istifade et-
meniz menfaatiniz icabıdır.
ADRES : Hacıbayram caddesi No: 5. (2060)
Sabah saat 9.30 da yapılan tek bayan karşılaşmasını da genç istidat lardan Yıldız Akın, tecrübeli raki-besi Jale Arnomu yenerek ilkbahar turnuvası şampiyonu olmuştur.
Maçlardan sonra tenisçilere mükâfatlan dağıtılmıştır.
Sahibi:
Adviye Fenik
Bu nüshada yazıişlerini fiilen idare eden: HİKMET YAZICIOĞLU Basıldığı yer:
GÜNEŞ MATBAASI
Müth'} ucuzluk
Sayın Ankara halkı, yağ ve yağlı gıda maddeleri kalitesi üstün Fiya-
tı ucuz. Ancak Yozgat bulabilirsiniz. Bir defa zevkiniz ve menfaatiniz
Pazarında teşrifiniz icabıdır.
Merkezi Yeni Hal No. 13, şubesi Dışkapı Uzun apartıman altında Tel: 12766 (2123)
Satılık Kamyon
Faal vaziyette çok ucuz fiatla verilecektir.
İtfaiye Meydanı Gazi Lisesi arkasında tamirci Horan ustaya mü-acaat telefon: 16292 (2615) I
Af Kanunu çıkıyor
★ (Baş tavafı 1 incide, hükümlerine de riaye'tkâr kalmayı düşünerek idam hükümlerinin ini fazının Meclis kararma bağlı oldu ğunu hesaba katmış ve bu hususun Meclise bırakılmasını münasip görmüştür.
Yeni tasarıda Cur/ıhuriyetin onun cu yılında ilân edilen 2330 sayılı Af Kanununda olduğu, gibi yağmacılık, yol kesmek suçlarının yeni tasarıda da istisnalar ajasına konması düşünülmektedir.
Tasarıyı haznrlayen heyet, affa başlangıç olacak tarihi tesbit etmemiş ve bu işi hükümete bırakmıştır.
Yalnız, affa başlangıç tarihi olarak 24 Maart 1950 mütalea kabilin den ileri sürülmafttedür.
Bu tarih, sekizinci Büyük Millet Meclisinin sona erdiğf giindür.. Diğer bir mtalea da Seçirri Kanununun Millet Meclisinde tetkikine başlandığı tarih esas tutulmasıdır ki, bu da 1949 Eylülünün ortalarıdır, den mektedir.
Tasarıda kabul edilen esaslar ilim heyetinin kabul ettiği esaslardır. Ba kanlar Kurulu kendi görüşünü, heyet üzerinde bir tesir yapmaması için, bildirmemiştir. Bazı maddelerin Bakanlar Kurulunda ıladilâta uğraması mümkündür. Taaarı en kısa bir zamanda Meıclise stivkedi-lecektir.
Yeni ders devremize başlıyoruz. Kayıtlarınızı biran evvel yaptırmanızı tavsiye ederiz.
Ankara Şoför Okulu
İsmetpaşa Cad. No. 4 Müracaat saati 14-18 arası Tel. 21649 (2193)
Satılık Arsa
İncesu yolunda imârın 1543 ada 2 parselinde iyi mevkide 222,5 m2, arsa satılıktır. Mesai saatinde 11574 e telefon edilmesi rica olu-

