I CUMA
OCAK
1944
2800 Kr.
1500 »
800 »
300 >
ABONE fûrMye Senelik 6 aybk
3 aylık 1 aylık
İdare: Nuruoamanlye No. 17 Tel adresi: «YENİ SABAH» İSTANBVL Telefon: 20795
BEDELİ
Ecnebi 5400 »00 1000
600
Kr.
>
>
>
10
SAYISI
ITTCR
YERDE
KURUŞ
HÜRRİYET VE HAKKIN YILMAZ MUDAFİİYİZ
Herhangi bir partinin başına geçip geçmiyeceği sualine
Onuncu Yıl ! No. 3191

Bence iç siyaset durumunda değişen hiçbir şey yoktur, çıkar t ek II yol milletin hakemliğine miiracaatle yeni bir seçim yapmaktır..» ||
1
■■
’in istifası için Mareşal ne diyor ?
>J|
K. Önerin istifasının akisleri
"Kenan Ömer bey,Demokrasi alanında, meydan muharebesi kazanmış bir adamdır»
alnız Türk vatanının değil, belki bütün dünyanın en faziletli ve feragatli insanlarından birini, büyük askeri, Mareşal Fevzi Çakmaklı yine Çan-kayadaki inzivagâhında, cild cild kitablan ve sayısız hâtıralarile baş başa buldum.
Millet hizmetine ve memleket hayrına kıskanılmadan bol bol har canmış uzun ve şerefli bir ömrün baklyyesini de, nefsini her hangi bir cehemeline, en küçük bir ikbal hırsına kaptırmadan yine yurd hizmetine vakfetmeyi vazife saymış, bu gerçekten büyük adam be-5L !>öWki bvyî’klern ha* o çek kibar tevazuu ile karşıladı.
Bir sene evvel bir kış günü yine
Mareşal Fevzi Çakmak
Çankayanm kartal yuvasına ben-ziyen bu dekoru içinde, daha sonra Erenköyündeki köşkte ve daha sonra İzmir seyahatinin yorucu ve kavurucu uzun otomobil yolculuğunda, bütün etrafındakiler! bir ba ba şefkati ile süzen, yüzlere gülüm siyen ve kalblere ümid aşılıyan o çok canlı ve fevkalâde genç bakışlı gözlerle jdne karşı kargıyayım.
— Paşam Ankara size yaramış, Maşaallah sizi pek iyi gördüm. Hattâ diyebilirim ki Erenköyüudö-ki son vedaımdan sonra bir kaç yaş daha gençleşmişsiniz. Lütuf buyursanız da şu ab-ı-hayat çeşmesinin bayının; yahut da kaynağını bizlere de tarif buyursanız.
(Devamı Sa., 6; Su., 1 de)
r
İyi işlemiyen Makine...
*------------
Halk Partisi çeyrek asırda iyi işler bir makine bile kurmaya muvaffak olamamıştır. Sonra Cevdet Kerim İncedayı da, biz da ha bir yaşındaki Demokrat Partiye memleketi nasıl emanet ederiz, diyor... Sanki 25 yaşındaki Halk Partisi ve hükümeti mükemmel bir makine kurmuş ve memleketi gülüs-tana çevirmiş gibi...
I_________★_______________
arti kavga lan dışında ve üstünde durulacak, mühim noktalardan biri de devlet makinesinin işleme »arzıdır. Hükümetler, kabineler değişir, çeşitli partiler iş başına gelir. Faraza Fngilterede bir kaç yıl evvel Muhafazakârlar İktidarda idi, şimdi İşçi Partisi mevkidedir.
Yarın tekrar Muhafazakârlar kazanır, öbür gün bir koalisyon kabinesi kurulur. Bütüıı hu değişiklikler cemiyetin yüksek makam ve mahfillerinde yapıhr. Bu dalgalanmalar, bu sallanmalar a-sıl devlet makinesine en ufak bir tesir yapmaz, kurulmuş olan devlet makinesi müsteşarlarile, umum müdürlerde, müdürlerde, memur-larile, mahkemelerde ve bütün teş kilâtile bir saat gibi tıkır tıkır işler. Çarhların dönmesinde en ufak bir arıza olmaz. Yoksa böyle olmayıp da milletin işlerini daimi bir tarzda görmeğe memur â/etler politika tahayyüllerinden, siyaset rüzgârlarından müteessir oinıak lâzım gelseydi, Demokratik ve çok partili memleketlerde âmme hizmetlerinin görülmesi her an felce uğramak icahederdi ve bu bakımdan faraza bir Fransa için hiç bir zaman sürekli bir idare makinesi \e sistemi kurmak nasib olamazdı Ç iinkü bu memlekette parti ihtirası ve mücadeleleri hiç olmazsa yılda bir kabine ve ekseriyet değiştirmekle kalmamış, ayrıca her yirmi, otuz senede bir rejim bile değişmiştir.
Büyük Ihtilâldenberi geçen yüz elli sene içinde kaç defa cura-lıuriyet ilân edildi, kaç defa ımpa-(Devamı Sa., 3; Sü„ 4 de)
Ankaradan gelen iki D. P. Milletvekili gece Kenan Önerle, evinde görüştüler
Bu iki Milletvekilinden Emin Sazak: “Kenan öner partimize büyük hizmetler etnf; faal bir elemandır ; kendisile anlaşmaya ve bir hal çaresi bulmaya geldik!,, dedi
İstanbul Belediye isi kim olacak ?
Umumî kanaat yeni Belediye Baş kanının particilik mülâhazası üzerinde hareket edilerek seçileceği merkezinde
Vilâyetle belediye meclislerinin ayrılması ve belediye reisinin seçici etrafında hazırlanan tasarı Büyük Millet Meclisine sevkolun-muştur.
948 yılının Istanbulun belediye seçimleri için intikal yılı olarak ka (Devamı Sa., 5; Sü., 1 de)
Belediye reisliğinin en kuvvetli nam-zedlerinden Faik Yargıcı
Demokrat Parti milletveKillerin den Emin Sazak ile Enis Akaygen dün sabahki Ankara ekspresi ile şehrimize gelmişlerdir. D. P. me-hafilinde bu seyahatin doğrudan doğruya Kenan öner’in iktifası ile ilgili olduğu açığa vurulmaktadır.
Bu araaa; uzun zamandanberi şehrimize gelmemiş bulunan D P. İleri gelenlerinden Emin Sazak’ın Enis Akaygen ile birlikte tstanbu-la â>ü ularuK grlvıiş cluıaian, iki tarat’ arasında vaki olduğu iddia edilen, anlaşmazlığa uzlaştırıcı bir hâl çaresi bulmak maksadını atfedilmektedir.
Dün akşam kendilerini, D. P. il merkezinde ziyaret eden gazetecilere Emin Sazak şunları söylemiştir:
«— Bildiğiniz gibi, ortada, muh telif dedikodular arzeden bir istifa hâdisesi mevcuddur.
Lüzum gördüğümüz için, lstan-bula gelmiş bulunuyoruz. Vaziyet ne olursa olsun, Kenan öner, partimize elinden geleni esirgememiş, ğeoe gündüz çalışmış, tam mâna-şNe hizmet etpıiş bir elemandır, punu bizim kadar herkes, bütiin D. P. biliyor.
Partimiz, Demokrasiye, elinden geldiği kadar hizmet etmeyi, kendine şiar edinmiştir.
Demokrasi dâvaeına, bütün gücümüzle. dört elle sarıldığımız bir anda, böyle bir hâdisenin zuhur etmemesini gönül dilerdi.
Maamafih, tâbir caizse hâdise, (Devamı Sa., 5; Sü., 4 de)
Enis Akaygen
Fenan öner
* (
Emin Sazak
î
İsviçre gazeteleri emin kaynaklardan aldıkları kaydile bu mühim haberi dün verdiler
aberia bâriz şekilde bir esasa da istinat ettiği bildiriliyeı

İşçilerin durumu
Milletv ehillerinden müteşekkil bir hey’et iki aylık tetkiklerden sonra 150 sayfa tutan bir rapor hazırladı
i Celâl Bayar’ I
( ın beyanatı | l ve bir hatâ I
> -------------°----- >
> Bahis mevzuu suali * S ve Bayariu cevabını J
> aynen tekrar ediyoruz {
Dünkü nüshamızda Demokrat Parti başkanı Celâl Kayarın unıh* |elif dahili politika hâdiseleri hakkında beyanatı çıktı.
Geceleyin Ankaradaki hususi muhabirimiz tarafından gece nekrelerimize bildirilirken, İki müobçt fi’lin menfi şekilde, yazılmış olması yüzünden sayın Bayann beyanatının o kısmı tamamlle makûs
(
i

I
7
Ankara, 8 (Hususi) — Geçenlerde Demokrat Parti milletvekillerinden Haşan Polatkan, lgçi yevmiyeleri ve ücretleri hakkında Meoliste bir sual sormuş ve Barbakan Haşan fiaka cevabında işçilerimizin durumunun birçok Avrupa memleketle-rile mukayese odilebilecek bir durukla geleceğini bildirmiştir. Haber aldığımıza göre Meclis çalışma komisyonu sözcüsü Hulûs! Oralın başkanlığında Dr. Şerif Korkut, Emi-
neddin Çeliköz, AH Rıza Arı vc da-1 ha bazı milletvekillerinin katıldıkları bir heyet Karabük, Zonguldak, Çatalagzı, İstanbul, İzmit, İzmir ve Nazilli bölgelerinde iki ay süren bir * gezi yapmışlar vc işçi meselesi üzerinde yaptıkları incelemeleri lfü eayfa tutan bir rapor halinde Halk Partisi Başkanlığına vermişlerdir. Raporda ayrıca Dr. Şerif Korkut tarafından eklenmiş bir de sıhhî m(L
(Devamı Sat, 5; Sü., 5 de»
Bern: 8 (AP.) — İsviçre hükümeti kaynaklariyle yakından temasları bulunan «Der Bund» gazetesi, Stalinin ölümüne dair haberlerin İsviçre Federal Konseyinde bahis mevzuu edilmekte olduğunu yazmaktadır.
Bununla beraber, hükümete dahil yetkili şahsiyetler, bu konuda her hangi bir malûmat sahibi olmadıklarını söylemişlerdir.
«Der Bundt bu sabahki nüshasında şu başlığı kullanmıştır: «Sta 1in öldü mü?» öğleden sonraki niis hada da «Satiline dair» başlığını kullanmıştır.
«Berner Tagwacht» adlı bir sos yalist gazetesi de, «Stalin öldü?»
başlığını kullanmıştır. Sosyalist partinin organı şunları yazmaktadır:
«Stalinın ölümüne dair haber bariz bir şekilde bir esasa dayanmakta olup. Stalinın hasta olduğu na, koltuk değnekleri kullanmakta olduğuna ve bir İsveçli kanser mü
tehassısının Moskovaya çağrılmış olduğuna dair evvelce verilen haberler, bu yeni haberi bir derec^v. kadar inandırıcı hale sokmaktadır.»
Berner Tagwacht» yazısına -a şekilde devam etmektedir: (Devamı Sa., 5; Sû., 6 da)
JAKVIMDENBIR YAPRAKİ
Memur kadrolarında tensikat
Vilayete gelen emirlerde Bucak tahıirat kâtiplerinin kadro harici bırakıldığı ve Belediyede de miinhallere hiç bir yeni tâyin yapılmaması katiyetle bildiriliyor...
Momur kadrolarında tensikat yapılması etrafmdu Ankarûdûh verilen kararlarla ilgili Olan şehri* iniz alâkalı makamlarına yeni e-mirler gelmiştir.
Vilâyete gelen emirlere nazaran evvelce E cedvellne tâbi memurların yani bucak tahrirat kâtihlerl-
(Devam» Sa., 5; Sil., 2 de) ' nln durumları karara bağlanınıg F
ve bunların kadro harici bırakılma tı kabul edilmiştir.
Bundan başka Defterdarlık memurlarından bir kısmının da tensikata tâbi tutulduğu bildirilmektedir.
Diğer taraftan belediyeye gelen kadro değişiklikleri şimdilik bir' (Devamı Sa., 0; Sü., C da)
Cehennemler ve Zebaniler
İstanbullu merak etme
-----—O-----
Kaşıntı ve ishalin sebebi yediğimiz elen ekteki Çavdardan ile r( geliyormuş
Erzurumlu dele
Cafer Beyin Milli Al Uca-sırasında bir resmi
(Yazını 5 incide)
B
hakkında bir ta- «
tafsilât veriyor. | ______ tafsilâta göre kuklaların başbaka-
fULUNAY^
hikâyesi gibi...
Yılânııı biri bir diken kümesi üstün* do uyurken sel basmış, kümeyi iak»-mile götürmeğe bat* lamış. Bu manzarayı konardan gören bir
ir gazetenin Yunanistan muhabiri Yunanıstandakl âsi kııv vetlerln teşkil ettikleri «Kukla hükümeti» nın â-zası kıın
Bu
nı Markos, Anadolulu bir Ruın imiş; portakal fıstık satmış, hamallık garsonluk vc tütün ameleliği etmiş, (sa-bıka-ı- ınükerriro) ashabından imiş. Başbakan muavini, Florinalı bir berbermiş; polis tâbirince (ınazanne-i-su’) takımından imiş; Maliye Bakanı da «Lansa» lı işsiz makulosi bir adam iniş, Ziraat Bakanı köylü imiş, hrm de ayyaşlıktan dolayı işinden çıkarılmış; İaşe Bakanı Kıbrıslı imiş; hırsız lifti yüzundon Kıbrıstan kaçmış; Sosyal Yardım Bakanı müşterisız avukatmış ve hapishane kaçkını imiş; Maarif Bakanı da eski bir morfinomanmıs. Bu sicilleri sırahyan ınuhahır, soruyor :
«İşte, hür Yunan cumhuriyeti muvakkat hükümeti... Bu gibi adamlardan no beklenebilir ki?»
Muhabir haklı. Tıpkı (tilki ile yılan)
Söyre
çürük kukla
tilki:
— Tamam, tamam 1 doıniş... gemiye böyle kaptan yaraşır!
Yalnız mos’elenin bize biraz golen tarafı var: O da meselâ
hükûmotının» Başbakanının portakal, fıstık satmış olmasının, hamallık, gaf sonluk vo amelelik yapmış oimasır’n bir kusur gibi ileri sürülmüş olmacr dır. Portakal fıstık satan, hamall'k, garsonluk, amelelik eden bir adam siyasi haklarından mahrum mudur? Onun künyesinde «sabıkasın olması kâfi iken portakal, fıstık satıcılığını, hamallık, garsonluk vo tütün ameleliğini bir cürüm gibi sıralamak ne kadar yanlıştır; Başbakan muavininin borberlıgi, Maliye Bakanının işsiz olması, Ziraat Bankasının sar/ıoşlugu târizo değer şeyler değildir.
Mussollnınin, Lozan konferansında (Lütfen sayfayı çevirini#


I
9


'i
SAYFA: 1
y k rr r a. o a. «
0 OCAK 1948
İzmir İstiklâl Mahkemesinde neler gördüm ?|
OkUYUCU
1
Atatürk’e suikast tafsilâtı ve içyüzü



1B1 YORki
I I HER SABAH]
(
Tefrika No. 139

Bu yazı kimin yazısı-
Yatan Çt
— Hiç malûmatım yok. ÇünkU bunun aleyhinde bulundum.
Reis dokuz maddelik lttihad ve Terakki programını kâtibden iste di ve program yazılı kâğıdı maznuna verdi.
Reis dır?
— Yazıyı tanımıyorum.
— Maddeleri okudun mu ?
— Bunlarla alakadar değilim?
— Ne zaman tertib edilmiş?
— Bilmiyorum.
— Cavid bey bu programın mad de madde bu içtimalarda tesbit e-dildiğini söylerse ne diyeceksiniz?
— Yüzüme karşı söyliyemez. Bendeniz öyle bir içtimada bulunmadım. Ben bir içtimada bulundum. Orada böyle bir şey olmadı. Bunu ne kimsenin elinde gördüm ne işittim.
Maznun reisin suali üzerine Terakkiperver fırka teşkili için îstan kılda Kara Kemalin temasları hak kında hiç bir şey bilmediğini, Hafız Mehmedi, Abdülkadiri tanımadığını söyledi.
— Verdiğiniz cevablar menfidir. Çok şeyler biliyorsun, söylemiyorsun.
— Müsaade ediniz söyliyeyim. Ben Gazi Paşa hazretlerine hürmet ve kıymeti daima izhar ettim. Sonra daha evvel Ziya Göi'alp «Çanakkale» mecmuası çıkar-yor. Orada Gazinin resmi var. Bundan mülhem yazıyı bu resmin altına koymuştur. Yine bu Millî îktisad Bankası müdürü ile Bursaya arzı ta’zimata gidiyoruz. Ne kadar riyakâr olmalıyım ki ta’zimata gidiyorum. Sonra Darilfünun mitingine gidiyorum. Tefin ve tenflr e-diyorum. Suikasd hareketini.
— Ne demek istiyorsun bunlarla?
— Demek istiyorum ki Gazi paşaya bu alâkayı gösteren bu adamın bu işlerle meşgul olması müm kün değildir.
— Suikasdden kaç gün evvel Kara Kemale gittin?
— Bakûden sonra iki defa gittim. Biri yazılan kitab cüz’ünü al-mıva diğer ikinci cüz’ü bırakmıya.
— Bu kitab nerede tebyiz ediliyordu ?
—Sadeddinin odasında.
— Kara Kemalle burada görüştün mü?
— Bir defa rastgeldim. Ben Ba-kûde Gazi paşanın menakibini neş rederlcen bunlar burada suikasdle meşgul imişler. Nasıl aralarında bulunabilirim.
— Şimdiye kadar hiç bir müsbet cevab vermedin. Hâlâ beni kan dırmıya çalışıyorsun. Kara Kemalin yazdığı nüshalardan yanında var mı?
— Orada tek bir cüz vardır. Şimdiye kadar üç yüz sayfa kadar yazılmıştır. Kitab (1500) say-

>
'i
VIMDEM WAPRAI
falık kadar.
— Sadeddini nereden buldun?
— O rica etti. İktisadiyatla meş gülmüş öğrenmek istiyordu. îki seneden beri yazıyor.
Butada müddeiumumi bey dedi ki: cMaznun eğer iktidar mevki-indeki hükümet yemin ettiğimiz terakkiyi ifade etmeseydi. Komite halinde kalacaktık, dedi. Bu mühim bir noktadır. Demek ki kendileri iktidar mevkiinde olmayınca komite halinde çalışacaklardır.»
— Efendim maksadım o değildi.
— Komite oluruz diye bir şey söylendi mi?
— Hayır böyle bir şey söylen -medi. Yalnız benim itirazım üzerine Hamdi Babaya «ne diyorsun» diye söylediler o da «Böyle bir şey hatırıma gelmedi* dedi.
— O ietimada başka neler söylendi? Ve kimler söyledi?
— Huzuru mahkemeye geleceğimi bilseydim hatııumda muhafa za ederdim. Fakat aradan bıı ka dar zaman geçti.
Üçüncü celse
Burada t celseye nihayet verildi. Üçüncü celsede Eyüb Sabri be -yin muhakemesine başlandı.
Reis — Daha evvel lttihad Terakki fırkasında idiniz?
— fcvet.
— Balkan harbi esnasında Arna vudluğa giderken yakalandınız?
— Evet.
— Ondan sonra Ankaraya geldiniz.
— Evet.
— Burada Millet Meclisinde â-za bulunduğunuz esnada haricde firari bulunan lttihad ve Terakki ricaliyle muhaberede bulundunuz mu?
— Hayır, mektub aldım, fakat siyasî cereyanlar etrafında bir te maşta bulunmadım.
— Enver paşanın mektubundan bahsetmek istiyorsunuz?
— Evet.
— Bu mektublarda neden bahsediyordu ?
— «Müdafaaya yardım ediniz, Gazi ile birlikte yürüyünüz» di -yordu.
— Küçük Talât bey sizden bir talimat aldığını söylüyor.
— Bizim müdafaa için çalıştığı mızı bunun haricinde faaliyette bulunmak doğru olmıyacağmı yaz mıştnn.
— Butumda bir kongre toplanmıştı. Bu arkadaşlar (Halk Şûralar fırkası) , (İslâm İhtilâl Ce -miyetleri) ve nihayet (lttihad ve Terakki) fırkasının tekrar meyda na çıkartması etrafında müzake -ratta bulunmuşlardı!.
— Hattâ bu mesele etrafında malûmat da vermişlerdi. Fakat, tamamıle aklımda değil.
— Nail bey ile bir talimat gelmiş ve bunun etrafında Şükrü, Ab dülkadir, Naim bey, Cevad bey ve saire ile bunun kabili tatbik olup olmadığı hakkında burada toplanıp müzakerede bulunmuşlar dı.
Dev et Denvr)ollarından to r ş.kâ}el
Adresi muhiliz bir okuyucumuzdan aşağıdaki mektubu aldık:
Hükûmetüniziu yeni çıkardığı işçiler halikındaki kanun gereğince işçi ve amelelerin eline aldığı aylık tutarından (60) lirasından verginin kobiimiyeceği yayınlanmıştı.
Hususi müessese ve diğer resmi nıüesMcsclerde çalışan işçi ve ameleler bu haktan istifade etmektedirler.
Halbuki 1). Demiryolları a-melelerini bu haktan mahrum bırakmışta.
Bu haktan istifade eden ameleler varken D. Demi ry ol lan ameleleri niçin istifade etmesinler. Bu dileğimin ga-zateniz vasıtasile alâkalılara duyrıılmasını dilerim.

