10 kuruş
Posta Kutusu : 447 - İstanbul
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Ttftla eden: Hablb Edlb . TOREHAN
Dış politika
Formoıa meselesinin
bombalanmış olmak ihtimalini kabul ediyor
ehemmiyeti
G
• •
1 Eylül 1950
Abone: Türkiye için seneliği 82, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.
______ ı
Amerikan delegesi, Mançuryada bir şehrin
Son riyaset celsesinde Malik
YF Ve
Malik’in konsey reisliği hitama erdi
ilânlar : 6 ncı sayfada santimetresi
2 liradır. İlânlardan hiçbir mesnll.vet kabul edilmez.
Telefon : 44756 - 44757 Santral — Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
konseyi baltalamağa uğraştı
Cuma
SİYASÎ İKTJSADJ
MÜSTAKİL
Yıl 1
Sayı 275

Hra dağıtıyor zor or 75.000 lir"' doğ itiyor 75 000 Hra dağıtıyor 75.000 76.000
J .' ! *
75.000
\NBUL lNBUL
yor yor
r w
i ■ •

v •• »


Lake Success. 31 (YÎRS) — Güvenlik Konseyinin saat 19.20 de başlıyan üçüncü toplantısında ilk konuşan Mısır delegesi Fevzi Bey, Malik’in teklifleri aleyhinde bulunmuştur,
Bunun üzerine Malik ruzname büyüyecek diye Konseye alt vazifelerin ihmali caiz ol a mıy acagını, harp yangınını söndürmekle mükellef bulunduğuna göre. Konseyin yeni yangın-
ları da gözonünde tutması lâzımgel-diğini söylemiş. Kore ve Formoza maddelerine ayrıca Çinin Amerikan bombardımanlarından şikâyeti v« Yunanistanda siyasî mücrimlere karşı tatbik edilmekte olan cezaları tetkik maddelerini de ruznameye almak gerektiğini bildirmiştir.
Malikten sonra Çin delegesi ve onu takiben Küba delegesi, Mnlık’in ruz-
tanıdığı fakat Amerikanın istemediği Mııo-Tse-Tung
gibi. Sovyetler, Peklııg Konseye ve Birleşmiş kabul edilmediği yahut. Milliyetçi
ÜV ENLİK Konseyinin geçenki toplantısında, hiç kimsenin beklemediği bir hava esmiş ve bu sayede, iki taraf birhlrlyle mutabık kalabilire k meydana müşterek bir ruzııume çıkarmıştır. Şöyle kİ. hır tarafın isteğine uyularak K(»re işinin esası ele alınmak suretiyle görüşülmesi kararının yanıba^ımla, Formoza adasına dair olan ihtilâftan fa.vdaiuııılnruk. •TF'ornıoza atlası hnkkındakl şikâyet" in de dinlenmesi kararını görebiliyoruz.
Fornîoza’ya dair olan şikâyeti yapan, Pcking Hükümetidir. Yani. 1 «Kilizler ile birlikte daha bazı memleketlerin tanımak idaresidir.
Bilindiği Hükümeti Milletlere
Çin’i temsil etuıe lıakkı Çin delegelerine verilmekte «levanı ettiği için; bundan 7-8 ay kadar önce. Birleşmiş Milletler teşkilâtının ıçti-malanna gelmez olmuştu. Yine bilindiği gibi. Kore İhtilâfı başlayıp Birleşmiş Milletlerin Güvenlik Konseyi Koredeki tecavüzü silâhla defetmek kararını verdikten sonra, Sovyetler Güvenlik Konseyine avdet etmek lüzumunu hissetmişti.
Fakat, delegeleri Malik’in, Konseyin riyaset sandalyesini işgal eder etmez. Uk yaptığı İş, Milliyetçi Çin yerine Konseyde Peklng idaresinin hazır bulunması lüzumunu kaydetmek olmuştur. O gün. yani ağustos ayının başlangıcındaki celsede, bu talep reddedilmiştir. Bıı böyle olduğu halde, a-ğustos ayının sonuna rastlayan celsede (ki buna Malik’in riyasetiyle idare edilmiş son celse de, diyebiliriz) birdenbire hava değişmiş ve Güvenlik Konseyi, Kızıl Çin Hükümeti tarafından yapılmış olan bir şikâyeti n a -zarı İtibara alnıak lüzumunu duymuştur.
Hattâ. Konseyde hazır bulunan Milliyetçi f.’ln delegeni (.iyang. Kızıl Çin tarafından Formoza hakkında hrr-hnn i hlr şikâyet yapılacağı ve bunun mrsmu olabileceği fikrini esasından reddederek Konseyin münhasıran Kore meselesi ile meşgul olmasını İsteyince. Ingiliz delegesi Jebb, kendisine “Peklng Hükümeti Çin topraklanılın en mühim kısmını fiilen idare ettiğine göre, onun Formoza hakkında ki şikâyetini bu heyet, yani Birleşmiş Milletlerin Güvenlik Konseyi, din-lememezlikten gelemez” demiştir.
Bu küçük İhtar, durumda bir değişiklik olduğunu değilse bile olabileceğini göstermektedir.
Zaten, Formoza hakkınduki şikâyetin. Konsey ruznanıesine ne türlü bir ifade ile alınacağı münakasâsı da. bu bakımdan şayanı dikkattir. Sovyetler. madde metnine hem Amerikalıların Forıııozayn ve binaenaleyh Çin topraklarına silâhla tecavüz etmiş olduğunu beni de, bovle bir hareket karşısında. Peking Halk Cumhuriyetinin keyfiyetten şikâyetçi bulunduğun 11 kaydettirmek istemişler. Amerikan delegesi ise, ” kâyet” name maddesine itiraz bildirmiştir.
Münakaşa bu şekilde devam etmiş ve nihayet vâki silâhlı tecavüz*’ şeklinde bir ibare ile, iki tarafın muvafakati temin o-lunmu.ştur. Yani, “Formoza’ya silâhlı bir tecavüz" vâki olup olmadığının tetkikimi, .şikâyet edilen \nierika şikâyet eden de “Kı/ıî Çin” oldıığıı halde, karar verilebilmiştir. Bu suretle Peking Hükümeti, gerçi bir "davetiye” ile Konsey âzası olarak değil ama, bir “şikâyetçi,, olarak ve arka kapıdan Güvenlik Konseyi İİe bir münasebet kurmaya, şimdilik muıaffak olmuştur.
Meşede bugünlük bir ruzrıame maddesinden ibarettir Ruzname maddesine girmek. Birleşmiş Milletlere ve bunun Güvenlik Kon sev i m» girmek demek değildir. Kaldı ki. ruzname maddeleri, müzakere Konunda bir neticeye bağlanır. Binaenaleyh. meseleyi büyültmemek lâzımdır, takat, küçümsemek de caiz değildir. Şunu söylemek kabildir ki, ruzname maddelerinin kaleme alınmasında olsun, karşılıklı bir tâviz zihniyeti belirmiştir.
Sunu da kaydrtoek İyi olur: Tam böyle bir konsey tophıntısının tanı böyle bir karanı varacağı saatlerde, Trıııııan ile Mac trthıır arasında, u-fuk tertip bir "görüş düellosu”, betaiı-si* Formo/a meselesine mütedair olarak cereyan etmekte idi. Yani im işin Amerikan dahili politikasında da akisler ve tepkiler doğurmuş olduğuna şüphe yoktur.
ŞiindJ Konsey, .Malik’in riyaldi altında olarak kalemi* alınan rıızııııme maddelerini, İngiliz delegesi Jebb’in riyasetinde olarak müzakere edecektir. Ma«ldel«'rln biri Kore’ye, diğeri de Formoza’yıı aittir. Bu suretle İki tarafın da istediği, ıız çok hâsıl olmuştur.
J ormo/a m»*seh*Nhıln Amerikan İç politikasında doğurduğu tepkiler bakımından, şimdilik Trumarı ve; Ache-e son un görüşleri Mac Arthur İle bazı Cumhuriyetçi Senato âzasınınkindrıı daha ağır basmıştır.
Bazı telgraflara göre. Konseyin kararında Bovyetlcrln diplomatik bir zaferini görmek lâzımdır. Biz, o kanaatte «leğlllz. Bizce, eğer mutlak» hlr muvaffakiyetten bahsetmek lâzımım, bunu İngiliz diplomasisinin he şahına kaydetmek, en doğrusudur.
Burhan BELGE
şikâyetçi istemişler,
Formoza hakkıııdaki şi-kelimelerinden ibaret bir rıız-etnılyeeeğinl
bir müddet "Formozaya
Cumhurbaşkanı Celâl Bayar tzmird? karşılanıyor
Cumhurbaşkanı Bayar
dünlzmirFuannıgezdi
Fuardaki Sulh Abidesini tetkik eden Bayar, Türkiyenin dış politikadaki hedefinin bu sulh remzine tamamen uygun olduğunu belirtti


İzmir. 31 «Hususî muhabirimiz bildiriyor) — İzmir halkı bugün saat 11 de Bosmahune Garında Sayın Devlet Başkanımızı coşkun tezahürlerle karşılamıştır. Belediye Balkanımızın İzmir Fuarını ziyaret etmesi için vâki olan davetine icabet Sayın Celâl Bayar, Devlet Bakanı Fevzi manoğlu ile sabahın Salihliden trenle ayrılmış ve yol güzergâhındaki bütün istasyonlarda toplanan halk kütleleri tarafından se-lâmlanmıştır. Hele Turgutludaki karşılama gayet muhteşem olmuştur. Bayar, Turgutluda, Ahmetlide ve ondun sonra Manlsada müstahsillerin üzüm mahsulü hakkındaltl maruzatını dikkati» dinlemi ’ır Müstahsiller alın teri pahasına elde ettikleri üzümlerin İzmir Bordasında bir iki ihracatçının küçük oyunlarıyle yok pahasına sa-
etmiş bulunan refakatlerinde Lût fi Karaos-ilk saatlerinde
Ortaokul ve lise bitirme imtihanları
2
Devlet ortaokul imtihanları eyliikle, lise bitirme imtihanları 14 eylülde başlayacak ve eylülde nihayet bulacak
Ankara, 31 «Ankara Ajansı) — Ortaokul devlet imtihanları 2 eylülde, lise bitirme imtihanları 14 eylülde bavlıyacak 20 eylülde bitecektir. Ortaokul ve liselerde devlet hesabına o-kumak İMiyenlerin imtihanları 28 ve 29 eylülde yapılacaktır. Bütün yurtta orta öğretim okulları iki ekimde açılacaktır.
20
nameyi genişletme teklifini şiridvilc tenkid etmişlerdir. Fakat Malik, iki yazılı teklif vererek İki yeni maddenin ruznameye ilâvesi hususunda ısrar eylemiştir.
Malik e göre. Çin şehirlerinin Amerikan uçakları tarafından bombardımanı devam etmektedir. Diğer taraftan, Yunanistanda, siyası suçlular uydurma sorgu tahkikatı yolundan ağır cezıılara mahkûm edilmektedir.
Bunu müteakip Amerikan delegesi Wnrren Austin söz alarak, ağustos fiyi zarfında Malik tarafından (riiven-lik Konseyinde yapılmış olan sistemli sabotaj ve gorek reislik makamı, gerekse demokratik ve parlmanter mevzuatı İstismar hususunda girişilen pervasızca tâbiyelor üzerinde durarak ağustos ayı müzakerelerini telhis etmiş ve bu ağustos ayının Birleşmiş Milletlerin tarihinde hususî bir yer İşgal edeceğini bildirmiştir.
SON DAKİKA
Lnce Success, 1 (YİRS) — Austin Mançuryada bir şehrin «sehven bombalanmış olması ihtimalini kabul etmiş ve sözlerine devamla: "Bir Amerikan tayyaresinin Mançurya hududunun 5 mil kadar içerisinde Antong şehrinin hava meydanını bombalamış olması mümkün görülmektedir. Aldığımız askerî ropor bunu kati olarak söylememekle beraber tahkikatı derinleştirmekteyiz. Biz. Birleşmiş Milletlerin keyfiyeti ayrıca tahkik etmesine taraftarız. Eğer istemeksizin böyle bir şey olmuş ise Birleşmiş Milletler tahkik komisyonunun takdirine göre vâki zarar ve ziyanı tazmine â-madeyiz. Yalnız bu komisyonun tahkikatını kolaylaştırmak için Cenup Kore, Şimal Kore ve Mançuryada serbestçe iş görebilmesi lâzımdır., demiştir.
Gazetemizi makineye verdiğimiz dakikada Austin şiddetli hücumlarına devam etmekte idi.
• I
Karşılıklı
taarruzlar
Ankara 31 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Harp Okulunun 105 inci devresini bitiren genç subaylara dün yapılan parlak bir merasimle diplomalarının tevzi edildiğini bildirmiştik.
Merasimde başta Başbakan Adnan Menderes olmak üzere Genelkurmay Başkam ve seçkin bir davetli kütlesi bulunmakta idi. Merasime Genelkurmay Başkanı Nuri Yâmutun bir hitabesiyle başlanmıştır. Yukarıdaki resimlerimiz bu merasimden iki intibaı göstermektedir.
tıldığını şikâyet etmişler ve bunun önlenmesini istemişlerdir. Bayar. kendisine refakat eden Devlet Bakanı Karaosmanoğluna dönerek bu istekleri Hükümete duyurmasını bildirmiştir.
Devlet Başkanı, Basmahane Garında Ekonomi ve Ticaret Bakanı ile İzmir Valisi, Belediye Başkanı, D. P Başkanı tarafından karşılanmış, Celâl Bayar doğruca Devlet Bakanı Fevzi Lûtfi KaraoHmnnoğlunun Al-sancaktaki evine inmiştir.
Sayın Devlet Başknnımız, saat 11 de uçakla Anknradan şehrimize gelen Gümrük ve Tekel Bakanı Nuri Özsnnı da refakatlerine alarak, saat 17 de İzmir Enternasyonal Fuarını ziyarette bulunmuştur. Bu sırada kendisine Ticaret ve Devlet Bakanla-riyle İzmir Belediye Başkanı ve İzmir Valisi refakat etmekte idır. Bn-var Lozan kapısından girince iki tarafa sıralanmış olan devlet paviyon-larını ve ortadoki sulh âbidesini tetkik etmiş, Türkiyenin dış hedefinin bu gulh remzine uygun olduğunu belirler«’k Birleşik Devletleri Marshall
Eti, Sümcrbank ve Tekel pavıyonbı* rından bavlıyarak bilhassa devlet pft-viyonlarını gezmiştir. Her pavlyonda yapıları teşhirlerle ilgilenen Sayın Devlet Başkanı bu vıl İzmir Enternasyonal Fu&rinıh şimdiye kadar gördükleri ile kıynslanmıyacak kadar başarılı bir eser haline gelmesinden memnunluk duyduğunu belirtmiş, bu uğurda çalışanlara teşekkür etmiştir. Sayın ('• ini Bayar, Tekel paviyonunu hususî bir İtina ile gezerek Tekel müdürüne takdirlerini bildirmiştir. Fuarı dolduran on binlerce kişi Cumhurbaşkanını aralarında görünce büyük sevgi tezahürleri yapmışlardır. Cumhurbaşkanımız akşam vakti Çeşme kaplıcalarına hareket etmiştir.
politikası tamamen Amerika Yardımı,
Londra, 31 A. A. (Reuter) Reuter’e gelen son haberlere göre Kore cephesinde bugünkü durum söyledi r.
Doğu kesimi: Tanklar ve u-çaklar tarafından desteklenen Amerikan ve Güney Kore, kıtaları Pohang cephesinde beş kilometre kadar ilerlemiş ve komünistlerin en iyi alaylarından ü-çiınü bozguna uğratmıştır.
Kuzey kesimi: Komünistler yeni bir taarruzo geçerek savunmanın en rniihim noktasını teşkil eden kuzey cephesinde Uihung'un güneyinde beş kilometre İlerlemişlerdir.
Merkez kesimi: Taegu’nun güneyinde Hyonpung köprübaşına hücum eden Amerikan kıtaları bu sabah bir buçuk kilometre ilerlemişlerdir Bu kıtalar ileri hareketlerine devam etmektedirler.
Güney kesimi: Amerikalılar Marsan’ın batısında kaybettikleri araziyi dün gece geri almışlar ve bugün hatlarının gerisinde kalmış olan komünist ceplerini temizlemeye devam etmişlerdir.
Hava harekâtı: Üştün uçan kaleler bugün Kuzey Kore’deki fabrikalara 8U0 lon bomba atmışlardır.
Tokyo, 31 (AP) — General Mac Art hur* ün İstihbarat subayları, Koredeki kızıl orduya fiilen kumanda eden şahsın 47 yaşındaki Mareşal Çoi Yung Kum olduğunu tesbit etmişlerdir.
• •
KOREDE
He, bâd işrettin hallini. istediklerini bildirmişlerdir. ’ j ’*?*
Dün gece, sabaha kadar
Adliyenin önünde bekleşen ameleler
Hâdiseye sebep, müteahhidin 18,250 lirayı ödemiyerek ortadan kayboluşudur
Dün gece saat 24 de Sular İdaresi-nin Kısırmandıra - Karabayır arasında boru tefriş etmek üzere hafriyat işini ihale ettiği müteahhidin 182 a-melesı Adliye önüne gelerek müteahhit hakkında dâva ikame etmek üzere sabahı beklemeğe başlamışlardır.
Amelelerin iddialarına göre müteahhit, işçilerin 15 temmuza kadar o-lan istihkaklarını Ödemiş ve 15 temmuzdan 24 ağustosa kadarki alacakları olan 18,250 lirayı ödemiyerek ortadan kaybolmuştur. İşçiler bir bu-parasız yalnız günde bir ekmek karşılığında çalıştırıldıklarını ve geceleri mezarlıklarda yatuklarını, gerek Çalışma Müdürlüğüne ve gerekse İstanbul Valiliğine yaptıkları müracaat semeresiz kaldığı için zabıta kanaliy-
Nil vadisinde bir
4
A-
ve





Pakistan Maliye
Bakanı geldi
Ankarada asabiyet uyandıran hâdise
Sovyet elçiliğinden iki memur, Türk askerleri arasına girerek bozguncu telkinlerde bulundular
içindeki 48 yolcu ve 7 mürettebattan hiç kimse kurtulamadı
Kahire, 31 (YÎRS) — İçinde 22 merikahnın da bulunduğu, 48 yolcu
7 mürettebatı İhtiva eden (T W A)
Tranaworld Havayollarına ait bir Constellatlon uçağı* Nıl Vadisindeki çölü geçen dar hatlı demiryolu üzerine düşmüştür. Hareketinden 27 dakika sonra dört motorlu lüks uçak Koni Mamada civarında parçalanmıştır.
ıTUrA) çevreleri kati delil olmamakla beraber sabotaj mevcut olduğu kanaatindedirler. Tanmmıyacak halde yanmış olan cesetler Kohlreye getirilmiş ve cuma günü sabahı gömülmeleri kararlaştırılmıştır.
Kaza sahasında. 150 yarda uzunluk ve 6u yarda genişliğinde siyah yapışkan bir saha meydana gelmiş ve yanmış elbiseler, parçalanmış vücutlar etrafa yayılmıştır.
Sivil havacılıktaki bu üçüncü feci kazanın pilotu uzun senelerden beri tecrübe sahibi yüzbaşı Walton Webb-tir.



Resimde, bu m*ibp diploma
Süvari Okulumla dûn diploma töreni y ııpılrıııştır.
alan genç subaylarımızı görü yor» un uz (l azıst 3 üncü sahifede)

Ra-
Pakistan Hükümetinin Maliye kanı Ghulrım Mohammed dün gece Pan Amerikan uçağı ile şehrimize gelmiştir. Bakan pazar gününe kadar şehrimizde kalacaktır.
Ankara 31 «Ankara Ajansı) — Dün akşam üzeri şehrimizde Ziraat Enstitüsü karşısındaki parkta vukuagelen bir hâdise Ankarada hayli alâka ve daha ziyade asabiyet uyandırmıştır Hâdise, Sovyet Elçiliğine mensup Antnv Konasov, A-natly Roisnar adında İki memurun Türk askerleri arasına girerek bozguncu telkinler yapmağa çalışmalarıdır. Bozuk bir Türkçe İle konuşan Ruh memurları parkta dolaşan bazı askerlerin yanına yaklaşarak şu sualleri sormuşlardır:
"Koroye ne zaman gideceksiniz? Karede kendi ırkınızdun olun Türkle-re karşı nasıl silâh kullanacaksınız?.,
Askerlerimiz bu iki yabancının Muallelinden şüphelenmişler ve keyfiyeti en yakın polis noktasına haber ver-
• *
mişjcrdir. Bunun üzerine polis memuru iki şüpheli şahsa kim olduklarını sormuş, yabancılar da Rus olduklarını, Sovyet sefarethanesinde kançılarya memuru olduklarını söylemişlerdir. Polis memuru hüviyetlerini de tetkik edince beyanlarının doğru olduğunu görmüştür. Milletlerarası diplomasi kaidelerine göre diplomasi masuniyetine sahip olan memurlar, polis tarafından serbest bırakılmışlardır. Ankara Emniyet Müdürlüğü hâdiseyi içişleri, Dışişleri ve Millî Savunma Bakanlığına bildirmiştir.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda
Halkevlerine yapılmış olan
yardımlar tahkik ediliyor
Ankaradaki C.H.P. Merkez binasının da
mülkiyet durumu inceleniyor
Hükümet "Halkevlerine yardım,, adı altında C. H. P. ye Umumî, Hususî ve Belediye bütçelerinden yapılan milyonlarca liralık yardımı ve ayrıca C. H. P. nin Ankaradaki merkez binasının mülkiyet durumunu tahkik etmeye başlamıştır.
Maliye Bakanı Halil Avan’ın bu husustaki beyanatının tam metni 3 üncü sayfamızcladır. .
r*
Sovyet heyetine Vişinski başkanlık edecek
Lake Success, 31 A.A. «Reuter) — Buradaki Sovyet murahhas heyeti yakın çevrelerinden bildirildiğine göre, Birleşmiş Milletlerin eylül ayında toplanacak olan beşinci genel asamblesine Sovyet Ruayânın gayet kuv-\'ilı bir murahhas heyeti gönderme-* fil beklenilmektedir.
Bu heyete, Dışişleri Bakanı Andrel V işin ekinin başkanlık edeceği ve beraberinde Andrey Gromikonun bulunacağı kuvvetle tahmin edilmektedir.


