Ankara’nın tanınmış möble mağazası
Bursa Mobilya Pazarı
Yeni çeşit tül masa ve yer muşambalarımızı bir defa görmeniz menfaatiniz icabıdır. Anafartalar cad. No. 198 Tel: 14091
Yıl: 2 — No. 554
8/KASIM/1950 ÇARŞAMBA Fiyatı Her Yerde 10 Kuruş ★
Denizciler Cad. No. 2 de
GÜNEŞ MATBAACILIK T. A. 0.
Güneş Matbaası
her türlü Daskı ve dizgi işleri için sipariş kabulüne başlamıştır.
Temiz iş — Ehven fiat
Telefon «15619
Telgraf adresi: Zafer Gazetesi — Ankara
General Mac Arthur’ün bir raporuna göre
tebliği
Kore Birliğimi
i (sağda) ile beraber
p subay ve erlerden bir grup P
Kahramanlarımız 8 inci Amerikan
Ordusu ile birlikte savaşıyor
Millî Savunma Bakanlığının
Nevyork, 7 a.a. — (USİS): Amerika’nın Sesi Radyosu dün akşamki neşriyatı sırasında Kore’deki Birleşmiş Milletler Kuvvetleri Başkomutanı General Douglas Mac Arthur karargâ- j Ekim 1950
hından gelen bir haberi neşret-miştir. Bu habere göre General Mac Arthur Lake Success’deki Birleşmiş Milletler Genel Merkezine yolladığı bir raporda, 17 tarihinde
varmış olan Türk savaş birliğinin 8 inci Amerikan ordusu ile birlikte muharebelere iştirake başladığını bildirmektedir. General raporunda: «Türk savaş bir-rduya büyük bir des-
tek olacaktır» demektedir.
Milli Savunma Bakanlığı tebliği
Diğer taraftan Millî Sav Bakanlığı dün Kore savaş birli-(Sonu Sa. 4 Sü. 5 de)
Telefon: 15619, 15315 ve 16 882 * Denizciler Caddesi 2 ★ Posta Kutusu : 193
bulutlar buruyor
Kore'de, komünistlerin teca-vüziyle başlıyan harp, dünya barışı için çok vahim neticeler doğurabilecek bir safhaya girmiştir. Birleşmiş Milletler kuv-vclteri Başkomutanı Mac Ar-thur'ün neşrettiği bir rapordan
Mümtaz Faik FENİK
den giriştikleri bu taarruz karşısında gayet büyük bir maharetle manevra yapabilmişler ve zayiat vermedpn yeni mevzilere çekilmişlerdir.
Bugün için harbin inkişaf -----------,-----a- — —.--------- seyri hakk.nda henüz yeni ma-öğreniyoruz ki, Mançuri hudu- ] lûmat gelmemiştir. Ancak, me-dundan şimdi. Şimal Koreliler denî dünyanın bu yeni hareket değil, fakat bir başka düşman, I cenuba saldırmağa başlamıştır. Bu düşman, komünist Çinlilerdir. İşte bundan dolayıdır ki Kore'deki harp çok daha genişlemek ve yeni yeni ihtilâflar yapmak istidadındadır. Hele Rus tepkili uçaklarının da bu harekâta iştirak ettikleri göz Önüne alınacak olursa, artık Koro taarruzunu kimin kışkırttığı hakkında ortada diplomatik bir nezaket icabı olarak dahi ileri sürülebilecek şüphe kalmamıştır.
Hâdise riyazi bir katiyetle ortadadır: Mac Arthur orduları 26 hazirandan beri devam eden bir harekât esnasında 135 bin esir almışlardır. Buna 200 bin kadar zayiat da ilâve edilirse esasen mevcut askerleri bu kadar olan Şimal Korelilerin ancak 335000 kişi ile harekâta iştirak ettikleri ve neticede tama-mile temizlendikleri meydana çıkar. Halbuki, şimdi Mançuri hududundan taze kuvvetlerle cenuba doğru yeni bir taarruz inkişaf etmekte, ve bu taarruzu Sovyet peyki olan kızıl Çin-lilor yapmaktadır. Demek Mac Arthur kuvvetlerinin çarpıştığı düşman mahiyetini muhafaza ederek birdon bire şekil değiştirmiştir.
Kızıl Çin, muharebe için büyük bir insan kuvvetine maliktir. Taarruz eden kuvvetlerin bir bakıma 40 bin, bir bakıma da 80 bin olduğu söylenmektedir. Ayrıca Mançuri'de talim ve terbiyo görmüş, 300 bin kişilik bir kuvvet bulunduğu ve bunun gerekirse daha da artiırı-lcbileceği haber verilmekledir.
Birleşmiş Milletler kuvvetleri, Çinlilerin harp ilân eime-
karşısmda alacağı vaziyet her
(Sonu Sa. 4 Sû. 4 de)
günümüz
Fuat Köprülü
Dışişleri Bakanımızın
Romada mühim demeci
Fuat Köprülü, Türkiyenin en büyük\ kuvveti milletin iradesidir, dedi
Roma, 7 a.a. — (AFP): Per- ' şembe günü vapurla İstanbul’a hareket edecek olan Türkiye Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü, France Presse ajansı muhabirine, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi çalışmaları hakkındaki intihalarını telhis eden şu beyanatta bulunmuştur:
«— Şahsen iyimserim. Avrupa Birliği, vicdan ve şuuru zihniyeti doğmuştur ve Avrupa iyi bir yol takibetmektedir. Lâzımgel-diği kadar çabuk ilerlemediğimizi söyliyenler var, fakat sabırlı olmak lâzımdır, Avrupa birliği bir hakikat olacaktır. Takip edilecek tek yol budur. Hükümet
temsilcileri, derhal yeri rcmiyecekleri taahhütler meınek için yavaş ilerlemek .buı-iyetindedirler. İnsan hakları ve teme) hürriyetler sözleşmeni imzası sırasında belirttiğim gi'. bu sözleşme arzu ettiğimiz ka dar tam değildir. Bununla beraber kısa zamanda tamamlıyabi-leceğimizi umuyorum.
Asamble temsilcilerinin bakan lar komitesi hakkındaki ser kitlerinden de memnunum, tenkitler biraz daha ilerlememizi sağlıyacak bir teşvik mahiyetini taşımaktadır.
İstikbalde Bakanla
(Sonu Sa. 3 Sü. 7 de)
Büyük yas
Cu ’ a günü yapılacak' anm' töreninin programı hazırlandı :
10 Kasım cuma günü ( Büyük Atatürk’ün ölümü- ■ nün 12 nci yıldönümüdür. ; ■ 'Büyük‘kaybırrfızın yıl- ! dönümü münasebetiyle ■ yurdun her köşesinde ol- : duğu gibi şehrimizde de ( ıir anma töreni yapılacak ■ ■e Türk milleti aziz Ata- ; aızı anacaktır. !
Bu münasebetle Anka- ; ra Valiliği bir program ‘ hazırlamıştır. Cuma günü J saat 9.05 den itibaren ya- ! pılacak anma töreninin ( programını aynen yayınlı- J yoruz: 3
1 — 10 Kasım 1950 cu- (
ma günü Atatürk’ün ölü- J niünün 12 nci yıldönümü 3 münasebetiyle Ankara Ü- ( niversitesi Dil ve Tarih - ; Coğrafya Fakültesi kon- 3 ferans salonunda anma ( töreni yapılacaktır. J
2 — Anma töreni ölüm 3 saatine rastlıyan 9.05 de « başlıyacağından saat 9 a J kadar, törene iştirak ede- 3
(Sonu Sa. 4 Sü. 4 de)«
1
Çin kuvvetleri geri çekiliyor
Mançuriden gelen tepkili uçaklarla Amerikan uçakları arasında savaş
Lake Success, 7 (a.a.) (Lps) —( Yugoslav delegesi ve Güvenlik Konseyi başkam Dr- Boblcr, Ko redeki Çin müdahalesi hakkında General Mac Arthur’ün raporunu tetkik etmek üzere Konseyi ya rm olağanüstü bir toplantıya da vef etmiştir. Bu karar Amerikanın isteği üzerine alınmıştır.
Bir Amerikan sözcüsü, Ameri kan temsilcilerinin, konseydeki di ğer temsilcilerle, hattâ, isterlerse, Rus temsilcileri ile de yarınki toplantıdan evvel gayri resmi görüşeceklerini bildirmiştir.
Londrada dışişleri bakan yar dımcısı Ernest Davies, dün akşanî verdiği demeçle Ingiliz hükümeti nin Koredeki hadiseleri gayel yakından takip ettiğini, fakat vo ziyet almak için vaktin henüz erken olduğunu söylemiştir.
ÇİN TAHSİDATI
Paris Radyosu, 7 (Basın ym) — Amerikan yetkili çevrele rinde, Pekin hükümetinin gelecek kırk sekiz saat zarfında takınacağı tavrın. Birleşik Amerika'nın
Yö'
vahim diye vasıflandırdığı du* I tedbirleri tâyin edeceği bildiril-rı-ma,. karsı koymak için Güven- nıektedir. France Presse aıansı ilk Koneyinc alınması gereken1 (Sonu Sû. 4 Sü. 6 da)
işçi çocuklarına
Bayarın bağışı
Maden Teknik Okulunda tahsil ettirilecek 4 çocuk tesbit edildi Zonguldak, 7 (a.a.) — Cum-' hurbaşkanı Celâl Bayar’ın Zonguldak- amele Birliğine teberru ettiği 80,446,59 liranın nemasından istifade şeklini tesbit için Vali Safaettin Karanakçı'
nın başkanlığında yapılan bir tcplantıda Amele Birliği mensuplarından dört işçi çocuğunuh Zonguldak Maden Teknik Okulunda okutulmasına karar veril-
İstanbul Deniz komutanlığında
•D P. Merkezinin j ; bir tebliği
3 Demokrat Parti Genel
► Merkezinden tebliğ edil-
; İstanbul’da 15 günde .
♦ bir çıkan ve birinci sayfa- 3 $ sının sağ tarafında daire , i içinde «D. P.» remzi bu- 3 e lunan «Yeni İbret» isimli '
) gazetenin Partimizle hiç
# bir ilgisi bulunmadığı bil-f dirilir.
J
dünkü seçimle^
Nevyork Radyosu, 7 (Basın • Yayın) — Amerikan kongresinin 13 ini yenilemek ve Amerikan eyaleterindeki valilerin yansım seçmek maksadiyle Amerika'da seçimler yapılmaktadır. Bu seçim lere 40 milyon Amerikalının iştirak edeceği zannedilmektedir. Amerika'da simdi iktidarda bulunan parti Demokrat Partidir. Demokratların iktidarda kalabilmeleri için temsilciler meclisinde simdi sahip olduklarından 48 fazla üyelik temin etmeleri, Senato-(Sonu S- 3. S. 4. do)
Kongrenin dünkü toplanışından bir gorunuş
Beden Terbiyesi Kongresinde
Delegeler teşkilâtı şiddetle terıkstettiler
Eski bir suiistimal
meydana çıkarıldı
Bir müteahhit, 4 subay ve 3 memur tevkif edildi
İstanbul, 7 ( Telefonla ) "
— Donanmamızda büyük bir ! suiistimal hâdisesi meydana çık I mış ve askerî adlî makamlar hâdiseye el koymuştur.
Uzun zamandanberi nakliye
(Sonu Sa. 4 Sü- 7 de)
D.P. Meclis Grupunda
Devletin kulüplere müdahale edeceğine okullarda , gençlikle meşgul olması gerektiği belirtildi ' tenkidlere cevap vermişlerdir. 1 Sabahki cfelsede, İstanbul kulüpleri murahhaslarından Dr. Ta. I (Sonu Sa. 3 Sü. 6 da)
Beden Terbiyosi İstişare kon-ı gresi dün saat 9.30 den itibaren; Millî Eğitim Bakam Tevfik İlerinin bakanlığında çalışmalarına |
. devam etmiştir- 1
Söz alcın muhtelif hatipler, bc-I den terbiyesi teşkilâtım tenkid | ve bazı alâkadar kimseler, bu'
Haysiyet divanı üyeleri seçildi
Demokrat Parti Meclis Gru-pu d(in saat 15 te Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Fuat Hulusi Demirelli’nin başkanlığında toplanarak, Grup İdare Kurulu hesap raporunu tasvip ettikten sonra Grup Haysiyet Divanı seçimini yapmıştır.
Oyların tasnifi sonunda Ankara Milletvekili Osman Talât ) (Sonu Sa, 3 Sü, 5 de)
AKINTIYA
I____KÜREK
Aradaki fark !
Geçen gün bir kadın, Ulus Meydanında rast gelene onarlık banknotlar dağıtırken yakalan-
Sormuşlar:
— Neden böylo har vurup harman savuruyorsun?
Kadın:
— Bon, domiş, akıl hastanesine gidiyorum, artık bana paranın ne lüzumu var?...
Eski iktidar da böyle idi.. O da paraları sağa sola böyle dağıtmıştı.. Fakat o akıl hastanesine gitmiyordu...
Sadece gidiyordu. Yolcu idil — YEDEKÇİ
Sayfa: 2
ZAFER
8/11/1950
Vicdan buhranı
TOPRAK
TEVZİÎ
Bir ahlâk buhranı geçirmekte olduğumuz gün gibi gözle görülmektedir. Hangi yana başınızı çevirseniz orada, namuslu bir adamsanız eğer, en hafifinden, yüzünüzü buruşturacak, tiksinti verecek bir ahlâksızlıkla karşı karşıya gelirsiniz. Hattâ ahlâk veya ahlâksızlık kelimeleri, sosyal hayatımızı bir sarkunı gibi sarmış buhranı ifadeye yeter değildir. Geçirdiğimiz buhran, frenkçe kelimeyle bir moral buhranıdır. Bunu Türkçeyo vicdan buhranı diye aktarmak, ahlâk buhranından geniş bir mâna ile, belki durumu daha isabetle i-fade etmiye medar olur.
Hangisini sayıp dökmeli: Buhran, bir defa aile kurulundun başlıyor. Bu müessese, bugiiıı temelleri kayık, sıvaları dökük, kapıları pencereleri perişan, yana yatmış, adetâ içinde barınılmaz hale gelmiş bir bina manzarasmdadır. Mahkeme koridorlarını şöyle bir gezenler, yahut adalet arşivlerini karıştırmak imkânını bulanlar, boşanma dâvalarının çokluğu karşısında dehşete düşebilirler. Evlât terbiyesi, ana baba otoritesi sıfırın çok altındadır. Bugün gazetelerin yaza yaza bitiremediği; zabıtanın ayrıca, ekipler, ajanlar, özel tedbirlerle uğraşma zorunda kaldığı, sokak sarkıntılıkları zaten ailede çoktan başlamış buhranın tabiî bir sonucundan başka nedir ki?
Aynı vicdan buhranı, artan cinayetlerle insan hayatı üzerinde, iftiralar, tezvirler, yalanlar dolanlar, demagojilerle politikada, karaborsa, sahte-
Muhip Dıranas
karlık ve kaçakçılıklarla ticaret hayatında, değersizlikler, intihaller, «hakkı telif» sizliklerle ilim ve edebiyat sahasında ve nihayet, tenbellik, kayıtsızlık, rüşvet, suiistimal ve hırsızlıklarla devlet, dairelerinde, hem de gün günden artmacası-na, devam edip gidiyor.
Vakit geçirmeden tedbir almamız gerekliğini söylemem fuzulidir sanırım. Dünkü gazetelerde okumuşsunuzdur: İstanbul’da Deniz Komutanlığında bir müteahhitle elbirliği ederek ordunun bir milyon lirasını çalan 11 kişi tevkif edilmiş. Ah, bu cins suiistimallerin bir çoklarını _... "
yazdı, adalete de intikal Fakat sonunda, umumî efkârın, sürüncemede kalan duruşmalar yüzünden bir çoğunu unuttuğu bu alçaklıklar, onları yapanlara neye maloldu? Belki hiç bir şeye, belki üç beş yıl hapse. Amma olan devletin milyonlarına. Çünkü bu kabil namussuzlukların, öyle karma karışık, öyle arap saçı, öyle hesaba kitaba gelmez girdileri çıktıları var ki, karşısında kanunlar da kifayetsiz kalıyor, | adalet de çok defa yanılıyor ' ve nerdeyse sanık sandalyesine oturmuş efendilerden hâkim özür dileme vaziyetine düşüyor.
Hayır, bu fakir halkın damla damla alın terinden birikmiş millî nafakayı çalanlara karşı çok «biaman» olmalıyız. Onları en ağır cezalara çarptırma-lıyız. Sadece fertlere haddini bildirmiş olmak için değil, büyük, çok büyük olan millî vicdan buhranını da önliyebilmek içini
Ekimde 5437 aileye
223.382 dönüm
arazi dağıtıldı
Son aylar içerisinde, toprak dağıtımına büyük hız verilmiştir. Eylül ayı içinde 10 ilin 31 köyünde 2087 aileye 100-602 dönüm, ekim ayı içinde de; 18 ilin 84 köyünde 5437 aileye 223.382
gördük. Gazeteler de etti.
dönüm arazi dağıtılmıştır.
Bu suretle, 950 yılı başından ekim ayı sonuna kadar dağıtılan toprakların yekûnu, temmuz ve ağustos aylarında dağıtılanlar la birikte 491.306 dönüme baliğ olmuştur.
Muhtelif yerlerden alınan tel graflarda, çiftiçlerimiz bilhassa
ekim mevsiminden evvel kendile-
rine tevzi ve fiilen teslim edilen
topraklara kavuşmuş oldukların-
dan fevkalâde memnun oldukla-
rım bildirmekledirler.
Kasım ayı başında, Niğdenin Aratol köyünde 43 aileye, 3147 dönüm toprak dağıtılmıştır.
Gazetelerden
Tehlike karşısında acele lâzım
SON POSTA gazetesinde Se- | yük ve hayatî meselelerden üs-" r- -r_ı -ı ı tün tutmak hesapsızlığına kapılan batı medeniyetine karşı, Sovyet realizmi, şayet bu hesapsızlıklar düzeltilmez ve şayet bazı kaprislere son verilmezse, bu gidişle daima faik davranabilecektir. Çünkü dünyanın durumu artık çok daha geniş düşünceyi ve geniş tedbirler almayı emretmektedir»
lim Ragıp Emeç «Tehlike karsısında acele etmek lâzımdır? başlıklı yazısında, bugünkü dünya durumunu gözden geçiriyor. Sovyet Rusya'nın tutumu karsısında batı âleminin hareket tarzım anlatarak Almanya’nın silahlandırılması fikrine Fransa’nın itirazım belirttikten sonra şöy-
«Fakat Fransa, Hindiçini’deki bâriz zaafına ve bu zaafın Avrupa'da hasıl ettiği huzursuzluğa rağmen, Alman silâhlanmasına hâlâ itiraz ve hâlâ mukavemet etmektedir. Bu misale bakarak, Sovyetler Birliğinin şimdiye kadar bütün dünyada elde ettiği muvaffakiyetlerin sır ve hikmetinin nelerden ibaret bulunduğunu anlamak zor olmasa gerektir. Bazı küçük dâvaları bü-
Büyük su meselesi
DEMOKRAT İZMİR gazetesinde Hürrem Kubat «Büyük su meselesi» başlıklı makalesinde
memleketimizin su
dâvasını ele
almakta ve bir ziraat memleketi
olan Türkiye’nin susuzluktan her
sone çok düşük kalitede ve miktarda mahsul alabildiğini, bunun da milyonlara bâliğ olan bir zarara müncer olduğunu /azmaktadır.
Memleket Meseleleri |
Mütehassıslar ve
kalkınmamız
Memleketimizin kalkınması için vasatın fevkinde bir randıman ile çalışarak her sa-hadö israfı önlemek ve istihsali arttırmak zorundayız. Bunun için en çok ehemmiyet verilmesi lâzım gelen cihetlerden birisi de yetişmiş memurların, herhangi bir sahada ihtisas elde etmeğe başlamış elemanların kaybına mâni olmaktır.
Kasım ve aralık aylan içinde, yurdun muhtelif yerlerinde daha 250 bin dönüm kadar toprak da-
ğıtılacağı tahmin edilmektedir.
Yeni Orman
Kanunu
Tasarı bugünlerde Bakanlar Kuruluna verilecek
Orman Genel Müdürü Fuad Adalı hazırlanmakta olan orman kanunu hakkında şu izahatı vermiştir:
«— 3116 sayılı Orman Kanununun yalnız bir prensibe bağlı kalması, yurtta değişik şartlar ve anlayışlar karşısında zararlı neticeler doğurmuştur. Bilhassa geçimi ormana bağlı bulunan köylümüzün ormandan fay dolanmaları menedilmiş bulunduğundan vatandaşlarla idare orasında daimî anlaşmazlıklar süregelmiştir. Bunun ortadan kal. dırılması için vatandaşı ormandan çıkarmaktan ziyade vatandaşa bir geçim sahası temini ve vatandaşla olan münasebetlerin zamanında ve kolaylıkla tervicine gidilecektir.
Yurdumuzda yer yer değişik iklim ve yaşayış şartlarına cevap verebilecek supl bir kanun hazırlanmıştır.
31.16 ve 4785 sayılı Orman Ka nunlarile bunlara ek kanunlar ve Orman Teşkilât Kanunu yeni baştan tanzim edilmiştir- Bugünlerde Bakanlar Kuruluna sunu lacakhr-
Orman Genel Müdürlüğünün alacağı yeni şekil hakkında ha-zırlanmakta olan talimatname de önümüzdeki günlerde tamam lanmış olacaktır.»
YAZAN
Vecih YAZICI
mından sivrilenler, yâni işlerinde hakikaten ehil olanlar kendilerinden en fazla verim alınabileceği bir anda bizde piyasanın çok mahdut olmasına rağmen pi-
daha cazip teklif veya atılmak üzere dev-terkederek üzerinde mevkileri
yasanın t imkânlarına lef müesseselerini memleket ekonomisi büyük tesiri bulunan
Bir gazeteci heyeti Suriye'ye gitti
Adana ve Mersin gazetecile; rinden beş kişilik bir heyet tetkik ve temaslarda bulunmak ü-zere, Toros Ekspresiyle Suriyeye gitmiştir. Arkadaşımız Yusuf Ay-lıcn'ın başkanlığında hareket e-den Çukurovalı meslekdaşlan-mız Suriyedeki tetkiklerini müteakip Lübnana geçeceklerdir.
Muharrir yeni iktidarın bu v.S-d de eski zihniyeti takip etmiye-ceğini, esasen hükümet programında sulama dâvasının birinci
derecede yer aldığım, yurdun ancak yeni programdaki sula1-maya ait kısmın muntazaman tatbiki ile kalkınabileceğini ilâ-
ve etmektedir-
45 bıçak, 16 tabcnca bulundu
Kınkkaleye bağlı Çerikli bucağında jandarmanın otel, kahve ve pazar yerinde yaptığı silâh aramasında 45 adet bıçak ile 16 tabanca ele geçirilerek müsadere edilmiş ve taşıyanlar hakkında kanuni takibata başlanmıştır.
Maden Başçavuş Oukulu mezunları teknisyen unvanı alacaklar
Bundan bir kaç gün evvel, şalı rimize Zonguldak Maden Başçavuş okulunu bitirenler cemiydi adına, dört kişilik bir heyet geldiğini yazmıştık.
Heyet, Zonguldak Milletvekili Cemil Kıpçak'ın fahrî başkanlığında, Millî Eğitim ve İşletmeler Bakanlarım ziyaret etmiştir.
Her iki Bakanlıkta da, Maden Başçavuş Okulu mezunlarının bü tün dilekleri müspet karşılanmı,-tır. Bundan böyle Maden Ba; çavuş Okulu mezunlarına «Ma den Teknisyeni» Ovam verilmesi takarrür etmiştir-
Dikmenspoı'un müsameresi Dikmen Spor kulübü yararına
yarıl) akşam saat Sinertıada özel bir
21 de Büyük müsamere ve-
rilecektir.
Bu müsamereye kıymetli ses sanatkârı Perihan Altındağ ile kardeşi Neriman Altındağ iştirak
edecektir.
Madem ki o kadar istiyorsun, sana güzel bir şiir söyleyeyim..» Bir gün yine bir oyun icadederek: «İsteften seninle niyet tutuşalım.. Sen aklından bir şey tut. Ben bir şiir okuyayım. Bakalım tuttuğun şeyin üzerine ne çıkacak..» dedi.
Gülşen’in bakışları daldı. Yine Selimle Gülüzü görür gibi olmuştu.. Gülüz konser vermek üzere İtalya'ya gitmişti. Selim de hâlâ Ankara’da idi. Onların hali ne olacaktı..
Osman okumaya başlamıştı: -Sana çirkin dediler, düşmanı oldum güzellere, Sana kâfir dediler, diş biledim hakka bile..1 Topladın saçtığı altınları binlerce elin Kahpelendin do garez bağladım ahlâfa bile..
Zülfünün yay gibi çelik tellerine
Takılan kalbim asırlarca peşinden gidecek;
Sen bir ahu gibi, dağdan dağa kaçsan da yine,
Seni gönlüm canavarlar gibi, takip edecek..., Osman gülerek:
— Nasıl diyordu. Beğendin mi.. Şimdi sıra bende, ben de bir şey tutacağım.. Sen bir-şeyler bul, oku bakalım.
— Peki.. Geçen gün gazete-
Bu noktada ihtisas sahibi, yâni mütehassıs kelimesinin tarifini yapmak yerinde olur. Mütehassıs kelimesi lûgatta «Bir fen veya sanat veya ilmin yalnız bir şubesiyle meşgul olan» diye tarif edilmektedir. Halbuki bu tarif noksandır. Mütehassıs bir kimse, bir fen veya sanat veya ilmin muayyen bir şubesiyle en mütekâmil fennî veya İlmî esaslar dahilinde meşgul olarak o işte ehliyet kesbetmiş kimsedir. Binaenaleyh karasapanla fevkalâde çift süren, elle gayet iyi tohum serpen ve orakla mükemmel biçen ve bütün ömrünü bu işe vakfetmiş olan bir kimseye mütehassıs diyemiyeceğimiz gibi, otuz sene evvelki inşaat usullerine tamamiyle vakıf bir mühendise de mütehassıs deni* lemiyeceği aşikârdır. «Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz» tâbiri ne kadar yerindedir- Burada (is) kelimesinden verimli ve aynı zamanda randımanlı iş kastedildiğine şüphe yoktur.
Serbest meslek sahibi kimselerin muvaffakiyet ve dolayısiy-lc- geçiminin tuttukları işteki bilgi ve ehliyetlerinin derecesine bağlı olduğuna hiç şüphe bulunmadığı gibi, herhangi bir müessesenin muvaffakiyeti de, onu teşkil eden elemanların ehliyetiyle mütenasip olduğu bedi-hidir-
Binaenaleyh memleketimizdeki randıman düşüklüğünü, nisbetsiz ve fazla memur adedinin, kırtasiyeciliğin sebeplerini işinde ehil memur nisbetinin azlığında bulabilirsiniz.
Mütehassıs denen matah muhakkak Amerika’da veya herhangi bir yabancı memlekette yetişmez. Nasıl tüccarlarımız, doktorlarımız?, ustalarımız arasında kendi sahalarında haricin yardımı olmadan bir çok mütehassıslar yetiştirmek kaabil oluyorsa, geniş ve ileri görüşlü, supl bir personel politikası gütmek suretiyle mâliyede, ticarette, ziraatla, işletmede, bayındırlıkta velhasıl gerek normal devlet dairelerinin işlerinde, gerek dev. letçiîik neticesinde devletin idare ettiği sanayi ve ticaret sahalarında lüzçımlu mütehassislan, yeter sayıda, üstün kalitede yetiştirmemiz, yetiştirmiş olmamız lâ zımdı; ve mahdut sayıda yetişmiş olanları da muhafaza etmemiz icabederdi. Fakat devlet mües-seseleriyle ve sanayi ve ticaret hayatımızla münasebeti olanlar bilirler ki devlet müesseselerin-de, nüfus bakımından değil, kabiliyet, bilgi ve tecrübe bakı-
Ulus’un uydurmalarına bir cevap
D.P. Çankaya bucağndan aldığımız bir mektubu aynen yayınlıyoruz.
«D.P. nin gürültülü bir toplantısı» başlığı altında, 7.11.1950 tarihli Ulus'ta neşredilen haber, kendisine muhalefet süsü vermek istiyen malûm çevreler tarafından, her zamanki gibi yine uydurulmuştur. Söyle ki, masa başında imal edilen tezviratın a-lısagelinen bir nümunesini teşkil eden bu yazıda, Çankaya Bucağı kongresinin yapıldığı söylenmekte ve hükümetin icraatı tenkid edildiği bildirilmekledir.
1 — Masa başı gazetecilik o-lamıyacağım hatırlatarak, bahsedilmek istenen toplantının bucak kongresi değil, Maltepe O-cağımızm senelik kongresi olduğunu tavzih ederiz.
2 — Kongre hatiplerinin şiddetli tenkidlerine gelince, D. P. kongrelerinin, millî şefe bağlılık hislerini ifade etmek ve muayyen direktifler tahtında alkış top lamgk için meydana getirilen, bir topluluk olmadığım, demokrasi kahramanı görünmek istiyen C.H.R- çiler tarafından maalesef hda
ınlaşılmamıştır.
Ulus’un şiddetli tenkid di-
ye vasıflandırdığı konular ise, muhaliflerin kendi kendilerine inandırmak istedikleri mealde tenkidler olmadığını söylemekle iktifa etsek her halde bu zevat için daha memnuniyet verici o-luı.
4 — Bakanların Kongreye gelmediklerinden hepsîpe protesto telgrafları çekildiği, uydurmasına gelince, bunu da şu şekilde tavzih ederiz ki ocağın üyesi o-lan ve bilâhare mazeretleri do-layısiyle gelemedikleri anlaşılan 4 milletvekili ve bir Bakanın toplantıya iştirak edemediklerinden dolayı, kongrenin üzüntü ve teessürlerini bildirmek kararma va rıimışhr. Görüleceği gibi protesto mevzuubahis olmamıştır.
boşaltmaktadırlar. Bunun neticesi olarak mühim İdarî mevkilere, randıman üzerinde müessir teknik vazifelere ikinci derecede elemanlar, henüz yetişmemiş vc çalıştığı müessesenin menfaatla-rım bizzarur bir tecrübe tah'a-sı yapan kimselerin tayini ica-betmektedir. Barem sistemi ve mevcut tahditler baki kaldıkça durumun bu şekilde devam edeceğine şüphe edemeyiz- İltiması önlemek, keyfî muamelelere mâni olmak vesaire gibi hangi mülâhazalara istinad ettirilirse ettirilsin, devlet bareminin, bankalar bareminin ve'barem harici hizmetliler ücreti sistemlerinin bugünkü şekilleri ve tâdilleri neticesinde tasarruf yerine israf, randıman yerine kırtasiyecilik, ucuzluk yerine pahalılık, bolluk yerine kıtlık elde etmekteyiz.
Kurmaya muvaffak olduğı demokratik rejimin lüzumlu rakabeyi sağlıyacağına olurken, bu rejimin temin ( nimetlerden ihmal etmiyerek istihdam kamızı tekrar gözden geçirmer.'-zin zamanı artık gelmiştir-
5 — Bununla beraber, D. P-kongresinde tenkidlerin olduğunu açıklamak zahmetine katlanan Ulus’a teşekkür etmeği de bir borç sayanz. Bu suretle, D. P. nin, hakikî demokrasiyi tam mâ-nasiyle anladığına ve tenkidsiz, başı boş kalmış olan C.H.P. nin akibetine hiç bir zaman düşmi-yeceğini, muhalif çevreler de teyit etmiş oldular-
Demokrat Parti Çankaya Bucağı İdare Kurulu
BİZE GELEN MEKTUPLAR
Kömür alanlara rahat
verilmiyor
Hulusi Kakıcı ismindeki okuyucumuzun çok yerinde bir şikâyetini sütunlarımıza geçiriyoruz:
«Yenişehir Anbarlar yolu üzerinde bulunan kömür deposundan kömür alıp da ikametgâhlarına götürmekte olan vatandaşların o civarda toplanan bir takım serseri çocukların kömür araba, kamyonlarına hücumlarından kurtulup da aldıkları kömürleri evlerine tam olarak götürmeğe muvaffak olan hemen hiç bir vatandaş yoktur.
Bu serseri çocuklar yağma ettikleri kömürleri istif ettikleri sepetlere koyup ve arkalarına alarak memleketin eA işlek caddelerinden serbestçe geçmekte ve kimse tarafından da müdahale edilmemektedir.
Bu maruzatımın doğrlıluğunu anlamak arzu ederseniz beş on dakikalık vaktinizi bu civarda geçirirseniz görmüş olursunuz.
Buna bir çare yok mudur? Serseri çocukların taarruz ve hücumlarından Vatandaşların kurtarılması için muhterem gazetenizle icabeden makamın nazarı dikkatini cel-betmenizi rica eder saygılarımı sunarım.»
GRÇ KIZ KAIeTI
de Rabia Hatuna dair bir yazı görmüş vc onun olduğu söyleneli bir şiiri okumuştum. Oka-dar hoşuma gitmişti ki, hemen ezbere almıştım. Dur sana o-nu söyliyeyim.. Niyetini tuttun xnu?.. Hazır mısın... Başlıyo-
«Bir kâsedir alev dolu gönlüm
yana yana,
Ben ta-senin yanında dahi hasretim sana.
Yayın sedası gelse de sen hiç gelmesen,
Ben beklerim kıyametedek vuslat istemem.
Bulsam izinin semtini ol se-mate ermesem Aşsam zamanı hasretin encamın gelmeden..
Olsamdı ben sema, olsandı
Alsamdı ben seni, dem dem,
Nakleden: Ş. TAYLAN
nefes nefes; ;
Olsamdı ben zaman, olsandı sen mekân
Eflâki dolduran bir aşk olurdu
Bitirince ikisi de bir zaman sessiz kaldı. Nihayet Osman; aklı bir mısraa takılmış gibi:
«Ben beklerim kıyametedek vuslat istemem..- diye tekrarladı.
Sesi bir hıçkırık gibi boğuktu..
— Ama ben bekleyemiyece-ğim Gülşen.. diyo devam etti..
Genç kız birden ürperdiğini hissetti.. Bu ses... Söylenen sözlerden daha fazla mâna vardı bu seste..
Osman onun buz gibi ellerini avuçlarına alarak:
— Anladın.. Biliyorsun değil mi Gülşen.. diyordu. Seni çoktan heri, öteden beri sevi-
yorum.. Söyle bütün bütün benim olmağa razı olur musun? Benim karını olur musun Giil-
Geııç kız hafifçe elini onun avuçlarından çekerek:
— Fakat.. Şey., diye kekeledi.. Hiç... Böyle bir teklifle karşılaşacağını aklıma gelmezdi... yani... şey..
— O... Evlenmeği hiç düşünmedim.. Daha doğrusu hiç evlenmemeğe karar verdim ben..
— Olamaz böyle şey.. Senin gibi bir kız.. Yoksa beni reddet mek için bulduğun bir bahane mi bu? Beni sevmiyor musun?. Hiç mi sevemezsin?.
— Seni severim Osman., tiyi bir arkadaş.. Hattâ arkadaştan da yakın.. Bir kardeş gibi severim seni..
— Senin beni kardeşten de yakın.. Kocan olarak sevmeni istiyorum Gülşen... Söyle seve-
Os-
Tefrike, No. 20
mez misin beni?..
— Evlenemcnı seninle
— Amma niçin?. Yoksa başka biri mi var?.. Onunla nıı evlenmeği düşünüyorsun?.
— Sana yemin ederim.. Hiç kimse ile evlenmeği aklımdan geçirmiyorum. Evlennıiyece-ğim ben. Teyzeni gibi, onunla beraber yaşıyacağım hep.
— Amma niçin; anlamıyorum ki..
— Öyle karar verdim işte.. Böylesi daha iyi...
Osman münakaşanın boşluğunu, onu ikna edemiyeceğini anlamıştı. Fazla ısrar saygısızlık olacağını düşünerek bu mevzu üzerinde durmamayı tercih etti..
— Bütün söylediklerimi söylenmemiş fıırzet Gülşen.. diye yalvardı.. Daima dost kalacağımızı da vâdetmeni rica ediyorum..
İumuz
ettiği
de istifade etmeyi
Gazete satıcılarının genel kurul toplantısı
Şehrimizde bir hayli yekûn tutan gazete satıcılarının bir d^r-n*k kurduklarım geçenlerde yaz mışhk.
Gazete saraları, bugün saat İC da Halkevinde ilk genel kurul toplantılarım yapacaklarda.
Bu toplantıda idare .kurulu, haysiyet divanı ve murakiphr seçimi yapılacaktır.
Haber aldığımıza göre, bcızı gazete satıcıları, üzerlerindeki iktisadi baskılardan şikâyet ederek, bu baskıdan kurtulmak irin gerekli tedbirlerin olınmas-.nı Dernek idare kurulundan istiye-ceklerdir-
ı Cumhurbaşkanına hakaret dâvası Bundan bir müddet önce, nafartalar caddesinde, Cumhurbaşkanına gıyabında lisanen ha. karet ettiği tesbit edilen, Haşan Çapnı isminde birisinin duruşma, sına dün sabah başlanmıştır. Haşan Çapnı tevil yoluna saparak kendisinin suçsuz olduğunu ve meselenin izam ve tahrif edildiğini ileri sürerek beraatini işlemiştir. Mahkeme şahitlerin celbi için bir başka güne bırakılmıştır.
), A-
Sarıçizmeli hatırlattı!
Geçen gün bizim (Zafer) ordusunun (Sarıçizmo-li) si (Serbest fıkra) sütunların da (Şimdi iyi lamdım) başlıklı bir yazı yazmış. Konusu basit: Otobüste bir zilli zenberek ile bir andavallı'ya rastlamış. Hallerine bakmış. Ve şimdi daha iyi tanıdım: Bunlar on-lardı, yine onlardıl... diye bi-
Fıkra hem çok hoşuma gitti, hem başka bir fıkrayı hatırlattı. Fakat önce yukarıda kullandığım iki tâbiri izaha mecburum. Hayatta başkalarının bol keseden bahşişleriyle az çok mevki sahibi olmuş «Süslü dalkavuk» lara zillizen berek derler. Zilleri, efendilerinin hoşuna gidecek her notada öttüklerinden gelir. Zenberekleri de titrerce reverans edişlerinden, çamaşır ipi gibi bükülüp katlandıklarından, zıplayıp yerlere kapanmaktan, yani mütehassıs dalkavukluktandır!
Andavallıya gelince; o büsbütün ayrı ve zıt bir tiptir. Demir oklava yutmuş saman çuvalına, yahut canlanıp a-yaklanmış Balkabağına benzer! Gurur ve herkese tepeden bakma göbek vasfıdır. Dev aynasına bakmağa bile lüzum görmeden kendisini Gâyurdağ'dan, Binboğa'dan daha heybetli görür! İşte bunlara toptan, kestirme olarak Andavallı denilir. Allah ikisini de birbirine bağışlasın!
Şimdi geleyim sayın «Sarı çizmeli» nin bana hatırlattığı
Ankara sayfiyesindeki şahane köşkte yirmi yıldanberi çalışan ahçıbaşıya köyden bîr çırak gelir. Staja başlar. Gel gün git gün, bir sabah karşı çayırda kuşlar görür. Bilenlere göre bunların çeşitli adlan vardır: İbibik, Çavuşkuşu, Taraklı gibi. Başlarında yelpazemsi sorguçlar: vardır. Çocuk meğer bunları hiç görmemiş. Merakla sorar:
— Usta! bunlar ne?
Ve meğer ustası da yıllar -danberi farkında olmadığı i-(?in bilmiyormuş. Fakat çırağı cevapsız bırakmak da kibiri-ne dokunmuş. Şu cevabı ver-
— Bunlar mı? Bunlar on -
Çırak büsbütün meraklanıp sormuş:
— Ya başlarındaki nedir?
Usta yine bilgi savurmuş:
— Bunlar onsuz olmazlar!
Aka GÜNDÜZ
Keman virtüözü Colette Frantz geldi
11 Kasım cumartesi gecesi s~‘ at 21 de Halkevi salonunda t?k bir keman resitali verecek olan tanınmış Fransız keman virtüoru Colette Frantz, şehrimize gelmiştir. Mevsimin bu ilk keman resitalinde artiste tanınmış piyanistimiz Mithat Fenmen refcı-kal edecektir- Bu konserde zengin bir program takdim edecek olan Colette Frantz, Haend?l, Bach, Chausson, Debusy ve Ser rasate'ın eserlerini dinletecektir.
Anadolu Ajansının altıncı mahkûmiyeti
Anadolu Ajansı Umum Müdürü Ziya Gevher Etili’nin, müessese memurlarından bir çoğunu işlerinden çıkarması neticesinde mağdur memurlar tarafından a-çılan dâvaların altınca da Ankara Ticaret Mahkemesinde niyet edilmiş ve Ajansın mahkûmiyetiyle neticelenmiştir. Altıncı dâvacı Ajansın sabık Basın Servisi Müdürü İzzet Melih Devrim’dir. Ajans 3500 liraya mahkûm edilmiştir.
Yüz bulamadığı genç kızı bıçakladı
Bâlânın Suyu Güzel köyünde
Genç kız onun uzattığı eli dostça sıkarak:
— Söylediklerinde hiç bir fenalık yok ki bu yüzden arkadaşlığımız bozulsun., dedi. Bilâkis bana verdiğin kıymet i-
çin sana teşekkür borçluyum..
Yalnız beninı de senden bir ricam var Osman. Bir daha bu mevzua avdet etmiyelim olmaz
— Arkadaşlığımızın devam etmesi uğruna her fedakârlığa razıyım Gülşen.
Osman sözünde durmuştu. Aralarında o günkü o konu*-
ma hiç olmamış gibi davranı-
yordu. Fakat nedense o gün-
den sonra eski samimiyetlerini bir türlü bulamadılar. Gülşen
Afife hanımlara eskisi
kadar
sık gitmemeğe başlamıştı. Git-
tiği zamanlar da Osman’a rastlamadığı oluyordu. Araları gittikçe açılıyor, soğuyordu.
Fakat genç kızın kalbinde o
günden unutulmaz bir iz
kal-
mıştı.
İlk defa olarak bir adanı

