idare: Nuruoamanlye No. 171 SAYISI Tel adresi: «YENİ SABAH» İSTANBUL Telefon: 20795
HER YERDE

8
OCAK
1948
Onuncu Yıl
No. 3190
10
>
»
Kr
>
*
»
ABONE
Türkiye Senelik 6 »ybk 3 aylık 1 aylık
2900 Kr. 1500
800
300
BEDELİ Ecnebi 5400 2900 1000
600
0
1

M

KURUŞ
Muhtelif dahilî politika hâdiseleri hakkında
9
o
I
d
Cumhurbaşkanının hakemliği meselesi üzerinde Bay ar, Recep Pekere cevap veriyor: “Hakemlik ]\ şöyle dursun, Peker son zamanlarda bu makamın hükümranlık prensibi ile de uyuşmuş değildi..,, ||
I
Bayar, 12 Temmuz beyanname sinin D.P üzerinde yaptığı tesiri izah ediyor
Kenan öner İstanbul il Merkezinde Celâl Bayar, Fuad Köprülü ve Adnan Menderesle beraber
İstifası etrafındaki dedikodulara dair
“Yaptığım hareketle isabet ettiğime kaniim.. Benimle uğrasan lara vereceğim cevab; (Efendiler, biraz kenara) dan ibarettir..,,
“Partimizin hareketi her zaman açık, sarih ve kat’î olmuştur. Bunda en küçük biı inhiraf vâki olmadığı gibi bundan sonra olması da imkân dahilinde değildir
Ankara, 7 (Hususî) — Muhtelif dahilî politika hâdiseleri etrafında ne düşündüğünü öğrenmek üzere Demokrat Parti Genel Başkanı Celâl Bayardan, (Yeni Sabah) adına bir mülâkat rica ettim. Genelbaşkan, suallerime şu cevablan vermiştir:
Sual — Umumî efkârda Demokrat Partide bir gevşeme olduğu kanaati vardır. Ortada 12 Temmuz beyannamesindeki temelsiz vaidlerden başka bir kazanç olmadığına göre, Demokrat Partinin mümaşatkâr davranması hazmedilemiyor.
Cevab — «Bu sualinize, okuyucularınızdan
bir kısmının her.üz bu mes’ele üzerinde durmakta oldukları manasını alarak cevâb arzediyorum. Yoksa böyle bir suali zamanı geçmiş addetmek icab ederdi kanaatindeyim.
------------------------
D. P. Başkanı Celâl Bay ar
Mes’elenin aslına gelince; 12 Temmuzdan son sa Demokrat Partide bir gevşeme olduğu hak-kındaki bazı düşüncelerin ve maksad ile yapılan işaalerin hakikat ile bir alâkası yoktur. Pat timiz 12 Temmuzdan evvel olduğu gibi, ondan sonra da, programının çizdiği anayol ve büyük kongresinin tesbit ettiği direktifler dairesindeki kat’ı hareketinden aslâ ayrılmamış ve ayrılmamaktadır.
Şurasını da kat’iyyetle söylıyeyım ki; Demokrat Partinin hareket hattı, hiçbir zaman müma-şatkârlık sıfatı ile vasıflandırılamıyacaktır. Partimizin hareket hattı, heı zaman açık, sarih ve kat’ı olmuştur. Bunda en küçük hir inhiraf vaki olmadığı gibi, bundan sonra olması da imkân (Devamı Sa., 5; Sü., 2 de)

Öner, «Vatan» gazetesi için «Son gönlerde taklb ettiği kapalı siyasetin neticesi sayabileceğimiz bu yazılar sakat bir rnbun temayüllerini ihsas etmektedir» diyor
î
Millet şimdimi Okumaz
Yazmaz oldu?
Demokrat Parti İstanbul İl İdare kurulu başkanı Kenan Önerin Baş kanlıktan istifasının âkisleri halem bütün hararetile devam etmektedir.
Yapılan dedikodular arasında, bilhassa, Kenan Öner’in, Fuat Köp
rülü ile bir noka-ı nazar ihtilâfına düştüğü söylenmekte, diğer taraftan; Kenan Öner'in, geçen ay ocak ve bucak kogrelerlnde, bazı fikir ve mütalealarda bulunduğu, bunun (Devamı Sa., 5; Sü., 3 de)
Bundan
memleket
din, okur
tu. Şimdi
haletin karanlıklarına daldı?
I_________★
.*-----------------
yirmi yıl evvel bu halkı daha ay-yazarı daha çok-mi birdenbire ee-
K. Oner’in istifası
H
j
alk Partisinin Demokrasiyi ciddi ve samimî olarak memlekette tatbik etmeyi
geciktirmek için binbir türlü savsaklama usulü bulmakta usta olduğunda, şübhe edecek kimse kal mamıştır. Altı ok icabında en ileri Demokrasi tarafdarıdır, hattâ Amerîkayı gölgede bırakmak is -ter. Vali Lûtfi Kırdarm gazeteciler toplantısını, Ruzvelt ve Iramanın matbuat ile meşhur temaslarına benzetir ve demokratlıkta birinciliği İstanbul valisine vere -cek kadar cür’eti ileri götürür.
İktidar partisi icabında meın -lekette, hattâ Fransa cumhuriyetinin seksen yıldır atamadığı bir (Devamı Sa., 3; Sü„ 4 de)
r-lYARIN|^
Konservatuar
Türk Musikîsi
konserleri
Zavallı NihavandI faslıl
-—Y aza n’.;_______
Refi’ Cevad Ulunay
D. P. Genel Başkanlığına çekilen teessür telgrafları
Bakanı Cavid Ekin
Ekonomi
Truman’ın mesajı
Türkiyeye, yabancı baskılara karşı bütünlüğünü muhafaza için yardımda bulunuyoruz,,
t*

Celâl Bayar bizzat “Yeni bir karar
Demokrat Parti il idare başkanı profesör Kenan istifası şehrimiz Demokrat
bu telgraflara cevab vererek, almak O.ıere aiddir„ dedi
kurulu önerin
Parti
Veraset ve intikal vergilerinin ıslâhı
-----o- - —
Ankara, 7 (Hususî) — Maliye Bakanlığı veraset ve intikal vergilerinin ıslahı yolunda çalışmalara başlamıştır, Muhtelif memleketlerin ve raset ve İntikal vergileri İncelenmektedir. Diğer taraftan fhuamele vergisi üzerindeki incelemelere de devam edilmektedir. Bilhassa küçük zanaat erbabının muamele vergisinden muafiyeti üzerinde durulmaktadır. Bundan başka teşkilât kanunu üzerinde de çalışmalara başlanmıştır.
çevresinde büyük bir teessür uyan dırmış bulunmaktadır.
Bu cümleden olarak dün de, Demokrat Parti İstanbul teşkilâtı ilçe başkanları, Demokrat Farti genel idare kurulu başkanlığına aşağıdaki telgrafı çekmişlerdir:.
Demokrat Parti Genel İdare Kurulu Başkanlığına Ankara
İstanbul teşkilâtı Kenan öner hâdisesine partinin ınenafli ve nııı kadderatı bakımından büyük ö-nem vermektedir. İstifanın il kon gresinin tedkık ve takdirine bırakılmasının teminini derin saygılarımızla rica ederiz.
(Devamı Sa., 5; Sü., 4 de)
Ekonomi Bakanı
fi-
----- o— --------
Kömür fiyatları hakkında bir konuşma yaptı --------------o-----
Ankara, 7 (Hususî) — Kömür
yatlarına yeniden zam yapılacağı hakkındaki haberler üzerine kendisine müracaat ettiğimiz Ekonomi Ba kanı Bay Cavld Ekin şunları söylemiştir: Henüz kömür fiyatlarının
arttırılması hakkında alınmış hiçbir karar yoktur, ancak bilindiği bibi (Devamı Sa., 5; Sil., 7 de) 1
Staline felç
Sağ tarafı tutmadığı için koltuk değnekleriU yürüyor
Rio de Janelro: 6 (Aj\.) — Röy ter: — Rio de Janeiro ile Moskova arasmdas lyasî münasebetlerin ke (Devamı Sa., S; Sü., 1 de)
Truman, Amerikada kabulünü de kongreden
— Bu karar kongrenin cuma gü-1 nü çalışmalarını tatil etmek arzusunu izhar etmesi üzerine verilmiştir. I Bu itibarla İktisadî mesaj kongreye 14 ocak çarşamba günü sunulacak- ( tır. |
Vaşington, 7 (A.A.) — Başkanlık sekreteri Charles Ross sah akşamı Başkan Trumanm iktisadi mesajını cuma günü kongreye sunmıyacagını söylemiştir.
Ross şunları ilâve etmiştir,
Başkan Truman
Toplantılar, teşekkül eden iki grup arasında cereyan eden münakaşalarla elektrikli bir hava içinde cereyan ediyor
Ankara, 7 (Telefonla) — Üç gün evvel başhyan Ankara Yüksek Tahsil Talebe Birliğinin kongresi bugün de devam etmiştir. Toplantılar çorf
tartışmalı olmaktadır. îlk toplantı-larda idare heyeti rapora üzerinde, sonra da düzenleme kurulunun idare ı heyeti hesablannı tenkid eden rapor-
kar-
da mevcud 13 maıUM «'zerinde filikli münakaşalar olmuş, neticede bu 13 maddeden 11 1 reddolunarak
(Devamı Sa., 5; Sü., 3 de)

Bilindiği gibi Başkan Truman km greye iki mesaj sunacaktır. Bunlardan biri iktisadi, diğeri siyasidir. Siyasi mesaj bugünkü çarşamba günü öğleden sonra kongreye sunulacaktır. \ Devamı Sa., 5; Sü., 5 de>
AKVİMDEN BİR YAPRAK)
u
Karınca ile ağustos böceği
bulunmuş bir doktum (kBır tarihte Anadolu-
Müb-ha-
de onlarla beraber uğraşmış, halta evine gitmemiş çadırda yalmış, bu rekoru k'rnıış.
IULUNAY
zun müddet daşra memurluk-laı ında anlattı:
da bir vilâyet mor-kezindo idik, rem bir lüzum
sil oldu, atla bir nahiye merkezine gittik. Yol namına bir şey yoktu; gideceğimiz yere atla bile gııç v irdik, nahiye müdürüne biraz serzeniş ettik. Bu adam benıın memuriyet sıfatımı nazarı dikkate alarak.. Beni b*r ay kanunla bağlamayın; serbest bırakın, o bir ay zarfında nahiyenin niıtün köylerini merkeze yol He bağlarım; siz de vilâyetten buraya araba ile gelirsiniz..» Bu, âdeta bir bahis tutuşma, yahud bir ııovı meydan okuma İdi; kabu! ettik; bir ay sonra hır da-votiye geldi ve hakikaten araba ile evvolâ nahiye meıhezıno, oradan da ıstodıginıız köye gitmek imkânı »emin edilmişti.»
Dostumun tarılıne göre, bu nanıyo müdürü gece gündüz uğraşmış; yol mükelleflerim seferber etmiş, kendisi
Ben herhangi bir işde ancak şahsın rolü o’masma taraf-
dar değilim; ış tabii seyrim takib eylemeli, onu idare ederek olan adam da bir ınckınısl sıfatılc işin seyrine nezaret etmeli, v Filân bir iş beceremedi. Talan gelsin do bak ne yapar?> Kabilinden sözlerin başka memleket -lerdc yeri yoktur; bunu eski devir -Icrdu pek iyi anlamışlar ve unun ı -çın eskiler:
Asiyâb-ı-devleu bir har de olsa dun-dlrır
Doıniş'er.
Dünkü vYenı Sabuh» da Belediyeye b.ıglı büıün dairelerin bir Umum Müdürlük altında toplanacağını yazıyor ve bu ıneyanda Elektrik, Tünel, İram vay Umum Müdürünün yeni teşkilâtla da şimdiki mevkiim munafaza tdı> etmıyccoiuni soruyordu.
‘Lütfen sayfayı ç^rir ••
İzmir İstiklâl Mahkemesinde neler gördüm?|
OkUYUCU
Atatürk’e suikasttın
II
1.1 r o
1 r
L 1 (
ıa
tafsilatı ve ıçyuzu
II
Üsküdar
Sultantepelilerin dilekleri
c
Karan
— Efendim Mesadet hanında vardık. İnfisah sözler söylendi.
Hamdi Baba itiraz et fi ve clttihad ve Terakkijre sadı|c kalacağımıza dair yemin ettik. Ne olacak ?» dedi.
— Yani vatanı batırıncaya kadar bırakmamak için yemin ceğil mi?
— Hamdi Baba söyledi bendeniz demedim ki: cRusvadaki inkılâb hükümetlerinde askerler demişler ki: Çara sadakata yemin ettik, şimdi ne olacak?». Onun izcıine inkılâb hükümeti askeri meydana toplanarak ve papaslara âyini ruhanî yaparak yemini ref’ ettiriyor lar. Biz de öyle mi yapalım. Doyle olunca bir şeye ihtiyaç yoktur. Biz Ittihad ve Terakkiye yemin et tik. donmuş bir puta yemin etmedik. Cardı ilerliyen. tekâmül eden terakkiye yemin ettik. Biz Malta-da iken Anadoluda bir takım in-kılâbat olmuştur. Bunları îttihad ve Terakkinin rüesası bile gelmemiştir. Şimdiden sonra yapılacak her şey irtica’ olur.»
Dedi ki :(Ali bey haklıdır. cHamdi Babaya» ne dersin?» O da kabul etti. Mes’ele kalmadı.
— Demek îttihad ve Terakkinin bir defa daha lağvına karar verdiniz?
— Evet, sebebini arzedeyim: Bu nu biz lâğvvettik- Bizi Damad Fe-rid hükümeti de lâğvedebilirdi. O takdirde bir komite halinde Kalacaktık. Halbuki yeminimiz terakkiye olduğuna göre Halk Fırkasına inkılâbımız tabii idi.
— Siz her kalıba girersiniz daha neye karar verdiniz?
— îttihad Terakki yoktur kararı verildi.
— Başka söz alanlar kimlerdi?
— Kara Kemal söylemişti, ifademi tasdik etti. Bir buçuk saat devam etti. Öğleden sonra toplanmıştık.
— Sonra içtimada kimler vardı, onuda mı hatırlamazsın?
— Vab* beye verdiğim ifadede vardır. Fazlasını hatrrlamıyorunı.
— Talât paşanın istifasile îttihad ve Terakkinin inhilâl ve «Te-cedüd fırkasına inkılâbı kararından bahsetmediniz mi?
— Bendeniz bilmiyorum belki


hatırlamıyorum, yirmi kişi kadar lehinde bir çok Yalnız ihtiyar
Karınca ile ağustos bftft V •
ocegı
(Baftaraft 1 tnctdo)
Neden etmesin—
«İbrahim Baytara» mn son zamanlarda gazetelerde yeni geldiği sıralarda yaptığı gibi beyanatına iilân rastlanıyor mu? Adamcağız artık susuyor; çünkü meseleyi anlamıştır. Çünkü yapacak hiç bir şey yoktur. Tramvaylara halk salkım salkım asılacak... izdiham zamanlan otobüsler de tramvaylara dönecek; ikide birde elektrik ârızaiara uğrayıp halk karanlıkta kalacak; buna lâfla, tavzihle çare bulunmuyor ki., iyisi mı: âllalı görelim neyler, neylerse gıizel vyk'j.
Deyip işi oluruna oaglamaiı.
Mes ele yalnız elektrikle, tramvayla bitiyor mu? Bunlar böyle de, tolefon bundan iyi mi? Su, havagazı, ır.ez -baha... hangi birisini sayalım.
Belediyeye bağlı ne varsa birbirinden fena Bunları toplayıp bir fe bağlıyacağız da ne muin Mııdür, bütün bu tökeslemele-ri düzeltecek ını? Ne münasebeti Sadece zavallı arkadaşım Abıdin Dövere iş çıkacak, şimdiye kadar yalnız Belediyeye yapılan tarizlere cevab ver mekle uğraşırken, bundan sonra bir be tramvayla, otobüsle, elektrikle, su ile, havagazı ile... uğraşacak.
Lâkırdı lâkırdıyı açar, derler: Size bir vâkıa anlatayım:
Kartal çimento fabrikası durdıı. Kö mürsüzlükten belki bir aydır işemiyor.
Boş vapurlar kömür almak Içm Zcnguldağa gidiyorlar; karayel fırtınası var, kömür alamıyorlar.
Kömür dolu vapurlar kömür boşaltmak için Marıııaraya geliyorlar. Lo -dos fırtınası var, yortar.
Netice: Fabrika Bütün işlerimin liriz. İşin hakikati: vKanuca de a-ğustos böceği» hikâyesinde hülâsa e-dllirî
• •
kadar tersler idare odiliyor. Umum Müdü-olaoak? O U -
kömürü boşaltamı-
dar mckam-ı-zınk I buna kryas edcbi-
Tefrika No
138
ma zd li-
ft
1-
dalmışım, hatırlamıyorum.
Bu sırada reisin emrile npn ifadei evveliyesi okundu. Bu, bilhassa içtimada kimler bulunduğunu (esbite matuftu. Reis soıdu:
— Evvelce kırk kişi bulunduğu nu söylemişsiniz. Şimdi yirmi yorsunuz?
— Belki vali bey fazla yazmıştır. O sırada Anadoluda buluLmı-van ve hasta olmıyanlar, Mal tada bulunanlar hep vardı. Fakat asla Yunus Nadi bey yoktu.
— Ağaoğlu Ahmed bey var mıydı?
— Hayır.
— Maltada bulunanlar dedin de onun için sordum. îttihad ve Terakki için dokuz maddelik bir pro gram yapılmış?
— Hayır bilmiyorum. Yapmışlar sa veyl onlara, kabahat yapmışlar!
— Kara Kemal kendi kudretini cemiyeti belediye intihabında göstermek üzere seni ve Hamdi Babayı gösteriyor.
— Belediye işlerile alâkadar değilim.
— Seni âza yapmak istediklerini bilmiyor musunuz?
— Hayır katiyen bilmiyorum. Haberim yok ben Kara Kemalin bu kadar kara ruhlu olduğunu bilmiyordum. Yunus Nadi bey yazdığı bir makalede (Kara Kemalin fena bir hattı hareket üzerinde yürüdüğünü ve âkibetinin şayanı esef olacağını anladım ve söyledim. Fakat suikasde kadar müncer olacağını tahmin edemedim, zekâsızlık göstermişim) diyordu. Ben Yunus Nadi beyden daha fazla zekâsızlık göstermişim.
— Niçin Yunus Nadi beyden bahsediyorsun?
— Tevkifimden bir gün evvel o-kuduğum makalesinde böyle diyordu.
— Burada ne münasebet ?
— Yunus Nadi bey Kara Kemalle alâkasını evvelce kesmişti.
— Şi’i nifakını buraya da sokmak istiyorsunuz. Yunus Nadi bey sizden arkadaşlarınızdan bin kere hayırlıdm. O lehde ve aleyhde ne söylerse ağzından doğru çıkar açık söyler. Aranızda dağ lar kadar fark vardır. Niçin Yunus Nadi beyden bahsediyorsun? Şi’ı ruhunu maznun mevkiinde bile etrafa saçıyorsun. Sen ve senin gibi bir kaç kişi var ki bu memlekette ilim namına hep nifak saçmışlardır. Kara Kemalin kurduğu fırka hakkında ne malûmatın var?