Hususî ders
Avrupadan dönen bir Mühendis Almanca - Fransızca dersleri vermektedir.
Adres: Mesai saatlerinde Tel: 12542 ye mürpcaat (2190)
Bakanlıklara 5 dakika mesafede kiralık
MÜSTAKİL BİR ODA
Elektrik, su, mutfak v.s. Konforu haiz. Müracaat Tel: 23553 ve 16282. (2148)
Sayın Ankara bayanlarının çok İyi tanıdığı
FERİYE GÜNEL
SÜTYEN veKORS (
Siparişlerini evinde kabule haşladı
Sıhhî ve gebelik korsalan, Amerikan gebelik bağları, askılı ve askısız Amerikan çelik telli sütyenleri yapılır.
Yenişehir, Sağlık Bakanlığı
İsmetpaşa caddesi No. 9/A
(2117)
Ankara Berberler Derneğinden
Ankara Berberler Derneği Başkanı Halit Tüter, sıhhî sebeplerine binaen gerek Başkanlıktan ve gerekse Yönetim Kurulu üyeliğinden affını isteyen dilekçesi, Yönetim Kurulunun 30/5/1950 günü akşamı yaptığı toplantısında ekseriyetle reddedilmiştir. Ve kendisine sıhhî sebeplerinden dolayı bir ay izin verildiğini sayın üyelerimize bildiri-riz. - - ---- • -
Aııkara Berberler Derneği Yönetim Kurulu 2172)
Acele Satılık Kamyon
İşler vaziyette Şevrole 2700 liraya, 942 model.
Soğukkuyu Neşe sokak 34 No. da görülebilir. Pazarlık için 14361 Telefon edilmesi. (2173)
Yopı ve Kredi Bankasının ev ikramiyesi .
İstanbul, 4 (Telefonla) — .
Kredi Bankasının 1950 yılı ikra«mye plânına konan 7 evden üçüncü evin kurası bugün Atlas Sinemasında noter ve murakıplar huzurunda yapılmıştır.
Bu çekilişte iknamiyeli aile cüzdanı sahipleri de salonu doldurmuş bulunuyorlardı. Yüz lira ikramiye kazanan 133 vatandaşın isimleri o-kunduktan sonra Göztepedekj 30.000 lira kıymetinde, beş odalı köşkün çekilişi yapılmış ve 102165 cüzdan numaralı bayan Mukadder Perke isabet ettiği görülmüştür. Bayan Mukadderin hesap numarasından adresi çıkarılmış ve derhal evine gidilerek müjdelenmiştir. Bayan Mukadder Perk Mecidiye köyünde Tuğla Harmanları civarında iki o-dalı bir gecekonduda oturmaktadır. Kocası Ethem Perk mezbahada tellâllık yapmakta ve ayda eline geçen 150—200 liradan tasarruf ettiği parayı eşi Mukadder hesabına bankanın İstanbul şubesine yatırmış bu lunmakta idi.
Mecidiye köyünde Tuğla Harman lan civarındaki gecekondu evinc^. Göztepede Tanzimat caddesindeki beş odalı ve iki katlı köşke bugünlerde nakılıhane edecek olan bayan Mukadder Perk son derece sevinçlidir. Kendisi ile konuşan gazetecilere sevinç gözyaşları dökerek:
•— Şu iki odalı gecekondudan bü yül^çe bir eve geçmek için gece gün düz Allaha yalvarıyordum. Nihayet Cenabı Hak beni bu haklı isteğim karşısında taltif etti» demiştir.
Türk Yüksek Mühendisleri Yardımlaşma Demeğinden:
Derneğimizin kurucu üyeleri ilk genel kurulun 18 Haziran 1950 Pazar günü saat 14.00 de Türk Y '.'rsek Mühendisleri Birliğinin Ankarada Atatürk Bulvarında 129 - 131 numaralı Merkezinde toplanmasını ve ruznamenin aşağıdaki şekilde tesbitinj kararlaştırmıştır.
Ruzname:
1 — Tüzüğün, Genel Kurulca lüzumlu görülecek değişikliklerle kabulü;
2 — 1950 yılı bütçesinin tetkik ve kabulü;
3 — Yönetim Kurulu üyelerinin ve.denetçilerin seçimi.
Üyeliği kart göndermek suretiyle kabul etmiş arkadaşların toplantıya gelmeleri ilân olunur. (2185)
Satılık Ev
Küçük evlerin en güzel ve havadar yerinde, Bakanlık otobüs durağında bulunan bir ev satılıktır
Adres: Küçük evler 58 Sokak No. 16 (2174)
Mesut bir doğum
Bay Pedro Benda ile Bayan Be-atris Benda’nın bir erkek çocukla-i rı dünyaya geldiğini memnuniyetle haber aldık. Yavruya uzun ömür dileriz.



t g


Comments (0)