BİR ŞİKÂYETE CEVAB
Kendir ve Türk Anonim
Gazetenizin li sayısında
para cezası dersi almağa mec burîyet var mıdır» başlığile çıkan yazı incelendi.
3457 sayılı kanunun birinci maddesi, işçilerinin mesleki bilgilerini arttırmak için kurslar açmağa sınai müesseseler! mecbur kılmaktadır. Bu kurslara devam mecburiyeti kanunun 6 inci maddesi ve tedrisatın ınesaı saati bari cinde olacağı 3 üncü maddesinde açıklanmıştır. Yine bu kanunun 6 inci maddesi hükmüne göre kurslara devam etmiyen işçilerden ne ınîkdar ceza kesileceği ve Bakanlığının daimî mürak. ^.si altında bu kesintilerin bir
kunu nihayet şubat ayı içinde Ekonomi Bakanlığının em rine verileceği iş kanununun 30 uncu maddesinde gösterilmiştir.
Müessesemiz kanunun bu hükümlerine büyük bir titizlik ile uymakta ve bu kabil kesinti paralan miadında bakımlık emrine tevdi etmektedir.
İşbu arıklamanın gazetenizin ilk çıkacak nüshasının ay ni sayfa ve sütununda ayni puntolu harflerle yayınlanmasını matbuat kanununun verdiği hakka dayanarak dileriz.
Keten Sanayii şirketinden: 10.12.947 tarih «Fabrikalarda


ve
Ekonomi teftiş ve bujunan yıllık ye-
Piyasada duı günlük devam ediyor


Lerkez Bankasından paralarını
alamıyan tüccarlar
>1
bir
Alâkalılar bunlar hakkında meclise tasarı verilmiş olduğunu ve bankanın bir karar veremiyeceğini bildiriyorlar

Harbden ve ticarî münasebetlerimiz kesilmeden evvel Almanya ile idhalât ve ihracat klering esası üzerinden yapılmakta ve taoirler getirtç çekleri malın bedelinden %25 ini Merkez Bankasına ödemekte idi.
Fakat Almanya ile ticarî münasebetlerimiz kesilince tacirlerin getirtecekleri mallar mukabllindo Merkez Bankasına yatırdıkları paralar geri verilmemiş, bu vaziyet ilgilileri müşkül bir duruma düşürmüştür.
Bankaya, alacaklı tacirler tarafından yapılan şikâyetler menfi bir şekilde cevablandırılnıış ve aradan 3,5 sene geçmiş olmasına rağmen bu paralar sahihlerine ödenmemiştir.
Bu hususta malûmatına müracaat ettiğimiz bankaca yetkili bir zat, şunları söylemiştir:
«— Klering esası üzerinden yapılan ticarî münasebetlerde, Merkez bankaları aracı bir rol oynar. Tacir, getirteceği malın bedelinden %2ö İni Bankaya yatırdıktan sonra para, şah
ADLÎ YEDE
Patrik Maksimos
----o----
t en Sinod meclisi patriğin vazifesi başında olduğunu bildirdi

Zam lehinde bulunmuş Milletvekilleri ve bir hasta fıkrası
Cehennemler ve Zebâniler
(Boştara/ı 1 cncfdâ) hazır bulunabilmesi için İsviçre hükümetinin onun hakkında verdiği (Hu-dud harici edilme) kararını kaldırması lâzım gelmişti. Hattâ bir vakitler İtalyayı parmağının ucunda çeviren bu adam, kendisine «Hoş geldiniz» ziyareti yapan polis müdürünü elinden tutup otel odasının penceresinin önüne getirmiş ve büyük köyrüyü göstererek: «Müdür efendi! demiş, ben bu şehirde bakkal çıraklığı yaptığım zaman bir aralık işsiz ve parasız kalmış bu köprünün altında üç gece geçirmiştim!»
Bunu bütün gazeteler yazdılar ve Mussoliniye bununla hücum kimsenin aklına gelmedi.
Ne büyük âlimler, ne dâhi kârlar, ne müdhiş rnkılâbcılar
mücadele için nelere katlanmağa mecbur olmuşlardır. Bir vakitler Fransa-da «Zaferden Evvel» adı İle çıkan bir kitabda Fransız akademisinden (Jan Rişpen) in Marsilya limanında gemi hamallığı yaptığını okumuştum.
Uzağa gitmeğe ne hacet... Sovyetle-rin mukadderatına hükmeden Mareşal Stalınin siyasete atılmadan evvelki bayatı hakkında neler okuduk neler i-şittik!
Bugün dünya o hale gelmiştir ki bütün bu yazılan ve söylenen sözlor bir adamın siyasî varlığına tesir dtmek şöyle dursun bilâkis ona yürüvoceğl yolda ayrı bir kıymet veriyor.
Cehenneme dönen olhanın zebanilere ihtiyacı varl
(Devamı var)
Alâkalıfrır komşu memleketlerle yayılacak müzakerenin neticesinden ümidi eniyorlar
----o----
Yeni yılın ilk günleri idrâk edildiği halde piyasada geçen yılın »onunda başlıyan durgunluk hâlen devanı etmektedir.
Durgunluğun ne zamana kadar sü receği bilinmemekle beraber, İlgililer Hükümetin komşu memleketlerle yapacağı ticari müzakereler müsbet netice verdiği takdirde iç piyasada da bir hareket olacağına işaret etmektedirler.
Dolar sıkıntısı ve döviz azlığı de-
Yedi aylık hâmile kadının katili
--------o ■ -
21 seneye mahkûm olan katil vicdan azabı içinde
----o---
Bir müddet önce Karagümrilkte fe-ol bir cinayet işlenmiş, Ömer Tetik adında biri gece karanlığında evine dönen Ayşe isminde 7 aylık hâmile bir kadına sarkıntılık etmiş ve emeline muvaffak olamayınca da bıçağını çekerek 7 yerinden bıçaklamak »uretile hâmile kadını öldürmüştü.
İstanbul 1 inol ağırceza mahkemesinde yapılan duruşma sonunda azılı katil 21 sene ağır hapse mahkûm olmuştur. f
Sanık kararı dinlerken kriz geçirmiş ve: i
«Adalete boyun oğmek lâzım, fakat şunu bilin ki ben bu işi yapacak kadar âdi bir insan değilim» diyerek salondan çıkmıştır.
Henüz 30 yaşlarında bulunan Çimer Tetik koridorda kendisile görüşen muharririmize şunlan söylemiştir:
(— Ne kadar bedbaht bir insanım bilmezsiniz. Nfthak yere öldürdüğüm o gene kadının dünyaya na mâni olduğum çocuğu lı bıçağımı görünce aoı, ediyormuş gibi gözümün yor ve yüreğim parça parça eîuyor.
Cezaevi zindanlarında bu hayalin beni çıldırtacağından korkuyorum. O, hiç kabahati olmıyan ve henüz anasının rahminden dünya yüzüne çıkmadan kanlı bıçağıma kurban giden masumun ruhu muhakkak ki beni rahatsız edecek.»
~
vam ettikçe, komşu memleketlerle tl cari münasebetler, takas yolite yapılacaktır.

ı
etmek
san’at-hayatla
Bilâkis onu kendisine en yakın bir insan bilsin.
Bu akşam ona:
— Ben bugün Nurana gittim?
Diyecek yerde:
— Ben bir erkekle buluştum. O-nu seviyorum, onunla evleneceğim.
Demiş olsa, bu hakikatin hayatî ehemmiyeti ne kadar büyük olursa olsun onu bu derece hırpalamıya-caktı. Metin bilecekti ki Verda birini seviyor, blrile mes’ud oluyor ve bu saadetini, herkesten evvel. do3t Metine söylemek ihtiyacını duymaktadır.
Halbuki, onu aldatmakla, onu hayatından iki türlü kovmuş oluyordu: Hem sevmiyor, hem de onu dost luğuna lâyık görmüyordu. Niçin? Metinden gizlemek İstediği sır neydi? Bugün kiminle beraberdi?
Gene adam, sigarasının dumanlarına gömülerek Verdanın hoşuna gider sandığı bütün erkekleri birer birer gözden geçirdi. Hiç birinin üstünde duramıyordu. Hepsinde bir İmkânsızlık buluyordu. Senelerdenoa ri, tâ İlk kıskançlık duygularını kalbinde hissettiği o meşhur Çamlıca gezintisi günündenberl bu kadar ü-züntülü saatler geçirmemişti. O zaman Verdanın Bülende yaklaşması onu bh hayli hırpalamıştı amma gene kız Avrupa seyahatinden döndükten sonra bu kıskançlığı tama-mile yaUşmıJtu Görünürde herşey Verdanın hâjâ Bülonde karşı kayıd-
Aşk ve his romanı
r
kavuşması-her an kan am feryad önüne gell-
-
siyotini kaybeder. Ve bu paralar, Al-! manyadaki firmalardan alacaklı o- , lan tacirlere ödenir. I
Tacirlerin pey olarak yatırdıkları ve bir gazetenin yazdığına göre ye | kûnu 26 milyona varan paranın ö- 1 denmeyipinde suçlu, Merkez Banka-sı değildir, ve bu bir kanun işidir.
İki hükümet tarafından teşkil edilecek bir heyetin idhalât ve ihracatı tasnif etmesi, kat’î bir neticeye varması lâzım gelmektedir.
Bu heyet, henüz siyasi ve iktisadi sebeblerden dolayı vazifelendirlle-memlş ve taoirler üç yıl beklemeğe mçebur bırakılmışlardır. Ankara, dan gelen haborlordcn öğrendiğimize göre, büdee müzakerelerinden evvel encümene bu hususta bir kanun tasarısı verilmiş bulunmaktadır. Meç-lisin İlk toplantılarında bu tasan 11-zorlnde müzakere yapılacağı ve kat’î bir neticeye vanlaoağı bildirilmektedir.
n FLF YED E
Fırıncılar şirket kurdular
------o------
Belediye ekmek kontrolü hakkında her gün rapor alıyor
lrfanbulda mercud 200 ü mütecaviz f nn sahihlerinin bölere bölge bir-leşeıek şirket kurmakları evvelce bildirilmişti.
Dün Beyoğ’u bölgesi fırıncıları Belediyeye müraenat ederek 72 yi mütecaviz fırın sahfble. nin birleyerek bir şirket vücuda getirdiklerini ve resmiyetlerinin kabul edilmesini istemişlerdir.
Bundan başka Üsküdar ve Fatih bölgeleri fırıncılarının da şirketler kurarak Belediyeye müracaat ettikleri haber verilmiştir.
Fırıncıları şirket haline gelmeleri alâkalı m ah af ilde bazı noktalardan faydalı görülmekte ise de rekabetten uzak bulundurulması cichetüe de mahzurları olduğu anlaşılmaktadır.
Haber verildiğine göre. Belediye bu kabil şirketlerin murakabesi için bazı tedklkler yapmaktadır. Hâlen muhtelif kaymakamlıklar mmtakasında kontrol edilen fırınların günlük listeleri Belediye Reis Muavinliği tarafından bizzat tedkik olunmaktadır.
Etin serbest satılması teklifini Belediye reddetti
Belediye toptancılar tarafından e-tin serbest bırakılması hakktndaki tekliflere dün muvafakat etmediğini bildirmiştir.
Muoib sebeb olarak geçen yıl et fiyatlarının alabildiğine yükselişi ileri sürülmekte ve ancak 1 dolayısile fiyatlara bir mikdar zam yapılacağı belirtilmektedir.
Belediyede fktısad Müdürlüğü me murlan hâlen yeni maliyet t^sbiti i-şile Mezbahada meşgul olmaktadırlar.
- ... ■ -------------------
Muazzez Tahsin BERKAND
s\z olduğu zannııu uyandırmakta idi. Gene kız bütün emellerini piyano suna bağlamış gibiydi. Konserine hazırlanıyor, gün yaklaştıkça heyecan ve titizliği artıyordu.
Gerçi Metin de bu son aylarda kendi dersleri ve imtihanlarile meş. güldü, Verdayı her gün görememişti. Derslerinden ara bulduğu zamanlarda babaslle İstikbale ald projeler yapıyorlar, babasının ahbablanndan olan bazı lardlı.
Ancak, projelerin
ve herşeye hâkim olan yine Verda idt Metin ondan uzakta İken de yine onunla beraberdi ve onun hayatındaki, İlişlerindeki en ufak değişiklikleri bile takib ettiğini zannetmekte idi. Şimdi, birdenbire, yalnız bu emniyeti sarsılmamış, yeni bir Veç-da İle karşılaşmıştı. Bu Verda ona yalan söylüyordu
— Bugün ne yaptın?
müteahhidlerle buluşuyor-
onun nazarında bütün bu ve çalışmaların üstünde
Gibi alelâde bir soruya doğru ce-vab vermek istemiyordu.
— Bugün kiminle ve nerede İdi
Soramadığı bu suali delikanlının beyninin içinde, kalbinde ve damarlarında, titremokte idi. Ona dostluğunu, arkadaşlığını bile unutUıran kimdi? Bunun Bülend olabilmesine pek İhtimal veremiyordu. Hâdiseler bunun aksini göstermekte İdi. O halde kim?
Yumruklarını sıktı. Müdhiş bir kıs kanclıkla sarsılmıştı. Birdenbire kararını verdi:
— Bunu anbyacagım. îoabmda onu takib edeceğim. Kiminle buluştuğunu öğreneceğim.
Bu kararını, kendi şerefclnl ve İzzeti nefsini korumak için, şöyle tevil de etti:
— Ver d ayı himaye etmeğe mecburum. Bunu hem ona, hem de halama borçluyum. Onun gibi bir gene kızın yanlış bir adım atmanı büyük
W
T
T ;rr ka: 33
İstanbul Rum Patriği Maksimosun Yunanlstandan döndükten sonra sıhhatinin bozulması ve aylardanberi Hcybeliadada istirahate çekilmesi ü-zerine, Patriğin istifa edeceği ve yerine Amerika Metrepolidl Atenago-raeın getirileceği söylenmekte idi.
Dün Patrikhanede toplanan Sen-Sinod meclisi Patrik Maksimosun vazifesi başında kalacağına karar vermiş ve ortada dolaşan rivayetlerin hakikatten uzak olduklarını bildirmiştir.
Patrik Makslmos, iyileştikten sonra vazifesine devam edecektir.
Diğer taraftan Sen Slnod meclisi, yakında Istanbulda toplanacak Ortodoks kiliseleri kongresinin asılsız olduğunu, böyle bir kongrenin bahis mevzuu olmadığını ileri sürmüştür.
-------------------
U aştırma Paken’ığının l merikaya yolladığı heyet -----------------o-------
Masrafları satın alınan gemilerin masrafından daha fazla
Amerikadan satın alınan gemilerin tamir ve tâdilâtına nezaret etmek ü-zere Ulaştırma Bakanlığı tarafından Amerikaya gönderilen heyetin, mem leketimize çağırıldığı malûmdur.
Bakanlıkça tutulan hesablardan heyetin masrafı ile gemilerin tâdil ve tamirine sarfedilen meblâğ, gemilerin alış bedellerinden fazla olduğu anlaşılmıştır.
Bakanlık, bu hesabları kontrol etmek maksadile Devlet Demiryolları Umum Müdürü Yusuf Ziya Erzini Amerikaya göndermeğe karar miştir.
ver-
epen Aralık ayının yirmi bl rinoi günü, «Yeni Saoah» ın baş tarafında şöyle nlr yazı çıkmıştı:
«l'urdda»),
Devltıt büdcesiniıı açık ve memurlara, emeklilere, dul ve yetini* lerle birlikte bütün memleket hal* kının çok sıkıntıda bulunduğu bi y zamanda, zaten dolgun olan ayl y ve yolluklarını arttırmayı düstb ınüş ve bu i^e rey vermiş olanla y hiç birini bir daha seçmemeğe j rar ver ve luı isimleri unutma’
Umumî ıztırab karşısında nefs fişlerini her şeyin üstünde gör». ( ilk iş olarak kondi aylık ve yollukı î rina zam yapılması lehinde oy kalk’ nan bazı vekillerimize bir daha vekâlet verilmemesini tavsiye eden bu dâ* vet üzerinden henüz bir hafta bile geçmemişti ki Adanadan bir mekUb geldi. Bu mektubda aynen söyle denilmektedir :
«27.12.947 tarihli «Teni Sabah» ın baş tarafındaki «Yurddaş» nor-nameli daveti okııdııın. Ancak aylık ve yolluklarının arttırılması hakkında rey verenlere bizîcrin vermememiz için bu ni bilmemiz lâzım.
’ı ve buhran i(;in-1 ığı maaşın azh-ı olan yavTflMn-ınecbuny«tinde günde
----------------c---------- Osman Kaygılının 1} üncü Müm yrJdönümiı
Değerli mizah üstadı ve yerli romanın en iyi örneklerini veren muharrir Osman Cemal Kaygılının bugün (9 Ocak) ölümünün 3 üncü yıldönümüdür. Arkadaşımız yazıcılık hayatının en olgun çağında menhus ı bir hastalık yüzünden gözlerini haya- 1 ta yummuştu.
Osman Cemalin 3 üncü ölüm yıldönümü müııasebetile, (10 Ocak cumartesi saat 16 da) Eyüb Halkevi tarafından bir anma töreni tertib e-dilecektir. Bu toplantıda Osman Cemalin hayat ve eserleri anlatılacak, rahmetlinin «Üfürükçü* piyesinin Ü-çüııcü perdesi Eyüb Halkevi gençleri tarafından temsil edilecektir.
Tıb Derneği taratındun tertib olunan Adana gecesi
Millî Türk Talebe Birliği Tıb Derneği tarafından tertib olunan «Yurdumuzu tanıyalım» serisi gösterilerinden olmak üzere bugün Eminönü Halkevinde bir Adana gecesi hazırlanmıştır.
Saat 20,30 da bağlıyacak olan bu toplantıda İsmail Habib Adanaya
mevsim dair tahassüs ve hâtıralarını anla-
tacaktır.
Mahalli türkülerin söyleneceği bu toplantıya Aziz Şenses de iştirâk e-decek ve gece Adana menazırma dair bir film gösterilerek sona erecektir.
I
(
5
bir felâket olur. Karşımızda büyük bir misal, annesi var. AlLah esirgesin!