YENİ İSTANBUL'un
yeni romanı
Yalnızız
Yazan: Peyami Safa
İktisadi İşbirliği Türkiye İcra Komi-teni Başkanı Ruasell Dorr Trabzoııda mühim bir beyanat vermiştir. Resimde Başkanı eşiyle beraber görüyorsunuz (Yazısı S üncü sa hilemi /.dedir)
“Malnuızel Nornliya'nııı Kol-tuğu” adındaki soıı romanının uyandırdığı geniş ıılukıı üzerine. Peyami Snfanııı yeni bir romanı sabırsızlıkla • bekleniyordu, l’zun /umandan beri bıı eserini hazırlayan kıymetli romancı "YALNIZIZ” adını verdiği yeni romanını (YENİ İSTANBI L) sütunlarında okuyucularımıza sunmayı tercih etmiştir.
Bıı ayın ortasına doğru neşredeceğimiz bıı rurraıı hakkında Peyami Safa ile l'mııamahırımı-zı yarından İtibaren okuyucularımıza bildireceğiz.


/






Sayfa 1
ahi: r
1 Eylül 19W
Şehir köşesi
Yeni bir
6iizel Bolu ve döniiş yolu
z
e
• I
Anadoluda Refik Halta
Kırk yıl evvel ■ Kırk yıl sonra
Şifalı sular, göller ve yaylalar diyarı — İkinci - Yurdumuzu bildiren kitap var mı? — Yine cami ve minare
Abanttan iniyoruz
Bursa — Fındık veren ormanlar İşlek caddeyi andıran bir şose -vurguncu tipi — Ciddi işler yarına!





ABANT’tan kimse sevinerek ayrılamıyor; gidenlerin gözü hep arkada kalıyor. Biz de doymadan, hevesimiz içimizde ahbaplara veda ettik. Boluya iniş azıcık daha kolay oldu; zira yolun en bozuk kısmında tamir başlamıştı. İkide bir otomobili durduruyor, bir ormanda bulunmanın zevkini çıkarmağa çalışıyordum. En hoşu, bu dar vadiden akan dere idi; Abant Gölünün ayağı olan ve Bolu civarından geçerek galiba sonraları Filyosa karışıp Karadenize dökülen serin, şirin, bestekâr dere; içi balıkla dolu canlı dere. Köylüler balıklan geceleyin çıra yakarak çatalla avlıyorlar-mış. Yollarda kangal kangal balığı elde sallaya sallaya götüren adamlara rastlıyoruz.
Civarda köpüre köpüre boşa akıp giden bir ömerler Maden-suyu varmış; vaktim olmadığı için, olsa da görüp üzülmemek düşüncesiyle göremedim. Zaten Bolu bir şifalı sular şehridir. Yedi köyünde maden suyu fış-kmyor. Çepni isimlisi, yerin manzarası itibariyle fevkalâde imiş. Boluya pek yalcın ve iyi bir şose ile bağh ılıcalan görmemezlik edemedim; bir tanesine girip yıkandım. Kubbeli ve tepe camlı eski bir bina idi; lâkin temiz tutuluyordu. Ilıcalara gelmeden bir çok derelerden, sulak ve gölgelik araziden geçmek de keyifliydi. Burada ikinci bir Bursa duruyor. Bir Bursa ki havası, fırdolayı çam ormanla-riyle çevrilmiş olmasından ve denizden 710 metre yükseklikte bulunmasından dolayı temiz mi temiz, sağlam mı sağlam! O meziyet, Bursada yoktur.
Bolu, zelzele felâketinden sonra kendisini azıcık toparlamış. Lâkin ne ziraat, ne smaat, ne de şimdilik turizm memleketi... işsiz güçsüz duruyor. Âdeta bir şey bekler halde,
melûl melûl bakıyor. "Ben böyle mi kalmalıydım? Bakınız güzelliğine! Şu ovama, dağlanma, ormanlarıma, şif ah sulanma, göllerime!" diyor. Evet, Boluda yalnız Abant, Yeniçağa, Düz-ceye 10 kilometre mesafedeki Efteni, Göynükte Sünnet ve Çubuk değil, civar dağ tepelerde ve balta girmemiş olmanlar arasında daha bir çok göller mevcut.. Amma yolu yok.
Boluyu yüksekten seyrederken şunu düşündüm: Bozkırın çorak Ankarası yerine devlet merkezi buraya kurulsa, buna imkân bulunsaydı oraya harcanan paranın yansı ile çok daha sevimli, çok daha iyi havalı, â-deta diinya devlet merkezleri a-rasında tabiî güzellikler bakımından sayılı bir başşehre sahip olacaktık. Adapazannda kesilen demiryolunu buraya uzatıp Ankara üstü geçirmek de memlekete büyük fayda sağlayacaktı.


yüzümüze

Çok teessüf ederim ki 2500 rakımlı "Köroğlu Tepesi" ne u-zaktaıı bile bakamadım. Zira yolum Geredeye düşmedi. Bolu Vilâyetinde gerek hatıra, gerek âbide, gerek tabiî bedia olarak neler yok! "At ¥aylâsı”nin latifliğini, hele kirazının metilini anlata anlata bitiremiyorlar. Fakat muhakkak ki en başta gelen güzelliği ormanlarıdır, öyle ofhıanlar ki havası serinlemiş bir Afrikadaki kadar sık, yüksek, geçit vermez, müthiş, muazzam, vahşi, aynı zamanda mûnis... Kör baltadan başka bir şey, himmet ve medeniyet bekliyor.
Şehirde uğradığımız bir dükkândan fındık şekeri alıp almayacağımızı sordular; Bolunun fındık şekeri meşhurmuş. Lâkin bu fındık Karadeniz bölgesinden gelmiyor; yabani orman fındığıdır; yani ormanlarda bir nevi koca koca ağaçlar varmış, kendiliğinden fındık verirlermiş. Yassı yassı, asıl fındığın yansı büyüklüğünde, çok lezzetli ve dediklerine göre gayet yağlı şeyler... Mahallinde sarf ediliyor.
Ne biçim ağaçtır, bunlar? Palamut yerine fındık veren bir cins mi? Yoksa fındık fidanının azmanı mı? Ehli bilir, muhakkak... Bilir amma meşgul olmaz. Şimdiye kadar hiç kimseden o çeşit bir fındık yetiştiğini işit-memiştim; yurttan bahseden kitaplarda da okumamıştım. Zaten zevkle okunacak ve zevk vererek yurdumuzu öğretecek derli toplu bir kitabımız nerede? Fransızcaya başladığım küçük yaşımda elime "îki çocuğun Fransayı dolaşması" isimli bir kitap vermişlerdi; bu ufacık e-serde o memleketi ana hatlann-dan kavramak mümkündü. Jü-ra dağlanndan geçerlerken iki çocuğun gördüklerini ve Öğrendiklerini yarım asır sonra hatırlamaktayım. Hatırladığım i-çindir ki Bolu dağlarında ve ormanlarında dolaştığım esnada o iki yavrunun hayalleri ikide bir gözlerimin önünde belirip silindi.
Boluda ikametimi bir günden ikiye çıkardım. Hem de burada kimse ile temas etmediğim, tek yerli ile ahbaplık fırsatını bulmadığım, aramadığım ve tam yabancı gibi kaldığım halde. Seyahatim müddetince başka hiç bir şehir ve kasabada bu vaziyete düşmemiş, daha doğrusu bu zevkten tatmamıştım. Ancak hareketimden bir gün evvel, akşam üstü idi, bazı gençler beni ertesi gece verilecek baloya çağırdılar. Dönmeğe mecbur olduğumu anlattım, özür diledim. Bolunun refleksleri güç ve geç işliyor. Çok durgun, sakin, içine çekilmiş, lâkin olasıya ferah bir memieket... O kadar ki vaktiyle beni bir aralık da oraya

sürmediklerine, canım sıkıldı. Boluyu yine ziyaret edeceğim, kanamadım. Hattâ lstanbuldan başka bir şehirde oturmaklığım icap etse burayı seçerim.
Tabiîdir ki Boluda da her vilâyet merkezinde kurulması mûtat binalar ve tesisler mevcut: Erkek öğretmen Okulu, kız ve erkek sanat enstitüleri, halkevi, Devlet Hastahanesi, Orman O-kulu, vesaire... Son zamanda Devlet Hastahanesinin tâ yanına ve tozlu şose kenarına bir Verem Hastahanesi de kurmuşlar. İşte bunu anlayamadım... Etrafta o işe daha elverişli, daha temiz havalı nereleri yok ki!
Şehirde kereste sanayii ve dokumacılık ilerlememiş; girişilen teşebbüsler beklenilen neticeyi vermemiş. Lâkin Boluda küçük sınaat çerçevesini aşa-mıyan bakırcılık revaçta. Aca-ipçesine zarif şekilde yaptıkları ibrikler hoşuma gittiği için küçüğünden bir tane aldım.
Evet, Bolu güzel yer... Zalim Bolu beyleri bu güzel ülkenin o berrak akar sulan, gür ılıcalan, yüksek yay lalan ve sağlam havasiyle keyfini iyi sürmüş o-lacaklar. Şunu da ilâve edeyim ki bu bölge ahalisi ekseriyetle yakışıklı ve daima terbiyeli.
Yine bir sabah oldu, otobüsteyiz, vaktinde kalktık. Akşama Istanbula varacağız amma Adapazannda trene aktarma etmek şartiyle. Sanmıştım ki tren yolculuğu daha dinlendirici olacak. Olmadı, zira Adapazan - İstanbul katarlarında zaptürapt yok. Sizinle beraber seyahat eden gedikli dilencilerle satıcılar vagon-lan devredip duruyorlar; birinci mevkide bile müşteriler ne yerlerse süprüntüsünü yerlere atıyorlar, boyuna gezinip tuvalet yerlerine gidiyorlar. Çeneler, hem yemek, hem söylemek hususunda kapanmak bilmiyor. Yerleri kirletmemeğe riayet e-derek biz de herkese uyduk: istasyonlarda köylü kızlar ne satıyorsa —dut, erik, kiraz— hepsinden birer nebze yedik!
Halbuki öğle yemeğini Ada-pazannın meşhur ve cidden lâtif olan Çark Bahçesinde yemiş, seyahatimizin sonuncu su kenarı safasını orada, gölge ve serinlik içinde tamamlamıştık. Hattâ bazı tanıdıklar da çıkmış, bize Bosna usulü bir tatlı da ikram etmişti.
Adapazan hoş yer... Boludan itibaren şose gayet meskûn ve refahlı bir bölgeden, Düzce ile Hendekten geçiyor. Yolun işlek bir şehir caddesinden farkı az. Bütün köyler bakımlı. Hepsinin mescidi yeni, minare şerefeleri ise elvan elvan renklerle süslü. İzmir - Aydın ve havalisinde bile cami yaptırma, minare süsleme merakı bu dereceyi bulmamıştı. Herhalde şu bölgede mü’-minler pek çok... O nispette de
Resim galerisi
I9SI senesinde çıkan bir mecmua elhnc geçti. İlk taın-etnın ilk eahifeelnde en mühim mende olarak, intanbulda bir resim palrrUi yokluğundan bahsediliyordu.
Aradan yirmi yil geçmiş bulunuyor. Bu mesele aktüalitesini eltin muhafaza etmektedir.
tetanbula yeşil eaha yaptık, çeşme, köprü, merdiven, gaei-no, mesbaha yaptık. Memlekette hattâ demokraei yaptık. Fakat nihayet yirmi, otuz bin liralık bir galeri yapamadık. Buna rağmen sayısız vaatler de yaptık.
Gazeteler yakında, îstanbul-da, Elen sanatkârlarının bir resim sergisi açacaklarını yazıyorlar, Aynı gündd, Atinafla da Türk ressamları bir sergi açacaklar, böylcce bir sanat temam yapılacak. Biz, /stanbul-da böyle bir seı ginin nerede açılabileceğini pok merak ediyoruz. Şimdiye kadar açılan mühimce sergilerin Fransız Konsoloshanesi binasında olduğunu düşünürsek, her halde orada yapılır diyoruz. Bu takdirde Türk-Elkn sanat münasebetlerine Fransızlar da karışmış olur ki, bu da bir kazançtır diyebiliriz, ama, şehir namına bilmem nasıl tefsir edilir f
Bu yazımı lütfen saklayınız. Yirmi sene sonra tekrar günün mevzuu olarak okuyabilirsiniz.
BİR İSTANBULLU
C. H. P. Genel Sekreteri, Karadeniz bölgesinde bir tetkik seyahatine çıktı
Bir müddetten ben şehrimizde bulunan C.H.P. Genel Sekreteri Kasım Gülek kalabalık bir partili kütlesi tarafından uğurlanarak dün Karade. nizde bir tetkik seyahatine çıkmıştır. Genel Sekreter gazetecilerin suallerine şu cevabı vermiştir:
M— îstanbıfldan gayet mesut ve e-mln İntibalarla ayrılıyorum. Teşkilâtımızı çok canlı buldum. Karadeniz bölgesinde partili arkadaşlarla temasa gidiyorum. Halk efkftn hergün biraz daha bize yaklaşmaktadır. Dünden bugün daha kuvvetliyiz, yarın daha kuvvetli olacağız.”
Kasım Gülek, son adi! takibat hakkında ise şunlan söylemiştir:
”Türk adaletine katiyetle İtimadım vardır; hakikat meydana çıkacaktır.”
bir zamanın
dini istismar edenler, geçim kapısı yapanlar çok olacak!
Bir takım açıkgözlerin son cereyanları fırsat bilerek dua ve din kitabı yazıp satmak, hacca gitmek isteyenlerden sekiz on kişinin vekâletini birden almak, dinî inşaattan hisse çıkarmak suretiyle işlerini
harp vurguncuları gibi— yoluna koyduklarını seyahatim sırası bir çok kişiden dinledim. Doğru olabilir. Zira din en fazla istismara müsait bir sahadır.
Sonu nereye varır? Az çok bilirim. Onun içindir ki halktaki bu iyi ve lüzumlu duyguyu, beşeri ihtiyacı hususî menfaat kaynağına çevirenlerin ihtirasını frenlemek umumî menfaat i-cabıdır, sanıyorum.
İleride, seyahat notlanma ilâve etmeği tasarladığım "Tenkid ve Tahlil” kısmında esaslı dâvalarımız,üzerinde biraz daha duracağım. Şimdilik sizinle fazla yorgunluk vermeden, satıhta bir yurd gezintisi yapmış oluyoruz. Thebes diktatörü zalim Âr-chias gibi:
— Ciddî işler yanna!
Demek hatadır amma usanç vermek de iyi bir şey değildir. SON
Diploma tevzii töreninden bir
görünüş
Süvari Okulundaki
diploma
Albay Süvari da mc-
Süvari Okulunun 1849-1950 öğretim ve eğitim devresini başan İle tamamlayan süvari subaylarının diploma tevzi töreni dün saat 16.30 da Ayazaga Süvari Okulunda yapılmıştır.
Törende Ordu Komutan Vekili Şükrü Kanatlı, Vali ve Belediye Retal Gökay, emekli orgeneral Fahreddln Altay, Süvari Müfettişi Tuğgeneral Seyfi Çalbatu, Harp Akademisi yüksek tedrisat reisi Amerikalı Mlner hazır bulunmuşlardır, eski mezunu emekli subaylar raskne iştirak etmişlerdir.
Törene saat 16.30 da istiklâl Marşı ile başlanmış ve Okul Kumandanı Albay Cevat Kula uzun bir hitabede bulunmuştur. Yeni mezunlarla ordumuzun kahraman saflarına bir a-vuç kahramanın daha katıldığını söyleyen albay, dönemi başan ile bitiren subaylara orduda yapacaktan hizmetler için öğütlerde bulunmuştur.
Cevat Kuladan sonra dönemi birincilikle bitiren Halûk Giray konuştu, büyüklerine minnet ve teşekkürlerini bildirdikten sonra dedi kİ:
‘'Canımızı gerektiği zaman vatan uğruna seve seve feda edeceğiz. Hocalarımızın emeklerine lâyık olmaya çalışacağız.,,
Müteakiben söz alan Şükrü Kanatlı çok güzel bir konuşma yaparak: "Geçmişteki meydan muharebelerinde Türk süvarilerinin gösterdikleri kahramanlıkları icap edince sizin de göstereceğinize burada hazır bulunanlar önünde şahadet ediyorum. Siz Türk Milletinin fazilet timsalisiniz. Herşeyin bitmiş olduğu zannedilen zamanlarda çok şeyler yapabileceğinizi unutmayın. Bahtiyar ve muvaffak olun,, dedi.
Son olarak emekli orgeneral Fah-reddin Atlay konuştu ve mezunlara hitaben şunlan söyledi: "Size diyecekler ki. süvari sınıfı tarihe karıştı.
Sağlık konferansı
Gelecek hafta Yıldız Köşkünde a-çılacak olan Sağlık Kongresinde Lübnan’ı, Lübnanın İstanbul Konsolosu M. Raggi temsil edecektir.
Arap mahfillerinin bildirdiklerine göre İsrail delegasyonunun Toros ekspresiyle gelmesi İmkânsızdır. Çünkü Arap devletleri kendilerine vize vermlyecektlr.
İsraillilerin İştirak edecekleri konferansta Avrupanın alacağı ziyet merakla beklenmektedir.
bir
va-
Avrupa kamplarından getirilen mülteciler misafirhanelere yerleştiriliyor Tarsus vapurlyle Cenovadan memleketimize getirilmiş olan Avrupa kamplarındaki Türk mültecilerinden 136 nüfus, Tuzla misafirhanesine yerleştirilmişlerdir. Bunlar Almanya kamplarında bulunan vo yurda kabulleri takarrür eden Kırım Türkle-rindendlr.
merasimi
onun yerini motörlü sınıf aldı. Onlara şu cevabı verin: Mademki süvari sınıfı Türk ordusunda vardır, demek ki bir kıymettir. Atınızı silâh olarak kabul edeceksiniz. Atınız sizin heyecanınıza heyecan veren, düşmanın kafasını nallan İle çiğneyen bir kuvvettir.,,
Fahreddln Al tayın hitabesinden sonra öğretim ve eğitim devresini başan İle bitiren 18 subayın diplomaları Şükrü Kanatlı ve Vali Gök ay tarafından verilmiş ve davetliler hazırlanan büfede ağırlanmalardır.
Bedia Ştatzer Valiye teşekkürlerini bildirdi
Geçenlerde 25 inci sanat yılı kutlanmış olan Şehir Tiyatrosu sanatkârlarından Bedia Ştatzer dün sabah Vali ve Belediye Başkam Prof. Gö-kayı ziyaret ederek kendisine gösterilen mllzaharet ve yakın alâkadan dolayı teşekkür etmiş ve Valiye imzasını havi bir broşür takdim etmiştir.
Türkiye Güzellik Kıraliçesinin dünkü temasları
Türkiye Güzellik Kıralı çeliğin e seçilmiş olan Güler Anman dün sabah Vali ve Belediye Başkanı Prof. Gö-kayı ziyaret etmiştir. Bu ziyaret sırasında Prof. Gökay Güzellik Kıra-liçesine şu sözleri söylemiştir:
”— Tablatln müstesna bir bahşa-yişi olan güzelliğiniz size Türkiye Güzellik Kıra üç esi tacını giydirdi. Bilhassa tebrik ederim. Ev hayatınızı okudum. Bilhassa bir ev kızı o-larak yetişmiş olmanız beni çok mütehassis etti. Ruh ve karakter güzelliğine çok ehemmiyet veririm. Eundan sonra çiçeklere konan anlar gibi sizin güzelliğiniz etrafında da bir çok böcekler dolaşabilir. Bunla-nn içinde zehirlileri de bulunur. Ahlâki sâfiyet ve masumiyetiniz güzellik tacınızı süslemektedir. Müstakbel hayatınızda mesut bir yuva kurmanızı diler, bundan sonraki hayatınız için de bir hoca olarak, hoca kızına İstanbul Valisinin saadet teklerini sun an m.”
Kırallçe. Valinin elini öpmüş kendisine teşekkür ederek dalma
yolda yürüyeceğini İfade etmiştir.
Dün tenis maçlannı da takip eden Kırallçe, Emekli Sahne Sanatkârları Cemiyetinin yann Açıkhava Tiyatro, sunda vereceği müsamereye gelmesi için Cemiyet Başkanı Vasfl Rıza Zobu’nun davetini kabul etmiştir.
Türk Hava Kurumnnun vatandaşların yardıml ar iylo bugüne kadar kurmuş olduğu havacılık tesislerini gören yabancılar, bu eserlerin devlet yardımına dayanmadan meydana getirilmiş olmalarına bir türlü inanamıyorlar. Herkesi şaşırtan bu millî başarıdan bütün yurt çocukları gurur duymalıdırlar.
dİ-
ve bu
Müessif bir deniz kazası oldu
)
Brezilya Konsolosunun eşi Ipar kotrasından denize düîjerek boğuldu
Evvelki gece Burgaz Adası açıklarında müessif bir deniz kazası olmuştur. Şehrimizdeki Brezilya Konsolosu Marta de Cunha’nın esi Al-drlne Sylva Roandre, hareket halinde bulunan Ipar kotrasından denize düşerek boğulmuştur.
Brezilya Konsolosu tarafından Moda Deniz Kulübünden kiralanan İpar kotrası, şehrimizdeki Konsoloslardan bazı lan ve eşlerini de hâmil olduğu^ halde evvelki gece saat 22 de Moda Koyundan hareket etmiştir. Adalar etrafında mehtapta bir tur yapılarak gece yansından sonra Burgaz açıklarından Modaya doğru dönüldüğü sırada, Brezilya Konsolosunun •-şl yalnız başına arka tarafta ayakta durmakta ve mehtabı seyretmekteyken birdenbire denize düşmüştün Kotra durmuş, kadının cesedi uzun müddet aranmışsa da bulmak kabil olamamıştır. Yapılan aramalara De-nlzyoUan vapurları da iştirak etmlp-oe de Konsolosun eşinin oesedlnl bulmak henÜ2 kabil olamamıştır. Tahkikata ve aramalara devam edilme)*-tedir.
'Dünya Tıp Birliği" Kongresine İştirak edecek delegemiz Sinop milletvekili Dr. AU Şütartt Çavlı New-York’ta toplanacak olan Dünya Tip Birliği Kongresine Etıbba Odasını temellen İştirak etmek üzere dün akşam Ameri kaya gitmiştir.
Ev kiraları düşüyor
Şehirdeki fazla İnşaat dolayıstyte mesken kiralarında hissedilir bir in-me başgösterm iştir. Bu cümleden o-tarak başta Beyoğlu, Eminönü. Sultanahmet, Lâleli, Aksaray ve Fatihte yüzlerce hanenin boş bir vaziyette aylardan beri kiracı beklediği haber verilmektedir, öğrendiğimize göra. Eminönü. Sultanahmet ve Lâleli civarındaki üç odalı dairelerin kiraları 65-75 liraya, dört odalı hanelerin aylık kirası da 80-100 liraya kadar düşmüştür.
500 üncü fetih yılı hazırlıkları
Istanbulun 500 üncü fetih yılını kutlama veslleslle hazırlanacak eserler üzerinde görüşülmek maksadıyla Edebiyat Fakültesi profesörlerinden İsmail Hikmet Ertaylan Ankaraya davet edilmiştir.

