Cumartesi
7
Mayıs 1949
Yıl 1 — No. 8
Başmuharriri: Mümtaz Faik Fenik İDAREHANE
Denizciler Caddesi 2 Posta Kutusu: 193 ANKARA ] Telgraf: Zafer Gazetesi Ankara Telefon: 15315 Fiyatı her yerde 10 Kuruştur
[DEMOKRASİNİNDİRİ
BUĞUN DÖRDÜNCÜDE
Elaine Shepeard'ın
Türk Filmciliği
Hakkında bir makalesi
Mecliste münakaşalar
Bankalardaki mevduat Maliyeye bildirilecek!
Mevduatın geri çekileceğinden endişe ediliyor
Bakana göre gelir vergisine karşı reaksiyon artık vergi kaçırılamıyacağından doğuyor
Hayır Sayın Hilmi Uran iş öyle değil!
Mümtaz Faik FENİK
Halk Partisinin Genel Başkan vekili Hilmi Uran, cenup vilâyetlerimizde geniş bir propaganda turnesine çıkmış, ve yer yer halkı toplı-yarak, bizi iç politikada emniyetsizliğe, dış politikada başarısızlığa, iktisadi hayatta atâlete, ticarette durgunluğa ve geçimde büyük zorluklara uğratan o sevgili partisini methetmeğe ve karşılarındakini de kıyasıya yermeğe başlamıştır.
Bu kasideler karşısında halkın büyük bir ekseriyetinin .gülü tarife ne hacet?- deyip dudak bükerek geçeceğini tahmin etmiyor değiliz. Fakat bizim asıl garibimize giden nokta, Halk Partisinin bütün millete çektirdikleri bertaraf, bu kadar acemi politikacılar elinde kalarak hazin bir mevkie düşmesidir! Sayın Hilmi Uran'ın son Urfa nutkunu hayretle ve ibretle gözden geçirelim; eğer bir partinin genel başkan vekili bu şekilde konuşursa, artık geri yandakilerin nasıl alt kademeleri idare ettiklerini siz düşününüz!.
Bu nutku tahlile neresinden baş-lıyacağımızı bilemiyoruz; fakat gelin de daha bu nutka girmeden evvel toplantı yerinden söze girişelim:
Hatırladığımıza göre, halkevlerinin siyasete âlet edümiyeceğini ve buralarda siyasi toplantılara müsaade olunmıyacağını bizzat Genel Başkan vekili kendi imzalariyle tamim buyurmuşlardı. Hattâ bu yüzden partilerin halkevleri salonlarında değil başkalarına propaganda, kendi aralarında kongre yapmalarına bile müsaade edilmiyordu; çünkü halkevlerine ayrılan parayı, bu bütçeden muvafık, muhalif her nevi siyasi kanaate sahip olan vatandaşlar ödemektedir. B. Hilmi Uran, Urfa Halkevinde vatandaşları toplayıp orada C. H. P. nin propagandasını yapmakla, evvelâ kendi partisinin kendi imzasiyle aldığı kararın üzerine koskocaman bir battal işareti çekmiştir! O halde gelin de böyle bir parti idarecilerinin bugün verdikleri sözü yarın nasıl tutacaklarını siz hesap edin!
Buraya bir nokta koyduktan sonra şimdi gelelim o meşhur nutka: Genel Başkan vekili, kendi partisinin çalışmalarından bahsederken, • geniş bir müsamahakârlık zihniyeti içinde tam bir tesanütle yurt hizmeti görmenin kendilerine zevk verdiğini, söylemiştir. Burada -müsamaha- kelimesinin mânasını anlamağa imkân yoktur. Bizim bildiğimiz demokrasi âleminde teessüs etmiş siyasi ananelerde -müsamaha, değil, tam tersi, kanunlara, nizamlara karşılıklı hürmet ve verilen sözleri tutmak,vatandaş hak ve vazifelerine riayet gibi esaslar hâkimdir. Biz Halk Partisinden -müsamaha-değil, sadece kanunlara ve anayasa hükümlerine riayet istiyoruz; sayın Hilmi Uran başka yerlerde istediği kadar âlicenap olarak müsamaha . yapabilir. Fakat siyasi hayatın inkişafında sadece, evet sadece haklara ve vecibelere hürmet etmek gerektir.
işin daha garibi şudur ki, bu kadar âlienap rolünde olan Halk Partisinin ikinci lideri, sırf yatandaşla-rın kendi fedakârlıklariyle, kendi keselerinden para harcıyarak, bin türlü zorluklara katlanarak yaptıkları Demokrat Parti toplantılarını, küçümsemek için de birtakım tuhaf lâflar etmiştir. Onun bizzat ifade buyurduğuna göre; Bizde politik bir moda haline getirilen ve kamyon kamyon bir bölgeden başka bir bölgeye vatandaş taşımak suretiyle kalabalık yaratılarak yapılan mi-v tingler bir yerde çoğunluğun arzusunu asla temsil etmezler; bilâkis bazan birkaç idarecinin elinde bunlar, çoğunluğa bir tahakküm hareketi diye bile görülürler..
Bizim bildiğimize göre, vatandaşlar ,kendi arzulariyle yaptıkları toplantılara ister kamyonla, ister atla, (Sona 8a. 3. SİL 4 de)
Büyük Millet Meclisi dün Feridun Fikri Düşünsel'in başkanlığında toplanarak Vergi Usulü Kanunu tasarısının müzakeresine devam etmiştir.
Varidat hakkında malûmat vermeğe mütedair 138 ve 139 uncu maddeler üzerinde geniş konuşmalar olmuş, Maliye Ba-
kanı İsmail Rüştü Aksal ile bazı milletvekilleri arasında şiddetli münakaşalar cereyan etmiştir. Münakaşa. 138 inci madde müzakere edilirken, komisyon sözcüsü Kâmil Coşkunoğlu ile Faik Kurdoğlu arasında başlamıştır. Coşkunoğlu :
(Sonu Sa. 5 SU. 3 te)
Bir derginin garip neşriyatı
Sadak ve N. Sümer'i solculukla itham!
Sadak Amerika'da muvaffak olamamıştır; çekilmesi lâzımdır. Fakat onu solculukla suçlandıramayız
Nurullah Sümer'i de beğenmiyebiliriz, fakat kimse ona komünist diyemez!
Berlin'de halk şark markı İle garp markını değiştiriyor
Berlin ablukası kalkarken
Batı Almanyada bir hükümet kuruluyor
Bu hükümet genel seçimlerden sonra işbaşından çekilccek
Bonn, 6 (a.a.) (United Press) — çici hükümetin bu akşam seçilmesi-Batı Almanya kurucu meclisi bu- ne karar vermiştir, gün Batı Almanya'da derhal bir geçici hükümet kurulmasına karar Bu hükümet görünüşe göre mec-vermıştir. Bu hükümet genel se- üs üyelerinden müteşekkil olacak çimler neticesinde iktidara geçecek ve diyet meclisi pazar gnü kurulu-hükûmetin seçilmesine kadar işleri 1 şunu tasdik eder etmez faaliyete idare edecektir. Kurucu meclis, ge- başlıyacaktır.
Halk Partisinin kapısını bu polisler neden beklerler?
f v f i- ' t *
Maliye Bakanı ismail Rüştü Aksal
Kabinenin vaziyeti
Nihat Erim istifa şayiasını yalanlıyor
Kabinedeki bazı şahsiyetlerin istifa edeceği veya kabinenin toptan ı çekileceği etrafındaki söylenti ve ! tefsirlerin bir şayiadan ibaret oldu-! unu yazmıştık.
Vatan gazetesinin Ankara muhabiri arkadaşımız Sabahaddin Sön-mez'in sorduğu suallere Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakam Nihat Eıirn şu cevapları vermiştir :
• -- Tekzibe rağmen dedikodu (Sonu Sa. 5 Sü. 1 de)
Yeni doğan'da
Bîr silâh düellosu
Sabıkalı bir dolandırıcı zorla tevkif edildi
Uzun zamandanberi aranmakta o-lan sabıkalı dolandırıcılardan Baba Vildan namile maruf şöför Vildan dün Yenidoğanda heyecanlı bir silah iüellosundan sonra yakalanmıştır.
Şehrimiz ikinci şube memurları bu azılı sabıkalıyı uzun müddetten-beri aramakta idi. Nihayet dün Villanın Yenidoğanda bir evde saklanmakta olduğu tespit edilmiş, polis kendisini teslim olmaya davet etmiştir. Baba iVldan teslim olmamakta inat etmiş, bununla da kalmayarak kendisini yakalamak üzere eve giren memurlara ateş açmıştır. Bir tesadüf ve talih eseri olarak, bu azdı dolandırıcı kazasız be- I iasız ele geçirilmiştir.
Manş denizinde feci bir uçak kazası
Londra, 6 (a.a.) — Bugün Manş denizi üstünde Portland Lill'in 12, mil açığında "Dorset" de vuku bulan tayyare kazasında yedi kişinin ölmüş olmasından endişe edilmektedir. Portland'da, denizden iki ce-sed çıkarılmıştır.
Karaya çıkan Bristol Aircraft Corporation'un bir uçağı idi. Uçağın havada infilâk ettğii sanılmaktadır. Uçakta mürettabattan yedi kişi bulunuyordu.
Nurullah Esat Sümer
istanbul'da intişar eden ı sağcı neşriyatiyle tanınan bir dergi, Dışişleri Bakanı Necmeddin Sadak'ın Birleşik Amerika'daki mu-vaffakıyetsizliklerini bahis mevzuu ederen uzun bir yazı neşretmiş ve Necmeddin Sadak'ın sosyalist olduğunu, ve kabinede bulunan Nurullah Sümer'in vaktiyle Komünist Partisine dahil bulunduğunu yazmıştır.
Bu dergiye göre Necmeddin Sadak'ın muvaffakıyetsizliğinde başlıca âmil solcu oluşudur. Ve Birleşik Amerika'da onun için kendisine ehemmiyet verilmemiştir.
Necmeddin Sadak'ın Amerika'daki teşebbüslerinde muvaflak olamadığı cümlece teslim edilen bir hakikattir. Türkiye bu yüzden ne Atlantik Paktında yer almış, ne de alâkalı devletler bir Akdeniz paktına imale edilebilmiştiı. Necmeddin Sada-kın bu vaziyette çekilmesi lâzım geldiğini cümle âlem söylemektedir. Ancak Dışişleri Bakanını, Rusya taraftan olmakla itham etmeğe kim-
(Sonu Sa. 5 Sü. 5 te)
Yeni Emeklilik Kanunu
Alınacak maaşların nispetleri nelerdir ?
Yeni kanuhun ihtiva ettiği mühim esasları dün neşretmiştik, bugün daha etraflı malûmat veriyoruz
Emekliler kanununun ihtiva etti- r ği mühim esasları dünkü sayımızda neşretmiştik. Yeni Tekaüt Kanunu I tasarısında fiili ve itibari hizmet müddetlerine göre bağlanacak tekaüt aylıkları nisbetleri de tesbit edilmiştir. Aşağıdaki listede birinci sütunda fiili itibari hizmet seneleri ye-kûnu, ikinci kolonda da bağlanacak ; tekaüt aylığr nisbetini görüyorsu- j
Doların kilo ile girdiği ger!
Komünistler Şanghay'a taarruzu arttırdılar
Halk Partisi baskı yapar mı yapmaz mı?.. İdare demek Halk Partisi mi demektir? Polis partinin emrinde midir?.. İdare partinin emrinde midir? Uzun zaman gazete sütunlarında bu meseleyi münakaşa eder dururuz. Uzağa gitmeğe hâcet yok. Polisle Halk Partisi arasındaki sıkı irtiba-
tı görmek için Ulus meydanından geçmek kâfidir. Halk Partisi merkez binasının ka pısında, hattâ sokakta değil içeride polis karakolu vardır. Bu polisler içeri gelen geçenlere selâm dururlar .. Bunlar Halk Partisi binasını neden ve niçin beklerler? İşte bunu anlamak zordur.
! Şanghay'ın dış müdafaa hatlarında çetin savaşlar olmaktadır. Komünistler bütün cephe boyunca taarruza başlamışlar, binlercc komünist şafakla beraber harekete geçmiştir Milliyetçilerin neşrettiği tebliğe nazaran iki saat devam eden bu hücumlar çetin savaşlar verdikten sonra püskürtülmüştür.
Dün İngiliz parlâmentosunda Çin meseleleri hakkında müzakere açılmış, Başbakan Attlee Çin'e askeri i kuvvet ve uçak gemisi gönderilmesi I hususunda kati bir cevap veremiye-ceğini söylemiş ve Şanghay'ın uzun
I sürecek bir kuşatma ihtimaline karşı tedbirler alındığını açıklamıştır. Son alınan bir kararla önümüzdeki çarşamba günü ilk ingiliz tukviye taburu Hong-kong'a gidecektir. Bu bölgedeki İngiliz kuvvetleri UÜOU kişiyi bulacaktu.
Şanghay'da hayat saatten saate pahalılanmaktadıı. Millî hükümet 500,000 Çin doları kıymetindeki paraları tedavüle çıkarmış 1 milyonluklar da basılmaktadır
Alış veriş kiloluk para destelerıy-le yapılmaktadır.
Başkan Trunıan
Truman'ın sözleri
_
Stalin'le buluşmakda fayda yok
Vaşingtoıı, 0 (a.a.) (Afp) — Başkan Truman dünkü basın toplantısında Almanya hakkındaki dörtlü görüşmelerin Jessup - Malik arasında Berlin ablukasının kaldırılması yolundaki müzakerelerle tekrar memmunluk verici bir neticeye varılması imkânını sağladığından dolayı sevinç duyduğunu belirtmiş-
Trunıan, Paris'te dört dışişleri bakanları arasınd ) yapılacak toplantı müsbet neticelere ve anlaşmaya vardığı takdirde Stalin - Queu-ılle - Attle ve kendisi arasında buluşmakta bir fayda tasavvur etmediğini söylemiştir.
Gazetecilerden biri general Clay-in son beyanatı hakkında ne düşündüğün sormuş vö Başkan Truman I bu konuda herhangi bir yorumda j bulunamıyacağı cevabını vermiş- I
Dışişleri Bakanı Necmettin Sadak
Sadak Bevin'le konuştu
Bu mülakatta hiç bir siyasî iş konuşulmamış!
Londra, 6 (a.a.) — Türk Dışişleri Bakanı Necmeddin Sadak bu sabah saat 11 de M. Bevin tarafından kabul edilmiştir.
Dışişleri Bakanlığından bildirildiğine göre bu ziyaret bir nezaket ziyaretidir.
Sadak, öğleden sonra Londra'dan hareket etmeden evvel Bevin'e veda etmek istemiştir. Görüşmede hiçbir siyasi meseleye bilhassa temas edilmediği gibi Akdeniz memleketlerini bir araya toplayan müstakbel pakta Türkiye'nin Avrupa Konseyine iştiraki de bahis konusu olmamıştır.
Sadak bugün geliyor
istanbul, 6 (Telefonla — Dışişleri Bakanı Necmeddin Sadak'ın Pan Amerikan uçağı ile yarın sabah saaı 5 te gelmesi beklenmektedir.
Çanakkale'de bir kadın üçüz doğurdu
Yenice (Çanakkale), 6 (a.a.) — İlçemizin Suuçtu köyünde bir ka-I din bir batında ikisi kız biri erkek olmak üzere üç çocuk dünyaya getirmiştir. Çocukların ve annelerinin sıhhati yerindedir.
AKINTIYA-1
I-KÜREK
Siyasî icmal !
Dışişleri Bakanımız Amcrika-da Başkan Truınan'la 10 dakika konuşmuş!. Tabii işin içinde bir de terrüman var. Dışişleri Bakanımız -merhaba- diyecek, tercüman tercüme edecek:
— Good Morning!
Truman -Good Morning- diyecek, tercüman tercüme edecek:
— Efendim Truman -merha-ba) dedi!...
Yani sizin anlıyacagınız bu on dakikayı Dışişleri Bakanı, tercüman, Truman yine tercüman arasında taksim edersek Dışişleri Hakanımız tam iki buçuk dakika söz söylemiştir!..
Simdi de Nihat Erim Sadak'ı dışarıda desteklemediğimizden şikâyet ediyor.
Evet, biz destekliydim, Queen Elisabeth'in lüks kamarası da yastıklasın! — YEDEKÇI
Demokles'in lanet olası kılıcı
İktidarda bulunanların, memleketin içiııc yuvarlandığı iktisadi badireyi önlemekte, bir çıkmaza girmiş olan dış politikamızı çevirmekte gösterdikleri şaşkınlık ve beceriksizliğe bakıp, mevkilerinde tutunmak için tedbir bulmaktaki hünerlerine şaşıp kalmamak kaabil değildir. Bir kanun tasarısı hazırlamışlardı: komünizmle ve irtica'la mücadele için; ve hepimiz de bunu iyiniyetle karşılamış,, Meclis ten çıksın diye bekliyorduk. Fakat bir gafletleri - Al-İalıtaıı mı? - işin içyüzünü meydana vuruverdı: Bu kanuna bir nevi ek olarak, Memurlar Kanununda yapılmak istenen tâdiller, kanundan ıısıl maksadın ne tarafa dönük olduğunu ve asıl düşüncenin komünizmle yahut faşizmle amansız bir mücadelcye girişmekten ziyade, halk üzerinde yeni bir baskı mekanizması kurmak olduğunu ortaya koyuverdi. Peki ama, durup dururken yeni bir baskıya ne lüzum vardı, denecek; gayet basit: 1950 seçimlerini emniyet altına almak.
Bulanık suda balık avlanır gibi, iftiraların ulu orta savurulduğu, öııüne gelenin önüne gelene kara sürdüğü, her hangi bir düşmanın - olmaya - bu .komünisttir» dediği kimsenin mahkeme mahkeme süründüğü bir devrede, bu kanunun okumuş okumamış bütün vatandaşlar üzerinde Demokles'in kılıcı gibi sallanacağuıdan şüphe mi var? Seçimler başladığı zaman, muhalif partilere mensup aydınların komünist, okuyup yazması olmıyanlarıu da mürteci damgası yemiycceğini bize kim temin eder?
Böyle bir kanun, pekâla, onu maksatla kullananların elinde dört başı mamur bir zulüm vasıtası olabilir, iktidar mevkiinin elde tutulması pahasına, mâsum vatandaşlar diyarı olan bu memlekette, bir çok hanumanların sönmesine yol açabilir.
Eldeki müeyyideler komünizm, le, irtic'la mücadele etmemize yet-
Muhip DIRANAS j
iniyor muydu? Bana bir tane ko- | miıııist gösterebilir misiniz ki. sağduyusu ve hassasiyeti çok yük sek olan bu milleti niçinde elini kolunu sallaya sallaya gezip do- . kışsın da propaganda yapmak cesaret ve cüretini kendisinde bul- I sun? Hükümet isteseydi, mevcut kanuıılariyle, adetleri elliyi geç- j tiği söylenen irtica dergilerinin saf vicdanlar üzerinde yaptığı tahrikatı önleyemez iniydi? Eski harflerin neşrine bile müsaade edecek kadar kayıtsızlık nereden geliyor?