ötede Turhan, bir koltuğa uzanmış, gözlerini kapamıştı. Derin bir hüzün, simsiyah bir perde halinde, ağır ağır üstüne çöküyor, bu ağırlıktan silkinmek için en ufak bir ha roket bile yapmağa üşeniyordu. Mücadele etmek neye yarıyacaktı?
Bazı duygularla çekişmenin Çok tehlikeli olduğunu, Turhan, senelerin verdiği tecrübelerle biliyordu. Bunlar öyle hlslerdir ki, boşluğa bırakı. lan bir ağırlık gibi, hor saniye, daha, daha derinlere gömülür ve bu sürat İnsanın başım döndürür.
Bunun için Turhan düşünmüyor, düşünmek istemiyor, tevekkül ve sü-kûnotle yaşamağa çalışıyordu. Fakat bazı dakikalar... Ah, o dakikaların tüyler ürpertici korkuııculğu... Hayır, Turhan düşünmlyecek, katl-
yen düşünmiyecek... Derin uçurumun cazibesi çok müdhiş... Oraya bakarken başı dönüyor.
Verda.. hayır, hayır... O. on sekizinde bir kız... Bazan ona «Hocam!» derken, «Baba!» dememek için kendisini güç tuttuğu belli... I
Turhan da, az zaman eveline kadar, onu öz kızı gibi sevmekte idi. Bu acaib yılan, sinsi sinsi, onun kalbine kadar nasıl, ne vakit sokulmuştu? Ellisinde bir orkek, hayatı tanımış, insanlan tanımış tecrübeli bir adam bu yılanı nasıl ezememiş, onun ağır ağır içine süzülüşüne nasıl aldırmamıştı!
Fakat bu süzülüşte ne doyulmaz bir zevk vardı! Hem de ne kadar | zararâız görünüyordu! Onun bir gün kudurup zehirini akıtmağa başlıya-cağına kim ihtimal verebilirdi?
— Hocam!
* onun boynuna‘ sarılışı, Turhanın da onun yüzünü, , saçlarını okşaması ne kadar tabl-idi!
Verdayı sevindirmek için ona güzel elbiseler, mantolar almak ne dar tabi! îdi!
Damarlarmda sanat ateşi yanan Verdayı sanat diyarına götürmek ne kadar tabiî idi!
işte bütün bu normal haller, bir. deııbire, ters dönüvermiş, hiç beklenmedik anda anormal oluvermişti.
(Devamı var)
• •


ka- :
r,
ı

reyleri!"’ zatları.
Yoksuz, de kıvra ğı yüzüıı. nu ihmal kalan ıııemııriu. »a günde seksen kııruş yevmiye ile fabrikalarda çalışan bîçare Türk çocukları acaba insan değiller mi? Bu ıztırab \e sefaletlere hissiz kalıp kendilerini düşünenlere rey değil selâm hı’e vermemek için mümkünse bıı zatların isimlerini neşrediniz; hepimiz bilelim. Saygılar.»
Doğru söze ne denir? Fakat bu okuyucunun dileğini yerine getirmek için de Meclisin o oturumunda reyıer.ni zam lehinde kullananların, tam lis e-sini bulup çıkarmak ioabediyor. Vakıâ teklif aleyhinde oy kullanan Halk Partili, Demokrat ve tarafsız milletvekillerinin isimleri malûm. Ancak oturumda nâmevcud olanlar da var. Teklif aleyhinde rey veren z66) ile müstenkif kalan (3) milletvekilinin i-simleri, tam bir liste halinde (24) A-ralık tarihli «Yeni Sabah» da çıktı. Ancak isimleri bu listede bulunmıy m bütün milletvekillerinin tasarı lehinde oy verdiklerim de kabul etınek haksızlık olur. Çünkü dediğim gibi, sadece o oturumda mevcud bulunmadıkları için ismi zam aleyhinde bulunanların listesine geçmiş olmıyabi’ır. Meselâ aleyhte rey kullanmıyanktr arasında Oemokrat Parti milletvekili Adnan Menderesin de ismi görünmüyor. Şimdi bundan (D. P.) nın güier yüzlü ve sevimli sözcüsünün de za.ıı lehinde olduğu mânasını mı çıkaracağı*.
Bence lehte değil, aleyhte rey kullanmış olanların isimlerinin bellenmesi kâfi. Bu görüşümü kuvvetlendirmek için Adanalı okuyucuma bir fıkra nal lederek bu bahse bir son voreyim:
Adamın biri ağırca hastalanır, hekim gelir, hastayı muayeneden sonra :
— Hastalık ehemmiyetli hükmünü verir. Size ylyemlyeceğiniz şeyleri sayayım: Her nevi et, balık, zeytin va sade yağlı sebzeler, basdılar, musakka lar, kavrulmuş sebzeleri de yiyemezsiniz, sonra yaş ve kuru meyvalar...
Hasta mecalsiz kollarını havaya kaldırarak :
— Kâfi doktorcuğum, der, kâfi. Si« yiyemiyeceğim şeyleri değil de yiyebileceğim şeyleri sayın, hatırda tutulması daha kolay olur...
FIKRACI
1
Rumen başkonsolosu gazete-çilerle görüşecek
Son günlerde, Rumen K' ’osluk erkânı hakkında yapılan neşrıyaL^.-* bir kısmının yanlış olduğunu nazarı itibara alan İstanbul Başkonsolosu M. Vonescu, hafta içinde bir basın toplantısı tertib ederek, son hâdiseler üzerinde bir konuşma yapacaktır.



OCAK 1948

1303
Rumi
K. evvel
27
9
1387
Hicri
Saf er
CUMA
27
Kasım 63 — AY 1 — OÜN 9
Vakitler £ward
B. D. S. D.
Güneş 7 24 -2 27
Öğle 12 21 7 24
İkindi 14 45 9 48
Akşam 10 59 12 —
Yatsı 36 1 38
İmsâk 1 40 12 43
I
J
İyi işlemiyen
t
H
*
%
I
si-
i
r
L
bütün dünyaya ha bildirmemiz lâzım
edilmiş Amiral
vermeğe kâfidir, dalgalanmalar, sağa, geriye yalpa yapına-Fransız idare nıaki-
Büyük
Meclis
e
I
i
aktüallteler
gemile-oldıığu kadar bu-
f
3
11 Milletvekilinin

Akdeniz Anerikan filosu

ga-Ni-
Adenizdeki gemile-rinzi harbe hazır va-zittte bulundurmak istiyoruz...„
bvyork, 8 (A.A.) — San -Fracisco’da çarşamba günü yapan bir basın toplantısı es- > natada Amiral Nimitz geçen- ? lero Akdenize gönderilen de- > nizpiyadelerinin harb gemile- c ri nn derpiş edilen «Muharebe S küveti> ni teşkil ettiklerini ve c bu suretle donanmanın Tries- >
tedkı kuvvetlere yardım için ( maalünde destekleyici kıtala- > ra riıalik bulunduğunu gözle J gönnür şekilde isbat oldğunıı söylemiştir, şurarı ilâve etmiştir:
— Biz Akdenizdeki rimzi mümkün
haoe hazır bir vaziyette lımlurmak istiyoruz.
Junun sebebini soran bir zetecive cevaben Amiral

milz şoylo demiştir:
— Akdeniz bizim için pek e-henmiyetli bir bölgedir.
Taranto, 8 (A.A.ı — Midtvay uçak gemlsile 10 Amerikan des troyerinln bu aym 13 ü ve 17 si arasında Tarantoya gelmelerine intizar edilmektedir. ' Bu birlikler; gelecek aym' 17 sine kadar limanda demir- ( C liyeceklerdir. '
> Bilindiği gibi; Midway ile 1
( bu gemiyi takib eden üç kru-' / vazör; son günlerde Akdeni-, \ ze çıkmışlar ve bu seyahat es-’ ? nasında Akdeniz Amerikan fi ( v loşuna gönderilen bahriye si- ' r lâhendazlarımn bulundukları ( i gemilerle buluşmuşlardır. J f Midv.ay ie takib gemileri- • S nin mürettebatlarım tamam-(
( lıyacak olan askerler, İtalyan ( S karasularının haricinde açık,
( denizde bu gemilere nakledile ; J çeklerdir, k
J
Truman’ın
nutkunun akisleri
----o---
Cumhuriyetçiler, Tru man’ı, Vallece’ı teskine uğraşmakla itham ediyorlar
Vaşington; 8 (AA.) — (Lps):
Burada bulunan yabancı mulıa -birlerin bildirdiklerine göre, başkan Trumanm kongredeki nutkunu her ne kadar demokratlar müsaid . bir şekilde karşılamışlarsa da her İki meclisteki cumhuriyetçi parti ’ idarecileri buna karşı aleyhtarlık göstermişlerdir.
Temsilciler meclisindeki demokrat idarecilerden M. Sam Ray-burn bu enerjik nutkun, kongrenin siyasi kiyaset gösterip göf.ter-nılyeceğlni isbat edeceğini bildir -miştir.
Cumhuriyetçiler M. Trumanı, . >JVallace’ı teskine uğraşmakla it -uam etmişlerdir.
Nihayet muhabirler M. Truma • nın nutkunun sükûnet içinde dinlendiğini belirtmektedirler.
Demokratlar arasında dahi, nut ku alkışlayanların sayısı pek az ♦ olmuştur.
o
Yunanistanda

Konitsa şehri savaşı tamamile sona erdi
t
Atina; 8 (AP.) — Yarıya menşeli basın haberlerine göre, çete kuv vetlerinln Noel günü yaptıkları taarruzla başlayan Konitsa şehri muharebesi tamamlle sona ermiştir. *-K i
Hükümet kuvvetleri tarafından şehre hâkim tepelerden atılan âsi kuvvetlerin Arnavutluk na doğru kaçmakta dirilmektedir.
hududu-plduklan bil
Yunan iç harbi karşısında Ingilter
İngilterenin, Filistinden asker çekerek Yunanistandaki kuvvetlerini takviye etmesi büyük bir İsrarla isteniyor
r
Londra, 8 (A.A.) — Bu sabah
«Times* gazetesinde neşretmiş olduğu bir mektubda, Dışişleri Bakanlığı eski daimî müsteşarı Lord Vansit-tard ezcümle şunları yazmaktadır: «İngiltere hükümeti, Yunanistanda bulunan askerî kuvvetlerini geri çek mek değil, bilâkis, niyetlerimizin cid dîliğini belirtmek için Filistindeki kuvvetlerden ayırmak suretile Yuna, nistana on bin kişilik yeni bir kuvvet göndermelidir. Artık yeni biı «Munich> olnııyacaktır. Lüzum hissedilirse Yunanistanı müdafaa edeceğiz. Açık bir surette buhranı önlemek istiyorsak, kikî durumumuzu dır.
Artık: «Dur...> miştir.
İNGİLİZ KABİNESİNİN TOPLANTISI
demek zamanı
gel
(AFP):
în
Londra, 8 (A.A.)
giliz kabinesi bu sabah Dışişleri Ba-j kanı M. Bevin’in iştirâkile bir top* -
Misel nasıl istila ettirildi?
Başbakan târoza, ani olarak krala bir kâğat uzatıyor ve, imzalayınız diyor.. İtiişel pencerede!» bakınca....
>" ■ ' ■ — * 1 2 * * * * 7 «
Cenevre; 8 (A.A.) — Journal de Geneve; gayet emin bir kaynaktan aldığım ileri sürerek, eski Ruman-ya kralı Mişelin istifası sahnesinden bahsetmektedir.
Kralın istifasının; evlenme meşe lesile hiçbir alâkası olmadığını i^ir kere daha belirttikten sonra, bahis mevzuu ckaynak» bu husus ta şu malûmatı vermiştir;^—---------->
Mişel; kat’i bir dâvete itaat e-derek Rumanya prensesi Eliza-bethin Bükreşteki ikametgâhına gitmiştir. Misel; burada başbakan Groza ve komünist bakanlardan Georgıu İle karşılaşmıştır. Bunlar, krala istifanameyi uzatarak imzalamasını söylemişlerdir.
Tamamile habersiz bulunan kral vesikayı istemiş; binanın sup bir sarılmış çok boş rnekte idi. Kral ya imzalamak veya esir edilmek tehlikesine maruz bulunmaktaydı.
Misel; esir edildiği takdirde bir ayaklanma başgösterebliir ve komünist rejimi umumi bir hareketine girişmek için istifade edebilirdi.
.Mişel, titreyen bir elle İmzalamıştır. Her şey önceden gayet iyi hazırlanmıştı. Daha kralın
tetkik etmek için Aühlet
«m fakat pencereden bakınca komünist kuvvetlere men-alay tarafından tamamlle olduğunu görmüştür. Bir otomobil bahçede bekle -
temizlik bundan
vesikayı
mürettebattan 4 kişi Şilep 3 dakika içinde
7 Hir şilep hatlı
ı Varşova — Alan isimli is-
I veç şi’.ebi bir mayına çarparak l batmış ve £ elmuştûr.
Z batmıştır. Mürettebattan 10 kişi / bir fhka ile 12 saat deniz üstünde y kaldıktan sonra kurtarılmışlardır, ı Alanda 800 ton kömür hıynulesr
1 vardı. (AA.)
t E/ bombası patladı
t Kahire — Dün gece Helyo-
2 polis caddesinde bir el bombası
/ patlamış ve bir kişinin ölümüne,
J bir diğerinin yaralanmasına ser
J beb olmuştur. Hâdise, yerdeki bir s el bombasının oradan geçen biri l tarafından alınması üzerine vuky k bulmuştur. (AP.)
i ^evyork borsası
7 ir Nevyork — Dünkü borsada 1 umumiyetle gayri muntazam bir I .seyir görülmüş; bu arada pek az muamele kaydedilmiştir. Borsada-ki bu halin, Başkan Trumanuı tek £ liflerinden çoğunun cumhuriyet-

lantı yapmış ve lıtgiltcrenin dış yasetlle meşgul olmuştur.
İyi bir kaynaktan verilen haberle* re göre, Bakanlar, lıaraketinden evvel Bevin( tarafından tevdi edilen iki vesikayı tedkik etmişlerdir. Bu vesikalardan birinde Bevin, Dışişleri Bakanlan konferansının akim kalması sebebleripi izah etmekte ve bunun tepkilerini açıklamaktadır.
Diğer vesika, günün meseleleri nazarı itibara alınmak kaydlle lngll-M
terenin takib etmesi lâzım gelen dış siyasetin bir krokisini çizmekte, dir.
M. ^Bevin’in ileri sürdüğü noktal nazarlardan biri, bilhassa İngiliz kabinesinin dikkat nazarlarını çekmiştir ki» bu da, Yunan meselesidir.
Ayrıca bildirildiğine gkre. M. Be-vin, otngilterenin dış siyaseti hak-kında 22 ocakta avam kamarasında mühim bir demeçte bulunacaktır. xBu müzakereler sırasında Başbakan M. Attlee’niıı de söz alacağı muhtemel görülmektedir.
iınzası kurumadan şehrin sokakla rina Rumanyada bir halk cumhuriyetinin kurulduğunu bildiren İlân lar asılmıştır. - ,
Kopenhag; 8 (AP.) — Bugjm Aş sociated Prense beyanatta bulunan prenses Anne de Böurbon Paımi, yarın sabah Lozana hareket edece ğiııi bildirmiştir. : . '
çekçekteki tasavvurları ve gerek kral Mi^el ha kında konuşıjıaktan ’ iıntlAa etmiş ve İsviçrçde 15 gün lyparaK Kopenhaga dönmefe tasavvurunda olduğunu beyan etmiştir.
Kendisine annesi prenses Mar -grit refakat edecektir.


>
İh

Roıiıada yeni bir grev
Roma, 8 (AP.) — 9 gündenberî devanı etmekte olan banka müstahdemleri grevinin daha geniş ölçüde gösterilerle belki de umumi bir g ve yol açmasından
Bugün komünist tesi, bütün İtalyan grevoilerile birlikte leceklerini yazmıştır.
Komünist nüfuzuna tâbi Italyan İşçi Birlikleri konfederasyonu da, bir tamim yayınlıyârak, 6 milyonu bu-fân üyelcrinŞ, grevin uzamam halinde memnuniyetsizliklerini izhara dâvet etmiştir.
re* korkulmaktadır. cL’Unita* gaze* işçilerinin banka savaşa katılabi-
• r V I
çiler tarafından reddedileceği kanaatinden ilon geldiği tahmin o-lunmaktadır. , (AP.)
F ♦ • 4
Hir Rus nıotörü baltfjbr
Tokyo -rr İçinde 780 kişi bulunan (Dviııa) isimli bir Rus mp-törünün batmak üzere olduğu ha beri üzerine; t?eş geınile dört tay yari? Hakkaydo adusı açıklarına hareket etmişlerdir. (AP.)
Rir uçak kazası daha
•k Savanııah, Amerika — PC-3 tipinde bir yolcu tayya/esi, w Jerseyden Puörto Ricaya gıdelj?c* Savannah civarında bir ııejılıe düşüp paççalaııınıştır. Kaza neticesinde 17 kişi ölmüş; kişi yaralanmıştır. Pilpt ölenle?* muavini de yaralananlar arasındadır. (AP. Kumanyanın Vatikan itfffUderi Roma — Kral Mışelm tahttan çekilmesi üzerine latifasını vermiş olan; Kumanyanın Va tikan işgüderi Solacoio; ftalyadakl Rumen elçiliği ataşelerinin disnıi ve ailesini Vatikan sefareti
YENİ S A B A H
(Başmakaleden devam) ratorluk kuruldu, kaç defa saltanat hanedanı değişti, akıllara hayret verir. İkinci Dünya Harbinden sonra kurulan cumhuriyetin dördüncü olduğunu ifade etmek insana bir fikir
- Bütün bu sola, ileri ve lar arasında nesi belli yolunda ısrar ile yürüyebilmektedir.
Memleketimizde ise çeyrek asırdır tek parti hâkim ve binaenaleyh en iyi bir idare mekanizması kurmak için en geniş bir fırsat ve im--kâna malik iken bugün bıı âlet çok sakat ve mefluç bir haldedir. Devlet dairelerinde işi olan vatandaşların uğradıkları zorluklar ve gecikmeler artık dillere destan ölmüştür.
Dünkü gazetelere bir göz atmak eıı basit âıııme işlerinin ne kadar beceriksizlik ve âcz kurbanı oldu-ğııııu göstermeğe kafidir. Memle-ketimiz kömür memleketi sayılır.
' K•.'(*? , A t a •
Köpıür ocaklarımız deniz kenarın-I *
dadır. Ereğlinijı İstanbula mesafesi yüz otuz mili geçmez. Buna rağ-
• A'
men kışım zaman zaman fabrikalarımız kömürsüzlükten faaliyetini tatil eder. Nitekim Kartal çimento fabrikası şimdi yakacak bulama dığı içiıı muattal bir haldedir. Hal-buki bir yandan bakanlarımın hep inşaat sıkıntısının giderileceğin-deiı, çimento istihsalinin arttırıla-* • ^9 « *
cağından dem vururlar fakat bütün bu parlak sözlerin yanında çimento fabrikalarının ya tatil e-* I z
dildiği veyahut şehrimizdeki diğer bir çok fabrikaların mahdut kııd-retlç çalıştıkları haberi okunur, lıattâ daha fenası şehrin ııakîl ve tenvir işiııiıı bilo tehlikede olduğu Elektrik ve Tramvay idaresinin kömür stoku mevcud olmadığı öğrenilir. Iııgilterede kömür sıkıntısı var deııildlğj vakit bunun ınâna-si, eldeki stoklar altı aylıktan daha az mânâsına gelmektedir. Yani orada altı aylık stok kömür olmadığı gün buhran başlamış ve inat-buatta ferjad kopmuş olur. Kışın lodos ve jSoVraZ yüzündeiı nakli-yatın zörlaşaeâğı malum değil midir ki oha göre yazdan tertibat a-lınmaz? İhmal ve müsamaha, ka-yıdsizlık o mertebeye varmıştır ki dövlet bazen bir kıstın memurlarının aylıklarını bile vaktinde vereme inek gibi utandırıcı bir durıııra bile düğmektedir. Faraza Millî Korunma mahkemelerindeki mpınuf-
larıııı alamamışlardır. Yılbaşı ol* ılıası, bu mahkemelerin dununla-rının tavâZzalı etmemiş olması, kad rokr/jıda dejçi^İKİikler yapılmak imkânı olabilir. Butun bu düşün-cel«r istihkak sahihlerinin sıkıntıya dûşürülmçlöri için kâfi bir sebeb inidirf Memur maaşlarının ne kAdar a? geckıdirici oldıı£u Büyük Millet Malisinde ınllletveidı-lerinin 870 liralık aylıkları yeter grttnıiyerek brçnû (1100) kilstir liraya çıkarmalar^’ sabit oldıığû-na göre bu niikdqrdah çok daha düşük, amıııa çök daha düşük, yani ayda 150, 200, 300 gibi kalemi golıniyecek cüz’i rakamlarla çalışanların durumu böy le ihmal edilebilir mi. edilmeğe tahuınmültt var mıdır?
Halk Partisi çeyrek asırda iyi işler bir makine bile kurmağa ına( vaffak olunıainp-tır. Sonra Cevdet Kerim İncedayı da, yaşındaki Demokrat Partiye memleketi nasıl emanet ederiz, diyor^
biz dalıa bir
tarafından olağanüstü pfotest6
binasından dışarı attırmaya çalış tıklarını söylemiştir. İşgüderin verdiği izahata göre, meseleye £a pa müniessih müdahale etmiş v6 ataşelerin toşebbüsüne mşnl olmuştur. (AP.)
10 bin işsiz • .
Roma — Padova iş borsası, 4ı) bin işsizin durumunu ıslah et mek üzere hükümet bayındırlık işlerine tahsisat verilmemesini ı n «
maksadilc bütün işlerin durdurul masına karar vermiştir.
Parıtıada da tesanüd maksadlle genel grev ilân edilmiştir. Bolon yada İşler bugün öğleden sonra durdurulacaktır. (A.A)
Suriyede kolera önlendi
Şam — Suriye toprakların da 10 gündenberi yeni inç bir kolera vak'ası kaydedilmemiştir. Pek yakında salgının sona erdiği hak kında resmi tebliğnı yayınlanması beklenmektedir.
Koleraya karşı tnücadeleya İş-
idareci
SAYFA": 1
‘ r*' •
dokunulmazlığının kaldırılması talebi

