YENİ SABAH
39 rZWinci yıl —
ABONE 5ARTLARI Türkiye Ecnebi
HER YERÜE^
— 20795
- No. 332
GÜNDELİK SİYASİ HALK GAZETESİ
000 Kr. S.«eliği 2400 Kr.
S00 Kr. « aylığı 1200 Kr.
260 Kr. 3 aylığı 600 Kr.
90 Kr. 1 aylığı 300 Kr.
Po»ta ittihadına girmemiş memleketler için 26, 14, 7.5 re 4 lira
3
KURUŞ
Ingiliz Siyasetinde Değişiklik
Yazan: Hüseyin Cahid YALÇIN.
İngiltere Başvekili Chamberla-/n İngiliz siyasetinde yeni bir dev-re açtığını Avam Kamarasında filenen söyledi ve izahat verdi. Ayni derecede ehemmiyete şayan olan nokta bütün partilerin bu lıu-j şuta başvekile müzaheret göster-; inekte ve onun mesleğini tasvib etmekte bulunmalarıdır.
Filhakika, ne pahasına olursa olsun, Avrupada sulhu muhafaza etmek siyasetini takib etmiş olan Chamberlayin için, Çekoslovakyalım Almanya tarafından ilhakından sonra ya mevkiini terkedip çekilmekten, yahut siyaset değiştirmekten başka yapılacak, bir şey • kalmıyordu. Çünkü Münih anlaşması ile kendisini gösteren siyasettin iflâs etmiş olduğu meydanda fidi. Chamberlain şimdi arkasında böyle bir mazi ile çetin bir siyaset takip etmeğe başlayınca, hiç kimse tarafından sulh davasına hiya -net etmiş yahut kâfi derecede ve merbutiyet göstermemiş olmakla ittiham edilemiyeceğine emindir. Bu onun için yeni siyasetini müdafaada büyük bir istinadgâh teşkil edebilir.
îngilterenin açtığı yeni devre ‘nedir? Berlin ve Roma menbaları bıinu kendilerine karşı bir hareket telâkki, ediyorlar. Berlin etrafının çemberle sarılmasına hiç bir zaman razı olamıyacağını ilân ediyor, İtalya Akdenizde hapsedile-miyeceğini söylüyor. Her iki taraf da îngilterenin yeni siyasetini tak- . bihte ve kendilerine karşı bir has-mâne his ve hareket diye tefsir etmekte müttefiktirler.
İhtilâfa doğrudan doğruya alâkadar olmamak ve taraflardan her ikisine karşı da dostane hisler beslemek itibariyle, biz bu vazi - ' yet karşısında âzami derecede bî- 1 tarafane düşünebileceğimizi zan- | nediyoruz. İnsaf ile söylemek lâzım gelirse, Almanya ile İtalya'nın hiç bir tehdide maruz kalmadıkları aşikardır. Alman ve İtalyan topraklarına tecavüz etmek ıstiyen hiç bir hükümet görmüyoruz. Bugün böyle olduğu gibi, yarın da İngiliz başvekilinin tavsiye ve temenni ettiği tarzda bir anlaşma hasıl olursa böyle birleşecek devletlerin Almanya ve Italyaya tecavüze kalkacaklarına ihtimal verilemez.
Büyük Almanya bugün hiçbir tecavüzden korkmıyacak kadar tkuvvetlidir. Berlin - Roma mihveri her hangi bir hücuma muvaffakiyetle mukavemet edecek kadar yekpare bir kitledir. Almanya ve İtalyadan toprak almak için açılacak bir tecavüz! darbe ne garbi Avrupa efkârıumumiyesi tahammül eder, ne Avrupanın orta ve cenubi 'şarkî milletleri böyle bir şekavti aklından geçirir. Birnenaley Almanya ve îtalyada”. îngilterenin yeni siyaseti aleyhinde işitilen infial seslerini hakikî bir meselenin verdiği endişeden ziyade bazı tasavvurların fiile çıkamıyacağı mü-j lâhazasından mütevellit bir mem-' nuniyetsizliğe atfetmek zarureti hasıl oluyor.
Filhakika Chamberlain'ın hazırlamakta olduğu anlaşma fille çıkarsa Almanyanın etrafında tecavüz! t)ir çenber değil, Almanya-dan taşması muhtemel istilâ se-8ellerine karşı bir set vücuda gelmiş olacaktır. Eğer Almanya-da ve îtalyada tecavüz ve istilâ maksatları yoksa bu müdafaa şeddinin yükselmesinden niçin bu kadar sinirlendiklerini makûl ve mantıkî bir surette izah imkânı bulunamaz.
Hüsayia Cahid YALÇIN (Sonu S üncü sayfada)
Italyan-Alman Erkânı H a r b iye Tema s I a r ı
İki Ordunun Tek Kumanda Altında
Çalışması Şekli Görüşülüyor
Ingiliz Başvekili Dün Avam Kamarasında Ingiliz - Leh Anlaşması Hakkında malûmat verdi
Berlin: 6. (A.A) — Deutsche Al-Igemeine Zeitung’un Londra muhabiri, Bohemya ve Moravyanm Almanya tarafından işgal edilmesi ü-zerine İngiliz siyasetinde vukua gelmiş olan tahavvüle aid uzun bir makale yazmıştır. Mumaileyh, bu siyasetin bir hata olduğunu yazmakta ve şöyle demektedir:
îngilterenin 90 miJyon nüfuslu bir millet ile uzun müddet muhasa-ma halinde kalabilmesine ihtimal vermiyoruz. Avrupanın general Frankonun muzafferiyeti dolayısile Berlin- Roma- Madrid müsellesi tarafından tayin edilmiş olan yeni siyasî coğrafyası, Almanyanın berrî Avrupadaki vaziyeti kayıd ve şartsız olarak kabul ve teslim edecek o-lan bir îngiliz- Alman anlaşmasının İngiliz imparatorluğunun emniyeti için lâzım bir şart olduğunu göstermektedir. Lord Halifaksın yeni siyaseti fena ve zararlıdır. Bu siyaset,
General Keitel
fenadır. Çünkü B. Chamberlain’ın anlaşma siyaseti terkedilmiş olduğundan bir tek ihtimal vardır: îngilterenin de diğer devletler gibi hiçbir menfaati olmıyacağı bir hercümerç.
Chamberlain Avam kamarasında izahat verdi.
Londra: 6. (A.A.) — Avam ka-
KÖROĞLU
Büyük Halk Destanı
Yazan: MURAD SERTOĞLU
Murad Sertoğlu'nun sureti mahsusada gazetemiz için hazırladığı bu eser, Türk edebiyatında yeni bir çığır açmaktadır. Arkadaşımız, bumeşhur destanın blriblrinden farklı birçok nüshaları üzerinde yaptığı tetkiklerden sonra bunları mezcetmlş ve mükemmel bir tarihi roman vücuda getirmiştir.
Bu romanın en büyük hususiyeti yazılışında halk dilini tamamile muhafaza edişi ve Köroğlu destanının bütün Anadolu hal. kinin dilinden düşmlyen en güzel manilerini aynen ihtiva edişidir.
Her sınıf halkın lezzet ve merakla okuyacağı bu fevkalâde güzel ve sürükleyici mertlik ve kahramanlık romanı, ayni zamanda hususî surette yaptırdığımız resimlerle de canlandırılmıştır.
YARIN BAŞLIYOR
Casus Mustafa Sagir
Nasıl Yetişti?
İstanbula Neden geldi? Kimlerle Temas Etti? Bulgaristana Niçin Gitti? Yunanlılardan hüviyetini nasıl gizledi? Ankaraya nasıl ve niçin gitti? Nasıl Tutuldu Ve
Nasıl Asıldı?
Casus Mustafa Sagir
Bir iki Güne Kadar Başlıyacağız ---------------------------------/
İtalyan Harp Gemileri Drac f
Limanında
Ingiltere ve Yugoslavya Arnavutluk işgal Edilirse Lâkayt Kalacaklar
marasında B. Chamberlain, B. Beck ile yapılmış olan görüşmelerin geniş bir sahada cereyan etmiş ve iki hükümetin (bazı umumî prensipler hakkmda tam bir itilâf halinde) bulunduklarım göstermiş olduğunu beyan etmiştir.
îki memleketin İngiltere hükümeti tarafından Polonya hükümetine verilmiş olan şimdiki muvakkat ve bir taraflı teminat yerine kaim o-lacak daimî ve mütekabil mahiyette bir itilâfa iştirâk etmeğe âmade olduklarını tebeyyün etmiştir.
Böyle devamlı bir itilâfın İkmaline intizaren B. Beck, Polonya hükümetinin İngiltere hükümeti tarafından Polonyaya verilmiş olan muvakkat teminatta derpiş edilmiş olan ayni şartlar dahilinde kendisini İngiltere hükümetine yardım etmek mecburiyetinde addetmekte olduğu hakkında îngütere hükümetine teminat vermiştir. Devamlı itilâfname (Sonu 3 üncü sayfamızda)
s::::;::::::::::::::::::::::::;:---:-:;-» Cümhurreisinin Gezintileri
Ankara: 6 (Hususî) — Cum-hurreisimiz İsmet İnönü bu sabah şehrimizde bir gezinti yapmış ve Keçiörene gitmişlerdir.
Tahrana
Gidecek
Heyetimiz
Ankara: 6 (Hususî) — İran Veliahdı ile Mısır Prensesinin Tahranda yapılacak düğünlerinde Türkiyeyi temsil edecek heyet şu zevattan müteşekkil olacaktır:
Hariciye Vekili Şükrü Sara -çoğîu, Ordu Müfettişi General Kâzım Orbay, Meclis reis vekili Refet Canıtez, Hariciye umumî kâ-tib muavini Nebil, elçilik baş kâtibi Receb ve hususî kalem müdürü Abdullah Zeki.
Heyet Nisanın onunda Musul Kerkük Hanıkın yolu ile harket edecektir. Ayrıca yedi tayyarelik hava filomuz ve askerî kıta da 0-gün Tahrana hareket edecektir. Kaymakamlar arasında
Ankara: 6 (Hususî) — Acıpa-yan kaymakamlığına Cemil, Yeniceye Kâzım Gürel, Serik kayma -karalığına Hakkı Uygur, Kara Suya, Dörtyol kaymakamı Adil, Su şehrine Necmi, Arapkire Emin, Karzana Şevket, Ya!.(/e Çorlu kaymakamı Niyazi, Dadaya Zeki Andrine Hüsnü Erkin, Çatara Hadım kaymakamı Nazım tayin edilmişlerdir.
Yeni tayinler
Ankara: 6 (Hususî) — Tütün işleri müdürü Adana inhisarlar U-mum müdürlüğüne Fahrinin de orman umum müdürlüğüne tayini yüksek tasdikten çıkmıştır.
Hâriciyede tayinler
Ankara: 6 (Hususî) — Melih Esenbel Paris ve Ilayreddin Yalın Beyrut baş konsolosluğu kacı-larlıklarına tayin edilmişlerdir.
Mâliyede tayînlpr
Ankara: G (Hususî) — Maliye müfettişi Gıyaseddin malî tetkik âzalığa tayin olunmuştur.
T
İtalya Kralı Askeri Teftişte
(Yazısı 3 Uncli sayfamızda)
Afyon Heyetimiz Dün Döndü
Türk-Yugoslav afyon anlaşması memleketimiz için hayırlı bir inkişaf devresi hazırlatacaktır

lürk - tugoslav Afyon Anlaşması Belgradda İmzalanırken
îktisat Vekâleti teşkilâtlandırma müdürü Servet Birkin, sabık toprak mahsûlleri umum müdürü Afyon mebusu Hamza Osman Erkan,
ofis İstanbul şubesi müdürü Vahid Demirkandan mürekkep Afyon heyetimiz dün sabah Semplon ekspresile (Sonu 3 üncü sayfamızda)
HER SABAH
Dükkânlara Asılacak Vecizeler
Vali ve Belediye reosimiz Lûtfi Kırdar şehrin ve sokaklarının temiz tutulması için göze çarpacak yerlere vecizeler astırdı, halkı caddeleri evleri kadar temiz tutmaya davet etti. Hakikaten bir şehrin temizliği o şehir sekenesinin medeniyet derecesinin en şaşmaz bir ölçüsüdür..
Ancak kendilerine haber verelim ki bu vecizeler ve ikazların noksan bir tarafı vardır. Bize kalsaydı balıkçı ve manavlar başta gelmek şar-tile aşçı, berber dükkânlarına da şöyle birer levha astır irdik: (Kuru mevsimde dükkânın önünü sulaya-
cağım diye konserve kutusundan bozma aaşrapalarla etrafa kirli sular saçmak tstanbulun ve İstanbulluların sıhhatına suikast hazırlamaktır.), (Sokakları sulamaya kal kışma, o vazife belediyenindir.), (Dükkânın önü yalnız senin değil, bütün hemşehrileriııindir.)
Dikkat ediyoruz, daha yaz gelmeden bu iptidai toz bastırma fasılları daha şimdiden başladı. Kahve fincanlarının yıkandığı bulaşık su yu ile sulanan bir şehir olmaktan İstanbul artık kurtulmalıdır.
A. Cemaleddin SARAÇOĞLU
7 NİSAN 1939
Yazan ı M. SIFIR
Tefrika No 53
POLİTİKA
yanı başında, Çe-Macarlarla karşı
Arabyan Hanında Feci
Hastahaneden Kaçan Azılı Hırsız Faaliyette mi
Dayak Yeme Sahneleri
Zavallı Kadri İlk Sopalardan Sonra Bülbül Kesilivermişti

Dayak sırası Hoca Bekire gel- s mişti. İşin şakası yoktu. Herifler söyletinceye kadar hepimizi sıraya i çekecek, tabanlarımızı şişirecekler- f di. Başçavuş, Kadriye yaptığı gibi, » bir çelme savurup Hoca Bekiri de j yere kapatmak istemişti. Muvaffak 1 olamamıştı. Attığı çelme Bekiri değil kendini sarsmış, sallamıştı. Yü- i zü koyun yere kapanmıştı. Zora ne 1 dayanır ki?.. Nihayet Hoca Bekiri 1 de devirmişler, nasibine düşen bir I elli kadar sopayı yedirmişlerdi. Fa- ) kat, ağzından bir tek söz çıkaranla- ı mış, evet dedirememişlerdi. Başça- 1 vuş büsbütün kızarmış, gazaplan- ( mıştı. Tercüman büsbütün sakarlaş- ( mış, çomarlaşmıştı. Daha çok dövecekler ve çok ta söveceklerdi amma talih imdadımıza yetişmişti. Ansızın ortalık kararmış, bardaktan boşanır gibi, gibi değil, bayağı gök delinmiş fibi görülmemiş bir bolluk ile yağmur yağmağa, şimşekler çakmağa başlamıştı. Gürüldeyen gök binayı bile sarsıyordu.
Dayak faslı geri kalmıştı. Bizi bir odaya kapatmışlar, baş başa bırakmışlardı. Zaten akşam da olmuştu. Hepimiz, birer köşeye çekilmiş, süt dökmüş kediler gibi sinmiştik düşünüyorduk. Fakat bu işin böyle ayrı ayn düşüncelerle halli imkânı yoktu. Görüşüp konuşmak, bir karar verip ağız birliği yapmak lâzımdı. Odayı kaplıyan mezar sessizliğini evvelâ ben yırttım. Hemen bir köşede baş başa geldik. Fikirlerimizi ortaya serdik. Kararlarımızı verdik.
Verdiğimiz karar şu idi:
"Biz ileri sürülen suç ne ise üzc rimize alacak, Salih reisin bizimle • hiç bir alâkası olmadığını söyliye-cek ve onun serbest bırakılmasını temin edecektik. O da yakayı sıyırınca dışarda tanıdığı yakın adamlarına baş vuracak, Avukat Leonu, mavnacıların şefaatçisi (Melencin)i harekete getirecek ve icap ederse biraz dünyalık kurban ederek bizi kurtarmağa çalışacaktı.....
Başçavuş Kadriyi neden bilmem, bizden ayırdıkları için, tabiî verdiğimiz kararı ona bildirememiş, ve haber göndermek imkânını da bula-ı mamıştık. Gece yatsı vakti idi. Onu da bitkin bir halde bulunduğumuz odaya getirmişler, kapiyı da üzerimize kilitlemişlerdi. Biraz sonra. Kadri dert yanıyor, tekrar yediği dayaklan, ettiği itirafları anlatıyordu.
anlaşılmıştı. Düşmanlar teşeb busümüzü olduğu gibi haber almışlardı. Fakat nasıl ve kimden?., tşte o cihetler karanlık kalmıştı. Ancak burada tesadüfün iyi bir yardımı olmuştu. Kadri çavuş, verdiği ifadede Salih reisi unuttuğunu, ona dair bir «ey söylemediğini bize temin ediyor biraz yüreğimizi serinletiyordu. O gceeyi, sabaha kadar uykusuz ve ■oylıyeceğimiz sözleri birbirimize tekrarlamakla geçirmiştik.
Ertıgj sabah, kumandanın kar-gısma ilk olarak beni çıkarmışlardı. , sorulan ısım, adres gibi suallere İcap eden cevaplan verdikten, olduğu iddia edilen sabıkalan ağzımda gevelıyerek red ve tevil ettikten son ra, ben de suçu itiraf etmiş, ve bu teçhizat İle cephaneyi Anadoluya gö tünlp satmak, ve bir kaç para k«-Ş-mmak fikri ne bu işe Hoca Bekir s!nhUn^e mU,tereken Kirişliğimi, allh reisin o sırada yanımda tesadüfen bulunduğunu ve hele motör-«ülerm ne götüracekieri e,,.. ol.
madiğini ilâve
«un elebaşıhğmı butta Uetlzenme almıştım. Hoea Bekiri, Hemşlnb Nuri d. aşağı yukarl mm söylediklerimi tekrar il. bana
malûmatları etmiş ;
suç ortağı olmuşlardı.
Düşmanları aldatmış, sözümüze inandırmıştık. O akşam geç vakit Salih reisi, ertesi sabah ta Yakup ve Şükrü kaptanlarla nıotörlerin makinist ve tayfaları serbest bırakılmışlardı.