«Seni seviyorum.» de-
mişti. Bıı sihirli kelimeler ■-çinde akisler yaratarak geniş-
liyor bütün benliğini kaplıyordu..
(Devam edecek)
bir zorba aşık, sevdiği kızı
bı-
çakla yaralamıştır. Hâdise şöyle cereyan etmiştir. Hacı Haydar isminde birisi aynı köyden Ye-
ter Erolu bir müddetten beri çılgınca sevmektedir.
Fakat Yeter Erolün kayıtsızlığı
I lacı Haydar üzerinde büyük bir tesir yaratmış ve kızı kaçırmağa karar verhıiştir. Gece yarışma doğru kızın evine giren Hacı silâhla tehdid etmek suretiyle Yeteri kaçırmak istemişse de a-ralannda kısa süren bir boğuşma başlamıştır. Hacı Haydar sevgilisinin ayak diretmesi üzerine bıçağım çekerek gelişi güzel saplamağa başlamıştır. Zorba aşık kızın feryadı üzerine etraftan yetişenler tarafından yakalanmış ve hakkında kanunî takibata geçilmiştir.
- TAKVİM -
8/11 1950 — Çarşamba
Rumî: 1366 — Ekim 26
Hicrî: 1370 — Muharrem 27
Sabah 1.88 6.20
öftle 6.G9 11.42
İkindi. 9.42 11.26
Akağın 12.00 16.44
İmsak 11.69 4.42
NÖBETÇİ ECZAHANELEK
Ankara, Erenköy, Sakarya
ZAFER
Sayfa: 3
8/11/1950
15 Ekim seçimlerinden sonra
DışPolitika
Beden terbiyesi kongresi
Almanya hakkında Rus
teklifleri
Sovyet Rusya’nın Almanya hakkında üç büyük batılı devlete vermiş olduğu nota üzerinde, Vaşington, Londra ve Paris hükümetleri istişarelerde bulunmaktadırlar.
Sovyet hükümetinin 21 Ekimde Prag'da Mololofun başkanlığında toplanan peyk memleketler dışişleri bakanları konferansının aldığı kararlara niden ve oldukça göster tarzda Moskova’daki m büyükelçilerine tevdi etmiş duğu bu nota, kötü bir propagandası telâkki edilmiş v her üç başkentte de soğuk bir tesir yaratmıştır. Filhakika, Sov yeller, tekliflerinde, Almanya-nın birleştirilmesini, silâhtan tecridini ve Potsdam esasların göre, tecavüze girişemiyecek bi Almanya kurulmasını isterken, bu zamana kadar batılı müttefiklerin bütün gayretlerine rağmen, Kremlin’in muhalefeti yüzünden tahakkuk ettirilememiş olan esasların, şimdi çok sıkışık bir zamanda, ve tehlikeli şartlar altında ele alınmasını talebetmek ten başka bir şey yapmamışlardır.
Üç büyük batılı devlet, Rus notasına henüz cevap vermemişlerdir. Bu cevabın, bugünkü şartlar dahilinde, nasıl bir ifade taşıyacağı da şimdiden kestirilemez. Yalnız, Sovyetlerin. Almanya’nın silâhtan tecridi ve birleştirilmesi hakkındaki tekliflerini ileri sürmek için seçtikleri zaman, her zaman olduğu gibi bir çok tefsirlere yol açmış bulunmaktadır.
Sovyetler, Amerika’nın Almanya’yı silâhlandırmak prensibini kabul ettiği bir sırada, yaptıkları teklifin, bütün plânları ali üst etmeden kabul edilemiye-ceğini ve şimdilik Avrupa savunmasının herhangi bir maddesinden fedakârlık yapmanın bahis mevzuu olamıyacağını bildikleri halde bu teklifi, hangi zayıf noktaları istismar ve hangi hedeflere ulaşmak için ileri sürmüş olabilirler.
Her şeyden evvel hatırlamak lâzımdır ki, Sovyetlerin Avrupa'da giriştikleri propagandanın başlıca teması sulh esasına istinat etmektedir. Rus propagandası bu suretle Avrupa’nın silâhlanma gayretini baltalamak ve milletleri kendi başlarının çaresine bakmak yoluna şevket-mek gayesini istihdaf etmektedir. Harpten en çok zarar görmüş olan Almanya, bu propagan da için en müsait bir zemin teşkil etmektedir. Hususiyle ki, Avrupa savunmasına katılmak üzere Batı Almanya’nın silâhlanması hususunda bizzat Almanlar arasında tereddüt ve endişe mevcuttur. Amerika’nın, kuvvetli bir vaziyete hâkim bulunduğu müddetçe azalan bu endişelerin, Kore'deki durumun türlü ihtilâflarla vehamet kesbe-dip Amerikan kuvvetlerini uzun zaman oyalıyacak bir mahiyet alması üzerine, arttığı ve Rus propagandasına müsait bir durum yaarttığı şüphesizdir. Sovyet notası bir bakıma bu ruh du rumunu istismar maksadiyle verilmiştir. denebilir.
Kremlin’in, Almanya hakkın-daki teklifleriyle ulaşmak islediği gayelerden biri de, Almanya’nın silâhlanması bahsinde Amerika ile Fransa arasında mevcut görüş ayrılığını körüklemektir. Filhakika, nota, Fransa ile Amerika arasında, bu hususta cereyan eden müzakerelerin ölü bir noktaya gelmiş olduğu bir zamana tesadüf etmiş ve işin en culib-i dikkat tarafı, en zayıf reaksiyona Fransız başkentinde sebep olmuştur.
Umumiyetle ciddî teşebbüslerini el altından ve sessiz Badasız yapmak itiyadında olan Sovyet diplomasisinin bu son teşebbüsle bir propaganda gayesinden
Doğu Berlin dehşet ve kararsızlık içinde
Batı bölgesine firar edenlerin sayısı hergiin biraz daha artıyor
Doğu Almanya komünist liderleri: Grotewohl ve Pıeck
Yanlış hesap Bağdattan döner! sütunlarda, C. H. P. nin iktidarı zama-partisi namına elde ettiği bir sürü imtiyazlar meyanında Damga Pulundan muafiyet meselesinin de bulunduğunu, bunun gayri kanunî olduğunu bildirmiş ve yolsuz imtiyazın lâğvedilmesi lüzumunu belirtmiştik.
Gazetelerde görüldüğü gibi sayın Maliye Bakanı, hükümetin bu işin üzerinde durarak bir tasarı bile hazırladığını ve hu kanunsuz iktisabın kaldırılacağını bildiren bir beyanat vermiştir.
Bu kararı, alkışlarla karşılarken, Hukuk Devleti vasfını alabilmek ve demokrasinin yurdumuzda hakkiyle yer tutabilmesini temin edebilmek için daima bunun gibi bir siirü imtiyazların da ilgası lâzım gelmektedir.
Bu arada, geçen devrede ekseriyeti nasıl elde ettiği herkes tarafından malûm bulunan C. H. I’, nin, bu haksız iktisaplardan, meselâ şimdiki halde pul muafiyetinden elde ettiği menfaati de kendilerinden geri almak, bundan sonra bu gibi hallere cesaret edebilecekler için bir ibreti müessire teşkil edecektir.
Bugün için, bu tasarıyı Meclise sunan Hükümetin bu noktayı düşüneceğine itimadımız Vardır.
Hikmet YAZTCIOĞLU
Berlin, 7 (Nafen) — 15 Ekimde Rus işgalindeki Almanya’da yapılan seçimlerden sonra doğu Berlin'den batı Berlin’e firar e-denlerin sayısı iki misli artmış bulünmaktadır.
Firar edenlerin bu hareketlerine sebep olan hâdisenin komünistlerin kendilerine rey vermi-yeriler arasında geniş ölçüde bir temizlik hareketine geçmek niyetinde olduklarının sezilmesidir.
Alınan haberlerden anlaşıldığına nazaran kızılların kilisele-
re baskınlar ve talanlar yapmak üzere hazırlandıkları da anlaşılmaktadır. Doğu Almanya kato-lik demokrat parti ileri gelenleri şimdiye kadar defalarca tehdit edildiklerini açıkça bildirmektedirler.
Bütün bu huzursuzlukların firar edenlerin sayısında mühim bir kabarıklık temin ettiği ve böylece hür batı kesimlerine doğru bir akının mevcudiyetine önayak olduğu alâkalılar tarafından bildirilmektedir.
Yugoslav takriri
Rus teklifi etrafında
Batı ile doğu arasında müzakere teklif ediliyor
Lake Success, 7 (a.a-) — Yugoslav delegesi ve halen Güvenlik Konseyi başkam Alex Beb-ler, dün, içtima başlangıcında halen batı ile doğuyu birbirinden ayıran görüş ayrılıklarım halletmek üzere mümkün olduğu kadar süratli istişarelere başlamalarım büyük devletlerden istemiştir. Bebler, genel kurulun bu nevi istişarelere başlanması yolunda Irak ve Suriye tarafından verilen takriri kabul ettiğini hatırlatmıştır.
Yugoslav delegesi bilhassa yeni üyelerin Birleşmiş milletlere kabulü meselesi hallinin iktisap ettiği ehemmiyet üzerinde dur muş ve barış namına bütün devletlerin Bisleşmiş Milletlere iştirak etmeleri lüzumunu belirtmiştir.
Bebler, Çinin temsili, atom e-nerjisinin kontrolü ve silâhların tahdidi meselelerinin hâilinin kanaatine göre barışın idamesine yarayacağım söylemiştir.
Nehru iç duruma güvenemiyor
Bombay, 7 (a.a-) — Hindistan Başbakanı Nehru, Bombayda verdiği beyanatta, komünist Çinin Tibeti istilâsına telmihen bu memleketin, kendi ideolojisini zorla kabul ettirmek için başka biı memleketle harp etmesi keyfiyetini bir türlü izah edemediği, ni ve anlayamadığım belirtmiş-
Nehru şunları ilâve etmiştir: «Asyada harp hali mevcuttur Harp, Hindistan sınırlarına dayan mış gibidir. Fakat bizi daha ziyade endişeye sevkeden, dahilen zayıf olmamızdır.»
İmtiyaz Sahibi:
Güneş Matbaacılık T.A.O. adına Başmuharrir MÜMTAZ FAİK FENİK
Bu nüshada yazı içlerini fiilen idare eden Hikmet Yazıcıoğlu Basıldığı yer: Güneş Matbaası — Ankara
alâkaları dahi bulunmadığı belirtilerek, Beden Terbiyesi Kanununun tadiline şiddetle ih tiyaç bulunduğuna işaret etmiş-
Son olarak Kemal Onan söz alarak, bugünkü Beden Terbiyesi teşkilâtının iyi çalışmadığını anlattıktan sonra, spor işlerinin kulüpler tarafından idare edilmesi fikrinde olduğunu söylemiş, bugüne kadar Beden Terbiyesi emrine verilen 45 milyon liranın hesabının tetkik ettirilmesini istemiştir.
Bundan sonra Millî Eğitim Bakanı Tevfik İleri bu sabah saat 9.30 da toplanmak üzere toplantıya son vermiştir.
Bugün Umum Müdür Vildan Aşir Savaşır, dün yapılan ten -
bir federasyon teşkilâtına taraftarlar bulunduğunu, fakat mutlaka profesyonel bir kadroya ih tiyaç olduğunu söyliyerek sözlerine son vermiştir.
Müzakereler saat 13 te sona ermiştir.
Öğleden sonra saat 15 ten itibaren müzakerelere devam edilmiş, bu celsede söz alan Dr. Prof. Rasim Adasal, başka memleketlerde spor teşkilâtının istihalelerini anlatmıştır- Türkiyede bugün artık sporun var olduğunun kabul edilmesi lâzım geldiğini söyleyince davetliler bu sözleri alkışlarla karşılamışlardır.
Ankaradaki bölgelerin temsilcileri de Beden Terbiyesi Ka nununu tatbikte çok güçlükler çekildiğini tayinle iş başına gelen şahısların spor mevzuu ile kidlere cevap verecektir.
(Başı 1 inci sayfada) t nk Ozerengin söz alarak beden t terbiyesi ile sporu birbirinden I ayırmak lâzım geldiğini, sporun t bir öğlence olup buna da dev- r letin kanşamıyacağım söylemiştir. (
Müteakiben Tarık Ozerengin umum müdürlüğün, federasyon- 1 larıh çalışmalarına karıştığım ve 1 faaliyetlerini baltaladığım iddia 1 etmiş ve «Beden Terbiyesi kanunu ' bugünkü şekli ile lüzumsuzdur. Aynı zamanda, beden terbiyesi 1 mükellefiyetini tanıması bakımın. 1 dan Ana Yasaya, bir taraftan da cemiyetler kanununa mugayir olduğu için demokrasiye de aykırıdır» demiştir. ı
Umum müdürün dünkü beyana 1 tında sporcularımızın yurt dışın- ' da millî şerefimizi yükselttiklerini söylemesine temas eden hatip, «londrada sahadc kavga eden iki sporcumuz, teşkilât tarafından ancak iki ay sonra cezalandırılmıştır. Yunanistanda bundan bir müddet evvel yapıan maçta, bazı arkadalşann söylediğine göre, oyuncularımız bir ecnebi hakemi dövmüşler ve sayın umum müdür bunu memlekete döndüğü zaman tahrif ederek izah etmiş ve bu hadise dış politikamıza dahi tesir etmiştir. Millî gururumuzu yükseltmek böyle mi o-lur?» demiştir.
Müteakiben, İstanbul milletvekili Firuzan Tekil kongrenin önün de büyük bir dâva değil, büyük bir derdin olduğunu söyliyerek konuşmasına başlamış, Beden Terfayesi Kanununun antidemokratik ve Ana Yasaya aykırı olduğu için kaldırılması gerektiğini söylemiştir-
Firuzan Tekil sölzerine devam la «Şüphesizdir ki, bu memlekette bir beden terbiyesi kalkınmasına ihtiyaç vardır. Şimdiye kadar mekteplerde bulunan milyon luk kitleleri bir yana bırakarak, devlet yalnız birkaç adet spor-ı cusu bulunan klüplere yardım : etmiştir» demiş ve okullarda be-ı den terbiyesi dersinin lâyıkı veç-ı hile ele alınmadığım ve jimnas-; tik dersinin resim, müzik gibi i-: kinci derecede bir ders addedil-
• diğini söylemiştir.
Bundan sonra Firuzan Tekil, ■ klüpler bahsini ele almış ve bir-ı kaç kişinin top oynamak veya ı koşmak maksadı ile bir araya ı gelmesine kimsenin kanşamıya-cağmı, devletin beden terbiyesi i vasıtası ile kulüplere tesir etme-- sinin doğru olmadığım söylemiş
• ve «Devlet kulüpler karşısında, Avrupamn karşısındaki Marshall yardım plânı gibidir. Kulüpleri şüphesiz ki yardıma ihtiyacı dır» demiştir. Profesyonellik selesine de temas eden Firuzpn Tekil, «Kulüplerin ücretli muhasip, kâtip tuttukları gibi ücreti
’ oyuncu da tutmalarının haklan 1 olduğunu ve buna kimsenin ka-1 nşamıyacağım söylemiş, sözle-1 rini beden terbiyesinin açlışma-larıhı mekteplerde beden terbiyesi meselesi üzerine teksif etmesi dileği ile bitirmiştir.
’ Müteaikben, müzakerelere dakika ara verilmiş ve bu lenmeden sonra Selim Sırrı Tar cart’ın hasta olduğundan dolayı kongreye gelemediği için, yolla-o dığı rapor okunmuştur. Selim Sırrı Tarcan bu raporunda, hiçbir zaman açlışmalarda ilmi e-soslardan ayrılmamak lâzım geldiğini söyliyerek yirminci asrın sonunda sporun dünyaya yayılmaya başlamasından beri be-eşriyete ne bakımlarda faydalı olduğunu belirtmekte sporcuda bulunması lâzım vasıflara temas etmekte idi- Raporun sonlarına doğru Selim Sır n Tarcan, mekteplerde spor selesi üzerinde duruyor ve greye riıuvaffakiyetler diliyerek sözlerine son veriyordu-
Selim Sırrı Tarcan’ın raporunun okunmasından sonra başka memleketlerdeki beden terbiyesine muadil müesseseler teşkilâtları hakkında hazırlanan tercümeler okunmuştur.
Zuhuri Danışman, mekteplerde beden terbiyesi mevzuuna temas etmiştir.
Zuhuri Danışmandan sonra söz alan Beden Terbiyesi Futbol Federasyonu başkam Ulvi Yenal, Tarık Ozerengin'in iddialarına cevap vererek yaptığımız millî futbol imajlarında muhakkak galip gelmek arzusunda olduğumuzu ve yenilme korkusu ile uzun zaman millî karşılaşma yapmaktan çekindiğimizi, spor tarihimizden vesikalar göstererek anlatmış ve bu zihniyetin kötü olduğunu söyliyerek «Spor spordur, insan yener de, yenilir de» de-
Beden terbiyesi teşkilâtı
■temas eden Ulvi Yenal, amatör k(
Dışişleri Bakanımızın demeci
ve ahlâk î- prensiplerinin müdafaası demek tir. Şimdi bu müdafaayı sağlaya cak çeşitli şekiller müzakere e-dilmektedir. Nazik bir mesele teşkil eden bu mevzular derin bir tedkike ihtiyaç göstermektedir.
Türkiyeye gelince, müdafaası nı sağlamak üzere muazzam fedakârlıklara katlandı. Eğer bütün hür milletler ayni iradeyi gösterir, ayni fedakârlıklara katlanırlarsa sulh yeniden teessüs eder ve bütün taarruz teh-didleri bertaraf edilmiş olur.
Yalnız ve yalnız kararsızlık tehlikelidir. Türkiye’nin kuvveti, hariçden gelecek bozguncu hiçbir propagandanın sarsamıya cağı milletin sağlam iradesidir.» Türkiye - Fransa - İtalya ittifakının Akdeniz bölgesine teşmil edilip edilmiyeceği hakkın-dciki suale Köprülü şu cevabı vermiştir:
«— Akdeniz bölünmez bir coğrafî bütündür. Binaenaleyh müdafaası da bölünmez bir meseledir ve vaziyeti dünyanın bu bölgesinde de müstakar hale getirmek elzemdir. Halen bu prensipin bilfiil tatbiki tedkik edilmektedir.»
Köprülü Türkiye, İtalya ve diğer Akdeniz memleketleri arasında samimî bir dostluk mevcut olduğunu, bunun da bu bölgedeki müşterek menfaatlerin korunmasında istikbal için bir 'teminat teşkil ettiğini hatır-
(Başı 1 inci sayfada) I müdafaa medeniyetin ile Asamble arasında ihtilâf sebebi bütün noktaları tedricen bertaraf ederek tam bir âhenkle beraber çalışacağımızı da ümit ediyorum.»
Bulgaristandaki Türkleıin tehciri meselesi hususunda Bakanlar Komitesinin verdiği karar dan bahseden Fuat Köprülü şun lan söylemiştir:
«— Avrupa konseyi aldığı bu kararla Avrupa tesanüdünün var olduğunu isbat etmiştir. Türkiye’nin bu meseledeki durumunun insanlık ve ahlâk bakımından olduğu kadar hukuk bakımından da yerinde ve tenkit edilmez olduğunu kabul etmiştir. Bakan lar Komitesinin takbih karann-dan sonra Türkiye’nin bu dâvası Avrupa dâvası haline gelmiştir. Ve bu kararın Bulgaristana karşı büyük bir mânevi kıymeti vardır.»
Bakan, Bulgaristan bu davada 1929 Türk - Bulgar sözleşmesini veya 1929 tarihli hakemlik sözleşmesini tam ve dürüst olarak tatbiki kabul etmediği takdirde Türkiyenin bu anlaşmazlığı Birleşmiş Milletlere götüreceğini tasrih etmiştir.
Avrupa ordusu meselesine temas eden Köprülü, Türkiye’nin dünya sulhunu koruyacak her hal suretinin lehinde olduğunu söyleyerek şöyle demiştir.
«— Avrupa maddî ve manevî bir bütündür ve hür Avrupa’nın her türlü tecavüze karşı müdafaası bir zarurettir, çünkü bu latrhıştır.
Meclîste I [Dünya Basınından I— hulâsalar —_
Fransız Basını:
Moskovanm Almanya hakkında dörtlü bir konferans toplanmasını teklif etliği bir sırada, u-zak doğudaki olaylar birdenbire çok endişe verici bir mahiyet almaktadır. Çin komünist kuvvetlerinin Kore savasına iştirak ettiklerine dair olan haberlerin resmen teyid edilmesi. Birleşmiş Milletleri, çok vahim mesuliyetler karşısında bırakmaktadır. Bugün kü Fransız basım bu durumun ne tarzda gelişeceği meselesini incelemektedir.
cpoque gazetesi şunları yazmaktadır: Eğer milletlerarası nor nıal bir hava içinde yaşamış olsaydık, genel bir çatışma için gerekli bütün şartların bir araya toplanmış olduğunu söyliyebilir-dik. Çok şükür böyle bir şey bahis mevzuu değildir. Fakat karışıklıklar günden güne artmakta ve ihtilâflar birbirleri üzerine yığılmaktadır. Birleşik Amerika ile Çin arasında bir çarpışma ihtimali bugün daha ciddiyetle belirmektedir. Böylece milletlerarası teşkilât, şimdiye kadar karşı koymak zorunda bulunduğu sorumlulukların en ağın kar şısmda bulunmaktadır- Ve bu da Sovyetler Birliğinin, silâhlarrn kontrolü hakkındaki teklifinden bir kaç gün sonra vuku bulmakladır.
örtmek için fin? dır.
ÇALIŞMA KOMİSYONU: Bugün saat 14.30*tla başkan, sözcü kâtip seçmek üzere,
DİLEKÇE KOMİSYONU: Bugün saat 9.30 da,
EKONOMİ KOMİSYONU: Bugün saat 14 de başkan, sözcü ve kâtip seçmek üzere Kitaplıkta,
İÇİŞLERİ KOMİSYONU: Bugün saat 10 dc,
MİLLİ SAVUNMA KOMİSYONU: Bugün Kamutay dan sonra başkan ve sözcü ve kâtip seçmek üzere,
SAYIŞTAY KOMİSYONU: Bu gün saat 14.30 da başkan, sözcü ve kâtip seçmek üzere,
TİCARET KOMİSYONU: Buoûn saat 14-30 da başkan, sözcü ve kâtip seçmek üzere,
TARIM KOMİSYONU: Bugün saat 17 de başkan, sözcü ve kâtip seçmek üzere,
Toplanacakardır.
Almanyanın silâhtan tecridi hakkında istişareler başladı
Paris Radyosu (Basın - Yayın) — Paris'teki Amerikan Büyükel çişi David Bruce bu sabah Fransız Dışişleri Bakanlığına giderek, Aleksandr Parodi ile görüşmüştür. Fransız Dışişleri Genel sekreteri Parodi dün akşam, Paris-teki Ingiliz Büyükelçisi Oliver Harvey’i ayrıca kabul etmiştir. Yetkili çevreler bu müzakerelerde Almanya'nın silâhtan tecridi için bir dörtler konferansı akte. dilmesini teklif eden Sovyet notası hakkında yapılan ilk üçlü istişare olduğunu beyan etmektedirler.
Fransız Dışişleri Bakanlığında üç batılı devletin Sovyet notasına cevabının, müştereken yapılacak istişarelerden sonra verileceği beyan edilmektedir.
Amerikada seçim (Baş tarafı 1 inci sayfada) da da 7 üyelik daha sağlamaları icap etmektedir. Amerika'da siyasî mahfiller demokrat partinin seçimleri tamamiyle kaybetmesini muhtemel görmemekle be raber; Demokratların Amerikan kongresindeki ekseriyetlerini nis belen kaybedeceklerini zannetmektedirler.
Başkan Truman bugün, doğdu ğu memleket olan Missuri eyale tindeki Independence şehrinde reyini kullanmış ve bu münase betle verdiği demeçte Amerikalı larâ siyasî haklarından olan rey lerini kullanmalarım söylemiş, bundan sonra dünya vaziyetine temasla, bugün dünyanın komü nist emperyalizmi tehlikesi ile karşı karşıya bulunduğunu, dün yadaki bu menhus cereyanın hürriyet mefhumundan nefret et fiğini belirterek hür dünyanın bu tehlikeyi karşılamak için tek açresi bulunduğunu, bunun bulunmak ve hür kuvvetlerini birleştir
bir
da kuvvetli miltetlerin mesı olduğunu ilâve etmiştir.
Serbest Fıkra
Moskova, hareketlerini müzakerelerle etra-mesgul etmeğe çalışmakta-
D. P. Meclis grupunda
(Başı 1 inci sayfada) İltekin, Balıkesir Milletvekili Müfit Erkuyumcu, Sivas Millet vekili İlhan Dizdar, Ankara Milletvekili Ramiz Eren ve Ma-raş‘Milletvekili Abdullah Ay-temiz’in asil üyeliğe; Konya Milletvekili Rifat Alabay’ın ve Ankara Milletvekili Sadri Mak sudi Arsal’ın yedek üyeliğe seçilmiş oldukları anlaşılmıştır.
Gündemde müzakere edilecek' başka madde bulunmadığından oturuma saat 17.15 te son' verilmiştir.
Zaten Demokrattılar!
başka bir hedef istihdaf etmediği söylenebilir. Bununla beraber, teşebbüsün, dünya ölçüsünde iyi kombine edilmiş olduğunu kabul etmek lâzımdır. Zira, batıklar, notayı incelerken, bir yandan Uzakdoğu hâdiselerini gözönünde tutmak, diğer yandan da dünyanın bu bölgesindeki güçlüklerin, henüz çekirdeği dahi mevcut olmıyan Avrupa savunma sistemi üzerindeki tesirlerini hesaplamak zorunda kalacaklardır.
Cevap menfi de olsa, çetin hesapların ve şümullü kararların muhassalası olacaktır.
Mücahit TOPALAK
Okuyucularım belki hatırlarlar; bundan bir kaç ay evvel demokratların bir tasnifini yapmıştım. Bir defa, hep bildiğimiz, tanıdığımız demokratlar vardır ki dün de, bugün de, yarın da sapa sağ lam olarak bu dâvanın adamıdırlar. Partiye olan bağlılıkları seçimlerden çok evveldir. Hiç bir şey beklemeden, fisebilillâh çalışmışlar, bu uğurda gözlerini budaktan esirgememişlerdir.
Onlardan sonra, seçimlerden az evvel demokrat kesilenler vardır. Bunlar basiretli kimselerdir! Seçim Kanununu görmüşler, memleketteki demokrasi cereyanını farketmişler, alenen değilse bile, kıyıda, köşede demokrasi dâvasını tutar görünmüşlerdir.
Bir de üçüncü 6inıf vardır ki 14 mayısta demokrat oluvermişlerdir. Bunları da hep bilir ve tanırız!
Fakat acele etmeyin, bundan başka bir de 17 mayıs
[ Sarıçizmeli
demokraiları vardır. Bunlar da, seçim neticelerinin Anadolu Ajansı vasıtasiyle ilânın dan sonra türemişler, üremiş-
Fakat... Tasnif burada sona erdi, sanmayın! Seçimlerden beş ay sonra da bir nevi demokratlar daha çoğalmağa başlamıştır!
Alın meselâ, falanca bayi Hep biliriz ki, seçimlere kadar Halk Partisinin en hararetli taraftarı idi. Çünkü o-nün kazanacağını ümidedi-yordu. Ve hattâ işlerinin bozulmaması için onun daima kazanmasını istiyordu! Gece gündüz niyazı bu idi!...
Fakat şimdi, sizinle konuşurken takındığı tavır şudur:
—« Bilirsin, ben zaten demokrattım, ama kalben!... Hem beni şimdi neredeyse bir kaşık suda boğacaklar!
Allahtan ki muvaffak olama-dılârl...
İşte en mühim demokratlar, bunlardır! Hele yağlı bir iş peşinde koşuyorlarsa veyahut yağlı işlerini muhafaza etmek kaygısında iseler, «zaten demokrattırlar!...»
Fakat a efendi, a bay, a bayan!...
1946 da Çubuk’ta vatandaşlar jandarma dipçiği yerken nerede idin?
Ankara sokaklarında ve meclislerinde avaz avaz Halk Partisi propagandası yapan kimdi? Eski iktidarın koda-manlariyle Ankara Palas pavyonunda viski tokuşturan sen değil miydin?
Evet, öyle idi ama, o zaman da «zaten Halk Partisin-dendi!» Bugün, ..zaten demokrattım!» dediği gibi!...
İşte bütün endişemiz, «zaten...» ne olduğu bilinmiyen bu kimselerdendir; Partimiz için mi? Haşa!
Endişemiz yalnız insanlık karakteri içindir...
. KÖYE
DttNKÜ BULMACAMIZIN HALLİ
ANKARA RADYOSU ÇARŞAMBA — 8 11 1950
7.28 Açılın vo program ı — 7.30 Hafif
7.45 Haberler: ıı Roth ve Norm alan (Pl. — 8.25 GUııU
Türküleri — 22.30 Müzik. S — 22.45 M. S. Ayarı ve Kabe 22.00 Programlar ve Kapama-
İSTANBUL RADYOSU
ÇARŞAMBA
Sayfa: 4
ZAFER
8/11/1950
[LÂLJ^SULTAKf!
Başmakaleden devam»
Yazan : Zuhuri DANIŞMAN
Tefrika No: 48
Sana ihtiyacımız var. Cinevizli Marya da onu Saraya götürür
Murad derin derin
ti.
— Bu kadar çabuk
— Saraydan ayrıldığımın farkına varılmaması lâzım.
— Artık bir daha oray meşen olmaz mı?
— Ben de onu bekliyor Fakat şimdi mümkün değil..
— Ben ise..
Tam bu sırada dışarıda hafif bir gürültü oldu. Murad derhal dışarıya çıktı. Karşısında Saldı Ağayı gördü.
— Nedir Salih Ağa?
Diye sordu.
— Hemen gidiyoruz.
— Kız ne olacak? kadar eccleye sebep
— Sana ihtiyacı Cinevizli Marya da ya götürür.
— Ben bu telâştan bir şey anlamadım.
— Anlatırım. Bedestende birşeyler oluyor galiba.
Ve daha fazla söylemede Muradın kolundan yakaladı v sürükleyerek götürdü. Bu s. rada kızın odasına Cinevizli Marya girmişti. O da garip bir telâş içinde idi.
(Güzel kızım, dedi. Acele etmemiz lâzım.. Etrafta tuhaf kıyafetli adamlar dolaşıyor. Göze görünmez bir tehlike var ama, iç yüzünü anlayamadım. Kenar sokaklardan dolaşarak derhal savaya gitmemiz lâzım.. Ben ikinizi bundan sonra sarayda da görüştürebilirim.)
Kız fazla bir şey soramadı. Fransız Sefareti tercümanı sonsuz bir heyecan içinde Sadaret kapısında bekliyordu. Günlerdir muvaffak olamadığı mülâkata acaba nail olabilecek mi idi?
Yarım saatlik bir intizardan sonra Sadrazam İbrahim Paşa tercümanı kabul etti.
— Dostumuz Fransız Sefir, bizden ne ister?
Diye sordu. Tercüman heyecan ve telâş içinde Fransız hükümetinin, Sefirin üzüntülerini yana yakıla anlattı. Milo Konsolosu meselesini izah etti. Bu işte Fransa hükümetinin bir kabahati olmadığını, sefirin çok müteessir bulunduğunu, Devleti Osmaniye, zatı Şahane ve makamı Sadaret ne şekilde hallini arzu ederlerse ona razı olduklarını yana yakıla anlattı.
Sadrazam İbrahim Paşa mağrur ve olgun bir tavır ile bütün bunları dinledikten sonra, lâkayıt bir şekilde;
(Tercüman efendi.. Bu anlattıklarınızın hepsini biliyorum. Sefir Hazretlerinin gösterdikleri anlayışa memnun ol dum. Kendisinin sureti kafiyede memnun olmasını arzu ederim.) (2)
Tercüman nihayet müjdeli haberi almıştı. Sevincinden ne yapacağını bilemiyor, biran evvel bu haberi Sefire ulaştırmak için acele ediyordu.
tan Hazretlerine kûmetinin ve benim naçiz bir hediyem olarak takdim edecek siniz..) (3)
Maryanın âdeta dili tutulmuştu. Üç elmas düğmenin güzelliğine hayran olmuştu. Bir müddet seyrettikten sonra:
(Acaba alırlar mı?)
(3) Ahmet Refik, Lâle Devri 119..
(Hediye olarak.. Muhakkak almasını temin edeceksiniz..)
(Tecrıib Ekselans.)
Ve Marya, kutuyu alarak doğru saraya gitti. Fatma Sultan memnundu.
(Geldin mi Marya dedi..
(Emriniz üzerine Sultanım.
(Mesele de halloldu.
(Sizin sayenizde Sultunım. Fransız Sefiri bu şahane hizmetinizden ve Fıansaya karşı beslediğiniz dostluk hislerinden dolayı o kadar minnettar ki..
r
Hiç bir masraf ihtiyar etmeden, Ankara'da
kullanışlı, zarif ve sağlam
BAHÇELİ ev
ve işlek bir semtte
DÜKKÂN
sahibi olmak isterseniz, talihinizi deneyinizi
1950 ikramiye plânının son çekilişi:
29 ARALIK
2 E V | 7 dükkân^
ve dolgun para ikramiyeleri...
IEv ve Dükkânların Veraset ve İntikal vergilerini Bankamız öder.