(Devamı var)
Garib bir cevab
Milli Türk Talebe Birliği Türk fn-kılâb Tarihi Enstitüsü Müdürlüğüne müracaatla talebelere göstermek üz e re inkılâb tarihile alâkalı filmler gönderilmesini istemiştir, Millî Talebe Birliğine adı geçen müessese tarafından verilen cevabda inkılâb tarihile alâkalı filmlerin kopyalan bulunmadığından gönderilemiyeceğı bil dirilmiştlr.
Dediği zaman, ilk defa olarak, bu teklifi reddetti, yorgun ve gevşek bir sesle:
— Kuzum hocam, dedi, bu gece siz çalın. Benim sizi dinlemeğe ihtiyacım var.
Onun sesindeki, yorgun ve kırık ahenk Metinin kulağından kaçamaz dı. Turhan cevab vermeden piyanoya otururken endişe ile gene kıza yaklaştı. . -
— Hasta mısın Verda?
— Hayır Metin, hasta değilim. Biraz yorgunum.
— Bugün çok mu çalıştın? îstan-buldan geldiğim zaman senin sokağa çıkmış olduğunu halam söyledi. Nereye gittin?
Metinin bu sualinde bir tecessüs kasdı ve gizli bir mâna olmadığı şübhesizdi. öyle iken Verda yüzünün kızardığını göstermemek için başını hafifçe yana çevirdi, sâkin görünme ğe çalıştı.
— Nurana gittim.
Metin birdenbire şaşırdı. Kulaklarına inauanuyordu. Biraz evvel Nu-ranla vapurda beraberdiler. Hayır, kabil değil, Verda yalan söyliyemez di. Tekrar sordu:
— Nurana mı?
Gene kızın üşengen sesi:
— Evet! cevabını verdi.
Sustular. Verandada koltuklara gömülmüşlerdi. Kadriye ve Sabiha Hanımlar kapıya yakın oturmuşlar, lâmbanın ışığında örgü örmekte idt-
Üsküdar Sultantepeliler namına Faik Sclimoğlu adlı okuyucumuzdan aşağıdaki mektubu aldık:
Soıı /anlatılarda şehrimize getirtilen ve halkımızı büyük bir refaha kavuşturan otobüsler, Üsküdar ve Kadıkö-yün muhtelif semtlerinde işletilmektedir. Fakat Sultan-tepe hattında işleyen bu o-tobüslerin bir durak bulunmaması yüzünden, Sultaııte-peye kadar gitmemeleri, mın-takamızda bulunan ilk ve ortaokul yavruları ile öğretmen ve memurları müşkül durumda bırakmaktadır.
Vazife başıoa bir an evvel gitmeyi temin için gerek belediye ve gerekse hususî otobüslerin Paşalinıaııı ve Sul-tantepe yolu ile Sedbaşından geçmesi, Sultantepeliler! had dinden fazla sevindirecektir. Boylere buranın sakinleri Sultantepeden çok u-zakta bulunan otobüs durak larıua gidip gelmek zahmetinden kurtulmuş olacaklardır. Dileğimizin alakadar makaınhırm dikkatine konulmasını rica ederiz.
Belediyeden
P. T. T. yardım sandığı
İhtiyaçları karşaiyamıyan
milyona varan sandık varidatının Millî Kalkınma tahvillerine yatırılması bazı üşkül duruma soktu
II
emurları
• •
Bir müddet evvel P. T. T, İdaresi yardım sandığı tarafından, sandı ğa kayıdlı memurlara giyim eşyası avansı ismi altında yüzer liralık bir avans verileceği bildirilmişti.
Fakat, aradan çok geçmeden yar dım sandığı, tevziatın evvelâ Şark vilâyetlerinde yapılacağını ileri sûr müş ve bu karar İstanbul sandığı na kayıtlı memurları şikâyete sevk etmiştir.
Sandığın bütün i atı yapabilecek kad~
ye sahip olduğunu iddia eden İ6tan 'bul memurlarına sandık başkanlığından, mevcut paranın Millî Kal kınına tahvillerine yatırılmış olduğu için tevziatın defaten yapılama
ine tevzl-r sermaye-
dığı cevabı verilmiştir.
800 kadar üyosi olan sandığın bu yersiz kararım, İstanbul memurları, her ne kadar idare heyetinin se lâhiyeti ile telif etmeğe çalışmışlar sa da, 1935 yılında kurulan sandık tüzüğünün bugünkü hayat şartlan na göre değiştirilmedikçe memurla | rm ihtiyaçlarım karşılamaktan da ima uzak kalacağını, iddia etmekte dirler.
Memurlar, sermayesi iki milyonu geçen yardım sandığının, kendileri ni müşkül durumdan kurtarması i-çin giyim avanslarının biran evvel verilmesini istemekte, eğer avansla rı verilmezse Bakanlığa şikâyet e-deceklerini bildirmektedirler.
MÜTEFERRİK
ADLİ YEDE
I HER ŞABAH\
Sokakta şarkı söyliyen sarhoş kız — o------------
Doktor Fahreddin Kerimle muhayyel m ü 1 â kat
— 3 —
Hapis kararını öğrenince hüngür hüngür ağladı
H
Karaköj Otobüs durağı
Belediye Neşriyat Müdürlüğünden bu hususta intişar eden yazımıza aşağıda ki cevab verilmiştir:
Bahis mevzuu olan durakta yalnız 1. E. T. T. İdaresinin otooüsleri değil, diğer hususi otobüsler de durmaktadırlar. Bu durakta bazen birbiri ardına sıralanan otobüsler, yukarıdan gelen ve Köprii istikametine giden nakil vasıtalarının seyrini güçleştirmekte ve yolu tıkam.ık tadır. Bu bakımdan rüsefer bakımından
!u görülen bu durağın Köprünün üstiins nakline mecburiyet hasıl olmuştur.
Yağlı tohum piyasasında durgunluk o---------------
Nakliyat fiyatlarında da düşüklükler görülüyor
ve sey-mahzıır-
• ft
Denizyollarında müdürlere verilen ikramiyeler -------------o-—
Bir kısım memurlara da teşmil edilecek
Devlet Denizyolları ve Limanlan işletmesi idaresinde, her yıl olduğu gibi bu yıl da müdürlere ve şeflere ikramiye verilmiş, bu usulsüzlük di ğer memurlar arasında memnuniyetsizlik uyandırmıştı.
eVıilen haberlere göre İdare, me murlan tarafından vaki olan bu şikâyetleri nazarı itibara almış, 1948 yılı içinde geçen yıl İkramiye den faydalanmayan memurlarına birer maaş nisbetinde ikramiye ver meğl kararlaştırmıştır.
Muallimler hastahanesi etrafında bir toplantı
Dün, öğleden sonra, Muallimler Birliği merkezinde Muallimler hasta hanesi için hemen teşebbüse geçilmesi yolunda Birlik İktisat Encümeni bir toplantı yapmıştır.

Yağlı tohum piyasasında bir dur guııluk göze çarpmakta dolar sıkın tısı hüküm sürdüğünden İhraç edt lememekte ve fiyatlar her gün biraz daha düşmektedir.
Diğer taraftan bu yıl bakliyat mahsulünün İyi olması ve İhracına imkân bulunamaması yüzünden fi yatlarda bir düşüklük görülmektedir.
Son günlerde fasülye fiyatlarında
T
10 kuruş kadar bir İnme kaydedilmiştir.
Yusuf Ziya Erzin Ankaraya gitti
iktisadı dev'et teşekküllerinde yaş haddini dolduranların tesbitlne devam olunmaktadır.
Bu arada Denizyolları idaresinde çalışan yaşını doldurmuş memurların listesi hazırlanmış ve umum müdür Yusuf Ziya Erzin listeyi götürmek üzere dün aksam Anka ya hareket etmiştir.
• ( •
İki memur mahkûm oldu
Toprak Mahsulleri Ofisine 1700 adet çuval zimmetlerine
çiren ambar memurlarından Haşan Kutlu ve Mustafa Balcmm Toplu Milli Korunma mahkemesinde mev küfen yapılan duruşmaları dün so na ermiştir.
Mahkeme suçu sabit görülen sanıkların 1 er sene hapse mahkûmi yetlerine ve o kadar müddetle me raurlyetten mahrumiyetlerine karar vermiştir.
Yedi sahtekâr yakalandı -----------------o-------- Sanıklar sahte vesikalarla akar yakıt elde etmişler
—n-------
Geçen sene yapılan bir sahtekâr lık hâdisesi meydana çıkarılmış ve sanık hakkında dâva açılmıştır.
Nuri, Ahmed, Cemal, Refik, Sey fi, Enver ve Sadullah adında otomo bil sahibi yedi kişi, eski Edirne Be ledlye tahakkuk memuru Yusuf vasıtasiyle Belediye Başkanının imzasını taklld acmek suretile elde ettikleri sahte otomobil plâka ve nakil teskeresi ile devamlı olarak akaryakıt almışlardır Akaryakıdın tahdid edildiği bir sırada bu şekilde bol miktarda akaryakıt elde eden 8 sanık nihayet yakalanarak Toplu Milli Korunma mahkemesine ve rllmişlerdir.
Dün yapılan duruşmada mahkeme vazlfesizlik kararı vererek dosyasını C. Savcılığına tevdi etmiştir. Dâvanm durujmucı ajır ceza mah kemesinde yapılacaktır.
D.ye biraz sonra yük-
bildikierimi

alt
Se-
İhtiyar bir kadının ölümü şiıblıeli görüldü
Langada Meaihpaşa caddesinde 51 numarada oturan 80 yaşında Es ma adında bir kadın, dün sabah merdivenden düşerek ölmüştür. A-dalet doktoru ölümü şüpheli göre rek cesedi morga kaldır tıraştır.
Aşk ve his romanı
Muazzez Tahsin BERKAND
ler. Gençlerin konuşmalarile ilgilenmediler.
O dakikada Turhaıun piyanosundan boğuk, ağır bir nağme yükseldi. Bu, odadaki buhranlı havaya pek uyan bir sonattı. Beethoven bu sonatında insan hislerinin karışık derinliklerine kadar iniyor, bu duyguları kâh ıztırablı ve fırtınalı, kâh sâkin ve hülyalı sezişlerle tasvir ediyordu.
Verda bir saniye içinde oradan U-zaklaştı, kulaklarından varlığına sızan uğultular onu aldı, sürükledi. Metinin sualini ve ona söylediği yalanı unutmuştu. Şimdi beyninin içinde başka bir soru vardı:
— Bülendi seviyor muyum?
Buna cevab veremedi. Duygulan-nı soğukkanla incelemeğe çalışıyordu:
— Eğer sevmek böyle büyülenmek, şaşırmak ve tesir altında kalmaksa, evet... Muhakkak ki Büb ndln benim, üzerimde çok kuvvetli bir bnsKist
var. Onu unutmuş olduğuma eminken, ilk sözlerlle vo baluşlarile yeni baştan sarsıldım. Onun yanında şahsiyetimi kaybediyor gibiyim. Adeta abdallaçıyorum, bambaşka bir insan oluyorum. O konuşurken ve bana bakarken benliğimden çıkıyorum. Dilimi, düşünme kabiliyetimi kaybediyorum, Fakat, sevmek bu mudur Başkaları, aşkın saadet getirdiğini söylüyorlar. Okuduğum romanlarda da sevenin mes*ud olduğunu, sevmekten zevk duyduğunu görüyorum. Ben bahtiyar mıyım? İçimdeki bu a-caib, bu birbirini tutmıyan ve korkuya çok benziyen karmakarışık duygular saadet mt? Sonra, sevmiş olsam, ondaki kusurları bu kadar açık bir şekilde görebilir miydim?
Eıı sonsuz suallere cevab verememek ne erüç. ne yorucu ve sinirli şey? Başının içinde, Beethovenin sonatlle Bülendin sesi birbirine karışmakta devam ediyor:
— Bütün bu güzellikler, tabiatin
ba-
ve:
evi
Fırıncıların kongresi
İstanbul Fırıncılar Cemiyeti yıllık kongresi dün saat 15 de Havyar hanında cemiyet merkezinde yapıl mıştır.
Açık reyle kongre başkanlığına Tevfik Koz seçildikten sonra bir yıllık faaliyet raporunun okunma Sina geçilmiştir.
Okunan rapor, üyeler arasında münâkaşaya sebeb olmuş, bu arada söz alan bir üye, idare heyetinin fı nncılara karşı ilgisizliğinden şikâ yet etmiş ve şunları söylemiştir:
o— İdare heyetimiz, etiket meşe leşini halledemtyecek kadar aciz-dir.bir çok fırıncı etiketsiz ekmek çıkard ğındaıı dolayı Belediye tara Tından cezalandırılmış t r.»
Diğer bir üyede tek tip ekmek va ziyetine temasla şunları söylemiştir:
Dün adliyeye enteresan bir hadi se İntihal etmiş, sarhoş halde sokaklarda dolaşan 19 yaşında genç ve güzel bir kız tevkif edilerek 1 in ci asliye ceza mahkemesine verilmiştir. Hâdise şudur:
Tarlabaşı Doğramacı sokağında 37 numarada oturan ve kibar bir al lenin kızı olan 19 yaşlarında (A.A.) evvelki akşam geç vakit Bcyoğlunda Boğazkesen caddesinde yüksek se* le c-Goodnight my boby» şarkısını söyleyerek dolaşırken polislerin ihtarına maruz kalmıştır. Genç kız bu ihtara da aldırış etmeyerek bu defa bağırıp çağırmağa başlamış ve iddiaya görede kendisini karako la götürmek isteyen polisin ellerini ısırmıştır. Nihayet genç kız yakala nıp muayeneye sevk edilmiş ve sar hoş olduğu anlaşılarak cürmümeş-hud mahkemesine verilmiştir.
Dün yapılan duruşmasında yan (A.A.) suçunu itiraf etmiş
«— O akşam bir arkadaşımın
ne gitmiştim, babası içki içiyordu ve bir kaç kadeh te bana verdi. Ben hiç İçki kullanmadığımı için fazla sarhoş olmuş ve kendimi kaybetmişim. Ondan sonra ne yaptığımı bilmiyorum^ diyerek ağlamağa baş lamıştır.
Şahit olarak dinlenen polis memuru da: Dün akşam Boğazke sende devriye geziğinirken bu baya na rastladım. Yüksek sesle şarkı söyliyerek dolaşıyordu. Kendisine ihtar ettim susmadı, üstelik bana hakaret etti ve:
«— Sen kim oluyorsun da benim şarkımı kesiyorsun. Benim meşhur bir tüccarın kızı olduğumu bilmiyor musun?» diye çıkıştı, demiştir.
Yapılan duruşma sonunda bayan (A.) nın tevkifine ve 10 gün hapsi ne karar verilmiştir.
Asil bir aileye mensup olduğunu söyleyçn bu genç ve güzel kız jandarma nezdinde ceza evine götürü lürken çocuk gibi ağlamağa başlıya rak:
«— Ben ceza evinde nasıl yatarım şimdi.. Zavallı annem ve babanı beni Yalovaya bir arkadaşımın yanına gitti zannediyorlar. E-ğer duyarlarsa halim haraptır. Ne olur beni eve götürün kendilerini bir kerecik göreyim.» diye yalvar mıştır.
dünmüş
devanı
hoşnut!
da isti-
durağın hemen
mt? O durumdadır
,âhurbaşkar
ti
Tf.i’u
bu ha rik ıılAdal iği hep senin güzelliğini süslemek için yaradılmış bir dekordan ba^ka birşoy değildir.
— Seni ne kadar sevdiğimi görmüyor musun Verda?
— Senin gözlerin., senin saçların...
Verda bu cümleleri, Turbanın yerinde piyano başında kendisi imiş te parmaklan ezberden bu parçayı ça-hyormuş gibi, melodiyi takib ederken düşünüyor, Bülendin sesini, Beet-hovenin oğul tulu nağmelerde karıştı rarak birbirinin içine vuruyor, zincirliyordu:
— ömrümün her saniyesi »enindir. Bllsen ne emellerim var Verda!
Fakat Bülend ne güzel adam! U-zun boylu, atlet vücudu, karşısındakinin gözlerini delen simsiyah göz bebekleri, kıvırcık kirpikleri, kulakları okşıvan tatlı, yumuşak seri, bir ucu hafifçe kalkık, karşısındakine a-cıyor mu yoksa onunla alay mı ettiği pek anlaşıîamîvan dolgun d ı-dakfart...
• *
«— Tek tip etmek, bütün fırıncı lan müşterilerine karşı raahçup bir duruma düşürmüştür. İlgili makam larla temasa gelerek yüzde 35 çav dar miktarının azaltılmasını istemeliyiz,
Başka bir fırıncı da ekmek fiyat lanna zam yapılması hususunda te şebbüslere geçmenin lâzım geldiğini ileri sürmüştür.
Bundan sonra yeni idare seçimi ne geçilmiş, kongreye 18 de son ve rllmiştir.
— Dikat ettin mi Verda? Alleg-ronun o pasajım nasıl çaldım?
Turhan terasaya çıkmış, notaları sesile tekrarlıyarak Verdaya izahat veriyordu.
Gene kız birdenbire uykudan u-yandı.
— Evet hocam. Ben o pasajı pek beceremiyorum. Yarın tekrarlarım.
Bu baştan savma cevabı, Verdanm büsbütün başka bir dünyadan zorla geri döndüğünü yalnız Metin anlamıştı. Bir çeyrek saattir onu tedkik ediyordu. Çocukluğundanberi beraber yaşadığı, herkesten üstün bulduğu ve inandığı Verdanın bu kadar kolaylıkla yalan Büyüyebileceğini hiç sanmıyordu. Halbuki o, çok sade ve tabii bir tavırla, Nurana gittiğini tekrarlamıştı. Bu kadar alelâde bir suali cevablandıınıak için yalan söy lemeğe ne lüzum vardı? Demek ki Verda ondan ve herkesten bir şey gizlemek istemişti. Ne? Uiçin?
Duygularında ve bütün hareketlerinde çok dürüst ve samimî olan Metin için buna bir sebûb bulmak güçtü. O, Verdayı, hattâ kendisini sevmese, bir başkasını sevse de yine samimî ve candan bir dost görmek istiyordu, istiyordu kİ Verda o-nun büyük aşkını, sen elerden beri varlığında kökleşen ve yerleşen temiz hislerini bilsin, anlasın ve buna kar- , şılık veremiyocekse do yine onu bir ! yabancı saymasın, ondan uzaklaşma sın. ("Devamı var)
iklı sözlerim karşısında sayın doktor daldı. Belli idi ki (C. H. P.) nin yeni İstanbul mümessili, selefleri gibi, yüksekten atıp tutmayı âdet edinmiş mutaassıb bir partili değildi. Mantık karşısında i -cabında muamma hak vermeyi de bilen İnsaf sahibi bir politikacı ioî.
Nitekim daha fazla düşünmeğe ha-oet görmeden:
— Bırakalım bu bahisleri Fıkracı, diye pos elti, görüyorum ki sen sandığımdan usta hır mübariz imişsin. İncir çekirdeği bile doldurmayacak faydasız konular üzerinde çene yor -maktansa ınüsbet konuşalım. Bugün senin fikrince İstanbullunun (C. H. P.) bahsinde er. çok gözüne batan r.e lerdir? Hangi işlerimiz onun hoşuna gitmiyor? Halk arasında yaşayan tar muharrir olduğuna göre bu ciheti hepimizden iyi bilirsin.
Kendi kendime:
— Han şöyle yola gel! koltuklar ını kabarttıktan sek sesle:
— Poki dedim, görüp
soyliyeyim. Çünkü ben Halk Partisinin düşmanı değil, tarafsız bir gazeteciyim ve memlekette çeşidti parti -ler sisteminin yerleşebilmesi bakımından (C. H. P.) nin yıkılıp gitmesini değil, bu siyası varlığın kendini derleyip toplamasın» isterim. Çünkü Halk Partisi tarihe karışınca bu sefer de (D. P.) yalnız başına kalır ve yeniden tek parti sistemine oluruz.
Doktorun yüzü güldü. Ben ettim:
— İstanbullunun nelerden
kalmadığını açıklamamı istiyorsunuz. Çok uzaklara gitmeğe hacet yok, daha şuracıkta, içinde bulunduğumuz bu binanın kapısının önünde Dile bir kısım hemşerilerimizi küplere bindi -ren manzaralara rastlamak mümkündür.
— Meselâ?
— Meselâ tam parti binasının ö-nünde bir otobüs durağı vardır. İs -mi de (Farti Durağı) dır.
— Ne yapalım? Durağı kaldırtalıın mı? Bu duraktan yalnız parti men -subları değil, civar komşular fade ediyorlar.
— Hayır efendim, ben o varlığından değil de o durağı
hemen kullanılmaz hale getiren parJ engellerinden bahsetmek istiyorum.
— Neymiş o engeller Fıkracı?
— Hâlâ anlıyamadınız rak tam parti binasının ve duraktan iki üç adıı hassa akşamları parı.
(976) plâka numaralı hususi otomobili saatlerce kaztk gibi durup du -rur. Karşı taraftaki apartmanın onun de de bir iki hususi araba da bek -ler. Şöyle ki zaten pek geniş olmıyan o caddenin karşılıklı biri sağında, biri de solunda iki hususi araba durdu ınu otobüsler de ya duraklarda bek -liyen yolcuları görmeden geçip giderler, yahu d da son dakikada görüp öyle bir d'iruş dururlar ki yolculardan oturanları birbirine geçerler, ayakta-kiler de ekseriya secdeye kapanırlar. İşte bunlar ne durakta beklıyen’.sre, ne de otobüsteki yolculara partinize
• (Devamı Saa 5; Sü., 1 det
D. 1J. Kumkapı bucak merkezindeki merasim
D. P. nin kuruluşunun ikinci yıi dönümü olması nıünâsebetile, dün saat 20,30 da. Kumkapı Bucak mer kezlnde bu günün şerefine bir top lantı tertip edilmiştir.
Toplantı samimi bir hava içinde gece yansına kadar devam etmiştir.
Ticaret Derneğinin kongresi
Yüksek Ticaret Derneğinin 3 O-cakta yapılması icabeden kogrusi ekseriyet sağlamadığından 9 O-cak 1948 Cuma günü saat 14.30 da okul konferans salonunda yapılacaktır.
Gündeminde yeni tüzük tasarısının müzakeresi vardır.
TAKVIKfi