Ben, Hoca Bekir, Hemşinli Nuri, Başçavuş Kadri Arabyan hanında tam on yedi gün daha kalmış ve daha nice nice ikramlarla ağırlanın iştik. Hepimizi deniz hırsızlığı ile suç landırmışlar. Beni de bu çetenin başı saymışlardı. İsmimin başına takılan korsan sıfatının perçinleşmesin-de bu vakanın gerçekten çok tesiri j olmuştu.
Salih reis bize karşı verdiği sözü cidden tutmuş, hepimizi de, kurtarmıştı.
Avukat Müsyü Leon bu işde bütün becerikliliğini göstermişti. Gerçi sekiz yüz lira almış ve fakat bu parayı hak etmiş ve bize helâl ettirmişti.
Salih reisin, bizi kurtarmak için giriştiği teşebbüslerden tabiî bizim haberimiz olmuyordu. Arabyan hanının zalimleri, bilhassa bizim, şe- ■ hirle olan münasebetlerimizi kökten kesmişlerdi. Dışardan ne bir haber, ne de bir mektup almak imkânını j bırakmamışlardı. Ziyaretimize gelenlere, bizi soranlara, yüzümzü gös * termek değil, yaşadığımızı bile söy- 1 lemedikten başka üstelik kovuyor- ' lardı. I
Merak ve endişe içinde geçirdiğ 1 miz gecelerden birinin sabahı idi. Gardiyan Tatavlalı (Todori) alaylı bir tavırla gülerek odamıza girdi ve:
— Haydi bakalum, dedi. Hazır-
, lanın gidiyorsunuz.
İnanmamıştık bu müjdeye, Bizi üzmek, eriyip kıvrandığımızı görmekle zevklenmek için, her sabahki gibi, yine boşbuğazlık ettiğini sanmış ve ne kımıldanmış, ne de sevinç göstermiştik. Todori bu hareketsizliğimize kızmıştı. Elindeki örülmüş kösele kamçısmı dıvara şiddetle vur muş ve haykırmıştı:
— Haydi vire. Sizinle oynıyaza-ğiz. Toplanın bakalum.
Pek te şakaya benzemiyen bu ıs rar karşısında biraz ümitlendim ve anlamamış gibi davranarak sordum :
— Başka odaya mı, yoksa angaryaya mı gidiyoruz baba {Todori.
Kamçısmı bu sefer de Hoca Be-kirin yağlı sırtına yapıştırdı ve:
— Ne angaryası vire. Sizi mille- ( tinize teslim edezeğiz, emir gelmiş.
Şüpheli bir mana ifade eden bıı cümle ve hele teslim kelimesi kulağımda yırtıcı bir akis yapmış, yüreğimi sızlatmıştı. Dudaklarımın arasından:
, Hangi milletimize?..
Suali dökülüvermişti. Zalim he-ı | rif, bir ok yılanı gibi üzerime atılmağa hazırlanmış, fena fena da solumaya başlamıştı. Bir iki yutkunduktan sonra, attığı zehirli bir kahkaha ile odanın . diyarlarını çınlatmış ve:
— Sizi, demişti. Ölmüş milletinize kavuşturmak için Mustafa paşaya gönderezeyiz. Amma değil Ana-doluda. Harbiye nezaretinde Mustafa paşaya.
Hepimizde bet, beniz atmıştı. Nefeslerimiz daralmıştı. Gözlerimiz kararmıştı. Gardiyanın gönderileceğimizi müjdelediği yer, Nemrud Mus-tafanm divan, harbi idi. Bizim gözü «ulu Kadri çavuş ym. ağlamağa, doğünmege başlamıştı. Ve:
- Bu zalim herif, diyordu. Beni muhakkak asar.
Bekir hoea pek çabuk kendini toplamış ve şakacıhğ. başlamıştı. Her vakitki derya dllUği, hiç bir vakit kaybetmediği şenliği İle gülüyor.
İzmir zabıtası Ihsan Çetln-clnl arıyor
Geçen gün Manisa emrazı akliye ve asabiye hastahanesinden kaçan sabıkalı İhsan Çetinin, ağlebi ihtimal tekrar İzmire gelmiştir. îzmlrde 11 kadar ve ve mağaza soyduğu i-çin on sekiz sene ağır hapse mahkûm edilmiş olan İhsan, zabıta nezaretine altında tutulmakta idi. Fakat asabî bir hastalı kyüzünden Manisa j akliye ve asabiye hastahanesinde! tedavi altına alınmış fakat oradan' da kaçmıştır. İhsan Çetinçin, evvelki gece Balcılar çarşısında gramo-foncu B. Mustafa Sarının dükkânına arka taraftaki hava penceresinden girmiş, 155 lira kıymetinde saat ve dürbinle 36 lira para çalmıştır. Mağazada bulunan parmak izleri ve hırsızlığın şekli, vaka kahrama • nının gene İhsan Çetinçin olduğunu | göstermektedir. Zabıta, sabıkalıyı ; yakalamak için lâzım gelen tedbir-| leri almıştır.
Geceleri çaldığı kumaşları mezarlığa saklıyan genç yakalandı
Sapanla Göz Kör Eden Kız
Dün; Ağırcezadakl muhakemesinde, suçsuz olduğunu İddia etti Kasımpaşada küçük bir çocuğun gözünü sapanla kör ettiği iddiasile Ağır ceza mahkemesine verilen Meb-rûke ismindeki bir kızın muhakemesine dün devam olunmuştur.
Dünkü celsede suçlu Mebrûke, bu işi kendisi yapmadığım söylemiş ve hattâ vaka esnasında orada olmayıp başka bir yerde bulunduğuna dair şahitleri olduğunu da iddia eylemiştir.
Muhakeme bundan sonra ebe Sadberek ve Meliha isimlerindeki şahitleri dinlemiştir.
Dava, gelmiyen şahitlerin celbi için talik olunmuştur!.
İNHİSARLARDA :
BELEDİYEDE :
r.
r
ol-
su -
(Devamı v&r)
Bakırköy belediye şubesindeki i
tahkikat diğer şubelere de 1 teşmil olunacak i
Bakır köyünde belediye muhase- ı be müdürlüğü tarafından yapüan ı tahkikat neticesinde çıkarılan süi is- ; timal murakıpların tetkikatı netice- 1 sinde de tahakkuk etmiştir. Süi istimalde medhaldar görülen Bakır köy belediye tahakkuk baş memuru Salih ve tahakkuk memuru Osmana işten el çektirilmiştir. Yapılan suiistimal hakikat hilâfına resmî beyannameleri tahrif etmek şeklindedir. Suçlular adliyeye verilmiştir. Bakır köy şubesinde tahkikata devam e-dilmektedir. Lüzum görüldüğü takdirde tahkikat diğer belediye şubelerine de teşmil olunacaktır.
Belediye bütçeleri
İstanbul belediyesi masarifat bütçesi hazırlıkları devam etmektedir. Daimî encümen dün de Şehir tiyatrosu. konservatuar, mezbaha vo düşkünler evi bütçeleri hazırlanmış-tır.
Bütçeleri hazırlanan daire mü-durlcrı encümen içtünalannda hazır bulunmuşlardır.
Flloryanın ağaçlandırılması
Filoryayı şimal rüzgârlarının te-sıratından korumak maksadile dikilmesine lüzum görülen ağaçların dikilme işi dört senelik bir plâna bağlanmıştı. Plânm bu seneye tesadüf eden kısmının tatbikına başlanmıştır. Dikilen ağaçlar arasında bilhassa çam ve sedir ağaçları vardır.
Çöp kutuları çoğaltılıyor
İstanbul belediyesi temizlik işle-n müdürlüğü tarafmdan yollara ko-nulan çop kutularını her durak yerine birer tene olarak konulmuştu. Bunların mahzurları bilhassa çöp istiabına kâfi gelmemeleri olduğu görülmüş ve çöp kutularına durak . yerlerinde ikiye hattâ üçe iblâğına
■ karar verilmiştir. Bu kararın tatta-katma yakında geçilecektir.
. İş Bankası Beyoğlu şubesindeki zimmet hâdisesinin muhakemesi . ^ Bankasının Beyoğlu şubesinden bir mıkdar para zimmetine ge-
■ çırmek suçile Asliye 1 inci cezaya verilen mezkûr şube memurlarından
. Fuadın muhakemesine dün devam olunmuştur.
Muhakeme; İzmitten bir şahidin ifadesinin alınması için talik olun-muştur.
Karamürsel Fabrikası Hırsızlarının Muhakemesine Başlandı Karamürsel fabrikasının damın delerek kumaş çalmaktan ve bunları satın almaktan suçlu olan 5 kişi-mu muhakemesine dün Asliye 1 inci cezada başlanılmıştır. m„t’r“hak.eme' 8ahİd Celbİ icia k“)-
Kumaş hırsızı Yorgi
Gazlı çeşmede mensucat santral limited şirketinden 20 gündenberi hergün birer top ipekli ve paltoluk kumaş çalınmağa başlamıştır. Bunun üzerine, şirket müdürü zabıtayı haberdar etmiş ve tahkikata başlamıştır. Nihayet dün tek bir top ku maş satmak üzere bulunan Yorgi ismindeki genç 2 ci şube memurları ta rafından çarşıda çevrilmiş tahkikat neticesinde bu şirketin elektrikçisi olduğu ve geceleri kimse görmeden çalıdığı toplan mezarlığa saklayıp ertesi günü alıp çarşıda sattığı anlaşılmıştır.!. Zabıtaca topların mühim mikdarı meydana çıkarılmıştır.
İnhisarlarda memurlara verilen ikramiyeler İnhisarlar İdaresi memur ve müs tahdımine birer maaş nisbetinde ikramiye vermeğe başlamıştır. Bu ikramiyeler senelik ve iki sene zarfından hiç mezuniyetini yapmıyan memurlara bir nisbet dahilinde verilmektedir.
MAHKEMELERDE :
Hiddetli Kasap
Beş kuraş yUzUnden çıraglle beraber müşterisini dövdüğünden hapse mahkûm oldu
Abdurrahman isminde bir adam dün Küçük pazarda kasap Mustafa-dan 2 kilo kuzu eti almış, bunun ü-zerine kasap etin arasına kuzu başı da koymak istemiştir. Abdülmecid, kasaba, 5 kuruş fazla vereceğini fakat baş koymamasını söylemiştir. Fakat, etler tartıldıktan sonra hesap görülürken k^sap Mustafa; müş ferisinden 10 kuruş istemiş ve:
— Sen, kilo başına 5 kuruş fazla vereceğim dedin!..) diye iddia etmiştir.
Abdülmecid ise:
— Hayır; ben iki kilo için 5 kuruş vereceğim!, demiş ve bu suretle iş kavgaya dönmüştür. Kavgada kasap Mustafa ve çırağı zavallı müşteriyi bir güzel dövmüşlerdir. Nihayet, iş polise ve oradan da mahkemeye aksetmiştir.
Cürmü meşhud muhakemesi; dün müşterisini döven kasap Mustafa ile çırağı Hızın birçr ay hapse mahkûm etmiş ve hemen tevkif eylemiştir.
Bir hırsız mahkûm oldu
Haliç vapurlarında kaptan Rüs-temin paltosunu çalan îstepan ismin de bir hırsız, dün Sultan Ahmet 1 inci sulh ceza mahkemesi tarafından 1 ay hapse mahkûm olunmuştur. Karışık yağ satan bir yağcının.
Muhakemesi
Balık pazarında tereyağcılık yapan Mihal isminde bir adam karışık yağ sattığından mahkemeye verilmiştir.
Dünkü muhakemeden anlaşıldığına göre belediye memurları Miha-lın dükkânındaki teıeyağlardan 8 nümune almışlardır.
Bunlardan yedisi iyi; bir tanesi bozuk çıkmıştır..
Sultan Ahmet 1 inci sulh ceza da muhakeme olunan Mihal, (bu sekizinci numunenin de bozuk olmayıp hilesiz bulunduğunu iddia etmiş ve bu nümuneyi iyi muayene ve tahlil etmemiş olacaklar.. Çünkü bu yağları; ben kendi elimle yapıyorum. Hilesizdir! Onun için nümunenin (Tıbbı Adlî) de muayene ve tahlilini isterim.) demiştir.
Muhakeme; bu talebi kabul etmiş ve nümunenin Tıbbı adlîde tahlilini kararlaştırmıştır-..
POLİSTE :
Çocuklu Dilenci
Kanunen çalışmağa sallh olmadığından muhakemede affedildi!
Sultan Ahmetde dilenen Fatma isminde bir kadın, polis memurları tarafından yakalanmış ve Sultan-Ahmet birinci sulh ceza mahkemesine verilmiştir.
Fatma; muhakemede, 5 çocuk sahibi olduğunu bu sebeple,çalışamadığını ve dilencilik yapmağa mecbur kaldığını söylemiştir.
Muhakeme; kendisini, kanunen çalışmağa salih görmediğinden atfetmiştir.
Şehrimizdeki seyyahlar gittiler
Alman bandıralı Mil Voke vapu-rile şehrimize gelen 500 seyyah dün de şehrin şayanı temaşa mahallerini müzeleri ve Kapalı çarşıyı gezmişler ve Akşam saat 19 da şehrimizden ayrılmışlardır.
Bir genç kızın jiletle yüzünü kesti!
Dün akşam Ramide feci bir vaka olmuştur:
Ramide Yeni mahallede 5 numaralı evde oturan Yusuf kızı 17 yaşlarında Sacide; askerlikten mat-rud bir gençle sevişmektedir.
Fakat son zamanlarda ikisinin a-rası açılmıştır.
Çünkü: Sacide; sevgilisine evlenmelerini teklif etmiştir.
Genç delikanlı ise buna razı olmamıştır. Nihayet dün akşam iki sevgili arasmda tekrar bu meselenin münakaşası başlamış ve delikanlı cebinden keskin bir jilet çıkararak 17 yaşındaki sevgilisinin yüzünü derin bir surette kesmiştir.
Zavallı genç kız, feryadlar arasında Haseki hastahanesinde tedavi altına alınmıştır. Suçlu firar etmiştir.
Keserle Yaraladı
Dün Tahtakalede Hezer iliue Ali isminde iki arkadaş dün kavga etmişler bunlardan Ali, arkadaşını keserle yaralamış ve yakalanmıştır.
Maslak yolunda bir otomobil parçalandı
Maslak yolundan geçen şoför Şe I rifin idaresindeki 1599 numaralı otomobil köpekleri çiğnememek üzere fren yapmış, fakat ağaçlara çarparak parçalanmıştır!,-
Slovak-Macar ihtilâfının son veçhesi
Almanyanm koslovakyauın, karşıya kalarak araziye müteallik bazı terklerde bulunması ve bu arada epey karışıklıkların vukuu belki do nazarı dikkati celbetmlştir. Halbuki burada küçük mikyaeda de ol-sa, neticesi bir olan bir siyasi hâdise olmuştur, O da, kuvvetle tazyik va-sıtasile bir memleketin bazı parçala, rını elde etmek mes'elesidir. Slovak-lar binniebe Almanlarla yapmış ol-duklan itilâf ile, onların nüfuzu altına girmekle beraber arazilerinden öyle bir kayıpda bulunmamışlardı. Halbuki Macarlarla iş böyle olmamıştır. Peştenin istediği, Slovakya-nın şark hududunda Uli vadisinin garp kısımlarım elde etmek, Polon-yayı Macaristana bağlıyan demiryolu hattının nehir boyunca müdafaasını imkân dahiline getirmekdi. Macarların talep ettiği arazi 1700 kilometre murabbaı mesahasında idi.
Bu talepler karşısında Slovak hü kumeti müdafaaya kalkışmış, süâh-lar patlarken bazı hukukî esaslar da serdetmiştir. Slovak müdafaasında esas itibarile, hududu Versay sulh muahedesi konferasının tesbit ettiği 16 martta şarki Slovakya hudud-laruıa Macaristanm riayeti taayyün etmiş olduğu, ve Macarların talep ettikleri mıntakaların cenub kısmında Slovak unsuruna «âkin bulunduğu bildirilmişti. Nihayet son bir istinad noktası olarak da Alman ve Slovak itilâfı üe, Alman-yanın, Slovakyanın hududlarmı temin ettiği de üâve edilmişti.
Fakat bu hukukî sebepler filiyat sahasında bir akis bulamamış ve. vücude gelen bir kompromis ile Macar- Slovak ihtilâfı fiilî olarak kapanmıştır. Bu kompromi neticesin-de Slovakya şark hududunun imti-dadınca 30 kilometrelik bir arazi parçasını kaybetmekte ve buna mukabil bir zamanlar tasavvur ettiği bazı tavizatı bile elde edememekte-I dır. Halbuki 23 martta Beriinde imzalanan Alman- Slovak paktının bir rinci maddesi Almanların Slovakya nın tamamiyeti mülkiyesini temin edeceğini söyliyoıdu. Ve bu pakt, ve hükümleri yirmi beş sene için muteber idi. Yalnız hâdiseler bu mua-bedenin de riayet edilmediğini gös-temektedir. Ve bu da Âvrupanıu hali hazır vaziyetinde bir istisna teşkil etmektedir.
Bu vakanın Slovakyada yaptığı tesirler oldukça mühimdir. Alman-yanın vermiş olduğu sözü tutmadığını gören Slovaklar hoşnutsuzluğa uğramışlar ve Macarlara karşı duydukları hissiyat şiddetini kaybetmemiş bir hal göstermiştir. Aynen
Slovaklar, zararlarına da olsa, baş. hl V'ıT" ya,rdlm,n“ dayanman» da ha tatlı sözlere kanmanın devletlerin hayatında nasıl bir netice doğu-rabıleceğini de görmüşdürler.
Dr- Reşad SAGAY
Adalara su veriliyor
Adalara su vermek için Deniz-bank ile belediye arasmda bir müd-dettenberi devam etmekte olan müzakereler neticelenmiştir. Bu mevsimden itibaren Denizbank su tankları vasıtasiyle muayyen bir ücret dahilinde Adalara su tevzi etmeğe başlıyacaktır.
Bahçelerin tanzim!