Hayır efendim, hayır! Dâva o değildir; iktidar şunu pekâlâ bilir: Komünizm bu memlekette kendi kendine barınamaz; dışardan düşman ordulariylc girmeğe kalktığı gün de bu vatanın yedisinden yetmişine kadar bütün evlâtları sınır boylarında ölmesini bilir, irticaa gelince, onun da bu memlekette - çok şükür - modası artık geçmiştir; bir ikinci 31 mart vakasına şahit olunmaz. Memleketi idare edenler için en büyük tehlike ne bu, ne ötekisidir; en büyük lelilike, iktidarın elden git. mesidir! Bunun için de dolambaçlı yollardan ve muhalefetin bile gık diyemiycceği nazik noktalardan baskı.
Nitekim, bu yazıyı yazarken ruhumun ve kafamın görünmez bir baskı altında olduğunu hissettim. Adeta bu fikirleri söylemek bana bir nevi cesaretmiş, bir nevi kahramanlıkmış gibi gelid. -Ya, sana da, şimdi komünist yahut mürteci derlerse Muhip!» diye düşündüm. Hürriyet bu mudur? Memleketin dertlerini apaçık münakaşa edebilmek, birtakım hakikatlerin üzerine çekilmiş kara perdeleri, bir ucundan tutup sıyırmak ve bunu hiç bir kuşkuya düşmeden, hiç bir demir parmaklık gölgesi görmeden, huzuru kalble yapabilmek: hürriyet budur. Hürriyet, kafaum ve ruhun selâmette olmasıdır; kelleyi koltuğa aldıktan sonra yazabilmek değil!
Yeni Tank Subayları
Bugün okul'da merasimle brövelerini alacaklar
Bu devre Ankara Tank Okulunu başarı ile bitiren subaylara diplomalarının verilmesi ve brövelerinin takıbnası münasebetiyle bugün saat 19 da Tank Okulunda bir merasim yapılacaktır. Amerikan Askeri Yardım Heyeti tarafından gönderilen mütehassısların idaresindeki bu kurstan mezun olan subaylarımız yurdun muhtelif yerlerindeki yeni Amerikan tanklarının kullanılmasında öğretmenlik yapacaklardır.
Genel Kurmay ikinci Başkanı Orgeneral Muzaffer Tuğsavul ve An-kara'daki Amerikalı subayların da bulunacağı bu merasimi bir kokteyl-parti takibedecektir.
KTİBASLAR
GAZETELERDEN
Kızıl Çarların bir mağlûbiyeti
-Cumhuriyet, in başmakalesinde Abîdin Daver Almanya'dan kaldırılmasına karar verilen ablukayı incelemektedir. Muharrire göre Kremlin'de oturanlar ister beyaz, ister kızıl olsun Moskof siyaseti hiç değişmemiştir. Abidûı Daver bu tezini muhtelif tarihi hâdise ve vesikalarla ispat etmektedir. Yazışma son bir vak'ayı da alarak şöyle di-
y.Bır kaç gün evvel ajanslar, bir Molo-tov plfinuıdn abahsetmirjlerdl. Almanya-dakl Sttetin'den Cindeki Kanton a kadar bir Kızıl birlik kurulmasını hedef tutan bu pl&nda. Kızıl Carların bir taraftarı
nokrasllcrin Berlin oblu-
flrkadaş gibi
rinde devam etmektedir. Son yazısı, doğrudan doğruya bizi ve dolayı-siyle bütün milleti ilgilendiren bir mevzudur. Eski ve yeni basın teşkilâtlarını mukayese eden muharrir, bir gazeteci bir basın ateşesi olarak edindiği tecrübelere istinaden, Basın yayın müessesesinin, eskiden olduğu gibi matbuatın düşmanı değil, yardımcısı haline gelmesine işaret etmekte ve şunları yazmaktadır :
| « Yeri kanuıı, su İki temele oturtul-
1 — Dışarıda TUrkiyeyl tanıtmak,
2 — içerde Cumhuriyet esaslarını ve ; demokrasinin gelişmelerini yaymak,
bizce bu iki temel, bütün basın mekanizmasının iki motürU halinde müesseseyi | isletmesi lûzım gelen başlıca kuvvetlerdir. | Dışarı memleketlerde kurulmuş tes-Klıdtlar takviye edilmeli. Basın - Yayın müessesesi, memleket İçinde, matbuatın | düşmanı değil, yardımcısı haline getlril-Lmelldlr.
.Son Posta- gazetesinde Mithat Cemal Kuntay edebî fıkrasında, yakında da şehrimize gelecek olan Fransız artistlerinin oynadığı -Bri-taniküs- eserinden mülhem olarak arkadaşlığın, kardeşlikten de iyi ve kıymetli olduğunu belirtmekte ve şunları yazmaktadır : «Tarih, biraz da. kardeş katlllcrlylc
Bu II
-I de. memurluktan değil, otlscn Ahmet Şükrü Bs-klmsenln daha iyi basaramıyo-ılmlyetle İnanıyoruz.»
Van'a Uçakla et gönderilecek
Anadolu Ajansının bildirdiğine göre hususi teşebbüsler tarafından, Van'ın et ihtiyacını karşılamak maksadı ile, Diyarbakır, Van arasında havadan et nakliyat; yapılması hususunda. Devlet Hava Yolları Umum Müdürlüğüne bir teklifte bulunulmuştur. Bu teklif Umum Müdürlükçe incelenmekte olup müsbet netice vereceği ümid edilmektedir.
4D lira çalıp kaçarken yakalandı
Ali Yüksel adında birisi dün inönü Bulvarında gezerken Himmet Kamın adında saf birisini gözüne kestirmiş ve tavcılık yaparak 40 lirasını çalıp kaçmaya başlamıştır. Fakat yetişen polis tarafından yakalanarak adalete teslim edilmiştir.
Uçak yaz tarifesi 9 Mayısda başlıyacak
Devlet Hava Yolları Umum Müdürlüğünden verilen malûmata gö-194» yılı yaz uçak seterleri 9 Ma-; tariflinden itibaren bağlıyacaktır. Bu yıl yurt içi hatlarına iki ye-. hat daha ilâve edilmiştir. Bunlardan bırı İstanbul - Adana hattı oıup bu hat üzerinde pazartesi, çarşamba ve cuma günleri istanbul uan saat 8 de kalkacak olan uçak, Ankara - Kayseri - Malatya - Gaziantep - iskenderun'a uğrayarak saat 15.20 de Adana'ya varacaktır. Donuş gene aynı yoldan, salı, perşembe ve cumartesi günleri yapılacak ve Adana'dan saat 8.30 da kalkılarak, 18.20 de istanbul'a varılacaktır.
ikinci hatta gelince yalnız pazar günleri işletilecek olan bu hatta Ankara'dan saat 8 de kalkacak o-ian bir uçak Ankara - Yeşilköy -bursa - Yeşilköy - İzmir - Ankara arası seferim yaparak saat 18.30 da tekrar Ankara'ya dönecektir.
Diğer taraftan Roma hattının işletmeye açılabilmesi için hazırlıklar tamamlanmakta olup bu hat ü-zerinde de seferlere yakında başlanacaktır.
Tekel Bakanı uçakla İzmir'e gitti
Gümrük ve Tekel Bakanı Dr. Şe-rafettin Bürge dün saat 11 de uçakla İzmir'e gitmiştir.
Sovyet Rusyada yaşıyan büyük müslüman kitlesi
Bugün Sovyet Rusya'da 30 milyon kadar müslüman vardır. Bu rakam bütün Sovyet cemiyetleri nüfusunun 6 da biri demektir.
Macaristan Kardinali Mındszen-
ı davanın sırı bir prensip ışı olduğunu, bu itibarla Kardinalin şafısı-arşı nıç bir nususı maksat beslenmediğini müteaddit oeıaıar Delen juzuınunu hissetti, bununla Der, Demir perde arkasında fıı-rıscıyanııgın hah harapııı. rvus Kın-taıııaınen rejim nızıııetıne gır-
dugmuşlardır. Bununla beraber, husıar sonıauun vazıyete hakim o-
iKi uunya uaroı arasında Sovyetler, ınusıuıııaniara karşı tam maııa-sue ru'sat gozıeyıcı v;e uunek Dır sı-
: suvyet Rusya
ıııştıı
la tabi olmasından ötürü tenkıtle-e uğramakta, bizzat kaıuıık ninesi ise manevi ve Dır aereceyp kadar da siyası bir kuvvet oımak nuy-sıyethe, nırısuyanııgm ıık zumtuı-kaıaıgı mucaoereuen ve çetin bir savaşta
hşuaş
arkasında Hırısti-
isiamıyet ve hususıle Sov-
karşısınuaki uu-
j guıı Sovyet Rusyada 30 mil- I
rakam, bütün Sovyet cumhuriyet- j
muslümanıarı menşelerıne ve ısla- 1 mıyeıı kudui eaış tarihlerine guıc grupa ayırmak mumkunuur. — oral - avı tay grupu. bn oneııih grup budur. Bunların islâmiyetı
a dünya harbi sırasında, Suv-
lasına rağmen, Sovyet raev-
ıtermış uuııaıarınua şup-takip ettikleri bu
milyonluk
2 — Kafkas, Hınd - Avrupa grupu. XVm ıncı asırda müsıuman olmuşlardır.
—■ Orta Volga kıyılarında otu-ve XVI ncı asırda müslüman o-rın - uyguı grupu. — Ve nıııayet ıran ve Türkistan grupu.
jtun bu müslümanların ekseriyeti sunmaır. Ayrıca, ten tuk ısııs-r bertaraf edilecek olursa, Slav
n nıç-
Cengiz Han, islâmiyet âlemini, tanı gcuşecegr oır sıraua ait usc etti, ıakaı du naı, Ahin oruu prenslerinin daha 1257 tarihinde islâmı-
uı. Sonradan, Aksak Timur, büyük şenırıerın kuıturunu göçebe kuvvet ve kudretine katarak mukeırune. bir terkip temin etti. Buna rağmen İslâm aıemı öylesine dağılış dağıldı kı, Ruslar Xik uncu asıruu çıka gerdikleri zaman hiç bir mukavemetle karşılaşmadılar.
Rusya'nın İslâm illerine hulûl ve nüfuzu Kazakistan'da tamamen toprak ve tarım esasına ısunad etmiş, luran'da ise askeri bir nıanıyet aı-mıştı. Bununla beraber, 1917 ihtilalinde Müslümanlar, istiklâle kavuş mak gayesue, Rusları hayh sıkıştırmışlardı. birinci Dünya Harbinden sonra ortaya çıkan Volga Tatarları, Kırım Cumhuriyeti, Kuzey Kafkas Bırlıgı vesaire... ğibı devletler hep bu tazyikin neticesi olarak
usuı bulmuşlardır. v ah ııe tern-ıiunun merkezi Dır ıaare yerine, binlerce manahı Sovyetten muteşek
boyıece, çeşitli ınuaraan teşekkül

- aokuz tane - v
B. M. Meclisinde
tar müslüman.bölgeleri - beş tane -buıbırınaen ayıraedıyorlar. Hulusça çok zayıf olan azınlıklara muh-tarıyet Verilmiyor. Buna mukabil, ıedere cumnurıyetler, esas ıtıoanıe, Anayasası] ordusu, parlâmentosu ve hükümeti olan, ayrıca yabancı memleketlerle doğrudan doğruya temasa girebilen Direr devlettirler. He varaı tatbikatta, idari birliklerin çokluğu, alfabe, dil, ırk ve çalışma tarzlarının ayrılığı ve nihayet resmi dihn rusca olması yüzurıqen, bu nazarı "Devlet" ierın nukumranhgı sıfıra indıgı gibi, Merkez Kumumst
ettiği tahammülfersa kontrol ve yazyık, Devlet ve nukümranıık ta-DirVerıni büsbütün gülünç bir hale koyuyor, husyanın yeni efendileri, müslü-
oıımeK ıçuı, unlaıı guçeueukien Kur-
masanıyıe a orta Asya ;
jna gore, D
aenıyor.
ûovyeı rtusya ıııusıumanianmn ıını duyguları ne derece kuvvetu-
Ihsan Yalçın,
t M
rak-
LuKc Success'de İmzalanan tKadın ve Çocuk tica-eıınuı kaldırılması! ve (Musteh-eıı neşriyatın tedavül ve ticaretimi kaıaırıımasıj hakkındaki proto-
rısı Meclis gündemine alınmıştır. Bahçeye gömülü küçük hazine çalındı !
Yenidogan mahallesinde oturan Ahmet bahçesine 1194 lira kâğıt, za4 adet de çıı altın gömmüştü, uç Kişilik açıkgöz bir şeDeke bu hazineyi keşıetııkten sonra çalmıştır. Hırsızlar yakalanmış ve takibata
uaşlanmıştır.
Bir hırsız yakalandı
Yenıdoğanda 559 No. lu evde oturan rvıustuıa Kuru adında bir şahsın 18J altın ve iöUü lirasını çalan Gazı Bayram ve Alı Bayram kaçakları Razarköyde yakalanmışlardır. çalınan paralar oıdugu giDi eıe geçirilmiştir.
kova Anayasanın ı: tatbik ediyor.
niyet, Bovyet Rusya-
tupıaıııp komünizm karşısındaki
ıo4z ae baku aa bir kongre tertip
ıe şıuer uyuştuıaı. iki sene sonra
m ae topıamuı Asyaıııar arası kuıı-teransırıa katıldılar. Haç yoıu açıl-uı. natıa, bovyet Rusyanın du yıı, yuoancı musıunıanıara hudut kapılarım açmak nıyetınae uıuugu ) auyıenmektedır.
ouıuıuyor kı Sovyetler, İslâmı-
yo- I
BİRKAÇ,-1
I_SATIRLA
Komünizm ve irtica kadar korkunç!
Halk Partisinin komünizm ve irtica'la mücadele komisyonu Ceza Kanununda gerekli değişiklikler yapmakta, inkılâbın ve millî benliğimizin amansız düşmanı olan bu iki âfeti daha kaynağında bastırıp söndürmek için kanunlara çok sert huküınier konmasını tavsiye etmektedir.
İnkılâp üzerine titriyen, komünizmin bu memleket için en büyük felaket olduğuna iman edeıı bir millet, bu tedbirleri ancak canla başla alkışlıyabılır, mevzuatımızdaki bu noksanı teşhis edip tedavisi yoluna gidenleri ancak teşvik ve takdir edebilir. Bu alkışlarda ve bu takdirlerde parti ayrılığı gayrılığı da yoktur. Çünkü, böyle bir ölüm dirim dâvasında daima tek cepheyiz, bu olgunluğu dosta düşmana ispat etlik.
Fakat, irtica ve komünizm felâketini karşılamak üzere koyacağımız mevzuatın hedefi, hududu, gayesi tamamiyle belli ve tahdidi olmalıdır. Kaypak, her hareketi şümulü içine alan ve hududu belli ol-mıyan elastiki ibareli mevzuat, gayesi ne kadar -milli- ve ne kauar »inkılâpçı- olursa olsun kötüye kullanılabilir.
Bu -kötüye kullanma- ihtimali i-se, demokrasiye daha ilk adımı attığımız bugünlerde, irticadan veya komünizmden daha az tehlikeli, daha az korkunç değildir. Uç yıllık merhaleyi derhal sıfıra indirecektir.
Parti Komisyonunun hazırladığı lâyiha metninde -Kanuni takibat icrasına imkaıı bulunmadığı takdirde dahi- diye başiıyan man il, .vicdanı kanaate dayanılarak teîyyud euen emarelerle herhangi r.ıemur veya âmir alakalı inzibat komisyonu kararı ve alâkalı bakanın tasdikiyle meslekten çıkarılır- diye bitmektedir. Hayret ettiniz değıı mi?
Bu maddeler -iyi niyet sahibi!-olanların elinde en masum bir memurun dahi boynuna dolanabilecek bir kemend haline gelebilir, erbabının elinde bir kara damga nalın-ue dilediği memurun temiz alnını karartabilir..
Haık Partisinin müfritleri, baskıcı idare amirleri, boyıe bir kara uamga ımkamyie memurlar üzerinde Dır teanış navusı yaratabilirler.. Orfı idare kalktı, 18 ıncı ınaaue kalktı, diye aylardır yaptığımız cıu-gun bayram aa boşa gıuer.. çuaku yukarıki madde orıı idareyi «.e, 18 ıncı maddeyi ue mumla aralmakta-
tger bu madde kabul edilecekse ıkuuar auııyamn en ııeri seçim Kanununu yapmak için boşunu hiç zahmet etmesin! Boyıe maaue oı-uukian sonra seçime, seçim kanununa ne luzum var?
Sabahattin SÖNMEZ
oovyeuenıı ıiaıomıyeıı altıııua du- j mııan loprakıarua nırıstıyanıik ou ( nerece şıaaeue takıoe uğrarken , ıııusıumuıuigın iyi kotu o arınmış
Ucuz arsalar
Şehrimiz Belediyesi, :
— "Journal de Geneve" den —
İlcinde c
çok I
Tefrika No. 8 ÇIKAN KISIMLARIN HULÂSASI
Dlvaıı Edebiyatında İS kardeşini dldlirten n analarının
medin adı, kardeş katilliğinde dan çok evvel gelirdi. Fakat kardeş katilini, bllmeı
Boudlalre'in dedifcl ne kadar doğrudur: Her bakkalda bir «Neron» vardır, ve her aktarda bir «Hclyo Gabal».»
Sihirbaz değneği
-Yeni Sabah. ın (Sabah Sabah) sütununda iki yıldız imzasiyle çıkan şu fıkrayı alıyoruz :
(Su taıızlm satışlarına ne kadar sas-sak azdır. Etin basına gelenler malûm. Şimdi de kBmürün basına bir şeyler ge-lccek; çünkü işaretler şimdiden belirdi.
gllelilerden kûmür dokuz kurusa alını-yormus. Bunun üzerine resmini, vergisini de koyunca fiyat 13 kurusa yükseliyor. Fakat Belediyenin tanzim satı.-ında ku-
Vclhasıl bu tanzim satışı mıdır, yoksa ortalığı altüst etme satışı mıdır? Kos-tlrnıek zor. Fakat dahası var. Haydi bunları yapıyorlar diyelim. aınma satışa başladıkları maddeleri ortadan nasıl kaybedebiliyorlar?»