merhum
Öney ve Ali Rıza
ÖLÜM
Eski Yavuz baş eczacısı Ömer Beyin oğlu. Şehlme esbabı emlâktan merhum
Beyin damadı, Muhlddln öneyin kayınbiraderi Füruzan Erselçuk un sevgili eşi
Yüksek mimar Muammer Erselçuk müessif bir otomobil kazası neticesi 30 Ağustos 1950 çarşamba gtinü vefat etmiştir. Cenazesi 1 eylül 1950 cuma günü Anadoluhısan Körfez Caddesindeki yalısından kaldınlarak Anadoluhisan caminde öğle namazını müteakip Beykoz Yalıköy Gazi Yunus mezarlığına defnedilecektir.
ErsclçuK ve öney ali*4eri
YENt İSTANBUL
S ÎT ASÎ İKTİSADÎ MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İstanbul neşrîtat LÎMÎTED ŞİRKETİ
Müdürü: Kemal EL 8AKLI0A Bu sayıda yan l«l«rinl fiilen ldars eden : Sacid ÖGET
NeşredOmiyen yazılar iade edilmez.
Basıldığı yer : yen! İstanbul matbaaci-LLK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
— 91 —
Bir gec* kalabalık arasında şöyle bir' görüp geçtiği Perihanda nelere dikkat ettiği şaşılacak şeydir. Halbuki bende bu kızdan yaralının yanındaki o ilk gece ile sonradan te rasada kalabalık arasında geçirdiğimiz gecelerin, ne zaman I başımı çevirsem üzerimde gördüğüm ısrarlı bakışlarından ve bir de aydınlıkta gözlerinin u-mulmaz bir surette renklenmesiyle sokak dönüşlerinde dudaklarının İyi slllnememlş boyasından başka birşey kalmamış gibidir.
Evet zavallı Sabrlnln, karısının süpürge İle çaldığı uttan pek farklı olmaması Lâzım gelen bu udu dinliyerek geçirdiği buhran ötekinin haa-tahanede geçirdiğinden pek başka türlü değildi. Başka yer kalmamış, gibi Kurtuluş Anıtının heykelleri ve çelenkleri önünde yaptığım pazarlık vs kararlaştırdığımız miktarı arttırmak İçin yarıya kadar çözülmüş düğmelerinden görünen sarkık göğsü llo kırmızı odanın ortasında put I gibi duran ve gözlerinden birini tltrete tltrete bulandıran kızın hayali bekçilik etmeseydi ben de bu hale düşebilirdim.
xvm
YALOVA BALOSUNUN HAZIRLA NİŞİ
Bahri o geceden sonra adamakıllı gernl azı-451
ya almıştı. Evine ancak gece yansına doğru gidiyor, hazan hattâ zorla beni de sürüklüyordu. j Bacı ona gösterdiği yumuşak yüzlülüğe pişman olmuş ve neticeden korkmağa başlamıştı. Ara sıra sertelmeğe çalışıyor ve onu karısına haber vermekle tehdit ediyordu. Fakat kuş, kafesten kaçmıştı .Sabri bozan sadece boynunu bükerek "Allahın istediği olur., ölmüş eşeğin kurttan korkusu olmaz” gibi sözlerle bacıya cevap veriyor, hazan da karşı taarruza geçerek: "Sokağa çık. Hava al diye beni kışkırtan sen değil misin? Ben de onu söylerim” diye Arabi korkutup bağırtıyordu. Sonra da "Yani ne fenalık var bunda?.. Sıcak yaz günlerinde herkes plâj-larda, daha bilmem nerelerde türlü kepazelik yaparken ben bir parça hava almağa çıkarsam kıyamet mİ kopar sanld? Sen bari bana acı. halden anla" diye tekrar ona yaltaklanmağa başlıyordu.
Böyle hergün ütülenen elbiseler ve değişen yaka ve kravatlarla gece yanlarına kadar alınan havaya Bacının aklı ermiyor, daha doğrusu gayet iyi eriyor; fakat bir kere bir çıkmaza girilmiş olduğundan bu izaha İnanıyor görünmek zorunda kalıyordu.
Bununla beraber bu hava alma hikâyesinde yine arkadaşımı haklı saymak lâzımdı. Çünkü bu kadar gürültü patırdıya rağmen biçarenin aldığı şey, netice itibariyle yine de havadan başka birşey değildi.
Bu meselede canımı sıkan nokta Bacının bana şüphe İle baJcmaga başlamış olmasıydı ve bu da haklı (di. Adamcağız: "Ne olacak, bu yaştan sonra parmak gibi kız çocuklarına tutula-452
cak değiliz ya... Bizimkisi şöyle bir zevzeklikten ibaret” diye kendini frenlemeğe uğraştıkça ben. yine şaka olsun diye, gayet ciddi bir çehre ile ona "Olur..O da olur. Bu yaştaki İnsanlar gençlerden daha çabuk tutulurlar. Bu âdeta İlmî bir hakikattir” yolunda şeyler söyliyerek yangına körükle gitmiştim.
O yme, her gün olmasa bllo İki günde bir Bakırköy Hastuhaneslne taşmıyor, doktorları hastanın sıhhati hakkında iyimser görürse 1-nanmamalannı, eve dönünce gelecek bir krizin kendisini çok zor bir durumda bırakacağını söylüyor, hattâ utanıp sıkılmayı bırakarak meslektaşlarına yalvarıyordu. Oradan dönünce soluk soluğa bana düşüyor, banımla mülakatından yüzünde ve ellerinde ufak tefek sıyrıklar ve bereler kalmışsa oksijenli su İle onların tedavisini yapıyor ve beni götürmeğe çalışıyordu.
Ancak AU Osmanın son günlerde hastaha-neyl tamamlyle asması yüzünden işlerim çoğalmış bulunduğu gibi prensip bakımından kendi kürümü de düşünmek mecburiyetinde olduğumdan beni her zamnn yerimden oynatmak kolay olmuyordu. Fakat o zaman da yine benden ayrılmağa razı olmuyor, bazen geceye bile kalarak beni işlerimde adım adım takip ediyor, AU Olmanın bir İkinci fahri muavini gibi tâmlr işleriyle ve daha başka şeylerle meşgul oluyor, bahçede benim hemşorileri ve daha başka hastalan etrafıma toplayarak yaptığım konuşmalara İştirak ediyordu. Fakat beni boş bulduğu zaman da hemen Ayperinln destanına başlıyordu. Babri şimdi ufak ufak şarkılar da yazmaya başlamıştı. Bunlun evvelâ bana okumakta, sonra bestelen-
458
mek üzere Çömlekçioğlu Hanındaki kiracılarından birinin bir saz heyetinde klârinet çalan bestekâr kardeşine göndermekte İdi.
Benim İşim gücüm de şimdi onunki gibi havadan başka bir şey olmamakla beraber latan bulda pek hoş vakit geçirmeğe başlamıştım, îlk gençlik çağlanmda olduğu gibi âdeta bir şeyi beklediğimi duyuyordum. O beklenen şey nedir? Bunu o zaman gibi şimdi de kendime sormamaktaydım. Esas böyle bir duygunun varlığı İdi. Saadet mi İnsanda böyle bir şey meydana getirirdi; yoksa bu bilinmez ümit mİ saadete tam kıvamını verirdi? Bu benim için meşhur yumurta ile tavuk dâvası gibi bir şeydi ve zaten işin o kadar İnce taraflarına gitmlyerek sadece hâdiseyi tesbit İle İktifa ediyordum.

Bv*t, Sabrlnln de karısı gibi bir buhran geçirmekte olduğuna şüphe yoktu. Kavak Yellerinin büyüğü şimdi onun başında esiyordu. Fakat ben kendi hesabıma bunda fazla bir tehlike görmüyordum. Kadını ergeç hasta haneden taburcu edecekler ve o eve gelince her şey çabucak eski tas eski hamam olacaktı. Zaten İki a-tımlık banıtu kalmış bir biçare adam İçin bu Aypert hikâyesinin öteki Çömlekçioğlu Hanı vakalarına karışıp gideceği muhakkaktı.
Ancak benim İhtiyatsız telkinlerimle Aype-riyi ciddi surette sevdiğine ve onda da kendisine karşı bir şeyler bulunduğuna kanaat getirdikten sonra adamcağız adamakıllı baştan kara ediverdi. Kanunin nasılsa eline geçirdiği bir kabak küpesinden çıkarttığı bir taşla güzel bir yüzük yaptırarak, doğum günü münasebetiyle, kıza verdi. Sonra beni zorla bir lokantaya götürdü-
454
ğü bir akşam Ayperi İle Perlhanı da orada bizi bekliyor görünce şaşırdım kaldım. Hattâ buna biraz da canım sıkıldı. Fakat bozmadım; yalnız bunun benim İçin hoş bir sürpriz olduğunu söz arasında kızlara söyledim. Garson hesap puslasın! getirince parayı ben vermek İstedim. Arkadaşım elimi tutarak şiddetle mâni oldu ve mutlak para sarfetmek istiyorsam kendilerini otomobille lstlnyeye kadar götürmemi teklif ederek bir ikinci emrivâki yaptı» Paradan kaçıyorum sanmasınlar diye onu da kabul ettik. Yalnız Ayperi ile Sabriyl evlerine bıraktıktan 60nra Perihanla otomobilde yalnız kalınca alnımda soğuk ter damlaları hissettim. Aksi bir tesadüf olur da Ali Osman Ue hastahane kapısında yine burun buruna gelirsek tuhaf olacaktı. Fakat olmadı. Zaten vakit de geçti.
Onunla otomobilde yalnız kaldıktan sonra Sabrlnln artık saklanacak bir yeri kalmayan ço-cukluğiyle üstü örtülü bir şekilde alay ettik. Bu belki benim için doğru değildi. Fakat kıza karşı kendimi bir dereceye kadar temize çı. karmak İçin zaruri İdi. Bir aralık ona bu geceki yemek ve gezintiden hastalıanedekilere bahsetmemesi daha doğru olacağını münasip bir şekilde anlatmayı düşündüm. Fakat bu tilkinin kuyruğunu hatırlatmak olacaktı. Bununla beraber Perihan ne olsa ince bir İstanbul kızı idi Kapıya geldiğimiz zaman: "Müsaade ederseniz mutfak tarafındaki kapıdan geçelim. Geceleri o-rası daima açık kalır. Sizinle olduğu için ehemmiyeti yok amma doktor bey benim geciktlğimt duymaza daha İyi olur” dedi ve böylece aramızda ufak bir suç ortaklığı meydana gelmiş bulundu.
(Devamı var)
455
Sİ Ağustos 19.50
Savffl 8
mahkûm
Bahtiyar
Wasnington hususi muhabirimiz telgrafla bildiriyor
Selim Sabit
Truman kabinesindeki
buhranın içyüzü nedir ?
yarattı
• •
Russell Dorr’un beyanatı
bu noktai nazar, Sovyet olduğu kadar, Komünist harbe girmek İstemeyen
Yenice yangın
(A.A.) — Çataldağ bu geceden iti-Yangının
nutuk, dediğimiz gibi, sebeptir. Buhranın asıl Savunma
Donanma Bakanı cumartesi günü verdiği
Bir dünya vatandaşının hâtıra defterinden


İTALYAN gazeteleri bir kaç giin ■ önce, şöyle bir havadis verdiler: “1886 da yaşlı bir kadını öldürmek ve evini soymaktan müebbet hapse mahkûm edilen Gluseppe Lorettl, 64 yıl mahpus kaldıktan sonra 86 yaşında tahliye eilllrniş-tir.„
Bu yaşlı mahkûmun, hürriyete kavuştuktan sonra, edindiği İntibaları öğrenmek herhalde çok alâka çekici olacaktır. Bilhassa, hürriyete kavuşup, kavuşmadığını da bilmek İsterdim. Hapiste geçirdiği 64 yıl İçinde, memleketi beş harp geçirmiştir; kendisi İse. sükûnetle hücresinde kalmıştır. Aynı müddet içerisinde İtalya iki defa rejim değiştirdi. Mahkûm bunların farkına bile varmamış ve belki de Mussolinl gibi ayaklarından asılmak, yahut Kıral Victor Enıa-nuel gibi sürgüne gitmekten kurtulmuştur. Asrımızın başlangıcından beri, Italyuda İşsizlik buhranları İçerisinde çalkanmış, yüz binlerle işçi, İşsiz ve ekmeksiz kalmıştır. Mahkûm Lorettl İse, 51 yıl hem sığınacak bir dıırıı, hem de yiyecek ekmek bulabilmiştir. (Her
Marshall yardımı ve hususi teşebbüs
Trabzonda verdiği bir demeçte, Amerikan İktisadî İşbirliği Türkiye İcra Komitesi Başkanı R. Dorr, Trabzonun bu yardımdan geniş ölçüde faydalanabileceğini ve işler görebileceğini söyledi
büyük
Trabzon. 31 A.A. (Gecikmiştir) — Amerikan iktisadı İşbirliği Türkiye icra Komitesi Başkanı Mr. Russell 28 ağustos salı akşamı yapılan bir toplantıda Trabzonun Marshall yardımından faydalanması için yapılması lâzım gelen işler hakkındaki görüşünü izah etmiştir. Mr. Dorr, bu bölgede en uygun teşebbüsün balık sanayii kurmak olacağım belirtmiş ve bundan başka et kombinası, soğuk hava depoları gibi tesislerin de faydadan hâli kalmı-yacağma işaret ettikten sonra bu işlere girişmek isteyen müteşebbislerin plân ve projelerini hazırlıyarak Devlet Bakanlığına göndermelerini tavsiye etmiş ve nihaî kararın ancak bu plân ve projelerin tetkikından sonra verilebileceğini sözlerine ilâve eylemiştir.
Bu sabah bir basın toplantısı yapan Mr. Russell Dorr sorulan suallere cevap vererek demiştir ki:
“Pek kısa müddet kaldığım için tamamen gördüm ve tanıdım diyemiye-ceğim Trabzon çok güzel ve enteresandır. Dün şehrin eski eserlerini gör-
Kanser mücadelesinde mühim ilerlemeler
Chicago. 31 A.A. (United Press) — Atom enerjisi komisyonunun biyoloji araştırmalar şefi Dr. Shields VVarron. ••Journal Radiology,, mecmuasında kanserin yakın zamanda kolayca tedavi edilebileceğini ve hattâ kendi yaşında bulunanların bile bunu görebileceklerini yazmaktadır. Doktor Shields. bu sahadaki çalışmaların son zamanlarda çok ilerlemiş olduğunu misallerle izah etmektedir.
Minnesota, 31 A.A. «United Press) — Minnesota Üniversitesi doktorları kanserin İrsen sirayeti mevzuunda geniş bir rapor hazırlamak üzere çalışmaktadırlar.
Dr. Shedon Reed’e göre göğüs kanserine müptelâ olan kadınlarda aynı aileye mensup olanlar arasında ölüm vakaları diğerlerine nispetle dört defa daha fazladır. Bu mevzu üzerinde ilk çalışmalara 1943 yılında başlanmış ve kanserin ikt.irodî, içtimai, dini şartlara göre eksilip çoğalma seyri tetkik edilmiştir, istatistikler, göğüs kanserinin bilhassa evlenmemiş veya evlenip de çocuğu olmıyan kadınlar arasında daha fazla olduğunu göstermektedir. Dr. Reed’e göre, kanserin ve kısırlığın hormon bozuklukları İle alâkası vardır.
Amerikan seferberliği genişliyor
Washington, 31 A.A. (AFP) — Başkan Truman. âcil bir durum zarurî kıldığı takdirde hükümet dairesi olarak kullanılmak üzere, başkentten biraz uzakta bürolar kurulması için Kongrenin 139 milyon dolarlık tahsisat kabul etmesini İstemiştir.
Bu program hükümet binaları inşasından başka, telefon, telgraf, kurtarma vo yol şebekeleri yapılmasını derpiş etmektedir.
Çalışma ve Ulaştırma Bakanlarının
Eskişehirde yaptıkları konuşma
Kore meselesine temas eden Ulaştırma Bakanı: “Bizim içimizde de şahsî menfaatten gözleri kararmış olanlar Moskoflarla beraber konuşuyorlar,, dedi.
Çalışma Bakanı da, devlet dairelerindeki C.H.P. zihniyeti taşıyan memurların topyekün temizleneceklerini bildirdi


Eskişehir, 31 «Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Dün akşam şehrimize gelen Ulaştırma Bakanı Feyzi Kurt-bekle Çalışma Bakanı Haşan Polat-kan tetkiklerde bulunmuşlar, bu akşam da DP. merkezinde D P İllerle bir toplantı yapmışlardır. Toplantıda İlk «özü alun Ulaştırma Bakanı, her-şoyln düzeltileceğinden vatandaşların emin olmaları lâzım geldiğini söyledikten sonra Kore meselesine temasla demiştir kİ:
“Hükümetimiz. Koreye asker göndermeye karar verdi. Sizin Hükümetinize İtimadınızı sarsmak istlyenlor bir nevi propaganda vaziyeti yarattılar. Bizim İçimizde do cahal menfaatten gözleri kararmış olanlar Mos-koflarla beraber konuşuyorlar.,,
Ulaştırma Bakanı sözlerine şöyle son verdlt
halde İyi bakılmış olacak ki, 86 yaşına varmış.)
61 yıldan heri bıı mahkûm en ufak bir mesuliyet bile yüklen me-miştlr. Bu mesuliyetleri, onun nam ve hesabına, hapishane müdürü yükleniyordu. Fakat daha i-ylsi de var... Lorettl, 64 yıllık mahkûmiyeti sırasında Ufak bir servet do blriktlrebllmlştir. Her mahkûm gibi çalıştırılan Lorettl, sarfına imkân bulamadığı ücretlerini biriktirmiştir. Belki bu para İle şimdi, yalı boyunda ufacık bir ev alacak ve barınacaktır.
Acaba. 64 yıl hür yaşamış kaç İnsan, bıı neticeyi ekle edebilmiştir? Ve acaba, Gluseppe Lnretti-nin hayatı, bir bakıma, gıptaya şayan değil midir?
Loretti’nin şimdi ııe yapacağını bilmiyorum. Fakat öyle zannediyorum ki, dünya ahvalini bir İki gün yakından gördükten sonra, ihtiyar mahkûm tekrar hapishane müdürüne gelecek ve:
“Yaz geçtim, müdür bey, siz beni gene hapsedin! Arıladım ki, hakiki hürriyet, hapishane höcre-slndedirU diyecektir.
teklifleri göndermelerini tavsiye ettim. Trabzon küçük sanayie yardım kurulan Sanayi Kalkınma henüz temas etmediklerini