İstanbul belediyesi yaz mevsm nin vürudu bahçelerinin
miştir. Bunun için icabeden tahsisat verilmiştir.
münasebetile belediye tanzimine karar ve» -
\f'

TAK VİM
7 Nisan 1939 CUMA
Hiert: 17 Sefer 1358
Ramlı 25 Mart 1355
Kaaai: 151

Değe saati: S,33
öfl. ■ 12.16 — iklıdl ı 15,55 Akşamı 18,40 — Yatsı ı 20,13 imsak t3,48
ıZ
1 NİSAN 1939
N—*
TENİS ABAN
SON HABERLER
İtalyan-Alman Erkânı Harbiye Temasları
(Baştarafı 1 inci sayfamızda) muvakkat teminat gibi hiçbir devi-t aleyhine müteveccih olmıyacaktır. ttilâfname, büyük Britanya ile Le-histana bu iki memleketten herhangi birinin doğrudan doğruya veya dolayısile muhataraya maruz kalmaları halinde Lehistan ile tngilte-renin mütekabilen yardımda bulunmalarını istihdaf etmektedir.
İngt’iz gazetelerine göre.
Londra: 6.(A.A.) — (Times) gazetesinin verdiği tafsilâta göre, Londra görüşmeleri neticesinde, bütün mühim meseleler üzerinde bir antanta varılmıştır. Yalnız, Polonya hükümeti, Almanya ile ve Sovyetler birliği ile olan münasebetlerini normal ve dostane bir vaziyette idame niyetindedir. B. Beck, Polonya hükümetinin Sovyetler birliği ile daha sıkı bir anlaşma aktine mütemayil olmadığını bildirmiş ve buna sebep olarak da Polonyanın Almanyada hasmaııe hissiyata meydan vermeği ve bundan başka bir anlaşmazlık ihtimali takdirinde memlekette kızıl yıldızlı askerler görmeği arzu etmediğini ileri sürmüştür.
Berkin ziyaretleri
Londra: 6. (A.A.) —B. Beck, bu sabah ikamet programı mucibince Portsmouth’a giderek arc royal tayyare gemisile Glasgov kruvazörünü ziyaret etmiştir. B. Beck öğle yemeğini anavatan filosunun amiral kumandanının misafiri olarak yemiştir. Q
B. Beck, öğleden sonra Manş denizinde yapılacak manevrelerde hazır bulunacaktır.
Yeni anlaşmalara doğru
Londra: 6. (A.A.) — Salâhiyet-tar menbalar, İngiltere ile Polonya arasında bir karşılıklı yardım anlaşmasının pek yakında imza edileceğini bildirmektedir.
İngiliz mahfillerinin söylediğine göre, Polonya, Romanya ve Sovyetler birliğinin de iştirakile umumî bir anlaşma yapılması, bugün için güçtür. Zira Polonya, Sovyetler birliği ile bağlanmak istememekte ve ayni zamanda, Polonya- Macaristan dost luk münasebetleri dolayısile Roman-yaya da garantisini vermek arzu etmemektedir.
Bazı İngiliz mahfilleri, İngiltere ile Polonya arasındaki karşılıklı garanti anlaşmasına müşabih bir esas üzerinden, İngiltere ile Sovyetler
İtalyan Harp Gemileri Draç Limanında
Roma: 6 (A. A.) — Geçenlerde tayyare ile Tirana gitmiş olan Arnavutluğun Roma sefiri buraya dönmüştür.
YUGOSLAV NOKTA! NAZARI
Belgrad: 6 (A. A.) — Rical -den bir zat, şöyle demiştir:
“— Yuyoslavya, İtalya - Arna-1 vutluk münasebatı meselesini Roma ile Tiran’ı alâkadar eden dahilî bir mesele addetmektedir.
Bari ve Brindsi’de Italyan kı-teatinin tahaşşüd etmiş olduğuna ve hattâ bu kıtaatın Arnavutluk •ahillerinde karaya çıkarılmış olduğuna dair olan şayialar teeyyüd etmemiştir.,,
Bazı mahafil, iki memleket arasındaki muallak meselelerin Ar navutluğun müdafaası ve Ama -vutluğun Italyaya olan borçlan me ■elelerine müteallik olduğunu beyan etmektedirler. Bu mahafil, bu gibi meselelerin üçünlü devletlerin müdahalesi olmaksızın halı-ledilebileceği mütaleasmdadırlar.
SON HÂDİSELER VE İNGİLTERE
LOndra: 6 (A. A.) — B. Cham-berlaln, Italyan kıtaatının tahaşşüdü ve Bari ve Drae’a nakli ve Arnavutluk ile İtalya arasında cereyan etmekte olduğu söylenilen müzakerat hakkında B. Hender -jon tarafından sorulan bir suale Cevaben şöyle demiştir:
Bu ayuı 4 ünde Ingiltere-
birliği, İngiltere ile Romanya ve nihayet İngiltere ile Balkan bloku yani Türkiye Yunanistan ve Yugoslavya arasında iki taraflı anlaşmalar akdine taraftardır.
İtalya İspanyaya asker çıkarmamış
Londra: 6. (A.A.) —Öğrenildiğine göre B. Ciano, îtalyanın yakınlarda ispanyaya asker göndermemiş olduğu hakkında Lord Perthe teminat vermiştir.
Diplomasi riiahafili, Lord Perth-in îtalyanın Arnavutlukta bir müda-helede bulunacağı hakkmdaki şayialar dolayısile bir istizahta bulunmuş olduğunu belıan etmektedir. Kont Ciano, İngiliz sefirine ltalya-nın iki memleket arasındaki müna-sebatı takviye etmekten başka bir emeli olmadığını söylemiştir.
Mühim bir görüşme
Roma: 6. (A.A.) — Italyan ma-hafili, general Keitel ile general Pa-rianinin halihazırda İnsbrük askerî esasa müstenid Italyan- Alman mesai birliğini takviye etmek ve harp halinde müttehid Alman- Italyan kuvvetlerinin müşterek bir askerî kumandanlığım tesis eylemek meşe • lelerini müzakere etmekte olduklarını beyan etmektedirler.
Ayni mahafil, iki general arasındaki görüşmelerin Almanya ve Ital-yanın çenber içine alınmasını istihdaf eden Ingiliz- Fransız askerî görüşmelerine İngiliz siyasetine bir mukabele olduğunu ilâve eylemektedirler.
Tevere gazetesinin mütaleası
Roma: 6, (A.A.) —Alman A-jansı bildiriyor:
Matbuat, Alman generali Fon Keitel ile İtalya genel kurmay başkanı Pariani arasındaki görüşmelere büyük bir ehemmiyet atfetmekte ve batı demokrasilerinin harp psikoz’unu körüklemek için yaptıkları mücadeleyi takbih eylemektedir.
Tevere gazetesi ezcümle diyor ki.
(Ingilterenin Avrupayı iki mu-hasim bloka ayırmak tasavvuru tahakkuk ettiği takdirde, totaliter devletlerin sarsılmaz bloku hiç şüphesiz demokrat- bolşevik bloktan üstün olacaktır. Zira mihver bloku kültürlü ve nizamı müdafaa ettiği halde muhalif blokta menfaat rekabetleri, itimatsızlık, cesaret kırma ve korku hâkim bulunmaktadır.)
nin Roma sefiri, B. Henderson’un telmih $tmîş olduğu şayialar İtalya hariciye nazırının nazarı dikkatini celbetmiştir. İtalya hariciye nazırı, 8 martta Arnavutluk kralının İtalya ile Arnavutluk arasındaki ittifak muahedesinin takviye edilmesi teklifinde bulunmuş olduğu cevabını vermiştir. Bu husus hakkında Roma ile Tiran arasında müzakereler cereyan etmiştir, fakat bu müzakereler esna -sında birtakım müşkülât çıkmıştır. Bu müşkülâtın mahiyeti hakkında sarih malûmat yoktur. İtalya hariciye nazırına göre, Italyan me-nafii tehlikeye düşmüştür. Biraz evvel bu sabah Drae’a bir Italyan kruvazörü ile daha küçük iki Italyan harb gemisinin gelmiş olduğunu öğrendim. Arnavutluk hü -kûmetinin noktai nazarı hakkında henüz etraflı -bir rapor almadım. Yalnız Tiran hükümetinden millî hükümranlık ve tamamiyet ile telifi kabili telif olmıyan şartları kabul etmiş olduğuna dair olan şayiaları tekzib eden bir haber aldım. Drac’daki Ingiliz sefiri bu sabah saat8 .25 e kadar bu şehirde tamamiyle sükûn hüküm sürmekte olduğu bildirilmiştir. Tabiî, hükümeti kraliye vaziyetin inkişafını büyük bir dikkatle takip etmektedir.,,
Bunun üzerine B. Henderson, Lord Perth’in Akdeniz statüsünde
İngiliz Siyasetinde Değişiklik
(Baştarafı / inci sa)»«îa)
Alman ve Italyan dostlarımızın ağzında milletlerin hayatî hakları gibi sözlere sık sık tesadüf e-deriz. Tabiîdir ki bu hayatî hakları her millet için tanımak icabe-der. Almanya için nasıl diğer devletlerle müsavi olmak, millî vahdetini temin etmek, millî hudutları içinde müstakil ve kuvvetli yaşamak bir hak ise yakın ve uzağındaki bütün milletler için de va-tanalarını müdafaa edecek orduları takviye etmek v-1 bu müdafaaya yarıyacak diplomasî kombinozon-ları aramak hakkı vardır.
Siyaset âlemindeki kararsız -lık ve endişe millet’erin kendilerini emniyet altında germemelerinden ileri gelir. Bu endişenin dünyanın bir tarafına inhisar ederek diğer taraflarının sükûn ve emniyet i-çinde refaha ve inkişafa doğru yürümelerine imkân yoktur. Bugünkü hayat ve teknik şartları dünyanın muhtelif memleketleri arasındaki karşılıklı bağlılığı daha hassas, tesaııüdü daha sıkı bir hale sokmuştur. Bugün Almanya muztarib ise bunun sebebleri arasında hiç şüphe yok ki dünyadaki işsizliğin büyük bir mevkii vardır. îztirablarma bir çare düşünen Almanyanın ortalıktaki endişeyi arttırmak suretiyle rahata erebi-leceğine bir türlü aklımız ermiyor. Berlin - Roma mihverinin sebeb olduğu teşevvüş ve endişe 'başka memleketleri heyecana düşürdük -ten sonra dönüp dolaşıp tekrar onların ülkelerine döner. Bu suretle dünya çalkalanıp durur ve her taraf rahatsız olur.
Halbuki bugün Berlin ve Komadan aksedebilecek halis ve samimî bir sulh ve itilâf sözünün ne sihirli, ne cnasut bir tesiri olur ve şu zavallı dünya ne rahat bir nefes alırdı! Bu sayede bütün cihanda Almanya ve İtalya lehine vücut bulacak muhabbet ve memnuniyet hisleri onların gerçekten mantıkî ve meşrû emellerini fiile çıkarmak hususunda büyük ordulardan çok daha işe yarıyacak bir âmil olurdu.
Almanyanın önünde çok yeni ve çok beliğ misaller var. Versay muahedenamesinin her memlekette vicdanları isyana sevkeden ahkâmını parçalarken her namuslu bitaraf milletlerde âdeta 'bir sevinç peyda oldu. Çünkü bir adaletsizlik tamir ediliyordu. Fakat Almanya bu haddi tecavüz edince derhal karşısında cihanşümul bir mukavemet buldu.
Devletler için bundan sonra takip edilecek siyaset yolu açık surette kendisini gösteriyor: Ta -hakküm istidadını gösteren her hangi bir kuvvete karşı birleşmek bunda ne kadar sürat ve hassasiyet gösterirlerse müstakbel bir felâketin önünü almak imkânı o kadar elde edilebilecektir. Yakın istikbal huzur ve istikran ancak böyle bir el birliğinde •bulabilecektir zannediyoruz.
Hüseyin Cahid YALÇIN
GÖBBELS MISIRDA
Kahire: 6 (A. A.) — Doktor Göbbols, tayyere ile Radosten buraya gelmiştir.
vukua gelecek her türlü değişikliğin Ingiliz - Italyan itilâfına mü-nafi olacağı hususna İtalya hükümetinin nazarı dikkatini celbedip etmemiş olduğunu sormuştur.
Başvekilin vermiş; olduğu ce-vab, iyice işı'tilmemiştir, fakat İtalya hükümetine 'bu bapta ihta-ratta bulunulmuş olduğunu söylediği zannolunmaktadır.
Diğer bir suale cevap veren B. Chamberlain, şöyle demiştir:
“— İngiltere hükümetinin Arnavutlukta doğrudan doğruya hiç bir menfaati yoktur. Fakat bizim cihan sulhunda umumî bir alAkaJ mız vardır.,, }
Başvekil, Ingiltere hükümeti-1 nin bu mesele hakkında Belgrad ile temasa girmemiş olduğunu ilâ-| ve etmiştir,
Sivas Vilâyet Umumî Meclisi Dağıldı
Bu yıl Vilâyetin Muhtelif işlerine Ne kadar Para Ayrılacak ? .
Vilâyet umumi meclisinin toplandığı hükümet konağı i
Sivas (Hususî) — Sivas vilâyet umumî meclisi bu devredeki çalışmalarına son vererek dağılmıştır. Yine bu yıl da vilâyetin kültürel, sosyal ve bayındırlık ihtiyaçları bütçe imkânları dahilinde karşılaşmak suretile bütçeyi 750,000 lira olarak kabul etmiştir. Bu tahsisattan 141,-896,80 lira hususî muhasebeye, 242,-473 nafıaya 208,898,44 maarife, 10,207 ziraata, 6,680 paytara, 5,000 yeni açılacak hal atölyesine, 23,139 sıhhat işlerine, 6,475 vilâyet matbaasına, 39,721 müşterek masraflara verilmiştir. Nafia kısmına ayrılan tahsisatla vilâyetin kara yolları üzerindeki düzensiz kısımların esas 'bir şekilde tanzimi ile köprüler ve yollar inşaatının ikmâlidir.
Maarif bütçesinde de bu yıl yeniden çevre köylerinde köy o-kulları yükseltmek *ve eğitmen okullarını daha intizamlı bir hale getirilmesi için çalışılmak ayrıca Divrrkiye bağlı Tinsi ve hoşlarının Akşar köyü ile daha münasip üç köy okulunu beş sınıfa iblâğı ve temelleri ahlan Şarkışla ve merkezde Cumhuriyet, istiklâl okulk larını ikmâl edip modern bir hale getirmek ve şehrimiz bu yıl açılan
Afyon Heyetimiz Dün Döndü
(Baştarafı 1 inci sayfamızda) şehrimize dönmüştür. Heyeti istasyonda Türk- Yugoslav Afyon bürosu mümessilleri ofis müdür ve muavinleri ve gazeteciler karşılamışlardır. Hamza Osman Erkan, istasyonda kendisini gören bir arkadaşımıza Afyon anlaşması etrafında kısaca şunları söylemiştir:
(— Yugoslavlarla aramızda bir müddettenberi Belgradda devam e-den müzakereler çok samimî bir hava içerisinde cereyan etmiş, her iki memleket menfaatlerine uygun bir şekilde yeni bir Afyon anlaşması imzaladık. Anlaşmada köyümüzün menfaatlerini gözönünde tutan esaslı maddeler bulunmaktadır. Bunu memleketimiz lehine imza edilmiş anlaşmalardan biri olarak kabul e-debiliriz).
Birkaç gün evvel 934 senesi mün fesih Afyon anlaşmasının temdid e-dildiğlne dair çıkan bazı haberlerin
Zagrep Müzakeresi
Yugoslav Başvekili Svetkoviç geçenlerde Zagrepte Hırvat lideri Maçekle görüşmüştü. Resim bu mlilâkat esnasında alınmıştır.
Sivaa kadınlığının ve ev kızının büyük alâkasını kazanan ve ona büyük bir iş yuvası ve çalışma kaynağı olan Akşam Kız San’at okulunun yanına bir pavyon ilâvesi ile burayı gelecek yıla bir sanat enstitüsü haline ifrağ etmek .
Ziraat:
Vilâyet dahilindeki ağaç ve hu'bubat hastalıkları ile mücadele yapmak ve halka hattâ Ziraat o-usullerini öğretmek ve su şehrinde pamuk tecrübelerine devam etmek başlıca çalışma esasları içerisinde yer alan davalardan birisidir. Ayrıca kadroya iki ziraat fen memuru tahsisatı da konmuştur. Vilâyetin baytarî çalışmaları da birden bire büyük inkişaf halindedir. Hayvancılığın ihlâsı yollarına gidilmektedir. Ve çevrede bulunan sifat istasyonlarına ilâveten bu yıl da iki mütenasip yerde sifat istasyonu yapılacaktır. Vilâyet sıhhat işleri de çok formludur. Bu yılda kaza dispanserlerine lâzım gelen yardım yapılacaktır. Bu yılki daimî encümeni de Kâmil Kitabçı (Sivas) Şakir Kavi (gümün) Tarık divrik (Divrilc) Ali Turgut (Kangal) seçilmişlerdir.
Neşet Nafiz Dumanlıoğlu
bu suretle doğru olmadıkı anlaşılmaktadır. Yeni anlaşma için muza kereler yapılırken 934 senesinden bugüne kadar cihan afyon piyasalarında vukua gelen bütün değişiklikler yegân yegân gözden geçirilmi; memleketimizin menfaatlerini alâka dar eden meseleler üzerind bilhassx ehemmiyetle durulmuştur.
Anlaşma bir nisandan itibare ı mer’iyet mevkiine girmiş bulunmaktadır. 939 senesi sonuna kadar muteber olacaktır. 940 senesi iptidasında Yugoslavlarla yeni bir anlaşma yapılması mukarrer olduğundan bu husus için icabeden esasların hazırlanmasına derhal geçilecektir.
iktisat Vekâleti teşkilâtlandırma müdürü Servet Berkin yarın An-karaya gidecek ve İktisat Vekiline anlaşma etrafında izahat verecektir.
Afyon mebusu Hamza Osman Erkan da pazar günü Ankaraya hareket edecektir.
S«H»ı 3
Filistin isyanı Yine Alevlendi
Fevzi Kavukçu bir çete İle Iraktan Fillstine geçti
Amman: 6 (A. A.) — Bir Arab membaından alınan haberlere göre, ilk Filistin ihtilâline faal bir surette iştirâk etmiş ve o zaman-danberi Irak’a iltica eylemiş olan meşhur tahrikâtçı Fevzi Kavakçı, Iraklı 18 arkadaşı ile Bağdaddan ayrılmağa muvaffak olmuştur. Fevzi, petrol borusunu berhava etmek suretiyle maverayışşeriaya girmiş ve isyanın başına geçmek üzere Ajlun yakınında Filistin toprağına dahil olmuştur.