Basın teşkilâtında zaptiye zihniyeti
Bu seferki Ankara'yı ziyareti de pek başarılı olan kıymetli gazeteci Ali Naci Karaca'nın hükümet merkezi notlan -Tan- ın başmakalele-
1 Eüll
a ha-
tıralarına dalan Torkild saat Uç sularında sokağa fırlayarak RoSe'a. nasıl itirafta bulunduğunu ve ona kar-
tckrarlıyorak yoluna devam ediyor.) Evrenofl
Kendine göre mavi ufuklu ve biraz gamlı bir rüya biraz gamlı bir rüya âlemi yaratmış, Rose'ı doya doya sevdiği bu âlemden, bütün çocukluk hayatının ıstırapla geçmesine vücudü-nun acı ile kıvranmasına sebep olan -arzu- yu defetmişti... Genç kıza düşüncelerinde bile el uzatmaktan çekiniyor, aralarındaki münasebetin saflığını ve temizliğini hayalinde bile bozduğu takdirde, güzellik ve saadet namına ne varsa hepsini kendinde top-lıyan rüyalarının cennetini ilele-bed kaybedeceğine inanıyordu. Eıı ileri hayallerinde bile, ancak genç kızın yanaklarını ve ellerini mahcup bir öpüşle öperdi o kadar.
Bir hastalığa tutulmuş, mah-volduğunu sanmıştı. Er veya geç, annesi gibi, hayatla alâkasının kesileceğini kat'i şekilde hissetmişti. Fakat bu, Rose ile olan münasebetlerini hiç değiştirmedi. Hayatı, yaşadığını anladığı günden-berl, çirkin, iğrenç ve zalim felâketlerin birbirini kovalamasından ibaret olmuştu. Bu son felâket her halde artık onu götürürdü, Halbuki Rose bambaşka bir âlemde ya.
Îap mm ep| n* s^sup s®
m L An AK
" yasa* I ■S'4' (Uefset i (7, Tayfam
ıleu birinde Madam Chı uç çocugıyle beraoer u.ı oır yaz geçirmişti.
rek iNyoorg a gıtınegı'lekl
bir kız göreceksiniz... rıeı şirin bir kız..- diyordu.. O
Kooperauııere tun oıiecek arsaların tespitine başıamış-
Diger taraftan, Belediye meclisi dagııuacak ucuz arsaların n.etre-kare fiyatlarım önümüzdeki saa gu-nu yapaeagı toplantıda karar iaştı-
Tıp öğrencilerinin İstanbul gezisi
Ankara Üniversitesi Tıp Fakülte-
şıyordu. Aralarında müthiş bir u-çurum vardı. Ve Torkild ancak rüyalarında ona erişebiliyordu.
İşte Rose, onu bu ruh halinde i-ken öpıııuştu.. Onun dudaklarını, dudaklarında hissettiği anda bütün varlığını bir ateş kavramıştı. Aralarındaki uçurum yok olmuştu; o başını elleriyle tutmuştu. Onun vücudünü de vücudün-de hissetmişti.. Onun önünde diz çokmş halde dururken her ikisinin de ayııi rüyayı gördüklerini anlamıştı. Güzelliğin, tazeliğin, saflığın ve sükûnetin timsali olan onu kollarına alabilir, göğsünde sıkabilirdi. Şu dinç ve ılık genç kız vücudü, bütün ömrü boyunca hasretini çektiği her şeyin gerçekleşmiş hali idi...
O akşam evine dönmemiş, akşam üzeri onunla beraber geçtiği yollardan yürümeğe başlamıştı. Gece aydınlık ve soğuktu. Gökyüzü tıpkı Ren şarabı gibi yeşilli sarılı idi. Ormanlarla kaplı dağlar çam ağaçlarının tepeleriyle tentenelenerek kara kümeler halinde yükseliyordu. Şurada, burada tek başına kalmış bir ağaç, dallarının oyasını ğögün açık yüzüne resmediyordu. Torkild hendeğin içinden yürüyerek derenin man-baına doğru çıkıyordu. Çalıları i. terek kendine yol açmağa çalışırken yeni doğan yapraklar yüzüne çarpıyor, onu ıslatıyor ve taşıdık-
siyle genç adamı adetâ mestedi-yorlardı. Hava soğuk ve rutubetli idi vc her yeri hafif bir yanık, bir toprak, yenilenen bir hayat kokusu kaplamıştı. Torkild bunun clbıseıeruııu içine kadar geçtiğini, derisinin üzerinden kaydığını adeta duyuyor, rahata ve huzura kavuşturan bir banyo yapmış gibi ferahladığını hissediyordu.. Bayıra vardığı zaman kendini yüzukoyuu yere attı. Dudaklarını ıslak topraklara bastırıyor, yüzünü gözünü kır çiçeklerine sürüyordu. Ömründe hiç düşünmediği bir şeye aklı ermişti : llayatın bütuıı güzelliğini vücut, ve İlişler yaratıyordu.. Eğer vücut ve hisler esas maddeleri toplayıp biriktirmemiş olsalar ruh hiç bir ilâhi rüya göremezdi... Cennetteki çiçekler yeryüzündeki mütevazı kardeşlerinin eşi idıicr. Melekler insanların konuştuğu dil ile konuşuyorlardı. Apokalıp-so'uun bütün lıarikulâuclikleri, sokaklardaki altın, kubbelerdeki inci, bütün Ametistlerle Krizop-razlar, duvarları süsiıyen en nadide taşlar, cennete, çirkin ve aynı zamanda fevkalâde olan yeryüzünden insanlar tarafından alınarak taşınmıştı..
Torkild bu bahar gecesinin taze ve temiz güzelliğini, güzel kokulu havayı, çiçeklerin canlılığını, gök-
yüzünün nıaaaı olınıyan aydınlığını, Gausta korusunda ötüşen kuşların cıvıltısını, uzandığı bayımı eteğinde kalan derenin hafif şırıltısını bütün hisleriyle duyuyordu... Ve kendi hayatının büıuıı çirkinlikleri nasıl tamamiyle gerçek ve nasıl tamamiyle dünyevi ise sevdiği kadındaki güzellik, iyilik ve tazelik de o kadar gerçek ve o kadar dünyevî idi.. İkisi de yanyana aynı yeryüzünde yol alıyorlardı ve birbirlerine o kadar yakm idiler ki dudakları buluşabiliyor ve öpüşebiliyorlardı.
Kumsala vardığı zaman güneş, fjord'ün üzerine parlak ve geniş bir şerit çizmişti. Torkild soyundu, bir uıı çıplak vücudünü güneşe verdi, soııra kayalıkların kaypak yüzünden sırtüstü kayarak aenızc atladı. Yosunlar bacaklarına sarıldı. Kendini onlara kaptırdı, Bu kayalıkların dibinde yosunlar binbir renkli ve muazzam bir denizaltı çayırı teşkil ediyor, lardı. Bir atı onların üzerine u-zandı. Sonra geniş kulaçlar atarak güneşe doğru yollandı... *
Torkild'in Rose'a ait ilk hatırası bir yaz, pazar günü annesi ve Doris'le beraber YVagncrTere ziyarete gittikleri günden başlıyordu. Halbuki Rose'a evvelce de rastlamıştı; Annesi ile babasının birlikte yaşadıkları son seneler-
kaımrştl.. Buyuk konağın yauıoa-şındakl eski ve temiz bir ev.. Iğri bugru lakat guııeşıı bir sokak.. r)u sokağın bir yanınua etralı sazlarla parıak koşumlu çitte atları olan
kuşları.. UDur kıyıdan suya uog-ru cgılnuş ouyuk agaçıaı... ve vo-
ı yeri kaplıyan taşman iışkıran otlar..
uepolardu, te en iyi gizlenecek yerler... Fakat parıak koşumlu şilte alları olan guzei bir araba ile ziyaretine gıt-iıgı Kose 1 o guu gorinuş olduğunu hatırlamıyordu.
Onu ilk gördüğünü hatırladığı zaman Doris'le ve anneleriyle Lhrısliania'da bulundukları bir zamandı..
Geçen sonbahar Hellerud'dan ayrılmışlardı. Taşınmalarını korkunç bir rüya gibi nıüplıeın bir şekilde hatırlıyordu. Uç çocuk etraflarında olup biten şeyleri bir tüllü aıılıyamıyorlardı. içlerinde yalnız Torkild korkunç bir şey vu-kubulduğunu sezer gibi olmuştu..
ır. Genç üniversitelilerimize ımtı-;ezı 4 guıı sürecektir.
Lokanta ve Otel İşçileri
Sendikasının açıklaması
Lukanfa ve Otel işçileri Sen.ııkamın başkanı İsınan imzalı amıgı-ııız Dır mektupta ezcümle soyle
Bölge Çalışma Müdürlüğü ile yaptığımız temas neticesinde, 00 adet gazino ve oıeıın teftişe tu-lirugunu, işçi arkadaşla. ımı-.unı haklarının arandığını ve lif harekeı eden csseseıerın takibedılmekte oiduk-jyetie öğrenmiş bu-
Sendikamızda işçileri kayıtlı bulunan bir çok müesseselerin gayri kanuni hareket ettiklerim ıcsbıt etmiş isek de bunların 3008 sayılı
(Devam edecek)
öğrendik. Bütün işyerlerini kaiıun kapsamına alacak şekilde ta-mne çanşnan İş Kanunu nun biran evvel hazırlanarak Meclise sunulmasını ve bu suretle bütün arkadaşlarımızın kanuni haklarının teminat altına alınmasını Çalışma Bakanlığımızdan istirham ederiz,

ZAFER
Sayfa : 3
RADYO • TELEFON • TELGRAF HABERLERİ
Yunanistan meselesi ve Rusya
erlin ablukasının kaldırıl-" masına muvazi olarak, Rusya'nın şimdiye kadar Avrupa'da takip ettiği haşin siyasette de hafif bir yumuşama göze çarpmaktadır. Bu yumuşama bilhassa Yunan meselesinde daha bariz bir sekil almıştır. Öyle anlaşılıyor ki, Rusya yeni bir hareketin hazırlığını yapmakta ve bu arada, bir takım tâdillerde bulunur gözükerek, dünya umumi efkârını avutmaya çalışmaktadır. Nitekim Berlin'i abluka altına almağa karar verdiği günlerin arifesinde de italyan müstemlekeleri meselesinde gayet geniş davranmış, ingiltere ve Amerika'nın fevkalâde yüzüne gülmüştü!..
Bizi bu düşüncelere sevkedeıı âmil, Yunan âsilerinin, Çekoslo. vakya Dışişleri Bakanı Clemen-tis vasıtasiyle. Birleşik Amerika-ya yaptığı müracaattır. Bu müracaata göre, âsiler, yani komünistler, Birleşmiş Milletlerin nezareti altında bir seçim yapılacak o-lursa, Atina hükümetiyle anlaşmağa taraftar olacaklarını bildirmişlerdir.
Türkiye ve Avrupa Birliği
Sadak son alınan karardan memnunlukla bahsediyor
Londıa, o (a.a.) — (Alp) Türkiye fından halledilecektir. Bu müddet Dışişleri Bakanı Neemeddin Sada- zarfında Türkiye temsilcilerini ta -kın dün Fransız büyük elçiliğinde yin edecek ve ağustos ayında Avru-Fransız Dışişleri Bakanı Schuman i pa Konseyinin Strasbouı-g'da yapa-I ile yapmış olduğu görüşme yarım cağı ilk toplantıya katılacaktır, saat sürmüştür. Türkiye'nin Paris Sadak sözlerine şöyle son vermiş-Büyük Elçisi Numan Menemencioğ- tir:
lu da bu göışmede hazır bulunmuş- . Ht.r zaman olduğu gibi Schuman tur- beni son derece dostane karşıladı.
Sadak, oteline döndükten sonra [ Daima aynı menfaatleri arzetmekte France Press ajansının muhabirine 0(an Fransız - Türk münasebetleri-şu demeçte bulunmuştur : ni de görüştük. Hiç bir sahada bizi
— Avrupa konseyinin kurucusu ayıran hiç bir ihtilâf yoktur., 'olan 10 memleket Dışişleri Bakanı- i „ , , , , , . , oın sen toplantısında Türkiye'ye : J S^ak sl"îS ,du™n™ son derece ,-apliği nıüzahaıetten dolayı (eşek- düzelmiştir. Turk Dışişleri Bakan.
........ .. . . ... Fransr/ Rııvıılc F.lrıliöme pıtmerıpn
, kürlerimi bildirmek üzere Schuma-nı ziyaret ettim. Fransız Dışişleri 1 Bakanı Türkiye hakkında alınmış olan karar üzerinde bana izahat ver-; nıek nezaketini gösterdi. Türkiye'nin Avrupa Birliğine kabulü için gerekli formaliteler önümüzdeki ay leıi Bakanlığına gidecek zaı-fında hazırlık komisyonu tara- tarafından kabul edilecektiı
Fransız Büyük Elçiliğine gitmeden evvel Türkiye'nin Paris Büyük Elçisi Numan Menemencioğlu ve Londra Büyük Elçisi Cevat Açıkalın'la görüşmüştür.
Sadak hareketinden evvel Dışiş-
Zengin daima ucuz yaşar
Ankara'nın yeni otobüsleri şehir halkına epey rahat ettirdi. Hele treylöbüsler bir hamlede dünyanın halkını alıyor da yiııe bana mısın demiyor!... Bütün bunlar iyi, giizel...
Y'alnız burada bir sınıf farkı var : Halkın çoğu 17 hattâ 17,5 kuruşa seyahat ederken, az bir kısmı da bu işi 15 kuruşla görüyor... Çünkü otobüs idaresi 20 biletlik karneyi 3 liraya satıyor. Karne ile seyahat daha ucuz, daha kolay demiydim :
Otobüs yolcularının ekserisi öğretmenler, memurlar, işçilerdir. Ellerine geçen para çok hc-sablıdır. Bu vatandaşlar sabah akşam otobüse biııseler bile beş kuruş kâr edeceğiz diye aydan aya veyahut haftadan haftaya ellerine geçen sayılı paradan, 3 lirasını ayırıp abonmana yatıra-mazlar. Ya yürümeği, yahut 17,5 kuruş ödemeği göze alırlar.
Otobüs idaresi bütün karne yolcularını 15 kuruşa taşımağı kabul etmişken bazı vatandaşların günahı nedir? Az para kazanmak çok alınteri dökmek mi?.. — A. F.
Başmakaleden devam
Hiir Makedonya
Y
hükümeti'ııin böyle bir talebi kabul edeceği tahmin edilemez. Fakat, Rus kuklası olan âsilerin Birleşmiş Milletlerin hakemliğini ileri sürmeleri, Rusyanın politikasındaki sert
Rus notasına cevap
Danimarka Atlantik Paktına barışı
korumak gayesile girdiğini bildirdi Hilmi Uran
iş öyle değil!
Kopenhag. 6 (a.a.) — (afp): Danimarka hükümeti Sovyetler tara-: fından 4 Nisanda verilen ve Dani-! marka'nın Atlantik Paktına katılışını protesto eden notaya
Rası
ı gaybubeti sırasında
luulnduğunu ilâve etmektedir.
Danimarka notası bundan başka Danimarka'nın bu pakt ile güttüğü gayenin barışı korumak ve memle--aP ketin bağımsızlığını sağlamak olduğunu belirterek Danimarka'nın e-şimdiye kadar her hangi bir
Dışişleri Bakanına vekâlet eden millet aleyhine tevcih edilmiş hiç liraların yerini daha yumu- c .;bakan Hedtoft Kopenhag'daki bir pakta girmeği kabul etmediğini
şak hareketlere bıraktığını göste-ı ir sanırız. Bizim anladığımıza göre, Rusya, komünistler vasıtasiyle bütün Yunanistan'ı yutmaktan şimdilik vazgeçmiş gibi bir vaziyet takınmakta, çünkü onun yerine kurulacak yeni Makedonya hükümetinin bu işi pekâlâ başarabileceğini düşünmektedir. Mar-kos'un tâbiyesiyle Zahariyadis'in âsilerin başına geçmesi, ve Makedonya kurtuluş hareketinin başı olan Nitrofski isminde bir Bulgar'ın âsilerin kurdukları sözüm ona «Hür Yunanistan- kabinesine dahil bulunması, Rusların şimdilik bütün gayretlerini Makedonya üzerinde teksif ettiklerini gösterir. Bundan sonra bu hür Makedonya'yı her nevi silâhla ve tezvirle teçhiz etmek, çok daha kolay olacaktır.
Netice
Tito'ııun Rusya'ya karşı kafa tutmasından sonra. Kremlin, Yunanistan'a karşı girişilen -omünizm saldırışının hareket tsünü değiştirmiş ve bu işe Enver Hoca Arnavutluğunu memur etmişti. Onun için Yugoslavya - Yunanistan sınırlarında şimdilik nisbî bir sükûn olmasına mukabil, Arnavutluk tarafında büyük bir hareket müşahede edilmektedir.
Niçin Arnavutluk da Bulgaristan değil mi?.. Çünkü Rusya Arnavutluğu vaktiyle sıkı bir surette teçhiz etmiş ve burada - büyük malzeme depolan vücuda getirmiştir. Hattâ Arnavutluk limanlarında denizaltılar için tersaneler bile vardır. İşte Kremlin, Arnavutluğu, bir kuvvet ve Bulgaristan'ı da daha çok bir politika üssü olarak kullanmakladır. Bu çifte baskı altında yakında bir hür Makedonya da ilân edileceğini söylersek hata etmemiş oluruz. İşte son günlerde Rus politikasında görülen yumuşamanın bir sebebi budur. Rusya daha çok hız almak için geri geri çekil-
I Sovyet elçisine tevdi ettiği notada, hatırlatmaktadır, j -Danimarka'nın Atlantik Paktını Sovyet'lerin görüşü ile aynı tarzda yorumlamadığını bildirmekte- ve I paktın münhasıran tedafüi mahiyet , taşıdığın:, kimse aleyhine tevcih e- | eskidenberi dilmiş olmadığını ve Birleşmiş Milletler Anayasası hükümlerine bağlı
Başbakan cevabında son olarak öyle demiştir : «Danimarka Sovyet Rusya ile ■cut iyi münasebetleri muhafaza ve takviyeyi daima etmektedir..
Amerika'da bir maden yangınında 4 amele boğuldu
Abluka kalkınca trenlere hücum
Berlin, 6 (a.a.) — (United Press) Berlin demiryolu istasyonlarından
Giraıdvılla «Pennsylvanie.: (a.a.) alınan malûmata göre, ablukanın — Bir sangın sununda kömür ma - kalkmasından sonra Berlin'den ha-denlerindekı dehlizlerden birine sı- ( reket edecek ilk trende yer ayırt-kışıp kalmış olan dört madenci bu - mak üzere yüzlerce insan müracaat
gün yangının sebebiyet verdiği ze- etmiştir, hirli gazlerden boğulmuş bir halde bulunmuştur.
Ford fabrikasındaki
Hindistan Keşmir mütareke teklifini kabul etmiyecek
grev büyüdü
Ford kumpanyasının Redr 00.000 işçiden başka Lincoln
ister yaya olarak gelirler. Bunun için Halk Partisi gişelerindeu bilet almağa, ve yahut bir seyahat vizesi istemeğe lüzum yoktur. Peki bu toplantılar, çoğunluğun arzusunu temsil temez de; Halk Partisinin tertiplediği toplantılar mı çoğunluğun gösterir? Bizzat, evet biz-Urfa Halkevinde yaptığınız toplantı mı bütün Urfa halkı can ve gönülden isteğini mi? temsil eder?