OCAK 1948
1383
Rumi K. evvel
26
Kasını
. w

Perşembe
1367
Hicri
Saf er
26
62 — AY 1 — GÜN 8
Vakitler
Güneş Öğle İkindi
Akşam Yatsı imsak
Vazatl S.
6
12
14
16
18
5
D.
24
21
44
58
35
40
Ezani
S.
2
7
9
12
1
12
D.
28
24
43

38 I
44 |
J

SAYFA: 3
aktüailteler
slahı
ezcümle şöyle denil
Arşlanköy dâvası
toca-hâlen
pencere -hırsızı za
I YANIN ölne
Bagdad
den getirilmiş olan kaya numune lerlnin laboratuarlarda incelenme sİ sonunda anlaşıldığına göre, bu kayalar yüzde 78 nlsbetinde demir ve yüzde 7 nisbetinde de bakır İh tiva etmektedir, Iktisad Bakanlığı tını bildirdiğine göre, hükümet bu bölgedeki madenleri işletmek tıl yetinde olup elde edilebilecek o-laıı maden miktarı haklımda hâlen yapılmakta olan incelemeler sona erer ermez faaliyete başlana çaktır.
çift iskar savuşmuş
çoğu yüzbaşı tutuyorlardı, arkadan, umruk
ha
anlaşııabi
öyle bir tecrübedir ki sayesinde bir ortaçağ ıztırablara
vermeğe endişe gecikeli rünı diinkü Kamı-
------------------------------------>
22 Eylülde başlakan Kolera sal geninin kaynağı henüz anlaşılma maştır. Salgının yayılmas hakkında yapılan tahkikat sonunda bunun su vasıtaslle değil, hastalar tarafından yayıldığı anlaşılmıştır. Yüz de doksanının kendi isteğlle aşı landığı tahmin edilmektedir. Mısır hükümetinin almış olduğu ted birlerin müessirliği, bugün nüfusun daha fazla ve seyahat kolaylıklarının daha çok olmasına ra® men ölenlerin sayısının 20 774 ten ibaret olması isbat etmektedir. Halbuki 1902 de Kolera ya tutulmuş olan 40.613 kişiden 34.595 i ölmüştür.
idareci gözile
arasında Dirae paslı sobaçıkdı!
Tokyo, 7 (A.A.) — Tojonun yar gılanması bu sabah 11,15 de (ma hallî saat) sona ermiş ve mahkeme derlıal, Missouri zırhlısında teslim vesikasını imzalayan eski genelkurmay başkanı general U -mezunun müdafaasını dinlemeğe başlamıştır.
JAPQN İMPARATORUNUN
—- ROLÜ
Hirohito -rol,
(Başmakaleden devam) atar, bizde kadınlara hem olmak, hem de Millet Mecaza seçilmek îınkûıı ve sa-verir ve fiilen Safı ka-
Ispanuada bir tren kazalı
* Madrlt: — Madrit’den Co-rognaya giden bir ekspres Parga ile Baamonde istasyonları araş nida yoldan çıkmıştır. Kabanın bir sabotaj eseri olduğu sanılmakta^ dır.
taşılan «Nasıl olsa ipin ucu bende kalır, dilediğim vakit çekebilirim» gizli düşünoesile kanunlaşmış salâhiyetler, şimdi partinin karşısına engel olarak dikilmiştir.
Demokratlar vöya başka muhalifler, daha doğrusu bütün memleket, kanunların tatbikini istemekte, ondan başka da bir şey dilememek tediı. Şu şartla ki. Antidemokratik kanunlar bir an evvel tâdil veya ilga edilsin!..
A. Cemaleddiıı Saraçoğlu
rı üzerinde yapacaktır.
sebeb, gr iz olmuştur, mesai saati dahi(
Müdür -bürolar boş du-ı olarak ol işi Kimisi blüz, kilizdi örü yormuş, bi'rfoe -de lek-edınoe.
Konya, 7 (Hususi surette gönderdiğimiz arkadaşımızdan) — Doksan sanıklı Arslanköy dâvasına bugün de Konya Ağırceza mahkemesinde devam olundu ve duruşma kısa bir o-turum sonunda 9 şubata bırakıldı.
Oturum Şemseddin Kıcımanın baş kanlığında açılınca sanıklarla, müdafi avukatlardan hiç birisinin gelmediği anlaşıldı. Bunun üzerine ilk olarak huzura, şahid sıfatile kuyucu Belen nahiye müdürü Hilmi Cevad alındı. Şahidin hüviyetinin tesbit! aı-
Sofya, 7 (AP.) — Bugün basın muhabirlerine beyanatta bulunan Bulgar hükümetinin bir sözcüsü, Baş bakan Dimltrov un Rumanya ile bir «dostluk işbirliği ve karşılıklı yardım andlaşması> akdetmek üzere yakında Bükreşl ziyaret edeceğini bil-dlrmlştir, i.... . j U
Dûn, Kuzucu Belen Nahiye müdürünün ifadesi alındı ve kısa süren oturumu müteakib duruşma tâlik edildi
Banliyö telefonlarının da otomatiğe tahvili temin edildi, aboneler artırıldı
Tâyin ve sakiller
Ankara; 7 (Hususî) — İçel mektubeuluğuna Afyon mektub -cusu Şükrü; Afyon mektubcıılu -ğuna İçel mektubcusu Şevket, İzmir hukuk işleri müdürlüğüne Trakya genel müfettişi yazı işleri müdürü Nejat; Hatay hukuk işleri müdürlüğüne üçüncü genel müfettişlik özel kalem müdürü Na ci Yüksel tâyin edilecektir.
başkan Ssbaldj bu kjftyleri
Paris: 7 (A.A.» — İngiliz Anı# rikan baslıı birliğine bugün beye-natta bulunan Fransız Cumhurbai kanı Vinceııt Aurlol ezcümle deuıiş tir ki:
Milletlerin iktisadı ve siyasi ı| birliği barışın yâni sağduyunun za feri demektir Eğer harb istenilin!» yorsa, milletlerarası kanun kuVvel lendlrilmek suıetile bütün milletlerin güvenliği ve refahı temin edil melidir. Milli hâkimiyetler akıl v« adaletin zaferini temin yolunda bit leştlkleri taktirde menfaat ve ideolojiler milletlerarası tesaniide tesit edemezler.
Bundan sonra Auriol milletlerin birbirlerlle olan bağlılıklarına temas la demiştir ki: ,
Milletlerin aralarındaki bağlılık bir hakikattir. İnsanlığın gelişimine ait" muazzam harekete klnue karşı kovama’: Tesanüt milletler 1. çin tabii bir kanundur. Haro esna sında Mackenzle King'in şu sözleri nin hür insanların ruhunda ne gl( bl âkiser yaratmış olduğu hâlâ hatırıındadır: Güvenlik gibi refal» de tecezzi kabul etmez
Millet şimdimi Okumaz
Prens«s Zeyd Loadrada da sergi açıyor
Londra, 7 (A.A.) — Irakın. Londra Büyük Elçisinin Türk zevcesi ve Prens Zeyd ile evliliği sebebile IraH Kralının yengesi olan Prenses Zeyl el Hüseyin şubat ayı başlangıcında kibar mahallesi Mavfairdeki Geor-ges galerisinde tablo ve resimlerin! teşhir edecektir.
Britanovanın öğrendiğine göre; prenses, İstanbul, ve Pariste yaktığı gibi resimlerini teşhir edecektir. Ixn dra halkı prensesin eserlerini ilk defa görecektir. Sergi bir ay devanı e-decektir. Prenses galeride teşhir e-dilmek üzere 200 kadar tablo ve re* simden 50 - 60 kadarını seçmektedir. Teşhir edilecek eserlerin ekserisi yağlı boya olacak ve araların «la birkaç suluboya il* karakalem resif* bulunacaktır.
çam şiddetli bir taarruza geçmelerdir. **£** *.
YENİDEN ÖLENLBR *
Kudüs, 7 (A.A.) — Resmen bildirildiğine göre, byğün öğleden sonra Kudllsün güney kıfrnında Yafa kapısında yapılah auikasdda 38 Arab ölmüş ve 42 Arab yaralanmıştır.
Ankara; 7 (Hususî) — Aldı-I ğımız malûmata göre, İstanbul ve Beyoğluuun beşer bin telefon abo nesi yerme onar bin, Şişlinin beş bin yerine sekiz bin ve ayrıca mev cud tesisatın işletme takatini bir misli arttırmak için evvelce Fran sızlar ve isveçlilerle muhtelif anlaşmalar imzalanmıştı.
Geçen gün isveçlilerle imzala-yeni bir anlaşma mucibince, telefonla-temin edil
da teslim ve 12 ayda montajı yapılacaktır.
Istanbulun 18240 abonesi o-lan kabiliyeti 40500 e iblâğ edil -miş olacaktır.
İstanbul telefonu için lüzumlu kablolar içi mücellâ demir boru -lar da siparişe bağlanmıştır.
Bu sene yaz ortasında İstanbul da telefon abonesi isteklilerinin kabulüne başlanacağı anlaşılıyor.
îstanbulda 200 kilometrelik kab lo ferşiyatı yapılacak, îstanbulda yeniden yapılan bu tesisat tedri -cen devam etmek üzere 950 senesinde bitecektir.
Posta idaresi İstanbul telefonları için cem’an yirmi üç buçuk milyon lira sarfedecektir.
nan ; bütün İstanbul banliyc nnın otomatiğe tahvili miştir.
Bu telefon aboneleri
Bu miktar 12500 e çıkarılmaktadır. Bu suretle Kadıköye 2500, Erenköye 2000; Aksaraya 2000, Bebeğe 1500; Yeşilköy, Bakırköy, Büyükada; Heybeli tarafına, Pa-şabahçeye, Kandilliye beşer yüz abone ilâve edilecektir.
Birinci merhale olarak 18 ayda Kadıköy ve Erenköy malzemesi teslim edilecek, Kadıköyünün 12 ayda montajı yapılacaktır.
Diğer yerlerin malzemesi 24 ay
HARB İLANINDAKİ
Tokyo, 7 (A.A.) — nun harb ilânında oynadığı bu sabah milletlerarası mahkeme de bahis konusu olmuştur.
Başkan Webb, eski başbakan Tojoyu sorguya çekmiş ve ona, Amerikaya ve Ingiltereye harb i-lân edilmesini imparatora kimin tavsiye ettiğini sormuştur. Tojo, şu cevabı vermiştir:
— Bu husustaki karar yüksek harb divanınca oy birliği iie ve -rilmiş ve eski başbakanlar meclisi tarafından oy birliği ile tasdik olunmuştur.
Son karar bizzat benim tarafım dan imparatora, ordu ve deniz kür may başkanlarına bildirilmiştir. Biz imparatora millî şerefimizin muhafazası için harbin zarurî olduğunu söyledik. Bunun üzerine imparator bizim kanaatimize iştirak etti.»
Dün öğleden sonra başsavcı ay nı suali sormuş ve Hirohitonun harbe girmeyi arzu edip etmedi -ğini öğrenmek istemişti. Tojo şu cevabı vermiştir:
— Muhasamata belki onun arzusu hilâfına başlanmıştır. Fakat muhakkak olan bir şey varsa, o
Churc/ıill resim yapıyor Z
Merakeş: (Fas) — Winston 7 Churchlll,, 26 Aralıkta Bronşite tu 7 tularak odasından çıkmamak zo- j runda kaldığı zamandan beri ilk j defa olarak dün doktorlarından ı İstediği gibi dolaşmak müsaadesi ni almıştır. Eski Ingiliz Başbaka | m bu serbest gününden istifade l edecek civarda bir vâdıye kadar . gitmiş ve Atlas sırtlarına bakarak z btr kaç saat resim yapmıştır. J
. (A.A.) )
adıını seçici linine lAhiyetini dıııdan başlıyarak şimdiki meclise dahil bayanlara kadar milletvekili seçer. Dalıa geçen yıl ayııı parti, iki dereceli seçimi, kâfi derecede Demokratik bulmadığı için bir dereceli seçimi kabili ederiz. Bütlin bu hareketler sırf bir gösterişten de ileri geçemez. İpin ucunu llalk Partisi ve hükümeti hiç bir an e-liııden bırakmak istemez ve tatbik ettiği sistemi öyle bir hale sokar ki, eninde, sonunda, yine kendi istediğini yapar.
Fakat böyle ileri hamleli adımlar yavaş yavaş meyv başlayınca halkçılarda bir ve telâş başlamakta da mez. Bunun âdeta meşhud halinde açık bir delilini «Ulus» da gördük. Seçim nıınıın değiştirilmesi bahsine dokunan bir başyazıda — ki bıı yazıların artık herhangi bir muharririn değil, fakat doğrudan doğ -rüya parti dlvauınıu anonim düşünceleri olduğu anlaşılıyor — böyle bir değişikliğin yerinde olacağı, fakat memleket halkının yüzde sekseni okuma yazma bilmediğinden tadilâtta çok ihtiyatlı ve idareli davranmanın icab e-deceğini yazmaktadır.
Tek dereceli seçimi Halk Partisi hükümeti daha geçen sene kabul etmiştir. O zaman halkın ezici çoğunluğunun okuma yazına bilmediği malûm değil miydi? Buna rağmen bu tadilât yapıldı ve u-nıııİdıı ki bu yeni seçim tarzı da, iki derecelide olduğu gibi, yine partinin elinde bir âlet olarak ka-lar. Ancak şimdi memleket ve muhalefet, seçimin hakiki olarak gizli rey, âlenî tasnif şeklinde Demokratik olmasını İsteyince: («U.-lus» bu iş birdenbire nasıl olur? Halkımız cahildir, filândır) diye gevelemelere başlamıştır.
Kadınlara seçilmek ve seçmek hakkını, ınemıır hattâ hâkim ol -mak salahiyetini ve kudretini Halk Partisi bundan on beş, yirmi yıl evvel vermiş ve bununla böbürleumişti de. Hâlâ da böbür-lenmektedlr ya!.. Bundan yirmi yıl evvel bu memleket halkı daha aydın, okur yazan daha çoktu da şimdi mi birdenbire cehaletin karanlıklarına daldı? Halk Partisi, ipin uçlan elinde kalmak şnrtile her türlü Demokratik ileri hamlelere tarafdardır. Fakat bu yeni gelişmeleri ciddi telâkki ederek bu Mmde gelişmelerin taklidleriui değil de hakikilerini millet isteyince, derhal «Ulus» un dünkü dili ile karşılaşılır.
İktidar partisinin bu zikzaklan memlekette artık kimseyi kandıra mamakt^dır. Bu memleket halkı siyası olgunluğunu son üç vıl i-çinde her türlü tahminleri şaşırtacak derecede isbat etmiştir. Binaenaleyh Türk milleti hakiki Demokrasinin bütün icablarınıu ciddi olarak tatbikini istemektedir. «Ulus» un ipe un sermek isteyen bahane ve vesileleri klmsenld gözünden hakikatleri gizliyeıuez. Halk Partisi kendi kurduğu tğın şimdi içine düşmüştür. Vaktlle an-
Bulgar • Rumen dostluk and laf ması yakında imzalanacak
rasında müdafilerden avukat Fahri Ağaoğlu, salona girdi.
Bu durum karşısında mütaleası sorulan .savcı avukatın yalnız tutuklu olup bilâhare tahliye edilmiş olan sanıkların vekili bulunduğunu ve suçun ağırcezalı olup sanıkların da hazır bulunmayışı karşısında yargılamada vekil sıfatile bulunamıyaca-ğını bildirerek buna göre karar ittihazını istedi.
Mahkeme heyeti kısa bir müzakereyi müteakib savcının talebini yerinde bularak avukatın yargılamada bulunamıyacağına hüküm verdi vo bu hüküm üzerine avukat salondan çıkınca şahidin ifadesinin tesbitine geçildi.
Şahid yapılan ilk seçimin kanunî olmadığını, eski C. H. P. li muhta* rm sözleri üzerine ileri sürdüğünü; köyde bulunan Demokrat Milletvekilinin talebile de ona tasnifin bitara-fane yapıldığına dair bir vesika ver dlğinl bildirdi. Ve bu seçimi yenilemek üzere köye gelen jandarma yüzbaşısı ile Mersin nahiye müdürlüğüne de seçimin kanunî olmadığına dair vesika verdiğini söyliyerek yüzbaşının oy sandığını almak için sanık Kubilâyın evine gitmesinden sonra tüfek sesleri duyarak hâdise yerine gittiğini ilâve söyledi:
c— Sanıklardan bir ile jandarmaları taşa Başçavuş Osman Yavuz omuzunu yakalayıp omuzuna y rurdu. Tecavüzün önce hangi taraftan geldiğini görmedim. Köyüllerden silâhlı olan yoktur. Ben hâdiseyi önce isyan mahiyetinde telâkki etmiştim. Fakat sonra kanunlarımızı okuyunca. telâkkilerimde yanıldığımı dım.»
Müteakiben hâdise sırasında vüze uğrayıp yaralanan ve MaııisMa bulunan jandarma dahilinde istinabe yolile alınmış ifadesi okundu. Bu şahid tecavüzün önce köylülerden geldiğini, taş ve sopa yağmurunu tutulduklarını ve ancak bundan sonra yüzbaşının ateş emri verdiğini bildirmiş ve hâdiseden önce sanık kadınların eski muhtarı yeniden başlarına musallat etmemeleri için Başçavuşa yalvarıp yakardıklarını da gördüğünü ilâve*-etmiştir.
Çelblerine karar verilen şahidlerln gelmediği yazılan fstinabe talimatna melerde müzekkerelere cevub verilmediği anlaşıldı.
Bu hususların yeniden tekidine ka rar verilecek, duruşma talik edildi.
(A.A.) Amerikanın Yugoslavyâıja verdiği zarar
Lake Success: — Yugoslavya nın Birleşmiş Milletler Kurumu mümessili Joza Vllfan, Gene! Sffk reter Trygve Lle’ye müracaat ede r»k, ı Amerikan’nın Yugoslav altın, ihtiyatım elinde tutmak suretlLe Yugoslavyaya verdiği zararın İte tisacV ve İçtimaî İşler Konseyintn 2 Şubatta yapılacate toplantısında gündeme alınmasını istemiştir
(A.P.) Nevyork barsamında yüksel -’ meler oldu
/e Nevyork: — Diinkü borsada bazı maddeler ik( dolara kadar Çı kan yükselmeler kaydetmiş bu lirada demiryolu, demir ve çettte s» nayü tahvilâtı başta gelmiştir. ?a muk fiyatlarında fazla btr deftışik
I •*
I Enflâsyona karşı | gönüllü olarak
i hareket? geçtiler
> Vaşington. T (AA.) — Ame-| rika Bankacılar Cemiyetinin
> bildirdiğine göre. 150.000 Amo-[ rikan ticaret bankası gönüllü
r olarak ve aşağıdaki programa S t uygun bir halde enflâsyona kar > şı tedbirler alacaktır. >
k ı_____Fiyatların yükselmesine f
r intizaren malların pazardan U-b zak tutulması gayesini güden I şahıslara kredi açılmıyacaktır. J 2 — Malzeme ve işçi kolay- ( lıkla ve bol olarak temin edi- 1 lecek bir devre gelinciye kadar i r geri bırakılabilecek olan inşaat > ( için ipotek üzerine açılan kre- ( ( dileri azaltmak icabetmektedir. > ( 3 — Memleketin ve yabancı 1
> memleketlerin ihtiyaç duyduğu S C hizmetleri yerine getirebilecek ( ? ve bu yolda para yatırabilecek > \ olan müşterilerine rüchan hak- C
> kı tanınmalıdır. >
\ 4 — Hazine bonoları satışı t- (
j şini hızlandırmak ve daha son- > \ ra nadir mal ve hizmetleri için ( / sarf edilecek olan bir meblâğ S \ vücuda getirebilmek maksadik | / diğer tasarruf hesablannı tef- > J vik etmek lâzım gelmektedir. ( ? Bu cemiyete mensub memur > J lar bu programın tatbikini sağ € ? lamak maksadile belli başlı > J merkezleri ziyaret ederek bü- ( r tün memlekete bir geziye çı- I J kacaklardır. (
r Başkan Truman ve Hazine I C Bakanı Snyder. banka kredile- 1 r rini bilhassa istihsal gayretle- r \ rine tahsis etmek yolunda bir f r vasıta olarak bu programı des I
> teklemektedirler. C
Mişelin eşyası
Kahire, 7 (AP.) — Bugün bir basın toplantısında beyanatta bulunan Filistin Arab icra Komitesi Sekreteri Emil Guri, Filistin Arablarının bçl mikdarda silâha muhtaç olduklarını belirtmiş ve sözlerine şu şekilde devam etmiştir:
«Arab ve Müslüman âlemi evvelâ Filistin Arablarlle, bu uğurda savaş mak istiyen gönüllüleri silâhlandın malıdır. Filistin Arablarına silâh verilirse, Siyonizm! daha kısa bir zamanda yıkabiliriz. Filistinde, şimdi 38 gündenberi Mukaddes Cihada devam edilmektedir. Arabların mâne-viyatı yüksektir.*
ARARLAR HAVAN TOPU KULLANIYORLAR
Kudüs. 7 (A.A.) — Arablar Telâ-viv - Yafa hııdud hattında havan top lan ve otomatik silâhlarla dün ak-
silâha muhtaçmış...
Tekel Bakanının evine hırsız girdi
Ankara; 7 (Hususî) — Gümrük ve Tekel Bakanı Bay Şevket Adalanın Bahçeli Evlerdeki evine bir hırsız girmiştir.
150 lira para ile bir pinle bir makas alarak tur.
Açık kalan kömürlük sinden girdiği anlaşılan bıta tesbit etmeğe muvaffak ol -muştur.
İskarpinler satıldığı yerden geri alınmıştır. Tanınmış sabıkalılar dan biri olduğu anlaşılan suçlu en geç bugün yakalanmış olacaktır.
7 (A.A.) — Prenses
Amnr Âfton Parın e, hafta so-
nunda Lausanne’a müteveccihen hareket edecektir. Prensesin, eski Kumanya Kralı Mlşal ile evlenme tarihleri ancak o zaman Lausanne’da tâyin edilebilecektir. I
Sabık hükümdar, Lausanne’a varı şında, aleiâde bir ferd hayatının ilk tecrübesini yapmış ve İsviçre gümrük memurlarının, şahsan gümrük dairesine kadar gelmesi yolunda yaptıkları talebi kabul etmiştir, I
Mişelin eşyası arasında bir de, kok kömürü ile yanan bir soba vardır. I Pas içinde bulunan bu sobanın, sabık Kralın eşyası mevanında bulunuşu-1 nu kimse izah edememektedir. -ıjf I PRENSES. NEZLE OLMUŞ!
Kopenhag. 7 (AP.) — Prensesi
Anne Danimarkada ocak ayında pek salgın olan nezleye yakalanmış ya- h takta yatarken, artık nişanlısı sayı-11 lan eski Romen Kralı Mişel dün te* , lefonla onu aramış ve hatırını sormuştur. I
Hindistanda bir günlük kargaşalıklarda 141 kişi öldü
Karaşi. T (A.A.) — Dün burada baş gösteren kargaşalıklarda 76 kişi ölmüştür. Büyük bir kalabalık bir Şih mâbedlne hücum ederek mâbede iltica etmiş bulunan 184 mülteciden 54 ünü Öldürmüştür. Mütearrızlar bundan sonra mâbedl ateşe vermişlerdir.
Bu hareket yeni bir takım tecavüz lere yol açmıştır. Bütün şehirde Hin dulara hücum edilmiştir. Bu sırada da ayrıca İt kişi ölmüş go kadar yaralı kaydedilmiştir.
Şih nıâbcdinden alevler yükselirken parığy kapılan halk, sokaklara dağılmış te iükkânları yağma et-miştir. /*,./.• '•
Y ugoslav komandoları İtaly ayg çıkarma yapmış!
Konu ' (AA.» — Yugoslav Ko. mandoiarının İtalya sahillerine bit Çıkarmj. aptıklarma dair Polilles eyaletinde dolaşan söylentier polis makamlar, tarafından hayal eseri clarır t /şif edilmektedir
İlk olmamıştır. (AJ?.)
«.Joe Louû» rakibile tekrar karşdaşaC'ak
* Nevyork: —Tvventieth Cen tury (Yirminci Asır» spor klübü kaptanlığından bildirildiğine göre dünya ag«r siklet boks şampiyonu Joe Louts, önümüzdeki Haziranda Joe Walcott’la tekrar karşılaşnuı-yı kabul etmiştir, (A.P.)
Yeni bir Garibaldi tümeni
Roma: — AryuVutlulçlû» Yuna nlstanı ayıran Oranto Bo^&zmm tam karşısında Aoı^lia'da gizli bir (, Milletlerarası Garibaldi Tümeni» teşkil edildiğine dair bazı 1 tabet-ler üzerine İtalyan ppllsi hareket» geçmiştir. Italyan Telgraf Ajansı tun verdiği bu habere göre, bu th mene Apulla köylülerinden 2000 kı şl dahti olmuştur. Fakat tümenin dehllde mİ. yoksa hariçte mi mü cadeleve girişeceği belli değildir.
(AR.) Mısırda koleradan ölenlerin ınuka^e8ellrakamları Kahiri — Kolera henüz Mı-tnrda tarttamlle ortadan kalkmış değildir.
istin Arabları bol
Memurların tasfiyesi
İş saati harici ücret meselesi B iidcenın malum açığı münaw» betile bazı tasarruflardan bah( sedîliyor.
Otomobil masrafları, iç seyahat masrafları, dış tedkik seyahatleri mat rafları hüdceden çıkartılacakmış. Bu moyanda bazı memurların da tasfF ye edileceği duyulmaktadır.
Devletin dahili siyasetinde oldukça mühim rol oynıyacak olan bu tasfiye işinden, hükümetin, yine bir müddet sarfı nazar etmesi siyaset Kabıdır.
Her biri bugünkü ağır şartlar uahi« tinde aile geçindirmek meoburiyetindğ olan bu memurları, büsbütün ta»> fiye etmektense, bazı vekâletlerin va« ya genel müdürlüklerin kaleın vj bîr ro kısımlarında mesai saati naricınde çalışıp uoret alan ve büdcede gider masrafları bütün vekâletler için beH ki de yarım milyona baliğ olması muh temel olan memurların bu işlerine nihayet vermek, daha politik ve ince bir hareket olacaktır.
Bu şeklin memurlar için büyü* bir yardım temin ettiği muhakkaktır. Fakat netice diğer arkadaşla nahoş bir reperküsion
Bu noktayı ele alışımıza çen günkü müşahedem
Bir iş zımnında linde, İstanbul Tekel Genel lüğüne giden bir arkadaşımız da çalışan ekseri hanımların, racaklarına pek haklı yaptıklarını görmüş. I misi yelek, kimisi İşinin aı.cak üç saate kadar ğini anlayan arkadaş, saat 15 rar genel müdüriyete avdet bu hanım kızların yine bürolarda bulunur olduklarını görünce, fazla tecessüs saıkaslle sebebini oradaki o-dacıdan sormuş. İş saati harici ucrst almak üzere burada bulunuyorlar demiş.
Bu noktai nazarın ne dereceye ka* dar doğru olduğunu bilmiyoruz. Te* kel neşriyat müdürlüğü vazifesini i * fa eden muhterem üstad Burhan Fa* lek tarafından bilâhare tekzıb edilmemek için şimdiden rıoa ediyoruz, bu görüş ve tesbit, ne dereceye >a-dar doğrudur?
Üstadın izahına göre, bu husustaki noktai nazarımızı bilâhare izah eda-coğiz. İDARECİ
(A.A.) İngilteı enin bir senelik kömür ihracatı
Londra: — 3 Ocak 1948 tarihine kadar olan bir senelik devre zarfında Ingiliz kömür istihsali lıakkındakl muvakkat rakkamluc dün akşam yayınlanmıştır
Bu bir senelik devre zarfındaki is tthsal yekûnu 199 milyon 700 bin tondur. Bu miktar 1947 senesi i çin teablt adilmiş olan 200 milyon
luk resmî miktarın yüzde 99 8 ine t varmaktadır. z
(A.A.) j
Irakda demir ve bakır cevheri J bulundu J
İrak’ın Kuzeyin 1
Japon imparatorunun harbe, istemiyerek karar ve rdiği bildiriliyor
Mac Arthur’un mühim bir makalesi
1 1 ■ ■ ■ i
da imparatorun istemiyerek benim ve genelkurmayların kanaatine iş tir&k etmiş olduğudur.» JAPONYA FATÎHt MAC AR-THURUN MAKALEMİ
San Fransisco, 7 (A.A.) — U-sis: Airvvay Information Dıgest isimli Amerikan mecmuası, İa * ponya müttefik işgal kuvvetleri komutanı genoral Mac Arthurun nezareti altında yazılan bir maka le neşretmiştir.
Bu makalede general , Japon-yada totalitarizm ve demokrasi prensipleri arasında yeni bir ue -sil yetişmekte olduğunu bildirmek tedir.
Makalede mektedir:
«İstikbal bu tecrübe cemiyetinin, bir çok yol açabilecek olan ifrata kaçma dan demokratik bir cemiyet line gelip gelemiyeceği lir.>
AMERİKALILAR JAP ASKEkLÎkTBN JEC
RAZI DEGtLCÖIİ
Tokyo, 7 (A.A.) Müttefil
konseyinde SÖv/eit murahhifcı ge ne rai Kislea{(a bu sabah Japon ■ yanın askerlikten tecridi rçesele sinin müzakeresini İ3temi$4 d( Amerikalılar bunu kabul etmemiı
I lerdir.
Amerikalı meseleyi ele almak psüca , zehirlemek demek olacakın! sbyl miştir.