150 lira bakıyeli TASARRUF HESAPLARI bu çekilişten faydalanırlar. Her 500 lira için ayrı bir kura numarası verilir.
Sefirin sevincine had ve pa- I yan yoktu. Nihayet bu mudil | ve berbat meseleyi yüz akıyla halledebilmişti. Sefirin en büyük telâşı, kendi zamanında Osmanlı hükümeti ile Fransa I hükümetinin arasının açılması tehlikesi idi.
Cinevizli Maryayı çağırdı.
Marya da memnundu. Bu işte onun büyük bir rolü olmuştu. Sefir Maryanın yanına ' yaklaştı:
(Marya, dedi. Çok büyük bir iş gördünüz. Hizmetinizin mükâfatını göreceksiniz. Fakat ben bilhassa Zatı Şahane- i nin kızı ve Sadrazam Paşa j Hazretlerinin refikai muhtere-1 meleri Fatma Sultana karşı minnettarım. Sultan Hazretlerinin memnun olmalarını bilhassa arzu ederim.)
Bunu söyliyeıek muhteşem bir kutuyu Maryaya gösterdi. Kutunun üzeri fevkalâde sa-1 natkârane işlenmişti. Kutuyu bir iki defa elinde çevirdikten . sonra açtı. O vakit Maryanın gözleri kamaştı. Kutunun içinde öyle muhteşem bir manzara vardı ki..
Üç elmas düğme.. Güneşin ışıkları vurdukça odanın içini göz kamaştıran parıltılar kaplıyordu.
Türkiye iş bankasi
f'
TANINMIŞ
Pirinç - Temiz pirinç - Pilâvlık pirinç MEŞHUR KARGI KIZILIRMAK
Fabrikamızın ekstra ekstra Pirinci 115 kuruştur Toptan alanlara tenzilât yapılır Meşhur Kargı peynir ve bamyası ve pembe göbek pirincimiz gelmiştir. Müjde ?
Pek yakında temiz undan yufka, kadayıf % 25 tenzilâtla Dikkat: Kızılırmak mührüne dikkat ediniz. Tel: 12708. Belediye karşısı Hal ağzı Kargı Kızılırmak Pazarı
il Amerika’da tahsil edecek