Biz Halk Partisinin zorla, tehditle ne toplnatılar yaptığını, demokratların yaptıkları toplantılarda kalabalığı önlemek için ne gibi ususl-lere başvurduğunu yakından bili-
Sayın Hilmi Uran'a sorarız: Celâl-Bayar'a izmir'de yapılan büyük ve candan sevgi tezahürlerniden sonra Recep Peker için tertiplenen muazzam karşılama töreni halkın isteği ile mi olmuştur'.'.. 7 Eylül kararlarının kahramanı, bugünkü pahalılığın yegâne âmili, iktisadi vaziyetimizin bir faciaya sürüklenmesinde baş rolü oynamış olan Recep Peker'i İzmir'liler bu kadar mı tutuyordu? Aslâ ve kat'â!... İzmir'liler, sağduyu sahibi, hassas, ve ne olup ne bittiğini yakından gören vatandaşlardır.
Hayır, İzmir'in teiniz halkına böy-
Yeni Delhi, 6 (a.a.) — (United Press): Resmî şahsiyetler Hindis-I le bir anlayışsızlık isnadında bulu-tan'ın, bir hafta evvel Birleşmiş namayız!... Fakat ne oldu? Fabrika-Mületler Keşmir Komisyonu tara- 1ar tâtii edildi, bütün işçiler zorla fından teklif olunan mütareke hü- | Kordonboyu'na yığıldı. Hattâ
SETTİ , ::'.,.rtS5" »ml.nn: emly^imi bil- mektepte okuyan küçücük yavrular
dirmektedirler. Komisyon, Hindistan ve Pakistan'dan bahis konusu şartlan bir hafta içinde herhangi bir değişiklik yapılmadan kabul etmelerini istemişti. Bu mühlet dün gece sona ermiştir.
Arjantin hava hatlannı devletleştirdi
3000 kişi de greve başlamışlardır.
Bu ford kumpanyasının elli yıl önce kuruluşundanberi yapılan i-kinci grevdir.
Mısır Meclis Başkanına neticesiz suikast
Kahire, 6 (a.a.) — (United Press) Saylavlar Meclisi başkanı Hamid | Buenos Aires, 6 (a.a.) — Arjan-Guda. Kahire'nin banliyölerinden ,in hükümeti dün bütün Arjantin bilinde bulunan evine dönerken bir hava yollarının derhal devletleşti-kaç genç bindiği otomobile üç el riimesıne karar vermiştir, bombası atmıştır. Bombaların üçü Bu kaıar gereğince devletleştiri-e boşu gitmiş Guda'ya bir şey ol- i Ien hat]ar iç hatlardır. Milletlerara-i Sı Flotta Aerea Mercante Arjantine
Hamid Guda'ya, dün akşam oto- bjr g(jn önce devletleştirilmiş bulu-mobille evine döndüğü sırada ya- nuyordu.
üç kişi tev-
mektedir. Bu işin içinde sade IIu-ııan meselesi değil, belki, İran 1-çiıı hazırlanan hareketler de vardır. — M. F. F.
Harp s
Londra, 6 (a.a) — bym): ingiliz
bile politikaya âlet edildi ve zavallıcıklar ellerinde çiçeklerle, saatler boyu rıhtım üzerinde aç bilâç bekletildi. Ne imiş? Recep Peker alkış-lanacakmış!... Sade bu değil, bedelleri Halk Partisi kesesinden ödenilen kamyonlar tutuldu; köylüler - Demokrat Partide olduğu gibi rı-zalariyle gelmediler - zorla devşir-tildi!... Mızıkalar geldi, borazanlar çaldı, davullar çaldı.. Ve o zamanki saym Başbakanımız da böyle bir kös dinledi!..
Şimdi Bay Hilmi Uran'a tekrar sosarız: llalk efkârını böyle tehdit le zorla, baskı ile hazırlanan -Mizansen.. 1er mi, yoksa lıalkın kendi isteği ile cebinden para harcıyarak, yaptığı .şuurlu ve milli toplantılar mı temsil eder Hayır efendim hayır, biz tiyairo oynatmıyoruz!. Bu misalleri daha çok tekrar ede-hükümeti sözcülerinden biri, harp biliriz. Bazı büyük şahsiyetlerin, bir suçlusu olarak yargılanmakta olan yeri ziyaretlerinde, fabrikaların iş-maıeşal Von Rundsted ile general lctmeierin, madenlerin durduruldu-Sehtraus'un sıhhi durumları sebe- ğunu, dükkânların kapatıldığını zor-bile serbest bırakıldıklarını, mare- la kalabalık teinin edildiğini bilml-şal Von Manschtein'in yargılanma- yor değiliz; lıoş belki onlar da bilml-sına devam olunacağını bildirmiş- ı yor değildirler; fakat gazetelerinde tir, yayınlanacak olan haberlerle halk-_._ efkârında bir lesir yapmaktan kendilerini alamamaktadırlar.
Bıı mevzula alâkalı olarak bir noktaya ilaha işaret « tı.ıck vazife.
* Perşembe günü saat 17.30 da top- mizdir. Yukarda da belirttiğimize lunan Ankara Üniversite Senatosu göre, sayın Uran, demokratların top-Dii vc Tarih Coğrafya Fakültesine Işıltılarından bahsederken, -Bilâkis mensup Hititoloji Doç. Dr. Sedat bazan birkaç idarecinin elinde bun-Alp ile Arkeoloji Doç. Dr. Ekrem lor çoğunluğa bir tahakküm hare-Akurgal'ın profesörlüğe terfi et- keti diye bile görülürler buyuru-
Yeni Emeklilik Kanunu
Mütekaitler, yetimler
dullar, maluller ne kadar zam alacaklar?
Bugünkü Milletvekilleri ve bakanlar için yeni kanunda yeni arslan payı ayrılıyor!
sonra milletvekilliğine intihap edilen bir şahıs memuriyetten gelse k Gelecek
Unüversite haberleri:
Herine kaı k Üniversite Doçentlik lisan imtihanları 9 Mayıs saat 17 de Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesinde yapılacak ve muvaffak olanların tezleri tetkike sunulacaktır.
Millî Piyango bugün çekiliyor
Gümrükteki şişman kadın I
— Samedi - Soir'dan —
7 Mayıs piyangosu bugün te Ankara Atatürk Lisesi yanındaki Sarar İlkokulunda çekilecektir.
ikramiye kazanan numaralar Ankara radyosiyle bu gece saat 23 te yayınlanacaktır.
Bugün saat 14 ten sonra yurdumuzun hiç bir tarafında bu çekilişe ait bilet satışı yapılmıyacaktır.
yor. Bu söz, Halk Partisine mensup veya taraftar olan bütün idare âmirlerine bir nevi direktiftir. Yani ■ böyle toplantıları tahakküm hareketi diye telâkki edin- demektir, işle idare âmirleri daiınn Halk Partisinin ikinci lideri zihniyetinde olan kimselerin bu gibi süslerinden cesaret alarak işi a/ıtmışlardır.
Sözlerimiz, uzadı. Dâvanın esnsı şudur ki, sayın Hilmi Uran üç sene-14 de olup bitenlerden habersizdir ve hâlâ partisinde 194G temmuz ayları-zihniyetini yaşatmakla meşgul-
Gcnel Başkan vekilinin seçimler meselesi überindeki sözlerini de yarın tahlile devam edeceğiz.
Bugünlerde Mecliste müzakeresine başlanacak olan Yeni Tekaüt Kanununun mühim ana hatlarını dün bildirmiştik. Bu lâyihaya ait yeni hükümleri de bugün kısaca yazıyoruz;
Kanundaki yenilikler
Memur, müstahdem, subay, iktisadi devlet teşekkülü memur ve müstahdemlerinin hepsi tek sandığa bağlanacaktır. Memur ve müstahdem maaşından yüzde beş ve devlet de yüzde beş verecek, bu suretle sandığın sermayesi teşekkül edecektir.
Sandığın mevcudu Devlet tahvillerine, yüzde yirmisi de paranın düşmesi halinde sandık mevcudunun kıymetini kaybetmemesi için mesken olmıyan gayri menkullere yatırılâcaktır.
Hizmet müddeti Emekli aylığı bağlanması için hizmet müddeti otuz sene olarak kabul edilmiştir. Otuz seneyi dolduranlar son aylıklarının bugünkü tutarının bir seneliğini ikramiye o-larak alacaklardır. Hizmet müddeti otuz seneyi ve yaşı elli beşi dolduranlar tekaütlük istiyebileceklerdir. Bu vaziyette olanları dairesi isterse arzusuna bakmaksızın ve itiraz hakkı tanımaksızın emekliye sev-kedebilecektir.
Yaş haddi 65 olarak kabul edilmiştir. müesseselerde de yaş haddi 65 e çıkarılmıştır. Yalnız, bu müesseseler de müessese isterse memur hakkında 60 yaşında dahi yaş haddini tatbik edebilecektir. Memur da hakkımda yaş haddi tatbik edin diyebilecektir.
Subayların yaş hadleri bugünkü hadlerin tamamile aynidir.
Polisler, hat bakıcılar ve müvez-ziler, gümrük koruma memur ve âmirleri için 65 yaşın altında bazı hadler tesbit edilmiştir.
Emekli aylık nisbeti Otuz seneyi dolduranlar son maaşının gayri safi tutarının yüzde ellisini alacaktır. Elli sene hizmeti olanlara da her sene için ayrıca ilâveler yapılarak son maaş tutarının yüzde yetmişine kadar alacaktır.
25 seneden aşağı hizmeti olanlara aylık bağlanmayacak, toptan ödeme yapılacaktır.
Adi malûllük aylığı Adi malûllük aylığı 15 sene hiz- ' meti olanlara bağlanacaktır. Bundan aşağı olanlara toptan ödeme yapılacaktır. Malûllük raporlarının tesbit ve kabulü için bir (sağlık kurulu) teşekkül etmiştir. Vazife malûllüğü, müddet kaydı-ı tâbi değildir. Bir memur hizmete alındıktan bir gün sonra dahi vazife malûlü olsa otuz sene hizmet etmiş gibi hak kazanacaktır. Vazife malullüğü altı derecedir. Otuz semden bağlanacak aylıklara ayrıca malûllüğün derecesine göre yüzde on beşten yüzde altmışa kadar bir zam yapılmaktadır.
Harp malûlleri Harp malûllerine evvelâ vazife malûlü aylığı bağlandıktan malûliyet derecelerine göre ve rütbe farkı gözetilmeksizin harp malûllüğü zammı verilecektir. Bu zaır 250 liradan 75 liraya kadardır. Ve altı kademedir. Yeni kanunda harp malûllüğü bir şeref unvanı olarak kabul edilmiş ve bu zam rütbe ve maaş derecesiyle mukayyet tutulmamıştır.
Toptan ödeme
Emekli ve âdi malûllük aylığı, hizmet müddetleri itibarile aylık bağlanamıyacaklara toptan yapılacaktır. Bu ödeme devletin verdiği yüzde beş, kendi maaşından kesilen yüzde beş ve bunların yüzde dört faizi müıekkebi ile memurun ayrılış tarihindeki yekûn kendisine verilecektir.
Dul ve yetim aylıkları Bu aylıklar bugünkü hükme göre memurun emekli aylığının yetim adedinin bir fazlasına taksiminden çıkan harici kısmet karısına ve her yetim ayrı ayrı aylık olarak bağlanırdı, şmdi kadına aylığı tutarının yüzd ellisi bağlanmaktadır. Yüzde yirmi beşi de çocuklara bağlanmak-
Erkek çocuk aylıkları on sekiz ; dUmişlerdir.
i?S£tft,iS.0£S'ES Polisin aramaları devam ediyor
kesilecek. Kız çocukların maaşı 25 yaşında kesilecek. Fakat muhtaç ise bütün hayatı boyunca ve ölünceye kadar verilecektir. Evlenmiş boşan-
k Tarım Bakanının beyanatı : )1,5 milyon hayvan telef oldu.- Sağlık Bakanının beyanatını bekliyoruz.
* Necmettin Sadak'ın büyük siyasi beyanatı : -Şimdi iyileşmiş bulunmaktayım.- Not : Hükümet Sadak'ın kabinede kaldığına resmen ilân etti. ■k İlâıı : -Fuat İhsan Doğumevi, ağrısız doğum 175 lira.... Acaba ağrılı olursa tenzilât mı var? k Istanbulda polislerin yanında jandarmalar hâlâ devriye geziyorlar. Anlaşılan (Yönetim) 1 kalktı. (Sıkı) sı kaldı.
büyük şehirlerde
kok yerine linyit yakılacakmış. Ve bunun için de hususi sobalar getirtilecek ve maden kömürü ihraç edilerek döviz sağlanacak-ııu.ş. Elimizdeki sobaları da bunun için dolap diye saklayacağız. (Türkiye Sağır, Dilsiz ve Körler Derneği) idare hey'eti azalarının hemen hepsi, hayret ediyorum, tanınmış bayanlardır.
•k Rum Ortodoks patrikhanesi (Bizans müziğini) diriltmek için bir komite kuruyormuş. Acaba, İstanbul'un 500 üncü yıl dönümünü o gün gibi yaşatmak gayesile mi?
k Bu pazar, Ankara Hipodromunda, bayanlar arasında moda yarışları bağlıyacaktır.
Cehdi ŞAHİNGİRAY
emeklilik hakkı devam etmi-yecektir. Bundan sonra gelecek milletvekillerinden Bakan olacaklara , da Bakan aylığı diye bir tekaüt aylığı bağlanmayacaktır. Meclis baş- j kanı ve Başbakan için de böyle bir hak tanmmıyacaktır. Ancak, halen mebus olanlardan Meclise memuriyetten gelmiş olanlar varsa bunların emeklilik hakları mebusluklarının devamı müddetince devam e-decektir. Bu kanunun tatbikinden sonra dahi olsa bugün mebus olan zatlardan biri gelecek devrelerde de olsa Bakan seçilirse onlara da yüz elli lira tekaüt maaşı bağlana-
Erlerin maluliyet, harp malûllüğü aylıkları da bugünküne nazaraı yzde 30 - 40 nisbetinde artmıştır.
Eski mütekaitler
Bugün emekli, dul, yetim aylığı alanlara şu şekilde zam yapılmıştır. 1930 dan sonra emekliye ayrılanlar âdi veya vazife malûlü olanların veya ölenlerin dul ve yetimlerine 1683 numaralı kanuna göre aylık bağlanmıştır. Bu kanuna göre tahsis evrakının heyeti umumiyesi Sayıştayda ( mahfuz tutulmaktadır. Yeni kanunda bunlara ait zamda şu esas kabul edilmiştir. Hizmet müddeti ve aylık aslı ayni olana bugün bu kanunla ne bağlanacaksa bugün o vaziyette olanların aylığı da bu hadde çıkacaktır.
930 dan evvelki mütekaitler
Bunların maaşlarına seyyanen I yüzde altmış zam yapılmıştır. Ayni zere gelmiştir. 10 Mayıs Salı günkü zamanda bu mütekaitler için 62,5 konferanstan sonra A. Gabriel'le liralık da bir vergi muafiyeti kabul j bütün öğreUm üyelerinin ve yar-edilmştir. Bu itibarla bu vaziyette , dlmcı,armm tamşmalan için saat olanların alacakları maaş buğun el- ___,„,...
lerine geçen miktarın yüzde seksen, 18.30 da Fakülte toplantı salonunda kadar yükselecektir. bir çay verilecektir.
Bir Fransız arkeoloğu D.T.C.
Fakültesinde iki konferans
College de Fyance profesörlerinden ve İstanbul Fransız Arkeoloji Enstitüsü Müdürü A. Gabriel 9 Mayıs Pazartesi ve 10 Mayıs Salı günleri saat 17.30 da, Ankara D. ve T. C. F. Abdülhak Hâmit dershanesinde (347 numaralı dersane) «Eski bir Türk Başşehri Bursa, hakkında iki seri konferans vermek ü-
Askerî liseler kalkıyor
Artık Harp okuluna sivil liselerden öğrenci alınacak
Türk ordusunda Amerikan siste-
İlahiyat fakültesi
Şehrimizde bir fakülte kurulması yakınlaştı
Milli Eğitim Bakanı Tahsin Ban-
üzerine talim ve terbiye başla- guoğlunun şehrimizde bir ilahiyat
diktan sonra askeri okulların da bu- Fakültesi açılacağı hakkındaki be-
na göre tanzim edilmesi lüzumu ha- yanatı tahakkuk etmek üzeredir,
sil olmuştur. Malûm olduğu üzere Öğrendiğimize göre Milli Eğitim Ba-
Amerika'da askeri lise yoktur. Su- kanlığı şehrimizde bir İlahiyat Fa-
bay çıkacaklar, sivil kolejlerden kültesi açılması hakkındaki kanun
harp okullarına giderek yetişmekte- lâyihasını ikmal etmiş ve lâyiha
dirler. Meclise verilmiştir.
Türkiye'deki orta ve lise derece- Lâyihanın müzakeresine bugün-
sindeki askeri liseler de zamanla kal lerde encümende başlanacaktır. Lâ-
dırılacuktır. Bu maksala bu yıl bu o- ylhaya "a?aran Ilâ^yat Fakültesi önümüzdeki ders yılı başında şehrı-
kullara öğrenci alınmaması muhte- mizde faaliyete başlıyacaktır.
meldir Subay olmak ist,yenler sivil llâhiyat Fakültesine ^ mezun_
liselerden haıp okullarına gidecek- ları aımacakı bu Fakülteyi bitirenler
lerdir. müftülüklere, büyük camilerin vâ-
Ayrıca Milli Savunma hesabına da ^^ne, ™™ hatip mektebi mu-
sivil okullarda talebe okutulması aU.mhkler.ne tayın olunacaklardır, düşünülmektedir.
Yeni sisteme göre Millî Savunma bütçesinden de bir hayli tasasruf yapılmış olacaktır.
Şimdi İstanbul dukı Çengelkö -yündeki Kuleli Askeri Lisesinin boşaltılarak Ankara'daki Yedeksubay Okulunun bu binaya nakledilmesi de düşünülmektedir.
Ankaraya gelecek olan Bale Artistleri
Londra, Sadlers Wells Covent Garden Bale sinin dört belli başlı bale artisti olan Miss Moira Shearer, Miss Julia Farron, Mr. Michael So-mes, Mr. Alexander Grant, haziran başında Türkiye'yi ziyaret edecekler ve Ankara'da Devlet Operasında, İstanbul'da Açık Hava Tiyatrosunda dans edecek ve böylelikle 7 temsil vereceklerdir. İstanbul'da
Bir amele kamyondan dliştil
Dün 3097 plâka numaralı kamyon-
la Bahçelilerden Ankara'ya gelir- B^Ak^m^n DirekS^oZ
ken arka tarafta oturan uç amele- ^ j Nowton.ln Türk Bale ö|.
den Ah Karata, şofore haber verme- rencUerf programda alac^_
den aşağıya atlamıştır. Muvazenesi- lardır. Ingilİ2P ziyaretçiler klâsik ve
n. kaybeden amele yaralanmış, ça- modern bale resitaVUerı verecek
gırılan sıhhi imdat otomobiliyle has- Türk dansözleri de bale ^^
taneye kaldırılmıştır. tertip ed„miş TCrk ^ d5anslan.