düm. Bunlar arasında Ayasofyayı bilhassa dikkate değer buldum.
Tüccarınızla tanıştım. Bunlar çok faal, çalışkan ve anlayışlıdırlar. Sahil boyunda yer yer gördüğüm sulardan istifade edilmek suretiyle elde edilecek enerji ile ucuza malolacuk elektrik tesisleri sayesinde ve deniz yolunun sağlıyacağı nakliye ucuzluğundan da faydalanılarak her türlü bölge ihtiyacını karşılıyacak küçük sanayiin buralarda meydana getirilmesi mümkündür. Görüştüğüm tüccar, sahillerinizde bol miktarda balık çıktığını ve bu havalinin balık sanayiine çok elverişli olduğunu söylediler. Ayrıca burada çimento fabrikası, et kombinası, kiremit ve tuğla fabrikaları kurulabileceği etrafında da görüşmeler oldu. Bu hususta yapılacak müspet Devlet Bakanlığına kendilerine tüccarının etnıek için Bankasiyle
gördüm. Bankadaki dostlarıma Trabzon tüccariyle tanışmalarını tavsiye edeceğim.,,
Mr. Dorr. müteakiben devletçe Trabzonda kurulması düşünülen et ve balık sanayii ile çimento fabrikası hakkında, bu husustaki plân ve projeleri görmeden bir şey söyliyemiyeceğini, Trabzonda vücude getirilecek olan frigorifik tesisat işinin yukarıda bahsi geçen teşebbüslerden ayrı bir mesele olduğunu kaydetmiş ve sahil bölgele-sinde mısır ziraatinin ıslâhı için Ame-rikadan uzmonlar getirtildiğini, gerek tohumların, gerek ziraat usulünün ıslâhı sayesinde müstahsilin en aşağı yüzde yetmiş beş fazla istihsal sağlıya-cağını. Amerikada bu mevzuda yapılan tecrübelerin çok müspet neticeler verdiğini ilâve etmiştir.
Mr. Dorr, Trabzon halkının gösterdiği misafirperverliğe bilhassa teşekkür etmiş, saat 10 da Erzuruma müteveccihen yola çıkmıştır.
Amerikadan gelen pamuk
uzmanları Iskenderunda
Memleket pamukçuluğunun inkişafı ve çırçır fabrikalarının ıslahı için tetkikler yapıyorlar
İskenderun, 31 «A.A.) — İktisadi
işbirliği idaresi tarafından Tarım Bakanlığı emrine verilen Amerikan pamuk uzmanı Mr. Davit Klllûuck. memleket pamukçuluğu ve çırçır fabrikaları tesisi. Amerikanın Ankara Büyükelçiliği tarım ataşesi Mr. Le-ranton da umumi tarım meselelerini incelemek ve rapor hazırlamak üzere bu havalide tetkikler yapmaktadırlar. Mr. Killouck ve Leranton dün saat 15 de tercümanlariyle birlikte şehrimize
“Kötü propaganda yapanları yakalayın. Hükümete, teslim edin. Koreye asker göndermek aleyhinde konuşan vatan hainidir. Moskofdur diye yakalayın. Türk kanı taşıyan boylo konuşmaz,,.
Bundan sonra söz alan Çalışma Bakanı Haşan Polatkan. devlet dairelerinde çalışanlardan Halk Partisi zihniyetinde olanların topyekün temizleneceğini söylemiş ve yine Kore mese-lesino temasla sözlerine son vermiştir.
hl. •tmeler Bakanı Burmaya hareket etti
Eskişehir, 31 (A A) — İşletmeler Bakrını Profesör Muhlis Ete, beraberinde Şeker Fabrikaları Umum Müdürü olduğu halde saat 15 te otomobille Burcuya hareket etmiştin
Seyrüsefer kanun tasarısı
Hükümetin hazırladığı tasarıyı Ankarada tetkik etmek üzere şoförler cemiyetlerinden birer temsilci isteniyor
Ankara, 31 «Ankara Ajansı) —Karayolları seyrüsefer kanunu tasarısının Meclise şevkinden önce Ankara Şoförler Cemiyeti tarafından da in-celenmesini cemiyetin İdare kurulu istemiş ve bu talep kabul edilmiştir. Cemiyet. Türkİyedekl bütün şoför dernek vo sendikalarından tasarıyı incelemek üzere 7 eylüle kadar An-karoya birer temsilci göndermelerini İstemiştir.
Çataldağ ormanı yeniden yanıyor
Tarım Bakanı maiyetiyle birlikte Bayramiç ve
sahalarını tetkika gitti
Balıkesir, 31
bölgesindeki yangın baron tekrar başlamıştır, genişlemesini önlemek İçin Çanakkale ve Balıkesir Vilâyetleri İcap eden tedbirleri almış ve yangın yerine yangın söndürme ekipleri gönderilmiştir. Balıkesir, 31 «A.AJ — Tarım Bakanı Nihat Eğriboz, yanında Çanakkale Mllletvclikİ Kenan Akmanlar olduğu halde bugün şehrimize gelmiştir.
Bakan, Vali Sıddık Tümerkan’ı ve hasta bulunan Büyük Millet Meclisi Başkan Vekillerinden Sıtkı Yırcalı’yı evinde ziyaret ettikten sonra saat 11 de Çanakkale Milletvekili Kenan Akmanlar, Balıkesir Milletvekili Esat Budakoğlu vo Bakanlık Müfetişlcri ile birlikte Çanakkaleyo hareket etmiştir.
Tarım Bakanı, Çanakkalede Bayramiç ve Yenice orman yangınlarıyla mahallinde meşgul olacak ve ayrıca seçmenleriyle de temaslarda bulunacaktın.
Ankaradaki memurların mesken bedelleri kaldırılmıyor
Ankara, 31 (Ankara Ajansı) — Ankaradaki memurların mesken bedellerinin kesileceği hakkında çıkan haberlerin aslı olmadığı anlaşılmaktadır. Bu haberin şundan çıktığı zan-nolunmaktadır:
Bazı Bakanlıklar teşkilâtında çalışan karı-koca memurlardan ikisinin de mesken zammı aldıkları yolunda yapılan ihbarlar üzerine, eğer varsa bu şekilde alınan paraların derhal kesilmesi bildirilmişti.
Kahire Elçisi neden Bakanlık emrine alındı
Ankara, 31 «Ankara Ajansı) — Kahire Orta Elçimizin Bakanlık emrine alındığı malûmdur. Ankaranın İyi haber almakla maruf siyasî çevrelerinde söylendiğine göre bu kararın verilmesine sebep olan hâdise, Orta Elçinin bir ziyafette temsil ettiği hükümet hakkında yakışıksız sözler sarfetmiş olmasıdır. Diğer taraftan yine bu çevrelerin ilâve ettiğine göre, Dışişleri Bakanlığı bütün elçi ve başkonsolosların listesini tetkik etmektedir. Bu tetkikten, elçilikler ve başkonsolosluklar arasında yeni bazı değişiklikler olacağı mânasını çıkaranlar da çoktur.
w •
Koreye hareket edilmiş değil
Ankara. 31 (Ankara Ajansı) — Koreye gidecek bilrliğimlzden bir kısmının Japon>raya vardığı hakkında çıkan şayialar üzerine yetkili makamlar nezdinde yapılan tahkikat bunun kati’yyen aslı olmadığını göstermiştir. Birliğimizden henüz ne bir şahıs ne de bir sınıf gitmiş değildir. îlk gidecek olan 10 subayımızın isimleri de henüz tesblt etdilmlş değildir.

gelmişlerdir. Amerikalı mütehassıslar bugün Antakyaya gidecekler ve dönüşlerinde Antalyaya uğnyarak fabrikatörlerle çırçır fabrikalarının ıslahı konusunu görüşmek İçin bir toplantı yapacaklardır.
Mr. Killouck, Anadolu Ajansı muhabirine tetkikleri ve seyahati etrafında şunları söylemiştir:
“İstanbul, Bursa. Balıkesir, İzmir, Aydın. Nazilli, Antalya, Konya, Adana ve Hatayda pamukları umumiyetle iyi buldum. Çukurova pamuklarına arız olan haşerata karşı açılan kuvvetli mücadele bu bölgeyi büyük bir iktisadi felâketten kurtarmıştır. Pamuklarınızı dahilde kullanmak ve harice daha iyi kaliteli pamuğu İyi fiyatla satabilmek için gerekli ıslah tedbirlerini ve zirai kalkınmayı Bağlıyacak çareleri araştırmaktayız. Gördüğümüz çırçır fabrikalarının çoğu yıpranmış ve aşınmıştır. İyi vasıfta değildir. Marshall Yardımından faydalanmak suretiyle lifleri bozmadan ve çekirdekleri kırmadan Işllyecek yeni makineler getirtmek ve bunlarla mevcut fabrikaları ıslah etmek lâzımdır.
Bugün Antakyaya giderek Amik Ovasında tetkikler yapacağız. Gayemiz, Amik bataklığını kurutmak ve bu suretle Hntnym pamuk ekim saha-aının genişletilmesini sağlamaktır. Ekime müsait hale getirilecek olan böyle müspet bir «aha hayati Önemi haiz bir pamuk mıntakası haline girebilecektir.,,
Tekel Bakanı Izmirde
(( A
T AHSİL KUPONU
İzmir, 81 «Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Gümrük ve Tekel Bakanı Nuri özsan saat 14 de uçakla şehrimize gelmiş, Sayın Devlet Başkanın a mülâki olduktan sonra Tekel sigara fabrikasını ziyaret etmiştir. Bakan, yanında Tekel Başmüdürü Naci Kıvılcım olduğu halde fabrikayı baştan başa dolaşmış, işçilerin çalışmalarını gözden geçirmiştir. Yarın Muglaya gidecek olan Bukan, bilâhare lzmlr-do Gümrük edecektir.
Şehrimize Bakanlıkları
yarından itibaren tetklka bağlıyacaktır.
ve Tekel inlerini tetkik
Kelen Devlet Bakanı da ilgilendiren mevzuları
İki Amerikan deniz piyadesi yaralı bir komünisti karargâha getiriyorlar. Yaralı komünist yürüyebilmek İçin sopasına dayanmakta ve Amerikan erleri kendisini dikkatle takip etmektedirler
e
Halkevlerine yapılmış olan
yardımlar tahkik ediliyor
Ankaradâki C.H.P. Merkez binasının da
mülkiyet durumu inceleniyor
f
Ankara, 31 (Hususî muhabirimizden) — Halkevlerine yardım namı altında Halk Partisine yapılmış olan tediyeler hakkında Maliye Bakanlığı tahkikata başlamış bulunmaktadır Maliye Bakanı Halil Ayan bu münasebetle şu malûmatı vermiştir:
“Her seno devlet bütçesine halkc' leri için tahsisat konulmakta idi. 1 yardımlar bazan senede 4.000.000 raya yaklaşan muazzam rakamla baliğ olmuştur.
1935 ten 1950 ye kazlar yapılan yardımın yekûnu 26.000.000 lirayaya kındır. Ayrıca halkevlerine vilâyet hususi İdareleriyle belediye bütçelerinden de mühim paralar verilmiştir. Kısa bir tetkik bile yalnız hususî idare bütçelerinden ayrılan paranın 12 milyon liraya yükseldiğini göstermiş bulunuyor. Halkevleri kanunen ayrı bir şahsiyete sahip değildir. Bu sebeple bunlara devlet bütçesinden yardım yapılamıyacağı evvelce D.P. ye mensup milletvekilleri tarafından Mecliste İleri sürülmüştür. Bu münakaşalar sırasında Halk Partisi Hükümetleri halkevlerinin hükmî şahsiyet iktisap etmeleri için lâzım olan tedbirleri alacaklarını ifade eylemişlerdir. Bu tedbirler bugüno kadar alınmamış ve resmi bütçelerden yapılan bütün tediyeler C.H.P. kasalarına girmiştir. Devletin halkevlerine yaptığı yardımlar bundan İbaret de değildir. Hazine malı bir çok gayri menkuller u-cuz fiyatla halkevlerine satılmış bulunmaktadır. Ayrıca aynı suretle Hâzineden Türkocaklarına verilmiş bulunan gayri menkuller de halkevlerine intikal eylemiştir. Umumi bütçeden ve mahallî idareler bütçelerinden yapılan tediyelerin, bugüne kadar olduğu gibi Halk Partisi uhdesinde bırakılmasına imkân yoktur. Biz, kanunların verdiği salâhiyete dayanarak bu ciheti araştırmak ve kanunî muameleye tevessül eylemek kararındayız...
Maliye Bakanı C.H.P. Genel Merkez binasının durumu ile BM.M. ve Sayıştay binalarının Hazine ile Halk Partisi arasında şüyulıı birer mülk halinde olup olmadıkları hususunda da şunları söylemiştir:
“Hâlen Halk Partisi Genel Sekreterliği tnrafından işgal edilmekte bulunan bina, İttihat ve Terakki Cemiyetinden devlet hâzinesine kalmıştır. Bu bina, 1336 kaydına nazaran tapuda ittihat vo Terakki Cemiyeti adına yazılı idi. Cemiyetin kendi kendini feshetmesi üzerine bina devlet hazînesine geçmiştir. Büyük Millet Meclisi 1926 ya kadar burada çalışmıştır. Az ileride bulunan Sayıştay binasiyle Büyük Millet Meclisi binalarının devlet paraaiyle inşa ettirilmiş olduğundan hiç kimsenin toreddüdo hakkı yoktur. Bu binaların mebni oldukları 27.753 metre karelik büyük arsanın
• •
• •
Tahranda Amerikan Sefirinin eşi Mm llenry Grndy'nin tertip ettiği b|r toplantıda, İranın münevver kadınları dıı hazır bulumu unlardır. Bu toplantıda lranlı kadınlar, rey hakkına sahip olmak için teşebbüse geçmek kararını ıdınj$ lardır. Roblnıdo Amerikan Sefiresi vo lraııb bayanlar görülmektedir
e

• •
I •
şimal köşesinde 8.968 metre karelik bir miktar arsa Halk Partisine aittir. işte C.H.P. bunu bahane ederek İttihat ve Terakkiden hâzineye kalan ve hâlen kendi işgali altında bulunan binayı ele geçirmek istemiştir. Bu maksatla bir aralık arsasına değerin-ien pek çok bir kıymet de takdir et-i rm iştir.
C.H.P. ye ait arsa Büyük Millet Meclisi binasiyle müştemilâtının mebni bulundukları arsaya nisbetle çok küçüktür. Bu arsa . Meclis müştemilâtı İçin lüzumlu ise umumî hükümlere göre istimlâk yolu ile devletçe sahibinden alınabilirdi. Bundan başka arsanın devlete ait bir bina ile mübadele edilmesine hiç bir kanun cevaz vermediği gibi Ulus Meydanına nazır binanın kıymeti zikri geçen arsanın kıymetinden kat kat fazladır, imar İşlerine dair olan 1663 numaralı kanun yalnız arsalar İçin şuyulandırma-ya salâhiyet verir. Fakat kanunlarımızda bir kimsenin binasını başkalarının arsalariyle şüyulandırmaya salâhiyet veren hiç bir hüküm yoktur. Bundan başka C.H.P. Hâzineye ait Ulus Meydanındaki binayı hâlen dahi icar bedeli vermeksizin işgal eylemektedir. C.H.P. nln Hazine binalarını kendi arsası ile şüyulu gibi göstererek icar vermek külfetinden kaçınmak istediği anlaşılmaktadır. Biz dosyalarımızda gördüğümüz bu karışık işi ıslah için hemen harekete geçeceğiz. imar mevzuatının salâhiyet vermemesine rağmen devlet binalarını başkalarının arsalariyle şüyulandır-mak suretiyle Hazîneyi ızrar edenler hakkında da lüzumlu muameleyi yapacağız.
• •
Geçenki zelzelenin yeni gelen tafsilâtı
Kalküta (YİRS) — Assam bölgesi 15 ağustostaki zelzele ve sellerden sonra bir “ölüm vadisi,, haline gelmiştir. Arazi sarsıntı neticesi şeklini değiştirmiş, yer yer fışkıran gayser-lere rastlanmıştır. Hindistan hava kuvvetleriyle yardım İçin giden muhabirlerden biri her tarafın viraneye döndüğünü söylemiştir. Filo, evlerinin damlarına tırmanmış olan felâketzedelere yiyecek paketleri atmıştır. Gelen resmi raporlar 10,000 kilometre kareye yakın bir bölgenin harap olduğunu göstermektedir.
Subanslnl ve Dihangda vaziyet daha vahimdir. Her taraf su altındadır. Etrafta görülen hayvan ve insan cesetleri vo diğer enkaz arasında nadiren canlı bir varlığa rastlanmaktadır. Bazı bölgelerde ise hiç kimse sağ kalmamıştır.
Truman politikası ile Mac Arthur’ün mütecaviz noktai nazarı Amerikada geniş bir iç politika
A buhranı
Washington, 31 «Hususi muhabirimiz G. H. Martin telsizle bildiriyor) — Truman’m “resmî ailesi,, İçinde çok mühim ve tesirleri itibariyle geniş bir buhran başlamıştır. Buhranın zahiri sebebi, Rusyaya karşı Önleyici bir harbi destekleyen Mathews’ün, nutuktur.
Fakat, bu ancak zahiri
menşei, Dışişleri ve Milli bakanlıkları arasındaki rekabetle bir taraftan General Mac Arthur ve kendisini destekleyenler ve diğer taraftan da Dışişleri Bakanı Acheson ve Tru-man’ın taraftar oldukları politikaların esası arasındaki büyük zıddiyettir. A-eheson, Mathews’e, nutuktan hemen sonra ihtarda bulunmuş ve bu nutkun, Dışişleri Bakanlığı tarafından terviç edilmediğini ilân etmiştir, Acheson un bu beyanatı, Başkan Truman tarafından da desteklenmiştir. Fakat, hâdise kapanmış olmaktan çok uzaktır. A-Ğheson'un en yakın İş arkadaşlarından Büyükelçi Jessup, dün radyoda verdiği bir nutukla, Donanma Bakanı Mathews‘e çok şiddetli bir cevap vermiş ve şöyle demiştir:
■Harbin sebep olabileceği facialar, öyle felâketli neticeler doğurabilir ki, mesuliyetini müdrik ve müdebbir vatandaşlar, çok kıymetli mükteseba-tınızın, sulh yolu ile muhafazası için her çareye başvurulması İktiza ettiğini daima hatırda tutmalıdırlar^,
Jessup, önleyici harp faraziyesint şu sözlerle tenkid etmiştir:
■Biz, Sovyet Rusya üzerine atom bombası atmak suretiyle hareket etmek isteyenlerden değiliz. Fakat vicdanımız farzımuhal olarak, atom bom-basiyle bir harbe başlamamıza müsaade etse bile, vaziyet, şimdikinden daha İyi olmıyacaktır. Çünkü atom bombası. yalnız meseleleri muallâkta bırakmakla kalmıyacak, çok daha feci yeni dâvalar ortaya koyacaktır.^
General Mac Arthur’ün, ■Yabancı harplere iştirak edenler” cemiyetine telgrafla göndereceği uzun zamandan beri beklenen nutkunu, birdenbire tehir etmeye İcbar edilmesi, buhranı büsbütün alevlendirdi. Cemiyete gönderdiği kısa bir telgrafla, Japonyada-kl Amerikan İşgal ordusu ve aynı zamanda Korede dövüşen Birleşmiş Milletler kuvvetleri başkomutanı General Mac Arthur. nutkunu “Yüksek Makamın., emriyle geri almak zorunda kaldığını bildirmiştir. Mac Arthur, doğrudan doğruya Cumhurbaşkanına bağlı olduğundan, emri veren “Yüksek Makamın,, neresi olduğunu tahmin etmek, hiç de zor değildir.
Hâlen Chicago’da toplantı halinde bulunan ve nüfuzu çok geniş olan cemiyet, hararetli bir lçtimada Mac Ar-thur’e karşı yapılan bu muameleyi protesto ve generale itimat beyan etmiştir. Mac Arthurün, geri aldığı halde basma intikal eden nutkunda, da-
Dünkü enternasyonal
tenis maçları
Italyan Gardini, Filipinli Deyroyu mağlûp etti
İstanbul Beşinci Enternasyonal Tenis Turnuvasının altıncı gün karşılaşmalarını dün kalabalık bir seyirci kütlesi önünde devam edilmiştir.
Evvelki gün Harper’in Dorfmann’ı yenmesinden sonra dün de yeni bek. lenmedik bir hâdise olmuş, yine turnuva finalistlik şansı kendisine bir çok kimselerce verilmekte olan ve seyircilerin büyük sempatisini toplamış bulunan Filipinli sevimli tenisçi Deyro ilk seti kolaylıkla 6/0 almasına rağmen diğer iki seti kolaylıkla kaybederek turnuvanın büyük bir sürprizini yarattı.
Bir artist olan Cucelli ise Hintli Kumar’ı iki sette elimine etti. Ayrıca Linck, Hermsen favorisi addedilen yi yenmişlerdir.
Bugün İki çift
vardır. Bunun fevkalâde güzel olacağını zannediyoruz. Aynca Dorothy Head - Pat Ward’nin kadın karşılaş-masiyle geçen yıl çift kadınlarda İn
turnuvanın sıkı Head, Kowalvski*
erkek dömi finali

ha enerjik bir harp idaresi istediği ve Çan-Kay-Sek hükümetinin elinde bulunan Formozanın bilâkaydüşart müdafaası hususunda ısrar ettiği öğrenilmiştir.
Halbuki Rusya ile Çin ile de
Acheson’un politikasına tamamen muhaliftir. Ve şimdi artık, Dışişleri Bar kanlığı ile Milli Savunma arasında, u-zun zamandan beri gizil tutulan ihtilâf patlak verdi. Fırtına başlamıştır ve gittikçe yaklaşan seçimler, gerginliği mütemadiyen arttırmaktadır.
Müfrit sağcılar, bir vakitler Cumhurbaşkanlığına namzet gösterdikleri Mac Arthur’ün tarafını tutmakta ve onu “komünizme karşı ehlisalip” seferi İsteyen btr lider telâkki etmektedirler. Buna mukabil Acheson ve Truman’m taraftarları, kılıç şakırta-tarak “önleyici harb“i isteyenlerin sözcüsü telâkki ettikleri mütecaviz Donanma Bakanının derhal jatifasını istemektedirler.
Şimdilik hedef, Mathews olmakla beraber, hakikatte Mac Arthur İle temsil ettiği siyasî cereyanın vumhna-m istendiği aşikârdır.
Batı Almanyanın emniyeti meselesi
JBonn, 31 (YİRS) — Adenaue^ Garbi Almanyanın emniyetine dair hazırladığı muhtırayı Müttefik Yüksek Komiserlerle müzakere etmiştin Muhtırada 3 nokta vardırı 1 — Müttefik işgal kuvvetlerinin takviyesi, 2 — Bir Avrupa ordusu ihdası, 3 — Federal polis muhafaza kuvvetlerinin teşkili.
Adenauer, işgal statüsünün de esaslı bir şekilde tadilini istemiştir. Sathî bir takım tadilât Almanyanın garp müdafaa sistemine iltihakını ancak geciktirecektik
Sovyet Rusya . Doğu Almanya anlaşması asılsız
Washington. 31 (YİRS) — Batı Al-manya Amerikan Yüksek Komiseri John McCloy, Sovyetlerin Doğu Almanya ile gizli bir sulh muahedesi imzaladıklarına dair olan haberleri komünist propagandası diye vasıflan-dırmıştır.
Ziyaretinin Truman ve diğer İdarecilerle haftalık bir istişare için yapıldığını bildirmiş ve muahede hakkm-daki şayiaları çoktan beri beklediklerini söylemiştir.
McCloy. Almanyaya İki Amerikan birliği daha istîyeccğine dair matbuatta kendisine atfedilen haberler hakkında konuşmaktan çekinmiş ve bu mesele hakkında reisicumhuru görmeden konuşamıyacağını ilâve etmiştir»
• •
giliz Da\vson Scott, Curry çiftini de yenerek turnuvanın birincisi olan kıymetli tenisçilerimiz Muallâ • Bahtiye’ntn bu yılki Ingiliz çift kadınlar ekipi Pat Ward - Tuckey’e karşı oynayacakları oyun çok ente« resandır. Tenisseverlerimlzin bu müsabakaları da kaçırmamalarını tav*-siye ederiz. Dünkü karşılaşmaların neticeleri ve bugünkü program aşağı* eladır:
Gardini
Bülten 6-1,
Ncumunn, Hermsen,
TEK KADINı
Dorothy Head — Neumann 8-0. hük* men. Tuckey — Kornfeld 6-2, 6-3| Morla Welss — Mlgliori 3-6, 6-2, 8-6; Pat Ward — Muallâ 6-2, 6-4.
TEK ERKEK:
Cucelli — Kumar 6-2, 6-2;
Deyro 0-6, 6-2, 6-1.
ÇÎFT KADIN: Bahtlye, Muallâ — Bean,
6- 4.
KARIŞIK:
Tuckey. Dorfmann — Fritz Weiss'e hükmen;
Linck - Dorothy Head, KowaJevakl -
7- 6, 2-6, 7-5; Mlgliori, Cucelli — MuaJ-lâ, Harper 8-6» 6-2; Maria Wel»s, He-raldo VVeiss — Pat Ward, Garett 3-6» 6-3. 6-1.
BUGÜNKÜ PROGRAM:
13.30 Cucolli, Gardini — Garett, F, Wels8; 14.30 Mlgliori, Manfredi — Hermsen. MarcelHni; 14.30 Pat Ward-Dorothy Head, 15.15 Harper — H. Welas — Kumar, Deyro (5 set); 17.C0 Kowalevski, Dorfmann — Cucelli, Gardini veya Carrett, F. Weİ93 (5 set), 17.30 Dorothy Head, Maria Weiss — Mlgliori, Manfredi veya Hermsen, Marcellin (5 set); 17.30 Muallâ, Bahtlye — Tuckey. Pat Ward.
1 aralık 1950 de çekilecek büyük kuramıza İştirak İçin a-^ağıdaki kuponlardan 90 tano Ket irerek bir kura numarası a-lablleccksinİB.
yeni İstanbul'un
KlPOM