Kendisinin, asîlerin reisi ilân edileceği rivayet olunmaktadır.
MÛSUL HÂDİSESİ VE İNGİLTERE
Londra: 6 (A. A.) — Dün A-vam Kamarasında Musuldaki İngiliz konsolosunun öldürülmesi hakkında sorulan bir suale cevab veren B. Chamberlain, Irak Kralı Gazinin vefatı dolayısiyle derin sempatisini izhar ettikten sonra bilhassa şöyle demiştir:
“— Monck Mason’un ölümünü derin bir teessürle Öğrendim. Bu ayın 4 üncü günü Öğleden biraz sonra halk, müteveffa kralın matemini tutmak üzere bir toplantı yapmıştır. Bir takım tahrikât-çılar, Kralın ölümünden şu veya bu suretle Ingiltere hükümetinin mes’ul olduğunu halka telkin etmişlerdir. Hiç şüphesiz bu gibi iddialar, asıl ve esastan âridir. Bize gelen haberlerde Ingiltere konsoloshanesinin mahallî memurlar harekete geçmeğe vakit bulmadan evvel hücumla işgal edilmiş ol -duğu bildirilmektedir. Askerî kuvvetler ve zabıta, faciadan sonra işe müdahale etmişler ve cinayetten mes’ul oldukları tahmin edilen 4 kişiyi tevkif etmibtir.
örfî idare ilân ve intizam ve asayiş yeniden tesis edilmiştir, ayni gün öğleden sonra Irak 'başvekili Ingiliz sefarethanesine gitmiş ve Ingiliz maslahatgüzarına Musul hâdisesi münasebetiyle Irak hükümetinin duymuş olduğu devrin teessürü bildirmiştir.
Irak Başvekili, Ingiliz teba -sının ve onlara aid emval ve emlâkinin muhafazası için hususî tedbirler alınmış olduğunu ilâve et -miştir.
Irak Başvekili, înviliz maslahatgüzarına ertesi günü Irak par lâmentosunda resmî ve alenî teessürlerini beyan edeceği hakkında teminat vermiştir. Mumaileyh, mütevffa Monck Mason’a Musul-da mutantan cenaze merasimi yapılacağını ilâve etmiştir. Nihayet, müteveffanın varislerine bir taz -minat verilecek ve İngiliz konsoloshanesinin uğradığı hasarlar tamir edilecektir.,,
Rumen Hariciye Nazırı Berline Gidiyor
Bükreş: 6. (A.A.) — Rador ajan sı bildiriyor:
Hariciye nazın B. Gafenko, Almanya hariciye nazın B. Von Rl-bentropun bir davetine icabet ederek 16 nisanda Almanyaya gidecek ve 18 ve 19 nisanı Berlinde geçirecektir.
B. Gafenko, Berlini ziyaretinden sonra, seyahatine devam ederek, henüz katî olarak tesbit edilmemiş bir programla Belçikayı, Fransayı ve Ingiltereyi ziyaret edecek ve dönüşte de Italyadan geçecektir.
Amlrlka - Türkiye ticaret anlaşması
Warnıspring. -Georgio- 6. (AA) — B. Roosevelt, Ankarada imza e-dilmiş olan Türkiye ile Amerika a-raaındaki mütekabiliyet esasına mlls tenld ticaret itilâfnamesini meriyete koyan bir beyannameyi İmzalamıştır.
Anadolu Sigorta Şirketi idare Meclisi Reisliği
Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketinin yeni idare meclisi dün içtima etmiş ve idare meclisi Reisliğine Emekli General Şefik Turean'ı intihap etmiştir.
TIKIIAIAH
7 NİSAN 1939
Mimar Sinan İhtifali Programı
Yüce Mimarın 35i İnci yıl dönümü münasebetlle yapılacak merasim
Yüce Türk mimarı (Sinan) ın ölümünün 351 inci yıldönümüne ras-lıyan 9 nisan 939 pazar günü saat 14,30 da Süleymaniyedeki mezarı başında aşağıdaki program gibi bir ihtifal yapılacaktır.
İhtifal şu sıra ile yapılacaktır: İstiklâl marşı.
Yüksek mühendis mektebi son sınıf talebesinden Fakıh özlen tarafından söylev.
Üniversite Edebiyat Fakültesi tarih bölümünden Ekrem Üçyiğit ta rafından söylev.
Mimarlar ve mühendislerle teknik okulu mezunları namına belediye imar şubesi mühendisi Salim Derin tarafından söylev.
istiklâl marşı ile ihtifale son verilecektir.
İhtifalden evvel saat 13,30 da civar orta okullar, liseler, yüksek mühendis mektebi, Güzel sanatlar akademisi ve teknik okulundan gelecek talebe ile sair istiyenlere evkaf mimarlarından Mustafa Rona Süley-maniye camisinde Yüce Mimarın hayat ve eserleri hakkında izahat verecek ve oradan toplu olarak ihtifal yerine geleceklerdir.
Yıldönümü pazara rastladığı i-çin kültür direktörlüğü bir gün evvel ilk okullarda talebeye mimar Sinan ve eserleri hakkında malûmat verdirecektir.
' MİMAR KEMAL ALTANIN KONFERANSI
Gece saat 20,30 da Eminönü Hal-kevinin Cağaloğlundaki salonunda müze ve sergiler şubesi üyelerinden ve eski eserler müzesi mimarı Kemal Altan tarafından (Mimar Sinan ve eserleri) hakkında bir konferans verilecektir.
Belediye, C. H. Partisi, İstanbul Halkevleri adına Eminönü Halkev:. vakıf işleri direktörlüğü, Üniversite, Güzel sanatlar akademisi, yüksek mühendis mektebi, Teknik okulu, mimarlar birliği, mühendisler birliği, Teknik okulu mezunları cemiyeti ile sair arzu edenler birer çelenk ko yacaklardır.
EMİÖNÜ HALKEVİNİN DA-VETİ:
Eminönü halkevinden:
Büyük Türk mimarı "Sinan,, iu ölümünün 351 inci yıldönümü müna-sebetile 9 nisan pazar günü saat 14,30 da Süleymaniyedek imezan başında yapılacak ihtifale bütün yurtdaşları davet ederiz.
Lülebur gazda Orta okul
Biran evvel İnşa olunacak
Edime (Hususî) — Bu sene Lüleburgaz merkezinde plân üzerinden bir orta okul yapılacaktır. Bu okudun yapılması için mahallinde kurulan cemiyet verimli bir tarzda çalışmaktadır.
Ayrıca Kırklareli umumî meclisi para yardımına karar vermiştir. Bundan başka Babaeskide beş der-eaneli yeni bir okulun başlanması ve iki senede bitirilmesi kararlaştırılmıştır. öğrendiğime göre Çorlu Malkara ve Vize merkezlerindeki be şer dersaneli okullar da bu sene tamamlanmış olacaktır.
HALKEVLERİNDE :
| Bakırköy Halkevi başkanlığından:
9/4/939 tarihine rasthyan pazar günü saat 17 de evimiz salonunda Dr. İbrahim Zati öğet tarafından ,( Çocuk cürümlerinin menşeleri ) mevzulu bir konferans verilecektir, ve bunu takiben Halkevi Bandosu tarafından bir konser verileceği i-lân olunur.
Davetiyeler evimiz idare memu luğundan verilir.
QP qp ÖD OD
Darüşşafaka Mezunlan Kuru-mundan:
Kurumlunuzun senelik kongre toplantısında ekseriyet hasıl olmadığından 8/4/939 cumartesi saat 15 de Eminönü Halkevinde tekrar top-lanılacaktır. Mezun arkadaşlarımızın gelmeleri rica olunu»’
Izmirde ilkbahar At Koşuları
İzmir: (Hususî) — Bu hafta Izmirin en şayanı kayıt havadisi pazar günkü at koşularıdır. Geçen haftaki mektubumda başlıyacağı -nı yazdığım ilkbahar at koşularının 'birincisi pazar günü Kızıl çöllüdeki koşu mahallinde büyük bir: kalabalık huzurunda pek neşeli bir şekilde yapılmıştır. Birkaç gün dür mütehavvil görünen hava pazar günü sabahtan itibaren akşama kadar güneşli ve rüzgârsız geçmiştir. Birinci koşu olduğundan mıdır, yoksa havanın güzelliğinden midir koşu sahası o kadar kalabalıktı ki şimdiye kadar yapılan koşularda emsaline tesadüf edilmediğini söyliyenler vardı. Bü -tün caddeler, ağaç altları, çamlıklar dolu olduğu gibi belki iki bin kişiden fazla alan tribünde bir kişilik yer yoktu. Hususî mevki mahalli de dolmuştu. Hava ince paı-desü bile taşınamıyacak kadar sı-caklaşmıştı.
Bahsımüşterek kişelerinin önü hıncahınç dolmuş, 'bilet almak, koşuya iştirâk etmek çok zorlaşmıştı. Halk mütemadiyen bahse tutuşmak hevesinde. Bir liraya satılan biletler bir çeyrek saat içinde eriyip gidiyordu.
Herkes ayakta. Heyecanla koşuları bekliyor. Nihayet saat ikide birinci koşuya başlandı.
On bir hayvandan bir numarada Tığ birinci, beş numarada ön-kıs ikinci geldi. Üç yaşında yine yerli yarımkan İngiliz hayvanlarına mahsus olan bu koşunun birinci hayvanı 245 liradan maada duhuliyeler mecmuunu, ikinci gelen 55 lira, üçüncü gelen 2 numarada Yılmaz da 20 lira kazandı.
Bu hayvanlara aid numarada biletleri alanlar ikramiyelerini almak için para dağıtan kişelere o kadar hücum ediyorlardı ki ikinci koşunun biletine yetişebilmek için biribirlerini çiğnercesine kişe parmaklıklarına sarılıyorlardı. Halkta bu bahsımüştereklere karşı pek fazla inhimâk vardır. îyi tanıdığını iddia eden birisi bir hayvan için yirmi liralıktan fazla bilet aldı. Fakat o tanıdığı hayvan üçüncü bile gelemedi.
Bu koşuda tahmin, malûmat kifâyet etmiyor. Her piyangoda olduğu gibi şans da lâzımdır. Beri tarafta birkaç liralık biletle yirmi altı liradan fazla para alan oldu. Halkın rağbetinden fazla satılan numaraların ikramiyeleri de makûsen azalıyordu.
İkinci koşuya 3 at iştirâk etti. Üç yaşında hiç koşu kazanmamış haliskan İngiliz erkek ve dişi taylara mahsus olan u koşunun mesafesi 1400 metre, ikramiyesi birinciye 225 lira, İkinciye 55 lira, Ü-çüncüye 20 lira idi. Listede numa-larının sıralariyle Batıray 'birinci, Toru Kurt ikinci, Arya üçüncü geldiler. Bu üçüncüsü bir zamanlar îstanbulda gazete çıkarmış olan matbuat arkadaşlarımızdan Fevzi Lûtfi Beyin hayvanı idi. Birinci koşuya da iki atı iştirâk etmişti.
Üçüncü koşu dört yaşında ve daha yukarı yaştaki yerli yarım-kan İngiliz hayvanlarına mahusus-tu. Mesafesi 1800 metre idi. Birinciye 200 lira, İkinciye 55 lira, üçüncüye 20 lira ikramiye verildi. 4 at iştirâk etti. Birinciliği 2 numarada Ceylân, ikinciliği 3 numarada Lüksbar, üçüncülüğü bir numarada Mahmûre kazandı.
Dödüncü koşu dört ve daha yukarı yaştaki yerli haliskan İngiliz atlarına mahsustu. Mesafesi 1600 metre idi. 3 at iştirâk etti. 2 numarada Tomru birinci, 3 numarada Baylan ikinci, bir numarada Şipka üçüncü geleci. 265, 55 ve 20 lira mükâfatları kazandı -lar.
Sonuncu koşu da çok heyecanlı oldu. Bu koşuya 6 at iştirâk et -mişti. Hususî pavyonda bu koşuyu yerinden sıçrıyarak atlarla beraber kollarını açıp koşuyormuş gi-
Ordu: (Hususî) — Bir mart çarşamba günündenberi toplanan umumî meclis perşembe günü dağılmıştır. Vilyetin mühim yıllık ihtiyaçlarını konuşan meclis üyelerine dağılış dolayısile sahil lokantasında Halkevi tarafından bir öğle yemeği verilmiştir. Yemekte vali, mebus Hüseyin Ekşi, defterdar, hususî i-dare müdürü Saner hazır bulunmuşlardır. Yemekten iki üç saat sonra gg gg gg
Yeni Manisa Valisi
Vazlfeslna başlandı
Manisa (Hususî) — Manisa vali vekilliğine tayin edilen mülkiye müfettişi Bay Refik Noyan pazar günü ekspresle şehrimize gelmiş, istasyonda Manisa memurları, kalabalık bir halk tarafından karşılanmış, bu gün vazifesine başlamıştır. B. Refik Noyan mülkiyeyi bitirdikten sonra Iskenderunun Bay lan kazasında ilk resmî vazifesine başlamış, sıra ile İpsala, Pala, Haymana, Zir, Adülcevaz, Şile ve Balye kaymakamlıklarına, Adana, Konya, İzmir ve Samsun bölgelerindeki miil kiye müfettişliği vazifesinde, Maraş ve Sivas vali vekilliklerinde bulunmuştur.
İki aydanberl bozuk bir telgraf hattı
Erdek (Hususî) — Kasabamıza üç saat mesafede Marmara nahiyesinin telefon ve telgraf kablosu iki aydanberi bozul: olduğundan muhabere edilmemektedir. MarmaralIlar
B. Meclisi İçtimalarının Bitmesi Dolayısile Ziyafet Verildi
r---------------------*
Sultan Aziz Devri
Başpehlivanları
- Akkoyunlu Kazıkçı Kara Bekir -
— 6 — YAZAN : SAMİ KARAYEL
Yürük Ali Kendisini Artık Koruyamıyordu
Sıvaslıya Kaptırdığı ikinci Kavak Oyunile Yere Serildi
Orduda Yeni Halkevi nin İnşaatıllerliyor
Orduda yeni yapılmakta olan Halkevi binası inşaatına bir nazar
büyük bir kalabalık halk kitlesi ve mektep izcileri yeni mebuslarını u-ğurlamışlardır.
Vali Bekir Sami Baran, Samsuna kadar millet vekillerini yolculaşnuş-lardır.
Diğer taraftan yeni yapılmakta olan Halkevi binamızın inşaatı, büyük bir hızla ilerlemektedir.
Yeni Halkevi binası sahilde ve güzel bir yerde inşa olunmaktadır.
tBOZKVRT
Hatayda kibrit ihtikârı
Iskenderundan yazılıyor:
Türk parasının resmî para olarak kabulü üzerine yapılan en mühim ihtikârlardan birisi de kibrit ü-zerinedir.
Evvelce Suriye parasile 60 paraya satılan 40 çubukluk Suriye malı kibritlerin kutusu, şimdi 100 para ile satılmaktadır.
Halkın zarurî ihtiyaçlarından birisini teşkil eden kibritin bu derece fahiş fiatla satılmasının şehrimizde bu ticaretle uğraşan tek bir taciria ihtikârından ileri geldiği söyleniyor.
Anavatanda 60 çubuklu en iyi cins kibritin kutusu 60 paraya satılırken Suriyenin daha az ve kalite itibarile çok kötü kibritlerini 3 kuruşa almaklığımız çok garip ve acıdır
telefon ve telgraf kablosunun yapılmasını ve posta telgraf umum müdürlüğünün icraatını dört gözle bekliyorlar.
bi çırpınan meraklılar da vardı. Bu koşu yalnız haliskan Arab atlarına mahsustu. Mesafesi 1600 metre idi. 200 liralık birinci mükâfata bir numarada Oktay aldı. İkinciliği 5 numarada Bahtiyar 55 lira mükâfatla birlikte kazandı. 2 numarada Musul üçüncü geldi ve koşu hitam buldu. Kişelere izdihamdan sokulamayıp 'bahse gi -remiyenler iştihalarını gelecek haf taya saklasınlar.
Koşu sahasının etrafı otobüs, araba, otomobil, kamyon, tren va-gonlariyle ihata edilmişti. Yeşil, arguvahî ağaçlar altında toplanan halk kalabalığı, gürültüsiyle, va-ve'ylâsiyle âdeta atlar üzerinde tesir yapar gibiydiler. Herkesin sevdiği ve rağbet ettiği şu koşulara gelen halkın da servisine ve o-turmasının teminine bir çare bulunsa gidenler daha çok rahat e-d eri er.
★ Senelerdenberi îzmirin beklediği tayyare seferleri nihayet 3 Nisanda Ali Çetinkayanııı yüksek himetiyle başladı. Nisanın üçüncü pazartesi günü Ankaradan saat onu yirmi geçe kalkan Arı ismindeki yolcu tayaresi 12 yi 55 geçe İzmir tayare meydanına gelmiştir. Gelince şehrin üzerinde dolaşmış ve meydana inmiştir. Bu tay-
yarede hava yolları işletme müdürü B. Şerifle Adana hava yolları müdürü bulunmaktaydılar. İzmir -İstanul - Ankara sekenlerini her gün muntazaman yapacak olan ep modern tayareler temin olunmuştur. Bir ay kadar yalnız posta nakliyatını yaparak tecrübeler ikmâl edildikten sonra yolcu nakliyatına başlanacaktır.
Fuar zamanı bu tayyarelerin günde iki üç sefer yapacağı söyleniyor. İzmirden hergiin Ankara ve İstanbula muntazam mektup vesaire nakliyatına başlanmıştır. İz-mirin bu mazhariyeti de kendisine yeni bir faaliyet sahası daha vü-cude getirmiş dem’ektir.
Bundan dolayı İzmir, Ali Çe-tinkayaya ne kadar teşekkür etse azdır.
ir Belediye reisi Dr. Behçet Uz’ un, uhdesinde Belediye reisliği kalmak üzere İzmir Valiliğine tayin edileceği rivayeti burada kuvvetle deveran etmekte ve İzmir Belediyesiyle vilâyetinin birleştirilj-mesi hakkında heyeti vekilenin yakında bir karar vereceği söy -lenmektedir. En mühim kaynaklarda bile zan ve tahminden ibaret kalmakta olan bu havadisin sıhhati de arzu edilmektedir.