İki vankpliri vakalanril nın gösterilerini yapacaklardır.
İRİ ydlIRCMM ydRdldlIUI Temsillerin tarih ve zamanları,.prog
Büyük Millet Meclisi caddesinde ramlarla beraber kısa bir zamanda
Abdurrahman Gökalp polise müra- I neşredilecektir. Bu ziyaret, Türk
caatla bir saatinin çalındığını haber Millî Eğitim Bakanlığı ve istanbul
vermiştir. Yapılan araştırmada Valisinin yardımları ile ingiliz Kül-
Mahmut Helvacı ile arkadaşı Ahmet , tür Heyeti atrafmdan temin ve ter-
Çam adında iki kişi yakalanmış ve tip edilmiştir, ahklkat sonunda adalete teslim e-
mışsa, muhtaçsa gene verilecektir. Evlenen veya 25 yaşını dolduran kız çocuklara maaşının iki yıllığı ikramiye olarak verilecektir. Dul evlendiği takdirde ona da iki
Mümtaz Faik FENİK hk ikramiye verilecektir. Bundan bata girişilmiştir.
Siyasal bilgiler okulu Fakülte olacak
Siyasal Bilgiler Okulunun Ankara Üniversitesine bağlı bir fakülte haline getirilmesi için hazırlanan lâyiha Bakanlar Kurulundan çıkmış ve Meclise verilmiştir. Bu lâyihanın tadıı. Dün gece şehrin muhtelif yer- Mecliste müzakeresi sırasında bil-■rinde yapılan aramada 3 kişinin ü- hassa bazı eski mülkiyeli milletve-•ı-inde bıçak bulunarak müsadere killerinin itiraz edecekleri, hararet-ıklar hakkında taki- li münakaşaları olacağı umulmakta-
Şehirde uygunsuz ve sarhoş bir halde dolaşanların takibine polis tarafından devam edilmektedir. Bu a-rada asayişi bozacak şüpheli şahısla-her gece yapılmak-
Tefrika No. 8
\UaMnaQozûbfö
MERAKLI ŞEYLER
l| HUMldU
LÜZUMLU TELEFONLAR
PATRONA HALİL 3MM\ ^riSIZ -' doğum
Çeviren : Muvaffak Menomencioölu
Yüz bin asker ulufe aldı
ÇIKAN KISIMLARIN HULÂSASI
lPatron» Halli ve arkadaşları Beyazıt meydanında bir bayrak altına
İltihak etmlyeıılert kılıçtan geçirdiler. OçUnctl Ahmedl tahtan İndiren Sallere yeni padişah, İdam edilen vezirlerin muazzam servetini âsilere dağıtıyor.]
Bu emrin, şehirde tesiri iyi olmuştu. Galata Voyvodası gıyaben ölüme mahkûm edilmiş, ortadan kaybolmuştu. Bulunamıyordu. Galata, gün lerce valisi z kaldı. Bütün Fransız tüccarları, aileleriyle beraber Bü-yükada'ya çekilmişlerdi. Asiler, bir kaç yahudi ile, bir iki rum kilisesini yağma etmişlerdi. Fransızlara kimse dokunmamıştı. Çünkü Fransızlar, evlerinin muhafazasını, yüksek para vererek asilerden bir müfrezeye emanet etmişlerdi!..
7 ekim günü Sultan Mahmut, E-yüp Sultan'a gitti. Kılıç kuşanma merasimi vardı. Padişahın alayı çok kalabalıktı. Yolda bir çok karışıklıklar çıktı. Alay iki tarafı tutan, yeniçeri, cebeci ve topçular arasından ilerliyordu. Bunlar günlük elbiselerini giymişler, padişahın emriyle silâhlarını odalarında bırakmışlardı. Bu da. sarayla, âsiler arasında bir mesele olmuştu. Padişah, askerin Eyüb'e silâhla gelmelerini istemiyordu. Zorbalar, listelerindeki devlet adamları kendilerine teslim edilmedikçe, daha başka hediyeler dağıtılmadıkça, bütün istekleri kabul e-dilmedikçe silâhlarını bırakmıya-caklarını kati olarak söylüyorlardı. Bunun içindir ki padişahın emrine uymadılar, merasime silâhlı olarak katıldılar. Patrona, üzerine çok süslü bir eğer vurulmuş bir at ü-eerinde, padişahın önünde gidiyordu. Ele başılarından birini de solunda götürüyordu. Haydudun ikisi de, giyim, kuşamdan nefret ettiklerini göstermek için üzerlerine alelade bir yeniçeri forması giymişlerdi. Başlarında küçük birer sarık vardı. Ayakları, her zaman olduğu gibi çıplaktı. Etrafta bulunan halka durmadan altın serpiyorlardı. Yanlarında yaya giden dört devrişe boyuna para veriyorlardı. Padişah da boş durmuyor, büyük bir cömertlikle para yağdırıyordu. Böyle merasimlerde âdet 12 kese kadardı. Bu sefer fıkaraya dağıtılan paranın miktarı 50 keseydi. (x)
Halk, bu merasimden sonra ortalığın düzeleceğini, dükkânların açılacağını ümit etmişti. Fakat Sultan Mahmut'un nüfuzu pek zayıftı. Dükkân sahipleri yeni bir kargaşalıktan korkuyor, hiç bir şeye cesaret edemiyordu.
Eyüb dönüşü, zorba reisleri saraya gelmiştiler. Sadrâzam, bunlara kaftanlar, ve atlar dağıttı, fakat a-ralarında kavga çıkmasına mâni o-lamadı. iyi atları paylaşamıyorlar-dı. Bu çekememezlik her tarafa yeniden dehşet verdi. Yeni bir isyan vesilesi olmasından korkuldu. Fakat iş ciddi olmasına rağmen, çabuk bastırıldı. Reisler barıştılar.
Biraz sonra, Patrona, Sadrâzamı ziyarete geldi. Yalnız üç hademe ile gelmişti. Bu Sadrâzam da padişahın damadıydı. Ecnebi Büyük Elçilerini kabul ettiği vakit yerinden bile kı-mıldamazdı. Koca Sadrazam, zorbanın geldiğini haber alınca, kendisini, büyük merdivenin tâ alt basamaklarında karşıladı. Beraber Sadaret dairesine çıktılar. İki saat baş- i başa konuştular. Bundan sonra Patrona, gitmeğe hazırlandı. Sadrâzam yine ayni şekilde, merdivenin aşağı- 1 sına kadar inerek âsi misafirini teşyi etti. Patrona'nın bindiği at hareket etmek üzereydi. Haseki Ağa içeriden geldi. Kendisine gizli bazı şeyler söyliyecekti. Patrona attan inmeğe tenezzül bile etmedi. Yalnız başını biraz eğdi. Böylece bir çeyrek kadar görüştüler, onra, tavırlarındaki emniyet bir kat daha artmış olarak karargâhına, At Meydanı'na yollandı.
Şehirde yeni bir şayia dolaşmağa başladı : Padişah Abdi Kaptana yeniden «hil'at» (giydirecek. Kaptan Paşalıkta tekrar tutacak. Bu şayia doğru değildi. Abdi Kaptan azlo-Uındu. Yerine, her fırsatta Fransızlara büyük dostluk gösteren Çerkeş Osman Pâşa'nın oğlu Hafız Ahmet Paşa geçirildi. 35 yaşında olan bu gencin, bahriye ile o zamana kadar hiç bir alakası yoktu. Bunun için o-lacak ki, bütün imparatorluğun en cesur, en değerli deniz ümerasından biri olan Canım Mehmet Paşa'nın gelişine kadar vazifesinde kaldı.
Ayni gün ecnebi elçileri, Sultan Mahmut'un tahta çıktığını hükümetlerine bildirmek müsaadesini aldılar. Mahkemler, yeni hâkimlerin başkanlığında adalet işlerini görmeğe başladılar.
Ayın 9 unda her bölükten 20 silâhsız yeniçeri istendi. Bunlar saraydan verilen ulûfeyi alacaklar, askere dağıtacaklardı, Her birine 50 kese verildi. (X) 150 araba yüklendi. Bunları yeniçeri ağasına götüreceklerdi. 40 bin yeniçeri, 18 bin topçu, 22 bin cebeci, 20 bin sipahi vardı. 100 bin askerin ulufe alması üç
gün sürdü. Bu dağıtma sırasında bir çok yolsuzluklar da oldu. Bazı ağalar, erlerin hisselerinden kendilerine pay çıkardılar. Şikâyetler sadrâzama kadar geldi. Başka zaman olsa, bu hırsızlık çok şiddetli bir ceza ile karşılanırdı. Yalnız, haksız olarak alınan paralar iade edilmekle, iş kapatıldı.
Zorbalar arasında da buna benzer hareketler oldu ve kendilerini yıkacak bir gelişme gösterdi. Patrona, o güne kadar para ve servet düşkünü gibi görünmemişti. Fakat biraz sonra kazandığı şöhretin duman gibi çabuk uçacağını bilmiş olacak ki, zenginliğin lena bir şey olmıyacağını düşündü. Şurada burada bir sürü mahkûm vardı. Bunların bir kısmı saklanmıştı. Hürriyetlerine kavuşmak için paraca büyük fedakârlıklar edebilirlerdi. İşte bunların her biri, Patrona nın himayesi için, 20 -30 kise kadar fidyeyi göze almışlardı. Patrona bu hareketlerini arkadaşlarından gizlemişti.
Fakat dünyada gizli kalmış ne vardır?.. Öteki zorbalar bunu haber alınca çok acı şikâyetlerde bulundular :
— Biz ancak milleti kurtarmak i-çin silâha sarıldık. 14 senedir bunlar, halkın kanını emmişlerdi. Al-laha şükür, bu şerefli ve mühim işi başarı ile bitirdik. Düşmanlarımızdan hiç birini affetmemek için biz de seninle beraber yemin ettik. Şimdi sen nasıl olur da, âdi menfaatin uğruna ilk olarak bu mukaddes yemini bozarsın. Bütün millet, bu haklı işimiz için dualariyle bizi göklere çıkarıyor. Sen yalnız başına, kararımızı tam ve kesin olarak yapmamıza mâni oluyor, üstelik bunu para ile satıyorsun.
Âsiler burada seslerini daha yükselterek :
— Bu âdi hareketini bizim alkış-lıyacağımızı mı sandın. Şunu iyi bil, kurtardığın adamları iki gün içinde bize teslim etmezsen, onların cezasını sen çekeceksin.
Patrona bu ağır sözler arasında çok bunalmıştı. Kendisine yüklenilen suçları inkâr ettneğe cesareti yoktu. Yumuşadı:
— Bana yüklediğiniz suçlara rağmen, maksadım ismi deftere geçenleri yine imha etmekti. Sizi memnun etmekten başka isteğim yoktur.
Asiler yeniden evleri aramağa, yağma etmeğe, adamları takip etmeğe başlamışlardı. Padişah artık bunlara bir nihayet verilmesini istiyordu. Yeni Şeyhülislâm Emirzade Mehmet Efendinin başkanlığı altında ulemayı, yüksek memurları topladı. Divan kurdu. Yapılan konuşmalar neticesinde padişahın, Baş Haseki vasıtasiyle âsilere çok şiddetli bir emirname göndermesi kararlaştırıldı. Bu şekilde Şeyhülislâm da din namına İstanbul Efendisi Abdullah Efendi ile aynı tamimi yapacaktı. İstanbul Efendisi evvelâ âsilerin tarafını tutmuş, vazifesinde alıyonulmuştu.. Sonra saray erkânı onu İstanbul Efendiliğine geçirerek kendilerine çevirmişlerdi. İstanbul-un polis kumandanlığı demek olan bu vazife ile işe başlıyan Abdullah Efendi, yeniçerileri diğer zorbalardan ayırmağa, bayraklarını indirip odalarına çekilmeğe razı etmişti
doğru mu?
Kadının ağrı çekmeden doğurm
dan birini teşkil etmekte hattâ A-vam Kamarasına kadar sirayet etmiş bulunmaktadır. Ağrısız nasıl doğum olduğunu, bu yolda ne gibi tabii vasıtalara baş vurulduğu malûm olmakla beraber içtima! ve ruhî bakımdan bu türlü doğumların hayırlı olup olmadığı meselesini hem hekim, hem de çocuk anası 196 kadından mürekkep bir heyete tetkik ettirmek kararını veren resmî makamlar, hiç de hayret edilmemesi gereken cevabı almışlardır. 196 kadın doktor ve çocuk anasından 184 ü ağrısız doğumun doğru ve zararsız olduğu kanaatini reddetmişlerdir.
Güneşte Atom infilâkları görüldü
28 nisan günü güneş tutulacağını gazeteler yazmışlardı. Filhakika tutuldu, fakat bu semavi dâdise şehrimizden görülemedi. Bununla beraber, bir çok bilginler, hattâ amatörler güneş tutulmasını seyretmek i-çin en münasip yerlere çıktılar ve saatlerce Küsûfu beklediler.
Beklemekle de hata etmediler galiba, çünkü, astronomların müşahedesine göre, Küsûfdan az evvel güneşin sathında âdeta atom infilâk-terini andıran bir takım patlamalar oldu. Görüş şartlarının çok iyi olması ve foto Heliograf, Speletrohe-liograf ve nihayet Radar gibi âletlerin kullnılması sayesinde bu olağanüstü hâdiselerin mükemmel fo-toğrafilerinin alınmış olduğu bildirilmektedir.
Bilginler taf Küsûfun ancak 1999 senesinde olacağını haber vermişlerdir. Bir Fransız gazetesi, bu tarihe kadar mutlaka bir siyah gözlük edinmelerini okuyucularına tavsiye etmektedir.
Karıaliyaszon çukurları petrol kuyusu haline geliyor
Tunus'taki Pasteur Enstitüsü lâ-boratuvar şeflerinden biri, bütün uzvi maddelerin, 'bilhassa et kırıntılarının kuru yaprakların, meyve kabuklarının ve nihayet lâğımların, .Perfrigas. adlı bir mikrobun müdahalesi sayesinde gaz neşrettiklerini ve bu gazların az zamanda petrole tahavvül ettiğini meydana çıkarmıştır.
Profesörün tecrübe ve müşahedelerine göre bütün lâğımlar mükemmel birer petrol kuyusu olmağa namzettir.
Bilgin, keşfini Amerika'lılara satmak ve geniş ölçüde tatbik sahasına koymak tasavvurundadır.
Elaine Shcpard plajda bir arkadaşiyle beraber
Amerikalı Sinema yıldızı
ELAİNE SHEPARD
SİNEMALAR VE EĞLENCE YERLERİ Büyük (15031) - Oıuncoyc Kadaı Ankara (23432) - Esini Kaybeden
Ulus (22294) -Günahım Yeni (14040) - İlâhlar Seviniyor
Park (11131) - Dinmeyen Sızı Sümer (14072) - Kanatlı Zafer Sus (14071) - Dinmeyen Sızı
K. Tiyatro (13070) - »"Un Kısam Opera (10370) - Köroglu Gar Gaz. (15190) - Blnck-Diamund Ankara - Gustavo Nlkolau
Pavyonu (10400) Süreyya P.( 24357) - Abel Bomonti (21355) - S»* - Revü
Yaradılışı tam akıllı değildi. Buna rağmen, görünüşte âsilerden ayrıl-mıyarak «bu işi, çok akıllıca idare etmişti. Neticede, yeniçerilerin en eskileri, en akıllı başlı olanları, o-nun tavsiyesi üzerine isyandan vaz geçtiler. Sarayın her emrini, yerine getireceklerine söz verdiler.
(Devam edecek)
I Amerikanın Illinois eyaletinde 6000 nüfuslu Alny şehrinde on beş sene önce kalkık burunlu, sarı saçlı, ufacık bir kız vardı. Bu çocuğa büyüyünce ne olacağını sorsaydınız size ya bir misyoner yahut da bir yetimhane müdiresi cevabını verirdi. Fakat hayat Elaine Shcpard Hartman için çok başka bir istikamet çizmişti. O zamanlar hiç de güzel olmayan bu yüzü çilli, küçük kız şimdi Hollywood ve New York-ta kendisine isim yapmış olan bir artisttir.
Elaine Shepard geçen hafta An- , kara'ya geldi. Kocası Albay Hartman İstanbul'da Harp Akademisinde Havacılık öğretmenidir. Gaze- \ tecilerin devamlı takiplerine maruz kalan artist Ankara'da kocası ile beraber bir Türk ahbaplarının evinde kalmaktadırlar.
Elaine Shepard Hartman hayatını, anlatırken çok açık ve cana ya-
.— Ben fakir bir ailenin kızıyım. Mektebi bitirdikten sonra erkek kardeşimle beraber California'ya gittik, hayata atılıp para kazanmak istiyorduk. Kardeşim ufak bir dükkân açtı, ben de haftada on dolar kazanacak bir iş buldum, reklâm fotoğrafları için modellik ediyordum. Tesadüfler yardım etti, bir resmen Vogue'da basıldı, derhal bir sürü cazip teklifler aldım. Yavaş yavaş yükseliyordum. Bir gün kendimi saatte elli dolar kazanan bir model olarak buldum. Derken film devresi başladı. Hollywood'da hemen hemen herkes ilk defa cowboy filmleri ile işe başlar. Ben de Bob Ailen ve Ken Maynard ile beraber 1938 de ilk filmimi çevirdim. Bu film bana beyaz perde sahasında en büyük dersleri verdi. Gördüm kı filmdeki atlar bile benden çok
Zafer'e verdiği beyanatta hayatını ve Türk filmlerini nasıl bulduğunu anlatı
Küçük bir şehirden yıldızlığa — Saatte 50 dolara modellik — Tekrar eşine kavuşmak için feda edilen zengin mukavele — Yeni bir filme hazırlık — Türk filmlerinin fena oluşunun birinci sebebi masraftan kaçınmak — Nevin Seval iyi bir artist — Dos-_tum Rita Hayvvorth ve Ali Han
daha fazla tecrübeliydiler. Rejisör fotoğrafçıya işareti verir vermez daha ben ne olduğunu anlamadan atlar koşmaya başlıyordu. İlk gün bir sahneyi çevirmeden önce rejisör ata binmesini bilip bilmediğimi sordu, korktum, -elbette bilirim» dedim. Hazırlandık, ben atla dört-nal olarak bir yoldan gelecek ve makinenin önünden geçecektim. Fakat birdenbire ne olduğunu anlayamadım, at koşmaya başladı, muvazenemi kaybettim, hayvanın boynuna sarıldım, ve makinenin önünden geçtik, tabii rejisör son derece kızmıştı. Sonradan öğrendim, at rejisörün emirlerine o kadar alışmış ki ben daha emri duymadan koşmaya başlamıştı.