I
Sayfa 4
yeni İstanbul
1 EyHll 1M0



Jürinin seçtiği 30 hikâyeden biri
s


9 5 0
O G
U L
Yıldızlar konuşuyor
Yazan: Burkay KAYNAK
İntanın talih ve mukadderatı Özerinde yıldızların büyük bir rol oynamakta olduğunu İddia edenler ve buna İnananlar çoktur. Bu telâkki ve bilgiye göre her İntan muayyen bir yıldız altında doğar, dünyaya geldiği yerde ve anda batı üstünde bulunan bu yıldızın bütün hayatı boyunca derin tetirleri altında bulunur. Bir klmtenln kendi yıldızına göre bir haftalık, İki haftalık, bir aylık veya bütün ömrü için mukadderatını tâyin ve teablt etmeğe, oroıkopunu yap-inak, etki tabirle, ^zaylçetlnl tanzim etmekw denir.
Gazetemiz karilerine muayyen zamanlarda bu hizmeti yapaoaktır. Doğduğunuz ayı İlk tütünde arayınız, aşağıdaki Ifarotlere bakınız, onların İfade ettiği mânayı altta bulacaktınız. Yıldızınızın aöyledlğl umumi hüküm ton sütundadır.
Horlamak çok
Türkçenin
s
A
I
imiş

Dil beJıisleri
acıklı hali




— DÜNKÜ SAYIDAN DEVAM — I
Ortu oKuıu bıuruıgı sene koya gel- I * di. Tarikat şoynivruun kuyu gvidude-1 rl zamanki gıuı koy odusıuu toplanıp I konuştular, bu dola hepsi beraber ko-1 nuçuyoruu. Mektepli Memul, koca-1 man olmuştu, gazcielerı OKumuuuu I lçmdekMvn 6uyiu>urau. Ba^ıu duiu- I nun pumum uegı&rnvsmm gerekil ol- I duguııu, kendilerini eeıulelton kur-1 tarmak için cumamlyeıçıiere rey voruıemeıeımı ateşli liauuia anlatıyor- I du. öteden biri: I
— Harımı parti gelirse gelsin, bu dar, verımısii topraklurua kaiaıkçu I bor zaman sefalet bizimledir, Bızler 1 baştakilere kanımızla, vücudumuzla I lnzmet etmeğe mecburuz. Biz onlar-1 cıan refah beklemeyiz, onlar bizden I rclob bekler. İster Demokrat, İster Cumuuriyeiçi olsun, hep aynı şey.
Bunun üstüne odana bir sessizlik oldil. âıemot lal afili:
— Koy odası ienııi değil, büyütmeli. DedL Elbisesini ellediler, dokunduğu labrıka boklunda bilgi verdi, onlara şehir şarkıaı söyledi, bir şey an-lumadıiar. Öteden biri türküyü yakıverdi:
hloldun köylü Momot noldun, Damla sudu y üzer oldun ı
U»ur bihııoz söyler oldun Dağda gülü seçer oldun.
Buna hepsi guklu.
Memul kızdu “Zulcn siz cahiller bir şey öğrenmek islemezsiniz” tüyerek oıean uktı. Kupıuan içeriyi dinledi OguldiığÜnÜ işitince tekrar içeri girdi. Girer girmez, dayın sordu:
— Memet . demin yüz numaraya gideceğim dediydim. O neydi? deyin-1 ce, su dökmenin kibar adı. dedL Babası; “Ülen şuna apleshane ûlyiver-eene, sen yıno kibar söylemiş olurdun, çünkü biz kenef diyoruz/’ Deminki kızgınlığının üstüne bu da tuz biber oldu. Söylenerek Allahın dağlıları, koca ayılan, bunlardan hoşlanmaya imkan var mıydı? O yaz oturdu.' hiç İşe gitmedi, bütün köye düşman olmuştu. Yalnız bir saf er kaymakama gidip mektebin genişletilme- I sini istedi, o de kabul etti. Bu hâdise, köyde günlerce konuşma mevzuu ol-1 dtL Bir köylünün günde en aşağı beş kere duyduğu şey, Memedln kaymakamla konuşmasıydı. Şükür Yaradana I köyden de ka.vmakaınla konuşacak biri çıkmıştı. Bu iş üzerine Memcdin babası olan Daz Haşana. Memedln I babası Unvanı verildi. Yeniceköy cu- I ma namazına gittiklerinde civar koy-1 lerin cemaati tarafından da tanınıldı. I Cemaatten dört be» kişi yanına gelerek, Memedın kendi işleri için kaymakamın iltimasını almasını rica et-1 tiler. Memedln babasına do oğlak bir gulek (1) buğda. bir tas (2) kün-cü (3) atadılar. Memedln babası gururlandı, demek biz de hükümet adamı olduk, bize do hediye verecekler. | O sene Memede köy pek sıkım gelmişti. Yalnız ara sura pınara gidip beşik kertmesi Anşa kızın testisin-1 den su içmek, onun dağdan topladığı doğ eriklerini almak, günlerinin I dağ erikleri gibi acı, yeşil renkleriydi. I Ama son günlerde onu da kaybetti. I Çünkü Anşa, dağda mal güderken, tepesinde dört beş erik bulunan ince bir ağaca çıkıp erikleri yemek isterken ağaçtnn düşmesi, Anşayı yatalak etmişti. Bunun için bütün köye alay mevzuu oldu. Pisboğazlar için Anşa kızdan daha nefsine düşkün deyimi kullanmaya başlan ÖL Anşa günden güne eridi. Memedi uğurlıyamadı. Son gördüğü gün gözünün önünden gitmiyordu. Memedln eve uğrayıp hatırını sormayışına, eve gclmıye u-tandı diyerek tescili buldu.
Gittikten altı ay sonra ilk mektubu geldi. Yazın gazete, para yolladı ama son yazdığı mektuplarda yalnız anasının, babasının ellerinden öpüyordu. İlk mektuplarında bütün köyün ellerinden öperdi. Sonra bütün köyo selam eden mektuplar geldi. Da-1 ha sonraları sadece emmi, dayılarının ellerinden öpen mektuplar geldi, sonraları selam da kesildi. Babası buna üzülüyordu ama mektup geldiğinde I bütün köyo oğlunun selâmını söylü-1 yordu. Ev\’clâ Karakul, sonra köyü, daha sonra hısımları unuttu. Simdi de sıra bizde. Ya okuyup yazmayı öğrenmedeydi, bütün köyo rezil olacaktı. Memet okumaya giderken o-kumayı bilmediğini düşündü. Sonraları Memedln mektuplarını okumak İçin okumayı öğrendiğini hayalllyor-du. Demek ki ihtiyaç duyduğu için o-kumayı Öğrenmişti. Sonra ylno oğlu aklına geliyordu, çok sevdiği oğlunu şehir kendine bağladı, diyo şehre de düşman oluyordu. Tekrar eskiye dönüp ah çekiyordu, uzun uzun düşünüyordu. ı
Gittikten beş sene sonra gezi İçin istasyondan geçeceklerini, istasyona gelmelerini Istiyen mektup geldi. Bütün köy İstasyona indi. Görüştüler. Bıldıra kaymakam olacak haberi bütün köyde bomba gibi patladı. Me-medin babası buna »evindi. Hayalleri hnleiknt oluyorlu. Emme oğlan kendilerinden uzaklaşmıştı.
*
Memat Bey düşünüyordu. îşte kendi kazalarına kaymakam olmuştu. Kazaya da gelmek üzereydi. Trenin penceresinden kazasının ışıklarını gördü. Koca yarmadan da geçmişlerdi. İlk defa treni burada gezmişti, istikbalini o gece tayin etmişti. Cahil sandığı hnbası o gün kendisindeki o-kuma cevherini anlamıştı. Okutmaya o geec karar vermişti. Sonra da yollamıştı. Şehre ilk gidişini düşündü. Bundan on sene evveldi. Çekingen, yeni yemenlll, heybesi omuzunda, güneşten kavrulmuş, bir çocuk araba, otomobillerin doldurduğu şehir sokağında ürkek adımlarla yürüyordu. O zaman ağzından köyüm, feryadı yükseliyordu. Ya İlse hayatı, oradaki tek taraflı sevgi, İlk askı. Kimseye bir sev dememişti ama aşkı yaşamıştı Şehir kızlan vücut İçin «överler, biz
• 4 « • •
a*
Dünya Hikây Müsabakası
Amerikada tertip edilen Dünya Hikâye Müsabakasına en güzel İlci Türk hikâyesini seçip göndermek vazifesini üzerine alan gazetemiz, teşkil ettiği büyük jürinin karariyle "Sam Amca,, ve 4*Merhametli Bir Kadın., hikâyelerini seçmiş. tercümelerini yaptırmış ve Amerikaya yollamıştır. Müsabakaya gönderilen 422 hikâye İçinde jürinin neşredilmek üzere ayırdığı diğer 28 hikâyeyi de sıra İle her gün bu sahifede okuyucularımıza sunuyoruz.
>1
Öptü. Arkadaşla-
durmadınız, beni mahcup düfürdü-
etmesine
Doğduğunu» tarih» gftr» yıldunnıs. M 5 a D fi o s 1 8 3f *3 ö 8 S» w s Cu 1 Aylûlden İS Eylüle kadar 1

Hamal (Koç) 21 Mart • 19 Nlaan çok hasr.a» oır tanıatıniKi
o o O u O var. Bu yUsdan büyült «e l vin» ve sukutu hayaJUrlcI karQiİM^^*ksıniB.
9»vlr (Boğa) 20 Nisan - 20 Mayı» o o o Çok sevil 1 yorsun us. faka'l kendini» as «»vlyoraunus. Biti İnhitat d»vrind»e!nla.
& I kirler 21 Mayıs • 20 Har Iran o o o i Bâkln bir on b»ş gün. Bunal // rağmen atrafınıadakilara dik 1 ç kat adini» birisi canınım nk-I nıak İıttyor.
M 8 e ra tan (Yangao) 21 Haalran • 21 Temnıus 0 (J .i. * o Fevkalâde bir on baş gün I Bevillyoraunua, İyi bir ka l raktere «ahlp«lnl». Zatsa bul da büyük bir şanstır.
Aralan 22 Temnıus 22 Ağustos a. O I» hayatında çok mkı)ınıs«ı-| nıs. fakat malt durumunuz] çok İyileşecek.


8ünbüle 23 Ağustos • 22 Eylül o O o M Hl»«! İşlerini» gittikçe kan-l Sıyor. Daha «ad» va anlayış-] İı olmaya gayret »din.
4 o o o Ü «« İz A L* l/ava
Mizan 23 Eylül « jF O o tarafından »«vtllyoreunua. Bu] on beş gün İçinde çok güsel] bir gün geçireceksin!».
SÜrprİR ve ümit dolu bir on] beş gün. İşiniz» dair enters-] Mn bir t»kllf olmanı» Ihtl-] mnll çok.
W ir- Akrep 28 Ekim • 21 Kanım o * 0
$ Kav» (Yay) 22 Kasına • 22 Aralık O ü 0 Muvaffakiyet dolu adımları ataoakaınıo. Hissi hayatını 11 Ahenk İçinde.
Cedi (Yaban-keçlal) 23 Araiıh • 19 Ocok $ □ o 4 İşlerinizde muvaffakiyet. KjsJ kanıyorsunuz ı dikkat edin.] hu hoşa gltmelc için İyi bir] yol değildir. |
© o o * *
A Deliv (8aU) W (Vak • 18 Şubat Dağlşikllği çok seviyorsunuz 1 Değişikliğin neticesi hem çok] İyi. hem d» çok fena olabilir |
o o o o 0 CIa AaU 1
W Hut (Balık) 19 Şubat • 20 Mart 4 0 hayatınızda çok mesutsunuz. | Çok İyi İki tatil günü geçire-] edesini». Durumunu» lyll«şa-| cdc. 1


OU, estetik bakımından hemen hiç birimizi memnun etmlyecek bir konu. Ne yapalım kİ sıhhatle İlgisi olunca, ne kadar sevimsiz olursa ol-sun üzerinde durmak ve İncelemek gerekiyor.
Kış aylarından hemen dalma şikâyet edilir, çeşitli rahatsızlıkları İleri sürülür. Horlamak bahsinde, oda pencere kapılan sıkı sıkı kapalı o-lacağına göre gece yarısı, yatak o-
Yazan: Zahide ÖZVEREN dalarından etrafa taşan melodileri aksettirmek bakımından kıştan şikâyete hiç de hakkımız yok san mm. Vücut fonkslyonlannı yüzlerce yıl evvel araştırmağa başhyan bilginler bu 1şi, horlamayı, en sona bırakmışlar, fakat şekilde yapılan sonra fizyolojik bir aydınlatmışlardır.
göre horlamak, gerilmiş olan Asabın
ylne de esaslı araştırmalardan İzah ile meseleyi Onların izahına
Yazan: M. Şal(İr ÜLKÜTAŞîR
MEŞRUTİYET devrinin en seçkin bir ilim ve sanat dergisi olan “Yeni Mecmua” mn ikinci »ayısında “Zavallı türkçe...” serlevhası altında, dikkate şayan, bir musahabe vardır. "Bizim memlekette, en az bilinen, en fena ve yanlış şekilde yazı- . lan, sarf vc nahvi her gün hırpalanan bir lisan varsa, o da türkçedir” diye başlayan bu yazı, bundan aşağı yukarı otuz beş yş| önce yazılmıştır. Güzelim türkçeye, hiç de yakışmayan bu “zavallı” sıfatı, onun hakkında sonraları da bir çok defalar tekrarlanmış durmuştur.
sevdiğimiz için severiz, benim temiz ayrısı gayrisi olmayan biricik köyüm. Bu kelimeler köyünün bilinmez âleminin derinliklerinden çıkan İnilti gibi etrafa yayılıyordu, arkasından ekliyordu: "... in aşkını kaybet!imse senin aşkını kaybetmiyeceğlm, benim tertemiz köyüm”. Köyüne karşı düşündüğü kötü düşünceler bir bir aklına gediyordu. Orta okulu bitirip geldiği sene ukalâlıklarından utanıyordu. Ama o geçmişti. Köyü hakkında geçmişte düşündüğü kötü düşünceler ruhunun benliğinin üzerine bir »Üphe dalgası gibi çöküyordu.
— Benim sana karşı günahım olmamalıydı.'Seni in İcar ettim. Beni affet köyüm.
Diye söylenirken köyüm kelimesi benliğinin İçindeydi. Yine düşünüyordu: Şüphe yok ki, insan en çok sevdiği varlığa en büyük günahı işler. Geçmişi unutmahyım, no yazık ki, u-nutulmuyor.
Ama hatamı anladım. Senin «evgin lo ayrıldım, «cnin hasretinle sana geldim. Bu sırMda tren do İstasyona girmişti.
Tren durduğu zaman iki manzara İle karşılaştı. Biri kendisini karşılayan köy adamları, diğeri de kendi movkllnl İstikbale gelen kaza eşrafı.
Trenden indi, kendisine doğru uzanan elleri görmeden, ileriye köy halkının İçine koştu. Babasının vo büyüklerin ellerinden riyle sarıldı.
— Neden ötede kaza halkına karşı
nüz, Onlan terkedlp «İze koştum.
Bunun üstüne Memedln efendi babası:
— Oğlum, blı ne bilelim senin kadifeli yerden ineceğini.
Bu lâf üstüne bütün gözler yaşardı. Bu sırada kaza halkı oraya golmlsti. Kaymakam Momet Bey, kendisini ve babasını kazalıya tanıttı. Biraz konuştuktan sonra göye gitmek için kazalıdan izin letiyen kaymakam beyi kazalı bırakmak ietemediyee do kendisinin bileceğini do ilâve ettiler. Bu konuşmaya koy d on kimse katılmıyordu. Yahut katılmaya cesaret edemiyordu. Ama Memet Beyin köyo gelmesini candan istiyordu. Bu konuşmalar sırasında Mehmede, bizi bırakma der gibi yaşlı gözlerlo bakıyorlardı. Bunu görünce: “Köye gidip anamın mezarını göreceğim” diyerek ayrıldı. Anası beş sene evvel ölmüştü. Sağlığında anasının yanına gelmiyen oğlunun anasını ziyaret
Memedln babası çok sevindi. Demek ki, oğlu kendilerini unutmamıştı, kendisinin unuttuğu avradını oğlu unutmamıştı. Köye gitmeğe karar verildi, Eşraftan biri gelecek günlerin hayaliyle kaymakama arabasını teklif edince, köyden Hemen Ali, kendilerine mahlûk diye bakan kaza halkına dönüp:
— Benim çekçeğim ns güne durur. Şimdiye kadar eşraf ağamızdı ama. bundan böyle eşrafı köylü İdare edi-cek. Bir arada karda» gibi yasıyaca-ğız. Kozalı, şimdiye kadar no yaptı. Yolunu hükümet yaptırdı, biz kendimiz yaptık. Onlar hazıra kondu, biz çalıştık. Onların mekteplerini hükümet yaptırdı, biz kendimiz yaptık. Bu vatan için bizim dedelerimizin, babalarımızın kanı döküldü, Ünvanı kişizadeler kazandı, onlar Öğündü, biz çalıştık. Bundan sonra biz kendimizle öğüneceğlz.
Memet Bey şaşırmıştı. Cahil «andığı köylüde bir halk hatibi. Heye-yecanlanmıştı. Bu yükselen bir sesin başlangıcıydı. Biz kendimizle öğüno-ceğlz kelimelerini birbiri ardına tekrarladı. Sonra “Yarabbim köye nazaran bilgisizliğim nedir, onun engin ruhunu nasıl keşfedeceğim? O sonsuz bir ruha malik” deyip gelecekteki Türk köylüsünü, Türk köyünü görüyordu.
Köyde bir hafta kadar kaldı. Anasının, kendisine erik getirmek için a-ğaca çıkıp düşen Anşa kızın mezarını ziyaret etti. Beşik kertmesi Anşanın anası, Mehrpet Beye ucu yanık, solgun bir zarf verdi. Bu zarfın içinden çıkanlar ihtilâl ordusunun zaferini temin edecek komutlar gibiydi. Zarfın İçinden bir tutam saçla beraber on satır kadar bir ı le yazıyordu:
“Benim köyden m edim;
Ben seni köye bırakıp gittin. Nidek, biz köylüyüz. I Sen şehirli oldun. İnşallah köyo döner gelirsin de senin için canını veren Anşanla ataların ruhuna, benim bıraktığım saçlarla bağlanırsın. Köyümüzü unutma, ona bak. Gerçi o-larak köyümüze gelen, sonra kazaya gidip mebus soçllen tüccar Kerim Bey gibi köyü unutma. Ben ölüyorum Efkârlı değilim, çünkü seni ve köyümüzü severek ölüyorum. Tekrar rlc» ediyorum, köyü unutma, onu sev, o-nun içinde yaşa. Allah senin yüzünü köyle beraber ak etsin.”
Anşanın dediklerine çoklan karar veren Memet Bey, ağlıyarak: “Anşa, dediğini çoktan yaptım. Onların güneşi benim güneşim, onların derdi be>-nlm derdim, benim arzularım onların arzusu onların vatanı benim vatanım.”
Bunları söylemekle beraber, Anşa sağ olsa onunla evlenemlyeceğlnl de düşünüyordu: “Ben onun için içinden çıkan bir yabanım. Her şey bir yana atılmalı, köyüm İçin çalışmalıyım. Kendi ideallerime değil, onun ülküsüne erişeceğim.”
Oğulun ilk arısı bu şekilde kondu, öbür arılar onu takip ettiler. Oğul verdiler.
Eski arılar yuvayı doldurur, fakat bir gün yeni Alemler yapıp keşfede-nıez.. Eski arı yapılmış temelde yükselmek ister, genç kovan attığı temelde yükselir.
— SON —
mektup vardı. Şöy-
giden şehirli Me-
bağhyamadım. Bizi
Yeni neşriyat
Detlşiklör
Sürprlî Q Hiç fevkalâdelik yol gft • Müşkülât
O’ - Muvaffafavet
Q = Şan. rj.
3 Sıkıntı a
Bllin-muayyen bir kopmağa mah-daha fazla da-bir müddet ge-
Uyuyan bir kadın ürerinde İlmi tecrübe yapılırken

Yeni Mecmuanın bu musahabesi bize, eskiler arasında türkçeyi yanlış şekilde yazan, daha doğrusu onu 1yi bllmlyen bazı yazarlar olduğunu göstermek itibariyle hakikaten dikkate şayandır. Fakat bugün.. Vaziyet maalesef, bambaşka olmuş, tünc-çeyt güzel, doğru yazanlar bilâkis parmakla gösterilecek kadar azalmıştır, demekte herhalde haklı gibiyiz.
Meşrutiyetin, hele ondan önceki devirlerin, çok titiz olan kaldeperest-lift, güzel yazıcılığı gözönttne getl-Ulirse, türkçeyi o zamanlar hatalı, bozuk şekilde yazanların yekûnu hey halde onlar hanesini pek da geçmemiş olsa gerek... Muallim Naci devrini bir tarafa bırakalım; fakat son Nazif - Cenap devrinin bil» olgun bir "Babıâli muharrirliği” vardı. O zamanlar türkçeyi hatalı yazan kalemler, o kalemi tutan parmaklar meselâ: Nazif’in amansız bir tanldd darbesi İla hemen çatır çatır kınla-dı. Bugün, çok şükür, bütün bir memleket yazıyor. Fakat ne yazık ki, bn yazışlar, her gün biraz daha türkçe-nln güzelliği, doğruluğu aleyhine a-luyor.