Belediye reisinin şimdiye kadar
Nihayet; güreş tarzımı değiştirdim. Üzerine hücum etmeğe, zorla ellerinden, başmdan kapmağa başladım...
O, yine tarzını değiştirmiyordu. Böyle giderse onu elime geçirmek ve istediğim yerden tutmak kabil ola-mıyacaktı.
On dakika olmuştu, bir aralık ne oldu bilmem; birdenbire ve şimşek süratile havada döndüğümü ve gözlerimi açtığım zaman gök yüzünü seyrettiğimi gördüm.
Ulan, ne olmuştu böyle.. Yenilmiştim. Yerimden kalktım. Kızarmış, bozarmış, büzülmüştüm.
Ali bey, gülerek:
— Bir yeriniz ecıdı mı?..
— Ben demedim mi?.. Bu herifler böyledir. dedi.
Fakat; ben olduğum yerde duruyordum. Ne biçim yenildiğimi, hangi oyuna takıldığımı, nasıl olduğunu anlıyamamıştım ?
Biraz aklım başıma geldikten sonra, tellağa dönerek:
— Aferin, yendin beni... Fakat, rica ederim, hangi oyunla ve nasıl yaparak eyledin bu işi?..
Tellak, yanıma sokuldu. "Kavak atma,, oyununu tarif etti.
Vay canına, bu derece girgin bir oyunu hangi süratle ve ne meharetle tatbik etmişti bana...
Tekrar rica ettim., ve., tutuşur gibi yaptım. Oyunu tekrarladığı zaman anladım ki: oyundan ziyade sürat, azamî sürat ve çeviklik lâzını bu işde..
işte; okuyucularım, Sıvaslı Ak-koyunlunun, Yürük Aliye attığı kavak oyunu bu idi.
Şuracıkta: Kaydedeyim ki, beni hamam külhanında mağlûp eden SivaslI tellak... Birer, birer arkadaşları kavak oyunile benim gibi yenerek gökteki yıldızları saydırmıştı.
Karakucak deyip geçmeyiniz; çetin ve çok ustalık ve sürat, nefes is-tiyen bir Anadolu güreşidir.
Karakucak güreşini, Kafkas Türkleri, Azerbaycan, Dağıstan, Kazaklar, şarkî ve garbî Türkistan, Kırgızistan ilâh.. Türk diyarları yaparlar...
Hülâsa; Yürük Ali, Sıvaslı Ak-
İzmirde gösterdiği faaliyet ve gayretin vilâyeti idareye de kâfi geleceğini iddia edenler çoktur. Şehir Meclisi Nisan devresi toplantılarına başladığı ve Belediye reisi-de gerek Mecliste, gerek encümenlerde meşgul bulunduğu için bu husustaki mütalaâsını sormak ve anlamak ka'bil olmamıştır.
★ Belediye tarafından İzmir mebuslarına çekilen tebrik telgraflarına cevablar gelmiştir. Bunlar arasında en uzunu İzmir mebusu Celâl Bayarın telgrafıdır. Müşarünileyh cevabında tebrik telgrafına teşekkür ettikten sonra aynen (bana itimad ederek reylerini vermek lûtfunda bulunan müntehible-re minnettarlığımın iblâğına delâletinizi rica ederim) denilmektedir.
ir İzmir elektrik ve tramvay şirketinin Nafiaca satın alınacağı hakkında Nafia Vekilimiz beyanatta bulunmuştu. İzmir elektrik ve tramvay şirketinin Belçikada ki idaresi satın alma teklifinde bulunulduğu takdirde kabul edilmesine karar vermiş ve müzakereye âmade ir vaziyete gelmiştir. Şirketin îzmirdeki hukuk müşaviri Nafia ile temasa gelmek üzere Ankaraya gitmiştir.
ULVÎ OLGAÇ
koyunlunun elinden yakasını kurtaramadı. Kaptırdığı ikinci kavak oyunile teneşirliğini yere vurdurmuştu.
Güreşi kazanan SivaslIlar., iki yüz koyunluk sürüyü Akkoyunlu-nun önüne katmışlar... Koçlarının boynuzlarını yaldızlamışlar; davul zurna çalarak^ Sıvasa giriyorlardı. Bütün Sivas kadınları erkekleri; Ak koyunluyu karşılamağa çıkmışlardı.
Akkoyunlunun, namı almış yürümüştü. Tokatlı Yürük Alinin mağlûbiyeti; AmasyalIları galeyana getirmişti. Bunlar da SivaslIlarla boy ölçüşmek ve pehlivanları Ayı boğanı ortaya sürmek sevdasına kapılmışlardı.
Ayıboğan; cidden bir ayıyı boğabilecek derecede kuvvetli bir babayiğitti. Bu pehlivan avrn zamanda mükemmel bir tir endazdı. Ok ve yay kullanmakta maıur un cengâ-verdi. Onun öyle hünerleri vardı ki; herkesi hayretler içinde bırakırdı.
Bin yüz kademe ok atardı. Eski yeniçeri çulhalarına takılan zırhları oklarile delerdi.
Ayıboğan, atma biner... Elinde yayı, belinde ok mahfazası Amasya ovalarında bir aşağı bir yukarı at oynatırdı.
Ayıboğanın boyu çok uzundu. En yüksek boydaki atlara bile özen-gi kullanmadan bir sıçrayışta atlar ve binerdi. Yüz yirmi okkalık kadar bir gövdeye malikti.
Ayıboğanın, cesaret ve şecaati dillerde destandı. Orada burada türeyen zorbaları bizzat gider tepelerdi.
Pehlivanlığından ziyade tirendaz lığı severdi. Fakat; pehlivanlığı, Çorum, Samsun, Çarşamba, Havza, Tokat ve Sivas havalisinde söylenir dururdu.
Bu civarlarda onu yenen yoktu.
Ayıboğan, Yürük Ali ile bir kere karşılaşmıştı. Lâkin, güreşmemişler, at üzerine ok atışı yarışı yap mışlardı.
Tokatlı Yürük Ali de tirendazdı Lâkin, Ayıboğan onu atışta geride bırakmıştı.
Aamasyalılar, kaz ovası güreşinin neticesini hiç te beğenmemişlerdi. Ne de olsa Tokat kendilerine daha yakın olduğu için Yürük Aliyi de Sıvastan ziyade kendilerine yakııı buluyorlardı.
Nihayet; Ayıboğana müracaat ettiler:
— Sıvasta bir Akkoyunlu türemiş... Tokatlı Yürük Aliyi mağlûp etmiş... Haberin var mı yiğit?..
— Var ya?.. Ne olacak sanki? . El elden üstündür ta arşa dek...
— iyi amma, bu Sıvaslıya bir ders vermek lâzım değil mi?..
— Belki lâzımdır... Ne demek İstiyorsunuz ?
— AmasyalIlar sizden rica ediyorlar...
— Adamcağızın bizim üzerimize vardığı yok... Durup dururken meydan okumak ayıp olmaz mı? dedi.
(Devamı var)
»■ Dün Gece ang
L Â L E ye
Şeref verenler ; Salondan Takdir, filminden zevkle ayrıldılar
Tino Rossi
Paris Işıkları
"«■ Filminde
7 NİSAN 193*
TİN I » A ■ Â M
Sayfa: S
İKTİBAS VE TERCÜME HAKKI MAHFUZDUR
Yolsuzluk Yüzünden Çekilen Sıkıntılar
Harpte Bütün Gayretlere Rağmen demiryolu Kızdırmağı geçememişti Dersim ve Demiryolu Meseleleri Cumhuriyetimizin
15 nci Yılında Artık Halledilmiş Bulunuyor
’gûmu
Halka nüfuz ederek onların ruhlarını ıslah et-inek ve her düşünce ve teşebbüslerden vaktinde haber almak çok faydalı olur. AvrupalIlar, bu teşkilâtı müstemlekelerinde, muvaffakiyetle tatbik suretıie bir avuç askerle milyonları idare ediyorlar. Müstakil İslâm memleketlerinde bile istedikleri hareketleri yine bu taşkilâtla yaptırabiliyorlar (1). AvrupalIlar müstemleke halkını avutuyor ve uyutuyor. Biz ise milletimizin geri kalmış bir parçası olan bu halkı ıı-yandıracağız ve Türk camiasile birleştireceğiz.
Bu mühim işi bir taraftan da gece yatılı mekteplere -bilhassa İstanbul, İzmir, Bursa gibi büyük yerlerde- çokça çocuk alarak terbiye etmekle temine çalışmak lâzımdır. İleri gelenlerin, büyük şahsiyetlerin; mühim yerlere seyahatleri de faydalı olur.
İkinci sebebi yani açlık belâsmı ortadan kaldır-, mak için halka iş bulmalı ve işe alıştırmalıdır. Bu hususta hükümete düşen vazifeler büyüktür: İlkönce buralara restgele şunu, bunu, hükümet memuru diye göndermemelidir. Memuriyetlere doğru ve becerikli kimselerin, muayyen zaman için fazla tahsisatla gönderilmeleri lâzımdır. Rüşvet, suiistimal, yalancılık, korkaklık gibi kötülüklerle lekeli veya bunlara istidatlı olanlar hükümetin nüfuz ve satvetini mahvettiklerinden halk isyana cür’et edebiliyor. Ceplerini doldurmak ve bu havaliden bir an evvel savuşmak düşüncesinde olanlar isyanları, beslemektedirler. Şimdiye kadar: “Burası da vatanımızın bir parçasıdır. Buradakiler de milletimizin bir kısmıdır. Buralardaki halkı adaletle idare etmek ve kalkınmalarına bütün varlığımızla çalışmak vazifemizdir.,, şeklinde bir düşünce ne uyanmış ve ne de uyandırılmıştır.
Hükümet memurları bu düşünceyi benimseme-
(1) Cihan Jıarbi hakkındaki eserimin ikinci cildinde "Maskeli misyonerler,, namı altında bu nevi teşkilât hakkında lüzumu kadar malûmat verilmiştir.
miş insanlardan gönderilmekle beraber kuvvetli garnizon, yol, mektep, posta ve saire inşasına da başlanmalıdır. Buralardaki askerlerin de iyi intihabına ve iyi yedirilip içirilmesine büyük ehemmiyet verilmelidir. Memur, asker, halk, mektup ve emanetlerinin emniyet ve süratle gidip gelmeleri de temine değer bir meseledir.
Her iki sebebe karşı tatbik olunabilecek pek mühim tedbirlerden biri de kürtlük mıntakasını Türk kanaliariyle bölmeler içine almaktır. Yapılacak şosalar bu kanalları çizmiş olur,, (2)
Demiryolu işine gelince:
Cihan harbi sıralarında bir şey yapman imkânı yoktu. Gerçi Enver paşa Ankaradan şarka doğru demiryolunun uzatılması için pek sıkı emirler vermiş ise de Kızdırmağın şarkına geçmek müyesser olamamıştı. İstiklâl harbinde şark cephesi kumandanı bulunduğum sıralarda verdiğim bazı lâyihalardan demiryoluna ait olanı, (11,12,1337) tarihlidir. Memleketin bel kemiğini teşkil eden ve iktisatça olduğu kadar askerlikçe de en ehemmiyetli yol olan (Ankara - Sivas - Erzincan - Erzurum - Sarıkamış) hattının ilkönce yapılmasını teklif etmiştim. O zaman, şarktan garba naklolunan fırkaların, ve pek çok miktarda silâh ve mühimmatın şevkinde çok zorluk lara maruz kalmış ve pek kıymetli zamanlar da kaybetmiştik. Bunları görmekte olan millî hükümetimiz, o lâyihamı takdirle kabul ettiğini bana cevaben bildirmişti.
Dersim derdi ve demiryolu meselesi Cumhuriyetimizin on beşinci yıhnda artık halledilmiş bulunuyor. Yakında şarkın çehresi de tamamile değişmiş olacağına şüphe yoktur.
(2) Kürtlük mmtakaiarının ıslahı hakkında bu gibi tedbirleri muhtevi olarak istiklâl harbi esnasında da verilmiş lâyihalarım vardır.
r .------------------— ■ :: x x x x-----------
Birinci Kısmın Sonu
Sayın General Kâzım Karabekirin •• Erzincan ve Erzurumun kurtuluşu „ eserinin Erzlncanın kurtuluşuna alt İlk kısmı burada bitmiş oluyor. Erzurumun kurtuluşuna alt olan İkinci kısmı bir kaç güne kadar hazırlanmış bulu nacaktır.
Bir İngiliz ■ Italyan Harbi Kopacak Olursa ...
HANGİ TARAF KAZANIR ?
Ingiltere ve Fransa, Sırf Italyanın Filistin ve Mısırla Tunus ve Cezairden Vazgeçmesi İçin
Habeşistan Seferine Göz Yumdular YAZAN : GENERAL KAZIM KARABEKİR
■ ■
[Dünya en karışık günlerini yaşıyor. Bilhassa Orta Avrupa ile Akdeniz havzası, her gün anî olarak patlıyacak bir harbin beşiği sayılabilir. Büyük devlet menfaatlerinin her gün çarpıştıkları bu sahaların bir anda kana boyanması ve 'bu yangının bütün dünyayı sarması işten bile değildir.
Orta Avrupada baş rolü Hitler Almanyası oynuyor. Bu na mukabil Akdenizde daha ziyade İngiliz - İtalyan menfaatleri çarpışıyor. Bilhassa son günlerde Italyanın Arnavutluğu işgal edeceği hakkm-daki rivayetlerin teeyyüd e-der gibi görünmesi bu gerginliği büsbütün arttırmıştır.
Yeni Sabah, Akdenizde ki bu gergin vaziyetin inkişafı ve bir İngiliz - İtalyan harbi patlarsa hangi tarafın kazanmak şansının kuvvetli olduğu hakkında en kuvvetli ve salâ-hiyetli kalemlerin fikirlerini okuyucularına sunacaktır.
General Kâzım Karabekirin İngiltere - İtalya adlı-eserinden alınan bu yazı, du-randiş Generalin daha Habeş harbi sırasında Akdenizde bu gün hasıl olan İngiliz - İtalyan rekabetini nasıl keşfettiğini göstermesi itibariyle fevkalâde şayanı dikkattir. Bu ibret verici yazımızın lâyik olduğu alâka ile karşılanacağına eminiz.]
’ Bu harbin patlaması iki suretle olabilir: Ya Ingiltere uluslar sosyetesi namına tuttuğu güzel tezi İtalyanlara karşı harp açmağa kadar götürür ve yahut da İtalyanları mecbur eder.
Her iki şık da İtalyanların Habeş ilindeki muvafafkıyetlerinin derecesine bağlıdır.
Bu zamanı görebilmekliğimiz için zorlama tedbirlerinin çoğal
- -K
İtalyanların yenileştirdikleri Cezare diretnotu
ma derecesine dikkat etmekliğimiz lâzımdır. Eğer Italyanlar fazla kuvvetler şevkine kalkışarak muvaffakiyetli ilerleyişlere başlarlarsa büyük tehlike saati geliyor demektir.
İtalyanların şu Habeş işinden mağlûp çıkmaları değil, hattâ az kazançlı çıkmaları dahi Faşistler ve hususiyle Mussolini için pek tehlikeli bir şeydir. İlk zamanlarda kendilerine verilmek istenilen şeylere kanaat etmiyerek işi içinden çıkılmaz bir hale getirdiler. Şu halde kendi haykırdıkları gibi işi sonuna kadar götüreceklerdir. Yani zorlama tedbirler kendilerini muvaffakıyetsizliğe düşürünce İngilizlerle bir harbi göze alacaklardır. Akdenizde İngiliz-lern aldığı harp vazyeti de âni olarak İtalyanların bir taarruzunu hesaba kattıklarını gösterir.
Bu harp bir cihan harbi şekline dönerse nasıl safhalar göstereceğiyle uğraşmak bu eserimin mev -zuu dışında kalır. Mademki bi-
rinci derecede Ingiltere ile İtalya karşı karşıyadır. Biz de bu ihtimale karşı münakaşa edelim:
Ingilizler İtalyanların daha taarruzunu ilk günlerinde anlaşalım tekliflerine karşı 5 birinci teşrin 1935 de Londra Ajansı şunu tebliğ^ etmişti:
“Akdenizdeki hazırlık tedbirlerin ayni zamanda ve muvazi o-larak geri alınması suretindeki İtalyan teklifleri kabul edilmiye-cektir. Ingilterenin mütaleasma göre ihtilâf uluslar sosyetesinin elinde bulundurmaktadır ve üç taraflı müzakerelere tekrar girişilmesi arzuya şayan değildir. İngiltere Mussolininin tekliflerine cevab vermiyecektir.,,
îngilizlerin bu kadar ileri gitmeleri ve harbi göze aldırmaları -nın sebeblerini zaten biliyorduk.
İtalyanların Akdeniz© “Bizim Deniz’’ adını vermeleri esasen Ak-denizle sahili olan veya bu sahillerle alâkası olan devletleri kuşkulandırmakta idi. Bunlar ara-
Ingiliz deniz devlerinden Nelsoa diretnotu
sında Mısır ve Filistin ve bilhassa Hindistan yolu olan Süveyş kanalı dolayısiyle İngiltere birinci geli -yordu. Fransa bile îtalyayı başka yerlerde tatmine çalışarak Tunus ve Cezairi sigortalamaya çalışıyordu.
Buna son zamanlarda bazı Italyan siyasal şahsiyetlerinin ve bazı gazetelerinin şu edebiyatını da anlarsan işi daha iyi kavrarız!
“Bugünkü İngiltere bitkin bir durumdadır. Harbetmekten maddî ve manevî âciz bir haldedir. Almanya karşısındaki durumu da bunu isbata kâfidir. İngiltere imparatorluğu da Osmanlı imparator luğu gibi sona ermiştir. Japonya nasıl Asyada yükseliyor ve onun mirasına konacaklarsa Afrikada dahi Roma İmparatorluğu onun gibi doğuyor.. Mısır, İtalya ile Habeş ili arasında bir kıskaç içinde gibi sıkışıp kalmıştır... İtalya devleti artık Roma İmparatorluğudur. Romanın inzibat altına alacağı Habeşler, Roma imparatorluğu -nun zaptedeceği Afrika parçaları için lâzım gelen bir ordu olacaktır. - Malta bir şey ifade etmez, Sicilyadaki uçaklar filomuz orayı bir gecede yok eder.,,
Bu edebiyat 1935 yılının yaz aylarında otfaya çıkmıştır. Almanların da bu işte beraber yürüyeceği ve Fransızların da İngilizlerle yar olmıyacağı hakkında halk arasında propagandalar dı. hi yapılmıştır.