e
SAYFAc4
Boğazdaki fırtına - yardım sevenler balosu — Demokratların kuracağı kulüb
Çanakkale; (Yeni Sabah) •— Se-nelerdcnberi şehrimiz yer yep çıkan yangınlar yüzünden büyük bir harabe manzarası arzetmcktedir. j
Bugün bir şehrin yangınımı söndür mek için motorpomp denilen cihaz kâfi değildir.
Geçen günler, beden terbiyesi bi pasında elektrik kontağından çı -kan yangının söndürülmesinde motorpomp gayet gülünç bir vaziyete düşmüştür. Gerçi o gün itfaiyeye iş düşmedi amma, onun elektrik hatlarını koparacak bir kancası bile yoktu.
Bir şehir itfaiye grııpunun boş altı erden müteşekkil olamı.vecağına göre biz Çanakkaleliler can ve malımızı koruyacak bu teşekkülün bir an ev vel geliştirilerek tam randımanlı
İsparta halı işçileri koperatifi kuruluyor
On iki bin halı işçisinden 6 bini daha şimdiden kooperatife girmeğe hazır bu'unduğunu memnuniyetle bildirdi
İsparta, (Yeni Sabah) —> Vilâyeti mizin bir çok derdleri vardır. Bu derdleri meyanında en ziyade göze çarpanı yolsuzluğudur.
Gerçi rakamlara bakılırsa yolların mevcud bulunduğuna kanaat getiri -lirse de hakikatte mevcud yolların ihtiyaca tekabül etmedikleri mey -dana çıkar. ‘ !
p Vilâyet bayındırlık müdürlüğü Is parta - Afyon şosesinin bozuk olan kısmım tamir ettirmiştir. Uluburlu ile Şcnirkent Keçiburlu İle kent arasındaki Armudlu baştan yapılmıştır.
İspartanm tarihî ve çok olan halıcıhğını daha
hale getirmek İçin (halı işçileri koo peratifi) nihayet kurulmuştur. Bu, İsparta vilâyeti halı işçilerini sine -

Senir -yokuşu
meşhur düzenli bir
Aydında Tütün istihsali
Bu yıl rekolte hem fazla hem de evsaf bakımından yüksek
Aydın; (Yeni Sabah) — Vilâyetimizin tütün bölgeleri Aydın, Çine ve Sökedir. Evvelce Nazilli; Bozdo fan, Karacasuda da tütün ekilir -m1ş; ş'nıdl bu üç bölgeden Tekel Bakanlığına müracaatlar Bakanlık ancak Eozdoğan cftBi bölgelerinde birer deneme ekimine müsaade
Vilâyetimizin tütün istihsali hakkında bir fikir edinebilmek için 947 yılı mahsulü hakkında şu ra -gamları verebiliriz:
yapılmış ve Kara dekarlık etmiştir.
Ekin Ekilen Depolanan arazi mikdar
İ*
Aydın Çine Söke
adedi
4J4 2249
685
hektar
430 je7G
720
V *
kilo
274,230
1.391.464
396,509