1 Hicrî 19 5 0 EYlOl 1 Cuma Rumî
ZIBuidt 18 1369 Aftue 19 1866
VAKİT VASAT! EZANİ '
Güneş 6.24 10.39 Öğle 13.14 5.20 İkindi 1655 9 10 Akşam 19 48 12.00 Yatsı 21 19 1.36 îmsfik 8 41 8.57
UÇAK - TREN - VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
8.40 8. A. S (İskandinav) Lydda'dan. — 9.45 D.H.Y.
(Türk) Burandan. — 9.50 D. H.Y. (Türk) îzmlrden. — 12.45 M.S.R. (Mısır) Kahire. Ntkosya. — 15.00 D. H. Y.
(Türk) Erzurum, Elâzığ, Malatya, Kaysorl, Ankaradan -15.35 D.H.Y. (Türk) İskenderun, Adana, Ankaradan. — 15.60 B.E.A. (İngiliz) Londra, Roma, Atlnadan. — 16.00 D.H.Y. (Türk) îzmirden. — 16.S0 M.R. (Mısır) Kahire, Lefkoşeden. — 10 25 D. II. Y (Türk) Beyrut. Kıbrıs, Ankaradan. — 17.00 T.A.E. (Yunan) Atlnadan. — 18.15 D.H. Y. (Türk) Bursadsn. — 18.35 D.H.Y. (Türk) Ankaradan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.00 D.H.Y. (Türk) Balıkesir, îzmlre, — 8.30 D.H.Y. |
(Türk) Bursaya. — 0.00 D.H | Y. (Türk) Ankara, Sivas, Elâzığ. Diyarbakır, Vana. — ı 3.00 T.A.E. (Yunan) — Ati-naya. — 9 40 S.A.S. (İskandinav) Münlch, Kopenhag, New-York‘o. — 10.00 S.R.
(İsviçre) Atina, Cenevre, Zürich, — 10.05 D.ÎLY. (Türk) Afyon, Konya, Adana, G.An-tep. Urfaya. — 10.15 D. IL Y. (Türk) îzmlre. — 10.30 D.H. Y. (Türk) Ankara, Adana, İskenderun*. — 12.10 C. Y
(Kıbrıs) Ankara. Nikosyaya — 14.00 M.8.R. (Mısır) Nlkos-ya. Kahlreye. — 16.00 D.H.Y. (Türk) îzmlre. — 17.00 D.H.
Y. (Türk) Ankaraya, — 17.05 D.H.Y. (Türk) Bursaya.
BEYOĞLU CİHETİ ALKAZAR (42562) 1 — geh-1 zade Azmi (renkli). 2 — İki Açıkgöz Haydutlar Arasında. 3 — Akıncılar. ı
AR (44394) 1 — ölüm Dansı (Renkli). 2 — Macera Adası (Renkli).
ATLAS (40836) 1 — Casuslar Çarpışıyor. 2 — Sen Benimsin. BEŞİKTAŞ BAHÇESİ 1 -Kara Bahtım. 2 — îkl Açıkgöz Hayatta iken.
ELIIAMRA 1 — Marsilya Ge- | çidl. 2 — Hayat Yolu.
İNCİ 1 — Aşktan da üfltün 2 — Tarz&nın İntikamı.
İPEK 1 — Çam Sakızı Polis Haflyesl (İngilizce). 2 — Haydutlar Kraliçesi (İngilizce). MELEK (448Ü8) 1 — Zehirli
Kadın. 2 — ilk Vals.
LALE (4X596) 1 — Asiler Ülkesi (Türkçe). 2 — Balıkçının Kızı (Türkçe).
SARAY (41656) 1 — Alevden Gönüller. 2 — Talihim Olsaydı.
SUATPARK (83143) 1 — Güzel Sultan. 2 — Fantomalar Karşı Karşıya. 8 — îkl Açıkgöz Hayatta iken.
4tlMER (42851) 1 — Vahşi
Kuvvet. 2 — Şehrazat.
ŞARK (40380) 1 — Damgalı
Gangster. 2 — Kahraman
öncü.
ŞIK 1 — Trablus Kahramanı. 2 — Ormanlar Kıralı. TAKSİM (13191) öksür. Kız TAN 1 — Mağlup Edilmiyen-ler. 2 — Singapur incisi. 3 — Vlrglnia Kaplanı.
ÜNAL (Kışlık) 1 — Hint Mezarı (Türkçe). 2 — öldüren Kılıçlar (Türkçe).
ÜNAL (Yardık) 1 — Mihracenin Gözdesi (TÜrkço). 2 — Vahşi Ormanlar Melikesi (Türkçe).
YENİ 1 — Beklediğim Sevgili 2 — Kıskanç Kadın. 3 — Kanlı Tren.
YILDIZ (42847) 1 — tik Arzular, 2 — Lasslnln Yavrusu.
Kadın. 8 — Düşman Kardeşler.
ÇEMBERLÎTAŞ 1 — Şövalye Fantoms (Sİ kısım türkçe), EMRE 1 — Kara Canavar. 2 — Şeytanın Kışı.
HALK 1 — Harun Reşidin GÖzdeıl. 2 — Tarzan Kadınlar Diyarında.
İSTANBUL (22367) 1 — Cebelitarık Caaueu. 2 — Fİ e 8 ta. 8 — ölüm Islığı.
KISMET ( 26664) 1 — Monte Krlatonun Mirası (tilrkçe). 2 — Ateş Gibi Kadın (renkli) MARMARA (23860) 1 — Pranga Kaçağı. 2 — Altın Küpeler.
MİLLÎ (32982) 1 — îkt Açıkgöz Haremde. 2 — işgal Altında.
TURAN (22127) 1 — Dağlar Kıralı (Türkçe). 2 — Nll Kı-rallçesi (Türkçe), I — Allahın Kudreti.
KADIKÖY CtHETÎ
HALE (601J2) 1 — Fedailer
Kalesi. 2 — Ilenkli Rüyalar. OPERA (60871) 1 — Kanunsuz Sokak. 2 — Vadiler HA-Idml (renkli).
SÜREYYA (00862) 1 — îkl A-çıkgöz Canavarlar Arasında 2 — Şehrazadın Doğuşu.
(15031) 1 — Istırap
2 — Damgalı Dok-
(18846) 1 — Canavar
2 — Lorcl Hardl SI-

Beyoğlu (4W4 Ankara 00 İstanbul 24222 İzmir
Üsküdar 60945 K. köy 60872 Karşıyaka 15055


SIHHÎ İMDAT
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakam Ankara
İzmir
44998
60536
91 1
2251
EÇ I A NELER
İ8TANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23803) 1 — Pranga Kaçağı. 2 — Altın Küpeler.
AYSU 1 — Sevimli Haydut (Türkçe). 2 — Sevimli Haydudun intikamı (Türkçe).
ANKARA:
ANKARA (23432) 1 — Sön-
mez Ateş. 2 — ÇaylAk Hafiye Mcksikada.
BÜYÜK Çocuğu, tor. CEBECİ Pençesi,
lâh Arkaua^lan.
PARK (11131) 1 — Hint Kaplanı. 2 — Nehirler Kırallçe-81.
3U8 (14071) 1 — Baskın. 2 — Sefahatin Sonu.
SÜMER (14072) 1 — Çöl Süvarisi. 2 — Dişi Haydut.
ULUS (22294) 1 — AH Babn Boğa Güreşçisi. 2 — Aşk Mektupları.
YENİ (11040) 1 — Zovk Peşinde. 2 — Brezilya Geceleri. GAR GAZİNOSUNDA: Italyan re Ispanyol Revüleri.
tZMİRı
TAYYARE 1 — Fahlşenİn
Ramanı. 2 — Kazan ovanın Aşk Mac er nJan. »
AZAK 1 — Gllda. 2 — Lekeli I LALE 1 — Kumarhane Çlçe-
EMİNÖNÜ ı İstanbul (Eminönü) — Haşan Hulûs! (Kü-çükpazar) — Abdülkadlr (A-lemdar) — Haydar Yeni (Laleli).
BEYOĞLU ı Matkoviç (Merkez) — Galatasaray (Merkez) — Ertuğrul (Taksim)— ismet (Taksim) — Karaköy (Galata) — Maçka (Şişli) — Feriköy (Şişli) — Haşköy — Merkez (Kasımpaşa) .
FATtH: İbrahim Balmumcu (Şehzadcbaşı) — Salûhaddln Gürgen (Cerrahpaşa) — F-min Rıdvan (Samatva) — Haseki (Şehremini) — GÜndoğ-du (Karagümrük) — Orhan Avcıoğlu (Fener).
EYÜP: Ayvanuaray (Şifâ). BEŞİKTAŞ: Nnll Halit (Beşiktaş) — Yeni (Ortaköy) — Arnavutköy — Morkez (Bebek).
KADIKÖY: Merkez (Kadıköy) — Kızıltoprak — Göztepe — Bostancı.
ÜSKÜDAR: Çamlı yurt IIETBELİADAs Heybellada. BÜYÜKADAı Merkez.
Sağlık (Alsancak) — Ali Hayreddln (Basmahane) — tklçeşmellk (Eşref paşa) — Sıhhat (Ktmeraltı) — Karata? (Yalılar).
Ulus — Ege — Sağlık.
ğİ. 2 — Aşk Memnu.
Sahra Cehennemi.
TAN 1 — Kumarhane Ji. 2 — Aşk Memnu. Sahra Cehennemi.
YENİ 1 — 1001 inci Gece. 2— Singapur
•an.
SER 1 —
SÖnmlyen
B
ÇİÇ*-
3 —
Casusu Kara Kor-
Yaylâ Kartalı. 1 — Acı.
R
A
D
Y
0
L
A
R
gevşemesi, bir başka demiyle ferahlayıp rahatlaması demektir, dlğl gibi gerilen tel mukavemetten sonra kûmdur. Eğer onun yanmasını istiyorsak
rill kaldıktan sonra gevşemesini temin etmeliyiz.
Kış aylarında güneşin Ultra VI-ole ışınlan yaza nazaran daha hafif. daha cansızdır. Bilginlerin söylediklerine göre uykudaki gevşemeler, rahatlamalar için ise Ultra VI-olcye İhtiyaç vardır. Bu sebepten kışın daha az horlarız.
Uykuda iken ne kadar gevşer, rahatlarsak o kadar çok horlarız deniliyor. Hatıra derhal şu soru gelebilir: (Çocukların hemen hiç, gençlerin ise nadiren horladıklarını nasıl izah edeceksiniz?) insan uzviyeti denen bu son derece karışık makine üzerinde denemeler yapanların tesblt ettiklerin» göre biz yaşadıkça boğazımızın ve hançer e m izin dokuları da o nispette elâstiki ve yumuşak bir hal alır. Böylelikle de sesleri daha iyi naklederler.
Acaba erkekler nü daha çok horlar. yoksa kadınlar mı T Bu da üzerinde durulacak bir konudur. New-York İnsani Münasebetler Enstitüsü müdürü olan psikolog Dr. James F. Bender son yıl İçinde gerek iş hayatında, gerekse hususi şekilde temasta bulunduğu insanlar arasında bir anket yapmış ve şu neticeye varmıştır: Erkeklerde horlama nispeti kadınlara nazaran üç misli daha fazladır.
Dr, Bender’ln anlattığına göre iyi horlıyan bir erkek bu işin rekortmeni her nefeste (1500) santimetre küp hava çekmektedir. Buna karşılık horlamıyan bir erkeğin ortalama hesabiyle bir nefeste çektiği hava bu miktarın ancak beşte biri, yani 1300) santimetre küptür.
Dr. Bender insanları bu zaviyeden üç tipe ayırmaktadır:
GEKECEK OLAN VAPURLAR
6.00 Mersin, Karabinadan.
— 8.00 İskenderun, îzmlrden.
— 20.00 Merakaz, Mudanya-dan. — 22.30 Bandırma, Bandırmadan.
İŞ MECMUASI
On beş senedenberi fâsılasız rak intişar eden “îş„ mecmuasının »on nüshası çıktı. Bu nüshada Orhan Tuna’nın (SendlkaJlzmTn Tür-klyedeki Durumu), Mehmet Tabak'ın (Milliyetçilik ve İstibdat), Koyuhl-saroglunun (İçtimai Siyaset Meseleleri) yazılarından başka Haşan Âli Yücel'e Açık Mektup, gazeteciliğimiz, Prof. Rüstov hAkkında, Alı Fuat Başgil ve Jurnalcilik, Demokrat Parti milletvekillerinin yemini muteber mi? Sosyalist “Gerçek., gazetesi., gibi bir çok fıkralar vardır. Bütün münevverlere tavsiye ederiz.
ola-
GİDECEK OLAN VAPURLAR
Karadeniz». — îneboluya. — 8.00 Bandırmaya. — îneboluya. — 8.00 Bandırmaya. —
8.00 Ordu. (.00 Necat,
Bandırma,
1.00 Kocat. Bandırma,
9.00 M araka*, Mudanyaya.— 17.00 Su», Mudanyaya.. —17.00 Saadet, Ayvalık - İzmir». — 10.00 Antalya, Karabinaya.
GELECEK OLAN TRENLER
7.10 Toroa. — 8.30 Ankara. - 9.15 Ankara (Eke.). — 22.20 Semplon.
GİDECEK OLAN TRENLER
8.20 Semplon (Avrupa) —
18 10 Ankara. — 20.30 Anka-
ra. ------------_
ANKARAı
7.30 Açılış, program ve M.S.Ayan. — 7.85 Kuranı Kerim. — 7.45 Haberler. — 8.00 Saz aserieri ve şarkılar (pl), — 8.15 Norman
Cloutler orkestrası (pl), — 8.25 Günün programı ve hava raporu. — 8.30 Sabah müzikleri (pl), — 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış vo program. — 12.80 M.8. Ayart. — 12.30 Şarkılar (Okuyan: Radlfe Erten)
— 18.00 Haberler. — 13.15 Bulanje’den melodileri (pl). — 13.80 öğle Gazetesi. — 13 45
Adalardan melodiler (pl). — 14.00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
17.58 Açılış ve progTam. — 18.00 M.8. A-fan. — 18.00 incesaz (Bayatı Araban faslı; Okuyanlar: Sabite Tur, Müzehher Güyer.
— 18.30 Konuşma. — 18.45 Rltnıcller (pl). — 19.00 M. 8. Ayan ve haberler. — 19.15 Tarihten bir yaprak. — 19.20 Tarihi Türk müziği. — 20.00 Sinema yıldızlan söylüyor (pl).
— 20.16 Radyo Gazetesi. — 20.30 Rosario
Bourdon senfoni orkestrası çalıyor (pl). — 21.00 Türklyede Marshall Plânı. — 21,15
Dans müzikleri (pl). — 22.00 Havacılık Haftası. — 22.15 Enstrümanlar geçidi (pl). — 22.45 M. S. Ayan ve haberler. — 23.00 Program ve kapanış.
İSTANBUL^
12.57 Açılış ve programlar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Knnşık hafif öğle müziği
(pl). — 18.45 Şarkılar (Okuyan: Muzaffer
tlkar). — 14 20 Serbest saat (Konuşma veya müzik). — 14.30 Şarkı ve türküler (pl). — 14.45 Sevilmiş piyano eserleri (pl). — 15.00 Programlar ve kapanı*.
17.57 Açılış ve programlar — 18.00 Karışık hafif akşam müziği (pl). — 18.30 Yurdun her köşesinden deyişler ve söyleyişler, Tertip ve İdare eden: Nedim Otyam. — 19.00 Haberler. — 19.15 İstanbul haberleri. —
19,20 Gitar düolan (pl). — 19.80 Radyo senfoni orkestrası konseri, idare eden Cemal Reşit Rey. Johannes Rrahms.. Senfoni No 4 ’nıl minör,,. — 20.10 Müzik dünyasından çeşitli örnekler (pl). — 20.30 Şarkılar (Okuyan: Rikkat Uyanık). — 21.00 İktisadi bahisler (Prof. Hazım Atıf Kuyucak). — 21.10 Orkestra eserleri (pi). — 21.80 Fasıl heyeti konseri. — 22.00 Ağış armonikası ve santurla sas eserleri. — 22.45 Haberler. — 23.00
Dana müziği (pi). — 28 30 Programlar ve kapanış,
LONDRAı
7.40 Nat Ailen ve orkestrası (19.76 m.). — 8.00 Dinleyici istekleri (Hafif müzik) (19.76 m.), — 10.30 Hafif müzik (16 84 m ). — 12.30 Promenade Konserleri (19 76 m ). — 13.30
Frad Hartley ve orkestrası (11.49 m ). — 17.15 B.B.C. “Northern,, orkestrası (J6.84 m.)
— 18 15 Caz müziği (13.97 m.). — 21 30 Londra Filarmoni orkestrası çalıyor (16.84 m.).
— 23.15 Operada geceler (25.88 m.).
Bol bol ve rahat tip (Ektomorph) Narin yapılı, dar
Ekseriyetle derilerinin al-
horlarlar, denilen-göğüslü
Birinci tip (Endomorph) denllen-lerdir. Bunlar Shakespeare’ln Julius Cacsarının (Geceleri rahat uyuyan daz başlı, karınlı, göbekli insanlar bırakın etrafımı sarsın!) dedtği kimselerdir.
ikinci lerdir. olurlar,
tından damar ve sinirleri görülen, geceleri kolay koİAy uyuyamıyan, buna karşılık sabahları da güçlükle uyanan bu tip hemen hiç horlamaz.
En hayırlı sayılan orta yolu tutanlar İse (Mesomorph) 1 ardır, iri kemikli adaleli olarak belirtilen
tip uykuda kendini sağdan sola atmakta ise de o kadar derin uyur kİ gördüğü rüyayı bile hatırlıyamaz.
bu
Yukarıda da İşaret ettiğimiz gibi horlamak, gerilen Asabın gevşemesi, rahatlamak bakımlarından sağlığa yardımcı bir hareket diye vasıflan-danlınca bayanların horlayan kocalarından şikâyet etmemeleri gerekir. Eğer bütün isteklerine rağmen müsamahalı davranamı yortarsa şu usule başvursunlar, belki faydasını görürler: Begenllmiyen melodiyi ıslıkla
sustürmak.M,
Tas yazmak, relerrkl gu şada tûrfe Ç* İla da olsa, asla bir “zanaat* değil; bütün mânâs! yİ e bir Msanat*b9h Bu, her zaman, her devirde böyle olmuştur. Yazı, kafa yapan, ruhu işleyen bir vasıta olduğu kadar, bedii hisleri de besllyen, geliştiren bir kaynaktır. Bugün, üzül» üzül e, içimin sızlaya s iz laya Büyüyebiliriz ki, bu kaynak büyük bir çoraklık içinde kaybolup gitmekte... Dünü bırakalım, bugün ve yann meselâ: bir Refik Halld, bir Fallh Rıfkı. bir Peyaml Safa ve bir Orhan Seyflyi pek güç yetiştireceğe benziyor. Dil, sadece bir tebliğ vasıtasıdır; güzelliği, doğruluğu pek do aranmaz, diyenlere karşı sözümüz yoktur.
Türkçenln, hiç bir devirde, hiç bir zaman bugünkü kadar bozulduğu, yanlış yazıldığı; daha doğrusu bugünkü kadar hırpalandığı görülmemiştir. Yine üzülerek kaydediyoruz ki, o, bugün dünden daha çok “zavallı” olmuştur. Bu hal, onun kara bahtı mıdır, bilmeyiz. Herhalde, bu zavallılık onun bünyesinde değil; onu İyi bümlyen. yanlış yaaan kalemlerdedir. Eskiden matbuat bir ‘’sahal İrfan”, matbaa da bir "mahfelı ilim ve edeb” sayılırdı. Eskilerin bu yoldaki telâkkisini, burada bir münakaşa zemini yapmaktan ziyade sadece işaret etmek İstedik. Hâsılı bugün. o güzelim türkçe şeklen bozulmak ta. mânaca gayet şüphel1 bir de-vlr yaşamakta, doğru her gün biraz daha kaybolmaktadır.
TÜrkçenln, bu güzel dilin, gazetelerde, dergileıde, yeni yeal romanlarda ne acaip kılıfa girdiğini, hele sentaksının her gün biraz daha frenkleşmefe doğru gittiğini görüyoruz. Dil. bir milletin öz benliğidir» Bu benliğin I er gün bir parça daha hırpalandığını görmek, yalnız dilseverler için değil; biraz da yazarlar için bir üzüntü sayılmalıdır.
Evet, düne, dünün "şekli tahririne dönelim, ona tıpı tıpına uyalım, demek istemiyoruz. Bu, bugün artık muhal bir temennidir. Fakat doğru, güzel türkçenln yine kendi doğruluğu İçinde gelişmesi niçin düşünülmemeli; doğru, neden yanlışa feda ♦-dümelidir? Türkçenln bugünkü hazin hail nereye varacak? Son bir kaç yıldır ortaya atılan, evet Üzerinde durulması gerekli olan “uydurma dil** sözlerini şimdilik şöyle bir tarafa bırakalım; önce şu yanlış, kaidesiz türkçe yazmağı Önlemek için ne yapılmalıdır; bunun İçin neler düşünüyoruz; bu hal böyle devam ederse. asıl o zaman uydurma İle doğru, yu birbirinden ayırmak hayli güç bir Lş olacaktır.
Hayat hakkında
güzel fikirlerden bir niimune
•Tevazu. zafiyet değil kuvvet kaynağıdır. Hntlan kabul etmek ve onları düzeltmek, şahsi tekayyüdün en yüksek şeklidir.,,
John J. McCloy
A İm any ad a Amerikan
Yüksek Komiseri
"Gördüğümüz ve hissettiğimiz şeylerin en güzeli esrarengiz olanlarıdır. Onlar hakiki sanat ve fen kaynağıdır. Böyle bir duygusu olmıyan ve hayret duyamıyon adam ölmüş sayılır; gözleri her şeye kapalıdır.., AJbert Einstein
9