(Devamı var)
İS Ai AH
7 NİSAN 1939
Sayfa ( S
Beklenilmeyen Netice
— 1 —
Yazan; M. ŞEREF OKTÜRK
f-------
Aşkın
Kuvveti
!
Günden güne değişen ahlâkı, sararan yüzü, eksilen neşesi önce kardeşlerinin, sonra annesinin dikkatini çekmişti. Sebebini sordukları vakit yorgunluğun tesiri olduğunu soj liyerek esası gizledi, büyük bir fırsat kaçırmış oldu.
Diplomayı alıp hastalıaneye devam edeli bir seneyi geçiyordu. Bir gün hastaları az olduğu için işi çabuk bitmiş, nöbetçi olduğundan er-kence eve dönememişti.
Odasında koltuğuna oturmuş, gazetesini okuyordu. Elinde bir mek tupla içeri giren hademeyi goremi-yecek kadar dalmıştı. Sayfayı çavi-rirken odada yalnız olmadığını anladı. Bu esnada mektup gözüne ilişti. Derhal aldı. Acele ile yırtıp okudu:
B. Saffet
Görülen lüzum üzerine İzmir has ' talıanesine tayin edildiniz. t)ç güne | kadar gitmeniz lâzım geliyor. Acele hareket edip vazifenize başladığınızı bildiriniz.
Vekâlet
Vücudunu bir anda ateş sardı. Elleri titriyordu. Demek yakında Is-tanbuldan, Belmamn yakıcı gözlerinden, ailesinden ayrılacaktı.. Elindeki emri tekrar okudu. Derhal ayağa kalkıp baş hekime gidip neticeyi bildirdi.
O gece, Saffetin üç güne kadar aralarından ayrılacağı için müteessir oldular. Her çehrede savinç, neşe yerine şimdi hüzün, keder okunuyor, kahkahalarla dolan oda sessiz I bir gece yaşıyordu.
İzmire geleli iki gün olmuştu. Bu kısa bir zaman, Saffete, yılların bıraktığı tesirden daha fazla geliyor, îstanbuldaki ailesinden ziyade Bel-mayı düşünüyordu. Birlikte geçirdikleri saatleri, konuşmaları, alaylı mevzuları hatırhyarak müteessir o-luyor, şimdiki yalnızlıktan canı sıkılıyordu.
Hastahanenin üzerinde geniş bir odayı kendine ayırmış, oraya yerleş mişti. Bir masa, bir kaç iskemle tedarik etmiş, karyolasını kurmuş, Ls-tanbuldan ayrılırken birlikte çektirdikleri gurup resmi almayı unutmamış camlatarak duvara asmıştı. Bu dekor dahilinde, alışmamış olduğu yalnızlık içinde kalan Saffetin canı pek çok sıkılıyordu. Vakit geçirmek maksadile masasının başına geçip annesine uzunca bir mektup yazarak vapurdaki yolculuğunu, İzmir deki halini, şehrin vesıflarını uzun uzadıya anlattı. Ahbaplarına, bilhassa Saim beylere sık sık mektup göndereceğine söz verdi.
Bir kaç gün sonra Saim beye bir mektup göndererek yalnızlığını, kendilerine alışmış olduğunu bir çok tasvirlerle, ince kelimeler kullanarak anlattı.
Aradan on beş gün geçti. O gün, canı sıkılmış, biraz dolaşmak için dışan çıkmıştı. Nereye gitse, ne yapsa pakıcı gözlerin tesirinden kurtulamıyor, daima karşısında sevimli çehresile Belmayı görür gibi oluyordu. Artık ne hastahanede ne dışarıda hiç bir yerde uzun müddet kalamıyor, daima geziyordu.
O gün, pek fazla yorulmuş olduğu halde geç vakit hastahaneye dönüp odasına çıktı. Masası üzerinde bir mektup bırakmışlardı. Aldı, yırt madan imzaya baktı. Elleri titremeğe, kalbi heyecanla çarpmıya başladı. îmzayı kekeliyerek okudu: Belma...
Mektuba acele bir göz gezdirdikten sonra okumıya başladı:
Saffet!
Sen aramızdan ayrılmakla neşemizden bir kısmını da beraber götürdün. Bugün, o geçirdiğimiz samımı aile hayatına hasretiz. Bekle-nilmiyen bu ayrılık, bizden ziyade sana tesir etti. Ona şüphem yok. Fakat ben sık sık mektup gönderip seni yalnız bırakmamaya çalışacağım. Senden karşılık göreceğime e-mmim. Yine her gece toplanıyoruz, hep seni hatırlıyoruz. Yakında İm-
Saffet, askerî tıbbiyeden mezun olmuş, Gülhane hastahanesine tayin edilmişti. Temiz ruhlu, dürüst karakterli olan Saffeti sevmiyen yoktu. O, Herkesin huyunca gider. Kim senin kalbini kırmaz, arkadaşlarına, ailesine daima güler yüz gösterir. Fakirlere, yardım istiyenlere elinden geleni yapmaktan çekinmez bir gençti.
Askerî elbise kendisine ne kadar yaraşıyordu. Uzun boyu, sevimli yüzü, geniş omuzlariyle heykel gibi duruyor; temiz kalbi, eğilmiyen başı tam bir asker olduğunu açıkça gösteriyordu.
Vazifesine büyük bir istekle sarıldı. Sabahları’ erkenden evden çıkıyor, akşamlara kadar çalışıyor, yoruluyordu. Bütün hastalarına daima iyi muamele ediyor, kardeş şefkati gösteriyordu. Onlann iyileşmesi, zavallıların sevmerek hastahane-den çıkışları, çektiği yorgunlukları gideriyor, kalben rahat yaşıyordu.
Artık mektep sıralarında çektiği sıkıntıları unutmuş, annesinin fedakârlığını takdir etmişti. Babası, genç yaşta ölünce üç kardeşile annesinin elinde kalmışlardı. Zavallı kadın, elindeki kıymetli eşyaları, evleriui satarak aldığı paralar üe yavrularına bakıyor, babalarının yokluğunu belli ettirmemeğe çalışıyordu. Nihayet Saffeti yetiştirdi. Bu suretle de vazifesinin bir kısmını bitirmiş oldu
Saffet, annesinin çektiği sıkıntıları unutturmak için ona, nasıl bakacağını, rahat yaşatmak için neler yapacağını şaşırıyordu.
İyi ahlâkı, dürüst hareketleri kendisini tanıyanların sevgisini ü-zerine çekiyor, komşuları arasında hürmetle anılıyordu. Geceleri evlerinden misafir eksik olmuyor, eğlenceler, âyinler, hikâyelerle saatlerin nasıl geçtiğini farketmiyorlardı.
Bu hayattan pek memnun görünen Saffet, bir cihetten üzüntü çekmeğe başladı, y eni tanıştığı komşularından Saim beyin kızı Belma, ken dişini düşündürüyor, ona karşı içinde bir sevgi hissediyordu.
Belmamn gülüşü, konuşması i-çindeki ateşi kuvvetlendiriyor. Bazı sabahlan odasında hazırlanırken karşı sıra evlerden birinin penceresi açılınca o da pencereye koşuyor, kızın elle selâm vermesi, uzaktan gelen ince narin sesi bütün hislerini kamçılıyordu.
Saffet, kızın yanında saatlerin nasıl ilerlediğini anlamıyor, Daima onunla kalmak, onunla konuşmak istiyordu. Belmamn yanında neşesi ziyadeleşiyor, fakat ayrılınca o neşe eksiliyor, düşüncesi artıyordu.
Genç kız, Üniversiteye gidiyor, kimyanın ikinci senesini okuyordu. Orta boyu, mütenasip vücudü, sevimli çehresi, dürüst ahlâkı ile kendisinde olması lâzım gelen kadınlık vasıflarının hepsini fazlasile bulun duruyordu. Zaten Saffet de güzellikten ziyade aradığı ahlâkî maziyet leri onda bulduğu için seviyordu. Bu kız ile evlense mes’ut olacağına şüphe yoktu. İyice düşündü, en ince nok talara kadar aradı ve neticede evlenmelerine bir mahzur göremiyerek kararını verdi. Bu kararım kandin-den başka kimse bilmiyordu, önce düşündüklerini kıza söyliyecek, kabul ettiği anda tatbikata geçecekti. Fakat, bu fikirlerinin ona anlatmı-ya, onunla anlaşıp birlikte karar vermelerine yer re muhit müsait de-gildi.
Evlerine geldiği zaman Belmamn mantosunun cebine mektup koymak sabahlan evden çıktığı zamanı bekleyip fikirlerini yolda söylemek, adresine mektup yollayıp meseleyi anlatmak gibi çareler zihninden geçiyor. Fakat bunlardan birine karar verip yapmıya bir türlü cesaret gösteremiyordu.
Aradan günler, aylar geçti.. Sevgisi arttı. Ona karşı zâafı fazlalaştı. Yüzü soldu, neteel kaçtı, fakat bunlara mukabil karçısmclakine bir şay »ezdirmek cüretlide bulunamadı.
İzmît Halkevinin
Büyük Muvaffakiyeti
İzmit (Hususî muhabirimiz yazıyor) — Şehrimiz Halkevi Temsil şubesine mensup kırk yedi genç, Maarif müdürümüz Kemal Ermadın reisliğinde Ankara ve Eskişehire giderek ve ora halkevlerinde üçer temsil vererek döndüler.
Halkevi gençlerimiz gerek komşu vilâyetde ve gerekse devlet merkezlimizde büyük muvaffakiyet kazandılar. Kıymetli çocuklarma kavuşan İzmit halkı, bu münasebetle onlara karşı sevgi tezahüratı gösterdi. Alkışlarla istikbal etti.
Parti genel sekreterliği halkevleri arasında birbirleri ile ziyaret seyahatleri ve tanışma programları tertip etmiştir. Bu davete ilk icabet eden İzmit halkevi oldu.
Gençlerimiz Ankara ve Eskişe-hirde Aziz Hüdainin yazdığı aşkın manâsı piyesi ile, Müsahip zade Celâlin Yedekçi operetini temsil ettiler. Eskişehir ve Ankara halkı, İzmitli gençlerin temsillerini coşkun bir a-lâka üe takip ettiler. Okadar ki üç
88 38 38 38 3^
Halep İçin...
Hükümetimi ~de Fransa Arasında Müzakereler mi Oluyor ?
îskenderundan yazılıyor: Enbai Hatay gazetesi şu haberi vermiştir:
Deyli telgraf gazetesinin Ankarada bulunan muhabirinin Berattan haber aldığına göre, Halebin Hataya ilhakı için Türkiye hükûmetile Fran sa arasında müzakereler cereyan etmektedir.
Bu haberi veren refikimiz Deyli
S §g
Trakyada
Arteziyen faaliyeti günletiyor
Edirne (Hususî) — Trakyada arteziyenler gittikçe genişliyor. U-mumî toplantılarını yapmış olao Trakya vilâyetlerinin umumî meclisleri arteziyenler için az çok para koymuşlardır. Mahallî belediyelerinin de nisan bütçelerinde koyacakları yardım paralarile ve birlik şeklinde arteziyen takımları tamamlanacaktır. Su ve arteziyen işi Trak-yanın büyük işleri arasındadır.
________________________ACAR tihanlanmız başlıyacak.. Bilmem sözümde durabilecek miyim?
Derin saygılarımla..
BELMA
Mektubu tekrar tekrar okudu. Uzun zamandanberi zihnini kemiren bu mesele için tam manasile iyi bir netice elde etmiş demekti. Zaten önceden Belmadan bu şekilde cevap a-lacağına kuvvetle emindi. Artık iki hedef birleşmiş oluyor, sevgisine karşılık görüyordu. Belmayı sevdiği giindenberi geceleri uyuyamıyor, hep onu düşünüp uykusu kaçıyordu.
O gece, aldığı cevapla tatmin o-larak rahat bir gece geçirdi. Vücudu iyice dinlenmiş oldu.
Ertesi gün Belmaya bir teşekkür mektubu yazarak kalbini olduğu gibi anlatmış, fikirlerini açıkça yazmıştı. Aldığı mektubun her satırında ayn ayn manalar bulmuş ve onlar üzerinde işliyerek cevap yazmıştı.
(Devam/ı var)Â
akşam bir biri üzerine verilen temsillerde oturacak sandalye bulmak mümkün olamamıştır.
Bilhassa Yedekçi opereti her bakımdan fevkalâde bir kudret ve me-haretle temsü edilmiş, Ankara halkı hayran hayran İzmitli gençleri alkışlamışlardır.
Bu eserde Süreyya Şener, Muazzez Çayıroğlu, Mediha Kın dek, Nedim Erk, Fevziye, Avni Duysak, Ay şe Sel, Melâhat ve Turgut Bay kal harika denecek bir şekilde muvaffak olmuşlar diğer elemanlar da çok güzel varlıklar yaratmışlardır.
Izmite dönen gençlerimiz burada da ayni piyesleri tekrarlıyacaklar • dır. Halk kendilerini alkışlamak için büyük sabırsızlık göstremektedir.
Ankarada bulunan saylavlarımızdan Nafi Atıf Cevdet Kerim ve Ferid Celâl İzmit halkevi temsil şubesini hararetle tebrik etmişler ve Ankarada şimdiye kadar bu derece güzel bir müsamere verilmediğini itiraf etmişlerdir.
v Y
Telgraf gazetesinin şimdiki İngiliz kabinesinin naşiri efkârı olduğuna işaret ederek şayiaya doğru nazarüe bakmak istiyor.
Maamafih bu haberin Fransızlar la Suriye minicilerinin bir kat daha arasını açm,ak maksadile Londra-dan uçurulmuş olması da muhtemeldir.
Babaeskide
Halkevi binası İnşaatı bitti
Babaeski (Hususî) — Babaeski Halkevi binası en iyi bir tarzda ve asfalt şosa üzerinde bitmiş demektir. Bu güzel kültür kaynağı Çorlu. Lüleburgazda da başlamak üzeredir. KIrklareli, Vize, Biğa ve Gelibolu Halkevleri inşaatına devam e-diliyor. öğrendiğime göre Kırklareli Malkara, Yenice hükümet konakları müteahhitlerine ihale olunmuştur. Uzunköprü hükümet konağı ise bütün daireleri içine almak üzere çatı altına alınmış bulunuyor. Bina, tahsisat bakiyesile bu sene bitmiş olacaktır. Gelibolu hükümet konağının tamamı 17 nisanda ihale edilmek ü-zere askıdadır. Ezine, Hayrabolu, Lapseki hükümet konakları 1939 yeni pilânına dahildir..
İzmir Valiliği
Belediye reisine valilik vazltesl de veriliyor
İzmir (Hususî) — Şehrimiz valiliği için şimdiye kadar Dahiliye Ve kâletince hiç bir namzet tesbit edilmiş değildir. İsimler etrafında yapılmış olan tahminler asılsızdır. Temin edildiğine göre Belediye ile vilâyetin İstanbul ve Ankarada olduğu gibi tevhidi mevzuubahistir. Tevhit keyfiyeti yeni İcra Vekilleri Heyetince müzakere edilecektir. Tevhit kararı verildiği takdirde Belediye Reisi Dr. Behçet Uz valilik vazifesini de deı-uhde edecektir.
Tefrik* No; 4 S
— B.... de, farkına varmadan, beni sevdiğinizi anlamıştım. Vasi olmak hasebüe, kendimi unutturmak ve belki de beraber bulunmamız se-bebile hakkımda duyacağınız bir a-1 Ak ayı silmek, vazifem icabı olarak kendisnni göstermişti. Çünkü bu k’ş atılacağımız aile muhitinde, yani yine bizim evimizde, benimle mukayese edebileceğiniz genç erkeklere rastlıyacak ve bunların arasından müstakbel eşinizi seçebilecektiniz.
— Yani Semih beyle ona benziyen gençler tipinden ise teşekkür ederim.
Güldü.
— Zavallı Semih, demek size bir türlü kendisini sevdiremedi. Fakat herkes ona benzemez ki... Ne ise lâkırdıyı başka tarafa geçirmiyelim... îşte bu sebepten dolayı, bana ağı?’ da gelse sizi bir kaç ay müddetle görmemeğe karar vermiştim. Faka-; teyzemin mektubu her şeyi altüst etti. Kadıncağız, eğer gelmezsem n-lümünüze sebep olacağımı, sizin beni unutamadığınızı, yanınızdan u-zaktaşmamın boş yere iztirap verdirmekten başka bir şeye yaramıya-cağını ve ancak benimle mesut olabileceğinizi öyle bir şekilde yazmıştı ki... Bunun karşısında bana düşen ise bavullarımı toplayıp, şaşırıp kalan arkadaşımın elini sıktıktan sonra Türkiyeye dönmek oldu.
— Ah, sevgili teyze!.. Birazdan kendisine nasıl teşekkür edeceğimizi bir görseniz-.. Her ikimizin de, hislerimizi de nasıl bir incelikle keşfetmiş!..
— Evet, kalbimizde vücude gelmeğe başlıyan alâkanın henüz farkında değil iken o hepsini keşfetmişti. Tabiatüe bu keyfiyetten ikimizi a de iztiraptan başka bir şey elde ede-miyeceğimizi biliyordu. Zira vaziyetim malûmdu. Şimdi işler değişti.... Başımdan geçenlerden duyduğu acıyı göstermemek için gizli gizli ağlaması artık bitti!..
ilkbaharda resmen nişanlandık Kış mevsimini Nailin apartımanında geçirdim. Artık kolleje gitmediğim için, benimle meşgul olacak bir İngiliz mürebbiyesi tutmuşlardı. Ay-
Kastamoni Muntazam. Bir itfaiyeye Kavuştu
Kastamoni (Hususî) — Eski bir vilâyetimiz olan Kastaınonuda bir çok evler ahşap ve birbirine girgin olduğundan ufak bir ateşten büyük yangın tehlikesi hissedilmektedir.
Bugüne kadar husul vuku ufak tefek yangınlardan alınan neticeden sonra; burada esaslı bir itfaiye teşkilâtının bulunması lâzım geldiği anlaşılmıştır.