Ankara; 8 (Hususî) — Meclisi^ pazartesi günkü gündeminde 12 kadar milletvekilinin teşriî masu -niyetlerinin kaldırılması hakkında-kl taleplerin devre sonuna bırakıl • masına dair anayasa ve adalet ko misyonu raporları vardır.
Teşrii masuniyetleri kaldırılması istenilen milletvekilleri şunlardır:
1 — Sadık Aidoğan; AlsanCak Ö. P. ocağında halkı itaatsizliğe teşvik eder mahiyetteki konuşmasın dan;
2 — Ahmed Veziroğlu; Dinar ce za yargıcına iftira iddiasından,
3 — Ahmed Eymir; Aırlasyada fakir halka dağıtılmak üzere alı -nan odunun tevzlinde ihmalden. |
Yeni bir iller idaresi tasarısı
Ankara; 8 (Hususî* — İçişleri Bakanlığında kurulmuş olan bir komisyon; uzun zamandanberl uy-gulanmakta olan idarei vilâyat kanununu bugünün icab ve şart -larına uygun bir hale getirilmesi için yeni bir iller idaresi tasarısı meydana getirmiştir.
Henüz kesin şeklini almamış o -lan bu tasarıda valilere şimdikinden olduğundan daha geniş yetki ler tanınmakta ve daha müstakij hareket edebilecek duruma getirilmektedirler.
Tasarı, pek yakında Meclise sunulacaktır.
4 yeni bucak daha kuruldu
Ankara; 8 (Hususi) — Bakanlığında alman yeni rarla 4 yeni bucak daha muştur. ►
Bunlar. Hatayda Karacabey, Niğ dede Bulduruç; Boluda Gökçesu; Aydında Ortaklar bucağıdır.
Diğer taraftan teşkiline karar rilen 11 bucağın da hazırlıkları na ermek üzeredir.
Rakı fiyatlarına Zam yok
Ankara; 8 (Hususi* — Rakı fi-
• z» * s *
yatlarına bir lira zam yapılacağı yıkkında çıkarılan haberler doğru değiTcîIt/ _
Bu hususu
kili şahısları kat i olarak yalanlamaktadırlar. Diğer tarafdan tüj; -tiîn piyasasının açılış tarihi etra -fmdaki temaslar henüz tamamlanmamış olmakla beraber, Ege piyasasının kat’i olarak 15—20 ocak arasında açılacağı anlaşılmaktadıf.
Türkiye üniversite siteleri kurumu
Ankara; 8 (Hususi* — Üniversite gençliğinin yurd ihtiyacın, karşılamak üzere muhtelif mesleklerden kimselerin katılmış olduğu bir Türkiye üniversitelerini yapmak ku rumu kurulmuştur.
içişleri bir ka -kurul-
ı
ve so
Tekel Bakanlığı yet-

Sanki 25 yaşııuhıki Halk Partisi ve hükümeti mükemmel bir makine kurmuş ve memleketi gülüstanu çevirmiş gibi...
A. Cenıaleddiıı Saraçoğlu
tirâk İçin Suriyeye gelmiş olan & Mısır tıbbi heyeti Kabileye avdet î edecektir. (AP.) J
Olhnpit/adlava verilen J
ehemmiyet • ı
Lnndra — Ollınpiyada işti-râk edecek müsabıklar, yarın o-yunlar başladığı zaman formlarını â ınuhufaza edebilmeleri için İcabın 2 | da milli hizmetten muaf tutula- / caklardır. )
Ingiliz ekibine dahil olmaları J muhtemel bulunan atletler, bu ) muafiyetten istifade edebilmeleri î ataşelerin teşebbüsüne ınânl ol- ( lekçe İle müracaat edeceklerdir. \
Bu kararın az sayıda bazı at- £ letleıi ilgilendirdiği sanılmaktadır. Z I
(A.A.) J
Milletlerarası satranç turnuvası) llastings — Milletlerarası / satranç turnuvasının ilk kısmı J henüz 30,yaşlarında bulunan Ma ) car şatranç üstadı Szabo tarafın I) ' dan kazanılmıştır. £
Szabo, 7,5 puan almıştır. I
Szabodan sonra 5,5 puanla Ingi i ( Uz Slr Oeorge Thonıa.s; isviçreli J I Grob, Holandalı Muhılng ikinci / | gelmektedirler (A.A.) j
4 — Abdurrahman, Bursadaki And gazetesindeki neşriyattan,
5 — Niyazi Çıtakoğlu; Başkent gazetesindeki neşriyattan;
6 — Fethi Can; adam dövmek -ten;
7 — Emin Sazak; ve Fuad Köp rülü; Eskişehir istasyonunda komi sere hakaretten;
8 — Kemal Turan Ulusdaki neş riyattan;
9 — Haşan Ali Yücel; Ulusdaki
neşriyattan; ‘ ; \ \
10 — Dr. Muhsin; Konya belediye reisiyken görevini kötüye kul lanmaktan;
11 — Suud Kemal Yetkin; fen sanat dergisindeki neşriyattan,
Meclîs meinurları arasında terfiler
Ankara; 8 (Hususî) — Millet Meclisi başkanlığı
müdür ve memurları arasında bazı terfi ve değişiklikler yapmıştır.
Uzun yıllardanberi kavanin müdür vekilliğini başarı ile yapmakta olan B. Refet Sezen , Kavanin müdürlüğüne; kavanin müdürlüğü başmümeyyizi B. Fehmi Gün -gen kavanin müdür muavinliğine, büdce mudur muavini B. Ali Ko-şer büdce müdürlüğüne tâyin edil inişlerdir.
Sterlin üzerinde İngiltere ile cereyan eden müzakereler
Ankara; 8 (Hususi)
Bankasının Elinde bulunan 15 mil yon sterlin üzerinde bir müddet evvel Ankarada başlanan müzake relerin; Türk hükümetinin bazı ta leplerde bulunması üzerine kesildi-ği ve hâlen Londrada devam ettiği malûmdur.
Ankaraya gelen haberlere göre, İngiliz hükümetinin Irak ve İsveç le yaptığı anlaşmalara mümasil ba zı tâvizlerde bulunarak, Türkiye ile de bir anlaşmaya varması çok kuvvetle muhtemeldir.
Merkez
Meclis günde.T.ine alınan iki tasarı
Ankara; 7 (Hususi) — Meclis gündemine alınan bir tasarıya g6-| re; yargıtayda milli korunma işle-
«U • I
rile uğrâşan özel dairenin bundan | böyle beşinci daire adı alması tek lif edilmektedir.
Diğer bir tasarıya göre de, Aıne rikaıı yardımı olarak memleketimi ze verilen malzemeden münhası -ran milli savunmaya aid olanların gümrük resminden mııaf tutulması istenmektedir.
Fuad Köprülünün komünizme yeni hücumu
Ankara; 8 (Hususi) — Bugünkü Kudrette Fuad Köprülü «Demokrat Parti üç yaşma girerken» baş lıklı makalesinde; .şöyle demektedir:
uTıırkiyevi ikinci bir Yunanistan haline sokmak için Moskovadah aldıkları eniklere göre hareket e-den komünist ajanları; daha 21 temmuz seçimlerinden sonra tyy Va tansever ve milli partinin kendi I meş’um emellerine en büyük en J gel olduğunu anlıyarak onu zayıf düşürmek için türlü tertiplere kalkıştılar. Onun C. H. P ne âlet olduğunu söyllyecek kadar alçaklığı İleri götürdüler. O zamandanberl sinsi klnsi devam eden bu meş'um propagandanın sair kaynaklardan gelen menfi propagandalarla beraber D. P. yİ içinden zaafa düşürmek için yaptığı bütün oyıyılar; Türk milletinin aklı selimi karşısında şimdiye kadar nasıl iflâs et | inişse, buncan sonra da yine ayılı surette neticelenmeye mahkûmdur
Onlar: istedikleri kadar beşerî zaaflardan ve küçük ihtiraslarda^ istifadeye kalkışsınlar; iftira ve tezvirlerle yalmz safdilleri kandırmaya, gayret etsinler, parti safları arasında gedik açmaya uğraşsınlar; iktidar partisinin bir zamanlar. elindeki bütün vasıtaları, kullanarak D. P. yi zaafa düşür -mek için yaptığı tertlbler gibi, bu yeni terfihlerin de hiç bir ehemmiyeti olmıyacak; ve D. P. kendisine karşı hazırlanan her türlü sıılkasdterden daima daha kuvvetli olarak çıkacaktır. çünkii bu parti; hır luliıas ve menfaat partisi değil; hir ılkir ve prensip par tisi; bir ideal partisi , bir minkti partisidir» demektedir.




Ammenin sükûnetim ihlâl | er medenî memleketin beledi) ye kanunlarında, şehir halkı-l nın sükûnetini ihlâl edenlofl
için, bir takını müeyyideler vardır.
Hattâ bu nizamlar, bazen, umum1 hürriyetleri tahdid edecek dereceye kar dar varırlar. Fakat bu fren, ıçtimav telâkkileri pek ilerde olmıyanlar içim pek yerindedir.
Bu itiDarla belediye diğer hususlarda olduğu gibi bu işleri de y&kındar* takib eder ve ve suçluları ceza la ntnrır 1
Nitekim âmmenin sükûnetini te-1 min noktasından bolediyemiz, liman* daki vapurların, istasyonlardan kah I kan trenlerin lüzumsuz düdüklerini I caddelerdeki otomobillerin türlü tür*u| klâkson seslorini, sabahın erken saatd lerinde sesleri çıktığı kadar avaz ava/* bağıran sebzecilerin gürültülerini önlemedi mi?... Hattâ, geçen gün b’f arkadaşın evinde sabaha kadar devam eden, sazlı bir toplantıya umumi hür riyetlerındon olan mesakinin masumiyeti kaidesine rağmen sabahın altısın* da polis ve bekçinin nazikâne müdahaleleri olmadı mı?...
Bu harekete hiç bir heınşeri ıneınu run (trop de zele) lidır diyemez. 8u ikaz pek yerindedir. Memur vazifesini pek müdrik olarak yapmıştır.
Bu, böyle iken, Eminönü, Bahçeka-pı, Sultanhamamı, gibi şehrin ticari yazıhanelerinin bulunduğu bir snmttf ve bilhassa çalışma satlerinde, çift rad yolu piyango otomobillerinin, durur dınlenmıyen propagandalarile grama-fon mağazalarındaki plâk seslerde br» kelime ile bağırmalar, inlemeler ve çal malarla bu müossesedekilerin çalışmalarına maddeten imkân yok.
Bunlar, yalnız âmmenin sükûnetin ihlâl değil, ayni zamanda da umuımır istimaline tahsis edilen umumi yollar hakları olmaksızın işgal etmektedirler. Hattâ bu sükûneti ihlâl nuna göre mi
göre mi suçlandırılacağı ilmi bir mü bahaseye meydan vermişti.
Medeniyeciler, ceza kanununun, idan çiler belediye kanununun tatbik edı? mesi lâzım geldiğini iddia eltiler. Bir üçüncü de ister belediyo, ister ceza ka nunu tatbik edilsin. Elverir ki rahat rahat, başımız dinç olarak çalışabtk lim, dedû
Hakikaten pek haklı ıdt.
İDARECİ









müesseselerin birinde, failinin belediye kanu yoksa ceza kanunun



Ankara üniversitesi rektörlüğüne yeni bir teessür telgrafı
Ankara, 8 (A.A.) — Yüksek Zi raat Enstitüsü rektör vekili profe Sör doktor ö. Tarmaıı tarafındar Ankara Üniversitesi rektörlüğüne aşağıdaki mektub gönderilmiştir: îstanbuldaki Orman Fakülteâi mü mcssiUerinln de iştirâkile 6 1/19P de toplanan Enstitü divanı Y.Z.E Fakülteleri bilim üyelerinin de his lerine tercümân olarak. 27/12/1947 günü yapılan mitingi müteakib baz tahrikçi unsurlar tarafından Tür! ulusunun en büyük irfan yuvaların dan biri olan Ankara Üniversitesi nin mânevi varlığına ve rektörlü ğüne yönetilen tecavüzü takbih ede rek bu hal karşısında. duymuş ol düğü teessürlerini makamınıza bil dirrueği karar altına almıştır.
Keyfiyet saygı ile arzolunur.
Haik Partisinin bünyesin deki keşmekeş
Ankara; 8 (Hususi* — Bugünkü Kudret gazetesinde çıkan bir ya* zıda; uzun yıllardanberi O. H. P nin tek parti olarak yaşamasından içerisinde muhtelif "Tlkir ve tema yülde insanların toplanmasına se beb olduğunu; son Halk Parti» Kurultayının her dilden konuşa, hatiblerlnin partinin Babil kulesi ne döndüğünün en güzel .misali olduğunu söylemekte ve şöyle de mestedir:
«Siyasi çevrelerin kanaatine gö re; O. H. P. nin bugünkü vaziyeti, bünyesindeki bu keşmekeşin ta bii bü- neticesidir . Artık partinin tamamile dağılması; lnhllâl etme sİ ve kendi içinden küçük zümre.-lere ayrılarak değişik kanaatte bir çok kümeler teşkil etmesi tali ininden de çok kışa bir zamanda tahakkuk" edecektir.
Bugünkü kabine, kendi partisi nin müfrit zümresini teşkil edoıı genel idare kurulunu tatmin ede memekte; bu kurul ise blnblr çe şlt siyasi kanaat taşıyan parti bii tününü temsil etmemektedir. Par tinin üyeleri içinde ise hakiki Halk Partisi tüzük ve programına şuurla ve kalble sadık olanlar par inakla gösterilecek kadar az bulun maktadır, denmekte ve her gun partinin bu az daha çözülmekte ol-fluku iteri sürülmektedir







* • X
/
SAYFA:4
si konserler
ZAVALLI NİHÂVEND FASLI!
lama nüansa ı:
Ter dilli... ter dilli... ter dilli... t enenen.
Konservatuar Tür

Voronoff, ölüm mefhumunu yok etmek için çalışıyor^.
Amerikalılar, hipofiz bezinden büyümeyi temin eden bir hormon elde etmeğe muvaffak olmuşlardır. Fareler ve köpeklere zerk edilen bu hormon, onları ölçüsüz bir şekilde devleştirmiştir. Bundan töyle, İlmî bakımdan 3,50 metre uzunluğunda dev yapıl» insanların vücuda getirilmesi mümkün görülmektedir.
oktor «Serge Voronoff» Fransaya dönmüş ve ItaJ yan hududunun yakıtımda
^ulunan Grimaldideki malikânesine yerleşmiş bulunuyor.
Şatonun eski kulesi hâlâ ayak ta duruyorsa da, bombardımanlar yüzünden bir tarafı tamamile yi -kılmıştır. Bu harbde doktor kan-Bile birlikte Kivieradan kaçmıştı. Ve Italyanlar, onun ele geçirdikleri majTnunlanm alıp götürmüşlerdi.
Bugün doktor Voronoff her şeyi yeni baştan tesis etmek zerun da kalmıştır. Zira bir çok esaslı Vesikalar ortadan kaybolmuştur.
O, l&boratuvannı düzenlemeğe ve bir çok maymunlar tedarik et İaeğe çalışmaktadır.
Bu maymunlar nadir •ldukları için pahalıya »laktadır. Tecrübeler İ6e fok milyonların sarfına İıftır.
Bununla beraber, z doktor Vçfo-»off denemelerine büyük bir ihti yasla devam etmektedir.
Doktor Voronofun çalışmaları
Voronoff' bir hormon mUtebas-
cinsten mal ol-hâlen bir mütevak
sisidir. O, bu mucizevî cevherden neler çıkarılabileceğini ilk keşfeden ilim adamlarından biridir.
Filhakika hipofiz, timus ve ti -roid gibi (şiryan) ataı damar ba pumadan zengin olan iç ifraz bezleri, boşaltım kanallarından mahrumdurlar.
Yine bu bezler, merkezleri bulunduktan fonksiyonları tahrik ederek veya yavaşlatarak, muayyen mesafede, bazı uzuvlar üzerine tesir eden ifrazat maddelerini kana dökerler. Şu halde on -lann tanzim edici rolü, sinir sisteminin ihtiyarî rolüne gelip in -zimam etmektedir.
Voronoff, genç bir şempanzenin tiroid bezini, doğuştan . aptal bir delikanlıya aşılayarak ona normal bir inkişaf ve zekâ temin etmeğe muvaffak olmuştur.
Aptallığın dış manzarası kaybolmuş; ve iki yıla varmadan has ta normal bir insan vaziyetine gir miştir. Bu, doktorun keşiflerinde attığı ilk adımdır.
Bezlerini bundan sonra doktor Voronoff, hayvanlara bir maymu nun tenasül bezlerini aşılamağı
d STANBUL Konservatuvan, Te
10 pebaşı «anfiteatr» ında Türk musiki konserini verdlj Esas Bu makam mu-makamlarından (Hicaz Kürdi) rast perdesinde
Meralarından üçüncüsü:
Senden umarım mihr-î-vefâ acı bââ-âââne. şeklinde dördüncü mısrada: Gönlümde senin, bende senin şûlı-ı-
nâtcnc dir ney.
diye terennümlere bir (polka) tem-
—— -
| Havacılık | ingiltereden son alınan haberler