Cowboy filmleri safhası geçti, RKO -Görünmiyen Kadın» serisi filmleri çevirmeye başladı, ilk olarak -Topper. i çevirdik. Bu filmde Gary Grant baş erkek rolünü oynuyordu. Bunu bir seri filmler takip etti. Bundan sonra daha çok para getiren bir teklifle karşılaşınca NeW York'a gittim. Ben iş adamı gibi sanatımı kullandım. New York-ta -Panama Hatty. isimli bir müzikal komedi de oynadım. Bundan sonıa Fox kumpanyası bir tecrübe filmi çevirmemi istedi. Bu çok muvaffak oldu fakat o zaman kocam- i
dan bir telgraf aldım, cepheden geliyor ve Alabama'ya tâyin edilmiş bulunuyordu. Fox'la Film çevirmekten hemen vaz geçtim. Harp, ayrılık, tekrar buluuşmak bana en cazip kontratı bile unutturdu.
Elaine Shepard daha uzun uzun anlattı Diana Barrymore'un ani bir hastalığı yüzünden nasıl bir saat içinde hazırlanarak Broadway de -The Land iş Bright» piyesini oynadığını, nasıl 1943 de tekrardan Hollyvvood'a dönerek -Falcon» serisi filmlerini çevirdiğim anlattı.
Son zamanlarda filmlerini gördüğümüz Virginia Mayo'nun ilk defa oynadığı «Seven Days Ahore» filmi, Elaine Shepard'ın çevirdiği son filmdir. Fakat artist tekrar beş sene sonra film çevirmeye başlayacaktır. Bu mevsim MGM'in İtalya'da çevireceği «Quo Va Dis» filminde baş rolü oynaması çok kuvvetle muhtemeldir. Artist şimdi bu film için anlaşmalara girmek üzere italya'ya hareket etmiştir. Quo Va Dis filmini meşhur rejisör John Huston idare edecektir.
Elaine Shepard'ı dün sinemaya davet ettik ve Büyük Sinemada oynayan Türk filminin tenkidini yapmasını kendisinden rica ettik, artist aynı zamanda biraz da diplomat, (Sonu Sa. 6 SU. 2 de)
CUMHURBAŞKANLIĞI FİLARMONİK ORKESTRASI 12. inci Halk Konseri Şef : Dr. H. Hoerner 7 Mayıs 1949 Cumartesi günü
W. A. Mozart : (1756 - 1791) Senfoni Sol minör, a) Allegro molto, b) Andante, c) Menuetto, ç) Allegro assai.
W. A. Mozart: Montre ti las-cio -Arya».
G. Rossini : (1792 - 1868) Sevil Berberi Operasından -Basi-lio'nun aryası». Söyliyen Nurul-lah Şevket Taşkıran (Bas).
10 DAKİKA ARA
F. Mendelssohn : (1809 - 1847) Keman Konçertosu Mi minör op. 64 Çalan : Fethi Kopuz.
F. Listz: (1811-1886) Les Prâ-ludes, Senfonik şiir.
DEVLET TİYATROSU
Bu akşam saat 20 de K Ö R O Ğ L U Destan 6 Tablo (Umuma)
Bu gün saat 15 te (KONSER)
KÜÇÜK TİYATRO
da
Bu akşam saat 20 de SÖZÜN KISASI Komedi 4 perde (Umuma)
Yarın saat 10.30 da PERİLİ DEĞİRMEN
(SON TEMSİL)
EVREN0S MEYHANESİ
Yazan : Gcorges Simenon
Çeviren : Çetin ALTAN
Tefrika No. 8
esrarkeş dostlarına tanıştırdı, Manen yorucu bir Heceden sonra Jonsak uyandığı an Nutl'yi yanında bulmamış, şaşırmıştı. Fakat ilerden. «Müftü beye randevum var gidiyorum» deyince, Joıısak daha çok tc-laslanmıgtı.
MUftU'nl
)r.)
cvnlln civarında dolası-
İki defa geçenlere çarptı, bazı kelimeler mırıldanarak özür diledi. Alnı kırışkınş, bakışları sert, sinirden parmakları gayet hareketliydi.
Neticede ne olmuştu? Evet, ne olabilecekti? Ve hadiseler nasıl cereyan etmişti? Nuşi'yi sürüklemek ve beraber yaşamak fikiri kendisi-miydi? Yoksa bilâkis kadın mı ona yapışmıştı. Ve bütün bu meslek, para hikâyeleri de ne oluyordu? Ka-yordu, bu muhakkaktı. Hatta ismi-dın onu bir maceraperest zannedi-nin Jonsak olduğuna bile inanmı-
Sefaretin bahçesini geçti, uşakların önünden yukarı çıkıp ikinci katta küçük bir kapıyı vurdu ve müsteşarın odasına girdi.
Halâ daha monoklü, biçimli görünüşü, zarafeti yerindeydi. Hattâ a-kaju bir masanın arkasında oturan genç adama elini oldukça teklifsiz bir şekilde uzattı. Fakat bu hürmet-kârane bir teklifsizlikti ve kendisi-
ne ancak yer gösterildikten sonra oturmuştu.
— Bir dakika müsaade eder misiniz? Şu elimdek şeyi bitireyim.
Genç adam başlamış olduğu bir işi bitirmeye uğraşıyordu. Bu arada, Jonsak şapkası dizlerinin üstünde sessiz sessiz beklerken bir de telefon etti.
Nihayet bazı kayıtlar toplayıp sarı bir dosyaya koyarak zlyaretçisi-
— Bunların ne olduğunu göreceksiniz.. Şimdilik Gazi tarafından kabul edilmek isteyen bir Parisli gazeteci var. Paşa ne zaman geliyor?
— Her saat bekleniyor
— Bir randevu almıya çalışırız..
İler sabah olduğu gibi, müsteşar
bir kutu sigara açtı ve Jonsak çıkmadan evvel bunlardan bir tane aldı. Kendisi sefaretin tercümanıydı, 1-epsi bundan ibaretti. Casusluk yapmıyordu, gayri meşru yollara sapmıyordu, çalmıyordu.
Sefaretin bir ııevi mütercimi, ay- j nı zamanda da bir nevi komisyon-cusuydu. Türk makamları nezdinde görülecek bütün ufak tefek işleri o yapardı.
Meselâ şimdi, Vilâyete, yani Polis Müdüriyetine gidiyordu.. En çok buraya giderdi. Büyük binanın bütün o yarı karanlık koridorlarını, bütün kapılarını, bürolarını bilirdi.
Bu bürolardan birine girdi ve elini Yabancılar servisi şefine uzattı. Komiser tarafından kendisine kahve ısmarlanacak kadar burada
samimiyeti ileri götürmüştü.
— Ankara'da havalar sıcak mı?
— Burdan daha sıcak.. Gazi ne zaman geliyor?
Komiser elli yaşlarında bir adamdı. Saçları kırlaşmıştı, elindek kehribar te.'lhibinin danelerini konuşurken dahi sayıyormuş gibi bir hali vardı.
— Gazinin ne zaman geleccgi hiç belli olmaz. Bununla beraber, sekiz gündür yatı, kendisini Haydar-paşadan almak üzere emre amade bekliyor.
Jonsak, sarı dosyayı açtı, muhatabı elini uzatıp evrakı alarak kâğıtlara şöyle bir göz attı. Bunlar ikamet izni, tren kartı vc telgrafları için tenzilâtlı tarifenin tatbiki gibi yeni gelmiş gazetecinin isteklerine ait şeylerdi.
— Mustafa Kemal'in kendisini kabul edeceğini tahmin eder misi-
Koraiser, manası belli olmayan bir jestle cevap vererek:
— Bana yarın gelin, dedi.
Mesele bitmişti.. Halbuki aslında
mesele bitmemişti. Türk komiserinin söyüyecek daha bazı şeyleri olduğu anlaşılıyordu. Fakat buna tabakasını uzatıp Junsak'ın aldığı sigarayı yakmakla başladı. İskemlesini arkaya devirip elindeki teşbihini çekmeye devam ederek:
— Bu sabah polis müdüriyie görüştüm. Siz de iyi ki geldiniz, dedi.
Uzun bir sessizlik oldu, açık pencereden iki polisin elleri kelepçeli bir sanığı götürdükleri göriilüyor-du. Uçü de sakin ve güneşli avluyu çaprazlamasına geçiyorlardı.
— Zannedersem şimdi tam elimin altında dosyası bulunan Macar bir dansözü tanıyorsunuz.
Jonsak, infial göstermeden bekle-
mek icabettiğini öğrenecek kadar Türkiye'de yaşamıştı.
— Biliyorsunuz ki bir aydan beri ecnebilerin Türkiye'de bazı işleri yapmalarına müsaade verilmez oldu. Dansözler, berberler, manükür-cüler de bu hiikme tâbidirler.. Size bahsettiğim kimseye de tam bu keyfiyet haber verilecekken kendisi Ankara'dan ayrılmış.
Joıısak, hiç aldırmamış gibi görünmeye çalıştı; fakat yüzü kızarmıştı, polisin de bunun farkına vardığını biliyordu.
— Bundan böyle mesleği ile hiç bir ilgisi kalmadıysa, diye mırıl-
— Daha kötü ya.. Ben de polis müdürüne aynı şeyi söyledim... Mesleğini görmeden Türkiye'de oturabilmesi için kâfi ılerccede geliratı olduğunu ispat etmesi lâzım.
Jonsak uzun zamandanberi Türk polisinin gayet itinalı olduğunu ve her yabancının vapurdan iner inmez müşahede edilmeye başlandığını pek iyi biliyordu. Ankara'dan Nuşi ile beraber ayrıldığı, Pera Pa-las'da aynı odada kaldıkları da polisin malûmuydu.
Burada rol yapmıva ihtiyaç yoktu. O sadece basit bir mütercimdi, bir sefaret mütercimiydi. Bir aralık nemlenen yüzünü silmek için monoklünü çıkardı, kirpikleri, miyopların kirpikleri gibi seyiriyordtı.
Tabii polis müdürüne meseleye bir hal çaresi bulmanın mümkün o-lup olmadığını sordum. Eskiden olsaydı ortada hiç mesele kalmazdı. Fakat Gazinin talimatnamelere u-yulması hususunda ne derece titizlik gösterdiğini biliyorsunuz.
Jonsak hiç bir harekette bulunmadı. Şapa oturmuştu. Sadece kendi kendine dansözle aralarındaki bağın kuvvetini nıütnlâa ediyordu.
Kadınla buradan kalkarak bir defa daha memleketi değiştirmenin lüzumunu hissediyordu.
Yabancı servisi şefi, mütemadiyen onu tetkik ediyordu. Jonsak soğukkanlı ve nazik davranıyor, sözlerine hiç bir ağır hava vermeden, yumuşak bir sesle konuşuyordu.
— Nihayet âmirim ile yaptığım konuşmada..
Jonsak başını kaldırdı ve sıkıntıdan kurtulup ümitlendiğini gizle-
— Bu kızın Türkiye'de kalabilmesi için ancak kanunen Türkiye'de oturması mümkün olan birisiyle evlenmesi icabettiği neticesine vardık.
Komiser ayağa kalktı, misafirine elini uzattı ve onu kapıya kadar geçirdi.
— Ne olursa olsun, hudut harici edilme emri 15 gün yahut 3 haftadan evvel tatbike geçirilmeyecek diye de ilâve etti.
Jonsak bir bulut içinden geçer gibi. güneş huzmelerinin aydınlattığı tozlarm içinden yürüyordu. Nerede olduğunu, ne yaptığını bilmiyordu.. Her şey ona rüyadaymış gibi geliyordu. Meselâ bu saatte Nuşi, Müftü beyin dairesindeydi, Arnavut da hiç şüphesiz havagazında öğle yemeğini hazırlamakla meşguldü.
Bütün bunlara rağmen Jonsak, komiserin ihtiyatla ortaya attığı evlenme fikrini kafasından çıkaramı-
Hava sıcaktı. Yalnız yerli halkın kaynaştığı dar sokaklarda biraz gölge vardı. Jonsak buralardan, a-yak satıcıları ile eşeklerinin; dükkânları, yolun ortasına kadar genişleten zerzevat sandık ve çuvallarının arasından gidiyordu.
(Devam edecek)
ZAFER'in Abone Şartları Memleket içi
5. vc 6, cı safrada Sın. 2 ı
Doğum. Nikâh, Nlşaıı. ölüm Mevlût İlânları 5 santimi geçmem
Gaıeteve gönderilen evrak v
—J TAKVİM I—
7 Mayıs — Cumartesi Hicri: 1368 — Recep 8 Rumi: 1365 — Nisan 24
17.05 20.12 21.67
Apartıman Aranıyor
Tercihan şehre yakın bir mevkide 2-3 odalı müstakil bir daire aranmaktadır.
Her gün saat 18 den sonra Zafer gazetesinde Cehdi Şahingiraya müracaat Telefon: 15315 40—M.
KİRALIK APARTIMAN ARANIYOR
Maltepe, Demirtepe ve Sıhhiye civarında dört odalı apartmanı olanların 15315 şe telefon etmeleri rica olunur. 3 a-JJi.
rlcrlıiden. 10 — Tersi kl«l. bir k — Birdenbire, lâtlfclcr.
1 — Herkesin İstediği bir boy.
e olmak. 9 — Nota. bilgi, lir. 11 — Bir mevsim, sekli-
ler.
Dünkü bulmacanın halledilmiş şekli
Soldan sata: 1 — Tuna caddesi. 2 — Us. sadcd. as. 3 - Lâcivert, ra. 4 — Un olan. ak. 5 - Aç kal. resim. 6 - Ana geyik. 7 - Ya, Ecevlt. S - Orak. çl. 9 -Paluze. İkiz. 10 — Alay, desen. 11 — No-
Yukaı-dan asagı : 1 — Tulûat yapan
— Usanç, alo 3 — Caka, İlâh. 4 — Asl-lanc. uyu 6 — Cavalacoz. 6 — Aden, Gerede. 7 — Der. reva. ok. 8 — DDT. Eyl kist. 9 — Asit, kem. 10 — Sarkık, il - İsa, tiz .
Amerikalı sinema yıldızı
(Baş tarafı 4 üncüde)
kendi samimi intibalarıni anlattır- ı j mak için bizi çok uğraştırdı.
Kâni Kıpçak'ın çevirdiği ve baş I j rolü oynadığı -Ölünceye Kadar Se- I ninim' filmini Elaine Shepard şöyle tenkid etti : Stüdyolarınızın pa- I | rası yok, filmlerini daima hasis bir | j görüşle yapıyorlar. Bütün tenkid ! edilebilecek noktalar, bu esastan ha- 1 reket etmek şartile çare bulunabi- I lecek hatalardır. Hollywood'da biz ' film çevirebilmek için müsait man- ı zaralı yer ararız, para sarfederiz. Burası son derece güzel manzara- | larla dolu.. Bu hususta hiç para sar- 1 fetmek zorunda değilsiniz. Fakat kanaatimce rejisörleriniz, artistler üzerinde kâfi geldiği kadar çalışmıyorlar. Sonra da ayni sahneyi mükemmel oluncaya kadar çekmek ; I için kâfi derecede film sarfetnıek i imkânlarınız yok. Hoilywood da hemen hemen her sahne en az beş defa oynanır, sonra rejisör kâfi gö-. rürse film çekilmeye başlanır, ve ' bu da rejisör tatmin oluncaya kadar tekrarlanır. Türk filimlerinde sahnelerin ancak bir defa çekildiği ve j üzerlerinde hiç tekrar imkânının olmadığı aşikârdır.
Filmlerde mânasını anlayamadığım şarkı sahneleri var. Seyirci bu esnada filmden uzaklaştırılıp sanki bir konsere götürülüyor, bu ancak sahne filmle sıkı sıkıya bağlanabilirce yapılabilir. Sizin filmleriniz-, deki şarkı sahneleri beş dakikalık istirahat zamanında sinemalarınızda çaldığınız plâklar kadar filmlerin mevzularından uzak ve hiç bir surette bir rabıta taşımıyor. Filmlerin mevzuları ekseriyetle fena değil, fakat oynıyaıılar hiç tabiî de-fil, daima lüzumundan fazla rol ya-
Mecliste münakaşalar
CUMARTESİ — 7.5.1949 ..28 Açılın ve Program. — 7.30 M. S. Ayarı. — 7.30 Müzik: Neşeli Uyanış (Pl.) 7.45 Haberler. — 8.00 Müzik Taksim
12.26 Açılış ve ProgTam. — 12^0 M. S.
kestrası. — 13.00 Haberler. — 13.16 Müzik : şarkılar. — 13.30 Ogle Gazetesi. —
Ik: Cumhurbaşkanlığı Armoni Mızıkası, — 14.30 Muzık: Geşitll Melodiler (Pl.l — 14.65 Konuşma: (Spor Haberleri). — 16.0u Kapanış.
zlk: Dana muzıgl (rü.j — 16.40 Müzik. Karreu Keıııple Söylüyor (Pl.) - 1900 M. S. Ayarı ve Haberler. — ıs.ıo Geçmişle
22.4a M. O Ayarı ve Haoarler. — z. ' zik: Dana MUzlgltPl.) — 23.30 i
^Kabinenin vaziyeti
pıyorlar. Rol yapmak sadece tabii olabilmek, daha doğrusu tabii gözükebilmek derecesine kadar yapılmalıdır, fazlası sahte olur. Meselâ artistler sadece konuşan artistin bütün yükü üzerine alması lâzım gelirmiş gibi diğerlerini bekliyorlar. Basit şeylere dikkat edilmiyor, meselâ bir içki kadehi verildiği zaman aktör heyecanla kadehi doğru tuta-
ladığı vakit diğer eli ile yardım ediyor. Rejisör buna hiç bir vakit meydan vermemeli, bir artist nasıl kadeh tutacağını bilmelidir. Filmlere ufak çocukları çıkartmak bir cesaret işidir, bu filmdeki çocuğun heyecanı çok belli oluyor, hattâ konuşurken ellerinin heyecandan sıkılması ve dudaklarının büzülmesi çok bariz. Erkekler umumiyetle kadınlardan daha iyi oynuyorlar, fakat Nevin Seval hakikaten iyi bir artist
Bütün yukarıdaki tenkidlerime dikkat ederseniz hepsi para ve daha sık çalışmakla kolaylıkla tashih edilebilir. Ben filmlerinizin bu derecede olduğunu hiç bilmiyordum.
Elaine Shepard Hartman yakında tekrar memleketimize dönecektir. Sevimli misafirimiz Rita Hay-vvorth'ın arkadaşıdır. Boşanması ve evlenmesi büyük dedikodular yapan bu artistin de kocası Ali Han'la balaylarını geçirmeğe Türkiye'ye
leceklerini söyledi.