Bu münasebetle; uzun müddet askerî itfaiyecilikte bulunmuş olan Necmettin Dinçer belediye ile temasa geçerek ve sayın vali Avni Doğanın yüksek alâka ve yardımile bir sene zarfında İstanbul ve Ankara-daki itfaiye usulünü tatbike muvaffak olmuştur.
Belediyenin karşısındaki büyük bir binada esaslı itfaiye teşkilâtı yapılmamıştı. Eşya ve eza deposu, garaj ve yatakhaneleri görülmeğe ve takdire lâyıktır.
İtfaiyemiz 16 er, bir itfaiye ku-maııdanile ceman on yedi kişiden mürekkeptir. Teşkilâtta her şey muntazamdır. 2 motorbot, 2 arazoz bir eşya ve ecza taşıma arabası mev cuttur. Erlerin kıyafetleri yeknesak tır. Miğfer, maske, muşamba ve diğer bütün levazimatları mevcuttur.
Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma Nevralji, kırıklık ve bililin ağrılarınızı derhal keser Mi MI icabında günde a kaşe alınabilir, m ESİ
Nakleden: ORHAN S-
rıca Süreyya hanım ile de bazı salonlara, çaylara da gitmeğe başlamıştım. Nihayet şubat nihayetine doğru da B.... ye döndüm. Düğüne kadar orada kalacaktım.
Nail ile hemen hergün mektuplaşıyorduk. Bazı zamanlarda bir haf ta kadar yanımıza geliyor ve o vakit uzun ve tatlı konuşmalarımıza başlıyorduk.
Emine hanım bize bakarken hemen hemen gençleşiyordu. Evin e-mektar hizmetçileri de sevinç ve neşe içerisinde idiler ve Zehra bile eski vaziyette değildi.
Bunun da sebebi Nailin kat’ı hareketi idi. O sene, B... ye ilk geldiği gün nişanlısına fena bir muamele yapılmasına tahammül edemiyeceği-ni Zehraya bakarak söylemesi idi. ihtiyar aşçı kadın, böyle mavi gözlerin, Naile saadet getirmediğini mırıldanarak ağlamağa başlamıştı... Fakat vasim susmamıştı: — Evet, böyle gözler beni bir daha sihirledi. Fakat bu sefer, beni mesut etmek için. Bunu unutmamağa dikkat et, diye ilâve etmişti!
O zamandanberi ihtiyar kadın bana karşı gösterdiği haşin tavn yavaş yavaş bıraktı. Ve mavi gözlerimden korkusu zannedersem, bunlara benziyen iki küçük gözün mini mini bir yüz üzerinde parladığını gördüğü zaman da tamamile kalmadı. Nailin acılarını, hayatta ikimizin de gayesi olan küçücük oğlumuz, artık baştan başa unutturdu. Şimdi, o yeşil gözler bütün manalarını bana açıkça okutuyorlar artık. Onlarda her hangi bir esrar işareti göremiyorum.
O eski yerinde duramıyan, hürriyetine sahip olmayı hayatın en büyük nimeti olarak telâkki eden Ca-hidc-, yerini, yaşının ve tecrübesizliğinin iktizası ve ayni zamanda, hayattaki bütün hâdiseler için eşi olan kocasına karşı duyduğu takdir ve sevgi dolayısile, itaatli olduğu kadar da mesut bir anaya bırakmıştı.
Eskiden âdeta yüzünü görmek istemediğim vasim, şimdi bütün hayatım için bir rehber olmuştu ve bu da ancak benim serbest ve müstakil iradem ile vukua gelmişti.
-SON-
Yüksek binanın üst kattaki yatakhane kısmından garaja gitmek için iple şakulî inilmektedir.
Benz marka motopontlann tekerleğinde, İspit denilen ağaç kısmı çıkarılmış ve yerine masrafsız bir şekilde otomobil lâstiği takılmıştır ki motorpontun bu değişme ame üyesinde süratten büyük istifade görülmüştür. Efrat taşıma an basında merdivenler, kanca, balta, hortum gibi âletler de bulunmaktadır ki bunları arabaya koyma mahalle ri Türk işçisi Receb usta tarafından yapılmıştır. İtfaiyenin ceman bin beş yüz metre uzunluğunda hoı tumu mevcuttur. Binanın önünde jimnastikhane vardır. Her gün muayyen saatlerde hareketler yapılmaktadır. Haftada beş defa talim edilmektedir.
Şehrin yükseğindeki tarihî kalede daimî bir er nöbetçi bulunmaktadır. Şüphelendiği yerlere telefonla sorulmaktadır. Yangın gündüz olur sa bir sepet asılmakta, gece de kırmızı fener yanmaktadır. İtfaiye â-miri Necmettin Dinçerin bu büyük yardımını memleket namına tebrik etmeyi vazife bilirim.
Salâhaddin Çelebi
T(N11 AB Ah
Sayfa ı 7
7 NİSAN 1939
İneboluda Bir Konferans
Gençlik ve Heyecan
Yazan : Kerim KANOK
Mimar Binanın Hayatı v® Eserleri Anlatıldı
I 2 nisan 1938 tarihi, Türk gençliğinin çok çetin bir faaliyete atıldığı gündür. Bundan sonra Türk genci, kız erkek hep bareber yurdun her tarafında en ciddî metodlar dairesinde yetiştirilecek ve lâyık oldukları yüksek dereceye çıkarılacaklardır.
Şimdiye kadar Türk gencinin spor ve beden terbiyesi faaliyeti maalesef bir süs mahiyetini geçmemiştir. Mekteplerimizde olsun, kulüp ve sahalarımızda olsun yaptığımız bütün hareketler sadece (yapılmış olsun) diye yaptırılmıştır.
(19 Mayıs) ve (29 teşrinievvel) bayramlarından sonra biz öyle canlı bir gençlik harekcv'ne hemen hiç tesadüf etmediğimizi itiraf etmeliyiz. Memleketin bir kaç yerinde haftanın tek gününe inhisar eden futbol ve bu arada zikre bile değmiyecek diğer ufak tefek bazı faaliyetleri nazarı İtibara almıyacak olursak bir sene içindeki bütün varlığımız işte bu iki büyük güne sıkıştırıldığı pekâlâ görülebilir.
Bu saydığımız iki bayram günün de gençlerimizin, arkalarından uzun bir istirahatten sonra henüz sandıktan çıkarılarak giyilmiş ütülü ve ter; temiz izci elbiseleri veyahut bir gün lük bir yasak savmak üzere tedarik dilebilmiş beyaz pantalon, beyaz lâstik kundura ve işporta malı, atlet
■ fanilâ'.arile heyecansız ve sâkin cad-' delerden geçişini seyretmek bile bi-l ze derin bir zevk verdiğini tahattur ediyoruz.
işte bu gençlik bu gün muasır) dünya gençliğile yan yana yürümek1 üzere çalıştırılmağa başlanıyor^ Bu . işde biraz geç kalmış olsak dahi süratli adımlarla bu mesafeyi mümkün j olduğu kadar çabuk kapatmak im-; kanlan henüz mevcuttur. Yeter ki, bu nazik vaziyet bütün vuzuhile görülmüş ve icap eden tedbirler alınarak gençlik bihakkin liderlik ve mü-rebbilik evsafını haiz idarecilerin el- j lerine tevdi edilmiş olsun.
Bu noktalan işaret ettikten sonra gençliğin en fazla muhtaç olduğu bir hassanın kuvvetlendirilmesi de lâzım geldiğini ilâve edeceğiz.
Malûm olduğu veçhile bir kitle, I ne kadar terbiye edilirse edilsin onda (heyecan) hassası yoksa kendisinden b''1 jş 0 derecede güç
ve kıymetsizdir.
Gençlerimizdeki heyecanın kendi benliklerinin, ta derinlerinde bütün mebzuliyetile yaşadığına bir çok fırsatlarla da şahit olduk. Ancak bu nun daha yüze çıkarılması ve çocuklarımıza makul heyecanın ayıp bir şey veya bir taşkınlık olmadığını öğ retmek lâzımdır.
Tecrübe ve kanaatlerimize göre gençlerimizdeki bu tabiî hassayı daima el altında bulunduracak âmillerden bir kaçı şunlardır:
Müzikalar, kitle halinde yürüyüş ler, cicili bicili üniformalar, madalyalar, ateşin nutuklar, mutlaka kazanmak için yapılan spor savaşları ve saire...
İlk görünüşte pek tıflâne gibi gö rünen bu şeylerin insan ruhları üzerinde ne tesirler yapageldiğini hepimiz biliyoruz. Bunun için bu tec rübe edilmiş vasıtalardan bizim de bol bol istifade etmemiz kadar tabiî ne olabilir. Her hangi bir gençliği bu vasıtalardan uzak, bir cenaze törenine gider gibi yetiştirmek mümkün olamıyacağını bilmeliyiz.
Türk gençliği kendi ceddine lâyık bir mertebeye yükselmek için kendisinde bulunması icap eden bütün tabiî meziyetlere maliktir. Onlar ta Orta Asya steplerinden at sırtında Avrupa içlerine, îstanbuldan yaya olarak Viyana kapılarına Üsküdar-dan kalkarak bir solukta Bağdad ve Acemistana kadar yürüdükten sonra dinlenmeden aylarca cenk eden bir neslin evlâtlarıdır. Bunun için, bundan sonra gençlerimizin sırtındaki faaliyet elbiselerini sandıktan çıkmış ütülü yeni üniformalar halinde değil çok hareket ve çok kullanılmaktan dolayı solmuş ve yıpranmış bir şekilde görmek isteriz.
Yeni gençlik teşkilâtına giren her Türk genci bir yılda hiç değilse 1000-1500 kilometre yürüdüğüne, güzel yurdumuzun muhtelif vilâyet ve köylerini gidip gördüğüne, meşakkate tahammül ettiğine, basit bir gıda ile yaşadığına, kendinden yardım bekliyenlere yardım ettiğine, boy ve kilosunun denk geldiğine, vücudunun mütenasip bir şekil aldığına, her türlü atletik hareketlerle kendini müdafaa edecek mücadele sporlarını yapabildiğine dair cebindeki resmî karnesinde kayıtlar bulunmalı ve icabında umumî müfettişler gençlerimizden bu karneyi talep ederek tetkik edebilmelidirler.
Bütün bu güzel ve hayırlı faaliyetleri muvaffakiyetle yapmış olanlar bir gündelik hayatta halk tarafından seçilmesi ve bilinmesi için kendilerine madenî, Çanakkale ve Kurtuluş savaşlarında kullanılan mermi kovanlarından yuğurulmuş madalyalar verilmelidir.
İşte yeni Türk gençliği böylece hayatın bütün meşakkatlerine güle güle göğüs verecek bir kabiliyette yetiştirilirken millî bir maksat uğrunda soğuk, fırtına, yorgunluk ve açlığa ehemmiyet bile vermiyerek icabında sabahlara kadar mermer bir balkonun karşısında aşk ve şevk le beklemesini de öğrenmelidir.
Bir milletin güvendiği kudret ve kuvvetinin yekâne sembolü gençliktir. Bütün müdafaa, kültür ve yaşama unsurlarının yegâne menbaı yine gençliktir. Türk gençliği ise bütün bunlara en çok müstahak, lâyık olanıdır.
E ayan Huriye Eratabek
İnebolu (Hususî) — Mimar Sinan ihtifali raünasebetile Halkevi salonunda orta okul resim öğretmeni bayan Huriye Eratabek tarafından "Sinan kimdir? Hayatı ve eserleri,, mevzulu bir konferans verilmiştir.
Sayın konferansçı, evvelâ Koca Binanın ruhuna hürmeten bir dakika sükût teklifinden sonra uzun koü feransına başlamıştır. Hatip; son sözlerini: "Koca Sinan öldü, fakat ünle... Adı mimarlık sanatı, yer yü-atlnde durdukça yaşıyacak, Koca mimarı bütün dünya hürmetle anacaktır!,, cümlelerile bitirmiş ve salonu dolduran kalabalık bir kitle tarafından uzun uzun alkışlanmıştır.
Salâhattin Çelebi |
Suriyede
Yeni kabine Teşekkül Etti
Şam: 6. (A.A) — 23 günlük kabine buhranından sonra, yeni Suriye kabinesi aşağıdaki şekilde teşekkül etmiştir:
Nasuhi Bouhhari, Başvekil, dahiliye ve millî müdafaa vekili,
Khaled Azem, Hariciye ve Adliye vekili.
Selim Djambart, lktisad vekili, Mohammed Khalit Moudares, Maliye vekili,
Alfons'un oğlu Francoya teşekkür ediyor
Burgos: 6, (A.A) — Sabık İspanya kralı on üçüncü Alfonsun oğlu İnfant Don Juan, general Fran-koya bir telgraf çekerek vatanın kurtuluşundan dolayı kendisini tebrik etmiş ve dökülen kanın mütte-hld bir ispanyanın tessüsünü garanti eylediğini büdirmiştir.
General Franko, İnfant Don Ju-ana aşağıdaki cevabı vermiştir:
86 * 3g Şg gg
B. Terbiyesi Genel Direktörünün Tetkikleri
»•4
Beden terbiyesi genel direktörü Cemil Taner dün öğleden evvd Cümhuriyt Halk Partisi binasında İstanbul bölgesinde İstanbul bölgesi bajkam Vali ve Belediye Reisi Lütfl Kırdar bölge direktör vekili , İle müstakbel spor iğleri üzerinde ' bir görüşme yapmıştır.
I General, İstanbul bölgesi başkanı Vali ve Belediye Reisi Lütfl Kır-
«ar yanlarında Ankaradan gelen beden terbiyesi umum müdürlüğü mimarisi glnasi Reşld, Ankara stad-»omu müdürü Kerim Bükey beledi-W fen isleri müdürü Nuri, imar mü-«İril Hüsnü olduğu halde Dolma Jahoeye giderek yapılacak şehir ata-^UbSXr“arhallİndeUd-Buğün yapılacak toplam, -Bugün saat 10 da Halk Partisin-de general, vali, nafıa müdürü, bele-diye teeklltt mimarlarının da bulunacağı bir toplantı yapılacak Dolma bahçe stadının alacağı son çekil
etrafında görüşmeler yapılacak kararlar verilecektir.
Genel direktör kulüp başkanlari-le görüşecek:
Teşkilâtımıza bağlı olan ve olmı-yan şehrimizdeki bütün kulüp baş-kanlarının Beden terbiyesi genel direktörü saym General Cemil Taner-le tanışmak ve görüşmek üzere 7/4/ 1939 cuma günü saat 17 de Cümhu-riyet Halk Partisi Merkez binasındaki bölge merkezine gelmeleri tebliğ olunur.
Okullar arası futbol ve voleybol müsabakalar
Geçen hafta büyük merasimle başlayan okullar arası apor müsabakalarına yarın devam edilecek ve tertip edilen fikstür mucibince şu müsabakalar yapılacaktır:
Futbolı (Taksim Stadında) Kabataş Lisesi- Ticaret lisesi Saat 14 de Hakemi Tarık Işık lisesi- Şişli Terakki lisesi Saat 15,10 de Hakem Şazl Tez-
Horoz Döğüştürme Yüzünden
Sivas: (Hususî) — Sivas Yağlı Fengi Sağır köyünde horoz dö-küştürme yüzünden iki kişinin a-ğır surette yaralanmaları ila neticelenen bir hâdise cereyan etmiştir.
Bildiriyorum:
Köy meydanında köylüler toplanarak bir eğlence mevzuu ya -ratmak için her zaman tekrarladıkları gibi bir horoz döğüş-türmee tertibi için köyden ö-mer oğlu İsmail ve ayni köyden İbrahim oğlu Mehmet ve kardeşi Abdullahın horozlarını meydana'bırakıyorlar. Ve köylü -ler de etrafını halka yaparak tatlı, tatlı heyecanla meydanda yer alıp iki horozun vuruşmalarını takip ediyorlar, öyle bir an geliyor ki horozlar kızışıyorlar. Ve iki kardeşin horo^urını gagaların -
Suçlu İsmail
(Müteaddid defa İspanyol gençliği ve ordusu saflarında dögüşebil-mek talebinde bulunmuş olduğunuzu memnuniyetle hatırlıyorum. Bu ispat ediyor ki müttehid, hür ve büyük İspanya realize edilecektir.)
Mısır Başvekili İstifa etti
Londra: 6. (A.A.) — Reutn.ıin kahireden öğrendiğine göre, Ali Mahmud paşa istifasını vermiştir. Siyasî mahfiller, epey zamandanbe-ri rahatsız olan Ali Mahmud paşanın esasen çoktanberi istifa niyetinde olduğunu bildirmektedir. Sanıldığına göre, yeni kabineyi Ali Mahir paşa kuracaktır.
can.
Yüce Ülkü- Daruşşefaka
Saat 16.10 Hakem: İzzet Muhid-din Apak.
VOLEYBOL (K. Taş sahanında) İstiklâl lisesi- Yüce Ülkü lisesi Hakem: Rağıp
Boğaziçi lisesi: Vefa lisesi
Hakem: Ferhad
Darüşşefaka lisesi- Ticaret lisesi Hakem: Necati
Pertevnlyal lisesi- Galatasaray lisesi.
Hakem: Muhsin Akyürek
dan kan akıtarak yere mağlûp olarak seriyor.
Bunu gören kardeşler fena halde müteessir oluyorlar ve meydana atılarak îsmailin galib horozunu müşkülâtla yakalıyorlar. Ve meydanda yere vuruyorlar. İsmail de bundan öfkelenerek:
— Neden benim horozumu yere atıyorsunuz, diyerek onlara çıkışmağa başlıyor. İş kavga halini alıyor ve İsmail cebinde bulunan çakısını çıkararak Mehmet ve kardeşi Abdullahı ağır surette yaralıyor.
Yaralılar Sivas memleket hastanesine getirilmiş suçlu da tevkif edilerek hakkında adlî tahkikat başlamıştır.
Ne. Na. Dumanlıoğlu
İtalya Mekslkadan petrol alıyor
Meksiko: 6. (A.A.) —Salâhiyet-tar bir menbadan öğrenildiğine göre İtalya bir müddettenberi sunî ipek mukabilinde petrol elde etmeğe çalış maktadır. Fakat Meksika, bazı ipek mıntakalarının muhalefetine binaen bu hususu kabule yanaşmamak-tadır.
Resmî mahafilin sükûtuna rağmen, bir mübadele itilâfı akdi iyi bir yola girmiş ise de böyle bir itilâf katî surette aktedilmiş değildir.