Son aylar zarfında dört motorlu |ki Ingiliz uçağı, motörlerinden biri bozuk olmak şartlle ve rüyet şartla n son derece fena iken mecburî 1-»lş yapmak zorunda kalmış ve bu (nişlerde otomatik yere inme alet Jerinî kullanmıştır. Harb zamanuı da İngiliz uçaklarında tatbik edilen Tadar sistemi hâlen sivil havacılık ta da kullanılmaktadır. 1947 sene-irinin başından beri İngiliz hava kuvvetlerine mensup şahıslar sivil havacıları bu aletleri kullanmaya Slıştırmışlardır. Bu sistemi idare e den Personel, başlıca kontrol kulelinde direktif veren memur, müşa Tir ve iki direktörden mürekkep bulunmaktadır. Direktör ismini a-lanlar uçakları hava meydanındaki tadar sahası dahiline sokmakta ve bunları sıraya koyduktan sonra kontrol memuruna direktif vermek üzere havale etmektedirler. Bütün Ameliye aşağı yukarı 10 dakika sür İnektedir.
Helikopter uçaklarile posta tevziatı
Halen İngilterede sahte posta çantalarile, Helikopter uçaklarilo mektup tevziatı üzerinde tecrübe terde bulunulmaktadır. Bu tecrübe terin gayesi Helikopter uçaklarının posta idarelerinden 3 millik mesa felere kadar 400 kiloluk mektup da ğıtımım sağlamaktır. Önümüzdeki İlkbaharda hakiki mektublarla nl-hayi tecrübeler yapılacaktır.
Veni na (iiye helikopterleri
Önümüzdeki ilk-baharda dünyada en kuvvetli ve en büyük nakliye Hellkopeterlerinin faaliyete geçecekleri tahmin edilmektedir.
Cierva Autogiro şirketinin imal ede ceği ve «W. II hava beygiri# ismini taşıyacak olan bu Helikopter İngil terede İlk imal edilecek nakliye He llkopterl olacaktır. 1640 beygir kuv vetlnde 3 Merlin motörlüyle mücehhez bulunacak olan bu Helikop terler 2 kişilik mürettebattan başka ya 24 yolcu veyahut 3 ton mal taşıyabilecek ve 232 millik mesafe yi saatte 116 mil süratle katedecek tir. Bu Helikopterin azami sürati 154 mil olacaktır.
Planörle uzun mesafe uçuş rekoru
R. A. F. İngiliz hava kuvvetlerine mensup bir subay yeni bİT usul kullanarak % 259 kadem lrtlfaya yükselip havada 65 dakika kalarak yeni bir rekor kırmıştır.
Yeni deniz uçakları
İngilterede imal edilen yeni deniz uçağı yakında İlk uçuşunu yapacak tır. «Selandu (Deniz Ülküsü) ismini alacak olan bu yeni uçak, 8 kişilik
• ■
olacak ve lüzum olmadığı zamanlar tekerleklerini İçeri çekebilecek ve inmek gerektiği zaman indirebilecektir. İki motorlu olacak olan bu uçak hem hava meydanlarından hem de sudan havalanabilecektir. Ayni uçağa İstenildiği zaman teker lek yerine kızaklar da konulabilecektir. Saatte 188 mil süratle gide bilecek olan bu uçak normal 130 prıll süratle seyahat edecektir. Daha kuvvetli motellerle mücehhez yeni bir uçağın tecrübeleri de yapılmak tadır.
Füzeli yolcu uçakları içi* tecrübe odaları
Haviland uçak fabrikaları, yüksekten açan uçakların tecrübeleri için yeni tecrübe odaları inşa etmiş bulunmaktadır. Eû odalarda 40.000 kademden uçacak tayyarele rin tecrübeleri yapılabilmektedir.
Bu yeni tecrübe odalarında tam bir motörün büyük bir kısmı veya tamamı yerleştirllebılmektedir. Ayni odada 70.000 kademdeki hava tazyiki elde edilmekte ve zaid 40 dereceden nakıs 70 dereceye kadar hararet temin edilebimektedir: Bu odalardan başka uçakların akar yakıt sistemlerinin tetkiki İçin baş ka tecrübe odalart da mevcut bulun maktadır.
Yüksek irtifalarda uçan nakliye uçaklarının doğurduğu güçlüklerin önemini idrak edemiyenler. Çok kimseler, yolcuların temiz hava te neffüs edebilmeleri için tazyikli ha va mevcutkeıî oksijene ihtiyaç ol duğunu müdrik bulunmaktadırlar. Buna ilâveten kabinenin ısıtılması meselesi de meydana çıkmaktadır. Bir de bütün bunlara, rütubetin 1-zale edilmesi meselesi inzimam e-dince mesele daha ziyade önem kes petmektedir. Yolcular bütün diğer nakliye vasıtalarında olduğu kadar rahat seyahat edebileceklerine kani olmalıdırlar.
Sivil havacılığın istikbali
Bristoi Barbazon tipi uçak önümüzdeki ilk baharda SR. 45 tipi de nlz uçağı da 1949 senesinde İlk tec rübe uçuşlarını yapacaklardır. Her iki uçağın da modelleri inşa edilmiş bulunmakta ve Havilland D.h. 106 rümuzlu üçüncü bir tip uçak ta imal edilmeye başlanmıştır. İngilterede yolcu ve eşya nakline ya-nyacak yeni tip uçakların İnşası na kimse mümanâaat etmemektedir. Fakat hazırlanan bir Raporda bildirildiğine göre, hâlen Ingiltere de ekonomik olmıyan uçaklar kulla nılmaktadır. Eğer bunun önüne ge çilmiyecek olunursa, bazı dolar memleketlerinin İmal ettikleri u-çakların İngiliz piyasasına Sürüleceği iddia edilmekledir.
denemiatir. Bu tecrübelere tâbi tutulan hayvanlarda hormon ifrazatının düzeldiği ve az zamanda bütün hücrelerinin ilk faali -yetlerinc kavuştukları görülmüştür. ' t
Bu suretle 'hayatları uzatılan koyunlarda ihtiyarlık alâmet), ö-lümlerinden ancak bir kaç gün önce zuhur etmiştir. Yine meselâ kendisine hormon aşısı yapılan 13 yaşında bir kedi 7 sene daha yaşayabilmiştin
Daha sonra Voronoff, aynı tecrübeleri ihtiyar kimselere tatbik etmiştir. Bu ihtiyarlar, az bir zaman zarfında hafıza kuvvetlerini, muhakeme kabiliyetlerini ve ay -nı zamanda rücli iktidarlarını tekrar kazanabilnıişlerdir.
1939 da Voronoff Amerikadaki Rokfeller müessesesine iltica et -miştir. O burada bir maymunun bezlerini aşılamak hususundaki a-raştırmalarına devam etmiş ve kanserin tedavisine lüzumlu olan vasıtalara başvurmuştur. Voronoff bu hastalığın doğuşuna, umu miyetle zannedildiği gibi, uzviyet te bulunan kanserljen ifrazatın değil, fakat bir mikrobun sebeb olduğunu keşfetmiştir.
O bundan başka diğer bir çok aşılar ve bilhassa yaralı askerle -rin tedavisi için kemik üzerine ya pılan aşı amehyesini incelemiş ve denemelerinde iyi bir sonuca varmıştır.
Hayatı uzatmak kabildir
Voronoffun vücuda tenasül bez lerini aşılamak suretile insanları gençleştirmek istemesine karşılık, Amerikalılar, üç aylık danaların husyelerinden çıkarılmış bir hor-moha müracaatı daha elverişli bu luyorlar. Bu hormon — azamî üç aylık bir tedaviden sonra — vücudun bütün hücrelerine ilk ka biliyetlerini iade etmektedir.
Bu tedavi iğne ile yapılmakta ve 600. liraya mal olmaktadır.
Amerikalılar, hormon oyunundfiuL -rösiiT^aptMimoıTFaicat sı-
fasıl «Nihâvend» idi, sikimizin en parlak biridir. (DUgfth) ile arasında seyrederek
karar verir. Nihâvend, üçtür:
1 — Nihâvend-i-Kebîr, ibtida Hicaz perdesile Neva dolaşır, sonra Hüseyni, Acem, Gerdâniyc pordesilo tekrar Gerdâniyc, oradan Acem, Hüseynî, Neva, Çârgâh, Kürdi, Dügâh ile Rast perdesinde karar verir.
Asıl Nihâvend bu makamdır.
2 — Nihâvend-l-Rûmt İptida rast sonra Çârgâh, Neva, Hisar, Acem, Gerdâniyc perdelerinde dolattıktan sonra tekrar Çftrgâha inerken asıl Nihâvend perdesi denilen Kürdi ile rast perdesinde karar verir.
8 — Nlhi:vend-i-Sagl|r. KKıllanıl-mıyan bir makamdır.
Bu üç Nihâvendden «Nihâvend-1-Kebîr» in faslı okunmam ak tadır, «Nihâvend-i-Rûmî> iec şada bakımından âdeta (Hisar buselik) makamı gibidir ve bugün Nihâvend olarak en çok mİ» dir.
okunan «Nihâvend-i-Rû-

Nihâvend faali,
içler a-
çalındı, ve çok
Konserde
cısı idi.
Evvelâ Nihâvend peşrevi Musikimizin çok . çalınmış
dinlenmiş bu şaheserine girildiği zaman herkeste bir hayret uyandı. Acaba Nihâvend peşrevi bu muydu? (Dinleyicilerden peli çoğu peşrevin Tanburî Büyük Osman Beyin olup Olmadığını anlamak için programa bakıyorlardı.
Konservatuvar gibi bir müessese lora edeceği eserlerde bu kadar aslından aynlır mı? Halbuki o icra heyetinden her bakımdan mükemmeliyet beklemek hakkımızdı. |
Hacı Faik
bestesi zincir
Çına rağmen Bilhassa Udi
Bey merhumun zincir usulünün durulmama-oldukça iyice okundu. Vecdinin viyolonselle
l§tirâki bana merhum Tanburî Cemil Beyi hatırlattı.
Rifat Beyin ikinci bestesinde hafiften nüans buhranlarının titremeleri bağlamıştı. Bu çok sanatlı eser bek-
/
r------YAZAN:-------
| Cevad. Ulunay |
cihâââOÛ... ne.
Beyin mezardaki naaıl çatırdamış-
haline konmuş.
Artık Hacı Faik kemikleri kimbilir tır? , ____
Hele Tanbyrî. Ali Efendini^ Yörük semaisine gelince bu vandalUm kar (ısında mendilleri çıkartıp hüngür hüngür ağlamaktan başka yapacak blrşey yoktu. Yörük Semaiye öyle bir girildi ki ben evvelâ üstü çinko ile kapalı farzettiğim tiyatro binasının damına yağmur yağıyor sandım. Giriş heceleri (tim tim) sesi>veren bir edft ile ayrılmış: Sü.,.mez...dim...ö...züm Güftenin ikinci satırındaki Afetzede, dilhasta, ciğer hûn imişim bent Mısraında, «hûn» kelimesi (hû ..hû... hû...hû!» diye baykuş edâ3ile öyle bir öttürüldü ki meşhur Farsî beyt-te olduğu gibi bu sanat sarayının damına konan bir harabe kuşunun Sesini İşitiyorum sandım.
Ondan sonra dördüncü satırdaki: Çeksin beni zencire ki mecnûn imi-şim ben mısraındaki (mecnûn) un (nû) su da «nû...nû ..nû...nû...» diye uzanarak samiamızda acı akisler bıraktı.
Sıra terennüme gelince bu «yaipa-
poşu verdi. Onlar terennümü tekrarlarken hatıra: Mâni gözlük takârvm. Güzellere bakâr.ım.
Güzel bâna bakarsa Bir temenna/ı çakdiım Lal lal lara lam Lal lal lara lam La lal larm havası geliyordu.
Halbuki programda ilân edilen eser Tanbur! Ali Efendi merhumun Yörük semaisi idi.
Heygidt Türk musiklcl hey! Seni bu halde mİ görecektik?

Sololar Ekrem Kongar'la başladı. Değerli ses sanatkârımız, musikişinas olduğu kadar da en namlı hattatlarımızdan Kazasker Mustafa izzet Efendi merhumun eserlerinden: Doldur yetir ey



sâkt-ı-gülçehrc pi-yâle hüzarn şarkısı ile güzel eserlerinden
mısralle başlıyan
Rahmi Beyin en biri olan:
Gel ey sâki şcrâbı tazelendir müsteannı seçmişti,
İkisini de pek güzel okudu ve çok alkışlandı. Ekrem Kongarın sesi t%nı (form) unda idi. Ekrem musikimizin yetişmekte olan en kıymetli eleman
j Şehrin Dertleri
M il
daha ileriye- gitmişlerdir. Önlar, kafanın alt kısmında bulunan hi-pofizden büyümeyi temin eden hor monu tide etmeğe muvaffak ol -muşlardır. Farelere ve köpeklere zerk edilen bu hormon, onlan ölçüsüz bir şekilde devleştirmiştir. Bundan böyle ilmen 3,50 metre uzunluğunda dev yapılı insanların vücuda getirilmesi mümkün görül mektedir.
20 yıldanber1 Ruslar, bu meseleyi incelemektedirler. Hâlen dok tor Bogomoletz Klefdeki ilim aka demişinin bir şubesinde hayatı u-zatmak hususunda bazı araştır -malar yapmaktadır.
O, vaktile Karadeniz sahili üstünde bulunan Abkosic eyaletindeki 4000 den fazla 100 yaşındaki ihtiyarları yerinde tedkik etmek vazifesini derubde eden bir ekibe riyaset etmişti. Aralarında «8ta -lin» in hususî doktoru Sperşnsky nin de dahil bulunduğu bu ekipin vardığı netice şu olmuştu: İnsan, uzuvlar arasındaki boşluğu doldy ran munzam nesiçlerin gevşemesi yüzünden ihtiyarlamaktadır.
Bunun üzerine doktor Bogomo-letz, elâstiki nesiçlerin faaliyetini tenbih eden ve eskimelerini gecik tiren A. T. C. serumunu mişti.
ölüleri Diriltmek Kabil
Fransada, bu mevzua teren yalnız doktor Voronoff değildir. Paris lâboratuvarları, Vau girard mezbahalarından hipofiz ve tiroid gibi ifrazat bezlerini bol mikdarda tedarik edebiliyorlar. Her gün hastahaneler, hormon e -sasına dayanan bu maddeler saye sinde idioları, anormalleri, aşırı şişmanları, iyileştirmek imkânını bulmaktadırlar.
Fransız ilim enstitüsü âzasından doktor Binet; yalnız hayatın uzatılmasını temin etmeyi kâfi görmemekte, ölüleri diriltmeğe de çalışmaktadır.
Lâboratuvarlarda girişilen tecrübelerde görüldüğü gibi, kendisi ne Acethyleholine zerkedilen bir kurbağanın kalbi derhal durmaktadır.
Buna kargılık aynı hayvana bir stryehnine iğnesi yapıldığı takdir de, onun vücudunda bir takım ha reketler göz€ çarpmaktadır. De -mek oluyor ki kalbin durması, kan devrimine mâni olmamaktadır ve bir atropine iğnesi kalbi tekrar harekete getirebilmektedir
ta Hacı Faik Beyin ağır semaisine ğellnoe o zaman bir esetin hasıl tah-rib edildiğini görmek felâketlle karşılaştık. Ağır semainin güftesi şu-çljır;
Ae hal oldu bana şimdi, nedir bu der-
1 di/ne çâre
Bfendim artık insaf et; derununı oldu pür yâre câna firakınla bu Fâik çâre* He kaldı atıaak visâlindir dü-i-âsmbes-te-i-zâre. güzel. ağır semai «yalpalama

Devâ
Bo
nüans» ına kurban edildi, Bele o gü-tel terennümü teşkil eden: ftohm eyle bana kalmadı hiç tâb-ü-tüvânım; Gayrt kime arz eyleyeyim hâlimi cântm; Benden umarım mihr-i-vefâ det bana Gbn'lümde senin, bende senin, şûh-i-cihânım.
tatbik et
midir? ilgi gös-
Tıbbi alanda hayrft verici Terakkiler..
Doktor Voronoffun İlmî araştır maları, bezlerin aşılanmasına da-olan cerrahî sahasında mühim terakkilere sebeb olmuştur.
Bir kadavradan alınıp soğukta muhafaza edilen nesiçlerin ölme -dikleri görülmüştür.
Smlstşine isminde bir Rus doktoru hayvanlar üzerinde yaptığı kalb aşılan tecrübelerinde bir hay 11 terakkiler göstermiştir. Yine bazı doktorla!*, insanın öldükten BOnra kalbini değiştirmek Suretile onu iyileştirmek gayesini gütmek tedirler.
Bugün Voronoff 81 yaşında ol -masına rağmen hâlen gençliğini muhafaza etmekte ve gömüksüz kitab okumaktadır.
Doktorun en kıymetli mesai ar hadaşı 33 yaşında olan karısı Ger türdedir. Voronof karısını delice sevmektedir.
Gertrude Voi'onoff, Kot d’Azü-riln en zarif kadınlarından biridir, kaalo kıskanç olduğu için evine ğllzel kadınları dftvet etmekten daima çekinmektedir.
Yorucu bîr mesaiden sonra hemen her akşam malikânesinin muh teşem taraçasma çıkan güzel Gertrude oradan etrafı seyrederek oyalanmakta ve kocası sayesinde daima genç ve güzel kalabileceğini hayal etmektedir.
«La Presse dergisinden»
Bıı kadar düşüncesiz hareket etmemeliyiz..
Banliyö trenlerinde, bizden başka biç bir memlekette görülemiyecek bir tedbirsizlik
RALIK ayının son günle-leri îstanbulda kuvvetli lodoslarla geçti ve bittabi yaz havalan yaşadık Sabah ve akşam sekiz on dereceden aşafcı düşmiyen derece! hararet gündüzleri 16 - 17 derecelere Çıkıyor ve tabiî son serin ha-vallardan biri kışlık olarak giyinmiş olan halkı âdeta yaz günlerinde imiş gibi terletiyor. Fakat biliyor musunuz ki ban liyö şimendiferleri bizi - bütün bu gayri tabiî sıcaldara rag? fnen - hattâ akşamdan evvelki seferlerde bile istim knvvetile 2Ö/S0 derecede seyahat ettirdi. Tabiî her vakit olduğu gibi ilk bir iki istasyonda az çok sabreden halk ondan sonra pencereleri açmak mecburiyeti ka tlyasinde kalıyor ve o vakte kadar bir hayli terlemiş olan millet de ceryanlarda soğ’uk almağa ve hasta olmağa maruz bırakılıyor. Fakat itiraz eden yok. Çünkü herkes illâllah diyor ve bu tehlikeli serinliğe ra tı oluyor.
Yolda beraber gidip geldiğimiz doktorlar bu durumun halk |çin ne kadhr fena olduğunda hep müttefik. Bu zararlı lütufkârlık dolayısile yüzlerce kişinin hastalandığı ve esasen fakir olan büdcelerinden birçok masraflar yapmak mecburiyetinde kaldıkları da muhakkak. Fakat lâf anlıyan, halkın rahat! ve sıhhatile meşgul olan yok kİ.
Soğuk zamanlarda - o da mükemmel bir reglâj ile ayarlandıktan sonra. - kullanılması lâzım olan bu istimler, idaresizliğimizin neticesi olarak bu gün bir taraftan halka zarar veriyor, diğer taraftan da milyonlarca kalori halinde havada kaybolup gidiyor. »Fakat kime anlatırsınız? Bugün memleket kömür sıkıntısı çekiyor, varın öbür gün Karadcnlzin keyfi tutarsa herkes telâş içinde, kömür yok diye endişeli günler
I


cereyan etmektedir. Geçen Karamandan iki misafiri-geldi. Bunların anlatttıkla-göre bütün gün halkı ha-
geçirecek. Fakat bugün elimizde var ya? Yanru neye düşünelim? Her gün işliyen trenlerdeki bu istim israfım hesab c-derseniz memleket nam ve hesabına ne kadar büyült ziyanlar yapıldığını ve memleket servetine karşı ne kadar büyük lâkayıdlık götfteı ildiğini kolaylıkla anlıyabılirsiniz. Taşrada işliyen trenlerde de aynî vaziyet. Hattâ daha kötü, çün kü anlattıklarına göre bu is-timle haşlama hikayesi her tür lü akıl ve iz ana mugayir olarak gün m iz nna
mamda seyahat ettirdikten son ra gece yansım müteakip istim! kesmişler ve o soğuk mın-takalarda herkes douıuuş. Ne acaib umumî hizmet anlayışı, değil mi?
îstanbulda ise biz. bir tarafta dışarıda yaz havaları, vagon içinde ise ıstım kuvveti, pencereler bilmecburiye açık ve tamamen gillilnc bir vaziyette seyahat ediyoruz.
Başka bir memlekette olsa millî serveti bu kadai’ israf eyliyen, ve halkın sıhhatine kar §ı bir suikasd Teşkil eden bu gibi idaresizlik müsebbibi erin i kolundan tuttuğa gibi kapı dışarı ederler, çünkü uınuıflî hizmet keyfî ve ihmaJİcâJiano bir surette yapılamaz.
Senelerden ben devam eden bu teshin işinin bir çaresine bakmak ve istim borularında fennî bir reglâj yapmak suretile bunu mantıkî ve faydalı surette k.yUşnmak lâaııadı. Hal buki bunu düşünen bik> yok ki âlem yino ol âleju şeklinde ve kimsenin qmuvünd#4 devam ediyor.
Ne vakit aklımız gelecek ve ne vakit
mantık dahilinde iş göreceğiz?
O. K, Görener
başımıza akıl ve