e
-
I Eylül 1P50
TENÎ İSTANBUL
Sayfa 6
Hayal ve hakikat
Yaran : Ilabib Edib - Törehnn
DÜNYA İktisadiyatı boş seneden beri bir taraftan istihsalin artması ve tabii bir vaziyetin avdeti için uğraşırken. Öte taraftan her gün yeniden beliren vakıalar bunun aksine İntibalar uyandırmakta ve bir takım muğlâk ve fena neticeler husule getirmektedir. Her halde bizim gibi şimdiye kadar oklukça bu hâdiselerin dışında kalmış ve istihsallerini he. nils arttırmak ve ucuzlattırmak im. kânını bulamamış olan memleketler için dünya vaziyet ve hâdiseleri karşısında çok İhtiyatlı olmak ve spekülâsyona kabil olduğu kadar az yer vermek İktiza eder. Çünkü iktisadi bünyemizin buna tahammülü olmadıkı gibi istihsal vaziyetimiz de zâ-hlren istifade edişine rağmen hakikatte bundan çok müteessir olacaktır.
Muhakkak olan bir hâdise varsa o da memlekt mallarımızın herhangi bir harp ihtimali halinde zannedildiği kadar kolay müşteri bıılamıy a cağıdır. Çünkü geçen harpte memleketimiz, iki kuvvet sistemi arasında bitaraf kalmış ve birinin digrrinl mahrum etmek ve diğerinin de her ne bahasına olursa olsun mal elde etmek vaziyetinden istifade etmiştir. Halbuki bugün memleketimiz bir taraflı bir politika takip etmektedir. Bundan başka bir yol olmadığında da bütün Türklerin müttefik olduğunu zannetmekteyiz. Bu vaziyet kargısında artık mallarımızın alıcısı yalnız kendileriyle birleşmiş olduğumuz milletlerdir ve onların harp İktisadiyatı da bütün demokrasi ve serbestlik sistemlerine rağmen fiyatların artmasına muhaliftir. Bugün dünyanın bir çok köşelerinde muazzam kütleler halinde bir çok malların müşteri beklediğini unutmamak ve bu cihetten hayale kapılmamak gerektiği düşüncesindeyiz. Bu gibi mallardan bazılarının fiyatları bir takım spekülatörler tarafından biraz da baht tecrübesi olarak yükselmektedir. Fakat hâdiselerin bir türlü aydın 1 anamaması ve yeniden çıkan bir takım hâdiseler, fiyatlar üzerinde ne iniş ve ne de çıkış hususunda nispeten istikrarlı bir vaziyet ihdas edememekte ve her gün bir çok servetlerin heba olmasına sebep teşkil eylemektedir. Bizim bunlardan ibret alarak dünya istihsalleri yanında zaten büyük bir rol oynamayan mallarımızın üzerinde vaziyeti iyice tetkik etmeden harekete geçememek UğımD ve spekülâsyon tarafına gitmemekliğimiz şüphesiz kİ, daha çok faydalı olacaktır. Biz yetiştirdiğimiz malların bilhassa hariç piyasalarda satılmasını ve buna mukabil İyi fiyatlar elde edilmesini çok arzu ederiz. Fakat diğer taraftan hariçten gelen ve çok defa tahkiki kabil olamıyan haberlere dayanarak fiyatlarda bir istikrarsızlık ve yükseliş yapılmasını da iktisadiyatımız namına zarar telâkki ederiz.
Sermayenin az ve kredinin pahalı olduğu bir memlekette müstahsilin yapacağı İş İstihsalinde kâr gördüğü vakit onu satmak ve yeni İstihsal İmkân ve fırsatlarını aramaktır.
retle kazanılacak yeni pazarlar yarınki İş âlemimiz İçin büyük faydalar temin edecektir. Her halde bitler için zamanın bütün gayri tabiiliklerine rağmen artık bugünden ziyade yarını düşünmek ve memleketimiz mallan için daimi olabilecek müşteriler edinmek lâzımdır. Ticari istikbalimiz de buna bağlıdır.
Biz Türk istihsal ve ticaret âlemini hayal üzerine kurulmuş ve fırsatlar bekllyen bir şey telâkki etmiyoruz. Bilâkis Türk iktisadiyatında en büyük refah ve terakki unsurunun bol ve ucuz istihsal gayreti olduğuna inanıyoruz. Çünkü şayet dünyada belki de kıyamet dentlebllecek olan harp faciası zuhur etmlyecek o-lursa İstihsalin yeniden artacağı, fiyatların düşeceği, rekabetin kendini daha fazla hissettirir bir hale geleceği tabiidir. Şiıpdl bazı iptidai madde fiyatlarının artmasına rağmen mamul eşya fiyatında hiç bir fazlalık müşahede edilmemektedir. Bilâkis fabrikaların arzulan imalât eşyasının fiyatlarını sabit tutmak ve bu suretle istihlâk azlığının önüne geçmektir. Bütün dünya istihsallerinde henüz pek az hissesi olan memleketimizin daha ziyade mübrem İhtiyaç maddesi olmıyan ve miktarı az bulunan bazı ham maddeler üzerinde spekülasyona başlamasını bilhassa şimdiki dönüm zamanında faydalı bulmadığımızı tekrar etmek isteriz. Çünkü bizim İçin gözümüzün önünde tutulacak en mühim nokta gayri tabii zamanlara göre hesaplarımızı yürütmek değil» belki medenî dünyanın istihsal tarz ve hayatına intibak etmek suretiyle muhtelif iklimleri ve zengin topraklariyle büyük bir servet kaynağı olmaya namzet bulunan yurdumuzu geniş bir istihsal bölgesi haline koymaktır. Memleketin istikbali de fırsatlardan istifade etmek hayalinden ziyade istihsali arttırmak ve ucuzlattırmak hakikatinde aranılmalıdır.
Ulaş bakır madeni İşletilecek
Adana (Husus! muhabirimizden) — İçel’in Anamur ilçesinin geniş tınır-lannın tamamında demir, Tarsusun Ulaş köyünde de işletmeye elverişli miktarda bakır madeni bulunduğu daha evvelce tesblt edilmiş ve 2804 sayılı kanunun 7 nci maddesine dayanılarak bu sahalar üzerinde arama memnuiyetl konulmuştu. Bu memnuiyetin 1 eylül 1950 tarihinden itibaren refedildiğl Ekonomi ve Ticaret Bakanlığından alâkalılara bildirilmiştir. Bilhassa Ulaş bakır madeninin işletilmesi hususunda bazı teşebbüsler yapıldığı haber verilmektedir.
Adana İşçi Sendikaları Birliği
Adana (Hususî) — Adanada hâlen faaliyette bulunan dört sendikanın teşebbüsü İle şehrimizde "Çukurova işçi Sendikaları Birliği" kurulmuştur.
Tüccann da elindeki malı bir spekülâsyon vasıtası telâkki etmlyerek kabil olduğu kadar çabuk paraya çevirmesi ve yapacağı ciroları ticarî muamelelerinin esası olarak telâkki eylemesi şüphesiz ki, daha faydalıdır. Bunları itibara almıyarak hep yannın meçhul ve karanlık İhtimallerini beklemek herhalde gerek ist-tlhsal ve gerek ticaret hayatımı» ü-serinde müsbet bîr tesir yapamıya-caktır. Bizim şimdi bilhassa bu zamanlarda kendileriyle henüz muamelede bulunmadığımız memleketlerden teklifler almaklığımız İhtimali vardır. Şayet bu düşüncelerimiz tahakkuk eder ve »on dünya hâdiseleri do-l&yısiyîe mallarımızı arayanlar olursa bunu en büyük bir kâr telâkki etmekliğimiz İcap eder. Çünkü bu su-
Dış ticaret rejiminin tatbikına başlandı
Tüccar, yazıhanede serbest ticaret anlaşmasının İmzasını bekliyor. Fakat böyle bir anlaşma beklenirken, dış piyasalardan ticareti tahdit eden haberler alınmaktadır
Bugünden itibaren dış ticaret rejiminin tatbikine başlanacaktır. Evvelce de yazıldığı veçhile, mal sipariş etmek Istiyen tüccar, Ticaret odasındaki İthal bürolarına müracaat etmlyecek, T. C- Merkez Bankasına müracaat edecektir.
Merkez Bankası. İthalât için vâki olacak bu müracaatlara göre ayrıca bürolar açmış, teşkilâtını bu yeni İşlere göre tanzim etmiştir.
Piyasadaki düşüncelere nazaran, ithal listelerinde ilân edilen mallara karşı Merkez Bankasının ne dereceye kadar talepleri temin ederek döviz vereceği hatıra gelmektedir.
Piyasanın daha ziyade beklediği mesele, 19 memleket arsamda tatbik edilecek olan serbest ticaret rejimi meselesidir. Bugünlerde Parlste bu rejimin tatbik sahasına geçmesi için hazırlanan anlaşmanın İmzası beklenmektedir. Şimdiye kadar bu anlaşmaya alt yeni bir haber alınamamıştır.
Serbest İthal rejiminin bahis mevzuu olduğu sıralarda, Avrupa piyasalarından buna zıt olarak haberler de gelmektedir. Meselâ; Londradan piyasamıza gelen mektuplarda, Ingiliz iaşe Nezaretinin kalay sevkıyatına müsaade edemiyeceği bildirilmektedir. Bundan başka Amerikan fabrikalarından gelen mektuplarda da, 1950 yılı nihayetine kadar levha teneke siparişi alamıvacaklarından bahsolunmaktadır. Hâsılı bir taraftan serbest ticaret re-Jlml etrafındaki anlaşma imzası beklenirken, diğer traftan da piyasaya milletlerarası ticareti tahdit eden haberler gelmektedir.
bir çok şubeleri lâğvedildi
Elde mevcut mal, sürati
Trabzon. (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Geçen hafta içinde her gün devamlı bir terakki kaydetmek suretiyle 302 kuruşA kadar yükselen ve fındık tarihinde bir rekor teşkil eden fiyatlar nihayet hafta sonunda ilk defa bir gevşeklik ve düşüklük göstermişti.
Bu tesir altında bu hafta başında 290 kuruştan açılan iç fındık fiyatları tedricen 275 kuruşa kadar düşmüş, bu düşüşe lmtlsalen yüzde 50 randımanlı kabuklu fındık fiyatları da 125 kuruştan fazlaya alıcı bulamamıştı.
Hafta İçinde Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliğinin yüzde 50 randımanlı kabuklu fındığın kilosuna 135 kuruş fiyat açmak suretiyle mubayaaya başlaması piyasa serbest a-hcıiannı da teşci etmiş ve bu sebeple serî bir yükseliş seyri İçinde 140 kuruşa atlayan kabuklu fiyatları yanında iç piyasası da tekrar 200 kuruş olan eski seviyesine ulaşmıştır.
Havalar müsait gitmekte ve bu imkândan istifade edilerek erken kaldırılan harman mallan piyasaya arze-dilmektedir. Tüccar az olan rekolteden mümkün olduğu derece fazla bir stok yapabilmek gayretiyle tehalük göstermekte ve borsaya arzedilen mallar istekli alıcılar bulmakta, der-
Birleşik Amerikada yeni kauçuk istihlâki tahdit edildi
Woshlngton (Hususî) — Amerikan Ticaret Bakanlığı gelecek dört ay İçin kauçuk kullanan işletmelerde yeni kauçuk İstihlâkini yüzde 15 nls-betlnde azaltmıştır. Bu vaziyette şimdiye kadar Birleşik Amerikada ayda 100 milyon ton kauçuk kulla* n(lirken bundan sonra 90 milyon ton kullanılacaktır. Yapılan bu tahdidata rağmen Amerikada kauçuk kullananlar. İçinde bulunduğumuz sene, geçen senekinden daha fazla kauçuk tomln edebileceklerdir. Tahdidat hem tabiî ve hem de sun*! kauçuğa şamil bulunmaktadır.
piyasada satılmaktadır
hal satılmaktadır. Bu tempo ile kabuklu fiyatlarının bir miktar daha yükseleceği tahmin ediliyor.
Fuıdık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği yeni mahsul devresine yeni bîr kadro ve hüviyet içinde çıkmaktadır.
Gerek birliğin Giresun merkezinde ve gerek İstanbul şubesinde yapılan tasfiyelerle varılmak istenen tasarruf hedefi, bu defa kooperatiflere de teşmil edilmiştir.
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının da tasvibine inzimam eden yeni kadrolarda çok cezri bir yol tutulmuş ve başlıca üç büyük merkez teşkilâtı o-lan Giresun, Ordu ve Trabzon kooperatifleri kadroları müdür, muhasebeci, eksper ve bir de hademe olarak 4 kişiye İndirilmiştir. Bu yüzden Trabzon Kooperatifinde 5 memur tasfiye edilmiş olmaktadır. Diğer iki İşletme merkezinin de aynı kadro He çalışacağı anlaşılmaktadır.
Vlçe, Pazar, Rize. Of, Keşap kooperatifleri kapatılarak ambar halinde idare edilecek ve diğer kooperatifler de bir müdür ve bir de eksper tavzifi suretiyle idare edileceklerdir.
Bu prenslpin tatbikatta ne gibi bir netice vereceği teşkilât içinde olanlar kadar dışarı muhitlerin de alâkasını çekmektedir.
kalyada işsiz adedi azalıyor
Milano (Hususî) — Çalışma Bakanlığının yaptığı istatistikler sonunda İtalyada işsizliğin azalmakta olduğu tesblt edilmiştir. 1950 haziran sonunda bütün İtalyada 1,444,825 işsiz ve ayrıca 228.024 de İşlerini değiştirmek Istlyen kimse mevcuttu. Bu miktar bir evvelki ayın işsiz adedinden 164,577 daha az olup memleketin işsiz sayısında bir ay İçinde yüzde 8,96 nlsbetlndo bir azalma meydana gelmiştir. Muhtelif mealen gruplan arasında işsizlik bilhassa inşaatta, otelcilik ve konserve sanayiinde çok azalmıştır.
Kısa
Amerikanın pamuk
İhracatı
* Washington, fHususî) — Amerikanın Tarım Bakanlığı 1950-1951 mevsimi için pamuk İhracatının en aZ 5 milyon balya olacağını bildirmiştir. Bakanlık, dışarıda dolar bulundukça İhracat talebinin de kuvvetli olacağını söylemiştin 30 haziranda biten 11 aylık müddet zarfında İhraç olunan 5.726.000 balyadan 3.600.000 balyası İktisadî İşbirliği Teşkilâtından fon alan memleketlere sevkedllmişUr.
Afiıerlkada mahsul ve
hava şartları
★ Washlngton, (Hususî) — Asıl pamuk kuşağında mahsul çok iyi bir durumdadır. Fakat kuzeybatı ve ortakuzey bölgelerinde son günlerde yağan yağmurlar mahsulün bir kısmını bozmuştur. Buralarda sıcak, kuru ve güneşli havaya ihtiyaç vardır. Güney Atlantik, orta ve doğu taraflarında mahsul toplanmaya başlanmıştır.
Marshall Plânı tahsisatından verilen yeni krediler
WQShİjngton, 31 (A.A.) — Marshall Plânı Yardım fonundan 46.383.000 doların, aralarında Türklyenin de bulunduğu, beş batı Avrupa memleketine tahsis edildiği bugün bildirilmiştir.
Bu yardımdan istifade edecek olan malların yüzde 87 si Birleşik Ajneri-kadan temin edilecektir. Geri kalan kısmı da Lâtin Amerikadan temin edilecektir. Amerikadan gelecek olan malların dolar kıymeti 40.383000 o-lup diğer memleketlerden temin edilecek olanların kıymeti de 6.000.000 dolar tutmaktadır.
Bu tahsisatla şimdiye kadar yapılmış olan Marshall Plânı yardım yekûnu 9 milyar 597 müyon 602 bin dolara baliğ olmaktadır.
Son tahsisattan Türkiye İçin 360 bin dolar ayrılmıştır. Bu para İle 100.000 dolarlık inşaat traktörleri ve mütebakisi île de motörlü nakil vasıtaları, makineler ve yedek aksam temin edilecektir.
Türklyeye gelecek olan mallar A-merikan menşelidir.
| YUNANİSTAN MEKTUBU |
Yunanistanda çalışma meseleleri
Atina, (Hususî) — Yunan Hükümeti, Yunan çalışma mevzuatının etraflı bir incelemesini yapmak ve bu mevzuatın tadili hakkında hükümete tavsiyelerde bulunmak üzere Milletlerarası Çalışma Bürosunu fB.Î.T.) Yunan latana bir heyet göndermeye davet etmişti. Heyet 1947 senesi e-kim ve kasım aylarında Yunanistanı ziyaret ederek B.t.T. ye bir rapor sunmuştur. '
Rapor, Yunanla tandaki çalışma meselelerinin, harp, düşman istilası ve İç harbin memlekette doğurduğu anormal ekonomik ve siyasi şartların tesiri altında bulunduğuna işaret ölmektedir.
Heyetin ziyaretine rastlayan tarih-lerde muayyen bazı zaruri madde fiyatlarının 1939 dan beri yüzde 300 den de fazla nispette artmış olduğu, buna mukabil ücretlerde yapılan müteaddit umumi Ayarlamalara rağmen, ücret ve aylıkların fiyat yükselişini takip edemediği tahmin edilmiştir. Heyet, fiyat enflâsyonu önlenmedikçe hakiki ücretlerin herhangi • bir madde için harpten önceki seviyesine ircaına imkân olmadığı kanaatindedir.
Heyet, hâlen Yunanistanda, işsizlik ve az çalıştırma şeklinde kendini gösteren ve nüfusun ekseriyetinin ciddî mikyasta bir aşağı hayat sedyesinde bulunmasını İntaç eden mühim ölçüde bir işçi fazlalığı bulunduğunu bildirmektedir. Memleketin iş kadroları hakkında kâfi derecede istatistik malûmat mevcut olmamakla beraber, 1946 da Yunanistanda 14 ve daha yukarı yaşlarda bulunan ve binaenaleyh kanunen çalışmaya ehil o-lan takriben 5,1/4 milyon insan bulunduğu ve yine takriben 2.660.000 kişi bilfiil İşçi kuvvetine dahil olup da yüzde 7 sinin İşsiz olduğu ve iş aradıkları tahmin edilmiştir. Az çalıştırma. bilhassa ziraat sahasında bariz bir halde olup, hemen her alanda ciddî bir ölçüde mevcut kalifiye işçi azlığı işçi fazlalığı meselesini daha da fena bir şekle sokmaktadır.
Yunanistanda küçük iş yerlerindeki işçi ve müstahdemlere şâmil bir kanuni himaye sağlama teşebbüsü, bu himayeyi tatbik etmek vazifesiyle mükellef olan İdarî servislere haddinden fazla bir yük tahmil eylemiş ve
bu yük. adı geçen servislerin genişle-tilmeslnl geride bırakmış bulunan süratli mevzuat gelişmeleriyle daha da artmıştır. Rapor, Yunanistanda İş teftişinin hususiyetleriyle, çalışma saatleri, işçi sağlığı ve emniyeti, ev sanayii ve çocuk, genç ve kadınların çalıştırılması gibi çalışma şartlorlyle ilgili meseleleri oldukça geniş tefer-ruatiyle mütalâa etmektedir.
Muhtar müesseseler veya sandıklar tarafından sağlanmış bulunan Yunanla tan d akl sosyal sigorta «istemi de raporda İzah olunmaktadır. 1922 de işçilerin mecburi sigortam hakkında kabul edilen bir kanunla, tüzükleri Çalışma Bakanlığı veya ilgili başka bir bakanlığın tasvibine tâbi bulunan bu müesseseler İçin u-mumî hükümler tesblt edilmiştir. 1934 te kabul olunan bir kanunla merkezî bir sigorta kurumu kurulmuştur. Umum! mânaslyle, ücretli işçiler sigorta İle yalnız hastalık ve İşsizliğe karşı himaye altına alınmışlardır, fakat ihtiyarlık sigortası mühim sayıda bağımsız işçileri de içine almaktadır. Prensip itibariyle, sosyal sigorta ev hizmetlerinde çalışan İşçilere ve köy nüfusuna da şâmil bulunuyor. Bir çok hallerde sosyal sigorta, sigortalı şahıslar ve işverenler tarafından ödenen aidatla finanse edilmekte ve devlet doğrudan doğruya İştirak etmemektedir. Bununla beraber, bir çok sigorta müessesleri. mevzuatla nüfusun bir kısmı veya hepsine tahmil edilmiş bulunan "sosyal vergiler„den faydalanmaktadırlar.
Heyet, Yunanistan m sosyal ve e-konomlk kalkınmasında işçi sendikalarının birinci derecede önemi haiz bîr âmil olduğunu, fakat sendika hareketi içindeki derin siyasî ayrılıkların şimdiye kadar İşçi sınıflarının btr bütün olarak bu kalkınmaya müzaheretinin seferber edilmesini İmkânsız kıldığını beyan etmektedir.
a
Almanyadaki alacaklarımız meselesi
Tüccar Demeği Almanyadaki alacaklarımız hakkında alâkadar makamlar nezdinde teşebbüslerine devam etmektedir. Bize verilen malûmata göre, Dışişleri Bakanlığında bu meseleyi halletmek üzere Bakanlıklara sı komite B. M. Meclisine bir kanun tasarısı hazırlamakla meşguldür. Tasarının kış devresinde Mecliste müzakere edileceği anlaşılmaktadır.
1950 İkramiye plânı
Üçüncü kurası
Yarın saat 14 de
flaş sinemasında
çekilecektir.
Kahve fiyatları yükseliyor
Bundan bir müddet evvel dış piyasalarda kahve fiyatlarının yükseldiği yazılmıştı. Bu fiyat yükselişi piyasamıza da henüz intikal etmiştir. Dün piyasada 3 numaralı Rio kahvesi toptan 800 kuruşa satılmıştır. Halbuki birkaç gün evvel fiyat 780 kuruştu.
İkramlyeli Aile Cüzdanı sahipleri bu çekilişe davetlidirler.
Çekilişten sonra günün filini gösterilecektir.
İKR
M I YELE R
Her biri 17500 Ura değerinde, ikisi Tstanbulda Çiftehavuzlarda. Biri Ankarado.
141
Cüzdan sahibine 100 lira para İkramiyesi.
Turgutlu Ziraat Bankasının yeni binası
Turgutlu (Hususî) — Turgutlu, muzda kurulalı kırk seneyi mütecaviz bulunan T. C. Turgutlu Z‘raat Bankası bu defa Merkez Kooperatifiyle müştereken aldıkları Atatürk Bulvarı üzerindeki araziyi ikiye bö-lerek ve 90 bin liraya yakın bir para sarfiyle memleketi İftiharla süsleyen yeni binaların 23.8.1950 tarihinde «eşkin bir davetli huzuriylo ve merasimle açılmıştır. Açılış töreninde bulu, nan Manisa T. C. Ziraat Bankası Şube Müdürü Sadık Aydoğdu yakında Merkez Kooperatifinin de İnşaatına başlanacağını ve memleketin yine güzel bir binaya daha sahip olacağını da açıklamış bulunmaktadır.
31 /Vfil/1950 Perşembe
Borsalarda vaziyet
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
New-York Borsası
Devlet Tahvilleri
Kapanış
8uguo
Londra Borsası
Şirket Hisse Senetleri
Hnmuk
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Buğday yumueaM Buğday eert — A-Fpfl h«m.i
Knekall) «ıra) çıplak)
T.C. Merkas Bankası Türkiye tş Bankası .. Türk Ticaret Bankam Aralan Çimento Şark Değirmencilik MIHI OaeOranH .......
Ikramlyeil tahviller 1933 tür Kani ...
IU3S Ikrıuniyell Milli 1941 1941
1/2
1etHcrax> istikram
üzüm çekirdeksiz No.9 tnelr A aortel No. a...
* B serisi No. IÛ8 Akala i
Akala n Akals LU _______
yerli ......
yngı (rafine) çekirdeği —.~
İzmir :
Çok seyyal bir manzara arzeden çekirdeksiz üzüm piyasası bir gün evvelki durgunluk hilâfına bugün gayet hamleli geçmiş ve dakikada değişen fiyatlar saat 12 den İtibaren yükselmeğe başlamıştır. Bir iki «aAt içinde Borsada 5 bin çuval üzüm «atılmıştır, tndr piyasası açılışa nazaran daha İyi bir manzara arzetmektedir îş malları üzerine vâki olan talepler 44 kuruşa Kaaar çıkmış ve fiyatlarda 1 kuruş ilerleme kaydedilmiştir. 3 - 4 . ve 5 numaralı incirler 52 kuruşa kadar fiyat bulmuştur. Pamuk piyasası bugün görülmedik derecede hareketli ve satışlar şaşırtıcıydı. Dış piyasalardan gelen haberlere uygun olarak açılış fiyatı 268 don 275 kuruşa fırlamış ve yanm saat içinde fiyat 280 kuruşu bulmuştur. Hazır m«4 Üzerine fiyat yoktur.
1941
Kalkınma
İstanbul:
Ticaret Borsacında tiftik fiyatlarındaki yükseliş devam etmektedir. Dün natürel tip üzerine 690 kuruştan muamele olmuştur. Fındık fiyatları ise sağlam durumunu muhafaza etmektedir. Dün Ordu menşeli bir iç fındık partisi 305 kuruş üzerinden «atış görmüştür.
Kambiyo. Esham ve Tahvilât Boraksında mahdut miktarda devlet tahvilleri Üzerine İş olmuştur. AJtuı piyasası İse. kararsız bir durum arzetmektedir. Iş yoktur.
Müdafaa
• •
(•) Gününde Boraada muamslsai isacil sdUmemla tahvilât vs sahamın ara vs talsplars göre utu/yün «don takribi piyasa dsgorlorL
Nehatf Vatları
ZAYtlnyaŞ) (10. EL 8unamyagı (Raf. Ayç’çegı (Rafine
Fındık yağı (Çürük)
Tatlı tohumla* ı Ayçiçeği tohuma , Keten tohumu ...„ Kendir tohumu Sunam etşeeşejı vitese «şeşe Yer fmtiğ) kabukla
BiYaa-lCrvurum I... •' U-VLL.. Demiryolu
*• rr
Kabahati
Buğday yumuşak (Tûc.) Buğday Ofis .........
Arpa yemlik (dOkme)
Mısır san (çuvalı)
Fasıılya tombul M ......
Familya Cali sert , Kuşyem! • • • • • e • e • ••• w«weeı
Mercimek kırmış kabuk. Mercimek yeşil
Nohut uatürel
Müdafaa 1 M Demiryolu İV .. Demiryolu V ... UM9 ikramiyeü
Diterleri
Demiryolu VI ..
Ecnebi Tahviller
I
Hara Haytalar ı
Fındık (kabuklu sfrri)
Findik (İç tombul 1960)... Ceviz (kabuklu) Cavla (îç natürel)
Bııtday (Buşell = 8ent) dert Kış mahsulü No. 2 — Kırmız) ” ’• No. 2
ramak Mlddllng (Ubrcal=Sent) Ekim ...............................
AY !tiJ l( ««•••«•••««••••■»•••••■•
îUart M.—....... ••••*••»••*•••••••••»•«•••• Tiftik (Llbresi=Sent) _____________—
Tek «as No. 1 .............
Kındık (LlbrealzzSent) Kabuldü yeril in ..............
" orta ........
Davant iç ItbaJ malı Ekstra iri İç ithal malı .
Horu Ibüm (Llbrest=:Sent) •as••• Thompson çekirdeksiz seçme
Keten Ubomo (Huşell^Dolar) MI n neupoils .........
Kalnv (Libresin Sen t) ...........
Lovha-teneka (100 libre dolar)
z
KAMBİYO
Istanbu 1 Borsası
Açılı» Kapanış
1 âterling 7 S9 7.89
100 Dolar — »2 26 282.25
100 Fr. Frangı 0.80 0.80
100 İsviçre FT.^. 64.03 61.03
100 Belç. rr 6.60 6.60
100 î»v»ç Kr M.12.50 54.12.50
100 Florin 73 68 40 73.68 40
100 _n 0.44.12H 0.44 12>
100 Drahmi 0.01-876 0.01.87r
100 Escoudos 9.73.90 9.73.00
Altınlar
Bugün Enkl kur
Lira Lira
Külçe TsrS G*. 4.89 4 92
Külçe OefUHS 4.93 4.95
Cumhuriyet 83 30 83.35
Rsşat - 36 40
HLarnlt
Gulden 31 25 81 56
tn(11 İz 43.70 43.80
Fransız kok
NapolAon UJ M m
İsviçre — •4»
New-Turk'Uı ı onauı S 80
GümGf, Plâtin
En aşa fil En yukarı
Gümüş Gr. —
Platin •• 10.- İL—
Zürich Borsası (Serbest)
28.6.1950 iavfçre Franıp
Durumu ş En aştft En yukarı
Türk Lirusı 1.- l.ıO
4.33 4.34
ftterlin# - 10.7b 10.00
Fransız Franın 1J6 1 19
Mısır Kredi Fonslye 1903 | 172
Şirket Tahvilleri
T.C. Ziraat Bankası 20.60 20.20
Anadolu D.T. Tertip A/B. UK— 1XL-
M " C. — Mİ
- 22.30 60.-
rs „ Mümsa. 8enoL 63.— 67.60
Dukumıı flam B! ad d el eril rtfUk (ana mal)
Tiftik (Natüral)
Yapak Trakya (Kırkım)
Ham derileri
8ıgır salamura (kasap) EQ. Keçi tuzlu kuru klioeu Koyun aavs kurusu kdloeu
Bugün Esld Kapanış
37 — 28 —
29 — 30.—
— 18.10
28 20 21.—
— 25.—
46.—
B4 » 84.—
M 32 —
36.— « •
14 —
00.20 W —
60.— 60.—
34.— —
35.20 30.—
— 100.—
•0.—
306 — 298 —
40.—
— 110.—
460 —
487.—
800.-
İM.— ISO.—
176.—
»0.—
nr^- sır,—
200 —
180.— —
180.—
— • • •• 2