3348
2820 2,062,203
Tikûfl
Bu Benekl mahsulde yüzde 10 bir fazlalık görüleceği tahmin edildiği gl bi tütünlerimiz kalite bakımından dâ gfeçen yıla nisbetle çok iyidir. | Vilâyetimiz tütünleri, Tekel ida -resi mümessilleri, Amerikan ve üç yerli firma eksperleri tarafından görülmüş ve çok beğenilmiştir.
Vilâyetimiz tütün ziraat! ekseri -yetle sermaye sahihleri tarafından yapılmaktadır.
Bunun da tütünlerimizin tabii o-tarak maliyet fiyatını yükselttiği aşikârdır.
Sermaye sahihleri tarafından yapılan tütün ziraati icar ve işçi üc teflerinin artmasına ve yükselmesine âmil olacaktır, bu suretle istih-8al masrafı kaçınılmaz bir hale gel inektedir.
Binaenaleyh; önüne gelen zürraın tütün ekmemesi lâzımdır. Maama -tih yıllık istihsal mikdarı belki dü
civar dağlar-görülmekte -ettiği müd-ve bilhassa motörleri fel
bir hale konmasını belediyemizden bekliyoruz.
Oh gündenberl devam eden şld -detli lodos fırtınası nihayet buglln hafiflemiştir.
BOĞAZDAKİ F1KT1NA
Bir kaç gündenberl da mevsimin ilk kân dir. Fırtınanın devam deteo vâpur seferleri boğazda İşleyen yolcu ce uğramışlardır •
Üç etrt gün Kıi’dbahlre ve Eceabada motörlor sefer yapama -makta ve bu arada İzmirden gelen postalar da yolcu a»madan Kilid-bahir önlerinde biraz durduktan son ra îstanbula müteveccihen yola çık mışlardif»
I
sinde toplayacak bu kooperatif ola çaktır.
Tahminlere göre, 12 bin işçinin yarısı daha şimdiden kooperatife girmeğe hazır olduklarım bildirmişlerdir.
Halıcılığımızın bu teşekkül için • de daha ziyade terakki ve inkişaf edeceği tabiî görülmektedir.
Kooperatifin kurulmasına çalışan gençleri takdir etmek yerinde olur. Çünkü bu işe de particilik gayreti sokulmak istemiş şekli gösterilmişse de ortada bir hakikat mşv -cud olduğundan tüzüğün tasdik edil memesi için sarfedıkn emekler boşa çıkmıştır. Kurulması düşünülen kooperatif muameleleri tamamlanınca Azalar umumî bir toplantıya da vet edilerek idare heyetini seçecekler dir.
-
şebilir. Fakat tütünlerimiz evsaf bakımından daha iyileşecektir ve daha yüksek fiyatla satılacaktır.
Alaşebirde oyun kâğıdı karaborsası
Alaşehu; (Yeni Sabah) — Nü * fus kesafeti bakımından müteaddid kahvehaneleri bulunan kasabamızda oyun kâğıdı buhranı görülmektedir.
Oyun kâğıdlanmn kâfi derecede satışa arzedikmemesi yüzünden bir çok fırsat düçkünleri bu durumdan faydalanarak rayiç fiyatından yüksek oyun kâğıdı satmaktadırlar.
Tekel idaresinin bu vaziyet karşısında tedbir alması gerekmekte -dir.
Çanakkale - Ezine • yolundaki kopr&ler
Çanakkale: (Yeni Sabah) — Yaz dan beri seyrüsefere müsait olmayan Ezine yolunun başlangıcındaki köprü havaların fazla yağışlı olma sindan dolayı çayın kabarmaslle buradan geç-emiyen otobüslerin seferlerine mani oluyordu. Köprünün hızla tamirine başlanm^tır. Her iki kenarından da üç ayağı betonarme yapılan bu köprünün yakın da seyrüsefere açılacağı ümit edilmektedir. Aynca Ezine ve Bayramiç aracındaki ahşap köprülerin de betonlaştınlmasına başlanmıştır.
Kandıra otobüs ücretlerinde tenzilât
Kandıra: 'Yeni Sabah) — Kandıra — İzmit ile -- Kandıra — Ada pazarı aı asmdâ .»eyı-ii sefer yapan o tobüs yolcu ücretlerinde bfcdeliyemiz bir indirme kabul etmiştir Öğrendiğime göre İzmit — Kandıra 20 ku ruştan 200 hımışa, Adapazarı — Kandıra yolcu ücretleri de 300 kuruş tan 250 kuruşa indirilmiştir.
8 O C A K 1948
Mücadelesi
Kaöle Belediye
Yazan* Afif Yesari
-i
Sosyal psikoloji
Denemeleri
‘ -----
Allah ve Şeytan j UYUYAN İNSAN
seçimi
■ ■■ o--
Başkanlığa D. P. den M. Gilren seçildi
Göle; (Yeni Sabah) — Bakanlar kurulu kararile kazamız belediye başkanbgı kaymakamdan alınmış ve belediye kanununun maddel mahsusu mucibince halk tarafından yeni bir belediye başkanı seçilmesi ma -halline bildirilmişti.
3 Ocak pazar günü yapılan bele diye seçiminde, başkanlığa D. P. don Mehmed GUren seçilmiştir.
Yeni seçilen Demokrat belediye başkanınm vilâyetçe tasdik edilmemesi için C. II. P. çevreleri büyük • gayretler sarfetmektedir. Neticeyi aynca bildireceğim.
Urla Belediye otobüsleri
. - ■ o ----
Hem ihtiyacı karşıla mıyor, hem de çok b a h a 11 d ı r
Kirez
Urla, (Yeni Sabah) — Kasabamız ite İzmir arasında dokuz otobüs sefer yapmaktadır. Bu otobüslerden üç tanesi belediyeye aiddir.
Otobüsler îzmirden hareket ettik ten sonra şehrin içerisinde muhtelif yerlerden bir çok yolcu daha ala -rak rahatsızlık içinde yollanna devam etmektedir.
Otobüslerin şoförü yolcuların iti -razı üzerine: «Madem ki, rahatsısı oluyorsunuz; taksi ile gidebilirsi -nir> demektedir.
Bu otobüsler Üçkuvular mevkiine geldiği zaman oradan da bu defa üstüne sekiz on yolcu alarak yoluna devam etmiştir.
Tamamile belediye mevzuatına ay kırı o)an seyrüsefer işlerimizin sıkı bir kontrol altına alınarak hareketlerinin temin edilmesi ;âzım dır.
Diğer taraftan öğrendiğimize göre Çeşme İle İzmir arasında işin -yen çeşme belediyesine aid otobüsler yüz kuruşa adam taşırken, Urla ile İzmir arası niçin yüz on beş kuruşa rahat rahat gidemiyoruz? Belediye reisimiz Urlalılara bu hususta bir cevab versin..
Kınık ▼e Kiraz Nahiyeleri Kaza oldu
İzmir; (Yeni Sabah)
ve Kınık nahiyeleri 2 ocaktan itibaren kaza olarak çalışmağa baş -lamışlardır. k -s
Bu iki nahiyenin kaza olmaları mtinasebetile her ikisinde de tören ler yapılmış ve kaza teşkilâtı faali yete geçmiştir.
Bu iki kaza ile birlikte Izmirin kaza sayısı 16 ya baliğ olmuştur.
Eşmede yeniden açılan ocaklar
Eşme: (Yeni Sabah) — Kazamtt D. P. kongrelerinden sonra yeniden Karaca Ahmed, Takmak, Davutlar, Arahabalı Kolankaya, Dere köyü ocukları açılmıştır.
YENİ millî EĞİTİM MÜDÜRÜ
Giresun Millî Eğitim Müdürlüğün I den şehrimiz Milli Eğitim Müdürlü ğüne tayin olunan Tevflk Beken bir kaç gündenberl vazifesine başlamıştır Yeni Eğitim Müdürümüze vazifelerinde başarılar diler ve Ça-nakkalemize faydalı olmasını temenni ederiz.
YARDIMSEVENLERİN YILBAŞI BALOSU
İstiklâl okulu salonlarında Yardımsevenler Derneğinin yılbaşı balosu seçkin bir davetli huzurun da yapılmıştır. Yeni seneye zevkle girilmesi için salon tertip heyeti tarafından büyük bir titizlikle hazırlanmıştı. Çeşitli eğlencelerin yer aldığı bu baloda şehrimizde bulu-l nan Kenan Güler tiyatrosu kıymet li sanatkârları tarafından İspanyol ve Kafkas dasları da gösterilmiş ve balo geç vakitlere kadar devam etmiştir.
DEMOKRATLARIN KURACAĞI FUTBOL KLÜBÜ
Şehrimizde bulunan iki futbol klübünden maadâ D. P. 11 genç sporcuların da bir futbol takımı vü cüda getirecekleri öğrenilmiştir. İs minin henüz açıklanmadığı bu kulübe bilhassa Biga Demokratlarının büyük ölçüde yardımda bulunacağı umulmaktadır. Yeni kurulacak bu klübe bilhassa şehrimiz futbolcularından Haşan Taş'ın başkanlık ede ceği söylenmektedir.
I

ünya kurulduğu günden-beri hemen bütün dinler; bir Allah vc Şeytan mücadelesinden bahsederler: Allahı tanıyoruz; lâkin ne Italyan şairinin, Cehennem kadar kızgın bir dille yazdığı Ladivina Çomodia -İlâhî Komedya, ne de Ingiliz şairinin The lost pardise - Kaybolmuş cenneti, bu şeytanın kim olduğunu açıkça anlatamıyor.
Yüzümüzü tarihe çeviriyoruz: ilk çağ insanlarının ölçüsüz muhayyilesi!® başlayıp en az 6000 se nelik ömrü olan mitolojilerde bu bahse tesadüf olunur ki, ounlar-dan bir tanesi dikkate değer: In-. san; kendi varlığına korku veren şeyi, karanlığa; emniyet ve huzur veren şeyi de aydınlığa benzetiyor. Korkunun ilk kaynağı «meç-huliyet» olduğuna göre, bu görüş tarzında çok derin bir iç duygusunun, teşbih ve temsil kudreti göze çarpıyor: «İyilik» in sembolü olan aydınlıkla «kötülük» ün timsali o-lan karanlık, her gece sabaha kadar çarpışırlar, nihayet aydınlık, galib gelirmiş!... Bu mücadelenin en güzel tasviri, gökyüzünden yağan yıldız yağmurudur: —Bir dağbaşmda olanın; aşağıdan vuka riya doğru tırmananları ezmek i-çin kaya parçalarını yuvarlaması gibi— gökyüzünde Allahın laneti, ateşten yıldız parçaları halinde şeytanın başına yağar. Bu manzaranın hayali bile insana heyecan veriyor. Fakat bu da iki zıd kuvvetin mahiyetini bize bildirmer. Nihayet Î9İâmın mukaddes kitabı, insanların tefsirinden âciz kaldıkları bu sim, ifşa ediyor: «Allah»; aydınlıktır, yani «akıl» dır; şeytan ise, karanlık, yani cehalettir. Bu izahın doğruluğundan şübhe e-dilemez* 1 çünkü akıl, var olmazsa, dinler değil, kâinat dahi mevcud olmaz; yani kâinat, idrâk edilemez. «Kur’an» m 36 yerinde Allah, hep akıla hitab ediyor. Açıkçası Müslümanlık, aklı olanların dahi dinidir. Bu vesile ile şu hakikati de i-lân edelim kı, psikoloji ilmi bakımından Islâmın «ûlûhlyyet» âkidesi, bütün dinlerinkinden üstündür; çünkü Müslümanlar, şekilden mü-cerred olan bir «Allah» a tapınırlar; «Tecrid» ameliyeai ise aklî tekâmülün en yüksek bir tezahürüdür.

Zulüm ve cühul insanlar; bnıler ce senedenberi canlı veya cansız şeylere tapınırlardı; şimdi dahi bunun misallerini görüyoruz. Tapı nılan bu şeyler arasında gökyüzü de vardı: Güneş, ve yıldızların ı-şıklan ordan geliyor, kar ve yağmur da ordan yağar; nihayet yeryüzünün bayat kaynağı orasıdır.
işte bunun içiüdir ki, tapınılan şeyler arasında «Semavat» gökyüzü, birinciliği kazandı; fakat ayni zamanda mitolojik ilâhların da konağı oldu. Ancak böyle bir görüş tarzı, insanların şeytan oyııni-le aldatılmasına da sebeb olmuştu: insan cemiyetlerini, hayvan sürüsü gibi idare eden müstebiti krallar, ilâh! b i r soydan olduklarını ve gökyüzünden zcnbille indiklerini iddia ederek halkı, binlerce yıl aldattılar!...
Şeytanın da bazen İlâhî kisvelere bürünmek hilesi var; fakat şey-_ tan kralların ve zalimlerin türediği her yerde; iyiliği, hakkı ve adaleti temsil eden bir peygamber, yahut da akıllı bir adam çıkıyor, ve ötekilerle mücadele ediyor. Zalimlerin yardakçılığını, çanak yalayıcılar, celiâdhğmı da kara cahil ler yaparken, mazlum insanlar da hakkı ve aklı temsil eden tarafa geçiyorlar.
Binlerce yıldır devam eden bu kanlı boğuşmanın en korkunç bir noktası şudur: Ulûhiyetin nurunu taşıyan büyük başlan, zalimin cel lâdlan kopardılar, ve aklın meş’-alesini de kara cahiller söndüıroe-ğe çalıştılar; fakat söz, sönmez ve akıl da ölmez.
* -
Şeytan rollermin cebhe değiştir meşine, Hıristiyanlığın tarihi de şahid olmuştur:
İsa Peygamber; insanları zulüm den kurtarmak ve adalete kavuşturmak için onlara, —biribirinizi seviniz — demişti; lâkin o-nun adına hareket eden papâzlar, Yunan - Lâtin hurafelerini, Hole* tiyanlık âkidesi halinde kabnl ettirmek için, Allah adına, şeytan azabını insanlara çektirdiler. Vicdan hüiTİyetı uğrunda katledilmiş olanların kemikleri bir araya yı-ğılsaydı, dağlar teşekkül ederdi. Nihayet akim zaferi; bir çok kral-' lann tac ve tahtını devirmiş, za-
jll

/
hinlerin kılıcını kırmıştır. Vc papalığın saltanatı, şimdi bir kag bin metrelik toprağa sığmyoî !...
Lâkin insanların cehaleti suye-sindc şeytan an’anesi devam etti-
------- Yazan — . Haşim Nahid Erbil |
ği için, Allah - Şeytan mücadelesi bir daha çehre ve kıyafet değiştirdi.
. n ★
iyilik «akıl» ın, fenalık da ?eyt» nın eseri iken, zekânın verimi evvelâ kurnazlık şeytanı, yüzüne bir ilâh maskesi takip bu sefer de medenî cemiyetlerin içine girdi, v® bazı politikacılarla onların hafiye lerinin vicdanında bağdaş kurdu. ■ Zekâ» dedikleri şey, maymunda ve sinekte de var: Hırsız kedinin mutfakta fırsat kollaması gibi bazı insanların şahsî menfaat güden kurnazlığı da akıllılık sayılmaz. Ancak zulüm vc cühul insanların hak yolunda çalışanlarla «sureti Hak» dan görünenleri ayırdede-memesi, bu kurnazlığa fırsat veriyor. «Ilım» le «Akıl», ayni şeydir; kurnazlık ise, âmiyane bilgiden başka bir şey değil; ve kurnaz lar, en çok korktukları akıllı a-damlan yok etmeğe, ve hiç olmaz sa onları, halkın gözünden düşürmeğe çalışırlar: Şeref ve haysiyet leri, iftira yolile kirletilenlerin sayısı, katledilenlerden daha as değildir; fakat mîllet uğrunda kurban gidenler, siyah kefenierile milletin hafızasında birer matem heykeli gibi yaşarlar: Ve derler ki, Hak yolunda öldürülmüş akıllı bir Müslümar.ın kesik başından kan damlaları yere düşerken, du-
(Devamı 5 incide}

[Şarlc’nun “Picasso
ya bir telgrafı
ve Fransız aydınlarının Birleşik Amerika Hükümetine müracaatleri
| Vk> Mockay Radio
I ERK 453 Uosangetes Calif 47 21 920 P.
10 Pabto Picasso
I 7 Ruegrands Augustins Paris | Can you Head Cimmittee of ) French Artisto to protest to ame-| rican Embassy in Paris the out-I rageous leportation Proceedîngs against «Hans Eisler» Here and
I stmultaneously sen copy of pro-| test For use Here, Greetings | Charles Chaplin igss Summit Dr | Beverlyhills Calif
k Yukarıda Şarlonun meşhur ressam Picasso ya çektiği telgrafın tercemesi şudur:
«Amerikanın Paris elçisi nez-) dinde, burada «Hana Ei«ler> î I tehdit eden haysiyet kırıcı sürgün meselesini protesto etmek maksadilo Fransız artistlerinden mürekkep) bir komite teşkil eder I ve onların protestonamesinin bir | suretini, burada kullanmam için L bana gönderebilir misiniz?» L İmza Şarlo
j «Pioasso» Şarlonun telgrafına J cevab vermeden önce bir çok J Fransız aydınlarına ve artistlo-I rine müracaat ederek, onları ha-I rekete getirmiş ve 20 imzayı ha-1 vi bir protestonameyi meşhur ko Z mik Şarloya göndermiştir. Ayrı-/ ca, bunun bir suretini de Amcri-} kanan Varisteki elçisine tevdi et-I iniştir.
1 Şarloyu hareket© getirip Fran-( sız aydınlarını heyecana düşüren l ınes’olo şundan ibarettir:
Birleşik Amoıikada Thomas J Bankın konıitosi, lıiç bir hukukî y salâhiyete malik olmadığı halde I «Ilolivudda Bolşevizm» dâvasın-k da, daha «Hitler» iktidar mevki-L ino gelmeden önce şöhroti diinya-7 ya yayılmış olaıı meşhur Alrnan J müzisyeni «Hınıs Eielor» i suçlu y olarak gö&tonniştir
«Eisler», Holivudda son günler t de çevrilmiş bir çok filmleri bes-£ telemıştir,'
Z Onun suçlu olarak tevkifi ve / Amerikalını Almnuyadakı işgal j ınıntakasına gönderilmem haberi I Amerikalıları isyana şevketini»-


«Bir efsanaye göre, yer yüzüne bütün felâketleri İlâh Pandor gön derdi... Pandor, İnsafsız bir ilâh de gildi, felâketlerinin yanıbaşmda, İn sanoğullanna iki teselli de verdi:
Uyku ve Ümit...»

Aydınlık bir Teşrin gecesiydi. Gök, bulutsuzdu, hava soğuk ve a-yazdı. Arada bir esen rüzgâr, ağaç larm ve telgraf tellerinin üzerinde biriken kar tanelerini toz hâlinde savuruyordu. Gecenin yarı aydınlığı içinde, yarın İki sıra ağaçlıklı ge niş bir bahçenin çakıl döşeli yolundan, biri, kayıp düşmemeğe dikkat ederek acele acele yürüdü, az ileride büyük bir evin alt kat pencere leri önüne geldi. Sırtında siyah kol lu bir palto, ayaklarında kısa keçe çizmeler, başında siyahlı bir şapka bardı. Boynuna, gözlerinin altından çenesine kadar, yüzünün yansını örten bir atkı sarılmıştı... Ev, şehirden uzaktı. Son bir iki fırtına, telefon direklerinin yıkılmasına sebep olduğu İçin, dışarı ile bağlılığı kesilmiş gibiydi.. Siyah paltolu,, yü zü atkıyla sanlı adam eldiveni elle rinl birbirine sürterek, bakışlarını etrafta gezdirdi. Üst kat pencerele Tinden birinde, perdelerin yarı ara lığından, yeşil bir gece ampulünün ışığı sızıyordu. Orada, o odada, uyu yan biri vardı..::

Siyah paltolu, yüzü örtülü adam kapıya uydurduğu bir maymuncuk la, gürültü çıkarmadan, İçeriden sürmeli olmayan kapıyı açtı, elinde tuttuğu elektrik fenerinin düğmesi ne dokundu, sarı bir ışık yuvarlağı karşıya vurdu: Sağlı sollu çıkış mer divenleri, büyük bir salon kapısı ile son buluyordu... Ayaklarında ki ke çe çizmelerin yardımı ile, merdiven eri gürültüsüzce çıktı, iki koridor

tir.
Amerikada Şarlo, -Thonıas Mann, büyük Amerikalı müzisyen Copland ve Al bert Eirrs-tein’dan teşekkül eden bir münevverler grupu, kompozitörün müdafaasını üstüne almış bulunmaktadır.
Yukar.da bahis mevzuu olan Fransız artist ve yazarlarının protestonamesinin metni aşağıdadır:
Bu proteston a meye imza atan biz Fransız artist ve yazarları, «Hitler» in zulmünden kurtulmak için 1936 da Amerikaya iltica eden asrımızın en büyük kompozitörlerinden Han s Eis-lerin ve karısının Amerikanın Al-manyadaki işgal mıntakasına sevk edil m ek gibi bîr tehdit altında bulunmaları haberini büyük bir heyecanla öğrendik. Bu ise, onların tahşid kamplarında ki Nazilerin yanına gönderilmelerinden başka bir şey ifade etmemektedir.
Famsız hükümeti, (Alice Ma-eallar memleketinde» filmini bes telemesi önce tekarrür etmiş o-lan «Har.s> a Varise girmek müsaadesini bahşetıniştir. Bizim bü yük müzisyenin karısilo birlilrto Fraıısaya gelmesinden başka bir dileğimiz yoktur.
Amerikan hükümetine hiç bir voçhile zararı dokunınıyacuk mahiyette bulunan bu kadar haklı, bu kadar İnsanî ve bu kadar mütevazı bir talebin rcddedilmiyc-ceğino inanıyoruz.
Aksi takdirde kanaatimiz ta-
m anı ile değişecek; Amerikan cumhuriyetinin bir hürriyet diyarı olmasından şıibheyo düşe-coğiz.
Amerikanın Varisteki elçisinden, bıı talebimîzi hükümetine bildirmesini rica, ediyoruz.
İmzalar
' • 1 ı
Ficasso, Henrı Matjsso, Jean Cocteau, Franoîs Carco, Aragon, •*aırt Eluard, Louis Jouvct, ve saire...
«Les îetters Franoaises dergi-
sinden»
i
i
y
I


yürüdü, kapısının altından gece am pülünün yeşil ışığı sızan odanin önüne geldi: Elektriği söndürerek cebine koydu, el yordamı ile, sokak kapısını açtığı gibi, bu odanın kapı amı da açmağa muvaffak oldu. Bu kapı da, içeriden sürmeli değildi:::