ıstıyenlere ne Dışişleri Ba-
yapmakta ısrar
kanı vazııe ne dugu esnı desteklemenin. diş poiıuna prensiplerimle siyası partnerin goıuşıe-rı bırDmne uygun oıuuguna gore, dediğim tarzaa nareKet saaece Dır siyası nezaket ıcaoı oıarak bir memıeıteı menıaaıı lini alır. Dışişleri Hakanımız Amerika'ya hUKunıecın gosterdıgı luzum e gitmişin, ner şeye rağmen ı nırpaıamak isteyenlerden niç olmazsa sayın Badak T urkıye ye dönünceye kauaı
Kabinenin yoktur, faali; Hakanları üzene leierın agırııgı ı.
lügat, azım v« «•
fırlar. Ekonomi na C. H. İ-. Drupunun guvenıpın sar-sılmadığı geçen salı gunu et ıiiracı nakkınoakı takrir üzerine geneı konuşma açılması Deılı olmuştur. ı nel konuşmaya oanı luzum gorme-
Kısaca, kabine etrafında çıkarılan dedikodular Dundan once yapıldığı gibi mutat Daion uçurmalara çok benzemektedir, tiaiuukı hükümet, programında vadettıgı noktaları birer birer gerçekleştirmektedir..
--VahTtit-
I Mümtaz Zeki'mn Şiirleri
I ÇIKTI
| Tevzi yeri: BERKALF KıUbevı |
hayıp Aranıyor
İki haftaaanberi eve gelmeyen 15 I yaşlarında kardeşim. Şaki Ulu'yu görenler ve nerede olduğunu bilenler varsa aşağıdaki adresime bildir- | meleri rica olunur.
Yenidoğan Mahallesi Rüstem Sokak No. 1088/2 de Şerif Ulu ■ 98—G.
( Baş tarafı 1 İncide )
— Arkadaşım, galiba maddeyi iyi okumamış! derken Kur-
doğlu ayağa kalkmış ve :
— Okudum, hem de iyi okudum, diye bağırmıştır. Reis müdahale e-derek, sinirli havayı teskine çalışmış ve demiştir ki:
— Efendim, Komisyona, yumuşak davranalım, Komisyon da yumuşak konuşsun, işimizi çabuk bitirelim!
Feridun Fikri'nin bu müdahalesi gergin havayı bir müddet için dağıt-
Salamon Adato, bu maddenin varidat hakkında maliyece malûmat edinilmesi sırasında mükellefi müşküllerle karşı karşıya bırakacağını söylemiş ve :
— Tatbikatta maliye memurlarının ne şekilde hareket ettiklerini görüyoruz! demiştir.
Müzakere devam ederken bir ara, Ahmet Remzi Yüregir'le Sinan Te-kelioğlu, oldukları yerden şöyle bağırmışlardır:
— Hükümet yok, mümessilleri yok, biz burada kanun müzakere e-diyoruz!
Bu sözler tekrar gürültülere sebep olmuş, reis komisyon yanında oturan Vekili işaret ederek:
— Hükümet temsilcisi buradadır! diyerek müzakerelere devam etmiştir.
Münakaşalar arasında müzakeresi yapılan bu madde, malûmat edinmek için alâkalıların maliye dairelerine celbedilemiyeceği fıkrası ilâve edilerek kabul edilmiştir.
139 uncu madde, devamlı olarak maliyeye varidatları hakkında malûmat verecek olan daire ve müesseseleri tadat etmekte idi. Bu teşekküller arasında bankaların da bulunması yeniden şiddetli münakaşa ve çekişmelere vesile olmuştur.
Faik Yılmazipek bu fıkranın mevduat mahremiyetini ihlâl edeceğini söylemiştir.
Hüseyin Ulusoy böyle bir tehlike mevcut bulunmadığını anlatmış, Feyzullah Uslu ise, Banka hukukunda mahremiyetin asıl olduğunu, Amerikan bankalarındaki mevduat meselesi Mecliste görüşülürken de hükümetin bu hususu ileri sürdüğünü anlatmıştır.
Şahin Lâçin, fıkraya hücumla ezcümle şunları söylemiştir :
— Bankalarda cereyan eden muamelelerin maliyeye bildirilmesi mevduat mahremiyetini ortadan kaldırmaktadır. Gelir Vergisi muayyen bir hadden fazla faiz getiren mevduatın teklif altına alınacağını kabul etmiştir.
Bankalarla temas ettim. Yana yakıla dert yandılar ve mevduatın a-zaldığını söylediler. Şimdi, bir de bu kabul edilirse, mevduat büsbütün bankalardan çekilecektir. Bu, ne Avrupa'da, ne de Amerika'da var -dır!.
Kürsüye gelen Maliye Bakanı a-leyhte konuşan hatiplere cevap vermiş, yeni ve henüz alışılmamış bir şahsi vergi sistemine gidildiğini, eski itiyatlardan korunulmanın zaru-
ri olduğunu söylemiş ve şöyle devam etmiştir :
— Maliye varidat mevzuunda tet-kikatını lâyıkiyle yapamazsa, gelir vergisinin tatbik kıymeti kalmaz. Maliye bankalardan öğrendiği mevduatı ve sahiplerini ifşa edecek değildir. Bu silâh, bu tedbiı maliyenin elinden alındığı gün Gelir Vergisi tatbik edilemez. Dünyanın her yerinde bu, böyledir.
Gelir Vergisine karşı baş gösteren reaksiyon, vergi kaçırma imkânlarının tıkanmasından ileri gelmektedir. Şırlan ifşa halinde tatbik edilecek cezalar arttırılsın desinler, ben de beraberim. Fakat bugün maliyeye bu imkânı tanımamak daha şimdiden Gelir Vergisinin tatbikini imkânsız hale sokmak demektir.
Hulki Karagülle, oturduğu yer -
— Bütün dünyada bu, böyle de -ğildir! diye Bakanın sözlerine müdahale etmiş, yeniden gürültüler olmuş, Reis mütemadiyen zil çalmak suretiyle sükûtu iadeye çalışmıştır. Bakan sinirlenmiş, mevduat faizinin vergiye tâbi tutulmasına rağmen, bunun mansabının araştırılmasına neden itiraz edildiğini, anlıyamadı-ğını ifade etmiştir.
İsmail Rüştü Aksal, Ahmet Oğuzun bir suali üzerine, Amerikan bankalarındaki mevduat meselesin de hükümetin vermiş olduğu cevaba dair şu izahatı vermiştir:
_ Hükümetin o zamanki izahatı
da doğrudur, bugünkü de! Vergi dairesine karşı mahremiyet yoktur. Mahremiyet maliye dairesi haricinde bahis mevzuu olabilir!.
Vekilin bu konuşması sırasında gürültüler devam etmiş, ismail Rüş tü Aksal heyecanlı bir sesle milletvekillerinin sordukları suallere cevap vermeğe çalışmıştır. Nihayet Kemal Turan ın verdiği bir kifayeti müzakere takriri havayı biraz yatış-tırmıştır.
ismail Sabuncu aleyhte konuşmak üzere kürsüye çıkınca, Kemaı Turan takririni geri almış, bu suretle müzakereler yeniden başlamıştır.
Cemil Alevli, bu maddenin kabulü ile, banka mahremiyeti denilen şeyin ortadan kalkacağını, ve tatbik edileceği günden itibaren de bankalardan tasarrtf ve ticari mevduatın çekilmesine sebep olacağını söyle-
Saim Ali Dilemre'nin konuşmasından sonra ikinci defa verilen bir ki-layeti müzakere takriri okunarak kabul edilmiştir.
Şahin Lâçin'in, bankaların tazam bir şeklide maliyeye leleri etrafında malûmat vereceğine dair hüküm ihtiva eden 3 üncü fıkranın kaldırılmasını istiyen takrir, de reddedilmiştir.
Hulki Karagülle'nin maddenin komisyona iadesini istiyen takriri işaret ile anlaşılamadığından açık oya müracaat edilmiş ve Hulki Karagülle'nin fıkranın komisyona iadesin, istiyen takriri 80 e karşı 91 reyle kabul edilmiştir.
Meclis pazartesi günü toplana çaktır.
Bu nüshada yazı işlerini fiilen idare eden : Mümtaz Faik Fenik
c. 25/25 U, 12f20/[akala.
Bir derginin garip neşriyatı ı (Baş tarafı 1 İncide)
ı hakkı yoktur. Vatandaşların hiç birisine böyle bir leke süreme -
/rica, bu dergi Nurullah Sümer hakkında da şunları yazmaktadır:
-Nurullah Sümer, Almanyada ilk defa olarak Vedat Nedim Tör ve ■ Namık İsamil ile berabre ilk Türk Sosyalist Partisini kuran zattır.
Yine ayni Nurullah Sümer, İstan-öula geldikten sonra, Namık İsma-ılin Beşiktaştaki evinde teşkil edilen gizli (Selül - hücre) de, halen komünist şefliğinden mahkûm Doktor Şefik Hüsnüyü tahlif ederek partiye kabul eden zatın ta kendisidir!!!
Trabzonda öldürülmüş olan komünist lideri Suphi Yoldaşın, cebinden çalınıp (Stalin) e hitap eden raporunda, Türkiyedeki komünsit faaliyetinin en mühim organları a-rasında .Kurtuluş, mecmuası zikredilmektedir ki, işte bu gazetenin :ayılı muharrirleri arasında da, bu-»üpün Devlet Bakanı Nurullah Sümer vardır; ve komünistten fazla komünistlik taraftan olan bu kıpkızıl gazetede Nurullah Sümerin başyazıları intişar etmiştir.
Yine Nurullah Sümer, 1928 yılı stiklâl Mahkemesi mahkûmlarının, .ezalarını tamamlayarak Ankaraya ıvdetlerini müteakip en iyi yerlere yerleştirilmesinde rol sahibidir. Şevket Süreyya Aydemirin, hapis-.en çıktığı gün, Ankara Palasta şe-efine ziyafet veren zat, ayni Nu-ullah Sümerdir!
Aynı Nurullah Sümer, Sümer-oank Umumi Müdürü iken, büyük ,tus kredileri temininde, bu kaiıte-erı sayesinde musbet rol oynamış-
■ Bahçelievferle Fidanlık karşısında asfalt üzerindeki Bir köşk yapmak istiyorsanız
Ankaranın en güzel köşklerinin bulunduğu bu 2617 No. lu Adada ve 11 parsel No. lu arsaların birisi veya ikisi birden satılıktır. Yir-I m i şer metre cepheleri vardır. Parla Emlâk Acentesine müracaat. Telefon : 11101 100 — G
'in şahsiyeti ettiğimiz aergı
Nurullah Sı
işte Da mn ıNuruııan
neşriyatı buuuı. diz bu yazıyı augumuz zanıan Hayretten zı alamadın, ve şupne ııe karşuadi.
tendi sı yalnız .oktuk sanaua vazııe gormuş ve ıs-uıını niç bir zaman yarının ueniKo-auıu ışıerınde yıpraımamıştır.
Nuruııan Sümer e nucum edil ecen .arat var mınır yoK muuur'.' Bunuı münakaşasını burada yapacaK aegı .apugı işler
tat o
lalem
Basıldığı yer : Güneş Matbaası
AistlıKie ıtlıaıu etme&e Kimsemi. nakKi yoktuı. Onu aegıl, hatta hiç oır vatandaşı bu ağır tonmet altın-aa buıunuuramayız, nıteıam yaptığımız taıiKiKat netıcesınue de ou ıı-.lamların hiç birisinin doğru olmadığım ögrenuık. Ve iktidarın bu aa burada ınüdaıaa etmen şererıe üzerimize anyo-
nca be
taiısıl hayatından beri yakından ta-ınyan Kımseleruen öğrendiğimi..
Nuruııan Sümer Almanya'da luiüugu bildirilen Sosyalist Par aen. naberdar oımaaıgı giDi kuı
ae tanışmamışın. Kendisim ancak tur ressam olarak gıyaben bıimekte-
Nurullah Sümer, Almanya'da tahsilim bitirdikten sonra İstanbul e juhı uğramadan doğruca İzmir t dönmüş, orada bir 1 ransız banka mnda memur olmuş, 1924 yılı başlarında Osmanlı Bankasında \ iarak Kastamonu ya gitmiş yılma kadar banka muauru olarak /vnadolunun uıunıeın şenırierınae vazııe goruükten iktisat Meclisi katibi umumiliğine tayın olunarak Ankara'ya gelmiştir.
iyelik Hüsnü namındakı zatı bir deıa dahi görmemiş ve tammamış-
Kurtuluş gazetesinde başyazılaı neşrettiği lıakkindakı iddiaya gelın-
yanı tam 3U yıl önce Nuruilan Herimde üniversite tahsilinde iken ve nenüz la yaşında iken bazı Türkler taralından .Hoıreıung. adiyle neşrolunan ve birinci numarasında kapanan bir risaleye .'lurkıyeoe imtiyazlı şirketler ve Osmanlı borçları-mevzuu üzerinde Almanca bir yazı yazmıştır, cu yazı öğrendiğimize gore, o sırada hazırladığı doktora tezinin bir parçasıdır. -Kurtuluş, ad ile çıkan uır risalede luç bir zama uıç Diı° yazı çıkmamıştır.'
Nurullah Sümer, Şevket Süreyy Aydemir e 21) sene evvel bir zıyaıet vermediği gibi böyle bir ziyaiette do Duıunmamışt:
N'uruııah Sümer'in, Dışişleri Bakan vekilliği münasebetiyle ruıen düşüncelere gelince, bunların aslı olmadığı kendisinin bu Vekâlet vazifesini dördüncü defa olarak yapmakta olmasıyle sabittir.
Bugün başında bulunduğu teşkilâtta çalışan unsurların bilaistisna hepsi Hakanlıklardan, Devlet dairelerinden ve Bankalardan iltihak etmiş memurlar olup, bu teşkilata yeni niç bir tayın yapılmamıştır.
Nurullah Sümer ın sumerbank Umum Müdürü iken, büyük Rus kredileri temininde müspet rol oynadığı hakkındaki fıkraya gelince, Nurullah Sümer, Sümerbank umum Müdürlüğüne 1933 yılında tayın edildi. Bahsi geçen krediler ise 1932 yılında Rusya'ya giden Türk heyeti ile Sovyetler hükümeti arasındaki müzakereler neticesinde kararlaştırılmıştır.
Nurullah. Sümer o tarihte vazife ile Parsi'te bulunmakta idi.
Tekâmül Nazariyesi
Tekâmülde son merhale diye bir şey yoktur-
lu iddiaya misal bulmak için uzun uzadıya kifap karıştırmağa ne hacet? İşte size hakikî hayattan bir örnek :
Özkan Kardeşler
Ticarethanesi, ipekli ve pardesülük kumaş noksanını da tamamlamıştır. Her zaman
İyiye, Güzele, Ucuza
doğru sonu gelmiyen tekâmül hamleleri...
Çıkrıkçılar Yokuşu No. 23 Telefon 11147 Ankara
5 - G
^ "■MMMaBBMMOMM I
floryaspor'
Her çeşit Spor malzemesi
Ru senenin Slazanger marka raketlerimiz ve toplarımız gelmiştir Anafartalar Caddesi No. 28 Telefon: 13663; Telgraf: Florya Ankara
11 Mayıs Çarşamba akşamından itibaren
Devlet Tiyatrosunda
Şimdiye kadar memleketimize gelen Fransız tiyatro heyetlerinin en kuvvetlisi olan
Resmî Fransız komedi turnesi
Jean Marais ve arkadaşları
BÜYÜK FRANSIZ EDİBİ
Jean Cocteau'nun idaresinde
Yalnız üç gün sürecek temsillerine başlıyacak
Program: 11 Mayıs saat 21 de Raciııe'den Britanicus, 12 Mayıs saat 21 de Cocteau'dan Les parents Terribles. 13 Mayıs saat 21 de C'octeau'dan La machine infermale.
Fiyatlar : 10, 8, 6, 5, 4 ve 2 lira. Biletler Devlet Tiyatrosu gişelerinde satılmaktadır.
101—G.
Kefaletsiz Kredi
Paris Terzihanesi Kupörleri
BEYOĞLl'NUN TANINMIŞ SANATKÂRLARINDAN Paris, Berlin Kadm - Erkek Terzi Mektebi âlilerinden mezun
Büyük Sinema üstünde No. : 15 70—G.
İlân
Vakıflar Genel Müdürlüğünden:
İdaremiz bundan böyle yurdun ner tarafında yaptıracağı camı, mescidi bedesten gibi tarihi eserlerin tamir işlerini aeruhte edeceklerde muayyen vasıfiar aramayı ve ounıaraan ehliyetli görülenlere yapabilecekleri işlere göre belge vermeyi kararlaştırmıştır.
Bu belgeleri ibraz etmeyenlere ış vcrılmıyecegınden belge almak isteyenlerin 10 Haziran a kadar Genel Müdürlüğe sarih ikametgâh adresim de gösteren bir dilekçe ile müracaat etmeleri ve dilekçelerine aşağıdaki vesikaları eklemeleri ilân
1 — Şimdiye kadar yaptıkları sanat eserleri tamir ve inşa işlerinin üstesi ve buniar için işi yaptıran makam veya şahıslardan alınmış Donservisler,
2 — iyi durum kâğıdı,
3 — Esnaf veya Ticaret Odası vesikası örneği,
4 — Ruhsat ve unvan tezkeresi örneği,
5 — Altı adet fotoğraf ve 66 kuruşluk damga pulu. (3221)
KİRALIK BÜYÜK EV
Kavaklıdere'de on iki odalı, kaloriferli, telefonlu, elektrik ve lerkoslu, garajlı, geniş bahçeli manzaralı müstakil büyük bir
ev kiralıktır. İş saatlerinde Ankara'da 11139 numaraya İstanbul'da 42485 numaraya telefon edilebilir. 86—G.
inşaat ilânı
Türkiye Kızılay Demeği Genel Merkezinden :
Afyonkarahisar Hamam istasyonu civarındaki madensuyu işletme-
a) İşletme binası lâdilâtı,
b) Şişe deposu ve büro inşası,
c) Stok deposu inşası,
anahtar teslimi fiat esası üzerinden kapalı zarf usulü ile eksiltmeye konulmuştur.
Eksiltme 25 Mayıs 1949 Çarşamba günü saat 14 de Ankara'da Genel Merkezde yapılacaktır.
İstekliler bu ise ait plân ve şartnameleri, Ankara'da Genel Merkezden, istanbul'da Kızılay Satış Deposundan, Afyon'da Hamam istasyonunda Madensuyu İşletmesi Müdürlüğünden 15,— lira mukabilinde tedarik edebilirler.
Eksiltmeye iştirak için verilecek geçici teminat 4.500,— liradır.
İlân
Hurda eşya satılacak
Bayındırlık Bakanlığından :
Bakanlık anbarlarında mevcut 211 kaleıtı hurda eşya açık arttırma usuliyle satılacaktır.