k
larından bîridir. Bilhassa Kadıas) '• rin eserine icaö eden ihtişamı verdi, larından biridir, EiiF.aA.sa Kazaske-Mustafa izzet Efendi zamanının hükümdarının çok iltifatını görmüştür. Padişah onun eserlerini keldi güz( 1 sesile dinlemek istediği zan^n: «Saz gelsin de efendi hazretleri^ eğlendirsinler! > der. Saz başladıRan sonra İzzet Efendi de oturduğı yerden fasla iştirâk edermiş.
. ★
ikinci solo olarak Hamiyıt Yüce-scfii dinledik, SanatKâr, Şertti Bey merhumun en güzel eserlerhden biri olan:
Niçin şep tâ seher ben zâAti-zârtm şarkısını son derece güzel oludu.
Ondan sonra Rakım hocaıın Ni hâvend. şarkısını okudu.
Ben usulü çiğniyen bu -arz nü-anslı okuyuştan birşey anlemadığ nı için bu babda bir fikir cPrmeyan etmiyecegim.
Dinleyicilerin uzun alkışlarla okut- • tukları eserlerden biri de:
Sen bu yerden gideli ey saçı zer
Seni söyler bana dağlar derrler şarkısıdır. Bunun nekaratında'ci (ah^n g-i-taklidi) nin ihmal edüdiğirl görüyorum. Kabahat artistte değil onı eseri geçenlerdedir. Bu şarkının tam hakkı verilmiş olsa Hamiyet Yüce-ses gibi hakikaten yüce sesli bîr artist bunu en güzel çeküle ifade eder Yalnız şu ciheti ehemmiyetle tekrar etmek isterim ki değerli sanatkârın okuduğu eserler gayet sağlamdır; iyi geçilmiştir. Hamiyet Yücesesin u-şule çok itina eylediğini zannediyorum ve bu nokta derhal okuyuşta kendini gösteriyor.
Türkiyenin hâl-i-hâzırda en büyük muganniyesi olan Akile Artun evvelâ program mucibince iki beste nigâr şarkı okudu. Bunlardan İlki:
Çok sürmedi yeçdi tarab-ı-şevk-ı-be harım diye başlar. Hem öğrenmesi, hem o-kuması gayet güç bir eserdir.
Akile Artun bu şarkıyı su İçft gibi kolaylıkla okudu. Eser ona değil o esere tahakküm ediyordu: nağmelere o kadar kudretle nüfuz eylemişti ki bu emniyet, okuduğu şar kıya bir ahenk selâmeti veriyordu.
Ondan sonra Dedenin be6te ile güfte arasındaki tecaniisc misal teş kil eden en güzel şarkılarından: Ben seni sevdim seveli kaynayıp ' coştum.
şarkısını da ayni anlayış ve kavrayış la okudu.
Programda okuyacakları bitmiş, fakat halkın onu dinlemek zevki bitmemiş ti... Bırakmadılar. Alkışlar ısrar şek lini alıyordu. Ona kaç eser okuttular? Üç mü, beş mi? on mu?..
Şarkının biri biterken alkış tufan lan arasında temenniler yükseliyordu. «Bir daha! Bir daha! Bir da-hâ!>
Sanatın bu şâhikasma varış güzel şey doğrusu!
Lüleburgazda şiddetli yağmurlar
Lüleburgaz; (Yeni Sabah? — Ge çeıı hafta başhyarak fasılasız gece nin saat üçüne kadar devası şiddetli yağmurlar neticesinde kasabamızdan geçen Burgaz deresi Balkanlardan gelen fazla sulanr teslrile taşmağa ve etrafa yayılmağa başhyarak kasabanın Dere mahallesi kenarındaki evlerle civar bahçeleri su kaplamıştır.
Bu hal, gece yarısına doğru oaha tehlike arzettlğinden alt. katlan su ile dolan evler tabiiye ve pu meyanda etrafı su ile çevrilen dokuz ev sakinleri zabıtamız tarafından kurtarılmıştır.
Saat üçe doğru yağmurlar dinerek sular çekilmeğe başlamış, bu suretle kasabamız İçin büyük tep-like gösteren feyezan da nüfuşça zayiat verilmeden tehlikesizce at* latılnııştır.
Edremitte Deve gürelleri yapılacak
Edremit, (Yeni Sabalı) — Hçx yıl yapılmakta olan ve büyük bi> alâka toplayan «Deve güreşleri» bu yıl da 18 Ocak pazar günü yi. pılacaktır.
Söylendiğine göre, bu seuekı 4e-ve güreşlerinin çok iddialı otacımı ve güreşe. 20 devenin iştirâk, eiA ceği öğrenilmiştir.
«Deve güreşlerinde» başa (3)0) lira; İkinciye (150) lira, üçcnıü-ye (75) ; dördüncüye de (50' Ira verilmesi takarrür etmiştir.
Birinciliği kazanan deveye arıca şampiyonluk halısı verilecekle.




9 o c A K 1943
I K N I SABAH
SAYFA : o
----------------- ★ ★ * "
Kara insanlar cemiyeti — Aylak bir serseri Basranm hâkimi oluyor ve zenciler hâkimiyeti kuruyor! — Haricilerin azgını ve azgınların Haricileri! — Melek gibi kişizade kızları ve çocukları zebellâ gibi siyah kölelerin ellerinde! — (Hariciler) in özetlenmesi — İnançlarından örnekler — Bugünkü Haricilerin yerleri!
-------------------23----------------- Yazanı M. ÜAiF OGAW
Osman, Ali; Muavlye, Talha; Zübeyr ve Ayşeye söğerler, Sünni-lerin mallarını almayı; kendilerini öldürmeyi helâl ve mubah sayarlar. kadın ve çocuklarını ele geçirince esir yaparlardı. (Basra) yı işgal eylemişlerdi.
Zaman geldi, bir kuzgun’ı siyahın yanında, melek gibi beş on tane Hâşinıi kızlarını esir olarak kul -laııdıklan oldu. Devlet çok kötü du rumda idi. Bunlara karşı duramıyordu. Çok musibetler oldu. Baş -buğları olan Sahibazzenç yâni, siyahların lideri haydudun öldürülerek fesadın sona erdirilmesi için on dört buçuk yıl uğraşılmak iktiza eyledi.
Hariciler; yıllar ve yıllardanbe-ri. her devirde devletin başına belâ kesilirken; diğer mezheb fırkaları da boş durmuş ve rahat oturmuş değillerdir, ki yeri ve sırası geldikçe onların hareketleri ve faa liyetleri üzerinde açıklamalar ve in celemeler yapacağız.