Etrafı kara bulutlar bürüyor tarafta büyük bir ciddiyoile mütalâa edilmektedir.
Birleşmiş Milletler elbette ki. Kore'de barışı müdafaa için giriştikleri büyük mücadeleyi ke-sccok değildirler. Ancak üstün düşman kuvvetlerini durdurmak için seri tedbirler almak zaruretinin meydanda olduğu da şüphesizdir.
Amerikalılar, Hiroşima'da olduğu gibi Mançuri hududunda atom bombası kullanırlar mı, kullanmazlar mı? Rusya'nın da atom sırrına vakıf olduğu hak-kındaki haberler teyidedildiği-ne göre, şimdilik Mançuri hududunda bu silâhın kullanılması ihtimali biraz zayıftır. Fakat buna mukabil, cephenin yoni kuvvetlerle takviye edileceği de muhakkaktır.
Hâdisenin siyasî cephesino gelince, bu hususta, dünya barışını korumağa azmetmiş olan milletlerin bu yeni düşman ve yeni taarruz karşısında alacakları cezri kararların ne olacağı her tarafta merakla ve alâka ile beklenmektedir.
Birleşmiş Milletlerin bu mevzuda gösterecekleri en küçük bir zaaf, veya verecekleri en u-fak bir taviz dünya medeniyetini kökünden yıkmağa kâfi gelecektir. Çünkü bundan cesaret olacak olan mütecaviz, istilâ emellerini sırasiyle başka sahalarda da tatbik etmek küstah lığında bulunacaktır. Hakikatleri artık görmek lâzımdır. Komünizm bütün dünyaya orak sallamak ve medeniyeti çekiç-lc-mck arzusundadır, istilâcı bir Almanya’nın tekrar dirilmesinden endişe edip, bir militarizm ölüsünün hayaline karşı tedbir 1er düşünenler, komünizm ateşinin korkunç tehditlerini artık yakında görmeli ve anlamalıdırlar. Çünkü bir ikinci Münich yatıştırması, bir üçüncü dünya harbinin başlangıcı demektir. Hürriyeti seven, barışı seven milletler, İkinci Dünya Harbini doğuran sebeplerden her halde büyük bir ders almış olmalıdırlar. Fakat bu kâfi değildir; öğrenilenleri tatbik etmek gerektir.
Artık hiç kimsenin tereddüdü kalmamıştır ki, komünistler Birleşmiş Milletlerin barış ülküsünü kösteklemekten başka bir şey yapmıyorlar. Buna karşı süratle tedbir almak ve artık safları ayırmak zamanı gelmiş-
Bu bakımdan Güvenlik Konseyinin ittihaz edeceği kararlar bütün dünya umumî efkârı tarafından merakla beklenmektedir.
Tereddüt insanlığı felâkete sürükleyen en büyük bir unsurdur. Bunu ortadan kaldırmak lâzımdır. Ya hep, ya hiçi- Ya hep birden karar alarak barışı koruyacağız, ya hep birden kana bulaşacağız...
Şu muhakkaktır ki. Kore harbinin aldığı bu son şekil bütün medenî âlem için şimdi büyük bir tehlikedir. Hakikatleri gizlemeğe lüzum yoktur. Ufuklar kara bulutlarla kaplıdır. Bu bulutları ortadan kaldıracak olan tek kuvvet Birlenmiş Milletlerin daha azimli ve doha cezri harekete geçmesidir.
Mümtaz Faîk FENİK
Kore Birliğimiz
Eski bir suiistimal
(2) Ahmet Refik. Lâle Devri 119.
(Bunları dedi, Fatma Sul-
I
üniversite mezunları için burs ve seyahat masrafları yardımı Bütün müracaatlar 10 Kasım 1950 tarihine kadar şu adrese yapılmalıdır. Birleşik Devletler Eğitim Komisyonu. Sümer Sokak No. 18 kat 3. Yenişehir — Ankara
Büyük yas günümüz
(Boşı 1 inci sayfada) çeklerin yerlerini almış olmaları lâzımdır.
3 — Salonun hazırlanması Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Dekanlığı ile Vilâyet Milli Eğitim Müdürlüğünce müştere -ken temin edilecektir.
' 4 — Atatürk'ün fanı hayata gözlerini yumduğu 9.05 de ihtiram duruşu ile törene başlanacaktır.
5— Bandonun çalacağı İstiklâl Marşından sonra:
a) Atatürk’ün hayat ve eserleri hakkında Dil, ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Profesörlerinden Necati Akter tarafından bir konuşma yapılacaktır.
b) Konuşmayı mütea -kip bir heyet tarafından Atatürk’ün muvakkat kab rine il adına bir çelenk konacaktır.
6 — Resmî dairelerde bayraklar yarıya indirilmek suretiyle bu matem gününe katılacaklardır.
(Bajı 1 inci sayfada) ğimiziıı I’usan’a varışı ile Tae-gu'ya hareketi ve oradaki ilk günleri hakkında malûmat veren bir tebliğ neşretmiştir. Kore birliğimize dair Bakanlığın 2 riu-maralı resmî tebliği olan bu tebliğde şunlar bildirilmektedir:
1 —■ Kore'deki Türk savaş birliğinin harekâtını yakından takip, ihtiyaçlarını zamanında tesbit ve temin etmek üzere, Kore Birleşmiş Milletler Komutanlığı nezdinde, birliğimizin komuta heyetinden ayrı olarak, bir temsil heyeti bulundurulmaktadır.
Gerek temsil heyetimizden, gerek diğer kaynaklardan elde edilen kısa bilgilerin, tafsilâtlı haberler alınıncaya kadar, efkârı umumiyeyi tatmin edcmiycceği gözönünde tutularak, yayınlanacak haberlerin tatminkâr olması maksadiyle — önemli haberlerin zamanında ve bekletilmeksizin arzedilmesi hususu müstesna tutulmak üzere — posta zamanından doğma gecikmelere zarurî olarak katlanılmak lüzumlu ve faydalı bulunmaktadır.
2 — Kore’ye giden Türk savaş birliğini nakleden gemilerden birincisi 17 ekim 1950 günü saat 23,00 de Pusan limanına girmiştir. 18 Ekim 1950 sâbahı, refakatlerinde iki Türk gazetecisi bulunan, Birleşmiş Milletler karargâhındaki Türk temsil heyeti, mezkûr limana ulaşarak Haan gemisine girmişler ve Türk savaş birliği komutanı General Talisin Yazıcı ile görüşmüşlerdir.
Seyahatin çok rahat ve iyi şartlar içinde geçtiğini, yolculuk esnasında atışlar yapıldığını, iaşenin de mükemmel olduğunu kalori miktarı 7000 i aşan A-nıcrikan usulü yemeklere henüz alışılamamış olmakla beraber, bu çeşit yemeklere, her gün biraz daha yakınlık hissedildiğini* söylemiş ve uzun yolculuğu, şevki idaresinde yaptıkları Haan gemisi kaptanına (Türk birliğinin İskenderun’dan Kore’ye nakil hâtırası olmak üzere hediye ettikleri bir kupa için, sözlerine şunları ilâve etmiştir:
«Bu kupayı, bizi taşıyan gemiye bir hâtıra olmak üzere Co-lombo'dan ve 300 küsûr dolara aldık. Geminin centilmen kaptanı bize, bütün seyahat müdde-tince dilekte dalgalanan Amerikan bayrağını hediye etmek suretiyle, nazik bir mukabelede bulundu.)
3 — Seyahatte, hiç bir gemide vukuat olmamıştır. Ancak:
Birinci gemide: Seyahatin ilk günlerinde muvaffakyetle yapılan, bir ere apandisit ve Amerikalı üçüncü kaptana da böbrek taşı ameliyatları, Amerikalılar üzerinde çok müsait bir tesir bırakmış, hele ameliyatlıların kısa zamanda iyileşmeleri bu müs-bet tesiri daha da arttırmıştır.
ikinci gemide: Merdivenden düşcı-ck belinden incinen ve böbrekleri rahatsızlanan iki er ile, sarılık olan diğer iki er Pusan limanındaki hastane gemisine yatırılmış ve sıhhî durumlarının İyi olduğu öğrenilmiştir.
Zatürree olduğu tesbit edilen er Nuri oğlu Salih Güven'in durumunun iyileşmekte bulunduğu tesbit edilmiştir.
Üçüncü gemide: Sonradan Pusan limanındaki hastane gemisine yatırılmış olan, parmağı dolamak 1, dişi apseli 2 ve üşütmüş bir erin durumlarının iyi ol duğu ve pek yakında taburcu e-dilecekleri bildirilmiştir.
4 — Subay, askerî memur ve gediklilerden hastalanan olmamıştır.
5 — Birliğimizi nakleden gemiler 18, 19 ve 20 ekim günleri öğleden evvel gemilerden limana indirilmiş ve hazrlanmış olan kamyonlarla doğruca istasyona nakledilerek, gene aynı günler, Taegu’ya gönderilmişlerdir.
General Tahsin Yazıcı’nın bulunduğu gemi rıhtıma yaklaşırken, önlerinde Türk, Amerikan, Birleşmiş Milletler ve Kore bayrakları bulunan bir Amerikan ve Güney Kore bandosu, nöbetleşe marşlar çalmakta, Tüık bandosu da gemiden buna mukabele etmekte idi.
Pusan'daki ikinci ikaml koınu-tanlğını temsilen bir Amerikan albayı, Pusan vali ve belediye başkanı, ellerinde küçük Türk bayrakları ile mektepli kızlar, kahramanlarımızı karşılıyan kalabalık arasında bulunuyorlardı. General Yazıcı, hazır bulunanların hepsine teşekkür ettikten
sonı'a, ikmal komutanlığına giderek nezaket ziyaretinde bulunmuş, sonra, istasyona gidilerek, General Yazıcının geldiği ikinci gemideki Türk kuvvetleri de
Taegu’ya sevkedilmiştir. Taegu'du, birliğimizin ikame-
tine tahsis edilen kışlalar çok i-yi durumda ve birliğimiz çatı
altındadır.
6 — General Yazıcı, eratın, ilk cuma namazını topluca kılmak arzularını izhar edince A-
merikahlar, derhal garnizon kilisesini boşaltmışlar, birliğin i-
mamı da burada ibadeti dinimize
aykırı görmediğinden, ilk cuma namazı kilisede, beraberce kılınmıştır. Uzakşaık’ta savaş arifesinde bir Türk birliğinin bu azametli ibadeti, görülecek heybetli biı- manzara arzediyordu'.
Kore'nin iklim şartlarının Türkiye’ye çok benzemesi, hususi bir memnunluk uyandırmıştır. Sıhhati ve iaşe durumu da çok
ne mükemmel olan bjı' ğimi-moral durumunun çok yük-
se kolduğu belirtilmekte ve bir
Amerikan kıtasından hiç farklı olmadığı bilhassa tebarüz ettirilmektedir.
Korede savaş
(Ba$ tarafı 1 inci sayfada muhabiri Amerikan Dışişleri Ba kanlığının son derecede ihtiyat-kâr davrandığım bildirmekledir. Askerî çevreler. Pekin hüküme-inin Çin ordularına, geri çekilmek emrini vereceğini ümit etmekledirler.
Kuzey Korede, 3 komünist Çirt ordusunun mevcudiyeti, her biri ? bin kişiden müteşekkil kırk tu-
gayın mevki
Mançuri’nin
kuzeyinde
alrTpş bulunduklarına ve
Sovyet tipi tepkili uçakların gö
rüldüğüne dair çıkan haberlerin
teyidi gibi
haberler, General
Mac Arthur’un yetkilerini aşmış
olduğundan şimdi bu yolda bir
karar vermenin artık Birleşmiş Milletlere düştüğü anlaşılmakta-d... I;
Amerikan pilotlarına emir
Vaşington, 7 a.a. (Afp) — Bir leşik Amerika Savunma Bakı nlığı sözcüsünün bugün bil -
dirdiğine göre, Kore’deki Ame-rıkari pilotlarına Mançurya hududuna 3 mile (4 km. 800) kadar yaklaşmayı meneden yasak kaldırılmıştır. Bununla beraber bütün pilotlar milletlerarası bir hâdise çıkarabilecek
bir şey yapmamaları ve ancak hududun Kore toprağı kısmındaki hedeflere hücum etmeleri
hususunda kesin emir almış bulunmaktadırlar.
Londra Radyosu, 7 (Basın -Yaylı) — Kore’de bugünkü en mühim hâdise komünist tepkili uçakları ile Amerikan Muşta ng uçakları arasında cereyan eden büyük hava muharebesidir. 16 Birleşmiş Milletler uçağı Mançurya hududu yakınlarında Sin - Wi - Cu şehri üzerinde aynı sayıda Rus tipi komünist uçağına tesadüf etmiş, bir buçuk saat süren bir muharebeden sonra pervaneli Birleşmiş Milletler uçakları komünist tepkili uçaklarından üçüne muhtelif isabetler kaydetmişler dir. Bunun üzerine komünist uçakları Mançurya hududundan içeri kaçmışlardır. Bu sırada Birleşmiş Milletler hava kuv vetlerine mensup tepkili uçaklar muharebeye tutuşan Mus-tangların yardımına yetişmek için yoljja bulunmakta idiler. Birleşmiş Milletler pilotlarının bildirdiğine göre, komünist u-çakları modern hava muhare -besi taktiği kullanmakta ve
(Başı 1 inci sayfada) 1 müteahhitliği yapan Cahit Tan ■ yu son olarak 6 Mayısta İstan- 1 bul Deniz Komutanlığı ile 30 bin liralık bir nakliye mukavelesi imzalamıştır. Müteahhit 5-6 senedenberi Deniz Komutanlığı ile aynı işi yapmakta idi.
Teftiş Kurulu tarafından yapılan tahkikatta nakliye müteahhidi Cahit Tanyunun mukavelesi 30 bin liralık olduğu halde İstanbul Deniz Komutanlığı muhasebeciliğinden 550 bin lira çektiği anlaşılmıştır.
Tahkikat bir sene evveline ait hesabata teşmil edilince Cahit Tanyuya mukavele dışınd? bir milyon lira verildiği görülmüştür. Müfettişler Cahit Tan-yu ile işbirliği yapan bazı askeri şahısların müteahhidin tanzim ettiği hayali nakliyat hizmetlerine ait istihkak evrakını ka -bul etmeleri ve bunlara ödenek tahakkuk ettirmeleri suretiyle bir milyonu tecavüz eden bu paranın devlet kasasından çalındığını tesbit etmişlerdir.
Derinleştirilen tahkikat Cahit •’anyu ile birinci derecede iş-•irliği eden şahsın İstanbul De-ıiz Komutanlığı deniz sevk mc nuru deniz yüzbaşısı Hicri Tuz cuoğiu olduğunu meydana çı -karmıştır. Bundan sonra tahkikat İstanbul Deniz Komutanlığı adli amirliğine intikal ettiril miş ve bu makam müteahhit Cahit Tanyu ile sevk memuru yüzbaşı Hicri Tuzcuoğlunu deı hal tevkif etmiştir.
Deniz Komutanlığı adlî amirliği soruşturmayı genişlettikçe tahakkuk, tediye ve merkezden tahsisat gönderme ile alâkalı subay ve memurları meydana çıkarmaya başlamış bu a-rada İstanbul Deniz Komutanlığında Fuat Sancaktar ve Tev fik Erman isimli iki memurla Ankaradan deniz levazım yüzbaşısı Semih Saldır, makina binbaşısı Macit Nayman ve hesap memuru Tahsin Pekcanı tevkif etmiştir.
Ankarada tevkif edilenler İstanbul askerî cezaevine getirilmişlerdir.
İstanbul Deniz Komutanlığı adlî âmirliğince yapılan soruşturmada gerek müteahhit Cahit Tanyu gerekse tevkif edilen asker ve sivil şahıslar suçlarını itiraf etmişler ve kendileri ile işbirliği yapanların isimlerini bildirmişlerdir.
Donanma komutanlığı Cahit Tanyunun daha evvelki beş sene lik hcsabatı hakkında gayet sıkı bir tahkikat açtırmıştır.
Dün sabah yaptığımız tahkikat
İstanbul muhabirimizden aldığımız bu haber üzerine suiis-
timal hâdisesinin ne dereceye kadar doğru olduğunu öğren -rrek maksadiyle malûmatına müracaat ettiğimiz Millî Savun ma Bakanlığında salâhiyetli bir zat şunları söyledi:
«Suiistimal hâdisesi doğru -dur. Fakat bu hâdise yeni bir şey değildir. Bir kısmı İstanbul Deniz Komutanlığında bir kısmı da Millî Savunma Bakanlığında olmak üzere 14 kişi hak kında tahkikata başlanmış ve bunlardan 8 i İstanbulda tevkif edilmiştir.
Savunma Bakanlığının tebliği
Diğer taraftan Millî Savunma Bakanlığınca aşağıdaki resmî tebliğ yayınlanmıştır:
«Deniz Kuvvetleri Komutanlığına bağlı İstanbul Deniz Komutanlığı Yollamasında Teftiş Kurulu tarafından geçmiş senelere ait tesbit edilen bir suiistimal tahkikat safhasına girmiştir.
Tahkikat devam etmektedir; ilk neticeye göre bir müteahhit, dört subay ve üç memur tevkif edilmiştir. Tahkikatın alacağı inkişafa göre daha bazı eşhasın tevkif edilmesi muhtemeldir.
Yapılmakta olan tahkikatın selâmetle cereyanını temin için şimdilik daha fazla malûmat verilmesine imkân görülmemektedir.
İstanbul Deniz Komutanlığı Askerî Yargıçlığı tahkikata hassasiyetle devam etmektedir.»
Hamlet ve Şakacı piyeslerinin son temsilleri
Büyük Tiyatro’da oynanmakta olan (Hamlet) piyesi bu perşembe, cumartesi ve 13 kasım pazartesi akşamları 3 defa daha oynandıktan sonra yerini F. Schiller’in (Hile ve Sevgi) adlı piyesine bırakacaktır.
Küçük Tiyatro’daki (Şakacı) nın daha 5 temsili kalmıştır. 12 kasım pazar akşamı son temsili verilecektir. Onun yerine Nâzım Kurşunlu’nun yazdığı (Melekler ve .Şeytanlar) piyesi sahneye konmaktadır.
Mardin Yüksek Tahsil Derneğinin kongresi
Mardinli Tahsil Gençlerine Yardım Derneği Başkanlığından: Genel Kurul Toplantısı 12.11. 1950 günü saat 14.30 da Halke-vinde yapılacaktır.
Sayın üyelerle hemşerilerimi-zin teşrifleri rica olunur.
Gündem:
komünist Korelilerin evvelce tecrübe edilen hava muharebesi kabiliyetinden daha fazla ustalık göstermekte idiler.
Kara cephelerinde
Tokyo, 7 a.a. — (United Press) Amerikan ve İngiliz kuvvetleri bugün kuzey - batı Kore'de Çongçon’dan itibaren mukabil taarruza geçerek, komünist kuvvetlerini geri püskürtmüşler ve bir kaç saat içinde bir mil ilerlemişlerdir. Birleşmiş Milletler kuvvetleri zayıf bir mukavemetle karşılaşmışlardır. Çin ve komünist kuvvetleri pazartesi günü Birleşmiş Milletler kuvvetleri ile teması keserek Kuzey istikametinde geri çekilmeğe başlamışlardır. Geri çekilmeden önce komünistler, Birleşmiş Mil letlerin Kuzey - Batıda ihdas et tiği yeni savunma hattını yarmağa çalışmışlarsa da bunda muvaffak olamamışlardır.
1 — Başkanlık divanı seçimi,
2 — İdare heyeti raporunun o-
kunması,
3 — Denetçilerin raporunun o-
kunması,
4 — Raporlar üzerinde müna-
kaşa ve tenkidler,
5 — Yeni idare heyeti, disiplin
kurulu ve denetçilerin seçimi, 6 — Dilökler ve kapanış-
ZAFER'in Abone Şartları
Memleket İçi
12 aylık ............. 28 Lira
6 » 15 »
8 » ............... 8 »
Memleket Dışı
12 aylık ............ 56 Lira
6 ) 30 )
S » 16 »
Gasr.tcue oönderilon evrak ve Dostlar neşredilsin edilmesin iade edümec.
7 — Sinema, tiyatro ve çalgılı yerlerle sair eğlence yerlerinin bugün için faaliyette bulunmamaları bu matemin çok yerinde bir ifadesi olacaktır. Anma töreni için davetiye dağıtılmamıştır.
Ankara’nın Eğlence Merkezi
Gar
Gazinosu
Beynelmilel Şöhretli
BRYMANS
Revüsü Yeni programını sunar
Telefon: 15190 — 12603
Not: Çocuklar yalnız pazar MATİNELERİNDE kabul olunur
ZAFER
Sayfa: 5
8/11/1950
r"
ımaıı unutulmı yacak olan sahnelerinden birisi
¥OİİÇ£¥RUNÜÇ8U¥UK riiMiBiıhro muşunu/?
Bir film
hakkında