Arttırma ll/Mayıs/1949 çarşamba günü saat 10,30 da Belediye Mezat Salonunda yapılacaktır.
Eşyalar mezkûr mahalde artırma günü görülebilir, isteklilerin yukarda yazılı gün ve saatte hazır bulunmaları ilân olunur.
(3325)
fi
A
ZAFER Spor Hareketleri
İPEMOKRASİNİNDİHİ_______
İl
\\
Holanda Futbolünü bugün seyredeceğiz
Holanda - Gençler Birliği maçı
Hollandalıların şehrimize gelişi münasibeliyle
Holandalıları ben zevkle seyretttim
Londra'da gördüğüm Hollanda'lılar İngiliz sistemine benzeyen tarzlarile Güzel futbnl oynıyorlar
1948 Londra Olimpiyadlanm ya- du. tam amatör olduklar, için çok kından takip etmek üzere İngilte- fedakâr oynuyorlardı. Seyrettiğim re'ye gitmiştim. Futbol şampiyonası- , oyunda ingiliz amatörleri de fedana iştirak eden bütün takımları gör- kârane oynadıklarından bu ıkı a-düm istanbul gazetelerinde çıkan matör takımın karşılaşması bana ol-yazılarımda belirttiğim gibi görmüş duğu kadar bütün seyircilere bir olduğum takımlar arasında beye- ; buçuk saat zevkli ve heyecanlı bir canla seyir ve takdir ettiğim takını- , maç görmek imkanını verdi, lordan birisi de Hollanda takımı Bıı- buçuk saat beni heyecana oldu. sevkeden bu karşılaşmada yanım-
Hollanda'lılar İngiltere'deki maç- du bulunan genç futbolculardan larını şehirden oldukça uzak bir Suphi'ye maçı dikkatle seyretnıesı-stadda yaptıkları için bu müsaba- nı, futbolun bir erkek oyunu oldu-iarı ancak bir iki arkadaşla görme- gunu, futbol sahasında renklerini ğe gidebilmiştik. şevkle müdafaa için nasıl canlarını
Hollanda'lılar iri vücutlü, sağlam dişlerine takarak oynadıklarını, ha-bünyeli, sert ve atak oyunculardan kiki futbolda enerjinin, vucut ka-terekküp etmişti. Süratli ve zevkli biliyetinin, kafayı işletmenin esas bir oyun sistemleri vardı. Oyun , ^^İ^v^f^^m^.m ^ tarzları ingiliz sistemine ben. '"""'''''"' ,rr" n ama ,m
Fotbulcularımızın Atina seyyahati münasibetiyle
Türk Millî takımı Atinaya giderken
Bizi hiç bir kuvvet susturamaz!..
Türk gençliğini yarına ve memleket müdafaasına hazırlı-yan Türk sporunun yıllar var işbilir iş görür ellerde olmadığının mücadelesini yapıyoruz.'
Dar bütçemizden ayrılan milyonları bir memur kafası, arkadaşa iş bulma, adam kayırma siyasetiyle eriten bu teşkilâta maalesef bugüne kadar Milli Eğitim Bakanlığını üzerine alan hiç bir Bakan, Meclis kürsüsünden hiç bir milletvekili hesap sormamış, ne iş yapıyorsıAıuz demediği gibi, İktidar Partisi hakikati ifade eden seslere de kulaklartnı tıkamış, bu sesleri duymaz olmuştur.
Tam dokuz yıl istanbul'da çalıştığım gazetede menfaat peşinde koşmadan, devlet kesesinden seyahat vaidlerine, iş görmeden aydan aya maaş alma tekliflerine kapılmadan yalnız ve yalnız memleket sporuna hizmet gayesiyle durmadan, yılmadan bu teşkilâtın iş görmediğini, iş görme imkânlarının olmadığını, milyonları boş yere erittiğini ortaya koymaya çalış-
Çok kimse ile dostluğumu kaybettim, çok düşman kazandım, fakat hakikatleri ortaya koymaktan beni kimse mene-demedi.
Yıllarca emek verdiğim gazeteden bir gün ayrılınca hayatını bu işe bağlamış, arkadaşlık zihniyetiyle İstanbul teşkilâtının başına getirilmiş bir idareci yine bir kaç gazeteci arasında :
■ — O bizi devirmeğe çalışıyordu, kendisi gitti. Simdi yazsın bakalım» demiş!. ^
Benim İstanbul'da çalıştığım gazeteden ayrılışımdan memnun olan, sevincini ifade e-den bu idareci arkadaş şunu bilmeli ki, biz bir menfaat beklemeden bu işin mücadelesini zevkle yapan insanlarız.
Bugün memleket işlerini elinde tutan iktidar Partisi erkânına sesimizi duyurmak için on üç saatlik bir mesafeden haykırı -yorduk. Simdi ise bu mesafeyi kısalttık, on üç saat on üç dakikaya indi. Başşehirden başta bulunanlara hakikatleri anlatmak, milyonların nasıl eridiğini, nasıl eritildiğini anlatmak için durmadan Haykıracağız. Biz vazifemizi yapacağız. Onlar ister duysunlar ister duymasınlar. Fakat bir gün gelecek bu para değirmeninin hesabı elbette sorulacaktır!..
Şunu tekrar edelim ki; biz menfaat kaygusiyle bu para değirmeninin çarhları arasına kendini kaptıracaklardan de ğiliz. Gayemiz memleket sporuna hizmettir. Bu yolda bizi hiç bir kuvvet susturamaz ve susturamıyacaktır!..
Kemal ONAN
Iemekten kendimi alamadı
Londra'da seyrettiğim Hollanda ıutbolu benim üzerimde çok iyi bir 1 tesir bırakmıştı. Hollanda lıların bu hafta Ankara'yı ziyaretleri beni bu ; yazıyı yazmağa ve bu memleket tutbolu hakkında sporsever halka i bir fikir vermeğe şevketti, ı Yukarıda da işaret ettiğim gibi Hollanda'lılar sert ve atak bir oyun oynamaktadırlar. Yalnız şu nokta-I yı da açıkça belirtmek isterim ki I sert oyun bizde anlaşılan mânada i favllü oyun olarak anlaşılmasın, j onun içindir ki her şeyden evvel i güzel ve zevkli bir oyun seyredebil-| memiz için bu maçları idare edecek I hakem arkadaşların futbol kaidele-i rine uygun hareketlerle bizde anla-: şılan mânada sert oyunu birbirine i karıştırmamaya dikkat etmelerini bilhassa şurada işaret etmek iste-
| Sporda her ne bahasına olursa ol-] sun kazanmaktan ziyade iyi oyun | çıkarmanın esas olduğunu da kay-! detmeden geçemiyeceğim. Harici te-j masın bir gayesi de futbol kalitesini | arttırmak, halka iyi oyun seyrettir-; mek, bu maçlardan ders almak olduğuna göre gerek gelen arkadaşla-\ rın ve gerek futbolcularımızın bu i noktalan gözönünde tutmalarını ! eski bir sporcu sıfatiyle tavsiye et-! inekten kendimi alamıyacağım.
Zeki Rıza SPOREL
Türkiye Boks Birinciliği müsabakaları 7 Mayısta başlıyor
Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü Boks Federasyonu Başkanlığından :
Bugün Hollandalılarla karşılaşacak olan Gençler Birliği takımı bunda ı
Bugün Gençlerbirliği ile ilk karşılaşmasını yapacak olan Hollan-danın Feyenoord takımı dün saat 18.45 le uçakla şehrimize gelmiş-
Hava alanında kafile Bölge Başkanı, Gençlerbirliği, Ankaragü-oü klüpleri idarecilerde gazeteciler tarafından karşrlanmıştır. Kafile 14 futboicu, 3 idareci ve 1 Antrenörden müteşekkildir.
Kafile Başkanı -Phıda Wolff» kendisi ile görüşen bir arkadaşımıza şunları söylemiştir.
— Perşembe günü sabah saat 9 da Rotterdam'dan özel bir uçakla hareket ettik, geceyi Brendizide geçirdik. Dün sabah tekrar yolumuza devam ederek, İstanbul'a da uğ-rıyarak rahat bir yolculuktan sonra ilk defa Türkiye'ye geliyoruz.
Türk futbolu hakkında henüz bir fikrimiz yoktur, İşittiğimize göre Türkiye'de futbol çok ilerlemiş ve kuvvetli futbol takımları da varmış, iki oyuncu da yedektir.
Takımımız W sistemi oynamakta- , dır. Halen Hollandanın en kuvvetli Amsterdam. Roterdam, Lahey şe• , birleri arasında yapılmakta olan ! merkez bölgesi maçlarında ikinci | durumdadır.
Takımımızda 4 Milli futbolcu bu- j (unmaktadır. Bunlardan solhaf De ) Vroet 27 defa, Santrafor Branders ise 2 defa milli olmuşlardır. Diğer ! iki de yedektir,
Takımımızın en iyi oyuncularından 64 defa millî olan Fouhily Antrenör olduğu için bu seyahataiş-tirâk etmemiştir. Burada yapaoağı-mız maçlarda iyi neticeler alacağımızı tahmin ediyorum.»
Bugünkü maç hakkında Gençler-
Gençler Birliğinden Sait ile Burhan yanyana
birliği umumi kaptanı A. Rıza Er-tuğ ise şunları söylemektedir,
• — Ankara'da yaptığımız ecnebi maçlardan takımımız daima iyi netice almıştır. Hollanda hutbolu hakkında fazla bir malûmatımız yoksa da onların da bizim gibi W sistemi
Okuyucularımıza
Bugün oynanacak Hollanda -Gençler Birliği karşılaşmasının tenkidini gazetemizde eski futbolcu, Milli Takım Kaptanı Zeki Riıa
Sporsl yapacaktır.
evvel yaptığı bir maçtan evvel lıutbol oynadıklarını biliyoruz. Bizim için yabancı olmıyan bu sisteme karşı çocuklar güzel bir oyun tuttururlarsa, iyi bir netice alacağımızı tahmin ediyorum.»
Bu haftaki maçlar
B. T. Ankara Bölgesi Futbol Hakem Komitesi Başkanlığından
Bu hafta 19 Mayıs Stadyumunda yapılacak olan maçların hakemleri aşağıdadır :
Cumartesi 7 Mayıs 1949 ;
Saat 15.45 te Harp Okulu Gücü -Muhafızgücü; Hakemler : Ekrem E-miroğlu, Hüsnü Aytüre,, Fethi Emil.
Saat 17.30 da Feijenoord - Gençlerbirliği; hakemler : Ömer Tanyeri, Fethi Tokman, Kenan Sertyel.
Pazar 8 Mayıs 1949 ;
Saat 16.45 te Gençlerbirliği - An-karagücü tekaütleri. Hakemler; Kemal Aydınay, Halit Aykut, Kadri Erpekin,
Saat 18.00 de Feijenoord - Anka-ragücü. Hakemler : Refik Güven, Reşat Önen, Fuat Güvengör.
Türk ■ İtalyan tenis maçları
İstanbul, 6 (a.a.) — Tenis - eskirim ve dağcılık kulübünün davetlisi bulunan İtalyan Paroioli kulübünün tenisçileri ile dağcılık kulübü kortlarında bugün kalabalık bir seyirci kitlesi önünde müsabakalara başlanmıştır, Alınan neticeler şunlardır:
Tek erkeklerde: Carlo Della, Vi- . da - Beli but Cevanşiri - 8/6, 5/7, ı [ 7/5, 8/6 ile zorlu bir oyundan sonra ! 1 yenmiştir.
Cinliapo Serilani - Fehmi Kızıl'ı ı I 7/5, 6/2, 2/6, 6/0 yenmiştir,
Akdeniz şampiyonasına ilk kararı spor teşki
Türk Milli Takımı Atina'da yapılacak Akdeniz Kupası maçlarına hazırlanmak üzere kampa alındı.
Futbol Federasyonunun evvelâ B Milli Takımının bu müsabakalara katılması kararından sonra kamp müdürü Adnan Akının Ankara'ya gelişiyle bu karar değişiverdi, işi kitaba uydurmak için yalnız İtalyanlara karşı B Milli Takımının çıkarıl ması ve A takımının da Atina'ya gitmesi cihetine gidildi.
Son uçak faciasiyle dokuz oyuncusunu kaybeden italyanların bu şampiyonaya nasıl bir takım göndereceği henüz belli değildir ve Yunan -İtalyan maçının geri bırakıldığı dahi haber verilmektedir. Biz şurada Futbol Federasyonunun, dolayısi-le spor teşkilâtının verdiği kararları her ne sebeple olursa olsun bir gün içinde değiştirmesi noktası üzerinde durmak isteriz.
Evvelâ şunu kaydedelim kı : Bir şampiyonaya herhangi bir takım nasıl bir kadro gönderirse göndersin. İşi küçümsemıyerek B Milli Takı-nıiyle iştirak kararı sakat bir düşüncedir. Saniyen evvelce verilmiş bir kararı tesirlere kapılarak değiştirmek teşkilâtın zaafım ifade eder.
Bu itibarla mademki bu şampiyonaya katılacağız. O halde işi ciddi tutmak ve ona göre hareket etmek en doğru hal yolu olur kanaatindeyiz.
Milli formayı müdafaa bahis mevzuu olduğu bir dâvada teşkilâtın bir kaç kişinin elinde oyuncak haline getirilmesinin bizi çok üzdüğünü kaydetmeden geçemiyeeefiz.
İtalyan Futbol Federasyonuna gönderilen taziye telgrafı
Lizbon'dan memleketlerine döner-
iştirak hususunda verilen ilâtı nasıl değiştirdi
ken temsil ettikleri şehrin yakınlarında leci bir uçak kazasına kurban giden Torino kulübü futbolcularının ölümü dolayısiyle Futbol Fede rasyonu, italyan Futbol Federasyonuna ve Torino kulübüne birer ta-zıyet telgrafı çekerek, Türk sporcularının duyduğunu teessürü bildir-
IZM1RSPOR ŞAMPİYON OLDU
İzmir, 6 (Telefonla) — Göztepe kalecisi Erdoğan Akın'ın talebe olduğu halde sivil lisans ile oynatıldığı anlaşıldığından İzmir Sporlular buna itiraz etmişlerdir. Bugün toplanan tertip heyeti bölge ajanının müstenkif kalmasına rağmen bire karşı üç oyla izmir Spor'un şampiyon olduğu kararını vermiştir.

Nnill Moraıı. Halil Tufan. Nuri GU-
cm. Hikmet Yazırıotlu. Ve ılı iı Benli. •i — Kromotre hakemi: Sc Tartı ve kuru hakemleri:
İÜ, Servet Zeııeln. Halil Den Prof. Dr Kaslın Adasal. D,
Basın Kupası maçları
Bugün Istanbulda iki ezeli rakip Fenerbahçe-Galatasaray kupanın sahibini meyadana çıkarmak için karşılaşıyor
istanbul Gazeteciler Cemiyetinin tertip ettiği Basın Kupası maçlarının liderliğini geçen hafta Beşiktaş ve Vefayı yenerek Fenerbahçe aldı. Bugün İnönü Stadında yapılacak iki ezeli rakip karşılaşması beş yıllık şildin ilk sahibini meydana çıkaracaktır.
Iik turda Galatasaray'ı rahat bir oyunla yenen sarı lacivertlilerin bugün ne yapacakları yalnız İstanbulluları değil, bütün memleketi sabır-sızlandırmaktadız.
Tam on yedi yıl bekledikten sonra bu sene İstanbul şampiyonluğuna ulaşabilen Galatasaraylılar Basın : kupası maçlarında hiç de iyi bir netice alamadılar. Bilhassa ilk günde ! Vefa'ya yenilişleri şampiyonluk ü-mitlerini hafiflettiği gibi Fenerbah-1 çe'ye mağlûbiyetleri ümitlerini büsbütün kırar gibi oldu.
Fenerbahçe - Galatasaray karşılaşmaları kırk yıl var ki bir heyecan kaynağıdır. Bilhassa bugünkü karşılaşmanın şampiyonayı tâyinde oynıyacağı rol bakımından bu he-1 yecanı bir kat daha artmış bulunuyor Bakalım talih iki ezeli rakip-I ten hangisinin yüzüne gülecek!..
At yarışları başlarken!..
izmir ilkbahar at yarışları geçen hafta sona erdi. Yarın Ankara koşuları başlıyoı.
Ankara ilk hafta programının, yarışların koşu kazanma mış atlara mahsus olmasına, bir çok hayvanların formuna girmediklerinden kayıtlı bulunmamasına rağmen yüklü oluşu bu yıl at adedinin geçen senelere nisbetle kıyas kabul edemiye. cek kadar tazla olduğunu bize anlatıyor.
At çokluğu noktasından yarışların alâkalı olacağını bir yana bırakarak yarışçılığımızın istikbali bakımından en mühim bir mesele üzerinde durmak teriz.
At yarışı denince at neslinin ıslâhı başlıca gayeyi teşkil etmekle beraber herşeyden evvel akla bahsi müşterek gelir. Şunu esefle kaydetmek mecbu riyetindeyiz ki son senelerde aı koşuları bir para tuzağı halin: almıştır.
Paranın girdiği yerde dalavere imkânları önlenmediği, hile yolları kanuni müeyyidelerle tıkanmadığı takdirde normal yarış yapmak imkânları da c dan kalkar.
Geçen yıl yarış sahasında kar-
S''aştığımız bir hâdisenin aldığı
netice bizde bahsi müştereklerin ve bilhassa koşuların i mal cereyanı imkânlarının tadan kalktığını bütün açıklı-ğiyle meydana koymuştur.
Dünyanın her yerinde yarış sahalarında hakem heyetleri vâsi salahiyetlerle iş görürler. Hakem heyetlerinin verdikleri kararlar kafidir. Hiç bir suretle bozulamaz. Halbuki bizde geçen yıl karşılaşılan bir hâdise hakem heyetlerinin bir jokeyi, bir atı diskalifiye etmek, cezalandırmak salâhiyetini taşımadığını anlatmıştır.
istanbul'da bir koşuda diskalifiye edilen Tarzan sahibi, Devlet Şurasına müracaatla aldığı kararla jürinin verdiği kararı hükümsüz saydırmış ve hakem heyetlerinin bir yarış kanunu mevcut olmadığından böyle bir karar vermeğe salâhiyeti bulunmadığını sarahatle bize göstermiştir.
Hal böyle iken, yüz binlerce liranın döndüğü bahsi müştereklerde tuzak kurulmasını önlemek, normal yarış yapmak imkânları ortadan kalkmış demektir. Salâhiyetsiz bir hakem heyeti önünde yapılacak koşularda bir atın tutulması, kombinezonlar yapılması, koşuların bir para tuzağı haline sokulmaktan kurtulması imkânı var
Yarış soyguncularını ortadan kaldırmak için herşeyden evvel bu işi müeyyidelere bağlıyan bir yarış kanununa ihtiyaç vardır. Bu kanun yapılmadıkça normal yarış yapılmasına imkân yoktur!..