Yüzü örtülü adam, İçeri girince, yeşil gece ammpülünün ışığında, u-yuyan insani gördü: Orta yaşlı, es-Jncrdi, şakaklarına kır düşmüştü, şöminede yanan odunların alevi, yüzüne vuruyor ve oynaşıyordu.::
Oda, iyi ve zevkle döşenmişti. Du varlarda yağlı boya tablolar vardı: Bunlardan biri, uyuyan İnsanın gençlik zamanına aitti. Yanında, beyaz tül Wr esvap içinde, bir hayâl kadar ince, bir orta zaman gra vuru kadar manâlı bir kadın tablo su vardı..
Yüzü örtülü adamın bakışları, bu tablo üzerinde durdu: Tablonun gü lüanseyen yüzündeki İfâde, onun varlığı ile. bu manâyı kaybetmiş, azap duyuyor gibiydi: Evhama kapılmanın manasızlığı, uzunboylu düşünmesine meydan vermedi, uyu yan insana doğru, yavaşça ilerledi, cebinden enli bir İpek atkı çıkardı. Yapacaklarını uzun uzun düşündü ğü hareketlerinden anlaşmıyordu. Biraz sonra, uyumakta olan bu insan, acı çekmeden, sür'atle bîr dlğe rtne göçüverecekti:. .
ipek atkının üçlarım avuçları a-raslnda kaldırdı, bir kaç dakika sonra, atkjyf yataktaklnin boynuna saracak ve bir sıkışta...
Böyle düşünerek, ellerinde tuttu ğu atkıyı, uyuyan insan'in yüzüne yaklaştırdı, soluklan ellerine duğu zaman ürperdl.
Ellerini geri çekti, ve onun yuşunu seyretti: O, tamamen
dalaasız ve bir çocuk kadar zayıftı.. Nefsile mücadele etmek lüzumunu bu andaki kadar kuvvetle hissetmiş olsaydı, çok evvel bu tasavvurundan cayardı. Sessizce iki adım çeri çekildi, ellerinde ipek atkı olduğu halde öylece kaldı. Hatıralar, her insanda yaptığı tesiri, onda da yapıyordu.- Boynuna sardığı atkının örtemedıği gözleri bulutlanmış gibiydiler... Bu kır saçlı, uyuyan insan, onun dostu, arkadaşı idi. Ço cukluklan, uzun talebelik seneleri, hemen hemen beraber geçmişti. İ-kisi de kendi mesleklerinde tanınmış iki şahsiyet hiç birşey dostluk mı$ değildi: ..
Mukadderatları,
ne alâkalı gibiydi ki. ikisi de ayni kadını sevmişlerdi... Yüzü atkıyla örtülü adam, sevdiği kadının koca sı değildi..: ..
Gözlerini tekrar duvardaki yağlı boya kadın tablosunda gezdirdi ve resmin modeli ile yaptığı son konuş mayı hatırladı ve onun (belki sırf kendisini teselli etmiş olmak için) söylediklerini düşündü. Günün bi-rinde, dul kalırsa, kendisile evleııe ceğme söz vermişti:
Döndü, uyuyan kır saçlı adamı tekrar seyretmeğe koyuldu. Arkada şı, uykusunda sola donmuştu, cereden giren ay ışığı, yüzünü dmlatıyordu. Bu yüzde, geniş iç rahatlığı ile uyuyan insanın
desi vardı. Bir ara, sanki telepatik bir sezişle, elini boynuna götürdü, pijamasının yakasını genişletmek is tiyormuş gitti bir hareket- yaptı...
Siyah paltolu adam, ipek atkıyı katladı, sür atle cebine koydu ve geldiği gibi sessizce gitmek istedi, hattâ bu isteğinde fazla acele etti ği için, küçük bir tabureye çarparak üzerindeki çini vazosunu yere düşürdü.
Oda kapısı önüne geldiği zaman, arkadaşına baktı. O. sadece kıpırdanmış, uyanmamıştı Beraber geçirdikleri yatılı talebelik hayatlarını düşündü: Uykusunun ağır lığı, arkadaşlarının bir sürü muzip lik yapılmasına sebep olurdu.
Çıkmadan evvel, tekrar duvarda ki tabloya baktı.
Resmin yüzünde, bir memnuniyet ve teşekkür ifâdesi görür gibi oldu.
Sihay paltolıı adap, geldiği gibi sessizce çıkıp gitti.:

Bir kaç ay sonra, iki arkadaş kat şılaşblar, ktf saçlı mimar, elini aı kadnşmm omuzuna koydu:
— -Uyuyan İnsan» ajdlı romanın-okudum, lâkin insaf et.. Herif öldürmek için geliyor, kapılaı açıp kapıyor, birde vazo deviriyor öbürü bunların hiç lirinden, haberdar değil. .
Uykusu bukadar ığır insan oluı mu birader?;.
vur-
uyu-mü-
oluncaya kadar bağlarını kopar
birbirile öylesi-
pea ay-bir ifâ-
• a
f
8 O C A K 194-8
yeni sabah
SAYFA T 8
İslâm Tarihinin En Meraklı Bahisle» i j
Ankara talebe birliği kongresi
---------------------★ ★
Şeriat adına cinayetler! — Yine Adi ile tartışma — Hezimetler ve inad! — (Ahdilimelik» in (Hac) daki hutbesi —
I Şeriat adına cinayetler!
Ömer Bin Abdülâziz ve Hariciler — Adalet ve lanet ————— 22---------------------------------------------------—
Yazan:’». 8ü A 1 F OGA»
Hariciler; halifelerden Osman, Ali ve A-shabdan Ziibeyr, İbni Abbas, Ayşe, ve daha başkaları ile Emovi-ye ailesinin büyüklerini hep (hak.) tan ayrılmış sayarak (lâ’net) etmek suretile gılya teberrî ederler, yâni kendilerini onlardan ayırdeylerleı di, (Ömer) den böyle yapmasını is-
yorlardı!
Örnar İbanl Abdalâziz; hiç sükûnetini bozmadan mukabele eyledi:
— Şimdi anladım. Demek, sizin isyanınız dünya için değildir, âhiret içindir. Ancak, yazık!
Tutulması lâzım gelen yolu seçmekte yanlışlığa düşmüşsünüz. Biliniz ki. Allah; Resuli Ekremi; insanlara doğru yolu göstersin diye ödev-lendirdi. birbirlerine lâ’net ettirsin diye yollamadı. Tann, insanların suç larını örtücü ve onlara acıyıcıdır. Ben; ailemden bu makama geçmiş bulunanların yaptıklarına (zulüm) dedim. Bu kadarı yeter ve yetişir. Günah işlemiş olanlara (lâ’net) eylemek farz değildir. Eğer (farz) dersen sana sorarım, ki sen, hiç Musa-nın kavml Benî îsraile o kadar zulümler yapan Firavun’a lâ’net ettik mi?
Murahhas — Hatırlamıyorum!
Halife — Firavun; ki insanların cn habisi, en zâlimi iken ana (lâ-net) etmeğe sen borçlu olmuyorsun da. şahadet getiren, namaz kılan, oruç tutan ailem ferdlerirre, babalarım ve dedelerime (lâ’net) etmemek benim için neden caiz olmuyor’
Murahhas — Onlar (zulüm) lerile kâfir değiller midir? ;
Halife — Değillerdir. Peygamber; ( insanları (iman) a dâvet eyledi, ikrar edenler: Müslüman oldular ve öyle kabul olundular. Sonra, büyük günah isi iyen Urin tzğTiyacaKIaFı ^Tce-za) dahi gösterildi, fakat, günah sahihlerinin dinden çıktıkları söylenilmedi.
Murahhas — öyle amma. Peygamber: ümmete yalnız (iman) ı bildirmedi, bir takım, hükümlere ve emirlere uymak lâzım geldiğine inan mağn da buj’urdu.
Halife — Hânedanımızdan olanlar; şer’î hükümleri red ve inlcâr eylemediler. Lâkin ihtiraslarını yenemediler de, haram olduğunu bildikleri hal de bir takım işleri islemekten kendilerini alamadılar Allahtan korkunuz. Kelimei şahadet getirenler: Pey gamber katında canından ve malından emin olurlardı. Sizin yanınızda ise, Kelimei Şehadct getirenlerin canları ve malları taarruzdan kurtulamıyor da. başka dinlerin mensubları emniyet buluyor. Böyle bir gidiş: nasıl olur? |
Haricîler; fâaik Müslümanları (kâfir) savıyorlardı. Bunlardan hayatta-kilcrin öldürülmesini, ölmüş olanlarına da (lâ’net) edilmesini iltizâm etmişlerdi. Halifeye cevab veremediler. karşı da gelemediler. Amma, vefat eyleyince yine isyan bayrağını ka| dırdılar. Her zamanki gibi önce sralib geldilerse de. sonunda devlet kuv-
ffer Sabah


Doktor Fahreddin Kerimle muhayyel m ü 1 â k a t
(Baştarajı 2 incide* hayır dualar okutmayan küçük dik-kaısizliklerdir. Bütün bunlara bazı memurlann particilik gayrethe otur-dukları dalı keserce hareketlerini, her şeyden evvel yolluk ve yıllıklarına zam yapmayı düşünen bazı milieıve-killerinin hareketlerinin neye varacağını düşünmeden hodgâmca davranışlarını esleyin, (C. H. p.) nin bu-günkü kredi düşüklüğü hakkında bir fikir
peyda etmiş olursunuz.
Senir fibrince bu memnunsuz -gidermek için ne yapmalı? Bugün çok şükür Falih Rıfkılar-kurtulmuş bulunuyorsunuz. Oe -ki partide bir salâh eseri var. bu salâh yolunda cesarotle vü -ve bilhassa memıeke-
• luğıı
dan mek İşte rümekte devam etmeli
hem nefislerinize, hem de tc karşı samimi davranmaya nihayet karar verilmelidir. Tanrıya bin şükür edin ki, karşınrzda (D. p.) gibi di -namik olmıyan ve zihniyet itibarilo atılgan davranmıyan bir muhalif parti var. Yoksa biraz daha canlı ve hareketli bir muarız teşkil hepinize dunun attırırdı alimaliâh..
••KRACI
vctlcrile yine başa çıkamadılar, perişan olup yenildiler. Haricîler her ta-| rafa dağılmışlardı, hiçbir tarafta rahat durdukları yoktu. Emeviye devletinin inkırazından sonra, Ab-basiye saltanatının devamı boyunca da zaman zaman Haricîlerin isyan ve ihtilâl çıkardıkları görüldü. Hali-j fe Mehdi zamanında Yemâme, Balı-1 reyn ve Musul taraflarında yine gai- j leler çıkardılar ve yine tenkil edildiler.
Haricîler, (tahkim) işini âdeta bir «iman» esası ve usulü haline koymuşlardı. Abbasilerin filosof ve (dinî münakaşalar) a meraklı mu’tezili hükümdarı Alma’mun zamanında, Haricîlerin başbuğlarından biri yakalanmış ve Halifenin huzuruna getirilmişti. Ma’mun ona, (muhalfet) inin sebebini sordu: Haricî «Ve men İcm vahkllmü bima ünzilallahü feülâ-iko hümülkâfirûn ; (Allahtan nazil olanlardan gavrisile hüküm edenler kâfirlerdir) anlamına gelebilecek bir âyet okumakla cevab verince, Halife:
— Sen; dedi, bu âyetin Allahüta-âlâ tarafından inzal bııyurulduğunu neden biliyorsun, onun Allahın kelâmı olduğuna delilin nedir? diye sorunca:
Haricî — temai ümmet vardır (1) Halife — Madem, ki âyetin Rab-bitaâlâdan indirildiğine (ümmet) in (icma) ı ile inanıyorsun. O halde, â-yetin (te’vil) i üzerindeki (îcmaı ümmet) e de aykırılık göstermemelisin.
Hftricî tasdik eyledi. Halifenin fikrini kabul etti.
Hâricilorin azılı kısımlarından bir de (Sahibezzenç) yâni, Kara insanlar fırkasü yardır____Garabet:* cthe-
Tnndrm üzerinde durulmağa değer. Halife mutemid ve mutedid devirleri; Abbasi’ye saltanatının çok karı-' şık vr kargaşalı devirleridir. ı Sahi-bezzenç) denilen herif; Basrada aylak bir serseri idi. Zenci kölelere e-sa ret ten kurtuluş, hürriyet, mansıb,' memuriyet ve makam vâdederek işe başladı; hepsini başına topladı.
Bunlar mühim bir kuvvet durumuna girdiler. î]k iş olarak, kendi sahih ve efendilerine hücum eylediler, kimini öldürdüler, bir takımını da yakalayıp hapsettiler. Bunlar; Hârf-cllikte çok ileri giden serserilerdir.
(Devamı var)


(1) tçma\ ümmet: Din âlimlerinin şer'l hükümleri çıkarmakta dayandıktan (dört delil) den birisidir, ki bir meselede bütün îslâmların birleşmesidir ileride sırası yelince, tafsil olunacaktır.
■ •
a
Celâl Bayann gazetemize beyanatı (Ba^tarafı l incide) dahilinde değildir.»
Sual — «Reoeb Peker beyanatında Cumhuıreisliği makamının hakem olarak siyasi faaliyette bu lunamıyacağın» açıkça söyledi. Mlifrit bir Halk Partili devlet a-damının ağzından çıkan bu kat’î ve sarih beyanat, D. P. muhitinde bir akis uyandırmadı. Niçin? Hal buki bu söz daha ziyade Demokrat Parti söznülerinin ağızlarına yaraşmaz mıydı?*
Cevab — «Evvelâ, bay R«-ceb Pekerin bir beyanatın» sualinize vesile yapmış olmanız sebeblle cevabımda kendisinden zarurî ola-»•ak bahsolunacağı için teessür duymakt? olduğumu ifade etmeliyim.
Şeflik eisteminin artık faydalanacak tarafı kalmadığı için, söy -tenmiş sözleri esas almak ve Lun-ları bay Receh Pekerin siyasi gö itişlerinin ifndeBİ olarak kabul et mek müşküldür. Bay Receb Pe -ker, cumhurreisi makamının iadece hakemliğini kabul etmiş o'ına-nrak şöyle dursun, hattâ son zamanlara kadar bu makamın hü -kümranlığı prensibi İle uyuşmuş bir kanaatte görünmemektedir
Mes’elenin partimiz cebhcsıııden mütaleanına gelinfce; Demokrat Parti, 12 Temmuz beyannamesini memleket menfaatlerine ve partimiz prensipleri 1«' demokratik esas |ara aykırı görmemektedir. Bundan başka, partimiz, 12 Temmuz beyannamesini bir tahkimname ma hiyetinde telâkki etmemekte ve

I
(Baş t ara fi 1 incide) idare heyeti ibrâ edilmiştir.
Bu toplantılar esnasında gerek he sablar, gerek ruzname maddelerinin hangi sırayı takib edeceği meselesin de çıkan tartışmalar kongrede iki grup noktai nazarının karşı karşıya mücadele halinde olduğunu göstermiştir. Birinci grup Tıb Fakültesi, Fen Fakültesi, Tarih - Dil, Coğrafya Fakülteleri temsilcileridir ki, bun lar 60 kadardır ve ekseriyeti teşkil etmektedir. İkinci grupta Siyasal Bilgiler ve Hukuk Fakültesi vardır. Bunların sayısı da 45 kadardır. Bu vaziyette, ikinci grupun müzakereler esnasında verdiği birçok takrirler ve hesab işlerinde ileri sürdüğü teklifler ekseriyet grupu tarafından kolay lıkla reddolunmuştur. Bu yüzden iki i grup arasındaki hava çok elcktılk-1 en m işti.
Bugünkü toplantı böyle bir hava içinde başlamış ve ruznamcde mev-! cud maddelerden, evvelâ tüzük mil müzakere edilmeli, yoksa birlik kam mı seçilmeli, bahsi üzerinde nakaşalar başlamıştır. Mevcud kümlere göre bu sone başkan
Hukuk Fakültesinin namzed göstermesi lâzımdı. Söz alan Hukuk ve Sıva sal Bilgiler okulu temsilcileri evvelâ başkan seçiminin yapılmasını, diğer) grup ta tüzük müzakeresinin öne a-' lınmasını istemiştir. Münakaşalar sa-J
I atlerce sürmüş ve neticede evvelâ j tüzüğün konuşulması kabul edilmiş ve ( Yüksek Tahsil Talebe Birliği* yerine derneğin adı «Üniversite Talebe Birliği» olarak değiştirilmiştir.
baş-mü-hü-için
Kenan Önerin Yeni Sabaha (emeci
(Baştarafı 1 incide)
da genel merkezce iyi karşılanmadığı iddia edilmektedir.
' Kenan Öner, dün kendisini evin de ziyaret eden bir arkadaşımızın Genel Merkezle ve bu arada Fuad Köprülü ile aralarında vâki ol-ı duğu bildirilen anlaşmazlığın ne de l receye kadar doğru olduğu yolunda ki sualine şu cevabı vermiştir:
«— Beni tanıyanlar, şahıslara de ğil, fikir ve zihniyete kıymet verdi diğimi bilirler. Bu itibarla, çıkarılan ve gün geçtikçe artan dedikodulara karşı, bu ihtimali, tekzibe lüzum görmüyorum.
Zihniyetlerin, neler olduğu bilin madikçe, müspet veya menfi bir r şey söylemek dedikodulara iştirak-den başka bir mâna ifade etmez. Hürriyetime sahip bir insan olmak sıfatlle en basit hakkım olan istifa karşısında bu kadar kapılanların zahmetlerine Hâdisenin her bakımda»!
1 miğe. tahammülü voktur.
İçin de, sorulan suallere, yaygaralara, cevap vermek emelinde değilim»
Kenan Öner, bu arada »Vatan» gazetesindeki neşriyata temas et-1 miş ve şunları söylemiştir:
«- Resmimden, son harfine kadar, hususî bir kasld ifade eden ve derin mazileri karıştırarak gıdıklayan bu ’ yazılar beni zerre kadar hayrete dü şürmüş değildir. Son günlerde, takip ettiği kapalı siyasetin neticesi sayabileceğimiz bu yazılar, sakat bir ruhun temayüllerini ihsas etmek Itlbarile, ancak doğru olabilir.
Benim, dediğimi yapma şeklinde tecelli eden, mütehakklm ruhum, bazı hâdiselerde, beni ikna için sar fettiği mesainin tevlid ettiği kanaatten doğuyor diyorsa, buna da a-cırım. Çünkü, her muhalefet ettiğim hâdisede benim değil, kendisinin aldandığını hâdiseler teyld etmiş ve her hâdiselnin sonunda rücu İçmiştir!»
Öner, bilâhare; Izmirde intişar e-den «Demokrat İzmir» gazetesinin « Kenan Öner biraz daha bekliyebi lir ve bir kaç gün sonra yapdacak olan II kongresinde de İstifa edebi lir ve bu arada sebep de gösterebilir di...» Yolundaki neşriyatı üzerinde durarak demiştir kİ:
«— Söyledim ya, Hürriyetime sa hlb olduğum kadar, başkalarının da Hürriyetine hürmeti vazife bildi ğim için, kimsenin mütaleasına — amma, samimi olmak şartile— kız mak ve gücenmek hatırımdan geçmez. Beni hayrete düşüren şey, bu kadar basit bir hâdise üzerinde, bu kadar çok gürültü çıkarılmasıdır.
Yaptığım harekette, şahsıma ve memleketime fayda gördüm. İsabet
bir vehme acırım, «pole-Bunun
meseleyi ifade olunmak istendiği gibi, bir hakomlik mevzuu olarak da mütalea etmemektedir.
Bu itibarla Demokrat Parti bütün mücadele ve faaliyetlerinde, şimdiye kadar olduğu gibi, şimdiden sonra da, hareket serbestisin! tamamile muhafaza etmekte ve millet hükümranlığı prensibinin tahakkuku yolunda durmadan yü rümektedlr*»
I
bir
Bunun üzerine Hukua w .ftyasal Bil giler temsilcileri salonu terkederete gitmişlerdir. Ekseriyette olan fakülteler temsilcileri müzakereye devam etmişlerdir. «Ankara Üniversitesi Talebe Birliği» şeklinde ismin değişti-rilmesile Siyasal Bilgiler okulu bu birliğin dışında bırakılmakta idi. Delegelerden biri Siyasal Bilgiler okulunun haricde kalmaması için
foı niil bulabileceğini söylemiş ve neticede b.ışkan seçimi ve diğer hususların müzakeresi geri bırakılmıştır.
Yeni bir toplantıdan evvel iki gru-pun hususî surette temas etmeleri mümkün görülmektedir.
Hukuk ve Siyasal Bilgiler temsilcileri bu hâdise hakkında şunları söy içmektedirler:
«— Bizim birçok tekliflerimiz red-doluııdu. Başkan seçimi sırası bu defa Hukuk Fakültesinde idi. Karşımızdakiler tüzükte Birliğin adını değiştirmek suretile Siyasal Bilgileri Birliğin dışına atarak Hukuk Fakültesini yalnız bırakmak ve seçimde de kendi namzedlerinı başkanlığa ge tirmek İstiyorlardı. Bu komplo kar-şısında salonu terketmek mecburiyetinde kaldık.
Karşı taraf ise kongrede ekseriyet kararına uymak lâzım geldiğini söylemektedirler. Muarızları da Hukuk ve Siyasal Bilgilerin ayrı birer teşek kül olduklarını, bu gibi İşlerde her müessese menfaatinin karşılıklı olarak mahfuz kalması lâzım geldiğini iddia etmektedirler.
ettiğime kaniim. Benimle uğraşan lara vereceğim tek ve samimi cevabı (Efendiler, biraz kenara!) de mekten ibarettir.
Diğer taraftan, haber aldığımıza göre, D. P. nin İstanbul içindeki di ğer ileri gelenleri, Kenan Öneri zi yaret ederek, istifasını geri almasını dilemişlerdir.
D. P. çevrelerinde, Önerin, ayın 17 sinde yapılması muhtemel olan İl kongresinde, yeniden başkan se çilmesinin muhakkak olduğunu ile ri sürmektedirler,
Bazı D. P. li üyeler; daha da ileri giderek, Öner yeniden başkan olma dığı takdirde istifa edeceklerini soy lemislerdir.
Kenan önern istifası
(Baharatı l incide)
Beyoğlu, Üsküdar, Beşiktaş, Ba kırköy, Eyüb, Kadıköy, .Adalar ve Sarıyer ilçe balkanları KENAN ÖNERE ÇEKİLEN TELGRAF
Diğer taraftan aynı ilçe başkan ları profesör Kenan önere de şu telgrafı göndermişlerdir:
«Sizi hayat ve mukadderatını kurucularından bulunduğunuz par timize vakfetmiş bir arkadaş tanıdığımız için istifa luıkkındnki kararınızı salâhiyetiniz haricî telâkki ediyoruz. Kararınızı yetkili il kongresinin takdirine bırakmanızı en derin sevgilerimizle rica ederiz.»
CELÂL BAYARIN TELGRAFLARA CEVABI
Ankara, 7 (Hususî) — İstanbul Demokrat Parti il başkanı Kenan önerin istifası sebebleri üzerinde Demokrat Parti merkezinde kat’î bir sükut muhafaza edilmektedir.
Bir çok Demokrat Parti ocak -larmdan parti merkezine çekilen telgraflara cevaben, D. P. genel Başkanı Celâl Boyar, aşağıdaki telgrafı göndermiştir:
«Telgrafınızı, partimize hizmet etmiş arkadaşlara karşı gösteril -mesi tabiî bulunan bir vefa eseri telâkki ederek memnun olduk. An cak esasında istifa, kabule muallâk bulunmayan bir hakkın kulla nılması ğümüz kabule tibarla
kadaşımıza aiddir, saygılarımla.»
D. P. İDARE KURULUNUN DÜNKÜ UZUN TOPLANTISI
Ankaıa, 7 (Hususî) — Demok rat Parti genel idare kurulu bu -gün Celâl Bayarın başkanlığında toplanarak geç vakte kadar sü -ren uzun bir toplantı yapmıştır.
Bugünkü toplantıda Kenan One rin 11 .dare kurulu başkanlığından istifası meselesinin de mevzuu bahsolduğu tahmin edilmek -tedlr.