Dr. March’ın dört kızı, binlerce genç kıza gözyaşı döktürmüştür

UNÜTAMIYACAĞIMIZ BİR FİLM
Dr. March'ın dört kızı:
evzuu, Louise May Al-cott’un yazmış olduğu güzel bir romandan alınmış o-lan bu filmin, ayrıca renkli bir kopyesi de yapılmıştır. Filmi çeviren yıldızlardan Katherinc Hepburn çok muvaffak olmuş-. Margaret O’Brien de rolü-ivi başarmıştır.
Sürükleyici ve hissi bir mev-ahip olan bu film, seyirci-ğlatacak kadar büyük bir tesir yaratmıştır.
“ALLAHIN
İNSANLARA İHTİYACI VARDIR. „
Venedik festivali büyük

I
w
Venedik festivali büyük mükâfatını kazanan J. Delannoy-un eşhur filmi «Dieu a be-soin des Homes. gün geçtikçe dünyanın her köşesinde büyük aksi sedalar uyandırıyor. Eşsiz Fransız artisti Pierre Fresnay bu filmde hakikaten muvaffak oluyor ve muazzam sonatını bir kere daha isbat e-diyor. On binlerce lira harcayarak biçimsiz .kovboy filmleri getirten sinemacılarımızın biraz da sermayelerini böyle sanat eserlerine yatırmalarını temen ni ve tavsiye ederiz.

kâfatını kazanan J. Delannoy-


eşhur filmi
des Homes»
çe dünyar


gür
in

be-
geçtik-
her köşesinde bü-
yük aksi sedalar uyandırıyor.
Eşsiz Fransız


Fresnay bu filmde hakikaten
ı.uvaffak oluyor


muazzam
sonatını bir kere daha isbat
diyor. On binlerce lira harcaya-
rak biçimsiz kovboy filmleri

tirten sinemacılarımızın biraz
da sermayelerini böyle

«.erlerine yatırmalarını temen
ni ve tavsiye ederiz.
-Allahın insanlara ihtiyacı vardı» filminde rol alanlardan Daniel Gelin, harikulade bir başarı göstermiştir. Daniel Gelin'in filmden sonra çekilmiş bir pozu görülmektedir.
dar


Allahın insanla
rdı»
filminde

ol
)1



Daniel Gelin, harikulade

göst

Gelin'in filmden sc
ıiştir. Daniel


liş bir pozu görülmektedir.



Geçen ayın 23 ünde Holivud’un meşhı kurtu Errol Flynn üçüncü defa olarak evlenc Mesut tazenin ismi Patricia.
Errol Flynn 1909 da Tasmanya’da doğd Pariste ve Londrada tahsil etti, gençliği pc maceralı geçti. İnci avcılığı, esir tacirliği, olin piyat şampiyonluğundan sonra 1935 de on pı rasız Hollywood’a muvasalat etti. Yolda zs manın meşhur yıldızı Liİy Damita ile tanı inişti.
Lily sevgilisini ziyaretlerinde teşhir 'el ve çabuk şöhrete erişmesine âmil oldu. Ondî sonra da evlendiler. Kavga ederler, ayrılırl. sonra tekrar barıçırlardı. Nihayet 1941 de ka olarak ayrıldılar.
Errol'ün bekârlığı kısa sürdü. Bir kaç g fültülü maceradan sonra Nora Eddington isir li bir sigaracı kızla evlendi ve iki çocuk sahi oldu. Fakat bu sefer de işler sarpa sarma; badadı. Tam bu esnada 2 No lu madam Flyr 1 No. ile bir partide karşılaştır Lily, Nora'n kahnlasmağa başlayan hatlarına bakarak:
— Samanlarsanız Errol sizi terk eder. de( Zavallı Nora iki gözü iki çeşme, amma fa das’Z ayrılıyorlar.
Errol yemin kassem bir daha evlenme diye. Aradan uzun zaman geçmeden Avrupai Prenses İrene Glika ile tanışıp sevişiyor nî-anlanıyor. Düğünün yeri bile tâyin edilm Derken Patricia ortaya çıkıyor, Glika’dan ve geçiliyor. Monte Karloda düğün, sonra Kurt'ı | h"msî "atı ile hususî adasına bal ayı seyaha
Allah ya bazısına verir'ya hiç vermez d« '.er ya doğrudur.
Şüphe yokki ba'.ı f.İmler müziksiz yaratılamazlar; ancak umumiyetle eserin musiki kijmı ihmal edilir
♦7/
Holly wood eğleniyor
bert Gil.
buluııanl.-t
Gelecek hatla şehrimizde göreceğimiz uzun müdde! unutamı yacağımız kordelâlar ara- £ sında yer alacaktır. Fil ide rol alan Robert Taylor * ve İrene Dahi sempatik .ir, çift teşkil ediyorlar. $
Şehrin Işıkları:
harlie Chaplin'in bu «klâsik» eseri zevkle seyredilmeğe değer bir filmdir. City :ghts ne heyecanlı hareketle-nden ve ne de neşesinden hiç r şey kaybetmemiştir. Aynı canlılığı bu filmde de görebile-
üzel bir Fransız filmi o-lan bu eser bir hayli alâka toplamıştır. Maurice Cloche bu filmi ile, sosyal hayatın nok sanlıklarından birini tebarüz ttirerek cemiyete çatmaktadır: ahipsiz ve hayatlarını şurda, hurda, sefalet içerisinde geçiren çocukların acıklı hayatları filme alınmıştır. Filmi çeviren Fransız yıldızları şunlardır: Gaby Morlay, Gabrielle Dorzi-at, Nicole Stephane, Helena Manşon, J. P. Kerien ve Gil-
Şehrimizde iki haftadır, i Singoolla isimli bir İsveç ; filmi oynuyor. Bu mevsim ! gelen ve aralarında bazı ■ hakikaten kıymetli eserler : de bulunan filmlerden hiç biri henüz iki hafta oynr yamadı- Acaba Singoalla-iki hafta oynamasına olan sebepler neler-
dir?
Burası bizce müphem. Zira Singoalla bugüne kadar seyrettiğimiz en fena melodramalardan biridir-Bir türlü bitmek tükenmek bilmeyen hâdiseler birbirlerinden baval ve sıkıcı, Christopher Kent’in oynayış tarzı korkunç derecede acemi, Viveca Lindfords ise bu sıkıcı hercümercin ortasında zavallı bir vaziyettedir. Christian Jaque nasıl böyle bir reji ile ortaya çıktı. Orası da bir muamma. En aşağılık Amerikan filmlerinden dahi bayağı, Arap filmleri ayarında olan bu kurdelâya halkımızın gösterdiği rağbet herhalde bazı deplâse reklâmın tesiri ile olsa gerek- Biz bu nevi filr iki hafta oynamasını fakat müşterisizlikte günde sona ermesini bekler ve temenni ederiz.
Mösyö Vincent filles» adlı filmlerden sonra çok tutulan bu eser, olduştur. Eserin mevzuuna bu ismi koyan, «Fransız yetim çocuklarını koruma derneği» başkamdir.
Bir maskeli balonun hikâyesi
hararetle
fikirlerini