• ( •••••••••
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala 1 Pamuk Akala fi Pamuk Akala İH Pamuk yeril l Pamuk yeril DL 230.— 220.—
Trabzon Ticaret Borsası
findik a) 5j50 randımanlı kabuklu tombul b) tç sıra kontrollü 100 — 970.— W.— 280.—
Eskifehlr Ticaret Borsası
Dün F.rk! kuı
257.— 267.—
2a2 — 232.—
88.30 88.11
38.38 8A16
38.60 88.40
105.— —

* Ha
42.—
49.— —
n ı/( 11 1/4 !
8.23 8.®
102.— 106 —
1.30 7.80
Keten tohuma (Tonu=Sterlfng) 73.— 72.— 64.— 70.— 70.— 64.—
Ver Hlndlntan
Bradford Piyasası
Tiftik tyl mal (Llbreal^Fiyat) —
Sıra mab M —.
Tün Anadolu * * ...
Trakya M *• ... — —
İskenderiye Borsası
Pamuk (Kantan^Tallan) «Ji—
Ashmounl Kir» eivarh F/O. ... 82.—
Kamak Uzun elvafh F/G, •» 10) 88
YENİ İSTANBUL


Sayfa fl
SES TERTİBATI
Mtfhur Bouer alnamo ve projeksiyon moklnelerine ve Klongfilm seslendirme cihorlarıno alt her türlü liparlj ko» bul edilir. Her türlü Yedek Parça ve fennî izahat içio Teknik Servilimiz emrinize amadedir.
Zfe&âHv 'V ■11
(3
VB\v. >11 ' •zV.aG\»vA\
WMIy
ÎANGFI
türKELİ UMUED $*«„

Fatih İlçesi Seçim Kurulu Başkanlığından:
5669 sayılı ve 5545 sayılı kanunlara göre 3.9.1950 tarihine raslayan pazar günü yapılacak belediye meclisleri seçimi için Fatih İlçesinden adaylığını koyanların kesin listesi 5669 sayılı kanunun matufu 5545 sayılı Milletvekilleri Seçimi Kanunu gereğince ilân olunur.
’ DEMOKRAT PARTİ
Belediye meclis üyeliği kesin aday listesi
1 — Aker Abdullah
2 — Akol Neş’et
3 — Aktaş Refik
4 — Al tay Haşan
5 — Atalay İsmail
6 — Aydıner Yusuf
7 — Başkaya Sait
8 — BedÜk Suat
9 — Berk M. Kamil
10 — Bingeli Müfit
11 — Bingöl Ahmet Cemil
12 — Duman Rahmi
13 — Ergenekon Cevat
14 — Ersöz Muharrem
15 — Giray Hüsameddin
16 — Girişken Bekir
17 _ Güneyli Hilmi
18 — Hacopulos Aleko
19 — öner Ferdi
20 — özipek Niyazi
21 — Peksayan Tevfik
22 — Pekşen Hâşim
23 — Samyeli Aliye
24 — Sunar Arif
25 — Şahin Ali Kemal
26 — Şişmanoğlu Mustafa
27 — Tansel Muharrem
28 — Yaman Hayri
CUMHURİYET HALK PARTİSİ
Belediye meclis üyeliği kesin aday listesi
1 — Akçakü Emin
2 — Akpulat Hulûs!
3 — Bağcıoğlu Bican
4 — Batur Sim Enver
5 — Bayer Fuat
6 — Bilecen Mehmet Ataullah
7 _ Boyer Akif Lâtif
8 — Çizmeci Salih
9 — Daldal Rebii
10 — Dilmen Naci
11 — Durusoy Esat
12 — Güleç Fazlı
13 — Gök Ethem
14 — Gürsel Celâl Feyyaz
15 — İlmen Atıf
16 — Kaban Cevat
17 — Or MÜşteba
18 — özdeyen Remzi
19 — özgtlner Cemil
20 — Pamir Ali Mazhar
21 — Papuçoglu Halit
22 — Paran Rıza
23 — Sanal Hamdi
24 — Sonçağ Adnan
25 — Teker Nafiz
26 — Tezer Fuat
27 — Yarman Cemile
28 — Yürür Cevat
MİLLET PARTİSİ
Belediye meclis üyeliği kesin aday listesi
1 — Altıncıoglu Nail
2 — Ama Fuat
3 — Aybar Hüsnü
4 — Biçki İhsan
5 — Cansel Muharrem
6 — Çizmeci Salih
7 — Dalmaz Mevlût
8 — Demirtaş Tahsin
9 — Direkçi Mustafa
10 — Dolgun Reşat
11 — Erdoğan A. Suat
12 — Haznedar Hikmet
13 — llter Aziz
14 — İncegül Haşan
15 — İrgören İbrahim
16 — Köseoğlu Ahmet Ata
17 — Kurtkaya Hulki
18 — Kurtuluş Mustafa
19 — Mete Cemil
20 — Olcay Cahit
21 — Olcay Zeki
22 — Sözer Salâhaddln
23 — Tektaş Esat
24 — Türel Yusuf
25 — Uslu Arif
26 — Yıldırım Hamdi
27 — Yüce Celâl
BAĞIMSIZ ADAYLAR
Belediye meclis üyeliği kesin aday listesi _____________
1 — Aşuroglu Seyfi
2 — Omurtakhan Haşan
Moloz ve anroşman taşı alınacak
Devlet Demiryolları Ankara
2 nci İşletme Komisyonundan :
1 — Irmak - Zonguldak hattı üzerinde km. 347 deki ocaklardan ihzar ve hat kenarında muntazam figüreler halinde teslim şartiyle 6000 M3 moloz ve anroşman taşı kapalı zarf usu-llyle satın alınacaktır.
2 — Beher M3 nün muhammen bedeli (300) üç yüz kuruş olup geçici inancası (1350) bin üç yüz elli liradır.
3 — Şprtname ve sözleşme tasarısı komisyon kaleminden temin edilir.
4 — Eksiltme ve ihalesi 8.9.1950 cuma günü saat 15 te An-
karada 2 nci İşletme Komisyonunda yapılacağından isteklilerin kanunun tarif atına uygun şekilde hazırlayacakları tekliflerini bildirilen saatten bir saat evveline kadar Komisyona vermeleri veya muayyen saatten evvel komisyonun eline geçecek tarzda iadeli taahhütlü olarak posta ile göndermeleri. X11383);
Vadeli ve vadesiz tasarruf mevduatı
M
• >
Müracaat: Suadiye Gündüz Bakkaliyesi
»
99
99
99
Memur ve Müs-
SUMERBANK
2 - 11 - 1950 çekilişi
T. C
ZİRAAT BANKASI
M
Devlet Orman işletmesi
Adana Müdürlüğünden
99
M >•
W

»•
hesap
»
M
99
99
99
!•
99
Piyango
SUADİYEDE SATILIK ARSALAR
Suadiye İstasyonuna altı dakika mesafede önünde havagazı, su, elektrik ve 1-çlnde kuyusu bulunan, duvarla çevrili ceman 3000 M2 İlk dört arsa varislerin an-laşamamazlığı yüzünden 10 bin liraya satılıktır.
Kadıköy ve Civarı Yapı Sahiplerine
Çividen çinkoya kadar hor cins yapı malzonıesiie, havagazı, temiz ve kirli su tesisatınız İçin lâzım olan siyah galvaniz, kurşun ve pik boruların her ölçü ve çeşidini en müsait fiyat ve emniyetle ancak Paznryolu Söğutlü-çeşme caddesi 80 numaralı
ÇINAR
Ticarethanesinden alabilirsiniz.

PÜSKÜRTME MEMELERİ
EMNİYET
DEMEKTİR
AHMET VELİ MENGER
Cumhuriyet Meydan! no 9.1 Tel : 41412
İkramiyesi 18,500 liradır
30 EYLÜLE KADAR
TAKSİM • İSTANBUL
En az 100 liralık hesap açanlar da keşideye katılırlar. Bu hesabın çekiliş tarihine kadar idamesi lâzımdır.
Her 100 lira İçin ayrı bir kur’a numarası verilir. İkramiyelerin vergisi bankaya aittir.
SÜMERBANK, mevduata
i
en yüksek faizi vermektedir
Şube: Galata, Bankalar Caddesi Ajans: Bahçekapı Yeni Postahane caddesi.
Vadesiz tasarruf hesapları 29 ağustos 1950
ÇEKİLİŞİNDE:
Îstanbulda, Bostancıdaki ev Akhisarda 1780 numaralı hesap sahibi HASAN’a
Ankarada, Kavaklıderedcki ev P.T.T. memurları Yardım Sandığına çıkmıştır.
1.000 lira kazananlar
sahibi
9
Karamanda Bayramiçte îstanbulda Kırklarelinde Bur şada îzmirde Denizlide Gerzede Îstanbulda Sökede Diyarbakırda Ankarada Hafikte îstanbulda Ankarada
1699 No.lı
946 4534 i 2346 5139 4175 2479
696 27875
279 1304 39418
9 16484
4964
AVNÎ SADÎ AB1D1N MEDİHA NECİP BEDRİ İBRAHİM
SALİH SUPHİ
AHMET REZAN TÜRKAN
ÖMER ZEKÎ
ır
99
99
99
Millî
tahdemleri Yardım Sandığı
H °u .. fUan

Fazla tafıilât içim Holantse Bank - Onı N. V
HUSUSÎ
YATILI
K I Z
YATISIZ ERKEK
BOĞAZİÇİ LİSELERİ
Tahsil ve terbiye hususundaki ciddiyet ve muvaffakiyetiyle tanınmış, bakım ve konfor itibariyle eşsiz bir müessesedir. ANA — ÎLK — ORTA ve LİSE sınıflarına öğrenci kaydına başlanmıştır. Lisana ehemmiyet verilir.
---- Arnavutköy — Tramvay Cad. Telefon: 36 ; 210
TÜRK EĞtTlM DERNEĞİ
ANKARA - YENİŞEHİR LİSESİ
İLK, ORTA, LİSE - YATILI, GÜNDÜZLÜ
/
/
Kayıtlar 20 eylüle kadar her gün saat 9-17 arasında yapılır. (11757)
SAYIN HALKIMIZA
ZİYA BOYER ECZANESİ
Reçeteleriniz, tanınmış fabrikaların saf ilâçları ile itinalı olarak yapılır. Yerli ve ecnebi müstahzaratın muhtelif şekilleri emrinize âmadedir.
ZİYA BOYER ECZANESİ
Karaköy, Tünel yanı
Yalnız insanları seven, onların dertleriyle uğraşmaktan zevk alan kimseler tam
HEMŞİRE
olabilirler.
Kızılay Hemşire Okulu
İstanbul
Aksaray
FIABEL
ÇİKOLATA
1 - İşletmenin Hizar bölgesi Kunıbükü istif yerinde mevcut 50999 5179.302 metreküp POS çam kerestesi 52 partide 21.9.1950 tarihinden itibaren 15 gün müddetle açık artırmalı satışa çıkarılmıştır.
2 — Satış 5.9.1950 tarihine raslayan salı günü saat 8 de başlayacak ve 20 de bitirilecektir. Bitmedigri takdirde 6 çarşamba satışa aynı saatte devam olunacaktır.
Satış KaraisalI Orman Bölge Şefliği binasında toplanacak komisyon önünde yapılacaktır.
3 — Keresteler aşağıdaki şekilde ayrı avn olarak
Muhammen B. Parti M3 Ll. Kr. Adedi
Yapıldığı orman
Adedi
22771 24413 3815
2255.702
2518,795
404,805
gÜn evvel Valiliğe mü-129
131
131
65
50
50
22
22
8
partilerinin
satışı
91 giln
vade ile
İsteklilerin ihale gününden en az tlç Trak Orman malı Yaprakderesi malı Devederesi malı satışa hazırlattırılmıştır.
4 — Trakderesinin bütün banka mektubu karşılığında artırmadan sonra yapılabilir.
5 — İhaleye girebilmek için partiler teminatının ihale saatinden evvel işletmeye (%7.5) yatırılması şarttır.
6 — Bu İşe ait şartnameler, Orman Genel Müdürlüğünde İs-
tanbul, Ankara, Mersin Ulukışla, Karaman, Diyarbakır, Bursa, Antakya, Maıaş, Gaziantep, Kozan ve Osmaniye işletme müdürlükleriyle Kayseri, Niğde, KaraisalI, Tarsus, Hizar, Urfa. Ceyhan bölge şefliklerinde görülebilir. (11739)
Eyüp İlçesi Seçim Kurulu Başkanlığından
1486
5669 ve 5670 sayılı kanunlar hükümlerine göre mahalle ve köylerde birleşik mahalli idareler İstanbul genel meclis üyeleri seçimine dair tadil kanunları üe 5545 sayılı Milletvekilleri Seçimi Kanununa göre Eyüp İlçesine bağlı bucaklar mahalleleri i-le köyler 59 sandık alanına ayrılmış olup, alanların ihtiva ettiği sokaklar ile oy sandıklarının konacağı yerler Vatan ve Hergiin gazetelerinin 10.5.1950 günlü nüshalarında İlân edilmiştir.
3 eylül pazar günü yapılacak olan birleşik mahalli idareler İstanbul genel meclis üyesi seçimlerine iştirak etmek isteyen seçmenlerin pazar sabahı saat 8 den öğleden sonra saat 17 ye kadar sandıkların konulacağı yerde bulunan sandık kurulu başkanlanna müracaat etmeleri lüzumu İlân olunur»
6 AY VADE tUE
1001 ÇEŞİT
Mücevherat ve saat mağA-zası sizi ufak bir taksitle bir servet sahibi yapar. Meşhur İsviçre
VALON
ANTİMAGNETİQUE
dakik saatlerinin en son modelleri bugün gelmiştir. Peşin ve taksit arasında fark yoktur. Fırsatı kaçırmayınız. Taşradan sipariş kabul edilir.
Adres : Kapulıçarşı Kuyumcular, Kesccller sokak No. 129. Tel.: 29172.

DİŞ TABİBİ TALt ER SAN
Avrupaya yaptığı tetkik gezisinden dönmüş ve hastalarını kabule başlamıştır. Tel.: 80440.
1 Eylül 1950
/ n
EN EMİN VE RAHAT SEYAHAT
— DEVLET DENİZYOLLARI —
hi wvm
>S1iN8Ut>
10.000 tonluk lüks yolcu gemisi
Eylülde
İSTANBUL'dan hareket edecek ve PİRE, NAPOLİ, CENOVA, MARSİLYA’ya uğrayarak
A M E R İ K A 'm
gidecektir.
Atina, İtalya ve Fransayı ziyaret etmek ve New-York'tan başka birçok Amerikan şehirlerini görmek fırsatını veren bu seyahate iştirak ediniz.
Sefer programı ve fiyatlar hakkında
DENİZYOLLARI ’ndan
ve bütün tâli acentelerden izahat alabilirsiniz.
(11557)
SATILIK
1 — AİLE MUTFAĞI
2 —ŞEVROLE SERVİS
OTOMOBİLİ
3 —BÜYÜK YEMEK
OCAĞI
Fiyatlar ucuzdur.
Acele müracaat: Tel. 29057
Güzeller Balosu
1950 Güzellik Kırallçeffl şerefine tertip edilen balo bazı zarurî sebepler yüzünden talik edilmiştir. Bilet alanlar bunlun aldıkları yerler® götürürlerse paraları İade edilecektir.


NİMET ERİM
Aile Biçki — Dikiş Yurdu talebe kaydına başladı Yıllarca Yurd idare etmiş olan NİMET ERİM, tecrübesi ve eıı ileri metodu ile biçki, dikiş talebesine kolaylıkla öğretir. Milli Eğitimden tasdikli diploma verilir.
Adres: Beşiktaş - Şair Nedim Caddesi No. 63 Ekrem ■■b Başaran Ap.

Comments (0)