demek olduğundan tüzü -istifaların tekemmülünü t tâlik etmiş değildir. Bu i-yeni bir karar almak, ar-
Nevyork limanında büyük bir yangın çıktı
Novyork, 7 (A.A.) — Büyük bir yangın, bu sabah Navyork limanın» daki antrepoları harab etmltttr. Za-rn** ve ziyan bir bucuk milyon dolardır
Allah ve Şeytan mücadelesi
(Baştarafı 4 üncüde) daklarindan da «Enclhak > - Hak benim - sözü dökülürmüş... O ses, sustu; lâkin bin soneden fazladır, milyonlarca insanın hafızası, o kana boyanmış dudakların sesini, yine işitir gibi oluyor!...

Dantenin îlâhî Komedyasında, şeytan oyunlarına nasıl cehennem azabını verdiğini görüyoruz. Yüksek bir şahsiyetin gururu; kıskanç lık ve hıyanet yüzünden yaralanın ca, onun ruhundan kan yerine fış kıran ateş, cehaletleri ve kahpelik lori daglamıştır. Bütün haks'zlık-lanın alnında, onun silinmez intikam damgası var. «Kin» in yarattığı söz mucizesi; büyük şöhretleri cehennem dumanına boğaraen, İlâhlar ve kahramanlar oile, maymundan daha gülünç oluyorlar. Dehanın san’at sırrı; zulmün, sefahatin, fuhşun ve hayasızlığın iğrenç çehrelerini siyaha boyamak kudretini göstermektedir. Üstün yaradılışta olan ruhun gururu ve kini olmasaydı, alçakların yüzünü, böyle ebedî bir surette damgalamazdı.
K i n : aklı yaratmasa bile muhakkak kı, onu faaliyete getirir. Zulmün ve hakaretin sosyal faydası da budur!.
Haşini Nalıid Erhil
Tınman’
mesajı
(Battarafı f nıcide)
Vaşington, 7 (AP.) — Bugün Baş kan Truman, Birleşik Amerikanın iktisadi kalkınma bahsinde en biiyük gayretini geçenlerde Avrupa memleketleri tarafından tekemmül ettirilmiş olan kalkınma programını desteklemeye hasredeceğini kongre ile dünyaya beyan etmiştir.
Başkan, âyan ve temsilciler meclislerinin karma oturumunda verdiği Devlet işlerine aid mutad yıllık de-1 meçi sırasında, Marshall plâjıı adım almış olan programı hararetle kongreye tavsiye etmiş ve bu konuda şunlan söylemiştir: .
( Bu teklifin (programın) sıhha-tile vâdetmekte olduğu başarıya i4 nancımı yeniden belirtmek isterim. Avrupa ekonomisi kuvvetlenince, bu kıta endüstrisinin İktisadî perişanlık İçinde olan diğer birçok bölgelere de faydası olacaktır. Hür insanların açlığı ve ümidsizliği altetmek iktidarları bütün dünyaya mânevi bir kudret temin edecektir.
Dünyanın ekonomik kalkınmasını tahakkuk bahsinde diğer devletlerle birlikte çalışmak * tasavvurndayız. Batı yarım kürresi devletlerile işbirliğimizi devam ettireceğiz. Kongreye Çine acele kalkınma ve yeniden i-mar imkânları temin edecek özel bir program sunulacaktır.»
Bundun sonra başkan Truman. Birleşik Amerikanın dış siyaseti hakkında şunları söylemiştir:
DIŞ SİYASET
«Barışı tahakkuk ettirmek azmimizi tatbik ederken sıhhatli, kurucu ve pratik bir yol t.ıkib etmekteyiz. Zarurete, açlığa ve ıztiraba karsı savaşmaktayız. Bu, harbe değil barışa götürür. Bü -yük veya küçük bütün devletlerin tecavüz korkusundan vareste va-w» Sayabilecekleri bir dünyayı kur -mak yolundayız. Bu yol harbe de ğil barışa götürür.
Her şeyden önce, dünya milletleri arasında ahengi tahakkuk et tirmeğ? çalışmaktayız. Böyle bir ahenk cncak insan kardeşliğine ve şahsın şeref ve vekarma nabilir. Bu yol harbe değil, şa götürür.
Gerek dahilde ve gerek
devletlerle sıhhatli bir siyaset ta-kib etmekte olduğumuza emin ola biliriz.»
Başkan Truman, Amerikan dev letinin dünya barışını tahakkuk ettirmek gayesini takib etmekte olduğunu, böyle bir barışın bütün devletler için eşit, hürriyet ve adalet prensiplerine dayandığını söylemiş ve demecine şu şeklide devam etmiştir:
«Birleşmiş Milletler teşkilâtını tamamde desteklemekteyiz. Ve desteklemekte devam edeceğiz. Bu teşkilât önceden kestir i lemiyen ve nahoş güçlüklerle karşılaşmışsa da, nihaî muvaffakiyetinden aminim.
Dünya iktisadi kalkınmasına ve dünya ticaretinin yoniden ^aşlanmasına doğru da gayretlerimizi tevcih etmiş bulunmaktayız.» MECBURİ ASKERLİK
Mecburi askerlik hizmeti kanununun kabulünü isteyen Truman, şunları söylemiştir:
a Birleşik Amerikanın, ancak kudretli bulunması halinde, dünya barışı İçin müessir bir faktör olabi lecoğlne İnanmaktayız. Devletlerin silâhlarını azaltacakları günü taba lükle beklemekteyiz. Bununla bera ber , barış içinde yaşayan bir dün ya ideali ne karşı ciddî muhalefet bak! kaldıkça, kudretli silâhlı ksv
daya barı-
diğer
Bingazide Ingiliz Amerikan üssü
Vaşington, 7 (AP.) — Amerikanın İngiltere ile müştereken Bingazide yeni bir Cebelittank kurmaya karat verdiği hak kın daki habere dair suale, Dışişleri Basın dairesi şefi Lincoln VVhitc: «Hiçbir haberim yok» şeklinde cevab vermiştir.
İNGİLTERENİN DIŞ SİYASETİ
Londra, 7 (AP.) — Hükümete men sub yetkili şahsiyetlere göre, Dışişleri Bakam Ernest Bevin’le kabine yarın îngilterenin dış siyasetini gözden geçirecekler ve müzakere «komünist akınım durdurmak» bahsinde İngiltere - Amerikan işbirliği ni takviyeye yol açacaktır.
Bu mahfiller, kabine müzakerelerinin, Avam Kamarasındaki dış işlere dair müzakerelere kadar gizli tutulacağını ve Avam Kamarasının bu ayın son haftasında bu işle ilgili bir oturum yapacağını söylemişlerdir.
ÎNGİLTERENİN AMERİKA DAN İSTİKRAZI
Vaşington, 7 (AP.) — Hâzinenin dünkü raporunda bildirildiğine göre, İngiltere Amerikadan aldığı 3 milyar 750 milyon dolarlık krediden 100 milyon dolar daha çekmiş ve bu
I
velre idame etmeliyiz.
TÜRKİYE
VE YUNANISTANA YARDIM v
Birleşik Amerika, dev sürekli banş münâse-
«■Bugün letler arası betleri kurulmasına matuf bir çok uluslararası faaliyetlere girişmiş bulunmaktadır. Bu devletlerin ya bancı tazyiklere karşı bütünlükleri ni muhafaza edebilmelerine yardım için Yunanistanla Türkiyeye geniş ölçüde yardımda bulunmaktayız.
«■Bu yardımımız olmasaydı, belki de bugün durumlarında esaslı deği şiklikler olabilirdi. Bu memleketlerin bütünlükleri, bağ?msızıklarınf muhafaza için savaşmakta olan di ğer Orda—Doğu ve Avrupa memleketleri üzerinde kudretli bir tesiri olacaktır.»
Bundan sonra Başkan Truman, Almanya, Avusturava, Japonya ve Korea ile banş andlaşmalanna var mak hususunda Amerikanın sarfet miş olduğu gayretlere mani olunduğunu belirtmiş ve: . Bu devletler den her birile memnuniyet verici hal çarelerine ulaşmak üzere azâmi gayret sarfetmekte devam edeceğiz,» demiştir.
TRUMAN, MÜŞKÜLÂT ÇEKECEKMİŞ Vaşington: 7(A_A.ı - Amerikan âyan Meclisile Temsilciler Meclisinde bu günkü havaya bakılırsa, Avrupanın kalkınması programı için hükümet çe hazırlanan metnin kongreye ka bul ettirilmesi bahsinde Başkan Tnumanın oldukça müşkülât çekece ğine hükmedilebilir. Tahsisat kanu n»md'»n Dİâııın dört buçuk senesi 1-çln dört milyar 150 pıilyon İngiliz 11 ralık bir kısmın geri alınmasını ka bul etmekle hükümet kongredeki bu havayı anlamış görünmektedir. Bu hal durumu hafifletmiştir ve müzakereleri kısaltmağa yarayacak tır. Fakat plânın ilk onbeş ayı iste nilen bil milyar 700 milyon İngiliz liralık kredilerle kanunun, hükümet çe tatbik edilen usul gibi diğer veçhe lerl için mücadele çetin olacaktır.
RAPORUN ANA HATLARI
Vaşington 7 (A.A.) — Ekonomi eksperleri tarafından kongreye verilmek ve muhtelif komisyonların Marshall plânı münasebetlle çalışmalarını ko laylaştırmak üzere hazırlanan bin yapıaklık raporda görülen başlıca mülâhazat şu yoldadır:
Hükümet A vrupanın emrine verilebilecek istihsal hakkındaki tah minler, Avrupa ekonomilerinin 1952 senesinde dayanılabilir bir hayat standardına ulaştıracak derecede kendi kendilerini yeter de hale getirebileceği yolundadır.
Bu rapor Birleşik Amerika tarafından 16 Avrupa milletine İktisadî plân devamınca ihtiyaclaıının tamamını veya bir kısmını karşılamak üzere verilebilecek isti.ısal imkânlarının tahmini yolunda büyük bir gayreti ifade etmektedir.
Raporda birçok madde hakkında müşahede edilen yetersizliğin programın ilk seneleri zarfında 16 AvrupalI devlete müteaddit istihsal maddesi teminine müsaade et ıniyeceği görülmektedir.
Bu hal bilhassa çelik için va-» iddir. Muamafih bol olmaj an nıad delerin Avrupada mümkün merte be iyi kullanılması sayesinde mü hini neticeler elde edebilecektir.
Raporda kaydedildiğine göre, Birleşik Amerika hükümeti bilhas sa kömür madenlerine lüzumlu malzemenin temini gibi husıısata büyük önem vermektedir.
Gerçekten bunların tesliminde
surotle ancak 200 milyon dolar daha alabileceği kalmıştır.
AVAM KAMARASINDA ISLAHA!
Londra, 7 (A.A.) — B.B.C. nin paı lâmento muhabiri, İngiliz hükümeti* nin Lordlar kamarasında ıslahat yap mak çarelerini aramakta olduğu kanaatindedir.
Yapılacak yenilikler bilhassa vcraz set prensipleri üzerinde olacaktır*
Ingiliz - İrak andlaşması
Bağdad 7 (AP.) — İstiklâl par tisinin resmî orgaru olan (Livp el - İstiklâl» gazetesinin «yetkifi bir kaynaktan» aldığı habere göre, yeni Ingiliz - Irak anlaş»nasile İngiltere biri Habbaniye, diğeri Şaybandakı iki hava Ü4«ünü Irak hükümetine terkedecek, fa -kat iki memleket arasında bir müşterek müdafaa konseyi kurulacaktır.
Gazetedeki yazı şöyle devam e« diyor:
«Yeni anlaşma gereğince, bir harb vukuunda veya harb tenlik» si baş gösterdiği vakit, geren bu üsler, gerek demiryolları, liman -lar ve sair nakil vasıtaları müşterek müdafaa konseyinin emrine verilecektir.
Bu üsler Irak hükümetine geçtikten sonra d/ masraflarını în -giltere üzerine alacak, ve ayrıca bunların idaresi için lâzım gelen mütehassısları da İngiltere temin edecektir.»
btaline felç geldi
(Baştaraf\ 1 incide) silmesindeu evvel Brezilyanın Sox yetler birliği nezdiııdeki ilk Büyük elçişi olan M. Pimentei BrancUo başına yaptığı beyanatta Mare.>ıJ Stalinın sıhhi durumunun hakıka ten vahim bulunduğunu söylemiştir.
Büyük elçi Mareşal Scalinin, sağ tarafının tamamile mefluç bul uı-duğunu ve ancak koltuk değn( A rile yürüdüğünü ilâve etnu.; r. Brandoo geçenlerde Stalin, Leni in mezarım ziyaret ettiği sırada t^sa makJardan çıkabilmesi için ke(?( si ne iki kişinin yardan etmek zorun da kaldığım söylemiştir.
tkoro i Bakanı
(Baştarafı 1 incide) kömürün tonu memleketimize 28 lirayı mal olmakta fakat şimdiye kadaı daha aşağı fiyatlarla satılarak aradaki işletmenin zararı olan fark ayrılan bir fondan kapatılmaktaydı. Vaziyet bu suretle ilânihaye devam edemiycceğ^ne göre mesele balıah-lıkla mücadele için kurulan Bakanlardan müteşekkil koordinasyon komitesi gündemine alınmıştır, önümüzdeki günlerde komisyon bu meseleyi de inceliyerek farkın ya cüzisi gibi ayrılacak bir fondan kapr. utmasına veya bir mikdar kömür ihraç ederek bunun getireceği dövizle kapatılmasına veya dahilde fiyatların bir mikdar arttırılarak kapatılmasına karar verecektir. Evvelce de söylediğim gibi bu hususta henüz alınmış hiçbir karar yoktur»
Bakan İktisadi Devlet Teşekkülleri baremi hakkında sorduğumuz »li-ğer bir suale de barem kanununun tâdili sırasında İktisadî Devlet Teşekkülleri bareminin de yeniden gözden geçirileceğini bu hususta 948 yılı İçinde yeni bir tasarı hazırlanacağını söylemiştir.
vukubulacak herhangi bir gecik -me Avrupa istihsaline ağır bir engel teşkil edebilir.
Yine Birleşik Amerika hükftme ti fazla kıt olan maddeleri daha bol olan maddelerle temin etmeğe önem vermektedir. Meselâ Birle -şik Amerika Avruapava ham veya yarı ham çelik yerine mamul veya yarı mamul çelikten daha fazla mikdar gönderebileceğini ü-mid etmektedir.
Yiyecek maddelerine gelince, ra por, Amerikan uzmanlarının bü -tün tahminlerinin uıüaaid hava şartlarına istıruıd ettiğini ve Am4 rikanın zirapt bölgelerinde sadece bir sene vukua gelecek herhaa gi bir kuraklığın hububat ihracatında evvelce derpiş edilen mixda* nn idamesi hususunda aşıhnae| imkânsız güçlükler yaratacağın^ kaydetm e ktedir
Derpiş edilen mikdar şudur:
1948 senesinde Birleşik Ameri -ka Avrupaya dokuz buçuk mil * yon ve 1949 da beş buçuk mdyon ton hububat ihraç edecektir.
Çeliğe gelince; ilk sene zarfın • da Birleşik Amerika Avrupaya yüzde 87 ve ikinci sene yüzde 95 nisbetinde çelik gönderebilecektir.
Amerikanın 1948 de 16 lann ver dikleri ra-oora göre talep ettikleri 41 milyon ton kömürü gönderebl lecekleri anlaşılmaktadır.
SA.YTA: 9
12 3 4 5 6 7 8 9
BRATISLAVANIN SON MAÇI
2
3
Muhtelit bu seferde
4
h
t
Çeklerle berabere kaldı