İslâmî mezheb fırkalarının bü -yüklerinden biri olan Havaric hak kında yeterli izahat verilmiştir. Ha riciler tek fırka olarak kalmamışlar, esasta birleşmek üzere, pek çok fırkaya ayrılmışlardır.
Bunlann her birinden ayn ayrı söz açmak uzun ve lüzumsuzdur. Umumi görüşle, dayandıkları baş -hca temeller üzerinde biraz durul mak kifayet eyler:
İslâm dünyasında ilk aynlık ve aykırılık fırkası (Hariciler) dir. Yu karılarda arzeylediğimiz üzere, bun larm sapıklıkları; Kukanı yanlış anlamadan İleri geliyordu.
Hakikati halde maksadları Kur’a na uymamak değil; gerçekten uy mak olmasına rağmen, Kur*an â yetlerinden, o âyetlerin delâlet et mediği mânayı anlıyorlardı.
Bunların birleştikleri meseleler üçtür: 1) Osman; Ali; Âmr; Mua
Istanbu’ Beediye Re si
(Baftarafı T incide) oul edilmesi karşısında şehrimiz alâkalıları belediye seçimleri için hazırlıklara başlamışlardır.
Verilen haberlere göre önümüzdeki günlerde Başbakanın ve içişleri Bakanının bu mevzula alâkalı toplantılarda hazır bulunmak ü-zere şehrimize geleceği söylenmektedir.
îlk iş olarak yapılacak toplantıda belediye seçim kanununun 10 uncu r^ Hdesınin icabı dairesinde hareke e geçilmesi düşünülmektedir. Bu maddeye göre belediye reisi seçimleri halk veya belediye meclisi tarafından yapılacaktır. Reis Meclis içinden veya dışından irıti hab olunabilecektir.
Alâkalılarca belirtildiğine göre belediye meclisleri teşekkülünde ve reis seçimlerinde partiler çoğun luğunun rolü başta gelmektedir. Bununla beraber gerek C. H. P. gerekse D. P. namzedleri haricinde müstakilen namzedliklerini koyanlar da bulunacaktır. Bütün bunlar la beraber belediye reisi seçiminde ekseriyetin bir adamı is başına ge tirmek noktasında birleşecekleri umulmaktadır.
Bu arada namzedliğini koyması beklenenlerden gayri yeni isimler üzerinde de ısrarla durulmakladır.
Eu arada Sağlık müdürü Faik Yargıcının yeni belediye reisliğine namzed gösterilmesi etrafında da umumi bir kanaat uyanmıştır. Bun dan başka bir kısmı cereyanlar da Sadi Yektar üzerinde toplanmaktadır.____________________________
V hid Ramiz d?de
1 u
Denizaltı güverte yüzbaşısı Ziya Erdenizle Neclâ Erden İzin evvelki gece bir erkek çocukları dünyaya gelmiş ve Hüseyin Ramiz tesmiye edilmiştir.
Yavruya uzun ömür diler, çok gene yaşta büyükanne ve büyükbaşı olan arkadaşımız (Tasvir gazc* t(*si yazı işleri müdürlerinden vo «Jurnal Doıyan- neşriyat müdürü Vahıd Ramiz İliç’le eşini tebrik ede-
viye; Talha; Zübeyr; Ayşe ve daha başkalarlle hakem işine uygunluk gösteren kâfirlerdir. 2> Zalim ima ma (yâni halife ve hükümdar» kar şı isyana kalkınmak vaclbdir. 3» Büyük günah işliyenler de kâfir • dir.
Bunlar birleştikleri noktalar o-lup; daha bir çok inançlara bağlılık gösteren Havaric fırkaları da nıevcuddur ki, İtikadlarınm bazılaı nnı; örnek olmak üzere; sıralıyoruz:
§ Bir şeyde acaba helâl mı, haram nu diye şübheye düşen kâfir dir. Zira: hakkı bilmek ve öğrenmek vaclbdir.
§ Ali; hakem nasbim tecviz etmesi sebeblle (kâfir) oldu.
§ Ibııi Mulcem onu öldürmekte haklı idi. isabetli bir iş gördü.
§ Kendi mezhebleri dışında ka -lanlarm çocuklarım; karılarını öl dürmek caizdir.
§ Halkın (imam) a ihtiyacı yok tur. Şayed imamsız olarak adalet işinin başarılamıyacağı ; o vakit (imam» tâyin eylemek caiz olur,
§ Oruç; namaz gibi mühim iba detleri teıkedenlere (kâfir) denl-Ur.
§ Cenabı Hak (hayr) ı irade e-der, şerri ve günahları irade etmez.
§ Bir adam gerek oğullarının, kızlarının ve gerek erkek ve ki? kardeşlerinin kızlarını nikâh edip alabilir.
§ Kendi milletlerinden ve fakat Müşrik olanlara; Müslüman kadınlarını nikahlamak caizdir.
§ Namazı bırakan kâfirdir. Alla hı bilmediği için.
işte; sayısı çoğa varan fırkaların inandıkları esaslar üzerinde verilen bu kadarcık örnek, onlar hakkında kâfi derecede fikir edinmeğe kâfidir.
Hariciler; Islâm âleminde mühim bir mevki tutmamışlardır.
(Devamı var)
Ce âl Sayarın beyanat/
(Baştaraft l inculeı bir mâna ifade eder bir şekil almıştır. Bıı yüzden bahis mevzuu o-lan cümleyi tekrar etmekten ise hem muharririmizin sualini, hem de Celâi Bayaıın cevabını aynen tekrar dercediyoruz:
Sual — Receb Peker beyanatında Cumhurreisliği makamının hakem olarak siyasi faaliyette bulu-numıyacağım açıkça söyledi. Müfrit bir Halk Partili devlet adamının ağzından çıkan bu kat i ve sarih beyanat, Demokrat Parti muhitinde bir akis uyandırmadı. Halbuki bu söz daha ziyade Demokrat Parti sözcülerinin ağızlarına yakışmaz mı idi?
Cevab — Evvelâ Bay Receb Pe-kerin bir beyanatını sualinize vesile yapmış olmanız sebebile cevabımda kendisinden zarurî olarak bahsolunacağı için teessür duymak ta olduğumu ifade etmeliyim. Şeflik sisteminin artık faydalanılacak tarafı kalmadığı i-çin, söylenmiş sözleri esas almak ve bunları Bay Receb Pe-kerin sıyası görüşlerinin ifadesi
olarak kabul etmek müşküldür. Bayr Receb Peker Cumhurreisliği makamının sadece hakemliğini kabul etmiş olmak şöyle dursun tu«t-tâ son zamanlara kadar bu makamın hükümranlığı prensibile uyuş muş bir kanatte görünmektedir.
Mes'elenin partimiz cebHesinden mütalaasına gelince Demokrat Parti 12 Temmuz beyannamesini memleket menfaatlerine ve partimiz prensiplerde Demokratik e-saslara aykırı görmemektedir;
Bundan başka partimiz 12 Temmuz beyannamesini bir tahkimna-me mahiyetinde de telâkki etmemekte ve mes’eleyi ifade olunmak istendiği gibi bir hakemlik mevzuu olarak da mütalea eylememek tedir. Bu itibarla Demokrat Parti bütün mücadele faaliyetlerinde,
şimdiye kadar olduğu gibi, şimdiden sonra du hareket serbestisini
tamamile muhafaza millet hükümranlığı
etmekte ve prensibinin
tahakkuku yolunda durmadan yü-
Hlmektedin
Marshall, plânını izah iy©r..
«Bu program. Rusların buna her dakika mâni olma re baltalama kararlarına rağmen muvaffakiyete ulaştırılmalıdır.»
Vaşıngton, 8 (A.A.) — Dışişleri Bakanı Marshall, Ayan üyesi Van-denberg'in başkanlık ettiği Dışişleri komisyonu huzurunda birinci ( ta-nık> sıfatile kendi ismini taşıyan Avrupanın kalkınması hakkındakl tarihi tartışmayı bugün kongrede açmıştır.
Komisyon üyelerinin ileride kendisini tâbi tutacakları tam isticvaba tekaüdüm eden Marshall’ın bu ifadesi beliğ ve sıkı bir müdafaa teşkil etmiştir.
Bu müdafaasında Dışişleri Bakanı, parlâmentodan tarihi kararını ça buk vermesini istemiş ve bu yapılmadığı takdirde Amerika için miiseb lâh, nizamlı ve kontrollü bir kampta yaşamaktan başka çare kalmıyaca-ğını, batı Avrupa için de zabıta dev Jetlerin diktatürü altında yıkılmaktan başka yapacak şey olûmı.vacagı-m belirtmiştir.
Marshall, Amerikan plânının milyarlara baliğ olacağını ve mükelle-fe bir yük tahmil edeceğini hatırlatarak bu fedakârlıkların ileride A-merik&lılara barış ve güvenlikten istifadeye imkân bırakacağını söylemiş ve Amerikan milletinin sırf his. si sebebler saikasile değil, milli men faati ilgilendiren en yüksek icablar tahtında bu muameleye baş vuracağını ilâve etmiştir.
«Avrupa milletleri işbirliği yapmak hususunda derin azimlerini is-bat etmişlerdir. Fakat Amerikan var dimi olmaksızın kendi imkânlarile o barışı tesis etmeğe muktedir olamaz lar> diyen Dışişleri Bakanı, 16 larm verdiği raporun bir muvaffakiyet ol duğunıı bildirmiş ve şöyle demiştir:
16 millete ırrensub iktisadi ve siyasî şahsiyetlerden en ileri gelenler şaşılacak kadar kısa bir zaman zar fında bu hususta giriştikleri tahlilleri ve elde ettikleri neticeleri bildirmişlerdir: Fakat Birleşik Ameri, kanın karşılaştığı mesele, fevkalâde güçtür ve sadece Birleşik Amerika ile Avrupayı değil, dünyanın bütün diğer kısımlarını alâkalandırmaktadır.
Amerikan yardımını icabeden se-bebleri hatırlatan Marshall, bu yar dimin kaça mal olacağı sualini sor muş ve buna gene kendisi cevab vererek maksadın Avrupanın kalkınması olduğuna ve daimi bir iane vermek bahir mevzu olamıvacağına göre yarım tedbirlerin hem lüzumsuz hem de tehlikeli olabileceğini bildirmiştir. Marshall’a göre ya meseleye cevab verecek şekilde işe girişmell, yahud da buna hiç el atmamak lir.
Bundan sonra Marshall, hü' ime. tin ilk 15 ayı için elzem addettiği 6.800 milyon doların pazarlıktan sonra daha azma katlanmak niyeti-le tesbit edilmediğini kesin olarak İfade etmiş ve sözlerine şöyle devam eylemiştir:
15.100 milyon ile 17.800 milvon dolar arasında tesbit edilen Amerikan yardımının yekûnu kesin olamı-yacağı gibi tam olarak önceden de tesbit edilemez.
Birleşik Amerika, her türlü un^ur gözönünde tutularak uzun ve -nce hesablar neticesinde tesbit edilen bu gayreti, ekonomisini tehlikeye koymadan pekâlâ sarfedebilir. 6.800 mil yon, bir aylık harb masrafından azdır. Bu paraya, barışa yatırrılmış bir plâsman gözile bakıldığı takdirde bunun maliyeti daha da aşağı düşer.
Amerikan yardımı ne şekilde yapılacaktır? Sualine Marshall, şu cevabı vermektedir: t
Bu yardımı, Avrupanın egemenli- • ğl haiz milletler vasfile bağdaşmaz ’ olduğu cihetle kabul edemiyeceğl şartlar dahilinde yapmak yolunda kongre tarafından sarfedilecek her türlü gayreti şimdiden reddederim. Yaptığımız yardımın mânevi sebeb-lerini tamamen mahvedecek ve AvrupalI milletler arasında müşareketi teshil eyliyecek işbirliğini ortadan kaldıracak her türlü şarta muallak bırakılmaması lüzumunu ısrarla tebarüz ettirmek isterim.
Marshall, sözlerinin sonunda- ekonomik yardımın önüne dikilen engel ve tehlikeleri hatırlatarak demiştir ki:
Bu program, Sovyetlerin vo Komü nist partilerin buna her dakika mâni olmak ve baltalamak üzere verdikleri gözönündeki kararlara rağmen muvaffakiyete ulaştırılmalıdır.
Şunu kat’l olarak söyliyebiliriz kİ bu program kendi muvaffakiyet şart larını kendi temin etmektedir ve bizler bunu bir başan haline koymak üzere azmimizde ısrar ettiğimiz takdirde haaikaten böyle olacağına inanıyorum.
Yeni Dünyanın Eski Dünyaya yar dım yolunda bu eşsiz gayreti kolay olmıyacaktır. Bu hesablanmış bir tehlikedir, fakat memleketimiz bu mukadder tecrübeye katlanmalıdır.
K. Önerin istifasının akisleri
(BdRtarafı 1 incide/ ♦ceviz kabuğunu doldurmaz- bir mahiyettedir.
Meselenin, münasib bir şekilde halledileceğini ümid ediyoruz.
Kenan Önerle şu ana kadar ancak, bir defa telefonla konuşmak fırsatını bulabildim.
Gereken konuşmayı şu anda vap mış değiliz.»
Emin Sazakla, Enis Akaygen, Kenan Öneri diin akşam geç vakit Nişantasmdaki ikametgâhında ziyaret etmişleı ve kendisile uzun müddet görüşmüşlerdir. Konuşmaların bugün de devam edeceği kuv vetle muhtemeldir.
5’ataıı gazetesine bir açık ınektub
Diğer taraftan Kenan önerin istifası şehrimiz Demokrat Parti çevrelerinde derin âkisler uyandır makta devam etmektedir. Bu cüm leden olarak dün idarehanemiz?, her nedense Kenan önere karşı a-çık bir cebhe almış bulunan «Vatan» gazetesine hitaben yazılmış bir mektub gönderilmiştir. Bu mek tub aşağıdadır:
Yeni Sahalı gazetesi yazı işleri müdürlüğüne:
İsminin büyüklüğü nisbetinde küçük yazılar yazan (Vatan) gaze tesine yazdığım şu açık mektubun Demokrasi mücadelesinde eşsiz o-lan gazetenizde yazılmasını rica e-diyorum. Saygılarımla:
Vatan gazetesine açık mektub
♦ 8 Ocak 1948 tarih ve 2376 sayılı (Vatan) gazetesinin birinci sayfasının beşinci ve altıncı sütun larında (istifanın akisleri) başlığı ile İstanbul D. P. idare heyetinden İbrahim Çehrelinin isti1 aya dair düşüncelerini belirtiyor ve ilk müteşebbis heyete mensub Demok raflardan mühim bir kısmının fikirlerini ifade ettiğine hükmed’J.e-bileceğini söylüyorsunuz.
Sayın (Vatan) gazetsi sahibi ve muharrirleri, bu hükmü nereden çıkarıyorsunuz? İbrahim Çehreli-nin İstanbul D. P. idare heyetinden olduğunu nereden biliyorsunuz? Bu hükmü çıkarabilme-niz için İstanbul D. P. idare heyetinde hiç bir sıfatı olmıyan İbrahim Çehreliye değil, İstanbul Demokratlarına sorun. îbrahi.n Çehreliden başka sahibi salâhiyet bir kimse bulamadınız mı? Demok rat Parti il idare kurulu 7 kişiden müteşekkildir ve İstanbul Demokratları bildiğime göre 80, 90 bin vatandaş topluluğundan meydana gelen büyük bir., varlık, yekpare bir kitledir. Bu kitlenin istinat ettiği kaide yani temel taşı da K^nan öner babamızdın
80, 90 bin kişinin içinde, 8, 9 tane İbrahim Çehreli gibi Demokratın bulunması ve Demokrasiyi mii-dafa eder görünen ve her fırsatta onu baltalamak için zekânızın bütün inceliklerini kullanarak hâdiselerin nâzik ve kötü taraflarını komprime halinde vatandaşlara yutturmağa çalışan sizin gazeteniz gibi bir gazetenin de bulunması pek tabiîdir. Gazeteciliğin kısa görüşlülüğü de zannedersem konuşacak sahibi salâhiyet insanların dışında bir şahıs bulmaktır.
Siz ou yazınızla bütün İstanbul Demokratlarını Demokrasiye hakikî bağlarla bağlanmış bütün Demokrat vatandaşları gücendirdiniz. Zaman zaman böyle küçük görünen büyük hatâlar işıiy?rek onların nefretini kazandınız. Zannedersem bunu bana ve siz vakın zaman ve hâdiseler İ6bat edecektir.
Siz Kenan önerin nasıl adam, ne karakterde; bu dâvaya niçin ve nasıl inanmış, bağlanmış ve çalışmış, toptan olarak İstanbul Demokratları ve bütün Türkiye Demokrat vatandaşları Kenan Öneri nasıl biliyor ve tanıyor öğrenmek ister ve eîkârı umumiyeye öğretmek sevdasında iseniz İbrahim Çehrelinin düşüncelerine değil o-caklar, bucaklar ve ilçelerden baş lıyarak bütün Demokrat vatandaş lara sorun ondan sonra yazın.»
Eyüb Defterdar semt ocağı Başkanı H. İtil
Celâl Kayarın ikinci cevabı
Ankara: 8 (Telefoı ) — Demokrat Parti İstanbul ıl başkanı Kenarı önerin istifası hıkk.nda Demokrat Parti genel başkanı Celâl Bayar, İstanbul parti başkanlığına şu telgrafı göndermiştir:
«Beyoğlu, Üsküdar, Beşiktaş, Bakırköy, Eyüb, Kadıköy, Adalar, Sarıyer ilçe başkanlıklarından Kenan önerin istifası hakkında 1 müşterek imzalı bir telgraf aldık. Düşüncemizi dünkü telgrafımızda bildirmiştik ve yapılacak şeyi de bundan ibarettir. Demokrat Parti vefakârdır. Fakat mukadderatını şahıslara bağlamış değildir. Bu cihetin kendilerine tebliğini rica e-derim. Başkan
Celâl Bayar
Rami bucağının telgrafı
Rami Demokrat Parti bueağı dün Aııkaraya aşağıdaki telgrafı çekmiştir:
D. P. genel İdare kurulu başkan
lığına: Ankara
Partimize bütün mevcudiyetile yegâne misal olarak fedakârane, yılmadan çalışan il başkanı Kenan önerin istifası parti mensupları arasında derin teessürü mucib olmuştur. İstifanın kabul edilmemesini rica eder, saygılarımızı sunarız. Rami Bucak başkanı Kenan Zorlu
Eyüb Defterdar bucağının telgrafı
Eyüb, Defterdar semt ocağı Demokrat Parti başkanlığı da genel kurul riyasetine aşağıdaki telgrafı göndermiştir: z
Demokrat Parti genel kurul başkanlığına: Ankara
İl idare* kurulu başkanı Kenan Önerin istifası ocağımız demokrat larını mütessir etmektedir. Demok rasimizin temel taşlarından biri, ana dâvalarımızın yılmaz kahrama nı ve İstanbul Demokratlarının babası olan Kenan Önerin istifasının kabul edilmemesini ve bu hususta lazım gelen faaliyetlerin e-sirgenmemesini partimizin selâmeti bakımından idare kurlumuz ve bütün ocaklı arkadaşlar namına rica ve istirham ederim.
Demokrat Parti Defterdar ocağı başkanı Haşan İtil Kenaıı Oner’e telgraf
Küçükpazar bucak başkanı ise Kenan Önere şu telgrafı çekmiştir:
D. P. esbak il idare kurulu başkanı Profesör muhterem Kenan Öner:
Valikonağı caddesi Yüce a-partman
Nişantaşı
«istifanız hakkında bir takım tahmin ve menfi propagandaların önüne geçmek için bir an evvel vazifeniz basma avdet etmenizi aksi takdirde ıl kongresinin arefesinde ki istifanızın hakiki sebebi hakkın da efkârı unıumiyeyi tenvir etmeniz 8.1.948 tarihli bucak idare kurulu kararından olduğunu arzev-ler hürmetlerimizi sunarız.
Küçükpazar bucak idare kurulu başkanı Nuri Leflef
ÇatalcaJa dünkü kongre
Çatalca (Hususî muhabirimizden) — Demokrat Partinin Çatalca ilçe kongresi dün Çatalcada yapılmıştır. Bu kongrede Çata’ca Demokratlarından başka Eminönü ilçesinde çalışan Kenan Öner aleyh darı sekiz kişi ile İstanbul il ’dare kurulu âzasından Fikret Karako-yunlu ve otobüsçü bay Ziya da ken dilerini delege farzederek tâ Çata! cada yapılan müzakerelere gelmek hakkını kendilerinde bulmuşlar, fa kat Çatalca köylülerinden terek-küb eden ilçe kongresi âzası vaziyeti derhal kavrıyarak şiddetle mukabeıe ve mukavemette bulunmuşlardır.
îstanbuldan gelip partinin m^n faatine çalışıldığını iddia edenlerin başında Fusd Köprülünün oğlu Orhan Köprülü de bulunmakta i-di.
Çatlaca demokratlar murahhas larının kongre sırasında, Kenan ö-nere telgraf çekilerek başkanlıktan istifa etmemesi hususunda bir telgraf yazılması hakkında bir karar verilmesi teklifini, îstanbuldan gelen ve kongrede hiç bir hak ve salâhiyeti bulunmıyan Orhan Köprülü, Fikret Karakoyunlu ve arka duşları grupundan bir zat önleme ğe çalışmış ve telgrafta işin mahiyeti tebdil olunarak yazılmak is tenmişse de Çatalcalı murahhasların dikkat ve basiretleri sayesinde bunun da önüne geçilmiş ve teessür telgrafı kongre ekseriyetinin dilediği seklide yazılmıştır.
_ —————I- - -- . —•
Işç lerin qu u nu (Baş taraf t 1 incide) taleaname vardır. Rapor esaslarına göre: 1 - İşçilerimiz eski ustalık çırak hk devrinden daha fena/bir vaziyette bulunmaktadırlar. Ticaret durumları fenadır. 120 kuruş yevmiye ile 19 saat çalışmak zorunda kalanlara da rastlanmaktadır. 6, 7, lira yevmiye alan işçiler yüzde onu geçmemekte-1 dir. 2 - Hususi iş yerleri birer facia halindedir. Oralarda yalnız iş verenler hâkimdir. Hususî iş yerlerinde 10 yaşında çocuklar da çalıştın İdi klan i görülmektedir, tyçtlere verilen yelmekler berbaddır. Raporda Kazlıçeş mede yemek veren birisinin apartman kurduğu ve bir İkincisine ha-1 zırlandığı zikredilmektedir. 3 - İktisadi Devlet Teşekküllerinde vaziyet biraz daha iyice ise de buralarda da lüks, ve İsrafa kaçıldıgı, amelenin korunmasına ehemmiyet veriline di^i bilhassa Beykoz, Hasleti ' r'am ve Şişe imalâthanelerinde işçilerin sıhhî durumlarının yürekler acısı olduğu zikredilmektedir 4 - Îr verenlerle doktorların mutabıka kaklıkları sıhhî nizamnameler hiçbir yerde tatbik edilmemektedir. Bazı yerlerde bir doktor altı yedi yerin hekimliğini birden aldığı için hiç birine bakmamaktadır. Demekte ve bu husus-
I ta alâkadarların nazarı dikkatleri çekilerek alınacak tedbirler belirtilmektedir.
Rus propagandası karşısında Türkiye
Bir İngiliz gazetesinin makalesi j
Londra: 8 (A.A.) — Glasşow, Herald gazetesi Brooman Whitc’in «Türkiye ve silâhsız harb» başlıklı bir makalesini neşretmektedir. Muharrir bu makalesinde, Türkiye nin durumunu, Balkanlarda ve bil hassa kuzey Yunanıstandaki son hâdiselerin ışığı altında gözden gc çirmekte ve ezcümle şöyle demektedir:
Rus radyosu, Gocbels’in Sovyetlerin ilhakını hazırhyan nutuklarında kullandığı lisana pek benzi-yen bir lisanla Türkiyeye karşı hakaretler yağdırmakta ise de bu hakaretlerin Türkler üzerinde gün den güne daha az tesir uyandırdı ğı görülmektedir.
Bu kabil radyo neşriyatiyle, Türklerin avakibi ne olursa olsun, hudutlarına karşı yapılacak her hang i bîr tecavüze karşı koymak az mierini kırmanın miimkiin olacağı zehabına düşülmüş olması pek az muhtemeldir. Esaret, millî vekar ve şeref, Türk milletinin derin bir şekilde kökleşmiş millî vasıflarındandır. Sovyetler de bunu pek iyi bilirler. Bununla beraber, bu tarzda hareket etmekle Türklerin bu vasıflarını sarsmak mümkün olmasa bile, tehdit dolu bir propagandaya baş vurmak suretiyle Türkleri, İktisadî hayatlarını sarsacak bir takım tedbirler almağa sevketmek Ruslara göre belki de mümkün olabilir.
Son gelişmeler ve pek tabiî olarak Amerikan yardımı, Türklere silâh altındaki kuvvetleri mevcudu nu azaltmak ve bu sureti? esaslı maddelerin istihsali için mevcudiyetleri zarurî insanları serbest bırakmak imkânını ' ’amıştır.
Türkiyede yapılacak birçok şeyler vardır. Bu arada bilhassa ileride gerek İktisadî ve gerekse askerî bakımdan büyük menfaatler sağlıya-cak olan münakalenin geliştirilmesi ön plânda gelir. Silâh altında bu kadar büyük bir kuvvetin bulundurulmasının belli başlı sebeblerindon biri, olağanüstü hallerde ve bilhassa kış mevsiminde, yeni kuvvetler seferber edebilmek için çok uzun bir zamana ihtiyaç hissedilecek olmasıdır. Kışın birçok yollan kullanmak imkânsızdır; Ve bütün münakale tek bir demiryoluna bağlı kalır. Btiylece Balkanlar ve Orta Doğudaki bütün
(Baştarafı 1 incide)
«Bu haberlerden bazıları «temen ni > sail-lerine atfedilebilir. Fakat Stalinin önemli uluslararası konferanslarda bulunmadığı ve 67 yaşında nld ’^” malûm
BİR DOKTOR NE DİYOR f
Moskova, 8 A.A.) — Dr. Elis Vir-gcn. evvelce bildirdiği gibi. Fin baş koni inden trenle Moskovaya gelmiştir Virgen bir kanser vak’ası hakkında- Kendisile istişarede bulunmak istiyen dört tanınmış Sovyet doktorunun talebi üzerine Sovyetler Birliğine gelmiştir. Hastanın ismini bij miş olsa bile meslek sırrının bunu açıkjamasına mâni olduğunu belirten Di. Virgen Moskovada birkaç gün kalarak kendisini dâvet eden dok*ollardan üçile uzun uzadıya görüşeceğini ümid ettiğini söylemiştir. Virgen bu doktorlarla son zamanlarda Stokholma yaptıkları bir seyahat c.chasında tanışmıştır. Stokholm-da hir radyum kliniğinin şefi olan Virgen kanser tedavlsile uğradan Sovyet hastahanelerini gezeceğini ü. mid etmektedir.
Memur kadrolarında tensikat
(Baştarafı 1 incide) sır halinde tutulmaktadır. Ancak söylenenlere göre münhal .memuriyetlerin hiç birine bundan sonra bir tayın yapılmaması ve evvelce bildirilen emre göre de muayyen devlet memuriyet kadrolarının kal dırılması uygun görülmektedir.
Bu arada bazı vazifelerin tevhidi de bahis mevzuudur. Bu meyan da belediye rnektubculuğu ile zabıt muameiât müdürlüğü, kalemi malı sus. müdürlüğü ile de protokol şef liklerinin tevhidi hesab işleri müdür muavinliklerinin azaltılması, Mezbaha. Hâl, E. T. T., Sular idaresi, u.hhzlik işleri kadrolarında da fuzuli addedilen teknik eleman larm tasfiyesi cihetine gidilmesi bahis mevzuu olmaktadır.
Belediye ıktisad müdürlüğü kadrosunda murakabe teşkilâtının kaldırılarak bu vazifelerin belediye zabıtasına devroluııması için de kanunî imkânlar araştırılmakta-
• dır.
Memur kadrolarında yapılacak tensikat etrafında muhtelif bakanlıklara bağlı şehrimizdeki dairele-. re de emirler geldiği söylenmekte-]
bu karışıklık arasında Türkiye, du rumunu, askeri ve siyasî bakımdan mütemadiyen kuvvetlendirmekte idi
Nihayet, demir perdenin hemen e-şiğinde siyasî hürriyetlerin ortadan kaldırJmak şöyle dursun, aksine o-larak genişletildiği ve riayet gördüğü bir memleket bulunmaktadır. Ta rihte bile bile ve kendi nzasile elindeki yetkileri bırakan ve milleti tam bir parlâmento demokrasisine doğru sevkeden bir hükümet görülmüş müdür? Halbuki, Atatürk, Türkiyenin böyle olmasını istiyordu ve Türkiye de şimdi böyle olmak tadı r.
Trieste’de
------o-----
M ii' tef ı k 1 er Komü ni st! ere karşı daha sert davranmaya baş'adılar
Trieste; 8 (A A.) — Komünist -lerin Triestede umumi sükûnu boz malarına karşı müttefiklerin daha sert bir vaziyet aldiklarınin birçok belirtisi müşahede edilmektedir.
Meselâ; pazar günkü komünist nümayişine iştirak edenlerden 29 kişi; kanuna aykırı bir şekilde as keri üniforma giymekten suçlu o-larak askeri hükümetin yüksel mahkemesi tarafından yargılana -caklardır.
Diğer bir belirti de, serbest şehirdeki Ingiliz - Amerikan bölgesinde bir silâhlı kuvvet kurmaktan suçlu herhangi bir şahsın hapse mahkûm edileceğini bildiren bir umumi emirname yayınlamıştır.
Aynı emirnamede serbest şehirde herhangi bir askeri teşekkül kuracak şahıslar için de 6 seneye kadar hapis cezası derpiş olunmuştur.
Bir haftadanberi devam etmekte olan Italyan banka memurlarının grevi Triestey? de sirayet etmiş ve şehrin İktisadî hayatı üzerinde ciddi teslrier husule getirmeye baş lamıştır.
Istanl ul u merak etme !
Dün komşumuz Erzurumlu Cafer bey geldi.
Erzurumlu Cafer bey bilindiği gibi Malî Mücadelede büyük hizmetler başarmış, merhum Ata türkün şifahi, tahrirî çeşitli takdir ve tebriklerini kazanmış, uzun müddet Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti reisi Gazi Mustafa Kemalin muhafız kıt’ası komutanlığını yapmış hoş söhbet ve ter temiz bir vatan çocuğudur.
Cafer bey kendisine has o tatlı Erzurum şivesile dedi ki:
— Bizim memlekette biz hayvan lara çavdar yedirmeyiz. Çünkü çavdar hayvanların bağırsaklarını bozar, Ashâl olmalarına sebeb olur, işitiyorum ki son günlerde İstanbullular arasında islıâl ve kaşıntı
başlamış. Bu alâmetler de havaların ıttıratsızlığma hamlediliyor-muş. Hemşerilerinizi teskin edin merak etmesinler, kaşıntı, mülâve-
met ve sık sık yellenme çavdan
bol tek tip
azizliklerin
dendir.
Cafer bey bunu söyledi gitti. Fakat bu sözler bizleri hem bir havli güldürdü, hem de pek çok düşün dürdü. Meğer İstanbulluya bugün Erzurumda hayvanların dahi bağır saklarını bozduğu için yedirılmi-yen çavdar yedirilmektedir.
Otomobille çarpışan tramvay
Evvelki gün vatman Ahmed idaresindeki Edirnekapı - Bahçekapı tramvayı Atatürk bulvarı durağından hareket ettiği sırada Köprü istikametinden gelen Bayan Ferhunde Kural idaresindeki hususî otomobille çarpışmıştır. Kendisine yol vermediği için sinirlenen Bayan Ferhunde hemen otomobilinden inerek tramva ya atlamış ve vatmanı döğmiye baf lamıştır. imdada yetişen yolcular Ahmedi kurtarmışlar ve gene kadını polise teslim etmişlerdir. Mahkeme dâvâlıları banştırmıştır.
— „ ;----:------ti
Teş ikkdir
Valdemiz Leylâ Gülellnin Haseki hastahaııesi, on dördüncü kovuşunda geçirdiği mühim ameliyatını büyük bir hazakat ve İhtimam la yapan nlsalve mütehassısı profesör Tevfik Remzi Kazancıgil :1e başasistan doktor Tahsin Artun -kal ve doçent İbrahim Berkan ve Ziya Üstün ve doktor Halûk Or ve doktor Fikret Aktuııaya ve bütün şefkat ve ihtimamlarım eslrgeml -yen başhemşire Mebrure Öncel ve sair hastabakıcı hemşirelere min -net ve şükran duygularımızın ib -lâğına sayın gazetenizin tavassutu nu rica ederiz.
Cemal ve Muammer çavdar
saytaj f
BUL MACA
----♦----
1 2 3 4 S 6 7 8 9

et-bil si-ta-
Fahrendin Kerim Eskişehire gitti
C. H. F. î) idare kurulu başkanı Fahreddin Kerim Gök ay, dün akşam ki ekspresle Eskişehire hareket iniştir, Başkan, kendisile görüşen arkadaşımıza, seyahatinin hiçbir yasi maksada matuf olmadığını;
ynamile hususi bir mahiyet taşıdığını söylemiştir.
Fahreddin Kerim, Eskişehirdc iki gün kalacak ve pazar sabahı şehrimize avdet edecektir.
--------—o----- —
Haydarpaşa lisesi öğrencileri için hususî tramvay arabası Kadıköy - Üsküdar, Kadıköy . Kısıklı, Üsküdar - Kadıköy aıasnnda işlemekte olan tramvay arabaları ders yılı başında Haydarpaşa lisesi öğrencileri için takviye edildiği halde bilhassa okulun tatil olduğu saatlerde loplu olarak okuldan çıkmakta olan Öğrencilerin nakil vasıtası ihtiyacını karşılıyamadıgını nazarı dikkate aJan Üsküdar - Kadıköy ve havalisi Halk Tramvayları İdaresi, atölyesinde tamir edilmekte olan arabalardan ikisinin 12/1/1948 pazartesi gününden itibaren servise verilmesi imkânı hasıl olmuştur.
2
3
4 b b y
(
1 : ıB
N 1