Holivud’da, bütün tahminlerin hilâfına, insanların eşit olmadıkları bir yerdir. Sinema dünyasının burjuvalar: Mocambo, Romanof, Ocean House gibi yerlerde şampanya içip acizane eğlenirlerken, E. G. Robinson, Charlic Chaplin, Fre-derick March gibi kalbur üstü aristokratlar da mükellef kâşanelerinde muazzam balolar verirler,
Smcıııa düny zinde eğlencenin lıer türlüsüne rastlamak işten bile değilken, yıldızların sık sık can sıkıntısından bahsettiklerine şahit olmak mümkündür.
Yıldızlaıarası, müşterek bir tabiat haline gelen bu can sıkıntılarının bertaraf edilmesi için akla gelmedik eğlenceler tertibedilir ve bir gecede, sa-bir tek gecede, koskoca
balodaki kıyafetiyle
bir köy halkını aylarca besli-yecck. miktarda para, oluk o-luk akıp gider, Bu eğlencelerin en muhteşemi ve dolayı-siyle en pahalısı IIollywood’un maskeli balolarıdır. Bu suareler geceyi tertipleyen için olduğu kadar, davetliler bakımından da küçük çapta birer servete malolmaktadır.
Komşu sütunda bir maskeli balonun resimli kısa hikâyesini takdim ediyoruz.
Canudo, 7 inci sanat tâbirini ilk defa kullandığı ve bununla film sanatını ifade etmek istediği zaman, bir sanatın varlığını diğer bazı sanatlara borçlu olduğunu tebarüz ettirmemişti.
Bir filmi tahlil ettiğimiz za -man, reji, rol yapış, müzik, fotoğraf gibi kısımlara ayrıldığının farkına varırız.
Biz bugün müzikden bahsedeceğiz. Eğer dikkat ettinizse, bir filmin müziği, pek nadiren sesin seviyesine yaklaşır. Sinemadan çıkan her hangi bir seyirciye, gördüğü filmin müziği hakkında malûmat sorarsa-
— Bilmiyorum, farkında değilim, diye cevap verir.
Hiç şüphesiz uzun bir mesai ve ince bir plânlamanın eseri olan bir müziğin, böyle kayıtsızlıkla karşılanması sizi ümit sizliğe düşürür, işitilmiyen, dik kat edilmiyen, hatırlanmıyan bir müzik acaba lüzumlu mudur diye, kafamızda bir istifham belirir.
Şüphe yok ki bazı filmler mü ziksiz vücut bulamazlar. Mesela geçen sene gördüğümüz «The (kırmız ayakkabı-alım. Bale sahnesi, müziksiz nasıl vücuda getirile-akıa, Bran Easdale, tarafın-vapılan bu kompozisyon, ■ijinal olmaktan ziyade dekoratiftir, fakat bu bir kusur teş kil etmez.
ex Harrison’un geçen sene oynayan filmlerinden birinde «Unfaithfully Youıs» da da müzik haklı ve dikkatli olarak kul Innılmıştır. Film kahramanının bir konseri esnasında Rossini Wagner ve Tchaîkowsky’nin p tisy onları, RRex Horrison’ hayal âlemine süjccstif bir f teşkil etmelerine rağmen, usta bir buluşla müzik birdenbi-bizi hayal âleminden, vaka-cereyan ettiği konser, salo-a getirir.
Fakat vaziyet daima b( değildir. Meselâ, Hamlet’e, ran zaman enteresan dahi olsa \V. Walton’un müziğinin ne kaşandırdığı müphemdir.
Eğer seyirciler müziğin farkı na varmıyorlarsa bu odların kabahatidir, demek tamamile hatalı bir iddia olur. Zira perdedeki resimlerin temadi çtme-si ile alâkadar olan bir insan, katiyen hislerini ikiye bölerek diğer yandan da müziği takib edemez. Bu sebepledir ki usta film müzisyenleri filmin havası na uyan şekilde aranjmanlar ya-
Demek oluyor ki, bir filmde müziği relief haline koyabilmek için, resmi destekleyici
şekilden çıkarıp, onunla teşı mesaî edici bir şekle koyn lâzımdır.
Bunun en güzel misalini «t millon'un. (Le ciel est â voı sunda görüyoruz. Filmin l din kahramanının saadetine sile olan piyano, satılmıştır; ze bu acıklı sahneyi tasvir mek için, müellif, kısa bir 1 vir kullanmaktadır ve mezl tasvir kuvvetini iki elemaı resim ve müziğini sıkı rab smdan almaktadır. Kısa plân bize piyanoyu gösterir aynı zamanda sert bir ak işitilir. Birdenbire aynı yeri olarak görürüz ve bir süpü ortada kalmış tozları toj maktadır. Biraz evvelki seri kordun yerine kaim olan sükûnettir.
Müziğin orijinal bir kullj lışın da «Üçüncü adam» da g rüz. Anthon Karas’ın tek er trüman, Zitter’le, bütün f boyunca çaldığı tek them hî katen orijinal ve alâka celb^ cidir.
Kısaca diyebiliriz ki, k(i poze ve tanınmış temler yer filmlerde, hudutsuz ses âla nin, esrar ve şiir dolu imk larını kullanmak film müz ni yepyeni bir sanat şekli? ortaya çıkarabilir.
UNUTULAN PORTRELE.
Bir zamanın meşhur Jön miyesi Ramon Novarro'nur hilali bu resimdo ne kî belli oluyor.
Racine'in Athalie'den me mısraını hatırlar mısınız
«Pour reparer des ans l'i parable ouirage.»
(Senelerin tamir kabul mez hiyanetini iumir edebil için.»#
yfcu 6
Ankara Ticaret Odasından
AMAMCIOĞLU MÜESSE SELERİ TİCARET TÜRK A. ŞİRKETİ SUBESb
3326) Merkezi Istanbulda n Hamamcıoğlu Müessese-caret Türk A. Şirketi to-□n, Ankarada Yenişehir k Bulvarı Zafer Mevdo-yukarıda yazılı ünvam titanda bir şube kü.ad edil-scil edilmek üzere odamı-di olunan vesaikten anla-c; . bu şubenin ticaret ün-ı ve Ankara 4 üncü no-
. 3 kasım 950 gün ve
. .sı ile tasdikli sirküler ıce bu şubeyi imzalan ile ve ilzama yetkili Zeki A-• Hayrettin Tayfur Sonkura :a şekillerinin ve keza adı şubenin tedviri umuru için slâhiyetlerle tevkil edilmiş n Zeki Aracı ile Hayrettin Sonkur'a İdare Meclisi dan verilen ve birer su-ağıda aynen yayınlanan •namelerin vaki talep üzeli 1950 tarihinde tescil i ilân olunur.
VEKÂLETNAME

ezi Istanbulda bulunan ncıoğlu Müesseseleri Ti Türk Anonim Sirkelinin bu knkarada açılan Ankara in, -Otomobil, kamyon ve 3h işleri hariç- Şirket mev dahil diğer bütün idhelâl ımum teahhüt ve mümes-e komisyon işler. ıi aşa-■azılı salâhiyetlerle ted-ek üzere, Istanbulda Istik-İdesinde 447 5 de mukim •in Tayfur Sonkur tevkil

t lı
l(

c
ii
ki: (Hamamcıoğlu Mües-Ticaret T A. Şirketinin) iş evzuuna dahil ve yukarı-ılı islerin tedviri için, Hay ur Sonkur, Şirketi ve $u* Bakanlıklar, Resmî ve müesseseler, işletme ve ve üçüncü şahıslar nez-emsile, münakaşa şartna. i almaya, teklif istemeye pazarlığa, fiyat vermeğe ıeğe ve münakaşalara iş-: kırmaya, teminat mektu* neye ve istirdata, mukave taahhütnameleri ve mü' şartnamelerini imzalamı-Jİ veya teahhüt oJunan teslmiine ve bu husus-1 an zabıtları imzalamıya, 5ken bilcümle muamele ve teleri ifaya, bu hususlar-bddüsü muhtemel ihtilâf-irket hukukunu bilcümle s- nezdinde son dereceye -nuhafazaya resmî ve ha-1 hükmî şahıslar nezdinde, ‘kâletnamede türlü müza-l girmeye (Hamamcıoğlu ;eleri Ticaret T. Anonim t idare Meclisi tarafından rve salâhiyetli kılınmıştır-S Hamamcıoğlu Müesse-Ticaret T. A- Şirketi Mü-ı Nihad Hamamcı-
Şubesinin, otomobil, kamyon, motosiklet, motopomp, benzin pompaları ve bunlara aid yedei: aksam ve levazımatı alım ve satımı ve bunlara nıüleferri bilcümle taahhüt ve ticarî muameleleri yapmak ve - şirket mevzuuna dahil diğer idhalât ve bilumum diğer taahhüt ve mümessillik ve komisyon işleri hariç bütün şirket mevzuu ile ilgili işleri ve şubenin her türlü İdarî ve malî tasarruflarını ifa etmek ü-zere, aşağıda tayin ve tadâd edilen salâhiyetlerle, Ankarada i Posta Caddesi 42 de mukim Zeki Aracı, müdür sıfatile vekil tayin edilmiştir. Söyle ki:
(Hamamcıoğlu Müesseseleri Ticaret Türk A. Şirketi) Ankara şubesinin müdürü sıfatiyle, Zeki Aracı, yukarıda beyan olunan işlerde, şubeyi üçüncü şahıslar nezdinde tegısile, şubeye ve ken di sahasına müteallik bilcümle alım ve satım akidlerini ifaya, bu hususda mukavelenameler tanzim veya feshine, ve şubeye aid işlere müteallik senedah ticariye tanzim, kabuk ciro, ıskonto etmeğe ve bedellerini ah-zu kabza, alelumum bankalar nezdinde şube namına mevcu' at hseabah küşad etmeğe, teminat mektupları almaya, resmî dairelerden, bankalardan ve eşhası saliseden ve müessesat-tan şube namına tahakkuk eden ve edecek olan ve tahsili icabe-den her türlü mebaliği tahsile şube namına bilcümle banka muamelelerini ifaya, lüzum göreceği âkidleri tanzim veya feshe, şubenin gerek idari ve gerek malî bilcümle işlerini tedvire, bu hususlar için makamat nezdinde şubeyi temsile, şube haklarım en geniş mânada korumaya, şubenin leyh ve aleyhinde ikame olunmuş ve olunacak bilcümle dâvalardan dolayı: Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri ile ve dairelerinin her kısım ve derecesinde, dâvacı ve dâvâlı ve müdahil sıfatlar ile bulunmaya, kanunî yollara müracaata, yemin teklif kabul veya reddine suhud ikâmesine ve reddine ve her türlü evrakı tanzim ve takdime, tebliğ ve tebellüğa, protesto çekmeğe ve cevap vermeğe reddi hakime, İflâs istemeğe ve konkordato akdine ve sindik ve|
Dr. Bahattin Kökdemir
Dahiliye Mütehassısı
Seyahatten dönmüştür. Günün her saatinde hasta kabul eder. Anafartalar Caddesi No: 202 Köklü Ap. Kat 3 14544 veya
31208 No. lu telefonlara
ZAYİ — Ankara Belediyesinden aldığım 8825 No. lu şoför ehliyetnamemi kaybettim- Yenisini alacağımdan, hükmü yoktur. Orhan Subay
5997
ZAYİ — İstanbul Yüksek İktisat ve Ticaret okulundan aldığım hüviyeti kaybettim. Hüküm süz olduğunu bildiririm.
1567 No. lu Sabit Yetkin 6000
8/11/1950
ZAFER
Satılık Otomobil
fMİRGÂN da
Buick Roadmaster
ZAYİ — Tatbik mührümü zayi' ettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur-
Kâmile Tutyol 5996
YAL
İKRAM İVE S
I2-I2-IÇ5O
1949 Modeli
Telefon 23975
Türkiye Demir ve Çelik fabrikaları miiessesesinden (Karabük)
Müessesemiz Ticaret servisine bir mütercim daktilo alınacaktır.
Emeklilik hakkı tanınmış daimî kadrolu olan bu göreve alınacak kimseye barem dışı 300 liraya kadar ücret verilir. Ayrıca sair memurlarımızın istifade ettirilmekte oldukları hak ve menfaatlerden faydalandırılır.
İsteklilerin lüzumlu .belgelerini ekliyecekleri dilekçeleriyle en geç 20.11.1950 gününe kadar müessesemize müracaatları ilân olunur. (8195) —2397
muhasib tayin ve azline, ihtiyatî ve icraî haciz talebine, ilâmların ve kararların tenfizini talebe, dâvalardan feragate ve icabında ahar veya aharların dahi tev. kil, teşrik ve azle, velhasıl şirket şubesinin hukuk ve menafîi-ni son dereceye kadar koruma ya ve her türlü icabları ifaya mc zun ve salâhiyetli olmak üzere yukarıda adresi yazılı Zeki A-racı’yı, (Hamamcıoğlu Müesseseleri Ticaret T. A. Şirketi) namına ve mezkûr şirketin salâhiyet sahibi idare meclisi reisi sıfati-le vekil tayin ettim.
Adres.- Hamamcıoğlu Müesse seleri Ticaret T. A Şirketi, İdare meclisi reisi M. Zeki Hamanr cıoğlu Istanbulda Beyoğlunda İstiklâl caddesinde Sekban apar tımanmda 2 sayılı dairede.
Metni dairede yazılan ve kendisine okunup izah olunan bu vekâletname altındaki imzanın şahıs ve hüviyeti dairece maruf ve hülasası bağlanan mukaveleye istinaden Hamamcıoğlu Mü eseseleri ticaret T. A. Şirketini temsilen münferiden imzaya sa-lâhiyettar idare meclisi reisi Mustafa Zeki Hamamcıoğlu tarafından imzalandığım tasdik e-derim. 1950 senesi ekim ayının yirmi beşinci çarşamba günü.
8321 — 2150
8********************* ********************************* ****
Genel Kurul Toplantısı Başbakanlık Umumî Murakaba Heyeti;
Başkanlığından
!: Sermayesinin tamamı devlet tarafından verilmek
i ■ retiyle 3460 sayılı kanunun hükümlerine tâbi İktisadî Dev-; i let Teşekküllerinin 1949 yılı hesap ve muamelelerini tet-II kik etmek için Genel Kurulun 20/Kasım/1950 pazartesi ' günü saat 10 da Türkiye Büyük Millet Meclisi Kitaplık şa-; I lonunda toplanması Yüce Başkanlıkça kararlaştırılmıştır.
Keyfiyet ilân olunur. (8221)
Maliye Bakanlığı ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından
1 — % 7 faizli 1934 Sivas - Erzurum Demiryolu İstikrazı II ilâ V inci tertip tahvillerin 6 Kasım 1950 pazartesi ve VI ilâ VII nei tertip tahvillerin 7 Kasım 1950 salı günü Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası İdare Merkezinde yapılan bu şenelt i itfa çekilişleri neticesi 11 Kasım 1950 cumartesi günkü Resmî Gazetede yayınlanacaktır.
2 —zAyrıca bastırılacak tasdikli çekiliş listeleri Türkiye Cumhuriyet Merkez, Türkiye İş ve Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankalarivle Defterdarlık ve Malmüdürlüklerine gönderilecektir.
3 — Bu kurada numaraları çıkan tahvil hamillerinin Resmî
Gazete’de yayınlanacak listeyi veya tediye gişelerine gönderilecek tasdikli çekiliş listelerini iyice tetkik eylemeleri menfaatleri iktizasındandır. (8352)—2447

SON PARA KABUL TARİHİ
200
EN AZ :
Devlet Orman İşletmesi ş
BU KES İT) t VE HESAPLARINDA
LİRASI BULUNANLAR Vt BU PARAYI TARİNİNÇ KAPAR ÇÇKMS-YÇNLBR İŞTİRAK BBBRLER

Yerköy Kaymakamlığından
1 — Yerköy ilcesine bağlı Sarayköyü Yetiştirme Yurdunun: a) 6734,15 lira (altı bin yedi yüz otuz dört lira, on beş kuruş)
keşif bedelli su tesisatı ile,
b — 3074.00 lira (üç bin yetmiş dört lira) keşif bedelli hidro lektrik tesisatı: 4 Kasım 1950 tarihinden itibaren 15 (on beş) müddetle ayrı ayrı açık eksiltmeye konulmuştur.
2 — Eksiltme: 18 Kasım 1950 cumartesi günü Yerköy Milli Eğitim Memurluğunda toplanacak inşaat komisyonu huzurunda saat 10 da yapılacaktır.
3 — Eksiltme şartnamesi, mukavele, fennî ve hususî şartna-ilo bağlantıları, her gün Millî Eğitim Memurluğunda, Yozgat:
Millî Eğitim Müdürlüğünde ve Sarayköyü Yetiştirme Yurdu Müdürlüğünde görülebilir.
4 — Muvakkat teminat miktarı: Su tesisatı için: 195.06 lira elektrik tesisatı için de: 230.55 liradır.
5 — Taliplerin: bu iş için teknik önemde bir su tesisatı ve elektrik tesisatı işini başardığına dair belgeleriyle birlikte ihale gününden (3) gün evvel yazı ile Yerköy Kaymakamlığına müracaat ederek eksiltmeye girmek için ehliyet belgeleri almaları.
6 — Taliplerin getirecekleri teminat makbuzlarını: İhale sairinden bir saat evvel alındı karşılığında inşaat komisyonuna
irmeleri lâzımdır.
7 — Postada vaki olacak gecikmeler nazarı itibara alın-(8361)—2445
Biiyük Sinemada
Yarın akşam saat 21 de Dikmenspor yararına Özel Müsamere
4 — Muvakkat teminatı 1207 liradır.
HURLİMAN MARKA TRAKTÖRLER
(8353)—2446
Unvanı: Deniz Türk Anonim
2 — Bu işe ait şartname bedel mukabilinde belediyemizden
3 — İhalesi 20/11/1950 pazartesi günü saat 14 de Belediye dairesinde yapılacaktır.
Mardin - Derik İlçesi Belediye başkanlığından
1 — 16093.27 lira keşif bedelli ilçemiz çarşısının Arnavut kaldırımı inşaatı kapalı zarf usulü ile yaptırılacaktır.
5 — Teklif mektupları ihale saatinden en az bir saat evveline kadar makbuz mukabilinde komisyon başkanına verilir. Pos-ikmeler kabul edilmez. . (8332)—2449
□ Örnek in eski ürünleri
Numarası: 28135.
,zi: Istanbulda tütün güm-
Karakol sokağında 10
Unvanı: Hamamcıoğlu eeri Ticaret Türk Anonim
I dairede yazıla okunup izah olunan bu name altındaki imzanın e hüviyeti dairece maruf sası eklenen mukaveleye ien Hamamcıoğlu Mües-Ticaret Türk Anonim Sinilen münferiden imza-mürahhas aza Nihad ğlu tarafından imzala tasdik ederim. Bin do-z elli senesi ekim ayının eşine rastlıyan çarşamba
ticaret gazetesinin 10
7003 numarası ile
ilumum muamelât ve u-ve tanzim edilecek bil-jvrak ve senedatın mu-İması ve şirketi ilzam e-si için şirket unvanının üuretile ve idare meclisi ı$tafa Zeki Hamamcıoğlu den yahut murahhas aza t Hamamcıoğlunun yine len imza vazına salâhi-jnmalarına ve bu suret-yetin tescil ve ilânına ^e alâkalılara tebliği karar verilmiştir.
E Vekâletname
i Istanbulda bulunan ■oğlu Müesseseeri Tica-. Şirketi) nin bu kerre ı küşad eylediği Ankara
Kıymetli sanatkar
PERİHAN ALTINDAĞ SÖZERİ
ve saz arkadaşları Değerli halk türküleri sanatkârı Neriman Altındağ San Recep, A. Yamacı, Osman Ozdenkçi, S. Sığmaz-Komik Kralı Sevimli
Cevat Kurtuluş Kara Böcekler
Not: Perihan Altındağ Sözeri yalnız gecemiz için gelecektir. Biletler: Ulus'ta Florya Spor Mağazası ve Büyük Sinema gişelerinde satılır.
Acele satılık dükkân
Fatura mucibince devredilecek tir. İçindekilere müracaat-
Adres: Anafartalar cad: Kına-cı Han No- 39 Kâmuran Özel.
Balıkesir Valiliğinden
1 — Balıkesir - Şamlı - Ilıca yolu Kim. 16-J-000—30-j-OOO arasında yapılacak toprak tesviyesi işi (40175.00) lira keşif bedeli üzerinden kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur. 10 bin lirası 1950 de bakiyesi 951 de ödenecektir.
2 — İhalesi 25 Kasım 1950 cumartesi günü saat 11 de İl Daimî Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Bu işe ait bütün evrak her gün Bayındırlık Müdürlüğünde görülebilir.
4 —. İsteklilerin 3013 lira 13 kuruş teminat yatırmaları veya bu miktar banka mektubu veya makbuzu ile ticaret odası vesikası ve ihale gününden en az üç gün evvel (tatil günleri dahil) buna benzer 30 bin liralık iş yaptığını gösterir belge ile Valiliğe müracaatla ehliyet vesikası almaları ve 2490 sayılı Kanunun hükümlerine göre hazırlıyacakları teklif mektuplarını ihale günü saat 10 a kadar komisyon başkanlığına makbuz mukabili vermeleri lâzımdır. Postada olan gecikmeler kabul edilmez.
(8330)—2451
Türkiye Zirai Donatım Kurumundan
4 silindirli, 4 zamanlı, radyatörlü, 65 beygir takatinde Hürli-Dizel Motoru ile mücehhez, demir tekerlekli, 4 beygirlik motörüyle ilk hareketli, muhtelif devir tertipli kayış kas-
Ankara’da Orman Çiftliğindeki depomuzda toptan veya perakende satışa arzedilmiştir.
Transmisyon tertibatının ve araba kısmının kifayetsizliği sebebiyle traktör, hafriyat ve benzeri ziraat işleriyle ağır sanayi ilerinde devamlı ve seyyar olarak kullanılamaz.
Traktör sabit çalıştırılmak üzere santrifüj tulumba, değir :-n harman makinesi veya kayıştan hareket eden diğer ınakine-in çalıştırılmasında kullanıldığı gibi motörü şasiden ayırmak suretiyle deniz nakliye vasıtalarında ve jeneratör gruplarının çalıştırılmasında akuple olarak kullanılır.
Taliplerin en yakın depolarımıza veya Ankara’daki Kuru mumuz merkezine müracaatı rica olunur.
Ankara İkinci Sulh Hukuk Yargıçlığından: (950 425)
Dâvâlı: Ankara'nın Koyunpa-zan Enez sokak 20 No- lu dükkânda Sabit Tibas.
Tarım Bakanlığı Vekili Avukat Scbri Dündar Pınarbaşı tarafından aleyhinize açılan 240 lira alacak dâvası münasebetiyle namınıza mahkemece gönderilen dâvetiyeler bilâ tebliğ iade edildiğinden Kudret gazetesiyle düveliye ve dâva arzuhalinin tebliğine karar verilmiştir. Dâva arzuhalinin özeti (Tarım Bakanlığı İller Veteriner Teçhizat Ambarı Müdürlüğünce tamir edilmek ü* zere satın alma komisyonu ka-rariyle davalıya 200 lira mukabilinde verilen 9 adet püliveri-zatörden teferruatı eksik olmı-ycnlardan 5 adedi yapılarak iade edilmiş fakat diğer dörder adedi aradan uzun zaman geçtiği halde iade edilmemiş olduğundan 240 liranın faiz, mahkeme masrafı ve vekâlet ücreti ile birlikte tahsiline karar verilmesi istenmiştir. Duruşma 7 12 1950 perşembe günü saat 9.30 a bırakılmıştır. O günde de gelmediğiniz veya adresinizi bildirmediğiniz takdirde duruşmaya gıyabınızda bakılacağı dâvetiye yerine kaim olmak üzere ilân olunur- 5993
M.G.M. film şirketim harla takdim ettiği çok zevkli ve heyecanlı renkli süper film
KANLI IRMAK
«The Outriders»
(renkli)
Oymyanlar: Joel Mc Crea Arlenc Dahi - Ramon Novarro
Seanslar: 14 * 16.15 . 18.30
21
Ayrıca en son dünya haberleri. Tel Gişe: 15031 Müd.: 24075
Devlet Orman İşletmesi Düzce Müdürlüğünden:
1 — İşletmemiz kereste fabrikası istif yerinde mevcut 23381 adet karşılığı 403,025 metreküp normal köknar kerestesi beş parti ve 4581 adet karşılığı 27,405 metreküp anormal köknar kerestesi ise bir parti olmak üzere 6 parti halinde açık artırmaya konulmuştur.
2 — Açık artırma 15/11/1950 çarşamba günü saat 15 dr İşletmemiz binasında toplanacak komisyon huzurunda yapılacaktır.
3 — Artırmaya konulan normal köknar kerestelerinin metreküp muhammen bedeli 108 lira ve anormal köknar kerestelerinin ise metreküpü 60 lira çlup -her parti için % 7.5 hesabiyle teminat alınır.
4 — Bu satışa ait şartname ve ebat listeleri Orman Genel Müdürlüğü ile İstanbul, Ankara, Adapazarı, Bolu ve İşletmemiz müdürlüklerinde görülebilir.
5 — İsteklilerin belli gün ve saatte geçici teminat akçala-riyle birlikte mezkûr komisyona müracaatları. (8184) 2392
Devlet Orman İşletmesi Bolu Müdürlüğünden:
1 — İşletmemiz Çele bölgesi Hızarderesi istif yerinde mevcut 338*adede denk 135.226 M3. ve 115 adede denk 53.264 M3. köknar tomruğu ile 50 adede denk 20.627 M3. (karşılığı 12 ton 376 kilo) köknar odunu 3 parti halinde 1/11/1950 tarihinden itibaren 15 gün müddetle ve açık artırma suretiyle satılığa çıkarılmıştır.
2 — Açık artırma 15/11/1950 çarşamba günü saat 15 te Bo lu Belediye binasında toplanacak komisyon önünde yapılacaktır. Köknar tomruklarının muhammen bedeli 51 lira ve köknar odunununki ise tonu 10 liradır. Her parti için % 7.5 hesabiyle geçici teminat alınır. '
3 — Bu işe ait şartname ve listeler Orman Genel Müdürlüğü Ankara Merkez İşletmesi ile İstanbul, Adapazarı, Düzce. Gerede, Kızılcahamam işletme müdürlükleri ile işletmemizde vc Çcle Bölge Şefliğinde görülebilir.
4 — İsteklilerin belli gün ve saatte müsbit evrak ve ilk teminatları ile birlikte komisyona müracaatları. (8182) 2391
Türkiye Kızılay Derneği Genel Merkezinden
Sağlık Bakanlığının müzaharetiyle ve Türk - Amerikan Kadınlar Kültür Derneğinin işbiı-liğiyle Kızılay Derneğinin tertip ettiği Gönüllü ve Ev Hastabakıcılığı kurslarına 16 Kasım 950 Perşembe günü akşamına kadar öğrenci kaydedilecektir.
Meccani olan kursa devam için aşağıda yazılı şartları hiaz olmak lâzımdır:
1 — Kadın olmak,
2 — 20 ilâ 45 yaşları arasında bulunmak,
3 — En az ilk okul tahsili görmüş olmak,
4 — Bu kursları başaracak sıhhatte bulunmak.
Kaydedilmek ve dersler hakkında malûmat almak istiyen-lerin gerekli vesikaları, okul şahadetnamesi sureti ve iki fotoğraf ile birlikte, Yenişehirde Kızılay Derneği Genel Merkezine müracaat etmeleri rica olunur.
Şefik ruhlu bayanlarımızın bu insanı işe hevesle koşacaklarına kaniiz.
Savfa: 7
8/11/1050
f'
I . .
KİREMİT UCUZLADI
İnşaat sahiplerine