t

4

Pamuk Telefi ve Satılacak Sümerbank
İplik ve Dokuma Fabrikaları Mües-sesesi Müdürlüğünden:
Bakırköy fabrikamızda mevcut aşağıda cin* ve mikdarı ve muvakkat teminatları yazılı tâli hasılat 20 Ocak 194b günü saat 11 de fabi”ka-da açık arttırma suretile satılacaktır.
İsteklilerin bu tariho kadar fabrikamıza
ve teminatlarını yatırmaları rica olunur, '
Not; Müessese satışı yapıp yapmamakta
İst. Borsasınm 7/1/1948 Fiyatları Londra Nevyorlc Paris Cenevre Amsterdana Brüksel Prağ Stokholm Lizbon
ESHAM VE TAHVİLAT
941 Demiryolu 6 Millî Müdafaa 1 Millî Müdafaa 4
ALTIN
Evvelki
39.30
36.65 35.45 36.85
57.10
33 80
5.43
11.3856
080.—
2.3508
65.7270 105.5468
6.3887
Ç.60
77.8860
11,2495
müracaatla malı görmeleri
Dünkil maçtan
Çeklerin meşhur Bratislava takımı dün beşinci ve son karşılaşmasını üç klüb muhtelitile yaptı. Stada giriş fiyatlarının ucuzlatılması ve muh telitin nasıl çıkacağı hususunda halk ta hasıl olan merak yine sahaya bir hayli kalabalığın toplanmasına sebeb olmuştu.
Hakem Şekibin idaresinde takımlar yerlerini aldıkları vakit, halk, muhtelit kadrosunu, yine memnuniyetsizlikle karşıladı. Üç klüb karması, yine çıkarabileceği en kuvvetli timden uzaktı. Buna sebeb ararken idarecilerdeki otoritesizlik kadar bazı oyunculardaki lâkaydiyi de tebarüz ettirmek isteriz.
Muhtelit takım:
Edhem - Murad, Vedii - Salâhad-din, Bülend, Çaçi - Süleyman, Hakkı, Ahmed, Muzaffer, Halid.
Görülüyor ki muhtelit takını, yukarıda da işaret ettiğimiz gibi, arzu edilen kuvvette teşekkül etmemişti. Uzun zamandır oynamıyan Hakkı ve santrfor oynatılan Ahmed for hattının nasıl işliyebileceğini evvelden tahmin imkânını veriyorlardı.
Oyuna Çeklerin vuruşile başlandı. İlk akın hemen ortada kesildi. Mukabil hücumu Bratislava kalecisi, çıkarak önledi. Oyunun ilk anlarında Muhtelitin, pazar günkü Akıbetten çekindiği farkediliyordu. Lâkin oyun cuların bir türlü birbirlerile anlaşamamaları hiçbir semereli akının yapılamamasına sebeb oluyordu.
Çekler de pazar günkü galebelerinin bir kıymet ifade ettiğini İ6bat etmek için var kuvvetlerde çalışıyorlardı.
4 üncü dakikada Çaçinln Iskasından faydalanan Bratislava sağaçığı kaleye kadar sokuldu. Vaziyet çok tehlikeli idi.
©ağ tarafa Vuruş yaptı, tıkla tuttu.
Hemen bir inkişaf eden Ahmedc kol
topu sökerek ilerledi, tam şüt atacağı sırada hakemin düdüğü. Gol. Avantaj lehimize olduğu halde verilen bu ceza hakemin oyundaki I-da resizi iğin in başlangıcı oldu.
Muhtelitin akınları, dakikalar iler Jcdikce, hızını kaybetti ve üstünlük Çeklere geçti. Karma takımın müdafaası, normal şekilde, anlaşama-makla beraber, Çek hücumlarını önlemekte fazla müşkülât çekmiyor, lâkin for hattı doğru dürüst bir tek akın bile yapamıyordu. Her zaman pasları yerini bıılan Muzaffer ve sağdan güzel inişlerini zevkle seyret tiğimiz Süleyman da Hakkı ile Ah-mpdin oyununa kapılarak oyunu ber-bad etmekte birbirlerile yarış ediyorlardı, For hattında yalnız Halid takımına faydalı olabiliyordu.
20 ve 26 ncı dakikalarda Bratislava sağaçığı İki mühim fırsat daha kaçırarak muhteliti mağlûb duruma düşmekten kurtardı.
30 uncu dakikada Çek Çaçi ile Vediiyi atlatarak rinden güzel bir şüt çekti,
hem mükemmel bir kurtarışla gola mâni oldu.
Devrenin sonuna doğru bizimkiler yeni bir gayretle Çek kalesini zorla-dılarsa da yapılan akınlar semere vermedi ve ilk devre gol olmadan bitti.
ikinci devre:
Muhtelit bu devreye Süleyman ve Çaçlnin yerine îsfendiyar ile Lefte-rl ikame etmiş olarak çıktı.
Rakiblerini kolay şekilde yeneml-yeceklerini anlıyan Muhtelit oyuncuları çok gayerlti oynuyor, lâkin birbirlerinin oyunundan habersiz ol-
Lâkin sağaçık topu sürerek içok hafif bir Edhem de bunu kolay-
dakika sonra sağdan bir Muhtelit akmında yaptılar, lâkin Ahmed
6
7
7
SARRAFLARDA
%
%
%
95.— 20.27
20— VAZIYETİ Dünkü 39.00 36.75
35.50
37.00
57.25
33.50
5,40
derbenttir.
Tahmini mit darı Kg.
(20)
1 ton için muvakkat teminat
40 Lr.—
Soldan Sağa:
1 — Bîr banka; 2 — Başına, (E) yerine (A) konursa Arabça bir keli me olur, Bir nevi ayakkabı; 3 — Bağlı, AEMA (olduğu gibi); 4 — işim, Sonuna (A) gelirse bir nevi mahsul ismi olur, Sessiz bir harf; 5 — Iş, Sonuna (E) eklenirse İzmir İllere verilen bir isim olur; 6 Türki yenin bir bölgesi, Temiz, Sonuna (Ta) İlâve edilirse bir artist ismi meydana gelir; 7 — Bir harf, Karım; 8 — Erler, Müsaade; 9 — Ba şındaki harf çıkarılırsa meşhur bir çikolata markası olur, Şüphe.
1 likandan Aşağıya:
1 _ Gök, Ölümlerde söylenir: 2 — Bir dağ, Bir nota; 3 — Mutlu, Bir isim; 4 — Edebiyatçı kadın. Es ki bir Türk devleti; 5 — Tersi Asker, Sonuna ıK> harfi ilâve edilir se ve tersin ien okunursa eski bir dayak nevi olur, Bir harf; 6 —Bir harf, Temiz, Pislik;7 — İşçi bayan; 8 — Rutubet, Birinci ile üçüncü harfi arasına (A) konursa, misâl olarak manâsına gelir; 9 — Birinci ile sa
Muhtelit paslaşarak kale yakınına geleıniyeccğini anladı. Oyuncularımız uzaktan yakından şüt tecrübesi yapıyorlar.
26 ncı dakikada Salâhaddinin çektiği demir gibi şüt de Çek kalecisine harikulade bir kurtarış yapmak imkânını verdi.
Çekler arasıra soldan akın teşebbüsünde bulunuyorlarsa da ofsayt imdada yetişiyor. Bu sırada Hakkı çıktı, yerine Naci girdi. Fakat İş işten geçmişti. Oyunun son dakikalarını, Çekler, gol vermek azmile, sıkı bir müdafaa oyunu oynıyarak geçiriyorlardı.
Muhtelitin eline 39 uncu dakikada büyük bir fırsat goçti; iki bekin ara sından ileri bir pas Ahmed topa yetişti. Kaleye üç metre kadar bir mesafe vardı.
Ahmed sağ zünden top gitti.
Bu son fırsat da kaçtıktan sonra her iki taraf ta karşılıklı birkaç a-kın yaptılar, fakat bir netice çıkmadı. Böyle Galatasaraya ve Beşiktaşa mağlûb olan Bratislava takımı, millî takım namzedlerile yaptığı maçı 0—0 beraberliklo bitirdi. Yazık!.
Cinsî
944 paçalı
V. A. I. D. 13 bodrum döküntüsü «Linter pamuğu»
V. Ali. D. 11 - 12 «harman hallaç altı tüyîi fazla çepeldon dolayı 2 ci kalite
V. A. III D. 5-6-6-8-10-14 döküntüleri 1 oi kalite döküntü
V. A. Y. D. 17 kirli ve yağlı meydan döküntüleri V. 1. D. 3-4 «fitil - Halka telefleri döküntüleri Karışık telef «V. A. 2-Vr A. 3 araeı evsafına tekabül etmektedir»
U. A. Beyaz temiz açılmamış
Ü. F. Renkli açılmamış
U. G. «beyaz lıaşıllı 5 m. den fazla olan yumak halinde»
0. G. Renkli lıaşıllı levent sonu 5 in. den fazla «yumak halinde»
Beyaz lıaşıllı 5 M. kadar «ura halinde» Renkli lıaşıllı levent sonu 5 M. halinde»
U. Beyaz levent sonu haşılsız 5
k
8ü.000
Reşad Al. Cumhuriyet Al. Aziz Al.
Hamld Al. İngiliz Lirası. Gülden.
Külçe.
ZAHİRE
e
9
9
ı
16
106 000
15
Para
30
2315
—.350
bir görünüş
70
kadar
1.300
22
M. den
fazla
Hakkı
39
1 000
38
Af. Nimet ÜYREN
Yer, i Neşriyat
KEMAL YOLU
■IICITMRiAİKlKIO
santimi
gelen
ve CC'
9
3160 2461
103
28
79
33
12
62
22
26
62.000
8.000
32.000
Bu siyasi mecmuanın 101. sayısı mûtad dolgun münderecetile çıktı Tavsiye ederiz.
f
MİLLET
GÜNAH
K. Beyaz levent sonu lıaşılsız 5 halinde»
K. Renkli haşıl sız. levent sonu 5 metreye
2.000
5.300
3 üncü harf arasına (E) konur-kıktık olur, Din, İnanç.
BVVELKÎ BULMACANIN HALLEDİLMİŞ ŞEKLÎ
1 2 3 4 5 6 7 8 9
Kirli ve yağlı üstüpü
U Renkli haşılsız levent sonu 5 metreden
Bu ciddi ve yüksek mecmuanın 90 nıncı nüshası ve Ansiklopedinin 69 uncu forması bir arada intişar etmiştir.
—.600
8.600
Top sağ kenarda ldi. ayağile vuramaması yü-direği sıyırarak avuta
maktu olarak sayfa,
8
38
92
—.150
32.300
11.000
5.700
1.000
22
11
İSLAM • TÜRK ANSİKLOPEDİSİ VE MECMUASI
GENERAL ® ELECTRIC
t
BORSASI
Kuruş
metreden kıea
4.400
12.000
1948 PLANI
200.000 LİRALIK İKRAMİYE

Tefrika No.Hl
Yazanı
18.45
19.00
19.00
19.15
19.20
Başlık 1
2
3
5
6
20.00
20.15
20.30
20.35
21.15
yürekleri Zab Irmağı düşen Hasaı
Yılda dört çekiliş: Her çekilişte 1 EV, 1 ARSA ve dolgun para ikramiyeleri...
Şen bir yuvaya sahip olmak isterseniz, TÜRKİYE ÎŞ BAN-KASI’ndaki tasarruf hesabınızı en az YÜZ liraya yükseltiniz. Hesabınız yoksa derhal bir hesap açtırınız.
TÜRKİYE ÎŞ BANKASI
Mil IJI.mil.kUJJ,
duklarından bir türlü anlaşamıyorlar. Çek müdafaası da bütün hücum lan kolaylıkla durduruyor, oyunda yok gibi.
8 inci dakikada Lefterden pası Ahmed güzel kullanıyor
za üzerinden bomba gibi bir şüt. Lâkin Çek kalecisi fevkalâde bîr plon-jonla topu kornere çıkarıyor.
14 üncü dakikada yine Çek kalecisi Hakkının çok yakından çektiği bir şütü mükemmel bir şekilde kurtarıyor ve alkışlanıyor.
j M',A V|E;R A 1 . Cl.N
2 EİH;A L! 1 ■IŞIR 1
3 T!1 İR:E |W I M K A
4 A'Z!« N E B Z1 E M

sağaçığı ceza üze-Lâkin Ed;
Ampule
ihtiyacınız
Milliyetçi Üniversite gençliğinin Çıkardığı bu ülkü ve dâva mecmuasının 6 inci sayısı olgun bir muhteva, orijinal ve güzel bir kapak kompozisyonu ile çıkmıştır. Her mi; liyetçiye tavsiye ederiz.
5
6
/
8
9
M,BİR ı k!r;e;«;s
ı:nia;l:«İe DİAİT
r e;k!a d ■ 1 !M| A
î DE ■ IOİ YİMİAİK
va rsa
ısrar ediniz
Yeni yılın bu içli aşk ı omam dört renk ve çok nefis bir kapak içinde satışa çıkarılmıştır. Genç kalemler den Ilhan Özükilin eseri olan bu ro man gerek üslüp gerek mevzu iti-barile her sınıf oyukucuyu tatmin edecek mahiyettedir.
Uygunsuz kadınlar gittikçe artıyor
Evvelki gece Boyoğlunda yapılan aramada 10 uygunsuz kadın yakalanarak muayeneye sevk edilmiştir. Yapılan muayene sonunda kadınla nn hepsinde de hastalık olduğu an laşılmıştır.


Yeni Sabah'ın
İLAN FİYATLARI
Kr. 1500
500
400
300
250
150
Grip - Baş - Diş ve Romatizma ağrılarına karşı
— İsmim Haşan!
Bu ismi duyunca Talha Abdürrahmanın gözleri yaşardı, rebesinde şehid lamışlardı.
Talha; teessüre kapıldığını sezdir memeğe çalışarr1*:
— Var ol Haşan, dedi, hayatımızı kurtardın.
— insanlık vazifemi yaptığıma kaniim.
Daha da pek gence benziyorsun?
— Evet, henüz pek gencim... yaşım on sekiz...
— Şimdi Haccâc
— iki gün evvel
— Nereye gitti?
— Bunu merak kimseye sormadım.
— Büşcyre ne oldu?
— Hangi Büşeyre? Haccâcın sev gillsi olan kız mı?
— Evet, tâ kendisi,.
nerede, Haşan ? çıkıp gitti.
etmediğim için


Ü. E. Ü. H.
«Tura
Ü. B.
«yumak halinde» Ü. B.
«tura Ü. Y. kadar
Ü. 1. Ü. Y.
fazla
Nazilli üstüpüsü
4EV, 4ARSA
Birinci Çekiliş: 1 MART
Hesaplarında altı yüz liradan fazla paıası bulunanlar her beş yüz liraları için çekilişlerde ayrı bir lıur’a numarası alacaklardır.
Ayrıca, 21 Nisan 1948 de ÇOCUK HESAPLARI için zengin ikramiyeli çekiliş.
İmtiyaz sahibi: A. CEMALEDDİN SARAÇOĞLU - Yazı işlerini fiilen İdare eden: Yazı işleri müdürü: FATİN FUAD — Dizildiği Yer: «Yeni Sabah» mürettiphanesi - Basıldığı yer: «Gün Basımevi»

Buğday (Yumuşak, Dökme) Keten Tohumu Un: (84/86 Randımanlı 72 Ki. çuval)
Un: 74/76 Randımanlı 72 Ki. çuval)
Afyon (Kaba) Tiftik


7.28
7.30
7.30
7.45
8.00
8.45
günkft ProgTam
PERŞEMBE — 8/1/1948 Açılış ve program: M. s, ayan,
Müzik: Marşlar (Pl.) Haberler,
Müzik, Müzik; Şarkılar, Türküler (Pl,) Kapanış,
Açılış ve program, M, s, ayan,
9.00
12.28
12.30
12.30Müzik: Şarkılar,
13.00
13.15
13.40
14.00
17.58
18,00
18,00
18.35
21.45
22.00
22.20
22.45
22.45
23.00
Haberler, Müzik, Müzik, Kapanış, Açılış ve program, M, s, ayarı, Müzik,
Konuşma: Verem
Münasebetile.
Müzik: Şarkılar, M, s, ayarı, Haberler,
Geçmişte Bugün, Müzik: Radyo Dans Orkestrası. Müzik.
Radyo Gazetesi, Serbest Saat.
Müzik: Tarihi Türk Müziğj Müzik: Radyo Senfoni Orkestrası,
Konuşma, Müzik, Müzik, M, s, ayarı, Haberler, Program ve Kapanış,
Muallimler Birliğinin çayı
Her sene yapılan ve bütün Istan oul muallimlerini bir araya toplayan Muallimler Birliği çaylı toplan tısı 10 Ocak 1948 Cumartesi günü ve gecesi, Liman Lokantası salonlarında yapılacaktır. Davetiyeler İçin 84254 numaralı telefona başvurula cağı gibi, her gün öğleden sonra, Eminönü Halkevindeki Birlik mer (tezinden de alınabilir.
— Haccâc, onu ebediyyen kaybet ti.
Talha; gözlerini dehşetle açarak haykırdı:
— Ne dedin?
— Haccâc, onu ebediyyen kaybetti, dedim.
— öldü mü Büşeyre?
Haşan, birkaç defa yutkundu:
— Bu suali nereden çıkardın? Ben Ölümden filân bahsetmedim ki...
— Fakat sözünden bu anlaşılıyor. «Ebediyyen kaybetti» nin mânası nedir?
— Sözümden böjle bir mâna çıkarmak pek tuhaf... demek istedi -
ğim şudur: Haccâc, Büşeyreyl filinden kaçırdı. Onu artık ele geçiremez. Yalnız, merak ediyorum iyi yiğit; sen Büşeyre ile neden bu kadar alâkadar oluyorsun ?
Talha, hemen cevab vermedi. Biraz düşündü. Sonra başını sallıyarak mırıldandı;
— Onu seviyorum, Haşan!
Haşan, kısık bir sesle:
— Bundan ne çıkar, dedi. O da seni sevmeli ki senin onu sevmen bir mâna ifade etmiş olsun.
— Çok doğru Haaan, çok doğru .. Lâkin ona kendimi zorla aevdiremem
• ••
— Öyle ise bu aşkından vazgeçmelisin.
— Dünyada aşktan vazgeçen bir âşık tasavvur edebilir misin?
Talhanın henüz yüzünü görmediği bir delikanlı ile bu şekilde konuşması pek mânalı idi. Abdullah ile Ab-durrahman, ikisi arasındaki konuşmayı dikkatle dinliyorlardı.
Talha, Abdurrahmana bir göz işareti yaptı. Abdurrahman, bu işaretin mânasını anladı. Ansızın elini uzattı. Haşanın yüzündeki siyah örtüyü çekip aldı.
Talha, çılgınca sevdiği Büşeyrenin güzel yüzile karşılaşınca:
— Evet. Büşeyre! Büşeyre!.. diye bağırdı.
Talha, bunun erkek olmadığını sesinden anlamıştı. Yüzünü açmak istemeyişi dc Talhanın kanaatini teyıd ediyordu. İşte nihayet mes’ele anlaşılmıştı.
Yüzündeki siyah örtünün çekilip ahnacağ’nı hiç ıımmıyan kız, şaşırıp kalmıştı. Cevab vermek istiyorlar; fakat dilini harekete getiremiyordu. Sadece:
— Durmıyalım, diyebildi.
Talha, konuşmasına yardım etti:
— Evet, durmıyalım, gidelim... Fakat nereye?
— Uzaklara, beni de çok uzaklara ..
Sustu. Biraz düşündü. Sonra devam etti:
— Haccâc. iğrenç niy adam... Korkunç bir adam... Zalim ve mtlstebid bir adam... Bir uçurumdan uçarak, bir dağdan yuvarlanarak, bir suda soğularak, bir yangında yanarak, oir (Devamı var>
del Fon • • 443 54
W* ■ iU EsK r *. • İl Cün »rul
M fc: r Jo. 44
w y 5
As. Posta 14814 ten aşağıda No lan yazılı üç parça boş sevk muhtı rası gaiptir. Hükümsüz olduğundan alakadarlarca İbraz edenlerde» kabul edilmemesi ilân olunur
Cilt Uo.
000376 000376 000376
Sıra No. 000033 000034 000035
İLAN
Fen Fakültesinden aldığım 3700 nu maralı şebekemi kaybettim. Yenisi nl alacağımdan eskisinin hükmü yoktur- Necati Ersoy
I