■ 1 i M
■ ■ ■
| I Kı !
I j MI

Mareşal, müstakil kalacağım diyor (Ba^taraf^ 1 tncüt)
Neş’e ve saffet taşan gözlerde tebessümle cevab veriyorlar: pırıltılar hasıl oluyor ve tatlı bir
— Kolay, gamı, tasayı semtine uğratmamak, bir de kalbde kötü duygulara yer vermemek.
Reçete gerçekten basit amma tatbiki bir çoklarımız için pek o kadar kolay olmasa gerek.
ÂOLUiıoulun, Ankaranın havasın daıı, son İzmir seyahati hatıralarından konuşulduktan sonra bahis günün politikasına intikal etti:
— Pa^am Cumhuriyet Halk Partisinin kurultayından sonra, memleketin iç siyaseti bakımından, durumda her hangi bir değişiklik görüyor musunuz?
—Bence değişen hiç bir şey yoktur ve evvelden beri tutulmuş olan yanlış yolda devam edilip gidilmektedir.
— Şu halde çıkar yol olarak ne yi görüyorsunuz?
Tereddüd bile etmeden cevab veriyorlar:
— Milletin hakikî hakemliğine müracaat ederek yeni seçim yapı! masını. İşte tek ve amelî çıkar yol. Ancak hemen ilâve edeyıtn ki yeni seçimler yapılırken herkesin itimadını celbedebilecek l?ir usûl bulunmalı ve tatbik edilmelidir. Bilirsiniz ki bu fikrim hiç de yeni bir şey değildir. Size de, fikrimi soran arkadaşlara da ayni şeyi söylemiştim.
Memlekette yaptığım seyahatler de, gittiğim her yerde bilhâAsa köylüler ıztırablanndan bahsetmiş lerdir. Balıkesirle Soma arasırjda birlikte yaptığımız gezide buna bizzat siz de şahid olcunuz. Iztı-rablanndan bahseden bu adamların kılık kıyafetleri de ıztırablan-nın hâkiki ve samimî olduğunu gösteriyordu değil n>i? İşte bugünkü durum ve gidiş bu ıztırablara bir çare bulamamıştır ve bulacağa da benzemiyor. Her şeyden evvel, Türk milletinin ekseriyetini teşkil eden bu derdli kitlenin ıztırablarzn dan kurtarılması lâzımdır.
Hattâ yeni seçimlerle beraber bazı esaslı ve mühim mes’elelerd' diğer Demokrat ülkelerde olduğu gibi milletin ferden ferda reyin müracaat sistemi de tatbik edil melidir. Hani şu frengin «referaı dum» dediği şey!...
— Paşam Istanbulda bir çek şayialar birbirini kovalıyor: Hamdullah Subhi Tanrıöverin yeni bir parti kuracağı ve bu partinin başı na sizin geçeceğinizden de bahsedildi. Bu şayialara ne dereceye ka dar yer ve kıymet vermek lâzımdır?
— Ben milletin daveti üzerine milletvekili meti kabul rak miPete ma kaıiim.
düğüm »tirnada şayan kimseler ta rafından, kurulmuş partilere, bütün kuvvetimle yardım etmeği bu vazife b’lirim. Ancak şimdilik m’İ3 takil kalmayı tercih ediyorum bir partinin başına geçerek çalışmak yerine müstakil kalmayı daima tercih ettim ve bu fikrimde şimdiki halde ısrar ediyorum.
— Demokrat Parti İstanbul il idare kurulu başkanı Kenan Önerin istifa ettiği haberine ne dersiniz?
— Üzüldüm. Profesör Kenan ö-.er bey Demokrasi dâvasına Haşan Âli mes’elesile büyük bir meydan muharebesi kazanmış kadar hizmet etmiştir. Bu galebede (Yteni Sabalı* ın şerefli hissesini unutmuyorum ha!...
— Paşam, iltifat buyuruyorsunuz. «Yeni Sabah» sadece vazifesini yaptığına kanidir.
Ve sohbet yeniden îstanbulun bir gün evvelki yağışlı lodosu ile Ankaranın o günkü serin fakat gü Beşli havasına intikal edlyöt.

olarak yurduma bezettim ve müstakil ola-karşı vazifemi yapbrı Milletimin nof’ine gör-
Soldan Sax;a:
1 _ işlemede kullanılan bir iplik, 2 - Peri qıanasıııa kullanılır; tokat vurma, 3 Tersi bir maymun; demeden leblebiyi anlar; 4 — Şehir; hayvanlara vurulur, soı gu edatı; 5 — Politik; 6 — Gayri mamul; nota; 7 — Yıkanınca çıkar, eşek eğeri; 8 — Başına (c) ilâvesile Haliçte bir mıntaka İsmi olur; üye, 9 — inatçıdır, mlkdar.
Yukarıdan Aşağıya: .
1 — Büyük kayık tipi; 2 — Ace le; bağış; 3 — Mısırın en büyük nehri; deri eşya yapanlar, 4 — Bir şirket nevi; tersi şehir, 5 — Sonuna (da) ilâvesile Iskoçyalıla-ra mahsus bir çalgı olur; nota; 6 — Ateş pası; bir çiçek ; 7 — Deride leke; buğday çöpü; 8 — Rum kız ismi; işkence; 9 — Ço cuk doğurtan; emare.
EVVELKİ BULMACANIN HALLEDİLMİŞ ŞEKLİ
1 2 3 4 5 o / 8 9
J
2
(

İr
4 b t /
Çocuk Esirgeme Kurmunun 94/ çalışmaları
Çocuk Esirgeme Kurumunun Be-yazıd Çocuk Dispanseri, Bakımevi ve Süt Damlası müessesesinde 1947 yılı zarfında 1462 çocuğa parasız ve 176 çocuğa paralı süt yardımı ve 11 çocuğa 74 seans ultraviyole ve 6541 çocuğa gıda yardımı yapılarak ve i 2528 çocuk muayene ve tedavi edilerek yardımda bulunulmuştur.
■ ■■ » — — —* r- ■ ■ ■ ■■ —■ •
Hir taksi duvara çarptı
Şoför Karabet idaresindeki plâka sayılı taksi dün Atatürk varından son süratle geçerken rünün parak içinde Halim
Yaralılar hastahaneye kaldırılmışlar ve hâdisenin tahkikatına başlanmıştır.
5559 bul-köp-çar-
Taksinin
diğer başındaki duvara hasara uğramıştır, bulunan yolculardan Halil ve ağır yaralanmışlardır.



4EV, 4ARSA
ar; -az
1
I I
Smith-4
makinalarının
Smith — Corone
2315
( •
ELI
I
“3
*
Para 3ü
% % % % % % % % %
.. hesap
941
941
941
kalkınma 1 kalkınma 2 milli müdafaa 4
bAYiLÂHiAR.ÇfiRPINTI uf SİNİR BUHRANI ÇEKENLER NrVROL CEMAL DLN ?(? ÜARLA ALIKÇA *)ıNiRl£Hı VAT»$iH. O£RWAl. FCRAMt.p WL 4 P ■* . x
t " --
Kemling Satılacak Sümerbank iplik ve Dokuma Fabrikaları Müessesesi Müdürlüğünden
Bursa Merinos fabrikamızda mevcut 160 ton 5/1 kemlingin
22 Ocak 948 perşembe günü adı geçen fabrikada her parti 5 tondan aşağı olmamak şartile açık arttırma ile satılacaktır.
Beher 5 ton için 1500 lira teminat yatırılacaktır. Müessese ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. (227)
Şen bir yuvaya sahip olmak isterseniz, Ti’^k/Ye İŞ B^N-KASI’ndaki tasarruf hesabınızı en az YÜZ liraya yükseltiniz. Hesabınız yoksa derhal bir hesap açtırınız.
TÜRKİYE İŞ BANKASI 1948 PLANI
200.000 LİRALIK İKR
Yılda dört çekiliş: Her çekilişte 1 EİG 1 ikramiyeleri...
MİYE
A ve dolgun par»
Birinci Çekiliş: 1MART
Hesaplarında altı yüz liradan fasla parası bulunanlar her beş yüz liraları için çekilişlerde ayrı bir ltur’a numarası alacaklardır.
Ayrıca, 21 Nisan 1948 de ÇOCUK HESAPLARI için zengin ikramiyeli çekiliş.
1 ■ Mı. .........
İSTANBUL BELEDİYESİ
ŞEHİR TİYATROLARI
Şaat 30 de Dram Kısmı:
KÖŞEBA6I Yasan: Atyned Kudsi Tecer:
Telefon 32167.
Komedi Kısmı: tPEKÇİ MBR-HÜM

- A . • - L
r£Wj Neşrimi

YAŞAMAK İŞTEĞİ
Sair İsmail Ali Sarânn on beş ö?lü şiirini ihtiva eden Yaşamak İsteği kitabı Hatlboâlu yayınevi ta rafından yayınlanmıştır.
Hâr kitabcıda buludur. Okuyucu larımıza tavsiye ederiz.
Smillı-4 onma
. büro yazı
makinalarının
en iuisi 1
11.3&4 2ft0.—
2.3601
95.7276 105. M68
6 3801
6.00
77.8860
11.2496
Smith-Coroııa
... portatif yazı
makinalarının
tn iuisi I
markasını taşıyan her mamûl , t>u mükemmel yazı maklnaları fabrikasının tecrübe ve şöhretinden faydalanmaktadır.
I
&URLA ve Ortakları — Golato, İstanbul
İst. Borsasının 8.1.948 fiyatları Londra Nevyork Paris Cenevre Amsterdan.
Brüksel Prag Stokholm Lizbon
ESHAM VE TAHVİLÂT ikramiyeli 1938 20.70
•> Eryanl A. B, C, 22.2Û 941 demiryolu 1 demiryolu 2 demiryolu 4 demiryolu 6
20 20
20.96
100.50
95.—
95.—»
95.—
19.95
100.50
2.50
5
5
7
7
5
6
6
6
7
Anadolu demiryolu 1-2
İstanbul tasfiye halinde su şirketi hisse senedi
Osmanjı Bankası hisse senedi 74 — Türk Ticarot Bankası 5.—
hisse senedi
SARRAFLARDA ALTIN VAZIYETİ Evvelki
39.35
39.00
36.7p
67.25
38,60
5.40 BORSA8I
Kuruş
28
76
92
2315
Reşad (banka mali) Reşad (eski mal) Cumhuriyet al.
İng, lirası Gülden
Külçe
ZAHİRE
Buğday
Keten tohumu
Susam
Un 74/76 randımanlı
72 k. luk çuvalı)
Un (74/76 randımanlı 72 kiloluk çuvalı) ' '—s
Dünkü
39.50
39.20
36.70
57.25
33,65
5.4Q
RADYO
> Bujühkû Program
OUMA — 9/1/1948 Açılış ve program M. S. Ayan Müzik Haberler Müzik Müzik Kapanış. Açılış ve program M. S. Ayar* Müzik Haberler Müzik: Karışık şarkılar Kapanış.
Açılış ve program

Kamyon satılacak I Sümerbank iplik ve Dokuma Fabrikarlaı Müessesesi Malatya Mensucat Fabrikasından
1 — Fabrikamızda mevcut 938 ve 989 modeli «Dodge» marka, birisi kaptıkaçtı tipinde, kullanılmış iki adet kamyon 15.1.948 tarihine raBtlıyan perşembe günü saat 16 de açık aHtırina ile satılacaktır.
2 — Kamyonlar her gün fabrikamızda bulundukları yerlerde görülebilir.
3 — Arttırmaya girmek ietiyenlerin mezkûr gijn ve saatte
600 lira teminat akçelerile birlikte fabrikamız idaresine müracaatları l&zırçdır.
4 — Fabrikamız ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. (226)

%

7.28
7.30
7.30
7.45
8.00
8.30
9,00
12.28
12.80
12.30 13.00
13.15 14.00 17.58
18.00 M. S. Ayan 18.00
18.30
18.45 18.00 19.00
19.15 19.20
20.15
20.30 20.35
21.15
21.30 22.00
22.15
22.45 22.45 23.00
Müzik: Dans müziği Konuşma
Müzik: Şarkılar M. S. Ayan Haberler
Geçmişte Bugün Müzik: İnce Sal Radyo Gazetesi Serbest Saat
Müzik: Yurddan Se Konuşma
Müzik
Konuşma: B. M. M. Müzik: Dans Müziği M. S. Ayan Haberler
Program ve kapanış
---- "W" —
(PL)
KAYNAK
AYLIK ŞİİR DERGİSİ
Memleketinizin tanınmış şairlerinin biyografilerini ve en g(j«el şiirlerini her ay toplu bir halde yayınlayacak olan bu derginin birinci sayısı satışa çıkarılmjştır.
Çıkaranlar Âvnl ve Turnan Dök meçi Ka^eşl^dir. Öu sevimli ve iğrlf dergiyi okuyucularımıza tavsiye ederiz.
Yazan: îbnirrefik Ahmed Nurij Telefon: 40409.
Salı Talebe temeili saat 19 da; Pa zar günleri 15 de matine; Cumartesi ve Çarşamba günleri 14 de Çocuk Tiyatrosu.
Saatı
(Pl.)
-1-E
santimi
»
»
>
>
Yeni Ssbah’ın
İLÂN FİYATLARI
-LJ—
=3
F

I
işlik inci
»
>
>
>
maktu olarak sayfa,
»
»
>
>
Kr. 1500
500
400
300
250
150


imtiyaz Sahibi:
A. CEMALEDDİN SARAÇOĞLU -
Yazı İşlerini fiilen idare eden: Yazı İşleri Müdürü: FATİN FUAD
Dızıiuiği Yor:
«Yonl Sabah» mürettiphanesi
Bueıldığı yer: «Gün Basımevi»
aralanın, yahut bir kaplanın vahşî pençesine kapılarak öunege razı olalım da Haccâc’ın eline düşmiyellm, O, herkesten ziyade bizim düşmanı-mızdır, Talha!..
Talha, kızın titreyen ellerini avuçları arasına almıştı:
— Haklısın Büşeyre... Seni, Hac-câc’ın bulamıyacağı, bulsa bile elde edemiyeceği bir yere götürüp bırakmalıyım.
Büşeyre, kahraman Talhanın avuç lan arasındaki ellerini hızla çekip kurtardı:
— Beni bir yere bırakmak mı? Bunu yapamazsın, Talha!.. Beni
den yalnız ölüm ayırabilir. Sen nerede isen ben de oradayım!..
Güzel kız. son sözünü söylemişti. Artık bu konu üzerinde konuşulamazdı. Abdullah, Talha ile Abdur-rahmandan evvel davranarak:
— O halde, dedi, senin adın yine Hasan’dır.
Abdurrahman, tasdik etti-
— Evet, senin adıû yino Hasap-ftr. Fakat arkadaşımıs Haşan, ar(-
••
sen
• • •
GAYRİ MENKUL SATIN İLANI
İstanbul Defterdarlığından

Mevkii
Şokatı
Beyoğlu Ayazpaşa
Mahallesi
ıı
Ömer Avni Masraf Nazırı
ı No.
insi
Evsafı
Hissesi
Tamamının mukayyet kıymeti
Pey Akçesi
6
«
8100
610
Hune Yan kargır kısmı ahşabı yağlı boyalı Tamamı bodrum, zemin 1 inçi ve tavan arası patlarından ibarot olup her kat ın'ifita-kil bir daire vaziyetindedir.
Noeibe Anlar’m Tarlabaşı Maliye şubesine olan kazanç vergisi borcundan dolayı yukarıda yazılı G. menkul tahsili emval kanunu hükümleri dairesinde satılacaktır.
İlk arttırması 29/1/948 perşembe günü saat 14 de 2 inci ve katı arttırması da 9.2.948 pazartesi günü ayni saatte Beyoğlu kaymakamlığı ilçe idare kurulundu icra kılınacaktır.
İsteklilerin depozito akçelerini Malmüdürlüklerino yatırarak ınakbuzlarile birlikte belli saatlerde adı geçen kurula baş vurmaları ilân olunur. (2(>4)
İHaccâc-ı
k... Aşk - Macera - Tarih - Cinayet
Ya»aaı Muharrem Z. korgımiH
Tefrika No. frg


mızda sakalsız, bıyıksız dolaşamaz. Kadın elbisesi de giyemez. Sana bir iyreti sakal ile b|r iyreti bıyık temin edeoeğiz, kİ gören herkes, seni 26 -30 yadında bir oengâveı- zannetsii).
Talha, Abdurrahmanın lâtife ettiğini zannederek:
— Lâtife olarak ortaya attığın bu fikir hakikat olabilir Abdurrahmajı, dedi. BÜşoyrevi yaşına göre sakallı, bıyıklı oir delikanlı H.hğına sokmaK hiç te •*“ değildir.
Abdurrahman, cevab verdi:
— Ben bunu lâtife olsun diye söy-Lamedlmj o|dd) olarak söyledim.
Sonra Abdullah dönerek cevaM
verdi:
— Sen ne dersin Abdullah ? Büşey-reye sakal, bıyık yakışmaz mı?
— Ben, Büşeyre adında İnsan tanımıyorum, Eğer yeni arkadaşımdan bahsediyorsanız, onuı ismi Büşeyrç olmayıp Hasandır. Şimdi pek genö olan Haşan, birkaç gün zarfında bes, altı yaş birden büyüyüp bizim gibi sakallı, bıyıklı bir aerdengeçtl ölâ-bilir. "
Talha, sevgilisinin £Ü?el yüzün* bakarak tatlı tatlı güldü:
—- Razı mısın Büşeyre?
Güzel kız, kaşlarını çattı:
*> Benim ismim Büeeyre detil.
Hasan’dır,
— O halde sür atını, Haşan! İçinde bulunduğumuz tehlikeli mıntaka-dan uzaklaşalım.
Dört at birden İleri atıldı. Şimdi, sanki birer kanadlı kuş gibi uçuyorlardı. Onların hareketinden biraz son ra da Haccftc’ın atld 11 sökün etti. Fakat Haccftc’ın atlıları, dört kaçağı yakalıyabilecck’.ectnl hiç ümid tt-iniyorlardı. Çünkü tak b hareketine başlamakta pek gec ka'mıglardı. Geri dönmekten başka ne yapabilirler. dİ?
BEŞİNCİ KISIM
Hicretin 81 lnol yılı idi. Satveti
her gün biraz daha büyüyen Haccâc, Kirman fatihi Abdurrahman îbnl Mühanınıcd’i Emirlikten azletmiş; o (la bundan muğber olarak isyan bayrağım çekmişti. Sadece HaccAc’ı değil, Halifeyi bile tanımıyordu. Hac câc ile birlikte Halifeyi de devirmeğe; Hilâfet makamına kendisi oturmağa azmetmişti. Hattâ, kumandası altında bulunan askerlerin biatüıi bi le almıştı. Haccâc-i-ZAHme düşman olan herkes, oııuıı etrafına toplanıyordu.
ı
Haccâc’dan intikam almağa çalışan bir dişsizle iki dilsizler de taraftar bulup getirmek hususunda Ab-durrahman'a yardım ediyorlardı. Şü-1 boybin mağlûb ve şehid olması, bu' üç serdengeçtiyi pek müteessir etmişti. Zab suyu mağlûbiyeti haberinden bir hafta sonra da kahraman Salih'in vefatını haber almışlardı. BU yüzden çarealz kalarak Abdıır- I ıahmaa’ın yanına koşmuşlardı.
(X>(txımı var;
(Adana sulh ikinci hukuk mahk» meşinden)
Gıyap karan
947/212
Hamid Güzeldağ ve Mustafa Ba şer vekili avukat Zeki Direk tarafından Adana Orozdibak müdürü ikametgâhı meçhul ROT ve Ada-nada Örtülü bedestanda tüccaı Haşan oğlu Ali Tevfik aleyhlerine açılan izale! şuyu dâvasının yapılmakta olan gargılanmasında: Rotun ikametgâhının meçhul bulunmasına binaen ilânen davetiye tet ligine karar verilerek usulen ve ilânen davetiye tebliğ edildiği ha) de mahkemeye gelmemiş olduğundan, hakkında gıyap karan itti haz olunarak yargılama 27.1.94L tarihine müsadif sah günü saat £ talik olunmuştur.
Mezkûr gün ve saatte gelmediği kanuni vekil veya bir mümessil de göndermediği takdirde gıyap kararının tebliğ edilmiş sayılarak gıyabında yargılamaya devanı olunaca ğı, gıpap kararı tebliği makamına kaim olmak üzere ilânen tebliğ olunur. 31.12.947
Zayi
Yüksek Ticaret mektebinden a) dığım şebekemi kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Konsolosluk şubesi 2484 No. 1> Reşid Oflaz
---—- -- ---
Zayi
İstanbul üniversitesi Edebiyat Fakültesinden almış olduğum 1947 - 1948 tarilıli şebekemi zayi ettim. Yenisini çıkaracağımdan es kişinin hükmü voktur.
6099 No. lu MualiA İlter