Sağlamlığı - Düzgünlüğü - Yıllar geçtikçe güzelleşen na-türel nar çiçeği rengiyle ün alan mamullerimizden KİREMİT
| Tanesi 11 kuruş |
Yüzbinden yukarı siparişlerde tanesi 10 kuruş
Kütahya Ziraat Bankasındaki 319 sayılı hesabımıza havale geldiğinde derhal sevkiyat yapılır.
Sümerbank Kütahya Keramik fabrikası
Tel: Keramik — Kütahya

slanbul Liseler Alım Sat,m Komisyonu Başkanlığındın
Beher Kilo İlk
CİNSİ
Tah. Fiyatı Miktarı Tutarı Teminat Kuruş Klg. Lira Liıa
I Çalı fasulyesi
I Ayşe kadın
Yeşil barbunya
i İçli kırmızı barbunya
Dolmalık domates
! Sıra domates
j Dolmalık biber
I Taze bamya
Taze kabak (Yerli)
Taze kabak (Adana-İzmir)
Patlıcan baş
Patlıcan orta •
| Ispanak
I Pırasa kLahana p’.vuc
1 Kereviz kök
Kereviz yaprak Semizotu
Bakla (Yerli)
Bakla (Adana-İzmir)
Bezelye araka
Taze yaprak
Yeşil salata Adet
Limon „
I Hıyar
(Enginar baş „
Taze soğan Demet
Maydonoz „
30
40
40
45
30
25
25
50
20
30
30
22
20
20
18
20
30
18
15
20
25
25
50
5
8
8
25
5
5
5
5
3850 1155.—
13600 5440.—
9350 3740.—
8850 3982.50
5750 1725.—
13100 3275.—
7500 1875.—
3150 1575.—
9750 1950.—
5-900 1770.—
9500 2850.—
18400 4048.—
23200 4640.—
26600 5320.—
16300 2934.—
14800 2960.—
4550 1365.— 47.91
1850 333.—
6700 1005.—
7750 1550.—
5500 1375.—
5900 1475.—
900 450.—
26500 1325 —
76500 6120.—
10500 840.—
14000 3500.—
18500 925.—
20000 1000.—
4950 247.50
1550 77.50
70827.50
Komisyonumuza bağlı yatılı üslerin 1951 yılı ekim ayı sn nuna kadar ihtiyaçları olan sebzeleri (16 kasım 1950) persemh' Rünü saat (15.30) da ayrı, ayrı kapalı zarf usuliyle Beyoğlu !• tiklâl caddesi No. 349/2 de toplanacak komisyonda eksiltmek yapılacaktır. (2490) sayılı kanunun tarifine uygun olarak hazır lanacak yeni yıl ticaret odası vesikasını havi teklif mektupla rının ihaleden bir saat evvel kimosyona makbuz mukabili ver meleri. Postada olacak gecikmeler kabul edilmez. Şartnameler Galatasaray Lisesindedir. Bedeli 354 kuruş. (8101) 2380
ZAFER
Sayın Yolcu;
GÜVEN SAMSUN
Yolcu Nakliyat Anbarını bir def'a görmek menfaatiniz icabıdır Otomobillerimiz son model ve lükstür.
Ankara’dan Hopa’ya
kadar yolcu ve eşya alınır.
Hareket saati her gün muntazaman 8.30 dur.
Her yolculuk ve nakliye işlerinizde yegâne emniyc ve rahatlığın «GÜVEN SAMSUN» Anbarında olacağını unutma.
Adres: Sanayi Cad. Konfor Palas altında No.17. Tel: 16990
33 (Otuz üç) ton levha kurşun alınacaktır
Bayındırlık Bakanlığından:
18/Kasım/1950 tarihine tesadüf eden cumartesi günü saat 11 de Bakanlık binası içinde Malzeme Müdürlüğü odasında toplanan Malzeme Eksiltme Komisyonunda 33 (otuz üç) ton levha kurşunun kapalı zarf usulü ile eksiltmesi yapılacaktır.
Sözü edilen işin muhammen bedeli 52800 (elli iki bin seki; yüz) lira hesabiyle geçici teminat akçesi 3890 (üçbin sekiz yüz doksan) liradır.
Bu işe ait şartlaşma Malzeme Müdürlüğünden 2 lira 64 kuruş bedelle temin edilebilir.
İsteklilerin yukarıda yazılı gün ve saat (10) a kadar tek-if mektuplarını Komisyon Başkanlığına ibraz etmeleri lâzımdıı
Postada olan gecikmeler nen zarflar kabul edilmez.
ve para benzeri şeylerle mühürle-
(816) 2390
Torbalı kazasında 135 sayılı Tepeköy Tarım Kredi Kooperatifinden
Kopperatiflmizce Tepeköy mevkiinde yaptırılacak kooperatif binası kapalı zarf usulü ile ve birim fiyat üzerinden eksiltmeye konulmuştur.
1 — Eksiltme 13.11.1950 tarihine rastlıy saat 16 da kooperatif binasında toplanacak nunda yapılacak.
an pazartesi günii eksiltme komisyo-
2 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin (3075) lira 76 kuruşluk muvakkat teminat vermesi ve eksiltme mevzuunu teşkil eden bu inşaat ayarında bina inşaatını muvaffakiyetle başardığına dair resmî makamlardan alınmış vesika ibraz etmesi veya yüksek mühendis, yüksek mimar, mühendis veya mimar olması şarttır.
3 — Eksiltme evrakı her gün mesai saatlerinde kooperatif Müdürlüğünde tetkik edilebilir.
4 — İsteklilerin teklif mektuplarını ve eksiltme şartnamesinde gösterilen evrakı imza ederek teminat vesikalariyle birlikte kapalı zarf içinde 13.11.1950 tarihindeki pazartesi günü saat 15 e kadar eksiltme komisyonuna vermiş veya göndermiş ı imaları lâzımdır. Postada olacak gecikmelerden dolayı bir hak ı-ileninde bulunulmaz.
5 — Komisyon en müsait teklifi yapan istekliye inşaatı ihale edip etmemekte serbesttir. (8286)—2425
McCormick International firmasının her maksada uygun, en büyük «Far-mall M» traktöründe güvenilir takat..
Benzin veya gaz mo-törü ile tahrik edilen ve çekide 34 B.K. sağlayan bu traktör, her türlü toprak şartları altında tatminkâr bir iş görür. Far-mall MD modelinde Dizel motörü bulunur. Bu traktörle, toprağı sürmeden, hasada kadar bütün çiftlik işlerine uygun büyük âletleri kullanabilirsiniz. Farmall M de bulunan sürüş rahatlığına hayret e-deceksiniz.
Hidrolik kaldırma tertibatı takılan aletleri yük seltip alçaltmak ve ayar etmek için lüzumlu kuvveti temin eder. Kuyruk mili bir traktör biçer bağlarını veya buna mümasil makineleri tahrik e-der. Kasnak büyük eb'ad-ta yeni kırına makinelerinin vc diğer kayışla ta*hrik edilen makineleri çalıştırır. Eğer çiftlik a-meliyeleriııiz yüksek randımanlı, güvenilir ve e-konomik bir traktöic ihtiyaç gösterirse, - farmall M» hakkında izahat almak için müessesemize müracaat ediniz.
BOMONTİ GAZİNOSU
Kışlık salonunda
her akşam Ha"kul,âdeu saz ve
g&zaasaMHB «ann fasıl heyeti
BÜYÜK YENİLİKLERLE
Mevcut Kadroya itutâeve
Biricik Halk Türküleri Sevimli Sanatkârı
ZEHRA BİLİR
HER AKŞAM SAHNEMİZDE
HER PAZAR SAAT 15 DE
TEKMİL kadro ile ve KARA BÖCEKLER
BÜYÜK İÇKİSİZ AİLE ATİNESİ Tel. il» 5844 J
1 EV
(Ankara’da, Kavaklıdere'de, 3 oda, 1 hol)
1 tane 10.000, 15 tane 1.000 lira
Bu çekilişe katılmak isterseniz 10 Kasım 1950 tarihine kadar Bankalarımızda 150 liralık bir hesap açtırmanız ve bu parayı 30 Aralık 1950 akşamına kadar çekmemeniz lâzımdır. Her 150 liraya ayrı bir iştirak hakkı verilir.
Çifteler Harası Müdürlüğünden
1 — Hara yetiştirmesi angajmanlı koşulara kayıtlı 948 doğumlu sekiz baş safkan erkek Arap tayı 12 Kasım 1950 Pu-(ar günü saat 12 de Ankara Hipodromunda açık arttırma suretiyle satılacaktır.
2 — Tayların beherinin muhammen kıymeti ikişer bin lira
olup teminatı 150 şer liradır.
3 — Taylar Ankarada Atlı Spor Kulübünde 6 Kasım 950 gününden itibaren her gün gösterilecektir.
4 — Taliplerin belirli günde saat 11 e kadar Hipodromda
hara memuruna teminatlarını yatırmaları lâzımdır,
İzmir Tekel Başmüdürlüğünden
1 — Bayraklı, Çınarlı, Mersinli, Turan, Karşıyaka, Kaplıcalar ve İnciraltı dahil olmak üzere bütün İzmir şehri belediye huudutları çevresiyle Buca, Bornova ve Seydiköy mıntıkaları dahilindeki her türlü şişeli içki ve ispirtoların (bira vc şarap hariç) fabrika ve depodan bayilere tevzii üç yıl müddetle taahhüde bağlanacaktır.
2 — Bu husustaki taahhüt esaslarını ihtiva eden sözleşme
tasarısı Başmüdürlüğümüzde mevcut olup talep halinde ilgi
illere bedelsiz olarak verilecektir.
3 — Sözleşrhe dışında ve sözleşme konusu ile ilgili olan her türlü izahat ve malûmatı arzu edenler Başmüdürlüğü
müzden alabilirler.
4 — İlgililerin cn son ve katî yazılı tekliflerini en g'v
14/11/1950 tarihine kadar Başmüdürlüğümüze vermeleri lâzımdır. ,
5 — Teklif sahipleri, haklarında nerelerden referans iste-nilcbileceğini teklif mektuplarında kaydetmelidirler.
6 — İdaremiz tekliflerden en müsait telâkki ettiğini seç
mekte serbesttir. (7986) —2337
Parke yol yaptırılacak
Adana Belediyesi Başkanlığından:
1 — Ordu caddesinin parke olarak yaptırılması işi kapal zarf usulü ile eksiltmeye konulmuştur.
2 — İşin keşif bedeli 45354.00 lira olup geçici teminat-3401.55 liradır.
Dışişleri Bakanlığından
Dışişleri Bakanlığına ab nacak meslek memur namzetleri için /O Kasım 1950 Pazartesi günü icrası mukarrer bulunduğu ilân önen müsabaka imtihanının 27 Kasım 1950 Pazartc r.ünür. olunduğu ve müracaatların 22 Kasım 1950 gün’
akşamına kadar Zatişleri Dairesi Sicil Şubesine yapılması ilân olunur. (8247)—(2433)
INTERNATIONAL HARVEtTER EXPORT Co. CHICAOO I U.S.A. TOrklys BbmI MOmoollllğl :
TÜRK İNTER MAKİNELERİ A. 0. İSTANBUL - ANKARA ■ AOANA - ESKİŞEHİR - KONYA
INTERNATIONAL
HARVESTER
3 — İhale 28 Kasım 1950 Salı günü saat 16 da (on altı) Adana belediye binasında ihale komisyonunca yapılacaktır.
4 — Teklif mektuplarının ihale günü saat 15 e kadar kn misyona makbuz mukabilinde verilmesi şarttır. Postada vesair .urette vukubulacak gecikmeler kabul edilmez. •
5 — İhale ve sözleşme evrakı mesai saatleri dahilinde g")-rülch’leceği gibi isteyenlere 2,50 lira mukabilinde verilir.
6 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin:
a) Geçici teminat vermeleri.
b) 1950 yılı Ticaret Odası belgesi.
ç) Bu ire girebileceklerine dair il makamından almış otlukları yeterlik ‘belgesini usulüne tevfikan ibraz etmeleri .arttır. Yeterlik belgesi almak için tatil günleri hariç en a’ :haleden üç gün evvel bir . dilekçe ile (isteklilerin bu »işin tek tıîk öneminde bir işi iyi bir surette başardığını resmî bir belgr lc tevsik ederek) il makamına baş vurmaları lâzımdır.
(8300)-(2443)
; BÜYÜK Mağazada
Taksitle Satış Başladı
Subay ve Memurlara Kolaylık
Adrc Anaf ia’p.r Ad’’ - • -
BÜYÜK Mağazanın
ZENGİN Kadın, Erkek, Çocuk. Bebe Tekmil GıYıM EŞYA Çeşitlerini
BÜYÜK Mağazanın
İthal Ettiği Avrupa Kumaş
J ve yerli kostümlükleri müşterilerini numnun edecek vasıftadır: „ Mutlaka görünüz 'İ Garantili elbise diklir
yeni mağazalar karşısı No. 300 — Tel: 15149 — Hikmet Ünal vc Ortağı Kollektif Şirketi Ankara Şubesi
Ttcrva
Janco
İSVİÇRENİN
Meşhur
LAHCO saatlarından Zengin çeşitli yeni bir parti gelmiştir. Gayet uygun fiatlar
Toptan satış :
Bahçekauı Anadolu HanlÛ
i Devle* Demir Yollan '
I Diş Tabibi
Nevzad ESENER
Her gün saat 16 - 20 ara-smda hqsta kabulüne baş ' ; larfnşhr. Adres: Sağlık Ba ? I kanlığı yanında İsmet Paşa | ' caddesi No. 6/4 Telefon: .
26111. ,
Ankara madeni işler sanatkârları derneği başkanlığından
Sqym meslekdqşlar:
5 Kasıpı/1950 günü yapılması kararlaştırılan Derneğimizin Ce-nel Kurul toplantısı ekseriyetin temin edilememesinden Holqy( 12/11 1950 pazqr gününe tohiı edilmiştir.
Sqym moşlekdqşlqrım)zın saqt 13 de Halkevine teşrifleri ehemmiyetle rica olunur.
•Gündem: Evvelki ilânın aynıdır-
Dr. Celâl Ertuğ
Doktor Doçent Celâl Erini. seyahatten avdet etmiş • e haptalannı kabule başlamıştır. Atatürk Bulvarı Za-fp.- Apartmanı
Mükemmel piyano
Alman Bretschniedor —
Leipzio. Tel: 23728. 5968
Çamaşırlarınızı SARARMAKTAN koruyunuz: Onların BEMBEYAZ olmasını
İsterseniz, son çamaşır suyunda :
COLMAN “Okuz Baş’’
Clvitinl mutlaka kullanınız.
Ankara Valiliğinden
Ziraat Mücadele Müdürlüğünde istihdam edilmek üzere on beş lira maaşlı ayniyat ve ambar işlerinden anlar ve daktilograf ile seri yazar bir muamelât memuru alınacaktır.
Taliplerin, 15/11/1950 tarihinde eski Ziraat Okulunda saat (10) da. yapılacak imtihandan evvel, Memurin kanununda yazılı lüzumlu belgeleri bir dilekçe ile makamdan havale ettirecek mücadele müdürlüğüne teslim etmiş bulunmaları ilân olunur. (8315)
İzmir Yollar 2. Bölge müdürlüğünden
1 — Eksiltmeye konulan İş: îzmir - Bergama yolunda 33-1—150—44 + 900 Km.ler arasındaki sanat yapıları ıslah ve tevsii işi olup keşif bedeli 36235.84 liradır,
2 — Eksiltme 16/11/1950 Perşembe günü saat 11 de Yollar Bölge Müdürlüğünde toplanan komisyonda kapalı zarf usuliyle yapılacaktır.
3 — Eksiltme evrakı bölge kaleminden görülebilir.
4 — Eksiltmeye girebilmek için:
a) İsteklilerin bu işin teknik öneminde bir işi iyi surette başarmış veya idare ve denetlemiş olduklarını ispata yarar belgeleri ile eksiltme gününden en az üç gün önce yazı ile Bölge Müdürlüğüne müracaat ederek bu işi için yeterlik belgesi alma-
b) 1950 yılı Ticaret Odası belgesine haiz olmak.
c) 2717.69 lira geçici teminat yatırmaları.
■) — İsteklilerin 2490 sayılı kanun hükümleri gereğince ha-/ırl-va'-nkhrı yüklenme mektupları zarfının arkasına mum yapıştırılacak para ile olmamak şartile mühür veya imza ile iyice kapatılması ve eksiltme günü saat ona kadar makbuz karşılı-ğ ntta komisyon reisliğine vermeleri.
Postada olan gecikmeler kabul edilmez. (8143)(2376)
BÜYÜK' Mağazanın
Zengin Avrupa ve yerli kürk çeşitleri gelmiştir. Kürkçü Abdülkadir usta sipariş kabul etmektedir
i
Sayfa: 8
ZAFER
8/11/1950
TÜRKÜM, DOĞRUYUM, ÇALIŞKANIM. YASAM KÜÇÜKLERİMİ KORUMAK, BÜYÜKLERİMİ SAYMAK, YURDUMU, ULUSUMU ÖZÜMDEN ÇOK SEVMEK; ÜLKÜM YÜKSELMEK, İLERİ GİTMEKTİR. VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN.
ÇocuklarDiinıjası
PENjZLER KAPLANI I
Hikâye
Kahraman çocuk
Yazan : H. Başa
Okulumu çok söverim. Her gün vaktinde giderim. Yağmur, çamur, kar, kış, demem.
Okula devam ederim.
Öğretmeni görse Selâm vererek geçerim. Arkadaşlar arasında. Uslularını seçerim.
’ piJ yo" m-'v-’unıız
OKULUM
Evde annemi hiç üımom, 7''kaklarda fazla gezmem. Derslerime çalışırım. Okumaktan ben hiç bezmem.
SI- dr- benim gibi olun, r)kıı—)nk "'kile dolun, H—'Inzhğm sonu yoktur. Oku. aydın o’sun. yolun!
Scmiha TÜRKSEVE’
Düşman kadırgaları top menziline girince de Kara Süleyman’ın ikinci bir emri duyuldu:
— Ateş...
Düşman kadırgalarının güvertelerinde bir anda bir karışıklıktır başladı. Çünkü önde gelen kaptan gemisi yelken direğinden isabet almış, bir iki saniye sonra da gemide yangın çıkmıştı-
Kara Süleyman topçularının bu ilk zaferinden gayet memnun olmuştu. Adamlarının duyabileceği bir sesle:
— Aferin çocuklar, dedi.
Lcvendler neşe içinde idiler. «Bizi yolumuzdan çevirmeye kal kanların, muhakkak görülecek bir hesaplan veyahut alacakları bir ders vardır» diyorlar, gemilerin borda bordaya gelmesini -.cbırsızlıkla bekliyorlardı.
Nihayet o an da geldi- Diğer iki kadırga olanca sür’atleriyfe Kara Kalyon’a hücum ettiler.
Doğan babasının sözünü diır liyerek kamarasına inmiş vc ka-
Yazan: Ahmet Nedim
seliyordu.
Doğan biraz daha sabrettikten sonra bir çığlık işitti- Bunu babasının sesine benzetti. Artık daha fazla bu küçük kamarada kalmasına imkân yoktu- Küçük i -ilasını çekerek güverteye fırla-â=.
Kan gövdeyi götürüyordu. Doğan gözleriyle ilk iş olarak babasını aradı. Fakat bu müthiş mücadele içirde onu bulması bel ki de pek Zor olacaktı.
İhtiyatla yürümiye başladı. Bir an çok sevdiği Haşan Çavuş’a bir kılıç darbesi indirmeye çalışan bir korsanı gördü. Hemen fırladı ve korsana bu fırsatı vermeden ilk defa olarak palasım
Haşan Çavuş, acı bir feryat işitip başım çevirince kendisini ölümden kurtaran Doğan’ı gördü, hayatının kurtarıldığım unu-
— Senin ne işin var Doğan? dedi.
Sonra ilâve etti:
burada
Bundan 30 yıl önceydi. Gü-1 raz yatışmıştı. Kendi ödevini zel yurdumuz düşman ayakla- oğlunun canla başla, kimse bir riyle çiğneniyordu. Kuvvetli şey buyurmadan görmek iste -düşman orduları her gün bir köyümüzü, bir kasabamızı, bir şehrimizi ala ala Sakarya’ya kadar dayanmıştı. O zaman bizi idare edenler İstanbul’da oturuyorlardı. Bu adamlar, düş manlarla ortak olmuş gibi idiler. Uçsuz bucaksız topraklarımız cayır cayır yanarken, onların kılları bile kıpırdamıyordu.
Koca kahraman Atatürk'ün bir avuç, fakat yiğit askerleri, düşmanı Sakarya’ya kadar memleketimizin içine çektikte» sonra onun üzerine yaman bil saldırıya hazırlanıyorlardı. Bu saldırının yengi ile bitmesi ve düşmanın her ne pahasına olursa olsun, dedelerimizin kaniyle yuğrulmuş olan vatanımızdan dışarıya atılması için köylü, şehirli bütün millet basla çalışmaktaydı.
(M.....) Kasabasının
gerisindeki tepeye gece