/•■■■”
İ | Rıza KÖŞKÜN İI —= BASIMEVİ
! İstanbul: Vilâyet Karşısı No. 21 ■ Kitab, Mecmua ve her türlü 1 tabı işlerini en temiz, en gü-j zel ve en ehven şeraitle seri bir S surette yapar. L /
İKTİSAT İŞLERİ :
Dericilerin dilekleri nedir?
lstanbuldaki deri tüccarları son zamanlarda vaziyetlerinin müşkülleştiğini gözönünde tutarak bu hususta bazı tedbirler almak üzere dün sabah Sanayi birliğinde bir toplantı yapmışlardır. Toplantıda bütün tüccarlar hazır bulunmuş bir saatten fazla devam eden konuşmalardan sonra bu meselenin İncelenmeğe değer bir mevzu olduğunda ittifak hasıl olmuş ancak bir toplantı ile bunu teferruatile görüşmeğe imkân olmadığı anlaşılmış bunu müteakip ay ni mesle üzerinde görüşmek üzere birkaç toplantı yapılmasına ittifakla karar verilmiştir, ikinci toplantı birkaç gün sonra yapılacaktır.
Beynelmilel afyon delegeleri tetkiklerim İkmal ettiler
Bir müddet evvel memleketimiz in afyon mıntakalarındaki afyon vaziyetini tetkik etmek üzere afyon mıntakalarına gitmiş olan M. Cemiyeti afyon bürosu müdürü M. Eks-trant ile muavini Anadoludaki ted-kiklerini ikmal ederek şehrimize dönmüşlerdir. Toprak mahsûlleri o-fisi tarafından afyon delegeleri şerefine dün akşam Park otelde bir ziyafet verilmiş bu ziyafette Afyon mebusu Hamza Osman Erkan, İktisat Vekâleti teşkilâtlandırma müdürii Servet Berkin, Türk- Yugoslav afyon bürosu delegesi Ali Sami, İstanbul ofisi müdürlerinden Nuri Orak hazır bulunmuşlar, yapılmış olan tetkikler etrafında hasbehal edilmiştir. Delegeler bugün Pire yolile memleketlerine dö neceklerdir.
Itriyatçıların dllnkU toplantısı
Şehrimizdeki ıtriyatçılar dün Millî Sanayi birliğinde bir toplantı yapmışlardır. Bu toplantıda Paşa, dileri için lâzım olan şişeleri imal nahçe şişe ve cam fabrikasının ken etmediği ileri sürülmüş bu hususdu alâkadar makamlara müracaata karar verilmiştir.
f Or. Hafız Cemal \
Lokman hekim
S Dahiliye Mütehassısı $
Divanyolu 104
• Muayene saatleri pazar hariç !
■ her gün 2,5 - 6 salı, perşembe ■ - ve cumartesi sabahları 9 -12 ;
• fukaraya T. 22398 |
Sıfat istasyonu faaliyete geçiyor
Edime (Hususî) — Sıfat istasyonları 15 nisandan itibaren bütün Trakyada faaliyete başlıyacak ve inanlı depolarile vilâyet depoları ve sun’î tohumlama istasyonları hare kete geçeceklerdir.
Bu çalışmaların Trakya hayvancılığının kalkınmasında bariz hizmetleri görülmektedir. Ziraat Vekâleti bu işler için dokuz fen memuru gönderiyor.
Zayi
Dört nisan salı günü öğleden sonra Parmakkapı ile Beyoğlu iş Bankası arasında Lonjin marka bir kadın bilezik saati kaybedilmiştir. Bulan, idarehanemizde R. Sagaya getirdiği takdirde memnun edilecektir.
RADYO |
CUMA: 7/4/939
12.30 Program.
12.35 Türk müziği - Pl.
13,00 Memleket saat ayarı, jaııs ve meteoroloji haberleri •
13,15-14 Müzik (Karışık program - Pl.)
17.30 Konuşma (inkılâp tarihi dersleri - Halkevinden naklen)
18.30 Program.
18.35 Müzik (Neşeli müzik - Pl.) 19,00 Konuşma
19.15 Türk miziği (Fasıl heyeti)
Çalanlar: Hakkı Derman, Eşref Kadri, Haşan Gür, Hamdi Tokay, Basri Üfler.
Okuyalı: Celâl Tokses.
20,00 Ajans, meteoroloji haberleri. ziraat borsası (fiyat)
20.15 Türk miziği
Çalanlar: Vecihe, Eşref Kadri, Kemal Niyazi Seyhun, Cevdet Çağla.
Okuyanlar: Necmi Rıza Ahıskan ve Radife Neydik.
1 - Nihavent peşrevi.
2 - İsmail Hakkı - Nihavent yürük semai - Feryadile yad eylerken
3 - Hacı Arif beyin - Nihavent şarkı - Şarap iç gülfeminde.
4 - Rahmi beyin - Nihavent şarkı - Süzüp süzüp ey melek.
5 - Fahire Fersan - Taksim.
6 - Nihavent şarkı - Söyle nedir baisi ahin.
7 - Nihavent şarkı - Bakmıyor çeşmi siyah.
8 - Refik Fersan - Hüseynî şarkı - Bir bakıcı birleşerek.
9 - Sadettin Kaynak - Muhayyer şarkı - Batan gün kana benziyor
10 - Halk türküsü - Ay doğdu batmadı mı.
21,00 Memleket saat ayan.
21,00 Konuşma (Haftalık spor servisi)
21.15 Esham, tahvilât, kambiyo-nukut borsası (fiyat)
21,25 Neşeli plâklar - R.
21.30 Müzik (senfonik plâklar)
22.30 Müzik (Melodiler - Pl.) 23,00 Müzik (Cazband - Pl.) 23,45-24 Son ajans haberleri ve
yannki program.
[ TİYATROLAR |
BU AKŞAM
Büyk müsamere
Yüksek okuyucu Mualla, Zozo
Dalma:; ? mbasadör ve izzet bahçe-saz heyetleri.
Ertugıul Sadi Tek ve arkadaşları.
İtaat ilamı vodvil 3 P.
(Se) Atlla revüsü - Miçe pençf varyetesi

HALK OPERETİ
Bu akşam 9 da:
(Enailer)
Zozo Dalma?
T1Nİ3 ABAH
7 NİSAN 1939
3ayf« : »
kullanan mesud güzeller
| Baker Mağazalarının
Sattığa Kostüm ve Pardüsüler emsalsiz bir biçimdedir* Sağlam
Şık Ucuz
Halihazırda piyasamızın en zengin çeşitleri, her yerden ucuz fiat ve müsait şartlarla satılmaktadır.

NE KADAR IZT1RAP
ÇEKİYOR
LUMBAGO BEL
ve ARKA ROMA
TIZMA AĞRILARI
NİHAYET BULDU!

R A D Y O L I N
Kullandıklarını söyledikten son- dir. RADYOLİN le fırçalanan ra, dişlerin niçin bu kadar dl jn cbedî bif. h ata sıhha. beyaz ve güzel olduğuna şaşmak hakikaten şaşılacak şey.
Sabah, öğlo ve akşam her yemekten sonra günde 3 defa
Radyolin diş macunile fırçalayınız
te ve cazibeye malik olurlar.
sipahio^iu MEKTEP VE HASTANELERİN
HAŞAN İhtiyaç olan Battaniye, Yatak, Yorga n,
fol’-'-.gŞ Çarşafı ve Havluları İstanbul Sultanhamam
BURSA PAZARI HAŞAN HÜSNÜ
de arayınız...
insanı ve Totaliter Devlet
Richard Condinhove - Kollegi’nin seneler süren tetkikinden sonra meydana getirdiği bu eser eski Moskova sefiri Galrb Kemâli Söylemez (ğlu tarafından dilimize tercüme edilmiştir.
Totaliter ve demokrat devletlerin yekdiğerile tesadüm ettiği noktai nazarlarının en hararetli bir anında yaşıyoruz.
Bu itibarla bu eserin mütaleası her münevver için lüzumlu olacaktır.
Kanaat Kitabevi tarafından neşredilmektedir. Eserlerin Ankara kütüphanesi serisine dahil olarak eser 50 kuruş fiatla salmaktadır.

İş Arıyor
Tahsili Orta, Ticari muhasebe ve daktilo bilir, bonser-visli bir Türk genci her ücrete razı. Şehremini Yunus-emre sokak No. 27 Kemal Aktan
Gaip aranıyor
Umumîharbin 300 senesi Ayvacık kazası Adatepe köyünden Ali oğlu Mustafa İstanbul Orhaniyedeki küçük zabit mektebine gönderildi. Bi-lâhara 6 inci kolordu 14 üncü fırka 56 mcı alayın makineli tüfenk bölük küçük zabiti iken Galiçya cephesin i de hastalanmış ve hastahaneye yatırılmıştı.
O zaman müteaddit müracaatlarımızda makineli tüfenk kumandanından almış olduğumuz telgrafla hastahanede bulunduğu bildirilmişti. Bugüne kadar hayat ve mema-tından haberdar olmadığımızdan kardeşimiz Ali oğlu Mustafayı bilen ve tanıyan var ise aşağıdaki adrese malûmat verilmesini insaniyet na- 1 mına rica ederim.
Adres:
Çanakkale Ayvacık kazası küçük kuyu nahiyesi Adatepe köyünden Mehmed Kültür.
Satılık Ev
Kabataşta Dolmabahçe caddesinde (177) sayılı ev altındaki kârgir ev iki mağaza ile satılıktır. İsteklilerin Galata-da Bahtiyar hanında mübadele komisyonunda Bay Macide müracaatları.
t
)1
s**
24 saattenberi devam eden müthiş bir baş ağrısı Halbuki bir iki kaşe
MEŞHUR ALLCOCK’S YAKILARI. AYnT
4 ŞEKİLDE İCRAYI TESLR ADA-REK BÜTÜN INIZI TEDAVİ VE TESKİN EDER.
Arka vo Bol. Lumbugo. 8ıyatık vo ağrılarınızdan İstırap çokrnoden hen harıcsızdon bir ALLCOCK’Syakısını ağrıyan mahallo yapıştırınız. I tartında cn kuvvetli ağrılı bulacaktır Bir ALLCOCK S
malık masaj - 2) Ağrıyı bir kan covel&n — 3) Sı tevlit — 4) Kuvvetli v( ogmıuu tcaırloıı. Sız ışıııızlo meşgulkt ALLCOCK’S yakısı tesirim yapar vo bütün ağrıları delodor
ALLCOCK’S yakıları, soğuk alğınlığı ve
eder Şayanı hayret ve çabuk barıylo her kulis kalır Heınnn I bir ALLCOCK S
ZAMANDA AĞRILAR*
ARTIK AfiRILAR NİHATET BULDU . .
Bu dayanılmaz ağrıyı bıçak gibi kesmeğe kâfidir
bütün ağrı, -*sızı ve sancıları mideyi bozmadan, kalbi ve böbrekleri yormadan dindirir.
Aldanmayınız. Rağbet gören herşeyin taklidi ve benzeri vardır.
GRİPİN yerine başka bir marka verirlerse şiddetle reddediniz.
ZAYİ
936 senesi Kandilli Lisesinin 9 uncu sınıfından aldığım tasdiknameyi zayi ettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Bakırköy:
Sabahat kâhya
Mersin İcra Hakimliğinden merkezi Mersinde Ahmet Behne-savi Mahdumları ve şeriki ticaret hanesinin alacaklılarına karşı kon-kurdato teklifi talebi muvafık görülerek iki ay mühlet verilmiş olduğu ilân olunur.
DEVLET DEMİR YOLLARI İLANLARI

Derince Tahmil ve Tahliye Ameliv-sinin Tasnif ve Fiatı
Maden kömürü krom Kok kömürü Muhtelif
ve emsali dökme Beher torv Briket malzeme
Ameliyenin Nevi: -evher TON Ku. Ton Beher eşya ve 6eher
Tonu emtia Tonu
Ku. Ton Ku.
1 — Ambar dahilinde supalana hazırlamak Maden kömürü
ve vapur dahilinde viçle supalan yapmak ve emsali dökme 10
veya Hab ve yahut istif yapmak bu ameliyede cevher
rıhtım veya silo iskelesine veya vapur güvertesine Krom 15*
vermek ve bırakmak dahildir. Ve mütekabilen. 46407 23
2 — Supalandan açık vagona tahmil ve
mütekaıbilin de vagondan supalan ve idar(* vinci ile vagondan denize vermek vey.a mütekabilen denizden almak. eol89- 4,5 4992. 9
3 — Vinç iştirâki olmaksızın rıhtım veya silo
iskelesine veya güverteden alarak vagona tahmil etmek veya mütekabilen 44993 17 5526 22 11776 14
4 — Supalandan alınıp açık araziye nakil
ve istif etmek ve mütekabilen 12325 23 — 23 975 18
5 — Silo iskelesine yanaşmış vapur güverte-
sinden ^eya silo iskelesinden nakil ve yerleştirmek — 5 — 9 — 16
6 — Vinç iştirâki olmaksızın vagondan
tahliye ve açık araziye mağazalara nakil
ve istif ve mütekabilen 25140 8 2103 24 8904 23
7 — Vagondan idare vincile açık araziye tahliye ■
istif ve mütekabilen — 7 — O 475 ; i4
8 — Vinçsiz merâkibi 'bahriyeden küfelerle
veya arkalık ile ve el ile çıkarılarak vagona tahmil açık araziye mağazalara nakil ve istif etmek ve mütekabilen 269 20 •195 24 277 18
9 — Vagondan olukla tahliye 20411 5 — 7 — 9
10 — Saatle müteahhitten alınacak amele 268 18 — — — —
11 — Yevmiye ile alınacak amele 18 120 — — — —
25595 lira 9 kuruş muhammen bedeli bulunan ve 20—3—939 da münakaşası icra edileceği evvelce ilân edilip talibi tarafından uy1-
gun fıat verilmediğinden ihalesi yapılamıyan Derince limanı tahmil ve tahliye işi bu kere Krom tahmilâtıııa ayrı fiat vazedilerek kapalı zarf
usulıyle tekrar eksiltmeye konmuştur. Eksiltme 17—4 —939 tarihine rastlıyan pazartesi günü saat 11 de Haydarpaşa gar binası dahilinde
1. ci işletme komisyonu tarafından yapılacaktır. Taliplerin 1919 lira 63 kuruş muvakkat teminat ile ayni gün saat 10 a kadar komisyon ka-
Işjnine teklif jnektuplarını yerineleri lâzımdır. Bu işe ait şartnameaj Haydarpaşa Liman Başmüfettişliğinden parasız olarak alınabilir.
..... . - - * - • ' "2191"

ALLCOCK’S POROUS PLASTERS
Büyük Piyangosu
Altıncı Keşide; 11-Nisan-939 dadır-Büyük İkramiye: 200.000 Liradır, Bundan başka 40.000,25.000,20.000 15.000 10.000 liralık ikramiyelerle ( 200.000 ve 50.000 ) liralık iki adet mükâfat vardır DİKKAT:
Bilet alan herkes 7 Nisan 939 gllnll akşamına kadar biletini değiştirmiş bulunmalıdır..
Gayri Menkul Satış ilânı
İstanbul Emniyet Sandığı Direktörlüğünden:
ölü Bayan Mürüvet ve Bay Hüdaverdinin 17106 hesap numara-siyle Sandığımızdan aldığı (250) liraya karşı birinci derecede ipotek edip vadesinde borcunu vermediğinden 3202 No. lu kanunun 46 inci maddesinin matufu 40 mcı maddesine göre satılması icabeden Cibali-de Karabaş mahallesinin Çukurcami yeni Çukurmescit sokağında eski 14 - 16.yeni 16, 18 numaralı ahşap bir evin tamamı bir buçuk ay müddetle açık arttırmaya konmuştur. Satış tapu sicil kaydına göre yapılmaktadır. Arttırmaya girmek istiyen (61) lira pey akçesi verecektir. Millî bankalarımızdan birinin teminat mektubu da kabul olunur. Birikmiş bütün vergilerle belediye resimleri ve vakıf icaresi ve taviz bedeli ve tellaliye rüsumu borçluya aittir. Arttırma şartnamesi 15—4— 939 tarihinden itibaren tetkik etmek istiyenlere sandık hukuk işleri servisinde açık bulundurulacaktır. Tapu sicil kaydı ve sair lüzumlu izahat da şartnamede ve takip dosyasında vardır. Arttırmaya girmiş olanlar, bunlban tetkik ederek satıığa çıkarılan gayri menkul hakkında her şeyi öğrenmiş ad ve itibar olunur. Birinci arttırma 5—6—939 tarihine müsadif pazartesi günü Cağaloğlunda kâin sandığımızda saat 10 dan 12 ye kadar yapılacaktır. Muvakkat ihale yapılabilmesi için teklif edilecek bedelin tercihan alınması icabeden gayri menkul mükellefiyeti île sandık alacağını tamamen geçmiş olması şarttır. Aksi takdirde son arttıranın taahhüdü haki kalmak şartiyle 22—6—939 tarihine müsadif perşembe günü ayni mahalde ve ayni saatte son arttırması yapılacaktır. Bu arttırmada gayri menkul en çok arttıranın üstünde bırakılacaktır. Hakları tapu sicilleriyle sabit olmıyan alâkadarlar ve irtifak hakkı sahiplerinin bu haklarını ve hususiyle faiz ve masarife dair olan iddialarını ilân tarihinden itibaren yirmi gün içinde evrakı müsbiteleriyle beraber dairemize bildirmeleri lâzımdır. Bu suretle haklarını bildirmemiş olanlarla hakları tapu sicilleriyle sabit ol-mıyanlar satış bedelinin paylaşmasından hariç kalırlar. Daha fazla malûmat 'almak îstiyenlerin 938/157 dosya numarasiyle sandığımız hukuk işleri servisine müracaat etmeleri lüzumu ilân olunur.

DİKKAT
Emniyet Sandığı; Sandıktan alınan gayri menkulü ipotek göstermek istiyenlere muhamminlerimizin koymuş olduğu kıymetin nısfını tecavüz etmemek üzere ihale bedelinin yarısına kadar borç vermek suretiyle kolaylık göstermektedir. (2357)
Sahibi* Ahmet Cemaleddin SARAÇOĞLU
Neşriyat müdürü: Macit ÇETİN Basıldığı yer Matbaai Ebiizziya