lar gibi yığılan toplar, tüfekler de bu çalışmanın ne kadar civcivli olduğunu gösteriyordu. Bu tepe üzerine yığınlarca silâhlı bir gece içinde hangi eller, han gi taşıtlar doldurmuştu? Acaba peri masallarında dinlediğimiz çalışkan karıncalar da kahraman birer asker mi oluvermişlerdi? Hayır, hayır, bu kuvvet, olsa olsa milletin damarlarındaki kanı kızıştıran, yüreğindeki kini ateşliyen öcalma kıvılcımıydı. Öyle bir kıvılcım ki, düştüğü yeri atcşliyccck, bi lerce yıldır özgenliğine el de dirmemiş koca bir milletin c mm kurtaracak.... Bu ateş Türk yiğitlerinin elindeydi ve her tarafı yakabilirdi. Nokta Komu tanı sabaha karşı kasabaya gelmiş, her eve adam yollıyarak arabaların, hayvanların hemen hazırlanmasını, silâh ve cephanelerin Sakarya tarafına dön dürülebileceğini bildirmişti. Herkes gayretle hazırlanıyordu.
Tahsin çavuşun da iki eşeği vardı. O da diğerleri gibi yardıma koşmak istiyordu. Fakat, herkes cephaneleri götürdükten sonra, arabaları ve hayvanları geri getirmek,için, beraber gidecekti. Tahsin Çavuş ise ihtiyar olduğundan şuradan şuraya bile gidemezdi. Ama, bacaklarının titremesine, başının sallanmasına, kendisinde göğüs darlığı bulunmasına rağmen, kafasına saplanan öcalma dü -Güncesinin verdiği kuvvetle kalkıp cepheye kadar gitmek istiyordu.
— Ben, diyordu, zaten çok yakında öleceğim, fakat hiç olmazsa cepheye kadar biraz silâh taşıyarak vatanıma son bir hizmette bulunmuş olayım....
•Köylüler, onun yarı yolda kalmasından korktukları için gitmesine engel oldular. Bu durum üzerine Çavuşun 14 yaşındaki oğlu Ali:
— Ben gideceğim!
Diye fırladı. Hayvanları hazırlayıp silâh ve cephane yüklemek üzere demin anlattığımız tepeye doğru koştu.
Tahsip Çavuşun sinirleri bi-
inesi, yüreğ ni serinlctmişti.
Bu yüzden öyle kıvanıyor, öyle kivanıyordu ki. deme git-
•Hiç ses çıkartmadan evin avlusuna kadar zor yürüyerek oğlunun arkasından yaşlı gözleriy le uzun uzun baktı.
Silâhları cepheye götürecek kimseler yola koyuldukları zaman daha güneş doğmamıştı. Şafak pembe ışıklarıyle gülerken kavga yeniden başladı. Düşman toplarının sesi uğultu halinde duyuluyordu. Ah, nedir o! Göz açıp yummaya vakit kalmadan cephane taşıyıcıların ilerlediği tozlu yol, gülle, kurcun yağmuru altında kaldı. Düş man bu yoldan silâh taşındığını haber mi almıştı yoksa?
Kafile, çil yavrusu gibi dağıl dt. Mermilerin rastladığı arabalardan, şarapnel ve misketsin dek gelmesiyle cansız ye-yıkılan adamlardan, karmla-deşilerek, kafaları patlayarak hemen kanlar içinde can veren hayvanlardan geçilmez □lan yol boyu, tüyler ürperten bir durum almıştı.
Sağ kalanlar şaşkın şaşkın, gözleri yuvalarından fırlamış gibi, öteye beriye koşuyorlardı. Bizim küçük gönüllü, kolundan hafif bir yara almış, eşeklerinden de birini kaybetmişti. Tanıdığı, bildiği adamların birer birer ölmeleri, tozlu yolu al bir çarşaf gibi bürüyen kan, i-çinde biriken öç alma duygularını kamçıladı. Onun da gözlerini kan bürümüştü. Dört yanına düşen, kendini de yere cansız bir şekilde düşürmesi iş-
■fc Elektrikle işleyen telgrafı ile olarak Lcsage adında bir İsviçre’li bilginin bulduğunu ve bunu sonla Samuel Mors’un alfabe sistemi ile kolay bir ekle soktuğunu.
★ Bir zürafa yavrusunun doğduğu zaman boynunun yüz yirmi santim olduğunu.
★ Miskinliğin diğer hastalıklar gibi bir mikrobu bulun-duğunu.
★ Donan bir kimsenin vücu dunun soğuk su veyahut karla oğuşturulacağını, sonra da çay verileceğini;
★ Gemilerin en mühim â-leti olan, yön -tâyinine yarıyan pusulanın onuncu yüzyılda Çin liler- tarafından bilindiğini;
Deve kuşunun uçmıyan bir hayvan olduğunu;
•fc Güneş İşığının dünyamıza 8 dakikada geldiğini ve gök yüzünde henüz ışığı bize ulaşmamış yıldızlar bulunduğunu;
İr Bir yılın Ekvatorda 4 400, Güney Kutbunda 4.500, Kuzey Kutbunda 3.800 saatinin gündüz olduğunu;
Büyük koy bin
12 ncı
1881 yılında Selânikte Rıza Efendinin bir oğlu oldu. Adım «Mustafa» koydu. Aile sonsuz bir sevinç içinde... Küçük Mustafa sarışın, mavi gözlü, gürbüz bir çocuk...
Günler, aylar, seneler geçiyor... Mustafa gelişiyor, güzelleşiyor... Bütün tanıdıkları onunla meşgul oluyorlar. Zekâsı, sevimliliği herkesi hayretler içinde bırakmaktadır.
teri bile ol uyan mermilerden korkusu yoktu. Kulakları hiç bir şey duymuyor, gözleri hiç bir şey görmüyor, fakat bacakları önündeki yolu tez bitirmesi için kendini adeta seğirttiriyordu.
Ali ile sağ kalan dört kişi, her ne pahasına olursa olsun cephaneleri savaş meydanının berisindeki teslim olma yerine kadar götürmeğe yemin ettiler. Böylelikle saatlerce yürüdüler. Arkadaşları arasında yaralanan lar oluyordu.
(Devamı var)


Mustafa okul çağına girmiştir-Onu evvelâ mahalle mektebine verdiler. Burada bir şey öğre-ııemiyoceğini anlıyan babası, onu biraz sonra başka bir okula yazdırdı- Yeni okulunda çabucak kendisini sevdiren Mustafa, öğretmenlerinin göz bebeği oldu. Fakat talihsizlik onu küçük yaşta buldu: Oğlunun üzerine tir tir titreyen babası, kısa bir hastalıktan sonra öldü. Küçük Mustafa, artık babasızdır. Dayısının çiftliğinde, dünyadan habersiz, kırlarda, ağaçlar arasında sabahtan akşama kadar koşup oynamaktadır. Fakat içindeki okumak arzusu onu köydeki Rum mektebine devam etmeğe sü rüklüyor. Oğlunu okutmak yollarım arayan annesi, Selânikte oturan teyzesinin yanma git meğe karar veriyor. Bu haberi küçük Mustafa sonsuz bir sevinçle karşılamıştır.

Mustafa Selâniktedir-
devam ediyor. Yaşı 12- Tamdık bir binbaşının yardımiyle Selâ-nik Askerî Orta Okulunun giriş sınavına hazırlandı. Parlak bir başarı kazanarak yatılı öğrenci Idu. Burada, zekâsı ile kısa bir

yıldönümü
lumıiM
OKUL GENÇ DİMAĞLARA :
İNSANLIĞA SAYGIYI, ULUSA VE YURDA SEVGİYİ, ERKİNLİK ONURUNU ÖĞRETİR. ERKİNLİK TEHLİKEYE DUSTOĞU ZAMAN ONU KURTARMAK İÇİN TUTULMASI UYGUN OLAN EN DOĞRU YOLU BELLETİR. YURDU VE ULUSU KURTARMAĞA ÇALIŞANLARIN AYNI ZAMANDA MESLEKLERİNDE NAMUSLU BİRER UZMAN VE ÇALIŞKAN, BİRER BİLGİN OLMALARI GEREKTİR. BUNU BASARTAN OKULDUR. 27/10/1922
K. ATATÜRK


Gelin resim yapalım
Okula
zamanda kendini gösteren Mustafa'ya matematik öğretmeni «Kemal» adım koydu. Bundan sonra kendisine hep «Mustafa Kemal» dediler. Askeri Orta O’ .kulu parlak bir derece ile bitiren Mustafa Kemal, Manastır Askeri Lisesini, 1901 yılında da Harp Okulunu bitirerek subay oldu. Mustafa Kemal Türk letinin istiklâl ve hürriyeti lunda çalışarak cepheden heye yorulmadan koştu... Verilen bütün ödevleri tam bir başarı ile bitiriyordu. Çok sevdiği Türk milletinin şerefini Trablusgarp’te, Balkan Savaşında, Birinci Dünya Savaşında eşsiz zaferlerle süsledi- Çanakkale’de de tarihin alim harlerle yazdığı Anafarta-lar savaşım Türk Milletine armağan etti...
Nihayet, Anadolu’da Kurtuluş Savaşımızın başma geçti- Düşman ordularım sevgili vatanımızdan tamamen kovarak bugün kü ileri Türkiyemizi kurdu.
30 Ağustos Başkumandanlık Meydan Savaşını kazandıktan sonra Büyük Millet Meclisi kendisini Mareşal yaparak aynı za-
yo-
cep-
Atatürk için demişlerdi ki
manda Gazi lâkabını da verdi. Kahraman Gazi Mustafa Kemal, yurt içinde yaptığı sosyal dev-rimlerlc, cephelerde kazandığı eşsiz zaferlerine yeni başarılar
Kırmızı fesin yerine şapka, A-rap harfleri yerine yeni Türk harflerini kabul ettirdi. Din ile devlet işlerini ayırdı. Memleket kültürünü yükseltmek için yurdumuzun her tarafında türlü türlü okullar açtırdı. Soyadı kanunu çıktığı zamdn Büyük Millet Meclisi kendisine «Atatürk» adını verdi. Bundan sonra, o, hepimizin atası oldu.
Atatürk, inandığı ve çok sevdiği büyük milletine daha çok hizmet edeceği bir sırada, 20 milyon Türkün ve bütün dünyanın göz yaşlan arasında 10 Kasım 1938 günü saat dokuzu beş geçe hayata gözlerini yumdu-Şimdi hepimizin vafizesi, onun gösterdiği ışıklı yolda durmadan, dinlenmeden yürümektir-Atatürk, gönüllerimizde ve kafalarımızda daima yaşıyacaktır-
TOPÇUOGLU
rk eşsiz bir devlet adamı, harp sonrası dünya iar'ı-mühim simalarından biri idi. Atatürk'sün Türkiye devlet olamazdı.

Atatürk'ün gerçek büyüklüğünü zaman gösterecektir. Almanlar

Dünya, bu harp vc sulh kahramanı büyük adamı ■ yle fakir düşmüştür.

Atatürk tarihin gidişini değiştirmiştir.
Macarlar

ölümü milletlerarası bir olaydır. Atatürk 15 Türkiye'yi modern bir devlet yapmıştır.
PolonyalIlar

verimli çağında iken ölmüştür. Fa-hayatındaki csori tarihte kahramanlığın destanı k yaçıyacaktır.
pıyı kilitlemişti. Heyecandan ye- . rinde duramıyordu- Küçük pen- I cereden güvertede olup bitenle • ri . görebilmek için can atıyordu. |
Bir kaç dakika sorn-a ortalığı bir kılıç sesidir kapladı. «Allah..
Allah..» sesleri gök yüzüne yük-;
— Haydi, çabuk kamaraya in- Baban seni buralarda görme'
Daha bir şeyler söyliyecek’ı' ama sözü yanda kaldı.
(Arkası var)
Hararetin değişmesi ve Bukalemon
Bukalemon'un çevreye (muhite) göre renk değiştirdiğini hepimiz biliriz. Hattâ bu yüzden ötürü bazı dönek insanla-
ra (Bukalemon gibi dönek

Çok zamafHfa,yapacak »bir iş bulamayıp: «Vaktimi acaba nasıl gefyrseni?* âtyû düşünceye dalarız? Akkımza vakti eğ-■lenceli ve faydalı .'.getirtecek bir şeyciklcr göİniez. Halbıİki en basitinden bir res|m‘ boyamıya kalksak, zârpanşn nasıl/geçtiğinin farkına-iple varmayız.'Şim’di içinize’ «Acaba1-,bu ^sözler gerçek rry?) diye bir şüphe düşecek. Bu şüpheyi silmek için işte meydan... •
Haydi boya kalemlerinizi hazırlayın. İşinizi bitirdikten sonra da yukardaki resmi boyamıya başlayın. Bakın ne güzel vakit geçireceksiniz. Emeğinize karşılık olarak da bir güzel resme sahip olacaksınız.

ü. horkesle hdyret uyând'ran Tiiık'Y.p ilk b)r kayıptır. Onun kahramanlığı, ve dehası Türki-golöceğini yaratmış ve kalkınmasını femin etmiştir.
Fransızlar
FinlandiyalIlar
Suriyeliler
DanimarkalIlar
kuşundan
acleçeği, bilmeyiz
ler.
Hayvanın renk değiştirmesi Ve çevreye uyması sırf kendini düşmandan gizlemek için yaptığı sanılmıştı. Bu, bir dereceye kadar doğru olmakla beraber, son zamanlarda yapılan incelemeler, hayvanın renginin değişmesine, bulunduğu çevredeki hararetin de büyük tesiri olduğunu göstermiştir.
Diğeri ismi Kameleon olan bu hayvanın üzerinde yapılan bir tecrübe esnasında hayvan kırmızı bir çuhanın üzerine kon muş ve güneşe tutulmuştur. O ana kadar yeşil - gri renkte o-lan Kameleon’un, rengini kırmızı çuhanın rengine uyduracağını umanlar hayvanın bir -denbire simsiyah bir renge girdiğini hayretle görmüşlerdir. Bu tecrübe esnasında bilginler iki ilgi çekici olayla karşılaşmışlardır; hayvan, güneşe çıkarılınca vücudünu son had-
bine gxre değiştiren balıklar ü-zerinde yapılan tecrübelerde bir balık türünün, altında nasıl renkte zemin olursa olsun, hiç renk değiştirmediği görülmüştür. Dikkatli bir incelemeden sonra bu balığın kör olduğu anlaşılmıştır.
N. Altınkaya

Kemal Atatürk'ün, yeni Türkiye'nin kurucusu ve yapıcısı i o meşhur Mustafa Kemal Paşa'nın şahsında büyük as-büvük devlet adamı ve büyük şef ölmüştür.
Ingiltere evvelâ cesur bir düşman, sonra da sad.'k bir dos' olarak tanıdığı büyük adamı selâmlamaktadır.
İngilîzler
faiksız hale hiç aklınızdan geçti mi?,.
İşte; Rositâ Kracmer adlı bir dansöz uzun zaman çalıştıktan sorira, kendisini bir deve kuşu haline soİmıya muvaffak olmuş I.- Şimdi de) bu marifetini gösterdiği her yerde kucak kucak para
Hayret değil mi?
topluyormuş.
etmemek elde değil.
dine kadar yam yassı yapmış ve en ziyade harareti çeken renge girmiştir.
Aynı hayvan soğuk ve karan lık bir hücreye konmuştur. Bu sefer Kameleon’un yumulup vusyuvarlak olduğu vc renginin de beyaz - gri bir renge girdiği görülmüştür. Böylece Bukalemon vücudunu küçültmüş ve vücudundaki hararetin sarfiyatını en aza düşürmüştür. Beyaz renk ise hararetin kay bini önler.
Her iki tecrübede de Bukalemon, sanki modern fizik bil gisinin bütün inceliklerini biliyormuş gibi hareket etmiştir. Hayvanın, çevresindeki hararetin değişmesine göre vücudunun rengini nasıl değiştirdiği bazı hayvanlarda olan tabiî giz lenme kabiliyeti (mimikri) nin sebepleri de bilinmemektedir. Derilerinin rengini suyun di-
Bilmece - Bulmaca
Yukarıda bir üçken etrafına dizilmiş üç dörtgen görüyorsunuz. Bu şekli kibritlerle yapınız. Sonra bu kibritlerden yalnız 6 tanesini yerinden oynatarak aynı» kibritlerle bu sefer bir dörtgen ile üçgen meydana getiriniz.
Nasıl yaptığınızı bîr kâğıda çizerek, aşağıdaki 2 numaralı ilmece kuponuyla birlikte bize gönderiniz. Zailin üzerine de ( Zafer Gazetesi Çocuk Sayfası Sekreterliğine, Ankara» diye yazınız. Doğru halledenler arasında çekilecek kur’a neticesin de sîzlere çok güzel hediyeler dağıtacağız.
Bilmece kuponu
2

Comments (0)